15. SAYI
NİSAN 2011
SPORTS DÜNYASINDAN GÜZELLİĞİN SIRLARI OSMANLI’DA BENNU YILDIRIMLAR RÜYALARIN GÜCÜ KUANTUM DEDİKLERİ PELİN ÖZER YAKIN YERLER FORMUNUZU TENİS İLE KORUYUN CHRISTOPHE’UN MASAL SOKAĞI GEVEZE
PERSONAL TRAINING NEDEN PERSONAL TRAINING?
• Sağlığınızla ilgili özel hedeflerinize daha kısa sürede ve daha sağlıklı ulaşmanıza yardımcı olur. • Motivasyonunuzun sürekli en üst düzeyde olmasını sağlar. • Antrenmanınızı sürekli, sağlıklı ve kontrollü yapmanızı sağlayarak sakatlık riskini ortadan kaldırır. • Herhangi bir rahatsızlığınız varsa (bel fıtığı, şeker, boyun fıtığı, sırt, diz, duruş bozuk luğu…vb.) daha kontrollü bir antrenman sağlar.
PERSONAL TRAINING’IN FAYDALARI
• Kasları güçlendirir ve dayanıklılığı artırır. • Kardiyovasküler (kalp ve damar) sistemini güçlendirir, • Esnekliği ve sportif performansı artırır. • Fiziksel duruş bozukluklarını düzeltir ve iskelet sistemini güçlendirir. • Bel ve boyun fıtığı için güçlendirici özel antrenmanlar yaparak tedavinize yardımcı olur. • Yaşam kalitesini artırır (bedensel ve ruhsal sağlık). • Form tutmaya yönelik antrenmanlar yapmanızı sağlar.
Ücretsiz bir tanıtım dersi için lütfen Fitness eğitmenlerinden randevu alınız.
&
P I L AT E S GRAVITY KINESIS NEDEN PILATES?
Joseph Pilates’in “kontroloji” adını verdiği metodu, zihin ve beden bütünlüğünü öngören denge nefes ve hareket sistemlerinin bir sentezidir. Eklem ve kemikleri hayat boyu korumak için kas güçlendiren, esneten ve özellikle içsel karın kaslarının kuvvetlendirilmesi esasına dayanan bir sistemdir. Pilates egzersizlerinin amacı; karın ve sırt bölgelerini eşit oranda güçlendirip, vücudumuzun üst kısmında sağlam bir iskelet oluşturmaktır. Kilo vermeseniz de ince görünürsünüz. Sakatlanmaları büyük ölçüde engeller. Dayanıklılık artar, metabolizma hızlanır.
NEDEN GRAVITY?
GRAVITY Personal Training özel ders eğitmenlerinin kendi bilgi ve tecrübelerini uygulayabilecekleri 100’den fazla hareket modeli ile kuvvet, dayanıklılık, cardio, esneklik, sportif branşa özel performansı arttırmaya yardımcı olacaktır. Gravity ile egzersiz yapmak, egzersiz direncini değiştirerek vücut ağırlığınızın %3 ile %72’si arasında egzersiz yapma olanağı sağlar.
NEDEN KINESIS?
n i y e n e D
Zihin ve beden egzersiz yöntemi olarak tanımlanan Kinesis, özel modüllere bağlı kablo sistemiyle vücuda esneklik ve dayanıklılık kazandırırken özellikle gün boyu ayakta duran veya bilgisayar başında oturanların duruş bozukluklarının düzeltilmesinde son derece etkili bir yöntemdir. Bunların yanında birçok performans sporuna adapte edilebilen Kinesis sporcuların o spor dalına özel ihtiyaç duydukları motorik özelliklerini geliştirebilecekleri sınırsız bir egzersiz dağarcığı ile dolu bir kütüphane gibidir.
Ücretsiz bir tanıtım dersi için lütfen Fitness eğitmenlerinden randevu alınız.
&
14 GÜZELLİĞİN SIRLARI OSMANLI’DA
16
14
16
24
20
22
24
28 26
30
Yüzyıllardır insanlığın üzerine en çok düşündüğü ve ürettiği bir konu güzellik... RÜYALARIN GÜCÜ Uyanık yaşamla işbirliği içinde olan Rüyaların İyileştirici Gücü Altın Çağ’ın yeni bilgisidir... zeka gelişiminde yapabileceğiniz bebeğinizle 20 aktivite Uzmanlar, ebeveynlere; dil çıkarıp, ayaklarını gıdıklayarak bebeklerinin zeka gelişimine katkıda bulunmalarını ve onları güldürmelerini öneriyor. SAÇ KIRIKLARI NASIL ÖNLENİR? Sürekli göz önünde olan, havadan, tozdan ve yorgunluktan etkilenen saçlarınızdaki kırıkları azaltabilmeniz için basit püf noktaları! NEDEN LIPOSUCTION? Son zamanlarda diyet ve egzersiz yapmadan zayıflamak isteyenlerin ilk başvuruları arasına girdi Liposuction yöntemi.
26
KUANTUM DEDİKLERİ Bir cismi milyon kere büyüten elektron mikroskobuyla baktığımızda durum farklı gözükür. Kuantum Fiziği, çıplak gözle göremediğimiz dünyada işlerin çok farklı olduğunu gösterir.
28
GEVEZE Mesleğini bu kadar çok seven bir insanla daha önce karşılaşmadım desem yalan olmaz.
30
FORMUNUZU TENİS İLE KORUYUN
32
STRESE KARŞI MEYVE
34
BENNU YILDIRIMLAR Hemen herkes onu Fikret karakteri ile tanıdı. Ama O, yıllardır İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda ve hep akıllarda kalacak karakterlere imza attı.
38
SPOR HANGİ SAATLERDE YAPILMALI?
40
CHRISTOPHE’UN MASAL SOKAĞI Dikkaaat şov başlıyor.
48
BAHÇENİZİ MOBİLYALARLA GÜZELLEŞTİRİN
34
53
bilkent sports International tenis okulları açıldı
54 ACI YOKSA İLERLEME DE YOK
Ağırlık antrenmanında yetersiz kalma ne bir yenilgidir ne de başarının eksikliğidir.
60
BATI KARAYİPLER
62
SPORTS DÜNYASINDAN HABERLER
74
BURCUNUZA GÖRE GİYİNİN
40
76
estetik / meme operasyonları ile ilgili doğru bilinen yanlışlar
78
PELİN ÖZER Bir erişkinin düşsel bir dünyaya sığınma isteği...
60
84
spor endüstrisinin ekonomik ve yönetsel boyutu
90 YAKIN YERLER 92
KİTAP & SİNEMA & DVD & KONSER
96
BAHAR TADINDA ALBÜMLER Yazı İşleri Senem Cevher Özge Tezcanlı Bülent Yapalıal Reklam Filiz Demirci Füsun Dayıoğlu
Sayı : 15 İmtiyaz Sahibi Sports International Bilkent Fitness ve Spor Merkezi A.Ş. adına Orhan Koral Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Esra Kaytaz Genel Yayın Koordinatörü Fatoş Kayar
78 Yayın Türü Dört aylık süreli yayın Baskı Tarihi 1 Nisan 2011
Tasarım Ferhat Demirel Sezgin Arslan Tekin Zengin
Baskı Bion Matbaacılık Orta Mahallesi İbrahimağa Caddesi No: 18 Kısmet Han B Blok Kat: 3 - 10 Bayrampaşa / İSTANBUL Tel: 0212 567 62 62 pbx
Gazeteciler Sitesi Sağlam Fikir Sk. No:7/3 Esentepe Şişli / İSTANBUL Tel: 0212 217 21 00 www.kentiletisim.com.tr
İdare Merkezi Sports International Bilkent Fitness ve Spor Merkezi A.Ş. Bilkent 1, Cadde No: 1 ANKARA Tel: 0312 266 71 00
96
Sports&Yaşam Dergisi Kent İletişim Tanıtım Yayıncılık Ticaret LTD. ŞTİ. tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır. Derginin isim ve yayın hakkı Sports&Yaşam Sports International Bilkent Fitness ve Spor Merkezi A.Ş. adına İlhan İl’e aittir. Dergide yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz. Reklam sayfalarının içeriği ve markalar konusunda sorumluluk reklam verene aittir.
GÜZELLİK
güzelliğin sırları osmanlı’da! Yüzyıllardır insanlığın üzerine en çok düşündüğü ve ürettiği bir konu güzellik. Servet değerindeki kozmetiklerden, doğal yiyeceklere, maskelerden otlarla oluşturulan kürlere kadar onlarca teknik geliştirilmiş ve geliştirilmeye de devam edilmektedir. Sizlere güzelliğin en temel sırlarının Osmanlı’ya dayandığını söylüyor ve Osmanlı kadınlarının güzelliğinin önündeki sır perdesini sizler için aralıyoruz. Röportaj: P rof. Dr. ayten altıntaş
14
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
GÜZELLİK
viler konusunda araştırmalar yapan Altıntaş, tamamen kişisel merakı sonucunda Osmanlı sarayının güzellik sırlarına ulaşmış. Zira araştırmalar için sık sık gittiği Topkapı Sarayı kütüphanesinde, “Bu sarayda dünyanın en güzel kadınları ve erkekleri yaşadı. Güzelliklerini nasıl koruyorlardı?” diye düşünen Altıntaş. Paha biçilemeyen elyazması tıp kitapları arasında da şaşırtıcı bilgilere ulaşmış: “Osmanlı tıbbının yüzde 60’ı sağlıklı yaşamla ilgili. Osmanlı hekimlerinin hepsi hasta olmadan önce tedavi yollarını bilirdi. Modern tıp hastalığa yakalanmadan önlem almayı yenilerde konuşmaya başladı. Osmanlı’da sadece hekimler değil, halk da hastalıklara karşı önlemleri bilir ve yaşamlarının bir parçası olarak kullanırdı. Osmanlı’da sağlıklı yaşam demek güzellik ve gençlik sırlarına hâkim olmak demek. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ayten Altıntaş’ın sponsor bulamadığı için bastıramadığı kitaplarından güzellik ve gençlikle ilgili birkaç sırrı sizinle paylaşıyoruz. a) Saraydakilerin bir numaralı güzellik sırrı temizlikti. Hamam kültürü bu sebeple gelişmiş. Banyoda mutlaka keselenirlerdi ve keselenmek de en doğal peeling’dir. b) Temizlikte sabun en önemli ürün. Bu sebeple çok büyük bir sabun sektörü vardı. Saraya da en kaliteli sabunlar gelirdi ve bunlara eritilip kullanacak kişinin zevkine göre gül veya meyve şekilleri veriliyordu. Saraylıların sabunları mutlaka kokulu olurdu. c) Saçlar sabunla yıkandığı zaman sertleşir. Bunun için yumuşatıcı olarak hatmi ve ebegümeci kullanmışlar. Bu bitkileri kaynatınca kıvamlı bir su oluşur. İşte o kıvamlı su bugünkü saç kremlerinden daha etkili. Saraya kilolarca kurutulmuş hatmi ve ebegümeci gelirdi.
huzur veren kokusu vardır. Cilt hastalıklarına ve yaralara iyi gelir. Hatta Osmanlı gül yağını ruh hastalıklarının tedavisinde kullanmış. İbn-i Sina’nın bile gül yağı kullandığı söyleniyor. Gül macunu ve şerbeti hazımsızlığa iyi gelir. Bu şerbet, bal ve gül suyu karıştırılarak elde edilirdi. h) Osmanlı sarayında kokular çok önemlidir. Hatta hekimler kokuyla tedavi bile yapıyor. Değişik kokuların insanları ruhen ve bedenen nasıl tedavi edeceğini çok iyi bilirlerdi. Çok güzel parfümler elde ederler. Alkolsüzdür bunlar. Özellikle baharda buhur günleri yaparlardı. Sabahlara kadar kazanlar kaynar güzel kokular elde edilirdi. Çok güzel parfüm şişeleri vardı. Bizim güllü abdan dediğimiz harikulade şişeler kullanılırdı. Üstü mücevherlerle süslenirdi, en kötüsü gümüşten olurdu. Koku üreticileri hayal edemeyeceğiniz kadar çok para kazanırlardı. Saray en çok misk ve amber kokardı. I) En önemli güzellik sırlarından biri de limondu. El ve yüzleri için beyazlatıcı olarak kullanılırdı. Limon antiseptiktir ve içinde şeker vardır, yüzü besler, gerginleştirir ve yaraları iyileştirir. j) Osmanlı’da çok önemli iki estetik kaygı vardı. Ciltlerinin beyaz, saçlarının siyah olması makbuldü. Açık renk saç sevilmiyordu. Beyaz ten ise güzellik demekti. Güzellik ve genç kalmak için yemelerine çok dikkat ederlerdi. Zaten kesinlikle çok yemezlerdi. Özellikle ilkbaharda çok az yenilir, yenilenler de bağırsakları ve kanı temizleyecek sebzeler olurdu. Mesela kiraz kanı temizlediği için çok yeniyordu. İlkbaharda müshil ya da tuzlalardaki tuzlu sular içilerek bağırsaklar temizleniyordu.
d) Saç ve cilt bakımında kili çok kullanmışlar. Kildanlıkların içine önce kili sonra da suyu koyarlarmış. Kil aşağıya çökünce, üstündeki suyu kullanırlardı. Bu suyun yumuşatıcı ve saçı - deriyi besleyici etkisi vardır.
Prof. Dr. Ayten Altıntaş, Osmanlı tıbbının ve güzelliği koruma ilminin binlerce yıllık Hint, Arap, İslam ve Roma kültür birikimi kullanılarak oluştuğunu söylüyor. Son 10 yıldır Osmanlı tıbbı üzerine araştırmalar yapan tıp tarihçisi Prof. Dr. Ayten Altıntaş’ın, henüz basılmamış “Osmanlı’da Sağlıklı Yaşam” ve “Sarayın Güzellik Sırları” adında iki kitabı var. Bizim, medyatik güzellik ve beslenme uzmanları Hintlilerin ya da Tibetlilerin sağlıklı yaşam sırlarını çözmeye çalışırken insanlık tarihinin binlerce yıllık bilgi birikimini kullanan Osmanlı’nın tıp bilgi dağarcığında bir hazine yatıyormuş. Aslında Osmanlı tıbbında teda-
e) Cilt bakımında yağları çok kullanmışlar. Çünkü keselenip, ölü deriyi attıktan sonra dışarı çıkılırsa cilt çabuk buruşur. Bu yüzden banyodan sonra ince bir tabaka yağ cilde sürülürdü. Böylelikle dış etkenlerden korunurdu. f) El, ayak ve tırnak bakımı da çok önemliydi. Bunun için susam veya zeytinyağı çok kullanırlar. Ama bunları bitkilerle birlikte kullanırlardı. Özellikle gül yağı tercih edilirdi. Bu da şöyle elde edilirdi; kokulu gül yaprakları zeytinyağı ya da susam yağı içinde bekletilir. Sonra süzerek elde edilen yağ, cilde çok faydalıdır. g) Osmanlı saraylarında tonlarca gül suyu kullanılıyordu. Çünkü gül suyu yüzü temizler, cildi nemlendirir, kırışıklıkları giderir. Hafif ve SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
15
P O RT R E
rüyaların gücü
Uyanık yaşamla işbirliği içinde olan Rüyaların İyileştirici Gücü Altın Çağ’ın yeni bilgisidir. Ve sizi Kristal İnsan olma yönünde kişisel gelişiminizi destekleyen, Yol’unuza ışık tutan bilgidir... Rüya Eğitmeni ve Yazar Işık Elçi ile Rüyalar üzerine konuştuk.. Öyle birini düşünün ki. Gördüğü bir rüya ile hayatında her şeyi değiştirmeye göze almış. Rüyanın peşinden giderek sadece hayallerini değil hayallerinin ötesini de yaşamaya başlamış biri Işık Elçi. O Türkiye’de rüya kavramını değiştirmiş, insanların yeniden rüyalarına güven duymalarını sağlamıştır. Şimdi tüm Türkiye’de “Rüyaların İyileştirici Gücü” seminerleri ile hem rüya yorumunu hem de hayatın işaretlerinin nasıl yorumlanacağı konusunda “Hayatının sorumluluğunu” almak isteyen pek çok kişiye Spirituel Yaşam Koçluğu yapmaktadır. Yaşamın sadece sahip olduklarımızla ölçülemeyeceğini, önemli olanının Mutlu olmak olduğunu vurgulayan Işık Elçi, bu çalışmalarını Esma ül-Hüsna ile de şekillendirmektedir. Her gün binlerce kişinin ziyaret ettiği Modern Zamanın Cadısı köşesinde ki makaleleri ile de pek çok kişinin yaşamına farkındalık katmaya devam etmektedir. Rüyaların iyileştirici gücü Kişisel gelişim yolculuğunun en önemli basamaklarından biri olan Rüyaların İyileştirici Gücü size yüksek benliğinizin seçimlerini hatırlatan en önemli araç. Uyanık yaşamla işbirliği içinde olan Rüyaların İyileştirici Gücü Altın Çağ’ın yeni bilgisidir. Ve sizi Kristal İnsan olma yönünde kişisel gelişiminizi destekleyen, Yol’unuza ışık tutan bilgidir. Eğer gördüğünüz rüyaların farklı olduğunu düşünüyorsanız ve onlar sizde merak yaratıyorsa büyük bir ihtimalle gördüğünüz rehber rüyadır. Onda ki mesajı çözümleyene kadar da görmeye devam edersiniz. Bir süre sonra rüyalarınızda ustalaşmaya başladığınızda bu ustalığın uyanık yaşama yansıdığını gördüğünüzde şaşıracaksınız; Tekâmülün çok hızlı olduğu bu yıllarda rehber rüyaların görülmesi arttı. Çünkü yüksek benliğimizin bizim korkularımız, sınırlarımız, yanlış inançlarımızla zaman kaybetmeye hiç vakit yok! Bir an önce, kendini doğru bir şekilde ifade etmenin yollarını arıyor ve rüyalar aracılığıyla size ayna tutuyor. Bir rüya eğitmeni olarak, sizce rüya nedir? Doğru yorumlanan ve hayata geçirilen bir rüya, bizi iyileştiren bir süreçtir. Beklediğimiz ve almamız gereken bir cevap varsa bunu rüyalardan
16
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
alabiliriz. Doğru yorumlandığında uyanık yaşamınızda pek çok mucizeyle karşılaşırsınız.
ler yapıyorum zaten. Semboller ve onların nasıl yorumlanacağıyla ilgili bir model var tabii ki.
Rehber rüyaların diğer rüyalardan farkı nedir? Rehber rüyalar size, neden? Değil, ne? ve nasıl? Sorularını sordurarak, hayat amacınıza katkı sağlarlar. Yüksek benliğinizle ve onun da ötesinde tüm evrenle işbirliği kurmanızı, yaratıcılığınızı geliştirmenizden, kısır döngülerinizi kırmaya, özgüveninizi artırmaya pek çok konuda yükselmenize ve kendinizi doğru bir şeklide ifade etmenize vesile olurlar. Rehber rüyalar çok nettir. Uyandığınızda kafanızda soru işareti veya bir rahatlama yaşanır.
Rüyaları hatırlamak için ne yapmalıyız? Rüya olumlamaları yaparak örneğin günde birkaç kez rüyamı net olarak hatırlıyorum demeniz yeterli. Bunun yanı sıra yatmadan önce sakin, hoş ve rahatlatıcı işler yapmak da gerekir. Korku dolu filmler seyretmek. Çok fazla yorulup meşgul olmak uyku ve rüya kalitemizi düşürür. Başucunuzda bir rüya defteri bulundurup gördüğünüz rüyaları oraya yazarsanız bilinçaltınıza artık rüyalarınızı hatırlama emri de vermiş de olursunuz.
Yani rüyalar bize yol mu gösterirler? Bir anlamda bizim kör noktamızı çok sanatlı bir biçimde bize gösteririler. Bir ressam rüyasını anlatmıştı bana. “Yedi katlı bir binayı aynı anda görüyorum. Orada kendimi oradan oraya koşturarak çalışırken görüyorum. Her kattaki ben ayrı bir proje peşinde. Ve bir adam elinde kamçı onları çalıştırıyor. Tabii ki o kamçılı adam da benim.” Ona aynı anda birçok işe kalkıştığını fakat bunları yaparken sürekli kendini insafsızca eleştirdiğini söyledim. Bu yüzden de o kadar çeşitli işlere kalkıştığı, çok da başarılı olduğu halde maddi ve manevi olarak istediği noktaya gelememiş olduğunu söyledim. Gerçekten bu onun bütün hayatı boyunca yaşadığı bir kısır döngüydü ve büyük bir ihtimalle kafasının içinde onu sürekli eleştiren bir ebeveynin sesine göre davranıyordu. Kamçılı adam bu tarafıydı onun. Peki, rüyalar nasıl yorumlanmalı? Rüya yorumlarken duygulara düşüncelere, niyetlere ve uyanıkken yaşadığımız şeylere dikkat etmek gerekir. Çünkü uyanık yaşam da uyku da birbirinin devamıdır ve birbirinden pek farklı değildir. Bunu başardığımızda hayatımız uyum ve güzellikle dolu olur. Ya da bir mucize gibi yaşarsınız hayatınızı. Her şey anlamlı olur. Sürekli kendinizi yükseltip ilerleyerek yaşarsınız. Çünkü bilinçaltınızla bilinç arasında ve niyetlerle gerçek arasında ayırım kalkmıştır. Zaten amaç da budur. Herkes rüya yorumlayabilir mi? Rüya yorumlamak için kişinin sezgilerinin açık olması gerekir. Tabii ki sezgiler de öğrenilebilir yeteneklerdir. Ben hiçbir şeyin hak edilmeden elde edilmeyeceğine inanıyorum. Bu konu da bir eğitim ve süreç işidir. Ben de bu konuda eğitim-
Pek çok kimse rüyalarını hatırlamadığını söylüyor. Kişi hayatın içinde artık kendi yaşamının peşinden gitmediği, sorumluluk almak istemediği için rüyalarını hatırlamıyor.
Rüyanın peşinden giderek sadece hayallerini değil hayallerinin ötesini de yaşamaya başlamış biri Işık Elçi.
SA B İ LĞGLİI K
zeka gelişiminde yapabileceğiniz
bebeğinizle 20 aktivite Uzmanlar, ebeveynlere; dil çıkarıp, ayaklarını gıdıklayarak bebeklerinin zeka gelişimine katkıda bulunmalarını ve onları güldürmelerini öneriyor. Bebeklerin zeka gelişimlerinin desteklenmesinde 0-1 yaş arası dönemin önemine dikkat çeken uzmanlar, bu konuda anne-babalara önemli görevler düştüğünü belirtiyor. 1- Göz teması kurun: Yeni doğan bebekler kısa süre içinde yüzleri ayırt etmeye başlarlar ve sizin yüzünüz onun için en önemlisi! Size her baktığında, belleğini biraz daha oluşturur. 2- Onunla uzun konuşmalar yapın: Alabileceğiniz tek karşılık, boş bir bakış olacak ama çocuğunuz konuşmaya istekli gibi göründüğü zamanlarda, konuşmanıza kısa aralıklar vermeyi unutmayın. 3- Anne sütüyle besleyin: Anne sütü ile beslenen çocukların daha yüksek IQ'ları olduğu bilinen bir gerçek. 4- Dil çıkarın: Araştırmalar, yeni doğan bebeklerin daha iki günlükken basit yüz hareketlerini taklit edebildiklerini gösteriyor. Bu da çok erken problem çözebilme yetisi oluşturmalarını sağlıyor.
lı olduğunu ortaya koyuyor. Günlük yaptığımız işleri ona melodiler eşliğinde söyleyin. 11- Bezini değiştirme süresini iyi kullanın: Bebeğinizin altını yavaşça değiştirin. Rutininizi anlayabilmesi için o sırada neler yaptığınızı ona sakin sakin anlatın. 12- Oyun bahçesi olun: Yere sırtüstü yatarak üzerinize tırmanmasına, üstünüzde emeklemesine izin verin. Böylece bebeğiniz ileride koordinasyon ve problem çözme becerilerine sahip olur. 13- Her şeyi sayın: El ve ayak parmaklarını, evinizdeki merdivenleri ya da yerdeki oyuncakla-
15- Yemeğiyle oynamasına izin verin: Hazır olduğunda, farklı farklı yiyeceklerin tadına parmaklarıyla bakmasına izin verin. 16- Yerdekileri toplayın: Bebeğiniz durmaksızın mama sandalyesinden aşağı bir şeyler atıyor. Sinirlenmeyin! Bebeğiniz yalnızca yerçekimi kanununu öğreniyor. 17- Engelli bir yol hazırlayın: Minderleri ve oyuncakları yere serpiştirin ve ona, bunların nasıl üstünden ya da altından emekleyerek geçebileceğini gösterin. 18- "Beni yakalayamazsın!" oynayın: Bazen
5- Aynada kendine baksın: Bebeğinizin aynada kendisine bakmasını sağlayın. İlk başta, başka bir bebeğe baktığını düşünebilir ama 'diğer' bebeğin kollarını hareket ettirmeye ve gülümsetmeye bayılacaktır. 6- Ayaklarını gıdıklayın: Bebeklerin espri anlayışını geliştirmenin ilk adımı gülmektir. Ayak parmaklarından çenesine kadar onu gıdıklayarak; "Geliyor geliyor..." ya da "Seni yakalayacağım" oyunları oynayın. 7- Farklılıkları vurgulayın: Birbirine benzeyen ama aralarında küçük bir fark bulunan iki fotoğrafı bebeğinizin yüzüne tutun. Çok küçük bir bebek bile, anlatmak istediğiniz şeyi anlamaya çalışacak ve sonunda ayırt edici ayrıntıyı görecektir. 8- Manzarayı paylaşın: Bebeğinizle birlikte yürüyüşlere çıkın. Yürürken ona etrafta olup biteni anlatmayı unutmayın. Böylece bebeğinize sonsuz bir kelime haznesi kazandırmış olursunuz. 9- Yanında çıldırın: Bebeğiniz sizin değişen tonlarda sesler çıkararak yaptığınız konuşmalardan büyük keyif alır. 10- Şarkı söyleyin: Bazı araştırmalar, müziğin ritmini öğrenmenin matematik öğrenme ile bağlantı20
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
rı birlikte sayın. Kısa süre sonra o da size eşlik etmeye başlayacaktır. 14- Kitap okuyun: Araştırmalar, 8 aydan itibaren bebeklerin bir hikayeyi 2- 3 kez dinledikten sonra, içindeki kelimeleri öğrenmeye başladıklarını gösteriyor.
hızlanıp bazen yavaşlayarak evin içinde dizlerinizin üstünde gezinin ve sizi takip etmesini sağlayın. 19- Uzun hikâyeler anlatın: En sevdiği hikayeyi bulun. Hikayenin kahramanının adını bebeğinizin adı ile değiştirerek daha cazip hale getirin. 20- Bir hayvan kitapçığı oluşturun: Onunla hayvanat bahçesine gidin ve en çok ilgi gösterdiği hayvanların fotoğraflarını çekerek bir albüme yerleştirin. Daha sonra, hep birlikte hayvan kitabınızı okumaya başlayın.
SAĞLIK
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
21
SAĞLIK
saç kırıkları nasıl önlenir? Sürekli göz önünde olan, havadan, tozdan ve yorgunluktan etkilenen saçlarınızdaki kırıkları azaltabilmeniz için basit püf noktaları! Haftada bir bitkisel yağlarla yapılan masajlar saçların beslenmesine yardımcı olur. Zeytinyağı, kayısı yağı ve susam yağı gibi yağlarla saçlarımızın yapısındaki dayanıklılığı artırır. Bu yağları akşamları masajla uyguladıktan sonra sabaha kadar kalması için saçımızı havluyla sararak yatabiliriz.
Saçımızın ne derece yıprandığına bağlı olarak günlük ve haftalık bakımlar uygulayabiliriz. Günlük bakımlarda saçın dayanıklılığını artıracak kremleri ve kondisyonerleri kullanmalıyız. Bu kremler saçımızın çevresinde koruyucu bir tabaka oluşturarak elastikiyeti artırır ve kırılmaları büyük oranda engeller.
Bazı şampuanlar doğal nemlendiriciler içerir. Bu nemlendiriciler saçın doğal dengesinin korumasına yardımcı olur. Vazelinli ürünlerden ve kolesterol içeren şampuanlardan kaçınmalıyız. Ayrıca saça şekil veren Köpük ve jöle gibi ürünler alkol içerdiğinden saçta kırık oluşumuna neden olur. Bu ürünlerin alkol içermeyenlerini tercih etmeye özen göstermeliyiz.
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
Kullanımı: Badem yağı kirpiklere gece yatmadan önce uygulanmalıdır. Gözler ilk olarak günün makyajından arındırılmalı ve temizlenmelidir. 1-2 damla yeterli olacaktır. Gözünüze badem yağını kaçırmamaya özen gösterin ve kirpiklerinize parmaklarınız veya pamuklu çubuk yardımıyla uygulayın. Yaklaşık 4-6 hafta arasında değişen bir sürede değişimi fark edeceksiniz.
Saç tipinize uygun şampuan seçmek ise oldukça önemlidir. Çünkü sık sık değiştirilen ürünler saçın doğal dengesini bozarak kırıkların artmasına neden olur. Saç derinizin nefes almasını sağlayacak ve yağ dengesini bozmayacak ürünler kullanmaya özen gösterin.
Dikkat: Badem yağını serin yerde saklamaya özen gösterin. Işık ve sıcak kolayca bozulmasına neden olacaktır. İlk kez açıldığında şişesinde 1 yıl boyunca bozulmadan kalabilir ancak iyi muhafaza edilmelidir.
KİRPİKLER NASIL UZATILABİLİR? Göz alıcı ve uzun kirpikler tüm kadınların hayalinde yatar. Bakışları ön plana çıkaran ve cazibe katan kirpikler kadınların yüzündeki dikkati toplayan yerlerdendir. Sağlıklı kirpiklere sahip olmak ise aslında çok ama çok basit!
Fındığa karşı alerjisi olan kişiler kesinlikle badem yağı kullanmamalıdır. Lens kullananlar ise oldukça dikkatli davranmalıdır.
Badem yağı bademden elde edilen doğal bir yağdır. Aromaterapi ve masaj uygulamalarında sıkça kullanılır. Badem yağı yağ asitleri açısından oldukça zengindir ve bu sayede kirpik22
ler için nemlendirici görevi görerek kırılmaları engeller. Ayrıca nemlenen kirpikler normale oranla çok daha çabuk uzar ve parlak bir görünüm kazanır.
Badem yağıyla elde ettiğiniz kirpiklerinize bilmediğiniz ve güvenmediğiniz Maskara, göz kalemi gibi makyaj malzemelerini uygulamayın. Mümkünse doğal içerikli ürünler seçmeye özen gösterin. Böylece etkisi çok daha uzun süreli olacak ve kirpiklerinizin doğal yapısını korumuş olacaksınız.
P O RT R E
SAĞLIK
Liposuction söz konusu olduğunda hastanın genel sağlık durumunun ciddi hiç bir risk taşımaması neredeyse ilk koşuldur.
neden
liposuction? Son zamanlarda diyet ve egzersiz yapmadan zayıflamak isteyenlerin ilk başvuruları arasına girdi Liposuction yöntemi. Ancak bu yöntem ile ilgili bilinmeyen bir çok detay ve yanlış inanış mevcut. Yöntem herkes için uygun mu? Operasyondan sonda tekrar kilo alınıyor mu? Gibi tüm bu soruların cevaplarını alabilmek için Operatör Doktor İhsan Başaran ile detaylarıyla Liposuction operasyonlarını konuştuk. Öncelikle şunu sormak istiyorum Liposuction nedir? Liposuction, negatif basınç yaratan bir sisteme (enjektör, aspiratör) takılan özel tasarlanmış kanüller aracılığı ile vücudun istenilen bölgelerinden yağ çekme işlemidir. İki temel amacı vardır; 1-Vücudu şekillendirmek (liposhaping ve liposculpturing olarak da bilinir): Yağ fazlalığı olan bölgelerden liposuction ile alınan yağların bir kısmının yağ dokusunun eksik olduğu vücut bölgelerine verilerek vücut hatlarının şekillendirilmesidir. Örneğin, bel bölgesinden alınan yağların basen bölgesine verilerek daha feminen bir görünümün oluşturulması işlemi gibi. 2-Fazla yağ dokusunun alınması: Egzersiz veya diyetle aşırı kilolarından kurtulamayan hastalara uygulanır. Hastanın kilosuna bağlı olarak bir seansta 10 litrenin üzerinde yağ alınabilir. 24
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
O zaman izin verirseniz daha doğrudan bir soru sormak istiyorum. Neden yağ fazlalığı olan bir hasta egzersiz veya diyetle kilo vermek yerine liposuctionı tercih etmeli? Bunun yanıtını aslında en doğru şekilde hastaların kendisi verir. Diyet veya egzersiz vücudumuzdaki yağ depolarından yağın kullanılarak azaltılması prensibine dayanır. Dolayısıyla eğer gerekli irade ve disiplini gösterirseniz hiç bir kuşkuya yer vermeyecek şekilde kilonuz azalacaktır. Ancak bu mekanizmanın en önemli özelliği yağ dokusunun kaybı konusunda çalışan biolojik mekanizmaların merkez sinir sistemi kontrolu altında olmasıdır. Bu şu demektir.Hangi bölgeden ne miktarda yağın öncelikli olarak kullanılacağı genetik olarak belirlenmiş bir sıra izler. Dolayısıyla siz fazla olduğunu düşündüğünüz 5 veya 6 kiloyu verebilirsiniz ancak yine de basen veya bel bölgesi, karın bölgesi gibi sizi esas rahatsız eden alanlardaki yağlar-
SAĞLIK
dan kurtulamamışsınızdır. Diğer bir ifadeyle istediğiniz bölgelerden istediğiniz miktarda yağ kaybı olamamıştır. Bu konuda sizin çok fazla yapabileceğiniz bir şey de yoktur. İşte bu noktada neden liposuction sorusu cevaplanır. Liposuction, istenilen bölgelerden istenilen miktarlarda yağın alınabileceği ve dahası bu bölgelerin uzuın vadede tekrar öncelikli yağ deposu olarak kullanılmamalarını garantileyen tek yöntemdir. Bu noktada cilt altındaki yağ dokusunu eriterek çalışan diğer cerrahi veya cerrahi dışı uygulamaklardan da farklılık gösterir. Liposuction ameliyatlarının riskli veya tehlikeli olduğu yolunda yaygın bir inanış var sizce de liposuction riskli bir ameliyat mıdır? Bu sorunun doğru yanıtı aslında şöyle bir soruyla verilebilir. Bademcik ameliyatı veya apandisit ameliyatı riskli bir ameliyat mıdır? Bildiğiniz gibi böylesine sıradan veya sık uygulanan kolay ve risksiz görülen ameliyatlarda da üzücü sonuçlar yaşandığını biliyoruz. Dolayısıyla söylemeye çalıştığım şey hiç bir ameliyat teknik açıdan bakıldığında riskli olamaz. Özellikle de estetik cerrahideki uygulamaların riskli olması kabul edilemez. Peki bu durumda bu ameliyatlardan sonra hayati derecede ciddi sorunların yaşanmasını nasıl açıklamalıyız? Burada iki nokta çok önemlidir. Birincisi riskli ameliyatın değil riskli hastanın olduğunun bilinmesidir. En masum görünen bir ameliyat dahi doğru değerlendirilmemiş bir hastada hayati derecede sorunlara yol açabilir. Liposuction söz konusu olduğunda hastanın genel sağlık durumunun ciddi hiç bir risk taşımaması neredeyse ilk koşuldur. Herhangi bir düzeydeki kalp hastalığı şeker hastalığı, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarında ki bozukluk liposuction ameliyatlarını riskli hale getiren nedenlerden bazılarıdır. Bu anlamda özellikle 5 kilonun üzerinde yağ alınması gereken hastaların mutlaka ameliyat öncesinde bir dahiliye uzmanı tarafından görülüp böyle bir ameliyat için özel bir risk taşıyıp taşımadıkları tespit edilmelidir. İkinci nokta ise teknik olarak liposuction’ın kolay görünen ama gerçekte son derece komplex bir ameliyat olduğunun bu işlemi yapan kişiler tarafından çok da iyi bilinmemesidir. Sıklıkla bir genel cerrahi uzmanının veya anestezi uzmanının bu ameliyatları yaptığına Türkiye’de de Avrupa’da da tanık oldum. Sadece estetik yönden değil ameliyat sonrasında vücutta oluşan su ve elektrolit denge bozukluklarının tanınması ve buna yönelik önlemlerin alınması konusu son derece tecrübe ve bilgi gerektiren bir konudur. Dolayısıyla liposuction ameliyatı alınan yağ miktarına, ameliyatın süresine ve hastanın metabolik durumuna göre neredeyse her hasta için farklı bir bakım ve izlem gerektiren bir konudur. İsterseniz biraz da estetik sorunları konuşalım. Birincisi bu hastalarda cilt altından yağ alındıktan sonra herhangi bir şekilde bu bölgelerde ciltte sarkma olmuyor mu? Yağ aldırmak istiyorum diyen bir hastada ce-
Opt. Dr. İhsan Başaran Hakkında Doktor İhsan Başaran 1996 yılında Hacettepe Üniversitesi’nde uzmanlık eğitimini almış olup, mezuniyet sonrası 1 yıl Amerika’da araştırma yapmış, bir yıl süreyle de Hollanda da Erasmus Üniversitesi’nde Öğretim Üyesi olarak çalışmıştır. Avrupa El Cerrahisi ve Avrupa Plastik Cerrahisi diplomaları mevcuttur. Tel: 0532 413 73 89
vaplamanız gereken ilk sorun bu hastanın böyle bir ameliyat için genel sağlık durumunun uygun olup olmadığını cavaplamak ise ikinci soru bu hastanın estetik olarak liposuction için uygun olup olmadığıdır. Lipsuction teknik olarak cilt altındaki yağ dokusunun alınmasıdır. Ciltle ilgili cerrahi olarak bir şey yapmazsınız. Cildin azalan yağ örtüsü üzerine kendisini küçülterek yani bir anlamda kasılarak yapışmasını beklersiniz. İşte bu noktada sizin etkili olamadığınız bir alanda cildin davranışına veya kalitesine bağımlı olursunuz. Bir cilt ne kadar genç ise ne kadar kalın, yağlı ve esmer ise o cilt liposuction için o kadar uygundur. Açık tenli ince, kuru ve bir anlamda yaşlı ciltler liposuction sonrası esneyerek daralmayı başaramazlar. Bu hastalarda beraberinde karın germe, iç bacak germe, kol germe gibi ciltteki fazlalıkları azaltıcı işlemler yapmanız gerekebilir. Son olarak ameliyat izleri ve ameliyat sonrası ile ilgili bir kaç şey söyleyebilir misiniz? Liposuction ameliyatında, ciltte yapılan kesiler kanüllerin girmesine müsaade edecek kadar yani 3-4 mm kadardır, bunlar dışında cilt kesisi yapılmaz, yani pratik olarak izsiz bir ameliyattır. Ameliyat sonrasında hastalar ilk geceyi hastanede geçirmelidir. Ertesi gün genel kontrolü yapılan hasta, 3. 7. 15. günlerde kontrole çağırılmak üzere taburcu edilir. Ameliyat sonrası düşünülenin aksine ciddi derecede bir ağrı olmaz. Sıradan ağrı kesiciler hastayı rahatlatmak için yeterlidir.
Sadece estetik yönden değil ameliyat sonrasında vücutta oluşan su ve elektrolit denge bozukluklarının tanınması ve buna yönelik önlemlerin alınması konusu son derece tecrübe ve bilgi gerektiren bir konudur.
Hastalar ameliyattan korse giydirilerek çıkartılır ve yaklaşık bir ay kadar korse giymeye devam ederler. Ameliyat sonrası oluşan şişlikler, ameliyat detaylarını gizlediği için hastalar ancak bu şişliklerin ortadan kalktığı dönemde ameliyatın etkilerini fark etmeye başlarlar. Bu süre ortalama iki ay kadardır. Aynı şekilde ameliyatın kiloya yansıması da bu dönem sonunda olur. Ameliyattan bir hafta sonra ultrason veya el masajlarının uygulanması şişliklerin daha çabuk azaltılmasında yararlıdır. Hastalarımızın, ameliyatın ikinci gününden itibaren giderek artan yürüyüşler yapmalarını önermekteyiz. SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
25
P O RT R E
kuantum dedikleri...
Bir cismi milyon kere büyüten elektron mikroskobuyla baktığımızda durum çok farklı gözükür. İşte Kuantum Fiziği, çıplak gözle göremediğimiz dünyada işlerin çok farklı olduğunu gösterir.
Kuantum fiziği, yeni bir fizik anlayışı. Dünyanın katı birtakım parçalardan, yani atomlardan oluştuğunu savunan Newton fiziğinin aksine, Kuantum Fiziği, evrenin enerji boyutuyla algılanması gerektiğini söylüyor bize. Dolayısıyla bu fizik anlayışına göre biz dünyayı her an etkiliyor ve oluşturuyoruz. Dünya duyu organlarımızla algıladığımızdan çok farklı aslında. Ya da dünyaya nasıl baktığımıza bağlı olarak değişir. Bir cismi milyon kere büyüten elektron mikroskobuyla baktığımızda durum çok farklı gözükür. İşte Kuantum Fiziği, çıplak gözle göremediğimiz dünyada işlerin çok farklı olduğunu gösterir.Bu noktada gözlemci, gözlediği gerçekliği değiştirir, hatta yaratır.Hayatta da tam olarak böyledir. Bizim yaşamımız düşünce ve inançlarımızın ya da korku ve beklentilerimizin sonucudur aslında. Hem de birebir sonucu. Korktuğunuz şeyin başınıza gelmesi hep bu yüzdendir. İşte biz kendi yaşam merkezimizde derin
Kuantum fiziği, klasik anlamdaki fiziksel maddenin enerjiye dönüştüğü bir alana sokar bizi. O alanda artık atom altı parça-
düzeydeki düşüncelerini insanlara gösterip, onlara bunu değiştirmek isteyip istemediklerini soruyoruz. Eğer bunu gerçekten istiyorlarsa o zaman iş kolaylaşıyor. Yok, eğer bunu istemiyorlarsa o zaman imkansız oluyor sonuç almak. Genellikle insanlar kendileri değişmeden hayatları değişsin istiyor. Nasıl değişir ki? Onu senin zihnin öyle yapmış. Başka biri yada başka bir şey değil. Sen onu öyle yapmışsın. Ya da insanlar başkaları değişsin istiyorlar. Neden değişsinler ki? Sen değişmeye yanaşmıyorsun ya? Kuantum Düşünceyi ben bir yerden “getirmedim” ha ilerde belki birileri buradan alır götürür onu bilemem. Bu tekniği bizzat ben kendim oluşturdum. Ama inanın eğer Amerika’da yaşıyor olsaydım bunu yapamazdım. Bu teknik buranın bu toprağın ürünü. Biz kendi kültürümüzü, kendi dehamızı biraz küçümsüyoruz. Ben tabii ki bu konuda eğitim veriyor ve uzman yetiştiriyorum. Sayısı şimdilik az olmakla birlikte onlar yavaş yavaş kendilerini kanıtlıyor ve ustalaşıyorlar. Bildiklerimi sadece kendime saklamak gibi bir hırsım olmadığını düşünüyorum. Bu teknik pratik olarak hayatımızda ne gibi yararlar sağlar? Bizim gelişmemiz için gereken bütün araçlar; uygun iş, eş, yaşam alanı, ev bedenimizin sağlığı bu yüksek frekanslı enerjiden nasibini alır. Siz, sınırlayıcı, engelleyici düşünce kalıplarınızı fark edip bunların yerine güçlendirici inançlarınızı koyduğunuzda hayatınız bu yeni inançlarınız doğrultusunda değişmeye başlayacaktır. Doğuştan doğal olarak hakkınız olan mutluğu, bereketi, bolluğu ve sevinci yaşamanıza imkan tanımış olursunuz. Kuantum Düşünce hayatımıza daha çok bolluk ve bereket çekmemizi de sağlar. Kendimizle ilgili derin içsel vizyonumuzu değiştirdikçe daha çok bolluk hayatımıza akmaya başlar. Genel anlamda zenginlik; sahip olduğumuz şeylerle ruhsal varlığımıza kattığımız değerler arasındaki dengeyi anlatır. Özetle Kuantum Düşünce Tekniği, yaşamın amacı olan sevinç duygusunu yüreğimizde hissetmemiz için bize imkânlar sunar.
cıklar, hızla hareket eden enerji parçacıklarından başka bir şey değildir.
26
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
Bu teknikten yararlanarak hayatlarında değişiklikler yaratan kişilerden örnekler verebilir misiniz? Tabii! Pek çok var. Çünkü kural hiç şaşamaz: Düşünceler hayatımızı oluşturur. En yakın bir örnek bir mimar hanımla ilgili. İşinden hiç memnun olmadığını söylemişti. Ona nasıl bir işte çalışırsa mutlu olacağını sordum, anlatmaya
başladı. Bunları bir bir yazdık. Ciddi bir firmanın araştırma ve geliştirme departmanında çalışmak istiyordu. İmgesel olarak bilinçaltına kodladık. Ertesi hafta telefonla müjdeyi verdi. Tam da istediği bölümde iyi bir şirkette hafta başında işe başlıyordu. Bir başka çarpıcı örnek de bir öğrenciyle ilgili. Üniversiteye hazırlık yapan bu gencin sınavla ilgili korku dolu düşünceleri vardı. Onunla bir çalışma yaptık. Bu sınavın hayatının birçok önemli günlerinden sadece biri olduğunu ama tek belirleyici olay olmadığını tespit ettik. Bütün bunlar zihin özel bir algılama düzeyindeyken gerçekleştirildi. Tabii ki daha sonra onun sınavı kazandığına dair telefon aldım. Kuantum fiziğiyle bu düşünme tekniğinin bağlantısı nedir? Kuantum fiziği, klasik anlamdaki fiziksel maddenin enerjiye dönüştüğü bir alana sokar bizi. O alanda artık atom altı parçacıklar, hızla hareket eden enerji parçacıklarından başka bir şey değildir. Daha da ötesi bu parçacıklar insan düşüncesinin yaydığı enerjiye yanıt verirler. Bu alanı gözlemleyen kişi ile gözlemlediği parçanın birbirinden bağımsız, kopuk şeyler olmadığı çıkar meydana. Düşünceyle enerji, gözlemleyenle gözlenen, iç ile dış, burası ve ötesi arasındaki ayırımlar kalkar. Kuantum düşünce nerede kullanılır? Kimler yararlanabilir? Bir eğitmenseniz; öğrencilerinize uygun öğrenme modelleriyle çabuk, kalıcı ve zevkli bir eğitim yapabilirsiniz. Bir öğrenciyseniz; çabuk, kalıcı ve keyifle öğrenen, öğrendiklerini unutmayan, hayatın tadını çıkarmasını bilen, kendinden memnun bir çocuk yada genç olabilirisiniz.. Bir iş insanı iseniz; amaçlarınıza ve hedeflerinize kolayca ve çevrenizdeki insanlarla işbirliği içinde ulaşabilirsiniz. Bir sanatçıysanız; yaratıcılığınızı daha çok arttırabilir, kalıcı ve etkili eserler üretebilirsiniz.. Bir baba yada anneyseniz; ailenizde hoşgörü ve anlayışa dayalı iletişimin sırrını öğrenebilirsiniz….Bir hekimseniz sağlığın kuantum boyutundaki sırlarını öğrenebilir, modern tıpla kuantum iyileşme tekniğini birleştirerek harika sonuçlar elde edebilirsiniz...Hayat amacınızın ne olduğunu öğrenebilir ve kendi özel amaçlarınız ve planlarınız doğrultusunda güçlü ve motive olmuş bir biçimde ilerleyebilirsiniz.Sizi yoran insanlarla şaşırtıcı bir biçimde özel bir iletişim modeli geliştirebilirsiniz.
P O RT R E
Temelde çok ciddi özveri isteyen bir iş radyo. Ne yazık ki, bunu okulda öğretmiyorlar. Okulda belli bilgi veriyorlar. Daha sonra bu bilgileri uygulayarak, tecrübe ederek öğreniyorsunuz.
radyoların 20 yıldır hiç susmayan eğlenceli duygusal DJ’i:
geveze
Röportaj: SENEM CE V H E R
Mesleğini bu kadar çok seven bir insanla daha önce karşılaşmadım desem yalan olmaz. Her gün yeni birşeyler üretmeye çalışıyor. Hiç uyumadan radyoya gelse bile mikrofonu açtığı zaman başka bir adam oluyor Geveze. Kim ne derse desin gerçekten işini biliyor ve iyi yapıyor. Dile kolay 20 yıl… Şimdi Virgin Radio’da… 28
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
P O RT R E
Geveze, her sabah insanlar seni dinliyor. 20 yıldan beri 06.30 – 10.00 arası çok neşelisin. Peki, günün geri kalan kısmında nasıl Geveze? Normal yaşamında da böyle misin? Hayır.
Yok. Kafana koyduğun herşeyi yaptın mı 41 yıl boyunca? Yooo. Ama keşke demiyorum. Keşke bu dünyada söylenecek en kötü şey.
Değil misin? Hayattan keyif almaya çalışıyorum.
10 yıl sonra nerede görüyorsun kendini? 10 yıl sonra nerede görüyorum? Umarım 10 yıl sonra, iyi bir radyo showmani olarak radyo programı yapmaya devam ederim.
Peki, Geveze’yi tanımayan bir insanı 5 kelime ile özetlesen? Çatlak, aktif, heyecan dolu, umursamaz ve geveze. Yanında devamlı taşıdığın bir şey var mı? Uğurlu bir eşyan? Yanımda nikah yüzüğü dışında hiçbir şey taşımıyorum.
Mikrofonun başında yani… Umarım aynı zamanda iyi bir televizyon showmani olurum.
Uğurlu geldi mi bari? 14 senedir geliyor. Mesleğinin zorluğu neler? Bizim işte herkesi mutlu edemezsiniz. Ve herkesi mutlu etmeye çalışıyorum. Bu birincisi. İkincisi, işimi iyi yapmaya çalışıyorum. Ama işinizi iyi yapamadığınız gün, sadece bir radyo programınızı dinlemiş bir insan sizin hakkınızda karar verebilir. Bunu bildiğim için de işimi her zaman avarajın üstünde tutmaya çalışıyorum. Bu, seni strese sokmuyor mu? Artık sokmuyor ya, alıştım galiba. Meslek olarak yapmıyorum. Eğlenerek yapıyorum. Geveze, İletişim Fakültesi’nde okuyorum ve dj olmak istiyorum. Birçok e-mail geliyor sana bununla ilgili. Onlara ne cevap veriyorsun? Onlara olmayın, diyorum. Boşu boşuna hayatınızın uzun yıllarını buna feda etmeyin diyorum. Temelde çok ciddi özveri isteyen bir iş radyo. Ne yazık ki, bunu okulda öğretmiyorlar. Okulda belli bilgi veriyorlar. Daha sonra bu bilgileri uygulayarak, tecrübe ederek öğreniyorsunuz. Yani çok vakit geçirmek gerekiyor. Eğitim alırken bir yandan da çalışsınlar diyorsun… Evet. Eğer bu işi gerçekten çok seviyorlarsa, çok çok seviyorlarsa bol bol kitap okusunlar. Çok belgesel seyretsinler. Sürekli bilgi edinsinler. Bu işin sırrı bilgi. Bilgin olmadığı zaman, kültürsüz bir adam bu işi yapamaz. Geveze, keşkelerin var mı?
TEK KELİME
Yelken: Hayat Hayat: Yelken Gelecek: Ailem Arkadaş: Çok zor bulunuyor Para: Mutlaka gerekli Meslek: Radyo Radyo: Hayatım boyunca yaptığım en güzel şey
Virgin Radio’daki ekipten söz eder misin? Radyoda kaç kişi çalışıyorsunuz? Süper bir ekibiz biz. 12 kişiyiz. 12 kişi çılgın bir program yapıyoruz. 12 kişi ne yapıyor? Yaa, tabii. Sayayım mı? Sertan, Senem, Onur, Berat, Erkan, Nesli, Gökhan Ağbi, Benel, Sinan, Ali Can, Koray, Nahit. 12 etti işte. Koray gerçekten ilişki uzmanı mı? Koray, gerçekten ilişki uzmanı. Nerede çalışıyor? Onu yayında anons etmiyoruz ama ilgilenenler olursa bize geveze facebook sayfasından ya da geveze show twitterdan ulaşabilirler. Biz de Koray’ın kontaklarını verebiliriz. Koray’ın fotoğrafları niye hiçbir yerde çıkmıyor? İstemiyor. Anlaşmamız öyle yani Koray’ın görünmemesi üzerine. Bir sözleşmemiz var. Sinan peki? Sinan finans sektöründe mi çalışıyor? Sinan, gerçekten genel müdür. Bir finans şirketinin genel müdürü.
Spor yapıyor musun? Yapmıyorsan nasıl bu kadar kilo verdin? Yemek yemiyorum. Spor yapıyor muyum? Yapıyorum. Satranç oynuyorum. Geveze fanların “Artık zayıflama!” diyor. Haberin olsun. 10 kilo daha verdikten sonra zayıflamayacağım. Ntv’de Bay J ile birlikte yaptığınız televizyon programı nasıl gidiyor? Çok iyi gidiyor. Çok çatlak şeyler yapıyoruz. Mutlu musun? Mutluyum. Çok çatlak bir ekibimiz var, iyi şeyler yapıyoruz. Herşey çok iyi gidiyor. Çok eğlenceli bir program yapıyoruz. Yönetmenimiz Şafak Bakkalbaşıoğlu’nun ellerine sağlık. Radyo mu? Televizyon mu? Tabii ki radyo. Tartışmasız.
Yarışlara katılıyor musun? Katılıyorum.
Neden? Ben radyocuyum. Ama televizyon programı yapmayı çok sevdim. Sanırım bu programı ömür boyu yapabilirim.
Profesyonel olarak mı? Yarı profesyonel diyelim.
Gerçekten mi? Evet.
Kaç senedir yelken yapıyorsun Geveze? 11.
Anne: Canım anneciğim Seks: Çok seviyorum Müzik: Daha çok seviyorum
GEVEZE’NİN EN’LERİ
En sevdiği film: Papyon, Kelebek, Babam ve Oğlum En sevdiği çizgi film karakteri: Coyote Ugly
En sevdiği karakter: Star Wars - Starbuck ve Jabba En son söylediğin yalan: Toplantıdayım En sevdiğin şarkı: The Long and Winding Road En sevdiğin şarkıcı: Paul Mc Cartney En deli/sinir eden şey: Kendini bilmez ve cahil insanlar En mutlu eden: Ailem SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
29
SAĞLIK
formunuzu tenis ile koruyun Tenis oldukça popüler bir spordur. Roger Federer, Rafael Nadal ve Serena Williams gibi profesyonel tenisçiler zamanlarının çoğunu tenis antrenmanlarında geçirirler. Bu sayede dünyanın en iyi oyuncuları olmuşlardır. Tenis sporu ile uğraşmak isteyenler önce belirli bir forma girmelidirler. Çok eğlenceli bir spor olan tenis aynı zamanda çok yorucu bir aktivitedir. Tenis oynarken kişi tenis kortunun bir ucundan diğer ucuna devamlı olarak koşar ve aynı zamanda topa vururken tüm gücünü kullanır. Ayrıca tenis sporu oldukça yüksek konsantrasyon gerektirir. Tenis oynarken sırt, diz, bacak ve omuzlara belli seviyede baskı uygulanır. Bu nedenle tenis sporuna başlamadan önce mutlaka formda olmak gerekir. İlk kez tenis sporu ile uğraşıyorsanız kısa dersler ile önce sporun temelini öğrenebilirsiniz. Tenis ile ilgili kuralları öğrendikten sonra derslerin süresini uzatarak daha aktif bir şekilde sporu yapmaya devam edebilirsiniz. Tenis oynarken kişi devamlı olarak koşmak zorundadır. Bu nedenle vücut bu yorucu spor için hazır olmalıdır. Tenise başlamadan önce bazı kuvvet ve dayanıklılık arttırma egzersizleri yapmanız gerekir. Tenis aerobik dayanıklılığınızı arttırmak için ideal bir spordur. TENİSİN FAYDALARI Tenis henüz öğrenmekte olanlar için zorlayıcı bir spor olabilir ama tenis oynarken alacağınız zevki de hiçe saymamalısınız.
Düzenli olarak pratik yapıp kararlı davrandığınızda tenis oynamak size daha sağlıklı daha güçlü bir beden kazandıracaktır.
30
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
Tenis oynarken bunlara dikkat: • Tenis oynamaya başlamadan önce kaslarınızın ve eklemlerinizin iyice ısındığından emin olun. • Oyundan önce oyun sırasında ve sonrasında yeterli miktarda su için. • Özellikle sıcak veya nemli havalarda ya da bir saatten fazla tenis oynadığınızda asla su içmeyi ihmal etmeyin. Tenİs oynamanın fİzİksel faydaları • Vücuda alınan oksijenin kaslar tarafından verimli olarak kullanılmasını sağlar. • Çeviklik kazandırır. • Topun takip edilmesini gerektirdiği için hız kazandırır. • Bacak kaslarını güçlendirir. • Vücut koordinasyonunu geliştirir. • Oyun öncesi yediklerinize dikkat etmeniz gerekeceğinden doğru beslenme alışkanlığı kazandırır. • Oyun sırasında yaptığınız manevralarla vücudunuza esneklik kazandırır.
tenİs oynamanın psİkolojİk faydaları • Çalışma disiplini kavramını geliştirir. • Sorumluluk anlayışı getirir. • Yılmamayı sürekli mücadele etmeyi öğretir. • Fiziksel güçlüklere adapte olmanızı sağlar (rüzgar güneş gibi). • Tenis oyununun getirdiği fiziksel zihinsel ve duygusal stres size diğer ortamlarda stresle nasıl başa çıkacağınızı öğretir. • Planlı olmanızı rakibinizi yenmek için yeni stratejiler geliştirmenizi sağlar. • Sportmen olmayı öğretir. • Takım oyununun önemini gösterir (takım maçlarında). • Kaslarınızı ve zihninizi çalıştırırken aynı zamanda eğlenmenizi güzel vakit geçirmenizi sağlar.
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
31
SAĞLIK
strese karşı
çikolata yerine meyve Stresin önüne geçmek için yanlış alışkanlıkların değiştirilmesi gerektiği belirtilerek, çikolata yerine meyve tüketilmesi önerildi.
Besleyici madde eksikliğinin ve çok miktarda kafeinle şekerin sinirleri iyice bozduğu ifade edilerek, bunun da vücudun savunma sistemini ve direncini zayıflattığı kaydedildi.
lük kahve tüketiminin azaltılması gerektiği vurgulandı.
Uzmanlar “Doğru beslenme, stresli zamanların üstesinden gelmenin en güzel yoludur” diyerek şu açıklamada bulunuyor:
Strese karşı çikolata yerine meyve tüketilmesi önerilerek, şunlar kaydedildi:
“Bunun için yanlış alışkanlıklardan vazgeçilmesi gerekmektedir. Sabahları vücudun enerji deposu yoktur. İnsanlar yataktan kalkınca biraz hassas, alıngan, sinirli ve dikkatsiz olurlar. Bu yüzden sabahları çok iyi kahvaltı yapılmalıdır.” Yapılan açıklamada, fazla kahve tüketiminin, kalp çarpıntısına ve huzursuzluğa, daha sonraları da uykusuzluğa yol açtığına dikkat çekilerek, aşırı kahve tüketiminin hassas insanlarda korkuya ve endişeye neden olduğu, bunun için de gün-
32
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
Strese karşı bunları uygulayın
“Çikolatanın aşırı alınması kan şekerini alt üst eder. Şeker miktarı önce artar, daha sonra hemen düşer. Sonuçta yorgunluk ve tatlılara karşı istek ortaya çıkar. Buna karşılık meyve daha yavaş enerjiye dönüşür ve kan şekerinin dengesi bozulmaz. Fazla miktardaki ve yağlı yiyeceklerden, uyku ilacı etkisi yaptığı ve bağışıklık sistemini zayıflattığı için uzak durulmalıdır. Fazla alkol, gün boyunca baş ağrısı yanında, dikkatsiz ve unutkanlık yapar.” Stresten korunmak için anti-stres maddeler olan kalsiyumun yanı sıra kepek, çavdar, baklagiller ve ayçiçeği gibi magnezyum içeren yiyeceklere ağırlık verilmesi gerektiği vurgulanarak “Beynin kapasitesi için bol meyve ve sebze yenilmeli. Düzenli meyve ve sebze tüketimi, beyin kapasitesinin azalmasını önlemektedir” denildi.
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
33
P O RT R E
u n o e y : i d tür ki e s m i n e b e fikret’l
u n n e b r a l m ı r ı d l ı y j: R ö p o rt a
34
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
SENEM
CEVHE
R
OR RT TR RE E PP O
Hemen herkes onu Fikret karakteri ile tanıdı. Ama O, yıllardır İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda ve hep akıllarda kalacak karakterlere imza attı. Tek bir şey söyleyebilirim. Bennu Ablamı 9 yıldır tanıyorum. Uzaktan yakından Fikret karakteri ile ilgisi YOK! Bennu Abla, sana defalarca Fikret ile ilgili soru sorulmuştur. Eveeeeeet. Merak etme onunla ilgili hiç soru sormayacağım. Sports International Dergisi’nde ilk röportajım olacak bu. Daha saçma sorular soracağım. Artık yayınlarlar mı? Bilmiyorum. Hadi bakalım. Sizi hiç tanımayan bir insana kendini 5 kelime ile tanımla desem? Çok zor, çok zor. İyi dinleyici diyebilirim. Bir yere kadar sabırlı diyebilirim. Elinden geldiğince kibar olmaya çalışan, derdini anlatamayınca patavatsızlığa gidebilecek bir yapısı da olan. Kaç tane oldu? (4) Güler yüzlü diyebilirim. Gülmeyi de güldürmeyi de çok seviyorum. Bir yere kadar sabırlıyım dedin. İnsanlar hangi sınıra gelince senin sabrını zorluyor? Tabii, herkesin kendine göre bir mantığı var. Benim de var. Dinleme özelliğim sanırım karakter özelliğim. Ama mantığın dışına çıkıldığı zaman tabii o sabır da bende bitiyor. Ama böyle söylersen herkes seni mantıklı bir insan olarak görür. Yooo, hayır. Çok da duygusal bir insanım. Ama ne diyebilirim? Eğer olumsuz bir durum hala gidiyorsa ve o anlaşılamıyorsa, o zaman işte biraz şiddetli olabiliyorum. Keşkelerin var mı hayatında? Keşke, şunu o zaman yapsaydım şöyle olurdu dediğin? Keşkeler üzerine yetiştirilmedim ama tabii ki belli bir yaşa geldikten sonra insan daha
da herşeyi anlayabiliyor. Böyle bir vahiy inmiyor ama... Toplumun, ailenin seni yönlendirmesiyle bir şekil alıyorsun. Tabii kendine ait bir karakterim var. Ama daha farklı bir ortamda mesleğimi yapmayı tercih ederdim. Keşkeler ancak bu kadar… Yani burada mesleğimi yapmaktan mutluyum. Yaparken de mutluyum. Ama meslek olarak kadının daha anlaşıldığı bir ülkede yapmayı tercih ederdim. Başka bir ülkede mi? Burada da anlaşılıyor. Anlaşılmıyor değil ama yine de coşkusu daha farklı olurdu diye düşünüyorum. Peki, anne olarak Ada’yı, kızını nasıl yetiştiriyorsun? Yani, bilmiyorum ben de… Deniyorum. Deneme – yanılma yöntemini mi uyguluyorsun? Deneme tahtası değil benim çocuğum. Hayır. Ama karşımdakini çocuk yerine koymaktansa, onunla bir yetişkinle konuşur gibi konuşmayı tercih ediyorum. Tabii her çocuğun başka yaşlarda farklı durumları oluyor. Ama sanırım ritmi benden daha farklı. Kendine has bir karakteri olduğundan ona “hadi” dememe sinirleniyor. Sana benziyor mu? Doğal olarak birbirimize baktığımızdan sanırım, birbirimize benziyoruz. Geçenlerde Bülent (eşi), Ada’nın yatış şeklini gösterdi bana. Senin gibi yatıyor diyor. Gerçi bilmiyorum, benim gibi mi yatıyor? Ben biraz daha yan yatmaya başladım. Özgür bir çocuk, belli. Ama o da kendi kuralları açısından -şu an o kurallar pek işlemese de- yapılması ve bitirilmesi gereken şeyleri var
hayatta. O konuda bizden devamlı bir ‘hadi’ işitiyor. Sanırım daha farklı bir zamanda, günümüzde değil de zamanın daha yavaş aktığı bir dönemde olsaydı daha rahat edecekti. Çünkü hız ona pek iyi gelmiyor. Kimseye iyi gelmiyor. Bu, biraz daha yavaşlamamız gerektiğini hatırlatıyor ama hayat onu hatırlatmıyor. Hangi anne – baba ile karşılaşsam, bazı şeyleri çabuklaştırmak istemelerini ve çocukların buna karşı çıkmasını görüyorum. Bir yerde hata yapıyoruz ama sistem de yanlış. 10 yıl sonra kendini nerede görüyorsun? Eğer vücutta ve beyinde bir şey yoksa mesleğime devam edeceğim. Onun dışında her oyuncuda olduğu gibi farklı karakterleri canlandırmak isterim. İçinde ukde kalan bir rol var mı? İçimde ukde kalan… Bir - iki Rus klasiğinde oynamak. Üç Kızkardeş oynadın ama… Anna Karenina gibi. Gözüm yükseklerde bu yaştan sonra. Oynayabilirim sanırım. Bennu Abla, kaç yıldır tiyatro yapıyorsun? 22 yıldır Şehir Tiyatrosundayım. Konservatuvar’dan mezun olduktan sonra mı başladın çalışmaya? Hayır, konservatuvarda okurken 1988’de girdim. Kuşlar müzikali ile. Yeni oyun var mı? Duşan Kovaçeviç’in Buluşma Yeri adlı oyunumuz var. Biz Kovaçeviç üçlemesine doğru gidiyoruz. İlki de İntihar’ın Genel Provası’ydı. SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
35
P O RT R E
O, geçen sezonun oyunuydu, değil mi? Bu sezon ikisini birlikte oynuyoruz. Önümüzdeki sezon üçüncüsünü hazırlayacağız. Dar Ayakkabı ile Yaşamak. Seyirciler, 3 tane Kovaçeviç oyununu Şehir Tiyatrosu’nda seyredebilecekler. Önceki iki oyunu da aynı sezon içinde oynamaya devam edecekler yani. Yönetmen peki? aynı yönetmen mi? Evet. Nurullah Tuncer. Üçlemedeki ilk oyunun konusu nedir? İntiharın Genel Provası’nda dört karakter var. Aslında daha fazla karakter var ama bir arkadaşımız dört karakteri birden oynuyor. Ben “Kadın”ı oynuyorum. İsimleri yok bu karakterlerin. Hepsi doğal olarak birşeyleri temsil ediyor toplumda. İnsanlar üzerinden bir ülkenin çöküşü, parçalanması anlatılıyor benim açımdan. Başka insanlar başka şeyler de çıkarabilir. Ne bileyim? Mesela organ mafyasının eline düşmüş insanı da görebilir. Hiçbir şeyi kalmamış, ekonomik koşullardan dolayı intihar etmeye çalışan bir insan da görebilir. Ama yazar bu konuda çok usta bir kalem. Balıkçı, İntihar Eden Adam, Kadın… Bunların hepsi sistemin yok etmeye çalıştığı insanlar. Öte yandan sistemin beslediği insanlar var. Bir şekilde aslında bakarsanız Yugoslavya’nın çöküşü simgeleniyor. Yurtdışında da oynadınız bu oyunu değil mi? Sırbistan’da Novi Sad’da yapılan festivale katıldık. Çok beğeni topladık. 50 küsür yıldır yapılan bir festival. Sırp seyircisi çok değişik bir seyirci. Kolay beğenen bir seyirci değil. Ayağa kalkıp alkışlamalar çok nadir görünürken, bizi ayakta alkışladılar. Yazarın kendisine de oynadık. Yazar da çok beğendi. Oradan çok mutlu ayrıldık. Yazar kendi metnini Türkçe duyunca ne dedi? Yazar, geldi bizimle konuştu. Küçük bir kokteyl yapıldı oyun sonrası. Çevirmen arkadaşımız görmüş. Yazar oyun öncesi çok heyecanlıymış, fuayede ter döküyormuş bizim gibi. Biz de yazara oynamaktan dolayı heyecanlıydık. Çok onur vericiydi. Çok şeker bir adam yazar. Geçen sezon oyunu seyretmeye geldiğimde salon doluydu. Bir kişilik bile yer yoktu. Bu sezon nasıl? Şimdi de öyle. Zaten nam saldık o konuda. Eşim Bülent Emin Yarar, Devlet Tiyatrosu’nda Profosyonel’i oynuyor. Bu yıl Kovaçeviç yılı yaşıyoruz. Kovaçeviç Türkiye’de. Davet ediyoruz ama uçak fobisi var. Oyunu seyretmek isteyenler: http://www.ibb.gov.tr/sites/sehirtiyatrolari/tr-TR/ Sayfalar/AnaSayfa.aspx
36
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
Sayfasından programa ulaşabilirler. İYİ SEYİRLER… Egzersiz deyince… Spor yapıyor musun? Pilates yapıyorum. Düzenli olarak yapabiliyor musun? Düzenli olarak yapmaya özen gösteriyorum. Birkaç aydır yapmamıştım, şimdi tekrar başladım.
TEK KELİME Ada: Çok fazla çağrışımı. Ada’yı çok seviyorum. Kızımı çok seviyorum. Adını Ada koyduğum için de çok mutluyum. Umarım Ada kadar özgür olur. Gelecek: Şu an için belirsiz. Arkadaş: Bence kardeşten de öte. Para: Gereksinim Meslek: Mutlulukla yapılan Hayat: Sonunu merak ettiğimiz bir şey Yuva: Huzur Aşk: Sevgi öncesi Anne: En büyük yardımcı Seks: Çok iyi egzersiz BENNU YILDIRIM’IN EN’LERİ En sevdiği film: Güneş Yanığı En sevdiği şarkı: En sevdiğim şarkıdan öte beni çok mutlu eden Barok müziğin hayatımda olması. Bana yaşama sevinci veriyor. Bazılarına hüzün veriyor olabilir ama beni mutlu ediyor. En sevdiği çizgi film karakteri: Şeker Kız Candy En sevdiği karakter: Cyrano de Bergerac En sevdiğin şarkıcı: George Dalaras, Harris Alexiou, Sting En deli/sinir eden şey: Sürekli mutsuz ve depresif suratlı insanlar En mutlu eden: Doğanın içinde, özellikle ormanın içinde olmak.
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
37
SAĞLIK
spor hangi saatlerde yapılmalı? Öğleden sonra ve öğleden önce idmanları, hangisi senin için daha iyi? Erken kalkan kuş solucanı yer. Sabah saat 5'te spor salonuna gidenler böyle der. Ama idman uyku kalitesini yükseltir, o zaman neden daha geç saatlerde, yatma vaktine daha yakın saatlerde antrenman yapmıyoruz. Çok uzun zamandır antrenman için en uygun saat ve onun vücuda yaptığı fizyolojik etkileri üzerine bir tartışma var. Dolayısıyla ne zaman spor yapmayı seçersen, öğleden sonra veya öğleden önce spor yapmanın iyi ve kötü yanları öğren. Öğleden önce antrenmanın artıları Sabahları antrenman yapmak günün geri kalanı için enerjiyi arttırabilir. Sabah sporu metabolizmaya yediğiniz kahvaltının geçtiği damardan enerji vererek egzersizinin termal etkisi en azından 4 saat sürer. Bu da gün içinde harcanacak toplam kalori miktarını arttırır. Öncesinde 8-12 saat uyuduğunuz için, vücudunuz uyku modundadır. Uykunuzun kalitesine göre yenilenme sürecindedir. İdman kas liflerinde mikroskobik yırtılmalara neden olur. Hücresel boyuta oksidasyonda olur ve kas liflerinde birikmiş enerji kullanılır.
Uyuklama düğmesine basın Yeni günün tazeliği her zaman yataktan kalkmanız için yeterli olmayacaktır. Bu her akşam düzenli uyuyan, ATP’si yeterli ve kaslardaki glikojenler depolanmış olanlar için geçerlidir. Bir önceki gün öğleden sonra 4'te yemek yiyip, gece yarısı yatağa giden biri için değil. Vücudunuz açlık noktasındadır, hatta ne yediğinize bağlı olarak kıtlık noktasında da olabilir. Böyle bir durumda sabah antrenmanı sizin canınızı çıkaracaktır, özellikle de yeteri kadar uykunuzu almadıysanız. Bu durumda öğleden sonra antrenmanına eğiliminiz olur.
bah kalktığınızda diz, bilek, kalça veya omuzlarınızda hissettiğiniz katılık yapışkan sinoviyal sıvısından dolayıdır. Umuyoruz ki normalde 5-6 öğün alıyorsunuzdur. Ve o gün bir çalışanın doğum günü olduğu için normalden daha fazla kalori tükettiniz. Bu öğleden sonra antrenmanı için mükemmel bir yakıt.
Öğleden sonra antrenmanlarının artısı Kas gücü kaslarınızın kasılabilmesi ve gerilebilmesine (kasın esnemesi) bağlıdır. Kaslarınızı lastik ip gibi düşünün. Eski ve kurumuş lastik esnemez. Onu kullanmaya çalışırsanız kopar. Kaslarımızda sabah böyle olurlar. Günün ilerleyen zamanlarında vücudunuz ısınır. Bu da daha uzun süre antrenman yapmanızı, daha fazla ağırlık taşımanızı ve kendinize daha az hasar vermenizi sağlar. Eklemlerinizde ısınmıştır. Sinoviyal sıvı eklemlerinizi doldurmuştur. Sa-
Vücut ısınız fiziksel aktivite öncesi ve sonrasında artar. Dolayısıyla siz uyumak isterken vücudunuz uyanık olacaktır. Bir araştırma göstermiştir ki, vücut ısısı uykuya geçiş anından 2 saat önce düşmeye başlar. Bu vücudun dinlendiği ve uyumaya hazırlandığını gösterir. Yatma saatinize 3 saat kala spor yapmanız, vücudunuzun saatini etkiler ve uyuyamamanızı sağlayabilir.
Öğleden sonra ve öğleden önce antrenman seçimini yaparken: akşam antrenmana gidenler, yorulup, kafalarını yastığa koydukları an uyumak istemektedirler. Ama vücut ısısı, hangi saatte spor yaparsanız yapın aynıdır.
Günün sonunda, spor yapacağınız en iyi zaman sizin seçeceğinizdir. Programınıza göre ayarlayın.
Uyku hasarı tedavi etme zamanıdır. Antioksidanlar hücre hasarını onarır. Yiyecek sindirilir ve glikoza dönüşür.
38
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
39
P O RT R E
gösteride kullandığım masal dünyayı yaratırken “şiirden esinleniyorum”. Çünkü bu gösteride kelimelere yer yok. “Şiirsel bir hikaye dili” var.
40
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
P O RT R E
christophe’un
masal sokağı Milo (Keltoş), Jojo, Marie, Jorge ve diğerleri
Küçük Jojo bisiklete biniyor. Küçük Jojo sokakta geziyor. Dikkaaat şov başlıyor. Tıpkı Ayşegül tatilde serisi gibi. Jojo’nun ufak tefek bir kukla, aslında “siyah bir sinek” olduğuna bakmayın o bu gösterinin vazgeçilmez yıldızlarından biri. Soyadı da İspanyolca’dan İtalyanca’ya çevrilmiş. Jojo Golendrini. Kısaca Jojo afili bir yıldız. Sahibi yani oynatıcısı Christophe, beş yıl Arjantin’de yaşamış bir kukla sanatçısı. Yaşadığı şehri, semti o kadar sevmiş ve benimsemiş ki o yerlerin havasını, atmosferini gösterisine taşımış. R ö p o r t a j : S eval Deniz Karahaliloğlu
Geçen yüzyılın başlarında Arjantin sokaklarını süsleyen sokak lambaları, 3864 numaralı Constitucion markalı sokak tabelası, Brumaire boğaz pastili kutusu, geçen yüzyılın başından kalma tahta bir bavul, 1920’lerden kalma bir radyo (Christophe’un babasından kalmış), üzerinde “Coffee Shop 5 Cent Open 24 Hours” yazılı metal bir tabela, Lgons Tea yazılı bir metal kutu ve üç büyük valiz bu çılgın, bu çok renkli dekorda ilk göze çarpanlar. Öylesine bir sokak manzarası. Sanatçı eski aile yadigarlarını, arkadaşlarının hediyelerini, eskicilerden aldığı unutulmuş nesneleri, Bounes Aires’te oturduğu sokağın “sokak tabelasını” bir araya getirerek gösterisinde tekrar yaşanır kılıyor. Diğer çay kutusu, boğaz pastili kutusu ve “5 sente 24 saat açık kahve tabelası” ise eskici pazarından alınma. Küçük valizler büyükbabasından miras kalmış. Üzerinde Cafe de La Plage yazısı olan kırmızı alet kutusu, Bounes Aires’de tanıştığı bir arkadaşından hediye. Çok eski, yer yer aşınmış, paslanmış görünümüyle görmüş geçirmiş bir hali var. Sahnede hasırın üzerine serdiği çeşitli dönemlere ait bu eski zaman nesneleri basit eşyalar olmaktan çıkıp özel bir kimliğe dönüşüyor. Sokak Tabelasını hasırın kenarına koymuş. Christophe’un sokağı, kuklaların nefes alıp verdiği, kendilerini var ettikleri sokak bu noktadan itibaren başlıyor. Müziği, atmosferi, eşyaları ile burası artık 1920’ler, hadi bilemediniz 1930’lardan kalma bir mahalle. Hala dokunaklı, naif ve dokunulmamış hissi veren korunaklı bir dünyanın adresi. Modern zamanların boğucu havasın-
dan sıkılanlar için taze bir nefes gibi. İlk olarak kocaman Milo’yu yapmış. Kukla yapım okuluna filan gitmemiş. O sokaktan gelen, alaylılardan. “Ben sokak okulundan mezun oldum, sokaklarda yetiştim” diyor. Diğer küçük kuklaları da kendisi yapmış. 7’den 70’e çok geniş bir yaş grubundan izleyicisi var. Gösteri başlarken seyircilerine dönüp şöyle diyor. “Gözlerinizi açıp, dudaklarınızı kapayın ve güzel vakit geçirmenizi dilerim” Dikkaaat. Gösteri başlıyooor. Sahneye ilk önce çok eski bir çalar saat çıkar. Fonda zil sesleri. Tik, tak, tik, tak, tik tak. Zır, zııır. Saatin üzerindeki metal kulaklar titreşir. Sabah oldu. Koca kafalı ahşap kuklamız Milo (keltoş) yattığı yerden kalkar, açık duran valizin içine eğilir, sonra vazgeçer. Derken Christophe, Milo’yu ayağı ile dürter. Çaresiz Keltoş sahnenin önüne gelir. Sonra tekrar eski valizin önünde durur. Küçük kara tabelayı görür. Eğilip bir kez daha bakar. Şov başlayacak ve bizimki hala ortalarda yok. Nerede bu? Eski kırmızı valizi açar ve dikkatle içine bakar. Sonra Christophe’un kenarda duran eski adres defterinin kapağını kaldırıp sayfalarına bakar. Sonra gider, kilimi kaldırıp altına bakar. Yok. Vah başıma gelenler. Eyvah! Anlaşıldı. Milo birilerini bekliyor. Fonda eski bir jazz-swing parçası. Lester Young’ın ve Belçikalı besteci Django Reinhardt’ın besteleri eşliğinde hikayeyi izleriz. İşte o anda küçük sinek ortaya çıkar. İlk önce, “3 dakika sonra şov başlıyor” yazısına dikkat-
le bakar. Sonra kapağı açık kırmızı seyahat çantasının içine girer ve saklanır. Milo sahneye gelir. Christophe’un bir ayağının üzerine oturur. Bacak bacak üstüne atar ve Jojo’yu yani sineği bekler. Christophe, Milo’ya kopya verir. Kırmızı bavulu işaret eder. Milo, Jojo’yu görür. “Şov başlıyor”. Sonra Christophe’u dürter ve ağzı açık büyük kahve rengi valize girer. Uzun uzun esneyerek horlamaya başlar. Bütün ses efektleri bizzat Christophe tarafından gerçekleştiriliyor. Özellikle çalar saatin çalması, dile gelip konuşması, sonra küçük Jojo’nun çıkardığı bıcır bıcır konuşma sesleri, Milo’un horlaması onun yeteneğinin bir göstergesi. Gösteride Jojo ve Marie gibi ana karakterlerin yanı sıra saat gibi yan karakterler de yer alıyor. Mesela saatin arka yüzü bir ihtiyar adamın yüzü olarak tasarlanmış. Metal bıyıkları, sonradan eklenmiş gözleri ile mükemmel bir büyük baba görüntüsü çiziyor. Kolayca masalsı bir atmosfer yaratılarak, seyirciler bu masal dünyasının içine dahil ediliyorlar. Burada kukla oynatıcısı Christophe’un inanılmaz yeteneği tartışılmaz. Jojo’nun kendi boyuna uygun mini minnacık bir bisiklete binmesi ve sahnede bisikletle gezindiği bölüm gösterinin unutulmazları arasında yer alıyor. Gelelim gösteriye. Uykucu Milo hala horlayarak uyuyor. Neyse nihayet kocaman bir esnemeyle uyanır. Ağzını şapırdatarak kocaman kafasını valizden çıkarır. Eliyle yüzünü sıvazlar ve valizin içinde ayağa kalkar. Sahnenin ortasına gelir. Kara tahtaya bakar. “Bölüm 2” yazıSPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
41
P O RT R E
sısını okur. Sonra, Jojo’ya bakmak için kapağı açık duran kavun içi küçük valize gider. İçine bakar. Jojo yok.
Seyircilerin olayı anlayabilmesi için hayal gücüne ihtiyacı vardır. Sanatçı bu hayal gücünü ve yarattığı hayal dünyasını seyirciye aktarabilmelidir. Bu durumda, izleyenler sadece çıkan seslere odaklanmıyorlar, karakterlerin davranışlarına da bakıyorlar.
Neyse, iş başa düştü yine. İçinde uyuduğu valize geri dönerek, içinden bir manivela kolu alır. Valizlerin arkasında yer alan kocaman bir düzeneğin yanına gider ve manivelayı yerleştirdikten sonra kolu çevirmeye başlar. Hoooop. Ortaya arka planda beyaz bezden yapılmış bir ay dede çıkar. Kırmızı üzerine beyaz puantiyeli bir elbise giymiş küçük bir sinek Marie sahne boyunca uçar. Jojo’ya hoş, çekici bir kız arkadaş. Şimdi aşk zamanı. İsmi Marie. Bir İspanyol güzeli. Gelir, valizin köşesine zarifçe oturur. Bu arada, Marie’nin varlığından habersiz görünen Jojo elinde mimi mini seyahat çantasıyla birlikte gider kavuniçi valizin içine girer, kıvrılır, horlamaya başlar. Şimdi uyuma zamanı mı Jojo? Hayatının aşkı seni beklerken. Sonra bizim güzeller güzeli Marie Jojo’yu uyandırmak için valize girer. Tanışırlar. Christophe “uyuyan güzel” masalını ters yüz ederek modern zamanlara uyarlıyor. Marie’nin Jojo’nun üzerindeki etkisi hemen kendisini gösterir. Jojo’nun başında siyah bir fötr şapka. Jojo kendinden daha emin, daha atak. Marie ile kucaklaşırlar. Tango yapmaya başlarlar. Parmak kadar iki kukla, hayat boyunca unutulmayacak bir Tango gösterisi sunarlar. Öylesine ki yanımda oturan beş yaşlarındaki küçük kız yanı başında oturan aynı yaşlardaki oğlanı dirseği ile dürter ve “hadi dans edelim” der. Oğlan oralı değil. Aynen pısırık Jojo’nun hali var üzerinde. Ama küçük cadı inatçı. Muhteşem Tango gösterisinin ardından Marie ve Jojo uçarak beraberce valizin üzerine konarlar. Fonda romantik bir müzik. Bıcır bıcır sohbet ederler. Romeo’muz Jüliet’ine aşkını ilan eder. “Seni seviyorum Marie”. Ama heyhat! Marie, Jojo’nun aşkını ret eder. Jojo şaşkın. Ama neden? Yanıt çok basit. “Seninle bir kez dans ettim diye sana aşık olmak zorunda değilim”. Uyan Jojo, artık modern zamanlardayız. Tam da bu anda, havalı rakip “Beyaz Jorge” beyaz bir zeplinle ortaya çıkar. Beyaz bisikletli zeplini ile beyaz yamalı ay dedeye gider, Marie’yi kapar. Jojo deli gibi Marie’i arar. Ortaya kahve kutusundan yapılmış teneke bir top çıkar. Üstüne ahşap dirseklerle tutturulmuş beyaz bir kahve kupası ile fonksiyonel hale getirilmiş. İşe yarıyor. Jojo kendini topun içine atar, beyaz ay dedeye nişan alır. Christophe topun fitilini ateşler. İlk atış başarısız. İkinci kez topun içine girer. Tekrar Buummm. Bu sefer, Jojo’nun siyah suretini beyaz ay dedenin üzerinde görürüz. Aşkın ve fitilin şiddetiyle aşık Romeo’muz beyaz ay dedeyi deler geçer. Ama Marie ortada yok. Kalbi kırık aşık TNT
42
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
ile (üzerinde yazıyor) beyaz ay dedeyi havaya uçurur. Göz yaşları içinde kavuniçi bavulun içine girerek, kaybettiği aşkının yasını tutar. Ağlama sesine “sarı elbiseli bir sinek” karşılık verir. Kederinden iki göz, iki çeşme ağlayan Jojo’nun göz yaşları bıçak gibi kesilir. Bavula uğrayan ve geçip giden “sarışın fıstığın” ardından bakakalır. Hayatta herkesin ikinci bir şansı olmalı değil mi? Jojo, sarışın fıstığın ardından gitmeye karar verir. Ne yapalım hayat devam ediyor. Yeni bir aşk mı? Kim bilir? Onun hikayesi de bir sonraki kukla gösterisine. Christophe Golondrino ile kurduğu masalsı dünyanın yıldızlarını, bu yıldızların nasıl oluştuğunu, bu gösterinin nasıl hayat bulduğunu konuştuk. Sorulara, kuklaları sevmemizi, benimsememizi sağlayan bıcır bıcır “özel konuşma diliyle” başlamak istedik. Gösteride canlandırdığınız karakterlere seslerle hayat veriyorsunuz. Mesela Jojo’yu bıcır bıcır sesler çıkartarak konuşturuyorsunuz. Sonra çalar saatin seslerini ve gösteride yer alan diğer efekt seslerini çıkarıyorsunuz. Bu ses çalışması için özel bir ders aldınız mı? Bu benim özel sırrım. Çok genç yaşlarımda, çok utangaçtım bu nedenle sürekli çizgi film ve animasyon seyrettim. Bu işe başlarken, konuşma olmayan ama duyguların ifade edildiği sessiz filmlerden esinlendim. Bu filmlerdeki karakterlerin duygusal tepkileri nasıl ifade ettiklerine dikkat ettim. Burada, karakterleri seslendirirken mesela gösterinin baş karakteri Jojo bıcır bıcır sesler çıkarırken, konuşmadan, kelimeler kullanmadan herkesin onun ne söylemek istediğini anlamasını sağladım. Sanatçının da bu sesleri dünyanın her yerindeki insanların kesin olarak anlayabileceği evrensel bir dile dönüştürmesi gerekiyor. Bu nedenle, Bu şiirsel dil, izleyicinin kişisel yorumuna açık evrensel bir dile dönüşüyor. Hem izleyen topluluğun hayal gücünü harekete geçiriyor hem de izleyiciyi gösteriye daha da yakınlaştırıyor. Kukla yapmaya ve oynatmaya nasıl karar verdiniz? Aslında bu bir sokak gösterisi. Kukla oynatıcısı olma fikri iki aşamada gerçekleşti. İlk defa sokakta kukla gösterisi izlediğimde çok heyecanlanmıştım. Ondan sonra karar verdim. Birincisi sokaklarda çalışabileceğim gösteri yapabileceğim bir iş istiyordum. İkincisi bunun kuklalarla mümkün olması fikri beni çok heyecanlandırıyordu. Çok gençtim sessiz sinemayı, çizgi filmleri, animasyonları çok seviyordum ama bununla yaşayabilmek hayatımı kazanmak çok zordu. Filmlere baktığımda sokakta kuklalarda kullanabileceğim çok zengin bir malzeme olduğunu gördüm. Peki bu sanatı nasıl öğrendiniz? Bu isteğinizi nasıl gerçekleştirdiniz? Sokakta izlediği kukla sanatçısı ile gösterinin sonunda konuştum. Kukla oynatıcısı ve aynı zamanda yapımcısı olan usta bu mesleği çok uzun
P O RT R E
bir süreçte öğrenebileceğimi ve bunun için çok çalışmam gerektiğini söyledi. İki yıl boyunca onunla çalıştım ve iki yıl sonra bana ilk kuklamı yapmayı öğretti. Daha sonra kendi kuklalarımı yapmaya başladım ve dört yıl boyunca sokaklarda çalıştım. Bu noktada bir seçim yapmak zorundaydım ve “tamam, bu benim mesleğim” dedim. Aslında ilk defa sokakta kukla ustasını izlediğimde bu mesleği yapmaya karar vermiştim. Son dokuz yıldır hayatımı kukla sanatçısı olarak kazanıyorum ve başka bir iş yapmak istemiyorum. Gösterideki hikayenin yola çıkış fikri neydi? Jojo Golendri’nin hikayesini nasıl yarattınız? İşe ilk başladığımda bir karakter yaratıp o karakter üzerinden çok sayıda hikayeler yazmak istemiştim. Burada tek bir karakterde barınan çok sayıda hikaye var. Kukla oynatıcılığı bir tiyatrodur ve gösteride bir hareket vardır. Burada hikayeyi Jojo üzerinden kurdum. Siyah sineğimiz Jojo Golendri’den bahsediyorum. Onun gözleri ve yüzü yok. O günlük hayatta görebileceğimiz bir anti- kahraman. O alışık olduğumuz iyilikler yapan bir kahraman değil. O sokaklardan ve günlük hayattaki olaylardan beslenen bir kimlik. Jojo hayatın kendisini, sıradan insanların küçük hikayelerini yansıtıyor.
ket ederken, Milo büyük, diğerlerine göre daha sessiz, daha yavaş hareket eden bir kukla. Milo çok karmaşık bir kukla. Buna karşın Jojo çok hızlı, sürekli homurdanan, şikayet eden, çenesi düşük, gürültücü, küçük bir yaratık. Yani Milo’nun tam zıddı. Milo neden sürekli uyuyor, üstelik bir de horluyor? Milo bu gösterinin hayalcisi. Hayal kurmayı, rüya görmeyi seviyor. Çok yavaş hareket ediyor. Bu dünyadan kopuk gibi. Uyumayı seviyor, çünkü hayal dünyasında yaşamayı seviyor. Milo’nun görevi Jojo’ya dikkat etmek. Bir de gösteride yer alan ay dedeyi kurmak. Çünkü ay dede rüya ülkesinin kralıdır. Ay dedeye gelirsek, neden “yamalı” bir ay dede seçtiniz? Hikayenin akışına göre, tamamen teknik nedenlerden dolayı yamalı bir ay dede seçmek zorunda kaldım. Biliyorsunuz, Jojo Marie’yi aramak için kendini top aracılığı ile ay dedeye gönderdiğinde Jojo’nun sureti ay dededen çıkar. Jojo ay dedeyi deler geçer. Bunun bir de sanatsal yanı var. Aslında bütün hikaye yamalı eklemeli öykülerden oluşuyor. Yama unsuru hikayenin içinde doğal olarak bulunuyor.
Karakterlerinizi oluştururken nasıl çizdiniz, nasıl şekillendirdiniz? Aslında kukla sanatını seçtiğimde, yapacağım ilk gösteriyi hazırlarken bir “sinek şov” yapma fikrinden yola çıkmıştım. Milo benim kendi çizimim. Jojo karakterini oluştururken eski çizgi filmlerden esinlendim. Jojo hem palyaço hem de bir sinek. Yani Jojo, “palyaço – sinek” karşımı bir karakter. Sinek şov yapma konusunda kukla ustam “tamam, iyi de çok sayıda insan bu sinek şovu yapıyor” diye beni uyardı. Normal bir sinek şovunda ortada sinek filan göremezsiniz. Ama ben “görebileceğiniz sinekler” üzerinden bir şov yapmak istedim.
Gösteriyi şöyle bir toparlarsak, bütün karakterleri bize o kadar sıcak ve samimi gösteren şey nedir? O sıcaklık duygusu nereden geliyor? Bu biraz ilginç bir durdum. Sahnede seyrettiğiniz bütün karakterlerin hepsi benim kişiliğimden birer parça taşıyorlar. Onları yaratırken içlerine kendi karakterimden ayırdığım parçalar koydum. Ben de biraz hayalciyim tıpkı Milo gibi. Bazen kötü bir insan oluyorum Jojo gibi. Bazen otoriter oluyorum tıpkı sahnedeki saat gibi. Tik, tak, tik, tak. Her şey zamanında olmalı, disiplinli olmalı. Çok tatlı, şirin olabiliyorum Marie gibi. Bunların hepsi benim kişiliğimin birer parçası. Tabii böyle düşününce biraz da korkutucu olabiliyor.
Neden özellikle sinek? Sokakta yürürken görebileceğiniz bir şey sinek. Benim hayalim, sokakta görebileceğiniz bir şeyler üzerinden hikayemi anlatmaktı. Bu tamamıyla görünen dünyaya ilişkin bir sokak sanatı. Sinekler de her zaman sokakta yürürken yanımızda var olan bu dünyaya ait görebileceğimiz yaratıklar. Ben onları küçük kuklalar olarak tasarladım. Çünkü ancak onların dünyasına inebildiğimizde büyük düşünebilmek mümkün. Diğer sinekleri ve kelebekleri de daha sonra tasarladım.
Gelecek için planlarınız nedir ? Sessiz filmlerden, animasyonlardan, çizgi filmlerden daha çok teknik bilgi öğrenmek istiyorum. Daha öncede söylediğim gibi altı yaşımdan itibaren sürekli izlediğim çizgi filmlerden, animasyonlardan ve sessiz filmlerden esinlenerek kukla sanatçısı oldum. Çıkış noktası sessiz filmlerdi. Bu benim için bir hayal dünyasıydı. Şimdi o hayal dünyasını gerçekte yaşıyorum. Hayalim kuklalarla gerçek oldu. Bu filmlerden öğreneceğim teknik bilgilerle ilerde kendim için bir animasyon filmi yapmak istiyorum.
Bir de keltoş Milomuz var. Biraz ondan bahsedelim mi? Milo bu gösteri için büyük bir karakter. Sineklerden farklı tamamıyla kendine özgü bir karakter. Sinekler çok küçük boyutlarda ve çok hızlı hare-
Tiyatronuza ve kendinize dair en son ne söylemek istersiniz? Ben insanların rüyalarını yine onların hayal gücünü kullanarak sokakta, kukla tiyatrosunda anlatmak istiyorum.
Milo benim kendi çizimim. Jojo karakterini oluştururken eski çizgi filmlerden esinlendim. Jojo hem palyaço hem de bir sinek.
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
43
OTOMOBİL
lastikler için kış 7 derecede başlar!
Son yıllarda özellikle yoğun kar yağışları nedeniyle Türkiye’de de kış lastiği kullanma alışkanlığı hayli arttı.
DÖRDÜNE BİRDEN TAKILMALI Kış lastiği sadece karda değil, yağmur, çamur ve hatta buz gibi tüm kaygan zeminlerde standart lastiğe göre avantaj sağlar. Ancak sadece çekişin bulunduğu tekerleklere değil, dört tekerleğe birden kış lastiği takmak gerekir. Çekişin bulunduğu tekerleklere kış lastiği takıp diğer tekerleklerdeki standart lastikler korunursa otomobilin tekerlekleri arasındaki farklı tutunmadan dolayı önden veya arkadan savrulma ihtimali doğar. Özetlersek; 7 ÖNEMLİ NOKTA • Isı +7 C derece civarında seyrettiği zaman, yaz lastikleri sertleşmeye başlar ve kayar.
•
44
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
Kış lastiklerinin kavrama ve yola tutunma özellikleri sadece karda ve buzda değil, ısının +7 C derece ve altına düştüğü kuru zeminler-
de de devreye girer.
• •
•
Kış aylarında kaza yapma riski yaz aylarına göre 6 kat daha fazladır (özellikle hatalı lastik seçimlerinde). Karla kaplı bir zeminde, kış lastikleriyle 50 km/s hızla seyreden bir aracın fren mesafesi 20 metre iken, yaz lastikleriyle bu mesafe 40 metreye çıkar. (Yaşam ve ölüm arasında santimetrelerin ne kadar önemli olduğunu unutmayın!) Kış lastiklerinin diş derinliğinin fazla olması nedeniyle, karlı ve buzlu yollarda aracınızın hem çekiş gücü artar,su tahliyesi daha fazladır hem de frenleme esnasında yukarıdaki maddelerde anlatılan farkları yaratır. Güvenilir bir kavrama ve hızlanma elde edersiniz.
Bu bir ilandır.
Karla kaplı bir zeminde, kış lastikleriyle 50 km/s hızla seyreden bir aracın fren mesafesi 20 metre iken, yaz lastikleriyle bu mesafe 40 metreye çıkar
Karla kaplı zeminlere en uygun lastikler kış lastikleridir. Kış lastikleri kaygan zeminde standart lastiklere oranla daha iyi yol tutuş ve frenaj sağlarlar. Kış lastiğinin özel kauçuk karışımı ve kılcal kanallı deseni sayesinde hava sıcaklığı +7 derecenin altındayken bile sertleşmez ve mükemmel bir tutuş sağlar.
K Ü L T Ü R &P O SA RN TR AT E
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
47
HOBİ
bahçenizi
mobilyalarla güzelleştirin Kısa bir süre öncesine kadar bahçe mobilyası dendiğinde hepimizin aklına birkaç tane plastik masa ve sandalye gelirdi. Şimdilerde ise ilginç tasarımlarıyla dikkat çeken çardaklar, salıncaklar ve oturma grupları havaların iyice ısındığı şu günlerde bahçeleri “ikinci bir yaşam alanı” haline getiriyor. Küçük bir su bardağından lüks bir otomobile kadar her alanda kendisini gösteren tasarım kavramı, “bahçe mobilyaları”na da damgasını vurmuş durumda. Birkaç yıl öncesine kadar sadece plastik masa ve sandalyeden oluşan bahçe mobilyaları, yerini hem estetik hem konforlu hem de kullanışlı ürünlere bıraktı. Özgün tasarımlarla rakip firmalara fark atmaya çalışan markalar, dünyaca ünlü tasarımcılardan da yardım alıyor. Görenleri bir hayli şaşırtan çardaklar, oturma grupları, yemek takımları, renkli minderler, salıncaklar, hasır mobilyalar, hamaklar, servis arabaları, dinlenme yatakla48
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
rı, şemsiye ve tenteler havaların ısındığı şu günlerde bahçelerin keyfini çıkarmak isteyenler için dizayn edilmiş. Tek kişilik hasır örme koltuktan birden fazla kişinin aynı anda kullanabileceği ve adeta bir kuş yuvasını andıran kanepelere kadar her şey düşünülmüş. Mobilya üreticileri de Türkiye’de “bahçe kültürü’nün son birkaç yıl içerisinde büyük gelişme gösterdiğini söylüyor. Şehir hayatının sıkıntılarından bir nebze olsun uzaklaşmak isteyen insanların müstakil evleri tercih etmeye başladığı için şehir insanı artık
HOBİ
Görenleri bir hayli şaşırtan çardaklar, oturma grupları, yemek takımları, renkli minderler, salıncaklar, hasır mobilyalar, hamaklar, servis arabaları, dinlenme yatakları, şemsiye ve tenteler havaların ısındığı şu günlerde bahçelerin keyfini çıkarmak isteyenler için dizayn edilmiş.
Ahşap mobilyaların bakımında vernikli ahşap koruyucu kullanılması gerekir. Vernikli ahşap koruyucu, bahçe mobilyalarınızı küf, mantar ve tahta kurtlarından korur.
Ahşap mobilyalarınızda yarık ya da oyuk varsa zımparalama işlemini gerçekleştirdikten sonra, ahşabın rengine uygun bir macunla bu delikleri kapatabilirsiniz. Teak masanızın yüzeyinde kir ya da yağ varsa yumuşak bir bezle teak temizleyicisiyle masaları temizleyelim. Ahşap mobilyanın cinsine göre vernikli ahşap koruyucuyu tek ya da iki kat uygulayabilirsiniz.
bahçelerine daha çok özen gösteriyor. Bahçeler adeta “ikinci bir yaşam alanı” haline geldi. Bahçe mobilyalarında yaz sezonuna özgün tasarım ve kullanışlı modellerle girildi. 2011 bahçe modasında tekli büyük parçalar ve daha yumuşak hatlı nostaljik ürünler ön plana çıkıyor ve açık renk mobilyalar bahçe mobilyalarının vazgeçilmez renk segmentini oluşturuyor. Bahçe mobilyalarının kolay taşınabilir olması çok önemli. Müşteriler, oturumu rahat ve dinlendirici renklerdeki mobilyaları tercih ediyor. Bahçe mobilyaları Türkiye’de hızlı bir değişim içerisinde. Çok kısa zaman öncesine kadar tek tip plastik ve türevi malzeme kullanılıyordu. Bugün ise metal, alüminyum, hasır ve ahşap mobilyalar üretiliyor. Servis arabaları, ışıklandırma sistemleri ve bazı süs eşyaları ise bahçelerin vazgeçilmez aksesuarı haline geldi.
Bahçe mobİlyalarına bakım yaparken... Ahşap mobilyaların bakımında vernikli ahşap koruyucu kullanılması gerekir. Vernikli ahşap koruyucu, bahçe mobilyalarınızı küf, mantar ve tahta kurtlarından korur. Vernikli ahşap koruyu-
Birinci katı uyguladıktan sonra 24 saat kurumasını beklemeliyiz. Eğer tek katla istediğimiz sonucu alamazsak iki katı mobilyamıza kuruduktan sonra uygulayalım ve kuruması için 24 saat bekleyelim. Teak yağımız yok ise mobilyamızın bakımını suyla yapabiliriz. Teak mobilya doğal bir ağaç-
Bahçe mobilyaları Türkiye’de hızlı bir değişim içerisinde. Çok kısa zaman öncesine kadar tek tip plastik ve türevi malzeme kullanılıyordu. Bugün ise metal, alüminyum, hasır ve ahşap mobilyalar üretiliyor. cusunu, uygulama yapmadan önce ve uygulama sırasında karıştıralım. (Vernikli ahşap koruyucuyu oluşturan maddeler zamanla dibine çökebilir). Mobilyaları boyarken, boyayı ahşaptaki gözeneklerin (damarların) gidiş yönüne doğru sürmek gerekir. Böylece gözenekler boyayı daha iyi emer ve homojen bir renk elde edilir.
tır. Aşırı güneşte nem oranı düştüğü için mobilyamız çatlar. Bunu önlemek için haftada bir ya da 2 kez hortumla mobilyamızı sulamalıyız. Teak mobilyalar, sert tahtadan yapılmıştır. Yağlı bir ağaçtır. Doğal bir ağaç türü olduğundan hava koşullarından etkilenir. Bakımı oldukça kolaydır. Tek yapmanız gereken senede 1-2 defa teak yağı ile mobilyanızı yağlamaktır. SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
49
SPOR
küçük adımlar
büyük sonuçlar getirir! “Okul Öncesi” 2-7 yaş arası kız ve erkek çocuklar için spora güvenli bir ortamda eğlenceli bir giriş yapmalarını sağlamak, spor sevgisi ve alışkanlığı kazandırmak, hayat boyu fit, sağlıklı bir hayatın temellerini atmak son derece önem taşımakta. Bunun sağlanması amaçlı düzenlenen çeşitli programlar ile çocuklar, düzenli fiziksel aktivitenin olumlu getirilerini keşfederken, bir yandan da paylaşmayı, dinlemeyi, takım oyununu, güveni, sportmenliği, arkadaşlığı ve iyi davranış niteliklerini de edinirler. İşte “ Futbol okulu” tarafından gerçekleştirilen bu aktivitelerdeki program içeriği şu şekilde anlatıyor. Oynuyorlar, eğleniyorlar, büyüyorlar… Ders programı, temel futbol becerilerini içeren eğlenceli çocuk oyunlarından oluşmakta ve amaç eğlenmektir. Ayrıca renkler, sayılar, şekiller gibi okul öncesi öğrenim konuları da çocuklara oyunlarla sunulmaktadır. Oyunlar, kurgu oyunları, toplu ve gol oyunlarından oluşmaktadır. Ekipmanları küçük futbol topları, kaleler, koniler ve renk renk şapkalardan oluşmaktadır. Futbol ekipmanları çocuklar için özel hazırlanmıştır. Çocukların yaş gruplarına göre hazırlanan dersler, (Mini Kahramanlar 2-3,5, Küçük Kahramanlar 3,5-5 yaş, Süper Kahramanlar 5-7 yaş) deneyimli ve uzman koçlar tarafından uygulanır. İngilizce ve Türkçe uygulanan her bir sınıf 50 dakikalık programlardan oluşur. Minik Kahramanlar yaş grubunda ebeveyn katılımı gerekli olmaktadır. Koordinasyon, iletişim ve motor becerilerini geliştirmeleri için hazırlana oyunlarda çocuklar, takımın birer parçası olarak çalışma imkanı bulurlar ve komutları nasıl takip edeceklerini anlamayı öğrenirler.
Arkın futbol okulu
Ev / Duvar
www.arkinfutbolokulu.com
Topsuz Oyunlar Oyunları temalı hale getirebilirsiniz. Örneğin çocuklara korsan olduklarını söyleyin. Gemi-
50
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
nin sancak bölümüne (odanın sağ tarafı), liman bölümüne (odanın solu) ya da geminin kuzeyine doğru yol almalarını isteyin. Varacakları her durakta çocuklar güverteyi fırçalamak, göndere bayrak çekmek gibi korsan aktiviteleri yapmalıdırlar. Amaç: Temel kas becerilerini, temel dikkat ve farkındalığı geliştirmek, renklerin tanınması. Talimatlar: Odanın köşelerine değişik renklerdeki konileri yerleştirin. Çocuklardan belirli bir rengi seçmelerini isteyin, sonra da o renge doğru değişik biçimlerde yol alın (koşmak, zıplayarak gitmek, geri geri yürümek gibi) Gelişme: Her bir duvar için farklı bir renk belirleyin. Yaşı daha büyük olan çocuklar için duvarları kuzey, güney, doğu ve batı olarak isimlendirin. Çocukların her bir duvar alanına ulaşmaları için spesifik komutlar belirleyin ve ona göre talimat verin. Sonrasında çocukların bu isimleri hatırlayıp hatırlamadıklarını gözlemleyin. Şapka oyunu Dizdiğiniz konilere bir sıra daha ekleyin. Çocuklardan, ilk sıradan belirli bir renk koni seçmelerini ve onu ikinci sıradaki aynı renkli şapkanın üzerine koyup başlangıç noktasına geri dönmelerini isteyin. Amaç: Dikkat ve farkındalığı geliştirmek, geri dönüşü ve renkleri tanıma. Talimatlar: Odanın diğer ucuna farklı renkteki beş koniyi yerleştirin. Her çocuğa bir şapka verin. Isılığınızla çocuklar konilere koşacak ve ellerindeki şapkaları dizdiğiniz konileri (ellerindeki ile aynı renk olan şapka) üzerine koyup bulundukları yere koşarak geri dönecekler. Gelişme: Her çocuğa iki ya da daha fazla şapka verin.
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
51
BİLGİ
bilkent sports international
tenis okulları açıldı
Bilkent Sports International Fitness ve Tenis Merkezi, kendi bünyesinde bulunan 16 tenis kortuna 3 yeni kapalı kort daha ekleyerek, Ankara’da bir ilke imza atıp “Tenis Okulu”nu faliyete geçirerek tenis öğrenmek isteyenlere ve tenis sporuna gönül verenlere bulunmaz bir hizmet sunmaya başlamıştır. Üyelerimize ve ayrıca üye olmayan tenis severlere, tenis öğrenme ve oynama ayrıcalığını sunmakta olan Tenis Okulu, her seviyede, geniş bir yaş grubuna hitap etmektedir.
Kayıtlar başlamıştır
Tenis okullarımıza kayıt yaptırmak ve ücretsiz bir tanıtım dersi almak için lütfen 266 71 00 nolu telefondan bilgi alınız.
Yetişkinler ve çocukların profesyonel eğitmenler eşliğinde hafta içi ve hafta sonu 4, 6, 8,12 ve 24’lü gruplar halinde dersler aldığı okul, “Öğrenin & Oynayın & Eğlenin” sloganı ile Ankara’da tenis alanında en güçlü isimlerden biri olduğunu bir kez daha göstermiştir.
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
53
AĞIRLIK VE ACIYI YORUMLAMAYI ÖĞRENMEK
SAĞLIK
Eğer kaslar antrenmana başlamadan önce ağrımıyor ise ve antrenman yaparken gerçekten ağrıyor ise ters bir şeyler oluyor demektir. O anda ne yapıyorsanız derhal bırakın. Bir spor hekimine gözükün. Antrenman yaparken ağrımadı ise ve antrenmandan saatler veya günler sonra ağrıyorsa, muhtemelen önemli bir problem yoktur ve basit ev metotları kullanarak düzeltilebilir. Eğer dokunduğunuzda ağrıyor ve yüke bindiğinde bir şey yoksa ciddi bir problem yok demektir. Eğer onu kullanırken ağrıyorsa fakat keskin bir acıdan çok donuk bir ağrıysa muhtemelen çok şiddetli değildir. Buna karşın süre gelen bir problemin habercisi olabilir. Gün boyunca hafif ağrıyor ve gece daha kötü oluyorsa, muhtemelen nasıl rehabilite edeceğinize dair bilgiye ihtiyacınız olacak. Eğer hafif bir şişlik varsa ve zayıf bir duyarlılık varsa, bu iyi huyludur. Eğer önemli bir şişlik varsa bunu tersi kanıtlanana kadar önemli kabul edin. Eğer antrenman yaparken çıtırdama, tıkırdama veya alakasız sesler var ise fakat sesle ilgili herhangi bir acı yoksa tasalanmanıza gerek yoktur. Eğer gece uyurken karşınıza çıkıyorsa ve bunu 3-4 gece hissediyorsanız bu durum incelenmelidir. Çalışırken kendinizi ve ağrıyan kısımları daha iyi hissediyorsanız, muhtemelen ciddi bir şey yoktur. Eğer çalıştıktan sonra daha kötü oluyorsa ve sadece bir önceki antrenmanda yaptığınız belli bir oranını ancak yapabiliyorsanız, ne yaptığınızı düşünmenin çoktan zamanı gelmiştir.
sports international ekibinden mesaj:
acı yoksa ilerleme de yok;
tekrar düşünün! Yetersiz kalma bir başarı mıdır? Ağırlık antrenmanında yetersiz kalma ne bir yenilgidir ne de başarının eksikliğidir. Tam tersine hareketin tamamını yardım kullanmadan ve sıkı bir programa bağlı kalarak tamamlayamama demektir. Egzersiz, bir set sırasında kanı vücudun diğer kısımlardan yüklenilen kaslara doğru hareket ettirir ve kardiyak çıkışını da hızlandırır. Hızlanan kan akışı aynı zamanda yük altındaki kaslara çok çabuk ulaşır, çalışan kaslar glikojenin enerji elde etmek için tüketilmesi sırasında laktik asit oluşumuna imkân sağlarlar. Kasın kasılması sırasındaki kan akışının sınırlanmasıyla bileşik bu metabolizmik maddenin birikimi, vücut geliştirme ile alakalı en yaygın olan rahatsızlık şeklini meydana getirir ki bu ra54
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
hatsızlık çalışan kaslarda bir yanma hissi olarak görülür ve pompalama olarak nitelendirilir.
vb., bunlar gelişme için uyarıcı olabilirler, fakat hiçbir şekilde ihtiyaç değildirler.
Bu yanma bazı insanlar için özellikle yeni başlayanlar için rahatsızlık versede zararlı değildir. Ve bu hissi oluşturan faktörler, birçok vücut geliştirici için en tatmin edici yan olan sözde pompalamayı meydana getirirler. Buna rağmen pompalamayı başarmak, daha sağlam ve kaslı bir vücut için öncelikli bir gereksinim değildir. Pompalamaya katkıda bulunan faktörler, kanın o bölgeye hücum etmesi, laktik asit oluşumu,
Aşamalı olarak pompalamayı meydana getiren aynı sebepler kas bitkinliğine ve sonuç olarak kas başarısızlığına sebep olabilir. Gene de bir çok vücut geliştirici bu noktaya ulaşılmadığı taktirde kasları uyarmak için yeterli uyarıcı etki yapılmadığını söylerler. Kas gelişimini uyarmak için başarısızlığa kadar çalışma ihtiyacı, bazıları tarafından uygun bulunsa da tam anlamıyla bir saçmalıktır. (Jeff O'connell)
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
55
GURME
İşletmeciliğini, Uluslararası Gastronomi Birliği üyesi R. Çetin Özenay ve eşi Suzan Özenay’ın yaptığı Bilkent Fish House; Çamlık sitesinde hizmet veriyor.
denizden gelen lezzetler için
bilkent fish house Çamlık Sitesi’nin tam kalbinde, yeşille çevrelenmiş, modern havalandırma sistemleri ile donatılmış Bilkent Fish House Ankaralılara Akdeniz havası yaşama şansı sunuyor. Deneyimli ustalar Süleyman Topuksak, Adem Kaçay ve ekibi tarafından özenle hazırlanan günlük taze balıkların yanı sıra pek çok meze çeşidini bulabileceğiniz mekan şömineli, kış bahçeli ortamıyla kış aylarında da konuklarına ayrı bir keyif yaşatıyor. Yaz aylarında çam ağaçlarının süslediği 200 kişilik bahçede konuklarını ağırlayan mekan doğanın içinde yemek keyfi yaşatıyor. İşletmeciliğini, Uluslararası Gastronomi Birliği üyesi R. Çetin Özenay ve eşi Suzan Özenay’ın yaptığı Bilkent Fish House; Çamlık sitesinde hizmet veriyor. İçinde Çin, Fransız, İspanyol, mutfaklarının nefasetini bulunduran, tüm bunları yaratıcılık ve ustalıkla Türk damak tadında uyumlayan değişik bir Akdeniz tarzına, füzyon bir mutfağa sahip olan Bilkent Fish House’da Balık Şiş, Balık Tandır, Yabani kekikli Ahtapot Izgara, Karides Cızbız, Paella, Lagos, Kokoreç, Mozerella Pey-
56
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
nirli Izgara Kalamar gibi spesiyaller de konukların tercihine sunuluyor. 100 kişilik şömineli, kış bahçeli salonu ile çam ağaçlarıyla bezeli 200 kişilik bahçede muhteşem bir manzara eşliğinde tecrübeli ellerden, lezzetli balıkları yemenin tadını çıkarın. Yengeç salatadan sebzeli mezelere, Deniz Ürünlü Paella’dan Norveç Somon Izgara’ya kadar pek çok alternatif sunulan mekânda Izgara Helva ve Çikolatalı Fondue yemek arkasından denenmesi gereken lezzetler olarak karşımıza çıkıyor. Günlük olarak fırınlarında üretilen mısırlı, haşhaşlı, zeytinli ve diğer ekmek çeşitlerini de deneyebilirsiniz. Büyük bahçesinde bulunan iki adet tenis kortunda deneyimli hocalar eşliğinde hizmet veren Bilkent Fish House, 100 araçlık bir otoparka da sahip.
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
57
OTOMOBİL
LUX OTOMOBİLLERİN SEÇKİN MARKASI AUDI Ceylan Motorlu Araçlar Petrol ve İnş. San. Ltd. Şti. yetkilisi Serdar Ceylan, piyasanın ilginç ve rekabet kapsamlı reklam kampanyalarına imza atan Audi’nin amblem ve marka oluşum hikayesini anlattı. Latince ‘Dinle’ anlamına gelen Audi, 1932’de Audi, DKW, Horch, ve Wenderer isimli dört bağımsız üreticinin birleşmesiyle oluşur. Amblemdeki halkalar her zaman olimpiyat halkalarına benzetilse de bu birleşmeyi gösterir. Amblem dört şirketin ayrılmaz birliğini ve farklı karakterlerinin buluşmasını simgeler. Audi ismi firmanın eski yöneticilerinden olan mühendis August Horch tarafından verildi. Markaya kendi ismini vermeyen Horch Latince’deki karşılığı olan Audi’yi buldu.1969 yılında en büyük motosiklet üreticilerinden olan NSU gruba katılmış olsa da bu dört halka değişmeden kaldı. Audi, Alman bir otomobil şirketidir; Volkswagen grubunun bir parçasıdır. Şirketin merkezi Ingolstadt, Bavarya’da bulunmaktadır. Şirketin geçmişi 1899 yılına ve August Horch’a dayanmaktadır. İlk Horch otomobili kendisi tarafından 1901 yılında tasarlanmıştı. 1910 yılında
Horsche şirket dışarısına atılmış ve kendi adını eski ortaklarıyla olan anlaşmazlıklar nedeniyle artık yaptığı tasarımlarda kullanamayacak hale gelmişti. Eski Almancada anlamı “Dinle!” olan “horch”, Latincede aynı anlama gelen Audi’yi markası olarak kullanmaya başladı. 1932 yılında Audi, Auto Union’u oluşturmak üzere Horch, DKW ve Wanderer şirketleri ile birleşti. Auto Union kullandığı birbirine bağlı dört halka da bugün Audi’nin logosu olarak kullanılmaktadır. Geçen 30 yıl içerisinde Audi yüksek güce sahip birçok model sundu. 1980’de piyasaya sunulan Ünlü “Quattro” modeli; ilk kez kullanılan 4 çekerli turbo bir spor arabasıydı. Audi bu atılımla teknolojide zirveye oturdu. (Bu teknoloji daha sonrasında dünya’nın hemen hemen tüm otomobil şirketleri tarafından kullanılmıştır.) Audi 80 modeli ile beraber, tüm modeller “Qu-
attro” özelliğini kazandı. Audi 80 her ne kadar 1986 yılında “dede arabası” imajına sahip olsa da unutulmaz tasarım 1989’da piyasaya sunuldu. Bu model piyasaya bomba gibi düştü ve oldukça iyi satış rakamlarına ulaştı. Gelişen teknoloji ile, Audi dünyanın en gelişmiş motorunu kullanmaya başladı. 1995’de S4 modelinde kullanılan dört çekerli motoru bu döneme damgasını vurdu. 1997’de de dünyanın tamamen alüminyumdan yapılmış ilk otomobilini sunan Audi, A8 modeli ile alüminyum uzak çizgilerine ulaşmış oldu. 90’ların ortasında yeni serilerini piyasaya süren Audi dünyanın en kaliteli otomobilleri arasında yerini aldı.2000 yılı itibariyle 24 saatlik Le Mans yarışını 4 kez art arda kazanan Audi 2003’de VW grubunun başka bir modeli ile ancak tamamen Audi kadrosu ile Bentley modeli altında da bu başarıya imza attı.
CEYLAN MOTORLU ARAÇLAR LTD. ŞTİ. HAKKINDA Ceylan Motorlu Araçlar Petrol ve İnş. San. Ltd. Şti.; Grubuna ait bir çok firması ile Ankara’da 1992 ile 2004 yılları arasında Renault’un satış ve servis olarak ana bayiliğini yapmaktadır. 1997 ile 2008 yılları arasında ise BP petrolleri bayiliği yapmıştır. Müşterilerinden gelen istekleri değerlendirerek firmasını yönlendiren Ceylan, lüx segmentteki araçları da sahip olduğu ithalatçı belgesi ile Türkiye’ye ithal edip satışını gerçekleştirmektedir. C- Ceylan Motorlu Araçlar bünyesinde lüx segmentine ait Mercedes, AUDI, BMW, Wolksvagen araçları bulunuyor.
58
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
GEZİ
HAİTİ Bu cennet tatil yöresinde plajlar, su sporları, su odaklı oyun alanları ve zipline yapılmakta.
batı karayipler gezi notları
Yazan: MEHMET KOCATEPE
60
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
GEZİ
Miami Amerika Birleşik Devletleri’nin Florida eyaletinin ikinci büyük kentidir. Atlas Okyanusu kıyısında bir kıyı kentidir. En gelişmiş sektör turizm sektörüdür. Miami’de yaklaşık 5.000 Türk yaşamaktadır. Halkın %66’sı İspanyolca konuşur. Bunun en büyük sebebi ise burada yaşayan halkın çoğu çevre ada ülkelerinden geldiklerindendir. Ama 2008 verilerine İspanyolca konuşan azınlık arttıkça anadilleri İngilizce olanlar işlerinin yürütülmesinde büyük zorluklar çektiklerini dile getirmişlerdir. Hatta en önemli televizyon kanalı ise Telemundo’dur. Dünyaca ünlü Latin (hispanik) dizilerin bir bölümü Amerikan kökenli Telemundo tarafından uyarlanır ve bu eyalette çekilir. Haiti Gemimiz Royal Caribean’in ilk durağı Labadee veya Labadie oldu ve burada sürekli sıcak (sıcaklık 30oC) ve güneşli bir hava, çok yeşil görünümlü ağaçlar arasına kurulmuş ve Haitili yerliler tarafından çalıştırılan alış-veriş merkezi ve bit pazarı görünümünde ve siyahi yerliler tarafından çalıştırılan pazar. Bu satıcılar mallarını satmak için çeşitli satış teknikleri uygulayarak insanı cezbetmekteler. Satılan malların fiyatları yüksek olmakla birlikte pazarlık yaparsan o fiyattan malı almak mümkün ve satılan mallarda mutlaka yerel kültürleri görmek mümkün. Bu cennet tatil yöresinde plajlar, su sporları, su odaklı oyun alanları ve zip-line yapılmakta. Zip-line’i şöyle tanımlayabiliriz. Yüksek bir yerden daha alçak bir yere doğru gerilmiş metrelerce çelik halat, bu çelik halat üzerine oturtulmuş telesiege oturakları. Yüksek yerden bu telesiege oturağına oturup yüksek bır hızla (hız
saate 100-120 km) aşağıya doğru kayarak adrenalin sporu yapan insanları görebilirsiniz. Royal Caribean International olarak özel enfes lezzette hazırlanmış yemek standındaki barbekü ve yemeklerle karnızı doyurduktan sonra hareket etmek üzere gemimize dönüyoruz. Costa Maya (Meksika) Karaiplerin eşsiz ekolojisini ve Mayaların izini sürmeye devam ediyoruz. Burası küçük ve sevimli bir bölge olup mercanlar arasında mutlaka scuba yapılması gerekmektedir. Ayrıca buralarda yaşamış olan bir toplum Mayalardan kalma yerleşim birimi olan Chacchoben’e gidip Maya tarihini ve kültürünü izlemekteyiz. Maya inançlarına ve Maya takvimine gore 2012 yılı dünyanın sonu olacak. Ayrıca Maya takvimine göre aylar 18 gün olarak hesaplanmış. Öte yandan Maya piramitleri, Maya güneş saati görülmesi gereken kültürler ve gene Mayaların matemetikte ve astronomide ileri oldukları söylenmektedir. Cozumel (Meksika) Yucatan Yarımadasından 19 km doğuda mücevher gibi bir ada olan Cozumel bir serbest bölge olup burada gerçekten vergisiz değerli mücevherler (elmas, pırlanta), Dünya markalarından oluşan değerli saatler satılmaktadır. Ama arzu eden misafirler büyüleyici güzellikteki mercan kayalıklarından yüzlerce egzotik balık türlerinin arasında şnorkel dalışı ve tüplü dalış olanağı bulabilir. Farklı bir aktivite denemek isteyenler için Xcaret Eko Arkeoloji Parkına gidip yeraltı nehrinde yüzebilir veya ilginç Maya Müzesini ziyaret edebilirler.
Miami’de yaklaşık 5.000 Türk yaşamaktadır. Halkın %66’sı İspanyolca konuşur. Bunun en büyük sebebi ise burada yaşayan halkın çoğu çevre ada ülkelerinden geldiklerindendir.
Batı Karaipler gezimiz burada sona ermiş olup Miami’den uçağa binerek Türkiye’ye dönüyoruz. Miami
Cozumel
Haiti
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
61
sports gündemi
istanbul
sports dünyasından haberler
ATAKÖY YENİ YIL MASTERCLASS Bir yılı daha geride bırakmamız ve yeni gelen yılı hep birlikte tüm üyelerimizle spor dolu karşılamamızı masterclass’ta buluşturduk. Tüm aerobik eğitmenlerimizin katılımıyla ve harika kareografileriyle doyasıya spor yapıp eğlenmeyi de ihmal etmediğimiz bu güzel etkinlikte bir yılı daha geride bırakarak yeni gelen yıla merhaba dedik.
ŞİŞLİ MASTERCLASS SPINNING Şişli’de düzenlenen Spinning Masterclass’ta üyelerimiz farklı kareografilerle yaparak eğlenceli ve bol kondisyonlu dakikalar geçirdiler.
62
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
S P O RT S G Ü N D E M İ / İ S TA N B U L
31 EKİM CADILAR BAYRAMI
SONBAHAR TENİS TURNUVASI
31 Ekim Cadılar Bayramı İstanbul’daki kulüplerimizde, miniklerimizin ilgisiyle kutlandı. Kutlamalarda, birbirinden şık kostümlerin miniklerimiz tarafından giyilmesi, tüm üyelerimiz tarafından beğeniyle karşılandı .
Ekim ayında yapılan tenis turnuvası yağışlardan dolayı 2 hafta sürdü. Uzun ama keyifli geçen bu turnuvadaki tüm finalistlerimizi kutluyoruz. Başarılar diliyoruz.
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI Çocuk kulüplerimiz tarafından düzenlenen Cumhuriyet Bayramı, tüm kulüplerimizde değişik aktivitelerle geçti. Resim sergileri, şiir okumalar tüm ailelerin beğenisine sunuldu.
Fitness bench press yarışması ht
FITNESS BENCH PRESS CONTEST 25.01.2011 tarihinde Fitness Bench Press Contest yarışmamız, üyelerimiz için hem spor hem de tatlı bir rekabet ortamında yaşanan eğlenceli görsel bir şölene dönüştü. 1 dakika içerisinde en çok tekrarı yapan üyemiz kazanacaktı. Ataköy’de İlyas Pars Şişli’de bayanlarda Özlem Öz, baylar da ise Recep Sevinç 1. oldular. Kadıköy’de ise 1.liği bayanlarda Pınar Doğruer, erkeklerde Çağlar Özsaygın kazandı. SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
63
S P O RT S G Ü N D E M İ / İ S TA N B U L
MASTERCLASS Yeni yılı üyelerimizle karşılamak için Masterclass’ta bir araya geldik. Eğitmenlerimizin katılımı ve güzel kareografilerin birleşimi ile sporla eğlenceyi birleştirdiğimiz bu etkinlikte, bir yılı daha geride bırakıp, spor dolu bir yıl geçirme sözü verdik.
ATAKÖY SPiNNinG 5 Şubat’da iki eğitmen eşliğinde yapılan etkinlik üyelerimizin beğenisiyle geçti.
YAŞAM KOÇLUĞU SEMİNERİ
ULUDAĞ GezİSİ 23 - 30 Ocak tarihlerinde Kartalkaya’ya ve 13 Şubat tarihinde Uludağ’a düzenlediğimiz günü birlik gezimizde haftanın iş stresi ve yorgunluktan bir nebze de olsa uzaklaşmak isteyen üyelerimizle hem kayak yaparak hem de doğanın tadını çıkararak keyifli bir haftasonu geçirdik. 64
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
“26 Ocak tarihinde Beril Dölen eşliğinde yaşam koçluğu semineri düzenlendi. Yoğun katılımın olduğu seminerden üyelerimiz çok memnun ayrıldıklarını ve devamını beklediklerini belirttiler.”
NN DB EU MLİ S P O R T S G Ü NSDPEOMRİT /S İGS Ü TA
BAŞARI ÖYKÜLERİ Kilo verme serüvenim sürüyor
% 100 fit % 100 FIT, dinamik yapısı ile kısa zamanda vücut direncinizi arttıracak. Halter ağırlıkları ile kaslarınızı geliştiren ve vücut direncini en kısa sürede kondisyonlu hale getiren bu mükemmel egzersiz programı ile kendinizi harika hissedeceksiniz. Yüksek tempolu müzik eşliğinde halter ağırlıklarıyla yapılan % 100 FIT, her bölgenin yaklaşık 5 dakikalık şarkı eşliğinde çalıştığı, ara vermeden ardarda tüm kas gruplarının çalıştığı bir derstir. O nedenle aynı zamanda cardio vasküler bir ders olarak adlandırılır. % 100 FIT dersinde tüm hareketler çok sık tekrar ediliyor. 5 dk boyunca aynı bölgeye yoğunlaşarak şarkı bitene kadar aynı bölge çalıştırılmaya devam ediliyor. O yüzden hafif kilolu halter ağırlıklarıyla çok sık tekrar yapılıyor ve vücut direnci ve kuvveti inanılmaz artıyor. Ders 55 ila 60 dk. sürer. Step platformu, halter çubuğu ve kondisyonunuza göre ağırlıklar kullanacaksınız. Yeni başlıyorsanız düşük ağırlıklarla başlamalısınız. Birkaç ders sonra hangi ağırlığın sizin için uygun olduğuna karar verebilirsiniz. Emin değilseniz eğitmeninize sorabilirsiniz.
YARARLARI : • Kasları şekillendirir ve güçlendirir. • Genel formunuzu ve sağlığınızı geliştirir. • Kemik yoğunluğunu artırır. (osteoporoz için önemli) • Her çalışma sonucu 600 kaloriden fazla harcanır. • Başarı duygusu oluşturur. Eğitmeniniz her şeyi doğru yaptığınızı denetleyecek de olsa dikkat etmeniz gereken noktalar: • Tüm egzersizlerin temeli, özellikle ağırlık çalışmaları, iyi bir duruşa sahip olmaktır. • İlk adımda doğru tekniği öğrenmeye çalışın. • Tekniğinizi geliştirmek için devamlı çalışın. • Gereğinden fazla ağırlıkla başlamayın, 4 6 hafta içinde kademeli olarak arttırın. • Hareketleriniz kontrollü, yavaş ve dengeli olmalıdır. • Eklemlerinizi her zaman hafif bükülü tutun. • Çalıştırdığınız kaslarınıza konsantre olunBaşlangıçta kaslarınızda ağrı hissedebilirsiniz ama bu kısa zamanda geçer ve kısa zaman içerisinde güçlendiğinizi ve esneklik kazandığınızı farkedebilirsiniz. İlk dersten itibaren % 100 FIT ile ruhunuzu dinlendirip ve stresinizi azaltabilirsiniz.
Refleksoloji Masajı Sports International’da
YAOV masörleri tarafından el ve ayaklara uygulanan Geleneksel Çin “Refleksoloji” masajı Ataköy, Kadıköy ve Şişli şubelerimizdeki tüm üyelerimizin hizmetine sunulmuştur.
Gülçin Taylı Küçüklüğümden beri hep iri bir çocuktum çok kilolu olmamakla beraber. Ergenlik döneminden sonra ise hızla kilo almaya müsait olan bünyeme fazla yağ biriktirerek resmen koleksiyon yapmaya başlamıştım. Yemenin önünü alamıyor çevremden, ailemden gelen tepkileri ise görmezden, duymazdan gelebilecek kadar cesur bir şekilde kilo almaya devam ediyordum. Evet bende zayıf sağlıklı ve fit bir insan olmak istiyordum ama bunu başarabileceğime inanmıyor, inanmadıkça da bir türlü diyete başlayamıyordum. Bu yüzden çok fazla diyet deneyimim de olmadı. Çünkü başlayınca irademe yenilmekten korkuyordum. Derken birgün kendimle, bedenimle barışmak istediğimi farkettim. Bunu istiyorsam birçok şeyi başardığım gibi bunu da başarabileceğime inandım ve 8 ayda 30 kilo verdim. Tamamen kendi iradem ve kendi diyet programımla daha sonra ki 8 ay bu kiloyu muhafaza ettim ve artık verdiğim 30 kilo bünyeme oturmuştu. Bu süreçte de sporu hayatıma sokmam gerekiyordu ve soluğu Şişli Sports International’da aldım. Doğru karar aldığımın farkında olarak daha bir azimle sarılmıştım bu serüvene. Şimdi ise Sports International’da hem sporumu yapıp hem beslenmeme dikkat ediyorum. 4 aylık kilo verme programımda toplam 28 kilo verdim buna en büyük faktör hocalarımın desteği ve motive edici yaklaşımlarıydı. Yıkıldığımı hissettiğim anlarda beni yalnız bırakmadıkları için Efsel Hoca, Derya Hoca ve Nihan Hoca’ya teşekkür ederim. Sonuç olarak kolay olmayan bu serüvenin başarıyla tamamlanacağına inanıyorum. 135 kiloyla başladığım bu zorlu maceraya 80 kilo ile devam ediyor ve hedefim olan 65 kiloyu çok yakınlarda görebiliyorum. Siz de kendinize güvenip inancınızı asla kaybetmeyin. Ben inandım ve başardım. Teşekkür eder, herkese spor ve sağlık dolu günler dilerim.
Zeynep Arslan Sports International’a başlarken ilk hedefim sağlıklı olmak için spor yapmaktı. Bu yüzden dikkatimi çeken Personal Training derslerinin içeriklerini öğrendim. Uzun yıllar spor yapmadığım için başta çok zorlandım. Fakat çalıştıkça pilatesin bana çok şey kattığını görebiliyorum. Bir senenin sonunda ilk başladığım zamandan daha güçlüyüm. Direncimin arttığını farkettim. Bir saatte yaptığım hareketlerin daha fazlasını daha kısa sürede zorlanmadan yapmaya başladım. Bunlar doğal olarak günlük hayatıma da olumlu olarak yansıdı.Gün içinde daha az yorulmaya ve daha dayanıklı olmaya başladım. Bütün bunları alışkanlık haline getirmeye çalışmamda bana sabırla yardımcı olup, motivasyonumu arttırmaya çalışan Neşe Kaya’ya çok teşekkür ederim. Hedefime O’nun desteğiyle ulaşarak daha da iyi olacağıma inanıyorum.
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
65
sports gündemi
ankara BİLKENT TENİS TAKIM LİGİ Sports International Bilkent kulübü 2010 Tenis Takım Ligi, 24 Nisan – 09 Temmuz arası grup maçlarının ve 20 Eylül – 03 Ekim tarihleri arası play-off maçlarının oynandığı ligde, erkeklerde14 takım 1. Ligde, 15 takım 2. Ligde; bayanlarda ise 12 takım 1. Ligde ve 8 takım 2. Ligde maçlarını oynadılar. Toplam 4 ligde şampiyon olan takım oyuncularını tebrik ederiz. ERKEKLER 1. Lig 1. Onur Binay M 2. Mert Doğan M 3. Hakan Azman M 4. Kemal Mit M 5. Alp Bekit A 6. Teoman Çetin A 7. Oktay Sönmez B 8. Yağmur Doğan B 9. Muhittin Alakuş B 10. Tolga Örücü C 11. Can Memişoğlu C 12. Engin Öngelen C Kaptan : Can Memişoğlu ERKEKLER 2. Lig 1. Ahmet Eroğlu B 2. Doruk Börekçi B 3. Tibet Mumcu C 4. Necdet Aktaş C 5. Arda Kerimoğlu C 6. Kutlu Aydar D 7. Ünal Kerimoğlu D 8. Mert Avcılar D KAPTAN : Necdet Aktaş
66
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
BAYANLAR 1. Lig 1. Zeynep Ulaşan A 2. Beril Hamzaoğlu A 3. Bahar Akgün A 4. Ruhsan Sencer A 5. Saadet Kavak A 6. Aylin Sayer B 7. Nil Mit B 8. Ayşe Ergün B 9. Beril Berkin B 10. Rezan Şüküroğlu C KAPTAN : Zeynep Ulaşan BAYANLAR 2. Lig 1. Asuman Aydın B 2. Huriye Ongankul C 3. Zeynep Özmansur C 4. Dilek Lüle C 5. Gaye Özmansur C 6. Zeynep Helvacıoğlu D 7. Tuğba Bayman D 8. Nurşen Telli D KAPTAN : Huriye Ongankul
TEKLER KULÜP ŞAMPİYONASI 02 – 10 Ekim 2010 tarihleri arası Bilkent tesisinde 140 üyemizin katılımı ile gerçekleşen Tekler Tenis Turvuvasında Tek Bayanlarda A, B, C ve D kategorilerinde sırasıyla Şükran Atik, Nuray Yılmazyurt, Ebru Yaraş, Bahar Hasırcı birinci oldular. Tek Erkeklerde 50 yaş üstü, A, B, C ve D kategorilerinde sırasıyla Muhittin Alakuş, Mehmet Ekin Aşkar, Aytuğ Aydemir, Emra Saylan, Mete Sancay birinci oldular. Turnuva Salus Garden da düzenlenen kokteyl ve ödül töreni ile son buldu. Turunuvaya katılan üyelerimize teşekkür ediyoruz.
ÇİFTLER KULÜP ŞAMPİYONASI 18 - 24 Ekim 2010 tarihleri arası Bilkent tesisimizde 100 çiftin katılımı ile gerçekleşen Çiftler Kulüp Şampiyonasında hem erkeklerde, hem de bayanlarda çok çekişmeli maçlar oynandı. Turnuvaya katılan ve dereceye giren tüm üyelerimizi tebrik ederiz. ÇİFT ERKEKLER A - 1) Birol Başlar /Volkan Erbil 2) Gürol Öksüzoğlu / Ervhan Bora B - 1) Muhittin Alakuş / Cahit Kızıldel 2) Bülent Özçağatay / Serdar Gürel C - 1) Engin Öngelen / Cengiz Özkan 2) Anıl Bingöl / Murat Can Akın D - 1) Mert Avcılar / Ömer Çağlar 2) Şahap Atik / Mete Oral
ÇİFT BAYANLAR A - 1) Esra Çelik / Ferahta Akın 2) Hacer Çataloğlu / Serap Aytaç B - 1) Nuray Yılmazyurt / Sandra Chen 2) Nagehan Dönmez / Seda Yalvaç C - 1) Serpil Tın / Tilbe Şen 2) Ayşe Karancı /İpek Demirel D - 1) Lale Özyurt / Gülsün Özyurt 2) Mihri Amasyalı / Bahar Hasırcı KARIŞIK ÇİFTLER A - 1) Esra Çelik / Birol Başlar 2) Şükran Atik / Okan Sağlam B - 1) Neslihan Uslu / Emin Öngelen 2) Wıllıam Chen / Sandra Chen C - 1) Sesil Atalay / Metin Özkaşıkçı 2) Nedret Onbay / Cem Kayhan D - 1) Çiğdem Taşkın / Ömer Çağlar 2) Pelin Toktaş / Mete Sancay
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
67
S P O RT S G Ü N D E M İ / A N K A R A
KARIŞIK LİG 11 - 17 Ekim 2010 tarihleri arası Bilkent tesisimizde 50 takımın katılımı ile gerçekleşen Karışık Lig oyuncularını kutluyoruz. Turnuva sonunda Salus Restaurant ta gerçekleşen kokteylde doyasıya eğlenen tenis severler kupalarını Tenis Direktörü Silvan Niculescue dan aldılar. A, B, C ve D kategorilerinde gerçekleşen maçlarda aşağıdaki sonuçlar alındı.
A –1) Esra Çelik /Birol Başlar 2) Elif Karaelmas / Tuna Boylu B - 1) Neslihan Uslu / Emin Öngelen 2) Müşerref Saraçoğlu / Okan Sağlam C - 1) Ebru Yaraş / Engin Öngelen 2) Serra Pehlivan / Turgay Pazarcı D –1) Doğa Kavak / Özgür Kavak 2) Dilek Kuzucu / Emrah Kuzucu
ANKARA DA BİR İLK… Sports International Bilkent tesisinde 23 Aralık 2010 akşamı Ankara’da ilk kez bir fitness merkezinde “3 Ayrı Mekanda 3 Ayrı Masterclass” konsepti ile çok ses getiren bir organizasyon düzenlendi. Koluman Mercedes in sponsor olduğu, toplam 300 üyemizin katılımı ile gerçekleşen organizasyonda aynı anda Aerobics Stüdyosunda step, dumbell ve karın hareketlerinden oluşan istasyon çalışması gerçekleşirken, spinning stüdyosunda üyelerimiz için özel spinning seansı ve yoga stüdyomuzda çok özel bir yoga seansı yer aldı. Masterclass etkiniklerinin çok renkli ve keyifli geçmesi açısından mekanlar özel olarak ışıklandırıldı, ses sistemi kuruldu ve geceye özel süslendi. Saat 19:00 da başlayan bu organizasyonu gerçekleştirmekteki amacımız, fitness ve aerobics aktivitelerine katılan üyelerimizi başarı ve gayretlerinden dolayı ödüllendirmek ve onlarla kutlama yapmaktı. Organizasyonun sonunda 3 ayrı stüdyoda aktivitelerimize katılan tüm üyelerimiz aerobics stüdyosunda bir araya gelerek Tae- Boo yapıp aktiviteyi tamamladılar. MGM Promosyon ve Esteticlub Güzellik Merkezinin tüm katılımcılara dağıttığı hediyeler geceye ayrı bir renk kattı. Tüm etkinliklerin bitiminde, yeni yapılan 2. Aerobics salonumuzda gerçekleşen kokteylde üyelerimiz doyasıya dans edip eğlenerek, sezonun bu son etkinliği ile 2010 a veda ettiler....
TÜRK TELEKOM BASKETBOL TURNUVASI Sports International Bilkent tesisinde 17 – 18 Aralık 2010 tarihleri arası yer alan “Türk Telekom Basketbol Turnuvası” Startrek takımının şampiyonluğu ile sonuçlandı. Takım oyuncuları Türe Çavuşoğlu, Kıvanç Salman ve YalçınTaşhan zorlu geçen maçlar sonucu turnuvanın şmpiyonu oldular. Turnuva 2. si Tornado ve 3. sü Morname olurken, dereceye giren takımlar madalya, kupa ve ödüllerini fitness eğitmenlerimiz Burak Şakar dan aldılar. Katkılarından dolayı Türk Telekom’a çok teşekkür ederiz.
68
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
S P O RT S G Ü N D E M İ / A N K A R A
YOGA WORKSHOP Sports International Bilkent tesisinde 27 Kasım 2010 tarihinde eğitmen Özlem Karaöz ve ekibi ile yoga workshop gerçekleştirildi. Açık bir ifade ile derin felsefe, bilimsel araştırmalar ve tecrübeyle oluşturulmuş doğru tekniklere dayanan orijinal Yoga sistemi ile gerçekleşen workshop üyelerimizin yoğun katılımı ile çok keyifli geçti.
GENÇLER OTOMOTİV SQUASH TURNUVASI (Kasım 2010) 12 – 14 Kasım 2010 tarihlerinde Gençler Otomotiv sponsorluğunda Bilkent Sports International Open Squash Turnuvası gerçekleşti. Toplam 90 maçın yer aldığı turnuvada oldukça çekişmeli geçen maçlar sonunda bayanlar başlangıç seviyesinde Zeynep Coşar 1., Zeynep Türkdal 2. ve bayanlar ileri seviyede Zeynep Kocakavak 1., Gülender Özdemir 2. oldu. Erkeklerde ise başlangıç seviyesinde Gürkan İşcan 1., Caner Güvençli 2., orta seviyede Bülent Emre 1., Tubay Yüceyalçın 2., ileri seviyede ise Sinan Salih 1., Hakan Yıldırım 2. ve Hüseyin Özdamar 3. olarak turnuvayı tamamladılar.
SALSA TANITIM DERSİ Bilkent tesisimizde 19 Şubat 2011 tarihinde gerçekleştirdiğimiz Salsa tanıtım dersimize katılan üyelerimiz profesyonel Salsa eğitmeni Kıvanç Gür ile hem Salsa’nın keyfini tattılar hem de çok eğlendiler. “Herkes dans edebilir.” slogan ile başlayan Salsa derslerimiz tesisimizde her Cumartesi günü saat 16:30’da yapılacak.
Turnuva sonunda yapılan ödül töreni ile birlikte dereceye giren yarışmacılara squash eğitmeni Hüseyin Gümüş tarafından kupa ve ödülleri verildi. Tüm katılımcılarımızave sponsorumuz Gençler Otomotive katkılarından dolayı teşekkür ederiz.
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
69
sports gündemi
izmir t
KİŞİSEL GELİŞİM SEMİNERİ & BENİ KİMSE ANLAMIYOR - SEMİNER Yoğun talep üzerine 26 Ekim 2010 tarihinde ikinci kez düzenlediğimiz Kişisel Gelişim Seminerimize 70 üyemiz katıldı. Bir diğer seminerimizi de 29 Kasım 2010 tarihinde düzenledik. İletişimsizliğin konu alındığı seminerimiz üyelerimizden yoğun ilgi gördü. Desteklerinden dolayı üyemiz Doç. Dr. Meltem ONAY’a teşekkürlerimizi sunuyoruz.
OPEN SENIOR TENNIS TOURNAMENT Ana sponsorumuz LINEADECOR tarafından desteklenen Açık Tenis Turnuvamızı 29 Ekim – 14 Kasım 2010 tarihleri arasında gerçekleştirdik. 150’yi aşkın tenis severin katıldığı turnuvada başarı gösteren sporculara turnuva hediyeleri ve kupaları 23 Kasım’da düzenlenen kokteylle verildi.
70
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
S P O RT S G Ü N D E M İ / İ Z M İ R
SAĞLIK İÇİN SPOR KONFERANSI KARSAD Karşıyaka Spor Adamları Derneği Yönetim Kurulu üyesi ve değerli üyelerimizden biri olan Hayri Özmeriç’e öncelikle katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz. Sağlık için sporun temel ilkeleri ve aerobik egzersizin amacını konu olan konferansımıza katılan üyelerimiz hem bilgilerini tazeleyip hem de keyifli bir akşam geçirdiler.
YILBAŞI ÇOCUK AKTİVİTESİ Ege Sanat Merkezi’nin desteğiyle gerçekleşen aktivitemize çocuklarımızdan yoğun ilgi oldu. Dans gösterileriyle başlayan aktivitemiz yüz boyama, çocuk şarkıları, oyunlar ve çocuk tiyatrosuyla son buldu.
DART TURNUVASI
21 Ocak 2011 tarihinde düzenlediğimiz turnuvamızda üyelerimiz keyifli dakikalar geçirdiler. Aktivitemize katılan ve dereceye giren tüm üyelerimize teşekkür ediyoruz.
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
71
S P O RT S G Ü N D E M İ / İ Z M İ R
SPINNING MASTERCLASS Üyelerimizden yoğun talep gören Spinning seanslarına renk katmak adına düzenli olarak, özel günlerde ve değişik konseptlerde Spinning Masterclasslar düzenliyoruz. Katılımlarından dolayı tüm üyelerimize teşekkür ediyoruz.
• 24 Kasim 2010 Öğretmenler Günü • Spinning Masterclass • Welcome 2011 Spinning Masterclass • The Best Movies Spinning Masterclass • Tiesto Spinning Masterclass • 2 + 1 Spinning Masterclass
WELCOME 2011 SPINNING MASTERCLASS
TIESTO SPINNING MASTERCLASS
ÖĞRETMENLER GÜNÜ SPINNING MASTERCLASS
WELCOME 2011 AEROBIC MASTERCLASS 28 Aralık 2010 tarihinde düzenlediğimiz Welcome 2011 Aerobik Masterclass aktivitemiz Altan & Günnur ve Tahir hocalarımız tarafından verildi. Yeni yılı coşkuyla karşılayan üyelerimize masterclass bitiminde mini bir kokteyl düzenledik. 72
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
S P O RT S G Ü N D E M İ
BAŞARI ÖYKÜLERİ
OUTDOOR AKTİVİTELERİMİZ BİSİKLET TURU 3. ETAP 3. Etap Bisiklet turumuzu 31 Ekim 2010 Pazar günü Mavişehir - Doğal Yaşam Parkı güzergahında gerçekleştirdik. Keyifli geçen bisiklet turumuza yoğun katılım vardı. Katılan tüm üyelerimize teşekkür ediyoruz.
KEMALPAŞA TREKKING 07 Kasım 2010 Pazar günü gerçekleştirdiğimiz yolculuğumuza sabah 07.30’da başladık. Nazar Köy’de 30 dakikalık çay molası verdikten sonra yürüyüş programımıza başladık. Yaklaşık 4 saatlik Kanyon yürüyüşünden sonra öğle yemeğimizi alacağımız Balık Çiftliği’ne vardık. Balık Çiftliği’ne gidişimiz yaklaşık 1 saat sürdü. Keyifle balıklarımızı yedikten sonra zorlu bir yürüyüş olan Kanyon yürüyüşümüzü tamamladıktan sonra dönüş yolumuza geçtik. YAĞCILAR – DEMİRCİLER TREKKING 12 Aralık Pazar saat 08.00’de başlayan 1,5 saatlik yolculuğumuz sonrasında Yağcılar Köyü’ne vardık. Kısa bir dinlenme ve çay molasından sonra yürüyüşümüze başladık. 3 - 3.5 saatlik yürüyüş sonrası öğle yemeğimizi yiyeceğimiz restorana geldik. Keyifli bir günün ardından akşam üzeri saatlerinde İzmir’e döndük. AYVALIK – CUNDA TURU 26 Aralık 2010 Pazar günü Ayvalık - Cunda turumuzu gerçekleştirdik. Sabah 09:00’da başlayan yolculuğumuz, öğle saatlerinde Rumlarla Türklerin bir arada yaşadığı Cunda Adası’nda deniz kenarında balıkçı restoranında öğle yemeğiyle devam etti. Öğle yemeğinden sonra eski evlerin nostaljik mimarisinde yürüyüp, Taksiyarhis Kilisesi ve kordon gezilerini takiben Ayvalık şehir turu sonrasında Ayvalık’ın ünlü tepesi Şeytan Sofrasına vardık. Buradaki eşsiz manzara karşısında fotoğraf çekimlerimizi gerçekleştirdikten sonra günümüzü tamamladık.
Ben Çağlar Badur, 26 yaşındayım hayatımın büyük bir kısmını kilolu ve spor aktivitelerine katılmadan geçirdim. Belkide abartılı bulabilirsiniz ama lisede beden dersinden kaytaran biriydim. Dengesiz şekilde besleniyordum. Atıştırmalara günün her saatinde dikkatsizce ve abartılı şekilde devam ediyordum. Tabii ki bu durum ben 112 kiloya ulaşıncaya kadar devam etti. Boyum 1.86 olmasına rağmen aldığım kilolar hareket kabiliyetimi kısıtlıyor ve aldığım hiç bir şey üzerime yakışmıyordu. Artık kilo vermem gerektiğini anladım ve kendime uygun, motive olabileceğim, benimle profesyonelce ilgilenebilecek bir spor salonu aramaya başladım. Tabii ki de Sports International’ı keşfetmem uzun sürmedi. İlk olarak düzenli bir spor hayatını kendi hayatımın içine sokmak için uğraştım çünkü sizi en çok zorlayan haftanın en az 3 günü spor merkezine gitmek olacaktır. İkinci zorluk ise antrenörünüzün size verdiği çalışmaları eksiksiz yapmaktan geçiyor. Başladıktan kısa bir süre sonra beslenme danışmanı ile ilk randevumda 109 kilo idim ve vücudumdaki yağ ise 33 kilo idi ve bana önerilen ise ilk başta fast - food’u en aza indirmem hatta mümkünse yememem ve akşam 7’ye kadar akşam yemeğimi yemiş olmam doğrultusundaydı. Diyet hiçbir zaman yapmadım, sadece yediklerime dikkat ettim. Spora ilk 6 ay haftanın 5 günü düzenli olarak gittim ve antrenörümün verdiği çalışmaları eksiksiz yerine getirdim. Açıkça söylemek gerekirse bütün iş yapacağınız doğru cardio ve aynı zamanda abartılı olmayan bir ağırlık antrenmanından geçiyor. Sporsuz kilo verilemeyeceğini ve hayatımın içinde her zaman sporun yeri olması gerektiğini anladım. Spor yapmak insanın hem zihnini dinlendirmeye hem de mutlu olmaya yardımcı oluyor. Spora başlamadan önce kendimi çok hantal ve kilolarımdan dolayı mutsuz hissediyordum. Şu anda spora gitmediğim günler kendimi rahatsız hissediyorum. Spor yaparken en önemli faktör motivasyon ve bu sadece sizin elinizde karşınızda isterseniz dünyanın en iyi diyetisyeni ve antrenörü de olsa, devamlılık ve sabır göstermezseniz sonuç almanız o kadar güçleşir. Kilo verdikçe gördüm ki daha kolay hareket edebiliyorum ve yaptığım antrenmanların süresi bu doğrultuda uzadı. Bu arada antrenörümün önerdiği nabız saatini edindim ve bu benim için çok iyi bir motivasyon aracı oldu. Hem yaktığım kaloriyi görebiliyordum hem de kalp atış hızımı buradan gözlemleme şansım oluyordu. Böylelikle yaptığım antrenmanlar daha da verimli hale geldi. İyi sonuçlar almak en büyük motivasyonum haline geldi. Hem farklı kas gruplarını çalıştırmak hem de daha fazla yağdan kaybetmek re ve devamlılığım yaz ayları haricinde haftanın 4 gününden aşağı olmadı.
Her zaman salondaki beslenme danışmanına düzenli olarak uğradım ve verdiği tavsiyelere uymaya çalıştım. Şu anda 84 kiloyum ve vücudumda 13 kilo yağ var ve kas ağırlığım ise 41 kilo. Bunu sadece sporla yapabilirdim. Çünkü diyet ile verilen kilolarda genelde kas kaybetme oranı çok fazla. Şunu da söylemek isterim ki bu süreçte ilaç ve takviye almadım genelde yağ yakıcılar cazip gelir ama çabuk verilen kilolar çabuk geri alınıyor ve korumak bir o kadar zor oluyor. Spor ile kilo verdiğim için yaz aylarında çok fazla spor yapmadığım halde kilo almadım ama yediklerime dikkat ettim. Spor artık yaşamımın bir parçası, spora gelirken bile eğer hava güzelse bisikletimle gelmeye çalışıyorum ve bundan büyük zevk alıyorum. Hedefime ulaştım sayılır fakat önemli olan bunu korumak. Bunun içinde sporun yaşamım içindeki önemi büyük. Tabii ki bu kadar çalışmayı yalnız yapamazdım. Bana bu süreçte destek olan ve doğru yönde yönlendiren fitness danışmanım Birkan Bacalı’ya, beslenme danışmanımız Ebru Şenyurdusev’e ve Sports ailesine çok teşekkür ederim.
ALİCEM NURAYDIN
Temmuz 2009’da Sports International’a üye oldum. Bütün yıl üniversite sınavı hazırlığı ile geçmişti. Oldukça düzensiz bir beslenme ve hareketsiz bir yıl geçirmiştim. Bu yüzden epey kilo almıştım. Bu benim hayatımdaki 3. kilo verme deneyimim olacaktı. Daha önceki deneyimlerimin ilki liseye başlamadan önce meşhur zayıflama kamplarından birine katılmamdı ki 10 kilo verip 45 kilo olarak geri gelmişti. İkincisi ise sporsuz, sadece diyetle idi. Onda da bir süre sonra motivasyonumu kaybettim ve bıraktım. Spora başladığımda 126 kilo idim ve vücut ağırlığımın 54 kilosu yani %43’ü yağ idi. Önce beslenme danışmanı Ebru Hanım ile görüştüm daha sonra fitness danışmanım Gonca Hanım ile program yaptık. 1,5 yıldır olabildiğince aksatmadan bana önerilen fitness programını haftada 2-3 kez uyguluyorum. Programım yaklaşık 2 ayda bir düzenli olarak yenileniyor. Beslenmemde de bana ilk önerildiği şekilde devam ediyorum; 3 öğün düzenli yemek yiyorum, ara öğünleri aksatmıyorum, öğün saatlerime titizlik gösteriyorum. Öğle yemeği için üniversitenin yemekhanesinden faydalanıyorum. Aradan geçen 1,5 yılın sonunda artık 78 kiloyum yağ ağırlığım 14 kilo yani ağırlığımın % 18’i. Şu anki formumdan çok memnunum. Verdiğim kilonun 48 olduğu düşünüldüğünde sporla ve yavaş yavaş kilo verdiğim için vücudumda deformasyon beklediğimden az. Bu yolda bana destek olan tüm Sports International çalışanlarına teşekkür ederim. SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
73
HOBİ
burcunuza göre giyinin Burcunuzun özellikleri kıyafetlerinizde de kendini gösteriyor. Hangi burcun kadınının hangi tür kıyafetleri tercih ettiğini öğrenmek ister misiniz? Koç Koç burcu kadınları genellikle havalı olur. Özellikle giysileriyle dikkati çekmek onlar için başlı başına bir zevktir. Aksesuar kullanmaya bayılırlar. Gösterişli ve şatafatlı giysiler tam onlar içindir. İpekli kumaşları tercih ederler. Alışverişe plansız çıkarlar ve ilk beğendiklerini alırlar. Boğa Boğa burcu kadınları boğazlarına düşkün oldukları için biraz kiloludurlar. Kolay kolay kıyafet seçemezler. Tercihleri genellikle bol giysiler üzerinedir. Vücut hatlarını pek ortaya çıkarmak istemezler. İkizler Kıyafet seçimi konusunda oldukça cesur olurlar. Herkesin kolayca giyemeyecekleri kıyafetleri büyük bir rahatlıkla giyerler. Cesaretleriyle insanları şaşırtırlar. Çok abartılı ve bol renkli giysileri tercih ederler. Yengeç Duygusal bir yapıya sahip olan Yengeç burcu kadınları genellikle açık renkleri tercih ederler. Aksesuar kullanmaya bayılırlar. Küpe, kolye, zincir ve kemer düşünüdürler. Çok çılgın giyinmeyi severler. Aslan Koç burcu kadını gibi çok abartılı giysileri severler. Dişiliklerini ön plana çıkartmak isterler. Hepsi bir kraliçe gibi görünmeye bayılır. İlgi çekmek onlar için çok önemlidir. Başak Başak burcu kadını her şeyde olduğu gibi kıyafet seçme konusunda da zariftir. Aksesuarları bile dengeli olarak kullanılırlar. Seçtiği renkler genellikle pastel tonlarıdır. Hanım hanımcık giyinmek onların tarzıdır. Alışverişe gitmeden önce cüzdanına bakar öyle çıkarlar. Giysileriyle fazla dikkati çekmez istemezler. 74
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
Terazi Zariflikleriyle dikkati çeken Terazi kadınları kıyafetleriyle de beğeni toplarlar. Zarif şapkalar, değişik gözlükler ve çekici aksesuar kullanmaktan hoşlanırlar. En önemlisi de giysilerinde uyuma büyük önem gösterirler. Akrep Gizemli akrep kadınının en sevdiği renk siyahtır. Kararsız olduğundan ve çok zor beğendiğinden alışverişte zorlanırlar. Ancak seçtiği giysiler hep dişiliğini ön plana çıkaran giysilerdir. Transparan giysiler tam onların tarzıdır. Yay Dikkat çekmek ve beğenilmek isterler. Moda konusunda her zaman önde olmayı tercih ederler. Kırmızı ve yeşil gibi tüm renkleri giysilerinde taşımak isterler. Kıyafetleriyle adeta şov yaparlar. Ellerine geçen parayı kıyafete yatırmaktan asla çekinmezler. Oğlak Giysilerinde klasikliği ve modernliği aynı anda kullanmaktan büyük zevk duyarlar. Özellikle deri giysileri çok severler. Kahverengi vazgeçemedikleri tek renktir. Burçlarının en büyük özelliği ne istediklerini bilmeleridir. Alışverişte onlar için fiyat değil, kalite önemlidir. Kova Bu burcun kadınları için en önemli şey rahat edebilmeleridir. Modadan çok kendi rahatlarını düşünürler. Onlar için önemli olan içinde sıkılmayacakları bir giysidir. Genellikle bol kıyafetleri tercih ederler. Alışverişte acelecidirler. Balık Bu burcun kadınlarının en önemli özelliği çok kararsız olmalarıdır. Ne giyeceklerine bir türlü karar veremezler. Parlak ve saten türü kumaşları tercih ederler. Spor giyimin yanı sıra, klasik giyimden de hoşlanırlar. Alışverişte başkalarının tavsiyelerinden çok kolay etkilenirler.
SAĞLIK
Günümüzde kullanılan kaliteli protezler, eğer deforme olmuyorsa çok uzun yıllar hatta ömür boyu kalabilirler. Protezlerin değişik nedenlerle deforme olması ve protezin değiştirilme ihtiyacı sık görülen bir sorun değildir.
estetik
meme operasyonları ile ilgili doğru bilinen yanlışlar H a z ı r l a y a n : Dr. R eha Yavuzer Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Plastik Rekonstruktif ve Estetik Cerrahi Bölümü
Kadınlar için göğüslerinin güzelliği, çekiciliğin ve kendine güvenin simgelerinden biri. 76
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
SAĞLIK
Kadınlar için göğüslerini güzelliği, çekiciliğin ve kendine güvenin simgelerinden biri. Dolayısıyla en çok estetik operasyon yaptırılan bölgelerden biri de göğüsler oluyor. Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi, Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Bölümü’nden Dr. Reha Yavuzer ile bu konuda doğru bildiğimiz yanlışları listeledik… Göğüslerimi dilediğim kadar çok büyütebilirim. (Yanlış) Seçilen protezin büyüklüğüne hastanın genel vücut yapısı, boyu ve kilosuna bakılarak karar verilmelidir. Meme dokusu az olan bir hastanın büyük bir protez seçmesi, doğal olmayan bir görünüme yol açmaktadır. Protezi seçerken mümkün olduğu kadar doğal kalmaya dikkat edilmelidir. Bakıldığında ve dokunulduğunda protez olduğunun anlaşılmaması ana hedeflerden biri olmalıdır. En uygun büyüklükteki protezi seçmek için hekim birtakım ölçümler yapar ve vücudunuzun genel şekline göre ideal bir büyüklük aralığı belirler. Siz de bu aralıktaki protezler arasında seçim yapabilirsiniz. En küçük silikon protezi taktırayım ki doğal olsun (Yanlış) Yapılan ölçümlerde ortaya çıkan büyüklük aralığının altındaki protezler meme dokusunu yeteri kadar doldurmayacağı için istenilen sonuca ulaşmak zordur. Bu nedenle izlenecek en iyi yol, hekimin önereceği büyüklük sınırlarının altına inmemeye ve üstüne çıkmamaya çalışmaktır Arkadaşım 300 taktırtmış ben de 300 istiyorum (Yanlış) Silikon protezlerde önemli olan hacim değil boyutlardır. 300 cc hacimde pek çok protez mevcuttur, bunların en boy ve yükseklik ölçüleri birbirinden farklılık gösterir. Üzerinizde yapılacak ölçümler bu nedenle seçimde ana parametredir. Silikon kanser yapar (Yanlış) Geçtiğimiz yıllarda dünya çapında yapılan tartışmalar ve yayınlar, göğüslerine silikon protez yerleştirilen kadınların daha çok meme kanserine yakalanmadığını ortaya çıkarmıştır. Silikon protezi hamile kalınca çıkarttırmam gerekir (Yanlış) Protezlerin anne sütünü engellemediği tespit edildiği için protezli kadınlar da normal bir hamilelik ve emzirme dönemi geçirebilir. Hamilelik nedeniyle silikon protezlerin çıkartılmasına gerek yoktur. Yani protezlerin bebek emzirmeyle doğrudan bir ilişkisi saptanmamıştır. Silikon protezi olup emzirme gerçekleştiren pek çok hasta mevcuttur. Silikon protezi olanlar süt veremez (Yanlış) Ameliyat öncesinde bebeğini emzirdiği bilinen hastalar ameliyat sonrasında da bebeklerini emzirebilir. Ameliyat öncesinde bebeğini emzire-
mediği bilinen hastalar ameliyat sonrasında da bebeklerini emziremez. Yani protezlerin bebek emzirmeyle doğrudan bir ilişkisi saptanmamıştır. Silikon protezi olup emzirme gerçekleştiren pek çok hasta mevcuttur. Silikon protezim uçakta patlar (Yanlış) Günümüzde kullanılan jel protezlerin patlama olasılığı yoktur. İçinde yapışkan molekü-
li lezyon varlığında MR ile ileri incelemeler de yapılabilir Silikon protezimi her 10 yılda bir değiştirmem gerekir (Yanlış) Günümüzde kullanılan kaliteli protezler, eğer deforme olmuyorsa çok uzun yıllar hatta ömür boyu kalabilirler. Protezlerin değişik nedenlerle deforme olması ve protezin değiştirilme ihtiyacı sık görülen bir sorun değildir. Çok uzun
Bakıldığında ve dokunulduğunda protez olduğunun anlaşılmaması ana hedeflerden biri olmalıdır. En uygun büyüklükteki protezi seçmek için hekim birtakım ölçümler yapar ve vücudunuzun genel şekline göre ideal bir büyüklük aralığı belirler.
lü olanlarda ise bıçakla kesilse dahi sızdırma olmamaktadır. Ancak protezlerinde değişik kalite olanları mevcuttur; mutlaka size takılan protezin markasını ve modelini biliniz
vade kullanılması planlanan bu ameliyatın sonucunun bu nedenle doğal sınırlar içinde olması gerekliliğinin önemi bir kez daha ortaya çıkar.
Silikon protezi olanlar mamografi çektiremez (Yanlış) Her ameliyat olmamış göğüsde olduğu gibi silikon protez takılan kadınlarda da rutin meme muayenesi ve radyolojik incelemeleri yapılmalıdır. Silikon protez gerek mamografi gerekse ultrasonografi yapılmasına engel olmaz. Şüphe-
Silikon protezim dışarıdan dokunulduğunda hissedilir (Yanlış) Kişinin ölçülerine göre doğal sınırlarda gerçekleştirilmiş bir operasyonda göğüs dokusuna dokunulduğunda silikon protezin varlığı anlaşılmaz. Silikon protezi taktırdım artık göğüslerim hiç sarkmayacak (Yanlış) Silikon protez takılan memelerde bir miktar dikleşme meydana gelir. Ancak yıllar içinde meydana gelecek deformasyonlar silikon protez yerleştirilen göğüslerde de oluşacaktır. Bu nedenle ilerleyen yıllarda bu bireylerde de mastopeksi denilen meme dikleştirme operasyonuna ihtiyaç duyulabilir. Bu ihtiyaç silikon protez yerleştirilmiş göğüslerde genellikle daha az olmaktadır. Silikon protezimi kas altına koydurtursam daha doğal olur (Yanlış) Silikon protez meme altı, kas altı, kasın zarının altı ve ikili plan olmak üzere değişik seviyelere yerleştirilebilir. Bu karar sizin meme dokusu miktarınıza bağlı olarak plastik cerrahınız tarafından verilecek bir karardır. Uygun seçilen hastalarda her yöntem doğal sonuçlar vermektedir. Damla silikon daha doğal durur ve daha kalitelidir. (Yanlış) Silikon protezin şekli hastanın ölçüleri, var olan meme dokusu miktarı ve şekli, hastanın beklentileri ve yerleştirilecek plana göre plastik cerrah tarafından seçilir. Yuvarlak ve damla şeklinde olan protezler arasında kalite farkı yoktur. Uygun seçilen hastalarda gerek damla gerekse yuvarlak protezler doğal sonuçlar vermektedir.
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
77
P O RT R E
Bir erişkinin düşsel bir dünyaya sığınma isteği; Yaşanılan anılar, yaşanmamışlıklar... İçimizdeki ölmeyen çocuksu yanımız... Geçmişte kalan anı ve hayallere dayalı özlem... Uçurtmalar... Dönen topaç ve fırıldaklar... Renkli bilyeler ve kahve fincanları... Bütün bu objeler izleyenleri alıp başka bir boyuta götürür...
pelin özer 78
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
Röportaj: TEKİN ZENGİN
P O RT R E
Resimlerime özellikle isim vermemeye dikkat ediyorum. İzleyicinin verdiğim isme göre, bakış açılarını daraltarak etkilemekten çekiniyorum.
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
79
P O RT R E
Gerek konu seçimimi, gerekse hitap edeceğim kitleyi özellikle düşünerek seçmiyorum. Yaptığım resimler bir duyumsayış ve bir yansıma. Bu sebeple, izleyicilerim küçük bir çocuk ya da bir yetişkin olabilir.
Resim yapmaya ne zaman başladınız? Resme olan ilgim, çok küçük yaşlarda başladı. Çocukluk döneminde, kağıt kalem ve boyalarla başlayan maceram, öğrencilik yıllarında devam etti ve bu yöndeki eğitimimi, Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Ana Sanat Dalı’ndan mezun olarak tamamladım. Öğrenciliğim süresince, kişisel ve karma sergilere katıldım.
insan sevgisini, kendime özgü bir kompozisyon düzeni içinde araştırmaktayım.
Resimlerinize baktığımızda, canlı renkleri kullanmaya özen gösterdiğinizi fark ediyoruz. Bu durumu nasıl açıklarsınız? Resimlerimde renkçi bir tavrım olduğu söyleniyor, kullandığım figür ve renkler tamamen o anki içselliğimi yansıtır. Genellikle bir rengin bütün tonlarını ve kontrast renkleri, dengeli bir şekilde kullanmak beni mutlu ediyor.
Bir erişkinin düşsel bir dünyaya sığınma isteği; Yaşanılan anılar, yaşanmamışlıklar… İçimizdeki ölmeyen çocuksu yanımız… Geçmişte kalan anı ve hayallere dayalı özlem… Uçurtmalar, Dönen topaç ve fırıldaklar, Renkli bilyeler ve kahve fincanları, Bütün bu objeler izleyenleri alıp başka bir boyuta götürür…
Pelin Özer resimleri denildiğinde neler söylersiniz? Resimlerim figür ağırlıklı ve renk temeli üzerinde dışavurumcu bir nitelik taşımaktadır. Resimlerdeki genç kız ve çocuk figürleri fantastik, merkezci bir öğe olarak kompozisyonun eksenini oluşturur. Çoğunlukla tekil figür, lirik bir anlatımla yaptığım çalışmalarımda, anlatım vurgusu ve biçimdeki deformasyon çeşitli simgelerle yer alır. Mekan ve mekansızlık kavramı, düşsel bir boyuta geçerek, kullanılan ışıltılı renklerle, flulaşıyor. Boyanın sıcak ve geçirgen etkisi, renkçi eğilimle görünümü derinleştiriyor. Doğa ve
80
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
Çok güzel bir çocukluk dönemi geçirdim. Kaç yaşında olursanız olun hiçbir zaman kendi çocukluğunuz ve size ait dünya yok olmuyor. Resimlerimde renklerle beraber çocuksu figürlerim dikkat çeker. Bunu tamamlayan yaşama dair simgeler konuyu bütünleştirir.
Kendi resim tarzınıza yakın bulduğunuz başka sanatçılar var mı? İnsan duyumları ve sanatçıların çalıştıkları konular, çoğu zaman benzerlikler gösterebilir. Sanatçılar arası etkileşimin olması doğaldır ancak taklit etmeden, kendi tarzını oluşturarak eser vermek önemlidir. Ressam Burhan Uygur’un ve Chagall’ın resimlerinde yansıtılan duyguları, kendi resimlerime yakın buluyorum. Son dönemde yapmış olduğunuz sanat etkin-
P O RT R E
liklerinden bahsedermisiniz? 2010 yılında, Japonya’nın Tonami Kenti’nde düzenlenen, Art Exhibition Japan & Turkey (Türk, Japon Çağdaş Sanat Sergisi) Etkinliği’ne ikinci defa katıldım. Bu yıl da, Gazi Üniversitesi’nin Lefkoşa’da düzenlemiş olduğu “Kıbrıs Türklerinin Varlık Mücadelesi” konulu resim sergisi etkinliğe katıldım. Aynı etkinlik Mart ayı içerisinde Ankara’da sergilenecektir. Şu an için planladığınız projeleriniz nelerdir? Kendi atölyemde, kişisel sergi hazırlıklarım için çalışmalarıma devam etmekteyim. Yaptığınız resimlerin isimlerini olmadığını fark ettik. Bu durumun özel bir sebebi var mı? Resimlerime özellikle isim vermemeye dikkat ediyorum. İzleyicinin verdiğim isme göre, bakış açılarını daraltarak etkilemekten çekiniyorum. Tabii ki kendi içimde resimlerimin isimleri var ve bu durumu paylaşmamayı tercih ediyorum.
Çok güzel bir çocukluk dönemi geçirdim. Kaç yaşında olursanız olun hiçbir zaman kendi çocukluğunuz ve size ait dünya yok olmuyor. Resimlerimde renklerle beraber çocuksu figürlerim dikkat çeker. Bunu tamamlayan yaşama dair simgeler konuyu bütünleştirir. Resimlerinizdeki seçtiğiniz konularla, hitap etmek istediğiniz bir kitle var mı? Gerek konu seçimimi, gerekse hitap edeceğim kitleyi özellikle düşünerek seçmiyorum. Yaptığım resimler bir duyumsayış ve bir yansıma. Bu sebeple, izleyicilerim küçük bir çocuk ya da bir yetişkin olabilir. Duygularınızı dışa vurmak için, resmin dışında da başka alanlarda çalıştınız mı? Bu soruyu sorduğunuz için teşekkür ederim. Günümüzde resim sanatçıları artık tek bir alanda değil, seramik, heykel gibi alanlarda da eser vermektedirler. Öğrencilik yıllarımda resim alanımın dışında, heykel ve seramik alanında da eğitim aldım. Resimlerimde yaptığım, figürleri üç boyutlu olarak kilden heykellere dönüştürdüm ve rölyef çalışmalarım da oldu. Bu güzel söyleşi için çok teşekkür ederiz. Ben de teşekkür ederim. 82
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
P O RT R E
P O RT R E
BİLGİ
Spor, yaş ve cinsiyet ayrımına gitmeksizin tüm bireyler için hem boş vakitleri etkin değerlendirmeyi sağlayan, insan gücünün sağlıklı ve güçlü yetişmesine olanak veren bir alan olmanın yanında, ülke ve bölgesel kalkınmada giderek artan önemi ile çok yönlü bir endüstri dalı haline gelmiştir.
spor endüstrisinin ekonomik ve yönetsel boyutu H a z ı r l a y a n : P r o f . D r. Halu k S O Y U E R
Spor programlarının geliştirilmesi, personel tedariki, sporla ilgili kurumlar ile bağlantıların sağlanması bunların planlanması ve organize edilmesi gibi konular spor endüstrisinin yönetsel boyutunu oluşturmaktadır.
Küreselleşme sürecinden spor endüstrisine verilen önem, gelişmiş veya azgelişmiş ülke ayrımına bakılmaksızın giderek artmaktadır. Günümüzde spor endüstrisi mikro iktisat, makro iktisat ve birçok ekonomi alt disiplinin ortak çalışmaları ile oluşmuş bir temele dayandırılmaktadır. Bu alana yapılan kamu ve özel sektör yatırımları da hızlı bir ivme kazanmasıyla birlikte, spor önemli bir mal ve hizmet sektörü haline gelmiştir. Kamu ve özel sektör yatırımlarının yanı sıra yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleri de bu alana ilgi göstermektedirler. Özellikle tarıma dayalı bir ekonomiye sahip olan ülkemizin tarımsal alanda eski etkinliğine sahip olmaması, bölgesel yönetimleri yeni ekonomik kaynak arayışına itmiştir. Bu noktada spor, yaş ve cinsiyet ayrımına gitmeksizin tüm bireyler için hem boş vakitleri etkin değerlendirmeyi sağlayan, insan gücünün sağlıklı ve güçlü yetişmesine olanak veren bir alan olmanın yanında, ülke ve bölgesel kalkınmada gide-
84
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
rek artan önemi ile çok yönlü bir endüstri dalı haline gelmiştir. Yönetsel açıdan bakıldığında spor endüstrisi, alınan kararların ve belirlenen amaçların gerçekleştirilmesine yönelik faaliyetlerin oluşturulması ve bu faaliyetler ile ilgili belirlenmiş politikaların uygulanmasını gerektirir. Spor programlarının geliştirilmesi, personel tedariki, sporla ilgili kurumlar ile bağlantıların sağlanması bunların planlanması ve organize edilmesi gibi konular spor endüstrisinin yönetsel boyutunu oluşturmaktadır. Spor ekonomisi ve yönetiminin bu geniş kapsamı bu alanda etkin ve yenilikçi yaklaşımlar geliştirilmesini ve spor ekonomisi ile yönetiminin küresel ekonomi kapsamında etkin bir rol alması gerektiğini göstermekte ve “I. Uluslararası Spor Ekonomisi ve Yönetimi” (www.sem. ege.edu.tr) kongresinin de çıkış noktasını oluşturmaktadır.
P O RT R E
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
85
SAĞLIK
metabolizma hızınızı artırın
Metabolizma, vücudumuzun temel fonksiyonlarını devam ettirebilmek için bir günde ihtiyacı olan minimum enerji miktarıdır. Hepimizin metabolizma hızı birbirinden farklıdır. Metabolizma hızımız genetik olabilir ama bazı durumlarda bizde hızlandırıyor ya da yavaşlatıyoruz. Metabolizma hızınız kilo alma ve kaybetme üzerinde oldukça etkilidir. Metabolizma hızınız ne kadar düşükse kilo almaya yatkınlığınız da o kadar fazladır. Metabolizma hızınız düşükse az yemeye çalışmanıza rağmen kilo almanıza veya diyet yapsanız da yavaş kilo vermenize sebep olabilmektedir. Metabolizmanızı hızlandırmak için egzersiz yapmak ve kas dokunuzu artırmak şart. Vücut ağırlığındaki artış yağ dokusu artışı ise metabolizma hızı yavaşlar. Metabolizma hızınızı artırmak için; beslenmede yağ miktarı sınırlandırılmalı. Vücut yağ yüzdesinin azalması bazal metabolizma hızının artmasına sebep olacaktır. Yağ, vücutta kaslara oranla daha az enerji harcadığı için metabolik hız azalır ve vücut ağırlığını korumak için daha az enerjiye gereksinim duyulur. Kas oranının artması metabolizmayı hızlandırır. Yeterli protein tüketimi ve haftada 3-4 kez düzenli egzersiz vücuttaki kas kütlesini artırır dolayısıyla metabolizma hızlanır. Aynı zamanda az ve sık beslenmek metabolizmayı hızlandırır. Günde 6-7 öğün beslenmek önerilir. Öğün araları uzadığı zaman metabolizma yavaşlar. Bu nedenle taze ve kuru meyve, yoğurt, ayran, süt, küçük sandviçler ara öğün olarak seçilebilir. Zihni egzersizler metabolizmayı pek etkilemez. Yeşil çay, kafein ve diğer uyarıcılarda bazal metabolizma hızını artırırlar Metabolizma hızını etkileyen faktörler; Egzersiz Metabolizma hızınızı artıran faktörler arasında en önemlisi egzersizdir. Yaş İkinci sırada ise yaşı sayabiliriz. Yaşın ilerlemesiyle metabolik hız yavaşlar. Yaş ilerledikçe menopoz gibi hormonal etkilerin yanı sıra yağ yüz86
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
desinin artması ve hareketin azalması da etkilidir. Cinsiyet Erkeklerde kadınlara göre yağ oranı düşük, kas oranı yüksek olduğundan dolayı, erkeklerde metabolizma hızı kadınlara göre daha hızlıdır Hormonlar (Tiroit, Erkek Cinsiyet Hormonu, Büyüme Hormonu, Adrenalin,) Metabolizma üzerinde önemli etkileri vardır. Proteinlerin spesifik dinamik etkisi Protein ağırlıklı beslenen kişilerde metabolizma daha hızlıdır iklim Isı arttıkça metabolizma hızı yavaşlar. Tropik bölgelerde yaşayanların metabolizma hızı kutuplarda yaşayanlara göre daha yavaştır Vücut ısısı Vücut ısısının yükselmesi , metabolizma hızını artırır.
Uyku Uyku esnasında metabolizma yavaşlar uyku süresi uzadıkça metabolizmanız yavaşlar. Eksik Beslenme Hızlı kilo vermek metabolizma hızını yavaşlatır. Uzun süreli kilo alıp verme, sık sık diyet yapıp, kilo verip tekrar almak veya sağlıksız zayıflama yöntemleriyle eksik beslenerek hızla kilo vermek metabolizmayı yavaşlatan faktörler arasındadır. Hamilelik ve laktasyon Hamilelik ve emzirme döneminde metabolizma hızlanır. Hastalıklar ve enfeksiyonlar Hastalıklarda ve enfeksiyon durumunda metabolizma hızlanır.
Aynı zamanda az ve sık beslenmek metabolizmayı hızlandırır. Günde 6-7 öğün beslenmek önerilir. Öğün araları uzadığı zaman metabolizma yavaşlar.
Seç Beğen
Gez
YA K TI N POR R EY E R L E R
Her yeni yıl kutlamasında 2.500.000 kişinin bir araya geldiği Copacabana Plajı’nda ölümsüz bir yılbaşı geçirin. Tivjuca Ulusal Parkı’ndan Corcovado Dağı’ndaki anıtsal İsa Mesih heykeline gidin. Daha çok manzara için Sugar Loaf’a çıkan teleferiğe binin. Belediye Tiyatrosu, Praca Quinze ve eski başkanlık konutu Catete Sarayı’nda Brezilya tarihini keşfedin. Planörle uçma, sörf veya Maracana Futbol Stadyumu’nda bir maç seyretmeyi deneyin. Veya sadece kumlar üzerinde bir caipirinha ile serinleyin.
Hazırlayan: ÖZGE TEZCANLI
88
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
YA K I N Y ER LR ER PO RT E
İstanbul - Ağva
Kışın soğuğu geride kaldı, yazın bunaltıcılığı henüz gelmedi. Hem sakin hem güneşli bir tatil yapmak için yılın en güzel dönemi. Bir yandan Mart’ın ortası itibariyle ısınmaya başlayan havalarda acele edilirse yılın son karında kayak turlarının, sıcaktan şikayet etmeden trekking yapmanın, bisiklet turlarının tadını çıkarmanın planlarını yapabilirken, Mayıs ayı itibariyle dalış yaparak denizin derinliklerine ulaşmanın hatta Akdeniz’de yılın ilk güneşiyle bronzlaşmanın tadını çıkarma planlarınızı şimdiden yapın… Vaktim yok diyenlere şehir İçi kaçamakları Yoğun iş temposu, planlar, programlar derken istediği tatili yapamayanlar için şehre yakın strese uzak mekânlar ideal seçimleri oluşturuyor. Hafta sonunuzu İstanbul’da geçirmek zorundaysanız, Ağva’nın deniz ve yeşilliği buluşturan güzelliklerine kendinizi bırakarak yeni haftaya huzurlu bir başlangıcı garantilersiniz. Tam tersini düşünenler de direksiyonunu Polonezköy’e kırıp yemyeşil tesislerde at binebilir, uzun doğa yürüyüşleri yapabilir, paintball, okçuluk gibi sporlarla eğlenerek hafta sonunu eğlenceli aktivitelerle tamamlayabilir. Hafta sonunda Ankara’dan çok uzaklara gidemiyorsanız, Beypazarı’na gidip havanızı değiştirebilir, Abant’a doğru giderek göl kıyısında, çam ormanları içerisinde hafif serin
Bolu - Abant
İzmir - Alaçatı
ve temiz havada dinlenebilirsiniz. İzmir için bu dönemlerde havalar ısınmaya başladıkça seçenekler çoğalıyor. Mart – Nisan aylarında Urla, Foça seçenekleri değerlendirilebilirken Mayıs itibariyle Çeşme ve Alaçatı’da güneşle, denizle uzaklaşmadan da buluşulabilinir.
aktiviteler sonunda, farklı yerler görmüş, tarihi güzellikler adına birçok şey öğrenmiş, kimsenin görmediği detayları fotoğraflamış ve bolca yorulmuş şekilde evinize dönerek, bir sonraki trekking aktivitesini sabırsızlıkla bekleyeceksiniz.
Adalarda bisiklet mevsimi Malum ideal bisiklet turu yapmanın da zamanı var. Kışın soğukta zorluklarının olmasının yanında yazın ortasında güneş tepedeyken de bir hayli meşakkatli bir spor bisiklet. Bu aylar tam da zamanı. Bisikletinizi alın, adalardan birini seçin ve gidin. Adaların yazın verdiği yoğunlukla kalabalıklaşmamış bu zamanlarında her yerini zevkle gezip, istediğiniz yerlerde mola vererek güzel havanın temizliğini, çiçek kokularının çeşitliliğini içinize çekip yolculuğunuza devam edin. Gecenizi de ister canlı müzikli bir mekânda eğlenerek ister günün yorgunluğunu çıkarmak için sakin bir mekân seçerek tamamlayın. Spor, eğlence ve huzur dolu bir hafta sonunu tamamladınız ve artık yeni haftaya hazırsınız!
Denizin derinlikleriyle Buluşma zamanı Dalmak her mevsim güzel, her zaman ayrı özel. Ama kim istemez ki denizin derinliklerindeki bir iki saatlik deneyimden sonra tatlı güneşin altında yılın ilk güneşiyle bronzlaşmayı. Bu planları yapmak için geç kalmayın ve dalış turlarında şimdiden rezervasyonlarınızı yaptırın. Şehrinizden çok uzaklaşmadan Kaş, Saroz Körfezi, Ayvalık, Çeşme ve Bodrum seçeneklerinden size en uygununu seçerek hafta sonu ne yapsak düşüncesinden kurtulup hem inceliklerini öğrenebilir belki de bu muhteşem zevki profesyonelce yapmaya bile karar verebilirsiniz… LİKLERİYLE DENİZİN DERİN NI BULUŞMA ZAMA
Trekkıng turlarını kaçırmayın! Yürüyüşün zevki havanın tatlı serinliğiyle birleşince doyum olmaz bir hal alır. İzmir’in Homeros vadisi, Balıklıova, Kemalpaşa başta olmak üzere İstanbul ve Ankara’da da trekking yapabileceğiniz bir çok alternatife sahipsiniz. Nisan – Mayıs ayları bunun için tercih edebileceğiniz zaman dilimleridir. Ekibinizle birlikte yapacağınız eğlenceli g Trekkin
Turu
Adalarda bis
iklet turu
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
89
YA K I N Y E R L E R
Taksim Internatıonal Abant Palace
Taksim Internatıonal Obaköy Otel
Radisson Blu Resort & Spa / Çeşme
Abant, eğlenceden çok fiziksel ve ruhsal dinlenme için tercih edilen en başlıca uğrak yerlerindendir. Burada yapacağınız aktiviteler de bu doğrultuda olacaktır. Abant’ta ağaçların o doğal kokuları içerisinde keyifli bir tur atabilir, alabalığı yenebilecek en iyi beldelerden birinde yiyebilir, gölde su bisikletiyle dolaşabilir ya da isterseniz faytona binebilirsiniz. Abant gölü etrafında göl manzaralı birçok restoran, cafe lokanta bulunuyor. Bunun yanında yol üzerinde sucuk ekmek büfeleri, birçok kendin pişir kendin ye lokantaları da bulunmakta, ayrıca etrafta alabalık restoranlarında da taze ve leziz alabalık yeme fırsatı yakalayabilirsiniz.
Obaköy Otel, Kuzeyinde Toros Dağları, güneyinde Akdeniz’in bulunduğu küçük bir yarımada üzerine kurulu olan Antalya iline bağlı Alanya ilçesine, 3,5 km uzaklıkta bulunuyor ve aradığınız her türlü konforu sizlere sunuyor.
Çeşme körfezinin eşsiz doğal, tarihi ve kültürel mekanlarına rahatlıkla ulaşım sağlayabileceğiniz bir konumda bulunan Radisson Blu Resort & Spa Çeşme, İzmir’e 75 Km uzaklıkta olmasına karşın Çeşme otobanı ile ulaşım konusunda çok büyük kolaylık kazanmaktadır.
Alanya antik çağlarda Pamfilya ve Klikya arasındaki çizgide yer aldığı için bu isimlerle de anılmaktadır. Denizin ve güneşin bütünleştiği bu eşsiz güzelliği ile ayrıca, tüm sıkıntılarınızdan ve yorgunluğunuzdan sıyrılmak, keyifli bir tatil yapmak için denize sıfır mesafedeki Taksim International Obaköy Otel deniz ve bahçe manzaralı odaları, su kaydıraklı havuzları, gün boyu devam eden animasyonu, sınırsız eğlence ve güler yüzlü hizmetiyle sizleri bekliyor.
Ülkemizin en batı uç noktasında yer almakta olan bu bölge coğrafi konumu, tarihi, kültürel ve doğal kaynakları, uzun kıyı şeridi ve bölgenin bakir yapısı ile ön plana çıkmaktadır.
Abant / Bolu
Abant’ta kalmak isteyenler için Taksim Otelcilik’e bağlı Abant Palace, manzarası ve aktiviteleri ile şehirden kaçanları memnun edecek özelliklere sahip. Genel Müdürlük Tel Abant Palace Tel.
: 0 212 232 16 06 : 0 374 224 50 12
Alanya / Antalya
Genel Müdürlük Tel Obaköy Otel Tel.
: 0 212 232 16 06 : 0 242 514 07 00
Çeşme / İzmir
3500 m2’lik alana yayılmış etkileyici Termal Spa ve Hamamı başta olmak üzere, modern dekorasyonu ile sade fakat çok yönlü yaşam tarzını kişisel servis standardıyla buluşturan Radisson Blu Resort & Spa Otel’inde tamamen ruhsal, fiziksel dinlemeniz, kalite & konforu bir arada yaşamanız için sizleri bekliyor. Genel Müdürlük Tel R.Blu/Çeşme Tel.
: 0 212 232 16 06 : 0 232 455 45 00
Web: www.taksimotelcilik.com Web: www.taksimotelcilik.com
Web: www.taksimotelcilik.com
Bilkent Otel ve Konferans Merkezi Bilkent / Ankara
Bilkent Otel ve Konferans Merkezi, Ankara’da 1991 yılından bu yana uluslararası çağdaş otelcilik anlayışı ve 5 yıldızlı bir otelin gerektirdiği donanım ile hizmet vermektedir. Esenboğa Havalimanı’na 36 km., şehir merkezine 13 km. uzaklıkta olup, tüm konaklamalar, toplantılar ve ziyafet organizasyonları için konuklarına beş yıldızlı otel konforu sunmaktadır. Otel, toplam 235 oda kapasitesiyle hizmet vermektedir. 2 adet suit ve 28 adet standart executive odadan oluşan “executive kat” seçkin beğenilerin tercihi olmaya devam etmek-
90
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
tedir. Otelde 110 adet oda sigara içmeyen misafirler için ayrılmış bulunmaktadır. Farklı büyüklükteki toplam 19 çok amaçlı toplantı salonu ile Bilkent otel başkentte birçok önemli toplantı, konferans ve düğün yemeklerine ev sahipliği yapmaktadır. Akdeniz ve Dünya mutfaklarının sunulduğu Akdeniz Mutfağı restoranı, başkentin yeni buluşma adresi The North Shield Pub, yaz aylarında yeşillikler içerisinde açık yüzme havuzu, tüm masaj, yüz-vücut bakımları, sauna, Türk hamamı ve terapileri-
nin sunulduğu Sanitas Spa konukların vakit geçirebilecekleri diğer mekanlar. Otel, başkentin karmaşasından bunalanlar için sunduğu avantajlı haftasonu paketleri ile ideal bir nefes alma yeri. Güleryüzlü ve profesyonel kadrosu size kendinizi evinizde hissettirecek. Tüm otel genelinde sunulan ücretsiz kablosuz internet hizmeti ve 850 araç kapasiteli ücretsiz otoparkı, konuklara sunulan diğer ayrıcalıklar. Genel Müdürlük Tel : 0 312 266 46 86 Web: www.bilkentotel.com.tr
YA K I N Y E R L E R
Cappadocıa Cave Resort & Spa
Club Armonıa Bodrum Evleri
Doğa Tatil Köyü
Geçmişte olmayı, 100... 200... hatta 1000 yıl öncesinde. En çok görülmeye değer manzara ile çevrelenmiş sihirli bir coğrafya karşısında Anadolu’nun merkezinde bir tepenin hemen köşesindeki otelde kendinizi bulmayı dilerseniz, kendinize zaman ayırmayı, dinlenmeyi, kendinizi dünyaya unutturmayı, havuz başında veya güneşli bir terasta görülmeye değer büyülü bir manzara ile şımartmayı da hayal edin ve Cappadocıa Cave Resort & Spa’ya gidin.
140.000 m2 arazi üzerine inşa edilmiş üç sosyal tesis ile tamamı deniz manzaralı 227 apart daireden oluşan Club Armonia Bodrum Evleri’nde iki açık yüzme havuzu, özel plaj ve iskele, anfi tiyatro ve bir tatilden beklenebilecek her şey bulunuyor. 4 kişilik bir ailenin rahatlıkla konaklayacağı şekilde dizayn edilmiş olan tamamı deniz manzaralı apart daireler bir yatak odası, amerikan mutfaklı salon, banyo ve balkon veya terastan oluşan evlerde tatiliniz size ayrı bir tat verecek.
Yola çıkın! Çok uzağa gitmeden kentten uzaklaşmak, soluk almak, sessizliği dinlemek, hareket etmek, hareketsiz kalmak, kendinizle olmak, spor yapmak, ofise gitmeden çalışmak, eğlenmek ya da sadece alıp başınızı gitmek istediğinizde İçinizdeki kaşifi uyandırın ve Doğa Tatil Köyü’nde kendi doğanız ve düşlerinize doğru bir yolculuğa çıkın! Doğal güzellikleri tarihsel değerlerle ustalıkla birleşmiş. Hizmet anlayışı ve kapasitesiyle birçok aktiviteye olanak sağlıyor. Bütün bunların yanı sıra yeni bir yaşam tarzı, yeni bir eğlence kültürü, yeni bir tatil anlayışı sunuyor.
Tel: 0 384 219 31 94 Web: www.ccr-hotels.com
Tel: 0 252 382 22 22 Web: www.clubarmonia.com
Tel: 0 216 711 20 20 Web: www.dogatatilkoyu.com
Ilıca Hotel
Hotel Marin Princess
Ölüdeniz Resort Hotels
Hayal gücü ile dizayn edilmiş odaları, çocuklar için hazırlanmış özel mekanları, Mini club, Mini disco, çocuk havuzları özel plaj, 3 iskele, 7 havuz, 9 bar ve discosuyla Ilıca Otel, ziyaretçileri için her şeyi düşünmüş durumda. Oyun salonlarından, masaj evlerine kadar her şeyin bulunduğu otelde hayal ettiğiniz tatili yapmanız mümkün.
İstanbul’a TEM otoyolu ile sadece 0 dakikalık uzaklıkta bulun, İstanbul’un kalabalık ortamından uzak, temiz ve doğaya dönük bir alanda yer alan otel; hem şehir hem de sahil oteli olma özelliği taşıyor.
Ölüdeniz bölgesi yanlızca ünü ülke sınırlarını aşmış Ölüdeniz koyu ve kumsalları ile değil, artık Avrupa’nın 1 numaralı yamaç paraşütü merkezi Babadağı ile ününe ün katmaya devam etmektedir. Bu gizli cennette Ölüdeniz’e özel klimatik havanın oluşturduğu elverişli şartlar ile 2000 m.’den kendini boşluğa bırakabilmenin keyfini ve tabiiki adrenalini yaşayın. Türkiye’de en çok fotoğraflanan kumsal olan Ölüdeniz ayrıca üzerinden kalkış yapıldığı ve yarım saat içinde plaja inildiği 2000 metrelik Babadağ’dan yapılan paragliding ile de ünlüdür.
Tel: 0 232 723 31 31 Web: www.ilicahotel.com
Tel: 0212 885 90 00 Web: www.marinprincess.com
Kapadokya / Nevşehir
Barda arkadaşlarınızla sohbet edin, müzik dinleyin veya terasta bir kitapla hafif rüzgâr eşliğinde kendinizi kaybedin, Tercih sizin, şeref bizim. Leea Spa’ya yapacağınız bir ziyaretle modern hayatın stres ve baskılarından kurtulun.
Çeşme / İzmir
Bodrum / Muğla
Kumburgaz / İstanbul
Denize sıfır konumu ve 100 metre uçunluğundaki muhteşem iskelesi ile tam bir sahil oteli özelliklerini taşıdığı için hafta sonu tatilleri için de uzun süreli konaklamalarda da dinlenme ve eğlenme için tercih edilebilir konuma geliyor. İçerisinde bulunan 2 açık bir kapalı yüzme havuzu sayesinde her türlü su sporunu yapma imkanı sunan otelde çocuklar içinde eğlenceli aktiviteler ve oyun alanları mevcut.
Şile / İstanbul
Fethiye / Muğla
Tel: 0 252 617 00 30 Web: www.oludenizresorthotels.com
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
91
K İ TA P
Hüzün Ayşe Kulin Everest Yayınları Çağdaş Türk edebiyatının en sevilen kalemlerinden Ayşe Kulin, ilklerin yazarı olmayı sürdürüyor. Daha önce yüzbinlerce satılan Veda ve Umut adlı kitaplarının devamı niteliğindeki iki kitabı birden Everest Yayınları tarafından yayımlanan Ayşe Kulin, yeni yıla damgasını vuruyor. Veda ve Umutu severek okuyanlar için şimdi Hayat ve Hüzün günleri başlıyor. Hayat ve Hüzün Ayşe Kulinin kaleminden bu kez kendi hayatına bir yolculuk
Hayatın Işıkları Yanınca Serdar Özkan Altın Kitaplar
“İlk romanı Kayıp Gül onu 50 ülkenin kitapçılarına taşıyan bir yayıncılık olayıydı. İkinci romanı Hayatın Işıkları Yanınca ile onun ismi şimdiden Paulo Coelho, Richard Bach ve hatta Saint Exupéry ile birlikte anılıyor. “ Corriere della Sera - İTALYA Hayata kırgın bir yetişkin. Bir yunus ile “hayatın ışıklarını yakacak” çok özel bir dostluk. Karşılıksız sevgi, ümit ve hayata dair mucizevi bir yolculuk... Okuru gerçek hayatın içinde büyülü bir dünyaya taşıyan, soluksuz okuyacağınız sıra dışı bir serüven.
92
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
Arı Kovanına Çomak Sokan Kız Stieg Larsson Pegasus “Sizi uyarıyoruz: Millennium üçlemesi kesinlikle bağımlılık yapıcı.” “Dönüp tekrar tekrar okumak istiyorsunuz. Millennium üçlemesi bu milenyumun en iyi üçlemesi.” “Stieg Larsson’u okumak, sert bir kahve gibi sizi canlandırır… Kitaplar sıra dışı bir şekilde aksiyon dolu ve düpedüz bağımlılık yaratıcı. Larsson son derece zeki bir aktivist ve feminist olmanın yanı sıra Tanrı vergisi bir aksiyon yazarlığı yeteneğine de sahip…”
Sorun Bende Değil, Sende Pinkfreud Okuyan Us Yayınları Kitap dünyası uzun zamandır bu denli ilgi gören bir diziyle karşılaşmadı: Dizüstü Edebiyat ... Kimileri yeniden kitap okumaya başladı. Her çıkan kitap olay oldu, konuşuldu. Ve işte dizinin çok beklenen yeni romanı: “Sorun Bende Değil Sende!” Pucca ile başlayan, samihazinses ve Onur Gökşen’le devam eden bu sahici yazarlara aslında takipte olduğunuz bir yıldız daha ekleniyor. Kiminiz onu “Türkçe sözlü hafif batı kadını” olarak biliyor. Ya da gerçekçi, komik ve hınzır bir Güzin Abla var karşımızda. Çoğunuzun tanıyıp yazdıklarına doyamadığı Pink Freud geliyor. “Bir kitap okudum hayatım değişti diyebilmeyi çok isterdim.
Firarperest Elif Şafak Doğan Kitap Çakılı kalmamak sırf alışkanlıklardan ötürü demir attığın koylara. Çıkmak oralardan, geçmek dalgakıranların beri tarafına, bilmediğin memleketlere varmak, tatmadığın yemekler yemek, sözlerini anlamadığın şarkılarla içlenmek, risk almak, dağılmak ve parçalanmak ve hasret çekmek buram buram, gurbetin tadına bakmak ve kendini yabancının gözünden görmek, şaşırmak yeniden, şaşırmak bir çocuk gibi dünyanın hallerine, çeşitliliğine, güzelliğine, acımasızlıklarına... şaşırmak ölene kadar...
Kibrit Çöpleri Murathan Mungan Metis Yayıncılık Murathan Mungan’ın alışılmadık kısalıkta, 1-1.5 sayfalık kısa öykülerini, kitapta yer alan şu cümleleri çok iyi anlatıyor: En kısa hikâye parçasına an denir. Bazı anlar bütün yaşamımızı belirler. “Bütün yaşamımız” dediğimiz de o birkaç âna bakar aslında... Bu yüzden yıllar sonra en çok hatırladıklarımız anlardır. Gerisi bulanıktır. Geçmişi anlar berraklaştırır.
Kayıp Gül
Büyük İnsanlık
Serdar Özkan Timaş Basım
Nazım Hikmet Yapı Kredi Yayınları - İş Kültür Yayınları
Bütün Dünya Bir Türk Romanını Konuşuyor. Genç Türk Romancı Serdar Özkan’ın ilk romanı Kayıp Gül bugüne kadar 29 dile çevrildi, 40’tan fazla ülkede basıldı. Kanada’dan Japonya’ya, Brezilya’dan Endonezya’ya, dünyanın dört bir yanında okurların büyük ilgi ve beğenisini kazanan Kayıp Gül, birçok ülkede haftalarca bestseller listelerinde yer aldı. Tüm zamanların en çok okunan ve sevilen kitaplarından St. Exupéry’nin Küçük Prens’i, Richard Bach’ın Martı’sı, Hesse’nin Siddarta’sı ve Paulo Coelho’nun Simyacı’sına denk tutulan Kayıp Gül, özgün bir “kendini keşfetme” romanı.
Nâzım Hikmet sorar: Başlayayım mı Üstad? Bedri Rahmi yanıtlar: Başla Reis! Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun “Bu Kaydı çok iyi saklayın, aman ha!” diye vasiyet ettiği kayıttaki ses Nâzım Hikmet’e ait. 1960’ların teknolojisi bir makara bantta tam 50 yıl bekledikten sonra Nâzım ülkesine sessiyle de olsa dönüyor… Bedri Rahmi ve Nâzım hikmet 1961 yılında Paris’te bir araya geliyorlar. Bedri Rahmi “Patırtı yapmayın” diyerek başlıyor “Yeşilden mordan pembeden”. Şiirine, sonra Nâzım’a bırakıyor mikrofonu. Nâzım 55 şiirini soluksuz okuyor.
KONSER
Blind Guardian
Bon Jovi
James Blunt
04 Mayıs 2011 21:00 Refresh The Venue, İstanbul
8 Temmuz 2011 21:00 Türk Telekom Arena, İstanbul
24 Haziran - 25 Haziran İstanbul, İzmir
Efsanevi rock grubu BON JOVI İstanbul’a geliyor. Greatest Hits Tour kapsamında ülkemize gelecek Bon Jovi 8 Temmuz 2011’de 18 yıl sonra tekrar İstanbul’da...
“Goodbye My Lover”, “You’re Beautiful”, “High” ve “Stay The Night” gibi müthiş parçalarıyla kısa zamanda Dünya çapında bir superstar olan James Blunt iki dünya turnesi sonrasında yepyeni albümü “Some Kind of Trouble” ile ilk kez Türkiye’de…
Orta Dünya’nın ozanları yeni albümleri “At The Edge of Time Dünya Turnesi” kapsamında 04 Mayıs 2011 tarihinde, Refresh the Venue’de Türkiye’deki sadık fanlarıyla tekrar buluşacak. İlk albümlerinden başlamak üzere, tüm albümlerinde J.R.R. Tolkien ve diğer fantastik edebiyat yazarlarının etkisi görülmektedir. Bununla birlikte şarkı sözlerinde mitolojik unsurlar ve efsanelere de bolca rastlanmaktadır.
Oldies But Goldies 23 Nisan 2011 22:00 Babylon, İstanbul
Geçmişte kalan günlerin enerjisini yeniden bedeninizde hissedeceğiniz Oldies But Goldies’le; Depeche Mode, The Cure, Madonna, A-Ha, Chic, Duran Duran, Snap, Cyndi Lauper, ABBA, Donna Summer, James Brown, Nena, Culture Club, U2, Blondie, The Smiths, Wham!, Frankie Goes To Hollywood, Michael Jackson ve The Clash gibi hiç eskimeyen isimler ve unutulmayan şarkıları Murat Beşer ve Mabbas’ın maharetli DJ setleri ve Engin Eraydın’ın etkileyici görselleriyle yeniden hayat buluyor. Babylon programının vazgeçilmezi, tüm zamanların en eğlenceli partisi Oldies But Goldies için hazırlanın!
Kasım ayında yayınladıkları BON JOVI GREATEST HITS albümüyle dünya çapında 1 numara olan grup, Greatest Hits Tour kapsamında Türkiye’nin yanısıra Amerika, Kanada ve tüm Avrupa’da sahne alacak. Kaçırılmaması gereken bu konsere Bon Jovi 1 Boeing 747 ve 65 Tır dolusu show malzemesi ile geliyor! Diamond Ring, Sahne Önü, ve VIP kategorilerinden bilet alan ilk 5000 kişi Judas Priest, Whitesnake ve diğer sanatçıların yer alacağı festivalin 2. ve 3. gününe bedava girebilecektir.
Shantel 13 Years of Narchy and Romance Dj Set 29 Nisan 2011 23:00 Babylon, İstanbul Disko Partizani albümü ile yayınlandığı günden beri en çok satan yabancı albüm listelerinin tepelerinde gezinen Shantel; Goran Bregoviç, Boban Markoviç, The Rootsman, Fanfare Ciocarlia gibi isimleri bir araya getirdiği setleriyle ayaklarınızı yerden kesecek bir performans için Babylon’da. Biletleri günler öncesinden tükenen, her defasında aynı enerjiyi yakalayabileceğiniz ve size sınırsız dans vaadeden Shantel’in performansını kaçırmamak için gecenin biletlerini haftalar öncesinden mutlaka edinin.
24 Haziran Istanbul Küçükçiftlik Park - 25 Haziran İzmir Arena’da Türkiye’nin dört bir yanından onbinlerce müzikseverin katılımıyla gerçekleşecek bu büyük buluşma Unilife Organizasyon tarafından düzenleniyor. Blunt’in ilk albümü “Back To Bedlam”, “You’re Beautiful”, ”High” ve “Goodbye my lover” gibi müthiş parçalarıyla sanatçıyı dünya çapında bir superstar haline getirdi.
Deep Purple 18 Mayıs 2011 19:00 Küçükçiftlik Park, İstanbu
“Shades of Deep Purple” isimli 1968 tarihli ilk kayıtlarından bu yana 100 milyonu aşmış olan albüm satışı ile Deep Purple, müzik dünyasında efsaneleşmiş ismini “dünyanın en gürültülü grubu” olarak yer aldıkları Guinness Rekorlar Kitabı’na da taşıdı. 40 yılı aşkın geçmişinde, rock müzik tarihinin en önemli virtüözlerini yetiştiren grup, kurucu üyelerinden olan Ritchie Blackmore’un yanı sıra, David Coverdale, Glenn Hughes, Joe Lynn Turner, Joe Satriani gibi isimleri kadrosunda ağırladı. Rock müzik tarihinin kilometre taşlarından; ‘Smoke
One The Water’, ‘Child In Time’, ‘Perfect Strangers’, ‘Black Night’, ‘Highway Star’ ve 90’lı yılların en iyi Deep Purple şarkılarından biri olan ‘Sometimes I Feel Like...’ gibi şarkıların yaratıcısı olan grup, günümüzde, Deep Purple’ın ‘klasik kadrosu’ olarak sayılan kadrosundan, Ian Gillan, Roger Glover ve Ian Paice’in yanında, Ritchie Blackmore’un gruptan ayrılmasından sonra, son yılların en iyi gitar virtüözü olarak kabul edilen Steve Morse’u ve Jon Lord’un 2002 yılında gruptan ayrılmasıyla Don Airey’i kadrosuna katan grup yoluna son hızla devam ediyor.
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
93
SİNEMA
Blue Valentine
Bad Teacher
Ağır Abi
Never Let Me Go
15 Nisan 2011
06 Mayıs 2011
06 Mayıs 2011
29 Nisan 2011
Yönetmen: Derek Cianfrance Oyuncular: Ryan Gosling, Michelle Williams, Mike Vogel, Ben Shenkman, Reila Aphrodite, Ashley Gurnari
Yönetmen: Jake Kasdan Oyuncular: Cameron Diaz, Justin Timberlake, Jason Segel, Kaitlyn Dever, Molly Shannon, Aja Bair, Lucy Punch
Yönetmen: Oğuzhan Uğur Oyuncular: A. Enver Akoğlu, Cenk Dostverdi, Erdinç Kurt, Halil Taşdemir, Murat Cirit, Önder Yalçın, Sefa Songür
Yönetmen: Mark Romanek Oyuncular: Andrew Garfield, Keira Knightley, Carey Mulligan, Domhnall Gleeson, Charlotte Rampling
Şu ana dek daha çok belgesel tarzında kariyerini sürdüren yönetmen Derek Cianfrance‘nin 1998 yılında çektiği Brother Tied’den sonra ikinci filmi (belgeseller hariç). Cesur ve abartısız bir anlatımın benimsendiği aşikar olan film; yıkılmakta olan bir evliliğin samimi ve yıkıcı bir portresinin dürüst bir değerlendirmesi olarak özetlenebilir.
Filmde ağzı bozuk ve paragöz bir öğretmeni canlandıran Cameron Diaz, rakip olduğu meslektaşının flört ettiği Justin Timberlake’ten hoşlanınca onu elde etmek için bütün yollara başvurur.
Efe ve Yiğit adında iki genç moda olan mafya dizilerinden etkilenmeyi abartıp AĞIR ABİ olmayı kafaya koymuşlardır. Ağır Abi olabilmek için ne yapabileceklerini düşünürlerken, Türkiye’de yaşayan en acımasız mafya babası olan Abidin Cirit’in yaşadığı kasabaya gitmeye karar verirler. İkili, amaçlarına ulaştıklarını zannederken, Cirit’in bir anda tövbe edip kendini alemden emekli etmesiyle yıkılırlar.
Japonya doğumlu İngiliz yazar Kazuo Ishiguro’nun bol ödüllü Never Let Me Go (Beni Asla Bırakma) isimli kitabından uyarlanan distopik filmde, organ nakli için her biri özel olarak yaratılan klonların hikayesi anlatılmakta. Klonların yaşam amacı; klonu oldukları insanların ihtiyacı olduğunda, organlarını bağışlamaktır...
Karayip Korsanları: Yaban Medcezir 19 Mayıs 2011
Yönetmen: Rob Marshall Oyuncular: Johnny Depp, Penélope Cruz, Geoffrey Rush, Mackenzie Crook, Ian McShane, Gemma Ward, Richard Griffiths, Lee Arenberg Yeni bölümde Jack sparrow geçmişte tanıdığı bir bayanla karşılaşıyor ve daha sonra bu bayanın Kara Sakal Ian McShane’in kızı olduğunu oğreniyor. Kızı da babası gibi, Jack Sparrow’u ölümsüzlüğün çeşmesini bulmak için durmak bilmeyen maceralara sürüklüyor.
94
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
Hızlı ve Öfkeli 5
Bizim Büyük Çaresizliğimiz
Güneşin Karanlığında
10 Haziran 2011
15 Nisan 2011
1 Nisan 2011
Yönetmen: Justin Lin Oyuncular: Vin Diesel, Paul Walker, Dwayne Johnson, Jordana Brewster, Tyrese Gibson, Sung Kang Hızlı ve Öfkeli 5’te Vin Diesel ve Paul Walker, hız üstüne kurulu, patlamaya hazır serinin tüm filmlerinden tekrar bir araya gelen yıldızlar kadrosunda başı çekiyor. Bu macerada eski polis Brian O’Conner, kanunların karşı tarafındaki eski suçlu Dom Toretto ile ortaklık yapıyor. Dwayne Johnson, en son büyük yarış için geri dönen sevilen isimler, Jordana Brewster, Chris “Ludacris” Bridges, Tyrese Gibson, Sung Kang, Gal Gadot, Matt Schulze, Tego Calderon ve Don Omar’a katılıyor.
Yönetmen: Seyfi Teoman Oyuncular: İlker Aksum, Fatih Altınöz, Güneş Sayın, Taner Birsel, Baki Davrak, Mehmet Ali Nuroğlu, Cem Özeren, Ilgaz Kocatürk
Yönetmen: Brad Furman Oyuncular: Josh Lucas, Matthew McConaughey, Marisa Tomei, Ryan Phillippe, John Leguizamo, Michaela Conlin, William H. Macy, Margarita Levieva
Bizim Büyük Çaresizliğimiz, lise yıllarından beri yakın arkadaş olan, 30’lu yaşların sonundaki iki adamın, Ender ve Çetin’in dostluğunu konu alıyor. Uzun yıllar hayatları farklı yönlere giden iki yakın arkadaş, Çetin’in yıllar sonra Ankara’ya dönmesiyle çocukluk hayallerini gerçekleştirir ve aynı evde yaşamaya başlarlar.
Mick Haller karizmatik ve yakışıklı bir ceza avukatıdır. Los Angeles’ta Lincoln marka arabasını ofisi olarak kullanmasıyla ünlüdür. Kariyeri boyunca genellikle önemsiz suçlar işlemiş suçluları savunmuştur. Ancak birden bire önüne hayatının fırsatı çıkar; Beverly Hills’in yakışıklı bir zengini cinayetle suçlanmaktadır ve kendisini savunması için Mick’i tutmak istemektedir.
DVD
Başlangıç
Sosyal Ağ
Borsa: Para Asla Uyumaz
Beni Unutma
Inception
The Social Network
Wall Street: Money Never Sleep
Remember Me
Yönetmen: David Fincher Oyuncular: Jesse Eisenberg, Joseph Mazzello, Justin Timberlake, Andrew Garfield, Rooney Mara, Rashida Jones, Armie Hammer
Yönetmen: Oliver Stone Oyuncular: Josh Brolin, Shia LaBeouf, Carey Mulligan, Charlie Sheen, Michael Douglas
Yönetmen: Allen Coulter Oyuncular: Moisés Acevedo, Noel Rodriguez, Kevin P. McCarthy, Chris Cooper, Robert Pattinson, Pierce Brosnan, Ruby Jerins, Emilie de Ravin
Yönetmen: Christopher Nolan Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Ken Watanabe, Joseph Gordon-Levitt, Marion Cotillard, Ellen Page Dom Cobb (Leonardo DiCaprio) çok yetenekli bir hırsızdır. Uzmanlık alanı, zihnin en savunmasız olduğu rüya görme anında, bilinçaltının derinliklerindeki değerli sırları çekip çıkarmak ve onları çalmaktır. Cobb’un bu ender mahareti, onu kurumsal casusluğun tehlikeli yeni dünyasında aranan bir oyuncu yapmıştır. Ancak, aynı zamanda bu durum onu uluslararası bir kaçak yapmış ve sevdiği herşeye malolmuştur.
Tüm dünyada olduğu kadar Türkiye’de de bir fenomene dönüşmüş, milyonların sosyal paylaşım sitesi Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg ve arkadaşlarının öyküsü.
Dünya küresel bir ekonomik krizle çalkalanmaktadır. Genç bir Wall Street yatırımcısı kötü bir durumda kalmış eski bir Wall Street uzmanıyla iki aşamalı bir görev için anlaşır: Gelmekte gözüken finansal çöküş öncesi finansal çevreleri bundan haberdar etmek ve bu genç yatırımcının akıl hocasının ölümünden kimin sorumlu olduğunu bulmak...
Tyler, kaderin bir oyunu sonucu Ally (Emilie de Ravin) ile tanıştığı güne kadar kendisini kimsenin anlayamadığını düşünmektedir. Aşk aklına gelen en son şey olmasına rağmen, Ally’nin beklenmedik şekilde kendine çok iyi gelmesi ve ondan ilham alıyor olmasıyla ona yavaş yavaş aşık olmaya başlar. Bu aşkla beraber mutluluğu ve hayatındaki anlamı da keşfeder.
Flipped
Cennetimden Bakarken
Son Ayin
Cennet Batıda
Flipped
The Lovely Bone
The Last Exorcism
Eden is West
Yönetmen: Rob Reiner Oyuncular: Rebecca De Mornay, Madeline Carroll, Anthony Edwards , Penelope Ann Miller
Yönetmen: Peter Jackson Oyuncular: Mark Wahlberg, Rachel Weisz, Susan Sarandon, Stanley Tucci, Saoirse Ronan, Jake Abel
Aralarındaki bir çok farka rağmen 8. sınıf öğrencileri Juli Baker ve ilkokuldan beri hoşlandığı Bryce Loski arasında romantik bir ilişki başlar...
Alice Sebold’un çok satan romanından uyarlanan filmin yönetmenliğini Oscar ödüllü yönetmen Peter Jackson üstlendi. Senaryosunu Peter Jackson, Fran Walsh ve Philippa Boyens’in yazdığı The Lovely Bones-Cennetimden Bakarken , bir cinayete kurban gittikten sonra ailesini ve katilini bulunduğu cennetten izleyen küçük bir kızın intikam tutkusu ile ailesinin yaşadığı korkunç olayın etkilerinden kurtulmasını istemesi arasında bocalaması anlatılır.
Wendelin Van Draanen aynı adlı romanında uyarlanmıştır.
Yönetmen: Daniel Stamm Oyuncular: Patrick Fabian, Ashley Bell, Louis Herthum, Iris Bahr, Tony Bentley Peder Cotton Marcus, Lousiana’da Sweetzer’ın çiftliğine vardığında, her zaman yaptığı şeytan kovma ayinlerinden birini gerçekleştireceğini düşünmektedir. Marcus, cemaatindeki insanlar için ayini görüntülemeye karar vermiştir. Sweetzer’ın kızı Nell’in ruhu, kötü bir iblisin eline geçmiştir. Genç kız kötü ruhun esiri haline gelmiştir. Marcus ayine başladığında, daha önce karşılaşmadığı türden bir kötülükle karşı karşıya kaldığını anlayacaktır.
Yönetmen:Costa Gavras Oyuncular: Riccardo Scamarcio, Odysseas Papaspiliopoulos, Léa Wiazemsky, Tess Spentzos, Kristen Ross, Gil Alma Kahramanın macerası tıpkı İlyada’daki gibi Ege Denizi’nde başlar. Elias Fransa’ya giden bir gemiye para ödeyip kaçak yolcu olarak biner. Sahil güvenlik teknesinden gemide arama yapılacağı duyurulunca Elias ve arkadaşı diğer birkaç çaresiz yolcuyla birlikte denize atlarlar. En yakın kıyının ışıklarına doğru ilerleyip Eden adlı lüks bir tatil köyüne varırlar.
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
95
MÜZİK
bahar tadında albümler… Sanatçılar albümlerini çıkartmak için belirli zamanları beklerler. Yaz döneminde yazın şarkısı olmak için, yılbaşına yaklaşırken de yılın şarkısı olmak için albüm hazırlıkları hızlandırılır. Sezonun ara dönemlerinden olan bahara geçişte de şarkıcılar yeni albümleriyle piyasa da en çok dinlenen olma yarışına girdiler. Albümlerin genelinde ilkbahar coşkusundan çok bir Sonbahar hüznü hakim. Bu dönemde yeni çıkan albümlere ve içeriklerine bir göz atalım. NİLÜFER – 12 DÜET Nilüfer, “12 Düet” adlı çalışmasıyla Rock sahnesinden pay almayı amaçlıyor. Bugüne kadarki tarzının bir hayli dışında bir albüm çalışması ile hayranlarına seslenen Nilüfer; kendi 12 hit şarkısını Rock grup & solistleriyle birlikte seslendiriyor. Düet yapılan sanatçılar arasında Şebnem Ferah, Hayko Cepkin, Malt gibi solistler bulunuyor. Düzenlemesini Attila Özdemiroğlu’nun yaptığı “Sensiz olmaz” dışında, diğer tüm şarkıların düzenlemelerini gruplar kendileri yaptılar. Nilüfer’in bu farklı çıkışının yansımaları zamanla kendini gösterecek gibi duruyor.
FUNDA ARAR - AŞKIN MASUM ÇOCUKLARI 2 yıllık suskunluğun ardından sevenlerinin karşısına “Aşkın Masum Çocukları” albümüyle çıkan Funda Arar, duygusal şarkıların her zamanki gibi ağırlıkta olduğu bir albümle çizgisini çok değiştirmeden yorumculuğunu öne çıkardığı bir albüm yapmayı amaçlamış. Albümünde iki yeni Aysel Gürel şarkısına ve Cem Karaca’nın bestelediği bir Nazım Hikmet şiirine de yer veren sanatçının arşivlere eklenecek bir albüm hazırladığı şeklinde yorumlar yapılıyor. Hiç bir şey değişmeksizin yapılan yeni albümün ne kadar ses getirebileceği merak konusu.
Nilüfer
Funda Arar
96
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011
Bülent Ortaçgil
BÜLENT ORTAÇGIL - SEN Bülent Ortaçgil’in “Sen” adlı yeni albümü Ada Müzik’ten çıktı. Albümdeki parçaların söz ve besteleri Bülent Ortaçgil’e ait. Bülent Ortaçgil, yedi yıldır albüm yapmamıştı. Bu yeni albümünde Ortaçgil her zamanki gibi gitar ve vokaliyle yer alırken müzisyenler Baki Duyarlar (klavye), Cem Aksel (davul), Gürol Ağırbaş (bas gitar), Birol Ağırbaş (perküsyon) ve Barlas Tan Özemek (elektrik gitar) enstrümanlarıyla sanatçıya eşlik ediyor. OGÜN SANLISOY - BEN Ogün Sanlısoy’un “Ben” adlı yeni albümü, Pasaj Müzik etiketiyle dinleyicilerinin karşısına çıkıyor. 13 adet şarkının yer aldığı albümde 12 şarkının söz ve müziği Ogün Sanlısoy’a ait. Daha önce internet sitelerinde single olarak yayınlanan “Yukarıya Bak” ve “Büyüdük Aniden” isimli şarkıların yanı sıra, sanatçının canlı performans olarak çeşitli mekânlarda repertuarına aldığı, Erkin Koray’ın yıllar önce seslendirdiği “Anma Arkadaş” şarkısıda yer alıyor. Beş ayrı stüdyoda çalışılarak tamamlanan “BEN” albümünün kayıtlarının büyük bölümü Flat stüdyolarında Ender Balcı tarafından yapıldı. Davul kayıtları Serdar Öztop’un stüdyosunda, yaylılar stüdyo Ck’de, bazı vokal ve enstrümanlarda Ankara Mars ve Volkan Başaran home stüdyosunda kaydedildi. TIMUÇIN ESEN - MAYHOŞ Sahne, sinema ve televizyon ekranlarındaki başarılı oyunculuk performanslarıyla tanıdığımız Timuçin Esen, müzikal yolculuğunun kısa bir özeti niteliğindeki “Mayhoş” albümü ile rock müzik dünyasına iddialı bir giriş yapıyor. Timuçin Esen’in özgün vokal performansının yanı sıra söz yazarı ve besteci kimliğiyle yer aldığı Mayhoş, iki yıllık sıkı bir çalışmanın ürünü. Erdem Helvacıoğlu prodüktörlüğünde gerçekleştirilen albümün kayıtları İstanbul Babajim Studios & Mastering’de yapıldı; mastering aşaması ise U2, Nirvana, Muse, Iron Maiden gibi dünyaca ünlü grupların mastering mühendisliğini yapan Howie Weinberg prodüktörlüğünde New York Masterdisk stüdyolarında tamamlandı.
Ogün Sanlısoy
Timuçin Esen
S P O RT S G Ü N D E M İ / İ S TA N B U L
S P O RT S G Ü N D E M İ / İ S TA N B U L
98
SPORTS & YAŞAM NİSAN 2011