www.stepdergisi.com
Genç girişimciler, sektörlerin önde gelen girişimcilerini, girişimcilikle alakalı haberleri en güncel yerinden takip etmek istiyorsanız artık çok kolay.. Step Dergisini istediğiniz yerde istediğiniz zaman okuyabilirsiniz.. Siz istediğiniz taktirde başarı bir tık ötenizde..
/stepdergisi
/StepDergisi
EDİTÖRDEN
Nazgol KALAMİ nazgolkalami@stepdergisi.com
Merhaba saygıdeğer okurlarımız;
KÜNYE Kurucular
Kemal Talha KOÇ Fatih ÇAPAK
Genel Koordinatör Esma KAPLAN
Editör
Burak ARIK
Sosyal Sorumluluk Koordinatörü Ercan KARAÇELİK
Röportaj Sorumluları M. Ebsar EREN Metin ŞAHİN Emre ALTUNOK
Kurumsal İletişim Sorumlusu Talha KOÇ
İş Geliştirme Sorumlusu Fatih ÇAPAK
Fotoğraf ve Görsel İçerik Koordinatörü Nazgül Ece KALAMİ
Tasarım Koordinatörü Muhammet GİRGİN
İletişim : info@stepdergisi.com www.stepdergisi.com
Dergimizin 5.sayısını çıkartma gururunu yaşarken aynı zamanda birinci yılımızı kutlamaktayız. Bu heyecana birkaç genç yetenekli insan olarak başladık. Biz, mutlu ve güzel bir fotoğraf karesinin renkleriyiz.Fotoğrafın güzel olmasının sebebi pozlar değildir; fotoğrafçı da değildir, aslında fotoğrafın güzel olmasının sebebi zıt renklerin birbiri ile uyumu ve ruhudur. Biz farklı renkten farklı ruhlara sahip; fakat bir araya geldiğinde armoni yakalayan bir ekibiz. Bu derginin her bir noktasında, her bir sayfanın köşesinde bu renklerin bir dokunuşu, bir emeği var ve bu emeği veren bu ekip içinde olan herkes eminim ki bu fotoğrafın içinde yer almaktan mutludur. Biz birinci yılımızı 4. Sayımızı tamamladık. Bu yüzden biraz bizden bahsetmek istedim, bu fotoğraf karesi daha da güzelleştirerek sizle paylaşımlara devam edeceğiz..
step dergisi | say覺 5
www.stepdergisi.com
4
step dergisi | say覺 5
www.stepdergisi.com
5
www.stepdergisi.com
step dergisi | sayı 5
Hasan ASLANOBA Aslanoba Gıda Yönetim Kurulu Başkanı-Melek Yatırımcı
6
www.stepdergisi.com Bir girişimcinin belki de en büyük sorunu, bu fikProjeniz yeterli altyapıya sahip mi şuan yoksa firi hayata geçirebilme sürecidir. Girişimciye hem kir aşamasında mı? maddi hem de manevi destek gerekir, küçük bir Fikir aşamasını geçtik ve çok ciddi yatırımlar yaptık kıvılcımla büyük bir ateş çıkarmaksa yatırımcının şu an. Aslanoba Gıda bu sektörde Amiral Gemimiz elindedir. Birçok büyük girişime destek vererek haolacak. Bu iş gerçekleşir ise, milyar dolarlık bir proyata geçirmiş ve bu yönde girişimcileri çok iyi tespit je olacağını düşünüyorum. edebilen Hasan Aslanoba ile yatırımları hakkında konuştuk. .................................................................................... Projeniz hayat bulursa potansiyel ihtiyaca nasıl Eriklinin dağıtımında nelere dikkat ettiniz? cevap vereceksiniz? Dağıtıma şirket olarak büyük önem verdik. Şirketi Bursa Kemalpaşa’da kapalı bir fabrikamız var şu ikiye bölseniz yarısı dağıtıma, yarısı suya kalır. Bu anda. Meyve suyu, süt ve et alanında çalışan bir fabyüzden lojistik desteğe özen gösterdik. Dağıtımda rikamız var. Besi çiftliklerimiz var diğer ürünleri de bayilere kolaylık sağlamak amacıyla web tabanlı diğer firmalardan yardım alarak ya da direk toprak bilgi sistemi oluşturduk. Bu sayede damacana suları alarak evlerine göndereceğiz ve bunu kendi aracıbir mesajla evlere kadar ulaştırdık. mızla yapacağız. Şu an bölge bölge gitme amacındayız, pilot bölgemiz Bursa. Nihai amacım, büyük bir Bunları hangi yıllarda faaliyete geçirdiniz? e-grossmarket oluşturmak. Dağıtım bölgelerini biz 2006’daki ortaklıktan önce bu sisteme geçtik. Nestle üstleneceğiz ya da teslimat noktaları oluşturacağız, waters ve diğer ortaklarımıza(USA, uzakdoğu) da bu şekilde daha ucuza gelmiş olacak. 2014 sonuna bu sistemi anlattık. Hepsi çok beğendi ve best pracdoğru İstanbul’a girmeyi hedefliyoruz. tice olarak kullanıldı. Erikli’den sonra Nestle Waters’la devam ettiniz. O dönem bir master planı yapmışsınız, bundan bahsedebilir misiniz? Şirketi büyütebilmek amacıyla fabrikayı büyüterek stoklama ve şişeleme alanını artırdık. Su işi demek lojistik işi demek. 25 dönümlük alanı 75 dönüme; üretim kapasitemizi de 2.5 katına çıkardık. 6 yılda 170m’lik yatırım yaptık ve verimsiz fabrikalarımızı kapatıp tüm fabrikaları tek yerde topladık, master plan bu. Web tabanlı sistemden bahsettiniz, bu alana ilk ilginiz o zamanlar mı başladı? Evet, Bursa’daki IT ekibimiz çok iyi ve benim de IT deki verimlilik ilgimi çekiyordu. O ekibi değerlendirerek çok iyi bir sistem kurduk ve verileri elde ederek 700 bayideki dataları tek merkezde toplayabildik. Bu şekilde tüketicilerimizin satın alma alışkanlıklarını gözlemledik. Bizi terkeden olduğu zaman arayıp re-marketing yapabildik; hatta bazı bölgelerde sadece tuşlama ile sipariş alan bölgeler de vardı ve bunu da tamamen biz kurduk. Sistemin çalışması şu şekildeydi: Ekranda arayan bilgisi caller-id tarafından hemen görülebiliyordu, biz de en yakın elemanımıza haber verip siparişi ulaştırmasını sağlıyorduk. …İyi bir analiz sistemi kurmuşsunuz… Evet mobil teknolojiyi çok iyi takip ettik ve bu sayede geliştik. Mobille de sipariş verebiliyorsunuz.
step dergisi | sayı 5
Sivil toplum derneklerine de yardımınız söz konusu. Suder’e başkanlık yaptınız, bu süreci anlatırmısınız? Suder (Ambalajlı Su Üreticileri Derneği) ülkemiz genelinde faaliyet gösteren Ambalajlı Su Üreticilerinin ve Ambalajlı Su Sektörüne yönelik faaliyet gösteren tedarikçi kuruluşların bir araya gelerek oluşturdukları sektörel bir sivil toplum örgütüdür. Bunun dışında Gusiad’da ve Voleybol Federasyonunda görev yaptım, çoğu yerden gelen teklifleri de vakit darlığı sebebiyle geri çevirmek zorunda kaldım. Ancak kadınlara yönelik sosyal bir proje olmasını umduğum TAZEDİREK (online süpermarket alışverişi-bir gün sonrasına verilen siparişler taze bir şekilde kapınıza kadar geliyor) Bursa’da pilot deneme sürecinde, ilerde marketten alabileceğiniz tüm ürünlere kadar bir genişleme olacak. Bu işi geleceğin perakendesinin temel iş modeli olarak görüyorum. Sloganımız ‘’hesaplı tazelik kapınızda.” Temel kitlemiz şu anda ev hanımları, bu yüzden buradan gelen gelirin bir kısmı ile Anne-çocuk sağlığı gibi kuruluşlara yardım edeceğiz. Amacım karşılıklı win-win bir proje olması. Aynı zamanda ev hanımlarının yaptıkları yemekleri sitemizde satmak gibi bir düşüncemiz de var. Bunun Amerika’da ve Dünyada da örnekleri mevcut. Amacımız arada mağaza olmadan tarladan-eve ya da az vakti bulunan çalışan kadınlar için hazır yemekdondurulmuş değil- lezzetli ev yemekleri, ısıt ve ye tarzında olacak.
7
www.stepdergisi.com
Başarınız da işletmede eğitim almanız kadar IT ye yönelmeniz de oldu, başka neler var? Finans masterı yaptım, Dünyadaki iş modellerini takip ettim, pazarlama kitapları okudum, ekonomik değerin nasıl yapıldığını anlamaya çalıştım. Her zaman kendimi geliştirmeye çalıştım, finans ve pazarlama alanında çok iyi olduğumu söyleyebilirim; aynı zamanda IT den kod seviyesinde olmasa da anlarım.
step dergisi | sayı 5
Kitap önerileriniz nelerdir? Guruların önerdiği kitapları ben de öneriyorum; mesela, “Competitive Strategy” iyidir. Diğer yandan “Profit Soon” beni etkilemiştir. Marketing üzerine birçok, şu anda ismini hatırlayamadığım, kitap var ama ilk ilgim Armağan Kırım Hoca ile başladı, o yabancı kitapları konuşma dilinde güzelce çevirirdi. Sonradan direkt ingilizce olanları okumaya başladım. Bu tarz kitapları herkese tavsiye ederim.
8
Yerli yatırımlarınızdan biri de Juce, artık her markette var. Sizce bir şirketi kurduktan sonra onu ileri boyuta getirmenin sırrı nedir? Juce meyve suyu benim, su, meyve suyu, maden suyu üçlemesiyle ile ilgili olan düşüncemden doğdu; ama Nestle bunu istemeyince, sadece suya odaklandık. Bu yüzden Juce istediğim noktada değil ki. Çok önemli de değil benim amacım sadece “Tazedirek” modelini desteklemesi. Çünkü odak noktam Aslanoba gıdanın gelişmesi iki stratejik hedefim; çünkü meyve suyunda farklılaşma yakalayamadık. Yerleşik firmalar o pazarda çok güçlü olduğu için. Biraz da Webnak’tan bahsedeyim: Webnak taşıma nakliye aracı alanında muazzam bi operasyon olduğunu görünce aklıma gelen bir proje; ancak yatırım için mobil teknolojilerin gelişmesini bekledim. Şimdi Webnak’ta pazar yeri modeli, yani arz ve talebi en iyi şekilde buluşturmayı hedefliyoruz Burada tedarikçi olarak, kamyoncu esnafı var, bir de bu hizmete ihtiyaç duyan sanayiciler, kobiler veya nakliyeci şirketleri var. Kamyoncu götürdüğü malı teslim ettikten sonra, misal 50 km geri işyerine boş dönüyor, buraya eli boş dönmelerinin sanayi tarafından kısa
süreli ihalesi olsa ve cihaz vasıtasıyla kamyoncu esnafı görse ve teklif verse, kobiler de teklifi değerlendirse ve herkes iş alabilse . Yollarda webnak hizmet noktaları koyacağız, Gebze gibi, Bursa gibi yerlerde kuruyoruz. Kamyoncu gelip sisteme üye olabilecek, bu şekilde bunun yazılımlarını geliştiriyoruz, ondan biraz gecikme oldu; ama ilk denemeleri yaptık. Burada nakliye işi büyük pazar; çünkü milyonun üstünde kamyon var. 200 bin üstünde de nakliyeci esnafı var ve bu arz ve talep düzgün bir şekilde buluşamıyor. Webnak bunu yapacak ve komisyonunu da alacak tabii. Gördüğünüz gibi bu iki projeye büyük emek ve vakit harcıyorum, onun dışındaki tüm vaktimde Aslanoba Capital olarak birçok yatırım yaptık, startup projelere. Startup projelere yatırım yaparken kriterleriniz nedir? Piyasada hızlı melek yatırımcı olarak biliniyorsunuz, bu projelerin değerini neye göre belirliyorsunuz? Ekibin kalitesine bakarım, çok iyi bir ekip olmalı ve getirdiği projelerde belli bir geçmişi olmalı, odak noktaları gerekirse sadece o iş olmalı ve yetenekli elemanlar olmalı. Ciddi bir yatırım yapacağım zaman, karşımda tecrübeli bir ekip görmek isterim. Açık olmak gerekirse üniversiteden yeni mezun olmuş, daha ilk projesini getirmiş bir kişiye sadece tohum yatırım yaparım ama 1 milyon dolar yatıracaksam tecrübeli bir ekip isterim, bu birinci kriterim. Bir diğer kriterim ise girişimcilerin hedefledikleri pazarın büyük olması ve büyük bir sorunu çözebilmeleri. Genelde şöyle bir durum oluyor; projesine aşık bir şekilde geliyorlar, eee diyorum, yani ürün neyi çözecek, ona bakıyorum. Büyük bir problemi halletmesi gerekir, projeye aşık olması önemli değil; o yüzden ürün odaklı değil sorun odaklı olmanız lazım. Kimsenin dikkatini çekmediği, yerleşik bir rakibin olmadığı projeler önceliğimiz, eğer yerleşik rakip varsa inovasyon yapıp farklılık sağlanması gerekir.
Yatırımların başarılı olmalarını ve yaşamalarını istiyorum. Yaptığınız yatırımlardan beklentiniz nedir ve iyi ki yaptım dediğiniz yatırım var mı? Var tabii ki beklentim, yatırımların başarılı olmalarını ve yaşamalarını istiyorum. Katı para getirmeleri önemli değil; ama bir şey başarsınlar ve o başarıda benim de payım olmuş olsun. İki çarpan beş çarpan getirmesi önemli değil, benim başarı kriterim bir koydum beş kazanmalıyım gibi de değil; müm-
Eski ekonomi karar vericileriyle yeni ekonomi karar vericileri arasındaki fark iyice büyümeye başladı.
step dergisi | sayı 5
www.stepdergisi.com Günümüzün ve geleceğin trendleri sizce nelerdir biz şu an üniversite öğrencisiyiz ve tecrübeli sayılmayız, bizim sektörde ilerleyebilmemiz için önerileriniz nelerdir? Bence kesinlikle yeni ekonomi iş modellerine odaklanın. Değer yaratmanın şartları değişti, oralarda yer almanızı tavsiye ederim; yani internet bazlı, mobil bazlı uğraşın. Bence doğru yerdesiniz mümkün olduğunca tecrübe etmeye çalışın, ilk başta büyük yatırımlar alabileceğinizi düşünmeyin. First mover olmaya bakın ve tecrübeli ekiplerle çalışın, örneğin Facebook o şekilde oldu, Zuckerberg çok ciddi ve güçlü bir ekiple çalıştıktan sonra büyüdü. Size tavsiyem çok çalışın, tutkuyla bağlanın, zorluklardan yılmayın, özel hayatınızdan taviz verin, çok ama akıllıca çalışın, esnek olun, yanlışta ısrarcı olmayın; ama inandığınız bir şeye de ısrar edebilirsiniz; ama tabii kendinize karşı dürüst olun, duygusal zekanız yüksek olmalı, bunun için biliyorsunuz, ben dijital zeka kavramını literatüre soktum ve onu kullanıyorum, o da gelişmiş olmalı, çok okumanız, çok araştırmanız ve sorgulamanız gerekiyor. Şimdi eski ekonomi sisteminde olup hiçbir şeyin farkında olmayan bir kesim hala snapchat niye üç milyar, kün olduğu kadar yeni iş modeli kazandırmak istidropbox on milyar dolar, whatsapp nasıl o kadar yorum; ama tabii başarısız olan projelerin de fişini eder? Diyor. Bunlar teknolojiyi sadece yeni nesil çekerim.“Bi Taksi” yatırımını beğeniyorum; çünkü cep telefonu sanıyorlar. Eski ekonomi karar vericiinsanların hayatını kolaylaştırmak, onlara bir şey leriyle yeni ekonomi karar vericileri arasındaki fark sunabilmek, değer katabilmek önemli ve bu hoşuma iyice büyümeye başladı. Geleceğin servetleri yeni gidiyor. Bunun dışında Vivense, aracı olmaksızın ekonomi karar vericilerinin eline geçecek, bunu mobilyaları üreticiden direkt eve gönderen bir sisAmerika’da çok rahat bir şekilde görüyorsunuz. tem maliyeti yüzde otuz azaltıyor.“Hemenkiralık” Türkiye buna hala ulaşamıyor; çünkü hala internet var orada da kısa süreli bir günlük iki günlük ev kizenginimiz yeterince yok; ama dün Pozitro’nun saralanabiliyor. “Buldumbuldum.com” ticaret alanınhibi 100 milyon değer gördü, umarım anladıkları da çok iyi ilerliyor. Conservative giyim üzerine var işe devam ederler, değerleri artar ve bu alandaki bir tane. Dünyada kapalı ve aynı zamanda modaya örnekler çoğalır ve internet zenginlerinin sayısı argöre giyinmek isteyen 400 milyon kadın var, onlara tarsa kartopu gibi o tarafta da yatırım görürüz. Ben yönelik bir e ticaret projemiz var. bu konuda garip bir örneğim; eski ekonomiden kaCloud arena var küçük ve orta ölçekli otellerin otozanıp yeni ekonomiye yatırıyorum. masyonu cloud üzerinden sağlayan bir sistem var, Siz aynı zamanda bir markasınız,markanızı iyi yöbu şekilde booking.com gibi siteler boş odayı direkt netin, adınız soyadınız sizin markanızdır, onu iyi oradan çekebiliyor. yönetin va çalıştığınız yerde iyi bir iz bırakın. Kendi markanızı yönetmeye dikkat edin, çok keyifli soh…Kavramlara çok hakim görünüyorsunuz… betti, sağolun, teşekkürler. Yani olsun o kadar, bir iki yıldır hızlandırılmış eğitime gidiyorum, IT ile ilgili her şeyi okuyorum, hardcore bilmiyorum; ama kavramlara hakimim.
9
www.stepdergisi.com
SOSYAL GİRİŞİMCİLİK Ekonomik yaşamda pekçok girişimci insanımız var. Özellikle son zamanlarda kurumsal sosyal duyarlılık çalışmalarına verdikleri desteklerle de girişimciliklerini anlamlandıran kişiler ve kurumlar var... Sosyal girişimcilik alanı Türkiye’de yeni tanınmaya başladı, ekonomik girişimcilikle sosyal girişimcilik kavram kargaşasına neden olabilmekte. Girişimciliği: A) Ekonomik Girişimcilik B) Sosyal Girişimcilik olarak ayrıştırmak gerekmektedir. Ekonomik girişimcilik daha yaygın olan ve bilinen bir kavram olduğu için üzerinde fazla durmayacağım. Sosyal girisimciliğin odak notası kar etmek değildir. Sosyal girişimcilik, yerelden başlayarak, yaratıcı düşüncelerle toplumsal değişime ve dönüşüme katkı sağlamayı hedefler. Bu amacını gerçekleştirebilmek ve projesini sürdürebilmek için sosyal girişimci, bu girişiminden bir gelir sağlayabilmelidir. Ancak bu “gelir sağlama” düşüncesi kar amaçlı değil, projenin “yaşamda kalabilmesi” içindir. Örnek: Çevre Duyarlılığı Derneği kuran ve bu yeni fikrin sahibi olan bir kişi yaptığı yaratıcı, yenilikçi ve etkili çevre çalışmalarıyla bir sosyal girişimcidir. Bu girişimini sürdürebilmesi, etkiyi çoğaltıp yaygınlaştırabilmesi için maddi bir gelir gerekecektir.
step dergisi | sayı 5
Diğer yandan aynı kişinin veya bir başkasının kurmuş olduğu sınai/ticari bir kuruluşun, çevre çalışmalarına, örneğin organik üretim alanına destek veriyor olması bir sosyal girişimcilik değildir... Bu destek, ilgili kuruluşun Kurumsal Sosyal sorumluluk projesi olarak tanımlanır.
10
Kurumsal Sosyal sorumluluk: şirketlerin bu tür sosyal girişimleri desteklemeleri için oluşturdukları işbirlikleridir. Hem tüketici talebine cevap vermek hem de çalışanların motivasyonunu artırabilmek için; kurumsal sosyal sorumluluk projelerine girmek, bu alanlarda yatırım yapmak, bu alanlarda çalışan sivil toplum kuruluşlarına des-
tek vermek sponsor olmak şirketlerin marka değerine katkı yapmasının ötesinde şirketlerin sürekliliği açısından da önem kazanmaktadır. Günümüzde tüketici, bilinçli tüketici ürünün fiyatı ve kalitesi yanında şirketlerin kurumsal sosyal sorumluluk projelerine de önem vermektedir. Bu projeleri şirketlerden talep etmektedir. Bu da şirketlerin marka değeri oluşturma süreçlerinde dikkate almaları gereken bir konu olarak giderek ön plana çıkmaktadır. Aynı konuyla ilgili olarak çalışanların da bu yönde beklentileri artmakta, talepleri gelişmektedir. Çalışanlar da sadece kar maksimizasyonu ve verimlilik ötesinde parçası oldukları kurumların sosyal sorumluluk projelerine katılmalarına önem vermektedir. (Kurumsal sosyal sorumluluk projelerine önem veren kurumlarda çalışan verimliliğinin arttığının gözlemlenmesi şirket yöneticilerinin dikkate almaları, önemsemeleri gereken bir mesajdır.) -Sosyal Girişimlerde Etki önemlidir.... Maddi beklentiden çok bir hayali gerçekleştirebilmenin tutkusu ön planda yer almaktadır. -Ekonomik Girişimlerde Maddi kazanç ön plandadır. Ancak maddi kazancın uzun vadede sürdürülebilirliğini güvence altına almak için de toplumsal etkinin önemini dikkate almak gerekir. Ekonomik veya sosyal girişimcilikte Orta ve uzun vadede mutlaka kurumsallaşmak ve verimlilik gerçeğini yakalayabilmenin gereği ve önemi kabullenilmelidir. Başlamak bir heyecansa... Sürdürebilmek önemlidir. Sürdürebilmek için önemli olan heyecanı hesaplı ve mantıklı uygulamalara çevirebilmektir. Bir sonraki yazımda Sosyal Girişimciliğin finansmanı, Sosyal Girişimcilikte Sivil Toplumda üzerinde durulması gereken önemli noktalara değineceğim. İbrahim BETİL TOG VAKFI Kurucusu
step dergisi | say覺 5
www.stepdergisi.com
11
step dergisi | sayı 5
www.stepdergisi.com
Fuat SAMİ LAB-X Genel Müdürü-BİR FİKRİN Mİ VAR? Yarışması Kurucusu
12
www.stepdergisi.com
Ben her zaman gençlerin sevdiği bölümü okumasını istiyorum. Imperial College’de biyoloji okuyup sağlık yönetimi üzerine MBA yapmışsınız. Ancak şuanki işinizin bununla ilgisi yok. Eğitim gördüğünüz alanda girişimleriniz oldu mu? Üniversite aslında bilim olarak ne öğrendiğinin yanı sıra bir disiplin ve network kazandırıyor. Dolayısıyla ben her zaman gençlerin sevdiği bölümü okumasını istiyorum. Bir aile baskısı yüzünden mühendislik okuyup hayatları mahvolmaktansa, sevdikleri bölümü okumaları çok daha iyidir. Benim de bu şekildeydi. Üniversitede biyoloji okuduktan sonra sağlık yönetimi üzerine MBA yaptım. Biyoloji okumaya karar verdiğimde gelecekte biyolojinin, bu alanda yapılacak olan çalışmaların artacağını düşünüyordum. Her ne kadar bilişim sektörü öncü sektörlerden olsa da yakın zamanda, genetik alanında yapılacak çalışmaların artacağı kanısındayım. Şu anda çalıştığınız alana yönelmenizde ailenizin bir etkisi oldu mu? Bildiğimiz kadarıyla babanız da Helix danışmanlığın sahibi ve LabX’in danışma kurulu üyesi olarak başarılı bir girişimcilik hayatına sahip. Bu işleri kurarken ailemin ve eşimin önemli desteklerini gördüm. İşi kurduğum yıllarda ofis anlamında destek almıştım. Ama kısa zamanda iş kendini çevirmeye başladı. Ardından adım adım ilerledik, personel alımı yaptık, ofisimizi açtık. Gençlere de özellikle tavsiye ediyorum. Bu konularda çalınacak ilk kapı ailedir. Mesela birçok konuda, işlerimde eşime danışırım, bana büyük katkıları olmuştur. Her girişimci için şunu söyleyebilirim: “İlla ki ailenizin büyük işler yapmış, girişimci olması gerekmiyor. İş tamamen sizde bitiyor.” Girişimcilerimiz, imkânlarını maksimize ederek imkânları dâhilinde ellerinden geleni en iyi şekilde yapmalılar.
Sizin, en önemli girişimcilik faaliyetim diye nitelendirdiğiniz “bir fikrin mi var?” yarışmasını ilk ortaya çıkarırken nasıl bir öngörüde bulundunuz? Beklentileriniz nelerdi? Ben bu yarışmayı ilk kurduğumda amacım bir inovasyon platformu oluşturmaktı. Girişimcilerin gelip fikirlerini sunduğu ve yatırımcıların da girişimcileri desteklediği bir platform hayal ediyordum. Açıkçası bunu, ilk kurduğum günden bir TV Show’u olacağı ve farklı ülkelerde de büyümesi adım adım olacak bir konseptti. Benim girişimcilik felsefemde her zaman bir girişimci radar gibi her zaman etrafına açık olmalı, çevresinde gördüklerini almalı, özümsemeli ve kendi değerini yaratmalıdır. Bir diğer önemli husus, girişimciler yaptıklarının üzerine ekleyerek gitmeliler. Yerinde sayarsanız yarışta kaybedersiniz. İşlerimizi uluslararası boyuta taşıyoruz. Bu format bize ait bir formattı. Ülkemiz genelde format ithal ederken biz,” Bir Fikrin Mi Var?” yarışması formatını ihraç etmeye başladık. İlk anlaştığımız ülke Suudi Arabistan. Artık bu yarışmayı sadece bir TV programı olarak değil; bir platform, bir ekosistem olarak düşünüyoruz. 2 senedir Aktifbank sponsorluğu üstleniyor. Aktifbank bünyesinde bir fon oluşturduk. Bu fon sayesinde bu ekosistem içerisindeki girişimcileri desteklemeye devam ediyoruz. Tabii ki bu platform için girişimcilerin yanı sıra yatırımcıların da yer alması gerekiyor. Bununla alakalı çok fazla yatırımcı başvurusu alıyoruz. 2007 de başlayan bu yarışma serüveni süresince etkilendiğiniz birkaç girişimcilik hikâyesini bizimle paylaşır mısınız? Yarışmamızda etkilendiğimiz tek bir anın olması imkânsız. Çünkü her bir sezon ayrı heyecanlı ve dopdolu geçiyor. Yarışma süresince yaklaşık 15bin başvuruyu her bir jüri üyemiz ve ben teker teker okuyup değerlendirmiştik. Bu kadarı Türkiye’de görülmüş bir rakam değil; hatta dünyada bile belki bu kadarı görülmemiştir. Tabii ki kazananlarla paylaşımlarımız devam ediyor. Onların fikirlerini daha büyük yerlere taşıyoruz, büyüyoruz. Her sezon çok güzel anılarımız oluyor, ayrıca her sezon illaki çok enteresan fikirlerle karşılaşıyoruz. Aslında yurdumuzun insanı çok girişimci, fakat fikrini doğru bir iş planı ve doğru bir ekiple çalışarak değerlendirmesi gerektiğini bilmiyor. Artık, Bir Fikrin Mi Var? yarışması açık hava girişimcilik eğitim salonu haline geldi. Her programı 500bin kişi izliyor ve 10 binlerce yarışmacı katılıyor, fikirler beyan ediyor. Bu anlamda ülkemize pozitif bir katkı sağlamaya
step dergisi | sayı 5
LabX şirketinin kurucu ortağı, GYİAD (Genç Yönetici ve İş Adamları Derneği) Yönetim Kurulu Üyesi ve Projeler Komisyonu Başkanı, TOBB Genç Girişimciler Yürütme Kurulu Üyesi görevlerini yürütmekte olan aynı zamanda girişimcilere büyük destek vermeye devam eden Bir Fikrin Mi Var? yarışmasının koordinatörü Fuat SAMİ ile girişimciler adına çok faydalı bir röportaj geçirdik. Kendisi girişimciler ve yatırımcılarla alakalı önemli konulara değindi..Faydalı olması dileğiyle.. ....................................................................................
13
www.stepdergisi.com çalışıyoruz. Tabii bu da bizi çok mutlu ediyor. Bu seneki yarışmamızda finalistlerimizin hepsinin fikri de enteresandı. Bunu da KOSGEB ve Aktifbank tarafından yapılan 2milyon liralık destekten anlayabiliriz. Bizi gururlandıran husus ise TV ekranlarında bu ödül diğer yarışmalardan farklı olarak bir girişimcilik yarışmasında verildi. Üyesi olduğunuz TOBB ve GYİAD’ta girişimcilere nasıl destek oluyorsunuz? Uzun yıllar GYİAD’ın en genç üyesiydim. Her iki kurumda da girişimcilere desteklerin yapıldığı, eğitildiği, mentorluğun yapıldığı platformlar oldu. Çünkü İnsanımız çok fazla fikir üretebiliyor, ancak bunu doğru şekilde değerlendiremiyor. Biz de bunun için platformlar oluşturmaya çalışıyoruz. Özellikle girişimcilerimizin böyle sivil toplum kuruluşlarına üye olmaları, networklerini geliştirmeleri bakımından önem arz ediyor. Ben de kariyerime ilk böyle başlamıştım. İş hayatına atılır atılmaz GYİAD’ın bir üyesi olmuştum. Network anlamında benim için de büyük bir başlangıç olmuştu.
step dergisi | sayı 5
LabX, 85 tane melek yatırımcıyı girişimcilerle buluşturarak projelerine destek oluyor.Peki bu ağı kurmayı nasıl başardınız? Melek yatırımcı ağını oluşturmaya ilk bizim başlamamızda ve sonuç olarak oluşturduğumuz ağda yaptığımız yarışmanın büyük katkıları vardı. Yapılan projeler, yapılan işin prestiji, yatırımcıların ilgisini çekmeye başladı. Başvuran yatırımcılarımızı değerlendirerek ağımıza katıyoruz, ağımızı büyüterek girişimcilerimizi desteklemeye devam ediyoruz.
14
Bir girişimci için örnek vermek gerekirse fırsatların daha fazla olduğu sektörler nelerdir? Örnek vermek gerekirse, daha önce de belirttiğim gibi gıda, eğitim ve sağlık sektörü büyük girişimlerin yapılması için hazır bekliyor. Buralarda hep iş var. Gıda önemli bir sektör. Anadolu topraklarından lezzet fışkırıyor, bunu ihraç edebilmek, önemli bir girişimcilik diyebiliriz. Mesela yine bildiğimiz döner işinden Almanya’da milyar dolarlık bir pazar oluşmuş. Birçok Türk ailesi bu işin başında ve büyük paralar kazanıyorlar. Yakın zamanda yılın girişimcisi seçilen bir döner markası entel girişimciler tarafından bir girişimcilik olarak görülmeyebilir; ama o kişiler önemli bir çalışma yapmış ve markasını ispatlayarak önemli paralar kazanmıştır. Destekler anlamında Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız, KOSGEB, teknogirişimcilik fonları, Tübitak gibi kurumlarımız on yıl öncesine göre girişimcilerimize büyük destekler veriyorlar. Artık girişimcilerin
çalabilecek bir kapısı var; ancak bunun için girişimcilerimizin yetkinliği olduğu konularda adım atmalılar. İnterneti bilmeyen insan, internetle alakalı girişimde bulunmamalı. E-ticaret alanında görülen girişimcilerden ve Amerika’da bilişim sektöründe yapılan yüksek meblağlı yatırımların girişimcilerimiz tarafından yanlış anlaşıldığını, bize yanlış lanse edildiğini düşünüyorum. Oysaki her sene 15000 tane e-ticaret sitesi hizmete giriyor ancak 100 tanesi bir daha ki seneye çıkabiliyor. E-ticaret siteleri bir başarı hikâyesi gibi aktarılıyor. Eğer işin ehliyse kendisine güveniyorsa girsinler. Ancak birçok girişimcimizin bu sektöre girerek kendilerini harcamasını istemiyorum. Bunların yanı sıra Simit Sarayı gibi, bir inovasyonu barındıran ve milyarca dolar kazandıran bir girişimcilik örneği de var. Diğer bir örneğimiz yine dört tane Türk gencinin yapmış olduğu yazılımla kurmuş oldukları, “Antropi” firması. Ürettikleri yazılımı devlet satın aldı ve 500bin tane akıllı tahta sayesinde milyonlarca öğrenci eğitim görüyor. Gençlerin bu farkı ayırt edebilmesi gerekiyor.
Girişimciler, küçük adımlarla en büyük hayallerini beslemeli. Birçok girişimci adayının takip ettiği dergimizde genç girişimcilere tavsiyeleriniz nelerdir? Bir girişimci hep etrafını gözlemlemeli. Başarı ve batış hikâyelerini iyi analiz edip her sektörden kişilerle görüşerek, fikir alış verişinde bulunmalılar. İkinci olarak, networklerini geniş tutmalılar, bununla alakalı bahsettiğim gibi benzer derneklere üye olabilirler. Üçüncü kuralımız ise hep hayal kurmalılar; ancak bu hayallerin ayağı yere sağlam basmalı. Hayalleri birden gerçekleşecek diye bir şey yok. Küçük adımlarla en büyük hayallerini beslemeliler. Son kuralımız ise, inançlarını asla kaybetmemeliler. Bu yola çıktıysanız illaki reddedileceksiniz, yüz defa da olsa bin defa da olsa ümidinizi kaybetmeyeceksiniz. Dünyanın en zengin insanı bile belki günde 3 defa reddediliyordur. Bir de şans faktörünü unutmayalım. Çok çalışarak şans faktörünü azaltabiliriz; ama ortadan kaldıramayız. Dolayısıyla girişimcinin inancı da kuvvetli olmalı. O yüzden tekrar söylüyorum: “Gençlerimiz pes etmesin, gözlerini açık tutsun.” Bu lezzetlerin doğduğu ülkemizi, Anadolu topraklarımızı tüm dünyaya tanıtalım.
step dergisi | say覺 5
www.stepdergisi.com
15
www.stepdergisi.com
Girişimcilerin altın anahtarı: Buluş. Bir buluşun ortaya çıkması, buluş sahibinin yeterince konusunda uzman ve bilinçli olmasına bağlıdır. Buluşun korunması, buluş sahibi olan girişimcinin titiz çalışmasıyla sağlanmaktadır. Değerli fikirlerini buluş olarak ortaya çıkaran girişimcilerin güvenli bir ortamda güvenilir uzmanlarla çalışmaları en önemli hususlardan bir tanesidir. Buluş; patent veya faydalı model alabilecek kadar yeni ve sıra dışıysa girişimci ve buluşun değeri artmaktadır. Girişimcilerin sahip oldukları hakların bilincinde olması, gelecekte oluşabilecek hukuki prosedürü daha rahat yönetebilecekleri anlamına gelmektedir. Genç ve dinamik bir girişimcinin uzun zaman ve emeği sonucunda elde ettiği buluşun korunması, hem kendisinin hem de en önemlisi olan “fikrinin” yani elinde bulunan değerli madenin işlenmesinde büyük rol oynamaktadır. Buluşun her ne şekilde olursa olsun korunması, buluş sahibine gelecek projeleri için değer katacaktır.
step dergisi | sayı 5
Türkiye’de buluşlar üç farklı uygulamayla koruma altına alınabilmektedir:
16
1.İncelemeli patent (koruma süresi 20 yıl), 2.İncelemesiz patent (koruma süresi 7 yıl), 3.Faydalı model (koruma süresi 10 yıl). Sanayi kuruluşları araştırma ve geliştirme çalışmalarıyla ortaya çıkan buluşlarını Patent veya Faydalı Model Belgesi alarak
korumakta ve kendi marka değerlerine değer katmaktadır. Türkiye’de, buluşun Patent/Faydalı Model başvurusu için gerekli belgelerin Türk Patent Enstitüsü’ne girişi ile anında koruma başlamaktadır. Türkiye’de alınan bir patent ya da faydalı model belgesi ile sadece Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde koruma söz konusudur. Söz konusu buluşun diğer ülkelerde de korunması talep edildiği takdirde, koruma istenen ülkelerde de Patent veya Faydalı Model Belgesi alınması için başvuru yapılması zorunluluğu vardır. Anılan buluş için, mevzuatları çerçevesinde faydalı model korumasını sağlayamayan ülkelerde Türkiye’deki faydalı model başvurusuna dayalı olarak patent başvuru yapılması gerekmektedir. 551 Sayılı KHK Patent ve Faydalı Modellere uygulanmaktadır. Tescil edilmemiş fakat kullanılmakta olan buluşlar koruma kapsamında değildir ve tescil edilmeyen buluşlar herkesin kullanımına açık hale gelmektedir. Buluş nedir? Var olan teknik problemlere getirilen teknik çözümler buluş olarak adlandırılır. Kısaca, teknik bir soruna bulunan çözümdür (tarım dahil). Herhangi bir şeyin buluş olabilmesi için bir teknik bir problem ve buna bağlı olarak teknik bir çözüm gerekmektedir. Patent hukukunun temeli “buluş “olarak adlandırılmaktadır. Buluş sahibi, buluş yaparak sadece Patent ya da Faydalı Model belgesi kazanmayacak, aynı zamanda sanayiye uygulanması ile teknik değer katarak, ekonomik ve sosyal ilerlemenin
www.stepdergisi.com
Patent nedir? Bir buluşa başvuru yapılabilmesi için, patent başvurusundan önce yazılı, sözlü ya da kamuya açıklanmamış olması gerekmektedir. Buluşun korunmasında en önemli belge ve hukuki üstünlük olarak tanımlanan patent için 3 temel kriter bulunmaktadır; Yenilik, buluş basamağı ve sanayiye uygulanabilirlik . Bu 3 temel özelliği barındıran buluşun o güne kadar var olan Tekniğin Bilinen Durumu’nu aşan bir seviyede olması gerekir. Buluş, konusunda uzman bir kişinin kolayca düşünüp ortaya koyamayacağı bir durumu ifade ediyorsa Tekniği Bilinen Durumu aşılmış sayılacaktır. İncelemeli patent belgesi alırken araştırma ve inceleme süreçlerinin tamamlaması gerekir. İncelemeli patentin koruma süresi 20 yıl iken incelemesiz patentin koruma süresi 7 yıldır. Bu belgeler sayesinde buluş sahibi ekonomik olarak yararlanmaktadır ve söz konusu buluştan başkalarının yaralanmasını engellemektedir. Başvuru sürecinde buluş sahibinin fotoğrafla patent başvurusu yapmasının imkânı yoktur, ancak buluşla ilgili çizimlerin teknik olarak hazırlanması gerekmektedir. Buluş sahibi, patent başvurusunun yıllık ücretlerini ödenmesi gerekmektedir. Bu durum, korumanın sürekliliğini sağlamak amacıyla önem taşır. Yıllık ücretleri vadesinde ödeyemeyen buluş sahibi ek bir ücret ödenmesi suretiyle 6 aylık ek süre içerisinde de yıllık ücretleri yatırabilir. Söz konusu ek ücretin ödenmemsi durumunda, patent başvurusunun ya da tescilin iptaline karar verilir. İşlemlerin sırasıyla olumlu olması ve gerekli resmi ücretlerin ödenmesi halinde, Patent Başvurusunun yapılmasından
sonra Patent Belgesinin alınma süresi, yaklaşık olarak 2,5–3 yıldır. Faydalı Model Yenili ve sanayiye uygulanabilirlik şartlarının yeterli görüldüğü fakat Tekniğin Bilinen Durumu’nu aşma kriterinin aranmadığı buluş çeşididir. Patentle kıyaslandığı zaman daha az maliyetli aynı zamanda resmi işlemleri daha kısa sürmektedir. İşlemlerin sırasıyla olumlu olması ve gerekli resmi ücretlerin ödenmesi halinde, Faydalı model başvurusunun yapılmasından sonra Faydalı Model belgesinin alınma süresi yaklaşık olarak 1-1.5 yıldır. Patent Alınamaz Buluşlar Matematik metotları, bilimsel teoriler, zihni ticari ve oyun faaliyetlerine ilişkin plan, usul ve kurallar, edebiyat, sanat ve bilim eserleri, keşifler, estetik niteliği olan yaratmalar, teknik karakteri olmayan bilgisayar yazılımları, bilginin derlenmesi, düzenlenmesi, sunulması ve iletilmesi ile ilgili teknik yönü bulunmayan usuller, insan veya hayvan vücudu ile ilgili teşhis usulleri, konusu kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı olan buluşlar, bitki ve hayvan türleri önemli ölçüde biyolojik esaslara dayanan bitki veya hayvan yetiştirilmesi usulleri için patent alınamaz. Faydalı Model Belgesi Verilmeyecek Konular Patent alınamaz buluşlara ek olarak, usuller ve bu usuller sonucunda elde edilen ürünler ile kimyasal maddeler faydalı modelle korunamamaktadır. Soner BABÜROĞLU Girişimciliğin Altın Kuralları
step dergisi | sayı 5
gerçekleşmesine de katkıda bulunacaktır.
17
step dergisi | sayı 5
www.stepdergisi.com
Salih ÇAKTI USMED Genel Sekreteri- DİGİBUS kurucusu 18
www.stepdergisi.com girişimcilik deneyimim olduğunu söyleyebilirim. Sosyal medya kullanımının bu kadar yoğun olduğu Burada bir yandan aldığımız işleri yapıyorduk, bir bir dönemde, insanlar sosyal medyanın nasıl kullayandan derslerimize çalışıyorduk. Ancak bir ekibin nılması gerektiği hakkında bir uzmana başvurma çalışabilmesi için gereken maya sağlanamadığı için ihtiyacı duymaya başladı. Bu doğrultuda biz de siz fazla sürmedi. okurlarımız için önemli bir sosyal medya uzmanı Altı yıllık iş hayatım boyunca arka planda girişimolan Salih Çaktı ile tecrübe paylaşımı yaptık. cilik faaliyetlerim devam etti. Var olan bir şeyin .................................................................................... alternatifi olması gerektiğine inanıyorum. AlternaÜlke olarak iyi mala iyi ambalaj vuramıyoruz. Patifi olmayan şeylerin verimli olmadığını düşünüyozarlama konusunda girişimcilerimiz yeterince rum. Müşteri bile bir şey alırken alternatifi var mı uzman değiller. Dolayısıyla girişimcilerimizin pabakıyor. zarlama konusunda eğitimler alması şart. Diğer ülkelerden farklı olarak girişimcilere bir pazarlama Evet, bir bakımdan ihtiyaçtan dolayı bu portalları uzmanından destek alması söylendiğinde, onun kurdum. Bir platform kurup bu platform çatısı alyaptığı işi akrabasının da yapabildiği söyleniyor. Bu tında yedi tane sağlam web portalı yapmak gibi bir şekildeki yaklaşımlar ürünlerin iyi bir ambalaja sahayalim vardı. Bu amaçla “isimtescil.net”te çalışırhip olamamasına sebep oluyor. ken “Webeyin.net”i kurdum. Bu platform altında ilk
kurduğum portal “sosyalsosyal.com”du. Bu portal yaklaşık yedi aydır hala devam ediyor. Yine “isimtescil.net”te çalışırken “surl.gs” diye URL kısaltıp satabileceğimiz bir site kurduk. Gerekli yazılımı yaparak kısaltılan url’leri depolayabiliyorduk. Ancak “Türk gibi başlayıp Alman disipliniyle devam edip Japon gibi bitirmek” diye bir deyim vardır. Bu şekilde çalışamadığımız için bu proje de uzun sürmedi. Tecrübelerimden yola çıkarak çalışmaya devam ettim. Sıfır sermayeyle DİGİBUS’ı kurdum. Digibus dijital iş geliştirme süreçlerini yönettiğimiz, dijital iş geliştirme projeleri ürettiğimiz bir firma. Böyle firmayı yönetiyorsanız müşteri odaklı çalışmak sizi kısıtlar. Bu yüzden, ben de mikroyazılım projeleri üzerinde çalışıyorum. Üniversitenin ilk yılında ilk yazdığımız kod pascal ile vize final notlarının hesaplanmasıydı. Ancak ben pascal ile yazmak yerine kendime göre geliştirdiğim bir yöntemle bunu yaptım. Pascal’dan daha uzun olmuştu ancak benim yöntemimdi ve geliştirmek istiyordum. Bilgisayar hocam yaptığımı gördüğünde olmamış bu demişti. Bu da beni derslerden bir şekilde soğuttu. İlerleyen yıllarda DGS ile açıköğretime geçtim. Üniversite yıllarım da böyle geçti.
Bence her sosyal medya uzmanı biraz sosyolojiyi, psikolojiyi ve algı yönetimini bilmeli. Sosyal medya uzmanlığı çok geniş bir kavram. Her bir uzmandan farklı şeyler bekleniyor. Bence her sosyal medya uzmanı biraz sosyolojiyi, psikolojiyi ve algı yönetimini bilmeli. Çünkü insanları, toplumları, sosyal medyayı iyi analiz edebilmesi gerekiyor. Aslında sosyal medya kanallarını iyi bir şekilde yöneterek hedef kitleye yönelik stratejiler
step dergisi | sayı 5
Yaklaşık 6 yıldır özel sektörde çalışıyorum. İlk olarak bir domain-hosting firmasında satış uzmanı olarak çalışmaya başladım. Bir iki ay sonra Sentim Bilişim bünyesinde Acer Bilgisayar’larının donanımlarının baştan sona toplanmasında görevli olan bir yazılımı yönettim. Sonrasında yine Sentim bünyesinde Türk Telekom’un projeleri olan Aile Koruma Şifresi projesi ve kobilere destek amacıyla kurulan Webim’e destek verdik. Vardiyalı olarak çalıştığımız bu işyerinde bir gece başımı kaldırdığımda kimse yoktu. Kendi kendime sordum: “burada ne işim var?” Diye. İnternette yaptığım aramalarda bir firmanın iş geliştirme ve dış ilişkiler uzmanı aradığını gördüm. Süper lise mezunu olduğum için İngilizce seviyem de iyiydi. Başvurduğum firma domain hosting satan “isimtescil.net”ti. Burada hem dış ilişkiler ile ilgilendim hem de domainle alakalı hukuksal problemlerle ilgilendim. Firma içinde de ISO 9001 iş denetçisi olmam sebebiyle bütün iş geliştirme süreçlerini denetledim. Bir buçuk yıl burada çalıştıktan sonra tekrar Sentim Bilişim kapsamında BenQ firmasının müşteri ilişkilerini yönettim. Bir buçuk yıl kadar da yine domain hosting satan “Markum. net”te iş geliştirme uzmanı olarak çalıştım. 5-6 yıllık iş deneyimimin son yıllarında Türkiye’de bir ilk olan Sosyal Medya Derneği’nin kurulma süreçleri başladı. Birçok üniversitede sosyal medya ile alakalı verdiğim dersler ve babamın mesleğinden dolayı tanıtım sektörüne olan ilgim, Sosyal Medya Derneği’nin kurulma sürecinde bana büyük katkı sağladı. İş hayatımın yanı sıra bilgisayar programcılığı mezunu olduğum için MCPD yazılım ve veritabanı uzmanlığı eğitimi almıştım. Yazılım kısmı hoşuma gitmişti; ancak kodlara gömülüp kalmak hoşuma gitmemişti. Bu süreçte tanıştığım üç arkadaşla Kadıköy’de bir ofis tutmuştuk. Benim ilk
19
www.stepdergisi.com geliştiren kişidir. Bir yerde bir enformasyon savaşı gerçekleşecekse ve siz buna yönelik strateji hazırlayabiliyorsanız, siz bir sosyal medya uzmanısınızdır. Ancak günümüzde daha çok dijital pazarlama uzmanı arıyorlar. Usmed akademi olarak iletişim fakültelerinin yapması gerekenleri üstlendi. Biz bir buçuk yıl önce üniversiterde, sosyal medyada afet yönetimiyle alakalı eğitimler veriyorduk. Yine Usmed olarak sosyal medyanın sosyolojik yönünü de ele alıyoruz. Bununla alakalı Usmed Akademi olarak üniversitelerde bu işin uzmanlarıyla sosyal medya eğitimleri verildi.
Siz ne kadar kural koyarsanız koyun, insanımız bir şekilde kuralları yıkmasını da öğreniyorlar.
step dergisi | sayı 5
Bu işin sosyolojik boyutu da var. İnsanlar like ve retweet aldıkça salgılanan ve insanın mutlu olmasını sağlayan bir hormon var. Öncelikle, niçin sosyal medyayı kullanıyoruz? Önemli olan bu. Like almak için mi; yoksa doğru bilgiyi yaymak için mi? Aslında iş yine insanlarımızda bitiyor. Siz ne kadar kural koyarsanız koyun, insanımız bir şekilde kuralları yıkmasını da öğreniyorlar. Burada, sosyal medya ve internet kullanımı konusunda ne kadar bilinçlendirebiliriz? Asıl önemli olan bu. Ülkemizdeki sosyal medya kullanımı bilinci oldukça arttı. Özellikle siyasiler ve birçok kurum sosyal medyayı iyi bir şekilde kullanarak reklamlarını ve propagandalarını yapabiliyor.
20
Macera kitaplarını çok severdim. Bunları okumak hayal gücümün gelişmesine büyük katkı sağladı. Ayrıca yaşadığım tecrübeler farklı bakış açıları kazandırdı. İş geliştirme, “daha iyi nasıl olabilir?” sorusuna cevap bulabilmektir. Farklı parçaları en uygun şekilde birleştirebilme sanatına iş geliştirme denir. Ülkemizde işletme körlüğü denen bir şey var. Elinde satabileceği çok iyi bir ürün var; ancak bunun farkında değil. İş geliştirme uzmanları bu noktada devreye girerek o ürüne ilavelerle en iyi şekilde pazarlanabilir hale getiriyorlar. İş geliştirme sürecinde geliştirilmesi gereken bir ürün varsa bunun geliştirilmesini yapılmalıdır. İş süreçleri haricinde yöneticilerin geliştirilmesi de önem arz ediyor. Geçmişte çalıştığım bir müdürüme bir uygulamamızın gerekli olduğunu anlatmak için üç ay yanındayken sürekli telefonla uğraşmıştım. Algı yönetimi sayesinde bunu aşabilmiştik.
USMED Türkiye’de sosyal medyayla ilgili kurulan tek sivil toplum kuruluşudur. Kurulduğumuz günlerde medyada büyük yankı uyandırmıştık. USMED’in bazı yapılanmaları var. Bunlardan biri de Usmed Akademi’dir. Yaklaşık 28 eğitmenimizle üniversitelerde yaklaşık 800 saat eğitim verdik. Ayrıca bir ilk olarak uzaktan sosyal medya eğitimini başlattık. Sosyal Medya Derneği olarak amaçlarımızdan biri, insanları sosyal medya kullanımıyla alakalı bilinçlendirmek. Bununla alakalı Yeşilay ile bir protokol imzaladık. Bu bilinçlendirmeyle alakalı verdiğimiz eğitimlerde afet yönetimiyle konuya girerek sosyal medya, dijital parlama gibi kavramlardan yola çıkarak anlatıyoruz. Buraya gelen birey ilk defa afet yönetimini duyuyor ve ilgisini çekiyor. Bunun yanı sıra Van/Erciş’teki depremde atılan bir tweetle Akut’u yanlış yönlendirildi. Farz edelim ki önümüzdeki yıllarda İstanbul’da böyle bir deprem meydana gelirse, “siz bu hataya düşmeyin, yanlış bilgilendirmeyin” diye anlatıyoruz bu konuyu. Böylece farklı bakış açılarıyla bireyleri bilinçlendiriyoruz.
step dergisi | say覺 5
www.stepdergisi.com
21
www.stepdergisi.com
step dergisi | sayı 5
Okan TÜTÜNCÜ SECRETCV.COM Kurucusu 22
www.stepdergisi.com
Okan Bey, öncelikle hayatınızı genel olarak ele alırsak önemli sayabileceğiniz kariyer adımlarınız nelerdir? Kariyerimin şekillenmesinde hem aldığım eğitimle hem de bana kazandırdıkları vizyon nedeniyle Tarsus Amerikan Lisesi’nin katkısı büyüktür. İş hayatımda bir diğer önemli adım da Sabah Gazetesi’nin İş’te İnsan ekini çıkartmaya başlamam idi, böylece İnsan Kaynaklarını tanımaya ve önemini anlamaya başladım. Başarılı firmaların insan kaynağına verdiği önemi ve insan kaynakları departmanlarının ihtiyaç ve sıkıntılarını yakından takip edebildim. Bu bilgi birikimi ile 2000 yılında ise Secretcv.com’u kurdum. 14 yıldır geleceğe yönelik vizyonumuzla Secretcv.com’u sürekli büyütüyor ve yeniliyoruz. Burada yaptıklarımızla ben de her geçen gün yeni şeyler öğreniyor, durmadan kendimi geliştiriyorum. Bu nedenle kariyer basamakları olarak düşündüğümüzde, Secretcv.com’un yeri benim için bambaşka. Secretcv’nin kurucusu olarak böyle bir sistemin kurulmasına nasıl karar verdiniz? Bu alanda nasıl beklentileriniz vardı? Dünyada internet daha hızlı ve daha ucuz olduğu için, iş piyasasını yönlendireceğini düşündük. Zaten eleman bulma süreci de internet ortamına doğru gitmeye başlamıştı. Türkiye’de de yeni yeni tohumlar atılmaya başlandığında Secretcv’yi kurmaya ve bu piyasaya girmeye karar verdim. Önceki deneyimlerimden ve gözlemlerimden yola çıkarak firma ve adayların ihtiyaçlarını iyi analiz edebildim. Bu sayede, bu alana daha önce yapılmamış bazı yenilikler getirmek istedik. Bu isteğimiz baki; halen çeşitli yeniliklerle sektörü bir adım öteye taşıyoruz.
Hayata geçirdiğimiz ilkler arasında online mülakat uygulaması, müşteri memnuniyeti departmanının üyelere özel hizmetleri, adaylara isim ve soyadı paylaşmadan iş arayabilme imkanı tanınması gibi özellikler var. Son zamanda da SosyalCV adlı uygulamamızla, online CV formatına bambaşka bir tanım getirdik. Bu şekilde, adaylar ve üye firmaların gelişen teknoloji ve trendleri yakalamasını sağlıyor, işe alım süreçlerinin dönüşmesine katkıda bulunuyoruz. Üniversite hayatınızda girişimcilik adına ya da birçok üniversite öğrencisinin yer aldığı kulüpçülük faaliyetlerinde bulundunuz mu? Bulunduysanız ne gibi faydalar gördünüz? Üniversite zamanlarımda böyle etkin kulüpler yoktu, o yüzden üniversite yılları itibariyle çalışmaya başladım. İş hayatına üniversitedeyken atılmanın çok faydasını gördüm. Tüm üniversite öğrencilerine gerek yaz döneminde gerekse dersleri elverdikçe çalışmalarını tavsiye ederim. Böylece üniversite bittiğinde, iş hayatına bir adım önde ve ne istediklerini bilerek atılabilirler. Secretcv’nin yanı sıra perakendecv, saglıkcv, lojistikcv, turizmcv yi de kurdunuz. Özellikle bu sektörleri seçmenizdeki sebep neydi ve nasıl faydaları oldu? Sektörel siteler Türkiye’de henüz büyümemesine rağmen biz tohumlarımızı ektik. Sektörlerin daha organize olmasını sağlamaya çalışıyoruz. Her sektörün ihtiyaçları farklı. Bu ihtiyaçlara özel hizmetler geliştirmek gerekiyor. Adaylar da bazı kullanıcı deneyimlerine ihtiyaç duyuyor. Lojistik sektörü farklı dinamiklerle, sağlık sektörü farklı dinamiklerle yürüyor. Bu İK tarafı için de böyle. Bu ayrımlara gitmemizin temel sebebi buydu. Sektör seçimlerine, temel farklılıklara sahip sektörleri belirleyerek ulaştık.
Günümüzde firmalar sadece ürün ve hizmetleriyle değil İK politikalarıyla da rekabet ediyor. Secretcv olarak sadece firmaların eleman ihtiyaçlarını karşılamakla kalmıyor bazı departmanlarına, özellikle İK ve Pazarlama departmanlarına destek oluyorsunuz. Bunlardan bahsedebilir misiniz?
step dergisi | sayı 5
Şüphesiz hepimiz çeşitli iş görüşmelerinde bulunmuşuz ya da bulunacağızdır. Peki bir iş görüşmesi ya da bir mulakat sırasında nelere dikkat etmeli ve nasıl bir yol izlemeliyiz, biliyor muyuz? Bu alanda inovatif çalışmalara imza atan ve aynı zamanda “Secretcv.com”un kurucusu olan Okan Tütüncü ile yaptığımız röportaj, “firmalara kişisel imajımız hakkında doğru izlenimi nasıl veririz?” sorusuna güzel cevaplar içeriyor. Bu doğrultuda eminiz ki yazımızdaki tecrübe paylaşımları ve tavsiyeler iş hayatınız için birer basamak olacaktır. ....................................................................................
23
www.stepdergisi.com
step dergisi | sayı 5
Secretcv olarak farklı sektörlerden önde gelen firmalara işveren markası yaratma konusunda destek oluyoruz. SosyalİK Medya adını verdiğimiz grup şirketimizle, firmaların başta insan kaynakları süreçleri olmak üzere, kurumsal kimliklerinin sosyal medyadaki temsilleri için rota belirliyor, projeler üretiyoruz. Türkiye’nin İK merkezli ilk sosyal medya ajansı olan SosyalİK Medya, geleceği bu günden yakalamış, işveren markası olma iddiası taşıyan firmaların insan kaynakları tarafını ön plana alarak sosyal medya hesaplarını yönetiyor. Öte yandan farklı sektörlerden firmaların İK ve Pazarlama departmanlarındaki yetkililer ile yuvarlak masa toplantıları gerçekleştirmeye başladık. Bunların ilkini geçtiğimiz ay perakende sektörü için yaptık. Her ay farklı bir sektörle buluşmaya devam edeceğiz. Burada da İK yetkilileri ile işveren markası yaratma ve İK’nın pazarlaması konularında karşılıklı görüş alışverişinde bulunuyoruz. Günümüzde firmalar sadece ürün ve hizmetleriyle değil İK politikalarıyla da rekabet ediyor. Biz, Secretcv olarak bu konuda firmaların elini güçlendirmeye çalışıyoruz. İşveren markası yönetmek tam da bu noktada devreye giriyor. Adaylara sunulan ilanın kalitesi, görselliği ve bu ilanların doğru adaya doğru araçlarla ulaştırılması hizmetlerimiz arasında yer alıyor.
24
Bir de adaylara ve firmalara yönelik eğitimleriniz olmuş bunlardan bahsedebilir misiniz? Secretcv.com olarak adaylara ve firmalara yönelik eğitimler düzenliyoruz. Örneğin; Ticaret Odalarında firmalarla buluşarak İK konusunda
onları bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Her ay düzenlediğimiz Yuvarlak Masa toplantılarımızla farklı sektörlerin İK profesyonellerini bir araya getirip, sektörün sorunlarını ve çözüm yollarını belirlenen moderatör eşliğinde katılımcı firma yetkilileriyle tartışıyoruz. Ayrıca iş hukukuyla ilgili de seminerler düzenleyerek, firmaları bir araya getiriyoruz. Daha önce de bahsettiğim gibi müşteri memnuniyeti departmanımız üye firmalarımıza yönelik bazı hizmetler veriyor. Firmalara Secretcv.com üzerinden İK süreçlerini daha verimli kullanabilmelerini sağlayan eğitimler veriyor, onlarla önerilerimizi paylaşıyoruz. Sistem eğitimi ve veri tabanının verimli kullanılması için öneriler bunlardan bazıları. Adaylar için de sosyal sorumluluk niteliği taşıyan eğitimler yürütüyoruz. Secretcv.com olarak genç üniversitelilere ve kadın istihdamına yönelik projelerimiz var. ‘Üniversiteyi Bitiriyorum’ adıyla 2008 yılında uygulamaya başladığımız projede ‘Her üniversiteliye bir iş’ sloganını benimsedik. Bu proje Türkiye’nin en geniş kapsamlı ilk ve tek üniversite projesi. Kadın istihdamına yönelik ‘Geleceğim, Geliyorum’ adlı projemizde de amacımız iş yaşamına adım atmak isteyen ya da dönmek isteyen kadınların iş arama süreçlerini ve gelecek planlamalarını özgüven ve yüksek motivasyonla gerçekleştirmelerini sağlamaktı. Koçluk Platformu Derneği (KPD) işbirliğiyle sürdürdüğümüz proje kapsamında adaylara “CV Hazırlama ve Mülakat Teknikleri” eğitimi verdik ve akabinde kişisel olarak kendilerine tayin edilen koçlardan “4 seans koçluk hizmeti” almaları sağladık. Bu proje ile ilk 2 etapta 60 kadına 130 saat koçluk hizmeti verildi. Ayrıca bu projeye katılan adayların özgeçmişleri şu anda Secretcv.com’a üye firmalara sunuluyor ve iş bulma süreçlerine destek olunuyor.
Üniversite öğrencilerini iş hayatına hazırlıyoruz. Önemli bir projeniz olan ‘üniversiteyi bitiriyorum’ projenizden bahseder misiniz? Yeni mezunların bu projeden ne tür kazanımları oldu? Bu projedeki amaçlarımız üniversite öğrencilerine iş hayatına giden yolda rehberlik etmek,
www.stepdergisi.com
mevcut. Öte yandan yurtdışından ilan veren firmaların sayısı her geçen gün artıyor. Bu anlamda yurtdışından gelen işbirliklerini de değerlendiriyoruz.
“İş görüşmelerinde, işe verdiğiniz önemi ve iş hayatına girmeye hazır olduğunuzu karşı tarafa hissettirmeniz çok önemlidir.”
Genelde ülkemizde firmalar belirli büyüklüğe erişince yurtdışına açılma eğilimindedirler. Sizin de yurtdışı ile alakalı projeleriniz var mı? Bir de firmalarınız arasında yurtdışındaki firmalardan var mı? Secretcv.com, İngilizce olan domain’i nedeniyle Türkiye’de yurtdışından açık ara en çok CV alan online işe alım sitesi. Yurtdışında yaşayan yabancılardan Türkiye’deki işlere çok başvuru oluyor. Sitemizde 210 bin yabancının CV’si
step dergisi | sayı 5
öğrencilerin kendilerini tanımalarını sağlarken hedeflerini, güçlü ve zayıf yönlerini belirlemelerine yardımcı olmak ve üniversitedeyken yapılan staj ve yarı zamanlı işlerin önemini anlatarak onlara iş fırsatları sunmak. Projenin 2012-2013 öğretim yılında Türkiye genelinde 100’den fazla üniversite semineri gerçekleştirerek öğrencilerle bir araya geldik. Proje başlangıcından bugüne kadar toplam 250 üniversite, 88 kampus dolaştık. Yüz yüze görüşülen öğrenci sayısı 800 bini geçti. Üniversite öğrencileri ve iş hayatına ilk adımı atmak üzere olan yeni mezunlar için çok değerli ve öğretici bir bilgi kaynağı olan bu seminerlerle, iyi bir özgeçmiş nasıl hazırlanır; iş görüşmesi öncesinde, anında ve sonrasında ne yapmak gerekir; internette iş nasıl aranır; püf noktaları nelerdir gibi birçok konuda bilgilerimizi paylaştık.
Son olarak sizin ağzınızdan yeni mezun okurlarımıza tavsiyelerinizi alabilir miyiz? Firmalar, yeni mezunları işe alırken, onların ilk kez iş hayatına atıldıklarını farkındadır. Bu nedenle yeni mezunlar stresli olmamalı, kendi içlerindeki potansiyeli en verimli şekilde ortaya koyabilecekleri işleri bulmaya odaklanmalılar. İş görüşmesi sürecinde kendilerinden emin olmalı ve başvurdukları pozisyonun gereklerini yerine getirebileceklerini göstermeliler. İş görüşmelerinde, işe verdiğiniz önemi ve iş hayatına girmeye hazır olduğunuzu karşı tarafa hissettirmeniz çok önemlidir. Bu nedenle rahat hissedeceğiniz şık ve resmi bir kıyafet seçin. Başvurduğunuz firma ve sektörle ilgili araştırma yapın. Okuduğunuz bölümü ne kadar isteyerek seçtiğinizi ve gelecekle ilgili hedeflerinizi karşı tarafa en yalın biçimde açıklamanın yollarını düşünün. Üstleneceğiniz görev ve sorumluluklardan haberdar olun. Güçlü ve zayıf yönlerinizi tanıyın; zayıf yönlerinizi geliştirmek için ne gibi adımlar atmanız gerektiğiyle ilgili fikirlerinizi karşı tarafa aktarın. Y kuşağının en önemli özellikleri olan, gelişime açık olmaları, teknolojiyle iç içe olmaları ve ne istediklerini biliyor olmaları da yeni mezunların karşılarına çıkacak fırsatları en iyi biçimde değerlendirmelerini fırsat verebilir. İş aramanın ciddi bir iş olduğunu unutmayın.
25
www.stepdergisi.com
step dergisi | sayı 5
Niye Girişimci Olamıyoruz?
26
İster girişimci olsun ister profesyonel kariyer yapmayı tercih etsin çoğu insanın karşı karşıya kaldığı en büyük problemlerden birisi yeni projelerde, girişimlerde ya da radikal kararlardaki kararsızlık problemidir. Kararsızlık problemini incelemek için önce karar vermek nedir? onu inceleyelim. Karar vermek insanın hayatında olan bazı şeylerden vazgeçmesidir. Karar vermek, insanın aslında yapmak istedikleri şeyleri kendisi için daha iyi olacağını düşündüğü şeyler uğruna terk etmesidir. Karar vermek; insanın seçtiği olayların olası sonuçlarına kendini açması, yani sorumluluk almasıdır. İnsanlar doğaları gereği o an bulundukları hali devam ettirme eğilimine sahip oldukları için hayatlarını daha iyiye götürecek bir şeyi seçmek ile mevcut durumlarını devam ettirmek arasında gidip gelirler. Bir girişime ya da bir projeye başlama konusunda tereddütleri vardır çünkü böyle bir şeye başladıklarında rahat olan hayatları yerini koşuşturmaya bırakacak ve günlük yaptığı gezme, internette sörf yapma veya zamanını başka bir şekilde harcama eylemlerinin bir kısmından vazgeçmek zorunda kalacaklardır. Üstüne üstlük o proje veya girişim başarısız olduğunda çevrelerine rezil olacak, o proje veya girişim için harcadıkları para, emek ve zaman boşa gidecektir. İşte bu sebepler bir insanın yeni bir şeye başlamaya karar vermesindeki en büyük engellerdir. Bu engeller yüzünden insanlar yeni bir projeye başlamak ya da başlamamak arasında kararsız kalmaktadır.
Ve birçok kez o yeni şeyin olmaması için “proje için yeterli zamanım veya kaynağım yok”, “bu girişimi zaten yapmışlardır”, “bu girişim tutacak olsa çoktan yaparlardı”,”bunu bana yedirmezler” gibi çeşitli bahaneler üreterek kendilerini kandırmaktadır. Gelin radikal bir karar almanın önündeki başlıca engelleri inceleyelim; “Projeyi yapmak için yeterli zamanım yok” Bu cümle aslında günün 24 saatinde yaptığı klasik şeyler olduğunu ve yeni proje için yapıyor olduğu şeylerden vazgeçemeyeceğinin farklı şekilde aktarımıdır. En kötü çalışma ortamlarında bile zaman yönetimi ile müsait zaman oluşturulabilir. Ve bu bahaneyi kullananların çoğunda zamanın belli bir bölümünün gerçekten önemli olmayan şeyler için kullanıldığı görülebilir. “Bu girişimi zaten yapmışlar.” Bir proje daha önceden yapılmış ve başarılı ya da başarısız da olmuş olsa, o proje farklılaştırılarak ve stratejik konumlama ile başarılı bir uygulama haline getirilebilir. Eğer insanın aklına bir fikir geldiyse ve araştırması sonucu daha önce denenmiş bir proje olduğu sonucuna ulaştıysa o kişiye göre o projenin ölmemesi için hiçbir engel kalmamış demektir. Ancak iTunes, iPodlarla çok daha kullanışlı bir şekilde piyasaya çıkmadan önce dijital müzik marketleri alanında yapılmış ve belli bir yere getirilmiş 2 müzik marketi bulunmaktaydı. Arama motoru Goog-
le yapılmadan önce piyasada mevcut ve güçlü arama motorları vardı. Her uygulama toplumun bütün kesimlerine hitap etmez ve aynı uygulamalar toplumdaki farklı kesimler hedef alınarak veya uygulanılabilirliği kolaylaştırılarak ayakta kalabilir. Hatta mevcut rakiplerinin önüne geçebilir. Unutulmamalıdır ki, büyük şirketlerin strateji belirlemelerindeki temel etmenlerden biri piyasaya yeni girecek girişimci tehditleridir. “Bu girişim tutacak (yapılabilecek) olsa çoktan yaparlardı.” Dünya üzerinde bizden başka birçok insan olduğunu ve bizim projemizin de kesin birileri tarafından düşünülmüş olduğu akıllara gelebilir. Akıldaki proje çok güzeldir ancak ”bu kadar güzel bir proje yapılabilir mi? Ya da acaba tutar mı? Yapılabilecek ya da tutacak bir şey olsa zaten bizim gibi düşünen bir sürü girişimci var ve bunlardan birisi kesin yapardı. Onun için bizim de boşuna uğraşmamıza gerek yok.” gibi bir düşünce kulağa çok mantıklı gelmese bile radikal bir projeye başlamadan önce farkında bile olmadan insanın aklına gelebilecek bir sorudur. Yalnız bir projenin tutacağı ya da tutmayacağı yapmadan bilinemez ve zamanın ve durumların değişmesi projenin tutup tutmayacağını değiştirebilir. Yapılabilme konusu ise varsayımlardan çıkarılıp araştırmalar yapılarak netleştirilmesi gereken bir konudur. Projenin ya da girişimin tutup tutmama konusunda da projeyi düşünen kişinin risk almayı göze alması gerekmektedir ki yeni bir girişimde kaybetmek bile tecrübe olarak kişiye fayda sağlamaktadır.
“Bunu bana yedirmezler.” Piyasada çok büyük firmalar olabilmekte ve girişimcilerin bir girişim kararı almalarındaki en büyük engellerden birisi de “bunu bana yedirmezler” korkusudur. Projeye başlayacak kişinin yeterli parası ve yeterli kaynağı yoktur. Piyasadaki rakipler o projeyi ya da girişimi öğrendikleri an daha iyi ve daha geniş kapsamlısını taklit ederek girişimde bulunarak kişiyi saf dışı edebilirler. Bu gerçekten önemli bir tehdittir ancak girişim tamamen gizli yürütülerek ve para ve kaynak konusunda melek yatırımcılardan, devletten ve çeşitli vakıf ve kuruluşlardan destek alınarak piyasadaki eşitsizlik giderilebilir ve hatta yapılan değişiklikler ve izlenen stratejilerle hatırı sayılır pazar payı elde edilebilir. Bu durumda mevcut firmalar incelenmeli ve firmanın ya da rakibin faaliyet alanı dikkate alınmalıdır. Bir rakibin bir faaliyet alanından başka bir faaliyet alanına geçmesi ciddi bir maliyet, zaman ve emek kaybı olabilir ve bu geçişte aksaklıklar olacaktır. Bu da o pazarda yer almak için yeterli zamanı kazandıracaktır. Bir girişim fikrinde ve yeni projelerde fikrin ya da projenin gerçekleşmemesi için birçok engeller, sıkıntılar çıkabilir. Bu engeller ve insanın o projeyi yapmak için vazgeçmek istemedikleri şeyler değişimin önündeki engellerdir. Fark oluşturmak, bir şeyleri değiştirip güzelleştirmek alınacak radikal kararlarla mümkündür. Radikal kararlar alınmadığında mevcut durum devam edecektir ancak ilerleme kaydedilemeyecektir. İlerleyen rakiplerin gerisinde kalınacaktır. TALHA KOÇ Step Dergisi Kurucu Ortağı
step dergisi | sayı 5
www.stepdergisi.com
27
www.stepdergisi.com
step dergisi | sayı 5
Atilla YANIŞ İnternet Radyocusu @konusamayanadam 28
www.stepdergisi.com Bir radyo programından beklentileriniz neler? Bizim için en önemlisi samimiyet. Lakabı bir radyo sunucusu için ironi olan Atilla Yanış tüm samimiyeti ve içtenliğiyle dergimize konuk oluyor. .......................................................................
İyi bir program sunabilmenin, dinleyiciye ulaşabilmek, onunla bağ kurabilmenin sizce incelikleri nelerdir? Şahsen bu soruya cevabım, tek kelime ile “samimiyet”.
Okuyucularımız adına sizi tanımakla başlayalım. 25 Eylül 1987 Mersin doğumluyum, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Lojistik bölümü mezunu ve Açıköğretim fakültesi İşletme son sınıf öğrencisiyim. Radyo programcılığı ile uğraşıyorum.
Birçok üniversitenin radyo programı var fakat başlandığı ile kalıyor. Sizin tarafınızdan bakmaya çalışalım ve bu işin zorlukları üzerine konuşalım. Radyo dinleme alışkanlığı eskisi kadar yok, bu alışkanlığı aslında tekrar aşılamak lazım insanlara. Birçok insanla aynı anda iletişim kurmak ve onların isteklerini yerine getirmeye çalışmak bu işin zor kısımlarından. Süreklilik önemli, dinleyiciye hitap önemli. Herkesi memnun edemezsiniz tabii ki de ama en azından genele hitap etmeye çalışmak lazım, bu da bu işin en zor kısmı diyebilirim.
İsminizle zıt bir program içeriğine sahipsiniz. Kuruluşu çok yakın olmasına rağmen birçok insan programınızın düzenli takipçisi. Öyle ki, programınız için change.org’ta ulusal yayına geçmeniz adına imza kampanyası başlatılmış. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Birçok radyo programcısının cesaret edemediği bir iş yapıyorum aslında o da dinleyiciyle iç içe bir program. Bunun paralelinde dinleyicilerimle aramda çok güzel bir bağ oluştu. Benim daha iyi yerlerde olmamı istiyor birçoğu ve bu beni gerçekten çok onure ediyor. “Radyo programı sunmak” sizin için ne anlam ifade ediyor, üniversite döneminde yapılan hobi olarak kalacak bir şey mi, yoksa bu yönde ilerlemeyi düşünüyor musunuz? Ben bu işe meslek olarak başladım sonrasında internet radyoculuğuna geçiş yaptım. Benim için bir hobiden çok çok öte, bir sevda. Ben ileriye yönelik düşünüyorum. 5Dinleyicileriniz sizi çok takdir ediyor, programınızın bu başarı süreci hakkında ne düşünüyorsunuz? Azimle yapılan bir işin takdir edilmesi normal aslında, bu durum beni gururlandırıyor.
Şimdi ve gelecek değerlendirmesine gidersek, radyoculuk olması gerektiği yerde mi? Kısmen. Birçok insan var internet üzerinden yayın yapan ve benim gibi sesini duyurmaya çalışan, onlara şans verilmesi kanısındayım. Sektörün yeni seslere ihtiyacı var. Teknoloji birçok yönden ilerlemesine ve müziğin hemen her türüne ve ismine ulaşabilmek bu kadar olmasına rağmen, insanlar neden radyo dinlemeye devam ediyorlar sizce? Sadece müzik dinlemek değil anlaşılan amaç. Radyo dinlemenin ayrı bir keyfi var bence, benim bu işe başlamamı sağlayan İlhan’ı da sunduğu radyo programı ile tanıdım. Radyo insanların yalnızlıklarına, keyifli anlarına, üzüntülü anlarına ortak olur. Bu da insanları radyo dinlemeye teşvik ediyor sanırım. Ayrıca istedikleri şarkıyı, isimlerini radyoda duymak insanları mutlu ediyor. Radyo sunmak isteyen arkadaşlarımız için, önerileriniz nedir? Öncelikle özentilikten kaçınmalarını tavsiye ederim. Sesi iyi olan herkesin radyo programcılığı yapabileceğini düşünüyorum ama sadece ses yeterli olmayacaktır, muhabbetinin iyi olması ve insanlara hitap edebilmeyi başarabilmeliler. Eklemek istediklerini varsa… Teşekkür ederim bana derginizde yer verdiğiniz için, Konuşamayan Adam’ı takipte kalın. =)
step dergisi | sayı 5
Radyo serüveniniz nasıl başladı? Üniversitedeyken internet üzerinden denemelerim oldu. Üniversiteden mezun olduktan sonra mezun olduğum bölümle alakalı bir firmada çalışmaya başladım ama dikiş tutturamadım. Oradan ayrıldım, ayrıldıktan sonra bir süre işsizlik yaşadım. Çok yakın arkadaşım ve 14 yıldır radyo programcılığı yapan İlhan sayesinde radyoda çalışmaya başladım. O gün bugündür radyo programcılığı ile uğraşıyorum ve sistem müsaade ettiğince bu işi yapmaya devam edeceğim.
29
www.stepdergisi.com
step dergisi | sayı 5
Tohum Saç Toprağa
30
Malumunuz yaz geliyor. Manavların tezgahlarında, ağaçların dallarında birbirinden güzel meyveler merhaba diyorlar bize. Meyvenin faydası çok.Çeşit çeşit vitamin deposu. Düzenli meyve tüketmenin faydaları saymakla bitmez.O sıcak yaz günlerinde serin serin, sulu sulu meyveleri tüketmenin tadı... Muazzamdır! Değil mi ya? Aslında ne kadar da önemli bir yeri var meyvelerin hayatımızda, fark ettiniz mi? Bir tek meyvenin değil gerçi, hayatımızın muhtelif yerlerinde rastladığımız ama dikkat etmediğimiz nice börtü, böcek, kurt, kuş vazgeçilmez bizim için. Daha da ötesinde yaşadığımız mekânlar, bize bir şeyler yapma genişliği sağlayan zaman, tanıdık-tanımadık nice insanlar... Düşünsenize, ya bunlar olmayaydı? Zaman, mekân, insan, kainât yok! Bir tasavvur etmeyi deneyin. Mümkün mü? Halbuki günlük yaşantının akıntısının ve mekanikliğinin bize dayattığı otomatlık içinde tüm bunları ne kadar da es geçiyoruz değil mi? Hiç şaşırmıyoruz bunlara. Sanki hiçbir olağanüstülükleri yokmuş, gayet sıradanlarmış gibi bir tavrımız var. Özünde öyle mi peki? Hiç zannetmem. Şaşırmalıyız, elbette şaşıracağız! Buna mecburuz. Tüm insanlık olarak zamanmekân-insan-kainât dörtlüsüne şaşırmamaya devam ettikçe gün be gün silinecek ruhumuz. Karakterli ve ince ruhlu insanlar modern zamanlarda ruhumuzun nasıl eridiğini gayet iyi hissediyorlar, eminim. Modern dünyanın bize dayattıklarına karşı verilecek en iyi cevap: Beklemek... Ve karşılık vermek. Duralım, bekleyelim. Akıntının sürükle-
yiciliğinden sıyrılıp ruhumuzu dinleyelim, başımızı kaldırıp bir bakalım etrafımızda ne oluyor diye. Sonra bir karşılık verelim. Çok büyük olmasına gerek yok. Başlangıç mahiyetinde bir karşılık olacak neticede. Hani yazımızın başında da bahsettik ya o cânım meyvelerden, heh, işe onlardan başlayalım işte. Hani diyorum, hazır yaz da gelmişken, bol bol tüketeceğiz ya meyve, işte o meyvelerin çekirdeklerini yani tohumlarını çöpe değil toprağa atalım. Düşünsenize bütün yaz boyunca attığınız çekirdeklerden bitiveren ağaçları, ağaçların üzerlerine yuva yapacak olan kuşları ve gölgelerine sığınacak insanları. Tohumu çöpe değil de toprağa atmak, bu kadar zor olmamalı. Başlangıç için gayet de kolay bence. Siz atın toprağa, o kendi yolunu bulacaktır. Ama derseniz ki, ben atıp da başıboş bırakır mıyım o tohumcuğu, ilgilenirim onunla, işte o zaman size daha da minnettar olurum. Deneyin bunu, bir canlının yetişmesini bizzat, an be an gözleyin. Şaşıracaksınız. Şimdi bu kadar konuştum ama eli boş da gelmedim. Bu güzel etkinliği genele yaymak adına bir proje başlatmış bulunmaktayız. Kendisini takdim edeyim: Tohum Saç Toprağa Projesi. Projemiz başlangıç aşamasında internet üzerinden yürüyecek olmakla birlikte; ilerleyen zamanda projenin gidişatına göre reel etkinlikler de yapabiliriz umarım. Projemizi yakından takip etmek istediğinizi bildiğim için iletişim adreslerimizi de paylaşacağım. Ercan KARAÇELİK
Step Dergisi Sosyal Sorumluluk Koordinatörü
step dergisi | say覺 5
www.stepdergisi.com
31
www.stepdergisi.com
step dergisi | sayı 5
Serkan KÖSE Inploid.com Kurucu Ortağı 32
www.stepdergisi.com ama endüstrileşme desteği vermiyordu. Şimdi her Bir internet girişimciliği daha. Ama bu sefer ki başyerde destek var. Ama biz onu kaçırdık. Dolayısıyla ka. Aynı Google mantığına benzer sorular sorup bizi yönlendiren şey olaylar problemler oluyor. İnsorularınıza cevap alabildiğiniz bir platform olan sanlar kuyrukta bekliyor. Bu problemi nasıl çözebiinploid.com’dan bahsediyoruz. Kuruluşunda büyük liriz. Başka bir projemiz deri tankı otomasyon proemekler harcanan sitenin kurucusu Serkan KÖSE jesi. Tübitak destekli 800 bin tl’lik bir proje. Ar-ge ile faydalı aynı zamanda eğlenceli bir röportaj gerfirması olarak kiralanmıştık. Orada da aynı şey bir çekleştirdik. Faydalı olacağını umut ediyoruz. problem var ve biz bu problemi nasıl çözeriz. O çö....................................................................... züm işe yarar mı? İnsanların hayatını kolaylaştırır mı? Bu şekilde ilerledi şimdiye kadar ki projelerim. İnploid.com’da öyle nitekim. Öncelikle girişimci yanınızı tanımakla başBen girişimciliğin gençlik çağlarında başladığına inanıyorum. Çocukken model uçaklara, elektroniğe acayip ilgim vardı. Maketler, modeller yapar ordan buradan bir şeyleri bir araya getirir, bir şeyler üretirdim. Sanırım geçmişi biraz buna dayanıyor. Onun dışında üniversitede asistanlık dönemlerimde kafamda hep mutlaka bir şey yapacağım; bir olayı, bir şeyi hayata geçireceğim ama daha çok insanların hayatını değiştirme temelli. Zaten üniversiteye de bilim adamı olmak için girdim; kapanacaksın laboratuara Louis Pasteur gibi; bir çözüm bulacaksın. Öyle başladı. İlerleyen yıllarda asistanken, kardeşim Hakanın da içinde böyle bir potansiyel va. Bozuk paralar kalkıp, yerine yenileri geliyordu. O sırada emüsyon oranı yükseliyordu. Marketlerde kullanabileceğimiz bir cihaz yapabilir, bunu satabilir miyiz dediler. Öyle körü körüne bir maceraya atıldık. Niye körü körüne olduğunu birazdan anlatacağım, böyle başladı. Dolayısıyla hani hep bir şeyler yapmak, bir şeyler üretmek bu tarz şeyler hep oldu.
Inploid.com ilk girişimcilik işiniz değil, şimdiye kadar neler üzerine girişimcilik yapmayı tercih ettiniz? Mesela bozuk para girişiminiz nasıl sonuçlandı? Bozuk para makinesini 6 ay gibi bir süre içerisinde tasarladık. Uluslar arası patent başvurusu CH belgesi, IBM uyumlu hale getirip dünyanın en küçük ve en hızlı bozuk para(coin disponser) makinasını Türkiye’de tamamen hayata geçirdik. Amacımız bunun tamamen bir donanım üretmek ve bu donanımı da bir şekilde yazar kasalara, jetonmatiklerin içlerinde de vardır hani, koymak. Prototipi ürettikten sonra, yatırım parasını bulamadık. Çünkü biz mesela yaptığımız işlerde zamanın öncesinde davranıyoruz biraz. İş çok güzel bir iş ama daha zamanı var Türkiye için. O da öyle bir işti. 2005 yılında bunlar bu kadar yaygınlaşmadı. Bu cihazlara büyük yatırım yapılmadı. Devlette arge desteği veriyordu
Inploid.com fikrinin oluşun süreci nasıldı?
Güzel soru. Bu çok eski aslında. İlk tohumları 90lı yılların sonu, Türkiye’de yeni yeni 52k, 26k modemlerle başladığında ben ve kardeşimin şimdilerde “blog” dediğimiz sayfaları mevcuttu. Yahoo.nun geoCities web servisi vardı bedava hosting hizmetiyle. Bu arada ben eski flashcılardanım. 3 boyutlu flash, animasyon tasarımı yapanlardanım ama bıraktım. Şu an olsa bırakmazdım. O dönem yazılar yazıyorduk, gençlik dönemleri. Gençliğe, dünyaya hem biraz depresif hem biraz heyecan. Bazı insanlar çok güzel yorumlar yapıyor, bazıları çok kötü. Mail adreslerini bırakmıştık, yorum sistemi de yoktu. Bu insanların yorumlarından şunu anladım; bazıları çok seviyor, bazıları nefret ediyor. O halde sadece sevenlerle bir araya getirebilsek bu yazıları, çok güzel olur diye düşünüyorduk. Bunun üzerinden yıllar geçti. Bir gün Hakan’la insanların gerçekten birbirleri ile ilgili olanlarının bir araya getirebilsek, fikirlerini paylaşabilseler diye konuşurken fikir oluşmaya başladı. Fikrin ilk çıkışı 99-2000 diyelim, asıl kodlamaya başlamamız 2008-2009u buluyor. Bunda biraz da internetin yaygınlaşma sürecinin de etkisi var.
Peki sizi inploid fikrine bağlayan neydi?
Birincisi bunun bir ihtiyaç olduğunu düşünüyorduk. İkincisi bir de internette bizim şöyle bir öngörümüz var. İnsanlar eskiden şöyle arama yapıyordu; ‘Mecidiyeköy + dondurma + dükkanı’ şeklinde yazarak Mecidiyeköy’deki en iyi dondurmacıyı arıyordun. 2000-2008 yıllarına kadar böyle devam etti bu durum. Keyword ler ile arama yapıyordun. Sonra smarrt phonelar gelişti, bilgisayarlar daha akıllandı ve insanlar artık elinin altındaki şeyi daha kişiselleştirir hale geldi. Onu bir kişi gibi görmeye başladı. Bunun için ne yapıyor mesela ‘Mecidiyeköy’deki en iyi dondurmacı nerededir?’ şeklinde sorular soruyor. Belki her zaman ‘nerede, nasıl’ vs. sorularını yazmıyoruz ama karşımızdaki bir kişiymiş gibi ona sorma isteği ile yazıyoruz. Buna long tail aramala-
step dergisi | sayı 5
layalım.
33
www.stepdergisi.com rı deniyor. Bir sosyal aramalar var, bir de böyle bir long tail aramalar mevcut. Bu aramalar ürünlerin ön plana çıktığı aramalar. Google’a girin, “nedir, hangisidir, nerededir” sorularının aranma yüzdelerine bakın. İnsanlar 2000li yıllardan bu yana daha çok kullanıyorlar, çünkü kişiselleştiriyorlar. Dolayısıyla biz soru-cevabın gelecekte bir ihtiyaca dönüşeceğini düşündüğümüz için inploid projesindeyiz, yıllardır da diretiyoruz devam ediyoruz.
step dergisi | sayı 5
Girişimcilerin en büyük sıkıntılarından biri de çok fazla proje üretmeleri. Bu konuda ne önerirsiniz onlara?
34
Birincisi çok iyi fizibilite çalışması yapmaları; hangi konu ile ilgileniyorlarsa, hangisine karar vereceklerse artık. 4 tane mi fikir var? Hepsinden hızlı bir şekilde çok iyi araştırma yapmaları gerekiyor. Benim bazı arkadaşlar geliyor, onlara yardımcı da oluyorum. Eski öğrencilerimden şirket kuranlar var. Geldiklerinde sorular soruyorlar. Bir öğrencim var, ismini vermeyeyim. İşinden hiç haberi yok. ’Ben bunu araştırdım internette, dünyada bu fikir yok!’ diyor. Ben 5 dk. da buluyorum. Ben buluyorsam, o bulamıyorsa bir sıkıntı var demektir. Ya araştırma yapmıyor ya da araştırmayı yaparken doğru kelimelerle ilerleyemiyor. Ama bu bir girişimcinin eksiğidir mesela. Mesela biz yatırım aldığımızda Dragons’dan da o dönemde bizim sektördeki firmaların hepsinden haberdardık. Hatta Nevzat Aydın sorular sorduğunda onun bildiğinin ötesinde olanları dahi söyleyebiliyorduk. O kadar hakimdik ki. Ben bunu dalgıçlığa benzetirim. Yüzeydesindir, arada bir nefesini alır dalarsın bakarsın, dalarsın bakarsın. Sonra derin nefes alır bir dalarsın, o arada bütün her şeye aşağıda bakarsın balıklar nerede diye. Sonra daha bir derine dalıp çıkarsın yüzeye ve artık ne yapacağını, nereye gideceğini biliyorsundur. Önce çok iyi araştırma yapacak, gerekirse 1 ay sadece onu araştıracak; öyle araştıracak yani. Bu sektörle alakalı blog yazıları okuyacak, gerekirse bu işi yapan kişileri araştıracak. Anahtar kelimelerden benzer firmalar neler yapıyor onlara bakacak, illa o işi yapmasa bile. Örneğin semantic web ile ilgili çalışmalar yapacaksa önce o firmalara bakacak bu adamlar neler yapıyor diye. Belki o firmalar çalışıyor bu proje üzerinde. Wolfram search engine çok iyi bir örnek. 4 yıldır uğraşıyorlar. Çok güçlü bir şey açtılar. İnanılmaz bir yankı uyandırdı. Soyadı Wolfram olan bir Fizik Profesörünün projesi. Arama motoru ama hesaplamada yapıyor ve birçok firma ile entegre çalışıyor şu an. Apple’la, Google’la. Ben şimdi çıkıp öyle bir arama motoru yapsam ayvayı yedim . Uğraşıp duracağım belki de ama o süreçte
adam zaten patlamış gitmiş olacak.
Girişimcinin bir fikri var ama buna körü körüne bağlı. Projenin iyi yanlarını alıyor, negatif yanlarını hiç umursamıyor. Hallederim diye düşünüyor.
Olmaz. Önce bir defa fikrini arkadaşları ile tartışacak, korkuyorsa eğer güvendiği kişiler ile görüşecek. O insanların bakış açılarını da algılamaya çalışacak. Çünkü bazıları saldırıyor fikre, bir diğeri tutacak diyebiliyor. Herkes neler söylüyor tek tek not tutacak gerekirse. Objektif olması çok önemli. İkincisi de prototipleme. Madem bu kadar görmek istiyor sonucu, hemen bir prototipleme yapıp görecek durumu. Kodlarsın,3 ay içinde hiç ilerlemez; ama kodlarsın o 3 ay içinde öyle bir analiz yaparsın ki, proje bir yanda çok farklı ilerlemeye başlar. Bu işlerde çok önemli deneme yanılma. Çok vakit kaybetmeden hızlı bir şekilde adapte olacak.
inploid.com da, insanlar soru soruyor uzman kişiler cevap veriyor/alıyor. Sistem tamamen oturdu mu sizce? Soruların kalitesini nasıl belirleyip, geyik ortamını engelliyorsunuz?
Bizim soruları cevaplama yüzdemiz bir dünya ortalamasının çok üzerinde diye hatırlıyorum. %87 gibi bir rakamda. Amacımız her sorunun yanıtlanmasından ziyade doğru yanıtlanması, focus noktamızda bu var. Önüne gelen yanıt vermesin, doğru-ilgili kişinin cevap vermesini sağlamak. Bu dediğimiz şey de geliştiriliyor. Algoritma devamlı değiştiriliyor bizde. Bunun sonu, ucu bucağı yok. Dolayısıyla sistem büyüdükçe bu algoritma geliştirilecek. Biz sorularda genelde kısıtlama yapmıyoruz. Çok saçma olmadığı sürece her soru dâhil oluyor. Ama soruların arka planda özel bir algoritma soruların kalitesini ayarlayarak soruyu ulaştırma seviyelerini değiştirip, öncelikli hale getiriyor. Mesela çok güzel bir soru ise bunu sisteme daha hızlı ulaştırıyor. Şimdi o karmaşık yapıyı anlatamam ama bunu bilinçli yapmıyoruz, sistemi bunun üzerine kurduğumuz için böyle. Geyik yapanlarda var muhakkak ama o zaman o adam geyik ağına bağlanmak zorunda. Diğer ağlara bağlanırsa sistem onu çökertiyor. Burada bir hata var diyor. Moderasyon yapımız tamamen otomatik, dünyada bu şekilde deneyen yok. Bizde hiç kimse moderasyonla çalışmıyor. Sistem real time’da kendi seçiyor moderatörünü. Her soru onaya düşüyor. Bütün sistemde o saygınlık puanı yüksek olan kişilere bakıyor, bazılarını havuza atıyor ve soruyor moderatör olmak ister misiniz diye. Aktif
www.stepdergisi.com isen sorabilir sana, o anda karar verip tamam dersin biz gösteriyoruz ama sizin öngörünüzle, sizin viz5 dk. gibi bir sürede ne yapacağını öğretiyor. Mesela yonunuzla….” veya yatırımcı olarak girebilir. Ama bir soru geldi, soruyor bu soru nasıl sence şeklinde. tüm bu kararların beraberlerinde artı ve eksileri var. Cevap verdikten sonra bir başkasına düşüyor, sonra Satın alınması durumunda kapatılmasını istemem fakat daha semantic bir yapıya dönüştürülme işlemi yine bir başkasına. Tek bir kişinin moderatörlüğü ile olmuyor yani. gerçekleştirilebilir.
Güzel bir noktaya değindin. Bizimde şu an için açıklayamayacağım bazı akıllı sistem çalışmalarımız mevcut. Şu an için detayına giremeyeceğim ama aşmamız gereken bazı problemler var; Text’in ne oldugunu anlamak, hatalarını düzeltme. Şu an bunlarla uğraşıyoruz. Yavaş yavaş biraz ilerleme kaydettik. Bundan sonraki adımda ise kolektif beyin oluşturmak. İnploid’in sloganı “the brain of the brains” dir.Öyle bir bilgi haline gelebilir ki burası mesela Amerika’daki yapının Siri ile entegrasyonu çok konuşuldu. İnsanların konuşarak soru cevap aldığı programın arka planında semantic bir alt yapıyaç ihtiyaç var. Bizim gibi siteler, web 3.0’ın tam temelini oluşturacak siteler. Ne web 2.0ız tam, ne de web 3.0a gittik. İkisinin arasında bir ara katmanız çünkü derlenmiş, kategorize edilmiş kaliteli bilgi içeriyoruz. Dolayısıyla önümüzde ilerleyen 5-6 yıllık süreçte olacak bu. Arada kaliteli bilginin çekilebileceği kaynaklara ihtiyaç olacak. Biz orada olacağız. O zaman işte bu sorduğunuzu başka bir firma ile yapabiliriz.
İlerde google ya da yandex size katılmak istese, bu şartlar altında ne düşünürsünüz?
Yandex olabilir. Denizdeki balığa fiyat biçilmez ama ilerleyen süreçte önümüze böyle bir teklif geldiğinde bakarız durumumuza. İlk baştaki hedefimiz her zaman inploid’i büyütmek ama şartlar her zaman önemli olan. Bizim artık yatırımcılarımız da var. İş hayatından öğrendiğim şey şu; kesinlikle olmaz yoktur, şartların gerektirdiğine karşı nelerin yapılacağına bakılmalıdır. Şartlardan kast ettiğim sadece para değil. İyi bir partner inploid’i şu an olduğundan daha iyi bir noktaya çok hızlı taşıyacaksa o zaman o partneri tabii ki isteriz. Sizi ekip olarak almak istiyorum, biz sizinle çok güzel işler yapıyoruz denebilir. Biz buna sıcak bakıyoruz. Şu da olabilir; “Biz sizin şirkete iyi bir para koyuyoruz, bu işi de şuradan şuraya taşımanızı istiyoruz, hedefleri de
Akıllı puanlama sisteminizden bahseder misiniz? Ayrıca crowd-moderation ve rozet sistemi de inploid’in diğer yeniliklerinden.
Crowd-moderation dediğim gibi dünyada yok, bende görmedim. Moderasyon yapısında bir eşleme var ama sistemin tamamen kendisinin yönettiği bir yapı yok. Biz bunu denedik. %98 başarı oranı var. Çok iyi bizim için. İnsan, yanlış moderasyon yapabiliyor. Rozet sistemi, aktivite gösteren kullanıcıların o aktiviteler karşılığında kendilerini nasıl görebileceğine dair bir siste kurmak istiyorduk; o yüzden yapılan bir uygulama. Amacımız şu, sen kaliteli içerik üret. Soru sorabilir, yanıt verebilir, blog yazısı yazabilirsin. Senin içerikle alakalı her türlü aracını biz sana sunacağız. Bir sürü araç yaratmışızdır zaten. Mesela içerik grafiğinde bir araç vardır; içerik hangi gün, ne kadar paylaşıldı görürsün. İstatistik sayfaları var mesela kullanıcılar için. Kullanıcının post’u kime ulaştı onu da veriyoruz. Saygınlık puanı denen bir puan var, aktivite puanı ile birleşik bir puan. Senin inploid’deki bilgi seviyeni ölçüyor.
Başarılarınızın devamını dileyerek, okuyucularımız için eklemek istedikleriniz varsa…
Bu acayip bir furya; girişimcilik furyası var gençlerde de. Türkiye’de yatırımcılık, girişimcilik çok hızlı büyüyor ama ben biraz bunun da Türk usulü büyüdüğünü düşünüyorum. Ayakları yere basmadan, daha içi boş büyüyor. Hem gençler hem yatırımcı tarafı için konuşuyorum, kendilerini bu sistemde biraz daha profesyonel sisteme entegre etmeleri gerekiyor. Biz bu konulara geç kalmış bir ülkeyiz. Yani 4-5 büyük internet şirketimiz dışında neredeyse başarıyı yakalamış, adından söz ettirmiş internet şirketimiz yok. Yolun başındayız. Girişimci arkadaşlara, ayakları yere basarak ilerlemelerini tavsiye ediyorum. “Süper bir fikrim var, ortalığı yıkıp yakacağız.” cümlesini bir girişimcinin 5.-6. yılından itibaren kullanabileceğine inanıyorum. Daha çok işin içine girip, gerçekten dünyada neler oluyor, bu iş nasıl yapılıyor onu araştırıp öğrenmelerini önerebilirim. “Türkiye’de girişimci olmak” diye bir yazı yazmıştım, fırsat bulurlarsa okusunlar. Sizlerin de başarılarının devamını diliyorum.
step dergisi | sayı 5
İlerisini düşünerek bakınca diyelim ki, 1 milyon kullanıcıyı bulacaksınız. Artık o kadar çok soru-cevap olacak ki, sistem artık soruları anlayacak direkt cevaplayacak. İnploid’in ilerde bu tarz bir duruma dönüşme ihtimali var mı?
35