Yeni Dünya İçin ÇAĞRI • Özel Sayı • Ekim 2009 • Fiyatı: 0,50 TL
1
Çıkarken
Mayıs 2006’da Yeni Dünya İçin ÇAĞRI dergisinin içinde Çek-Al olarak başladığımız yayın hayatımızı, bu ilk sayımız ile birlikte ayrı gazete olarak sürdürüyoruz. Yeni İşçi Dünyası gazetesi, işçi sınıfının mücadele alanlarından haberleri, işçi sınıfının andaki mücadelesinin sorunları üzerine yorumları, sendikal hareketin içinde bulunduğu durumu, işçi sınıfı içinden gelen mektupları vb. yazıları, yorumları içerecektir. Amacımız işçi sınıfının sesi olmaktır. İşçi sınıfı biliminin yaratıcıları Marks ve Engels, dünya komünist hareketinin ilk programı olan Komünist Manifesto’da “Bugün burjuvazi ile karşı karşıya duran bütün sınıflar içersinde yalnızca proletarya gerçekten devrimci bir sınıftır. Öteki sınıflar modern sanayi karşısında erirler ve nihayet yok olurlar, proletarya ise onun öz üründür.” (Komünist Manifesto; Dönüşüm Yayınları, Nisan 1994, İstanbul, sf. 117) tespitini yapıyorlardı. Aynı programda “proletarya” tanımının içini “… kendilerine ait hiçbir üretim aracına sahip olmadıklarından, yaşamak için işgüçlerini satmak zorunda kalan modern ücretli işçiler sınıfı” olarak dolduruyorlardı. (age. sf. 112) Manifesto şu sözlerle kapanıyordu: “Komünistler, kendi görüşlerini ve amaçlarını gizlemeye tenezzül etmezler. Hedef lerine ancak şimdiye kadarki tüm toplumsal düzenin şiddet kullanarak yıkılmasıyla ulaşılabileceğini açıkça ilan ederler. Varsın egemen sınıf lar bir komünist devrim korkusuyla titresinler. Onda, proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri yok. Kazanacakları bir dünya var. Bütün ülkelerin işçileri birleşiniz!” Manifestonun yayınlanmasından bu yana bir buçuk asırdan fazla zaman geçti. Dünya bu arada bir dizi demokratik, sosyalist devrim deneyimleri, sos-
yalizm inşa girişimleri yaşadı. Anda bir zamanlar bu deneyimlerin yaşanmış olduğu ülkelerde burjuvazi yeniden iktidarda olsa da, devrimler yenilmiş olsa bile, bu ilk deneyimler dünyada komünizme uzanan uzun yürüyüşte yalnızca bir ilk sözdür. Bu ilk sözlerde bile dünya işçi sınıfının ve emekçilerinin, eğer işçi sınıfı örgütlü bir güç olarak ayağa kalkar ise nelere kadir olduğunu göstermiştir. Evet Manifesto’nun yayınlanmasının üzerinden bir buçuk asrı aşkın zaman geçti, fakat dünya işçi sınıfının burjuvaziye karşı duran sınıflar arasında gerçekten devrimci tek sınıf olduğu gerçeği değişmedi. Yeni bir dünya, sömürüsüz bir dünya yaratma mücadelesi bu yüzden öncelikle işçi sınıfının mücadelesidir. İşçi sınıfı, toplumu bir bütün olarak sömürüden kurtarmaksızın, kendini de kurtaramayacak olan biricik sınıftır. Kapitalizmi yıkma, sosyalizmi kurma, komünizme ilerleme tarihi görevini taşıyan sınıftır işçi sınıfı. Bu yüzden bu sınıfın mücadelesinde, bizzat bu sınıfın mücadelesinin içinden çıkıp gelen, işçi sınıfının bakış açısı ile, işçi sınıfının andaki sorunlarını yorumlayan, işçi sınıfının aydınlanmasına, örgütlenmesine hizmet eden, işçi sınıfının değişik alanlardaki mücadelesinin deneyimlerini tüm sınıfa aktaran, işçilerin serbest kürsüsü olan bir işçi gazetesi yeni dünya için mücadelenin mutlaka gerekli bir aracıdır. Kadın ve erkek işçi arkadaş! Ç a ğ r ı m ı z sa na! Yen i İş ç i Dünyası gazetesi senin sesindir. Onu güçlendir. Abone ol, abone bul! Yeni İşçi Dünyası gazetesini çevrende dağıt. Onu yazılarınla, mektuplarınla destekle! Haydi iş başına! Haydi yeni bir dünyayı kurma mücadelesinde mücadeleye! Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiç birimiz! 10 Ekim 2009 ▼
Esenyurt Belediye işçilerinin direnişi sürüyor
E
senyurt Belediyesi bünyesinde çalışan Belediye-İş Sendikası 2 Nol’lu Şube üyesi işçiler, sendika üyeliğinden istifa etmedikleri için 18 Ağustos’ta işten çıkarılmaya başlandılar. İşten çıkarılan işçilerin sayısı 16’ya ulaştı. İşten ilk olarak atılan üç işçi belediye önünde direnişe geçti. Direnişe tahammül edemeyen Belediye yönetimi, belediye önündeki kaldırımı demir bariyerlerle çevirdi. Direnişçi işçiler belediye karşısındaki kültür merkezi önünde direnişe devam ettiler. Belediye yönetimi boş durmadı. İşçilere saldıran başkan yardımcısı Emin Batmazoğlu, işçilerin pankartlarını yırttı, işçileri darp etti. Yetmedi! Direnişe devam eden işçilerin direnişini engellemek için kaldırıma toprak döktürüldü. Bu da sökmedi! İşçiler direnişe devam dediler. Direnen belediye işçileri ve pazar emekçileriyle dayanışmak için, (Devamı s. 2’de altta)
İÇİNDEKİLER
Çıkarken. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 Esenyurt Belediye işçilerinin direnişi sürüyor . . . . . . . . . . . . 1
Hükümetin memurlara zam teklifi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 Eleks işçileri direnişte . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 Bir sendika ağasının mali portresi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 “İşçi Sağlığı”ndan AKP hükümetinin anladığı. . . . . . . . . . . . 5 Eğitim Köşesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5 Kamu kimin ve kim kamulaştıracak?. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 6 Asil Çelik’te grev sona erdi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 6 Genel Sağlık(sızlık) Sigortası Mersin’de protesto edildi . . . . 7 Hukuk Köşesi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7 Sinter Metal İşçileri ile Dayanışma Gecesi. . . . . . . . . . . . . . . . 8 Direniş ve Mücadeleden Kısa Kısa . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 8 IMF ve DB Mersin’de protesto edildi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9 Dünyadan İşçi Haberleri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11
Hükümetin memurlara zam teklifi
Gerçek ücret düşüşü teklifidir
15
Ekim 2009 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
Ağustos’ta başlayan Hükümet ile iki memur sendikası arasında yürütülen pazarlıklarda 28 Ağustos’ta hükümetin en son teklifi memur maaşlarına gelecek yıl 6’şar aylık dönemlerde yüzde 2,5 oranında zam oldu. Daha önce 2 + 2’lik zam “en son rakam” olarak açıklanmıştı. Son görüşmede bu ilk altı ayda % 2,5, ikinci altı ayda % 2,5 oldu. Bu kez de bunun son rakam olduğu görüşmeyi hükümet adına yürüten Devlet Bakanı Hayati Yazıcı tarafından açıklandı. Enf lasyonu bile karşılamayan, gerçekte zam değil, ücret düşüşü anlamına gelen bu komik teklifi biraz daha kabul edilebilir hale getirmek için Hayati Yazıcı sürpriz bir açıklamayla, “Memura sadece iki çocuğa kadar verilen çocuk yardımında sınırı kaldırıyoruz” dedi. Yapılacak yeni düzenlemeyle 6 yaştan büyük 3 ve daha fazla çocuğu olan memurlar her bir çocuk için aylık 12,5, yıllık da 150 TL alacak. Buna göre örneğin biri 6 yaşından küçük üç çocuğu olan bir memura top-
2
KESK Genel Başkanı Sami Evren ile KAMU-SEN Genel Başkanı Bircan Akyıldız 25 Kasım’da Toplu İş Sözleşmesi hakkının kullanılması için 1 günlük Uyarı Grevi yapmakta kararlı olduğunu açıkladılar.
lamda yıllık 600 TL çocuk yardımı yapılacak. Hükümetin bu ücret düşüşü teklifine karşı gelinen yerde görüşmeleri yürüten sendikaların teklifi de ahım şahım bir ücret artışını öngörmüyor. Hatta o teklifte enflasyonu tam olarak karşılamıyor. Memur Sen’in teklifi % 4 + 4! Yapılan toplu görüşmelerin ardından uzlaşma sağlanamadığı için görüşmeler kesildi. Kamu Sen görüşmelerin kesilmesinin ardından yaptığı açıklamada: “ Emek düşmanlarına ders vermeye, üretimden gelen gücümüzü kullanmaya davet ediyoruz. Toplu görüşme sürecimiz bitmiştir. Mutabakat için tüm gayretleri ortaya koyduk. Türkiye Kamu-Sen olarak tüm konfederasyonlarla değerlendirme çağrısında bulunacağız. Üretimden gelen gücün kullanılmasını uygulamaya koymaya çağıracağız. - Eylemlilik süreci başlamıştır. Kamu-Sen, 2008 yılının mutabakat kurallarını uygulamayan Başbakan hakkında suç duyurusunda bulunarak, eylemlilik sürecini başlatıyoruz.” Bol keseden atan Kamu-Sen
(Esenyurt Belediye İşçileri... 1. sayfadaki yazının devamı) içinde bizlerin de olduğu dayanışma platformu kuruldu. Belediye-İş Sendikası 2 No’lu Şube, direnişçi işçiler ve platform bileşenleri tarafından, her hafta bir gün Köyiçi’nden başlayarak Belediye önünde biten bir yürüyüş ve basın açıklaması yapılıyor. Direnişçi işçilere tahammülsüz davranan belediye yönetimi, saldırılarına son vermedi. 2 Ekim günü Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu ve bir grup meclis üyesi saat 14.30 civarında küfürler savurarak işçilere saldırdı. İşçilerin ve pazar emekçilerinin astıkları pan-
kartlar yırtıldı. İşçilerin oturdukları tabureler kırıldı. Saldırıya uğrayan, mağdur olan işçiler, saldırıya uğradıkları yetmiyormuş gibi polis tarafından gözaltına alınarak Esenyurt polis merkezine götürüldüler. İşçiler işlerine sendikalı olarak dönmek, pazar emekçileri ellerinden alınan pazar yerini geri istiyorlar. Bunun için direniyorlar. Bu direniş haklıdır. Direnişe destek sunmak emekten yana olan herkesin görevidir. 6 Ekim 2009 ▼
Genel Başkanının pratiği belli: lafta söyle, pratikte uyma!! 9 Eylül’de Uzlaşma Kurulu topla nt ısı gerçek leşt iri ldi. Uz la şma Ku r u lu nu n toplantısında sendikaların teklifi yönünde bir karar çıktı. Kurulunun önerisi memur maaşlarının birinci 6 ay için yüzde 4, ikinci 6 ay için yüzde 4 artırılması ve bu artışların enflasyon artışının altında kalması halinde aradaki farkın maaşlara yansıtılması şeklinde. Fakat Kamu İşveren Kurulu, Uzlaştırma Kurulu kararlarını kabul etmedi. Dolayısıyla buradan da herhangi bir uzlaşma çıkmadı. Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Uzlaşma Kurulu kararlarının dikkate alınmasını talep ederken, hükümet adına görüşmeleri yürüten Devlet Bakanı Hayati Yazıcı yaptığı açıklamada memura daha fazla zam veremeyeceklerini söyledi. Uzlaştırma Kurulu kararları üzerinde anlaşma sağlanamaması ertesinde hükümet ile memur konfederasyonları arasında uzlaşmazlık metni imzalandı.
Uzlaştırma Kurulu kararları üzerinde uzlaşma sağlanamamasıyla birlikte hükümet ile memurlar arasında yaklaşık bir aydır yürütülen görüşmeler de son bulmuş oldu. Uzlaştırma Kurulu kararının bağlayıcılığı bulunmuyor. Uzlaştırma Kurulunun kararının ardından hükümet ve memur konfederasyonları kararı değerlendirmek üzere tekrar bir araya gelecek. Bu toplantıda alınacak karar Bakanlar Kuruluna iletilecek. Memur maaşlarına gelecek yıl yapılacak zam konusundaki son kararı Bakanlar Kurulu verecek. Hükümet kamu emekçileriyle adeta dalga geçerken yetkili memur Konfederasyonların önerdiği zam teklifi de bundan aşağı kalmıyor. Hükümetin, bu arada Memur-Sen gibi sendikaların da -bu kadar pervasızca hareket edebilmesinin en büyük nedeni elbette kamu emekçilerinin güçlü bir örgütlü hareketinin olmayışındandır. Kamu emekçileri hak ettikleri zammı ancak güçlü bir mücadele ile alabilirler. Eylül 2009 ▼
Eleks işçileri direnişte Deyim yerinde ise köle pazarında köleler isyan ediyor. Ama duyan yok. Sermayenin basını sus pus. İşçilerin anlattıklarına göre, 12 bin insan çalışıyor.
YDİ Çağrı: Eleks’deki gelişme ile ilgili bize bilgi verebilir misiniz? Hüseyin Erçe: Eleks konfeksiyon Mersin Serbest Bölge’de 1993 yılından bu yana faaliyette. 160 çalışanı olan fabrikada, Mart 2009 tarihinden bu yana maaşlarımızı alamıyoruz. İşimizi kaybetme korkusu ile ‘ha bugün, ha yarın, ha gelecek ay paranızı vereceğiz’ diye bizi
avuttular. Biz de çaresiz olarak bu avuntuya inanmak zorunda kaldık. Böylece 24 Ağustos’a kadar sesimizi çıkarmadık. 24 Ağustos’ta patron fabrikanın kapısına kilit vurarak işçilerin 1 milyon TL üzerinde olan parasını alıp kaçıp gitti. Daha sonra öğreniyoruz ki patron, devlete olan tüm borçlarını ve hacizli olan iş makinelerinin borçlarını da ödemiş. 6 aydan bu yana parasız olduğumuz için mahkemeye de başvuramıyoruz. Sağ olsun KESK bize yardımcı oluyor. Avukatları bizden avukat parası da istemiyor. Ve fakat yalnız mahkemeye başvurmak için dosya masraf ları bayağı bir para tutuyor. Bunu bizim ödememiz lazım. Bu masrafı karşılayacak paramızda yok. Çocuklarımızı okula göndermeye zorlanıyoruz. Çok mağdur durumdayız. YDİ Çağrı: Şu an kaç işçi direniyor? Hüseyin Erçe: Şu an 100 i ş ç i ç a l ı şıyor gör ü nüyor. Hepimiz de fabrika önündeyiz. Direniyoruz. Basın açıklamaları yapıyoruz. Patronumuz Konyalı olduğu için Konya’ya kadar gidip oradan da basın açıklaması ile sesimizi duyurduk. Patrona şu mesajı verdik; “Ne kadar kaçarsan kaç her an ensendeyiz.” Sağ olsun basın, tabiî ki ilerici devrimci basın hep yanımızda. Ulusal sermayenin basını sesimizi duyurmuyor.
YDİ Çağrı: Patron işyerini kapatırken size herhangi bir gerekçe göstermedi mi? Hüseyin Erçe: Hayır işyerimiz kapalı değildi. Bize sadece 24 Ağustos tarihi itibarı ile kısa çalışmaya gideceklerini, bundan dolayı da kapalı olacakla-
YDİ Çağrı: Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Hüseyin Erçe: Ben de sesimizi duyuracağınız için daha şimdiden teşekkür ederim. İşçilere son sayıdan birer gazete verdik ve tekrar görüşmek üzere ayrıldık. YİD/Mersin, 7 Ekim 2009 ▼
Her işçinin edinmesi gereken temel bilgiler bu broşürlerde...
Ekim 2009 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
M
ersin Serbest Bölgede Eleks konfeksiyonda çalışan işçilerle IMF ve Dünya Bankası yürüyüşünde karşılaştık. İşçiler “Sesimizi duyan yok mu?” diye feryat ediyorlar. Deyim yerinde ise köle pazarında köleler isyan ediyor. Ama duyan yok. Sermayenin basını sus pus. İşçilerin anlattıklarına göre, 12 bin insan çalışıyor. Bunların en az 5-6 bini kayıt dışı. Uluslar arası ve ulusal sermayenin en dizginsiz sömürü alanı olarak kullanılıyor Mersin Serbest Bölgesi. Devlet sermayeye her türlü imkanı sağlamış. İşçilerin ödenmeyen paraları konusunda patrona en ufak bir baskı yok. İşçiler patronu mahkemeye vermek için dosya parasını dahi bulamıyorlar. İşçiler ise tüm bu baskılara ve zorluklara rağmen direnmeye devam diyor. Aşağıda Eleks’de çalışan işçilerden, Hüseyin Erçe, Siraç Boşal ve Abdullah İnekçioğlu ile Eleks’deki gelişme üzerine konuştuk. Komite üyesi Hüseyin Erçe sorularımızı yanıtladı.
rını, bizim de iş kurda kısa çalışma ödeneği alacağımızı söylediler. Bunun üzerine İş Kur’a giderek başvurduk. 24 Ağustos itibarı ile böyle bir başvuru olmuş. Ayda 400 TL devlette para alacağız diye sevindik. Tabi ki bu geriye dönük alacaklarımızın peşini bıraktığımız anlamına gelmiyor. Başvurduktan sonra 9 Eylül günü tekrar İş Kur’a giderek ‘ne oldu, paralarımızı ne zaman alacağız’ diye sorduk. İş Kur’da bir şokla karşılaştık. Patron tekrar 24 Ocak tarihi itibarı ile verdiği dilekçeyi geri çekmiş. Bize öyle bir oyun oynanmış ki, ne İş Kur’dan, ne de patrondan para alabiliyoruz. İş Kur’da resmi olarak işyeri açık görünüyor ve fakat kapalı. Bize çifte oyun oynanıyor. Öyle bir oyuna geldik.
3
Ekim 2009 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
E
4
Bir sendika ağasının mali portresi
rgenekon’un 3’üncü iddianamesinin ek k lasörlerinde tutuklu sanık Mustafa Özbek’in 35 yıl başkanlığını yaptığı Türk Metal Sendikası’nda tespit edilen yolsuzluklar da detaylarıyla anlatılıyor. İddianameye giren BDDK raporunda Özbek’in işçilerin aidat paralarından gelen yaklaşık 112 milyon doları yakınlarına ve kendi özel hesabına aktardığı iddia ediliyor. Türk Metal Sendikası metal iş kolunda sermayenin Truva atıdır. Türk Metal işçileri sermayeye peşkeş çeken, işçileri kapalı kapılar arkasında satan, işçilerden kesilen aidatlarla zenginlik içinde yaşayan, sendikayı çiftlikleri gibi kullananvb. bir sendikadır. Ergenekon’un finansörü olma k l a suç l a na n Mu s t a f a Özbek, 22 Ocak’taki 11’inci dalgada tutuklanmıştı. Operasyon kapsamında Özbek ’in malvarlıkları listesini mercek altına alan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Türkiye’nin bu “en zengin sendikacısı”nın yönettiği Türk Metal Sendikası’nın he s apla r ı n ı y a k ı n t a k ibe aldı. Başsavcılık, Bankacılık Dü zen leme ve Denet leme Kurulu’na (BDDK) bir yazı g ön d e r e r e k , T ü r k Me t a l Sendikası’nın 1999 yılından sonraki hesap hareketlerinin incelenmesini istedi. BDDK, hazırladığı raporla, Türk Metal Sendikası’nda 112 milyon dolarlık dev bir yolsuzluk tespit etti. BDDK, hazırladığı 51 sayfalık raporu soruşturmayı yür üten savcı la ra gönderd i. Raporda, sendika bütçesinden sendika faaliyetleri ile ilgili olduğu düşünülen tutarlar dışında 165.320.672 TL, 100.000 Euro ve 173.100 ABD dolarının çeşitli şahıs ve kuruluşlara nakit, çek, EFT ve havale aracılığı ile ödendiğini ortaya koydu.
Bu paraların tek tek kime, hangi kanallarla ödendiği bilgisinin yer aldığı raporda, bu paradan Özbek’in ailesine mensup kişilere 1999-2009 döneminde 5.777.211 TL, 3.978.576 dolar, 46.000 mark, 250,970 Euro, 349.070 Pound olmak üzere toplam 13.351.969 TL ödendiği belirtildi. Bu paradan ayrıca Özbek’in akrabası, aynı zamanda Türk Metal Sendikası Gebze Şubesi Başkanlığı da yapan Şeref Özcan’a, 2.258.643 TL ödeme yapıldığı tespit edildi. Türk Metal Sendikası tarafından yapılan para transferlerinin 1.107.189 TL’lik ve 173.100 dola rl ı k k ı sm ı n ı n Gr a nd Avrasya Hotel, Pevrul Kavlak ve Mecit Hazır’a aktarıldığı belirlendi. Ergenekon tutuklusu Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’a da 2006 ve 2008’de toplam 48.000 TL ödendiği belirtildi. Raporda AKP eski Milletvekili Emin Şirin ile DYP eski Milletvekili Sedat Bucak da para aktarılan isimler arasında gösterildi. R ap ord a ay r ıc a C H P ’ l i Yılmaz Ateş’e, 2004-2005 döneminde 3 aylık süre zarfında 5 kalemde 1.970.00 TL ödendiği bilgisi de var. Ancak Ateş, bu miktarın sendikaya sattığı bina karşılığında hesabına geçtiğini söyledi ve “Toplam 2 trilyonluk (2 milyon TL’lik) sözleşmem elimde, vergisi de yatırıldı” dedi. Özbek ve ailesine ilişkin savcılığın talimatıyla BDDK tarafından hazırlanan raporda, KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu ve müsteşarının adı inanılmaz dolandırıcılıklarla gündeme gelen Yalçın Tanfer’in hesaplarına para transferi yaptığı iddiasıyla yer aldı. BDDK’nın raporunda, 3 Ocak 2000’de Derviş Eroğ lu’nu n kend i adına 3 bin TL yatırmasıyla başlayan
ve daha sonra Başbakanlık Müsteşarı Mustafa Tokay adına olmak üzere 1.500 TL’lik taksitler halinde 4 ay içinde 12 ayrı havale ile 24 bin 496 TL gönderildiği belirlendi. Olayın ortaya çıkmasını sağlayan sendikanın eski şube başkanı Ergenekon savcılarına verdiği ifadede, “Tanfer, Eroğlu’nun örtülü ödeneğinden çok ciddi paralar aldı, daha sonra ise araları bozuldu” diyor. İlk dava kapsamında ifadesi alınıp serbest bırakılan Yalçın Tanfer’in daha önce Veli Küçük’ün adını kullanarak, generallerin yanı sıra güneydoğudaki bazı aşiret liderleri ve Sedat Bucak’ın da aralarında bulunduğu bazı kişileri dolandırdığı belirlenince cezaevinde kalmıştı. Tanfer, ismi daha önce emekli Albay Erdal Sarızeybek’in yazdığı “Ya Gazi Paşa Duyarsa” isimli kitapla gündeme gelmişti. Rapora gore Özbek’in mal varlıklarının dökümü de şöyle: 1-Türkiye’deki Mal Varlıkları * Kırıkkale-Samsun yolunda HABAŞ Gaz Dolum Tesisleri, * Ankara Çankaya’da 2 apartman, Çubuk yolunda dubleks villa, * Ankara’da 12 dönümlük arazi üzerinde havuzlu villa, * Ankara’da 4 daire, Bilkent’te villa, * ODTÜ Kooperatifi’nde hisse, * Ankara Gazi Üniversitesi Kooperatifi’nde dubleks villa, * Bursa’da lüks daire, * Kırıkkale’de 5 katlı, 10 daireli apartman, * İzmir’de kooperatif hissesi, * Kırıkkale’de 40 dönüm arazi, * OSTİM’de tüp gaz dolum tesisi, * Kendisine ait bir jeep, eşi ve çocuklarına ait 4 otomobil, * Ankara Beysukent’te 4
katlı villa, * Ç ay yolu’nd a kooperat i f hissesi, * Çubuk’ta havuzlu çiftlik, * Kuşadası’nda villa. 2- KKTC’deki Varlıkları * Kıbrıs-Girne Çatalköy’de 15 dönüm arazi üzerinde 2 villa, * K ıbr ı s - G i r ne K a r ao ğ lu Mahallesi’nde daire, * Ozanköy’de 15 dönüm arazi, * Yukarı Girne’de 1 daire, * Küçükkaymaklı’da 1 daire, * Kızılbaş Sanayi’de tekstil fabrikası, * Kıbrıs’ın lüks semtinde 15 daire, * Tarla, arsa, bahçeli bir ev ve değerli ağaçlar... Dava dosya sı nda ay r ıc a Özbek’ten ele geçirilen piyasa değeri 1 milyon dolar olan antika bir Kur’an-ı Kerim’in aslının fotokopi resimleri de yer aldı. İpek kağıda, altın yaldız el yazmalı kadife kaplamalı Kur’an-ı Kerim’le ilgili uzman raporu da aynı ekte yer aldı. Antik Kuran 18’inci yüzyıl ortalarında yazılmış. Dosyada bunun yanında, sendika parasının aktarıldığı diğer isimler/şirketler, aldıkları paraların dökümü de var. İşçiler sendika ağalarına değil, kendilerine güvenmeli! İşçileri kurtaracak olan güç kendileridir. İşçiler sendikalarda sendika ağalarına rağmen örgütlenmeli ve sendika ağalarına karşı da onları sendikalardan kovmak için de mücadele yürütmelidirler. 20 Eylül 2009 ▼
KP'nin işçi düşmanı bir yönetmeliği daha devreye girdi. İşyeri Sağlık Ve Güvenlik Birimleri İle Ortak Sağlık Ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik, 15 Ağustos tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandı. Yayımlanan yönetmelikteki bir madde özellikle dikkat çekiyor. Yönetmeliğin 31. maddesinde iş yeri hekimlerinin çalışma süreleriyle ilgili maddede şu ifadeler dikkat çekiyor: “Az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerine; sağlık gözetimi için ayda en az 12 saat, buna ilave olarak işe giriş ve periyodik muayeneleri ile eğitim için on işçi başına yılda en az 30 dakika.” Yönetmelikte yer alan 10 işçiye 30 dakika ifadesine göre işyerinde bir hekim kişi başına 3 dakikalık bir muayeneyi yeterli görebilecek. Yönetmelikte, herhalde 'bir işçiye 3 dakika' ifadelerinin tepki çekeceği düşünülerek olsa gerek, 10 işçiye 30 dakika ifadesi yer alıyor Yönetmelikte yer alan bu maddeyi bir skandal olarak nitelendiren İstanbul Tabipler Odası Yönetim Kurulu Üyesi Nazmi Algan, “Dünya Sağlık Örgütü bir kişiye muayene başına en az 20 dakikanın gerekli olduğunu belirtirken, bunlar bir
işçiye 3 dakika muayene veriyor. Bu hem hekime hakaret hem de işçiye hakaret. Yılda 3 dakika diyorsan sen senin iş güvenliği bir alakan yoktur. 3 dakikada ancak adını soyadını söylersin. Burada form da dolduruluyor. Bu mümkün değil.” değerlendirmesini yapıyor. Yayımlanan yönetmeliğe göre iş yeri hekiminin bir iş yerinde çalışması gereken saat de azalıyor. Nazmi Algan, bu konuda da “Bu demektir ki patronların hekime verdiği maaş azalacak. Bu işverenlere kıyaktır. Tasarının tümünde muazzam bir taşeronlaştırma var. İş yeri hekimi istihdam etme, taşeronu kullan demek istiyor” değerlendirmesini yapıyor. İstanbul Tabipler Odası Basın Sözcüsü Dr. Osman Öztürk ise yönetmelik konusunda benzer bir yönetmeliğin daha önce de Refahyol döneminde geçirilmek istendiğine ancak iptal edilmek zorunda kalındığına dikkat çekiyor. Yönetmelik şimdi “demokratik açılım”, “demokratikleşme” vb. şiarları atan AKP hükümetinin İşçi sınıfı karşısındaki gerçek konumunu göstermek açısından ilginç bir işçi düşmanlığı örneğidir. 15 Eylül 2009 ✳
İŞ CİNAYETLERİ ✳ Tuzla’daki Desan Tersanesinde 22 Eylül’de ambara düşen işçi Halil Daş (26) hayatını kaybetti. ✳ İstanbul/Ataşehir’de Hür Kağıtçılık isimli geri dönüşüm fabrikasında çalışan işçi İbrahim Bektaş (22) temizlik için girdiği kazanın çalışması sonu can verdi. ✳ Urfa’dan Konya/Çumra’ya gelen tarım işçilerini taşıyan traktör Yayla mevkii hemzemin geçitte trenle çarpıştı. 22 işçinin olduğu römorkta 3 işçi hayatını kaybetti, 16 işçi yaralandı. ✳ İzmir/Kemalpaşa’daki bir fabrikada metan gazından zehirlenen Ramazan Demir (29), Haydar Koray Güçlü (29) ve Ayhan Çanakçı (26) isimli 3 işçi öldü. Zehirlenen şükrü Güngör ise hastaneye kaldırıldı. ✳ Samsun/Tekkeköy’de bulunan Yeşilyurt Demir Çekme fabrikasında gece çalışan Muharrem Yılmaz (28) ve Yaşar Çulha (27) alevler içinde kalarak ağır yaralandı. ✳ Limak Holding’in Siirt’teki Alkumru HES şantiyesinde bir işçi hayatını kaybetti, üç işçi yaralandı. ✳ Manisa/Turgutlu’daki TUKAŞ konserve fabrikasının kazan dairesinde patlama meydana geldi, 4 işçi yaralandı. ▼
Eğitim Köşesi
Ü
retim nedir? Ve üretim süreci neleri önşart koşar? İnsanlar yaşayabilmek için yiyecek, içecek, giyecek, barınak, yakacak ve benzerine sahip olmaları gerekir. İnsanlar en basit ihtiyaçlarını karşılayabilmek için doğada var olan maddi varlıkları kendi ihtiyaçları doğrultusunda kullanmak veya dönüştürmek zorundadırlar. Yaşayabilmek için insanlar çalışmak zorundadırlar. Doğada maddi varlıkların olduğu gibi alınıp kullanılması dışında, onları insan ihtiyacına göre dönüştüren her faaliyet üretim faaliyetidir. İnsanlar, ihtiyaçları olan maddi varlıkların üretimi –bir anlamda doğayla savaşımlarını- tek tek bireyler olarak değil, tersine ortaklaşa, gruplar halinde, toplumlar halinde yürütürler. Üretim daima ve bütün koşullar altında toplumsal üretimdir. Bu anlamda, çalışma da toplumsal insanın faaliyetidir. Üretim süreci, insan emeği, iş nesnesi ve iş araçlarının varlığını önşart koşar. İnsan emeği, insanın çalışma yetisi, üretimin en temel unsurlarından biridir. İnsan, yaşayabilmek için çalışır, çalışma yetisini kullanır, emek harcar. Çalışma bir doğa zorunluluğudur. İnsanların vazgeçilmez varlık koşuludur. O olmaksızın üretim, dolayısıyla insanların yaşaması mümkün değildir. İş nesnesi, insan emeğinin üzerinde kullanıldığı her şeydir. İş nesneleri doğada doğal haliyle bulunur. Örneğin ormandan elde edilen odun, toprağın derinliklerinden çıkarılan maden gibi. Üretim süreci içinde işlenmiş ve fakat henüz kullanım öncesi son biçimini almamış, üzerinde hala çalışan biçimleriyle de iş nesneleri vardır. Örneğin iplikhanedeki pamuk, ya da hammaddehanedeki maden, ya da bir örgü evindeki yün, böyle, daha önce üzerinde çalışılmış iş nesneleridir. İş araçları, insanların bunlar yardımıyla iş nesneleri üzerinde etkide bulunduğu ve onları değiştirdiği tüm şeylerdir. İş araçlarına üretim aletleri yanında toprak, işletme binaları, yollar, kanallar, depolar vs. dahildir. İş araçları arasında üretim aletleri belirleyici rol oynarlar. Üretim aletleri, insan emeğiyle, onun üzerinde etkide bulunduğu madde arasında yer alan ve üzerinde çalışılan maddenin insanın istediği doğrultuda dönüştürülmesini kolaylaştıran araçlardır. İlkel toplum insanlarının kaba taş aletlerinden, modern makinelere kadar, insanların çalışırken kullandığı aletlerin tümü –en basitinden en karmaşığına kadar- üretim aletleridir. Ekonomik çağlar birbirinden ne üretildiğiyle değil, maddi ürünlerin nasıl, hangi üretim aletleriyle üretildiğiyle ayrılır. Ekim 2009 ▼
Ekim 2009 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
A
“İşçi Sağlığı”ndan AKP hükümetinin anladığı
5
Kamu kimin ve kim kamulaştıracak?
Ekim 2009 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
B
6
ursa’nın Orhangazi ilçesindeki Asil Çelik işçilerinin 31 Ocak 2009 tarihinde, patronların 0 zam dayatmasına karşı başlattıkları Grev, 7,5 ay sonra Birleşik Metal İşçileri Sendikası’nın toplu sözleşme imzalaması ile 14 Eylül’de sona erdi. Asil Çelik işçileri bu arada haklı mücadelelerini tanıtmak ve destek sağlamak amacıyla değişik eylemler yaptılar. Bu eylemlerden biri 14 Nisan günü yapılan 47 km’lik OrhangaziBursa merkezi yürüyüşü idi. 20 Ağustos tarihinde ise bir Açlık Grevi eylemi başlatıldı. Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Adnan S erd a roğ lu 27 A ğ u stos’t a Fabrika önünde bir basın açıklaması yaparak, açlık grevinin başarıya ulaştığını, bu yüzden sonlandırıldığını açıkladı. “Asil Çelik Kamulaştırılsın” talebiyle başlatılan Açlık Grevi eylemi bağlamında kazanılan başarının içeriği şöyle: Disk Genel Başkanı Süleyman Çelebi ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer arasındaki görüşmelerde Dinçer “çözüme katkı sağlayacağına dair söz vermiş”. Serdaroğlu eylemi sonlandıran basın açıklamasında ayrıca “Asil Çelik fabrikasının kamulaştırılması ve fabrikanın yöre halkıyla birlikte parlak günlerine geri dönmesi talebinin kamuoyu nezdinde karşılık bulması” nı da eylemin başarı hanesine yazıyor. Sınıf mücadelesinin olağanüstü geri olduğu bir ortamda, Asil Çelik işçilerinin 7,5 ay süren grev mücadelesi önemlidir. Yüreği işçi sınıfı mücadelesi için atan herkesin sonuna kadar desteklemesi, sahip çıkması, lafta değil, pratik olarak destek sunması gereken bir eylemdi. “Asil Çelik işçisi, Direnişin Simgesi” şiarını da hak ediyordu verilen mücadele. Ne yazık ki, destek gereken ve olabilecek boyutlarda değildi. Bu konuda herkes, her kişi, her grup, biz, kendimizi sorgulamalıyız gerekiyor. Diğer yandan Birleşik Metal İş sendikası bugün var olan sendikalar içinde en mücadeleci olanlardan biri. Yürüyen az sayıdaki grevin çoğunda Birleşik Metal İş var. Bu onu diğer bir dizi sendikadan olumlu olarak ayırıyor. 550 kişilik –direnişe dönüşen
bir grev- eylemini başlatmak ve hele hele 7,5 ay sürdürmek hiç kolay iş değil. Dayanışmanın da istenen boyutlarda olmadığı bilindiğinde bu zorluk çok daha büyüyor. Buna rağmen direnmek, direnişi kararlılıkla sürdürmek bir olumluluk. Bunlar meselenin bir yanı. Bir de fakat bu mücadelede kullanılan yol ve yöntemler, ileri sürülen taleplerde işçilere taşınan bilinç sorunu var. Bu bağlamda açlık grevi eyleminde ileri sürülen talep de, bu eylemin bitirilme gerekçesi olarak getirilip sunulan “başarı” tespiti de görüşümüzce yanlıştır. Önce kamulaştırma talebi: Kamulaştırma ta lebi, burjuva düzeninde, patronun değiştirilmesi, özel sermaye yerine, kapitalist devletin patronluk görevini üzerlenmesi talebinden başka bir şey değildir. Sonuç olarak özel sermayeli kapitalizme karşı – devlet kapitalizminin savunulması talebidir. Bu talebin işçilere iş yerlerini kurtaracak talep olarak getirilip sunulması yanlıştır. Kamulaştırma kavramı kapitalist bir toplumda genel olarak işçileri/emekçileri kandırmaya yarayan bir kavramdır. Devlet mülkünün “kamu mülkü” olarak gösterilmesi yalanının üzerini örter. Devlet mülkü, ancak devletin doğrudan işçilerin devleti olduğu şartlarda, ya da işçilerinköylülerin-emekçilerin- ezilenlerin devleti olduğu şartlarda
gerçek anlamda “kamu mülkü” dür, kamu yararına kullanılır. Kapitalizmin egemenliği şartlarında, sömürücü sistemin devletlerinde devlet mülkiyeti, o devleti elinde tutan sınıfın, sömürücülerin, burjuvazinin ortak mülküdür! Bunun halkın/kamunun mülkü olarak tanıtılması büyük yalandır. Bu yüzden bütün bunlar açıklanmadan, .bugünün KK/T şartlarında mücadele içindeki işçilerin önüne “Kamulaştırma” talebinin olumlu bir talep olarak ve bir çözümmüş gibi konulması yanlıştır. İkinci olarak, somut bir ta-
leple başlanılan bir mücadelenin ( “Asil Çelik kamulaştırılsın” talebi), o mücadele talebi elde edilmeden sonlandırılmasının başarı olarak sunulması yanlıştır. Bu bağlamda da açlık grevi en uygunsuz mücadele biçimlerinden biridir. Çünkü açlık grevi eylemi, eylemin talebi ciddiye alınacaksa, sonunda ölümün olduğu ve bugünkü şartlarda esasında eğer eylem bırakılmazsa, işçileri ölüme götürme anlamına gelen bir eylem biçimidir. Kaldı ki, eylemin bir burjuva politikacısının “sorunun çözümüne katkı sağlayacağına dair söz vermesi “ üzerine “başarılı” ilan edilip sonlandırılması hiç olacak şey değildir. Yanlış anlaşılmasın karşı çıktığımız açlık grevi eyleminin sonlandırılması değil. İşçiler zaten aç. Onların daha fazla açlığı ile yapılacak bir eylemle bir sonuç elde etmek – eylemi tanıtmak dışında- aslında bugünkü şartlarda mümkün değil. O yüzden eylemin sonlandırılması doğru. Fakat yukarıdaki gerekçelerle değil. Yukarıdaki gerekçeler kendi kendini ve işçileri kandırma gerekçeleridir. Asil çelik grevi bitmiş olsa da, grev sırasında yapılan eylemler, işçilere verilen bilinci önemsediğimiz için, gelişmelere bu yazı ile değinmeyi uygun bulduk. 17 Eylül 2009 ▼
Asil Çelik’te grev sona erdi
B
ursa Orhangazi’de Kurulu ola n Asi l Çeli k ’te, sıfır zam dayatmasına karşı 31 Ocak 2009 tarihinde Birleşik Metal-İş Sendikası’nın başlattığı grev; 14 Eylül 2009 tarihi itibariyle sona erdi. Yedi buçuk ay süren grev, işçilerin onayı ile yapılan toplu iş sözleşmesi sonucu bitirildi. Birleşik Metal-İş’in verdiği bilgilere göre toplu iş sözleşmesi şunları kapsıyor: “Üç yıl süre için geçerli olan toplu iş sözleşmesiyle, birinci yıl için ücretlerde artış sağlanamamış ancak; tüm işçilere ödenmek üzere maktu bir paranın yanı sıra sosyal haklarda % 20 artış sağlanmıştır.
İkinci yıl ücretler ve sosyal haklarda birinci ve ikinci altı aylar için enflasyon oranında artış sağlanmıştır. Üçüncü yıl ise, birinci ve ikinci altı aylar ücretlerdeki artış enflasyon artı refah payı olarak belirlenmiştir. İşyerinde üretim sorunun devam etmesi nedeniyle “kısa çalışma ödeneği” için başvuru yapılmıştır.” Yedi buçuk ay boyunca çeşitli eylemler gerçekleştiren, açlık grevi yapan Asil Çelik işçileri, tam istedikleri gibi olmasa da toplu sözleşme imzaladılar. Yaşasın Asil Çelik işçilerinin onurlu direnişi! Eylül 2009 ▼
Genel Sağlık(sızlık) Sigortası Mersin’de protesto edildi
Hukuk Köşesi Y
eni oluşturduğumuz bu köşede işçi hakları, sendika, grev vb. konularda yasal konuları ele alacağız. Öncelikle bu konuda bilinmesi gereken şey yasaların patronları, sermayeyi koruduğudur. Buna rağmen işçi sınıfının haklarını araması ve bu hakları genişletmesi için tüm yol ve araçlarla mücadele yürütmesi gerekmektedir. Soru ve sorunlarınız için iscikosesi@gmail.com adresinize yazabilirsiniz.
Ekim 2008’de Genel Sağlı Sigortasını (GSS) yürürlüğe koyan hükümet, GSS ile deyim yerinde ise “devrim” yaptığını belirtmişti. Seçim döneminde de sağlıktaki “başarıları”nı gerekçe gösterek oy avcılığı yapmış, belli ölçüde de başarılı olmuştu. GSS’nin yasallaşmasının üzerinden daha bir yıl geçmeden, muayene ücretleri devlet hastanelerinde 8, özel hastanelerde 15 TL’ye çıkarıldı. En çok propagandası yapılan “bütün çocuklar koşulsuz olarak GSS’li olacak” vaadi daha şimdiden boş çıktı. 14 milyon insanın sosyal güvenceden yoksun olarak yaşadığı bu ülkede hükümet, sağlığa bütçeden daha fazla para aktaramayacağını duyurarak 3 milyar TL kısıntıya gideceğini belirtmişti. 1 Ekim’de yürürlüğe giren yasa ile bu hükümet de kendisinden önceki hükümetler gibi, söz konusu emekçilerin sağlık, eğitim gibi temel ihtiyaçlarından kısıntıya giderken, savaş harcamaları konusunda en ufak bir kısıntıya gitmeyi söz konusu dahi yapmamaktadır. 1 Ekim’de 12 nolu sağlık ocağının önünde bir araya gelen Emek ve Demokrasi Platformu üyeleri, “Sağlık haktır, herkese parasız, eşit, nitelikli ve ulaşılabilir sağlık hizmeti istiyoruz” pankartı altında sloganlar atarak Sosyal Güvenlik Kurumu’nun önüne kadar yürüdüler. Burada platform adına dönem sözcüsü Ahmet Antmen basın açıklamasını okudu. Basın açıklamasında Akmen; “GSS’nin birinci yılını doldurduğumuz bugünlerde sağlığımızı, sosyal güvenliğimizi, geleceğimizi çalan kapitalist efendiler ülkemize geliyorlar. Bu ülkenin halkına karşı polis barikatlarıyla korundukları vadide bizleri daha da yoksul, daha da sağlıksız, daha da güvencesiz, daha da çaresiz bırakmak için yeni planlar, programlar yapacaklar.” diyerek IMF ve Dünya Bankasının İstanbul buluşmasına da vurgu yaptı. Eylem okunan basın açıklamasının arkasında olaysız dağıldı. YDİ Çağrı Mersin ▼
İhbar süreleri: a) İşi altı aydan az sürmüş olan işçi için, iki hafta, b) İşi altı aydan bir buçuk yıla kadar sürmüş olan işçi için, dört hafta, c) İşi birbuçuk yıldan üç yıla kadar sürmüş olan işçi için, altı hafta, d) İşi üç yıldan fazla sürmüş işçi için, sekiz hafta (4857 sayılı İş Kanunu, Madde 17) Bu süreler asgari olup sözleşmeler ile artırılabilir. Kıdem Tazminatı ise herhangi bir ihbar şartına bağlı değildir. İşveren yasalarda belirtilen haklı bir neden göstermeksizin işçiyi işten çıkarırsa kıdem tazminatı ödemek zorundadır. Kıdem tazminatını o işyerinde en az 1 yıl çalışmış olan işçiler hak eder. Kendi isteğiyle işten ayrılan işçi kıdem tazminatına hak kazanamaz. Kıdem Tazminatı işçinin ölümü, askerlik, emeklilik ve kadın işçinin evlenmesinden itibaren bir yıl içerisinde kendi isteği ile işten ayrılması gibi durumlarda da ödenmek zorundadır. Kıdem Tazminatı işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücret olarak ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır. Hesaplama işçinin son aldığı brüt ücret üzerinden yapılır. Bu ödemeden yalnızca damga vergisi kesintisi yapılır. Kanunda belirtilen Kıdem Tazminatı ile ilgili 30 günlük süre sözleşmeler ile işçi lehine değiştirilebilir. ▼ Ekim 2009 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
1
İşten atılma durumunda ihbar ve kıdem tazminatı hakkı: Herhangi bir haklı nedene dayanmadan ve işten çıkarılma durumunda işçinin ihbar ve kıdem tazminatı hakkı doğar. Kendi isteğiyle işten ayrılan işçi ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanamaz. Eğer işveren işçiyi ihbar sürelerine uyarak, önceden işten çıkaracağını bildirir ve bu süre boyunca yeni iş arama izni verirse ihbar tazminatı ödemek zorunda değildir. Ancak bu ihbar süresine uymadan derhal işten çıkarırsa ihbar süresi kadar ücret yani İhbar Tazminatı ödemek zorundadır. İhbar Tazminatı üzerinden gelir vergisi ve damga vergisi kesintisi yapılır.
7
Direnişlerinin 290. Gününde
Sinter Metal İşçileri ile Dayanışma Gecesi 3
Ekim 2009 tarihinde Kartal Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi'nde Sinter Metal işçileriyle dayanışma gecesi yapıldı. Yaklaşık 600 kişinin katıldığı gecenin programında uluslar arası konukların yanı sıra, tiyatro ve müzik dinletisi vardı. Gece Sine-Sen’in hazırlamış olduğu sinevizyon gösterisiyle başladı. Gecede ilk konuşmayı BMİS Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu yaptı. Ardından DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Uluslararası Metal İşçileri Federasyonu Genel Sekreteri Jyrki Raina ve Sinter Metal işçileri adına Ferit Yalçın birer konuşma yaptı. Çelebi konuşmasında, işçi sınıfının kazanılmış haklarının çeşitli yollarla geri alındığını, IMF ve DB’nın İstanbul’da rahatça toplantı yapabilmesini sendikasızlaştırmanın sonucu olduğunu, sendikasızlaştırma ve temel insan haklarının gaspı gibi politikaların AKP iktidarının ürünü olduğunu belirtti. Jyrki Raina ise konuşmasında, Sinter Metal işçileriyle dayanışmayı uluslar arası dayanışmaya dönüştürme çabalarının olduğunu belirterek,
ganlar atıldı.
direnişteki işçilere belli miktarda para yardımı yapacaklarını belirtti. Son olarak “birimiz incindiğinde hepimiz incinmişizdir” diyerek konuşmasını bitirdi. Ferit Yalçın, direnişlerini bugüne kadar destekleyenlere teşekkür ederek, mücadeleye devam edeceklerini belirtti. Geceye destek mesajlarının okunmasıyla devam edildi. Ardından Beyoğlu Kumpanya Tiyatro Grubu sergilemiş olduğu müzikal oyunlarla geceye
renk kattı. “Kurtlar Vadisi”, “Ergenekon”, “İş Cinayetleri” gibi meseleleri ele alan güzel oyunları oldukça alkış aldı. Grup, programını Erol Zavar’ın şiirinden besteledikleri parçayla bitirdi. Son olarak Yavuz Bingöl sahne aldı. Söylemiş olduğu türkülerle gece son buldu. Gecede “Yaşasın Onurlu Mücadelemiz”, İnad ı na Send i ka, İnad ı na DİSK”, Açlıktan Ölmeyiz, Biz Bu Yoldan Dönmeyiz”, “Sinter İşçisi Yalnız Değildir” vb. slo-
Yeni Dünya İçin ÇAĞRI ve Yeni Dünya Gençliği adına okunan destek mesajı; Sömürüye boyun eğmeyen, sendika hakları için direnen ve her türlü engeli bugüne kadar kararlılıkla aşan direnişteki Sinter Metal işçilerini selamlıyoruz… Tarih, işçi sınıfının muazzam başarılarıyla doludur. Kararlılıkları ve azimleri bunu bize gösteriyor ki, Sinter Metal işçileri de bu tarihe yeni bir sayfa daha ekleyecektir. Daha iyi çalışma koşulları ve daha iyi bir ücret gibi en doğal taleplerimizi yok sayan, “anayasal hak” olan sendika hakkımızı elimizden alan bu sömürücü kapitalist sistemdir. Ancak, işçi sınıfının örgütlülüğü ve ortak mücadelesi bu barbarlık sitemini ortadan kaldırabilir. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz! İşçiler birleşin, iktidara yerleşin! 07/10/2009 ▼
+kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+
Ekim 2009 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
Direniş ve Mücadeleden Kısa Kısa B
u bölümde işçi sınıfı haberlerine, eylem ve direnişlere yer vereceğiz. Sizlerde fabrikanızda, işyerinizde yaşanan sorunları, eylem ve direnişleri iscikosesi@gmail.com adresine iletebilirsiniz.
Eskişehir / Renta
Eskişehir’de bulunan RENTA Fabrikasında patron sendikalaştıkları için 18 işçiyi işten attı. İşten atılan işçiler fabrika önünde direniş başlattı. Direniş sürüyor.
Bursa / Olay
Bursa’daki Olay Gazetesi ve Olay TV’de TGS’na üye olarak çalışan 12 işçi “bayramda dağıtılan çikolata paketlerini almadıkları” ve böylece iş barışını bozdukları gerekçesi ile işten çıkarıldı. 3 işçi tekrar işe alınırken, diğer işçiler için görüşmeler sürüyor.
İzmir / İzbeton
İzmir- Belediye-İş Sendikasının örgütlü bulunduğu İzbeton A.Ş.’de 6 aydır sürdürülen TİS görüşmelerinden sonuç çıkmayınca grev kararı alan işçilerin grevi mahkeme kararıyla dur8
duruldu. Ancak daha sonra 2 Ekim’de anlaşma sağlandı. İşçilere %18 oranında zam verildi.
Eskişehir / Öğretmenler Platformu
Eskişehir Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu, Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğü önünden Adalar’a kadar yaptığı yürüyüş ile yetersiz olan atamaları protesto etti. “Köle Değiliz Öğretmeniz, Kadrolu Atama İstiyoruz” yazılı pankartla yürüyen öğretmen adayları halktan destek istediler.
Mersin / Eleks
Mart ayında bu yana maaşlarını alamayan 130 Eleks Konfeksiyon işçisi, patron Abdulkadir Tanrıverdi’yi memleketi Konya’da protesto ettiler.
Bursa / Asilçelik Bursa/Orhangazi’de bulunan ve 31 Ocak’tan beri grevde olan Asil Çelik işçilerinin grevi anlaşma ile sonuçlandı. BMİS’na üye olan işçiler ilk yıl zam alamayacaklar ancak sosyal haklarda %20 artış yapılacak. İkinci ve üçüncü yıllarda ise maaşlara enflasyon
IMF ve DB Mersin’de protesto edildi M
ersin Emek ve Demokrasi Platformu’nun çağrısı üzerine KESK binası önünde bir araya gelen çeşitli sendika ve sivil toplum örgütlerinden oluşan yaklaşık 300 kişi, “IMF, Dünya Bankası Defol Bu Memleket Bizim” pankartı arkasında şehrin en kalabalık caddesi olan, istasyon caddesi ve hastane caddesinde, IMF ve DB’nın İstanbul toplantısını ve AKP politikalarını eleştiren konuşma ve sloganlar atarak Metropol’de bulunun AKP il binasına kadar yürüdüler. Yürüyüş esnasında çevrede bulunan insanlara Zirve üzerine çıkardığımız bildiriyi dağıttık. Yürüyüşe Mart ayından bu yana aylık larını alamayan Eleks konfeksiyonundan atılan işçiler de pankartları ile katılmışlardı. “IMF defol, bu halk, bu memleket satılık değil”, “Emekçiye değil, IMF’ye barikat” sloganları atılan yürüyüşte, kitleye kaldırımlarda veya evlerinin balkonlarında bulunan kimi duyarlı insanlar ile araçlarıyla seyreden sürücüler de destek verdi. AKP Mersin İl Başkanlığı önünde bir açıklama yapan Mersin Emek ve Demokrasi Platformu Sözcüsü Ahmet
Antmen, ilk olarak DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’ye yapılan silahlı saldırıyı kınadı. Antmen, “Medya ve polis tarafından olayın spekülasyonlara konu edilmesi, ‘alacak meselesi’, ‘saldırgan meczuptu’ gibi yaklaşımlarla sunulmasından kaygı duyuyoruz” dedi. Bu açı k la ma nı n a rkasında platformun dönem sözcüsü; IMF ve Dünya Bankası (DB) heyetleri ile bu kuruluşlara ev sahipliği yapan AKP Hükümeti’ni eleştiren Ahmet Antmen, İstanbul’da 30’u aşkın yurttaşın ölümüne yol
açan sel felaketini anımsatarak, “İstanbul Valiliği ve Belediyesi, IMF ve Dünya Bankası toplantıları için aylardır hummalı bir çalışma içinde. Toplantının yapılacağı bölgeler asfaltlandı, yeniden donatıldı. Amaç, daha 3 hafta önce yurttaşlarını sele teslim eden, varoşlarında milyonlarca yoksul emekçinin sefalete mahkum edildiği İstanbul’u, küresel bir kent olarak pazarlamak, IMF’ye şirin görünmek” diye konuştu. “Evimize bir ekmek az götürüyorsak, bunun nedeni IMF ve DB’nın politikalarıdır” di-
yen Antmen, şöyle devam etti: “İşimizi, aşımızı bir günde kaybedip kapının önüne konuluyorsak, bunun nedeni onların politikalarıdır. Tarlamızı sürülmez, bağımızı girilmez hale getiren onların politikalarıdır. En temel insan ihtiyaçları bile piyasa düzenine bırakılmışsa, eğitim, sağlık gibi alanlar paranın egemenliğine teslim edilmişse, bunun nedeni onların politikalarıdır.” “Bürokratlarınızı toplayıp defolun!”, Diyen Antmen konuşmasını şöyle bitirdi; “Ancak bilmelisiniz ki, dünyanın hayatını çalarak değil, çalışarak kazanan tüm insanlar gibi, biz Türkiye’nin emekçileri de sizin varlığınızı istemiyoruz. Tarihin küresel kapitalizmin asalakları olarak kayda düşeceği kurumlarınızın yapacağı bu iğrenç toplantıya karşıyız. Bürokratlarınızı, halklara düşman istatistik raporlarınızı, insanlığı sanal rakamlara indirgeyen sunumlarınızı toplayın ve defolun.” Basın açıklamasının ardında toplantı olaysız bir şekilde dağıldı. YDİ Çağrı/Mersin 7 Ekim 2009 ▼
oranında zam yapılacak.
İstanbul / Sinter Metal
290 gündür direnişte buluna Sinter Metal işçileri için 3 Ekim’de Dayanışma Gecesi düzenlendi.
İzmir / Kent A.Ş.
Karşıyaka Belediyesinde çalışan ve işten çıkarılan 291 Kent A.Ş. işçisi 16 Eylül’de Ankara’ya yürüyüş başlattı. 70 kişilik işçi grubunun yürüyüşü sürüyor ve16 Ekim’de Ankara’da olmaları bekleniyor.
İstanbul / Esenyurt Belediyesi
İstanbul/Esenyurt Belediyesine bağlı 12 işçinin işten çıkarılmaları karşısında başlattıkları direniş sürüyor. Belediye işçileri, pazar yerlerinin belediye tarafından kapatılmasına karşı direnişte olan Pazar esnafı ile birlikte eylemler düzenleyerek direnişi sürdürüyorlar.
Sendikasına üye işçilere sendikadan istifa etmeleri için baskı uygulanıyor. Maaşlarının ödenmemesi üzerine 7 Eylül’de iş bırakan işçiler taşeron şirket yönetimi tarafından tehdit ediliyorlar.
İstanbul / Sabiha Gökçen Havalimanı İstanbul- Sabiha Gökçen Havaalanı hizmetlerini yürüten Limak Holding’inde ortağı olduğu ISG Yer Hizmetleri A.Ş., Hava-İş Sendikasına üye oldukları için Haziran ayından bu yana yaklaşık 250 işçiyi işten çıkardı. Patronun işçilerin TİS sürecine girmelerini engellemek için oyunları sürüyor.
Kırklareli / Gök Tekstil
Kırklareli/Lüleburgaz’da bulunan Gök Tekstil işçileri fabrikanın kapandığı Ocak ayından bu yana birikmiş ücret, ihbar ve kıdem tazminatlarını alamadılar. İşçiler aylardır eylem yaparak seslerini duyurmaya çalışıyorlar.
Ekim 2009 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++
İstanbul / Okmeydanı Hastanesi
İstanbul/Okmeydanı Hastanesinde çalışan Dev Sağlık-İş 9
KENT AŞ işçileri: Yürüyüşümüz sona erdi, mücadelemiz sürüyor 17 Ekim 2009 -
Arçelik işçisinin direnişi polis ablukasına rağmen sürüyor 15 Ekim 2009 -
A
rçelik’in alt işvereni-taşeron Yıldıran İnşaat Yükleme Boşaltma Tic. Ltd. Şti. ile toplu iş sözleşmesi imzaladıktan sonra Koç Holding-Arçelik tarafından işten çıkartılan Arçelik işçisinin hak alma mücadelesi tüm kararlılığı ile devam ediyor Direnişteki Arçelik işçileri dün (14 Ekim) Nakkaştepe’deki Koç Holding’e yürümek için Arçelik Genel Müdürlüğü önünde toplandı. “Arçelik’te mahkeme kararı uygulansın, atılan işçiler iş başı yapsın” pankartını açan işçiler, yürüyüşe geçmek isteyince burada bulunan çok sayıda çevik kuvvet polisi tarafından engellenerek, abluka altına alındı. Arçelik işçilerinin Genel Müdürülük önündeki 3 saatlik bekleyişi Nakliyat-İş Genel Başkanı’nın gelmesiyle sona erdi. Genel Başkan Ali Rıza Küçükosmanoğlu burada bir basın açıklaması yaptı. Küçükosmanoğlu polisin tutumunu eleştirirken, işe iade davasının kazanılmasına rağmen mahkeme kararına uyulmadığını hatırlattı. Arçelik işçilerinin direnişinin, firmanın reklam baskısı sebebiyle basında yer almamasına dikkat çeken Küçükosmanoğlu, açıklamayı “Onların milyon dolarları olabilir, bizim ise örgütlü gücümüz var. Bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz ve kazanacağız” diyerek sonlandırdı. Koç holding önünde de polis ablukası
Ekim 2009 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
G
10
üvenceli iş ve sendikalaşma hakkı için 31 gündür yürüyen KENT A.Ş. işçileri Ankara’ya ulaştı. 650 kilometre yol kat ederek dün öğleden sonra Ankara’ya gelen İzmir Karşıyaka Belediyesi işçileri, bugün Ankara emek ve demokrasi güçleriyle birlikte bir miting gerçekleştirdi. KENT AŞ işçilerini Ankara emek ve demokrasi güçleri karşıladı16 Eylül’de İzmir’den yola çıkarak yürüyüşlerine başlayan KENT A.Ş. işçileri bugün sabah saat 11.00’de tren garı önünde Ankara muhalefeti ile buluştu. DİSK ve KESK’e bağlı sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilerin katıldığı eylemde Ankara muhalefeti, işten atılan KENT A.Ş. işçilerini “KENT A.Ş. işçisi, direnişin simgesi” sloganıyla selamladı. 1000’i aşkın kişinin katıldığı yürüyüş kolu, “Zafer direnen emekçinin olacak”, “Direne direne kazanacağız”, “KENT A.Ş. işçisi yalnız değildir” sloganlarıyla Sıhhiye Abdi İpekçi Parkı’na yürüdü. Burada gerçekleştirilen mitingde konuşan DİSKGenel İş Sendikası Genel Başkanı Erol Ekici, İzmir Karşıyaka Belediyesi’ne bağlı KENT A.Ş. işçilerinin beş buçuk aydır işlerine geri dönmek için mücadele ettiklerini hatırlatarak “İzmir-Ankara yürüyüşümüz bitti, Ancak mücadelemiz devam ediyor” dedi. Karşıyaka Belediyesi işçilerinin işten atılmasının asıl nedeninin belediye hizmetlerindeki taşeronlaştırma uygulamaları olduğunun altını çizen Ekici, “taşeron belediyecilik belediye hizmetlerinde ucuz, güvencesiz işgücü istihdamı ve işçilerin sendikasızlaştırılması demektir “ diye konuştu. Yaklaşık bir aylık yürüyüşün ardından Ankara’ya ulaşan KENT A.Ş. işçilerinin haklı taleplerine yürüyüş boyunca destek veren emek ve demokrasi güçlerine teşekkür eden Ekici, mücadelelerinin süreceğini belirtti. DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün de mitingde bir konuma yaptı. KENT A.Ş. işçilerinin sadece işlerine dönmek için değil; kriz koşullarında işten atılan, elektriğe, suya, doğalgaza yapılan zamlar yüzünden faturasını ödeyemeyen, sendikal hakları gasp edilen, maaşlarını alamayan tüm sınıf kardeşlerinin talepleri için yürüdüğünü vurguladı. İşçilerin en temel hakkı olan sendikalaşmaya bile tahammülü olmayan işverenin işçileri kapı önüne koyduğunu söyleyen Görgün, sendikasızlaştırma ve taşeronlaştırma uygulamalarına karşı DİSK olarak direnişle cevap vereceklerini ifade etti. Abdi İpekçi Parkı’nda çadır kuran KENT AŞ işçileri, gece parkta kalacaklarını ve somut bir çözüm getirilinceye kadar Ankara’dan ayrılmayacaklarını açıkladılar.
Basın açıklamasından sonra direnişçi işçiler Nakkaştepe’deki Koç Holding binasını gitti. İşçiler burada da polis ordusuyla karşılandılar. Ali Rıza Küçükosmanoğlu burada da bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasında Arçelik ve Koç Holding’in mahkeme karalarına uymasını istedi. Mahkeme kararına uyulmadığı sürece sadece Arçelik’de değil, Koç Holding’in diğer şirketleri önünde de eylemlerin süreceğini dile getirdi. Boğaziçi Köprüsü’nde eylem İşçiler, Nakkaştepe’den ayrıldıktan sonra Boğaziçi Köprüsü’nde araçlarından inerek, “İşçi Düşmanı Arçelik”, “İşçi düşmanı Koç Holding” dövizlerini açtı. “İşçiyiz haklıyız kazanacağız”, “Mahkeme kararı uygulansın”, “Atılan işçiler geri alınsın” , “Direne direne kazanacağız”, “Gün gelecek Koç Holding işçiye hesap verecek” sloganlarını attılar. Ardından işçiler sınıf dayanışması adın DİSK/OLEYİS’te örgütlendikleri için işten atılan işçilerin, The Plaza Otel önündeki basın açıklamalarına destek verdi. Kaynak: Sendika.Org / İstanbul
IBM çalışanlarına sendikasızlaştırma baskısı 16 Ekim 2009 -
I
BM emekçileri, yeni Genel Müdür Michel Charouk’un tüm çalışanları sendikadan istifa etmeye zorlaması karşısında harekete geçiyor. IBM emekçileri adına Nedim Akay’ın yaptığı açıklamada, IBM’in yeni Genel Müdürü Michel Charouk’un tüm çalışanları sendikadan istifaya zorladığı, istifa etmeyenleri işten atmakla tehdit ettiği belirtildi. IBM çalışanları yakın zamanda Tez Koop-İş sendikasında örgütlenerek, beyaz yakalıların örgütlenmesinde önemli örnek oluşturmuştu. “Tüm yasal yetkililerin bu suç duyurusunu dikkate almasını ve HERKESİN ÖRGÜTLENME DÜŞMANLARINA karşı dayanışmasını oluşturmak için göreve davet ediyorum” diyen Akay; DİSK, Türk-İş yönetimlerini ve demokratik kitle örgütlerini de harekete geçmeye çağırdı. IBM çalışanları, emekten yana herkesi, sendikasızlaştırma baskısını protesto etmek için 20 Ekim Salı günü saat 12.00’de IBM Türkiye önünde yapacakları eyleme çağırıyor. Kaynak: Sendika.Org Kaynak: Sendika.Org
Dünyadan İşçi Haberleri Ekonomik kriz kapitalizmin yeni bahanesi oldu. Krizi öne süren patronlar, işçi çıkarmayı alışkanlık haline getirdi. İşçiler de ekmeklerinin ellerinden alınmasına karşı sokaklara dökülüyor. Dünyanın çeşitli ülkelerinde gün geçmiyor ki bir grev olmasın, bir direniş yaşanmasın; çünkü işçiler o zaman patronlara geri adım attırabiliyorlar. Bu sayımızda Fransa, Vietnam ve Cezayir’den işçi haberleri veriyoruz.
VİETNAM
FRANSA France Télécom’da işçiler intihar ediyor, sendikalar eyleme çağırdı - 02 Ekim 2009 France Télécom’da pazartesi günü bir işçinin daha intihar etmesiyle birlikte son 18 ay içinde bu şirkette intihar eden işçileri sayısı 24’e yükseldi. 6 sendikal organizasyon tüm personeli 6 ve 7 Ekim’de eyleme çağırdı. Şirket hakkında şikayette bulunan ve 18 ayda intihar eden 24 işçinin yasını tutan sendikalar kötü çalışma koşullarını protesto ediyor. Son intihar pazartesi günü gerçekleşti. 51 yaşındaki bir işçi şirketteki çalışma koşullarına tepkisini gösterdiği bir mektup bıraktıktan sonra Haute-Savoie bölgesinde otoyol viyadükünden kendisini aşağı atarak intihar etti. Sol parti ve sendikalar tarafından şiddetli eleştirilere hedef olan France Télécom’un patronu Did ier Lombard, Sendikalar ve siyasi partilerin tepkilerine rağmen Perşembe g ü nü Ekonom i Ba k a nı Christine Lagarde, Lombard’ı ba k a n l ı k ta k abu l ederek, “tam desteğini” sundu. Sanayi Bakanı Christian Estrosi ise yaşananlardan France Télécom yönetiminin “kuşkusuz biraz
sorumlu” olduğunu belirtti. Çalışma koşullarını protesto eden altı sendikal organizasyon CFDT, CFTC, CFE-CGC, CGT, FO ve Sud yaptıkları ortak açıklamada, “Bir şeylerin derinlemesine ve kalıcı olarak değişmesi için, sendikal organizasyonlar personeli, grev dahil tüm biçimlerle hareket etmeye çağırıyor” dedi. Sendikalar, Telekom şirketi personelini 6 ve 7 Ekim’e eyleme çağırırken, iki gün boyunca iş durdurma eylemi yapılacağını bildirdi. 6 Ekim’de eylemler, tüm bölgelerdeki şirket idareleri önünde toplanma, yürüyüşler ve yöneticilerle görüşmeler şeklinde olacak. Sonraki gün ise iyi çalışma koşulları için büyük yürüyüşler yapılacak. Fransa genelinde 100 bin çalışanı olan France Télécom, yeniden yapılandırma planını askıya aldıklarını belirterek, insani kaynaklara ilişkin 100 sorumlu eğitimi ve 18 Eylül’de çalışma stresine ilişkin müzakerelere başlamayı kabul etmişti. 2004 yılında devletin hissesindeki payı çoğunlukta olan France Telecom 1997 yılında Borsa’ya girdi. 2002 yılında bu yana şiddetli bir daralmaya giden şirket 40 binden fazla işçisini kaybetti. Kaynak: ANF ✳
Patron tehdidine hayır Vietnam`ın Ho Chi Minh kentinde bulunan Tayvan merkezli Hwata Vina`da çalışan 300`den fala işçi, yönetimin acımasız kurallarını protesto ederek iş bıraktı. Su deposu ve mutfak aletleri üretimi yapan fabrikada çalışan işçiler, yönetimin mantıksız kurallar uyguladığını belirtti. Örneğin, işçilere her biri beş dakika sürmek kaydıyla, günde üç defa tuvalet izni veriliyor. Ayrıca elektriklerin kesildiği saatlerin ücretleri işçilere ödenmiyor. Bunların yanında, işçilerin mesai saati başlamadan 20 dakika önce iş-
CEZAYİR 7 bin işçi grevde ArcelorMittal isimli uluslararası çeli k şirket inin Cezayir`deki bağlı kuruluşu ArcelorMittal Annaba`da 7 bin çelik işçisi ücret ve çalışma koşullarında iyileştirmeler talep ederek greve çıktı. AFP`nin haberine göre şirketin El Haidar fabrikası ve satış noktalarındaki 7,200 işçisi Pazartesi gününden bu yana süresiz grevde.
yerinde bulunmaları istendiği ifade edildi. Yöneticilerin tehditkar ve hakaret dolu sözleri durumu daha da kötüleştiriyor. Şirket müdürü Ly Cheng Yeng, firmanın böyle kuralları olmadığını, yöneticilerin kuralları kendileri belirlediğini ifade ederek, kötü muameleden dolayı işçilerden özür diledi ve durumu düzelteceğine söz verdi. İşçilerin öğleden sonra işbaşı yaptığı belirtildi. Ho Chi Minh şehri yetkilileri yakın zamanda, dördü Kore, biri Malezya merkezli olmak üzere beş firmanın üst yöneticilerinin 1246 işçiyi zor durumda bırakarak, ülkeyi terk ettiğini açıkladı. ✳
Şirketle görüşmeleri sürdüren 8 kişilik komitenin 4 üyesinin de Pazartesi gününden bu yana açlık grevinde olduğu bildiriliyor. Cezayirli çelik işçileri ücretlerinde ve çalışma koşullarında iyileştirmeler istiyor. Önceden Cezayir devletine ait olan El Haidar fabrikası 2001 yılında özelleştirilmiş ve yüzde 70 hissesi o dönemde Mittal grubuna ait olan Hintli Ispat şirketine satılmıştı. 02.10.2009 ✳
Ekim 2009 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
İşçi arkadaş, gazeteniz Yeni İşçi Dünyası, bu ilk sayısında sizlere merhaba demenin heyecanını yaşıyor. Gazetemizin bu köşesinde, dünyada ki işçilerin direniş, grev ve diğer haberlerini sizlerle paylaşacağız. Bu haberlerimizde de görüleceği gibi sermayenin dili bütün dünyada aynı. Daha fazla kar, işsizlik, açlık ve yoksulluk. Buna karşı işçi sınıfının yürüyen mücadelesi, maalesef bugün düzen sınırları içinde kalmaktadır. Buna rağmen işçiler haklarını aradıklarında, sermayenin devletinin kolluk güçlerinin saldırıları ile yüz yüze geliyorlar.
11
DÜNYADA İŞÇİ EYLEMLERİNDEN GÖRÜNTÜLER...
PERU: Genel Grev, Genel Direniş!
Güney Afrika’da 70 bin inşaat işçisinin greve gitmesiyle birlikte 2010 Dünya Kupası için inşa edilen stadyumlarda iş durdu
RUSYA: İşsizliğe karşı yol kesme eylemleri yayılıyor...
FRANSA: Tersane işçileri gelecek garantisi istiyor...
ŞİLİ: Kamu çalışanları grevi...
İRLANDA: 10 bin elektrik teknisyeni iş bıraktı ...
ÇAĞRI Basın Yayın Ltd. Şti Adına Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Aziz Özer • Yönetim Yeri ve Adresi: Hüseyin Ağa Mah. Balo Sok. No: 29/5 Beyoğlu - İstanbul • Tel.: (0212) 235 35 70 Fax: (0212) 253 19 27 • e-mail: mail@ydicagri.org • www.ydicagri.org • Banka Hesap: Türkiye İş Bankası Galatasaray-İstanbul, Hesap No: 1022 0 738654 • YDİ ÇAĞRI 138’in İşçi Özel Sayısı · Ekim 2009 • Baskı: Uğur Matbaacılık (0212-501 81 09) Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi 6. Kat A Blok 4 NA 8-10-11-23 · Topkapı - İstanbul • Yayın Türü: Yaygın Süreli