YENİ DEMOKRASİ YOLUNDA
işçi-köylü
www.iscikoylu.org
Say›: 2004-6
30
*Y›l:2 *12-25 Mart 2004 *Fiyat›: 750. 000 TL ISSN:1303-9350
AKP HALK DÜfiMANLI⁄INI BÜYÜTÜYOR AKP hükümeti bir yandan emperyalist efendilerinin emirlerini yerine getirmek için canla baflla çal›fl›rken bir yandan da pervas›zca sald›r›lar›na devam ediyor. Zam isteyen kamu emekçilerini azarlayarak "Türkiye’de o maafla çal›flacak binlerce iflsiz var" diyen Erdo¤an bunu söylerken istemeden de olsa halk›n yaflad›¤› geçim s›k›nt›s›n› dile getirmifl oluyor. Kat›ld›¤› her etkinlikte, mitingde önüne gelen herkesi azarlayan Erdo¤an son olarak iflten at›ld›klar› için aylard›r direniflte olan Çukurova iflçilerine düflmanca sald›rarak "Pankart filan açmay›n, ben bunlara prim vermem" diyerek azarlad›. Bir yandan bunlar› söyleyen Erdo¤an di¤er yandan ise ald›¤› 3 bin Euroluk maafl›n kendisine yetmedi¤ini bu yüzden de ticaret yapmak zorunda oldu¤unu iddia etmekten de geri durmuyor. 5.5 milyon insan›n açl›k s›n›r›n›n alt›nda yaflad›¤› Türkiye’de köylüleri "bedavac›l›kla", iflçileri "devleti sömürmekle", ö¤rencileri "provokatör" olmakla suçlayan AKP, halk düflman› yüzünü göstermektedir.
“BÜYÜK ORTADO⁄U” PROJES‹ Ortado¤u’yu kana bulamak için her türlü yola baflvuran ABD emperyalizmi "Büyük Ortado¤u" projesi için de Türkiye’yi tafleron olarak kullanmak istemektedir. Türkiye tafleronlu¤unda katliamlar›na yenilerini katmak isteyen ABD, Irak’ta büyüyen direnifl karfl›s›nda ise iyice çaresizleflmektedir. Bu proje ABD aç›s›ndan hayati oldu¤u kadar uygulanmas› zor olan bir projedir ayn› zamanda. Çünkü Türkiye y›llard›r Ortado¤u’da ABD emperyalizminin ç›karlar› üzerinden politika yürütmüfl ve burada halk›n öfkesine hedef olmufltur, olmaktad›r. Burada Türkiye’nin rolü t›pk› baflka uflaklarda oldu¤u gibi bir posa haline geldikten sonra kald›r›l›p at›lmakt›r. Türk hakim s›n›flar› her ne kadar Ortado¤u pastas›ndan pay kapma telafl›nda olsa bile flu bir gerçek ki Türkiye efendisi ile ayn› yemek masas›na oturamaz. Olsa olsa menüde yani yenilecekler aras›nda olabilir.
Av. Bar›fl Çilingir
Av. N. Tu¤ba Atafl
Özellefltirmecilere, halk düflmanlar›na
OY VERMEYEL‹M!
SÖYLEfi‹ “Demokratikleflme halk›n gerçekten kendi iradesi ve bilinçlenmesiyle olabilecek birfley. Bu anlamda d›flardan birfleyler dayat›larak, belli kavramlar empoze edilmeye çal›fl›larak insanlar› ya da ülkeyi demokratiklefltiremezsin. Bu benim kiflisel görüflüm. Bir flekilde kendi iç gücümüzle ad›m atmal›y›z. Bilinçlenmesi gereki-
Yaklaflan yerel seçimler için bir yandan çal›flmalar devam ederken bir yandan da yap›lan araflt›rmalar gösteriyor ki düzen partileri tüm çabalar› ve reklamlar›na ra¤men halktan istedikleri tepkiyi alam›yor. Sürekli olarak halk› azarlayan, emekçilerin tüm tepkilerine ra¤men özellefltirme furyas›n› h›z›n› kesmeden sürdüren, Kamu Reformu Yasa Tasar›s›’n› uygulamaya çal›flan AKP hükümeti bir yandan da vaatlerde bulunuyor. Yaflanan bu ikiyüzlüce tav›rlara, afla¤›lamalara, vurguna, soyguna karfl› "özellefltirmecilere, halk›n katillerine oy yok" fliar›n› daha yüksek sesle hayk›ral›m. 28 Mart’› s›çrama tahtas› olarak kullanmak isteyen tüm düzen partilerine gerekli cevab› verelim. “Oy kullanma” ad› verilen eylem, bir irade beyan›d›r. Hakim s›n›flar, AKP eliyle 28 Mart’tan daha güçlü bir iradeyi bu oylamalar sonucu ç›karmak istiyor. Onlara ve di¤er düzen partilerine bu f›rsat› vermeyelim. yor halk›n. Bunun için belli kesimlere de büyük roller düflüyor. Ayd›n denilen, bilinçli denilen kesimlere, bunun d›fl›nda halka bilinç tafl›mak gerekiyor. Özgürlefltirmek gerekiyor. Ben böyle düflünüyorum. Yani e¤er birfleyler yap›lacaksa kendi iç gücümüzle yapmam›z gerekiyor. D›flar›dan dayat›lan hiçbir fley üzerimize oturmayacak.” Sayfa 14-15
‹flçi-köylü’den
AKP HÜKÜMET‹ “HAZ‹N” SONUNU KEND‹ ELLER‹YLE HAZIRLIYOR! Sayfa 30
12-25 Mart 2004
2
30
Katlediliflinin 6. y›l›nda Kenan Demir yoldafl ölümsüzdür! DEVR‹MC‹LER, DOSTLAR, YOLDAfiLAR! Kenan Demir yoldafl›n devrim düflman› katiller taraf›ndan katlediliflinin ard›ndan befl y›l geçti. Befl y›ld›r yoldafl fiziken aram›zda yok! Ancak onun mücadele gelene¤i bilincimizde yaflamaya devam ediyor. Onu katledenler, kurtulduklar›n› san›yorlarsa yan›l›yorlar. Kenan Demir yoldafl çocuklar›m›z›n özgür gelecek ideallerinde yafl›yor, o daha flimdiden onlarca çocu¤umuzun isim yoldafl› oldu. Do¤an bebeklerimiz çoktan Kenan Demir ad›n› ald›. O, flimdi çocuklar›m›z›n özgürlük ideallerinde yafl›yor. Kapitalist-emperyalist sistemin her fleyi kölelefltirdi¤i, sermayenin egemenli¤ini dünyan›n dört bir yana hakim k›ld›¤› ezilenlerin sürekli koyu yoksulluk ve gerilik içine gömüldü¤ü bu yerkürede elbette ezilenlerin de bu
sisteme karfl› savaflma ve direnme hakk› olacakt›r. Kenan Demir yoldafl, Kapitalistemperyalist sistemin her fleyi kirletmeye çal›flt›¤›, yozlaflt›r›p, bafltan ç›kard›¤› bir ülkede nas›l yaflanmas› gerekti¤ini, nas›l mücadele edilmesi gerekti¤ini ö¤retti.O, onurlu, namuslu, emekten ve ezilenlerden yana olmay› ö¤retti. O, yaflam› ve durufluyla bizlere nas›l yürümemiz gerekti¤ini ö¤retti. Kenan Demir yoldafl t›pk› Barbara Anna yoldafl gibi, t›pk› Tempo yoldafl gibi bizlere her flart alt›nda devrimci olmay› ö¤retti. Ve onun idealleri, özgür gelecek özlemi bilincimizde sonsuza dek yaflayacakt›r. Kapitalist-emperyalist haydutlar›n Irak’› iflgal ederek, yeralt› ve yerüstü zenginlik kaynaklar›n› gasp ve talan ederek, kan gölüne çevirmekten geri kalm›yor. Ancak Irak halk›n›n kahra-
manca ve onurluca silahl› direnifli karfl›s›nda flaflk›na dönen iflgalciler hak ettikleri yan›t almaya devam edeceklerdir. Ortado¤u, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya, baflta ABD emperyalistleri olmak üzere gerici güçlerin hegemonyas› ve iflgali alt›ndad›r. Dünyay› cehenneme çevirenler, dünyay› yaflan›lmaz k›lanlar, kapitalist-emperyalist sistemin kendisidir. Her türden gericili¤i hüküm sürdü¤ü bir dünyada sömürülen, ezilenlerin örgütlenip, savaflmaktan baflka hiçbir ç›kar kurtulufl yolu yoktur. Kenan Demir yoldafl ‹sviçre gibi yaflam koflullar›n›n en yüksek ve geliflmifl oldu¤u kapitalist bir ülkede devrimci olmay›, devrimci kalmay› ve gerekirse bunun u¤runa flehit düflmeyi bizlere ö¤retti. EMEKÇ‹LER, DEVR‹MC‹LER, YOLDAfiLAR! Ücretli köleli¤e, sermayenin ege-
menli¤ine, yozlaflman›n ve gerili¤in her türlüsüne karfl› mücadele etmek, bir görevdir. Sömürü ve zulme karfl› suskun kalmak, iflgal ve talan karfl›s›nda suskun kalmak affedilmez bir hatad›r. Susma! Seyirci kalma! “Kader” deyip boyun e¤me! “Ne yapabilirim” deyip çaresiz kalma! Uyan ve örgütlen! Devrimci ve insan olma kimli¤ine sahip ç›k! Her türden yabanc›laflmaya, yozlaflmaya, kadercili¤e karfl› mücadele et! KENAN DEM‹R YOLDAfiI MÜCADELEM‹ZDE YAfiATACA⁄IZ! DEVR‹M fiEH‹TLER‹N‹ UNUTMA! KENAN DEM‹R YOLDAfi ÖLÜMSÜZDÜR! DEVR‹M fiEH‹TLER‹ ÖLÜMSÜZDÜR! ‹SV‹ÇRE PART‹ZAN OKURLARI MART 2004
‹sviçre’nin Basel flehrinde Kenan Demir yoldafl an›ld› 5 Mart 2004’de, ‹sviçre’nin Basel flehrinde ‹flçi-köylü ve Partizan okurlar› taraf›ndan karfl›-devrimci katiller taraf›ndan katlediliflinin 6. y›l›nda Kenan Demir yoldafl flahs›nda Barbara Anna Kistler ve Tempo yoldafllar devrimci coflkuyla an›ld›. Coflkuyla gerçeklefltirilen anma etkinli¤inde Barbara ve Tempo yoldafllar›n büyük boy resimleri ve ortada Kenan Demir yoldafl›n resmi k›z›l bayrak üzerinde salonu süslüyordu. Önlerinde yanan k›rm›z› mumlarla adeta “biz ölmedik atefl fitilleri gibi dimdik ayakta barut ortas›nday›z” demekteydiler. Onlar bak›r renkli bu¤day ortas›ndad›rlar. Bir günefl gibi dünyay› seyreden yoksullar sofras›ndayd›lar. Çeflitli milliyetlerden halk›m›z içinde kök olan k›z›l karanfiller kuru barutu ›s›rmakta, yumruklar› havada sloganlar›n› cesaretle hayk›rmaktayd›lar. Türkü fliir ve yap›lan konuflmalarla ‹sviçre’nin topraklar›n› tan›y›p, sevdas›n› Munzur’a Ararat’a, Kaçkar’lara adayanlar›n ölümsüzlükleri üzerinde duruldu. ‹sviçre gibi sosyal yaflam olanaklar›n›n en fazla geliflkin oldu¤u bir ülkeyi b›rakarak, gerilla savafl›na kat›l›m sa¤layan gücün alt›nda ya-
tan t›ls›m neydi? Neydi bu güzel insan tad›ndaki k›z›l karanfilleri gerillaya çeken güç? Bu gücün içinde yatan sevda ve düflünce neydi? Hangi güçlü bilinç ve devrim istemi ve cesareti onlar› bu kadar güçlü etkiledi. Kapitalist-emperyalist sistemin ide-
işçi-köylü senin sesin!
olojik politik psikolojik sald›r›lar› karfl›s›nda solgun yaprak gibi dökülenlerin say›lar›n›n hayli kabar›k oldu¤u, “elveda” diyenlerin artt›¤› bir dönemde Barbara Anna ve Tempo yoldafllar› anmak anlaml› ve önemlidir. Tasfiyecili¤e karfl› cesaret ve kahramanl›k abidesi yoldafllar, günümüzün karanl›k ‹sviçre’sinde ayd›nl›k yol göstericileridir. Tempo ve Barbara Anna yoldafllar› Kenan Demir flahs›nda böylesi bir dönemde anmak, tasfiyecili¤e gericili¤e, y›lg›nl›¤a kaçk›nl›k ve dönekli¤e karfl› devrimi istemek demektir. Barbara Anna yoldafl enternasyonal proletaryan›n kurtulufl yolunu ayd›nlatan kendi soyunun en soylu kad›n savaflç›s›yd›. O, k›z›l saçl› bir devrim flifresiydi. Kapitalist-emperyalist sisteme karfl› devrim meflalesiydi. O, bitmez, tükenmez ve yenilmez bir halk savafl stratejisinin ayd›nl›k yüzüydü. Barbara Anna yoldafl, emekçi ve ezilen kad›n soyunun korkusuz bir ö¤retmeniydi. Bundand›r ki savafl ikliminde gerilla sahas›nda flehit düflen bu güzel insanlar› anmak anlaml›d›r. Onlar, bizlere nerede nas›l durmam›z gerekti¤ini, nas›l yürüyüp, devrimi nas›l istememiz gerekti¤ini ö¤retti.neyi
ABONEL‹K fiARTLARI 6 AYLIK: 10.200.000 1 YILLIK: 20.400.000
OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
savunup neye karfl› olmam›z gerekti¤ini aç›k ve anlafl›l›r bir flekilde gösterdiler. “Gerçek olan devrim ve partidir”, “gerçek olan bilimdir, gerçek olan proletaryan›n devrim stratejisi olan halk savafl›d›r” dediler. “Dinlemeyin ad›na yeni dünya düzeni denilen burjuva savunucu sahtekarlar› ! Kulak verin iflçinin emekçinin ezilenlerin sesine, gerçek orada devrim orada isteniyorsa gerçekleflecek olan devrim oradad›r.”dediler. “Kiflisel kurtulufl ve bireysel yaflam›n kutsand›¤› yerler kirlidir. Kirlidir, devrime s›rt çevirmeler. Ya hep birlikte kurtulaca¤›z ya da hiçbirimiz” dediler. Emekçi kad›nlar›n mendillerine al yazmalar›na, yazd›lar kurtuluflun rengini,çizdiler özgür gelece¤in resmini yoksullar›n nas›rl› emekçi ellerine. Gerçe¤i ve yaln›zca gerçe¤i söylemekle yükümlendiler kavgan›n sorumlulu¤una. Ç›kars›z, hesaps›z ve namuslu yaflad›lar, namuslu dövüflüp namuslu düfltüler topra¤›n bak›r döflüne. Kenan Demir yoldafl flahs›nda an›lan k›z›l karanfiller bir kez daha devrimi bir kez daha partiyi sahiplenip, Halk savafl› stratejisini hayk›rmak, kurtulufl yolunu göstermektir. Coflkulu ve militanca an›lan yoldafllar mücadele bayra¤›m›zda ebediyen dalgalanacaklard›r. An›lar› ve mücadeleleri savafl ve devrim fliarlar›m›zda hayk›r›lacakt›r. ‹sviçre Partizan okurlar› Yurtd›fl› Hesap Numaralar› Sema Gül Euro Hesab› Ziraat Bankas› ‹stanbul Aksaray fiubesi: 0 751 00 38 65 97 00 00 009 Halk Bankas› Laleli fiubesi: 3474/63487 Vak›f Bank Valide Sultan fiubesi: 401 20 35
3
30
12-25 Mart 2004
Enflasyon canavar› “dize geldi” ama
AÇLIK VE YOKSULLUK D‹ZE GELMED‹ Türkiye enflasyonu y›ll›k bazda 34 y›l sonra ilk defa tek haneli rakamlara düfltü. Devlet ‹statistik Enstitüsü (D‹E), fiubat’ta y›ll›k eflasyonun toptan eflya fiyat›nda (TEFE) 9,14, tüketici fiyatlar›nda (TÜFE) yüzde 14,28 oldu¤unu aç›klad›. Aç›klanan bu rakamlar›n ard›ndan burjuva gazeteler ve AKP hükümeti uygulanan ekonomik politikalar›n “baflar›s›n›n” enflasyonun düflmesiyle kendini gösterdi¤ini iddia ettiler. Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakan› Ali Babacan, enflasyondaki fiubat ay› rakamlar›n›n tarihi bir dönüm noktas› oldu¤unu belirterek, yeni bir dönemin bafllad›¤›n› “müjdeledi.” Öyle ya 34 y›ldan sonra ilk defa enflasyon tek haneli rakamlara ulaflt›. Böylelikle y›llard›r açl›¤›n, iflsizli¤in, yoksullu¤un “sorumlusu” enflasyon canavar› y›llar sonra “dize getirildi!” Hemen sormak gerekiyor. Ne de¤iflti? Enflasyondaki düflüfl halk›n al›m gücünü artt›rd› m›, ülkede açl›k ve yoksulluk son mu buldu, iflsizler ordusunda bir azalma m› oldu? Bu sorulara yan›t›n hay›r oldu¤u günlük yaflamda kendini göstermektedir. Üstelik ülkemizde açl›k, yoksulluk ve iflsizlik her geçen gün daha da artmaktad›r. Emperyalist sömürünün her gün daha da vahflileflti¤i günümüzde, açl›¤›n, yoksullu¤un, iflsizli¤in son bulmas›n› beklemek bir hayalden baflka bir fley de¤ildir. Bugün enflasyonun düflüflü bile sömürü çarklar›n›n devam›na hizmet eder niteliktedir.
Y›llard›r emperyalistlerin ve onlar›n yerli uflaklar› patron-a¤alar›n ülkemiz emekçilerini sömürmesinin bir ekonomik aya¤› olan yüksek enflasyon, bugün tersi bir halden yine sömürü düzenlerini sürdürebilmenin bir yans›mas› olarak düflüfle geçmifltir. Bu düflüfl ayn› zamanda ülkemizde uygulanan ekonomik politikalar›n halk› içine düflürdü¤ü açl›¤›n, yoksullu¤un, üretimsizli¤in gelmifl oldu¤u boyutun da birer yans›mas›d›r. Öyle ki enflasyon, tüketim fiyatlar›ndan hesaplanmaktad›r. Al›m gücünün sürekli düfltü¤ü ülkelerde uzun vadede yüksek enflasyon yaflanmas› beklenmemektedir. Bu tan›mlama burjuva iktisatç›lar taraf›ndan yap›lmaktad›r. Yüksek enflasyonun uzun y›llar sürdü¤ü nadir örneklerden birini Türkiye oluflturmaktad›r. Bu nedenle düflüfl ekonomik bir baflar› de¤il, tamamen kapitalist sistemin yasalar›na uygundur. Bu durumun daha iyi anlafl›lmas› için enflasyonun düflüflündeki esas etkenlere bakmak gerekir. Yukar›da da belirtti¤imiz gibi enflasyondaki düflüfle en büyük etken artan açl›k, yoksulluk ve iflsizlik nedeniyle halk›n al›m gücünün düflmesidir. Emperyalist kapitalistlerin ve onlar›n yerli uflaklar›n›n ülkemizdeki sömürülerini daha da art›rmas›n›n bir yans›mas› olarak bugün, yeterli olmasa da var olan üretim bitme noktas›na gelmifltir. Yaflanan ekonomik krizlerle birlikte birçok küçük iflletme
kap›s›na kilit vururken, özellefltirmeler de üretimin durdurulmas›na yönelik olmufltur. Bugün özellikle tar›m alan›nda üreticiler üretemez durumdad›r. Bir yandan ülkemizdeki üretim durdurulurken bu ürünlerin yerine emperyalist flirketlerin üretti¤i ürünler ülkeye ak›n etmektedir. Yani emperyalistler ülkemize ucuz mallar›n› pazarlayarak ülkemizdeki üretimi de bitirmiflleridir. Bu durum iflsizli¤i art›rarak bir yandan eme¤in karfl›l›¤›n› düflürmüfl, di¤er yandan açl›k ve yoksullu¤u art›rm›flt›r. Yani enflasyonun düflüflü ekonominin düzelmesinden de¤il, iflsizlik, açl›k ve yoksullu¤un artmas›n›n birer yans›mas›d›r. Devlet Bakan› Ali Babacan, enflasyondaki düflüflün açl›k ve yoksullu¤a çözüm olmad›¤›n› bildi¤inden halka yine bekleme ça¤r›s› yapmaktad›r. Babacan “ekonomideki düzelmenin” önümüzdeki dönemde ha-
yat› olumlu etkileyece¤ini iddia etmektedir. ‹kiyüzlülük ve sahtekarl›k egemen s›n›flar için, sömürü düzenlerini sürdürmeye yönelik olarak vazgeçilmezdir. Bu nedenle Babacan halk› ne kadar kand›r›rsam kârd›r fliar›yla hareket etmektedir. fiu bir gerçektir ki enflasyondaki düflüfl halk›n sorunlar›n› çözmeye yönelik hiçbir olumluluk içermemektedir. Aksi bir durum, emperyalist kapitalist sistemin do¤as›na ayk›r›d›r. Egemenler için iyi olan sömürü düzenlerini sürdürebilmektir. Tarih defalarca tekrarlad›¤› gibi emperyalistler ve onlar›n iflbirlikçileri ve uflaklar›n›n uygulad›¤› ekonomik programlar açl›k ve yoksullu¤u bitirmemifltir. Tarih emperyalist kapitalist sistemin insanl›¤a verebilece¤i hiçbir fleyi olmad›¤›n› defalarca ispatlam›flt›r. Gerçek anlamda açl›k ve yoksullu¤un son bulmas›n›n yolu ancak örgütlü bir flekilde mücadele etmekten geçmektedir.
IMF heyeti yeni zamlar ve vergilerle geldi AKP’N‹N SEÇ‹M YATIRIMINA DAH‹ ‹Z‹N YOK IMF heyeti 7. Gözden Geçirme program› çerçevesinde geçti¤imiz hafta ülkemize gelerek bir süre görüflmelerde bulundu. Daha önceki ziyaretlerde de sürekli olarak gündeme gelen yeni vergiler ve zamlar bu ziyaretin de ana gündem maddesini oluflturdu. Öyle ki AKP hükümetinin yerel seçimlere bir yat›r›m olarak IMF’den onay almadan emekli maafllar›na ve asgari ücrete yapt›¤› art›fl bu ziyaretin ana gündem maddesini oluflturdu. IMF heyeti maafllarda yap›lan bu küçük art›fl›n bile AKP’den hesab›n› sorarak, bu art›fllar için yeni vergiler ve zamlar gündeme getirdi. IMF heyeti 2004 y›l› bütçesinde aç›k meydana geldi¤i iddias›yla yapt›rd›¤› zamlar, özünde sistemin diken üzerinde sürdürülmeye çal›fl›ld›¤›n›n da birer göstergesi durumunda. Öyle ki sistemin sürdürülebilirli¤inin tek yolu mevcut kriz yükünü yeni vergiler ve zamlarla emekçilerin s›rt›na yüklemektir. Bu do¤rultuda IMF yeni zam ve vergi istemleriyle ülkemize geldi. AKP hükümeti önümüzdeki dönemde seçim olmas›n› hesaba katarak IMF heyetinin zam paketine s›cak bakmay›p, bütçede 2004’ün
Hiç flüphesiz AKP hükümeti IMF’ye istedi¤ini yapt›ramaman›n hayal k›r›kl›¤› yaflam›flt›r. Çünkü zam ve yeni vergi ç›karman›n yerel seçimleri olumsuz etkileyece¤inin hesab›n› yapmaktayd›. Ancak hesap IMF karfl›s›nda tutmad›. IMF ile yap›lan görüflmeler AKP hükümetinin daha fazla teflhir olmas›n› ve kamuoyunda IMF karfl›s›nda çaresizli¤ini gösterdi. Bu durum karfl›s›nda IMF’ye verdi¤i hesab›n halk taraf›ndan görülmesinden endifle duyan AKP hükümeti, kamuoyunu aldatmaya yönelik yine bildik manipülasyon kampanyalar›na giriflti. Bu do¤rultuda ilk yapt›¤› “zamm› da yapt›ysak biz yapt›k” imaj›n› çizmeye çal›flarak, emperyalist kurulufllar karfl›s›nda uflakl›¤›n› gizleme çabas›na girmesi oldu. Maliye Bakan› Kemal Unak›tan, bu imaj kurtarmaya yönelik aç›klamas›nda, “Biz, kendi hükümetimiz inand›¤› için bunlar› yap›yoruz. ‘IMF gelir gelmez zamlar bafllad›’ deniyor. Hay›r. Biz, hükümet olarak kendi hesab›m›z› yapaca¤›z. Türkiye’ye hangi hükümet gelirse gelsin bunlar› yapmak zorundad›r. ‹htiyac›m›z varsa bütçede masraflardan k›s›yoruz. Akaryak›ta
IMF Türkiye Masas› fiefi Joscha Fischer
ikinci ay›nda delik deflik olan bütçedeki a盤› kapatmak için kamu harcamalar›ndan daha önceden yap›lan %10’luk kesintinin %13’e ç›kar›lmas› önerisini IMF’ye götürdü. Böylelikle AKP zam ve yeni vergi ç›karmadan halk›n cebindeki üç-befl kuruflu da sessiz sedas›z çalarak bütçedeki a盤› kapatmaya çal›flsa da IMF heyeti bu politikay› yetersiz bularak zam ve yeni vergilerin ç›kart›lmas› konusunda ›srar etti. IMF’nin bu iste¤i (daha do¤rusu emri) AKP hükümeti taraf›ndan hemen uygulamaya konularak sigara ürünlerindeki art›fllarla zamlara bafllaman›n ad›mlar›n› atmaya bafllad›.
yüzde üç zam yapt›k. Sigarada vergiyi art›rd›k. Daha ne yapal›m yani?” diyerek uflakl›klar›n› gizlemeye çal›flsalar da pek becerikli olamad›lar. AKP hükümeti IMF’den izinsiz seçimlere yat›r›m yapamamaktad›r. Bu durum hiç flüphesiz emperyalist kapitalist sistemin en ufak a盤› bile kapatmadaki çaresizli¤ini göstermektedir. Bugün krizle birlikte yürütülmeye çal›fl›lan Türkiye ekonomisinde ani patlak verecek bir kriz, emperyalist kapitalist sistemi derinden etkileyecektir. Bu nedenle var güçleriyle krizin yükünü emekçiler üzerine boflaltmaya çal›flmaktalar. Öyle ki AKP hükümetinin seçimlere bile yat›r›m yapmas›na izin verilmemektedir. ‹flçi ve emekçiler, kendilerini her gün daha fazla açl›k ve yoksulluk içersinde yaflamaya mahkum eden emperyalist kapitalist sistem karfl›s›nda seslerini daha da yükseltmek zorundad›r. Önümüzdeki dönem s›n›f mücadelesinin daha da derinleflece¤inin sinyallerini flimdiden vermektedir. Egemenlerin emekçilere yönelik tüm bu sald›r›lar›na karfl› bir durufl sergilemek, ancak örgütlü gücümüzle gerçekleflecektir. Yerel seçimlerden, 1 May›s’a ve NATO toplant›s›na kadar uzanan süreçte, emekçiler bizleri açl›k içersinde yaflamaya mahkum etmeye çal›flanlardan hesap sormal›d›r.
30
4
12-25 Mart 2004
S›n›fsal Bak›fl 28 MART’TA AKP’N‹N YELKENLER‹N‹ fi‹fi‹RMES‹NE ‹Z‹N VERMEYEL‹M! Seçimler, bu kez her zamankinden daha çok hakim s›n›flar›n gündemi “gibi” görünüyor. Halk›n eskisi kadar miting meydanlar› ve seçim kampanyalar›na ilgi göstermedi¤i, bas›na da yo¤un biçimde yans›maya bafllad›. Bunun de¤iflik aç›lardan bir analizi olmal›. Öncelikle, 3 Kas›m sonras› siyasi tablonun pek yerinden oynamad›¤›ndan söz edilebilir. Bu, AKP’nin büyük oranda bir çok yerde seçimi kazanaca¤›n›n flimdiden belli olmas› anlam›na gelmektedir. Nitekim, farkl› e¤ilimdeki bir dizi anket bu yönde sinyaller vermektedir. Bir di¤er etken ise halk muhalefetinin yerel yönetim seçimleri baz›nda oluflturulabilmesi flans›n›n, en az›ndan daha küçük birçok yerleflim biriminde kullan›lamamas›d›r. Bu konunun karikatürü olarak boy gösteren SHP patentli “demokratik güç birli¤i”nin estirdi¤i “rüzgar”›n kendi terlerini bile so¤utamad›¤› görülmektedir. Buna karfl›n, hem geneldeki seçim kampanyam›zda, hem de s›n›rl› say›da alanda belediye daha çok da muhtarl›k seçimleri vas›tas›yla komünistlerin gösterdikleri ve destekledikleri adaylar etraf›nda yürütülen aktif seçim çal›flmam›zda, “faflist düzen partilerinin temsilcilerine oy vermeme” ça¤r›s›, kitlelerin ileri kesimlerinden bekledi¤imiz ilgiyi bulmaktad›r. Bu durum 3 Kas›m’daki reaksiyonun eksilmeden sürdü¤ünü göstermektedir. Bu anlamda, CHP ve DGB (Demokratik Güç Birli¤i) adaylar›n›n, 3 Kas›m’da sand›¤a gitmeyen ve gidip de oy vermeyen büyük oy potansiyelinden, her vesileyle dile getirdikleri hesaplar›n›n/beklentilerinin bofla ç›kaca¤›n› rahatl›kla söyleyebiliriz. Kendisine halk›n “ilerisinde” kimlik bahfledenlere ra¤men kitleler nezdinde CHP ve SHP gibi partiler, do¤ru bir biçimde, “düzen partisi” olarak alg›lanmaktad›rlar. Daha önemlisi ise, 28 Mart’› s›çrama tahtas› olarak kullanmak isteyen AKP hükümetli faflist diktatörlü¤ün, en az›ndan kendi tabiriyle “ezici” bir zafer elde etmesini engellemek ve bunun pervas›zl›¤› ile gelifltirece¤i sald›r›lar›n önüne örülecek barikat için flimdiden güç biriktirmeye çal›flmakt›r. Kamu Yönetimi Temel Ya-
sas›’n›n 49 maddesini geçirdikten sonra, son aflamada yasan›n tamamlanmas›n› ve Yerel Yönetim Reformu yasa tasar›s›n› gündeme almay› erteleyen (tam bir seçim kozu ve pazarl›¤› olarak) ve di¤er birçok tasar›y› (sald›r› diye okunmal›) bekleten AKP hükümeti; bir yandan da AB ilerleme raporunun gere¤i 2004 prati¤i aç›s›ndan y›l sonuna kadar di¤er ad›mlar› atmak durumundad›r. ‹çerde bu düzleme ve düzenlemelerle u¤rafl›l›rken, bütün bunlar›n da tabi oldu¤u esas haz›rl›k, emperyalistlerin bölgeye ait iflletilmekte olan büyük çapl› stratejik projelerine uygun konumlan›fla yönelik yürütülmektedir. Burada, kesiflen ve çat›flan birden fazla strateji olmakla beraber faflist Türk devletinin bugün için en fazla çemberinde tutuldu¤u, ABD emperyalizmine ait Büyük Ortado¤u Projesi’dir. Bunun, AKP hükümetinin haz›rlan›fl›na kadar uzanan boyutu (model esprisi), AB ile iliflkilerin ABD taraf›ndan ayarlanacak hale sokuluflu, Irak Kürdistan›PKK ve Kongra-Gel süreci ile son olarak K›br›s meselesinin ABD müdahalesine varan flekliyle de¤erlendirildi¤inde daha iyi anlafl›lmas› gerekir. NATO’daki yeni sürecin Haziran-2004 ile beraber Türkiye mekan›nda kat edece¤i aflama, bu aç›dan ayr›ca anlaml›d›r. Bush’un temsilcili¤ini yapt›¤› kli¤in ABD’deki seçimlere 8 ay kala son kozlar›n› oynayaca¤› bir sürece girmifl bulunuyoruz. Irak’ta direnifl k›r›labilmifl de¤ildir. Saddam’›n yakalanm›fl olmas› kozu çabuk tükenmifltir. ‹ran’da “zamanlama” hatas› yap›lm›flt›r. Kaddafi’nin teslimiyet ça¤r›s›n›n ciddiye al›nmas› mümkün de¤ildir. Afganistan’da kayda de¤er hiçbir “ilerleme” sa¤lanamamaktad›r. Bin Ladin’in yakaland›¤› balonlar›n›n uçuflup durmas› aksi sonuçlar do¤urmaktad›r. K›sacas›, BOP, ABD’nin bugünkü “devasa” gücüyle baflar›s›z oldu¤u flartlarda, yar›nlar için iyice hayali durmaktad›r. Bu durumda, korktu¤u, çekindi¤i, Rusya, Çin gibi emperyalistler ile, yan›nda ama a盤›nda duran AB’li emperyalistler sab›rla ve umutla bekleyifllerini (siper kaz›fllar›n›) sürdürmektedirler.
Neocons (Yeni muhafazakarlar) ad› verilen Bush’un temsilcili¤ini yapt›¤› kli¤in son kozlar›n›, sadece seçim kazanmaya yönelik sansasyonel kimi “baflar›”lara imza atmak olarak alg›lamamak gerekiyor. Bunlar, ayn› zamanda bu gruplar›n ba¤l› olduklar› büyük çok uluslu flirketlerin/tekellerin, dev sermaye kurulufllar›n›n (baflta petrol ve silah) gelifltirdi¤i belli bir vadeye yay›lan projelerin gere¤i olarak yap›lmas› önceden planlanan bir tak›m ifller olarak da düflünülmelidir. Her ne kadar planlanan ifller yolunda gitmemiflse de, klasik söylenegeliflle B veya C plan› gere¤i öngörülenler devreye sokulacakt›r. Bu yorumla söylemeye çal›flt›¤›m›z, yak›n vadede özellikle bölgemizde ABD emperyalizmi önderli¤inde yeni hamlelerin gelifltirilmeye çal›fl›laca¤›d›r. Bu konuda önemli prensip kararlar› al›narak bunun altyap›s› örülmeye çal›fl›lmaktad›r. Dikkat çekici bir biçimde, “müdahale” gerekçesi olarak “demokratik” yap›lanma tart›flmas› öne ç›kar›l›p tart›flt›r›lmakta; “terörist faaliyetler ve güvenlik tehdidi” gündemdeki ilk yerini korumakta; alan›n kapsaml› ele al›nmas›ndan kaynakl›, daha genifl bir co¤rafyada, k›flk›rt›lan “etnik ve dinsel çat›flmalar”›n birbirini etkileme ve s›çrama “olas›l›¤›” artmaktad›r. Bütün bu provokasyonlar›n an›lan bölgede nesnel flartlar› fazlas›yla bulunmaktad›r. AKP hükümetinin yerel seçimlere rakipsiz girmesinin, bir baflka deyiflle, bu süreçte emperyalistler taraf›ndan elinin hiçbir alanda (IMF ile iliflkilerden ABD ve AB ile iliflkilere kadar) zay›flat›lmamas›n›n nedeni yukar›da özetlemeye çal›flt›¤›m›z senaryo aç›s›ndan ve parlamento aritmeti¤i-kitle deste¤i bak›m›ndan “iktidar” pozisyonunu sürdürmekte olufludur. A¤ar DYP’sinin yerinde saymas›n›, GP’nin Uzan operasyonu ile söndürülmesini, Karayalç›n’›n son derece baflar›l› bir rol ve performansla “sol” cenahtaki güçler dengesine ayar çekmesini birbirinden ba¤›ms›z olgular olarak ele almamak gerekiyor. Ancak, bütün bu hesaplar›n gelip çarpt›¤› ve iflas etmese de ifllemekte güçlük çekti¤i, nesnel bir gerçeklik var. Bu nesnel gerçeklik, dünya ve özellikle bölgemiz aç›s›ndan ele ald›¤›m›zda Irak direnifliyle, kendini emperyalist iflgal kuvvetlerinin önüne “beklenmedik” bir set olarak çekmifl bulunuyor. Bununla güçlü bir al›flverifl kuramasa da anti-emperyalist mücadelenin canland›rd›¤› kitlesel bir ruh hali söz konusudur. Ülkemiz aç›s›ndan ele ald›¤›m›zda ise, yak-
lafl›k 16 ayl›k zaman diliminde, emperyalizme uflakl›kta iliflkilerin bu denli aç›ktan ortaya kondu¤u bir dönem herhalde yaflanmam›flt›. ‹ktisadi yaflam koflullar›ndan hak ve özgürlükler alan›na kadar, di¤er bütün konularda sergilenenler ise önceki yönetimlerle k›yasland›¤›nda çok fazla de¤ifliklik göstermemektedir. Bilançolar afla¤› yukar› ayn› düzeyde seyretmektedir. Bunun di¤er yüzden okunuflu, 3 Kas›m’da da görüldü¤ü üzere kitlelerin ciddi bir bölümünün düzenden umudunu kesmifl olmas› gerçe¤idir. 3 Kas›m’da bunun belli oranda AKP potas›nda erimesi, GP’ye yönelmesi, reformistlere gitmesi ve seçim oyunu d›fl›nda kalmas› söz konusu olmufltu. fiimdi de benzer bir biçimde da¤›laca¤›na tan›k olaca¤›z. Desteklememiz gereken adaylar›n olmad›¤› yerlerde baflkaca hiç kimseye oy vermemeliyiz. Ehven-i fler yaklafl›m› içinde olamay›z. Oy kullan›rken belli ilkeler ve anlay›fllar bize yön vermelidir. S›radan ve bilinçsiz insanlar gibi hareket etme durumunda olmamal›y›z. Basit ve yüzeysel düflüncelerle davranmamal›y›z. S›n›f mücadelesinin ilerletilmesinde rol oynanmas› hassas bir konudur. “Solcu” “yurtsever”, “ilerici” görünen birisinin o etiket alt›nda uzun hatta orta vadede devrimci mücadeleye kaybettirecekleri, faflizmin temsilcilerinin meflruiyeti ad›na yayd›klar› ile birleflti¤inde bedeli çok daha tehlikeli hale gelmektedir. Bir tak›m flöhretli isme, partiye ve çevreye faflizmin kanl› ellerini y›kamak için deterjan görevi yapt›r›lmak istenmektedir. Büyük bedeller u¤runa elde edilmifl belli bir potansiyel, hakim s›n›flar›n çeflitli dalafl ve pazarl›klar›nda masaya sürülmek üzere harcanacakt›r. Halk›n oylar› da iflte bu amaçla kullan›lacakt›r. “Oy kullanma” ad› verilen eylem, bir irade beyan›d›r. Bu yüzden irademizi sunma noktas›nda daha titiz davranmak durumunday›z. Hakim s›n›flar, AKP eliyle 28 Mart’tan daha güçlü bir iradeyi bu oylamalar sonucu ç›karmak istiyor. Onlara ve di¤er düzen partilerine bu f›rsat›n verilmemesi gerekiyor. 3 Kas›m bu konuda etkili bir mesaj vermiflti. Ayn› mesaj, hem gösterdi¤imiz ve onaylad›¤›m›z adaylar›n desteklenmesi, hem de düzen partilerinin temsilcilerine oy verilmemesiyle daha güçlü bir flekilde yeniden verilebilirse; halk demokrasisi ve ba¤›ms›zl›k mücadelesinin önümüzdeki çetin süreçte ivmesinin yükseltilmesinin flartlar› olgunlaflt›r›lm›fl olacakt›r.
Malatya Sümerbank özelleflti Nakilleri yap›lan TEKEL iflçileri öfkeli 3 Kas›m seçimleri öncesi halka birçok vaatte bulunan AKP, “iflsizlere ifl istihdam› sa¤layaca¤›z, köylünün üretmesine yard›mc› olaca¤›z”gibi kula¤a hofl gelen sözlerle halka umut vermiflti. Ancak hükümete gelir gelmez ayn› kendisinden önceki hükümetler gibi IMF, DB politikalar›n› ülkemizde yaflama geçiren, sald›r›lar›n› art›rarak devam ettiren AKP hükümetinin maskesi gün geçtikçe iyice düflüyor. Hükümete geldikten sonra ö¤renciye, devrimci ve komünistlere, köylüye, iflçiye, k›sacas› tüm ezilen halk y›¤›nlar›na sald›r›lar›n› art›rarak devam ettiren AKP hükümetinin icraatlar›ndan bir tanesi de ülkemizin kamu kurulufllar›n› efendilerine ya da komprador burjuvaziye peflkefl çekmesidir. Baflta TEKEL, PETK‹M, SÜMERBANK gibi kârl› kamu kurulufllar›n› sat›l›¤a ç›kartan AKP hükümeti, bu kurulufllar› 2-3 y›ll›k net kârlar›na karfl›l›k satman›n hesaplar›n› kapal› kap›lar ard›nda yap›yor, bu kurumlar› özellefltiriyor. Özellefltirme sald›r›s›
çerçevesinde Malatya Sümerbank A.fi de yok pahas›na komprador burjuvaziye sat›ld›. ‹lk olarak 1996 y›l›nda özellefltirmeye aç›lan fabrikaya 11 milyon 100 bin dolar fiyat biçilirken bu fiyat az bulunarak ihale iptal edilmiflti. ‹kinci ihale 1998 y›l›nda yap›l›rken bu sefer Sümerbank A.fi’ye 8 milyon dolar fiyat verilmifl, 2003 y›l›nda 3. ihale aç›l›rken 1998 y›l›nda 8 milyon dolar fiyat veren Malatya Ortak Grubu bu sefer 6 milyon 400 bin dolara 27 fiubat 2004 tarihinde Malatya Sümerbank A.fi’nin sahibi olmufllard›. Bu sat›fltan dolay› Malatya Sümerbank A.fi’de çal›flan 103 Teksif sendikas› üyesi iflçinin ifl haklar› özellefltirmeden dolay› feshedilmifltir. Yukar›daki rakamlardan da çok iyi anlafl›lmaktad›r ki Malatya Sümerbank A.fi Malatya Ortaklar Grubuna peflkefl çekilmifltir. Daha önceleri 11 milyon 100 bin dolar az bulunarak sat›lmayan Sümerbank, daha sonra yang›ndan mal kaç›r›l›rcas›na 6 milyon 400 bin dolara sat›lm›flt›r. (Malatya)
‹stanbul’daki TEKEL sigara fabrikas›na nakledilen 126 iflçi, düzenlerinin bozulaca¤› gerekçesiyle nakillerinin ‹zmir’e yap›lmas›n› istiyor. ‹zmir TEKEL Alkollü ‹çki Fabrikas›’n›n özellefltirilmesinin ard›ndan ‹stanbul’daki TEKEL Sigara Fabrikas›’na nakledilen 126 iflçi, ailelerinden ayr› yaflamak zorunda kalacaklar› için düzenlerinin bozulaca¤›n› belirterek, nakillerinin ‹zmir’deki TEKEL fabrikas›na yap›lmas›n› istedi. ‹zmir TEKEL Alkollü ‹çki Fabrikas›’n›n “Nurol Limak Özalton TÜTSAB” ortak grubuna sat›fl›na iliflkin karar›n Özellefltirme Yüksek Kurulu (ÖYK) taraf›ndan 22 Aral›k 2003 tarihinde onaylanmas›n›n ard›ndan fabrikada bulunan 126 iflçi, ‹stanbul TEKEL Sigara Fabrikas›’na devredildi. Tek G›da-ifl Sendikas› ‹zmir 6’Nolu fiube Mali Sekreteri Ruflen Turan, nakledilen iflçilerin periflan durumda oldu¤unu ve hükümetin TEKEL iflçilerini bu flekilde ceza-
land›rd›¤›n› vurgulad›. ‹stanbul’daki fabrikaya kay›t yapmak için gittiklerinde büyük zorluklar yaflad›klar›n› belirten Turan, “flehri tan›mad›¤›m›z için zorland›k. Hem kiral›k ev yok, olan da çok pahal›. Y›ll›k izne ayr›ld›k ve ‹zmir’de kalmak için mücadele vermek amac›yla geri döndük. ‹zmir’de y›llard›r oturuyoruz ve kurulu bir düzenimiz var. Ailem burada kalacak, bense ‹stanbul’a çal›flmaya gidece¤im için param parça olaca¤›z” diye konufltu.
SÖZLEfiME ‹MZALANDI Bu arada TEKEL’in Alkollü içkiler iflletmesi’nin sat›fl›na iliflkin sözleflme imzaland›. ‹flletme, imza sonucunda Nuro-LimakÖzalt›n-Tütsab ortak giriflim grubu’na devredilmifl oldu. 292 milyon ihale bedelinin yar›s› peflin al›n›rken kalan bölümünün “iki y›lda, her y›la bir taksit olmak üzere iki taksitte” al›nmas› öngörülüyor. ‹hale 5 Kas›m 2003 tarihinde sonuçland›r›lm›flt›. (Kartal)
5
30
12-25 Mart 2004
Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiubesi yöneticilerinden Genel Kurul sonras› de¤erlendirme:
Sendika yönetimleri taban ile bütünleflmezse kal›c› olamaz 29 fiubat 2004 ta- rumda, bu fabrikalardan 63’ü örgütlü Hasan Sonkaya rihinde 27. Ola¤an Ge- geri kalan 19 fabrika ise örgütsüz du- Mustafa Yi¤it nel Kurulu’nu yapan Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiube yöneticileri ile bundan sonraki sürece dair söylefli yapt›k ‹K: 22 fiubat 2004 tarihinde 27. Ola¤an Genel Kurulu’nuzu yapt›n›z. Genel olarak kurulun bir de¤erlendirmesini yapar m›s›n›z? Hasan Sonkaya (Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiube Baflkan›): Bugün varolan sendikalar›n durumu ortada, iktidarda yer alan hükümete ters düflmemek ve var olan iflçi say›lar›n› korumak için çaba sarf ediyorlar. Bu sendikalar zannediyorlar ki bu durum böyle devam edip gidecek. Ama son dönemlerde iflçi s›n›f›na yönelik sald›r›lar ve iflçi s›n›f›n›n bu sendika yönetimlerine karfl› tavr› bu durumun böyle gitmeyece¤inin bir belirtisidir. Egemenler iflçi s›n›f›n›n bedel ödeyerek kazanm›fl oldu¤u haklar› bu süreçte örgütsüz olmas›ndan yararlanarak teker teker budama girifliminde bulunmaktad›r. Emperyalist politikalar do¤rultusunda tar›m ve hayvanc›l›¤›n tasfiye edilmesi, ö¤renci gençli¤e yap›lan sald›r›lar, hapishanelerde devrimci tutsaklara karfl› ve iflçi s›n›f›na azg›nca sald›r›lar›n yap›ld›¤› bir dönemde 27. ola¤an genel kurulumuzu yapt›k. Bu kuruldan DDSB (Devrimci Demokratik Sendikal Birlik) çizgisi zaferle ç›kt›. S›n›f dostlar›m›z aç›s›ndan bir kazan›m olarak de¤erlendirdi¤imiz kurulumuz s›n›f düflmanlar› taraf›ndan baflar›s›zl›k olarak de¤erlendirilmektedir. Biz flunu biliyoruz e¤er bir yönetim, taban›yla bütünleflir ve varolan sorunlar› taban›yla omuz omuza vererek çözüme kavuflturursa o yönetim kal›c› ve baflar›l› bir yönetimdir. Yönetime seçilen her kademedeki bütün arkadafllar iflçi s›n›f› içinde sevilen ve ayn› zamanda her zaman s›n›f›n ç›karlar›n› kendi ç›karlar›n›n üzerinde tutan arkadafllard›r. Tuzla iflçisi de bunu bildi¤i için bizden yana tav›r koydu ve DDSB çizgisini yönetime lay›k gördü. ‹K: Tuzla’daki öncelikli hedefiniz nelerdir? H. Sonkaya:Tuzla’da flu an 82 fabrika çal›fl›r du-
rumdad›r. Örgütlü oldu¤umuz fabrikalardan sadece 11 tanesinde esnek üretim dayatmas› var. Esnek üretimin oldu¤u fabrikalar genellikle kürk fabrikalar›d›r. Bu fabrikalar 6 ay çal›fl›p 6 ay çal›flmayan fabrikalar. Biz çal›flma yapt›¤›m›z fabrikan›n özgül koflullar›n› de¤erlendirip ona göre örgütleme girifliminde bulunuyoruz. Bu fabrikalara 12 ay kesintisiz çal›flan bir fabrikaya gitti¤imiz tarzda gidersek bu fabrikalar›n kapanmas› içten bile de¤il. Bu durum hem örgütlülü¤ümüz aç›s›ndan hem de bölge aç›s›ndan büyük bir kay›p olacakt›r. 98 kriziyle birlikte yerine oturttu¤umuz tafllar yerlerinden oynam›fllard›r. Tuzla’da deri sektöründe 3500-4000 iflçinin çal›flt›¤› dönemlerde örgütlülü¤ümüz 3000’lere var›yordu. fiimdi ise deri sektöründe sendikal› ve sendikas›z çal›flan iflçi say›s› en çok çal›fl›lan dönem itibariyle 2000 kiflidir. Bunlardan 1500’ü sendikaya üyedir. Buna ra¤men bölgeyi bir bütün olarak de¤erlendirip bölgede esnek üretim, tafleronlaflma hakimmifl gibi gösterip buralardan kendilerine kâr ç›karma zihniyetinde olan insanlar var. Bunun nedeni ise s›n›fa olan güvensizlik ve kendi ç›karlar›n› s›n›f›n ç›karlar›ndan üstün görmeleridir. Ama flunu çok iyi bilsinler Tuzla iflçisi bunlar› çok iyi görmektedir ve zaman› geldi¤inde ise gereken cevab› vermektedir. Örgütsüz olan fabrikalardan 8’ini ilk 7-8 ay içerisinde örgütleme gibi bir hedefimiz var. Bunun da somut ad›mlar›n› atm›fl durumday›z. Buralar› örgütledikten sonra ise ad›m ad›m di¤er fabrikalara yönelece¤iz. Tafleronlaflman›n oldu¤u yerlere yönelik ise e¤itim seminerleri yaparak iflçileri bilinçlendirmek ve iflçisiyle, yönetimiyle ve genel merkeziyle el ele verip bu tafleron illetini Tuzla deri sanayisinden tekrar atmak için uzun vadede çaba sarf edece¤iz. ‹K: Sendikal harekette yaflanan ve herkes taraf›ndan kabul gören sendikal t›kan›kl›k ve sendikac›lara olan güvensizlik sizce nas›l afl›labilir? H. Sonkaya: Bütünlüklü olarak de¤erlendirdi¤imiz zaman TV kanallar› ve boyal› bas›n hep patron-
Emek inin G ndemi KAMU EMEKÇ‹LER‹N‹N ANKARA RANDEVUSU VE TÜRK-‹fi’‹N TAVRI
6 Mart’ta kamu emekçilerinin Ankara randevusu adeta bir gövde gösterisi gibi yap›ld›. Yüz bin emekçinin Kamu Reformu Yasa Tasar›s› sald›r›s›na karfl› ortaya koyduklar› tepki ve öfke uzun bir aradan sonra en kitlesel eylemlerden birinin yap›lmas›na da vesile oldu. Eylem sadece kamu emekçilerini bir araya getirmedi. Özellefltirme sald›r›s› sonucu iflten ç›kar›lan iflçiler de sorunlar›na sahip ç›kmak ve öfkelerini hayk›rmak için alanlardayd›. Birçok ilden kat›l›m›n sa¤land›¤› eylemde en dikkat çekici olan ise Türk-‹fl’in engelleme çabalar›na ra¤men Yol-‹fl sendikas›na üye iflçilerin kat›l›m›n›n yo¤unlu¤uydu. Yaklafl›k 45 bin iflçinin kat›l›m›n› sa¤layan Yol-‹fl sendikas› önümüzdeki dönem aç›s›ndan da önemli veriler önümüze koydu. Mitingin örgütlenme çal›flmalar›n›n bafl›ndan itibaren engelleme tutumlar›na ra¤men miting yap›ld›. Kamu Reformu ad› alt›nda ciddi sald›r›lar› içinde bar›nd›ran tasar›ya karfl› egemenlerin bas›nc› ile sendikalara bask› yapan Türk-‹fl, mitingin ertelenmesi için hayli çaba gösterdi ancak çabalar› sonuçsuz kald›. Türk-‹fl’in bu tutumuna en iyi yan›t ise Yol-‹fl taraf›ndan verildi. Ancak verilen bu yan›t›n yetersizli¤i ise yine miting alan›nda kendini gösterdi. ‹flçilerin Kamu Reformu yasas›na iliflkin sloganlar›n›n azl›¤› ve cans›zl›¤› yine Türk-‹fl yönetiminin mevcut anlay›fl›n›n yans›-
mas›d›r. Bu anlamda kitlesel kat›l›m boyutu ile çarp›c›l›k ve Türk-‹fl’in bu konudaki tutumuna ra¤men kat›l›m tek bafl›na de¤erlendirme noktas› al›nmayarak gösterilen tepki ve duruflu da göz ard› etmemek gerekir. Bürokrat Türk-‹fl yönetimine ra¤men taban, irade ve inisiyatifini kullanarak eyleme kat›ld›. Bu olumlulu¤u ifade ederken politik durufltaki yans›yan zay›fl›¤› ve sendika yönetimlerinin iflçiler üzerinde yaratt›¤› olumsuz etki de bir gerçek olarak önümüzde duruyor. Mitingde çeflitli taleplerini hayk›ran iflçi ve emekçilerin gündemini özellefltirme talan› oluflturdu. Sloganlar ve tepkilerin yo¤unlaflt›¤› bu talan politikas› emekçilerin özel gündemini oluflturuyor. Miting öncesi çeflitli bölgelerde gündemde olan özellefltirme sonucu iflten at›lan iflçilerin eylemi gündemdeki s›cakl›¤›n› koruyor. Bunun yan› s›ra AKP hükümetinin uzunca özellefltirme listesi emekçilerin önümüzdeki dönem aç›s›ndan kayg›lar›n›n da yo¤unlaflt›¤› nokta. Yap›lan özellefltirmelerin yan› s›ra bekletilen sektörler ve Kamu Reformu ile bu dalgan›n yans›t›lmas› daha önce de belirtti¤imiz gibi emekçilerin, gündemini özellefltirme talan› olarak belirlemesine neden olacak. ‹flini kaybetmek ile yüz yüze olan yüzlerce iflçi bugün sistemin kendisine dünden daha tepkili ve öfkeli. Alia¤a iflçilerinin yol kesmek gibi militanlaflmaya bafllayan eylemleri bu öfkenin boyut-
lardan yana tav›r alm›fl durumdad›r. Bunlara ek olarak var olan sar› sendikalar da kendilerini s›n›ftan soyutlam›fl ve tabela sendikas› durumuna gelmifllerdir. Bu sendika yöneticileri kendi ç›karlar›ndan baflka bir fleyle ilgilenmemektedirler. Sar› sendikalar›n çizmifl oldu¤u bu olumsuz tablodan biz de nasibimizi al›yoruz. ‹nsanlar bizim sendikac› oldu¤umuzu ö¤rendikleri zaman bizden uzaklafl›yorlar, daha sonradan ise Deri-‹fl sendikas›nda çal›flt›¤›m›z› ö¤rendikten sonra bize yak›nl›k gösteriyorlar. Bu durum sar› sendikalar›n tabanlar›na ne kadar yabanc›laflt›klar›n›n bir belirtisidir. Sar› sendikalardaki bu olumsuz durumun de¤iflmesinin tek koflulu yönetimdeki sendika a¤alar›n›n alafla¤› edilmesi ve yerlerine gerçek anlamda s›n›f›n sorunlar›n› sahiplenen dürüst insanlar›n getirilmesidir. Sar› sendikal çizginin alt edilmesinin olmazsa olmaz yolu fabrikadan bafllayan taban örgütlenmesinin etkili inisiyatif gelifltirerek bu sendikalar üzerinde s›k› denetim disiplin mekanizmalar› oluflturmas›ndan ve bu inisiyatifi yönetimlere tafl›mas›ndan geçer. TUZLA ‹fiÇ‹S‹ MÜCADELES‹NE DEVAM EDECEK ‹K: S›n›f›n içerisinden ç›kan bir yönetici olarak iflçilerin yöneticilik konusunda yaflad›¤› tutuklu¤u aflmalar› konusunda önerileriniz nelerdir? Mustafa Yi¤it (Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiube Sekreteri): Bizler Kazl›çeflme’den gelen gelene¤i Tuzla’ya tafl›mak için mücadele ettik. Türkiye’deki sendikal hareketlere bakt›¤›m›zda bunlar›n bafl›nda bulunan sendika a¤alar› iflçilerin sorunlar›n› çözmek yerine mevcut hükümetlerle ve patronlarla masaya oturup, iflçilerin bedel ödeyerek kazanm›fl oldu¤u haklar› budayarak kendi ceplerini doldurman›n çabas› içindedirler. Durum böyleyken biz de s›n›f›n içinden insanlar olarak bu mevzileri sendika a¤alar›na b›rakmamak için öncülerin yan›nda yer alarak kendimizi bu sürece haz›rlad›k. Makine bafl›nda birlikte çal›flt›¤›m›z arkadafllar ve çevre fabrikalarda çal›flan arkadafllar bizim iflçi s›n›f›n›n ekonomik-demokratik talepleri için gereken mücadeleyi verece¤imizi bildikleri için
bizi sendika yönetimine Mehmet Çelik getirdiler. Bizim her fleyden önce bilinçli, sorgulayan bir iflçi s›n›f› yaratma gibi bir amac›m›z var. S›n›f bilinçli iflçileri yaratt›¤›m›z zaman bu iflçiler daha da mücadeleci olacaklard›r. Biz bu anlay›fl› örgütsüz olan deri iflçilerine tafl›ma gibi bir görevle yüz yüzeyiz. Örne¤in ‹zmir’de bafllatt›¤›m›z mücadeleyi ayakkab› fabrikalar›nda da bafllataca¤›z. Yani k›sacas› DDSB çizgisini bir bütün olarak bütün alanlara yaymak gibi bir amac›m›z var. KONGRE ‹fiÇ‹ SINIFINA ÖRNEKT‹R ‹K: Genel olarak 27. Ola¤an Kurulu’nu nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Mehmet Çelik (Denetim Kurulu Üyesi): 27. Ola¤an Genel Kurul, yerelde Tuzla bölgesine genelde ise Türkiye iflçi s›n›f›na örnek bir kongre olmufltur. Önümüzdeki süreçte yo¤un bask›larla karfl›laflaca¤›z. Gerek patron sendikas›n›n bask›lar›, gerek jandarma sald›r›lar›lar›yla karfl› karfl›ya kalaca¤›z. Biz bu ifle bir ekip olarak girdik ve yine ekip olarak sorunlar› çözece¤imize inan›yorum. ‹K: DDSB listesinden denetim kuruluna seçildiniz. Öncelikli hedefiniz nelerdir? M. Çelik: Tuzla organize sanayi bölgesinde önümüzdeki süreçte sald›r›lar artarak devam edecektir. Bu sald›r›lara karfl› en nitelikli duruflu sergileyebilecek olan çizgi DDSB çizgisidir. Bunu Tuzla iflçileri bildikleri için DDSB çizgisini destekleyip yönetime getirmifllerdir. Biz de iflçi s›n›f›n›n ekonomik-demokratik taleplerini bütün bask›lara karfl› koyarak savunaca¤›z. ‹K: Genel Kurul’da 3 farkl› liste ç›kt› ve DDSB listesi yönetime tafl›nd›. Bunun sebebini neye ba¤l›yorsun›z? M. Çelik: Her fleyden önce Tuzla iflçisi iyiyi kötüden ay›rt edebilecek bir bilince sahiptir. Gerçek anlamda kimin s›n›fa faydal› olaca¤›n› ve kimin s›n›f için bedel ödeyece¤ini çok iyi biliyorlar. Çünkü geçmiflten günümüze kadar geçen zaman zarf›nda s›n›f›n yan›nda yer alan anlay›fl DDSB anlay›fl›d›r. (Kartal)
lar›n› görmek aç›s›ndan önemli. Di¤er yandan eyleme kat›l›mdaki yo¤unluk kitle hareketinin önümüzdeki dönem izleyece¤i seyir aç›s›ndan üzerinde önemle durulmas› gereken bir nokta. Yine Türk-‹fl’in daha da belirginleflmeye bafllayan s›n›f düflman› duruflu tabandan tepkinin yükselmesini beraberinde getiriyor. Tüm bunlarla birlikte AKP’nin s›n›f düflman› oldu¤u gerçekli¤i yerel seçimler vesilesiyle yap›lan mitinglerde kendini daha net gösteriyor. Aylard›r direnen ve Ankara mitinginde pankart ve sloganlar›yla kendilerini gösteren Çukurova tekstil iflçilerine yönelik sarf etti¤i sözler iflçilerin sistemi daha yak›ndan tan›mas›n›n da vesilesi oluyor. AKP sadece Adana’da de¤il gezdi¤i bütün illerde iflçilere kamu emekçilerine yönelik sald›rgan sözler sarf etmeyi ihmal etmiyor. Bu sald›rganl›k ise iflçiler taraf›ndan “ifl yoksa oy da yok” slogan›yla yan›tlan›rken yukar›da vurgulad›¤›m›z sistemin gerçekli¤ini görme noktas›nda önemli bir bilinçtir. Ancak flunu unutmadan yetersiz bir bilinçtir. Yaklaflan yerel seçimler bu anlamda önemli bir s›nav olacak. AKP hükümetinin teflhiri anlam›nda bu yaflananlar› en iyi biçimde de¤erlendirmeliyiz. Canl› bir politik faaliyetin önemli ayaklar›ndan birini oluflturan ajitasyon ve propaganda çal›flmalar› kitlelerin oluflan tepkisini daha bilinçli bir biçime büründürmek anlam›nda önemlidir. SÜRECE HAZIRLIK Devrimci Demokrat Sendikal Anlay›fl›n s›n›f›n örgütlenmesinde ve mücadelesinde önemli bir mevzi olmas› boyutuyla alternatifli¤ini gösterme-
si sürece haz›rl›¤›m›z ve müdahalemizle olacakt›r. Önümüzdeki dönem gerek yerel gerekse de merkezi eylemler artacakt›r. Bu eylemlerin tümüne müdahale, güç ile ilintili bir sorun olmakla birlikte as›l olarak politikan›n kavran›fl› ve hayata geçirilifl sorunudur. ‹flçi s›n›f› ve kamu emekçilerinin can al›c› gündemlerini yakalayarak ancak bu gündemlerin arkas›ndan sürüklenmeksizin müdahaleci olmal›y›z. Özellefltirme talan›na karfl›, Kamu reformu aldatmacas›na karfl› faaliyetçilerimizi sürekli diri tutmak durumunday›z. Bildirilerimizle, afifllerimizle, ifl yeri toplant›lar›yla ve daha bir dizi araçla bu sürece müdahalemiz mümkün. En önemlisi de kitlelerin bugün kendi bilinçleri ile hayk›rd›klar› “AKPAmerika’ya” slogan›n› daha bilinçli bir tarza büründürmeliyiz. Yap›lan her eylemde anti-emperyalist mücadele temas› merkeze konularak gündemleri bunun etraf›nda ifllemeliyiz. Bu sürecin önemli kazan›mlar›ndan biri olan Deri-‹fl Tuzla flubesi seçimleri çal›flmalar›m›zda moral ve güç vermeli. Yürüttü¤ümüz sistemli ve kitlelerle vücut bulan çal›flman›n meyvelerini Genel Kurulda ald›k. Bu pratik do¤ru bir çal›flman›n sonuçlar›n›n da en iyi flekilde al›naca¤›n› bir kez daha gösterdi. Do¤ru politikayla, uygun ad›mlarla ve verimli bir çal›flma yöntemiyle bugüne müdahalemizi gerçeklefltirelim. Emekçiler içinde etkin ve alternatif bir güç olma iddiam›z› yerine getirmek bizim elimizde. Bu inançla yürüyüfl tempomuzu büyütelim ve h›zland›ral›m.
12-25 Mart 2004
30
6
SÖZLEfiMEL‹ Ç‹FTÇ‹L‹K MODEL‹;
KÖYLÜYE DAYATILAN KÖLEL‹KT‹R! tarafl› bozabilirler. Bozulan sözleflmede köylü, üretti¤i üründen u¤rad›¤› zararlar›n üzerinden hiç hak talep edememektedir. Ülkemizde uygulanan tar›mda y›k›m politikalar›yla üretimi s›n›rlanan, yetifltirdi¤i ürünleri maliyetinden düflük fiyatlarla tefeci tüccarlara satmak durumunda kalan köylü, alternatif aray›fllar› içerisinde emperyalist g›da tekellerinin çok cazip bir flekilde sundu¤u “sözleflmeli çiftçili¤i” bir ç›k›fl yolu olarak de¤erlendirmeye bafll›yor.
Sözleflmeli çiftçilik modeliyle Terme ilçesinde 11 köyde 7000 dekar f›nd›k bahçesinde, 121 köylü ailesi taraf›ndan ekolojik tar›m yap›lmaktad›r. Asl›nda emperyalist tekellerin ç›karlar› için haz›rlanan “sözleflmeli çiftçilik” modeli tar›msal faaliyeti gelifltirici bir modelmifl gibi köylülere sunuluyor. “Sözleflmeli çiftçilik” emperyalist g›da tekellerinin komprador sermayeli flirketlerin bitkisel, hayvansal, su ürünleri vb. ile ilgili bütün tar›msal üretim faaliyetlerinin üretiminden tüketimine kadar her aflamas›na egemen olmas› anlam›n› tafl›yor. Türki-
ye’de 1950’li y›llarda Dünya Bankas› ile kredilerini sunmas›yla bafllayan iliflkiler 1980’li y›llardan itibaren h›zl› bir flekilde yap›lan özellefltirmelerle, kota uygulamalar›yla, tar›msal yap› de¤ifliklikleriyle desteklerin kald›r›larak yerine “Do¤rudan Gelir Deste¤i” ad›na küçük ve orta büyüklükte tar›m arazileri olan köylüye son darbeyi vurmufltur. Sözleflmeli tar›msal ürün yetifltiricili¤i ile ilgili usul ve esaslar› hakk›nda tebli¤ 1 A¤ustos 1998 y›l›nda yay›mlanarak “sözleflmeli çiftçilik” modeli resmiyetini kazanm›flt›r. Köylüler yapm›fl oldu¤u sözleflmelerle ürünlerin yetifltirilmesinde tohum, ilaç, gübre vs. temini, hayvanc›l›kta yem, veteriner hekimlik hizmetleri gibi konularda tümüyle flirkete ba¤l› olacak flekilde düzenlemeler yap›lm›flt›r. Üretim alanlar›n›n, tekni¤inin, fiyat oluflumu, ödeme flartlar› gibi konularda sözleflmeyi yapan flirketlere, köylünün yetifltirece¤i her ürün için ba¤›ml›l›¤› sözkonusudur. fiirketler köylülerle yapm›fl olduklar› sözleflmeleri anlaflmazl›k halinde tek
SÖZLEfiMEL‹ TARIMIN SAMSUN’DA UYGULANMASI Samsun’da ilk uygulama sözleflmeli tar›msal ürün yetifltiricili¤inin yürürlü¤e girmesinden önce bafllanm›fl, KÖYTÜR Tavukçuluk iflletmesi taraf›ndan Kavak ilçesine ba¤l› köylerde 200 köylü ailesiyle sözleflme imzalanarak, tavuk kümesi yap›lm›fl, üreticiye girdi yard›m›nda bulunarak üretmifl oldu¤u tavuklar› sat›n alm›flt›r. Yakakent Kaymakaml›¤› Sosyal Yard›mlaflma ve Dayan›flma Vakf› Baflkanl›¤›’n›n finans› ve Tar›m ‹lçe Müdürlü¤ü’nün organize etmesiyle 33 köylü ailesine tavuk kümesi yap›larak, bölgede yat›r›m› bulunan AK TAVUK iflletmesi ile ürettikleri ürünü almak üzere sözleflme imzalatt›r›lm›flt›r. AB’ye uyum sa¤lamak için çeflitli kurum ve kurulufllar›n iflbirli¤i ile “bitkisel ve hayvansal ürünlerin ekolojik metodla üretilmesine iliflkin yönetmelik” 18 Aral›k 1994 tarihli resmi gazetede yay›mlanarak yürürlü¤e girmifltir. Bu yönetmeli¤e uygun olarak da ülke genelinde ekolojik ürünlerin üretilmesi, ifllenmesi, pazarlanmas›nda gereken esaslar sözleflmelerle belirlenerek firmalar üreticilerle anlaflma yoluna gitmifllerdir. Ülkemizde halen baflta kuru üzüm, kuru incir, f›nd›k, kuru kay›s› gibi ürünler olmak üzere 37 çeflit ürün ekolojik olarak üretilip, ihraç edilmektedir.
Sözleflmeli çiftçilik modeliyle Terme ilçesinde 11 köyde 7000 dekar f›nd›k bahçesinde, 121 köylü ailesi taraf›ndan ekolojik tar›m yap›lmaktad›r. 1997 y›l›nda yaklafl›k 700 ton f›nd›k mahsulü elde edilmifl, piyasa fiyat›n›n %15 fazlas› ile ekolojik tar›m›n yap›lmas›n› teflvik eden firma taraf›ndan al›mlar› yap›lm›flt›r. Firma, köylüleri bilgilendirmek ve yönlendirmek için 2 ziraat mühendisini görevlendirmifltir. Baz› bölge ve illerde uluslararas› sermayeli enformasyon projeleri uygulamas› yap›lm›fl, bu projelerden Samsun’da da Türk-Alman s›¤›rc›l›k projesi ve soy kütü¤ü projesi uygulamaya konmufltur. Devam etmekte olan projeyle Holstein Dam›zl›k S›¤›r Yetifltiricileri Birli¤i kurulmufl, Türk-Alman S›¤›rc›l›k Projesi’yle, Tar›m ‹l Müdürlü¤ü organizasyonunda 24 süt toplama merkezi kurulmufltur. Köylüler ürettikleri et ve sütleri bölgede ve d›fl›nda bulunan flirketlere sözleflme yaparak sat›fl›n› yapmaktad›r. Bafra ilçesinde 2003 y›l› eylül ay›nda sözleflmeyle enginar yetifltiricili¤ine bafllayan köylüler de Samsun’da sözleflmeli çiftçili¤in yerlefltirilmesinin son aya¤›n› oluflturuyor. Kotalar uyguland›¤› sürece, özellefltirmelerin devam›n› getirecek yasalar›n ç›kart›lmas›yla hangi ürünü yetifltirece¤ini flafl›ran köylüye sunulan, bu “sözleflmeli çiftçilik” modelinin tar›msal faaliyeti gelifltirici bir modelmifl gibi sunulmas› sistemin bir oyunudur. Bu oyunlara kanmamal›, köylüler kendi kooperatiflerinde, üretici birliklerinde kolektif çal›flmayla ürünlerini en iyi bir flekilde flartlar›n› kendileri belirleyerek pazara sunmal›d›r. Emperyalist tekellerin, iflbirlikçilerinin ve uflaklar›n›n kendi topra¤›nda sözleflmeyle dayat›lan kölelik oyununa kanmamal›d›rlar. Köylüler kooperatiflerde, birliklerde örgütlenmeli, buralarda tar›msal üretimde yaflad›klar› sorunlar›n çözüm taleplerini ›srarla istemelidirler. (Samsun)
Samsun’da barajlar›n yan›ndaki tarlalar sulanam›yor Samsun’un Bafra ve Çarflamba ovalar› sebze ve meyve üretimiyle, ülke tüketiminin büyük bir k›sm›n› karfl›layacak kapasitede. Çarflamba, Bafra, Terme, Vezirköprü, Havza, Ladik ilçelerinde genifl üretim alanlar›ndan y›lda 2-3 defa ürün al›nabilecek yap›ya sahipken, ilçelerdeki barajlar›n suyundan yeterince yararlanamad›¤› için tar›msal üretimin merkezi olan ovalardan köylü yeterince ürün alam›yor. K›z›l›rmak ve Yeflil›rmak üzerinde bulunan Çakmak, Derbent, Hasanu¤urlu, Suatu¤urlu barajlar›nda sulama ve drenaj kanallar›n›n yap›m›na devam edilmedi¤i için barajla-
r›n suyundan yararlan›lam›yor. Barajlar›n devam› olan sulama, drenaj kanallar› yap›l›rken y›llardan beri siyasi ç›karlar yüzünden köylüler ma¤dur oluyor. 1991 y›l›nda ihalesi yap›lan ve tamamland›¤›nda 47 bin 700 hektar tar›m arazisini sulayacak olan K›z›l›rmak üzerindeki Derbent baraj›n›n, Bafra ovas› sulama projesinin 1993 y›l›nda bitirilmesi hedeflenirken, bunun yüzde 61’i tamamlanarak 6 bin 650 hektar tar›m arazisini sulayacak, Ladik Demiröz baraj›n›n 6 bin 200 hektarl›k tar›m arazilerini sulayacak projelerde kanal çal›flmalar› ödenek ayr›lmad›¤› için bitirilmemifl. Ta-
r›msal üretim ve gelir art›fl›n› sa¤layacak bu projelere, son gelen AKP hükümeti de ay›rmas› gereken ödene¤i, özellikle ülkenin her yerine duble yol kaplataca¤› vaadiyle buralara ay›rm›fl. Yapt›rd›¤› duble yollara çal›flma sezonunu gözetmeden devam etmesi k›fl mevsimiyle gelen so¤uklar ve ya¤an karla altyap›s› sa¤lam olmayan yollarda çatlaklar›n, çukurlar›n oluflmas› uygulad›¤›/uygulayaca¤› politikalar›n da gitti¤i yolun sürecini gösteriyor. Bafra Ovas› sulama projelerinde ödenek olmad›¤› süreçte, DS‹ taraf›ndan 2003 y›l›nda 30 trilyon gerekti¤i talebine karfl›n 1,2
trilyon ödenek ayr›lm›fl bu y›l 60 trilyon istemesine karfl›n 2,5 trilyon lira ödenek devlet taraf›ndan ayr›lm›fl. Buna benzer talepler di¤er barajlar için sözkonusu iken ödenekler buralara yetersiz(!) Buralar›n tamamland›¤›nda toplam 26 trilyon lira civar›nda tar›msal gelir art›fl› sa¤lanmas› bekleniyor. Fakat barajlar›n sulama sisteminden yararlanabilecek köylüler aç›s›ndan düflündü¤ümüzde IMF, DB, DTÖ vb. emperyalistlerin kurumlar›n›n ç›karlar› ve dayatmalar›yla uygulanan tar›m politikalar› tar›msal üretimin azalt›lmas›n› ve K‹T’lerin özellefltirilmesini hedeflemekte. Ba¤›m-
s›z olarak hareket etmeyen Türk hakim s›n›flar› üretimi ve tar›msal gelir art›fl›n› sa¤layacak projelere destek sunmayaca¤› gibi haz›rlad›¤› Kamu Reformu Yasa Tasar›s›’yla emperyalist sermayenin önündeki engellerin ortadan kald›r›larak yeni pazarlar oluflturulmas› sa¤lan›yor. Haz›rlanan yasada oluflturulmas› düflünülen yeni düzenlemeler, sosyal devlet uygulamalar›n›n (ne kadar› yap›ld›¤›/uyguland›¤› yaz›n›n bafl›ndan beri aktard›¤›m›z ortada) tümünün tasfiyesini öngörerek herfleyin piyasaya tabi k›l›nmas›n› amaçl›yor. (Samsun)
7
30
Üreticiye yard›m için “yüzde 40 zarar” flart›
Alanya Ziraat Odas› Baflkan› Turgut Musluo¤lu, yaflanan don olay›ndan zarar gören köylülerin yaras›n› sarmak için hasar tespitine bafllad›klar›n› aç›klayarak Ziraat Odas›, ‹lçe Tar›m Müdürlü¤ü ve Ziraat Bankas› iflbirli¤inde oluflturulan Zarar Tespit Komisyonu’nun, çal›flmalar›na muz bahçelerinden bafllad›¤›n› belirtti. Okurcalar çevresinde zarar tespiti için çal›flmalar›na start veren komisyonun kapal› alanlarda zarar tespiti yapmamas› tepkilere neden oldu. Konu ile ilgili bir aç›klama yapan Musluo¤lu, Muflmula bahçeleri baflta olmak üzere, muz ve narenciye bahçelerinde büyük hasar bulundu¤unu belirterek hasar tespit konusunda flunlar› söyledi: “Do¤al afet kapsam›nda hasar tespit komisyonu oluflturduk. Bu komisyon, dondan zarar gören tüm üreticilerle tek tek görüflüp tutanak haz›rl›yor. Kapal› alanlarda oluflan zararlar ise hasar tespit çal›flmalar› kapsam›na al›nm›yor. Bir üreticinin yard›m alabilmesi için, ürünlerinin yüzde 40’›n›n zarar görmüfl olmas› gerekiyor.” (H. Merkezi)
12-25 Mart 2004
Tütüne alternatif Dardanel firmas› Emperyalizm, ülkemizde tar›msal faaliyeti kotalarla daralt›p desteklemelerden yoksun b›rakarak köylünün sözleflmeli çiftçili¤e geçiflini sa¤l›yor. Bu uygulamas›n›n en aç›k örne¤i Samsun’un Bafra ilçesinde yaflan›yor. Türkiye’nin en kaliteli tütününün yetiflti¤i Samsun’da tütün yetifltirilmesine konulan kotayla Bafral› tütün üreticileri geçim s›k›nt›s›na düflünce alternatif ürün aray›fl› içerisine giriyor. Tütün ekmekten vazgeçen ve baflka ürün yetifltirme aray›fllar› içinde olan köylülere, emperyalist g›da tekelleri çok cazip tekliflerle Sözleflmeli Çiftçili¤i dayat›yor. Köylünün kendi topra¤›nda sermaye ad›na üretim yapmas›n› sa¤layan bu yasaya uygun olarak Dardanel firmas› köylüyle kalp enginar› ekmesi için sözleflme yapt›. Bafra’n›n Seyhulafl köyünden 30 çiftçiyle eylül ay›nda sözleflme yaparak 250 dekar tar›m arazisinde ektirdi¤i kalp enginarlar›n›n ilk mahsulünü may›s ay›nda Dardanel firmas› hasat ettirecek. Ülkemizde tar›msal üretimi yok etmeye çal›flan emperyalist sermaye, uflak hükümetlerin deste¤iyle y›llarca köylünün yetifltirdi¤i ürününü desteklemek, teknolojilerini gelifltirmek yerine vazgeçmesine neden olan yasalar›n ç›kat›lmas›n› sa¤layarak, alternatif aray›fl› içinde olan köylüyü kendi sundu¤u yöntemleri kabul ettirmeye çal›flmaktad›r. (Samsun)
DGD S‹STEM‹ ÜRET‹C‹YE DESTEK OLAMIYOR
‹ncir üreticinin elinde kald› Ayd›n'da halk›n geçim kaynaklar›ndan baflta gelen incirin elde kalmas› üreticiyi düflündürüyor. 3 y›l önce 3 milyona sat›lan incir bu y›l elde kald›. 750 bin'e sat›lmas›na ra¤men elde kalan incir üreticiyi zor durumda b›rak›yor. Konuyla ilgili aç›klama yapan Ayd›n Ziraat Odas› Baflkan› Arif Gürdal "geçen y›l 54.571 ton incir üretimi oldu¤unu ve bunun 34.574 tonu ihraç edildi "diyerek "3 y›ld›r üreticinin zor durumda oldu¤unu ve son 20 y›l›n en kötü 2 y›l›n› yafl›-
yor üreticiler" dedi. Üretici Mehmet Oflas ise "Ayd›n'da binlerci incir üreticisinin ürünü elinde kald›. Elde kalan 15 bin ton incire devletin çözüm bulmas›n› istiyoruz" dedi. Ayd›n'da y›lda 54 bin ton incir üretilirken buna ra¤men 2002-2003 sezonunda 32.232 ton, 2003-2004 sezonunda ise 34.574 ton incir ihracaat› yap›ld›. ‹ç tüketim ise incirde 5 bin ton olurken, en fazla 8 ay muhafaza edilen kuru incir sat›lamad›¤› için hayvan yemi olarak kullan›l›yor. (‹zmir)
Tar›mda girdi desteklerinin IMF’ye verilen taahhütler neticesinde kald›r›lmas›yla yerine uygulanan Do¤rudan Gelir Deste¤i sistemi üreticiye destek olam›yor. Ülkemiz nüfusunun ortalama %40’›n› ilgilendiren ve “tar›mda reform” ad›na getirilen yap›sal de¤iflikliklerle tar›msal desteklerin tümden kald›r›lmas› ile 2001 y›l›nda uygulanmaya bafllayan DGD sisteminde verilen ödeme miktar› köylünün arazisinin çok parçal› olmas›, tapu kay›tlar›n›n uygun olmamas› nedeni ile yeterli olmuyor. Arazi baz›nda ödemelerin yap›lmas›nda da problemler yaflan›yor. Samsun’un Sal›pazar› ilçesinde köylülerin yaflad›klar› sorun bunun en aç›k örneklerinden. Gazetemizde bir önceki say›m›zda köylünün yaflad›klar› sorunlar› kendi anlat›mlar›yla aktarm›flt›k. 2001 y›l›ndan bafllayarak 3 y›ld›r Tar›m ‹l Müdürlü¤ü taraf›ndan onaylanan arazi ölçümlerinde sorunlar yaflan›yor. 2003 y›l›nda tarlalarda yap›lan ölçümlerde köylünün y›llardan beri kulland›klar› arazilerin orman arazisi oldu¤u, tapu kay›tlar›n›n bulunmad›¤› öne sürülerek, arazi kay›tlar› düflürülüyor. Köylüler Samsun milletvekillerine yaflad›klar› sorunlar› aktard›klar› halde, herhangi bir çözüm yolu sunulmam›fl. DGD’de ortaya ç›kan somut gerçeklikler bununla s›n›rl› de¤il, hiç arazi kullanmayan veya meraya dayal› hayvanc›l›k yapanlar bu uygulamalardan yararlanam›yor. Tapusu oldu¤u
halde tar›msal üretimle u¤raflmayan, kentlerde yaflayanlar da tam tersine DGD ödemelerinden faydalan›yor. “Tar›mda reform” ad›na uygulanan sistem üretimin önüne geçerek bir çeliflkiler yuma¤› oluflturmakta. Tar›mla hiç alakas› olmayan arazi sahiplerine destek sunulurken, ihtiyac› olan yoksul köylümüzün önüne sorunlar y›¤›l›yor. Karadeniz bölgesinde Samsun, Rize, Trabzon gibi illerde arazi yap›s› da¤›n›k ve yamaç olan köylerde kifli bafl›na düflen ödeme miktar› 300-400 milyon liran›n alt›nda kal›yor. Üstelik ödemelerin 2 taksitle yap›ld›¤› göz önünde tutulursa 100-200 milyon liral›k destek ile köylümüzün üretim yapmak için, tar›msal girdi almas›, tar›m› gelifltirecek teknolojilerden faydalanmas› mümkün olmuyor. Bakanl›k verilerine göre, 2003 y›l› DGD uygulamalar› kapsam›nda, 2 milyon 761 bin köylüye, yaklafl›k 2 katrilyon 642 trilyon lira toplam DGD ödemesi yap›lm›fl. Bu miktar›n 540 trilyon liras›, 2003 y›l› bütçesinden Aral›k ay›nda, 387 ilçede ödenmifl. Yukar›da da belirtti¤imiz gibi 2,5 milyonu aflk›n köylü içerisinde yoksul köylü oran› çok fazla ve ödenmifl miktarlardan çok az miktar›ndan bu köylüler yararlanm›flt›r. Dekar bafl›na al›nan üründen kazan›lan gelire göre yoksul köylerde DGD ödemeleri ve destekler büyük önem kazan›rken, geliflmifl bölgelerde köylüler DGD’yi “cep harçl›¤›” olarak kullan›yor. (Samsun)
12-25 Mart 2004 EN ÇOK fi‹KAYET ED‹LEN KURUM “EMN‹YET” Baflbakanl›¤a ba¤l› ‹nsan Haklar› Baflkanl›¤›’n›n haz›rlad›¤› “Ocak ay› ihlal istatistikleri”ne göre en fazla insan hakk› ihlali yap›lan il Ankara, en çok flikayet edilen kurum ise Emniyet oldu. Baflbakanl›k ‹nsan Haklar› Baflkanl›¤›, 930 il ve ilçedeki kurullara yap›lan “insan haklar› ihlali flikayetlerini” istatistiki veri haline getirdi. Çal›flman›n Ocak ay› sonuçlar›na göre, y›l›n bafl›nda ihlal iddias›yla baflvuruda bulunan kifli say›s› 76, ihlal edildi¤i iddia edilen hak say›s› ise 138 oldu. Ocak ay›nda en fazla flikayet iflkence ve kötü muamele oldu. ‹fade hürriyeti ile toplant› ve gösteri yürüyüflleri hakk› ihlallerine yönelik flikayet ise çok s›n›rl› kald›. Çal›flmayla hak ihlallerinin kurumlara göre da¤›l›m› da yap›ld›. Buna göre, en fazla hak ihlal etti¤i iddia edilen kurum Emniyet oldu. S›ras›yla bakanl›klar, adliye, Jandarma ve belediyelerin de insan haklar›n› ihlal etti¤i ifade edildi. ‹hlal iddialar› en çok Ankara’dan geldi. Ankara’y› ‹stanbul ve ‹zmir takip etti. (H. Merkezi) DEVR‹MC‹ DEMOKRAS‹ OKURU ÖLDÜRÜLDÜ 8 Mart akflam› Tunceli’nin Mazgirt ilçesinde ‹mam Boztafl isimli bir Devrimci Demokrasi okuru evi taranarak katledildi. Devrimci Demokrasi gazetesinden ald›¤›m›z bilgiye göre Tunceli’de seçim faaliyeti yürüten ‹mam Boztafl’›n evine gece geç saatlerde Özel Tim girmek istiyor. D›flar› ça¤r›lan ‹mam Boztafl d›flar› ç›kmak istemeyip “içeri gelin, içerde konuflal›m” ça¤r›s›nda bulunuyor. Bunun üzerine evi taranarak katlediliyor. Gazetemiz yay›na haz›rland›¤› s›rada elde etti¤miz bilgiye göre ‹mam Boztafl’›n cenazesi 9 Mart günü topra¤a verildi. (H. Merkezi) MUNZUR ÇEVRE VE KÜLTÜR DERNE⁄‹’NDE PANEL Munzur Çevre Derne¤i 29 fiubat 2004 günü fiiflli Kültür Merkezi’nde “Munzur Vadisi, Barajlar, Sorunlar› ve Çözümleri” konulu bir panel düzenledi. Saat 12:00’de bafllayan panele Tunceli Milletvekili; Av. Sinan Yerlikaya, ‹TÜ Meteoroloji Mühendisli¤i Bölümünden Prof. Dr. Mikdat Kad›o¤lu, ‹TÜ Çevre Mühendisli¤i Bölümünden Prof Dr. ‹lhan Tal›nl›, ‹stanbul Tabibler Odas› Ad›na Dr. Ümit fiahin, Av. Cem Y›ld›z, Panel Yöneticisi, Mak. Müh. Hüseyin Kaya kat›ld›. Aç›l›fl konuflmas›n›n ard›ndan tek tek söz alan konuflmac›lar; genel olarak emperyalistlerin ve onlar›n Türkiye’deki temsilcileri olan egemen s›n›flar›n politikalar›na de¤indiler. Munzur vadisi üzerinde kurulacak barajlar›n bölge halk› ve do¤a üzerindeki etkilerini anlatan konuflmac›lar, toplumun duyarl› kesimlerinin bu soruna sessiz kalmamalar›, mücadele etmeleri gerekti¤ini vurgulad›lar. Son olarak konunun hukuki boyutuna da de¤inilen panel verilen aran›n ard›ndan soru cevap k›sm›yla son buldu. (‹stanbul)
30
8
Zulmün parçaland›¤› gün: NEWROZ Egemenlerce karart›lmaya, içi boflalt›lmaya, üstü örtülmeye çal›fl›lan Newroz’un devrimci-isyanc› özü, nas›l geçmiflten günümüze tafl›nd›ysa devrimci-komünist,yurtseverler bu miras›, ayn› bilinç ve kararl›l›kla tafl›mak görev ve sorumlulu¤u ile yüzyüzedir.
21 Mart da Kürt halk›n›n as›rlar boyu süregelen 盤l›¤›n›n ad›d›r. Zalim Dehak’lar›n susturmaya çal›flt›¤› 盤l›¤›n, Demirci Kawa’larca hayk›r›ld›¤› gündür.
Tarih sayfalar› her dönem zulme, zora, bask›ya maruz kalm›fl mazlum halklar›n baflkald›r› ve direnifl destanlar›na tan›kl›k etmifltir. Zulmeden ne kadar zalimse, zulme u¤rayan da o kadar asi ve direngen olmufltur. Mazlum halk gün gelip de gücünün fark›na var›p dayand›¤›nda zalimin kap›s›na; o zaman de¤iflmifl gecenin rengi. Ve atefl olup yakm›flt›r zalimin zulmünü. 21 Mart da Kürt halk›n›n as›rlar boyu süregelen 盤l›¤›n›n ad›d›r. Zalim Dehak’lar›n susturmaya çal›flt›¤› 盤l›¤›n, Demirci Kawa’larca hayk›r›ld›¤› gündür. O günün koflullar› göz önüne al›narak incelendi¤inde Newroz Dehak’›n zulmüne yöneldi¤i için kendi içinde devrimci bir öz tafl›r. Devrimci ve komünistler bu yönü öne ç›kararak Newroz’un isyanc› karakterini savunur. Bu özelliklerinden kopar›lm›fl bir Newroz anlay›fl› savunulamaz.
Tarihsel aç›dan Newroz’u incelersek kökeni Mezopotamya’ya kadar uzan›r. Bu topraklar üzerinde kurulu Asur devletinin zalim bir kral› Dehak... Ve zulmün oldu¤u her yerde hoflnutsuz insan y›¤›nlar› içinde yetiflen bir kahraman Demirci Kawa. Dehak Asur ‹mparatorlu¤u içinde yaflayan halklara özellikle de Kürtlerin atalar› olan Med’lere büyük ac›lar çektirmifltir. Efsaneye göre; zalim Dehak amans›z bir hastal›¤a yakalan›r. Dehak’›n derdinin devas› da her gün iki Med gencinin beynini yemesi olarak söylenir ünlü büyücüler ve hekimlerce. Zalim kral her gün iki Med gencinin beynini yerken bu say› zamanla 3’e, 5’e, 10’a ç›km›flt›r; Med’li gençler 10’ar 10’ar götürülüp katlediliyor, gençlerin beyinleri Dehak’a sunuluyormufl. Bir gün s›ra Demirci Kawa’n›n çocuklar›na gelmifl, Kawa bunu hazmedememifl, Dehak’›n saray›n› basarak, çekiciyle zalimi paramparça etmifl
ve saray›n burçlar›nda atefller yakarak Med halk›n› zulmün düzenine karfl› isyana ça¤›rm›fl. O gün bugündür 21 Mart zulme karfl› direnifl günü olarak kutlan›r. Aradan yüzy›llar geçmesine ra¤men, Kürt halk› üzerindeki zulüm her daim kendini korumufltur. Bugün ülkemize bakt›¤›m›zda Dehak’›n yerini faflist TC devleti alm›flt›r. TC’nin tarihine kabaca bir göz att›¤›m›zda daha iyi görülecektir. TC’nin kuruldu¤u 1923’ün hemen iki y›l sonras› 1925 fieyh Sait ayaklanmas›n›n kanla bast›r›lmas›, 1928 Koçgiri, 1938 Dersim, A¤r›, Zilan isyanlar›na karfl› faflist devletin tutumu hep katletmek yönünde olmufltur. Fakat her defas›nda Kürt halk›n›n isyan yüklü 盤l›¤› faflizmin beyninde patlad›. Bazen Diyarbak›r’da Zekiye Alkan, Mazlum Do¤an, bazen ‹zmir Kadifekale’de Rahflan Demirel, bazen de Rozahi ve Berivan oldu bu isyan. 21 Mart kutlamalar› da birçok kezkanl› geçmifltir. TC umudun flaha kalkt›¤›, isyan›n, baflkald›r›n›n, uyan›fl›n günü olan 92 Newroz’unu da kad›n, çocuk, yafll› demeden kana bulam›flt›r. Cizre, fi›rnak, fiemdilli, Eruh, Kurtalan, Derik, K›z›ltepe, Lice, Mardin, Diyarbak›r ve birçok ilde insanlara panzerlerle, tanklarla, otomatik silahlarla sald›ran devlet güçleri 100 insan› katletmifltir. Ve ayn› y›l “Nevroz bayram›n›” ortaya atarak bu flekilde kutlamalar›n içini boflaltmaya çal›flm›flt›r. Bu bayram bir anda tarih kitaplar›nda aran›p bulunmufl ve “Bahar bayram›” olarak kutlanmas› hatta resmi bayram olmas› bile istenmifltir. Fakat bu oyunlar› tutmam›flt›r. Egemenlerce karart›lmaya, içi boflalt›lmaya, üstü örtülmeye çal›fl›lan Newroz’un devrimci-isyanc› özü, nas›l geçmiflten günümüze tafl›nd›ysa devrimci-komünist, yurtseverler bu miras›, ayn› bilinç ve kararl›l›kla tafl›mak görev ve sorumlulu¤u ile yüzyüzedir. Aksi taktirde Newroz’un içi egemenlerce boflalt›lacakt›r. Tüm Ortado¤u ve Kürt halk› için ayr› bir öneme sahip olan Newroz’u Kürt dinami¤ini harekete geçirmede, örgütlemede bir araç olarak kullanmak ve Newroz kutlamalar›n› devletin korkulu rüyas› haline gelecek bir güne dönüfltürmek sorumlulu¤uyla karfl› karfl›ya bulunmaktad›r.
Süleyman Yeter mezar› bafl›nda an›ld› Süleyman Yeter ve Birtan Altunbafl’›n iflkencede katlediliflleri 7 Mart 2004 tarihinde ESP taraf›ndan Süleyman Yeter’in mezar› bafl›nda yap›lan bir etkinlikle an›ld›. Anmada “Birtan Altunbafl, Süleyman Yeter’in katillerini yarg›layaca¤›z”, “‹flkenceci devlet hesap verecek”, “Birtan Altunbafl ölümsüzdür” dövizleri tafl›narak bir dakikal›k sayg› duruflu yap›ld›. Yeter’in efli Ayfle Yumli Yeter yapt›¤› konuflmada “Gülbahar Gündüz, Derya Aksakal, Önder Babat, Tokat’ta katledilen devrimciler devletin iflkence uygulamalar›n›n güncel örnekleridir” dedi. S›n›fs›z ve sömürüsüz bir dünya için mücadele ettiklerini belirten Yeter, “katillere gereken bedeli ödetece¤iz” sözleriyle konuflmas›n› sonland›rd›. Limter-‹fl Sendikas› ad›na bir konuflma yapan Mehmet Bar›nd›k, Yeter’in hesab›n› iflçi s›n›f›n› ve ezi-
lenleri örgütleyerek soracaklar›n› söyledi. ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi Baflkan Aday› Kamber Sayg›l› ise, ezenler ve ezilenler oldu¤u sürece mücadeleye devam edeceklerini belirtti. Anmaya kat›lan yaklafl›k 100 kifli “Katil devlet hesap verecek” sloganlar›n› att›ktan sonra etkinlik sona erdi. (H. Merkezi) ADANA ‹HD’DEN ANMA ‹HD Adana fiube Sekreteri Ethem Aç›kal›n, D‹SK’e ba¤l› Limter-‹fl Sendikas› E¤itim Uzman› Süleyman Yeter’in ölümüne neden olan polislerin görevden al›nmas›n› istedi. ‹nönü Park›’nda ESP, ‹HD, Genel-‹fl 2 No’lu Adana fiubesi, D‹SK Tekstil, Dayan›flma gazetesi, E¤itim-Sen, ESM, BTS, Haber-Sen taraf›ndan düzenlenen eylemde
bas›n aç›klamas›n› okuyan ‹HD fiube Sekreteri Ethem Aç›kal›n, 1999 y›l›nda gözalt›na al›nan Süleyman Yeter’in iflkenceyle öldürüldü¤ünün adli t›p raporlar›nca belirlendi¤ini, ancak iflkencecilere aç›lan davan›n 3 y›l sonra sonuçland›¤›n› ve verilen cezalar›n ertelendi¤ini hat›rlatt›. Süleyman Yeter’i öldürenlerin hâlâ görevlerinin bafl›nda oldu¤una dikkat çeken Aç›kal›n, iflkencenin bir suç olarak kabul edilmesine ra¤men sürdü¤ünü belirterek, iflkencecilerin cezaland›r›lmas›n› istedi. Aç›kal›n, polislerin görevlerinden al›nmas›n› talep ederek, aksi halde baflta AKP Hükümeti olmak üzere tüm yetkililerin sorumlu olaca¤›n› vurgulad›. Aç›klama s›ras›nda s›k s›k “Süleyman Yeter ölmedi”, “‹nsanl›k onuru iflkenceyi yenecek” ve “Katiller hesap verecek” fleklinde sloganlar at›ld›. (Mersin)
30
9
12-25 Mart 2004
Çukurova’da ILPS tan›t›m panelleri Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi (ILPS) Mersin, Adana ve Tarsus’ta yap›lan panellerle tan›t›ld›. 28 fiubat Cumartesi günü saat 12:00’de E¤itim-Sen Tarsus flubesinde, saat 16:00’da Mersin Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤inde, 29 fiubat Pazar günü ise Adana ‹nce Memed Kitap-Kültürevinde yap›lan panellerde ILPS’nin tan›t›m›n›n yan› s›ra emperyalist sald›rganl›k, YÖK Yasa Tasar›s›, Kamu Reformu Tasar›s›, 4857 No’lu ‹fl Yasas›na da de¤inildi.Yap›lan panellere DDSB ad›na Yetifl Özçelik, Mersin üniversitesinden Sinan Elitemiz ve ILPS Türkiye Seksiyonu ad›na Aliyah Elisabeth Brunner panelist olarak kat›ld›. Mersin’de ise bir e¤itim görevlisi Kamu Reformu Tasar›s›na de¤indi. DDSB ad›na kat›lan Yetifl Özçelik “Emperyalizm, içine girdi¤i bunal›mla halklara azg›nca sald›rmakta, neo-liberal politikalar dedi¤i sald›r›larla bunu yaflama geçirmeye çal›flmakta. Ülkemizde ise
uflaklar› arac›l›¤›yla emekçi halk›m›za azg›nca sald›rmakta, bu güne kadar ortaya ç›kan her krizin faturas›n› biz emekçilere ç›karm›flt›r. Kamu reformu tasar›s›,1475 ve 4857 no’lu ifl yasas›, tar›m›n tasfiyesi ile tüm bunlar yans›mas›n› bulmaktad›r. ‹flçi s›n›f› özgülünde ele ald›¤›m›zda bu sald›r›lar› ancak örgütlenerek ve örgütleyerek püskürtebiliriz” dedi. fiu anki mevcut sendikal hareketlenmelere de¤inen Özçelik, DDSB ve s›n›f sendikac›l›¤›n› da anlatt›. Mersin Üniversitesinden Sinan Elitemiz ise Yeni YÖK Yasa Tasar›s›yla üniversitelerin halk çocuklar›na kapanaca¤›n›, üniversitelerin birer ticarethaneye dönüfltürülece¤ini, derslerin stajyer ö¤retmenler taraf›ndan verilece¤ini söyledi. Mersin’de söz alan e¤itim görevlisi ise Kamu reformu tasar›s› ile kamusal alan›n tasfiye edilmeye yönelindi¤ini, performansa ve esnek çal›flmaya dayal› bir politikan›n yaflama geçirilmeye çal›fl›ld›¤›n›, sa¤l›k, e¤itim gi-
bi haklar›n bile özellefltirilece¤ini ve buna karfl› konulmas› gerekti¤ini belirtti. Panellerde söz alan ILPS temsilcisi ise “Emperyalizm 1990’l› y›llarda Yeni Dünya Düzeni sonras›nda ise Küreselleflme ad›n› kullan›yordu. Rus sosyal emperyalizminin çöküflüyle çöken sosyalizmmifl gibi ‘ideolojiler öldü’, ‘s›n›f mücadelesi bitti’ tarz› söylemleri yayarak bunu küreselleflmenin mutlakl›¤› ve yenilmezli¤i olarak yans›t›yordu. ILPS Seattle’deki militan hareketin içinde do¤du ve May›s 2001’de Hollanda’da ‘emperyalistler flimdi daha da korksun’ fliar›yla kuruluflunu ilan etti. ILPS’nin tüm dünyadaki anti-emperyalist, ilerici, devrimci güçleri biraraya getirmek ve militan bir anti-emperyalist cephe oluflturmak gibi bir hedefi var. ILPS’nin Türkiye ve Filipinler’de seksiyon büro, Japonya’da sa¤l›k, Brezilya’da ise tar›m sorunu üzerine iki çal›flma grubu var. Biri kad›n komisyonu, di¤eri gençlik komisyo-
nu olmak üzere iki konferans gerçeklefltirdi. Ayr›ca biri Selanik 2003, di¤eri Mumbai 2004 direnifli olmak üzere iki kamp yapt›. ILPS çeflitli ülkelerde verilen sosyal ve ulusal kurtulufl mücadelelerini destekler ve gelifltirir. Feodalizme, emperyalizme, faflizme, kastizme ve her türden gericili¤e karfl›d›r” diyerek ILPS’yi tan›tt›. Yap›lan konuflmalar›n ard›ndan geçilen sorucevap k›sm›nda çeflitli kurumlardan gelen insanlar›n da olmas› nedeniyle s›cak ve canl› tart›flmalar yafland›. S›n›f sendikac›l›¤›, YÖK Yasa tasar›s› ile ilgili sorular ve Nepal’de geliflen halk savafl›, Dünya Sosyal Forumu, Mumbai direnifli DSF’ye ra¤men neden örgütlendi, Küba ve ILPS’ye üyelik gibi konularda sorulan sorular canl› bir tart›flma ortam›n›n yarat›lmas›na neden oldu. Adana-Tarsus ve Mersin’de toplam 150 kiflinin kat›ld›¤› panel Adana’da Grup Halkça’n›n söyledi¤i türküler ve marfllarla son buldu. (Mersin)
Taksim’de yarg›s›z infaz!
3 Mart 2004 tarihinde saat 19:00’da Taksim ‹mam Adnan Sokak’taki Devrimci Hareket dergisinden ç›karken bafl›na kurflun isabet eden Önder Babat, kald›r›ld›¤› hastanede yaflam›n› yitirdi. 1979 Tunceli Pertek do¤umlu olan Babat, ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi son s›n›f ö¤rencisiydi. Hakk›nda soruflturma aç›lan ö¤rencilerden biri olan Babat’›n cenazesi Taksim ‹lkyard›m Hastanesinden al›narak otopsi yap›lmas› için Adli T›p’a kald›r›ld›. Otopsi yap›ld›ktan sonra 4 Mart 2004 tarihinde Yenibosna Cemevi’ne götürülen Önder Babat’›n cenazesi, buradan gömülmesi için arkadafllar› ve ailesi taraf›ndan memleketi olan Tunceli’ye do¤ru alk›fllar ve sloganlarla u¤urland›. Partizan, Devrimci Demokrasi, Devrimci Hareket ve At›l›m okurlar›n›n da kat›ld›¤› cenaze töreninde “Önder yoldafl ölümsüzdür”, “Devrimcilere uzanan elleri k›raca¤›z”, “Katil devlet” sloganlar› at›ld›. 5 Mart 2004 tarihinde ‹HD ‹stanbul fiubesi’nde bir araya gelen Devrimci Hareket dergisi çal›flanlar› yapt›klar› bas›n aç›klamas›yla olay›n s›radan bir olay olmad›¤›n› ve Önder Babat’›n karanl›¤› seven güçlerce
Fehmi K›l›ç vuruldu¤unu belirtti. Derginin Yaz› iflleri Müdürü Fehmi K›l›ç, ilk yans›yan otopsi verilerinde, ölüm olay›n›n uzaktan susturucu tak›lm›fl bir silahla profesyonelce gerçeklefltirilmifl oldu¤unu vurgulad›. K›l›ç olay›n polis taraf›ndan örtbas edilmeye çal›fl›ld›¤›na dikkat çekerek “Olay yerine ve Adli T›p’a kadar uzanan süreçte polisin agresif, sald›rgan ve tehditkar tutumu da, sald›r›n›n teti¤i çekenden ibaret olmad›¤›n› gösteriyordu. Çarflamba günkü sald›r›, özelde yoldafl›m›za ve bize, genelde tüm devrimci-demokratlara yap›lm›flt›r. Onlardan korkmak, onlar› cesaretlendirecektir. Önder Babat’a ve tüm devrim flehitlerine yoldaflça sözümüzdür; miras b›rakt›klar› her de¤eri
gözbebe¤imiz gibi koruyacak, onlara uzanan elleri k›racak ve köhnemifl düzeni yerle bir edene kadar mücadelemizi sürdürece¤iz” dedi. Olay an›nda Babat’›n yan›nda bulunan bir arkadafl› ölüm olay›na iliflkin yapt›¤› aç›klamada, hastanede ifade verirken bir ara ç›kan kar›fl›kl›k esnas›nda sivil bir polisin g›rtla¤›n› s›kt›¤›n›, hastanenin ve polisin “kafas›na tafl düflmüfl adli bir vaka de¤il adi bir vaka” denildi¤ini ancak bunun inand›r›c›l›¤›n›n olmad›¤›n› belirtti. Babat’›n aniden yere düfltü¤ünü ve kald›rmaya çal›fl›rken, kafas›ndan akan kan› gördüklerinde yaraland›¤›n› anlad›klar›n› ifade etti. Polisin Babat’›n ailesinin yan›na giderek bir tafl parças› gösterdiklerini ve savc›l›¤a gitmemeleri ve olay›n adi bir vaka oldu¤u yönünde bilgilendirme yapmas›ndan sonra flüphelerinin iyice artt›¤›n› belirten arkadafl›, Babat’›n ailesinin de ›srarl› tutumu sonucu Adli T›p’ta otopsi yap›lmas›na karar verildi¤inin alt›n› çizdi. Babat’›n avukat› olan An›t Baba ise, olay cereyan ettikten sonra yaflanan gariplikleri ve hukuki boyutunu de¤erlendirdi. Baba “hastanede sabaha kadar bir fley yap›lmad›. Olay adli de¤il adidir denilerek, otopsi yap›lmas›na gerek olmad›¤› söylendi. Yap›lan otopsinin ön raporunda kafatas›ndan 9 mm çap›nda bir kurflun ç›kart›larak olay›n kesinlikle taflla ilgisinin olmad›¤›, uzaktan susturucudan at›lm›fl olma ihtimalinin yüksek oldu¤u ortaya ç›kt›. Olay yaflan›rken hiç ses olmamas› ve sol bir derginin önünde meydana gelmesi flüphelerimizi art›r›yor. Bu siyasi bir cinayettir. Ancak bu olay›n da faili meçhul olmamas› için bas›n›n da bu ifli takip etmesini istiyoruz” dedi.
Bas›n aç›klamas›na çeflitli DKÖ ve devrimci-sosyalist bas›n çal›flanlar› ve okurlar› da kat›larak destek verdi. Ayn› saatlerde ‹stanbul Üniversitesi ö¤rencileri Beyaz›t Meydan›’nda toplanarak arkadafllar›n›n öldürülmesinin peflini b›rakmayacaklar›n› dile getirdiler. Edebiyat Fakültesi ve Hukuk Fakültesi’nde bildiriler da¤›tarak Önder Babat’›n resminin oldu¤u kokartlar› takan ‹Ü. ö¤rencileri Siyasal Bilgiler Fakültesi ve merkez kampüsün yemekhanesinde konuflmalar yapt›, kitleyi eyleme ça¤›rd›. “ÖNDER YOLDAfi ÖLÜMSÜZDÜR” pankart›n› açan 150 ö¤renci Merkez kampüs bahçesinden “Katil polis üniversiteden defol”, “Susma sustukça s›ra sana gelecek”, “Katiller bulunsun hesap sorulsun”, “Önder’e sözümüz devrim olacak” sloganlar›n› atarak meydana indiler ve burada bas›n aç›klamas› yapt›lar. Yapt›klar› aç›klamada ise “Önder’e s›k›lm›fl olan
Önder Babat bu kurflun bilimsel, ayd›n üniversiteli kimli¤ine ve tüm topluma s›k›lm›flt›r. Önder arkadafl›m›z›n failinin veya faillerinin bulunmas› için mücadelemiz sürecek. Önder arkadafl›m›z art›k aram›zda olmasa da biz devrimci-demokrat ö¤renciler olarak bu mücadeleyi sonuna kadar sürdürece¤iz” diyerek tekrar alk›fl ve sloganlarla kampüse geri döndüler. (‹stanbul)
“TUTUKLANAN ARKADAfiLARIMIZ SERBEST BIRAKILMALIDIR” Malatya ESP, KESK’in Diyarbak›r’da düzenledi¤i “Demokratik Dönüflüm Mitingi”nde arkadafllar›n›n dövülerek gözalt›na al›n›p tutuklanmalar›n› 28 fiubat Cumartesi günü postane önünde saat 12.30’da yapt›klar› bas›n aç›klamas›yla k›nay›p tutuklanan arkadafllar›n›n serbest b›rak›lmas›n› istedi. “Tutuklananlar serbest b›rak›ls›n”, “Kölelik yasas›na tek yumruk tek barikat” vb. dövizlerinin aç›ld›¤› aç›klamada kitle “‹nsanl›k onuru iflkenceyi yenecek”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Direne direne kazanaca¤›z” sloganlar›n› att›lar. Bas›n aç›klamas›ndaki metni okuyan Ali Sönmez Kayar, Kamu Yönetimi Kanunu ismiyle ç›kar›lmak istenen ‘kölelik yasas›na’ karfl› KESK’in 21 fiubat günü Diyarbak›r’da düzenledi¤i bölge mitinginde çeflitli illerden gelerek mitinge kat›lan ESP’li emekçiler alana sokulmak istenmeyince arkadafllar›m›z sald›r›ya u¤rad›lar. Bu sald›r›lar, bask›lar, tutuklamalar bizleri hakl› ve meflru mücadelemizden al›koyamaz. Malatya ESP olarak bu sald›r›lar› k›n›yor, bu sald›r›lar› gerçeklefltirenlerin cezaland›r›lmas›n› ve tutuklu arkadafllar›m›z›n derhal serbest b›rak›lmas›n› istiyoruz” dedi. (Malatya)
12-25 Mart 2004
30
10
Tutsaklardan F tipine suç duyurusu Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nde kalan devrimci tutsaklar hapishanedeki hak ihlalleri ve tarafl› uygulamalar ve tecrite karfl› suç duyurusunda bulundular. Cumhuriyet Baflsavc›l›¤› ve Cumhurbaflkanl›¤›’na verilen suç duyurusu dilekçelerinde flunlar dile getiriliyor: “Tecritin devlet politikas› olarak benimsenip, katliamlarla hayata geçirilmesi ile birlikte biz devrimci tutsaklara yönelik hak gasplar› ve sald›r›lar ailelerimizi de kapsayacak flekilde, her alanda çeflitlenip derinlefltirilerek sürdü, sürüyor. Sald›r›n›n bir boyutu, sa¤l›¤›m›zla ilgili geliflmeleri takip etmemizin önüne engeller konmas›, teflhisin tedavinin makul zaman ve biçimde yap›lmamas›, ciddi hastal›klar› olanlar›m›z›n sürekli sakat kalmaya ve ölüme terk edilmesi, hatta tedavi s›ras›nda kasta varan tutumlarla katletme giriflimleridir. Onlarca örne¤e son olarak Erol Zavar’›n yaflam›n› riske atmak eklenmifltir. 1- Sa¤l›kla ilgili giriflimlerimizde genel olarak karfl›laflt›¤›m›z, soruflturma s›ras›nda hepsini örneklendirip, kan›tlayabilece¤imiz suça denk düflen keyfilikler: a) Hapishane revirine göz, böbrek, kalp, mide vb.ciddi hastal›klar›n belirtileri ile gitti¤imiz halde ilaç yaz›larak gönderiliyoruz.
b) Gerek revir gerekse hastanede rahats›zl›klar›m›z› anlatmaya çal›fl›rken gardiyan-asker taraf›ndan, meslek eti¤ini hiçe sayan doktorlar›n da iste¤i ile zorla d›flar› ç›kar›l›yoruz. ... e) Sürekli ilaç tedavilerinde hastanelerin yazd›¤› reçetelere sad›k kal›nmay›p;
baflka ilaçlar verilerek tedavi etkisi zay›flat›lmaktad›r. f) Kullan›m› zorunlu olan gözlük vb. sa¤l›k malzemelerinin al›m› çeflitli gerekçelerle belirsiz süre ertelenerek varolan rahats›zl›klar›n ilerlemesine sebeb olunmaktad›r.” Erol Zavar’›n hastal›¤›n›n ciddili¤inin ayr›nt›l› olarak anlat›ld›¤› dilekçede, tedavisinin bilinçli olarak aksat›ld›¤› belirtili-
yor. Tekirda¤ Devlet Hastanesinin kanser hastas› olmas›na ra¤men “sa¤lam” raporu verdi¤i belirtilerek, bunun kas›tl› bir davran›fl oldu¤unun alt› çiziliyor. Aziz Do¤an isimli tutsa¤›n, tecritten kaynakl› psikolojik sorunlar yaflad›¤›, idarenin ilgisiz tutumu nedeniyle rahats›zl›¤›n›n derinleflti¤i söyleniyor. 3 defa intihara kalk›flm›fl olmas›na ra¤men, say›s›z dilekçe verildi¤i halde hastaneye yat›r›lmad›¤› belirtiliyor. Hasan Tahsin Akgün isimli tutsa¤›n da yine tecritten kaynakl› psikolojik sorunlar yaflad›¤› belirtilirken, ayn› flekilde verilen dilekçelerin göz ard› edildi¤i söyleniyor. Sonuç olarak ise; gerek hapishane, gerekse hastane personelinin keyfi davranma gücünü tecrit koflullar›ndan ald›¤›, bu yüzden tutsaklar›n sakat kalmas›n›n, ölüm riskiyle yüz yüze gelmesinin birinci dereceden sorumlular›n›n tecrit politikalar›n›n sahibinin, uygulay›c›lar›n›n ve savunucular›n›n olaca¤› vurgulan›yor. Bu yüzden sorumlular hakk›nda soruflturma bafllat›lmas›n›, hastaneye götürülmelerin ambulansla yap›lmas›n›, yan›na refakatçi al›nmas›n›, bu keyfi uygulamalara göz yumanlar›n yarg›lanmas›n›n talep edildi¤i belirtilerek dilekçe bitiriliyor.
Tutuklu Gazeteciler Platformu’ndan k›nama Tutuklu Gazeteciler Platformu “Sibel Ifl›k ve Mustafa Benli adl› gazetecilerin tutuklanmas›n›, gazeteci Erol Zavar’›n yaflam›n›n tehlikede” olmas›n› k›nayan bir aç›klama yapt›. Aç›klamada: “Düzen muhalifi devrimci, sosyalist bas›n emekçileri üzerinde bask›lar sürüyor. ‹ki gazeteci daha gözalt›na al›n›p tutukland›. Kanser hastas› Erol Zavar ölüme terkedilmifl durumda. 1- KESK’in 21 fiubat 2004 günü Diyarbak›r’da Kamu Yönetimi Temel Kanunu’na karfl› düzenledi¤i mitingi izlemeye giden At›l›m Gazetesi Malatya muhabiri Sibel Ifl›k gözalt›na al›nd›. 22 fiubat tarihinde “Toplant› ve Gösteri Yürüyüflleri Yasas›”na muhalefetten tutuklanarak Diyarbak›r E Tipi Hapishanesi’ne konuldu. 2- Hedef Dergisi Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü Mustafa Benli Çorum’da tutukland›. 399. maddeden serbest b›rak›lan Benli, a¤›r sa¤l›k sorunlar›yla yüzyüze olmas›na karfl›n Adli T›p’›n rapor vermemesi üzerine yeniden hapisheneye konuldu. 3- Edirne F tipi Hapishanesi’nde tutuklu bulunan Odak Dergisi Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü Erol Zavar’›n yaflam› tehlikede. Sibel Ifl›k, Mustafa Benli ve kanser hastas› Erol Zavar’la dayan›flma içerisinde oldu¤umuzu belirtiyor, baflta bas›n kurulufllar› olmak üzere konuyla ilgili kurum ve kurulufllar›, ilerici kamuoyu ve bas›n› tutuklu gazetecilere sahip ç›kmaya ça¤›r›yoruz” denildi. (H. Merkezi)
Tecritte ölümler sürüyor Muharrem Karademir
TECR‹TTE 108. CAN Gültekin Koç Ölüm Orucu Ekibi’nde ye alan, Kand›ra F Tipinde tutsak olan Muharrem Karademir, 28 fiubat 2004 tarihinde bulundu¤u hapishanede bedenini tutuflturarak ölümsüzleflti. Çocuklu¤unu yaflad›¤› yer olan Gazi Mahallesi’nde devrimciler ve mahalle halk› 29 fiubat tarihinde Cemevi’nde bafllayan cenaze töreninde Karademir’i son yolculu¤una sloganlarla u¤urlad›. Ö¤len saatlerinde Cemevi’nde toplanan yaklafl›k 1000 kifli “Kahramanlar ölmez, halk yenilmez” pankart› açarak “Muharrem Karademir ölümsüzdür”, “Yaflas›n ölüm orucu direniflimiz”, “Sonuna, sonsuza, sonuncumuza kadar direnece¤iz” sloganlar› at›ld› ve cenazenin gelmesi beklendi. Mahalle esnaf› da cenazenin gelmesinin beklendi¤i 2 saat süresince kepenk kapatma eylemi yapt›. 96 ölüm orucu gazisi olan Muharrem Karademir’in cenazesinin gelmesiyle ellerinde k›z›l bayraklar›yla yürüyüfl korteji oluflturan topluluk omuzlar›nda tafl›d›¤› Karademir’i çocuklu¤unun geçti¤i, mahallenin giriflinde yer alan tepeye do¤ru ara sokaklardan yürüdü. Tepeye var›ld›¤›nda ölüm orucu ve devrim fle-
hitleri için 1 dakikal›k sayg› duruflu yap›ld›. Sayg› duruflunun ard›ndan yap›lan konuflmada ölümler karfl›s›nda sessiz kal›nmamas› istendi. Buradan Cebeci mezarl›¤›na do¤ru yola ç›kar›lan Karademir’in tabutu DHKP-C bayra¤›na sar›ld›. Ölüm orucu eyleminin 118. gününde feda eylemi gerçeklefltirerek flehit düflen Muharrem Karademir burada sloganlarla topra¤a verildi. (‹stanbul) Malatya’daki TAYAD’l› aileler, Kand›ra F Tipi Hapishanesinde Ölüm Orucu 10. ekibinden Muharrem Karademir’in Ölüm Orucu’nun 130. gününde flehit düflmesinin ard›ndan bir bas›n aç›klamas› yapt›. 29 fiubat Pazar günü saat 13.00’te E¤itimSen binas› önünde “Hapishanelerde 108 ‹nsan Öldü Duydunuz mu? yaz›l› ve TAYAD’l› Aileler imzal› pankart açan aileler ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Çi¤dem Da¤deviren “biz bu bas›n aç›klamas›n›n duyurusunu yaparken 107 insan öldü duydunuz mu? diyorduk. Ama dün ö¤le satlerinde gelen bir haberle Kand›ra F tipi Hapishanesi’nde Ölüm Orucu 10. ekibinden Muharrem Karademir’in direniflinin 130. gününde hayat›n› kaybetti¤ini ö¤rendik. 4 y›ld›r her platformda tecridin ölüm demek oldu¤unu anlat›yoruz. Bunun bariz göstergesidir 108 ölüm. AKP hükümeti var olan direnifli görmezden gelerek bu ölümlerin sorumlusudur” dedi. Da¤deviren aç›klamas›n›n devam›nda bas›n›n tecritle ilgili sansür uygulamas›n› da elefltirirken hükümete ve bas›na seslenerek “ölümlerin a¤›rl›¤›n› kald›ramazs›n›z, her ölümden siz sorumlusunuz” dedi. Bas›n aç›klamas›nda “Tecrite ve sansüre son”, “Yaflas›n Ölüm Orucu direniflimiz”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür” vb. sloganlar› at›l›rken aç›klama alk›fllarla sona erdi.
109. ÖLÜM ORUCU fiEH‹D‹ SONSUZLU⁄A U⁄URLANDI Uflak Hapishanesi’nde kendini yakarak feda eylemi yapan Günay Ö¤rener kald›r›ld›¤› Yeflilyurt Devlet Hastanesi’nde 4 Mart 2004 tarihinde 18:00 s›ralar›nda flehit düfltü. Ö¤rener 5 Mart 2004 günü hastane morgundan al›n›p Bayrakl› Adli T›p’a götürüldü. Saat 15:00’e do¤ru al›nan cenaze alk›fllarla ve "Bedel ödedik bedel ödetece¤iz", "Kahramanlar ölmez halk yenilmez" sloganlar›yla karfl›land›. Cenaze otobüslerle Ö¤rener’in memleketi Burdur’a götürüldü. Burdur’da yoldafllar›, dostlar› ve ailesi taraf›ndan yap›lan cenaze töreniyle ölümsüzlü¤e u¤urland›. Ölüm Orucunun 135.
Günay Ö¤rener
gününde flehit düflen Ö¤rener’le birlikte flehitlerin say›s› 109 oldu. (‹zmir)
TAYAD’dan bas›n aç›klamas› 28 fiubat 2004 tarihinde Marmara TAYAD binas›nda yap›lan bas›n toplant›s›nda 6 fiubat 2004 tarihinden itibaren devletin TAYAD üzerindeki bask›lar› anlat›ld›. Son olarak Ümraniye 1 May›s Mahallesinde “Hapishanelerde 107 insan öldü, duydunuz mu?” yaz›l› afiflleri asarken gözalt›na al›nan Erdo¤an Kaldi adl› genç üzerinden derne¤e yönelik sald›r›lar›n artt›¤›na dikkat çeken TAYAD’l› aileler polisin komplosuyla karfl› karfl›ya kald›klar›n› belirttiler. Sözkonusu genç gözalt›na al›nd›ktan sonra verdi¤i ifadelerle bölge sorumlusu, mahalle sorumlusu, sorumlu yard›mc›s›, aktif üye, sempatizan, taraftar vb. konumlar yükledi¤i 148 kiflinin ismini ve adreslerini verdi. Aralar›nda TAYAD Baflkan› Tekin Tangün’ün de (Tangün 19 fiubat 2004 tarihinde dernek binas›n›n önünden kaç›r›larak tutuklanm›flt›.) Kaldi’nin ifadeleri gerekçe
gösterilerek bafllat›lan operasyonlarda çok say›da kifli gözalt›na al›nd›, tutuklamalar oldu. TAYAD’l› ailelerin aç›klamada belirtti¤i hususlardan birisi ise gencin sadece DHKP-C örgütü de¤il, MLKP örgütü ve Kald›raç dergisinden insanlar›n da ismini vermesi. Sadece bir kiflinin ifadesine dayanarak operasyon gerçeklefltiren polisin acizli¤ine de¤inen aileler son olarak flunlar› belirttiler: “Polis müdürlerinin durmadan anlatt›klar› ‘delilden san›¤a gitme’oyunu iflte tam da böyle oynan›yor. Zavall› bir genci tutmufl ‘11 Eylül’de Amerika’ya sen mi sald›rd›n?’ desen kabul edecek hale getirmifl, sonra önüne ‘ifade’ diye yazd›klar›n› koyup imzalat›yor. Böyle bir kafa yukar›da özetledi¤imiz kara mizahlar› yarat›r.” (‹stanbul)
11
30
12-25 Mart 2004
Devletin adaleti kendini gösterdi! San›klar›n avukat› Behiç Aflç›, davan›n ölüm oruçlar› ile hesaplaflmak için aç›lm›fl siyasi bir dava oldu¤unu ifade ederek, dünyan›n hiçbir ülkesinde ölüm orucu eylemi yapan kiflilere dava aç›lmad›¤›n› söyledi. Küçükarmutlu’da F Tipi Hapishaneleri protesto etmek amac›yla Ölüm Orucu yapanlara yönelik düzenlenen operasyonlarda gözalt›na al›nan 19 kifli hakk›nda aç›lan “Küçükarmutlu Davas›” karara ba¤land›. San›klar verilen karar› duruflma salonunda slogan atarak protesto ederken, TAYAD’l› bir grup ise DGM bahçesinde aç›klama yapmak istedi. Aç›klamaya izin vermeyen polis, gruba müdahale ederek, çok say›da kifliyi gözalt›na ald›. ‹stanbul 6 No’lu DGM’de görülen duruflmaya, “DHKP/C’ye üye olduklar›” gerekçesiyle haklar›nda 15 y›ldan 22.5 y›la kadar a¤›r hapis cezas› istenen tutuklu san›klar Zeki Do¤an, Sinan Tökü, Güzin Tolga, Ah-
met Güzel, Gamze Turan, Vedat Çelik, Selma Kubat ve Eylem Göktafl kat›ld›. San›klar›n avukat› Behiç Aflç›, davan›n ölüm oruçlar› ile hesaplaflmak için aç›lm›fl siyasi bir dava oldu¤unu ifade ederek, dünyan›n hiçbir ülkesinde ölüm orucu eylemi yapan kiflilere dava aç›lmad›¤›n› söyledi. Zeki Do¤an, Sinan Tökü, Güzin Tolga, Eylem Göktafl, Ahmet Güzel, Gamze Turan, Vedat Çelik, Selma Kubat, Halil Aksu, Haydar Bozkurt, Hakk› fiimflek, Hüseyin Akp›nar, Ferhat Ertürk, Özkan Güzel, Memduh Özen ve Halil Acar’› “DHKP/C örgütünün sair efrad› olmak” suçundan 12’fler y›l 6’flar ay a¤›r hapse mahkum etti. Heyet daha sonra san›klardan Gamze Turan
ile Harun Aksu’nun 12’fler y›l 6’flar ayl›k hapis cezas›n› 14 y›l 7 ay a¤›r hapse çevirdi. ‹çeride yarg›lananlar karar› sloganlar ile protesto ederken TAYAD üyesi bir grup, “Katiller yarg›lans›n” pankart› açt›. 5 Kas›m 2001 ve 13 Kas›m 2001 tarihlerinde Kü-
KORSAKOFF LULAR TUTUKLANIYOR
Samsun da tutuklama
Tekin Y›ld›z, ‹hsan Cibelik vb. örneklerde de yaflanan, sa¤l›k sorunlar› devam etti¤i için Adli T›p taraf›ndan “cezaevine konulmas› uygun de¤ildir” raporu verilerek cezalar› ertelenen tutsaklar yine Adli T›p’›n verdi¤i “cezas›n›n tehirine gerek yoktur” yönündeki raporlarla hapishanelere at›lmaya baflland›. Girdikleri Ölüm Orucu’ndan kaynakl› ciddi rahats›zl›klar› bulunan tutsaklar, o süreçte devletin ÖO direniflini k›rmak için uygulad›¤› politikalardan biri olan ceza ertelemesine tabi tutularak 6 ay› kapsamak üzere tahliye edildiler. Ancak 6 ay süresince iyileflemeyen tutsaklar ikinci ve üçüncü uzatmay› da yine Adli T›p’›n verdi¤i raporlarla ald›lar. Serkan Aydo¤an’›n cezas› da Adli T›p’›n verdi¤i raporlarla üç kez 399. maddeden ertelendi. fiu anda Kocaeli 1 No’lu F Tipi’nde bulunan Aydo¤an Wernicke Korsakoff hastas› oldu¤u için zaman-mekan kavram›n› yitirmifl durumda. Ailesinin ve avukat›n›n baflvurular›n›n sonuçsuz kalmas›yla birlikte durumu her geçen gün kötüye giden Aydo¤an, kendisinin halen ÖO’da oldu¤unu düflünerek yaklafl›k iki ayd›r yemek yemiyor. ‹HD ‹stanbul fiubesi Serkan Aydo¤an için bir kampanya bafllatarak 25 fiubat 2004 tarihinde Adalet Bakan› Cemil Çiçek’e mektup gönderdi. ‹HD Cezaevi Komisyonu ad›na konuflan Ümit Efe ve babas› ‹smail Aydo¤an Serkan’›n derhal serbest b›rak›lmas› gerekti¤ini dile getirdi. Avukat› Mihriban K›rdök ise “Serkan Aydo¤an flu anda ölüm orucuna kilitlenmifl durumda. 3 kiflilik odada tek bafl›na yafl›yor ve çay ve su d›fl›nda hiçbir temel gereksinimini karfl›layam›yor” diyerek Adli T›p’›n son zamanlarda verdi¤i raporlar›n bilimsellikten uzak oldu¤unun alt›n› çizdi. (‹stanbul)
Samsun’da hapishanelerde devam eden tecriti protesto etmek için TAYAD’l› ailelerden 6 genç 1 Mart Pazartesi günü Cumhuriyet Meydan›’nda pankart açarak, bildiri da¤›t›rken sivil polisler taraf›ndan tartaklanarak gözalt›na al›nm›flt›. Ç›kar›ld›klar› nöbetçi mahkemede tutukluluklar›n›n devam›na karar verilen 6 genç ile ilgili olarak Samsun Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i ‹stiklal Caddesi Süleymaniye Geçidinde 3 Mart Çarflamba günü bas›n aç›klamas› düzenledi. Arkadafllar›n›n tutuklanmas› karar›n›n bir zemini bulunmad›¤›n›, AB’ye uyum yasalar› çerçevesinde haz›rlanan yasalar›n uygulay›c›lar› taraf›ndan yaz›l› olan›n d›fl›nda keyfi bir flekilde karar ald›klar›n› ifade eden Samsun Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i temsilcisi “yediden yetmifle tüm halk› sindirme politikas› tüm h›z›yla sürmektedir. Hak ve özgürlükleri için mücadele eden herkes yasa koyucular›n gözünde suçlu konumundad›r” dedi. (Samsun)
‹flkence ilk s›rada ‹HD Diyarbak›r fiubesi’nde bas›n toplant›s› düzenleyen Selahattin Demirtafl, “Do¤u ve Güneydo¤u Anadolu Bölgesi fiubat Ay› Hak ‹hlalleri Raporu ve Bilançosu”nu aç›klad›. Demirtafl, flubat ay›nda da yaflanan hak ihlallerinin bafl›nda iflkencenin geldi¤ine dikkat çeken Demirtafl, özellikle toplant› ve gösterilere müdahale s›ras›nda afl›r› ve gereksiz güç kullan›ld›¤›na dikkat çekti. ‹flkenceden sonra yaflanan önemli hak ihlallerinden birinin de “gözalt›na alma uygulamalar›” oldu¤unu belirten Demirtafl, basit bir soruflturma için dahi insanlar›n gözalt›na al›nd›¤›na dikkat çekti. (H. Merkezi)
çükarmutlu’ya düzenlenen iki ayr› operasyonda yaflam›n› yitiren Sultan Y›ld›z, Arzu Güler, Bar›fl Kafl ve Bülent Durgaç’›n foto¤raflar›n› tafl›yan gruba müdahale eden polis, çok say›da kifliyi zor kullanarak gözalt›na ald›. (‹stanbul)
HD DEN SEZER E MEKTUP Uzun bir süre tedavi görmesi gereken tutsaklar tekrar hapishanelere al›n›rken, yaflanan bu sald›r›y› ‹HD ‹zmir fiubesi Cumhurbaflkan› Ahmet Necdet Sezer’e gönderdi¤i mektupla hat›rlat›p, gerekli incelemelerin bafllat›lmas›n› istedi. 28 fiubat 2004 tarihinde Cumhuriyet Postanesi önünde toplanan ‹HD’liler alk›fllarla eylemlerini bafllatt›lar. Bas›n metnini okuyan Aysel Çiçek yaflanan geliflmeleri anlat›p Cumhurbaflkan› Sezer’e incelemelerin bafllat›lmas› ça¤r›s›n› yap›p “hipokrat yemini edip ‘siyasi’ kararlara imza atan Adli T›p çal›flanlar› hakk›nda dava aç›lmas›n›, bu uygulamalardan vazgeçilmesini ve tutuklanan Wernicke Korsakoff hastalar›n›n serbest b›rak›lmas›n› istiyoruz” dedi. Sloganlar›n da at›ld›¤› eylem Cumhurbaflkan› Sezer’e mektuplar›n gönderilmesiyle bitirildi. (‹zmir)
M T ABAY ALMAN H K M E T N PROTESTO N KEND N YAKTI 1982 Tunceli Pertek do¤umlu Ümit Abay; 6 ay öne T‹KB davas›ndan 4,5 ay hapis cezas› ald›¤› için yurtd›fl›na ç›kar. ‹ltica kamp›nda kald›¤› süre zarf›nda iltica kamp›ndaki olumsuz yaflam koflullar› (girifl ç›k›fllarda kimlik konrolü, yatma yerlerinin sa¤l›k koflullar›n› olumsuz etkilemesi) Abay’› ölümün efli¤ine kadar getirmifltir. 18 fiubat 2004 tarihinde Köln-Mülteim ana caddesinde kendini atefle verir. 9 gün yo¤un bak›mda kalan Abay’›n ailesi gerekli paray› karfl›layamay›nca tedavisi yar›da b›rak›l›r. Kendisini yakmadan önce "Kahrolsun faflist Alman hükümeti, "Yaflas›n partimiz T‹KB” sloganlar›n› hayk›r›r. Abay’›n cenazesi Ümraniye PSAKD’da yap›lan cenaze törenin ard›ndan Ihlamurkuyu mezarl›¤›na defnedildi. (Kartal)
Yöntemler de¤iflti, iflkence sürüyor ‹HD Ankara fiubesi yapt›¤› bas›n aç›klamas› ile 2003 y›l›na ait ‹nsan Haklar› Raporu’nu kamuoyuna aç›klad›. 26 fiubat 2004 tarihinde ‹HD Genel Merkezi’nde düzenlenen aç›klamada; 2003 y›l›na ait veriler Genel Baflkan Hüsnü Öndül taraf›ndan aç›kland›. Ç›kart›lan demokratikleflme yasalar›n›n iflkencenin sistematik olarak sürdürülmesini engellemedi¤ini ifade eden
Öndül, gözalt›nda tutma süresinin 4 güne indirilmesinin kal›c› izler b›rakan iflkencenin uygulanmas›na engel oldu¤unu dile getirdi. ‹flkencenin devam etti¤ini ancak yöntemlerin de¤iflti¤ine dikkat çeken Öndül, ‹HD Diyarbak›r fiubesi’nin Filistin ask›s›, elektrik verme, darp gibi iflkence olaylar›n› rapor etti¤ini söyledi. Gözalt›nda ölüm davalar›nda cezas›zl›k politikas›n›n devam etti¤ini, dernek kurma, toplant› ve gösteri yürüyüflü özgürlü¤ünün keyfi uyguland›¤›n› 2003 y›l›nda yap›lan yasal de¤iflikliklerin düzenli bir flekilde prati¤e geçi-
rilmedi¤ini vurgulayan Öndül 241 kiflinin resmi olarak gözalt›na al›nmadan sokak ortas›nda, evde, dükkanda, iflkence gördü¤ünü belirtti. 2003 y›l›nda gerçekleflen insan haklar› ihlalleri ise flöyle; Faili meçhul cinayetler: 50 ‹flkence ve kötü muamele: 1391 Gözalt›na al›nanlar: 12406 Tutuklamalar: 1196 Bask›na u¤rayan dernek say›s›: 88 Verilen hapis cezas›: 97 kifliye 209 y›l, 228 kifliye 362 y›l, 454 kifliye 600 y›l 6 ay (Ankara)
12-25 Mart 2004
12
30
Cinayetlerin Üstünü Örtmek ‹çin Kullan›lan Yöntem; “Faili Meçhul” Devlet geliflen ulusal ve sosyal kurtulufl mücadelelerini bast›rmak amac›yla ihtiyac›na uygun olarak her dönem farkl› örgütlenmelere giriflir. Bu örgütlenmeler devletin kontrolünde gerçekleflti¤i halde, devlet halk nezdinde “prestij”ini sarsmamak için çeflitli isimlendirmelere gider. “Faili meçhul” de bunlardan en bilinenidir. Devletin örgütledi¤i “kontrgerilla” çeteleri Türkiye ve T. Kürdistan›’nda iflledikleri binlerce cinayetin yapt›klar› katliamlar›n üzerini “faili meçhul” ile örtmeye çal›flm›flt›r. Böylelikle devlet yap›lanlar›n sorumlulu¤unu üzerinden atmaya, failleri bulmak için çaba sarf eden bir görüntü yaratmaya dikkat etmifltir. Türkiye ve T. Kürdistan›’nda 8. DGM Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›nda bulunan, ifllem gören dosyalar›n yüzde 62,2 sinin “faili meçhul” olmas› devletin bu cinayetlerdeki rolünü de ortaya koymaktad›r. Baflsavc›l›¤a ulaflabilen
Bu örgütlenmeler devletin kontrolünde gerçekleflti¤i halde, devlet halk nezdinde “prestij”ini sarsmamak için çeflitli isimlendirmelere gider. “Faili meçhul” de bunlardan en bilinenidir. dosyalar›n büyük ço¤unlu¤unun tozlu raflarda bekletilmesi , sonuçland›r›lmamas›, sorumlular›n bulunmas›na dair iste¤i de göstermektedir. fiu anda 17 bin 874 dosya sonuçland›r›lmay› bekliyor. 2001 y›l›nda Diyarbak›r DGM de aç›lan 11 bin 229 dosya bu korkunç durumun küçük bir göstergesi. Van da 3 bin 375, Malatya’da 1384 ve di¤er illerde binlerce dosya, cinayetlerin tüm ülkede gerçekleflti¤inin ve sistemli oldu¤unun bir foto¤raf›n› sunuyor. Özellikle 1990’l› y›llarda T. Kürdistan›’nda yaflananlar haf›zalarda silinmeyecek izler b›rakm›flt›. Evinde, sokak ortas›nda öldürülenler, bir duvar dibinde ölü bulunanlar günlük yaflam›n s›radan parças› haline gelmiflti. Kontra çeteleri, yoksul Kürt köylüsünü, ö¤renci-
sini , memurunu vs... devletten ald›klar› destek ve güvenle infaz ettiler. Bu katliamlardan insan haklar› savunucular› , demokratik kitle örgütü üye ve yöneticileri, avukatlar› da büyük oranda pay›n› ald›. Öldürülmek veya kaybedilme için muhalif olmak, kimli¤ine, onuruna sahip ç›kmak yeterliydi. ‹flte bu süreçte öldürülenler aras›nda Avukat Yusuf Ekinci de bulunuyordu. 1994 y›l›nda kaybedilen Ekinci ad›na kurulan Yusuf Ekinci Vakf› her y›l düzenledi¤i etkinliklerle Faili meçhul cinayetlerin ayd›nlat›lmas›n› istiyor. Çeteler, Ekincinin yak›nlar›, dostlar› insan haklar› savunucular›n›n giriflimleri ile gündeme getiriliyor, devletle iliflkileri tart›flt›r›l›yor. Bu y›lda 29 fiubat günü “Türkiye’de demokrasi ve hukuk
Belediyelerde yetki oyunu Baflta ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi ve eklentileri ‹SK‹- ‹GDAfi vb. olmak üzere, birçok ilçe belediyesi ve birçok il belediyelerinde bir Toplu ‹fl Sözleflmesi (T‹S) dönemine daha girildi. 2002 Mart-2004 Mart aras› dönemde yürürlükte olan T‹S’in sonuna gelindi. Yeni dönemde belediyelerde örgütlü bulunan Belediye-‹fl, Genel-‹fl, Hizmet-‹fl, Tes-‹fl gibi sendikalar T‹S görüflmelerine bafllayabilmek için ifl yerlerinin yetkisini alma baflvurusunu Çal›flma Bakanl›¤›’na yapt›lar. Hemen hemen bütün iflyerlerinde sendika örgütlülük tespiti gelmesine ra¤men, aradan aylar geçti¤i halde, bir-iki ilçe belediyesi d›fl›nda T‹S yetkisi bir türlü gelmemektedir. Önceki sözleflme dönemlerinde aylar öncesi gelen tespit ve yetkiler, özellikle seçim dönemlerinde daha bir öncelikle gönderilirken, bu kez AKP hükümetinin iflçi düflman› tutumundan kaynakl›, bu T‹S döneminde sürüncemede b›rak›lmakta ve 1 Mart’ta bafllamas› gereken sözleflme görüflmelerine bir türlü bafllanamamaktad›r. Hele seçimler öncesi bir dönemde bunun geciktirilmesi yeni bir sald›r› takti¤i olarak ortaya ç›kmaktad›r. AKP ‹fiÇ‹ DÜfiMANI YÜZÜNÜ G‹ZLEYEM‹YOR AKP hükümetinin ifl bafl›na gelir gelmez, seçimler öncesi sergiledi¤i mazlum rolleri ve fakir fukara söylemlerindeki sahtecilik, takiyyecilik ve tür-
lü demagojileri a盤a ç›kmakta ve iflçiemekçi düflman› yüzü art›k gizlenememektedir. Yeni ve ek vergilerle, özellefltirmelerle, yeni kölecilik yasas›yla, grev k›r›c›l›¤›yla, s›f›r zamlarla, Kamu Yönetimi Yasa Tasar›s›’yla, iflten ç›karmalarla ve türlü demagojik söylemlerle perdelemeye çal›flt›¤› yüzünü a盤a ç›karmakta gecikmedi. Bu kez de T‹S’lerin do¤al tarihi seyrini de¤ifltirerek, T‹S’leri emekçi halk düflman› tutumuna kurban etmek istemektedir. Bu tutumun iflçi-emekçi düflman› yönü ortadad›r. T‹S’lerin zaman›nda bitirilmeyerek, çal›flan on binlerce iflçinin ücret zamlar› geciktirilerek, iflçilerin içinde olunduklar› olumsuz koflullar daha bir çekilmez hale getirilmektedir. AKP hükümeti bunu yaparken elbette kendi siyasal ideolojik ve hükümet olma ç›karlar›n› gözetmektedir. T‹S YETK‹S‹ NEDEN GÖNDER‹LM‹YOR? AKP hükümetinin bu konudaki yaklafl›m› incelendi¤inde, bunun bu seçim sürecinde kendi siyasal ç›karlar›na dönük yaklafl›mlar›n›n ürünü oldu¤u görülmektedir. Özal’›n “ben seçimlerden önce zam yapacak kadar enayi miyim” sözleri bu kez AKP taraf›ndan “seçimlerden önce T‹S imzalatmam” yaklafl›m›na temel taktik oluflturmufl adeta! Evet, AKP hükümeti T‹S yetkilerini neden göndermiyor? Birincisi; AKP belediyelerde kendileri d›fl›ndaki yönetimlerin “seçim
yat›r›m›” olarak T‹S’leri bir an önce bitirece¤i, siyasal ç›karlar için haklarda iyilefltirmeler yapabilece¤i endiflesi ve beklentisiyle buna imkan vermek istememektedir. ‹kincisi; kendi partisine ba¤l› yönetimlerin bulundu¤u belediyelerde yeniden aday gösteremeyece¤i baflkanlar›n buna tepkiyle T‹S’leri göreceli olarak daha olumlu noktada, ya da daha olumsuz koflullarda imzalayabilecekleri ihtimalini düflünmekte ve bunu da engellemeye çal›flmaktad›r. Dördüncüsü; emekçilere, kamu çal›flanlar›na reva gördü¤ü düflük ücret zamlar› politikas›n›, kamu iflçilerine de aynen uygulama kararl›l›¤›nda oldu¤u için bu politikas›n›n delinmesini istememektedir. Beflincisi; 28 Mart seçimlerinde büyük oranda yerel yönetimleri alaca¤› beklentisine sahip olarak, iflçi-emekçi düflman› ücret politikas›n› o zaman daha sorunsuz ve taze güçlerle uygulama imkan›na kavuflaca¤›ndan dolay› ve bütün benzeri iflçi düflman› tutum ve anlay›fllar›ndan dolay›, belediye ve eklentilerindeki T‹S yapma yetkisini göndermeyi geciktirmektedir. BU DURUM KARfiISINDA ‹fiÇ‹LER VE SEND‹KALAR NE YAPIYOR? AKP hükümeti hak gruplar›, özellefltirmeler, iflten ç›karmalar, s›f›r ve düflük ücret zamlar›, yeni sald›r› yasalar›, yeni vergiler, zamlar, grev k›rmalar, sendikas›zlaflt›rmalar vb. uygulama
devleti” konulu bir etkinlik gerçeklefltirildi. Aç›l›fl konuflmas›n› yapan Tar›k Ziya Ekinci kardeflinin devletin içinde yuvalanm›fl çeteler taraf›ndan katledildi¤ini dile getirerek, faili meçhul cinayetlerin, devletin cinayetlerinin üstünü örtmek için kulland›¤› bir yöntem oldu¤unu belirtti. Yak›nlar›n› kaybedenler derne¤i (YAKAY-DER) Baflkan› Pervin Buldan da ülkede bir kirli savafl›n yafland›¤›n› söyledi. Ard›ndan söz alan Prof. Dr. Yücel Sayman ise yarg›n›n ba¤›s›z olmad›¤›n›n alt›n› çizdi. Gazeteci yazar Oral Çal›fllar’›n MGK’n›n ifllerine dair yapt›¤› elefltiriler ve yine gazeteci Ayd›n Engin’in yasalar› kimin de¤ifltirdi¤ine dair söylediklerinin ard›ndan Uluslararas› ‹nsan Haklar› Dernekleri Federasyonu Baflkan yard›mc›s› Ak›n Birdal konufltu. Birdal, kontrgerillan›n bir yandan kabul edilmedi¤ini öte yandan bir çok siyasetçinin do¤rulad›¤›n› ifade etti. (Ankara) ve icraatlar›nda taviz vermezken ve bunlar› bir bir hayata geçirirken, iflçi örgütleri olan sendikalar›n bafl›na çöreklenmifl bulunan bürokrat sar› sendikac›lar dalm›fl olduklar› k›fl uykusuna devam etmektedir. Haklar bir bir gasp edilirken onlar uyuya kalman›n ötesinde, bu gasp› yapan egemen s›n›flarla kol kola iflçi-emekçi düflmanl›¤›nda uzlafl›yorlar bile. fiimdi ise bunlar›n egemenlerin AKP flahs›nda yönelttikleri sald›r›lara karfl› ç›kmalar›n› beklemek herhalde do¤ru olmaz. Oysa iflçiler art›k kendi kaderlerini kendi ellerine almak zorundad›r. Geleceklerini bürokrat sendikac›lar›n insaf›na terk etmemelidirler. Bu süreçte ise mevcut sendikalarda örgütlü bulunan iflçiler AKP hükümetinin bu T‹S yetkisi göndermeme oyununu bofla ç›karmak için öncelikle genifl bir kitlesellik ve örgütlülükle mücadelesini gelifltirmek zorundad›r. Bilinmelidir ki yetkinin gelmesi, T‹S masas›na oturulmas› aylar› bulmaktad›r. Bu durumda ise, yani yetkinin mart ay›ndan sonra gelmesi halinde, T‹S masas›na oturma ve sözleflmenin sa¤lanmas› aylar› bulabilecektir. Bu da zaten sefalet ücreti koflullar›yla ma¤dur olan belediye çal›flanlar›n› daha da ma¤dur edecektir. Bu konuda en büyük görev yine muhalif devrimci-demokrat s›n›f güçlerine düflmektedir. Sendikal bürokrasinin y›k›lmas›, iflçi s›n›f›n›n gücünü sendikalarda iktidara tafl›yacak mekanizmalar ve örgütlenmeler yarat›lmas› yönünde s›n›f güçlerinin seferber edilmesi, hayati önemde bir görev olarak bu güçlerin önünde durmaktad›r. Bunun için koflullar son derece elverifllidir.
30 ULUDA⁄ ÜN‹VERS‹TES‹NDE JANDARMA TERÖRÜ Ülkemizin her taraf›n› k›fllaya dönüfltüren egemen s›n›flar, üniversitelerde de jandarma terörü estirerek devrimci, demokrat ö¤rencileri y›ld›rmaya çal›fl›yorlar. Bursa Uluda¤ Üniversitesi’nde de jandarman›n bask› ve terörü devam ediyor. 26 fiubat 2004 Perflembe günü saat 12:30’da Uluda¤ Üniversitesi Medikal önünde toplanan ö¤renciler jandarman›n uygulamalar›n› bas›n aç›klamas›yla k›nad›lar. Yap›lan aç›klamada “y›llard›r yaflad›¤›m›z jandarma, ÖGB terörüne bir örnek de geçti¤imiz günlerde üniversitemizde meydana gelmifltir. Jandarma taraf›ndan bir arkadafl›m›za keyfi olarak kimlik sorulmufl ve isterlerse okul hayat›n›n bitirilece¤i tehdidinde bulunulmufltur. Hedef gözetilerek ve bilinçli yap›lan bu olaya direnen arkadafl›m›z gözalt›na al›nm›flt›r” denildi. Ö¤renciler taraf›ndan “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Jandarma defol” vb. sloganlar›n›n at›lmas›yla bas›n aç›klamas› bitirildi. (Bursa) SORUfiTURMA VE TUTUKLAMALARA KARfiI DESTEK EYLEMLER‹ Birçok üniversitede YÖK’e ve uygulamalar›na tepki gösteren ö¤rencilere yönelik sürdürülen soruflturma ve tutuklamalara karfl› Bursa Uluda¤ Üniversitesi Gençlik Derne¤i üyesi ö¤renciler destek amaçl› 20 fiubat 2004 günü Osmangazi metro istasyonu önünde bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. Yapt›klar› bas›n aç›klamas›nda “Demokratik haklar›n› kullanan insanlar dövülerek, gaz s›k›larak gözalt›na al›n›yor. Yasal dernekler bas›l›yor. K›saca AKP dört bir yandan polis terörü estiriyor. Gerçe¤in üstünü örtmek için, sansürü sürdürmek için, sadece hapishanelerde de¤il, d›flar›da da F tipi standartlar›n› dayatan bir iktidar var” denildi. Ö¤renciler ‹HD Bursa fiubesinde 8 günlük dönüflümlü açl›k grevine bafllad›lar. 28 fiubat 2004 günü Heykel Meydan›’nda yap›lan bas›n aç›klamas›yla açl›k grevi sona erdirildi. (Bursa) ANT‹-FAfi‹ST GENÇL‹KTEN EYLEM 29 fiubat’› 1 Mart’a ba¤layan gece sabaha karfl› Tuzla Orhanl› beldesine ba¤l› Orta Mahalle’deki anti faflist gençlik, yerel seçimler için MHP taraf›ndan as›lan pankart ve afiflleri indirerek atefle verdi. Gazetemize aç›klama yapan anti-faflist bir genç, MHP gibi az›l› faflist partilerin çal›flmalar›na izin vermeyeceklerini söyledi. De¤iflik siyasal kanaatlere sahip olan anti faflist gençli¤in bu tip eylem prati¤inde birleflti¤ini, bu birli¤i daha da etkin hale getirmek için çaba göstereceklerini ifade etti. (Kartal) ESP’DEN SUÇ DUYURUSU ESP seçim bürosunun jandarma taraf›ndan bas›lmas› ile ilgili 23 fiubat 2004 Pazartesi günü saat 14:00’de Bursa Adliyesi önünde bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Yap›lan aç›klamada “19 fiubat 2004 tarihinde Bursa Büyükflehir Belediye Baflkan Aday› Serpil Arslan’›n panay›rdaki seçim bürosu jandarma taraf›ndan bas›ld›. Büronun cam› k›r›larak 2000 aç›l›fl davetiyesine el konuldu, afifller y›rt›ld›. Bu çifte standartl› çirkin sald›r›lar› k›n›yoruz” denildi ve sorumlular hakk›nda suç duyurusunda bulunulaca¤› dile getirildi. (Bursa) MU⁄LA’DA FAfi‹ST SALDIRI Mu¤la Meslek Yüksek Okulunda Ernesto Che Guavera tiflörtü giydi¤i için tehdit edilen, arkadafl›yla görüfltükten sonra okuldan ayr›lan AL‹ HAYDAR isimli genç Mu¤la Devlet Hastanesi yan›na geldi¤inde kendilerini ülkücü gençlik olarak tan›mlayan iki kiflinin b›çakl› sald›r›s›na u¤ram›flt›r. Ciddi bir yaralama olmamas›na ra¤men sald›r›n›n faflist karakterli olmas› sald›r›y› k›namak için yap›lan bas›n aç›klamas›n›n devrimci demokrat ö¤renciler taraf›ndan sahiplenilmesine yeterli olmufltu.
13
12-25 Mart 2004
‹flçi ve kamu emekçileri; TEK YUMRUK TEK BAR‹KAT
TÜPRAfi’› özellefltiren, TEKEL’i, PETK‹M’i emperyalistlere peflkefl çeken, ülkenin yeralt› ve yerüstü zenginliklerini sat›fla ç›karan AKP hükümetine karfl› iflçi s›n›f› ve kamu emekçileri birlik olarak mücadele edeceklerini hayk›rd›lar. Ülkenin hemen her yerinden Ankara’ya gelen kamu emekçileri ve iflçiler sabah›n erken saatinde Hipodrom’da toplanmaya bafllad›lar. Saat: 08:30’u gösterdi¤inde Yol-‹fl kortejinin bir ucu Ankara Gar›’nda öteki ucu Hipodrom’dayd›. Takt›klar› flapkalar›, ellerindeki k›rm›z› kartlar› AKP’ye göstererek yürüyen iflçilerden oluflan kortejler bir iflçi selini and›r›yordu. Yol-‹fl Sendikas› Türk-‹fl’in engellemelerine ra¤men 900 otobüs kald›r›rken alana yaklafl›k 45 bin iflçiyi getirdi. “AKP Amerika’ya”, “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›” sloganlar›n› davul zurna eflli¤inde atan iflçiler özellefltirme sald›r›lar›na karfl› tepkilerini, öfkelerini ortaya koydular. Türk-‹fl, D‹SK, KESK ve TMMOB taraf›ndan örgütlenen mitingde yolun bir kenar›ndan iflçiler, di¤er yan›ndan ise kamu emekçileri yürüdü. “Reforma evet, tuza¤a hay›r”, “Ülke pazar, devlet tüccar, yurttafl müflteri olamaz” yaz›l› pankart arkas›nda alana giren KESK ve di¤er kitle örgütleri Kamu Yönetimi Yasa Tasar›s›’n› protesto ettiler. E¤itim-Sen kortejinin yo¤un kat›l›m› dikkat çekerken, SES ve Tüm Bel-Sen’in haz›rl›kl› geldi¤i mitingde 4 adet ses arac› bile kitleyi örgütlemekte yetersiz kald›. E¤itim-Sen bayraklar›, SES dövizleri ile bahar havas› estiren kamu emekçileri kamuda talana karfl› seslerini yükseltti.
Kitlenin bir k›sm› S›hhiye Meydan›’na girerken KESK’e ba¤l› sendikalar Hipodrom’da yürümeyi bekliyordu. Yürüyüfl boyunca s›k s›k “‹flçi memur el ele genel greve” sloganlar› at›ld›. Kamu emekçileri “Kölelik yasas› geri çekilsin” iflçiler de “Kamuda talana hay›r” sloganlar›yla sorunlar›na sahip ç›kt›lar. Sendikalardan sonra Platformlar, dergi-
ler ve son olarak siyasi partiler yerlerini al›rken, kortejler alana girmek üzere yürürken eylem bitmek üzereydi. Mitingde Çukurova Tekstil’den at›lan iflçiler, grevleri Bakanlar Kurulu taraf›ndan ertelenen fiiflecam iflçileri, Kemal Unak›tan’la görüflmek üzere Ankara’da bekleyen TAR‹fi iflçileri, Köylü-Üretici Sendikalar› da haz›r bulundu. Partizan, ESP, Kald›raç, HÖC, Al›nte-
ri, DGH, Halkevleri, SDP ve EMEP de bayraklar› ve dövizleriyle mitinge kat›ld›lar. Tasar›n›n bir aldatmaca, reform de¤il tuzak ve talan oldu¤unu dile getirirken sözleri s›k s›k “Sermayenin imam› kaça satt›n vatan›” sloganlar› ile kesildi. ‹flçilerle kamu emekçilerinin oluflturdu¤u tablo uzun süredir alanlarda görmedi¤imiz, sald›r›lara karfl› ortak barikat›n görüntüsüydü. D‹SK Baflkan› Süleyman Çelebi, konuflmaya bafllad›¤› s›rada alanda yaklafl›k 100 bin insan vard›. Çelebi; hükümetin yasa tasar›lar›n› de¤ifltirmedi¤ini, makyaj yapt›¤›n› söyledi. Yol-‹fl Genel Baflkan› Fikret Bar›n da yasaya karfl› ç›kman›n bütün iflçilerin görevi oldu¤unu ve sessiz kal›nd›¤›nda haklar›n kaybedildi¤ini belirtti. Eyleme; befl ustan›n bulundu¤u Partizan imzal› pankart ve “Emperyalizme Karfl› Birlefl ve Diren” yaz›l› YDG imzal› pankartlar›yla kat›lan Partizan korteji “Kölelik yasas› geri çekilsin”, “Faflizme karfl› omuz omuza” sloganlar›n› att›. ‹flçiköylü gazetesinin propaganda ve sat›fl›n›n da yap›ld›¤› DDSB imzal› bildirilerin da¤›t›ld›¤› mitingde yap›lan konuflmalardan sonra sahneye ç›kan Suavi söyledi¤i türkülerle emekçilerin coflkusunu art›rd›. Alana girifl s›ras›nda Halkevleri ile polis aras›nda k›sa süreli bir gerginlik yaflan›rken, Nakliyat-‹fl ile TÜMT‹S aras›nda kavga ç›kt›. Kamu emekçileri ve Yol iflçilerinin yasaya iliflkin sloganlar›n›n azl›¤› dikkat çekerken özellikle Yol-‹fl Sendikas›’n›n iflyerlerinde, yasan›n içeri¤ine dair yeterli çal›flmay› yapmad›¤› hissedildi. (Ankara)
14
12-25 Mart 2004
30
T rkiye de son s re te olduk a yo un bir ekilde ya anmakta olan i kence devletin muhalefeti susturmak i in kulland bir ayg t oldu unu g stermeye devam ediyor. Sokak ortas nda dahi ya anan i kenceli infazlar s rerken toplumun her kesimi bu sald r dan pay n al yor. Bug n halen yo un bir ekilde uygulanan i kence ile ilgili olarak zmir kenceyi nleme Grubu ( G) avukatlar ndan Hukuksal Yard m Koordinat rleri Av. Nergiz Tu ba Ata ve Av. Bar ilingir ile yapt m z s yle iyi yay nl yoruz.
Toplumda herkese iflkence yap›l›yor 4 Öncelikle ‹ÖG’nin kuruluflunu ve bugüne kadarki faaliyetlerini anlat›r m›s›n›z? -Av. Nergiz Tu¤ba Atafl: ‹ÖG 2001 Aral›k ay›nda kuruluflunu aç›klad›. ‹zmir Barosu’nun bir komisyonu olarak bafllad›. Daha sonra 2003 fiubat ay›ndan itibaren yap›lan baflvurular› almaya bafllad›. ‹lk baflta gönüllülük temelinde kuruldu. Yaklafl›k 20-30 kiflilik bir avukat grubu takip ediyordu. Bas›nda ve çeflitli yollardan grubumuzu tan›tmaya çal›flt›k. Baflvurular çeflitli kanallardan geliyor bize. Ma¤durun kendisi gözalt›ndan ç›kt›ktan sonra ya da hapishanede ise bir flekilde bize ulafl›yor. ‹flkence gördü¤ünü belirtiyor. Yak›nlar› taraf›ndan baflvurular al›yoruz. Ya da özel vekili müvekkilinin iflkence gördü¤ünü söyleyerek bizden yard›m talep ediyor. ‹zmir Barosu’nun baflka bir komisyonu olan servisi CMUK servisi var. CMUK servisi ücretsiz olarak san›klara hukuki yard›m veren bir kurulufl. ‹flkence, kötü muamele ihbarlar› ulaflt›r›yor ve biz müdahil oluyoruz bir flekilde. Baflvurular bu tür kanallardan geliyor. Ya da bas›ndan haber al›yoruz. Bas›ndan ald›¤›m›z davalar› bir flekilde takip ediyoruz. ‹liflki kuruyoruz. Yani belli bir s›n›r›m›z yok. Her ne flekilde bize ulafl›rsa ulafls›n, biz bir flekilde hukuki yard›m sa¤lamaya, gerekli baflvurular› yapmaya çal›fl›yoruz. Bu iflin sadece hukuksal yard›m boyutu. Ayn› zamanda ‹ÖG’nin baflka faaliyetleri de var. Yani pratik alan d›fl›nda teorik çal›flmalar› da var. Çeflitli alt gruplar›m›z var. ‹flkence kötü muameleye iliflkin mevzuatlar› tar›yoruz. Bunlar›n nas›l kullan›labilece¤ini, neleri engelledi¤ini, bu mücadelede önümüze nelerin ket vurdu¤unu araflt›r›yoruz. 4 Grubun ileriye dönük hedefleri nelerdir? -Sürekli iflkenceyle mücadele etmek amac›m›z. Sadece önlemek de¤il, iflkenceyle mücadeleyi baz al›yoruz. Daha genifl bir perspektifte de¤erlendiriyoruz. Kökünü kaz›mak fliar›yla yola ç›k›ld›. Ancak bu uzun süreli bir hedef. Nitelik anlam›nda da daha nitelikli olabilmek için bugüne kadar biriktirdi¤imiz deneyimleri bir potada biriktirip, bu alanda çal›flmak isteyen avukatlara da¤›tabilmek için atölye çal›flmalar› yap›yoruz. Ciddi olarak deneyimleri aktar›yoruz, yenilikleri aktar›yoruz, karfl›lafl›lan problemleri aktar›yoruz, nas›l çözebilece¤imizi aktar›yoruz. Bu çal›flmam›z da sürüyor. fiu an ise y›ll›k raporumuz haz›rlan›yor. Henüz bas›lmad› ama flu an bas›m aflamas›nda. 4 Mevcut sistem iflkenceye neden
bu kadar yo¤un bir flekilde baflvuruyor sizce? -Asl›nda iflkencenin münferit oldu¤u her zaman söylenir. Özellikle bu son süreçte AB süreciyle bask›lar yo¤un olarak artt›¤› için, sürekli “‹flkenceye s›f›r tolerans”, “‹flkencenin önü kesildi. Art›k Türkiye’de gözalt›nda iflkence görül-
bir amac› var. O amaçlar aras›nda flüpheliyi suçu iflledi¤i yolunda itirafa zorlamak da var. Onu cezaland›rmak da var. Bunlar›n hepsinden ayr› olarak baflka türlü bir flekilde de yap›labiliyor. Örne¤in kiflinin siyasi görüflünden dolay› ya da kiflinin yaflam tarz›ndan dolay›, cinsel tercihinden dolay› veya o toplumdan farkl› ol-
Bence asl›nda iflkencenin nedeni otorite. Devlet bir flekilde insanlara bask› uygulayarak, onlar› sindirerek, bir iflkence ma¤duruna iflkence yaparak, toplumda bir bask› oluflturmaya çal›fl›yor. Sindirmeye çal›fl›yor. Bir flekilde muhalefeti önlemeye çal›fl›yor. Bunun yan›nda iflkence sadece politik kiflilere yap›lm›yor. Toplumda herkese iflkence yap›l›yor. Hiçbir fark yok. müyor” deniyor. Bence asl›nda iflkencenin nedeni otorite. Devlet bir flekilde insanlara bask› uygulayarak, onlar› sindirerek, bir iflkence ma¤duruna iflkence yaparak, toplumda bir bask› oluflturmaya çal›fl›yor. Sindirmeye çal›fl›yor. Bir flekilde muhalefeti önlemeye çal›fl›yor. Bunun yan›nda iflkence sadece politik kiflilere yap›lm›yor. Toplumda herkese iflkence yap›l›yor. Hiçbir fark yok. Az›nl›k olanlar belki daha yo¤un görüyor olabilir. Belli bölgelerde, Güneydo¤u’da daha yo¤un yaflan›yor olabilir. Ama genel olarak mant›k toplumu sindirmek, bast›rmak. Bir flekilde muhalif olmas›n›, baflkald›rmas›n›, karfl› ç›kmas›n› önlemek. K›saca bu flekilde. -Av. Bar›fl Çilingir: ‹flkencenin muhakkak ki bir amac› olmal›. Ama bu amaç dahilinde olmas› münferit oldu¤u iddias›n› ortadan kald›ran bir fley. Çünkü
mas›ndan dolay›, “öteki” olmas›ndan dolay›. Bunlar› bir bütün olarak ele al›p onu cezaland›r›yor. Ve bu sistemli bir flekilde yap›l›yor. Ama iflkencenin her zaman bir amac› var. Amaçs›z yap›lan bir fley de¤il. Yani ç›lg›nl›k veya k›zg›nl›k an›nda polisin veya jandarman›n veya herhangi bir birimin kifliye uygulad›¤› bir fliddet de¤il. Bir amaç do¤rultusunda yapt›¤› bir eylem. Amaç ise ötekiyi sindirmek, cezaland›rmak veya bir flüpheliyi suç iflledi¤i yönünde itirafa zorlamak. Bunlar›n hepsini söyleyebiliriz. Kendi mensup oldu¤u ›rktan olmayan birini ›rk üstünlü¤ü sa¤lamak için veya kendisinin benimsemedi¤i bir cinsel tercihe mensup oldu¤u için, be¤enmedi¤i için, herhangi birfley için, ötekiyi sindirmek için yap›l›yor iflkence. 4 ‹flkencenin toplum üzerindeki etkisi nedir? Yani toplumun her kesimine yönelik olan iflkence toplumda ne gibi
tahribatlar yarat›yor? -Av. N. T. Atafl: Asl›nda biraz önce söyledi¤imle de ba¤lant›l›. Yani amaçla ba¤lant›l›. Amaç sadece kifliyi sindirmek de¤il. Ötekiyi sindirmek de¤il. Ayn› zamanda topluma da verilen bir mesaj. ‹flkence varolan bir olgu. Ve herkese yap›labilir. Bununla ilgili kapsaml› bir araflt›rma da yap›ld›. Çok büyük bir kesim, iflkenceye ya tan›k, ya yak›n›, ya bizzat kendisi iflkence görmüfl. Toplumun büyük bir kesimi iflkenceyle bir flekilde irtibatland›r›lm›fl, haberdar ya da kendisi bizzat görmüfl. Yaratt›¤› etki dedi¤im gibi sindirmek. Kiflinin adalete duydu¤u güven aç›s›ndan de¤erlendirirsek, kifli iflkence gördü¤ünde ya da bir hak ihlaline maruz kald›¤›nda, bu sadece iflkence olmayabilir, nezarethane koflullar› kötüdür. Orada kalm›flt›r. Kiflilerde özellikle flunu görüyoruz. Hak arama bilincinin asl›nda bir flekilde önüne ket vuruluyor. Bugün kifliler “ben hakk›m› arasam da karfl›mda devlet var. Bunu yapan devlet zaten. fiikayet etsem ne olacak?” diyor. Bu durum böyle. -Av. Bar›fl Çilingir: Greve ç›kan iflçiyi jandarma-polis tehdit ediyor. Boykota giden ö¤renciye ayn› tehdit. Sorunlar›n› dile getiren köylüye ayn› tehdit. Neticede bu toplumsal muhalefetin önünü had safhada t›kayan bir sorun. Örne¤in sokakta yaflayan çocuklar. Bunlar sürekli güvenlik güçlerinin fliddetine maruz kal›yor. Bu soruna çözüm de¤il, onlar› bir flekilde sindirmek. Hep bir amaç do¤rultusunda toplumun psikolojisini bozmak, onu geri ad›m att›rmaya onun aya¤a kalkmas›n› önlemeye yönelik bir eylem. Bu konuya iliflkin ‹zmir’de yapt›¤›m›z bir araflt›rma var. Özellikle seçilmifl baz› bölgelerde, yoksul insanlar›m›z›n yaflad›¤› semtler de¤erlendirilerek, bunun yan›nda yine zenginlerin bulundu¤u semtlerle karfl›laflt›rmal› olarak bir sosyal psikolo¤un bir araflt›rmas› var. Rapor fliddet ve toplumda yaflanan iflkencenin yaratt›¤› etkileri bir anlamda süzebilen bir çal›flma. Yani bir flekilde maruz kald›¤›n›, toplumdaki herkesin ya ailesinde, ya okulunda, güvenlik güçlerinin elinde, askerde, yüksek bir oranda askerdeyken. Askerde neden bu kadar yo¤un? Çünkü itaatin oluflmas› için. Kay›ts›z-flarts›z itaat. Bu tip veriler elde edebiliyoruz. Yani toplumdaki kötü muamelenin, fliddetin etkisi burada ortaya ç›kabiliyor. Yap›lan anketlerde kötü muameleye bir flekilde maruz kalmam›fl hiçbir insan yok. Yani bir flekilde gözlenmemifl ya da müdahil olmam›fl kimse yok. Herkes buna bir flekilde maruz kalm›fl.
☞
30 4 10 y›l önce katledilen Birtan Altunbafl’›n iflkence davas› halen sürüyor. Sizce flu anki yarg› sistemi iflkenceyi önleme noktas›nda yeterli mi? -Av. N. T. Atafl: Uzun bir dönemdir yo¤un olarak gündemde olan bir konu Birtan Altunbafl olay›. San›k polislere bir türlü ulafl›lam›yordu. D›flar›dan bir flekilde iç hukukumuza müdahale edilerek, bir flekilde tebli¤ olarak o polisler birdenbire ortaya ç›kar›ld›lar. Asl›nda bunlar yarg› sisteminin nas›l iflledi¤ini, gösteriyor. Bir flekilde san›k, polisler olunca san›k polislerin hatta içlerinden birine koruma verildi¤i halde Bakanl›k taraf›ndan, ona tebligat ulaflt›r›lam›yor(!) Milletvekili aday› olabiliyor. Bir flekilde zamanafl›m›na u¤rat›l›yor. Davalar sürüncemede b›rak›l›yor. Çeflitli yöntemler gelifltiriyorlar. ‹fl, iflkence, kötü muamele olunca farkl› iflliyor, tersinden iflliyor kurallar. -Av. B. Çilingir: Biz iflkence failleri olarak yaln›zca iflkenceci polisler de¤il, grubun iflkence failleri olarak tan›mlad›¤› birden fazla makam var, birden fazla kifli var. ‹flkence yapan polisin yan›nda, iflkence gören kiflinin vücudundaki izleri, t›bbi delili sa¤lamayan, bulgulamayan, tarafs›z davranmas› gereken ama tarafl› davranan hekim, iflkenceyi gizleyen kifli zaten hekim. Bu suçu etkin bir flekilde soruflturmayan savc›lar, objektif davranmayan hekimler, gerekirse görevini tam anlam›yla yerine getirmeyen avukatlar. Avukatlar da bu iflkence suçunun cürümü, orta¤›d›rlar. fiimdi Birtan Altunbafl özelinde yine onlarca insan var bizim ülkemizde. Bir flekilde gözalt›nda, iflkencehanelerde ölmüfl, katledilmifl. Battal Meneto¤lu’yla taa 1970’lerde Hukuk Fakültesi ö¤rencisi, taa nerelerden bafllayan bir süreç var. Onlarca insan, yüzlerce insan bu flekilde katledildi. Bir bak›yorsunuz Birtan Altunbafl davas› uzun y›llard›r devam ediyor. Çünkü örgütlü bir güç var. ‹nsan Haklar› Derne¤i’nin ›srarl› çabalar› var. Bu davan›n açt›r›lmas› ve takibi hususunda. Yoksa düflünün ki bu mekanizmalar› kullanmayan bir adli san›k, böyle bir ma¤dur, bunlar unutulup gidiyor. Birçok insan var böyle. Neticede söylemek istedi¤im flu: Önlemek için üzerine gitmek için ne kadar da u¤rafl›lsa da y›llarca da sürse örgütlü bir gücün bunun üstüne gitmesi laz›m. ‹flte ‹ÖG de böyle bir grup. ‹HD nas›l hani baflka illerde bu tür davalar›, baflvurular› ›srarl› bir flekilde takip ediyorsa, ‹ÖG de burada bu flekilde takip ediyor. 4 Tüm bu geliflmelere ra¤men AB
15 yetkilileri Türkiye’nin demokratikleflme yolunda h›zla ad›m att›¤›n› söylüyorlar. Bu iddiayla ilgili düflünceleriniz nedir? -Av. N. T. Atafl: Demokratikleflme halk›n gerçekten kendi iradesi ve bilinçlenmesiyle olabilecek birfley. Bu anlamda d›flardan birfleyler dayat›larak, belli kavramlar empoze edilmeye çal›fl›larak insanlar› ya da ülkeyi demokratiklefltiremezsin. Bu benim kiflisel görüflüm. Bir flekilde kendi iç gücümüzle ad›m atmal›y›z. Bilinçlenmesi gerekiyor halk›n. Bunun için belli kesimlere de büyük roller düflüyor. Ayd›n denilen, bilinçli denilen kesimlere, bunun d›fl›nda halka bilinç tafl›mak gerekiyor. Özgürlefltirmek gerekiyor. Ben böyle düflünüyorum. Yani e¤er birfleyler yap›lacaksa kendi iç gücümüzle yapmam›z gerekiyor. D›flar›dan dayat›lan hiçbir fley üzerimize oturmayacak.
-Av. B. Çilingir: AB ve Avrupa Parlamentosu’nun yapt›¤› aç›klamalar ba¤lam›nda düflünürsek, iflkence yani kifli güvenli¤i, iflte yarg›s›z infazlar, yaflama hakk› vazgeçilecek veya küçümsenecek haklar de¤ildir. S›ralama yaparsak bunlar en üstte gelen haklard›r. Ama örne¤in geçti¤imiz günlerde Kristal-‹fl’in grevi iki kere Bakanlar Kurulu karar›yla yasakland›. Veya hapishane süreçleriyle ilgili F Tipi Hapishanelerle ilgili AB’nin herhangi bir aç›klamas›n› duymad›k. Aksine AB ilerleme raporunda “F tipi cezaevlerinin olumlu oldu¤unu ve F tipi cezaevlerindeki örne¤in telefon kullanma hakk›n›n, ortak yaflama alanlar›n›n çok büyük bir avantaj oldu¤u”ndan bahsediliyor ve bu F tipi cezaevlerinin daha da ço¤alt›lmas›n› söylüyor. Ayr›ca milyonlarca insan açl›k s›n›r›nda, milyonlarca insan çöplükten beslenme durumunda. Bunlar› bir kenara koyup, “Biz iflkence yapm›yoruz, demokratikiz” diyorlar. Demokrasi bu olamaz. Yani hiçbir demokrasi, liberal demokrasinin tan›m›na bile bu s›¤d›r›lamaz. Bu kadar aç›k gelir uçurumlar›nda, gelir da¤›l›-
m› adaletsizli¤inde sadece ve sadece iflkence ve kötü muameleyi öne sürüp, insan haklar› ihlallerini iflkence ve kötü muameleyle s›n›rlamak insan haklar› kavram›na da ayk›r›. ‹nsan haklar› kavram› ayn› zamanda sosyal ve ekonomik haklar› da içerir. Mülkiyet hakk›n› da içeriyor. Bu perspektifle bakmak laz›m olaya. 4 Sizce, iflkenceye karfl› DKÖ ve benzeri kurumlar›n tepkileri, çal›flmalar› yeterli mi? Bu tür kurumlardan beklentileriniz nedir? -Av. B. Çilingir: Baflvurular›m›z›n % 50’sinden fazlas› Baro’nun CMUK Servisi kanal›yla geliyor. Bu bizim için iflkence ma¤duruna ulaflmak için çok önemli bir rakam. Bu rakam› da biz Baro ile iflbirli¤i içindeki çal›flmam›za borçluyuz. Ama di¤er aç›dan 24 saat telefonlar›m›z aç›k. Ne yaz›k ki di¤er illerde bu ifle gönül vermifl, önemseyen avukat arkadafllara barolar destek sunmuyor. Bu flekilde baflka illerde de kendisine dert etmifl, mücadelesini yürüten avukat bireyler var. Örgütlü çal›flma yok. Ayd›n Barosu’nun böyle bir giriflimi oldu. Ayd›n Barosu’nda bizimki gibi bir yap› çal›flmas› var. Orada bir e¤itim çal›flmas› yapm›flt›k. -Av. N. T. Atafl: ‹ÖG’nin asl›nda en büyük avantaj› arkas›nda kurumsal bir deste¤in olmas›. ‹zmir Barosu ve çeflitli kanallardan besleniyoruz. Yani hiç belki de karfl›laflma olas›l›¤›m›z olmayan bir mendil satan çocuk. 18 yafl›ndan küçükse ona bir Baro talebine ba¤l› olmaks›z›n bir avukat at›yor. Avukat oraya gidip, üzerinde iflkence izleri görürse, çocukla görüflüyor, “Sen karakolda dövüldün mü?” diyorsa avukat direkt olarak bizimle ba¤lant› kuruyor. Bu çok önemli. Yani hiç tan›mad›¤›n, sizden hiç haberdar olmayan bir kesim var. Ne kadar ulaflmaya çal›flsan›z da bir yerde t›kan›yorsunuz. Ya da çeflitli nedenlerle, belki ücretli oldu¤unu düflündü¤ü için, belki korktu¤u için, belki bizi tan›mad›¤› için, nas›l bir kurum oldu¤unu bilmedi¤i için, bir flekilde bize ulaflmayan ma¤durlar var. Bu kanalla beslendi¤imiz için asl›nda bizim avantaj›m›z bu. Birçok yerden ulaflabiliyoruz ve bizzat kendimiz gidiyoruz. Bir de bizim sistemimizde flöyle birfley yok. Ma¤durun gelip bize baflvurmas›n› beklemiyoruz. Biz ma¤dura gidiyoruz. Karakoldaysa karakola, cezaevindeyse cezaevine, d›flar›daysa gerekirse ailesine gidip ailesiyle görüflüyoruz. Evine gidiyoruz. Bir flekilde ma¤durla irtibat kuruyoruz. Bunun yan›nda bizim için ma¤durun kim oldu¤u hiç önemli de¤il. Ne olursa olsun. Kim olursa olsun. Yani bu h›rs›z da olabilir. Polis de olabilir. Çok zengin ya da çok fakir de olabilir. Hiç farketmiyor. Bizim için ma¤durun kimli¤i önemli de¤il. E¤er ma¤dur flikayetçi olmak istemezse biz o nokta da ke-
12-25 Mart 2004 sinlikle bask› kurmak de¤il ama ikna etmeye çal›fl›yoruz. Anlatmaya çal›fl›yoruz. Güven telkin etmeye çal›fl›yoruz. Ama bir flekilde onu da anl›yoruz. Yani ona flunu sa¤lamaya çal›fl›yoruz. E¤er sen bir daha iflkence görürsen buraya gelebilirsin. Bunu anlatmaya çal›fl›yoruz. Yani o kifli ben bir daha iflkence gördü¤ümde oraya gidersem vazgeçmifltim bir daha gidemem kayg›s›n› tafl›mas›n diye alabildi¤ince onun psikolojisine göre anlay›flla yaklaflmaya çal›fl›yoruz. Bir yerde anlamaya çal›fl›yoruz. Çünkü çeflitli sebepleri var. Birçok tepki var. Bir yerde ma¤dur flikayetçi olmak istemeyebiliyor. Biz de o noktada kal›yoruz. -Av. B. Çilingir: Ama bunun da nedenleri var. Çünkü güvenlik güçleri flikayetçi olan kiflileri sonradan tehdit edebiliyorlar. Bask› kurabiliyorlar. Bundan dolay› bir de birden fazla gözalt›na al›nm›fl ya da o ilgili birim taraf›ndan tan›nan ma¤durlar sürekli o birime girip ç›kt›klar›ndan kendisine sonradan bask› kuracaklar›n›, kötü muamele edeceklerini düflünüyorlar. Çünkü o birimden ç›karken o güvenlik birimi tehdit ediyor. Diyor ki “sen bir daha buraya gelirsen daha kötüsünü yapar›m. fiikayetçi olursan ailene flunlar›, flunlar› yapar›m”. Bu tehdit bile bafll› bafl›na iflkence olmas›na ra¤men flikayetini sonra geri alan ma¤durlar bunun bir ifle yaramayaca¤›n› hatta adalete güven kalmad›¤› için cezaland›r›lmayacaklar›n› düflünüyorlar. Veya yarg›laman›n çok uzun sürmesi onlardaki adalet tatmin duygusunu azalt›yor. Bu yüzden flikayetçi olmuyorlar. Bunlar›n sorumlulu¤u iflkence ma¤durunun kiflisel yap›s› de¤il. Bunun sorumlusu da ona iflkenceyi yapan asl›nda. Onu o hale getiren, onda o özgüveni k›ran. 4 Son olarak söylemek istedi¤iniz bir fley var m›? -Av. N. T. Atafl: Yani asl›nda flöyle diyebiliriz. ‹flkence gerçekten sistematik uygulanan birfley. Sistem de¤iflmedikçe iflkencenin kökünü kaz›yamay›z. Biz bunun fark›nday›z. Ama biz bir flekilde önlemeye çal›fl›yoruz. Yani örgütlü mücadele çok önemli bu anlamda. Karfl›daki güç sistematik bir flekilde bunu uyguluyorsa karfl›s›nda örgütlü bir mücadele yapmak gerekiyor. Halk› bilinçlendirmek gerekiyor. -Av. B. Çilingir: Bu iflle u¤raflan önlemeye çal›flan avukatlar da var. Bütün illerde var. ‹nsan haklar› savunucular› da var. Bu noktada ‹zmir Barosu’nun kurumsal çal›flmas› benzeri çal›flmalar›n olmas› gerekiyor. Her ilde bu çal›flmalar›n oldu¤unu düflünürseniz önemli mesafelerin katedilece¤ini göreceksiniz. Destek olmak gerekiyor baflka illerdeki avukatlara, insan haklar› savunucular›na. ‹zmir’deki çal›flmalardan az önce bahsettik. ‹HD ve T‹HV, Mazlum-Der platform gibi bir yap› var. Bunlar›n daha fazla yayg›nlaflt›r›lmas› gerekiyor. Telefonlar›n da yay›nlanmas›n› istiyoruz. Çok faydal› oluyor. ‹zmir Barosu ‹flkenceyi Önleme Grubu: 24 saat aç›k. Tel: 0 232 463 31 15-0 533 612 49 98Mesai saatlerinde aç›k Tel: 446 28 44 info@izmirbarosu.org.tr www.izmirbarosu.org.tr Bilgi için: iskenceonleme@izmirbarosu.org.tr
12-25 Mart 2004
16
30
“Büyük Ortado¤u Projesi” ve emperyalizmin Kafkaslar hayali B y k Ortado u kavram ABD a s ndan yeni olmayan, Rusya n n Kafkaslarda etkinli inin artmas ile ABD nin dillendirmeye ba lad bir proje. Projenin esas Kuzey Afrika dan, Afganistan a kadar uzayan b lgenin (yani d nyan n enerji kaynaklar n n b y k o unlu unu bulunduran b lgenin- daha net bir ifade ile d nya enerji kaynaklar n n yakla k % 80 ini, olas kaynaklar n yakla k % 47 sini bar nd ran b lgenin) ABD nin karlar etraf nda yeniden d zenlenmesi. Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an’›n ABD gezisinin ard›ndan yap›lan “Türkiye ziyaretten istedi¤ini ald›” yorumlar›n›n yan›nda önemli oranda gündeme oturan konulardan biri de, ABD’nin asl›nda daha önce de kulland›¤› “Büyük Ortado¤u” kavram› ve buna ba¤l› olarak önümüzdeki süreçte yaflanmas› muhtemel geliflmeler oldu. Yap›lan her aç›klamada özellikle Bush ve Erdo¤an’›n samimi pozlar› öne ç›kart›larak iki ülke aras›ndaki “buzlar›n eridi¤i”, ziyaretin olumlu geçti¤i sinyalleri verilmeye çal›fl›ld›. Örne¤in D›fliflleri Bakanl›¤› Müsteflar› U¤ur Ziyal, görüflme s›ras›nda Erdo¤an’a “Say›n Baflbakan›m bugünkü görüflme çok baflar›l› oldu. Bas›n pek parlak fleyler ç›kartamad› ama ziyaretin meyveleri alt› ay sonra toplanacak. Uçak kalkt›, emniyetli bir flekilde de inecek” diyerek ziyaretin kendileri için ne kadar önemli oldu¤unu göstermifl oldu. Ziyaret karfl›l›kl› yap›lan jestler, verilen hediyeler, beylerin yan›nda efllerinde kendilerine biçilen misyon do¤rultusunda yapt›klar› etkinlikler vb. flatafatl› bir flekilde burjuva bas›nda günlerce verildi. Türkiye’nin “hassas” oldu¤u Kuzey Irak ve Kürt meselesinde Bush’un inançl› bir insan olarak kendini tan›tmas› ve “ben dindar bir adam›m, sözüme inan›n” diyerek Türkiye’yi rahatlatmaya çal›flmas› gelinen son nokta oldu. Özellikle Türkiye’de AKP hükümetinin sözcülü¤ünü yapan bir k›s›m medya taraf›ndan süslenip püslenip verilen bu sözler Bush’un Ortado¤u’ya müdahalelerini meflrulaflt›rmak için söyledi¤i “Allah’a inanan insanlar›n demokrasi ile yaflayabilece¤ine inan›yorum” incileri ile devam etti. Ancak yukar›da da de¤indi¤imiz ve açaca¤›m›z› belirtti¤imiz ziyaretin en önemli sonuçlar›ndan biri “Büyük Ortado¤u” projesinin tekrar gündeme getirilmesi ve Haziran ay›nda Türkiye’de yap›lacak olan NATO toplant›s› oldu. “Büyük Ortado¤u” kavram› ABD aç›s›ndan yeni olmayan, Rusya’n›n Kafkaslarda etkinli¤inin artmas› ile ABD’nin dillendirmeye bafllad›¤› bir proje. Projenin esas› Kuzey Afrika’dan, Afganistan’a kadar uzayan bölgenin (yani dünyan›n enerji kaynaklar›n›n büyük ço¤unlu¤unu bulunduran bölgenin- daha
net bir ifade ile dünya enerji kaynaklar›n›n yaklafl›k % 80’ini, olas› kaynaklar›n yaklafl›k % 47’sini bar›nd›ran bölgenin) ABD’nin ç›karlar› etraf›nda yeniden düzenlenmesi. Ancak bu projenin 11 Eylül’den sonra h›zla stratejik bir öncelik kazanmaya bafllad›¤›n› da unutmamak gerekiyor. Özellikle 11 Eylül sald›r›s› ve ABD ekonomisinin artan krizi ile birlikte ele al›nd›¤›nda bu projenin neden flimdi tekrar gündeme geldi¤i ve parlat›ld›¤› anlafl›l›r hale gelmektedir. Yine Gürcistan’da yaflanan darbe süreci ve ABD’nin müdahaleleri de bu projeden ba¤›ms›z geliflen olaylar de¤ildir. Zaten R. Tayyip Erdo¤an’›n ABD gezisinde Bush ile konuflmalar›nda dile getirdi¤i konulardan biri de “Büyük Ortado¤u” projesinin içine Kafkaslar› da alarak daha da genifllemesi ve Türkiye’nin bu projeye ne gibi “katk›”lar sunaca¤› olmufltur. Ve R. Tayyip Erdo¤an projenin daha “verimli” olmas› için ABD Baflkan› Bush’tan büyük bir aymazl›k ile “bizi daha çok kullan›n” talebinde bulunmufltur. Özellikle K›br›s sorununda ABD’nin dile getirdi¤i bahaneler (Ada’da garantör olmak için Türkiye’nin ‘endiflelerini’ kullanmas› gibi) Türkiye’nin bundan sonra ne gibi amaçlarla, nas›l kullan›laca¤›n›n habercisi durumundad›r. Ve hemen bu toplant›n›n ard›ndan D›fliflleri Bakan› Abdullah Gül’ün Kuveyt’te yap›lan “Irak’a komflu ülkelerin d›fliflleri bakanlar›” toplant›s›na kat›lmas›n› da bu ba¤lamda ele al›p de¤erlendirmek gerekmektedir. Abdullah Gül’ün dolay›s› ile Türkiye’nin buradaki ifllevini, tek kelime ile “tafleronluk” olarak adland›rmak yanl›fl olmayacakt›r. As›l olarak ABD’nin patronlu¤u alt›nda ama Türkiye tafleronlu¤unda yap›lmak istenen bu müdahale(ler) “Büyük Ortado¤u” planlar› ile yak›ndan ilintilidir. Ve yine de¤inmek gerekir ki Türkiye ABD’nin tafleronlu¤unu yapmaya çal›fl›rken bir yandan da
tad›r/yans›yacakt›r. Nitekim geçti¤imiz Ocak ay› içinde Brüksel’de yap›lan NATO toplant›s›nda konuflan Senato D›fliflleri Komisyonu üyesi Senatör Chuck Hagel NATO’ya yönelik en büyük tehditlerin kimlerden geldi¤inden ve nas›l önlemler al›nmas› gerekti¤inden bahsederken “Terörizm buralarda s›¤›nak ve kaynak buluyor. ABD dahil hiçbir devlet tek bafl›na bu tehditlerin üstesinden gelemez” demektedir. Ve ard›ndan da flöyle devam ederek Türkiye’nin ABD için vazgeçilmez “stratejik ortak” oldu¤unu iddia edenlere inat iflin Türkiye’yi ilgilendiren boyutuna gelerek “Büyük Ortado¤u”dan kimleri kastetti¤ini aç›klamaktad›r; “Türkiye, Afganistan, Irak, Akdeniz ve ‹srail- Filistin.” Evet sürekli olarak ABD emperyalizminin “demokrasi”, “insan haklar›” vb. götürmekten bahsetti¤i, geri kalm›fl, medeniyet götürülmesi gereken ve emperyalizm için tehlike yaratan ülkeler aras›nda kimilerine göre “stratejik ortak” olan Türkiye de yer al›yor. Bu1950 li y llarda d nya günlerde birçok kesimin ABD ziyarer nlerinin ve yat r mlar n n yar s n sa layan ABD u an her ti sonras› yere gö¤e s›¤d›ramad›¤› Türkiye, ABD emperyalizmi için “isikisinde de %20 ye kadar tikrar” ve “güvenlik” sorunu yaflagerilemi tir. Yine bug n en yan ve bu yüzden de “tehlike” olufltug l 100 irketin 23 ran ülkeler aras›nda say›l›yor.
Amerikan, 40 Avrupa ve 16 s Japon firmalara aittir. ok uluslu irketlerde ABD nin pay d erken AB nin pay ise s rekli bir art i indedir. Yakla k 80 y ldan bu yana ABD nin ilk kez r n ticaretinde a var ve bunu yabanc lardan hizmet kesimi ile kapatam yor.
kendisini Ortado¤u gibi bir ateflten çemberin içine atmaktad›r. Çünkü as›l olarak “Büyük Ortado¤u” kavram› içinde yer alan Türkiye de emperyalistler aç›s›ndan “istikrar” götürülmesi gereken ülkelerin içinde bulunmaktad›r. Bunun yan›nda bu tafleronluk rolü Ortado¤u ve dünya halklar›n›n Türkiye’ye bak›fl›na da yans›mak-
ABD EMPERYAL ZM N N SON D NEM DI POL T KASI Bu geliflmelerle birlikte ele al›nacak konulardan biri de ABD’nin son dönemki d›fl politikas› ve a¤›rl›k verdi¤i yönler olmal›d›r. Bush yönetiminin Ulusal Savunma Stratejisi ve Dick Cheney’in haz›rlad›¤› raporlara bak›l›rsa ABD d›fl politikas›nda birinci ve belirleyici olan ABD’ye rakip olabilecek di¤er emperyalist devletlerin geliflmelerine izin vermeyerek önüne ç›kmalar›n› engellemektir. ‹kinci önemli olan nokta ise “Büyük Ortado¤u”daki enerji kaynaklar›n›n üstüne oturarak üstünlü¤ü ele geçirmektir. Bu planlar kapsam›nda özellikle Kafkaslar ile ilgili bölümde
☞
30 ABD aç›s›ndan önemli olan Rusya’y› s›k›flt›rmakt›r. Sürekli sald›rmak ve iflgal etmek istedikleri ülkeler ile ilgili olarak “istikrars›zl›k” politikas› yapan ABD emperyalizminin asl›nda kendi yay›lmac› politikalar› ile söz konusu yerlere “istikrars›zl›k” götürdü¤ü gerçe¤i önümüzde durmaktad›r. Örne¤in Afganistan’a sald›rmak için baflka bahanelerinin yan›nda oraya “demokrasi”, “insan haklar›”, “istikrar” götürmekten bahseden ABD flimdi ise Afganistan’da yaflanan istikrars›zl›ktan hiç bahsetmemekte ve rahats›z olmamaktad›r. Aksine bölgede istikrars›zl›k her geçen gün artmaktad›r ve emperyalistler bundan memnun durumdad›r. Çünkü emperyalizm aç›s›ndan bak›ld›¤›nda kendi ç›karlar›na hizmet edecek yeni bölgelerde veya ülkelerde ortaya ç›kacak “istikrars›zl›k” ne kadar artarsa emperyalist ya¤ma ve talan da o kadar boyutlu olur. Buna daha yak›n bir örnek olarak Irak verilebilir. Irak’ta da Ba¤dat’›n iflgal edilmesinin ard›ndan binlerce y›ll›k tarihi binalardan kütüphanelere kadar her fley bizzat ABD askerlerinin kontrolü alt›nda ya¤ma edilmifltir. Çünkü ya¤ma ve talan emperyalizmin do¤as›nda vard›r. Emperyalizmin son dönemki önemli politikalar›ndan biri de askeri üslerdir. ABD’nin bu konuda askeri üstünlü¤ü elde tuttu¤u aç›kt›r. Bu üstünlü¤ü ABD’nin 2003 y›l› askeri üsler raporunda da yakalamak mümkün. Bu rapora göre Amerikan Silahl› Kuvvetleri’nin ABD topraklar›nda 6 bin, dünyada ise 702 askeri üssü bulunmaktad›r. Ama bu rakam›n tam olarak do¤rulu¤una da inanmamak gerekiyor. Çünkü baz› araflt›rmac›lar gizlenen ve aç›klanmayan üslerle birlikte bu rakam›n bini aflt›¤›n› iddia ediyor. Özet olarak denilebilir ki ABD’nin son dönem d›fl politikas›nda öne ç›kan yön yay›lmac›l›k ve yaflad›¤› krizden kaynakl› yan›na di¤er emperyalistleri ve NATO’yu almak iste¤idir. Örne¤in Irak’a her koflulda sald›rmay› göze alan ABD, sonras›nda Irak’ta yaflanan t›kan›kl›¤› di¤er emperyalist devletlerin, Birleflmifl Milletler’in müdahalesi ile aflaca¤›n› düflünmektedir. Özellikle NATO’nun bu yönlü kullan›lmak istenmesi ABD’nin d›fl politikada yaflad›¤› ç›kmazlar›n ip uçlar›n› vermektedir. Yine ABD d›fl politikas›nda son dönem yaflanan de¤iflikliklerden biri de büyük, hareketsiz birliklerden çok de¤iflken, hareketli, küçük birlikleri kullanmas›d›r. Bunun en somut örne¤i Irak’ta yaflanan ç›kmaz› kendi ifadeleri ile “gerilla yöntemi” ile aflmak istemeleri ve bu do¤rultuda ‹ncirlik Üssü’nü kullanma talebidir. ‹ncirlik Üssü’nün “rotasyon” yani yorgun askerlerin de¤ifltirilerek yerine yeni as-
17 kerlerin konufllanmas› için kullan›lmas›n›n nedenlerinden biri de ABD’nin yapt›¤› bu de¤iflikliktir. Askeri üsler noktas›nda da ayn› de¤ifliklik geçerlidir. Art›k büyük ve hareket etmesi zor üsler yerine kolay hareket edebilen, h›zl› “ileri hareket üsleri” ABD aç›s›ndan revaçta. ABD EKONOM S NDE TEHL KE ANLARI Yaflanan tüm geliflmeleri ABD ekonomisinin içinde bulundu¤u durumla birlikte ele almak gerekti¤i de
Asl›nda durum ABD aç›s›ndan oldukça kritik. Çünkü Hindistan ve Çin’in enerji ihtiyaçlar› gittikçe art›yor. Yap›lan araflt›rmalara göre 2003 y›l›nda Çin Japonya’y› geçerek dünyan›n ikinci en büyük petrol tüketicisi oldu. Yine önemli olan bir noktada bu ihtiyaç içinde “Büyük Ortado¤u” olarak adland›r›lan bölgenin pay›. Yani Çin’in petrol ithalat› içinde “Büyük Ortado¤u”nun pay› % 80. Yine 2000 y›l›nda 67 milyon ton petrol ithal eden Hindistan için bu rakam›n 2020’de 250 milyon tonu ge-
12-25 Mart 2004 “baflar›l›” de¤erlendiren ABD’nin yan›s›ra ABD ziyaretinde konuyu gündeme getiren R. Tayyip Erdo¤an da komflu ülkelere de bu tarz müdahalelerin olmas› gerekti¤ini savundu. Bu konuyu daha rahat anlamak için Soros Foundation’a ba¤l› Open Society Institute’nin haz›rlad›¤› rapora bir göz atal›m; Bafll›¤› “Hazar petrollerinin gelirinden kim yararlanacak?” olan rapor “halen Irak’ta enerji rejimini yeniden flekillendirmekte olan ABD’nin ulusal güvenlik politikas›-
B y k Ortado u kavram i inde yer alan T rkiye de emperyalistler a s ndan istikrar g t r lmesi gereken lkelerin i inde bulunmaktad r. Bunun yan nda bu ta eronluk ro l Ortado u ve d nya halklar n n T rkiye ye bak na da yans maktad r/yans yacakt r. ortadad›r. Yaflanan krizi anlamak için ABD’den baz› ekonomik veriler sunmak konuyu daha anlafl›l›r k›lacakt›r. fiöyle ki; 1950’li y›llarda dünya ürünlerinin ve yat›r›mlar›n›n yar›s›n› sa¤layan ABD flu an her ikisinde de %20’ye kadar gerilemifltir. Yine bugün en güçlü 100 flirketin 23’ü Amerikan, 40’› Avrupa ve 16’s› Japon firmalara aittir. Çok uluslu flirketlerde ABD’nin pay› düflerken AB’nin pay› ise sürekli bir art›fl içindedir. Yaklafl›k 80 y›ldan bu yana ABD’nin ilk kez ürün ticaretinde a盤› var ve bunu yabanc›lardan hizmet kesimi ile kapatam›yor. Özellikle artan petrol krizi ABD’yi yeni ç›kmazlara sürüklemekte ve yeni yöntemler bulmaya zorlamaktad›r. Yani ABD ciddi bir petrol krizi ile karfl› karfl›yad›r. Yaflanan bu krizin çözümü için Dick Cheney haz›rlad›¤› raporda öncelikli görevi; “Petrol üreticilerinden ABD’ye petrol ak›fl›n› art›rmak ve güvenlik alt›na almak” olarak sapt›yor.
çece¤i tahminleri yap›l›yor. Bu s›rada elbette ki ABD’nin de yaflananlar karfl›s›nda özellikle “Büyük Ortado¤u”daki enerji kaynaklar›na olan ba¤›ml›l›¤› giderek artmaktad›r. ABD’nin petrol üretimi 1970 y›l›nda günde 9.6 milyon varilken 2002 y›l›nda 3.5 m/v’ye gerilemifltir. Tüm bu geliflmeler silah ve teknolojik üstünlük sahibi olan ABD emperyalizmini rahats›z etmeye yetiyor. Üstelik art›k yukar›da da de¤indi¤imiz silah ve teknolojik üstünlükte di¤er ülkeler ata¤a geçmektedir. Örne¤in Rusya silahlanmada önemli ad›mlar atmaktad›r. Yine Çin ve Japonya özellikle bilgisayar sektöründe ABD’ye fark atm›flt›r. AZERBAYCAN VE KAZAK STAN KURTLAR SOFRASINDA Gürcistan’da yaflanan ABD destekli darbenin ard›ndan gözler bundan sonra yaflanacak geliflmeleri izlerken ayr›ca ABD emperyalizminin bu ara s›kça laf›n› etti¤i Kazakistan ve Azerbaycan’a çevrildi. Bu geliflmeyi
n›n önceli¤inin enerji arz›n› güvenlik alt›na almak oldu¤unu” vurgulayarak dikkatleri Azerbaycan ve Kazakistan’a çekiyor. Ad› geçen bu iki ülkenin yukar›da da açmaya çal›flt›¤›m›z ekonomik kriz ve petrol krizi sonucu daha da önemli hale geldi¤ini vurgulayan rapor, ABD’nin gelecek süreçteki müdahalelerini anlamak aç›s›ndan önemli veriler sunuyor. Bu planlar yap›l›rken ABD her zaman kulland›¤› ve kullanmaktan da b›kmayaca¤› ayn› yalanlar› s›ral›yor. Bu ülkeler mevcut halleri ile güvenli¤i tehdit ediyor, istikrar sa¤layam›yor ve ABD için güvenilir ortaklar olam›yor. Bunun içinde en iyi çözüm devletlerin bertaraf edilerek enerji kaynaklar›n›n özellefltirilmesi, ya¤malanmas›. O zaman tekrar söz konusu raporun bafll›¤› ile birlikte biz de bir soru sorarak konuya girifl yapal›m; Hazar petrolleri ve do¤al gaz›n› emperyalistler için bu kadar önemli k›lan ihtiyaç nedir? ‹flte bu sorunun cevab›
12-25 Mart 2004 bu konuda dü¤ümü çözecek kadar kritik bir noktadad›r. Bu soruyu cevaplamaya çal›flal›m. Hazar denizine k›y›s› olan Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Rusya, ‹ran, Özbekistan bu bölgedeki temel enerji üreticileridir. Dünya üzerindeki verilere bakarak yak›n bir gelecekte petrol potansiyeli aç›s›ndan Azerbaycan ve Kazakistan’›n; do¤algaz deposu olarak da Türkmenistan ve Özbekistan’›n öne ç›kaca¤›n› söylemek mümkün. Ayr›ca Azerbaycan’› zengin do¤al gaz rezervleri ile birlikte son gruba da dahil etmek mümkün. Emperyalistlerin yaflad›klar› petrol krizini göz önüne alarak bafllarsak; Hazar bölgesindeki petrol yataklar›
konusunda çeflitli tahminler yürütülmektedir. Bundan dört y›l öncesinde Uluslararas› Enerji Ajans› taraf›ndan yap›lan araflt›rmaya göre Hazar Bölgesi’nin toplam petrol rezervi 200 milyar varil düzeyindedir. Bu rakam emperyalistlerin içinde bulunduklar› durumda düflünüldü¤ünde oldukça ifltah aç›c› bir tablo ortaya ç›karmaktad›r. Bu rakam ise dünya toplam ispatlanm›fl petrol rezervinin % 4’üne denk gelmektedir. ABD Enerji Bakanl›¤›’n›n 2002 y›l› verileri de bu rakama yak›n olarak 250 milyar varil olarak aç›kl›yor. Yine yukar›daki soruya cevap niteli¤inde ikinci olarak söylenmesi gereken; Tüketici konumunda olan ülkelerin sürekli bir art›fl içinde olan petrol ihtiyaçlar›d›r. 2001 y›l›nda 75 milyon varili aflan dünya toplam günlük petrol tüketiminin 2020 y›l›nda 115 mil-
18 yon varil/gün’e ç›kaca¤› yap›lan araflt›rmalar›n bir sonucudur. Bu geliflmeleri afla¤›daki tablo özetlemektedir. Bu aç›lardan da bak›ld›¤›nda görülmektedir ki önümüzdeki sürecin en stratejik enerji üretim merkezlerinden biri olmaya aday Hazar Bölgesi’nde kendi içinde en çok dikkat çeken ülkeler Azerbaycan ve Kazakistan’d›r. Sadece Azerbaycan’a ait olan Hazar sahalar›nda 30 milyar varilden fazla ham petrol rezervi oldu¤u tahmin edilmektedir. Kazakistan’a ait bölümde ise 95 milyar varillik bir petrol rezervi bulunmaktad›r. Bu önemi bölgede birçok arama çal›flmas› yapan 80’e yak›n petrol flirketinin yo¤un ilgisinden de anlamak mümkün.
GENDE T RK YE N N VAZGE LMEZ R O L Türkiye’de yaflanan son geliflmeleri de bu do¤rultuda ele al›p de¤erlendirmek daha do¤ru olacakt›r. Örne¤in bu pazar kapma dalafl› içinde Türkiye’nin rolü ne olacakt›r? Bunlar, önümüzdeki dönemde yaflanacak geliflmelerin de ipuçlar› olacak sorular ve yan›tlar›d›r. Türkiye jeo-politik konumu itibar› ile bu düzenlemede önemli ve kilit bir konuma sahip bir ülke durumundad›r. “Türkiye enerji köprüsü olacak” vb. bafll›klar ile birlikte biçilen bu misyon Türkiye’yi ayn› zamanda emperyalizmin daha çok kuklas› yapacak ve dünya halklar›n›n öfkesini bir kat daha art›racakt›r. Hazar Bölgesi’ne olan yak›nl›¤› ve kullan›m rahatl›¤› Türkiye’yi bu aç›dan daha da uflak bir noktaya
getirecektir. Rusya, Çin ve Kazakistan’›n enerji üçgeni oluflturma çabalar› ile bir anlamda ABD’ye meydan okumalar›, bunun yan›nda ABD’nin Hazar Bölgesi’ne yönelik kapsaml› projelerini hayata geçirmeyi planlad›¤› bu düzenlemede gelece¤in yak›t› olarak düflünülen Hidrojene dayal› yak›t›n ana maddesi bor madeninin % 65’inin Türkiye’de bulunmas› da ülkeyi önemli bir konuma getiriyor. Bir amac› da ‹srail’in güvenli¤ini sa¤lamak olan “Büyük Ortado¤u” projesi ile ilgili Türkiye’nin öneminden bahseden ‹srail devlet adam› fiimon Peres’in flu sözleri Türkiye’yi önümüzdeki süreçte bekleyen tehlikeleri gösteriyor.
“Türkiye’nin ‹slam dünyas› için en büyük umut oldu¤unu düflünüyorum. Çünkü Türkiye’de iki karmafl›k pozisyonun güçlü bileflimi var. Birincisi cami ile devletin ayr›lmas›. ‹kincisi bilimin birarada olabilmesi. Müslümanl›ktan vazgeçmeden modern olabiliyorsunuz. T›pk› hem yahudi hem modern, hem h›ristiyan hem modern olunabilece¤i gibi.” Yine Türkiye’nin kilit bir noktada durdu¤unu Wall Street Journal adl› gazetenin Türk D›fliflleri eski müsteflarlar›ndan Büyükelçi Özdem Sanberk ile Amerikal› Ronald Asmus imzas›n› tafl›yan bir makalede de görmek mümkün. “Jeopolitik bir s›nav sorusu: Avrupa’da hangi ülke bugün Bat› Almanya’n›n so¤uk savaflta oldu¤u kadar önemlidir? Yan›t: Türkiye. Büyük Ortado¤u’dan kaynaklanan
30 tehlikeler bugün Avrupa ile Amerika’n›n karfl› karfl›ya bulundu¤u en büyük tehditi oluflturuyor. Bat›y› bu tehditten koruyacak yeni ve büyük bir stateji gelifltirmek zorunday›z. Bunun kadar önemli olan bölgenin kendisini daha demokratik çizgilerde dönüfltürmesine yard›mc› olmak ve terörizmin kökündeki nedenleri ortadan kald›rmaya yönelmemizdir. Türkiye istikrarl› bir Avruya ile gittikçe tehlikeli hale gelen Ortado¤u aras›ndaki fay k›r›¤›n›n üstündeki s›klet merkezinde yer al›yor. Ve bu yer Türkiye’yi Bat› Avrupa stratejisinde Büyük Ortado¤u’yu bizleri tahrip edecek insanlar›n yetiflmeyecek biçimde tedavi etmeyi amaçlayan stratejide temel tafl haline getiriyor” (Wall Street Journal, 24-26 Ekim 2003) Böylesi bir durumda Türkiye tam bir petrol üçgeninin orta yerinde duruyor. Ve yukar›da da de¤indi¤imiz gibi ABD aç›s›ndan stratejik aç›dan önemli bir noktada olmas›ndan da kaynakl› “Büyük Ortado¤u” projesinin sac ayaklar›ndan biri yani ABD tafleronu olma rolünü üstleniyor. Bu önem Erdo¤an’›n ABD gezisinde görüldü¤ü gibi Haziran ay›nda yap›lacak NATO toplant›s›nda kendini daha fazla hissettirecektir. NATO NUN DE EN VE GEN LEYEN M SYONU Özellikle “Büyük Ortado¤u” kavram› ile birlikte ortaya ç›kan di¤er bir konuda bu süreçte NATO’nun yeni misyonudur. 7-8 fiubat 2004 tarihinde yap›lan Münih Güvenlik Konferans›’nda da gündeme al›nan “Genifl Ortado¤u”nun güvenli¤i meselesi buradan NATO’nun yeni misyonu ile ba¤lanmaya çal›fl›lm›flt›r. ABD NATO Temsilcisi Nicholas Burns Aral›k ay›nda yap›lan bir oturumda NATO’nun yeni misyonu ile ilgili olarak Bush’un düflüncelerini savunarak NATO’nun ABD operasyonlar›ndan sonra “yeniden yap›land›rma” ve “güvenli¤i korumak” gibi görevleri üstlenmesi gerekti¤ini vurgulam›flt›r. Yap›lan yorumlarda ise bunun as›l nedeninin ABD’nin yapt›¤› veya yapaca¤› operasyonlarda NATO’yu kullanmak istemesi vurgulanmaktad›r. AB’li emperyalistler ise bunun kendileri için yenilen yemekten sonra bulafl›klar› y›kama görevi oldu¤unu söyleyerek bundan çok hoflnut olmad›klar›n› ortaya koyuyorlar. Bu prati¤in bir nedeni de elbette ABD’de yaklaflan seçimler öncesi ABD’nin tüm suçlar›na Avrupa’y› da ortak ederek iç kamuoyunda kendine bir pencere açma çabas› olarak da de¤erlendirilebilir. Yani ABD masadaki yeme¤i ifltahla yedikten sonra ifl yapma yani bulafl›klar› y›kama s›ras› geldi¤inde ifle Avrupa’y› da ortak etmek istemektedir.
19
30 NATO’nun geliflen bu konseptini ABD’de en etkili teorik dergilerden olan The National Interest yazarlar›ndan James Kurth (Deniz Savafllar› Merkezi’nde Strateji ve Harekat Merkezi Direktörü) imzal› yaz›dan al›nt› yaparak kendi a¤›zlar›ndan aktaral›m; “NATO’nun genifllemesi asl›nda askeri bir ittifak›n genifllemesinden öte bir anlama sahip. Genifllemenin gerçek amac› Avrupa’y›, Amerika’n›n dünya düzeni vizyonu ve tarz›n›n bütünleflmifl, tutarl› bir parças› olarak konsolide etmektir. Dünya çap›nda geliflmekte olan bir Amerikan projesi olarak, küreselleflme mücadelesinde ondan (Avrupa’dan) sa¤lam bir üs ve sad›k bir müttefik oluflturmakt›r.” NATO bu geniflleme içinde ABD’nin Avrupa’y› kullanaca¤› önemli bir örgüt durumunda olmas› aç›s›ndan önemli. Ama bunun daha rahat yani tam anlam› ile ABD’nin ifline gelir tarzda olmas› için de NATO’nun yap›s›n›n de¤iflmesi ve daha sald›rgan bir duruma getirilmesi gerekmektedir. Bunun ilk ad›mlar›n› Kosova ve Irak’ta gördük. Bu yeni misyonu gerekli k›lan bir di¤er önemli etken de özellikle Afganistan ve son olarak Irak’ta görüldü¤ü gibi uzun süren çat›flmalarda bunun bedelini ABD’nin tek bafl›na ödemek istememesi ve zaten ödeyemeyecek olmas›d›r. Bu bedeli sadece mali anlamda de¤il askeri ve toplumsal olarak almak daha do¤ru olacakt›r. 1949 y›l›nda kurulan NATO’nun ABD sald›rganl›¤›na da paralel olarak “Bar›fl Gücü” ad› alt›nda dünyan›n birçok yerine müdahale etmesi asl›nda bu geniflleme anlay›fl›n›n uzun bir dönemdir uyguland›¤›n›n kan›t› durumunda. Haziran ay›nda yap›lacak olan NATO toplant›s› öncesi 19 fiubat Çarflamba günü NATO Genel Sekreteri Jaap De Hoop Scheffer’in tam da Türkiye’nin NATO üyeli¤inin 52. y›ldönümüne rastgelen bir tarihte yapt›¤› Türkiye ziyareti as›l olarak Haziran’daki toplant›ya bir haz›rl›k süreci. Irak, Afganistan, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya ile NATO güçlerinin hareket kabiliyetinin art›r›l-
niz’den Kafkaslara kadar uzanan co¤rafyan›n özellikle K›br›s’ta yaflananlar›n emperyalistler aç›s›ndan önemini gösteriyor. “Büyük Ortado¤u” projesi içinde düflünüldü¤ünde Grosman’la ayn› tarihte ABD D›fliflleri Bakanl›¤› K›br›s Özel Koordina-
12-25 Mart 2004
kisi de görülmesi gereken bir konudur. “Büyük Ortado¤u” kapsam›nda ziyaret edilen ve edilecek olan bu ülkelere verilen “ödüllere” bakarsak emperyalizm aç›s›ndan projenin önemini daha iyi anlam›fl oluruz. ABD’nin istedi¤i çal›flmalar› yapacak ülkeler Dünya Ticaret Örgütü’ne al›nacak, ABD ile Serbest Ticaret Anlaflmas› imzalayacak, Ortado¤u için kurulacak Finans Merkezi’ne üye yap›lacak vb. Yaz›m›z›n bafl›nda da belirtti¤imiz gibi ABD yapaca¤› müdahaleleri meflrulaflt›rmak için kendisinin de inançl› bir insan oldu¤unu belirterek “Allah’a inanan insanlar›n demokrasi içinde yaflayabilece¤ine inan›yorum” demektedir. Ayn› bunun gibi ABD “Büyük Ortado¤u” projesinin ilk ad›mlar›n› atarken “kad›nlar›n özgürlefltirilmesi”, “yarg› reformlar›n›n yap›lmas›”, “Medyan›n yeniden yap›lanmas›”, “Parlamentonun ifllevinin art›r›lmas›” vb. söyATO bu geni leme i inde ABD nin Avrupa y lemleri öne ç›kar›yor. Oysa sadece kullanaca nemli bir rg t durumunda olmas Afganistan’da kad›nlar›n yaflad›¤› a s ndan nemli. Ama bunun daha rahat yani tam sorunlar›n artarak devam etti¤inin anlam ile ABD nin i ine gelir tarzda olmas i in de alt›n› çizmek ve birkaç rakam verNATO nun yap s n n de i mesi ve daha sald rgan bir duruma mek bile bu yalanlar›n ortaya ç›kmas›na yetecektir. getirilmesi gerekmektedir. Bunun ilk ad mlar n Kosova ve Uluslararas› Af Örgütü’nün yapt›Irak ta g rd k. Bu yeni misyonu gerekli k lan bir di er nemli ¤› aç›klamalara göre Afgan kad›nlar etken de zellikle Afganistan ve son olarak Irak t a g r l d Taliban döneminin kapanmas›n›n argibi uzun s ren at malarda bunun bedelini ABD nin tek d›ndan yaflad›klar› sorunlar›n iki kat ba na demek istememesi ve zaten deyemeyecek olmas d r. fazlas›n› yaflamaya devam ediyorlar. Bask› yüzünden intihar eden kauflakl›kta s›n›r tan›mayacaklar›n›n törü Tom Weston’un da K›br›s’a ha- d›nlar›n say›s› o döneme göre çok garantisinin de verildi¤i toplant› as›l reket etmifl olmas› rastlant› de¤ildir. daha fazla rakamlara denk düflerolarak Irak’ta NATO’nun misyonu- Yüzölçümü aç›s›ndan bak›ld›¤›nda ken kad›nlar sokakta tek bafl›na oldukça önemsiz gibi görünen K›br›s gezemiyor, yanlar›nda bir erkek olnun tart›fl›ld›¤› bir toplant› oldu. adeta yönünü Ortado¤u’ya çevirmifl madan taksiye binemiyor ve tecaPROJEYE UYANLARA bir uçak gemisi gibi olmas› nedeni ile vüze u¤ruyor. B Y K D LLER Tüm bunlar gösteriyor ki emperbile önemli çat›flmalar›n merkezi duBu toplant›n›n hemen ard›ndan rumundad›r. Çünkü Annan Plan› 1 yalizmin yukar›da s›ralad›¤›m›z kayABD D›fliflleri Bakan Yard›mc›s› May›s’ta yürürlü¤e girdi¤inde K›b- g›lar› koca bir yalan balonundan ibaMarc Grossman’›n 29 fiubat-5 r›s’ta ‹ngiltere’nin egemenlik hakk› rettir. “Büyük Ortado¤u” projesi de Mart tarihleri aras›nda yapt›¤› Ür- ile sahip olmay› sürdürece¤i üsler ‹n- t›kanan emperyalist sisteme bir rahatdün, M›s›r, Fas, Bahreyn ve Brük- giltere taraf›ndan AB kapsam› d›fl›n- lama getirmeyecektir. Aksine mevcut sel’i içine alan gezisi önümüzdeki sü- da tutulacak. Yani e¤er oluflturulabi- krizlerini biraz daha art›racakt›r. Afreçteki geliflmelerin aynas› durumun- lirse buralar›n ‹ngiltere’nin tercihleri- ganistan ve Irak’ta yaflanan halk›n dida. Ve onun da ard›ndan Haziran’da ne göre kullan›m› söz konusu olacak. reniflinin görkemiydi. Bundan sonra Türkiye’de yap›lacak olan NATO Böylece özellikle Agratur ve Dikeya Ortado¤u’ya yönelik yap›lacak olas› toplant›s› oldukça önemlidir. Bu top- üslerinden ABD sonuna kadar yarar- müdahalelerde halklara umut veren lant› flu an bas›na yans›yan bölümleri lanabilecek. Ve bu çat›flmalar›n “Bü- bu direnifl s›cakl›¤›n› koruyor olacakile dahi de¤erlendirildi¤inde Akde- yük Ortado¤u” projesi ile olan ilifl- t›r. mas› gibi konular›n tart›fl›laca¤› Haziran toplant›s› öncesi yap›lan bu tart›flmada da esas konu NATO’nun çerçevesinin geniflletilmesi, özellikle Irak’ta daha aktif rol almas›n›n gereklili¤i oldu. Ayr›ca yine egemenler taraf›ndan her koflulda, her zaman
N
12-25 Mart 2004
20
30
Siyasal mücadelenin bir biçimi olarak S‹LAHLI MÜCADELEY‹ DO⁄RU KAVRAYALIM Halk ordusunun çekirde¤ini oluflturan gerilla birimlerinin görevi sadece savaflmak olarak alg›lanmamal›d›r. Gerilla birimlerinin görevleri aras›nda kitleler içerisinde propaganda ve ajitasyon yapmak, onlar› örgütleyip, silahland›rmak vard›r, kitleler içinde partiyi infla etme görevi vard›r. Gerilla birimlerinin propaganda ve ajitasyon faaliyeti silahl› propaganda biçimleriyle a¤›rl›k kazanm›flt›r. Silahl› mücadelenin kendisi ayn› zamanda bir propaganda ve ajitasyon çal›flmas›n› da içerir. “...Partinin en önemli, bafll›ca ve zorunlu görevlerinden biri olarak proletaryay› ayaklanmaya haz›rlama iflinin art›k gündeme girmifl oldu¤udur.” Lenin. “Bugün bafll›ca ve as›l görevimiz, partinin ve ordunun silahl› mücadele içinde infla edilmesidir.” ‹. Kaypakkaya. Yukar›da, iki farkl› devrim stratejisinde partinin bafll›ca görevleri konusuna iliflkin al›nt› var. Bu her iki al›nt›dan da anlafl›laca¤› gibi devrimin fliddetle gerçekleflece¤i tezi ile devrimci fliddetin örgütlenmesi ve bu örgütlenmenin partinin bafll›ca görevi oldu¤u sorunu temel bir sorundur. Gerek, halk savafl› stratejisinin örgütlenmesinde gerekse silahl› ayaklanman›n örgütlenmesinde temel sorun, hangi araçlarla, nas›l ve hangi s›n›f ittifaklar› politikas›yla, hangi s›n›f›n önderli¤inde iktidar›n ele geçirilece¤i meselesidir. Her iki devrim stratejisinde proletaryan›n ideolojik-politik önderli¤i esast›r. Halk savafl› stratejisinde parti ve ordunun bafl›ndan itibaren silahl› mücadele içinde infla olaca¤› meselesi temel bir meseleyken, silahl› ayaklanma stratejisinde (Bolflevik devrim örne¤i) parti ve ordu bafltan itibaren silahl› mücadele içinde infla olmuyor. Proletarya partisi, uzun süreli zor bir yeralt› ve yerüstü mücadeleyi (illegal-legal) birlikte ustaca örgütleyerek, uzun ve zorlu bir kitleleri örgütleme haz›rl›¤› yaparak, silahl› ayaklanmay› örgütlüyor. Örgütlenme uzun ve zorlu bir süreci kapsarken, silahl› ayaklanma daha k›sa bir sürede gerçeklefliyor. Politik iktidar parça parça de¤il, bütünüyle ele geçiriliyor. Devrimci fliddetin örgütlenmesi ve partinin silahl› mücadele içinde infla edilece¤i meselesi devrimin bafl›ndan sonuna dek temel bir sorun olarak, s›n›f bilinçli proleterlerin gündemindedir. Devrimci zorun, proletarya önderli¤inde örgütlenece¤i gerçekli¤ine gerek Lenin ve gerekse Mao yoldafl, proleter s›n›f perspektifli bilimsel bir bak›fl aç›s› sunmufl, var›lacak hedefi, kat edilecek güzergah›n biçimini belirlemifllerdir. Devrimin temel sorunlar›na aç›kl›k kazand›rm›fllard›r. ‹ki farkl› devrim stratejisinde devrimin fliddetle gerçekleflece¤i ve örgütlenece¤i tezi evrensel bir tez olarak, günümüze dek geçerlili¤ini korumaktad›r. Çünkü ne ça¤›m›z köklü bir flekilde de¤iflmifl, ne de toplumsal s›n›flarda köklü de¤iflim ve farkl›laflma gerçekleflmifltir. Tarih boyunca devrimin fliddete dayanaca¤›n› bunun zorunlu ve kaç›n›lmaz oldu¤unun görüflünü savunanlar komünistler olurken, devrimin silahl› mücadeleyle, silahl› ayaklanmayla de¤il, bar›flç›l mücadele yoluyla kazan›laca¤› tezini savunanlar reformist ve revizyonistler olmufltur. “Sosyal devrim mi?” “Sosyal reform mu?” sorusuna verilen yan›t temel bir s›n›fsal ayr›fl›m noktas› olmufltur. Küçük burjuvazinin belli kesimlerinin sosyal devrim anlay›fl›na uygun olarak dönem dönem silahl› mücadele vermelerinden onlar›n bu soruna verdikleri yan›t›n “evet” oldu¤u anlam› ç›kmaz. Küçük burjuvazinin dönem dönem silahl› mücadeleye baflvurmas›, onun devrimin fliddetle örgütlenme kurumu-
nu kal›c› tarzda örgütleyerek, kitlelere aç›k hale getirdi¤ini söyleyemeyiz. Küçük burjuvazinin ideolojisi devrime baflvurabilir, ancak sonuna dek devrimi sürdüremez, proleter devrimi gerçeklefltiremez. Ça¤›m›zda ancak proletaryan›n ideolojisi devrimi gerçeklefltirebilir. Küçük burjuvazi, propaganda ve ajitasyon amaçl› dönem dönem geçici olarak askeri örgütlenmeye baflvurabilir, ancak bu onun kal›c› bir askeri örgütlenmeye yani proletarya partisi önderli¤inde devrimci ordu örgütlenmesine gidece¤i, bu örgütlenmeyle kitleleri örgütleyerek, devrimi gerçeklefltirecekleri silahl› mücadeleyi süre¤en k›lmak için bunu bir kurum olarak örgütleyece¤i anlam› ç›kmaz. Devrimci hareketin geçmifl otuz y›ll›k prati¤i, bunun say›s›z örnekleriyle doludur.
mel, proletaryan›n önder güç olmas›n› flart koflmaktad›r. Demokratik halk devrimini gerçeklefltirmek ancak, halk savafl› stratejisi gibi temel bir devrim strateji ile mümkündür. Bu görev s›n›f bilinçli proleterlerin önünde durmaktad›r. Devrimci savafl yani günümüz ülke koflullar›nda ald›¤› biçim olan proletarya önderli¤inde halk savafl›n›n omurgas› olan uzun süreli gerilla savafl›, devrimin siyasal sorunlar›n› yerine getirme eylemidir. Uzun süreli gerilla savafl›, devrimin di¤er siyasal görevlerinin temel bir bileflenidir. Silahl› mücadeleyi savunmak demek silahl› mücadele d›fl›ndaki mücadele biçimlerini reddetmek demek de¤ildir. Silahl› mücadele politik mücadelenin bir biçimidir. Silahl› mücadele ile politik mücadele karfl› karfl›ya konamaz.
Devrimci sava yani g n m z lke ko ullar nda ald bi im olan proletarya nderli inde halk sava n n omurgas olan uzun s reli gerilla sava , devrimin siyasal sorunlar n yerine getirme eylemidir. Uzun s reli gerilla sava , devrimin di er siyasal g revlerinin temel bir bile enidir. Toplumsal kurtuluflun hangi biçimde nas›l gerçekleflece¤i sorununa verilecek yan›t, iradi bir yan›t de¤il tamamen ülkenin sosyoekonomik yap›s›yla direkt ba¤lant›l› ve ilgilidir. Sömürge, yar›-sömürge ülkelerle, kapitalist-emperyalist ülkeler aras›ndaki farkl›l›k devrimin hangi araçlarla, nas›l ve hangi biçimde yap›laca¤›na yan›tt›r. Ülkemizin yar›-feodal, yar›-sömürge, sosyo-ekonomik yap›s›ndan kaynakl› olarak devrimin alaca¤› biçim uzun süreli Halk Savafl›d›r. Ülkemiz, emperyalist boyunduruktan, kölece ba¤›ml›l›ktan ve her türden gericilik kuflatmas›ndan kurtulma sorunuyla karfl› karfl›yad›r. Demokratikleflme ve özgürleflme sorunu yaflamaktad›r. Emperyalist-feodal zincirlerden, faflizm zulmünden kurtulma, ba¤›ms›zl›k ve halk demokrasisi sorunuyla yak›c› bir tarzda karfl› karfl›yad›r. Ülkemizde demokratik halk devriminin özünün toprak devrimi olmas› köylülü¤ün te-
Devrimin temel siyasal görevleri içinde kitleleri örgütlemek, bilinçlendirmek, savaflt›rmak vard›r. Ülkemizde bunun tek bir biçimde gerçekleflmesi düflünülemez, birden fazla alaca¤› biçim vard›r. Ancak günümüzde ald›¤› temel biçim uzun süreli gerilla savafl›d›r. Gerilla savafl› devrimin siyasal görevini yerine getirirken bu görevi t›pk› di¤er devrimci görevler gibi kavramak gerekir. Nas›l propaganda ve ajitasyon faaliyeti, örgütleme ve devrimci kitle çal›flmalar›n›n farkl› biçimleri gerçeklefltiriliyorsa ayn› ciddiyet ve önemde hatta daha fazla dikkat özveri ve sorumlulukla uzun süreli gerilla savafl› faaliyeti, çal›flmalar› yürütülür. Eline devrimci gazete, bildiri, broflür vb. propaganda araçlar› alarak, illegal devrimci faaliyet yürütmekle, eline silah alarak devrimci çal›flma yürütmenin aras›nda temelde ve özde bir fark yoktur. Eldeki arac›n farkl› olmas›, görevin niteli¤ini de¤ifltirmez. Hat-
ta bu iki araç hem k›rda hem flehirde yer de¤ifltirerek, farkl›laflabilir, köylük bölgede faaliyet yürüten gerilla eline bildiri al›rken, flehirde faaliyet yürüten partili militan eline silah alarak da bildiri da¤›tabilir. Bu farkl›laflma, devrimci faaliyetin niteli¤ini de¤ifltirmez. Bu iki farkl› faaliyetin kendisi politik faaliyettir ve as›l amac› politik iktidar hedefidir. Bu iki faaliyet karfl› karfl›ya konulamaz. Bu iki faaliyet birbirini tamamlayan-bütünleyen özellik tafl›r. Silahl› mücadele nas›l bir politik mücadele olabilir? Ya da silah ile politika aras›ndaki diyalektik ba¤ nas›l, hangi biçimde kendisini ortaya koymaktad›r? vb sorular›na küçük burjuvazinin ve her türden reformist ve revizyonistlerin yan›t vermekte zorland›klar› ve anlayamad›klar› nokta tam da buras›d›r. Onlara göre “silahl› mücadele bir politik mücadele olamaz”, kapitalist-emperyalist destekli uluslararas› tasfiyecili¤in en fazla bilinçleri karartma amaçl› sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›rd›klar› konu da budur. Tasfiyecilik en çok burada uç vermekte, bilinçler en çok bu noktada tutsak al›nmaktad›r. Silahl› mücadele politik mücadelenin bir biçimidir. Silahl› mücadeleyi “terörizm” olarak nitelendirip, onun örgütleyici, de¤ifltirici ve dönüfltürücü rolünü gözden kaç›rarak, manevi sayg›nl›¤›n› düflürmek, onun politik karakterini inkar etmek, baflta uluslararas› tasfiyecilik, ve onlar›n ülkemizdeki uzant›lar›n›n görevi olmufltur. Egemen sömürücü s›n›f temsilcilerinin ve savunucular›n›n en tehlikeli gördükleri, en fazla korkup sald›rd›klar› fley silahl› mücadeledir, proletaryan›n ve ezilenlerin devrimci örgütüdür. Tasfiyecili¤in bu “gözde” sald›r›s› birçok küçük burjuva yap›lanmalar› ideolojik olarak önemli oranda etkiledi, sarst› ve onlar› düflünsel olarak flaflk›na çevirerek, ellerini ba¤lad›. ‹nançlar›n› karart›p, devrimci ruhlar›n› kurutup çöle çevirdi. Bundan dolay›d›r ki halk savafl› stratejisine uygun olarak uzun süreli gerilla savafl› yürüten proleter devrimciler, gerici faflist iktidarlar taraf›ndan ciddiye al›nan en büyük gerilla gücü durumunda, ve etkileri alt›nda bulunan en fazla kitle potansiyeline sahip örgütler durumundad›rlar. Uzun süreli gerilla savafl›m›n› “modas› geçmifl”, “kitleden kopuk bir avuç devrimcinin faaliyeti” olarak de¤erlendirenler, yüzlerini Nepal’e, Filipinler’e, Hindistan’a, Peru’ya, Brezilya’ya çevirsinler, orada Maoistlerin önderli¤inde savaflan gerilla güçlerinin etkiledikleri yoksullar›n kitlesel gücünü göreceklerdir, reformistler hayal görmeye devam etsinler! Onlar›n hayalleri ç›plak gerçe¤i asla de¤ifltirmeyecektir. Kitleselleflme ile silahl› mücadeleyi z›t olgular olarak karfl› karfl›ya koyanlar, silahl› mücadele ile kitleselleflilemeyece¤ini savunanlar, silahl› mücadeleyle politik mücadeleyi z›t olgular olarak de¤erlendirenler, legalize olarak düzen içine çark ederek, bar›flç›l mücadeleyi esasa alarak, parlamenter güzergah› seçip, seçimlerde oy peflinde koflanlar her dönem iflah olmaz revizyonistler ve hayal peflinde koflan reformistler olmufltur.
☞
21
30 ASKER‹ SORUNLAR; POL‹T‹K SORUNLARIN YER‹NE GET‹R‹LMES‹NDE SADECE B‹R ARAÇTIR (Mao) Halk ordusunun çekirde¤ini oluflturan gerilla birimlerinin görevi sadece savaflmak olarak alg›lanmamal›d›r. Gerilla birimlerinin görevleri aras›nda kitleler içerisinde propaganda ve ajitasyon yapmak, onlar› örgütleyip, silahland›rmak vard›r, kitleler içinde partiyi infla etme görevi vard›r. Gerilla birimlerinin propaganda ve ajitasyon faaliyeti silahl› propaganda biçimleriyle a¤›rl›k kazanm›flt›r. Silahl› mücadelenin kendisi ayn› zamanda bir propaganda ve ajitasyon çal›flmas›n› da içerir. Silahl› propaganda ve ajitasyon çal›flmas› ise ayn› zamanda bir politik çal›flmad›r. Politik mücadele ile silahl› mücadele nas›l birbirini tamamlay›p bütünlüyorsa, silahl› propaganda ve ajitasyon ile bar›flç› propaganda ve ajitasyon birbirini bütünleyen ve tamamlayan faaliyetlerdir. Birinin varl›¤› di¤erinin reddi de¤ildir. Silahl› propaganda ve ajitasyonun ülkemiz koflullar›nda sars›c›, uyand›r›c›, hedef gösterici etkisi a¤›rl›kl›d›r. Hedefi do¤ru seçilmifl, zaman› ve yeri bütün koflullar›yla dikkate al›nm›fl bir askeri faaliyetin kitlelerin uyan›fl›nda, bilinçlerinde s›ç-
rama yaratmas›nda önemli rol oynad›¤› geçmifl pratik süreçle kan›tlanm›flt›r. Her türden dura¤anl›¤› at›ll›¤›, hareketsizli¤i ortadan kald›rman›n çözüm reçetesi silahl› mücadelenin süre¤en tarza kavuflturulmas›d›r. Proletarya partisi, sürecin bütünlüklü özgünlü¤ünü dikkate alarak, her askeri hareketinin politik hedefini ve amac›n› netlefltirmelidir. Kitleleri örgütleme potansiyelini yaratma, bilinçlerdeki yanl›fl e¤ilimleri, ve karfl›-devrime ait düflünceleri ortadan kald›rarak, onlar› devrimcilefltirme ve bilinçlendirmenin, k›saca örgütlemenin fevkalade arac› silahl› mücadelenin süre¤en hale getirilmesidir. Halk ordusunun görevleri ile beyaz ordunun görevleri aras›nda temelde farkl›l›k vard›r. Gerilla birimleri birer savafl müfrezeleri ve birer parti komiteleri gibi temel politik görevlerle de yükümlüdürler. Gerilla birimlerinin as›l görevleri devrimin politik görevlerini yerine getirmektir. Bu bak›fl aç›s›ndan uzaklaflmak, salt askeri bak›fl aç›s›n›n kap›s›n› aralamakt›r. Sadece savaflma görevini benimseyip, kitleler içinde propaganda ve ajitasyon görevini, kitleleri kendi kurtulufllar› için örgütleme, savaflt›rma ve kitleler içinde parti komitelerini infla etme gibi görevleri yapmamak ne kadar yanl›fl
PUSULA D‹S‹PL‹N, PROLETARYANIN YÜRÜYÜfi DÜZEN‹D‹R Proletaryan›n nas›l ki örgütten baflka silah› yoksa, nas›l ki ideolojik bir birli¤i olmadan politik iktidar› ele geçirme silah›na sahip olamazsa ayn› zamanda ideolojik birli¤ini maddi birlik olan disiplinle tamamlamadan hedefledi¤i devrimi gerçeklefltirme gücüyle donanamaz. Proletarya partilerinde disiplin, uyulmas› gereken temel ilkeler bütünüdür. Disiplin ayn› zamanda az›nl›¤›n ço¤unlu¤a, parçan›n bütüne, alt›n üste, bireyin partiye tüm partinin kongre ve konferanslara ba¤l›l›¤›d›r. Disiplin do¤rulara ba¤l›l›kt›r. Bir ilke olarak, do¤rulara ba¤l›l›¤›n ad› olan disiplin, proletaryan›n ideolojisine ve onun politik s›n›f öncüsü olan örgüte ba¤l›l›kt›r. Proletarya partisinin ortak iradesi sonucu al›nan kararlara uyma, az›nl›¤›n ço¤unlu¤a, bireyin kolektife uyma sorunu ayn› zamanda bireyin kolektif iradeye itaat etmesi demektir. Örgüte ba¤l› olarak hareket etmemek, kolektif irade olarak al›nan kararlara uymamak, kendi bafl›na buyruk bir tarzda hareket tarz› sergilemek proletaryan›n devrim yürüyüflünü aksatmak ve bozmak demektir. Proletarya partileri içinde küçük burjuvaziye ait düflünce ve davran›fllarla en çok disiplin ve özelefltiri konusunda çat›flma yaflanmaktad›r. Küçük burjuvazinin disiplin karfl›s›ndaki zaafl› duruflu kendi hata ve zaaflar›na karfl› öz-elefltirel yaklaflmama tutumu s›n›f bilinçli proleterleri her dönem önemle u¤raflt›ran bir sorun olmufltur. Küçük burjuvazi s›n›f karakteri gere¤i gevflek, bafl›bofl, keyfiyetçi tarzda davranarak disiplini baltalamak ister. Çünkü o, toplumsal üretimdeki yeri gere¤i dar ve geridir. Bundan dolay›d›r ki disiplinsiz, keyfiyetçi ve kendi bafl›na buyruktur. Devrimi çok yönlü örgütleme, amaçl› ve düzenli yürüme perspektifli uyulmas› gereken kurallar bütünü
olan disiplin, s›n›f bilinçli proleterlerin iç anayasas›d›r. Disiplin konusunda gösterilen her tutum, gelifltirilen her tav›r bir s›n›f tavr› ve tutumudur. Üstlenilen görev ve sorumluluklar›n lay›k›yla zaman›nda yerine getirilmesi ayn› zamanda bir disiplin sorunudur. Devimci bir ilke olan disipline uymak güçlü bir s›n›f bilinci gerektirir, davaya ba¤l›l›k, ideallere inanç gerektirir. Bireyin disiplinsizli¤inin, gevflek, hantal, vurdumduymaz tutumunun temelinde ise küçük burjuva s›n›fa ait bir ideoloji ve bilinç yatar. S›n›f bilinçli proletarya örgüt disiplininden korkmaz. Çünkü onlarda bireyci zihniyet yoktur. Oysa küçük burjuvazi çok zaman disiplin sorunu yaflar. Küçük burjuva kökeninden kaynakl› olarak disiplini yanl›fl kavrar. Gerek parti d›fl›ndaki küçük burjuvazi, gerek parti içindeki küçük burjuva kökenli militanlar, yanl›fl kavray›fllar› sonucu disiplini, “özgürlü¤ü k›s›tlayan, engelleyen zincirleyen” unsur olarak de¤erlendirirler. Hatta disipline uymay› “kölelik” olarak de¤erlendirecek kadar geri bir yaklafl›m sergilerler. S›n›f savafl›m› tarihinde merkezi olarak al›nan ortak iradi kararlar›, yerine getirilmesi gereken görev ve sorumluluklar› yerine getirmemek için kendilerinin “kurbanl›k koç”, “mürit” olmad›¤›n› belirtenler, proletarya saflar›nda yeterince proleterleflemeyen küçük burjuvalar olmufltur. Küçük burjuvazi toplumsal konumu gere¤i disiplini kolay kabul etmez ve ortak çal›flmaya kolay gelmez. Disiplin ve ortak faaliyeti “s›k›c› ve özgürlü¤ünü k›s›tlay›c›, kiflisel üretkenli¤ini engelleyici” bulur. Zanneder ki örgütsüz ve disiplinsiz olunca daha “üretken ve özgür” olur. “Örgütlenmek ve proleter disiplinle donanmak”, küçük burjuvazinin geçmekte zorland›klar› iki önemli s›navd›r.
ise bu mücadeleyi sadece propaganda ve ajitasyon çal›flmas›na indirgemek de bir o kadar yanl›flt›r. Her türden reformist revizyonistler taraf›ndan yöneltilen “Devrim kitlelerin eseridir”, “silahl› mücadele yürütmek ise bir avuç silahl› devrimcinin iflidir, dolay›s›yla bu faaliyeti yürütmek, kitlelerden kopmakt›r” türü elefltirilerin gerçekle ve somutlukla alakas› yoktur. Bu sakat ve yanl›fl anlay›fl›n as›l amac› birinci olarak silahl› mücadele düflmanl›¤› yaparak, kitlelerin kurtulufl silah›n› elinden almak onlar›n özgür gelece¤e olan umudunu karartmakt›r. Ve di¤er bir neden ise devrimin nas›l ve hangi biçimde gerçekleflece¤ini k›l›ç zoruyla iktidar olanlar›n ancak k›l›ç zoruyla alt edileceklerini “kavramamakt›r”. Askeri ve teknik olarak üstün, e¤itimli ve donan›ml› bir düflman gücüne karfl› nas›l savafl›l›p zafer kazan›laca¤›n›n yolu gerilla savafl›d›r. Gerilla savafl› silahl› mücadelenin ülkemizde, günümüzde ald›¤› savafl biçimidir. Bu savafl biçimi e¤itimsiz, donan›ms›z, zay›f ve güçsüz olan bir s›n›f›n kendisinden daha fazla güçlü bir güce karfl› savafl›m›n ad›d›r. Gerilla savafl›n›n tarihi kökleri derindir. Yerli Amerikan halk›n›n ‹ngiliz iflgalcilerine “Mao Zedung bir ilke olarak do¤rulara ba¤l›l›k ile disiplin sorunu olarak örgüte itaat etmeyi nas›l ba¤daflt›raca¤›m›z› gösterdi.” (ÇKP K›sa Tarihi) Zafer kazanmak için ideolojik birli¤in yeterli olmad›¤› aç›kt›r. ‹deolojik birli¤i proletaryan›n “maddi örgüt birli¤iyle” mutlaka sa¤lamlaflt›rmak gerekir. Proletarya ancak bu koflullarda yenilmez bir güç durumuna gelir.” Özelefltiri yöntemini uygulayan, çelik disiplinli bir komünist partisi düflman› yenebilir” (‹brahim Kaypakkaya). Çelikten bir disiplinle yürüyüfl düzeni sa¤lamlafl›r. Bir gerilla birimi, bir savafl müfrezesi, bir parti komitesi için disiplin olmadan yürüyüfl, ortak hareket, devrimci eylem olamaz. Bir s›n›f hareketi devrim yürüyüflünü, benimsedi¤i devrim stratejisine uygun tarzda do¤ru ve bilimsel ilkeler temeli üzerinde yükselten, çelikten disiplin kurallar›yla düzenle yürüyen, birleflik bir merkezden yönlendirilen bir örgütle, ancak s›n›f savafl›m›nda baflar› elde edebilir. Disiplin, proletaryan›n maddi örgüt birli¤ini sa¤layan tutkald›r. Bu olmadan s›n›f savafl›m›n›n yasalar›na uygun yürüyüfl düzeni sa¤lanamaz. Parti örgütü bir fabrika gibidir. Kendi içinde görev ve sorumluluklar› belirlenmifl, merkezi bir komuta kademesinden yürüyüflü düzenlenmifl, bir tek amaç do¤rultusunda ortak hareket eden, do¤ru bir ifl bölümüyle kolektif tarzda çal›flan komple bir bütündür. Parçan›n bütüne, az›nl›¤›n ço¤unlu¤a uyulmas›n›, “çark›n bilinçsiz diflilileri durumuna gelmek” olarak yorumlayanlar her zaman küçük burjuvalar olmufltur. Proletarya partisinin iç birli¤inin ve disiplininin bozulmas› demek onun irade ve eylem birli¤inin ifllevsiz hale gelmesidir. Bundand›r ki en fazla önem verilmesi, dikkat edilmesi gereken konunun bafl›nda iç birlik ve disiplin gelmektedir. Disiplini güçlendirmek ayn› zamanda proletarya ideolojisinin güçlenmesi demektir. Disiplinin sa¤dan ve soldan yorumlanarak prati¤e uygulamaktan kaynakl› yanl›fll›klara düflüldü¤ü olmufltur. Alm›fl oldu¤u görev ve sorumluluklar› “zaman› bofl oluncacan› isteyince” gerçeklefltirmek isteyen anla-
12-25 Mart 2004 karfl› savafl›m›ndan tutal›m da ‹spanyollar›n Napolyon, Frans›z halk›n›n Prusya iflgalcilerine karfl› verdi¤i kurtulufl savafl›na kadar uzar. Yak›n tarihimizde Vietnam, Kamboçya, Çin devrim tarihi örnekleri vard›r. Günümüzde yak›n komflumuz olan Irak halk›n›n ABD ve ‹ngiliz emperyalist haydutlar›na ve onlar›n iflbirlikçi uflaklar›na karfl› verdi¤i silahl› mücadele prati¤i vur kaç takti¤inin en özgün gerilla vurufllar› olarak kavranmal›d›r. Irak halk›n›n kahramanca vur kaç gerilla taktikleri askeri tecrübe aç›s›ndan önemle incelenmesi gerekir. Nepal, Hindistan, Filipin, Peru devrimci savafl pratikleri ideolojik-politik-askeri olarak ne kadar önemliyse askeri ders ve tecrübe aç›s›ndan da Irak silahl› direnifl prati¤i önemlidir. Savaflma ve kazanma iddias› olanlar›n bu savafl tarz›n› küçümseme ve ondan ö¤renmeme hakk› olamaz. Dolay›s›yla savafl›n yasalar›n›, askeri hareket tarzlar›n› inceleyip, uygulamak için ö¤renmeliyiz. Düflman›n durumu ve düflman›n hareket yasalar› bilinmeden savafl kazan›lamaz. Ancak, ak›ll› ve cesur olanlar, düflman› yenebilir. Ülkemizde silahl› mücadelenin geçerlili¤ini do¤uran nedenler henüz ortadan kalkmam›flt›r. Dolay›s›yla savafl›n yasalar›n› ö¤renme gerçekli¤i de ortadan kalkmam›flt›r. y›fl gevflek ve ciddiyeti olmayan sa¤ bir anlay›flt›r. Bu anlay›fl, disiplini sa¤dan yorumlayan tehlikeli bir anlay›flt›r. Ayn› flekilde kolektife ait olmayan, onun iradesini yans›tmayan bireysel karar› “örgüt” karar› diye dayat›c›, yapt›r›mc› tarzda uygulamak isteyen anlay›fl da sol sekter bir anlay›flt›r. Proletarya Partisi parti içi birlik ile parti içi ideolojik mücadelenin, merkeziyetçilikle demokrasinin, disiplinle özgürlü¤ün, irade birli¤i ile kiflisel yarat›c›l›¤›n birlikte var oldu¤u politik bir yap›d›r. Demokrasi ve merkeziyetçilik bir bütünün çeliflmeli iki görüntüsüdür. Hem çeliflik hem birlefliktir. Her fley z›dd›yla mevcuttur. Ancak hiçbiri bir di¤erinin reddi de¤ildir. ‹rade birli¤i kiflisel yarat›c›l›¤›n z›dd› ve reddi, disiplin ve örgütlü olmak özgür geliflimin ve üretkenli¤in reddi de¤ildir. Ayn› flekilde merkeziyetçilik de demokrasinin z›dd› ve reddi de¤ildir. Disiplin ve irade birli¤i olmadan, demokrasi temeli üzerinde yükselen merkeziyetçilik olmadan proletaryan›n devrimci s›n›f örgütü yarat›lamaz. Proletarya en büyük silah› olan örgütten mahrum kal›r. Merkezi yönetim alt›nda demokrasi, yarat›c›l›¤›n canl›l›¤›n parti içinde güçlenmesini sa¤lar. Bundand›r ki çeliflme yasas›n›n evrensel kurallar› disiplin ile özgürlü¤ün, demokrasi ile merkeziyetçili¤in de temelidir. Proletaryan›n demokrasi anlay›fl› anarflizmi, keyfiyetçili¤i ve bafl›bozuklu¤u yaratmaz; tam tersine o bafll› bafl›na merkeziyetçili¤in sa¤lamlaflmas›na güçlenmesine hizmet eder. Bu sa¤laml›k proletaryan›n savafl gücünü art›r›r. S›n›f savafl›m› yasalar› ve ilkeleriyle donanan ve bu ilkeleri uygulayan bir parti yenilmez olur. Devrimci savafl için disiplin, yürüyüfl gücüdür. Savaflta yarat›c›l›¤› canl›l›¤› yaratmak/güçlendirmek, devrimci eylem gücünü art›rmak için disiplin vazgeçilmez bir silaht›r. Bu silah s›n›f bilinçli proleterler taraf›ndan do¤ru ve yerinde kullan›lmal›d›r. Halk›n ordusu yoksa hiç bir fleyi yok ise, en büyük özgürlük devrimci savafl ise, devrimci savafl için disiplin, özgürlük kadar gereklidir.
12-25 Mart 2004
22
30
Siyahlar›n ilk “ba¤›ms›z” devleti
HA‹T‹’DE “MODERN DARBE”
fiubat ay›nda seçilmifl Devlet Baflkan› Jean Bertrand Aristide karfl›t› ve eski diktatör Duvalier yandafllar›ndan oluflan isyanc›lar›n bafllatt›¤› darbe Aristide’nin kaç›r›lmas›yla sonuçland›. Bu k›sa haber, iflin içine ABD ve CIA girince emperyalizmin müdahelerine bir örnek oluflturuyor. Zira isyanc›lar›n ABD taraf›ndan desteklendi¤i, ABD’nin Latin Amerika’dan sorumlu müsteflar› Roger Noriega’n›n bütün kar›fl›kl›klar›n arkas›nda elinin bulundu¤u iddialar› (ki bu iddialar bizzat “durmaks›z›n yalan söyleyen” D›fliflleri Bakanl›¤›’n›n aç›klamalar›ndan derin kuflku duydu¤unu belirten ve “Bu asker üniformas› giymifl haydutlara ve ya¤mac›lara neden isyanc› deniyor anlam›yorum. Kendi hükümetimin aç›klamalar›ndan kuflkuluyum” diyen ABD Kongre üyeleri Charles Rangel ve Maxine Waters taraf›ndan da ifade ediliyor) Aristide’nin Güney Afrika Cumhuriyeti’nden yapt›¤› aç›klamayla netlik kazand›.
Aristide, telefonla görüfltü¤ü CNN sunucusu Lou Dobbs’a kendisinin Haiti’deki ABD güçlerince zorla ülkeden ç›kar›ld›¤›n› ve kaç›r›ld›¤›n› söyledi. Aristide “Haiti’de modern bir darbe” yap›ld›¤›n› ve kendisinin de “modern adam kaç›rma yöntemiyle” ülkeden ç›kar›ld›¤›n› söyledi. Aristide “28 fiubat Cumartesi günü ülkeyi terk etmem gerekti¤i söylendi. Benimle diplomatik bir k›l›f alt›nda konufltular. Ayr›ca askerler ve Amerikan ajanlar› da konufltu… Bana aç›kça ve düpedüz çat›flma bafllad›¤›nda binlerce insan›n ölece¤ini söylediler. Kan dökülmesini önlemek için baflka çarem kalmam›flt›. O yüzden bu yap›lana modern darbe ve modern kaç›rma diyorum” dedi. Tarihinde 30 darbe geçirmifl olan Haiti devleti, Frans›z sömürgesiyken 1804’te “ba¤›ms›zl›¤›n›” ilan eden siyahlar›n kurdu¤u ilk devlet olma özelli¤ini de tafl›yor. Ancak % 85’i iflsiz olan 8 milyonluk nüfusun büyük ço¤unlu¤u çok korkunç açl›k ve yoksulluk içinde yaflamlar›n› sürdürmeye çal›fl›yor. On y›llarca Haiti’de diktatörlük süren Jean Claude Duvalier 1986 y›l›nda halk›n isyan›yla devrildi¤inde Rahip Aristide ülkesine geri döndü. Halkç› söylemleriyle, yoksul halk›n deste¤ini kazanan Aristide, 1990’daki baflkanl›k seçimlerinden zaferle ç›kt›. 1991’de yine George Bush yönetimindeki ABD’nin deste¤iyle kendine karfl› bir darbe düzenlenince ABD’ye kaçt›. Ancak iç savafl›n ve katliamlar›n en üst boyuta ulaflt›¤› Haiti Clinton döneminde ABD taraf›ndan 1994’te iflgal edildi ve Aristide, baflkanl›k görevine iade edildi. ‹flte Aristide’nin halkç›
Hindistan Mahkemelerinde yoksul k yl lere l m cezas
Geçti¤imiz fiubat ay›nda 4 yoksul köylüye Hindistan Mahkemeleri taraf›ndan idam cezas› verildi. Bu köylülerden Veer Paswan, Krishna Mochi ve Nanhe Lal Mochi topraks›z Dalitler’ken Dharu Singh ise orta köylü bir aileden geliyor. Bu dört köylünün ölümle cezaland›r›lmas›na neden olan olaylar ise Hindistan’da s›kça yaflanan ve dalitler ve kabile üyelerine yönelik olarak uygulanan ölüm cezalar›ndan farkl› de¤il. Hindistan’›n k›rsal kesimlerinde toprak a¤alar›n›n özel silahl› güçleri yoksul, topraks›z köylüler üzerinde
katliamdan, tecavüze, kaç›rmalara, iflkenceye kadar vahfli uygulamalar›yla önemli bir bask› arac› olarak kullan›lmakta. Swarna Kurtulufl Cephesi, Sunlight Sena, Ranveer Sena vb. birçok suç çetesi, halk› terörize etmek; toprak ve daha iyi ücret talepli köylü hareketini bast›rmak üzere bu vahfli yöntemleri kullan›yorlar. Bu özel askeri güçler 1990’dan bu yana 1000 yoksul insan›n öldürüldü¤ü 200 korkunç katliam organize ettiler. Bu kifliler hiçbir mahkeme taraf›ndan ölümle cezaland›r›lmad›, hatta birçok olay için (58 kiflinin öldürüldü¤ü Bathe olay›nda oldu¤u
gibi) dava dahi aç›lmad›. Zaten birkaç y›ll›k hapis cezalar›na çarpt›r›lanlar ise kefaletle serbest b›rak›ld›. Köylülerin ölüm cezalar›yla yarg›land›klar› davalar ise bu özel silahl› güçlere karfl› gelifltirdikleri isyanlarla ilgili. Örne¤in bu tür bir çete olan Swana Kurtulufl Cephesi’nin 35 üye ve sempatizan› 1992 y›l›nda yüzlerce yoksul köylünün kat›ld›¤› kitlesel bir gösteri s›ras›nda öldürüldü. SKC, birçok bölgede yaklafl›k 100 köylüyü katleden feodal bir ordu. Bölge polisinin de direkt veya dolayl› deste¤ine sahip bu özel orduya karfl› köylüler kitlesel direnifl gösterdiklerinden dolay› ölüm cezas›yla yarg›lan›yorlar. Yine benzer bir olay bir baflka toprak a¤as› özel ordusu olan Sunlight Sena örgütü üyelerinin yoksul köylüler taraf›ndan öldürülmesiyle ilgili olarak yafland›. Gram Daksha Dal isimli suç çetesinin 14 katil ve tecavüzcü üyesinin köylüler taraf›ndan öldürülmesi de bir baflka olay. 4 ölüm cezas›n›n verildi¤i son olayla ilgili insan haklar› savunucusu avukatlar bir üst mahkemeye baflvurarak köylülerin yaflamlar›n› kurtarmak, bundan sonraki olaylar›n önünü kesmek ve Hindistan Hukuk Sisteminden ölüm cezas›n› kald›rtmak için mücadelelerini sürdürüyorlar.
söylemlerinin ard›ndan IMF’nin talimatlar›n›n uygulay›c›s› haline gelmesi de bu görev iadesi ile gerçekleflti. Ancak söz verdi¤i neoliberal politikalar›n uygulanmas›nda ABD emperyalizmi aç›s›ndan baflar›l› de¤ildi. SÖZDE MUHAL‹FLER K‹M? ILPS Genel Sekreterli¤inin, ABDCIA’in Haiti’de destekledi¤i darbeyi k›nayan aç›klamas›nda ABD’nin Aristide’yi devirmek için kulland›¤› kiflilere dikkat çekiliyor. Bu kifliler aras›nda Aristide’yi daha önce iktidar› b›rakmaya zorlayan, CIA taraf›ndan kurdurulan FRAPH (Haiti ‹lerleme ve Kalk›nma Cephesi)’nin ölüm çemberi üyeleri ve iflkencecileri bulunuyor. 1993’te siyasi eylemci Antoine Izmerym’in katledilmesinden sorumlu olarak ömür boyu hapis cezas›na çarpt›r›lm›fl bulunan eski Haiti subay› Lois Jodel Chamblain ve 1994’te bir katliama kar›flm›fl oldu¤u için ömür boyu hapse mahkum edilmifl olan Jean Pierre Baptiste FRAPH önderleri aras›nda. Yine son 4 y›l içinde üç darbe giriflimine liderlik eden ve Haiti ordusunda ABD’nin e¤itti¤i asker Guy Philippe de bu darbede yer ald›. Haiti’de yaflananlar›n Venezüella’da Chavez’e karfl› yap›lmaya çal›fl›lan ve geri tepen darbe giriflimi (ki bugünlerde Venezüella’da ayn› senaryo yeniden yaflama geçirilmeye çal›fl›l›yor), yine geçti¤imiz y›l Liberya’da yaflananlar›n benzerli¤i dikkat çekiyor. Bu ABD emperyalizminin dünya halklar›n›n kendi kaderlerini tayin hakk›n› hiçe sayarak onlar›n yaflamlar›n› direkt ilgilendiren konulara nas›l müdahale etti¤inin de bir göstergesi.
Çin’den ‘ABD insan haklar› ihlali’ raporu Çin yönetimi, ABD D›fliflleri Bakanl›¤› taraf›ndan yay›mlanan 2003 Uluslararas› ‹nsan Haklar› Raporu’na raporla yan›t verdi. Yay›mlanan tutanakla ABD’deki insan haklar› ihlalleri s›raland›. Tutanakta ABD’de cinayet, tecavüz, gasp ve h›rs›zl›k olaylar›ndaki art›fla dikkat çekildi. 11 Eylül’ün ard›ndan ülke güvenli¤i gerekçesiyle iletiflim özgürlü¤ünün ortadan kalkt›¤›, Irakla ilgili haberlerle ilgili sansür uyguland›¤› belirtildi. Tutanakta ayr›ca hapishane koflullar›n›n standartlar›n alt›nda oldu¤u da vurguland›. Çin Devlet Konseyi taraf›ndan yay›mlanan “ABD’nin ‹nsan Haklar› Tutana¤›”nda bu ülkedeki insan haklar› ihlalleri s›raland›. ‘SUÇLARDA ARTIfi VAR’ Çin yönetimi taraf›ndan 5 y›ld›r yay›mlanan tutanakta, “ABD’nin dünyan›n insan haklar› polisi gibi davrand›¤›” ifade edildi. Amerikan kaynaklar›ndan çeflitli istatistiklere ve olaylara yer verilen tutanakta, Amerikan Federal Araflt›rma Bürosu FBI’›n verilerine göre, 2002 y›l›nda ABD’de 11.9 milyon cinayet, tecavüz, gasp ve h›rs›zl›k olay› meydana geldi¤i hat›rlat›ld›. fiah›slara ait silah say›s›nda dünyada birinci s›rada olan ABD’de silahla ifllenen suçlar›n artt›¤›na iflaret edildi. ABD’de uyuflturucuyla ilgili suçlar›n ve alkol ba¤›ml›l›¤›n›n da artt›¤› bildirildi.
23
30
Aborjinlere Duvar: The Block Genç, bisikletinden f›rlad› ve öldü. Bu ölümden polisin sorumlu oldu¤u düflünüldü¤ü için gençler polise sald›rd›. Gençlik uzman› Green, iflsizlik, yoksulluk ve fliddetin yafland›¤› Aborjin bölgesi The Block’un minik bir Gazze fieridi haline geldi¤ini söyledi. “The Block” Sydney’in Harlem’i, flehrin merkezinde binalar toplulu¤u. ‹flsizlik, yoksulluk, alkol ve uyuflturucu, ev içi fliddet ba¤›ml›l›¤›, umutsuzluk, yaflama pamuk ipli¤iyle ba¤l› olma hali, her fley burada... The Block’da Aborjinler yafl›yor. The Block ve Aborjinler hafta bafl›nda, Gazze fieridi’ndeki görüntülerle yar›fl›rcas›na dünya bas›n›ndayd›. The Block sokaklar›, alevler içinde binalar, kaskl› ve coplu polislerle polise tafl ve Molotof kokteyl f›rlatan Aborjin gençleri... Genç bisikletten f›rlay›nca fiiddet asl›nda Aborjinlerin y›llard›r biriken çaresizliklerinin, afla¤›lanmalar›n›n, öfkelerinin, yok-
sulluklar›n›n, potansiyel suçlu gibi görülmelerinin, canlar›na yetmiflli¤inin ifadesi. Olaylar 17 yafl›ndaki bir Aborjin gencinin bisikletinden f›rlayarak çelik tellere çarp›p ölmesiyle bafllad›. Gencin, polis kovalad›¤› için bisikletinden f›rlad›¤› iddia edildi¤inden, bölgedeki gençler akflam olur olmaz arkadafllar›n›n ölümüne sebep olmakla suçlad›klar› polise sald›rmaya bafllad›lar. Green: Problemler esir ald› Bölgedeki gençlik görevlisi Richard Green, “Gençlerin can›na yetti” diyor. “Polisin tacizleri nedeniyle gençlerin sokakta yürümesini bile zorlaflt›. Elbette problemlerimiz var, her toplumda oldu¤u, olabilece¤i gibi. Ama, bu problemler bizi esir ald›. Minik bir Gazze fieridi buras›.” Aborjinler, The Block’da 1930’lardan bu yana yafl›yorlar. O zamanlar, Aborjinler hem ifl hem de ucuz bar›naklar bulduklar› bölgeye yerlefltiler. 1970’lere gelindi¤inde, yavafl yavafl ifl imkanlar› yok oldu, yoksul-
luk artt›. fiimdilerde yaflanan sokak çat›flmalar› da ilk o s›ralar yaflanmaya bafllad› The Block’ta... Mülkiyet Aborjinlere geçti... 1973’de ise, Avustralya’daki çok kültürlülük politikalar›n›n öncüsü, dönemin baflbakan› Gough Whitlam, Aborjin halk›n›n kendi kalk›nmas›na katk› amac›yla binalar›n mülkiyetini Aborjinlere verirken, iflletmesini de Aborjin konut flirketine devretti. Yine de sorunlar bitmedi; iflsizlik, yoksulluk, umutsuzluk k›s›r döngüsü bir türlü k›r›lamad›. Peki bu k›s›r döngü nas›l k›r›lacak? Buldozerlerle binalar›n y›k›l›p, içindekiler gözlerden ve gönüllerden uzak bir yere yerleflmesini savunanlara bile rastlan›yor. Öte yandan, The Block bölgesinde h›zl› bir yap›lanmayla birlikte toplumsal dokuda ciddi bir de¤iflim yaflan›yor. ‹flbirli¤i bekleniyor fiimdilerde, bölge orta ve üst gelir düzeyindekilerin yaflamaya bafllad›¤›, yo¤un güvenlik önlemlerinin al›nd›¤› lüks binalar›n aras›nda s›k›fl›p kalm›fl durumda. Binalar› y›karak toplumsal sorunlar› çözmekse mümkün de¤il. (Bianet)
Dünyadan Notlar EMPERYAL‹STLER ORTADO⁄U HAR‹TASINI YEN‹DEN Ç‹ZMEYE ÇALIfiIYOR Hileli bir seçimle iflbafl›na geldikten sonra, uzun süre üzerinde çal›fl›lm›fl sald›rganl›k politikalar›n› uygulaman›n zemini olarak 11 Eylül sald›r›lar›n› da “baflar›l›” bir flekilde kullanan ABD emperyalizmi (ve onun “neocon”lar ya da “flahinler” olarak tan›mlanan yönetimi) dünyan›n haritas›n› yeniden çizme çal›flmalar›nda –uygulanabilirli¤i bir yanaönemli bir ad›m atman›n haz›rl›klar›na girmifl durumda: Büyük Ortado¤u Projesi. Emperyalistlerin harita çizmede “ustal›¤›n›” en aç›ktan ve en özenlisinden Afrika haritas› göstermektedir. Hiçbir co¤rafik özelli¤i dikkate almaks›z›n cetvelle çizilmifl Afrika k›tas›n›n yoksul ülkeleri de bu yapay ve kanl› s›n›rlar›n içinde s›k›flt›r›lm›flt›r. Bugün Ortado¤u olarak adland›r›lan bölge ise, eskiden Bat›l› tarih ve co¤rafya bilginlerince Yak›n Do¤u olarak tan›mlan›yordu. Do¤uyu üç bölgeye ay›rma e¤ilimindeki bu anlay›fla göre, Akdeniz’den Basra Körfezine kadar uzanan ve Avrupa’ya en yak›n olan bölge Yak›n Do¤u, Basra Körfezinden Güneydo¤u Asya’ya kadar uzanan bölge Ortado¤u, buradan Pasifik Okyanusuna kadar olan bölge de Uzak Do¤uydu. 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl› öncesinde bu terminoloji eski keskinli¤ini yitirmeye bafllad› ve Ortado¤u terimi, M›s›r’daki ‹ngiliz komutanl›¤›na bu ad›n verilmesinden sonra yerleflti. Guardian gazetesi yazar› Brian Whitaker da bu kavram›n 1900 y›l›nda ilk kez ‹ngiliz istihbarat›ndan Thomas Gordon’un kulland›¤›n› ancak onun tan›mlad›¤› bölgenin yaln›zca ‹ran ve Afganistan’dan ibaret oldu¤unu belirlemifl. Bu tarihi ve co¤rafi bilgilerden ne ç›kar›yoruz? Dünyadaki siyasal duruma ba¤l› olarak de¤iflen Ortado¤u kapsam› Whita-
ker’›n ifadesiyle “kendi ad›na bir bölge olma özelli¤i tafl›maktan çok yabanc›lar›n politikalar›na göre oluflturulan ve onlar›n stratejik ç›karlar›na uygun olarak flekli de¤iflen bir kavram.” ‹flte “yabanc›lar” bugün bir kez daha “stratejik ç›karlar›na” uygun olarak Ortado¤u’nun fleklini de¤ifltirmek istiyor. Büyük Ortado¤u Projesini yaflama geçirmek amac›yla ABD emperyalizmi yo¤un bir kampanya bafllatt›. ABD D›fliflleri Bakan yard›mc›lar›ndan Marc Grossman Projeyi anlatmak için ülke ülke gezerken, W. Bush Almanya Baflbakan› Schröder’i ikna etmek için a¤›rl›yor, Rusya baflbakan› Putin’le görüflme yap›yor. Bunun yan›nda medya haberleriyle, köfle yaz›lar›yla Proje pompalan›yor. Ancak bu ön görüflmelerin esas flekillenece¤i yer ise Projenin siyasi platformu olarak ABD-AB Zirvesi, ekonomik platformda tart›fl›laca¤› Amerika’da Sealand’de Haziran ay›nda yap›lacak G-8 Zirvesi ve askeri aya¤›n›n görüflülece¤i ‹stanbul’da Haziran sonunda gerçekleflecek NATO Zirvesi olacak. “Demokratikleflme, Liberalleflme, Modernleflme” mi, Enerji Kaynaklar› m›? ABD, ak›llara durgunluk verecek bir pervas›zl›kla bu all› pullu Projesiyle gerici yönetimler alt›nda, yoksulluk içinde yaflayan halklara “demokrasi” götürece¤ini iddia ediyor. Bir süredir bu söylemi pek kullanmayarak daha çok Afganistan ve Irak’› “terörizmle savaflarak” iflgal eden, ya¤malayan ABD emperyalizmi bugün yine halklar›n karfl›s›na “demokratikleflme ve modernleflmeye” sar›l›yor. “Arap Beflerî Kalk›nma Raporuna” göre Arap Birli¤ine üye 22 ülkenin toplam Gayr› Safi Milli has›las›n›n ‹spanya’n›nkinden az oldu¤u, yüzde 40’›n›n okuma yazma
12-25 Mart 2004 SLOVAKYA’DA Ç‹NGENELER‹N ‹SYANI
1 May›s’ta Avrupa Birli¤i’ne girmeye haz›rlanan Slovakya’da çingeneler ayakland›. ‹flsizlik yard›mlar›n›n kesilmesini protesto eden gruplara sald›ran devlet güçleri aras›nda yaflanan çat›flmalarda çok say›da kifli yaralan›rken, onlarca çingene de tutukland›. Slovakya hükümetinin bu karar›n›n ard›ndan bölgeye 2 binden fazla asker ve özel komanda sevkedildi. Çat›flmalar özellikle Trebisov kasabas›nda yo¤unlafl›rken ülkede 1990’lardaki rejim de¤iflikli¤inden bu yana ilk kez sivil gösteriler bu kadar fliddetli önlemler al›narak bast›r›lmaya çal›fl›l›yor. Slovakya çingenelerinin sivil örgütü olan ve k›saca ROI olarak adland›r›lan kuruluflun sözcüsü, Slovakya’daki krizin iç savafla dönüflebilece¤ini ifade etti. Durumun kontrolden ç›kmas› üzerine Çingene kurulufllar› yapacaklar› kitlesel mitingleri iptal etti; ancak kurulufllar›n bu tavr› yoksul ve iflsiz çingeneleri durduramad› ve gösteriler devam etti.
bilmedi¤i, kad›nlar›n parlamentodaki temsil oran›n›n %5.3 oldu¤u, gençlerin % 51’inin d›flar›ya göç etmek istedi¤i; yani yoksulluk, iflsizlik, e¤itimsizlik sarmal›nda yaflam mücadelesi veren Ortado¤u halklar›na ABD’nin lütuflar› “serbest seçimler düzenlenmesi, e¤itimde reforma gidilmesi, ifade özgürlü¤ünün sa¤lanmas›, sivil topluma destek verilmesi, kad›nlar›n e¤itilmesi ve hem toplum hem de siyasi hayattaki kat›l›m›n art›r›lmas›, ekonomik alanda Dünya Ticaret Örgütü’ne kat›l›mlar›n›n kolaylaflt›r›lmas›, güvenlik anlaflmalar›n›n yap›lmas›, Bat› ile iliflkilerin güçlendirilmesi ve dini kurumlar›n rollerinin k›s›tlanmas›” olarak s›ralan›yor. Tüm bunlar›n gerçekleflmesi ya da gerçekleflmemesi noktas›ndaki tart›flma bir yana “Bat› tipi demokrasinin” yollar›n› döflemenin ad›mlar› olan tüm bu vaatler, bölge halklar›n›n “modern tarzda kölelefltirilmesinden” baflkaca bir anlam tafl›m›yor. Ama bundan da öncelikli ve Projenin temelini oluflturan olgu, çizilmeye çal›fl›lan bölgenin s›n›rlar› içinde, dünya petrol kaynaklar›n›n % 80’ini bar›nd›rmas› gerçekli¤i. Ve ABD’nin toplam petrol ihtiyac›n›n % 11’ini bölgeden karfl›lamas›n›n yan›nda, Avrupa’n›n % 27’sini ‹ran’dan, Japonya’n›n % 75’ini Basra Körfezinden, Çin’in % 40’›n› bölgeden karfl›l›yor olmas› emperyalistler aras› rekabet ve çat›flma aç›s›ndan önemli bir bölge haline getiriyor Ortado¤u’yu. Yani enerji kaynaklar›n›n paylafl›m›n›n üzerinden Ortado¤u halklar›n›n “talim ve terbiyesi” projesi yaflama geçirilmeye çal›fl›l›yor. Ortado¤u halklar› projeye izin vermeyecektir Afganistan ve Irak’tan yeterince dersini alan ABD emperyalizmi bu kez Ortado¤u halklar›n›n karfl›s›na çok uluslu güçlerle ç›kmay› planl›yor. Bu halklar aç›s›ndan ABD emperyalizminin imzas›n› tafl›yan her fleyin sald›r› niteli¤i tafl›d›¤› ve karfl›s›nda direnifle geçece¤i y›llard›r Filistin ve bugün Afganistan ve Irak örneklerinde aç›kça görülmekte-
dir. Bunun Birleflmifl Milletler “güvencesiyle” veya NATO gücüyle gerçeklefltirilecek olmas› da fazla bir önem arz etmiyor. Zira Projenin patentinin adresi gayet net olarak ortadad›r. Bunun yan›nda bu iki örnekten al›nan bir di¤er önemli ders de ABD’nin teknolojik, ekonomik vs. anlamdaki “süpergücü”nün bu iki yoksul ülke halklar› karfl›s›nda çaresiz duruma düflmesidir. Ve ABD art›k ne askeri ne ekonomik ne de siyasi olarak bu “yükleri” dahi tek bafl›na karfl›layamamaktad›r. Her f›rsatta kaplanl›¤›n›n propagandas› yap›lan ABD emperyalizminin halklar karfl›s›nda ka¤›ttan oluflu da böylece bir kez daha teyit edilmifltir. Kuflkusuz bu emperyalist projeyi durduracak olan Ortado¤u halklar›n›n kendisidir, mücadelesidir; ancak Arap ülkelerinin yönetimindeki, emperyalizmin iflbirlikçisi ve uflaklar› olan gerici iktidarlar da projeye mesafeli yaklaflmakta ve özellikle kendilerinin görüfllerinin al›nmamas›ndan kaynakl› ciddi kayg›lar duymaktad›rlar. Zira ABD için bu yönetimler, büyük stratejik hedefleri aç›s›ndan hantal ve önemli oranda ifle yaramaz haldedir. Üstelik de halklar›n›n deste¤ini ve güvenini özellikle Irak sürecinde ald›klar› ABD yanl›s› tav›rlardan kaynakl› büyük oranda kaybetmifl, zay›flam›fl bu gerici iktidarlara karfl› muhalefetin yükseldi¤i süreçte bu Projenin gündeme gelmesi de dikkat çekicidir. Ancak bu konu ayr› bir gündem olarak incelenmeyi hak ediyor. Zira ABD, bu ülke yönetimlerine karfl› geliflen muhalefeti stratejik hedefleri için kullanmay› planlad›¤›n› aç›kça deklare ediyor. Son söz olarak tekrarlamakta fayda var ki; ABD ne yaln›z bafl›na ne de yan›na müttefik, iflbirlikçi ya da uflaklar›n› alarak fark etmez, Ortado¤u’da gerçeklefltirmeye çal›flaca¤› Projelerini Ortado¤u halklar› f›rlat›p bir kenara atacakt›r. Kas›m ay›nda yap›lacak Baflkanl›k seçimlerinden önce halk›na bir arma¤an vermek isteyen W. Bush’un bu arzusu ve hayali de sönüp gidecektir.
30
24
12-25 Mart 2004
“Do¤rular›na tutkuyla ba¤l›yd›lar”
16 Mart 1983 tarihinde Sivas ta g zalt na al narak bir g n sonra i kencede katledilen Niyazi G ndo du nun karde iyle yapt m z s yle iyi yay nl yoruz. - Bize Niyazi Gündo¤du’yu anlat›r m›s›n›z, nas›l bir insand›? - Abim Niyazi Gündo¤du, tüm yaflam› boyunca çevresinde sevilen, alçakgönüllü, dürüst, onurlu, inançlar›na ve mücadelesine ba¤l›, kararl› bir insand›. Öylesine ki ölümünün ard›ndan görüfltü¤üm dostlar› bu niteliklerinden dolay› peygamberlere inansam onu peygamber olarak kabul ederdim diyorlard›. - Mücadelesiyle tan›flmas› nas›l oldu anlat›r m›s›n›z? - Mücadeleyle 1975-1976 y›llar› aras›nda ‹stanbul’da tan›flt›. Çal›flt›¤› iflyerindeki arkadafllar›ndan, -ki bunlardan biri de Süleyman Cihan’d›etkilendi. K›sa zamanda demokratik kitle hareketlerinin ve ö¤renci hareketlerinin aktif üyesi haline geldi. 1977 y›l›nda Okmeydan› Kültür ve Dayan›flma Derne¤inin kurulmas›nda aktif rol ald› ve derne¤in baflkanl›¤›na seçildi. Dernek k›sa zamanda
bölge halk›n›n u¤rak yeri haline geldi. Dernekte tiyatro, saz, folklor kurslar› ve etkinlikleri, üniversiteye haz›rl›k e¤itim programlar› uygulan›yordu. Hatta belli günlerde doktor ve hemflirelerin kat›ld›¤› ücretsiz sa¤l›k hizmetleri verilmeye baflland›. Bu geliflmeler yöre halk›n›n ilgisini çekmesiyle birlikte siyasi iktidarlar›n da dikkatini çekti. Derne¤in bu olumlu çal›flmalar› devam ederken bas›l›p kapat›ld›. Dernekte bir kiflinin üzerinde tabanca bulunmas› bahane edilerek dernekte bulunan herkes tutukland›. Abim de bunlar›n içerisindeydi. Yaklafl›k 4 ay tutuklu kald›. - fiehit oldu¤u haberini nas›l ald›n›z? - 12 Eylül darbesinden sonra abim askere gitti. Askerde ve askerden döndükten sonra devaml› takip alt›ndayd›. Evde oldu¤u bir gün Sivas polisi taraf›ndan gözalt›na al›n›yor, tutuklanmas›ndan iki gün sonra yani 16
Mart 1983 tarihinde babam abimi sormaya gitmifl ve babama o¤lunun intihar etti¤ini söylüyorlar. Gerçekte abim birçok kez di¤er alanlarda oldu¤u gibi iflkenceler sonucu katledilmifltir. Açt›¤›m›z davalar›n takipçisi olmam›za ra¤men davalar her zaman oldu¤u gibi birkaç polisin dikkatsizli¤i(!) sonucu intihar olarak nitelendirildi. - Abinizin yaflant›n›zda iz b›rakan bir an›s› varsa anlat›r m›s›n›z? - Abim daha küçük yafllarda iken paylafl›ma ve dostlu¤a büyük önem verirdi. ‹lkokul ça¤lar›nda iken, abim k›fl›n düflmüfl ve kolunu k›rm›flt›. Ziyaretçileri o günün koflullar›nda kendisine kuru üzüm, kuru incir ve fleker getiriyorlard›. O zamanlar köylerde bu tür yemifller bize kolay kolay ulaflmayan arma¤anlard›. Abim yatakta k›r›k kolla yatarken benden su istemiflti, ben de ona e¤er bana kuru üzüm verirsen sana su getiririm demifltim. O da bunun üzerine yast›¤›n›n alt›ndaki ç›k›n›n› ç›kar›p içindekilerle birlikte bana uzatt›. Kendisine gelen her fleyi bana veriyordu. Onun bu fedakarl›¤› beni çok utand›rm›flt›. Ve bütün yaflam› boyunca bu fedakarl›¤› ve alçakgönüllülü¤ü devam etti. - Bir flehit yak›n› olarak abinizin mücadelesini nas›l de¤erlendiriyorsunuz? - Yaflamlar›n ve ölümlerin en güzeli, insanlar›n inançlar›yla yaflay›p ve inançlar›yla ölmesidir. Bir inanç için ölmek gerçekten büyük bir olayd›r. Bu insan›n yaflam›n› da büyütür. O dönemde abimle birlikte siyasi mücadele içinde bulunan arkadafllar› inançlar›na ve do¤rular›na tutkuyla ba¤l›yd›lar. Bu ba¤l›l›k körü körüne bir ba¤l›l›k de¤ildi. Günler geceler boyunca okuyor, inceliyor ve tart›fl›yorlard›. Dünyan›n neresinde iyiye, do¤ruya bir yönelme var idiyse onlar›n gündemindeydi. Ufuklar› oldukça genifl, bilimden sanata, siyasetten felsefeye her alanda düflünüyor, tart›fl›yor ve kendilerini gelifltiriyorlard›. ‹flçi ve ö¤renci gençli¤in içinde yer al›p onlardan ö¤renip onlara önderlik yap›yorlard›.
KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER Ahmet Muharrem Çiçek: Elaz›¤ Karakoçan do¤umludur. Çapa T›p Fakültesi ö¤rencisiyken anti-faflist mücadele içinde yer al›r. T‹KKO ‹stanbul Bölgesi gerilla komutan› iken, fiehremini’de girdi¤i çat›flmada flehit düflmüfltür. Son mermisine kadar düflmanla difle difl çat›flarak direnmenin onurunu tafl›yanlardan olmufltur. Mermisi bittikten sonra düflman›n eline hiçbir de¤erin geçmemesi için silah›n› parçalam›flt›r. Bu tavr›yla yoldafllar›na parti de¤erlerinin korunmas› ve düflmana teslim edilmemesi konusunda önemli bir gelenek b›rakarak simgeleflmifltir. Mustafa Akdal: 19 Mart 1982’de Almanya’da geçirdi¤i trafik kazas›nda flehit düflmüfltür. H›d›r Y›ld›z: 1968 Dersim Hozat Amutka köyü do¤umludur. Çocuk yafllarda tan›flt›¤› Partizanlara kat›lma iste¤i 17 yafl›nda gerçekleflir. Düflman pususuna düfltü¤ünde çat›fl›rken yaral› ele geçer. Ondan bilgi alamayan düflman taraf›ndan kurfluna dizilerek flehit düfler. Ölüm Orucu fiehitleri: Tuncay Y›ld›r›m 21 Mart 2002’de (DHKP-C), Yusuf Arac› 26 Mart 2003’de (DHKPC), Yeter Güzel 10 Mart 2002’de (TKP(ML)), Do¤an Tokmak 16 Mart 2002’de (DHKP-C), Cengiz Soydafl 21 Mart 2001’de (DHKP-C) flehit düfltüler. Ömür Karamollao¤lu: 1955 Malatya Akçada¤ do¤umludur. AST’da oyuncu olarak çal›fl›r. THKP-C-HDÖ Ankara Bölge Yöneticili¤ine atand›ktan sonra 24 Mart 1977’de bir bomban›n patlamas› sonucu flehit düfltü. Seyit Konuk: Tokat Merkeze ba¤l› Dive köyündendir. 12 Eylül AFC’si sonras› ‹brahim Ethem Coflkun ve Necati Vardar’la birlikte dara¤ac›na korkusuzca yürüyenlerden olmufllard›r.(TKEP-L) Hasan Ocak: MLKP-K’n›n Kongre delegesi ve kurucu üyesi olan Hasan Ocak, iflkencecilerin eline düfltü¤ünde ‘ser verip s›r vermeme’ ilkesine ba¤l› kalm›flt›r, y›llarca gizli bas›m görevi yürütmüfltür. 21 Mart 1995’te iflkencecilerin eline geçmifltir tekrar, ve gene bafl› dik ç›km›flt›r iflkencelerden. Acizleflen düflman çareyi onu katletmekte bulmufltur. Aylar süren onu bulma ve hesap sorma kampanyas› sonras› 17 May›s 1995’te kimsesizler mezarl›¤›nda bulunmufltur. Mazlum Do¤an: 1958 Dersim Mazgirt do¤umludur. 1978’de PKK’nin Kurulufl Kongresi’ne kat›larak Merkez Komitesine seçilmifltir. Viranflehir’de tutsak düflmüfl, boyun e¤memifl götürüldü¤ü Diyarbak›r zindan›nda direngen duruflundan vazgeçmemifltir. 21 Mart 1982 günü bedenini Newroz ateflinin içine katarak teslimiyete, ihanete ve y›lg›nl›¤a vurulan büyük bir darbe olmufl, direniflin temsilcilerinden biri olarak öümsüzleflmifltir.
30
25
GÖ⁄ÜN FETH‹NE ÇIKANLAR:
PAR‹S KOMÜNCÜLER‹… Paris Komünü ile ilgili Çin’de yay›nlanan bir afifl
Paris komünü, tarihteki ilk poletarya iktidar›d›r. Komüncüler Karl Marks’›n deyimiyle ‘gö¤ün fethine’ ç›km›fllard›. 18 Mart 1871 günü iktidara bir devrimle el koyan Paris proletaryas›, sokak sokak duvar duvar özgürlü¤ü ve adaleti iflledi¤i iktidar›n› May›s sonuna kadar sürdürdü, 72 günlük k›sa gözüken ama kitlelerde ‘düflün gerçekleflebilece¤i’ inanc›n› kuvvetlendiren tarihsel bir öneme sahipti. ‹flçi s›n›f›n›n bu ilk iktidar giriflimi, her ‘ilk gibi k›sa sürdü’ ama her ilk gibi de etkisi büyük oldu. Ekim devriminin lideri Lenin ve önde gelen bolflevikler ise, her zaman Paris Komününden etkilendiklerini belirtmifllerdir. Paris komünü bir ‘aya¤a kalk›fl’d›r. Komün yönetimi (Ulusal Muhaf›z Merkez Komitesi) 5 Nisan 1871 tarihli bildirgesinde ‘dünyaya yeni bir ruh vermek istiyoruz’ diye yazm›flt›. 19. yüzy›l›n Parisli iflçilerinin dünyaya vermek istedikleri bu ruh, 20. yüzy›lda, rus steplerinde ve Çin bozk›rlar›nda vücut buldu. 1871’de Avrupa’n›n göbe¤inde Paris’e s›k›flan Komün, çok de¤il 80 y›l sonra, dünyanan üçte birini etkisi alt›na alabildi. Komünün gelece¤e uzanan gücü budur. Tüm dünyan›n emekçilerinin ortak marfl› ‘enternasyonal’ Komün’den do¤mufl, katliamdan
kurtulan bir Komüncü olan Eugene Pottier taraf›ndan 1871 Temmuz’unda yaz›lm›flt›r: “Bu kavga en sonuncu kavgam›zd›r art›k/ Enternasyonalle kurtulur insanl›k” bir iflçinin kaleminden ç›kan bu dizelerde müthifl bir tarih bilinci vard›r. Bu s›n›fsal bilinç on y›llar öncesinden insanl›¤›n kurtulufl yolunun görülebilmesini sa¤lam›flt›r.1871 Paris Komünü bir bafllang›çt›r, ama son kavgan›n bafllang›c›… Dünyadaki bütün haks›z savafllar› ortadan kald›racak savaflt›r s›n›f savafl›. 5 bin y›ll›k s›n›fl› toplum tarihinin, bütün ezilenlerinin, bütün emekçilerininin ad›na hayk›rmaktad›r Komüncü Pottier. “En sonuncu kavga” hala sürüyor, insanl›¤›n s›n›flara bölünmüfllü¤ünden ve sömürüden kaynaklanan bütün kavgalara son vermek için. Bilimsel sosyalizmin kurucular› Karl Marks ve Friedrich Engels “son tahlilde” diye yazm›fllard›r, “Biz sadece flunu bulduk: Devrimi iflçi s›n›f› yapacakt›r.” Adalet, eflitlik, özgürlük gibi büyük ideallerine insanl›k, ancak iflçi s›n›f› önderli¤inde kavuflabilir. Onlar› öncüllerinden, o büyük burjuva filozoflar›ndan, iktisatç›lar›ndan ay›ran da budur: Kurtuluflun manivelas›n›n keflfi: Ancak iflçi s›n›f› önderli¤iyle kurtulur insanl›k. Karl Marks Fransa’da ‹ç Savafl kitab›nda
12-25 Mart 2004 Komün’ü flöyle anlat›yor: "Komün Frans›z toplumunun bütün sa¤l›kl› ö¤elerinin temsili, dolay›s›yla da gerçek ulusal hükümet oldu¤u kadar, ayn› zamanda da, eme¤in özgürlü¤üne kavuflmas›n›n cüretli savaflç›s›d›r ve sözün tam anlam›yla enternasyonaldir. ‹ki Frans›z ilini Almaya’ya ilhak etmifl olan Prusya ordusunun gözünün önünde Komünde bütün dünyan›n emekçilerini Fransa’ya ilhak ediyordu. Komünün ald›¤› en büyük toplumsal karar; kendi öz varl›¤› ve eylemi olmufltur. Belli konulardaki öteki kararlar›, yaln›z halk için halk›n yönetimini gösterir. F›r›n iflçilerinin gece çal›flmas›n›n yasaklanmas›, patronlar›n iflçilerden çeflitli bahanelerle ceza kesmelerinin yasaklanmas› bunlar›n bafll›calar›ndand›r… Bir baflka tedbir de sahipleri ortadan kaybolan ya da ifli tatil etmeyi do¤ru bulan bütün sermayedarlar›n atölye ve imalathanelerinin zarar›n›n gidirilmesi kayd›yla ve geçici olarak, iflçi derneklerine devri olmufltur" diyordu. ‹flte 1871 Paris Komüncüleri, Marks ve Engels’in 1848’de kaleme ald›klar› “Komünist Parti Manifestosu’nda yazd›klar› bu tezi kan›tlam›fllard›r. Paris Komünü ‘burjuvazinin devrimci barutunun tükendi¤i, devrimci at›l›mlar›n ancak iflçi s›n›f›ndan gelebilece¤i’ tezini, bir tez olmaktan ç›karm›fl, kan›tlanm›fl bir kurum yapm›flt›r. 1871’de Frans›z burjuvazisi, can düflman› Alman burjuvazisiyle (savafl halinde olmas›na karfl›n) anlaflarak kendi halk›n› k›y›ma u¤ratm›flt›r. Bu, burjuva devrimcili¤inin sonudur, burjuvazinin yurtseverli¤inin de sonudur. Art›k devrimcilik de yurtseverlik de iflçi s›n›f›n›n omuzlar›ndad›r. 72 günlük Paris Komünü prati¤inin derslerini derinlemesine inceleyen Marks ve Engels, “Manifesto”daki ilk de¤ifliklikleri bu noktada yapm›fllard›r. Komün, görüldü¤ü gibi devrimcilik (parçalamak) ile reformculuk (devralmak) aras›ndaki çizgiyi de netlefltirmifltir. Büyük teoriler böyle büyük pratiklerden ç›kmaktad›r. 132 y›l önce gö¤ü fethetmeye ç›kan Paris Komüncülerine, bu fethin günümüzdeki öncü kuvvetlerinden olan Türkiye iflçi s›n›f›ndan ve onun örgütlü gücü olan Proletarya Partisi’nden “dünyaya yeni bir ruh vermenin” sonsuz kararl›l›¤›yla bin selam!
GAZ‹ HALKI TEK YUMRUK, TEK YÜREK! Gazi katliam›; faflizmin her zaman baflvurdu¤u yöntemlerden biri olarak, ülkemiz topraklar›nda yans›ma bulan halk› sindirme, bast›rma yöntemi olarak tarihe yaz›ld›. Tarihe düflülen her not gibi; bask› z›tt› olan direnifli de yazd›rd› tarih sayfalar›na. Sistemin her türlü oyununa bask› ve zulmüne karfl›, Gazi halk› tek yumruk tek yürek olarak karfl› durmufltur. Gazi katliam› ilk olarak 12 Mart 1995 akflam› 20:30 s›ralar›nda Gazi Mahallesi ‹smet Pafla Caddesi üzerinde bulunan Yavuz Kardefller, Dostlar, Cihan ve Do¤u K›raathanelerinin otomatik silahlarla taranmas›yla bafllad›. Kurflunlara ilk hedef olan 67 yafl›ndaki Halil Kaya’yd›. Ard›ndan gasp ettikleri taksinin floförü Mesut Efe de vahflice katledildi. Bu sald›r›lar›n ard›ndan Gazi halk› sokaklara döküldü. Devrimci demokrat insanlar›n gitti¤i bu kahveleri sivil faflistlerine taratarak olay› mezhep çat›flmas› olarak göstermeye çal›flan devletin amac› emekçi halka gözda¤› vererek örgütlenmelerin önüne geçmekti. Yine “korku” denilen en sinsi düflman› kitlelerin bilincine kaz›mak, bu yolla harekete geçmelerini engellemekti sahneye konulan… ancak Gazi halk› katliama karfl› direniflteydi. Kurulan devrimci eylem birlikleri buradan di¤er mahallelere yay›ld›. Okmeydan›, Nurtepe, Güzeltepe, Alibeyköy, Ümraniye 1 May›s halk› yakt›klar› direnifl meflaleleriyle Gazi halk›yla omuz
omuzayd›. Gazi ve Ümraniye’de Halil Kaya, Reis Kopal, Fadime Bingöl, Sezgin Engin, Ali Y›ld›r›m, Zeynep Poyraz, Mümtaz Kaya, Dilek Sevinç, Fevzi Tunç, Hakan Sel, Mesut Efe, Hüseyin Bilal, Hasan Gürgen, Dinçer Y›lmaz, Hasan Ersürer, fiefika Sevi, Güllü Altunba¤, Mehmet Gündüz, Genco Demir, ‹smihan Yüksel, Hasan Puyan, ‹smail Baltac›, Hakan Çabuk flehit düfltü. Hakan Çabuk’u hastaneye yetifltirmeye çal›flan Yaflar Ayd›n ise dönüflte trafik kazas›nda yaflam›n› yitirdi. Gazi katliam›n›n tan›klar› flunlar› söylüyordu: "Bu kesinlikle önceden planl›. Çünkü 15-20 gün önce benim arkadafl›m›n yak›nlar› mahalleden gözalt›na al›nm›flt›. Gözalt› s›ras›nda polisin biri onlara karfl› ‘siz gülün bakal›m, yak›nda ‹smetpafla caddesi kan gölüne çevrilecek, o zaman göreceksiniz’ demifl. Ve bu olayda polisin sald›r›y› yapanlarla iflbirli¤inde oldu¤u kesin…"(Güleser K›rm›z›kaya) "Çat›flmalar olurken benim gördü¤üm fluydu.herkes tek yürekti. Belki bu olaylar› hiç görmeyenler vard› ço¤unlukta. Ama o gün bunlar› düflünen yok. Yan›m›zda ölenler de oldu mesela, yaralanan da oldu… herkes devleti, yasay› filan bir kenara b›rakm›flt›. Mesela soka¤a ç›kma yasa¤›n› dinlemedik. Dinlesek bu bize yak›flmazd›.. onlar devletse bizde halk›z…"30 yafl›nda konfeksiyon iflçisi bir kad›n.
23 yafl›ndaki bir konfeksiyon iflçisi anlat›yor: "Ben taranan kahvehanelerin aras›nda kalan bir birahanede oturuyordum. Silah seslerini duyunca kendimizi yere att›k. Ortal›k kar›flt›. Yaral›lar› hastaneye tafl›mak için telafl vard›. Bir taraftan da polis ortada görünmüyordu. Her zaman kahveleri basan, bafl›m›zdan eksik olmayan polis bu defa 25 dakika geçti¤i halde gelmemiflti. Araçlar›nda karakola do¤ru kaçt›¤›n› söylediler. Belliki bu tarama polisin ifli, ya da sald›r›y› kesin bildi¤i belli. Ben bu sald›r›y› MHP’lilerin de bildi¤ini düflünüyorum. Çünkü onlar›n Köfle dura¤›na tak›ld›¤› birkaç yer gündüz kapal› oldu¤u için dikkatimi çekmiflti" diyordu. Gazi davas›, y›llarca çeflitli illerde sürdürüldü. Ve befl y›l sonra 2000 y›l› Mart ay›nda karar ç›kt›. 18 polis beraat etti. Tek tutuklu san›k Adem Albayrak da tutukluluk süresi göz önüne al›narak yeni cinayetler için d›flar›ya sal›verildi. 1995’te Gazi’de katliama baflvuran devlet, bugün Gazi halk›n› uyuflturucuyla, kumarla, çeteleflmeyle yozlaflt›rmaya çal›flarak kendi öz kültüründen, direngen kimli¤inden uzaklaflt›rmak istiyor. Devletin tüm sald›r›lar›na oldu¤u gibi, bu yozlaflt›rma sald›r›s›na da Gazi halk›n›n tepkisi tek yumruk, tek yürek olmak, kimli¤ine sahip ç›kmakt›r.
GÜN’DE DÜN ... 14 Mart 1983. Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin kurulmas›n› öngören yasa tasar›s› Dan›flma Meclisi’nde kabul edildi. Tasar›ya göre 8 ilde DGM kuruldu. 1988. Cumhuriyet gazetesinde yay›mlanan bir araflt›rmada Türkiye’de her 32 kifliden birinin devlet taraf›ndan fifllenmifl oldu¤u belirtildi. M‹T ve Emniyet Genel Müdürlü¤ü’nün fiflledi¤i kiflilerin 1,7 milyona ulaflt›¤› bildirildi. 2000. Greenpeace, y›llard›r çevre kirlili¤i konusunda mücadele etti¤i uluslararas› kurulufllardan Shell petrol flirketine ortak oldu. 1883. Bilimsel sosyalizmin kurucusu Karl Marks Londra’da yaflam›n› yitirdi. 15 Mart: 1995. ‹stanbul’un Ümraniye ilçesinin eski ad› 1 May›s olan Mustafa Kemal mahallesinde, 13 Mart günü Gazi mahallesinde polisin atefl açmas› sonucu 15 kiflinin ölmesini protesto gösterisi yap›ld›. Gösteriyi engelleyemeyen polis, göstericileri atefl açarak durdurmaya çal›fl›nca ç›kan çat›flmada 4 kifli öldü, 20’den fazla kifli yaraland›. ‹stanbul Valili¤i Ümraniye’de soka¤a ç›kma yasa¤› ilan etti. 16 Mart 1978. 23 y›l önce 16 Mart günü ö¤le saatlerinde ‹stanbul Üniversitesi’nden ç›kan kalabal›k bir solcu ö¤renci grubunun üzerine bomba at›ld›, 7 ö¤renci öldü, 31’i a¤›r olmak üzere 100’den fazla kifli yaraland›. Ölen ö¤rencilerin adlar› flöyle: Cemil Sönmez, Baki Ekiz, Hatice Özen, Hamit Ak›l, A. Turan Ören, Murat Kurt, Abdullah fiimflek. 1988. Halepçe’de Kürtlere karfl› kimyasal gaz kullanan Irak devleti 5000 Kürt’ü katletti, 6 bin kifli sakat kald›. 19 Mart 1965. Merzifon’un Çeltek Linyit ‹flletmesi’ndeki grizu patlamas›nda 69 iflçi öldü, 58 iflçi yaraland›. Ayn› gün, Endonezya bütün yabanc› petrol flirketlerini millilefltirdi. 20 Mart 1933. Nazilerin ilk toplama kamp› Münih yak›nlar›nda aç›ld›. 23 Mart 2001. NATO, Kosova savafl›nda “seyreltilmifl uranyum” mermisi kulland›¤›n› itiraf etti. 25 Mart 1807. ‹ngiltere Parlamentosu köle ticaretini yasaklad›. 1960. Güney Afrika’da Johannesburg’da tüm siyah politik örgütler feshedildi. 1988. ‹stanbul’daki Metris Askeri Hapishanesi’nden 29 tutuklu ve hükümlü firar etti. 26 Mart 1942. Naziler Yahudileri Polonya’daki Auschwitz kamp›na götürmeye bafllad›. 1995. Yozgat Sorgun’da özel bir flirkete ait kömür oca¤›nda grizu patlamas› sonucu 37 iflçi öldü, 10 iflçi yaraland›.
12-25 Mart 2004
26
30
Töreler bir can daha ald› Bu kez töreler 22 yafl›ndaki Güldünya Tören’in yaflam›na son verdi. Olay›n di¤er töre cinayetlerinden pek bir fark› yok. Tecavüze u¤rayan, hamile kalan hatta tecavüzcüsüne kuma gitmeyi de kabul eden ancak törelerden kurtulamayan bir kad›n. ‹stanbul’da yan›nda kalmas› için gönderildi¤i akrabas›n›n yan›nda kurflunland› ama s›k›lan kurflunlar onu öldürmeye yetmedi. Hastaneye kald›r›lan Güldünya bu kez de hastanede kurflunlara hedef oldu. A¤abeyleri ilk seferde “baflaramad›klar›” ifllerini “yar›m b›rakmadan” hastanede tamamlam›fl oldular. Gazetelerde ç›kan haberlerde “Öfkenin böylesi”, “‹ntikam›n böylesi” diye manfletler at›ld›. Bir yandan 21. yüzy›lda oldu¤umuz söylenip, “AB’ye girece¤iz”, “demokratiklefliyoruz” safsatalar›na halk› inand›rmaya çal›flan bir yandan da art›k neredeyse s›radan, do¤al bir hale gelen töre cinayetleri ve devletin bu cinayetlere karfl› tutumu… Bu olay bir kez daha gösterdi TC’nin ne kadar demokratik-
leflti¤ini ve kad›n haklar›na karfl› ne kadar duyarl› oldu¤unu. Kendisi tecavüzcü, kendisi katil, kendisinin elleri kanl› bir devletten baflka birfley beklemek de olmazd› herhalde. Hala tart›fl›lan TCK’s› ve kendi haklar› için DKÖ’lerde çal›flan kad›nlara olan bask›lar, tacizler, iflkenceler ve yarg›s›z infazlarla katletti¤i kad›nlar düflünüldü¤ünde a¤abeyleri taraf›ndan “Namus” için öldürülen bir kad›na ne kadar sahip ç›kabilece¤i de ortadad›r. Devlet kendisine muhalif olan her türlü düflünceye, örgütlülü¤e karfl› göstermifl oldu¤u sald›r› politikas›n› kendisine s›¤›nan, kendisinden yard›m uman kad›nlara da göstermifltir. Devletin as›l korktu¤u örgütlenmek, haklar›n› aramak, varolan durumu kabullenmeyip buna karfl› duranlard›r ve bu yüzden korktu¤u fleyedir sald›r›lar›, bask›lar›, infazlar›… Ya da töre cinayetlerine karfl› duyars›z kalmas›.
Devletin kad›nlara yönelik sald›r›lar› devam ediyor
Devlet demokratik kitle örgütlerinde çal›flan kad›nlara yönelik tacizlerine, sald›r›lar›na devam ediyor. EKB üyesi Derya Aksakal kar maskeli kifliler taraf›ndan kaç›r›larak tacize u¤rad›¤›n›, vücudunda sigara söndürülerek tehdit edildi¤ini ve kendisine ajanl›k teklif edildi¤ini aç›klad›. Kad›köy ‹skele Meydan›’na gelen ESP Ba¤›ms›z Sosyalist adaylar› ve EKB üyesi bir grup “Devlet kaynakl› fliddete son”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Tecavüzcü devlet hesap verecek” yaz›l› dövizler tafl›d›. 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’ne dair aç›klama yapan EKB temsilcisi Hülya ‹mak Derya Aksakal adl› üyelerinin yaflad›klar›n› anlatarak 8 Mart’› buruk karfl›lad›k-
lar›n› belirtti. Aksakal yaflad›klar›n› flöyle anlatt›; “Saat 17:00 s›ralar›nda Numune Hastanesi ç›k›fl›nda kar maskeli dört kifli beni kaç›r›p, ajanl›k teklif ettiler. Kabul etmeyince vücudumda, kollar›mda sigara söndürdüler, iflkence yapt›lar, taciz ettiler. Sonra da Ümraniye’de bofl bir araziye att›lar. ‹flkenceci devleti lanetliyorum” dedi. Aksakal’›n konuflmas›n›n ard›ndan s›k s›k “Tecavüzcü devlet hesap verecek”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” vb. sloganlar at›ld›. EKB’L‹ DÖRT KADIN GÖZALTINA ALINDI ‹stanbul’da 8 Mart dolay›s› ile bildiri da¤›tan dört EKB üyesi kad›n gözalt›na al›nd›. EKB taraf›ndan yap›lan yaz›l› aç›klamada 8 Mart için ç›karm›fl olduklar› özel bülteni Alibeyköy Akflemsettin Mahallesi’nde da¤›tmak isteyen Remziye Tunufl, Filiz K›l›ç, Filiz Akaltun ve Gonca Çoban’›n gözalt›na al›nd›¤› bildirildi. (‹stanbul)
KADINA YÖNEL‹K fi‹DDETE TEPK‹ Tecavüz sonucu hamile kald›ktan sonra aile meclisinin ölüm karar› verdi¤i Güldünya Tören’in öldürülmesi çeflitli kad›n kurulufllar› taraf›ndan tepkiyle karfl›land›. 29 fiubat 2004 tarihinde fiiddete Karfl› Kad›nlar, Bak›rköy Devlet Hastanesi önünde biraraya gelerek namus cinayetlerini ve kad›na yönelik fliddeti k›nad›lar. “Biji yekitiya jiyan”, “J›n, jiyan, azadî” sloganlar›n›n at›ld›¤› eylemde bas›n aç›klamas›n› okuyan Züleyha Gülüm “Erkek egemen kapitalist sistem ve bu sistemin
yerleflik oldu¤u devlet kurumlar› kad›na yönelik fliddetin as›l nedeni. Bas›n, medya ve e¤itim kurumlar› ile erkek egemen zihniyet ortadan kald›r›lmak yerine daha da yayg›n hale getirilmektedir. Kad›n örgütleri olarak uzun bir süredir talep etti¤imiz namus cinayetlerinde hafifletici nedenin kald›r›larak a¤›rlaflt›r›lm›fl ceza uygulamas›n›n biran önce yasalaflmas› gerekmektedir. Aksi takdirde kad›na yönelik öldürme eylemlerinden sorumlu olacaklar› ortadad›r” dedi. Kürtçe aç›klama yap›lmas›n›n ard›ndan eylem alk›fllar ve sloganlarla son buldu. (‹stanbul)
PSAKD kad›na yönelik sald›r›lar› k›nad› PSAKD Kad›köy fiubesi 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar günü vesilesiyle 28 fiubat 2004 Cumartesi günü bir etkinlik gerçeklefltirdi. Saat 13:30’da bafllayan etkinlikte aç›l›fl konuflmas›n› yapan PSAKD baflkan yard›mc›s› Gülnaz Koç etkinli¤i yapma amaçlar›n› ve kad›n sorunlar›n› anlatt›ktan sonra sözü Kad›n Komisyonu sekreteri Sevilay Samay’a b›rakt›. Samay 8 Mart’›n tarihçesini anlatt›ktan sonra sözlerine flöyle devam etti. “Emperyalist kapitalist sömürünün azg›nca yafland›¤›, krizlerin insanlar› açl›kla yüzyüze b›rakt›¤›, hücrelefltirme sald›r›s›yla insanlar›n birbirinden yal›t›lmaya çal›fl›ld›¤› günümüz koflullar›nda kad›n olman›n ad› da mücadele etmekle eflde¤er olmak zorundad›r. 8 Mart kad›n›n hem ulusal, hem s›n›fsal, hem de cinsel olarak sömürüldü¤ü, kölelefltiril-
di¤i bu sisteme isyan etmenin de ad› olmufltur.” Daha sonra Gençlik Komisyonu ad›na bir konuflma yap›ld›. Ard›ndan “Ekmek ve Gül” adl› belgesel gösterildi. Gençlik komisyonundan bir kiflinin okudu¤u fliirin ard›ndan Grup Verva Roz sahneye ç›kt›. Grubun söyledi¤i Kürtçe ve Türkçe türkülerle etkinlik sona erdi. (Kartal)
Örgütlü kad›nlara gücünüz yetmez Partizan dergisi Malatya temsilcili¤i, Malatya Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i ile Emekçi Kad›nlar Birli¤i 6 Mart Cumartesi günü saat 13.00’de postane önünde bir bas›n aç›klamas› yaparak kad›nlar üzerindeki bask›lar› k›nad› ve 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar gününe ça¤r› yapt›. Tutsak kad›nlara kart göndererek tutsaklar›n yan›nda olduklar›n› belirttiler. “Gö¤ün yar›s› kad›nlar›n omuzlar›ndad›r”, “Cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye son”, “Günay Ö¤rener ölümsüzdür” vb. dövizlerinin aç›ld›¤›, “Kad›n›z hakl›y›z kazanaca¤›z”, “‹nsanl›k onuru iflkenceyi yenecek”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” vb. sloganlar›n›n at›ld›¤› ba-
s›n aç›klamas›ndaki metni Hüsniye Kaya okudu. Kaya “bizler kad›n›n yaflad›¤› sorunlar›n ve sald›r›lar›n sistemden ba¤›ms›z olmad›¤›ndan hareketle kad›n›n kurtuluflunun da toplumsal kurtuluflundan geçece¤ine inan›yoruz. Derya Aksakal flahs›nda yap›lan sald›r› toplumsal mücadelede yer alan tüm kad›nlara yönelik bir sald›r›d›r. Bu tür sald›r›larla bizi y›ld›raca¤›n› sananlara ve bizi susturmaya çal›flanlara en güzel cevab› mücadeleyi yükselterek verece¤iz ve buradan bir kez daha hayk›r›yoruz bize gücünüz yetmez” dedi. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan kitle kad›n tutsaklara 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar günü ile ilgili yazd›klar› kartlar› gönderdikten sonra da¤›ld›. (Malatya)
27
30
12-25 Mart 2004
Proletaryan›n simgesi Gorki ve “Ac›”n›n üretti¤i baflyap›tlar Birçok insan›n devrimci düflüncelerle tan›flmas›nda, okudu¤u Ana, Ekme¤imi Kazan›rken, Benim Üniversitelerim gibi romanlar›n etkisi büyüktür. Dünya klasikleri aras›nda bafl yap›tlardan say›lan bu kitaplar›n yazar› olan Maksim Gorki, 1868 y›l›nda bugünkü ad› “Gorki” olan Nigni Novgorad’da do¤ar. Rusça’da “ac›” anlam›na gelen Gorki’nin as›l ad› Aleksey Maksimoviç Peflkov’dur. Babas› koleradan öldü¤ünde Gorki 4 yafl›ndad›r. 8 yafl›nda bafllad›¤› okulda yoksulluk yüzünden iki y›l okuyabilir. Bundan sonraki hayat›nda bulafl›kç›l›ktan, kundurac›l›¤a, f›r›nc›l›ktan, eskicili¤e, bir düzine ifllere girer. Dönemin Rusya’s›nda yaflanan açl›k, yoksulluk ne kadar s›k›nt› varsa, Gorki hepsini yaflar. Romanlar›nda özellikle “Ekme¤imi Kazan›rken” ve “Benim Üniversitelerim”de çocuklu¤unu ve o dönem Rusya’s›n› çok çarp›c› dille anlatmaktad›r. Gorki’nin devrimci olmas›nda ve yazarl›¤›nda, çal›flt›¤› geminin f›r›nc›s›n›n büyük rolü olmufltur. Dönemin Rusya’s›nda yaflanan ayd›n iflçi tiplerinden biri olan f›r›nc›, Gorki’ye verdi¤i kitaplar› hem okutur hem de nas›l yaz›ld›klar›n› ve ne anlatt›klar›n› bir bir ö¤retmeye çal›fl›r. Nitekim Gorki bir seferinde “Bana Marksist oldu¤umu söylüyorsunuz. Kuflkusuz yaln›z Marks’a göre de¤il, ayr›ca derim de bu renkte oldu¤u için Marksizmi Kazan’daki F›r›nc› Semanov’dan ö¤rendim. Hem de kitaplardan daha canl›” der. Gorki bir üniversite kenti olan Kazan’da hem f›r›nc›, liman yükçüsü ve bah-
ç›van olarak çal›fl›r hem de Marksist örgütlerden politik e¤itim al›r. Kuflat›lm›fll›¤a boyun e¤meyen bu genç iflçi, toplumsal yaflam›n her kovu¤unu, her bata¤›n› görebilmek için yollara düfler. Hazar k›y›lar›n›, Tuna ve Basabrabya boylar›n› tren altlar›nda gizlenerek dolafl›r. Bu yolculuklarda Rusya’n›n yoksulluklar›n›, ac›lar›n› daha iyi anlar. Art›k örgütlü bir devrimci ve yazar olmak gerekti¤ine inanmaktad›r. Köylülerin ve iflçilerin içinde örgütlenme çal›flmalar› yaparken ve daha 21 yafl›ndayken tutuklan›r. Bunca yaflam deneyimi onu, yazarl›¤a haz›rlam›flt›r, art›k yazacak, söyleyecek çok fleyi vard›r. GORK‹ DEVR‹M‹N ÇA⁄RISIDIR ‹flçi s›n›f› kendi yaflam deneyimini kavraman›n koflullar›n›n nedenlerini tart›flman›n ve anlamaya çal›flman›n nice bilgeler yarataca¤›n› Gorki somutunda göstermifltir. S›n›f bilinci ne yana dönerse oraya en bilimsel ›fl›¤› tutar. Bu gerçekten hareketle usta yazar, Çarl›k Rusya’s›ndaki çal›flma koflullar›n› kendinden yola ç›karak “Benim Üniversitelerim” ve “Ekme¤imi Kazan›rken” ile tasvir etmifltir. “Ana” ile yer alt› örgütlülü¤ünün destan›n› yazan Gorki “fiahinin fiark›s›” adl› roman›yla Rusya Devriminin marfl›n› kaleme alm›flt›r. Gorki, Çarl›¤›n devrilmesine yaln›zca romanlar›yla katk›da bulunmaz, ayn› zamanda bizzat örgütlülü¤ün içindedir. 4 Mart 1901’de Kazan’da yap›lan ö¤renci yürüyüflüne kat›l›r. Polis fliddet kullanarak birçok ö¤renciyi öldürür. Çarl›k
Gazetemiz Bursa bürosundan etkinlik; “DEVR‹MC‹ HALK KÜLTÜRÜNE SAH‹P ÇIKALIM” Gazetemiz Bursa Temsilcili¤inin, “Burjuva feodal yoz kültüre karfl› Devrimci halk kültürüne sahip ç›k!” fliar›yla düzenledi¤i etkinlikte Tohum Kültür Merkezi bünyesinde faaliyet yürüten Barbara Halk Sahnesi “Polonya’da Çocuklar Seferi” adl› oyunu sahnelediler. Sahnenin köflesine “Burjuva, Feodal, yoz kültüre karfl› Devrimci Halk Kültürüne sahip ç›k!” PART‹ZAN imzal› pankart›n as›lmas›ndan sonra konuyla ilgili aç›l›fl konuflmas› yap›ld›. Konuflmay› yapan gazete çal›flan›m›z Özkan Arslan “Emperyalizm ve uflaklar› ezilen dünya halklar›n› sömürmek için yaln›z topuyla tüfe¤iyle de¤il,
kendi burjuva-yoz kültürlerini enjekte ederek ezilen halklar› uyuflturmaya çal›flmaktad›r. Bizler burjuva feodal yoz kültüre karfl› umutlar› harlayacak, eskiye vurup yeniyi kuracak, insan› insan için yeniden kal›ba dökecek, y›k›lmaz, güçlü de¤erlerin teminat› olacak Devrimci Halk kültürüne sahip ç›kal›m!” dedi. ‹lk kez Bursa’da sahnelenen “Polonya’da çocuklar seferi” adl› oyun, dejenerasyonun yafland›¤› bu süreçte kitlelere örgütlü mücadelenin mesaj›n› vermesi sebebi ile izleyenlerin yo¤un be¤enisini kazand›. (Bursa)
bizdeki 1 May›s 1977 katliam›nda oldu¤u gibi suçu devrimcilere atar. Gorki bofl durmaz, ayd›nlara da imzalatt›¤› “Hükümetin Yorumunu Reddediyoruz” adl› bildiriyi yay›mlar. Polisin elinde bu bildiriyi Gor-
ki’nin yazd›¤›na dair bir kan›t› yoktur ama onlara göre yazar›n suyu ›s›nm›flt›r, art›k ciddi takipler arkas›n› b›rakmamaktad›r. Gorki iflçi s›n›f›n›n getirdi¤i cesaret ve tutarl›l›kla mücadelesini daha yo¤unlaflt›rarak sürdürür.
Gorki, durmaks›z›n bildiriler kaleme al›r. Bu bildiriler fabrikalarda ve mahallelerde gizli gizli da¤›t›l›r. Bu faaliyetinden dolay› tutuklan›r, sürgüne gönderilir. Devrime kadar bu özelli¤ini korur, devrimden sonra Lenin’le din anlay›fllar› çeliflir. Böyle olmas›na ra¤men Lenin için flöyle der: “Kuramc› Lenin’in Rus gerçe¤ini benden son derece daha iyi bildi¤i ortaya ç›km›flt›r. Bana öyle geliyor ki aram›zdaki ayr›l›k yaln›z kavram›n büyüklü¤ünde ve kuram›n sahibi Lenin’in gözlem noktas›n›n yüksekli¤indedir. O (Lenin) gelecekten hareket ederek flimdiyi düflünmeyi çok iyi bilmektedir.” Çocuklu¤undan beri akci¤er veremi ile savaflan Gorki 18 Haziran 1936’da yaflama veda etmifltir. Bafl›nda son nöbeti proleteryan›n önderlerinden Stalin yoldafl tutmufltur. Gorki’den bize kalan halklar›n ac›lar›, s›k›nt›lar› bunlar›n nas›l bir devrimci mücadeleyle zafere dönüfltürdüklerini, çok yak›n ve çarp›c› bir dille yazd›¤› romanlar›d›r. As›l önemli yan› ise proleterin hiç okul yüzü görmese bile dünya ölçe¤inde ne denli baflar›lar yaratabilece¤ini gösteren yaflam öyküsüdür. Gorki’nin “benim baflar›m yaflanm›fll›klar ve bunun sorumlusu çarl›¤a karfl› savafl›m›n› sa¤lam›flt›r. Bunlar olmasayd› ne ben ne de romanlar›m olacakt›” sözü günümüz proletaryas›na da ›fl›k olacak özelliktedir.
YÇKM’den etkinlik; DEMOKRAT‹K HAKLAR GECES‹
Yüz Çiçek Açs›n Kültür Merkezi 29 fiubat 2004 akflam› Ba¤c›lar Olimpik Spor Salonu’nda “Demokratik Haklar Gecesi” ad› alt›nda bir etkinlik gerçeklefltirdi. Saat 18:15’te bafllayan gecede k›sa bir girifl konuflmas›n›n ard›ndan Verva Roz, Grup Yel ve Grup Munzur elemanlar›n›n ortak haz›rlad›klar› koro ile Enternasyonal Marfl› okundu. Yel Da¤› Halkoyunlar› ekibinin oyunlar›n›n ard›ndan sahneye Haluk Gerger ç›kt›. Gerger’in emperyalizmin Ortado¤u üzerinde oynad›¤› oyunlara de¤indi¤i konuflmas›n›n ard›ndan s›ras›yla sahneye Verva Roz ve Grup Yel ç›kt›. Temel De-
mirer’in konuflmas›n›n ard›ndan, Babil Halk Sahnesi, haz›rlad›¤› dia gösterimini fliirler eflli¤inde sundu. ABD’li muhalif sanatç› Darnell Summers’in sahne ald›¤› gecede, telefonla Emekçi Almanya’dan ve Muzaffer Oruço¤lu da Avustralya’dan etkinli¤e kat›ld›. Agire Jiyan ve Servet Kocakaya’n›n ard›ndan Grup Munzur’un sahneye ç›kmas›yla etkinlik sona erdi. Çeflitli kurumlar da geceye destek mesajlar› gönderdiler. Coflkulu geçen gecede s›k s›k “Önderimiz ‹brahim ‹brahim Kaypakkaya” slogan› at›ld›. (‹stanbul)
28
12-25 Mart 2004 Bir tas yemek için “umutla” bekleyenler
30
Açl›k Sadece Midemizi De¤il Beynimizi de Kemiriyor
Yoksulluk ve Yozlaflma Popstar yar›flmas› için “umutla” bekleyenler
‹çinden geçti¤imiz ça¤, belki de insanl›¤›m›z›n “açl›kla terbiyesini” hedefliyor. Hedeflemekle yetinmiyorlar asl›nda bizzat yerine de getiriyorlar. Bilim ve teknoloji, açl›¤›m›za do¤ru orant›l› olarak “sürekli geliflim” içinde. Silahlanma, uygulanan ambargolar yüzünden ölen bebek ve çocuklar›n oranlamas›yla do¤ru orant›l› olarak büyüyor. Açl›k ve ölüm insanl›¤›m›z›n ayr›lmaz bir parças› haline getirilirken insanl›k geliflen ça¤dan, teknolojiden, bilimden, silahlanmadan haberdar de¤il. Haberdar oldu¤u ve bildi¤i tek fley var; o da açl›¤› ve yoksullu¤u. Yoksulluktan okula gidemeyen çocuklar, hastanede rehin kalanlar ya da ölenler. Dilenenler, selpakç›lar, kimyasal silahlardan ölenler, Filistin’de kurflunlanarak katledilen bebekler ça¤›m›z›n gerçek foto¤raflar›n› oluflturuyor. Ço¤u zaman bakamad›¤›m›z bu açl›k ve zulüm foto¤raflar› söze gerek b›rakmayacak kadar aç›k ve ç›plak. Ülkemizde de bu foto¤raflar›n benzerlerini hatta ayn›lar›n› görmek mümkün. Tablonun arka k›sm›n› gösteren onlarca mahalle ve semt örne¤i var önümüzde. Özellikle de T. Kürdistan›’ndan zorla göç ettirilerek belli semtlerde toplanan insanlar›n yaflam foto¤raflar› bunlar. Yoksullu¤u kendi topraklar›nda bilmeyen halk, buralarda yoksullu¤un pençesinden kurtulma mücadelesi veriyor. Çal›flacak ifl bulamayan, topraks›z, yersiz, yurtsuz bu ço¤unluk televizyon kanallar›n›n dramatik haberlerine konu olman›n d›fl›nda egemenler için özel bir önem ve anlam tafl›m›yorlar. Bir de “teröre zemin” yaratman›n d›fl›nda tabi. Potansiyel suçlu olma
Sistemin yozlaflt›rma politikalar›n› hayata geçirmede kulland›¤› en aktif araçlardan biridir medya. Haz›rlanan ve yaflam›n tümüne hükmeder hale gelen TV programlar› ço¤u zaman açl›¤›m›z› dahi unutturur. Y›llarca al›nterimizle kazan›p biriktirdi¤imiz para, pop star olma hayallerimiz u¤runa feda edilir. Binlerin yaka numaralar›yla oluflturduklar› Pop Star, Türk Star kuyruklar›, açl›¤›m›zla yine do¤ru orant›l› yaflanan çarp›kl›¤›n foto¤raf›.
özelliklerini yoksulluklar›ndan alan bu ço¤unluk her zaman devletin “bafl› ezilmesi” gerekenlerin listesinde. Egemenler bu büyük ço¤unlu¤u sistemin potas›nda tutmak ve bu potan›n içinde eritmek için çok çeflitli yöntemler kullan›yor ve gelifltiriyor. Halk›n açl›kla terbiye edilmesinin yan›s›ra yozlaflt›r›lmas› onlar aç›s›ndan özel bir önem tafl›yor. Bunun için kullan›lan yol ve yöntemlerin as›l amac› halk›n kendi de¤erlerine yabanc›laflmas›, kültürüne uzaklaflmas›, yozlaflt›r›lmas›. Yozlaflt›rma politikalar› da sistemin di¤er tüm politikalar› kadar etkili kulland›klar› bir politikad›r. Toplumun ciddi boyutlarda yaflad›¤› gelecek kayg›s›, devletin yozlaflt›rma yöntemlerinin yaflam›n tümüne hitap eder hale gelmesinde temel nedenlerden biri. Umut halk›n beyninde ve bilincinde önemli ölçüde dumura u¤rat›lm›fl durumda. Üniversite mezunu binlerce genç, ifl kap›lar›nda kuyruk beklerken, halk geçim kayna¤›n› sa¤layabilmek için her türlü ifle raz› getirilmifl durumda. Bu durumu yap›lan araflt›rmalar da kan›tl›yor. ‹fl ve ‹flçi Bulma Kurumu’na, 2003 y›l›n›n ilk 10 ay›nda yaklafl›k 28 bin üniversite mezunu baflvurdu. Bunlardan yaln›zca 1513’ü bir ifle yerlefltirebildi. Kuruma kay›tl› halen 33 bin 432 üniversite mezunu, 28 bin 112 de 2 y›ll›k meslek yüksekokulu mezunu iflsiz bulunuyor. ‹fl ve ‹flçi Bulma Kurumu’na baflvuran iflsizler aras›nda 262 mast›r ve doktora dereceli üniversite mezunu da var. Bu oranlamaya bak›nca toplumda ifl bulanlar en flansl›lar› say›l›yor. Ve ifl sahibi olan insanlar yani
“flansl›” az›nl›k iflini kaybetmemek için art›k elinden gelen herfleyi yap›yor. Patronun her türlü afla¤›lamas›, hakareti, düflük ücret vermesi, çok çal›flt›rmas›, hak ihlali sineye çekiliyor. Çünkü “ifl sahibi” olunmufltur bir kere. Art›k onu elde tutmak gerekmektedir. En az›ndan eve ekmek götürülebilmektedir. Onu da kaybetmek korkusu insanlar› her türlü haks›zl›¤› sineye çekmeye haz›r hale getirmektedir. Patronlar da bunu bilinçli bir flekilde tehdit unsuru olarak kullanmaktan geri kalmamaktad›r. En ufak bir hak aramada “istersen kap› orada” deme rahatl›¤›n› gösterebilmektedirler. Çünkü en az›ndan ayn› sefalet ücreti ile çal›flmaya haz›r baflka insanlar›n kap› önünde beklemekte oldu¤unu bilmektedirler. Halk›n bu durumuna isyan› ve tepkisi bugün kimi yerlerde soka¤a kendili¤inden dökülüfllerle ifade edilse de as›l olarak kabullenifl a¤›r basmakta. Eskiden aslan›n a¤z›nda olan ekme¤i flimdi midesinden ç›kar›p almak oldukça zor. “Çal›flan kazan›r” mant›¤›na sahip halk›m›z çal›flma koflullar›n› bulamay›nca meselenin çok çal›flmakta olmad›¤›n› yaflayarak ö¤reniyor. TÜRK‹YE’DE AÇLIK ORANI Bas›n›n, ço¤u zaman haber kayna¤› olan yoksulluk, yap›lan araflt›rmalarla vard›¤› noktay› göstermektedir. Bugün ülkemizde dört kiflilik bir ailenin sadece karn›n› doyurabilmesi için gerekli olan para, yani açl›k s›n›r› 390 milyon lira. Buna giyim, ulafl›m, kira, e¤itim vb. ihtiyaçlar eklenerek hesaplanan yoksulluk s›n›r› ise 1 milyar 100 milyon liraya yükseldi. Buna göre, kamu çal›flanlar›n›n yaklafl›k 1 milyon 250 bi-
ni ancak açl›k s›n›r›nda yafl›yor. Açl›k s›n›r›n› geçenlerin say›s› yaklafl›k 300 bin. Yoksulluk s›n›r›n› geçebilen ise sadece 37 bin. Türkiye’de kriz sonras› yap›lan bir tüketici moral araflt›rmas› ilginç gerçekleri gözler önüne seriyor. Buna göre, iflsiz kalmak insanlar›n sa¤l›¤›n› kaybetmekten sonra korktuklar› ikinci fley haline gelmifl. ‹flsizlik ve ekonomik s›k›nt›lar sonucunda aile içi sorunlarda büyük art›fl var. Ankete kat›lan 2 bin 600 kiflinin %80’i kendini depresyonda hissediyor. Yine ankete kat›lanlar›n %85’i, “ekonomik nedenlerden dolay› eve misafir ça¤›rmamaya yada az say›da ça¤›rmaya” çal›fl›yor. Harcamalarda k›s›nt› %88 ile en çok giyimden yap›l›yor. Bunu g›da %56, e¤lence %60, elektrik ve su harcamalar› da %33 ile takip ediyor. Devlet ‹statistik Enstitüsü’nün verilerine göre, Türkiye’de 2 milyon 200 bin iflsiz var. Bunlar›n %30’u bir y›ldan uzun bir süredir iflsiz, %70 ise son bir y›lda iflsiz kalm›fl. Okuldan yeni mezun 170 bin kifli de ifl bekliyor. ‹stanbul’un ortas›nda 40 bin nüfuslu Evren mahallesinde yap›lan bir araflt›rma ise, Türkiye’deki yoksullu¤un can yakan boyutunu gözler önüne seriyor. Araflt›rmaya göre, hanelerin dörtte birinde 0-6 yafl aras› bir çocuk hastal›k nedeniyle ölmüfl. Do¤an çocuklar›n beflte biri özürlü. Yüzde 30’u köyüne dönmek istiyor. Yüzde 20’si evlenmesine ra¤men ailesi ile oturuyor. Üniversite mezunu evli kad›n say›s› s›f›r. Hanelerin %17’si e¤itim ça¤›na geldi¤i halde maddi yetersizlik nedeniyle okula gidemiyor.
30
29
12-25 Mart 2004
YOKSULLUK delenin geliflti¤i illerde devlet bu poli- kuyruklar›, açl›¤›m›zla yine do¤ru da test edilip sonuç al›n›nca flimdi YOZLAfiTIRMANIN DA tikay› bilinçli olarak buralara götür- orant›l› yaflanan çarp›kl›¤›n foto¤raf›. açl›¤›n ve yoksullu¤un büyüdü¤ü ZEM‹N‹N‹ OLUfiTURUYOR mekte ve uygulatmakta. Dersim bu- Yap›lan araflt›rmalara göre bu s›ray› ülkelere pazarlan›yor ve kabul göYayg›n bir flekilde aç›lan kahveha- nun en bariz örne¤idir. Dersim’de ar- oluflturanlar›n büyük ço¤unlu¤u in- rüyor. neler, birahaneler, Internet cafeler, ku- darda aç›lan birahaneler ve buralarda flaat iflçisi, pazarc›, esnaf veya iflsiz. Televizyon bafl›na kilitleyen “Çomarhaneler ve di¤erleri, sistemin yoz- çal›flt›r›lan kad›nlara yönelik halk›n S›radaki konfeksiyon iflçisine uzat›lan cuklar Duymas›n”la Türk toplumunun laflt›rma politikalar›na paralel olarak tepkisi oldukça fazla. Devrimci de- mikrofona “iflçiyim ama küçüklü¤üm- örnek aile tablosunu izliyoruz. Tafl f›yerden bitercesine ço¤al›yor. Özellik- ¤erleri sahiplenen ve bu kültürü be- den beri söz yaz›p beste yapar›m” di- r›n Haluk, Türk erke¤i modelini önüle de yukar›da örne¤ini verdi¤imiz nimsemifl halk›n özellikle de gençli- yor. Bir di¤er umutlu aday “y›llarca müze koyuyor. Çocuklar için iyi e¤itarzdaki emekçi semtlerinde kahveha- ¤in yozlaflt›r›lmas› için devlet, bu tür inflaatlarda çal›flt›m. fiimdi pazarc›- tim modelinin tart›fl›ld›¤› bölümünde neler, cafeler daha bir yayg›nlafl›yor. yerlerde bu tarz çal›flmalar› bilinçli y›m. Art›k bir fleyler kazan›p rahat et- iyi e¤itim nas›l verilir ya da al›n›r› ö¤Uyuflturucu kullan›m yafl› neredeyse olarak destekliyor ve bizzat gelifltiri- mek istiyorum” diyor. Ve hepsi flu- reniyoruz(!) A¤r›’da e¤itim yapan(!) ilkokul ça¤›nda. Emekçi semtlerde yor. Halk›n kendi de¤erlerini ifade nunla bitiriyor sözü “kazan›rsak de- çocuklar› hiç düflünmeden. Ö¤retmeokul önlerinde sat›lan uyuflturucu eden etkinlik ve çal›flmalar›n› özellik- ¤iflmeyece¤iz” Yani kendimizi, bizi ni, okulu olmayan onlarca köyü unuyozlaflman›n ve beyinleri tarak. Yoksullu¤umuza uyuflturman›n ilk ad›çare Havuç’un cep m›. Fuhufl ise yine telefonu mücadelesiuyuflturucu kadar yayni izlemenin verdi¤i g›nlaflt›r›l›yor. Bizzat derin keyifle, yokdevlet eliyle oluflturusulluktan çocuklar›n› lan ve desteklenen satan ailenin Türk uyuflturucu, fuhufl çetoplumunun hangi teleri yoksul halk› baaile profilini çizdi¤ita¤›na çekebiliyor. ni unutarak. Günlük Halk›n yaflam koflulyaflamda kulland›¤›lar›na paralel olarak m›z dilin, davran›fllasisteme duydu¤u öfke r›n kendisine etki ve tepkinin yo¤unlafledercesine yaflam›t›¤› bu semtlerde halk› m›za ald›¤›m›z bu çürümüfl sistem içine medyatik programlar çekmenin önemli beynimizi uyuflturaraçlar›. Semtlerdeki man›n d›fl›nda ek bir küçük meyhaneler dikültür olarak ne veri¤erleri kadar etkili alyor? Burjuva yoz kol ba¤›ml›lar› yarat›de¤erlerin ilikleriyor. Ekmek paras› bumize iflletildi¤i bu lamayan onlarca insan programlardan, dialkol alabilmek için zilere ve hatta rekborca girebiliyor. Yalamlar›na kadar flam›n a¤›r koflullar›medya beynimizi n›n “bir nevi rahatlakemiriyor. Sat›l›k t›ld›¤›” bu mekanlarmedyan›n sayfalar›n› da sadece açl›¤›m›zla dolduran mankenleterbiye edilmekle kalrin özel yaflam tart›flmayarak, ba¤›ml›l›k malar›ndan, yoksul sahibi bireyler haline aile çocu¤u sanatç›getiriliyoruz. lar yaflamlar›m›z› deGelecek kayg›s›n› ciddi Dilenenler, selpakç›lar, kimyasal silahlardan ölenler, Filistin’de ¤il tek bafl›na rüyalar›m›boyutlarda yaflayan halk, ç›dolduruyor. Öyle ya kurflunlanarak katledilen bebekler ça¤›m›z›n gerçek foto¤raflar›n› z› k›fl ve çözüm bulamay›nca flans; bir gün biz de onlar bu aray›fllar›na yan›t olarak gibi olabiliriz. Kaderin oluflturuyor. Ço¤u zaman bakamad›¤›m›z bu açl›k ve zulüm kahvehaneleri buluyor. Bücilvesi, kötü giden yaflafoto¤raflar› söze gerek b›rakmayacak kadar aç›k ve ç›plak. yük bir ço¤unlu¤unu iflsizm›n bir dura¤›nda belki lerin doldurdu¤u bu kahvebize de gülebilir. Yaflad›hanelerin Türkiye’deki oranlamas› ür- le ve aymazl›kla hiçbir sebep bulama- koruyaca¤›z diyorlar. Sonra jüri karfl›- ¤›m›z onlarca sorunu, bu sorunlar›n kütücü boyutta. Türkiye’de toplam d›¤› zamanlarda “güvenlik” iddias› s›ndaki on saniyelik yar›fl turu bafll›- kayna¤›n› unuttururcas›na tüm yaflakahvehane say›s› 123 bin 659. Bu ra- ile kolayca yasaklayan devlet; fuhufl yor. Afla¤›lay›c› bir dizi sorunun ar- m›m›za hükmeder boyuta getiriliyor. kam›n illere göre da¤›l›m› ise flöyle; ve uyuflturucu kullan›m›n› buralarda d›ndan birço¤unun dramatik a¤lamakSistemin açl›¤›m›z ve yoksullu¤ul› hikayesi, jüri için espri konusu olu- muzla birlikte etraf›m›zda ördü¤ü bu ‹stanbul 30.325, ‹zmir 4.333, Anka- polisi ve askeriyle gelifltiriyor. yor ya da sahte gözyafllar›yla süsleni- yozlaflt›rma duvar›n› k›rmak bizim ra 4.021, Bursa 3.940, Samsun YOZLAfiTIRMADA yor. 3.644, Hatay 3.385. Bunlar, mevcut elimizde. Her türlü de¤erlerimize salMEDYANIN ROLÜ Bitmek bilmez yar›flmalar dizisini d›r›n›n yap›ld›¤› bugün de¤erlerimize tabloda a¤›rl›¤› oluflturan iller. Ancak Sistemin yozlaflt›rma politikalar›n› biz evleniyoruz takip ediyor. Toplu- sahip ç›kman›n önemi dünden daha flunu biliyoruz ki bu rakamlara yak›n›hayata geçirmede kulland›¤› en aktif mun neredeyse a¤›rl›kl› bir kesimini fazla. Onlar›n korkular› bizlerin uyan› di¤er illerde de görmek mümkün. araçlardan biridir medya. Haz›rlanan etkisi alt›na alan bu programda evle- n›fl›. Bu uykudan uyan›fl›m›z› engellePeki ya meyhanelerin say›s›? ‹stanve yaflam›n tümüne hükmeder hale nemeyenler için gözyafl› dökenlerin mek için böylesine pervazs›z ve tüm bul; 3265, Mu¤la 2350, Ayd›n 1448, gelen TV programlar› ço¤u zaman açsay›s› hiç de küçümsenmeyecek araçlar›n› devreye sokarak sald›r›yorAntalya 1432, ‹zmir 1150, Ankara l›¤›m›z› dahi unutturur. Y›llarca al›noranda. Tüm özel yaflamlar›n reklam lar. Yoksullu¤umuz bizi bu sald›r›lar›n 1096. Yine bu verilerde olmayan anterimizle kazan›p biriktirdi¤imiz para, konusu yap›ld›¤› bu yar›flmalar›n tü- potas›nda eritmesin. Kendi gücümüz cak s›kça kamuoyuna yans›yan T. pop star olma hayallerimiz u¤runa femü Amerikan patentli. Amerika’da ve en önemlisi de örgütlü gücümüzün Kürdistan›’nda aç›lan ve yayg›nlaflt›da edilir. Binlerin yaka numaralar›yla izlenme rekorlar› k›ran bu yar›fl- cesaretiyle bu sald›r›lara yaflam›n her r›lan meyhaneler bulunuyor. Özellikle oluflturduklar› Pop Star, Türk Star malar›n halk üzerindeki etkisi ora- alan›nda karfl› dural›m ve dur diyelim. devrimci ve komünist ile ulusal müca-
12-25 Mart 2004
30
‹flçi-köylü’den AKP HÜKÜMET‹ “HAZ‹N” SONUNU KEND‹ ELLER‹YLE HAZIRLIYOR! Bölgenin önemli “süper gücü” Türkiye’yi önümüzdeki süreçte bekleyen geliflmeler bugün yap›lan bir dizi hamle ile rengini yavafl yavafl belli ediyor. Müslümanl›¤›ndan flüphe edenlere her f›rsatta aç›klama yapan AKP hükümetinin bafl› R. Tayyip Erdo¤an, ABD taraf›ndan yap›lan kanl› projelerden üstüne düfleni almak için adeta emperyalizminin ayaklar› önünde nöbet tutuyor. ABD gezisi s›ras›nda Bush’a “Büyük Ortado¤u” projesini geniflletmesi ve Türkiye’yi daha çok kullanmas› için yalvaran Erdo¤an, Türkiye’de seçim meydanlar›nda ekonominin “düze ç›kt›¤›” yorumlar›n› yaparak halk› azarlamaktan geri durmuyor. Erdo¤an’a göre Türkiye’de “iflten ç›kar›lanlar yok”, “bundan sonra herkes doymak için çal›fl›lacak”, “bofl durana ekmek paras› yok.” Bir yanda bunlar› söylerken ayn› Erdo¤an Dünden Bugüne Tercüman Gazetesi’ne yapt›¤› aç›klamada 3 bin küsur Euroluk Baflbakanl›k maafl› ile geçinemedi¤ini belirterek “ticaret yapmazsam baflbakanl›k maafl› ile geçinemem” deme cüretini gösterdi. Ve tabi bunu söylerken Türkiye’de gün gün derinleflen uçurumu, açl›k s›n›r›n› bir kenarda unuttu(!) Erdo¤an’›n unuttu¤u rakamlar›n bafl›nda ilk olarak halen 303 milyon olan asgari ücret geliyor. Unutulan di¤er rakamlara da bir göz atal›m: Türkiye’de açl›k s›n›r› 475 milyon liraya ulaflm›fl durumda. Yine yoksulluk s›n›r› 1 milyar 443 milyon lira, AB ülkelerinde asgari ücretle Milletvekili ücretleri aras›ndaki fark 7 kat olurken Türkiye’de bu fark 25 kata kadar ç›k›yor. Erdo¤an ise bu rakamlar› utanmazca unutarak Almanya Baflbakan› Gerhard Schröder’in ald›¤› 15 bin Euroyu örnek göstererek “Milletvekili maafl› art› baflbakan oldu¤um için de 220 milyon al›yorum. Ticarette kazanc›m olmazsa geçinemem. Schröder 15 bin Euro al›yormufl. Bizimki ne ediyor? 3 bin küsur Euro. Düflünün iflte…” Erdo¤an’›n 3 bin küsur Euro olan
maafl› için “düflünün art›k” dedi¤i Türkiye’de 13 milyona yak›n kifli iflsiz. 5.5 milyon kifli açl›k s›n›r›n›n alt›nda yafl›yor. Bu kadar para ile geçinemeyece¤ini aç›klayan Erdo¤an’a zam isteyen sendikac›lara verdi¤i “sendikalar nereye dökülürse dökülsün”; kamu emekçilerinin isteklerine “bu ülkede o ücretle çal›flacak milyonlarca iflsiz var” sözlerini hat›rlatmak gerekiyor. Bununla birlikte AKP hükümetinin emekçi halk›m›za karfl› besledi¤i düflmanl›k her geçen gün kendini biraz daha ortaya ç›kart›yor. Oldukça pervas›z bir flekilde emperyalist politikalar› uygulayan AKP hükümeti yine ayn› pervas›zl›kla hakk›n› arayan emekçileri, köylüleri, ö¤rencileri tehdit ediyor, sald›r›yor. Bu konuda sicili en kabar›k olan isim de Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an. Erdo¤an kat›ld›¤› etkinliklerde sürekli olarak kat›l›mc›lar› azarlamas› ile ün yapm›fl durumda. Bunun son örne¤ini Adana’da yerel seçimler için yap›lan mitingde Çukurova iflçilerinin Erdo¤an taraf›ndan azarlanmas›nda gördük. Eylemde seslerini duyurmaya çal›flan iflçiler, Erdo¤an taraf›ndan “Çukurova fabrikalar›ndan at›lan iflçi yok. Pankart filan açmay›n. Ben bunlara prim vermem” sözleri ile susturulmaya çal›fl›ld›. Bununla da kalmayan AKP’liler iflçileri tafllayarak alandan kovmaya çal›flt›lar. AKP’nin halk düflman› yüzünü oldukça net gösteren bu tablo ilk de¤il. Erdo¤an daha önce de ürünlerinin karfl›l›¤›n› alamad›klar› için dertlerini anlatmak isteyen köylülere “ekinlerini de kar›n alt›ndan ben ç›karacak de¤ilim ya”; kat›ld›¤› bir konferansta kendini protesto eden ö¤rencilere “bunlar›n sicili lekeli. Dikkat edin sadece sloganvari bir yönelifl var. Bunlar tahriktir, bunlar provokatiftir”; kamu emekçilerine “memurlar soka¤a dökülecekmifl. Nereye dökülürlerse dökülsünler” diyerek gerçek niteli¤ini ortaya koymufltu zaten. Elbetteki yaflananlar sadece bunlar da
AKP, Çukurova iflçisine sald›rd›! Çukurova Tekstil’den at›lan iflçilerle, üretimi durduran iflçiler bir araya gelerek 29 fiubat’ta Mersin’de AKP’nin aday tan›t›m mitinginde protesto eylemi gerçeklefltirdiler. Yaklafl›k 250 iflçi, miting alan›nda “‹flimizi ve haklar›m›z› istiyoruz” pankart› açarak “Vur vur inlesin, Karamehmet dinlesin”, “‹flçilerin birli¤i sermayeyi yenecek”, Direne direne kazanaca¤›z” sloganlar›n› att›lar. Bu s›rada R. Tayyip Erdo¤an’›n “Çukurova’dan at›lan iflçi falan yok. Herkesin çal›flma alan› belli. Herkes iflinin bafl›na dönsün. Slogan ve pan-
kartlara da prim vermem” dedi. Alandaki AKP’liler ise iflçileri tafllad›. 1 iflçinin yaraland›¤› olayda iflçiler, ellerindeki düdükleri çalarak miting alan›n› terketti. “‹fi, EKMEK YOKSA OY DA YOK” ‹flçiler AKP’nin bu tavr›n› bas›n aç›klamas› düzenleyerek protesto ettiler. 1 Mart Pazartesi günü Tarsus AKP ilçe binas› önünde 13:00’de toplanan yaklafl›k 100 kifli “‹fl, ekmek yoksa oy da yok”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek” slo-
de¤il. Bunun yan›nda Tar›m bakan› köylülere “gözünüzü toprak doyursun” “temennisinde” bulunurken, Kemal Unak›tan ise “gerekirse pijamalar›mla özellefltirme yapar›m” deme cüretini göstermifltir. Bunlar basit, sadece birkaç kiflinin a¤z›ndan ç›kan, unutulacak sözler de¤ildir. Bunlar AKP hükümetinin kimin yan›nda, kimlerin ç›karlar› için var oldu¤unun kan›t›d›r. Bu yaflananlar›n d›fl›nda son günlerde oldukça tart›fl›lan “Büyük Ortado¤u” projesi ve Türkiye’ye düflen rol üzerinde k›saca durmak gerekiyor. Geçen say›m›zda da üzerinde durdu¤umuz ve burjuva bas›nda da s›kça yer ald›¤› gibi “Büyük Ortado¤u” projesi ABD emperyalizmi aç›s›ndan oldukça önemli bir plan. Ve bu plan dahilinde Türkiye’nin önemi emperyalistler taraf›ndan da gizlenmeyen bir gerçek. ABD Erdo¤an’›n ziyaretinin ard›ndan özellikle K›br›s üzerindeki planlar›ndan bafllayarak Türkiye’yi kullanmaya h›z verirken Türk hakim s›n›flar› da üstün bir çaba harcayarak görevlerini yerine getirme telafl›nda. Bu proje için ABD emperyalizminin en çok kulland›¤› argüman Türkiye’nin ‹slam dünyas› içinde farkl› bir yeri oldu¤u, Ortado¤u’daki di¤er islami devletlerden “laik” oldu¤u için ayr›ld›¤› ve tüm ‹slam ülkelerine “Allah’a inanan insanlar›n da demokrasi ile yaflayabilece¤ini” gösteriyor olmas›. Ancak tabi sözü edilen bu demokrasi sadece ABD’nin götürdü¤ünü iddia etti¤i demokrasi olabilir. ABD emperyalizminin özellikle Ortado¤u’ya müdahale için kullanmak istedi¤i bu anlay›fl ile Bush’un kendini de “inançl› bir insan” olarak tan›tmas› ayn› amaca hizmet ediyor. Bu proje için Bush yönetiminin üzerinde olanca gücü ile bast›rmas›n›n sebepleri aras›nda ABD’de yaklaflan seçim sürecinin de etkisi vard›r. Çünkü Bush yönetimi Saddam’›n yakalanm›fl olmas› kozunu her ne kadar kullanmaya çal›flsa da bu koz tükenmifltir. Yani “Büyük Ortado¤u” projesi ABD için ve özellikle Bush için önemli ve hayati oldu¤u kadar uygulanmas› zor olan bir projedir. Çünkü bir yandan di¤er emperyalist devletler ABD’nin planlar› karfl›s›nda sessiz kalmayaca¤› gibi di¤er yandan Ortado¤u’da ifller ABD emperyalizminin planlad›¤› gibi yürüme-
ganlar›n› att›lar. ‹flçiler ad›na bas›n metnini okuyan Nalan Akbulut “Bizler Çukurova Tekstil’de çal›flan ve ayn› fabrikada çal›fl›yorken hiçbir hakk› ve alaca¤› ödenmeden topluca iflten at›lan iflçileriz. Bizler 29 fiubat 2004 Pazar günü AKP Genel Baflkan› R. Tayyip Erdo¤an’›n da kat›laca¤› miting yap›laca¤› haberini ald›k. Sesimizi iletmek için mitinge kat›ld›k. AKP Baflkan› R. Tayyip Erdo¤an’›n bize olan tavr› flok etkisi yaratt›. AKP bu tavr›yla iflçilerin emekçilerin yan›nda de¤il, patronlar›n yan›nda oldu¤unu göstermifltir. Bizler bir kez daha AKP’ye sesleniyoruz. fiu an elimizdeki tek gücümüz oyumuz. ‹fl ekmek yoksa oy da yok. Bizler haklar›-
30 mektedir. Örne¤in Afganistan ve Irak’ta özelliklede Irak’ta direnifl geliflmektedir. Yine ABD her ne kadar Türkiye’yi Ortado¤u’ya bir model olarak göstermek istese ve kendinden önce Türkiye’yi öne sürmeye çal›flsa da Ortado¤u halklar›n›n bugüne kadar Ortado¤u’da ABD tafleronlu¤u yapan Türkiye’ye bak›fl›nda bir de¤ifliklik yoktur. “Büyük Ortado¤u” projesinin uygulanmas›nda oldu¤u gibi uflakl›kta s›n›r tan›mayan AKP hükümetini bekleyen son ise t›pk› emperyalizmin di¤er ömrü tükenen uflaklar›n›n yaflad›¤› son gibidir. Bu konuda yaflanan en son ve çarp›c› örnek Saddam’d›r. Saddam emperyalizmin zaman› geldi¤inde tüm uflaklar›na yaflatt›¤› hazin sonu göstermektedir. Yine yerel seçimlerin yap›laca¤› tarihe az bir zaman kalmas› nedeni ile burjuva partilerin çal›flmalar› da h›z kazanarak devam ediyor. Ancak yine burjuva bas›n›n yapt›¤› araflt›rmalar her ne kadar televizyon ekranlar›na yans›masa da halk›n az›msanmayacak bir kesiminde seçimlere ilgisizli¤in varl›¤›. Hatta baz› bölgelerde burjuva parti adaylar›n›n ziyaretleri öncesi as›lan “Hizmet yoksa oy da yok” vb. pankartlar ve toplu bir flekilde oy vermeme durumlar› gündemde. Denizli’de köylülerin bütün köy halk› olarak ald›klar› oy vermeme karar› bu yönde bir örnek. Ayr›ca yine yap›lan son araflt›rmalara göre ilk dönemler özellikle AKP yerel seçimlerden %50 oran›nda oy alaca¤›n› söylerken flimdi yelkenleri suya indirerek bu rakam› %40’lara indirmifl durumdad›r. Bu elbette beklenmedik bir olay de¤ildir. Çünkü yaz›m›z›n bafl›nda da verdi¤imiz örneklerdeki gibi AKP hükümeti art›k halk düflmanl›¤›n› her f›rsatta göstermektedir. Çukurova iflçilerini seçim meydan›nda azarlayan Erdo¤an bunun do¤uraca¤› sonuçlar› da yaflamak durumunda. Çukurova iflçilerinin açt›¤› “‹fl, ekmek yoksa oy da yok” pankart› bu durumu ifade eden en güzel örnektir. Özellefltirmede sonuna kadar direnen, halka sald›rmada ve emperyalizme uflakl›kta s›n›r tan›mayan, ABD tafleronlu¤unu yaparak Ortado¤u’da dünyan›n birçok yerinde elini kana bulamaya haz›rlanan AKP hükümeti yerel seçimler öncesinde bile bu sald›r›lar›ndan vazgeçmeyecek kadar pervas›zd›r.
m›z› ve alacaklar›m›z› alana kadar direnece¤iz” dedi. E¤itim-Sen, ‹HD, TKP ve ‹flçi-köylü okurlar›n›n da destek verdi¤i eylem “‹flçilerin birli¤i sermayeyi yenecek” slogan›n›n at›lmas› ile son buldu. (Mersin)
12-25 Mart 2004
31
30
Paris’te 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü yap›lan iki etkinlikle coflkulu bir flekilde kutland›
6 Mart 2004, Cumartesi günü, Paris’te, 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü dolay›s›yla Frans›z kitle örgütlerinin Republ›que (Cumhuriyet) Meydan’›n da düzenledi¤i yürüyüfle, “Yaflas›n 8 Mart Dünya
‹stanbul
ANKARA S›n›fsal, ulusal, cinsel bask›ya karfl› emekçi kad›nlar haklar›n› kazanmak için yürüdü. Saat 11:00’da Toros Sokak’ta toplanmaya bafllayan kitle; pankartlar›n›, dövizlerini açarak yürüyüfle geçti. “Bar›fl ‹çin Sürekli Kad›n Platformunun” inisiyatifinde gerçeklefltirilen eyleme; DEHAP, Emekçi Kad›nlar Birli¤i, SDP, ÇHD, TAYAD’l› aileler, Halkevleri, KESK, BDSP, Kald›raç ve Odak kat›ld›. KESK’in yo¤un kat›l›m› dikkat çekerken devrimci demokrat kurumlar d›fl›nda erkekler kald›r›mdan yürüdü. S›n›fsal mücadele vurgusu devrimci kurumlar d›fl›nda yap›lmad›. KESK’li kad›nlar Kamu Reformu Yasa Tasar›s›n›, att›klar› sloganlarla protesto ettiler. Saat 12:00’de alana giren kitle, çad›r talebi için Abdi ‹pekçi’de eylem yapan TAYAD’l› aileleri alk›fllad›. DEHAP’l› kad›nlar›n kat›l›m› az olurken, Leyla Zana’n›n serbest b›rak›lmas›n› talep ettiler. Kad›n Platformu ad›na okunan aç›klamada kad›n›n u¤rad›¤› bask›lara vurgu yap›larak bütün kad›nlar mücadeleye ça¤r›ld›. Yaklafl›k 1000 kiflinin kat›ld›¤› mitingde metin, Arapça ve Kürtçe de okundu. ‹ZM‹R 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nün yaklaflmas›yla kurulan 8 Mart Kad›n Platformu 8 Mart mitingi öncesi 3 etkinlik gerçeklefltirdi. ‹lk etkinlik 1 Mart 2004 tarihinde ‹HD ‹zmir fiubesi’nde bir araya gelen platform bileflenlerince yap›ld›. Saat 12.30’da bir araya gelen kurumlar ad›na bas›n metnini ‹HD-GYK üyesi Necla fiengül okudu. Ayn› günün akflam› saat 17.30’da K›br›s fiehitleri Caddesi’nde biraraya gelen kad›nlar alk›fllarla eylemlerini bafllatt›. Yürüyüfl yapmak isteyen kad›nlara izin vermeyen polis ve
Emekçi Kad›nlar Günü/AT‹K” fleklinde, Frans›zca pankart›m›z ile kat›l›m sa¤lad›k. Bu y›l, emperyalist sald›rganl›¤›n tüm ac›mas›zl›¤› ile sürdü¤ü bir döneme denk gelmesi ve Bat› Avrupa co¤rafyas›nda yaflanan, sosyal haklar›n k›s›tlanmas› sürecine denk geldi¤inden yürüyüfle kat›l›m oldukça iyiydi. “Bush, Bla›r katil”, “Yaflas›n 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü”, “Yaflas›n Halklar›n Kardeflli¤i”, Emperyalist Savafllara Hay›r” vb sloganlar›n at›ld›¤› AT‹K kortejinde, gençlerin ve kad›nlar›n fazlal›¤› dikkat çekiyordu. TKP/ML bayraklar›n›n da dalgaland›¤› yürüyüflte, AT‹K bildirileri de yayg›n bir flekilde da¤›t›ld›. Yaklafl›k olarak 3 saat süren yürüyüfl, saat 17.00’de Nat›on (Ulus) fieydan’›n da sona erdi. Bu yürüyüflün hemen ard›ndan, Halklarla Dayan›flma Derne¤i bünyesinde faaliyetlerine devam eden Kad›nlar Komisyonu taraf›ndan, dernek lokalinde bir kutlama etkinli¤i gerçeklefltirildi. Bu inanç, bu coflkun azim ve kararl›l›k-
la, Paris Yeni Kad›n Komitesi taraf›ndan organize edilen etkinlikte, divandaki kad›n yoldafllar›n, devrim, sosyalizm ve yüce komünizm davas›nda flehit düflen, özelde kad›n önder ve militanlar flahs›nda, tüm devrim flehitleri için yapt›klar› sayg› duruflu ça¤r›s› ile baflland›. Divandaki yoldafl›n, “Kad›nlar›n özgürlük mücadelesini ezilenlerin özgürlük mücadelesinden ba¤›ms›z düflünemeyiz çünkü her ikisi de sömürü sistemine ba¤›ml›d›r ve kurtuluflu da bu ba¤›ml›l›k zincirlerini parçalayarak gerçeklefltirecektir. Kuflkusuz ki bunun pratik mücadelesi sözle ifade edildi¤i kadar kolay olmayacakt›r, çünkü bu mücadele, sistemin bize uygun görmüfl oldu¤u do¤matik kal›plar› ve kurallar› sarsmay› dahas› ortadan kald›rmay› gözetiyor. Mücadeledeki kararl›l›k, inanç ve cesaretin say›s›z örnekleri Türkiye ve Türkiye Kürdistan› co¤rafyas›nda görmek mümkün. Rosa’dan, Clara’dan bayra¤› devralan Meral’ler, Perihan’lar, Süheyla’lar, Sabahat’ler, Gurbetelli’ler, Dilek’ler, Ayfer’ler, Nergiz’ler ve
Emel’ler yaflamlar› pahas›na bayra¤› hep en yukar›da tuttu. Yaflad›¤›m›z Avrupa topraklar› da en güzel arma¤an›n›, Barbara’y› bize hediye etmifltir. Dünyan›n di¤er ülkeleri de kad›nlar›n destans› mücadelelerine tan›kt›r” fleklindeki konuflmas›n›n ard›ndan, AT‹K taraf›ndan yay›nlanan bildiri okundu. Pro¤ram, ‹syana Özlem Müzik Grubu’da yeralan bir yoldafl›n sundu¤u müzik dinletisi ile devam etti. Hep bir a¤›zdan söylenen partizanlar marfllar ve türküler, kitleyi oldukça coflkuland›rd›. Bu dinletinin ard›ndan, küçük dostumuz Ozan Laçinbala söyledi¤i türküler ve çald›¤› enstrümandaki ustal›¤›yla etkinlikte bulunan tüm dostlar›m›za güzel bir dinleti sundu. Son olarak, ozan Pervin Söyünmez, bu etkinli¤imize söyledi¤i türküleri ile renk katarken, yüreklerimizin bir att›¤›n›n alt›n› çizerek, etkinli¤i gerçeklefltiren Paris Yeni Kad›n Komitesi’ne teflekkür etti. Oldukça olumlu geçen kutlama etkinli¤inde ayr›ca YDG Komitesinin’de mesaj› okundu. Paris ‹flçi-Köylü okurlar›
robocoblar kad›nlar› ablukaya ald›. Bunun üzerine oturma eylemi yapan kad›nlar att›klar› “Asiye, Gülbahar, fiemse, Güldünya onurumuzdur”, “Faflizme, sömürüye, tacize, tecavüze, fliddete hay›r” sloganlar›yla kararl›l›klar›n› gösterdiler. 3 Mart 2004 tarihinde Cumhuriyet Postanesi önünde toplanan kad›nlar bu kez Türkiye’nin ve T. Kürdistan›’n›n çeflitli hapishanelerinde bulunan kad›n tutsaklara dayan›flma kartlar› yollad›lar. Saat 12.30’da biraraya gelen kad›nlar ad›na bas›n metnini EKB’li ‹sminaz Ersun okudu. “8 MART KIZILDIR KIZIL KALACAK” 8 Mart günü Gümrük’te toplanan binlerce insan pankartlar›, dövizleri ve sloganlar›yla saat 13:30’da Gündo¤du Meydan›’na do¤ru yürüyüfle geçti. Mitinge Partizan kitlesi “Yaflas›n 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü/Kad›n Erkek Elele Demokratik Devrime” Partizan/ YDG imzal› pankart ile kat›ld›lar. Yürüyüfl boyunca “her gün 8 Mart her gün kavga”, “Irakl› kad›nlar yaln›z de¤ildir” sloganlar› hayk›r›ld›. Reformistlerin 8 Mart›n içini boflaltmaya yönelik att›klar› sloganlara karfl›l›k Partizan, Demokratik Kad›n Hareketi, ÖMP, Mücadele Birli¤i, HÖC ve K›z›l Bayrak kitlesi s›k s›k “8 Mart K›z›ld›r K›z›l Kalacak” slogan›n› hayk›rd›lar. Partizan kitlesi mitingde Chaing Ching, Clara Zetkin, Meral Yakar, Ayfer Celep, Münire Sa¤d›ç, S›rma Boyo¤lu, Kamile Öztürk’ün resimlerini tafl›d›. Miting müzik dinletisi eflli¤inde halaylarla biterken, alanda “Yaflas›n Partimiz TKP/ML, Halk Ordusu T‹KKOTMLGB”, “Marks, Lenin, Mao Önderimiz ‹bo, savafl›yor T‹KKO” sloganlar›n›n at›ld›¤› da görüldü. Miting saat17:00’da sona ererken Partizan imzal› devrim flehitlerini anlatan “Devrimin Yap› Tafllar›na Bin Selam” ve YDG imzal› “Emperyalizm Kaybedecek, Halk Gençli¤i Kazanacak” bafll›kl› bildiriler de yo¤un bir flekilde da¤›t›ld›. BURSA 7 Mart günü saat 14:00'te AVP Devlet Tiyatrosu önünde toplanan Bursa Kad›n Platformu ve Partizan okurlar›n›n da kat›ld›¤› bas›n aç›klamas›nda 8 Mart’ta yap›lacak meflaleli yürüyüfle ça¤r› yap›ld›. Aç›klamay› platform ad›na Bursa EKB temsilcisi Beycan Taflk›ran okudu. 8 Mart günü saat 18:00’de Mahfel önünde toplanan Bursa Kad›n Platformu üyeleri çeflitli siyasi partiler ve kurumlar meflaleler yaka-
rak kortejler halinde özgürlük park›na do¤ru yürüyüfle geçtiler. Bursa Kad›n Platformu bileflenleri (yaln›z kad›nlar› yürütürken) Devrimci Demokrasi okurlar›n›n da yan›m›zda yer ald›¤› biz Partizan kitlesi kad›nl› erkekli birlikte kortej oluflturarak partizan döviz ve flamalar›m›zla meflaleli yürüyüfle kat›ld›k. MERS‹N 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü Mersin’de Kad›n›n Sesi Dergisi, DEHAP Kad›n Kollar›, EMEP, Halkevleri, Partizan,
serbest b›rakmak zorunda kald›. MALATYA ‹HD, EKB, DEHAP, EMEP, ÖDP’den oluflan Malatya Demokratik Platformu 8 Mart Pazartesi günü saat 11.30’da Emeksiz kavfla¤›nda bir araya geldi. DEHAP’l›lar beyaz eflarplarla eyleme kat›l›rlarken EKB’liler EKB yazan fularlarla, EMEP ve ‹HD de beyaz önlüklerle kat›ld›lar. Burada kortej oluflturan kitle alk›fl, z›lg›t ve sloganlarla Postane önüne yürüdüler. Postane önünde toplanan kitle bayraklar›n› ve “Yaflas›n 8 Mart Yaflas›n Mücadelemiz”, “Özgürlük sokakta kad›nlar mücadelede”, “J›n Jiyan Azadi” vb dövizleri açarken s›k s›k “Kad›n erkek elele mücadeleye”, “Yaflas›n 8 Mart mücadele günümüz”, “Cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye son”, “Kad›nlar kurtulufl sosyalizmde” vb. sloganlar› att›lar. Bas›n aç›klamas›nda metni okuyan Nihal M›zrak 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar gününün k›sa tarihçesini anlatt›ktan sonra, “kad›nlara yönelik her türlü fliddetin son buldu¤u, eme¤in karfl›l›¤›n›n al›nd›¤›, özgürlük eflitlik kardefllik ve insan haklar›ndan yana bir dünya yaratmak istiyoruz. Özgürlü¤ümüz örgütlü gücümüzdedir” dedi. ‹kinci bas›n aç›klamas›n› ise Malatya Haklar ve Özgürlükler Cephesi ayn› gün saat 13.30’da E¤itim Sen il binas› önünde yapt›. “Bu ülkede kad›nlar diri diri yak›ld›lar HÖC” pankart›n›n aç›ld›¤› aç›klamadaki bas›n metnini Gonca Gül okudu. Yine 8 Mart günü Malatya Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i, EKB ve Partizan Dergisi EKB’de saat 14.30’da 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü ile ilgili bir etkinlik düzenlediler. (Malatya) ADANA’DA TUTSAK KADINLARA 8 MART KARTI Adana Kad›n Platformu, “8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü” nedeniyle hapishanelerde bulunan kad›n tutsaklara dayan›flma amaçl› kart gönderdi. Adana Kad›n Platformu üyesi grup, Adana Büyük Postanesi önünde bir araya geldi. Platform ad›na bir aç›klama yapan EKB Yöneticisi Yasemin Tu¤cu, kad›n›n kurtuluflu ve özgürlü¤ü için mücadele veren ve flu anda hapishanede bulunan kad›nlarla dayan›flma amac›yla kart gönderdiklerini söyledi. Aç›klaman›n ard›ndan kad›nlar “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” ve “Cinsel, ulusal, s›n›fsal bask›ya son” fleklinde slogan atarak da¤›ld›. (Mersin)
Mersin ESP, Devrimci Demokrasi ve HÖC’ün kat›ld›¤› bir mitingle kutland›. Devlet hastanesi önünde toplanan yaklafl›k 750 kiflilik kitle sloganlar atarak metropol miting alan›na kadar yürüdü. Sloganlar eflli¤inde Metropol miting alan›na gelen kitle 8 Mart’› yaratanlar flahs›nda tüm demokrasi ve devrim flehitleri ad›na bir dakikal›k sayg› duruflunda bulundu. Sayg› duruflunun ard›ndan tertip komitesi ad›na konuflan Songül Tatar 8 Mart’›n tarihçesini anlatt›. Miting, yap›lan konuflman›n ard›ndan ANKA Kültür Merkezi bünyesinde çal›flma yürüten müzik grubunun söyledi¤i flark›lar ve çekilen halaylarla son buldu. M‹T‹NG ÖNCES‹ GÖZALTI TERÖRÜ ‹nsanlar›n en demokratik haklar›na bile azg›nca sald›ran devlet mitinge "Türkiye hapishanelerinde 6 kad›n diri diri yak›ld›" gerçe¤inin yaz›l› oldu¤u pankart› tafl›yan Halklar ve Özgürlükler Cephesi’nden 6 kifliye azg›nca sald›rarak gözalt›na ald›. Bununla da yetinmeyen Faflizm miting alan›na giren HÖC’ten Serpil Çal›fl›r’› arama yap›lmad›¤› gerekçesiyle kitle içerisinde gözalt›na almaya çal›flt›. Buna izin vermeyen devrimciler ile polis aras›nda arbede yafland›. "Yaflas›n Devrimci Dayan›flma", "Birlik Mücadele Zafer", "Bask›lar Bizi Y›ld›ramaz" sloganlar› ile kararl›l›¤›n› gösteren kitle karfl›nda polis, Serpil Çal›fl›r’›
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Beflir KASAP
B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
BÜROLAR ➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19 ➧ BURSA: GÜMÜfiÇEKEN CAD. ERKMEN ‹fiHANI, NO:7/21, HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 612 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84
Bask›: Gün Matbaac›l›k
➧ TURHAL: YAVUZ SULTAN SEL‹M MAH. TANRI-VERD‹ SOK. 19/15 2. NOTER YANI TURHAL/TOKAT TEL: 0356 276 37 20 Cep: 0533 414 65 54
Genel Da¤›t›m: YAY-SAT
➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N
@mail: umutyayimcilik@superonline.com
➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Proletarya ve ezilen halklar›n b›rakt›¤› miras›n sahibi ve savunucusu olarak
ÖRGÜTLENEREK, KAVGAYI BÜYÜTECE⁄‹Z! Mart ay› yaln›z bahar›n geliflini de¤il ayn› zamanda flanl› kavga günlerini de müjdeleyen bir ayd›r. S›n›f bilinçli proletarya ve ezilen halklar bize Mart ay›nda tarihten ö¤renmemiz ve u¤runda savaflmam›z gereken büyük miraslar b›rakm›flt›r. Bizler bu miras›n sahibi ve savunucusu olarak örgütlenerek, kavgay› daha da büyütece¤iz. Bugün bu miraslar› sahiplenmek, 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Gününü özüne uygun olarak kutlamakt›r. Bu miraslar› sahiplenmek 21 Mart’ta Kürt halk›n›n ve di¤er Ortado¤u halklar›n›n Newroz bayram›n› direniflçi gelene¤ine uygun olarak kutlamakt›r. Bu miras› sahiplenmek 12 Mart Askeri Faflist Cuntas›’n› bir kez daha lanetleyip ve 12 Mart Gazi direniflinin öfkesini kuflanarak mücadelenin her alan›nda yeni Dehak’lara karfl› ezilenlerin sesi, gelece¤i ve umudu olmakt›r. Çünkü ezilenlerin özgürlü¤ü ve gelece¤i ancak s›n›f bilinçli proletaryan›n önderli¤inde tüm zalim Dehak’lar yok edilerek kazan›l›r. Çünkü zalimler var oldukça ezilenler için yoksulluk, sefalet ve zulüm bitmez. Yoldafllar devrimciler; Mart ay›na yani bafl›m›zda Irak halk›n›n
emperyalist iflgale karfl› gösterdi¤i kahramanca direnifli destekleyerek Filistin halk›n›n bafle¤mez onurlu direniflini sahiplenerek giriyoruz. Ve biliyoruz ki emperyalistler ve uflaklar›na karfl› gelifltirilen her direnifl ve yükselen her ses, ezilenlerin ezenlere karfl› yürüttü¤ü mücadeleye sunulan önemli bir katk›d›r. Ve yarat›lan tüm ilerici de¤erleri sahiplenme bilincidir. Mart ay› ayn› zamanda gök kubbenin yar›s› olan emekçi kad›nlar›n her türden s›n›fsal-ulusal-cinsel bask›ya ve sömürüye karfl› yürüttükleri mücadeleyi bilinçlere kaz›yan bir ayd›r. Bu kavga gününü özüne uygun olarak kutlamak, her türlü cins ayr›mc›l›¤›na, kad›na uygulanan fliddete, cinsel tacize ve tecavüze karfl› mücadele etmektir. Kad›nlar›n kurtuluflunun ezilenlerin kurtuluflundan ba¤›ms›z olarak düflünülmeyece¤i bilincini yayarak, aksi yönde ortaya konulan her türlü anti bilimsel düflüncelere karfl› mücadele etmektir. Ve emperyalist kapitalist sisteminkomprador-feodal gerici kuflatman›n alt›nda köleli¤e, suskunlu¤a mahkum edilmek istenen emekçi kad›nlar›n s›n›fdafllar›yla birlikte örgütlenerek savaflmaktan baflka kurtulufllar›n›n olmad›¤› gerçe¤ini bir kez daha hayk›r-
makt›r. ‹flçiler emekçiler Egemenlerin içini boflalt›p özünü karartarak uydurduklar› tüm yalanlara sahte “bar›fl” söylemelerine ra¤men Newroz bugün ezenlere karfl› ezilenlerin bir baflkald›r› bir savafl ça¤r›s› olma niteli¤ini koruyor. Bundan dolay›d›r ki, bugün Newroz’u özüne uygun olarak kutlamak emperyalistlerin Irak iflgaliyle somutlaflan ve tüm bölge halklar›n› tehdit eden sald›rgan politikalar›na karfl› tereddütsüzce mücadele etmektir. Bugün Newroz’u özüne uygun olarak kutlamak demek ezilen halklar›n ve uluslar›n kurtuluflunu emperyalist kap›larda, emperyalistlerin sahte “bar›fl” ve “dostluk” gösterilerinde de¤il, kendi özgücünde di¤er bölge halklar›n›n dostlu¤unda, birli¤inde aramakt›r. Çünkü emperyalistler için “bar›fl” sömürü ve zulüm düzenlerine boyun e¤ilmesidir. Yine onlar için “özgürlük” emperyalist ç›karlar› için sunduklar› her k›r›nt›ya, çizdikleri her s›n›ra koflulsuz itaat etmektir. Bunun da “özgürlük” de¤il, kölelik oldu¤u aç›kt›r. Günümüzde özgür olman›n özgür yaflaman›n tek yolu emperyalizme, iflbirlikçi ve uflaklar›na karfl› demokrasi ba¤›ms›zl›k ve sosyalizm
u¤runa savaflmakt›r. Bugün ezilenlerin sevinçlerini ve ac›lar›n› paylaflan her yürek Newroz ateflini emperyalizmi, faflizmi ve her türden gericili¤i yok etme silah›na dönüfltürmeye çal›flan s›n›f bilinçli proletaryan›n gönüllü neferi olmal›d›r. Bu kurtulufl ordusu yarat›lmad›kça ne ezilenler zalim Dehak’lar›n zulmünden kurutulabilir ne de gerçek anlamda demokrasi ve özgürlükten söz edilebilir. Yoldafllar, Mart ay›nda yürütülecek etkinliklere 8 Mart flehitleri Ayfer Celep, Münire Sa¤d›ç, Kemal Tutufl yoldafllar›n flahs›nda flehitlerimizin bafle¤mez savaflç› ve militan kiflili¤ine yarafl›r bir bilinçle ve enternasyonal bir sorumlulukla kat›lmal›y›z, emperyalist iflgale, ›rkç›l›¤a, flovenizme, kad›nlara uygulanan fliddete karfl› devrimci sloganlar›m›z› alanlarda hayk›rmal›y›z. -YAfiASIN 8 MART DÜNYA EMEKÇ‹ KADINLAR GÜNÜ -SINIFSAL, ULUSAL BASKI VE C‹NSEL SÖMÜRÜYE HAYIR! -NEWROZ P‹ROZ BE! -YAfiASIN PART‹M‹Z TKP/ML Mart 2004 TKP/ML-MK
8 Mart’›n k›z›ll›¤› devrimcilerin ellerindeki bayraklarda dalgaland›
‹stanbul ‹STANBUL Bu y›lki 8 Mart eylemliliklerini içerisinde EMEP, SDP, ÖTP, ÖDP, DEHAP gibi partiler, çeflitli demokratik kitle örgütlülükleri, EKB ve de¤iflik feminist çevrelerin yer ald›¤› 8 Mart Kad›n Platformu örgütledi. 7 Mart Pazar günü fiiflli Abide-i Hürriyet Meydan›’nda düzenlenen mitinge damgas›n› vuran ise örgütleyiciler de¤il yine devrimciler oldu. Geçen y›llarda oldu¤u gibi düzenleyici örgütler taraf›ndan miting alan›na erkeklerin sokulmamas› yönlü bir karar al›nmas›na ra¤men hem alanda hem de yürüyüfl s›ras›nda devrimci gruplar karma bir flekilde 8 Mart’› sahiplendiler. Tertip komitesinin ald›¤› kararla yürüyüfl s›ras›nda ve alanda erkeklerin girmesi için pankartlarla bir zincir oluflturulmufltu. “Evde, sokakta, gözalt›nda daya¤a, taci-
ze, tecavüze, namus cinayetlerine karfl› kad›nlar örgütleniyor” 8 Mart Kad›n Platformu imzal› aç›lan pankart›n arkas›nda s›ras›yla Amargili Kad›nlar, Bar›fl Anneleri ‹nisiyatifi, EKB, Özgür Kad›n, Kad›n ‹nisiyatifleri, Pazartesi Dergisi, Yeni Dünya ‹çin Ça¤r› Dergisi, ‹nsan Haklar› Derne¤i, Göç-Der Kad›n Çal›flma Grubu, TUAD’l›, Tüm ‹GD’li, KESK’li, EHP’li, ÖDP’li, EMEP’li, SDP’li, ÖTP ve DEHAP’l› Kad›nlar kat›ld›lar. De¤iflik feminist gruplar›, parti ve kitle örgütlerinin oluflturdu¤u zincir görevi gören pankartlar›n arkas›nda ise devrimci siyasetler pankartlar›n› açarak yürüyüfle geçtiler. Yürüyüflte s›ras›yla ODAK, Devrimci Proleter Kad›nlar, Devrimci Hareket, Demokratik Kad›n Hareketi Giriflimi, Devrimci Demokrasi Gazetesi, TUYAB, ILPS, Partizan, DDSB, YDG, Esenler Ka¤›thane Kültür Evi,
HÖC, TAYAD’l› Aileler, Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i, ESP, KÖZ, Kald›raç, Pir Sultan Abdal Dernekleri (Ümraniye, Kad›köy, Kartal flubeleri), BDSP, Devrimci Parti Güçleri, Mücadele Birli¤i, Halkevci Kad›nlar yer ald›. Genel olarak devrimci siyasetlerin pankartlar›n›n k›z›ll›¤› ve “Kad›n-erkek el ele” vurgusu ön plana ç›kt›. Yürüyüfl ve alanda günün anlam ve önemine uygun bildiriler, gazete da¤›t›mlar› yap›ld›. Alanda Partizan kitlesi disiplinli korteji ve coflkusu ile dikkat çekti. “Kad›nlar kurtulufla do¤ru anti-emperyalist mücadelede birleflelim” ILPS pankart›n›n arkas›nda “Kad›n-Erkek El Ele Demokratik Devrime-Partizan” pankart›n›n yan›s›ra “Uyuflturucuya ve çeteleflmeye karfl› örgütlen-Partizan”, “Devrimci Demokratik Sendikal Birlik”, “Kad›nerkek el ele emperyalizme karfl› mücadeleyeYeni Demokrat Gençlik” pankart› açan Partizan kitlesi günün anlam ve önemine iliflkin dövizlerin yan› s›ra devrim ve komünizm davas›nda flehit düflen kad›nlar›n resimlerini ve k›z›l bayraklar›n› da tafl›d›lar. Yaklafl›k 300 kiflinin bulundu¤u Partizan kortejinde kad›nlar bafllar›nda k›z›l eflarplar ve ellerinde k›z›l bayraklarla yürüdüler. S›k s›k “Kad›n-erkek el ele demokratik devrime”, “S›n›fsal, ulusal, cinsel sömürüye son”, “Vard›k, var›z, varolaca¤›z”, “Kad›n olmadan devrim olmaz, devrim olmadan kad›n kurtulmaz”... sloganlar›n›n at›ld›¤› Partizan korteji ve di¤er devrimci gruplar, 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nün içeri¤ini boflaltmak isteyenlere karfl› devrimci bir durufl gerçeklefltirdi. Alana gelindi¤inde ise tertip komitesinin kürsüden yapt›¤› konuflmalara ilginin azl›¤› konuflma yapanlar taraf›ndan da defalarca uyar› yap›lmas›na ra¤men giderilemedi. Kürtçe yap›lan konuflma s›ras›nda DEHAP’l› kad›nlar›n Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit ile ilgili att›klar› slo-
ganlar tertip komitesi içinde bir tart›flma yaratmas›na neden oldu. Miting kad›nlarla ilgili söylenen türkülerle son bulurken devrimciler kendi aralar›nda çektikleri coflkulu halaylarla alandan ayr›ld›lar. TKM’DEN 8 MART ETK‹NL‹⁄‹ 6 Mart Cumartesi günü ‹stanbul’da Tohum Kültür Merkezinde 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar günü dolay›s›yla bir etkinlik yap›ld›. Saat 16.00’da bafllayan etkinlikte ilk olarak devrim flehitleri için bir dakikal›k sayg› duruflu yap›ld›. Aç›l›fl konuflmas›n›n ard›ndan etkinlikte yeni bir oluflum olan Edebiyat Kooperatifi’nden 4 flair de fliirleri ve düflünceleri ile bu günde Tohum dostlar› ile birlikte oldular. Dia gösterimi ve Grup Nisan Günefli’nin konseri ile devam eden etkinlik So¤anl› ve Cumhuriyet Mahalleleri muhtar adaylar›n›n yapt›¤› konuflmalarla son buldu. (H. Merkezi) BAYRAMPAfiA’DA YAKILAN KADINLAR 8 MART’TA ANILDI 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nde Bayrampafla Hapishanesi önünde biraraya gelen TAYAD üyeleri “Ülkemizde kad›nlar› diri diri yakt›lar, TAYAD’l› Aileler” yaz›l› pankart açarak, 19 Aral›k 2000 tarihinde yak›lan Özlem Ercan, Gülser Tuzcu, Seyhan Do¤an, Yazgülü Güder Öztürk ve Nilüfer Alcan için bas›n aç›klamas› yapt›. TAYAD ad›na bas›n metnini okuyan Aysel Ören “Bir ülkedeki demokrasinin, hak ve özgürlüklerin en önemli ölçütlerinden biri, kad›nlar›n haklar› ve toplumsal yaflam içindeki gerçek konumlar›d›r” dedi. Aç›klama, Grup Yorum elemanlar›n›n diri diri yak›lan alt› devrimci kad›n için besteledikleri türküyü söylemesinin ard›ndan hapishane önüne karanfil b›rak›larak sona erdirildi. (‹stanbul)