İstanbul'un Dört Çağı / İstanbul Panelleri

Page 1


iSTANBUL'UN OORT �AGI


.

Istanbul'un Dort �ag1 Istanbul Panelleri

omo


ISBN

975-363-535-4

istanbul'un

1.

baslu:

4500

Dtirt c;agi

adet, istanbul, Agustos

1996

Yayma Hazirlayan: Falina Ttlre Kapak Tasanm: Pmar Kazma c;mar Ofset Hazirhk: Nahide Dike) Diizelti: Fatma Ttlre Yaym Koordinatiirii: Ashhan Din� Baslu: �fik Matbaas1

© Yap1 Kredi Yaymlan Ltd. �ti., 1996

Tiim yaym haklan sakhdir. Taruhm i<;in yapilacak lusa almttlar �mda yaymc1run yazih izni olmakslZlll hi�bir yolla �ogalttlamaz. Yap1 Kredi Yaymlan Ltd. �ti. Yap1 Kredi Kiiltiir Merkezi . . lstiklal Caddesi No: 285 Beyoglu 80050 Istanbul Telefon: (0-212) 293 08 24 Faks: (0-212) 293 07 23


lrindekiler

7

6nsoz

9

"Bizans istanbul'u" Yoneten: Nezih Ba�gelen Semavi Eyice, Erdem Yiicel, Nevra Necipoglu

41

"Osmanh istanbul'u" Yoneten: Onder Kiifiikerman Aptullah Kuran, llber Ortaylz, Edhem Eidem

67

"Cumhuriyet istanbul'u" Yoneten: Mete Tunfay Zdfer Toprak, Erol Tiimertekin, Ugur Tanyeli

89

"Yarmm istanbul'u" Yoneten: Cengiz Bekta� Aftfe Batur, Haydar Kazgan, llhan Tekeli, Turgut Cansever



Onemini, gerek cografi konumundan gerekse tarihi gefmi$in­ den alan Istanbul; yiizyillar boyunca siyasal ve ekonomik kararla­ rm almd1g1 merkezlerden biri olmu$tur. Antik donemde en biiyiik pagan imparatorlugunun ba$kenti olan, Ortafafda ilk Hzristiyan imparatorlugunun kurulma yeri olarak bilinen ve Islam devletinin ba$kenti olarak Yenifa{a giren Istanbul, bu fOk renkliliginin izle­ rini giiniimiize kadar ta$1yan ve belki de evrenselligini buradan alan bir $ehirdir. Bu evrensellik l$1gmda, lstanbul'u ele alip Dogu ile Bati'nm arasmda kalmasmm otesinde, barmd1rd1g1 birbirine zit ozellikle­ riyle, sadece dart toplantida incelemek ku$kusuz miimkiin degil. istanbul'un Dort C::ag1, ya$ad1g1m1z kenti bize biraz daha yakm­ dan tanitmayz amaflayan ve bunu yaparken de hepimizi dii$iinme­ ye fagiran, lstanbul'a goniil vermi$ konusunun uzmani ara$t1r­ mac1larm sohbetlerinden olu$makta . 1993 yilmm yazmda, ayda bir gerfekle$en oturumlar, sadece konu$macilarm degil dinleyicilerin de katilim1 ile farkl1 bak1$ apla­ rini sundugu ifin onem ta$1yor. istanbul'un Dort C::ag1'nda, Bizans lstanbul'undan yola p­ kildi. Bu boliimiin konuklan Semavi Eyice, Erdem Y iicel, Nevra Necipoglu ve Nezih Ba$gelen oldu. Semavi Eyice'nin Bizans ls­ tanbul'una deginmeden once, Bizantoloji hakkmda bilgi verdigi toplantida; $ehrin kurulu$ doneminden, tarihinden, yerle$im diize­ ninden, anitlarmdan, sanatmdan, miizecilik fal1$malarmdan ve giinliik ya$ammdan bahsedildi. lkinci toplant1 Osmanl1 lstanbul'u iizerine oldu. Bu toplant1nm konu$mac1lari Onder Kiifiikerman, Aptullah Kuran, llber Or­ tayl1 ve Edhem Eidem $ehrin Islam Devleti'nin ba$kenti olduktan sonra gefirdigi degi$ikliklerden sozettiler. Osmanlz Istanbul' unun


yerle�im diizeni, yaptlanmast, niifus ve idare sistemi, cemaati ve­ ekonomik yaptst ile ilgili gorii�lerin sunuldugu toplanttda dia gos­ terisi ile Bizans ve Osmanlt lstanbul'unun farkltltklarma da degi­ nildi. Ufiincii toplantt ise Mete Tunfay, Zafer Toprak, Erol Tiimer­ tekin ve Ugur Tanyeli'nin kattldtgt Cumhuriyet lstanbul'u ba�lt­ gtnt ta�tyordu. lstanbul'da ya�ayan insanlartn Cumhuriyet'e dog­ ru nastl bir degi�im gosterdigi, niifus dag1l1�lart, demografik geli�­ melerin mekanlara etkisi, lstanbul'un mimari apan geli�me evrele­ ri, ozellikle gef donem Osmanlt'dan ba�layarak anlattldt. Bugii­ niin lstanbul'u da bu toplantt ifinde yer alan alt ba�ltklardan bi­ riydi. Son toplantt ise Yartntn lstanbul'u idi. Cengiz Bekta�, Afife Batur, Haydar Kazgan, llhan Tekeli ve Turgut Cansever tarihi perspektifi koruyarak gelecegin lstanbul'u ifin gorii� ve oneriler getirdiler. lstanbul'un kiiltiir tarihinin, ekonomisinin, plan­ lamastntn ve kentlerinin konu�uldugu toplanttda "yarm nastl bir Istanbul ile kar�t kar�tya kalacagtz?" sorusu bugiiniin lstan­ bul'undan yola pktlarak tartt�1ld1. Ya�ad1g1m1z �ehre biraz daha dikkat etmemiz ve iizerinde dii�iinmemiz gerektigini vurgulayan bu toplanttlan kitap haline getirirken umudumuz Istanbul ile ilgili yaptlacak falt�malara ufak fapta da olsa bir katkida bulunmakttr. Fahna Ti.ire


"Bizans lstanbul'u "

15 Haziran 1993

YONETEN: NEZiH BA$GELEN

Konu�maczlar: Sema'Vi Eyice, Erdem Yucel, Nevra Necipoglu



N.B.- Degerli konuklanm1z, Yap1 Kredi Kiilti.ir Merkezi'nin diizenledigi istanbul Panelleri'nin bu ak�amki konusu "Bizans is­ tanbul'u" Bu ilgini; konu�manm ii<; tane de degerli konugu var. Prof. Dr. Semavi Eyice, samnm hepiniz kendisini yakmdan tam­ yorsunuz, istanbul'un sadece Bizans donemi degil, ilk kuruldugu giinden Cumhuriyet donemine kadar tarihi ve sanat tarihi ile l>z­ de�le�mi� bir isim. Saym Eyice'nin iirettigi o giizel eserleri izleye­ bilmek, kendisiyle birlikte bu donemlere ula�abilmek samnm fark­ h bir ayncahk. Hemen yammda ise kiiltiir diinyasmm yakmdan tamd1g1, Ayasofya Miizesi Miidiirii Saym Erdem Yiicel var. Kendi­ sinin istanbul'un amtlanyla, miizeciligiyle, tarihiyle, i;ok yakm bir birlikteligi var. Bu konuyla ilgili izlenimlerini ve tecriibelerini rica edecegiz. Diger konu�mac1miz Bogazii;i Oniversitesi'nden Saym Yard1mc1 Doi;. Dr. Nevra Necipoglu. Kendisi bu konuda birbirin­ den etkin i;ah�malanyla tamd1g1m1z bir ogretim iiyesi . Masterini ve doktoras1m ABD'de, Harvard Oniversitesi Tarih Boliimii'nde ta­ mamladi. Uzmanhk alam ise ge<; devir Bizans tarihi, Bizans-Os­ manh-Latin donemi ili�kileri, ozellikle de sosyal ve iktisadi ili�ki­ ler. Kendisinden bu toplanh ii;inde, Bizans giindelik ya�am1 ve onun etkileri konusundaki bilgilerini rica edecegiz. ilk olarak sozii hocam1z Saym Prof. Dr. Semavi Eyice'ye vermek istiyorum. Bizans istanbul'unu anlatmadan once, Bizantolojiye ana hatlanyla degin­ memiz gerekir. Bizantoloji, Bizans sanah, tarihi ve mimarhgm1 ii;e­ ren bir bilim dah. Bizantoloji ve Bizans ara�hrmalanmn nas1l do­ gup geli�tigini hocam1zdan rica ediyoruz. Kendisinin de gerek ya­ zarhg1, gerek miizeciligi dolay1s1yla istanbul'un amtlanyla, tarihiy­ le i;ok yakm bir birlikteligi var. 0 birlikteligin izlenimlerini ve tec­ riibelerini bu konu�ma ii;inde rica edecegiz. S.E.- Efendim, miitemadiyen Bizans deniyor, yalmz bu Bizans teriminin Bah bilim aleminin, Bat1h tarihi;ilerin yarathklan bir isim oldugunu daima gl>zoniinde bulundurmak gerekiyor. Yani Bizans


12

lsTANBUL'uN DoRT <;:Al'a

imparatorlugu dedigimiz a�ag1 yukan bin y1lhk omrii olmu�, dev­ let ya�ad1gi donemde hii;bir zaman kendisine "Bizans Devleti", halk1 da kendilerine "Bizansh" dememi�lerdir. Sm1rlan ingiltere ui;lanndan Basra Korfezine kadar uzanan Roma imparatorlugu ikiye bohindiikten sonra, 395 y1lmda bu im­ paratorlugun doguda kalan pari;as1, Roma imparatorlugu'nun de­ vam1 olmu�tur. Yalmz bu devam onceki, esas Biiyiik Roma impa­ ratorlugu'na nazaran, oz itibariyle �u bakimdan farkhdir; bir defa inani; bak1mmdan Roma imparatorlugu paganizmaya baghyken bu defa H1ristiyanhk hakim olmu�tur. ikincisi sahip oldugu top­ raklarda i;ok eskiden kalm1� kiiltiirler vard1r. Bu kiilti.irlerin oziinii alm1� ve kendi kiilti.iriine hallihamur etmi�tir ve nihayet iii;iincii­ sii, bu bolgede birle�tirici dil olarak kullamlan Greki;e'yi devlet dili yapm1�hr. Bu da ancak VI. yiizyildan itibaren ba�lam� ve tama­ men yerle�mi�tir. $u halde bu devlet, onceki Roma imparatorlugu'na nazaran birtak1m farkhhklan olan bir devlettir, fakat kendisini daima Ro­ ma'nm devam1 olarak gormii�ti.ir. Kendini Romah olarak goren bir devlet. Nitekim bunlarm kalmhlan olan halka da biz Rum diyo­ ruz. Rum kelimesi Romah, Roma kelimesinin biraz Tiirki;ele�tiril­ mi� �eklidir. Yani biz de bunlan Romah olarak kabul etmi�iz. Nite­ kim son giiniine kadar Bizans hiikiimdarlan daima kendilerine "Romahlarm Hiikiimdan" olarak iinvan vermi�lerdir. Fakat Bah tarihi;iligi bu devletin ayn bir karakteri oldugunu gormii� ve ayn bir isim vermek geregini duymu�tur. Bunun ii;in de ba�kentinin ad1 olan "Bizantion" dan Bizans kelimesini iiretmi� ve bu devlete bu ismi vermi�tir. Bu da XIX. yiizy1lm ikinci yansmda cereyan et­ mi�tir. 0 zamana kadar Bizans hakkmda yaz1lan kitaplara pir iin­ van, bir isim verilememi�tir. Dolay1s1yla, birtak1m garip terimler yarahlm1�hr. Roma imparatorlugu'nun dagilmas1 ve i;okii�ii gibi, Gibbon'un me�hur eserindeki gibi veya Bizans sanatmdan bahse­ den bir sanat tarihi kitabmda Dogu'nun Hiristiyan sanah gibi bir­ tak1m isimler yarahlmaya i;ah�ilm1�h. Bizans ismi, a�agi yukan 1880'lerde ortaya i;1km1� ve bundan sonra da ilk defa Frans1z Ba­ yet'nin "L'art Byzantin" (Bizans Sanah) adh kitabmda kullamlm1� ve boylece yerle�mi�tir. Bu halde Bizans ad1 yiiz yirmi senelik bir isimdir. Arhk bugiin de yerle�mi� ve Bizans Devleti, Bizans sanah, Bizans medeniyeti dememize yol ai;m1�hr. Bizans'1 onceleri Bah da pek tammam1�hr ve i;e�itli iilkelerde Bizans ara�hrmalan yap1lmaya ba�lanm1�hr. Fakat bunlar daha zi-


BizANs lsTANBUL'u

13

yade filolojik, biraz edebiyat, biraz tarihi kaynaklar iizerindeki ara�tmnalardir. Yalmz Bizans ara�tmnalannm bizim Turk ara�tlr­ malarma nazaran bir avantaj1 vard1r. $0yle ki: Bizans'tan giiniimii­ ze kalabilmi� tarihi kaynaklar bir kiilliyat halinde, toplu olarak i;ok crken bir tarihte yaymlanabilmi�tir. 0 zamanm kiiltiir dili olan La­ tinceye i;evrilmek suretiyle bunlar bir dizi halinde hem de bir de­ gil, birkai; defa yaymlanm1�hr. Dolay1s1yla Bah'mn bilim adamlan bunlan rahati;a kullanmak ve bunlar iizerinde ara�hrmalar yap­ mak, birtak1m sentezler i;1kararak ba�ka ara�tlrmalarda kullanmak imkamm elde edebilmi�lerdir. Bizde maalesef bu, bugiine kadar ha.Ia yap1lamam1�tlr. Biri;ok Osmanh kroniklerini bile yazmalardan ara�tlrmak zorunday1z . Bu nedenle de bizim kiiltiiriimiizii tamtma babmda Bizans ara�tlrmalannm i;ok gerisinde kald1g1m1z bir ger­ i;ektir. Venedik'te bir dizi basllm1�, Fransa'da Louvre edisyonu de­ nilen bu Bizans kaynaklan bir dizi halinde tekrar basllm1�tlr. Fakat biitiin bunlarm d1�mda Almanya'da elli bir cilt halinde Bizans kay­ naklan dizi olarak bir daha yaymlanm1� ve ilim alemine sunul­ mu�tur. Bunun arkasmdan Bizantoloji dedigimiz, yani dogrudan dog­ ruya Bizans ara�hrmalan ile ugra�anlann yarathklan bir bilim da­ h, ortaya i;1km1�tlr. Burada kaynaklar elde oldugu ii;in, i;e�itli saha­ larda rahati;a ara�tlrma yapmak imkam hasll olmu�tur. Bu ara�hr­ malar Bizans'm her konusu iizerinedir. Mesela Bizans'm teolojisi, edebiyati, filolojisinin yam s1ra edebiyat tarihi, sanat tarihi, arke­ olojisi hakkmda da ara�tlrmalar yaymlanm1�tlr. Fakat bunlan des­ tekleyen, Bizans kiiltiiriiniin diinya yiiziindeki yaygmhgm1 sagla­ yan bir de Bizans kongreleri yapllmaya ba�lanm1�hr. Ilk olarak 1924 y1hnda daha sonra, birkai; sene arayla Balkan iilkelerinin i;e­ �itli �ehirlerinde, Biikre�'te, Belgrad'da, Atina'da, Sofya'da, bu uluslararas1 kongreler yapllm1� ve ardmdan 1935'de italya'ya atla­ m1�, Roma'da da bir kongre yapllm�hr. Yine 1939 y1hnda Ceza­ yir'de yapllacak kongre ii;in her tiirlii haz1rhk tamamlanm1�, fakat ikinci Diinya Sava�1'nm ba�lamas1 iizerine bu kongre yapllama­ m1�tlr. 1948 yllmda, Paris ve Briiksel' de iki kongre iist iiste yapll­ m1�tlr. Hatta talihsiz bir kongre 1955 y1hnda istan�ul'da diizenlen­ mi�tir, fakat bu kongre bizim iinlii 6-7 Eyliil olaylanndan bir hafta on giin sonra ai;lld1gmdan, bizim ii;in tam bir fiyasko olmu�tur di­ yebilirim . Bu kongre tats1z bir hava ii;inde cereyan etmi�tir. Son y1llarda Yunanh kom�ulanmizm bu i�i polemige donii�­ tiirmek hevesleri var. Maalesef bunlar tamamen ilmi kongre ola-


1sTANBUL'UN DORT C::AGI cakken, bir kongreyi K1bns'm Rum kesiminde yapmak i<;in 1srar ettiler. Bunu yapamad1klan i<;in kongre K1bns yerine Atina'da tek­ rar yapild1. Konferanslara ba�ka memleketlerde de devam edildi: Washington ve tekrar Biikre�'te, arkasmdan sonuncu kongre de Moskova'da. �imdiki durum budur. Fakat bu kongreler ilmi kongrelerdir. C:: e�itli bilim dallarmda ara�hrma yapanlar bildirilerini bu kongrelerde takdim ederler ve sonra da bunlar toplu olarak yay1mlanarak Bizans ilminin a�ama­ lan, yeni buluntulan ortaya <;1km1� olur. Bunun d1�mda bir de Bizans sergileri vardir. Ozellikle Bizans eserlerinin toplu olarak takdim edildigi bu sergilerden birisi <;ok y1l once Paris'te yap1ld1 ve bununla ilgili iki tane de biiyiik katalog yaymland1. Biitiin d iinyadaki belli ba�h Bizans eserlerinin orijinal­ leri burada sergilendi. ikinci olarak da Atina'da Avrupa Konseyi <;er<;evesinde bir sergi d iizenlendi, fakat ona bizim hiikiimet kahlmad1. 0 kongre­ nin katalogu da bas1lm1�hr. Bu Bizans ara�hrmalarmm ana hareket noktas1, i<;inde ya�ad1g1m1z �ehir, istanbul'dur. Bu nedenle istanbul ara�hrmalan da bu Bizans ara�hrmalarmm paralelinde ayn bir geli�me gosteriyor. is­ tanbul'daki Bizans eserleri ile ilgili ilk ara�hrmalarmdan birini XVI. yiizy1lda, Kanuni Sultan Siileyman zamanmda ger<;ekle�tir­ mi� olan Frans1z Albi'li Pierre Gylles <;ah�malanm iki cilt halinde, Latince yay1mlam1�hr. Bunlardan bir tanesi 1 730'larda ingilizce'ye de <;evrilmi�tir. istanbul ara�hrmalan, Bizans arkeolojisi ve tarihi bak1mdan bu kadar geriye gidebilmektedir. Bundan sonra da, istanbul'daki <;e�itli Bizans yap1lan hakkmda zaman zaman ufak etiidler olmu� ve sonra XIX. yiizy1lda daha geni� yaymlarm yap1lmasma gayret edilmi�tir. Bu tiir <;ah�malarm destekleyicisi olarak birtak1m ensti­ tiiler dogmu�tur, bu enstitiilerin d1�mda da Bizans dergileri mey­ dana <;1km1�hr. Bugiin konusu yalmz Bizans olan yedi-sekiz tane dergi vardir. Bahda ve bunlarda da <;e�itli ara�hrmalar, yenilikler ortaya konulmaktadir. istanbul ara�hrmalanm destekleyen yaban­ c1 enstitiilerin ba�mda ilk olarak kurulan Rus Enstiti.isii gelmekte­ dir. Biiyiik, zengin bir kiitiiphanesi olan Rus Enstiti.isii, Tiirki­ ye'deki baz1 Bizans eserleri iizerindeki ara�hrmalan yiiriitmii�, Bi­ rinci Diinya Sava�1'nda ortadan kalkm1�, zengin kiiti.iphanesi de bir sure bizde kald1ktan sonra almm1�hr. �imdi Ruslar bu kiitiip­ haneyi anyorlar, hatta bana da sordular, ben de "O kiitiiphane git-


BizANS lsTANBUL'u ti, siz kendi memleketinizde araym" dedim. Bir de Cizvitlerin Kad1koy'de, Cem Sokag1'nda bir enstitiileri vard1, o da son derece zengin bir kiitiiphaneye sahipti ve "Echos Orient" ad1yla bir de dergi <;1kanyordu. Bunun i<;inde de istanbul hakkmda pek <;ok makale yaymlanm1�hr. Bunlarm d1�mda Almanlar'm "Bizantininische Zeitschrift"m gibi, Bel<;ikahlann "Byzantion"u gibi bir<;ok dergi bugiin hala <;1k­ makta ve bunlar muazzam koleksiyonlar te�kil etmekteler. istanbul ara�hrmalarmm i<;inde, bilhassa XIX. yiizy1lm ikinci yansmdan itibaren <;e�itli konular monografiler halinde yaymlan­ maya ba�lam1�hr. Onlii sana t tarih<;i Avusturyah Strzygwosky, is­ tanbul'daki Bizans sarm<;lanna <lair bir kitap haz1rlam1�hr; Avus­ turya'h Pulgher, ilk defa istanbul'daki Bizans kiliseleri iizerine, ro­ leveleriyle biiyiik boy bir kitap yaymlam1�hr. Bu kitab1 �evket Ra­ do vaktiyle kii<;iilterek yeniden yaymlad1. Bundan sonra da ara�­ hrmalar h1zla arth. �imdi sana t tarihi ara�hrmalan yamnda Bizans istanbul'unun <;e�itli yonleri iizerine insamn aklma gelmeyen yer­ lerde kitaplar yaymlanmakta ve boylelikle istanbul'un Bizans ar­ keolojisi daha iyi tamnmaktad1r. Mesela Bizans istanbul'undaki impara torluk saraylan hakkmda birka<; cilt kitap Mexico City'de bas1lm1�hr. Salvador Miranda admda ihtiyar bir adam, nereden ak1l etmi� bir tiirlii tasavvur edemiyorum, gelmi� "istanbul'daki Bizans Saraylan hakkmda yaz1lanlarm hepsi yanh�, dogrusunu ben biliyorum," diyerek gorii�lerini once ispanyolca, sonra bu dili kimse anlam1yor diye, Frans1zca yaymlam1�hr. Kitaplan da <;ok nad irdir, <;iinkii ii<; yiizer-dort yiizer adet numarah bask1lard1r ve kendi paras1yla bashrm1�hr. istanbul ve Bizans hakkmda benim arzedecegim ozetle bun­ lar. Yalmz bir nokta daha var: Bahhlarm bir<;ogu bu i�e amatorce el atm1�. Mesela istanbul'un Bizans topografyas1 hakkmda kitap ya­ zan me�hur Dr. Mordtmann, aslmda Beyoglu'nda muayenehanesi olan bir hekimdir. Rumlardan me�hur Paspatis de bir hekim. Bun­ lar Bizans arkeolojisi ve tarihi hakkmda kitaplar yaz1yorlar. Bizler­ den de boyle amatOrler <;1km1�. Rahmetli Celal Esad Arseven'in is­ tanbul'un Bizans donemi hakkmda kitab1 var. Aym �ekilde iktifac1 lakab1yla tamnan Mehmet Ziya Bey'in de "istanbul ve Bogazi<;i" adh kitab1 tamamen Bizans topografyas1yla ilgilidir. Kolagas1 Mehmet Raif Bey'in de, Sultanahmet ve <;evresinin arkeolojisi hak­ kmda kii<;iiciik bir kitab1 var. Bizde bu i�in ilmini ilk yapmaya <;ah�an ki�ilerden birisi, had-


isTANBUL'UN D6RT \:AG I dim olmayarak ben, bu i�i ilk olarak diplomah yapmaya c;ah�1r­ ken, harp ic;inde Avrupa'ya gittim. Ondan sonra iiniversitede bu dah yiiriihneye c;ah�hk. Arkasmdan 1 963 y1hnda ancak yirmi y1l ya�ayabilen, bir Bizans Sanat Tarihi Kiirsiisii kurdurduk. YOK'iin ortaya c;1kmas1yla bu kiirsii ortadan kaldmld1. Bugi.in ben emekliyim, arhk durum nedir bilmiyorum. Bugi.in YOK bu kiirsiiyii yeniden kurmaya c;ah�h, ama bir diizen bozul­ duktan sonra tekrar kurulmas1 da o kadar kolay olmuyor. Bizdeki c;ah�malann encam1 bu. Yalmz beni iizen bir �ey, iinlii gazetelerimizin birisinin son sayfasmda, bir fikir adam1mizla, kos­ koca bir roportaj yapild1. Bu roportajda "Tiirkiye'de bugi.ine kadar Bizans ara�hrmas1 yapilmam1�hr" �eklinde bir beyanat verildi. Hic;bir �ey yapilmasa sadece yiizii a�km tez yapilm1�hr bu kiirsii­ de, buna ragmen boyle bir�ey soyleniyor. Bir de aynca, ben bir makale yazm1�hm, yaymland1. Bu yaz1mda Tiirkiye'deki Bizans ara�hrmalannm tarihc;esi hakkmda o tarihe kadar yapilm1� i�ler ortaya konulmu�tur. N .B.- Hocamiza te�ekkiir ediyoruz. �imdi Saym Erdem Yii­ cel'den, istanbul'un kurulu�undan bugi.ine kadar Bizans ara�hr­ malarmm tarihsel geli�imi ile ilgili bilgileri bize aktarmasm1 rica edecegiz. E.Y.- istanbul'un kurulu�u ve buradaki yerle�menin ba�lang1c1 ile ilgili belgelerin yeterli oldugunu pek soyleyemeyiz. Bununla beraber, Kad1k6y Fikirtepe kazilan MO 4000'in sonlannda veya MO 3000'in ba�larmdaki bir yerle�meye i�aret etmi�tir. MO 600 yil­ larmda da Yunanistan'm dogusundan buraya bir goc;men grubu­ nun geldigini tarihi kaynaklardan ogreniyoruz. Istanbul'un zengin dogas1, bereketli topraklan, yerle�me ala­ mm c;epec;evre ku�atan denizi ve hepsinden once Avrupa ile As­ ya 'y1 birle�tiren yol iizerinde olu�u, tarihin her doneminde onemi­ ni korumasma neden olmu�tur. Roma imparatorlugu'nun sm1rlan Atlas Okyanusu'ndan Bas­ ra Korfezi'ne, Avrupa'mn ortalarmdan Kuzey Afrika'ya ula�hgm­ da yonetim zorluklanyla kar�1la�Ilm1�hr. Romahlar bu sorunu c;o­ zebilmek amac1yla baz1 c;�ziimler aram1�, sonunda imparatorlu­ gun iki yonetime aynlmasm1 uygun gormii�lerdir. Boylece ikinci bir yonetim merkezini arayan Roma, Dogu ve Bah Roma olarak MS 395'de ikiye aynlm1�hr. Boylece Dogu Roma'nm yeni ba�kenti istanbul, imparatorlugun siyasi, yonetimsel, ekonomik ve kiilh.irel merkezi olmu�tur. Sonradan Bizans diye isimlendirilen Dogu Ro-


BizANS lsTANBUL'u ma imparatorlugu'nun ba�kenti istanbul'da yapilanma, kurulu�un hcmen ardmdan ba�lam1�hr. bncelikle Saraybumu'ndan ba�laya­ rak kenti <;epe<;evre ku�atan yirmi yedi kuleli, muntazam ta� i�<;ili­ gi olan surlar yapilm1�, bunu Hali<; yontindeki liman, Akrapol'den denize uzanan yama<;lardaki tiyatra, irili ufakh mabetlerle sarm<;­ lar izlemi�tir. Kentin Nekrepolu ise bugi.inkti <;:emberlita�'tan Be­ yaz1t'a kadar uzanan alanda yer ahyordu. Ne var ki, Dogu Ro­ ma'nm bu ilk kentinden gi.intimtize hi<;bir kalmh gelememi�, temel kazilarmda rastlanh sonucu baz1 amtlann kaideleri ile mimari par­ <;alar bulunmu�hlr. Bizans istanbul'u her ge<;en gi.in biraz daha geli�mi�, kara sur­ lan Hali<;'ten Fatih'e, Haseki'den Marmara Denizi'ne kadar uzahl­ m1�hr. Sonraki y1llarda imparator II.Theodosius zamanmda bu surlar daha da geni�letilerek Edimekap1'dan Ayvansaray'a, oradan da Hali<;'e ula�m1�hr. Kentteki yap1m <;ah�malan her ge<;en gi.in bi­ raz daha yogunla�m1�, amt ve heykellerle bezeli Hipodram ta­ mamlanm1�, buradan Marmara'ya kadar uzanan Btiytik Saray'm yap1mma ba�lanm1�hr. Btiytik Saray yeni ilavelerle stirekli geni�le­ mi;;, onun yam s1ra kent i<;erisinde ozel saraylar, Manganlar Saray1 yapilm1�hr. XI. ytizy1lda ise, kentin kuzeybahsmda surlara biti�ik Blakhema Saray1 yer alm1�hr. Bizans istanbul'unda btiytik caddeler, stitunlu yollar a<;Ilm1�­ hr. Bu caddeler kentin belirli yerlerindeki meydanlara, oradan da surlara kadar uzanm1�lardir. Bunlarm en tanmm1�larmdan biri Hi­ podram'dan <;:emberlita�·a kadar uzanan Mese Caddesi idi. Stitun­ larla ku�ahlm1� bu yoldaki meydanm ortasmda k1rm1z1 porfir ta­ �mdan imparator Constantinus'un heykeli dikilmi�ti. Bugi.inkti Be­ yaz1t Meydam'mn bulundugu yerde Tauras Meydam vard1; yol buradan ikiye aynhr, biri Edimekap1'ya digeri de Aksaray'a uza­ mrdi. Ekonominin en onemli merkezi Hipodram <;evresindeydi. Hi­ podram'dan <;:emberlita�·a uzanan Mese Caddesi'nin <;evresinde sarraflar, kasaplar, bahk<;Ilar yer ahr, Bizanshlar'm gereksimini kar­ �1layan sebze, yag, peynir, un gibi maddeler yine burada sahhrdi. Btiytik Saray'm ontinde ise esans satan dtikkanlar, kuma�cilar bu­ lunurdu. Bedesten'de ise kandiller ba�ta olmak tizere, her <;e�it ma­ deni e�ya sergilenirdi. Tauras Meydam'ndan Edimekap1'ya uza­ nan yolda ise canh koyun, domuz, at gibi hayvanlar, Hali<; k1yila­ rmda da bahk sahhrdi. Btittin bunlardan ogrenildigine gore Bi­ zanshlarm ya�amlanm stirdtirdtigti gida maddeleri gtintimtizden


lsTANBUL'uN D6RT C:::Ai:';I pek farkh degildi ve ozellikle bahktan <;ok fazla yararlamhyordu. Bizans'ta yerle�im geli�igi.izel olmam1�, baz1 kaidelere baglan­ m1�h. Ozellikle evlerin yap1mmda belirli normlara uyulmu�, her ev manzara ve temiz havadan yararlanabilecek bi<;imde kademeli yap1lm1�h. Bununla beraber, Bizans'm sosyal ya�ammdan soz eden kaynaklar, bu sokaklarm dar ve bak1ms1z olduklarma deginmi�ler­ dir. MS IV. yi.izy1lda istanbul'da yogun bir <;ah�ma izlenmi�tir. Bu yi.izy1lda Rumeli'den getirilen sular birtak1m kanallarla kentin <;U­ kur bolgelerinde toplanm1�, once havuzlardan soma <;e�melerden ak1hlm1�hr. Bu arada imparator Theodosius, gi.ini.imi.izi.in Beyaz1t Meydam'nda ismini ta�1yan bi.iyi.ik bir meydan yaphrm1�, heykel­ lerle be.zeli ii<; gozli.i bir zafer amtm1 da buraya yerle�tirmi�tir. Ote yanda, kentin bir ba�ka onemli meydam da Cerrahpa�a'da idi. im­ parator Arcadios'un ismini ta�1yan bu meydanda impara torun bir de heykeli bulunuyordu. Romahlar �ehirlerini dikilita�larla si.islemi�ti. Bizanshlar da onlan omek alarak, imparatorlarmm �ereflerine o�gi.in, <;e�itli si.i­ tunlar dikerek i.izerlerine imparatorlannm heykellerini koymu�lar­ dir. Hipodrom'un spinas1 i.izerindeki Burmah Si.itun, I.Theodosius Dikilita�1 ve Orme Si.itun bunlarm en tanmm1�land1r. Aynca Got­ lar Si.itunu, Konstantin Augusteon Si.itunu, C:::emberlita� I.Theodo­ sius Amh, Iustinianus Dikilita�1, Marsianus Amh (K1zta�1), I. Leon Si.itunu, Azize Helene si.itunu ve Gi.imi.i� Eudoksia Amh da Bizans istanbul'unun meydanlanm si.isleyen amt si.itunlard1r. MS IV. yi.izy1lda Bizanshlar, Marmara k1yilarma baz1 limanlar yapm1�lard1r. Bunlardan gi.ini.imi.ize, yalmzca isimleri ve baz1 sur kalmhlan d1�mda hi<;bir �ey gelememi�tir. Bizans'm irili ufakh li­ manlan, kentte kendisini olduk<;a �iddetli duyuran lodostan kay­ naklanarak Marmara k1y1lannda kendilerine yer bulmu�tur. Man­ ganlar Saray1'nm iskelesi olarak di.i�i.ini.ilen Ah1rkap1 Limam, yeri kcsinlik kazanmayan Bukkoleon Limam, ticari ama<;h Hormisdas Limam, Heptaskolon Limam, Kumkap1 ile Langa arasmdaki Kon­ doskalion Limam, Kad1rga Limam, Langa Limam ve Altmkap1 Li­ mam, Bizans'm Marmara kiy1larmdaki ba�hca limanlanyd1. Bi.iti.in bunlann <;ogunda heykellerle si.isli.i mermer nhhmlar, dalgak1ran­ lar vard1. XII. yi.izy1lda sur i<;erisinde kendi yazg1sma b1rak1lm1� alanlar, ekili tarlalarla bag ve bah<;elerin varhg1 da gozlenmi�tir. Kentin kurulu�undan beri yap1lan su yollan, Bayrampa�a'dan <;1karak


BizANs 1sTANBUL'u

19

Marmara'ya ula�an Lykos Deresi ve irili ufakh sam1<;lar vard1. Ro­ mahlar'm yapm1� olduklan su tesislerini Bizanshlar da kullanm1�­ lard1r. imparator I.Constantinus (324-337) ve onu izleyen impara­ torlar kentte a<;1k ve kapah sarm<;lar, <;e�meler yapm1�lard1r. Ancak geli�en kent, <;ogalan nufus su gereksinimini bugiin oldugu gibi kar�1layamam1�t1r. Bunun ka<;1mlmaz sonucu olarak imparator II. Theodosius (379-395) su dag1hmma baz1 engeller koymu�, eskile­ rin yanma baz1 kemer ve bentler yaptlrm1�t1r. Ancak gun ge<;tik<;e artan islam akmlan, onlan izleyen, uzay1p giden ku�atmalar kent di�mdaki su kemerleriyle kanallarmm harap olmasma neden ol­ mu�tur. Bunun ka<;1mlmaz sonucu olarak da kent i<;erisinde a<;1k vc kapah sarn1<;lar olmak uzere birtak1m su toplama havuzlan ya­ pilm1�t1r. Gunumuzde C::ukurbostan ismiyle tanman �r parmc1 (Yavuz Sultan Selim C::u kurbos tam), Aetius Sarmc1 _ aragumri.ik C::ukurbostam), Hagios Mokios Sarmc1 (Altlmermer SamlCl) ve Hepdemon Sarmc1 (Bak1rkoy Fil Dami) bilinen en iyi orneklerdir. VII. yuzy1ldan sonra da kent i<;erisinde kapah sarm<;larm yap1mma yonelinmi�tir. Gunumuz istanbul'unda say1lan kirka varan, ust or­ tulerini sutun ve kemerlerin ta�1d1g1 kapah sarm<;lardan Philokse­ nus (Binbirdirek), Basilika (Yerebatan), St.Hean Stoudion (imrahor Camisi yanmda), Aya irini'nin guney-dogusundaki sarm<;, Culha­ ne Park1 Sarmc1, Unkapam Sarmc1, Mirelain Sarmc1 (Bodrum Ca­ misi Sarmc1), Pantepoptes Sarmc1 (Eski imaret Camisi yamnda), St. Pammakaristos Kilisesi (Fethiye Camisi yanmda) Mangan Sarayla­ n'mn bulundugu yerdeki samt<;lar gunumuze gelebilmi� en iyi or­ neklerdir. istanbul, Hiristiyan dininin etkisiyle pek <;ok kilise ve manas­ t1rlarla bezenmi�ti. Kentin dini merkezi Ayasofya' dir. ikinci buyuk kilise imparator mezarlarmm bulundugu, gunumuzdeki Fatih Ca­ misi'nin oldugu yerdeki Havarium Kilisesi'dir. Patrikhane ise Aya­ sofya ile Aya irini arasmda bulunuyordu. Bunlarm yam s1ra Mire­ laion Kilisesi (Bodrum Camisi), Pantepoptes Kilisesi (Eski imaret Camisi), Studios Manastm (imrahor ilyas Bey Camisi), Akataliptos Manastm (Kalenderhane Camisi), Lips Manastm (Fenari isa Cami­ si), Khora (Kariye Muzesi), Hagios Theodoros (Kilise Camisi), Andreas Kilisesi (Kaea Mustafa Pa�a Camisi), Hagia Thekla (Ay­ vansaray Camisi), Hagios Sergios ve Bakhos (Ku<;uk Ayasofya Ca­ misi), Khristos Pantokra tor Kilisesi (Zeyrek Camisi), Aya irini ve Pammakaristos (Fethiye Camisi) kentin belli ba�h kiliseleriydi. istanbul en kotu yazg1sm1 1 203-1 204 y1llarmdaki IV. Ha<;h Se...

CT(


1sTANBUL'UN D6RT <;AcI feri'nde ya�am1�, Ha<;hlar kente biiyiik zarar vermi�lerdir. Kenti yakmalanmn yam s1ra dini yap1lan, ozel evleri soyarak, sozciigun tam anlam1yla yagmalam1�lard1r. Boylece Bizans istanbul'unun <;6kii�ii ka<;m1lmaz olmu�, kentin yansmdan <;ogu yanm1� olarak im­ parator VIII. Mikhael (1261-1282) tarafmdan 1261'de geri almm1�­ tlr. Kentin yeniden imarma ba�lanm1�sa da, ekonomik zorluklar bu <;ah�malan belirli bir diizeyde tutarak yaygmla�tlramam1�lar­ d1r. Bununla beraber, istanbul'a yeni bir halk getirilmi�, manastlr­ lar, kiliselerin yenilenmesine <;ah�1lm1�sa da y1kdan caddeler yeni­ lememi�tir. Bu arada, Galata'ya egemen olan Cenovablar ticareti ellerine ge<;irerek Bizans'm ekonomik yonden gerilemesine neden olmu�tur. XIV.yiizy1lm sonlarma dogru istanbul daha da fakirle�­ mi�, baz1 kaynaklardan ise kentin bo�ald1gt, yalmzca k1y1 kesimle­ rinde yerle�melerin kald1g1 ogrenilmi�tir. N. B.- Te�ekkiir ediyoruz. $imdi soz s1ras1 Saym Nevra Neci­ poglu'nda. N.N.- Bizans devrinde giindelik ya�amm <;e�itli ayrmtllarma girmeden once, ozellikle vurgulamak istedigim bir konu, ya pmak istedigim gene! bir gozlem var. Biraz evvel Erdem Yiicel'den lstan­ bul'da Roma ve Bizans donemlerinden giiniimiize gelmi� yap1 ve eserlerin gene! bir dokiim ve degerlendirmesini dinledik. Kendile­ ri bize kentte mevcut bulunan surlardan, a<;1k ve kapah su sarm<;­ larmdan, saray kalmtilarmdan, kilise ve manastlrlardan bahsetti. Ancak dikkat edilecek olursa, bolca sozii ge<;en su sarm<;lan d1�m­ da, ha!a ayakta duran Bizans yap1tlan arasmda, say1ca en yogun olanlar kilise ve manastlrlard1r. Gerek bu kilise ve manastlrlar, ge­ rek bunlarm i<;lerini siisleyen mozaik ve freskler bize Bizans'm tek bir yoniinii, yani yalmzca dini <;ehresini yans1tmaktad1r. Buna kar­ �1hk, Bizans'ta giinliik ya�amm sekiiler ogelerini yans1tan mevcut bina ve eserlerin say1lan olduk<;a k1s1thd1r. Dolay1s1yla, biz giinii­ miiz istanbul'unda Bizans'1 dini ve sekiiler ti.im ogeleriyle, ya�a­ yan bir kiilti.ir, ya�ayan bir medeniyet olarak gorebilmek ve anla­ yabilmek olanagma sahip degiliz. Bu, gozard1 edilmemesi gereken <;ok onemli bir noktad1r. Zira biz bugiin istanbul'da mevcut olan Bizans eserlerine ba­ karak, Bizans doneminde tamamen dini ag1rhk11 bir kiilti.iriin ha­ kim oldugu sonucuna varabiliriz. Ger<;i bunda dogruluk pay1 yok degildir. Fakat unutmamam1z gereken diger bir husus, Konstanti­ nopolis'in Bizans imparatorlugu'nun ba�kenti olarak varhg1m IV. yiizy1ldan XV. yiizy1la kadar siirdiirmii� bir kent oldugu, ve bu


BizANS 1sTANBUL'u

21

onbir yiizyilhk sure ic;ersinde de c;e�itli degi�imlere ugrad1gi gerc;e­ gidir. $oyle ki, I. Constantinus devrinin paganizmadan H1ristiyan­ hga gec;i� donemi oldugunu ve kentte IV. yiizyildan itibaren birta­ k1m kiliselerin in�a edilmeye ba�lad1gm1 az once gordiik. Fakat Bi­ zans ba�ken tinin, ancak ikonaklazma donemi (71 1 -843) ve sonra­ smda biiriindiigu koyu ve salt Hiristiyan c;ehreyi sanki IV. yiizyil­ dan beri varolan bir ozellikmi�c;esine I. Constantinus donemine at­ fetmek tarihi ac;1dan biiyiik bir yamlg1 olur. Konstantinopolis ku­ ruldugu y1llarda, c;e�itli meydanlan, siitunlu cadde ve yollan, hey­ kelleri, c;e�meleri, hamamlan, tiya trolan ve Hipodromuyla tipik bir antik �ehirdi. Her ne kadar Constantinus, Hiristiyanhk dinini benimsemi� oldugu ic;in burada baz1 kiliseler in�a ettirdiyse de, bunlar kentin genel havasm1 degi�tirmemi�, hatta VII. yiizyila ka­ dar Konstantinopolis antik �ehir goriiniimiinii ve ozelliklerini mu­ hafaza etmi�tir. Kald1 ki, Costantinus kentin o zamana kadar dini merkezi olarak i�lev goren Akropolis iizerindeki (bugiin Topkap1 Saray1'nm kurulu bulundugu alan) eski pagan tapmaklanna el siirmemi�, onlan y1khrmak, kapatmak veya kiliseye c;evirmek gibi yollara ba�vurmam1�hr. Fakat VII. yiizyildan itibaren Konstantinopolis tipik bir antik kent olmaktan c;1km1� ve giderek bir ortac;ag kenti kimligine bii­ riinmeye ba�lam1�hr. Buna paralel olarak, kent halkmm ya�anh bi­ c;iminde de onemli degi�iklikler ortaya c;1km1�hr. Roma kiilh.irii­ niin ve geleneklerinin agirhkta oldugu erken Bizans doneminde IV. ve VII yiizy1llar, kentte oldukc;a d1�a doniik ve hareketli bir ce­ miyet ya�ammm hiikiim siirdiigu anla�Ilmaktadir. Bu kapsamda ozellikle hamamlar, tiyatrolar ve ath araba yan�larmm yapild1g1 Hipodrom, kent halkmm sosyal ya�ammda c;ok onemli hirer yer tutmal<tayd1. Arna birazdan gorecegiz ki, bunlar VII. yiizyildan sonra :teker teker onemlerini yitirmi�, Bizans'ta giderek daha ic;e kapah, oncelikle ev ve aileye yonelik ozel bir ya�am tarzmm be­ nimsenmesi ve ber!'J.berinde Hiristiyanhk dininin de daha biiyiik agirhk kazanmas1yla birlikte, Konstantinopolis bir ortac;ag �ehrine donii�mii�h.ir. Bu geli�meler dogrultusunda da hamamlar, tiyatro­ lar ve Hipodrom yerlerini orta ve gee; Bizans donemlerinde top­ lumsal ya�amm tek odak noktalan haline gelen kiliselerle c;ar�1 ve pazarlara b1rakm1�hr. Once hamamlara bir goz atahm. Roma'da da oldugu gibi, Bi­ zans halk1 bu devirde hamamlara sadece y1kanmak amac1yla git­ mezdi. Hamamlar insanlarm biraraya gelip gorii�h.ikleri, dostla-


22

lsTANBuL'uN DoRT (Ac1

nyla sohbet ettikleri, hatta onemli sosyal ve siyasi tarh�malara gi­ ri�tikleri mekanlard1; aynca ii;lerini si.isleyen i;ok say1daki heykel ve sanat eserleriyle adeta birer mi.izeyi and1rmaktayd1lar. Hamam sefalan Bizans istanbul'unun ilk yi.izy1llarmda o derece popi.ilerdi ki, halk kilise ayinlerine gitmek yerine buralarda vakit gei;irmeleri­ ni tasvip etmeyen din adamlarmm si.irekli tenkitlerine maruz kah­ yorlard1. Dini otoritelerin bu kesin tavrma ragmen, yine de bir pa­ pazm gi.inde iki defa hamama gitmekle yetindigini, zira i.i<; defa gi­ demedigini ileri si.irdi.igu bilinir. Dolay1s1yla, Bizans istanbul'unda hamamlar az once sozi.ini.i ettigim d1�a doni.ik ya�am tarzmm vaz­ gei;ilmez bir unsuruydu. Bunlar arasmda en me�hur ve en gor­ kemli olanlarmdan biri Roma imparatoru Septimius Severus (19321 1 ) tarafmdan yaptmlan ve daha sonra I. Constantinus tarafmdan bi.iyi.iti.ilerek kullamlmaya devam edilen Zeuksippos Hamam1yd1. Yine Bizans oncesi donemden kalma Akhilleus Hamam1 ile Cons­ tantinus'tan sonraki imparatorlarm yaphklan Costantiniana ve Dagistheos gibi hamamlar da kentin onemli sosyal tesisleri arasm­ da yer almaktayd1. Hatta, V. yi.izy1lm ilk yansma ait bir kaynaktan (Notitia Urbis Constantinopolinaa) kentte dokuz bi.iyi.ik halk ha­ mam1 ile 1 53 ozel hamam oldugunu ogrenmekteyiz. Bu hamam eksenli ya�anh, �ehre bol miktarda su temin edile­ bildigi mi.iddeti;e si.iregelmi�tir. Ancak lstranca'dan su ta�1yan Va­ lens kemerinin 626'da Avar akmlan s1rasmda tahrip edilmesi ve 768 y1lma kadar onanlmamas1 nedeniyle kentin su kaynagmda �iddetli bir azalma oldugu gori.ili.ir. Boylelikle hamamlar birer bi­ rer terkedilmeye yi.iz tutmu�, bir k1sm1 ba�ka amai;larla kullamlan yap1lar haline doni.i�mi.i�, k1sacas1 yukanda sozi.ini.i ettigimiz ya­ �am tarzi sona ermi�tir. Ornegin, me�hur Zeuksippos Hamam1 VIII. yi.izy1ldan sonra hapishaneye i;evrilirken, Dagistheos Hama­ m1 ise IX. yi.izy1l ba�larmda bir ke�i�in s1gmak olarak kulland1g1 metruk bir binad1r. Yi.iksek sosyal tabakadan bazi zengin ve sei;kin ki�ilerin konutlan d1�mda kalan evlerde ozel banyo ve hamamla­ rm heni.iz yaygmla�mad1g1 bir i;agda, hi<; �i.iphesiz kentteki halk hamamlan varhklanm bir �ekilde si.irdi.irmi.i� olmahd1rlar. Fakat �uras1 da kesindir ki, VII. ve VIII. yi.izy1llarla birlikte bir ya�anh bi­ i;imi sona ermi�, bundan boyle insanlar hamamlara en fazla hafta­ da bir ve yalmzca y1kanmak i.izere gitmeye devam etmi�lerdir. Hamamlarm Bizans sosyal ya�ammm bir pari;as1 olma ozelli­ gini kaybetmeleri, gordi.igumi.iz gibi kentin su gereksinimiyle ya­ kmdan ili�kili bir olayd1r. Fakat VII. yi.izy1ldan sonra kent ya�am1-


BizANS isTANBUL'u

23

nm o gi.ine dek belirleyici ozelligi olan ve antik c;agdan miras kalan d1�a doni.ikli.ik olgusunun yok olmaya ba�gosterdigini ba�ka alan­ larda da, ornegin halkm eglence hayatmdaki degi�ikliklerde de iz­ leyebiliyoruz. Ilk olarak tiyatrolardan k1saca soz edebiliriz. V. yi.iz­ y1lda c;ogunlukla pandomim ve mim gosterilerinin sahnelendigi en a�ag1 dort ile yedi tiya troya sahip olan ken tte, Bizans kilisesinin bu ti.ir gosterilere kar�1 getirdigi c;e�itli engel ve yasaklamalar neti­ cesinde, VII. yi.izy1hn sonlanna dogru tiya trolardan hic;bir iz kal­ mad1g1 gori.ili.ir. Kynegion isimli amfiteatr binas1 ise VIII. yi.izy1lda ha!a ayakta durmakla birlikte, arhk mahkumlann idam edildigi bir yer olarak kullamlmaktayd1. Benzer geli�meler, Hipodrom'da sergilenen araba yan�lan ve diger glisteriler ic;in de gec;erlidir. Bizans halkmm en onde gelen ve en yaygm eglencesi olan araba yan�lan yine bir Roma geleneginin uzanhs1du. Bu yan�larda rekabet eden tak1mlardan Maviler ile Ye­ �iller'in adlanm sanmm pek c;ogunuz duymu�sunuzdur. Kum1z1lar ve Beyazlar ise Bizans devrinde nispeten geri planda kald1klan ic;in, onlardan pek fazla soz edilmez. IV. ve VIII. yi.izy1llar arasm­ da, bu tak1mlarm sportif faaliyetlerinin yamsua politik etkinlikler de gosterdiklerini ve zaman zaman siyasi olaylara yon verip, �id­ detli ayaklanmalara dahi kaynak olduklanm biliyoruz. Ornegin Imparator lustinianos devrindeki me�hur Nika ayaklanmas1 (532), once Ye�iller'in Hipodrom'da ba�la ttiklan ve Maviler'in de kendi­ lerine kahlmalanndan az soma Hipodrom'un d1�ma kayarak ti.im kente yay1lm1� olan bir harekettir. Bu nedenlerden oti.iri.i Konstan­ tinopolis Hipodromu'nu gozi.imi.izde sadece araba yan�lanmn ya­ p1ld1g1 alelade bir spor alam gibi canlandmnamahy1z. Hipod­ rom'un en belli ba�h ozelligi, gerek yan�lar, gerek baz1 toren ve gosteriler vesilesiyle, kent halkmm imparatorlanyla yi.izyi.ize gele­ bildikleri, istek ve �ikayetlerini veya siyasi tutumlanm impara tora direkt olarak aktarabildikleri tek yer olmas1yd1. Lakin ba�kentin sosyal ve siyasal ya�ammda c;ok i.inemli rol oynayan Maviler ile Ye�iller varhklanm her ne kadar XII. yi.izyiim sonuna kadar si.ir­ di.irmi.i�lerse de, VII . yi.izy1ldan soma siyasi gi.ic;lerini kaybetmi�ler ve bunun yamsua say1lan giderek azalan araba yan�lanmn d1�m­ da, ancak saray seremonilerinde boy gostermeye devam etmi�ler­ dir. Bu arada XII. yi.izy1lda Bizans'ta yay1lan Bah etkisi altmda baz1 Avrupa sporlan, ornegin Frans1z tarz1 turnuvalar, Konstantinopo­ lis'te c;ok moda olmu�, ve nihayet 1204'teki IV. Hac;h seferinin ar­ dmdan araba yan�lan ti.imden yok olmu�tur. i�te burada da, tiyat-


24

lsTANBuL'uN DoRT <;Ac1

ro ve hamam orneklerinde oldugu gibi, antikiteden orta<;aga ge<;i� donemi olarak kabul ettigimiz, VII. yiizy1h takip eden baz1 geli�­ melerin Bizans istanbul'unda giindelik ya�ama yans1malanm go­ riiyoruz. S.E.- Efendim, hen daha <;ok, onceki konu�macilanr bahsetti­ gi baz1 konulan tamamlamak istiyorum, bunun ba�mda Erdem Bey'in bahsettigi ilk istanbul konusu geliyor. ilk istanbul nerede kurulmu�tu? <;ok eski, prehistorik insanlann, bilhassa akarsulann U<;lanndaki tepecikleri tercih ettiklerini, Fikirtepesi orneginde de goriildiigii gibi M.O. 4000-3000'de bize a<;1k olarak gosteriyor. �u halde biz, istanbul'un ilk insanlarmm nerede ya�ad1g1m arayacak olursak bunu Sarayburnu'nda degil, dogrudan dogruya, Ali Bey ile Kag1thane dereleri arasmda, Silahtar Aga eski elektrik fabrikas1nm yukansmda Silivri Tepesi'nde aramak gerekir kanaatindeyim. Dii�iiniin ki, oniinde Hali<; gibi en nefis bahklarm topland1g1, <;iin­ kii bir liifer akmmda biitiin liiferler Hali<;'e girerdi ve kolayhkla avlanabildigi, <;evresinin gayet verimli topraklara sahip oldugu tath sulann da bol miktarda oldugu bir yer vard1. Binaenaleyh hence ilk insanlar samld1gi gibi aptal degillerdi ve istanbul'un en rahat ya�anabilir, en miikemmel yeri olan iki derenin arasmdaki arazide yerle�mi�lerdi. Arkeologlar nedense burada ara�hrma yapmazlar, bunun nedenini bir tiirlii bilmiyorum. Benim gorii�ii­ me gore, istanbul'un ilk insanlanmn ya�ad1g1 yeri oralarda aramak gerekir. N.B.- Miizeye oralardan gelen birtak1m eserler var. S.E.- Var. Orada tapmaklar falan kurulmu� demek ki, bir�ey varm1� ki orada daha ge<; devirlerde boyle birtak1m mabetler, su­ nak yerleri filan yapilm1�. Ben <;ok gen<;ken, okuldan ka<;m1�hk bir giin, gezerken o tepelere <;tkm1�hm. Ger<;ekten oralar o zamanlar ku� u<;maz kervan ge<;mez yerlerdi. Birtak1m mahzen deliklerini, ag1zlanm filan gordiik, ama korkudan giremedik o zaman. ikincisi, Roma �ehri olarak istanbul, forumlanyla, direkli cad­ deleriyle, tiyatrosuyla, yan� sahas1yla, hipodromuyla, vesairesiyle biitiin Akdeniz �ehirleri gibi antik �ehir karakterindeydi. Fakat bu­ giin istanbul'un eski durumunu gosteren resimler, desenler yap1yorlar. istanbul'un Tiirkler tarafmdan fethine kadar pml pml bir antik �ehir goriiniimiinde oldugunu <;iziyorlar. Yok boyle bir�ey, yani istanbul yava� yava� tipik bir orta<;ag, Akdeniz liman �ehri olmu�tur. Bunu da bugiine kadar gelebilmi� olan baz1 seyahatna­ melerden ogrenmekteyiz.


BizANS lsTANBUL'u $ehrin pml pml diizenli bir �ehir oldugunu sanrnarnak laz1rn. $u kadanm soyleyeyirn ki, Beyaz1t'taki harnarnm ternelinde bulu­ nan ta�larm bir kisrnmm ait oldugu amhn tepesinde, Bizans done­ rninde bir ke�i� ya�1yorrnu�. Ke�i�ler, bilhassa diinyadan <;ekilrni� olan baz1 din adarnlan, siitun tepelerinde ya�arnaya bay1hyorlar, siitun tepesinde ya�ayan diinyadan <;ekilrni� ki�ilere Stilites de­ niliyor. Bu amtlar samld1g1 gibi pml pml, sonuna kadar rnuhafaza edilrni� degillerrni�. Hatta bir seyyahm soyledigine gore, istanbul sokaklan son derece pis ve darrn1�. insanlar buralarda gece yalmz gezrneye korkarlarrn1�. Kilise ve rnanashrlara gelince, evet istanbul'da bol say1da kili­ se ve rnanashr var, Janin tarafmdan isirn olarak tespit edilen kilise ve rnanashr dart yiiz elliyi buluyor. Ancak �unu belirteyirn; birin­ cisi, bir rnanashr veya bir kilise kurulrnu�tur, fakat bu kuruldugu andan istanbul'un fethine kadar saglarn olarak ayakta durdugunu ispatlarnaz. ikincisi, Bizanshlar'm bir adeti var; bir kilisenin <;e�itli rnekanlanm, boliirnlerini ayn azizlere ithaf ediyorlar. Mesela bir kiliseden bir tek isirnle degil, i<;inde dart-be� tane ayn azize veya azizeye ithaf edilrni� boliirnler oldugundan, dart-be� isirnle bahsedilir. Bunlar ayn ayn isirn ald1gmdan, sayilan dart yiiz elliye <;1k1yor. Fakat ashnda bunlarm bazilan tek bir kilisede birle�ebili­ yor. Bunu da hesaba katrnak laz1rn. Aynca �u hususa da i�aret etrnek isterirn ki, Anadolu'da yer­ le�rni� olan Tiirkler'in bir �enlendirrne politikas1 var, yani fethettik­ leri yerlerde harap bulduklan baz1 kilise ve rnanashrlan �enlendir­ rnek gayesi ile bir islarni tekkeye, zaviyeye, carniye <;eviriyorlar ve bu �ekilde kullamyorlar. Bir de �u var, fethedilen istanbul'da oyle yagrna usulii yok. Ancak evler ozel rniilkiyete ge<;iyor, arna rnirl dedigirniz binalar, karnu binalan dogrudan dogruya vakfa ait, an­ cak vak1f yapilabiliyor, yoksa kapanm elinde kalrn1yor. Hatta birisi bir yeri kazarken arazide siitunlar bulrnu�, bunlan evinde kullan­ rnaya kalk1�rn1�, hakkmda �iddetli ceza tedbiri ahnrn1�, <;iinkii sii­ tunlar devlete aittir deniyor. Bu kadar da Osrnanh'nm �iddetli hii­ kiirnleri ve nizarnlan var. $u halde istanbul'un fethinden itibaren, ilk ihtiya<;lar i<;in, baz1 harap, bak1rns1z kalrn1� kilise ve rnanastirlar kullamrna a<;1hyor. islarn ibadetine gore peyderpey yiiriiyor bu i�. Neticede elirnizde, tespit edebildigirniz kadanyla, a�ag1 yukan 40 kadar dini bina, carni veya rnescide <;evrilrni� dururnda. Fakat bunlar hepsi de saglarn ele ge<;rni� binalar degil. Bir kisrn1 olduk<;a y1k1k, sadece iki ii<; duvan kalrn1� yapilar. Mesela Edirnekap1, Ka-


1sTANBUL'uN D6RT \:AGI ragiimriik civanndaki Kas1maga Mescidi denilen yap1, camiye <;evrildiginde ancak iki duvan vard1, sonra 1 894 depreminde y1kil­ d1, yeri gecekondu oldu. Sonra nasil olduysa birileri bunlan temiz­ ledi, ihya etti, �imdi tekrar cami olarak kullamlabiliyor. Fakat bu­ giin duvarlan tekrar tetkik edecek olursak, ancak iki duvan ger­ <;ekten Bizans donemine ait oldugu goriiliir. Fakat bu, �enlendirme politikasmm bir ornegidir, bu bina bir harabe halinde bulunmu� ve bir mescide <;evrilerek, vak1f haline getirilmi�tir. Bu 40 kadar iri­ li ufakh kilise ve camiden, <;e�itli sebeplerle on-on be� kadan yok oldu. Bir k1sm1 yand1, y1kild1, bir k1sm1 �ehri giizelle�tiriyoruz di­ ye, istimlaka tabi tutuldu. Atatiirk Bulvan'nm kenannda bir tane Bizans kilisesi vard1 ki, Sekbanba�1 ibrahim Aga adma mescide <;evrilmi�ti, peka!a orada durur, restore edilir ve ya�ahhrd1. Fakat anla�ilmaz bir sebeple, Liitfi Kirdar istimlaklan s1rasmda oray1 da' y1khlar. Kar�1smda da istanbul'un en eski <;e�mesi olan Kirk C::e�me vard1, o da yerinden kaldmhp ba�ka yere monte edilecek diye so­ kiild ii, bir daha da yapilmad1 gitti. Sanmm bunun bir levhas1 Aya­ sofya Miizesi'nde yer almaktadir. Kiliseler i<;in durum bu. Bu arada Konstantin'den itibaren kili­ se yapilmaya ba�land1 denildi, ama Konstantin'in ger<;ekten inan­ m1� bir Hiristiyan oldugu da biraz tarh�ilabilir bir konu. Konstan­ tin H1ristiyanhga ye�il 1�1k yakm1�, ama anla�ild1gma gore bir taht miicadelesi s1rasmda kar�1 tarafm ordusundaki gizli Hiristiyanlan kendi tarafma <;ekmek i<;in bir politika bu. Kendisi de bir taraftan paganizmay1, yani <;ok tannhg1 tamamen reddetmi� birisi degil. Ayasofya'y1 ona izafe ederler, hatta "Azizlerin i<;inde Aziz Kons­ tantin" diye onu da aziz yapm1�lardir Hiristiyanlar, ama Ayasof­ ya'nm tamamlamp bitirilmesi oglu zamanmdadir. Onun i<;in Kons­ tantin'in kilise yap1m1 hususundaki pay1 tarh�1labilir. Ancak belki olmek iizereyken, H1ristiyanhg1 kabul etmi� olabilir. Saraylara gelince; arkada�1m1z Manganlar Saray1'ndan bahset­ ti. Giilhane'deki saray kalmhlan sadece mahzen halindedir ve bunlarm ara�hnlmas1 istanbul'un i�gali s1rasmda, 1 920-22 y1llan arasmda yapilm1�hr. Bunun da sebebi, Frans1z ordusunun ag1rhk­ lanm ve �araplanm oradaki askeri binalarm i<;ine koymas1. Frans1z askerleri, sICakta �araplan bozulmaya ba�laymca, "$u mahzenleri temizleyelim de bunlan �araphane yapahm," diye Fransa' dan ar­ keologlar getirmi�ler, bu temizlenme sayesinde elimizde buranm rolevesi ve planlan var. Tabii bunlar da bizim amatbr arkeologlan­ m1z1 heyecanlandmyor efendim "Bizans imparatorlannm hazinesi


BizANS lsTANBUL'u bunlarm i<;indedir muhakkak" diye. Birtak1m ihtiyarlar var, emekli bir banka miidiirii ile emekli general, bunlar tutturma"lar "hazine bunlarm i<;inde, bunlan a<;mahy1z" diye. Manganlar Saray1 hikaye­ si bundan ibarettir. 1 204'de Latinler'in istanbul'u i"gali konusu, hakikaten kor­ kun<; bir"ey. Her tiirlii rezaleti yapm1"lar, bunu a<;1k olarak kaynak­ Iardan biliyoruz. Fakat bu Latinler, Bah memleketlerinden gelmi"­ ler. Bilhassa Frans1zlar ve Flamanlar burada hakim olmu"lar Fran­ s1zlar' dan ikisinin hatiratI giiniimiize kadar gelmi"tir. Bunlardan bir tanesi Geoffroy de Villehardovin, bu ha<;h ordusunun en ba"m­ da gelen, yiiksek riitbeli soylulardan birisi istanbul'un giizelligini, ha;;metini ballandira balland1ra anlatir. Fakat bir de, be"-on kuru" yagmadan kazanmm diye fazla bir zenginligi olmayan bu soylula­ rm proletaryas1 var. Bunlardan biri de Robert de Clari adh zavalh bir ;;ovalye, bir "eyi yok, katI!m1" ha<;hlar arasma gelmi". Villehar­ dovin'nin durumu ve istanbul'u gorii"ii ile Robert de Clari'nin go­ rii"lerini kar"1la"tirmak son derece ilgin<;tir. Arkada"1m1z, istanbul'daki Bizans kahntI!armm durumuna i"aret etti. $unu belirteyim, demin soyledim 40 kadar kilise ve "a­ pe! kahntis1 giiniimiize kadar gelmi", fakat son 50 y1l i<;inde <;ogu­ nu biz ortadan kald1rd1k bilin<;sizce. Pekala bunlann baz1lan koru­ nabilir ve kullamlabilirdi. Bunun d1"mda su sistemine baglantih olan bir hay Ii sarm<; var. Bu sarm<;lar 1 890 y1llannda Strzygowski ve Forchheimer tarafm­ dan Viyana'da bas1lan bir kitapta tamtI!di. Fakat ondan sonra is­ tanbul'daki temel kaz1larda, biiyiik in"aatlar s1rasmda bir o kadar daha sarm<; <;1ktI. Sarm<;lar bak1mmdan istanbu l'un altmda ikinci bir istanbul daha var. Bizanshlar bu sarm<;lara biiyiik onem ver­ mi"Ier. Oyle tahmin ediyorum ki, biitiin antik ve orta<;ag "ehirleri i<;inde sarm<; bak1mmdan en zengin "ehir istanbul'dur. Beyaz1t ' meydanmm tanzimi s1rasmda ii<; tane kii<;iik sarm<; <;1ktI. Bunlar roleveleri bile <;1kanlmadan y1k1ld1 gitti. Bunun d1"mda Beyaz1t alt ge<;idinin i<;inde iki sarmcm kahntis1 vardir. Bir tanesi oradaki elektrik idaresinin altmdadir, siitunlann oniinii kapattI!ar. ikincisi ise, i<;inde cloner satI!an bir diikkanm arkasmda kahyor. i"in ente­ resan tarah bu iki sarm<; yan yana olduklan halde, aralarmda fark var. Bir tanesi cadde seviyesinde, digerinin ise ancak kubbeleri go­ riiniiyor, onun da a"ag1smda. Bu tabii ki, istanbul'un topografik degi"iminin neticesi. istanbul'daki ana toprak a"ag1 yukan, bugiin­ kii nivoya nazaran iki-ii<; m'den sekiz-dokuz m'ye kadar degi"i-


lsTANBUL'uN DoRT <;AcI yor. Arkada�1m1z Roma <;ag1'na ait <;emberlita�'taki mezarlardan bahsetti. 0 mezar ta�lan a�ag1 yukan sekiz m a�ag1da \Ikm1�hr. Bazi yerlerde Juliana Anikia'nm saraymm mozaiklerinden bahse­ dildi, Belediye Saray1 yap1hrken \Ikh bunlar. Mozaik do�eme Ro­ ma <;ag1'nm .ge\ devrine, VI. yiizyilm ba�larma ait idi. Bunlar se­ kiz m' de \Ikt1. Tabii bizim canavar gibi buldozerlerimiz o mozaik­ leri kaz1d1 ve Marmara Denizi'ne doktii. 0 zaman iyi kotii biraz sesimizi \Ikanp, bunlan hi\ degilse panolar halinde \Ikanp Beledi­ ye Saray1'nm duvarlarmda siisleme unsuru olarak kullamlmas1m teklif ettik, ama dinleyen olmad1. <;ok modern panolanm1z, bili­ yorsunuz, �imdi Belediye Saray1'nm duvarlanm siislemekte. N.B.- Rolevesi yapilabildi mi, fotograf \ekilebildi mi? S.E.- Hi\bir �ey yap1lamad1, hatta ne diye girip bak1yorlar, fo­ tograf \ekiyorlar diye epey olay oldu . Sarm\lar istanbul'un topografyas1 bak1mmdan onemli Bizans yapilarmm yiikselmesini saghyor. istanbul engebeli oldugu i\in, bu engebeleri d iizliiyor, birtak1m teraslar meydana getiriyor ve iizerlerine yapilan binalarm daha ha�metli goriinmelerini saghyor. Fakat aym zamanda bu sarnu;:lar iistlerindeki binalarm plamm da bize kabaca vermektedir. Bu onemlidir. Baz1 sarm\lar c\,ikdortgen veya kare sarm\ olarak yap1lm1�, fakat bir k1sm1 bir binanm alt ya­ p1s1 iken sonra sarmca \evrilmi�. Dolay1s1yla iistteki binanm ana i;izgilerini bunlarda bulmak miimkiin. Mesela bu tip bir sam1\, �imdi bilmiyorum ne haldedir, Bab1ali'nin biraz yukansmda, eski Ac1muslak Sokag1 vardir, bu sokagm ucundadir. Tabii erken Bizans \agmdan kalma amtlar da vardir istan­ bul'da, bunlardan birka\ tanesi hala goriilmektedir: Bir tanesi Sa­ raybumu'nda, bir tanesi K1zta�1, bir tanesi \Ok giidiikle�mi� bir halde Cerrahpa�a'da Arcadius Siitununun temel k1sm1. Arcadius Siitununu ortaya \Ikarmay1 Fatih Belediyesi'ne teklif ettik. Tabii Nevra Hamm'dan glindelik ya�am konusunda ba�ka bir�ey daha beklerdim. istanbul'daki Bizans <;ag1 halk1 nasil ya�<U­ d1, ne yer, ne i\erdi? N.B.- Hocam1za te�ekkiir ediyorum. Bu arada ben de bir iki ilave yapmak istiyorum. Latin istilas1 sirasmda giden pek \Ok ese­ rin kaydm1 kaynaklardan biliyoruz. Hipodrom'dan giden dort ta­ ne at bugiin San Marco meydanmdaki kilisenin iist kahnda. Onun yamsira, San Marco'nun hemen ko�esinde, gene istanbul'dan gitti­ gini \Ok iyi bildigimiz tetrahlar heykel grubu var. Bunlann eksik bir par\as1, 1960'h y1llarda Bodrum Camii'nde bulunarak istanbul


BizANS lsTANBUL'u

29

Arkeoloji Mi.izesi'ne getirildi. KirmlZl porfirden yaptlmt�, Diokra­ tien zamanmm dortli.i yonetiminin di.inyadaki ender izlerinden bir tanesi. Diger bir onemli pan;a ise, Sara<;hane'deki St Pollioktos'tan giden payeler ve paye ba�hklan. Bunlar da San Marco meydanm­ da, bugi.in Venedik'e gelenleri kar�thyorlar. San Marco meydanma ' bi.iyi.ik kanaldan gelirseniz, sizi iki tane amtsal si.itun ka�tlar. Bu si.itunlann da istanbul'dan geldigini Latin donemi kayttlarmdan biliyoruz. Zaten bu donemde Venedik ile istanbul arasmda <;ok yo­ gun bir ki.ilti.ir ah�veri�i var. San Marco'daki kilise de Bizans mi­ marhgmm <;ok gi.i<;li.i etkilerini gerek i<; dekorasyonunda, gerekse mimari tarzmda yansthyor. $imdi sozi.i tekrar Erdem Bey'e veriyo­ ruz. Kendisi �u anda ya�ayan Bizans amtlannm patronu. istan­ bul'daki Bizans a mtlan nelerdir? Durumlan nastldir? Nasti gezebi­ liriz? Ayasofya'nm son durumuna da deginerek bizi aydmlatmast­ m rica edecegiz. E.Y.- Te�ekki.ir ederim. Bugiin Bizans doneminden kalan eser­ lerin nelerini gorebiliriz? Nasti gorebiliriz? Bence bu eserler ikiye aynhyor. Bir grubu bugi.in mi.ize i�levinde olanlar, bir grubu da di­ ni ama<;la kullamlanlar. Ayasofya, Fethiye ve Kariye mi.ize i�levin­ de olanlardir. Dini ama<;la kullamlan Bizans kiliseleri de vardtr. Gi.il Camisi ve Kocamustafapa�a Camisi bunlar i<;inde ilk akla ge­ lenlerdir. Bu yaptlar namaz saatlerine ve belirli dini kurallara uy­ gun olarak gori.ilebilir. Bir devlet misafiri geldigi zaman bile ancak ba�ma orti.i, ayagma terlik verilerek bu yaptlan gezmesi mi.imki.in olmakta. Bu yi.izden mi.ize i�levinde olanlar <;ok daha rahat gezilip gori.ilebilir. Ayasofya'ya gelince, Saym 'Semavi Eyice'nin de degin­ digi gibi, ba�langtcmdan sonuna kadar aym di.izende, aym baktm­ da degildir. Iustinianos Ayasofya'y1 a<;hgt zaman, "Ey Si.ileyman, seni ge<;tim" diye mabetten i<;eri girer. Arna bir tak1m seyahatna­ melere gore bu muhte�em yapt istanbul'un fethi Sirasmda olduk<;a bi.iyi.ik zarar gori.ir, tanmmaz hale gelir. Demek ki, Ayasofya bile ilk yaptldtgmdan bugi.ine aym kalamamt�. 1934'de bakanhgm emri ile Ayasofya'nm mi.izeye <;evrilmesine karar verildiginde mi.izeciler toplanhya <;agnlmt� ve kendilerinden bir plan istenmi�. Onlar da Ayasofya 'nm avlusunda, ti.imi.iyle Bizans mezarhklanndan topla­ nan mezar ta�lan, zeminde Bizans lahitleri, alt katta si.itunlar ve si.itun ba�hklan, i.ist katta da yazmalar ve <;iniler bulunuyor diye bir rapor haz1rlamt�lar. 0 ytllarda Abidin Ozmcn admda harika bir Milli Egitim Bakam var, o bu duruma ka�t <;tkmt�. "Ayasofya amt yaptdtr, amt olarak te�hir edilmesi gerekir. Onun i<;in arkeolo-


30

lsTANBUL'uN D6RT C::Acr

jik eserler Arkeoloji Miizesi'ne Tiirk islam eserleri Tiirk islam Eser­ leri Miizesi'ne gidecek. Bah<;e de oyle mezarhga donii�tiiriilemez" demi�. Ayasofya amt olarak kalm1�. Ayasofya'nm miize olarak ku­ rulu�undan da bahsetmek istiyorum: Once kii<;iik <;apta bir onanm yap1lm1�, s1valan yenilenmi�, dii�en birka<; par<;a yerine konmu�, Ata tiirk'iin ve Abidin Ozmen'in <;abalanyla miize a<;1lm1�. Daha sonralan Amerikahlar ile <;ah�malar yap1lm1� ve mozaikler ortaya <;1kanlm1�. Ayasofya'da Bizans mozaiklerinin hem en erken, hem de en geli�mi� donem ornekleri var. Bizans eyaletlerinden getirilen mermerlerin, siitun ba�hklanmn topland1g1 yer olarak da onemli. Ayasofya biitiin bunlan kompoze ediyor, ama bu arada biirun Ro­ ma'nm eserlerini de tek tek, ayrmhh olarak gozler oniine seriyor. 1982'den bu yana biiyiik bir onanma girdik. Arna onanm bilinc,i yeterli mi yetersiz mi tarh�ma konusu. Ayasofya'mn bence iki yon­ lii onanm1 var. Once binanm kendisini kurtarmah, soma i<;e yonel­ meliyiz. Biz uzun y1llar bu ikisinin aynmm1 yapamam1�1z. Binamn kendisini kurtarmaktan <;ok i<;erdeki kalem i�leri ile oynam1�1z. �imdi ise daha bilin<;li. Bir yandan iist ortiiniin kur�unlan a<;1hp yeniden kur�unlamrken, bir yandan da kubbedeki sondaj devam ediyor. Beton s1va kalacak m1? C::amur s1va olacak m1? Bunun tar­ h�mas1 Universitelerle baglanhh olarak siiriiyor. Bu arada da, Ja­ ponlar ile fotogeometri <;ah�malan devam ediyor. i<;erde de yeni­ den bir iskele kuruyoruz. ilk ba�ta, inip <;1kan ah�ap bir iskele var­ d1. Bu sefer asansorlii, hidrolikli bir iskele kuruluyor. N.B.- Bu iskele sadece kubbe i<;in mi yap1hyor? E.Y.- Kubbe i<;in yap1hyor. N. B.- Yurtd 1�mda pek <;ok ornek var, kubbenin i<;ine iskele ku­ rulabiliyor. Floransa'daki yap1larda ziyaret<;iyi engellemeyecek, ra­ hats1z etmeyecek �ekilde, suf kubbenin i<;ine konstriiksiyonla iske­ le yap1hyor. E.Y.- Ayasofya'nm onanmm1 Kiilrur Bakanhg1'nm Roleve Res­ torasyon Miidiirliigu yapar. Onanmlarla Ayasofya Miize Miidiir­ liigii'niin hi<; bir ilgisi yoktur. Nezih arkada�1m1zm degindigi tiir iskeleyi degil de, bu rur iskeleyi se<;me nedenlerini bilmiyorum. N.B.- Erdem Bey'e te�ekkiir edip tekrar Nevra Hamm'a donii­ yoruz. Ozellikle Bizans ya�anhs1 ve Bizans'm bugiine kadar gelen etkileri konusunda bilgi rica ediyoruz. N.N.- izin verirseniz, giindelik ya�amm onemli ayrmtilann­ dan biri olan yiyecek i<;ecek konusuna girmeden once, iizerinde


BizANS lsTANBUL'u

31

epeyce durdugumuz l .Constantinus'un H1ristiyanhg1 konusunda soylenenlere bir ilave yapmak istiyorum. Semavi Bey'in de ac;1kla­ d1g1 gibi, Constantinus'un dini inanc;lan, yani onun ne derecede Hiristiyan ne derecede pagan oldugu hakkmda Bizans ara�hrmac1lan bolca tarh�m1�lar ve bu konuda c;e�it c;e�it gorii�ler belirtmi�­ lerdir. Bazilan onun bir Kripto-pagan oldugunu, yani siyasi sebep­ lerden o tii rii H1ristiyanhg1 benimsemi� gibi goriindiigii halde, as­ lmda eski pagan inanc;lanm gizlice siirdiirdiigiinii ve giine� tanns1 Helice/ Apollon'a tapmaya devam ettigini ileri siirerler. izledigi es­ nek ve serbest d ini politika c;erc;evesinde paganlara gosterdigi mii­ samaha ve ancak oliim do�eginde vaftiz olu�u, H1ristiyanhg1 o ana kadar gerc;ekten benimsemediginin gostergeleridir. Bazilan ise Constantinus'un politik nedenlerle H1ristiyanhga yonelmeyi dii­ �iinmii� olamayacagm1, zira IV. yiizyilm ilk yansmda sayilan im­ para torluk niifusunun onda birini bile bulmayan H1ristiyan halkm siyasi desteginin kendisine pek fazla giic; veya avantaj getiremeye­ cegi gorii�iinii savunurlar. Fakat olaya tarihi bir perspektiften ba­ k1ld1gmda, Constantinus'un �ahsi dini inanc;larmm ne oldugu as­ lmda o kadar da onemli degildir. Miihim olan, Constantinus'un H1ristiyanhk dinini ne derecede ic;tenlikle benimsedigi veya be­ nimsemediginden ziyade, tarih sahnesinde olaylara nasil ve ne �e­ kilde yon vermi� oldugudur. Bu ac;1dan, H1ristiyanhk tarihine etki­ leri giiniimiizde dahi ha!a hissedilir bir bic;imde damgasm1 vur­ mu�, Dogu Hiristiyanhk alemindeki geli�melere yon vermi� ve Bi­ zans'ta devlet-kilise aras1 dengelerle ili�kilerin temellerini atm1� bir ki�i olarak Constantinus'un onemi biiyiiktiir. Gelelim yiyecek-ic;ecek konusuna. Maalesef bu konu c;erc;eve­ sinde, ozellikle halktan insanlarm beslenmelerine ili�kin bilgileri­ miz oldukc;a k1s1th say1hr. Aynca Bizans devrinin ilginc; bir ozelligi var: 0 zamanm yemek tariflerini, giiniimiizde oldugu gibi yemek kitaplarmda degil, hbbi ic;erikli eserlerde, doktorluk ve ecza kitap­ larmda bulmak miimkiin oluyor ancak. Bu eserlerde c;e�itli yiye­ ceklerin besin degerleri ve s1hhi bir ya�am ic;in takip edilmesi on­ goriilen ideal ayhk diyetler e�liginde yemek tariflerine de rasthyo­ ruz. Bunlarm yams1ra bir de Bizans ba�kentini ziyaret etmi� ya­ banc1 seyyahlarm yeme ve ic;me adetleri iizerine aktard1klan bilgi­ lerden haberdanz. Bunlann ilginc; yam ise Bizans kiiltiiriiniin d1�mdan gelen ki�iler olarak seyaha tnamelerinde c;ogunlukla degi�ik veya olaganiistii bulduklan, olumlu ya da olumsuz tepki goster­ dikleri :;;eyleri anlatmalan. Ornegin Kremona'h Liutprand isimli


32

lsTANBUL'UN DORT C:::A cr

bir italyan din adam1 var. X. yiizyilda eli;i olarak iki kez gelmi� Konstantinopolis'e, fakat Bizanshlar'm yeme ve ii;me adetlerinden hi<; mi hi<; haz etmemi�. Kendisine ikram edilen yaga bulanm1�, agu bahk soslan ii;ersinde yiizen yemekleri son derecede igreni; buldugunu yazan Liutprand, aynca Bizans �araplanmn da ii;lerin­ deki katk1 maddeleri yiiziinden ii;ilemeyecek kadar kotii lezzetli olduklanna i�aret etmi�. Bununla birlikte XII. yiizyilda Pisah Bur­ gundio isimli bir hukuki;u ve diplomahn Bizans �araplarmm iireti­ miyle ilgilendigi ve bu konudaki baz1 Greki;e metinleri Latinceye terciime ettigi bilinir. Bizans �araplan arasmda en degerli sayilan­ lan, Mora yanmadasmdaki Monemvasia'da iiretilen Malvasia adh :;;a rapla, Girit, Sak1z ve baz1 diger Ege adalannm �araplanyd1; Trakya ve Anadolu iiziimlerinden yapilan �araplar ise nispeten da� ha az revai;tayd1. Dolay1s1yla ba�kentin en namh meyhane ve ta­ vernalannda muhakkak Monemvasia ve Girit �araplan bulunur­ du. Yiyecek deyince, fakiriyle zenginiyle herkesin yedigi ekmek geliyor akla ilk once. Konu�manm ba�mda VII. yiizy1hn bir do­ niim noktas1 olarak, Bizans istanbul'unda, giindelik ya�ama ili�kin i.'>neminden bahsetmi�tim. Kentin ia�esi ai;1smdan yine aym yiizyil­ da gordiigiimiiz diger miihim bir olay ise M1su'm once iranhlar, ardmdan da Araplar tarafmdan fethedilmesidir. Boylelikle IV. yiiz­ yildan itibaren kentin ba�hca tahil amban vazifesini goren M1su ebediyen Bizans kontroliinden i;1k1p islam diinyasma dahil olur­ ken, Bizanshlar tahil ihtiyai;lanm kar�Ilamak ii;in ba�ka yorelere yonelmek zorunda kalm1�lardu. Geri;i bundan sonra Karadeniz ci­ van, Trakya, Makedonya ve Anadolu'dan bugday temin edilebil­ mi�tir. Fakat kent ya�ammda yine biiyiik bir degi�iklik olmu�, I. Constantinus'un kentte niifus arh�Im te�vik ii;in Roma'dan ornek alarak uygulatmaya ba�lad1g1 ve VII. yiizyila kadar siiregelen An­ nona ad1 verilen halka bedava ve dii�iik fiyatla ekmek dag1tma ge­ lenegi tiimden ortadan kalkm1�hr. Sonralan fakir halkm yiyecek ihtiyacm1 kar�Ilama gorevini Bizans kilisesi iistlenmi� ve dolay1s1yla Roma devrinden beri sivil bir vatanda�hk hakk1 olarak siire­ gelen Annona miiessesesi nihayet dini bir hayu kurumuna donii�­ mii:;;tiir. Baz1 ara�hrmacilar ise VII. yiizyildan itibaren azalan tahil stoklanyla beraber ekmek tiiketiminin dii�mesi sonucunda, kentte o devre kadar yalmzca zenginlere mahsus oldugu samlan et tiike­ timinin halk arasmda da arthgm1 ileri siirerler. Yine de kent halk1nm her devirde en i;ok tiikettigi yiyecek maddeleri ekmek, i;e�itli


BizANs 1sTANBUL'u

33

sebze ve ye�illikler, zeytin ve zeytin yag1, taze veya kurutulmu� bahk ve daha az olmakla beraber baz1 meyvalardan olu�maktaydi. Vakit elverdigi kadanyla sizlere Bizans 1stanbul'unda giinde­ lik ya�amdan baz1 ayrynhlar aktarmaya i;ah�hm. Tabii bahsedilebi­ lecek daha biri;ok aynnh vard1: Giyim-ku�am; egitim; ev ve aile ya�am1; dogum, evlenme, oliim ve olii gomme adetleri, bahl inani;lar gibi. Fakat son olarak bibliyografik bir ekleme yapmak ve bu ilgini; konu iizerine yaz1lm1� birkai; kitaptan soz etmek istiyo­ rum. Bu konudaki en etrafh i;ah�ma, Phaidon Koukoules'in "Byzantinon bios kai politismos" (Bizans Ya�anh ve Medeniyeti) adh alh ciltlik eseridir, maalesef bu, sadece Yunanca bilenlerin fay­ dalanabilecegi bir kitaphr. 1948-1957 y1llannda yaymlanan kitabm bir ba�ka ozelligi de biraz maksath olarak yaz1lm1� olmas1dir; ya­ zan Bizans kiiltiir ve medeniyetini eski Yunan medeniyetinin ke­ sintisiz bir uzanhs1 olarak gordiigiinden, Bizans ya�anhsma dair verdigi tiim orneklerde Hellenistik i;agm izlerini aram1� ve vurgu­ lam1�, aynca tarihsel geli�me ve degi�imleri de gozard1 etmi�tir. Dolay1s1yla, Bizans ya�ammdaki Hiristiyan ogelerin her donemde aym agirhkta ve yogunlukta oldugunu iddia edenlerin i;arp1tmala­ n kadar, Koukoules de, Hellenistik ogeleri on plana i;1karhrken Bi­ zans tarihini benzer �ekilde i;arp1tm1�hr. Halbuki, Semavi Bey'in konu�masmm ba�mda belirttigi gibi, Bizans kiiltiirii ve medeniyeti iii; ana ogenin birle�iminden olu�maktadir: Roma idari sistemi ve hukuku, Hellenistik kiiltiir ve Hiristiyanhk dini. Soziinii edecegim ikinci kitap ise Tamara Talbot Rice'm "Everyday Life in Byzanti­ um" (Bizans'ta Giindelik Ya�am) adh 1967 bas1m1 i;ah�masi. Ancak bu kitabm ba�hgi biraz yamlhc1, i;iinkii, giindelik ya�am o kadar geni� bir �ekilde tarif edilmi� ki, kitap daha �ok saray, kilise, idari sistem, ordu gibi Bizans medeniyetinin degi�ik yonlerini tamhc1 nitelikte. Bu konudaki en son yaym ise 1988 y1lmda Atina'da dii­ zenlenen, "Bizans'ta Giindelik Ya�am" ba�hkh konferansta verilen tebliglerin yine Atina'da 1989'da geri;ekle�tirilen toplu bas1mi. Ay­ nca Cyril Mango ve Paul Magdalino gibi Bizantologlann da giin­ delik ya�am konusunda daha onceki y1llarda yaymlanm1� onemli makaleleri mevcut. N.B.- Saym Nevra Necipoglu'na te�ekkiir ediyoruz. Ba�lang1i;­ ta oldugu gibi son degerlendirmeyi de Saym hocam1z Semavi Eyi­ ce'den rica ediyoruz. Bizans'm Osmanh ya�am tarzm1 etkilemesi konusunda da hocam1zm soyleyecegi hususlar olacakhr. S.E.- Bu konu�malardan Bizans donemine ait genel bilgiler


34

lsTANBUL'uN DORT C::A cr ., ,

edinildi. Arkada�1m1z Nevra Harnm biraz yiyip ic;mekten de bah­ setti. Bu enteresan bir konu, �oyle ki, istanbul'un saraylarmda, aristokrasisinde mi.ikellef yemekler yap1hp yeniliyordu, fakat ya­ p1lan incelemelere gore Bizans'm normal halk1 biraz eksik beslen­ meyle kivramyormu�, bu tespit edilmi� bir konu. ikincisi, istanbul ia�esinde onemli hususlardan biri bahk, bahkc;1hk ve deniz i.iri.inle­ ri . Antik c;agm ba�lanndan itibaren istanbul'un ba�hca gelir kay­ naklanndan biri palamu t bahg1. Palamutun bi.iyi.ik bir roli.i var. C:: ok �i.iki.ir kuruttuk biz bunun koki.ini.i. Lakerda da palamuttan yap1hyor biliyorsunuz, o da tamamen Bizans kokenli bir gida maddesi. Kaz1larda da enteresan olarak bol miktarda midye ka­ buklan, istiridye kabuklan bulunuyor Bizans tabakalanndaki, bil­ hassa Arkeoloji Mi.izesi'nin arkct tarafmdaki kaz1lar gosteriyor ki,' Bizanshlar kabuklu deniz i.iri.inlerini bol miktarda yiyorlar. Bizans adetlerinden, saray tbrenlerinden baz1lan bize gec;mi�. Mesela alk1� tutma. Bu tamamen Bizans'a mahsus bir �ey, Osmanh Saray1'na da Bizans'tan gec;mi�. Bunun yamnda gi.inli.ik hayahm1za gec;mi� baz1 adetler de var. Bizans musikisinden Ti.irk musikisine gec;mi� bir �ey var m1, yok mu, ara�hnhyor. Hi.iseyin Saadettin Arel bu konuda uzun c;ah�malar yapm1� ve kitap halinde yaym­ lanm1�. Bu benim konum degil, bilemiyorum. Kilise mi.izigi bilini­ yor, ama normal ya�amda dinledikleri mi.izik, profan mi.izik nas1l­ d1? Bunun tam olarak bilinebildigini sanm1yorum. Yeme ic;me konusuna donecek olursak, �u kadanm soyleye­ yim ki Ti.irkler yakm zamana kadar deniz i.iri.inlerinin c;ogunu ye­ mezdi. Hala midye, karides, istridye yemeyenler var, yeni yeni ah�maya ba�lad1lar. Bahklarm bir c;ogunu yemezlerdi, ancak klasik birkac; bahg1 bilirlerdi. Zaten bahklarm adlan da, dikkat edecek olursamz Grekc;e'den, Bizans'tan gelmedir bize. Ve bunlarm haz1r­ lam�, pi�irili� tarz1 da Bizansh' dir. Bu arada �una i�aret edeyim zeytinyag bir Akdeniz bitkisi oldugu ic;in bundan yap1lan yemek­ lerin de kokleri ara�hnhrsa, Bizans'a kadar gider sanmm. Arna Yu­ nanh kom�ulanm1z bi.iti.in esas hammaddesi Ortaasya steplerin­ den gelmi� olan cac1g1 da zazikis ad1yla milli Yunan yemegi yaph­ lar. Bugi.in Avrupa'daki Yunan lokantalarmda zazikis diye gori.ir­ si.ini.iz bizim kirk y1lhk cac1g1, bunlar girift hususlar. Bir de Hipodrom'daki oyunlardan bahsedildi, akhma geldi. Bi.iyi.ik imparatorluk Saray1'nm sm1rlan ic;inde bir oyun sahas1 var, bunun ad1 da tzyganesterion, yani bu Ti.irklerin Ortaasya'da at i.is­ ti.inde oynad1klan C:: evgan oyunu. Bu C:: evgan oyununun oynand1-


BizANs lsTANBUL'u

35

g1 yer Strikanetriyon oluyor. Pekalii Bizanshlar da Tiirkler'den et­ kilenrni�lerdir. Nitekirn biiyiik saraym pavyonlarmdan biri de Muhratas Saray1, yani Mahrut. Bizirn Sel<;uklu kiirnbetleri �eklin­ de, sivri kiilah1 olan bir pavyon varrn1� ve buna Pers pavyonu, Pers ko�kii de diyorlar, bunu Tiirk olarak kabul etrnek laz1rn. �iin­ kii Tiirkler Ortaasya'dan gelinceye kadar Avrupa'ya ba�ka yollar­ dan gelrni� olan Asya kavirnlerine Bizanshlar "Turk" diyorlar, ni­ tekirn Macar kralma gonderdikleri tacm iizerinde "Tiirkler'in Kra­ lma" diye yaz1 var. Bugiin biliyorsunuz o ta<; Macarlarm kutsal ta­ c1, Budape�te'de. Buna kar�1hk Sel<;uklular, iran'da bir hakirniyet­ ten sonra Anadolu'ya girdikleri i<;in onlara da "Pers" dern�lerdir. Onun .i<;in Pers terirni ge<; devirde Bizanshlar arasmda Tiirkleri ifa­ de eder. N.itekirn son donern Bizans irnparatorlarmdan birisi ag1r bir �ekilde hastaland1gmda <;e�itli hekirnler ile birlikte bir tane de Pers hekirni <;agnld1 diyorlar, o Pers hekirni bir Tiirk hekirnidir. Genel bilgilerin bazilanm toparlarnaya <;ah�hk, eksik baz1 bil­ giler kald1ysa ilerde onlar iizerinde de konu�abiliriz. N.B.- Bizans istanbul'unun konu�rnalan son buluyor. Soru­ cevap boliirniine ge<;iyoruz. Bu boliirnde sorulanmz1 toplanhrn1za kahlan konu�rnacilanrn1za yoneltebilirsiniz. Boylelikle giincel ko­ nulara da, kar�1hkh olarak deginrne fi.rsah bulacag1z. iZLEYiCi.- Efendirn, ben bir noktaya ternas etrnek istiyorurn. Kar�1rn1Zda bin yilhk bir Bizans var, hatta bunun bir ge<;rni�i bir de Roma var. Osrnanhlar burasm1 ald1, bu bin yildan fazla ya�ayan Bizans'm Osrnanh kururnlarma etkisi ne olrnu�tur? Bu konuya hi<; ternas edilrnedi. N.B.- $unu belirtrnekte yarar var, Bizans istanbul'u iki saatlik konu�rnaya veya iki donii�iirnlii toplanhya s1gacak bir konu degil. Bir Hipodrorn'un, bir rnozaigin iizerinde bile saatlerce konu�ulabi­ lir. Hocarn1z siirenin sm1rh olrnas1 nedeniyle konuyu fazla a<;arna­ d1, arna isterseniz kendisinden k1sa bir a<;1klarna rica edelirn. S.E.- Bizans'm rnuhakkak ki baz1 tesirleri var, <;iinkii bu Bi­ zanshlar da son neferine kadar ortadan kalkrn1� diye bir�ey yok, ararn1zda kayna�rn1�. Vaktiyle rahrnetli Fuat Kopriilii biiyiik bir etiid yaymlarn1�h, "Bizans Miiesseselerinin Osrnanh Miiesseseleri­ ne Tesiri" hakkmda. Tabii orada bilhassa saray tOrenlerini tahlil ediyordu. Olduk<;a etrafh bir <;ah�rna hatta <;ok enteresan bulun­ rnu� ve italyanca'ya da <;evrilerek italya'da da yaymlanrn1�hr. Saray tOrenlerinde rnuhakkak ki baz1 �eyler ahnrn1�, bu gorii­ liiyor, fakat esas tesirleri tarn olarak ara�hracak olursak sanat tari-


lsTANBUL'uN D6RT �AGI hinden, mimarhk tarihinden gi.inliik ya�ama kadar <;ok �ey var. Mesela sanat tarih<;isi, mimarhk tarih<;isi goziiyle ara�tlracak olur­ sak, Osmanh yap1lannm hepsi Tiirk karakterinde olmakla birlikte, duvar teknigi bak1mmdan· Bizans'tan almma birtak1m metodlar var. N. B.- Hatta Bizans ustalannm <;ah�tigma dair iddialar da var. S.E.- Muhakkak. Mesela son devir yap1lanndan Kariye, Fenari isa, bunlann duvarlannda yiirek bi<;iminde birtak1m ni�ler var. Bu XIIl.-XIV. yiizy1l Bizans yap1larmda goriiliiyor. Fakat aym yiirek bi<;imindeki ni� ozbeoz Osmanh eseri olan Yeni�ehir'deki Seyyid Mehmet Dede Zaviyesi'nin duvarmda da var. Bu �unu gosteriyor; o eser tamamen Tiirk karakterinde yap1lm1� bir yap1, fakat duvarc1 ustalan Bizansh. Bir<;ok �eyler boyle girmi�, ama bunlan teker te­ ker ayrmtlh olarak ara�tlrmak, incelemek laz1m. Aslmda bu, ba�li ba�ma bir panel konusu olabilir. N.B.- Hatta sempozyum konusu olabilir. iZLEYiCi.- Fuat Kopriilii o kitabmda, etkisi yoktur diyor. S.E.- Olmamasma imkan yok, var tabii ki. Demin soyledim, �evgan oyunu meselesi, muhakkak ki iki taraf da birbirinden etki­ lenmi�lerdir, hi<;bir etkilenme yoktur demek dogru degil. N.B.- Ah�veri� var. S.E.- Olmamasma imkan yok. Mesela Bursa 'da Hiidavendigar imareti veya Camisi denilen binay1 biliyorsunuz. Bunun Tiirk Sa­ natmda ah�1lmam1� bir cephesi var. Apartman gibi yiiksek, <;ift sii­ tunlar, ortasmda a<;1khkh bir cephe. Aym cepheyi istanbul'daki Ve­ fa Kilise Camii olan eski Bizans kilisesinin cephesinde de goriiyo­ ruz. 0 kadar yiiksek degil ama aym espri, aym devirde yap1lm1�. Bunu da a�ahm, Bah Yunanistan'daki Arta'da Paragoritisa Kilise­ si'nin cephesi de aym, Hiidavendigar Camisi'nin e�i. Daha da ileri­ ye gidersek, italya'daki baz1 kiliselerin de cephesi aym. Burdan �u netice <;1k1yor; XIV. yiizy1lda bir moda <;1krm�, bugi.in nas1l mimari­ de bir moda <;1k1yor Amerika'dan buraya kadar geliyor, onun gibi Tiirk Sanatma da ginni�, Bizans'a da girmi�. Yani bir<;ok tesirler boyle girift, ama bunlan tam ve objektif olarak inceleyip tespit et­ mek gerekiyor, ki bu biiyiik bir <;ah�ma. N. B.- Te�ekkiir ediyoruz, Nevra Hamm'm deginmek istedigi bir konu var. N.N.- Semavi Bey son olarak objektiflikten bahsetti, ben de o konuya deginmek istiyordum. Bizans-Osmanh etki�imlerinin, mil­ liyet<;i yakla�1mlardan vazge<;ilmedigi siirece, gerek Tiirk, gerek


BizANS lsTANBUL'u

37

Yunanh ara�hrmacilar tarafmdan objektif bir bi<;imde <;ah�ilmas1nm miimkiin olmad1gm1 dii�iiniiyorum. Madem ki kar�1hkh etki­ le�imlerden bahsediyoruz, bu <;ah�malarm tek tarafh olmamas1 la­ zim. ikinci olarak da, Fuad Kopriilii ve sozii ge<;en eserine dair si.lylenenlere bir �ey eklemek istiyorum. Aslmda <;ok k1ymetli ve sayg1deger bir tarih<;idir Kopriilii. Fakat ote yandan, Tiirkiye'de Bizans <;ah�malarma <;ok biiyiik sekte vurmu�tur. Ozellikle tarih ara�hrmalarmm Tiirkiye'de geri kalmasma maalesef, bizzat sebe­ biyet vermi�tir biraz evvel sozii edilen eseriyle. iZLEYiCi.- Saym Hocam, son Bizans imparatoru Konstan­ tin'in Giil Camisi'nde medfun oldugu soyleniyor. S.E.- Konstantin'in mezarmm, Vefa 'ya dogru bir yerde oldu­ gunu daima soylerler, fakat dogru degildir. Giil Cami ile ilgisi yok. Ciil Cami zaten fetihten az bir zaman sonra camiye <;evrilmi� ve ondan sonra XVI. yiizyil ba�mda, II. Beyaz1t devrinde �iddetli bir zelzele olmu�. 1509'da "K1yame-i Surav" denilen bu zelzelede belki de iist yap1 y1kildi. Altmda kimin oldugu belli olmayan bir yahr tiirbesi var. iZLEYiCi.- Birka<; sorum var, me�hur Olimpiya'daki Zeus ma­ bedinin 392'de Teodosius tarafmdan istanbul'a getirildigi ve 1204 yilmda da malum <;apulcular tarafmdan altmm eritildigi soylendi. Elimde bir kitap var, kitapta <;ok enteresan bir�ey var; biz, istan­ bul'u 1 453'de ald1gtmiza gore, ilk camiyi de 1453'den sonra yap­ mam1z gerekir. 1 204'e dair bir harita var orada, bir camiden bahse­ diliyor, yeri de var. Bizans tarihini okudum. Bunu ara�hrmak i<;in, zannederim Biiyiik Leo'nun o devirde ya�ad1ysa, bir tamimi var. Dikkatinizi <;ekerim, 630-720 y1llan arasmda, Bizans imparatoru, bizim ticaret arkada�1m1z olan Araplar Constantinopol'e geldikleri zaman iba­ det etmeleri laz1m diye, bir mescid yaphrm1�. Onun i<;in biz Fatih Sutan Mehmet'e biiyiik tolerans sahibi derken, ondan sekiz yiizyil evvel bir Bizans imparatoru da aym tolerans1 gostermi�tir, <;ok en­ teresan bir�ey. ikinci soru, istanbul'un istanbul ad1 ne zamandan beri kulla­ mlmaya ba�landi. Zannederim 1926'larda bir karar olarak ortaya <;1km1�h. U<;iinciisii, Unkapam'ndan Belediye'ye dogru giderken Fil Ahirlan denen bir yer var, Bizans'tan kalma m1? S.E.- Cami meselesine gelince, Arap Camisi'nin bunlarla hi<; il'


isTANBUL'UN 06RT \:AGI gisi yok, o dogrudan dogruya bir Latin Dominikan Kilisesi olarak yap1lm1�, ba�ka bir sebeple Arap Camisi denilmi�. Araplarla ilgisi yuk. istanbu l'daki cami meselesine gelince; her�eye ragmen Miislii­ manlarla, ticaret oldugu ic;in bu gelen ti.iccarlann ibadet etmeleri ic;in kiic;iik ibadet yerler yapm1�lar, zaman zaman da yakm1�lar. Tiirkler ortaya c;1khktan sonra da Tiirkler ic;in de boyle bir ibadet yeri yap1ld1gm1 biliyoruz. Bunun yeri hakkmda c;e�itli gorii�ler var. Bir ara Sultanahmet civarmdaym1�, bir ara da Zindankap1'nm yukansmda bir bolge var, Siileymaniye'ye dogru c;1kan yer, orada oldugu soylenir. Fakat eger bu cami ayakta olsayd1 fetih sirasmda buna ayn bir anlam, kutsal bir onem verilir, ihya edilir kahrd1. Halbuki istanbul'un 450 civarmdaki camisinin ic;inde en eski tarihe sahip olarak kaydedilmi� degil. istanbul ismi ayn bir konu, onun hakkmda c;ok yaz1ld1 c;izildi. Anadolu'daki koylerde, kasabalarda "En yakm �ehre kasabaya git­ tim, cumaya gittim" derler, c;iinkii cuma namaz1 biiyiik camilerde k1lmd1g1 ic;in, �ehirde ve kasabalarda olur. Yani dogrudan dogruya "istanbul" Polis'ten, yani �ehirden geliyor, �ehir olarak herhangi bir isimle ifade edilmiyor. Bu �ehir kelimesi zamanla istanbul'a do­ nii�mii�tiir, ac;1k olarak goriiliiyor. Yalmz "istanbul" teriminin bugiinkiine nazaran degi�mi� �e­ killeri, oldukc;a erken devirlerden itibaren goriilebiliyor. Hatta La­ tin istilasmda dahi boyle bir ismin varhg1 mevcut. Bizim Osmanh devri bu i�e o kadar onem vermemi�, hatta paralarm iistiinde dahi "Konstantiniye" ad1 goriiliir. III. Mustafa bunu yasaklamak istemi�, ama kimse ald1rmam1�, bu boyle siiriip gitmi�, ta ki c;ag1m1za ka­ dar. Fakat istanbul'da Tiirkc;e konu�an, Rumca yazan Karamanh dedigimiz Rumlar'm kitaplarmda da bask1 yeri olarak "istanbul" terimine rastlamyor. Fil Ah1rlan meselesine gelince; bunun ne derece dogru oldu­ gunu bilmiyorum, c;iinkii Veliefendi ko�u sahasmm orada da Fil Dami var. Fillere kar�1 bu kadar ozel sempatimiz oldugunu ben bilmiyorum, ama Fil Yoku�u diye bir yer var. Fil nereden gelecek buraya, manhkh olarak dii�iiniince akhm alm1yor. Belki de defor­ me olmu� bir kelimeden geliyordur, bu da miimkiin. 0 sizin soyle­ diginiz Fil Ah1rlan eski Pantokrator Manastm'mn sam1c;larmdan biri, yalmz meyilli arazide oldugu ic;in d1� tara fm1 biiyiik kemer­ lerle takviye etmi�ler. istanbul'un yiikseklik bak1mmdan en deh�et


BizANS lsTANBUL ' u

39

verici su sarnu;lanndan biridir. Benim soyleyeceklerim bu kadar, te�ekkiir ederim. N.B.- Biz te�ekkiir ederiz. Degerli konu�macilanm1z ve izleyi­ cilerimiz, Bizans istanbul'u ba�hkh panelimiz sona ermi�tir. Tabii Bizans istanbul'unu iki saatlik bir panele s1gd1rmak imkan d1�1, ama bu donemle ilgili olarak, sizleri biraz da olsa bilgilendirebildi­ gimizi umuyorum. Te�ekkiir ederim.



11

6

Osmanlz jstanbul'u

11

Temmuz 1993

YONETEN: ONDER KU<;UKERMAN

Konu?maczlar: Aptullah Kuran, llber Ortaylz, Edhem Eidem



b.K.- Degerli izleyiciler, Yap1 Kredi Kiiltiir Merkezi, diizenle­ digi bu panelle, bizleri sizin kar�m1za �1kard1. Bu diizenlerne i�in, her�eyden once Yap1 Kredi Kiiltiir Merkezi elernanlarma te�ekkiir ederiz. Bugiin iizerinde konu�aqigirniz konu "Osrnanh istan­ bul'u"dur. ilk sozii hocarn1z Saym Aptullah Kuran'a veriyoruz. A.K.- <;:ok te�ekkiir ederirn. Degerli dinleyiciler, konu�rnarna "Bizans istanbul'undan Osrnanh istanbul'una ge�i� irnar, planlarna ve rnirnari bak1rnlardan ne �ekilde olrnu�tur?" sorusuna a�1khk ge­ tirrneye �ah�arak ba�larnak istiyorurn. Fatih Sultan Mehrnet donerninde bilin�li bir planlarna var rn1yd1? Yoksa Osrnanhlar Bizans �ehrine yerle�ip hayatlanm orada bulduklan yap1larda rn1 siirdiirrnii�lerdi? Bu sorulara dialarm yar­ d1rn1yla a�1khk getirrneye �ah�acag1rn.

; ::'i:".::.. :��N-�•w I

!""""n l•-

: ���

' ., .....,. ,,, .... ....,.,..

; ::� t 10 11 1J IJ •• ,, .. 11

''" "' Jo! ""' "-11'" o,,.,,,,...,,,.,.." C"'111 -tl,_cor Vtf• llolnr (_....plynrC•'"'� ...., J••irtl•'" Cow,. ...1.,..,, ,,"""' ........ •

•• :0 JI 2l JJ ... lS • .. • ' 0 .

...., ..,. u#.Jinl•-"

'

•r••"••A<�., ,.,.,..,....,

,,.... ,,,.... .. ...,... ,...... ..

..

il li•.,... -' .."""" afll...,.. c.. ,o •..,.. .._ .. i.. c11- .,,� ........ -..,di -""·--·· l••·'·- •••l•ol s..-• .JM••''"' ,..._,, .,, ,_,,......... 1f<nr"I-"·••' ,,..._ .. ,_ _...........

,.,... ,

..

.. ..... ,,...,,.. .....

...

_ ........,.

-· c-• uul -.ci • ,.-. r -"' '_ _.,..


lsTANBUL'uN DoRT c;:AGI

44

istanbul'un tarihi, �imdi Topkap1 Saray1'nm bulundugu yerde, ib 667 y1lmda Megarah Bizans'm kurdugu Bizantium ile ba�lar. Roma imparatoru Septimius Severus Bizantium'u is II. ytizy1l son­ larmda ahr ve daha btiyi.ik bir alan tizerinde yeniden kurar. IV. ytizy1lda imparator Konstantin, V. ytizy1lda da imparator II. The­ odosius kara surlanm iki kere daha geride in�a etmek suretiyle �ehrin alamm btiytittirler. Roma doneminde istanbul, tarihi yanmadanm ucunda geli�­ meye ba�lad1gi i<;in, �ehrin agirhk merkezi bugtinkti Sultanahmet Meydam'nm bulundugu yerdeydi. Ba�ka ttirlti soylersek, �ehrin dini merkezi, imparatorluk saray1, Hipodrom ve ba�hca ticari ya­ p1lar hep bu bolgede bulunuyor ve "mese" denilen ana cadde tize­ rinde yer alan "forum"lar insanlarm topland1klan ikinci derecede a<;1k alanlan olu�turuyordu. Osmanh �ehrine geldigimiz zaman daha ba�ka bir yerle�me dtizeni ile kar�1la�1yoruz. Fatih Sultan Mehmet, once Osmanh t6re­ sine uygun olarak �ehrin katedrali olan Ayasofya Kilisesi'ni cami­ ye <;evirmi�, �imdi ayakta olmayan Havariler Kilisesi'ni ise H1risti­ yanlara b1rakm1�hr. bte yandan, imparator saraym1 kendisi i<;in kullanmay1 dti�tinmemi�tir. Ger<;i Ayasofya ile Hipodrom arasmda '

of \

sit

= ..,

�GUZL

$"-�f"f'Ni

�j!rSA :: - :-0::.-!:-!..�C/ MSAAA� . - - -

[ �-z:s

.:..·1·,,€_�E'1

I

\

\

\ • -1-itPOGAr� <> - GRli.8E� 1"11 '

AB

� E. N!'APKO"'t�AG­

��"'Er� • - Glt!.8E.Q L ,., '.(J.l.�UlflE.Q Vfll',.U .\ F ::H• Tl', :ANf.,... t"Jf>I

•ON':"AN I '" ' " " · 'd '"I''

v


OsMANLI lsTANBUL' u

45

bulunan imparator saray1 harap oldugundan Bizanshlar buras1m birakarak XI. yiizyilda kara suriarmm Halic;'e kavu�tugu yerdeki Blakhernai Saray1'na yerle�mi�lerdi, ama bir Bizans imparator Sa­ ray1 vard1 ve Fatih, bu saraya gec;memi�tir. Gec;memi�tir, c;iinkii Osmanh hiikiimdarlan o donemde kalede otururiardi. Bu yiizden, �ehrin ortasmda �imdi Beyaz1t Meydam dedigimiz yerde, bir kale kurulmu� ve Osmanh Saray1 bu kalenin ic;inde, bugiin istanbul Universitesi'nin iic; fakiiltesini barmd1ran alanda, kurulmu�tur. ikinci olarak, Kale'nin hemen altmda Biiyiik C:::ar�1 kurulmu�­ tur. Anadolu �ehirlerinde c;ar�1, kalenin alt tarafmda, ona )i'akm bir yerde bulunur. Konya C:::ar�1s1 Alaeddin Tepesi'nin, Bursa C:::ar�1s1 Hisar Mahallesi denilen Bursa Kalesi'nin iki yiiz-iic; yiiz m' otesin­ de yer almaktad1r. Aym gelenegin istanbul'da da siirdiiriildiigu goriiliiyor. Yedikule de bu donemde yapilm1�hr. Roma donemine ait dart kule ile iic; Osmanh kulesinden olu�an be�gen planh Yedi­ kule, Osmanh hazinesinin ve ar�ivlerinin korundugu bir kaledir. XVI. yiizy1lda hazine ve ar�ivlerin Topkap1 Saray1'na nakledilmesi iizerine, asil i�levini kaybederek hapishaneye donii�mii�ti.ir. Fatih Sultan Mehmet zamanma tarihlenen bir ba�ka onemli yap1 toplulugu, Eyiip Sultan Kiilliyesi'dir. Osmanh istanbul'unda uhrevi merkez i�levi gormesi amac1 ile yap1lan Eyiip Tiirbe ve Ca­ misi'nin nas1l kuruldugunu, Fatih'in hocas1 $eyh Ak�emseddin'in Halid bin Eyiip el-Ensari'nin mezanm nas1l buldugunu Evliya C::: e­ lebi uzun uzun yazar. $ehir almd1ktan sonra, surlarm di�mda bu­ lunan bu bolgede Eyiip el-Ensari'nin tiirbesinden ba�ka onun ad1m ta�1yan cami, medrese, a�hane ve c;ifte hamam yaptmlm1�hr. Bir ba�ka onemli merkez de Topkap1 Saray1 dedigimiz Yeni Saray'd1r. Yeni Saray'm kurulma amac1, Fatih Sultan Mehmet'in oturmas1 ic;in ikinci bir ikametgah temin etmek degildir. Fatih, ha­ yatmm sonuna kadar Beyaz1t'ta, yenisi yap1ld1ktan sonra Eski Sa­ ray diye amlan saraymda oturmu�tur. Yeni Saray'm Fatih'in evi ile i� yerini ay1rmak isteginden dogdugunu soylemek hatah olmaya­ cakhr. Daha da onemlisi, Yeni Saray, Fatih'in gelecege doniik uzun vadeli planlanm uygulamaya koyacag1 bir arac;h. Ba�ka tiirlii soy­ lersek, Yeni Saray, Osmanh Devleti'nin ba�ta gelen yonetim merke­ zi olmasmm yam sira, Fatih'in tasfiye edecegi, yonetimi hiikiim­ darla payla�an Tiirkmen Beyleri'nin yerini alacak Kap1kulu yoneti­ cilerin yeti�tirilecegi bir egitim merkezi olarak da planlanm1�hr. Fatih Sultan Mehmet Yeni Saray'da kurdugu Enderun Mekte­ bi'ne ilaveten, ad1m alan yiiksek ogretim kurumunu da ba�latm1�-


lsTANBUL1UN DORT C:: AlI hr. Fatih Kiilliyesi, onun istanbul'da yaphrd1g1 sekiz medrese, ca­ mi ve c;e�itli hizmet binasm1 biinyesinde toplayan bir iiniversitedir. Kendisinin yaphrd1g1 bu onemli merkezden ba�ka Fatih 1459 y1lmda biitiin vezir ve pa�alanm toplayarak onlardan istanbul'un bir semtini sec;erek burada bir kiilliye yaphrmalanm istemi�tir. Os­ manh istanbul'unun mahalleleri bu kiilliyeler c;evresinde geli�mi�­ tir. Baz1 mahallelerin kiilliyeleri, o donemdeki Bizans kiliseleri ca­ miye donii�tiiriiliip etrafma medrese, a�hane, hamam gibi binala­ rm ya,p1lmas1, baz1 kiilliyeler ise cami dahil biitiin yapilarm bir bii­ tiin halinde planlamp in�a edilmesi sonucu ortaya c;1km1�hr. Bu su­ retle, Bizans istanbul'unun iistiine bir Osmanh istanbul'u oturtul­ mu�tur. islam mimarisinde kiilliyeyi, Memluklar'da ve XV. yiizy1lda Timurlu Devleti'nde goriiyoruz. Anadolu Selc;uklu doneminde de kiilliyelerin yapild1gm1 biliyoruz. Bu bak1mdan, kiilliye yap1m1 Osmanhlar ic;in bir yenilik degildir. Ne var ki, kiilliyeyi �ehir plan­ lamasmm bir arac1 olarak Osmanhlar kadar sistemli bir bic;imde kullanan bir ba�ka devlet yoktur. Osmanhlar Bursa ve iznik'te ilk kiilliyelerini kurmu�lar ve Anadolu'nun ic;lerinden goc; eden Tiirkmenler'in Osmanh �ehirle­ rine yerle�melerini kiilliyeler yoluyla diizenlemi�lerdir. Goc;enler konutlanm kendileri yapm1�lardir. Fakat kiilliyeler, onlarm �ehrin belirli yerlerine konulmalanm yonlendiren en onemli etken ol­ mu�tur. Osmanh doneminde kiilliyeleri padi�ah ve ailesi, vezirler ve devlet adamlan gibi varhkh kimseler de yaphrm1� ve kurduklan vak1flarla devamm1 saglam1�lardir. Bu husus onem ta�ir. Kiilliye­ nin yap1lanm in�a etmek yetmez. Onun giderlerini kar�ilayacak gelirin de temin edilmesi gerekir. -Kiilliyenin masraflanm kar�1la­ yaccik gelirin sagland1gm1 vak1f sahibi, kad1ya gostermedigi tak­ dirde kad1 o ki�inin hazirlathg1 vakfiyeyi tescil etmezdi. 6.K.-Oturum yonetmenin en zor tarah boyle giizel bir konu�­ may1 zaman nedeniyle kesmek. C:: ok te�ekkiir ederim. �imdi ilber Ortayh'nm konu�masm1 dinleyecegiz. i .O.- Efendim, ben galiba konuya devam edecegim. istanbul dedigimiz zaman, bir kere ortac;aglarda bu, metropol. Yani "metro­ polis mundi", diinyanm merkezi. Hakikaten istanbul gibi bir �eh­ rin, sureti katiyyede ba�ka mevcudu yok. Bir kere biiyiikliik itiba­ riyle yok. Sonra, yeniden in�a edilmi� oldugundan, Klasik Bizans bu �ehirde c;ekirdek bolgede bir yeri kapsar. Bugiinkii Divanyolu


OsMANLI lsTANBUL'u

47

dedigimiz forum, ondan sonra Saray, Kad1rga Limam (Bukaleon) Osmanh devrinde dolmu�. Bukaleon, ashnda "imperial" bir liman­ d1r. Sonra yerle�tirmeler vukua gelmi�tir. Roma kurulduktan sonra miithi� bir su sistemi olu�turulmu�tur. $ehrin muhtelif yerlerine sarmc;lar kurulmu�, ki bu sarmc;lar sonradan dolarak Langa Bosta­ m gibi, Fatih'teki me�hur sarmcm kahnhs1 gibi, kentin ic;indeki bii­ yiik sarmc;lar gibi, anormal bir su sistemi ve kanalizasyon sistemi meydana getirmi�lerdir. Bunlarm hepsi orta zaman �ehirleri ic;in mec;hul �eyler ve hatta iirbanizmi ile c;ok oviindiigiimiiz Kahire gi­ bi, Bagdat gibi, Dima�k ($am) gibi �ehirler bile, istanbul'dan sonra bu tip bir sistemi kabul eden, ula�an ve bir yerde imperial mimari ac;1smdan onunla benze�en �ehirlerdir. Bu �ehrin tabii, niifusu ka­ labahk, hic;bir zaman Bizantinistlerin soyledigi gibi I milyon filan degil, hic;bir zaman da boyle olmad1. Bu XX. yiizy1hn vakas1dir. Arna Brehier'yi, Runciman'1 okursamz, istanbul'a 750 bin-I milyon niifus diyorlar. Miimkiin degil bu, c;iinkii ortac;aglarda bir �ehir teknolojisi bu niifusu barmd1ramaz. Ronesans italyas1'm c;ok iyi bi­ liyoruz, mesela Pisa XIII. asirda 300 bin niifusa ula�hg1 zaman der­ ha l bir salgm gotiiriiyor �ehri. <;unkii �ehirlerin alt yap1s1, kanali­ zasyonu, beslenme sorunu, su sistemi buna miisait degild ir. istan­ bul ic;in de bu soz konusudur. Dolay1s1yla o tarihlerde �ehirler biiyiik niifus miktarlanm ba­ rmd1ramazlar. Fakat yap1lan saglam, miitevazi hesaplara gore nii­ fus 200-300 bin olmu�. Ashnda XV.-XVI. yiizy1l istanbul'unda da niifus bu civarda, bugiin ic;in kiic;iik bir Anadolu �ehrinin niifusun­ dad1r. Arna o zaman ic;in c;ok biiyiik bir meseledir bu. Dolay1s1yla, burada c;ok enteresan bir sistem geli�tirilmi�tir. Her�eyden once beslenme bak1mmdan �ehir di�anya �iddetle muhtac;hr ve bu di�a­ nya muhtac;hk da bir tak1m mekanizmalan yarahr; "esnaf, tiiccar mal getirir, koylii iiretir getirir, gec;inir gidersin" sistemi yiiriimez burada. Dolay1s1yla, boyle bir �ehrin tah1h belirli bolgelere el koy­ mas1 gerekir. Et ihtiyac1 ic;in belirli bolgenin hayvanc1hgma el ko­ yulur, sulama sistemleri ic;in zecri olarak ve biiyiik masraflarla te­ sis kurulmas1 gerekir, asayi� ic;in yeni mekanizmalar kurulmas1 ge­ rekir. "Kendi kapm1 kendin koru" i�i yiiriimez 200-300 bin niifus­ luk �ehirde. Biitiin bunlardan dolay1, burada imparatorluklara has bir �ehir idaresi dogar. Bu, Bizans'tan beri ve Osmanh'da da c;ok ba�anyla, istisnai olarak devam etmi�tir. Bizde hep soylerler ya, hen de yaz1yorum ama belediyecilik, ozel yonetim, yerel yonetim geli�memi� falan diye, o dediginiz nesne ortac;agm koy gibi �ehir-


1sTANBUL'uN DoRT <:;AGI lerinde olur. Yani Koln dedigimiz zaman niifusu 10 bin civannda­ d1r, Ronesans devrine kadar. Ausburg <;ok az niifusludur. Yerel yo­ netim buralarda olur. <:;unkii bunlar koyliidiir. Biraraya gelirler, hepsi birbirini tamrlar; kendilerine gore, koy kurulu gibi kararlar ahrlar, i�lerini kendileri goriirler. Fakat metropollerde boyle bir ye­ rel yonetim anlay1�1 olmaz. Bagdat'ta, Halep' te, $am'da, Kahire'de hi<; olmaz. Tabii eski zamanm Konstantinopol'iinde de olmazdi. 0 bak1mdan bu �ehirlerin son derece kendilerine has ozel yonetimle­ ri vard1r. idare tarihinin harikas1 sistemlerdir bunlar. Devlet birta­ k1m kurumlan mobilize etmeyi bilir ve o yiizden de boyle otonom kurumlar olmaz. Sonra bu �ehirlerin niifusunda <;ok biiyiik etnik grupla�malar vard1r. Mesela bir orta zaman �ehri, Avrupa'da yabanc1 grup tam­ maz. Tamd1klan tek grup Yahudiler'dir, onlan da hi<;bir zaman hazmedememi�lerdir zaten. Ayn bir gettoda ya�arlar. Sabah <;1kar­ lar, ak;;am gelirler duvarm i<;indeki i<; duvara. Birtakim k1staslar ve k1s1tlamalar getirilmi�tir. Strasbourg'da ak�am sur d1�1 mahalleye <;1karlar. Fazla kalabahk, fazla dil renkliligi ta�1yamaz bu �ehirler. Halbuki istanbul her zaman i<;in Bizans'tan beri <;ok kalabahk, renkli kompartmanlar halinde, farkh milletlerin, din gruplarmm ya�ad1g1 �ehir olmu�tur. Biz 500. y1l �enlikleri kutlad1k. Tiirkiye topraklan Musevileri ispanya'dan go<; ile gormii� degildir. Daha evvel de vard1r bu Romanyot denilen Yahudi cemaati. Sonra istan­ bul �ehrinin kendi i<;inde dil bak1mmdan etnik yap1lanmalar vardi. Hatta Bizans'm son zamanlannda, <;ok enteresan, Osmanh devrin­ de Rumlar'a aynlan semt, Cibali-Fener arasmda Miisliimanlar'm oturdugu bir semt vardi. Bir cami ve kad1lan vard1, kendi davala­ nm gormek i<;in. Bu bir imtiyazd1r. Bu �ehirde <;ok ilgin<; bir �ekil­ de yabanc1 yerle�meler olur, yani imparatorluklarm kendi i<;sel sis­ temine <;ok zit, d1�ardan gelen ecnebilerin oturdugu yerler olur ve bunlar da <;ogu zaman kentle i<;i<;e ya�arlar. Mesela Pera (kar�1 ta­ raf), Bizans devrinde Rumlar'a, Helen niifusa yabanc1 bir yerdi. Osmanh nas1l Beyoglu'na yabanc1ysa, buras1 da onlara yabanc1 bir yerdi. <:;unkii burada italyanlar otururdu; Cenovahlann, Venedik­ lilerin bilhassa XII. yiizy1la kadar <;ok iistiin etkileri vardi. Halbuki Ronesans Avrupas1'nda bu gibi �eyler pek goriilmez. ecnebiler bii­ yiik koloniler kuramam1�lardu, tek istisnas1 Moskova Rusyas1'd1r. <:;unkii Rusya <:;arhg-t da azmhklara imtiyazlar veriyordu. Fakat onlar o zamanki �ehrin <;ok d1�mda, Slobada denilen mekanda otu­ rurlar Nimeskaya, Slobada gibi adlar ahrlardi. Almanlar'm oturdu-


OsMANLI lsTANBUL'u

49

gu bir Slobada bugiin Moskova'mn ic;inde kalrm� (Bauman cadde­ si), ama o zaman �ehrin c;ok d1�mdayd1. Bizans'ta Venedikliler Bah­ c;ekap1 ve bugiinkii Fener'de otururlard1. istanbul'un Venedik elc;i­ ligi de (Baglio) buradayd1. Dalan zamanmda yik1ld1. Bu tip yap1lanmajar vard1r temelde bakhgm1z zaman ve bu devam edecektir. Bunu biiyiik bir ba�anyla devam ettirecek olan Osmanh sistemi­ di1' Nasti devam ettirecek? Restore ederek. <;iinkii Bizans ele gel­ digi zaman yerle�me kahplan aym �ekilde kalacak diye karar ve­ rilmi�tir. Mesela �oyle bir durum olur; �ehrin c;evresi, merkez gene aym yerde olur, saraym yeri degi�mi�tir. Bizans Saray1, Kad1rga Li­ mam"na yakm yerde, Kiic;iikayasofya semtine dogru. Merkezde sarmc;lar var. Osmanh saray1, Eski Saray'dan bu tarafa ta�mm1�, ama merkez fonksiyonlan, yani �ehrin merkezi gene aym yerde­ dir. Ondan sonra bir c;ar�1 ve mekan olarak resmi bir bolge gelir. Bunu c;ok abartmayacag1z, c;iinkii devlet ofisi denen �ey, bu impa­ ratorluk sistemlerinde klasik devirde pek olmaz. Yani bizdeki ne­ zaretler, umum miidiirliikler, eminlikler, Defter-i Hakani gibi yer­ ler XIX. yiizy1lda Osmanh biirokrasisinin biiyiimesi, ihtisasla�ma­ s1, fiziksel bir goriiniim kazanmas1yla ortaya c;1km1�hr. XVIII. yiizy1la kadar Osmanh impara torlugunun belirli ofisleri, ba�vezi­ rin oturdugu Bab1ali denen konak di�mda, say1hd1r. Mesela Siiley­ maniye yamndaki Agakap1s1, Yenic;eri Agasmm oturdugu yerdir. $eyhiilislam Efendi'nin resmi konag1 yoktur, kendi konagm1 resmi olarak kullamr. istanbul kad1smm belediye gibi, kad1hk gibi bir ye­ ri yoktur, kendi konag1m kullamr. Bu, semt olarak <;ar�amba'da olabilir, Akb1y1k'ta olabilir. Yenic;eri ocag1 kaldmld1ktan sonra o mekam $eyhiilislam Efendi'ye verdiler. Ha tta kap1smda kitabe vard1r: " Bab-1 fitne idi hak k1ld1 makam-1 ifta" diye yazar. Boyle bir degi�im vard1r. XIX. yiizy1lda birdenbire bir biiyiime olur. Bir ko­ nut bolgesi (merkezi konut bolgesi) vard1r; burada hakim grup oturur. Mesela Bizans devrinde burada Hiristiyan, Ortodoks He­ len niifus otururdu. Bunlarm zenginleri de vard1r, fakirleri de. Bu biiyiik �ehirde baz1 semtler hafif daha farkhd1r. Bugiinkii Fatih, Aksaray, Cerrahpa�a o zaman da makbuldiir. Ashnda paraya, eko­ nomik duruma gore farkhla�ma yoktur semtlerde, zengin-fakir bir arada otururdu. Sistematik bir bilgi olmamasma ragmen -Siiheyl Dnver merakhyd1, boyle ilginc; bilgiler toplard1 kaz1lardan, in�aat­ ta kazmaya tak1lan c;omlekler vard1r, onlann c;etelesini tutuyordu­ Cerrahpa�a'da altm, giimii� c;ok c;omlek bulundugu bilinir. Semtin havas1 ve konumu itibariyle zenginler orada otururdu. Cerrahpa-


lsTANBUL'UN DbRT <:;AGI �a, Zeyrek, Fatih, Vefa gibi yerler Osmanh doneminde, ilmiye sm1fmm, yiiksek biirokratlarm oturdugu yerlerdi. Bu semtlerdeki me­ zarhklan gezerseniz bunlan goriirsiiniiz. Biitiin kallavi mezar ta�­ lan, Sadrazamlarmki degilse bile Kazasker efendilerinki veya Ba­ b1ali 'deki Kalem Reislerinin mezarlandu. Kalan konaklar da bunu gosteriyor. Buna kar�1hk periferi, sistem d1�mda kalan gayrimiis­ lim milletler, hi<;bir zaman oturmad1klan yerlere yerle�tiler. Rum­ lar ve Ortodoks Helenler Bizans devrinde hi<; oturmad1klan Fe­ ner'e yerle�mi�lerdir. Dolay1s1yla burada biiyiik bir degi�im ol­ mu�tur. Hatta patrikhane ilkin Fatih'teydi, daha sonra Zeyrek'e Pammakaristos, oradan da III.Murat devrinde daha <;ok Bafo'nun (Safiye Sultanm), entrikalan ile Aya Yorgi kilisesine geldi. XV. yiizy1ldan sonra ve bilhassa XVII. yiizy1lda, ki bir yang:mdan sonra Tahtelkale'den Musevi cemaat Balat'a y1g1ld1 ve Balat'm biiyiimesi aslmda XIX. yiizy1lda da devam etti. <:;iinkii birtak1m yeni Sina­ goglar, Rumeli'den go<; eden Miisliimanlarla, go<; edip oradan ka­ <;an Yahudilerin mekamm gosteriyordu. Selanik Sinagogu, Yanbo­ lu Sinagogu vardu. Selanik, Osmanh hakimiyetinden <;1kmca, Mu­ seviler Miisliimanlarla birlikte ka<;1yorlar tabii. Sonra Ermeniler Sulu Manashr'a kadar gidiyorlar. Samatya (biiyiik kiliseler orada­ du) yerle�iyorlar, sonra Kumkap1'ya ta�m1yorlar. �imdi gidip Kumkap1'daki Patrikhane kap1smda 1 461 tarihini goriince sanma­ ym o zaman kuruldu, oraya sonradan ta�mmadu. Bu tip �eyler vardu ve sistemin d1�ma <;1kan herhangi bir cemaat burada yer bu­ lamaz. Ermeniler, Katolik mezhebi kuvvetlendigi an patrikhanele­ rini Beyoglu'nda, Sak1zagac1'nda kurmak zorunda kald1lar. <:;iinkii burada yer yok onlara; klasik Ermeni cemaati ve kilisesi istemiyor bunu. Boyle bir mekanda sualanma var. Aym mekamn i<;inde gene zengin-fakir oturuyor. Fakat kullamm zorluklan var. Baz1 alt yap1sal tesisler kit hizmet verir; herkesin evine su verilmez bu �ehirde. Hamamlarda onun i<;in y1kamrlar, onun i<;in mahalle <;e�meleri vardu. Birinin evine liile denen, ince bir born ile su vermek i<;in irade <;1kmas1 gerekir, <;ok onemli bir imtiyazdu bu. Azmhklar i<;in bu imkans1z gibi bir �eydir. 0 bak1mdan su ve kanalizasyon siste­ minde zorluklar vardu, binalar i<;in yer dardu. Bu yiizden apart­ man tipi �eyler buralarda kurulmu�tur. Bu tip yerle�me Osmanh cemiyetinde, eski Konstantinopol'de oldugu gibi biitiin cemaatle­ rin hayat tarzma uygundur. Bunlar burada getto tipi smulama, hapsetme olay1 olmadan kendi mekanlan i<;inde ya�arlar. Orada oturan da, onlan oturtan da memnundur. Kimse kimse ile evlen-


0SMANLI 1sTANBUL1U

51

mez, "intermarriage" dedigimiz karma evlilikler olmaz ve insanlar kendi i\ kompartmanlan da hayatlanna devam ederler. i�te o "Pax Romana" veya "Pax Ottomana" denilen �ey budur. Herkes belirli bir mekan i\inde kendi hayatm1, kendi ananeleri ve kendi diliyle birlikte ya�ar. Bu �ehir gene \Ok zor beslenir. Trakya'dan et, Dobru­ ca'dan bugday mecburi tekelle getirtilir. Baz1 insanlara "sen bunla­ n ta�1yacaksm" denilir. C::iinkii oradan gelecek et ve bugday, daha sonra ucuz olarak, yeni\eri gibi gruplara satilacaktir. Zorluk zama­ mnda tikamkhklar ba� gosterir. Ta Bizans'tan beri Osmanh vakayi­ namelerinde de gaze \arpan �udur ki, bu �ehirde her zaman et, ek­ mek miizayakas1 olmu�tur, bunun i\in isyanlar \Ikm1�tlr ve hayat zordur. Su, her zaman zor temin edilir. Susuzluk, o zaman \Ok yaygm bir olaydir ve burada nakliyat denilen bir mesele vard1r ki, bu pahahd1r. Bunun nedeni, nakliyatta organik enerjinin kullaml­ mas1d1r. Belki evler ucuz olsun diye ah�aptan in�a edilmi�tir. Bii­ yiik mimari eserlerde, kamu binalarmm d1�mda ta� kullamlmaz. Konut mimarisinin ornekleri Bizans'tan kalm1�tlr bize ve Osman­ h'dan da bize kalacak bu gidi�le. Biitiin bunlar \Ok onemli �eyler­ dir. XIX. yiizy1lda bile, mesela Cevdet Pa�a, Fars\a derslerine gide­ memi� bir siire sonra, \iinkii Fars\a ogretilen yer kald1g1 medrese­ ye \Ok uzak. Gidip gelmesi zor oluyor. Bu yiizden, bu kentte in­ sanlar kenti tammama, birbirlerinden kopuk ya�ama gibi bir olgu i\indeydiler. b.K.- ilber Bey'e \Ok te�ekkiir ederim. $imdi gen\ meslekta�1m1z Edhem Eldem'e sozii veriyorum. Ekonomik yoniiyle bir de­ gerlendinne yapacaklar. E.E.-Te�ekkiir ederim. Dedigim gibi, ben biraz mekandan ko­ pacag1m. istanbul'u genel olarak ekonomik ve bir dereceye kadar da sosyal i�levleriyle ele almak istiyorum. Klasik donem sonrasm­ da, XVII. yiizyildan XIX. yiizyila kadar olan donem i\inde. ilber Bey baz1 noktalara zaten temas etti, benim ozellikle altlm \izmek istedigim bir �ey var. Osmanh tarihi genelde istanbul modelinden hareketle yaz1lm1�tlr �imdiye kadar ve i�in garibi �udur ki, istan­ bul modeli ashnda Osmanh modeline, yani Osmanh realitesine hi\ uymuyor. Dolay1s1yla, istanbul'da gordiigiiniiz tiirde orgiitlenme ya da organizasyon �ekilleri, ashnda tarih kitaplarmda "ideal" Os­ manh sistemine benzemekle birlikte, reel Osmanh sisteminden \Ok kopuktur. Dolay1s1yla, istanbul'un genel olarak Osmanh impara­ torlugu diizeninden farkh bir yap1s1 oldugu i\in Osmanh tarihine �imdiye kadar olduk\a yamltlc1, saptmc1 bir etkisi olmu�tur. istan-


52

lsTANBUL'uN 06RT <;AcI

bul'un ekonomik olarak diger kentlerden en belirgin farkh i�levi, asalak bir �ehir olmas1d1r. Yani iiretici degil, hiketici bir �ehirdir. Dogrudan dogruya herhangi bir d1� pazara yonelik iiretim yoktur; iiretimin biiyiik bir k1sm1 i<; hiketim i<;in yap1hr. Bunun haricinde de bu i<; iiretim yetmedigi i<;in, biiyiik ol<;iide d1�a bagtmh bir �ehir olarak geli�ir. Bunda adetin <;ok onemi vardir. En parlak zamanm­ da bile herhalde niifusu 300 bini ge<;memi�tir, XVII. yiizyilda me­ sela. Arna 300 bin niifus da o donem i<;in dogrudan dogruya ia�e problemi, su problemi gibi problemler yaratan rakamlard1r. Bunun neticesinde devletin en biiyiik onceliklerinden biri, istanbul'un ia­ �esinin ve hayatm devam etmesini saglayacak her tiirlii maim ak1�1m saglamak olmu�tur. Dolay1s1yla, istanbul i<;in gordiigumiiz ekonomik yap1, ekonomik diizenlemeler, biiyiik ol<;iide devletle dogrudan dogruya baglantihd1r. Yani istanbul ekonomisi devletle i<;i<;e i�leyen, hatta devletin epeyi kontroliinde olan bir �eydir ve galiba buradan Osmanh tarihindeki en biiyiik yamlhc1 optik viz­ yonlardan biri ortaya <;1kar. Her zaman Osmanh Devleti'nin her�e­ ye kadir oldugu ve her�eyin iistiinde kontrolii oldugu soylenegel­ mi�tir. Bu, aslmda istanbul vizyonunun verdigi bir bak1� a<;1s1d1r. istanbul'dan <;1k1ld1g1 vakit farkh manzaralarla kar�1la�abiliyoruz. Dolay1s1yla, istanbul bir tiiketim merkezi ve bu, d1� ticaretinde <;ok belirgin bir �ekilde ortaya <;1kar. Yani XVIII. yiizy1lda istanbul'da d1� ticaretin <;ok onemli bir yer tuttugunu biliyoruz, ama bu ticare­ tin biiyiik bir k1sm1 ithalathr, ihracat hemen hemen yoktur. Aym �ekilde istanbul'un boyle bir hinterlanta dayah bir �ehir oldugunu soylemek de zor veya hinterlant olarak biitiin Osmanh imparator­ lugu'nu almak gerekiyor. Yani bugday ia�esi i<;in Eflak- Bog­ dan'dan tah1hm, Karadeniz'den ah�ab1m ahr. <;ok geni� hinterlant veya hinterlant olmayan bir�eye dayamr. Dolay1s1yla, istanbul'un ekonomik konumu <;ok anormal, <;ok suni. Bu suniligin temelinde devlet yatar. Yani devlet merkezi olmas1. Dolay1s1yla, istanbul'un en belirgin, en geli�kin sektbrii, ashnda ekonomik olmayan ve dogrudan dogruya devletle bagda�m1� olan veya devlete hizmet veren sektbrler etrafmda geli�mektedir. Dretime bakilacak olursa, dedigim gibi bir dahili iiretim veya dahili hiketime yonelik bir iiretim var ki, o <;ok onemli bir iiretim degildir. Daha onemlisi, is­ tanbul'un tekelinde olan baz1 iiretim sahalan, istanbul'un fonksi­ yonundan dolay1 saraya ve liiks tiiketime veya orduya yonelik ba­ ' z1 iiretim sahaland1r. Yani o zamanm KiT'leridir. Ornegin Tophane, Baruthane, Tersane gibi kurumlar, ki dogrudan dogruya devlete,


0SMANLI lsTANBUL'U

53

daha spesifik olarak orduya hizmet verirler. Bir de genellikle saray i<;erisinde yap1lanan ve tamamen hiks ttiketime, yani devlet ricali­ ne, devlet biirokra tlarma hitabeden bir liiks mal iiretimi ve tiiketi­ mi soz konusudur. Yoksa ger<;ek bir ekonomik alt yap1s1 oldugunu soylemek biraz zordur. Buna mukabil, istanbul'da geli�en ve ba�ka yerlerde olamayan bir sektOr var ki, o da servis sektOrii. Servis sektOriinden kashm, devlete hizmeti bir nevi servis olarak dii�ii­ niirsek, devlet orgiitlenmesi etrafmda hizmet veren bir sektOr, <;ok <;abuk bir �ekilde geli�iyor ve bu imparatorlugun ba�ka yerlerinde goriilmeyen ve tamamen gene devletin burada bulunmasmm ve devletin yap1smm belirli ihtiya<;larma cevap verecek bir sektOriin dogmasmdan ortaya <;1k1yor. Bunlarm otesinde, devletin istan­ bul' da yarathg1 en onemli sektOr mali sektOr, yani bir finans mer­ kezi olarak istanbul geli�iyor ve bu gene diger Osmanh �ehirlerin­ den farkh bir ozelliktir. Obiir �ehirlerdeki finans sektOriine baka­ cak olursak, ki sektOr demek biraz zor, oralarda daha <;ok tefecilik iizerine, zirai iireticiye belirli krediler -genellikle fahi� fiyata kredi­ ler- veren baz1 sermayedarlar goriiriiz. Halbuki istanbul'da ger<;ek bir sermaye piyasasmm olu�umuna daha XVI. yiizyilda �ahit olu­ yoruz ve bu sermaye piyasasm1 besleyen de devlet yani devletin kendisi, devletin hazinesi, onun belirli kredi ihtiya<;lan ve devlet­ ten kopuk olmayan ama bir sm1f olu�turan biirokratlann kendile­ ridir. Dolay1s1yla, devlet i<;inde yeralmak i<;in belirli bir paraya, be­ lirli bir krediye ihtiya<;lan olan ki�ilerin dogrudan dogruya miira­ caat edecekleri bir sektOr olu�maya ba�lar. Sarrafhk denen miiesse­ se biiyiik ol<;iide bunun en belirgin �ekli ve XVII.-XVIII. yiizy1llar­ da ortaya <;1k1yor. Mesela XVIII. yiizyilda Ermeni sarraflan toplu­ lugu var ki, organik bir �ekilde devletle ili�ki i<;inde olan bir banka sektOrii veya orta<;ag italyan bankerlerini hahrlatacak �ekilde dev­ lete kredi temin eden ki�iler olarak ortaya <;1k1yorlar. Bu sermaye piyasasmm ger<;ek olmamasmm sebebi de devlete bag1mh olmasi. Avrupa'daki geli�meleri incelersek, Avrupa'da bir serrnaye piyasa­ smm, bir finans sektOriiniin geli�mesi biiyiik ol<;iide devletten kopmas1 ile birlikte ger<;ekle�mekte. Niye? <;:iinkii devletin girdigi sermaye piyasas1 politik gii<;lerin ve baz1 cebri hareketlerin girdigi sermaye piyasas1 oluyor, dolay1s1yla serbest bir sermaye piyasas1 olmuyor. Osmanh'da sermaye piyasas1 nedir? iltizamd1, malika­ neydi, sergiydi tiiriinden dogrudan dogruya devlete kredi temini i<;in kullamlan fonksiyonlard1r, kredi veren sarraflard1r ve bu son derece degi�ken bir piyasad1r. <;:iinkii her zaman i<;in politik d alga-


54

lsTANBUL'UN DoRT <";AGI

lanmalara ve devletin dogrudan dogruya miidahelesine ai;1k bir piyasa olarak ortaya i;1kar. Belirgin bir ornek vermek gerekirse; is­ tanbul'da yabancilann ozellikle dikkatini i;eken bir ozellik paranm darlamp, bolla�mas1dir. Bunun arkasmda ekonomik bir sebep ara­ mak geri;ekten zordur. <";iinkii asil sebep, devletin yarathgt ihtiyai;­ tan dogan degi�ikliklerdir. Mesela XVIII. yi.izyil sonunda, devletin biiyiik oli;iide memuriyet ahm sahm mevsimlerinde biitiin para piyasadan i;ekilir ve dolay1s1yla biitiin piyasa altiist olur. Neden? <";iinkii biitiin Ermeni sarraflann elindeki paralar bu i�e yahrun yapmak isteyen insanlann eline gei;er ve onlar bu paray1 bir �ekil­ de bloke edip devlet hazinesine aktanrlar. Yani asalak bir �ehir ve bu �ehrin temel ekonomik fonksiyonu olarak ekonomik olmayan, devlete bagh bir sermayedar kesimin ve bir piyasanm geli�mesi ortaya i;1kar. Bu durum, dedigim gibi XIX. yiizyilm sonuna kadar devam edecektir. XIX. yiizyila geldigimizde bir degi�iklik sozko­ nusu. XIX. yiizyildaki bu degi�iklik sonucunda, Osmanh ekonomi­ sinin gittiki;e diinya ekonomisine entegre edilmesi soz konusu olur. istanbul bir merkez olmaktan i;1k1p, arhk bir i;evre merkezi olmaya ba�lar. Bu baglamda, Osmanh sistemi hala ayaktayken ve­ ya kendi kendine yeterliyken, i;evresellle�me hareketi ii;inde, istan­ bul arhk d1�, Avrupa kapitaline, Avrupa yatmmcilarmm hizmetine cevap verecek �ekilde kendini adapte etmek zorunda kalir. Sonui; olarak, istanbul'da yeni sektorler geli�ir ve bunlann arkasmda, d1�a bag1mh olmakla birlikte, geri;ek bir ekonomik altyap1 sozkonu­ su olur. XIX. yiizyilda istanbul'da palazlanan belirli servis sektO­ rleri, ozellikle bankac1hk, sigortac1hk tiiri.inden hizmetlerde pala­ zlamr. 0 zamana kadar istanbul'un pek iistlenmedigi bir gorev olan Anadolu'dan gelen mallan Avrupa'ya aktarmak ve Avru­ pa'dan gelen mallan Anadolu'ya aktarmak meselesi, ki bunda tren hatlanmn, demiryollannm geli�mesinin onemli bir pay1 var. Yani istanbul'un XIX. yi.izy1lla, Osmanh ekonomisinin degi�imiyle veya belirli bir yori.ingeye girmesiyle beraber temel fonksiyonlannda biiyi.ik bir gel�me var. Eskiden olan belirli bir kendi kendine ye­ terlilik arhk ortadan kalkiyor, ama buna mukabil, devlet bagunhh­ gmda olan ve dolay1s1yla son derece suni bir �ekilde geli�mi� olan bir sermaye piyasas1 art1k onemini kaybediyor ve yerini d1�a ba­ g1mh, ama "serbest" bir piyasa ahyor. Bahsetmek istedigim, istan­ bul'un i;ok suni bir ekonomik yap1s1 veya ekonomik olamayan bir ekonomik yap1dan belirli bir i;evresell�me siireci ii;inde daha eko­ nomik olan, ama bu defa d1�a bagtmh olan ve servis agtrhkh olan


0SMANLI lsTANBUL1U

55

(bugi.inki.i gibi) bir i�leve doni.i�mesi soz konusu. Bunun mekanda en somut ornegi, ekonomik aguhgm sur ic;indeki merkezlerin, Sir­ keci, <;:emberlita� ile Kapahc;ar�1 aguhkh bedestenlerin arhk one­ mini kaybetmesi ve periferide olan Galata ve Beyoglu tarafmm bi.i­ ti.in ekonomik agirhg1 c;ekmesi. Yani mekandaki bu farkhhk ashn­ da yap1sal ve i�levsel bir farkhhgm somut bir ornegi olarak gori.i­ li.iyor. b.K.- Degerli meslekta�1m1z Edhem Eldem'e te�ekki.ir ediyo­ ruz. $imdi sira bana geldi. Ben de �oyle bir degerlendirme yapmak istiyorum. Birincisi, meslegim tasanm ve sanayidir. Dolay1s1yla ben de bi.iti.in bu olaylarm ti.imi.ini.i bir ti.ir yatmm olarak gorme egilimi vardu. Kim olursa olsun, nerede, ne zaman olursa olsun herhangi bir yere ta� dikecekseniz, o bir yatmmdu. Bir yatmmm yap1lmas1 ii;in de once birisinin "ben bu yatmm1 yapacag1m" demesi, karan vermesi, paray1 bulmas1, sonra da onu yapacak adam1 bulmas1 ve eger o eserin uzun y1llar canh kalmasm1 istiyorsa, bunu da sagla­ mas1 gerekir. Bu di.i�i.ince degerlendirmemin kaynag1m olu�turu­ yor. ikincisi ise, c;ok y1l once Osmanh donemi i.izerine bir ara�hrma yap1ld1. Baz1 sorular �unlard1; brnegin nic;in zenciler bir tek Os­ manh devletinde yok olmu�lardu? Bu c;ok onemli bir soru. Nic;in Osmanh devletinde "Baba" dedigimiz bir mi.iessese vardu? Bunlar kimdir? Bence en onemlisi ise �udur: Kac; �ekilde yonetim vardu? Birinci c;ozi.im, iki ucundan tutars1mz, bi.iti.in yi.iki.i i.isti.ini.ize ahrs1mz. Arna bunun dengede olup olmad1g1m kimse bilemez. ikinci yonetim ise bir �eyi ahr, ben bunu yonetecegim dersiniz, ama yan­ h� yerden tuttuysamz her defasmda onu yere buakip tekrar alma­ mz gerekir. Fakat Osmanh yonetim ve i.iretim felsefelerinin denge­ de durabilmesi ic;in k1sa si.irede karar almak ve o karan bir mekanizma ile ayakta tutmak gerekmi�tir. Bu durumda bir gi.ic; sarfetmez, sadece karar ahrs1mz. Bi.iti.in bunlann yamsua, tarih boyunca kahc1 iz buakmak iste­ yen herkes, genellikle �oyle bir yo! izler; tarih, uzun si.ire dayanan malzeme i.izerine kaydedilir. Mesela <;:in krallan tarihe buakilacak izi, benim "teknoloji" dedigim bir di.i�i.ince i.izerine oturtmu�lardu. Fakat bir kural vardu: Ozerine tarih kaydedecegimiz malzemenin ucuz olmas1, buna kar�1hk teknolojisinin pahah ve dayamkh olma­ s1 gerekir. Bugi.in mi.izelere bakhgtm1z zaman bi.iti.in malzemeler, seramik, cam, porselen, dokuma gibi, hammaddesi son derece


lsTANBUL'uN D6RT <:;Acr ucuz, ama iizerindeki "yarahc1hk ve dii�iince yiikii" son derece de­ gerli olan tarihlerdir. Boyle bir teknikle yazanlar akilh adamlardi. Ornegin bir hahy1 sokiip o iplerle tekrar bir hah yapma imkam yoktur. Bilgi iizerine oturan teknolojiler iizerine tarih yazilm1�hr. Kanuni'nin, yaphrd1g1 eserleri altmla kaplayabilecek kadar para giiciine sahip olduguna eminim. Arna eger eserlerini alhnla yap­ sayd1, kendinden sonra bunlar eritilir, para bas1hr ve o kay1t kesin­ likle kaybolurdu. 0 yiizden tarihin kaydedilmesinde teknolojinin bence en onemli rolii devletlerin, imparatorluklarm, kralhklann, bin yilhk iz birakmak isteyenlerin malzemesi ucuz olan, ama bilgi iizerine oturan endiistrileri harekete gei;irmeleridir. istanbul'un ahnmas1yla bu gibi mekanizmalar da harekete ge­ i;irilmi�tir. Bunun en tipik omegi Topkap1 Saray1'dir. Fatih geni; bi­ risi. Belki yiizme bilmiyor. Roma'y1 gormemi�, <:;in'i gormemi�, Ki­ nm saraylanm gormemi�, hii;bir yeri gormemi�. Fakat bir saray kurma karan veriyor. Bu miimkiindiir. Sonra bu saray1 kurmak ii;in para buluyor. Bu da miimkiindiir. Arna bu saray1 kime yaph­ racaksm1z? Ortaya i;ikan saray, be� yiiz y1l ii;erisinde devamh bir­ biri ucuna eklenerek biiyiiyen, ama asla bozulmam1� olan i;ok onemli bir komplekstir. Biiyiimi.i�, geli�mi�, tarih onun iizerine kaydedilmi�tir ve bu yoniiyle ilgini; bir kay1t durumuna gelmi�tir. Ozel bir mekanizma da, bu yap1 kompleksinin zaman ii;ersinde geli�mesi s1rasmda bozulmasma mani olmu�tur. 0 halde Fatih, geri;ekte ne yaph? Bu gibi ozellikleri bugi.in biiyiik sanayi Sony' de, IBM'de aynen buluruz. Bu gibi i�leri yapmak ii;in i;ok ozel meka­ nizmalar kurmak gerekir. Topkap1 Saray1'nda da "ehl-i hiref" siste­ mi kurulmu�tur. Bu, i;ok uzun soluklu bir miiessese olmu�tur. Bii­ tiin bunlar niye kuruldu? Bu gozle bakarsak saraylann daima bir kimlik dii�iincesi iizerine oturdugu, bu mekanlarda devletin kim­ liginin �u veya bu �ekilde tasarland1g1 kesindir. Fatih'in �oyle bir ciimleyi akhndan gei;irdigine yiizde yiiz eminim: "<:;ocuklar, �u �ehri ald1k; burada, �u Bizans fon miizigi oniinde oyle bir kimlik yaratahm ki, bin yil bir daha sonmesin. Bu i� ii;in ne gerekiyor? Yiizlerce uzman dam�man m1? Hemen geti­ rin. Bu dam�manlara insanlann hayatmda kulland1g1 biiti.in iiri.in­ leri ozel olarak tasarlatahm. Arna bu iiri.inlerin hii;biri kiymetli malzemeden olmasm. Hepsi i;ok dayamkh olsun. iznik i;ini fabri­ kalanm kurahm, i�letelim, duvarlanmiz1 i;ini kaplayahm. Tiirk kimliginin iiri.inii olan hahy1 i;ogaltahm, geli�tirelim, ya�atahm." Dolay1s1yla, Topkap1 Saray1 ve o doneme bakhg1miz zaman yeni


0SMANLI lsTANBUL1U bir devlet kimliginin temel iiriinlerinin, kiymetli malzemenin degil bilginin, teknolojinin iistiine oturan iiriinler oldugunu goriiriiz. Benim goziimde tarihin en onemli tasanm merkezlerinden birisi olan Topkap1 Saray1, Osmanh Devleti'nin biitiin iiriinlerine, hatta di�ardan da ithal edilen bilgilerle, en temel iiriinlerine kimlik ver­ mi� ve bu kurum, c;ok uzun bir siire canh kalm1�hr. Bugiin kulland1g1m1z pek c;ok iiriin var. Bunlardan hah, Tiirk sivil mimarisinin en temel elemamd1r; hahlann ismine bakarsamz oda hahs1, merdiven hahs1, sedir hahs1 diye gider. \:iinkii bir kim­ lik dii�iincesinin bir iiriine indirgendigi zaman uzun siire koruna­ cagm1 ve bunun bir ekonomik temel iizerine oturacagm1 hepimiz biliyoruz. Biitiin Osmanh imparatorlugu'nun hah iiretiminde belli bir tak1m standartlar uygulam1� oldugu bilinmektedir. Dolay1s1yla, kurulan sistem, kimligi korumu�tur. Hah desenlerini takip ederek Tiirkler'in nereden nereye goc; ettiginin rahathkla haritasm1 c;izebi­ lirsiniz. Osmanh Devleti'nin ozellikle Topkap1 Saray1'nda ba�lathg1 dev bir tasanm diizeni sultanm giydigi kaftanm tasanmmda bile etkili olmu�tur. Siz bir an sultan olsamz, babamzm giydigi kaftam tabii ki giymezsiniz ve elbette ki, babamzm kimlik projesi olarak yaphrd1g1 bir kaftanla herkesin oniine c;1kamazsm1z. 0 halde, bira­ km1z iiriin kimligini, giysiden itibaren her�eyde bir tiir patentleri ortaya c;1karan kimlik sistemi var. Miimkiin miidiir ki, bir giydigi kaftandan bir tane de ben giyeyim? imkans1z. \:iinkii o iiriin, bir kimlik sistemi iizerine oturuyor. Bunlan soylerken sizlere verecegim birkac; ornek daha var. Topkap1 Sarayi, genel olarak Osmanh iiriinlerine temel bir kimlik vermi�tir. Bu arada yahlar dahi, sivil mimaride geli�tirilmi�, proto­ tipleri dogrudan dogruya tasarlanm1� iiriinlerder. Bugiinkii sana­ yici gibi dii�iiniirsek; in�aah kolay olacak, ah�ab1 y1gd1gm1z zaman iic; kath konag1 yapabileceksiniz, geriye bir yonga bile artmayacak. Bunun yapilabilmesi ic;in herhangi bir yere uyabilecek bir kimlige de sahip olmas1 gerekir. C:::iinkii bir yeri fethettiginiz zaman oraya vurulabilecek en giic;lii marka bir mahalleyi kurmakhr. Dolay1s1y­ la, en biiyiik normlanndan bir tanesi boyle oldugu icin bu sistem ayakta kalabilmi�tir. Devletin bu gibi projelerini ayakta tutabilmek ic;in dev endiist­ rileri i�letme mecburiyeti vard1r. Ornegin hah iiretiminin giivenlik altma ahnma nedeni ingilizler'in Bah Anadolu'daki Tiirk hahsm1 ticari bir konuma donii�tiirme projesini ele almaland1r. Hahlann


1sTANBUL1UN DoRT <;AGI tasanm1 ingiltere'de yap1hr ve on iki renk iizerine oturmu� Tiirk hahs1 dort yiiz elli renge <;tkanlarak, onun boyasm1 vermediginiz zaman iiretiminin durmas1 gibi organizasyonlar hayata ge<;irilir. Buna kar�1hk, Hereke Fabrikas1 kurulup, hahnm kimligi ko­ runmu�, Y1ld1z Saray1'ndan Dolmabah<;e Saray1'ndan desteklen­ mi�ti. Aynca Tanzimat ile baglanhh olarak ortaya <;ikan yeni kiya­ fetin iiretimini yapabilmek i<;in Tiirkiye'deki ilk entegre tesislerden biri olan Feshane kurulmu�tur. Kiyafet degi�tirdiginiz zaman ya­ p1lacak ilk i�, eger iiniformaya ge<;iyorsamz, tek tip kuma� iiret­ mektir. Tarihin en biiyiik konfeksiyon endiistrilerinden biri bu ne­ denle kurulmu�tur. 0 yiizdendir ki, Tiirkiye bugiin konfeksiyon endiistrisinde soz sahibidir. Ya da kaybolmu� iznik, Kiitahya <;ini­ ciligi i<;in Y1ld1z Saray1'nm i<;inde donemin en ileri fabrikalarmdan birisi kurulmu�hu. Bunun gibi bir<;ok omek vardu. K1sacas1, gene! bir iiretim sisteminin merkezi olarak istan­ bul'un ve Kapah<;ar�1'nm hayata ge<;tigine inanmaktay1m. Daha da ilginci, bugiin <;evremizde ha!a ya�ayan, ekonomik deger ta�1yan pek <;ok iiriin, bu dii�iince iizerine oturmu�tur. Hatta "Sanayi-i Nefise Mektebi" bile dogrudan bu dii�iince iizerine oturmu� ve "Sanayi-i Nefise" ismiyle kurulmu�tur. Kuruldugu zaman da "Sa­ nayi-i Nefise idaresi", "Sanayi-i Nefise Sergileri", "Sanayi-i Nefise Mektebi" olarak bi<;imlendirilmi�tir. Dolay1s1yla, bir grup ozel sanayi, iiriinii sadece ekonomik bir temel iizerip.e otunnayan ve tarihin her doneminde oldugu gibi, bir devletin resmi kimligini bir iiriin haline getiren geli�me ya�a­ m1�hr. Bunun sonunda, bugiin Tiirkiye bir konfeksiyon endiistrisi­ ne, bir hah endiistrisine sahiptir. Biitiin bunlar bugiin de Tiirki­ ye'nin endiistrisinin temel ta�larmdandu. <;iinkii 500 y1lhk projele­ re dayanmaktadular. Biitiin bunlar bize �unu gosteriyor; Osmanh istanbul'una ba�­ ka ba�ka a<;1lardan bakmak ve bunlan iistiiste dii�iirerek ba�ka ara yorumlar da iiretmek zorunday1z. Gordiigum bir ilan beni <;ok dii­ �iindiinnii�tii. Y1ld1z Saray1 yap1hrken a<;1lan uluslararas1 bir ihale­ de �oyle deniliyordu: "Ulkede yangmlar sonucu <;ikan konut a<;1g1m kapatmak iizere, diinyanm en geli�mi� iilkelerinden hirer tane prefabrik ev getirilip, Y1ld1z Saray1'na konulsun". Goriiliiyor ki Y1l­ d1z Saray1'nda bir anlamda yap1 teknolojileri denenmektedir. Nite­ kim, orada ilk hastane, ilk elektrikle a<;1lan koprii gibi bir<;ok yeni �ey denenmi�tir. Dolmabah<;e Saray1 benim goziimde diinyanm en biiyiik sanayi tarihi miizesidir. <;iinkii 1 85 1 Londra Sanayi Sergi-


OsMANLI lsTANBUL'u

59

si'nin biiyiik m�terilerinden birisi Dolmabahc;e Saray1'dtr. Orada dev bir prestij ve endiistri yan�1 vard1r. 0 endiistri yan�1 Tiirki­ ye'ye biiyiik yapdan, fabrikasyonu, cam endiistrisini, seramik en­ diistrisini getirmi� olan oncii projeleri olu�turmu�tur. 0 yaptlar sa­ dece saraya degil, iiretime yon vermek ic;in yaptlm1� dev projeler­ d ir. Nitekim o gozle gezecek olursamz, orada c;ok iiriinler gorebi­ lirsiniz. 0 yiizden, tarihe biraz da iiriinler aras1 rekabet goziiyle bak­ maktay1m. Birinci turu tamamlad1k. Bu arada, degi�ik gelen �eyler soyledim, bunu ozellikle yaphm. C::iinkii olaylara c;ok deg�ik ac;1lardan bakmam1z, elimizden geldigi kadar dogru parametreleri bulmam1z ve hakiki degerlerine oturtmam1z gerekiyor. Ben birinci tur ic;in biitiin konu�mactlara te�ekkiir ederim. iZLEYiCi.- Aptullah Kuran'a sormak istiyorum once; Bu Ha­ varium Kilisesi ne zaman y1ktld1, ne zaman camiye c;evrildi? C::iin­ kii fetihten sonra bir miiddet kilise olarak kullamhyordu. ikincisi, vezirlerin yaphgt kiilliyelerden bahsettiniz. Mahmut Pa�a ve So­ kullu'ya omek verdiniz. Acaba Fatih devrinde vezirler tarafmdan yaptlm1� bir omek var mi? Kiliseler civarmda bina, imaret yap1h­ yor dediniz, buna ornek var mi? Bir de, Harem'i sormak istiyorum, hangi devirde Bahhlar'm kafalarmda biiytittiigu harem imajma donii�mii�? Fatih devrinde yok. Saym Onder Kiic;iikerman'a te�ek­ kiir ediyorum. Hereke hahlan konusunda biiyiik bir miicadele ol­ dugunu soylediniz. Ben de, hakikaten ingiltere'nin, Ege'de biiyiik hah endiistrisini ele gec;irmek ic;in c;aba harcad1gtm okudum. Bu konuyu biraz derinle�tirebilir misiniz? A K.- Fatih doneminde Havariler Kilisesi c;ok harap olmakla birlikte ikinci biiytik kilise olarak duruyordu. Fatih devrinde Fatih kiilliyesi, Havariler Kilisesi'nin bulundugu yere yaptlm1�hr. Bu ki­ lise o donemde haraph ve Fatih kendi kiilliyesini burada yaphr­ may1 uygun gormii�tiir. Fatih devrinde vezir kiilliyeleri; Murat Pa­ �a Kiilliyesi ve Rum Mehmet Pa�a Kiilliyesi akhma hemen gelen­ lerden. Kiliseyken camiye c;evrilen omeklerden Kiic;iikayasofya var, camiye c;evrilmi� ve kiilliye haline getirilmi�tir. Harem konusuna gelince; Fatih devrinde Harem yok. Haremin bulundu­ gu yerde cariyeler ic;in bir okul var. Yani kadmlan, kizlan da yeti�­ tiriyorlar. Fakat, Fatih'in Haremi Eski Saray'dadrr ve nitekim Fa­ tih'in haftada iki veya iic; kere Eski Saray'a gittigi vesikalarda ac;1k­ lanmaktad1r. Harem'in Topkap1 Saray1'na ta�mmas1 bugiinkii an­ lamda Hiirrem Sultan'la ba�hyor. C::iinkii Hiirrem Sultan, ilia ki


60

lsTANBUL'UN D6RT \:AGI

Topkap1 Saray1'nda oturup Kanuni'ye yol gostermek istiyor ve onun i<;in yeni saraya ge<;iyor. Fakat Harem'in tam olarak yeni sa­ raya ge<;mesi ancak III. Murat doneminde tamamlanm1�hr. O.K.- Hahc1hk konusunda bir amm1 anlatmak istiyorum. 1 979'da Hindistan'm kuzeyinde bir Ti.irk koyiine girdim. "Tiirk'iim" deyince kabul ettiler, "Aga sizi bekliyor," dediler, ahp gotiirdiiler. Sedirde oturan bir adamdan hayahmm biiyiik dersini ald1m. "Tiirkiye'den mi geldiniz?" dedi. "Evet," dedim, "Tiirkler hahy1 mahvetti. Hah ile oyun oynanmaz. Hah ailelerin soy kayd1dir. Getirin benim hahm1; bak biz bu hahya ii<; yiiz-be� yiiz y1hm1z1 kaydettik. Bu hahy1 sana okuyay1m," dedi. 0 giin ben hah desenle­ rinin sadece deseri. olmay1p, hpk1 M1s1r'daki hiyeroglif gibi bir ile­ ti�im sistemi oldugunu gordiim. Bugiinkii gazetelerin bas1lmas1 da· teknik yonden boyledir. Malzeme ucuz, iizerindeki bilgi pahah olacak. Eger malzeme pahah olursa o bir deger ta�1maz. <;unkii almamaz. 0 halde onlarm yapacag1 tek �ey vard1. Koyununun yii­ nii ile kaydm1 yapmak. <;unkii siz bir hah iizerindeki deseni degi�­ tirirseniz, tarih i<;inde elde ediimi� olan kimligini yok edersiniz. 0 yiizden biitiin devletler porselen, <;ini, hah gibi sanatlara onem vermi�lerdir. XIX. yiizyil ba�lannda Bah Anadolu'da hah desenleri ve ge­ ometrisi ile oynanarak Ti.irk hah desenleri degi�tirilmi�ti. Bu �oyle yap1hyor: ingiltere'deki bir yap1ya uygun hah desenini modiiler hale getiriyorlar. Bir kopyas1 ingiltere'de, bir digeri de izmir'de si­ pari� iizerine iiretiliyor. Bu olay iizerine Osmanh Devleti bir karar ahyor ve yeni bir hah iiretmek iizere <;ok ciddi bir te�vik yap1hyor. Isparta bolgesinde yeni bir hah merkezi yarahhyor. Biliyorsunuz, endiistrileri �ehir i<;ine kurarsamz diren<; olu�ur, ya da Yildiz'da ol­ dugu gibi Saray'm i<;ine kurarsm1z. Bu konuda gelenegi yeni olu­ �an bir merkez yarahyorlar: Isparta .. .Orada ticari hah iiretiliyor. Bu hahlarm iiretimi ile Ti.irk hah motifine doniilmii� ve geometri tekrar Tiirkle�tirilmi�tir. Aynca H�reke kuruluyor. Hereke tarihte dokunan ve dokunabilecek en ince hahy1 dokumak iizere kurul­ mu� biiyiik bir yahnmdir. Nitekim Hereke, bu yeni gelenegin tam­ mm1 yapmak i<;in Yild1z Saray1'nda, �ale'de 430 m2lik tek par<;a ha­ hy1 dokumu�tur. E�i diinyada yok. Bunlar o insanlann biiyiik hah­ da yiiriimesi i<;in degildir. Tam tersine teknolojik bir yan�hr. Buna <;ok ornek verilebilir. A.K.- Miisade ederseniz bir konuya deginmek istiyor:um, o da �u: Saraym, yani yeni saraym bir ba�ka fonksiyonu okul, kiiltiir


OsMANLI lsTANBUL'u merkezi olmas1dir. Nakka�hane fevkalade onemli bir kurum. Os­ manh imparatorlugu merkezden idare ediliyor. Bu ki.ilh.ir ashnda imparatorlugun her tarafma gitmiyor, onu biliyoruz. En azmdan mimari i<;in F1rat'a kadar gittigi de biliniyor, F1rat'1 ge<;tikten sonra lokal mimari, resmi mimari ile kan�1yor. Yani istanbul'da yap1lan bir plan Hassa Mimarlan Ocag1'nm bir miman tarafmdan yerine gidip uyguland1g1 zaman istanbul'daki gibi <;1km1yor. Dekarasyo­ nu <;ok ba�ka �ekilde <;1k1yor. C::i.inki.i o bolgenin dekorasyon anla­ y1�1 mimari i.isti.ine "si.iperpoze" ediliyor. M1s1r'a gidiyorsunuz, is­ tanbul'da yap1hp gonderilmi� bir cami plam var, ancak istan­ bul'dakine benzemiyor, <;ok ba�ka �ekil ahyor. Suriye'de de <;ok ba�ka �ekil ahyor. Arna merkezden idare edilme, Osmanh' da is­ tanbul'la ba�hyor. istanbul'dan evvel yok. Sel<;uklu'da da yok. Sel­ <;uklu'da mimarlar var, aym Ronesans'ta oldugu gibi. Ronesans'ta XVI. yi.izy1lda bir si.iri.i mimar var. Papa bir �ey yaphracak; "Gel Michalengelo" diyor. Ona yaptmyor. Arna otuz-kirk mimann bira­ rada <;ah�hg1 ve bir ekol yarathklan te�kilat yok. b.K.- Ki.i<;i.ik bir ilave yapmak istiyorum. Osmanh eserlerinde imza yoktur. Bir tasanm merkezinin ilkeleri �oyledir; bir y1l <;ah�, bana bir �ey getir, ama i.izerinde imzan olmayacak. Bi.iyi.ik kuru­ lu�lar boyle <;ah�1r. Bi.iyi.ik para verirler. Ortaya <;1kan i.iri.in bir markad1r. A.K.- Sel<;uklu doneminde, Sel<;uklu mimarlan binalarmm i.is­ ti.ine kitabe koyuyorlar, yalmz mimarlan degil <;inicisi, kalem i�<;isi vs. Osmanh'da bu yok, yalmz i�verenin ad1 var. Mimar Sinan'm adm1 ta�1yan tek bir kitabe var: "Ki.i<;i.ik<;ekmece Kopri.isi.i" Ondan da emin degiliz "Yusuf bin Abdullah" diye yaz1h. Fakat Sinan'dan sonra mimar ad1 var, Mehmet Aga filan, fakat gizli yaz1lm1�. Ano­ nim <;ah�1yorlar, bi.iyi.ik bir bi.iro var ve bu bi.ironun ba�1, "design centre" var. Bu, Sel<;uklu'dan Osmanh'ya ne kadar degi�tigini gos­ teriyor bir. ikincisi, aym donemde Osmanhlar'm Ronesans'tan ne kadar farkh bir uygulama i<;inde oldugunu bize gosteriyor. iZLEYiCi.- istanbul'un Bizans devrinde bu Mangan veya Kal­ ge Saraylan'ndan sonra tekrar Blakhernai ni<;in getirildi? Bunun bir sebebi var m1? Ni<;in bu gi.izelim yer b1rak1ld1 da, bu surlarm yanma gidildi? Tekfur Saray1 ni<;in yap1ld1? Bunun bir a<;1klamas1 var m1? A.K.- Tam benim konuma girmiyor, ama galiba a<;1klamas1 �oyle; Osmanhlar bir donemde Topkap1 Saray1'ndan Dolmabah<;e Saray1'na ni<;in gitmi�lerse, Bizanshlar da aym �ekilde degi�en bir


lsTANBUL1UN DoRT C:: A{;1 devir, yeni bir donern ba�lang1c1 oldugu i<;in gihni�lerdir. i.O.- Surlann dibinde stratejik bir noktada bulunan Tekfur Sa­ ray1 bir kornutanm veya bolgede gorevli olan yoneticinin oturdu­ gu bir saray. Blakhemai Saray1 ise irnparatorun oturdugu bir saray degil. Aslmda oranm "imperial" bir saray olrnad1gt rnalurn. Oras1 rnuhternelen Sultanahrnet'teki eski Mehterhane gibi, askeri bir iis, rniistahkern bir rnevkii, birtaktrn �eylerin sakland1g1, bir nevi gar­ nizonun oturdugu idari bir unite. Zaten oras1 bo� arazi. Yani civar­ da Kora Manastm var. Once oras1 sur d1�mdayd1, �irndi sur i<;inde, arna o zarnanlar bo� arazi idi. iskanda �ehir yok o zarnanlar. E.E.- Peki, o zarnan eger boyle bir ge<;i� olrnasayd1, acaba Ka­ riye dedigirniz bu Kora Manastm'nda da, o dernirlerden sonra bu kadar �anh bir rnozaikin geli�rnesi olabilir rniydi? i.O.- Bizans'm son zarnanlarmda <;ok giizel bir Ronesans tesiri var, yani italya ile <;ok yakm. Kariye, rnozaik rnirnarisi ile <;ok ho� bir italyan iislubu gosterir. E.E.- Neden oras1? i.O.- italya XIII. yiizy1lda <;ok hakirn, yani Blakhemai da <;ok giizel bir Ronesans yap1si. Ben zaten bu konuda <;ok bir �ey bilrni­ yorurn. Bildigirn kadanyla oras1 bo� araziydi. iZLEYiCi.- Acaba padi�ahlar veya onlarm ernrinde <;ah�1p rnaliye i�lerine bakanlar, sikke tag�i� edcrlerken bunu bir devalii­ asyon olarak biliyorlar rn1yd1, yoksa ihtiya<;tan dogan anhk birta­ k1rn giri�irnler rniydi? E.E.- Son derece bilin<;li. Devaliiasyon, elinizdeki para rnikta­ nm iki-ii<; katma <;1karrnak dernektir. Dolay1s1yla, tarnarnen bilin<;li bir �ekilde tag�i� ederek eldeki paray1 degerlendirrnek iizerine da­ yamr. Tag�i� ternelindeki prensip �u: Devlet bu rnag�u� ak<;eyi, ve­ rilen paray1 anlarnayacag1m varsayar. Tabii hi<;bir zarnan oyle ol­ rnaz, arna oziinde bu yatar. Yani halk bu paray1 alacak ticaret yap­ rnaya eski fiyatlarla devarn edecek, bu hi<;bir zarnan boyle olrnu­ yor. Bu, dogrudan dogruya ekonornik bir politikadir ve bilin<;lidir. Enflasyonist bir politikad1r. iZLEYiCi.- Saym ilber Ortayh, Yeni<;cri Ocag1'nm yeri tarna­ rnen nerededir? i.O.- Davutpa�a K1�las1, $ehzadeba�1'nda, Acernioglanlar Yeni Odalar'da, Siileyrnaniye civannda. Bugiinkii rniiftiiliigiin orada Agakap1s1 var. C::ok enteresan k1�lalardan birisi de bugiinkii Ayaz­ pa�a, Ta ksirn'de bulunuyordu. irnparatorlugun her yerinde derece derece Yeni<;eri Ocaklan var. Sonra her eyalet rnerkezinde kalenin


0SMANLI lsTANBUL'U ic;inde dizdarlar ve garnizon var. Yani Vali veya Sancakbeyi ayak­ lamrsa, mesela kap1lanm kapa tiverirler kalenin, cebehane ve hazi­ nenin, isyanc1lar ortada kahr. Sonra Acemioglanlarm yeti�tirildigi yerler var halkm ic;ine dag1tild1klan, din ve di! ogrensinler diye. Sonra harp esirlerinin c;ah�tinld1g1 zirai bolgeler var, bunlar bir miiddet sonra ortakc;1 olarak serbest kahyorlar. Yenic;eri Ortalan belirli yerlerde oturuyorlar, kendi aralarmda kadm yiiziinden kav­ ga ediyorlar. Onlarm asayi�i c;ok onemli. Asayi� ic;in aynca Ocaklar var, Bostanc1lar falan var, onlar ayn yerlerden talimat ahyorlar. \:ok karma�1k bir sistemdir, ama onemlidir. Koca bir �ehrin topog­ rafisinde birtak1m askerler bunlar; nas1l gec;inecek, nas1l giyinecek, asayi� nas1l saglanacak? Bunlar c;ok onemlidir. Tabii her Karakul­ hanede de Onba�1 riitbesinde bir \:orbac1 oturur, o semte bakar, bunlar onemli. iZLEYi<:;:i.- Topkap1 Saray1'na c;aglar boyunca bir�eyler eklen­ mi�, ama R.imligini, biitiinliigiinii yitirmemi� bir yap1dir, dediniz. Konyah'mn iizerinde bulunan ko�kvari bir yap1 var, XIX. yiizy1l yap1s1. Onu sormak istiyorum, bagda�1yor mu saraym geri kalam ile? 6.K.- Sanayi tarihi bu konunun en onemli ipuc;landir. Mesela, Topkap1 Saray1'ndaki sofamn camlan, o tarihte iiretilen en biiyiik cam boyutlannm iizerindedir. Yani iki yiiz elli y1l once, o boyda diiz cam iiretilemiyordu. Demek ki, verilen talimat �uydu; oyle ha­ fif bir konstriiksiiyon geli�tir ki, bugiine kadarki en biiyiik pencere camm1 takahm. Bugiin bir banyoya diizgiin seramik do�etmek bile kolay degil. Arna orada olaganiistii boyutta mekanlar seramikle kaplanm1�tlr. Arkasmda mucize veya para aramaym. Sadece dev bir organizasyon vardir. Bu yiizden Topkap1 Saray1, her donemin teknolojisinin· de bir ti.ir kimlik kayd1 gibidir. Kimlik kaydm1, eski bir kimligin kaybedilmesi anlammda soylemiyorum. Tarihin kay­ dedildigi bir kimlik kitab1dir. \:iinkii gorevi, bu kimligi geli�tirmek ve korumaktir. Topkap1 Saray1 bu bak1� ac;1s1yla pek fazla ara�tml­ mam1�tlr. Siz de Kral veya imparator olursamz yapacagm1z �ey bundan farkh olamaz. Bugiin modac1lar da aym �eyi kullamr ilke olarak, bu degi�mez. Saraym bir teknoloji merkezi oldugu, ornek iiriinlerin iiretildigi dev bir laboratuvar oldugunu kabul etmeliyiz. A.K.- Ben son bir�ey soylemek istiyorum; istanbul'u biz hep surlar ic;erisindeki �ehir olarak ald1k. Halbuki istanbul c;ok daha biiyiik, evvela Biladi Selase var. Eyiip. Oskiidar, Galata var. Biraz evvelki soruyla ilgili olarak hakikaten Topkap1 Saray1'nm iislup


lsTANBUL'uN D6RT C::AGI bak1mmdan kimligi Mecidiye Ko;;kii ile bozulmu;;tur. C::ok farkh bir mimariyi oraya oturtmu;;lar, aslmda Paris yakmlannda bir av ko;;kii model almm1;;hr. Av ko;;kiinii oldugu gibi alm1;;lar, oturt­ mu;;lar, sonra kendileri de begenmemi;;ler. Arhk Topkap1 Sara­ y1'ndan ba;;ka bir yere ge<;me zamamnm geldigini gormii;;ler. C::iin­ kii Mecidiye Ko;;kii bitmi;;. Mecidiye Ko;;kii bittigi anda Dolma­ bah<;e Saray1'nm yap1lmas1 i<;in emir verilmi;;. Bunlarm hepsi Ab­ diilmecit devrinde oluyor. Dolmabah<;e Saray1 yap1lm1;; ve saray istanbul Bogaz1'na intikal etmi;;. Buna benze.r bir olay, bir Bizans saray1 i<;in olmu;;; biiyiik, radikal estetik, teknik bir degi;;iklik so­ nucu arhk eski saraylar oturulmaz olabilir. Ondan sonra istanbul'un bogaza a<;1lma hikayesi var, bu da <;ok enteresan. Beylerbeyi Saray1'm ele alahm; I. Abdiilhamid Bey­ lerbeyi Saray1'm yaphrm1;;. Neden istanbul'un d1;;ma <;1k1lm1;;, ba;;- , ka mahalleleri, ba;;ka bolgeleri iskan edilmi;;tir? Kiilliye fikri hala o kadar gii<;lii ki, nerede Abdiilhamid'in kiilliyesi? Bah<;ekap1'da tiir­ besi, sebili imareti ve (;;imdi IV. Vak1f Han var yerinde) medresesi oradadir. Kiilliyesi ;;ehrin i<;indedir, bu <;ok enteresan. Aym ;;ey, II. Mahmud zamamnda oluyor. Nusretiye Camii'ni Tophane'de yaph­ nyor, fakat kiilliyesi, tiirbesi, me�rutalan ile birlikte Divanyo­ lu'ndad1r. Bu bir siire boyle devam ediyor, yani yan goniillii olarak istanbul d1;;ma <;1k1hyor, fakat gene is0tanbul'a bagh kahmyor. Tabii istanbul'a baglayan bir ;;ey daha var. Padi�ahlarm istanbul'a go­ miilme zarureti. Son padi�ahla ve sondan bir evvelki padi�ahla bu da bozuluyor. Mehmet Re�at Eyiip'e gomiiliiyor. Yam hr yerde bir gelenek daha bozuluyor. Birtak1m gelenekler bu Osmanh istan­ bul'unu olu�turuyor. Osmanh istanbul'unun d1�ma <;1khklan vakit ise baz1 �eyler onlan istanbul'a baghyor ve <;ekiyor, yiizde yiiz ko­ pam1yorlar. i .O.-Limandaki isimlere bakacak olursak, bu, i�te bize nas1l zahire geldigi fikrini veriyor. C::iinkii orada ozel bir mekanizma var. Hanlar, kadmm tayin ettigi Naibler, istanbul kad1smm temsil­ cisi olarak bulunmakta. C::iinkii kavga, dava <;ok olan bir yer. $eh­ rin i<;inde bugiin dahi baz1 sokaklarda varolan i� kollan, belirli bir orgiitlenme sokak ismiyle ya�ar. Osmanh imparatorlugu'ndaki Loncalar islam tarihinin en geni� orgiitlerindendir. Bu bize bir�eyi gosteriyor; ekonomik kontrolii ve ekonominin zenginle�mesini. Baz1 Loncalar sur d1�mda. Bugiine hi<;bir �ey birakmam1;; olmalan <;ok kotii, ama az da olsa baz1 eski �eyler vard1 Kazh<;e;;me'de. Kaz­ h<;e;;me s1hhi ve i<;timai nedenlerle cemiyetd1;;1 birak1lan bir yer ol-


OsMANLI lsTANBUL'u mu�tur. i� ortam1 \Ok agir oldugu i\in (deriler ki:ipek pisligi ile yogrulmakta), oraya kanun ka\aklan da s1gm1yor, ancak aranm1yorlar. Burada cezalanm \ekiyorlar. Mesela Ayvansaray'da \Om­ lek\iler var. Baz1 istenmeyen gruplar var, Miisliiman olsalar bile. Sulukule, Ayvansaray'da hanlar ya�ar ve \ah�ir. XIX. yiizy1lda is­ tanbul'a gi:i\men gelmeye ba�lar. Birdenbire yurtsuz kalm1�, izole edilen gruplar, yerle�meye ba�lar. Arna biitiin Anadolu'da durum bi:iyle. Bu Lonca meselesinde biz, saray hiinerleri ile \Ok i:iviiniiriiz. Onlar saraym kontroliinde i:izel teknikleri, hiinerleri olan insanlar deriz. Bizans'ta da var bu, Loncadakilerin meslegi birakmalan, ay­ nlmalan, ba�kas1m almalan, meslegi devretmeleri yasakhr. Vene­ dik'te camc1hk iiretiminde de vardir. Bunun birtak1m nedenleri bu­ lunmakta. Oncelikle iiretilen mal stratejiktir. Ornegin, ordu i\in �erekli malzemeler iiretilir ve d1�anya serbest\e sah� yap1lamaz. lkincisi de iiretilen mal devletin stratejisi ile ilgilidir. Yani devlet iiretilen malla birtak1m �eyleri elde eder. Ornegin, Bizans i\in ipek­ li \Ok i:inemlidir. <;unkii biitiin barbar diinya ile ipekli sayesinde temas eder, onlan i:iyle biiyiiler, boyar. Di� diinyaya birtak1m ma­ mulat, devletin hediyesi buradan gider. Ya da, baz1 tip kitaplar var ki, onlarm mutlaka bu insanlar tarafmdan kopya edilmesi, siislen­ mesi, ciltlenmesi gerekir ve bu yiizden imparatorlugun kiitiipha­ nesi en biiyiik sansiir merkezi bir anlamda. Biz Topkap1 Saray1'nda sadece islam yazmalanm biliyoruz, ashnda hi\ kii\iimsenmeyecek Selanik yazmalanm1z var, say1ca az ama, nitelik olarak \Ok iyi Ne­ ohelenik yazma kitap koleksiyonlanm1z var. Biitiin bunlar i:izel dikkat gerektiren �eyler. Bir imparatorluk idaresi bu bak1mdan daima zordur. imparatorluk idaresini anlamaktan \Ok idrak etmek gerekir. Bu �ehrin idaresi istanbul'a i:izgii bir �eydir. E. E.-Ben biraz bu konuya deginmek istiyorum. Sanat ve sana­ yi; biraz ay1rmak gerekiyor. Yani saray dahilinde geli�en sanat, sa­ nayi ile dogrudan dogruya endiistriyel tasanm ve belirli bir en­ diistriyel rasyonaliteyi i\eren iiretimi, sanmm ayirmak gerekir. Topkap1 Saray1 i\in bir "design center" denebilir, ger\ekten de miithi� artist.ik olarak bir "design center" dir. Fakat bu kapah bir kutudur ve belirli bir tiiketime yi:ineliktir, ki bu \Ok marjinal bir tii­ ketimdir. Liiks tiiketim, hatta liiksiin de i:itesinde saraym ihtiya\la­ rma yi:inelik tiiketimdir ve dolay1s1yla XIX. yiizy1lda sanayi devri­ mine cevap olarak gi:irmek inanc1 zor geliyor. Son derece marjinal. Ornegin hahc1hg1 ele ahrsak; hahc1hg1 Osmanh'nm sanayi devrimi ile yan�hg1 degil, sanayi devriminin Osmanh' da ayakta biraktig1


66

lsT ANBUL'UN OORT <;AGI

tek dal olarak gormeyi tercih ederim. <;iinkii belirli bir avantaj1 vard1r. Bilgi ac;1smdan eninde sonunda marjinal bir sektordiir. Ke­ za sarayda geli�en endiistriler ve sanatlarda biiyiik olc;iide bir tii­ ketime yo! ac;ar. Patent dediniz. Londra'ya bakhgtm1z zaman pa­ tent ic;erir, ama ba�ka tiirlii bir patent, yani sanayi devrimine ac;1lan bir patent degil, aksine yerinde saymay1 te�vik eden bir patent. Bunlar KiT tiirii iiretim ac;1smdan karh olmayan giri�imlerdir, ha­ z1r bir talebe hitab ed erler. b.K.-Bu toplanhy1 burada bitiriyorum. izleyici olarak sizlere ve toplanhy1 diizenleyen Yap1 Kredi Kiiltiir Merkezi'ne c;ok te�ek­ kiir ederim.


"Cumhuriyet jstanbul'u "

6 Agustos

1993

YONETEN: METE TUN�AY

Kon u?maczlar: Zafer Toprak, Erol Tiimertekin, Ugur Tanyeli



M.T.- Efendim, Yap1 Kredi Kiilhir Merkezi'nin sizler i\in dii­ zenledigi istanbul Dortlemesinin ii\iinciisiine ho� geldiniz. Bun­ dan oncekileri izleyenler, ilk toplanhda "Bizans istanbul'u"nun, ikincisinde de "Osmanh istanbul'u"nun konu�ulup tarti�1ld1gm1 hahrlayacaklardir. Bugiinkii konumuz "Cumhuriyet istanbul'u" Gelecek aym konusu ise istanbul'un bugiinden yarma geli�mesi, daha \Ok fiihi­ rolojik denilebilecek bir yakla�1m olacakhr. Bugiin Cumhuriyet istanbul'u iizerinde duracak ii\ konu�mac1m1z var. Bogazi\i Oni­ versitesi'nden Prof. Zafer Toprak, sosyolojik bir yakla�1mla istan­ bul'un demografisini, istanbul'da ya�ayan insanlann Osmanh do­ neminden Cumhuriyet'e dogru nas1l bir degi�im gosterdigini anla­ tacak bize. istanbul Oniversitesi Edebiyat Fakiiltesi Cografya Bolii­ mii'nden Erol Tiimertekin, bu demografik geli�menin mekansal degerleri iizerinde bilgi verecek. Mimar Ugur Tanyeli, istanbul'un fiziksel ve mimari a\tdan geli�me evrelerini, yine biraz ge\ Os­ manh doneminden, XIX. yiizy1ldan ba�layarak analiz edecek. Tabii bu yakla�1mlarla Cumhuriyet istanbul'u konusu tiiketilmi� olmu­ yor. Ba�ka pek \Ok a\tdan bu konuya yakla�1labilinirdi. Arna bun­ lan arthrsamz da konuyu tiiketmeniz miimkiin degil. Mesela Cumhuriyet'in ilk y1llarmda istanbul'da ii\ vilayet orgiitlenmi�tir. istanbul vilayeti, Beyoglu vilayeti, Oskiidar vilayeti. Her ne kadar bunlara miistakil valiler tayin edilmediyse de, istanbul Valisi, Be­ yoglu ve Oskiidar valiliklerine de vekalet etmi�, ilgin\ bir orgiit­ lenme ortaya \tkm1�hr. Bugiin istanbul nas1l reorganize edilebilir diye dii�iiniiliirken, ge\mi�te yap1lm1� bu tecriibe mutlaka bir de­ ger ta�1r. Zafer Toprak'a soz vermeden once �unu hahrlatmak istiyo­ rum, sanmm kendisi de gelecektir bu konulara Cumhuriyet'in ilk niifus say1m1 Cumhuriyet kurulduktan dort y1l sonra yap1ld1gm­ da, bizim toplam 1 3,5 milyon gibi bir niifusumuz vard1 ve 1 927'ye


lsTANBuL'uN DoRT <;Acr gelindiginde, 191 5'teki Ermeni olay1 <;oktan ya�anm1�h. istiklal Harbi sonrasmda ise, Yunanhlarla mecburi miibadele yoluna gidil­ mi�ti, yani Tiirkiye topraklannda kalan Rum Ortodoksl,ar ile Yu­ nanistan smulan i<;inde ya�ayan Miisliiman niifus degi� toku� edilmi�ti. Arna bundan, istanbul'da yerle�ik (miitemekkin) Rumlar istisna edilmi�ti. Gordiigiiniiz gibi 1 927 niifus say1mmda anadili Rumca olan ve Ortodoks mezhebinde olanlar istanbul'da ya�ayan Rumlar'du. Eger 1 3,5 milyon i<;indeki 1 00 bin Rumluk oram 88 / 1 0.000 muhafaza edilseydi, bugiin 60 milyonluk niifus i<;inde 500 binden fazla Rum'un olmas1 gerekiyordu. Oysa bildigim kada­ nyla, istanbul'da ya�ayan Rumlar'm say1s1 bugiin 2-3 bini ge<;mi­ yor. Ben zaman zaman konu�macilann sozlerine, biraz da sizin ad1mza miidahale edecegim. Sonunda sizlerden de konu�mak, so­ ru sormak, ele�tiri yapmak isteyen olursa, soz verecegiz. Once Prof. Zafer Toprak'm ba�lamasm1 rica ediyorum. Z.T.- Sizlere say1lardan soz edecegim. Nedenini hemen belir­ teyim, Tiirkiye'de tarih yaz1mmda say1lar son derece tali bir husus var; yani say1lara kar�1 pek duyarh degil tarih<;imiz, ha tta sosyal bilimcimiz. Bah'da okuryazarhk yamnda bir say1salhk olay1 var. Okuryazar aym zamanda say1sayar bir birikim de kazamyor. Oysa biz genellikle, diiniimiize bakhg1m1zda okur yazarhga onem veri­ yoruz da say1sayarhga pek onem vermiyoruz. Bu nedenle tarih<;i­ lerimiz son derece raha t say1 soyleyebiliyorlar. Say1 konusunda <;ok rahat davranabiliyorlar. Bah'da daha <;ok say1y1 entegre eden bir tarih olay1 ancak son on y1llarda gii<; kazanmaya ba�lad1; bu bizde yava� yava� benimsenmeye ba�hyor denebilir. Ornegin Kla­ sik Osmanh'nm niifusu konusunda <;ok farkh gorii�ler var. istan­ bul'un niifusu XVI. yiizyil sonu, XVI. yiizy1l ba�mda 200 binden 1 .2 milyona kadar bir yelpaze olu�turuyor. Bir dizi seyyah istan­ bul'un niifusunu 1 .2 milyon olarak gosteriyor. Demograflar ise 200 binin iistiinde olamayacag1m belirtiyorlar. Tarih<;ilerimiz, giderek 800 binden a�ag1 dogru <;ekiyorlar. Son zamanlarda 400 bine <;ekti­ ler bu rakami. Arna hemen �unu soyleyeyim; 200 binlik niifus ile de donemin en biiyiik kentlerinden biri istanbul, Avrupa ol<;egin­ den bakhg1m1zda. Avrupa'da 200 binlik kent Londra var o donem­ de, Paris bile 200 binin altmda. Yani ba�a giire�en bir kent, 200 bin niifusla bile. Gene Evliya <;elebi'yi gordiigiimiiz, okudugumuz va­ kit rakamlardaki geli�igiizel tavn gorebiliyorsunuz. Rakams1zhk olay1 aslmda toplum diizeyinde bir sorun olarak kar�1miza cik1yor.


CuMHURiYET isTAN BUL'u

71

C::iinkii devlette birtak1m kay1tlar tutuluyor. Ozellikle vergi gerek­ i;esi ile boyle bir kay1t tutma olay1 var. Arna toplumda kay1t tutma olay1 son derece tali bir husus. 0 nedenle de rakamlar konusunda i;ok geli�igiizel veriler ortaya koyabiliriz. Bir omek vereyim, gene i;ok yakm donemle ilgili olarak; 1 920'lerin ba�1 istanbul'da �ehre­ maneti'ne bagh bir ihsaiyat (ista tistik) birimi var, istanbul'un niifu­ sunun kayd1m tu tan bir birim. istanbul'un niifusuyla ilgili yap1lan, o dbnemde i;1kan istatistik mecmualarmda istanbul'un niifusu 1 milyonun iistiinde gosteriliyor. 1 922'de 1 .2 milyonun iistiinde gos­ teriliyor bu yaymlarda. Arna geri;ek niifus o donemde 500 bin, ya­ ni istanbul'un niifusu resmi ista tistiklerde 1 milyonun iistiinde gosterilirken, geri;ek niifus 500 bin. Ve bunu soyleyen de o zama­ nm mektupi;usu, yani �ehremanetinin ya da belediyenin gene! sekreteri Osman Nuri. istanbul'la ilgili verilen rakamlarda biiyiik farkhhklar var. Be­ nim size soziinii edecegim husus, istanbul'daki ii<; onemli demog­ rafik devrim. Bunlardan biri, istanbul'un ahm�1yla giindeme gelen bir devrim. Yani 1450'lerde 50 bin civannda bir niifus, 1 600'lerde 1 50-200 bine yiikseliyor. 50 bin niifusun o zamanlarda 1 milyona i;1kmas1 bu siire zarfmda, zaten o zaman ki demografik verilerle imkans1z. Bu ilk demografik devrim dedigimiz olay, istanbul'un fethinden Osmanh'mn alhn i;ag1 dedigimiz doneme kadar uzanan, yani 50 binden 200 bine yiikselen bir istanbul. istanbul'un ikinci biiyiik demografik devrimi XIX. yiizy1l'da gei;ekle�iyor. XIX. yiizyil ba�mda istanbul'un niifusu 300 bin civa­ rmda . XIX. yiizy1lm sonuna vanld1gmda 1 milyona yakm bir niifu­ su var. istanbul ii<; kat artiyor. Bu hi<; de kotii bir rakam degil Av­ rupa oli;eklerinde. Hemen hemen Paris' te, Londra'da da benzer bir biiyiime var. En biiyiik performans aslmda Berlin'in ki, sekiz ka t artiyor Berlin'in niifusu XIX. yiizy1lda. Bu, ozellikle istanbul'un bir ticari devrim gei;irmesiyle baglan­ tih bir siirei;. Yani XIX. yiizy1lda Osmanh ekonomisinin d1�a ai;1l­ mas1. Gerek d1�ardan ecnebi niifusun istanbul'a gelerek serbesti;e meslek icra etmesi, gerekse Rumeli'de yitirilen topra klardan goi;ler sonucu boyle bir arti� gozleniyor. Di;iincii demografik devrim ise hepimizin bilecegi gibi, 1 950'ler den sonraki devrim; 1 900 ile 1950 arasmda istanbul'un nii­ fusu duragan. 1 914'de istanbul'un niifusu 1 milyon. 1 950'de de is­ tanbul'un niifusu 1 milyon. Once bir dii�ii�, sonra da tekrar bir to­ parlanma i;abas1 ii;erisinde istanbul.


72

lsTANBUL'UN DoRT C::A cr

Hemen �unu kaydedeyim; istanbul i<;in, kent hizmetlerinin geli�imi ve mekanm di.izenlenmesi a<;1smdan Cumhuriyet'in ilk y1llan epey talihsiz bir donem. 1 930'larm sonuna kadar istan­ bul'daki imar hareketlerine bakhg1m1zda son derece c1hz bir geli­ �im gori.iyoruz. 1 938'den sonra yava� yava� toparlanmaya ba�h­ yor. istanbul'un iman diye bir sorun gi.indeme geliyor ve ozellikle 1 950'lerde k1rsal kesimin <;ozi.ilmesi sonucu, istanbul'da bildiginiz demografik patlama ger<;ekle�iyor. 1 milyondan 8-10 milyona <;1kan bir ni.ifusla kar�1 kar�1yay1z. Burada degi�ik faktOrler soz konusu. Ni.ifusta di.i�i.i� olay1 di.inyada <;ok az kentte gozlenen bir olay. 1 milyondan 500 bine di.i�en bir kent, ozellikle i.ist gelir gruplarmm yok oldugu ya da terkettigi bir mekan. Bu, s1rf istanbul'un degil, diger Osmanh bi.i­ yi.ik kentlerinin de payla�hg1 bir olay. izmir'de de aym olay ya�am­ yor. izmir'in kurtulu�uyla birlikte, ozellikle gayrimi.islim ni.ifusun izmir'i terk edi�i sonucu, ni.ifusunda bi.iyi.ik bir di.i�i.i� gozleniyor. Selanik'te de benzer birtak1m geli�meler oluyor. �imdi istanbul'da neden boy le bir di.i�i.i� var, bunu yamtlamak gerekiyor. �unlar akla geliyor; her�eyden once istanbul'da ecnebi denilen bir ni.ifus var. Osmanh doneminde istanbul kozmopolit bir kent. Oysa Cumhuriyet donemindc bu kozmopolit yap1sm1 yitiri­ yor. Mete demin rakamlar verdi, bu diger etnik unsurlar i<;in de ge<;erli olan bir di.i�i.i�. Bu kozmopolit yap1sm1 yitirme si.irecinde, dedigimiz gibi, istanbul ecnebileri arhk yok ortada . Yani XIX. yi.iz­ yilm ikinci yansmdan itibaren istanbul'da serbest meslek icra eden bir dizi ecnebi var. Bu ecnebiler, hatta karakul daireleri ol<;eginde bakhg1m1zda, �u i.izerinde bulundugumuz Cadde-i Kebir'de bulu­ nan ecnebiler 130 bin civarmda. istanbul'da 130 bin ecnebi ya�1yor ve yabanc1 pasaportlan var. Serbest meslek icra ediyorlar; doktor, eczac1, magaza sahibi vs. istanbul'daki bu ni.ifus yok oluyor bir ke­ re. C:: i.inki.i bir mi.iddet sonra bu mesleklerin icras1 Ti.irk vatanda�la­ rma hasredilecek. Zaten bu ni.ifus I. Di.inya Sava�1 y1llannda Os­ manh'y1 terk ediyor. ikinci onemli husus, her ne kadar mi.ibadele d1�1 b1rakilm1�sa da istanbul'daki gayrimi.islim ni.ifusta ozellikle yi.iksek gelir gru­ bunda onemli bir di.i�i.i� olmas1. U<;i.inci.i bir husus sava� y1llarmda, Cihan Harbi y1llarmda ni.i­ fusun ge<;im zorluklan ve i�gal nedeniyle Anadolu'ya go<; etmesi ve istanbul'daki ekonomik durum di.izelmedigi i<;in geri donme­ mesi.


CuMHURiYET lsTANBUL'u

73

Diger bir husus �u: Milli Mi.icadele sonucunda Ankara'nm ba�kent olu�u nedeniyle bi.irokrasi, sefaretler, Birinci Ordu istan­ bul'u terkediyor. Buradan dogan bir bo�luk var. Bu faktorleri c;o­ galtabiliriz, ama �u kadanm soyleyebilirim ki; istanbul'da toplu ta­ �1mac1hk rakamlanna bakhg1m1z vakit, ekonomik bir kriz ya�an­ makta oldugunu gori.iyoruz. Tramvaylarm veya $irket-i Hayri­ ye'nin ta�1d1g1 yoku miktarlarmda bi.iyi.ik bir di.i�i.i� gozi.iki.iyor. Ve bu ;;irketlerin daha sonra millile�tirilmesi, aslmda Cumhuriyet Ti.irkiyesi'nin direttigi bir husus degil, bilakis bunlan, �irketler el­ den c;1kartmak istiyorlar. C::i.inki.i arhk bunlar karh degil, zarar eden �irketler. istanbul'un sekenesi azalm1�, bunun sonucu olarak da, bu ti.ir hizmetlere olan talep son derece di.i�mi.i� durumda. Boyle bir durumda Ankara, istanbul'a nas1l bak1yor? Ankara aslmda istanbul'a gec;mi�i, payitaht olu�u ac;1smdan ve aym za­ manda kozmopolit olu�u nedeniyle, pek o kadar sicak bakm1yor. Kentler aslmda Cumhuriyet Ti.irkiyesi'nin ilk evresinde ozen­ dirilen bir mekan degil; daha c;ok k1r ag1rhkh bir toplum dokusuna yonelme hakim Cumhuriyet'in ilk y1llarmda. CHP'nin programma bakahm koyci.ili.ik �ubelerinin faaliyetine bakahm, hep koy ag1rhk­ h soylemlerle kar�I kar�1ya geliyoruz. Koy i.izerine li terati.ire bakh­ gm1z vakit, binleri a�an bir literati.irle kar�1 kar�1yasm1z. Kent i.ize­ rine yaz1lm1� kitap say1s1 ise oldukc;a di.i�i.ik; diyebilirim ki, bir di.i­ zinenin i.izerine gec;miyor. Bu tabii, donemin mentalitesi. Ti.irki­ ye'ye ozgi.i bir olay da degil; di.inyada da bu var. Yani 1 929 krizi nedeniyle kentler aslmda kac;1mlmas1 gereken mekanlar. Ti.irki­ ye'de halkc;1hk soyleminde bu h.ir bir koyci.ili.ik perspektifi var. Halkc;1hk, beraberinde koy popi.ilizmi denilen bir olay1 da gi.inde­ me getiriyor. 0 nedenle ozendirilmiyor kentlerin bi.iyi.imesi. Bunu, yatmm ac;1smdan bakhg1m1zda da ac;1kc;a goriiyoruz. 1 930'lu y1llardaki sanayi program1 bunu net bir �ekilde gosteriyor. Kent dokusunu geli;;tirmek, kentlere ag1rhk vermek, c;ok daha tali bir husus. Kayler on planda, koye c;ozi.im bulma c;ah�malan, Koy Enstiti.ileri, bi.iti.in bunlar koy odakh geli�melere neden oluyor. As­ lmda bu yapmm degi�mesi, Ti.irkiye'de popi.ilizmin alg1lam�mm da farkhla�mas1 sonucu oluyor. Ozellikle 1 946 sonras1 Ti.irkiye'nin demokratik soylem ic;erisine giri�i, k1rsal kesimlerin c;ozi.ili.i�i.ini.in bir gereklilik olarak ortaya c;1kmas1, aym zamanda k1rsal kesimler­ den gelen ni.ifus bask1s1, kent ag1rhkh politikalara dogru gec;me ge­ rekliligini doguruyor. Karayollarmm gi.indeme geli�i, aslmda bun­ da onemli rol oynuyor. C::i.inkii o gi.ine kadar, bildiginiz gibi, milli


74

ISTANBUL1UN OORT C:: AGI

�imend ifer siyasetiyle, daha <;ok k1rsal alandaki pazan entegre et­ me <;abas1 var. Oysa karayollarmm 1 950'lerde giindeme geli�iyle birlikte, go<; olay1 <;ok daha etkin bir �ekilde ortaya <;1k1yor ve kent niifusunda onemli bir art!� giindeme geliyor. Yani yirmi yilda ka­ tedilen bir niifus artJ�1, SO'li y1llardan sonra be� yilda ikilenebili­ yor, ii<;lenebiliyor. K1sacas1 1914'den itibaren, bu <;oziilme II. Diinya Sava�1'nm sonuna kadar devam ediyor. Bu aslmda Tiirkiye'nin ge<;irdigi bir kriz. Bu krizin bir par<;as1 istanbul'un da kaderi. Kriz, 1 940'lardan, i.i zellikle 1 948'lerden sonra a�1lmaya ba�lamyor. Kirsal kesimin, 6zellikle 1 950'li y1llarda <;ozii lmesiyle birlikte, istanbul bildigimiz ii<;iincii demografik devrimini ya�amaya ba�hyor. M.T.- C:: o k te�ekkiirler. Zafer konu�urken benim de akhma ba­ z1 �eyler geldi. Bu ecnebi tebah, Levanten dedigimiz insanlar, 1 930'lann ba�larma kadar istanbul'un ekonomik hayatmda oldugu kadar, kiil tiirel haya tmda da rol oynam1� olacaklar ki, bir kiitiipha­ neye gidip donemin gazetelerini kan�tJracak olursamz, biitiin ga­ zetelerin Frans1zca edisyonlan oldugunu goreceksiniz. Bunlar, Tiirkler'den bir miktar Frans1zca okumaya heves edenler olsa bile, aslmda Frans1zca konu�an bir Levanten ziimresinin varhgm1 ka­ mtlar. Zafer, istanbul'un <;okii�iinii anlat1rken <;e�itli nedenler iizerin­ de durdu. Bilmem <;ok provokatif olur mu bunu soylemem? Arna unutmaym ki, 1 927'ye kadar Ata tiirk istanbul'a kiismii�tii . istan­ bul politik bir muhalefet yeriydi. Once ittihat<;1yd1. Sonra Terakki­ perverci oldu falan. Mesela 1 924'te Atatiirk, Karadeniz gezisi yap­ mak iizere Mudanya'dan Hamidiye Kruvaz6rii'ne binip istanbul'u ge<;erken, sandallarla onu te�ci etmeye <;1kan halkm yiiziine bile bakmad1. Ne Belediye Reisini, ne Valiyi kabul etti. Hamidiye, Bo­ gaz'dan tam yo! ge<;ip Karadeniz'e <;1kt1. Bu drama tik bir olay ol­ dugu i<;in soyliiyorum. istanbul, milli miicadelenin d1�mda kal­ makla, Vahdettin'in ve Damat Ferit'in mekam olarak goriilmekte ve giderek ittihat<;1larm yeralt1 orgii tlerine hakim olmalan ne­ deniyle Cumhuriyet yonetimi i<;in giinah ke<;isi olma durumun­ dayd1. Biraz da bu sebeple herhalde, istanbul te�vik edilmedi. Arna bugiin baktig1m1z vakit istanbul'un ba�kent olmaktan <;1kanl·­ masmm <;ok hay1rh bir i� olduguna hiikmetmemiz gerekir. istanbul bir de ba�kent olmaya devam etseydi, bakanhklar, memurlar ve ailaleri ile en azmdan 2-3 milyonluk bir ek niifus koymak gerekirdi. Bunun sonucunda, istanbul'da Kahire'den de


CuMHURiYET isTANBUL'u

7-1>

daha kalabahk ve kan�1k bir durum ortaya <;1karabilirdi. $imdi Prof. Tiimertekin bu demografik geli�menin daha <;ok giiniimiize dogru mekansal dag1hm1m analiz eden bir konu�ma yapacak. E.T.- Zafer Bey tarih<;i olarak, eskiden 1 950'ye kadar istan­ bul'un demografik yap1s1 hakkmda bilgi verdi. 1 950'den soma ne oldu? Tabiahyla bugiin kar�1m1za <;1kan bir <;ok problem, 1 950'den soma Tiirkiy e'de meydana gelen �ehirle�menin <;arp1k olsun, diiz­ giin olsun, Istanbul mekanma yans1mas1du. Ben niifusun dag1h�1nm yakm zamanlardaki durumunu gostermek amac1 ile bir harita hazulad1m, bunlan dia ile gostermek istiyorum. Niifus dag1h�1 hakkmda hepimizin bilgisi vardu. Bu bilgilerin mahalle ol<;eginde verilmesi, gerek �ehrin alansal biiyiimesi, gerek niifusun <;e�itli ili�kilerini gozlemlemek a<;1smdan <;ok daha yararh olur. Genelde il<;e bazmda, il<;edeki dag1h�1 hakkmda verilen bilgi­ lerde bu hususlar a<;1ga <;1kmaz. Onun i<;in biz ba�ka bir metod uy­ guluyoruz. Bu metod gayet basit: 500 ki�ilik bir niifus kitlesi, ya�a­ d1klan alan goz oniinde tutularak, bir nokta halinde haritaya ge<;i­ riliyor; yirmi be� haritalar iizerinde mahalli <;ah�malarla oluyor. Tabiahyla burada giindiiz niifusunun degil gece niifusunun, dag1h�1m goriiyoruz. Bu goriilen, 1 965'deki dag1h�.


lsTANBUL'uN D6RT \:All $unu a<;1klamaya <;ah�1yoruz; istanbul'da 10 milyona yakla�an niifusun, 1 965'deki dag1h�1 aym zamanda istanbul �ehrinin kapla­ d1g1 alam gosteriyor. istanbul' da yerle�me, ister Fatih devrinde olsun, ister daha sonra olsun, yerle�me esas olarak tarihi yanmada, Pera, Galata ve Kad1koy tarafmda geli�mi�. Bana oyle geliyor ki, l 950'ye kadar <;ok iyi geliyor. Ancak 1 950'den sonra bu yap1 degi�meye ba�hyor. $ehir miithi� biiyiimii�, bu biiyiime beni "istanbul yeni bir �e­ hir mi?" diye dii�iinmeye de sevkediyor. 1 990'da niifus daha geni� alanlara yayilm1�, ancak istanbul i<;inde yogunluk azahyor. Gene! bilgileri �oyle bir hatirlayahm: Bilindigi gibi niifusun arh�1 ve dag1hm1 ile ekonomik geli�me arasmda yakm ili�ki var. Bir<;ok ara�hrmac1 sanayile�me ile bizden <;ok evvel bir paralellik kurmu�lar. Bir paralellik daha kuruluyor yakm y1llarda: Demokra­ sile�me; ekonomik geli�me, sanayi ve demokra tikle�me, yani bir nevi medeniyete girme. Bunlar niifuslanma ve �ehirle�me iizerine biiyiik etkisi olan olaylar. Cumhuriyet kuruldugu zaman Tiirki­ ye'deki sanayi durumu malum; aslmda devletin ele almas1yla, me�hur Siimerbank ve Etibank ile ba�layan <;agda� sanayile�me ve sanayi devrimi soz konusu. Eger belirli bir sanayi koluna baglaya­ cak olursak, agu demir. sanayi kurulu�u 1939, Karabiik. Bunu �una baghyorum; mesela 1840 Fransa'da, Dijon'da kurulan ilk demir <;e­ lik sanayiinin kurulu�u diye ahrlar ki, bu yiiz sene sonra oluyor ingiltere'den. Demek ki, bizdeki 1940, Fransa'dan yiiz sene sonra, yani bir dalga gibi bize dogru geliyor. Sava� y1llarmdan sonraki ekonomik durgunluk malum. Ondan sonra Tiirkiye'de bir hareket­ lilik ba�hyor. Hareketliligin ba�lamasmda, i<; go<;lerde once kmn itici, �ehrin <;ekici giicii hakim. Daha bunlar ba�lamadan da once, vapurlarda ambar tabir edilen en ucuz mevkiye kendini atan k1y1 kesimi halk1, Trabzon sahilinden, Giresun'dan solugu istanbu l'da ahyordu. Bir de demiryolu giizergahma yakm olanlar tren yoluyla istanbul'a geliyorlar. Fakat 1950'den sonra karayollan Anado­ lu'nun her yamm bir oriimcek ag1 gibi sanyor. i<; go<;lerin zaman i<;indeki mekansal dag1hm1, ula�1m sistemleri ile ili�kiyi a<;1k ola­ rak ortaya koyuyor. Olaym esas1 �u: Biitiin diinyada bir �ehirle�me hareketi var. XIX. yiizyil sonunda, XX. yiizyil ba�mda bir <;ok yerde ba�lam1� olan �ehirle�me istanbul'da da ger<;ekle�mektedir. Bugiin istanbul ni.i fusunun % 60'1 istanbul dogumlu degildir. Bunun mekan iizeri­ ne etkisi nasil oluyor? Duruma dikkat edersek istanbul �ehrinin


CuMHURiYET lsTANBUL'u

77

1950'ye oranla alan ve niifus bak1mmdan kat kat biiyiidiigu gorii­ liiyor. Buna yeni bir �ehir diyebilir miyiz? Evet, istanbul'un eski bir kokii var, ama o kok yok oluyor. Bugiin tarihi yanmadada gez­ sek ne gorecegiz? Gene geni� bir literatiir var bu konuda. Bu geli�mede, bir defa bu haritada goriildiigii gibi, eski terimle "miitecanis" dedigimiz, tiirde� goriinti.i sunan bir yorenin niifus dagihm1 hic;bir zaman tiirde� degildir. Gene; arkada�1m1z biraz sonra bahsedecek, yap1 bak1mmdan, yerle�me tipi bak1mmdan, ic;inde ya�ayanlar bak1mmdan nas1l �ekillendi bu mekan? Genellemeye c;ah�1rsak once gecekondular, planh yerle�meler, Levent'ler, Atakoy'ler, sosyal ko­ nutlar ve nihayet ruhsath olan tek miinferit evler ortaya c;1k1yor. Fakat onemli bir geli�me tarz1 daha var: �evrede bulunan koyler. Bunun en son ornegi Avc1lar'm ilc;e olmas1, yani c;evredeki koylerin niifuslanmn artarak ilc;e olmalan, ashnda isabetsiz olarak �ehire katilmalan. Ashnda bunlar kendi ba�larma olu�mu� ve ken­ di ic;inde biitiinliigu olan ayn ayn yerle�imler. Bu yerle�imlerde konutun biitiin �ehirsel fonksiyonlan vat, fakat garip olam, tanm da var. Gerc;i tanm nerede yok ki? Gecekondulann yansmda tanm yap1hyor, mesela Bomonti Bira Fabrikas1'na a�ag1 yukan 200 m mesafedeki gecekonduda iki tane inek besliyor adam. Siiti.inii de ahp sahyor. Garip garip de olaylar doniiyor. Tiirkiye'de biiyiik �e­ hirlere d ogru eskiden beri ak1m var ama, �imdi kiic;iik �ehirlere dogru da bir ak1m var. Biiyiik �ehirlerin ic;inde de biiyiik bir degi­ �im var. Bu istanbul'da ya�amyor. Sebebi �u; niifus say1mmm bize verdigi rakamlara gore jstanbul'un niifusunun % 58'i, % 60'1 d1� dogumlu, bunu gazetelerden de izliyoruz. S1ras1 gelmi�ken soyle­ yeyim, gazetelerde c;1kan baz1 etiidler iiniversitedeki etiidlerden daha iyi. Bunlar bilinen olaylar; ancak istanbul'd<" eski yerle�im sahas1nm bu kadar d1�ma ta�m� olan �ehir, tamamen istanbul d1�mdan gelenlerle meydana geldigine gore, yeni bir �ehir kar�1smday1z de­ mektir ve bu �ehrin bir de kendi hayah var. $imdi, bu hayah tan­ zim edenler d1�ardan gelenler oluyor. Yani Anadolu'dan gelenler. Fonksiyonlarm istanbul ic;indeki dag1h�ma bakhgim1z zaman, �e­ hirsel fonksiyonlann dag1l�1mn plandan yoksun oldugunu gorii­ riiz. Sadece sanayiyi ornek gostermek bunun ic;in yeter. 1 950 y1hna gelene kadar istanbul'da sanayi bolgeleri tespit edilmemi�, 1 966'da ilk olarak istanbul'da dokuz sanayi bolgesi tespit ediliyor. Fakat enteresan olam, istanbul'da sanayi faaliyetlerinin % 75'i daha bun-


1sTANBUL1UN D6RT C::A GI dan on-on be� sene evvel yap1lan mahalli tetkiklerde tespit edilen sanayi bolgelerinin d1�mda. ikinci bir husus, konut alanlan: Gecekondular, planh yerle�­ meler, sosyal konut alanlan, i;:evredeki koyler vs. C:: evredeki koy­ lerde �oyle bir durum ortaya i;:1k1yor; o koyler adeta bir Anadolu kasC1bas1 gibi geli�iyorlar. Ortai;:ag �ehirlerinde neydi esas olan? $a­ to var. $imdi ise belediye binas1, mahalle muhtarhg1, cami, bir de pazar var. Bunlar istanbul'un civarmda ayn ayn yerle�mi�ler. Planh yerle�meler de maalesef degi�iyor. Levent'ler buna mi­ sal; konut alam olarak yap1lan Levent'ler okullar, kuaforler vs. ile degi�iyor. Gazeteciler mahallesi de tipik bir ornek, o da degi�iyor. Ozetle �u denebilir; Mekan kullamh�mda karga�ahk var, bu me­ kan kullamh�mdaki karga�ahk, tabii ki, ba�ka �eylere yans1yor. Nelere yans1yor? Tabii ki, trafige yans1yor. Mesela biiyiik �ehirler­ de, merkezi i� alanlan vard1r. Klasik kitaplarda C. B.D. diye gei;:er. istanbul'da baz1 etiidlerde tespit edildi. Teknik Oniversite'nin, is­ tanbul Oniversitesi'nin de yaphg1 i;:ah�malar var. istanbul' da, dokuz-on tane merkez sayilabilir. Mesela Beyoglu bunlardan bi­ riydi, Aksaray vard1, k1sa bir siire soma Mecidiyekoy i;:1kh kar�1m1za, daha soma Bogazii;:i'ne dogru giderseniz Ayazaga, buras1 tipik obrak istanbul'da mekan karga�ahgm1 gosteren bir ornektir. Bence mimarhk degil, �ehircilik talebelerinin orada tahkikat yapmalan laz1m. Ayazaga, merkezi asfalta iki bui;:uk km uzakhkta bir koy­ diir. $u anda orada 90'm iistiinde sanayi tesisi var, Cendere vadisi­ ne dogru. Kar�1da, ne yaz1khr ki, Teknik Oniversite'nin kampiisi.i var. Peki kampiis oraya geldigi zaman, onun dogurabilecegi neti­ celer hesap edildi mi? Yok tabii. Daha ileriye dogru C:: ar�I magazas1 vs. Oras1 bir merkez oldu ve hkamyor �imdi. i�te bu da bir ornek. Ornekleri i;:ogaltmak miimkiin, ama biihin bunlara ragmen is­ tanbul �imdi ne? Biitiin bu ele�tirilerle bir yere vanlmaz, vanlsa zaten buraya gelinmezdi. istanbul �u anda biitiin klasik normlara gore bir diinya �ehri, bu kesin. Ancak �u da dii�iiniilmez mi? Istanbul' da niifusu % 60'1 d1�ardan olan obek obek degi�ik kiiltiir­ ler var. Arna bu kiiltiirler etnik degi�iklik degil. Pizzacmm yanmda Karadeniz pidecisi var, biraz ilerde Viyana �nitzeli veren ufak bir yer goriili.iyor. Bir biiyiik diinya �ehri kar�1smday1z. Ana ve baba­ lan 20-30 sene ha tta daha eskiden Anadolu'dan gelmi� olan, istan­ bul'da dogmu� geni;: bir kiitleyi de hesaba katarsak ve istanbul'un sosyo-ekonomik ve ha tta yerel de dahil siyasal etkinliklerdeki pay­ lanm, ag1rhklanm da dii�iiniirsek �u soruyu soramaz m1y1z? Bir


CuM HURiYET tsTANBUL'u

79

ilk Anadolu metropoh.i mii yarahyoruz? $imdilik diyeceklerim bunlar. Te�ekkiir ederim. M.T.- C:: ok te�ekkiir ederim Prof. Tiimertekin'e. Benim dikkati­ mi bir konu <;ekti; o da istanbul'da ya�ayanlarm % 60'm1 istanbul d1�mdan gelenlerin olu�turdugu meselesi. Son zamanlarda Boga­ zi<;i Universitesi'nden Alain Duben'le, Cem Behar "istanbul Hane­ leri" admda ingilizce bir kitap yazdtlar. Orada yaptlan bir <;ah�ma, XIX. yiizy1l sonunda istanbul'daki Miisliiman aile reislerinin <;ogu­ nun istanbul d1�mda dogmu� oldugunu gosteriyor. Yani istanbul'un niifusundaki bu hareketlilik giiniimiize ozgii degil. Arna belki arada duragan bir ha! ald1. Fakat bu hareketlilik XIX. yiizy1l sonlarmdaki gibi yeniden ba�lad1. Muhtemelen, Ero! Bey'in sayd1g1 gene! niifus patlamasmm da etkisi vard1. 0 da tabii, DDT ile penisilin ve antibiyotiklerin bulunmas1yla ilgili bir �ey. C::iinkii dogada dogumlarla oliimler belli bir denge i<;erisindeydi. II. Diinya Sava�1'nm ertesinde DDT'nin yaygmla�mas1, penisilinin, giderek antibiyotiklerin ke�fedilmesi bu gene! niifus patlamasma yo! a<;h. Biz de politik olarak 1 920'lerde, 1 930'larda niifus arh�1m te�vik ediyorduk. Tiirkiye'de kalabahk bir niifus olmasm1 istiyor­ duk. Bu ikisinin yans1mas1 sonucunda, miithi� bir niifus patlamas1 oldu. $imdi, Ugur Tanyeli arkada�1m1zm fiziksel ve mimari a<;1dan istanbul'un geli�mesi iizerine dii�iindiiklerini dinleyelim. U.T.- istanbul'un fiziksel ve mimari yap1s1 iizerine konu�ma­ nm ciddi bir tehlikesi var. Bir kere hepiniz buradan d1�an <;1khg1mz vakit hemen istanbul'un fiziksel yap1s1 ile kar�1la�1yorsunuz, ama istatistikleri <;ok azm1z goriiyorsunuz. Demografi, uzmam ol­ mayan biri i<;in o kadar da gaddar goziiken veriler sunmuyor, ama fiziksel ve mimari yap1 tek tek herkesi ilgilendiriyor. Dolay1s1yla da, <;ok az ki�i istanbul'un fiziksel yap1s1 ve mimarisi iizerine olumlu bir �eyler soylenebilecegini aklma getiriyor. Ben bu tehli­ keden ka<;mmaya <;ah�acag1m ve size aslmda hi<; de olumsuz ol­ mayan, tam tersine olumlu denebilecek bir bak1� a<;1s1 sunmaya <;a­ h�acag1m. $imdi, istanbul'un siirekli kotiiye dogru gittigi imaj1 bir yan­ h�tan, bir yamlsamadan ibaretmi� gibi geliyor bana. Tarihsel bir perspektiften bakarsak tabii ki . . . Yoksa buradan sokaga <;1khg1mz­ da, ger<;ekler diinyas1yla kar�1la�hgm1zda bi:iylesine iyimser olmak en duyars1z insan i<;in bile kolay goziikmiiyor. Bu nedenle, boyle bir olumlu bak1� sunabilmek i<;in; ben XIX. yiizytldan ba�lamak is-


1sTANBUL'UN DbRT C::AGI

tiyorum istanbul'un bugi.ini.ini.i tarh�maya. Sadece bir Cumhuriyet istanbul'unu tarh�mak kolay gelmiyor bana. Gerc;ekte "Modern c;:ag istanbul'unu" tarh�mak gerekiyor. Onu da, tarh�ma smmm XIX. yi.izy1ldan ba�la hrsak gorebiliyoruz. Kentsel ac;1dan istanbul ornegine baktld1gmda, ortac;ag1 bizim XIX. yi.izy1lda kapathg1m1z1 gori.iri.iz. Yani, Bah'nm ortac;ag1 kapat­ hg1 donemi kabaca XV. yi.izy1l olarak nitelendirirsek, burada c;ok d aha karma�1k bir sorunla yi.izyi.ize oldugumuzu anlanz. Bizim kentsel ac;1dan, fiziki yap1 ac;1smdan ortac;agi terketme­ miz XIX. yi.izy1lm neredeyse ikinci yansmda oluyor. iyimser bir anlahmla da, XIX. yi.izy1lm ilk c;eyreginin sonu. Bunu �u nedenle soyleyebiliyoruz; ortac;aga ozgi.i bir temel fiziksel karardan, biz an­ cak XIX. yi.izy1lm birinci yansmm sonlarmda vazgec;mi�iz. Kentsel yap1ya mi.idahale edilmez. Bi.iti.in ortac;ag toplumlan kentsel yap1ya mi.idahale etmiyorlar. Ortac;ag toplumu, kenti neredeyse dura­ gan bir gerc;eklik olarak alg1lama yolunda programlanm1�. Orta­ c;agda da yeni kentler yap1hyor, sif1rdan ba�layarak kent kurma gi­ ri�imleri var. Bah'da da var, Ti.irkiye'de de var. Planh olarak ya da plans1z, yani spontane olarak yap1lm1� gi­ ri�imler de var; ama hepsinde temel bir ilke var: Bir kere ken ti kur­ duktan sonra, ona arhk mi.idahale etmiyorsunuz. Kentinizin yap1s1 neredeyse sabit. Ne olursa olsun, kendi kendine zaman ic;inde ya­ va� bir evrimle�me ile degi�ir. c;:ogu zaman da her degi�im her or­ tac;ag toplumu ic;in koti.idi.ir, hatta "hayra alamet" bir �ey say1lmaz. i�te bu temel karardan biz XIX. yi.izy1lda vazgec;iyoruz. ilk giri�imlerimizi XVIII. yi.izy1lda yapmaya c;abahyoruz. Baz1 fermanlar var, XIX. yi.izy1lm ba�ma ait nizamnameler var, yap1la�­ may1 denetleme yoni.inde yap1lm1� giri�imler var. Bunlardan once istanbul'un yap1la�masm1 denetlemek diye bir kavram gerc;ekte yoktu. Birkac; ferman var sadece hatah denen birkac; ev y1ktmlm1�. c;:e�itli yaymlarda tekrarlanm1�, Mimar Sinan donemine ait fermanlar var. Fakat bunlar gerc;ekte istanbul'un ya­ p1la�masm1, fiziksel yap1sm1 yonlendirmeyi, ona mi.idahale etmeyi ongoren giri�imler degil. Tam tersine, �ikayet i.izerine c;1kanlm1�, tek defaya ozgi.i, 0 gi.inli.ik problemi c;ozmek ic;in getirilmi� c;ozi.im­ ler. istanbul'un kentsel yap1sma mi.idahale etmek kayg1s1, ilk defa XIX. yi.izy1lm ba�mda "Moltke Plam" diye adlandmlan planlama onerileri dizisiyle ba�hyor. Yakla�1k olarak 1830 tarihli bir ilmuha­ berden ogreniliyor bu planlama onerilerinin kapsam1. Kimin oldu-


CuMHURiYET lsTANBUL'u gu iizerinde tarh�malar var. Pek <;ok ki�i bunun Moltke tarafmdan yapild1g1m one siiriiyor; fakat hi<; bir kamt yok. Bilinen, Molt­ ke'nin istanbul i<;in bir mevcut durum plam <;1kard1g1dir. Eldeki bu plan da ayrmhlara hi<; inmeyen, kabataslak, niteliksiz kii<;iik bir mevcut durum plam. Ancak, soz kouusu planlama giri�imi Molt­ ke'ye ait olmasa da, hatta onun haz1rlad1g1 mevcut durum paftala­ n iizerinde ger<;ekle�tirilmese de, 1 838'de, en azmdan XIX. yiizy1lm ortalanna gelirken Osmanh yonetimi ilk olarak kente miidaha­ le etmek geregini duyuyor. Kentin yap1sm1 tiimel olarak degi�tir­ me zorunlulugunu duyuyor. 0 giine kadar noktasal miidahaleler var. Biiyiik kiilliyelerin y ap1m1 var, ama . kentin tiimel yap1sm1 de­ gi�tirme <;ah�mas1 yok. l�te bu <;ah�ma, Istanbul'un i<;inde pek <;o­ gu daha sonra Cumhuriyet doneminde ger<;ekle�tirilecek olan te­ mel eksenleri <;iziyor. Bu eksenler neredeyse bugiinkii ana cadde­ lere aynen denk dii�iiyorlar. R1hhmlarm, sahil yollarmm nerelerde yap1lmas1 gerektigi belirleniyor. Hatta geni�likleri hakkmda kaba­ taslak fikir veriyor bu ilmuhaber. Bu olii dogmu� bir <;ah�ma; <;ok dogal olarak, "boyle bir toplumda, acaba XIX. yiizyilm ba�mda boyle bir planlamaya gerek var m1yd1?" diye sormam1za neden oluyor. 0 <;agm istanbul'u planlamaya gerek duyuyor muydu? Bunu soylemek zor ger<;ekte. Benim ki�isel dii�iincem, planlamaya gerek olmad1g1 yoniinde. istanbul 1 830'larda planlamay1 gerektirecek toplumsal itkileri verecek bir kentsel yerle�me degil. Ancak, Os­ manh biirokratik se<;kinleri, bir anlamda Bahhla�ma etkisiyle, he­ niiz daha bu itki yokken boyle bir kayg1 duyuyorlardi. Bu olum­ suz bir kayg1 degil; duymalan bir anlamda yararh olmu�. \:iinkii sorunla kar�Iia�hklan anda planlamaya ba�lasalard1, istanbul'un durumu bugiin kotiiyse, daha da kotii olacakti. Bu kayg1y1 heniiz istanbul planlamaya gereksinmez bir a�amadayken duymu� olma­ lan, samyorum ki, olumlu. Ne var ki, bir kenti planlamaya kalkmak i�in en kolay yonii. Yani harita iizerinde, kentin nas1l olmas1 gerektigi konusunda ka­ rar vermek, ger<;ekte diinyada yap1labilecek i�lerin en aleladesi, en kolayi. Sorun bu kenti hangi ara<;larla, nas1l planlayacagm1z nokta­ smda diigiimleniyor. \:ok dogal olarak istanbul'da bu planlamay1 ger<;ege donii�tiirecek olanaklar dizisi ya da bir sistem sozkonusu degildi. Onun i<;in 1830 karan, garip bir yakla�1mla, kenti tiimel olarak planlamak istiyor. Planlamanm hangi kaynakla yap1lacagm1 ise �oyle a<;1khyor: Vak1flar bunu ya par. Vak1flar bunu yapmaya ta-


lsTANBUL'UN DoRT C::A c.";1 bii ki yeterli degil. Vak1flann yapabileceginin sm1rlan mevcut, yani onceden kurulmu� bir kiilliyeyi ya da tesisi i�letmekle sm1rh. Ka­ pitalizmin ekonomik manhg1yla yorumlamrsa, vakfm i�leyi� siste­ mi Osmanh'da vahim denebilecek kadar kotii . Vak1f, k!asik bi<;i­ miyle, siirekli kaynak israf eden bir mekanizma. Dolay1s1yla, bii­ yiik <;apta planmay1 ger<;ekle�tirecek bir yarahc1 kaynak olma nok­ tasmda degil. Ancak, merkezi yonetimin bulabildigi tek kaynak geleneksel sistemdeki vak1f mekanizmasi. Dogal olarak, bu planla­ ma karan ger<;ekle�tirilemiyor. Bu a�ama ile birlikte merkezi yone­ tim, belki de Osmanh yonetiminin en ciddi hastahg1 olan her soru­ nu mutlaka nas1l olursa olsun ille de kendi istedigi bi<;imde <;ozme kayg1s1yla -bir anlamda <;ok daha kolay, <;ok daha rasyonel bir yola ba�vuruyor. Bu kez kenti par<;a par<;a arzi olanaklardan yararlana­ rak planlamaya kalk1yor; yangm yerlerini planlama mekanizmas1m icat ediyor. Bu, samyorum ki, sadece Tiirkiye'ye ozgii bir planla­ ma manhg1 getiriyor. Siirekli yangmlarla h1rpalanan bir kent do­ kusu i<;inde, yangmla tahrip olan· bolgenin hemen yeni bir planla­ masmm yapilma zorunlugu getiriliyor. Dolay1s1yla, bu kentin i<;in­ de say1s1z yangm yeri, bugiin "mevzii imar plani" diye adland1rd1g1m1z planlarla yeniden diizenleniyor. C:: ok par<;ah, birbirinden ko­ puk, birbiriyle ili�kisi olmayan elemanlardan olu�an bir planlama sistemi ortaya <;1k1yor. Bunun ilk onemli uygulamas1, 1 868 Hocapa�a Yangm1 denilen alanm diizenlenmesi <;ah�mas1 oluyor. Bugiinkii tarihsel yanmada­ nm yakla�1k olarak Eminonii'nden ba�layarak, giineyde Kumkap1 sahiline kadar uzanan olduk<;a biiyiik par<;asm1 Bahh anlamda planhyorlar. Bu planlama dogrudan dogruya Tiirk miihendisleri, genellikle askeri miihendisler tarafmdan yap1hyor. Planlama i<;in kullamlan ara<;lar da, ger<;ekte son derece <;agda�. Haussmann'm Paris'i planlamak i<;in ba�vurdugu kaynaklan kullamyorlar. Yeni­ den parselasyon s1rasmda ortaya <;1kan bo� alanlann, sahipsiz alanlann sahlmas1 yontemi bu . Bu yontem Paris'in planlamas1 i<;in de ba�vurulan bir yontem. Bedrettin Dalan'm da daha sonra ba�­ vurdugu ve bildigim kadanyla, ba�ka da yeryiiziinde ornegi ol­ mayan bir yontem. Boylelikle, 1 838'den ba�layan siire<;te, bugiin bile siirdiirdiigumiiz Tiirk planlama egilimlerini ortaya koymu� oluyor Osmanh biirokrasisi. Bunlann olumlu ve olumsuz taraflan var. Ger<;ekte o donem­ deki bak1� a<;1smm kalmtilan olarak bugiine kadar uzamp geliyor­ lar. Bu kalmhlar bir kere "hrsat<;1 planlama" diyebilecegimiz bir


CuMHURiYET lsTANBUL'u planlama mantigi yarahyor. Bir yer yamyor, oray1 planhyorsunuz, c;ok daha acilen planlanmas1 gereken yerler var, oray1 planlayam1yoruz. �iinkii, elinizde olanak yok; oray1 da kendiniz yakamaya­ cagm1za gore Neron gibi, olanak nerede beliriyorsa, oray1 planh­ yorsunuz. Bayle bir bak1� ac;1s1yla yakla�irsamz, bu oldukc;a ters bir planlama manhgi anlamma geliyor. Aslmda arabay1 a tm oniine ko�uyorsunuz, tam tersini yapacagm1z yerde. En azmdan soyut bir planlama manhg1 ac;1smdan bak1hrsa, durum bu. Arna bu man­ tik Tiirkiye'de bugiine kadar uygulanagelmi� bir manhk. "Firsatc;1 planlama" nereyi en kolay planlayabilirseniz, oray1 planlamak, oraya saldmvermek mantig1dir. Demek ki, Cumhuriyet'in devral­ d1g1 pek c;ok ah�kanhk ve gelenek, gerc;ekte Osmanh'mn biirokra­ tik c;agda�la�mac1 bak1� ac;1smm sonucu olarak ortaya c;1k1yor. Pek c;ok sorunun da, bu mantlk sonucu ortaya c;1ktigim gorebiliriz. Bunlarm a ncak bir k1smma deginebilecegim. Bu manhk bir kere, XX. yiizy1l ba�larma kadar istanbul'da yogun bic;imde uygulam­ yor. Cumhuriyet doneminin ba�langicmda uyguland1gm1 soyleye­ mem, ama XX. yi.izy1l ba�larma dek yangm yerlerinde uygulam­ yor. Sonuc;; istanbul'da tarihsel yanmadanm % 80'i Batih goriintii­ de planlanm1� oluyor. Yanh� bir bak1� ac;1s1yla bakmayahm. istan­ bul planlanmam1� bir kent degil. Bugiinkii dokuya bakarsamz, o dokunun % 80'lik boliimiiniin Osmanh c;agmda planland1gm1 go­ riiriiz. Planlanmayan yerler, Aksaray'm batlsmda, Cerrahpa�a'y1 da ic;ine alan kiic;iik bir bolgedir. Fatih Camii'nin kuzeyinde yine c;ok kiic;iik bir parc;adir. Haritaya baktig1m1zda yol agmm diizen­ sizliginden, ah�1k olmayan bir goz bile bunlan okuyabilir. Geri ka­ lan her yer, rasyonel geometrik bir �ekilde planlanm1�tlr. Ve ger­ c;ekten de c;abanm biiyiikliigu ac;1smdan ve biirokrasinin inad1 ac;1smdan bakarsamz, c;ok sayg1deger, biiyiik bir i�tir. Tabii, dedigim gibi, boyle bir "firsatc;1 planlamanm" olumsuz s1kmtilanm bugiin de ya�ad1g1m1z1 hep ak1lda tutmak �artiyla, bu gerc;egi dikkate ala­ hm. Bir yandan bu yap1hrken, ate yandan da c;agda� denilecek bir geli�me ya�amyor. istanbul yine dogrudan dogruya Osmanh bii­ rokrasisinin c;abas1yla tarihinde ilk kez banliyo denilen gerc;ekle ta­ m�1yor. Bugiin istanbul'un en onemli banliyolerini olu�turan, yak­ la�1k K1z1ltoprak'tan Bostanc1'ya kadar olan bolge biitiiniiyle Os­ rnanh'nm iist sm1f biirokratlan tarafmdan planlatihyor. Bu bolge­ nin yol ag1 neredeyse biitiiniiyle XIX. yiizy1l giri�imlerinin iiriinii­ d iir. Buras1 aym zamanda, biirokrasinin bir anlamda miitevazi bir


lsTANBUL'UN 06RT <";AGI spekiilasyon bolgesi niteligini de ta�1r. <;:iinkii buradaki biiyiik bi­ rimleri, daha kiic;iik birimlere aymr. Bu banliyole�me biraz da sa­ tarak para kazanma uygulamas1d1r. Demek ki, boyle bir geli�me siireci sozkonusu. Bu sayede yiizy1l sonuna gelindiginde, istanbul biiyiik olc;iide ortac;ag1 a�m1� bir nitelige ula�1yor. Oysa ki, yiizy1l ortalannda bu c;ah�malar yeni ba�lad1g1 zaman, istanbul'da tram­ vay gec;irmek gerektiginde, iizerinde tramvay hath do�enebilecek neredeyse yiiz m uzunlugunda tesviye edilmi� yol bulma imkam bulunmuyor. Tramvay �irketi kuruldugunda, istanbul'un yollanm da tesviye etmeye c;ah�1yorlar. <;:iinkii yollar neredeyse doganm b1rakhg1 �ekilde. Baz1 yerler de Arnavut kaldmm1 dedigimiz kald1nmla kaph. Parke ta�m1 bu yiizden onceleri Avrupa'dan ithal edi­ yorlar. Boylesine bir c;1k1� noktasmdan hareket edildigi gerc;egini hep gozoniinde tutmam1z gerekiyor. Ote yanda, mimari goriiniim­ de de aslmda gerc;ek anlamda devrimler gerc;ekle�tiriliyor. Biz c;o­ gu zaman bu devrimleri gormezden geliyoruz. 0 kadar ki, istan­ bul'un ah�ap evlerinin bile, neredeyse Fatih c;agmdan ba�lad1gm1 dii�iinmek gibi garip bir anakronik bak1� ac;1m1z var. Oysa o tarih­ sel "istanbul evi" denilen yap1 tipi bile gerc;ekten endiistri c;ag1 ile dogrudan dogruya baglanhh bir olgu olarak ortaya c;1k1yor. istan­ bul'un ondan onceki yap1 stogu "h1m1�" dedigimiz, bugiin Safran­ bolu'da, �urda burda gordiigiimiiz bir yap1 tiiriidiir. <;:atkis1 ah�ap­ hr. Biitiin Avrupa'da da boyle uygulanm1�hr. Ortac;ag boyunca ah­ ;>ap bir c;atkmm ic;ine tugladan bir dolgu, onun iistiine de s1va ya­ p1lm1�hr. Bu biitiin Tiirkiye'nin, Balkanlar'm ve farkhla�makla bir­ likte ingiltere'ye kadarki Avrupa'nm standart ortac;ag teknigidir. Bu teknik XIX. yiizy1l ortalarmdan ba�layarak istanbul'da degi�ir ve yerine tahta kaph ev tipi c;1kar. Tahta kaph ev dogrudan dogru­ ya endiistriyel hizarlar ve i�leme makinalarmm c;1kmas1yla birlik­ te, tahta kesmenin ucuzlamas1 ve bu nedenle ucuz ithal tahtanm Tiirkiye'ye ak1�1yla ortaya c;1kan bir olgudur. istanbul bu sayede o giine kadar kulland1g1 "h1m1f denen evden, tahta kaplamah eve gec;er; bu da paradoksal olarak istanbul'u yangmlarla planlamaya c;ah�an biirokrasinin, herhalde c;ok ilginc; bir bic;imde, i�ine gelir. <;:iinkii h1m1� yap1, tahtaya oranla daha zor yanan bir malzemedir. Onun ic;in XIX. yiizy1lda yangms1z giin yoktur istanbul'da. Yani gi­ derek yangmlann ivmesi artar, neredeyse istenildigi gibi denecek bic;imde. Dolay1s1yla, tahta ev samld1g1 gibi geleneksel degil, ger­ c;ekte endiistri c;agmm Osmanh toplumuna yans1mas1d1r. Benzer bir yans1mas1 Amerika Birle�ik Devletleri'nde de goriiliir. Bu ola-


CuMHURiYET lsTANBUL'u nak Tiirkler'in h1m1� ah�kanhg1 ile birle�ince, istanbul yanm yiiz­ y1l ic;ersinde tahta ev cenneti haline gelir. istanbul'un konut stogu­ nun bu geli�mesi, Cumhuriyet c;agma kadar siiriip gider; Cumhu­ riyet c;agmdan ba�layarak zaten bu olanak ortadan kalkacak ve bu­ nunla birlikte de, istanbul'da kagir yap1m bir ivme kazanacakhr. Kentin bir parc;asmda boyle bir geli�me varken, diger parc;asmda kagir yapila�ma bu tarafta oldugu gibi bir ivme kazamr. Bu da XIX. yiizy1l sonunda olan bir geli�medir. Eskiden bu bolgenin de (Beyoglu-Pera) fiziksel yap1s1 istanbul'un tarihsel yanmadasmdan farkh degildi. Yine h1m1�la karakterize olan, c;ok az say1daki kon­ solosluklann Bat1h nitelik ta�1d1g1 bir yap1la�ma alam vardi. XIX. yiizyildaki bu geli�meler bu bolgede kagire gec;i�i getirdi. Dolay1s1yla, bu ikilem, yani kentin iki yakas1 arasmdaki ifade fark1, yine XIX. yiizyil sonunda ortaya c;1kh ve Cumhuriyet bunu ta 1 960'lar­ da tasfiye etti. Homojen bir kentsel ifade ancak, Cumhuriyet'le bir­ likte geldi istanbul'a. Demek ki, Cumhuriyet'in devrald1gi istanbul boyle bir istanbul. Yani tarihsel yanmada biiyiik olc;iide planlan­ m1�, ama yine de ah�ap kaplama konutlarla karakterize olan bii­ tiinle�memi�, parc;a parc;a bir alan. Bu nedenle, Aksaray'dan Top­ kap1'ya gitmek ic;in, neredeyse bir macera ya�amyor. Planlamanm ille de sorun c;ozmesi gerekmedigini buradan anhyoruz. Planlama amac; haline getirildiginde, istanbul omeginde goriildiigu gibi, boylesine sorunlar yarahyor. i�te bu sorunlardan bir tanesi: Biitiin bunlar yap1lm1�, ama istanbul'un kadastrosu yapilma�. istan­ bul'un kadastrosu Cumhuriyet doneminde 1 930'lardan ba�layarak gerc;ekle�tiriliyor. Oysa, Avrupa'da bildigim en eski omek Floran­ sa'nm 1 430'larda ilk kadastro planlan, hatta ada numaralan verme derecesinde bir yetkinlik diizeyinde yap1hyor. Bir anlamda mo­ dem c;ag bu ti.ir giri�imlerle ba�hyor kentsel olc;ekte bakild1gmda. Tiirkiye'de be� yiiz yilhk bir gecikme soz konusu. Bu kadastrosuz­ luk problemini de yine Cumhuriyet c;ozmeye c;ah�acak. Kadastro­ suzluk, yani entsel miilkiyetin fiziksel smmnm belirsizligi olgusu. Biitiin Osmanh c;ag1 boyunca kentsel miilkiyet hep belirsizdi. is­ lam hukukc;ulan kentte hep ozel miilkiyet olabilecegini soylemi�­ ler, ama gerc;ekte kentte ozel miilkiyeti var eden temel veriler hic;­ bir zaman, hic;bir islam kentinde ve de istanbul'da olu�mam1�. <;:iinkii kadastro yok. Eski Osmanh miilknamelerine, vakfiyelerine bakarsamz her �ey tarifledir: "Ahmet'in evinin yam, genel yolun kenan, caminin sag1" gibi. <;:iinkii daha ayrmhh bir miilkiyet tam­ m1 getirmeye gerek duyulmam1�. Bu kadastrosuzluk Tiirkiye'de


86

lsTANBUL'UN 06RT <;'.A{;J

gecekondu olgusunun bile ba�lamasmda onemli bir etmen oldu. Hatta oyle ki, Tiirkiye'de bugiin bile gen;ekte miilkiyet haklanm savunam1yorsunuz. Bugiin bile Kiic;iik Armutlu'da birileri hazine arsasmm iizerine apartman yap1yor ve hie; kimse, hatta gazeteler ve kamuoyu, "Ne oluyor! Buras1 benim de mahm!" diyemiyor. Biz bir kentin temel verisi olan miilkiyet kavramm1 hiilii savu­ nam1yoruz. Ac;1kc;as1, Cumhuriyet'in varettigi kentsel evrenle, Os­ manh'nm olu�turdugu birbirine ne denli s1k1ca bagh, bunu kavra­ mak zorunday1z. Wallerstein'in dedigini ammsayahm: "Tarihte as­ la bir kerede kaybetmek yoktur; aym bic;imde de bir kerede kaza­ mlmaz. Kay1p ve kazanc;lar art arda gelen ba�an ve ba�ans1zhkla­ rm y1g1�mas1yla olu�ur." M.T.- <;ok te�ekkiirler Ugur Bey'e. Ben onu dinlerken, Murat Beige uzun zaman once "Tarih ve Toplum" dergisine bir dizi yaz1 haz1rlam1�tl, onu hatirlad1m: "Anasir-1 Erbaa Ac;1smdan istanbul," yani istanbul'un havas1, suyu, topragi ve ate�i. Ate� meselesi c;ok onemli aslmda . Daha onceki toplantllarda da bahsedilmeliydi, is­ tanbul'un iinlii bir yangm ve deprem makas1 var. Yapilann tahta :y a da ta� olmas1 bununla belirleniyor. ($imdi yine �eamet tellallan lstanbul'da, yakmlarda katastrofik bir deprem olmas1 bekleniyor, falan diyorlar ya.) A�ag1 yukan yiiz yilda bir istanbul �iddetle sar­ s1hyor, ondan sonra herkes tahta ev tercih etmeye ba�hyor eski do­ nemde, ama yangmlar olunca da bu sefer tekrar ta�a doniiliiyor, bir dahaki depreme kadar. U.T.- Tahta evin bu deprem efsanesiyle hie; bir ilgisi yok. Dep­ rem bolgesi olma ac;1smdan Tiirkiye kadar koti.i bir konumda olan yerlerde sekiz kath kule evler yap1hyor XII. yiizyildan ba�layarak. Hie; kimse de "burada deprem oluyor, tahta ev yapmahy1z" demi­ yor. Ah�ap ev gerc;ekte iki zorunluluktan dolay1 beliriyor. Birincisi, ucuz; oysa otekisi, yani kagir, c;ok daha pahah. ikincisi de, gelenek­ sel bir ah�kanhk bu. M.T.- $ehremaneti'nin, ozellikle II. Me�rutiyet'te baz1 yangm­ lan kasten sondiirmedigi rivayeti yaygmd1r. Yani planlama ama­ c1yla, oralan da yansm da planlayahm diye; bu yaygm bir dediko­ dudur. Bir de, Ugur Bey sayfiye -banliyo kavrammm K1z11toprak­ Erenkoy-Suadiye'de geli�mesini, hak11 olarak demiryoluna bagla­ yarak anlattl. Ancak lstanbul'da Anadolu yakasmm bu sayfiye ko­ nusunda, Bogazic;i ile rekabeti vard1. Bogazic;i'nde demiryolu yok­ tu, ama $irket-i Hayriye bayag1 bilinc;li bir �ekilde Bogazic;i'ni �e­ hirle biiti.inle�tirmek ic;in yola c;1ktl ve geni� olc;iide muvaffak oldu.


CuMHURiYET lsTANBUL'u $imdi iskelelerin c;ogunun kapanmasma bakmaym. $irket-i Hayri­ ye, Necmeddin Molla'nm sahip oldugu 1 930'larda bile, gayet mis­ yoner bir hava ile, Suadiye'nin sayfiye olarak geli�mesine kar�1hk, Bogaz koylerinin geli�mesini istiyordu. Z.T- Bir �ey ekleyebilir miyim? Ugur Bey'in belirttigi kmlma noktas1 aslmda c;ok onemli Osmanh ac;1smdan. istanbul birinci de­ mografik devrim sonucunda 52 km2'lik bir kent oluyor. Yani XVI. yiizyil sonunda, XVII. yiizyil ba�mda 52 krn2 istanbul'un alam. Bu, XIX. yiizy1l ba�ma kadar devam ediyor. XIX. yiizyil ba�mda buha­ rm geli�mesiyle, once deniz ula�1mmda buharh gemilerin, sonra demiryolunda buharm kullamm1 sonucu, 52 km2 birdenbire 204 km2'ye c;1k1yor. Yani istanbul, XIX. yiizyil sonunda 204 km2'lik bir alam olu�turuyor ve bu 204 km2'lik alan, 1 950'nin ba�ma kadar de­ vam ediyor. Ondan sonra iic;iincii demografik devrimle birlikte bu 800 km2'lere kadar hrmamyor. Zaten bir taraftan izmit'le birle�i­ yor, obiir tarafta Tekirdag sm1rlan arhk belirsiz hale geliyor. K1sa­ cas1, bu ikinci banliyo olaymda en onemli faktOr, buhar giicii dedi­ gimiz olay, yani ula�1mda buharm kullamlmas1. $irket-i Hayri­ ye'nin 1849'dan itibaren giindeme geli�i, daha sonra tramvay ve demiryolunun kullamma girmesi Anadolu demiryolu, obiir tarafta Rumeli demiryolu ile �ehrin biiyiimesi soz konusu. Buhar bu denli onemli bir donii�iim olu�turuyor. M.T.- Efendim sabnmz ic;in te�ekkiir ederim. Toplanhm1z bu­ rada sona eriyor.



"Yarznzn jstanbul'u " 7 Eyhil

1993

YONETEN: CENGiZ BEKTA$

Konu�maczlar: Afife Batur, Haydar Kazgan, llhan Tekeli, Turgu t Cansever



.-- C.B.- Degerli izleyiciler, "istanbul Toplanhlan"nm sonuncusu1 "Yarmm istanbul'u" konulu panele ho�geldiniz. Beni yonetici ola­ rak sec;tiler, ben bir "miiptedi"yim. Bunca uzman ki�inin arasmda zorluk c;ekebilirim. Liitfen yard1mc1 olun. E fend tqi.., �oyle bir�ey dii�iindiik; istanbul'un gelecegi elbette bugiinde sakh. Bir�eyleri belli disiplinler ac;1smdan (tarihc;ilik yap­ mak amac1yla degil) ozetleyip, buradan kalkarak gelecekte neler olabilecegini konu�mak yerinde olacaktlr. Saym Afife Batur bize, kiiltiir tarihi ac;1smdan, boyle bir ozetlemeyi sunar, sonra Saym J:::!gydar Kazgan, ekonomi dalmm ko�ullan ac;1smdan konuyu irde­ ler, Saym Ilhan Tekeli ise kentc;ilik, imar hareketleri, planlan konu­ sunda bizi aydmlat1r, Saym Cansever de, istanbul'un planlanma­ s1yla birebir ya�am1� bir insan olarak, onun kis1tlanm iyi bilen bir insan olarak, gelecekteki olas1hklar iizerine bizi dii�iindiiriir. � once Afife Batur'a veriyorum. A.B.- Te�ekkiir ederim. Saym Bekta�·m belirttigi gibi, toplant1m1z siiresince bugiinden kalk1p gelecege ili�kin baz1 dii�iinceler, proje ve oneriler geli�tirme c;abas1 ic;ine girecegiz. Arna istanbul gi­ bi bir kentin gelecegi iizerinde dii�iiniirken, baz1 saglam dayanak­ lara veya referanslara gereksinmemiz var. Degil bir kentin, hatta herhangi bir kurumun, bir ki�inin bile geleceginin plam yalmz bu­ giine, giincel verilere bak1larak yap1lmaz, yap1lmamah. Ki�inin davram�larmm, mizacmm ipuc;lan nas1l bireysel gec;mi�inde ise, bir kenti"n zaman ic;inde olu�an kimligi ve kendini empoze eden yap1sal kimi ozellikleri de kentin ozya�am oykiisiinde, tarihinde okunur. kdii�iince benim ba�lang1c;taki onkabuliimdiir. G.,elecege doniik bir proje tasarlanacaksa, bir projeksiyon yap1lmak isteni­ yorsa, mutlaka gec;mi�in irdelenmesi ve gec;mi�ten gelen hangi egi­ limlerin, hangi yonelimlerin),stanbu! ic;in daha gncelikJi oldugu­ nun <;,1karsagpias1 potansiyel olanaklannm oncelinin varolup ol­ mad1gmm bilinmesi gerekir ki, buradan yola koyularak �elece�


92

1sTANBUL1UN DoRT <;AGI

dontik tasanmlarda daha saglam tutanak noktalanm1z olsun, ola­ bildigince gtivenli bir zemine basahm. Peki istanbul'un gei;mi�i nedir? Bu gei;mi�i, bizi dinleyenlerin hepsinin az i;ok tamd1gm1 bili­ yorum. Ben yalmzca i;ok k1sa bir hatirlatrna ile ba�lamak ve onem­ li buldugum baz1 noktalann altm1 i;izmek istiyorum. istanbul i;ok eski bir yerle�me. Yerl�meler i<;inde gei;mi�i MO 3000'lere, hatta daha oncelere giden yerler var. Ornegin Fikirte­ pe'de MO 8000'lere tarihlenen arkeolojik veriler bulundu. Arna is­ tanbul'un bilinen, resmi tarihi MO 620 y1llannda Tarihi Yanma­ da 'nm dogu ucunda, Sarayburnu'nda ilk koloni yerle�mesini ger­ i;ekle�tiren Megarah Grekler tarafmdan ba�latildi. Bu, onemli bir ba�lang1<; ve akilh bir sei;imdi. <;unkti Saraybumu, o donemde de, belki gtintimtizdekinden daha onemli, konumu son derece strate­ jik olan bir yerdi. Hem Mannara'dan Karadeniz'e i;1k1�1, hem de Hali<; s1gmagm1 kontrol edebilen bir noktaydi. Ashnda Megarahlar'mkini izleyen ba�ka yerle�meler de vardi. Ornegin Kad1koy'de, Osktidar k1yilarmda yerle�meler olmu�tu. Arna onlar degil, Sarayburnu'nda kurulmu� olan koloni geli�ti. Bu, bize hemen tarihin verdigi bir i�areti iletiyor: istanbul, kurulu�un­ dan itibaren, Akdeniz ve Karadeniz arasmdaki transit yolun kont­ roltinti ele gei;irenin sa hip oldugu bir kent olma ozelligmdedir. Sarayburnu'nda kurulan koloni geli�iyor, Osktidar ve Kad1k6y yerle�meleri ona oranla geri planda kahyor. Benim ai;1mdan istanbul'un tarihinden ahnacak birinci ders bu. Megarahlar'm bir kontrol sistemine sahip olu�lan veya istanbul'un geli�mesinin bir kontrol sistemine sahip olu�la d enk dti�timti. Megara kolonisi, tarih ii;inde k1sa sayilacak bir stirede geli�i­ yor ama, yine de ba�lang1i;ta yakla�1k olarak Topkap1 Saray1 sur duvarlanmn ii;inde kalan ve her tarafma yaya olarak kolayca ula­ �Ilabilen bir yerle�me. Kent, Septimus Severus zamanmda biraz daha btiytiyor, surlan biraz daha bahya kaydmhyor, ama istan­ bul'a aslmda bir dtinya ken ti, bir metropol olma yolunu ai;an geli�­ me Roma impara torluk i;agmda oluyor. Daha sonra "Btiytik" ad1y­ la amlacak olan Constantinus'la ba�hyor, kentimizin btiytik tarihi. istanbul'un total bir planlamayla bir btiytik Roma kenti olarak imar edili�i, Nea Roma olarak Roma imparatorlugu'nun ba�kenti yap1h�1 Constantinus'la geri;ekle�iyor, 325'lerden ba�layarak. Daha sonra adm1 alacak olan kentimizin kurucusu Btiytik Constanti­ nus'la. Bir Roma kentinin sahip olmas1 gereken bti tiin kamu yap1-


YARININ lsTANBUL'U

93

Ian in�a ediliyor; tapmaklar, <;ar�1, Agora, Hipodrorn ve digerleri. . . Gi.ini.irni.izde Ayasofya 'nm oni.indeki rneydanda oldugu samlan bir s1fir noktas1 var irnpara torluk yollannm ba�Iangtc1 say1Ian yerde. Oradan ba�Iayan yo!, bir ana yo!, bir arter rneydana getirerek once bugi.inki.i <;ernberlita�·a, oradan da Beyaz1t'a uzamyor. Buralarda rneydanlar olu�turan forurnlar yaparak Beyaz1t'tan sonra ikiye ay­ nhyor. Yollardan biri tepelerin sirt <;izgisini izleyerek ve Hali<; sahi­ line paralel olarak, Fatih i.izerinden Edirnekap1'ya dogru uzamyor. Obi.iri.i ise, Marmara sahiline paralel olarak once Aksaray'a -ki ora­ da da bir forum di.izenleniyor- sonra Kocarnustafapa�a'ya dogru gidiyor. Tarihi Yanrnada'nm bi<;irnini ve engebelerini ve serntlerini gozi.ini.izi.in oni.ine getirirseniz, bu yo! striikti.iriini.in, adeta topog­ rafyanm ernpoze ettigi veya rni.ithi� bir sezgiyle topografyaya uyarlanrn1� bir sisternatizasyon oldugunu farkedersiniz. I�te tarn bu noktada, istanbul'un kentsel olu�urnunda veya bi.iyi.ik kente doni.i�i.irni.inde cografyasmm ve o cografyanm algtlam�mm bi.iyi.ik roli.ine i�aret edilrnelidir. Kentin tarihi geli�irninde cografyas1 ile kurulrnu� olan bu bagmtmm roli.i, bi.iti.in planc1larm i.izerinde dur­ dugu bir ozelliktir. istanbul'un zarnan i<;inde olu�an o gorkernli si­ luetinin zernininde, cografyanm belirleyici roli.ine tanman onceli­ gin yathgm1 bilrnek, tarihten alacag1rn1z ikinci i�aret say1Irnahdir. Kentin Roma irnparatorlugu'nun ba�kenti oldugu donerndeki gorkerni hakkmda, belki bugi.inki.i Roma bir fikir verebilir. 0 done­ rnin bi.iti.in forurnlan, ne yaz1k ki, gi.ini.irni.izde hi<;bir iz birakrna­ dan ortadan kalkrn1�hr. Ger<;i ana arterler ha!a duruyor, arna bu is­ keleti tarnarnlayan kentsel donamrnlan arhk yok. Ortasmdaki hey­ kelleri veya dikilita�Ian ile forurnlar ve onlan baglayan ve i.istle­ rinde heykeller olan portikli yollar vard1. irnparator, Altm Ka­ p1'dan Ayasofya 'nm oni.ine kadar a tlarm <;ektigi zafer arabalan ile geliyordu. Dernek istanbul'da, o donerndeki ad1yla Constantinopolis'te, 325 y1hnda h1zla gidilebilen bir araba yolu vard1. Bu, gi.ini.irni.izden 1 700 y1l oncesi i<;in onernli bir ozellik. Tabii Rorna'nm, Akdeniz'e egernen 0 bi.iyi.ik gi.ici.in ba�kenti olrnak da onernli. irnparatorluk ikiye aynld1ktan sonra, biliyorsunuz, Constanti­ nopolis, Dogu Roma irnparatorlugu'nun ba�kenti oldu. Dogu Ro­ ma dernek hem Rorna'nm varisi olrnak, hem de Dogu'ya a<;1lrn1� bir irnparatorlugun rnerkezi olrnak dernek. Bah'mn ve Dogu'nun birlikteligine, elbet problernatik birlikteligine sahip olrnak dernek. Biraz daha a<;rnak istiyorurn; Roma ile Constantinopolis'in kar�1-


94

lsTANBUL'UN 06RT c;AcI

hkhhk durumuna i�aret etmek istiyomm. Constantinus'un Hiristi­ yanhg1 kabuhinden sonra biri Bah'nm, Bah H1ristiyanhgmm ve Latin dtinyasmm, digeri Dogu'nun, Dogu Hiristiyanhgmm ve Or­ todokslugun temsilcisi oldu. Boylece biri oburtine gore kendini ta­ mmlay;:m iki merkez ortaya <;1kh. Arna Constantinopolis'tc pagan Roma miras1 da var. Ve bu, kentte derinlerde varolan bir gerilim yarahyor. Onde gortinen politik bir boyutu var bu birliktcligin ve kar�1hkhhgm. Arna sanmm en <;ok ktilttirel boyutu oncmli. Kentin tarihinde bir de bu var dikkat edecegimiz. Fatih istanbul'u ald1g1 zaman bu ktilttire olagantistti bir katk1 eklendi. Ortaasya'dan <;1k1p gelmi�, kti<;Lik bir devlet kurmu�, son derece canh ve dinamik bir toplulugun bin y1lhk bir ba�kent ktiltti­ rtinti silip kendini empoze etmesi beklenemezdi. Arna Constanti­ nopolis'e, Dogu bile�enini gii<;lendiren yeni bir katk1 getirdigi ku�­ kusuz. Kendi ktilttirel sentezini aramas1 da dogal. Ne ki, zaman i<;inde Constantinopolis'ten Konstantmiye'ye ge<;i�in, kendinden oncesini silip atan, ornegin Mogol istilas1 gibi, adeta hi<; yokmu� hale getircn bir etki yapmad1gm1 gortiyoruz. Yalmz ktilttirel olarak degil, politik olarak bile boyle. Fatih'in ve daha sonraki yoneticilc­ rin azmhklara tamd1g1 haklar, ornegin Ceneviz kolonisi;1c verilen imtiyazlar biliniyor. Bunlara herhaldc otcki arkada�lar da dcgine­ ceklerdir. Bu Dogu-Bah bile�enini canh ve birlikte stirdtirme gelenegi ki buna i<;gtidti bile diyebiliriz, gtintimtize kadar geliyor. Bu da tari­ hin ilettigi ti<;tincti i�aret. Fci tih, istanbul'u ald1gmda yerli halk k1smen kenti terketmi� olmahyd1. Fatih'in kente Ttirkler'i, Ermeniler'i getirip yerle�tirdi­ gi biliniyor. Ka<;m1lmaz olarak bir poptilasyon degi�imi ya�and1. Arna istanbul, za ten tarihi boyunca hep go<;lere maruz kalm1�h. Go<; Bizans doneminde de vard1, Osmanh d Cineminde de. istan­ bul'un stirekli go<; alan bir kent oldugu biliniyor. Son donemlere gelindiginde ornegin Balkan Sava�;n'nda ve son y1llarda da, go<;­ mcnler once istanbul'a geliyorl;:ir vc sonra dag1hyorlar. K1saca, istanbul'un bugtin planlama i<;in en onemli sorunu olan go<;, kent i<;in yeni bir olgu degil. Tari hle de olan bir �cy. Ve �imdiye kadar olanlarda kent, larihi ve ktil ttirel ag1rhgm1 hep koruyabil­ mi�. Bugunkti, neredeyse kitlesel dtizeydeki, go<; ise gc<;mi�tekiler­ den <;ok farkh. Bu seferki fark, kitlenin niteligi ozellikle de say1s1 Bu btittin tarihsel orneklerin d1�mda gortintiyor. 0 zaman, belki


YARININ lsTANBUL'U

95

tarihte olandan c;ok daha bilgili ve bilinc;li koruma yontemleri bul­ mak sorunu ile kar�1 kar�1yay1z demektir. Ancak korumadan kastlm, fiziki ve mimari c;evre ile sm1rh ol­ mayan, varolu� bic;imine ili�kin bir koruma kavram1. Kentin gele­ cekte de varolu�unun tasanmlan ic;in s1ralayageldigim iic; nokta­ nm asgari referanslar oldugunu dii�iiniiyorum. Yani kente sahip olmay1 saglayacak siyasi veya ekonomik bir kontrol olgusu ile cografyasma sayg1 saglayacak kiiltiirel koklerin ay1rdmda olmak. istanbul gibi binbir yiizlii bir kenti, k1sa bir tarih deginisiyle anlamak olas1 degil ku�kusuz. istanbul, bir Babil, bir diinya, bir kaos. Giizel mi? Olaganiistii giizel. �irkin mi? Korkunc;! Sevdin mi? �1lgmcasma. Orada ya�ar m1sm? Nas1l bilebilirim? Kim kendi istegiyle ba�ka bir gezegende ya�ayacagm1 soyle­ yebilir? Bat!h bir ozanm deyi�i bu. Yabanc1 bir gezegen, ama vurgun olunas1 bir gezegen. Batlh ic;in istanbul hep gizemli oldu. En c;ok da XIX. yiizyilda . 700-800 bin ki�ilik bir niifus, cografyay1 degi�tir­ meyen seyrek bir yerle�me soz konusu. Trafik yok, ye�il var. Ba­ ti'ya ac;1lmanm getirdigi ortamda, sec;kin mimarlara yaptmlm1� bii­ yiik yapilarm kat1ld1g1, olanca gorkemiyle ayakta bir mimari ve �i­ ir gibi bir siluet var. Bugiin bile istanbul dendiginde hep dii�iinii­ len, o biraz bulamk, uc;ucu, nerdeyse gerc;ekd1�1, masals1 kentsel imgedir. Tiirkler'e kar�1 ne denli olumsuz onyarg1lara sahip olursa olsun, yabanc1 ic;in istanbul imgesi, pmlt1sm1 hie; yitirmez. Deniz yoluyla gelen, Marmara'dan giren herkesi, Megarah­ lar'dan bu yana, 2 bin y1ld1r etkileyen bir kenttir Istanbul. lsterse sokaklan pis, dolambac;h, kan�1k olsun. T1pk1 Kmm Sava�! s1rasm­ da gelen ingiliz ve Frans1zlar'm, d1�mm giizelligine ve ic;inin pisli­ gine �a�mp kalmalan, ama yine de biiyiilenmeleri gibi. Bunun ic;in, istanbul planlamac1larmm i�i hence c;ok zor. Orta geli�mi�lik diizeyindeki bir iilkede, kitlesel bir goc; bask1s1 altma giren, toprak rantmm spekiilatif boyutlarda oldugu kentsel ortam­ da c;ah�acak planlamacilar, 2 bin yilhk bu kentsel miras1 da ta�1mak zorundalar. Bu mirasm ne denli yogun ve karma�1k olduguna deginmeye, baz1 ipuc;lan vermeye c;ah�t!m. Sozlerimi bitirirken bir noktaya daha i�aret etmek istiyorum. Politikanm yalmz politikac1lara b1rak1lmayacag1 gibi, istanbul'un


lsTANBUL'UN D6RT <;AGL-

gelecegi de yalmz kent planlamac1larma birak1lmayacak kadar cid­ di bir i�tir. Bu, kentte ya�ayan, kent i<;in sorumluluk duyan her kentlinin i�i olmahd1r. Eger biz de kentli olmak istiyorsak ona sa­ hip <;tkmak, ko�e doni.iciilere birakmamak, birlikte korumak, bir­ likte diizenlemek zorunday1z. Bir kent yalmz binalan, yollan ve meydanlan ile degil, i<;inde ge<;en ya�am, o ya�am1 bi<;imlendiren ili�kilerle de onemlidir. Her­ kes, ya�ad1g1 ortama anlamh bir katk1da bulunmak ister, buluna­ bilmelidir de. Ona sahip olmak i<;in kente olumlu i�levler ve an­ lamlar yi.iklemek durumundad1r. Olumlu anlamlar yi.ikleyemiyor­ sak, o kentli degiliz demektir. Veya kent bize olumlu mesajlar ilet­ miyorsa, o kimliksiz bir kenttir. Ben istanbul'un kimliksiz bir kent olduguna inanm1yorum. Yeter ki biz, o kimligi alg1lamay1, kenti okumay1 becerebilelim. Te�ekki.ir ederim. C.B.- <;ok te�ekki.ir ediyorum. Ashnda �imdi alacag1m1z ders­ leri s1ralamak istemiyorum. Nas1l olsa bu yolda tarh�malar olacak. Hatta, sizin aktard1klanmza eklemeler de olabilir. $imdi Haydar Kazgan'a soz veriyorum. H.K.- Burada dart tane mimar, bir tane iktisat<;1 var. Onun i<;in ben oyun bozanhk yapmay1p, olay1 bir mimar olarak anlatmaya <;ah�acag1m. Mimar arkada�lanm1zdan �imdiye kadar okuduklan­ m1z, degerlendirdiklerimizle <;ok �ey ogrendim, ama onlar bizden bir �ey ogrenmemek i<;in direniyorlar. istanbul konusunu bir<;ok yonlerden incelemi�tim, hala da in­ celemekteyim. Son zamanlarda da istanbul'un su meselesi, terkos kumpanyalarmm, su �irketlerinin tarihi ile ugra�1yorum. Tarihe bakhg1m1zda, istanbul iki tiirlii geli�me gostermi�: Birincisi, istan­ bul'un payitahh oldugu memleketi somiirerek geli�mesi, ikincisi de bunun altematifi olan, kendi payitahh hi.iki.imet merkezi oldu­ gu iilkenin di�mdaki iilkeleri, iktisadi yonden somiirerek geli�me­ si. Bizim <;ok ozledigimiz, riiyalanm1za giren �imdi moda olan e�yalarmdan tutun, mimari dokusu bile hangi devre rastlar dedi­ gimiz zaman, bunun ikinci devreye rastlad1gm1 goriiyoruz. Yani payitahh oldugu memleketi degil, civanm somiirdiigu zaman oz­ ledigimiz istanbul'u buluyoruz. Bunun da nedenlerini ara�hrmak laz1m. $imdi bu ikinci meseleyi ve ikinci meselenin neden devam etmesi gerektigini ele alacag1m. Bugi.inki.i istanbul'u biz gelecekte hizmet ihra<; eden bir �ehir merkantilisti yapmak istiyoruz. istan-


YARININ 1sTANBUL'U bul, Anadolu'yu somiirerek de ticari bir �ehir olabilir. Fakat bu hic;­ bir �ey yaratmaz, memleketin geliri memlekette kahr. Yani �oyle diyelim, iktisatta bu bir transfer olay1d1r, gelir yaratmaz, bununla zenginle�emezsiniz, istanbul'a bir �eyler ilave edemezsiniz. Bir �eyler ilave ettigimiz zaman, ba�ka yerleri ihmal etmi� oluruz. Bir­ tak1m sosyal problemler ortaya c;1kar. istanbul'un kendi tiiketimini, liiks ya�anhsm1 memleket ic;inde degil, memleket d1�mdan tedarik etmesi laz1m. �imdi, bu tarihte goriilmii�hir. istanbul Osmanh do­ neminin sonlarmda boyle merkantilist bir devir ya�am1�hr. Bunun gayet ac;1k bir hesab1 var. Osmanh di� ticareti 1838-1839'da ingiliz ve Frans1zlar'la, daha soma da biihin Avrupa iilkeleri ile imza­ lanan ticaret anla�malanyla ac;1k piyasa olu�turmu�tur. Giimriigii % 3'e indirmi�ler, transit ticareti % l 'e, soma da s1fira indirmi�ler. Dolay1s1yla, birdenbire ticaret hayatmda bir patlama olmu�. ithalat iic; misline c;1km1�. Bugiin ithalattan korkuyoruz, ithalat fazlala�ir­ sa ne olacak, o zamam gormiiyoruz. ithalat be� misline c;1karken, ihracat ta 1840-1 845'lerde iic; misline c;1km1�. Boylece diinya ticareti ile entegre olmaya ba�lam1�. Tabii, boyle gidi� geli�ler, ic;eride kiil­ tiir farkhla�mas1 p ahasma da olsa, azmhklarm bir hamle yapmas1na sebep olmu�. Istanbul benim dedigim anlamda geli�tigi zaman, �oyle bir farkhla�ma da goriiyoruz: Osmanh azmhklan hizla geli�­ mi�, islam Tiirkleri nisbi bir gerileme ic;ine girmi�. III. Selim devri­ ne bakhg1m1zda, islamlar ile H1ristiyanlar arasmda ne gelir bak1mmdan, ne de kiiltiir bak1mmdan hic;bir fark yok. Arna Abdiilha­ mit devrine bakhg1m1zda fark feci . istanbul'un kompozisyonuna bakarsamz, III. Selim devrinde Tiirkler 400 bin ki�i ile kalabahk kitleyi te�kil ederken, Hiristiyanlar 250-300 bin civannda. Fakat 1 900 senesindeki istatistige bakhg1m1zda islamlar neredeyse azm­ hga dii�mii�ler. Yalmz rakamlar korkutucu degil, ba�ka �eyler de var. Bunun sebeplerini anlatacag1z, nic;in boyle olmu�? istanbul ac;1k veren ekonomisine ragmen nas1l geli�mi�? O:«l�­ digimiz, imrenerek restore ettigimiz istanbul, di� ticaretin ac;1k ver­ digi bir devirde yap1lm1�. Nereden gelmi� bu degirmenin suyu? Bunu ara�hrmaya koyuldum. Gayet ac;1k bir durum ortaya c;1k1yor. istanbul bir di� ticaret merkezi olarak Karadeniz'le biihinle�ip, Beyrut'a kadar uzanan bir transit merkezi oluyor. Cografi bak1m­ dan degilse bile karar mekanizmas1 bak1mmdan merkez oluyor. Biihin haberle�me kanallan istanbul'a bagh. Gec;en gun, bir trans­ fer yapmak ic;in Osmanh Bankas1'na gittim. Bana paray1 ancak bir haftada Paris'e yollayabileceklerini soylediler. <;1kard1m "la 'JUr-


1sTANBUL1UN DoRT C::AcI

ki"den bir ilan, 1 900 senesinde paray1 saat sabah I O:OO'a kadar yah­ nrsan, ak�am saat 1 6:00'da Paris'ten telgrafla alabiliyorsun. Bugi.in Osmanh Bankasi her tiirlii teknik ilerleme ve kanunlara gore, an­ cak bir haftada bu i�i yapabiliyor. Biitiin bunlar, gostergeleri ic;in imrendigimiz istanbul'u, nas1l ortaya c;1karm1�? Bunun iktisadi kaynaklan nedir? Bunlan birer hi­ rer anlatmaya c;ah�acag1m. iki onemli nokta var: Birisi d1� ticaret ac;1g1; neden d1� ticaret ac;1gm1 onemli say1yorum? Neden Tiirkiye'nin birdenbire ihracah artm1�? C:: iinkii ta�1ma teknolojisi o zaman buharh gemiler ile ba�­ hyor. Sefere bo� gitme diye bir olay yok. Bo� giderse gemiye ta� koymak laz1m. Onun ic;in buharh gemiler istanbul'da ne varsa Tiirkiye'den gotiiriiyor, sonra esas Avrupa'dan ne getirilecekse ge­ tiriyor. Boyle bir �ey, o zaman ihracahm1zm da artmasma sebep oluyor. Tabii, bu olay o kadar biiyiimii� ki, birdenbire bu olay1 ya­ pacak insana da ihtiyac; doguyor. Bu insanlar ilk ba�ta d1�ardan ge­ liyor. Fakat k1sa zamanda azmhklar bunlarm ortaklan oluyor, bir siire sonra da bunlan kovarak ba�a gec;iyorlar. Bu nas1l oluyor? Neden Tiirkler ba�a gec;miyor da azmhklar ba�a gec;iyor? Bir defa Avrupa'da Napolyon sava�larmdan sonra geli�me c;ok h1zh. Bil­ hassa Katolik Kilisesi c;ok ak1lh davranarak, belki hiikiimetlerle an­ la�1p, bu fazla insan giiciinii, H1ristiyanhgm diinyaya yaymak ic;in kullamyor. Bunlar Osmanh imparatorlugu'na da geliyorlar. "Okul ac;acag1z" diye programlanm da getiriyorlar. Fakat II. Mahmut du­ rumdan c;ok tedirgin . Zaten kendisine "gavur padi�ah" deniliyor. �art ko�uyor; "Tamam, okullanmz1 ac;m, ama islam Tiirk tebaasm1 almayacaksm1z. Bunlar okullanm ac;1yorlar. K1sa zamanda bu okullarda Ermeniler'den, Rumlar'dan matematik bilen, muhasebe bilen, fizik bilen bir nesil yeti�iyor. Bu nesil geli�en d1� ticaretin ilk c;1rag1, sonra ortag1, sonra patronu oluyor. Mesela 1 855 y1lhgma ba­ km, Ermeni, Yahudi, Rum isimlerinin ticari y1lhklarda c;ogald1gm1 goriirsiiniiz. Osmanh imparatorlugu'nun o zaman yolu yok. Yolu olmad1g1 ic;in tanmsal potansiyelini degerlendiremiyor. Yeni yeti�en insan, kendisine nas1l i� yaratacak? 0 zaman transit ticarete ba�hyorlar. Rahmetli Cavit Tiitengil "yola bagh somiirii" derdi. Tabii, yol ol­ maymca Anadolu tanm1yla yeni yeti�en azmhklar zamanla kendi mekteplerini ac;hlar. Hatta Anadolu'ya da yay1ld1lar. �imdi size bir olay anlatacagtm. Trabzon'da gec;iyor. 1885-1 890'larda, Abdiilha­ mit'in ilk devrinde S1rn Pa�a Trabzon'a vali oluyor. 0 zaman Trab-


YARININ lsTANBUL'u zon'da 600-700 bin niifus ya�1yor ve ortalarna gelir seviyesi Avru­ pa'nm say1h kentleriyle boy ol<;ii�iiyor. Mesela Trabzon, Marsil­ ya'dan daha iyi. Sun Pa�a bak1yor ki Rurnlar, Errneniler alrn1� yii­ riirnii�, kolejler, rnektepler... Tiirkler i<;in idadi Rii�tiye falan var. Onlar da kotii dururnda. Diyorlar ki Sun Pa�a'ya, "Ekrnege 10 pa­ ra zarn yap, senede �u kadar para toplar, rnektepleri yaparsm." Su­ n Pa�a istanbul'daki Galatasaray Lisesi'nin bir omegini de Trab­ zon'da yaprnak istiyor. Fakat burada Rurnlar, Errneniler var ve on­ lar da ekonorniye hakirn. "On para zarn yapanrn, arna bunlann ce­ rnaat liderleri ne der?" diye dii�iiniiyor. Errneni rnetropolitine du­ rurnu anlahyor. "Tabii pa�arn" diyor. Rum rnetropoliti ise: "Pa�arn, bizirn egitirn kururnuna ihtiyac1rn1z yok, bizirn buradaki jirnnaz­ yurndan <;1kanlar Fransa'da, ingiltere'deki kolejlere irntihans1z gi­ derler, halbuki sizin Mekteb-i Sultani'den (Galatasaray lisesi) gi­ denlerin "grandekollere" girrnesi i<;in special yaprnas1 gerekir" di­ yor. Yani "biz Mekteb-i Sultani'nin iistiinde bir rnektep kurduk," dernek istiyor. Bu zenginlik nereden gelrni�? Bir rnutlu sm1f var, arna onlarda da kiiltiir eksik. Reisicurnhurdan ba�hyoruz, en a�a­ g1ya kadar dogru diiriist konu�arn1yoruz. Politik rneseleler konu­ �uluyor da, ahbaphk ederniyoruz. Ortak kiiltiiriirniiz yok. Azmhk­ lar gibi degiliz. Azmhklann Avrupa ile ortak kiiltii rii var, onlarla biitiinle�rni�ler. Frans1z Biiyiikel<;isinin e�i ve aym zarnanda �air Madam De Nui, bir arkada�ma yazd1g1 rnekhlpta "Siz istanbul'da nasil ya�1yorsunuz diye soruyorsunuz, halbuki buraya her onbe� giinde bir gruplar gelir. italyan operas1, Viyana opereti vp. Aynca bir �ey daha var, �irndi ilkbahar geldi, Bosfor var, o da Paris'te yok" diyor. Bunun parasal kaynaklan nelerdir? Onlan anlataca­ g1rn. iktisat kitabm1 hi<; okurnarn1� adarnlar <;1k1p, "istanbul en yiiksek vergiyi odiiyor," diyor. Halbuki, o <;ok yanh� bir �ey. istan­ bul Anadolu'dan bedava elde ettigi, sorniirdiigu gelirlerin vergisi­ ni odiiyor. Zahrnet ederek bir �ey yap1yor, paray1 ahp vergi daire­ sine gotiiriiyor. Asil geliri yaratan ba�ka. Bu sisternde, Anado­ lu'nun fakirle�rnesi oranmda ancak biz istanbul'u zenginle�tirebili­ yoruz. Halbuki, son donernlerde tarn tersi olrnu�, Anadolu pek so­ rniiriilrnerni�. Tabii, birtak1rn engeller var. Rornanya, Rusya, Kaf­ kasya, a�ag1da Hindistan'a kadar bu ticaret istanbul'dan idare edil­ rni�. Bu nasil oluyor? Gayet basit. Osrnanh d1� ticareti a<;1k veriyor. Bunun biiyiik bir sebebi de silah ahrn1. Clirnanso, Sevr'den once Darnat Ferit Pa�a'ya, "117 senede 57 sene harp yaprn1�sm1z, 1 mil-


100

lsTANBUL'UN DoRT <;AGI

yon insana 57 sene harp yaphrmamn ne demek oldugunu hen iyi bilirim," demi�. " 1 800'den 191 7'ye kadar 1 1 7 senede 57 sene sava� yapm1�1mz, 1 milyon insam iiretim d1�1 b1rakm1�1mz. Eger siz in­ giltere gibi olsamz, ingiltere alh sene harp yapm1� ve 60 bin asker kullanm1�, en kotii �artlarda bu insanlarm yans1m tanmda birak­ saydm1z, sizin bugiin ne borcunuz olurdu, ne de ba�ka �ey." Yalmz o degil tabii, bir de bu insanlara silah ahnm1�. Maalesef Osmanh imparatorlugu'nun silah rakamlan elimizde yok, ne kadar silah it­ hal etmi� bilinmiyor. Fakat ordu rakamlarmdan anhyoruz ki, di� ticaret ac;1gmm biiyiik bir k1sm1 silah ahmmdan kaynaklamyor. Bu nas1l kapahhyor? Biliyorsunuz 1 854 ve 1 856'da ahnan ilk iki bor­ cun �arh vard1r, silah alma kar�1hgmda verilmi�tir. Yani Kmm Harbi s1rasmda Osmanh ordusunu tekrar c;agda� bir ordu haline getirmek ic;in kredi verilmi�tir. Borc;lara bakhg1m1zda, hic;bir za­ man bu borc;larm di� ticaret ac;1gm1, teviye bilanc;osunu kapatacak giic;te olmad1gm1 goriiriiz. Demek ki, gizli bir gelir var. Bu, 1 914'e kadar devam ediyor. Bu zamana kadar Osmanh imparatorlugu, merkantilist gelirle ya�1yor. Bunun ic;inde Osmanh ordularmm yaphg1 sava�larm giderleri de var. Biliyorsunuz, Ruslar Ayastefa­ nos'a gelir, 1 877 muharebesinde bir �art ko�arlar, "Ya tazminat ve­ rirsiniz ya da istanbul'u i�gal ederiz," derler. istanbul'daki merkan­ tilist tiiccarlar, bankerler de dahil, toplamp aralannda gorii�me ya­ parlar. "Bu paray1 biz verecegiz," derler ve Ruslar'1 ic;eri sokmazlar. Bilirler ki, Ruslar ic;eri girerse ba�ka �eyler de olacak. Galata esnaf1 toplamr, paray1 toplar, verir. Dii�iinebiliyor musunuz, boyle bir tazminah keyif isinde ode­ yecek giic; ic;erde olu�mu�. Yalmz, bunlar Bogaz'da oturan insanlar degil. istanbul'u biz gelecekte merkantilist bir �ehir yapmak istiyo­ ruz, ama bugiinkii gibi degil. Ba�ka iilkelerden gelir aktarmak su­ retiyle zenginle�tirmek, dokusunu, �usunu busunu degi�tirmek gerekiyor. <;iinkii hep Anadolu'nun fakirle�mesi nispetinde istan­ bul'u zenginle�tiriyorsunuz. Bu hic;bir �eye yaram1yor. Ben birinci konu�mam1 burada bitiriyorum, daha ba�ka sorular olursa cevap­ layabilirim. Bu konular c;ok onemli, sabaha kadar konu�sak bit­ mez. Diger arkada�lar da c;ok onemli �eyler soyleyecekler, hele Turgut'u epey zamand1r dinlemedim, o zevke de �imdi ula�aca­ g1m. Te�ekkiir ederim. C.B.-$imdi benim umudum ilhan'm iyice k1�kirhlm1� olmasi. . . H.K.-Yok, onu biz c;ok dinledik d e Turgut'u dinlemedik. C.B.-Omegin Dalan da merkantilizm diyordu sanmm. Arna


yARININ

lsTANBUL'u

101

ilhan'dan, once imar giri�imlerinden biraz soz etmesini rica ediyo­ rum. i.T.- Cengiz bir i�boh.imii yapm1�. i�boliimiinde benim iizeri­ me dii�en konu gec;mi�te yaphg1m bir c;ah�mayla ilgili. Arna ben bu yaz bir ba�ka c;ah�ma daha yaphm. Cengiz o c;ah�may1 heniiz bilmiyor. Bu konu�mamda o yeni c;ah�madan da soz edecegim. Di­ ger iki arkada�1m1z daha c;ok istanbul'un tarihi geli�iminden soz ettiler. Ben tarihi geli�ime girmeden, istanbul'un gelecegi iizerinde dii�iinmemize yard1m edecek konular iizerinde duracag1m. <;ah�mamm ba�hg1 "Gelecegin istanbul'u nasil dii�iiniilebilir, hedefleri nas1l konulabilir?" Son y1llarda biliyorsunuz, istanbul iizerinde c;ok fazla ilgi yogunla�mas1 var. Bu ilgi yogunla�mas1 iki onemli nedenden kaynaklamyor. Bir tanesi �u: istanbul bir sorun­ lar yumag1 olarak algilamyor ve istanbullular giinliik ya�amlann­ da bu sorunlarla bogu�tuklanndan, bunlara egilmek istiyorlar. Di­ ger taraftan da Tiirkiye, kiireselle�me mitosunun yayild1g1 diinya­ da, acaba bir firsah kac;myor muyum tela�l ic;ersinde istanbul'u on plana c;1karhyor. Ve sonunda Tiirkiye'de bir soylem de doguyor, "istanbul bath, gitti", "istanbul'un kaynaklanm arhrahm", "istan­ bul'un yoneticilerinin yetkilerini arhrahm" deniliyor, bu konuda bir oyda�ma yarahlmak isteniyor. i�in ilginc; yonii, hangi yonetici soyliiyorsa kendi yetkilerinin artmlmas1m istiyor. Herkes bu so­ runlan sadece kendisinin c;ozecegini samyor. Acaba istanbul'un sorunlanm dogru bir yontemle tarh�1yor muyuz? Diinyada sorunsuz biiyiik kent olabilir mi? Hangi sorunu ne kadar c;ozmek istiyoruz? Hangi sorunu c;ozmek ic;in yetki isti­ yorsunuz? istanbul'la ilgili hangi perspektifiniz var da, onu ger­ c;ekle�tirmek ic;in yetki istiyorsunuz? ileri siireceginiz perspektifler var olan diizenin genel kurumsal yap1s1 ic;inde gerc;ekle�tirilebilir hedefler midir? Bu sorulan ac;1kc;a tarh�mak gerekir. Bunlan tarh�­ madan goziikapah bir yetki ve kaynak istegi haks1z bir istektir ve kimse de vermez. Once soruyorum, istanbul ic;in gerc;ekc;i bir strateji nasil kuru­ labilir? J:Iem problemleri c;ozebilecek, hem firsatlanm gerc;ekle�ti­ rebilecek bir stratejinin ogeleri ne olabilir? .Ben bugiin bu sorular iizerinde duracag1m. Bunlar arasmda imarla ilgili sorunlar da var, ama sadece dar imar kahplan ic;ine s1k1�mam1�, ba�ka �ekilde for­ miile edilmi� bulunuyorlar. Ben diyorum ki, istanbul'un stratejilerini ii<; ana ba�hk altmda toplayabiliriz. Bu ii<; ana amac1 gerc;ekle�tirmek ic;in, gerekli alt


ISTANBUL'UN DORT <;:AG�)

arna<;lardan eylerne kadar inen, bir sistern kurrnak gerekir. Bu sis­ ternin i<;inde para ihtiyac1, yetki ihtiyac1, yeni kururnsal diizenle­ rne onerileri de bulunacakhr. Bu <;er<;eveyi kurrnadan yap1lan bir yetki, bir kaynak talebinin dayanag1 yoktur. Haks1z bir taleptir. Bunun i<;in diyorurn ki, birinci sorun istanbul i<;in tutarh bir strate­ jinin geli�tirilrnesidir. Boyle bir stra teji ii<; ana arna<; iizerine kuru­ labilir. Birincisi; istanbul'un bir diinya kenti niteligi kazanrnas1d1r. Bu, Haydar Bey'in getirdigi konu ile de iist iiste dii�en bir �eydir, arna biraz daha a<;acag1rn. istanbul'un bir diinya kenti olrnay1 stra­ tejik hedef se<;rnesi, ku�kusuz <;ok onernli bir iddiay1 one siirrnesi dernektir. Bu ger<;ekle�ebilir bir hedef rnidir? Bunu biraz irdelerne­ rniz gerekir. Ikincisi; ya�anabilir bir rnetropoliten yapmm olu�turulrnas1d1r. istanbul'u bir diinya kenti yap1p, bunun i<;in gerekli ara<;lanm da geli�tireceksek, kar�1rn1za bir soru <;tkar. D1� ili�kileri geli�rni�, giri�irncileri <;ok atak bir kent olu�turdugurnuzu varsaysak bile -bu kent i<;inde ya�arnak olanakh degilse, ya�arnm kalitesi <;ok berbatsa ve insanlar ya�arnak i<;in adeta sava�rnak zorunda kah­ yorlarsa- bu, diinya kenti ola �z. Onun i<;in ikinci hedef, birinci hedefi ger<;ekle�tirrnekle yakm1,Uskj!jd'ii:\Ya�arn kalitesinin yiiksel­ tilrnesini ve kentin insanca ya�amhr hale gelrnesini arna<;larnakta­ d1r. Arna bu arnac1 ben irnar planlarna diliyle ba�ka bir �ekilde for­ rniile ediyorurn. istanbul'a biz bugiin "rnetropol" diyoruz, hatta h1zm1 alarnayan siyaset<;iler "rnegapol" diyorlar. Megapol ashnda kent p!anc1lar i<;in anlarn ta�1rnaz, sorunlardan yakmanlarm teri­ rnidir. Bu nedenle, bize bir program i<;in yol gosterernez. Metropo­ lii bile tamrnlarnak <;ok zordur �ehircilik bak1rnmdan. Kamrnca is­ tanbul bir rnetropol degildir, azrnan bir sanayi kentidir. istan­ bul'un planlarna hedefi azrnan, tek, rnonolitik bir sanayi kentin­ den, uzrnanla�rn1� alt yerle�rnelerden olu�an ve aralannda bo�luk­ lan bulunan bir rnetropoliten yap1ya donii�rnesini saglarnakhr. Bu donii�iirn siirecini kurabilrnektir. Bu iki ana arnac1 da biz, bugiin­ kii diinyada ve Tiirkiye'nin bugiinkii geli�rnesi ve politik anlay1�1 i<;inde ger<;e�le�tirrnek dururnunday1z. Bu da ii<;iincii stratejik arnac1 ortaya <;tkanyor. Bu ilk iki arnacm ger<;ekle�tirilrnesi <;ogul­ cu, kahhrnc1 dernokratik bir yakla�1rnla (fakat orada kalrn1yor), et­ kinlik- kaybma_ ugrarnadan_saglanrnas1 i<;in hem dernokratikligi hem de etkinligi i<;eren bir yonetirn sisterninin kurulrnas1 gerekir. -s.11� bu i¢- arnac1. anlathktan sonra da susabilirdirn. Arnilc.


YARININ lsTANBUL'u

kalan sure i<;:inde biraz da alt hedefler iizerinde durrnak istiyo­ rurn. Birincisi; acaba istanbul bir diinya kenti niteligini kazanabilir mi? Bu soruyu yamtlayabilrnek i<;:in, diinya kenti dendiginde ne anla�ilrnas1 gerektigine a<;:1khk getirrnek gerekir. Diinya kenti sade­ ce d1� ticaret ili�kileri geli�rni� bir kent mi dernektir, yoksa ba�ka ozellikleri de var rn1du? Haydar Bey'in referanslan bu bak1rndan <;:ok onernli. Diinya kentinin aymc1 ozelligini tamrnlarken belirt­ rnek istiyorurn ki, diinyada �ehircilik yazmmda bu tiir tamrnlar iizerine hi<;:bir �ekilde uzla�1lrnarn1�hr. Benirn tamrn1rna gore, diinya kentinin aymc1 ozelligi <;:ok uluslu kapitalin topland1g1, dii�iince, karar ve orgiitlenrne iireten rnekanlar olrnas1d1r. Bu diinya kenti, etkisi altmda bulunan alan­ daki iiretirn ve dag1hrn1 orgiitlernekte ve bunlarm gerektirdigi uluslararas1 hizrnetleri sunrnaktad1r. . . Bir ba�ka deyi�le, kendi etki­ si altmda bulunan alandaki uluslararas1 i� boliirniinii belirlernekte, daha yurnu�ak bir deyi�le etkilernektedir. Aslmda istanbul, Haydar Bey'in dedigi gibi XIX. yiizy1lda ve daha onceki donernlerde, tabii ki 0 donernin ko�ullan i<;:inde, bir diinya kenti olrnu�hlr. 0 zarnan neden diinya kenti olrna niteligini kaybettigini tarh�rnarn1z gerekir. Bundan sonra da, ''bugiinkii diinya konjonktiirii istanbul'un diinya kenti olrnas1 i<;:in gerekli olanaklara a<;:1k rn1?" sorusunu sorabiliriz. istanbul'un diinya kenti olrnaktan <;:1krnas1, bence iki onernli tarihsel olayla ilgilidir. Birincisi 1 9 1 7'de sosyalist devrirnin ger<;:ek­ le�mesi; ikincisi de, Tiirkiye Curnhuriyeti Devleti'nin kurulrnas1d1r. ikisi de istanbul'u diinya kenti olrnaktan <;:1karan siire<;:lerdir. Osrnanh irnparatorlugu <;:ok biiyiik bir alam, Akdeniz'in onernli bir k1smm1 ve Karadeniz'in <;:evresini kaps1yordu. Arna ekonornik ola­ rak tek bir sistern degildi. Ekonornik olarak ii<;: alt sisterne aynlrn1�­ h. Birinci alt sistern, istanbul rnerkezli Balkanlar-Karadeniz <;:evre­ si, Hiidavendigar Sancag1 ve onun biraz dogusuna uzamyordu. Ege, onun i<;:inde tarn olarak yer alrn1yordu. Oteki taraftan, Halep rnerkezli ba�ka bir ekonornik alan, giineyde de Kahire rnerkezli bir ba�ka ekonornik alan bulunuyordu. Tabii, ulus devletlerinin kurul­ rnas1yla, XIX. yiizy1lm ilk <;:eyreginden itibaren istanbul'un etki ala­ nmdan kopu�lar ba�ladi. 1 91 7 devrirni ve 1 945 sonrasmda sosya­ list blokun Karadeniz'i tarn kontrol altma alrnas1yla istanbul'un uluslararas1 etkisi daha da azaldi. Tiirkiye Curnhuriyeti'nin ekono­ mik politikalarmm d1� diinya ile biitiinle�en degil, i<;: ekonornisini


1sTANBUL1UN 06RT �AGI geli�tirrneye yonelik olrnas1 da, istanbul'u uluslararas1 kapital i<;1i. <;ekici olrnaktan <;1kam11�h. Turgut Cansever'in Naz1rn Plan Biirosu'nun ba�mda oldugu donernde de istanbul'un bir diinya kenti olrnas1 giinderne gelrni�ti. istanbul her zarnan diinya kenti olrna hiilyalanm ta�1d1, arna bun­ lar ger<;ekle�rnedi. Bu hiilyalann en inamhr goriildiigii y1llar Bey­ rut'un <;oktiigii donerndeydi. Arna bu riiyalar ger<;ekle�rnedi, <;iin­ kii Beyrut tarih i<;inde de hi<; bir zarnan istanbul'un ekonornik ala­ m i<;inde olrnarn1�h. istanbul onun yerini alarnazd1. Arna �irndi Sovyet Bloku'nun <;oziilrnesi, Karadeniz'in a<;1lrnas1 istanbul'a ken­ di tarihi hinterlanh bak1rnmdan onernli bir �ans getirrni�tir diye dii�iiniilebilir. Ba�ka sorunlar da var, arna bu uzar gider. $irndilik bu konuda daha fazla konu�rnayacag1rn. istanbul'un bir diinya kenti olabilrnesi i<;in onerecegirn alt stratejilerin de ger<;ekle�tirilrnesi gerekir. Bunlardan birincisi, istanbul'un uluslararas1 kapitalin toplan­ d1g1 bir rnerkez olrnas1m saglarnakhr. ikincisi ise, istanbul serrna·· yesinin kiireselle�rnesidir. Aslmda bu ikinci alt stra tejinin a<;1kca belirtilrnesi onernli bir farkhhk getirir. bmegin Dalan'm stratejisin­ den farkhhk bu noktada ortaya <;1krnaktad1r. Bir uluslararas1 kapi­ tal, be� y1ld1zh otel yaprnakla kurulrnaz. Bir uluslararas1 kapital, yabanc1 bankalarm say1lanm arhrrnakla kurularnaz. Bunlar gerek­ lidir, bunlar olrnadan olrnaz. Bunlar olacak, arna bunlardan ba�ka bir �ey daha olacak: Kendi serrnayerniz uluslararas1la�acak. istan­ bul rnerkezli serrnayenin kendisi uluslararas1la�rnadan bir diinya kenti kurularnaz istanbul'da. Ba�ka uluslararas1 serrnayenin �ube­ lerini buraya a<;rnas1yla sonuca ula�1larnaz. �iinkii onlann kararla­ n ba�ka noktalarda New York' ta, Tokyo'da verilrnektedir. Karar verilen nokta istanbul olrnad1k<;a, istanbul, diinya kenti olarnaz. Bu dururnlarda, ancak istanbul serrnayesinin uluslararas1 olrna potansiyelini gosterrnesiyle ger<;ekle�ir. Benirn <;ok onern verdigirn ii<;iincii alt strateji, istanbul'un Avrupa, Balkanlar, Ortadogu ve Ka­ radeniz Havzas1 rnetropolleri arasmdaki haberle�rne ve ula�1rn a gmm <;ok baglanhh bir diigiirn noktas1 haline gelrnesidir. Bu ben­ ce onernli bir noktad1r. Bugiin istanbul uluslararas1 bir rnetropol olacaksa, Avrupa 'nm rnetropoliten alan olu�turrna stratejisi i<;inde kendisine dogru bir yer se<;ebilrnelidir. Bugiin Avrupa'da rnesafe, zarnan rnatrisleri degi�iyor. Ne yap1hyor? Bir hizh trenler ag1 ku­ ruluyor ve bugiin Avrupa'da arhk onernli olan devletin sm1rlan degil, kurulan bu ula�1rn aglan sisternine diigiirn noktas1 olarak


YARININ ISTANBUL'U

105

bagh olup olmamaktir. Siz h1zh tren agma baglanmam1� biiyiik bir kentseniz, Avrupa'da bitmi�siniz demektir. C:: iinkii sistemin yeni ili�kileri bu esaslar iizerine kurulmaktad1r. Bunun Avrupa'da kav­ gas1 verilmektedir. Boyle bir ag kumldugu zaman, bu agda etkin bir yer alabilmek kentin biiyiikliigiine, niifusun �okluguna falan bagh degild ir. Agda bir�ok ak1mm kesi�tigi bir diigiim noktas1 ha­ line gelmek ile olanakhd1r. Bir�ok ili�kinin kesi�tigi nokta olursa­ mz, kontrol giiciiniiz artar, onem kazamrsm1z. Bu noktada "istanbul diigiim noktas1 olma �ansma sahip mi­ dir?" sorusunu sormak gerekir. Eger y almz Avrupa metropol alan­ lar agmm diigiim noktas1 olarak bakarsamz, ancak k1y1da bir ko�e olursunuz. Oysa siz bu diigiimlerin merkezi olmak durumundas1mz. Bu �ans var m1dir? Vard1r. Ancak Tiirkiye'nin Ortadogu, Bal­ kanlar ve Karadeniz metropoller sistemini bu sisteme baglamakta giri�imcilik rolii iistlenmesi halinde bu ger�ekle�tirilebilir. Onun i�in, ben bu formiilasyonu yapa rken, adlanm sayd1g1m alanlan bi­ lin�li olarak se�tim. Istanbul'un, Avrupa, Balkanlar, Ortadogu ve Karadeniz Havzas1 metropolleri arasmdaki haberle�me ve ula�1m agmm �ok baglantih bir diigiim noktas1 haline gelmesi bu bak1m­ dan onemlidir. Yani siz h1zh treninizi Avrupa'ya baglay1p Ortado­ gu'ya uzatmazsamz, burada b1rak1rsamz �ok �ey yapm1� olmazs1mz. Dordiincii alt stra teji; istanbul'un uluslararas1 bilim, sanat ve kiiltiir merkezi haline gelmesidir. Bu da, bu hedefler sisteminin bir par�as1d1r. ikinci stra tejik amac1m, istanbul'un demokratik, etkin ve in­ sanca ya�anabilir bir diinya kenti olabilmesi, ya�am kalitesinin ge­ li�tirilmesiydi. Bunun i�in alt! alt stratejik onerme getirecegim. Birincisi; istanbul 'daki yapila�ma siire�lerini, azman bir sana­ yi kentinden bo�luklu metropoliten bir yap1ya ge�i�i saglayacak yonde bi�imlendirmek ve disiplin altma almaktir. istanbul �ok bii­ yiik bir kent. 7-7,5 milyonluk bir niifus. Yay1lmas1 da 150-1 60 km' lik bir eksen iizerinde. Bunlara bakarsamz, istanbul'a bir metropol diyebilirsiniz. Arna metropoliin doku ozelliklerine bakarsamz, boyle yag lekesi gibi biiyiiyen bir kente metropoliten bir forma sa­ hip demek �ok zor. istanbul'un havadan �ekilen fotograflarma ba­ karsamz bu felaket �ok net olarak goriiliiyor. Kent, biitiin ye�il alanlan yok ederek yay1hyor. Arada hi� bo�luk b1rakm1yor. Bu bii­ yiime bi�imi yap1 siire�leriyle yakmdan ili�kili. 1960'h y1llarda ba�­ ka �aresi yoktu. Tiirkiye'deki in�aat yapma, planlama siire�leri,


1 06

isTANBUL'uN 06RT �AGI

ula�1m bi\imleri, yag lekesi gibi biiyiiyen bir kenti ka\milmaz ya­ p1yordu. Arna bugiin toplu konut olanaklanm1z var, sanayi bolge­ si geli�tirme olanaklanm1z var, iyi kotii otoyollar sistemimiz var, yaygm bir araba sahipligimiz var. Sanayimiz, i�\ilerini otobiislerle kentin her tarafmdan topluyor. Boyle bir sistem i\inde bo�luklu bir metropoliten yap1 yarahlabilir. Yani ben bir diinya kenti hedefini koyarken altmda bir olanakhhk anyorsam, bu hedefin altmda da bir olanakhhk anyorum. Arna bugiin bu olanak ger\ekle�memek­ tedir. Diin, istanbul Belediyesi'nde metropoliten planlama daire­ sindeydim. Haz1rlanan planlan da gordiim. Haz1rlayanlar benim de ogrencilerim. Boyle bir doku yaratm1yorlar. T.C.- istiyorlar mi? i.T.- Onlarm istemesi hi\ onemli degil, plancilar \Ok �ey ister­ ler. Onemli olan kentleri nasil yapiland1rd1g1m1zd1r. Oyle bir popii­ listik siyaset yapma bi\imimiz var ki, hem kentsel rantlan maksi­ mize edecek kararlan vermekten ka\mm1yorlar, hem de kentsel rant odemeden ka\mmay1 kolayca me�rula�hnyorlar. Turk siyase­ tinin bu ikili popiilizmi \Ok onemli. Ben eskiden son bir seneye ka­ dar bu ikinci yoniiniin farkmda degildim. Analizleri hep rantlan maksimize etmek iizerine kuruyorduk. Biitiin literatiirde oyle. Sonra bakhm ki Tiirkiye'de oyle olmuyor. Kentsel dokular ranttan ka\mmanm me�ruiyetiyle bi\imleniyor; biitiin gecekondular, met­ ropoliten alanm sa\aklanmas1 bu yakla�1mm sonucu. Ranttan ka\I­ nanlar SI\nyor, planm d1�mdaki alanlan i�gal ediyor, aradaki de­ geri yiikseltiyorlar. Aradaki dokularda biitiin bo�luklan yok ede­ rek ve biitiin o alanlarda imar hakk1 me�ru imi� gibi ger\ekle�tiri­ lerek geli�iyor. �ehir bir azman kent olarak biiyiiyor. Bu kentte maksimum rant olu�maktad1r. Kent arazisi iistiinde iki tiirlii rant olu�maktad1r. Birincisi farkhhk ranh, digeri mutlak ranthr. ilk rant ka\milmazd ir. Arna mutlak bir rant, ka\milabilen bir ranthr. Bir kentte siz mutlak rant yarahyorsamz, kentin ya�amm1 pahaland1nyorsunuz, kentlinin ya�amm1 zorla�tmyorsunuz demektir. Tiirki­ ye'nin siyasi siireci ranh yiikselttigi gibi, ranttan ka\mmay1 da me�ru kilmaktad1r. Tiirkiye'de iki tane onemli yap1 siireci geli�mi�­ tir. Birisi gecekondu, digeri yap-sat\1hkhr. Yap-sat\Ihk, rantlan maksimize eden sistemin ad1, gecekondu ise ranttan ka\mmay1 saglayan sistemin ad1. Boyle bir yap1yla kar�1 kar�1yay1z. ikinci onerme, azman sanayi kentin dokusundan bo�luklu bir metropoliten kent dokusuna ge\mektir. Kentin biiyiimesinin so­ runlarmdan, niifusu metropoliten bolgede dengeli dag1tarak ka-


YARININ 1sTANBUL'u

c;mmah. Bu tesadiifen soylenmi� bir soz degildir. Metropol olgusu­ nun altmda bir yap1 vard1r. Tiirkiye'de bu kavram c;ogu kez, bu ya­ pmm ozelliklerinin farkmda olunmadan kullamlmaktad1r. Benim formiile ettigim hedefler siyasetc;iler tarafmdan c;ok kaba bic;imde ifade edilmektedir. Deniliyor ki, "Herkes 1stanbul'a gelmesin, Ana­ dolu'ya sanayicileri dag1tahm, ornegin Koc; gitsin Doguya yatmm yapsm da goc; olmasm. " Bu politikalar gerc;ekc;i degildir. Ozel kesi­ me dayamyorsamz, biiyiik sanayi ancak bolgesi ic;inde "desantrali­ ze" olur. 0 "desantralizasyon"a bagh olarak metropoliten morfo­ lojiyi iyi tammam1z gerekir. Planlamay1 ona bagh olarak yaparsa­ mz bir sonuc; ahrsm1z. Burada biitiin Marmara bolgesinin planla­ masma doniik bir strateji onerisi vard1r. Oc;iincii onerim kentic;i ula�Im ve haberle�meyi, ya�am1 kolay­ la�hracak �ekilde geli�tirmektir. Dordiincii alt strateji ise, kentin tarihsel degerlerini, kentin sii­ rekli yeniden tammlanan kimligi ic;inde yeniden anlamlar kazan­ d1rarak konmmasm1 saglamakhr. Bu sm1rh bir korumac1hgm ote­ sinde olan bir yorumdur. Be�incisi, kentte c;evresel degerlerin korunmasmm geli�tiril­ mesi ve c;evre standartlarmm yiikseltilmesini saglamak, olarak for­ miile edilebilir. Altmc1 alt strateji ise kente goc; eden niifusun kentsel ya�amla biitiinle�mesi ve ikili kiiltiirel yap1 konusunda sadece toplumsal dinamiklerin c;oziimiine raz1 olmamak, deneysel de olsa yeni ara­ y1�lara girmektir. Biz �imdiye kadar bu goc; olayma nasil bakhk? "K1rdan kente glic;" diye bakhk. Bugiin bu bak1�m anlam1 c;ok azalm1�hr. Kentle�­ me sonuna gelmi�tir. Tiirkiye'de % 70'i a�m1�hr ve ben bu seneki stiidyomda ogrencilere problem olarak biten kentle�menin sorun­ lanm inceltecegim. Kentle�menin ilk y1llarmda, koyden kente gelen niifusun en­ tegrasyonu sonunda, k1r kiiltiiriiniin kent kiiltiiriine donii�mesi problemi ile kar�1 kar�1ya bulunuldugu dii�iiniiliiyordu. Halbuki �imdi boyle bir sorun yoktur. Tiirkiye'de bunlar iic; jenerasyondur �ehirde ya�amaktad1r ve kentin hrsatlarmdan yararlanmanm yol­ lanm bilmektedir. Arhk kentte kendisini iireten bir ba�ka kiiltiir bic;imi yaratm1�lard1r. Bu kiiltiir bic;imi, piyasa kurallan ic;inde kendini iiretmektedir ve kiiltiirel degerlerini piyasa kurallan ic;in­ de hakim hale getirmektedir. Maganda v.s kelimelerinin c;1kmas1 tesadiif degildir. Boyle bir kiiltiiriin kar�1smda bir politika izlemek


1 08

lsTANBU L'UN D6RT \:A<'.;r

gerekir mi? Nas1l bir politika izlenebilir. Bu sorunun cevabmm lite­ rah.irde veya ba�ka bir yerde oldugunu sanm1yorum. Onun ic;in sonunda dedim ki, "sadece toplumsal dinamiklerin .,.oziimune raz1 olmamah deneysel olsa da yeni aray1�lara girrneli." C.B.- Gerc;ekten c;ok onemli, yurekten inand1g1m �eylerin altm1 c;izdi saym ilhan Tekeli . . . Ornegin, "bugiinun kulturiinu ureteme­ yen bir toplumda koruma olamaz" dediniz; ben buna kesinlikle inamyorum. �imdi Turgut Bey'i dinleyelim, buyrun efendim. T.C.- Efendim, gerc;ekten c;ok ilgin<; konu�malar. ister Pla­ to'nun �ehri olsun, ister istanbul olsun, New York olsun, Tokyo ol­ sun, prensip olarak �ehir kurmak en buyiik erdem gec;erliligini surduruyor. Nic;in en buyuk erdem? \:iinku insan hayatmm, varh­ gmm en karma�1k meselerinin, en buyuk c;eli�kilerinin yogun bir �ekilde c;1khg1 yerde bunlann ahengini, kabul edilebilir, sayg1deger amac;lara yonelik olarak biraraya getirilmesini mumkun k1lan er­ dem. Dolay1s1yla, bugun istanbul'dan bahsettigimiz zaman c;ok daha karma�1k bir hadisenin meselelerini c;ozme c;abas1yla i<;ic;e bulunuyoruz. 0 bak1mdan da bu konu�malan yuzlerce defa buyu­ ti.ip geli�tirseniz soylenecek c;ok soz var. Ancak gene imkan nisbe­ tinde topolojik yakla�1ma ihtiyac; var. �ehir nedir? Fiziki bir olay m1d1r? iktisadi bir olay m1dir? Sosyal kulturel bir olay m1d1r? Tabii bunlarm hepsidir. Tabii bunlann hepsi olan �ehirde tayin edici ve onceligi olan etken hangisidir? Dogrusu, herkes "Ben en ehemmi­ yetliyim" demekted ir. Yani yapilan yapanlar "Bizim yaphg1m1z i� �ehirleri meydana getirir" demektedirler. iktisatc;1 "iktisat hadisesi her�eyi tayin eder" der. Sosyologa sorarsamz o sosyal hayah on plana yerle�tirir. ilhan'm soyledigi bir soz c;ok onemli. Dogrusu, 1 960'larda istanbul'u bir dunya �ehri yapmak mumkun miidur tar­ h�malan olurken, bu son nokta gundemdeydi. insanm en degerli umumi du�uncesi bilgid ir, dolas1yla kulturdur. Bunlar davram� bi­ c;imiyle geli�irler, tercih ettiginiz davram� bic;imi du�unce uretme kapasitenizi artmr. Nitekim, 1 960'larda istanbul buyiik bir du�iin­ ce merkezi olursa, bu du�unce iktisadi hayatm istanbul'da odak­ la�masmda etkili olabilir. Yani iktisadi hayat dedigim zaman sana­ yinin degil, fakat Haydar'm ve ilhan'm dedigi gibi bir uluslararas1 iktisadi ili�kiler sisteminin, istanbul'da odakla�mas1, en azmdan Akdeniz ve Ortadogu olc;eginde etkili olmas1 sozkonusu olabilir. Bu da ortaya konan urune gore arh degeri c;ok daha du�uk olan sa­ nayi iiretiminin istanbul'a gelmesini ahkoyar. istanbul bu buyuk kapasitesi ile Turkiye'ye hizmet eder. Bunu da gerc;ekle�tirmek


YARININ lsTANBUL'U

i<;in, gene ilhan'm i�aret ettigi gibi, yiiksek kiiltiiriin olu�masma imkan veren ya�am diizeyini beraberinde geli�tirmek laz1m diye dii�iiniiriim. Tabii bu konulan politikacllar dinlediler. Fakat en bii­ yiik muhalefeti meslekta�lanm1zdan, bu konuda bilfiil mutab1k olacag1m1z, olmam12 gereken ki�ilerden gordiik. Onlarm biiyiik meseleleri bir kenara birakan tavirlan sonunda, bir bak1ma da po­ litikac1lann -populist ve <;ok ahlaki bir tavirdir- gayri ahlaki opor­ tiinist ittifakmm neticesinde, hadiseler istanbul'un gelecegini <;oz­ meye yonelik olarak degil, o giin istanbul iizerindeki <;e�itli bi<;im­ lerdeki spekiilasyonlarm iiriinii olarak geli�ti. Dogrusu geldigimiz nokta korku verici, d1� etkenler <;ok onemli, fakat bir de biitiin bir toplumun, bir �ehrin, bir bolgenin, bir iilkenin kendi i<; etkenleri­ nin nasll bir yap1ya sahip oldugunun ortaya konulmas1 laz1m. Eger konuyu bu a<;1dan ele alabilirsek, a<;1k se<;ik ortaya konulmas1 gereken husus, Tiirk toplumunun istanbul'a ileride nasll bir bi<;im vermek gerektigi konusunda mutlak bir mutabakata varrnas1 ge­ rektigidir. Amac1 belirleyip bunu demokratik bir yakla�1m i<;erisin­ de topluma mal edip bu ama<; <;er<;evesi i<;erisinde alt politikalan geli�tirmek gerekir. Eger bunlan uygulamakla miikellef olan poli­ tik gruplarm hangi politika ile bu amaca eri�ecegi konusunda top­ lum kar�1smda yan� etmelerini miimkiin k1lacak bir ortam tesis edilmezse, politikacllar arazi yagma edip, plan degi�tirip, servet dag1hmm1 diizenlemek isteyen gii<; odaklarma hizmet ederek oy ahp iktidarda kalmak alternatifini se<;eceklerdir. Peygamber, "Bir toplumun heliik olmasl i<;in kotii yoneticiler, kotii alimler kafidir," der veya "Ummetimin heliik1 kotii amirler ve kotii emirlerden ola­ cakhr," der. A<;1k<;a soylememiz gerekir ki, Tiirk dii�iiniirler ger­ <;ekten ama<;lanm a<;tk<;a ve dogru tarif ederek topluma onderlik edememi�lerdir. Tabii burada <;ok onemli bir zorlugu da medya or­ taya <;1kartm1�hr. Birinci istanbul kopriisiiniin, eldeki verilerle, is­ tanbul metropoliiniin geli�mesinde veya istanbul �ehrinin geli�­ mesinde nasll olumsuz etkiler yapabilecegi, kopriiniin yapllmas1 i<;in dayanak olarak kullamlan firma tarafmdan yirmi be�-otuz sayfa anlahld1g1 halde, bu konuda ikazda bulunan bizler medya tarafmdan vatan haini ilan edildik. Tabii ikinci Bogaz Kopriisii ya­ plldi. U<;iinciisii de yapllacak ve bunlar oldugu miiddet<;e, medya­ nm onderlik ettigi, halk1 yonlendirdigi bir ortamda, istanbul' da, Tiirkiye'de miithi� felaketler ya�anacakhr. Basit rakamlar verilebi­ lir, iktisadi degil, basit bakkal hesab1; 1 974-1975'de yapllan ula�1m ara�hrmasmda, ki�i ba�ma giinde 0.98 seyahat vardi. Tiirkiye'de


1 10

1sTANBUL'uN DoRT \:AGI

ve istanbul'da arac; say1smm artmas1 vs.'den hareket edilerek yap1lan projeksiyonlar bunun 1 .4-1 .7 arasmda degi�ecegini gosteriyor­ du. Genellikle bu rakam, yap1lacak ara�hrmalarda tayin edici bir faktbr degildi, ama boyle bir rakam1 bilmek de yararhydi. 1 .6 den­ di. Burada otomobil say1smm arh�1 bir parametre olarak kullaml­ di. Tabii otomobil say1smm arh�1 tahmin edilenden c;ok fazla oldu. Dolas1yla, 1 .6 hareketlilik diizeyi gec;ildi. Ben yalmzca gii n de ki�i ba�ma 1 .5 hareketlilikten bahsetsem, bir seyahatin iki vas1ta degi�­ tirilerek yap1labildigi dii�iiniiliirse on bin lira gidi�, 10 bin lira do­ nii�, ki�i ba�ma toplam 20 bin lira, 1 .5 hareketlilik derseniz ki�i ba­ �ma, istanbul'da bugiin 30 bin lira odendigi anla�1hyor. Daha once yaphg1m rakamlar 6 milyona gore idi, isterseniz �imdi 7 milyona gore yapahm. 30 bin lira ki�i ba�ma c;arp1 7 milyon, 210 milyar bir giinliik sonw;:. Tabii ho� gec;inmek ic;in �oforlere her hafta zam ya­ parsamz bu bir kah daha artar. $oforle ho� gec;inmek ic;in �ehirde toplu ta�lt sistemlerini kurmaz da, Taksim'den Harbiye'ye gitmek isteyeni taksiye binmeye zorlarsamz, bu daha da artar. Giinde 210 mi lyar lira odeyen bir iilke, 300 giinde 60 trilyon odiiyor demektir. Bu, istanbul'da ekonominin sokaga athg1 bir paradu. Yalmz, bu ekonominin sokaga athg1 para nakit olarak giden bir para degil, aym zamanda bu insanlarm on dort saat ya�ad1klan omiirlerinden % 15'ini yani iki saati c;almak demektir. Bunlarm hepsini bir kena­ ra buaksak, merkeze gidi� geli�in zorla�tmlmasma sebep olacak yeni ula�1m sistemlerine yatmm yap1p hizmet getiriyormu� gibi goriinmek, gerc;ek temel teknik yanh�lar devam ettigi miiddetc;e c;oziim olmayacaktu. Dolay1s1yla, gene! amac;larmda tamamen mu­ tab1k oldugum ilhan'm son derece tutarh bir �ekilde ozetledigi iist ve alt stratejili politikalarm mutlaka uygulanmas1 gerekir. Ancak bunlarm uygulanmas1 ic;in de Ti.irk aydm1, Ti.irk insam, bunlar uy­ gulanmad1g1 takdirde Tiirkiye'nin nas1l bir felakete siiriiklenecegi­ ni ac;1k sec;ik bilmeli ve bunun sorumlulugunu yiiklenmeli, basm da abuk sabuk zuvalar yerine, dogrusu Tiirkiye'nin kaderini tayin edecek bu meseleye egilmelidir. Hepimizin yiiksek sesle konu�ma gorevi vardu. Eger yiiksek sesle konu�mazsak, konu�malanm1z bu c;erc;eve ic;inde kahrsa, dogrusu bu memlekete kar�l odevimizi yap­ maml� oluruz. Tabii, mesele bu noktada bir miktar daha biiyiik bo­ yutlar ic;ermektedir. Hie; �iiphe yok ki, ilhan'm dedigi gibi istanbul metropoliiniin seyrekle�tirilmesi ve serile�tirilmesi bolge ic;inde almacak tedbirleri gerektirir. Her zaman bu bolge ic;inde alman tedbirler yeterli olmayacakhr. Tabii bugiin Tiirkiye niifusunun %


YA R I N I N lsT A NBUL'U

111

70'i �ehir ve kasabalardan gelmi�tir, ama oniimiizdeki 30 yil i<;inde Tiirkiye'nin niifusunun 30 milyon daha artacag1 ve bu 30 milyon ki�inin de �ehir ve kasabalardan gelmeye devam edecegi, hatta �e­ hir niifusunun bu ol<;iide artmas1 sebebiyle bugiinkii tanm iiriinle­ rinin iiretim teknikleriyle yetersiz kalacag1 bilinmektedir. Tanmda yapilacak iyile�tirmeler ve prodiiktivite arh�lan tanm alanlarmda bugiin var olan 20-25 milyon niifusun onemli bir k1smmm da �ehir ve kasabalara go<;mesine sebep olacakhr. Bugiinkii tavu devam ederse istanbul <;ok <;ok daha biiyiik felaket ortam1 olacakhr. Ya­ �am �artlan bu �ekilde bozuldugu takdirde de, diinya �artlan ne olursa olsun, istanbul i<;in bir �eyler yapmak imkans1zla�acakhr. Ge<;mi�e ait bir ka<; noktay1 aydmlatmak isterim. istanbul nii­ fusu, Fatih'in fethinden 20-25 yil sonra 300 bin civarma getirildi. XVI. yiizyil ba�mda 500 bine eri�ti ve 1840-50'lere kadar da 500-550 bin niifus olarak stabilize edildi. 1870'lerde istanbul 800 bine ula�h ve biiyiik bir go<; oldu. ikinci biiyiik niifus arh�1 Balkan Har­ bi'nden sonra oldu, muhacir etkisiyle 1 . 1 milyona <;1kh. Fakat is­ tanbul'un biiyiileyici �ehir giizelligi, soziinii ettigimiz, dii�iince iiretilir bir kiiltiir merkezi niteligi ta�1d1g1 donem, niifusunun sta­ bilize edildigi donem oldu. Dolay1s1yla, bugiin iki �eyi ger<;ekle�­ tirmek zorunday1z: Bir taraftan istanbul'un niifusunun arhk art­ mamasm1, bir taraftan da istanbul'daki ya�am seviyesinin yiiksel­ tilmesi i<;in tedbirlerin almmas1m. Son derece iyi, rasyonel �ekilde kullamlan tesislerle kar�1 kar­ �1yay1z. Bugiin istanbul sanayiinin biiyiik bir k1sm1 boyle. Ancak, bunlarm kendi ba�larma, istanbul'daki olumsuzluk ve bu irrasyo­ nellik sebebiyle istanbul'u b1rak1p gitmeleri bir asu siirer. 0 bir asu i<;inde istanbul biitiiniiyle yok olur. Arna te�kilatlanm1�, temel stra tejilere sahip �ehirle�me yakla�1m1 bu durumu degi�tirebilir. Dolay1s1yla, yalmz Marmara bolgesine degil, Tiirkiye'ye bir �ehir­ le�me stratejisinin ve bir konut iiretim stratejisinin tesis edilmesine ihtiya<; vardu. Bugiin giindemde olan ve ka<;milmaz gibi goriinen petrol boru hattmm Adana'da olu�mas1yla, petrol ticaretine dayah bir odag1 o <;evrede olu�turarak, istanbul'daki irrasyonel sanayi yerle�mesini oraya indirmek de miimkiindiir. Tabii bunun i<;in, \Ok geni� ol<;iide, teferruata inerek genel bir stratejinin toplumsal mutabakata eri�tirilmesine ihtiya<; vard1r. Bunlan da toplumdaki insanlara anlatacak kimse yok. Bu insanlara Tiirkiye'yi anlatmak, bunu a nlahrken bugiine kadarki ters stratejileri takip edenlerin so­ rumluluklanm ortaya koymak, gelecegin getirecegi felaketleri


112

lsTANBUL'UN DoRT \:A(';r

yiiksek sesle anlatrnak vazifedir. Konfi<;yus bir dere kenannda otu­ ruyor, dere i;ok hizh ak1yor ve i;ok derin. Kar�1ya bir ihtiyar geli­ yor. ihtiyarm dereyi gei;rnek istedigini anlayan Konfii;yus ogrenci­ lerine, "dereyi gei;ernez gidin, ihtiyara soyleyin," diyor. 6grenciler gidiyor, ihtiyara soyliiyorlar. ihtiyar hi<; orah olrnuyor. Dereye giri­ yor ve kar�1ya gei;iyor. Bunun iizerine Konfii;yiis ogrencilerini ahp ihtiyarm yanrna gidiyor. "Ya ben hii;bir �ey bilrniyorurn, ya sen i;ok �ey biliyorsun ihtiyar, sen dereyi nas1l gei;tin?" diyor. ihtiyar "once dereyi gei;rneye karar verdirn, sonra kendirni beni kar�1ya gei;ire­ cek akmhlara teslirn ettirn," diyor. Konfii;yiis talebelerine diyor ki "ihtiyan iyi dinleyin. 0 akmhya giivendi ve kar�1ya gei;ti. insana neden giivenilrnesin?" Dogrusu Tiirk aydmmm Tiirk halkma kar�1 iirnitsiz bak1�1m terketrnesi laz1rn. Ben �una inamyorurn ki, yalmzhg1rn1z1 biraz ki­ rarak, daha yiiksek sesle ve daha ai;1k bir �ekilde, Tiirk halkma is­ tanbul ve Tiirkiye �ehirle�rnesinin rneselelerini nakletrnerniz gere­ kir. Neden? \:iinkii arhk Tiirk halkmm da ai;1k sei;ik gordiigii bir felaket noktasma gelrni� bulunuyoruz. Herkes ai;1ki;a bilrneli ki, is­ tanbul kisa bir siire sonra tarnarnen susuz kalacakhr. \:iinkii istan­ bul 'un su kaynaklan ancak 6 rnilyon insanm su ihtiyac1m kar�1la­ yacak oli;iidedir. Ne Edirne'den, ne Sapanca'dan istanbul'a SU ge­ tirrne irnkam yoktur. Edirne'den getirilecek suyu elde etrnek irnka­ m bile yoktur. \:iinkii onu Bulgarlar kullamyor. Ba�ka su kaynag1 da yok. Sapanca'dan gelecek suyu da bize verrnezler, o su da Sa­ karya'nm suyudur ve oramn tanrn alanlan ii;in kullamlrnaktad1r. istanbul kendi su kapasitesi ile smirhdir. Eger istanbul'un topog­ rafyasmdan kaynaklanan, 1 940'lara kadar hi<; zedelenrneden kal­ rn1� i;ok rnerkezli, ilhan'm tarif ettigi gibi, arasmda bo�luklar bulu­ nan, galaksi bii;irninde rnetropol karakterinin iistiinliigu ve verirn­ liligi dii�iince alanmda farkedilrni� olsayd1, $irket-i Hayriye ile, bunlan bir rnerkeze baglarna te�ebbiisii, daha sonra ai;1lan yollarla bu i;ok rnerkezli yap1y1 tek rnerkezli yap1ya donii� h.irrne te�ebbiis­ leri yap1lrnazd1. istanbul'un topografya ozelliklerinden hareket ederek, ilhan'm soziinii ettigi i;oziirne eri�ilirdi. Bu irnkanlar �irndilik kayboldu. Ancak, istanbul'da her yeri i�­ gal ederek ilerleyen bir insan kitlesi var. Bizirn evin kap1c1smm \:arnhca'da ii<; kath, her katmda ii<; dairesi olan, yani dokuz daireli kai;ak apartrnam var. Kap1c1 bizirn evden ald1gmm galiba 50 rnisli­ ni oradan ahyor. Tabii bunu yaparken rii�vet verdi. Bugiin \:arnhca'da, Ta�htarla 'da, Yedikule'de, Kazhi;e�rne'de,


YARININ lsTANBuL'u

1 13

Sultan <;:iftligi'nde de durum aym. Gecekondu arsasmm e�kiya ta­ rafmdan ba�kasma satl�1 50 milyon liradan ba�hyor. Orada rant mekanizmas1 i�liyor. Ancak onemli bir avantaj o yerlerin vergiye tabi olmamas1. Ya ni vergi kanunlan ile �ehir i<;erisinde imar plan­ lan degi�tirilerek yaratilan rantlar var. Bu rant sistemini nasil kuanz? Hi<; �iiphe yok ki, insan davra­ m�larmm etkenleri <;ok boyutludur. Bu <;ok boyu tlu varhgm yap1smm her ve<;hesini dii�iinmek mecburiyeti vard1r. 1890-1901 'lerde Stockholm yakmlarmda gecekondu in�a eden on bin ki�inin evleri­ ni isve<; Kralhg1 y1km1�, or taya <;1kan isyanla <;arp1�m1� ve 1 928' de isve<; konutunun iiretilme siirecini ve bunun disiplinini kunnu�­ tur. Hi<; �iiphe yok ki, bu yagmaya kar�1 <;1kmak i<;in �iddet kullan­ mak mecburiyetindeyiz. Burada "benim va tanda�1m, benim toplu­ mum, zavalh insanlar" palavralanm buakmahy1z. Onlar buraya barmmak i<;in degil, yagma etmek ve para kazanmak i<;in gelmek­ tedirler. Tabii i� bundan ibaret degil, bu insanlar buraya yalmz ba­ rmmak i<;in degil, vergi odemeden tekstil ticaretinin yansmdan fazlas1m pazarlayan i�portanhk i<;in de gelmektedirler. Sultanha­ mam'da iki m'lik bir i�porta tezgahmm 1 980'de el degi�tirme fiyati 25 milyon liradu. Bu i�portac1hga miisade ettigimiz zaman, istan­ bul'un uluslararas1 bir �ehir olma olas1hg1 kalmad1g1 gibi, istan­ bul'a niifus akmas1 da onlenemez. Populist oportiinizm, i<;in bunu yapanlar aslmda iilkeye, insanhga kar�1 �u<; i�lemektedirler. Bu in­ sanlara i� bulmak i<;in, sanayinin ve diger faaliyetlerin geli�ecegi alanlarda <;ah�ma imkanlan yaratacak yatmmlar yap1lmahd1r. Bundcrn takriben dort ay kadar evvel, Devlet Planlama'da is­ tanbul ile ilgili bir toplati vard1. Beni de <;ag1rdilar. Meslekta�1m1z, arkada�1m1z Mete Tapan "istanbul'a para akiltilmahdu," dedi. Ben de dedim ki: "istanbul'u kurtarmak istiyorsak tek kuru� verilme­ meli ve agu vergiler konmah ki, istanbul'u meydana getiren kay­ nag1 yagma i<;in buraya insanlar gelmesinler." Ancak insanlarm <;a­ h:;;m as1 i<;in de, <;ok daha ucuz yatmmlar yap1lmahdu. Bu Tiirki­ ye'nin sanayile�me stra tejisinin bir ilkesi olarak getirilmelidir. Bii­ tiin bunlarm ayrmtilanm sistema tik bir �ekilde kurmak zorunda­ y1z. Bunun i<;in de bir <;ah�ma kurumunun viicuda getirilmesi gerekir. $una inamyorum ki, memurlarla bir <;ah�ma yapilamaz. Bu memurlarm en iyilerinin, ikinci Bogaz Kiipriisii i<;in her politi­ kac1 degi�tiginde ayn rapor verdigini biliyoruz. Ger<;ekten bag1m­ s1z hareket gruplarmm olu�turulmas1, bu gruplann medyanm akil­ h kanatlan ile bir araya gelerek bu i�i yapmas1 laz1m. Bu kararhhg1


gosteren insanlar buyuk halk kitlesini arkalarmdan getireceklerdir. Buna niyet etmek onemlidir. Peygamberin en onemli hadislerin­ den bir tanesi, "Her�eyin ba�1 niyettir," der Buna niyet eden 20-25 ki�i varsa, bu 20-25 ki�i bir neticeye vanrlar. Gorevimiz bu 20-25 ki�iyi bir araya getirmektir. istanbul'un gelecegi boyle kurtulabilir, ba�ka i;are de yok. Aksi takdirde bu populist trendier, bu yagma trendleri devam edecek ve felaketler her giin daha da buyuk ola­ caktir. H.K.- Turgut Bey'e bir �ey soylemek istiyorum. �unu iyi bil­ mek gerekir ki, Osmanh imparatorlugu, Turk-islam insamm 600 sene uretimden uzak tutmu�. Osmanh imparatorlugu a�ag1 yukan fetihten beri yalmz islam Turkleri'ni degil, dev�irme yoluyla H1ris­ tiyan ailelerin i;ocuklanm da alm1�, asker yapm1�. �imdi ilk defa olarak, Turkiye 1 960'lardan bu yana sivil toplum oluyor. Yani in­ sanlar askerlik d1�1 becerilerde ve i�lerde i;ah�mak uzere, bilerek veya bilmeyerek, ilk defa olarak Anadolu'dan istanbul'a gelmek is­ tiyorlar. Bu i;ok onemli. Turk toplumundaki en buyuk degi�me bu­ rada. Bugun Turkiye'de oyle bir duruma geldik ki, bu insanlann ikinci nesli Paris'te, Londra'da dola�1yor, ihracat yap1yor. Reji mu­ duru hatiralarmda �oyle bir olay anla tiyor: "Samsun'daki tutun imalathanesine i�i;i filan alacag1z, bir de silahh beki;i alacag1z. Bun­ lan toplad1k. imtihana 500 ki�i kadar gelmi�ler, 50-60 ki�i almacak. Nas1l sei;ecegiz? Dediler ki, bunlara ma tematik sorahm. inamr m1sm1z, o gelen 500 ki�iden hii;birisi kerra t cetvelini bilmiyordu. Ne yapahm tufek atI�1 yapahm, bir hedef koyduk, herkes on ikiden vurdu. �imdi toplum buymu�, kerrat cetvelini bilmiyor, ama on ikiden vuruyor. Bunu degi�tirmek laz1m. Turkiye'de bunu degi�tirmek ii;in, gei;mi�in verdigi birtak1m �eyler var. Bunlann faturasm1 yani, bu­ tun bu istanbul'a y1gilmalar, sivil toplum olmanm bedelini �imdi oduyoruz. Agop Pa�a maliye nazmyken, "Ya, �u Harbiye nazmna kerrat cetvelini degil ama faiz hesabm1 ogretebilsem. Ald1g1 avans­ lar ii;in ne kadar faiz odedigimizi, bir turlu ogretemedim," diyor. �imdi byle degil. Turkiye'de kap1c1lar bile, sabah, paras1yla doviz ahyor, ak�ama satiyor. Artik uyand1 Turk. Bu uyanmadan da kork­ mamak laz1m. Aydm kesim bu uyanmadan da korkuyor. T.C.- Sizinle hemfikirim, korkmamak laz1m ama, tarihi tahlili de dogru yapmak laz1m. Onun ii;in bir olay anlatmak istiyorum: Babam 1 928'de Ankara'da Turk Ocaklan Umumi Ka tibi idi. Anka­ ra'da mekanikle�me trendleri o kadar gui;luydu ki, artik bag1ms1z


bir kiil tiir kurulu�mnun ya�ama 1mkam kalmad1gm1 dii�iinerek is­ tifa etti. Tamamen sakin, kimsenin ugramad1g1 bir yer olan Bur­ sa'ya geldik. Bursa Valisi Re�id Galip, Atatiirk'le yanyanayd1. Ba­ bam birka<; kere oliimden kurtarm1� Re�id Galip'i, onun i<;in baba­ m1 agabeyi bilir. Ankara'da cereyan eden olaylan, koltuk arkasm­ dan korkarak, dinled igirnizi hatirlanm. Velhas1l Bursa'ya geldik, bir sene, belki bir bu<;uk sene Bursa'daki evimize heyetler geldi. i<;­ lerinde ya�h insanlar vard1. Babamm odas1 olan orta sofadaki mi­ safir kabul odasmda, ondan bir �eyler rica ederlerdi. ihtiyarlarm aglad1klanm goriirdiim. 1 940'lardan sonra, hikayenin ne oldugu­ nu babamdan dinledirn. 0 yil, 1 928 yilmda i<;i�leri Bakanhgmm yetki yasas1yla birlikte, Belediyeler Yasas1 da <;1k1yor. Gelen ihtiyar­ lar demi� ki; "Efendim, muhtan biz tayin edip biz azletmezsek, pa­ rasm1 biz vermezsek muhtara i�imizi nas1l yaptmnz? Sokak bak1C1smm paras1 bizim tarahm1zdan verilip, bizim tarahm1zdan veril­ mezse ne olur? Efendim bu insanlarm parasm1 bizim vermemizde ne kotiiliik var ki, hiikiimetimiz bu yetkiyi bizim elimizden ahyor? Ne kotiiliik var ki, bizi mahallemizi takip etmekten ahkoyuyor? Sonra efendim mahalleli, �ehirli, �ehrine, mahallesine bakmazsa, ilgilenmezse �ehrimizin gelecegi ne olur?" diye aglarlarm1�. istanbul i<;in kirli dendi de, istanbul'un Bursa'dan farkh olaca­ gm1 sanm1yorurn. Ben Bursa'da yedi sene ya�ad1m, boyle bir te­ mizlik tasavvur edilemez. 0 yedi seneden sonra istanbul'da Beya­ z1t' ta oturup, Vefa, Siileymaniye ve Gedikpa�a'nm biitiin sokakla­ nm ge<;erek Gala tasaray'a yiiriiyiip, akademiye gitmeye ba�lad1m. Doktorama ba�lad 1g1m zaman da, 1947 yilmda, Istanbul'un biitiin sokaklanm, rnahallelerini gezdim. 1 947'de o sokaklarm temizligini kimse tasavvur edemez. Bugiin bazi arkada�lanm1z XX. yiizyilda insan ol<;eginin, demokratik insan e�itliginin, insan ilkesinin ha­ kim oldugu bir ortamda, Roma merkezi aristokrasisi hegomanya­ smm ornegi olan bu akisleri ihya etmeyi tarihi vazife goritp, plan­ lar hazuhyorlar. Oyle degil _mi iiniversiteli arkada�lanm1z, hoca arkada�lanm1z? Dogrusu, Tiirkiye'de bu tarihi yamlg1lan a�acak bir entellektiiel ortamm geli�tirilmesi vazifemiz olmah. Elbette ki <;ok zor, ama ge<;mi� teki yanh�lar tek alana ait degil, biitiine ait. Bunu bilip yanh�lan diizeltmek gerekir. Hemen onu da i�aret edeyim; mahalle te�kilatI biitiin islam iilkelerinde ya�1yordu. ingilizler, Frans1zlar ve digerleri hangi iil­ keyi i�gal etmi�lerse, once iki �eyi kapattilar: Biri tekkeler, digeri mahalle te�kila tlan . c;:unkii bunlar, i�galciye kar�1 halkm direnmesi


u6

ISTANBUL1UN DORT \:AGI

i<;in halkm kurdugu demokra tik i<; orgiitler. Tiirk aydmlan da ken­ di kafalarmdaki imajlan Tiirk halkma kabul ettirebilmek i<;in, mer­ kezi devlet ideolojisini Tanzimat'tan ba�lay1p Cumhuriyet'e kadar tesis ettiler. �imdi artik bu merkeziyet<;ilik iflas ediyor. Bu iflasa katlanmak mecburiyetindeyiz. Bugiin karma�a gibi goriinen olay, aslmda kendi i<;inden biiyiik <;oziimii ortaya <;1karacak potasinyele sahip. c;:unkii <;oziimiin esaslan Tiirk halkmm i<;inde yatiyor. Tiirk halkma bunu kabul ettirmek i<;in de, dogru soylemi tesis etmek mecburiyetindeyiz. C.B.- Ben bir kez daha duyulmasmda yarar goriiyorum. istan­ bul i<;in alacag1m1z derslerden ilki �u: istanbul, kentliligin okulu olmu� hep. Buraya insanlar go<; etmi�ler, ama burada kentlile:;; mi�­ ler. Bu, sanmm almacak derslerden onemlisi. Neden bunun iize­ rindc durmak istedim? c;:unkii, kentlile�me olay1 sonucunda ya�a­ ma kiil tiirii iiretiliyor. Ya�ama kiiltiirii iiretilmedigi zaman diinkii kiiltiirii ya�1yoruz. Ve kentin en onemli ozelligi, XIX. yiizyilda is­ tanbul'daki <;e�itlilikle ya�ama kiiltiirii iiretebilmek. Bir yerle:;; me­ de her tiirlii dii�iince birarada ya�ayam1yorsa, oras1 kent olmuyor. A.B.- Hi<; degilse metropol olam1yor. C.B.- En azmdan . . . Oysa bugiin goriinen, tersine bir olay. Bir <;aglarda kent olan yerle�melerimiz bugiin kentli olmama durumu­ na dii�iiyor. c;:unkii ba�ka dii�iinceleri ya�atmama gibi bir geli�me i<;indeyiz. Bunun altm1 <;izmekte yarar goriiyorum. Saym Haydar Kazgan'm ortaya koydugu ger<;ek de zaten ilhan'la da bu noktada birle�iyorlar, istanbul'un Bizans'tan beri hep bir hizmet kenti ol­ mas1. Yani istanbul hep d1�ardan ya�am1�, kendisi iiretmeden ya­ �am1:;; . T.C.- En k1ymetli iiriinii iiretmi�, dii�iince ve kiiltiir kenti ol­ mak i<;in gerekli olan tiim bir bilinci ve davram� tarzm1 iiretmi�tir. H.K.- Arna oyle adam1 yeti�tirmek i<;in de bir yerden paray1 kazanmak laz1m. En giizel misali azmhklard1r. Osmanh azmhklan­ nm jimnazyum, yani Fransa, ingil tere ayarmda okul yaptmp og­ renci yeti�tirmelerinin sebebi ticarettir. T.C.- Dostoyevski'nin bir yaz1s1 var. Diyor ki, "Rusya kendisi­ ni adam etmek istiyorsa Tiirklerin ne yaptiklarma baksm. Tiirk­ ler'in nasil insan yeti�tirdiklerine, nasil at yeti�tirdiklerine baksm." Tiirkler Dostoyevski hayattayken hala insan yeti�tirmeyi biliyor­ lard1. H.K.- Biliyorsunuz, Dostoyevski bir Ermeni k1z1yla a�k ya�ar, o da istanbullu' dur.


YARININ 1sTANBUL1U

T.C- Biiyiik kiiltiirii olu�turdugu zamanki insan yeti�tirme yetenegi XIX. yiizy1ldakinden daha iyiydi. CB.-Bu tath ah�malan kesmek zorunday1m. Size ilginc; gelebi­ lecek ba�ka bir �ey daha soylemek istiyorum. Saym Haydar Kaz­ gan, "XIX. yiizy1lda islam azmhkta," dedi. Bah Anadolu'da yaph­ g1m ara�hrmalar, yap1lan Ermeni ustalann, Rum ustalarm yaphg1m ortaya koyuyor. Tiirkler yap1c1hkla ugra�m1yorlar. Tiirk evleri dedigimiz evlerin c;ogu Rum ustalarmm, Ermeni ustalarmm i�leri. T.C- Tiirkler askerde. CB.- Benim 1 5-20 merkezde yaphg1m ara�hrmalarm sonunda da, bu durumun nedeninin Tiirkler'in askere gitmeleri oldugu or­ taya c;ikti. H.K.- ilk mimari okulu Rumlar, Ermeniler kurmu�. CB.- Esnafhg1, ticareti, zenaah azmhga b1rakmak olay1 bu, gerc;ekten biz 1 1 7 y1lda 57 y1l sava�tan soz ediyoruz. H.K.- Diinya ortalamas1 alh, biz 57 sene fazla sava�m1�1z Av­ rupah'dan. CB.- ilhan'mki c;ok rasyonel bir dii�iince sistemi. Oraya var­ madan, dii�iince sistemini kurmadan bunlar iizerinde degerlendir­ me yapmak c;ok yanh�. Ozellikle kiiltiir konusu c;ok onemli . . . Bu­ giinkii kiiltiiriimiizii, dilimizden miizigimize iiretemez duruma geldigimizde, biitiin bu umut veren �eylerden birazc1k daha az ummak laz1m. Size yiizde yiiz kahhyorum. Benim c;ok kulland1g1m bir i.irnektir "giiciime gitti" lafi. Giire�mekte olan aym giic;teki iki insanm birisine kutii haber verirseniz, o yenilir. Kesinlikle umutlu olmak gerekir. Ben "kiiltiir kirlenmesi" dedigim olgunun alhm da c;izmek isti­ yorum. Dilimizden ya�ama bic;imimize dek bilinc;li davramp belli c;agda� ornekleri iiretme durumuna gec;tigimiz zaman varolabili­ riz . . . Bu, yine sizin soylediginiz yirmi be�-otuz ki�iyle olacak i� de­ gil, ama i.i rnek olmak c;ok onemli. Kiiltiir nasJI iiretilir? Kahlarak iiretilir. Kar�1dan seyredilerek iiretilemez. Onun ic;in halkm kahl­ mad1g1 birtak1m kiiltiir olaylan bekleneni veremez. Kahhmm sag­ lanmas1 gerek. Kahhm nedir? Beraberce bir �eyi c;izmek mi, bera­ berce bir tiirkiiyii soylemek mi? Kahhm, kararlara kahhmdir. Ka­ rarlara kahhmm yolu bugi.in yeniden diizenlenmeli. Temsili de­ mokrasiyi a�mazsak bunlan gerc;ekle�tirmek olanaks1z. H .K.- Ortak bir kiiltiir yaratmadan kahhm olmuyor zaten. CB.- Evet, bunlar birbirine bagh, galiba en onemli sorunumuz da bu . . . Bir ba�ka noktaya da deginmek istiyorum istanbul'u tarh-


1 18

lsTANBUL'UN DoRT c;Ac1

�1rken. 1 966 Varto deprerni ile ilgili olarak rahrnetli Vedat Dalokay, Arman Giiran, Cernil Ger<;ek ile birlikte bir rapor hazirlarn1�hk. Orada da altm1 <;izrni�tik. Tiirkiye'nin iilke ol<;eginde dengeli bir planlarnas1 yapilrnad1g1 zarnan, Istanbul'un planlarnas1 dogal ola­ rak havada kahyor. ilhan Tekeli'nin bir zarnanlar soyledigi gibi, biitiin irnar hareketleri aslmda irnar afh getirebilrnek i<;in . . . irnar afh ne? Yagrnanm rne�rula�hnlrnas1. K1s1tlarm iyi saptanarak, saghkh bir eklernlenrne ko�uluyla <;ok rnerkezliligin saglanrnas1 on rnilyonluk bir yerle�rnenin tek rnerkezden yonetilrnesi olanak d1�1. Sozleriniz arasmda altm1 <;iz­ rnek istedigirn bir �ey var. Popiilizrnin, oportiinizrnin su<; oldugu­ nu soylediniz. Bugiinkii sonu<;lara bakarak, kahlrnarnak olanakd1�1. Arna �undan da <;ekiniyorurn biraz. Kendi kendirnizi a�m ele�ti­ rip, ozellikle aydm sm1fmm kendini ele�tirrnek rnerak1 da ortaday­ ken, urnutlanacag1rn1z belli bir grubun da kendi ayaklan iizerinde durrnasm1 engellerniyelirn. T.C.- Dogrusu, pi�rnanhk her �eyi affetrne irnkam verir. Eger bugiine kadar soylernediklerinden dolay1 pi�rnanhk duyup da, soyleyenlerin say1s1 50 ki�i yerine 5 bin ki�i veya 50 bin ki�iye <;1karsa, bu dururndan iftihar etrnek gerekir. Yani insanlarm hepsi soylernediklerinden dolay1 cehennernlik sayilarnaz, fakat soylerne­ dikleri rniiddet<;e de bundan sorurnludurlar. CB.- Soylernedikleri zarnan da Abdurrahrnan c;elebi'lere kah­ yor ortahk. Bu, dogal olarak, ger<;ekten su<; oluyor. T.C.- Ben son olarak bir �ey soylernek istiyorurn. Kiiltiir boyu­ tunu ekledigirniz zarnan, kiiltiirden ne anlad1g1rn1z1 ilave etrnerniz gerekir. Bir defa Cengiz'le birlikte bulundugurnuz bir toplanhda, San Francisco'da iki hamrn bana dort giin rehberlik yaphlar. Her ikisi de giinliik gazetelere, haftada iki ii<; defa yaz1 yaz1yorlard1. Bu �ekilde giinliik gazetelere yaz1 yazan 25-30 ki�i varrn1�. $ehir i<;in­ de rneydana gelen olurnlu veya olurnsuz degi�iklikleri anlahyor­ larrn1�. Bir evin rengini falanca bey degi�tirdigi zarnan, sokaktaki evlerin renk skalasmda ne gibi iyile�rne ve bozulrna oldugunu an­ lahyorlarrn1�. Bir <;i<;ek<;i veya biifenin ortaya <;1krnasmm ne gibi bir bozulrnaya yol a<;hgm1 a<;1khyorlarrn1�. Gazetelerin herbirinde bu �ekilde yorurnlar <;1k1yorrnu�. Onlar bunu anlahnca, Bursa'daki hamrnlarm 1 928'lerde toplahlarda ne gorii�ti.iklerini anlatt1rn. Kii­ <;iik <;ocuk olarak annernin yanmda gittigirn toplanhlarda evlerin renkleri konu�uluyordu. Hamm diyor ki, "Bizirn evin orta sofas1 nn be� senedir rnavi," bey diyor ki, "Bu rnaviden b1khrn, bunu fi-


YARI NIN isTANBUL'U

1 19

lanca renge degi�tirelim, onu o renge degi�tirirsek o zaman ona uyumlu olmak i<;in odalann rengini ne yapanz diye dii�iiniiyo­ ruz." Odalan boyle yapmca da o zaman pembe olan evin cephesi­ ni beyaza boyamak gerekiyor ama Ali Bey de bir sene veya iki se­ ne evvel kar�1 taraftaki evini beyaza boyadi. Kar�1 taraftan girdigi­ mizde, bizim evin pembe rengi iizerine dii�en giine� 1�1g1 �u saat­ lerde oyle giizel goriiniiyor ki iki tane beyaz 0 kadar da giizel ol­ maz. diyorlardi. insanlarm kiiltiir ilgilerinin odag1 <;evre idi. So­ kakta yiiriidiikleri vakit insanlar bir evin cumbasmm, obiir evin sa<;agmm, diger evin bah<;e duvarmm, iizerinden sarkan <;i<;eginin <;evreye kathg1 giizellikleri degerlendiriyorlard1. Tabii bunun son derece sofistike ornekleri de vardi. ikinci ornek, herkesin ilgilendigi kaligrafi idi. U<;iincii ve dor­ diincii ornek, herkesin ilgilendigi miizikti. Miizigi herkes yap1yor­ du. insanlar miizigin seyredicisi degil yap1Cls1, kahhmc1s1yd1lar. Diger bir ornek de �iirdi. insanlan biih.in bu oyunlann seyircisi haline getiren, yani ak­ tif ya�ayan ki�iyi yap1mc1 yerine seyirci haline donii�tiiren yoz, aristokrat, despot, somiirgeci Bah Avrupa sanat ve kiilh.ir faaliyet­ lerini, topluma yerle�tirince, biz halkm <;evre kiiltiiriinii ve <;evreye kahhm potansiyelini yok ettik. C.B.- $imdi soru sormak isteyenlere sua geldi. iZLEYiCi- Ben Turgut Bey'e sormak istiyorum. Once deniz su­ yundan, Arabistan nas1! yaphysa, dam1tarak, istanbul'a su sagla­ yacagmdan bahsetti. Bu nas1! olacak? ikincisi, Beyaz1t, Laleli'de ben de yeti�tim. Tertemiz dedigi yerler yangm yerleriydi. Soma, konu�mac1lardan hi<; kimse Ta�htarla olaymdan bahsetmedi. Niye bahsedilmedi? Yugoslav ziraat<;ilt;>rini, ucuz i�<;i olsun diye istan­ bul'un en onemli yerinde gecekondular yaparak yerle�tirdiler. T.C.- Ta�htarla, Fahrettin Kerim Gokay'm karanyla, bir miktar Balkan go<;menini yerle�tirmek iizere te�kilath olarak yap1lm1�hr. A.B.- Ben bir �ey soyleyebilir miyim? Kisa olarak; biz <;ok da­ ha global, gene! bir <;er<;eve i<;inde degindik olaya . Yoksa o kadar <;ok �ey soylenebilir ki, Sultanbeyli'den, <;:erkezkoy'de yap1lmakta olan toplu konutlara kadar gidilebilir. On m ara ile on iki kath ya­ p1la�maya izin veren olu�umlar var, biz onlan da soylemedik. iZLEYiCi- Bu yap1hla�manm iizerinde aydm kesimin, hiikii­ metin kabahati yok mu? H .K.- Go<; hareketi normal. Biliyorsunuz, Abdiilhamit done­ mini overken, "Haydarpa�a Gan'nda yorgamyla geleni geri <;eviri-


1 20

lsTANBUL'uN D6RT <;AGI

yorlard1," denir. Arna o, Tiirkiye'nin sanayile�mesini erteleyen bir olaydir. Emek ucuzlamad1g1 i<;in biiyiik kentlerde sanayile�me ol­ mam1�hr. Yani son yiiz senedir sanayile�me olmamasmm sebebi, Beyrut'ta, istanbul'da, hatta Trabzon'da emegin pahah olmas1dir. Ben o mukayeseleri yaphm. Bursa'da ipekli sanayinin mah­ volmasma sebep, Bursa 'da saat iicreti alh kuru� iken Lion'da dart kuru� olmas1dir. Bu iicret fark1 dolay1s1yla Bursa'da ipekli sanayi olmii�tiir. $imdi emegi ucuzlatmak olay1 go<;e baghdir. Tiirkiye'de bugiin eger 1 950'lerden beri siiren go<; hareketleri olmasayd1, sana­ yile�me olmayacakti. Her�eyin bir ma!iyeti var, tabii biitiin istan­ bul korlendi. Rant dag1hm1 degi�ti. Bir<;ok �ikayetimiz var, ama buna kar�1hk da Tiirkiye bir sanayi kurdu. AB.- Azman bir sanayi. H .K.- Tiirk insam beceri sahibi oldu, bir de o var. Bir �ey ver­ meden bir�ey alamazsm, biitiin toplum oyle bir safha ge<;irmi�tir. Sanayi Devrimi tarihini okursamz orada goreceksiniz ki, on ya�m­ da <;ocuklar madene indirilmi�tir, gebe kadmlar iplik makinesi ba­ �mda gece giindiiz <;ah�m1�hr. iZLEYICi- Saym Haydar Kazgan bir �ey soyledi. Osmanh im­ para torlugu zamanmda 117 y1lda 57 yil sava�hk. Bu sava�lar sa­ vunma sava�lan m1yd1? Toprak kayb1 oldu mu? H.K.- Bu <;ok onemli bir soru. Acaba Osmanh imparatorlugu ni<;in bu kadar militarist oldu? Topraklanm muhafaza etmek i<;in mi? Biliyorsunuz, 1 699'da Karlof<;a'dan istiklal Sava�1'na kadar Tiirkiye yirmiyedi sava�m ii<; tanesini kazanm1�hr. Biri Kmm Sava�1, onu biz kazanmam1�1z, ingilizler, Frans1zlar gelmi�, her�eyi onlar yapm1� biz gostermelik olarak kahlm1�1z. ikincisi, 1 899'da Yunan Sava�1'dir. Yunanhlar, Osmanhlar'1 askerlik d1�mda hi<;bir becerileri olmayan bir toplum hiiviyeti ile tamd1klan i<;in, biitiin gii<;lerini Tiirkler'e kar�1 bag1ms1zhk sava�1 yapmak iizere hazir­ lam1�lardir. Bir de istiklal Sava�1'm kazanm1�1z Yunanhlara kar�i. Dikkat ederseniz, Tiirkiye kendi silahm1 kendi iiretmedigi giinden itibaren sava� kazanamam1�hr. Kendi silahm1 kendi iiretemeyen bir sanayi toplumu diinyada sava� kazanmam1�hr. Mesela Alman­ ya 1 870'lerde ni<;in Fransa'y1 yenmi�? <;iinkii Alman sanayii o za­ manlar Frans1z sanayiinden <;ok i.istiindii. Biitiin bunlara bakhg1m1zda, Tiirkiye sava� yapmakla toprak hudutlanm muhafaza et­ memi�, bilakis 1 1 7 sene i<;inde Osmanh impara torlugu topraklan­ nm ii<;te birini kaybetmi�tir. C.B.- Samyorum siiremiz doldu. "Yarm'm istanbul'u" ba�hkh


YARI NIN lsTANBUL'U

121

panelimiz burada sona eriyor. Kahlan arkada�lanm1za te�ekkiir ederiz.



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.