PERSONAL TRAINING NEDEN PERSONAL TRAINING
• Sağlığınızla ilgili özel hedeflerinize daha kısa sürede ve daha sağlıklı ulaşmanıza yardımcı olur. • Motivasyonunuzun sürekli en üst düzeyde olmasını sağlar. • Antrenmanınızı sürekli, sağlıklı ve kontrollü yapmanızı sağlayarak sakatlık riskini ortadan kaldırır. • Herhangi bir rahatsızlığınız varsa (bel fıtığı, şeker, boyun fıtığı, sırt, diz, duruş bozuk luğu…vb.) daha kontrollü bir antrenman sağlar.
PERSONAL TRAINING’IN FAYDALARI
• Kasları güçlendirir ve dayanıklılığı artırır. • Kardiyovasküler (kalp ve damar) sistemini güçlendirir, • Esnekliği ve sportif performansı artırır. • Fiziksel duruş bozukluklarını düzeltir ve iskelet sistemini güçlendirir. • Bel ve boyun fıtığı için güçlendirici özel antrenmanlar yaparak tedavinize yardımcı olur. • Yaşam kalitesini artırır (bedensel ve ruhsal sağlık). • Form tutmaya yönelik antrenmanlar yapmanızı sağlar. İstanbul Ataköy, Şişli, Kadıköy kulüplerinde hizmetinizde. Çok yakında Ankara ve İzmir’de...
Joseph Pilates’in “kontroloji” adını verdiği metodu, zihin ve beden bütünlüğünü öngören denge nefes ve hareket sistemlerinin bir sentezidir. Eklem ve kemikleri hayat boyu korumak için kas güçlendiren, esneten ve özellikle içsel karın kaslarının kuvvetlendirilmesi esasına dayanan bir sistemdir.
AMACI
Pilates egzersizlerinin amacı; karın ve sırt bölgelerini eşit oranda güçlendirip, vücudumuzun üst kısmında sağlam bir iskelet oluşturmaktır. Kilo vermeseniz de ince görünürsünüz. Sakatlanmaları büyük ölçüde engeller. Dayanıklılık artar, metabolizma hızlanır.
KİMLER YAPABİLİR?
Aslında herkes! Ama, günümüzde tüm dünyada, başta amatör ve profesyonel sporcular ve dansçılar olmak üzere öğrencilerden çalışanlara, ev hanımlarından ünlülere pek çok kişi tarafından tanınan ve uygulanan Pilates tekniği; ağrılar, kronik hastalıklar, bitkinlik, kas dengesizlikleri ve orantısızlıkları, postür bozukluğu, sertleşmiş eklemler, dolaşım bozuklukları, doğum öncesi ve sonrası problemler gibi pek çok rahatsızlığın tedavisinde de kullanılmaktadır.
PILATES NASIL YAPILIR?
Pilates yapılırken göz önünde bulundurulması gereken 6 prensip vardır. Bunlar ; 1. Konsantrasyon: Pilates yaparken hareketlere yoğunlaşmak ve bedenin hangi kasları kullanıp kullanmadığına dikkat etmek gerekir. 2. Kontrol: Pilates metodunda kontrol için bedenin iyi dinlenmesi ve hareketlerin gösterildiği şekilde uygulanması olası sakatlıkların önlenmesi gerekir. 3. Merkezleme: Pilates metodunda doğru yer; göbek, bel ve kalça çevresidir. iç organları ve omurgayı yerinde tutan kas sistemlerini içerir. Merkezleme esnemeyi ve uzamayı sağlar. 4. Akıcı Hareket: Hareket acele edilmeden her noktadan tek, tek geçerek ama aynı zamanda hiç duraksamayarak yapılmalıdır. 5. Kesinlik: Hareket belirsizce değil tam yapılmalıdır. Hareketler birbiri ile koordineli olmalıdır. 6. Nefes: Nefes alıp verme panik olmadan sırtın arkasına ve altına derin nefes alıp bütün nefesi tamamıyla dışarı üflemek yoluyla olmalıdır. İstanbul Ataköy, Şişli, Kadıköy kulüplerinde hizmetinizde. Çok yakında Ankara ve İzmir’de...
KINESIS NEDİR?
Zihin ve beden egzersiz yöntemi olarak tanımlanan Kinesis, özel modüllere bağlı kablo sistemiyle vücuda esneklik ve dayanıklılık kazandırırken özellikle gün boyu ayakta duran veya bilgisayar başında oturanların duruş bozukluklarının düzeltilmesinde son derece etkili bir yöntemdir.
FAYDALARI NELERDİR?
Ruhun ve bedenin insanı oluşturan iki temel bileşen olduğunu kabul ediyorsak Kinesis tam olarak her iki yanımıza da hitap eden etkin bir egzersiz yöntemi olarak da tanımlanabilir. Zen felsefesiyle harmanlanarak uygulanan Kinesis ruhsal bütünlüğümüze de olumlu katkıları olan bir egzersiz çeşididir. Bunların yanında birçok performans sporuna adapte edilebilen Kinesis sporcuların o spor dalına özel ihtiyaç duydukları motorik özelliklerini geliştirebilecekleri sınırsız bir egzersiz dağarcığı ile dolu bir kütüphane gibidir. Genel egzersiz prensipleri çerçevesinde her şey eğitmenin hayal gücüne bağlı olarak geliştirilip adapte edilebilir. Rehabilitasyon programlarına da adapte edilebilecek Kinesis o anlamda da eğitmenlerin ve egzersizi yapanların her türlü ihtiyacına güvenle cevap verebilecek yapıdadır.
İstanbul Ataköy, Şişli, Kadıköy kulüplerinde hizmetinizde. Çok yakında Ankara ve İzmir’de...
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
9
GTS GRAVITY SYSTEM Gravity System tüm Fitness endüstrisi içine 4 ayrı kıtada (Kuzey Amerika, Avrupa, Japonya ve Avusturalya) bir fırtına gibi girmiştir. Şu an tüm dünyada özel kullanımlar, küçük özel ders seansları, rehabilitasyon öncesi veya sonrası programlar ve benzeri fonksiyonel egzersiz programlarında uygulanmaktadır.
GRAVITY SYSTEM DERSLERİNİN FELSEFESİ
Yüksek yoğunlukta kas kuvvetini arttırmaktır. Tüm vücut kaslarımızın kullanıldığı (özellikle core kaslarımız) aynı zamanda streching egzersizlerinin uygulandığı seanslardır.
GRAVITY PERSONAL TRAINING
GRAVITY Personal Training özel ders eğitmenlerinin kendi bilgi ve tecrübelerini uygulayabilecekleri 100’den fazla hareket modeli ile kuvvet, dayanıklılık, cardio, esneklik, sportif branşa özel performansı arttırmaya yardımcı olacaktır. Aynı zamanda eğimli raylı sistemde egzersize yeni başlayanların zorluk derecesi yüksek olan hareketleri daha rahat uygulamasını sağlar. Değişken düzeydeki hareketler, başlangıçta esneklik ve kuvvet düzeyi düşük olan kişilerin, egzersiz modelini uygulamasını kolaylaştırır. Gravity ile egzersiz yapmak, egzersiz direncini değiştirerek vücut ağırlığınızın %3 ile %72’si arasında egzersiz yapma olanağı sağlar.
İstanbul Ataköy, Şişli, Kadıköy kulüplerinde hizmetinizde. Çok yakında Ankara ve İzmir’de...
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
11
14
Popülaritesi gün geçtikçe artan, kalite ve prestiji bir araya getiren seçkin bir spor golf...
Sports International insan kaynakları departmanı başarıdan başarıya koşuyor...
Spor, reklam edilerek üstünden para kazanılacak bir mecra değildir!
18
20
56
24
26 28
14
34
42
44
Tam bir tüketim çağında yaşadığımız şu dönemde reklam piyasasının bazı kolları spor sektörünü yalan reklamlarına alet ediyor...
MUTLULUĞU UZAKTA ARAMAYIN
Sadece kokusuyla mutluluk hormonunu harekete geçire bilen çikolata, damağımızda yavaşça erirken insanı farklı hazlara sürükleyebiliyor...
EPIDURAL YÖNTEM, DOĞUM VE SEZERYAN İCLAL AYDIN’IN GÖZÜNDEN AŞK
Kitaplarıyla, oyunculuğuyla hep hayatımızda kalan İclal Aydın, yepyeni kitabıyla tekrar aramızda...
SILKY SPA & PILATES
Silky Spa baştan aşağı yenilenmeniz için en doğru adres. Sporst&Yaşam ekibi sizler için test etti ve onayladı...
DARPHIN ve PHARMETIC işbirliği ile meme kanseri bilinçlendirme kampanyası
36
38
42
28
700. YILINDA GOLF
LÜZUMLU “LÜZUMSUZ BİLGİLER”
İlki 2001 senesinde yayınlanan “Lüzumsuz Bilgiler Ansik lopedisi” gördüğü yoğun ilgiden sonra seri halinde çıkmaya devam etti.
DÜNYAYI KADEHLERDE GEZMEK
Koleksiyon yapmak en azından belli konuda bir şeyler toplamak gerçekten keyif verici bir uğraş...
Moda dünyasının zaman zaman aynılaşan çizgilerinde kendi çizgisini yaratıp, diğerlerinden ayrılmayı başaran bir modacı Arzu Kaprol…
44
ARZU KAPROL
48
52
İSTANBULUN KALBİNİN ATTIĞI YER “TARİHİ YARIMADA”
On dört yüzyıl Eskidünya’nın yarısını yöneten tarihin kalbinin attığı bu bölgede hafta sonu gezisi için sonbahar, şüphesiz ki en güzel mevsim.
SAÇLARINIZI KIŞA KARŞI KORUYUN
Soğuk kış aylarında saçlarınızı bekleyen koşulların mükemmel olduğu söylenemez.
Ankara’da yepyeni bir şirket, eğlence hayallerinize yaşam veriyor...
Işın Karaca’nın şu andaki müzik sektörüne bakışı, şikayetleri, sevinçleri, yeni filmi, mevcut projeleri ile dolu bir röportaj sizi bekliyor…
55 56 60
“ÖĞRENEMİYORUM” HOLİ ÖĞRENME İLE HAYAL OLUYOR
64 66
68 74
78 90
Tansiyondan, astıma, göz yorulmalarından strese kadar her derde deva taşları güzel görüntülerinin yanı sıra bir de şifa dağıtan yönleriyle inceleyelim.
Müzik sektöründe şarkıcılar albüm çıkarmak için belli dönem leri beklerler.
96 YAKIN YERLER 100 KİTAP & SİNEMA & DVD 104 BİR YAZ DA BÖYLE GEÇTİ
KIŞIN BAHÇENİZE VEDA ETMEYİN
Yazın sıcaklığının kendisini soğuk kış günlerine doğru bırak masıyla bahçelerini evin camlarından izlemek istemeyenler için “Kış Bahçeleri” alternatif bir fırsat oluşturuyor.
HER DERDE DEVA TAŞLAR
IŞIN KARACA. BİR “UYANIŞ”IN ARDINDAN…
62
92
Okula yeni başlayıp gitmek istemeyen öğrenciden, ÖSS’yi kazanma korkusu olana, Polis olmak isteyip sınavından kor kandan, yabancı dil öğrenemiyorum diyene kadar herkesi kapsayan ve tüm bu “yapamamaları” tarihe gömecek olan bir sistem: Holi Öğrenme...
MUCİZEVİ KEREVİZ KÜRÜ MÜSABAKA TENİSİ VE MAÇ KAZANMA SANATI
90
74
62
Çok iyi vuruşlara sahip oyuncuların kendilerinden çok daha kötü vuruşlara sahip oyunculara yenildiklerini görürüz. Peki neden?
4 x 4 SÜRÜŞ KEYFİ HAZ NEDİR? NEREDEDİR?
Hala haz çağında mı yaşıyoruz, yoksa bir şeyler eskidi ve yıkılmaya açık hale mi geldi?
SPORTS DÜNYASINDAN HABERLER
Okula NEDEN MASAJ YAPTIRMALISINIZ?
68
104
yeni başlayıp gitmek istemeyen öğrenciden, ÖSS’yi kazanma korkusu olana, Polis olmak isteyip sınavından korkandan, yabancı Genel Yayın Koordinatörü Yayın Türü Sports&Yaşam Dergisi Kent İletişim Tanıtım Yayıncılık Yapalıal aylık süreli yayın dil Bülent öğrenemiyorum diyeneDörtkadar herkesi kapsayan ve tüm bu “yapaTicaret LTD. ŞTİ. tarafından T.C. yasalarına uygun
Sayı : 12 İmtiyaz Sahibi Sports International Bilkent Fitness ve Spor Merkezi A.Ş. adına İlhan İl Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Esra Kaytaz
Yazı İşleri Ahmet Kamil Taşkın
Baskı Tarihi 15 Ekim 2009
Reklam Filiz Demirci Füsun Dayıoğlu Tasarım
Baskı Meteksan Matbaacılık ve Teknik Sanayi Ticaret Anonim Şirketi Beytepe No:3 Bilkent ANKARA Tel: 0312 266 44 10
Gazeteciler Sitesi Sağlam Fikir Sk. No:7/3 Esentepe Şişli / İSTANBUL Tel: 0212 217 21 00 www.kentiletisim.com.tr
İdare Merkezi Sports International Bilkent Fitness ve Spor Merkezi A.Ş. Bilkent 1, Cadde No: 1 ANKARA Tel: 0312 266 71 00
olarak yayınlanmaktadır. Derginin isim ve yayın hakkı
Sports R ö Sports&Yaşam p o r t aj : Ö Z G EInternational T E Z C ABilkent N LI Fitness ve Spor
Merkezi A.Ş. adına İlhan İl’e aittir. Dergide yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz. Reklam sayfalarının içeriği ve markalar konusunda sorumluluk reklam verene aittir.
HOBİ & SPOR
Doğayla iç içe yeşil sahalar üzerinde oynanan bu oyun, partnere gerek duymadan tek başınıza da oynayabileceğiniz nadir sporlardan biri.
700. yılında golf Popülaritesi gün geçtikçe artan, kalite ve prestiji bir araya getiren seçkin bir spor golf... 600 yıllık geçmişiyle tam bir strateji oyunu ve aynı zamanda dünyanın en popüler sporlarından da biri. Siz de golfe ilgi duyuyorsanız, bu yazıyı okumakla oyuna ilk adımı atabilirsiniz.
Kimi kaynaklar Golf'ün kökenlerinin Romalılar'a kadar uzandığını belirtiyor. Romalılar'ın içi kuş tüyüyle doldurulmuş deri toplara sopalarla vurarak golfe çok benzeyen 'paganica' isimli bir oyun oynadıkları biliniyor. Çok daha sonraları İngiltere'de 'paganica'nın farklı bir versiyonu olan ve 'cambuca' ismiyle bilinen oyun da golfe çok benziyor. Ancak bu oyunun golf adıyla ilk olarak nerede oynan-
dığı konusundaki tartışmalar hâlâ sürüyor. Hollandalılar, on üçüncü yüzyılda Hollanda'da buz üstünde oynanan "kolf" oyununun bugünkü modern golfun çıkış noktası olduğunu söylüyor. Ancak İskoçyalılar bu konuda hem fikir değil: onlara göre, İskoçyalı denizciler karaya ayak bastıkları zaman ellerine geçen sopaları yolda buldukları taşlara vura vura ilerlerlermiş. Bu durum İngiliz soylularının ilgisini çekince bu 'sopa-taş' oyununu geliştirmişler, çim sahalara taşımışlar. Daha sonraları golf İskoçya ve İngiltere'de yayılmaya başlamış. 1744 yılının Mart ayında ilk golf kulübü 'Honourable Company of Edinburg' kurularak, golf oynarken uyulması gereken 13 kural da bu kulüp tarafından açıklanmış. Tüm bu kaynaklar, Golf sporunun başlangıcı konusunda bizlere bir muamma yaşatmaktadır. Fakat kesin olan şu ki günümüzdeki 50 milyondan fazla kişi tarafından oynanmakta, 100 milyonları peşinden sürüklemekte ve elit kesimin en popüler sporu olarak karşımıza çıkmaktadır.
TAM BİR STRATEJİ SPORU
Çim sahada, üzerinde doğal ya da yapay engellerin bulunduğu 18 parkurluk alanda oynanan bu oyun, fiziksel gücün yanı sıra konsantrasyon ve etik görgü kuralları da gerektiriyor. Yaklaşık 14
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
SAĞLIK
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
15
HOBİ & SPOR
70 hektarlık bir alanda 18 delikten oluşan ve ortalama 70 ile 72 vuruşla bitirilen golfü diğer spor dallarından ayıran en önemli özelliği ise 7'den 77'ye herkesin oynayabileceği bir oyun olması. Doğayla iç içe yeşil sahalar üzerinde oynanan bu oyun, partnere gerek duymadan tek başınıza da oynayabileceğiniz nadir sporlardan biri. Golfü diğer sporlardan ayıran başka bir özelliği ise sadece fiziksel değil aynı zamanda zihinle de oynanan bir oyun olması. Oyun sırasında konsantre olmanız ise çok önemli, çünkü ancak bu sayede doğru vuruş yapabiliyorsunuz. Yani golf aslında dünyanın en zor 4. sporu olarak tam bir stratejik düşünce oyunu.
OYUNUN KURALI
Golf, 2, 3 ya da 4 kişilik gruplar oluşturularak, değişik özelliklerdeki sopalarla, sert ve küçük topları sahadaki deliklere sokmanın hedeflendiği bir oyun olarak tanımlanabilir. Amaç ise topu başlangıç yerinden yeşil sahadaki deliğin içine kadar mümkün olan en az vuruşla sokmak. Bunu başaran oyuncu oyunun galibi oluyor. Golf, açık havada, üzerinde su, kum gibi doğal ve yapay engellerin olduğu çim sahada oynanıyor. 9 delikli akademi sahasında yeni başlayanlar ve orta dereceli oyuncular uzun ve kısa vuruş çalışmalarıyla deneyim kazanırken, esas oyun alanı birbirine 120- 600 metre uzaklıklardaki 18 farklı delikten oluşuyor. Golfçünün gerçek rakibi diğer oyunculardır. Fakat saha zorlayıcı olduğundan rakip, kendisi ve dolayısıyla golf sahası olarak görülür. Bu prensip nedeniyle profesyonel golf, sportmenliğe değer verenlerin en yüksek seviyede ödüllendirildiği, sportmen olmayanların kendilerini dışında buldukları bir dünyadır. Golf, iki ana prensip üzerine inşa edilen kurallar üzerinde durmaktadır: Oyuncuya ve sahaya saygı. Bu prensiplere sıkı sıkıya bağlı hareket
Golfü diğer sporlardan ayıran başka bir özelliği ise sadece fiziksel değil aynı zamanda zihinle de oynanan bir oyun olması.
edilmesi sayesinde bu spor bu kadar yaygınlaşmış ve sevilmiştir. Golfün geçer akçesi “saygı”dır.
GOLF SPORUNUN TÜRKİYE’DEKİ GEÇMİŞİ
Türkiye'de bilhassa Ege ve Akdeniz bölgelerinde bitki örtüsü ve iklim özellikleri golf sporu için çok elverişlidir. Ülkemizde golf turizminin yaz aylarından çok sonbahar ve kış aylarında hareketlenmesinin sebebi ise Avrupalı golfçülerin yaz aylarında kendi ülkelerindeki sahaları tercih etmeleri ve sonbahar, kış aylarında Türkiye'ye gelmeleridir. Kuzey ve Batı Avrupa'da yer kısıtlılığı nedeniyle golf sporunun uygulanması çeşitli zorluklar içermekte, bu nedenle Avrupalı kış aylarında golf sporu için Fas, Tunus, Portekiz ve lspanya'ya gitmektedir.
Amerika'da golf, sanayi devriminden sonra sosyal refah ve geçim endekslerine bağlı olarak yoğun bir şekilde gelişmeye başlamış. Ülkemizin golfle tanışması ise 1895'te İstanbul Golf Kulübü'nün kurulmasıyla olmuş. Daha sonra Ankara ve İzmir Golf Kulüpleriyle devam etmiş. Ancak 1900'lü yıllara sadece İstanbul Golf Kulübü gelebilmiş. 1994 yılında İstanbul'da Türkiye'nin ilk uluslararası standartlardaki golf kulübü olan Klassis Golf & Country Club ve aynı tarihlerde Kemer Country& Club, daha sonra Antalya National Golf Club, 1997'de Gloria Golf Club açılmış. Dünyada yaklaşık 1000 milyon kişi tarafından oynanan golf, ülkemizde de her geçen gün yaygınlaşıyor. Özellikle Antalya- Belek'teki golf otelleri tüm dünyada güzellikleriyle tanınır hale geliyor.
DÜNYA GOLFÇÜLERİ BU KIŞ RIXOS’TA BULUŞUYOR… Rixos Premium Bodrum’da başlayıp, Rixos Premium Belek’te son bulacak toplam 7 gece konaklamalı özel Golf Paketleri, dünyadaki tüm golfseverleri biraraya getiriyor. Türkiye’de golf turizminin yapıldığı en seçkin otellerinden biri olarak adı golf ile özdeşleşen Rixos Premium Belek’in, kış sezonunda yine Rixos misafirlerine özel olarak tasarlanan golf paketleri göz dolduruyor. Non-Golfer bir tesis olmasına rağmen yılda 3500 golfçüyü ağırlayan Rixos Premium Belek’in 2010 yılındaki hedefi yaklaşık 4750 golfçü ağırlamak… Bugüne kadar golf tutkunlarının yakından takip ettiği ve dünyanın en ünlü ilk 10 turnuvası olarak gösterilen Münih’teki BMW
16
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
Açık Golf Turnuvası, Köln’deki Mercedes Benz Golf Turnuvası Hamburg’daki The Deutsche Bank Golf Turnuvası, Dubai’deki Dubai Desert Classic Golf Turnuvası ve Paris Golf Show gibi organizasyonlara katılan Rixos Hotels, bu yıl Rixos Premium Bodrum ve Rixos Premium Belek’te dünyanın dört bir yanından gelen golfçüleri ağırlayacak. Rixos Premium Belek, anlaşmalı olduğu 13 adet golf sahası ve golfçülere sunduğu VIP hizmetleri ile misafirlerine özel hizmet verecek.
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
17
BİLGİ
sports international insan kaynakları departmanı başarıdan başarıya koşuyor... Yasal düzenlemelere titizlikle uymayı bir değer olarak gören Sports International sıkı sıkıya bağlı olduğu yasal mevzuat çerçevesinde çalışma ilkesi ile Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü’nün de dikkatini çekmiş ve teşekkür belgesi ile ödüllendirilmiştir. Sports International 2008 yılında insan kaynakları alanındaki çalışmaları ve Kariyer.net üzerinden 2008 yılında yayınladığı iş ilanlarına adaylar tarafından yapılan 25.000’e yakın iş başvurusunu, %99’un üzerinde gerçekleştirdiği cevaplama oranıyla insan kaynakları alanında ulusal platformda en saygın ödüllerden biri olan “İnsana Saygı Ödülü” ile ödüllendirilmiştir. Sports International İnsan Kaynakları Departmanı, bu kez de T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü ile yapmış olduğu işbirliği ve istihdama katkılarından ve başarılı çalışmalarından dolayı Kurum Genel Müdürü Sn. Namık ATA tarafından teşekkür belgesi ile ödüllendirildi. 18
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
“Fitness ve spor sektörüne öncü, güvenilir ve lider konumuyla yön verip; üyelerine uzman kadrosu ile sağlıklı bir yaşam tarzı sunarak hayatlarında fark yaratmak” misyonu ile yola çıkan ve kurumsal yapısı ile sektöründe ilklere imza atan Sports International, benimsediği İş Değerleri ile de fark yaratmaya devam ediyor. Doğru, güvenilir ve şeffaf yönetimi benimseyen Sports International bu çerçevede yasal düzenlemelere titizlikle uymayı da işleyişinde bir değer yargısı olarak benimsiyor. Bilkent Holding şirketlerinden olan Sports International, Türkiye genelinde Ankara ve İzmir’de birer, İstanbul’da Ataköy Marina, Şişli Elit Residence ve Tepe Nautilus Alışveriş Merkezi’nde olmak üzere toplam beş adet fitness kulübü ile hâlihazırda 400’ün üzerinde personel istihdamı yapmakta, engelli personel çalıştırma konusunda ilgili mevzuata titizlikle uymaktadır. Türkiye İş Kurumuyla yasal mevzuat çerçevesinde özenle yürüttüğü işbirliği ve yıllardır hiç aksatmadan üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmeye devam etmektedir.
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
19
SPOR
spor, REKLAM EDİLEREK üstünden PARA KAZANILACAK bir mecra değildir! Tam bir tüketim çağında yaşadığımız şu dönemde reklam piyasasının bazı kolları spor sektörünü yalan reklamlarına alet ediyor. Ha z ı r l a y a n : SERHAN GÜR H A N Bi l k e n t S p o r t s I n t e r n a t i o n a l A ero b i k K o o rd i n a t ö rü
Hangi televizyon kanallarını açsak spor sektörünü ilgilendiren, insanlara pembe bir tablo sunan bilgisizce sunulan ve tüketiciyi kandırmaya yönelik ürünlerle karşılaşıyoruz. Tecrübeden ve bilimden uzak şekilde üretilmiş fitness aletleri, insanları zayıflatacağı öne sürülerek, kandırmak suretiyle pazarlanmaktadır. Sizler için yazımı birkaç örnekle desteklemeyi uygun gördüm: ELEKTRİK ŞOKUYLA KAS… Kaslara elektrik şoku vererek kişilerin kas oranlarını geliştirmeyi sağlayan mucizevî aletten bahsetmek istiyorum. Bu makinenin küçük elektrik yüklemeleri ile kasların isteğiniz dışında çalışmasını daha doğrusu kasılmalarını sağladığı savunuluyor.
Ancak, gerçek şu ki bu kas hareketleri yağda dikkat çekici bir azalmaya neden olmak için yeterli bir enerji tüketmeyecek kadar küçük ve etkisizdir. Bunun yanında ani elektrikle gelen kasılmalara kalbin ve diğer organların vereceği tepki, telafisi zor sonuçlar doğurabilmektedir. YAĞ YAKAN KEMERLER… İnsanları kandıran bu ürünlerden biri de yağ yakan titreşimli kemerler. 1 ayda inanılmaz şekilde sizi zayıflattığı iddia edilen kemerlerin kesinlikle böyle bir işlevi olamaz. Mekanik olarak vücuda verilen titreşimlerin belli bir rahatlama hissettirdiği doğru ama kesinlikle yağ yakmaz. Maalesef kötü bir haber olacak ancak yağlar sarsılarak, titretilerek, vurularak yakılamaz ve vücuttan atılamaz. “SAUNA ETKİSİ YAPAN PLASTİK GİYSİLER SADECE VÜCUTTAKİ SUYU ATAR”
Sizinle paylaşmak istediğim bir diğer konu da lastik ya da sauna etkisi yapan plastik giysiler. Bu ürünlerin reklâmlarında sauna etkisi yapan eşofman, kemer, tişört vb. aksesuarların hepsinin kişiyi terleterek vücuttan yağları söküp attığı anlatılıyor.
20
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
Üzülerek belirtiyorum ki, kaybedilen şey yağ olamayacağı gibi sudan başka bir şey olamaz. Kesinlikle yağ hiç değildir. Su kaybı sonucunda da verilen herhangi bir ağırlık susuzluk giderildiği zaman hızla geri gelir. Terlendiği zaman kaybedilen su vücut yağından gelemez, çünkü yağda çok az miktarda su bulunmaktadır. BÖLGESEL ZAYIFLAYAMAMA Son olarak ortaya atılan ve hiç bir gerçekliği olmayan “Bölgesel Zayıflama” konusuna değineceğim. Reklâmlara ve pazarlama görüntülerine göre kilo verilmek istenen bölge gizli bir solüsyona batırılan bantlarla, kişinin mumya gibi sarılıp sauna banyosunda belli bir süre bekletilmesi soncunda yağlarından kurtuluyor. Tüm diğer örnekler için söylediklerimi bunda da tekrarlıyorum. Yağ vücuttan pasif olarak terleyerek atılamaz. Sizler bu oyunlara gelerek hem sağlığınızı hem de paranızı boşa harcamayın. Sağlığınızı ve paranızı bu oyunlara alet etmeyin.
Hangi televizyon kanallarını açsak spor sektörünü ilgilendiren, insanlara pembe bir tablo sunan bilgisizce sunulan ve tüketiciyi kandırmaya yönelik ürünlerle karşılaşıyoruz.
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
21
hollywood yıldızlarının gençlik sırrı TÜRKİYE’DE! Amerikan “Solution From Science’’ firmasının pürüzsüzleştirici bakım kompleksi Peptique ile Hollywood yıldızlarının gençlik sırrı artık Türkiye’ye geldi.
KULLANDIKÇA ARTAN ETKİ VE SİNERJİK FORMÜLASYON Amerika’da geliştirilmiş hiçbir alerjen koku ve renk maddesi içermeyen yağsız formülüyle kırışıklıkları azaltmak ve genç kalmak amacıyla üretilmiş ürün, dört ana peptide kombinasyonu ile elastikiyet kaybının, sonradan oluşmuş lekelerin, yara izlerinin giderilmesine yardımcı oluyor ve tüm cilt tiplerinde kullanılabiliyor. Etkinliği ayrı ayrı kanıtlanmış etken maddeler cilt hücrelerini uyararak daha fazla kollajen üretmesini sağlıyor. Bu sayede pürüzsüzleşen ve kırışıklıkları ortadan kalkan cilt, canlı ve genç bir görünüm kazanıyor. Dört peptide ve üzüm çekirdeği özünün verdiği enerjiyle Hollywood yıldızlarının bile başını döndüren bu ürün, cilde gerginlik kazandırıp yeniden yapılanmasını ve daha genç bir görünüme kavuşmasını sağlıyor. Botoks gibi ama yan etkisi ve acısı olmadan kırışıklıkları ve çizgileri gideriyor, kahverengi yaşlılık lekelerini açıyor. Düzenli kullanım sonrası görünüşünüzü en az 10 yıl önceye götüreceğini belirten AmerikanSoluition from scirence firmasının sahibi Bill Heid, eşinin bu kremi kullandıktan sonra estetik ameliyata ihtiyacı kalmadığını ve ağrılı kozmetik enjeksiyonlarından kurtulduğunu söylüyor. YAŞINIZDAN DAHA GENÇ GÖRÜNMENİN EN PRATİK YOLU Yaşlılık lekeleri ve çizgilerinin gözle görülür derecede azalmasına yardımcı olan Peptiqoe; sıkılaştıran, yeniden yapılandıran ve kırışıklıkları gideren çok özel formülüyle yaşlanma sürecini yavaşlatıp, her zaman genç kalmanızı sağlayacak çok özel bir ürün. İnce çizgilerin, yara izlerinin ve cilt lekelerinin giderilmesinde mucizevi etkisi olan Peptique, boyun, yanak, alın, dekolte ayrımı yapmaksızın tüm yüz 22
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
bını önlüyor, gençlik hormonuna benzer etkisiyle yaşlanma belirtilerini azaltırken kollajen üretimini arttırıyor. Ayrıca avakado, üzüm çekirdeği ve jojoba yağı ile A,C,D,E vitaminleri de içeren Peptique, bu zengin özellikleriyle dermatologların hassasiyetiyle önerdiği bir ürün. Akneli ciltlerden en kuru ciltlere kadar kullanılabilen ve 4 hafta süren günlük uygulama neticesinde fark edilir sonuçlar almanızı sağlayan Peptique kolayca gün ışığına çıkabileceğiniz sorunsuz bir formüle sahip. Saygın eczanelerden kolaylıkla temin edilebilen, al-lerjen madde içermeyen, renksiz ve kokusuz bir ürün olan Peptique, fondöten, güneş kremi, tonik ya da nemlendiricilerle birlikte rahatlıkla kullanılabiliyor.
çevresine uygulanabiliyor. Uzun süren bilimsel araştırmalar sonucu geliştirilen, içeriğinde bulunan Matrixyl 3000 adlı Peptide karışımın etkinliği Paris’te düzenlenen Dünya Dermatoloji Kongresi’nde kanıtlanan ürün, ciddi geren kremlerden daha güçlü yapısının yanı sıra başka hiçbir antiaging kreminde bulunmayan %6,6 oranındaki zengin ve konsantre Peptide içeriğini belgeleyen sertifikalara sahip yeni nesil bir antiaging kremi. Dört çeşit Peptide içeren ürün, cilde yüksek oranda nem kazandırıyor, elastikiyet kay-
Başka hiçbir anti-aging ürününde olmayan 6,6 oranında Peptide sahip ürünü kullanmaya başladığınız andan itibaren neden Amerika’nın en iyi kozmetik sırlarına sahip olduğunu anlayacaksınız. Nova Kozmetik’in bilinçli tüketiciler için etkili, kalıcı ve sağlıklı çözümler üretebilmek adına Amerika’dan ithal ettiği Peptique’i düzenli olarak kullanmaya başladığınızda siz de Hollywood yıldızlarının vazgeçemediği Amerika’nın kozmetik mucizesinin farkına varacak ve hayatınızda yepyeni bir sayfa açacak olan Peptique ile her zaman genç kalacaksınız!
Yetkili Eczanelerde Bulabilirsiniz. Tel:0212 244 25 16 www.novakozmetik.com
Bu bir ilandır
P O RT R E
4
PEPTIDE MUCiZESi
• Yaşlılık çizgileri • Kırışıklıklar • Yara izleri • Kaz ayakları • Elastikiyet kaybı ve lekelerin görünümünü azaltmaya yardımcı olur. SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
23
SAĞLIK
mutluluğu uzakta aramayın Sadece kokusuyla mutluluk hormonunu harekete geçirebilen çikolata, damağımızda yavaşça erirken insanı farklı hazlara sürükleyebiliyor. Sevmeyeninin olmadığı bu tatlı zevkin faydaları da saymakla bitmiyor.
24
Kalp Hastalıklarından kansere, cilt güzelliğinden kemiklere kadar vücudumuzun birçok noktasına faydası dokunan tatlı mucizenin tarihi M.Ö. 1500 yıllarına kadar dayanıyor. İlk kez Orta Amerika'da yaklaşık 3,500 yıl önce içecek olarak tüketilmeye başlanan çikolata, adını da Aztek dilinde "acı içecek" anlamına gelen "xocalatl" kelimesinden almıştır. Ancak günümüzdeki yenilebilir tablet haline gelmesi 19. yüzyılın ilk yarısını bulmuştur. Süt ve şekerin çikolata ile karıştırılması ile ilk sütlü çikolata üretimi ise ancak 19. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşmiştir.
kadınlar üzerinde psikolojik olarak oldukça olumlu etkilere sahip. Kadınların kendilerini iyi hissetmelerini sağlayan yegâne madde çikolata sayesinde kadın vücudunda endorfin salgılanıyor.
İşte kokusuyla insanı baştan çıkaran, iştah açıcı kahverengi görüntüsüyle her yaştan herkesi cezbeden çikolatanın faydalarından sadece birkaçı:
* Bristol Üniversitesi doktorlarından Peter Barham, çikolatanın içinde bulunan bir maddenin uyarıcı etkisi bulunduğunu ve bunun da kişiye kendini iyi hissettirdiğini savunuyor.
* Çikolatanın içinde bulunan antioksidanlar kanserle mücadelede faydalı. Kakao, kırmızı şaraba oranla iki; yeşil çaya oranla üç kat daha fazla antioksidan madde içeriyor.
* Kaliforniya Üniversitesi uzmanları her gün az miktarlarda çikolata yemenin kanda pıhtılaşmayı önlediğini savunuyor. Bu da ani kalp krizlerinin önüne geçiyor.
* Aynı zamanda zengin bir kalsiyum kaynağı olan çikolata güçlü kemiklerin oluşmasını sağlıyor.
* Kahve içmek yerine çikolata yemek çok daha yararlı, çünkü çikolata kahveye oranla çok daha az kafein içeriyor.
* Çikolata geçmişten günümüze özellikle
* Çikolata diğer tatlılara oranla diş sağlığı açı-
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
* Harvard Tıp Akademisi uzmanları, kakaonun yüksek tansiyonu düşürdüğüne dair bulgular elde ettiğini savunuyor. * Güçlü dişleri sağlayan florid açısından da zengin olan çikolata, stresle mücadelede faydalı olan potasyumu da içeriyor.
sından daha zararsızdır; çünkü sütlü çikolata yüksek miktarda protein, kalsiyum ve fosfat içerir. Bu maddeler de diş minesini koruyor. * Çikolatanın afrodizyak etkisi de bilinen bir gerçek. Ayrıca çikolata içerdiği phenylethyamine maddesiyle 'aşk etkisi' yaratıyor. Yani yiyen insan daha kolay aşık oluyor. Çikolatanın sakinleştirdiği ve iyi bir uykuya destek olduğu biliniyor ama aynı zamanda güvenilir birçok çalışma çikolatanın nitrik oksit üretimini ciddi miktarlarda artırdığını gösteriyor. Kanınızda fazla miktarda nitrik oksit dolaşması demek, daha çok cinsel güç anlamına da gelebiliyor. Nitrik oksit son zamanlarda önemi gittikçe belirginleşen bir molekül. Tam bir damar dostu. Damar iç yüzeyini koruyor, damar içi basıncı düşürüyor. Bu nedenle damar bütünlüğünü güvence altında tutuyor. Aynı molekül mükemmel bir damar genişletici görev de üstleniyor. Çoğumuz için vazgeçilmez bir lezzet olan çikolata, bunun yanında sağlımız ve günlük beslenmemize katkıları açısından da bu kadar önemliyken hatta ruh halimizi düzeltmeye yardımcı olan yiyecek iken çikolatayı hayatlarımızdan uzak tutmamalıyız.
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
25
SAĞLIK
epidural yöntem doğum ve sezaryen Epidural analjezi ya da anestezi, hastanın bel bölgesine yerleştirilen ince bir kateter ile epidural bölgeye anestezik ilaçlar verilerek gerçekleştirilen yöntemlerdir. Epidural yöntem doğum, sezaryen, vücudun alt bölgesinde gerçekleşecek olan ameliyatlar ve çeşitli ağrıların tedavisinde geçen yüzyılın başından beri uygulanmaktadır. Ha z ı r l a y a n : Dr. ÖZGÜR A L D E Mİ R An e s t e z i y o l o j i v e Re a n i ma syo n U zm a n ı / M ed a rt T ı p M erkezi
Ülkemizde yaygınlaşması son 30 yılda giderek hızlanmış ve artık vazgeçilmez anestezi yöntemleri arasında yerini almıştır. Analjezi, “ağrı olmaması” anlamına gelen bir kelimedir. Epidural analjezinin doğumda kullanılması ile anne adayının doğum esnasında ağrı duymaması amaçlanmıştır. Bel bölgesine yapılan lokal anesteziden sonra epidural kateter özel bir yöntemle anne adayının epidural bölgesine yerleştirilir. İlaç verilmesine ise düzenli kasılmaların başladığı, bebeğin başının oturduğu, rahim ağzının yeterince genişlediği dönemde başlanır. Ağrılar yavaş yavaş şiddetlenirken anestezi doktorunuz da ihtiyacınız olan, size ve bebeğinize zarar vermeyecek miktarda ilaç ekleyerek ağrılarınızın geçmesini sağlar. İnsanın hissedebileceği ağrı şiddetleri arasında oldukça yukarı sıralarda olan doğum ağrılarının giderilmesi, anne adayının daha düzenli nefes alması ve bağlantılı olarak daha kuvvetli ıkınmasını da sağlar. Doğal olarak oksijen açısında doyurulmuş bir ortamda, henüz anne ile
Ağrısız doğum, bebeğe ve anneye çok sayıda tıbbi faydası olan bir yöntemdir. Bunun yanında doğumun daha huzurlu geçmesi ve güzel anılarla hatırlanmasını da sağlamaktadır.
26
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
bağlantısı kesilmemiş olan bebek de daha fazla oksijen alabilmektedir. Doğum gerçekleştirildikten sonra kateter kısa süre sonra çekilerek anestezik yöntem sonlandırılmış olur. Sezarye n ameliyatlarında ise epidural kateter yerleştirilmesi sonrası, normal doğumda kullanılan ilaçlara benzer şekilde ancak biraz daha fazla miktarlarda ilaç verilmektedir. Bu ilaçlarla anne adayının Bacak ve karın bölgesi daha kuvvetli bir şekilde uyuşturulur. Uyuşukluğun gerçekleşip gerçekleşmediği birkaç kez test edilerek operasyona başlanır. Epidural anesteziden sonra kateter, tercihen hasta hastahaneden taburcu olana dek çekilmemekte, cihaz yardımıyla hasta kendine ilaç verebilmektedir (Hasta kontrollü analjezi). Düşük dozlarla gerçekleştirilen bu analjezi yöntemiyle, anne, ameliyat sonrası ağrıları yerine yeni dünyaya gelmiş bebeği ile daha rahat ilgilenebilecektir.
Epidural yöntem ile ilgili olarak hastalarımızın en çok endişelendikleri konular genellikle “sinirlere zarar verilir mi?, baş ve bel ağrısı oluyor mu? ve kateter yerleştirilirken ağrı duyarmıyım?” sorularıdır. Kateter yerleştirilmeden önce iğnenin gireceği nokta çok ince bir iğne ile uyuşturulduğundan işlem esnasında hastalar ağrı duymamaktadır. Epidural yöntem de geçici baş ve bel ağrıları olabilir. Geçici baş ağrısı olma ihtimali % 1’den azdır. Böyle bir durumda hastalara ağrının giderilmesi konusunda yardımcı olunmaktadır. Bel ağrısı ise ağrı kesicilere cevap veren nitelikte ve geçicidir. Sinirlerde kalıcı hasar oluşması ihtimali ise oldukça nadir olarak gelişebilir. Bu ihtimalin en aza indirgenmesi için hastanın öyküsü dikkatle incelenmekte ve pıhtılaşma profili operasyon öncesi ölçülmektedir. Bunların dışında tansiyon düşmesi, titreme, bulantı gibi ortaya çıkabilecek problemler kolaylıkla çözülebilmektedir.
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
27
P O RT R E
iclal aydın’ın gözünden R öp ortaj: AHM ET K AM İ L TAŞKI N
Bir zamanlar yaptığı programda “Her şeye rağmen hayat güzeldir” diyerek hayatımıza giren ve sonrasında da sesiyle, yazılarıyla, kitaplarıyla, oyunculuğuyla hep hayatımızda kalan İclal Aydın, yepyeni kitabıyla tekrar aramızda. “Senin Adın Bile Geçmedi” aşkı bir de İclal Aydın’ın gözünden okuyacağınız bir kitap. Kitaptan ya da başka bir deyişle “aşk”tan yola çıkarak sorduk sorularımızı. Karşılığında yine bol “aşk”lı cevaplar aldık. Hepsi bu özel röportajın içinde…
28
“Senin Adın Bile Geçmedi”nin ilk kıvılcımı nasıl düştü? Aslında aşk hakkında söylenebilecek her şey zaten çoktan söylenmişti. Bunu hepimiz biliriz ama yine de aşkı konuşmak, hatta tanımlamak isteriz. İşte tam da bu yüzden, kitap aşkı anlatmak, susmak, saklamak ya da yazmakla ilişkilerini ele alarak başlıyor. Sonrasındaysa bu ilişkiler birbirini açarak, adeta kendiliğinden çoğalıyor. Bir gün asistanım ve Epsilon yayınevinin halkla ilişkilerinden sorumlu arkadaşım Nursel Calap ile yediğimiz bir öğle yemeğinde bu fikir gelişti. Aslında sıcak yaz gününe yaraşır bir kitap yapma projesi ile yola çıktık ve değişe değişe böyle bir formatta sunmak istedik.
ğini yaptığım Gülümse adlı derginin de editörüydü Tolga. Onun bir okuyucu olarak hem entellektüel yanına hem de yazı ve düşünce duygusuna oldukça hayranım. Teklif ettim O’da kabul etti.
Bu kez yalnız değilsiniz, Tolga Meriç de var yanınızda. Nasıl kesişti yollar? Biz yıllar önce sevgili Tolga ile birlikte bir dergi çıkarmıştık. Benim yayın yönetmenli-
“Yeni bir şey söylemeyeceğimin en baştan bilinmesini isterdim” diyen bir yazar neden yeniden aşkı yazdı? Aşkın tetikleyicilerinden yaratıcılarına;
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
Peki Tolga Meriç olmasaydı bu kitabı yazar mıydınız yine? Bilemiyorum. Bu kitabın oluşum aşamasında çok vazgeçtim. Kitapta da belirttiğim gibi yine vazgeçtiğim bir akşam “Yenilgilerimden kitap yazan bir komutan gibiyim” bölümü çıktı ortaya. O beni gerçekten susarak ve sadece beni anlayarak güçlendiren biri. Ama bir yandan da biliyordum ki artık böyle bir kitap yapma zamanım da gelmişti.
P O RT R E
Artık çok farklı bir format ve İclal Aydın olacak. Eminim bunu da sevecekler, tıpkı köşe yazımlarımda ki değişime ayak uydurup onları da sevdikleri gibi.
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
29
P O RT R E
Hayat Güzeldir’den bu yana beni izleyen ve okuyan kitle benim değişim gösterdiğim gibi onlar da değişti. Ama her zaman benimle olan ve yalnız bırakmayan bir kitle var ki o da üniversite okuyan genç kitle.
eşiklerinden çıkmazlarına; sevinçlerinden kederlerine; delice bekleyişlerden kendi yıkımına doğru koşmalara; meydan okumalardan dünyaya küsmelere; hatta yemeklerden şaraplara ve şehirlerden ülkelere; kısaca bütün sonlardan bütün başlangıçlara doğru satır satır anlatsın istedim.
30
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
Bir şarkıcının iki albümü arasının kısalmasına alıştık artık. “Evlerin Işıkları Bir Bir Yanarken” daha yeni bir kitapken şimdi de bu kitap çıktı. Kitapta da mı hızlı tüketim devrine girdik? Hayır. Benim okuyucum her zaman bu konuda çok daha incelikli oldu. Ancak “Evlerin Işıkları Bir Bir Yanarken” gazete yazılarımdan derle-
meydi. Artık yeni bir şeyleri okuyucularıma vermek istedim. Yazın taptaze okuyabilecekleri bir kitap olsun istedim. “Senin Adın Bile Geçmedi”yi okuyanların çoğu “Bir solukta bitirdim ama başa dönüp tekrar okuma isteğine kapıldım,” diyerek hem kitabın ritmi hakkında yanılmadığımı gösterdi hem de çok mutlu etti beni.
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
31
P O RT R E
Uzun yıllar köşe yazarı olarak yer aldığım yazılı basında fark ettim ki aslında benim asıl mesleğim oyunculuk. Ben uzun yıllar tiyatro eğitimi almış, çeşitli oyunlarda rol almış, dizilerde oynamış bir oyuncuyum.
Kitaplarınızın şarkılarla da bir bağı var. Bu kitabın kahramanı Sezen Aksu ve “Yürüyorum Düş Bahçelerinde”. Nasıl bir rol oynadı bu şarkılar sizde? Neyi besledi, değiştirdi vs.. Kitabın oluşum süresince evde, ofiste, arabada veya yayınevinde hep o albümü dinledik. Bize tüm kitap boyunca eşlik etti yani. Aşk üzerine bizden önce söylenmiş bir sürü şarkı sözü, şiir veya yazı var. Sezen’in albümü de bunlardan biri. Bizi çok etkileyen ve yepyeni satırlar oluşturmamıza yardım eden. Kitaplarınız için özel fotoğraf çektirenlerdensiniz. Bu kez iş biraz daha değişmiş ve neredeyse bir katalog haline gelmiş. Bu dönemde bunu hissettiğiniz için mi bunu yaptınız? Okuyucuya ne sunuldu aslında? Uzun yıllar köşe yazarı olarak yer aldığım yazılı basında fark ettim ki aslında benim asıl mesleğim oyunculuk. Ben uzun yıllar tiyatro eğitimi almış, çeşitli oyunlarda rol almış, dizilerde oynamış bir oyuncuyum. Bu nedenle her hikayenin bir de fotoğrafı olmasına karar verdiğimizde başka bir model kullanmak yerine aynı zamanda oyunculuk yanımı da göstereceğime inandığım için buı fotoğrafları çektirdim. Oldukça da ilgi gördü. Bu bol fotoğraflı halin edebiyat dünyasında ters karşılanabileceğini düşündünüz mü peki? Hayır... Az önce de belirttiğim gibi ben herşeyden önce oyuncuyum düşüncesini keşfettikten sonra bu fotoğrafları kullanmak istedim. 6 kitap çıkaran ve gazetede hala köşe yazan biri olarak sizi nasıl bir kitlenin okuduğunu biliyor musunuz? Zamanla bu kitlede bir değişim yaşanıyor mu? Tabi ki... Hayat Güzeldir’den bu yana beni izleyen ve okuyan kitle benim değişim gösterdiğim gibi onlar da değişti. Ama her zaman benimle olan ve yalnız bırakmayan bir kitle var ki o da üniversite okuyan genç kitle. Aşkın her durumunda ne olacağını az çok bilen ve bunu yazan kadın bir sonraki aşk hamlesinde ne yapacak? Aynı hatalara düşecek mi ya da aşk aynı şeyleri tekrar tekrar yaşamak mı? Herhangi birini sevebilmek kişisel beceriyle çok ilişkili. İnsanları okuma biçimini de bu beceri belirliyor biraz. Şöyle ki, aşkta önceleri, bana anlatılanları duymak istediğim gibi duyar, kafamı kurcalayan boşlukları iyi niyetlerle doldurur, kendime inanması kolay ve sevmesi zevkli bir hikâye oluştururdum. Ama günün birinde geri dönüp baktım ve bu okuma biçimimin aslında yanlış olduğu sonucuna vardım. Sanıyorum şimdi kendime karşı daha sert, çevremde olup bitenler karşısındaysa daha objektifim. Bana anlatılanları duymak istediğim biçimde değil; hiç çarpıtmadan, en yalın haliyle, en saklı fısıltısına dek duymaya çalışıyorum artık. Aşta yaşadıklarımız veya yaptığımız hatalarımız da böyle bir durum. Benim aşkta insanları okuma biçimim değişti.
32
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
Kimbilir belki bu kitabı okuyanlarınki de değişir veya değişrmiştir. Etrafınızdakilere teselli verebildiğiniz kadar kendinize de laf geçirebiliyor musunuz aşkla ilgili? Sanırım bu sorunun yanıtını bir önceki sorunuzu cevaplarken detaylı bir biçimde verdim. Aşkı yaşarken farklı okuyorum artık diyebiliriz. Aşkın cinsiyetinin olmadığını vurgulamışsınız birkaç yerde. Ve hatta en saf aşkın eşcinsel aşk olduğunu yazmışsınız. Ne size bunu düşündürdü? Eşcinsel aşıkların güzel yanı, aşkı kimin bedeninde yaşadıklarına aldırmamaları. Aşkın ille bir kadınla bir erkeğin arasında yaşanması gerekliliğine inanmıyorum ben. Eşcinsel aşkta, güçlü yanları var aşkın, kavgasıyla, kıskançlığıyla, özlemiyle, gözyaşlarıyla, beklentisiyle, beklentisizliğiyle, gözden uzak oluşuyla, kabul görmeyisiyle... böyle düşünmek yazdırdı işte. Kitapta, filmler ve başka kitaplar eşlik ediyor size. Sizin hayatınız bir kitap ya da film olsa adı ne olurdu? Bilemiyorum ki, hiç düşünmedim... “Mektuplar kalbin mührü olur çıkar” demişsiniz. Siz hala yazıyor musunuz mektup? Yoksa onun da şekil değiştirip sanallaşmasını kabul mü ettiniz? Maalesef ki ister istemez aşkın şekillenip değişmesi gibi değişiyor. Sanal yaşamamaya çalışıyorum ama ne olursa olsun aşk mesajlara da giriyor... Sadece yazı yok hayatınızda. Yakında bir TV programınız başlayacak sanırım. Ne anlatacaksınız bu kez? Sürpriz olsun isterim. Beni çok farklı görecek insanlar bu kez. Yaşadığım kişisel ve fiziksel değişimimle beraber yeni şeyler söyleyeceğiz. Hala “Hayat Güzeldir” gibi bir program bekleniyor sizden. Tekrarlanabilir bir proje mi yoksa mazide kalan bir iş miydi o? Artık çok farklı bir format ve İclal Aydın olacak. Eminim bunu da sevecekler, tıpkı köşe yazımlarımda ki değişime ayak uydurup onları da sevdikleri gibi. Bir de albüm denemeniz vardı. O sizin için bir anı olarak mı kalacak yoksa devamı gelebilecek bir iş mi? Devamı olmayacak. Lakin o kızım için yaptığım özel bir çalışmaydı. Giderek güzelleşen ve bunu son kitabınızdaki fotoğraflarla paylaşan biri olarak ne kadar sağlıklı yaşadığınızı düşünüyorsunuz? Kendine bakmanın insan hayatında bir lüks olduğuna inanlardanım. Bu nedenle 1,5 yıl sadece gazeteye yazdım ve onun dışında hem spor yaptım hem de sağlıklı beslendim.
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
33
SAĞLIK
ruh ve beden bütünlüğünüzü
keşfetmeniz için...
SILKY SPA mutlaka uğramanız gereken bir adres... Ayrılırken sizin de bizim gibi düşüneceğinizden eminiz; “ En kısa zamanda yeniden geleceğim...”
34
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
SAĞLIK
Yazın yorgunluğunu üzerinizden atmak, pırıl pırıl parıldayan güneşin altında her zamankinden daha enerjik durmak istemez misiniz? Silky Spa baştan aşağı yenilenmeniz için en doğru adres. Sporst&Yaşam ekibi sizler için test etti ve onayladı.
S I L K Y S PA & P I L AT E S
Sports International Spa merkezindeki Silky Spa, daha kapısından içeri girer girmez atmosferi ve yayılan şahane aromatik kokularıyla gevşetiyor sizi. Kafanızda belli bir bakım programı ile gitmişseniz zaten size uygunluğu onaylanır onaylanmaz bakımınız başlıyor ama kendime geleyim, bana bir program yapın derseniz ona da “hay hay” diyorlar ve size en uygun programı yaratıyorlar. Örneğin selülitlerinizden şikayetçisiniz; o zaman size 45 dakika süren tamamen bölgesel; kalça, karın ve basen ağırlıklı masaj öneriyorlar. Bu masajı aromatik yağlarla değil, özel karışım yağlarla yapıyorlar. Bu karışımlar genelde; portakal, limon, biberiye ve susam yağlarından elde ediliyor... Sakın selülit masajı deyince darbeli vuruşlarla yapılan can yakıcı bir masaj sanmayın! Bu masajın amacı; selülitli bölgenin hareketlenmesi ve kan dolaşımının hızlanmasını sağlamak. Rahatlatıcı Masajlar Şu sıralar çok streslisiniz ve gerçekten rahatlamaya ihtiyacınız mı var? O zaman sizi aralarında uzakdoğunun tatil cenneti adası Bali’den gelen masözlerinde olduğu ekibe teslim ediyorlar. Bali, Aromaterapi ve Spor Masajı en çok tercih edilen masajlar arasında. Bu masajların hepsinde aromatik yağlar kullanılıyor ve 50 dk. sürüyor... Bu esnada zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor ve hiç bitmesin istiyorsunuz..Hatta birçok masaj müdaviminden 2 seans üstüste masaj aldıklarını ve bu keyfi ikiye katladıklarını öğreniyoruz. Önce bacaklardan başlayan bu masajlarda ayaklardan yüz kaslarına kadar her nokta gevşiyor. Masözlerin elleri vücudunuzda dolaştıkça stresin sizden uzaklaştığını, kan akışınızın düzene girdiğini ve ruhunuzun dinlendiğini hissediyorsunuz. Fonda tınlayan sakinleştirici müzik ve odanın loş ışıkları da gevşemenize yardımcı oluyor. Masajın sonunda sıra yüz masajına geliyor. Masözler son rötuşları büyük bir ustalıkla yapıyor ve bir parça daha dinlenip dışarıda sizi bekleyen gerçek hayata hazırlanmanız için yanlız bırakıyor.. SILKY SPA da başka rahatlatıcı masaj alternatifleride mevcut; Mesela Refleksoloji. Yanlızca diz altı ve ayak tabanına uygulanan bu masaj 45 dk. sürüyor
ve tüm bedeni dinlendiriyor. 30 dk süren AntiStres Masajı ise boyun ve bölgesel ağrıları olanlara öneriliyor. Tabi birde zamanla yarışanlara.. Tamamen farklı bir teknik kullanılarak uygulanan SHIATSU masajında ise yağ kullanılmıyor. Parmaklarla vücudun akupunktur noktalarına yapılan baskılar sonucu rahatlıyorsunuz..Uzakdoğuda yüzyıllardır uygulanan ve tedavi edici özelliğide olan SHIATSU vücudunuzdaki kaybolan enerjiyi de geri getiriyor... Vücut ve Cilt Bakımları Silky Spa’da profesyonel GUINOT ürünleri ile Klasik ve Özel Cilt Bakımları da yapılıyor. Bunlar cildi yenileyen Hydradermie Lift, Aromatik Bitkilerin Sihri, Beaute Neuve yenileyici peeling bakımı, Liftsome sıkılaştırıcı ve parlaklık verici bakımlar olarak sunuluyor. Ayrıca SILKY SPA sizi PHYTOMER vücut bakım ürünleriyle denizin sunacağı sonsuz etkili ve yararlı vücut bakımlarını keşvetmeye davet ediyor. Bu bakımlarda öncelikle vücudunuz özel scrub ile ölü tabakadan arındırılıyor. Böylece bölgesel kullanılan serumlar ve kremler cildinize daha iyi nüfuz ediyor. Bakımlar tamamen kişiye özel olarak sunuluyor. Sıkılaştırıcı, İnceltici, Anti-Cell ve Detox bakımları mevcut. Bunlar tek seans veya paket halinde alınabiliyor. Her bakım kendine özel ürünleri, yosunları ve standartları dahilinde uygulanıyor..Ürünlerle harekete geçirilen yağlar ve toksinler etkili masaj teknikleri ile vücutdan uzaklaştırılıyor... Şunu da belirtmeden geçmeyelim; Silky Spa da fiyatlar oldukça uygun. Sports International üyelerine özel yapılan indirimlerle de bu eşsiz tecrübeleri yaşamamak için hiçbir nedeniniz kalmıyor.. SILKY SPA da sunulan hediye sertifikası seçeneğiyle kendinize olduğu gibi sevdiklerinize de iyilik yapabiliyorsunuz. Zengin menüden istediğinizi seçiyor ve bunu sizin için özel olan birine özel bir günde hediye edebiliyor sunuz. Kesinlikle çok iyi bir hediye alternatifi...
Tel: (312) 266 22 33 - 266 05 33 SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
35
SAĞLIK
DARPHIN ve PHARMETIC işbirliği ile meme kanseri bilinçlendirme kampanyası 51 yıldır cildin yanı sıra ruh güzelliği ve sağlığı için de çalışmalarda bulunan ve bu konuda tüketiciyi bilinçlendirmeyi misyon edinen Darphin, kadına verdiği desteği bu yıl daha güçlü bir şekilde sürdürüyor. İçten dışa yansıyan güzellik felsefesine dayanan Fransız kozmetik markası Darphin; Estee Lauder Companies Türkiye’nin Meme Kanseri Bilinçlendirme Kampanyası’na katkıda bulunurken, diğer yandan Ekim ayı boyunca ürünlerinin bulunduğu eczanelerde, göğüs kanseri konusunda bilinçlendirme çalışmaları gerçekleştirilecek. Darphin ve 200’ü aşkın üyesi bulan Pharmetic Girişimci Eczacılar Derneği’nin birlikte yürüttüğü ortak bilinçlendirme projesinde, sağlık sektöründe belki de hasta ve yakınları ile en yakın teması kurabilen eczacılar projede kanı önderleri olarak yer alıyor. Ekim ayı boyunca Pharmetic üyesi pek çok eczanenin vitrininin Meme Kanseri Bilinçlendirme Kampanyası’na ayrıldığını görebilir, eczaneye girdiğinizde tüm çalışanların yakalarındaki pembe kurdeleyi fark edebilirsiniz. Dilerseniz eczane içerisinde dağıtılacak pembe kurdele ve hatırlatıcı kitap ayraçlarından ya da ayrıntılı bilgi almak için eczacınızdan Meme Kanseri ve Önlemleri ile ilgili detaylı dosyadan alabilirsiniz. Kampanyanın bir parçası olmak için yapılabilecek en güzel şey ise; tüm karı maddi durumu yeterli olmayan kadınların mamografi çektirmeleri için Meva vakfına bağışlanacak olan Arovita C Energic Friming Cream’i satın almak ve içten dışa yansıyan
36
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
güzelleğin ve sağlığın tadını çıkartmak. AROVITA C ENERGIC FIRMING CREAM Arovita Kompleks (Kafein, C Vitamini, Artemia Salina, Noni, Havuç), Oligopeptide, Peptide-10 gibi uyarıcı ve besleyici içerikleri ile ciltte oluşmaya başlayan elastikiyet kaybı ve ince çizgilenmeyi önlemeye yardımcı olur. Cilde nem kazandırmanın yanı sıra elastikiyet ve sıkılığını güçlendirerek cildin gençliğini uzun süre korumasını sağlar. Arovita C Energic Fiming Cream: 158,00TL DARPHIN TÜRKİYE Nisan 2008 itibariyle Estee Lauder Companies Türkiye bünyesine katılmıştır. Bu yıl 51.yılını kutlayan marka, fiyatlarını Avrupa seviyesine çekmiştir. Darphin, bu yeni fiyat politikasıyla ürünlerini yaklaşık %35’e varan indirimlerle satarken, pazardaki ürün çeşitliliğini de arttırmıştır. Darphin ürünlerini yaygın satış ağıyla tüm seçkin eczanelerde bulabilirsiniz. PHARMETİC GİRİŞİMCİ ECZACILAR DERNEĞİ 200'ü aşkın eczacı tarafından sürdürülen; amacı Türkiye’de eczacılık davranış ve etiğinin anlaşılmasına, gelişimine ve yaygınlaşmasına katkıda bulunmak olan genç bir oluşumdur. Üyeleri; eczacılar arasında mesleki anlamda birlik, dayanışma ve bilimsel işbirliği sağlamaya, ortak sosyal, kültürel ve mesleki faaliyetleri organize etmeye, sektör ile ilgili dernekler arası koordinasyonu sağlamaya, bu dalda eğitimi desteklemeye ve kamuoyu oluşturmaya çalışmaktadırlar.
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
37
P O RT R E
” u r l e l i m g l u i z b ü l suz m u z “lü
ğun üğü yo inin d r ö g ser isi” ikloped imiz aylarda slında s n A r ea gile çtiğ suz Bil n olarak ge yunca yeni v uz hatm u z ü o n “L rsun i oku tti. S yınlana aya devam e ndeki bilgiler vakit geçiriyo an’ı biraz a y e d çi ug km oş esin i ama i er Kor an inde çı et de h 01 sen İlki 20 onra seri hal zumsuz” belk . Ayrıca gay aratıcısı Tam edik. Enteres z l y s ü u r l ilgiden landı. Adı” öğreniyorsun ile ile kitabın bölümleri de y yın es azı 6.sı ya ” pek çok şe ğişiyor. Bu v ptan b a t i k n u e l o d in s de… “lüzum ra bakışınız sizin iç kitabın için e v a l k ı y d a ise tanı ta ol fazlası ından a k h a a y d a , dah rtajın r röpo e l i g l i b ndeki dileri’ e p lo ik ns giler A MET suz Bil msuz mu? aj: AH m t u r z o ü kabul p u L Rö n lüz u gibi Sizce ğ te u k e ld ç r o r ge ayatı ça karerebilgile llikle h tılarında sık ası fikri n e k n a e g m r n ç azırla İnsanla günlük yaşa bir par k pedi h tılarının ini pek mera lar, r nsiklo n . a o a ş iy im a ir d y b iy r e a is le le tt d n y i a i? n e ö d h e d B üh ne geld ları e ken ldukine m lınıza şılaştık layların esince eşi il uden ak ezunu bir ma ek zorunda o lmiş o r e ü s g rda old i e r a r n fl le le m hali sene vlilik da rs tara a çözm r la E d a te ODTÜ ıy r. ll m u in tı la m r k r n m ar. O yaşa çözü bir kıs ğmele tmiyo v k ü e ıl e s d ın a le r il a s i b n e k a la e r M run nce a tav n rind anla daha ö nu ve knik so giysile kına varmay nlatılıyor am ı ğum te ar karşılaşıp ınca her soru r ia fa asın kr ay bende sistem ğunun açıklam ın doğa sonra te u hatırlayam a not etmek dolaşım abildiğinin r n la in a n ğ r a e m m a s a n u sin i or. İn nlık z bir ken ağı ko ıy a ş bulduğ k ü a m ş inlerin n ş ız la lı a ü iç u a b özüm i. Bu nasıl aştığım rının n lardaki erde b ıl y ld la ş e r ış ir g a n b k onun ç e a n a a p vr hiç lık hali şantımızda d ımız konular bu kita nimsan da çocuk alışkan ın ve in , dolayısıyla ığ ya d ğre ın k a ö r i k lü m la in il n r y la i ır ü k g ola rı gib eyi bu klarıd rme fi s a la ti içinde h e ık im i g d r k larımıa e k le racak halin um ve bilme uz olm labilir. Çocu eya p ğ s a u it d m k u u z ı k ama so r o r lü utu uş” v isimli i. Bunla 0’lerde bilgile bile ok adet olm ak yerine yöneld tiren ise 198 v Açıklıyor” olarak im y s r e e il d e o b g de “ne vaplam a iyi aklıma ndiğim “Asim nde ce ularını li r k o s e e ş tı dah il ın ” z k haya yledir a çok etk ö zevk m e p s a y y r. alar “öyle ha fazla , nasıl a m d ız la n ın ık kitaptı d ta ç a ak arlan bilinçli ını ve yaşam an yar lar ı? aaklard a m it n m y k z a i la a c k n a sağlam ı, birin Hangi ı s a ın r m e ş la ız? çalı velin alma çalıştın rı hazırlama n yıllarca ev içinde e la tı d p a a y in it a ih k h Bu lli 01 tar lışma ece be tığı 20 ktif ça iyi sad g bın çık amanlarda a il b . r he dum Oz lduğum lışıyor gider. için bu iktirmeye ça akmaya m u ğ oldu le b de bir bu göz taya en için ma hep iliğinden or bir düz a ş a y e d v n luşan e e o k y r da rdan Çevre la la u p r a o it s k ınca i sakla ilgili başlay e bilgiy oyuta nu ile c o r K le . in u b rd ,b bu çıkıyo phanem Ancak işin nlar ir kütü ar. ı imkâ b v ığ iş d n im e la g ğ iv ş a r s a n k dis rneti yan bir siz inte ı şüphe s a m ş r. ula uştu de olm sayesin ŞK İ L TA KAM
38
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
IN
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
39
P O RT R E
lüzumsuz 6’dan seçmeler
İnsanların doğa olaylarının ve insan davranışlarının niçinlerini bilmeleri haklarıdır, dolayısıyla bu kitaplardaki bilgiler lüzumsuz olmadıkları gibi ilköğrenimde ders olarak bile okutulabilir.
Çocuklarımızın sorularını “ne bileyim adet olmuş” veya “öyleyse öyledir” şeklinde cevaplamak yerine bilinçli açıklamalar yapmak hayatı daha iyi anlamalarını ve yaşamaktan daha fazla zevk almalarını sağlamaz mı?
40
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
Telefon kabloları niçin kıvrılıyorlar? Telefonun zili çaldığında kaldırdığınız ahizeyi, kıvrılan, düğümlenen kabloları yüzünden kulağınıza kadar götüremediğiniz zamanlar olmuştur mutlaka. Bazı insanlar telefonlarında bu sorunu sık sık yaşarlarken bazılarının başına hiç gelmez. Sorun insanların daha çok kullandıkları el ve kulaklarının aynı tarafta olmamasından kaynaklanıyor. İnsanların çoğu sağ ellerini kullanırlarken, ahizeyi sol kulaklarına götürüyorlar, ya da tam tersini yapıyorlar. Böylece ahize bir elden diğerine, bir kulaktan ötekine geçerken kablo da hep aynı yöne doğru kıvrılmış oluyor. Masanın üzerindeki telefon çaldığı zaman ahizeyi en çok kullandığımız elimizle, örneğin sağ elimizle tutar kaldırırız. Sağ kulağımıza götürdüğümüz anda kablo 90 derece dönmüş olur. İster sağ elimizle bir not almak için ihtiyaç duyalım, ister sağ elini kullananlarda hakim kulak sol kulak olduğu için olsun, ahizeyi sol elimize alıp sol kulağımıza götürdüğümüzde kablo aynı yönde bir 180 derece daha dönmüş olur. Eğer aynı hareketlerin tersini yaparak ahizeyi yerine koyarsak (ki kablosu kıvrılmayanlar farkına varmadan böyle yapıyor) kablo eski halini alır ama devam edip sol elimizle yerine koyarsak kablo bir 90 derece daha döner. Böylece her telefon görüşmemizde kabloyu 360 derece yani bir tam tur döndürmüş oluruz. Bir noktadan sonra kıvrımlar düğüme dönüşür ve ahizeyi kulağa götürmek zorlaşır. Sonuç olarak telefon kabloları kendi kendilerine kıvrılıp, dolaşıp, karışmazlar. Onları biz farkında olmadan yaptığımız hareketlerle kıvırmış oluruz. İnsanlar cam silmede niçin gazete kullanıyor? Evde yapılan temizliklerde her yer için ayrı bir bez kullanan, temizlik sonrası tüm bezleri titizlikle yıkayıp, tekrar kullanmak üzere saklayan ev hanımlarına “şu temizlik bezlerini bırakın, camlarınızı gazete kâğıtları ile temizleyin” denilse, “hadi oradan” şeklinde bir cevap alınacağı muhakkaktır. Onlara göre gazete kâğıdı, ıslandığında ele yapışan, her tarafı boyayan, bırakın temizlikte kullanmayı, aksine kendisi pislik kaynağı olan bir şeydir. Gerçek ise hiç de öyle değildir. Gazete kâğıdı cam silme ve parlatmada umulmadık şekilde başarılı olan bir temizlik aracıdır. Bez kullanmak pek pratik değildir. Bir kere ya evdeki kullanılmayan kumaşlardan kesip hazırlayacaksın ya da parayla hazırlarından satın alacaksın. Silme işinden sonra yıkayıp asacaksın, kuruduktan sonra bir yerlerde saklayacaksın. Halbuki eski bir gazete al, buruşturup top haline getirerek kullan, iş bittikten sonra da çöpe at. Hem para boşa harcanmaz, hem de evde biriken gazeteler değerlendirilmiş olur. Camı kullanılmış gazetelerle temizlemek için biraz sirke veya amonyak katılmış suyu veya piyasada satılan cam temizleyici sıvıyı camın üzerine püskürtün. Bir gazete kâğıdını önce ikiye sonra dörde katlayın, sıkarak top haline getirin. Camın üzerindeki sıvı kuruyuncaya ve cam üzerinde kalıntı kalmayıncaya kadar aynen bir bezle siliyormuşçasına dairesel hareketlerle silmeye devam edin. Cam umduğunuzdan daha iyi, pırıl pırıl, üzerinde hiç kalıntı ve hare kalmamış şekilde temizlenecektir. İnsan gözü açık uyuyabilir mi? Uyurken genellikle gözlerimiz kapalıdır. Bunun başlıca iki sebebinin olduğuna inanılır. Birincisi uyku sırasında ışık, ses gibi dış uyarılardan etkilenmemek, ikincisi de gözün uyku sırasında kurumasını önlemektir. Bu görüşler şüphesiz doğrudur ama yine de olayı tam açıklayamaz. Örneğin, göz kapağını kapamaktaki amacımız sadece ışığı en-
gelleyerek dış uyarılara kapamak olsaydı, karanlık bir odada gözlerimizi kapamadan da uyuyabilirdik. Aslında göz kapakları ışığı tam kesmez, gözlerimizi kapatsak bile az da olsa ışık göz kapaklarımızın ince hassas derisinden geçebilir, gözlerimiz bu ışıktan rahatsız olabilir. Bu yüzden uyurken ışıkları da kapatırız. Uyurken gözü kapama ile ilgili bir başka görüş de “uyurken görme duyusuna gerek yoktur” şeklinde özetlenebilir. Uykuda şuur askıya alınır ama içgüdüsel fonksiyonlar çalışır haldedir. Bu sürede vücutta güç biriktirilir ve onarımlar yapılır. Bu arada göz de gün boyunca güneş ışığı, rüzgâr ve mor ötesi ışınların verdiği zararları onarır, göz sıvısını değiştirir. Bunun için 7,5 saat kapalı kalması gerekir. Gün boyu açık duran ve kırpışan gözler bu fırsatı ancak uyurken bulabilir. Bütün gece çok iyi bir uyku çekseniz bile uyurken gözlerinizi tam kapatmıyorsanız, sabah kalktığınızda yorgun, kızarmış ve kuru gözlere sahip olur, ovuşturur durursunuz. En çok rastlanılan vakalarda uyku süresince sadece bir göz açıktır. Kuşlar ve denizde yaşayan memelilerde de bu durum gözlenir. Onlarda beyinin bir yarısı uyuyup diğer yarısı faaliyette olabildiğinden bu yarıya bağlı göz devamlı açıktır. Bu durum, tehlikeye karşı daima tetikte olması gereken kuşlarda bir savunma mekanizması olarak kabul edilebilir. Bu özellik deniz ayıları, balinalar ve yunusların uyurken yüzeye gelip nefes almalarına imkân sağlar. Aslında bazen normal insanların da gözleri açık uyudukları haller vardır. Bunun en bilinen örneği uykuda gezmektir. Uyurgezer, yatağından kalkarken de, odada dolaşırken de gözleri açıktır. Eşyalardan sakınır, banyonun yolunu bulabilir, hatta bütün evi temizleyebilir. Bütün bunları yaparken gözleri faltaşı gibi açıktır ve görme işlevini yapmaktadır ancak beyin dalgaları aynen derin uykuda olduğu gibidir. Taş suyun üzerinde kaç kere sekebilir? Dünyanın neresinde olursa olsun, durgun bir suyun kenarında, yassı bir taş bulan kişi, hemen o taşı suya fırlatarak sektirmeye çalışır. Her ulus, her kültür taş sektirmeye kendi lisanında bir ad vermiştir. Antik Yunan’da istiridyeleri suda sektirerek yapılan yarışmalar sonradan tarih boyunca değişik şekillerde sürekli olmuştur. Günümüzde bu yarışmaları dünya çapında organize eden, yapılan dereceleri, kırılan rekorları kayda geçiren, kısa ismi “NASSA” olan (North American Stone Skipping Association) bir kuruluşu ise bilen çok azdır. Taş sektirme rekoru 1973’den beri Guiness Rekorlar Kitabı’na girmektedir. ABD’den Jerdone Coleman-Mc Ghee’nin 1998’de yaptığı 38 sektirmelik derece uzun süre geçilememiş, yine ABD’li “Dağ Adamı” lakaplı Kurt Steiner’in 2002 yılında yaptığı 40 sektirmelik rekoru geçmenin ise fiziken mümkün olmadığı düşünülmüştü ama 2007 yılının 19 Temmuz günü ABD’li mühendis 43 yaşındaki Russell Byars şaşırtıcı bir performans sergileyerek taşı suda 51 kere sektirmayi başardı. Dışarıdan bakıldığında bir taşı suya fırlatarak üzerinde sektirmek çok basit bir işmiş gibi görünür. Yassı ve yuvarlak bir taşı alır, kuvvetlice, suya paralel şekilde fırlatırsanız, hele fırlatırken ona bir de dönme hareketi ve açı verebilirseniz, taş suya batmadan önce yüzeyde bir kaç kez sıçrayarak kayacaktır. Neticede sekme sayısı çok olmasa bile görüntü eğlencelidir. Lyon Üniversitesi’nden Fizik Profesörü Lydric Bocquet de 7 yaşındaki oğluyla beraber nehir kenarında suya taş atıp sektirmeye uğraşırken bu işi sadece bir eğlence olarak görüyordu. Ta ki, ufaklık “nasıl oluyor da taşlar suyun üzerinde batmadan gidebiliyorlar” diye sorana kadar.
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
41
K Ü L T Ü R & S A N AT
ı y a y n ü d
e d r e l h e d ka … k e m z e g lamak p o t r e l ey da bir ş antımı dolduru n o k i l r yaş bel zından elki de benim ursa olsun eğe a n e k ma ol .B yon yap erici bir uğraş a yaşınız kaç n. Yaşamınıza i s k e l o K v yı Am n başla en keyif üşünüyorum. e t d k e e ş ç r ö e k g d n in böyle rsanız kenarda ç i u ğ u d o i duyuy anın. g l i z a r i b ğına in a c a t a k renk
Ha z ı r l a y a n : Ş E R İ F A N T E P L İ
42
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
Çevremizdeki bazı insanların koleksiyonculuk merakı olduğunu hiç değilse bir şeyler topladığını görürüz. Onlar hoşlandıkları konulardaki objeleri ararlar, bulurlar ve diğer biriktirdiklerinin yanına özenle koyarlar. Zamanla bu objeler bir koleksiyon haline dönüşür. Daha önemlisi bu topladıkları objeleri hem kendileri zevkle seyrederler hem de diğer kişilere göstererek büyük haz alırlar. Bu sayfalarda göreceğiniz mini cam kadehler de benim böyle bir ilgimden dolayı dört yüz parçalık bir koleksiyona dönüştü. Özellikle yurt dışına gittiğim zamanlarda o ülkenin adını, bayrağını veya şehir armasını taşıyan küçük kadehler alıyorum. Bu merakımı bilen dostlarım da sağ olsunlar bana yurt dışı gezilerinde bu kadehlerden hediye getiriyorlar. Ve zaman zaman o kadehlere baktığımda sanki bir dünya seyahatine çıkmış gibi oluyorum. Dahası ya objeyi aldığım anı yahut da bana hediye eden dostumu anımsıyorum. Burada göreceğiniz kadehlerin bizde tam bir kelime karşılığı yok. Boylarından dolayı likör kadehi deyip geçmemiz mümkün. Bazı tiplerinin İngilizcedeki karşılığı “shot glass”. Belki duble kadehi diyebiliriz. Tabii boyları tutsa da yapıları ve şekilleri çok farklı olduğu için hepsine “shot glass” demek mümkün değil. Dünyada hemen her koleksiyon türünün mutlaka en az bir derneği bulunuyor. Tabii ki “shot glass”cıların da var. Shot Glass of America, yani Amerika Dublelik Kulübü, şöyle bir tanım yapıyor: Dublelikler damıtılmış alkollü içkilerin küçük ölçülerde içimi için tasarlanmış ufak boy
whiskey bardaklarıdır. Ayakları, sapları ve kulpları yoktur. Dipleri sivri veya dış bükeydir. Azami yükseklikleri 4,5 cm.’dir. Sağlam camdan imal edilen bu dublelikler masaya vurulduklarında silahların ateşlenmesini andıran bir ses çıkarmaktalar. Zaten adları da oradan geliyor. Yukarıda da değindiğim gibi bu sayfalarda göreceğiniz bazı kadeh fotoğrafları derneğin tanımına uymuyor. Zaten ben de Amerika Dublelikler Kulübü üyesi değilim… Ben shot’lardan başlayarak bütün cüce kadehleri topluyorum, tabii üzerinde coğrafi bir işaret olması şartıyla… Koleksiyon yapmak en azından belli konuda bir şeyler toplamak gerçekten keyif verici bir uğraş. Belki de benim yaşantımı doldurduğu için böyle düşünüyorum. Ama yaşınız kaç olursa olsun eğer biraz ilgi duyuyorsanız kenardan köşeden başlayın. Yaşamınıza renk katacağına inanın. Yarın bile başlayabilirsiniz. Ve ilerde bu yazıyı anımsarsınız… Haydi kadehlerle dünya seyahatine!
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
43
P O RT R E
arzu kaprol… Moda dünyasının zaman zaman aynılaşan çizgilerinde kendi çizgisini yaratıp, diğerlerinden ayrılmayı başaran bir modacı Arzu Kaprol… Türkiye’deki başarılarını yurtdışına da taşıyan ve her gittiği organizsayondan övgülerle dönen Kaprol yükselişini sürdürüyor. Geçtiğimiz günlerde yapılan “İstanbul Fashion Days” kapsamında da yer alan modacıyla yaptıkları üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.
R ö p o r t aj : A H ME T K A Mİ L TA Ş K I N
44
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
P O RT R E
Günlük yaşamın akışında her gün farklı stres ve sıkıntılarla başa çıkmaya çalışıyoruz hepimiz, ben de sık sık ve dönem dönem yaşama kızdığımda kendimi yeniden motive ederek aşmaya çalışıyorum. Kolay değil ama insan zamanla öğreniyor ve keyifli bir hal alıyor.
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
45
P O RT R E
Moda dünyasındaki yerine gerçekten çalışarak sahip olan biri olarak şu andaki yere geleceğinizi biliyor muydunuz? Bu süre umduğunuzdan daha uzun mu oldu yoksa kısa mı? Nereye geleceğimden çok geçtiğim yol benim için heyecan vericiydi ve kesinlikle umduğumdan daha uzun zaman aldı! “Neden bu işe uğraşıyorum” dediğiniz zamanlar oldu mu? Olduysa nasıl aştınız? Günlük yaşamın akışında her gün farklı stres ve sıkıntılarla başa çıkmaya çalışıyoruz hepimiz, ben de sık sık ve dönem dönem yaşama kızdığımda kendimi yeniden motive ederek aşmaya çalışıyorum. Kolay değil ama insan zamanla öğreniyor ve keyifli bir hal alıyor. Moda dünyasında ayakta kalmanın temel sırrı nedir? Hiç bıkmadan yaratmak, üretmek ve devam etmek. Modacıların çoğu gay ya da kadın. Modada yaratıcılık “kadın ruhu” ile mi alakalıdır? Modada yaratıcılığın yarısı sanat, yarısı mühendisliktir. Bu ikisini doğru birleştirebilen isimler başarılı olur mutlaka. Hangi işinizden sonra insanlar sizi konuşmaya başladı ve fark yaratan neydi? Beymen Academia yarışmasını kazandıktan sonra sanırım, 1995 ! Kumaş dokuları ve renkler ve iç detaylar o gün bugündur devam! İşinizde sizi diğer isimlerden ayıran, çizginizi belirleyen temel özellikler nelerdir? Formu global, iç detayları her sezon başka bir hikaye anlatan, zamansız formlar arayşım ve çok özellikli kumaş kullanımı. Modacılık ömür boyu yapılabilecek bir iş midir yoksa bir yerden sonra bırakabilir misiniz? Yaratabildiğin sürece devam edilebilecek insana enerji veren bir iştir. Ama tutkuyla yapıldığı sürece, tutku olmadan sıradanlaşır ve bırakmak gerekir. Sizinle ilgili hep “egosu yoktur, çok iyidir, yardımcı olabilirse olur” gibi tanımlamalar yapılır. Tasarımlarınızın yanı sıra bu özellikleriniz de şu andaki yerinizde olmanıza katkı sağladı mı? Bu konuda yorum yapmam güç! Bir sanatçının sahne kostümünü de yaptınız, bir tekstil firmasının ürünlerine de yön verdiniz, hazır giyime de girdiniz. Şimdiye kadar yaptığınız en orijinal ya da heyacan verici işiniz hangisiydi? Hepsi yaşamımın farklı alanlarını oluşturuyor ve beni bütünlüyor, her biri o kadar heyecan verici ki ayırabilmek imkansız; belki TSK projesini farklı bir yere koyabilirim. Peki büyük beklenti yaratan ama sonucu hüsran olan moda olayı neydi? 80’lerin dönüşü! Türkiye’de kadınların yaptığı en büyük moda yanlışı ne? Full marka giymek ve kendi tarzını yaratmamak. IFD kapsamındaki isimlerden biriydiniz. Bu organizasyon önümüzdeki yıllarda ülkemizdeki modayı nereye taşıyacak sizce? IFD, ilk defa tasarımcıları ve markaları bir araya getiriyor. Bu yüzden çok anlamlı ve çok kıymetli. Türkiye’nin ve İstanbul’un alternatif moda yaratması konusunda yeni bir nefes olduğunu, tüm moda, basın ve alıcılarına göstereceği bir platform. Organizasyonu değerlendirdiğinizde artıları ve eksileri neydi? İlk defa yapılan bir organizasyon için oldukça başarılıydı. İlk defilesini yapan Arzu Kaprol ile sonuncusu arasında ne değişti, ne gelişti? 46
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
P O RT R E
Değişmedi derinleşti ! Bundan 10 yıl öncesine dönseniz kendinize ne öğütlerdiniz? Çok çalışmayı! Şu anda bu işe girmeye hevesli olan isimlere hangi öğüdü verirsiniz? Hiç vazgeçmeden aynı inançla çalışmaya devam etmelerini öneririm. Bir modacı adayı karşınıza geliyor ve gerçekten kötü. Bu işi yapmaması gerektiğine onu nasıl ikna ediyorsunuz? Açık açık söylerim, böylesi daha iyi, kalbi bir kez kırılır en azından! Cevaplamaktan bıkmışsınızdır belki ama. Bu sonbahar ve kış aylarında en çok neleri göreceğiz etrafımızda? Hangi renkler, hangi parçalar? Cevap yok!
Modada yaratıcılığın yarısı sanat, yarısı mühendisliktir. Bu ikisini doğru birleştirebilen isimler başarılı olur mutlaka.
Yaptığınız tasarımlarda tekrara düşmemek için nasıl bir yol izliyorsunuz? Bunun için ne yapılmalı? Sürekli kendimle yarışıyorum! Nilüfer’le uzun zamandır çalışıyorsunuz. Nasıl bir kimya oluştu aranızda? Çok keyifli! Sanırım birbirimizi iyi anlıyoruz. Bir sanatçı ile çalışmakla sıradan bir insanla çalışmak arasında çok fark var mı sizin için? Tabi var, sahne çok daha özel bir platform ve performans gerektiriyor. Bir yandan kendi markanız, bir yandan başka markalar için özel şeyler tasarlarken kendiniz ve aileniz için yeterli zamanı ayırabiliyor musunuz? Yoğun iş yaşamımda en büyük lüksüm ve anti-stres ilacım çocuklarımla zaman geçirmek. Nişantaşı’nda oturmanın avantajını sonuna kadar kullanıyor, çocuklarımı okula kendim götürüp akşam da dışarı çıkacak bile olsak, onlarla yemek yiyip yatırabiliyorum. Kitaplar, sinema ve seyahat etmek eşimle yapmaktan keyif aldığımız konulardan bazıları ve hayatımızın önemli bir kısmını kaplıyor. Yoğun seyahat programlarında da 1 gün ara olsa çocuklarımın yanına koşup taze enerjilerle dolup, tüm tasarım ve yaşam sürecine devam ediyorum.
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
47
GEZİ
Eminönü
İSTANBUL’UN KALBİNİN ATTIĞI YER
“TARİHİ YARIMADA” İSTANBUL'UN VAR OLMA NEDENİ BİR YARIMADA. ON DÖRT YÜZYIL ESKİDÜNYA'NIN YARISINI YÖNETEN TARİHİN KALBİNİN ATTIĞI BU BÖLGEDE HAFTA SONU GEZİSİ İÇİN SONBAHAR, ŞÜPHESİZ Kİ EN GÜZEL MEVSİM.
Kendinize ayıracağınız bir İstanbul gününde; Cibali, Aya Kapı, Meryemana Rum Ortodoks Kilisesi, Fener Rum Patrikhanesi, Fener Rum Erkek Lisesi, Stefan Bulgar Ortodoks Kilisesi, Balat - Fener arası ara sokakları gezilerinin ardından Pierre Loti’deki asırlık çınar ağaçları altında çay/kahve molasının keyfi tarif edilemeyecek büyülü bir güzelliktedir. Topkapı Sarayı’nın ihtişamının ardından
Beyazıt
48
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
Ayasofya Müzesi, Yerebatan Sarnıcı, Hipodrom Meydanı ve Sultanahmet Camii’ne yapılan ziyaretler ile İstanbul’un tarihi güzelliği defalarca yaşanmaktadır.
SULTANAHMET TÜM ZAMANLARIN KALBİ
Yarışların, merasimlerin, düğünlerin, isyanların mekânıydı. Her daim büyük toplulukların
Ayasofya
kalbinin attığı yerdi. Tüm zamanları kat kat barındıran Sultanahmet Meydanı, ihtişamının sonsuzluğunu yaşıyor. Sultanahmet Camii; 1609 - 1616 tarihleri arasında, I. Sultan Ahmet tarafından Baş Mimar Sedefkar Mehmet Ağa’ya inşa ettirildi. İçini süsleyen mavi renkli İznik Çinileri’nden dolayı Mavi Camii olarak da adlandırılan yapı, 6 minaresi ile tek olma özelliğini koruyor. Hipodrom Meydanı; ‘At Meydanı’ olarak da adlandırılır. Roma İmparatoru Septimius Severus tarafından II. yy’da inşa ettirilen yapı, İmparator Büyük Konstantin tarafından genişletilmiş ve bugünkü boyutlarına ulaşmıştır. İki veya dört at tarafından çekilen araba yarışları, aktivitelerin en heyecan ve talep edileniydi. X.yy’a kadar Roma ve Bizans’ın sadece at yarışları ve atletizm için değil, aynı zamanda da sanatsal, kültürel ve politik merkezi olarak da hizmet vermiştir. Haliç
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
49
GEZİ
Yerebatan Sarnıcı
çepeçevre kuşatmaktadır.
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SARAYDAN ÜNİVERSİTEYE
Beyazıt, Türkiye'nin ilk üniversitesini barındırmakta. Üniversite olarak kuruluş tarihi 1933’tür ama geçmişi İstanbul'un fethine kadar dayanır.
FATİH KUBBENİN ALTINDA
Dar, eğri sokaklarda ahşap evlerde uzandığı Fatih’te saçaklar birbirine değer, komşular cumbalardan en güzel sohbetlerini yaparlarmış. Osmanlı İstanbul’unun gözbebeği Fatih, modern zamanların karmaşasını bir kambur gibi taşımaya devam ediyor.
KAPALI ÇARŞI
Dünyanın en eski ve en büyük alışveriş merkeziydi. Hala cazibesini korumakta olan kapalı çarşı İstanbul’un en değerli mimarilerinden birisi.
SÜLEYMANİYE
Osmanlı seçkinlerinin semtiydi Süleymaniye. Bu tarihi semt, şimdilerde yok olma tehlikesi ile yüzyüze.
AYASOFYA BOŞLUKTA YÜZEN KUBBE
Ayasofya'nın olağanüstü kubbesi, tarihte öylesine sarsıcı bir etki yaratmıştı ki, bu çapta bir kubbenin ancak Tanrısal bir güçle ayakta durduğuna, kubbesinin boşlukta yüzdüğüne inanılırmış. Ayasofya, ilki IV. yüzyılda inşa edilen, ayaklanmalar ve aksaklıklar yüzünden defalarca yıkılıp yeniden yapılan bina şimdiki büyük kubbeli halini Justinyen’in İmparatorluğu sırasında, 532 - 537 tarihleri arasında almıştır. Kilise olarak Kutsal Bilgeliğe adanan yapı, İstanbul’un fethinden sonra Camii’ye çevrilmiş ve 1934 yılına kadar bu işlevini yürütmüştür. 1934 yılında da Atatürk’ün emri ile müzeye dönüştürülmüştür.
YEREBATAN SARAYI
Belki de tüm İstanbul’un en enteresan yapısıdır! Yerin altına inşa edilen sarnıç, Bizans İmparatorluğu’nun dört bir yanından getirilen, farklı özellik ve şekillerde 336 kolon ile desteklenmiş, benzerlerinin en büyüğüdür. Bizans’ın kuşatmalar sırasında faydalandığı aynı zamanda Büyük Saray ve diğer önemli kamu binalarına su arzında kullanılan yapı, 50
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
Osmanlı döneminde Topkapı Sarayı’nın bahçelerini sulamakta kullanılmıştır.
TOPKAPI SARAYI MÜTAVAZİ GÖRKEM
Osmanlı hanedanının muhteşem ikametgâhıydı Topkapı Sarayı. Kale içinde bir kale, şehir içinde bir şehirdi. Şimdi bu büyük saray, imparatorluk hazinesinin göz kamaştıran servetinin sergilendiği bir müze haline geldi.
İSTANBUL SURLARI TARİHİN DUVARLARI
Ayvansaray'dan başlayarak Haliç boyunca uzanıyor, Sarayburnu'nu dolanıp Yedikule'ye kadar Marmara kıyılarını izleyerek eski İstanbul'u Kapalı Çarşı
Topkapı Sarayı
Tarihi Yarımada’da Bulunan Bazı Tarihi Yapılar Ve Eserler:
Haliç - Unkapanı, Cibali Kapısı (Spigas Kapı), Theodosia (Eski Aya Kapı), Tütün Fabrikası (Kadir Has Üniversitesi ), Baziliki Palatini (Balat Kapısı), Anemas Kule ve Zindanı, Birçok Rum Ortodoks, Ermeni Kiliseleri, Yahudi Sinagogları ve Hastanesi, Or - Ahayim Musevi Hastanesi, Yanbol Sinagogu, Ahrida Sinagogu Ali Yazıcı (Fener Kapısı Süzgeççi Yusuf), Aşık Paşa, Balat Ferruh Kethüda: Cibali Esrar Dede Sokağı, Balat İskele, Sultanahmet gibi bir çok Camii... Çeşme olarak; Balat, Cibali Sivrikoz, Cumhuriyet, Çinili Çeşme, Hacı Kadın, İskender Bey Çeşmeleri belirtilebilir. Arabacılar (Yatağan) Hamamı: Ayvansaray’da Yatağan Hamamı sokak ile Yatağan Külhanı sokağının birleştiği yerde. Balat Hamamı, Havuzlu Hamam, Küçük Mustafa Paşa Hamamı, Tahta Minare Hamamı, Çemberlitaş Hamamı Dimitri Kantemir Sarayı, Maraşlı Rum İlkokulu, Fener Rum Erkek Lisesi.
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
51
KİŞİSEL BAKIM
saçlarınızı kışa karşı koruyun
Soğuk kış aylarında saçlarınızı bekleyen koşulların mükemmel olduğu söylenemez. İsli ve ağır havadan yalnızca cildiniz değil saçlarınız da etkilenir. Soğuğun ne derece büyük bir düşman olduğunu anlamak için aynaya bakmanız yeter. Hele bir de saçlarınız sağlıklı değilse o zaman işiniz var demektir. Sonbaharda başlayan saç sorunları kışın gelmesi ile birlikte giderek artar. Örneğin; yağlı saçlardaki yağ oranı yükselir kuru saçlar ise daha da kurur. Mevsim değişikliğinin saç dökülmesini hızlandırdığı yine unutulmamalıdır. Kış aylarında saçlarınızı yıkadıktan sonra iyice kurutmadan dışarı çıkamazsınız ve doğal olarak yoğun fön ısısı da saçlarınıza zarar verebilir. Peki, saçlarınızı bütün bu olumsuz etkenlerden korumak için neler yapabilirsiniz? İşte size bazı ipuçları…
SAÇLARINIZ KIŞIN KURUYORSA
Evinizin nem oranını ayarlayın. Radyatörün üstüne, kap içinde bir miktar su koyarak bile nem seviyesini artırabilirsiniz. Ekstra besleyici, vitaminli, nemi koruyan şampuanlar ve saç kremi kullanın. Haftada en az bir kere besleyici bakım kompleksi kullanın. Bu, saçın derinlerine nüfuz ederek kaybedilen nemin yeniden kazanılmasını, saç yüzeyinin yumuşamasını sağlar. Saçlardaki sürtünmeyi azaltır. Sıcaklık veren şekillendirici aletler kullanmadan önce her zaman şekillendirici bir ürün kullanın. Böylece aletin verdiği sıcaklıktan saçınız daha az etkilenir. Kırılmayı azaltabilirsiniz.
Silikon içeren parlaklık artırıcı şekillendiriciler kullanın. Silikon saç üzerinde koruyucu bir tabaka yaratır. Nemin yıkamalar arasında saçta tutulmasını sağlar. Saçlarınızı daima az şampuan kullanarak yıkayın çok fazla şampuan kullanıldığında saçlarınız daha temiz veya bakımlı olmuyor. Buna karşın fazla miktarda kullanılan şampuan iyi durulanamadığı takdirde kepek sorunuyla karşı karşıya kalıyorsunuz: Avucunuza aldığınız şampuanı bir miktar ılık suyla sulandırıp saçlarınıza güzelce yayın. Saçınızı yıkadıktan sonra mutlaka bakım yapan bir saç kremi uygulayın. Kremi henüz nemli saçlarınıza yaydıktan sonra yumuşak bir havlu yardımıyla tampon yapın. Etkisini göstermesi için en az 2 dakika kadar bekleyin. Maskenin etkisini artırmak için saçınızda beklettiğiniz süre içinde neler yapabilirsiniz? Başınıza bir bone giyin. Sıcak bir ortamda örneğin kalorifer yanında oturarak bekleme süresini doldurun. Konsantre ürünler veya ampul kullanıyorsanız kutu üzerinde belirtilen doza mutlaka uyun. Saç derisine parmak uçlarınızla uzun uzun masaj yaparak iyice nüfuz etmesini sağlayın. Böylece saçınız kısa süre içinde yaz aylarında kaybettiği eski güç ve yumuşaklığına kavuşacaktır. 52
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
Nemini kaybetmiş her boyda saça özellikle uç kısımlara özen göstererek maske uygulayabilirsiniz.
Bu bir ilandır
lazer epilasyonda DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR İstenmeyen tüylerden lazer epilasyon yöntemi ile kurtulmak bazı kişilere ürkütücü gelebilir. Gerçek şu ki bu yöntem yıllardır profesyonellerce güvenle kullanılmakta ve hem erkek hem de kadınlar için en popüler tüylerden kurtulma yöntemi olma özelliğini korumaktadır... Bu yöntemin sağlığa kesinlikle zarar vermeyen güvenli bir yöntem olduğunun kanıtlanmasına karşın hala lazerle epilasyon konusunda bir takım endişeler ve doğru bilinen yanlışlar var. Bu yazı ile amacımız, lazerle epilasyon hakkındaki doğru bilinen yanlışlara değinmek. YANLIŞ NO.1 Lazerle epilasyon sadece açık tenlilerde sonuç verir! Gerçek: Eski model lazer epilasyon aletlerinin kullanıldığı dönemlerde açık tenli kişilerde koyu tenlilere oranla daha iyi sonuç alınırdı ancak bu alandaki Ar-Ge çalışmaları sonucu üretilen son model cihazlar sayesinde bu sorun ortadan kalkmış bulunuyor. Artık pek çok ciddi güzellik merkezinde cilt rengine göre ayarlanabilen lazer epilasyon cihazları bulunmaktadır. YANLIŞ NO.2 Lazerle epilasyon pahalı bir uygulamadır! Gerçek: Bir kişinin hayatı boyunca kullanacağı eski yöntemlerle yapılan epilasyona harcanan para düşünüldüğünde uzun vadede lazerle yapılan epilasyonun aksine daha ucuza mal olacağı görülmektedir. YANLIŞ NO.3 Lazer cihazı gözlerinizi bozar. Gerçek: Bu yanlışta aslında bir parça doğruluk payı var. Eğer kurallarına uygun şekilde ve dikkat edilmeden uygulanırsa lazer ışınları gözlerinize zarar verebilir. Ancak uzman bir güzellik merkezinde her zaman gözlerinizi korumanız için bu amaçla üretimli özel bir gözlük takmanız istenir. Bu şekilde lazer ışını ile göz çevresinin teması kesilmiş olur. YANLIŞ NO.4 Lazer epilasyon garantilidir ve kısa sürede tüyler biter! Gerçek: Bir kişinin ne kadar sürede istediği sonuca ulaşa-
bileceğini öngörmek imkansızdır. Kesin sonuç için kaç seans gerekeceğini bilmek imkansızdır. Her bireyin kıl yapısı birbirinden farklıdır ve herkes için farklı süreler gerekebilir. Kısa sürede kesin sonuç vaat eden ya da seans sayısı veren güzellik merkezleri ya sizi kandırmaktadırlar ya da yaptıkları işi yeterince iyi bilmemektedirler. YANLIŞ NO.5 Lazerle epilasyonun sonuçları yeterince iyi değildir. Gerçek: Modern bir lazerle epilasyon cihazının tasarımının arkasında yatan bilimi yok sayan bazı kişilerin iddiasının aksine uzman kişilerce ve kişinin kıl büyüme evreleri dikkate alınarak yapılan lazer epilasyon uygulamaları son derece etkilidir. Bu konudaki tek sınırlama, beyaza yakın sarı tüy, beyaz tüy ve bronz tene yapılan uygulamalardır.
Filiz Küçükgüngör
YANLIŞ NO.6 Lazer epilasyon genel olarak sağlığa zararlıdır ve iç organlara zarar verir. Gerçek: Lazer ışınının cilde nüfuzu 1- 4 mm kadardır sadece kıl foliküllerine kadar ulaşabilir. Daha derinlere nüfuz etmesi mümkün değildir. Lazer sadece kıl köküne zarar verir. Cildinizden geçerek kıl köküne ulaşır. Uygulama sonrası gözlemlenebilen tek sorun güneşte biraz fazla kalmışçasına bir kırmızılıktır. Bu da birkaç saat sonra geçen ve uygulamanın aslında doğru ve etkili yayıldığını gösteren bir işarettir.
Estheticlub Güzellik Merkezi 8.Cadde Çamlıca Evleri C-2 no:1 Ümitköy - Ankara Tel: (0312) 235 84 04 - 236 06 26
Bu bir ilandır
AKUSTA Ankara, high-end ev sinemaları/medya odaları profesyonel tasarım ve kurulum yapmak ve bu mekanların ev kontrol sistemleri ile entegresini sağlamak üzere kuruldu.
ANKARA’da yepyeni bir şirket,
eğlence hayallerinize yaşam veriyor... ÖZ EL EV S İNEM A SI TASARI M LARI ANKARA’ DA Türkiye’de pek çok insan, “ev sineması” denildiğinde, geniş ekran bir LCD televizyonun duvara asılıp, birkaç hoparlörün de stratejik olarak odanın içerisine yerleştirilmesiyle işin tamamlandığını düşünüyor. AKUSTA Ankara Genel Müdürü Grayson Evans “İşte bu, ev sineması değildir”, “Bu sadece duvara asılmış bir televizyondur. Türkiye’deki insanların büyük bir çoğunluğu gerçek sinema deneyimini yaşatmak üzere tasarlanmış bir ortamda, ev sineması deneyimini henüz yaşamadılar” diye belirtti.
Bu durum çok yakında değişmek üzere...
Grayson Evans ve Zeynep Erkan, Amerika’da 25 yılın üzerinde uyguladıkları ve eğitimini verdikleri “Profesyonel Ev Otomasyonu” nu, Ankara’da hayata geçirmek üzere kısa süre önce kolları sıvadılar ve ilk olarak Cinema@Home adlı şirketlerini kurdular. AKUSTA Ankara’nın Genel Müdür Yardımcısı Zeynep Erkan, AKUSTA Ankara oluşum hikayesini söyle anlattı “High-end ses ve görüntü sistemleri özel tasarım ve kurulumda Türkiye’de ileri gelen bir şirket olan AKUSTA ile tanışmamızın hemen ardından AKUSTA’nın Türkiye piyasasındaki paha biçilmez bilgi ve deneyimlerini değerlendirerek, Cinema@Home’un bilgi ve tecrübesiyle, AKUSTA’nın güçlü markasını birleştirmeyi ve AKUSTA Ankara’yı yaratmaya karar verdik”.
“Bizler, AKUSTA markası ve Ankara’da sunmak istediğimiz anlayışın mükemmel bir birleşim olduğunu düşünüyoruz”. AKUSTA Ankara, Ocak ayında tam kapasite ile çalışır hale geldiğinde, profesyonel tasarımlı ev sinemaları, medya/oyun/maç/tema odaları, yüksek performans ses sistemleri, evin her yerinde müzik ve görüntü, ev otomasyonu ve entegre kontrol sistemleri sunacaktır. Data network mühendislikleri sayesinde de evin her yerinde inanılmaz bir internet deneyimi yaşatacaktır. Ayrıca, high-end ses ve görüntü sistemlerini sergiledikleri mağaza/showroomları da çok yakında Ankara’lıların hizmetine girecek. Grayson Evans özel ev sineması süreçlerini şöyle anlattı “Müşterimizin kişiliğini ve dekor zevkini yansıtan, dikkatle detaylandırılmış bir tasarımla işe başlıyoruz. Ekipman seçimi, akustik işlemler, ışık ve diğer tüm kontrol sistemleri detaylı plan ve profesyonel çizimlerle belirleniyor böylece müşterimiz projenin son halini projelendirme aşamasında görüyor. Her proje, bir
proje müdürüne veriliyor. Proje müdürü projeyi, detaylara büyük dikkat göstererek, başından sonuna kadar yürütüyor. Kurulumun bitmesinden sonra, herşeyin kusursuz çalıştığına dair onayın verilebilmesi için tek tek tüm ekipmanların kontrolü ve programlanması yapılıyor. Sonuç, sizi tamamen içine alan bir görüntü ve ses deneyimi ile 5 yıldızlı müşteri hizmeti”. “Bunun yanısıra, sıradan bir yaşam alanını, mesela bir oturma odasını ya da eğlence alanını da, müşterimiz ister geniş ekran televizyon, ister projektörle perde ve onların tamamlayıcısı olan surround ses sistemi seçsin, sadece bir düğmeye basarak, sıradışı bir “medya-mekanı”na dönüştürüyoruz. Bizler, bu ekipmanların kullanılmadıkları zamanlarda da nasıl akıllıca saklanarak, evin dekoruyla bütünleşeceklerinin uzmanıyız”. AKUSTA Ankara kurucularının, CEDIA (the international Custom Electronics Design and Installation Industry) adlı organizasyonun aktif üyeleri olmaları yanısıra, Grayson Evans Amerika’da, özel elektronik tasarım ve ev otomasyonu endüstrisinde söz sahibi bir otorite ve geniş çapta tanınan bir uzmandır. AKUSTA Ankara mağaza ve showroomu, Çankaya Caddesi 28/A da Ankara’lıların hizmetinde. 312.441.3694’ü arayarak ek bilgi alabilir ve bir randevu alarak sizin hayalleriniz için neler yapabileceklerini konuşabilirsiniz.
P O RT R E
56
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
P O RT R E
ışın karaca... bir “UYANIŞ”ın ardından… R ö p o r t aj : A H ME T KA M İ L TA Ş K I N
Sezen Aksu’nun sahnesinde vokalleriye ve enerjisiyle dikkat çeken Işın Karaca’yla tanışıklığımız, 2001 tarihli albümü “Anadilim Aşk” sayesinde oldu. “Tutunamadım” ve “Başka Bahar” şarkılarıyla hemen sahiplendiğimiz Karaca, ardından “İçinde Aşk Var” ve “Başka” albümlerini yayınladı. Şimdiyse kendini ve müzğini yenilediği 4. albümü” Uyanış”la bir kez daha hayatımızda. Albümün ortaya çıkışı, Işın Karaca’nın şu andaki müzik sektörüne bakışı, şikayetleri, sevinçleri, yeni filmi, mevcut projeleri ile dolu bir röportaj sizi bekliyor…
Günümüz müzik piyasasına bakışınla başlayalım mı? Müzik dünyasını bir pasta olarak görürsek pastanın küçüldüğünü söyleyebilirim. Önceden aynı pasta vardı ve düşen dilim sayısı değişiyordu. İşlerin çok iyiye gitmediğini düşünüyorum. 4 albüm çıkarmış olmam beni bu durumun dışında tutmuyor. Hala benzer endişeleri taşıyorum.
“Uyanış” albümü yeni bir dönemin başlangıcı mı yoksa sadece bir nabız yoklaması mı? Tüm yaptığım albümlere genel olarak baktığın zaman, yaptığım müziğin daha da geliştirilmişi var bu albümde. R&B ise gerçek R&B, funk ise gerçek funk, disco ise 80’lere sadık kalarak yapılan bi disco. Ancak biz bunu çok sevmiyormuşuz galiba.
Şu andaki “müzik” anlayışı nedir peki? Müziğin bedava olduğu, neyi bildiğin değil kimi tanıdığının önemli olduğu bir dönemdeyiz. Herkes iyi mi değil, herkes kötü mü o da değil. Türkiye bence o kadar arada kaldı ki. Biz oynatan düm tek müzikleri seviyoruz ve bu değişmeyecek sanırım. Ancak ben bunu değiştirmek için çalışanlardan biriyim. Bu şartlar altında aralara girip ben de bunu yapıyorum diyorum aslında. Bu albümde “benim inadım inat, ben bu müziği direttim” diye direttim.
“Biz” dediğin kim? İnsanlar yani dinleyiciler. Türkiye’nin her yerine gidiyorum ve insanlar diyor ki “Işın hanım müziğinize bayılıyoruz” e bayılıyorsun ama nerdesin o zaman? Yazılan felsefeyi de anlıyorsun madem neden bu kadar sevdiğin bir albümü almıyorsun o zaman. Enteresan bir durum yani. Beni sevmeleri ne güzel ama gerisinde bir sorun var. Ciddi bir savaş içindeyiz. Ben ve başka birkaç kişi. Bir şey yapmak için mücadele ediyoruz. Ama şunu unutuyoruz ki Türkiye dünyaya yeni yeni pencerelerini açıyor. SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
57
P O RT R E
Ortada MTV takip eden, rock müzik seven hatta konser seyretmek için Avrupa’ya giden bir gençlik var. Biz onlara hiç hitap etmiyoruz sanırım.
Ben albüm yaparken hedef belirlemiyorum. “Büyük bir star olayım, çok para kazanıyorum” demiyorum. Ben bir şeyler yaparken bir çok şeyden de ödün veriyorum. Yani sanatçı gibi yaşamıyorum.
Sen bu albümü kime yaptın o zaman? Eski ve yeni Işın dinleyicisi mi var? Yo ayrılmadı tarz da değişmedi. Sadece tavır değişikliği var. Hep aynı albümleri yapsam insanlar dinlemez diyeceğim ama galiba dinlerler buna da inandım artık. Her yaz aynı şarkılar çıkıp dinleniyorsa beni de dinlerler. Bazı albümler için “erken yapıldı değeri sonra anlaşılır” denir. Senin albümün bu kategoriye mi giriyor? Sezen Aksu bana “Hoşgörü”yü yeniden söylediğimde “çok doğru bir zamanda yapıyorsun bu şarkıyı” demişti. O 1976’da söylemiş ben 2005’te. Yani bu tartışmalar hep olacak. Biz Türk halkı olmak üzere oynamayı seviyoruz. Ben de öyleyim. Bir yere gidince bir yerden sonra Türkçe pop çalıyorsa ben de kalkıp oynarım. Popüler müzik, popüler kültürün anlatımıdır. Bizim kültürümüz buysa durum fena. Bu insanlar “Türk Popu” yapıyorsa sen ne yapıyorsun? Kültür seviyesi yüksek olan; sanata, yaşama, yaşananların gerçekliğine inanan insanlara hitap ediyorum. Hedefim bu değildi. Yani ben albüm yaparken hedef belirlemiyorum. “Büyük bir star olayım, çok para kazanıyorum” demiyorum. Ben bir şeyler yaparken bir çok şeyden de ödün veriyorum. Yani sanatçı gibi yaşamıyorum. “Sanatçı gibi yaşamak” ne demek? Ben de bunu çok sorguladım. Ben de sabah kalkıyorum, kahvaltı ediyorum, gazetemi okuyorum, televizyon izliyorum, işlerimi hallediyorum. Gece konserim varsa işe giden insanlar gibi ona hazırlık yapıyorum. Yani normal bi hayatım var. Bi gece kulübüne gittiğimde localarda oturmam, ortada deli gibi dans eden grubun içindeyimdir. Çünkü normali budur. Bu albümün tavrı senin bundan sonraki işlerine de yansıyacak mı? Aslında ben bi “tavır” yapayım diye işe başlamıyorum. O anda içimden onlar akıyordu ve müziğime yansıdı. Ben albümümü hala çok beğenerek dinliyorum. Sazıyla sözüyle sounduyla gerçek Işın Karaca var. Kendini anlatabilmek ve kendi şarkılarını yazabilmek bir şarkıcının en büyük lüksüymüş. Bana hala dışarıdan şarkı geliyor ve hala dinliyorum ama şarkı yazmanın matematiğini çözünce de “iyi kötü kendi çocuğum olsun” diyorsun. Peki, emeğinin karşılığını ne kadar alabiliyorsun? Amerika’da dijital olarak şarkı indirme olayı çözülmüş. Bir sistem var ve sanatçı parasını kazanıyor. Bizde böyle bişey yok. Bir albüm için o kadar emek harcıyorum ve bedava müzik indirilince hepsi havada kalıyor,. Emeklerimiz
58
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
P O RT R E
nerde diye bakıyoruz sağa sola. Bu çekilen sıkıntılar bu kadar değersizse ben bakkal açayım. Bir sanatçının rahat olabilmesi için maddi kısmı düşünmemeli. Her gün herkes kadar ekmek savaşındayız. Bir isim olmak da bişey değiştirmiyor. Ekonomik krizde ilk etkilenen sektör eğlence sektörü. Zengin daha zengin, orta direk yok ve fakir de gerçekten çok fakir. Hal böyleyken insanların kalkıp albüm almasını bekleyemem. İnsanlar çocuğunun okul parasını düşünüyor. Madem hal böyle yurtdışında bu iş nasıl çözüldüyse bizde de çözülmeli. Bide bir kişiye ceza kesmek de yetmez, bikaç kişi lazım ki anlaşılsın durum. İlk albümün “Anadilim Aşk”ı yaptığında durum neydi? İlk albümü yaptığımda korsan CD en yüksek noktadaydı. Daha mp3 indirme yoktu. 2001’den 2009’a geldiğimiz noktaya bak. Satış grafikleri o kadar komik ki. Benim arkamda zengin birileri de yok. Ben yaptığım müziğin iyisini yapmak, şarkıların en iyisini söylemek istiyorum. Her albümden sonra ekip yataklara düşer çünkü sonuna kadar ne yapabiliriz diye düşünmekten psikolojimiz bozuluyor. Ben hiç “lay lay lom” diye albüm yapmadım. Hele bu kez şarkıları da yazdım daha da zor oldu bu süreç.
bütçeyle ilgili ciddi sorunlar var. Bir yabancı oyun bulduk ancak ön ödeme 100 bin dolar, satılan biletlerin yüzde 30u gibi bir liste var. Dışarıda bu sistem var ama bizde bunu karşılayan kimse yok. 70’lerde müzikaller varmış şimdi o da yok, geriye gidiyoruz.
bursun” ve “Büyü De Gel” şarkılarını severim. Belki yeni yıl sürprizi yapabilirim. Böyle güzel sürprizlerden yanayım, savaşmaya devam ediyoruz yani. Bu albümü belki sadece “limited edition” olarak basarız.
Sezen bana “böyle şarkı söyleyebilen bir kadın kendi şarkılarını yazabilmeli” demişti. Bu cümle basit gibi görünse de Sezen Aksu kitabında bunun anlamı derindir. Bu şu demektir: “Kalk ve kendin için bişeyler yap. Bunun için de daha iyi bir insan ol, daha çok oku, daha çok gez, daha çok görüp anla.
Bu süreç ne kadar sürdü? Yaklaşık 10 ay kadar sürdü. Başta birkaç tane şarkı yapmıştım ve aralara koyarız diye düşündüm. Sonra baktım ki bunlar benim gerçek duygularım ve bunlardan daha çok olmalı dedim. Başta albüm çok daha başkaydı. Aldığımız şarkıları geri verdik. Sezen bana “böyle şarkı söyleyebilen bir kadın kendi şarkılarını yazabilmeli” demişti. Bu cümle basit gibi görünse de Sezen Aksu kitabında bunun anlamı derindir. Bu şu demektir: “Kalk ve kendin için bişeyler yap. Bunun için de daha iyi bir insan ol, daha çok oku, daha çok gez, daha çok görüp anla. Bunları daha iyi anlat, yani hayata karış. Ben de şu sıralar hayata karışıyorum. Elimde teyp, kalem, kağıt. Yazıp, çizip, söylüyorum. Mesela şimdi de, oynadığım filmin müziklerini yapacağım. Bu konuda yeterli görülmüşüm ki bu teklif geldi ne güzel. Madem öyle, oynadığın filmden bahsedelim biraz. Filmin ismi “Gelecekten Bir Gün”. Kıvanç Şendündar’ın çektiği filmde Rasim Öztekin, Hande Subaşı gibi isimler oynuyor. Çok ağır bir rolüm yok filmde. Hafif kafadan çatlak bir karakteri canlandırıyorum. Çok keyfili bir film olduğunu söyleyebilirim. Ben filmlerde oynamaktan da keyif alıyorum. İnandığım projelerde olmayı seviyorum.
Hep kötü şeyler mi oluyor peki etrafımızda? Bana sorarsan kötüye gidiyoruz. Evde oturup arkadaşlarımızla msn sohbeti yapıyoruz, ne haber ne yapıyorsun falan. Oysa biz gençken mutlaka buluşurduk, ille para harcamak gerekmezdi bi yere çöker konuşurduk saatlerce. Dostluklar tamamen sanal oldu. Komşuluk zaten yok. Plastik yaşantılar var. Haliyle şarkılarında derin olmasına gerek kalmadı. “Sen beni sev ben seni” deyip geçilebiliyor.
Sinemada kiminle oynamak istersin? En çok Haluk bilginer’le oynamak isterim. Bir de Emre Kınay. Hem yakın arkadaşım hem de oyuncu koçumdur. Ayrıca tiyatroda da oynamak isterim. Hele de müzikal olursa harika olur. İki kişilik bir müzikal oynamak istiyorum ancak
Bundan sonraki projeler neler? Bu albümün şarkıları kliplenecek bi kere parça parça. Artı yıllardır söylemek istediğim, kıskandığım şarkılar vardır. Onları bir albüm haline getirebilirim. Mesela Zuhal Olcay’ın “Oyuncu” albümün yapmış olmayı çok isterdim. “MecSPORTS & YAŞAM EKİM 2009
59
DEKORASYON
kışın bahçenize veda etmeyin Yazın sıcaklığının kendisini soğuk kış günlerine doğru bırakmasıyla bahçelerini evin camlarından izlemek istemeyenler için “Kış Bahçeleri” alternatif bir fırsat oluşturuyor. Kış Bahçesi sistemleri ile bahçenizi en güzel ve etkili biçimde daha yaşanılır bir hale getirebilir ve değişik tasarımlar sayesinde daha modern bir bahçeye sahip olabilirsiniz. Bir kış bahçesi her mevsimde yaşam alanlarına, evlere veya evlerin bir bölümüne daha fazla doğal ışık taşıyor. Yaz sezonunun daha uzun yaşanmasını sağladığı gibi, kışın soğuğundan etkilenmeden açık alanda oturmanın keyfini de yaşatıyor.
Yağmurun ve karın yağışını evinizden değil bahçenizden çayınızı içerken seyredebileceksiniz.
Kış bahçeleri metropol yaşamının yoğun ve yorucu tarzının ardından evinize geldiğinizde huzur bulmanızı sağlayacak mekanlardır. Genellikle binaların yanına inşa edilen bahçeler Plastik - pen denilen malzemelerden, ahşaptan, demir konstrüksiyonlardan ve ince demir konstrüksiyonlar vasıtasıyla gerilmiş brandadan inşa edilebilen seçeneklere sahip.
Bir kış bahçesi her mevsimde yaşam alanlarına, evlere veya evlerin bir bölümüne daha fazla doğal ışık taşıyor.
60
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
Öncelikli olarak aydınlık ve gürültüden arındırılmış olması gereken kış bahçeleri için en ideal olanı, sağlam ve uzun ömürlü olmasından dolayı demir konstrüksiyonlardan ya da ahşap ürünlerden oluşanlarıdır. Profillerin dışındaki yerler, çeşitli kalınlıklarda cam ve şeffaf polikarbon denen malzemeden üretilebilir. Ahşap kış bahçeleri de demir kostrüksiyonlu kış bahçeleri gibi sağlam ve uzun ömürlü olmalarının yanı sıra doğallıkları ile görüntü olarak ta bahçenizle daha uyumlu gözükebilir. Anlayacağınız kış bahçesi sadece konforu ile değil yaşadığınız mekanları şıklığı ile de güzelleştirecektir. Artık yağmurun ve karın yağışını evinizden değil bahçenizden çayınızı içerken seyredebileceksiniz.
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
61
P O RT R E
“öğrenemiyorum”
holi öğrenme
ile hayal oluyor Okula yeni başlayıp gitmek istemeyen öğrenciden, ÖSS’yi kazanma korkusu olana, Polis olmak isteyip sınavından korkandan, yabancı dil öğrenemiyorum diyene kadar herkesi kapsayan ve tüm bu “yapamamaları” tarihe gömecek olan bir sistem: Holi Öğrenme R ö p o r t aj : Ö ZG E TEZCA N LI
62
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
P O RT R E
Kuantum Düşünce ve Yaşam Merkezi’nin öğrenememe sorununu kökünden çözen sistemin hayata geçirilmesi ile ilgili detayları Kuantum Düşünce Tekniği Eğitmeni R.Şanal’dan öğreniyoruz; Holi (Bütüncül) Öğrenme nedir? R.Şanal: Kişinin iç dünyasını, ailesini, sosyal çevresini bir bütün olarak ele alır, değerlendirir. Tüm bilinç düzeyleri ve öğrenme stillerine uygun bir şekilde hızlı, yoğun, kolay ve kalıcı öğrenme sağlayan bir sistemdir. Kısaca Bütüncül Öğrenme olarak adlandırılan bu sistem eskimiş yöntemlerle öğrenmeye harcayacağınız zamanı minimize ederken keyifli ve kalıcı öğrenmeyi sağlar. Sistemin özünde bireyin kendi potansiyelini gerçekleştirmesi hedeflenmektedir.
lerle desteklenen öğrencilerin, SBS, ÖSS gibi sınavlarında ve ders notlarında büyük farklar yaratılır. Bu metodun okula gitmek istemeyen çocuklara yararı var mıdır? R.Şanal: Okula karşı isteksizlik durumu genellikle çocuğun iç dünyasından ya da çevresinin olumsuz yaklaşımlarından kaynaklanmaktadır. Bu konuda iyileştirici çalışmalar yapılarak, sorun olarak görülen isteksizlik ya da dikkat dağınıklığının giderilmesi mümkündür. Motivasyonu arttırmaya ve sınav kaygısına yönelik çalışmalar yapılmakta mıdır? R.Şanal: Gerekli zamanlarda bireysel çalışma-
anlamda yetiştirmek isteyen herkese açık bir projedir. Bu öğrenme modelini benimseyerek eğitim öğretim yapan bir okul mevcut mu? R.Şanal: İlk ve tek okul olarak tarafımızdan 2011 yılının Eylül ayında ülkemizde açılması planlanmaktadır. Bu modelde öğrencinin devamını gerektiren bir süreç var mı? R.Şanal: Program 15 seanstan oluşur. İhtiyaca göre iki seans peş peşe yapılabilmektedir. Çalışmalar 10 aylık bir zaman dilimine yayılmıştır.
Bu sistem farklı zeka türlerini dikkate alır mı? R.Şanal: Bu öğrenme modeli temsil sistemlerine bakılarak ve özel testlerden yararlanılarak kişinin yatkın olduğu zeka türünü belirler. Öğrencinin çok kullandığı zeka türüyle, kullanmadığı zeka türü arasında bir denge ve bütünlük oluşturup her açıdan öğrenmenin gerçekleşmesini sağlar. Bu modelde tek bir teknik mi kullanılmaktadır? R.Şanal: Öğrenmenin yeniden yapılandırılması için pek çok teknikten yararlanılmaktadır. Modern öğrenmeye yönelik teknikler R.Şanal ve Işık Elçi tarafından oluşturulmuş ve geliştirilmiştir. Bireysel olarak uygulanan bu tekniklerle Limbik sistemin yeniden yapılandırılması hedeflenmektedir. Klasik öğrenme modellerinden farkı nedir? R.Şanal: Holi Öğrenmenin, klasik öğrenme biçimlerinden farkı; bilinçle bilinçaltını, aileyle çocuğu, sağ beyinle sol beyni, bilgiyle öğrenciyi bütünleştirmesinden kaynaklanır. Ayrıca öğrenme sürecindeki bireyin ruhen sağlıklı ve mutlu olması, sonucu çok etkiler. İşte Holi Öğrenme metodu bütün bu ayrılıklara son vererek öğrenme sürecini kolay, kalıcı ve keyifli hale getirir. Bu metodun ÖSS/SBS başarısına katkısı nedir? R.Şanal: Başarısızlığın temel nedenleri arasında; • Yetersiz ve plansız çalışma, • Yoğunlaşamama, • Sınav öncesi ve sırasında görülen kaygılar gibi nedenler sayılabilir. • Aşırı Beklenti • Motivasyon Eksikliği Bireyin sınav kaygısını, telkin ve teknikler yardımı ile yok ederek, başarıya olan bakış açısı değiştirilir. Kendisine olan güvenini tam olarak sağlayan bireyin, başarısının farkındalık düzeyine ve istekliliğine bağlı olarak %100’e ulaştığı gözlemlenmiştir. Hafıza, hızlı okuma, dikkatte yoğunlaşama teknikleri gibi öğreti-
Gerekli olan motivasyon çalışmaları, hedef belirleme, evde, okulda ve dershanede yapacağı çalışma süreleri, öğrencinin zeka türüne, yeteneklerine bağlı olarak, ona en çok başarı sağlayacak şekilde verilir.
Holi Öğrenmenin, klasik öğrenme biçimlerinden farkı; bilinçle bilinçaltını, aileyle çocuğu, sağ beyinle sol beyni, bilgiyle öğrenciyi bütünleştirmesinden kaynaklanır. lar ya da seminerler aracılığıyla ihtiyaca uygun çalışmalar yapılır ve bu çalışmalara velilerin de katılımı sağlanarak günlük, aylık planların hedeflenen amaçlara uygun olarak düzenlenmesi sağlanır. Gerekli olan motivasyon çalışmaları, hedef belirleme, evde, okulda ve dershanede yapacağı çalışma süreleri, öğrencinin zeka türüne, yeteneklerine bağlı olarak, ona en çok başarı sağlayacak şekilde verilir. Kendine bir hedef belirleyemeyen öğrencilere bu yöntemin ne gibi bir katkısı olabilir? R.Şanal: Her bireyin ihtiyaçları farklıdır. Öncelikle bireyin ihtiyaçları kendisine hissettirilerek ihtiyaca uygun bir hedef belirlemesi sağlanır. Bu hedef kişisel özelliklerini, ilgi ve isteklerini yansıtabileceği alanları içerir. Bu çalışmaların hitap ettiği bir yaş kitleri var mı? R.Şanal: Okul çağında ve kendisini akademik
Bu sürece anne - babanın katılımı zorunlu mudur? R.Şanal: Evet, ihtiyaç duyulduğunda ebeveynlerde çalışmalara katılırlar, bunun yanı sıra seminerler ile bilgilendirme toplantılarına katılmaları önerilir. Bütüncül öğrenme, öğrencinin ve ebeveynlerin katılımını ve devamını gerektiren bir süreç içerir. Bu çalışmalarla o ana kadar ebeveynlerin yanlış yöntem ve tutumlarının farkındalığı sağlanarak etkileri silinir ve öğrencinin yetenekleri doğrultusunda kendi potansiyelini gerçekleştirmesi sağlanır. Öğrencinin derslerine yönelik eksikleri nasıl tamamlanabilir? R.Şanal: Tespit edilen eksiklikler isteğe bağlı olarak, bütüncül (holistik) öğrenme seminerlerine katılmış deneyimli öğretmenler tarafından desteklenebilmektedir. SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
63
SAĞLIK
mucizevi
kereviz kürü
Gerek kokusu nedeniyle, gerekse de her çeşit damak zevkine pek hitap etmeyen tadından dolayı, ender tüketilen Kereviz, karaciğerin bilinen tüm sebzeler içerisinde birinci sırayı alan dostudur.
Kerevizin bu konudaki yerini hiçbir sebze dolduramaz. Kan dolaşımının, sindirimin, kan pıhtılaşmasının, hormon dolaşımının ve de pek çok biyokimyasal reaksiyonların oluşmasında (metabolizma) rol oynayan ve destek çıkan organımız karaciğerdir. Bu çok yönlü işlevlerinin olması nedeniyle de karaciğerin sağlıklı çalışması büyük önem kazanmaktadır. İşte kerevizin karaciğer metabolizmasının sağlıklı çalışmasındaki etkinliği hiçbir sebzenin yerine getiremeyeceği bir özelliktir. Siroz hastaları için kereviz mükemmel bir destekleyicidir.
HEPATİT HASTALIKLARININ SİROZ’A DÖNÜŞMESİNİ ENGELLEYİN Kerevizin siroz hastalığını önleyici özelliğinin olması nedeniyle, siroza dönüşebilme riski olan Hepatit B ve Hepatit C hastaları ve de alkol kullanma alışkanlığı olanlar bu sebzeyi haftada en az bir defa tüketmeleriyle Siroz’a yakalanma veya dönüşme riskini büyük ölçüde engellenmiş olacaklardır.
GUT HASTALIĞINA BİREBİR Gut hastalığına yakalanmış olanların uygulayacakları kereviz kürü mükemmel bir yardımcıdır. Hastalar kürü uygulamaya başladıktan birkaç gün sonra rahatlayabilmektedirler. Gut hastalığı, eski tarihlerden beri Avrupa ülkelerinde zengin hastalığı olarak bilinirdi. Bunun nedeni ise zenginlerin bol bol et tüketmelerinden kaynaklanmaktadır. Büyük İskender, Michelangelo ve Darwin gibi ünlüler gut rahatsızlığı çekmişlerdir. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı sonrası pek ender görülmüştür. Bunun nedeni de savaş sonrası yeterli miktarda etin bulunamamasıydı. Günümüzde sebepleri çok iyi bilinen bu hastalığın modern tıp tarafından tedavisi, verilen ilaçlar ile kolayca mümkündür. Ancak, tekrar etme riski olan bir hastalıktır. Gut şikâyeti olanların özellikle Karides, Ahtapot ve Kalamar gibi deniz ürünlerinden uzak durmaları, kırmızı et tüketiminde de ölçülü olmaları gerekir. 64
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
Kerevizi her türlü baharattan, salçadan uzak, az suda az haşlayıp çok az sıvı yağ ilave ederek hazırlamak gerekir. KEREVİZ KÜRÜ NASIL HAZIRLANIR? Kerevizin tüketilmesi tabii ki bir kür olarak düşünülmelidir. Kerevizin yağ, tuz, soğan ve bazı baharatlar ilave edilerek yapılan yemeğinden Siroz hastalığına karşı önleyici ve
iyileştirici özelliğinden faydalanmak mümkün değildir. Karaciğer metabolizması sağlıksız çalışanların veya karaciğer yorgunluğu olanların kerevizi mutfaklarından eksik etmemelerini öneririm. Haftada 2 – 3 defa öğünlerinizde tüketeceğiniz kereviz, gut hastalığınızı kontrol altına almanızda mükemmel bir destekleyici olacaktır. Kerevizi her türlü baharattan, salçadan uzak, az suda az haşlayıp çok az sıvı yağ ilave ederek hazırlamak gerekir.
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
65
SAĞLIK
Kararlılığı geliştirmenin bir yolu, belirli vuruşlar için hedef belirlemektir. Örneğin ders esnasında kendi kendinize; bu ders peşpeşe en az 10 Backhand paralel yapacağım diyebilirsiniz. Çok mu? O zaman niye bunu arka arkaya 20 ya da 30’a çıkarmıyorsunuz.
müsabaka tenisi ve
maç kazanma sanatı Hazırl a y a n : CENK ULUDAĞ Mavişe h i r S p o r t s I n t e r n a t i o n a l Te n i s E ğ i t m en i
Bazen uzaktan bir tenis maçı seyrederken, bir oyuncunun diğerini “perişan” ettiği izlenimine kapılır, maç sonunda skoru sorduğunuzda ise karşı tarafın maçı 6/1 – 6/2 kazandığını ya da çok iyi vuruşlara sahip oyuncuların kendilerinden çok daha kötü vuruşlara sahip (ya da en azından dışarıdan öyle görünen) oyunculara yenildiklerini görürüz. Peki neden? Teniste birçok oyuncu, vuruşun temel olduğunu ve topa iyi vurulduğu takdirde maçın kazanılacağını düşünürler. Gerçek maalesef tam da öyle değildir... Birincisi; tenisteki puantaj sistemi güzel vuruş yapana değil, topu rakibinden bir kere daha fazla rakip sahaya atabilen oyuncuya puan verilmesini öngörüyor. Çok zor ya da çok gösterişli bir vuruş yapan oyuncu 2 sayı ya da oyunu kazanmıyor, aldığı riske karşın yine bir puan kazanıyor. Ayrıca çok kolay bir sayıyı alama-
tecrübeli oyuncular için dahi zordur. Modern Tenis’te başarı için temel vuruşlar (geri saha, servis, return, vole ve smaç) kabaca yüzde 40 rol oynarken, fiziksel fitness (ayak çabukluğu, dayanıklılık, kuvvet, vs.) yüzde 20, mental oyun yüzde 40 rol oynamaktadır. Fitness ile vuruşlar arasında yakın bağlantı olduğunu da göz önüne almak gerekir. Ayakları çok çabuk olmayan bir oyuncu vuruşa sahip olsa dahi, yeteri kadar çabuklukla pozisyon alamayacağından muhtemelen o sahip olduğu vuruşu
Tenisteki puantaj sistemi güzel vuruş yapana değil, topu rakibinden bir kere daha fazla rakip sahaya atabilen oyuncuya puan verilmesini öngörüyor. yan oyuncu, puanı alamadığıyla kalmıyor, bir de puanı rakibine hediye etmiş oluyor. Bugün ATP’de dahi, kazanılan puanların sadece yüzde 20’si doğrudan puan alıcı vuruş ile kazanılırken yüzde 80’i rakibin hatalarından alınıyor. İkincisi; güzel bir vuruş ile rakibi hataya sürükleyerek puan kazandıran bir vuruş her zaman kolay ayırt edilemiyor. Özellikle Veteran Tenisi’nde rakibin Backhandine doğru atılan derin ve yüksek bir top görüntü olarak etkileyici olmamakla beraber yine rakibin Backhandine atılmış müthiş sert bir toptan daha etkili sonuç verebiliyor. Yapılan sert vuruş ya kıl payı Out’a gidiyor ya da ayakları çabuk bir oyuncu bir şekilde raket koyarak topu tekrar rakip sahaya atabiliyor. Hâlbuki yumuşak ve yüksek bir topa özellikle Backhand tarafından vurmak, 66
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
istemiyorum. Bir amatör için şunu anlamak çok önemlidir; bir tenis maçının seyri esnasında meydana gelen basit hataların sayısı, Winner dediğimiz güçlü vuruşlar sayesinde alınan sayılar toplamından çok daha fazladır. Fakat aklımıza kazınan hep Winner vuruşlar olur. Hep ikinci sette attığımız muhteşem Ace’i düşünürüz, peki ya o Ace’i yapana kadar yaptığımız çift hatalar… Belirli vuruş şekillerinde güven kazanmak için hedef miktarını veya uzaklığını her zaman değiştirebilirsiniz. Servis üzerinde çalışan bir öğrenciye verilebilecek en güzel akıl: Birinci servis yüzden yüksek mi? Servis esnasında topu rakibinin Forehand’ine veya Backhand’ine yönlendirmeye ne dersin?
TENİSTE KARARLILIK VE ÖNEMİ
Bunlar serviste güç kazanmadan önce kazanılması gereken şeylerdir. Öğrendiğim bu prensibi bütün vuruşlara uyguluyorum. Herkes 200 km/s’lik servisler atmak ister, hatta bazen tutturabilir de. Fakat bu Ace’i atabilmek için yaptığımız üç çift hataya değer miydi? Genellikle bu soruya verilecek cevap hayırdır.
Tabi ki, rakibimize hatalar yaptıran, güçlü vuruşlar yapmanın önemini küçümsemek
Kararlılık kazandırmanın bir başka yolu da oyunculara hatayı göstermektir. İmkânınız varsa oyuncularınızın yaptığı maçın bir çetelesini tutun. Belki oyuncunuzun 7 Winner Forehand vuruşu yapmak için yaptığı 38 basit hatalı Forehand vuruşu size bir ders verebilir. Kararlılık sayesinde herkesi yenersiniz demiyorum. Sadece neyi iyi yaptığınızı anlayın ve bunu kullanabileceğiniz kadar çok kullanın. Kararlılığınız üzerinde çalışın. Kararlılık birçok iyi oyuncuya karşı kullanabileceğiniz basit bir çözüm olacak.
başarıyla gerçekleştiremeyecektir. Dayanıklılığı olmayan bir oyuncu ise çok iyi attığı güçlü servisleri maçın sonuna doğru koluna, omzuna giren ağrılarla atamayacak hale gelecektir. Bir tenis puanı kazanmanın sırrı çok basittir. Topu karşıya, filenin üzerinden rakibinin atabildiğinden bir fazla at. Buna göre şu anda iki konu üzerine yoğunlaşmalıyız: 1. Topu filenin üzerinden karşıya nasıl atarız? 2. Rakibimizin attığımız topu çevirmesini nasıl engelleriz? Bana göre birincisi ikincisinden çok daha önemlidir.
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
67
OTOMOBİL
68
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
OTOMOBİL
YOLLARIN YENİ MAÇOSU: DODGE NİTRO Dodge markasının ilk SUV modeli olarak yollardaki yerini alan Nitro, yüksek ve güçlü yapısı ile 4X4 modellerin sunduğu genel özelliklerinin dışında dinamik tasarımı ile dikkatleri üzerine çekiyor. Erkeksi görünüşüyle maço bir otomobil olarak değerlendirilen Nitro, çapraz ızgara şeklindeki panjuru, belirgin çamurluk bombeleri, büyük gövdesi ve yüksek cam seviyesi ile sınıfında fark yaratıyor. Tekerlekleri, aracın performansı ve yeteneklerini artırmak için köşelere doğru kaydırılan Dodge Nitro’nun iç mekanı Amerikan otomobillerinde görülmeye alışık olunan sade ve basit çizgilere sahip. Nitro’nun, deri ile kaplanmış dört kollu direksiyonu, üç bölmeli gösterge paneli ve orta kalitedeki kokpit plastiği aracın iç mekanında ferahlığı hedefliyor. Nitro, otomotiv gelişmiş eğlence ve iletişim teknolojilerini de içeriyor. Araçta özel donanım olarak sunulan MyGIG isimli araç içi multimedya sistemi de mevcut.
Bu yeni nesil sürüş kontrol radyosu, elektrikli bir kapağın altında gizleniyor. 65 bin renkli dokunmatik ekrandan seyir kontrol sistemi haritaları veya fotoğraflar izlenebiliyor. Ayrıca 20 GB’lık hafızası ile 1600 şarkıyı depolayabilen müzik sistemi de aracın uzun yolculuklarda keyifli kullanımlar sunmasını sağlıyor. Nitro, Türkiye’ye sadece 2.8 litrelik dizel motor seçeneği ile geldi. 4 silindirli bu motor 3800 d/d’de 177 beygir maksimum güç ve 2000 d/d’de 460 Nm maksimum tork üretiyor. 5 vitesli otomatik şanzımanla Türkiye’ye ithal edilen bu motor seçeneği kısa vites oranları sayesinde 10.5 saniyede 100 kilometre hıza ulaşabiliyor. Otomatik vitesli versiyonun son hızı ise 182 kilometre ve ortalama yakıt tüketimi de 9.4 litre.
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
69
OTOMOBİL
Alman lüks otomobil üreticisi Audi’nin lüks kompakt SUV segmentine girişini müjdeleyen yeni SUV aracı Audi Q5...
AUDI Q5 AUDI’NİN LÜKS KOMPAKT
SUV MODELİ
Audi Q5, tasarımının rakiplerinin ötesinde çekici olmasının yanı sıra, farklı ve daha geniş bir hedef kitleye hitap ediyor. Audi Q5, 7 ileri vitesli S tronic otomatik şanzımanla kombine edilen 211 HP’lik 2.0 TFSI ve 240 HP’lik 3.0 TDI motor seçeneklerine ek olarak 6 ileri manuel şanzımanla donatılan 170 HP’lik 2.0 TDI motor ile satışa sunuluyor. Rakiplerine göre daha sportif nitelikteki çekici tasarımı ve daha kaliteli iç mekân unsurlarıyla ön plana çıkan Audi Q5, LED teknolojili ön ve arka aydınlatma grupları, aerodinamik yapısı, iç mekânda farklı yükleme ve kullanım çözümleri sunan “Arka koltuk sırası” ile içecekleri sıcak veya soğuk tutabilen klima kontrollü bardak tutucu gibi sınıf standartlarını belirleyici donanımlara sahip. Bluetooth’lu telefon, DVD player, TV alıcısı, sesli kontrol sistemi, iPod ara yüzü, panoramik cam tavan ve Bang&Olufsen ses sistemi gibi donanım özellikleri de Audi Q5’de yer alıyor. Lüks kompakt SUV segmenti müşterilerinin birçoğunun ilk defa karşılaşacağı bu konfor donanımlarına ek olarak Audi Q5’in özellikleri arasında arka görüş kameralı Audi geliştirilmiş park sistemi, Audi Lane Asist (Şerit Desteği Sistemi) ve Audi Side Assist (Yan Destek Sistemi) gibi aktif güvenlik unsurları da yer alıyor. 70
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
Audi’nin marka haline gelen dört tekerlekten çekiş teknolojisi quattro ile birlikte Audi Drive Select adı verilen yeni bir sürüş kontrol sistemi, Audi Q5’in teknolojik anlamda üstünlük sağlayacağı unsurlardan biri olarak dikkat çekiyor. Aracın üzerinde yer alan çok sayıdaki teknik bileşenleri ve işlevleri; “Konfor”, “Otomatik” ve “Dinamik” modunda farklılaştırarak Q5’in değişken sürüş karakterlerine bürünmesine yardımcı olan Audi Drive Select sistemi de Audi Q5’in tercih edilme sebepleri arasında yer alıyor. Audi Q5, sportif şıklığı ve boyutlarıyla dikkat çekmeyi başarıyor! Audi Q5, güçlü ve sportif tasarımıyla olduğu kadar markanın yeni tasarım DNA’sını taşımasıyla da dikkatleri üstüne toplamayı başarıyor. Geniş tek çerçeveli ızgaranın iki yanında yer alan ve isteğe bağlı olarak LED gündüz aydınlatmasıyla
donatılabilen farlar, gövde çizgileri ve geniş tekerlek yuvaları Audi Q5’in görselliğini göz alıcı kılmaya yetiyor. Bununla birlikte üçgen ve sivri köşeli far yapısı, Audi Q5’le birlikte ilk kez hayata geçiriliyor. İsteğe bağlı olarak LED teknolojisiyle de donatılabilen arka farlara ek olarak bagaj kapısı ve D sütunu tasarımı, Audi Q5’in arka bölümünde dikkat çeken görsel detaylar arasında yer alıyor. Sadece 1.65 metrelik yükseklik değerine sahip olmasının yanı sıra 4.63 metre uzunluğa ve 1.88 metre genişliğe sahip Audi Q5, rakiplerine göre daha sportif ölçüleriyle ön plana çıkıyor. Özellikle aerodinamik dış tasarımı ve boyutlarının etkisi sayesinde sınıfında referans noktası sayılan 0.33 rüzgar direnç katsayısı, Audi Q5’in fark yaratan bir özelliği olarak dikkat çekiyor. Ayrıca Audi Q5 en yüksek standartlarda güvenlik unsurları ile üretilmiştir. Gövdesinin büyük kısmı yüksek dayanıklı çelikten üretilen Q5’te azaltılan araç
P O RT R E
1500-4200 d/d aralığında 350 Nm’lik tork üreten 2.0 TFSI motor, aracın 0–100 km/s hızlanmasını 7.2 sn’de tamamlamasını sağlıyor. 100 km’deki ortalama 8.5 litre yakıt tüketimine sahip Audi Q5 2.0 TFSI, 222 km/s’lik son hıza erişebiliyor. Yeni common-rail teknolojili 2.0 TDI motor ise 170 HP güç ve 350 Nm’lik tork üretirken, 100 km’de 6.7 litrelik yakıt tüketim değeriyle ön plana çıkıyor. Statik konumdan 100 km/s’ye 9.5 sn’de ulaşan Audi Q5 2.0 TDI, 204 km/s’lik son hız değerine sahip. Audi Q5 motor yelpazesinin en güçlü ünitesi olarak dikkatleri çeken 3.0 TDI V6 motor ise 500 Nm’lik muhteşem tork değeriyle farklılığını net biçimde ortaya koyabiliyor. 240 HP’lik turbo dizel motorlu Audi Q5, 7.5 lt/100 km ortalama yakıt tüketiminin yanı sıra 225 km/s’lik son hızı ve 6.5 saniyelik 0–100 km/s performans değerleriyle göz kamaştırıyor.
ağırlığına rağmen, çarpma güvenliği, sertlik ve titreşim açısından geliştirilmiştir. Audi’nin yüksek standartlarında kaliteli ve geniş iç mekân! Audi Q5’e sınıfının en uzun aks mesafesine sahip aracı unvanını kazandıran 2.81 metrelik aks mesafesi aynı zamanda kabin içinde geniş bir iç mekân elde edilebilmesine de imkân sağlıyor. Audi Q5, sınıfında çığır açarak en sportif, rahat ve aktivite kullanımına uygun maksimum fonksiyonelliği sunuyor. Esnek şekilde ayarlanabilen ve ergonomik tasarımlı koltuklarda 5 kişiye rahat bir yaşam alanı sunan Audi Q5’in arka koltuklarının sırt açıları ayarlanabilir yapısıyla dikkat çekiyor. Arka koltuklar dik konumdayken 540 litrelik geniş bir bagaj hacmi sunan Audi Q5’in arka koltukları katlandığında ise bu değer 1560 litreye yükseltilebiliyor. Bununla birlikte “rear seat plus” adı verilen bir özellik sayesinde arka koltuk sırasının 100 mm ileri kaydırılabilir hale gelmesiyle uzunlamasına yükler için daha fazla yer sağlanıyor. Araç içi bölme, bardak/şişe tutucular ve araç içi prizlerle donatılan Audi Q5’te isteğe bağlı olarak içecekleri
sıcak ya da soğuk tutan termo bardak tutucu gibi konfor donanımları yer alıyor. Audi’nin yüksek kalite standartlarını yansıtan iç mekânda yer alan sürücü odaklı kokpitte elektromekanik park freni, yeni nesil anahtar, klima kontrol sistemi ve merkezi konumlu büyük monitör gibi unsurlar standart olarak sunuluyor. Audi Q5’te biri benzinli olmak üzere toplam üç adet verimli ve güçlü motora yer veriliyor! Üretim bandından biri benzinli olmak üzere toplam üç motor seçeneğiyle inen Audi Q5’in turbo beslemeli tüm motor seçenekleri, geliştirilmiş yakıt verimliliği ve performans özellikleriyle ön plana çıkıyor. Firmanın ilk lüks kompakt SUV modelinin tek benzinli motor seçeneğini oluşturan 2.0 litrelik ödüllü TFSI motor, Audi Q5’in kaputu altında araca daha uygun bir çalışma performansına sahip olması için yeniden tasarlanmış. Turbo besleme, benzinli doğrudan püskürtme sistemi ve değişken supap kontrolü sağlayan “Audi valvelift” sistemi gibi üç farklı ve modern teknolojiye sahip 4 silindirli motor, 211 HP güç üretecek biçimde modifiye edilmiş. Bununla birlikte Audi Q5 için
Audi Q5 2.0 TDI’da ilk etapta sadece 6 ileri manuel şanzımana yer veren ancak çok kısa bir zaman içinde bu motoru S tronic şanzımanla da kombine edecek olan Alman üretici, 2.0 TFSI ve 3.0 TDI motor seçeneklerinde ise 7 ileri S tronic şanzımana yer veriyor. Audi Q5’te sunulan yedi ileri hızlı ve çift kavramalı şanzıman, 1 saniyeden çok kısa sürede vites değişimi sağlayabiliyor. Bununla birlikte Audi Q5’in sürücüsü, S tronic şanzımanın otomatik vites değişimini seçebileceği gibi direksiyon simidi üzerinde vites değişimi de yapabiliyor. Yeni tip ön süspansiyon yerleşimi ve quattro dört tekerlekten çekiş teknolojisi! Audi Q5’in aktarma organındaki tamamlayıcı birimler farklı biçimde konumlandırılıyor. Audi Q5’te de diferansiyeli doğrudan motorun arkasına ve debriyaj bölümünün önüne yerleştiren Audi mühendisleri, böylece ön aksın çok daha öne taşınmasına imkân vererek aks yükünün uygun biçimde dağıtılmasını sağlayabiliyorlar. Beş bağlantılı ön aks ve trapezoid bağlantılı arka aksa sahip Audi Q5, standart olarak quattro sürekli dört tekerlekten çekiş sistemiyle donatılmış olarak üretiliyor. Normal yol koşullarında motorun ürettiği güç, ön ve arka akslara 40:60 oranında dağıtılıyor. Farklı ve zorlu koşullarda kimi zaman motorun ürettiği gücün % 65’ine kadarı ön aksa dağıtılaSPORTS & YAŞAM EKİM 2009
71
OTOMOBİL
bilirken, yine aynı şekilde % 85’e kadarı da arka aksa yönlendirilebiliyor. Zemin türüne göre çalışan yeni nesil ABS! Standart olarak 235/65 ebatlarında 17 inçlik lastiklerle donatılacak ve isteğe bağlı olarak 20 inç’e kadar jant opsiyonlarıyla müşterilerin ilgisine sunulan Audi Q5, yeniden tasarlanmış ESP sistemi ve onun alt destek sistemi ABS’nin off-road sürüşleri için özel ayarlanmış yapısıyla arazide de güvenli bir yapı sunacak. Standart olarak sunulan yokuş iniş kontrol sistemi, 30 km/s’nin altındaki hızlarda arazi inişlerini güvenli hale getirirken, yenilenen ABS sistemi ise sürüş yüzeyinin yoğunluğunu tanıyabilen yapısıyla dikkat çekiyor. Audi Q5’in ABS sistemi, kumlu, çakıllı veya taşlı yollara göre ideal çalışma yapısını düzenleyebiliyor. 31 derecelik tırmanma özelliğine sahip Audi Q5, 25 derecelik yaklaşma açısı ve 17.5 derecelik ayrılma açısı ile arazide güven veren bir sürüş desteği de sağlayabiliyor. Bununla birlikte yerden zemin yüksekliği 20 cm olan Audi Q5, 50 cm derinlikteki su geçişlerini de rahatlıkla yapabiliyor. Audi Drive Select adı verilen yeni bir sistemi Audi Q5’te de sunmaya başlayan Alman üretici, lüks kompakt SUV sınıfında eşi benzeri olmayan bir yeniliğe de imza atmış oluyor. Audi Sürüş Seçimi olarak ifade edilebilecek sistem, otomobilin üzerinde yer alan çok sayıdaki teknik bileşenleri ve işlevleri, “Konfor”, “Otomatik” ve “Dinamik” modunda farklılaştırarak Q5’in değişken sürüş karakterlerine bürünmesine yardımcı oluyor. Bununla birlikte MMI ile donatılmış Q5 modellerinde ayrıca 4. bir mod daha sunuluyor. “Bireysel” adı verilen bu mod, direksiyon oranından, şanzıman değişim oranlarına, gaz pedalı tepkisi ve elektronik uyarlanabilen amortisör ayarlarına kadar toplam 24 farklı sürüş modunun sürücü tarafından ayarlanmasına imkan tanıyor. İleri teknoloji ürünü destek sistemleri! Audi’nin yeni performans SUV’u Q5, sekiz hoparlörlü bir multi-medya sistemiyle üretilecek. Bununla birlikte araçta Bluetooth’lu telefon, DVD player, TV alıcısı, sesli kontrol sistemi, iPod ara yüzü ve Bang&Olufsen ses sistemi gibi donanım özellikleri de yer alacak. İleri teknoloji ürünü araç destek sistemleriyle de donatılabilecek olan Audi Q5’in özellikleri arasında arka görüş kameralı Audi geliştirilmiş park sistemi, lastik basıncı izleme sistemi, Audi Lane Asist (Şerit Desteği Sistemi) ve Audi Side Assist (Yan Destek Sistemi) gibi unsurlar da yer alıyor. Önemli teknolojik güvenlik destek ünitesi olan Audi Lane Assist (Şerit Destek Sistemi) ise 65 km/s’nin üstündeki hızlarda aracın seçilen şeridin dışına kontrolsüz çıkma eğilimi gösterdiği durumlarda sürücüyü uyarıyor. Audi Side Asist (Yan Destek Sistemi) ise yine çalışma prensibini akıllı radar teknolojisinden alıyor. Şerit değiştirmeler için tasarlanan sistem, otomobilin arkasında 50 metreye kadar uzağını tarayarak olası tehlikeleri en aza indirgiyor. 72
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
Arazideki hükümdarlığınızı şehirde de devam ettirmek için tasarlanan Freelander 2, geliştirilmiş, kullanışlı ve şık tasarımıyla, arazide gösterdiği performansı, şehirde konforla bütünleştiriyor.
Hep daha fazlasını isteyenler için:
FREELANDER 2
Sıkı, sofistike, lüks, maceraperest - Yeni Freelander 2, yaşamdan en fazlasını almak isteyenler için prestijli ve çarpıcı bir araç.
Tamamıyla yenilenmiş Freelander 2, Premium kompakt 4x4 sınıfına yeni standartlar getiriyor. Sunduğu özelliklerle sınıfının birincisi olan araç, hızlı tepki veren ve konforlu on-road ve off-road özelliklerine de sahip. Eşsiz on-road ve off-road performansıyla Freelander 2 tam anlamıyla muhteşem bir sürüş sunuyor. Yeni Freelander sahip olduğu yeni nesil Eğim İniş Kontrol sistemi sayesinde HDC sistemi ABS fren devresi üzerindeki sezici ve elemanları kullanarak dört tekerleğe bağımsız fren kuvvetleri uygulayıp aracın daha önceden belirlenmiş hedef hızda eğimden inmesini sağlar. Ayrıca araç eğim aşağı veya eğim yukarı konumdayken aracın yumuşak bir şekilde kalkış yapmasını sağlayan Land Rover'ın eğim kalkış fren kontrolü sistemi, Eğim İniş Kontrolü'ne bağlı olarak çalışıyor. Freelander 2'nin diğer denge kontrol sistemleri, on-road ve off-road kullanımlarda benzersiz güç sunuyor.
Zor off-road şartlarında araç kullanımı genellikle daha fazla sürücü becerisi ve müdahalesi gerektirir. Bu müdahaleleri yapmak bilgi ve tecrübe gerektirdiğinden, bahsi geçen şartlarla ilk defa karşılaşan veya çok sık off-road sürüşe çıkmayan sürücüler için çok sıkıntılı olmaktadır. Yeni Freelander 2’de bulunan Terrain Response™ sistemine sahip olmak, şartlar ne olursa olsun yan koltukta araçtan en üst düzeyde performans almasını sağlamak için elinden geleni yapan deneyimli bir yardımcı pilota sahip olmak gibidir. Yeni Freelander 2, her türlü koşulda rahatlıkla kullanılabilmesi için Terrain Response™ sistemi sayesinde 4 çeşit Zemin Kontrol Moduna sahip. Normal koşullarda “Genel” modda giden sürücü Off – road sürüşlerinde veya kaygan zeminlerde “Çakıl/Çimen/Kar” moduna, derin tekerlek izlerinin olduğu ya da kalın çamur üzerinde ilerlerken “Çamur ve Tekerlek İzi” moduna ve Kumsal ya da çölde ilerlerken “Kum” moduna geçerek performansından ödün vermeden yoluna devam edebilecek. Freelander 2, Premium kompakt 4x4 sınıfını yeniden tanımlıyor. Aracın ön kısmı güçlü ve kendinden emin bir görünüm sergiliyor. Benzersiz kaputundan basamaklı tavanına kadar sahip olduğu tüm özellikleri ile Freelander 2'nin üst sınıf bir araç olduğu çok açık.
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
73
K Ü L T Ü R & S A N AT
haz nedir? nerededir? R öp ortaj: ÖZGE TEZCANLI
Hala haz çağında mı yaşıyoruz, yoksa bir şeyler eskidi ve yıkılmaya açık hale mi geldi? Haz yatak odasında mı, mutfakta mı, kalabalığın tam ortasında, inzivada, yeşil parklarda, vitrinlerin arkasında ya da bir sanatçının stüdyosunda mı? Herhangi bir zamanda ve yerde aradığımız ya da kaçtığımız hep o mudur? Haz nerede saklanıyor, saklandığı yerde ne yapıyor, yoksa birey kendini mi saklıyor gibi sorulara cevap arayanlar için 17 sanatçı Adress İstanbul’da bu sorulara cevap bulma garantisi vermeseler de konuya farklı bakışları ile sergiye gidenlere farklı bir deneyim yaşattıklarına şüphe yok. 13 Eylül itibari ile Adress İstanbul’da ziyaretçilerini bekleyen serginin ayrılmaz üç küratörü Suzan Batu, Nur Ataibiş ve Eti Behar ile “HAZ” kavramına onların pencerelerinden baktık. Mekan olarak neden Adress İstanbul Ev Dekorasyon Merkezi’ni seçtiniz? Suzan Batu: Eleştirel olarak baktığımız konu “HAZ” ve bu mekan da gezene haz veren bir mekan. İşlerimizin çoğu hazzı pozitif olarak göstermiyor. Dolayısıyla zıtlıklar içinde bir uyum sağlanmış oldu ve işlerle mekân bütünleşti. İşleri yerleştirmek de bir hayli zahmetli oldu. Her eserin yeri büyük bir özenle seçildi ve yerleştirildiği yere uyum sağlaması için çok emek sarfettik. Eserlerinizde ağırlıklı olarak hangi tarzı benimsiyorsunuz? Suzan Batu: Ben kendi işlerimde süsleme unsurlarını kullanıyorum. Pop – Art sanatını kendime yakın bulsam da eserlerim daha özgün çalışmalar. İşlerimi elle yapıyorum. Hiçbir makineleşme yok. Bu da haz veren bir şey. Suzan Batu eserleri hazzın biraz daha tadımlık yönünden bakmış sanki… Suzan Batu: Eserlerimi dondurmadan esinlenerek yaptım. Zaten isimlerini de benzedikleri dondurma çeşitlerinden alıyorlar. Dondurma tadıyla olsun, şekliyle olsun haz veren ve mutlu eden bir ürün. Tablolarınıza bakınca bilgisayarda yapılmış gibi bir izlenim veriyorlar. Suzan Batu: Aynen öyle. Endüstriyelleşme sonrasında ortaya çıkarılan ürünler gibi gözükseler de tüm ürünlerim makineleşmeden de önceki yöntemlerle sadece elle ve boyayla ortaya çıkıyor. 74
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
Eserlerimi dondurmadan esinlenerek yaptım. Zaten isimlerini de benzedikleri dondurma çeşitlerinden alıyorlar.
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
75
K Ü L T Ü R & S A N AT
13 Eylül – 13 Ekim tarihleri arasında Adress İstanbul’da gösterime açık olacan serginin bir çok eseri buradan sonra Rotterdam’da dünyadan 88 sanatçının katılacağı ve Türk küratörlüğünü Suzan Batu’nun üstlendiği Küf – Mold 2009 Rotterdam’da sergilenecek. Eti Behar, Haz sergisinde Duble ve Margarita isimli iki çalışma ile yer alıyor. İsimlerinden alkolün verdiği hazdan yola çıkarak eserlerini vücuda getirdiği görülen sanatçıdan insan bedenlerinin prototiplerini andıran Duble eserinin hikayesini şu cümlelerle anlatıyor: Eti Behar: “Duble” işimi tek bir model üzerine iki ayrı uygulama ile sardığım reçine sargı bezleri ile oluşturdum. Bir kadın bedeninden, duruşundaki minimal farkla, tekrarlanarak alınan bu kalıpları, aynı zamanda final malzeme olarak kullandım. İçlerinde artık var olmayan bedenin yarattığı boşluk ve yine aynı bedenin bıraktığı izlerden ibaret olan bu kalıplar, dış görüntüleri ile de model-bedene” benzeyen” yeni birer nesneye dönüştüler. Duble Eti Behar
Nur Ataibiş, Suzan Batu ve Eti Behar birçok sergide bir arada olmalarının yanı sıra “Haz” sergisinin de küratörlüğünü bir arada yapmışlar. Burçin Ayebe, Melis Basmacı, Tom Broadbent, Bülent Çınar, Orhun Erdenli, Genco Gülan, Jerelyn Hanrahan, Sevgi Karay, Norma Markley, Leyla Okan, Rey Rapp, Claudio Rivera-Seguel, Berke Soyuer ve Lale Tara ya ait haz ve antihaz temalı eserler de yer alıyor. Suzan Batu’nun dondurmalı ürünlerinin yanından ayrılıp Nur Ataibiş’in “Yorgunlar” adını verdiği eserlerin yanına geliyoruz. Üç adet üç boyutlu işten oluşan yerleştirme ile Haz kavramı arasında kurduğu ilişkiyi Nur Ataibiş su sözleri ile anlatıyor: Nur Ataibiş: Bu işlerle iktidarla baş etmeye, kimliksizleştirilmeye, ötekileştirilmeye, içi boşaltılmış değerlere, kalıplara karşı durmaya çalışan kadınları işaret etmek istedim. İçlerini boşaltarak kendilerini bulmuş olduklarını, yorgun ama hafiflemiş olarak yollarına devam etmeye çalıştıklarını anlatmaya çalıştım. Bu kadınlar içerisinde sandalyeye dönüşmüş olanı hangisini simgeliyor? Nur Ataibiş: İnsanın tarih boyunca kullandığı çeşitli harfler, işaretleri yazdığım bez şeritler ve siyah bir kumaşla kapladığım duvara tavandan astığım sandalyeye dönüşmüş kadın figüründen oluşan ‘Çaba’ isimli enstalâsyonda ise izleyiciye dilin kurduğu iktidarla metalaşan ve bütün bunları aşmaya çalışan insanı göstermeye çalıştım. Yerleştirmelerinizi genel olarak tanımlamak gerekirse… Nur Ataibiş: Üç boyutlu işlerin beyazı ile saflığı, doğayı, insan aklının ve bedenin doğayla bütünleşme çabalarını, imgeleri, tabuları, mitleri, tapınakları yıkma eylemini ironik bir şekilde selamlamak istedim. Yorgunlar
76
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
Bu işinizle hazzın hangi yönünü sorguluyorsunuz? Eti Behar: İnsanlık kadar eski bir soruyu bu işle birlikte kendime bir kez daha sordum. Gerçeklik nedir? Nasıl betimlenir? Bu mümkün mü? Bu türden soruların artık sanatın problematikleri dışında kalan çağımızda düşüncelerim, günümüzdeki sonsuz üretim olanaklarının ağır yüküyle, “yaratmak” ile “iş üretmek” arzusu arasında gidip geliyor. Bu durumda, bedenleri, nesneleri, formları “sararak” tekrar oluşturma yolunu seçtim. Neden Duble? Eti Behar: Duble rakının çağrışımlarına gönderme olarak 2’li kompozisyon “Duble”yi, haz verici maddelerin kültürümüzde en itibarlısı olan rakı ile ilişkilendirdim. Sargılardan beden kopyası çıkarılması yolu ile oluşturulan somut “Duble”nin yanı sıra Eti Behar, sergiye halkalardan oluşturduğu kompozisyonlarla yaptığı soyut bir eserle daha hazzı eleştiriyor. Halkalarla oluşturulmuş bir eserin Margarita ile ilişkisi nedir? “Margarita” adlı işimi, haz-keyif verici maddelerden, kokteyl içkilerin arasında en favorim olan margarita olduğu için onunla ilişkilendirdim. 60 halkadan oluşan ve mekana göre çoğaltılabilir bir kompozisyon; bir yandan kapladığı alandan her an çıkıp kaybolacak ve yerini bir diğer benzerine bırakacakmış gibi bir izlenim uyandıran bu formlar, sonsuz çoğalabilirliği ile bir anda tüm mekana yayılıp, kaplayabilir. “Haz duygusunun bizde yaratabileceği bağımlılık gibi.” Tarihin eskitemediği aşk ve ölüm gibi kavramlar vardır. Tüketim ve üretim alışkanlıklarının dönüşmesiyle algılanış biçimleri de değişebilir, fakat varlıklarını sürdürürler. Hangi coğrafyadan olursa olsun zihinleri kurcalamaya devam ederler. Kafa karıştırıcı ve alt üst edici olabilirler, bireyin hayatında derin izler bırakabilirler. Güncel sanat alanında çeşitli disiplinlerde üretilen çalışmalardan oluşan “HAZ” sergisi için bir araya gelen sanatçılar, meraklılarının sorularını cevaplayabilecek mi bilinmez ama sergi ile hazzın tüketim kadar üretime de dayalı olduğunu hatırlatacakları bir gerçek. Margarita Eti Behar
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
77
S P O RT S G Ü N D E M İ
sports dünyasından haberler RUN TO 1000 FITNESS AKTİVİTESİ
Sports International’ın tüm kulüplerinde 1 Haziran – 15 Temmuz tarihleri arasında Run to 1000 Fitness aktivitesi gerçekleştirildi. İstanbul merkezlerinde Memorial sponsorluğunda yapılan aktiviteye katılım yoğun oldu. Toplam 2000 kişinin katıldığı yarışmada 1600 kişi barajı geçerek özel hazırlanmış Sports International & Memorial t-shirtleri almaya hak kazandılar. Temmuz ayının son haftasında yapılan
İLKBAHAR TENİS TURNUVASI
78
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
06 – 14 Haziran tarihleri arasında yapılan turnuvaya 150 kişi katılım gösterdi.. Turnuvının sonunda hem yaza merhaba dedik hem de tüm finalistlerimize kupalarını ve ödüllerini sunduk. Tüm finalistlerimizi kutluyoruz.
kokteyde dans gösterileri, Master Class dersi ve showlarla son buldu. Düzenli spor yapma alışkanlığını yerleştirmeye yönelik bu yarışmaya diğer üyelerimizin de katılımı bekliyoruz. Memorial’a teşekkürlerimizi sunarız....
S P O RT S G Ü N D E M İ
AUDI ŞENYILDIZ SONBAHAR TENİS TURNUVASI
26 Eylül - 4 Ekim tarihleri arasında yapılan turnuva sonbaharın güneşli günlerinde keyifli müsabakalarla sonbahara renk kattı! Audi Şenyıldız tarafından gerçekleşen turnuva da uzun zamandır görmediğimiz değerli üyelerimizle tekrar bu özel turnuva da bir araya gelmenin sevincini, mutluluğunu yaşadık. 4 Ekim Pazar günü ödül töreni ve kokteyl ile son bulan turnuva da üyelerimiz Darphin Fransız cilt bakım ve kozmetik efsanesi, Darphin markası ürünlerinden oluşan seçkin hediye setlerini, Gözlükevi’nden hediyelerini, So CHIC den he-
diyelerini ve Spor point den hediyelerini aldılar. Turnuvamızı güzel hediyeleriyle destekleyen firmalarımıza teşekkürlerimizi sunarız. Ana sponsorumuz olan Audi Şenyıldız’ın 10. yılını kutlarız. Başarıyla dolu nice güzel yıllar dileriz. Tenis sporuna ve Sports International’a göstermiş olduğu destekten dolayı Sayın Serkan Şenyıldız ve tüm Şenyıldız çalışanlarına teşekkürler.
YAZA MERHABA PARTİSİ 14 Haziran günü üyelerimiz ile birlikte yaza merhaba dedik. Ataköy Marina havuzbaşında gerçekleştirilen etkinlikte hepbirlikte eğlenirken, yeni üyelerimiz ise birbirleri ile tanışma fırsatı buldular.
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
79
S P O RT S G Ü N D E M İ
sports international
CLUB INDIGOOO
çoçuk kulübü
Katılımcılar “İstanbul Fitness Convention 2009”da dans ve sporun tadını çıkarttı.
SPORT INTERNATIONAL’DAN ‘HAREKETE DAVET’ 1994 yılından bugüne spor ve sağlıklı yaşam konularında yeniliklerin, kalitenin sembolü olan Sports International Fitness ve Tenis Kulüpleri, 10 – 11 Ekim tarihlerinde “İstanbul Fitness Convention 2009” ile spor tutkunlarına dans ve hareket dolu 2 gün yaşattı. Dünyaca ünlü birçok dans eğitmeninin katılımıyla İstanbul Ataköy Marina’daki kulüpte gerçekleştirilecek müzik ve ritm festivalinde farklı dans türleri ile sporun en keyifli yönleri keşfedildi. Sports International Aerobik eğitmeni Fatih Günaydın’ın kareograflığını yaptığı
organizasyonda Dominik Cumhuriyeti’nden Step, Latin, Raggae dansçısı JOSE MARTINEZ, Rusya’dan Hi-Lo, Jazz, Step dansçısı KATIA VASILENKO, Almanya’dan Hause, Funk, Step, Hip Hop dansçısı TOM WOLL, Fransa’dan Aero, Hi-Lo, Step dansçısı JESSICA MELLET ve İspanya’dan Hi-Lo, Step dansçısı CARLOS RAMİREZ gibi uluslar arası eğitmenler katıldı. Ünlü dansçıların gösterilerinin ilgiyle izlendiği organizasyonda etkinliklere izleyicilerin de katılması ile gösteriler renkli görüntülere sahne oldu.
Çocuk kulübümüz artık Indigooo’yla yenileniyor! Indigooo; çocuklarımızın düzenli olarak aylık faaliyet ve etkinliklerden yararlanabileceği, içinde bir çok aktivitenin de bulunduğu bir programdır. Aylık olarak düzenlemiş olduğumuz aktivitelerimizin içerisinde miniklerimizin el becerilerini geliştirmek amacıyla, kolaj çalışması, telefon yapımı, fırça baskısı, pullu tırtıl mobili, hediye paketi yapımı, partiler için maske yapımı, mum ile figür boyama, çubuk kukla, çiçek demeti, çam ağacı kartpostalı, yeni yıl şapkası, CD’den fil yapımı, yılbaşı ağacı süslemeleri, yırtmayapıştırma yılan ve çerçeve yapımı gibi çocukların çok severek yaptıkları bazı faaliyetlerimizi de sıralayabiliriz. Her ay değişen yeni aktivitelerimizle miniklerimiz yaratıcılıklarını kullanarak kendilerini geliştirecek aynı zamanda da sosyal bir ortamda yapabileceği bir çok etkinliğin keyfini çıkartacaktır. Önümüzdeki etkinliğimiz olan "29 Ekim Cumhuriyet Bayramı" , "31 Ekim Cadılar Bayramı" ve "Yeni Yıl Partimizin" duyurusunu şimdiden yapıyor; en iyi kostüm, sürpriz ödüller ve yarışmaların olacağını hatırlatıyor, tüm minik üyelerimizi çocuk kulübümüze bekliyoruz...
GLORIA JEANS’DEN KAHVENİN HİKAYESİ Ataköy Marina’daki kulüpte yer alan Gloria Jeans Coffees’te kahvenin büyülü ve muhteşem hikâyesi kahve meraklıları ile paylaşıldı. Daha önümüze gelmeden kokusuyla baş döndürür. Minicik çekirdeklerden fincanlara dökülene kadar içinde pek çok lezzeti barındıran kahvenin öyküsü ve ülkemizde almış olduğu yeri anlatılırken bıraktığı izler üzerinde değerlendirmeler yapıldı. Kahvenin ilk defa 3.yy.’ da Etiyopya’ da keşfedildiğini... Avrupa’ ya kahvenin ilk defa Türkiye’ den gittiği...Türkiye’ de kahve yetişmediği... Her yıl dünyada 400 milyar fincan kahve tüketildiği gibi bilgilerle tüm dünyayı saran bu tat ile lezzetli bir gün yaşandı. 80
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
S P O RT S G Ü N D E M İ
BAŞARI ÖYKÜLERİ BERNA ÖZCAN / ATAKÖY SPORTS INTERNATIONAL
BEACH VOLLEY TURNUVASI Her yıl olduğu gibi bu yılki Beach Volley turnuvasında da üyelerimizin ilgisi yoğun oldu. Zorlu ve keyifli müsabakaların ardından finalistler belli oldu. Turnuvanın ardından yapılan ödül töreninde finalistler ödüllerini almaya hak kazandılar. Tüm finalistlerimizi kutluyoruz...
JOSE MARTİNEZ İLE MASTERCLASS Sports International’in girişimi ile 02-06 Mayıs 2009 tarihleri arasında İstanbul, Ankara ve İzmir’deki 5 kulüpte, dünyaca ünlü Aerobic ve Latin dansları master eğitmeni Jose Martinez eşliğindeki Aerobic masterclass programı yer aldı. IFAA Academy Lisanslı Eğitmeni ve Concept Reggae Dans yaratıcısı, Küba ve Dominik Cumhuriyeti dansçısı ve baleti Martinez’in muhteşem figürleri ile Sports International üyeleri eğlenceli ve öğretici saatler geçirdiler. Salsa ve Merenge profesyonel dansçısı Jose Martinez eşliğinde gerçekleşen etkinlik ile, spor yapma alışkanlığının ruh bütünlüğü ile birleştirilmesi, üyelerin birlikte keyifli anlar geçirmesini sağladı.
Merhabalar Sports Internatıonal ailesi. Yaklaşık 4 yıldır Sports International’da spor yapıyorum ve üye olduğum ilk günden itibaren bir şeylerin değişeceğini burada anladım. Hamilelik sonrası kilom 104’e kadar çıktı. 90 kg’a inene kadar spor yapamadım. Çünkü hamilelikten sonraki ilk 6 aylık dönemi kapsıyordu. 90 kilo ile spor yapmaya başladım. Hamilelikte aldığım kiloları vermek ilk zamanlar beni çok korkutuyordu. Bu kiloları üzerime yapışmış gibi hissediyordum ve asla kurtulamayacağımı düşünüyordum. Spora haftada 3 günle devam ederken, haftanın 1 günü Spinning’e diğer 2 günde de Fitness alanında Cardio ve Fitness egzersizleri yapıyordum. Aradan 3 - 4 ay geçtiğinde yağ ölçüm sonuçlarında yağ oranımın düşmüş olduğunu görmek beni daha bir motive etmişti. Salondaki eğitmenler hiç bir zaman karamsarlığa düşmeme fırsat vermeden beni sürekli motive ediyorlardı. Bu arada spora haftada 4 gün gitmeye başlamıştım. İşim bitse de spora gitsem diye mesai saatinin sonuna doğru gözlerimi saatten alamaz olmuştum ve artık hedeflerime ulaşmak üzereydim. 1 senenin sonunda tam 40 kg verdim ve şu an 50 kg’ım. Çok katı bir diyet yapmadım ama karbonhidratı, proteini ve yağları öğrendim. Sporla beslenme arasındaki ilişkiyi öğrendim ki bu bence işin yüzde 50’si. Kısaca özetlemek gerekirse önce hedeflerinizi belirleyin, sonra haftada 4 gün kendinize zaman ayırın ve beslenmenize biraz dikkat edin. En önemlisi bunları yaparken yanınızda işinize, evinize girerken duyduğunuz mutluluğu size yaşatacak bir spor salonu ve Sports International’da ki gibi uzman bir kadro olsun. Herkese çok teşekkür ediyorum benden aldığınız yağlar ve bana kattığınız güzellikler için. YUNUSEMRE TUNÇ / ŞİŞLİ SPORTS INTERNATIONAL 106 kg ile spora başladım. Çok ufak yaşlarımdan bu yana sürekli kilo alma durumum vardı. Şu anda 21 yaşındayım ve kilolu olmam psikolojimi mahvediyordu. Sonrasında karar verdim ve Sports International Şişli şubesine kayıt yaptırdım. Kısaca bu zayıflama sürecinden bahsedeyim; İlk zamanlar yaklaşık 2 – 3 hafta kadar sıkılarak olsa da program koordinatörüm Mustafa Güler in desteğiyle spora devam ettim. Sonrasında haftada minimum 6 gün spor yapmaya başladım. Fitness departmanı ve doktorların yardımıyla ölçümlerim yapıldı. Günlük almam gereken kalorinin çok çok altında bir beslenmem olduğundan hızla kilo vermeye başladım. Görsel olarak sonuçların iyi olduğunu gördüğümden bu yana daha sık spora gitmeye başladım, istediğim kiloya ve amacıma ulaştım. Şimdi kendimden emin ve mutlu bir ifadeyle
spor yapıp gün içinde kendimi daha rahat ve daha zinde hissediyorum. Bence herkes sporu alışkanlık haline getirmeli, sporu bir yaşam tarzı haline getirmeli inanın şuan ki yaşantınızdan çok daha farklı hissedeceksiniz. Herkese Spor Dolu Günler Dilerim.
AYŞEGÜL UĞUR / KADIKÖY SPORTS INTERNATIONAL Artık vücudumdan memnunum... Sports International Nautilus’e üye olduğum günü dün gibi hatırlıyorum, ayak parmağımdan kasığıma kadar üç aydır beni yalnız bırakmayan alçım yeni çıkmıştı. Yerine yeni arkadaşım bastonla haşır neşir olduğum günlerden biriydi. Spor salonu henüz inşaat işçileri ve sıvanmamış duvarların yönetimindeyken, camdan gördüğüm manzara beni tavlamaya yetti. İtiraf ediyorum, alt kattaki sinema da yeteri kadar baştan çıkartıcı bir nedendi. Bir kaç hafta sonra salon açıldı ve ben 100 kilo olmama 45 kilo kalan biri olarak mutsuz mutsuz derslere girmeye başladım. Ne yapayım emir büyük yerden ortopedistimden çıkmıştı bir kere! Hareketleri yapmak bir kenara, yere bile çömelemeyen ben, bugün iki bacağımı yanlara 180 derece açıp, minderde Brad Pitt’i görmüş gibi dudağımı yere değdirebiliyorsam bunu Pilates, Callanetics ve yoga derslerine borçluyum. Hareket etme kabiliyetimi kazanmıştım kazanmasına ama vermem gereken en az bir beş kilo hala göbeğimde, kalçamda ve midemde davetsiz misafirlerim olarak gece gündüz bende kalıyorlardı. Yaşamak için yiyen değil, yemek için yaşayan biri olarak ne yapmam gerektiğini kara kara düşünürken Mustafa Kemal Taylan Hoca imdadıma yetişti. Bir gün koşu bandında yürürken, yanıma geldi ve “Sana çok kızıyorum, vücudun mükemmel olabilecekken, yeteri kadar özen göstermiyorsun ya da bir şeyleri yanlış yapıyorsun.” dedi. “Tamam o zaman, yaz bana bir program, bak göreceksin benim vücudum genetik olarak hımbıl, ben Garfield soyundanım.” dediysem de kabul ettiremedim ve yazdığı programı uygulamaya başladım. Benim tam ihtiyacım olan yani yağlarımın nükleer füze gibi konuşlandığı bölgelere hedef hareketler yazarak, yağlarıma topyekun bir savaş açtık. Problem bölgelerime uygun hareketlerin yanı sıra bir de NO Chocolate (çikolata yememi yasaklama hareketi) hareketim vardı ki, uygulaması en zor olanı oydu. Her geldiğimde benimle birebir ilgilenip, başlarda çok sert bir komutan gibi başımda bekleyen ve beni hep motive eden Mustafa Hoca sayesinde şu an memnun olduğum bir vücuda sahibim ve 49 kiloya düşmenin başarı sarhoşluğu içindeyim. Şimdiki hedefim Madonna gibi kaslara sahip olmak ama tabii bunun için çabalarsam ancak Lara Croft kadar olabilirim ki, o günü sabırsızlıkla bekliyorum. SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
81
S P O RT S G Ü N D E M İ
23 NİSAN ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMALARI
Her yıl Sports International tesisinde yer alan 23 Nisan Çocuk Bayramı Kutlamaları bu yıl KIDS GARDEN ANAOKULU VE KAMSPOR NIKE sponsorluğunda gerçekleştirildi. Yüzme yarışları ile başlayan etkinlikler balonlar ve çeşitli görsellerle süslü şenlik alanında Kids Garden Anaokulu öğrencilerinin yaptığı afrika dansı, neşeli dans, robot dansı, ayı dansı, kulüp dansı ile devam etti. Miniklerin gerçekleştirdiği Atatürk draması ve kuşların bir günü draması görülmeye değerdi. Kamspor Nike dansçıları muhteşem dans gösterileri ile herkesi büyüledi. Şenlik alanında çocuklara çeşitli oyunlarlar oy-
RUN TO 1000 FITNESS AKTİVİTESİ
82
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
Baltay Capital ve Design Medya sponsorluğunda organize edilen Run to 1000 fitness yarışmamız, bütün kulüplerimizde eş zamanlı olarak 1 Haziran – 15 Temmuz 2009 tarihleri arası gerçekleşti. Düzenli spor yapma alışkanlığını yerleştirmeye yönelik bu yarışma süresince üyelerimiz hem çok eğlendiler, hem de yarışmayı tamamlamak için büyük çaba sarf ettiler. 750 üyemizin katılımıyla gerçekleşen aktivitenin sonunda özel tasarım t-shirt ler ve başarı sertifikaları fitness eğitmenleri tarafından katılımcılara hediye edildi. Aktiviteye ilgi gösteren ve katılan tüm üyelerimize, ayrıca sponsorlarımıza teşekkür ederiz.
natan, yüz boyama yapan, balonlar ve hediyeler dağıtan palyaçolar da organizasyona ayrı bir renk kattı. Gün boyu müzik ve lezzetli yiyecekiçeceklerin bulunduğu bu anlamlı günde katkı sağlayan herkese teşekkür ediyoruz.
S P O RT S G Ü N D E M İ
Sports International üyeleri Salus Garden’da yaza merhaba dedi
YAZA MERHABA PARTİSİ Sports International Bilkent kulübünde harika bir yaz daha başlamışken, bu mutluluğu 10 Haziran 2009 Çarşamba akşamı üyelerimizle paylaştık. Büyüleyici güzellikteki görünümüyle açık havuzlarımızın hemen arkasında yer alan Salus Garden Bar’da “Yaza Merhaba” kokteylimizi gerçekleştirdik. Saat 19.00 itibariyle değerli üyelerimiz-
le bir araya gelip, Kavaklıdere şaraplarının serinliğini yudumlayıp, Salata Barın DJ’i Gökhan eşliğinde müziğin ritmine kendimizi kaptırıp Salus Restoran’ın birbirinden lezzetli tatlarıyla keyifli sohbetler paylaştık. Müzik ve dansla devam eden kokteyl hepimiz için unutulmaz bir akşam oldu.
ITEC BASKETBOL TURNUVASI Sports International Bilkent tesisinde 28 – 30 Kasım 2008 tarihlerinde ITEC Eğitim, Danışmanlık, Organizasyon sponsorluğunda gerçekleşen Basketbol Turnuvasına her zaman olduğu gibi yine ilgi çok fazlaydı. Tüm katılımcılara sponsor firma adına özel olarak yaptırılan t-shirtler hediye edildi. 10 takımın katılımı ile gerçekleşen turnuvada kıyasıya geçen maçlar sonunda 3. lüğü ‘Hoşaflar’, 2. liği ‘Spor Okulu’, 1. liği ise ‘Old Navy’ isimli takımlar kazandı. Dereceye giren takımlar madalyalarını Fitness Koordinatörümüz Serhat Çamkerten’den aldılar. Redbull, Pepsi, SalataBar ve ayrıca Sponsorumuz ITEC e katkılarından dolayı teşekkür ederiz.
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
83
S P O RT S G Ü N D E M İ
tekler tenis turnuvası Bilkent tesisimizde 268 tenis sever üyemizin katılımı ile gerçekleşen tekler tenis turnuvasında çok çekişmeli maçlar oynandı. Fito-Life, Goldaş, Salus Restaurant ve Silky Spa nın hediye sponsoru olduğu turnuva sonunda gerçekleşen kokteylde üyelerimiz kupa ve hediyelerini tenis eğitmenlerimizden aldılar.
84
ERKEKLER
BAYANLAR
Masters Kategorisi I – EMRE ÖZLEN II – BORA SERTOĞLU A Kategorisi I – HAKAN AZMAN II – TUNA BOY B Kategorisi I – GÜROL ÖKSÜZOĞLU II – ZEKİ SÖZEN C Kategorisi I – ERAY TÜCCAR II – ÖZGÜR ESEN D Kategorisi I – HALUK DEMİRALP II – HÜSEYİN GÜMÜŞ 50 Yaş ve üstü I – AYDIN AKYOL II – NEDİM KAYSI
A Kategorisi
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
B Kategorisi C Kategorisi D Kategorisi
I – ŞUKRAN ATİK II – BERİL HAMZAOĞLU I – BAHAR AKGÜN II – SİBEL SEVKAL I – KADRYİE KERİMOĞLU II – YELİZ ATICI I – TÜĞÇE ALPASLAN II – İREM SÖZEN
S P O RT S G Ü N D E M İ
BAŞARI ÖYKÜLERİ Prof. Dr. NADİ GÜNAL ANKARA HUKUK FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ
JOSE MARTINEZ MASTERCLASS 2009 Sports International'in girişimi ile 02-06 Mayıs 2009 tarihleri arasında İstanbul, Ankara ve İzmir’deki 5 kulüpte, dünyaca ünlü Aerobic ve Latin dansları master eğitmeni Jose Martinez eşliğindeki Aerobic masterclass programı yer aldı. IFAA Academy Lisanslı Eğitmeni ve Concept Reggae Dans yaratıcısı, Küba ve Dominik Cumhuriyeti dansçısı ve baleti Martinez’in muhteşem figürleri ile Sports International üyeleri eğlenceli ve öğretici saatler geçirdiler. Salsa ve Merenge profesyonel dansçısı Jose Martinez eşliğinde gerçekleşen etkinlik ile, spor yapma alışkanlığının ruh bütünlüğü ile birleştirilmesi, üyelerin birlikte keyifli anlar geçirmesini sağladı.
MEDART SAĞLIKLI YAŞAM SEMİNERLERİ Medart Tıp Merkezi ile “Sağlıklı Yaşam” kapsamında tesisimizde üyelerimize yönelik bilgilendirme seminerleri gerçekleştirdik. İlk seminer Dermatalog Dr. Mektap Bozkır tarafından “Cilt bakımında genç kalmanın sırları” başlığı altında idi. Bu seminerin ardından Estetisyen Dr. Gönül Yılmazoğlu, “Siz kendinize, başkaları size baksın” başlığı altında selülit tedavisi, kimyasal peeling, karboksiterapi, lenfatik drenaj, elektroterapi gibi özellikle bayanların ilgi alanında olan güncel tedaviler hakkında üyelerimizi bilgilendirdi. Medart Tıp Merkezine katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz.
Değerli Sports International Yetkilileri, İnsan yaşamında bazı kararlar çok büyük önem taşır. Benim yaşamımda Sports International ailesine eşim ve oğlumla üye olmamızla birlikte pozitif anlamda çok önemli bir değişiklik meydana geldi. Aslında başlangıçta yoğun iş yaşamım nedeniyle spora ve sosyal ve sportif aktivitelere zaman ayırabileceğimi doğrusu pek tahmin etmiyordum. Üye olduktan sonra fark ettim ki insan gerçekten isterse kendisine fiziken ve ruhen katkı sağlayacak şeylere zaman ayırabiliyor. Bir yıldır Sports International üyesiyiz. Sporla önceki yıllarda fiilen uğraşmama ve daha sonra da bir akademisyen olarak spor hukukuna ilişkin makale ve kitap yazmış olmama rağmen yıllar geçtikçe kendime zaman ayırma anlamında sporla pek de ilgilenemediğimin geç de olsa farkına varınca bu eksiğimi gidermek istedim. Eşim Şebnem Günal’ın “Değmeyecek olaylara ve kişilere zaman ayıracak kadar zaman zengini değilim.” sözleri yaşama farklı bir gözle bakmama neden oldu. Yaşamımda yer alan birçok gereksiz olay ve kişiye zaman ayırmak yerine düzenli olarak spor yapmaya zaman ayırınca çok daha mutlu olduğumun farkına vardım ve bu mutluluğumu siz değerli Sports International ailesi ile paylaşmak için de bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Bizi Sports ailesine dahil eden sevgili Zeynep Işıkyıldız’a canı gönülden teşekkürlerimi iletiyorum. Sports International’da son bir yıldır hemen her gün ailece düzenli olarak spor yapmaktayız. Sports’un deneyimli eğitmenleri bize son derece yakın ilgileriyle önemli katkı sağladılar. Bir gün Sports’un ilanlarında Tayfun Yosunkaya adlı bir doktorun ilanını da görünce zaten şikayetçi olduğum fazla kilolarımdan kurtulmak için akupunktura başlamaya karar verdim. Bu şekilde 3 ayda 12 kg vermeyi başardım. Güncel yaşamın akışı içinde karşılaşma fırsatı bulamadığımız pek çok sevgili arkadaşımızla karşılaşma imkânını da bize Sports
International sağladı. Kısacası dün Sports International’da gördüğüm bir afişteki slogan aslında benim bütün söylemek istediklerimi o kadar güzel özetliyor ki; YAŞAM, SAĞLIK, HUZUR ve MUTLULUK İŞTE SPORTS. İşte işin özü de bu. Daha nice yıllar SPORTS INTERNATIONAL ailesinde yer almak dileğiyle… MURAT CEYLAN GÜCENMEZ BİLKENT SPORTS INTERNATIONAL Görüntümden rahatsız olmaya başlamıştım ve vücudumun fit ve atletik olması gerektiğini düşünüyordum. Sağlıksız ve hoş görünmeyen bir vücut benim olamazdı. İmkânlarımı ve kendimi zorlayarak bu işi yapabileceğime karar verdim. Bununla ilgili olarak spor yapmamın şart olduğunu öğrendim. Sports International’e üyeydim ve bunu kullanmaya karar verdim. Spora başladığımda 110 kg yağlı ve hantal görünen bir vücudum vardı. 10 ayda ciddi ve sıkı bir çalışma ile kas kütlemi de arttırarak 90 kg’a düştüm. Çalışmalarımda düzenli değişen ağırlık antrenmanlarım ile Spinning derslerine katıldım. Ağırlık antrenmanları kas kütlemi arttırdı ve iyi bir duruşum olmasını sağladı. Spinning dersleri de yağlarımı yakmama yardımcı oldu. Spora başlamakla her şeyden önce hayatım bir düzene girdi ve ciddi anlamda hayatım değişti. Daha erken yatıp, erken kalkmaya, günü daha uzun yaşamaya başladım. Kendimi daha mutlu ve iyi hissetmeye başladım, derslerime ve okuluma olan ilgim daha da arttı. Karşı cins beni daha çok beğenmeye başladı, hayatıma spor çevresinden yeni arkadaşlar eklendi ve daha geniş bir çevreye sahip oldum. Ayrıca, spor sayesinde ne kadar yanlış beslendiğimi öğrendim ve doğru beslenmeye başladım. Beslenmenin ne kadar önemli olduğunu bu sayede öğrendim. Artık kafelerde boş vakit geçireceğime, Sports’ta spor yaparak sağlığıma yatırım yapmaya başladım ve bunun çok büyük artılarını gördüm. Tüm genç arkadaşlara spor yapmalarını tavsiye ediyorum; onlarda bunun artılarını eminim göreceklerdir. SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
85
S P O RT S G Ü N D E M İ
İLKBAHAR SPOR HAFTASI
Her yıl geleneksel hale getirdiğimiz İlkbahar Spor Haftamızı 25 – 31 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirdik. Tenis, çocuklar yüzme, büyükler Streetball & Voleybol turnuvalarının yapıldığı haftamız üyelerimiz tarafından yoğun ilgi gördü. Tenis turnuvamızın sponsoru olan TEB Bankası Karşıyaka Şubesi’ne ve de Streetball turnuvamızın sponsoru olan Doğu Akdeniz Üniversitesi’ne aktivitemize katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz. • Tenis Turnuvası 25 & 31 Mayıs • Streetball Turnuvası 25 - 27 - 29 Mayıs • Voleybol Turnuvası 26 & 28 Mayıs • Çocuklar Yüzme 31 Mayıs
86
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
S P O RT S G Ü N D E M İ
23 NİSAN ÇOCUK AKTİVİTESİ Her yıl Sports International’da yapılan 23 Nisan kutlamaları bu yıl da Joyfullhouse sponsorluğunda gerçekleştirildi.Çeşitli proje çalışmaları, t-shirt baskısı, yüz boyama, oyunlar ve yarışmaların ardından Sıcakkan Sanat Merkezi Çocuk Tiyatrosu’yla aktivitemiz son buldu.
ÇOCUKLAR STREETBALL TURNUVASI 25 Nisan Pazar günü düzenlenen turnuvaya ilgi büyüktü. 10 takımın katıldığı turnuvada maçlar, aileler ve çocukların heyecanları görülmeye değerdi. Dereceye giren çocuklarımız Sanset Gıda’dan hediye paketi ve madalya kazandılar. Toplamda 4 kategoride gerçekleşen turnuvamıza katılan tüm çocuklarımızı tebrik ediyoruz.
MASA TENİSİ TURNUVASI 9 - 10 Mayıs tarihlerinde düzenlediğimiz turnuvamızı Tek Erkekler Orta&İleri, Tek Bayanlar Orta, Karışık Çiftler olmak üzere 4 kategoride 55 üyemizin katılımıyla gerçekleştirdik. Çok çekişmeli maçlara sahne olan turnuvamıza katılan ve dereceye giren tüm üyelerimizi tebrik ediyoruz.
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
87
S P O RT S G Ü N D E M İ
outdoor aktivitelerimiz 24 Mayıs - 14 Haziran tarihlerinde 1. ve 2.Etap olmak üzere BİSİKLET TURLARI gerçekleştirdik. Sports – Doğal Yaşam Parkı arasında gerçekleştirilen bisiklet turlarımız yoğun ilgi görüp çok keyifli geçti.
SEMİNERLERİMİZ
88
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
8 Nisan 2009 tarihinde Uz.Dr. Didem Dereli tarafından “Yanlış Bildiğimiz Beslenme Doğruları” & 21 Nisan 2009’da Psikolog Şenel Karaman tarafından “Konuşulabilir Anne Baba Olma Sanatı” & Psikiyatr Dr. Hüsnü Uçar tarafından “Mutlu ve Keyifli Yaşamak” isimli seminerlerimizi düzenledik. Seminerlere katılan üyelerimiz hem dinleyip hem de merak ettiklerini öğrenme imkanı buldular.
9 Ağustos Pazar günü gerçekleştirdiğimiz ÇEŞME TEKNE TURU’muza 45 üyemiz ve çalışanlarımız katıldı. Gün boyu denizin tadını çıkaran üyelerimiz keyifli bir Pazar günü geçirdiler…
S P O RT S G Ü N D E M İ
BAŞARI ÖYKÜLERİ CEYDA KURUCU İZMİR SPORTS INTERNATIONAL ‘Bisikletle doğal yasam parkı turu’ ilk duyduğum andan beri heyecanlandırmıştı beni. O günden sonra Fitness eğitmenlerinin peşini bırakmadım desem doğrudur.
19 MAYIS & 30 AĞUSTOS SPINNING MASTERCLASS Bu özel 2 günde kırmızı ve beyaz giyerek adeta TÜRK BAYRAĞINI andıran üyelerimiz 60 dakikalık seanslarda eğlenceli vakit geçirdiler.
Kaçta gidilir, ne kadar sürer, nasıl olur diye onlarca soru sordum. Keyifli olacağını düşünmekle birlikte bu kadar çok keyifli olacağını ilk basta bende tahmin etmemiştim. 24.06.09’da saat 8’de başlayan turumuz 4 saate yakın surdu. Gidişimiz yaklaşık 1,30 saat kadardı ama vaktin nasıl geçtiğini anlamadık diyebilirim. Grubumuz enerjik, istekli ve keyifliydi. 15 km’nin sonunda Sasalı’ya vardık. Mola verdiğimiz köy kahvesi gerçekten denenmeye değer bir yerdi. Çayla yetinmeye hazırken, Hasan Hoca’nın aldığı gevrek ve börekleri 15 km pedal çevirerek haketmiştik sanırım. Tadı damağımızda kaldı. Zevkli geçen bu moladan sonra dönüşe geçtik. Dönüş çok daha tempolu ama bir o kadar da keyifliydi. Mavişehir’e vardığımızda saat 12’ye yaklaşıyordu. Hepimiz bir tur daha yapacak kadar enerjik ve bu turların devamının gelmesi konusunda hemfikirdik. Kendi adıma Sports’taki en keyifli en eğlenceli ve en verimli aktiviteydi diyebilirim. En kısa zamanda yeni bir bisiklet turunda buluşmak üzere...
NİHAT EFE ÖZGÜVEN İZMİR SPORTS INTERNATIONAL
RUN TO 1000 FITNESS AKTİVİTESİ Düzenli spor yapma alışkanlığını hedefleyen aktivitemizi REVIVOGEN sponsorluğunda düznledik.Aktivitemizi 580 üyemiz tamamladı. Yaptıkları egzersizlerle 1000 puan toplayan üyelerimiz aktivite bitiminde t-shirt ve başarı belgesi kazandılar.
JOSE MARTİNEZ İLE MASTERCLASS Sports International’in girişimi ile 02 - 06 Mayıs 2009 tarihleri arasında İstanbul, Ankara ve İzmir’deki 5 kulüpte, dünyaca ünlü Aerobic ve Latin dansları master eğitmeni Jose Martinez eşliğindeki Aerobic Masterclass programı yer aldı. IFAA Academy Lisanslı Eğitmeni ve Concept Reggae Dans yaratıcısı, Küba ve Dominik Cumhuriyeti dansçısı ve baleti Martinez’in muhteşem figürleri ile Sports International üyeleri eğlenceli ve öğretici saatler geçirdiler. Salsa ve Merenge profesyonel dansçısı Jose Martinez eşliğinde gerçekleşen etkinlik ile, spor yapma alışkanlığının ruh bütünlüğü ile birleştirilmesi, üyelerin birlikte keyifli anlar geçirmesini sağladı.
Biz İzmirliler için yaşam herşeyden önce keyif demektir. Sabahları gevreğimiz, olmazsa aç kalırız. Akşamları da ayrı bir keyiftir Kordon’da dostlarla Biraver alıp yudumlamak veya iki tek atmak en güzel mezelerimizle. Tabi ki bu hayatın daha uzun sürmesi için arada bir dur deyip toparlanmak gerekiyor. Ben de gündüz çalışıp akşamları okuyan bir İzmirli genç olarak fazla kilolarımdan kurtulmak için yine İzmir’imizin en prestijli ve en keyifli tesisi olan Sports International’i seçtim. İlk hedefim sağlıklı yaşam dedim ve Beslenme Uzmanımız Ebru Hanım’la masaya oturdum. Beslenme düzenim tamamen değişti. Ara öğünlerim hayatımın vazgeçilmezi oldu sık ve az yiyerek kendimi daha sık mutlu etmeyi öğrendim. Ardından güzel bir spor programı hazırladık ve haftanın 3 – 4 günü düzenli olarak bu programı uygulayarak 4 ay gibi bir sürede yaklaşık 12 kg verdiğimi ve sağlığıma kavuştuğumu fark ettim. Bu dört ay boyunca Spinning seanslarında Hasan ve Can’ın müthiş enerjisiyle oluşan çok eğlenceli aktiviteler de bu sürece olumlu katkılar yapmıştır. Sprint esnasında Hasan’ın son 8’leri bazen bitmeyecek sanırdım. Sıkıntılı geçen bir günün ardından gelen havuz + sauna + jakuzi hem huzurumu hem de sağlığımı yerine getirdi. Sonuç olarak sağlıklı yaşamın doğru bir beslenme düzeni ile spor dolu bir yaşamdan geçtiğini yaşayarak bizzat şahit oldum. Bu süreçte her zaman gülen yüzleriyle yanımda olan resepsiyon görevlilerinden güvenlik personeline, hocalarımızdan beslenme uzmanımıza kadar tüm Sports International İzmir ailesine sonsuz teşekkürler. Keyifli ve Sağlıklı bir yaşam için Sports International. SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
89
SAĞLIK
Neden masaj yaptırmalısınız? • Yorgun kasların dinlenmesi ve güçlendirilmesini sağlar. • Eklem iltihap ve romatizması detavisine yardımcı olur. • Ödemlerin yok edilmesinde etkilidir. • Kan dolaşımının düzenlenmesini sağlar. • Selülitlerin azalmasına yardımcı o lur.
İSVEÇ MASAJI
Genellikle vücudun güne zinde başlamasına ya da yaşamın gündelik yorgunluk ve sıkıntılarından kurtulmak için yapılan genel dinlenme ve gevşeme yöntemi olarak kullanılan masaj türüdür. Burada önemli olan kişinin rahatlatılabilmesi ve bulunduğu ortamdan keyif almasının sağlanmasıdır. Batı tekniği ile yapılan ve genellikle masaj yağları kullanılarak yapılan bir masaj olup nadir durumlarda tercih halinde kayganlaştırıcı kullanılmadan yapılabilen bir masajdır. Süresi yaklaşık 50 dakikadır.
SPOR MASAJI
Sportif etkinliklerde, etkinlik öncesinde veya sonrasında ve hatta hızlı ve sınırlı olmak kaydıyla etkinlik sırasında da yapılan bir masajdır.
Spor masajını klasik masajdan ayıran en önemli özellik ritm, süre ve bası miktarının değişik olmasıdır. Bu masaj türünde uyarıcı amaçlı hareketler çoğunluktadır ve yapılan spora göre farklılıklar gösterir. Süre bölgeye göre değişmektedir. Süresi 25 veya 50 dakikadır.
AROMATERAPI MASAJI
Bitki özlerinden elde edilmiş karışımlardan hazırlanan masaj yağları kullanılarak uygulanan bir masaj yöntemidir. Bu masajda dikkat edilen, temponun düşük ve hareketlerin şiddetinin hafif olmasıdır. Rahatlatıcı, gevşetici ve dinlendirici bir özelliğe sahip bir masajdır. Bu masajda oluşan etki hem yapılan temas hem de uygulanan yağın kimyasal özelliği ile olmaktadır. Farklı amaçlar için elde edilmiş yağlar masaj yağları ile belli oranlarda karıştırılarak uygulanmaktadır. Süresi 50 dakikadır.
ANTI SELÜLIT MASAJI
Selülit tedavisinin en önemli ayağı masajdır. Selülit oluşumunun başlıca nedeni dolaşım bozukluğudur. Selülit masajı kan ve lenf dolaşımını harekete geçirir ve dokuların taze oksijen ile dolmasını sağlar.
BÖLGESEL MASAJLAR
Baş - boyun - ense - omuz - sırt - bel, kol, bacak gibi bölgelere yapılan ve genellikle bölgesel ve sorun olan bölgeye yönelik tedavi edici bir masaj uygulamasıdır Süresi 25 dakikadır.
90
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
91
SAĞLIK
er derde deva
“taşlar” Doğadaki taşların insanlar üzerinde psikolojik olduğu kadar fiziksel etkileri vardır. Tansiyondan, astıma, göz yorulmalarından strese kadar her derde deva taşları güzel görüntülerinin yanı sıra bir de şifa dağıtan yönleriyle inceleyelim.
92
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
SAĞLIK
ENERJİ DEPOSU: AKİK Muhtelif renkli ince ve yuvarlak halkalardan oluşan ve tabakalarının dizilişine göre özel isimler alan bu taşın psikolojik etkileri saymakla bitmez. Canlılık veren enerjisiyle, kendinizi sıkıntılı ve kötü hissettiğiniz anlarda olayların iyi yönünü de görmenizi sağlar. İnsanların olumsuzluklarından kolayca etkileniyorsanız akik size iyi gelecektir.
Kişiyi rahatsız eden takıntılı düşünceleri uzaklaştırıcı ve yatıştırıcı bir etkiye sahiptir. Koyu mor yada çok açık renkli olan ametistler en güçlü enerjiye sahip olan ametistlerdir. Uykusuzluk çekenlerin ametisti yatmadan önce bir süre elinizde tutun ve sonra yastığınızın altına koyarak yatması önerilir. Ametist
Kendisini taşıyan kişiye güç, keyif ve iyimserlik hissi veren Akik, ceplerinde bu taşı taşıyan çocukları olumsuz duygulardan ve münakaşalardan uzak tutar.
Pozitif enerjinin diğer bir adı olan Ametist taşı göz hastalıklarına, alerjiye, baş ağrılarına ve kalp rahatsızlıklarına iyi geliyor. Negatif elektrik yükü taşıdığından dolayı; bedendeki fazla elektrik yükünü toplayarak beyin gücünü yükselten Ametist, strese, migrene, iştahsızlık ve akciğer rahatsızlıklarına iyi gelir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Kan temizleyicidir. Alkoliklere iyi gelir ve kalbi korur.
Akik taşı aynı zamanda konuşma yeteneğini güçlendirir. Dikkatsizlikten, sosyal olamamaktan korur. Uzun ömür ve mutluluk simgesidir. Günlük stresleri atar. Aklı ve vücudu güçlendirir, kişiyi cesaretlendirir. Güçlü bir terapik özelliğe sahiptir. Dünyevi başarıyı simgeleyen akik, negatif enerjiye karşı koruma sağlar ve tükenmiş olan cesareti canlandırır. İşadamlarının bu taşı, özellikle belin altında taşımaları faydalı olacaktır. Özellikle yüzük olarak kullanıldığında, kişinin kendisine güvenini artırır. Yosun akik, insanın içini koşulsuz sevgi ile doldurur ve kişinin ruhsal gelişimine yardımcı olur. Psikolojik açıdan bir çok faydası bulunan akik taşı fiziksel olarak da vücuttü tansiyonu dengelemeye ve Üriner sistemin sağlıklı kalmasına yardımcı olurken lenflerin sirkülasyonunu da rahatlatır. Akik taşı ayrıca, bedenin gerginlik olan kısımlarına sıcaklık hissi verir ve gerginliği azaltır.
Azurit
Akiktaşı
Zümrüt gibi, beril grubunun üyesi olan Akuamarin deniz suyu, mavi ve sarımsı renklerde bulunan şeffaf bir taştır.
Hematit
Akuamarin vücudumuzun aha çok boğaz ve kalp bölümünde etkili olurken solunum yolları rahatsızlıklarına, astım ve tiroid bezi rahatsızlıklarına da iyi gelir.
POZİTİF ENERJİ KAYNAĞI: AMETİST TAŞI Rengi sarı - yeşilden mavi -yeşile değişen feldspat bir taş olan Ametist’in ender de olsa şeffafları bulunabilir. Menekşe yada mor renkli olan kuvars kristali çeşidine Mor yakut yada mor necef adı da verilir. Bulunduğu çevredeki olumsuz enerjileri temizleyip dönüştüren Ametist taşının odanın herhangi bir yerinde durması bile olumsuz enerjileri toplayıp pozitif enerjiye dönüştürmesi için yeterlidir.
DUYGULARINIZA TERCÜMAN: AZURİT TAŞI Çoğunlukla malahitle birlikte bakır yataklarında bulunan Azurit, farklı yapılardan oluşabiliyor. İçe yönelik derin enerjisiyle, geçmişi değerlendirmenize ve bilinçaltınızı yeniden programlamanıza yardım eden Azurit Taşı duyguların ve düşüncelerin rahatça ifade edilebilmesini sağlar. Kişinin, iç dünyasını hissedip, onu dışa vurma yeteneğini artıran bu taş Derin konular üzerine konuşma yeteneğini ve bu konudaki arzuyu artırır. Azurit Taşı Malahit ile birlikte kullanıldığında, içe gömülen duyguların ortaya çıkmasına sebep olur ve kişinin hissettiklerini açıklamasına yardım ederken kolye, kolye ucu ya da küpe olarak kullanılması durumunda, kişinin ruhsal olarak uyanık kalmasını sağlar.
BEREKETİN SİMGESİ: AKUAMARİN
Bereket ve uğur taşı olarak ifade edilen Akuamarin, cesaretinizin kırıldığı, emeklerinizin boşa gittiğini hissettiğiniz anlarda sizi yüreklendirir ve güveninizi tazeler. Beden ve zihin ilişkisini güçlendirerek, sezgileri kuvvetlendirir. Ayrıca kendisini taşıyan kişileri negatif enerjilere karşı korur.
Enerjisinin odaklandığı kişide uyum ve denge oluşturur. Yaydığı enerji doğrudan sinir sistemini etkiler. Ancak ciddi bir kişilik bozukluğuna sahip insanlar bu enerjiyle uyuşamayarak, onu rahatsız edici bulabilir.
Tüm duyguların dışa vurumunu kolaylaştıran Azurik taşı, duyguların ifadesinde yegane rolü oynayan gözlere de oldukça faydalıdır. Uzun süreli araba ya da bilgisayar kullanımı nedeniyle ortaya çıkan göz yorulmalarına karşı faydalı olan Azurit, adet dönemi ya da yumurtalık sancılarını azaltmakta da rol oynar. Bunun için, taşları yumurtalıklarınızın üzerine yerleştirmeniz yeterlidir.
KARAR MEKANİZMASI: HEMATİT TAŞI (DEMİR) Akuamarin
Bir çeşit demir minerali olan bu taşın insan üzerinde stresi azaltması enerji vermesi gibi etkilerinin yanı sıra kararsızlığı olan kişiler üzerinde olumlu etkileri gözlenmiştir. Vücutta kan dolaşımını artıran Hematit Taşı, mafsal romatizmalarına karşı faydalı olurken Dalağın da düzgün çalışmasını sağlar. Bel soğukluğuna iyi gelen Hematit, saçların daha gür çıkmasını sağlaması özelliği ile de ilerleyen yaşlarda kellikle uğraşmamaları için erkeklere tavsiye edilir. SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
93
P O RT R E
94
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
95
YA K K II N N Y YE ER RL LE ER R / İ S TA N B U L YA
Abant Palas Oteli
Kartepe Green Park Resort Otel
Elegance Resort Hotel
Abant / Bolu
Kartepe / İzmit
Yalova
Abant, eğlenceden çok, fiziksel ve ruhsal “dinlenme” için tercih edilen en başlıca uğrak yerlerindendir. Burada yapacağınız aktiviteler de bu doğrultuda olacaktır; Abant’ta ağaçların o doğal kokuları içerisinde keyifli bir tur atabilir, alabalığı yenebilecek en iyi beldelerden birinde yiyebilir, gölde su bisikletiyle dolaşabilir ya da isterseniz faytona binebilirsiniz. Abant gölü etrafında göl manzaralı birçok restoran, cafe lokanta bulunuyor. Bunun yanında yol üzerinde birçok kendin pişir kendin ye lokantaları da bulunmakta. Bunlar genellikle Bolu Ayrıca etrafta alabalık restoranlarında da taze ve leziz alabalıkta yeme fırsatı yakalayabilirsiniz.
Kış turizmi bize bu kadar yakın mı diyenler için bulunmaz bin fırsat Kartepe. İster günübirlik gidip gelebilir, isterseniz konaklayabilirsiniz. İstanbul’a sadece 115 km mesafede bulunan Kartepe, uzunluk ve zorluk derecesi tatmin edici pistlere sahip, Nisan ayında bile karla kaplı bir alan. Çünkü yoğun ağaç ve nem karın hemen erimesini, rüzgârla süpürülmesini önlüyor.
Yalova ili her mevsim turizm faaliyetinin yaşanabildiği termal turizmi kıyı turizmi av turizmi spor amaçlı doğa turizmi gibi etkinliklere sahip önemli bir liman kentidir. Özellikle dünyaca ünlü Termal kaplıcaları ve Armutlu kaplıcaları Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun sağlık şifa ve dinlence merkezi haline gelmiştir. Elegance Resort Hotel; Yalova’nın en güzel yerlerinden Altınova’da, Yalova’yı keşfetmek isteyenlere unutulmaz bir konaklama yaşatıyor.
Abant’ta kalmak isteyenler için Büyük Abant Oteli ve Taksim Otelcilik’e bağlı Abant Palas, manzarası ve aktiviteleri ile şehirden kaçanları memnun edecek özelliklere sahip.
500 kişi kapasiteli restorantında zengin menülü sabah kahvaltıları, öğle ve akşam yemekleri verilen otelde her mevsim kış turizminin tadını çıkarabilirsiniz.
Tel : 0374 224 50 12 Web: www.taksimotelcilik.com.tr
Tel: 0212 245 06 06 Web: www.thegreenpark.com/
Tel: 0 226 465 66 22 Web: www.eleganceresort.com.tr/
Yıldız Termal Otel
Bosphorus Palace Otel
Panorama Butik Otel
Gönen / Balıkesir
Anadolu Kavağı / İstanbul
Büyükada / İstanbul
Dünyaca ünlü Gönen Kaplıcaları Balıkesir’in Gönen ilçesindedir. Kaplıcalar Gönen ilçe merkezine 300 m uzaklıktadır. 70.000 m2’lik doğal bir park üzerinde Gönen çayı kenarında konuşlanmış yeşillikler içinde bulunan tesiste Fizik tedavi departmanı ve kapalı termal havuzlar mevcuttur.
İstanbul Boğazı’nın Karadeniz’den giriş kapısı konumundaki Anadolu Kavağı yıllardır değişmeyen görüntüsü ile nostaljik balıkçı köyü özelliğini koruyor. İstanbul’un nefes borularından biri olan ve balık lokantaları ile ünlü köy, lüfer mevsimi olan eylül ekim aylarında İstanbul’un yaza veda edip sonbaharda ılık günlerin tadını çıkarmak isteyenlerin tercih ettiği gezi yerlerinin başında yer alıyor.
Panorama Butik Hotel, deniz manzarası ile Büyükada sahilinde, deniz otobüsü iskelesinin karşısında, vapur ve motor iskelesine ise 100 metre mesafede bulunuyor ve beş yıldızlı bir otelde bulabileceğiniz her türlü konforu size sunuyor.
Toplam 150 odası bulunan, açık termal havuzu ve olimpik yüzme havuzu ile de Yıldız otel kışın da sıcak havuzun tadını çıkarmanızı sağlıyor.
Tel: 0 266 762 30 17 Web: www.gonenkaplicalari.com
96
Türkiye’deki diğer kayak merkezlerine oranla tabii şartları daha avantajlı olan Kartepe’de, 4 lift ve 12 pisti kullanmak mümkün. Kaymayı bilmeyenler için ayrı, profesyoneller için ise ayrı pistler organize edilmiş. Kar yağmazsa da dert değil, suni kar hemen devreye giriyor.
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
İstanbul’a boğazın en keyifli yerinden bakarken kendinizi evinizde hissettirecek rahatlığı ve tarihi dokusuyla Bosphorus Palace Hotel, sizleri bu ayrıcalığı yaşamaya davet ediyor.
Tel: 0 216 422 00 03 Web: www.bosphoruspalace.com/
Kış aylarında limitsizce yanan şömine, ve zengin müzik koleksiyonu doyumsuz sohbetler için vazgeçilmez bir zemin hazırlarken Cafe Panorama günün her saatinde misafirlerine neşeli ve huzurlu bir ada keyfi sunuyor. Büyükada’ya gittiğinizde Aya Yorgi kilisesi, Musevi Sinagogu, Hamidiye Camii gibi bir çok tarihi mekanı ziyaret edebilir, iskele yakınlarındaki lokantalarda yemeğinizi yiyebilir ve Panorama Büyük Otel’de güzel bir gecenin tadını çıkarabilirsiniz.
Tel: 0216 382 30 30 Web: www.panoramabutikhotel.com
YA K I N Y E R L E R / A N K A R A
Asya Fin Otel
Beypazarı Kayıboyu Otel
Ilgaz Mountain Resort
Ankara / Kızılcahamam
Ankara / Beypazarı
Kastamonu / Ilgaz
Havuz ve küvetleri sıcak kaplıca suyuyla dolu olan Asya Fin Otel’inde özel aile havuzları da bulunuyor.
Adını Oğuzların Beypazarı’na yerleşen Kayıboyu kolundan alan otel, Beypazarı’nın merkezinde, tarihi Gümüşçüler Çarşısı ve yöresel alışveriş alanı Alaattin Sokağı’nın arasında yer alıyor.
Ilgaz Mountain Resort, şarkılara konu olmuş muhteşem tabiatı ile tanınan zirvesi 2850 metre olan Ilgaz Dağı Mili Parkının 1850. metresinde konumlanmış, beş yıldızlı, 445 yatak kapasiteli, 118 apart daireden oluşan bir tatil köyüdür.
Mineralli çamur banyosu, balneoterapi, akupunktur gibi yöntemlerin uygulandığı otelde birkaç günlük özel stres ve rahatlama programları da sunuluyor. 94 odası, 450 apart süiti bulunan Asya Fin Oteli Ankara’ya 76 km uzaklıkta hizmet veriyor.
Açık büfe kahvaltıda el yapımı reçeller, ekmekler, Beypazarı kurusu, çöreklerin yer aldığı otelin her köşesinde yöresellik hakim. Otantik sokaklar arasında yöresel yemekleri ve tarihi mekânları ile Beypazarı Kayıboyu otel geçmişe özlem duyanları bekliyor.
Tüm yıl boyunca şehir gürültüsünden uzakta, yemyeşil bir doğada kuş cıvıltıları arasında eşsiz bir manzara eşliğinde dinlenmenin, eğlenmenin ve spor yapmanın huzuru ve mutluluğunu yaşatmak için tasarlanan Ilgaz Mountain Resort’un en büyük özelliği Sedir, Kayın, Ladin ve Ardıç tiplerinde sunduğu 4 ayrı oda seçeneği. Kayak, bisiklet, trekking, doğa yürüyüşü ve koşu sevenler için ideal bir yer olan otel. Ankara’ya 200 km uzaklıkta şehirden küçük kaçamaklar yapmak isteyenleri bekliyor.
Tel: 0 312 736 40 00 Web: www.asyatermal.com.tr
Tel: 0 312 762 77 92 Web: www.kayiboyuotel.com
Tel: 0 366 239 10 40 Web: www.ilgazmountainresort.com
Grand Kartal Otel
Kapadokya Peri Tower
Papatya Thermal Resort
Bolu / Kartalkaya
Nevşehir / Kapadokya
Ankara - Kızılcahamam
Bolu Köroğlu Dağları’nın 2 bin metre zirvesinde kurulu bir dağ ve kayak oteli olan Grand Kartal Otel’de Kayak ve snowboard dersi de veriliyor. 1 Aralık - 31 Mart arasında kapılarını ziyaretçilerine açık tutan otelin 12 pisti var ve 160 odanın tamamı pist ve dağ manzaralarını görebiliyor.
1997–1998 Ağa Han mimarlık ödülüne sahip Kapadokya Peri Tower, Peribacalarının yer aldığı Nar Kasabası ve Gülşehir’e bakıyor.
Ankara’ya 86 km uzaklıkta Soğuksu Milli Parkı’nın içinde olan Patalya Thermal Resort, Termal tedavinin başlıca adreslerinden.
Ankara’ya 300 km uzaklıkta yer alan otel, dört tarafı açık bir tepede müthiş bir tarih manzarası sunuyor. Geniş bir bahçesi ve açık havuzu olan Kapadokya Peri Tower’da dünya mutfaklarının farklı tatlarını denerken şarap tadımı yapma fırsatı da yakalayabilirsiniz.
Bünyesinde dört futbol sahası, 3 tenis kortu, 2 basketbol, bir voleybol sahası bulunan otelin, Ormanlık alanda kros pisti de mevcut. Trekking, Foto safari ve Paintball için de uygun alanlara sahip olan Patalya Thermal Resort, termal tedavi isteyenlerin de doğa porlarıyla ilgilenenlerin de ortak noktası.
Tel: 0 384 212 88 16 Web: www.peritower.com
Tel: 0 312 736 02 00 Web: www.patalyahotel.com.tr
1998’den bu yana kayak ve snowboard severlerin aradıkları konforu ve kaliteyi Köroğlu dağlarının 2000 metre zirvesinde sunan otel, Ankara’ya 2 saat uzaklıktaki bir kayak ve snowboard cenneti olarak tanımlanıyor.
Tel: 0 374 234 50 50 Web: www.grandkartal.com/
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
97
YA K K II N N Y YE ER RL LE ER R / İZMİR YA
Bozdağ Kayak Merkezi Oteli
Sheraton Çeşme Otel, Resort & Spa
Dikili Dikelya Otel
Ödemiş Bozdağ / İzmir
Çeşme / İzmir
Dikili / İzmir
İzmir’e 110 km uzaklıkta bulunan kayak tesisi Bozdağı Köyü sınırları içinde Bozdağı’nda kurulmuştur. BOZDAĞ, hem bir kasabanın hem de dağın ve kayak merkezinin de adıdır. Kasabadan çıkıp dağın zirvesine doğru kıvrılarak ilerleyen yol Bozdağ Kayak Merkezine çıkmaktadır.
Sheraton Çeşme Hotel, Resort ve SPA, Ege Denizine doğru uzatılmış bungalov tarzı iskelesi ile Ilıca sahilinin üç kilometresi boyunca yayılmıştır. Sheraton Çeşme, bölgenin cazibe alanı olan Alaçatı Rüzgar Sörfü merkezine ve Sakiz Adasına yakınlık göstermektedir. 3500 m² üzerine kurulu Botanica Thermal SPA Merkezinde dev akvaryumlu bir odada günün yorgunlugunu atabilir; Thai Evleri’nde Balili masözlerin büyüleyici masajlarından, aroma terapilerinden faydalanabilir, Termal, Thallasso Hazlar ve tasarım harikası Türk Hamamı’nda kendinize zaman ayırabilirsiniz.
İzmir’in kuzeyinde yer alan ilçesi Dikili’nin geçmişi M.Ö. 5000 yıllarına kadar dayanıyor.
Aralık – Mart ayları arasında kayak yapılabilen Bozdağ Kayak Merkezi’nin özellikle kuzeye bakan yamaçları Alp disiplini kayak uygulamaları yapmak için elverişli bir ortam sunar.
Kışın dahi çok soğuk olmayan Dikili yaz kış tatil yapmak ve tarihi kalıntıları keşfetmek için sizi bekliyor.
Kayak merkezi, günübirlikçi ziyaretçilerimizin sıkça geldiği bir mekan olmasının yanında şömineli, şark köşeli dağ ve ova manzaralı, hafta sonları canlı müzikli çatı barı ile müşterilerinde unutulmaz hatıralar bıraktırır.
Otel suhduğu hizmetler kadar yemek konusunda da iddialı gözüküyor. Akşam yemekleriniz damak tadınıza göre hazırlanmış ve sizin istediğiniz Manzara Restaurant ve 3 adet A La Carte Restauranlarında hazır beklemekte.
Tel: 0 242 323 17 75 Web: www.bozdagkayak.com
Tel: 0 232 723 12 40 Web: www.sheratoncesme.com
Tel: 0 232 671 97 67
Kırkınca Evleri
Begovil Otel
Urla Pera Otel
Selçuk / İzmir
Mordoğan / İzmir
Urla / İzmir
İlkçağ’da önemli bir kültür merkezi olan bölge, Hristiyan kültürü açısından da son derece önemli olaylara sahne olmuş bir Hac yöresidir. Efes buluntularının sergilendiği Selçuk-Efes müzesi, Avrupa’nın hatırı sayılır yerel müzelerindendir.
Dünyada oksijen ve iyotun birleştiği sayılı yerlerden biri olan Mordoğan’da size evinizde gibi rahat hissedebileceğiniz bir mekan: Begovil Otel
Kendinizi evinizde hissetmeniz için tasarlanmış Urla Pera Hotel, şehrin kargaşasından uzak, stersi ve trafiği düşünmeden, doğa ve denizle iç içe kasaba hayatı yaşamak isteyenler için ideal bir mekan.
Selçuk tatil cennetinde Kırkınca evlerinde konaklarken ilginizi çekebilecek ve yanıbaşınızda bulabileceğiniz başlıca eserler ya da bölgeler şunlardır: Efes Harabeleri, Stadyum, Akropol, Çifte Kiliseleri, Liman Hamamları, Arkadiane, Tiyatro, Mermer Cadde, Aşk Evi, Skolastika Hamamı, Hadrian Tapınağı, Trajan Çeşmesi, Yamaç Evler, Domitian Tapınağı, Belediye Sarayı, Odeon, Artemis Tapınağı, St. Jean Bazilikası, Yedi Uyuyanlar, Meryem Ana Evi, Belevi Mausoleumu, Ayasuluk Tepesi ve Kale, Su Kemerleri, Mağaralar, İsa Bey Cami, İsabey Hamamı, Kuş Gözlem Alanı, Şirince Köyü.
Tel: 0 232 898 31 33 Web: www.kirkinca.com
98
Dikilide geçireceğiniz tatilinizde Dikili Dikelya Otel’de konforun tadına varırken çevresinde yer alan Ayvalık, Bergama ve Aliağa ilçelerini gezme fırsatı bulabilir, İlk çağlardan bu yana gelen bir çok uygarlığa ait tarihi eserleri inceleme fırsatı yakalayabilirsiniz.
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
M.Ö. IV. yüzyılda, Mimas ismiyle kurulan Mordoğan’ın, Mimas ismi eski haritalarda ve Romalı şair Oviduşun Truva Savaşlarını anlatan dizelerinde geçmektedir. Akdağ’da IV. yüzyıldan kalma, siyah granitten yapılmış, Mimaslılara ait bir mabet bulunmaktadır. O zamanlarda, Mimas halkı bu mabette toplanır, Ayinler tertipler ve bereket tanrısından yağmur ve bol ürün vermesi için dua ederlermiş.
Odanızda bile doğayla iç içe olmak ve onu hissedebilmek, tatilin keyfini en iyi şekilde çıkarmak ve kendinizi evinizdeymiş gibi hissetmeniz için “Evinizden Uzak bir Ev” fikriyle tasarlanıp hizmetinize sunulan otel, Marina, İskeme, Adalar ve Çeşmealtı manzarasına sahip. Ege’nin bu güzel kasabasında bir süre inziva hayatı yaşamak isteyenler için Urla Pera Hotel biçilmiş kaftan.
Mordoğan’ın en güzel deniz manzarasına sahip Begovil Otel Mordoğan, doğayla içiçe konsepti ile misafirlerine tarihi güzellikleri ve konforu aynı anda yaşama fırsatı sumaktadır.
Tel: 0 232 737 65 66 Web: www.begovilotel.com
Tel: 0 232 752 14 04 Web: www.urlaperahotel.com
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
99
P O RT R E
K İ TA P
Tanrı’dan Geleni Söyle
Koloni
Foto Muhabiri Ara Güler
Işık Elçi Ladybirds Production
Jean-Christophe Grange Doğan Kitap
Nezih Tavtaş Fotoğraf Evi Yayınları
Kitabın arka kapağından… “Kaç kadının su altı sessizliği var içimde, dokunsan titrersin. Kelebek etkisi olurdu senin ufacık bir dokunuşun tüm akışı değiştirebilirdin bende… Farklı farklı kadınlar yarattım içimde… Duruma, duyguya göre değişen… Bir tanesi en çılgın olanı kafasına eseni yapan ayrı bir tarzı var onun deli dolu… Bir diğeri çok ciddi kaşları çatık dolaşıyor çok korkuyor yanlış anlaşılmaktan. Yanlış anlaşılıp yalnız kalmaktan… Bir diğeri yumuşacık her şeye sevgi penceresinden bakıyor. Hep sevgiden bahsediyor ama sevgiye sadece kelimeler kadar sahip, hiç yaşamamış bilmiyor… Bir
tanesi hayalperest hep hayaller kuruyor gözü kara inanırsa peşinden gidiyor en çok o benziyor sana. Gitmeye karar verdiyse senin kadar acımasız olabiliyor... Yanlarım var daha pek çok, bir gün geri döndüğünde beni sevmen için ve seni kaybetmemek için yarattığım yanlarım… Neden hoşlanırsın bilmiyorum ki… Ne kadar çok olursa benden, hepsi farklı farklı, bir yanım hoşuna gider kalırsın ebedi.” Beni ne sevdirir sana ?
Onlar çocuktular... En mükemmel elmasların saflığındaydılar... Ne ufak bir lekeleri... Ne de en ufak bir kusurları vardı... Ve ne de en ufak bir günahları... Ama onların saflığı kötülüğün saflığıydı... Paris’te bir Ermeni katedralinde işlenen bir cinayet. Kan yok, cinayet aleti yok, yara bere yok… Biri yaşlı ve huysuz emekli bir polis, diğeri Çocuk Bürosu’nda görevli, ancak açığa alınmış uyuşturucu müptelası genç bir polis. Bu ikisi, gitgide hunharca bir hal alan ve peşpeşe işlenen cinayetlerin katilini veya katillerini bulmak için birlikte çalışmak zorundadır. Ancak bu cinayetler sıradan bir seri katilin işi değildir. Gizli servisler, Naziler, Yahudiler, ülke içinde ülkeler...
Nezih Tavlaş’ın, fotoğrafın efsane ismi Ara Güler’in hayatını anlatan bu kitabında sayfalar akarken alttan da Türkiye’nin 80 yıllık tarihi geçiyor. Kitap, savaşlar, darbeler, medeniyetler, facialar ve dünyanın kaderini değiştiren insanlar ardında koşuşan Ara Güler’in yaşam boyu karşılaştığı inanılması güç öyküleri akıcı bir üslupla sunuyor. Usta Ara Güler’in her zaman doğru yer ve doğru zamanda olabilmek için nasıl çalışıp didindiğinin ve nasıl bir bedel ödediğinin de tanığı bu sayfalar. Kitabın her sayfasında, Ara Usta’nın hayata bakışındaki o müthiş “sense of humour” hissedilecek, beyinlerimize kazınan unutulmaz karelerinin de aslında hiçbir şekilde rastlantıyla oluşmadığı görülecek.
Dava
Bizim Gizli Bahçemizden
Çivisi Çıkmış Dünya
Gizlidir Bütün Aşklar
Kafka - Montellier - Mairowitz NTV Yayınları
Nermin Bezmen Doğan Kitap
Amin Maalouf Yapı Kredi Yayınları
Maeve Binchy Doğan Kitap
NTV Yayınları'nın yeni serisi Çizgi Roman Dünya Klasikleri, ilk çizgi roman Mabeth'in ardından Franz Kafka'nın en ünlü romanı Dava ile devam ediyor... Bu çizgi romanda yeniden yaratılan Dava, bir sabah hiç açıklanmayan sebeplerden ötürü tutuklanan Joseph K'nın hayret verici bir yargı süreciyle mücadelesinin kasvetli hikâyesini anlatıyor. Joseph K, bir kafa karıştırıcı durumdan diğerine sürüklenirken, bilinmeyen suçlamalar karşısında masumiyetini kanıtlama konusunda giderek umutsuzlaşıyor. Birbirine yabancılaşmış uyruklarının hayatlarını ezip geçen otoriter bürokrasinin sert bir portresini çıkaran Dava, bugün de eski güncelliğini koruyor.
100 SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
“Sık sık sorardın, ‘Bizi ne zaman yazacaksın sevgilim?’ diye. Ben de, ‘Daha vakit var, birtanem’ derdim. ‘Daha yaşayacak çok şeyimiz var. İleride hepsini yazacağım.’ İleride? Neydi ki beklediğim? Sınırsız zamanda, o bilinemez, kestirilemez ömrün zamanında, neyi beklemiştim ki? Bak, işte şimdi yazıyorum canım benim. Demek, kendiliğinden gelmiş kapıma zamanı; seni, beni, bizi yazdırmak için. Bana ait değilmiş belirlemek, ne zaman yazacağımı. Sen dümeni ele aldın yine, açık denizlerde olduğu gibi…” Yazar Nermin Bezmen’in yakın zamanda kaybettiği sevgili kocası Pamir Bezmen’le tanışmalarını ve aşklarını anlatıyor… Sevilenin ardından açılan yarayı kalemiyle sarıyor Nermin Bezmen.
Türk okurunun daha çok tarihsel romanlarıyla tanıdığı Maalouf, bu kez “medeniyetler çatışması” adı altında kuramsallaşıp yasallaşan ve dünyadaki bütün kültürler ve halklar için felakete yol açacak politikaları eleştiriyor. Yazar, yaşamın devamlılığının olmazsa olmazı olarak gördüğü hoşgörü çığlığını yeniden duymaya davet ediyor insanlığı... Çivisi Çıkmış Dünya bir yandan küresel ısınma, enerji kaynakları ve doğal felaketlerle, bir yandan da yanlış ve çıkarcı politikaların doğurduğu ekonomik ve siyasal krizlerle mücadele eden insanlık için bir yol haritası... Kitabın satır aralarında Amerikan politikaları, Avrupa Birliği, 20. yüzyıl Arap siyasi tarihi ve Türkiye’den bahsediliyor.
1950’lerin küçük bir sahil kasabasında yetişen Clare O’Brien ve David Power, kalplerindeki arzuyu Yankı Mağarası’na haykırırlar. İkisinin de tek bir dileği vardır: Kasvetli ve dedikoducu Castlebay kasabasından bir an önce kurtulmak. Tıp öğrenimi gören David ile üniversitede burslu okuyan Clare’in yolları yıllar sonra Dublin’de kesişir. Ancak küçük bir kasabanın tek doktorunun oğlu ile mütevazı bir dükkân sahibinin kızının birlikte olmaları sosyal açıdan pek de mümkün değildir. Aşklarının yankısını duyabilmeleri için önlerinde aşmaları gereken pek çok engel vardır. Kader bir gün ikisini de Castlebay’e çağırır. Aşklarının yankısı tüm engelleri aşarak onlara ulaşabilecek midir?
SİNEMA
Avatar
Disney’in Yeni Yıl Şarkısı (A Christmas Carol)
18 Aralık 2009
20 Kasım 2009
Yönetmen: James Cameron Oyuncular: Sam Worthington, Sigourney Weaver, Michelle Rodriguez, Zoe Saldana
mesini konu alıyor. “Avatar” Cameron’un üçleme olarak düşündüğü serinin bir parçasıyken, şartlar gereği şekil değiştirerek ana ve tek projesi haline gelmiş. Bu filmde üç boyutlu sinemanın da ötesine geçilerek seyirciye daha gerçekçi bir his verileceği söyleniyor. ”Kutup Ekspresi” ve “Beowulf” filmlerinde kullanılan performans yakalama tekniği bu filmde daha da geliştirilerek kullanılmış. Pek çok tekniğin kullanıldığı filmin başrolünde “Terminatör: Kurtuluş” filminden tanınabilecek Sam Worthingtan’un canlandırdığı Jack Sully karakteri var. Avatar’ın peşindense 2013 yılında yönetmenin bir diğer filmi “Battle Angel” gösterime girecek.
Yönetmen: Robert Zemeckis Seslendirenler: Jim Carrey, Gary Oldman, Colin Firth
Kıskanmak
2012
Adını Sen Koy
Kurtlar Vadisi Gladio
06 Kasım 2009
13 Kasım 2009
4 Aralık 2009
20 Kasım 2009
Avatar, James Cameron’un “Titanik”ten sonraki ilk uzun metrajlı filmi olma özelliğini taşıyor. Bunca yıl film yapmayan Cameron, elimize ulaşan bilgilere bakılırsa bu arayı kapatacak gibi görünüyor. Avatar, uzak bir gelecekte, felçli bir eski deniz askerinin biyolojik çeşitliliğe sahip egzotik bir gezegene, keşfetmek ve sömürge haline getirmek amacıyla gönderilmesi ve oradaki yerli ırkın tarafına geçerek kendi ırkına karşı mücadele et-
Yönetmen: Zeki Demirkubuz Oyuncular: Serhat Tutumluer, Berrak Tüzünataç, Nergis Öztürk, Bora Cengiz, Hasibe Eren
Yönetmen: Roland Emmerich Oyuncular: John Cusack, Thandie Newton, Woody Harrelson, Amanda Peet, Danny Glover
Daha önce “Masumiyet, Yazgı, İtiraf, Kader” gibi filmlerini izlediğimiz Zeki Demirkubuz ilk kez bir dönem filmiyle seyircinin karşısına çıkıyor. Bu filmde yönetmen, Nahid Sırrı Örik’in bir romanını sinemaya uyarlamış. Kitabı 90’ların başından bu yana sinemaya uyarlamak istemiş ancak araya başka projelere girmiş ve yapımı bugüne kadar gecikmiş. Kıskanmak, 1930’larda Zonguldak’ta geçiyor. Film, çirkin olan Seniha’nın güzel yengesi Mükerrem’e karşı hissettiği kıskançlık duygusu üzerine kurulu. Filmde, bir adamın iki kadın arasındaki anlaşmazlık karşısında nasıl kalakaldığı da gözler önüne seriliyor. Çekimleri Zonguldak ve Safranbolu’da yapılan filmde yönetmen” güzellik çerçevesinde aslında bir trajediyi” anlatmış.
Büyük bütçeli felaket filmlerinin değişmez yönetmeni Roland Emmerich yine benzer bir yapımla karşımızda. Bazı teorisyenlere göre Maya takvimine bakılırsa 21 Aralık 2012 tarihinde dünyanın sonu geliyor. Buna gore deçok büyük iklim değişiklikleri olacak,doğal afetlerle karşılaşılacak,nükleer savaşlar olacak. Başka bir görüşe gore ise canlı bir varlık olarak Kabul edilen Dünya, hastalığından kurtulmak için değişim geçirip ozone dönecek ve bu arada O’na yaılan her fazlalığı yok edecek ve ilk haline dönecek. Böyle bir malzemeyi Hollywood elbette kaçırmadı ve büyük bütçeli bir film haline getirdi. Bolca dijital efekte yaslanmış filmin maliyeti 200 milyon dolar civarında. Filmin başrolündeki John Cusack’ın da oynadığı en büyük bütçeli film denebilir.
102 SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
“Disney’in Yeni Yıl Şarkısı”, Charles Dickens’in sadece borçlarını ödemek için 1843’te kaleme aldığı bir hikayeden yola çıkılarak film haline getirilmiş. Film Victoria döneminin İngiltere’sinde geçiyor. Cimri, sevimsiz ve bencil Ebenezer Scrooge (Jim Carrey) Noel tatiline son derece alçakça başlar, sadık hizmetkârına (Gary Oldman) ve neşeli yeğenine (Colin Firth) bağırır. Scrooge daha sonra öbür dünyada vurdumduymazlığının bedelini ödeyen ölmüş iş ortağı Joseph Marley’nin
Yönetmen: Tuna Kiremitçi Oyuncular: Melis Birkan, Cemal Toktaş Yazar ve şarkıcı Tuna Kiremitçi okulunu da okuduğu sinemaya ilk yönetmenlik denemesi “Adını Sen Koy”la merhaba diyor. Filmin çekimleri Eskişehir’de gerçekleştirildi. Konusu ise şöyle: Can (Ali İl), delice sevdiği Aybige (Melis Birkan) ile bir hafta sonra evlenecektir. Ama hayatının kadınını çocukluk arkadaşı Ilgaz (Cemal Toktaş)’la tanıştırdığında, garip bir şey olur: Ilgaz’ın Aybige’ye karşı tutumu, şaşılacak kadar soğuktur. En güvendiği arkadaşının bu tavrı, Can’ın nişanlısından kuşku duymaya başlamasına, Aybige’nin de huzursuz olmasına yol açar. Ama Ilgaz’ın intihar saplantılı ağabeyi Harun (Ahmet Mümtaz Taylan) çıkagelince, olayların seyri birdenbire değişir. Beklenmedik sırların açığa çıkmasıyla nikâhtan önceki son hafta Aybige, Can ve Ilgaz için hayatlarının sınavına dönüşecektir.
hayaletiyle karşılaşır. Marley aynı kaderi paylaşmaması için Scrooge’a yardım etmek ister ve ona üç ruhun onu ziyaret edeceğini söyler. Ancak Geçmiş, Bugün ve Gelecek Noellerinin hayaletleri, onu gözlerinin açılmasını sağlayacak bir yolculuğa çıkardığında, yaşlı Scrooge görmek istemediği gerçeklerle karşı karşıya kalır ve kalbini açarak, çok geç olmadan kötülük dolu yılları telafi etmek zorunda kalır. Film, Robert Zemeckis, Steve Starkey ve Jack Rapke tarafından sadece The Walt Disney Studios için 3D(3 Boyutlu) formatında sinema filmleri yapmak amacıyla kurulan ImageMovers Digital’in gerçekleştirdiği ilk film.
Yönetmen: Sadullah Şentürk Oyuncular: Musa Uzunlar, Sezai Aydın, Ali Başar İskender Büyük, derin devlet adına sayısız eylemde bulunmuş emekli bir istihbaratçıdır. Karanlık geçmişi nedeniyle sanık sandalyesine oturtulduğunda, yanında, baronun gönderdiği genç ve tecrübesiz avukat Ayşe’den başka kimse yoktur. Yargılanmasına göz yumanlarla hesaplaşmaya karar veren İskender Büyük, tüm bildiklerini bir bir anlatmaya başlar. İskender’in karanlık geçmişinin sayfaları arasında, ülkeyi yerinden sallayacak gerçekler gizlidir. Bu şok gerçeklerin işaret ettiği tek adres ise ‘Gladio’dur. İfadeleri ülkede her gün yeni bir gündem yaratırken, içindeki intikam duygusu da giderek büyümektedir. Elinde kalan son kartı oynamaktan başka şansı yoktur: Anlattıklarıyla, Gladio’nun ikinci adamı Fuat Aras’ı saklandığı yerden çıkarmak! Ancak bu yolun sonunda İskender Büyük’ü başka bir sürpriz beklemektedir.
P O RT R E
DVD
Revolutionary Road
Watchmen
Hayallerin Peşinde
Twilight
Devlet Oyunları
Alacakaranlık
State Of Play
Yönetmen: Sam Mendes Oyuncular: Leanorda Di Caprio, Kate Winslet
Yönetmen: Zack Snyder Oyuncular: Patrick Wilson, Jackie Earle Haley, Billy Crudup, Malin Akerman
Yönetmen: Catherine Hardwicke Oyuncular: Kristen Stewart, Robert Pattinson
Yönetmen: Kevin McDonald Oyuncular: Russel Crowe, Ben Affleck, Helen Mirren
Richard Yates’in aynı adlı kitabından uyarlanan “Revolutionary Road”, Frank ve April Wheeler çiftinin bakış açısından Amerikan evlilik kurumunun etkileyici bir portresini çiziyor. Yates’in 1950’ler Amerika’sında geçen öyküsünde modern ilişkilerde yansımasını bulmuş bir soru gündeme getirilir: İki insan birbirinden ayrılmak zorunda kalmaksızın sıradan hayat düzeninden kopmayı başarabilir mi? Frank ile April, kendilerini her zaman çok özel, farklı görmüşler; hayatı yüksek ideallerine uygun şekilde yaşamaya hazır ve istekli olmuşlardır. Bu nedenle lüks evlerin sıralandığı bir cadde olan Revolutionary Road’daki yeni evlerine taşındıklarında kendilerini çevreleyen durağan ortamdan bağımsızlıklarını gururla ilan ederler. O dönemin toplumsal sınırlarını belirleyen tuzaklara asla düşmemeye kararlıdırlar.
Süper kahramanların var olduğu farklı bir evren mevcuttur. Çıkan bir yasa ile tüm süper kahramanların maskelerinin çıkarılması emredilmiştir. Kimisi buna uyar. Kimisi ise gizliden gizliye kahramanlığa devam eder. Bir süper kahramanın öldürülmesini araştıran Rorschach, süper kahramanlara karşı düzenlenmiş ve uygulanmakta olan komployu fark eder. Süper kahramanlar yaklaşan kıyamet gününü durdurmak için çabalarken bir anda kendilerini hedef olarak bulurlar. Süper kahramanlar görünmez bir düşman tarafından teker teker öldürülmektedir. Fakat neden ve kim tarafından?
Bella Swan (Kristen Stewart) Washington, Forks’da küçük bir kasabaya babasının yanına taşındığında hayattan beklediği çok da fazla şey yoktur ta ki yakışıklı ve gizemli Edward Cullen’la (Robert Pattinson) tanışıncaya kadar. Ancak Edward’ın karanlık bir sırrı vardır: O bir vampirdir. Zamanla hayatları ve dünyaları çarpışacak, Edward bir yandan içindeki kan dökme arzusuna karşı gelmeye çalışacak bir yandan da Bella’yı diğer vampirlere av olmaktan kurtarmaya çalışacaktır. Stephenie Meyer’ın satış rekorları kıran kitabından uyarlanan imkansız aşkı anlatan klasik hikayesi Alacakaranlık şimdiden adını unutulmayacaklar listesinde ilk sıralara yazdırdı.
Devlet Oyunları, siyaset ve güç dengelerini anlatan soluk soluğa bir gerilim... Aynı gün içinde bir hırsız bir sokak arasında öldürülür ve başarılı politikacı Stephen Collins’in asistanı bir metronun önüne düşerek can verir... Başta tamamen bağlantısız ve tesadüfi görünen iki olay, aslında çok daha büyük bir şeylerin ipuçlarıdır... Collins’in çocukluk arkadaşı Cal McCaffrey (Russel Crowe) ise hırslı editörü Cameron ( Helen Mirren) tarafından bu hikayeyi araştırmakla görevlendirilen bir muhabirdir. Cal ve ortağı Della (Rachel McAdams) bu olayları araştırmaya başlayınca çok kısa bir süre sonra tüm ülkenin güç dengelerini tehdit eden bir sırla karşı karşıya gelirler... Ve milyonlarca dolar söz konusuyken kimsenin inançları, sevgisi ve hatta hayatının güvende olması mümkün değildir.
Wrestler
Marley And Me
Slumdog Millionaire
Fast And Furious 4
Şampiyon
Marley Ve Ben
Milyoner
Hızlı Ve Öfkeli 4
Yönetmen: Darren Aranofsky Oyuncular: Mickey Rourke, Marisa Tomei 80’lerin en başarılı profesyonel güreşçilerinden biri olan Randy ‘Koç’ Robinson, artık New Jersey civarındaki okul ve müsamere salonlarında dövüşerek kuruşu kuruşuna geçinmeye çalışmaktadır. Yalnız, özel hayatında başarısız, tek ailevi bağı olan kızıyla arası kopuk bir adamdır. Ringe çıkmanın heyecanı, dövüşün adrenalini ve kalan hayranlarının sevgisiyle hayata tutunur. Ancak bir karşılaşma esnasında kalp krizi geçirince, doktoru, Randy’ye bir daha güreşmemesi gerektiğini söyler. Şov dünyasına bu şekilde zoraki bir veda eden Randy, hayatını gözden geçirmek durumunda kalır. Bir süre için işler yolunda gidecek gibi gözükür. Süpermarkette tezgahtar olarak işe girer, kızıyla ilişkisini düzeltmeye başlar ve bir striptizciyle yakınlaşır. Ancak dövüşün cazibesi karşı koyulmazdır ve bir süre sonra ringe geri dönmeye karar verir.
Yönetmen: David Frankel Oyuncular: Jennifer Aniston, Owen Wilson Karlı bir günde evlenen çift John (Owen Wılson) ve Jenny Grogan (Jennifer Aniston) Michigan’daki soğuk kış günlerini arkada bırakıp, güneye, Florida’ya taşınıp yeni bir hayata başlamaya karar verirler. Birbirine rakip gazetelerde iş bulan çift kendilerine bir ev de aldıktan sonra, evliliğin zorlu yanlarını da yavaşça görmeye başlarlar. Çocuk sahibi olmakla ilgili kuşkulu olan John, bu konudaki korkularıyla ilgili arkadaşı ve meslektaşı olan Sebastian’a açılır ve o da mükemmel bir öneriyle çıkagelir; John, Jenny’yi oyalamak için ona bir köpek almalıdır. Ve Marley hayatlarına girer. Sevimli fakat ele avuca sığmayan Labrador yavrusu Marley, hem köpek eğitim okulundan atılır hem de Grogan’ların evini mahveder.
Yönetmen: Danny Boyle – Loveleen Tandan Oyuncular: Simon Beaufoy, Vikas Swarup Hindistan’ın izlenme rekorları kıran “Kim Milyoner Olmak İster?” adlı televizyon şovunda kaçınılmaz karar anı... Yakıcı stüdyo ışıkları altında nefeslerini tutan izleyiciler, 18 yaşındaki yetim sokak çocuğu Jamal Malik’in 20 milyon rupi kazanmak için son soruyla vereceği cevabı heyecanla beklemektedir. Programın sunucusu Prem Kumar, sıfırdan zengin olacak bu sokak çocuğunun tüm soruları bilebilme ihtimaline inanmaz ve onu hile yaptığı iddiasıyla polise ihbar eder. Şova ara verildiğinde, polisler Jamal’ı hile yapmak suçuyla tutuklarlar. Gece boyunca sorguya çekilen yarışmacının karşısına soruları tekrar çıkarırlar. Jamal her sorunun doğru cevabını nasıl bulduğunu anlatmaya başlar. Bunun sonucunda, genç çocuğunun inanılmaz yaşam hikayesi gün yüzüne çıkar.
Yönetmen: Justin Lin Oyuncular: Vin Diesel, Paul Walker Dominic Toretto (Vin Diesel) ve Brian O’Conner (Paul Walker) hikayenin başladığı yere, Los Angeles sokaklarına geri dönüyor... Artık uluslar arası bir kaçak olan Dominic Toretto, kız arkadaşı Letty’nin (Michelle Rodriguez) intikamını almak için Los Angeles’a dönmüştür. Brian O’Conner ise bir uyuşturucu çetesini çökertmeye çalışmaktadır. İki eski rakip, bu sefer kendilerini ortak bir düşmanla karşı karşıya bulacaklardır. Adrenalin yüklü araba yarışlarının karanlık dünyasında farklı amaçlar için uğraşan bu iki adamın hayatta kalmak için tek şansı vardır... Direksiyonları beraberce ve sonuna kadar zorlamak...
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
103
MÜZİK
bir yaz da böyle geçti... Müzik sektöründe şarkıcılar albüm çıkarmak için belli dönemleri beklerler. Bu anlamda en şenlikli ve beklenen dönem yaz mevsimidir. Yaz boyunca sahillerde, gece kulüplerinde ve buna benzer yerlerde “çalınan şarkıcı” olmak için herkes Mayıs ya da Haziran gibi eteğindeki şarkıları döker. H azırlayan: AHM ET KAM İ L TAŞKI N
Büyük umutlarla birçok albüm sunulur dinleyiciye. Tabi kimin ne kadar iş yaptığı da yaz sonunda anlaşılır. 2009 senesinde de yine yaz aylarına bir albüm bombardımanıyla girdik. Bildik bilmedik pek çok isim şarkılarını görücüye çıkardı. Peki kimin yüzü güldü, kim hayal kırıklığına uğradı? İşte bir yazın “pop müzik” analizi.. SEZEN AKSU – YÜRÜYORUM DÜŞ BAHÇELERİNDE “Deniz Yıldızı” albümüyle beklentileri karşılayamayan Aksu bu kez ağırlıklı olarak başka isimlerin söylediği kendi şarkılarını yeni düzenlemeleriyle sundu. İçine de “İtirafçı Olma, Tören, Pardon” gibi yeni şarkılar ekledi. Proje varlığıyla heyecan yaratmıştı ancak getirdiği ses beklenti kadar büyük olamadı. Yaz boyunca albümden “Çakkıdı” ve “Bekleyelim Görelim” en çok tercih edilen hareketli şarkılar oldu. Yeni şarkı “Pardon” ve “Lale Devri, Kaçak, Takvim” gibi şarkılar da diğer favorilerdi. YALIN – BEN BUGÜN “Ellerine Sağlık” diyerek hayatımıza sıkı bir giriş yapan Yalın, kariyerinin 4. albümü “Ben Bugün”le kendini yeniledi. Üç albüm boyunca aynı şarkıyı söylüyor hissi aldığımız şarkıcı bu kez aranjörünü ve şarkı tavrını değiştirdi ve kendini geliştirdiği bir albüm yaptı. Çıkış şarkısı “Ah Be Kardeşim” şüphesiz bu yazın en iyi şarkılarından birisi oldu. GÖKSEL – MEKTUBUMU BULDUN MU? Farklı tarzı ve sesiyle müzik dünyasında kendine sağlam bir yer edinen Göksel bu kez alışılagelmedik bir albümle dinleyici karşısına çıktı. Plak devrine ait daha çok 70’li yılları kapsayan şarkıları orijinallerine sadık kalarak tekrar söyledi. Zaten naif bir havası olan Göksel’e de bu şarkılar çok yakıştı. KENAN DOĞULU – PATRON Kenan doğulu, 2006 yazında “Çakkıdı” ile çıtasını o kadar yükseltti ki bir sonraki adımda ne yapacağını merakla bekler olduk. Derken “Patron” albümü yayınlandı. Herkes bir önceki albümdeki şarkıları aradı albümde ama bulamadı. Zira bu kez 104 SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
daha müzisyen işi, alternatif ve yenilikçi şarkılar vardı. “Rütbeni bileceksin” de yanlış klibi yüzünden beklenen tepkiyi alamadı.
Kalbim” ve “Gezegen”in bir türevi olan şarkı birbirinden bağımsız sözleriyle yine en çok çalınan şarkılardan biri oldu.
AJDA PEKKAN – RESİM 2008 yazında yaptığı “Aynen Öyle” ile yazı galipler arasında bitiren Ajda Pekkan, 2009 yazını da sürpriz bir şarkı ile karşıladı; “Resim”. Ajda Pekkan’ın bir Serdar Ortaç şarkısı söylemesine yeterince şaşırdık ancak Pekkan şarkıyı o kadar güzel yorumladı ki şarkının anlamsız sözlerine rağmen bağrımıza bastık.
Bunların dışında; Hande Yener, Işın Karaca, Nalan, Mustafa Sandal gibi isimler de umduklarını bulamadılar. Kimisi doğru yol izleyemedi, kimisi yanlış şarkılar seçti, kimi albümü doğru zamanda çıkaramadı, kimlerinin zamanı ise çoktan geçmişti… Yeni seslerden Atiye yazın parlayan yıldızlarından olurken, Özgün, Funda Arar, Hadise gibi isimler de şarkılarıyla gündemdeydiler. Yani bir yaz daha şarkısız geçti aslında. Şarkı ve şarkıcı sayısı çok ancak “hit”dediğimiz mertebeye çok uzakta kaldılar. Umutlarımız 2010 yazına kaldı…
SERTAB ERENER – BU BÖYLE Eurovision’da aldığı birincilikten sonra “Aşk Ölmez” albümünü yapan Erener “Everyway That I Can”dan sonra gözle görülür bir hit şarkı çıkaramamıştı. Ancak bu yaz çıkardığı teklisi “Bu Böyle” ile iş biraz değişti. Dinleyici Sertab’dan uzun süredir böyle bir şarkı duymadığı için zaten sempatiyle yaklaştı ve şarkıyı kabullenmeye hazırdı. NİLÜFER – HAYAL 2000’li yıllarda eski günlerini arayan Nilüfer, eski tadı yakalamak için canla başla çalıştığı albümü “Hayal”i dinleyiciye sundu. Öncekilere göre özenli seçilmiş şarkılar ve iyi müzisyenler vardı bu albümde. Ancak bir sorun vardı, Nilüfer ışığını biraz kaybetmiş gibiydi. Albümün çıkış şarkısı “Bir Bilseydin” ve hemen ardından kliplenen “Yaramaz” sanatçıyı eski günlerine döndüremedi. DEMET AKALIN – TOZ PEMBE Her yaz bir Demet akalın şarkısı duymaya alıştık iyi ya da kötü. Bu sene de kural bozulmadı ve Akalın albüm yapmadan sadece dijital ortamda satılmak üzere bir şarkı daha çıkardı. “Toz Pembe” isimli şarkı önceki Akalın şarkılarının kötü bir kopyasıydı. Ancak nasıl bir havası varsa şarkı yine bu yazın en çok çalan şarkılarından birisi oldu. BENGÜ – İKİ MELEK “Devir hala Sedar Ortaç devridir.” diyerek sırtını Ortaç’a dayayan Bengü bu yazı da onsuz geçirmedi ve “İki Melek” albümünü çıkardı. “Korkma
Yani Kenan doğulu bu yaz arada kaldı. İlgi gördü evet ama çok daha fazlası olabilirdi. Albümün şarkıları muhtemelen zamanla anlaşılacak.
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
105
P O RT R E
106 SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM EKİM 2009
107
P O RT R E
108 SPORTS & YAŞAM EKİM 2009