Tavuskusu fanzin 1

Page 1


Aklımızın,ruhumuzun ucundan dökülen güzellemelerle buradayız. Bizler; Çehov'un Bukalemun'undan kaçan rengarenk tavuskuslarıyız. Kapak çizimi:Ceminay Kara Sayfa Düzeni:Aslı Öz. Fanzinin can suyu: Ece Irmak Genç Sarımsak Alcan Lethe Aslı Öz. Ceminay Kara Karafotograf Leyla Ezgi Yaramanoglu Savas Konya Emre Gürkan Kanmaz e.t SY Anagethe iletisim: tavuskusufanzin@gmail.com


Kaybolmuşum Üç duvarının iğrenç boyaları her gün biraz daha fazla acıyarak dökülen bu balkonun yerlerinde her gece vücudum tir tir titreyene kadar oturuyorum. Fayans her gün bir önceki günden daha soğuk, vücuduma her geçen gün daha çok iğne batıyor. Aldırmıyorum. Belki de bu üç metrekarelik kişisel zindanımda ölüp giderim. Bıkmışım. Herkesten her şeyden bıkmışım, aylardır bitiremediğim kitaptaki kahve lekesinden, kafamda, uykumu çalan ve beni sabaha kadar lanetleyen düşüncelerimden, her şafak vakti güneşin bir sabah bile benim için doğmayacağını bilmekten, hırkamda oradan buradan çıkmış yünden ipliklere kadar her şeyden bıkmışım. Hırka senindi bu arada. Çıkaramadım bir türlü. Şehir hala uykuda, isterdim ki o da hiç uyanmasın. Lanet egzoz gazları ve şehrin bitmeyen kaosu beni sigaramdan daha çok zehirliyor. Geceleri araba alarmı dinlemek huyum oldu. *** Sigaram bitiyor, bir kez de ona lanet ediyorum. Birçok kez. Son dumanı üflerken bunun son nefesim olmasını düşlüyorum. Birkaç saniye için bu iyi geliyor. Duman yarı karanlık havanın içinde kaybolduktan sonra, gözlerimi açıyorum ve bu küçük hayalin gerçek olmayacağı düşüncesi balkonun cılız parmaklıklarını haksız yere hapsedilmiş bir mahkum gibi hiddetle sallamak istememe yol açıyor. Yapmıyorum. Pikabım bozuk. Param yok. Müzik benden alınamayacağını düşündüğüm tek şeydi. Böyle olmasını istemezdim. Kimse istemezdi. Bana bir zamanlar doldurma gafletinde bulunduğun plağı ezberlemiştim. Şarkıların her notasını, her bir sözünü ezberlemiştim. Hepsinden sıkılmıştım. Yüzünü de ezberlemiştim, ama sıkılamadan gittin. Bir sebepten dolayı ağlayamadım. O gün akşama kadar yatıp duvara bakmıştım. Bu bir şekilde ağlamaktan daha acıydı. *** Ayışığından zincirlerim var beni bu balkona bağlayan. Her şafakta güneşin doğuşuyla gözümün önünde, önce yavaş ve narin çatlaklar yayılıyor sanki üzerlerinde, sonraysa paramparça oluyorlar. Bütün bu süreci gözlerimde yaşlar, boğazımda bir yumruyla izliyorum. Yutkunamıyorum, ağlayamıyorum. Güneş doğarken ciğerlerimi parçalarcasına bağırıyorum ufuk çizgisine doğru. "Korkuyorum!" Sonra içeri giriyorum, günün ilk ışıkları balkon kapısının önündeki perdelerden bana bir tane daha kahrolası günün başlayacağının haberini verirken tozlu aynama bakıp cılız ve güçsüz sesimle sadece bir kez "Neden?" diye soruyorum. Sonra kahve yapmaya gidiyorum. *** Biz hayallerin ve gerçeğin arasında kalmış iki insandık. Öyle de kalmalıydık. Lethe


YALNIZ Bir bardak çay Ince bellisinden ama. Bir şişe su Bir kova yağmur. Bir tane pencere Sonuna kadar açık. Mavi pencere Yağmuru kucaklıyor. Ahşap kapılı minik bir ev Içinde ben. Içinde sadece ben Içinde yalnız Yapayalnız Kimsesiz Tek Bir tek Ben. Çayın dumanı hala tütüyor. Su hala soğuk. Yağmur yağmıyor ama Pencere kapanmış Artık kucaklayacağı bir yağmur yok. Ev ise Yalnız Yapayalnız Tıpkı benim gibi. Biraz ıslak, Biraz sıcak, Ince belli Çabuk kırılan.

Ezgi Yaramanoğlu


Ece Irmak Genรง


HAYKIRI Gözlerine değiniyorum Tapınmak fiiline kardeş Haykırı bir tümcedir kalbim. Barışçıl bir başlangıçtır göğsün Kulağımı toprağına sürttüğüm Uzun saçlı ırmaklar biriktiriyor. Urgan serttir. Kaya kin. Sen: Sin. İki tel koparınca sesinden, usuma temin Şiirin tene buladığı kaç yatağa girdim! Ellerine değişiyorum Şaşmak fiiline tebelleş Sanrılı bir öncemdir yangın.

Bu arada şairliğim Vesveseye aşık olmaktır. Emre Gürkan Kanmaz


SavaĹ&#x; Konya


SAYIKLAMALAR Geniş bulvarlarda kollarımı savurarak yürümek,yalancı özgürlüğün habercisi gibi.Telaşlı arabaların ısrarcı kornalarından,kaldırımların yüksekliğinden,sokakların değil de vapur iskelelerinin soğukluğundan usanmış mıyım? . Kahramanlar yarattım sonra üstlerini çizip attım.Takıntılarıma karışıp benden bir parça olamasınlar diye uzaklaştım. . Kaybolmak en güzeli,kimsesiz olmayı istemek "caiz" midir? Tükürürler mi yüzüme şükretmediğim için. . Gitmeyi istemek böylesine Başkalaşım denilebilir mi bu hale? Hayır! Dahası...Dönüşüm. . Başka başka insanlar ve hayatlar var.Biliyorum. . Odadayım.Duvarlar taşlarla kaplı.Tahtalardan gıcırtı sesleri gelmiyor.Boşlukta debeleniyorum. . Kaptan mısın sen? Güverten burası. Fotoğrafların ağların. . Dışarısı şenlikli.Tüm bu ot kokulu diyarlarda dolanırken,aklımı dürtükleyen sicim; hep istedi hepsini istedi alsın içine sığdırsın görebildiğince yeri. . Ve ruhu;bedenine siper oluyor insanın. Doğruluyorsun hafiften. Dudaktaki demir tadı çizgi çizgi Toprak pis,toprak kirli . Kendime dönük bir pencere Gözlerim perdeli,ışık girsin istemem. Gerçek dedikleri üstüme sinerse,onların kokuşmuşluklarına dahil olurum bende. . Kırıkları birleştireceksen eğer Ben varım Bir eksik bir fazla Hayal mi dersin umut mu Yıkımlarım varsa sizden yana. Aslı Öz.


Ece Irmak Genรง


Kurbanlık Tavus Kuşu Taşra yolları düzgün olmaz. Yol boyunca uzanan taşlar arabayı titretiyordu. Yomko midesinin bulandığını hissetti. Aynı üniformayı giymiş otuz adam küçücük bir arabanın bagajına tıkılmıştı. Kim bilir kaçının daha midesi bulanıyordu. Ama Yomko şikâyet etmiyordu. On dört yaşından beri bu işi yapıyordu. Kazandığı parayla ailesinin karnını doyuruyordu. Ayrıca her gün güzel karısına bir parça tavus kuşu tüyü götürüyordu. Karısı bu tüyleri çok beğeniyor, birleştirerek örtüler yapıyordu. Yomko’yu rahatsız eden tek şey hayvanların bakışları ve güzellikleriydi. Kocaman, renkli kuyruğunu açmış bu hayvana kıymak kolay olmuyordu. Avlanma sürekli tekrar ettiği için zavallı hayvanlar durumun farkına varmaya başlamışlar, avlanmadan önce korkulu korkulu bakıyorlardı. Yomko başka bir iş bulabilirdi belki ama onu bundan alıkoyan karısına götürdüğü tavus kuşu tüyleriydi. Onun mutluluğunu görmek için bu yorucu ve tehlikeli işi yapmaya, bu güzel kuşlara kıymaya razıydı. Hem güçlü dostluklar kurmuştu burada. Uzun zamandır aynı kamyonetin bagajında gittiği insanlara da sırt çeviremiyordu. Akşam yine cebinde bir parça tavuskuşu tüyüyle eve döndü. Vakit geç olmuştu. Karısını odasında gözünü bile kırpmadan düşünceli düşünceli otururken buldu. “Bak sana ne getirdim,” dedi ve cebinden tüyü çıkardı. Her gösterdiğinde yüzünü bir gülümseme kaplayan kadın, bu sefer hüngür hüngür ağlamaya başladı. Kocasının boynuna yapıştı ve “Bir daha avlanmaya gitme,” dedi. Yomko’nun kaşları çatıldı. “Nedenmiş o?” diye sordu. Karısı ona televizyonda gördüğü bir haberi anlatmaya başladı. Yeşil tavus kuşlarının neslinin tükendiğini, bu yüzden koruma altına alındıklarını söyledi. “Ben bu işi yapmasam o televizyon bu evde olamazdı, biliyorsun değil mi?” dedi Yomko kızarak. “Başka iş bulursun.” “Bu işi seviyorum, bu işi yapacağım. Koruma altına alındı da ne oluyor? Kimsenin umurunda mı sanıyorsun bir tutam tavus kuşu? Kim ne yapıyor ki korumak için?” “Zavallı hayvanların katledilmesinin bir parçası olamazsın Yomko.” Bunun üstüne iyice sinirlenen Yomko karısını öldüresiye dövmeye başladı. Tavuskuşlarını avlamaya devam edecekti. Gerekirse başka hayvanları da avlardı. Ne olacaktı ki? Kimin umurundaydı? Gözlerini kapayacak; hayvanın güzel tüylerine, acı dolu bakışlarına aldırmadan öldürecekti onu. Karısı da istese de istemese de o tüylerden örtü yapacak, her akşam da o örtünün üstünde tavuskuşu eti yiyecekti. Leylâ


KOBANE Kobane yanıyor. 6 Ekim gecesi Türkiye ve yurtdışında birçok yerde yapılan eylem ve işgallerle, halk Kobane için sokaktaydı. IŞİD'in Kobane'de ilerlemesi sonucu başlayan bu eylemlerde IŞİD'le savaşan YPG ve YPJ'ye selam edildi ve IŞİD yanlısı hükümet protesto edildi. Eylemlerin Türkiye ayağında polis müdahalesi ve gözaltılar yaşandı. Gazi Mahallesinde TEM otoyolunun kapatılması, Türkiye'nin her yerinde başlayan eylemler ve polisle çıkan çatışmalar bize elbette Gezi'yi hatırlattı. Oysa Gezi sırasında sokaklara dökülen çoğu arkadaş, Kobane için aynı hassasiyeti göstermiyor. IŞİD gibi cihatçı, köktendinci, şeriatçı bir grupla çatışan Kürt halkı ve YPG olduğu için araya mesafe konuldu. Kendilerini en demokrat görenler "Birbirlerini yesinler"den öteye gidemedi. Bu memleketin her yerine sinmiş Kürt düşmanlığı insanlara vicdanını bile yoksaydırtıyor. (Ne yazık ki) Gezi'de istifa etmesi için peşpeşe sloganlar dizdiğimiz Erdoğan'ın söyledikleri, mesele Kürtler olunca birkaç adım geriye çekilenlerin görüşleriyle paralel. Zira Erdoğan 4 Ekim'de yapmış olduğu konuşmada: "IŞİD neyse bizim için, PKK de odur" dedi ve Davutoğlu ve Arınç da bu minvalde açıklamalarda bulundu. Hükümetin IŞİD yanlısı açıklamalarına aylardır şahidiz. Bu açıklamalar, çözüm sürecini ağzında sakız eden hükümetin Kürt hareketi karşısında aldığı tavırı gözler önüne seriyor. Kendilerini muhalif sayan ulusalcıların, IŞİD tehlikesine direnen YPG sayesinde Kürt düşmanlıklarından sıyrılabileceğıni umuyordum fakat durum o kadar parlak gözükmüyor. Mesele devletin işine gelmediğinden alışık olduğumuz penguen medyası yine devreye giriyor. Üstelik mevzubahis Kürtler olduğundan penguen medyasına yeni üyeler katılıyor. Meğer Gezi'yi göstermek bir nebze iyiymiş fakat mesele Kobane'ye geldiğinde işler değişiyormuş. IŞİD zulmü, Anadolu Ajansı'nın IŞİD'in yaptığı katliamları pasifik ve zararsız birer eylemmişçesine gösteren haberiyle halka ulaşıyor. Bunlar tabi ki alışık olduğumuz senaryolar, devlet devletliğini yapıyor. Bu direnişte Avrupa basının özellikle dikkatini çeken ise kadınların direnişteki aktif yeri. Öyle ki, magazin dergisi olarak bildiğimiz Marie Claire dergisi YPJ'li kadınların haberini yaptı.Marie Claire'in haberinde, YPJ'li kadınlar mükemmel olarak anıldı. Geçtiğimiz günlerde YPJ'li Arîn Mîrkan'ın gerçekleştirdiği ve onlarca IŞİD'liyi öldürdüğü fedai eylemiyse direnişin en çok ses getiren eylemlerindendi. Kalbimiz, yaşadıkları toprakları IŞİD'e karşı savunan ve kadın mücadelesini cephede de yaşatan kadınlarla.

Sarımsak


รงizim:e.t


TAVUSKUŞU FANZİNDEN ŞAKIMALAR Tavuskuşu okurken ne dinlesek derken bazımızdan bu şarkılar döküldü.

Ece Irmak Genç: Pirate Jet-Gorillaz Aslı Öz.:Sakin -Kurtlu Kuyu Sarımsak:Ciwan Haco - Sira Sibê

Ezgi Yaramanoğlu: Jhene aiko-comfort inn Karafotoğraf: Dominic Miller-Exciting purgatory Ceminay Kara:Cockney Rebel - Mr Soft (1974)


Şehirde alıştıklarımız,unuttuklarımız,kayıplarımız ne var ise pencereyi,balkon kapısını açtık seyredaldık.Hafızamızın oyunlarına karşı bellekte kaydettiklerimizi burada topladık.Bi baktık heryeri bedenler,ruhlar sarmış onlarda fotoğraflara kaçışmış.Fotoğraf dosyamızın hikayesi özü budur işte.

photo:sarımsak ''Bir nisan havası değil mi esen? zincirlere, kelepçelere inat, kanatlarımı açmak zamanıdır.." Cahit Sıtkı Tarancı

''Turna sürüsü değil bu Gökte yıldız burcu değil Otuzüç kurşunlu yürek Otuzüç kan pınarı Akmaz, Göl olmuş bu dağda...'' Ahmed Arif

by:karafotoğraf


fotoğraf:alcan ''Sıvası dökülmüş kahpe bir duvar gibi, Sivas'ı dökülmüş bir Türkiye kaldı içimizde...'' Küçük İskender

fotoğraf:aslı öz. '' Kedi ve kasımpatı kokuyor bütün sokaklar...'' Didem Madak


fotoğraf:anagethe '' ...Alevi içine bakan bir mumum ben derine kaçan bir anıyı istiyorum berberlerden.'' Birhan Keskin

fotoğraf:aslı.öz ''Ben bütün hüzünleri denemişim kendimde Canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını Bir bir denemişim bütün kelimeleri Yeni sözler buldum seni görmeyeli ...'' Cemal Süreya


fotoğraf:ŞY ”Kuş sürülerinden oluşmuş bir duvar Hangi kuşu çeksem ölüyor avucumda.” Edip Cansever

'' Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın. Bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın, aynı mahallede kocayacaksın; aynı evlerde kır düşecek saçlarına. dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.'' Kavafis

by:karafotoğraf


fotoğraf:alcan ''...al bu ta şlar senin olsun…o halde ve bundan böyle bütün davullar vursun, telleri kopsun sazların bo şluğa bağırsınlar, birlikte; kan kusacağız. kan kusacağız.'' Birhan Keskin

fotoğraf:alcan

''...Bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını...'' Ümit Yaşar Oğuzcan


''...açacak yine baharda dağlarda, koyaklarda adı yok bir çiçektir zulmün kara toprağında. onun da bir sözü vardı. bu gök kubbe altında. işte o öldü artık; bir yas bıraktı arkasında.

... bir deniz kabuğunda dalgaları duyanlar; boş bir mermi kovanı sizce nasıl uğuldar!''

Metin Altıok

by:karafotoğraf

''Bir eğilişle başladı, elimi alnıma siper etmemle Doyasıya baktım buz renkli bulutlara Ne kadar büyük olursa olsun umudum Zorunluktur umutsuzluk da bir parça...'' Edip Cansever

by:karafotoğraf



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.