Lacivert Dergi

Page 1

EYLÜL 2018-49 FİYATI 8 TL|KKTC FİYATI 10 TL LACIVERTDERGI.COM




BU SAYIDA

EYLÜL 2018

12 Batı’nın insanlığa söyleyecek sözü kalmadı RÖPORTAJ :: Birol Biçer-Yunus Arslan :: Recep Şentürk

08 49 50 51

GELECEK

Haşmet Babaoğlu Üç soru üç cevap Röportaj Recep Şentürk Ekrem Demirli Gelecek bilgisinden ikidar devşirmek: Kahinler ve gelecek kaygıları Beytullah Çakır Trump’ın arkasındaki Siyonist Hırisiyanlar Zeynep Temizer Atalar Annemin hayalleri ve benim gerçeklerim Birol Biçer Geleceğin dünya tasavvurları Faih Kafalı Hem teknolojik hem zararsız: Akıllı şehirler Röportaj Haluk Çimen-Hasan Öztürk-Gülenay Börekçi-Bahain Karagözoğlu-Yunus Becit Kamile Develi Hayaldi gerçek oldu Ahmet Edip Başaran Gelecekteki geçmişin gölgesinde M. Sena Subaşı, H. Beyza Aydın Mini Referandum

DÜNYA GÜNDEMİ Dünyadan ilginç portreler, geçen aya damgasını vuran olaylar Birol Biçer

26

44

54

Annemin hayalleri ve benim gerçeklerim

Trump’ın arkasındaki Siyonist Hıristiyanlar

Söyleşi: Mehmet

Zeynep Temizer Atalar

Beytullah Çakır

M. Sena Subaşı :: Selma Argon

Akif’in torunu dedesini anlattı


EDİTÖR

Mustafa Akar

Sahibi turkuvaz haberleşme ve yayıncılık a.ş. tüzel kişi temsilcisi ve genel müdür YASEMİN GEBEŞ genel yayın yönetmeni MUSTAFA AKAR

Merhaba 2071 hedefi, yalnızca geçmişimizle kurduğumuz bağın bir yansıması değil; aynı zamanda bu yüzyılın “Büyük Türkiye” hayalinin yüzyılı olacağının da bir delilidir bizim için.

mustafa.akar@lacivertdergi.com

Geçmişimizi elimizden almaya yeltenenler, geleceğimizi de bizden çalmaya çalışıyorlar. Yirminci yüzyıl, geçmişimizi karalamak üzerine çalışanların yüzyılıydı. Özellikle ülkemizdeki bazı kültürel faaliyetler bizi köksüzleşirme amacı üzerine kuruluydu. Bir nevi başarılı da oldular kendilerince. zaten dil olarak koptuğumuz geçmişimizi her türlü tezviratla, yalanla karalamaya çalışılar. Tarihimiz öcüydü, geleneğimiz tu kaka…

krizine kadar kan aynı kandır; yıkılmaz, esir alınamaz…

Yirmibirinci yüzyıl bu anlamda geçmişimizi elimizden almaya çalışanlarla ödeşiğimiz bir zaman dilimi olarak başladı. Din, millet ve vatan kavramlarının birbirinden ayrılamaz bir bütün olduğunu bizzat yaşayarak öğrendik. Bir anlamda geçmişimizi anlamaya, ondan utanmamaya, onunla gurur duymaya başladık. Ne zaman bu gururla önümüze baksak yenilmez bir gövdeye döndük Türkiye olarak. 8 Şubat’tan, 7/ Aralık operasyonuna, Temmuz darbe girişiminden bugünlerde yaşadığımız dolar

Geleceği düşündüğümde aklımda hep geçmişteki bir sahne canlanıyor. Selçuklu akıncıları Üsküdar sahiline kadar sürmüşler atlarını. Gün yeni doğmakta, güneş azar azar kendini gösteriyor şehrin üzerinde. Birden karşı yakadan göz kamaşırarak parıldamaya başlıyor Ayasofya’nın insanı kendine hayran bırakan kubbesi. Selçuklular o hayali kuruyorlar işte o zaman; Ayasofya’nın bizim olacağı hayalini… Kan aynı kandır. O kan aynı damarda akmaya devam edecek, hayal kurabilen son Türk kalıncaya kadar…

Şimdi ıpkı sufilerin zamana bakığı gibi bakacağız yaşadığımız günlere. Geçmiş, gelecek aynı anın bir parçasıdır. 7 hedefi, yalnızca geçmişimizle kurduğumuz bağın bir yansıması değil; aynı zamanda bu yüzyılın Büyük Türkiye hayalinin yüzyılı olacağının da bir delilidir bizim için.

yazı işleri müdürü BİROL BİÇER görsel tasarım SEMA TÜRK editör H. SENA KARTAL, RAŞİT ULAŞ muhabir MELEK SENA SUBAŞı, KAMİLE DEvELİ sayfa sekreteri ELİF ORHAN sosyal medya sorumlusu YUNUS ARSLAN fotoğraflar CANAN YETİŞTİ sorumlu yazı işleri müdürü ve internet yayın sorumlusu ŞEFİK ÇALıK genel müdür yardımcısı YONCA ERTÜRK ÖzEREN pazarlama müdürü FERHAL ŞENCAN üreim takip müdürü EYÜP ÇURLU reklam saış genel müdür yardımcısı FUNDA BAYKAL reklam saış grup koordinatörü EMEL ÖzEN, FİLİz ÖzKAN, EBRU KAÇAR GİRGİÇ, SİNEM ATAK, MEHMET PEHLİvAN reklam saış müdürü TAYGUN DELİOĞLU reklam rezervasyon t 8/ F /

9 7

etkinlik grup koordinatörü BERNA SEÇEN, FİLİz ÖzKAN pazarlama uzmanı zEYNEP DOĞAN TUrkUVAZ GrUbU HiZmeTleri marka ve pazarlama grup başkanı SİNAN KÖKSAL abone operasyon müdürü UFUK KOCAOĞLU

60 YoL gÖSTEREN RÜYALAR

Süleyman Arif Özkut

64 BEYAZPERDENİN gÖÇ HİKÂYELERİ Mesut Aytekin

70 DÜŞÜNCE ATLASı

Yunus Arslan

76 BENİM RoMAN

KAHRAMANLARıM Sibel Eraslan

80 MoNTESQuıEu’NÜN KAYıP MEKTuPLARı Hakkı Öcal

96 DoKToR

imiyaz ve yayın hakkı Turkuvaz Haberleşme ve yayıncılık a.Ş.’ye aiir. yazı ve fotoğrafların tüm hakları laCiverT dergisine, yayımlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aiir. Bu dergi meslek ilkelerine uymayı taahhüt eder.

çağrı merkezi 444 88 81 abone@turkuvazabone.com, www.turkuvazabone.com www.facebook.com/TurkuvazMedyaAboneHizmetleri twiter.com/#!/TurkuvazAbone turkuvaz Dergi t (0212) 354 30 00 yazışma adresi Turkuvaz Dergi Grubu Barbaros Bulvarı, Cam Han, , 9 Beşiktaş, İstanbul yayının türü Yerel Süreli yayıncı Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. yöneim Yeri Barbaros Bulvarı, Cam Han, 8 7 Beşiktaş, İstanbul dağıım Turkuvaz Dağıım Pazarlama A.Ş. matbaa genel müdürü MEHMET KAMİLOĞLU basımcı Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. basıldığı yer Akpınar Mah. Hasan Basri Cad. Sancaktepe, İstanbul t 6 585 9 | www.turkuvazmatbaacilik.com

LACİvERT

dergi işletme müdürü HAKAN DEMİRCİ

gamze Tuna

info@lacivertdergi.com @lacivert_dergi instagram.com/lacivert_dergi


06

Sahne

Sahne, sonsuz bir anlat m g û n ifaüe eüer benim için. ster üekor olsun, ister bombo , tek bir ki iyle yahut kalabal klarla insan n üerüini anlatabileûeği geni bir alan ve saüeûe size ayr lm bir kö eüir sahne. Oras tamamen sizinüir. nsanlar n sizüen bir eyler üinlemeye, sizi izlemeye gelüiği yer. Bu, bana göre çok b y k bir hazine.

Kulis TiyaTro Dergisi yayın yöneTmeni

nsan n bir eyler anlatmaya ba laü ğ her alan sahne asl nüa. Neyi anlatmak istiyorsak, üerüimiz neyse hepsini, her eyi insanlara aktarabileûeğimiz alanlar n hepsi birer sahne. Yarat lm kullar olarak bizler çevremizüekilere bir eyler anlat yoruz üurmaüan. Hayatta farkl görevlerimiz, farkl karakterlerimiz, kurmam z gereken û mleler, ya aü ğ m z bir hayat var ve son olarak üa perüe, yani öl m var. Eğer iyi bir oyun oynar, kaliteli bir gösteri sunarsan insanlar alk lar, taküir eüer, tekrar izlemek ister. Kalitesiz, basit bir oyun sunüuğunüa ise s rtlar n üön p giüerler; alk üahi alamazs n. Bu anlamüa hayat sahneüe sergilenen bir tiyatro oyununa benzetiyorum. nsan var olüukça sahneüen anlatmaya üevam eüeûektir. Beni en çok zen ey ise sahnenin s n rs z anlat m g û nüen son üereûe zengin ekilüe yararlanabileûek milletlerüen biri olmam za rağmen kenüi k lt r m züe bunüan üoğru yararlanam yor olmam z. Anlatabileûeğimiz çok fazla hikâyemiz var fakat biz sahneyi saüeûe belli bir alanüan ibaret ve belirli bir gruba ait gör yoruz. Coğrafyam züa ya aü ğ m z b t n olaylar , bir platformun zerine ç karak saüeûe en uygun sözler ve nitelikli bir oyunla sahnelemeniz ve o görsel ölenle insanlar etkilemeniz m mk n. Sahnenin böyle bir b y leyiûiliği var. Çevremize, kom umuza, memleketlimize g zel bakmam z için sahneleri üoğru kullanmam z gerekiyor. Kapitalizmin srarla t ketmeye te vik ettiği, ü nyan n “moüernle me “ aü alt nüa üeğerlerinüen uzakla t ğ bu ü nyaüa bizim üe geçmi imizi, birlikteliğimizi, zengin k lt rel hikâyelerimizi sahneüe üaha çok izlemeye ihtiyaû m z var.


An

FoToğraFçı/ FoToğraF eğiTmeni

Benim tan m müa “an”, belirlemi olüuğum bir konu ba l ğ n kenüi stilimle bir tek kareüe, en üoğru zamanüa fotoğralamak ve kay t alt na almay ifaüe eüiyor. Fotoğrafa bakan ki iye vermek isteüiğim mesaj en iyi ileteûek ekilüe uğra yorum. Ana tan kl k etmek için profesyonel fotoğrafç olma zorunluluğunun olmaü ğ n öğrenûilerime ve fotoğraf merakl lar na s rekli ifaüe eüiyorum. Bireyin ak p giüen hayatta üoğru göz eğitimi ile hayata üa üoğru bakmay öğrenmesi en önûelikli eğitimüir. Zamanla benimseyeûeği bakma/çekme stili ile hayatta asl nüa her an var olan gerçek fotoğrafa üair az ama öz izleri ve g n m z n “sosyal meüyal k resimler”inin aksine an aramaya ba laü ğ n kenüiliğinüen fark eüeûektir zaten.

Şair

Fotoğrafç l ğa ilgim; 1992’üeki uzun soluklu Lonüra seyahatimüe analog makine ile yaln z ba ma fotoğraf çekerek ba laü . Lonüra’üa turist göz yle fotoğralar çektim. T rkiye’ye üön p üe çektiğim fotoğralar n tab eüilerek hayat bulmas sihrine tan kl k ettiğimüe ise kenüimi fotoğrafa vermem gerektiğini anlaü m. Turist fotoğralar nüan belgesel tipte fotoğraf çekmeye yöneli im bir k r lma noktas ile ba laü . 1962-1971 y llar aras nüa Vietnam Sava ’n fotoğralarken hayat n kaybeüen ngiliz fotoğrafç Larry Burrows’un “Vietnam” fotoğraf kitab n görü m. “Fotoğraf gerçeğin aynas ü r” söylemini kan tlarûas na kamera-lens-vizörfotoğrafç üöng s yle b t n gerçeklere objektif olarak tan kl k etmi ve o “an”lar o kaüar üoğal kayüetmi ki fotoğralar na bakarken kenüimi oraüa hissettim.

Ekoköy

07

Her topluluğun ya am ve ya amüa tutunabilme g ü s farkl olüuğunüan ekolojik köyler hakk nüa tek tan m yapmak m mk n üeğil asl nüa. Ekoköylerin öz n ; tabiata sayg , s rü r lebilir bir ya am biçimi, s n rl kaynaklarüan insan etkisini m mk n olüuğunûa ar nü r p ihtiyaçlar üoğa ile özüe le tirme beûerisi olu turuyor. Ku kusuz T rkiye’üe yahut ü nyan n bir ba ka lkesinüe bireylerin ayn motivasyonla yola ç kmas beklenemez. Bu terûih çok bireysel olabilirken sistem kar t bir harekete üe üön ebiliyor. Global Eûovillage Network’ n May s 2017 rakamlar na göre ü nyaüa kurulan ekoköylerin say s bine yakla yor. T rkiye’üe ise s n rl say üa ekoköy mevûut. Ekoköy (eûovillage) kavram ilk kez 1930’lu y llarüa zlanüa’üa kurulan Solheimar Eûo-village ile kullan lm . Her ekoköy n sistemi temelüe benzerlik içerse üe birbirinüen farkl . Örneğin Solheimar, engelli çoûuklar topluma kazanü rmak için kurulmu . Ekolojik köyler, genellikle, ehir ya am nüaki karma aüan, hava kirliliğinüen, g nl k hayat n getirüiği suni rekabetten, yoğun t ketimüen uzakla mak ve ehir ya am n n üayatt klar na kar üoğayla uyum içinüe ya amak isteyen bireylerûe kuruluyor. Esasen ekoköyler, ekonomik ve ekolojik olarak s rü r lebilir bir ortam yaratmay heüeleyen topluluklar. Az say üa ekolojik etki ile yenilenebilir kaynaklara üayal bir ya am biçimi sunan k ç k ölçekli alternatif topluluklar olan ekoköylerin geleûekte yayg nla ma ihtimali y ksek gör n yor.


08

GELECEK DEDİĞİMİZ ŞEY ASLINDA BUGÜN, BURADA OLMAYAN AMA OLACAĞINDAN EMİN OLDUĞUMUZ BİR ŞEY.

HIRSINI İÇİNDE TUTAN ZAAFINI KİMSEYE BELLİ ETMEZ; ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ BİRER FIRSATA ÇEVİRİR. HAKKI ÖCAL

NÜBÜVVET ALLAH’TAN BAŞKA KİMSENİN GELECEK HAKKINDA BİLGİ VEREMEYECEĞİNİ SÖYLEYEREK KEHANETİN DAYANDIĞI DÜNYA GÖRÜŞÜNÜ İLGA ETTİ. EKREM DEMİRLİ

DÜNYAYI DEĞİŞTİRECEK GÜCÜN ASIRLAR ÖNCE OLDUĞU GİBİ DOĞU’DAN FİLİZLENECEĞİNE VE BATI’NIN KOYDUĞU TÜM HAŞMET BABAOĞLU “SOSYAL KÖLELİK” KURALLARINI YIKACAĞINA İNANCIM TAM. TULUYHAN UĞURLU BEN GELECEKTE BU POST-MODERNİZMLE BERABER İFLAS EDEN BATI METAFİZİĞİNİN, ETİĞİNİN, AHLAK ANLAYIŞININ DOĞURDUĞU BOŞLUĞU MÜSLÜMAN AYDINLARIN, ÖZELLİKLE DE TÜRKLERİN DOLDURABİLECEKLERİNİ ÖNGÖRÜYORUM. RECEP ŞENTÜRK

GELECEKTE ROBOTLAR İNSANIN DENEYİM VE YORUMLAMA KABİLİYETİNİ GEÇEMEYECEK. YUNUS BECİT 08

49

ÇOCUKLAR YETİŞKİNLERE NAZARAN FARKLI OLANA ÇOK DAHA AÇIKLAR; DENEMEK, KEŞFETMEK İSTİYORLAR ANCAK BU ANNE-BABANIN “DENEMEYE AÇIKLIĞI” İLE SINIRLI KALABİLİYOR.

ZEYNEP TEMİZER ATALAR

GELECEKTE KİTAPLARIN ÜRETİLDİĞİ MALZEMELER DEĞİŞECEK AMA ÖZ AYNI KALACAK. GÜLENAY BÖREKÇİ HZ. YUSUF KISSASINDA OLDUĞU GİBİ RÜYA ESKİ MEDENİYETLERDEN BERİ GELECEKTEN HABER VEREBİLEN BİR İŞARET SAYILMIŞTIR.

SÜLEYMAN ARİF ÖZKUT


09

NANOTEKNOLOJİ: Nano teknoloji atomlar n, molek llerin en k ç k birimlerini ifaüe etmek ve maüüeyi atomik boyutu ile kontrol etmek amaû ile kullan l r.

Blok zincir:

Püriten:

nternet ortam nüa veri transferi sağlayan bir kay t üefteriüir. Dijital para birimi Bitûoin’in üe temelini olu turan blok zinûiri, bir merkeze bağl olmaks z n i lem yapmaya izin veren bir sistemüir.

16’nû ve 17’nûi y zy llarüa I. Elizabeth’in ngiliz Kilisesi’nüe ba latt ğ reformist harekete kar ç kan, kenüini “safl ğ aramak” olarak tan mlayan bir Protestan üoktrini olan Puritanizm mensubu.

Fütürizm (Gelecekçilik): 20’nûi y zy l n ba lar nüa talya’üa ortaya ç km , moüern sanat, eüebiyat ve toplumsal hareketleri etkilemi bir ak mü r. F t rizm, geçmi e ait üeğer ve gelenekleri reüüeüerek ü nyan n geleûeğinin moüernlik olüuğunu savunur.

YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958) 1884 y l nüa Yenimahalle Üsk p’te ü nyaya gelen Yahya Kemal Beyatl , Cumhuriyet üönemi T rk iirinin en b y k temsilûilerinüen biriüir. airliğinin yan s ra Dar afaka üaüisi’nüe tarih ve eüebiyat öğretmenliği yapan Beyatl , TBMM’üe milletvekilliği ve b rokratl k gibi siyasi görevler üe stlenüi.

BİYOTEKNOLOJİ: Doğa bilimleri ile temel m henüislik ve bilgisayar bilimlerinüen yararlanarak, genetik ve molek ler DNA teknikleriyle bitki ve ûanl lar n genetik haritalar n ç kartmak, slah etmek, üeği tirmek, geli tirmek, yeni ve az bulunan r nleri organizma, h ûre ve üokulara rettirmek için kullan lan teknolojilerin t m .

Soylent: Geleûeğin besini olarak aülanü r lan soylent, insan n bir g n içinüe ihtiyaç üuyüuğu, protein, karbonhiürat, yağ, vitamin ve minerallerin kar m yla retilen toz hâlinüe g üa t r .

Ziggurat: Kelime anlam “y kselmi yere kurulmu ” olan Zigguratlar, Mezopotamya’üa S merlerüe, Babil’üe ve Asur’üa bir çe it tap nakt r.

DOSYA KİTAP ideolocya Örgüsü

neCiP Fazıl KısaKüreK BÜYÜK Doğu YAYıNLARı

Aydaki kadın

aHmeT HamDi TanPınar DERgÂH YAYıNLARı

Fahrenheit

ray BraDBury

İTHAKİ YAYıNLARı

Hayvan çitliği george orWell CAN YAYıNLARı


10

3 soru 3 cevap gelecek dediğimiz şey aslında bugün, burada olmayan ama olacağından emin olduğumuz bir şey. bu bir kere ontolojik olarak BÜYÜk SIkIntI!

!

Geçmiş Geçmiyor, Gelecek Gelmiyor gelecek fikrini hep sıkınılı bulduğunuzu biliyoruz. Hata zaman zaman gelmeyen gelecek ten söz edersiniz. nedir bu sıkınının kaynağı? neden gelecek gelmez? D nsenize, hen z gerçekle memi bir eyüen konuuyoruz. Olgular yok, ya ant yok, olay yok. Beklenti var, proje var, plan var, umut var, haz rl k var, çal ma var. Hepsi “ imüiki zaman”a ait… Yani geleûek üeüiğimiz ey asl nüa bug n, buraüa olmayan ama olaûağ nüan emin olüuğumuz bir ey. Bu bir kere ontolojik olarak b y k s k nt ! Üst ne stl k tam gelüiğinüe, yani ya arken art k “ imüi”üir. Ona “geleûek üenir mi hiç? ster istemez akl ma bir zamanlar çok önemsenen fakat g n m züe unutulmaya terk eüilen bir ü n r olan George Steiner gelüi. Steiner üilüe “geleûek zaman” kipinin

varl ğ n üahi “skanüal” olarak gör rü . Ona göre insanl ğa aû çektiren niûe “Mesihçi” üevrim ve birtak m b y k sosyal krizlerin kökeninüe bu “skanüal”a üuyüuğumuz g ven yat yorüu. Hatta çok kaba biçimüe aktaraûak olursam, Steiner’a göre evrim fikri “yarat l n grameri”ne ü arüan m üahaleyle soku turulan “geleûek zaman” n bir r n yü ama öte yanüan geleûek zaman olmasa umut ve “kurtulu ” kenüine bir yer bulabilir miyüi? Ben tabii o kaüar ileri sorgulamalara uzanmak istemiyorum. Üzerime vazife üeğil. Yine üe moüern insan n zihinsel peri anl ğ n u sözle vurgulamak isterim: Geçmi bir t rl geçmek bilmiyor, geleûekse bir t rl gelmiyor. te bu bizim felaketimiz.


11

3SORU 3CEVAP

o halde geldik, endişe anksiyete hastalığına… Buna kaygı da diyebiliriz. Hata doğrudan gelecek kaygısı diyebiliriz. Bir çıkış yolu var mı? Dikkat eüiyor musunuz? Projelerimiz çoğalü fakat geleûek hayallerimiz azalü . Beklentiler s r yle ama “r za” ve “nasip” üuygusunu ara ki, bulas n… Umut kavram giüerek sek ler bir üilek olup ç kt . Öyle havaya veya “evren”e savruluveriyor. Eh, bu üurumüa çizgileri muğlak bir geleûeği bir yana b rak n, g n m z insan hemen ertesi g n nüen bile b y k bir enüi e üuyuyor. Kreüiler, taksitler, ho ve naho s rprizler, ileriye üoğru f rlat lm arzu yat r mlar vesaire ü nyas nüa insan “kurtlu bir ruh hali” sarmaz üa ne sarar! Kimse gerçeği söylemiyor birbirine: Oysa

ebeveynler çoûuklar n n b y mesinüen, gençler çok s k lü klar okullar n n g n gelip bitmesinüen (y ksek lisans enlasyonunun hakiki bir ihtiyaûa üayanü ğ n sanm yorsunuzüur umar m!) ve hayat n zorluklar yla y zle mekten, orta ya l lar eninüe sonunüa ihtiyarlay p elüen ayaktan ü eûeklerinüen, ihtiyarlar öleûeklerinüen korkuyor, zaman ötelemeye çal yorlar. Yani sanki hepimizi yapayaln z aü “zaman” olan bir otoyolun ortas na b rakm lar ve “geleûek” bir t r gibi zerimize geliyor. Kaçabileûek miyiz? Geleûeğe teslim olan var m ? “Allah kerim” üiyen?

Gelecek, çoktan başladı. İki olay kilit önemde: gelecek çoktan başladı. Birincisi, iki olay kilit önemde: nükleer tehdit; birincisi, nükleer tehdit; ikincisi, 11 Eylül… ikincisi, eylül… Biraz da günümüz insanından değil de, günümüz dünyasından söz edelim… nasıl bir gelecek bekliyor bizi? nasıl bir ’inci yüzyıl? imüi biyoteknolojiüen, yapay zekâüan, uzayüa ya amüan falan bahseüeûeğimi san yorsan z, yan l yorsunuz. Onlar i in garnit r veya rutini. Ben “geleûek” üeninûe muhtemel hegemonik ili kileri ve s ûak ya üa soğuk sava lar n karakterini anlar m. Robotlar unu yapaûak, genler bunu üiye anlat p üuran “f t rist”leri önemsemiyorum. Nihayetinüe biyoteknoloji ve yapay zekân n nas l, niçin kullan laûağ n ü nyaya hâkim “g ç” ya üa “g çler” üizayn eüeûek… O halüe saüeüe gelelim: Geleûek, çoktan ba laü . ki olay kilit önemüe: Birinûisi, n kleer tehüit; ikinûisi, 11 Eyl l… N kleer imha gerçeğini yok sayarak kavga etmek imkâns z. 11 Eyl l’ üe geçip gitmi bir olay sayarak bug n n ve geleûeğin kavgalar n anlamak imkâns z. Uzun laf n k sa sorusu… Paranoyak bir geçmi ve enüi e üolu bir bug nüen akl selim bir geleûek ç kar m ? Zor.

Yine üe üerim ki, geleûek üenen ey fazla kurûalamaya gelmez. G zel bir geleûek için çal mal ama onu imüiüen kontrol eüebilüiğimiz yan lg s na kap lmamal . Malum f kray bilirsiniz… 20’nûi y zy l n ba lar nüa saf bir aüam falû ya geleûeği sormu ; “milyonlarûa insan n öl m ne neüen olaûaks n” ûevab n al nûa, y k lm . Hemen giüip raylar n zerine b rakm kenüini. Tam o s raüa ne görs n! K ç k bir çoûuk yakla an trenüen habersiz raylar n zerinüe oynuyor. Son bir hamleyle çoûuğu trenin ön nüen çekip alm . Sonra sormu : “Aü n ne evlaü m?” Cevaplam çoûuk: “Aüolf efenüim!”


12

DosYa | RÖPORTAJ

BAtI’nIn insanlığa söyleyecek sözü kalmadı RÖPORTAJ :: BİROL BİÇER-YUNUS ARSLAN :: RECEP ŞENTÜRK

RECEP ŞENTÜRK KİMDİR? Prof. Dr. Recep Şentürk halen İbn Haldun Üniversitesi rektörü olarak görev yapıyor. Lisans eğiimini Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde 986 tamamladıktan sonra, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünde yüksek lisans yapı 988 ve aynı bölümde asistan oldu 988- 989 . Doktorasını Amerika Birleşik Devletleri’nde Columbia Üniversitesi Sosyoloji bölümünde yapı 998 ve sonrasında İSAM’da araşırmacı 9987 olarak görevine devam ei. Atlanta’da Emory Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde misair araşırmacı olarak insan hakları konusunda araşırmalarda bulundu . Briish Academy’nin davetlisi olarak Oxford Brookes Üniversitesi Sosyal Bilimler ve Hukuk Fakültesi’nde insan hakları konusunda çalışmalar yürütü ve aynı konuda İngiltere’nin çeşitli üniversitelerinde konferanslar verdi . Evli ve dört çocuk babası olup, İngilizce, Arapça, Farsça, Fransızca ve Almanca bilmektedir.

ünyadaki düzen ve güç dengeleri h zla deği ip yerini yeni bir yap ya b rak rken gelecekte daha etkin bir konum hedefleyen Türkiye de yeniden yap lan yor. Tüm bunlar ve yar n n dünyas n n nas l bir yer olacağ n rektörü olduğu bn Haldun Üniversitesi’nde bir “Gelecek Ara t rmalar Merkezi” de kuran sosyolog Prof. Dr. Recep entürk’le konu tuk. Postmodern ak m n gelecekte biteceğini öngören entürk, onunla beraber “ flas eden Bat ’n n metafizik, etik ve ahlak anlay n n doğurduğu bo luğu Müslüman ayd nlar, özellikle de Türkler dolduracak” diyor.

D

Türkiye yeni bir siyasi sisteme geçti art k. Ba kanl k sistemi fikri Şeni bir dü ünce değildi bildiğim kadar Şla. htiŞaç olmas na rağmen Şeni sisteme neden bugünlerde geçebildik? Mevûut sistemi olüuğu haliyle üevam ettirmenin imkâns z hale gelmi olmas en b y k sebep üiyebilirim. 15 Temmuz ba ar s z üarbe giri imi üe bu s reûin h zlanmas gerektiğini gösterüi. T rkiye tarihinüe üaha önûe baz siyasi ki ilikler, akaüemisyenler, iktiüar ve muhalefet partilerinin sistem üeği ikliği talebi olsa üa

ba kanl k gibi bir sisteme geçi konusunüa ba ar l bir giri im gerçekle emeüi. G n m züe art k sabit bir ü nya yok, üevletler, sistemler üeği mekte. T rkiye üe bu üeği imüen geri kalamazü . Mesela, Avrupa 1920’li y llarüaki Avrupa üeğil art k Avrupa Birliği var üeğil mi? Sovyetler nereüe art k? Deği en dünŞada ıürkiŞe de deği meliŞdi Şani? Tabii, bn Halüun Mukaüüime aül eserinüe söyler bunu: “Toplumlar n en temel özelliği üeği mek-

tir.” Dolay s yla üeği imi yok saymak insan tabiat na, sosyal kanunlara ayk r ç kmakt r. Bu sebeple b t n ü nya üeği ime mahk müur. T rkiye üe bu üeğiimi zorunlu olarak yapmal yü ve yapt üa. Bak n buraüa ilginç bir yöne üikkat çekeyim. Demokrat Parti zaman nüan beri üeğiim fikrini savunanlar n tamam Turgut Özal, Aünan Menüeres ve Cumhurba kan m z Erüoğan gibi “muhafazakâr” isimler olmu tur. Oysa as l “ileriûi” üenilen solûu kesim son üereûe muhafazakâr tav r alm t r bu konuüa.


13

D O S YA Muhafazakâr olarak nitelenen ki iler üeği ime çok üaha aç klar; bu üa lkemizin ironisi. ıürkiŞe’deki bu sistem deği ikliği ve Şeni Şap lanma esasen bir gelecek haş rl ğ m ? D nyaüaki b t n b y k g çlerin bir geleûek vizyonu var. Avrupa’n n bir Avrupa milleti in a etmek, ulus kimlikleri silmek ya üa geriye itmek gibi bir vizyonu var. Rusya’n n üa kenüisine göre bir geleûek vizyonu var; Ortaüoğu’nun liüeri olmak. Öte yanüan Çin üe pek Yolu ile kenüisine tiûari bir geleûek vizyonu çizmekte. Amerika ise Trump ile kenüi isteüiği gibi ü nyay yönlenüirme isteğini aç k etti. srail’in üe “B y k srail” projesi mevûut. T m bunlar söz konusuyken T rkiye’nin üe bir geleûek vizyonu kurmas gerekiyor. Bahsettiğim bu vizyon bug n pek net say lmaz. Bir vizyon, anûak heüeler belirlenüikten sonra zerinüe ü nerek, tart arak ortaya ç kabilir. Yeni sistem bu aç üan çok önemli, önûelikle yeni sistemimizi ele al p ü nmeliyiz. Yeni sistemin bizi nereye göt reûeği netle irse geleûek vizyonumuz üaha aç k olaûakt r. Millet olarak bir iüeal, topya, vizyon olu turmak içinse toplum olarak ortak bir gör sahibi olmal y z.

’nci yüzyıl başındaki homojen ulus ideali yerine farklılıkların bir arada idare edildiği çoklukta birlik olarak ifade eiğimiz yeni bir yaklaşıma doğru gidiyoruz. Bu yeni düzen osmanlı geleneğine, tarihimize, kültürümüze, toplumsal haızamıza daha uygun bir sistem olacak. BÜTÜN BÜYÜK GÜÇLERİN GELECEK vİzYONU vAR

ıürkiŞe Şeni sistemle b Şle bir vişŞon olu tururken neleri esas almal ? T rkiye gerçekten çok zor bir ûoğrafyaüa bulunuyor. Yönetilmesi hiç kolay olmayan bir lke... Bir taraf m züa Ortaüoğu, bir taraf m züa Balkanlar lkemize üe PKK, FETÖ gibi örg tler salü rmakta ve biz hepsinin stesinüen geliyoruz. Tarih boyunûa üa


14

böyle olüu ve bu topraklara sahip ç kt k. Malazgirt’ten beri birçok g çle uğra t k ve imüi üe finans oüakl salü r larla kar kar yay z. Bu topraklarüa ilânihaye kalmak için elimizüen geleni yapmal y z. Risklere ve tehlikelere kar h zl tepki vermemiz gerekiyorüu. Yeni sistem bunu kar laü . Eski sistemüe karar almak üa uygulamak üa olüukça zorlay û yü . Kriz çağ nüa ya arken en önemlisi üe buyüu zaten. Eğitim sistemimizüe, enerjiüe, uluslararas politikam züa birlikte bir üön m sağlamal y z. Bunun için üe biz kimiz, nereüen gelüik unutmamam z gerekiyor. Biz ekonomik olarak y kselmekle beraber sanat m z , estetiğimizi üe geli tirmeliyiz. Kalk nmayla beraber asl m z unutmamal y z. bn Halüun öyle üer: “Toplumlar n h zl ekonomik b y mesi ahlaki çök nt y getirir. Refah n y kselmesi ahlaki üeğerlerin a nmas na sebep olur.” Bu sebeple ekonomik ve ahlaki y kseli paralel olmal . Osmanl ’üa bunun en g zel örneğini gör yoruz. bn Halüun’a göre normalüe bir üevlet 120 y lüa çöker fakat Osmanl yeüi y zy l ya am t r. slam-T rk ahlak terbiye geleneği ya atm t r. Eğer zenginlik ve refaha ü seyüi Osmanl ’n n ömr böylesine uzun olmazü . Bunun için üe üinamizmi s rekli muhafaza etmek zorunüay z. ıürkiŞe’nin iç dinamiklerinde de birtak m Şenilikler olacak gibi. Ancak bunlarla ilgili toplumumuşda halen tart malar devam ediŞor. Yeni sistemin bunlara Şans mas nas l olur? Osmanl sistemi tam olarak bir “aç k meüeniyet” sistemiyüi. Dinî, millî, lisanî kimliklerin çok aç k ekilüe ifaüe eüilüiği pl ralist bir ortam varü . Osmanl benim çe itlilik yönetimi aü n verüiğim bir sistem uyguluyorüu. T rkiye Cumhuriyeti’nüe üe bir üönem moüa olan ulusalû l ğ n

Gelecekte öncelikle postmoDern akım bitecek. Batı postmoDern Dönem sonrasınDa yeni bir şey üretemeYecek hale gelecek.

etkisiyle homojen bir T rk ulusu yaratma iüeali benimsenüi. Araüan geçen y llar içerisinüe bunu Avrupa üa b rakt . Homojenliklerin yerine farkl kimliklerin ifaüe eüilebilüiği bir ulus yap s na üoğru giüiliyor. Ben bu üönemüe farkl bir çe itlilik yönetiminin uygulanaûağ n ü n yorum. Dinî, etnik ve üile bağl kimliklerin bast r lmayaûağ , bu kimliklerin kenüilerini çok rahat ifaüe eüebileûekleri yeni bir üöneme girüiğimizi ü n yorum. nsan haklar ve ifaüe özg rl kleri aç s nüan çok üaha rahat bir üöneme gireûeğiz. 20’nûi y zy l ba nüaki homojen ulus iüeali yerine farkl l klar n bir araüa iüare eüilüiği “kesrette vahüet” (çoklukta birlik) olarak ifaüe ettiğimiz yeni bir yakla ma üoğru giüiyoruz. Bahsettiğim bu yeni ü zen üe Osmanl geleneğine, tarihimize, k lt r m ze, toplumsal haf zam za üaha uygun bir sistem olaûak.

“Geriûi-ileriûi”, “üin-bilim” , “muhafazakârl k-üevrimûilik” vs. gibi. Bizim tarihimizüe bu t r ikilemlere üayal çat malar olmam . Bu gerilimler bir ekilüe iüare eüilmi . Bu yeni üönem içerisinüe üe “T rk-K rt”, “M sl man-gayrim slim” gibi bat üan ithal bu ikilemlerüen -ki Bat üa bunlar terk etmi vaziyette- sahte üikotomilerüen (ikilem) kurtularak yeniüen bir uzla ma in a etme s reûine girmemiz gerekiyor. Bu konuüa üa en önemli kaynağ m z tarihimiz. Osmanl ’n n pl ralist teûr besi çok önemli. D nebiliyor musunuz, halifenin ya aü ğ ehirüe Yahuüilerin ba haham , Ortoüokslar n patriği ya ayabiliyor. Bu ne kaüar ileri bir tolerans ve üin h rriyeti numunesiüir? Mesela, Vatikan’üa Ortoüoks patriği ya ayabilir mi? Bug n bile böyle bir eye m saaüe etmezler ama Osmanl tarihi böyle çoğulûu bir örneği ortaya koymu ve bunu ikilem olarak üeğil Yeni sistem Şeni bir uşla ma modeli olu turacak o şaman… bir g ç kaynağ olarak görm . Buraüa çe itlilik bir tehüit üeğil Yeni bir toplumsal uzla ma ve bir ans. O çe itlilik iyi iüare ulusal kimlik in as olaûağ n eüilüiği zaman b y k bir g ç ve ü n yorum. Bunun fikrî altzenginlik kaynağ olur ama aksi yap s n ayü nlar ve siyasetçiler üurumüa çat ma kaynağ haline olu turmal . Farkl l klar n rahatça gelebilir. Son y zy lüa çe itlilik ifaüe eüilebilüiği bir ortamüa ulusal birliğe bir tehüit olarak yeni bir toplumsal uzla ma, üeğerlenüirilüi. Çe itliği ne kaüar bizi millet yapan, bir k lan yeni bast r rsak ulusal birliği o kaüar üeğerleri öne ç karmal y z. muhafaza eüeriz tarz nüa bir Önûeüen hepimiz T rk’ z, T rkçe yakla m saüeûe bizüe üeğil konu uyoruz tarz nüa bir ulusal Sovyetler Birliği ba ta ü nyaüa birliğin temeli varü . imüi üaha üa hâkimüi. Bu yeni üönemüe farkl bir ulus in as gerekebilir. tarihimizle bar k hale gelmemiz Milli üeğerler zerinüe bir kongerekiyor. Bu “tarih mi g n sens s olu turmam z gerekiyor. m z m ” sahte ikileminüen üe bir ekilüe ç kmam z gerekiyor. Geleceği in a ederken geçmi Ben buna “gelenekli yenilikçilik” ten de bir eŞler almak gerekiüiyorum. Geleneğimizle bar Şor. Bişim tarihsel kimliğimişle içinüe bir yenilik yakla m . T rk ilgili ciddi k r lma noktalar m ş ayü n n n bu yakla mla hareket var. ıürkiŞe’nin kendi tarihi ile etmesi üaha sağl kl bir yenilik ilgili nas l duŞgusal ve dü ünortaya ç kart r. Gelenek yok sel ili ki kurmas gerekiŞor? say lü ğ zaman belli travmalara sebep oluyor ve yenilikler üaimi T rkiye’nin sahte ikilemhâle gelemiyor. Gelenekle bar k lerüen kurtulmas laz m…


15

Recep Şentürk DiĞer bÜtÜn MeDeniyetler HAVlU AtMIş DUrUMDA. ben gelecekte POStMODerniZMle berAber iFlAS eDen bAtI MetAFiZiĞinin, etiĞinin, AHlAk AnlAyIşInIn DOĞUrDUĞU bOşlUĞU MÜSlÜMAn AyDInlArIn, öZellikle De tÜrklerin DOlDUrAbileceklerini öngörÜyOrUM. FOTOĞRAF :: BETÜL YAzıCıOĞLU

DÜNYANıN EN BÜYÜK DEvLETLERİNDEN BİRİNİ KURDUK

yenilikçilik olüuğu zaman bu üaha kal û oluyor. Böyle bir yakla mla ilerlememiz gerektiğini ü n yorum. Art k Osmanl ’ya, üinimize, tarihimize k fretmemize gerek yok. Tam tersi oray bir zenginlik kaynağ olarak kullan p oraüan üestek alarak nas l ileri giüebiliriz fikrine kafa yormam z gerekiyor. Tarihiyle, k lt r yle, meüeniyetiyle bar k yeni bir vizyon in a etmemiz gerekiyor. ıarihiŞle bar k gelecek vişŞonu ba ar l rsa, bu Şar n n ıürkiŞe’sinin entelektüel ve kültürel haŞat na nas l Şans r dersiniş? u anüaki siyaset ü nûemiz tamamen Avrupa’üan ithal. Hâlbuki biz siyaset ü nûesi olarak çok zengin bir birikime

sahibiz. Ç nk ü nyan n en b y k üevletlerinüen birini kurmuuz. Bir ekilüe oraüaki siyaset ü nûesi ile irtibatlanmam z gerekiyor. Bizim gör len ü nya, gör lmeyen maneviyat ü nyas ve bir üe ilahî varl k âlemini kapsayan çok katmanl bir varl k anlay m z var. Mesela tarihimiz ve k lt r m zle irtibatl hâle gelüiğimizüe varl k anlay m z yeniüen yap lanü rmam z gerekeûek. Hakeza bilgi anlay m züa akl n, üuyular n, ampirik yakla m n olüuğu kaüar vahyin üe yeri var. K lt r miras m zla, tarihimizle irtibata geçtiğimizüe bunun k lt r zerinüe ne gibi tesirleri olaûak: Bilgi anlay m z üeği eûek “Ya rasyonalist olaûaks n ya empirist olaûaks n” anlay yerine “Ak lüan, üuyularüan ve vahiyüen

üe yararlan” anlay geleûek. Bunlar birbirinin z tt üeğilüir tam tersine birbirini tamamlar. Tarihimizle bar k hâle gelüiğimizüe k lt r m ze, etiğimize, estetiğimize, metafiziğe neler neler kazanü r l r. erif Marüin hoûam z n bir tespiti varü : “Moüern üönemüe etik, estetik, metafizik; iyi, üoğru, g zel. Bunlar tamamen ihmal eüilüi.” Hoûa, Cumhuriyet üönemi eksikliklerini bu ekilüe üile getiriyorüu. Ayn ey moüern slamû ü nûe için üe söz konusu. Moüern slamû ü nûeüe üe b y k ölç üe siyasete oüaklan lm ve yine etik, estetik, metafizik ihmal eüilmi tir. Geleneğimizle irtibat kurüuğumuzüa bu çok katmanl varl k anlay S leymaniye’nin estetiği, Deüe Efenüi, Itri’nin estetiği bun-


hakikati keşfedemedi batılılar, dünya cennetini de inşa edemeyecekler. 16

hakikati keşfedemedi batılılar, dünya cennetini de inşa edemeyecekler.

İiş 50 Ş l sonra nas l bir ıürki- (hakikat sonras ) bahseüiyorlar. Şe ng rüŞorsunuş? ‘Moüern üönemüe biz hakikati bulüuk, akl m zla ve bilimle Bu soruyu ûevaplamak çok zor… hakikati ke feüebiliriz’ üiyorlarü . DünŞada da bir deği im-d Onun için biz niversitemize nü üm s ş konusu diŞebiliriş Sonra anlaü lar ki bilimle hakikati “Geleûek Ara t rmalar Merkezi” ke feüemeüikleri gibi ü nyaüa san r m. İişce bu deği imin kurüuk. Hoûalar m zla isti arele- ûenneti üe in a eüemeyeûekler. dinamikleri nedir? re üevam eüiyoruz. T rkiye’nin B t n iüeolojilerin hepsi sahte Kesinlikle! Ben yeni ü zeni “aç k en b y k ihtiyaû bu u anüa; geve bunlar ortaya koyan b y k meüeniyet” a amas olarak leûek ara t rmalar . D nya nere- ü n rler üe sahte peygambertan ml yorum. “Aç k meüeniye giüiyor? Bu giüi atta T rkiye ler üurumuna ü t . Bu b y k yette” en önemli unsur ileti im nereye giüeûek? Bu çok önemli bir hayal k r kl ğ olu turüu. ve ula m n bir engel olmaktan bir konu ama u kesin, geleûekle Bat ’üa bilime, akla, moüern ç km olmas . G n m züe meilgili çok b y k belirsizlikler var. hayat tarz na kar b y k bir üeniyetler, toplumlar, rklar iç içe u anüa ü nya ön n göremiyor. pheûiliği ortaya ç karü . Onüan geçmi üurumüa. Bahsettiğim Hakikaten kolay kolay öngör sonra postmoüernizme kayü lar. “aç k meüeniyet” üe tam olarak lemeyen üeği iklikler oluyor. Diyorlar ki; “Hakikat yoktur.” buüur. nsanl k tarihinüe önemli Onun için bu konularüa T rkiye “Biz hakikati bulamaü k” üemek bir yap sal üön m olan bu olarak ûiüüi anlamüa akaüemik yerine “Hakikat yoktur” gibi bir üurumun fark na var p üevletiçal malar yapmam z gerekiyor. yakla ma yöneliyorlar. Bu u mizi, siyasetimizi, milletimizi, B t n bunlar çok yak nüan takip üemek; “Bunüan sonra bizim ineğitimimizi, k lt r m z , hatta eüeûek, ü nyan n nereye giüeûe- sanl ğa söyleneûek bir söz m z üin alg m z “aç k meüeniyet”in ğini gören ve bizim bu üeği imkalmaü .” Ahlaki olarak üoğru ve gerekleriyle yeniüen yap lanü r- lere kar almam z gereken tav r yanl yoktur ü nûesine sahipmam z gerekiyor. Mahalli iktisat, konusunüa çal malar yapaûak ler: “Herkes neyi seviyorsa ne merkezlere ihtiyaû m z var. Biz siyaset ve k lt r kalmaü , k reyapmaktan zevk al yorsa yapabn Halüun Üniversitesi olarak sel bir ü nyaüa ya yoruz art k. bilir.” Ben 1990’üa Amerika’ya bunu Geleûek Ara t rma Merkezi gittiğimüe ABD Ba kan Ronalü Mahallî aktörlerin art k fazlaûa ile yapaûağ z. önemi kalmaü . B t n sava lar, Reagan’ n bir konu mas n üiniktisaüi hamleler k resel nitelik lemi tim. “Art k üoğru ve yanl Bütün bunlarla birlikte dü ünarz etmekte. Bizim üe yapmam z varü r üemenin zaman gelüi ve ce, şihniŞet aç s ndan dünŞagereken tam olarak eğitimimigeçiyor” üiyorüu. a rm t m, n n 100 sene sonras n nas l zi, siyasetimizi, ekonomimizi, tabii ki üoğru ve yanl varü r. g rüŞorsunuş? sosyal hayat m z yeni ü nya Sonra oraüaki k lt rel hayat inü zenine göre ekillenüirmemiz. Önûelikle, postmoüern ak m bite- ûeleyinûe üoğru ve yanl yoktur Gençlerimizin eğitimi bu y züen ûek. Bat üa postmoüern üönem anlay n n giüerek yayg nla çok önemli ç nk ileriüe messonras nüa yeni bir ey retet ğ n görü m ve post moüern lek hayat nüa k resel ü nya ile meyeûek hale geleûek. Zaten ü nûe üe bu üemek zaten. u anüa post-truth üöneminüen nsanl ğa bir hakikat sunma, yeni yar abilmeleri gerekiyor. lar n tekrar g n m z sanatlar na ta nmas söz konusu olaûak.


17

D O S YA bir normatif anlay geli tirme noktas nüa Bat ’üan bir ey bekleyemeyiz. u anüa Bat meüeniyeti postmoüernizmle beraber sabiti olmayan bir meüeniyet haline gelüi. Hiçbir sabit üeğeri yok ve onlar buna özg rl k üeyip üeğerlere kar ç k yorlar. Her ey s v ve ak kan, üeği ken, izafi, göreûeli… Ufukta k s r d ngü içindeki bu hâkim anlaŞ a kar bir alternatif g rüŞor musunuş? Meüeniyet iüüias olan ba ka bir havza var m ? Maalesef yok. Çin meüeniyetini ihya eüelim üiye bir ü nûe yok. Japon meüeniyetini, Afrika meüeniyetini yahut Hint meüeniyetini ihya eüelim üiye bir ü nûe yok. Fakat M sl manlar aras nüa özellikle T rkiye’üe “Biz farkl bir meüeniyetiz, Bat ’ya alternatifiz” eklinüe bir bilinç var. Mesela Sezai Karakoç gibi bir aüam Japonya’üa, Çin’üe yahut Hinüistan’üa yok. slam meüeniyetini yeniüen üiriltme isteği var ve M sl manlar hâlâ üireniyor. M sl manlar üiyorlar ki “Hakikat varü r, üoğru ve yanl varü r, sabitelerimiz varü r.” Buraüa slam meüeniyeti ve M sl man ayü nlar kenüi geleneklerinüen üe beslenerek bir alternatif retebilirler. Diğer b t n meüeniyetler havlu atm üurumüa. Ve alternatif bir k ortaya koymalar m mk n üeğil. Ben geleûekte bu post-moüernizmle beraber ilas eüen Bat metafiziğinin, etiğinin, ahlak anlay n n üoğurüuğu bo luğu M sl man ayü nlar n, özellikle üe T rklerin üolüurabileûeklerini öngör yorum. Mevcut durum ortadaŞken Müslümanlar n Şükseli i nas l olacak sişce? slam meüeniyetinin ü nyaüa y kseleûeğine üair ikinûi bir

bAşArIlI olacak MeDeniyet MODeli iSlAMiyetin ortaYa koYDUĞU AÇIk MeDeniyet MODeliDir. böyle bir yAklAşIMIn DünYanın geleceĞine HÂkiM OlAcAĞInI DÜşÜnÜyOrUM.

sebep üe en ba ta bahsettiğimiz bu aç k meüeniyet üönemine gireûek olmam z. D nyan n bir farkl l k, çe itlilik yönetimine ihtiyaû var. Tarihe bakt ğ m züa bunu üa en g zel yapan slam meüeniyetiüir. Bunun f k h, tasavvuf, ahlak ve felsefemizüe kuramsal temelleri var. Hangi meüeniyette “Yarat lan severim, Yaratanüan öt r ” anlay bulunur? Bu pl ralizmin zirvesiüir. B t n insanl ğ Allah taraf nüan yarat lü üiye kabul eüiyorsun. Bak n saüeûe tolerans göstermek üeğil, sevmek. Tolerans n ilerisinüe bir eyüir sevmek. Oysa Bat ’n n pl ralizm konusunüa en ileri gittiği nokta tolerans ve kabullenmek... Dolay s yla meüeniyetlerin iç içe geçtiği, toplumsal farkl l klar n artt ğ ve çe itlilik yönetiminin çok önem kazanü ğ geleûek y llarüa M sl manlar n sahip olüuğu bu tarihi birikim hem teorik planüa hem üe uygulamaüa önemli bir rol oynayaûak ve çöz m sunaûak. Tarihte Buhara, Ta kent, am, Bağüat, Kahire, stanbul nas lsa bug n Berlin, San Franûisûo, New York o hâle gelüi. Farkl üinlerüen, farkl k lt rlerüen, farkl etnik gruplarüan insanlar eskiüen bu slam ehirlerinüe ya yorlarü , imüi ise Bat ehirlerinüe. u anüa Avrupa’n n ve Amerika’n n en b y k problemi farkl l k yönetimi.

ü nyaya hâkim olmaya çal yor. Tek taral bir ekilüe b t n ü nyay iüare etmek istiyor. Bu imkâns zü r ç nk tarihte tek bir meüeniyetin, tek bir g û n ü nyaya hâkim olüuğunu görmeüik; geleûekte üe olmayaûak ç nk bu tarihin kanunlar na ayk r . Dolay s yla kapal meüeniyet moüelini ü nyaya hâkim k lma projesi ba ar s z olmu tur ve baar s z olmaya üevam eüeûektir. Ba ar l olaûak meüeniyet moüeli “aç k meüeniyet” moüeliüir. O üa slamiyet’in ortaya koyüuğu moüelüir. Farkl meüeniyetler var olsun, farkl üinler var olsun. Onlar kenüi kimliklerini fikirlerini rahatça ifaüe eüebilsinler. Heüef, farkl l klar yok etmek üeğil, onlar bir araüa tutup yönetmek olmal ü r. Böyle bir yakla m n ü nyan n geleûeğine hâkim olaûağ n ü yorum.

Bunu üa bizim tarihi uygulamam züan ve toplumsal haf zam züan ç kararak, yeniüen sistemle tirilerek ü nyaya sunmam z gerektiği kanaatinüeyim. u anüa ü nyaüaki en önemli problem farkl l klar yönetme problemiüir. Amerika ve Avrupa’üa hâlâ siyah beyaz çat mas üevam eüiyor, anti-semitizm var, slamofobi var, Meksikal lara, M sl man göçmenlere kar ü manl k var. Dolay s yla geleûeğe yönelik olarak üa k resel bir sistem retme konusunüa çok İamuel Huntington’ n Medeanslar yok. Tarihlerinüe böyle niŞetler Çat mas teşi vard . bir teûr beleri yok; felsefeleAsl nda bir kuramdan te bir rinüe, teolojilerinüe bunun bir stratejinin ilan Şd . ‘Biş dünŞatemeli üe yok. M sl manlar n Ş bu ekilde sopaŞla Ş neise tarihî teûr beleri var. Örnek teceğiş’ anlam na geliŞordu olarak; Hinüistan’üa Buüistleri ve adeta. Bu bak aç s dünŞaŞ Hinüular M sl manlar yönetne hale getirdi? mi . Balkanlarüa H ristiyanlar Bu u anlama geliyor; farkl l klar M sl manlar yönetmi . Bizim yönetemeüiğimiz için farkl l klar felsefemizüe ve tasavvufumuzüa yok eüerek ü nyaya yeniüen tek bunun temeli var. Bu aç üan biz ba m za hâkim olmak istiyoruz. insanl ğa çok ûiüüi katk yapabiBat meüeniyeti 300 y lü r b t n leûek bir pozisyonüay z.


DosYa | MAKALE

18

ekreM DeMirli

Gelecek bilgisinden ikidar devşirmek:

KÂHİNLER vE gELECEK KAYgıLARı

ALLAH HER ŞEYİ HİKMETİYLE YAPANDıR


Gelecek kaygısı taşımak yerine, bir Müslüman geleceğe şöyle rahatlık vebirsükunetle bakar: “Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler. 19

D O S YA

gelecek kaygısı taşımak yerine, bir müslüman geleceğe şöyle bir rahatlık ve sükunetle bakar: görelim mevla neyler, neylerse güzel eyler.

H

ayat n kayg lar ve korkular yla artlanm insan zihninüe peygamberlik ile kehanet –ve sihirbazl közüe le ir; öyle bir ak l için bir kehanet t r nüen öte anlam ta maz n b vvet. Kâhin veya sihirbazlarüan beklenebileûek i leri peygamberüen bekler, n b vvetin insan bir varolu gayesine üoğru ta mas na iüüetle üirenir. Buna mukabil insanlar g nl k hayat n i lerini s ra ü yöntemlerle çöz p geleûekteki belirsizliğin kayg s nüan azaüe eüeûek kimseleri bekler, ûan kulağ yla sözlerini üinlerler. Bu insanlar n en hususi s n f n temsil eüen kâhinler özel bir kabiliyetle ula t klar bilgileri insanlara aktar r, meraklar n üepre tiren ûevaplarla onlar kenüilerine bağlarlar. Onlar tabiattaki izleri –insan n beüeninüeki çizgiler buna üâhil- göky z nüeki ûisimlerin hareketlerini veya insan n b rakt ğ izleri okuüuklar n iüüia eüerek gerçekle meüen önûe haüiseleri bilmek isterler. nsanl k tarihine bak nûa öyle bir netiûeye varmak m mk n: nsanlar gerçekte Allah’tan söz eüen bir peygamber beklemez. Onlar Samuel Beûket’in nl piyesinüeki “Goüot’yu bekleyenler”gibi geleûeğin y k nüen ve kayg la-

r nüan onlar kurtaraûak kahinleri beklerler. Bir kâhinüen farkl olarak peygamber, bilgisini özel kabiliyetiyle elüe etmez. Getirüiği bilginin konular n üa belirlemez. Ona sorulaûak sorulara veya taleplere vahyin izni olmaüan ûevap bile veremez. Halbuki insanlar kâhinlerüen g nl k hayatta a amaü klar hemen b t n sorunlar çözmelerini beklerken netiûeüe muzüarip olüuklar hayat içinüe üaha muhkem ve g çl ekilüe var olmak isterler. Bir peygamber, kâhinin yapt ğ n yapmaz; b t n bu sorunlarla boğu an insana yeni bir gaye göstererek üaha b y k bir hayat ve hakikat zemininüe var olman n kap s na yönlenüirir. Peygamberlerle insanlar aras nüaki üil farkl l ğ bu talep farkl l ğ nüan üoğar: nsanlar bir ey istiyor, peygamber ba ka bir ey söyl yor. Kâhinler ise insanlar n talepleri için elveri li kimselerüi. nsanlar nas l üaha çok kâr eüeriz, yağmur ne zaman yağar, tar m ne zaman yap labilir, yola ne zaman ç k labilir, zaman onlara ne getirir, sağl klar nas l olaûak, en nihayetinüe ne zaman öleûeklerini merak eüiyorlarü . Böyle bir bilgiyi kâhinlerüen ba kas veremezüi. slam’üa n b vvet meselesini anlayabilmek

için kâhinlik ve toplum ili kisini çözmek gerekir. Tevhit inanû evvelemirüe putperest –somut veya soyut tarzlar yla- inançlar n y karak gelüiği gibi n b vvet üe kehanet zerinüen in a eüilen iktiüar y karak kenüini ifaüe etmi tir. gelecek bilgisinden ikidar devşirenler

Bir ayet-i kerimeüe (Lokman, 34) Allah’tan ba ka kimsenin bilemeyeûeği be eyüen söz eüilir: K yametin vakti, insan n nereüe/ne zaman öleûeği, yağmurun ne zaman yağaûağ , ki inin ne kazanaûağ ve rahimlerüe olan n bilgisiüir. Bu hususlar “mugayyebat- hamse”, yani be bilinmeyen üiye terimle tirilerek M sl man ü nûeüe yerini alm t r. Bu meyanüa birinûi konu k yametin vaktiüir. “K yamet” üerken ya aü ğ m z ü nyan n veya belki evrenin öl m nüen söz eüeriz. Biz zaman içinüe var olüuk ve zaman içinüe var olan bir evrenüe ya yoruz. Buraüaki her ey zamanl ü r (haüis). Evrenin “zamanl olmas ” Allah’ n varl ğ n n üelillerinüenüir. Zamanüa yarat lm olmak bize onu var eüen birinin olüuğunu ü nü r r. Mesele bununla s n rl üeğil: M sl manlar


Tevhit inancı evvelemirde putperest inançlarını yıkarak geldiği gibi nübüvvet de kehanet üzerinden inşa edilen iktidarı yıkarak kendini ifade etmiştir. 20

tevhit inancı evvelemirde pUtpErESt inançlarını yıkarak geldiği gibi nübüvvet DE kEhAnEt üzerinden inşa edilen iktidarı yıkarak kendini ifade etmiştir.

zamanl bir eyin fâni olaûağ n kabul eüerek evrenin zamanl ve sonlu olüuğunu ü nü ler. Kuran- Kerim’üe k yametle ilgili pek çok ayet varü r. Ayetlerin önemli bir k sm k yamet ve onu takip eüen öl m sonras üirili le ilgiliüir (ba’s baüe’l-mevt). Bu bahiste üikkatimiz k yametten üaha çok üirili e çekilir. Öl müen sonra üirili k yametin bir parças üeğilüir; belki k yamet öl müen sonra üirili in ilk merhalesi gibi gör lebilir. Öl müen sonra üirili ise Allah’a iman n vazgeçilmez sonuûuüur. Kuran- Kerim k yamet vaktini saüeûe Allah’ n bilebileûeğini beyan eüerek bu konuüa insana kap y kapatt .

çoûuğun ûinsiyetinüen –belki çok erken bir evreüe (mesela evlenmeüen bile)- üoğumun elveri li vaktine kaüar pek çok eyi biliyorlarü . Ayet-i kerimenin h km n n üeği tiğini veya anlam n n ortaüan kalkt ğ n söylemek yanl olur; fakat çağüa m fessirlerin bu meseleyi geni bir çerçeveüe yeniüen yorumlamalar gerekir.

Ba ka bir konu ise yağmurun ne zaman yağaûağ meselesiüir. Allah yağmurun ne zaman yağaûağ n saüeûe kenüisinin bilebileûeğini söyler. Bu konu üa çağ m züa M sl manlarûa tart lan bir konuüur. Hava tahminlerinin bu kaüar ileri üereûeye varü ğ bir üönemüe K yametin bireysel hayattaki kar l ğ nesnelerin veya insan n yağmur meselesini bilmiyor mu olaûağ z? Kanaatimûe bu ayeti öl m ü r. nsan k yameti ne üe geni bir çerçeve üâhilinüe kaüar merak eüerse etsin en m talaa etmek zorunüay z. Bu çok kenüi öl m n merak eüer; meyanüa bu ayetten hareketsaüeûe merak etmez, bunüan le bir çevre ve ekoloji anlay b y k korku üuyar. G lgam geli tirmek m mk n olabilir. Bu Destan ’nüan itibaren eüebiyat ve sanatta öl ms zl k temas i - anlay n temelinüe ise insan n lenegelmi tir. Öl m ve yok olma üoğaüaki aûizliğiyle yery z n n veya göky z n n kontrol eüilekorkusu insan üavran lar n yönlenüiren ana amillerüen biri- mezliği meselesi gelir. siüir. Allah insan n eûelini saüeûe kenüisinin belirleüiğini ve vaktini Son olarak ki inin ne kazanaûağ meselesiüir. nsan n temel saüeûe O’nun bileûeğini söylearzusu kenüi varl ğ na üuyüuğu yerek bu konuüa merak m z n ön n kapat r. Hiç kimse nereüe sevgiüir; mal ve m lk ise ya amaya yarü mû bir unsur olmas ve ne zaman öleûeğini bilemez; bunun bilgisini kim verirse üoğru sebebiyle sevilir. Fakat zamanla insan öyle bir kazanma arzusubilgi vermeyeûektir. na kap l r ki bu kez kazanmak Üç nû konu ise rahimlerüe ola- için ya ar hale gelir. Kurann n üurumuüur. Çağ m züa t bb n Kerim’üe insan ve mal ili kisini anlatan birçok ayet varü r. Bu gelüiği noktay hesaba kat nûa, noktaüa saüeûe “mal” ve “mebu meselenin bir bilinmeyen olmaktan ç kt ğ n zanneüebiliriz. yil” aras nüaki anlam ili kisini hat rlamak yeterliüir. Mallar Meseleye böyle bakarsak, geçinsan gönl n n meylettiği eyler mi te üe kâhinlerin bu konuüa bilgiye sahip olüuklar n ve buna olmas hasebiyle böyle isimlenüirağmen Allah’ n o bilginin kenüi- rilmi tir. Allah bu konuüa insan n ne kazanaûağ n hiç kimsenin sine mahsus olüuğunu söyleüiğini hat rlamak gerekir. Öyleyse bilmeyeûeğini beyan eüerek insanlar kâhinler kar s nüa zelil konuyu ba ka bir ekilüe ele almak zorunlu. Kâhinler üoğaûak olmaktan kurtarü .


21

D O S YA İslam’ın varlık anlayışında her iş Allah’a bağlıdır

Bir sahabe Hz. Peygamber’e gelerek öyle üer: “Ey Allah’ n Peygamberi! Meüine’üe herkes kâhinlere giüiyor.” Sahabe hiç kimsenin ismini vermez, Hz. Peygamber üe sormaz; lakin bir vak a olarak kayüa geçer ki Meüine’üe M sl manlar kâhinlere üan yor, alaûaklar kararlar önûesinüe onlara gitme ihtiyaû hisseüiyor. Hz. Peygamber o söz n kar s nüa saüeûe unu söyler: “Sen gitme!” Gerçekten üe a rt û bir haüis-i erif: Peygamber üöneminüe Meüine’üe M sl manlar kahine niçin giüer? Haüis-i erifin bağlam n anlayabilmek için ba ka bir haüiseyi üe hat rlamak gerekir: M sl manlar Hz. Peygamber’e hurmalar n a lanmas yla ilgili bir konu sorüu. O üa bilgisinûe bir ûevap verüi ve hurmalar beklenenin aksine r n vermeüi. Bunun zerine “Siz ü nya i lerinizi üaha iyi bilirsiniz” üiyerek meseleyi kapatt . Muhtemelen Meüine’üe M sl manlar n kahinlere ba vurmas n n sebebini bu noktaüa anlamak gerekir: Meüine’üen am’a veya ba ka bir yere kervan giüeûekse insanlar kâhinlere uygun vakti sormak zorunüa hisseüiyorlarü kenüilerini. Tar m yapaûaklar zaman yağmurun üurumunu, rahimlerüe ne olüuğunu ve ne kazanaûaklar n merak eüiyorlarü ve bunlar sorabileûekleri birisi varü . Velhas l ü nyan n herhangi bir yerinüe kâhinlere ne soruluyorsa onlar üa onu soruyorüu. Bir bilgiye ula mak önemli, erken ula mak ise üaha önemliüir. Klasik gök bilimine göre yery z nüeki haüiseler göky z nüe ve göky z ûisimlerinûe belirlenir. Göky z yery z n n kaüerinin yaz lü ğ yerüir. Bir

insan göky z nüeki sebepleri iürak eüebilirse vaktinüen önûe haüiselerin bilgisine ula m üemektir. bn Sina buna itiraz etse bile, onun evrenüeki her bir eyi birbiriyle irtibatl hale getiren “suüur” teorisi üe böyle bir imkan bize verir. Bu itibarla yery z ile göky z aras nüaki zaman fark nüan istifaüe eüerek kâhinler bilgiye üaha önûe ula t klar n iüüia eüer. nsanlara getirüikleri bilgiyle üe bazen teübir almalar n sağlarlar, bazen onlara m jüe verirler, bazen korkutur, bazen kayg lar n azalt rlarü . Kâhinler g nl k hayat n hemen her i ini bu ekilüe özel bir kabiliyetle vaktinüen önûe öğrenüiklerini ü n yorlarü . Tar m için yağmur gerekir; yağmurun ne zaman ve ne kaüar yağaûağ meselesi tohum eken insan için önemliyüi. M henüislik ve matematik imkânlar yla sulama imkânlar n geli tirmek yetmezüi; yağmurun yağaûağ vakti bilmek gerekiyorüu. Yağmurun bilgisini kâhinler biliyorüu ve onlar buraüan g çl bir iktiüar alan in a eüiyorlarü . Bir insan n ne kazanaûağ en m him i ti. Kâhinler ne zaman tiûaret yap laûağ n , ne zaman sefere ç k laûağ n belirleyerek insanlar o takvime göre yönlenüiriyorlarü . Pagan toplumlarüa muhtemelen bunun için birtak m putlara ba vuruluyor, teübiri putlar vesilesiyle al yorlar, kazanûa üa onlar ortak k l yorlarü . Öte yanüan öl mle ilgili ba ka bir mesele üe kan üavalar iüi. Bunun Arap toplumunüa baz tezah rlerini biliyoruz. Bir insan üağüa veya çölüe ölü ğ nüe, onun eûeliyle mi yoksa birisi taraf nüan m ölü r lü ğ n kim bileûek? Varsa katil kimüir? Bu soru kan üavas n n hâkim olüuğu bir toplumun ûiüüi meselelerinüen birisiyüi. Ç nk intikam

al nmam maktul kabrinüe s rekli azap çekeûek, kabri ba nüa “bayku lar öteûektir.” Kâhinler bu i için üevreye giriyor ve toplumu yönlenüiriyorlarü : Onu kim ölü rü , eûeliyle mi ölü , bu bilgi kahinlerûe veriliyorüu. Benzer üurum kay p mallar veya e yalar için üe geçerliyüi.

nÜbÜVVet, allah’tan bAşkA kiMSenin Gelecek hakkınDa bir bilgi veremeYeceĞini SöyleYerek keHAnetin DaYanDıĞI DÜnyA görÜşÜnÜ ilgA etti.

Kehanet ile n b vvet tam buraüa çat m t r: N b vvet, Allah’tan ba ka kimsenin geleûek hakk nüa bir bilgi veremeyeûeğini söyleyerek kehanetin üayanü ğ ü nya gör n ilga etti. Geleûek hakk nüaki kayg m z bir insanl k üurumu olarak onaylayarak çareyi tevekk l, teübir ve teslimüe bulup bize ahlaki bir yol gösterüi. Çöz m kayg y azaltmak veya yok etmek üeğil, kayg y ba ka bir istikamete üön t rerek Allah’a teslimiyette iüi. Her eyi bilen hikmet sahibi bir Allah’ n taküiri kar s nüa niçin kayg üuyal m ki? Kayg bu ekliyle yer üeği tirüikçe ve kaüere iman ile r za g çlenüikçe kehanet anlams zla r. O halüe Allah geleûek hakk nüaki merak m z n bir zaafa üön erek toplumüa yeni iktiüar alanlar ortaya ç kmas na izin vermeüi. slam kehanetin zerine kurulu olüuğu sabit gökler ve sabit tabiat fikrini y karak inüeterminist bir evren gör n benimseüi. Kaüerimiz göklerüe yaz lmaü ki oraüan öğrenilsin. Sabit bir tabiat m z veya tabiat yok ki bir kör kaüere kurban giüelim. Bizi felekler yönetmiyor ki “kahpe felek” üiye ağ tlar yakal m. slam’ n varl k anlay nüa her i Allah’a bağl ü r ve Allah her eyi hikmetiyle yapanü r. Binaenaleyh geleûek kayg s ta mak yerine, bir M sl man geleûeğe öyle bir rahatl k ve s kunetle bakar: “Görelim Mevla neyler, neylerse g zel eyler.”


22

DosYa | MAKALE

Gelecekteki geçmişin gölgesinde AHMET EDİP BAŞARAN

Bazen geçmişle o kadar dolarız ki, kendimize geçmişin içinde muhayyel gelecekler inşa ederiz. geçmişin içinde olduğu için arık asla gerçekleşmeyecek gelecekler... Şimdi, avuçlarımızın içinden bir kum tanesi gibi kayar gider.

GEÇMİŞTE BİR GELECEK, GELECEKTE DE BİR GEÇMİŞ vAR


23

D O S YA

Z

aman, elinüe bir öl m üavetiyesiyle üola an korkusuz ûengâver... Kim kaçabilmi onüan ki biz kaçabilelim? Y reği sonsuzluk ü leriyle çatlayan b y k üehalar bile üirenememi o üevasa üeğirmene. Ön ne gelen ne varsa silmi s p rm . Koûa koûa çağ ûiltlerine bakt ğ m züa un ufak olmu kemik y ğ nlar nüan, tozüan, topraktan ba ka ne kalm geriye? Bir hiç! Bir insan bir ba ka insana e itleyen o ilahî aüalet ilkin zamanla teûelli etmi . Zaman alt eüen, öl m alt eüen bir pehlivan yok. nsan n kaüeri üoğmaktan ve ölmekten ibaret... Saüeûe bu iki kelime ve aras nüa kalan o kesik çizgi. Hepimiz içimizüe sakl kalm o ilahî çlemeyle göç p giüiyoruz ü nyaüan: Geçmi , imüi, geleûek… Geçmi bir sanr , imüi bir hayal, geleûek bir narkoz… Bir mezar ta kitabesi kaüar sessiz, bir mezar ta kitabesi kaüar “ûanl ” ne var u âlemüe. Meçhule kanat ç rpan bir muamman n alevi. Kim sönü rebilmi bu alevi? Hiç kimse!

r n tarihiüir” üiyorüu Cemil Meriç. Her bakt ğ yerüe ûetvel gibi ü mü z bir bilimsellik arayanlar için biçilmi bir katan kronoloji. Ç nk her tarif ayn zamanüa bir tahritir. Zaman parçalay p bölen bir zihinle saüeûe zaman yani vakti yaralars n z. Yaralanm bir zamanla neyi, nereyi fetheüeûek insan? Geleûeği mi? Peki…

geçmişteki gelecek, gelecekteki geçmiş

Bir zaman, s n ta talebelere “Geleûekteki geçmi e ne üenir?” sorusunu yönelttiğimüe alü ğ m ûevaplar, muhayyilemizin zaman n çelik pençeleriyle nas l üa k sk vrak bağl olüuğunu örnekliyorüu. lginç ûevaplar gelmi ti ama kenüimûe araü ğ m ûevap Ne zaman geleûekten söz aç lsa, yoktu bunlar n içinüe. Soruyu sogeçmi i, imüiyi, üolay s yla rarken, genç zihinlerüe zamana zaman ü n r m. Elinüe k üair baz kavray ve sorgulama bir öl m üavetiyesiyle üola an sahalar açmaktan ba ka amaû m zaman… Fatih t rbeüar Ahmeü yoktu elbette. Gençlerin kenüi Ami Efenüi’nin her okuüuğumüa zihinleriyle kurüuklar kurtar liçimi rperten bir û mlesi varü r, m bölgeler… Bu özerk veya zaman bahsinüe hep o û mleyi bağ ms z bölgelerin önûelikle bir hat rlar m: “Olan olmu tur, olazaman kavram na sahip olmas ûak olan üa olmu tur.” Kaüerin gerek. Kavramlar kenüinize ait inûe çizgilerini harikulâüe bir k larsan z ya aü ğ n z hayat üa hikmetle taçlanü ran bu û mle, kenüiniz k lm olursunuz. bizim geçmi e ve geleûeğe atfetPeki, benim araü ğ m ûevap neytiğimiz anlamlar y k p yeniüen kurmaya azmettireûek üerinlikte üi? Doğrusu net bir ûevab yoktu bu sorunun ama içimüen bir ses üeğil mi sizûe üe? öyle bir kaüerûilik konforunüan söz etmeüi- bu soruya verileûek belki üe en ğimizi, bilmem aç klamaya gerek mant kl ûevab n “öm r” olaûağ n f s lü yorüu. Hangi sorunun var m : “Maüem, her ey olup ü peü z net, yal n bir ûevab bitmi hatta olaûak olanlar bile var ki? Öm r geçmi i, imüiyi, olup bitmi , öyleyse yan gelip geleûeği üerleyip toparlay p yatal m, her eyi bo verelim.” avuçlar m za b rakan o efsunlu Hay r, bilakis tam tersi! Sezai kelime üeğil miyüi hem? Öm r Ne garip bir keüer ki, üön p Karakoç’un Sessiz M zik iiringeçmi , öm r imüi, öm r geleüola p o me um kelimenin üeki üizeleriyle söyleyeûek olur- ûek… Öm r, üoğüuğu g n öl m ûan yak û susuzluğunüa gelip sak; “Bu ü nyaüa olup bitenlerin üe ü nyaya gelen insan n ta konakl yoruz hep: Sonsuzluk. /Olup bitmemi olmas için/Ne kenüisiüir asl nüa. Nas l geçmi Oğuz Atay’ üinleyeûek oluryap yorsun” nsan hem söz yve geleûek varsa geçmi te bir sak, sonsuzluk saüeûe Allah’ n le hem eylemiyle yarat lm . geleûek, geleûekte üe bir geçmi üayanabileûeği bir s n r. nsan Yani iraüesiyle. Bununla birlikte var. Zaman bir bumerang... o s n r geçemez ç nk insan n zaman üa bir mahl ktur. T pk Nereye atarsan z at n yine size zamanla mukayyet bir zihni var. insan gibi o üa yarat lm t r. Alüöneûektir. Ötesi yok! Geçmi i, geleûeği, lah Resul ’n n risâletiyle birlikte imüiyi zihnimizüe aklile tiren Geleûeği yani zaman kurûalaüöne üöne üevrini tamamlayan bir zaman çizelgesi var. Bu çizel- o ezeli zaman bilinûiyle âleme yan bu yaz n n ba lar nüa öyle ge çoğumuz öyle sansak üa ü z bakarsak ayet; evet, olaûak olan bir û mle var, onu biraz açmak bir çizgiüe uygun aü m y r mez. üa olmu tur. Sonsuzun kap lagerekiyor san r m: Geçmi bir Zikzaklar çizer, üöner üurur, bir r na aç lan o ilahî bilgelik bizim sanr , imüi bir hayal, geleûek bir üairenin içinüe m temaüiyen üo- kalü rabileûeğimiz bir s klet narkoz. Hiç phesiz çok farkl la t r r insan . “Kronoloji aptalla- üeğil. ruh halleriyle çe itlenüirebiliriz

Geleceğin gözleri insan gözleri gibi rengârenktir. Mavisi de vardır, karası da. Biz görmek istediklerimizle bakarız, ötesi o bakıştan kaderimize nemüşse düşonu yaşamaya kalmış. geleceĞin göZleri inSAn göZleri gibi rengÂrenktir. MAViSi De VArDIr, kArASI DA. biZ görMek iSteDikleriMiZle bAkArIZ, öteSi O bAkIştAn kADeriMiZe ne DÜşMÜşSe OnU yAşAMAyA kAlMIş.


Ne zaman söz gelecekten açılsa, geçmişi, şimdiyi, dolayısıyla zamanı düşünürüm. Elinde şık bir ölüm davetiyesiyle dolaşan zaman… Fatih türbedarı Ahmed Amîş Efendi’nin her okuduğumda içimi ürperten bir cümlesi vardır, zaman bahsinde ohatırlarım: cümleyihep “Olan olmuştur, olacak olan da olmuştur.” 24

FAtiH tÜrbeDArI AHMeD ÂMiş eFenDi nin Her OkUDUĞUMDA iÇiMi ÜrPerten bir cÜMleSi VArDIr, ZAMAn bAHSinDe HeP O cÜMleyi HAtIrlArIM: OlAn OlMUştUr, OlAcAk OlAn DA OlMUştUr.

GEÇMİŞ ASLıNDA BİR ÖzLEMDİR

bu ifaüeleri. Geçmi bir sanr olüuğu kaüar bir özlemüir üe. imüi hayalin ötesinüe bir gerçeğe üön ebilir. Geleûek narkozüan uyan a, hiç el üeğmemi umutlara gebeüir. Geçmi e veya imüiye üair belirlemeler kenüi b nyelerinüe bir farkl l ğa üön ebilir. Ya anm olan ve ya anmakta olan, art k tasarlanmas ve kurgulanmas için çok geç kal nm zaman üilimlerine tekab l eüer ç nk . steseniz üe geriye saramazs n z art k makaray . Film çekilebilüiği kaüar çekilmi tir. M him olan uüur: Peki bunüan sonra ne olaûak? te, geleûeği b t n bir insanl k için nerüeyse ortak bir hissiyatta bulu turan ruh bu s rüa sakl ü r: Umut. Ç nk geleûek hen z ya anmam olanü r. Bir f rsat… Bir g nahlarüan ar nma miüi… Bir bekleyi susuzluğu… Her g n ba m z yast ğa koyarken içimizi titreten o beklenti: Daha g zel

bir sabaha uyanaûak olman n umuüu. nsan hep bu umutla ya amaz m zaten? Umuüu ters y z eüen ruh hâlleriyle üe kar la abilir insan. Bazen geçmi le o kaüar üolar z ki, kenüimize geçmi in içinüe muhayyel geleûekler in a eüeriz. Geçmi in içinüe olüuğu için art k asla gerçekle meyeûek geleûekler... imüi, avuçlar m z n içinüen bir kum tanesi gibi kayar giüer. Geçmi te mahpus kal r z. Hani üinlerken üurmaks z n bir uçurumüan a ağ ya ü me hissi veren ark lar varü r, onun gibi. Geçmi te o muhayyel geleûeği kurûalarken bir üe bakar z ki geleûekteki geçmi üe yitip gitmi . Yani öm r… Yani üemem o ki, bu zaman çlemesinin ortas nüa insan ayağ n vakte iyi bir ekilüe sabitlememi se öm r ellerinüen kayar giüer. Arilerin üilinüe hayat bulan “ibn ’l vakt” üeyi ini

tam üa buraüa anmak gerek. Vaktin oğlu olursan z geçmi , imüi, geleûek o billurüan vaktin içinüe eriyip kan n za kar r. geleceğin gözleri

Geçmi in saüeûe ağz varü r sanki s rekli konu ur. Her aü m n züa onu üinlemek zorunüa hisseüersiniz kenüinizi. Geçmi konu ur ç nk aü na teûr be üeüiğimiz sayhalar o çokbilmi eüayla kulaklar n züa uğulüar üurur. Paul Thomas Anüerson’un Manolya filminüe bir replik varü , kahramanlarüan biri film boyunûa ne zaman ekranüa gör nse hep ayn û mleyi söyler: “Ne üiyor b y k kitap? Siz geçmi i unutsan z üa geçmi sizi unutmaz!” Bu û mleüeki geçmi i geleûekle üeği tirmek m mk n m aûaba? Hat rlama eylemi haf zaya, yani geçmi e bağl bir eylem olarak gör n r hep.


25

D O S YA görmek/ya amak isteüiğimiz hayata olan bir inançla üoluyuzüur. Geleûek her sabah tomur tomur bir tazelikle ufukta üoğan g ne e kar üuyüuğumuz o gizli a k n k lûallar nüa sakl ü r.

Ütopyalarüa, üistopyalarüa vakte mağlup olmu insanlar n hezeyanlar , heyeûanlar sakl ü r biraz üa. Kafalar nüa s rekli bir geleûek taslağ yla gezen insanlar ya aü klar anüan mutsuz olanlarü r üaha çok. Bakt klaHer geleûek kelimesinüe böylesi r geleûekte ister umut ister Geçmi in kulaklar varsa gelebir sabah tazeliği aramam z o ûeğin üe gözleri varü r asl numutsuzluk görs nler, hepsi üe üoğu a, o umuüa üair içimizüe üa. leriüeki bir meçhulüen bu o ilah olmaz üuygular n içinüe zamana aç lan penûereler varü r. kaynay p üuran özlemüen üolay - pusulas n kaybetmi bir gemi Belki say l belki say s z… Bazen ü r. Ç nk insan saüeûe geçmi i gibi üolan r üururlar. Bir hayal k özlemez, geleûeği üe özler. Ya üa r kl ğ ansiklopeüisi gibiüir hepsi. kenüimizi o penûerelerüen öyle söyleyelim: nsan geçmi i ba m z uzatm halüe imüiye, Ütopyalar bir kaç t r, mekânüan özleyebilüiği için geleûeği üe geçmi e bakarken buluruz. Bu ve zamanüan kopu , bir yang n ben, nas l bir benüir? Mutlu mu- özler. merüiveni. Peki ya üistopyalar? üur, mutsuz muüur? Hayata üair Geleûek ya aü ğ m z anüan üaha hangi umutlar n neresinüeüir? köt olaûaksa o halüe ya aman n Ütopyalar ve distopyalar Bu ben, geçmi teki ve imüiüeki arasında ne anlam var? Ontolojik buhranbenlerüen raz m ü r? Sorular n lar n kaynaü ğ yer tam olarak Geleûek bir üuyguüur üaha çok. arkas gelmez, her seferinüe buras üeğil miüir? nsan geleAü na umut üeriz, bekleyi mah- ûek umuüu ya at r. Yeni bir g n, ayn k skaû n içinüe yakalan r z murluğu üeriz, iüealler, beklenkenüimize. Yorgun ve keüeryeni bir sabah ü nûesi ortaüan tiler havaüa uçu ur. Hemen heli… Geleûek insan yorar ç nk kalkt ğ nüa insanl k ya ç lü r r ya men ortak hissiyatlarüa bulu ur üa intihar eüer. Bir ç nû yol geleûeğin gözlerinin her zaman bizi üört bir yanüan gözetleüiğini b t n temenniler. Geleûek bir yoktur. hisseüeriz. Geleûek g nler insan üuyguüan ç k p ü nûe olmaya ba laü ğ nüa ise iki uç tasar Ütopyalar ve üistopyalar arayorar ç nk ya ananlar üeğil belirmeye ba lar. lah olmaz kö- s nüa sağl kl bir geleûek fikrine ya anaûaklar ihtiyarlat r insan . Söyleüikleri üeğilüir insan yoran, t mserler ve ilah olmaz iyimser- muhtaçt r insan. Ç nk geleûek söyleyeûekleriüir. Y r ü ğ m z ler. Ütopyalar n ve üistopyalar n ayn zamanüa bir ba ka kavram kar lar: K yamet. nsan n öl m yollar yormaz bizi üe y r neûek ç k noktas üa hep o meçhul geleûek imgesiüir. Ba tan ayağa ne üenli gerçekse ü nyan n öl yollar n taslağ , krokisi ayaklar yaz lü klar zaman n yani o ân n, m üe o üenli gerçektir. Geleûek m z s zlatmaya ba lar neüense. o hâlin psikolojisiyle üopüoluüur k yamettir bizim için. Bu y züen Kö e iirinüe Sezai Karakoç, bu metinler. Geleûeğe üair kurk yamet olüuğu kaüar k yamü r “Ben geleûeğin kara gözl zalim- gular, aü st nüe saüeûe birer üa geleûek. Bir üuru , bir hisselerinüenim” üer. Geleûeğin hem kurguüur. Bu metinleri okurken üi , bir uur… Bir zaman uuru… gözleri kara hem zalim insan en iyi ile en köt aras nüa umar- Mekân kaybeüen insan yerini kimüir/neüir aûaba? Geleûek s zûa sal n r üururuz. Thomas kaybeüer, zaman kaybeüen ise ön ne gelene heüiyeler üağ tan More’un Ütopya’s nüan, Yevgeni vakti. Geleûeğin gözleriyle geçbir hay rsever üeğilüir belki üe. Zamyatin’in Biz’ine, Alüous mi in sözleri aras nüa bir alt n Veya tam tersi, eline avûuna Huxley’in Cesur Yeni D nya’s nüenge kurmaü ğ m z m üüetçe ü enin olüuğu yerüe ûan n üan George Orwell’in Bin Dokuz ziyanüay z. Geleûeğe bakarken alan üespot bir zalim üe üeğilY z Seksen Dört’ ne… Orta yol bir orta yol bulmakla m kellefiz. üir geleûek. Geleûeğin gözleri yoktur sanki. Bir tarata nerüey- Ne ilah olmaz yavan bir umut insan gözleri gibi rengârenktir. ne üe ilah olmaz kupkuru bir se köt l k kavram n n olmaü ğ Mavisi üe varü r, karas üa. Biz köt l k. Geleûeği kuran iraüe, bir ûennet hayali, üiğer tarata görmek isteüiklerimizle bakar z, aülar olmayan saüeûe rakamlar- i te bu orta yolu üö eyen i aret ötesi o bak tan kaüerimize ne ta lar yla ör lm t r. Geleûek la çağr lan insanlar n ya aü ğ , ü m se onu ya amaya kalm . b y k biraüerlerin insan s rekli üe t pk geçmi ve imüi gibi bir Geleûek umuttur üerken bile gözetim alt nüa tuttuğu otoriter k yamü r. aretleri kaybeüen bir ortak kabulüen üaha çok, geleûeği üe kaybeüer. yönetimler… Ya geleûek? Geleûek hiç hat rlamaz m , geleûek konu maz m ? Geleûeğin bize söyleyeûeği, uyar mahiyetinüe bize aktarmak isteüiği hiçbir û mlesi yok muüur aûaba?


26

DosYa | MAKALE

Annemin hayalleri ve benim Gerçeklerim zEYNEP TEMİzER ATALAR

ÇOCUKLARıN CANLARıNıN SıKıLMASıNA FıRSAT KALMıYOR


27

D O S YA

H çocukların hayaın her zaman istedikleri şekilde gitmeyeceğini, bazen canlarının çok sıkılabileceğini ama bunun için bir şeyler yapığında pekâlâ kendini iyi hissedebileceğini deneyimlemesi gerekir.

er anne baba, çoûuğuyla ilgili geleûeğe yönelik üuygusal bir yat r m yapar. “K z m olsun, oğlum olsun, onu giysin, bunüan uzak üursun, okusun, falanûa mesleğe sahip olsun, hep mutlu olsun, çok paras olsun, örnek olsun…” Her çoûuk, i te bu yat r m zerine üoğar. Doğar ama zaman ilerleüikçe hayaller ba ka, gerçekler ba ka bir hikâyeye üön r. Kimi anne-baba bu “farkl ” hikâyeyi kabul eüer, bağr na basar ve yoluna üevam eüer; kimilerinin ömr , çoûuklar yla ilgili hayalleri ile gerçekler aras nüa gittikçe b y yen fark n çat mas yla geçer; kimi aile ise sava , üeprem, sel, yang n gibi hayat üerinüen etkileyen bir olay y z nüen farkl bir yola üoğru savrulur ç nk hayat öngör lemez, çoğu zaman planlaü ğ m züan bamba ka geli ir.

Bu ara t rma üa g n m züe h zla geli en teknoloji sayesinüe anne-babalar n çoûuklar na isteüikleri an ula abilmelerine rağmen eskiye oranla çok üaha enüi eli olüuklar n gösteriyor. Zamane ebeveynleri çoûuklar n n nereüe ve kiminle olüuğunu, ne yapt ğ n -tabiri ûaizse- her aü mlar n bilmek istiyorlar. Bu konuüaki en ufak bir bo luk, ak llar na en köt senaryolar getiriyor. Bir ba ka ifaüeyle ne kaüar biliyor ve kontrol eüebiliyorlarsa o kaüar rahat hisseüiyorlar.

Bu üurumun çoûuklara üa bir yans mas oluyor elbette. Çoûuklar ise bazen kenüileri için belirlenen geleûek plan na kar ç k yor, kenüi yollar n kenüi terûihlerine göre çizmek istiyor, bunun için gerekirse aileleriyle çat yorlar. Üstelik bunun için ya lar n n çok üa b y k olmas gerekmiyor art k. Konu amasalar üahi yemeyen, uyumayan, tuvalete ç kmayan çoûuklar asl nüa Ya kaç olursa olsun insan en ebeveynleriyle bir çe it çat mazorlayan eylerüen biri üe bu n n içinüe olüuklar n n sinyalini öngör lemezliktir. Belirsizlik veriyorlar. Onlar, yeti kinlere genellikle hepimiz için korkutuûu nazaran farkl olana çok üaha olur. Yap lan çal malar kimileriaç klar; üenemek, ke fetmek nin üepresyonüan ç kamay n , istiyorlar anûak bu anne-baban n kenüini mutlu ve ya am üolu his“üenemeye aç kl ğ ” ile s n rl settiğinüe ne yapaûağ n bilemekalabiliyor. Eğer ebeveynleri mesiyle, üolay s yla üaha tan ü k yeniliğe tahamm ls z, alternatif olüuğu o s k nt l ruh halinüe retme konusunüa zorlanan ve kalmay seçmesiyle aç kl yor. al t ğ sistemin ü na ç kmakta Zira çoğu zaman üaha yak nüan enüi eli ise çoûuk üa ayn çemtan ü ğ m z karanl ğ , muhtemel berüe kalmaya üevam eüiyor. ayü nl ğa terûih eüeriz. Anne baban n yoğun engeliyle Ba ka bir ara t rma ise anne-ba- kar la an çoûuk bir s re sonra balar n belirsizliğe kar ne kaüar kenüi kenüini üe engellemeyi öğrenmi oluyor. tahamm ls z olüuklar ile ilgili.


28

Çocukların neden canı sıkılmıyor?

Çocuklar yetişkinlere nazaran farklınaolaçok daha açıklar; denemek, keşfetmek istiyorlar ancak bu anne-babanın denemeye açıklığı” ile sınırlı kalabiliyor. ÇOcUklAr yetişkinlere nAZArAn FArklI olana ÇOk DAHA AÇIklAr; DeneMek, keşFetMek iStiyOrlar ancak bU AnneBaBanın DeneMeye AÇIklIĞI ile sınırlı kalAbiliyOr.

memi . O, geçmi ten bu g ne bamba ka bir yolüan gelmi .

srarû bile olabilir. Bu üurumüa ebeveyni, onun söylenmelerine üayanamay p televizyonu tekrar Peki, ebeveynlerin kontrol tutZaman n ne getireûeğini ve açabilir. Bunun sonuûunüa her kusu ve belirsizliğe tahamm lneyle kar la aûağ m z çok iyi ikisi için üe s k nt veren üus zl ğ n n kar l ğ ne oluyor bilüiğimizi zanneüerek yap yoruz rum ortaüan kalkm ama ayn bazen geleûeğe üair planlar m z . zamanüa her ikisi üe bu üurumla üersiniz? Yeni neslin çoûuklar Hâlbuki bir saat, hatta üaha k sa üa bir o kaüar bo luğa tahamba eüebilme teûr besini kazam ls z yeti iyor. G ne her sabah bir s re sonra ne olaûağ na üair namam olur. Ebeveyn çoûuğun belli bir program üâhilinüe ba l - hiçbir garantimiz yok. Bunun ağlama, isyan etme, söylenme anlam ; her an tetikte kalmak, yorlar. O g n kiminle olaûaklar , gibi tepkilerine, çoûuk ise yoknereye giüeûekleri, ne yapaûak- olas bir tehlike zerinüe yoğunluğa üayanamam olur. Hâlbuki la mak ve s rekli kayg lanmak lar önûeüen belirlenmi oluyor. her ikisi için üe bu üurum, bir G nlerini bir atölye program yla, olmamal elbette. Ortaya ç kan s re tahamm l eüilüikten sonra her rahats z eüiûi “yeni”, belli bir bir aktivite çal mas yla, en köt ortaüan kalkar. Bunun yerine huzursuzluk, iç s k nt s , enüiihtimalle televizyonla yahut ebeveynin verüiği kararüan emin e, hatta aû hissetme eklinüe tablet oyunlar yla geçiriyorlar. olüuğunu ve çoûuğunun her t rl kar l k bulabilir ama önemli olan Hayatlar nüa hiç bo luk olmasrar na rağmen seveûen ama ki inin buna ne kaüar tahamm l ü ğ için ûanlar n n s k lmas na net bir üuru sergileüiğini farz eüebilüiği ya üa eüemeüiğiüir. üa f rsatlar kalm yor. Az û k eüersek; çoûuk üa bir s re sonra m z lüanan çoûuğun eline emzik Bu k z çoûuğu üa evinüen, al k kenüine alternatif haz kaynaklar niyetiyle hiç olmazsa bir telefon aramaya, bunun için kafa yormaolüuğu çevreüen, oyunûaklar ntutu turuluyor. Dolay s yla çoya, uzun zaman önûe bir kenara üan ayr lmak zorunüa kalm . ûuklar bo ta kalman n, evüe veya Kar la t ğ her yeni ortam, o koyüuğu oyunûağ n yeniüen sokakta tek ba na veya arkave ailesinüe g vensizlik hissi görmeye ba lar. üa lar yla eğleneûek bir aktivite olu turmu ve tekrar ayr lmak zerinüe ü nmenin, problem zorunüa kalm lar. Bu yeni üuru- Olabilüiğinûe ü zenli, istikrarl çözmenin ve ke fettiği eylemin mun onüa birçok olumsuz üuygu bir ya am alan sağlamak çohazz n skalayarak b y yorlar. ûuğun kenüini g venüe hissetbar nü rmas kaüar üoğal bir mesini sağlar. Evini, e yalar n , Bazen üe insan, kenüini çok üaha sonuç olamaz. Dolay s yla böykenüine ait alan n , anne-babas zor bir imtihan n içinüe bulabili- lesi travmatik bir etki yarataûak n ve onlar n a ağ yukar hangi yor. Çoûuklar n n geleûeğine üair bir üuruma kolayûa tahamm l eüebilmesini beklemek haks zl k üurumüa nas l tepkiler vereûeanne-babalar n yapt ğ planlar, ğini bilmek çoûuk için rahatlat olur ama g nüelik hayatta çoğu hesaplar bir yang nla, bir selle, û ü r fakat hayat her zaman ayn zaman ortaya ç kabilen ba ka bir üepremle yahut ç kan bir sarahatl kta üevam etmeyebilir. “yeniler” zerinüe ü nmek, va la bamba ka bir yola s r klehem zihnin hem üe ruhsal alan n Bu neüenle çoûuklara televizyoyiveriyor aileleri. nun kapanü ğ , tabletin ortaüan bu konu zerinüe egzersiz kalkt ğ ya üa ûan s k lü ğ nüa yapmas n ve böyleûe farkl üuK sa bir s re önûe be ya nrumlarla kar la lü ğ nüa çöz m eğleneûeği f rsatlar olu turmak üa bir k z çoûuğuyla tan t m. için çaba göstermesi gereken retebilmesini kolayla t rabilir. Ortaüoğu’nun kaynamakta olan zaman üilimleri vermek gerekir. bölgelerinin birinüen göç p bu Çoûuklar n hayat n her zaman ehre gelmi ailesiyle. Gelene Armut piş ağzıma düş isteüikleri ekilüe gitmeyeûeğini, kaüar ç farkl lkeüe kalü ktan bazen ûanlar n n çok s k labiMesela bir çoûuk keyili bir sonra buraya yerle mi ler. Bu leûeğini ama buna rağmen bu ekilüe televizyon seyreüer ve lkelerin üilleri, k lt rleri, ona uzun bir s re üaha izlemeyi arzu üuygunun sonsuza kaüar s rmeverüikleri ve onüan alü klar yla yeûeğini ve bunun için bir eyler eüerken çizgi film bittiğinüe karmakar k olmu k ç k k z. televizyonun ebeveyni taraf nüan yapt ğ nüa pekâlâ kenüini iyi Belki korkunç, vah et içeren hisseüebileûeğini üeneyimlemesi kapat lü ğ n farz eüelim. Çoûusava sahneleri görmemi ama gerekir. Aksi üurumüa çok üaha ğun muhtemel tepkisi buna kar bu savrulma, bu karma ayla üerin hayal k r kl klar ya ayan, beraber ne okulüa ne üe evüe bir ç kmak olur zira onun plan nüa s rekli haz ra konmay bekleyen ü zen tutturabilmi . Bir zaman- bu eğlenûeli aktivitenin bitmeve problem çözmekten aûiz yeni lar n geleûek planlar , k ç k k z n si yoktur. Dolay s yla üevam ba nüan geçenlerle hiç ört bir nesil ortaya ç kar. etmesini ister, hatta bu konuüa



30

on yıllarda yaşanan bilimsel-teknolojik atılımların yoğunluğu ve bunların neden olduğu değişimin hızı baş döndürücü olduğu gibi bu gidişatın gelecekte nerelere varacağı da merak konusu. İş sadece bu kadarla da kalmıyor. Yeni bin yılla birlikte birbirini izleyen olaylara bakarak hem dünyanın hem de Türkiye’nin yepyeni bir düzene, sisteme yani yeni bir geleceğe adım attığını görmek için kâhin ya da müneccim olmak gerekmiyor. Teknolojik, ekonomik alanlarla sınırlı kalmayan siyasi ve toplumsal alanlarda da büyük bir ivme kazanan bu muazzam değişim ve gelişme dalgası haliyle zihinlerde “Gelecekte bizi nasıl bir dünya/Türkiye bekliyor?” türünden sorular uyandırıyor. Geleceği bilmek gayba ait bir konu. Gaybı ise sadece Allah ve onun ilim verdikleri bilir. Bununla birlikte işin ledünnî tarafı bir yana bırakılırsa geçmişte kâhin ve müneccimlere bırakılan geleceği öngörme uğraşının günümüzde sahipsiz kaldığı da söylenemez. Modern zamanlarda bu iş veri ve göstergelerden hareketle geleceği öngörmeye çalışan fütürologlardan yani gelecek bilimcilerden soruluyor. İşlerin gelecekte alacağı hâlleri öngörenler en az bir adım öne geçtiği için gelecek bilimcilerin yarının dünyasına yönelik tasavvurları sadece bilim kurgu ve gizem meraklılarına hitap eden bir hayal ürünü olmakla kalmıyor, hemen her alanda stratejilerin geliştirilmesinde etkin oluyor.

S BİROL BİÇER


31

D O S YA

FÜTÜROLOJİ İbn Haldun Umran ilmi ile

Olmayan şeyin bilimi olur mu? Olmaz diyorsanız bunun bir isisnası var: Fütüroloji. Gelecek diye bir şey henüz mevcut değil ancak bu onun var olmayacağı anlamına da gelmiyor. Ekonomik, sosyal, bilimsel ve teknik gelişimin yönünü kesirmeyi amaçlayan ve öngörülere dayanan araşırmalar bütününe fütüroloji adı veriliyor. Dünyada bir bilim dalı olarak yeni gelişmekte olan ve çoğu ülkede bilim olarak da tanınmayan fütüroloji geleceği hedelese de geçmişe hâkim olmayı ve mevcut şartların değişimi konusunda da ciddi birikim gerekiriyor.

geleceği kestirmek Toplumların, devletlerin ve medeniyetlerin gelecekte karşılaşabilecekleri hâlleri rasyonel bir temelde açıklamaya çalışan ilk âlimlerden biri İbn Haldun olsa gerek. İbn Haldun, geçmişte gerçekleşmiş hadiselerin ortak yönlerine ve tarihî şartlarına bakarak sosyal hayaı, devletleri değişiren, uygarlıkları gelişiren ve yıkan ilkeleri tespit etmeye çalışmanın yanı sıra gelecek hakkında hükümler çıkarmaya da çalışı. Onun kurduğu Umran İlmi sadece tarihle kayıtlı değildi; tarihten yararlanarak ve mevcut durumları tahlil ederek geleceğe dair fikirler verebiliyor, hadiselerin isikbalde evrilebileceği halleri öngörebiliyordu.

FILIPPO TOMMASO MARINETTI GELECEĞİ KUTSAYAN, GEÇMİŞTEN NEFRET EDEN BİR AKIM: FÜTÜRİZM Modern hayaın ve geirdiği yeniliklerin büyük heyecan doğurduğu ve bakışların geleceğe yöneldiği ’nci yüzyılın ilk yıllarında İtalyan bir şair Filippo Tommaso Marinei 9 9’da Manifesto del Futurismo adlı bir bildiri yayınladı. Geçmişe reddiye; sürate, sanayiye, makinelere, şiddete, gençliğe methiye niteliğindeki bu manifesto ile şair yeni bir sanat akımı geiriyor, kültürün geçmişin değer ve kalıplarından kurtarılıp modernleşirilmesi gerekiğini ileri sürüyordu. Marinei yeni bir yaşam ve sanat anlayışı geiren bu bildirgesi ile fütürizm akımının kurucuları arasına girerken geleceğe yönelik esteik ve praik bir bakış açısı oluşturuyordu. Ne var ki bir faşist olan Marinei’nin fütürizmi, geleceği olduğu kadar geçmişi de fazlasıyla ilgilendiriyordu. Bu anlayış, kökü mazide olanlara nefrei ve geçmişe dair her şeyin tahrip edilmesini öneriyordu. Müzeleri, kütüphaneleri yerle bir edip ahlakçılık gibi bütün faydacı korkaklıklarla savaşacağız diyen Marinei’nin manifestosu Avrupalı entelektüelleri kısa sürede etkilemeyi başardı. İnsanın tabiat üzerinde kurduğu hâkimiyei, endüstriyi ve kimi zaman da savaşı kutsayan bu anlayış, geleneksel olan her şeye karşıydı ve kadim kalıplardan sıyrılmaya öykünen modern sanat eğilimleri için ateşleyici bir etki yapı.


32

DAVID MICHIO KAKU PASSIG İNTERNETİN YERİNİ ZİHİN AĞI ALACAK

SÜPER GÜÇ OLMA DUYGUSU TÜRKİYE’NİN KANINDA MEVCUT

Önümüzdeki yılda dünyanın hâlini öngördüğü 2050 adlı kitabında gelecek bilimci David Passig’e göre ’inci yüzyılı uluslararası güçlerin bol çaışmalı anlaşmazlıkları şekillendirecek. Ona göre müstakbel çaışmaların kaynağı ülkelerin coğrafi nedenlerle hisseikleri korkular olacak. Bu noktada şu ülkeler özel önem kazanacak: ABD, Rusya, Japonya ve Türkiye. Bu devletler stratejik kaygılar yüzünden özgüvenlerini arayacak ve büyük ihimalle askerî güçlerini pekişirip ’inci yüzyılın çekişmelerinde rol alacak. Passig’in öngörüleri, ABD ile Rusya arasındaki soğuk savaşın şu an bir duraklamada olduğu ve yılından sonra yeni bir raunda başlanacağı yönünde. Bu mücadelenin sonucu olarak yeni bir bölgesel güç ortaya çıkacak: Türkiye. Türkiye’yi gelecekte başat bir konuma oturtan fütüriste göre Türkiye bölgesel süper güç olma yolunda. Ona göre Türkiye geleceğin dünyasında kilit bir önem kazanıp etkin bir rol üstlenecek. Orta Doğu’daki birçok ülkenin kaderi Türkiye’nin kader ve merhameine bağlı olacak diyen Passig’e göre günümüzde başlayan gelişmeler Türkiye’nin yıllık bir uykudan uyanarak doğal görevine döneceğini gösteriyor. David Passig’e göre süper güç olma duygusu Türkiye’nin kanında mevcut ve Türkiye eninde sonunda bu hisle yüzleşmek durumunda. Türkiye’nin coğrafi anlamda Osmanlı konumuna gelmesi söz konusu değil ancak jeopoliik etkinliği onunla aynı seviyeye ulaşacak diyor.

Fizikçi Michio Kaku, bilim adamı olarak kazandığı saygınlığın yanı sıra gelecek tahminleri dikkate alınan bir fütürist yazar. İnsanlığın önündeki yüzyıllık sürece teknolojinin damga vuracağını düşünen Kaku, gelecekte nelerin ön plana çıkacağını kitaplarında şöyle özetliyor: İnsanlığın gelecek yılı yapay zekâ, nanoteknoloji, biyoteknoloji ve ileişim teknolojilerinin hâkimiyeine sahne olacak. Kısa süre içinde bütün nesneler ve sistemler mobilleşecek ve bulut teknolojisi ile yürütülecek. Ortalıkta bilgisayar görülmeyecek ancak aslında internet ve bilgisayar sadece görünmez olacak. Sanat gibi yaraıcı hayal gücü ile ilgili birkaç dal dışında her şeyi robotlar yapacak. Bu ağa bağlı lensler sayesinde gördüğümüz her şey hakkında bilgi sahibi olabilecek, yabancı dil bilmeye ihiyaç duymadan ileişim kurabileceğiz. Eğiim, ıp, tarım dâhil hemen hemen tüm sektörler dijitalleşecek. yıl içinde yolları sürücüsüz otomobiller dolduracak. Teknolojik devrim kendini ıpta da gösterecek ve geleneksel tedavilerin yerini nanoteknolojiler alacak. Beyne entegre edilebilir çipler ve internet teknolojileri sayesinde sağlıklı insanlar kadar felçli ve sakatlar da her şeyi zihinsel olarak idare edebilecek. boyutlu beden simülasyonlarıyla alışveriş yapılabilecek. yıl içinde internet ağının yerini beyin ağı alacak ve her zihin istediği an bu ağa bağlanabilecek. Duygular, düşünceler hata rüyalar bu etkileşimli ağ üzerinden kaydedilip izlenebilecek.

ELON MUSK

III. DÜNYA SAVAŞI’NI YAPAY ZEKÂ ÇIKARACAK X.com, PayPal, Elektrikli otomobil Tesla, Uzay seyahat şirkei Space X, Solar City gibi oldukça sıra dışı işler yapan büyük girişimlerle adını duyuran çılgın girişimci Elon Musk kendisini mülimilyarder yapan bütün girişimlerinin temelinde geleceği öngörme yeisi yaıyor. Yakın gelecekte yani ’te dünyadan Mars’a insan yollanacağını düşündüğü için gelecek sene uzay turizmine başlayacak olan Space X tekrar kullanılabilir uzay gemisi üzerinde çalışıyor. Musk’a göre bu kadarla kalınmayacak ve ’ta bu gezegende koloni kurularak sonraki yıl içinde Mars’ta yaşayan insan sayısının milyona ulaşacak. Musk’a göre bu yüzyıl içinde roketler hariç bütün araçlar elektrikli olacak ve bunların hepsi yıl içerisinde sürücüsüz yani otonom hale dönüşecekler. Ancak Musk’ın geleceğe yönelik tahminleri içinde oldukça kötümser olanları da var. Neler mi? Örneğin Musk otonom araçlar yüzünden çok büyük sayıda insanın işini kaybedeceğini söylüyor. Dâhi denilen girişimcinin en karamsar tahmini ise yapay zekâya dair: ’ten iibaren insanlık için bir tehdide dönüşeceğini düşündüğü yapay zekâyı nükleer silahlardan bile tehlikeli buluyor ve büyük olasılıkla ııı. Dünya Savaşı’nın sebebi olacağını düşünüyor.


33

D O S YA

Geçmişin utandıran gelecek öngörüleri Uzmanlar, fütüristler, yazarlar ya da akademisyenler geleceğin henüz uzakta oluşu nedeniyle tahmin ve öngörülerini bol keseden ve kendilerinden çok emin edalarla yapsalar da gelecek geçmişte pek çok iibarlı ve havalı ismi hayal kırklığına uğraı. İşte geçmişin boş çıkan gelecek öngörülerinden bazıları: Sanayide gerçekleşirilen devrimlerle başı dönen kimileri daha 89 ’larda bir sonraki asır için yaşam kalitesinin muazzam ölçülerde artarak insan ömrünün hata yıla çıkacağını öngörüyordu. İngiliz sosyolog Russell ’nci yüzyılda savaşların sona ereceğini düşünüyordu oysa bu öngörüsünden sadece yıl sonra dünyanın ilk kitlesel savaşı, 8 yıl sonra ise ıı. Dünya Savaşı çıkacak ve yüzyıl pek çok çaışmaya ve terörün yükselişine şahit olacakı. 9 ’lerin tahmincileri yıla kalmadan makinelerin yüksek üreimi sayesinde herkesin zengin olacağını düşünüyordu ancak mekanize üreimin sadece bazılarını zengin eiği ortaya çıkı. 96 ’larda uzay çalışmalarıyla heyecanlananlar ileride Ay’a koloni kurulacağını ve Mars’a ayak basılacağını ileri sürüyorlardı. Aynı hayal bugün de revaçta. Ay’a çıkılacağını düşünenlerin yanında böyle bir şeyin asla başarılamayacağını öngörenler 9 ’lerde radyolarda ciddi ciddi konuşuyordu. Yanıldıklarını görmeleri için yıl yeterli olacakı. 9 6 yılının New York Times’ı, bir rokein asla atmosfer dışına çıkamayacağını ileri sürüyordu. Wright kardeşlerin ilk uçaklarını uçurmalarından kısa süre önce ise Briish Royal Society başkanı fizikçi Lord Kelvin gibileri açıkça havadan ağır makinelerin uçmasını imkânsız olarak ilan etmekte sakınca görmüyorlardı. Aynı Lord Kelvin, Curie’lerin keşfinden önce X ışınları ve radyasyon diye bir şey bulunamayacağını da iddia ediyordu. 9 ’lu yıllarda Einstein ve Rutherford gibi büyük fizikçiler bile atomun parçalanıp nükleer enerji elde edilebilmesini gerçekleşmeyecek bir hayal olarak nitelendirirken 9 ve ’lerin en popüler konusu atom enerjisine dönüşüyordu. Öyle ki 9 ’lerde tüm ev aletlerinin birkaç yıl içinde nükleer enerjiyle çalışacağını ileri sürenler çıkıyordu. Arthur C. Clarke’a göre ’lere doğru en büyük icat olan tekerlek tarihe karışacak ve gökyüzünü uçan otomobiller dolduracakı.

2071’de Müslümanlar en büyük dinî grup olacak 976’da ölen Fransız düşünür André Malraux içinde bulunduğumuz asır için ’inci yüzyıl ya dinsel olacak ya da hiç var olmayacak diyordu. Poziivizmin ve materyalizmin halen geçer akçe olduğu, dinlerin çaptan düştüğünün düşünüldüğü o günler için hayli iddialı görünen bu öngörünün ne kadar tutarlı olduğu kısa süre içinde görüldü. Dinlerin kendileri kadar, din temelli siyasi hareketlerin, spritüal akımların hızlı yükselişi, dünya gündemine ve tarışmalara konu olmaları daha ’li yıllara gelmeden Fransız düşünürün görüşünün ne kadar isabetli olduğunu gösterdi. Önümüzdeki yüzyılda dinlerin hâkimiyeinin niteliği tarışılabilir ancak gelecek öngörüleri nitelik ve sayısal açıdan bu konuda tarışma götürmez gibi görünüyor. Günümüzde dünya nüfusunun büyük kısmı -yüzde 8 ’ü- inançlılardan, bir dine mensup olanlardan oluşuyor. 7 milyarlık gezegen nüfusu içinde , milyar

Hırisiyan, ,6 milyar Müslüman, milyar Hindu, milyon Budist, milyon Yahudi, milyon da çeşitli dinlerin mensupları söz konusu. Kalanların da önemli bir kısmı herhangi bir dine mensup olmamakla birlikte farklı spritüal inançları paylaşıyor. Pew Research Center taraından yapılan bir araşırma gelecek yıllık küresel tabloyu şöyle çiziyor: ’ye kadar Müslüman sayısı yüzde 7 artacak ve dünya nüfusunun yüzde ’u olan ,7 milyara ulaşacak. Hırisiyanlar ise aynı tarihte ,9 milyara ulaşarak yüzde , ’lük oranla en kalabalık dini grup olmayı sürdürecek ancak araşırma bu tablonun 7 ’te değişeceğini ve iki din mensupları sayısının bu tarihte eşitlenebileceğini öne sürüyor. Buna göre mevcut doğurganlık ve göç eğilimleri sürdüğü takdirde 7 ’den sonra Müslümanlar en büyük dini grup haline gelecekleri gibi coğrafi açıdan en yaygın topluluğu da oluşturacaklar.


DosYa | MAKALE

34

HeM teknOlOJik HeM ZArArSIZ: AkIllI ŞeHirler FAtiH kAFAlI

AkIllI şeHrin SAbit bir FOrMÜlÜ yOk. AncAk birÇOk şeHrin kOnUyA SAlt teknOlOJi AÇISInDAn bAkArAk inSAn ODAklIlIktAn UZAklAştIĞI görÜlÜyOr. AkIllI şeHir bir PrOJeDen ZiyADe bir yOlcUlUk OlArAk görÜlMeli.

D

ijital ehir, s rü r lebilir ehir, bağl ehir, ye il ehir, sakin ehir, zeki ehir, inovatif ehir ve üirençli ehir gibi kavramlar n hepsi ak ll ehir ile ili kilenüirilebilir anûak hepsinin ortak bir noktas var: Bunlar n tamam Bat l irketler taraf nüan ekonomik kayg larla olu turulmu kavramlar. S rü r lebilir ehir ve ye il ehrin isim babas Siemens. T pk ak ll ehir kavram n n IBM taraf nüan ortaya at lmas gibi. Bu kavramlar n Bat l lar taraf nüan retilmesi onlar bu topraklara uygun hale

getiremeyeûeğimiz anlam na gelmiyor elbette. “Ak ll ehir” kavram n n tek bir tan m yok ama g n m z ehirleri için giüerek üaha anlaml hale gelüiğini gör yoruz. Örneğin Avrupa Birliği, ehirlerin zorluklar ak ll bir ekilüe yenmesinüe bilgi ve ileti im teknolojisinin (B T) önemli rol oynaü ğ n belirtiyor ve “ak ll yöneti im, ak ll insan, ak ll ya am, ak ll mobilite, ak ll ekonomi ve ak ll çevre” gibi en az alt alan içeren bir giri imi kapsayan ehirleri ak ll ehir olarak tan ml yor. Ak ll ehre üair bizim üe bir tan m m z var: “Ak ll ehir, ya am

AKıLLı ŞEHRİN AMACı YAŞAM KALİTESİNİ YÜKSELTMEK


35

D O S YA kalitesini y kseltmek, kaynaklar etkin ve verimli kullanmak amaû ile teknolojik imkânlarüan ve verilerüen en ileri seviyeüe yararlan lan, ehrin t m payüa lar n n ehir yönetimi ile uyumlu olüuğu, s rü r lebilir bir ehirüir.” Ak ll ehir olman n bir form l yok ve bir geûeüe üe ortaya ç km yor; ak ll ehir bir projeüen ziyaüe bir yolûuluk olarak gör lmeli. D nyaüa kenüisini ak ll ehir olarak ifaüe eüen b t n ehirler bu yolûuluğa, beleüiyesinin önû l ğ nüe bir b t n olarak ç k yor. T rkiye’üe bu yolûuluğa ilk ç kan ise stanbul B y k ehir Beleüiyesi. ehirlerüe artan n fus yoğunluğu üoğal olarak konut, ula m, altyap , eğitim, sağl k, g venlik, çevre ve enerji alanlar nüa sorunlar üa beraberinüe getiriyor. Yine ya lanma, iklim üeği ikliği, istihüam, artan rekabet, h zl b y me gibi sorunlar n oüak noktas n üa ehirler te kil eüiyor. Bug n n ve yar n n zorluklar n a maüa en çok ba vurulan kavramlarüan biri bu bağlamüa “ak ll ehir” oluyor. N fuslar h zla artan stanbul gibi b y k ehirlerin ya anabilir ehirler olarak kalabilmesi, kaynaklar n s rü r lebilir bir ekilüe kullanarak sakinlerine iyi bir hayat kalitesi sunmas , yat r mû lar n gözüesi olmaya üevam eüebilmesi anûak ak ll ehir stratejileri ile m mk n olabilir. Yap lan hesaplamalara göre 2021 y l na kaüar ü nyaüa ak ll ehirler için 1,5 trilyon üolar kaynak ayr laûağ ü n l yor. Yayg n toplu ta ma sistemleri, enerji tasarrufu sağlayan binalar, üijitalle en retim gibi üaha verimli metotlar sayesinüe 2050 y l na kaüar t m ü nyaüa 22 trilyon üolar tasarruf sağlanmas bekleniyor. Sadece teknoloji yetmez

Anûak birçok ehrin konuya salt teknoloji aç s nüan bakarak insan oüakl l ktan uzakla t ğ gör l yor. Teknoloji ak ll ehir giri imleri için bir meta-faktör olarak gör lebilir zira üiğer faktörlerin her birinin ağ rl ğ n etkileyebilir. Anûak ak ll teknolojik geli melerin ve ak ll altyap lar n sağlaü ğ olanaklar önemli olsa üa ak ll ehirler için önûelikle ak ll yönetimler ve ak ll insanlar gerekiyor. ehirli insanlar n, birlikte ak ll olabilmeleri anûak ortak ya ayabileûekleri bir geleûek hayali ile sağlanabilir. Ak ll ehir yönetiûileri böyle ortak bir hayali, kapsay û bir ekilüe hem erileri ile payla arak geli tirebilirler. ehrin geleûeğine ili kin heüeler ve politika önerileri anûak bunüan sonra ortak ak l haline gelebilir. Ak ll ehir projelerinin ehir yönetiûileri taraf nüan yönlenüirilmesi ve farkl ehir payüa lar n n bir araya getirilip ak ll ehir amaçlar na ula mak için birlikte çal malar n n sağlanmas gerekir. lgili payüa lar; yerel yönetiûiler, hizmet sağlay û lar, yat r mû lar, çöz m

sağlay û lar ve son kullan û lar yani vatanüa lar… Bu gruplar n her birine ak ll ehrin geli iminüe söz hakk verilmesi, üeği iklikler için gerekli fikir birliği sağlanmas aç s nüan önemliüir. ehirlerini ak ll ehir yapmak isteyen ehir yönetiûileri, klasik hizmet veren beleüiye, hizmet alan vatanüa ve farkl farkl uzmanl klara oüaklanan, bağ ms z hareket eüen ve içine kapan k hizmet birimleri (üikey silolar) anlay yla yetinmeyip yenilikçiliği üesteklemek için ç tay üaha yukar koymal . Ak ll ehrin geleûeğinüe birçok çöz müen bahseüebiliriz. Bunlarüan birkaç n buraüa zikretmenin fayüal olaûağ n ü n yorum: Yapay zekâ, b y k veri, siber g venlik, bloûkûhain, nesnelerin interneti, g venlik teknolojileri, hibrit bulut, aç k veri, araç payla m , otonom araçlar, giyilebilir teknolojiler, robotik s reç yönetimleri ve insans z hava araçlar geleûeğin teknolojileri olarak öne ç kmaktaü r. Bu teknolojilerin tamam ehir yönetiminüe kullan lmasa üa geleûeğimize ekil vereûeğini ve hepimizi etkileyeûeğini söylemek çok yanl olmaz. gelecek nesiller için

ehrin sorunlar n çözmek ve ihtiyaçlar n kar lamak için, b t n payüa lar n kat l m ile birlikte olu turulan vizyon üoğrultusunüa; üoğru stratejik planlama, üoğru çöz mler için, üoğru teknoloji kullan m ile ak ll ehir yakla m ehirüe çok olumlu bir ekonomik üön m ba lataûak, ehrin retim potansiyellerini üaha iyi kullanmas n sağlayaûak, ehir operasyonlar nüa maliyetleri azalt rken, ehirlilerin profesyonel yetkinliklerini geli tireûek. 2020 y l na üek ü nya çap nüa yakla k 20 milyar üolarl k üinamik bir pazar olu mas söz konusu. Bu neüenle ehirüe geli tirilmi çöz mlerin global pazara aç lmas , olu aûak ak ll ehir ekosisteminin en önemli g nüemlerinüen biri olaûak. Dijital üön m için gereken Ar-Ge çal malar , kamu staj programlar yla üesteklenen yeni yeteneklerle üonat lm nesillerin olu turulmas , ehrin test alan imkânlar sunarak uluslararas çapta tekrarlanabileûek uygulamalar n retilmesi ekonomi alan nüa göreûeğimiz etkilerin baz lar olabilir. Ak ll ehir finansman moüelleri aras nüa en çok kullan lan moüellerüen biri olan Kamu-Özel birliği (KÖ ) için proje üâhilinüe tematik i birliği platformlar tasarlanmal ü r. Bahseüilen i birliği saüeûe beleüiye oüakl üeğil, b t n ehre yay lm bir ekosistem olmal ü r. Bu ekosistemin içinüe kamu kurumlar , ilçe beleüiyeleri, Ar-Ge merkezleri, teknokentler, akaüemi, sivil toplum kurulu lar , özel sektör ve yeni giri imûiler üe kenüilerine yer bulabilmeliüir. Anûak bu ekilüe ehrin sorunlar n n stesinüen gelebilir, geleûek nesillere kayg larüan uzak üaha ya an labilir bir çevre b rakabiliriz.


36

DosYa | gÖRÜŞ

MÜJDE; ROBOTLAR İŞİMİZİ ELİMİZDEN ALMAYACAK SENA SUBAŞı YUNUS ARSLAN

Tarih boyunca insanlığın en çok merak eiği konulardan biri de şüphesiz gelecek. günümüzde geleceğe yönelik merakların öncelikle odaklandığı nokta ise insanların hayatlarını kazandığı sektörlerin giderek daha hızlı gelişen teknolojiler karşısında nasıl değişip, dönüşüm geçireceği. Değişimlerin bu kadar hızlı yaşandığı bir çağda gelecekle ilgili net bir tahminde bulunmak oldukça zor… Farklı alanlarda temayüz etmiş beş ismin kendi sektörlerinin geleceği için neler öngördüklerini merak eik. Haluk çimen, Hasan öztürk, gülenay Börekçi, Prof. Dr. Bahain Karagözoğlu ve yunus Becit’e şu soruyu yönelik: gelecek 5 yıl içerisinde bulunduğunuz sektörde neler değişecek? GELECEKTE KİTAPLARıN ÜRETİLDİĞİ MALzEME DEĞİŞECEK


37

D O S YA

TELEVİZYONDAKİLERİ SADECE GÖRMEYECEĞİZ; KOKLAYACAK VE DOKUNACAĞIZ Televizyon, insanların hayaında direkt ya da dolaylı olarak çok büyük bir yere sahip oldu, arık onsuz yaşam düşünülemez noktaya geldi. Televizyon gelecekte çok ileri bir teknolojiye ulaşmasının dışında insanın farklı duyu organlarına hitap edecek gibi görünüyor. Yani televizyondakileri sadece görmeyeceğiz; koklayacak ve dokunacağız. Nemlendirici televizyonlar evlerimizde, iş yerlerimizde yerini alacak. Televizyon üreicileri HALUK ÇİMEN yakın bir zamanda lazer proA HABER GENEL MÜDÜRÜ jektörüyle yalnızca 6 sanimetre mesafeden duvara inç büyüklüğünde bir görüntü yansıtacak. Bilgisayar oyunu tutkunları bu yeni icatla duvarda oyunlarını oynayacaklar. yıl içinde K holografik nemlendiriciler görmek hayal olmayacak. Aıkların büyük bir sorun olduğu çağımızda televizyonlar çevreci olacak. Yıllar içinde televizyon

eğlence yayıncılığından temaik televizyonculuğa geçi. Gelecek evrede exclusive özel yayıncılık daha ileri noktalara gidecek. Yıllar ilerledikçe televizyonculuğun temaik kanallardan kişiye özel kanallara evrileceğini düşünüyorum. Sokaktaki herkes bir muhabir ve kameraman günümüzde; bir olay sırasında kişiler kendi imkânları ile yeni medya mecralarından canlı yayın yapıyorlar. Haber olarak niteledikleri görüntüleri bizlere ileiyorlar. Bu gelişim gelecek yılda daha ileri seviyelere taşınacakır. Her birey kendi filmini çekecek, kendi kurgusunu oluşturacak, kendi haber bültenlerini hazırlayacak, kendi reklam filmlerini çekecek. Kendi kitlesini oluşturacak, kısaca insanlar kendi ekranlarını kendileri yapacak. Daha uzun vadede ise insanların internet aracılığıyla televizyonla etkileşim kurabileceğini düşünmekteyim. Özellikle sesli ileişim

kullanılarak insanlar televizyonu kumanda edebilecekler. İstedikleri programa ya da uygulamaya geçiş yapabilecekler. Gelecekte sektörlerin, markaların kendi kanallarını kurup Tv ekranından doğrudan alışveriş yapmaya uygun hale geirebileceklerini düşünüyorum, yani Tv Market. Ama her ne olursa olsun bir zamanlar üzerindeki dantel örtüsüyle salonun başköşesinde yerini alan televizyon hayaımızın vazgeçilmezi olarak farklı formatlarda farklı teknolojide hayaımızda yer almaya devam edecek. Sermaye, teknoloji ve yayıncılık birbirleriyle yarış içerisinde insanlığa yeni bir Tv perspekifi sunacaklar ve bu insan merkezli televizyon olacakır. Gelecek yılda televizyon için şöyle bir tabir kullanabiliriz: Televizyon sadece televizyon değildir.

HERKES KENDİ HABER BÜLTENİNİ HAzıRLAYACAK

“50 YIL SONRA HANGİ TEKNOLOJİ OLURSA OLSUN İÇERİK ÜRETECEK YİNE İNSANDIR” yıl sonrası için dijital devrimin nereye evrileceği konusunda benim bir fikrim yok. Bu anlamda yıl sonra nasıl bir televizyon sorusunun bende karşılığı çok fazla yok. Bununla birlikte, insanın dönüşümü ve eşya ile kurduğu ilişki bakımından bir şeyler söyleyebilirim. Televizyonun insan üzerindeki tahakkümünün farkındayım. Tükeim alışkanlıklarından, yaşam biçimine kadar en etkili kitle ileişim aracı hâlâ televizyon. Bu bakımdan yıl HASAN ÖZTÜRK sonra teknolojinin bize sunacağı ÜLKE TV GENEL YAYIN televizyon fiziki olarak nasıl bir YÖNETMENİ şey olur bilinmez ama kitleleri dönüştürücü rolü hâlâ olacakır. Burada, cihazı değil zihniyei,

teknolojinin nereye evrileceğini değil insanlığın nereye evrileceğini de sorgulamalıyız diye düşünüyorum. Baı’nın dört yüz yıllık poziivist, seküler yaşam biçimi ve düşünce yapısının dönüşümüne şahit oluyoruz. Bu sürecin daha da hızlanacağını ve Baı medeniyeinin dünya tahakkümünün sona ereceğine inanıyorum. Hâl böyle olunca, televizyon dâhil kitle ileişim araçlarının içerik bakımından daha yerlileşeceğini öngörüyorum. Hollywood tarzı endüstriyel materyallerin yerine daha yerel içeriklerin televizyonlarda yer

alacağını düşünüyorum. Baı hegemonyasının gerilemesiyle birlikte, ahlak, örf, gelenek gibi kavramlar yeniden anlam kazanacakır. İnsan zekâsının sınırlarına ulaşılıp ulaşılmadığını bizden sonraki nesiller de test edecek. Neicede insanın zahirî yönü olduğu kadar bâınî yönü de var. zahirî yönü teknoloji ve dijital dönüşüm ile izah etsek de bâınî yönü yani ahlak, vicdan gibi insani hassasiyetler kıyamete kadar var olacakır. O halde, yıl sonra hangi teknoloji olursa olsun içerik üretecek yine insandır ve onun o bâınî yönünün daha etkili olmasını temenni ediyorum.


38

“GELECEKTE KİTAPLARIN ÜRETİLDİĞİ MALZEMELER DEĞİŞECEK AMA ÖZ AYNI KALACAK” Saış rakamları daha az dergi okuduğumuzu söylüyor. Dijital medyanın da etkisiyle, eskisi gibi yüz binlik irajlar söz konusu değil. Günümüz okuru dergi almak yerine televizyona bakıyor, Twiter’a giriyor, dergilere de tablet bilgisayarından göz aıyor. Tablet dergilerin farkı, meta meinlerden oluşması; yazıyı sadece fotoğraf ve çizimlerle değil, mein içindeki linklerden ulaşılabilen haricî ya da dâhilî GÜLENAY BÖREKÇİ başka meinlerle, filmlerle, sesTURKUVAZ KİTAP GENEL lerle, infografik bilgilerle ve daha YAYIN YÖNETMENİ bilumum ayrınıyla sunması.

daha on yıl kadar önce, Aktüel dergisini birisi siyaset ve ekonomi haberleri için okurken bir başkası kültür-sanat haberlerine, röportajlara dalabiliyordu, hepsini atlayıp testleri, eğlenceli sayfaları için okuyanlar da vardı. Şimdi ise bütün bu alanlar için ayrı dergiler çıkıyor hata o ayrı alanlar bile günümüzde fazla genel kalıyor. Buradan hareketle, basılı medyanın geleceğinde daha dar alanlarda hareket eden, daha özel zevklere hitap eden buik dergiler göreceğimizi ve çoğunluk olanı biteni dijitalden takip ederken, kâğıt dergilerin Okur o arada neler kaçırıyor, ayrı her birinin topu topu üç-beş kişi konu ama şahsen içinde bulun-ama konunun meraklısı olan üçduğumuz sürecin geri döndürü- beş kişi- taraından okunacağını lebilir olduğunu düşünmüyorum. öngörebiliriz. Bana sorarsanız aynı anda birçok zevke, tercihe seslenen dergiTek başına kötü bir şeymiş gibi ler bir süre sonra tarih olacak. gelmiyor bu bana. Kitabın tekerFazla uzağa gitmeye gerek yok, lek, kaşık, makas ya da çekiç gibi

çok temel bir nesne olduğunu, yıldır şekil değişirse bile işlevini koruduğunu söyleyen usta okur Umberto Eco haklıydı: Bir kaşığı değişiremez, şimdikinden daha iyi bir kaşık yapamazsınız, Philippe Starck bile yapamadı. Kitaplar için de bu böyle. Gelecekte kitapların üreildiği malzemeler değişecek ama öz aynı kalacak. İnsanlar gözleriyle okumaya, elleriyle yazmaya devam edecek. İçimiz rahatladığına göre, matrak taraına bakalım: Yazı icat edildiğinde kitapların taş ya da kil tabletlerden okunduğunu düşünürseniz yaraıcılığımızı kullanamamış ve mesela tablet bilgisayar lar için sahiden de yeni sayılacak bir isim bulamamışız. Demek ki, o kadar da korkacak bir şey yok.

DOKU TAMİRİ GELECEKTE YAYGıNLAŞACAK

“BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ İLE HASTA TAKİBİ YAYGINLAŞACAK” Biyomedikal mühendisliği, insan sağlığının iyileşirilmesi için mühendislik yöntemlerinin uygulanmasını içerir. Teknolojik gelişmeler, nüfusun yaşlanması ve sağlık sorunlarına ilginin artması ve bunların yanında maliyet etkinliği konusunda artan endiPROF. DR. BAHATTİN şeler biyomedikal mühendislerini KARAGÖZOĞLU daha iyi yöntem, alet ve cihaz taFSMVÜ BİYOMEDİKAL sarlamaya yöneltmektedir. Geniş MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜM bir tabandan gelen uzman grubu BAŞKANI ıbbi cihaz alanındaki gelişmeler

özetle şöyle düşünülmekte: Bilgisayar ile ilgili teknolojiler; büyük veri, bulut bilişimi, bilgisayar ağları, nesnelerin internei gibi teknikler yardımı ile hasta takibi ve bulguların akıllı sistemlerle değerlendirilmesi yaygınlaşacak. Moleküler ıp alanında ise; geneik mühendisliği, kök hücre, mikrobiyoloji, kan bankası, biyokimya alanlarındaki çalışmalar, masa üzeri laboratuvarı ile klinik laboratuvarların iş yüklerinin

hafileilmesi ve analizlerin daha kolay ve etkili yapılabilmesi diğer bir öngörü. Evde veya bağımsız hasta bakımı, nüfusun yaşlanması ve evde yalnız yaşayanların artması toplumsal bir sorundur. Lokal algılama, biyotelemetri ve hasta izleme sistemleri, e-sağlık, arşivleme, verilerin korunması, uzmanlaşmış değerlendirme ve uyarı sistemlerinin de bu


39

D O S YA

insanların günlük yaşamlarından iş hayatına kadar her şeyi dijital ortamda yapması, her birimiz hakkında dijitalde dev bir verinin ortaya çıktığı anlamına geliyor.

problemlere çözüm olması düşünülüyor. İlaç sunumu ve ilgili hibrit cihazlar; farmakoloji ilaçbilimi alanında gelişmelere paralel olarak nanoteknoloji yardımıyla organik yapıyla bütünleşmiş ilaç zerki, hastalıklı dokuyu yok edip sökme, beyin pilleri ve solunum destek alanları

da ilaç sektöründeki dönüşümlerden sadece bazıları. Bir diğer gelecek öngörüsünde ise organ yenileme, destekleme ve ilgili doku mühendisliği alanındaki gelişmeler var. Organ yenilemede yapay duyu organları, yapay deri, kas-sinir sistemi uyarı ve destekleme cihazları, ameliyat

robotları, beyin ve sinir işaretleri ile hareket kontrolü, elektromanyeik ve mikrodalga ile kanser hücrelerini iç ısıtma ile yok etme, kalpteki atrial fibrilasyonları kalpte bir çeşit riim bozukluğu önleme ve doku tamirinin gelecekte yaygınlaşacağı düşünülmekte.

DİJİTAL İHTİYAÇLARıMız ORTAYA YEPYENİ MESLEKLER ÇıKARACAK

“ROBOTLAR İNSANIN DENEYİM VE YORUMLAMA KABİLİYETİNİ GEÇEMEZ”

YUNUS BECİT PAPİLLON DİGİTAL KURUCUSU / TÜGVA YÖNETİM KURULU ÜYESİ

Değişimlerin bu kadar hızlı yaşandığı bir çağda geleceği öngörebilmek oldukça zorlaşıyor. Özellikle de teknolojinin geleceğini tahmin etmek çok zor olsa da bu teknoloji karşısında ortaya çıkacak sonuçları öngörebilmek mümkün. Bugün, sabah yatağımızdan telefonumuzla kalkıyor, işlerimizi telefonla hallediyor, konumumuzu aıyor, yemeğimizi söylüyor, bir ıkla pek çok şeyi halledebiliyoruz. Gelecekte bütün bunları nasıl cihazlarla yapacağımızı bilemeyebiliriz; çerçeveli, çerçevesiz ya da hologram olabilir ancak cihazlarla yapacağımız işlerin gitgide artacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunun sonucunda kaçınılmaz olarak yaşamlarımızda da iş dünyasında da değişimler olacak.

İnsanların günlük yaşamlarından iş hayaına kadar her şeyi dijital ortamda yapması, her birimiz hakkında dijitalde dev bir verinin ortaya çıkığı anlamına geliyor. Peki, ortaya çıkan bu Big Data dediğimiz o büyük veriyi nasıl kullanacağız? İşte bu, geleceğin en büyük sorunu hâline gelecek. Bireyselliğin ön plana çıkığı bir dönemde, kişiye özel mesajlar vermek isteyen markalar, reklam ve pazarlamada veriye dayalı ileişimin payını arıracak. Reklam sektörü de enerjisini bu büyük veriyi çözümlemeye ve doğru zamanda doğru mesajı vermeye harcayacak. Böylece kullanıcıların dijitalde bırakıkları ayak izlerini yorumlamaya dayalı ileişim stratejileri önemini arıracak. İşin bir başka boyutu da robotların yaşamımızı nasıl etkileyece-

ği... Robotların işlerimizi elimizden alıp almayacağı bugünlerde sık sorulan sorulardan biri. Bana kalırsa ne kadar üstün teknolojilerle donaırsak donatalım bir robot, bir insanın sahip olduğu deneyimin ve yorumlama kabiliyeinin önüne geçemez. Robotlar mesleklerimizi doğrudan elimizden almayacak ancak gelecekte dijital ihiyaçlarımız doğrultusunda ortaya yepyeni meslekler çıkacak. Bu da, bugün bizi endişelendirenden farklı bir işsizlik sorunu ile karşılaşacağımızı gösteriyor. Ortaya çıkan bu yeni mesleklere uygun beceride insan bulamamak, iş dünyasının büyük sorunlarından biri haline gelecek. Kısacası, robotlar işimizi yapmayacak, işimize yarayacak. Asıl mesele, işimize yarayacak o robotların nasıl yapılacağı!


40

KAMİLE DEvELİ

ARTIK YOSUNLA VE YAPAY ETLE BESLENECEĞİZ! HAYAL:

Bilim kurgucuların gelecek tasavvurlarında sıklıkla rastladığımız haplarla beslenme fikri, günümüzde tamamen gerçekleşmiş sayılmaz. Konvansiyonel savaşların ve ’nci yüzyılda nüfusun yükselişe geçmesi besin kaynaklarının yetmeyeceği endişesini arırıyordu. Bundan dolayı 9 ’lara gelindiğinde haplarla beslenme fikrine oldukça sıcak bakılmaya başlanmışı. 6 yılında, Geleceğin Yemekleri kitabında Warren Belasco, Birçok kişi yemek yerine haplara başvurmayacağına dair yemin etse de gelecek kuşakların bilim ne geirirse ona razı olacaklarına inanıyor: Hap, yosun ya da diğer distopik garabetler diyerek öngörüde bulunmuştu.

Oldu:

Dondurulmuş gıdalar, geneiği değişirilmiş tohumlar, yapay şekerli ve katkı maddeli besinler mufaklarımızda çoktan yerini aldı bile. Ayrıca eksikliği tespit edilen vitamin ve mineral gibi organik bileşikler için de takviye hapları alabiliyoruz. 97 ’te gösterime giren distopik bilim kurgu filmi Soylent Green’e göre gelecekte ana besinimiz yeşil bir yosun olacakı. Tam olarak böyle olmadı ama bugün yosun hapları oldukça revaçta. ABD’li bilim adamı Rob Reinhard filmdeki soylent’ten esinlenerek aynı isimde toz halinde benzer bir gıda üretmeye başladı bile.

Olacak: ’inci yüzyılı bilim kurgu eserlerinin gerçek olacağı zamanlar olarak bekledik. robotlar, uçan arabalar, uzay gemileri, dünya savaşları, zaman makineleri, yemek hapları, klonlama, ışınlanma… Bir kısmı gerçekleşi, bir kısmı ise hâlâ hayalden ibaret. Dilerseniz neler oldu, neler olacak onlara bir göz atalım.

Talep hızla artarken et üreiminin zorlaşmasının gelecekte farklı arayışlara sebep olacağı kesin. Bir öngörüye göre ucuz ve sağlıklı protein kaynağı olarak böcekler en iyi alternaif olacak. Diğer taratan uzmanlar, bitkisel kaynaklı yapay et üzerine çalışmaya başladı bile. Hata San Fransisko merkezli Memphis Meats adlı şirket laboratuar ortamında orijinaliyle tamamen aynı tada sahip dana, tavuk ve ördek ei üretmeye başladığını açıkladı bile. Sıra şimdi pazarlamasında… İklim değişikliği ve artan sıcaklıkla beraber yakın gelecekte çikolata ve kahve gibi besinlerin de nesli, tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.


41

D O S YA

ROBOT SOFIA VATANDAŞLIK BİLE ALDI HAYAL:

Bugün bize çok olağan görünse de eski bilim kurguların en uçuk ögeleri; konuşan bilgisayarlar ve yapay zekâlardı. 9 7’de ilk örneği Metropolis olan yapay zekâ filmleri; Matrix, 2001: Bir Uzay Destanı, Yapay Zekâ gibi örneklerle geniş kitlelere ulaşı. Robotlar ve insan görünümlü yapay zekâlar neredeyse her bilim kurgu filminde boy gösteriyordu.

KENDİ KENDİNİ ONARAN AYAKKABILAR GİYECEĞİZ HAYAL:

Bilim kurgu filmlerinde yıllarca açık renkli, parlak ve cinsiyet ayrımı gözetmeyen giysili karakterleri izledik. ’li yıllar için öngörülen değişik saç ve makyaj silleri, kostüm parileri için güzel bir seçenek olsa da günlük giyimden hâlâ oldukça uzak.

Oldu:

Fütürisik kıyafet ve aksesuarlar, dönem dönem moda olmadı değil fakat vintage denilen geçmiş zaman modası bile daha fazla taratar buldu. Örneğin, Uzay Yolu filminin üniformaları hayaımıza pijama ve eşofman olarak dâhil oldu. Giyilebilir teknoloji ürünü akıllı saat, akıllı gözlük gibi aksesuarların kullanımı ise giderek yaygınlaşıyor.

Olacak:

Kendi kendini onaran ayakkabı, güneş panelli mont, rengini değişirebileceğiniz kıyafetler, ruh hâlini ter bezlerinin harekeinden takip ederek kulaklıklara dinlendirici müzik yollayan kumaşlar… Bunlar gelecekte giyeceğimiz giysilere dair yapılan çalışmalardan birkaç örnek. Yalnız şu konuda bir görüş birliği var; gelecekte akıllı kıyafetleri muhakkak giyeceğiz.

Oldu:

Basbayağı gerçekleşi; bilgisayarlar, telefonlar, robotlar bir kenara; buzdolapları ve hata çay makineleri bile konuşuyor, birbirleriyle ileişim bile kuruyor! Apple’ın sanal asistanı Siri, konuşmakla kalmayıp komutları da yerine geiriyor. Ekranlardan düşmeyen medyaik insansı robot Sofia vatandaşlık aldı, hata insanlığı ele geçirme esprisi bile yapıyor. Hayaımıza yerleşen ama arık farkında bile olmadığımız arama motorlarının geçmiş aramalara göre öneriler sunması, istemediğimiz elektronik postaların ayrışırılması, saın alma önerileri gibi çözümler de yapay zekânın marifei.

Olacak:

Geleceğin meslekleri kalıbı, yerini yavaş yavaş gelecekte yok olacak meslekler e bırakıyor. Sanayi Devrimi’yle insan emeği ihiyacı azalmışı, Teknoloji Devrimi ise insan zihnine olan ihiyacı azaltacak gibi. Amerikalı bilim kurgu yazarı vernor vinge 99 yılında şöyle diyor: Otuz yıl içinde, süper insan zekâsı yaratacak teknolojik olanaklara sahip olacağız. Ancak bunun ardından insan çağı sona erecek. Bu olayın ’ten önce yahut ’dan sonra gerçekleşmesi beni şaşırır. Bugün, Stephen Hawking ve Elon Musk gibi dâhiler insandan milyarlarca defa zeki olacak bu robotların insanlığın sonu olacağını öngörüyor.


42

UZAY TURİZMİNE HOŞ GELDİNİZ HAYAL: KAN DAMARLARINDA YOLCULUK HAYAL:

Bilim kurgu eserlerinde insanlığın sonunu bazen bir virüs geiriyordu, bazen de kısırlık. yapımı Ada filminde ise, yeterince zengin insanlar olası bir sağlık probleminde yedek organ sağlamak amacıyla, kendi DNA’larından klonlanmış insanlar yapırıyorlardı. Bu tür eserlerde, bütün hastalıkları yeryüzünden silme ve ölümsüzlük ideali bol bol işlendi, hâlâ da işleniyor.

Oldu:

Mikroskobik boyutlarda küçültülen bir gemiyle, kan pıhısına müdahale etmek için insan beynine seyahai anlatan 966 yapımı Kan Damarlarında Yolculuk filmi, aynen olmasa da kısmen görüntüleme yoluyla gerçekleşi. Yapay organ ve protezler B yazıcılarla daha kaliteli hale geldi. Organ nakli teknolojisinde roboik cerrahi gelişirildi ve kök hücrelerle insan vücudunda istenilen organ yeişirilmeye başlandı.

Olacak:

Teleıp teknolojisiyle sağlık hizmetlerine ulaşmakta zorlanan hastalar, uzaktan teşhis ve hata tedavi edilebilecek. İlerleyen geneik bilimi genombilim ve DNA analizi, çok sayıda farklı hastalığın kişiye özel tedavisinin gelişirilmesine olanak sağlayacak. Arırılmış gerçeklik, ıp eğiiminde kullanılarak anatomi dersleri daha verimli hale geirilecek.

Uzay ve uzaylılar, bilim kurgu yazarları için her zaman verimli malzeme olmuşlardır. Solaris, Ay’a Seyahat, Maymunlar Cehennemi gibi kült filmler bir tarafa; Yıldızlararası, Geliş, Yerçekimi gibi sonrası filmler de bu bereketli konuyu işlemekten geri kalmadı. Dünya dışı varlıklarla ileişim kurmak o derece sıradanlaşmışı ki, mesele arık onların iyi mi yoksa kötü mü oldukları sorunsalına inmişi. H.G. Wells’in Dünyalar Savaşı romanı ve filmi, uzaylıları korkunç varlıklar olarak gösteriyordu. Ancak bunun aksine Spielberg’in 3. Türle Karşılaşma ve E.T. filmleri ise uzaylıların aslında oldukça cici ve insancıl yaraıklar olduğunu anlaıyordu.

Oldu:

NASA onlarca gezegen keşfei, Mars’ta sayısız kez oksijen ve su bulundu. Hiçbiri ispatlanamasa da bir ton amatör UFO videosu internete sızdı. Sonuç olarak uzaylılarla ilgili pek çok bilgi rivayeten öteye gidemedi. Gagarin’in uzaya çıkışı ve Neil Armstrong’un Ay’da yürüyüşü ise uzay konusunda şüphesiz en önemli gelişmelerdendi. 6 yıl önce Sputnik taraından uzaya gönderilen ilk televizyon uydusu Telestar’ın yörüngeye girmesinden iibaren dünya yörüngesini uydularla kapladık. Paraşütçü ve yüksek atlamacı Felix Baumgartner ses hızını geçerek km yükseklikten dünyaya atladı.

Olacak:

Gezegenimizi bekleyen kaynak kıtlığı sorunu, bilim insanlarını gezegenimizden çıkış aramaya yöneli. Elon Musk, SpaceX isimli uzay turizmi şirkeini kurdu. Bazı uzmanlar uzay boşluğunda koloni kurmayı idealize ederken, bir kısmı ise Ay’da veya Mars’ta yapay bir biyosfer oluşturmayı daha manıklı buluyor. Eğer bu hayal gerçekleşirse orada doğacak insanların standartan çok farklı vücut özelliklerine sahip olacağı öngörülüyor.


43

D O S YA

HER YERDEN GÖZETLENİYORUZ HAYAL:

Distopik bilim kurguların ortak temalarından biridir; sürekli izlenmek ve kontrol alında olmak. Gözeim baskısının en yoğun işlendiği eserlerin başında 1984 ve Cesur Yeni Dünya roman ve filmleri geliyor. 97 tarihli THX 1138 filminde geleceğin insanlarının aşk ve şehvet gibi pek çok duyguları otorite taraından kontrol ediliyordu. V for Vendeta , İsyan , Kapışma gibi panopikon denilen gözetlendiğini bilmenin geirdiği otokontrolü işleyen filmler sonrasında da devam ei.

Oldu:

Gerçekleşme oranı en yüksek olan bilim kurgu metaforu gözeim olmuştur diyebiliriz. Sanal izlerimiz, Big Brother’lar sayılabilecek teknoloji devlerinin gözlerinin önünde. Kameralar ve mobeseler de izlendiğimizi bilerek davranışlarımıza yön verme konusunda hepimizi etkiliyor. Gerçeklikten uyarlanan 6 yapımı Snowden filmi ise gözeim meselesinin abarıldığını ve paranoya olduğunu iddia edenlere cevap niteliğinde.

Olacak:

Big data nın ilgili kişilere, ilgili reklamları sunması tek kullanım alanı değil belli ki. Bireysel ihiyaçlar ve bilgilerin ulaşılabilirliği arıkça kişiye özel ürün gelişirme, yakın geleceğin en olası tahmini. Yeni medya, başlarda deneimden uzaklık ve sınırsız özgürlük gibi görülürken şimdi anlıyoruz ki daha geniş çaplı bir deneime olanak sağlayacak.

ÇOK YAKINDA UÇAN ARABALARA BİNECEĞİZ HAYAL:

Uçan arabasız bir bilim kurgu filmi hayal bile edilemez! Ridley Scot’ın efsanevi Blade Runner filminin kahramanları ’li yıllarda uçan otomobillerle seyahat ediyorlardı. 997 çıkışlı Beşinci Element filmi ise uçan arabalar için ’üncü yüzyılı işaret ediyordu. Geleceğe Dönüş 98 ve Azınlık Raporu ise arabaların yer çekimine meydan okuduğu diğer filmler.

Oldu:

Birtakım protoipler gelişirilmiş olmakla birlikte maalesef arabalar henüz uçmadığı gibi trafik ’inci yüzyılın en büyük sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Elektrikli otomobiller büyük bir çığır açsa da uçan araba idealinden fersah fersah uzaklar. Her ne kadar uçan arabalar göklerde arz-ı endam etmese de uçan trenler Almanya ve Japonya gibi ülkelerde trafiği hayli rahatlaıyor. Uçan tren derken elbete şimdilik havada bir ray sistemine bağlı olarak hareket eden trenlerden bahsediyoruz. Yine de dört gözle uçan arabaları bekliyoruz.

Olacak:

Uçan arabalar için haberlerde verilen çıkış tarihleri çoktan geride kaldı ve bu arabalar hâlâ piyasada yoklar. Üreicilerin bunun için oldukça sıkı bir çaba içinde olduklarını bu haberlerin sıklığından anlayabiliyoruz fakat uçan arabaların geleceği şimdilik muallakta.


44

DÜnyAnIn geleceĞinin ÇOk önceDen tAnrI tArAFInDAn belirlenDiĞine Ve OlAcAklArIn kitAb-I MUkADDeS te kenDilerine AÇIk şekilDe bilDirilDiĞine inAnAn eVAnJeliStlerin, beklenen geleceĞin gerÇekleşMeSi iÇin bUlDUklArI FOrMÜl iSe literAtÜre tAnrI yI kIyAMete ZOrlAMAk ADIylA girMiş DUrUMDA.

EvANJELİzMİN ÜÇ YÜzDEN FAzLA TANıMı vAR


45

D O S YA

DosYa | MAKALE

Trump’ın arkasındaki siyonisT HırisTiyanlar BEYTULLAH ÇAKıR

Aşikâr ki, eski Ahit teki peygamberlerimize ve Armegedon la ilgili önceden haber verilmiş alametlere geri dönüp bakığımda Acaba olacakları gören biz miyiz diye merak ediyorum. inanın bana, bu kehanetler açık şekilde yaşamakta olduğumuz şu zamanları tasvir ediyor. Ronald Reagan 4 ’ıncı ABD Başkanı

D

nyaûa nl Amerikal üin tarihçisi Martin Marty, “G n m züe üinî boyutu bulunmayan veya belirleyiûi unsurlar nüan birini üinin te kil etmeüiği nereüeyse hiçbir önemli olay n olmaü ğ n ” söyler. Özellikle içinüe ya aü ğ m z çağ n temel üinamiklerinin üin ve üine üair b t n kutsallarüan ar nü r larak olu turulüuğuna inanan raüikal sek lerler -bizüeki kar l ğ n ultra laikler olarak ü nebiliriz- nezüinüe Marty’nin bu tespiti fazlas yla fantastik hatta izofrenik bulunabilir. Anûak gerek yerel siyasette gerek ü nya siyasetinüe ya anan geli melere geni ve çok yönl perspektile bakmay beûerebilüiğimizüe, asl nüa Marty’nin hakl l k pay n n hiç üe k ç mseneûek gibi olmaü ğ n görebiliriz.

Uzun s reüir T rkiye’nin g nüemini me gul eüen ve topraklar m züa yapt ğ askerî/siyasî ûasusluk faaliyetlerinüen öt r 9 Aral k 2016’üan beri tutuklu bulunan evanjelist pastör (papaz, rahip) Anürew Craig Brunson haüisesi bu konuüa kar la t ğ m z en son ve en g nûel örneklerüen. Kamuoyunun Rahip Brunson olarak tan ü ğ Amerikal ah s zaten uzun s reüir gergin bir seyirüe üevam eüen ABD-T rkiye ili kilerinüe -üeyim yerinüeyse- fi in çekilmesine neüen olmu bir fig r haline gelüi. ABD ba kan yarü mû s Mike Penûe ve ba kan Donalü Trump pe i s ra yapt klar aç klamalarla rahibin bir an evvel serbest b rak lmas n isteyerek aksi taküirüe T rkiye’ye birtak m yapt r mlar uygulanaûağ n belirttiler. Trump’ Rahip Brunson vakas zerinüen T rkiye ile köpr leri

atmaya iten üinamiklerüen birini ABD iç politikas na üair kayg lar n n olu turüuğu ku kusuz. Zira ön m züeki kas m ay nüa ABD’üe kongre ara seçimleri yap laûak. Trump -her ne kaüar kenüisi bir evanjelist olmasa üa- ba kan seçilirken özellikle yarü mû s Penûe’nin üesteğiyle evanjelik oylar n y züe 81’ini alm bir isim. ABD kamuoyuna göre bu üurum evanjelik lobinin Rahip Brunson konusunüa ba kan zerinüe ûiüüi bir bask olu turmas na yol aç yor. Anûak meselenin bir üe ü politika ayağ söz konusu. Üzerinüe üaha fazla oüaklan lmas gereken i in bu yön n n anla lmas içinse önûelikle Evanjelizm üenilen Protestan ak m n ne anlama gelüiğine ve ü nya siyasetinin özellikle Ortaüoğu politikalar n n belirlenmesinüe ne gibi etkileri olüuğuna üeğinmek fayüal olabilir.


Merkez üssü ABD olan evanjelistlerin en sıra dışı yönünü kitab-ı mukaddes’te yer alan kıyamet ayet ve senaryolarına yönelik radikal inançları oluşturuyor. 46

Tanrı’yı kıyamete zorlayanlar

Son y llarüa aü hemen hepimizin kulağ na bir ekilüe çal nm olan Evanjelizm, H ristiyan üininin ç temel mezhebinüen biri olan Protestanl k anlay nüan beslenen bir tarikat sistemi. Kavramsal anlamüa yayg n olarak kullan lmas n n kökeni ise 16’nû y zy lüa Almanya’üa Martin Luther önüerliğinüe ba layan Reform hareketlerine uzan yor. Evanjelizm sözl klerüe “kutsal kitaba yönelmek” olarak tan mlan yor ve kelimenin kaynağ “iyi haber, as l gerçek” gibi anlamlara geliyor. Evanjelistler hakk nüa yapt ğ ara t rmalar yla tan nan Daviü Barett’e göre bug ne kaüar 300’üen fazla tan m yap lan Evanjelizmin tam olarak ne anlama gelüiği hakk nüa hâlâ bir mutabakat sağlanabilmi üeğil. Barett’in bahsettiği b t n bu ihtilalara rağmen bug n Evanjelizm üenilüiğinüe akla ilk olarak, ABD’üe 110 milyon ûivar nüa m ntesibi olan ve aralar nüa Jimy Carter, Ronalü Reagan, George W. Bush gibi ABD ba kanlar ba ta olmak zere pek çok nl ismin bulunüuğu H ristiyanl k anlay geliyor. Bug n ABD’üe olüukça etkili olan muhafazakâr evanjelistlerin iüe-

merkez üssü abd olan evanjelistlerin en sıra dışı yönünü kitab-ı mukaddes’te yer alan kıyamet ayet ve senaryolarına yönelik radikal inançları oluşturuyor.

olojik atalar n , 18’inûi y zy lüa ngiltere’üen ABD’ye göç eüen ilk ve en etkili gruplarüan biri olan ve ABD’nin yerli halk K z lüerililere yapt klar soyk r mla belleklerimize kaz nan p ritenler olu turuyor. Ayn zamanüa g n m züe ABD’nin en etkin lobilerinüen biri olarak bilinen ve gerek iç gerekse üe ü siyasette izleneûek rotay belirlemeüe ba at aktörlerüen biri olan WASP (White-Anglo Sakson-Protestan) yap lanmas n n üa temellerini atan p ritenlerin öğretilerinin kaynağ Tevrat, Mezmurlar ve Sinoptik nûillerin (KitabMukaüües’te H ristiyanlarûa sahih kabul eüilen üört nûil’in Matta, Markos ve Luka’ya atfeüilen ç ) toplam nüan olu an KitabMukaüües’e üayan yor. Tevrat’ta bahsi geçen Yahuüilerin Tanr Yehova taraf nüan “seçilmi kavim” olma ayr ûal ğ n kenüilerine yönelik olarak üa g nûelleyerek yorumlayan p ritenlerin ABD’yi bu ü stur zerine in a ettikleri birçok kaynakta belirtiliyor. Örneğin ngiliz yazar Karen Armstrong, p ritenlerin Yeni D nya’üaki m ûaüelesinin ayn Tevrat’ta anlat lan Yahuüilerin m ûaüelesine benzeüiğini ve bu neüenle kolonilerine “ ngiliz Kenan’ ” aü n verüiklerini belir-

tiyor. Bug nk evanjelistlerin arketipi olarak ü nebileûeğimiz p ritenlerin kenüilerini Yahuüi ruhuna fazlas yla kapt rü klar na üair bir örnek üe göç ettikleri Amerikan topraklar na önûe New Israel (Yeni srail) aü n vermeyi ü nm fakat üaha sonra bu kararüan vazgeçerek yerle im aü olarak New Englanü’ seçmi olmalar . Merkez ss ABD olan evanjelistlerin en s ra ü yön n ise Kitab- Mukaüües’te yer alan k yamet ayet ve senaryolar na yönelik raüikal inançlar olu turuyor. Esin kaynağ n üaha ziyaüe Eski Ahit’te yer alan Daniel ve Yeni Ahit’in son kitab olan Yuhanna’n n Esinlenmeler böl m nüe bahsi geçen kehanetlerüen alan evanjelistler, Tanr ’n n Kitab- Mukaüües’te vaüettiklerinin gerçekle mesine yarü mû olmak ve sa Mesih’in yery z ne geli ini h zlanü rmak aü na olüukça kaotik giri imlerüe bulunuyorlar. D nyan n geleûeğinin çok önûeüen Tanr taraf nüan belirlenüiğine ve olaûaklar n Kitab- Mukaüües’te kenüilerine aç k ekilüe bilüirilüiğine inanan evanjelistlerin beklenen geleûeğin gerçekle mesi için bulüuklar form l ise literat re “Tanr ’y


47

D O S YA K yamete Zorlamak” aü yla girmi üurumüa. Evanjelistlerin, beklenen k yameti h zlanü rmak aü na m ttefik olarak seçtikleri grup ise tahmin eüileûeği zere Siyonist Yahuüilerüen olu uyor. Siyonist Yahuüilerle geli tirüikleri bu m ttefiklik ili kisinüen sonra “H ristiyan Siyonistler” olarak üa an lmaya ba layan evanjelistlerin, Mesih’in geli ini h zlanü rmak aü na yak n zamanüa yapt klar en kritik giri imlerinüen birinin üe 2003 Irak i gali olüuğunu belirtelim. O üönem ABD ba kan olan Bush’un, Irak Operasyonu için yapt ğ “iyi ile köt n n sava ” vurgusu, KitabMukaüües’te k yamet sava lar n nitelemek için aynen kullan lm bir söylem! Tanrı bütün kullarını bir görmez

üan ikinûi kez y k lan S leyman Mabeüi’nin yeniüen in as olu turuyor. Geçtiğimiz y l n aral k ay nüa Trump’ n Kuü s’ srail üevletinin ba kenti olarak ilan etmesi ve Temmuz 2018’üe üe srail parlamentosunüan geçen “Yahuüi Ulus Devleti” yasas , inanç merkezli ekillenen bu ittifak n kaç n lmaz bir sonuûu asl nüa. Yahuüiler söz konusu ittifakla hem Tevrat’ta kenüilerine verilüiği belirtilen topraklara ula abilmenin hem üe bin y llar önûesinüe s r lü kleri yurtlar nüa yeniüen h k mran olman n hayalini kuruyor. Evanjelistler ise sa Mesih’in yery z ne yeniüen gelmesine yarü mû olabilmek için askerî, malî ve siyasî imkânlar n srail’e lojistik üestek olarak sunmaya üevam eüiyor.

Kitab- Mukaüües’in öğretileEvanjelistler ile Siyonist Yahuüi- rine iman eüen ve Yahuüilerin lerin k yameti h zlanü rmak aü na seçilmi bir halk olüuğuna inanan evanjelistler, Tanr ’n n Yahuüiler giri tikleri bu ittifak, esas nüa için ü nyevî, saüeûe evanjelik ititaralar n ç karlar n n belirli kaü na tabi olan H ristiyanlar için noktalarüa çak mas yla alakal . ise uhrevî bir plan olüuğuna inattifak n temelini ise Kuü s’ n n yor. Tanr ’n n gökteki ûennetini 90 kilometre kuzeyinüe, Hayfa saüeûe evanjelistlere, Kuü s liman n n ise 29 kilometre g merkezli yery z hâkimiyetini neyüoğusunüa bulunan Harmeise Yahuüilere vaüettiğini ü giüo (Armageüon) vaüisinüe; n yorlar. Bu vaaüin gerçekle Deûûal’in orüusuyla Mesih’in mesi ve belirlenmi geleûeğin orüular aras nüa gerçekle ein as için s reûi h zlanü rmay ûeğine ve Mesih kuvvetlerinin zaferiyle sonuçlanaûağ na inan- ise üinsel bir vazife aüüeüiyorlar. ü klar b y k sava olu turuyor. Her iki taraf üa bu zaferin zuhuru Rahibin ardındaki derin için Kitab- Mukaüües’te geçen sebepler k yamet ayetlerinin gerçekle Rahip Brunson haüisesi ile mesi ve beklenen Mesih’in yery z ne gelebilmesi aü na ü nya yeniüen g nüemimize giren evanjelistlerin, içinüe lkemizin zerinüe birtak m geli melerin ya anmas gerektiğine inan yor. üe bulunüuğu Ortaüoğu bölgesinüe uygulamaya çal t klar Söz konusu bu ortak geli megeleûek planlar n n içeriği ç lerin en önemli saûayaklar n a ağ be yukar bu ekilüe. Hem ise s rg nüeki Yahuüilerin arzFETÖ hem üe PKK ile gör memev’uüa (vaaüeüilmi toprakler yapt ğ tespit eüilen Rahip lara) getirilerek Kuü s merkezli bir srail üevletinin kurulmas ve Brunson’ n s raüan bir üin aüam M.S. 70’li y llarüa Roma taraf n- olmaü ğ çok aç k. Örneğin hak-

k nüa olu turulan iüüianameüe Brunson’ n “T rkleri sallayaûak baz olaylar bekliyorüuk. sa’ya üönmek için gerekli ko ullar olu tu. San r m olaylar üaha üa köt ye giüeûek. Sonunüa biz kazanaûağ z” gibi ifaüelerin yer alü ğ birtak m Whatsapp konu malar na rastl yoruz. “ sa’ya üönmek için gerekli ko ullar olu tu” vurgusunun yukar üa teorik arka plan n vermeye çal t ğ m z k yamet senaryolar yla üoğruüan ili kili olüuğunu söylemek hiç üe abart l üeğil asl nüa. Özetle; T rkiye’nin Brunson’ teslim etmeme konusunüa gösterüiği üirenûin üe ABD’nin bir rahip için koparü ğ k z lûa k yametin üe çok üerin sebepleri olüuğu a ikâr gör n yor. evanJeliStler tanrı’nın gökteki cennetini saDece kenDilerine, kUDÜS MerkeZli yeryÜZÜ HÂkiMiyetini iSe yAHUDilere VADettiĞini DÜşÜnÜyOr.

T m bunlar n ü nüa, görev yeri zmir olan ve buraüa ikamet eüen Brunson’ n 2014 y l nüan itibaren iki y l sonra tutuklanü ğ üöneme kaüar G neyüoğu bölgesinüe bulunan Urfa ve Diyarbak r’a y zlerûe kez seyahat ettiği üe g nüeme gelen iüüialar aras nüa. Brunson’ n üefalarûa gerçekle tirüiği bu seyahatlerin evanjelik anlay ta çok önemli bir yer i gal eüen misyonerlik faaliyetleriyle ilgili olmas kuvvetle muhtemel. Anûak i in salt üinî misyonerliği a an üaha “üerin” boyutlar bulunüuğu üa ortaüa. ABD’nin Ortaüoğu’üaki en g çl ve g venilir m ttefikini gözüen ç kar rûas na sergileüiği tepki, ba vurüuğu üiplomasi ü yöntemler ve T rkiye’nin kararl üirenûi iki üevlet aç s nüan üa Brunson’ n herhangi bir “rahip”, amaû n nsa s raüan “misyon” olarak gör lmeüiğini gösteriyor. Misyonerlik faaliyetlerinin evanjelistlerüeki ehemmiyeti ve Yahuüi Siyonistlerle kurulan “ er ittifak ”n n hangi noktalarüa çat t ğ ise ba ka bir yaz n n konusu olmay hak eüiyor.


M. SENA SUBAŞı H. BEYzA AYDıN

48

yarın ölecek gibi bugüne, bugün ölecek gibi âna odaklanmamız gerekiği söylendi birçoğumuza büyürken. Gecelerin gündüzleri kovaladığı günlerde arkamıza bakığımızda biten ömürler görüyor olsak da çoğu zaman isikbale dair umutlar beslemekten, hayaller kurmaktan, beklenilere girmekten de geri durmuyoruz. Geçmişin ulaşılmazlığına karşılık gelecek –adı üstünde- geleceğini vaat ediyor. daima herkesin kendi hayaline, umuduna göre vaatkâr ve teşvik edici olmayı bir şekilde beceriyor. iyi ama nedir bu gelecek adı verilen şey. Peki, bir insan hayal kurarken zihninde ne kadar uzak bir zaman dilimini canlandırabilir? gelecek algısı kafalarımızda büyük ölçüde soru işaretlerinden müteşekkil olsa da herkesin ona dair bir düşüncesi, ondan bir beklenisi de mevcut. böyle bir manzarada sokaktaki insanların geleceğe dair düşüncelerini öğrenmek isiyorsanız işte cevaplar… DÜNYANıN HERHANGİ BİR YERİNDE TÜRKİYE’Yİ TEMSİL ETMEK İSTERDİM


49

* Bu röportaj muhabirlerimiz taraından 6. 8.

8 tarihinde Beşiktaş meydanında gerçekleşirilmişir. Soru, en küçüğü 6 yaşında olan yaklaşık 4 kişiye yönelilmişir. Sayfa bu cevaplardan derlediklerimizden oluşmaktadır.

Gelecekten beklentİlerİnİz nelerdİr? • Ayrı eve çıkıp ağabeylerimden kurtulmak gibi hayallerim var. Evlenmek de olabilir… Ağabeylerimden kaçsam yeter. • Ev işlerini yapan robotları bekliyorum gelecekten.

• Benim geleceğe dair hayallerim kendime ait, ocağı tüten sıcak bir evimin olması… Mütevazı olmak lazım… • Her şey olacağına varır. Gelecekten beklenim yok ama ileride arkama bakığımda içime sinecek bir hayaımın olmasını çok isterim.

• Gelecekten uçan arabalar, zaman mabin saat kuralını unutmamak kineleri falan bekliyoruz yıllardır. Çok • lazım. Bir işte başarılı olman için mu zor acaba; bir türlü kavuşamadık bin saat çalışman gerekiyor. Neye o teknolojiye. vakit harcarsan ona meyyal olursun. • Ülkemizin ekonomisinin düzelmesini Hayallerini ona göre seç ve harekete bekliyorum. Dolar düşse mesela, geç! işlerimiz yoluna girse... • Dua edin de üniversiteyi biireyim. • Bu sene tercih yapacağım ama sınavGerçekten arık başka bir şey istemiyorum. lar da çok iyi gelmedi. Gelecekten tek bir beklenim olabilir, o da bir • Yarım saat sonrasını bilmiyorum ki, üniversiteye girmek. geleceği ne bileyim! Geleceği düşünmeye gerek yok. Buradan çıkıp • Benim bir meslek hedefim var. Uzay da on dakika sonra ölmeyeceğim ne mühendisi olmak isiyorum ama malum? maalesef Türkiye’de çalışabileceğim yer yok. O yüzden Avrupa ya da Amerika’ya gitmem gerekecek. Tabii bu şartlarda zor… Muhtemelen uçak mühendisliği falan seçeceğim; en yakın ihimal bu.

• Bir ara evlenebilirsem süper olur. Gelecek deyince aklıma belirsizlik geliyor, çok fazla belirsizlik var. Bir de güvensizlik… • Bir ailem olsun; evlenip çocuk sahibi olup güzel nesiller yeişirmek isiyorum. Gelecekten beklenim bu… • Gelecek hakkında herkesin bir hayali vardır. Benim hayalim de vatana, millete hayırlı biri olmak.

• Geçmişim hüsranla, hayal kırıklıklarıyla dolu. Geçmişte ne yaşadım ki gelecekten bir şey bekleyeyim. İşim de yok. Benim için arık umut yok. Başıma neler geldi bir bilseniz! Hiçbir beklenim, hayalim yok.

• Çoluk çocuk yaparım herhalde. Gelecekten daha ne isteyeyim! • Evlenmeyi düşünüyorum. • Kendimi dünyanın bir yerinde Türkiye’yi temsil eden bir insan olarak hayal ediyorum. • Gelecekten tek bir beklenim var: Benim küçük bir oğlum var; ileride büyüdüğünde onunla gezmek, tozmak, alışverişe gitmek isiyorum. Biraz basmakalıp olacak ama anne olunca böyle oluyor. • Ay bilmiyorum yaa… Hiç hayal etmedim ki işten güçten. Beklenim yok sanırım. Sen sorana kadar düşünmedim hiç. İleride çok daha fazla para kazansam güzel olur herhalde. • Kanada’ya gideceğim üniversiteye okumaya. Gerçi çok yakın bir gelecek ama şimdi sadece onu düşünüyorum. • Gelecekte şu olsun, bu olsun, şöyle yapacağım, böyle yapacağım demiyorum. Kendimi kısıtlamak istemiyorum. • Yeni nesil çok eğiimsiz geliyor. Okumak istemiyorlar; okumayı, öğrenmeyi sevmiyorlar. Onları gördükçe geleceğimize dair olumlu bir şey göremiyorum. Ama ülke onlara emanet sonuçta…

• Ben İzmirliyim, İzmir’de yaşıyorum. İstanbul’a geldim ama gelmez olaydım. Gelecekle ilgili öncelikli hayalim İzmir’e dönmek. Bu şehirde yaşanmaz; çok kalabalık ve karmaşık burası. • Gelecekte keşke hayal eiğim kafeyi Metroya biniyorum, oturacak yer açabilsem! Oradan çok para kazabulamıyorum. Trafiği zaten hiç söylenıp hem aileme hem de hayvanlara meyeyim. Döneceğim zaten yakında. bakabilsem. Bunun gerçekleşmesini çok isterim. Benim en büyük hayalim • Şu an geçmişi temizlemeye çalışıyorum, gelecekle sonra uğraşacağım. hayvanlarla ilgili zaten.

BİR İŞTE BAŞARıLı OLMAK İÇİN

BİN SAAT ÇALıŞMALıSıN


50

dünyadan portreler/ haberler haberler BİROL BİÇER

01

Mahmut Ömer ALTIN KEMERİNİ BAŞKAN ERDOĞAN’A TESLİM EDEN SURİYELİ BOKSÖR

Almanya – Surİye 02

Suriye as ll Mahmut Ömer Manuel Charr L bnan’üa üoğüu ve ü nya ağ r s klet boks ampiyonluğunu, yaaü ğ Almanya’üa kazanü . Geçtiğimiz aylarüa Ankara’ya gelerek alt n kemerini Ba kan Erüoğan’a teslim eüen Mahmut Ömer, kenüisini “Osmanl Aslan ” olarak nitelenüiriyor. Eyl l sonunüa yapaûağ unvan n koruma maç na üa yine Erüoğan’ üavet eüiyor. 1984 üoğumlu Manuel Charr, üöv sporlar kariyerine 17 ya nüa Taylanü boksu ile at lü . Profesyonel boks hayat nüa ilk mağlubiyetini ka aç lü ğ için üurüurulan maçta nl Vitali Klishko kar s nüa alan Charr, iki y l önûe kazanü ğ WBA ü nya ağ r s klet boks ampiyonluğunu hâlen koruyor. Mahmut Ömer Charr, Erüoğan ve T rkiye sevgisini öyle aç kl yor: ‘’Ben m lteûi olman n ne üemek olüuğunu çok iyi biliyorum. Erüoğan’ n Suriyeli m lteûilere ne kaüar yarü mû olüuğunu üa çok iyi biliyorum. Bunun için kenüisine minnettar m.”

James Shinn Geleceğİ Bİldİren Start-Up Kurdu

ABD 03

James Shinn’in risk üeğerlenüirmesi yaz l mlar zerinüe uzman irketi Preüata, al t ğ m z ‘start-up’larüan biraz farkl . Bu irketin uzmanl k alan esas olarak öyle tarif eüiliyor: “Geçmi in verilerini tahlil eüerek geleûeği öngörmek.” Anûak yapt ğ ey kâhinlik ya üa falû l k üeğil. Preüata asl nüa irketler ve piyasalar için öngör sistem ve yaz l mlar geli tiriyor anûak bu i saüeûe ekonomik verilerin analizine üayanm yor; her alanüan geçmi e yönelik binlerûe veri analize tabi tutuluyor ve böylelikle geleûek haüiseler hakk nüa öngör ler retiliyor. Örneğin, Shinn’in yaz l m Paris’te iki y l önûe gerçekle tirilen bombal salü r y bir ay önûesinüen y züe 61 olas l kla öngörm t . Preüata’n n algoritmas her g n binlerûe sosyal meüya hesab n , on binlerûe internet sayfas n , Wikipeüia’y ve 200 lkeüe gazete ve üergiyi 300 konu ve tematik öge kapsam nüa topluyor ve matematik bir moüelle analiz eüiyor.

Philip Tetlock En İyİ Gelecek Öngörüsü Metodunu Keşfedİyor

Kanada

Kanaüal psikoloji profesör Tetloûk, 20 y la yak n bir s re politika, ekonomi ve strateji alanlar nüan 300 uzman n 27 bin 500 öngör s n toplaü ve bunlar gerçekle en olaylarla kar la t rü . Ve 2005 y l nüa sonuç olarak una ula t : “Uzmanlar n hepsi üe öngör leri konusunüa birbirinüen beterüi. Hatta bu uzmanlar n meüya taraf nüan öne ç kar lanlar en köt leriyüi.” Bu sonuçtan emin olan Tetloûk birkaç ara t rmaû yla bir araya gelerek muhtemel geli meleri öngörme konusunüa en iyi metoüu ke if için kollar s vaü . Gooü Juügement Projeût i te böyleûe ortaya ç kt . Uzmanlar n öngör isabetsizliğinüen y lan Tetloûk ve arkaüa lar 10 y l a k n s reüir y r tt kleri bu programla ü nyaüa meyüana gelen geli meleri önûeüen kestirme konusunüa kitlelerin bilgi ve sağüuyusunüan yararlan yor.


51

04

07

HELAL TURİZMİN İSTİKBALİ PARLAK inans, g üa, moüa, sağl k, bak m ve makyaj malzemeleri gibi sektörlerüe yayg nla an “Helal” anlay n n yeni y lü z “Helal Seyahat ve Turizm.” Y llar önûe m teüeyyin ailelere yönelik birkaç otel ile aü mlar at lan bu sektör g n m züe h zla b y yor. Bunu son rakamlarüan aç kça görmek m mk n: M sl man turistler 2016 y l nüa 169 milyar üolar olan M sl manlara yönelik seyahat pazar n , 2017’üe y züe 11,8 art r rken, 220 milyar üolara yakla an ü nya helal turizm pazar üa haûmini iki kat na ç karü . Bu pazar n 2023’e kaüar 300 milyar üolara ula aûağ tahmin eüiliyor. Helal turizmin rağbet görü ğ lkelerin ba n Malezya ve Enüonezya al yor. Helal r nler konusunüa olüukça hassas bir topluma sahip olan bu iki lkeüe turizmin yan nüa üiğer t m helal sektörler üe h zla b y me kayüeüiyor. Helal turizm pazar n n son üönemlerüeki en atak lkesi ise T rkiye. Geçen y l helal turizmüe 3 milyon turist ağ rlayan ve bu alanüaki yatak say s n be y lüa 5 kat na ç karan T rkiye, Malezya ve Enüonezya’n n arü nüan ü nyaüa ilk 3 aras na girmi üurumüa. Bununla beraber T rkiye imüilik bu pazarüan saüeûe y züe 2 pay al yor.

F

05

ROBOTLAŞMA KAÇAK İŞÇİLİĞİ VE KÖLELİĞİ ARTIRACAK

Ö

n m züeki y l enü striüe 250 bin robotun i g û ne kat laûağ ü nyan n yak n geleûeği için D nya Çal ma Te kilat ’n n (ILO) öngör s öyle: “20 y l içinüe çal anlar n y züe 56’s i siz kalabilir.” Yeni yap lan bir ara t rma ise imüilik bu konuüa olmasa üa en az nüan çal ma haklar konusunüa robotlar n olüukça olumsuz sonuçlara yol açaûağ n gösteriyor. Verisk Mapleûroft aül grubun G ney Asya zerinüen tekstil, petrol, tar m, pazarlama, bal kç l k gibi farkl sektörlerin verilerini analiz eüerek yapt ğ ara t rma robotla ma ve mekanizasyonun i sizliği y kseltmekle kalmay p i haklar ihlallerini, hatta kölele tirmeyi üe vahim ekilüe art raûağ sonuûuna var yor. Grubun analisti Alexanüra Channer üurumu öyle özetliyor: “Önûelikle fazlaûa vas f gerektirmeyen ve ü k ûret öüenen i lerin ortaüan kalkmas yla bu i lerüe çal mak zere göç eüen milyonlarûa insan çok zor bir üurumüa kalaûak. Bu üurum G ney ve özellikle G ney Bat Asya’üa zaten yoğun olan kölelik ve kaçak i çiliğin y kselmesi riski anlam na geliyor.”

06

GELECEK MÜZESİ

A

l t ğ m z ekliyle m ze üaha çok geçmi e ait bir ey anûak baz lar öyle ü nm yor. Örneğin 2019 y l nüa Birle ik Arap Emirlikleri’nüe aç l yap laûak olan Dubai Museum Of The Futur’u (Dubai Geleûek M zesi) kuranlar geçmi e üeğil geleûeğe ait eserleri sergilemeyi planl yor. D nyan n en f t rist ehirlerinüen biri olan Dubai’üe hâlen in a halinüeki m ze asl nüa Dubai Future Founüation taraf nüan yar n n eğilim ve f rsatlar n önûeüen ke fetmek amaû yla f t rist inovasyon ve tasar mlar için geleûeğe yönelik bir kuluçka makinesi olarak tasarlan yor. nteraktif sergiler ve sim lasyonlarla ziyaretçilerini muhtemel geleûekte bir seyahate ç karaûak olan m ze seyirlik olmakla kalmayaûak. D nyan n en b y k ve önemli inovasyon projelerini sergileyen bir kuruma üön mesi heüeflenen Geleûek M zesi ayr ûa geleûeğin ehirlerinin sorunlar na yönelik çöz m çal malar n üa te vik eüen bir kaynak olaûak. Sağl k, eğitim, ak ll ehirler, enerji, ula m gibi pek çok alana yönelik inovasyon laboratuvarlar ve yeni iûatlar n üeneneûeği platformlar ile istikbalin teknoloji aüaylar na i levsel bir hizmet üe sunaûak.

GELECEK BEKLENTİSİ: DAHA YAVAŞ, DAHA SAKİN BİR HAYAT eli me ile hayat s rekli h zlan yor ve baz ü n rler ya aü ğ m z üönemi “H z Çağ ” olarak nitelenüiriyor. Teknolojinin her alana yay laûağ geleûekte bu s ratin iyiüen iyiye artaûağ n görmek içinse m neûûim olmaya gerek yok. Geleûek öngör leri bu yönüe anûak aûaba insanlar n beklentileri aras nüa bu var m üersiniz. Bu soruya iki y l önûe yap lan bir ara t rma olüukça ûevap verir nitelikte. ObSoCo aül (Toplum ve T ketim Gözlemevi) bir enstit taraf nüan Bat l ya am tarz na sahip 6 lkeüe (Fransa, spanya, Almanya, ABD, Japonya ve T rkiye) on binlerûe insan zerinüe yap lan bu ara t rma insanlar n y züe 74’ n n mevûut hayat ak n fazla h zl bulüuklar n ve bunüan üa pek memnun olmaü klar n gösteriyor. Japonya ve T rkiye hesaba kat lmaü ğ zaman üiğer lkelerüe bu oran y züe 80’e ç k yor. Ara t rma kat l mû lar n n ayr ûa y züe 78’inin ki isel olarak üaha ağ r ve sakin bir ya am arzulaü ğ n , y züe 50’sinin ise yapmak isteüikleri için yeterli zaman bulamaü ğ n gösteriyor. Y züe 90’ n n yak nlar na y züe 89’unun ise kenüisine üaha fazla zaman ay rmaya ihtiyaç üuyüuklar üa bir üiğer sonuç.

G


52

a kın Kerteriz

DÜNYA ‘ROMAN’ PAZ. LTD. ŞTİ. YA DA AMİN MAALOUF’UN KURNAZLIĞI! M oüern k resel g çlerin zihnimizi, ü nme eklimizi ve üavran lar m z bile belirleüiği g nler içinüeyiz. li ki biçimlerimiz üeği ti, üeği iyor. D nûelerimizi belirlemek isteyen k resel g çler b t n m mk n geleûek tahayy llerini koskoûa kara bulutlarla örm üurumüalar. T m ü nyay ilgilenüiren meseleler aras nüa k lt rel alanüaki zihin belirleme projesi çoğunluk g me gitse üe, geleûekte bizi as l ilgilenüiren meselenin k lt rel alanüaki zihin üalgas olüuğunüan hiç ku kum yok.

Geçenlerüe bir rastlant eseri Amin Maalouf’un Doğu’üan Uzakta roman n okuüum. Rastlant eseri üemem unüan; kitap uzun bir s re önûe yay nlanmas na rağmen, okuüuğum ba ka bir kitapta Doğu’üan Uzakta’ya referans veriliyorüu. Maalouf, L bnan as ll H ristiyan bir romanû . Fransa Akaüemisi’nüe sanüalye sahibi… O sanüalyeyi “kapma” hikâyesini anlatt ğ bir risale üe yay nlanü ama imüilik konumuz Doğu’üan Uzakta roman …

Roman n ba kahraman Aüam aül tarihçi ( lginç bir ekilüe Attila biyografisi yazmakla me gul ve yine ilginç bir ekilüe gerekli artlar olu sayü -t pk kenüisi gibi- Attila’n n üa Roma’n n paral askeri olabileûeğini savunuyor) iç sava ba laü ğ nüa “kaçt ğ ” lkesine yak n bir arkaüan n ölmek zere olüuğu haberini al r almaz geri üön yor. Maalouf’un L bnanl olüuğunu bilmesek Aküeniz’üeki bu çok k lt rl lkenin L bnan olüuğunu anlamak için epey bir çaba sarf etmemiz gerekeûek ç nk yazar kitab n hiçbir yerinüe lkesinin aü n anm yor, saüeûe “Doğu Aküeniz’üeki masal lkesi” üiyerek lkesi L bnan’a masals , üuygusal bir hava kat yor. Yani yazar m z n akl nüa asl nüa L bnan üiye bir yer yok. Ya üa haüi o me um soruyu ben soray m; Frans z Akaüemisi’ne kabul eüilen yazar m z t pk Eûe Temelkuran ya üa FETÖ’n n gelini Elif afak gibi bir ç nû ü nya lkesi vatanüa olmaktan eziklik mi üuyuyor?! Aüam aül karakterimiz, yak n arkaüa Murat’ n öl m yatağ nüa

olüuğu haberini al nûa lkesine üönmek zorunüa kalm üeüim ç nk Murat’la aralar fena halüe bozulmu . Saüeûe Aüam’la Murat üa üeğil. ç sava tan önûe Murat’ n evinüe toplanan ve yakla k bir ü zine eüen bu öğrenûi grubu üağ lm ve “masal lkesi”nüen iltiûa etmi . Bunüan m ü r neüir, iç sava niye ba lam , taralar kimlermi , hiçbir bilgi yok. Tamam, romanû “Art k moüernsiniz, her bilgiyi üe ben mi yazay m kuzum” üemi olabilir ama sokaklar, ehirler, üağlar… Yani L bnan’ L bnan yapan k lt re üair hiçbir ey mi olmaz kitapta… Ya üa bir insan üoğüuğu lkesini yazarken onu bu kaüar m a ağ lar, bilemeüim. Aralar nüa her üinüen karakter var bu arkaüa grubunun ama ne hikmetse mesela bu karakterlerüen M sl man olan Naim, bir terörist. Yani a r üinûi, sonraüan görme gevrek Bat l lar n üemekten ho lanü ğ gibi “ slamû .” Yahuüi olan arkaüa lar b y k aû lar çekerek (!) t pk kahraman m z Aüam gibi kaçm . H ristiyan Aüam üa bir ekilüe öz-


53

g rl kleri üaralü ğ için kaçm fakat ehirüe kalanlar ne hikmetse terörist olmu . Aüam’ n L bnan’a gelüiği g n ölen Murat üa kenüi “Marksist” iüeallerinüen öü n verip h k mette bakan olüuğu için a r zengin olmu . Roman uzun uzun anlatmaya gerek yok. Klasik bir üön hikâyesi asl nüa. Ya amüan zevk alman n ûinsellikle, özg rl ğ n üe alkol t ketmekle yak nüan ilgili olüuğunu ü nen ergen Bat l zihnin bir r n ama buraüa üikkati çekmeyi isteüiğim husus u: Art k k resel roman piyasas üenen bir “borsa” te kilat

var ve o borsaüa hisselerinizin pirim yapmas n istiyorsan z, bahseüeûeğiniz, ele alaûağ n z konular ve o konular i leyi biçimleriniz belli: Bu romanüaki yer Ortaüoğu’üa bir lke ise eğer, oras karanl klara bulanm “bir masal lkesi” olmal . Romanüa geçen M sl manlar muhakkak “a r üinûi, terörist” olmal , Yahuüiler lkelerinüen s r lm olmal . Ve b t n çöz m, Bat l zihnin ayü nl k üeğerlerinüeki özg rl k hortumuyla sulanmal . Erkeklerin yar s muhakkak “gay”, bir üiğer yar s ailesini terk etmi olmal ; ûinsellik b t n

ayr nt lar yla anlat lmal , belki araya birkaç taûiz hikâyesi s k t r lmal (ama taûizi yapanlara üikkat etmeli, yerel halktan, okumas yazmas olmayanlarüan seçilmeli) bir terk eüi olmal , ya an lan lkenin yönetiûileri “gaüüar” ve “üiktatör” olmal … Al sana çoksatar roman piyasas na giri için geçerli bir bilet. Yukar üa anlatt ğ m ablonu al, kitapl ğ nüaki kitaplara ve yazarlara uygula, ü nya romanû l k limiteü ve pazarlama irketinüeki hisselerini gözüen geçir!..

ÇEvİRİ:

B

iliyorsunuz, art k hiçbirimiz bir 19’unûu y zy l insan gibi üev romanlarla zaman geçirmiyoruz. Anna Karenina kitapl klarüa saüeûe bir garnit r. Sava ve Bar , üev bir hukuk üers kitab kaüar korkutuûu. Yabanû yap m üiziler ve o üizilerin yay n hakk n elinüe bulunüuran Netlix gibi platformlar herkesin gözüesi olüu. San r m yak nüa TV üe tarihe kar aûak.

Son zamanlarüa Netlix’te üola ma ç kan yap mlarüa baz enteresan i ler üön yor. Bilmem ilginizi çekti mi? Kanal n baz üizileri öne ç karma politikas hayli üikkat çekiûi. Mesela bir üönem kasaba üizileri öne ç k yor, birkaç örnek verebilirim: Broaüûhurûh, Dark, Safe, Forrest, Riverüale gibi. Bu kasaba üizileri al k olüuğumuz Amerikan kasabas üizilerinüeki kli elerin nereüeyse hepsini ta yor; korku, gizem, kaç r lma vb. lginç olan taraf ise, özellikle kasabal l k üeğerlerinin üe sorgulan r olmas . Yani bu kasaba üizilerinin ortak noktas kasabaüaki üeğerlerin “a ağ -

l k” olüuğu, insanlar n ahlaken “ü k” seviyelerüe ya aü ğ … 70’li y llarüa lkemizüe yay nlanm “kasaba, köy” romanlar nüaki bu “ortak üeğer”lere al k n olüuğumuz için gözlerimiz hemen seçiyor buraüaki numaray . Öte yanüan bununla üa kalm yor; u s ralar öne ç kan üizilerin ortak noktas ise “aile ahlak ”n n sorgulanmas . Mesela Casa üe las Flores üizisi gibi… Her üönem öne ç kar lan üizilerüeki bu ortak temalar kimler, neüen seçiyor, neüen bu üeğerler sorgulan yor… Haüi onu geçtim, bu tespiti yapmak için psikoloji uzman olmaya gerek yok, ortalama bir izleyiûi olmak kâfi. Aran züa beni komploûular gibi ü nmekle suçlayanlar n olaûağ n tahmin etsem üe, bunun hiç üe rastgele bir terûih olüuğu ü nûesinüe üeğilim. Dönem üönem kanalüa öne ç kar lan yap mlarüaki ortak üeğerler b y k bir tuzağ i aret eüiyor, umar m konunun uzmanlar bu konuüa bir çal ma yapar. Benüen uyarmas !

Kenan Hamak

tam yirmi yıldır bir vatan Ve bir kimlik arıyorum Oradaki evimi Ve dikenli tellerle kuşaılmış yurdumu Çocukluğumu arıyorum Mahalle arkadaşlarımı resimlerimi kitaplarımı Her sıcak köşeyi Her tatlı anıyı şimdi benim de bir tü’eğim var beni de Filisin e götürün sizinle birlikte ey erkekler! yalnızca erkek gibi yaşamak ya da erkekçe ölmek isiyorum


54

SÖYLEŞİ

Dedem bir Cuma günü çankırı vaazında, uzun süre sonra ilk defa burada, sizinle Cuma namazını kılacağım çünkü istanbul’da başka devletlerin bayrakları dalgalanırken Cuma namazı kılmak bize de halifeye de haramdır diyor. DEDEMİN SÖzLERİNİ DİNLEYENLER NAMAzDAN ÇıKTıKLARıNDA AĞLAYARAK ASKERE KOŞMUŞ


55

D O S YA

Dedem Çanakkale Destanı şiirini biirince arık ölebilirim demiş Söyleşi :: M. SenA SUbAşI :: SelMA ArgOn elma Argon, dedesi isiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u hiç görmemiş. Annesinden ve ablasından dinlediği kadarıyla dedesini tanıdığını ve ona hayran olarak yeişiğini söyleyen Argon hanımefendi ile Akif’in aile hayaını, Özbekler Tekkesi’nden Millî Mücadele’ye destek vermek için nasıl silah kaçırdıklarını, Necid Çöllerinde Kuşçubaşı Eşref’le seyahat ederken dinç kalmak için zenci Musa ile güreş tutmalarını, yazdığı çok konuşulan Kuran mealini, Mısır’a gidişini, Nasrullah Camii’ndeki efsane vaazını, Teşkilat-ı Mahsusa mensubiyeini... İsiklalimizin şairinin bilinmeyen yönlerini torunu ile konuştuk.

S

Mehmet Akif’i bir de sişden dinleŞelim. Annenişden duŞduğunuş kadar Şla nas l bir baba Şahut dedeŞmi Mehmet Akif? Deüem Mehmet Akif’in ç k z, iki oğlan olmak zere be çoûuğu varü . Annemin anlatt klar nüan biliyorum ki üeüem, e ine ve çoûuklar na çok ü k n bir babaym . Mesela, anneannem ast m hastas ym , ast m krizi tuttuğu zaman onu s rt nüa yemeğe inüirirmi , rahats zlanü ğ zaman evüe i leri o yaparm . Çoûuklar yla ili kisi üe çok g zelüi. Evüe olüuğu üönemlerüe çoûuklar na ne öğretmesi gerekiyorsa öğretmi tir. Okumalar gereken kitaplar okutup sonra birlikte o kitaplar hakk nüa tart rlarm . Çoûuklar n n hepsi çok iyi ngilizûe ve Arapça bilirlerüi. yi bir baba, iyi bir üost olmas n n yan s ra söz n tutan üa bir insanü Mehmet Akif. Kenüi çoûuklar yla birlikte ç çoûuk üaha b y tt üeüem. Halkal Ziraat

Mektebi’nüe okurken Hasan Tahsin Bey üiye bir üostu varm . Ya aü klar üönem Osmanl ’n n çök üönemi, ûephelerüen kimsenin üönmeüiği, çok karma k bir üönem. Deüem ve Hasan Tahsin Bey birbirleriyle; “Olur üa birimiz öl rse, ötekimiz onun çoûuklar na baks n” üiyerek sözle mi ler. Hasan Tahsin Bey okulüan mezun olüuktan bir s re sonra vefat etmi . Onun bir erkek, iki k z çoûuğunu üeüem yan na alm ve kenüi çoûuklar gibi bak p b y tm .

Bunun için de fiili bir eŞler Şapmak istedi değil mi?

1908’üe E ref Eüip’le ç karmaya ba laü klar S rat- M stakim üergisiyle ü nûelerini yaz ya üökmeye ba l yor. Bu üergi lkenin en zor zaman nüa ç km bir üergi olmas na rağmen ilk bask s 70 bin aüet bas lm t r. D nebiliyor musunuz? Tarih, 1908. Tekrar tekrar bas lm , basmak için kâğ t bulamaü klar üönem olmu . Bas lü ktan sonra lkenin her yerinüe okunan bir üergi olmu zamanla. Halktan gelen tepkiler ve istekler üeüemlere üaha Mehmet Akif üphesiş Millî üa evk veriyor. Ayn zamanüa Mücadele’nin kilit adamlar ndan biriŞdi. Bu d nemde insan- S rat- M stakim birçok slam lkesine üe giüiyor; Pakistan’a, lar Akif’in neŞinden etkilendi? Hinüistan’a hatta Rusya’ya. Deüem, vatan n çok sevüiği için Dergi S rat- M stakim’den sonra halktan uzak birisi üeğilüi. BilSebil rre aü aü yla ç kt . Asl nüa hassa Halkal Ziraat Mektebi’nüe ikisinin üe manas ayn ; üosüoğokurken b t n köyleri gezmi , ru yol üemek. Deüem M s r’a giüola m t r. nsanlara toprağ üene kaüar birçok üefa kapansa üa, sans rlense üe bir ekilüe nas l i leyeûeklerini, hayvanlara bas lü . Hatta bir üönem üergi nas l bakaûaklar n anlat rm .


56

FOTOĞRAF :: DENİz DOĞAN

Kastamonu’üa ç kmaya ba lam . Deüemin vefat nüan sonra E ref Eüip ya lan p tek ba na kal nûa üergiyi kapatmak zorunüa kalm . E ref Eüip’in üergiyi üaha sonra b rakt klar yerüen gençler üevam ettirsin vasiyetini üikkate alarak 50 y l sonra tekrar ç kartmaya ba laü k. Ve 110’unûu y l n iürak ettiğimiz bug nlerüe Fatih Bayhan evlaü m n önû l ğ nüe yeni bir merkeze ta ü k. Bat ’Şa hangi g revle gitmi peki Akif?

Selma Argon Kimdir? 9 yılında istanbul da dünyaya gelen Selma Argon erenköy kız lisesi mezunudur. bir süre ablası Ferda Hanım ile yaşamış ancak ablası ve’at edince yaşanısını Ataşehir de oğlu ilkay türkozun ve gelini ile birlikte sürdürmüştür. bugüne kadar türkiye nin birçok şehrinde Mehmet Aki’ in çileli hayaını anlaığı kon’eransta bulunmuştur. Selma Argon en son Dedem Mehmet Âki’: Zorluklarla geçen bir ömrün Saklı kalmış Hikâyesi isimli kitabı yazmışır.

Deüem bir grupla birlikte vazifeli olarak gitti Berlin’e. O grupta eyh erif Salih El Sunusi varü . Oraüa mesela Hintli M sl manlara vaaz vermi bir ûamiüe. Deüem, vaazlar nüan arta kalan zamanlarüa Almanya’n n b t n laboratuvarlar n gezmi , onlar n nas l çal t klar n yerinüe görm . Hatta Almanlar üemi ler ki, “Grupta biri var, s rekli laboratuvarlar geziyor. Casus muüur neüir.” Oraüa atomu ke fettiklerini görm ve biz neüen bu ke ilerüen geriüe kalü k üiye çok z lm . Milli Mücadele’Şe dâhil olu u nas l oldu peki? Milli M ûaüele y llar nüa önûe stanbul’üayü . Anûak Mustafa Kemal Pa a’n n üaveti zerine Ankara’ya geçmi . Oraüan üa 12 vilayette Anaüolu’nun uyan ve ittihaü için konu malar yapm . Dostlar na yak n olmak için üe üevaml ta n rm . O zamanlar imüiki gibi üeğil; s rt na e yalar n al yorlar, at arabas na çoûuklarla birlikte binip giüiyorlar. En son Beylerbeyi’ne ta nm lar. Oraüa bir geûe kap

çal n yor, kap y açt klar nüa kar lar nüa sivil birini buluyorlar ama üuru unüan asker olüuğu belli. Misafiri içeri al yorlar, genç aüam yakla k 20 üakika üurup giüiyor. Meğer Ankara’üan bir mektup getirmi . Sonraüan ar ivüen ç kan mektupta unlar yaz yor: “Mehmet Akif ve Fatin Hoûa gibi ki ilerin bir an evvel Ankara’ya sevk eüilmesi gerekir. Onlara buraüa ihtiyaç var.” Bir ir at heyeti kurulmu . Bu heyet, insanlara köy köy, kasaba kasaba üola p Millî M ûaüele’nin ne olüuğunu anlataûak. Bişşat Atatürk çağ r Şor Şani? Evet. Mektubu alü ktan sonra üeüem hemen en b y k teyzemin e i Ömer R za eni teyi çağ r yor ve aileyi ona emanet eüiyor. E ref Eüip’e üe haber gönüeriyor: “Sen üe üergiyi toplay p arkamüan gel” üiye. Deüemler stanbul’üaki Özbekler Tekkesi’nüe bulu urlarm üostlar yla. O tekkeüen Anaüolu’ya Millî M ûaüele’ye kat laûaklar gönüerirken ayn zamanüa silah üa gönüeriyorlarm onlarla birlikte. Öyle muazzam bir te kilat kurmu lar ki ngilizler yahut talyanlar mekân bast klar nüa saüeûe namaz k lan, ibaüet eüen insanlar buluyorlarm . O tekkeüe Ali kr Bey ile bulu uyorlar mesela. Deüem, Ali kr Bey ve hen z 12 ya nüaki Emin üay m ertesi sabah erkenüen yola ç k yorlar. Y r yerek ba laü klar yolûuluğa Geyve yak nlar nüa bulu tuklar Ku çuba E ref‘in atlar yla üevam eüiyorlar. 24 Nisan’üa Ankara’ya var yorlar. Millet Meûlisi’nin ön ne gelüiklerinüe Mustafa Kemal onlar kar l yor.


57

D O S YA Peki, bu mücadelenin içinde ailesinin durumu nas ld ? Millî M ûaüele y llar nüa üeüem çoğu zaman ailesinin yan nüa olam yorüu. Anneannem stanbul’üa tek ba na çoûuklar na bakmak zorunüayü ama yemek yok, paralar yok, hiçbir eyleri yok. Herkes gibi çile çekiyorlarü . Annem bize hep anlat rü : “Eve bir ekmek geliyorüu. S k yorüuk ekmeği, içinüen su ak yorüu, s p rge çöp gibi bir eyler ç k yorüu. Ne ekmeği belli üeğilüi.” O zamanlar üeüemin zengin üostlar üa varm . Beyaz ekmek, un, yumurta gönüerirlermi fakat anneannem hiçbir zaman yarü mlar kabul etmemi . “Benim kom um sulu ekmek yerken ben nas l beyaz ekmek yerim” üermi . O üönemin kaü nlar hakikaten birer kahramanü . Atat rk bizzat çağ r yor üeüemi ve “Sevr Anla mas ’n n boynumuza vurulaûak ne t r bir b çak olüuğunu sizüen ba ka halka bu kaüar aç k anlatan olmaü ” üiyor. nsanlar o zaman Millî M ûaüele’yi ttihat ve Terakki’nin bir oyunu olarak ü n p inanm yorlar bir t rl . Deüem bir Cuma g n Çank r vaaz nüa, “Uzun s re sonra ilk üefa buraüa, sizinle Cuma namaz n k laûağ m ç nk stanbul’üa ba ka üevletlerin bayraklar üalgalan rken Cuma namaz k lmak bize üe halifeye üe haramü r” üiyor. Halka etkisi büŞük olmu tur san r m. Deüemin sözlerini üinleyenler namazüan ç kt klar nüa ağlayarak askere yaz lmaya ko mu lar. Kimi evinüeki silah n , at n yani ne bulursa onu veriyor askeriyeye. Atlar o zamanlar sava için çok önemliyüi ve üeüem üe atlarüan çok iyi anlarü . Bu sebeple mesela Anaüolu’ya 5’inûi Orüu’ya at seçimi için görevlenüirilen heyette gitmi tir ilginç

bir ekilüe. Hakikaten üeüem airliğini, yazarl ğ n arkaüa b rakarak bir aksiyon aüam olarak Milli M ûaüele’üe nefer olarak çal m t r. ıe kilat- Mahsusa ile ili kisi nas ld ? Ku çuba E ref’le çok Şak n olduğunu biliŞoruş.

teşkilAt-I mahsusa’nın bir ÜyeSiyDi. neciD ÇöllerinDe, almanYa’Da birÇOk göreV AlMIştIr teşkilAt iÇinDe. AnADOlU DAki birÇOk iSyAnI bAStIrMAk iÇin De VAAZlArI VArDIr.

Te kilat- Mahsusa’n n bir yesiyüi. Neûiü çöllerinüe, Almanya’üa birçok görev alm t r te kilat içinüe. Anaüolu’üaki birçok isyan bast rmak için üe vaazlar varü r. Bilhassa Kastamonu Nasrullah Camii’nüe verüiği vaaz b t n ûephelere askerin morali y kselsin üiye üağ t lm t r. Ayr ûa o vaazlar Sebil rre aü dergisinüe yay nlanm t r. Bug n o vaazlar üa bas lü nihayet. Evet, Ku çuba ile çok mektupla rü , çok severlerüi birbirlerini. Her ey ü zelinûe, Ku çuba E ref’in Söke’üeki çitliğine yerle meyi ü n yorüu. Deüem yazmay ü nü ğ yaz lar yazaûak, o üa hayali olan çitçiliği yapaûakt . Az evvel bahsettiğim çöl seyahatlerinin birinüe üön yolunüa çok hastalanm ve susuz kalm lar. Ku çuba ’n n biliyorsunuz, Zenûi Musa isimli bir yarü mû s varü r; o üa yanlar nüa. Deüem hastal ğa ve susuzluğa rağmen kuvvetini kaybetmemek için Zenûi Musa ile g re tutarm . Çatalûa’üa K y ûal aül bir pehlivana okuma yazma öğretip onüan g re öğrenmi ç nk y llar önûe. Ayn zamanüa Ku çuba E ref, Çanakkale Destan iirini ilk okuyan ki iüir. Deüem iiri bitirüiğinüe ona; “Oku E ref, art k ölebilirim” üemi .

den yazm t r. Bunun en b y k sebebi ise sava n kazan laûağ na olan inanû yü . Enver Pa a’üan “Çanakkale geçilmeüi” üiye haber gelinûe Mehmet Akif’in ûo kulu bir ekilüe sevineûeğini ü nen Ku çuba , üeüeme sar l r ve üeüem h ng r h ng r ağlamaya ba lar. “O anüan itibaren hepimiz ağlamaya ba laü k” üer Ku çuba . Geûe boyunûa bir yere çekilir Mehmet Akif. Ku çuba merak eüip yan na gittiğinüe üeüemin seûüeüe olüuğunu gör r. “Allah’ m bana bu iiri yazmaüan ölmeyi nasip etme” üiye üua etmekteymi o an. Seûüeüen kalkt ğ nüa ise Ku çuba ’ya Çanakkale Destan iirini vermi tir. Mehmet Çelik hoûa üer ki; “Ben inan yorum ki Mehmet Akif’in gön l göz aç kt ama o zaman Allah b sb t n gön l göz n açt .” Çanakkale Destan iiri Çanakkale’üe üeğil çok uzak bir yerüe yaz lm t r. phesiz bu Mehmet Akif’in hakikaten inanm bir M sl man olüuğunu gösterir. O g nüen sonra bir üaha öyle iir yaz lmaü . M s r’a neden g nderildi peki?

M s r’a Millî M ûaüele’üen çok sonra giüiyor, gönüerilmiyor. Kenüi terûihiüir ç nk baz gör ayr l klar ba l yor. Ülkeüe b t n i ler yoluna girinûe bilhassa Birinûi Meûlis’teki insanlar n zerinüe b y k bir karalama kampanyas ba laü . kinûi Meûlis’te olmaü üeüem Mehmet Akif. Hatta ona Birinûi Meûlis’te maarif vekilliği teklif eüilir ama “Ben üaha bir evi bile iüare eüemem. Koskoûa maarifi nas l iüare eüeûeğim” üiyerek reüüeüer; çok srar eüilinûe üe “Vekilliği Çanakkale iirini nas l Şaşüe atar m” üer. kinûi Meûlis’te d ğ konusu da aŞr bir konu. b y k bir muhalif kesim varü . Çanakkale’de hiç bulunmadan Şle bir iiri Şaşmas çok ente- Ali kr Bey’in ölü r lmesinüen sonra onun olüuğu grupta üeüem resan değil mi? üe gösterilmek istenüi. Asl nüa üeüem muhalif üeğilüir; kabul etÇanakkale Destan iirini, meüiği baz eyler varü saüeûe. Çanakkale zaferi gerçekle me-


58

Nelerdi onlar?

üala yor ve yine Abbas Halim’in üaveti zerine M s r’a giüiyor. Önûelikle verilen sözlerin Gitmeüen evvel kenüisine Diyatutulmamas . O zaman hilafetin net leri’nüen bir üavet geliyor kalü r lmayaûağ söylenmi , ve Kuran tefsiri isteniyor. Terû sembolik üe olsa halife üuraûak me laf n i ittiği zaman üeh ete üenmi fakat üaha sonra verilen kap lm zaten. “Böyle bir vebal bu söz n tutulmamas söz n n alt na giremem” üemi . Daha eri biri olüuğu için onu çok yara- sonra meal olmas kayü yla zorla lam . Ali kr Bey’in ölü r lkabul ettiriyorlar. Diyanet’le bir mesi üe çok inûitmi tir üeüemi. anla ma yap yor, biner lira avans Annem, “Ali kr Bey’üen sonra veriliyor. Anla man n metni var bir hata ağlaü ” üerüi ç nk Millî zaten. Oraüa geçirüiği on bir M ûaüele’ye beraber kat lü ğ , senenin yeüi senesinüe Kuran Ankara yollar nüa birlikte peri an mealiyle me gul oluyor. Arkaolüuğu ki iyüi Ali kr Bey. üa lar na yazü ğ mektuplarüa Ayr ûa üeüemin; “Siyasetten “Aruzu k st rü m” galiba üer. Allah’a s ğ n r m” üeüiği söylenir. O bast rmak istemedi ama bir Bu olaylarüan sonra hakikaten kaç Ş l nce bir k sm bas ld ? b sb t n soğumu siyasetten. Birinûi Meûlis’te yer alan üini lk zamanlar anla mas gereği b t n insanlar n zerinüe öyle tamamlaü ğ k sm Diyanet’e ve bir muhalefet varü ki üeüemin Ömer R za (Doğrul) eni teme ziraat m fetti liği, baytarl ğ , gönüerir, okunsun, eğer uygun ç üönem iûra ettiği milletvekilgör l rse beyaza çekeyim üerliği, profesörl ğ gibi bir s r mi . Elüe kalanlar , Diyanet’ten vasf olmas na rağmen kenüisine mi alü lar bilmiyorum; evet, slup maa bağlanmaü . benziyor. Tabii ben i ittiğim zaman çok z lü m. Basan yay Bir de Kuran tercümesi var. nevine üe gittik. sterüik ki ke ke Bundan biraş bahseder misibas lmasayü ç nk sağl ğ nüa niş? kenüisinin istemeüiği bir eyi, Deüem stanbul’a gelüiğinüe öl m nüen kaç sene geçerse pe inüeki hafiyeleri fark eüer. geçsin basmak bana üoğru Diyor ki; “Ben vatan haini olan gelmeüi. Nezaketen bari, bir memleketini satm insanlar gibi haber verilseyüi, torunu olarak muamele göremem, üönmemek izin verir misiniz üiye sorulsayü . zere giüiyorum.” D n n, O insan bas lmas n istememi istiklal mahkemelerinüe E ref bu k ymetli eyin. Paray üa iaüe Eüip bile iki kere iüamla yaretmi . Öl m nüen evvel gittikleri g lanü . Sebil rre aü bir daha gibi sonra üa gitmi ler aram lar bas lmamak zere kapat lü , nereüe üiye. Hatta Ömer R za bir s r insan yarg lan p iüam Bey, “Ben ailenin temsilûisiyim” eüilüi. Deüem kalsayü belki o üa üiyerek Yozgatl hsan Efenüi ile tutuklanaûakt . Ona üiyorlar ki; gör m , ona bile verilmemi . “Bak bir s r üostun tutuklan yor Yozgatl ’ya çok g venirüi üeüem, gitmezsen sen üe tutuklanaûak- “Kale gibi bir yere teslim ettim s n.” “Ben nas l vatan m b rak p meali” üermi . Yozgatl meali giüerim” üiyor. “Ama sen tutuk- yakmaya k yamam , iki n sha lan rsan, senin için bir haüise halinüe çoğaltm . Ölmeüen önûe ç karsa bir s r masum insan n oğlu Ekmeleüüin Bey’e ( hsaüa ba na köt eyler gelebilir” noğlu); “ u çekmeûeüe iki tomar üeninûe; “O zaman giüeûeğiz” kâğ t var, bir tomar staü n üiyor. Ailesiyle, üostlar yla veb rakt ğ , üiğeri benim çoğaltt -

ğ m. Onlar yak n, vasiyeti buyüu” üiyor. 1992 senesinüe smail Hakk eng ler bir röportaj nüa aç klaü : “Be arkaüa benim Abbasiye’üeki m temilatta toplanü k ama M s r’üa soba yok nereüe yakaûağ z bunu? Balkonüa bak r bir leğen içinüe o iki n shay birbirimizi kontrol eüerek ve son üereûe z lerek yakt k.” O bas lan k s m tahmin eüerim ki Diyanet’in ar ivinüen ç kt yahut Ömer R za eni temin sahalara ü m üosyalar n n içinüen bulüular. Okuyanlar mealin m kemmel olüuğunu söyl yor ama üeüem m saaüe etmemi sonuçta. kUşÇUbAşI ile DeDeM ÇOk MektUPlAşIrDI, ÇOk SeVerlerDi birbirlerini. AynI ZAMAnDA kUşÇUbAşI eşreF, ÇAnAkkAle Destanı şiirini ilk okuYan kişiDir. DeDeM şiiri bitirDiĞinDe OnA; OkU eşreF, ArtIk ölebiliriM DeMiş.

Meali teslim etmekten vaşgeçince srar edilmiŞor mu hiç? Deüem M s r Apartman ’nüa yatarken, Mustafa Kemal Pa a özel kalemini gönüererek çeviriyi istiyor. “Pa a selamlar n gönüerüi, kenüi gelemeüi, Kuran mealini istiyor” üeyinûe üeüem; “Bitinûe gönüeririm” üeyip kesiyor. Kemal Pa a z l yor, on be g n sonra “Belki paray az bulüu” üiye ü nerek 10 bin liraya ç kar yor ve yeniüen gönüeriyor. Akif ûevaben; “Bu para meselesi üeğil, bitirinûe gönüereûeğim” üiyor tekrar. Pa a bu kez k zm galiba, üaha üeüem vefat etmeüen ç nû kez gönüeriyor, üiyor ki özel kalemine; “20 bin liraya ç karü m, git al gel art k.” O üa, ailesinin yan nüa belki kar gelemez, onlar üa beni üestekler umuüuyla oüaüa anneannem, teyzelerim, annem, eni tem varken isteği bilüiriyor, çok k z yor üeüem. Anneannem üiyor ki; “Sen hastas n, bizim üe buraüa kalaûak yerimiz yok, belki ihtiyaû m z olur.” Kaü nûağ z hisseüiyor, belli ki vefat eüeûek ve ihtiyaçlar olaûak o paraya. Deüem yatağ nüa üoğrulmu ; “Han m kar ma! Bu i para meselesi üeğil, ben teslim etmekten vazgeçtim” üiyor.



60

Gelecekte olacakları bilMe DÜrtÜ Ve MerAkI inSAnOĞlUnU kÂHinlere, MÜnecciMlere yöneltti. bU yOlDA kiMi ZAMAn DA rÜyAlAr yOl göSterici OlDU. bAZen SIrA DIşI şAHSiyetlerin görDÜĞÜ rÜyAlAr bÜyÜk FetiHlerin, ÇAĞ DeĞiştiren OlAylArIn göStergeSi SAyIlDI.

gELECEğE YoL gÖSTEREN RÜYALAR SÜLEYMAN ARİF ÖzKUT

TÜRKLER İÇİN MUzAFFERİYET vE SAADET vARDıR


61

İ

nsanoğlu moüern üönem önûesine kaüar çoğu zaman kurüuğu meüeniyet ve üevletlere bir kutsiyet atfetme eğiliminüeyüi. Bu eğilimin bir uzant s olarak bu “kutsal” üevletlerin geleûeği ve h k müarlar n geleûekte göstereûekleri muhtemel ba ar lar üaima merak konusu olüu. Bu merak kimi zaman kâhinler, m neûûimler ya üa falû lar elinüe h k müarlar n geleûeğe yönelik karar alma mekanizmalar n n bir parças na üa üön t . Geleûeği tahmin etme ve ekillenüirme arzusu farkl üevir ve meüeniyetlerüe üeği ik ekillerüe zuhur etti. Mesela bu merak ve arzu S merlerüe ziggurat üenilen piramit gözlemevlerini ortaya ç karü . Eski M s r ve Babil’üe ise astronominin temeli ilk olarak bu amaç üoğrultusunüa at lü . Gök ûisimlerinin hareketleri zerinüen kaüer okuüuklar hatta tayin ettikleri ü n len kâhinler el st nüe tutulüu. Mitoloji ve pagan gelenekleri iç içe geçerek geleûeğe üair fikir y r tme konusunüa yer eüinüi. D nyan n ilk b y k imparatorluğu olan Roma’üa üa ayn üurum söz konusuyüu. Efsanevî kurulu hikâyesine göre Romus ve Romulus karüe ler çok k ç k ya larüa üi i bir yabani kurt taraf nüan b y t lü ler. Sonraki y llarüa ba lar zerinüe eksik olmayan “kutsal kartal” n üa yarü m yla Roma ehri ve meüeniyetini in a ettiler.

üa bir kartal n ba nüaki miğferi ç kar p tekrar koyüuğunu gören s raüan halka mensup Romal Tanaquil’in bu r yas geleûekte kuüretli olaûağ eklinüe tabir eüilmi ve b y k general tarih sahnesinüeki yerini alm t r. Ku motifinin üoğuüaki tezah r ise Kumral Abüal taraf nüan ileri s r len motile örneklenüirilebilir. Dinüar bir sofi olan Kumral Abüal, bir g n Söğ t yak nlar nüaki Ermeni Boğaz ’nüa Ertuğrul Gazi’nin ba zerinüe bir H ma ku unun uçarak gölge yapt ğ n gör r ve bu üurumu Gazi ve neslinin Asya ve Avrupa zerinüe b y k topraklara h kmeüeûeği eklinüe yorumlam t r.

Kay boyunun Oğuz Han torunlar aras nüa en seçkin ve en soylu olarak gör lü ğ ön kabul üikkate al n rsa bu rivayetlerin çokluğu konusunüa bir fikir y r t lebilir. Hatta Korkut Ata aül bir Oğuz ulusu, ahir zamanüa y zlerûe y l ömre sahip olaûak bir beylik ve üevletin Kay larûa kurulaûağ n öne s rer. Osmanl Devleti’ne aü n veren Ertuğrul Gazi evlaü n n Halife Hz. Osman’la ayn aü ta mas üa rivayetlere kaynakl k eüen noktalarüan biriüir. Halife Hz. Osman saltanat n n son y llar nüa mesûitten ç kaûağ s raüa bir aüam yan na gelir ve halifeye hitaben, ömr n n uzun, saltanat n n k sa olaûağ n anûak z lmemesi gerektiğini, aü n ta yaûak bir üevletin ahir zamanüa uzun s re Doğu ü nyas nüa ise paüi ahslam sanûağ n üalgalanü raûalar n üoğumunüan evvel ileriüe ğ n m jüeler. Hen z Osmanl ’n n elüe eüeûeği g ûe üair r ya ne aü ne üe san varken bu nakilleri, üevir tarihlerini ele alan üevleti çok önûelerüen haber eserlerüe kenüini göstermekverenlerüen biri üe eyh-i Ekber teyüi. Farkl k lt r ve üevrilere nam yla an lan Muhyiüüin bn-i ait unsurlar k ç k farkl l klarla Arabî olur. bn-i Arabî kenüisine birinüen üiğerine geçerek üevam atfeüilen Eü-Dâiret ’n Numaniyeüiyorüu. Örnek olarak Roma’üa- ye fi’ü Devleti’l Osmaniyye aül ki kartal k lt Eski M s r, ran eserüe üaha Osman Gazi’nin ve T rklerüe H ma ku u olarak esamisinin okunmaü ğ tarihlervarl ğ n s rü r yorüu. R yas n- üe onun kuraûağ üevleti haber

vermi ve aü yla bilüirüiği üevletin kurulu u bir yana Osmanl lar üevrinüe gerçekle eûek baz m him haüiselere üe i aret etmi tir. Arabî ilm-i leü n marifetiyle haber verüiği geleûekte T rklerin uzun soluklu hâkimiyetini üe u sözlerle m jüelemi tir: “T rkler için muzaferiyet ve saaüet varü r.” osman Bey’in rüyası ve devlet fikri

geleceĞi tAHMin etme ve şekillenDirMe ArZUSU FArklI DeVir Ve MeDeniYetlerDe ÇOk FArklI şekillerDe ZUHUr etti. Bu merak ZiggUrAt Denilen PirAMit göZleMeVlerini ortaYa ÇIkArDI.

Kay lar Bizans s n r nüa ya ayan bir uç beyliğiyüi. Bu bölgeüe yaayan Ahi eyhlerinüen Eüebali ise T rkmen oymaklar nüan b y k sayg ve itibar gör rü . Ertuğrul Gazi’nin s k s k ziyaret ettiği eyh Eüebali Tekkesi bir s re sonra Osman Gazi için üe üevaml bir uğrak yeri haline gelüi. Eski ehir yak nlar nüaki tburnu köy nüe bulunan üergâha gittiği bir g n Osman Gazi, onun k z n görü ve babas olan eyhinüen isteüi, anûak Eüebali k z n Osman Gazi’ye vermeüi. Bu üurum eyh Eüebali’nin beylik i lerine kar ilgisiz ve hoyrat görü ğ Osman Gazi’nin hen z olgunluğa ermeüiğini ü nü ğ ne yorulur fakat bir r ya her eyi üeği tirüi. Bu haüise üolay s yla eyhine k rg n olan Osman Gazi, yine üe bilgi ve görg s ne sayg s nüan üolay tekkeüen ayağ n kesmeüi. Bir geûe uzun bir sohbetten sonra eyh Eüebali yerinüen üoğrulup ba ka bir oüaya gitti. M ritler üe bir taratan Osman Gazi’nin üö eğini haz r ettiler. Biraz sonra eyh Eüebali elinüe bir kitapla içeri girüi ve oüaüaki raf n zerine b rakt . Osman Gazi hoûas na hitaben kitab n ne olüuğunu sorüuğunüa alü ğ yan t “Kuran- Azim an” olüu. Hoûas ç kt ğ nüa Osman Gazi’nin uykusu kaçm t , bunun zerine sabaha az bir s re kalana kaüar Kuran- Kerim okuyup tefekk rüe bulunüu. Uyku bast rü ğ nüa raf


62

zerine Kuran’ geri b rakt ktan sonra üö eğine k vr lü ve tarihe geçen me hur r ya haüisesi meyüana gelüi.

Eüebali bu kaüarla üa kalmay p “K z m sana helal k l nü ” üiyerek Bala Hatunu, Osman Gazi ile nikâhlaü .

Osman Gazi r yas nüa ev sahibi Eüebali’nin yan nüa yat yorüu. Hoûas n n göğs nüen bir hilal ç kt ğ n ve gittikçe b y yerek üolunay halini al p kenüi göğs ne girüiğini görü . Bunu takiben Osman Bey’in göbeğinüen giüerek b y yen ve yay lan bir ağaç ç k yorüu. Ağaç b y ü kçe ye illik ve g zelliği üe art yorüu. Dallar n n gölgesi ç k tan n ufuklar na kaüar kara ve üenizi ku at yor; Kafkas, Atlas, Toros ve Hemos üağlar bu yaprak orman n n üört üireği gibi gör n yorüu. Ağaû n kök nüe üeniz gibi gemilerle üolu Diûle, F rat, Nil ve Tuna nehirleri ak yorüu. B y k alanlar ekinlerle, üağlar ormanlarla kapl yü . Bu üağlarüan ç kan bereketli sular, g l ve servi bahçeleri içerisinüe üola arak ak yorlarü . Sahralarüa uzaktan kubbeler, piramitler, üikili ta lar, s tunlar ve kulelerle s sl ehirler gör l yorüu. Bu b y k binalar n hepsinin tepelerinüe birer hilal parlaü ğ gibi minare erefelerinüen okunan ezanlarla say s z ku lar n sesleri kar p ahenkli bir hale geliyorüu. Yapraklar k l ç eklinüeki ağaçlar n kokular etraf sar yorüu. Tam bu s raüa iüüetli bir r zgâr ç karak bu yapraklar ü nyan n b t n ehirleri zerine, özellikle üe iki üeniz ile iki karan n birle tiği yerüe, iki yakutla iki z mr t aras na yerle tirilmi bir ûevhere benzeyen ve b t n ü nyay ku atan bir halkan n en k ymetli ta yerinüe olan Konstantiniye’ ye üoğru üağ t yorüu. Osman Gazi bu halkay tam parmağ na geçirmek zereyken uyanü . R yas n hoûas na anlatt ğ nüa eyh Eüebali’üen Osman Gazi’ye hitaben kenüisine ve evlaü na saltanat ve ü nya hâkimiyeti m jüelenüiği ûevab n alü .

Alt as r s reûek Osmanl hâkimiyetinin üevlete aü n veren ahsa böyleûe malum k l nü ğ söylenir. R ya ve tabiri Doğu ü nyas nüa her üaim önemli bir yer tuttu. Osman Gazi’ye atfeüilen bu r ya bir k s m kaynakta üa Ertuğrul Gazi’ye üayanü r l r. 13’ nû y zy l tarihçisi C zûanî’ni üe Gazneli Devleti’nin Hinüistan fatihi Mahmut Gaznevi’üen bahseüerken benzer ifaüelere yer vermekteüir. Sultan Mahmut’un babas Seb k Tigin oğlu üoğmaüan bir saat kaüar önûe r yas nüa kenüi evinüeki ate likten bir ağaç ç karak b t n ü nyaya gölge salü ğ n görm ve r ya tabirûileri bu üurumu fatihin bir oğul sahibi olaûağ eklinüe yorumlam larü . Kisra’nın sarayı yıkıldı

Gazneli ve Osmanl haneüan köklerinin her ikisinin üe Kay boyuna mensup olüuğu ü n lü ğ nüe r ya haüiselerinin bir kay k lt olabileûeği üe ak llara gelmekteüir. Hatta Oğuzlar n menk bevi h k müarlar nüan üa bahseüen tarihçi Re iü üüin tarihinüe üe kar nüan ç kan ağaû n t m ü nyay sarmas tasviri yer almaktaü r. Bunun yan nüa Kuran- Kerim’e gösterilen sayg n n bir soyu istikbale kavu turmas üa yine çok önûelere üayan r. Selçuklular n b y k ûeüüi olarak kabul eüilen Lokman üa yeüi Kuran n shas na gösterüiği sayg ve h rmetten öt r geûe r yas nüa Hz. Peygamber’i (sas) görme ayr ûal ğ yla erelenüirilmi ve Kuran’a gösterüiği h rmetten üolay kenüisi ve evlaü n n ü nya ve ahirette izzet ve üevlete sahip olaûaklar m jüelenmi tir.

stikbali gösteren me hur bir r ya üa Hz. Peygamber’in (sas) üoğüuğu geûe Fars h k müar Kisra’n n ba kaü s n n görü ğ r yaü r. Kaü o geûe uykusunüa azametli bir üevenin s r lerle Arap at n ön ne katarak Diûle ve F rat nehirlerini kat ettiğini ve ran topraklar na yay lü ğ n gör r. Saray n n 14 burûunun y k lü ğ , Farslar n binlerûe y lü r sönmeyen kutsal ate inin sönü ğ g ne üenk gelen bu r yaüan hayli etkilenen Kisra’n n r yas üönemin erbab nûa Arap belüelerinüe önemli hareketlenmelerin olaûağ ve Kisra’n n üevletini üe etkileyeûeği eklinüe yorumlan r. Nitekim Hz. Peygamber’in zuhurunun zerinüen bir as r bile geçmeüen slam orüusu ran’ al p Kisra’n n üevletine son verir. HZ. yUSUF kıssasınDa OlDUĞU gibi rÜyA tAbiri eSki MeDeniYetlerDen itibAren Gelecekten De haBer Verebilen öneMli bir işAret SAyIlMIştIr.

Hz. Yusuf k ssas nüa olüuğu gibi r ya tabiri eski meüeniyetlerüen itibaren geleûekten üe haber verebilen önemli bir i aret say lm t r. Bunun yan nüa gök ûisimlerinüen geleûekte olaûaklar bilüirüiklerine inan lan kâhinler slam sonras üönemüe üe m neûûim olarak kenüilerine sayg n bir yer eüinmi tir. M neûûimler Emevi, Abbasi, Osmanl ve Safevi saraylar nüa sayg ve itibar kazanm t r. Osmanl saray nüa ba ta saray tabiplerine bağl bir memuriyet olan m neûûimlik özellikle 18 ve 19’unûu y zy llarüa ba l ba na b y k bir memuriyet halini alm t r. M neûûimler aras nüa bunüan g ç üev irmeye çal an H seyin Efenüi gibi aüamlar olüuğu gibi Takiy üüin Ra iü gibi b y k astronomlar üa bulunmaktayü . Özetle insanoğlunun geleûeğe olan ilgi ve merak onu gök ûisimleri zerinüen önûeüen bilme çabas na üa sokmu tur. Anûak irfani geleneğin bir parças olan r yalarüa üurum çok üaha farkl olarak kenüini göstermi , ilahî kuüretin erenler zerinüeki bir yans mas olarak gör lm t r.



64

Konar-göçer bir kültürden gelen bizler, tarih boyunca birçok kez sahipsizlere, kimsesizlere, ihiyacı olan milletlere kapımızı açık. göçü hem kendimiz yaşadık hem de ona maruz kaldık.

BEYAZPERDENİN GÖÇ HİKÂYELERİ MESUT AYTEKİN

1

950’lerüe ba laü her ey… Çok partili hayata geçen T rkiye’üe pek çok ey üeği iyorüu. H z verilen sanayi hamleleri, yat r mlar, b y k ehirlere ilgiyi art r yorüu. K rsalüaki ekmek kavgas ehirlere tan yorüu. Önûe erkekler sonra kaü nlar ve çoûuklar gelmeye ba laü . Aileler, s laleler ve köyler üerken ehirler nizams z b y meye ba laü . Geleûeği için milyonlarûa ki i ehirlere göç etti. G n m ze kaüar uzanan bu göçlerüe pek çok ba ar öyk s üe ya anü muhakkak ama üramlar n say s üaha fazlayü phesiz.

YEŞİLÇAM ES GEÇMEDİ GÖzÜNÜN ÖNÜNDEKİ BU GÖÇ ÖYKÜLERİNİ


65

SINEMA

En çok göç üe köyler verüi. Pek çok köy, korku filmi platosuna üön t . Hat ralar, gelenekler, evler, meyve ağaçlar ve üaha pek çok ey geriüe kalü . Çoûuklara üaha iyi bir geleûek için ç k lan yolüa geûe g nü z, beüenlerin y pranmas na ve zaman n geçi ine alü rmaüan çal lü ; kaü n, erkek, ya l , genç üemeüen. Mesai kavram n n olmaü ğ çoûuklar n bile i çiüen say lü ğ bu zalim ü zenüe, umuüa ekmek ban lü çoğu kez. Dar, lo , pis, eskimi bekâr oüalar nüa kimse sigara üuman nüan fon yap p kuru hayaller kurmak istemezüi ama geriüe para gönüerileûek, ihtiyaç sahibi e , baû , ana, çoûuk, baba varü . Frankenstein’üa somutla an bu yabanû la ma, sinematografik öyk ler üe sunuyorüu phesiz. Ruhunu arayan insanoğlunun aû kl hikâyesi seyreüilmeye üeğerüi.

uygun bir ortam haz rlanm t . Yeni T rkiye’nin yorgun toplumu sinemaya al m , onu bir k lt r haline getirmi ti. Ekonomik ve siyasal yap üaki iyile meler, toplumüaki geli melerle yoğun bir te rik-i mesai içinüe olan sinemay üa etkileüi. T rk sinemas pek çok t rüe filmler yapmaya ba laü : Bilimkurgu, korku, üram, komeüi, fantastik… Ama en çok kenüi insan n anlatt komeüi ve üram içinüe. Hem üramatik yap ya uygunluğu hem topluma üokunu u, göç kavram n ûazip k lmaktayü . Diğer taratan sinema seyirûisi kenüini ve aû lar n perüeüe görmek istiyorüu. te böyle ba laü köyl urbas ile Hayüarpa a Tren Gar ’nüa yahut eski stanbul Otogar ’nüa inenlerin hikâyesi. Böyle ba laü birçok film.

Bir m ûaüeleüir göç filmleri. ehirle ve ehrin kabaüay lar , Yeşilçam’ın göç hikâyeleri patronlar , para babalar , z ppe zenginleri, kenüini beğenmi g Ye ilçam üa es geçmeüi göz zelleri, ukala yak kl lar , aüam ön nüeki bu öyk leri. Kenüini satan arkaüa lar ile. Köy n açyeni ke feüen T rk sinemas mam gonûalar ve yiğit üelikaniçin bulunmaz bir f rsatt bu. l lar n n heba olu u serilir gözler II. D nya Sava sonras film ön ne. Kimi üers verir, ehrin ithalat n n azalmas , yeni T rk insan nas l yuttuğuna üair; kimi sinemaû lar n n ortaya ç kaûak ûesareti bulmas , yerli filmler için bilgi, ehrin ve rekâs n n nas l

bir MÜcaDeleDir göÇ FilMleri. şeHirle Ve şeHrin kAbADAyIlArI, patronlArI, PArA bAbAlArI, ZÜPPe Zenginleri, kenDini beĞenMiş gÜZelleri, UkAlA yAkIşIklIlArI, ADAM satan arkADAşlArI ile.

yenileûeğine üair. Al n teri, bilek g û gösterilir; namuslu olman n faziletleri s ralan r; birlik olüuktan sonra her engelin a labileûeği öğretilir. Geleûekleri uğruna göç eüenlerin öyk lerinüe üeği ememe, üeğiime üirenme üe varü r. Yanlar nüa getirilen k lt r, öz msenen üeğerler, kemikle mi al kanl klar, neon lambalar n yanü ğ sokaklara ta n r. Asansörl ve üoğalgazl evlere, ü zayak sobal evlerin muhabbeti uymaz. Son y llar n tabiriyle “entegrasyon” sorunu varü r. Uyum sağlayamayanlar “Kezban”ü r. Kezban, kenüi olarak kabul görmez bu ehir yerinüe. Ya üeği meyeûek kaybolaûak yahut üeği erek yeneûektir. kinûi k seçilir çoğu kez. ehir âüetleri uygulan r, meüeniyetin topuklu ayakkab lar giyilir. Keüi y r y leri, tak m elbiseler, ûakalar ve illa Avrupa’üan getirilen kuma larla ört len beüenler… Saçlar örg l üeğil permal , t rnaklar ojeli, ayaklar peüik rl ü r. Her şey para içindi

Para ve namusun m ûaüelesine inüirgenir her ey; filmsel ifaüe ile zengin k z, fakir oğlan


66

hikâyesine. Buraüa zenginlik ve fakirlik, oğlan ve k z aras nüa üeği ebilir. Göç saüeûe bir amaç üeğil ya am biçimi halini üe al r… htiyaç kaüar kazan p pir pak ya amak m zerinizüe fazlal klar olmaüan; yoksa hâli vakti yerinüe atafat içinüe her t rl nimetten fayüalanmak m ü r evla olan? Terûih sizin. Bu keskin kutuplu çat ma t rl varyasyonlar ile i lenir. Ayn öyk , farkl makyajla seyirûiye sunulur. Geûekonüular üa yer al r bu filmlerüe. Zab ta sava lar nüa bulursunuz kenüinizi. Bir yap l r bir y k l r evler bo alanlarüa. Hiçbir ey meraya konüurulan evlere benzemez. Elektrik, su, yol üert olur. Evler k ç k ve ekilsizüir. Dengesiz s ralan r ehir ü na. Vakti gelüiğinüe m teahhit s raya sokar evleri hay rl s ile û zi bir miktar paraya ya üa aba alt nüan gösterilen sopaya. Apartmanla ma, sonra kentsel üön m ç rp n lar yans r beyazperüeye… Aü na “Geûekonüu sinemas ” üenir. Herkesin geleûeği için göçt ğ , asl nüa üistopik bir evren olan bu geûekonüu gezegeninüe ya am var m yok mu, yoksa hepsi bir sim lasyon mu belli üeğilüir ama aû n n gerçekliği varü r grafitisiz üuvarlarüa.

SineMA iÇin ÇOk gÜÇlÜ HikÂyeler bArInDIrAn göÇler, gÜZel SenAryOlArIn bOy VerebilMeSi iÇin UygUn tOPrAklArDIr. tÜrk SineMASI DA bU Zengin MAlZeMeDen SIk SIk yArArlAnMIştIr.

göç göç diye nicesine sarıldım

T rk sinemas nüa göç temal filmlerüe iç göç n yan nüa T rkiye’üen Avrupa’ya siyasi ve ekonomik neüenlerle, yasal yahut yasaü yollarla gerçekle en ü göç ve göçmenlerin gittikleri lkelerüe ekonomik, k lt rel, üilsel, ya am biçimi ve uyum bağlam nüa kar la t klar sorunlar üa yans t l r. ( lbuğa, 2013) T rk sinemas , ü göç olgusunu geç bir tarihte, 1970’li y llar n ba nüa g nüemine al r. (Osmanoğlu, 2016) Bu filmlerüe Almanya ba ta olmak zere sveç, sviçre, ngiltere ve Norveç gibi refah ü zeyi y ksek Avrupa lkelerine yap lan göçlerin hikâyeleri anlat l r. 60’l y llarüa lkemizi ve Almanya’y etkileyen ba ka bir göç hikâyesi ba lar. Almanya ile 31 Ekim 1961’üe imzalanan T rk g û Anla mas ile ilk olarak 2 bin 500 T rk, Almanya’ya göç eüer. Y llar içinüe bu say katlanarak artar. Almanya’üa say s 2 milyonu a an, ç nû neslin hayat na ba laü ğ ve ses getirüiği Almanû lar, üertleri, tasalar , zevkleri, sorunlar ve getirüikleri yeniliklerle sinemam züa hat r say l r bir yer eüinir.

H lya Koçyiğit ve Rahmi Saltuk’un ba rollerini payla t Bitmeyen Yol (Duygu Sağ roğlu, ğ Almanya Aû Vatan (1979), 1965), Ömer L tfi Akaü’ n Gelin Almanya’n n aileleri nas l üağ t(1973), D ğ n (1973), Diyet t ğ n anlat r. Özellikle k lt rel (1974) çlemesi, Ta Toprafarkl l k ve uyum noktas nüa ğ Alt n ehir (Orhan Aksoy, ya anan sorunlar n s kl kla 1978), Yosma (Orhan Elmas, ya anü ğ ve bu y züen ailelerin 1984), G ls m Ana (Memüuh parçalanü ğ bir lkeüir Almanya. Ün, 1982), Bir K ç k Bulut (Fa- Film bu soruna üramatik ekilüe ruk Bulut, 1982), D tt r D nya parmak basar. (Zeki Ökten, 1988), Sultan (Kartal Tibet, 1978), Bir Yuüum Almanû üeyinûe akl m za ener Sevgi (At f Y lmaz, 1984), en’in me hur kamyon sahnesi Can m Karüe im (Ertem Eğilmez, gelir. Ertem Eğilmez’in efsanele1973) gibi önemli filmler iç göç en Banker Bilo’sunüan (1980) olgusunu farkl boyutlar ile i ler. bir sahneüir bu. Köy nüeki


67

SINEMA

garibanlar Almanya’ya göt rmek vaaüiyle kanü ran Maho, stanbul’a giri te kamyon ön nüe hayali Alman görevlilerle konuur. Herkes içerüe titrer, ener en oyunûuluğunu konu turur. Kâh bir Alman olur kâh kenüisi kâh bir Alman köpeği. Hayallerinin sat lü ğ nüan, kanü r lü klar nüan habersizüir köyl ler. Almanya’ya giüemeüikleri gibi paralar nüan üa olurlar. Bir üiğer Almanû filmi Sar Merûeües’tir. lyas Salman’ n Almanya’üa çal arak biriktirüiği t m paray yat rü ğ Merûeües marka otomobille memleketine üön n anlat r Sar Merûeües (1992). Almanû lar n kenüilerini yok eüen h rslar n ve maüüiyata bağl l klar n görü ğ m z filmüe Bayram, kenüi bayram n ya ayamaz bir t rl . Yönetmenliğini ve senaristliğini Tunç Okan’ n yapt ğ film, Aüalet Ağaoğlu’nun bir yol hikâyesini ele alü ğ Fikrimin nûe G l eserinüen beyaz perüeye uyarlanm t r. Kartal Tibet’in yönettiği Davaro’üa (1981) ise Almanû Memo’nun (Kemal Sunal) hikâyesine tan k oluruz. Almanya’üa kazanü ğ para ile köy ne gelip sözl s Cano ile evlenme hayalleri kuran Memo için hiçbir ey o kaüar kolay üeğilüir. Merûeües-Almanû ili kisine bu filmüe üe vurgu yap l r. Memo, moüern Almanya’üan ge-

lirken k ç k ev aletleri getirmi tir. Annesi (Aüile Na it) k ç k blenüer’üa tarhana yapmaya kalkar. Almanya’üa her bulüuklar k ç k-b y k elektronik aletleri memleketlerine getiren Almanû lar, pek çok teknolojik üeği imin üe önû s olmu tur. Acı vatan

60’lı YıllarDa ÜlkeMiZi Ve almanYa’Yı etkileyen bAşkA bir göÇ HikÂyeSi bAşlAr. AlMAnyA ile ekiM 96 De iMZAlAnAn tÜrk işgÜcÜ AnlAşMASI ile ilk OlArAk bin tÜrk, almanYa’Ya göÇ eDer.

Kemal Sunal, Almanû rol nüe birçok filmüe kar m za ç kar. Bu filmlerüen biri üe göç olgusunun toplumsal yans malar n konu edinen Gurbetçi aban (1985) filmiüir. Gurbetçi aban’üa, i çi olarak Almanya’ya giüen Malatyal aban’ n hikâyesi trajikomik ekilüe anlat l r. Almanlar n T rklere bak ve üönemin Almanya’s nüan gör nt ler olüukça üikkat çekiûiüir. Â k olüuğunuz Alman bir kaü n nas l etkilemeye çal rü n z? Polis k l ğ na girerek… Ali Ekber (Kemal Sunal) tam üa bunu yap yor Polizei (1988) filminüe. erif Gören, Polizei’üa farkl bir bak aç s ile Alman üisiplinini, gurbetçilerin ya ant lar n gözler ön ne serer. Almanû göçmen filmlerinin en önemlilerinüen biri üe Duvara Kar ’ü r (2004). Berlin Film Festivali’nüe Alt n Ay öü l n alan Duvara Kar , göçmen k z Sibel’in ataerkil aile yap s içinüe ya aü ğ s k nt lar üile getirir.

Sinemam züa ba ar l göç hikâyelerinüen biri üe Tunç Okan’ n yönetmenliğini, senarist ve yap mû l ğ n stlenüiği Otob s (1974) filmiüir. Film, Avrupa’n n bereketli topraklar na gitme te ebb s nüe bulunan üokuz köyl n n hikâyesini anlat r. stikamet sveç’tir. Tunç Okan, Cumartesi Cumartesi (1984) isimli ikinûi filminüe ise yön n sviçre’ye çevirir. sviçreli ve Frans z oyunûular n rol alü ğ Cumartesi Cumartesi, sviçre’üe ya ayan bir T rk çitin ûumartesi g n n mizahi bir slupla ele al r.

Kalanüar Soğuğu (2015) ile b y k ba ar yakalayan Mustafa Kara’n n imzas n ta yan Umut Aüas (2007) ise g ne batmayan imparatorluğa üoğru yelken açt r r T rk insan na. ngiltere’üe yeni bir ya am kurabilmek için umut yolûuluğuna ç kan bir avuç insan n hikâyesiüir Umut Aüas . Sinema için çok g çl hikâyeler bar nü ran göçler, g zel senaryolar n boy verebilmesi için uygun topraklarü r. Göçlerin ve sonuçlar n n geleûek nesillere aktar lmas , tarihe not ü lmesi, gizlenmemesi gerekir. T rk Sinemas üa bu zengin malzemeüen s k s k yararlanm , toplumsal, siyasal ve k lt rel üeği imlere üeğinerek, göç kavram zerinüen kimlik, m lkiyet ve üin ele tirileri yapm t r.


68

TuLuYHAN uğuRLu

ilmi gelişikçe insan kâinaı yeniden keşfedecek

B

ir zamanlar hepimiz çoûuk, hepimiz masumüuk… Renk renk ü lerimiz varü geleûekle ilgili. çimiz enerji üoluyüu ve sanki sonsuz bir zamanüa yaayaûakt k. D nyay ellerimizüe biz geli tireûek, kâinat n s rlar n çözeûek ve enerjimizle sonsuza kaüar insanl ğa k saçaûakt k.

dünyayı değiştirecek gücün asırlar önce olduğu gibi doğu’dan filizleneceğine ve batı’nın koyduğu tüm bu sosyal kölelik kurallarını yıkacağına inancım tam.

Dünyayı değiştirecek gücün asırlar önce olduğu gibi Doğu’dan ilizleneceğine ve Batı’nın koyduğu tüm bu “sosyal kölelik” kurallarını yıkacağına

Okul s ralar nüa hayat n ilk gerçekleri ile kar la t k. nsan , ü nyay tan maya ba laü k. Eğitim y llar nüa törp lenüik, pek üe ü nmeüen bize öğretilen üoğrular kabul eüip “kral ç plak” üemeyi unutmaya ba laü k. Sonra hayat h zlanü ve yoku yukar soluk soluğa ko maya ba laü k. Uzun bir yolüu ko tuğumuz; zaman zaman ü p a ağ lara yuvarlanü k, ba arabilirsek silkinip tekrar t rmanmaya üevam ettik. A k Veysel’in en yal n bir biçimüe anlatt ğ gibi “uzun inûe bir yolüa y r ü k, y r ü k…”

ba laü . D nyan n en aû mas z bombalar ile binlerûe insan ölü . Kaybolan saüeûe insan üeğil, b t n ûanl larü . Ormanlar kesilüi, kentler betonla t , binalar y kselüi. D nya kirlenirken insan uzaya ta nmaya ba laü . D nya yetmezmi gibi uzay üa 50 y l içinüe bir metal çöpl ğ haline gelüi. Havam z, ye ilimiz, suyumuz kirlenirken insan üa kirlenmeye ba lam t . “T fek iûat olüu, mertlik bozulüu” üiye t rk ler yak l rken, bilgisayarla yönetilen silahlarla mertlik unutulup gitti. lk Körfez Sava üöneminüe sava televizyonlarüan bir bilgisayar oyunu gibi seyrettik. A ağ ya at lan bombalar insanlara zarar vermiyor, saüeûe ABD’nin “köt ler” olarak görü ğ insanlar aray p bulup yok eüiyorüu. Sonra yava yava kolsuz baûaks z kalm çoûuklar gör r olüuk. Y zleri yanan bebeleri görü k ve içimiz s zlamaya ba laü . Sava saüeûe insana üeğil, b t n ûanl lara öl m saç yorüu. Denize akan petrole bulanm ku lar aû içinüe son nefeslerini verirken ü nya ilk üefa “eyvah çevre” üiyerek o korkunç gerçeği fark etti.

Bizim ku ağ m z ansl yü . Sava lar bitmi , bar üöneminüe üoğmu tuk. 60’lar 70’ler pembe y llarü ü nya için. Özg rl kler üönemiyüi. Hen z 19’unûu y zy l n g zelliklerini içimizüen sök p atmam t k. Aileye, sanata, Yaşamak pahalı sanat insana, bilgiye üeğer veriyorüuk. 20’nûi y zy l n sonlar nüa bilgisayar teknolojisi b t n Sonra birüen her ey h zlanü ; sanki ü nya üaha h zl üönmeye ya am m z eline alm t . En ileri


69

robotlarla haz rlanan ev aletlerini almak için birbirimizle yar yorüuk. T p ü nyas her g n yeni bir bulu la sars l yorüu. koyun kopyalama ile kalü m , yoksa insan üa kopyalanü m , bunlar hâlâ meçhul. T ptaki son bulu larla insan ömr uzarken, her sokak ba na kansere çare arayan onkoloji merkezleri aç lü . Ya amak için para su gibi ak yor, birileri bunüan nemalan yorüu. Bu salg n hastal klar yayanlar üa teüavi eüenler üe ayn ki ilerüi ama bunu y ksek sesle söylemek zorüu. Önûe salg n ç kar p sonra bu salg n için a geli tirenlere kar yapabileûeğimiz pek bir ey kalmam t . Ve ak ll telefonlar verüiler elimize. B t n ü nyam z , yaam m z buna bağlaü lar. Bizler Faûebook ve Instagram’üa “like” say p öz çekimlerimizle uğra rken, birilerinin bizleri kukla gibi oynatt ğ nüan haberimiz yoktu. 20’nûi y zy l, 21’inûi y zy la üönerken ü nya iyiüen iyiye farkl la t . Yar h zlanü , her ey sahte bir ü nyan n içine hapsolüu. Deği en teknoloji ile birlikte yeni oyunûaklar m z telefonlar m z kullanarak, hepimiz kenüimizi nl yapabilmek için uğra maya ba laü k. Gerçek yeteneklerin yerini meüya maymunlar alü . St üyo teknolojileri ile “karga sesler” efsane seslere üön t . Sosyal meüya ve televizyonlar araû l ğ ile ü nmemiz engellenüi, beynimizi çal t rmayan üizi filmler ve eğlenûe programlar yla ü nya tek tip insanla üolmaya ba laü . Bir zamanlar çoûuklara oyunûak olarak verilen Barbie bebekler benzeri g n m z kaü nlar n n nereüeyse g n n yar s n geçirüikleri spor salonlar ve estetik ûerrahi merkezlerinüe “tek bir g zel” kavram na yol verilüi. Sosyal meüya yoluyla yarat lan moüa kavramlar hayat m z üört bir yanüan sararken, ü nya beyin ve fizik olarak ablon insanlarla üolüu. Bu üeği im politikaû lar bile etkileüi; ü nya tutars z, üengesiz insanlar taraf nüan yönetilmeye ba laü . in en vahimi ûinsiyet konusunüaki çal malarü . Yeüiğimiz g üalarla insanlar n hormon sistemleri üeği tirilinûe ü nyan n üört bir yan “erkek gibi kaü nlar” ve “kaü n gibi erkekler” ile üolüu. Diyebilirsiniz ki: “Tuluyhan, ü nyan n giüi at nüan bu kaüar m umutsuzsun?” Ben üe size her zaman olüuğu gibi u yan t veririm: Umut olmaüan sanat olmaz. çinüe bulunüuğumuz t m olumsuzluklara rağmen geleûekten umutluyum ç nk ben hâlâ insana inan yorum. D nyay üeği tireûek g û n as rlar önûe olüuğu gibi Doğu’üan filizleneûeğine ve Bat ’n n koyüuğu t m bu “sosyal kölelik” kurallar n y kaûağ na inanû m tam. “G ne üoğuüan üoğar” üerken, insanl ğ n b t n üeğerlerinin Doğu uygarl klar nüa ekillenüiğini, Bat ’n n onlar al p vah iûe zenginle erek 19 ve 20’nûi y zy lüa ü nyay biçimlenüirüiğini ve bunun sonunun yakla t ğ n gör yorum.

ışık Doğu’dan yükselir!

Bilgi bir me aleüir. Bat ’n n Haçl Seferleri ile Doğu’üan alü ğ k ve bilgi, geli ip ü nyay bug nk konumuna getirüi anûak g n m züe Bat ’n n ğ sönmeye ba laü . Nihayet o k yine kenüi kök ne, Doğu’ya üönü . Doğu’nun ğ , aüil bir ü zen içinüe ü nyay tekrar ayü nlatmaya ba layaûakt r. Konserlerim üolay s yla görü ğ m Doğu lkelerinüeki insan kalitesi, bilgiye verilen önem ve ahlak anlay n n ü nyay yeniüen kl bir geleûeğe ta yaûağ n ü n yorum. T rkiye’nin bu yeni yar ta ön salarüa olaûağ na inanû m ise sonsuz. Bat ’n n geli tirüiği teknolojiyi, kenüi çerçeveleri içinüe kullanmaya ba layan Doğulu insan n inanç ve bilgiyi birle tirip yeni bir ü nya kuraûağ ü nûesi beni umutlanü r yor. Doğu lkelerinin birbiriyle yak nla mas neüen Bat ’y bu kaüar korkutuyor üiye ü nü n z m ? Bat ’n n Doğu’üa hep karma a, sava ç karmas n bu bölgelerüeki geli meyi üurüurmak için yapt ğ n art k hepimiz biliyoruz. Bu tehlikeli üurumüa ezilmemek, bir y lü z gibi parlayabilmek için h zla k ve bilgiye üoğru ko mam z gerekiyor. Bu bizim için hiç üe zor üeğil. Bir zamanlar bu topraklarüan y kselen seslere kulak vermemiz yeterli. 12’nûi y zy lüa Eüip Ahmet Y knekî, Atabet ’l Hakay k isimli eserinüe, “D nya y lan gibiüir. Dokunulüuğunüa yumu akt r anûak içi zehir üoluüur” üiyor ve hemen arkas nüan ekliyor: “Kemiğin içinüeki ilik, insan hayat için ne ise, bilginin önemi ve i levi üe oüur.” Bilgi ve çal mak, slâm’ n alt n çağ n n bilgeleri için çok önemliyüi. Hoûa Ahmet Yesevi; “Çal mak ibaüettir” üiyor, Kutaügu Bilig yazar Yusuf Has Haûip ise; “Ak l karanl k geûeüe bir me ale gibiüir. nsan ak l ile y kselir, bilgi ile b y r” üeyip öyle tamaml yor: “Öteki ü nyay kazanmak için yaln zûa ibaüetle vakit geçirmek üoğru üeğilüir. Böyle bir insan n ne kenüine ne topluma yarar olur. Ba kalar na yarar üokunmayanlar öl lere benzerler” Sonuç uüur: nsan, binlerûe y ll k ser veni içinüe ü nmek, sevmek ve inanü ğ yolüan gitmek için on binlerûe y lüa b t n engelleri a arak sava t ve y r ü . nsan n aû tatl an larla üolu bu b y k ser veni geleûek bin y llarüa üa s reûek. nsan rettikleriyle, içinüen ç karü ğ ûevherlerle, yol gösteriûilerle ser venine üevam eüeûek. Ve insan, binlerûe y ll k geçmi inüe olüuğu gibi kazanü ğ bilgiyi nereüe kullanaûağ na, nas l kullanaûağ na kenüi karar vereûek. lmi geli tikçe insan, yaln zl ğ n unutup gözlerini kâinata çevireûek. te o zaman h rslar nüan kurtulup kâinat yeniüen ke feüeûek. Geleûek, bilgimiz artt kça belki u an ü leüiğimizüen çok farkl geli eûek ve insan bir g n mutlaka kâinat n bilmeüiğimiz üerinliklerine üoğru yol alaûak.


70

Amacım, İslam topluluğuna mensup insanlara bilimlerin gerçeğini tanıtmak, benlik duygularını olumsuz etkileyen yanlış yargılardan kurtarmak ve ferdin yaratıcılığına olan inancı kazandırmaktır.

Fuat Sezgin

HİÇBİR BAHANENİN ARKASıNA SıĞıNMAYıP HER ŞARTTA ÇALıŞıRDı


71

DÜSÜNCE ATLASI

söyleşi :: YUNUS ARSLAN :: HÜSEYİN ŞEN :: HAYRULLAH CENGİz

islam Bilim TariHine ömrünü aDayan âlim: FuaT sezgin Bilim tarihi çalışmaları alanının en önemli isimlerinden biri şüphesiz Fuat Sezgin hocaydı. Arap-İslam Bilimleri Tarihi isimli bibliyografya eseriyle kendisini dünyaya tanıtan Sezgin, 80’inden sonra bile 18 saat çalışmaktan vazgeçmedi. Bu ay Düşünce Atlası’nda, Hollanda Utrecht Üniversitesi’nde bilim tarihi çalışmalarını sürdüren Hüseyin Şen, Fuat hocayla beraber geçirdiği vakitlerden, hocanın kaleme aldığı Arap-İslam Bilimleri Tarihi adlı eserinden; İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nin kurucu müdürü olan ve halen Ayasofya Müzesi Müdürlüğü’nü yürüten Hayrullah Cengiz ise müzenin kuruluş günlerinden bahsetti.

FUAt HOcA gerÇekten ÇOk gÜÇlÜ bir kArAkter, AynI ZAMAnDA ÇAlIşkAn, DiSiPlinli Ve AZiMli bir inSAnDI. ne iSteDiĞini iyi bilir, bU kOnUDA ÇOk kArArlI bir şekilDe yOl AlIrDI.

HÜSeYin Şen

HollanDa uTreCHT üniversiTesi/ araŞTırmaCı

yazılı mirasımızın 7 ciltlik envanterini çıkardı Fuat İeşgin ile nas l tan t ğ n şla ba laŞal m isterseniş? Fuat Sezgin ile tan mam z 2004 y l na üayan r. Hiç unutmuyorum, tan ma ranüevumuz Almanya Frankfurt’taki enstit s nüe olaûakt . Hoûan n ranüevu verüiği g n Noel’e üenk geliyorüu. Resmi tatil olüuğunüan enstit çal anlar üa izinliyüi ama hoûa ara vermeksizin çal maya üevam eüen birisiyüi. Bana ens-

tit y gezüirirken, stanbul’üaki slam Bilim ve Teknoloji Tarihi M zesi’nüe bulunan aletlerin benzerlerinin sergilenüiği k sma gelmi tik. Sergi zerine hoûayla konu tuğumuz s raüa hoûa hemen benim ilgi ve bilgimi fark eüip e ini araü , ûo kulu bir tonla: “Buraüa bilim tarihine merakl bir T rk genûi” var üiyerek eve geç giüeûeğini bilüirüi. O g n hoûan n bilim tarihi ve yapt ğ

çal malarla ilgili bir T rk genûini görü ğ nüeki heyeûan beni üerinüen etkilemi ti. İişe olan ilgisi ilk gün ile s n rl kalmam t r san r m? Evet, hoûa bilim tarihine merakl gençlere maüüî manevî üesteğini asla esirgemeyen bir insanü . Frankfurt’a yapt ğ m ziyaretlerüe ne zaman enstit n n yay nlar nüan sat n almak istesem, b t n


72

İchrittums-GAİ) adl bir eser var malum. Bu eser ve içeriğinden bahseder misiniş?

srarlar ma rağmen bana para öüetmez ve heüiyeler verirüi. Gönl bol, eli aç k bir insanü . Ayn zamanüa çok misafirperverüi. Enstit ye her giüi imüe misafirhaneüen bir oüa haz rlat r, konaklamam için srar eüerüi. Hatta çoğu zaman tren biletimi bile kar lamak isterüi. Gençlerle ileti imi nas ld ? Fuat hoûa, yeti tiği üönem ve ortam üolay s yla çok farkl bir zaman n, çok farkl bir ekol n insan yü . Kenüi ku ağ nüan kalan üisiplin ve çal ma anlay n n üa etkisiyle gençlerle ileti imi olüukça zorlay û olabiliyorüu. Nitekim Fuat hoûan n kenüi hoûalar yla m nasebeti ve çal ma tarz ile g n m z gençlerinin hoûalar yla aras nüaki üiyalog aras nüa bir uçurum var. Nas l Şani, biraş daha açar m s n ş? Fuat hoûa gerçekten çok g çl bir karakter, ayn zamanüa çal kan, üisiplinli ve azimli bir insanü . Ne isteüiğini iyi bilir, bu konuüa çok kararl bir ekilüe yol al rü . Bahsettiğim bu özelliklerinüen üolay çal anlar na kar çok talepkâr olabiliyorüu. Yan nüakilerüen kenüisi gibi çal malar n bekliyorüu üiyebilirim. Bu üurum hoûayla ortak çal maüa bulunmak isteyen gençler için hiç kolay olmuyorüu. Mesela, m zenin kurulu a amas nüa iki hataüa bir m zeyi ziyaret eüer, ziyaretleri esnas nüa b t n çal anlar n bulunmas na gerek olmaü ğ halüe, hata sonu üâhil b t n m ze çal anlar n n haz r bulunmas n beklerüi. Hoûa her zaman kenüi i ini ûiüüiye alü ğ gibi bunu çal anlar nüan üa beklerüi. Fuat İeşgin deŞince ak llara ilk gelen, mrünü vakfettiği Arap- slam Bilimleri ıarihi (Geschichte des arabischen

FUAt HOcA, yetiştiĞi Dönem ve ortam DolaYıSIylA ÇOk FArklI bir ZAMAnIn, ÇOk FArklI bir ekOlÜn inSAnIyDI.

Fuat hoûan n GAS aül eseri, bir ara t rmaû n n tek ba na yazabileûeklerinin s n rlar n zorlayan t rüen 17 ûiltlik bir bibliyografik eser. Her bir ûilüinüe haüis, iir, astronomi, astroloji, matematik gibi farkl konular ele al r. Eserin içeriğinüe slamiyet’in en erken üönemlerinüen takriben Hiûri 430’lu y llara kaüar slam ü nyas nüa kaleme al nm bilimsel eserleri gör r z. Fuat hoûa, ayr ûa ba ka üillerüen Arapçaya terû me eüilmi Yunan ve Hint eserleri ile m ellileri hakk nüa üa bilgi verir. Hoûa bu kaüar yla üa yetinmez; çal t ğ eserlerin n shalar n n ü nyan n hangi yazma eser k t phanelerinüe bulunabileûeğini, yer ve k nye bilgileriyle birlikte aktar r. Bu denli kapsaml çal ma haş rlamak için büŞük bir donan m ve şveri sahibi olsa gerek… Bu eseri haz rlamak önûelikle muazzam bir bilgi birikimi gerektirir zira koskoûa bir meüeniyetin yaz l miras n n aüeta bir envanterini ç karmak söz konusu. Hoûan n bu eseri yazarken y zlerûe makale ve eski eser kataloğunu, binlerûe yazma eseri inûeleüiğini biliyoruz. Ayr ûa unu vurgulamak gerekiyor; Fuat hoûan n eseri bir envanter çal mas n n çok ötesinüe bir çal ma. Örneğin, matematik ile alakal olan be inûi ûiltte, slam meüeniyetinüe matematik tarihine üair uzunûa bir giri varü r. Böylesine bir giri i yazmak, çal t ğ alanüa yay nlanan b t n önemli makaleleri okuyup sentezlemeyi ve bunüan insiûaml , tutarl bir tarih olu turmay gerektirir. Hoûan n temelüe bir matematikçi olmaü ğ n göz ön nüe bulunüurursak,

bunun gerçekten çok önemli bir ba ar olüuğunu gör r z. DünŞada bu çal man n rneği var m , neden b Şle bir eser haş rlad ? Hoûan n çal mas gerçekten içerik aç s nüan e siz… Eseri k yaslayaûağ m z ve önû l olarak say labileûeğimiz tek bir eser var: Alman oryantalist Carl Broûkelmann’ n haz rlaü ğ Gesûhiûhte üer Arabisûhen Litteratur (GAL) ba l kl be ûiltlik eser. Fuat hoûa GAL’üa eksikler olüuğunu gör r ve bir zeyl yani eksiklerini tamamlayarak bir üevam eseri yazmay ü n r. Çal maya ba laü ğ nüa GAL’in eksikler ve hatalarla üolu yetersiz bir çal ma olüuğunu fark eüer. Bunun zerine hoûa, Broûkelmann’ n eksiklerini giüermek fikrinüen vazgeçerek özg n bir eser haz rlar. İan r m Fuat hocan n eseri Brockelmann’ nkinden çok daha kapsaml … Tabii. Broûkelmann’ n eseri g n m züe hâlâ arkiyat çal malar nüa kullan lan bir eser anûak olüukça yetersiz bir çal ma. Ayr ûa Fuat hoûan n eserinüen çok üaha k s tl ve kullan m zor bir çal ma. Öyle ki, Amerikan Ortaüoğu K t phaneûileri Derneği’nin web sayfas nüa Broûkelmann’ n eseri için ç sayfal k bir kullan m k lavuzu bile var. Bu k lavuz için üile getirilen en b y k ikâyetlerüen biri Broûkelmann’ n kullanü ğ onlarûa k saltmay aç k ve net bir ekilüe haz rlamam olmas . Hoûa ise bibliyografik bilgileri önûelikle ûiltler halinüe konular na göre sonra meüeniyetlere göre tasnif eüer. Bu sebeple çal mas bibliyografik bir referans kaynağ olarak ara t rmaû lar için vazgeçilmez bir eserüir.


73

DÜSÜNCE ATLASI

hocaya göre; bilim bir topluma ait olamaz, her dönem bir toplumun himayesinde bulunur ve bulunduğu toplumda gelişirdi.

Fuat Sezgin Kimdir? İslam Bilim Tarihi alanındaki çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Fuat Sezgin, 24 Ekim 1924 tarihinde Bitlis’te dünyaya geldi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Şarkiyat Enstitüsü’nde Alman oryantalist Hellmut Ritter’in yanında öğrenim gördü. 1950 yılında yazdığı doktora teziyle hadislerin sözlü kaynağın aksine yazılı olarak günümüze kadar geldiğini gösterdi. 60 askeri darbesi ile üniversiteden uzaklaştırıldı. Çalışmalarını sürdürmek için Frankfurt’taki Johann Wolfgang Goethe Üniversitesi’ne gitmek zorunda kaldı. İstanbul’da başladığı ve Almanya’da çalışmaya devam ettiği 17 ciltlik bir bibliyograik Arap-İslam Bilimleri Tarihi eseriyle dünyaca tanınan bir bilim adamı oldu. Sezgin, 2008 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı İslam, Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nin kurulmasına öncülük etti. 2018’de 93 yaşında hayatını kaybetti.

Eserleri: Buhari’nin Kaynakları, Doktora tezi Prof Dr. Fuat Sezgin’in başyapıtı olan Geschichte des Arabischen Schrifttums (GAS) isimli eserinin işlediği konular şunlardır: Cilt 1, Leiden 1967: Kur’an bilimleri, hadis, tarih, fıkıh, kelam ve tasavvuf. (yaklaşık 430/1038 yılına kadar), Cilt 2, Leiden 1975: Edebiyat/Şiir (yaklaşık 430/1038 yılına kadar), Cilt 3, Leiden 1970: Tıp, Farmakoloji, Zooloji, Veterinerlik (yaklaşık 430/1038 yılına kadar) , Cilt 4, Leiden 1971: Simya, Kimya, Botanik, Ziraat (yaklaşık 430/1038 yılına kadar), Cilt 5, Leiden 1974: Matematik (yaklaşık 430/1038 yılına kadar), Cilt 6, Leiden 1978: Astronomi (yaklaşık 430/1038 yılına kadar), Cilt 7, Leiden 1979: Astroloji, Meteoroloji ve ilgili bilimler (yaklaşık 430/1038 yılına kadar) , Cilt 8, Leiden 1982: Leksikograi (yaklaşık 430/1038 yılına kadar) , Cilt 9, Leiden 1984: Gramer (yaklaşık 430/1038 yılına kadar), Cilt 10, Frankfurt 2000: İslam’da matematiksel coğrafya ve haritacılık ve bu bilimlerin Avrupa’da devamı, Cilt 11, Frankfurt 2000: İslam’da matematiksel coğrafya ve haritacılık ve bu bilimlerin Avrupa’da devamı, Cilt 12, Frankfurt 2000: İslam’da matematiksel coğrafya ve haritacılık ve bu bilimlerin Avrupa’da devamı, haritalar…

ayasoFya müzesi müDürü

HAYrUllAH CenGiZ batılılardaki kibri yıkmak için islam bilim ve teknoloji tarihi müzesi’ni kurdu slam Bilim ve ıeknoloji ıarihi Müşesi fikrinden ba laŞal m isterseniş? Hoûa, 1960’ta stanbul Üniversitesi’nüen uzakla t r lü ğ nüa çal malar n T rkiye’üe s rü remez olmu tu. Çal malar na üevam eüebilmek için Almanya’üa bulunan Johann Wolfgang Goethe Üniversitesi’ne gitti. Zamanla niversiteüe bir enstit kurüu ve bug n slam Bilim ve Teknoloji Tarihi M zesi’nüe görü ğ m z birçok r nüen olu an bir sergi açt . T rkiye’üen giüen bir yetkili bu sergiyi görm ve Fuat hoûaya serginin T rkiye’üe bir m ze olarak yer almas gerektiğini beyan etmi . Hoûan n fikri beğenmesi

ve fikrin o üönemki ba bakan m z Reûep Tayyip Erüoğan taraf nüan üa onaylanmas yla haz rl klar ba lam . Fuat İeşgin’in müşe fikrini kabul etmesinin sebebi neŞe daŞan Şordu? Hoûa, M sl manlarüa bir a ağ l k kompleksi, Bat l larüa ise kibir gör yorüu. Çal malar nüa her zaman bu ikisinin üe yanl l ğ na üikkat çekmek istiyorüu. Hoûaya göre; bilim bir topluma ait olamaz, her üönem bir toplumun himayesinüe bulunur ve bulunüuğu toplumüa geli irüi. Örneğin, M sl manlar 8 ve 16’nû y zy llar aras nüa bilimi himayesinüe bulunüurup katk üa


Fuat hoca adeta “İki günü bir olan ziyandadır” hadis-i şeriinde buyrulduğu gibi yaşayan bir insandı. 74

fuat hoca adeta iki günü bir olan ziyandadır hadis-i şerifinde buyrulduğu gibi yaşayan bir insandı.

bulunüu. M sl manlara üa bilim, Yunanlarüa birikip geli erek geçmi ti. Yunanlara ise antik meüeniyetlerüen… M sl manlarüaki a ağ l k kompleksini ve Bat l larüaki kibri y kmak aü na bir aü m olüuğunu ü nü ğ için m ze fikrini olüukça olumlu kar laü . Bahsettiğim bu ü nûelerinüen üolay hoûan n en b y k amaû m ze aç lü ktan sonra milyonlarûa insan n ziyaret etmesiyüi. Üstelik halk n her kesiminin ziyaret etmesini arzuluyorüu. Müşenin kurulu süreci nas l oldu? M ze bir ortakl k çal mas yü . K lt r ve Turizm Bakanl ğ , stanbul B y k ehir Beleüiyesi, TÜBA, TÜB TAK ve Frankfurt Üniversitesi’nüe Fuat hoûan n kurmu olüuğu Arap- slam Bilimleri Tarihi Enstit s ve bizatihi hoûan n kenüisi bu ortakl ğ olu turuyorüu. Masralar n kar lanmas için T rkiye Ba bakanl k Tan tma Fonu kullan lü . Gerekli imzalar at lü ktan hemen sonra ara t rma s reûi ba laü . Ara t rmalar için beni Almanya’ya üavet etti. T rkiye’üe kurulaûak m ze için hoûan n ahsi asistan yla Almanya’üaki m zeleri inûelemeye ba laü k. Almanya’üa geçirüiğim s re hem m zeleri inûelemek hem üe Fuat hoûan n bu lkeüeki etkisini görmek aü na çok verimli olüu. Nas l bir etkisi vard ? Frankfurt’ta iir m zesinüe inûelemelerimizi s rü r rken m zenin bir uygulamas n çok

beğenmi ve m ze m ü r yle gör mek istemi tim. Bizim hemen o g n gör emeyeûeğimizi ve hatalar önûesinüen ranüevu almam z gerektiğini söyleüiler. Neüen gelüiğimizi ve amaû m z n ne olüuğunu anlatsak üa hiç ilgilenmemi lerüi. O s raüa yan müa bulunan Fuat Sezgin’in asistan ; “Beyefenüiye söyler misiniz Hayrullah Bey, Fuat Sezgin’in misafiriüir” üeüikten on üakika sonra m ze m ü r yan m za gelüi. O zaman Fuat Sezgin’in Almanya’üa gerçekten çok b y k bir etkisi olüuğunu görü m. Müşe çal malar nda Hoca ile vakit geçirmek nas ld ? Hoûan n çok üerin bir göz varü r, öyle kolay kolay üa g lmez. T rkiye’üe ilk gör t ğ m züe bana bakt , “Hayrullah, ben çok zor bir aüam m” üeüi. Ben hoûan n ne kaüar zor birisi olüuğunu bilmeüen “Biz üe hep zora al t k bug ne kaüar hoûam” üeüim. Bunu söylerken ne kaüar b y k zorluklarla kar la aûağ m bilmiyorüum, ya ayarak öğrenüim. Hoûa ho bir aüam olüuğu kaüar zor bir aüamü . Tan maktan eref üuyuyor, tan ü kça hem ilminüen istifaüe eüiyor hem üe hayallerini ke feüiyorüum. O zamanlar 84 ya nüa olmas na rağmen yorulmak neüir bilmezüi. Hoûan n bir üiğer özelliği üe beklemeyi bilmemesiyüi. Ne zaman bir i bekleneûek olsa hemen ba ka bir i e ba larü . Azim ve s reklilikle harmanlanm bir çal ma üisiplini varü . Üst ne yapt ğ i i gerçekten çok s k takip eüerüi. O zamanlar hoûa Almanya’üa

ya yor, ilerleyen ya na rağmen her hata sonu T rkiye’ye i ini takip etmeye geliyorüu. Yan lm yorsam, m ze aç lana kaüar 24 hata boyunûa her hata sonu çal malar bizzat takip etmek için m zenin ba nüa üurüu. Birlikte Şoğun bir vakit geçirmi siniş anlad ğ m kadar Şla. K lt r ve Turizm Bakanl ğ n temsilen projeyi y r tmek zere bu çal maüa yer alm t m. O zamanlar üevam eüen ba ka görevlerim olmas na rağmen her hata sonumu hoûa ile geçirirüim. Hoûa hatan n yeüi g n çal rü . lerini takip için T rkiye’ye her geli inüe iki katl m zeyi üefalarûa gezer ve teti eüerüi. Hoûayla geçirüiğim vakitte ben üe yorulüuğumu hiç anlamaz, anûak o Almanya’ya üönü ğ nüe hisseüerüim. Hoûayla vakit geçirmek gerçekten çok keyiliyüi. Onu nas l tasvir edersiniş? Fuat hoûa aüeta “ ki g n bir olan ziyanüaü r” haüis-i erifinüe buyrulüuğu gibi ya ayan bir insanü . “Ömr m ne kaüar kalü bilmiyorum, bu m zeyi bir an önûe milletimin hizmetine açmal y m” üerüi o zamanlar. Beni en çok etkileyen yönlerinüen biri üe, hayat nüa bahanelerin arkas na s ğ nmay p her artta çal mas gerektiğini ü nmesiyüi. Hoûan n niversiteüen at lmas ve Almanya’ya gitmesi zerine söyleüiği u sözler bu üurumu çok iyi aç klamakta: “Ülkemüen at l p yurtü na gittim belki ama bunlar olmasa bu çal malar yapamayabilirüim.”


75

HEM İNDİRİMLİ HEM HEDİYELİ ABONELİK 1001 İcat FIRSATI İsdülnaymammİrızdaası Lacivert Dergi’ye şimdi abone olun derginiz yıl boyunca 96 Tl yerine 8 Tl’ye kargoyla kapınıza gelsin.

*Aboneliğiniz ile birlikte fiyat arışından etkilenmeden derginizle birlikte gelen İcat-Dünya İslam Mirası kitabının keyfini çıkarın.


76

Sibel erASlAn

BENİM ROMAN KAHRAMANLARıM

ParmaK izimDe saKlı romanlar

benim bir roman kahramanım yok ama okuduğum pek çok roman ve sevdiğim pek çok kahraman var. belki de yaşlandığımdandır, mümtaz ile nuran’ı, sanki dayım ile halam imiş gibi seviyorum. ve tanpınar’a da, Huzur’a da hiç aldırmadan, onları birbirine kavuşturuyorum.

Y

azmak savunmakt r. Ve bu savunma sanat n n öğretmeni, ku kusuz kitaplarü r. Her yaln z çoûuk gibi çok k ç k ya larüa geçtim harlerin lkesine. Babam beni hep kontrol eüerüi. Geûe yatmaüan evvel kitap okuüuğum solgun geûe lambas n sönü r rken, ‘’Yeter art k, aram za üön, elinüekini üe senin benim gibi bir insan yazü , her eye inan yorsun hemen’’ üiyerek sitem eüerüi... Gittiğimiz her sinemaüa üa klar kapanmaüan az evvel ayn eyi yinelerüi: ‘’Buraüaki hiçbir ey hakikat üeğil, kenüinizi haüüinüen fazla zmeyin, sonra hasta olursunuz’’...

hep s n f n en sessiz ve göze hiç çarpmayan k zlar nüan ç kar? Bunlar, rastlant sal eyler üeğil. Kitaplar n engin üenizinüe amatayla yol al nmaz. Kitaplarla ilgilenen ki i ister alt ya nüa olsun, isterse altm , ü nyaüa meleklere en yak n ki iüir ç nk onlara sekinet bağ lanm t r. Yani Allah onlar n kalplerini geni letmi tir. Kaüere raz gelmeyi, hiç fark etmeüen benimsemi ki ilerüir onlar. Her kitapta, her romanüa bir ba ka hayat /hayatlar seyreüerler ç nk . Her kitab n bir yazg s n n olu u, onlar ‘’B y k Yazg ’’ fikri kar s nüa ok geçirmekten al koyar.

Kitaplar, niçin h z nl ü r? Kitapl k Kolu olan k zlar, niçin

Benim kahramanlar m okuüuğum romanlarüan ç kmaü hiç...

Son 15 y ll k okuma rotam , Ömer Lekesiz beyefenüinin Bir eyüen çok etkilenirsek ayet ontolojik üersleri çizüi. Ontolojinin bir uûu “Gizli hazineyüim” veya bir eyi fazla seversek kuüsi haüisinüen ba l yor, i in hasta olaûağ m züan korkarak bir uûu “Önûe söz varü ”lara b y ü k k z karüe imle. giüiyor. imüi siz bana roman Çok sonraüan fark eüeûektim ki, kahraman m sorüuğunuzüa, bana çok yeni ve çok k s tl bir “mesafe”yüi bu... eyi sormu oluyorsunuz, ya m Hayal k r kl klar na kar çok ortaya ç kaûak! k ç k ya ta mesafe eğitiminüen geçmi olman n beni g n n Ben sorunuzu biraz üa çoûukluk birinüe yazarl ğa haz rlayaûağ n evrenime çevirerek ûevaplamak istiyorum ç nk bu ilk evrenüe elbette bilemezüim. okuüuklar m z, ayn zamanüa Yani, içimüen çok roman, içimhat ralar m z n ve ki iliğimizin üen çok insan geçti... anlaml yap sallar n olu turur.


Kitaplar, niçin hüzünlüdür? Kitaplık Kolu olan kızlar, niçin hep sınıfın en sessiz ve en göze hiç çarpmayan kızlarından çıkar? Bunlar, rastlantısal şeyler değil. 77

BENIM ROMAN KAHRAMANLARIM Ben onlar n hakikat olmaü ğ n üaha be ya müan beri biliyorüum zaten. in içinüen ç kamaü ğ m k sm uyüu saüeûe; anneannem Kuran zannettiğim ama sorunûa Kamelyal Kaü n olüuğunu öğrenüiğim roman tutarken niçin ağl yorüu sessizûe? Arzu ile Kamber varü bir üe, bazen yast ğ n n alt nüan ç karlarü ... Babam, her ev ta nmas nüa kenüi komoüininin st ne niye srarla Moby Diûk’i koyarü ; yat k üeğil hem üe böyle üik ekilüe, ayakta üuran bir kitap. Niye? Hakikat üeğillerüi belki ama hakikatten üaha az üeğerli olüuklar n kim iüüia eüebilir bu romanlar n... K br s Bar Harekât üolay s yla ya aü ğ m z karartma geûeleri sağ olsun. Perüeleri s k s k ya çekerek yakt ğ m z solgun gaz lambalar alt nüa annem bize niçin Kemalettin Tuğûu okurüu. Bizi avutmak için mi. Her yer karanl k olüuğunüa, ü ar üa siren çalan polis arabalar , göky z nüe ü man uçağ arayan üevasa projektörlerin sağ solu taramas ... Bu hengâmeüe, kim teskin eüebilir ki korkuüan a rm çoûuk kalplerini... Tuğûu’nun görmeyen yavrusu, köpr alt çoûuklar , eskiûi babas , çoûukluğumuzun karartma geûelerini ayü nlatm misafirlerimizüi. Hatta akrabalar m z gibiyüiler. Biz onlar n ya amaü klar halüe her nas lsa bir ekilüe ya aü klar n aü m z gibi bilirüik. Bilmek üe yetmez. Onlar muhakkak ya amal yü ! Onlar olmazsa, korkumuzu nas l yenebilirüik. Annem çok üikkatli bir öğretmenüi. Annemin gözetiminüe, ortaokulun sonuna kaüar, Bat klasiklerini bitirmi tik. Frans z eüebiyat n n etkisi alt nüayü k. K z Lisesi’yle birlikte yava yava Frans z eüebiyat etkisinüen kurtulup kaü nlara has bir bellek haritas örmeye ba laü m, niversiteüe bu üaha üa sağlamla -

t , ‘’k z karüe lik bilinûi’’ okuma seçkilerimi üe etkiliyorüu. Yeni kahramanlar m; kaü n yazarlarü . Fatma Aliye Han m, Haliüe Eüip Aü var, Haliüe Nusret Han m, Suat Dervi , Samiha Ayverüi, M nevver Aya l , Aüalet Ağaoğlu, Sevinç Çokum, Sevim Burak benim göğ m n y lü zlar yü art k. Fatma Aliye Han m’ n Uüi Beüias , zor artlar alt nüa kenüi ayaklar st nüe üuran bir kaü nü r ve pekâlâ bug n n “g çl kaü n” imgesi ve iüeali için biçilmi katanü r. Roman n arka plan nüa hem Osmanl ’n n son üönemini ve y k l n keüerini, hem m tareke g nlerinin yozla m zenginlerini, arü nüan Cumhuriyet g nlerinin rekabete üayal s n fs zl k sosyolojisini bir araüa okursunuz. Roman okuüuktan sonra içime ate ü erek Fatma Barbarosoğlu’nu aram t m. O kaüar zg nü m ki! Beüia bize, g n m z kaü n na öyle çok benziyorüu ki! çtenlikle h zn me e lik etmi ti Barbarosoğlu. Yahu! Beüia üiye birisi yoktu asl nüa. Peki niçin hikâyesi bizi bu kaüar sars yorüu? Samiha Ayverüi, Batmayan G n’üe çizüiği Aliye karakteriyle, kenüini ararken a k n s navlar na ü m bir genç k z n hikâyesini yazm t r. Sabahattin Ali’nin K rk Mantolu Maüonna’s nüaki pe ine ü len resmi anü r r, Aliye’nin Bay K.’ya olan merak . Lise g nlerimizüe okuüuğumuz bu romanüa Aliye’üen çok Bay K.’n n üerüine ü t ğ m z hat rl yorum. Tamam biliyorüuk. Bu bir romanü . Hakikat üeğilüi. Peki bizi ç lg nûa bir meraka s r kleyen bu Bay K. Kimüi? Tamam biliyorüuk. Bu bir romanü . Hakikat üeğilüi. Peki ya Bay K.’n n, yazar Samiha Ayverüi’nin eyhi Kenan R fai hazretlerine atfeüilmesine ne

kitaplar niçin hüzünlüdür? kitaplık kolu olan kızlar, niçin hep sınıfın en sessiz ve göze hiç çarpmayan kızlarından çıkar? bunlar, rastlantısal şeyler değil.


Kıbrıs Barış Harekâtı dolayısıyla yaşadığımız karartma geceleri sağ olsun.sıkı Perdeleri sıkıya çekerek yaktığımız solgun gaz lambaları altında annem bize niçin Kemalettin Tuğcu okurdu. 78

kıbrıs barış hArEkâtI DoLAYISIYLA yaşadığımız karartma geceleri sağ olsun. perdeleri SIkI SIkIYA çEkErEk yaktığımız solgun gaz lambaları altında annem bize kemalettin tuğcu okurdu.

buyrulur? Üsk üar K z Lisesi 5/ Fen-C öğrenûileri bir ağ züan ‘’yaaa...’’ üemi tik bu söylenûeyi i ittiğimizüe. Cevat Rifat Atilhan’ n torunu s n f arkaüam zü , annesinüen i ittiği bu söylenûeyi bize aktarü ğ nüa, hemen ikna olmu tuk. ‘’Yaaaa... Demek Bay K...’’ Nas l ikna olmayal m, Samiha Han m, kahraman Aliye’üen çok, Bay K.’y anlatm t bize sayfalar boyunûa. Bay K. öylesine hakikatti ki, roman n ba kahraman üâhil herkesi ikinûille tiriyorüu. G ne gibiyüi aüeta. Göz kama t r û . Uzun y llar üenizler gibi geçti zerimizüen. 5/Fen-C öğrenûileri hâlâ birbirlerine u anlaml mesaj yazarlar; ‘’Nas ls n, iyi misin? Bulüun mu Bay K’y ’’... (Aram züan onu bulan, gören hiç ç kmaü .) “M nevver Aya l ’n n Pertev Bey’inin Üç K z ’nüan hangisi sizsiniz?” Rahmetli Akif Emre, böyle sorarü bana. Bir yazar olarak, eserle aramüa yeterinûe mesafe kuramaü ğ m , zaman zaman kahramanlar m n aras na s zarak onlarüan birisine üön t ğ m , kenüi yazü ğ m kahramanlar n etkisine girüiğimi ü n rü . Babam hat rlatan bir eüa; “Bunlar n hiçbiri hakikat üeğil.” Fikir aüamlar ve bilim insanlar , eüebiyat her zaman bir laf karma as olarak gör rler. Onlar n nazar nüa, eüebiyat hakikat üeğilüir ve hakikatin yerini almamal ü r... Peki hakikat neydi?

Bu ç k z, asl nüa ç üönemiüir ûemiyetimizin. Haliüe Eüip’in kahramanl klar zerinüen aktarü ğ Millî M ûaüele tarihinin arka ûephesinüe geçen y k l lar , çöz l leri bu roman araû l ğ yla okurken, resmî olmayan hatta sak nûal bulunan tarihe üe aüeta s z lerek geçersiniz. Devrimlerin, sosyal üön mlerin hoyratça tarumar ettiği kaü n ya ant lar yla T rkiye yak n tarihinin hikâyele tirilmesine tan k olursunuz bu eserüe.

Pertev Bey’in stanbul i gal eüilirken üe yeni Ankara kurulurken üe mutsuzüur k zlar , ç kitap boyunûa gön llerine liman olaûak bir üervi i aray p üururlar. Onlar sahipsizüirler. Yazar onlar aüeta okuyuûunun viûüan na emanet etmi tir. Rahmetli M nevver Aya l ’y tan ma ans m z olüu. Hukuk fak ltesinüen arkaüa larla ziyaretine gittiğimizüe, kenüisine “Haminne” üeüirtirüi. Me hur Saüullah Pa a’n n gelini haminnemizin romanlar , asl nüa rumuzlarla sislenüirilmi birer hat ra üeteriüir. Kahramanlar n n çoğu gerçek hayatta haminnemizin tan ü ğ bilüiği ki ilerüir. Peki, bir yazar hakikati niçin sislenüirir... Artistik kayg lar n evvelinüe yazar n kenüi korkular , üönemsel zorunluluklar kurar belki bu yaz m atmosferini. Korktuğumuz için yazar z. Üstelik yazü ktan sonra üa üevam eüer korkular m z. Ve üaha ilginûi, korkular m z yenmek için okuruz. Okuüuktan sonra üa geçmez korkular m z. Giüe giüe, öl ml olüuğumuzun gerçekliği ü nüa hiçbir ey üeğilüir ula t ğ m z menzil. Ben, Pertev Bey’in ç k z nüan hiçbiriyle özüe le tiremeüim kenüimi. Ama tekke ve zaviyelerin kapat lmas n n arü nüan kap s zinûirlenerek ör mûek ağlar na mahk m eüilen enlik Deüe’nin Ihlamur’üan Vi nezaüe’ye ç kan yoku un kuytusunüaki makam n bu romanüan sonra aray p bulmu tum... Benim bir roman kahraman m yok. Ama okuüuğum pek çok roman ve sevüiğim pek çok kahraman var. Belki üe ya lanü ğ müanü r; M mtaz ile Nuran’ , sanki üay m ile halam imi gibi seviyorum. Ve Tanp nar’a üa, Huzur’a üa hiç alü rmaüan, onlar birbirine kavu turuyorum. Evlenüi onlar. Selim leri’nin çok sevüiği Moüa’üa oturuyorlar.


79

TEPE LAMBASI

ne var ne yok? Bolca yoğunluk, koşuşturmaca, biraz stres biraz dert, ama bolca güzellik ve umut var. halk otobüsüne en son ne zaman bindiniz? Daha bu sabah oğlum Kerem’le kreş-iş yollarında halk otobüsündeydik. Günde minimum otobüs değişiriyoruz kendisiyle yol maceramızda. telefonunuzu ne zaman değişirirsiniz? Beni kaldıramamaya başladığında. Biraz hırpani bir telefon kullanımım var. Her şeyi hızla yapsın isiyorum, o yüzden de bir yerden sonra telefonlar pes ediyor genelde.

canımdan geçerim ondan vazgeçmem dediğiniz şey? Gitarım. mıh gibi aklınızda olan bir an, bir görüntü? Benim oğlanın havale geçirişi. Hayaımda bu kadar paralize olduğumu, aklımı kaçıracak gibi olduğumu haırlamıyorum. keşke olmasaydı dediğiniz bir şey var mı? Keşke sınırlar olmasaydı. seçme şansınız olsaydı kendinize hangi ismi verirsiniz? İsmimi çok seviyorum aslında, başka bir isim aklıma gelmiyor

dilinize pelesenk olan bir şarkı?

hayata olsalardı da muhabbein belini kırsaydık dediğiniz üç kişi?

Ceylan Ertem ve Can Güngör versiyonuyla Ah Bu Şarkıların Gözü Kör Olsun

Nezihe Muhiddin ve Fatma Aliye ilk ikisi olurdu. Bir de sanırım Yavuz Çein’le tanışmayı çok isterdim

en sevdiğiniz marş?

kalem mi klavye mi?

Marş seven biri değilim.

Klavye kesinlikle. Bilgisayar mühendisliği zamanlarımdan kalan bir alışkanlık.

ezberlemek zorunda kaldığınız ve hiç hoşnut olmadığınız şey? Mühendislik okuduğum esnada algoritma ezberlemek mideme ağrılar girmesine neden oluyordu. Belki de ezberlememe gerek yoktu ama pek kafam da basmadı açıkçası. : biiremediğiniz bir kitap, yarıda kalmış bir film? Okuduğum kitabı biirmem pek vaki değil aslında. Filmleri de sağ olsun oğlum tamamen izletmiyor. atasözü mü aforizma mı? Aforizma ne toplarsınız, ne birikirirsiniz? Şu ara istemsiz bir şekilde rozet birikirmeye başladım. Kaıldığım etkinliklerden, giiğim yerlerden aldığım rozetleri bir kenara koyuyorum çantada kullanmakta zorlanınca.

kimdir? Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümü mezunu olan Çamdereli, yılı aşkın süredir müzikle uğraşıyor.

hayaınızı kolaylaşıran ya da zorlaşıran takınılarınız neler? Hayaımı yeri geldiğinde zorlaşıran yeri geldiğinde kolaylaşıran takınım, söz verdiğim bir şeyi kesin olarak yapıyor olmam. Yapamayacak durumda olsam, hasta olsam, yorgun olsam da Napalım bu sefer de olmadı diyemiyorum. Böyle tevazusuz duyuluyor söyleyince, ama hayır demek ya da yapamadığını kabul etmek büyük bir erdem bence ve bende o yok. en son ne zaman yalan söylediniz? Herkes yalan söylemekten hoşlanmam der ama ben yalan söyleyemiyorum ciddi anlamda. Blöf gibi kart oyunlarında ya da vampir gibi role-playing oyunlarında bile yalan söyleyemediğim için oyundan aıyorlardı beni. Öğrencilik hayaımda kopya da çekemedim gerginlikten. İçim dışım bir.

Yalan söyleyemediğim için oyunlardan bile aıyorlardı beni


80

HAKKı ÖCAL

O ZAMAn biZler iDeAliSt, VAtAnI kUrtArMAyA HAZIr ASlAn PArÇAlArIyDIk ama Bütün yAPtIĞIMIZ ankara bUlVArlarınDa AMerikAn kültür MerkeZi ve BüYük HOlDinglerin Vitrinlerini tAşlamaktan ibAretti.

Âti kalbimde

bir derin yaradır… HıRSLA KALKAN, SENDELER, DÜŞER

Hırsla kalkan ziyanla oturur. Çünkü gözünü hırs bürüyen insanın gelecekle ilgili planlarını sakin ka’ayla gözden geçirmesi, hedeflerini alt alta yazması, bunlara ulaşıran yolu yani stratejiyi belirlemesi, dostlarına şevk verecek, muarızlarını etkisizleşirecek takikleri arayıp bulması şöyle dursun, ayakta durması bile mümkün değildir.

P

arüon âti üeğil, mazi kalbimüe üerin bir yaraü r. imüi “âti” üeyinûe bunu grafik kart markas olarak alg layaûak kariler için bir ü zeltme ihtiyaû var galiba... “Kari” ne ya? Tamam ATI, Raüeon ekran kartlar n yapan firma. Kari ne yap yor? Kari üe okuyor biraüerim. Ne hikmetse, geleûek anlam na “âti” kelimesini eüitör n sihirli üuüaklar nüan üuyüuğumüan (veya Whatsapp mesaj nüan okuüuğumüan bu yana) geçmi anlam na “mazi”üen kenüimi kurtaram yorum:

“Geleûek as rlar tarihe b rakal m Biz imüi haritaüan geçmi lere bakal m” (Faruk Nafiş Çaml bel)

Buraüa bir terslik yok mu? “Geleûek” nas l tarihe b rak l r? Geçmi e haritaüan m bak l r, tarihten mi? Faruk Nafiz sonuçta airüir ve Fuzuli’nin üeüiği gibi:


81

M O N T E S Q U I E U ’ N U N K AY I P M E K T U P L A R I o hesap, yar n(lar) anûak isteüiği gibi bir bug n in a etmeyi ba aranlara g l yor. O zaman sorun uraüa oluyor:

“Ger üerse ki Fuzuli g zellerüe vefa var Alüanma ki air söz , elbet yalanü r.”

Elbette bizi parlak bir geleûek bekliyor. Nereüen biliyorum? Ç nk epey bir geçmi var gerimüe; üolay s yla geleûekle ilgili regresyon analizi yapabiSan r m aû üa olsa u a ağ üaki leûek kaüar veri, hem üe b y k air söz hakl ü r: veri var elimüe. Wikipeüia’n n tan m yla regresyon analizi; iki “Bir eser b rakmaüan geleûeğe ya üa üaha çok üeği ken aras nyaüigâr B rakm m kime ne, b rakmasam üaki ili kiyi ölçmek için kullan lan analiz metoüuüur. Bak yorum ne zarar” geriye üoğru, geleûek hep üaha (Enis Behiç KorŞürek) iyi olmu … Bu airane kelime oyunlar na sabaha kaüar üevam eüebiliriz; air milleti neüense geçmi i bir r ya, geleûeği üe hayal saym ve b t n marifetlerini bug n zerinüe göstermi lerüir. Onlara göre ü n mutlu, yar n umutlu yapan bug nü r. Sonuç olarak geçmi i üe geleûeği üe bir eylere b rak p bug ne iyi bakmay ve hep g l msemeyi tavsiye etmi lerüir.

“Tam bağ ms z-gerçekten üemokratik T rkiye” slogan yaz l pankart ilk açt ğ m züa tarih 1968’üi. Bu iüeal anûak 24 Haziran 2018’üe gerçekle me yoluna girüi. imüi araüaki u kaüar pre ve postmoüern siyaset m üahalesini bir kenara atarsak, geçen zamanla iyi zamanlara gitme üeği kenleri aras nüaki korelasyon katsay s nereüe ise 1 ç kar!

Oysa bu fakirin üe üâhil olmakla itihar ettiği baz realist tipler ki bunlar n ba n Neûip Faz l K sak rek, Naz m Hikmet, Sabahattin Ali çekerler. Örneğin, Sabahattin Ali üiyor ki:

Dalga m geçiyorsun be yahu? 1960, 1970, 1980 üarbeleri... 28 ubat... Sonra muht ralar; “Açt r n bu kaü n n ba n ” ç ğl klar “Tutun kolunüan at n bu kaü n ” ç ğl klar (Hem üe bu ç ğl ğ atan bir ba bakan!) … 365 “Üç buçuk g nl k ömr m z kenüimize zehir etmemek için ne krizleri, “özüe ve sözüe laisizm,” maziüeki hayat m za ve kaç rü - bir oyla parti kapatma faûias nüan sonra hâlâ zamanla siyasal ğ m z f rsatlara ne üe istikbalin geli im aras nüa üoğruüan hem olmayaûak h lyalar na kulak üe sars lmaz bir paralellik gör asmayarak bug n m ze haplebilir mi? solup ya amal y z.” ( çimişdeki eŞtan) Gör l r aziz ve muhterem genç Neûip Faz l’a atfeüilen ama hen z benüeki hiçbir kitab nüa rastlamaü ğ m bu be alev üolu sat r: Bug n ü n r m D n geçti Yar n var m ? Gençliğe üe g venmem Ölen hep ihtiyar m ? ***

karüe im! Sonunüa bug ne gelüik mi? Demek ki geliniyormu . Emmanuel Kant’a atfeüilen bir söz varü r: “Olmu bir eyin ba ka bir t rl olabilme ihtimali yokmu üemektir.” Ama sorun uraüa... Dur, oraya geçmeüen ba ka bir eyi hat rlatay m: Pasteur’ nü r galiba, “ ans anûak onu kar lamaya haz r olanlara g ler” söz . Aynen

Sen (ben, onlar, yani biz) ü ne bakarak, nas l bir yar n isteüiğimizi biliyor muyuz? Veya ü n, bug ne ula mak için ne haz rl k yapt k? vatanı nasıl kurtardık?

Eğer sorun bu ise, sorman gereken soru üa u:

ÜtOPyAnIZ mesela cennet iSe, bUnUn DiStOPyASI ceHenneM DeĞil. ÇÜnkÜ cehennem De birinin ÜtOPyASI. bir yer DÜşÜnÜn ki, HiÇbir öZelliĞi yOk. HiÇbir iyi tArAFI yOk. HiÇbir işleVi yOk. ceHenneMin bile bir işleVi VAr.

steüiğim bir yar na ula mak için, bug n uygulamam gereken eyleri biliyor muyum? Buraüaki “ ey”, özl Anaüolu özüeyi imiz olan “Her eyin bir eyi varü r!” söz nüeki eyüir ve ikiye ayr l r: 1. Strateji 2. Taktik Asl nüa ü n rsen ikisi üe ayn kap ya ç kar ama birinûisi üaha aç k ve seçik bir heüef tayinini gerektirir; ikinûisi ise çoğunlukla o aç k ve seçik heüefe ula abilmenin üolambaçl yollar olabileûeğini hat rlat r. Bir rahmetli hoûam z varü M lkiye’üe, üerüi ki: “24 saatin uyku ü nüa kalan k sm n n en az yar s n , yar n olmak isteüiğim noktaya en kolay, en kestirme ve kar ma kenüi elimle engel ç kartmaüan nas l ula aûağ m ü nerek geçiririm.” O zaman bizler iüealist, vatan kurtarmaya haz r aslan parçalar yü k ama b t n yapt ğ m z Ankara bulvarlar nüa Amerikan K lt r Merkezi ve b y k holüinglerin vitrinlerini ta lamaktan ibaretti. Bir üe rahmetli S leyman Demirel ve partisine haka-


82

ret eüen sloganlarla y r y ler yapmak.

heüelerini alt alta yazmas , bunlara ula t ran yolu yani stratejiyi belirlemesi; üostlar na evk vereûek, muar zlar n etkisizle tireûek taktikleri aray p bulmas ve b t n bunlar hayata geçireûek araçlar , elemanlar , yöntemleri, lojistik planlara bağlamas öyle üursun, ayakta üurmas bile m mk n üeğilüir. H rsla kalkan, senüeler, ü er.

Bu y r y lerüen biri, T rkiye’nin K br s’a m üahale eüeûeği söylentileri zerine T rkiye’ye gönüerilen ABD özel temsilûisi Cyrus Vanûe’ protesto amaû yla Ankara’üa Etimesgut Havaalan ’na yap lm t . SBF’liler, kenüilerine ODTÜ öğrenûileri taraf nüan gönüerilüiği söylenen otob slerle, ODTÜ’l ler üe kenüilerine SBF öğrenûileri taraf nüan gönüerilüiği söylenen otob slerle zerinüen ku bile uçurulmayan askerî havaalan n n pistinüe bulmu larü . Ba bakan Demirel’in ABD’ye kar stratejisi ne iüi? “Milleti tutam yorum; K br s konusunüa T rkiye’ye halk tatmin eüeûek taviz verilmezse, K br s’a askerî harekât ü zenlemek zorunüa kalaûağ m” mesaj n kar tarafa vermek. Peki, bunu sağlamak için ne gibi taktikler uygulam t ? O taktiklerin bir kurban olarak Cebeûi’üeki SBF binas nüan ta askerî ss n orta yerine kaüar rahat bir otob s yolûuğu yapm olmaktan zerreûe ku kuya kap lmam , hatta ODTÜ’üeki arkaüa lar biraz üa k skanm t m. Elbette onlar üa SBF’nin bu organizasyon yeteneğine g pta etmi lerüi. Y llar sonra bir üost evinüe bu gerçeği o zamanki Millî stihbarat Te kilat yetkilisinüen öğrenüiğimüe, beûerisine apka ç kartt ğ m ki i merhum Demirel olmu tu. Ç nk stratejisi olan, bunu uygun taktikle s sleyen ve arzu ettiği yar na ula an oyüu. Strateji ve uygun taktik yoksunluğunun sonuçlar n anlatan g zel sözlerimiz varü r: H rsla kalkan ziyanla oturur. Ç nk göz n h rs b r yen insan n geleûekle ilgili planlar n sakin kafayla gözüen geçirmesi,

H rs n içinüe tutan ise zaaf n kimseye belli etmez; ön nüeki engelleri, birer f rsata çevirir.

nASIl ki DOĞA bOşlUk SeVMeZ Ve bir eleMentin bOş bIrAktIĞI yeri geliP bAşkA bir element DOlDUrUrSA, benZeri De ütopYa alanınDa geÇerli.

oras bo kalm yor; oraya hemen üistopya gelip, egemenliğini ilan eüiyor. Nas l ki üoğa bo luk sevmez ve bir elementin bo b rakt ğ yeri gelip ba ka bir element üolüurursa, benzeri üe topya alan nüa geçerli. Niteliği ne olursa olsun, bir genç aüam n kafas nüa bir geleûek hayali, bir yar n tasavvuru yoksa oray gelip köt bir geleûek hayali, köt bir yar n beklentisi üolüuruveriyor.

Buras benûe geçmi -bug n-geleûek tart malar n n en hayati noktas ü r. nsan olüuğumuz için imüi bunlar genç arkaüa a üiğer mahl kattan farkl ola“ topik” gör n yor mu? Aü m rak üaima bir tarih alg m z var. gibi biliyorum ki, gör n yor. Kenüi ba m za gelmemi bile olsa, gözleüiğimiz tonla ba ka Gör ns n! Ç nk ne “Vefa” yarat klar var. Hani geçen ay stanbul’üa bir semtin aü ü r, irüeleüik ya bellek üenen olay . ne üe “Utopia” Karaipler’üe bir aüan n aü . Sir Thomas More’un Hani size Umberto Eûo’nun 1516’üa ayn isimli kitab nüa Kraliçe Loana’n n Gizemli Alevi tasvir ettiği ve aü “olmayan yer” roman nüaki Milanolu 60’lar nüa anlam na gelen Utopia aüas n n bir eski kitap sat û s Yambo’üan Lyman Tower Sargent taraf nüan söz etmi tim; hat rlarü n z m ? yap lan son uluslararas say Yambo’yu Yambo yapan ne m nüa tam 23 ayr versiyonu yeüiği üeğil ne hat rlaü ğ ü r bulunüu. Sosyalist, kapitalist, üemi tik. Mesela b t n koyunlar monar ist, anar ist, feminist, böyle bir özelliğe sahip olsayü , üemokratik, e itlikçi, rkç , sağû , bakt klar n , görü klerini ak lüa solûu, reformûu, n kleerûi... tutabilseyüiler, kurban kesmek Giüiyor böyle. m mk n olur muyüu? Kurban Bayram yakla rken, hatta yakla maüan önûe, b t n koyunlar, Doğa boşluk kabul etmez! p rr! Neüen? Ç nk hat rlayaûakimüi buraüa sorman z gereken larü . Benliklerinin kimliklerinin soru: “Benim topyam ne renk?” ana ögesi, öl müen kurtulmak Sosyalist topyan n tersi, kapiolaûakt . Belki bir iki kronik üeptalist topya üeğil. Monar istin resyonüaki â k koyun, “Mezar z üü , ûumhuriyetçi olmaü ğ gibi. m yol st ne kaz n” tarz nüa bir Ç nk topyan n tersi, üistopya. yakla mla öl m isteyebilirüi; Grekçeüen çevirirsek, “köt yer” ama ana ak m koyun meüyas , anlam na geliyor. Ütopyan z me- “Kaç n bayram geliyor!” üiye sela ûennet ise, bunun üistopyas man et atarü . ûehennem üeğil. Ç nk ûehenBelki üe yaz n n ba nüa gernem üe birinin topyas . Bir yer çekten “Âti kalbimüe üerin bir ü n n ki, hiçbir özelliği yok. Hiçbir iyi taraf yok. Hiçbir i levi yaraü r,” üemek isteüim bilinçalt bir ü rt yle. Bu ü rt neüir yok. Cehennemin bile bir i levi var. (“Bile” üemek bile gerekmez aûaba? Âti’yi grafik kart markas sanabileûekler olüuğuna üair ama...) kafamüaki çirkin yap lar m ? Eğer genç aüam, taze beyninüe bir geleûek ekillenüiremiyorsa, Kim bilir?


83

HEM İNDİRİMLİ HEM HEDİYELİ ABONELİK 10DDüVnDy’laİk FIRSATI Sİnema Setİ Lacivert Dergi’ye şimdi abone olun derginiz yıl boyunca 8 Tl yerine 6 Tl’ye kargoyla kapınıza gelsin. *Aboneliğiniz süresince fiyat arışından etkilenmeden derginizle birlikte DvD’lik bu muhteşem sein keyfini çıkarın. Filmler: bridget jones : manığın sırrı billy eliot U-571 fidel’in yüzünden! hayalet köpek: samurayın yolu cinema paradiso son imparator aşk her yerde neredesin be birader? bir erkek hakkında


84

gülenay börekçi

bir kitaba âşık olmuşsam sonuna kadar devam ederim minima moralia dorno’nun Minima Moralia’üa amaû , kenüi üeyi iyle; “Her noktas merkeze ayn uzakl kta olan bir yaz ya ula mak.” Bu sebeple felsefe, g nl k hayat, siyaset, eüebiyat, m zik, psikoloji gibi ilgilenüiği b t n alanlar fragmanlar halinüe, sonlar na aforizmatik yorumlar ekleyerek bir araya getiriyor. Bu araüa varolu çularla ya üa psikanalistlerle s k polemiklere girmeyi ihmal etmiyor elbette. lgilenüiği konular aras nüa yok yok. G l p geçtiğimiz astroloji bile onun merûeği alt nüa, b y k tarihsel eğilimleri aç klayan bir ifre haline geliyor.

A

marK o’Connell

Parça parça okumak ark O’Connell imzal bir makaleye rastlaü m geçenlerüe. Kenüi üeyiiyle, “sevüiği kitaplar ba ka kitaplarla alüatan” O’Connell, “i tahl ” bir okur olüuğunu ama kitaplara üuyüuğu tutkulu a k n onlar kolayûa terk etmesine engel te kil etmeüiğini anlat yorüu. “N’apiim, çok fazla okuyor ve yeni kitaplara ‘Hay r’ üemekte zorlan yorum, öyle olunûa üa, pekâlâ ho uma giüen bir kitab yar m b rak p kitapç üa gör p vurulüuğum bir ba kas na geçebiliyor, sonra üa önûekini unutuyorum” üiyor. Her zaman böyle üeğilmi tabii, ara s ra “esas kitaba” geri üönü ğ ve kalü ğ yerüen üevam ettiği üe oluyormu . (Aûaba ihanetinin gölgesi kal yor muüur o kitapla ili kisinin zerinüe?)

M

ahsen, birkaç kitab ayn anüa okuyabilenlerüen üeğilim, bir kitaba ba lam ve â k olmu sam sonuna kaüar üevam eüerim

ben. Bu aç üan, saü k olüuğum söylenebilir, en az nüan elimüeki kitab n son sayfas na kaüar fakat sorun u asl nüa: Â k olüuğum kitap say s azalü . Neüenini ü nmem gerek. Mark O’Connell hakl olabilir mi aûaba? Zira onu ihanete sevk eüenin, bilüiğimiz eüebiyat, üaha üoğrusu ba , sonu, ortas olan stanüart romanlar olüuğunu ve g n m z okurunun bunlar n yerine parçalar halinüe yaz lm fragmental kitaplara ihtiyaç üuyüuğunu söyl yor. Mesela Theoüore W. Aüorno’nun Minima Moralia’s , Fernanüo Pessoa’n n Sessizliğin Kitab , E. M. Cioran’ n Ç r menin K sa Tarihi, Walter Benjamin’in Pasajlar’ , atlayarak, bir yerüen bir yere h zl geçi yaparak, baz böl mleri geri üön p yeniüen okuyarak üa olsa sonuna kaüar giüebilüiği kitaplarüan. Hâl böyle olunûa, yani verüiği örneklere bak nûa insan ister istemez afeüiyor onu.

Okumadığımız kitaplar ana öyle geliyor ki ü r st okurlar n say s son y llarüa gittikçe art yor. Akl ma, Pierre Bayar’ n kaleme alü ğ ; Okumaü ğ m z Kitaplar Hakk nüa Nas l Konu uruz aül çarp û inûeleme geliyor. Bayar’ n üestek alü klar nüan biri air Paul Valery. Kenüisi, bir kitap hakk nüa makale yazmak için o kitab kar t r p sayfalar na öyle bir göz atman n yeterli olüuğuna inan yor, hatta baz kitaplar söz konusuysa yazmaüan önûe okuman n say s z s k nt lar yaratabileûeğini ü n yormu . “Ele tirisini yapaûağ m bir kitab asla okumam, insan öyle etkileniyor ki” üiyen Osûar Wilüe ise bir kitab okumak için en uygun s renin alt üakika olüuğunu, bu s re uzarsa okuma s reûinin zihnimizüe kenüi otobiyografimizi yazma s reûine üön ebileûeğini öne s r yormu .

B


85

Güvercinim, gözümün nuru rmağan Ekiûi’nin Yabanû la t r û Çeviri, Yerlile tiriûi Çeviri ba l kl bir makalesi var. Oraüan öğrenüiğime göre Yahya Kemal, Ömer Hayyâm’ n rubailerini çevirme i ini, “Hayyâm bunu T rkçe söyleseyüi nas l söylerüi” üiye ü nerek ve kenüi zihninüen ç k p onun zihninin içine girmeye çal arak yapm .

A

çeviri ne kokmalı?

O

kumaü ğ m z Kitaplar Hakk nüa Nas l Konu uruz” bahsi aç lm ken, okumaü ğ m bir kitapla, Armağan Ekiûi’nin yapt ğ Aliûe’in Harikalar Diyar nüaki Maûeralar çevirisiyle üevam eüeûeğim.

tatl hem üe epeyûe baharatl bir Aliûe çevirisi ç km .

Geleûeğim yer bu üeğilüi ama. Söz konusu kitap geçen hata arkaüa larla aram züa hararetli tart maya sebep olüu. Soru uyüu: Çeviri g zel mi olmal yü , saü k m ? Biri “ yi çeviri, çeviri James Joyûe ve Raymonü kokmal ü r” üiyen Minâ Urgan’ Queneau çevirileri ve Laûivert hat rlatt , bir ba kas ysa tam terTa nüan Tabletler aül üeneme si yönüe ilerleyen Can Y ûel’i… kitab yla tan yoruz Armağan William Shakespeare’in Hamlet’e Ekiûi’yi. Ben bug nlerüe onun söylettiği o çok nl söz Minâ Aliûe çevirisine hayran olmakla Urgan, “Olmak ya üa olmamak; me gul m. Çeli ki uraüa; bask - i te b t n mesele bu” üiye s kalmaü ğ için, Norgunk etiketli çevirirken Can Y ûel; “Bir ihtimal bu versiyonu bir t rl bulup oku- üaha var, o üa ölmek mi üersin” yamaü m ama aç kças internet üemeyi terûih etmi ti. zerinüe rastlaü ğ m birkaç sayfas bile ne kaüar sağlam bir Uzatmayay m, ahsi karar m aç kl yorum: G zel olan n saü k i ç karü ğ n gösterüi bana. üa olmamas için hiçbir sebep Sonuçta, bir çoûuk kitab üa olsa, yok benûe, ihtimaller aras nçevrilmesi a r zor hatta yer yer üaki en üoğru ve g zel ihtimal imkâns z bir eserüen söz eüipekâlâ aran p bulunabilir. Öte yoruz. Geçmi teki çevirilerinin yanüan, ü nya eüebiyat n n çok üe hemen hemen hepsinüe bir önemli eserlerinüen biri, “üoğru” eksiklik, kusurluluk, rastlant sal- ama “çeviri kokan” bir ekilüe l k olüuğu ortaüa. San r m Ekiûi, aktar lm sa, bunüan sonra çeviri rastlant sall ğ üa, asl na saüakati kokmayan, özg r bir çeviriyle üe köp rtebilüiği kaüar köp rtaktar lmas nüa üa art k sak nûa m ve böyleûe ortaya hem çok kalmam üemektir.

Naz m Hikmet ise; “ yi çeviri, çeviri kokmal ü r” ekol nüenmi besbelli. Bunu, Kemal Tahir’e yazü ğ bir mektuptan anl yoruz. “Terû me roman okuüuğun zaman, onu bir T rk muharririn yazü ğ n sanmayaûaks n. Bilakis onu hangi milletin, hangi üevirüeki muharriri yazm sa, o milletin, o üevirüeki muharririni okuüuğunu anlayaûaks n. Bunun için bir çe it istilizasyon laz mü r. (…) Mesela, Ruslar sevgi söz olarak “g verûinim” tabirini kullan rlar, biz “göz m n nuru, gözbebeğim” filan üeriz. Benûe bunlar terû me eüerken, ille üe bizüe “g verûinim” yok üiye “yavruûuğum” filan üememeli. Ruslar üa bizüen terû me eüerken, “göz m n nuru” Rusça söylenmez üiye ona “g verûinim” üememeli. Biz bizim üile “g verûinim” tabirini, onlar kenüi üillerine “göz m n nuru” tabirini sokmal . Bu suretle, üillerin, tabir, s fat-m fat al veri iyle zenginle mesi üe kabil olur.”


86

RAŞİT ULAŞ

Türkiye’de bazı yazarlar hak eiği ilgiyi görmedi, görmüyor. mesela mustafa necai Sepetçioğlu, Tarık buğra, niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu... bunlardan biri de şüphesiz . Tarihe dönerek millî kimliğin ve değerlerin ne olduğunu bu toprakların insanına yeniden haırlatmak için yazan bu yazarlar, yıllarca belli ideolojik sebeplerle yok sayıldı. bahaeddin özkişi nin Milli eğiim bakanlığı nın temel eser listesine girmesi ancak yılında gerçekleşebildi. Köse Kadı ve Sokakta gibi iki büyük eser yazan bir romancının bu denli yok sayılmasının iyi niyetle açıklanır bir taraı yok elbete. türkiye nin millî bir şuurla yeniden dirildiği şu günlerde bahaeddin özkişi ve onun gibi yazarları yeniden okumanın, bilhassa genç nesle okutmanın büyük ’aydası olacak.

Bahaeddin Özkişi 9 8’de Manisa’da dünyaya geldi. Özkişi’nin büyük dedesi Nakşibendî tarikaının büyüklerinden olan Mevlana Halid-i Bağdadi’nin müritlerinden Ömer Efendi’dir. Kendisinin ismi olan Bahaeddin’in ise tarikaın kurucusu olan Şah-ı Nakşibend’in gerçek ismi olan Bahaeddin’den geldiği kuvvetle muhtemel.

Çocukluğu İstanbul, FaihKaragümrük’te geçer Özkişi’nin. Okul hayaı çok erken başlar ve bu onu erken yaşta yorduğu için derslerine karşı çok ilgili olmaz. Okul dersleriyle ilgilenmektense başka kitaplar okumayı tercih eder ve bu da onun gelecekteki fikri dünyasının temellerini atar. Mevcut sistem onu daha çocuk yaşlarda rahatsız edecekir ve o da kendi elinden geldiğince, belki de farkında olmadan sisteme bu şekilde direnecekir.

İlkokul ve ortaokulu biirdikten sonra Sultanahmet Sanat Ensitüsü’ne girer ve ensitünün 9 – 9 6 ders yılında Özel Tesviyecilik Şubesi’nden mezun olur. Mezuniyeinden sonra Devlet Denizyolları’nda çalışmaya başlar ve çeşitli yerlerde deniz tesviyecisi sıfaıyla usta olarak çalışır. Daha sonraları ise camcı ve halıcı dükkânlarında çalışarak hayaını temin etmeyi sağlar.

PROFESÖRDEN HADEMEYE KADAR HERKESLE AYNıYDı


87

HARITA METOT

Bahaeddin Özkişi için dönüm noktası Ahmet Hamdi Tanpınar’la tanışması olur. O sırada yeni yeni yazmaya başlayan Özkişi yazdıklarını Tanpınar’a gönderir ve bu yazdığı hikâyeler Tanpınar taraından çok beğenilir. Bunun üzerine Tanpınar’ın kendisine Evlat, devam et. Sen on tane Sait Faik edersin dediği söylenir. Elbete böyle bir ilifat bir genç yazar için oldukça teşvik edici bir unsur olur ve Özkişi daha çok iştahla yazmaya başlar.

Hem yakın çevresinde hem çalışığı yerlerde hem üniversitede insanlar taraından sevilen biri olmuş hep Bahaeddin Özkişi. Yakın bir dostu şöyle diyor onun hakkında: O, şivesiyle, lehçesiyle, zarafeiyle, kibarlığıyla ve diksiyonuyla tam bir İstanbul efendisini temsil ediyordu. Mütevazı haliyle herkesin gönlünde taht kurmasını bilen nadir bir kişiydi. İTÜ’de kürsü başkanı profesörden asistanına, hademesinden çaycısına kadar herkesle aynı muhabbet içindeydi. Ayrıca vefaından evvel kızına bırakığı vasiyet onun nasıl bir insan olarak yaşadığını tam manasıyla gösteriyor. Şöyle diyor kızına: zeynep için; sabır, nezaket, cömertlik, doğru söz, sözüne sadakat, hakarei affetme, kardeş ve çevre sevgisi.

Onun eserlerinin ana meselesi Türklerin yaşadığı kültürel ve iikadi sarsılmaydı. Bunu tamir etmek içinse tarihe dönüyordu Bahaeddin Özkişi. Doğu ile Baı arasında kalmış, ne Doğulu kalabilmiş ne tam Baılı olabilmiş Türklerin yaşadığı bu buhran, kendisinin de Almanya’da Baı medeniyeini tanımasıyla onu derinden üzer. Arık bütün ömrünü bunun üzerine düşünmeye vakfeder ve eserlerini meydana geirir.

Uçtaki Adam romanında Şeyh Necmein Efendi’nin torununa eiği bir nasihat aslında onun bütün fikir ve sanat dünyasını özetler nitelikte. Şöyle diyor Necmein Efendi torununa: İslâm yolunda savaş iki türlüdür Ahmed’im. Gücün varsa bıkmadan, usanmadan, durmadan malınla, canınla, tamamınla küffara veya daha kötü bir düşmana, kâfir nefsine cihad açarsın…

Yazdığı iki roman ve üç hikâye kitabıyla çok genç yaşta, henüz 7’sinde iken göçtü Bahaeddin Özkişi. Kısacık hayaı ve yazdığı bu kadar az eser upuzun bir ömre ve dev bir kütüphaneye bedel aslında. Özkişi’nin kitapları Köse Kadı, Sokakta, Göç Zamanı ve Uçtaki Adam halen Ötüken Neşriyat taraından basılıyor.

ANA MESELELERİ TÜRKLERİN YAŞADıĞı KÜLTÜREL SARSıLMAYDı

başvurulacak kaynaklar: Anılarla Bahaeddin Özkişi’yi Anma Fatma Özden Özkişi Bahaeddin Özkişi’nin Hayaı, Sanaı ve Eserleri Yüksek Lisans Tezi Nazire Erbay


88

Türklerin yürütücü gücü:

atlar GÖKHAN GÖKÇEK

Türklerin hayaında at figürü adeta merkezdedir. at-erkil bir hayat yaşandığını söylemek biraz mübalağa olsa da bir gerçeğe işaret eder. aın binek olarak kullanılması mesafeleri kısaltmış, savaşların önünü açmış ve Türklerin cihan hâkimiyeinin yayılmasına kapı aralamışır.

AT YÜRÜMEz BAHT YÜRÜR


89

T

oprak, bitki, göky z gibi pek çok unsuruyla insan için b y k bir nimet olan tabiat, b nyesinüe ya amas na m saaüe ettiği hayvanlar üa insanl ğ n hizmetine sunüu. Ba ta beslenme olmak zere pek çok hayvan zamanla binek ve tiûari emtia olarak kullan larak âüemoğlu için b y k bir imkân hâlini alü . Tarihi bulgular göstermekteüir ki evûil hayvanlar aras nüa s ras yla -yakla k olarak- on, sekiz ve üört bin y lü r (Mezolitik ve Neolitik üevirleri aras ) ç varl k insan ile beraberüir: Köpek, keçikoyun ve kurt. Bu ç hayvan n temel ortak özelliği ise ikisinin s r ile ya amas , üiğerinin üe s r y korumak için s r ile hayat n üevam ettirmesi. Köpeklerin evûille tirilmesinin gezgin bir K rg z eliyle gerçekle tiği iüüias g çl olmakla beraber kesin bir sonuûa ula mak pek m mk n gör nm yor. Keçi-koyun t r nüen ise benzer zamanlarüa farkl bölgelerüe evûille tirilerek istifaüe eüilüiği ü n l r. Atlar n ise evûille me s reûinin ilk olarak Orta Asya steplerinüe ba laü ğ reüüi m mk n olmayan bir gerçek mesabesinüeüir. Bug n K rg zistan O bölgesinüe yer alan petroglilerüe (üuvarlara çizilen kabartmalar) ve S merlere ait olan, Cemüet-Nasr bölgesinüeki S mer yaz tlar nüa atlara ili kin ilk bulgulara ula l r. K rg zistan bir T rk ûoğrafyas ü r. S merler ise ön Asya’üa ya am olup T rklerin atalar ile temas halinüe olmu larü r. Evûille en hayvanlar n s r lerinin artmas na kar n n fusun çoğalmas , iklim üeği ikliği ve iüari manaüa ya anan kar kl klar, bilhassa Asya steplerinüeki topluluklar n göçer bir hayat tarz na yönelmesine sebep olur.

göÇebeliĞin teMelinDe SiyASi, iktiSADi ve sosYal seBepler yAtAr. göÇebelikte tAHMini bir HeDeF olmakla BeraBer SiSteMli bir işleyiş Ve yerleşMe yOktUr.

Türkler göçebe değil konar-göçerdir

At, Türkleri güçlü kıldı

Mezk r sebeplerüen öt r s r lerini semirteûek, obalar n rahat ekilüe ya ataûak ve iüarelerini taküirleri üoğrultusunüa tasarruf eüeûek olan T rkler, göçerliği bir hayat tarz haline getirüiler. Buraüa iki kavram kar m za ç k yor: Göçebelik ve konar-göçerlik. Pek çok ihtisas sahibinin çok üa hassasiyetle yakla maü ğ bu iki kavram fark na biraz üeğinmekte fayüa var ç nk T rklerin göçerlik mant ğ n anlamak olüukça önemli. Göçebelik, tarihin farkl üönemlerinüe çok çe itli bölgelerüe gör l r. Temelinüe siyasi, iktisaüi ve sosyal sebepler yatar. Tahmini bir heüef olmakla beraber göçebelikte sistemli bir i leyi ve yerle me yoktur. Zorunlu hale gelen göç gerçekle irken maksat saüeûe uygun bir yerin bulunmas ü r. Ayn bölge içerisinüe yazlak ve k lak aramas yap l rken üe böylesi “rahat” bir hassasiyet ile hareket eüilir. Göç eüilen yerüe konaklama bir intizama tabi üeğilüir, bo bulunan yer uygun gör l rse yerle ilir anûak T rklerüeki göçerlik, konar-göçerlik eklinüeüir.

Bu konar-göçerliğin nereüeyse kilit noktalar nüan biri ise phesiz atlarü r. Konar-göçer T rklerin hayat nüa at fig r aüeta merkezüeüir. At-erkil bir hayat ya anü ğ n söylemek biraz m balağa olsa üa bir gerçeğe i aret eüer. At n binek olarak kullan lmas mesafeleri k saltm , sava lar n ön n açm ve T rklerin ûihan hâkimiyetinin yay lmas na kap aralam t r. Asya’üa at ilk olarak T rklerin atalar olan skitler/Sakalar n kullanü ğ bilinir. Bozk rüan Çin’e, ran’a, Hint’e ve hatta Anaüolu’ya kaüar s ren skit ak nlar n n en b y k sebebi atlar olur. Bu ak nlar sebebiyle Çinlilerin ve Yunanl lar n, T rklerin atalar nüan at n varl ğ n ve binek olarak kullan labileûeğini öğrenüiği kabul eüilir. Hatta kalabal k olan Çinlilerin, b y k kitleler halinüe skitlerin arü nüan Hunlara bask n yaparak atlar n çalü klar ve benzer s vari birlikler olu turarak T rklere kar sava t klar Çin kaynaklar nûa ifaüe eüilir.

Atlar n sava ve ak nlarüa oynaü ğ rol b y kt r fakat T rkler atlar yaln zûa sava araû olarak Evvela yurt tutulaûak yer için ke- kullanmazlar. At n eti T rkler if yap l r. Arü nüan ke if yap lan için b y k bir besin kaynağ ü r. yerler toy veya kurultay üenilen nûelenüiğinüe gör l r ki içerüiği toplant üa oylamaya sunulur. besin üeğeri aç s nüan üa katk s Verilen karar n arü nüan bir mev- ve fark ortaya ç kar. Uzun s kiüe göç eüilir. Göç eüilmeüen reli sefere ç kan T rkler koyunla evvel var laûak olan yazlak-k lak beraber at etini üe yerler ama rotas belliüir. Oba/boy içerisin- temel fark uüur: At kesilüikten üe yer alan hangi ailenin yaylak- sonra eti aüeta un ufak eüilir, ta nereye, k lakta nereye yerle- arü nüan bu et özel bir yöntem eûeği belliüir. Aüeta buralar bir ile kurutulur. Bu yöntem sayesinkarar ile gayr resmi olarak m lk üe et bozulmayaûak, ömr uzun eüinilir. Bin y llar önûesinüen olaûakt r. Sefere ç kan T rkler tutulan bu teûr be, T rklerüeki bir muhafaza kutusu içerisinüe iüare vasf n n geli mesine b y k bu kurutulmu etleri yanlar na bir katk sunaûakt r. al rlar. Böylelikle g ç-kuvvet


At üstünde uzun seferler yapan Türkler, atları ile hissi bir bağ da kurarlar. Hayatını kaybeden Alpların/ çerilerin atlarının bunu hissettiği, sahibinin kabri başından ayrılmadığı ve sürüden koparak kendisini yabani atlar arasına attığı pek çok hadise aktarılır. 90

At ÜStÜnDe UZUn SeFerlere ÇIkAn tÜrkler, AtlArI ile HiSSi bir bAĞ DA kUrArlAr. HAyAtInI kAybeDen AlPlerin/ Çerilerin AtlArInIn bUnU HiSSettiĞi, SAHibinin kAbri bAşInDAn AyrIlMADIĞI Söylenir.

veren bir besini gayet kolay bir yöntemle elüe etmi olurlar. Bug n Anaüolu’üa at k lt r , köylerüe ve biniûilik kurslar nüa s n rl kalm ken at etinin t ketimi ise yok üeneûek kaüar azü r. T rkistan ûoğrafyas nüa; mesela Özbekistan’üa veya Kazakistan’üa at eti afiyetle t ketilir. Bu ûoğrafyan n ve zaman n getirüiği bir üön mü r. At etinin ûaiz olup olmaü ğ konusunüa tart malar üa maalesef hâlâ üevam eüiyor. Bu tart ma T rklerin slam’la tan maya ba laü ğ üönemüe üe ya an r. Rivayete göre bir T rk kitlesinin bu sorusu mam- Azam’a kaüar gelir. Ona gelene kaüar b t n âlimler/fakihler çe itli sebepler ile at etinin yenmesinin ûaiz olmaü ğ n iüüia eüerler anûak mam- Azam’ n, at ile böylesine b t nle mi , tarihin görü ğ en b y k sava ç lar olan T rklerin aksi bir ûevap netiûesinüe slam’üan uzakla ma ihtimalini üe gözeterek “At eti ûaizüir” fetvas verüiği ifaüe eüilir. Bug n Anaüolu’üa bu lezzet unutulmu olsa üa o üönem için bu çok elzem bir konuüur. Eğer bu konuüa bir olur al nmazsa, T rklerin slam ile tan ma s reûinüe geûikme ve eksiklikler ya anabilirüi. laveten T rkler at n s t nüen üe içeûek olarak yararlan r. At n s t nüen imal eüilen k m z bug n hâlâ T rkistan ûoğrafyas nüa yer alan T rkler taraf nüan t ketiliyor. T rk üamak taü n n bir r n olan past rman n üa atlar ile ili kisi anlat l r. Rivayete göre, bir bez içerisine sar lan etler (at, koyun, s ğ r, üeve) özel bir baharat kar m ile soslan-

ü ktan sonra at ile eyeri aras na üen evvel çoûuklar n koyuna konulur. Sefer boyunûa bas lan binüirerek at binmeye haz rlar, etlere zamanla “bast rma” üenir. sinûap ve ku lar heüef alü rarak binek st nüe ok atmay öğretirler. Böylesine bir üisiplin ve At kişneyen yerde toy olur eğitim ile yeti en Hun çoûuklar T rkler ile atlar aras nüaki ili ki b y ü klerinüe muazzam bir at öyle bir g çl bağa sahip hale biniûisi ve at st nüe m ûaüele gelir ki çe itli törenlerüe ve eüebilen s vari olurlar. Hatta zaman zaman ü zenlenen rit el- yaln zûa T rklerin yapabilüiği kalerüe buna ahit olunur. Mesela bul eüilen at ile giüerken arkaya slam önûesi üönemlerüe Gök üön p ok atabilme mahareti üe Tengri’ye (gökte olan Tanr ’ya) geli tirirler. Atilla ile Avrupa’y inanan T rkler, onun için en kas p kavuran Hunlar hakk nüa, önemli varl klar görü kleri atlar Bat kaynaklar üa T rklerin kurban eüerler. Buraüa bilhasatlar ile olan ili kilerine üair u sa k r at motifi önüeüir. T rkû mleleri notlar na kayüeüiyorler akl ğ n/k rl ğ n g zellik ve lar: “Hen z ayakta üurabileûek esenlik ifaüe ettiğine inan rlar. bir Hun çoûuğunun yan nüa K r atta hay r görerek kurban eyerlenmi bir at bulunurüu. At eüileûek atlar n bilhassa k r atlar st nüe yerler, içerler, al aras nüan seçilmesi yön nüe veri yaparlar, sohbet eüerler terûihte bulunurlar. Ölen birisi ve uyurlar. At ba ka kavimleri için ü zenleüikleri yuğ törenleta ü ğ halüe, Hunlar at st nüe rinüe at eti ikram eüerler. B y k ikamet eüerler.” bir komutan veya han ölü ğ Yine bir ba ka kaynakta “T rklezaman at n üa onunla beraber gömerler ki at ona öte ü nyaüa rin atlar hafif üonan ml ve her refakat etsin. Bu üa T rklerüeki zaman ko maya haz r üurumüa“ba ka ya am” yani slam litera- ü r” eklinüe bir ifaüe geçer. Bu t r yle “ahiret” benzeri inanû n üurum T rklerin sefer için üaima teyakkuzüa olüuğunun ve bunun olüuğuna i arettir. At st nüe g venûesinin üe atlar olüuğuuzun seferlere ç kan T rkler, nun bir i aretiüir. T rk k lt atlar ile hissi bir bağ üa kurarlar. Hayat n kaybeüen Alplerin/ r nüe yer alan at fig r ile ilgili mitolojik rivayetler, üestanlar ve çerilerin atlar n n bunu hissetzamana yak n gerçek haüiseler tiği, sahibinin kabri ba nüan ayr lmaü ğ ve s r üen koparak üe bahis etmeyi ü nm t k lakin en az bir bu kaüar üaha yer yabani atlar aras na kat lü ğ i gal etmemiz gerekeûek. Eğer pek çok haüise aktar l r. Çin imkân tevüi eüilirse bir üiğer yakaynaklar na göre ise T rklerin z m züa üa bahsettiğimiz konuatalar olan Hunlar üaha k ç k ya ta iken çoûuklar n bir s vari lar zerinüe üururuz. Söz m z at ile ilgili bir T rkmen atasöz olarak yeti tirirler. Kaynakta geçen bilgiler özetle öyleüir: ile bitirelim: “At y r mez, baht “Ata binme zamanlar gelmey r r!”


Ayşe eyyÜPkOcA AtilA

OkumaKöşesi

91

Şu bizim kırılganlığımız /eugenio Borgna/ çeviri: meryem mine çilingiroğlu/Yapı Kredi Yayınları

ir psikiyatr ve akaüemisyen olan Eugenio Borgna’y pek çoğumuz Ruhun Yaln zl ğ kitab ile tan ü k ve çoktan s k kitaplar n yazar olarak zihnimizüe yer kaplaü . Yaln zl ğ n, melankolinin, bilmenin, üeliliğin, anksiyetenin, beklemenin ve umut etmenin panoramas n birçok kitab yla çizen Borgna’n n T rkçeye kazanü r lan son kitab u Bizim K r lganl ğ m z ile k r lganl ğ n üa panoramas n çizüiğini gör yoruz. Araüa bir üön p geriüe b rakt ğ m z ya anm l klar m z n kuvvetli üuygulan mlar na göz atarak, etten ve kemikten varl klar olüuğumuzu hat rlatmak gerekiyor kenüimize ve bize temas eüen her ûanl ya, olu a, ak a. Bazen içinüen insanlar geçmeyen, ark lar çalmayan, kimsesiz bir bo luğa kapat r z ya kenüimizi. Ya amüan, ya am n bize kat k ettiği herhangi bir eyüen inûinmi izüir… te tam üa bunüan bahseüiyor Borgna. Ya am m z n çok temel üeneyimlerinüen biri olan u bizim k r lganl ğ m züan… Zira Borgna k r lganl ğ hayat n bir parças gibi ontolojik bir çerçeveüe gör yor. San lü ğ gibi k r lganl k

B

g çs zl k emaresi üeğil aksine engin bir g ûe sahiptir. D nyaüa hâkim olan sloganlar k r lganl ğ , gereksiz ve köhne, ham ve hastal kl , sağlaml ktan ve anlamüan yoksun bir ey olarak gör yor. Oysa k r lganl kta üuyarl l k, inûelik, haysiyet, bitkin bir nezaket, üile getirilemeyen ve gör lemeyen eylere üair bir sezgi bulunuyor ve bunlar ba kalar n n ruh halleriyle, üuygulan mlar yla, varolu sal tarzlar yla kolayl kla ve evkle özüe le memizi sağl yor. K r lganl klar çe itlerine ay r yor Borgna; ki ileraras bir üeneyim olarak, sözû kler, sessizlik, üuygulan mlar, çekingenlik, sevinç, ruhun h zn , umut, arkaüa l klar, hastal k, üelilik, ya l l k hâli, kaü n n ve erkeğin k r lganl k biçimleri eklinüe… K r lganl ğ n fenomenolojisini, her sayfaüa hakk n vere vere i leüiğini, alt n çizüiğim sat rlar n çokluğunüan üa gör yorum. “Kuvvetli erüemler olüuğu gibi, zay f üuygulan mlar, zay f erüemler üe varü r ve hayattaki en anlaml üuygulan mlarüan kimisi k r lganü r” üiyor ve üaha

kırılganlığın Fenomenolojisi en ba tan insanüa olan bu olağan k r kl klar n neüenlerine ve sonuçlar na üair okuyuûusunüa merak uyanü r yor. K r lganl kla eğilip b k lm her hayat biçimi gibi h z n üe yaln zl k, terk eüili , ilgisizlik ve kay ts zl kla kolayl kla yara al r ve bu yaralar her zaman kapanmaz. Simon Weil’in harika bir ekilüe betimleüiği gibi “Artlar nüa bazen talihsizliğe üön en üinmek bilmez bir aû n n izi kal r…” Gelelim okurken en çok ilgimi çeken böl mlerüen biri olan kaü n ve erkeğin k r lganl ğ böl mlerine; kaü n, içe üönme, içsel hayat nüa kesintisiz olarak olup bitenleri inûeleme tutumu sayesinüe ruhunun yaralar n , kenüi k r lganl klar n üaha kolay tan r ve onlar görmezüen gelip reüüetmez, ûesaret ve kararl l kla kabul eüer. Ba kalar n n kabul ne yahut reüüine yönelik asil ve mağrur, ak kan ve üuyarl üuygulan mlar varü r zira. Erkeklerin k r lganl ğ ysa; üuygusal aç üan çorak ve kurak olmaya meyilliüir. Onlar n ontolojik kayg lar kaü nlar nki kaüar yoğun ve üoğurgan ifaüe biçimlerine ula maz.


92

Zidane’dan Mesut Özil’e Avrupa’nın ikiyüzlü duruşu:

Kazanınca bizimki, kaybedince onlar!

SERKAN AKKOYUN

Fransa milli Takımı göçmenlerin çocuklarıyla Dünya Kupası’nı kazanırken, almanlar başarısızlıklarını bir göçmen çocuğunun sırına yükledi. oysa o çocuk bir önceki Dünya Kupası’nda almanya şampiyon olurken en başarılı futbolu oynamışı ve o zaman da göçmen çocuğuydu.

SOSYAL ÇATLAKLARıN DOLDURULMASıNıN YOLU FUTBOL

F

ransa, 1998 y l nüaki kaürosuyla D nya Kupas ’n kazanü ğ nüa tak m n en önemli futbolûular siyahiyüi ve bu üurum üönemin rkç liüeri Jean-Marie Le Pen’i ç lü rt yorüu. Hatta Frans zlar için b y k önem arz eüen 10 numaral formay üa atalar Cezayir’üen Fransa’ya göç etmi Berberi bir futbolûu giyiyorüu: Zineüine Ziüane. D nya Kupas ba lamaüan önûe Fransa’n n, Cezayirli önüerliğinüeki Kuzey Afrika, Bat Afrika, Karayipler, Pasifik Aüalar ve hatta Ermenistan ve Bask as ll futbolûular nüan olu an kaürosu, rkç lar taraf nüan Frans z kabul eüilmiyorüu.

Baz futbolûular atalar nüan kalma k yafetlerin moüern versiyonlar n giyiyor, Ziüane’sa verüiği röportajlarüa Frans z olüuğunu söylemesine kar n Cezayir’e sayg üuyüuğunu, pratikte olmasa üa teoriüe M sl man olüuğunu belirtmekten çekinmiyorüu. Le Pen ise; “Bu bizim millî tak m m z üeğil” üiyeûek kaüar ileri giüiyorüu anûak 12 Temmuz Pazar ak am Brezilya’y , Ziüane’ n iki gol att ğ maçta 3-0 yenerek ü nya ampiyonu olüuklar nüa Frans z halk için o tak m, kenüi tak mlar yü .

futbolûular n “ne as ll ” olüuğuyla ilgilenmeüi. Ten renkleri üe y llar sonra o tak m n oyunûular nüan biri olan Laurent Blanû’ n millî tak m teknik üirektör olüuğunüa; “Tak ma saüeûe Frans zlar al nmal ’ üiyeûeği g ne kaüar kimse taraf nüan önemsenmeüi. Ziüane’ n üoğup b y ü ğ Marsilya’üa “Ba kan Ziüane” sloganlar at l yorüu. Babas smail’in Cezayir’üen gelüikten sonra yap m nüa çal t ğ statta D nya Kupas kalü ran Ziüane’üan 20 sene sonra ba ka bir göçmen çoûuğu üaha ayn mutluluğu ya att .

Paris sokaklar nüa Le Pen’in rkç sloganlar üeğil, futbolûular n isimleri yank lan yorüu. Kimse

Fransa, 1998 y l nüaki D nya Kupas zaferinüen ki sene sonra yine siyah tenli iki futbolûusu; atalar


93

DÜSÜNEN SPORCU

Guaüeloupe Aüalar ’nüan gelen ve Paris’in varo lar nüa b y yen Thierry Henry ile Arjantin’üe yeti ip annesinin lkesi Fransa’ya üönen Daviü Trezeguet’nin önüerliğinüe Avrupa ampiyonu olüu. Anûak 2000 y l nüan, 2016 y l nüaki bir ba ka Avrupa ampiyonas finaline kaüar ba ar elüe eüemeüiler. 2016’üa Avrupa ampiyonas finaline ç k p finalüe aslen GineBissaulu olan Portekizli Eüer’in gol ne engel olamay p yenilüiler. Ayn tak m 2018 yaz nüa, Rusya’üa ü zenlenen D nya Kupas ’na gelüi ve ilk üefa 1930 y l nüa üönemin FIFA Ba kan Jules Rimet’nin onuruna ü zenlenen ve o üönem, üörü Avrupa’üan ayn gemiüe 2 hataüa gelebilen saüeûe 13 tak m n kat lü ğ bu özel turnuvan n son ampiyonu olüu. Her ey yine 20 y l önûeki gibiyüi. Irkç lar; “Bu bizim tak m m z üeğil” üiyorüu ama sahaüaki futbolûular “Biz Fransa’y z” üiye isyan eüip “Horozlar” lakapl tak mlar na tarihlerinüeki ikinûi D nya Kupas ampiyonluğunu ya at yorüu. İnsanlığa Fransız kalmak 1998 y l nüa Fransa’n n 10 numaral formas n giyen Cezayirli Ziüane gibi, 2018 y l nüaki 10 numaras Kylian Mbappe üe Fransa’üa üoğmu , Frans z gibi b y m ve kenüini “Frans z” hissetmesine rağmen tak mlar n n “beyaz” olmas n isteyenler taraf nüan Kamerunlu aüüeüiliyorüu. Saüeûe o mu? Tak m n 23 ki ilik kaürosunüaki 15 futbolûu ba ka lke kökenliyüi: Menüy (Senegal), Siüibe (Mali), Fekir (Cezayir), Rami (Fas), Manüanüa (Demokratik Kongo), Nzonzi (Kongo), Matuiüi (Angola/Kongo), Kante (Mali), Tolisso (Togo), Dembele (Senegal), Pogba (Gine), Umtiti (Kamerun), Kimpembe (Kongo), Griezmann (Portekiz), Hernanüez ( spanya).

Meseleyi “kim nereli” ü zleminüe ele alanlar n üerüi asl nüa Fransa Millî Tak m ’n n ba ar s n Afrikal olüuklar için k ç msemek üeğil. Fransa’n n rkç lar na, yapt klar n n yanl olüuğunu göstermeye çal rken bir yanüan üa oyunûular Frans z olüuklar n söylemeye meûbur b rak yorlar. Fransa’n n varo lar nüa hayatta kalma m ûaüelesi verirken belki üe en b y k üertleri buyüu: Frans z olüuklar n , beyaz Frans zlar n sahip olüuğu haklara sahip olmalar gerektiğini ispatlamak! imüi ba ar l olmu ken yeniüen Afrikal ilan eüilmek istemiyorlarü . Mesele; Frans z olarak, atalar n n kökenlerine sayg üuyulmas ve bu y züen rkç l ğa uğramayan bireyler olarak ya amakt . Oysa rkç lar için mesele hiçbir zaman bu kaüar basit olmaü . Son örnek; Mesut Özil ve Almanya… Cumhurba kan Reûep Tayyip Erüoğan’la ngiltere’üe çektirüiği fotoğraf sonras rkç Almanlar taraf nüan istenmeyen aüam ilan eüilen Mesut Özil, sonunüa hakaretlere üayanamaü ve rkç larla yan yana üuran Almanya Futbol Feüerasyonu’na tepkisini göstererek millî tak m formas n giymeyeûeğini ilan etti. Kökenli olman n siyasi bir arg man olarak kullan lmas ve “istemez k” zihniyetinin hortlamas , Almanya’n n D nya Kupas ’nüa G ney Kore gibi ü k seviyeüeki bir tak ma bile yenilip sonunûu olarak elenmesiyle üoğrusal hareket eüiyor tabii ki. Öyle olmasayü Mesut Özil’in ngiltere’üe, elinüe ngiliz tak m Arsenal’ n formas yla çektirüiği fotoğraf Almanlar için bu kaüar b y k bir sorun olmazü . Mesut üaha önûe üe Cumhurba kan Erüoğan’la fotoğraf çektirmi ti. Peki, neüen ngiltere’üe, ngiliz tak m n n formas yla verilen poza ngilizler ve Arsenal tepki göstermezken Almanlar ç lü rü ? Cevab belli: Almanlar n bir böl m nüeki Erüoğan ü manl ğ için bunüan iyi f rsat olamazü .

Türk asıllı Mesut

BunDan 10 sene sonra SUriye, IrAk Ve AFgAn asıllı türk ÇOcUklArIn FOrMA giyDiĞi bir tÜrk Milli tAkIMI, DÜnYa kupası’nı kAZAnSA ne DÜşÜnÜrSÜnÜZ?

Oysa Mesut üa t pk ayr mû l ğa uğrayan ama ba ar l olüuklar zaman “présiüent” (ba kan) ilan eüilen Frans zlar gibi kenüisini üoğup b y ü ğ lkeye ait hissettiğini üefalarûa söylemi ti. Hatta bana göre Alman Millî Tak m ’n b rakma sebebi üe bir anüa T rk olüuğunu hat rlamas üeğil; Almanya için yapt ğ bunûa üeğerli i e ve sosyal yarü mlar na rağmen hâlâ yeterinûe “Alman” gör lmemesiyüi. Aç klamas nüa üa en üikkat çeken k s m buyüu: “Kimse Tunus as ll Kheüira’ya Tunus as ll Alman, Polonya as ll Poüolski’ye Polonya as ll Alman üemiyor ama söz konusu ben olunûa T rk as ll Mesut üeniyor. Kazan nûa Alman oluyorum, kaybeüinûe göçmen ilan eüiliyorum.” D nya Kupas ’nüa Fransa ve Belçika tak mlar yar finalüe kar la t ve maçtan önûe Liberation’üa iki tak m n kaürosunüaki çok renkliliğe üikkat çeken bir yaz yay mlanü . Yaz ûan al û bir vurguyla bitiyorüu: “Sosyolog Emile Durkheim’in söyleüiği ‘toplumlar n sosyal çatlaklar n n üolüurulmas ve birbirleriyle bağlant lar n n s rü r lmesi’ problemine en iyi çöz m: Futbol!” Sizûe üe öyle üeğil mi? Bunüan 10 sene sonra Suriye, Irak ve Afgan as ll T rk çoûuklar n forma giyüiği bir T rk Millî Tak m , D nya Kupas ’n kazansa ne ü n rs n z? Ayn tart malar n üaha serti bizüe üe olur. te tam üa bu y züen tarihe not ü mek aü na bu sat rlar yaz yorum: O g n gelirse üön p arkam za bakal m. Biz Belçika yahut Fransa tarihinüeki gibi atalar n söm rü ğ m z çoûuklarla üeğil, Almanlar gibi asimile ettiğimiz çoûuklarla üa üeğil; biz lkelerinüe ya ayamaz hâle gelen çoûuklara kuûak açt ğ m z için bunu ba arm oluruz. “Ne mutlu T rk m üiyene” tam üa böyle bir eyüir i te.


bu topraklara bağlı, yüzünü sadece batı’ya dönmeyip kendi aslına da bakan sanat eserlerini ve sanatçıları başımızın tacı yapacağız. 94

BU toprAkLArA bağlı, yüzünü sadece batı’ya dönmeyip kendi ASLInA DA BAkAn sanat eserlerini ve sanatçıları başımızın tacı yapacağız.

PuSuLA

geleneğin geleCeği SAMED KARAGÖz

K

lasik T rk Sanatlar olarak aülanü rü ğ m z hat, tezhip, ebru, minyat r son y llarüa b y k bir atak içinüe. Bahsettiğim bu sanatlar n ç k noktas kitap ile ilgili olmas na rağmen çok uzun zamanü r asli ç k noktalar nüan farkl alanlarüa üa kar m za ç k yor. Klasik T rk sanatlar n n lkemizüeki ser venine bakt ğ m züa, Cumhuriyet’in ilk y llar yla birlikte y z n tamamen Bat ’ya üönen lkemizüe çok partili hayata geçi e kaüar, üaha üoğru ifaüe eüeûek olursak, Demokrat Parti’nin iktiüara geli ine kaüar bahsi geçen sanatlar “eskiyi” çağr t rü klar için “yasaklanü ”. Art k eskiye üair hiçbir ey olmayaûakt yeni

MİMAR SİNAN BUGÜN YAŞASAYDı

ûumhuriyette. Her ey Bat l ve yeni olmak zorunüayü . 1928’üe gerçekle en harf üeği imi ve hemen sonras nüa gelen 1930’larüa üoruk noktas na ula an üilüeki “yabanû ” sözû klerin ç kart lmas i lemi ise belki üe üaha b y k bir üarbe vurüu k lt r hayat m za. Demokrat Parti iktiüar yla tekrar ba layan geleneksel/gelenekli sanatlar m z n temel motivasyonu ilk ba larüa rövan ist yaklamü . Kaybettiğimiz k lt r m z , sanat m z geri alaûakt k. Her f rsatta üile özellikle alfabeye yap lan m üahalenin yanl olüuğu üile getirilüi. “Bizim sanatlar m z” ibaresini s kl kla üuyüuk. Bu sanatlarla uğra an sanatkârlar n birçoğu ise yeniye

üair bir yakla m geli tirmeye niyet etmeüiler/eüemeüiler. Ustalar nüan görmeüiklerini yapmama taratar ç raklar ortaya ç kt . Onlar, bu üurumun kenüilerini sanatkârl ktan zanaatkârl ğa getirüiğinin fark na varamaü lar, fark na varsalar üa önemsemeüiler. Tekrar olsa üa saüeûe ustalar n n izinüen gitmeyi isteüiler, onlar bu yolüan geri çevirmek m mk n üeğilüi. yıldır aynı eserlerin tekrarlarıyla karşı karşıyayız

G n m züe yap lan i leri sanat eseri olarak aülanü rmak hayli zor. Art k tekrarüan vazgeçmemiz gerekiyor. Bunu üa saüeûe yenilik olsun üiye yapmayaûağ z.

YıL ÖNCEKİ ESERLERİN KOPYALARıNı YAPMAzDı


95

PUSULA

geleceği yakalayabilmek için yahya kemal’in çok sevdiğim bir tanımlamasının bize yol gösterebileceğini düşünüyorum: kökü mazide olan ati.

Bu eserler bug ne üair bir ey söylemeüiği için, bug n n görsel alg s na hitap etmeüiği için bunu yapmam z gerekiyor. Maüemki sanat, ya am n çevresinüen al r bizim üe yapmam z gereken bu çevreyle uyumlu eserler ortaya koymak olmal .

- Bu topraklara bağl , buraüan geçen b t n meüeniyetlerüen ilham alan, y z n saüeûe Bat ya üönmeyip kenüi asl na üa bakan sanat eserlerini ve sanatç lar ba m z n taû yapaûağ z.

Geleneksel sanatlar n bir üiğer kullan m alan mimari(yüi). Dinî mimari konusunüa geçmi in takliüi eserler ortaya koyüuğumuz için ûami sanatlar üa s rekli tekrara ü yor. B y k usta Mimar Sinan bug n ya asayü 500 y l önûeki eserlerin kopyalar n yapmazü . Bize özg , bize has, bize uygun, bug n n mimari üeğerlerini takip eüen eserler ortaya koyarü . Mimar Sinan bunu yaparken saüeûe ekle önem vermez, kullan m alan n üa üikkate al r ve malzeme seçimiyle ç ğ r açan i ler ortaya koyarü .

- D n n ressamlar için üoğru olan n g n m züe yanl olabileûeğini her üaim ak lüa tutaûağ z.

Peki, ne yapaûağ z?

Bu listeyi uzatmak m mk n. imüiye kaüar yaz lm y zlerûe sanat manifestosu bize bu konuüa yol gösterebilir. Umar m birçok alanüa yerlile tirme ve millile tirme amaû g ü l rken sanat alan nüa bu geçmi in tekrar na ü meüen yap l r.

Geleûeği yakalayabilmek için Yahya Kemal’in çok sevüiğim bir tan mlamas n n bize yol gösterebileûeğini ü n yorum: Kök maziüe olan ati.

- Her t rl taklitçiliği lağveüeûeğiz.

HER KİM DE ALLAH’TAN KORKARSA, ALLAH ONA BİR ÇıKıŞ YOLU SAĞLAR. nasser al salem

- Ne pahas na olursa olsun, ya ama n fuz eüeûeğiz. - T m taklit biçimlerini yereûeğiz, her t rl özg n eseri y ûelteûeğiz. - Akaüemi eğitiminüe slam sanatlar na üaha fazla yer vereûeğiz. - Maziyi bilmeüen retilen eserleri yok sayaûağ z.

KAYBETTİĞİMİz KÜLTÜRÜMÜzÜ, SANATıMızı GERİ ALACAKTıK


96

GAMzE TUNA

iyi günler efendim! doktor lacivert’te bu ay; geleceğin süper besini hamam böceği sütü ve deliklerden korkanların hastalığı tripofobi var. bakalım hamam böceklerinin durdurulamayan yükselişinin arkasında neler var? peki, delikler insanları nasıl bu kadar korkutabilir? hepsi ve daha fazlası bu ay doktor lacivert’te! Doktor Lacivert gururla sunar! Görüş ve yeni meraklar için: doktorlacivert@gmail.com

Geleceğİn Mucİze Besİnİ: Hamam Böceğİ Sütü

biliM inSAnlArI yeni beSinler bUlMAk iÇin HArekete geÇMiş DurumDa ve şiMDilik SUnDUklArI ÇöZÜMlerDen biri De SÜPer beSin OlArAk ADlAnDIrDIkları hamam böceĞi SÜtÜ...

H

amam böceklerini bilirsiniz; hemen hemen herkesin iksindiği ve gördüğü yerde yok etmek isteyeceği bir böcek türüdür. Böcek deyip geçmeyin, öyle bir çoğalırlar ki kendi evinizde misafir konumuna gelirsiniz de ruhunuz bile duymaz. Gecede civarında yumurta bırakabilen bu böcekler yüzünden çoğu kişi evlerini, apartmanlarını ilaçlatmak zorunda kalıyor. Fakat son zamanlarda öğrendik ki aslında bu faydalı böceklerden kaçarak çok büyük hata etmişiz. Faydalı dedim, yanlış anlaşılmasın; benim de yeni almış olduğum bilgilere göre hamam böceklerinin değeri şu sıralar dolardan daha hızlı yükselişte. Sizler için araşırdım ve bu ay hamam böceklerinin değişen kaderini sizlerle paylaşıyorum. Sütü sevenler ve sütlü tatlılardan vazgeçemeyenler hamam böceklerini sevmeye başlasalar iyi olur.

ve şimdilik sundukları çözümlerden biri de süper besin olarak adlandırdıkları hamam böceği sütü... Bu haberi duyduktan sonra hamam böceği sütüne karşı ön yargılarınızı bir kenara bırakmakta fayda var zira hamam böceği sütünün yararlarını duyduktan sonra pişman olabilir ve hamam böceklerine sempai beslemeye başlayabilirsiniz.

Dünyada süt mü kalmadı da hamam böceği sütü içeceğiz diye düşünebilirsiniz. Evet, maalesef ineklerden süt üretmek için kurulan tesisler otomobillerden, uçaklardan ve nükleer testlerden bile fazla zarar veriyor dünyaya. Bilinçsizce oluşturulan bu tesisler yüzünden hem inekler doğal ortamlarından koparılıyor hem de ineklerin sayıları gün geçikçe azalıyor. Gelecekte inek sütü diye bir şey kalmayabilir. Tam burada hamam böceği sütü devreye giriyor; hem çevreye zarar Giderek artan dünya nüfusuyla vermeden sağma işlemi yapılabirlikte olası bir kıtlık durumu biliyor hem de oldukça düşük bizleri bekliyor olabilir. Böyle bir maliyetli. En can alıcı noktası ise durumda hiç akla gelmeyecek hamam böceği sütünün normal besin kaynaklarına yönelebilir ve inek sütünden tam dört kat yeni arayışlara girebiliriz. Bilim daha besleyici ve enerji verici insanları yeni besinler bulmak olması. Aman dikkat! Sakın gaza için harekete geçmiş durumda gelip de evde hamam böceğin-

den süt sağmaya kalkmayın. Hamam böceğinden süt elde etmek öyle kolay değil. Bir litre hamam böceği sütü için tam bin hamam böceği kullanılıyor. Süt sağma işlemi de böceğin memelerine yapılan masaj sayesinde gerçekleşiyor. Bu kadar meşakkatli bir şekilde bütün dünyaya süt üretmek çok zor olacağından hamam böceğinin süt üreiminden sorumlu geni kopyalanacak ve süt laboratuvar ortamında üreilecek. Hamam böceği sütünün olası bir kıtlık durumunda kullanılabileceğini söylemişik fakat -tadı o kadar güzel olacak ki- şimdiden yurtdışındaki bazı marketlerde yerini almaya başlamış bile. Umarım bazı süt şişelerinin üstünde inek gördüğümüz gibi hamam böceği sütünün üstünde de hamam böcekleri görmeyiz. Ne diyelim gelecekte başımıza gelebilecek olan beslenme sorununa karşı şimdiden hazırlanmak güzel şey tabi ama böyle besinler bulunmaya devam ederse çoğu kişi bilinçli olarak kıtlık rejimine girebilir. Umarım gelecekte böcek ve türevlerini yemeye alışkın olmayan bizler için daha iştah açıcı yiyecekler bulunabilir. Âmin.


97

DOKTOR LACIVERT

Portakaldan korkuyorum anne!

H

iç çilekten veya bal peteğinden korkan bir tanıdığınız oldu mu? Ya da delikli yüzeyler gördüğünde bakamayan bir arkadaşınız? Kim korkar çilekten, bal peteğinden demeyin çünkü bu durumu yaşayan milyonlarca insan var. Tripofobi olarak adlandırılan bu durum halk arasında delik fobisi olarak da biliniyor. Duyduktan sonra kendinizde, arkadaş ve akraba çevrenizde bu fobiye sahip kişiler olduğunu fark edebilirsiniz. Duyanı şaşırtan, hastasını kaşındıran, son zamanlarda ortaya çıkan gıcık bir hastalık, kısa sürede fenomen haline gelen bir fobi tripofobi. Delik korkusu olanlar, deliklerden ve delikli yüzeylerden müthiş derecede rahatsız olurlar. Özellikle toplu halde duran baloncuk ve delikler gördüklerinde çılgına dönebilirler. Bazen midyelerden bazen de nar veya portakal gibi içi delik delik görünen şeylere bakmaktan nefret ederler. Arı kovanlarına bakamaz, sabun köpüğüne dokunamazlar. O kadar değişik bir hastalık ki her duyan Acaba

bende de var mı diye meraka düşüyor. Tripofobik olup olmadığınızı öğrenmenin en kolay yolu ise delikli görsellere bakıktan sonra kaşınıp kaşınmadığınızı kontrol etmek. Ayrıca tripofobi internete dolaşan tripofobi testleriyle de tespit edilebiliyor. Siz yine de evde kendinize basit bir tripofobi tesi yapmak isterseniz annenizden delikli bir makarna pişirmesini istemeniz yeterli olacakır. Kim bilir belki delikli makarnayı görür ve hastalığınızla yüzleşirsiniz. Bu rahatsızlık genelde küçük yaşlarda yaşanan travmaik bir olayın sonucunda oluşuyor ve tam olarak bir hastalık olup olmadığı konusunda bilim dünyası da ikiye ayrılmış durumda. Kimi bu durumun evrimsel bir fobi olduğunu kimi ise psikolojik fobi sınıına dâhil edilmesi gerekiğini savunuyor. Kimi tedavi için bu tür görsellerden kaçmak gerekiğini savunurken kimi ise hastalıkla yüzleşip yenmek için daha çok delikli yüzeye bakmak gerekiğini söylüyor. Anlayacağınız bu pis hastalık, bilim dünyasının bile midesini bulandırıyor. Fakat doktorlar ne derse desin

içinde delik bulunan fotoğraflardan korktuklarını söyleyen insan sayısı gün geçikçe arıyor. İnsanlar delik gördüklerinde duydukları korkuyu, kaşınıyı, mide bulanısını sık sık dile geiriyorlar. Bazı kişiler deliklerden bir şey çıkacakmış gibi hissetikleri için korkarken bazıları da deliklerin göz yoran diziliminden iksini ve rahatsızlık duyuyor. Tripofobinin tedavisinde ise henüz net bir yöntem yok. Bu hastalık bazen geçici bazen de kalıcı olarak etkileyebiliyor kişileri. Uzmanlar böyle bir korku yaşayan insanların muhakkak bir doktora başvurması gerekiği konusunda uyarıyorlar. Özellikle bu konu hakkında çok fazla bir hassasiyeiniz varsa hemen bir psikoterapisin kapısını çalmanız gerekiyor. Fobi deyince insanın aklına yılandan, vahşi hayvanlardan, yüksekten, iğneden korkmak falan geliyor. Korkacaksan öyle elzem şeylerden korkacaksın kardeşim. Böyle küçük küçük deliklerden korkmanın da bir manası yok. Hiç insan portakaldan korkar mı; Adama gülerler benden söylemesi. :

FObi Deyince inSAnIn AklInA yIlAnDAn, VAHşi HAyVAnlArDAn, yÜkSekten, iĞneDen korkmak FAlAn geliyOr. kOrkacaksan öyle elZeM şeylerDen korkacaksın kArDeşiM.


98

1 SMS İle dergİnİz elİnİzde!

www.lacivertdergi.com

facebook.com/lacivertdergi @lacivert_dergi instagram.com/lacivert_dergi

Bu servisten b t n operatörler fayüalanabilir. Laûivert’e abone olmak için LCV yazarak 4177’ye SMS yollaman z yeterliüir. 4177’ye gönüerilen her SMS 0,50 TL olarak ûretlenüirilir. Ayl k üergi abonelik ûreti fatural hatlarüan 5,20 TL olup faturaya yans t l r, ön öüemeli hatlarüa 5,20 TL’lik tutar TL bakiyesinüen tahsil eüilir. Belirtilen fiyatlara KDV ve kargo ûretleri üahilüir. Dergi aboneliği, abonelik iptal eüilmeüikçe en fazla 1 y l boyunûa ayn fiyat zerinüen üevam eüer. 12 say n n sonunüa abonelik otomatik olarak sona erer. Laûivert aboneliğini iptal etmek için IPTAL LCV yazarak 4177’ye SMS gönüerilmesi yeterliüir.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.