MAĞARACI 7. Sayı
Şubat 2008
Mağara Araştırma Derneği (http://www.mad.org.tr)
Newsletter of Cave Research Society, Ankara
MAD Türkiye Mağaracılar Birliği (http://www.tumab.org) ve Uluslararası Speleoloji Birliği (http://www.uis-speleo.org) üyesidir.
Başkan: Emrah ÖZTEKİN (sarsak20@yahoo.com) MAD Bursa (http://www.madbursa.org) Hazırlayanlar: Birhan ALTAY, Havva YILDIRIM, Mustafa Z. RUHİ İletişim: magaracilar@gmail.com
Bu Ay Mağaracı’da… Mağaracı’nın 2008 yılı ilk sayısı ile karşınızdayız. Bu sayımızda Ocak ayı içerisindeki etkinliklerimizle ilgili haberlere ulaşabilirsiniz. Bu arada derneğimizin resmi bülteni MAD’ın 14.sayısı için de çalışmalar devam etmektedir. 13 Ocak tarihinde düzenlenen Genel Kurul sonrasında başkan seçilen ve yıllardır MAD bünyesinde mağaracılık yapan üyemiz Emrah ÖZTEKİN’i tebrik ediyor, kendisine başarılar diliyoruz. Bu sayımızda yeni başkanımızın bizlerle paylaştığı duygu ve düşüncelerine ulaşabilirsiniz. Yine 19–20 Ocak tarihinde Karabük ili, Bulak Köyü’nde bulunan Mencilis Mağarası’na 36 kişilik bir katılımla düzenlenen kamplı mağara etkinliği ve temel mağaracılık eğitim faaliyeti katılan Mağaracı arkadaşlarımız Tulga, Birhan ve aramıza yeni katılan Elif’in etkinlik ile ilgili görüşlerine ulaşabilirsiniz. Katılan tüm mağaracılara teşekkürler. Ayrıca Birhan ALTAY’ın İzmir’de düzenlenen 13. Türkiye Mağaracılar Birliği toplantısı ile ilgili yazısına da ulaşabilirsiniz.. Keyifli okumalar dileğiyle..
BU SAYIDA
1 1 1 2 2 3
Başlarken Haberler
Haberler • Geleneksel MAD yılbaşı eğlencesi 31 Aralık gecesi Bolu, Abant’ta gerçekleştirilmiştir. • 5–6 Ocak tarihinde İzmir’de gerçekleştirilen Türkiye Mağaracılar Birliği toplantısına MAD adına Birhan ALTAY, Kubilay ERDOĞAN, Emre Baturay ALTINOK ve Tulga ŞENER katılmıştır. • 13 Ocak 2008 tarihinde dernek evinde MAD Olağan Genel Kurul toplantısı yapılmış, yeni Yönetim Kurulu Emrah ÖZTEKİN, Emre Baturay ALTINOK, Kubilay ERDOĞAN, Deniz ÖZKAYA ve Ülkü TEKE olarak belirlenmiştir. • Olağan genel kurul ve sonrasında derneğimizin UIS (Uluslararası Speleoloji Birliği) üyeliği ile ilgili fikirler paylaşılmış, malzemelerin kullanımı ve bakımıyla ilgili düzenlemeye gidilmesi kararı alınmış, web sitesinin düzenlenmesi, yeni bülten hazırlıklarına devam edilmesi, 4. Ulusal Speleoloji Sempozyumu hazırlıklarının tamamlanması konuları görüşülmüştür.. • 4. Ulusal Speleoloji Sempozyumu için çalışmalar devam etmektedir. • 16 Ocak tarihinde yeni üyeler için dernek evinde tanışma ve tanıtım toplantısı yapılmıştır. • 19–20 Ocak tarihinde Mencilis Mağarası’na eğitim etkinliği düzenlenmiştir. Söz konusu etkinliğe yeni üyelerimizin ve MAD Bursa Şubesi’nden de mağaracıların katılımı sağlanmıştır. • Dernek malzemelerinin sayımı ve kayıt altına alınması için çalışmalara başlanmış, konuyla ilgili olarak Muharrem SAMUK, Birhan ALTAY ve Ertan KÖSEOĞLU görev almıştır, kendisiyle irtibata geçiniz.
Duyurular Başkandan Türkiye Mağaracılar Birliği 13. Genel Kurulu Mencilis’in Ardından…
Duyurular • Türkiye Mağaracılar Birliğinin resmi web sitesi http://www.tumab.org yeniden yayına başlamıştır. • Ankara Üniversitesi Mağara Araştırma Birimi tarafından 21–24 Şubat tarihinde Ankara’da gerçekleştirilecek olan 4.ulusal Speleoloji Sempozyumu ile ilgili ayrıntılı bilgi için http://www.speleolojisempozyumu.org adresini ziyaret ediniz. MAĞARACI 7. SAYI ŞUBAT 2008, Sayfa: 1
Türkiye Mağaracılar Birliği
Başkandan
13. Genel Kurulu:
Muhterem Mağara Araştırma Derneği Üyeleri, Hepinizi ve seviyorum!
hepinizin
suretinde
derneğimizi
çok
Başkan olunca insan iktidar sarhoşluğuna, koltuk sevdasına kapılıyor hemen, insan doğası gereğimidir bilinmez hemen iktidarı kaybetmekten korkmaya başlıyor ve bu çok değerli emaneti kaybetmemek adına iktidarını kanıtlamak çabasına düşüyor. Ondan sonra da olmadık sözler vermeye, tebaasının gözünü boyamaya kalkışıyor, aklına öyle ipe sapa gelmez şeyler geliyor. 1 Yılda 12 Bülten çıkartacağız, bu sene Altıntaşta -2300 metreye ineceğiz ve hiç yük taşımayacağız, 1 gram ağırlığında 6500 kg çeker platin karabinler alacağız, Alpdesign’dan bir kamyon, bir kamyon size yakışmaz 10 kamyon karpit lambası, tulum, göğüs perlonu getirteceğiz, OSTİM’de pilli tulum yaptırıp mağarada üşüyenleri ısıtacağız, tam otomatik ip yıkama banyosu dizayn edip telif hakkını alacağız, 14 adet Rus Botu ithal edeceğiz, yüksekte çalışma eğitimi verip şahane bir arsa alacağız, arsaya post modern bir prefabrik ev kondurup iniş kayası yaptıracağız, arsamıza ağaç dikeceğiz, çiçekler ekeceğiz, Ankara’da olmadığımız hafta sonları arsamızda mangal yakıp yakan top oynayacağız, ip atlayacağız, duvarda yarasa misali uyumak isteyenleri platforma ellerimizle bağlayacağız, hiç kullanmayacağımızı bilsem de yeni model sedye alacağız, yurtdışına motorla faaliyete gideceğiz, MAD fotoğraf albümü çıkartacağız, her ay bir yeni üyeyi bünyemize katacağız, Hürriyet’e manşet olacağız.... Ah be canlar ah be nesli koruma altına alınmış pandalar, gönül neler istiyor, nelere layıksınız onu düşünüyor, düşünüyor da kendi kendine üzülüyor. Ne yapalım, derviş gönüllü başkan olunca bizim elimizden gelen de “Sevgi İktidarı” kurmaya çalışmak olacak. İkinci dünya savaşı zamanlarında çocuklarını kandırmak için tencerede taş kaynatan analar misali, size ancak karpit temin edip lambanızda o taşları kaynatmanızı sağlayabileceğiz. Karpit olacağız su olacağız asetilen gazı olup kafanızda yanacağız. Kaya olacağız su olacağız çamur olup ayaklarınıza kapanacağız. Faaliyet olup yol olacağız. Bolt olacağız kulak olacağız karabin olacağız. Yollarınıza gül sereceğiz pas-pas olup güllerinizi süpüreceğiz.... Gönlüm pırpır, kuş gönlü misali, korkudan heyecandan durdu duracak, Kubilay Han’ dan aldığımız kutsal sancağı Kubilay Han gibi elimize yakışır vaziyette, layıkıyla taşıyabilecek miyiz acep? Hepinizi seviyorum Küçük Emrah
5–6 Ocak 2008 tarihinde İzmir’de Ege Üniversitesi (EMAK) himayesinde, MAD, ESMAD, BÜMAD, BÜMAK, DEUMAK, EGEMAK, EMAK, ANÜMAB ve PAUMAK’tan 42 kişinin katılımı ile gerçekleştirdi. MAD’ımızı O Dönem Başkan Kubilay ile birlikte Birhan, Tulga ve Baturay temsil ettiler. 2007 yılı değerlendirmesi ve TMB’nin federasyonlaşması ilk oturumlarda ele alındı. Bu oturumlarda; Önceki yılın harcamalarına ait değerlendirme sonuçlarının Ali YAMAÇ ile de değerlendirilmesi; Bir sonraki toplantılara önceki genel kurul kararlarının mutlaka getirilmesi; Speleotürk’ün her yıl dönüşümlü olarak kurumlarca hazırlanması ve 2008 yılı için MAD’ın bu görevi üstlenmesine karar verildi. MAD’ dan Baturay ve ANÜMAB’ dan Türker’in “TMB’ nin Federasyonlaşması” için hukuksal durum ve izlenecek yollar sunumunda TMB yapılanması; 1) Federasyon olmak a) Resmi Federasyon b)Alternatif Federasyon, 2)Uluslar arası Teşekkül olmak, 3)Platform olarak devam etmek başlıklarında ele alındı. Sunulan görüşler sonunda; TMB’nin halihazırdaki “platform” yapılanması ile devam etmesi ancak bu konuları Ankara’daki sempozyuma kadar kulüplerin kendi üniversiteleri ile görüşmesi, bu süre içinde de Baturay ve Türker’in bir tüzük metni hazırlamaları, tanıtım dokümanını da EMAK’ın hazırlamasına karar verildi. TMB deki görev ve yetki tartışmalarının sonunda; TMB Temsilciler Kurulu’nun devam etmesi; Temsilciler K. iletişimi için e-posta grubunun işlerliğinin sağlanması; Temsilciler Kurulunun, üye kuruluşların görüşü ile karar alması, sekretaryanın bir koordinatörlük vasfı ile işleri yürütmesi; TMB’ ye katılmak isteyen kuruluşları önce Temsilciler Kurulu değerlendirmesi; TMB’ye yalnız tüzel kişiliklerin üye olabilmesi; Uzun süre bilgi alınamayan ve TMB Genel Kuruluna katılmayan kuruluşlar ile bağlantı kurulması; Komisyonların geçen dönemdeki gibi çalışma şekillerini ve çalışmalarını hazırlayıp, Temsilciler Kuruluna sunmaya devam etmesine, karar verildi. Ardından Temsilciler Kurulu üyeleri güncellendi. Tulga, Kurtarma Komisyonu sunumunda; Geçen dönemde gerçekleştirilen 4 çalıştay ve yaşananları anlattıktan sonra TMB bütçesinden kurtarma malzemesi alınmasına öncelik verilmesini tekrar talep etti. Melih ZEYTİNOĞLU, Eğitim Komisyonu sunumunda; Eğitim dokümanlarının hazırlandığı fakat tamamının Eğitmen Eğitimi’ne yetişmemesi nedeniyle Eğitmen Eğitiminden vazgeçildiğini, hazırlanmış olan dokümanların sanal ortamda TMB ileti grubundan incelenebileceğini ifade etti. Eğitim düzeyleri ve içeriklerin yeniden ele alınması, hazırlıklarda daha önce hazırlanmış dokümanların değerlendirilmesi, terminoloji konusuna öncelik verilmesi ve ilk yardım kitapçığının listeden çıkartılması talepleri oldu. Bu sunumun ardından komisyon üyeleri güncellendi.
MAĞARACI 7. SAYI ŞUBAT 2008, Sayfa: 2
Türker, 4. Speleoloji Sempozyumu ile ilgili sunumunda hazırlıkları, gelinen noktada maddi ve manevi destekler ile sempozyum programı içeriğini sundu. Mağaracı çevreden çok daha fazla katılım ve sunum beklediklerini dile getirdi. Yeni Genel Sekreter olarak Meltem PANCARCI Seçildi. Kendisini kutlar, kolaylıklar dileriz. Kendisi ESMAK kökenli olup, halen Antalya’da Temuçin Hoca’nın ismini de yaşatan TAMAK bünyesinde mağaracılığını sürdürmektedir. Yabancı mağaracılar oturumunda, yabancı mağaracılar ile ülkemizde çalışmaya karşı olunmadığı; TMB aracılığı ile iletişimin sağlanması; TMB’nin onay vermek yerine koordinasyonu sağlaması; Yabancılardan UIS etiğine uygun davranılmasının talep edilmesi; Haber vermeksizin gelenler için ilgili mercilere TMB olarak başvuruların yapılması ve şikayet formları hazırlanması kararları verildi. Gelinen bu olumlu nokta ile yeni döneme başarılar temennisi ile bir toplantı daha sona erdi. Derleyip, toparlayan Birhan ALTAY
Mencilis’in Ardından… 16 Ocak çarşamba akşamı dernek evinde yeni üyeler için yapılan tanıtım toplantısının ardından 19–20 Ocak tarihinde Karabük ili, Bulak Köyü’nde bulunan Mencilis Mağarası’na 36 kişilik bir katılımla kamplı mağara etkinliği ve temel mağaracılık eğitim faaliyeti düzenlenmiştir. Organizasyona 7 yeni üye ile birlikte MAD Ankara’dan 21, MAD Bursa şubesinden ise 8 mağaracı katılmıştır. Mağaraya 3 ayrı ekip halinde girilmiş; Muharrem SAMUK ve beraberindeki ikinci mağara ekibi video çekimlerinde bulunmuştur. Bu etkinliğe katılan üç arkadaşımızın yazısını aşağıda okuyabilirsiniz.
10’dan fazla gitmişliğim var ama bir kez travertenini görmüşlüğüm. Bu gezilerim arasında hep hatırlayabildiğim, o yılbaşı katıldığım ilk gezi. Sevgili Mehmet Ali Hocamızın önderliğinde, hiçbir doğa sporu malzemesine sahip olmadan, kapıcıdan geçici temin edilen işçi tulumu ve çizme ile iki adet evden yürütülen battaniye ve Sümerbank’tan alınan amerikan bezine yerleştirilmiş straforla imal edilmiş izolatör ve bir asker parkası hepsi. 39 ˚C ateşli halde kimi yerlerinde diz boyu karda iki saatlik yürüyüş. Sırt çantası yok tüm eşyalar battaniyelere rulolanıp, urganla omuz bağı yapılarak yüklenilmiş. Gece konaklama yeri arkadaşın yazlık Polonya çadırı. 5 yıldızlı otel gibi, tüm yıldızlar görülüyor, götürdüğüm giysilerin hepsini ve ayakkabıları giyinik olarak sabaha kadar
Fotoğraf: Birhan ALTAY Arşivi 1984
Fotoğraf: Taylan ÇETİN Arşivi
Birhan ALTAY Mencilis, 25 yıllık mağaracılığımda hayallerimi süsleyen ve hep beni heyecanlandıran bir yer değil. Ama mağaracılığa bir yılbaşı soğuğuna başladığım bir yer. Her defasında mağaracılık adına, yeni mağaracı dostlar kazanmak adına
Fotoğraf: Birhan ALTAY Arşivi 1984 MAĞARACI 7. SAYI ŞUBAT 2008, Sayfa: 3
takırdama ile sabaha ateşten eser kalmaması. Mağarada el yapımı, çay tabaklı karpit lambaları ile yana söne, öpüştüre öpüştüre 12 saatlik bir aktivite ile 11 metreyi de inip geri dönmek. Bir de fareli kolda lamba ve baretleri söküp ilerlerken darlıkta sıkışıp kalmamız ile Muzo’nun Ajda’nın yatağına inerken balıklama uçmasını bir anda anımsayıp, hala aynı heyecanı duyarken; Yıl 2008 Ocak ayı ve yine karlar altında, bu sefer daha fazla karlı bir zeminde Mencilis’e neler olmuşu merak ederek gidiyorum. Ama çadır yerine konukevinde konaklayıp, mağara ağzına kadar döşeli yoldan yürüyüp, döşeli merdivenler ve ardından demir kapı ile artık turizme de açılmış haldeki mencilis çok sıkıcı. Sanki başka bir yer başka bir mağara burası. Beton döşeli yollar, plastik zincirli kulvarlar ile bir sürü çeşit çeşit lamba. Evet turizme açılan bölümden akılda kalan beton, plastik zincirler ve onlarca lamba ile yosunlaşan oluşumlar. Mağaradan bir eser yok, mağaraya girmişsiniz ama mağarayı yaşayamamışsınız gibi bir his. 3 metre. ve 5 metre artık yok ama neyse ki turizme açılmamış bölümü var da mağarayı yaşayabiliyorsun. Ajdanın yatağı, at sırtı, büyük baca ve diğerleri, 11 metre, uzun göl ve traverten sizleri aynı eskisi gibi karşılıyor yine… Dönüşte mağara girişine yakın üst kolda yatıyoruz ama turizme açılmış olmasından mıdır nedir, sanki mağarada değil de başka ortamda imişsin gibi, kuru ve sıcak. Ama yine de çok keyifliydi menciliste de konaklamak.
Elif Başak ALTINOK Amacım sadece biraz şehirden uzaklaşmaktı. Karda yürüyüş yapmak, farklı bir yer görmek, ormanda nefes almaktı istediğim. Evet mağara ilginç olabilirdi ama çok da gerekli değildi. Üstelik mağaracılık da benim bu yaştan sonra ve bu kondisyonla başlayabileceğim bir iş değildi. Evet karda yürüyüş yaptım, çok güzel manzaralara baktım, çok keyifli insanlarla tanıştım ve turizme açılmış olan mağaraya girdim. Ne mi oldu? Canım sıkıldı, sinirim bozuldu. Evet rahat rahat yürüyordum ve ışıklandırma sayesinde mağaranın içerisindeki birbirinden farklı ve güzel oluşumları görebiliyordum. Aslında tam da bana göreydi işte. Yorulmadan, terlemeden, uğraşmadan, tehlikeye atılmadan al sana mağara. Görmedim demezsin. Gördüm ama hissetmedim dersin. Sağında solunda yoldan çıkma diye gerilen zincirlere bakıp bakıp sinirlenirsin. Neyseki şehirdeki yaşamın henüz aklını bozmuş ama ruhuna bulaşamamıştır. Merak edersin. Gerçekten mağara nasıl bir yer dersin. Turizme açılan kısmın sonunda platformda durup mağaraya giren ilk ekibin arkasından bakarken aralarında olmayı istersin. İlerlemeyi, keşfetmeyi, kirlenmeyi, yorulmayı dilersin. Evet mağaraya girmek ilk amacım değildi bu etkinliğe katılırken. Ve evet girerken korktum ve başaramayacağımı düşündüm. Ama ilerledikçe, gördükçe, öğrendikçe, başardıkça, ekip olmayı anladıkça keyiflendim, mutlu oldum. Şimdi heyecanla bekliyorum bir sonraki macerayı. Bu sefer tek amacım var o da mağaraya girmek ve bu sefer biraz daha fazla ve bir dahaki sefere biraz daha fazla ilerleyebilmek.
Tulga ŞENER (mencilis@hotmail.com) Kesin tarihini tam hatırlayamıyorum ancak evde internete bağlandığım ilk gündü. O zamanlar internet bizim için daha çok e-posta adresi demekti. E-posta adresi veren sınırlı sayıda servis vardı. Bilgisayarın başına geçmiş ilk kullanıcı adımı seçecektim. Hiç düşünmeden mencilis.. hotmail.com yazdım. Aklıma başka bir ad gelmemişti. ( Aradan uzun yıllar geçmesine rağmen hala aynı adresi kullanıyorum) Sanırım 1987 baharıydı Mencilis Mağarası ile ilk tanışmam. O zamanlar mağara ağzına araba yolu yoktu. Safranbolu’nun Bağlar semtinden yaklaşık 1.5 saatlik muhteşem manzaralı bir yoldan yürünerek ulaşılıyordu mağaraya. O ana kadar gördüğüm en güzel kamp yeriydi. Dağların arasında sıkışıp kalmış yemyeşil bir alan, ceviz ağaçları, mağaradan çıkan suyun sesi. Gerçekten büyülenmiştim ilk gördüğümde. MAD’a o yıllar gelenler, belki M harfini Mencilis zannediyor bile olabilirlerdi. Yaz kış demeden o kadar sık gidiyorduk Mencilis’e. Hatta her yıl Mayıs-Haziran aylarında geleneksel “kiraz faliyeti” düzenliyorduk.
Fotoğraf: Taylan ÇETİN Arşivi
88 diye hatırlıyorum. O zamanlar yılbaşını mağarada geçirme geleneğimiz vardı. Eski MAD raporlarından, kurt öykülerini okumamıza rağmen, yine Mencilis bizim için vazgeçilmez olmuştu. Belimize kadar karda, mağara altındaki dik çıkışa ulaşmış burayı da yaklaşık 1,5 saat uğraştıktan sonra, buzlu kayayı aşıp mağaraya girebilmiştik. MAĞARACI 7. SAYI ŞUBAT 2008, Sayfa: 4
Yeni yılı mağara kucaklamıştık.
içinde
ve
mağaracılarla
birlikte
Mencilis kamplarını hiç kaçırmak istemezdim. Yine bir gün ama bu defa gece yarısı 02.00. Okul nedeniyle kampa geç katılacağız. Birkaç gündür bölgeye çok yağmur yağmış. Sonradan görüyoruz, şu an merdivenin başladığı kanyondan bile su geliyor (yani sel) ve mağara ağzından çıkan suyla birleşiyor. Ekip 5 kişi. Kamp yerine ulaşmak için küçük bir köprüden geçmek gerekiyor. Beyhan ahşap köprüden geçerken tahtalardan biri kırılıyor ve çantasından köprüye takılıyor. Ben ona koşarken ne olduysa olan oluyor ve aşağıya düşüyorum. Sel sularıyla bir süre boğuştuktan sonra bir ağaç dalına tutunuyorum ve bağırıyorum. Bana ip atıyorlar ve yukarı çekiyorlar. Ne kadar zaman geçti hatırlamıyorum ama ne kadar korktuğumu şimdi bile çok iyi hatırlıyorum. Sonradan anlatıyorlar; benim kesin öldüğümü düşünmüşler, birbirlerine “bari o gitti başkası gitmesin” demişler. Mencilis mağarasının çok meşhur inişleri vardır. 3 metre, 5 metre ve 11 metre. 11 metrelik iniş her nedense hep merdivenle inilirdi. Büyük eziyetti merdiven, hele şimdi düşünüyorum da saatler sürerdi bir ekibin tek tek göğüs emniyetiyle 11 metreyi inip çıkması. İnişten sonraki gölü geçebilirseniz, muhteşem travertenleri görme şansınız olurdu. Ancak her nedense hep bir aksilik olmuş, Mencilis’e onlarca kez girmeme rağmen ya bir ya da iki kez bu şansı yakalamıştım. Bir gezide ipimiz yoktu. Safranbolu eski çarşıdan naylon ipler alıp, ipe aralıklarla düğüm atmış, 3 ve 5 metrelik inişleri öyle inmiştik. Şimdi yapar mıyım? Asla! Sonra Orkun’la su çıkışındaki sifona dalışımız aklıma geliyor. Bu defa mağara çok yakınına kadar yol açılmış, etrafta çok insan var. Piknikçiler gitsin diye bekliyoruz.. Gece yarısı demir kapının kilidini kırıyoruz. Safranbolu’nun içme suyu, mağaradan çıkan sudan sağlanıyor, o yüzden bu bölüme girmek yasak. Dışarıda bizim kızları (Banu, Gülfem, Aysun) bırakıyoruz ve dalıyoruz. Dalıştan sonra “ulan adamlar bu suyumu içiyor” diyip gülüyoruz. Su bulanık, asılı materyal çok fazla.
düzenleyeceklerini duyurmuşlardı. Aslında çok uzun bir süredir gidilmiyordu Mencilis’e. Turizme açıldığını biliyorduk ve merak da ediyorduk nasıl olmuş diye. Listeye biz de adımızı yazdırdık. Şener Mağara Araştırma Grubu’nun minik üyeleri de dahil 4 kişi. Malum nedenlerden, biz ekipten ayrı, eski Safranbolu’daki bir handa kaldık. Ertesi gün mağara ağzında ekiple buluşuyoruz. Bu defa para vererek gireceğiz Mencilis’e. Komik ama gerçek. Heyecanlıyım. Yolda anılarımı tazeliyorum. Yukarıda anlattıklarım bir bir geliyor aklıma. Merdivenlerden çıkmaya başlıyoruz. Bu defa kucağımda minik Yamaç’ım var. Yeni yaşının ilk günü. Barkın önde koşturuyor. Kapıdan içeri girip beton yolda ilerliyoruz. Daha önce süründüğümüz yerleri bir çırpıda geçiyoruz. İlk aydınlatma lambasını gördüğümde yüzüm buruşuyor. Özensizce yerleştirilmiş ve hatta komik bir bahçe lambası. Duvarın yeşil rengi hemen göze batıyor, yosun tutmuş. Bir çırpıda bizim 3 ve 5 metrelik inişlere geliyoruz. Hatta 3 metrelik inişi geçtiğimizi fark etmiyorum bile. Üzerine bazı yerlerde halı atılmış metal bir platformda ilerliyoruz. 5 metrelik inişi dönerek aşağıya inen bir merdivenle iniyoruz.. İşletmecisinin 400 metre dediği yere çabucak ulaşıyoruz. Yolda Japon turistlere rastlıyoruz. Dönüşte duvarda birkaç yarasa görüyoruz. Seviniyorum. Yarasa yaşıyorsa .... diye mantık yürütüyorum. Beton ve demirin sınırladığı platformda yürürken, artık Mencilis’in beni heyecanlandırmadığını fark ediyorum. Garip bir hüzünle ve hızla dışarı çıkıyorum. Mencilis beni affetsin. değiştirmeliyim...!
Sanırım
e-posta
adresimi
Üniversitedeyiz, bizim sürekli kampa gittiğimizi bilen arkadaşlarımız, onları da kampa götürmemizi istiyorlar. Emrah’la ben, bir de 3 kız arkadaş, yer tabii yine Mencilis. İlk kez çadırda yatıyorlar. Gece korkuyorlar. Ayılı, mayılı korkunç hikayeler anlattığımız geliyor aklıma. Bizimkiler,
ocak
ayında
Mencilis’e
bir
etkinlik
Fotoğraf: Taylan ÇETİN Arşivi
MAĞARACI 7. SAYI ŞUBAT 2008, Sayfa: 5
MAĞARACI 8. Sayı
Mağara Araştırma Derneği Aylık Haber Bülteni Ankara Newsletter of Cave Research Society, Ankara
Bu Ay Mağaracı’da…
Mağaracı’nın sekizinci sayısı ile karşınızdayız. Bu sayımızda:
Çiçeği burnunda Yönetim Kurulumuzun toplantıda aldığı kararlara..
21-24 şubat tarihlerinde Ankara’da Ankara Üniversitesi Mağara Araştırma Birimi tarafından düzenlenen 4.Ulusal Speleoloji Sempozyumuyla ilgili derlemeye.. Eğitim köşemizde ise Birhan ALTAY’ın bizlerle paylaştığı mağara iplerinin kontrol ve bakımı ile ilgili pratik bilgilere ulaşabilirsiniz. Keyifli okumalar dileğiyle..
Mart 2008
Haberler •
• •
•
•
Ayın ilk etkinliği poster çekimleri için 3 Şubat tarihinde Tuluntaş Mağarasına düzenlenen mağara kampı ve matkap boltu çakımı posterleri için fotoğraf çekim faaliyeti olmuştur. Etkinliğe E. Baturay ALTINOK, Birhan ALTAY ve Kubilay ERDOĞAN katılmıştır. 21–21 Şubat tarihlerinde 4.Ulusal Sempozyumu başarı ile gerçekleştirilmiştir.
Speleoloji
Şubat ayı başında 15. Uluslar arası Speleoloji Sempozyumu Başkanı George VENI’den sponsorlara teşekkür yazısı geldi.
27 Şubat tarihinde Balkan Speleoloji Birliği adına Alexy ZHALOV’dan, Balkan Mağaracılık Kampı ile ilgili, TMB’ye üye tüm kuruluşlara da duyurulmak üzere davet yazısı geldi. Kamp 13–22 Haziran 2008 tarihleri arasında Yunanistan’ da yapılacak. MAD Bursa şubesinden Emrah Sınmaz’ın elektronik posta uyarısı ile Fransız Mağara Federasyonunun, Gündoğmuş’ta yaptığı habersiz ve izinsiz? olduğu düşünülen çalışmalarına ait fotoğrafın yeni Petzl katalogunda yer aldığı öğrenilmesi üzerine TMB kurul toplantılarında alınan kararlar gereği, Gn. Sekreter M. Pancarcı ve koruma kurulu, bu konu ile ilgili çalışma başlattı. Hem yabancıların ülkemizde mağaracılık yapma etiği ve yabancıların başvuru form örnekleri, hem de uygunsuz davrananlarla ilgili şikayet yazısı formatı hazırlıkları sürüyor.
Duyurular • • •
Genel Toplantı Her Çarşamba Saat 19.00–21.00 saatleri arasında Dernek Evindedir. 7–9 Mart 2008 tarihinde Konya Seydişehir Susuz Mağarası Etkinliği Gerçekleştirilecektir.
11 Mart 2007 saat 12.00’da Uludağ Üniversitesi Mediko Sosyal Tesisleri Kırmızı Salonunda Mağaracılık Fotoğraf Gösterisi ve Tanımı Yapılacaktır.
MAĞARACI 8. SAYI MART 2008, Sayfa: 1
Yönetim Kurulu Kararları Deniz ÖZKAYA
Mağara Araştırma Derneği yeni Yönetim Kurulu, Emrah ÖZTEKİN, Emre Baturay ALTINOK, Kubilay ERDOĞAN, Ülkü TEKE ve Deniz ÖZKAYA katılımı ile Ocak ve Şubat aylarında yaptığı toplantılarda dört karara imza atmıştır. 1. Yönetim Kurulu Görev Paylaşımı
Mağara Araştırma Derneği Yönetim Kurulu Başkanlık görevine Emrah ÖZTEKİN uygun görüldü. E.Baturay ALTINOK Başkan Yardımcısı, Kubilay ERDOĞAN Sayman görevlerine getirildiler. Deniz ÖZKAYA Genel Sekreter, Ülkü TEKE üye seçildi. 2. Dernek Kurulları Oluşturulması
Dernek bünyesinde görev paylaşımını kolaylaştırmak ve faaliyetlerin aksamadan yürütülmesini sağlamak amaçlarıyla Yayın, Eğitim, Tanıtım ve Koruma Kurulları oluşturulmasına karar verilmiştir. Bunlarla sınırlı kalmamak üzere, kurullarda görev dağılımı şu şekilde gerçekleşmiştir:
Yayın Kurulu: Bülten ve “Mağaracı”nın yayınlanmasında en iyi şekilde görev yapan Mustafa Z. RUHİ, Birhan ALTAY, Havva YILDIRIM, Özlem BİRGÜL, Uğur LELOĞLU, Tulga ŞENER bu kurulun üyeleridir. Yönetim adına ise E. Baturay ALTINOK kurulda görev almıştır. Eğitim Kurulu: Yeni üyelerimizin en iyi şekilde eğitimlerinin gerçekleştirilmesi için Bora ÇORAKBAŞ, Tulga ŞENER, Deniz ÖZKAYA ve yönetim adına Kubilay ERDOĞAN bu kurulu oluşturmaktadır. Tanıtım, Görsel ve Halkla İlişkiler Kurulu: Mağaracılığın doğru şekilde bilinmesi ve Mağara Araştırma Derneği’nin tanıtılması için Onur AVCI ve Muharrem SAMUK bu kurulda çalışmaya başlayacaktır. Yönetim adına Deniz ÖZKAYA görevlendirilmiştir. Koruma Kurulu: Çevreye karşı sorumluluğu arttırmak, mağaralarımızın korunması için oluşturulan bu kurula daha önceki yoğun ve önemli çalışmalarıyla bilinen E.Baturay ALTINOK yönetim adına görev almıştır. Koruma kurulumuzun üyeleri zamanla belirlenecektir. 3. Dernek Evi: Su saatinin değiştirilmesi gerekmekte olup, Başkan Emrah ÖZTEKİN sorumluluğu üzerine almıştır.
4. Yetki Belgesi: Kubilay ERDOĞAN ve Başkan Emrah ÖZTEKİN’e yetki belgesi çıkartılmasına karar verilmiştir.
Genel Toplantı
Her Çarşamba Saat 19.00–21.00 Dernek Evindedir.
IV. Ulusal Speleoloji Sempozyumu Ardından, Birhan ALTAY
Speleoloji Sempozyumu, iki yıllık çalışmanın sonunda 24 Şubat Pazar günü Ilgaz gezisi ile sonlanmış oldu. Bu uğraşılarından ötürü Ankara Üniversitesi Mağara Araştırma Birimi (ANÜMAB)’ı bir öğrenci kulübü olarak, başta da Türker BENDER'i ve ekibindeki arkadaşları candan kutlamalı. Tekrar teşekkürler, hafızalara kalıcı bir bilgi yumağı daha eklediler. Hele TURSAB’ın son dakikada desteğini çekmesine rağmen başarı ile tamamladılar. Yıllardır bu uğraşının içinde olup, ANÜMAB’lı arkadaşların desteği olan bir bilim adamı ve doğa sporcusu Koray HAKTANIR Hocamız, ağabeyimize de teşekkürler. MAD’ımız da çok başarılı bir şekilde temsil edildi. Gerçi yoğun iş tempoları ve yeterli zaman bulunamamasından ötürü sözlü sunum çok sayıda gerçekleştiremedik ama Posterler müthişti. 10’ u MAD’dan toplam 12 poster, sempozyum tarihinde belki de ilk kez bu kadar poster adeta poster yağmuru gibi ve hepsi de birbirinden ayrı bilgi veren gelişime destek veren örnekler olarak sempozyuma çok değer kattı. Bu bağlamda, başta Baturay ve Tulga' nın ısrarlı çabalarından ötürü kendilerine hem teşekkür hem de candan kutlama tekrar. Sonra Kubilay, Maho, Mustafa, Havva ve bendeniz ile Koraylar, Ferhatlar, Beriller, Ertanlar, Ülküler, Denizler, Gülfemler ve daha anımsayamadıklarım ile birlikte iyi bir etkinliği bitirdik. Oturumlarda; Prof. Dr. Ülkü ULUSOY'un speleolojide fizik bilminin kullanımına yönelik açıklamaları ve “Jeolojik Örneklerde Elektron Spin Rezonans Yöntemi (ESR) ile yaş tayini konulu sunumu;
MAĞARACI 8. SAYI MART 2008, Sayfa: 2
Kubilay ERDOĞAN),
• Dikey Kurtarmada Evak 500 Kullanımı (Tulga ŞENER, Emre Baturay ALTINOK, Kubilay ERDOĞAN), • Islak Ortamda İp Kesme Tekniği (Emrah SINMAZ, Cem ERSOY),
• Mağara Araştırma Derneği Altıntaş Yaylası Araştırma Etkinlikleri Sonuçları (Uğur Murat LELOĞLU, Kubilay ERDOĞAN, A. Bahar HASER), • Mağara Araştırma Derneği Olay/Kazaları (Tulga ŞENER, Cengiz ÇELİKBİLEK, Bora ÇORAKBAŞ),
Fotoğraf: Sencer COLTU Arşivi
Yrd. Doç. Dr. Selçuk. CANBEK'in kurtarma ve acil durumda kısa mesaj uyarı sistemi (Mobil SMS) uygulaması; Kadir Boğaç KUNT’un yalancı akrepler; ANÜMAB’ lı çoğu biyoloji öğrencisi olan arkadaşların değerli biyospeleolojik çalışmaları; Dr. Aysel KEKİLLİOĞLU'nun turizmde mağaraların kullanımı, ekoturizmde yeri ve korunmalarına yönelik ifadeleri; Aslı DÖNMEZ ile Baturay ALTINOK' un hukuksal süreçle ilgili değerlendirmeleri ve TURSAB’ı sempozyumdan desteğini çekmesi ve bu bağlamda Türkiye Turizmi 2023 stratejilerinin eleştirisini; Oruç BAYKARA'nın hidrojeolojik çalışma ve Özgün SARISOY’un mağaracılık etiği sunuları; Gürkan ÖZEL’in, bir ekspedisyon öncesinde risklerin belirlenmesi ve en aza indirilmesine yönelik planlama ve önerileri ilgi ile izlendi. Hamdi MENGİ’nin slayt gösterimi bizleri büyülü mağara ortamına götürürken, Kubilay-Beril ERDOĞAN çiftinin slayt gösterimi ile mağarada yaşantılarımız gözlerimizin önünden geçti bir kez daha. Bülent ERDEM’in uzun zamandır hazırlamaya çalıştığı Türkiye Speleoloji Kaynakçası’nın tamamlanmış olmasını görmek; Alexey ZHALOV'un Türkiye ve Bulgaristan mağaracı işbirliğinde tarihçe sunusu ve bu sunu içinde 1974 de Bulgaristan’ a giden MAD’lı eski üye büyüklerimizi görmek heyecan vericiydi. TMB genel kuruluna katılamamış MTA, HÜMAK ve ayrıca Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Mağara Araştırma Biriminden Selim ERDOĞAN’ın da katılımıyla oldukça verimli gelişmeler doğurduğu düşüncesindeyiz. Bu katkı ve katılımlar ile ülkemiz mağaracılığı ve TMB için son derece değerli bir etkinliği bitirmiş olduk. Katılımcılara çok teşekkür ederiz.
MAD Sözlü Sunumu • Türkiye Turizm Stratejisi (2023) Ve Turizm Stratejisi Eylem Planı’nın (2007–2013) Mağaraların Korunması, Mağara Turizmi, Mağaracılık ve Mağaracılar Açısından Değerlendirilmesi (Emre Baturay ALTINOK) MAD Posterleri • Ankara’nın Doğal Mağaraları (Tulga ŞENER, Havva YILDIRIM, Emre Baturay ALTINOK), • Bir Deneyimin Işığında Mağarada Tek Tel Telefon Kullanımı (Uğur Murat LELOĞLU, Vedat GÜN), • Eksik Malzemeyle Tek İp Teknikleri (Tulga ŞENER,
• Mağara Araştırmalarında Kablosuz Matkap Kullanımı (Birhan ALTAY, Emre Baturay ALTINOK), • Mağara İçi Kampında Pratik Uygulamalar: Mağaracının Deneyimi (Kubilay ERDOĞAN, Emre Baturay ALTINOK) ve • Pantin’le Çıkış Teknikleri (Tulga ŞENER, Muharrem SAMUK) Diğer Posterler • Yıldızkaya (kivi) mağarası damlataşlarında bakteri florası araştırması (Erzurum A. Üniversitesi), • Çamözü ve Elçik mağaraları keşif çalışmaları (ESMAD).
MAĞARA İPLERİNİN KONTROL ve BAKIMI
Mağaralarda dikey yönde ilerlemek için tek hat olarak döşediğimiz, statik (az esner) özellikli, sentetik ipleri, uzun süreler kullanmaktayız. Ancak bu ürünlerin de kullanılma şekline göre değişen kullanım süreleri vardır. İpler genellikle 4 yıldan daha fazla kullanılmazlar. Önerilen; Her birkaç ayda bir kullanılan iplerin 5- 7 yıl bir süre kullanılması, hafta sonu tırmanışları veya çok aktif kullanım durumlarında 2 yıl, daha sıkı şiddetteki kullanımlarda 6 ay, sürekli takılı, gerili ve çok yoğun örn: jimnastik salonu vb kullanımlarda 1- 2 hafta ila 3 ay gibi kısa sürelerde kullanılması şeklindedir. İpler hem dış kılıflarından hem de içindeki kernmantel örgü yapısından, ayrı ayrı ya da birlikte hasara uğrayabilir. Örneğin; İp üstünde çok sayıdaki küçük düşmeler; jumar vb. malzemeler ile sıçrama sekme gibi zorlamalar; sık sık şok yenmesi gibi durumlar ipin şok emme kapasitesini kümülatif olarak olumsuz yönde etkiler. Bu nedenle çok sayıda düşme yaşanmış iplerin 1 yıldan fazla kullanılmaması MAĞARACI 8. SAYI MART 2008, Sayfa: 3
önerilmektedir.
Hasarlanan veya kılıfı sıyrılacak şekilde düşme yaşanan ipler ıskartaya ayrılmalıdır. Uzun mesafeli, şiddetli düşmelerde, Faktör 2 gibi iniş boyunun 2 katı düşmelerde ip mutlaka hasar göreceğinden ıskartaya ayrılmalıdır. Statik iplerde uzun mesafeli düşmeler ile yıpranmayı önlemek için şok emici kullanılabilir. Mağarada güvenliğimiz için ipleri hem kullanım sırasında hem de etkinlik sonrası kontrol etmeli ve geçmişini kaydetmeliyiz.
Kullanım Sırasında Kontrol: 1. İpe hasar vermemek için ip üzerinde sıçrama, sekme gibi zorlamalardan, şok yedirmekten kaçınınız. 2. İnişleri hızla yapmayın, hızla iniş yapıldığında iniş takımları ile ipte aşırı ısınma ve buna bağlı hasar oluşabilir. Ayrıca kuru ipleri sıcak soba yakınına koymamalı veya aşırı sıcak metallere temas ettirmeyiniz. 3. Kristal kayaç yapısına benzer keskin kaya yüzeyleri, keskin köşeler, bolt kulakları vb. ipin dış kılıfını kesip, sıyırabilecek noktalara dikkat ediniz. Böylesi noktalarda ip koruyucu kullanınız. 4. Kontrol sırasında ipin dış kılıfında sıyrılma veya kılıfında topaklanma veya düzleşme oluşmuş ise, ıskartaya ayırınız. 5. Kirli iplerde zaman içinde içine girmiş kum, kir parçacıkları ile liflerinde kopmalar, yırtılmalar oluşabilmektedir. Kirli ipleri ayakla vb. ile ezmeyiniz. Kir parçacıkları ip içine işleyip, hasar oluşturabilir. 6. Taşırken koruyucu çanta içine, açık şekilde rasgele basarak veya sarılı şekilde yerleştiriniz. Açık şekilde rasgele yerleştirilmiş ipler inişler boyunca kolay kullanılır ve kesilebilir. Sarılı durumda ise her gerektiği durumda, ip üzerinde bile ip tomarının açılması ve sonrasında hatlarda kullanılması zorluk yaratabilir. İplere Tehlikeli Kimyasallar Akü asitli sıvısı Muriatik asit Saf klor Beyazlatıcılar Oksijenli su
İplere Olumsuz Etkisi Olmayan Kimyasallar Petrol, diesel, gazyağı Yemek yağı, yumuşatıcı yağ Sabun Vaks Meyve suyu İsopropil alkol Tuzlu su Sentetik deterjan Sirke Aseton Kan Mineral yağ Karpit atığı Tablo 1: İpler üzerinde çeşitli kimyasalların etkileri
7.
İpleri hiçbir zaman araba çekmek, çatı onarımları veya ağaç kesmek, budamak gibi işlerde kullanmayınız. 8. İpleri hasar yapabilecek kimyasallardan uzak tutunuz. Tüm asit, alkali ve oksidan çeşitleri ipe zarar verir. Örn: Akü asitli sıvısına, gazyağı gibi petrol ürünleri vb. Kullanım Sonrası Kontrol: 1. Her kullanımdan sonra ipleri, elle kontrol ediniz. İplerin kontrolleri tek tek elden geçirilerek yapılır. İpte gözlenebilecek içten kırılma, düzleşme veya topaklanma varsa kullanım dışı bırakınız. 2. İpin kullanım ömrü ve ıskartaya çıkartılma durumunu belirlemek için iplerin kaç etkinlikte, ne kadar süre ile kullanılmış ve üzerinde düşme sayısı ve düşmelerin özelliği gibi kayıtları düzenli olarak tutunuz. 3. İpleri saklarken de temiz tutmalıyız. Temizlik ve Yıkama:
Kuru ipleri soğuk su ile yıkayınız. İpin dış kılıfını tiftiklenmeyecek sertlikte temizlik fırçaları kullanılabilir. Fırçalar ipi saracak şekilde, oluk şeklinde olursa temizlik daha kolay olur. Yumuşak ve deterjan olmayan sabun kullanılabilir. Yıkamada yumuşatıcı kullanımı da lifleri yağlar gibi etki ederek ipin esnekliğini de sağlar. Yıkamada deterjan kullanılmamış veya deterjandan arındırılmış otomatik yıkama makineleri de kullanılabilir. Otomatik çamaşır makinesinde yünlü programda yıkamalı ve hızlı kurutma konumunda kurutulmayınız. Otomatik makinelerin, su alan ipin ağırlaşması dolayısı ile fazla ip alamamak ve çabuk yıpranmak gibi dezavantajları vardır. Yıkanmış ipleri havadar ve gölge bir yerde asarak kurutunuz, kurutucuda kurutmayınız. Kurumakta olan veya kuru ipleri doğrudan güneş ışığında bırakmamalı, aşırı sıcaktan uzak tutunuz.
Kaynakça: Bluewater technical manuel, (http://www.spelean.com.au/BW/). Phil Maynard “chemicals & your rope, (ee.usyd.edu.au). Climbing rope care, Looking glass outfitters. ABD (http://www.lookingglassoutfitters.com/). Caring for your climbing rope, The Outdoor Store. ABD (http://www.camping4less.com/). Climbing rope care, Mountain Equipment Co-op. Canada (http://www.mec.ca/Main/).
Mağara Araştırma Derneği 1964 (GMK Bulvarı, Kubilay Sok. Kubilay Apt. 17/1 Anıttepe Ankara) PK 670 Yenişehir Ankara http://www.mad.org.tr / mad@mad.org.tr / +90 312 229 64 09 Bursa Şubesi 2006 (Atatürk cad. Agah Han No: 61/36 Nalbantoğlu Osmangazi Bursa) http://www.madbursa.org / info@madbursa.gov +90 224 222 00 65 MAD Türkiye Mağaracılar Birliği (http://www.tumab.org) ve Uluslararası Speleoloji Birliği (http://www.uis-speleo.org) üyesidir.
Hazırlayanlar: Birhan ALTAY, Havva YILDIRIM, Mustafa Z. RUHİ İletişim: magaracilar@gmail.com Başkan: Emrah ÖZTEKİN Yayın Koordinatörü: Emre Baturay Altınok
MAĞARACI 8. SAYI MART 2008, Sayfa: 4
MAĞARACI 9. Sayı
Mağara Araştırma Derneği Aylık Haber Bülteni Ankara Monthly Newsletter of Cave Research Society, Ankara
Bu Ay Mağaracı’da…
Mart ayı oldukça hareketli ve keyifli geçti MAD için. Mağaracı’nın dokuzuncu sayısına bunu yansıtmaya çalıştık. Bu sayımızda:
Susuz ve Güneysınır mağaralarına düzenlenen eğitim etkinlikleri ve Burdur Arkeoloji Müzesi ile yapılan araştırma faaliyeti ile ilgili bilgilere ulaşabilirsiniz…
Bu sayımızda yeni oluşturmuş olduğumuz “Bir Belge Bir Hikaye” köşesini beğeneceğinizi umuyoruz. Bu köşenin devamı için desteklerinizi bekliyoruz. Evinizin kıyısını köşesini bir karıştırın; bu köşede kullanacağımız bir belge veya pek çok fotoğraf bulacağınıza eminiz. Muharrem SAMUK’un “Mağarada Video Çekeceğiz, Nasıl Başlamalıyız?” başlıklı eğitim köşesi yazısına ulaşabilirsiniz. Keyifli okumalar dileğiyle…
Haberler
• 5 Mart’ta dernek evinde Düğüm Eğitimi verildi.
• 7–9 Mart’ta üyelerimizden Ertan KÖSEOĞLU MADAG ve BÜMAD’ın ortak düzenlediği Uluyayla Düdeni dalış etkinliğine katıldı, hava muhalefeti nedeniyle mağaraya girilemedi. • 8–9 Mart’ta Susuz Mağarası etkinliği 12 üyemizin katılımı ile gerçekleştirildi.
• Derneğimiz içerisinde Belgesel Grubu kuruldu. Grup üyelerinin eğitimi başladı. Kendilerine başarılar diliyor ve ilk belgesellerini merakla bekliyoruz.
• 9 Mart ve 16 Mart’ta Bursa Şubemiz, Gündoğdu'da yeni üyelerimize yönelik SRT eğitimi düzenledi.
• 11 Mart’ta Bursa Şubemiz Uludağ Üniversitesi’nde mağaracılık konulu fotoğraf ve tanıtım gösterimi gerçekleştirdi. • 12 Mart ve 23 Mart’ta ise İncek’te 8 yeni üyemize SRT eğitimi verildi.
• 18 Mart’ta yeni üyelerimize Temel Mağaracılık Eğitimi verildi. • 19 Mart’ta dernek evinde Deep Sea isimli 3D film gösterisi gerçekleştirildi.
• 22 Mart’ta Bursa Şubemizden Atilla ÜLGEN Maksem Temenyeri Mağarası’nda ön araştırma etkinliği gerçekleştirdi. • 23 Martta Bursa Şubemizden Atilla ÜLGEN ve Mustafa CANER’in katılımı ile Bitinya Krallığı’nın ilk kurulduğu yer olduğu düşünülen bölgede bulunan Kayapa Mağarası’na araştırma etkinliği düzenledi. Mağaranın dikey olmadığı,
Nisan 2008
girişinin bir kişinin ancak geçebileceği, birkaç adet 2–3 metrelik, çok dik olmayan iniş ve çıkışların olduğu gözlemlendi. Mağaranın ortalama olarak 20. metresinde su ile karşılaşıldı. Pek çok yeri kaygan bir çamurla kaplı olan mağaranın krokisi çıkartıldı. Suların çekildiği bir mevsimde, su nedeniyle girilemeyen bölümlerinin de ölçülerinin alınarak haritasının çizilmesine karar verildi.
• 29–30 Mart’ta Güneysınır eğitim etkinliği 6 üyemizin katılımı ile gerçekleştirildi.
• 29–30 Mart’ta Burdur Arkeoloji Müzesi ile birlikte Bucak ilçesi Seferyitiği, Zeybekini ve Tefenni ilçesi Kırankaya Mağaraları araştırma etkinliği 5 üyemizin katılımı ile gerçekleştirildi. Kestel Gölü’nün bulunduğu yerde 2 düden istihbaratı alındı, yer saptaması yapıldı.
• TMB’de yabancı mağaracıların Türkiye’de yapacakları araştırmalara dair etik ve prosedür taslağı hazırlıkları halen devam ediyor. Derneğimizden Emre Baturay ALTINOK ve Tulga ŞENER taslak bir metin hazırlamaktalar. • Dünyanın keşfedilmiş en derin mağarası KRUBERA’nın, Alexander KLIMCHUK başkanlığındaki araştırma ekibince 1982 yılından başlayıp günümüze kadar süren çalışmalarını gösteren harita yayımlandı ve arşivimize eklendi.
• Dernekler Yönetmeliği’nde değişiklik yapıldı. Buna göre yönetmelikten önce faaliyette bulunmasına izin verilen derneklerin, lokallerinin durumlarını, istenilen uygun koşullara getirmeleri için verilen süre 3 yıldan 4 yıla çıkartılmıştır (Resmi Gazete 22.3.2008).
Duyurular
• İç ve dış tulum temini için hazırlıklar devam etmektedir. Talepte bulunacakların Kubilay ERDOĞAN’a ulaşması gerekmektedir.
• Doğada Görüntü Avcılığı Yarışması 23–27 Nisan 2008’de Mersin ili Mut ilçesinde düzenlenecektir. Ayrıntılı bilgiye www.dask.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz.
• 25–27 Nisan’da ASKAD İnsuyu Mağarası’na bir faaliyet düzenleyecektir. Etkinlikte mağara dalışı da gerçekleştirilecek olup, daha önce bulunan ancak araştırılamayan yeni galeriler araştırılacaktır. Ekibe katılmak isteyen üyelerimizin Tulga ŞENER’le iletişime geçmesi gerekmektedir.
• 19–20 Nisan’da Bursa Gündoğdu’da TMB Dikey Mağara’da Kurtarma Çalıştayı yapılacaktır. Çalıştaya sınırlı sayıda 3. düzey mağaracı katılacaktır; izleyici sayısında ise herhangi bir sınırlama yoktur. İlgilenenler Kubilay ERDOĞAN’dan bilgi alabilirler. MAĞARACI 9. SAYI NİSAN 2008, Sayfa: 1
• 26–27 Nisan’da Burdur-Isparta bölgesine araştırma ve eğitim faaliyeti düzenlenecektir. İstekliler faaliyet sorumlusu Vedat GÜN’e ulaşabilirler.
• 2. Balkan Mağaracılar Kampı 13–22 Haziran 2008 tarihleri arasında Yunanistan'da yapılacaktır. Ayrıntılı bilgi için www.fhs.gr/2ndbsrc/en/mainset.htm adresini ziyaret edebilirsiniz. Katılımcı başvurularını TMB Genel Sekreteri Meltem PANCARCI toplamaktadır. Son başvuru bildirim tarihi 15 Nisan 2008’dir.
• Derneğimize Bulgar Mağara Ekspedisyonu için davet mektubu ulaşmıştır. Eylül ayında gerçekleştirilecek olan organizasyona Türkiye’den 5 mağaracı için kontenjan ayrılmıştır. Katılmak isteyenlerin TMB Genel Sekreteri Meltem PANCARCI veya Alexy ZHALOV‘a ulaşabilirler.
İlk dikey mağaram Güneysınır oldu. Gitmeden önce tecrübeli çoğu kişi çok şanslı olduğumu söyledi, haklılarmış. Orası tam anlamıyla muhteşem bir yer. Kampta geçen zaman, mağaraya giriş ve çıkış… SRT eğitimini aldıktan sonra kafamı kurcalayan tek bir soru vardı: pursik? Güneysınır’da gördüm ki pursik güvenliymiş ☺. Bir de Kubilay Abi’ye teşekkür ederim, bana katlandığı için… Sonuçta tecrübelilerin de bana söylediği gibi; ben bir mağaracıyım… (çömez olsam da ☺)
Ben Bir Mağaracıyım… Ömer ÇETİNKAYA
Ben MAD’a yeni katılanların da en yenisi sayılırım. MAD’a bir arkadaşım sayesinde katıldım. Biraz geç oldu ama… Yani daha önce bu fırsatı yakalamıştım ama zaman sorunum vardı.
Derneğe geldiğim ilk gün çok şaşırmıştım. Aslında kendimi biraz da yabancı hissettim, ne yalan söyleyeyim… Çünkü orada bulunanlar derneğin üyeleri değil de sanki öz ağabey, kardeş gibi yakın ve samimiydiler. Ama artık sorun yok, yavaş yavaş tanışıyorum hepsiyle ve hepsi aynı samimiyeti bana da gösteriyor… Sonuç olarak beklediğimden çok daha iyisini buldum diyebilirim.
Güneysınır Mağara’sına inerken (Fotoğraf Beril & Kubilay ERDOĞAN)
Bir Belge Bir Hikaye
Yenileri götürmek için ayarlanan ilk faaliyet Susuz oldu… Faaliyete ben de katıldım, kamp ortamını görmek ve ilk heyecanımı yaşamak için. Çoookkkk güzel diyebilirim ☺ Biraz hüsranla sonuçlandı ama olsun… Mağaraya su yüzünden giremedik, yani ilerleyemedik. O faaliyette tam 3 kez mağaraya girdim. Yani dedim ki, ”Bu iş tam bana göre…”
Ertesi hafta SRT eğitimi için İncek’e gittik. 5–6 metrelik kayada eğitim aldık. İpte asılı kalmak yatay mağarada yapabileceğin en çılgınca şeyden daha delice… Sonraki hafta bir eğitim daha aldık… Ve hazırız artık dikey mağaraya. Söylemeden geçemeyeceğim; emniyet kemerini giymek bir işkence ☺.
Hakan ERDEMİR
Ve nihayet beklediğim mektup gelmişti; Mağara Araştırma Derneği başlıklı zarfı açtığımda Altınbeşik Mağarası’na düzenlenecek olan faaliyetin (dönemin genel sekreteri Beyhan Demirhan imzalı) davet yazısı. Dünyalar benim olmuştu. Yaklaşık bir ay öncesinden hazırlamaya başladığım sırt çantamı faaliyet başlangıç tarihine kadar her gün mutlaka bir kere yatağımın üzerine boşaltıp, içeriğini tek tek kontrol edip tekrar sırt çantama doldurmuştum. Faaliyetten bir gece önce ise sabaha kadar gözüme uyku girmemişti.
İlk dikey mağaraya (Güneysınır) girerken basının ilgisi yoğundu. (Fotoğraf Birhan ALTAY)
İlk faaliyetim olan Altınbeşik faaliyeti benim için her yönüyle son derece mükemmel geçmişti; kamp yeri, mağaranın içi, faaliyete katılan arkadaşlar.. Bu faaliyeti sanırım ömrümün sonuna kadar en ince ayrıntısıyla hatırlayacağım.
MAĞARACI 9. SAYI NİSAN 2008, Sayfa: 2
Susuz Mağarası Etkinliği Emrah ÖZTEKİN
8–9 Mart 2008’de Konya-Seydişehir Susuz Mağarası’na eğitim faaliyeti düzenledik. Apple, Gülfem, Küçük Hakan, Küçük Emrah, Deniz, Elif, Orkuthan, Ömer, Gökhan, Küçük Mustafa, Bedirhan ve Adem katılanlar arasındaydı.
Güneysınır Etkinliği Birhan ALTAY
Güneysınır’a uzun bir zaman sonra yeniden gidiyordum. MAD bünyesindeki 1. dönemimin son etkinliğini Güneysınır haritalaması için yapmış ve sonrasında 6 -7 yıl dernekten koptuktan sonra yeniden başladığım bu II. dönemde tekrar gidiyordum, yeni ve genç arkadaşlarla birlikte. Faaliyette hem Maho ile video çekimi yapacaktık, hem Kubilay ve Beril ile fotoğraflama yapacak, Orkut ve Ömer gibi yepyeni üyelerimizle SRT tekniklerini pekiştirme çalışması yapacaktık. Bunun heyecanı ile bendeniz, Maho ve Mete ile Kubilay, Beril, Orkut ve Ömer 2 araçla yola çıktık.
Susuz Kampında tüm ekip eğitimde (Fotoğraf Hakan ERDEMİR)
Apple, K. Emrah, Deniz, Orkuthan, Ömer ve Gökhan’dan oluşan ilk ekip olarak mağaraya 8 Mart cumartesi akşamı saat 19.00 sularında giriş yaptık. İçerideki su miktarı görülmeye değerdi doğrusu! Yerdeki çamur ve suyun debisi dolayısıyla yan geçişin tehlikeli olabileceği düşünülerek geri dönüldü.
Teknik malzeme alınarak 2 ekip organize edildi. 2. ekip K. Hakan, K.Emrah, Adem, Orkuthan, Gökhan ve Ömer’den oluşmaktaydı. Çamurlu yere bir önce bolt çakarak, sonra da 3 adet doğal istasyonla emniyet alınarak yeraltı nehrinin karşı kıyısına geçiş yapıldı. Pazar sabahı 3.ncü ekip Gülfem, Elif, K.Mustafa, Bedirhan, Orkuthan, Ömer, K.Emrah ve Deniz ilk 8 şeklinde organize edilerek nehrin karşı kıyısına geçildi. Bu defa bot şişirip ilerlemeye çalışıldı ancak azgın sular botla ilerlemeye engel olunca suların daha sakin olduğu bir dönemde gelme kararı alınıp dönüldü.
Susuz Mağarası’ndan ikinci ekibin dönüşü (Fotoğraf Hakan ERDEMİR)
Dönüş yolunda Konya’da tandır yenildi. Ekip genel olarak faaliyetten çok memnun döndü. Apple ve benim açımdan en son 18 yıl önce geldiğimiz düşünülerek son derece enterasan bir faaliyet oldu.
Güneysınır Mağarası büyük salon (Fotoğraf Beril & Kubilay ERDOĞAN)
Güneysınır’a kadar yol çok rahat, hatta Konya girişindeki Karaman ayrımı da çok rahatlamış; artık kavşak açılmış ve sağa dönüş ile hemen yola geçiliyor. Zaman içinde Konya yolunda olumlu gelişmeler olduğu gibi Güneysınır da çok değişmiş ve büyümüş. O zamanki köy gibi görüntüsü gitmiş, gelişmiş, tanıyamadım. Belki bilmeyenlerimiz vardır; Güneysınır İlçesi, Karasınır ve Güneybağ kasabalarının birlikteliğinden oluşturulmuş ve tüm idari yapılanmalar da bu iki kasaba arasına yerleştirilmiş değişik bir yerleşke. Öğle yemeği için Karasınır tarafındaki İkram Lokantası’nda leziz etliekmeklerimizi, bıçak aralarımızı ve salatalarımızı hem de çok ucuza (7 kişi 30 YTL’ye) yedikten sonra jandarma komutanlığına uğrayıp, ilçenin Güneybağ tarafına doğru yola çıktık. Mağaranın bulunduğu vadiyi Kubilay’ın hatırlaması ile biraz güç de olsa bulduk. Kamp yeri mazı, ardıç ve meşe ağaçları ile çevrili, Konya Ovası’na bakan hoş bir yeşil alan; kamp ateşi için de yeterince kuru ağaç var etrafta. Kampı hemen kurduktan sonra ilk ekip Kubilay, Beril, Ömer ve Orkut döşeme ve çekim için giriş yaptı. Maho ve bendeniz de onlara yardım için son inişe kadar eşlik ettik. Hem yeni arkadaşların ilk dikey mağara etkinliklerinin olması hem de çekimin uzun
MAĞARACI 9. SAYI NİSAN 2008, Sayfa: 3
sürmesi sebebiyle oldukça gecikince, bu inişten geri dönüp, gece 24.00 sularında kampa ulaştık. Kampta Mete sağanak yağmur yemiş, Konya’dan gelen Burak ile gece karanlıkta güçlükle buluşmuş ve sonra da kampı bulmak için hayli yorulmuş durumdaydı. Sabah da rahatsızlanınca mağaraya gelemedi.
ile çıkacağımız geçmişti ki, 10 adet karabina fazlamız çıkmıştı sayımla. Bu espri sonrası yağmuru yemeden hızla toparlanıp araç başı yaptık ve ardından 02.00 sularında Ankara’daydık.
Güneysınır Mağarası büyük salon (Fotoğraf Beril & Kubilay ERDOĞAN)
Burdur Araştırma Etkinliği Vedat GÜN
Cuma günü 20:00 sularında Gülfem UYSAL, Elif Başak ALTINOK, Cengiz ÇELİKBİLEK, Emrah ÖZTEKİN ve Vedat GÜN’den oluşan ekiple hareket edildi ve gece 01.45’te Burdur Polisevi’nde yataklarımızda uyumaya geçmiştik.
Güneysınır Mağarası büyük salon (Fotoğraf Beril & Kubilay ERDOĞAN)
Sabah çok güzel, güneşli bir pazar sabahı karşıladı bizi. Zengin bir kahvaltı ardından mağaraya doğru yola koyulurken, kampa sonradan katılan, Mete’nin arkadaşı Burak bize eşlik ediyordu. Onunla Altıntaş etkinliğinde görüşmek dileği ile mağara ağzında vedalaşıp inişe geçtik. 20 dakikalık inişle büyük salona varmıştık, 5m yüksekliğindeki kapıdan salona girer girmez seslerimiz o devasa salonda uzun sürelerle yankılanmaya başlıyordu. İçinde 2 katlı apartman yüksekliğinde dev kaya blokları, 30–40–50 m. uzunlukta sarkan perde, bayrak oluşumları vb akma damlataşları ile müthiş bir salon bulunuyordu. Salonun harita ölçümlemesi 12 saate tamamlanabilmişti. İçeride kaya blok ve kil yığınları ile yükselen bir dağ var adeta; tırmanıp arka bölüme indikten sonra geri dönerken kaybolabiliyorsunuz. Bir ara kayalardan ters tarafa, salon girişine doğru inmişim. Maho ile birbirimizi yitirdikten sonra süslü bölgede tekrar buluşup bu iri kristalli alandaki son çekimleri yaparak geri dönmeye başladık. Salonun bu bölümünde sıcaklık hayli fazlaydı -18ºC- (inişte ise 13ºC idi). Bu yüksek sıcaklıkta oluşan kristaller de çok iri şekilli üçgen prizmalar gibi oluşmuştu. Salondan dönerken bile yönünüzü kaybedebiliyorsunuz, girişi zor bela bulduktan sonra toparlanıp 1 saatlik tırmanışla ipleri de toplayarak dışarı çıkmıştık ki Ömer ile Orkut bizleri karşıladı ve birlikte malzemeleri toplayarak hızla kampa döndük. Bizler toplanırken kamptakiler hızla malzeme sayımını yaptılar. Kampa dönerken içimden dönüşe malzeme fazlası
Cumartesi sabah kahvaltının ardından, Burdur Müzesi’nden Gonca GÜLSEVEN eşliğinde Bucak ilçesine doğru yola çıktık. İncir Han yakınındaki antik çeşmeden su takviyesi yaparak mağaranın bulunduğu yere arabayla ulaştık. Hazırlıklarımızı yaptık ve Seferyitiği Mağarası’na tüm ekip birlikte giriş yaptık. Gonca Hanım ise dışarıda kaldı olası bir durumda haber verecekleri kişileri bildirerek.
Gülfem’in ısrarlarıyla yanımıza aldığımız merdiven olmasa oldukça zorlanarak girerdik mağaraya. Tüm ekip mağaraya girdi. Mağara bol yarasalı, guanalı ve oluşumlu, keyifli bir mağaraydı. Tesadüfen çektiğim(iz) oluşumlar arasında uçan ve kanatları tam açık yarasa fotoğrafı günün ilk tatlı sürprizi oldu. İçeride bulunan insan kemikleri konusunda Gülfem'in alanda verdiği bilgilendirme gerçekten etkileyiciydi. Birçok mağarada olduğu gibi burada da definecilerin izlerine rastladık... Kalın siyah naylon iplerle inip çıktıkları anlaşılıyordu… Dışarıdaki tesisi işleten kişinin mağarayı turizme kazandırma(!) isteği görülmeye değerdi...
Seferyitiği Mağarası’nda uçan yarasa (Fotoğraf Vedat GÜN) MAĞARACI 9. SAYI NİSAN 2008, Sayfa: 4
Yemek ve dinlenmenin ardından yaklaşık 50 yıl önce kuruyan Kestel Gölü’ne doğru yola çıktık ve Selçuklu Hanları’nın güzel bir örneği olan İncir Hanı görüp yolumuza devam ettik. Yol üzerinde su kanalının ucunda görülen bir deliğe bakmak üzere Elif, Cengiz ve Emrah hareketlendi. Meraklanmaya başlamıştık ki ekip kayaların üzerinde belirdi. Geldiklerinde oldukça etkileyici su girişleriyle karşılaştıklarını söylediler. Biraz ileride asıl hedeflediğimiz su girişine ulaştık. Su kanalının sonunda yol kenarında, çeşitli yapılardan oluşan 40–50 m çapında bir çukurun dibinde su birikmişti. Oldukça fazla su akmasına rağmen buradaki suyun yükselmediği anlaşılıyordu. Acaba akan o kadar büyük miktardaki su nereye gidiyordu? Yan tarafta bir yerden ayrı bir giriş olduğunu gördük ve daha kuru bir vakitte giriş yapmak üzere Zeybekini Mağarası’nın olduğu Kapaklı köyüne doğru yolumuza devam ettik.
Kestel gölü (Fotoğraf Vedat GÜN)
Kapaklı köyüne ulaştık. Hava kararmak üzereydi ve ortalıkta neredeyse kimsecikler yoktu. Evlerden birinin bahçesinde gördüğümüz Mustafa Amca’ya sorduk Zeybekini’ni. “Durun işimi bitirip geleyim sizinle; yoksa bulamazsınız.’’ dedi. Zaten altı kişi yolculuk ettiğimiz aracın önüne oturttuk Mustafa Amca’yı ve bir iki kişi kasaya bindik yağan yağmurun altında. Kah kayarak, kah hoplayıp zıplayarak devam eden yolda aracın çamurda kayması nedeniyle çakıldık biraz. Kısa bir uğraşla arabayı çıkarttık. Güvenli bir şekilde yolun ortasına bıraktıktan sonra, Mustafa Amca’nın rehberliğinde düştük yola. Orman içinde burada nerede mağara ola ki diye düşünerek ilerlerken Mustafa Amca’nın 84 yaşında olduğunu öğrendik ve birden mağaranın girişinde bulduk kendimizi. Hava kararmıştı ve yağmur yağıyordu. Mağara kuru ve sıcaktı. İlk girdiğimiz alan büyük değildi, sonrasında bir küçük ve bir de büyük denebilecek salon vardı. Küçük salonda bulunan kemikleri Elif’e verip büyük salonun sonuna doğru ilerledim ve küçük bir delikten (Elif ve benim
geçebildiğimiz) geçip biraz daha büyük bir salona ulaştık. Yeni duvar yazıları (kişi isimleri ve sevgiliye sözler), kemik kalıntıları vb arasında burada da küçük başka bir salonun varlığını gördük. Daha ileriye geçmenin mümkün olmadığı küçük bir deliğin devamında, anlamlı bir alan yoktu ve mağara bitiyordu. Bulduğumuz ilginç kemik parçalarını uzatıp yine sadece Elif ve benim geçebildiğimiz delikten geçtik ve diğerlerinin yanına ulaştık. İçerdeki ekip mağarada yüzey araştırmasındaydı. Çeşitli kemik, seramik vb bulmuşlar ve hala ufak çaplı bir kazı sürdürmekteydiler. Daha sonra diğer küçük salonların birbirine bağlandığını gördük ve sadece Elif ve benim geçebildiğimiz delik geçtiğimizle kaldı. Toparlanıp dönüş yoluna çıktığımızda ortalık tamamen kararmıştı. Ertesi gün Gonca Hanım ve Hüseyin Bey’i beklemeye başladık. Saatlerin ileri alınmasının etkisiyle biraz geç de olsa Tefenni’ye doğru yola çıktık, Ece Köyü yakınlarındaki mağaralara doğru. Yoldan köye doğru gittiği anlaşılan Akif Dayı ve 10–12 yaşlarında yakınlarda yaşayan Bülent’in de yanımızda olmasının verdiği güven ve rahatlıkla mağaraların girişini aramaya koyulduk. Oradaydı buradaydı derken bir saatten uzun aramamıza rağmen girişleri bulamadık. Muhtar Baha arandı, köyden birileri arandı, muhtar gelince mağara girişleri bulundu. Gerçi biraz daha geç kalsalar Gülfem ve Elif zaten bulacaklardı girişleri ama olsun...
Hazırlıklarımız yaptık sürünerek mağaraya girdik ve... Bir metre bile olmayan genişliği yaklaşık iki üç metre arasında değişen yüksekliği ve 11 metre ölçtüğümüz ilk aralıkta kaldık. Elif ve Cengiz diğer kısma sürünerek geçtiler ve oranın yakın zamanda göçerek tıkandığını gördüler.. Ölçümleri yaptık, dışarı çıkıp diğer mağaranın deliğine yöneldik. Burasının girişi diğerinden de zordu. Emrah dışındakiler delikten içeri girdiler ve diğerinin ilk girişinden daha hallice bir çatlakla karşılaştık. Bu arada jandarmalar gelmişti. Aşağıda müzeden Gonca Hanım vardı ama Emrah Başkan da aşağıya indi. Bizler de işimizi bitirip aşağıya indikten kısa bir süre sonra jandarmalar gidip yeniden gelmişlerdi yanlarında komutanlarıyla. Genç (Benim gibi 1971 doğumlu) ve hevesli komutan bizi karakola ve yakınlarındaki bir mağaraya çağırdı ısrarla.... Tefenni Jandarması’na ulaştık ve komutanın sırtın yukarısında olduğunu söylediği mağaraya girmemiz konusunda yaptığı tüm ısrarları “bir sonraki gelişimizde” diyerek geri çevirip çayımızı içtik ve adres bilgilerini alıpverip yemek yemeğe gittik. Yemekler yenip çaylar içildikten sonra Gonca Hanım ve Hüseyin Bey’den ayrılıp dönüş yoluna düştük.
Fotoğraf Vedat GÜN
MAĞARACI 9. SAYI NİSAN 2008, Sayfa: 5
Mağarada Video Çekeceğiz, Nasıl Başlamalıyız?
silikon ve kablo kullanarak bu sorunları da hallettim. 100W bir lamba setinin fiyatı 35 YTL’ye mal oldu.
Muharrem SAMUK
Mağaracılığa 1995 yılında bir tesadüf sonucu başladım. Kısa sürede uzun zamandır aradığım aktivitenin bu olduğuna karar verdim ve halen de aktif olarak faaliyetlere katılıyorum. Zamanla sadece mağaraya girmenin yeterli olmayacağını, içerideyken neler gördüğümüzü dışarıdakilere de aktarmamız gerektiğini düşünmeye başladım. Sonuçta mağarada fotoğraf çeken birçok arkadaşımız var. Geçen yıl dernekte gösterimi yapılan Krubera Faaliyeti’nin görüntülerini seyrettikten sonra mağaracılığa olan bakışım değişti. BBC tarafından yapılan çekimler muhteşemdi, mağaraları mağaracı gözü ile gösteriyordu. Uygulamaya geçmek o kadar kolay olmasa da ben de girdiğimiz mağaralarda video çekimi yapmaya karar verdim. Öncelikle bir video kameraya ihtiyacım vardı. Uzun araştırmalar sonunda Sony HDR-HC3 model yüksek çözünürlüklü (HD) bir kamera aldım ve kamerayı mağaraya sokabilmek için uygun bir case aldım.
İlk defa 2007 Ocak ayında Dedemli’ye yaptığımız faaliyette kamerayı kullandım. Çekimleri seyretmeye çalışınca ekstra ışık olmadan, kullandığım kamera ile mağarada video çekiminin söz konusu olamayacağını öğrendim.
Bir sonraki faaliyette 20–25 adet led ile 6V akü ile çalışan ışık kaynakları yaptım. Altıntaş faaliyetinde bu ledlerin ışık gücü ve rengi bakımından başarısız olduğunu fark ettim.
Bir sonraki denemem orijinal bir video ışık kaynağı ile oldu. Aldığım 30W lamba ile Tuluntaş Mağarası’nda çekim yaptık. Güzel haber, 30W halojen ışık rengi neredeyse karpit ışığı ile aynıydı. Bu defaki eksikler ise:
• 30W halojen lamba yakın çekimlerde başarılı olsa da 2–3 m den sonra zayıf kalıyordu. • Çekimlerde mutlaka üçayak kullanmak gerekliydi, yoksa kameradaki titreme görüntüyü bozuyordu. Daha güçlü akülü taşınabilir bir lamba arayışım internete 250–300 W lambaları bulmamla sona erdi. Fiyatlar 300– 400 Euro seviyesindeydi. Ben de kendi lambalarımı kendim yapmaya karar verdim. Birçok deneme yanılmadan sonra 12V aküler ile beslenen 50, 75 ve 100W güçlerinde ışık kaynaklarımı yaptım (Resim 1). İlk denemelerde spot halojen ampulleri plastik (pimaş boru) içine yerleştirdim. Birkaç dakika içinde ısınan lamba boruyu eritti. Bir sonraki adımda Kubilay’a rica ettim ve istediğimden de güzel alüminyum hazne yaptırdı benim için. İlk denemede 10 dakikada ısınan hava içeride kabloları yakmaya başladı. Matkap ile havalandırma delikleri açarak, ısıya dayanıklı
Resim 1: El yapımı ışık kaynağı
Ocak 2008 tarihinde Mencilis Mağarası’na yapılan gezide tek amacım video çekim denemesi yapmak ve eksikleri belirlemekti. Genel olarak ışık kaynakları istediğim sonucu verdi. Sadece 100 W lamba sayısının 2 veya 3 olması gerektiğini fark ettim. Ayrıca büyük salonlar için geniş açılı 200-300W bir lamba da iyi olur. Lamba ve aküleri taşımak için aldığım çantaların fermuarları ve askı kayışları koptu, yenilenmeleri gerekli. Yapılan çekimler deneme amaçlı olduğu için herhangi bir kurgulama yapılmadı.
Yapılan çekimlerde görüntü kalitesi istediğim düzeye yaklaşmış olsa da genel bir yavanlık söz konusuydu. Bunun üzerine belgesel nasıl yapılır diye araştırmaya başladım. Tamamen bir tesadüf sonucunda AFSAD’da 2 hafta önce başlayan “Kısa Film ve Belgesel Teknikleri” kursuna kayıt yaptırdım.
Kursa yarıdan başlamış olsam da film yaparken temelde nelere dikkat etmemiz gerektiği konusunda birçok şey öğrendim. Görüntülerin iyi olması tek başına bir şey ifade etmiyor, çekim öncesi ve sonrası kurgu olayın temelini oluşturuyor. Belgesel olayına bakışımı değiştiren bu kurs sırasında hocamızın da belgesel çalışmalarının olması, mağara belgeseli konusunda bana ve ekipteki arkadaşlara destek olacağını bildirmesi üzerine dernekte MADbelgesel adında bir grup kurduk ve belgesel eğitimlerine başladık. Yakın zamanda güzel bir çalışma çıkarabileceğimize inanıyorum. Bir sonraki çekimi dikey bir mağarada (Güneysınır) yapmayı planlıyoruz. Bunun için ekip ve genel senaryo belirlendi. Bir ön faaliyet ile nerelerde hangi ışık kaynakları ile çekim yapabileceğimizi belirlemeye çalışacağız. Bir gün birileri yaptığımız çekimleri izledikten sonra ben de mağaracı olmak istiyorum derse hedefe ulaşmışız demektir.
Güneysınır Mağarası’nda çekim yaparken (Fotoğraf Beril & Kubilay ERDOĞAN)
Mağara Araştırma Derneği 1964 (GMK Bulvarı, Kubilay Sok. Kubilay Apt. 17/1 Anıttepe Ankara) PK 670 Yenişehir Ankara http://www.mad.org.tr / mad@mad.org.tr / +90 312 229 64 09 Bursa Şubesi 2006 (Atatürk cad. Agah Han No: 61/36 Nalbantoğlu Osmangazi Bursa) http://www.madbursa.org / info@madbursa.org +90 224 222 00 65 MAD Türkiye Mağaracılar Birliği (http://www.tumab.org) ve Uluslararası Speleoloji Birliği (http://www.uis-speleo.org) üyesidir.
Hazırlayanlar: Birhan ALTAY, Havva YILDIRIM, Mustafa Z. RUHİ İletişim: magaracilar@gmail.com Başkan: Emrah ÖZTEKİN Yayın Koordinatörü: Emre Baturay ALTINOK
MAĞARACI 9. SAYI NİSAN 2008, Sayfa: 6
MAĞARACI
10. Sayı
Mağara Araştırma Derneği Aylık Haber Bülteni Ankara Monthly Newsletter of Cave Research Society, Ankara
Bu Ay Mağaracı’da… Nisan ayı MAD için yaklaşan Altıntaş etkinliğinin heyecanı ve hazırlıkları sürmekte olan yeni bültenimizin çalışmaları ile oldukça hareketli geçti. Mağaracı’nın onuncu sayısına bunu yansıtmaya çalıştık. Bu sayımızda: Mağaracı’nın 9. sayısında sizlerle ilk buluşmasını yaşayan “Bir Belge Bir Hikaye” köşemizde Uğur Murat LELOĞLU’ndan bir fotoğraf ve anısına… Kubilay ERDOĞAN’ın 19–20 Nisan tarihlerinde Bursa Gündoğan’da düzenlenen “Dikey Mağarada Kurtarma Teknikleri Çalıştayı”na ilişkin yazısına… A. Bahar HASER’in derlediği MAD’ın Altıntaş macerası ve 2008 Altıntaş etkinliği öncesi başlanan hazırlık çalışmalarına dair bilgilere… Tulga ŞENER ve Kubilay ERDOĞAN’ın “Eksik Malzemeyle Tek İp Teknikleri” başlıklı eğitim köşesi yazısına ulaşabilirsiniz.
Mayıs 2008
• UIS ile NSS’in ortaklaşa düzenlediği Karst Horizons 15. Uluslararası Speleology Kongresi 19–26 Temmuz 2009 tarihlerinde Kerrville, Texas ABD’de düzenlenecektir. Ayrıntılı bilgiye www.ics2009.us adresinden ulaşabilirsiniz. • Boğaziçi Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübünün aylık olarak elektronik ortamda yayınlayacağı Heyoo ilk sayısı ile http://speleomaniac.org/gallery/v/BUMAK/documents/yayinlar/ heyo/heyoo_01-06.pdf.html adresinde yayında. • Kurtarma
Kitabı http://www.speleomaniac.org/ linkinde yayınlanmaktadır.
bumakimage/kurtarma.pdf
• Derneğimiz internet sitesine (www.mad.org.tr) üye olanlar sitede yer alan MAD DOCS dizininden Mağaracı’nın bütün sayılarına ulaşabilirler.
Bir Belge Bir Hikaye
Mağaracı’nın 11. sayısında görüşmek dileğiyle…
Haberler • 6 Nisan’da Bursa Şubemiz Bursa/İznik, Hisardere, İhsaniye, Sansarak ve Çandarlı köylerinde MTA tarafından yıllar önce haritalanmış dikey mağaralara ön araştırma gezisi yaptı. Aşırı yağış nedeniyle araştırması düşünülen 5 mağaradan 2’sine ulaşılabildi. • 13 Nisan’da, Tulga Şener Mangal Partisi düzenledi. Çok
sayıda mağaracının bir araya geldiği parti keyifle geçti. • 19–20 Nisan’da Bursa Gündoğdu’da TMB Dikey
Mağarada Kurtarma Çalıştayı yapıldı. • 27 Nisan’da Bursa Şubemiz İznik Candarlı Dedetepe mevkiide Mustafa, Emrah, Attila, Mehmet ve Murat’ın katıldığı bir dikey mağara çalışmasında bulundu. • 13–22 Haziran 2008 tarihleri arasında Yunanistan'da yapılacak 2. Balkan Mağaracılar Kampına Türkiye’den 30 mağaracı katılmak için kayıt yaptırdı. Derneğimizi Emre Baturay ALTINOK ve Birhan ALTAY temsil edecektir. • 14. Bülten çalışmaları tüm hızı ile devam ediyor. • 2008 Altıntaş Etkinliği 1–17 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Katılımcılar belirlendi, gerekli iş bölümü yapıldı ve hazırlıklar devam ediyor.
Duyurular • Dış tulum yaptırmak isteyenlerin Kubilay ERDOĞAN'a acele olarak ulaşmaları gerekmektedir.
6 Mart’ta Uğur Murat LELOĞLU’nun MAD liste gönderdiği bir fotoğraf, yazısı ve sonrası… “Ekte ilk faaliyetlerimden biri olan Mencilis etkinliğine giderken çekilmiş bir fotoğrafımızı görebilirsiniz. Mağaracının donanımına dikkat edin, lütfen. Eldeki çadır eşek ölüsü gibi, kumaştan yapılmış, Rus malı. Yağmur yağınca içi de sırılsıklam olmuştu. Ayakkabılar Hergele Meydanı’nın köşesinden alınma asker postalı. Arka plandaki tam donanımlı şahıs ise Haldun olmalı ama emin değilim. Ne güzel günlerdi!” Uğur Murat LELOĞLU “O zamanlar çakı gibiymişsin ama...” Kubilay ERDOĞAN “Senin dışındakileri tanıyamadım Uğur… Kim onlar? Yoksa arkadaki uzun saçlı ben miyim?” Gülfem UYSAL “Bayağı gençmişsin o zamanlar, ama şimdi de aynen o zaman olduğun gibi olabilirsin, yeter ki biraz eri.” Birhan ALTAY “Gülfem’e yanıt; Kırmızı çantalı olan sensin galiba. Haldun’u da tesadüfen az önce gördüm. Hiç yaşlanmıyor, aynen fotoğraftaki gibi. ☺” Uğur Murat LELOĞLU MAĞARACI 10. SAYI MAYIS 2008, Sayfa: 1
GÜNDOĞAN’DA TEKRAR… Kubilay ERDOĞAN
konusunda kendilerini söyleyebilirim.
geliştirmeleri
gerektiğini
Ulusal Mağara Kurtarma Takımının kurulması ve geliştirilmesi konusunda MAD uzun yıllardır uğraş vermekte ve öncülük etmektedir. Hedeflenen ve bugün gelinen nokta düşünüldüğünde, kendiliğinden ortaya çıkan bu rolünde MAD’ın üstüne düşenler ve MAD’dan beklentiler önümüzdeki yıllarda da hiç de az olmayacaktır. Kazasız mağaralar dileklerimle…
Türkiye Mağaracılar Birliği Kurtarma Komisyonu tarafından düzenlenen “Dikey Mağarada Kurtarma Teknikleri Çalıştayı”, 19–20 Nisan tarihlerinde Bursa Gündoğan’da gerçekleştirildi. Çalıştaya, Mağara Araştırma Derneği’nin yanı sıra BÜMAK, BUMAD, ESMAD, TAMAD ve DEUMAK’tan yaklaşık 30 kişilik bir mağaracı grubu katıldı. İki günlük çalıştay boyunca, dikeyde ve trölyen hatta karşıt ağırlık ile sedye çekme teknikleri çalışılırken, dikeyden trölyen hatta, trölyen hattan dikeye sedye aktarma teknikleri de deneyimlendi. Çalıştaya katılan mağaracıların büyük bir kısmını daha önceki TMB kurtarma çalıştaylarına katılmış olan kurtarmacılar oluşturdu. Bunun yanında, tecrübesi olan mağaracılar da ilk kez çalıştaya katılmanın heyecanını yaşadılar. Çalıştayın hemen başında Tulga Şener bir hatırlatma eğitimi verdi. Çalışma sırasında 2007 yılında kurulan hatlar kullanılırken, bunlara yenileri de eklenerek trölyen hattan trölyen hatta sedye aktarma tekniği de denenmiş oldu. Uygulanan teknikler ve hemen herkesin çalışmada aktif olarak görev almış olması göz önüne alındığında, genel olarak çalıştayın başarılı olduğu ve amacına ulaştığı söylenebilir. Ancak, tekniklerin uygulanması sırasında yaşanan sorunlar ve kullanılan zamanlar düşünüldüğünde, Ulusal Mağara Kurtarma Takımı olarak daha kat etmemiz gereken uzunca bir yol olduğu da çok açıktır. Öncelikle, grupların kendi üyelerinin SRT ve döşeme eğitimlerine ağırlık vermeleri, bunun paralelinde de kurtarma teknikleri
2008 Altıntaş Öncesinde…
Etkinliği
A. Bahar HASER Altıntaş ile 19 Temmuz 2005’te tanışmışım. Notlarımda Cengiz’in, çekirgeyle olan husumetimi belki de Altıntaş’ta yeneceğime dair sözlerine rastlıyorum. Altıntaş, kendisiyle tanışmadan önce hayalimde görüp görebileceğim en görkemli mağara olarak yer etmişti. Bir de Bora’nın çekirgelerin durmak bilmez kalabalığının kamp alanının zeminini sürekli hareket eder gösteren betimlemesi vardı aklımda. Çekirgeler korktuğum kadar rahatsız etmedi beni ama Altıntaş gerçekten de gördüğüm en görkemli mağara oldu, şu ana kadar. MAD 2001 yılı Nisan ayında Altıntaş Yaylası’na ilk araştırma etkinliğini düzenledi. Son üç yıldır “Seni yeneceğiz Altıntaş!” nidalarımıza sebep Düdenağzı MAĞARACI 10. SAYI MAYIS 2008, Sayfa: 2
Mağarası’nın GPS koordinatları bu sene alındı.
dostlarımızın rüyalarını süslemeye devam ediyor.
Fotoğraf Ferhat AYTEKİN
Nisan ayı boyunca yapmış olduğumuz haftalık toplantılarımızda 2008 Altıntaş etkinliğinde mağarada geçireceğimiz süreyi nasıl daha etkin hale getireceğimizi, etkinlik öncesi fiziksel hazırlık sürecimizde ne tür antrenmanlar yapmamız gerektiğini, kullanacağımız malzemelere ilişkin yapacağımız planlamayı, ön hazırlık etkinliklerini ve bu etkinliklerde tamamlamayı hedeflediğimiz büyük etkinlik öncesi hazırlıkları, döşeyeceğimiz telefon hattının teknik özelliklerini ve daha pek çok detay konuyu tartışmaya, somut kararlar ve bu kararları yerine getirmek üzere görevler almaya başladık. E-posta listemiz yapmamız gereken işleri olgunlaştırmaya başladığımız yazışmalarla, mağaracı olduğu kadar yaratıcı olan MAD’lıların dizeleriyle canlandı.
2005 yılında MAD Düdenağzı Mağarası’na ilk büyük etkinliğini düzenledi. Bu yıl yapılan çalışmalarda -240m mertebesine ulaşıldı. Tulga’nın aşağıda yer alan manisinin bu sene yazıldığına dair rivayetler mevcut.
2008 yılında Düdenağzı Mağarası’nda çok verimli, çok eğitici ve bir o kadar eğlenceli bir etkinlik geçireceğimizi biliyor, planladığımız ve uygulamaya başladığımız hazırlık çalışmaları ile mağaranın sonuna ulaşmayı hedefliyoruz.
Altıntaş’a inen MAD'lı Ne gayratlı gayratlı Ben istedim vermedi Malı ne kıymatlı kıymatlı
28 Temmuz- 6 Ağustos tarihleri arasında düzenlenen 2006 yılı Altıntaş etkinliğine 24 kişi katıldı. Yaklaşık 100m’lik bir inişin başında, -280m mertebesinde çalışmalar sonlandırıldı. Geceleri rüyalarında Altıntaş’ı görenlerin sadece bizler olmadığını Ülkü’nün gurbetçi M. Afif’ten aktardığı dizelerden öğrendik.
Yaylaların efendisi Altıntaş Bekle geleceğim ölmedim daha 40 senedir gurbet elde vatandaş Lom lom çayırına dalmadım daha Gölükcüler gelir harman sürmeye Ham keş yeter bazlamaya dürmeye Yürek ister düdenlere girmeye Ağarmış nohudu yolmadım daha 2007 yılı Altıntaş etkinliği öncesi 3 ön etkinlik düzenlendi. 3–11 Ağustos 2007 tarihlerindeki büyük etkinliğe 21 mağara araştırmacısı katıldı. Bu etkinlikte, elektrik üretiminde güneş enerjisi panellerinden faydalanıldı, matkap aküleri ve piller bu şekilde şarj edildi. —120 metreye kadar tek telli telefon hattı döşendi. Yine bu etkinlikte Attila’nın dizelerine konu olan ishal vakaları görüldü.
Havva’nın dediği gibi, “Altıntaş MAD ile Güzel,” bunu biliyor ve 1–17 Ağustos tarihlerinde düzenleyeceğimiz 2008 Altıntaş etkinliğini heyecan ile bekliyoruz.
Atlayıp geldim vaktinde Altıntaş'a, Leyla leyla dolandım toprağında taşında… Taa uzaklardan gelir suyunun sesi, Işık saçar içime girin deyi deyi… Ne olurdu bu sene de olsaydım! Taşına toprağına, oluşumuna doysaydım! Ah orda ben de olsaydım, Şıp deyip de kampa damlasaydım! Mağaracılar girer Altıntaş'a, Ah bakalım bu sene ne gelecek başa? Derinliğin çağrısına uyanlar gelir koşa koşa!! İlham vermiş büyük üstad Tulga'ya, Latifenin en güzelinden eder olmuş o da mağaraya, En güzeli onu tekrar orda görmek olmuş bize ya!! Geçsin Altıntaş rekorlar defterine, Üzerine güzel sözlere devam edile… Zıplasın mağaracılar ordan oraya, Elinde malzemesi galerileri dolana, Limitsiz mutluluk olsun sonunda elbet MAD'a...
Altıntaş’ı giden bilir. Suyundan içen bilir. Nihayete hakim olmak, Ne güç şeydir, İshali yaşayan bilir. 2007 yılı Altıntaş etkinliği sonlandığında -520m derinliğe ulaşıldı. Hem bitsin hem bitmesin istenen Düdenağzı Mağarası MAD’ın ve araştırma etkinliklerini düzenlediğimiz yıllarda bizden desteklerini esirgemeyen diğer gruplardan mağaracı
Fotoğraf Beril ERDOĞAN
MAĞARACI 10. SAYI MAYIS 2008, Sayfa: 3
Eksik Malzemeyle Tek İp Teknikleri Tulga ŞENER, Kubilay ERDOĞAN Mağara içinde hareketlerimiz sırasında unutma, kaybolma, bozulma ya da kırılma gibi nedenlerle teknik malzemelerimizden bir ya da birkaçı eksilebilir. Bu eksiği, üzerimizde var olan ya da taşıyacağımız bazı ek malzemeler yardımıyla tamamlayabiliriz. Burada el cumarı, göğüs cumarı ya da desandör eksikliğinde uygulanabilecek iniş ve çıkış tekniklerinden örnekler verilecektir. Hiçbir yöntemin asıl tek ip tekniği malzemelerimiz kadar konforlu olmadığı unutulmamalıdır. Herhangi bir malzeme eksildiğinde, bunu tamamlamanın en güvenli yolu orijinaliyle olandır. Yani ekip arkadaşımızın teknik malzemesini, o iniş ya da çıkış için ödünç almak çözüm olabilir. Ancak bunu sınırlayan bazı şartlar vardır. İniş ya da çıkışta ara emniyet noktaları varsa, malzeme gönderimi için ipi kullanma şansınız kalmayacaktır. Eğer yanınızda iniş ya da çıkış uzunluğunda yedek ip yoksa, malzeme aktarımı da zorlaşacaktır. Ekip arkadaşınızın kuşamını söküp malzemeyi size aktarması, sizin kuşanıp daha sonra malzemeyi yeniden sökmeniz şeklinde devam edecek süreç aşırı zaman kaybına yol açacaktır. Mağara çıkışına olan uzaklık, emniyet noktalarının durumu, mağaracının kondisyon durumu vb. gibi etmenler değerlendirilerek, aşağıdaki yöntemler kullanılarak eksik malzemelerimiz, sınırlı iniş ve çıkış için tamamlanabilir. Desandör Yerine Kullanılabilecek Yöntemler Desandör eksikliğinde kullanılabilecek en güvenli yöntem yarım kazık düğümüyle iniştir. Emniyet kemeri bağlantı karabinine (delta) bir karabin takılır ve buna atılan yarım kazık düğümüyle iniş gerçekleştirilir. Varsa, armut karabin kullanımı tercih edilir ancak düğüm oval karabinde de çalışır.
üste konulan 3–4 karabin içinden, bir kilitli oval karabinin geçmesiyle oluşturulan düzenekle yapılan iniştir. Tercihen oval karabin kullanılır. Özellikle büyük çaplı iplerde iyi çalışır. Uzun inişlerde yarım kazıkla inişe göre daha az yorucudur ve iniş kontrolü daha kolaydır. Son olarak, mağaracıların çok iyi bildikleri cumar inişi de, kısa inişler için desandör yerine kullanılabilir. Cumar Yerine Kullanılabilecek Yöntemler Ayak cumarı kullanımının artmasıyla beraber, cumarlardan birinde bir problem olduğunda pek sorun yaşanmaz. Böyle bir durumda en basit ve en hızlı yöntem ayak cumarının, el cumarı ya da göğüs cumarı yerine kullanılmasıdır. Ayak cumarı yokluğunda aşağıdaki yöntemler çıkış için kullanılabilir. a) El cumarı yerine kullanılabilecek yöntemler Varsa Tibloc, el cumarı yerine kullanılabilecek en iyi malzemedir. Küçük ve hafif bir malzeme olduğundan ekipte en az bir kişide bulunmasında yarar vardır. Sürtünme düğümleri, el cumarı yerine kullanılabilecek diğer bir alternatiftir. Seçilen düğüme, ayak bağı ve uzun bağ uygun şekilde bağlanarak çıkış gerçekleştirilir. Çok sayıda sürtünme düğümü vardır. Türkçe adları tam oturmadığından burada yabancı dildeki isimleri ile kullanılmışlardır. Pursik düğümü: En iyi bilinen sürtünme düğümüdür. Ana ipten 2 mm. daha dar çaplı iplerle atılması tercih edilir. 2–3 kez dolamak yeterlidir. Blake düğümü: Özellikle ağaç tırmanıcıları tarafından kullanılan bir düğümdür. Kısa bir iple atılması avantajıdır. Kördüğümle destek emniyeti alınmalıdır. Düğüm ana iple aynı çaptaki bir iple de atılabilir ancak 2–3 mm. daha dar çaplı ip tercih nedenidir. Perlon kullanılarak da aynı düğüm oluşturulabilse de iple daha iyi çalışır.
Pursik Düğümü (Solda) Blake Düğümü (Sağda) Yarım Kazıkla İniş (Solda) Karabin Desandör (Sağda)
Gerektiğinde yarım kazık kilidi atılarak eller serbest kalabilir. Kola normalden daha fazla yük bindiğinden çok uzun inişlerde tercih edilmez. Sol el, yüz seviyesinde iki ipi birden tutarken, sağ elle ip boşluğu verilerek daha kontrollü bir iniş gerçekleştirilebilir. Desandör eksikliğinde kullanılabilecek ikinci yöntem ise, üst
Braid düğümü: İpte iki yönde de hareket edebilir. Ancak iniş için kullanılması tavsiye edilmez. Yumuşak iplerle daha iyi çalışır. 4–6 kez dolama yeterlidir. Sonuna kördüğümle durdurucu düğüm atılmalı, ayak bağına buradan bağlantı yapılmalıdır. Kleimheist düğümü: Klasik pursik düğümünün bir varyasyonudur. 3–4 kez dolamadan sonra ucuna karabin takılarak kullanılır. MAĞARACI 10. SAYI MAYIS 2008, Sayfa: 4
bağlanır. Özellikle yumuşak iplerde iyi çalışır.
Braid Düğümü (Solda) Kleimheist Düğümü (Sağda)
Karabinde Fransız pursiği: Pursik düğümüne göre daha konforlu çıkış sağlar. Elimizdeki yardımcı ipin uzunluğuna bağlı olarak tek parça ya da halka şeklindeki iple hazırlanabilir. b) Göğüs cumarı yerine kullanılabilecek yöntemler Göğüs cumarının yerine geçebilecek en iyi düzenek, ayak cumarını el cumarı yerine kullanmak, el cumarını ise göğüse yerleştirmek şeklindedir. El cumarının göğüste kullanımı, duruş açısından dolayı, çok konforlu bir çıkış sağlamayabilir ancak en güvenli yöntemdir. Ayak cumarı yokluğunda ise, el cumarı yine göğüse alınır, sürtünme düğümlerinden biriyle oluşturulan düzenekle çıkış gerçekleştirilebilir. Göğüs cumarı yerine geçebilecek diğer yöntemler aşağıda sıralanmıştır. Yukarı doğru yükselirken, aynı anda, oluşan boşluğu da almak gerekeceğinden yorucu yöntemlerdir.
Maylon Sistemiyle Çıkış (Sağda) Garda Düğümüyle Çıkış (Solda)
Garda düğümüyle çıkış: Bunun için birbirinin aynı iki karabin gereklidir. Asimetrik D karabinlerde daha iyi çalışır. Burada anlatılan yöntemler mutlaka önceden denenmiş olmalıdır. İniş sırasında eksik malzeme fark edildiği anda eğer çıkış çok yakınsa geri dönmek çok daha iyi bir çözüm olabilir. Yine yukarıdaki yöntemlerin her zaman daha fazla efor ve zaman gerektireceği de unutulmamalıdır. Ancak acil bir durumda kullanmak gerekebileceği düşünülerek en azından seçilmiş bir yöntem çok iyi bilinmelidir.
Fotoğraflar: Kubilay ERDOĞAN, Beril ERDOĞAN Katkılarından Dolayı Beril ERDOĞAN, Özlem BİRGÜL, Ertan KÖSEOĞLU, Emre Baturay ALTINOK’a teşekkür ederiz. REFERANSLAR: Alpine Caving Techniques, A complete Guide to Safe and Efficient Caving, Marbach G., Tourte B., 2002 The Complete Caving Manual, Sparrow A., 1997
Karabinde Fransız Pursiği (sağda) Stoplu Desandörle Çıkış (Solda)
Stoplu desandörle çıkış: Herhangi bir çaptaki ipte iyi çalışır. Maylon sistemiyle çıkış: Bir kilitli karabin ve bir maylondan oluşan düzenek, emniyet kemeri karabinine
Genel Toplantı Her Çarşamba Saat 19.00–21.00 Dernek Evindedir.
Mağara Araştırma Derneği 1964 Adres: GMK Bulvarı, Kubilay Sok. Kubilay Apt. 17/1 Anıttepe Ankara PK 670 Yenişehir Ankara http://www.mad.org.tr / mad@mad.org.tr / Tlf: +90 312 229 64 09 Bursa Şubesi 2006 Adres: Atatürk cad. Agah Han No: 61/36 Nalbantoğlu Osmangazi Bursa http://www.madbursa.org / info@madbursa.org Tlf: +90 224 222 00 65 MAD Türkiye Mağaracılar Birliği (http://www.tumab.org) ve Uluslararası Speleoloji Birliği (http://www.uis-speleo.org) üyesidir.
Hazırlayanlar: A. Bahar HASER, Birhan ALTAY, Havva YILDIRIM, Mustafa Z. RUHİ İletişim: magaracilar@gmail.com Başkan: Emrah ÖZTEKİN Yayın Koordinatörü: Emre Baturay ALTINOK
MAĞARACI 10. SAYI MAYIS 2008, Sayfa: 5
MAĞARACI 11. Sayı
Mağara Araştırma Derneği Aylık Haber Bülteni Ankara Monthly Newsletter of Cave Research Society, Ankara
Bu Ay Mağaracı’da…
Mayıs ayı, Altıntaş etkinliğinin giderek yoğunlaşan hazırlıkları ile geçti. Malzeme sayımı yapılarak ihtiyaçları listelendi, mağara çantaları onartıldı, mağara içi kamp için malzemeler alındı, mağara için yeni telefon üretimi ve döşeme sikkelerinin yaptırılması, matkap akülerinin yenilenmesi, haritalama malzemelerinin, bireysel malzemelerin (tulum ve donanım vb), dış kamp malzemelerinin temini çalışmaları sürüyor. Bu ay çok fazla mağara gezisi yapamadık ama Bursa şubemizin Balıkesir Akarsu Köyü Sıcak Mağara etkinliği ve Çevre ve Orman Bakanlığı için Tokat Ballıca İndere Mağarasına düzenlenen inceleme ve değerlendirme gezisi bu ayın mağara etkinlikleri oldu. Bir yandan da 14. Bülten için Musti’nin ısrarlı tutumuyla hazırlıklar yoğun olarak sürüyor. Bu sayımızda:
“Bir Belge Bir Hikaye” köşemizde Birhan Altay’dan bir fotoğraf ve anısını… Muharrem SAMUK’tan Tokat Ballıca (İndere) Mağarası’na düzenlenen inceleme ve değerlendirme gezisinden saptamaları,
Bursa şubemizin Balıkesir Akarsu Köyü Sıcak Mağara etkinliğini, Ve derlediğimiz duyuru ve haberleri sizlerle paylaşıyoruz. Ayrıca Birhan Altay’ın mağara antrenman modeli başlıklı eğitim köşesi yazısına ulaşabilirsiniz. Mağaracı’nın 12. sayısında görüşmek dileğiyle…
Haberler
• 3–4 Mayıs’ta Tokat Ballıca Köyü İndere Mağarası etkinliği gerçekleştirildi. • 25 Mayıs’da MAD Bursa’dan Cem ERSOY, Mustafa CANER ve Attila ÜLGEN'den oluşan bir ekiple Balıkesir Asfalt Tesisleri Akarsu Köyündeki sıcak Mağara’nın araştırmasını yaptılar.
• 13–22 Haziran 2008 tarihleri arasında Yunanistan'da yapılacak 2. Balkan Mağaracılar Kampına katılım hazırlıkları devam ediyor. Katılımcılar için davet mektubu ve program geldi. • DEUMAK tan Yusuf ÖĞRENECEK bir mektupla bu yaz araştırma yapmayı planladıkları alanı bildirerek, bir çakışmaya yol açmamak için diğer grupların çalışma alanı koordinatlarını istedi. Bahsedilen bölge 25000’lik Türkiye Pafta anahtarına göre çok geniş bir alanı kapsadığından a,b,c,d alt paftalarının veya GPS koordinatlarını
Haziran 2008
kullanmanın alanı daha sınırlayacağı ve kullanımın daha sağlıklı olacağı bildirildi. Bunun üzerine tarafımızdan bu bölgeye rastlayan alanlardan GPS koordinat veya pafta numaralarının DEUMAK için yeterli olacağı bildirildi.
• 14. Bülten hazırlıkları devam ediyor.
• 1–17 Ağustos 2008 tarihleri arasında gerçekleştirilecek Altıntaş Düdenağzı Etkinliği hazırlıkları devam ediyor. Katılmak isteyenler antrenmanlara başladılar…
• Malzeme Sorumluları Muharrem, Birhan ve Ertan, dernek malzemelerinin sayımını ve envanterini tamamladılar. Bunun ışığında yeni malzeme alımı planlandı. Kişisel malzeme ihtiyacı da belirlendi. Kubilay ve Tulga alım işlerini yürütüyor.
• TMB Yatay Mağarada Kurtarma Çalıştayı ( UşakÇokrağan Kaynağı Mağarası’nda) için 14–15 Haziran veya Temmuz ayı ortası öneriliyor. • Avrupa Mağara Federasyonu Mağara Koruma Komisyonu üyesi Christiane GREBE; Ilısu Barajı Projesi kapsamında mağaracılık ve mağara koruma ile ilgili bir çalışma olur ise buna yardım edebileceklerini bildirdi.
Duyurular
• MAD Bursa şubesinin www.madbursa. org adresinde ikamet eden sitesinin tüm işlemleri tamamlanmış ve yayına başlamıştır.
• 14–15 Haziran’da Isparta veya Adana’da Kubilay’ın belirlediği mağaraya Araştırma faaliyeti yapılacaktır. Katılmak isteyenler faaliyet sorumlusu Emrah ÖZTEKİN’e ulaşabilirler.
• 28–29 Haziran’da TMB Doğada İlkyardım Eğitim Modülü, ESMAD Çiftlik, Eskişehir’de 18 saat (2 gün x 9 saat) süreli, teorik eğitim (%50), beceri istasyonları (%30) ve senaryo çalışmaları (%20) içeriğinde Gürkan ÖZEL’in eğitmenliğinde gerçekleştirilecektir. Katılımcı sayısı: en az 15 - en fazla 24 kişidir. Ücretler öğrenci 60 YTL, çalışan 80 YTL’dir. Katılmak isteyenlerin Selçuk CANBEK’e (selcuk@ogu.edu.tr) ulaşması gerekmektedir.
Genel Toplantı
Her Çarşamba Saat 19.00–21.00 Dernek Evindedir. MAĞARACI 11. SAYI HAZİRAN 2008, Sayfa: 1
Bir Belge Bir Hikaye
Birhan ALTAY
Fotoğraftaki flinta gibi gençler, bakmayın bitik hallerine canavardılar mağarada. 1985 sonbaharında gidilmiş bir Zonguldak etkinliği idi. O sıralar MAD ile tanışmış Ankara Tıp’lı bu gençler, her türlü olanaksızlığa rağmen mağaralara etkinlik düzenliyor ve kendilerini geliştiriyorlardı. Bu gençler fotoğraftaki Muzaffer ESENDEMİR, Ş. Erkmen GÜLHAN, Ferhat AYTEKİN, Mustafa Zeki RUHİ bilinen adı Musti ve Nedim KARAGENÇ ile birlikte etkinliğe katılmış olan Ali UTKAN, Hakan KARADENİZ ve bendenizden oluşuyordu. Giysiler orijinal Genel Cerrahi ameliyat yeşilleri, özellikle çamurlu ve çok soğuk olmayan mağaralarda çok işe yarıyordu. Zonguldak kent merkezinde çok sayıda yatay ve sulu aktif mağara vardır. Bu etkinlikte Kızılelma, Cumayanı, Gökgöl, İnağzı ve Sofular mağaralarına giriş yaparken MTA jipleri ile ulaşımı, EKİ akülü lambaları ile aydınlatmayı sağlamıştık. MTA misafirhanesinde kalırken 2 günde 7,5 kilo istavriti yemiş (istavritti sanırım), ertesi güne yol sandviçi bile yapmıştık.
Bu fotoğraf ile Zonguldak etkinliklerinde bizlere desteğini esirgemeyen zamanın MTA Bölge Müdürü Orhan KÜSKÜ ile bu bölge mağaralarına yapılan gezilerde hep yanımızda olan Arif Engin GÜRSES ağabeyimizi şükranla anıyoruz. Bu vesile ile de bizlerin mağaracılık serüvenini başlatan Mehmet Ali Ağabeyimizi de saygıyla selamlıyoruz.
Ballıca Mağarası, 3–4 Mayıs 2008
yedik, akşam 20.30 gibi mağaraya girmek üzere yola çıktık.
Daha önce Ballıca mağarasını görmemiştim, özellikle soğan oluşumlarını merak ediyordum.
Mağaranın ilk incelemesi 1987 yılının kasım ayında ve ikinci incelemesi 1990 yılı aralık ayında MAD tarafından yapılmış ve ilk olarak İndere Mağarası adı verilmiştir (MAD Bülten, Sayı 8 Kasım 1991).
Mağaranın ilk bilimsel incelemesini, Tokat Valiliği'nin istemesiyle Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi'nden Prof. Dr. Baki CANİK ve Araştırma Görevlisi Mehmet ÇELİK'ten oluşan bir ekip, 13–15 Ocak 1992 tarihinde yapmışlardır. Ballıca Mağarası'nın en kapsamlı speleolojik araştırması, Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü Jeolojik Etüdler Dairesi'ne bağlı Mağara Araştırmaları Bölümü'nden Dr. Jeomorfolog Lütfi NAZİK başkanlığındaki Bekir AKSOY, Emrullah ÖZEL ve Hamdi MENGİ'den oluşan ekip tarafından 1994 yılında yapılmıştır. MTA Mağaracılık Bölümü'nün yaptığı bu ayrıntılı araştırmada mimari ve uygulamalı elektrik ve ışıklandırma projeleri de yer almıştır.
Muharrem SAMUK
Ekip: Muharrem, Emel, Aras SAMUK, Kubilay, Beril, Demir ERDOĞAN, Vedat GÜN. Çevre Bakanlığından da Selim ERDOĞAN ve Murat DELİBAŞ katıldı.
Cumartesi günü Tokat’ta Seda SAYAN konseri olacağı için mağarada çalışmamızı gece yapmaya karar verdik. Bu nedenle Cumartesi sabahı yola çıkıldı. Vedat, Selim ve Murat otobüs ile ekibi geri kalanı ise özel araç ile yola çıktı. Tokat öğretmen evine yerleştikten sonra Tokat kebabı
Bütün bu çalışmalar sonunda 23 Mayıs 1995 yılında mağara MAĞARACI 11. SAYI HAZİRAN 2008, Sayfa: 2
turizme açılmış. Tokat Valiliği’ne göre mağaranın turizme açılması için 600.000 USD para harcanmış. Valilik verilerine göre ortalama 200.000 ziyaretçisi var mağaranın. 13 yıllık mağaracılık hayatımda oluşum bakımından gördüğüm en güzel mağaraydı Ballıca. Buraya kadar her şey gayet güzel görünüyor.
kullanılan lambaların yanında artık nereyse yosun ormanları oluşmuş durumda.
Mağarada yosun oluşması o kadar da önemli görülmeyebilir fakat turizme açılmamış kısımda gördüğümüz sarkıt ve dikitten yapılan yollar bizleri hayretten hayrete sürükledi. Vandallığın bu kadarını tahmin etmek bile imkansız.
Ballıca gezisi benim için bir anlamda iyi oldu, mağaraların turizme açılması gerektiğini savunanlara artık sadece karşı çıkmakla kalmayacak en ağır küfürlerimi de hiç çekinmeden savuracağım.
Balıkesir Asfalt Tesisleri Akarsu Köyü sıcak Mağara. Attila ÜLGEN
Hiçbir web sayfasında veya turizm broşüründe göremeyeceğimi birtakım gerçekler de var maalesef:
Mağaranın turizme açılması aşamasında MTA tarafından yapılan incelemeler sonunda bir proje hazırlanmış. Yimpaş Holding tarafından 49 yıllığına işletmesi kiralanan mağarada MTA projesi ile yakından uzaktan alakası olmayan bir proje hayata geçirildi. Mağara içinde yapılanlar tamamen bende malzeme bol diyen bir müteahhit mantığı güdülmüş. Metrelerce alan kırılmış kazılmış, çıkarılan malzemeler zemini doldurmak için kullanılmış. Yüzlerce metreküp beton kullanılarak mağarada yüzlerce metre yol yapılmış. Yürüyüş yollarında her 2 metrede bir karşılıklı zemin aydınlatması kullanılmış. Bu bile başlı başına mağaranın ısısını yükseltiyor.
Mağaraya ilk girdiğimiz andan itibaren iki farklı duygunun etkisinde kaldık. Biri hayranlıktı, gördüğümüz oluşumlar inanılmaz güzellikteydi, bir diğeri ise sızı, derinden gelen bir sızı, kırılan, bozulan hatta çeşitli yosunların oluşmasına neden olan ışıkları görmek çok acıydı. 3.4 milyon yılda yavaş yavaş oluşan mağarayı 3–4 yılda mahvetmeyi başarmışız. Mağara içinde turizme açılan kısmın sonunda (adı derneğimizce verilen) ünlü soğan oluşumları ve duvarlarda meydana gelen çizgiler inanılmaz güzellikteydi.
Mağaraya daha bir dikkati bakınca, daha doğrusu mağaracı gözü ile bakınca gördüklerimiz ise ışıklandırma için
17 Nisan 2008 tarihinde Balıkesir Belediyesi Asfalt tesislerinde görevli İsmail Mercan'ın magaracilar@gmail.com 'a yolladığı ihbarı alınca, sözlüye kalkacak ilkokul çocuğu gibi heyecanlandım açıkçası (Nedense ?). Bana kalsa sıcağı sıcağına gidip bakardım mağaraya. Ancak İsmail Bey, mail’inde dikey inişler olduğundan söz ediyordu. Hiç istasyon hazırlamamış biri olarak bu durum bünyemde, halk arasında yemedi, diye tabir edilen bir durum yarattı. Yine de her hafta sonu ısrarla bu hafta sonu Balıkesir’e gidelim, mailleri atmaya devam ettim. Ne yazık ki araya hep başka bir şeyler girdi.
21 Mayıs çarşamba günü yaptığımız dernek toplantısında Cem ERSOY, Mustafa CANER ve Attila ÜLGEN'den oluşan bir ekiple gitmeye karar verdik. Ayrıca başka gelmek isteyen olursa diye madbursa@yahoogroups.com ve maduye@yahoogroups.com 'a mesaj yazdım. Gerçi ne idüğü belirsiz bir mağara için, taa Ankara’dan Balıkesir'e gelecek kadar çatlak birinin çıkmasını beklemiyordum. Ekibe katılacağını bildiren başka kimse çıkmadığı için 3 kişilik ekibimizle 25 Mayıs 2008 tarihinde sabah saat 8,00 da Bursa'dan hareket ettik. Güneşli Mavi bir gökyüzü ve saman nezlemi azdıran çiçek tozlarının cirit attığı günlerden bir gündü. Susurlukta Kelle çorbası, Yörsan Tesislerinde Susurluk tostu yedik, iyide ettik. Saat 10,00 civarında Balıkesir'e girmeden Kütahya, İzmir köprülü kavşağından Kütahya yoluna girip Kebsut Dursunbey yönüne döndük ve yol kenarında bizi karşılayacak olan İsmail Mercan'ı beklemeye başladık. Kısa bir bekleyişin ardından geldi. Birlikte takriben 4 km mesafedeki Balıkesir Belediyesine ait Asfalt tesislerine gittik. Kısa bir çay molasından sonra bizi tesislerden yaklaşık bir km uzaklıktaki mağaraya MAĞARACI 11. SAYI HAZİRAN 2008, Sayfa: 3
götürdüler. Arabaları Kepsut Dursunbey karayolunun kenarına park ettik. Yaklaşık 500 metre yürüyerek mağaraya ulaştık.
mağarası imkanı sunuyor. Nur topu gibi bir mağaramız oldu. Ama çok sıcak daha ince bir şeyler giymek lazım. Sabah saat 11.00 da girdiğimiz mağaradan 17.00 da çıktık. Yakın bir zamanda buraya tekrar hatta sık sık geleceğimizi sanıyorum. Ankara’dan bile gelmeye değermiş. Asfalt tesislerindeki çay ve ayran ikramından sonra Bursa'ya döndük. M. Kemalpaşa'da yol kenarında Yeniceli Restaurantta yemek yedik. İşkembe çorbası ve Arnavut ciğerini tavsiye ederim.
Mağara Hazırlık Antrenmanı Birhan ALTAY Kış aylarında, eriyen kar suları ve yağmur sularının küçük bir dere oluşturarak mağaranın içine aktığını söylediklerinde minicik yüreğim bir ispinoz kuşu gibi pırpır etmeye başladı. Yeni bir Altıntaş mı bulduk ne? Tulumlarımızı giyip mağaraya girdik. İlk 10 metrelik bölüm kayalara tutunarak rahatça inilebilen bir yapıya sahip. Bundan sonrasında 80 cm çapında ve başlangıç kısmı 60 derece eğimle başlayan yaklaşık 10 metrelik bir iniş var. İşte matkabımız burada henüz 2. deliği deldikten hemen sonra duman dumana kaldı. Hanı bir matkabımız var ya, artık yok diye düşünmekten kendimi alamadım. Yinede ilk istasyon hazırdı; çokça yarasanın göründüğü delikten ilk önce Cem indi. Burada bir iniş daha var deyişi daha dün yaşanmış gibi hala kulaklarımda bu bölümde 4–5 metrelik bir yataydan sonra takriben 10 metrelik bir iniş daha var. Ama artık matkabımız yoktu. Mağaracılık kolay iş diyen olmamıştı zaten. Canımızdan çok sevdiğimiz çekicimiz vardı. Çekiç sağ olsundu. Bu aşamada hat döşeyecek arkadaşlara yanlarında pense bulundurmalarını şiddetle öneririz. Yine Cem önden indi. Devam ediyor, burada bir iniş daha var demesi içimin yağlarını eritiyor. Mağara indikçe ısınıyor mu ne, terimi silmekten helak oldum. 15 metre daha indik. Cem yine öndeydi. Bu seferki iniş 25 metre civarındaydı. Cem ile Mustafa'ya yukarıdan baktığımda, sonsuz bir uçurumun dibinde gibiydiler. Artık çok daha geniş bir galerideydik. Daha da sıcaktı. Kesif bir guano kokusu vardı. Yüzlerce yarasa, hem de besili türden. Varlığımızdan pek hoşnut değillerdi. Oldukça geniş bir bölüme gelmiştik. Guano tepecikleri arasında birazda emekleyerek ilerlemeye devam ettik. Cem yaklaşık 10 metrelik bir iniş daha olduğunu söyledi. Ancak bu kadar yorgunluk boğucu sıcak ve susuzluk yüzünden devam etmeme kararı aldık.
Mağaracılığı ister kuru fosil, ister sulu aktif, ister yatay ister dikey özellikli mağaralarda yapıyor olalım, çoğunlukla uzun sürelerle yani birkaç saatten birkaç güne uzanan sürelerle ama bir tırmanma, inme veya istasyon hazırlama gibi yüklenme ardından bir süre bekleme veya yürüme ile dinlenmeli şekilde olmak üzere yüklenme-dinlenme (intervalli) şekilde bir sportif aktivitemiz oluyor. Buna mağaranın karanlığı, soğukluğu ve aşırı nemliliğini ekleyince de açık hava sporlarına göre zorluğu bir kat daha artıyor. Tüm bu tanımlamaya göre mağaracılık sporu bir kuvvette devamlılık ve dayanıklılık sporu olarak değerlendirildiğinde, uzun süreli ve sık tekrarlı bir egzersiz modelimiz olmalı. Kapasitemizi arttırmak için de giderek yoğunluğu ve şiddetini attıracağımız kuvvet antrenmanı yapmalıyız. Buna göre mağara hazırlığını 3 ayrı dönemde ele alabiliriz. 1. Genel Antrenmanlar 2. Özel Antrenmanlar
3. Mağara Antrenmanı (Aktivitesi) şeklinde hazırlıklarımızı farklı antrenman süreçleri ile değerlendirebiliriz.
Yaklaşan büyük aktiviteye 2 ay gibi bir süre kaldı, bu süre içinde kapasitemizi arttırmak için ister antrenmanlı ister antrenmansız olalım başta oksijen tüketim kapasitemizi bilmemiz gerekiyor. Bu ise aşağıda açıklandığı gibi kalp atım sayımızdan belirlenebiliyor. Kapasitemizi arttırmak için de egzersizlerimizde kalp atım hızımızı submaksimal (maksimum altı) düzeyde en az 20 dakika tutmamız gerekiyor. Bu bilgilere dayalı olarak şöyle bir modelimiz olabilir.
1. GENEL ANTRENMANLAR (Nisan-Mayıs-Haziran - Temmuz) (60–90 dakika)
Genel antrenmanlara başlamadan önce kalp atım sayısının hangi aralıkta tutulması gerektiğini hesaplamanız gerekir. Önce dinlenik nabzımızı bilekten veya boyun ön çukurundaki şah damarından sayalım. Sakın boyundan sayarken aynı anda iki taraflı ve uzun süreli yapmayalım, 15 saniye yeter. 4 ile çarparak Dinlenik Atım Sayınızı (DKAS) bulun. Örnek: 30 yaşında ve dinlenik nabzı 80 /dakika bir arkadaşımız için hesaplayalım.
Mağaranın bu kadarlık kısmı bile bize muhteşem bir eğitim
Maksimum Kalp Atım Sayısı (MKAS=220-Yaş): 220– 30=190 çıkar. Buradan Rezerv Kalp Atım Sayısını (RKAS) hesaplayın (RKAS=MKAS-DKAS). RKAS= 190–80=110. MAĞARACI 11. SAYI HAZİRAN 2008, Sayfa: 4
Bundan aerobik kapasitemizi arttıracak kalp atım aralığımızı, hedef oksijen tüketimi % ile hesaplayın. Buna göre:
İpten adam alma: İstasyonda veya ipte kalmış kişiyi alıp, aşağı indirme, yukarı çıkarma egzersizi.
%85 tüketim düzeyi için; 80 + (%85 x 110) = 80 +94 = 174 / dakika bulunur.
Mağara araştırma gezileri
% 60 tüketim düzeyi için; DKAS+%60 RKAS ile 80 + (%60 x 110) = 146 / dakika
Yani; 30 yaşındaki dinlenik kalp atım sayısı 80 olan bir arkadaşımız, nabzını 146–174 aralığında tutacak bir egzersiz yapmalıdır. Bu aralığı koşarken, bisiklet vb yaparken, korumalısınız. Fakat antrenmanlar sürecinde takip eden haftalarda ara ara bu aralığı yeniden hesaplamalı, antrene oldukça DKAS azalacağından, RKAS ve nabız aralığı değişecektir. Mustafa, Tulga ve Hüseyin’ in de açıkladıkları gibi, egzersizimizin şiddetini de bu tüketimin %60 -85 aralığına ayarlayalım.
Kalp atım hızınızı yukarıdaki formülde hesaplanan aralıkta en az 20 dakika tutacak egzersizi haftada en az 3 kez yapın. Isınma: Başlangıçta hızlı tempo yürüyüş (400 m.–1000 m); sonra hızlı yürüyüş, hafif koşu, tekrar hızlı yürüyüş (1000 m). Koşuya en az 1 dk yürüyerek başlayın. 1 dk yürüyerek bitirin. Zamanla tur sayısını ve koşu hızını arttırın. Koşu esnasında kalp atışınızı ölçün limiti aşıyorsanız tempo düşürün veya yürüyün. Sahada toplam 1 – 10 tur arası.
Germe-Esneme: Baş boyundan başlanarak sırasıyla üst gövde, omuz, göğüs, kollar, sırt kasları; Bel kalça ve uyluk, baldır, bacak kaslarının gerilip uzatılması, esnetilmesi. Her bir germede 10 sn. (içinden 10'a kadar sayarak), 3 tekrarlı (Ek1 ile aşağıda tüm hareketler gösterilmiştir).
Esas Devre: Spor salonunda veya sahada yapılacak ise baştan aşağı vücut bölümlerine sırayla, 3 set tekrarlı ve ilk önce 10 adetli daha sonra 30' lu olacak sayıda seri egzersiz. Sırayla yerde şınav, ters şınav, düz-yan ve ters mekik, barfiks, ağırlıkla ön kol, omuzdan yukarı kaldırma, ağırlıkla göğüs baskısı, ağırlık omuzda oturup kalkma (sırt baskısı), dirençle pedal çevirme, itme vb. Dumble, su şişesi veya halter gibi alet kullanılacak ise ilk günlerde en düşük ağırlık konarak, gün veya hafta geçtikçe zorlayacak kadar ağırlık arttırarak aynı hareketlerin tekrarı. 2.Bisiklet varsa bir gün spor salonu bir gün bisiklet şeklinde olabilir. Bisiklete 1-2 km.den başlanıp, 10-30 km.ye çıkılabilir. Sürüş sırasında direnç arttırılarak, zorluğu arttırılır. 3. Yüzme (Ek2)?(Sen)?
3. MAĞARA ANTRENMALARI (Temmuz, Cumartesi-Pazar günleri) Ön çalışma gezileri
Mağaraya malzemeli giriş, malzeme taşıma İstasyon çalışmaları
Bu antrenmanları bir tablo halinde aşağıda görebilirsiniz. Örnek
Tablo.1: Modeli ANTRENMAN DÖNEMLERİ
NİSAN
HAFTALAR
1
2
Mağara
MAYIS
3
4
1
2
Hazırlık
HAZİRAN
3
4
1
2
3
Antrenman
TEMMUZ
4
1
2
AĞUSTOS
3
4
1
2
3
4
GENEL ANTRENMANLAR (Nisan-MayısHaziran- Temmuz) ÖZEL ANTRENMANLAR (Haziran-Temmuz) MAĞARA ANTRENMANI (Temmuz, C.tesiPazar günlü)
EK1. GERME ve ESNEME ŞEKİLLERİ (basketbolegitim.com da Taylan YERLİKAYA’dan alınmıştır) BOYUN A. Sağa ve Sola Bakma Etkilenen Kaslar: Boyun yan kasları. 1. Baş ve boyunu dik tutarak ayakta dur ya da otur. 2. Gergin olarak kasılma yaparak başı sağa çevir. 10 saniye tut. 3. Gergin olarak kasılma yaparak başı sola çevir. 10 saniye tut.
Germe-Esneme: Baş boyundan başlanarak sırasıyla germe ve esnetmelerin 10 saniyelik, 3'er tekrarlı yapılması.
Soğuma: Başlangıçta hızlı tempo yürüyüş, hafif koşu, tekrar hızlı yürüyüş ve yavaşlama ile yürüyerek bitiriş. 2. ÖZEL ANTRENMANLAR (Salonda duvar çalışmaları) (Haziran-Temmuz) (60–90 dakika)
Isınma ve germe-esneme: Yukarda açıklandığı gibi yapılır.
İpte Tırmanma: Başlangıçta 8–10 metrelik duvarda makara sistemi ile ip uzatılarak, 3 tekrarlı 30 metreden başlayıp, 100– 200 metreye kadar uzayan seri tırmanışlar yapılır. İpte İniş: Ve aynı tırmanışlar sonrası inişler.
İstasyon geçme, malzeme geçirme: Mağara çantası dolu olarak (konan ağırlık gün geçtikçe arttırılmak üzere Ör: 5 kg.dan 25 kg.a kadar) tırmanış, iniş ve o sırada zorlu istasyon geçişi.
B. Öne ve Arkaya Germe Etkilenen Kaslar: Ön, arka boyun kasları. 1. Baş ve boyunu dik tutarak ayakta dur ya da otur, çeneyi göğüse götürerek boynu öne doğru ey; 10 saniye tut. 2. Çene göğüse değerse, çeneyle göğüs üzerinde daha aşağıya değmeye çalış. 3. Başı omuz kasına değmesi için çaba harcayarak boynu geriye doğru aç; 10 saniye tut. OMUZ C. Oturarak Geriye Uzanma Etkilenen Kaslar: Ön göğüs ve apolet kasları. 1. Düz bacaklar ve gergin kollarla oturarak, Avuç içlerini MAĞARACI 11. SAYI HAZİRAN 2008, Sayfa: 5
kalçadan yaklaşık 30 cm geride yere koy. 2. El parmak uçlarını vücuttan uzak (geriye doğru) tut. 3. Ellen geriye doğru kaydır ve geriye doğru uzan. 10 saniye öyle tut.
OMUZ ve GÖĞÜS D. Kolları Düz Olarak Geriye Götürme Etkilenen Kaslar: Ön göğüs ve apolet kasları. 1. Ayakta durarak, her iki kolu arka geriye götür. 2. Avuç içleri birbirine bakarken parmakları kilitle. 3. Kolları tam olarak düzelt. 4. Düz kolları yavaşça geriye yükselt. 10–15 saniye tut. 5. Başı dik ve boynu gevşek tut.
KOL ARKASI E. Enseden Aşağıya Germe (Tavuk Kanadı) Etkilenen Kaslar: Üst kol arka ve üst sırt kasları. 1. Ayakta durarak ya da oturarak sağ kolu bük ve dirseği baş üzerine kaldır. 2. Sağ eli sol kürek kemiğine doğru indirerek uzat. 3. Sol el ile sağ dirseği tut. 4. Dirseği sol el ile başın arkasına çek. 10 saniye tut. 5. Sol kolla tekrar et. ÜST SIRT
1. Hafif bükük (15°-30°) ve göğüse çapraz olarak yaklaştırılan sağ kol ile ayakta dur ya da otur. 2. Dirseğin hemen üstünü tut, sol eli üst kolun arka tarafına koy. 3. Sol elle sağ kolu göğse (sola doğru) çapraz olarak çek. 10 saniye tut. 4. Sol kolla tekrar et.
G. Kolları Gergin Olarak Baş üzerine Kaldırma (Sütun) Etkilenen Kaslar: Sırt, dış omuz ve el bileği iç kasları. 1. Kollan gövdenin ön tarafında, avuç içleri birbirine dönük, el parmakları birbirinin arasına geçirilmiş olarak ayakta dur. 2. Avuç içlerini başın üzerinde yukarıya çevirerek kolları yavaşça düzelt. 3. El ve kollarla yukarıya uzanmaya devam et. 4. Yukarıya doğru uzanmaya devam ederken yavaş olarak geriye doğru hafifçe uzan. BEL H. Omurga Döndürme Etkilenen Kaslar: İç ve dış çapraz karın kasları ve omurga – bel kasları. 1. Bacaklar düz ve gövde dik duruşa yakın otur, sağ ayağı sol dizin sol yanına koy. 2. Bükülmüş olan sağ dizin, sağ yanı üzerine sol dirseğin arkasını koy. 3. Sağ avuç içini kalçadan 30–40 cm. ileride yere koy. 4. Omuzlar ve başı olabildiğince sağa döndürürken, sağ dizi-sol dirsekle sola it. Arkaya bakmamaya çalış. 10 saniye pozisyonunu koru. 5. Sol bacakla tekrar et.
I. Yarım Bacak Açma Etkilenen Kaslar: Omurga ve bel kasları. 1. 30–40° bükülmüş dizlerle otur, bacakları tamamen gevşet. 2. Dizleri dışarı doğru çevir; dizlerin yan tarafını yere değdir ya da değdirme. 3. Belden öne doğru eğil ve gergin kollarla öne doğru uzan. 10–15 saniye öyle tut. 4. Bükülen ve gevşeyen bacaklar uyluğun gerilmeye katılımını azaltır ve belin arka kısmındaki germeyi arttırır.
F. Göğsün önünde kol çaprazlama Etkilenen Kaslar: Üst sırt ve arka omuz kasları. MAĞARACI 11. SAYI HAZİRAN 2008, Sayfa: 6
KALÇA J. One Hamle (Eskrimci) Etkilenen Kaslar: Kasık ve ön uyluk kasları. 1. Ayakta durarak, sağ ayakla öne doğru uzun bir adım al (hamle yaparak) ve sağ dizi, sağ ayağın üzerindeki doğrultuda oluncaya kadar bük. 2. Sağ ayak tabanını yerde tut. 3. Arkadaki bacağı düz tut. 4. Arka ayağı öndeki ayakla ayni yönde tut; arka topuğu yerde tutmak gerekli değildir. 5. Gövdeyi dik tut ve elleri kalçaların ya da öndeki bacağın üzerinde tut. 6. Kalçaları öne-aşağı yavaşça alçalt ve 10–15 saniye tut. 7. Sol bacakla yinele. K. Sırt üstü yatarak diz bükme Etkilenen Kaslar: Kalça geri çekme kasları. 1. Bacaklar düz olacak şekilde sırtüstü yat. 2. Sağ bacağı bük ve dizi göğüse doğru çekmeye devam et. 3. 10-15 saniye öyle tut. 4. Diğer bacakla tekrar et.
YANLAR L. Düz Kollarla Yana Eğilme Etkilenen Kaslar: Dış çapraz karın kası,sırt ve yan karın duvarı kasları. 1. Ayaklar arası 35-40 cm aralıkla ayakta dur. 2. Avuç içleri birbirine bakarken el parmaklarını iç içe geçir. 3. Düz kollarla yukarıya doğru uzan. 4. Kollan düz tutarak belden sol yana eğil. Dizleri bükme. 5. Mümkün olduğu kadar eğildikten sonra, 10 saniye öyle kal. 6. Sol yana ayni hareketi tekrar et.
M. Bükük Kollarla Yana Eğilme Etkilenen Kaslar: Dış çapraz karın kasları,sırt ve üst kol arka kasları. 1. Ayaklar arası 35-40cm aralıkla ayakta dur. 2. Sağ kolu bük ve dirseği baş üzerine kaldır.
3. 4. 5. 6. 7. 8.
Sağ eli sol omuza doğru uzat. Sol elle sağ dirseği (dirseğin hemen üzerinden) tut. Dirseği başın arkasına doğru çek. Kolu bükük tutarak belden sol yana doğru egil. Dizleri bükme. I Mümkün olduğu kadar eğildikten sonra 10–15 saniye öyle kal. 9. Sol kolla tekrar et.
UYLUK ÖNÜ VE KALÇA FLEKSÖRLERİ N. Yana Yatarken Uyluk Germe 1. Etkilenen Kaslar: Ön uyluk ve kasık kasları. 2. Her iki bacak düz olarak sol yana uzan. Ayakta duvara dayanarak da yapılabilir. 3. Sol ön kolu yere düz ve üst kolu dik olarak yerleştir. 4. Sol önkolu gövdeye 45° açıyla koy. 5. Sol ayak topuğunu kalçaya doğru götürerek sağ bacağı bük. 6. Sağ elle ayak bileğinin önünden tut ve kalçaya doğru çek. DİKKAT: Ayak bileğini dizde rahatsızlık ya da ağrı hissedilecek kadar sıkı çekme. 7. Dizi geriye ve biraz yukarı götür.Germe,dizin çok aşırı bükülmesinden meydana gelmez,dizin geriye ve yukarı götürülmesinden meydana gelir. 10–15 saniye öyle tut ve sol bacakla tekrar et.
O. Dizüstü Duruşta Uyluk Germe Etkilenen Kaslar: Ön uyluk kası. 1. Yere ayak parmaklarının altını ve dizi daya. 2. Kalçaları düz tut (üst bacak ve gövde düz bir çizgide olmalı.) 3. Avuçlarını kaba etlerinin üzerine yerleştir ve hafifçe öne doğru it. 4. Düz vücutla ön uyluk kasında geliştirici germeyi hissedinceye kadar hafifçe geriye doğru yat ve 10-15 saniye tut.
UYLUĞUN ARKASI P. Oturarak Ayak Ucuna Değme Etkilenen Kaslar: Arka uyluk, omurga ve arka baldır kasları. 1. Bacaklar düz ve gövde dike yakın olarak otur. 2. Belden öne doğru eğil ve her iki elle ayakuçlarını tut, hafifçe ayakuçlarını gövdeye ve göğsü 3. Ayak bileklerinden tutmaya devam ederek, ayakuçlarını gövdeden uzaklaştırın ve göğsü bacaklara doğru çekmeye MAĞARACI 11. SAYI HAZİRAN 2008, Sayfa: 7
devam edin ve 10 saniye öyle tutun.
UYLUĞUN ARKASI R. Yarım Açık Bacak Oturuş Etkilenen Kaslar: Arka uyluk, omurga ve baldır arka kasları. 1. Bacaklar düz ve gövde dike yakın olarak otur. 2. Sağ dizin sol yanı üzerine sol ayağın tabanını daya. Sol bacağın dış yanı yerde kalmalı. 3. Belden öne eğil,sağ elle ayak ucunu tut ve göğsü bacağa doğru çekerken,ayak uçlarını gövdeye doğru yavaşça çek ve 10 saniye tut. 4. Ayak uçlarını bırak ve ayağı gevşet. 5. Ayak bileğini tut ve göğsü sağ bacağa doğru çekmeye devam et ve 10 saniye tut. 6. Ayak parmak ucunu vücuttan uzaklaştır ve göğsü sağ bacağa doğru çekmeye devam et ve 10 saniye tut. 7. Sol bacakla tekrar et.
KASIK S. Açık bacak (açık kanatlı kartal ) Etkilenen Kaslar: Arka uyluk, omurga ve baldır arka ve iç kasları 1. Bacaklar düz ve gövde dike yakın olarak otur ve mümkün olduğu kadar bacakları yana aç. 2. Sağ elle sağ ayak parmak uçlarını tut ve göğsü bacaklara doğru çekerken ayak uçlarını hafifçe çek ve 10 saniye tut. 3. Ayakucunu bırak ve ayağı gevşet. 4. Ayak bileğini tut ve göğsü sağ bacağa doğru çekmeye devam et ve 10 saniye tut. 5. Ayak parmak ucunu vücuttan uzaklaştır ve göğsü sağ bacağa doğru çekmeye devam et ve 10 saniye tut. 6. Sağ bacakla tekrar et. 7. Sağ elle sağ ayak ucunu, sol elle sol ayak ucunu tutarak süreci tekrarla. Gövdeyi öne ve yere doğru götür.
BALDIR Bükülerek Ayak Ucuna Uzanma Etkilenen Kaslar: Baldır arka kasları. 1. Sağ ayağın topuğu,sol ayak ucundan 15-20 cm önde olacak şekilde ayakta dur. 2. Topuğu yere değdirerek sağ ayak ucunu kaval kemiği ön yüzüne doğru bük (dorsi fleksiyon) 3. Öne doğru eğil ve her iki bacağı düz tutarak göğsü sağ bacağa değdirmek için çaba harca. 4. Ayağı kaval kemiğine doğru maksimale yakın dorsi fleksiyona götürürken vücudun üst kısmı ile aşağı doğru eğil ve 10–15 saniye tut. Sol bacakla tekrar et.
Basamak Germesi Etkilenen Kaslar: Baldır kasları ve ayak bileği kasları ve bilek tendonu (aşil tendonu) 1. 8–10 cm yüksekliğinde bir basamakta uygulayınız. 2. Bacakları düz tutarak topukları olabildiğince alçalt ve 10– 15 saniye bekle. 3. Aşil tendonunu germek için topukları hafifçe yükselt. Dizleri biraz bük ve daha sonra topukları alçalt. Bu germe aşil tendonunda hissedilecektir. 10–15 sn. bekle. 4. Daha fazla şiddet ve tek bacağı germek için, germeyi belli bir sürede bir bacakla yap. Mağara Araştırma Derneği 1964 Adres: GMK Bulvarı, Kubilay Sok. Kubilay Apt. 17/1 Anıttepe Ankara PK 670 Yenişehir Ankara http://www.mad.org.tr / mad@mad.org.tr / Tlf: +90 312 229 64 09 Bursa Şubesi 2006 Adres: Atatürk cad. Agah Han No: 61/36 Nalbantoğlu Osmangazi Bursa http://www.madbursa.org / info@madbursa.org Tlf: +90 224 222 00 65 MAD Türkiye Mağaracılar Birliği (http://www.tumab.org) ve Uluslararası Speleoloji Birliği (http://www.uis-speleo.org) üyesidir.
Hazırlayanlar: A. Bahar HASER, Birhan ALTAY, Havva YILDIRIM, Mustafa Z. RUHİ İletişim: magaracilar@gmail.com Başkan: Emrah ÖZTEKİN Yayın Koordinatörü: Emre Baturay ALTINOK MAĞARACI 11. SAYI HAZİRAN 2008, Sayfa: 8
MAĞARACI 12. Sayı
Mağara Araştırma Derneği Aylık Haber Bülteni Ankara Monthly Newsletter of Cave Research Society, Ankara
Bu Ay Mağaracı’da…
Haziran ayı, Altıntaş etkinliğinin giderek yoğunlaşan hazırlıkları ile geçti. Malzeme sayımı yapılarak ihtiyaçlar listelendi ve eksik malzeme ve bir miktar kişisel malzeme siparişi verildi. Karpit, matkap, lazermetre alındı. Karpit taşımak için şambrel lastiği alındı. İlk yardım çantası hazırlanıyor. Dış tulumlar diktirildi. Mağara içi kamp için malzemeler alındı. Vedat mağara için yeni telefon üretimi ve döşeme sikkelerinin yaptırıyor. İki yeni bot alındı. Mutfak malzemesi ihtiyaçları belirlendi (tüp ocak, tencere, tava vs). Matkap akülerinin yenilenmesi devam ediyor. Dış kamp malzemelerinin temini çalışmaları sürüyor. Isparta Sütçüler Sanlı Yaylası Araştırması ve Bursa şubemizin Ayvaini Mağarası etkinliği bu ayın mağara etkinlikleri oldu. Bir yandan da 14. Bülten hazırlıkları yayın kuruluna Özlem Birgül’ün katılımı ile hızlandı. Bu sayımızda:
“Bir Belge Bir Hikaye” köşemizde Muharrem SAMUK’un bir fotoğraf ve anısını… Aramıza yeni katılan arkadaşlarımızdan Orkuthan KARADENİZ’in “Mağaracılık gerçekten bir tutkuymuş...” başlıklı yazısını… Ertan KÖSEOĞLU’nun Isparta Sütçüler Sanlı Yaylası Araştırması yazısını… Bursa şubemizin Ayvaini Mağara etkinliği yazısını…
Temmuz 2008
• BÜMAK’ın ayık yayını Heyoooo'nun ikinci sayısı http://speleomaniac .org/gallery/ v/BUMAK/document s/yayinlar/heyo/Heeyoo02.pdf.html adresinde yayında.
• İzmir Mağara Araştırma Derneği Onur GORA, Oruç BAYKARA, Yusuf ÖĞRENECEK, Çiğdem EFE, Mustafa SAMUR, Emrah ŞENOL ve Ersin KÜLEKÇİ tarafından kurulmuş ve tüzüğü onaylanmıştır. Elliye yakın üyesi ile faaliyete başlayan derneğin esas amacı mağara araştırmaları olup, su altı alt birimi etkinlikleri Alper KARATAŞLI, Paraşüt alt birimi etkinlikleri Ernur PİHAVA ve Fotoğrafçılık alt birimi etkinlikleri Ahmet Başar KAHRAMAN tarafından yürütülecektir. Dernek merkezi 221 Sok. No: 20/A Bornova/İzmir adresindedir. İzmir'de böyle bir oluşum içinde yer alan arkadaşlarımıza başarılar diliyoruz.
Bir Belge Bir Hikaye Muharrem SAMUK
Ve derlediğimiz duyuru ve haberleri sizlerle paylaşıyoruz. Mağaracı’nın 13. sayısında görüşmek dileğiyle…
Haberler
• 15 Haziran’da MAD Bursa şubesinden altı üyemiz Ayvaini Mağarası’nda bir eğitim etkinliği gerçekleştirdi.
• Kubilay ERDOĞAN ve Muharrem SAMUK 26 Haziran’da TRT Ankara Radyosu’nda mağaracılık üzerine bir programa katıldılar. Program yaz döneminde yayımlanacaktır. • 27–28 Haziran’da altı üyemiz Isparta Sütçüler Sanlı Yaylası’na araştırma etkinliği gerçekleştirdiler.
• Üyelerimizden Muharrem SAMUK tarafından 27 Haziran’da Jandarma Arama Kurtarma (JAK) ekibinden 15 personele bir günlük teorik eğitim verildi. Bu eğitim ile JAK üyeleri ile tanışma ve ileride olası ihtiyaç durumlarında irtibata geçme fırsatı yakalanmıştır. • Sevgili Tulga ŞENER’in çabalarıyla, Altıntaş kampı için Ermenek orman işletmesi üç adet piknik masası ayarladı. Belediye aracılığıyla taşıma işleminin gerçekleştirilmesi bekleniyor.
• Yine Tulga ŞENER’in girişimleri ile Güneyyurt Belediyesi Altıntaş kampına iki günde bir ekmek getireceğini bildirdi.
Fotoğraf: Muharrem SAMUK
Yıl 1997 Mayıs, Kayseri Yahyalı, Güvercinlik mağara kampı. Derebağ Şelaleleri’nin üzerinde bulunan Güvercinlik Mağarası’na büyük ümitler ile gitmiştik. Mağaranın 70 metrede bitmesi, bana mağarada kargaların saldırması, yetmiyormuş gibi mağaranın karga gübresi ile dolu olması, benzin ve ispirto almayı unuttuğumuz için karları elde tabakta kaşıkla karıştırarak eritmeye çalışmamız, arada bir yağan yağmur.. Tüm bunlara rağmen mağaranın hemen yanında bulunan kayada Özlem BİRGÜL’ün temel SRT eğitimini tamamlamıştık.
Ne demiş atalarımız ilim Çin’de de olsa gidip alacaksın. Eğitim şart. MAĞARACI 12. SAYI TEMMUZ 2008, Sayfa: 1
Mağaracılık Gerçekten Bir Tutkuymuş... Orkuthan KARADENİZ
geçirdik. Girmeyi planladığımız ikinci mağaraya bakıp mağara ağzının kapalı olduğunu anlamamızla beraber planımızı anında değiştirdik. Pazar sabahı hazırlandık ve sonunda mağaraya girdik. Yaklaşık 8 metrelik inişin ardından yatay devam etmeye çalışan bir mağaraydı, sürünerek ve kazarak ilerleyebildik ancak. İlk defa sürünmekten bu kadar keyif almıştım. Eğitimler için vakit ayıran ve faaliyetlere katılma olanağı sağlayan tüm MAD ailesine teşekkürler.
Fotoğraf: Mustafa Z. RUHİ
Henüz altı aydan beri mağaracılıkla ilgileniyorum fakat uzun zamandır bu uğraştan dayım (Muharrem SAMUK) sayesinde haberdardım. 2005 yılında derneği ziyaret etmiştim fakat bir türlü faaliyetlere katılma cesareti bulamamıştım. Şimdi ise keşke daha önce başlasaydım diyorum. Dernek üyelerinin yeni katılımcılara karşı olan samimi tavrı bu tutkuya ortak olmamda büyük pay sahibidir. Şimdiye kadar dört faaliyete katıldım. İlk faaliyetim yatay bir mağara olan Safranbolu’daki Mencilis’ti. Kalabalık bir grupla gittiğimiz bu etkinlikten çok keyif aldım. Özellikle mağara oluşumlarını görmek ve tanımak çok güzeldi. İkinci faaliyetten önce yeni katılan diğer arkadaşlarla İncek’te iki kere tek ip teknikleri eğitimi aldık. Çok keyifli geçen eğitim süresince faydalı bilgiler de edinmiş olduk. İkinci faaliyetim Konya Seydişehir’de bulunan Susuz Mağarası’ydı. Kamp ortamı mükemmeldi, her şey yolundaydı fakat mağarada fazla ve güçlü akan su yüzünden ilerleyemedik. İlerleyip görebildiğimiz kadarıyla bu da yatay bir mağaraydı. Üçüncü faaliyetim yine Konya’da bulunan Güneysınır Mağarası’ydı. Kamp yerimiz ve ortam gayet güzeldi, mağara ise enfesti. 130 metrelik iniş büyük bir salon, süslü odalar son derece etkileyciydi. İnilen o 130 metreyi çıkmak benim için zordu ama çıkış anı harikaydı. Dikey olmasından dolayı en beğendiğim mağaraydı. Basit hatalar yapıp zor durumlara düşmüş olsam da bunların iyi birer tecrübe olduğunu düşünüyorum.
Dördüncü faaliyetim ise Isparta Sütçüler’de bulunan bir mağaraydı. İsmi yok cismi yok yeri hariç hiç bir şey bilmiyorduk. Aslında bir değil iki mağara için gitmiştik. Cuma akşamı yola çıktık, gece Kovada Gölü Milli Parkı’nda kamp kurduk. Sabah bomba gibi bir kahvaltı ve Sütçüler’e devam ettik. Doğa büyüleyiciydi, kamp yerimiz mağara ağzındaydı, oluk oluk akan buz gibi suyumuz ve hatta köylülerin yapmış olduğu barakalar vardı. Planımız cumartesi günü ilk mağarayı bitirip ertesi gün de ikinci mağaraya girmekti fakat sağanak yağmur izin vermedi. Cumartesi gününü barakada dinlenerek ve etrafı gezerek
Fotoğraf: Mustafa Z. RUHİ
15.06.2008 Ayvaini Faaliyeti Mustafa CANER
Emrah SINMAZ, Murat SOĞUCAK, Mehmet TEKE, Fatih İŞÇİ, Esat PERUHAN ve Mustafa CANER sabah saat 08.30 civarı toplandık. İki araba ile Ayvaini Mağarası'na doğru yola çıktık. Mağaraya girecek ekip 4 kişiydi. 2 botumuz vardı. Emrah SINMAZ ve Murat SOĞUCAK mağaraya girmeyeceklerdi. Fadıllı köyünde kahvaltı niyetine bir şeyler yedikten ve çaylarımızı içtikten sonra mağaranın Doğanalan ağzına doğru ilerledik.
Fotoğraf: Fatih İŞÇİ
Mağaranın ağzının yakınındaki kamp alanında, tulumları ve çizmeleri giydikten sonra mağara ağzına geldik. Emrah SINMAZ hattı kurarken biz de botları şişirip karpitleri doldurduk. 11.30 sularında her şey hazır olduktan sonra aşağıya inmeye başladık. Fatih'in “dakika bir gol bir” ıslanışı sanki zor bir mağara olacağının sinyallerini veriyordu. Herkes indikten sonra yukarıdakilerle vedalaşıp mağaranın derinliklerine doğru ilerledik. Sinir bozucu bir şekilde sürekli bota indi bindi yapmak zorunda kalıyorduk. MAĞARACI 12. SAYI TEMMUZ 2008, Sayfa: 2
Çünkü su seviyesi fazlaydı. Zaten bir müddet sonra ıslanmayan kimse kalmayacaktı. Pek fazla yarasaya rastlayamadık. Suyun içinde ise çok sayıda semender vardı. Sonlara doğru tavanın alçaldığı yerlerde bile hala su vardı. Yaz sonlarında gittiğimiz faaliyetlerimizde o kısımlarda botu indirirdik ama bu sefer böyle şansımız yoktu. 16.30’a doğru mağaradan çıktık. Köy çeşmesinde botları ve karpit lambalarını temizledik. Üstümüzü değiştirip Bursa'ya doğru yola koyulduk.
Fotoğraf: Fatih İŞÇİ
27–28 Haziran Isparta Sütçüler Sanlı Yaylası Araştırması Ertan KÖSEOĞLU
Daha önce Muharrem SAMUK ailesiyle birlikte bu bölgeye yaptığı seyahat sırasında üç düden istihbaratı almış ve bu düdenlerden ikisini görmüştü. Yeni bir faaliyetle bölgedeki diğer üç düdenin ve bölgenin araştırmasını yapmak amacı ile etkinlik hazırlıklarımızı tamamladık.
yerde yemek molası verdik. Yemekleri iyi değildi ama bizim keyfimiz çok yerindeydi. Yol boyunca, Maho’nun hiç bilmediğimiz, birer macera niteliğindeki anılarını dinleyerek saat 02.00 sularında Kovada Milli Parkı’na vardık ve ilk kampı kurduk. Bu güzel ortamda huzurlu bozan tek şey anlamsız bir şekilde saat başı atılan silah sesine benzeyen bir sesti. Sabah ise çok güzel kuş sesleriyle uyandık. Sucuklu yumurtalı güzel bir kahvaltıdan sonra parktan ayrıldık. Yolun bir kısmı güzel bir kanyonun içersinden geçiyordu ve muhteşem manzara eşliğinde Sütçüler’e ulaştık. Alışverişimizi tamamlandık. Maho’nun JAK taburuna eğitim verdiği sırada kurduğu temaslar sayesinde; Jandarma Karakolu’nda ağırlandık. Ekibin, kimlik ve kurum bilgilerini verdik ve güzel bir sohbet sonrası yola çıktık.
Yolculuğumuza Sarp Dağı’nı izleyerek devam ettik. Saat 13.00 sularında kamp yerindeydik. Kamp yeri harikaydı, serinlemek isteyen soğuk suyun aktığı yalağın hemen yanına g,d,yordu ve yaylacıların yaptığı kullanışlı bir çardak bulunmaktaydı. Musti, Haluk abi ve Maho’nun yaptıkları harika yemekleri yedik. Mağaraya ilk girişi benim yapmama karar verildi. İlk giriş için hazırlandım. Mağaraya gireceğimiz sırada hava bozdu ve yağmur bastırdı. Mağaraya su girdiği için yağış bitinceye kadar yaylacıların yaptığı çardakta bekledik. Bu sırada birkaç yüz metre ötemize büyük bir gürültüyle yıldırım düştü. Sonradan iki koyunun öldüğünü öğrendik. Ben giyinmiş olduğum kuşamı; “ne de olsa hava hemen açar” diye çıkarmak istemedim. Hava biraz düzelir gibi olunca hazırlanıyorduk, ardından hava tekrar bozuyordu. Sonuçta 2–3 saat üzerimde kuşamla bekledim.
Fotoğraf: Mustafa Z. RUHİ
Fotoğraf: Mustafa Z. RUHİ
Cuma günü ben, Orkuthan KARADENİZ, Ömer ÇETİNKAYA ve Muharrem SAMUK dernek evinde buluşup daha önce hazırladığımız malzemeleri arabaya yükledik. Derin mağara bulma umuduyla planladığımız gibi tam vaktinde saat 18.40’da dernek evinden yola çıktık. Maho’nun aracının konforu ile yolculuk etmek büyük bir keyifti. Haluk YURDAKUL ve Mustafa Z. RUHİ ile Eskişehir yolu üzerindeki BOTAŞ tesislerinin nizamiyesi önünde buluştuk. Eşyaları tekrar yerleştirdikten sonra ekip olarak yola devam ettik. Polatlı’da Konya kebabı yazan bir
Yağış durunca Maho’un bölgeye daha önce geldiğinde gördüğü diğer düdene Mustafa ve Ömer, yaylacılardan öğrendiğimiz istihbarata da Maho ve Orkuthan’ın bakmasına ve benim de Haluk’un desteği ile ilk döşemeyi yapmama karar verildi. Hava uygun olunca mağara ağzına yöneldim. Her yerimden malzeme sarkıyordu, ilk kez bir mağara ağzında döşeme yapacağım için çok heyecanlıydım. Bu yüzden; normalde yürüyerek inilen yerle ana istasyonu kuracağım yere bile ip döşemek istedim. Perlon almayı unuttuğumuz için sadece sola çekerli bir kaya çıkıntısına ip gerip sekizli ile ipi bağladım. Ben sağa sola karışık, paldur küldür sallanınca ip kayadan attı. Sağlam basmam ve Maho’nun ipi tutması sayesinde düşmekten kurtuldum. Eğer ağırlığımı iyice arkaya vermiş olsaydım 12 metrelik MAĞARACI 12. SAYI TEMMUZ 2008, Sayfa: 3
yerden düşebilirdim. Maho eliyle yakaladığı ipi tekrar kayaya geçirdi. Diğer iki grup keşfe gittiler. Ana istasyon yerine gelince çift sekizli ile ipi istasyona bağladım. Daha sonra yukarıdaki atan ipi geçirdiğimiz yeri iptal edip ana istasyondan yukarıya takıl geç yapmak istedim. İkinci olarak ara iniş istasyonunun yerini belirlemek kolay olmadı. Tek bolta güvenmediğimden oraya da iki matkap çaktım. Fakat biri kötü oldu, sonra hiç kullanılmadı; son çıkışta da Maho iptal etti. Böylelikle de derneğe aldığımız yeni matkabı ilk defa kullanma şansı benim oldu. İlk girişi döşerken Haluk abi çok yardım etti.
Bu arada diğer ekipler döndü. Ne yazık ki Maho’nun daha önce gördüğü düdenin toprakla ağzının kapandığını ve araştırılan diğer yerde de düden bulamadıklarını öğrendim. 12 metrelik yerden indim, matkap ucunu söktüm. Üzerimde kuşam, matkap ve çakıcı ile Maho’nun söylediği ve büyük kütüklerin düştüğü ikinci bir ağızdan içeri daldım. İlk kez bir mağaraya yalnız giriyordum. Basacağım, dokunacağım her yeri iki defa kontrol ediyor, oraya buraya taş atarak ilerliyordum. İlerledikten sonra bir odaya geldim burada ikisi tıkalı 3 kol gördüm. Tıkalı yerlerin birazını ve her geçişimde yolu taşlardan temizleyerek ilerledim. Bir ara ışığımı kapattım yine de kendimi yalnız hissetmedim. Sol kol daralarak alçaldı. Bu dar yerden geçmeyi düşündüm ancak sıkışırsam Maho’nun çok kızacağını ve aleme madara olacağımı düşündüm. Sadece ışığımı tutup ileriye baktım, hava akımı aradım, sonunu bilmediğim mağaranın ilerlediğini söylemek için can atıyordum. Dar yerlerden, bir elimde matkap, bir elimde çanta ile matkap ucunu çamura sokmamaya çalışarak ve sürünerek çıktım. Ertesi gün mağaraya beş kişi girmeye ve Haluk’un kampta kalmasına karar verdik. İlk önce Maho ile ben girdik. Daha önce aynı ekiplerde olsak da Maho ile ilk kez ilerleme ekibi olarak mağaraya girmek beni çok onurlandırdı. Bu mağara benim için ilklerin gerçekleştiği bir mağara oldu. Musti’nin mağara ilerlemediği ve mağaranın sürünerek çok az gittiğini öğrenince girmek istemeyip ağza yakın bir yerde beklemesi beni “Mağaraya doyacağım günler inşallah hiçbir zaman gelmez,” diye düşündürdü. Her an iniş ile karşılaşma düşüncesiyle, 5 m ipi ve döşeme malzememi yanımdan ayırmadım. Sonradan süründüğüm her yerde tekrar tekrar pişman oldum.
Tıkanan kolları açtık Maho sağdaki kolda daha çok yol alıp, 90º’lik bir dirseği takiben ilerliyordu. Orkuthan, Maho’nun yanına gitti. Bir zaman sonra, “Maho sıkıştı” deyince, hemen ipleri bıraktığımız yöne hareket ettim. Gerekirse çekiçle kayayı kırmaya çalışacaktım. Geçiş yolunu kapatmaması için Orkuthan’a geri dönmesini söylemedim, bir iletişim bozukluğu yaşandı ve Orkuthan Maho’nun yanında kaldı. Ses alamayınca yanlarına gittim, Maho dirsekten döndü, aynı dar delikten Orkuthan ve ben girdik. Sonra alttan giden pasaja girip, 20 metre kadar ilerleyip, mağaranın sağa doğu 10-15 m daha daralarak, pozitif eğimle ilerlediğini gördüm. Çok daraldığı için dönme kararı aldım. Bu arada Maho sol taraftaki bölümlerde ölçümleri tamamlamıştı. Kalan ölçümlerin bitirilmesi için Orkuthan, Ömer ve benim mağarada kalmasına karar verildi. Mağarada ikinci kez liderlik alıyordum, genç ekiple
elimizdeki tek kurşun kaleminin içi hep kırık çıkınca üzüldüm. Çıkan küçük uçlarla çizmeye çalıştım pek olmadı ama “İnşallah yanlış ölçmüyoruzdur,” diyerek defteri elime alıp arka sayfalara ölçeksiz her ayrıntıyı çizmeye çalıştım. Aldığımız emareleri üzerine çizerek, yan kesitlerle işlemeye çalıştım. Defter çamurla kaplanmıştı. Ölçüm yaparken ışık kaynaklarımızın azaldığını fark ettim. Tulumsuz girdiğim için, durdukça üşüyordum. Ölçümler sırasında; Ömer, iki kez “titriyorum” deyince daracık yerde hipotermi battaniyesine sarılmanın anlamsız olacağını düşünüp çıkış kararı aldım. Verilen sorumluluktan vazgeçmem kolay olmadı. “Harita eksik kalır. Adam eksik kalmaz.”
Fotoğraf: Mustafa Z. RUHİ
Maho haritanın bitirilmesi gerektiğini söyleyip baştan tekrar hazırlanıp tek başına yapmak istedi. Arkamdan gelmeyin dediyse de, sonradan yedek pil getiren Orkuthan’ın TSA tulumunu çamurlu normal kıyafetlerimin üzerine giyip Maho’nun yanına gittim. Beraberce daha kolay ölçüp, çıktık. Kamp toparlandı ve derin mağara bulamama üzüntüsüyle 18.30 civarı dönüş yoluna geçildi. Gece 02.00’de derneğe ulaştık. Malzeme çantalarını derneğe bıraktık ve takip eden hafta çarşamba günü malzeme listesi kontrolüyle malzemeler teslim edildi. Mağara Araştırma Derneği 1964 Adres: GMK Bulvarı, Kubilay Sok. Kubilay Apt. 17/1 Anıttepe Ankara PK 670 Yenişehir Ankara http://www.mad.org.tr / mad@mad.org.tr / Tlf: +90 312 229 64 09 Bursa Şubesi 2006 Adres: Atatürk cad. Agah Han No: 61/36 Nalbantoğlu Osmangazi Bursa http://www.madbursa.org / info@madbursa.org Tlf: +90 224 222 00 65 MAD Türkiye Mağaracılar Birliği (http://www.tumab.org) ve Uluslararası Speleoloji Birliği (http://www.uis-speleo.org) üyesidir.
Hazırlayanlar: A. Bahar HASER, Birhan ALTAY, Havva YILDIRIM, Mustafa Z. RUHİ İletişim: magaracilar@gmail.com Başkan: Emrah ÖZTEKİN Yayın Koordinatörü: Emre Baturay ALTINOK MAĞARACI 12. SAYI TEMMUZ 2008, Sayfa: 4
MAĞARACI
Mağara Araştırma Derneği Aylık Haber Bülteni Ankara Monthly Newsletter of Cave Research Society, Ankara
13. Sayı
Bu Ay Mağaracı’da… Temmuz ayını Altıntaş Hazırlıkları ve Altıntaş Ön Etkinlikleri’ni tamamlayarak ardımızda bıraktık. Ön etkinliklerimize ilişkin A. Bahar HASER ve Bora ÇORAKBAŞ’ın yazıları bu sayımızda sizlere ulaşıyor. Canımız Tulga ŞENER aylardır Altıntaş Etkinliği için bizleri motive etmeye uğraşıyor; hemen her gün yeni bir maddi destek buluyor; etkinliğin sağlıklı, etkin ve konforlu geçmesi ve yıllardır emek harcadığımız bu araştırmanın istediğimiz şekilde sonuçlanabilmesi için Altıntaş’ı bir an olsun aklımızdan çıkartmıyor. Mağaracı’nın 13. sayısı Tulga’nın etkinlik öncesi son iletisi ile açılışını yapıyor: Bazen abarttık, bazen bunalttık, çok konuştuk, çok yazdık. Ve sonuçta an geldi. Gidiyoruz. Malzememiz var, gücümüz de.
Ağustos 2008
• Anadolu Speleoloji Grubu (ASPEG) kurulmuştur. İstanbul ve Ankara'da üyeleri bulunmakta olan oluşumun, 2008'in sonuna doğru, gerekli görüldüğü takdirde, dernekleşeceği belirtilmiştir. www.aspeg-tr.com adlı web sitesinde detaylı bilgi ulaşabilirsiniz. Kendilerine başarılar diliyoruz.
Duyuru • Adres değişikliği: 1–17 Ağustos tarihleri arasında Mağara Araştırma Derneği Altıntaş Düdenağzı Mağarası’nda ikamet edecektir.
Bir Belge Bir Hikaye Hakan ERDEMİR
Coşkumuzu ise sormayın. Katılamayanların da bu heyecana ortak olduklarını biliyoruz. Şimdi 15 gün işin cefasını çekeceğiz daha sonra ise kış boyu (hatta yıllar boyu) sefasını süreceğiz. Ne derinlikte olursa olsun mağarayı bitirmek öncelikli hedef. Ama bunu yaparken de çok eğleneceğiz, kakarakiki
yapacağız,
mağarada
konuşulan
mağarada
kalırı
oynayacağız. Üşüyeceğiz, biteceğiz, tükeneceğiz, küfredeceğiz, ne işimiz var burada diyeceğiz ama mağaracılığı ve MAD’ı bir kere daha seveceğiz. İp üstündeki, kamptaki, tencere başındaki, bilgisayar arkasındaki MAD’lı!!! Heyecan hepimizin, başarı da hepimizin olacak. Herkesin yüreğine, eline, bileğine kuvvet. Haydi bakalım kolay gelsin. Kazasız belasız bir Altıntaş dileğiyle, sevgiler.
Haberler • 11–13 Temmuz’da üyemizden Birhan ALTAY, Bora ÇORAKBAŞ, E. Baturay ALTINOK, Kubilay ERDOĞAN, Uğur Murat LELOĞLU, Vedat GÜN, A. Bahar HASER ve ESMAD’dan Ferit YİĞİT katılımı ile 1. Altıntaş Ön Etkinliği gerçekleştirildi. Etkinlikte döşeme -260 civarındaki travertene kadar ve telefon hattı da fosil galeriye yani -140 metre civarına ulaştırıldı. • 18–20 Temmuz’da üyemizden Bora ÇORAKBAŞ, Kubilay ERDOĞAN, Muharrem SAMUK ve Orkuthan KARADENİZ’in katılımı ile 2. Altıntaş Ön Etkinliği gerçekleştirildi. Mağaraya bir ekip girerek döşemeyi kamp yerine kadar ulaştırdılar. • DEUMAK ve İZMAD bu yaz döneminde Geyik Dağı’nda yaptıkları araştırmaları tamamladı. Bölgede yarım kalan araştırmalarının bir kısmını bitirdiler. • BÜMAK’ın aylık yayını Heyoooo'nun http://www.dandique.com/Heeyoo03.pdf yayında.
3. sayısı adresinde
Yıl 1995 Sütlükte -350 metrelerdeki mağara kampındayız. Ben, Birhan ve Küçük Emrah; Orkun, Turan ve Osman’dan oluşan diğer dip ekibini bekliyoruz.
2008 Altıntaş-Düdenağzı 1. Ön Araştırma Etkinliği A. Bahar HASER 2 yıldır mağaraya girmemiş olmam bir yana, 2006 yazından bu yana görüşemediğimiz sevgili Altıntaş ile kavuşacak olmanın heyecanı ile etkinlikten önceki Perşembe akşamı 8 kişilik değil de 20 kişilik yemek alışverişi yapmış olduğumu sonradan fark ettim. Bora tereyağı ve balık konservesi almadığım için beni tefe koyduysa da içten içe tahin kremalı ve vişne reçelli ekmeğe bayıldığından eminim. 11 Temmuz Cuma akşamı Vedat ve ateşli kızı; Uğur, Bora ve beni 100. Yıl-ODTÜ-Çiğdem üçgeninden toparladı. 100. Yıl’dan yolluk dondurma ve böreklerimizi alıp yola koyulduğumuzda saat 18.40’tı. Kubilay ile yaptığımız telefon görüşmesinde kendilerinin de yola koyulmak üzere olduklarını öğrendik. MAĞARACI 13. SAYI AĞUSTOS 2008, Sayfa: 1
Konya yoluna ulaştığımızda pek de ilerleyemeyen bir trafikle karşılaştık. Gölbaşı’na varmamız oldukça uzun zaman aldı. Bu esnada Uğur tripodunu evde bıraktığını hatırladı ve yol boyunca “büyükçe” gördüğümüz benzinliklerde durup tripod sormaya karar verdik. Kulu’ya kadar bu bağlamda bir başarı sağlayamadık. Kulu’da birkaç fotoğraf “stüdyosu” gezdikten sonra Uğur’u arabada beklemeye koyulduk. Elinde minyatür bir tripod öncülü edinmiş olmanın mutluluğuyla Uğur arabaya dönünce, 20.10’da Kulu’dan ayrıldık.
tekrar yola koyulduk. Uğur, sabah Çin’den gelmiş olmanın verdiği yorgunluğa direnmekten vazgeçip uykuya daldı. Bora da hemen kendisine eşlik etti. Vedat’ı uyutmama bilincine ara sıra yenik düşmekle birlikte alakalı alakasız sorularımla kaptanı rahatsız ederekten yola devam ettik. Virajlı ve bol yokuşlu olduğu için gece gitmeyi tercih etmediğimiz Hadim yolu yerine, Ermenek üzerinden Altıntaş’a ulaşmaya karar vermiştik. Bu yollardan geçmeyeli 15 yıl kadar olmuştu. Yolu izlemeye ve uyanık kalmaya çalıştığım bir vakitte Vedat çay ve ayılma talebinde bulundu. Gece yarısı açık bir lokanta bulduğumuz ve durmaya karar verdiğimiz nokta Sertavul’du. Tandır-soğan ikilisinin susuzluk etkisine ilaç olacağını düşünerek karpuz sipariş ettiğimiz dinlenme tesisinde Uğur araçta uykusuna devam ederken Kubilay, Baturay, Ferit ve Birhan da bulunduğumuz yere geldiler. 2 saat önce yemek yememiş aç kurtlar gibi sonradan gelen ekibin sac kavurma isteğini iştahla karşıladık ve kanımızdaki protein oranını en yüksek seviyeye taşıdık. Yemekle gereğinden fazla zaman kaybedip tekrar yola koyulduğumuzda saat 01.30 olmuştu. Ermenek’e 03.00’te ulaştık. Daha önce görmediğim bu şehir, tepesinde yükselen mağaraları ile gece çok etkileyici görünmekteydi. Başyayla-Aşağı Çağlar-Yukarı Çağlar derken diğer araçla farklı yollara düştük. Girmiş olduğumuz köy yolundan geri dönerek “başkanın yerinin oradaki mezarlıkta” Birhan’ın arabası ve yolcuları ile buluştuk ve tekrar yola koyulduk. Altıntaş’a doğru engebeli yollara girdiğimizde gün aydınlanmaya yüz tutmuştu. 3. buluşmamı yaşadığım (bknz: Mağaracı–10) Altıntaş’a ulaşır ulaşmaz yalan yanlış kurduğumuz çadırıma girip uykuya koyulduğumda saat 05.00’i geçmişti.
Fotoğraf: Uğur Murat LELOĞLU
Kısa bir süre sonra enfes bir yağmur-rüzgarın ortasına düştük. Araba halkı olarak bulunduğumuz itiraflar sonucu hiçbirimizin hafta sonu hava durumuna ilişkin bilgi almadığı ortaya çıktı. Yağmurluğumu unutmuş olmanın verdiği hinlikle Bora’nın yağmurluğunu nasıl yürüteceğimi düşünürken, Bora –nelere kadir- teknolojinin nimeti telefonundan meteorolojinin sayfasını “ziyaret edip” hafta sonu korkmamızı gerektiren bir hava olayı olmadığını söyledi. Altıntaş’ın aklımızı başımızdan almış olduğuna bir kez daha kanaat getirdik. Kulu-Konya arasında aracımıza bir de Timur Selçuk katıldı. Her ne kadar Vedat ve Uğur güzel sesleri ile şarkılara can vermeye çalışsalar da biz Bora ile ruhlarımızı teslime hazırlandık. Albümdeki şarkıları ikinci kez dinlemeye başlamamız, bizim isyan bayrağını çekmemiz ve Konya’ya ulaşmamız küçük zaman aralıklarıyla gerçekleşti ve çevre yolundaki bir tandırcıda açlığımıza son vermek üzere mola verdik. 22.40’ta tandır ve soğan ikilisi midelerimizle savaşırken
Bastıran güneş ile sera etkisi yaratan çadırda uyanıp dışarı çıktığımda saat 08.00 olmuştu. Biraz da çadır dışında uyumak için debelendiysem de başarılı olamadım. Yavaş yavaş diğer kamp ahalisi de uyanmaya başladı. Vedat ve Uğur ile kahvaltıyı hazırladık. Her etkinliğimizde su ihtiyacımızı karşılayan, mağara ağzının yanı başındaki çeşmenin haznesinin bulunduğu kısmın çökmüş olması sebebiyle köye gidip çeşmeden su aldık. İçimizdeki aç ayının uyumak bilmediği etkinlikte deli gibi kahvaltı ettikten sonra Ferit, Birhan ve Bora’dan oluşan ilk ekip hazırlıklarını tamamladı ve 14.00’te mağaraya giriş yaptı. Vedat ve Uğur mağara ağzını ısırganlardan temizleyip girişte sıkıntı yaratan taşların/kayaların olduğu bölümü düzenlediler. Vedat ve Kubilay çöken çeşmeyi profesyonelce onardılar ve çamura bulandılar. Baturay karpitlerimizi kırdı. Uğur telefon hattının mağara dışında kalan kısmını döşedi. Vedat ile birlikte yemek hazırladık ve yemek sonrası mağaraya girmek üzere hazırlanmaya başladık. İki yıldır birikmekte ve pırıl pırıl halleriyle benim keyfimi beklemekte olan tulum ve malzemelerimi kuşandım. Uğur ve Vedat ile telefon hattını döşemek üzere 20.00’de mağaraya giriş yaptık. Daha sonraları Vedat ve Uğur mağaraya benimle birlikte girdikleri o dakikaya lanet okuyacaklardı. MAĞARACI 13. SAYI AĞUSTOS 2008, Sayfa: 2
Antrenmansız, tombul, kısa, uykusuz, güçsüz ve mağaraya iki yıldır girmemiş bir insan evladı olarak mağarada yapılabilecek her türlü huysuzluğu yaptım. Çanta omzumu kestiği için daha çok az ilerlemişken yoruldum. İlk iple geçişte Uğur’un nefesini tükettim, Vedat’ın dizini çürüttüm. Geçişi tamamladığımızda çantayla daha fazla ilerleyemeyeceğimi söyleyip bir çantayı orada bırakmamıza, Uğur ve Vedat’ın yüklerinin artıp hızlarının düşmesine neden oldum. Bu esnada 21.00’de giriş yapan Baturay ve Kubilay hızla yanımızdan geçtiler.
sonra Birhan ve Bora da yetiştiler (yetişebilsinler diye ağırdan aldım, avans verdim, yoksa kesin çok hızlı ilerlerdik). Yine bir mucize eseri traversi zorlanmadan çıktım. Biraz daha ilerleyince Ferit’e kendini kurtarmasını söyledik. Önümde Bora, arkamda Birhan; Bora çeker, Birhan iter halde en son çok-ipli-geçişi de aramızda bıraktık ve göz pınarlarımdan yürüyen mutluluk gözyaşlarını “ulan bu kadar sabrettin” baskısı ile tutmak suretiyle mağara ağzına ulaştık. Dışarı çıktığımızda saat 03.00’tü, muhteşem insan Ferit çay demlemiş bizi bekliyordu. Islaklardan arınıp, kurulara bürünüp, çayımızı içtikten sonra 04.00’te o an dünyanın en konforlu zemine sahip olan çadırda uykuya yollandık. 13 Temmuz Pazar sabahı, 05.00’te mağaradan çıkış yapmış olan Vedat ve Uğur’un sesleriyle uyandım. Hala benimle konuşuyor olmalarına anlam veremedim. Mağara ağzı tarafına atılmış çadırların yanına gittik, 08.00’de çıkış yapmış olan Kubilay ve Baturay’ın -260 metreye ulaşmış olduklarını öğrenip mutlu olduk. Giren her ekip hedeflenen derinliğe ve fazlasına ulaşıp görevlerini –bana rağmenyerine getirmişlerdi. Vedat’ın muhteşem menemeni eşliğinde enfes bir kahvaltı yapıp çok fazla yaymadan toplandık. Kubilay’ın tasarımı olan tente iki gün boyunca bizi güneşten korumuştu ve önceki yıllarda kullanmış olduğumuz hazır alım benzerlerinden çok daha etkili ve sağlam çıkmıştı. Yiyecekleri ve bir kısım kamp malzemesini Altıntaş’ın güzel kayalarını mermer mermer kesen taş ocağı sakinlerine emanet edip 14.00’te yola koyulduk. Cani bir karadut ağacında ve kapız başında mola verdikten sonra Taşkent’te klasik sac kavurma etkinliğimizi gerçekleştirdik ve bu sefer Hadim üzerinden dönüşe geçtik. Vedat kaptan Bora’ya direksiyon tesliminde bulundu. Yine bir Konya yolu sıkışıklığı sonrası 22.30’da Vedat Gün 100. Yıl Seyahat’ten evlerimize ayrıldık.
Fotoğraf: Uğur Murat LELOĞLU
İlk geçişte anlamsızca kendimi zorlayıp enerjimi bitirdiğim için ikinci çok-ipli-geçişte de zorlandım. Geçmişte çıkışlarda sorun yaşamayıp inişlerde ağlayan birisi iken inişlerde hiç sıkıntı yaşamadım ama hemen her çıkışta cumarlarla boğuştum. İlk travers geçişim ilginçtir ki sorunsuz halloldu. Her beş dakikada bir “Vedat beni bekliyor musun?” diye sordum. Genel olarak belime gelen sulara düştüm, dizimi dirseğimi pek çok kaya ile buluşturdum. Telefon hattının geçen sene ulaşmış olduğu son noktaya ulaştığımızda ilk ekibin dönüşü için dua etmeye çoktan başlamıştım. Bu esnada Vedat tepelerde, Uğur onun arkasında ve önünde döşemeye başladıkları için daha yavaş hareket etmeye başladık ve muhteşem bir titreme haline girdim. Yavaştan Vedat’a daha fazla devam edemeyeceğimi çıtlattım, biraz daha dayanmamı istediler çünkü ilk ekibin dönüşe geçmiş olması gerekiyordu. Kendimi sakinleştirmeye çalışırken ilk ekibin sesi duyuldu. Önden Ferit geliyordu, onunla hemen dönüşe geçtim. Bir süre
2008 Altıntaş-Düdenağzı 2. Ön Araştırma Etkinliği
Bora ÇORAKBAŞ Altıntaş 2. ön döşeme etkinliği için Ben, Maho, Kubi ve Orkuthan saat 06.35’te benim Çiğdem Mahallesi’ndeki evimden çıktık. Gölbaşı’ndaki benzinlikçi lokantasında kelle paça işkembe ve köfteyle ilk açlığımızı bastırarak yola koyulduk. Kubilay’ın gazı sonucu biraz fazla kaçırdığımız için arabada bir süre konuşamadık. Zaten ben de uyuyakalmışım bir önceki günün ve yemeğin verdiği ağırlıkla. Konya’da her zamanki benzin istasyonumuzda – ki artik yol üstü olmaktan çıkmış yeni yapılan üst geçit yüzünden- mola vererek çaylarımızı içtik, yığma için gereken ıslak ve kuru mendiller, mağaraya hoş geldin beş gittin kolonyaları alındı. Daha sonra tekrar yola koyulduk ve saat 00.00’da Taşkent’e ulaşıp sac kavurmaları yedik. Maho’nun yüksek teknolojiye sahip ekipmanı sayesinde MAD listesine bilgi verdik. Bunu çok sevdik ve Taşkent’i Altıntaş’ın haberleşme ve teknoloji merkezi olmasına karar verdik. Gece 02.00’de kamp yerine vardık, arabanın gölgesinden maksimum yararlanmak amacıyla gereken MAĞARACI 13. SAYI AĞUSTOS 2008, Sayfa: 3
ayarlamaları yaptık ve uyuduk. Orkuthan’ın Çin malı çadırı ile benim İngiliz malı asilzade çadırım yatana kadar muhabbetimizi işgal etti. Bu arada çok kurbağa vardı, Kubilay ile Maho sürekli üzerlerine bastılar.
Fotoğraf: Orkuthan KARADENİZ
Sabah saat 10.00’da uyanmayı planlamamıza rağmen 08.30’da Maho’nun kalkın ben uyuyamadım sızlanmalarıyla uyandık. Gerçi ben duymazdan gelip yattım biraz daha. Bu arada mermercilerden eşyalar alındı ve kampa yerleştik. Kubilay’ın yaptırdığı tenteyi öve öve bitiremedik, hele de önceki senelerde kullandığımız saçma şeyler aklımıza geldikçe hayıflandık. Sabah bir önceki hafta yapılan etkinlikle kıyaslandığında tam bir padişah kahvaltısı yaptık ki, bir önceki haftaki tatlı vejetaryen kahvaltı alışverişinden konuştukça Bahar’a selam yolladık.
dakika uyudu. Tabi sık sık taşa oturduğumuz için 12 kere çiş yaptık. Neyse, 06.30’da dışarıdaydık. Tabi 17 saatlik bu dünyanın merkezine yolculuk başta beni olmak üzere ekibi yormuştu, zaten her seferinde şu -140 metre sonrası çıkış gözümde büyür, gene büyüdü. Gerçi ben hiç yorulmadım, Kubilay’la Maho’nun moralleri bozulmasın diye yorgunmuş gibi yaptım, bilerek yavaş yavaş yürüdüm. Neyse, çıktıktan sonra yenen muz, bisküvi ve sütten sonra tekrar uykuya yattık. Güneş yüzünden çabuk uyandık ve yer değiştire değiştire saati 12.00 ettik. 12.00’de edilen kahvaltı sonrası hazırlıklar yapıldı -bu arada ben hastalandığım için kampın toplanmasına da yardım edemedim-. “Mağara çıkışında mutlaka ilaç bulundurmalıyız,” diye geçirdim içimden, doktorlar sağ olsun. Emrah SINMAZ olsa ikişer ikişer verirdi aspirinleri. Saat 02.00’de kamptan ayrıldık, eşyalar yeniden yeni yayla arkadaşlarımız mermercilere teslim edildi ve yola çıkıldı. Taşkent’te uyandığımda biraz daha iyiydim. Yemek işini Konya’da Kubilay’ın köftecisine bırakarak Taşkent’ten çekirdek ve soğuk içecekler eşliğinde bol sohbet muhabbet ayrıldık. Konya’daki acılı soğanlı köftelerimizden sonra bir mola daha verdikten sonra uyuya uyuya Ankara’ya vardık. Sanırım bu son Altıntaş ön döşeme etkinliği olacak. Altıntaş’ta dikitler, bu sene de bitmezse öpsün bizi İskitler...
Fotoğraf: Uğur Murat LELOĞLU
Fotoğraf: Orkuthan KARADENİZ
Terlememek için Orkuthan’ın yardımları ile eşzamanlı giyinmelerimizden sonra saat 13.00’te mağaraya girdik. Saat 14.30’da -140 metre kuru galeriye ulaştık, saat 17.00’de travertene ulaştık ve çişimizi yaptık. Travertenden sonraki döşeme esnasında Maho’yla muhteşem muhabbet ettik, sigara içtik ve çok güldük... Eee mağarada konuşulan mağarada kalır… Saat 22.45 gibi kamp yerine vardık varmasına da kamp yerinden hemen önceki yatay ve soğuk sulardan bağıra bağıra geçtik. Keşke soğuk suların aktığı ikinci koldan termal sular aksaydı da içine yatıp uyusaydık diye düşündük. Kamp yeri ile ilgili meraklı sorularımızı yanıtlayan Kubi bir yandan da sofrayı hazırladı. Manyak gibi acıktığımız için hemen yedik ve daha fazla geç kalmamak için 23.30 gibi çıkışa geçtik. Bu arada ekmek arası kaşarlar ve barbunya yenerek bir hafta önceki full tatlı mağara yemeklerini ve Bahar’ı andık. Sabaha karşı saat 04.00’te -140 metre galerisine ulaştık. Kubilay burada 20
Mağara Araştırma Derneği 1964 Adres: GMK Bulvarı, Kubilay Sok. Kubilay Apt. 17/1 Anıttepe Ankara PK 670 Yenişehir Ankara http://www.mad.org.tr / mad@mad.org.tr / Tlf: +90 312 229 64 09 Bursa Şubesi 2006 Adres: Atatürk cad. Agah Han No: 61/36 Nalbantoğlu Osmangazi Bursa http://www.madbursa.org / info@madbursa.org Tlf: +90 224 222 00 65 MAD Türkiye Mağaracılar Birliği (http://www.tumab.org) ve Uluslararası Speleoloji Birliği (http://www.uis-speleo.org) üyesidir.
Hazırlayanlar: A. Bahar HASER, Birhan ALTAY, Havva YILDIRIM, Mustafa Z. RUHİ İletişim: magaracilar@gmail.com Başkan: Emrah ÖZTEKİN Yayın Koordinatörü: Emre Baturay ALTINOK MAĞARACI 13. SAYI AĞUSTOS 2008, Sayfa: 4
MAĞARACI
14. Sayı
Mağara Araştırma Derneği Aylık Haber Bülteni Ankara Monthly Newsletter of Cave Research Society, Ankara
Eylül 2008
Fotoğraf: Mustafa Z. RUHİ
Sevgili Mağaracılar, K. Emrah kulunuz Bu sene yıllık olağan geleneksel büyük faaliyetimizi, Altıntaş Düdenağzı Mağarasına yaptık. Malumunuz, 2005 Çetmi faaliyetinin 2. haftalık bölümünde -280 metreye kadar inilipte mağaranın langır lungur indiği haberi gelince, oh be en sonunda büyük mağaramızı bulduk diye sevinmiştik. Altıntaş Düdenağzına, 15-16 faaliyet yapan Kubi, bültende sürpriz bir yazıyla düzenlenen tüm faaliyetlerin tarihçesini uzun uzun anlatacak inşallah. Ben bu seneki faaliyete deyinmek istiyorum. Tulga’nın Büyük faaliyet organizasyon komitesi başkanlığına seçilmesi ile birlikte, Tulga’nın alışılagelmiş bitmez tükenmez pozitif enerjisi ile 269 kalemden oluşan yapılacak işler listesi oluşturuldu ve dernek genelinde bu işleri yapmaya talip kişiler isimlerini yazdırdı. Listenin ilginç yanı baştan aşağı Kubi Kubi Kubi, isminin geçmesi idi. Listeye bakınca kafamızda Kubi kubi diye yankılanan sesler oluşmasına,
yapılacak işleri okurken bile yorulmamıza yol açacak sorumluluk altına girdi ve Altıntaş’a düzenlenen 15-16 faaliyetin (tam rakamı artık bende karıştırdım kusura bakmayın) tümüne katılmış olmakla ve artık bu mağara bu sene biticek başka yolu yok inadıyla, tente yaptırma, çanta tamiri, üyelere tulum yaptırılması, malzeme siparişi, vs.vs. gibi yüzlerce kalem işi tek başına, bizleri hayrette bırakacak bir sürede tamamladı. Kendisine teşekkürü borç biliyoruz. Tulga ise, istişare rüyasına yatarak daha önce aklımıza gelmemiş yapılması gereken yeni işleri her gün şapkadan çıkartarak, en sonunda “vallaha helal olsun” dedirtti. Örneğin, önceki yıllarda su kaynağını kirletmemiz sonucu yaşanan toplu kusma eylemlerinin önüne geçecek önlemler (klor tableti gibi), dip ekibi için 1,5 kg lik bot siparişi, power bar, kamp yerine ormancıların piknik masası ısmarlanması, Malatya pazarı kuruyemiş siparişi, derneğe ve kişilere teknik malzeme, vs.vs. Mükemmel organizasyon sonucu büyük faaliyet büyük bir gazla başladı, ilerledi ve sonuçlandırıldı. Ne mutlu bize ki MAĞARACI 14. SAYI EYLÜL2008, Sayfa: 1
Türkiye derinlik sıralamasına -600 ün üzerinde bir derinlik ile girmeyi başaran bir adet daha düdenimiz oldu. Bu seneki faaliyete katılan Birhan ALTAY, Bora ÇORAKBAŞI, Cem ERSOY, Coşkun ÖZAŞÇILAR, Deniz ÖZKAYA, Efe ERSOY, Emre Baturay ALTINOK, Emrah ÖZTEKİN, Emrah SINMAZ, Kubilay ERDOĞAN, Muharrem SAMUK, Mustafa CANER, Mustafa Z. RUHİ, Onur YURTBAŞI, Tulga ŞENER, Uğur LELOĞLU, Ülkü TEKE ve Vedat GUN (yas ortalaması: 34,33) ise Altıntaş tarafında düdülenler listesine girmeye ve Altın Çamur oskarını almaya hak kazandı.
Burda kişsel bir paragraf açıyorum; son 3 yıldır bahtsız deve misali mağara toplama ekibinde yer alıyorum. Bundan önceki mağara faaliyetlerimi düşünüyorum ve hep ip toplama işlerinin kıçımda patladığının farkına varıyorum. Gelin görün ben mağaracılık ömrü hayatımda Altıntaşı son kez toplarken ortaya çıkan enerjinin daha önce oluştuğunu daha önce görmedim. Hayatımda yaşadığım en keyifli kalabalık ekip çalışmasıydı. "Belim sakat, bana çanta taşıtmayın, MR’ım doktor raporum yok ama yeminle belim ağrıyor. Bak öne eğilemiyorum. Avuç avuç ilaç içiyorum olm halime bakın lan." nidalarıyla niyeyse toplama ekibine girdim ve bir noktadan sonra içimde öyle bir gaz patladı ki bir ara Maho ile kendimi 5 tane gülle gibi çantayı sırtlanmış koşar adım giderken buldum. Çantanın biri (sarı-mavi) öyle ağırdı ki sırtıma savurup takmamla beraber dengemi yitirip cadı kazanı ve kendi çevremde 360 derece dönerek sırt üstü ikiseksen cadı kazanına uzanıverdim. Faaliyetin ikinci haftasına katılan, 3 kisilik Maho, Bora ve K. Hakan motorize ekipleri bizi daha derinlere gömecek istihbarat peşine gittiler... Yıllardır bu kadar keyifli, bu kadar organize bir faaliyet yasamamıştım. Hepimizin eline sağlık...
Fotoğraf: Emrah SINMAZ
Geçtiğimiz senelerde (özellikle zorlu 2006 yılı) üst üste yaşanan aksilikler, bu yıl yaşanmadı. Her giren ekip normalde yapması gereken işten fazlasını gerçekleştirip çıkıyordu. Mağara bittiği haberini getiren Cem ve Tulga’dan sonra organize olan Kubilay, Baturay, B.Emrah, Birhan, Onur, Bora’dan (yas ortalaması: 37,25) oluşan dip ekibi malzemeyi toplayarak yukarı tırmanmaya başladı.
Mağaranın en son küçücük salonunda yeryüzüne 3 metre kala oluşan 8 kişilik fotoğraf karesi, ömrü hayatımda girdiğim en güzel kare galiba... Elimizde bir tek UEFA kupası eksikti... Hepinizi seviyorum, Sevmekten öteye geçmiş bizzat kendi "sevgi" olmuş,
Fotoğraf: Birhan ALTAY
Dip ekibinin dışarı sağ salim çıkması ile birlikte kampta adeta bayram havası esti. Dışarı çıkan her bir mağaracının başında en az 2–3 kişi çay veriyor, yemek sunuyor, masaj yapıyor, soyunmasına yardım ediyor... Ekip arkadaşının yorgunluğunu gidermeye çalışıyordu. Ertesi gün, dışarıda dip ekibini beklemekten kaslarının her lif teli gerilmiş toplama ekibi mağaraya biran önce girmek için sabırsızlanıyor. Ekip Maho, Cem, Ugur, Vedat, Coşkun, K. Mustafa, Deniz, K. Emrah toplam sekiz kişiden oluşuyordu.
Fotoğraf: Emrah SINMAZ
MAĞARACI 14. SAYI EYLÜL2008, Sayfa: 2
Dip ekipleri ipleri toplayarak yukarı geliyor, dışarı çıkanların ilk sözleri: 6 Ağustos Çarşamba 23.30 Onur YURTBAŞI: Yorulmadım, üşümedim ama anlamadığım bir şekilde başım dönüyor. Sanki biri tam travertenin üzerine ulaştığımda düğmeme bastı. 7 Ağustos Perşembe 00.20 Birhan Altay: Sanki Ankara’dan beri yürüyor gibiyim. Oyyyy oyyy. Aşağılar çok güzeldi çok şeyler kaçırdınız. — Birhan ıslanmamışsın. — Ben kuru çıkarım ıslanmam. 7 Ağustos Perşembe 00.25 Bora ÇORAKBAŞ: Ermenek ker****ne gitmek istiyorum. Hamamda Çingeneleri oynatmak istiyorum...
ağız kazısı yaptığımızı, her karışını gezdiğimizi ve kalanlardan birkaç çatlağa göz attığımızı söylüyor. Bu satırlar okurken 7 senede bu kadar mı yaptınız diye çok düşünürseniz, size hiç düşünmeden MAD’ın gelecek kuşaklarını yetiştiren, sayısız insanı mağaracılık ile tanıştıran ve sayamayacağımız kadar çok, harika anılara ev sahipliği yapan bir yer olarak anılarımıza kazındığını söyleyebiliriz. 7 senede kendisini başka bölgeler ile aldatsak da her sene döndük dolaştık yine ona geldik. Neler yaşamadık ki? İlk seneler çamurlara otomobil sapladık, derneğin cezve ile Türk kahvesi keyfini orada tanıdık, bir sene büyük etkinliği 5 kişi ile yaptık, yaylacılarca bir ineklere bir de misafirlere sunulan hıyarları (kendi deyimleri) reddetmeyip ikram kabul edip yedik, kendimizi şehirde sanıp tokalaştıktan sonra genç gelinlerden birisini yanağından öptüğümüz (Baturay) için buz kesildik, telefon çeken yeri bulabilmek için gece yarısı festival bayrağının yerini sormak için ev kapısı çaldık (Bora), çadır uçurduk (Kubilay), duş ve güneş enerjisi sistemlerini kurduk (Vedat)… Neler neler…
7 Ağustos Perşembe 00.25 Emrah SINMAZ: İnanamıyorum... 7 Ağustos Perşembe 00.30 Emre Baturay ALTINOK: Kubi bir daha birbirimizi kontrol edelim, deltam açılmış ☺
TUTKULU VE SAPKIN BİR İLİŞKİYDİ BİZİMKİSİ…
Fotoğraf: Birhan ALTAY
Emre Baturay ALTINOK
Kendisi ile uzun süren tutkulu bir ilişkimiz oldu. Ne biz ondan vazgeçebildik, ne de o bize bizim istediğimizi kolayca verdi. Meydan okuduğumuz seneler daha fazla ileri gitmemize şekilde izin vermedi. (2006) Küçük gördüğümüzde ucuz atlattığımız kaza ve ramak kalmalar ile bizi uyardı. (2007) Çokça zorladı (2005-2008) ama keyfini hiç esirgemedi (2001-2008) Bu sene nihayet kendini teslim etti. Dedik ya zor bir ilişki idi bizimkisi, geldi ve de geçti…
Cem ERSOY Cumartesi (2 Ağustosta) Bursa’dan yola çıktık ve akşam kampa ulaştık (Emrah, Mustafa, Efe ve ben). Kamptakilerle hasret giderdikten sonra yattık. Pazar günü saat 13.00’da Emrah ve ben, Kubilay ve Tulga’ya destek amacıyla mağaraya girdik. Bu arada asıl görevimiz telefon hattını Vedat ve Uğur’un götürdüğü 200 metre civarından devam ettirmekti. Ben her zamanki gibi mağara amnezisine uğramış gibi dört senedir geldiğim yerleri yeni görüyormuş gibi geçtim.
Fotoğraf: Mustafa Z. RUHİ
Altıntaş yaylasına Topak Düdeni için ilk kez ayak bastığımızdan bugüne 7 sene geçmiş. Seyir defterimiz 7 senede yaylada biri yatay, 2 düden bitirebildiğimizi (-280 m. Topak, -598 m. Düdenağzı), toprak düdenler için birçok
Telefon hattını ilerletmek çok yavaş ilerleyen bir işlem. Oradan geçeceklerin takılmaması için normal geçiş yolundan uzak döşemek lazım ve her yerde girinti, çıkıntı ve çentik olmuyor. İkinci telefonu travertenin çıkışının altına yerleştirdik. Üçüncü telefonu ise kampa iki iniş kala telin bitmesi nedeniyle 400 metreler civarında bırakmak zorunda kaldık. Bu işlem bittikten sonra hızlandık ve gece MAĞARACI 14. SAYI EYLÜL2008, Sayfa: 3
(pazartesi Saat 01.30 civarı) kampa ulaştık.
Üstümüzdeki metallerin şıkırtısından mağaranın bittiğini biz daha yanlarına varmadan anladılar. Planlar değişmişti. Baturay ve Birhan harita yapıp hattı sökmek için akşam 21.00 civarı yola çıktılar. Biz yattık titrek ve ıslak bir uykudan sonra sabah kalkıp Tulga ile çıkışa hazırlandık. 9.50’de yola çıktığımızda Birhan ve Baturay dönmemişti, merak etmiştik. Sorunsuz bir çıkışla yaklaşık 6,5 saatte kampa ulaştık. Bu arada telefonla mağaraya girmek üzere olan Bora ve Onur’a ip yerine yiyecek ve çanta getirmelerini söyledik mağara bittiğini de müjdeledik.
Fotoğraf: Emre Baturay ALTINOK
Tulga ve Kubi yatmıştı. Bize seslenerek kamp yerinin yerini belirttiler. Yukarı çıkıp yanımızda getirdiğimiz dört kişilik çadırı kurduk yanımızda getirdiğimiz tulum ve matı‘da içeri yerleştirdik. Yatışımız 03.30’u buldu. Üşümekle titremek arası geçen uykudan sonra sabah 07.30’da kalktık. Bir gün sonra Tulga’nın sol kolunun şişmesi nedeniyle ben ve Kubilay bir gün dinlendikten sonra ilk vardiyayı almaya karar verdik. Daha sonra da benimle Tulga’nın yukarıya çıkmasının uygun olacağını düşündük. Bu arada mağaranın çok zor ilerlediğini ve takviye için telefonla birkaç kişiyi daha çağırmak gerektiği yönünde fikir birliğine vardık. Gece 03.30 civarında Birhan ve Baturay da kampa ulaşmış ve dört kişilik çadırda titremek için yerini almışlardı. Sabah kahvaltı ve durum tespitinden sonra ben ve Kubilay ilk vardiya için 11.00 civarında hazırlanmaya başladık, 12.00’da yola çıktık. Birhan ve Baturay’da saat 20.00’de vardiya devri için yola çıkacaklar ve hattı ilerleteceklerdi. Yaklaşık bir saatlik zorlu bir ilerleyişten sonra hattın bittiği yere ulaştık. Yaklaşık 4–5 istasyon çakarak ilerledik. Matkabın şarjı azaldığı için bazı yerlerde el boltu çakmaya karar verdik ve bir tane çaktık. Sonra bir çöküntü alana geldik. Saat 16.30 olmuştu. Mağaranın girişindeki gibi bir su geçişine vardık. Burada Kubi “Geçebilir misin?” dedi. Üstümdeki fazlalıkları çıkarıp burnum suya değerek aradan süründüm. Sonra buna benzer bir çok delikten geçerek çöküntü alanda yaklaşık 40–50 metre ilerledim ve suyun bir kayanın altından kaybolduğu yere geldiğimde mağaranın bittiğini anladım.
Fotoğraf: Birhan ALTAY
Bu arada Kubi merak ettiği için arkamdan gelmişti. Mağara bitti diye seslendim. Çevredeki her yeri kontrol ettikten sonra dönüşe geçtik. Yanımızda getirdiğimiz ip ve metalleri geri götürdük. Kampa ulaştığımızda saat 18.30’du.
Fotoğraf: Mustafa Z. RUHİ
Kampta süper ıslak bir şekilde karşılandık (su tabancalarıyla) Dört senedir geldiğim Altıntaş’ın bitmesine ve sonunu gördüğüme (rekor kıramasak da) çok mutlu oldum. Aşırı yorucu ve bezdirici bir mağaraydı.
Tulga ŞENER Pazar günü Kubi’yle beraber giriş yaptık. Hedefimiz -465 metredeki kampa inip oradan da daha önce inilmiş ancak şu an döşeli olmayan yeri döşemekti. Kubi’nin müthiş motivasyonuyla yaklaşık beş saatte kamp yerine ulaştık. Kampta biraz dinlenip bir şeyler yedikten sonra inişe devam ettik. Döşeme devam ederken, mağarada inişlerin başlamasını ya da böyle gidecekse de, çok derinleşmeden bitmesini dilediğimi söylersem yalan olmaz. İpimizin de bitmesiyle, eski döşenen yerden yaklaşık 15-20 metre daha inip dönüşe geçtik. Mağara travers döşemeleriyle cadı kazanlarının geçilmesi şeklinde devam ediyordu. Bu arada diz üzerinde sürekli sudaydık. Dönüşte zaten problemli olan kolum nedeniyle zor anlar yaşadım. Özel olarak diktirdiğimiz tek askılı çantanın da bir fantezi olduğunu, sürekli önüme düşerek hareketimi daha da zorlaştırdığını fark ettim. Kampta benim çıkmamın daha doğru olduğuna, daha fazla zorlarsak kolumun daha da kötüleşeceğine karar MAĞARACI 14. SAYI EYLÜL2008, Sayfa: 4
verdik. Bu arada kampa Emrah, Cem, Baturay ve Birhan da geldiler.
Herkesin yürüyerek geçtiği yerlerden, teli bağlayacak yer bulmak için maymun gibi sağa sola tırmana tırmana ilerledik. 140 metrede botla geçişin başında yukarıyla konuşamamak moral bozsa da hattı kurmaya devam ettik. Dönüşte hattın niye çalışmadığını anlamak için Büyük Salon’un iki ucu arasında konuşmaya çalıştık. Vedat’ın sesini beklerken o anda dışarıda olan Kubilay’ın sesini duyunca bir türlü inanamadım, Kubilay birkaç kez tekrarlamak zorunda kaldı. Sonuçta hattaki problemin toprağa gömülü olduğu için gözle kontrol edilmeyen tek bir metrelik bölümde çıktı ve pirimiz Murph’yi bir kez daha doğruladı.
Coşkun Özaşçılar Onur’la birlikte -244’e indik Geçen seneden beri ilk girişim, o yüzden biraz sıkıntılı oldu. Hem fiziksel açıdan hem de psikolojik açıdan mücadele gerektiren bir etkinlik oldu.
Fotoğraf: Mustafa Z. RUHİ
Ertesi sabah Cem’le Kubi bir sorti daha yaptılar. Kubi mağara devam ediyor dese de biz daha onların gelişlerinde malzeme şıngırtılarından mağaranın bittiğini anlamıştık. Aslında daha derin rakamlar istiyorduk ama sanırım mağaranın bu şekliyle devam etmemesi nedeniyle hepimiz bittiğine sevindik. Uyuduk uyandık, yemek yedik, geyik yaptık derken epey zaman geçti. Aklım ve gönlüm mağara kampında kalarak, Salı günü Cem’le çıkışa geçtik. Yolda Bora ve Onurla karşılaştık. Onlardan aldığımız Powerbar desteğiyle devam ettik. Yaklaşık 6,5 saat sonra dışarıdaydık. Yolda kolum en azından SRT sırasında sorun çıkarmadı ancak ipsiz tırmanışlarda yine zorlanmalarım oldu. Bir süre ara vermek zorunda kaldığım mağaracılığa yine derin bir mağarayla geri dönmek benim için güzeldi. Yaptığım antrenmanlarımın boşa gitmediğini çıkışta anladım. Pek yorulmamıştım. Vedat’ın muhteşem duş organizasyonuyla yorgunluğumu atıp köye yürüyüşe bile gidebilmiştim. Bu arada yaş ortalamasını düşüreceğim hiç aklıma gelmezdi. Cem’le çıkarken yaş ortalamamız sanırım 43’dü.
Fotoğraf: Mustafa Z. RUHİ
Mustafa CANER
Uğur Murat LELOĞLU
Fotoğraf: Mustafa Z. RUHİ
Fotoğraf: Mustafa Z. RUHİ
Vedat ile telefon hattını uzatmak için mağaraya girdik.
Altıntaş benim üçüncü dikey mağaram olacaktı. Mağaranın zor olduğuna dair daha önce aldığım duyumlar beni biraz strese sokmuştu. Dikeyde çok tecrübeli olmadığım için ekibi yavaşlatırım, başlarına bela olurum düşüncesi de vardı. Mağaranın girişi sürünme gerektirse de çok zor MAĞARACI 14. SAYI EYLÜL2008, Sayfa: 5
gelmedi. Aktif su akışı ıslanma korkumu tetiklese de çok dikkatli olursam fazla ıslanmam diyordum. Fakat ıslanacaktım :). Önce karpit lambası hakkında korktuğum başıma geldi. Zor yanmaya kolay sönmeye başladı. Taşıdığım çantanın ağırlığından omuzlarım fena ağrımaya başladı. Gözlüklerim buhar yaptı. Ter gözlük camlarına akınca görüş açım iyice kayboldu. Biraz sonra moralim düzeldi ancak bir noktada belime kadar suya girdim. 140’da tükenmeye ve üşümeye başladım. Sonra çıkışa geçtim. Çantaları bırakınca daha iyi hareket etmeye başladım. Deniz kafa lambasını bana bıraktı. O noktadan sonra mağara keyifli hale geldi. Yolda Baturay ve Birhan’la karşılaştık. Çıktığımız zaman kampı ve arkadaşları görmek harikaydı. Mağaranın yorgunluğunu üzerimden atıp ikinci girişim için hazırlanmaya başladım. Mağaranın bitiş haberi gelmiş ve çanta taşımaya, hat sökmeye girilmesi gerekiyordu. Aynı ekiple girdik, içeride diğer ekiplerden arkadaşlarla büyük galeride buluşup ip çekme ve çantalama işlemine başlayacaktık. Toplam 11 çanta, ağzına kadar malzeme ve ip doluydu. Biz 8 kişiydik. Yarın tekrar mı girelim, tüm çantaları çıkarabilir miyiz derken, tüm ekip öyle bir gaza geldi ki tüm çantaları dışarıya sorunsuz çıkarmayı başardık. Ekip ruhu, mağara motivasyonu, yardımlaşma, herkesin tek bir amaca kenetlenmesi harikaydı. Bunu yaşayabilen insan sayısı çok değildir. MAD'ın ayrıcalığı bize bu duyguları yaşatması olsa gerek. MAD Altıntaş ekibinin bir parçası olduğum için çok mutluyum. Her şey çok güzeldi.
hatları kontrol ederek Belli bir yere kadar Coşkun da UML ve bana eşlik etti. Babalara geldiğimizde hattı düzelteceğiz derken tamamen kopardık. Tekrar düzeltirken Coşkun Onur’a yetişmek için bizi bıraktı. UML’nun fotoğraf çekme işleri vs derken Büyük Salon’a botun başına kadar ulaştık Tüm yukarı ile görüşme çabalarımız sonuçsuz kaldı. İki kez ara hattı kontrol etmemize rağmen bir kopukluk bulamadık ve hattı ilerletmeye karar verdik. Bottan sonraki büyük inişi indik ve neredeyse düz denecek duvarlar arasından kabloyu tutturmaya çalışarak biraz daha ilerledik. Arka arkaya kısa inişlerin olduğu kısmın ortalarında yanlış bir hareketle yaklaşık saat hattan kurtulmaya çalıştım ama ne fayda. En son teknik olarak değil maymunluklarımla kurtulmayı başardım ama tükenmiştim. Çevrenin kabloyu ilerletmek için uygun olmaması ve benim de tükenmişliğim katılınca UML dönelim teklifime hiç itiraz etmedi. Biz kabloyu Cengiz’in Düştüğü’nde karşılaştığımız dönmeye başlayan Coşkun’un yardımıyla aşağı indirip bıraktık. Dönüşte hattaki kopuğu bulup testleri yapıp arada da UML’nun fotoğraflarına poz vererek saat 23’ü geçerken biraz yorgun ve hedefe ulaşamamanın verdiği hüzün ve baş ağrımla dışarı çıkmıştım.
Vedat GÜN
Fotoğraf: Birhan ALTAY
Mağara Araştırma Derneği 1964 Adres: GMK Bulvarı, Kubilay Sok. Kubilay Apt. 17/1 Anıttepe Ankara PK 670 Yenişehir Ankara http://www.mad.org.tr / mad@mad.org.tr / Tlf: +90 312 229 64 09 Bursa Şubesi 2006 Adres: Atatürk cad. Agah Han No: 61/36 Nalbantoğlu Osmangazi Bursa http://www.madbursa.org / info@madbursa.org Tlf: +90 224 222 00 65 MAD Türkiye Mağaracılar Birliği (http://www.tumab.org) ve Uluslararası Speleoloji Birliği (http://www.uis-speleo.org) üyesidir. Fotoğraf: Mustafa Z. RUHİ
Güzel bir kahvaltının ardından, yukarı kampı tüm dağınıklığı ile bıraktık. Amacımız az da olsa malzeme indirmek ve asıl telefon hattını olabildiğince aşağıya traverten çıkışına taşımak. İlk girişten itibaren ara ara
Hazırlayanlar: A. Bahar HASER, Birhan ALTAY, Havva YILDIRIM, Mustafa Z. RUHİ İletişim: magaracilar@gmail.com Başkan: Emrah ÖZTEKİN Yayın Koordinatörü: Emre Baturay ALTINOK MAĞARACI 14. SAYI EYLÜL2008, Sayfa: 6
MAĞARACI
15. Sayı
Mağara Araştırma Derneği Aylık Haber Bülteni, Ankara Monthly Newsletter of Cave Research Society, Ankara
Haberler
Bu Ay Mağaracı’da… Ekim ayı, 2008 büyük yaz etkinliğinde araştırma çalışmaları tamamlanan Düdenağzı Mağarası’nın yorgunluğunu atarak geçti. Gelen malzemelerin temizlenmesi için Emre Baturay ALTINOK ve Birhan ALTAY’ın dernek evi banyosuna kurdukları muhteşem merdaneli çamaşır makinamızın başında, biraz da Birhan’ın itelemeleriyle birçok çanta ve metrelerce ip yıkandı; Düdenağzı çamuru sevgiyle anıldı. Mağara Araştırma Derneği Bülteni’nin çalışmaları son sürat devam etmekte.
Ekim 2008
14.
sayısının
Bu sayımızda: “Bir Belge Bir Hikaye” köşemizde Hakan ERDEMİR’in bir fotoğraf ve anısını… Emrah SINMAZ’ın fotoğrafları ile Emre Baturay ALTINOK’un Datça Tekesuyu Mağarası Araştırması yazısını... Orkuthan KARADENİZ’in Küre Dağları Araştırma Etkinliği güncesini... Havva YILDIRIM’ın “Perugia’da da Mağara Canlıları Varmış” başlığı altındaki neşeli İtalya macerasını... Onur AVCI’nın http://www.cavediggers.com/vertical/1PERSON.pdf adresinden derlediği Kişisel Donanımlar’a ilişkin bilgileri... Ve derlediğimiz duyuru ve haberleri sizlerle paylaşıyoruz. Mağaracı’nın 16. sayısında görüşmek dileğiyle…
Bir Belge Bir Hikaye Hakan ERDEMİR
• 31 Ağustos’ta üyelerimizden Emre Baturay ALTINOK ve Bursa Şubesi’nden Emrah SINMAZ Datça Tekesuyu Mağarası araştımasını tamamladı. • 20–21 Eylül’de yedi üyemizin katılımı ile Küre Dağı’nda Araştırma Etkinliği düzenlendi. • Tokat'ın Almus ilçesinde, hayvan otlatan çobanlar tarafından bulunan mağaranın turizme kazandırılması için çalışma başlatıldığı haberi Hürriyet Gazetesi internet sayfasında yayınlandı. (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9889349.asp) Yazı üzerine gerekli bilgilerin alınması için Bakanlık ve ilgili birimleri ile irtibata geçildi.
Duyurular • Türkiye Mağaracılar Birliği'nin 14. Genel Kurulu, 21-23 Kasım tarihlerinde Antalya'da yapılacağı duyuruldu. Genel Kurul gündemine ek önerilerin bildirilmesi için Genel Sekreterlik tarafından tüm mağaracılara çağrı yapıldı. Öneriler Kasım ayı başına kadar MAD Temsilcisi aracılığı ile Genel Sekreterliğe bildirilebilir. • 19–26 Haziran 2009 tarihlerinde UIS ve NSS’nin ortak düzellediği 15. “Karst Horizons” Uluslararası Speleology Kongresi Kerrville, Teksas Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleştirilecektir.
Tekesuyu Mağarası’nda Ayaklarınızı Kaybederseniz…
(Ya Da Datça’da Felç Olma Hali) Yazı: Emre Baturay ALTINOK
Tarih 20 Kasım 1996, TRT yönetmenlerinden Hayrullah OĞUZ’un davetiyle Gazipaşa’da (Alanya / Antalya) Yalan Dünya Mağarası’nda belgesel çekimindeyiz. Bir mola anı. Fotoğraftakiler soldan sağa Tulga ŞENER, ben, Veysel ÖZBEK, Gülfem UYSAL, Banu CENGİZ ŞENER
Her şey Emrah SINMAZ ile Ağustos ayı başında yaptığımız bir telefon konuşmasında kendisinin ay sonunda ailesi ile birlikte Datça’da olacağını bildirmesi ile başladı. Görüşmemizde benim de o tarihlerde Datça’da olmam halinde daha önceden bilgisine ulaştığı ve haritasının çizilmemiş olduğunu öğrendiği Tekesuyu Mağarası araştırmasını tamamlayabileceğimizi ve haritasını çizebileceğimizi söylemişti. Bu gaz hali bünyemde büyük bir heyecana sebep olmuştu. Neden mi? Datça ve mağara. İki tutkum bir araya geliyordu. Eğer gerçekleşirse daha önce hiç düşünmediğim bir birliktelik olacaktı bu. Teklifi kabul
MAĞARACI 15. SAYI EKİM 2008, Sayfa: 1
etmeden önce (başka şansım varmış gibi), dürüst olmak gerekirse, Datça’da bir mağara olabileceğinden de şüphe duymuştum. Onca yıldır gittiğim Datça’da antik kent civarı dışında bir mağaranın olabileceğine ihtimal dahi vermemiştim. “Emrah’ın aldığı bilgi mağara değil, olsa olsa “in”dir ve istihbaratı verenlerin abartmalarından birisidir,” diye düşündüm. Ne kaybederdik ki? Serde yanılmak da varmış. “Datça Mağara Araştırması”. Kulağa ne hoş geliyor. Kim bilir belki de geleceğin şubesi de bu etkinlikten alır adını… “Mağara Araştırma Derneği Datça Şubesi” ☺
Fotoğraf: Emrah SINMAZ
Neyse… Teklifi kabul etmiştim. Böylece hazırlıklar başladı. Datça’ya yola çıkmadan hemen önce araştırmada kullanacağımız mağara botunu ve de bir kısım mağara eşyasını almak için derneğe uğramak zorundaydım. Bu esnada otobüse yetişmek için çok az zamanım kaldığını işten geç çıktığımda anlamalıydım. Yetişmek için deli gibi araba kullandım, aracı park ettikten sonra ise yollarda sürekli koştum. Bu sırada anahtarım yanımda yoktu. Birhan ALTAY’ı arayarak derneğe gelmesini ve bana kapıyı açmasını rica ettim. Önce mırın kırın etti ve de neden anahtarımın olmadığını sordu, yemekte olduğunu söyledi, kızı Alize’nin sesini dinletti, Alize’yi bahane etti derken acele etmesini ve Datça’da mağara haritası çizmeye gittiğimizi söylememle koşarak evden çıkmış olmalı ki derneğe benden önce vardığını gördüm. Nasıl yani? ☺ Birhan benden önce kapıda idi, beni bekliyordu. Kapıyı açtı, içeri girdik, botu aldık ve çıktık. Laf aramızda Birhan’ı mağara ve harita çizeceğiz kelimeleri ile kolaylıkla kandırabilirsiniz. Tabi Datça maceramızda bir kandırma durumu söz konusu değildi. Buna olsa olsa ince ayar denir… Dernekten mağara botunu alarak çıkmam, Birhan’a araba anahtarımı bırakarak el sallayarak koşmaya başlamam ve de kendimi otobüse atmam arasında ne kadar zaman geçti hatırlamıyorum. Ama bindiğim taksinin kırmızı ışıkta dörtlüleri açık şekilde geçtiğini ve benim de otobüsü bekletmek için sürekli müşteri hizmetlerini telefonla aradığımı o telaş içinde çok net hatırlıyorum. Yetişemeyeceğim derken Türkiye gerçekleri ile bir kez daha tanıştım. Hangi araç zamanında kalkmıştı ki? Gittiğimde orada idi ve herkes benden rahattı. Neyse ki yetişmiştim. Binmemle otobüsün kalkması bir oldu. Artık Datça yolundaydım. Muavin elimde bot ve kamp çantamdaki
çizmeler ile Ağustos ayı arasında bağlantı kura dursun bagajı alırken “Nedir abi bu?” sorusuna aldığı “mağara botu” cevabı ile kendisinin ani bir şok yediğine inancım daha da arttı. Garip gelmiş olmalıyım ki sürekli benimle muhabbet kurmaya çalıştı. Bense bir süre sonra uyuma eğiliminde idim. Sabah uyandığımda hâlâ azimliydi. Ama pek başarılı olduğu söylenemez. Zira akşam koridora taşan uyku pozisyonum sebebiyle kendisi ile tartıştığımızdan yıldızımızın barışması pek mümkün değildi. Öyle de oldu. Sıra inişe gelmişti. Sabah aklıma gelen ilk fikir Emrahlar’ın evinin bulunduğu Billurkent Sitesi’nde inmek ve botu Emrah’a satarak 10 km ötedeki ailemin yanına geçmekti. Site önünde indim, Emrah’ı aradım. Şaşırmış olmalı ki beni kapıdan aldığında botu da sırtına yüklenmiş ve eve gidiyordu. Heyecanlı idi. Bir süre sonra bot ile bir bütün olacak, daha sonra bu bütüne beni de katacaktı. ☺ Kahvaltıdır, ev ziyaretidir derken günü yarıladık, böylece araştırmayı ertesi güne bıraktık. Ertesi gün (31.08.2008) malzemeleri toplayıp yola koyulduk. Mağarayı bulmamız biraz zaman aldı. Zira okaliptüs ağaçlarından sağa sapan toprak bir yol arıyorduk. Bir iki yanlış denemeden sonra “Tekesuyu Mağarası, fenerle giriniz” yazısını gördük. Yazı ile ilgili makaraya başlamıştık ki çakma Ray-Ban gözlükleri ile bir şahin görünümlü doğan yanımıza yanaştı. Ağabeyler Kızlan köylü olduklarını ve de mağarayı turizme kazandırmak istediklerini, bu amaçla içine elektrik çektiklerini ancak ampüllerin çalındığını söylediler. Bizim; Mağara Araştırma Derneği’nden olduğumuzu ve de her mağaranın turizme açılamayacağını söylememizle bizden hoşlanmamış olmalılar ki cümlenin ortasında gaza basarak tozu dumana kattılar. O sırada bal kovanları ile ilgilenen çocuk da hayatında hiç mağara görmediğini ve bizimle gelmek istediğini söyledi. Koruyucu ekipmanı olmadığı için kendisinin fazla ilerleyemeyeceğini söyledik ama görmesini de teşvik ettik. Mağaranın girişine geldik. Emrah ve ben karpitleri ve kaskları hazırlar iken bir yandan da çocuğun şaşkın bakışlarına maruz kaldık. Ben çizme yerine trekking botunu tercih etmiştim. Hazırlığımız tamamlandığında mağaraya girdik. Mağara oldukça sıcaktı. Ahşap merdiven ile kolaylaştırılan iki tane üçer metrelik inişler sonucunda ben 30 derecelik eğimde yürüyeceğim düşüncesi ile belime kadar suya boğuldum. Meğerse su o kadar berrak ve durgunmuş ki benim eğim sandığım yerde göl başlıyormuş… Ucuz atlattık ve bu olayı da kazaya ramak kalma listemize ekledik. Botu şişirdik ve Emrah ile bota yerleştik. Kabusun o an başlayacağını nereden bilebilirdik. Yaklaşık 2–3 saat süren haritalama faaliyeti boyunca bottan 2 kere inebildik. O da risk alarak, eğreti yerlerde. Peynir gibi bir mağara idi, her yeri bir başka yere bağlanıyor, ölçüm için kendimizi sabitleyip atım yapmaya çalıştığımızda tuttuğumuz tavanlar ufalanarak elimizde kalıyordu. Bu kadar karmaşık girişleri en son 2001 senesinde Denizli’de bir yatay mağarada görmüştüm. Ancak bu sefer bot üzerinde olduğumuzdan hareket kabiliyetimiz nerede ise sıfırdı. Bir süre sonra ayaklarımızı uyuşmaya başlamıştı. Daha MAĞARACI 15. SAYI EKİM 2008, Sayfa: 2
sonra uyuşmanın yerini yamuk oturmaktan kaynaklanan bir acı aldı. Nihayet ayaklarımızı hissetmemeye başlamıştık. Ancak harita işinde azimli idik. Ben önde botu ilerletiyor, atımları yapıyordum. Emrah ise arkada notları alıyor ve çizimler yapıyordu. Bu sırada darallardan bot ile geçiyorduk. Öyle ki bazı yerlerde o halimizle alçalan tavanı geçmek için bota yattığımızı da hatırlıyorum. Ayakların halini gelin siz düşünün (bu esnada botun boyu ile su üstündeki manevra ile aldığımız pozisyonları ve de cüsselerimizi de düşünün). Daha sonra Emrah ayak diye bir uzvunun sanki hiç olmadığını, çünkü belden aşağısını hissetmediğini, böyle bir hissizliği (ayak yokluğunu kastediyor) sanki hiç yaşamamış olduğunu söyledi ve “Namaz kılsa idik başımıza bunlar gelmezdi,” dedi. O an bu acından kurtulmak için namaza başlamayı bile düşündüğümü itiraf etmeliyim. Öyle bir acıydı ki küçüklüğümüzde kıldığımız bayram namazları bile bizi kurtaramadı. Bu acı ile yaklaşık 2 saat yaşadık (öldürmeyen acı güçlendirir). Artık ayaklarımızı kaybetmiştik. Bir süre sonra bottan idareten inmeye kalktığımızda ayağa kalkmamız ile düşmemiz bir olduğunda bu gerçeği bir kez daha gördük. Bottan indiğimizde azimle çizdiğimiz bir haritamız ama kaybettiğimiz 4 adet ayağımız vardı ☺. Bir süre çamurlu yerde uzandık, yaklaşık 10 dakika sonra ayaklarımız önce karıncalanarak, daha sonra ise parmaklar ile varlığını yeniden hatırlattı. Mutlu idik. Acıya katlanmamıza değmişti. İtiraf edeyim, namaza başlama düşüncemi o an aklımdan sildim. İnsanoğlu işte… ☺
olduysa bizi gördüğü andan itibaren bize kıllandı ve kadınlar bizimle konuşuyor diye bizi bakışları ile sürekli taciz etti. Uzaylı görmüş gibi davranıyordu. Zaten hiç konuşmadı.
Fotoğraf: Emre Baturay ALTINOK
Haritayı bitirip çıktığımızda girişimizden bu yana yaklaşık 3,5 saat geçmişti. Sıcak ama fiziksel olarak bol acılı bir etkinliği de böylece sonlandırmanın keyfine varmıştık. Üzerimizdeki kırmızı toprağı aracımıza bulaştırarak çıktığımızda Datça’da mağara haritalamanın mutluluğu ile suda bulduğumuz kafa fenerini acı içinde su içersinden almaya çalıştığımda beni dayak yemekten beter eden Emrah’a sevgilerimi iletiyorum. Emrah, fena mı oldu? Derneğe bir kafa feneri kazandırdık. Datça’da MAD ve MAD Bursa etkinliğini iki kişi ile böylece tamamlamış olduk. Bu etkinlikten iki şey öğrendim. Birincisi mağaraya girerken ne olursa olsun çizme giymek gerek, ikincisi ise bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı (ki düşüp sakatlanmayasın) …
20–21 Eylül 2008 Küre Dağları Araştırma Etkinliği Orkuthan KARADENİZ Yaklaşık bir aylık faaliyetsizlik döneminin ardından Küre Dağları faaliyeti beni oldukça heyecanlandırmıştı. Ömer’i de heyecanlandırmış olacak ki; cuma günü akşam 17.00’de dernekte buluşup hazırlıkları tamamladık. Hazırladığımız malzemeleri Özlem’in kiralayıp dernek evine getirdiği araca yükledik. Emrah ÖZTEKİN başkanımızın kaptanlığında Cengiz ÇELİKBİLEK, Ömer ÇETİNKAYA, Handan ERDEMİR, Özlem CANBELDEK ve ben Küre Dağları’na doğru yola koyulduk. Fotoğraf: Emrah SINMAZ
Önce botu söndürdük, bol bol fotoğraf çektik, çıkmak için hazırlıklara başladığımızda iyi Türkçe konuşan ama yabancı olduklarını sonradan öğrendiğimiz insanlar mağarayı görmeye gelmişti. Bizi bu halimizle gördüklerinde önce korktular, sonra sohbete başladılar. Yabancı gezdiren erkek Türkler’in ilginç tribine burada da rastladık. Adam ne
Yol boyunca daha önce de Küre Dağları’na giden arkadaşlar burada efsaneleşmiş olan Kör Ali’nin maceralarını anlattılar. Abartılmış gibi duran bu hikayeler oldukça geyikti. Hatta o kadar sardı ki; otoban ayrımını bile kaçırdık. Kazan’da kısa bir mola verip nevale alışverişini tamamladıktan sonra hikayelerle dolu yolculuğumuza devam ettik. Büyük molamızı Safranbolu’da adını şu anda hatırlayamadığım havuzlu bilmem ne konağında verdik. MAĞARACI 15. SAYI EKİM 2008, Sayfa: 3
Handan Abla’nın yaptığı enfes börekler konağın güzelliğini bile gölgede bıraktı (Handan Abla seni her faaliyete bekliyoruz ☺ Ellerine sağlık).
Perugia’da da Mağara Canlıları Varmış Havva YILDIRIM Boynumda fotoğraf makinem, kulağımda Stratovarius, Perugia’nın dar sokaklarında gezinirken bir an gözüme ilişen ‘Gruppo Speleologico’ ifadesiyle şaşkına dönüp Andrea’ya telefon ederken buldum kendimi. 21.30 toplaşma saati idi ve ben de heyecanla mağara canlılarını bekliyordum ama 22.00 olmadan kimse görünmedi ortalıkta☺ ‘Amma da benziyorlar bize,’ diyerekten grup odasının yolunu tuttum gelen iki kişi ile. Çok geçmeden çoluk çocuk pek çok tip doluverdi grup odasına. Önce duruma şaşırsam da kısa bir sürenin ardından kendimi dernek evimizde gibi hissettim☺
Fotoğraf: Hakan ERDEMİR
En nihayetinde kaybola kaybola da olsa kamp yerine yani Kör Ali’nin evine ulaşmayı başardık. Bizden daha önce motosikletleri ile yola çıkan Hakan ERDEMİR ve Bora ÇORAKBAŞ kamp yerine çoktan ulaşmış ve uyuyorlardı. Kampımızı kurup bizde uyuduk. Sabah da bomba gibi bir kahvaltının ardından mağaraya girmek için yola koyulduk. Planımız, iki grup halinde Töngelyanı Mağarası’na girmekti. Bu mağara, adını yanında bulunan ağacın töngel isimli meyvesinden almaktadır. Havanın kapalı olması bizi biraz korkutsa da Ömer, Cengiz ve ben ilk grup olarak olarak mağaraya giriş yaptık. Biraz ilerledikten sonra düşündüğümüzden daha derin bir inişle karşılaştık ve ipimiz yetmediği için ben ip almak üzere dışarı çıktım. Maalesef bu sırada yağmur başladı. Bizde sel baskını ihtimaline karşı mağaradan çıktık. Boynumuz bükük bir şekilde kamp yerine gidip üstümüzü değiştirdikten sonra hep beraber yürüyüş yapmak için Valla Kanyonu’na gittik. Nehir yatağının sonunda -kanyonun başlangıcı- suların birikmesi ile oluşmuş havuzda Bora ve Hakan cüretkar pozlar vererek yüzdüler. Yanımızda fotoğraf makinesi olmaması büyük şansızlıktı. Cumartesi gününü bu şekilde değerlendirdik. Pazar günü ise Ilgar İni Mağarası’na gitmek için yine Cengiz, Ömer ve ben, Mürsel’in (Kör Ali’nin yeğeni) rehberliğinde yola çıktık. Bir buçuk saatlik zorlu bir parkurun ardından mağaraya ulaştık. Sadece baretlerimizi giyerek mağarayı gezdik. İçerisinde mezarlıklar ve kilise gibi yapılar bulunan bu mağaranın geniş ve yüksek tabanlı olmasından ötürü gezerken mağarada olduğumuzu bile unuttuk. Çok zamanımız olmadığı için kamp yerine döndük, toplandık ve yola çıktık.
Italian Alpine Club ile yan yana idi odaları ve ben ‘Allaaahhh burda ne kurtarma kitapları vardır bee!!’ diyerekten Tulga’yı anmaktaydım☺. Hepsi oldukça sıcak insanlardı ve kendimi etrafta gördüğüm kanyon dergilerini karıştırırken buldum. O an birileri elime birkaç dergi tutuşturuverdi hediye olaraktan. Rio Freddo diye bir diyara idi gezi. Gidilmesi planlanan yerin fotoğraflarını görmemle beraber yanıma hiçbir şey almamış olmanın hüznünü yaşadım. Bir polarım, bir yürüyüş ayakkabım bile yok idi. Turist modda İtalyalar’a gelmiş olduğum için kendime bayağı bir küfrettikten sonra “Hiç değilse burda da mağara canlıları varmış,” deyip yine de mutlu oldum. Ayrıca gidilen yer mağara değil bir kanyon idi. Sezonu bu gezi ile kapatmayı planlıyorlardı. Yazın herkes bir yerlere dağıldığı için etkinlik yapamadıklarını söylediler. Odada dolanmaya başladım. Biri kolumdan tutup beni eski kulüp malzemelerinin olduğu dolabın başına götürdü ve başladı anlatmaya. Her bir malzemenin atraksiyon dolu anısı vardı ve inanılmaz keyifle dinliyordum anlatılanları. Desandörler, ilginç pusulalar, karpit hazneleri, tel merdivenler... Duvarda kocaman bir harita görüp merakla “Neresidir burası?” diye sordum. Meğersem o diyarların en derin mağarası imiş, haritasını gördüğüm yer. Heyecanla derinliğini sordum: “-800m” dediler. Oldukça sıcak geçen tanışma toplantısından elime tutuşturulan dergilerimle mutlu mesut ayrılmak üzereydim ki “Sen de bize yolla bir şeyler,” dediler☺ Ellerinde hiçbir Türkçe kaynak yokmuş. Elbette diyip mutlu mesut evimin yolunu tuttum. Aklımdaki tek şey şuydu: Mağaracı dediğin her yerde güzel ☺
Özlem’i 23.00’te havalimanına, Cengiz’i ise 23.30’da otobüsüne yetişmek için telaşlı ve yine bol geyikli bir yolculuğun ardından sorunsuz bir şekilde Ankara’ya ulaştık.
Genel Toplantı Her Çarşamba Saat 19.00–21.00 Dernek Evindedir. MAĞARACI 15. SAYI EKİM 2008, Sayfa: 4
Kişisel Donanımlar Çeviri: Onur AVCI Kaynak: http://www.cavediggers.com/vertical/1PERSON.pdf
Giysiler Soğuk, çamur, su, kum ve kayalardan korunma derecesi mağaradan mağaraya değişir. Mağara giysilerinin seçimi girilen mağaranın özelliklerine ve kişisel önceliklerinize bağlıdır.
İç Giysiler 15oC’den
soğuk mağaralarda CoolMax’ın tek parça klorofiber veya polipropilen iç tulumları idealdir. Sentetik malzemeden yapılmış bu tulumlar çabuk kurur, ıslandığında da rahattır, hareketi engelleyecek denli hacimli değildir ve yıkaması kolaydır. Kabarık elyaftan oluşan tek parça tulumlar (Resim 1) hacimlidir ama en soğuk mağaralar bile kuruyken çok sıcak olurlar. Su kabarık tulumların üzerinden yavaş süzülür, dolayısı ile zor kururlar ve muazzam ağırlıkta su tutarlar. Giysiler ıslak olduklarında vücutta çok daha hızlı ısı kaybına neden oldukları için ıslanma olasılığı yüksekse kalın ama yavaş kuruyan giysilerden ziyade çabuk kuruyan düşük hacimli giysiler kullanmak yerinde olur.
Resim 1: Sol; kabarık elyaftan oluşan tek parça tulum. Sağ; polipropilen iç giysi.
dikkat etmek gerekir; malzemeyi aşırı sıcağa maruz bırakmak özgün şeklinin bozularak sertleşmesine ve küçülmesine neden olur. Hareket kabiliyetinizi fazla sınırlamadan koruma sağlaması için iç tulumunuzun dirsek ve diz kısımlarına neopren veya elyaftan tampon yamalar dikebilirsiniz. Yamalar tulumun kol ve diz kıvrım yerlerine denk gelecek şekilde işaretlenerek dikkatle yerleştirilmelidir. Yamaların tam koruma sağlayabilmeleri için ilk bakışta uygun gelen yerden biraz daha aşağıya dikilmesi gerekebilir. En hafif iç tulum bile bazı mağaralarda fazla sıcak gelebilir, bu tür durumlarda dış tulumun içine normal iç çamaşırlardan başka bir şey giymemek gerekir.
Dış Tulumlar Soğuktan korunmak çoğunlukla yeterli değildir, donanımın işlevsel durumda kalabilmesi için kuru ve temiz muhafaza edilmesi gerekir.
Su Geçirmezler Parlak renkli plastik tulumlar Avrupa’nın soğuk ve nemli mağaralarında bir zamanlar çok modaydı (Resim 2). Bunlar PVC kaplı polyesterden mamul, dikiş yerleri kaynatılmış veya bantlanmış, önü cırt cırtlı ve kapüşonlu olurlar, sürtünme ve suya karşı olağanüstü koruma sağlarlar. Dayanıklıdırlar, uzun yıllar kullanılabilirler, fotoğraflarda da hoş görünürler. Emici olmayan bir malzemeden yapıldıkları için suya girildiğinde ağırlığı arttırmazlar, pürüzsüz yüzeylerinin su ve çamurun hızla akıp gitmesini sağlamasıyla kullanıcıyı yoğuşma sonucu oluşan ısı kaybından korurlar. Sert kumaşı özellikle düşük ısılarda adeta zırh giyiyormuşçasına bir his uyandırır. PVC’den mamul bu tip tulumlar fazladan koruma sağlarlar ancak esnekliği azaltırlar ve hareket etmek için daha fazla güç harcanmasına neden olurlar. Sızdırmazlığı nedeniyle sıcak mağaralarda veya yoğun fiziksel güç gerektiren durumlarda ciddi miktarda yoğuşmaya yol açabilir. Yine de soğuk ve nemli mağaralarda su da çok derin değilse eşsizdirler. Onarımı kolaydır. Plastik boru tesisatlarında kullanılan PVC tutkalı ve benzeri yapıştırıcılar kullanılarak kolaylıkla yamalanabilirler.
Soğukla baş etmek durumundaysanız kat kat ince giysiler, tek parça kalın bir adet giysiden daha uygun olur. Mağara çok soğuksa veya ilerleme hızı çok yavaşsa mevcut giysilerinize ilaveten sentetik malzemeden yapılmış bir iç tulum daha kullanabilirsiniz. Yünlü iç giysiler de amaca uygundur ancak sentetik kumaşlar kadar verimli değillerdir. Soğuk ve ıslak şartlar altında hiçbir zaman herhangi bir pamuklu giysi kullanmayın. Bir kere ıslandı mı zor kurumakla kalmaz rahatsız edici derecede ıslaklık hissi verir ve çok değerli vücut ısınızı kaybetmenize yol açar. Daha sıcak mağaralarda, hafif polipropilen iç giysiler (Resim 1) kullanın. Cildinizle temas eden suyu hızla uzaklaştırdığı gibi kendinizi kuru hissetmenizi sağlar ve dış tulumun cildinize doğrudan temas etmesi durumunda oluşabilecek rahatsızlığı önler. Sentetik giysileri kuruturken
Resim 2: PVC su geçirmez dış giysi. MAĞARACI 15. SAYI EKİM 2008, Sayfa: 5
Su Geçirmez Olmayanlar Herhangi bir su geçirmez tabakası olmayan naylondan, hatta geçirimsiz naylondan veya korduradan yapılmış tulumların giyilmesi su geçirmez plastik giysilerden daha kolaydır. Hafiftirler, esnek ve soluk alan bir yapıları vardır. Dolayısı ile şartlar uygun olduğunda kolaylıkla kururlar. Geçirgen tulumlar kuru ve sıcak mağaralar için ideal seçimdir. Sugeçirmez tulumların ithal edilmesinden dolayı pahalı olduğu ülkelerde elde de üretilebilirler. Ilımlı koşullar altında bilindik pamuklu işçi tulumları kullanılabilir.
değillerdir. Bu tür uzun bir yolculuktan sonra mağaracıların ciltleri kuru bir erik kadar buruşuk hale gelir. Dalgıç tulumlarının verimliliği düşük, yalıtımı zayıf olduğundan vücudun sıcaklığını koruması için sürekli hareket etmek gerekir. Kullanıcı belirli bir süre için durmak zorunda kalırsa tehlikeli olacak kadar ısı kaybetmesi işten değildir. Öte yandan, tırmanma ve hızla dar geçitlerden geçme gibi durumlar aşırı ısınmaya neden olabilir. Dalgıç tulumu giyen mağaracıların vücut ısılarını düşürmek için buldukları küçük havuzcuklara hızla dalıp çıkmaları nadir görülen olaylardan değildir.
Ara Özelliktekiler Bunlardan başka örgü naylondan yapılmış, sızdırmazlığı kumaşın içindeki ağır PVC katman ile sağlanmış bir dizi dış tulum çeşidi daha bulunmaktadır (Resim 3). Tahmin edileceği gibi bunları PVC tulumlar ile geçirgen tulumlar arasında bir yerde değerlendirmek gerekir. Genellikle dikiş yerlerinde aralıklar olur ve kullanıldıkça artan şekilde içeriye bir miktar su alırlar. Hareket halinde iken geçirimsiz tabaka nedeniyle biraz ısınmaya ve tulum içinde nemlenmeye neden olurlar. Ancak yine de görece hafiftirler ve giyilmeleri rahattır. Meander’in belden aşağısı PVC’den, üst tarafı korduradan oluşan melez bir modeli bulunmaktadır. Bacakları sudan korumaktayken kolların rahat hareket ettirilebilmesini sağlamakta, aşırı ısınmaya neden olmamaktadır.
Yumuşak neopren malzemeden yapılan ve esnekliği arttırmak için dirsek ve diz bölümlerinde daha ince koruyucu yamalar bulunan sörf tulumları dalgıç tulumlarına nazaran daha isabetli bir seçenek oluştururlar. Tasarımı tırmanma hareketlerine uygundur ve kullanıcıya ellerini başının üzerinde birleştirme imkanı verir. Neopren 5mm’den kalın olmamalı, sıcak mağaralar için bundan da ince olmalıdır.
Resim 4: Dalgıç tulumu Resim 3: Ara Özellikteki dış giysi.
Ek Giysiler Soğuk ve yavaş hareket edilen etkinliklerde (araştırma, fotoğraf gezileri gibi) yün başlıklar ve normal eldivenin altına giyilen ve teri emen iç eldivenler çok faydalı olmaktadır. Daha soğuk şartlarda ve acil durumlar için su geçirmez çantalarda taşınmak suretiyle gerektiğinde kullanılmak üzere termal iç giysiler bulundurmakta yarar vardır.
Dalgıç Tulumları Dalgıç tulumları sürekli suya girilip çıkılan veya yüzülen ıslak mağaralar için mükemmeldir (Resim 4). Cildi tamamen sararak derin suda batmazlık, düzgün yüzeyi ile tehlikeli geçitlerde kolaylık sağlarlar. Ancak, bazı sakıncaları da vardır. Mağaracılığa uygun tasarlanmadıkları takdirde kol ve bacak hareketlerini oldukça kısıtlarlar, tırmanmayı zorlaştırırlar ve yorgunluğa sebep olurlar. Dalgıç tulumları teri içeride hapsettikleri ve kullanıcının sürekli ıslak kalmasına neden oldukları için kuru mağaralara uygun
Tulum hareket kabiliyetini engellemeyecek ve soğuğa karşı altına bir iç tulum giyecek şekilde hafifçe gevşek olmalıdır. Tek parça dalgıç tulumları daha hafif ve ucuz olmakla birlikte iki parçalı olanlarına nazaran daha az hareket serbestisi sağlarlar. Kadın mağaracılar iki parçalı tulumları daha kullanışlı bulurlarken, erkekler fermuarı olan herhangi bir tulum kullanabilmektedirler. Kuyulara dalınacağı zaman gerekecek başlık da kıyafetin tamamlayıcı parçasıdır.
Gomex Soğuk bir mağarayı en güvenli ve rahat şekilde keşfetmenin yolu kuru kalmaktır. Sığ bir su birikintisini yüzmek zorunda kalmadan yürüyerek geçebiliyorsanız, iç giyiminizi kuru tutmak için size bir gomex lazım demektir. Gomex ayakları da içine alacak şekilde, dikişsiz, tek parça, lateksten yapılmış tulum şeklinde giysidir. Kullanıcıyı bacak hareketlerini asgari kısıtlayarak koltuk altına kadar korur. Yaklaşık 500 gram ağırlığındadır, katlandığında oldukça küçük hacim kaplar. Böylece ıslak bölümün başlangıcına kadar taşınabilir ve burada giyilebilir. İç tulumun üstüne, koruyucu dış tulumun altına giyilmelidir. Düzgünce
MAĞARACI 15. SAYI EKİM 2008, Sayfa: 6
oturması ve ayak kısmını koruması için gomexin üzerine uzun çoraplar giyilmeli ve dizbağı kullanılmalıdır. Gomex nazik bir yapıya sahiptir. Tamiri kolay olmakla birlikte (birer onarım setiyle birlikte satılmaktadırlar) düzenli bakımları yapılmazsa çürürler. Her kullanımdan sonra sade su ile yıkanmalı ve doğrudan güneş ışığına maruz bırakılmadan kurutulmalıdır. Katlanıp kaldırılırken birbirine yapışmasını önlemek için mutlaka talk pudrası kullanılmalıdır.
Ayak Giyimi Mağaracıların en rağbet ettiği ayakkabı tipi herhalde lastik çizmelerdir (Resim 5). Ayakları ve bacakların alt kısımlarını iyi korurlar, sağlamdırlar, birçok mağarada ayakları kuru tutmaya yeterlidirler ve ucuzdurlar. Kauçuk tabanlılar yere daha iyi tutunurlar ama ayaktan kolay çıkarlar. Astarsız olanları ıslandıklarında daha çabuk kururlar. Su ve kumu dışarıda tutmak için dış tulum çizmelerin üzerine giyilmelidir. Çizmelerin bacağa denk gelen kısımları şekillerini koruyabiliyorsa bu yöntem daha iyi sonuç verir. Lastik bantlar kullanılarak tulumun aşağı kayması ve bacak hareketlerini kısıtlaması engellenebilir. Lastik bantlar suyun çizmenin seviyesini aşmasını önleyerek ayakta kuruluk da sağlarlar. Geçilecek su sığ değilse, çizmeyi sürekli boşaltmak sıkıntı verebilir, bu durumda kısa bilekli botların kullanımı daha pratik olur.
Resim 6: Sol; neopren patik. Sağ; sentetik çorap.
Eldivenler Kolay mağaralara yapılan kısa gezilerde eldivensiz de idare edilebilir. Ancak günler süren mağara araştırma faaliyetlerinde ve uzun yolcuklarda soğuk ve yara bereler ellerin işlevselliğini yitirmesine yol açar. Bu nedenle eldiven kullanımı elzemdir ancak iyisini bulmak zor olabilir. Eli tam saran PVC’den yapılmış sanayi tipi uzun bilekli tipleri idealdir (Resim 7). Eller eldivenin temasına bir kere alıştıktan sonra temizlik, kuruluk ve dış etkenlerden korunma için eldivenler sürekli giyilmelidir. Eldivenin uzun bilek kısımları suyun ve çamurun hem eldivenin hem kollarınızın içine girmesini engellemeye yardımcı olurlar. Çok pis mağaralarda tulumun kolları veya eldivenin bilek kısımları lastik veya yapışkan bantlarla bağlanabilir. En kötü eldiven bile eldiven kullanmamaktan iyidir.
Resim 7: Eldiven.
Resim 5: Lastik çizmeler. Çizme kullanmaktan hoşlanmıyorsanız, uzun bilekli lastik botlar diğer bir seçenektir. İçeri su almama konusunda çizmeler kadar verimli değildirler ama ıslansalar da dayanıklılıklarından bir şey kaybetmezler, vıcık vıcık bir hal almazlar ve ağırlaşmazlar. Kolay gezilerde, temiz mağaralarda veya sık sık yüzmek gerektiğinde koşu ayakkabıları daha elverişli olur. Deri yürüyüş botları ıslak mağaralarda iyi sonuç vermezler. Islanınca ağırlaşırlar, pahalıdırlar ve ayaktan kolay çıkarlar.
Çoraplar Neopren patikler çok rağbet görürler. Ayağı iyi sarar, sıcak ve nemli tutarlar (Resim 5). Ne var ki, ayaklar sürekli suya girip çıkmıyorsa çabucak rahatsızlık vermeye başlarlar. Çizmeler için yün veya sentetik çoraplar idealdir (Resim 5). Uzun gezilerin bile sonunda ayakların kuru kalması olasıdır.
Mağara Araştırma Derneği 1964 Adres: GMK Bulvarı, Kubilay Sok. Kubilay Apt. 17/1 Anıttepe Ankara PK 670 Yenişehir Ankara http://www.mad.org.tr / mad@mad.org.tr / Tlf: +90 312 229 64 09 Bursa Şubesi 2006 Adres: Atatürk cad. Agah Han No: 61/36 Nalbantoğlu Osmangazi Bursa http://www.madbursa.org / info@madbursa.org Tlf: +90 224 222 00 65 MAD Türkiye Mağaracılar Birliği (http://www.tumab.org) ve Uluslararası Speleoloji Birliği (http://www.uis-speleo.org) üyesidir.
Hazırlayanlar: A. Bahar HASER, Birhan ALTAY, Havva YILDIRIM, Mustafa Z. RUHİ İletişim: magaracilar@gmail.com Başkan: Emrah ÖZTEKİN Yayın Koordinatörü: Emre Baturay ALTINOK MAĞARACI 15. SAYI EKİM 2008, Sayfa: 7
MAĞARACI
16. Sayı
Mağara Araştırma Derneği Aylık Haber Bülteni, Ankara Monthly Newsletter of Cave Research Society, Ankara
Bu Ay Mağaracı’da…
Kasım 2008
tr.org/ebulten/Cadikazani_Sayi001.pdf adresinde yayınlanmaktadır. Yayın hayatında başarılar diliyoruz.
Ekim ayında, Mağara Araştırma Derneği Yayın Kurulu derneğin en sevilmeyen kurulu olmayı göze alarak 14. dernek bülteninin hazırlıklarını hızlandırmak için takınabilecekleri maksimum çirkef tavrı takınarak dernek üyelerinin peşine düştü. Pek çok harita çizildi, etkinlik yazılarının hazırlanması için eski defterler ve yazışmalar ortaya çıktı, etkinlik fotoğrafları seçilirken pek çok üyemiz sevgiyle anıldı, Mustafa Z. RUHİ maaşını telefon faturasına yatırdı.
• Uzun zamandır dernekleşmeyi hedefleyen EGEMAG grubu üyeleri tarafından Ege Mağara Araştırma ve Koruma Derneği (EGEMAK) kuruldu ve ilk genel kurulunu gerçekleştirdi. Kendilerine başarılar ve pek çok mağara araştırmaları diliyoruz. www.egemak.org.tr adresinden dernek bilgilerine ulaşabilirsiniz. İletişim için dernek elektronik posta adresi: info@egemak.org.tr
Dernek üyeleri Orman Bakanlığı ile Tokat İndere Mağarası için bir haritalama çalışması yürüttü. Bursa şubemiz yine etkinliklerle dolu bir ayı ve pek çok haritayı geride bıraktılar.
• Uluslararası bir mağaracı ekibi Çin'in Tian Xing köyü yakınlarında gerçekleştirdikleri 2 aylık bir çalışma sonucunda 1026 metre derinliğinde bir mağara keşfetti. (milliyet.com.tr 30.10.2008)
Bu sayımızda: Bir Belge Bir Hikaye köşemizde A. Bahar Haser’in bir Ayvaini Etkinliği anısını, Emrah ÖZTEKİN’in Tokat Ballıca (İndere) Mağarası yazısını, Bursa şubemizin muhteşem raportörü Mustafa CANER’in Manyas Kızık Köyü Mağaraları ve Bayındır Mağarası etkinliklerinin hemen ardından bizlere ulaştırdığı etkinlik güncelerini ... Ve derlediğimiz duyuru ve haberleri sizlerle paylaşıyoruz. Mağaracı’nın 17. sayısında görüşmek dileğiyle…
Haberler • 18–19 Ekim’de üyelerimizden Barış BAKLA, , Emre BAŞARAN, Emrah ÖZTEKİN ve Kubilay ERDOĞAN Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü bünyesindeki Mağara Koruma Birimi ile yaptığımız protokol gereğince Tokat İndere (Ballıca) Mağarası’nın durum haritasını çıkartmak amacıyla bir etkinlik gerçekleştirdiler. • 19 Ekim’de MAD Bursa Şubesi’nden Mustafa CANER, Attila ÜLGEN ve Kasım ALTAY; Manyas’ın Kızık Köyü’ndeki Mağara Boğazı Mağarası ve Taşocağı Mağarası’nın araştırmasını yaptılar. • 26 Ekim’de MAD Bursa Şubesi’nden Cem ERSOY, Emrah SINMAZ, Kasım ALTAY ve Mustafa CANER, Büyükorhan’da Bayındır Mağarası’nı Araştırdı. • Bursa şubemiz en genç üyesine kavuştu, Nergis aramıza hoş geldi. Şengül ve Mehmet TEKE’yi tez zamanda Nergis ile birlikte etkinliklerimizde görmek istiyoruz ve tebrik ediyoruz güzel kızları için. • ASPEG’in mağaracılara kazandırdığı Cadıkazanı Ebülteni ilk sayısı ile http://www.aspeg-
Fotoğraf: Rabert SHONE
Duyurular • 19–26 Haziran 2009 tarihlerinde UIS ve NSS’nin ortak düzenlediği 15. “Karst Horizons” Uluslararası Speleoloji Kongresi Kerrville, Teksas, Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleştirilecektir. Kongreye sözlü sunu veya poster ile katılmak isterseniz 1 Aralık 2008’e kadar özet göndermeniz gerekmektedir. Ayrıca kongre katılım için düşük ücretlendirme 1 Şubat 2009’da sonlanacaktır. Ayrıntılı bilgiye http://www.ics2009.us/papers.html adresinden ulaşabilirsiniz. • Türkiye Mağaracılar Birliği 14. Genel Kurulu’nun, 21–23 Kasım 2008 tarihlerinde Antalya'da yapılacağı duyuruldu. Genel Kurul gündemine ek önerilerin bildirilmesi için Genel Sekreterlik tarafından tüm mağaracılara çağrı yapıldı. Öneriler Kasım ayı başına kadar MAD Temsilcisi aracılığı ile Genel Sekreterlik’e bildirilebilir.
MAĞARACI 16. SAYI KASIM 2008, Sayfa: 1
Bir Belge Bir Hikaye A. Bahar HASER
18 Ekim 2008 Ballıca (İndere) Etkinliği Emrah ÖZTEKİN Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü bünyesindeki Mağara Koruma Birimi ile yaptığımız protokol sonrası, protokolde belirtilen yerine getirmemiz gereken sorumluluklardan eksik kalan kısmını tamamlamak üzere Kubilay ERDOĞAN, Emre BAŞARAN, ben ve Barış BAKLA’dan oluşan ekibimizle 18 Ekim Cumartesi sabahı 08.30’da Armada önünde buluşarak Bakanlığın görevimiz için bize tahsis ettiği Land Cruiser’ı beklemeye başladık. Şoför Necdet ATAK teknik sebeplerden ötürü yarım saat rötarlıda olsa, buluşma noktasına gelip Tokat’a vakitlice varmamızı sağladı. Gidiş ve dönüş yolunda gösterdiği emek dolayısıyla kendisine teşekkür ediyoruz... Tokat Ballıca veya dernek eskilerinin saptamasıyla İndere Mağarası’nda yaşananlar hemen herkesin bildiği şeyler. Mağara oluşumlarının zenginliği dolayısıyla turizme açılmaya karar verilmiş, zamanın valisinin yaptırdığı kitabeden öğrendiğimiz kadarı ile kimsenin bu hazineyi insanlıktan saklamaya hakkı olmadığı düşünülen zavallı mağara, 600.000 Amerikan Doları para, doların dolar olduğu zamanda harcanarak turizme, insanlığın hizmetine kazandırılmış. Ama ne kazandırılmış, vay ki vay!
Fotoğraf: H. Polat DALKIRAN
2005 yılı 10 Haziran Cuma günü, iş çıkışı koşarak yetiştiğim otobüs ile Bursa’ya ulaşmış, yine koşarak aradığım otogar tuvaletini bulmaya çalışırken daha önce hiç göüşmemiş olduğum Emrah ve Yasemin SINMAZ’a telefonla ulaşmış, tuvalet kapısında dünyanın en hızlı tanışma merasimini gerçekleştirip mesanem çatlamadan önce kendilerine çantamı teslim etmiştim. İstanbul’dan gelen Durukan’la da buluştuktan sonra Emrah’ın muhteşem Land Rover’ı ile Ayvaini’ne ulaşıp kampımızı kurmuştuk. Ankara’dan etkinliğe son derece kalabalık bir katılımla gelen ekip, gece boyu uykumu bölmek suretiyle defalarca arayıp bulundukları aracın neşesini uykumun taaa orta yerine taşımıştı. Sabaha doğru boru sesli Bora’nın bağırtılarıyla uyandım ve bir daha da uyuyamadım. Fotoğrafta muhteşem ekibin, son eksikleri tamamlamak üzere bakkala yollayıp sonrasında onun gelişini beklemeden yola çıktıkları Vedat GÜN’ün, MAD’ın her işine yetişmek üzere mutantlaşıp edindiği dört adet kolu görülmekte. Onu dernek evi önünde bakkal poşetleriyle bırakıp, sonra geri dönüp alan Baturay utansın!
Bizim işimiz mağaranın hali hazır durumunun haritasını çıkartmak. Bu iş için mağaranın MTA tarafından 45 günde hazırlanmış mükemmele yakın haritasını, protokolü, Milli Parklar tarafından koordine eden Selim ERDOĞAN’dan talep ettik. Selim, sağ olsun, haritaya ek olarak işimizi çok kolaylaştıracak, bir mimar tarafından çizilmiş yürüyüş yolları projesi, başka bir uzman tarafından lümen hesapları dahil yapılarak hazırlanmış elektrik projelerini mağaranın önünde elimize tutuşturdu. Yiğitlerden Emre-Emrah ikilisi elektrik projesine, Barış ve Kubilay ise yürüyüş yolları projesinin kontrolüne soyundu. Projeleri kontrol eder ve içeride durum saptaması ile uğraşır iken, hazırlanmış bu projelerin mağaraya uygulanmasını ve sonrasını acaba hangi kontrolör/ müfettiş yapmış, yapmış da nasıl onay vermiş, çok merak ettik. Bu, turizme açılan mağaraların tümünde duyduğumuz “Artık iş işten geçmiş, devletin şu kadar parası harcanmış, bu saatten sonra yıkmak olmaz” argümanı mı uygulanmış bilinmez ancak iki taraflı hatalara rastladık. Örneğin; proje üzerinde bir oluşum arkasına koyulması planlanmış 85W’lık projektör yerine 35W’lık projektör kullanılmış. Mağaranın ısısında oluşacak dengesizlik ve aydınlatmanın yol açacağı yosunlar falan göz önünde bulundurulunca “Oh, iyi olmuş!” diyor insan. Öte yandan, tahminim, vakti zamanında ilgili kanun usullerine uygun olarak ihalelendirilmiş bir projeyi uygulayan müteahhit, 85 W projektör koymayı taahhüt ettiği noktada 35 W’lık projektör kullanarak devletten hak edişini tahsil ederken haksız kazanç elde etmiş oluyor. Bunu gözden kaçıran kontrolör ise işini layıkıyla yerine getirememiş, devletin MAĞARACI 16. SAYI KASIM 2008, Sayfa: 2
zarara uğratılmasında sorumluk almış oluyor. Elektrik projesi üzerinde yer alan aydınlatmaların hemen hiçbirinin uygun biçimde uygulanmamış olduğu göz önünde bulundurulur ve elektrik projesi için uygulanan rakamın, zamanın 140 milyar Türk Lirası civarında olduğu düşünülürse, herhalde yarı yarıya bir rakam uygunsuz şekilde devletin kasasından çıkmış oluyor. Neyse uzatmayalım, yaptığımız 6 saatlik çalışma sonucu projede yer alan ışık kaynaklarının yerleri, sayıları ve elektrik güçlerinin hiçbir şekilde örtüşmediği tarafımızca bizzat ve net olarak saptandı.
Gece ilerledi, hoş muhabbet demini tuttu ve uyku vakti geldi bir ara. Kubilay’ın çadıra kıvrıldım, güzel. Aman o ne! Kubi bir horluyor ki sanırsın su motoru çalışıyor. “Sen misin büyük arkadaş?” deyip yorgunluktan uykuya dalmamla birlikte bu sefer ben katıldım koroya. Benim motorda fena yakmıyor hani. Gecenin bir arası derinden bir ney sesi ile uyandım. “Noluyo lan?” derken, anladım ki meğer bizim Emre çıkmış dağın tepesine ordan vadiye üflüyor. Cemal Abi’den öğrendim ya, bu seferde ben başladım dua’ya “Umarım, Emre’nin ney taksimi yaralı Ballıca-İndere Mağarası’nın sularını geri getirir, mağaranın gücüne güç katar da, kısacık bir sürede o yolların, elektriklerin, plastik bankların üzeri kalsit kaplanır, travertenle örtülür.” Turizme açılmış mağara görmemeniz dileğiyle...
19 Ekim 2008 Manyas Kızık Köyü Mağaraları Etkinliği Yazı: Mustafa CANER Fotoğraflar: Attila ÜLGEN Fotoğraf: Emre BAŞARAN
Gelelim yürüyüş yollarına. ;Mağaranın harikalarını insanlıktan saklamak hakkını kendinde görmeyen, son derece motive yürüyüş yolu uygulama ekibi ise, herhalde Zile pekmezini, Erbaa cevizini biraz fazlaca kaçırmış; bir enerji patlamasıyla oraya buraya yol açmış; malzeme bitince sarkıt dikitleri kırıp merdiven yapmış; yapmış ki en imkansız koşullarda bile mağaranın içinde ulaşılmadık yer bırakmamış. Velhasıl-ı kelam, mağaraların turizme açılması kesin ve kesin hem ülke ekonomisine zararlı, hem mağarayı öldürüyor bunda şüphe yok. Bu konunun; üzerinde düşünülecek, yazılıp çizilecek araştırma yapılacak bir yanı da yok. Gelelim faaliyetimizin keyifli anlarına, o gece ilk defa mağara bekçiliği yapacak güler yüzlü Cemal Abi yöreye gelmeden dua etmiş, biz çadırları falan çıkartınca çantadan, “Duam kabul oldu,” diye bir mutlu oldu ki görülmeye değer! Hemen telefona sarıldı hanımına haber veriyor: “Merak etmeyesin burada mağaracılar var!” Biraz geç evlenmiş, kendi benzetmesi ile: “Sular çekilmeye başladı mı kurbağa yavrularının gelişemeyenlerinin gözleri böyle pörtlek pörtlek olmaya başlar. Aha, ben de o haldeyken paçayı kurtardım! Az daha çatlıyordum!” Allah bağışlasın, ikiz kızları varmış şimdi. O bize ikram, biz ona ikram derken son derece neşeli bir muhabbet başladı. Bir de kangal var ortamda, gezinip duruyor. Kubi’nin pişirdiği nefis yemekleri mideye indirdikten sonra arta kalan yiyeceklerle hayvancağızı besleyince, karnı doyan hayvan aniden uyumaya başladı. Yavrum, yazık, açlıktan fena haldeymiş. Bir ara ortama baktım, toplam 7 kişiyiz, bir köpek, bir de mağara var. Aklıma Kehf Suresi takıldı, yedi uyurların bahsinin geçtiği kısım...
08.30'da başkanımız Attila ÜLGEN önce beni, daha sonra da yol üzerinden Kasım ALTAY'ı aldı. Manyas'a doğru yolculuğumuz böylece başlamış oldu. Kasım’ın ilk faaliyeti olacaktı. İstihbarat, Manyas'ı geçtikten sonra ulaşacağımız Kızık Köyü’nü gösteriyordu. Manyas'a giden yol üzerinde bir beyin fırtınasından sonra, haritanın da yardımıyla doğru yolu seçip Manyas'a gitmeyi başardık. İstanbul Börekçisi'nde kahvaltımızı yapıp karnımız tok sırtımız, pek yola devam etmeden önce başkanımız börekçiye Kızık Köyü’ne nerden gidebileceğimizi sordu. Kızıl diye de geçebileceğini söyledi çünkü haritada Kızılköy olarak geçiyordu. Börekçi ise Kazık Köyü’nü sorduğumuzu zannedip haritada olmayan bambaşka bir yer tarifi verdi, bize. Biz, yine de harita bilimine güvenip kendi bildiğimiz yoldan gittik. Doğrusunu da yapmış olduğumuzu anlamamız pek de uzun bir zaman almadı. Lakin Manyas ve Kızık Köyü arası mesafe çok kısaydı.
Mağara Boğazı Mağarası Kızık Köyü’ne girdikten sonra ilk gördüğümüz kişiye MAĞARACI 16. SAYI KASIM 2008, Sayfa: 3
muhtarın yerini sorduk. Nereden bilebilirdik ki soruyu sorduğumuz kişinin köyün delisi olduğunu.? Adam kafasını çevirip uzaklara bir bakış attı. Biz de muhtarın nerde olabileceğini düşündüğünü zannettik. Aradan bir süre geçtikten sonra durumun farkına vardık ki adam bizimle ilgilenmiyordu bile. Bize ileri işareti yaptıktan sonra fazla beklemeyip ilerledik. Köy marketine muhtarı sorduk. Market sahibi muhtarı telefonla aradı ve bize kahvede beklememizi söyledi. Çay içmek için iyi bir fırsat diye düşündük. Çaylarımızı içerken muhtar Altan DEMİR geldi. Muhtar bizi mağaraya götürecekti, fakat arabayla gidilemeyecek bir yerde olduğunu söyledi. Bunun üzerine eşyaları sırtlayıp başladık bir tepeye tırmanmaya. Tırmanış biraz yorucuydu. Yolda İrfan GÜLBUDAK isminde bir köylüyle karşılaştık. O da bize katıldı. Beraber mağarayı bulduk. Mağara, Kızık Köyü’nün yaklaşık 1600 m. güney batısında yer alıyor. Görünüşe göre mağaranın iki girişi vardı ancak bu iki giriş hemen içeride birleşiyordu. Sert olmayan bir kaya yapısı göze çarpıyordu. Mağaranın içinde defineciler tarafından büyükçe bir çukur kazılmıştı. Başkanımız giyinip, mağarayı keşfetmek için içeri girdi. Ben de bu arada Kasım'a karpit lambası sistemini anlatmaya koyuldum. Çok geçmeden mağaranın ilerlemediğini söyleyip geri döndü başkanımız. Kasım'ın ilk faaliyette karpit lambasını tecrübe etmesinin iyi olabileceğini düşünüp üzüldüm. Kısmet başka bir mağarayaydı. Mağara sürünme gerektiren bir delikle birkaç metre ilerliyordu. Ayrıca bir adet de yarasa gözlemledik. Muhtara bölgeye hangi ismi verdiklerini sorduk. O da bu bölgeye Mağara Boğazı dediklerini söyledi. Mağarayı MANYAS KIZIK KÖYÜ, MAĞARA BOĞAZI MAĞARASI olarak isimlendirdik. Haritalamasını yaptıktan sonra, magnezyum şerit aydınlatması ile fotoğraf çekme tecrübesini yaşadık.
metre civarında. Sol tarafta tavan kubbemsi bir hal alıp biraz daha yükseliyor ama yine de ayağa kalkacak kadar değil. Onun hemen yanında bir sürünme deliği ile daha küçük bir odaya geçiş var. O oda da birkaç metre ilerleyip bitiyor. Tavanda sarkıt kalıntıları var ama aktif değil, çok eski ve tahrip olmuş. Odaya geçilen deliğin yanında bir adet kuzu iskeleti göze çarpıyor. Bu iskelet de çok eskiydi. Kalın örümcek ağları da içerisini sarmış durumdaydı. Burayı da haritaladıktan sonra MANYAS KIZIK KÖYÜ, TAŞOCAĞI MAĞARASI ismini verdik. Yolumuza devam ettik.
Taşocağı Mağarası Kısa bir süre sonra köye vardık. Köy kahvesinde oturup birkaç ihtiyarla mağara, mağaracılık üzerine sohbet ettik. Köylülerin aklı yine biraz definecilikteydi. Artık buna alışmıştık zaten. Köyün delisi de köy kahvesinde hazır bulunuyordu. Çaylarımızı içtikten sonra müsade istedik. Muhtarı da Manyas'a bırakıp Bursa'ya doğru yola koyulduk. Bu sefer farklı bir yoldan geri dönüyorduk çünkü gelirken tren raylarının üzerinden geçmemiştik. Fakat bu yol da sonunda geldiğimiz yola bağlandı. Ritüelimize uygun olarak Yeniceli Izgara'da karnımızı doyurduk. Sonra da şehrimize geri döndük.
26 Ekim 2008 Büyükorhan Bayındır Mağarası Etkinliği Yazı: Mustafa CANER Fotoğraflar: Cem ERSOY
Mağara Boğazı Mağarası İşimiz bitince tekrar eşyaları sırtlayıp köye dönmek üzere yola koyulduk. İrfan bizi kestirme bir yoldan götüreceğini iddia etti. Kestirme yoldan giderken köylülerin "ayı yemişi" dedikleri yol kenarında biten bir garip bitki çeşidini midemize indirdik. Tadı hoştu. Yolumuzun üzerinde, 20-30 sene önce taş ocağı olan bir yerde, bir mağara daha olduğunu öğrendik. Mağaranın girişine baktığım zaman bu mağaranın da pek ilerlemeyeceğini tahmin ettim. Girişi, taş ocağında çalışılırken yapay olarak ortaya çıkarılmış. Bu sefer ben giyinip içeriye bir baktım. Mağara girişten sonra bir miktar sol tarafa doğru gidiyor. Tavan yüksekliği yarım
Saat 08.30 dolaylarında Emrah SINMAZ'ın evinin önünde buluştuk. Başkanımız Attila ÜLGEN boğazında bir adet ameliyat yarası olduğu için faaliyete katılmama kararı aldı. Ekip Cem ERSOY, Emrah SINMAZ, Kasım ALTAY ve Mustafa CANER’den oluşmaktaydı.. Tek arabayla gidecektik. İstihbarat Kamil ACAROĞLU isminde bir arkadaştan gelmişti. Kendisi Büyükorhan'da ikamet ediyordu. Yola çıktık. Yaklaşık bir buçuk saat süren bir yolculuktan sonra Büyükorhan İlçesi’ne ulaştık. Ben daha büyük bir yer bekliyordum açıkçası, sonuçta ilçe unvanını almış bir yerdi ama daha çok küçük bir kasabaya ya da biraz gelişmiş bir köye benziyordu. Kamil arkadaşla buluşup kahvede çay içmeye ve biraz sohbet etmeye başladık. Jandarmanın da bizimle geleceğini öğrendik. MAĞARACI 16. SAYI KASIM 2008, Sayfa: 4
Masamıza oturan, bizi selamlayan yörenin insanları mağarayla az çok ilgiliydiler. Yakın zamanda yörede Hıristiyanlık tarihinin en eski kilisesinin kazıyla keşfedildiğini söylediler bize. Mağaranın da bu olaylarla bağlantısını arayan insanlar da vardı. Jandarma kuvvetleri de geldikten sonra mağaraya doğru yola koyulduk. Meraklı Büyükorhanlılar’dan Kamil ACAROĞLU, Ali HUSTEN, Mustafa ÇALI, Aydın KURMUŞ ve Emir DİKMEN de bize katıldı.
haritalamaya karar verdik. Ali Bey biraz hüsrana uğramıştı. Daha büyük bir yer bekliyordu. Bizim için durum o kadar da kötü değildi. Kollarıyla beraber 350m civarında bir mağara olduğunu tahmin ediyoruz. Oluşum açısından oldukça zengin ve ulaşım açısından da sorunsuz bir yerdeydi. İlçe merkezine döndükten sonra sağ olsun, Kamil ve arkadaşları karnımızı doyurdular. Kahveci Mustafa ÇALI da lezzetli çaylarıyla günümüze keyif kattı. Kendisi de mağaraya giren ekipteydi. Çok güzel bir faaliyetti. Evimize dönerken, karşılaştığımız sıcak muamele ve bir mağarayı daha görmüş olmanın verdiği mutluluk hepimizin uykulu gözlerinden okunuyor gibiydi.
Mağaramız Bayındır Köyü’ndeydi. Arabayla kısa bir yolculuk daha sonra yürüyerek mağaraya ulaştık. Jandarma eskortuyla ve meraklı yöre insanıyla hayli ilginç bir faaliyet başlamıştı. Yolda jandarmaya deprem haberi gelmişti ancak meraklı yöre insanı "Bir şey olmaz," diyerek bize kendimizi yabancı gibi hissettirmemeyi bir kere daha başarmıştı. Mağara ağzında yapılan hazırlıktan sonra hepimiz mağaraya girmeye hazırdık. Jandarma da mağaranın ağzında bizi bekleyip güvenliğimizi sağlayacaktı. Cümbür cemaat dokuz kişi mağaraya girdik. Ekibin bir kısmı daha önce de mağaraya girmiş ancak bir noktadan sonra geri dönmüştü.
Mağaranın tavan yüksekliği fazla ve ana galerisi genişti. Oluşum ve mağara ekosistemi yönünden zengindi. Pek çok sarkıt, dikit, yarasa ve guana tepeciklerine rastladık. Ancak yöre insanının ve Kamil'in dayısı Ali HUSTEN'in beklediği gibi mağara çok gitmiyordu. Bir-iki yerde kemiklere rastladık. Küçük bir hayvana aittiler, tahminlerimize göre. Kimi yerlerde, ana galerinin üstünden bazı kollar gidiyordu. Ancak çoğu zaman ana kol ile birleşiyor, birleşip birleşmediğine emin olamadıklarımız ise insan geçişine müsaade etmiyordu. Girişte bir yerde MTA yazdığını söyledi Cem Abi, böylece haritalama konusunda kararsız kaldık. TAY projesinde ve MTA’nın listesinde böyle bir mağara geçmemesine rağmen tam olarak araştırıp ona göre
Mağara Araştırma Derneği 1964 Adres: GMK Bulvarı, Kubilay Sok. Kubilay Apt. 17/1 Anıttepe Ankara PK 670 Yenişehir Ankara http://www.mad.org.tr / mad@mad.org.tr / Tlf: +90 312 229 64 09 Bursa Şubesi 2006 Adres: Atatürk cad. Agah Han No: 61/36 Nalbantoğlu Osmangazi Bursa http://www.madbursa.org / info@madbursa.org Tlf: +90 224 222 00 65 MAD Türkiye Mağaracılar Birliği (http://www.tumab.org) ve Uluslararası Speleoloji Birliği (http://www.uis-speleo.org) üyesidir.
Hazırlayanlar: A. Bahar HASER, Birhan ALTAY, Havva YILDIRIM, Mustafa Z. RUHİ İletişim: magaracilar@gmail.com Başkan: Emrah ÖZTEKİN Yayın Koordinatörü: Emre Baturay ALTINOK MAĞARACI 16. SAYI KASIM 2008, Sayfa: 5
MAĞARACI 17. Sayı
Mağara Araştırma Derneği Aylık Haber Bülteni, Ankara Monthly Newsletter of Cave Research Society, Ankara
Bu Ay Mağaracı’da…
MAD Yayın Kurulu bu ay bırakın derneğin en sevilmeyen kurulu olmayı göze almayı, kendisinden nefret etme sınırlarını dahi bir hayli zorladı. Böylece 14. dernek bülteninin hazırlıklarını hızlandı. Çirkefler koordintörü Musti, Yayın Kurulu’nun bile kendisinden fellik fellik kaçmasına sebep olacak davranışlar sergiledi, amansız bir takibe girdi. Sonuçta ne mi oldu? Bülten hazırlıklarında sona gelindi. Bültenimiz 27 Aralık dernek yemeğine yetişecek…. Bu ay Antalya tarihi bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Yeni bir manevra ile yılların hayaline daha çok yaklaştık. TMB tarih oluyor, Mağaracılık Federasyonu’nu kuruluyor, Türkiye mağaracıları yeni bir çatı örgütüne kavuşuyor…
Bu sayımızda: Bir Belge Bir Hikaye köşemizde Tulga ŞENER bizleri 1987’yi 1988’e bağlayan geceye Mağarada yapılan kutlamalara götürüyor. Birhan ALTAY, TMB’nin yeni serüvenini ayrıntıları ile aktararak tarihe önemli bir not düşüyor. Mustafa Z. RUHİ ise yıllar sonra yeni mağaracı adaylarını eğitmek için gittiği Temirözü Mağarasından bildiriyor. Ve bu ayın en önemli haberi. Havva Sencer’i MAD’a kaçırıyor. ☺ Sencer, yuvaya hoş geldin… İşte karşınızda 17. MAĞARACI. Keyifli okumalar…
Haberler
• 31 Ekim’de Mağara Araştırma Derneği Bursa Şubesi Olağan Genel Kurul Toplantısını 18 üye katılımı ile gercekleştirdi. Yönetim Kuruluna; Attila ÜLGEN, Cem ERSOY, Mustafa CANER, Emrah SINMAZ, Murat SOĞUCAK, Yönetim Kurulu Yedek Üyeliklerine; Okan ÖZŞEKERCİ, Volkan YILDIRIM, Alican ÇELİKTEN, Gökhan GÖKBUDAK, Faysal İLHAN, Denetleme Kuruluna; Yasemin SINMAZ, Mehmet TEKE, Candan COŞKUN, Denetleme Kurulu Yedek Üyeliklerine; A.Bahar HASER, Müge ALKURU, Canan ÖZTÜRK, Genel Merkez Genel Kurulna Katılacak Delegeler; Faysal İLHAN, Emrah SINMAZ, Alican ÇELİKTEN, A.Bahar HASER, Yasemin SINMAZ, Mehmet TEKE, Şengül TEKE, Mustafa CANER, Attila ÜLGEN seçilmiştir. Başarılar diliyoruz.
• 9 Kasım’da üyelerimizden Barış BAKLA, Hüseyin ÇELİKSÖZ, Ahmet ELMA, Hakan ERDEMİR, Mustafa Z. RUHİ, Ülkü TEKE, Mert SEÇER ve Tolga ZEYDANLI’nın katılımı ile Temirözü Mağarasına eğitim gezisi düzenlendi. • 15 Kasım’da ANÜMAB'ın 5. yılını yemeğine üyelerimizden Emrah ÖZTEKİN ve Emre Baturay ALTINOK katıldı. Nice yıllara ANÜMAB…
• 21–23 Kasım’da üyelerimizden Emrah ÖZTEKİN,
Aralık 2008
Emre Baturay ALTINOK, Havva YILDIRIM ÇOLTU ve Sencer ÇOLTU, Tulga ŞENER ve Birhan ALTAY Antalya’da düzenlenen 14. TMB Toplantısına katıldı.
Duyurular
• 27 Aralık 2008'de Ümitköy Chtaue Plaza'da Geleneksel MAD Yılbaşı Yemeği yapılıyor. Eski Yeni tüm MAD'lıları bu yemeğe bekliyoruz. CHTAUE PLAZA Makiş sitesi 62. sok. No:10 Ümitköy/ Ankara www.satoplaza. com
Bir Belge Bir Hikaye Tulga ŞENER
MAD’a katıldığımız ilk yıllarda, eskilerin yılbaşını mağarada geçirmeğe dair bir gelenekleri olduğunu duyardık. Hatta bununla ilgili çok ilginç hikayeleri de raporlardan okurduk. Biz de bu geleneğe uyalım dedik ve Zonguldak Sofular Mağarası’nı seçtik. Sanırım 6 kişiydik. Tüm malzememizi içeri taşıdık, mağara içinde hafifçe yüksekte düz bir platformu kamp yeri olarak kullandık. Duvarları süsledik. Yılbaşına sevdiğimiz yerde mağaracı dostlarla birlikte girdik. Geceyi mağarada geçirdik. Bozulduğunu tahmin ediyorum ancak 20 yıl önce mağaraya sakladığımız şarabı hala almadık. Tulga, Ahmet, Erdemir ve Diana yeni yıla kadeh kaldırırken takvim 1 Ocak 1988’i gösteriyordu.
MAĞARACI 17. SAYI ARALIK 2008, Sayfa: 1
9 Kasım 2008 Temirözü Etkinliği Mustafa Z. RUHİ
Bir Pazar günü, mağara etkinliği... Aslında Temirözü’ne bir gezi fikri, Hüseyin ile bir arkadaşın evinde karşılaşınca başladı. “Beni mağaraya götürebilir misin?” diye sorunca “Olur, Temirözü’ne gidelim” dedim. Ardından Barış’ın, Derneğin eposta adresine düşen “Ben Barış BAKLA...” diye başlayıp “MAD'in faaliyetlerinde yer alabilmek için ne yapmalıyım, sizden bilgi alabilir miyim?” diye biten mektubunu görünce artık bu etkinliği yapmalıyız diye düşündüm. Bu arada Pamukkale Üniversitesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Çağrı ERGİN ile mağaralarda, insanlarda hastalık yapabilen mantarların varlığının tespitine yönelik bir çalışma başlatmıştık. Örnek alma ile ilgili bir rehber oluşturmuştuk, bunun işe yarayıp yaramadığını görmek, örnek almak ve “Yenileri” mağara ile tanıştırmak amaçları ile bu etkinliği planladık. Hüseyin birkaç arkadaşını daha getireceğini söylemişti. Hem onlara hem de bize uygun günü bulalım derken 2 aylık bir süre geçti. Ahmet ELMA’ya “Bana yardımcı olabilir misin?” diye sorduğumda hiç tereddüt etmeden “Olur” dedi ve 3. planlama tarihi olan 9 Kasım saat 07.30’da dernek evinden hareket edeceğimizi herkese duyurduk. Çarşamba toplantısında Ülkü TEKE ile Hakan ERDEMİR de etkinliğe katılacaklarını söylediler. Hakan motosikleti ile gitmeyi düşünüyordu ve buna dünden razı olan “Apple”ı da motosikleti ile gitmeye hemen ikna etti.
Pazar sabahı erkenden uyandım. Güzel bir kahvaltının ardından sokağa çıktığımda Ankara’nın üstünü bir sis tabakasının kaplamış olduğunu gördüm. Kasvetli bir havaydı, ama olsun, mağaraya gidiyoruz ya… İnanılmaz bir şey oldu; saat 07.30’da ekipteki herkes derneğe gelmişti. Sekiz kişiydik. Malzemeleri arabaya yerleştirdikten sonra Hüseyin ÇELİKSÖZ’ü Ahmet ELMA’nın motoruna teslim ettik. Barış BAKLA, Tolga ZEYDANLI, Ülkü TEKE ve Mert SEÇER benim arabaya yerleşti ve motorcuların arkasından biz de yola koyulduk. Gölbaşı’ndan Haymana’ya döndüğümüzde kahvaltı molası verecektik. Siste birbirimizden ayrıldık, ben Haymana yoluna saptıktan sonra Motorcular’ı aradım ama göremedim. Bir pastanede durdum. Birkaç telefondan sonra Motorcuların arkamızda kaldığını anladık. ATTOM pastanesine gelin dedim, pastaneye doğru döndüğümde MOTTA Pastanesi olduğunu anladım. Bizimkilere bunu anlattım ve gülüştük. Bu özel tarife rağmen Motorcular bizi kısa süre sonra buldular. Kısa bir kahvaltı molasından sonra motorun arkasında soğuktan donan Hüseyin’i de benim arabaya aldık. Arkaya dört kişi sığmakta biraz zorlandılar. Ben ve Barış koltukları öne çektik Barış’ın rahatı biraz bozulmuş!!! Arkadakiler konserve hallerinden şikayetçi değillerdi. İki motor eskortunda Haymana’ya doğru yola koyulduk. Haymana’da su, eldiven vs. için kısa bir mola verdik. Bu arada Haymana oldukça değişmiş. Bir çevre yolu yapılmış ve
bu yüzden bir kişiye sorarak yolumuzu bulabildik. Köy yolunda birkaç tereddüt yaşasak da kaybolmadan Demirözü Köyü’ne ulaştık. Buraya kaç kez geldiğimi hatırlamıyorum, ancak en son 11 yıl önce gelmiştim; genellikle eğitim etkinlikleriydi. Ortadan akan dereye baktım; aynen duruyordu, ama kazlar yoktu... Köyü geçtik, eskorttan Hakan başka bir yöne gitti. Biz yola devam ettik, “Apple” Hakan’ı bekledi. Hey gidi günler hey, 1985’de ilk geldiğimizde kamp kurduğumuz çeşme bile aynen duruyor. Ekibe o günleri anlatıyorum, az sonra ağıla ulaşıyoruz. Koyunlar da köpekler de yok. Ağıllın yanından toprak almaya başladıkları için, yolu cillop gibi yapmışlar. Çamur da olmadığından mağaranın ağzına kadar geliyoruz. Az sonra ekibin kalan kısmı da geliyor. Giysiler giyildi, karpitler kırıldı, karpit lambalarını su ve karpitle doyuruldu, lambalardan ikisinin memesi yok. Elimizdeki yedeklerle yapmaya çalıştık, olmadı. Kısadan hisse; dernek mallarına bakalım, baktıralım, sağlam teslim alalım. Çalışan karpit lambalarını ve yanan fenerli baretleri eşit bir şekilde paylaşıp, birkaç fotoğraf çektik.
Fotoğraf: Mustafa Z. RUHİ
Tüm hazırlıklar bittikten sonra saat 12.00’de mağara ağzına doğru harekete geçtik. İlk girişte kısa bir tereddüt yaşadıktan sonra mağara içindeki yolculuğumuz başladı. Hakan öncü, “Apple” ile ben artçı birilerinin yerleştirdiği kılavuz ip eşliğinde mağarada ilerliyoruz. Biraz gidince “Apple” dellenmeye başladı, “Bu pis mağarayı neden seçtiniz, ne bir oluşum var, ne bir güzellik, mağara içinde hareket etmekten başka hiçbir şeyi yok, keşke İnaga’ya gitseydik başlangıçta 5 metrelik inişi var ama mağara gibi mağara, merdiven getirmedik değil mi?” şeklindeki serzenişleri tavan yapmışken, “Senin de artık diline vurmuş” eleştirileri ile biraz sustu. Mağaradan örnekler de toplarken biz geride kalmışız. Hakan mola vererek, yarasaların olduğu yerde fotoğraf çekmeye başlamış. Biz gittiğimizde herkes oturmuş, yarasaları seyrediyordu. BÜMAK’dan Yaman ÖZAKIN yarasaları fotoğraflamamızı istemişti. Flaş patlatmadan fotoğraf çekmeye çalıştık, sonunda birkaç fotoğraf aldık. Çay içtik, mutlak karanlık yaptık vs. vs...
Mola sonrası Hakan ve Barış biraz ilerlediler ve mağaranın bittiğini söylediler. Hep birlikte dönüşe geçtik. Bu sırada yeniler duvara yazılmış yazıları görünce “Bizim ilk mağaramız. Biz de adımızı duvara kazıyacağız” diye MAĞARACI 17. SAYI ARALIK 2008, Sayfa: 2
tutturdular. “Zamandan başka bir şey öldürme! Ayak izinden başka bir şey bırakma! Fotoğraftan başka bir şey çıkarma!” Görüşümüzü anlatarak, onları bu isteklerinden vazgeçirdim. Dönüşümüz daha hızlı oldu. Araştırmamız için almam gereken örnekleri tamamladım, yenilere sarnıcı gösterdik ve yarım saatte mağaranın çıkış ağzında olduk. Birkaç fotoğraf çektikten sonra araçların yanına ulaştık. Temiz kıyafetlerimizi giyinirken, Hakan’ın arkadaşı motosikleti ile geldi. Biraz hoş beş ettikten sonra hazırladığımız yiyecekleri yemeğe koyulduk. Yemekleri yedikten sonra da toparlanarak dönüşe geçtik.
Temirözü Mağarasına, yıllar sonra yeni arkadaşlarla gitmek gerçekten keyif vericiydi. Genel olarak amaçlarımızı yerine getirdik. Yeni arkadaşlar memnun ayrıldılar, mantar örnekleri alındı, motorcular keyifli bir gezi yaptı vs. Yüzümüzde gülümseme ve üzerimizde tatlı bir yorgunlukla yeni bir etkinlikte buluşmak üzere ayrıldık.
Fotoğraf: Barış BAKLA
TMB XIV. (Son) Toplantısı Birhan ALTAY Fotoğraf: Hakan ERDEMİR
Köy kahvesinde mola verdik. Kahvedekilerle sohbet ederken çaylarımızı yudumladık. Sağ olsunlar bize çayları ısmarlamak istediler. Ben vereceğim sen vereceksin derken ben aradan sıyrılıp hesabı ödedim ve yolumuza devam ettik.
Ülkemiz mağaracılığı ve mağaracılar için çok önemli gündemleri olan 14. Türkiye Mağaracılar Birliği toplantısına Emrah ÖZTEKİN (nam ı diğer Küçük Emrah) Emre Baturay ALTINOK- Tulga Şener ve Birhan Altay bendenizden kurulu bir ekiple Ankara’dan hareket ederken, Istanbul’dan taze evlilerimiz Havva YILDIRIM ÇOLTU ve Sencer ÇOLTU’un katılımı ile 6 kişilik bir ekip ile katıldık (Bu arada taze çiftimize tekrar mutluluklar diliyoruz, kız vermedik oğlan aldığımız için seviniyoruz). XIII. Kurul Toplantısından TMB’nin federatifleşmeye yönelik tanıtımı ve üniversite kulüplerinin katılımı için hazırlanacak mektup örnekleri ile birlikte bir kez daha TMB’nin kurumsal ve hukuki durumu konusunun ele alınacağı, buna bir de Burdur Valiliği ile İnsuyu Mağarası dalışları sonrasında yaşanan olumsuz durumların eklenmesi ile çok yoğun bir kurul toplantısı bekliyordu bizleri. Toplantı öncesinde TAMAD’dan Aslı’nın tüm kuruluşlardan taleplerle hazırlamış olduğu aşağıdaki gündem ile toplanıldı. 21 Kasım 2008 Cuma
Fotoğraf: Hakan ERDEMİR
Dönüşte eskortumuz üçe çıkmıştı. Gün batımı öncesi muhteşem ışık arkamızdan geliyordu, önümüzdeki motosikletlilerin yolda kayıp gidişi oldukça hoş görünüyordu. Hareket halinde birkaç fotoğraf çekmeye çalıştık. Haymana’da yine yolu biraz karıştırdık, ama Ankara yolunu bulduk. Bu arada Hakan ile arkadaşından koptuk. Benim araç ve Apple’ın motosikleti Ankara’ya birlikte ulaştık. Yolda bir subaşında Hakan ile arkadaşını görmüştük. Oran kavşağında Apple’ın eşyalarını verip ondan ayrıldık. Barış da yolda indi. Kalan ekiple derneğe gidip, malzemeleri bıraktık.
13.30 – 14.20 Kayıt Oturum 1: Meltem Başkanı)
PANCARCI
(Oturum
14.30 – 14.50 Açılış - Meltem PANCARCI (TAMAK)
15.00 – 15.20 Etkinliklerden Fotoğraf Sunusu- Mustafa SAMUR (DEUMAK) 15.30 – 15.50 CMAS – TDI Standartlarında İnsuyu Mağarası Dalışı - Aziz YİĞİTLER (ASKAD) 16.00 – 16.20 ARA 16.30 – 16.50 Üniversite Kulüplerinin Hukuki Yapısı Üzerine İnceleme- Aslı DÖNMEZ (TAMAK) 17.00 Kapanış MAĞARACI 17. SAYI ARALIK 2008, Sayfa: 3
I. Gün / 21 Kasım 2008
22 Kasım 2008 Cumartesi
08.30 – 09.20 Kayıt Oturum 2: Aslı DÖNMEZ (Oturum Başkanı)
09.30 – 09.50 BSU Kampı (Yunanistan) ve Avrupa Speleoloji Federasyonu Toplantısı (Fransa) İzlenimleri Meltem PANCARCI (TAMAK)
10.00 – 10.20 BSU Kampı 2009 (Türkiye) Önerisi - Özgün SARISOY (BÜMAK) 10.30 – 10.50 ARA 11.00 – 11.20 Ulusal Mağaracılık Etiği - Özgün SARISOY (BÜMAK) 11.30 – 11.50 Üniversite Kulüplerinin Hukuki Yapısı Üzerine İnceleme- Aslı DÖNMEZ (TAMAK) 12.00 – 13.20 ÖĞLE YEMEĞİ Oturum 3: Selçuk CANBEK (Oturum Başkanı)
13.30 – 13.50 TMB’nin Son Dönemine İlişkin Değerlendirme - Fatih BÜYÜKTOPÇU (ASKAD) 14.00 – 14.20 3335 Sayılı Uluslararası Nitelikteki Teşekküllerin Kurulması Hakkında Kanun Uyarınca Örgütlenme Olanaklarının TMB Açısından Değerlendirilmesi - Aslı DÖNMEZ (TAMAK) 14.30 – 14.50 5253 Sayılı Dernekler Kanunu Uyarınca Örgütlenme Olanaklarının TMB Açısından Değerlendirilmesi- Emre Baturay ALTINOK (MAD) 15.00 – 15.20 ARA 15.30 – 16.20 TMB’NİN Kurumsal Yapısı Üzerine Değerlendirme - (Konu ile ilgili sunuların değerlendirilmesi ve görüşlerin paylaşılması) 16.30 – 16.50 ARA 17.00 – 18.20 TMB’nin Kurumsal Yapısı Üzerine Değerlendirme - (Kurumsal yapının karara bağlanması) 18.30 Kapanış 23 Kasım 2008 Pazar
Oturum 4:
Birhan ALTAY (Oturum Başkanı)
09.30 – 09.50 Mağara Ölçümlerini Bilimsel Çalışmalara Faydalı Hale Nasıl Getirebiliriz?- Emrah ÇORAMAN (BÜMAK) - Yaman ÖZAKIN (BÜMAK) 10.00 – 10.20 CMAS – TDI Standartlarında İnsuyu Mağarası Dalışı - Aziz YİĞİTLER (ASKAD) 10.30 – 10.50 ARA 11.00 – 11.20 Ilısu Barajı Projesi - Mustafa SAMUR (DEÜMAK)
11.30 – 11.50 Balıkesir Havran Mağarası Canlılarının Korunma Çalışmaları - Emrullah ÖZER (MTA) 12.00 – 12.20 Mağaraların Turizme Açılmalarından Sonraki Sürece İlişkin Değerlendirme - Birhan ALTAY (MAD) 12.30 – 12.50 ARA 13.00 – 13.30 Kapanış
Genel
Kurul
Değerlendirmesi
ve
Toplantıya ANÜMAB’lı arkadaşların Üniversiteden tahsis edilmiş olan otobüsü ile gittik. Bizlere de yer ayırmışlar. Bu nezaketlerinden ötürü çok teşekkürler. ANÜMAB’lı arkadaşlarla yolculuk çok zevkli geçti. Malum, bizler kıdemli -yaşlı- fosil kaldığımızdan genç arkadaşlarla yolculuk olanca neşesi ile sürerken bir yandan da fakülte dönemimizde yaptığımız gezileri, etkinlikleri de tekrar anımsayıp, yola devam ediyorduk... (Cuma gecesi yola çıktığımızdan ilk günkü oturumda yer alamadık.)
II.Gün / 22 Kasım 2008
Antalya bizi yağmurla karşıladı, kahvaltılık böreklerimizi açık havada bir çardak altında yağmur altında ama aynı zamanda da sabahın köründe motorla ağaç kesimi yapanların korkunç gürültüsü altında duruma sinir olarak ve de kimi zaman bağıra bağıra söyleşerek yedikten sonra toplantı mahalline doğru yollandık. Sağanak yağmurun altında, Kaleiçinde, dar sokaklar arasında kısa bir yürüyüşün ardından, duvarları çiçeklerle bezeli, bahçesi bir portakallık ve bademlik olan eski bir taş binadan oluşan toplantı yeri, Bademaltı’na ulaştığımızda kapıda Meltem’iyle, Aslı’sıyla, Metin’iyle TAMAD’lılar karşıladı bizleri. Bina, bar olarak kullanıldığından oldukça karanlık ama biz mağaracılar için oldukça alışık ve hoşlanılır bir yerdi. Tüm karanlığına karşın toplantı boyunca hiç aydınlatma gereği olmadı. Selamlaşma ve hal hatır sormalardan kısa bir süre sonra toplantıya geçildi. Açılış konuşması ardından, ilk sunuyu ASKAD’dan Aziz YİĞİTLER, program dışı olarak, İnsuyu Mağarası Dalışlarını ve bulgularını Fatih BÜYÜKTOPÇU ile birlikte yaptı. Ve bu sayede camiamızın çok değerli bir dalış üstadı ve mağara dalıcısı daha kazanmış olduğunu öğrendik.
Ardından Meltem P. BSU (Balkan Mağaracılar Birliği) Yunanistan-Drama Kampı ile Avrupa Speleoloji Federasyonu kampında yaşananları olumluluk ve aksaklıklarıyla anlattı. Drama’da oldukça sıcak iklim koşullarında gerçekleştirilen kampta, başta kusursuz görünen organizasyonda arabaların çadırların yanı başına kadar girmeleri ve bunun engellenememesi, organizasyondakilerin oldukça yavaş hareket etmeleri ve uzun sürelerle onların beklenmesi, mağara gezilerinin düzensizliği ve hatta daha önceden görülmeden gezi yapılması sonrası mağaraya girenlerin dışarıdan suya karışan çöplerle birlikte dışarı çıkması, uzun süre ile giyinilip kuşanılarak girilen bir mağaradan da 10 dk. sonra ekibin dönmesi ve ileri gidilemiyor olması gibi önceden kontrol yapılmamasından kaynaklı aksaklıklar dile getirildi. Buna karşın Fransa’daki kampın oldukça düzenli, konaklama alanı, sunuların yapıldığı yer, eğlence çadırı ve çocuk oyun parkuru ile iyi bir organizasyona şahit oldukları dile getirilerek, Türkiye’ de düzenlenecek kamp için çıkarılan dersler paylaşıldı. Hemen bu sunumun ardından BSU Kampı önerisi olarak BÜMAK/İTÜMAK’tan Özgün SARISOY, bir alternatif öneri olarak Kırklareli/Vize yöresini önerdi. Kamp için
MAĞARACI 17. SAYI ARALIK 2008, Sayfa: 4
düşünülen alanı, bölgedeki mağaralara uzaklıkları ve yöre halkının bu tip organizasyonlara bakışı açısından ve de özellikle Balkan Ülkelerine yakın olması dolayısı ile bu bölgeyi önerdiklerini anlattı. Bununla birlikte bu organizasyonun tüm TMB tarafından üstlenilmesi, sadece İstanbullu mağaracılar üzerine bırakılacak olursa bunun altından kalkamayacaklarını ifade etti. Daha sonra Fatih BÜYÜKTOPÇU, Burdur Valiliği ve özellikle valilikçe görevlendirilen yöneticilerin biraz işgüzar tutumları dolayısı ile İnsuyu Mağarasındaki çalışmaları ve dalışları durdurmaları, engellemeleri ve hatta bu durumu tüm Valilikler ile paylaşmayı dile getirmeleri dolayısı ile ASKAD’ın buna karşı girişimleri ve yaşananları bizlerle paylaştı.
Özgün SARISOY bir başka sunumla Ulusal Mağaracılık Etiği konusundaki sunusunda konuyu; Mağaracılara karşı; Ekip arkadaşlarına karşı; Kuruluşuna karşı; TMB’ ye karşı; Yabancıların TMB’ ye karşı bağlamında yaklaşarak ele aldı. Bu etik konusunu özellikle de kayıt bildirime önem verilmesi ve yabancı mağaracılar belirlenecek net tavırla ortak hareket edilmesi, bu kurallara uymayacakların da uluslararası camiaya lanse edilmeleri buna karşın konu ile ilgili ulusal düzeyde katı kuralların baştan konulamayacağı, Ulusal etiğin zamanla oluşabileceği ve bir etik kurul yapılanması oluşturulması gibi görüşler ifade edildi. Bu konu önümüzdeki dönemde de çalışılmasına karar verildi. Fatih BÜYÜKTOPÇU, İnsuyu dalışı sorunlarını, Burdur Valiliğinden Tamer KUTMAN’ın kendi başına işgüzar bir tutumla il düzeyinde mağaralara giriş ve dalışları sınırlaması ve yine kendince bunun kurallarının belirlenmesi için konumuz ile ilgisi olmayan Sualtı Federasyonundan kural belirlemesini talep etmesi; Ali Ethem KESKİN adlı ticari dalışçının konuya intikali, sonucun bu hale gelmesinde ASPEG’in konuya dahil olmasının önemli etken olduğunu ifade ederek, bu konuda TMB olarak güçlü bir eylem planı oluşturmamız gerektiğini bizlerle paylaştı.
Ardından uzun bir oturum halinde TAMAD’dan Aslı DÖNMEZ ve MAD’dan Emre Baturay ALTINOK Üniversite Kulüplerinin Hukuki Yapısı; 3335 Sayılı Uluslararası Nitelikteki Teşekküllerin Kurulması Hakkında Kanun Uyarınca Örgütlenme Olanakları; 5253 Sayılı Dernekler Kanunu Uyarınca Örgütlenme Olanakları ve TMB’NİN Kurumsal Yapısı hakkında sunularını yaptılar. Bu sunularda sonuç olarak; TMB’nin bu platform tip örgütlenme yapısı ile daha uzun süre ulusal ve uluslar arası kamuoyunda etkin olamayacağı, Genel sekretarya ve Temsilciler Kurulu ile işlerin yürütülemediğinin anlaşıldığı, kabul görmesi ve etkin olabilmesi için artık net bir tüzel kişilik yapısı ile ifade edilmesi gerektiği ayrıca, kamu kuruluşlarının buna üye olamayacağı, 3335 sayılı Yasa ile kulüplerin ancak Üniversite’lerinden bir onay alarak dahil olabilecekleri ancak bunun hazırlığının zor ve uzun süre alabileceği, üniversitelerin bu yapı içerisine girmek isteyemeyecekleri; 3335 ile Üniversite ve kamu kuruluşlarını da içine alan bir yapılanma oluşturulabilmesinin mümkün olduğu ancak bunun hazırlığının zor ve uzun süre alabileceği, bunun yerine 5253 sayılı Dernekler Kanunu
imkanlarından birisi olan tüzel kişilik olarak “Federasyon” tipi yapının örgütlenilmesi ve yasa uyarınca buna dernek yapılarının federasyona üye olması, kamu kuruluşlarının bu yapıya yasal olarak dahil olamayacağı ancak güçlendirilmiş ve etik olarak bağlayıcı özel protokol esasları ve genişletilmiş bir yürütme kurulunda yer alabilecekleri, üniversite kulüplerinin de bu yapıya resmi üye olamayacağı ancak üniversitelilerin camianın dinamik yapısı ve mağaracılığın geleceği olması dolayısı ile çok özel ve kuvvetli ifadeler ile kararlarının ve görüşlerinin kayda alınacağı, bu işlerlik için genişletilmiş yürütme kurulunun iyi bir olanak olduğu, organizasyon yapısı içinde herkesin sözünün dinleneceği ve karar süreçlerine katılacağının garanti edilmesi ile şimdilik güçlü bir işbirliği sağlanabileceği yani artık bir FEDERASYON’un oluşturulma zamanı geldiği görüşleri tartışıldı.
Fotoğraf: TMB 2008 Arşivinden
Bildiğiniz üzere baştan beri amacımız bir üst kuruluş olarak federasyon örgütlenmesi idi fakat Platformun genel ortak değerlerin oluşturulması, stratejilerin belirlenmesi gibi bir koordinasyon ve de birlikteliği sağlayıcı bir misyonla çok demokratik bir şekilde işleyebilecek olan yapısına kamu kurumlarının giremeyeceği, üniversite kulüplerinin de temsilinin güç olduğu hukukçu arkadaşların açıklamaları üzerine TMB’nin bir federasyona dönmesi düşüncesi ağır bastı ve genel bir kabulle de Federasyon tipine onay verilmiş oldu. Ardından uzun tartışmalar sonunda Türkiye adını daha sonradan almak kaydı ile Mağaracılık Federasyonu (MF) adı ile kurulmasına karar kılındı. Yeni temsilciler belirlendi, tüm üye olacak kuruluşların genel kurul kararı alarak, Federasyona üyeliği de içerecek tüzüklerini en kısa zamanda bildirmeleri ve TMF kuruluş döneminde koordinatörlüğü Emre Baturay ALTINOK’ un yürütmesine karar verildi.
III. Gün / 23 Kasım 2008
Artık TMB tarih oluyor iken, TMF’nin ilk toplantısı olan II. gün oturumunu açmak da oturum başkanı olarak bendenize nasip oldu. Büyük bir coşku ve alkışlar içinde TMF’nin ilk toplantısını da açmış olduk. Bu oturumda;
Yaman ÖZAKIN mağara girişlerde kayıt ve belgelemenin önemini vurgulayarak, bu konuda basit bir görüntüleme (fotoğraf ya da kamera vb) makinesi ile sanatsal bir kaygı olmaksızın, salt belgelemek adına görüntü alınması ve buluntu ya da bulguların görüntülerle kaydedilmesi, çizilen
MAĞARACI 17. SAYI ARALIK 2008, Sayfa: 5
haritalarda gerekli noktalara da enine kesitler yerine bu görüntülerin konulmasının bilimsel çalışmalara daha faydalı olacağını çeşitli örneklerle bizlerle paylaştı.
Mustafa SAMUR Dicle Nehri üzerinde yapılmakta olan Hasankeyf – Ilısu Barajı’nda gelinen son noktayı, su tutulmaya başlanacağından bu bölgedeki pek çok mağaranın araştırılmayı beklediği ve bunu TMB olarak bir bütün katılımla hatta yabancı desteği ile su tutulmadan önce gerçekleştirilebileceğini bizlerle paylaştı.
çalışmanın numune alma tüplerini kurum temsilcilerine dağıttık. Bu çalışma kapsamında mağaranın çeşitli yerlerinden alınacak numune tüplerin, üzerinde adres ve posta pulu bulunan özel zarflar ile en kısa zaman içinde Pamukkale Üniversitesine gönderilmesi bekleniyor. Toplantının geri kalan kısmında BSU kampının nerede olmasına dair tartışmalar sürüyor iken otobüsümüzün kalkış saatinin oldukça yaklaşmış olması dolayısı ile toplantı sonlanmadan ve karar oturumuna kalamadan ayrıldık. 5 dakika kala otobüse yetişerek Ankara’ ya döndük. MAD’ lılar olarak toplantıyı organize eden Meltemiyle, Aslısıyla, Metiniyle, tüm TAMAD’ lı arkadaşlara bu başarılı organizasyondan ötürü bir kez daha teşekkürler.
Sonra ögrendigimiz toplantı kararları kısaca aşağıda özetleniyor.
Toplantı Alınan Kararlar:
Fotoğraf: TMB 2008 Arşivinden
Emrullah ÖZEL Balıkesir Havran Barajı yapımı sırasında sualtında kalacak olan ve içerisi yoğun yarasa yerleşimine sahip bir mağara sistemi bulunduğunu, buradaki yarasaların, mağaradan su seviyesi üzerinde kalacak bir noktadan yeni sun’i bir mağaranın oluşturularak buraya taşınmalarının sağlanmasına yönelik çalışmalarını bizlerle paylaştı. Dünyada bu güne dek belki de ikincisi olan bu çalışmada yarasaların yer aldığı kadar (~300 m. kadar) yeni bir yatay mağara oluşturulduğunu, iç görünümünün benzer olması adına yüzeylere şekiller verildiğini, su yükselirken yarasaların üstteki mağaraya göçü için bir bağlantı galerisi oluşturulduğunu tüm bunları yaparken de mağara canlılarının hayat kaynağı yarasa gübreleri ve bunda yaşayan canlı türlerinin hiç değilse bir bölümünün de üstteki mağaraya aktarılabilmesi adına planda olmamasına ve ödeneği de olmamasına karşın nasıl bir özveri ve heyecan ile neler yaptıklarını anlattı. Yarasa gübresi katmanlarında fark edilen canlıları katları sırasıyla ayırarak, gübreleri de kat sırası ile kovalarla kurdukları gırgır vinç sistemi yardımı ile nasıl taşıyıp tekrardan yerleştirdiklerini, bizleri de heyecanlandıran bir o kadar da duygulandıran sunumu ile bizlerle paylaştı. Birhan ALTAY olarak bendeniz de son sunu olarak, yakın zaman içinde turizme açılmış olan Tokat – Ballıca İndere Mağarası, Karabük – Safranbolu – Mencilis Mağarası ve Zonguldak – Gökgöl mağaraları bağlamında turizme açılmaları sonrasındaki oluşan tahribat ve kayıpları görüntüleri ile paylaşmaya, “Turizmle Katledilenler” ana fikri ile dile getirmeye çalıştım.
Verilen ara sırasında, mağaralardaki yarasa gübresi ve mağara toprağında Histoplazma capsulatum ve diğer mantar hastalığı mikroorganizmaları saptanmasına yönelik, Pamukkale Üniversitesi Mikrobiyoloji Bölümü’ nün yürüteceği ve MAD’dan Mustafa Z. RUHİ’nin yer aldığı
Federasyonlaşma için sürecin başlatılmasına, Federasyon adının (Türkiye) Mağaracılık Federasyonu (T)MF / Speleological Federation of (Türkiye) SF(T) ve Merkezinin Ankara’ da olmasına, 7 Kurucu Dernek’çe belirlenen temsilcilerle çalışmanın yürütülmesine,
Federasyonlaşma süreci tamamlanana dek mevcut Gn. Sekreter ve komisyon üyeleri ile işleyişin devamına, komisyonlarda görev almak isteyenlerin de ilgili komisyonlara başvurmalarına, BSU’2009 Türkiye kampının Antalya’da düzenlenmesine (bunun için de Yeşilbayırda bulunan Orfe at çiftliği ile anlaşılmış,Çiftlik hayli geniş bir orman kampı, kamp yeri bu bölgede bulunan çoğumuzun bildiği bir çok mağaraya çok yakınmış ve tesisleri organizasyona uygunmuş. Mağaracılık etiği için bir komisyon kurularak, “Mağaracılık Etiği Metni” hazırlanmasına karar verildi. Mağara Araştırma Derneği 1964 Adres: GMK Bulvarı, Kubilay Sok. Kubilay Apt. 17/1 Anıttepe Ankara PK 670 Yenişehir Ankara http://www.mad.org.tr / mad@mad.org.tr / Tlf: +90 312 229 64 09 Bursa Şubesi 2006 Adres: Atatürk cad. Agah Han No: 61/36 Nalbantoğlu Osmangazi Bursa http://www.madbursa.org / info@madbursa.org Tlf: +90 224 222 00 65 MAD Türkiye Mağaracılar Birliği (http://www.tumab.org) ve Uluslararası Speleoloji Birliği (http://www.uis-speleo.org) üyesidir.
Hazırlayanlar: A. Bahar HASER, Birhan ALTAY, Havva YILDIRIM, Mustafa Z. RUHİ İletişim: magaracilar@gmail.com Başkan: Emrah ÖZTEKİN Yayın Koordinatörü: Emre Baturay ALTINOK
MAĞARACI 17. SAYI ARALIK 2008, Sayfa: 6