Yeni Dünya İçin ÇAĞRI • Özel Sayı • Aralık 2009 • Fiyatı: 0,50 TL
Milyonlarca işçi ve emekçi yeni yıla açlık ve yoksulluk içinde girecek! Güya 10 Aralık ’ta Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanıp 1 Ocak 2009’dan geçerli olmak üzere “insan onuruna yaraşır” (!) yeni asgari ücreti belirleyecek. Şunu şimdiden söylersek herhalde yalancı çık mayacağımız kesindir: Bırakalım insanlık onurunu bir kenara -bunu bu kapitalist sömürü düzeninde beklemek zaten abestir-, bırakalım yoksulluk sınırını da bir kenara -ki yoksulluk sınırında yaşamayı bile bu ülkede milyonlarca işgücünü satarak geçin-
mek zorunda olan insan hayal bile edemez-, yeni asgari ücret şu andaki açlık sınırının bile altında kalacaktır! Evet, şu andaki 4 kişilik ailenin asgari mutfak harcaması olan açlık sınırı 777,53 TL’dir! Bu Türkiye’de milyonlarca insanın açlık ve yoksulluk içinde yaşadığı anlamına gelir. Bu milyonlarca insanın insanlık onurunun ayaklar altında ezilmesinin bu düzende “normal” görüldüğü anlamına gelir. İşçilerin bu trajikomik durumun farkına varıp bu duruma artık dur demeleri gerekiyor. Bunun için bilinçlenip örgütlenmeleri gerekiyor. Mücadeleyi kendi ellerine almaları gerekiyor. En kötü düşmanları olan “haline şükür etme” tavrından kurtulmaları gerekiyor. Gün mücadele günüdür.. Gün örgütlenme günüdür.. Gün kapitalizmin işçilerle dalga geçen düzeninin çarkına çomak sokma günüdür.. Öyleyse yeni yıla “Artık Yeter!” diyerek girelim! 10.12.2009 ✓
Y
eni bir yıla giriyoruz. Biz işçi ve emekçilerin emeğimizle zengin ettiğimiz zenginler şimdiden en lüks eğlence mekanlarında yerlerini ayırmışlardır bile. İşçi ve emekçilerin sömürüsünden elde ettikleri paralarla bol, bol yiyecekler, içecekler, bol bol bahşişler dağıtacaklar. Milyonlarca emeğiyle geçinmeye çalışan, yaşam mücadelesi veren işçi, emekçi, köylü, yoksul aile ise ekmek ve kömür derdiyle geçirecek yıldönümünü. Milyonlarca çalışanın insan onuruna yaraşır koşullarda yaşamadığını Türk-İş’in
Kasım ayında yaptığı Açlık ve Yoksulluk Sınırı araştırması bir kez daha ortaya koydu. Bu araştırmaya göre dört kişilik bir aile için yoksulluğun sınırı 2.532,68 TL’dir! Asgari ücretin net 546 TL olduğu bilindiğinde, milyonlarca işçinin asgari ücretle çalıştığı, milyonlarca işçinin asgari ücret kadar bile alamadığı vb. düşünüldüğünde, 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırını aşabilmesi için 5 kişinin asgari ücretle çalışması gerekiyor! İ ş te i n s a n l ı k onu r u nu n Türkiye’deki işçi ve emekçiler açısından tablosu bu.
İÇİNDEKİLER
Milyonlarca işçi yeni yıla açlık ve yoksullukla girecek !. . . . 1 Asgari ücret komisyonu toplanıyor !. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 Migros’da greve bir gün kala anlaşma sağlandı. . . . . . . . . . . 3 General Motors (GM), Opel’i satmaktan vazgeçti . . . . . . . . . 4 KAMU-SEN genel grev öncesi Taksim’deydi…. . . . . . . . . . . 5 Direniş ve Mücadeleden Kısa Kısa . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 6 Eğitim Köşesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7 Kamu emekçileri “TİS yoksa grev var” dedi !. . . . . . . . . . . . . 8 SES Mersin Şube Başkanı Yılmaz Bozkurt ile söyleşi . . . . . . 9 İş Cinayetleri . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9 Hukuk Köşesi: İş Sözleşmelerinin haklı nedenlerle feshi - I . . . . . . . . . . . . . 10 Dünyadan İşçi Haberleri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11
Asgari Ücret Komisyonu Toplanıyor! Araştırmaya göre, gıda ile birlikte yapılması zorunlu olan kira, yakacak, elektrik, su, giyim, sağlık gibi temel harcamalar da dikkate alındığında 4 kişilik bir aile için belirlenen yoksulluk sınırı ise 2 bin 533 lira olarak hesaplandı.
Aralık 2009 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
1
2
Ocak 2009 tarihinde yeni asgari ücreti belirlemek için Asgari Ücret Tespit Komisyonunun 10 Aralık’ta toplanacak. Komisyonun ilk toplantısı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda gerçekleşecek. A s g a r i Ü c r e t Te s p i t Komisyonu, 5’i işçi, 5’i işveren, 5’i de hükümet temsilcisi olmak üzere 15 kişiden oluşuyor. Komisyonda işçi tarafını Türk-İş, işveren tarafını TİSK temsil ediyor. İş Kanunu gereğince, ücretlerin asgari düzeyinin komisyon aracılığı ile en geç iki yılda bir belirlenmesi gerekiyor. Buradaki 5 işçi, Türk-İş gibi sendika ağaları olduğu bilindiğinde, bu asgari ücret komisyonunun daha şimdiden çalışanlara ihanet komisyonu olduğu açık olsa gerek. Asgari ücreti bu komisyon neye göre belirliyor? “Ülkenin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik durumu, ücretliler geçinme indekslerini, bu indeksler yoksa geçinme indekslerini, fiilen ödenmekte olan ücretlerin genel durumunu ve geçim şartlarını’’. Bu komisyona göre 2009 da bir çalışan 546 lira ile geçinebilir. Ne de olsa bu asgari ücreti tespit edenlerin bir geçim sıkıntısı olmadığı için yani, halkımızın deyimi ile “tuzları kuru” olduğu için “vicdanları gayet rahat” bu asgari ücreti tespit edebiliyorlar.
Bu Asgari Ücret Komisyonun da 5’i işçi olsa dahi hükümet temsilcisinin patronların yanında yer aldığı bilindiğinde, sonuç şimdiden belli. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın tespit ettiği üyelerden birinin başkanlık ettiği komisyon, en az 10 üyenin katılımıyla toplanıp, oy çokluğu ile karar veriyor. Oyların eşitliği halinde başkanın bulunduğu tarafın çoğunluk sağladığı kabul ediliyor. Komisyon, asgari ücretin belirlenmesinde, Öte yandan, işverenlerin, yanlarında çalışan işçilere komisyonca belirlenen ücretlerden düşük ücret ödememe yükümlülüğü bulunuyor. İşçilere sağlanan sosyal yardımlar sebebiyle asgari ücretten herhangi bir indirim yapmamaları gereken işverenlerin, yayımlanan asgari ücretleri iş yerlerinde işçilerin kolayca görebilecekleri bir yerde ilan etmek zorunluluğu bulunuyor.
Açlık sınırı yükselişini sürdürüyor! TÜRK-İŞ’in Kasım ayı için yaptığı araştırmaya göre,4 kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için yapması gereken aylık harcama tutarı 778 lira olarak belirlendi. Araştırmaya göre, gıda ile birlikte yapılması zorunlu olan kira, yakacak, elektrik, su, gi-
yim, sağlık gibi temel harcamalar da dikkate alındığında 4 kişilik bir aile için belirlenen yoksulluk sınırı ise 2 bin 533 lira olarak hesaplandı. Ayrıca, Kasım ayında bir ailenin yapması gereken mutfak harcaması geçen yılın aynı ayına göre 40 lira artış gösterirken, toplam harcama tutarıysa geçen yıla göre 129 lira yükseldi. Bu hesaplamaya göre Asgari Ücret Tespit Komisyonu nasıl bir asgari ücret tespit edecek hep beraber göreceğiz.
Türk-İş çekilmişti Asgari Ücret Tespit Komis
yonu’nda, 2009’da uygulanan asgari ücreti belirleme konusunda hükümet, işçi ve işveren kesimi arasında uzlaşma sağlanamamıştı. Türk-İş, “önerilerin hükümet ve işveren kesimi tarafından dikkate alınmadığı ve asgari ücretin belirlenmesine yönelik çağrılarının yanıtsız bırakıldığı’’ gerekçesiyle komisyonun karar toplantısına katılmamıştı. Komisyon, hükümet ve işveren kesimi temsilcilerinin oylarıyla 2009’de geçerli olacak asgari ücreti belirlemişti. 4 Aralık 2009 ✓
ez-Koop-İş Sendikası ile Migros Ticaret A.Ş. arasında Migros, Tansaş ve Şok işyerlerinde çalışan 13.400 üyey i kapsayan, 22 May ıs 2009 tarihinde başlayan Toplu Sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine sendika 24 Kasım’da greve çıkma kararı almıştı. 20 Kasım günü İstanbul’da gerçekleştirilen Olağanüstü Başkanlar Kurulu toplantısının ardından Genel Başkan Gürsel Doğru bir basın toplantısı düzenleyerek kamuoyunu gelişmeler hakkında bilgilendirmişti. Basın toplantısı sonrasında Migros Ticaret A.Ş. ile, 21 Kasım 2009 Cumartesi günü saat 10.00’da Migros Genel Müdürlüğünde başlayan TİS görüşmesi, 22 Kasım 2009 Pazar günü akşam saatlerinde anlaşma ile sonuçlandı. Tez-koop-İş Sendikası ile Migros arasında 1983 yılından bu yana Toplu İş Sözleşmesi imzalanmaktadır. Migros’da 2 grev yaşanmıştır. Grev kararı alınan durumlarda da son anda toplu sözleşme imzalanarak grevden çark edilmiştir. Genel Başkanı Gürsel Doğru 20 Kasım’da düzenlediği basın toplantısında, Migros Ticaret A.Ş. ile anlaşmazlık noktalarını şöyle sıralamıştı: 1- Ücret Zammı Konusunda; Birinci yıl için yüzde 11, ikinci yıl için enflasyon artı 2 puan ve 1,50 TL tutarında kıdem zammı talep edilmiştir. İşveren, birinci yıl için yüzde 5 ikinci yıl için enflasyon oranında teklif vermiştir. 2-İkramiyeler Konusunda; Migros formatında çalışanların aldığı ikramiyenin yarısı Tansaş formatında çalışanlar için talep edilmiştir. İşveren bu teklifi kabul etmemiş, ikramiye yerine yan fayda adı altında talebimizin çok altında bir ücret artısı teklif etmiştir. 3- Dörtlü Sosyal Yardım Paketi (Yakacak ve Giyim Yardımı, Yıllık Ücretli izin ve Bayram Harçlığı) Konusunda; Migros işyerlerinde çalışan üyelerimiz için 930 TL, Tansaş formatında çalışanlar için bu yardımın yarısı, Sok işyerle-
Tez-Koop-İş Sendikası işçilere danışmadan, onların onayını almadan toplu sözleşmeyi imzalamıştır. rinde ise taraflarca belirlenecek oranda sosyal yardım paketi talep edilmiş, işveren Migros için 920TL teklif etmiş, Tansaş ve Sok için verdiğimiz teklifi kabul etmemiştir. 4- Gıda Yardımı Konusunda; Migros için 123 TL tutarında Gıda Yardımı Tansaş ve Şok için ise bu miktarın yarısı talep edilmiştir. Migros için talep edilen miktar kabul edilmiş; ancak Tansaş ve Şok formatında çalışanlar için yapılan teklif işveren tarafından kabul edilmemiştir.” (www.tezkoopis.org.tr) Sendikanın istedikleri ile imzalanan toplu iş sözleşmesi karşılaştırıldığında durum şudur: Ücret zammı: Sendika yüzde 11 istemiş, patron yüzde 5 teklif vermişti. İmzalanan toplu sözleşme ile Migros, Şok için yüzde 6,5, Tansaş için yüzde 5 ücret artışı sağlandı. Sonuç, sendika istediği ücret zammından hemen hemen yarı yarıya vazgeçmiş, patron Tansaş için verdiği teklifi kabul ettirmiş, Migros ve Şok işyerleri için yüzde 1,5
puan verdiği teklifin üzerine çıkmıştır. İkramiye: Sendika Migros işçilerinin aldığı 4 ikramiyenin yarısı -2 ikramiye- Tansaş işçileri için istemiştir. Toplu sözleşmede, yan fayda adı altında -İkramiye, Yakacak Yardımı, Giyim Yardımı, Yıllık Ücretli İzin Harçlığı, Bayram Harçlığı- birleştirilmiş, üçer aylık dönemlerle alınan ücrete göre cüzi bir para –örneğin 666-750 TL alan işçi 300 TL alacaktır- işçilere ödenmesi kabul edilmiştir. İkramiye konusunda sonuç, patronun istediği olmuştur. Sosyal yardım paketi: Migros için 920 TL patron teklifi kabul edilmiş, Tansaş ve Şok için sendika teklifi kabul edilmemiştir. Sonuç, patronun istediği olmuştur. Gıda yardımı: Migros için gıda yardımı 123 TL kabul edilirken, Tansaş ve Şok için bu miktarın yarısı değil, 45 TL kabul edilmiştir. Sonuç, patronun istediği olmuştur. İmzalanan toplu iş sözleşmesi
hükümleri bütünlük içinde ele alındığında, esas olarak Migros patronun istedikleri kabul edilmiştir. Taviz veren taraf sendika olmuştur. Kaybedenler ise yine işçiler olmuştur. Tansaş, Şok mağazaları işçilerinin toplu sözleşmeyle kazandıkları ile Migros işçilerinin kazandıkları karşılaştırıldığında, Migros işçileri daha az kaybedenlerdir. Migros sözleşmesi aynen Tansaş, Şok mağazaları işçileri için bire bir uygulanmamakta, bir toplu iş sözleşmesi kapsamında –ismi değişik olsa da- aynı işyerleri için değişik hükümler bulunmaktadır. Böyle olmasının sorumlusu ise bellidir: Tez-Koop-İş Sendikası! Tez-Koop-İş Sendikası işçilere danışmadan, onların onayını almadan toplu sözleşmeyi imzalamıştır. İşçilerin kabul etmediği, imzalanmasını istemediği toplu sözleşme imzalanmamalıdır. İşçilerin onayını belirlemenin yolu bellidir. İşyerlerinde oylama yapmak! 25 Kasım 2009 ✓
Aralık 2009 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
T
Migros’da greve bir gün kala anlaşma sağlandı
3
General Motors (GM), Opel’i satmaktan vazgeçti, Alman emperyalistleri çok kızdı!
Aralık 2009 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
K
4
rizde if lasın eşiğinden dönen ve anda çoğunluk hissesi ABD devletinin elinde olan ABD’li otomotiv tekeli GM, Alman hükümetini çok kızdıran bir kararla Opel’in satışından vazgeçtiğini açıkladı. Karara gerekçe olarak markanın stratejik önemi ve iş koşullarında iyileşme gösterildi. GM Ceo’su Fritz Henderson, yaptığı açık lamada, GM’in yeniden yapılanma planını Alman hükümetine daha sonra sunacağını bildirdi. Bilindiği gibi Alman hükümeti daha önce GM’in Opel’in yüzde 55 hissesini Kanadalı otomobil parçaları üreticisi Magna International ve partneri Rus Sberbank’a satacağından yola çıkıyordu. Her ne kadar GM yönetimi bu konuda kesin bir karar almamış olsa da, Magna’ya satışın da olabileceği yönünde sinyaller vermişti. Alman hükümeti Magna’nın Opel’in işçi temsilcileri ile birlikte geliştirdiği, 10.000 işçinin işsiz kalmasını, Almanya dışındaki kimi Opel üretim merkezlerinin kapanmasını, işçilerin ücret düşüşlerini öngören “Opel’i kurtarma”, “Opeli (GM)‘den özgürleştirme” planına 4,5 milyar euro tutarında destek vereceğini açıklamış, GM‘in bu yönde karar almasını “kolaylaştırmak” için de 1,5 milyar euroya yakın mali desteği Opel’e vermişti. Opel’in “GM den özgürleştirilmesi” aslında Alman emperyalizminin otomotiv sanayinde en azından Opel’deki etkinliğinin kırılması anlamına geliyordu. Opel’de işçiler adına konuşan sendika ağaları da kendi emperyalistlerini güçlendirecek bu adımın ateşli savunucuları idiler. GM‘in sonunda “satmıyoruz” kararı alması bu yüzden ABD emperyalizminin, Alman emperyalizmine attığı bir kazık oldu. Şimdi daha önce Magna satışı bağlamında -iş yerlerini kurtarma demagojisi ile - kesenin ağzını açmış olan Alman hükümeti, GM’in Opel‘i kurtarma yeni planına mali destek vermeme noktasında çok zorlanacaktır. Opel’in Magna’ya satılması
İşçiler bu tip işçi temsilcilerini yakalarından silkip atmadıkça, kendi öz örgütlenmelerini gerçekleştirmedikçe mücadeleleri böyle tekeller arası, emperyalistler arası rekabetin aracı olarak da kullanılacaktır. planını destekleyen Almanya GM‘in satmama kararına hemen tepk i verdi. Almanya Ekonomi Bakanı FDP‘li Rainer Bruederle “Bu U dönüşü kesinlikle kabul edilemez” dedi. Kabine toplantısında durumu değerlendirecek lerini ifade eden Brüderle, GM’den Opel için yeniden yapılanma planını mümkün olduğunca çabuk sunması isterken, otomobil üreticisini desteklemek için hükümetin verdiği 1,5 milyar euronun (2.2 milyar dolar) da geri alınabileceğini söyledi. Almanya’nın Hessen Eyaleti Başbakanı Roland Koch da bu kararı duyduktan sonra çok öfkelendi ve Opel’e şimdiye kadar aktardıkları parayı derhal geri istedi. Adı verilmeyen bir Alman yetkili, Reuters’a yaptığı açıklamada bu haberin Washington’u ziyaret eden Başbakan Angela Merkel üzerinde tam anlamıyla bir sürpriz etkisi yarattığını söyledi. Küresel mali kriz ve resesyon nedeniyle 2008 yılında 30 milyar doların üzerinde zarar açıklayan GM geçen Mart ayında 50 bin civarında çalışanının bulunduğu Avrupa’daki yatırımlarını satmayı planladığını duyurmuştu. Eylül ayında ise GM’den yapılan açıklamada, Opel’deki çoğunluk hissenin Kanada-Rus ortaklığına
satışına sıcak bakıldığı bildirilmişti. GM açıklamasında, “Anlaşma uyarınca Magna/ Sberbank yüzde 55 hisseyi alacak, GM’de ise yüzde 35 hisse kalacak. Yüzde 10’luk kısmın sahibi ise çalışanlar olacak” ifadesi kullanılmıştı. Ancak Amerikan hükümetinin mali desteği ve Amerika’da Haziran ve Temmuz aylarında “iflas koruma” kapsamına alınması ardından şirket biraz toparlandı. ABD otomotiv piyasasında yüzde 21 payla liderliğini koruyan şirketten Kasım başında yapılan açıklamada Ekim ayında satışların yüzde 4 arttığı böylece yıllık bazda 2008’den bu yana ilk kez satış artışının gerçekleştiği bildirildi. Bu çerçevede Opel ve Vauxhall’ı mülkiyetinde tutmayı istediğini belirten GM’in son açıklaması uzmanları şaşırtmadı. I HS G loba l I n si g ht ’t a n Aaron Bragman, “GM aslında Opel’den kurtulmayı istemiyordu ama mali durum nedeniyle buna zorlandı. Opel mühendislerinin ürettiği çok sayıda GM ürünü araç var, ayrıca Opel’in küresel düzeyde önemli bir servis desteği var. Bu nedenle Opel’le bağlantılarını korumaları uzun vadede GM’in yararına olacaktır” görüşünü dile getirdi. Opel ile GM arasındaki ilişki
bundan tam 80 yıl öncesine dayanıyor. 1862 yılında Adam Opel tarafından kurulan Opel, 1898 yılında otomobil üretimine başladı. Sekiz yıl sonra da o zaman için çok büyük bir rakam olan bininci aracını üretmeyi başardı. Ancak Opel o dönemde daha çok bisiklet üretimi ile tanınıyordu. 1929 yılında GM tarafından satın alındıktan sonra tüm ağırlığını otomotive verdi. ABD metotlarını kullanarak kısa süre içerisinde hızla büyüyerek Avrupa’nın en bilinen markalarından biri haline geldi. 1970’lerde Almanya pazarının yüzde 20’sini elinde tutan Opel, özellikle Kadett modeli ile büyük sükse yapmıştı. Opel’in Avrupa’da 54 bin 500 çalışanı bulunuyor. Bunların 25.000’i ise Almanya’da yer alıyor. Opel’e bağlı Vauxhall markası ise İngiltere’de iki ayrı fabrikada 5 bin 500 kişi çalıştırıyor.
İşçi temsilcisi değil, adeta Alman emperyalizmi ve Magna temsilcisi! İlginç şeyler yaşandı ve yaşanıyor GM/Opel olayında. Opel yönetim kurulunda “işçi temsilcisi” olarak yer alan sendika ağası Klaus Franz (1960‘lı yılların sonunda “proleterleşme” şiarı ile fabrikalarda çalışma yapan radikal solcu bir gruptan gelerek, IGM fonksiyonelliğine gelişen‚ uslanan “radikaller”den Franz. Bir zamanlar Almanya Dışişler i Ba ka n l ığ ı yapa n Joschka Fischer de aynı grupta idi!) Opel‘in Magna‘ya satılması için aslanlar gibi “mücadele” etti. Alman emperyalizminin çıkarları ile uyuşan bu hedefte hükümet-sendikaMagna aynı safta hareket ettiler. Franz’a işçileri ücret düşüşlerini, iş yeri kayıplarını vb. kabul ettirmek rolü düştü. Bu rolü başarıyla da oynadı Franz. Magna satışı olmayınca Franz birden, Alman emperyalizminin diğer sözcüleri ile birlikte yaygarayı bastı. Daha önce verilmiş sözlerin (işçilerin haklarının Magna‘ya satılması konusunda verilmiş sözlerin, yapılmış anlaşmaların) geçersiz ol-
GM’in Kriz Takvimi: 2008 Temmuz: 10 milyar dolarlık maliyet kesintisi, 5 milyar dolarlık borçlanma ve varlık satışı planı açıkladı. Eylül: Chrysler’le birleşme görüşmelerine başladı. Kasım: 2009’da likidite sıkıntısına girebileceği uyarısında bulundu. 19 Aralık: ABD Hükümeti GM ve Chrysler’e 17,4 milyar dolarlık kredi verdi.
2009
21 Ocak: Toyota, GM’den dünya liderliğini devraldı. 17 Şubat: 2012’ye kadar 47 bin çalışanını işten çıkaracağını, ABD’deki 5 fabrikasını kapatacağını duyurdu. Hükümetten talep ettiği yardım miktarını 30 milyar dolara çıkardı.
26 Şubat: 2008’de 30.9 milyar dolar zarar ettiğini bildirdi. 30 Ma r t: Hü kü met GM CEO’su Rick Wagoner’i kovdu. Yerine Fritz Henderson getirildi. Şirkete yeniden yapılanma planı geliştirmesi için 60 gün mühlet verildi. 17 Nisan: İflastan korunma başvurusu yapmaya hazırlandığını duyurdu. 7 Mayıs: İlk çeyrekte 6 milyar dolar zarar ettiğini bildirdi. 21 Mayıs: UAW sendikası ile yeni bir maliyet tasarrufu anlaşması imzaladı. Sendika GM’in 20 milyar dolarlık borcunun yarısını üstlendi! 22 Mayıs: ABD Hazinesi’nden 4 milyar dolar daha aldı. 1 Ha zira n: İf lasta n korunma başvurusunda bulundu. Yeniden yapılanma planı doğrultusunda toplam 50 milyar dolar yardım yapan ABD devletinin yeni GM’de yüzde 61, Kanada hükümeti yüzde 12,5, UAW yüzde 17,5 ve hissedarlar yüzde 10 hisse sahibi olmasına karar verildi. 10 Temmuz: İf las koruma kapsamından 40 günde çıktı. 18 Ağustos: Saab’ı İsveçli Koenigsegg Automotive satmak için anlaştı. 10 Eylül: Opel’i Magna’ya satmaya sıcak baktığını Alman hükümetine bildirdi. 4 Kasım: Opel’i satmaktan vazgeçtiğini bildirdi.
GM’de 2008‘den bu yana ne değişti? *GM’in ABD’de pazar payı yüzde 21 ve şirket hâlâ pazar lideri * ABD hükümeti GM’in iflastan kur tulması için 50 milyar dolar harcadı, şirket i n y ü z de 61’i ne sa h ip * GM beyaz yakalı çalışanlarının yüzde 20’sini, yöneticilerinin yüzde 35’ini çıkardı * Bayi sayısını azaltırken California’da e-bay açık artırma sitesinden satışa başladı 30 Kasım 2009 ✓
İFLASTAN ÖNCE VE SONRA GM Önce
Sonra
176
48
Çalışan sayısı
91 bin
68 bin 500
Marka sayısı
8
4
6200
3600*
47
34
Borcu (milyar dolar)
Bayi sayısı ABD’deki fabrika sayısı
* 2010 sonunda hedeflenen rakam
KAMU-SEN GENEL GREV ÖNCESİ TAKSİM’DEYDİ…
21
.11.2009 tarihinde kamuda çalışan emekçileri kapsayan “Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı” için 25 Kasım’da iş bırakmaya hazırlanan KESK ve Kamu-Sen ülke genelinde çalışmalarını sürdürmekteydi. Bu nedenle Kamu-Sen Sendikasına üye işçi ve emekçiler, Taksim’de düzenledikleri eylemle hükümeti protesto ettiler. Davul çalan Kamu Sen üyelerinden oluşan yaklaşık üç-dört bin kişi gruplar halinde öğlen saatlerinde İstiklal Caddesi üzerinde toplandı. Protestocu işçi ve emekçiler toplu halde Galatasaray Lisesi önüne doğru yürüyüşe geçtiler. Ön gruptaki işçiler davul çalarken, bir grup işçi de tabut içindeki işçiyi Galatasaray Lisesi’ne kadar taşıdı. Kamu-Sen’e bağlı sendikaların destek verdiği eyleme İzmit, Tekirdağ, Kırklareli’nden sendikalı üyeleri de gelerek katılım sağlamıştı. Eğitim emekçileri, Telekom, ulaşım vd. işkollarına bağlı şubelerden emekçiler pankart ve dövizleriyle katılmıştılar. En önde Kamu-Sen Başkanı Bircan Akyıldız ve diğer şube başkanları, Kamu-Sen pankartında Kamu emekçilerinin “Grevli, Toplu Sözleşme Hakkı” haklı talebini içeren pankartın arkasında emekçiler pankart ve dövizleriyle yürüdüler. Kamuda çalışan işçi ve emekçiler aralıklarla slogan atarak İstiklal caddesinde yürüdüler. Genel olarak AKP’yi hedef alan sloganlar atıyorlardı, yer yer milliyetçi sloganlar da atılıyordu. Hükümetin son dönemde gündemine aldığı “demokratik açılım”ı hedef alan “Kahrolsun PKK, İşbirlikçi AKP!, AKP Emekçilere Hesap Verecek! Açılımın Hesabını Millet Soracak! vb.” sloganlarla da yürüdüler. Kamu-Sen’in düzenlediği bir eylem ve daha çok milliyetçi kesimin öncülük ettiği bu eylem bol bol millet ve ülkü vurgusu yapılan sloganlar ve dövizler taşınsa da emekçilerin kimi demokratik hak taleplerine de sahip bir eylemdi. Hükümeti hedef alan ve çoğunlukta AKP’li yönetimin yolsuzluklarına, çocukları için ve yandaşları için elde ettikleri haksız kazançlarına da vurgu yapmaktaydılar. Galatasaray Meydanı’na ge-
len grup adına açıklama yapan Kamu Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, “Ekonomik ve sosyal demokratik haklar için farklı statülerde istihdam edilerek hakların geriletilmesine ’dur’ demek için onuru, haysiyeti, kariyeri ve kaybettiklerini geri almak için, hak için, adalet için daha güzel yarınlar için 25 Kasım’da iş bırakacağız. Eylemlerimiz; memuruyla, işçisiyle, esnafıyla, çiftçisiyle, emekli dul ve yetimiyle tüm vatandaşlarımızın sesini iktidara duyurmak için. Yaşanacakların sorumlusu memurlar değil, iktidardır. Bu nedenle vatandaşlarımızdan özür diliyoruz, bizlere destek vermelerini bekliyoruz” dedi. Grup, açıklamanın ardından dağıldı. En büyük işveren olan devlet kamu işçisi ve emekçisinin Grevli-Toplu Sözleşme Hakkı’nı tanımayarak Toplu Pazarlık masalarında işbirlikçi sendikalarla birlikte “söyleyeni ve çalanın kendisi olduğu” en küçük zam artışlarıyla yıllardır kamu işçi ve emekçilerini yoksullaştırmaktadır. Kamu işçi ve emekçilerinin en temel hakkı olan Grevli-Toplu Sözleşme hakkı verilmeyerek onların bu en tabii hakkını kullanmasının önünü kapamaktadır. Buna rağmen kamu emekçilerinin bu haklı taleplerini alabilmesinin yolu örgütlü gücünü kullanarak yarattıkları mücadele değerlerini daha güçlü bir şekilde alanlarda kullanarak kazanacaklardır. Bir kez daha emekçiler hak verilmez alınırdan yola çıkarak bu haklı talepleri uğruna alanlarda direnmelidir. Direnerek kazanacaktır, başka yolu da yok bu sömürü düzeninde. Kamu işçi ve emekçisi de bugün gelinen noktada Genel Grev kararı alarak 25 Kasımda gücünü gösterecektir. Tüm ezilen işçi ve emekçilere düşen görev bu haklı mücadelede kamu işçi ve emekçisinin yanında olmaktır. Yeni güzel bir dünyaya giden yol örgütlü güçlerin çoğalıp güçlenmesinden geçmektedir. Bunun için: Ya ş a s ı n K a m u İ ş ç i v e Emekçisinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı!
Aralık 2009 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
duğunu, şimdi Opel işçisinin MG‘ye karşı savaşacağını duyurdu. IGM Opel’in tüm tesislerinde çalışan yaklaşık 25 bin işçiye uyarı grevleri yapmaları yönünde çağrıda bulundu. İşçi temsilcisi Başkanı Klaus Franz, grevlerin Almanya’da başlayacağını ve tüm Avrupa’ya yayacaklarını belirtti. Opel çalışanları Rüsselheim, Bochum, Eisenach ve Kaiserslautern’deki fabrikalar önünde Opel’in GM bünyesinde kalmasını protesto eden gösteriler yaptılar. Franz, “GM’nin Opel’i satmak istememesi kabul edilebilir bir karar değil. Opel için kara bir gün” şeklinde konuşuyor. Yani işçiler yine kandırılıyor. Onların haklı mücadele ve talepleri, bir tekele karşı, bir başka tekele satılmamayı protesto eylemlerine dönüştürülüyor. İşçiler bu tip işçi temsilcilerini yakalarından silkip atmadıkça, kendi öz örgütlenmelerini gerçekleştirmedikçe mücadeleleri böyle tekeller arası, emperyalistler arası rekabetin aracı olarak da kullanılacaktır.
YDİ Çağrı okuru 25.11.2009 ✓
5
+kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa+++kısa
Direniş ve Mücadeleden Kısa Kısa B
u bölümde işçi sınıfı haberlerine, eylem ve direnişlere yer vereceğiz. Sizlerde fabrikanızda, işyerinizde yaşanan sorunları, eylem ve direnişleri iscikosesi@gmail.com adresine iletebilirsiniz.
Esenyurt/Belediye İşçileri Belediye-İş Sendikası üyesi oldukları için işten atılan 16 işçinin direnişi sürüyor. Kasım ayı içinde işe iade davasının ilk duruşması yapıldı. Belediye yönetiminin tanık olarak gösterdiği işçiler, işten atılan işçiler lehine ifade verdi. Duruşma Aralık ayına ertelendi.
Diyarbakır / Tekel
Ankara/İşsizliğe ve Zamlara Hayır Mitingi
KESK’in öncülüğünde gerçekleşen ve onlarca siyasi partinin, Tekel fabrikasının kapatılarak, işten çıkarılmalarına karşı ey- demokratik kitle örgütünün desteklediği mitinge 3 bin kişi kalem yapan işçilere polis saldırdı. Çok sayıda işçi yaralanırken, tıldı. Miting 25 Kasım grevine çağrı amacıyla yapıldı. iki işçide gözaltına alındı.
Muğla/DSİ
Zonguldak / Ereğli Gemi Sanayi Ereğli Gemi Sanayi işletmesinde bulunan 8 taşeron şirkete bağlı 300 işçi maaşlarını alamadıkları için Gülüç beldesinde toplanarak yürüyüş yaptılar. Yolu trafiğe kapatan işçiler adliyeye kadar yürüyerek savcılığa suç duyurusunda bulundular.
25 Kasım Grevi
Bodrum Acil İçme Suyu Projesi inşaatında çalışan 200 işçi 5 aydır ücretleri ödenmediği için eylem yaptı. İş makineleri ve kamyonlarla şantiye yolunu kapatan işçiler firma yetkililerinin şantiyeden çıkışına izin vermediler. İşçiler alacakları ödenmediği takdirde eylemlerini arttıracaklarını söylediler.
İzmir/Kent A.Ş.
KESK’in ve Kamu-Sen’in birlikte örgütlediği grev ile 25 İşten çıkarılan ve uzun süredir direnişlerini sürdüren Kasım’da 2,5 milyon emekçi iş bıraktı. Kamu emekçileri tüm Karşıyaka Belediyesi işçileri İzmir/Çankaya’daki CHP İl binaülkede iş bırakarak eylemler gerçekleştirdiler. Birçok işçi sendi- sını işgal ettiler. İşçiler işe geri dönene kadar binayı boşaltmakası da greve destek amacıyla iş bıraktı. yacaklarını bildiriyorlar.
Tokat -Kırşehir/ Şeker Fabrikaları
İstanbul/Sinter Metal
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine kaşı işçilerin eylemYaklaşık 11 aydır direnişte bulunan Sinter Metal işçileri patleri devam ediyor. İşçiler Turhal’da ihaleye girecek olan patron- ronun adamlarının saldırısına uğradı. Sabah saatlerinde fabrika ları fabrikaya sokmadılar. Kırşehir’de ise Ahi Stadyumu önünde önünde toplanan işçilere yaklaşık 10 kişi saldırdı. Saldırıda bazı toplanan işçiler Ahi Meydanında miting gerçekleştirdiler. işçiler yaralandı.
Aralık 2009 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
Edirne / Şafak Temizlik
6
İstanbul -Mersin/ AYÖP
Belediyenin temizlik işlerini yürüten taşeron Şafak Temizlik’te Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu Taksim çalışan 180 işçi ücretleri ödenmediği için iş bırakma eylemi Tramvay durağından Galatasaray’a kadar yürüyüş gerçekleştiryaptı. İşçiler maaşları ödenene kadar eyleme devam edecekle- diler. Eğitim Fakültesi öğrencilerinin de destek verdiği eylemde rini söylediler. AYÖP 300 bin öğretmen adayının atama için beklediğini açıkladı. Mersin’de de Taşbina önünde toplanan yaklaşık 200 öğretBursa/Uludağ Üniversitesi Hastanesi men adayı AKP binasına kadar yürüdü. Hastanede çalışan taşeron firma işçileri maaşları ödenmediği için oturma eylemi yaptılar. Dev Sağlık-İş üyesi işçilerin oturma İstanbul / Tersane işçileri eylemi nedeniyle ameliyatlar yapılamadı, poliklinik hizmetleri Torgem’e bağlı taşeron Yet Denizcilik’te çalışan Limter-İş verilemedi. İşçiler maaşları ödenmediği takdirde her gün eylem üyesi işçiler ücret alacaklarının ödenmemesi üzerine açlık grevi yapacaklarını açıkladılar. başlattı.
YENİ SİTEMİZİ ZİYARET ETTİNİZ Mİ? www.yid.ydicagri.org
Eğitim Köşesi Altyapı, üstyapı, mutlak uyum yasası Üretim araçları üzerinde özel mülkiyete ve insanın insan tarafından sömürülmesine dayanan bir toplumda, yeni üretim ilişkilerinin eski üretim ilişkilerinin yerine geçmesi, barış içinde evrim yoluyla olmaz. retici güçler ve üretim ilişkileri birlikte üretim tarzını oluştururlar. Üretici güçler, üretimin en hareketli ve en devrimci unsurudur. Üretimin gelişmesi, üretici güçlerdeki değişmeyle, her şeyden önce de üretim aletlerinin değişmesi ve gelişmesiyle başlar ve daha sonra, üretim ilişkileri alanında da bunlara denk düşen belirli değişmeler gerçekleşir. Üretici güçler, ancak üretim ilişkileri (mülkiyet ilişkileri) üretici güçlerin gelişme düzeyine denk düştüğünde engellenmeksizin gelişebilirler. Üretici güçlerin gelişmesinin belirli bir aşamasında, var olan üretim ilişkilerinin çerçevesi, üretici güçlerin gelişmesini engeller duruma gelebilir. Üretici güçler, üretim ilişkileriyle çelişkiye düşebilir. Eski üretim ilişkilerinin çözülmesinin maddi önkoşulları, eski üretim tarzının, eski toplumun bağrında oluşur ve gelişir. Üretim araçları üzerinde özel mülkiyete ve insanın insan tarafından sömürülmesine dayanan bir toplumda, yeni üretim ilişkilerinin eski üretim ilişkilerinin yerine geçmesi, barış içinde evrim yoluyla olmaz. Yeni üretim ilişkilerinin, eski üretim ilişkilerinin yerine geçmesi, eskinin direncinin devrimci şiddet yoluyla ezilmesini, sosyal devrimi gerektirir. Eskiyi temsil eden güçlerin tarih sahnesini direnmeden, barış içinde terk ettiklerinin, yeninin önünü barış içinde açtıklarının bir örneği yoktur. Toplumun ekonomik yapısı altyapıdır. Altyapı üzerinde toplumun siyasal, hukuksal, kültürel şekillenmesi oluşur. Ekonomik temel tarafından belirlenen bu şekillenmeye üstyapı denir. Ekonomik yapının değişmesine paralel olarak üstyapı da değişir. Altyapının üstyapıyı belirlemesi olgusu mekanik olarak kavranmamalıdır. Üstyapı da ekonomik altyapı üzerinde belirli etkimelerde bulunur. Örneğin, alınan şu veya bu siyasi karar, ekonominin gelişmesinde şu ya da bu yönde bir gelişmeyi, gelişmenin hızını vb. etkileyebilir. Bu anlamda, altyapının, üstyapıyı belirlemesi, hep son çözümlemede bir belirleme olarak kavranmalıdır. Toplumların ekonomik gelişme yasası, üretim ilişkileriyle, üretici güçlerin karakteriyle uyumunu talep eder, bu uyumun bozulduğu yerde, üretim ilişkilerinin üretici güçlerin gelişmesinin önünü tıkadığı, engel haline geldiği yerde, üretici güçlerin engellenmeden gelişmesine uygun üretim ilişkileri kendini dayatacaktır. Buna üretici güçlerle üretim ilişkilerinin mutlak uyumu yasası denir. Kapitalizm ile birlikte üretim üst derecede toplumsallaşmış durumdadır. Fakat üretim araçlarının mülkiyeti özeldir. Üretim araçları üzerinde özel mülkiyet sistemi ile üretimin toplumsal niteliği büyük bir çelişme oluşturuyor. Kapitalizmde üretici güçlerle üretim ilişkileri arasındaki mutlak uyum ortadan kalkmış durumdadır. Bu durum artık üretici güçlerin kapitalizmde hiçbir gelişmesi mümkün değildir anlamına gelmiyor. Gelişme hala mümkün ve oluyor. Fakat bu gelişme, mümkün olan ile karşılaştırıldığında, olabilecekle, karşılaştırıldığında, düşük seviyede bir gelişme.
Bu üretici güçlerin engelsiz gelişememesi, gelişme potansiyelinin kullanılamaması, muazzam boyutlarda üretici gücün kar uğruna heba ve yok edilmesi anlamına geliyor. Var olan üretim ilişkileri, üretici güçlerin karakterine uygun değil, onların engelsiz gelişmesinin önünde engel durumda. Bu çelişmenin tek bir çözümü var: Üretim ilişkilerinin, üretici güçlerin karakterine uygunluğunun sağlanması; üretim araçlarının mülkiyetinin özel ellerden alınması, toplumsallaştırılması. Bu, kapitalist üretim ilişkilerinin yerine sosyalist üretim ilişkilerinin geçirilmesi demektir. Yolu sosyalist devrimdir. Sosyalist devrim, üretici güçlerin toplumsal karakterine uygun mülkiyet ilişkilerini egemen kılacak, üretici güçlerle üretim ilişkileri arasında mutlak uyumu sağlayacaktır. Sosyalizm, üretici güçlerin engelsiz gelişmesinin yolunu açacaktır. Aralık 2009 ✓
Her işçinin edinmesi gereken temel bilgiler bu broşürlerde...
Aralık 2009 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
Ü
7
Kamu emekçileri “TİS yoksa grev var” dedi! 25 Kasım grevi ülkede demokrasi ve barışın sağlanması için ürkek, arkası boş açılımlar yerine cesur ve bütün toplumsal kesimlerin katıldığı somut adımlara ihtiyaç olduğunu size hatırlatmak için yapılmış uyarıdır.
Aralık 2009 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
K
8
amu emekçileri uzun yıllardır TİS koşulu ile masaya oturmuş, hükümetler kamu emekçilerinin bu talebini hiçbir zaman ciddiye almamıştır. En son Ağustos ayında TİS koşulu ile masaya oturan Kamu Emekçileri Sendikası (KESK), yine hükümetin bilinen tavrı sonucu masada, “TİS yoksa, grev var” sloganı ile ayrılmıştı. KESK bu tavrının sonucu olarak bir günlük uyarı grevi kararı alarak 25 Kasım da uygulamaya koydu. Türkiye’nin çeşitli illerinde sabahın erken saatinde işyerlerinde bir araya gelen kamu emekçileri, iş bırakarak eyleme geçtiler. Mersin’de de kamu emekçileri çalıştıkları işyerlerinin önünde davul zurna eşliğinde halaylar çekerek, grevi başlattılar. “Bu İş Yerinde Grev Var!” pankartlarını işyerlerinin kapılarına asan kamu emekçileri, “TİS Yoksa, Grev Var” sloganı ile hükümete karşı “kararlıyız” mesajını güçlü bir biçimde verdiler. Binlerce kamu emekçisi, kendi işyerlerinde saat 10’dan itibaren kortejler eşliğinde yolları trafiğe kapatarak İstasyon alanında
birleşerek, İstasyon Caddesi ve Hastane Caddesini takip ederek Metropol’de bulunan AKP il binasına kadar yürüdüler. Yürüyüş boyunca sokakta ve binalarda kamu emekçilerine alkışlı destek de bir hayli yoğundu. Kamu Emekçileri; “Parasız Sağlık, Parasız Eğitim İçin, Güvenceli İş, İnsanca Yaşanacak bir Ücret İçi n, Ça l ışa ma Yaşamının Demokratikleşmesi İçin, Toplu Sözleşme Ve Grev Hakkımızı Kullanmak İçin, Krizin Bedelini Ödememek için, Eşitlik, Barış, Demokrasi İçin, GREVDEYİZ!!!” pankartı arkasında yürüyen kamu emekçileri; “İşte sendika işte KESK”, “IMF uşağı Kasımpaşa lı”, “Parasız eğitim parasız sağlık”, “işçi memur el ele genel greve”, “emekçiler yürüyor mücadele büyüyor”, “Parasız sağlık parasız eğitim”, “TİS yoksa grev var” gibi sloganlar attılar. Bir günlük iş bırakma eylemine işçi sendikaları, Mersin Tabipler Odası, TMMOB, ÖDP, SDP, Halkevleri ve devrimci gruplar destek verdiler. Mersin Devlet Hastanesi önünde toplanan Türk iye Kamu-Sen’e bağlı memurlar
yürüyerek AKP il binası önüne yürüdü. Memurlar, “Hükümet istifa!, Sadaka değil toplu sözleşme!, Susma sustukça sıra sana gelecek!” gibi sloganlar eşliğinde yürüdü. Türkiye Kamu-Sen üyeleri AKP İl binası önünde bozuk para atarak “sizin verdiğinizden daha fazlasını veriyoruz” diyerek “hükümet istifa” sloganı attılar. AKP il binası önünü tıklım tıklım dolduran emekçiler ıslık ve yuhalamalar ile AKP ve hükümeti protesto ettiler. Basın açıklamasını okuyan KESK dönem sözcüsü Ahmet Artman; “25 Kasım grevinin emekçilerin siyasi iktidara uyarısı olduğunu vurgulayarak, hükümete şöyle seslendi; “Yanlışlığı defalarca kanıtlanmış politikalarınız terk etmeniz için yapılan bir uyarıdır. 25 Kasım grevi ülkede demokrasi ve barışın sağlanması için ürkek, arkası boş açılımlar yerine cesur ve bütün toplumsal kesimlerin katıldığı somut adımlara ihtiyaç olduğunu size hatırlatmak için yapılmış uyarıdır. 25 Kasım grevi hukuku çiğneyerek engellediğiniz toplu sözleşme ve grev hakkımızı engellemeyi bırakmanız için yapı-
lan bir uyarıdır. 25 Kasım grevi kamu emekçilerinin dayatılmış yüzdelik ücret artışlarına mahkum eden toplu sözleşme uygulamasını terk edip bir an önce toplu sözleşme masasına oturmanız konusunda bir uyarıdır” diye konuştu. Artman, AKP hükümetinin 25 Kasım grevini iyi değerlendirmesi gerektiğini vurgulayarak hükümeti şu sözlerle uyarıdı: “İktidar emekçilerin bu uyarısını da dikkate almaz, hak gasplarına devam eder, sermaye yanlısı politikalarında inat edecek olursa bilmelidir ki, emekçiler için daha geniş ve kapsamlı bir mücadele dönemi başlayacaktır. Mücadele edenler her zaman kazanamayabilir, ancak kazananlar daima mücadele edenler olacaktır.” Açıklama sırasında, polisin Ankara’da memurlara güç kullandığı haberi ıslık ve alkışlarla protesto edildi. Basın açıklamasının arkasında kamu emekçileri işyerleri ve sendikalarında uyarı grevini sürdürmeye devam ettiler. YDİ Çağrı/Mersin 04.12.2009 ✓
SES Mersin Şube . . . İş cinayetleri . . . Başkanı Yılmaz Bozkurt ile söyleşi...
* İzmir/Ege Çelik’te çalışan Mesut Çakır (27) kaynak yaptığı sırada olan patlama nedeniyle ağır yaralandı. * İstanbul/Tuzla’da bulunan Çeliktrans Tersanesi işçisi Mahmut Altınöz (30) öğle paydosu sırasında çalışırken geminin ambarına düştü. Hastaneye kaldırılan işçi kurtarılamadı.
YDİ Çağrı: Sayın başkan, yıllardır kamu emekçilerinin mücadelesinin en önünde biri olarak kararlı ve özverili bir duruş sergiliyorsunuz. KESK’in 25 Kasım uyarı grevinin örgütlenmesinde de en öndeydiniz. Bize bu eylemi kısaca anlatırımsınız? Yılmaz Bozkurt: Teşekkür ederim. Konfederasyonumuzun almış olduğu karar doğrultusunda 25 Kasım 2009 tarihinde tüm Türkiye’de, hayatı durdurup alanlara çıkacağımızı söyledik. Mersin’de de özellikle ben basınla ilgili yaptığımız toplantılarda, 10 bin kişi ile Mersin halkının bizlerle yan yana geleceğini ifade etmiştim. Gerçekte Mersin’de muhteşem bir gün yaşandı. Biz Sağlık Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Tabip Od a sı i le bi rl i k te, Üniversite hastanesinin önünde buluştuk. Davul zurnalarımızla hastanenin karşısındaki parkta bir araya geldik. Taleplerimizi, şarkılarımızı halaylarımızı birlikte çektik. Saat 10.15’de hastanenin önünde pankartımızı açarak, bütün devlet hastanesinde çalışan üniversite hastanesin de çalışan, sosyal hizmetlerde çalışan, sağlık ocağında çalışan arkadaşlarımızla iş bırakarak yürümeye başladık. Üniversite hastanesinde, Hastane Caddesi ve İstiklal Caddesi’nde istasyona kadar gerçekten muhteşem bir yürüyüş gerçekleştirdik. İstasyonda KESK’e bağlı sendikalar ve diğer emek ve demokrasi güçleri ile bir araya geldik. Orada sınıf kardeşlerimizle birlikte, muhteşem bir kalabalık oluş-
turduk. Yine İstasyon Caddesi ve Hastane Caddelerinden yürüyerek Metropolde bulunan AKP binası önüne doğru yürüdük. Bütün caddeler KESK’e bağlı sendikalarının ve dostlarınındı. Talebimiz çok net, insanca yaşamak istiyoruz. Parasız eğitim, parasız sağlık istiyoruz. Güvenli iş istiyoruz. Kadrolu iş istiyoruz. İşsizliğin, yoksulluğun kaldırılmasını istiyoruz. Krizle beraber bir buçuk yılda bir milyon insanımız işten atıldı. İşten atılmaların yasaklanmasını istiyoruz. Özellikle son aylarda muayene ücretleri kaldırılsın diye eylem yapıyoruz. Domuz gribinin yaygın olduğu bir dönemde insanlar sağlık hizmetine çok rahat ulaşmalı. Bu sağlık hizmetlerinin önünde engel olan katılım payı ve muayene ücretleri derhal kaldırılması için aylardır eylem yapıyoruz. Bu muhteşem günde bizimle beraber olan başta sendikamın üyelerine, Tabip Odası’na, KESK’e bağlı sendikaların yönetici ve üyelerine, bütün siyasi parti yöneticilerine, demokratik kitle örgütleri ve meslek odalarına ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Beraber mücadele ettik, beraber başardık. Karşılığını gördüğüm içinde çok mutluyum. Bu eylem bizim için bir başlangıçtı. AKP’yi uyardık. Bu ülkede neoliberal ve gericilik politikaları çok yaygın bir şekilde uygulanıyor. Bizim eylemlerimiz devam edecek. Hep beraber başardık. Bu ülkede yaşayan bütün halklar, bir araya gelip bu neoliberal v e gericiliğe karşı, halkların kardeşliğini çok daha rahat haykırabiliriz. Özgürlük ve eşitlik bizim hakkımız. Tam bağımsız bir Türkiye istiyoruz. Bu isteğimizin önünde de hiç kimse duramaz. Tehditlerin hiçbir işe yaramadığını Başbakan görmüştür. Hepimize kolay gelsin. Başarılar diliyorum YDİ Çağrı: Teşekkür ederim.
YDİ Çağrı/Mersin 04.12.2009 ✓
İstanbul/Tuzla
* İstanbul Kurtköy’de bir otobüs durağına aşırı hız yapan otomobil çarptı. Otobüs durağında bekleyen 3 temizlik işçisi kadın hayatını kaybetti. * Ankara/ Ostim Sanayi bölgesindeki Olimpiyat Isı Makine işyerinde meydana gelen patlamada Habip Sert hayatını kaybetti. Kemal Halazlıoğlu ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Ankara/Ostim
* Zonguldak/Ereğli Demir Çelik Fabrikasında çalışan Devrim Çiftçi, vinçle taşınan 4 ton ağırlığındaki merdane ile makine arasında sıkıştı. Ağır yaralanan işçi tedavi altına alındı. * Bursa/Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı Deveci köyündeki maden ocağında grizu patlaması sonrasında göçük meydana geldi. Göçük sonucu 19 işçi hayatını kaybederken, 4 işçi de sağ olarak kurtarıldı... * İzmit/ Tüpraş Rafinerisi’nde gaz sıkışması nedeniyle gerçekleşen patlamada Suat Çağlar ve İsmail Bartan isimli işçiler yaralandı. ✓ İzmit/ Tüpraş
Aralık 2009 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
A
şağıda Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Mersin Şube Başkanı Yılmaz Bozkurt ile hemen eylemin ertesinde kısa bir söyleşi yaptık. Aynı zamanda Eğitim-Sen Şube Başkanı ve KESK dönem sözcüsü Ahmet Artman ile de kısa bir söyleşi yapmıştık. Bu söyleşi teknik bir hatadan dolayı kaydedilemediği için yayınlayamıyoruz. Kendisinden özür dileriz
9
Hukuk Köşesi Bu bölümde iş yasalarına göre açıklamalarda bulunmaktayız. Bu konuda ise bilinmesi gereken şey yasaların patronları, sermayeyi koruduğudur. Buna rağmen işçi sınıfının haklarını araması ve bu hakları genişletmesi için tüm yol ve araçlarla mücadele yürütmesi gerekmektedir. Hukuk mücadelesi de bu araçlardan birisidir.
...işveren işçiyi hangi nedene dayanarak işten çıkardığını bildirmek zorundadır. Eğer bu konuda bir uyuşmazlık çıkarsa haklı neden daha sonra değiştirilemez. Ancak sözleşmeyi fesh etmek için işveren birden fazla haklı neden öne sürülebilir.
İş Sözleşmelerinin haklı nedenlerle feshi - I İş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedenlerle feshi
Ö
Aralık 2009 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
ncelikle deneme süresi içinde hem işçi hem de işveren iş sözleşmesini bildirim süresine gerek olmadan ve tazminatsız feshedebilir. İşçinin çalıştığı günler için ücret ve diğer hakları saklıdır. İşveren belirsiz süreli iş sözleşmesini iki şekilde feshedebilir. Bunlardan birincisi; İşçinin kıdem tazminatını ödeyerek, İhbar tazminatını ya ödeyerek ya da ihbar sürelerini işçiye kullandırarak, ikincisi; İş kanununda sayılan nedenleri gerekçe göstererek iş sözleşmesini tazminatsız olarak sona erdirebilir. Kıdem ve ihbar tazminatı ile ilgili bilgileri Ekim/2009 tarihli sayımızda zaten açıklamıştık. Bildirimsiz (derhal) fesih taraflardan birinin iş sözleşmesini haklı nedenlerle önceden bir bildirimde bulunmadan derhal sona erdirmesidir. Bildirimsiz fesih belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmeleri için geçerli olabilmektedir. İş sözleşmesinin bildirimsiz olarak feshine imkan veren haklı sebebin ortaya çıkması halinde sözleşme kendiliğinden sona ermeyip iş sözleşmesini sona erdirmesi gereken kimsenin fesih bildiriminde bulunması gerekmektedir. Bu açıdan işveren işçiyi hangi nedene dayanarak işten çıkardığını bildirmek zorundadır. Eğer bu konuda bir uyuşmazlık çıkarsa haklı neden daha sonra değiştirilemez. Ancak sözleşmeyi fesh etmek için işveren birden fazla haklı neden öne sürülebilir. İşveren aşağıdaki nedenlerle iş sözleşmesini derhal feshedebilir.
10
I- Sağlık sebepleri: a) İşçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa veya sakatlığa uğraması halinde, bu sebeple doğacak devamsızlığın ardı ardına üç iş günü veya bir ayda beş iş gününden fazla sürmesi. b) İşçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık Kurulunca saptanması durumunda. (a) alt bendinde sayılan sebepler dışında işçinin hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde işveren için iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı; belirtilen hallerin işçinin işyerindeki çalışma süresine göre 17 nci maddedeki bildirim sürelerini altı hafta aşmasından sonra doğar. Doğum ve gebelik hallerinde bu süre 74 üncü maddedeki sürenin bitiminde başlar. Ancak işçinin iş sözleşmesinin askıda kalması nedeniyle işine gidemediği süreler için ücret işlemez. II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri: a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması.
b) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması. c) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması. d) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması veya 84 üncü maddeye aykırı hareket etmesi. e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması. f) İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi. g) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi. h) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi. ı) İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması. III- Zorlayıcı sebepler: İşçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması. IV- İşçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın 17 nci maddedeki bildirim süresini aşması. (Bu süreler Ekim/2009 tarihli sayımızda ayrıntılı olarak verdiğimiz İhbar süreleridir.) İşveren yasanın saydığı yukarıdaki gerekçelerle işçinin işine derhal son verebilir. İşveren bu hakkını iddia ettiği gerekçenin gerçekleştiği veya gerekçeyi öğrendiği günden başlayarak 6 iş günü geçtikten ve her halde fiilin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl sonra kullanamaz. Ancak işçinin örneğin zimmetine para geçirmesi, rüşvet alması vb. durumlarda süre şartı aranmaz. Eğer işveren bu süre şartlarına uymadan işçiyi işten çıkarırsa tazminat ödemek zorunda kalır. İşçi işverenin bu iddiasının doğru olmadığını iddia ediyorsa yargı yoluna başvurarak itiraz edebilir. İş Sözleşmelerinin feshi konusu uzun ve ayrıntılı olduğundan gelecek sayımızda devam edeceğiz. Sorularınızı iscikosesi@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
Dünyadan İşçi Haberleri
Çin Çin’de bir işçi aşırı çalışmaktan öldü Dünyanın fabrikası olarak bilinen Çin`de bir işçi 10 gün mesaide kaldığı için aşırı çalışmaktan öldüğü bilgisi dünya basınına yansıdı. Ülkenin güneyindeki Guangdong eyaletinde bir fabrikada çalışıyordu bu işçi. Belki hepimizin evinde bir Çin malı vardır. Dönemin dış ticaretten sorumlu devlet bakanı Kürşat Tüzmen’i hepimiz tanırız. Bu bakan bey zamanında “Çin’de işçiler günlük 50 cent ile de mutlular” diyerek ülkemizde işçilerin ücretlerinin yüksek olduğundan yakındı. Öyle ya patronlar dünyada rekabet edebilmesi için işçiler de bu ücretle çalışmalı idi. 1949’da gerçekleşen demokratik devrim ile kurulan halk demokrasisinde işçi ve emekçilerin yaşam koşulları giderek daha da iyileşmiş ve zamanla yoksulluk tamamen tasfiye edilmişti. 1976’da Mao Zedung’un ölümü sonrası iktidarı ele geçiren revizyonistler ülkede kapitalizmi kerte kerte tekrar inşa ederek bugün Çin’i emperyalist bir ülke haline getirmişlerdir. Bugün Dünyanın dördüncü büyük ekonomik gücü olmakla övünen Çin’de işçiler açlık sınırında çalıştırılarak Çin sermayesi bu güce gelmesinde belirleyici rol oynamaktadır. Kasaba yetkilileri işçinin kalp krizinden öldüğünü açıklamışlar. Resmi Xinhua ajansının haberine göre ölen işçinin 100 kadar arkadaşı olayı protesto ederek ölen işçi arkadaşlarına 21 bin 900 dolar tazminat verilmesini istemişler. Fabrika yetkilileri ölen işçinin aşırı çalışmaktan öldüğünü yalanlayarak, ölen işçiye 13 bin dolar tazminat vereceğini
bildirmiş. Çin’de özellikle kırsal kesimden gelen milyonlarca göçmen işçiler ülkenin güneyindeki fabrikalarda ilkel şartlarda çalışıyorlar. Patronlar aşırı talepten dolayı işçileri sürekli fazla mesai yapmaya zorluyorlar. Kaynak:Cihan Haber Ajansı ✓
Almanya
T
ürkiye’de patronların isteği doğrultusunda meclisten geçen kiralık işçi çalıştırma uygulaması, gelen yoğun tepkiler sonucu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün vetosuna takılarak şimdilik gündemden düştü. Bu uygulama Avrupa’nın bir dizi ülkesinde uygulanmaktadır. Kiralık işçi uygulanan ülkelerden biri de Almanya. Almanya’da yaşanan ekonomik krizden en çok kiralık işçiler etkilenmektedir. Federal Kiralık İşçiler Birliği (BZA) her üç kiralık işçiden birinin işsiz kaldığını bildirdi. Özellikle otomotiv şirketlerinin, taşeron firmalardan kiraladıkları işçilerin görevlerine son verdikleri, kendi işçilerini ellerinde tutmaya çalıştıkları ve kısa mesaiye başvurdukları ifade ediliyor. Buna bağlı olarak taşeron firmalar, krizin başlamasının ardından işçilerine yeni yerler bulmakta zorlandıklarını ve siparişlerin azalmasının sektörü kötü etkilediğini dile getiriyor. İstatistikler, durumdan kiralık işçilerin olumsuz etkilendiklerini gösteriyor. BZA, geçen yılın ortasında 794 bin olan kiralık işçi sayısının 526 bine düştüğünü kaydetti. Taşeron firmalar, iş bulamamaları halinde dahi maaş ve sigortasını belli bir süre ödedikleri çalışanlarına uzun süre çalışacak yer bulamayınca sözleşmeleri iptal etmek zorunda kalıyor.
Uzmanlar, şirketlerin siparişlerinin arttığı dönemde kiralık işçilere olan talebin arttığını, fakat siparişler azaldığında da ilk olarak onlara yol göründüğüne dikkat çekiyor. Geçen sayımızda Almanya’da 21 Ekim’den itibaren çok sayıda temizlik işçisinin süresiz greve gittiğini duyurmuştuk. Bir aydır süren temizlik işçilerinin grevi Toplu İş Sözleşmesi (TİS) imzalanmasıyla sonuçlandı. Yapılan anlaşmaya göre iki aşamada gerçekleşecek ücret artışının toplamında Batı eyaletlerinde yüzde 4,9, Doğu eyaletlerinde yüzde 6,3 daha fazla ücret ödenecek. Yapılan pazarlıklar sonucu Batı’da saat ücreti 8,55, Doğu’da ise saat ücreti 7 Euro’ya yükseltildi. İleriki dönemlerde Doğu ile Batı arasındaki ücreti denkleştirmenin önü açılmış oldu. Özel emeklilik sistemi kabul edildi. 04.12.2009 ✓ Kaynak: ANF
Rusya Sberbank 27 bin çalışanın işine son veriyor
1917
E k i m d e vrimi ile birl i k te dü nyada ilk kez Çarlık istibdadını devrimle yıkıp işçilerin ve yoksul köylülerin iktidarı olan sosyalizm kurulmuştu. Sosyalist Sovyetler Birliğinde kısa zamanda işçilerin emekçilerin refah düzeyleri sürekli yükselmişti. 1930’lardan itibaren çalışabilir durumda olan herkese iş vardı. 1956 yılında iktidarı ele geçiren modern revizyonistler sosyalizmin kazanımlarını giderek yok etmiş, ülkeyi adı sosyalist kalan sosyal emperyalist bir ülkeye dönüştürmüşlerdi. 1990’ın başında
sosyalist ismini de kaldırarak gerçek özlerine dönmüşlerdi. Bir dönem dünyanın ikinci büyük emperyalist gücü olan Rusya, bugün tekrar eski gücüne gelmede önemli gelişme göstermektedir. Rusya’dan işsizlik çığ gibi büyümekte, yoksulluk ve açlık her geçen gün artarak devam etmektedir. Bu işsizler ordusuna yenileri eklenmektedir Rusya’nın en büyük devlet bankası olan Sberbank yüzde 10 istihdam kesintisine giderek, yılsonuna kadar 27 bin çalışanın işine son verecek. 19 bin 500 şubesi ve 250 binden fazla çalışanı olan Sberbank Yönetim Kurulu Üyesi Denis Bugrov yaptığı açıklamada işten çıkarmaların 2014 yılına kadar devam etmesinin planlandığını, istihdam bazında yüzde 25’lere varan bir kesintiye gidileceğini belirtti. Gazetecilere açıklamada bulunan Bugrov, “2010 yılında kriz yönetiminden, planlı büyüme ve gelişmeye geçiş yapacağız. 2009’a göre 2010’da finansal açıdan çok olumlu sonuçlar bekliyoruz. Verimliliği artırmak için de istihdam politikasında beş yıllık bir değişim hedefliyoruz. Yıl sonuna kadar yüzde 10, 2014’e kadar da yüzde 20-25 işçi azaltılmasına gideceğiz” dedi. Ekonomik krizden önemli ölçüde etk ilendiğini söyleyen Sberbank yetkilileri, karlılık oranında 2008’e göre önemli kayıp yaşadığını belirten bankanın mali Yönetim Kurulu Başkanı German Gref ilk on ayda bankanın 15 milyar ruble kar elde ettiklerini söyledi. Rusya’nın en büyük bankası, 2008 yılında 4 milyar dolar kar açıklayan Sberbank, 2009 yılında toplam 693 milyon dolar kar bekliyor. Görüldüğü gibi banka kardan zarar ediyor.
Aralık 2009 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
İşçi arkadaş, bu sayımızda Çin’de kapitalistlerin aşırı kar hırsı sonucu yaşamını yitiren bir işçinin haberini sizlerle paylaşıyoruz. İkinci haberimiz yine Almanya’da. Geçen sayımızda haberini verdiğimiz temizlik işçileri TİS’i imzalamış. Bu haberimizi okuyacaksınız. Aynı zamanda kiralık işçilerle ilgili bir haberimiz daha var. Üçüncü haberimiz Rusya’dan. Ülkenin en büyük bankası olan Sberbank kar etmesine rağmen 27 bin çalışanının işine son vereceğini açıklamış. Kapitalizmin yüzü bütün dünyada aynı. Daha az çalışanla daha fazla üretim ve kar.
04.12.2009 ✓ Kaynak: ANF
11
Bursa’da “maden ocağı”nda grizu patlaması sonrasında göçük altında kalan 19 işçi hayatını kaybetti...
KAPİTALİZM ÖLDÜRÜR!
Kazmayı vurduk madene Ses çıkardı tane tane Göçük altındaki yine Bizdik maden ocağında Emekçiyim bu son karar Yılgınlık yok direniş var Patronlara birer mezar Kazdık maden ocağında
Yeni Dünya İçin ÇAĞRI Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Aziz Özer • Yönetim Yeri ve Adresi: Fatih Mah. Bahçeyolu Cad. Ülbeği İş Merkezi No: 9 Kat: 4 Esenyurt - İstanbul • Tel/Fax: (0212) 620 67 57 • e-mail: mail@yid.ydicagri.org • web: www.yid.ydicagri.org YDİ ÇAĞRI Sayı 139’in İşçi Özel Sayısı • Aralık 2009 • Fiyatı: Türkiye: 0,50 TL · Türkiye Dışı: 1,00 Avro Baskı: Uğur Matbaacılık (0212-501 81 09) Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi 6. Kat A Blok 4 NA 8-10-11-23 · Topkapı - İstanbul • Yayın Türü: Yerel Süreli