Stiletto september issuu

Page 1





5









13 LATA

232 421 2861













25





29





“This is my time” Kelly Rowland

www.forumsaat.com.tr

www.twsteel.com

33



. o t n e i V

BYKEPİ'den ruhunuzu daha da yükseğe taşıyacak bir esinti geliyor.

S

ınırlı sayıda üretilecek olan Viento çok iddialı. Houte couture mobilya üretiminde sektördeki en büyük alan ve kapasiteye sahip By Kepi, benzersiz el işçiliği ile hayat bulan Viento'nun beğeni kazanmış birçok üründen farkı, olması! "Bu sadece benim olmalı" diyen ve eşsiz ürünler seven koleksiyoner ruhlar için özel olarak tasarlandı.

limited edition

Her tasarımında kusursuzluk ile kaliteyi birleştiren By Kepi bu kez Viento ile Türkiye’de bir ilki gerçekleştiriyor! İlk kez IMOB fuarında sergilediği Viento Yemek odası konsepti, herkes tarafından büyük ilgi gördü.

Viento, yurtdışından getirilen, çok özel, yüksek kalite ceviz kaplama ile görünen ve görünmeyen tüm detayları kaplanmış olup, özel krom ayaklar ve aksesuarları ile benzersiz bir tasarıma sahiptir. Özel ceviz kaplaması her üründe farklı bir desen oluşturarak, her takımı benzersiz kılmakta. Büyük salonlarda, her detayı ile göz dolduran ve çoğunluğu el işçiliğine sahip Viento, aynı zamanda çok kullanışlı bir yemek odası.

Bu ihtişamlı esintiye kendini bırakanların hissini sonsuz kılmak üzere isme özel sertifikalar da Viento ile gerçek sahiplerini bulacak. Sevdiğiniz mekanları benzersiz tasarımları ile yaşanılır kılan By Kepi, yaşamınızı mükemmele dönüştürürken 2013 yılında ürünlerinin ilki olarak Viento ile de zevkinizi tescilleyecek!

limited edition

35









ZİRVEYE OYNAYAN

AKTÖR TWITTER’DA, KOMİK HALLERİNİ TAKİPÇİLERİYLE PAYLAŞACAK KADAR SAMİMİ VE MÜTEVAZİ KİŞİLİĞINİN YANISIRA, OYUNCULUĞUYLA DA ÇOK KONUŞULAN YAKIŞIKLI AKTÖR ŞÜKRÜ ÖZYILDIZ, ZİRVEYE SAĞLAM ADIMLARLA TIRMANIYOR. Röportaj: Lale Antitoros

41 43











53 51



-Oyunculukta sizi çeken nedir? Oyunculuk kendi işimin devamı gibi. Gerçi asla kıyaslanamaz farklar var, bunu es geçmem mümkün değil. Oyunculukta beni çeken şey, asla bitti diyemeyeceğin, öğrenmeye, yenilenmeye çok açık bir alan olması... Bu da benim için bulunmaz bir değer.

-Oyunculuk eğitimi almışsınız. Hala devam ediyor musunuz? Ben eğitime ve öğrenime hiç ara vermedim:) Devamlı ya bir kursta ya da bir uygulama alanındayımdır zaten... Oyuncu koçum Cüneyt Sayıl ile çalışıyorum, hala da devam ediyoruz çalışmalara.

53 55



-Kariyerinize oyuncu olarak devam etmeyi planlıyor musunuz? Modellikle beraber devam edecek gibi gözüküyor. Biliyorsunuz planlar bizler için. Aslında su üstüne yazı yazmak gibi. Gidişat, zaman ve yerle ilgili olarak değişebiliyor. Şu an için bu şekilde devam edecek ama...

-Türkiye’nin en başarılı ve moda dünyasının en çok tercih ettiği isimlerden birisiniz. Bu başarıya nasıl ulaştınız? Bu başarıya çok ama çok çalışarak, inanarak, değer vererek, saygı duyarak ve her an kendimi eğiterek ulaştım. Hala da ulaştım diyemem aslında ama öyle adlandırılıyorsam ne ala :)

-Setlerde uygulanan yoğun makyaja rağmen, bu kadar duru kalabildiğinize göre, bunun bir sırrı olmalı? Cildime çok iyi bakıyorum. Kendi özel uyguladığım kremler, maskeler ve kürler var. Takipçilerim bunların tarifini, uygulamaya geçireceğim blogda bulacaklar:)

55 57





59 61





Seramik mezunusunuz, kıyafet tasarlamaya ne zaman ve nasıl başladınız?

Lise mezuniyetimizde sınıftaki yakın arkadaşlarımın kıyafetlerini tasarlayıp diktirmiştim, çok eğlenceliydi. 2002 yılında Galatasaray'daki mağazamla eş zamanlı olarak 6 sezon boyunca koleksiyonlarımı İtalya Padova'da Da From isimli butikte de kendi markamla sattım. İstanbul Modern, Pera Müzesi, Rahmi Koç Müzesi, Santral İstanbul, Butik oteller ve kurumsal firmaların personel kıyafetlerini de tasarlayarak yüksek adetlerde üretim deneyimine de sahip oldum. Aynı zamanda 2008 - 2010 yıllarında Park Bravo markasının aksesuar danışmalığını üstlendim. Tasarımlarımı bugün Nişantaşı'ndaki mağazamda ve Bilstore'larda görmek mümkün. Aynı zamanda tasarımlarıma Galatamoda gibi etkinliklerde de ulaşılabiliyor.

65



Tasarımlarınızda vazgeçemediğiniz parça, kumaş, aksesuar gibi materyaller var mıdır? Aksesuar kullanmayı çok seviyorum. Bazen abartı, bazen minimal koleksiyonun dokusuna ve ışığına göre dengeliyorum. Kumaş olarak yazın ipekten, kışın da kaşmirden vazgeçmem.

Alışveriş yapmaktan hoşlanır mısınız? Sizin olmazsa olmazlarınız nelerdir? Kim sevmez:))) Ben ayakkabı takıntısı olan bir insanım. Olmazsa olmazım, beyaz gömlek ve ayakkabı.

67



Müze shoplara ve kurumsal markalara da tasarımlar yapıyorsunuz, kimlerle çalıştınız? Tüm bu üretim sürecinde nasıl bir ruh haline bürünüyorsunuz? İstanbul Modern'le başladı ilk. Kırtasiye, tekstil, çocuklar için sanat setleri tasarlayıp ürettim. Sonra Pera Müzesi, Rahmi Koç Müzesi, Santral İstanbul, Cer Modern Müze'lerinde de benim tasarımlarıma rastlayabilirsiniz. Benim için ürün tasarlamak, yaratıcılığımı çok geliştiren bir şey. En çok defter tasarlamayı seviyorum. Bana değişik hisler yaşattığı kesin. Ekim'de Armaggan'da açılacak sergide yapacağım enstalasyon da, en az defile kadar heyecan verici. Agenda by aysedenizyeğin adıyla 2 sezondur bütün Türkiye'deki YKM'lerde koleksiyonum satışta. Benim için çok heyecan verici ve çok önemli bir proje. Şu anda 2014 -2015 kış koleksiyonu hazırlıyorum.

Röportaj: Duygu Ela Erdoğan

69









K

arşımızda gerçek bir aşk hikayesi var ve filmde beni en çok etkileyen, izleyiciye bu soruyu sordurtuyor olması. Günümüze çok yakın bir gerçek. İlişkilerde aradığını bulamayanların sürekli eş değiştirdiği bir ortam ve karşında duran sevdiğin bir kadın ya da erkek. Onun önceki hayatı seni ne kadar ilgilendirir? Ya da ilgilendirmeli mi? Uyuşturucu kullanmış, bırakmış mı? Tek gecelik ilişkilerle mi yaşamış hayatını? Hiçbir ilişkide dikiş tutturamamış mı? Peki geçmişteki ile şimdiki insan aynı mı? Değişmiş mi yoksa değişmiş numarası mı yapıyor? Bu sorular arttırılabilir. Ama bence en önemli, en temel soru şu olmalıdır: "Ben ona güveniyor muyum?" ilişkilerin ana kirişi bu kesinlikle. Bir insan hata yapmış olabilir ya da bu hatayı ileride yapacaktır. Seçeneklerden biri bu olası hataları detaylı inceleyerek karşı tarafa hak vermek, diğeri de hiçbir şey olmamış gibi yaşamaktır. Hangisi doğru yol diye soracak olursanız bu aslında sizde bitiyor. Eğer karşı tarafa güvenemeyecek, sürekli sorgulayacak ve bazı şeyleri kabullenemeyecekseniz hiç bilmemek daha iyi sanki. Çünkü o zaman soru soruyu doğuracak ve iş içinden çıkılmaz bir hal alacak. Zaten karşı tarafa güvenmiyorsanız, muhtemelen o derin sorulara yöneleceksiniz ve ilişkinizin sonunu hazırlayacaksınız. İşte temel gerçek bu, karşındakini olduğu gibi, yaşanmışlıkları, hataları ve tüm karakteri ile kabul edebiliyor musun? Edemiyor musun? Erkek özel olmak, kadının kahramanı olmak ister. O yüzden paylaşamaz geçmişini. Ama kadının ilk kahramanı babasıdır. Babasının yerine koyabileceği bir kahraman arar büyüdükçe. Zaten hem olumlu hem olumsuz tecrübeler bu noktadan ortaya çıkar.

Aşkta kahraman olmayı, birine aşık olduktan sonra nelerin olabileceğini ve tercihlerimizi anlatıyor "Neva". İzmirli bir adamın hikayesi. İzmirli olarak bu yüzden de apayrı bir yerde benim için. Üniversiteyi şehir dışında okumuş biri olarak da yakın bana. Yaşanmışlıklar ise filmin kendine ait, özel ve farklı. Aslında herkesin başına gelebilecek gibi başlayan ama herkesin başına gelemeyecek gibi enteresan bir şekilde biten bir hikaye. Çevrenize baktığınızda görebileceğiniz diyaloglar ve yaşanmışlıklar. Etrafınızda çokça şahit olduğunuz durumları, gerçekten yaşanmış sahneleri yaşandıkları yerde film perdesinde görmek, çok enteresan bir duygu. Neva ve Ilgın'ın aşkına en yakın şahit olanlardan biri Ilgın'ın en yakın arkadaşı Osman karakterini oynamak bu anlamda da çok heyecan vericiydi benim için. Umarım hak ettiği yeri bulur.

Ne diye bağlayalım... İyi seyirler...

77



Pek okulla arası yoktu ve ailesi tarafından dahi sayıldığı için İngilizce ağırlıklı bir ilkokula yollanmıştı. Halbuki O, birisi tarafından öğretilmek değil, her şeyi kendi öğrenmek isteyen bir yapıya sahipti ve İngilizce yazılı sınavında , “Nice …… ” şeklindeki boşluğu “Nice mutlu yıllara !..” biçiminde doldurmuştu. Ve dahiliği konusunda öğretmenini de ikna etmişti. Zorla solfej derslerine sokulduğu ikinci sınıfta eline tutuşturulan açık yeşil- beyaz renkli melodikayı kafasında uzay gemisi diye yapılandırıp, aleti beşinci kattan uzaya yollamıştı ve en yakın arkadaşı, büyük bir inançla ‘’Oğlum sen uzay mühendisi olacaksın, tamamsın sen” demişti. Aynı yakın arkadaş ki, edebiyat sözlü sınavında, V.Hugo ya 5.Hugo deme başarısını gösteren kişiydi. Evet bu çocuklar büyüdüler, yakınımdalar hala, biri kıvırcık değil artik, diğeri ise ortaokuldan beri ayni saç şekliyle yaşamakta. Bir başka arkadaşım ise galerici bir dostumuza şöyle buyurmuştu ve etkili olmuştu:’’Paran varsa aleme çık, alem adam görsün, paran yoksa eve git, çoluk çocuk baba görsün..’’ Yine yaz bekarı olan bir diğer arkadaşımızın kimyasını ise şöyle bozmuştu; ‘’Kadın peşinde koşmanın zararı yoktur, zararlı olan onu yakalamaktır.’’ Biri daha vardı ki, Ortaokulun ilk yıllarında, ilim, bilim, teknoloji, hepsi ondaydı, bize sadece yolda yürürken boş teneke kutusuna tekme atmak kalmıştı. Bir keresinde heyecanla yanımıza gelip ‘’Japon bilim adamları seksten hızlı orgazm icat etmişler’’ demişti ve biz de inanmıştık. Başka bir tanesi ise çeşitli zamanlarda bizimle saplantılarını ve saptamalarını paylaşmıştı; * ‘’Zannetmiyorum böyle bir şey olsun’’ diyen insandan biraz çekinirim. * Sorulan adresi ‘’Vallahi bilmiyorum’’ diye yemin ederek cevap veren insanlar iyidirler. * Market arabasının sağa, sola çekmesinden tiksinirim.

ca içindeki lambanın söndüğünden emin olmak isterim ama olamam. * Ankaralı kadınların gece sortilerinde neden siyahtan başka bir şey giymediklerini ve gerçekten taziyet modunda olmalarını hiç anlamam ve onlardan son derece çekinirim. * Gece saat dört gibi eve giren kara sinekten çok çekinirim. * İç Anadolu’da dulkapan güveni diye bir özgüven şekli var ki, korkarım bu arkadaşlardan. * Çakmakla bira kapağı açan insanlar birbirlerine benzerler, iyi kalplidirler. * Kısa adam cipe biner ve genelde karısının saçları ihanet sarısıdır. *Sadece okulda eğitim almış çocuk eğitimsizdir. *Önünüzden bir kara kedinin geçmesi demek kedinin bir yere gittiğinin işaretidir. *Mangal yapan ve bu sırada rakısından yudumlayan kadın, özünde de iyi biridir, pazartesi günü de iyi biridir. *Başlamak bitirmenin yarısı ve bitiremeyeceğin diğer yarısının farkına varmaktır. *Pirinç olmasa, yaprak sadece bir bitki olurdu. *Tamek gazoz gibi bir arkadaş vardır, çok az görürsün. Aralarında meşhur olmak isteyenler ve hatta olup da çok zengin olanları da var. Komedyen bir tosuncuğun sinema dünyasına bodoslama girip, başarı merdivenlerinden üçer, beşer adımla hızla zirveye ulaştığını gördüm, bu andan sonra adamın ruhunun başına gelenler için, bir tür YUKARI DOĞRU DÜŞME diyedebilirim. Adam düştü... Umarım, ruhu tekrar aşağıya doğru tırmanır. Evet bu anılarımdan ve engin bilgi dağarcığından çıkan bilgileri bana yükleyen değerli arkadaşlarımdan biraz da siz faydalanın istedim. Esen kalınız.

* Buzdolabını kapısı kapatılın-

79







85



bulamadığı için daha sonra Harrow!a taşınan modacı, burada bir fabrika işçisi olan ve kendisiyle rock'n roll aşkını paylaşan Derek John Westwood adlı gençle tanışır. Bu sırada bir öğretmen yetiştirme kursuna yazılan Vivienne, 1962 yılında, gelinliğini kendisinin diktiği bir düğünle hayatını bu genç adamla birleştirir ve öğretmenlik yapmaya başlar. Daha sonra bayan Westwood ilk evliliği hakkında, "Aslında Derek'le evlenmek istemiyordum ama o kadar tatlı biriydi ki terkedemedim," diyecektir. Sonunda 1965'te kardeşi Gordon vasıtasıyla tanıştığı Malcolm McLaren'a kalbini kaptırınca bu evlilik sona erer. Daha sonra ünlü punk grubu Sex Pistols'ın menajeri olarak karşımıza çıkacak olan McLaren sayesinde sanat ve kült akımlar ile tanışır. Rolleri, sanat yönetmeni ve zanaatkar olarak paylaşan McLaren ve Westwood ikilisinin ilk dükkanlarının, bir mağazanın yarısını kiralayarak açarlar.Dükkana, "Let It Rock" adını verirler. Satılanların günün modasıyla pek alakası yoktur ancak bir kaç ay içinde gençlik yıllarından beri kendi kıyafetlerini diken Vivienne'ın, rock'n roll tarzı kıyafetleri değiştirerek yarattığı özgün tasarımları fazlasıyla ilgi görmeye başlar. Bisikletçi kıyafetlerinden esinlenen, eşcinselliğe vurgu yapan pantolonlar, üzerinde "saldırgan" sloganlar yazan tişörtler yok satar. Üzerinde iki çıplak kovboyun olduğu bir tişört tasarımı, 1975'in müstehcenlik sınırlarını aşmıştır. Bu arada Westwood, McLaren'ın menajerliğini aldığı ünlü punk grubu New York Dolls'un kıyafetlerini tasarlar.

87



Yepyeni ürünler ve stil ipuçlarıyla dolu 2013-2014 sonbahar/kış sezonuna ilk bakış!

8987



























Patavatsızlığı göze almak bile gizli kapaklı olmaktan her zaman daha iyidir. Açık oynuyoruz ama acıtmıyoruz.

ilgilenmemiş, O da ses çıkarmamış, buzsuz susuz rakı içmiş, eciş bücüş olmuş. Güler misin, gülmez misin?

çeşit var" diyen Alman kadına, olaya bak çok ama çok gülüyorum. Ne yapalım Avrupa Birliğini, Avrupalı zaten bizim aramızda.

Tamam duygular kalpte başlıyor, dilde ete kemiğe bürünüyor ama Mevlana'nın dediği gibi "Aynı dili konuşan değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilirmiş."

Akşam üstü bir elbise, bir sandalet Alaçatı'ya huzur yapmaya inmişiz. Arabayı park et, tam yanı başında cami, iftar vakti top patladı Baaam. Benimki zaten her an her yerde olay çıkabilir diye tedirgin, onun beti benzi atmış, ben gülmekten yerlerde. Korkma dedim adımız boşuna gavur İzmir diye çıkmamış. Onu da arada anlattım hem de yabancı dilde!

% 100 Türkçe gecemizde eller havaya havasına hemen adapte olmasına, bir de o kafa, rüzgardan düşüp kırılmış şarap kadehinden akan ve bacağımda kuruyup izler bırakan kırmızı şarabı varis zannetmesine.

Avrupalı ya, yiyoruz, içiyoruz hareket etmiyoruz diye bıdır bıdır beni yiyor. Git diyorum bir sabah, iki koş gel ben de rahat rahat uyuyayım. Benimkinin gitmesi ile gelmesi bir oluyor. Sağ olsun yabancı damat diyerek bağrına basan komşu amca, bizimkini yürürken kaybolmuş sanıp sokak köpekleri yemesin diye yaka paça arabaya bindirip eve getiriyor. O da derdini dilden anlatamıyor, paşa paşa biniyor. Gül gül.

"Bizde adettendir, misafir kaldığın evde her sabah önce bir bardak çayı tuzla içmelisin" dediğimde, bunu her sabah yaparken kime güleceğimi bilemedim.

Paylaşımlarımız iki farklı dilden daha ötede. Evlenmişiz anlaşamamışız, boşanmışız anlaşamamışız. En iyisini ben bilirim, en iyisini ben yaparım, en iyisini ben yazarım, en iyi ben anlatırım düşüncesinden hareket ederek bu labirentin içinde dolanıp durmuyoruz. Zaman geliyor anlatamıyoruz, zaman geliyor anlayamıyoruz ama anlaşıyoruz... Zaten kör döğüşü zamanlarda, kulağını adam akıllı tıkamışsan, özüne de, gözüne de at gözlüğü takmışsan, ne duyuyorsan, ne görüyorsan, yalnız bilenmiş hınçlarının ve hırslarının esiri oluyorsan, gök gürlese, davul çalsa hala ille de ve de önce "BEN" diyorsan konuşmak neye yarar? İşte biz o kör döğüşte; bazen o kaptan ben tayfa, bazen ben tayfa o kaptan ama yelken hep rüzgara açık. Yabancı olan her şeyin prim yaptığı ülkemizde, yamuk yumuk olsa bile yabancı olduğu için karizma yapmanıza neden olur yabancı sevgili. Amaaa gözünün yaşına bakılmaz, konu komşu kim varsa herkes tarafından mercek altına alınır.

Çok yiyen az hareket eden Türk'ün imajını değiştireceğiz ya, spor olayına ben de ister istemez dahil oluyorum. Çeşme'deyiz diye tutturuyor deniz sporu, Katamaran. Dinletemiyorum son on yılın en rüzgarlı yazı. Çıkıyoruz denize. On ayrı işi aynı anda yapan ben dümen, yelken, rota, rüzgar derken paralize olmuş, üstüne soğuk ve rüzgardan takır takır, ağzım burnum tuz içinde kendimi karaya zor atıyorum.

Onlar bizi inceleye dursun, benim melez ilişkimde, 2 +1 tatilimde çok ama çok güldüklerim:

O, bir heves kayıt olmaya, ben de tek kaş kalkmış lafını bile etme diyorum ve olayı yine yemeğe bağlıyorum. O bahane ile doğru çorbacı. Katamarandan inip çorbacıya giden halime ben gülüyorum.

Dakka bir, gol bir. Yedi sülale tarafından alandan karşılandıktan sonra, hooop rakı balığa. İlk kez Türkiye, ilk kez rakı. Ben yedi sülaleme laf yetiştirmeye dalmışım, kimse

Pazarda, "Abi, O Türk değil anlamaz" dediğimde Almanca konuşan pazarcıya, o sırada yanımıza gelen, "Bunlar güzel değil, pazarın başındaki elbisecide daha çok

Sabahın beşinde Kumru yerken bize gulyabani gibi bakmasına, topluca gülüyoruz.

Tatil sonunda göbeğini içeri çekerek Türkiye öncesi, göbeğini salarken de Türkiye sonrası demesine. Ben havuç yağı ile pehlivan gibi yağlanırken, O'nun yanımda 50 koruma faktörü beyaz krem ile hayalet gibi yatmasına. Her gün ishal olma tehlikesine aldırmaksızın şapur şupur güneşin altında midye yemesine. Yani demem o ki, melez ilişkimde yabancı sevgili ile Çeşme'de tam Türk usulü tatil yaptık. Bir, fasıla gidip de "Çile bülbüüülümm Allaahh" diye coşamadım, bir de onu hamamda göbek taşına yatırtamadım. O da seneye inşallah. Yazardan son dakika editi: Ama yabancı diye sevgilime yüzünü gözünü buruşturanlara; Sonuçta uzaylıyla sevgili olunmamıştır, nihayetinde yabancı da bir insandır!

Sevda Tezol 113 115









2013-2014 sonbahar-kış defilelerinde de sıkça rastladığımız makyaj trendlerinin başında az makyaj sevenler için Nude güzellik geliyor. Bu sezonun hakimi bakımlı ciltler ve ışıl ışıl parlayan yüzler olacak. İlkbahar ve yazda da olduğu gibi doğal ve yokmuş hissi veren sade makyaj yine ön planda. Nude makyaj yani makyajsız makyaj görünümüne daha önce değinmiştim. Ancak yine de kısaca değinmek gerekirse ürünlerin yüzünüzde yokmuş gibi durması için fondöten, allık, ruj ve farlarının tonlarını cilt tonlarınızla birebir aynı renkte seçmeniz en önemli detay. Ultra ince eyelinera merhaba. Çok ince eyeliner çekerek, gözlerinizin alt kısmına bir şey sürmenize gerek kalmadan bu makyajı tamamlayabilirsiniz. İnce eyeliner nasıl çekmeliyim derseniz, ince uçlu bir resim fırçası ve eyeliner yardımıyla gözlerinize derinlik katabilirsiniz. Kirpiklerinizin başladığı yerden, bittiği yere kadar kirpik diplerinizi boyamanız yeterli olacaktır. Düz bir çizgiyi bir seferde çekmek zor geliyorsa, kısa kısa ince çizgiler çekip daha sonra onları birleştirebilirsiniz. Nude makyaj hem şık, hem zarif, hem de sportif tarzların makyajı olarak her an başrolde. Bu makyajı şarap kırmızısı ruj ile kolaylıkla gece makyajına çevirebilirsiniz. Ultra ince eyeliner moda olur da kalın eyeliner moda olmaz mı? Daha büyük gözlere ve daha seksi bakışlara sahip olmayı kim istemez ki? Kedi gözü makyajı bu sonbahar hayatımıza dahil oluyor. Kedi makyajı kalem,jel eyeliner veya likit eyelinerla uygulayabileceğiniz bir makyaj. Bunun için göz kenarınıza yedi rakamı çizip içini boyayın. İçten dışa, bitiş noktası hafif yukarıya gelecek şekilde çizin. Bu yöntemle siz de ne kadar rahat yaptığınıza şaşıracaksınız. Eyelinerı farklı kullanmak isteyenler, daha çılgın olanlar göz kapağının tam ortasına renkli eyeliner çekebilirler. Yok ben hala eyeliner çekemiyorum derseniz, sticker eyeliner uygulaması ile istediğiniz gözlere kavuşabilirsiniz.

123



Sonbahar覺n zengin renk paletinden rol 癟alan makyaj stilleriyle, sezona merhaba diyoruz! 125 123























147



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.