Teknoblog Dergi: Sayı 12 - Ocak 2016

Page 1

SAYI 12 - OCAK 2016

www.teknoblog.com

YENİ YIL TAVSİYELERİ Yeni yıl hediyesi iPhone, Android telefon, Windows 10 PC, Mac bilgisayar için uygulama ve oyun tavsiyeleri

LENOVO A7000 Orta segment Android telefonuyla ilgili detaylar incelemede

iPAD PRO

APPLE’IN EN BÜYÜK iPAD’i DETAYLI İNCELEMEDE

SONY XPERIA Z5 Parmak izi okuyuculu, gelişmiş kameralı Android telefonu


İÇİNDEKİLER

7

3

16

33

HABER

DJI drone’ların izinsiz hava sahalarında uçmasını yazılımla engelleyecek Twitter Mac uygulamasına bir yığın yeni özellik eklendi Salih Bıçakcı: Türkiye’nin siber saldırıları göğüsleme kapasitesi düşük

DOSYA

Yeni iPhone’unuz veya iPad’iniz için en iyi uygulamalar Yeni iOS veya Android cihazınız için en iyi mobil oyunlar

UYGULAMALAR Antyz Dotz

İNCELEMELER iPad Pro 2 Sony Xperia Z5 Lenovo A7000

41

6

11

16 24

33 35

41 56 65

56

TEKNOBLOG DERGİ

Genel Yayın Yönetmeni Sabri KÜSTÜR

3

Editörler Sinan KÜSTÜR Grafik - Tasarım Oya KÜSTÜR

-2 -

Adres:

Küçükbakkalköy Mah. Derebey Sok. Dumankaya Flex 13/44 34750 Ataşehir / İSTANBUL

Telefon:

0850 223 19 17 0532 453 02 94

E-posta:

dergi@teknoblog.com


HABER

DJI drone’ların izinsiz hava sahalarında uçmasını yazılımla engelleyecek Drone üreticisi DJI yeni coğrafi sınırlama sistemi için yeni bir beta versiyonu yayınladı.Bu yeni sürümle birlikte hava araçlarının izinsiz hava sahalarına girmesi önlenecek.

Geospation Environment Online (GEO), yani Çevrim içi Coğrafi Mekan Çevresi olarak adlandırılan bu yeni özellik kullanıcılara güvenlik sorunları veya yasal düzenlemeler nedeniyle drone uçurmanın yasak olduğu alanları belirtiyor. Böylelikle DJI drone uçuşlarına daha fazla düzenleme getirecek olan Amerikan Havacılık Dairesi’ne şirin görünmeyi amaçlıyor.

isteyen kullanıcıların DJI içinde kredi kartı, bankamatik kartı veya cep telefonu numarasını da içeren doğrulanmış hesaplarının bulunması şart. Böylelikle eğer drone izinsiz hava sahasında bulunursa, sahibini tespit etmek mümkün olacak. Yine de, kullanıcılar Washington D.C. gibi, uçuşa yasak bölgelerin tümünde geçici uçuş hakkına sahip olamayacak, bu bölgeler esnek uygulamanın tamamen dışında kalacak.

GEO DJI hava araçlarının havaalanı veya Washington D.C. gibi uçuşa yasak bölgelerde havalanmasını engelleyecek. Ayrıca sistem kullanıcılara orman yangını veya büyük stadyum etkinlikleri gibi, geçici olarak yasaklanmış hava sahaları hakkında da bilgi verecek. Sistem dahilinde cezaevi veya elektrik santrali gibi hassas bölgeler de bulunacak.

DJI’nin sistemi, Beyaz Saray’ın bahçesi ya da ticari havayolu uçakları gibi, hava araçlarının bulunmaması gereken yerlerde bulunmasının önüne geçecek. Amerikan Havacılık Dairesi de drone’larla ilgili önemli bir zorunluluk getirmiş ve ağırlığı 25 kilogramın altında kalan her bir hava aracının 19 Şubat 2016 tarihine kadar ilgili birimlerce kayıt altına alınmasını zorunlu kılmıştı. Kayıt altına alınmış olan hava araçlarını izinsiz yerlerde uçurmanın cezası 27 bin 500 dolara kadar çıkacak.

DJI drone sahipleri GEO’yu geçici olarak devre dışı bırakıp bazı uçuş kısıtlamalarının etrafından dolaşabilecek, ancak bunun için ödün vermeleri gerekiyor. Bunu yapmayı

-3 -


HABER

Yeni yıl mesajları WhatsApp kesintisine neden oldu

P

opüler mesajlaşma servisi WhatsApp yılın son gününü sıkıntılı geçiriyor. 2014 yılında Facebook tarafından 19 milyar dolar gibi yüksek bir ücret karşılığında satın alınan mesajlaşma servisi geçtiğimiz eylül ayında 900 milyon aktif kullanıcı sayısına erişmesini kutlamıştı. Birden fazla platformda çalışması ve SMS ücretlerinden kurtarması WhatsApp’ı dünya çapında popüler yapan başlıca etkenler olmuştu. Görünen o ki bu kullanıcıların büyük bir kısmı yılbaşı planlarını yapmak veya yeni yıl kutlamalarını

gerçekleştirmek için servise yüklendi. Sonuç olarak da WhatsApp erişiminde sıkıntılar yaşandı. Aslında WhatsApp bundan yaklaşık iki yıl önce, Ocak 2014’te 2013’ün son gününde 18 milyar mesaj gönderildiğini söylemişti. Bu rakam bir önceki yıla göre üç kat daha yüksekti. Kaldı ki, geçen iki yıl içinde söz konusu rakamın nerelere geldiğini siz düşünün. WhatsApp kesintisi hakkında net bir neden belirtilmiş değil, ancak dünyanın dört bir yanından kullanıcılar ara ara servise bağlanmakta ve mesajlarını göndermekte

-4 -

problem yaşandığını Facebook ve Twitter gibi sosyal ağlardan rapor ediyor. WhatsApp kesintinin sadece belirli bir kullanıcı kitlesini etkilediğini ve sorunu çözmek için çalıştıklarını kaydetti.


HABER

Uber ile yapılan yolculukların sayısı 1 milyarı geçti

U

ber için 2015 oldukça iyi bir yıl oldu. Yıl içinde önemli politik zaferler kazanan şirket, hem yeni servislerini faaliyete geçirdi hem de kasasındaki nakit miktarını önemli ölçüde artırdı. Ulaşımda yeni bir dönem başlatan şirket, geçtiğimiz hafta Londra’da 1 milyarıncı yolcusunu taşıdıuber ve önemli bir kilometre taşını daha geride bırakmış oldu.

kapsadığı ülke sayısını da 66’ya yükseltti. 2.1 milyar dolarlık kaynak arayışına çıkan şirket, piyasa değerini de 62.5 milyar dolar seviyesine yükseltmeyi amaçlıyor. Uber, şehirlerdeki bir milyonuncu yolculuklarını kutlamak adına yolcularına konser bileti ve türevi armağanlar veriyor. Ancak şirket 1 milyarıncı yolculuk için hem yolcuyu hem sürücüyü hem de yolculuğun gerçekleştiği bölgedeki gençleri sevindirecek ödüller sunuyor.

Ara isimli bir uberX sürücüsü tarafından mavi renkli bir Honda Insight Hybrid ile alınan Marvin isimli kişi, Uber’in bir milyarıncı yolcusu oldu. 2.5 kilometrelik bir yolculuk gerçekleştiren Marvin’in cebinden 5 pound çıktı.

Yolcu Marvin, önümüzdeki bir yıllık süre içinde Uber ile gerçekleştireceği yolculuklar için herhangi bir ücret ödemeyecek. Sürücü Ara ise şirketin faaliyet gösterdiği şehirler arasında bir seçim yapacak ve bu şehirde tüm masrafları şirket tarafından karşılanmış bir tatil keyfi yaşayacak. Şirket, bir milyarıncı yolculuğun başladığı bölgedeki gençlere yönelik çalışmalarda bulunan Hackney Pirates isimli yardım kuruluşuna da bağışta bulunacak.

2009’da sadece iki otomobilden oluşan bir filoyla yola çıkan ulaşım servisi, altı yıllık süreçte önemli bir mesafe kaydetmeyi başardı. 2014’ün sonu itibarıyla her gün 1 milyon yolculuğun gerçekleşmesini sağlayan şirket, 2015’te bu rakamı 3 milyona çıkarırken

-5 -


HABER

Twitter Mac uygulamasına bir yığın yeni özellik

Ç

Twitter Mac uygulaması nihayet büyük bir güncelleme aldı. Uygulama en sonunda aylardır, belki de daha uzun zamandır Twitter’ın web sitesinde kullanılabilir olan yarım düzine özelliği desteklemeye başladı. Bunların arasında GIF animasyonları oynatmak, videoları satır içinde görüntülemek, belirli kullanıcılara sessize almak, tweet alıntılama özelliğini kullanmak, özel mesaj grupları ve kişiye özel öne çıkarılanları görüntülemek bulunuyor.

Android‘de bulunan bu Öne Çıkanlar, Twitter Mac uygulamasıyla birlikte daha fazla dikkat çekmeye başlayacaktır. Twitter Mac uygulamasıyla genellikle yılda bir defa ilgileniyor ve bu ilgi epey kapsamlı oluyor. İşte bu son güncelleme de o ilgi göstermelerden biri gibi görünüyor. Ancak Twitter bu güncellemeyle birlikte bir şeylerin değişeceğini işaret ediyor, uygulamanın sürüm notları “bunu bir geri dönüş olarak nitelendirmemek gerektiği, daha sık güncellemelerle kullanıcıların karşısına çıkılacağı” şeklinde bir ibareyle başlıyor.

Yukarıda sayılan özelliklerden hiçbirisi şimdiye kadar Twitter Mac uygulamasını kullananlar için erişilebilir değildi. Bununla birlikte uygulamada bazı küçük görsel düzenlemeler yapıldı. Alıntılanan tweet’ler web’de görüntülendiği gibi görüntüleniyor. Buna ek olarak uygulamaya koyu renkli bir tema da eklendi. Artık tarih olan Favoriler’in yerini de Beğeniler aldı. Güncellemeyle birlikte gelen en önemli yeniliklerden biri hiç şüphesiz Twitter’ın Öne Çıkanlar özelliği oldu. Moments ile karşılaştırıldığında Öne Çıkanlar biraz dikkatlerden kaçıyor gibi görünüyor, ancak bu özellik Twitter’ı keşfetmenin ve kaçırılabilecek içerikleri yakalamanın en iyi yöntemlerinden bir tanesini teşkil ediyor. Şimdiye kadar sadece

Microsoft Selfie uygulaması iPhone sahiplerinin hizmetinde Microsoft’un iOS için çıkardığı en yeni uygulama bir üretkenlik yazılımı değil, bir selfie uygulaması. Microsoft Selfie gibi açık ve net bir ada sahip olan bu uygulama renk dengesi, ten rengi ve aydınlatma gibi ayarları en iyi hâle getirerek fotoğrafların kalitesini iyileştirmeyi amaçlıyor. Uygulama Microsoft’un daha önce Windows telefonları için geliştirdiği kendi kendine fotoğraf çekim uygulaması Lumia

Selfie’nin farklı bir versiyonu olma niteliğini de taşıyor. Daha derinlere indiğimizde, Microsoft Selfie’nin şirketin otomatik öğrenme sistemlerini günlük hayatta karşılaştığımız farklı durumlarda kullanmasının bir örneği olduğunu görüyoruz, tıpkı geçtiğimiz nisan ayında yine Microsoft tarafından çıkarılan ve fotoğrafa bağlı olarak yaş tahmininde bulunan yazılım gibi. Microsoft Selfie uygulamasının açıklama bölümünde yaş,

-6 -


HABER cinsiyet, ten rengi, ışık ve birçok değişkenin hesaba katıldığı, böylelikle özçekim fotoğrafların akıllı şekilde iyileştirildiği belirtiliyor. 13 farklı filtre seçeneğinden her birisi gürültüyü temizliyor ve genel nitelikteki diğer iyileştirmeleri gerçekleştiriyor. Bunun yanı sıra, “1965” ve “BlueDawn” gibi adlara sahip profillerle de fotoğraflara farklılık kattığını belli ediyor. Ayrıca “karşılaştır” butonuna basılı tutup bekleterek selfie fotoğrafın eski ve yeni hâlini görmek, farkı daha iyi anlamak da mümkün kılınıyor.

Microsoft Windows şifreleme anahtarlarını bulutta

G

üvenlik son zamanlarda teknoloji dünyasının üzerinde hassasiyetle durduğu konular arasında üst sıralarda yer alıyor. Telefon ve bilgisayarlarda saklanan kişisel bilgilerin miktarı arttıkça bu bilgilerin güvenliğine ilişkin kaygılar da artıyor. Kullanılan işletim sisteminin söz konusu bilgileri riske atması ihtimali ise pek çok kişiyi kara kara düşündürüyor. Microsoft Windows 10 kullanıcılarının bu riske maruz kalması ise işten bile değil.

Kullanıcılar anahtarlarının bulutta yüklü olması durumunda bir flaş belleğe yedekleme yapıp ardından silme işlemine devam edebilir. Bir şifreleme anahtarına sahip olmanın altında yatan temel neden, başka kişilerin kullanıcıların bilgilerine erişimini engellemek. Dolayısıyla Windows şifreleme anahtarlarının bulutta yedeklenmesi kulağa pek de iyi bir fikir gibi gelmiyor.

Microsoft’un en yeni işletim sistemi Windows 10’u kullananlar, disklerinin şifreleme anahtarının otomatik olarak bulutta yedeklendiğini duyduklarında biraz hayal kırıklığına uğrayabilir. Bulutta saklayarak koruma altına alınabilecek pek çok şey olsa da, Windows şifreleme anahtarları bu grup içinde bulunmuyor. Dolayısıyla bir kullanıcının Microsoft hesabına erişildiği takdirde, kullancının mecazi krallığının mecazi anahtarları da ele geçirilebiliyor. Peki bu durumdan rahatsız olan kullanıcılar ne yapabilir? Bunun için ilk olarak söz konusu anahtarların bulutta kaydedilip kaydedilmediğini görmek gerekiyor.OneDrive Recovery Key sitesine Microsoft hesabıyla giriş yaparak bu kontrol gerçekleştirilebiliyor.

-7 -


HABER

Google Java kodunu Android’den çıkarıyor

G

oogle, Android‘in gelecek sürümlerindeki uygulama programlama arayüzlerinde (API) Oracle’ın Java kodunu kullanmayacağını doğruladı. Şirket, Java yerine Oracle’ın Java geliştirme kitinin açık kaynaklı bir versiyonu olan OpenJDK’den faydalanacak. Google’dan yapılan açıklamada, bu değişimin Java için ortak bir kod tabanı oluşturarak uygulama geliştirme sürecini kolaylaştıracağı ifade edildi.

başvurmasıyla başlamıştı. Google, bahsi geçen API’ların yazılım inovasyonu için emsalsiz olduğunu ve dolayısıyla telif altında bulundurulamayacağını savunmuştu. Jüri 2012’de Google’ın Oracle’ın telif hakkını ihlâl etmediği yönünde karara varmış, ancak Federal Mahkeme 2014’te bu kararı tersine çevirmişti. ABD Yüksek Mahkemesi, davayı kabul etmemiş ve bir alt mahkemeye göndermişti.

8 bin 902 dosyanın etkileneceği cinsten bir değişim kararı alınmasında, Google ile Oracle arasında süregelen hukuk mücadelesinin etkili olduğunu görmek pek zor değil. Bu anlaşmazlık, çözüm yoluna bağlı olarak, Android’in gelişimini ve uygulama kodlamayı genel çerçevede etkileyebilir.

Google Java kodunu kullanmayı bırakarak yazılımcılara Android N için uygulama geliştirme ve güncelleme sürecini hızlandırma fırsatını sunuyor. Böylelikle Android kullanıcılarının daha iyi uygulamalara kavuşması ve bu uygulamaların daha sık güncellenmesi mümkün hâle geliyor.

Taraflar arasındaki anlaşmazlık, Oracle’ın 2010 yılında Google’ın Java API’larını uygunsuz biçimde kullandığı iddiasıyla mahkemeye

-8 -


HABER

Intel Altera’yı 16.7 milyar dolar karşılığında satın aldı

A

vrupa Komisyonu’nun gerekli onayları vermesinin ardından Altera’nın 16.7 milyar dolar karşılığında Intel’e satışı tamamlandı. Bu anlaşma, Intel’in bugüne kadar gerçekleştirdiği en büyük satın alma niteliğini taşıyor. Şirket, Altera ile birlikte kurumsal müşterilerine daha iyi hizmet sağlamayı amaçlıyor. The Wall Street Journal’ın haberine göre; Facebook, Google ve Microsoft sayısal işlemler için Intel’in Xeon işlemcilerini kullanıyor. Ancak bu şirketlerden bazıları, sistemlerini Altera’nın programlanabilir geçit dizilimi işlemcileriyle kuvvetlendiriyor. Intel önümüzdeki yıldan itibaren Xeon ve Altera’yı birlikte satacak. Şirket uzun vadede ise iki işlemciyi birleştirmeyi planlıyor.

şirketlerin yüz tanıma gibi yorucu görevleri daha kolay biçimde yerine getirmesi öngörülüyor. Intel CEO’su Brian Krzanich, geleceğin büyüleyici deneyimlerini mümkün kılacak yeni ürünler icat edeceklerini belirtirken, söz konusu deneyimlere örnek olarak otonom sürüş ve makine öğrenmesini gösterdi. Intel Altera teknolojisinin birleşimiyle üretilecek işlemcinin 2017’den önce hazır olması beklenmiyor.

Intel, ortaya çıkacak nihai ürünün dramatik hız artışları sağlamasını ve mevcut performansı ikiye katlamasını amaçlıyor. Böylelikle

LG G3 için Android 6.0 Marshmallow güncellemesi Polonya’dan başlangıç yapıyor LG G3 akıllı telefon sahipleri bir süredir bekledikleri yazılım güncellemesine nihayet kavuşmaya yakın görünüyor. LG G3 için Android 6.0 güncellemesinin dağıtımına yurt dışında başlandı. Haberlere göre bu güncelleme geçtiğimiz ay itibarıyla test edilmeye başlamış, genel dağıtımın da aralık ayı ortalarında başlayacağı belirtilmişti. Ancak LG G3 Android 6.0 Marshmallow dağıtımı aralık sonuna kadar başlamadı. Yine de, sadece birkaç haftalık gecikme hoş görülebilir. İlk olarak Polonya’da çıkan güncellemenin varlığı LG Polonya yöneticisi

Jaroslaw Bukowski tarafından paylaşılan, ancak hemen sonrasında silinen bir tweet ile de doğrulandı. LG G3 Android 6.0 güncellemesi için Polonya test sahası oldu LG için Polonya yazılım güncellemeleri için bir test sahası olma niteliğini taşıyor. Polonya genellikle cihaz güncellemelerinin ilk kez dağıtıma sunulduğu pilot bölge; güncellemeler ilk olarak burada test ediliyor, daha sonra diğer ülkelerdeki cihazlara dağıtım gerçekleştiriliyor.

-9 -


HABER LG G3 2014’ün amiral gemisi LG telefonlarından ve epey ilgi görmüştü. Android 6.0 Marshmallow güncellemesinin gelmesiyle birlikte telefon sahiplerinin cihazlarına olan ilgisi ve bağlılığı da taze kalmaya devam edecektir. LG G3’te 5.5 inç, 1440 x 2560 piksel, 534 ppi piksel yoğunluklu ekran bulunuyor. 2.5 GHz Snapdragon 801 işlemci ile çalışan telefon başlangıçta Android 4.4.2 KitKat ile yüklü olarak çıkmıştı.

BMW AirTouch konseptiyle hareketle kontrol sistemini geliştiriyor kontrol sisteminin daha gelişmiş bir versiyonu gibi gözüküyor.

BMW, CES 2015’te insan-makine arayüzünün geleceğini bir hareketle kontrol demosuyla görücüye çıkarmış, bu özellik daha sonra 2015 model 7 serisi otomobillerine eklenmişti. Şirket, CES 2016’da da yeni bir sistem kontrol yöntemini tanıtacak. AirTouch adını taşıyan sistem, geçtiğimiz yıl duyurulan hareket

Halihazırda 7 serisinde bulunan 2015 çıkışlı sistem, ses kontrolü gibi işlemlerin gerçekleştirilmesini mümkün kılıyor. BMW AirTouch ise araçtaki ekranı, yüzeyine temas gerektirmeyen bir tür dokunmatik ekrana dönüştürüyor. Sistem bunun için araç içindeki çeşitli sensörlerden yardım alıyor. Şirketin yaptığı açıklamadan, sürücülerin ekrana doğru uzattıkları ellerini bir fare gibi kullanabilecekleri anlaşılıyor. Sürücüler ekranda bir noktaya odaklandıktan sonra seçimi direksiyonun üzerinde bulunan bir tuşa basarak tamamlayabiliyor. Yolcular ise kapı üzerinde bulunan tuşla işlemi gerçekleştirebiliyor. Sistem kulağa biraz karmaşık gelse de, BMW AirTouch yazılımının gerekli menüler arasındaki ilerlemeyi ekstra tıklamaya ihtiyaç duyulmadan sağlayacak biçimde tasarlandığını vurguluyor. Alman otomobil devi, böylelikle sürücülerin

- 10 -


HABER

Salih Bıçakcı: Türkiye’nin siber saldırıları göğüsleme kapasitesi düşük

G

eçtiğimiz hafta Türkiye’de devlet kuruluşlarına ve bankalara düzenlenen siber saldırı sebebiyle pek çok hizmetin aksamasının ardından Türkiye’nin siber güvenlik alanındaki açıkları daha gözle görülür hâle gelmişti. Bu durum, konunun ana akım medyada da daha fazla yer bulmasına vesile olmuşa benziyor. Hürriyet Daily News’ten Barçın Yinanç’ın sorularını yanıtlayan Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Salih Bıçakcı, Türkiye’nin son dönemde gerilim yaşadığı ülkelerin siber saldırı kapasitelerinin gelişmişliğine dikkat çekti ve “Rusya ya da İran istese Türkiye’yi taş devrine döndürebilir.” ifadesini kullandı. Bıçakcı, siber güvenlik konusunda NATO Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi’nde sunumlar düzenlemiş bir isim. Harp Akademileri bünyesinde bulunan Silahlı Kuvvetler Akademisi’nde de siber savaş ve siber güvenlik dersleri vermiş Bıçakcı, dış politikada yaşananların ardından Türkiye’nin çok ciddi bir siber tehdit altına girdiğini dile getirirken, bu saldırıları göğüsleme kapasitesinin çok düşük olduğunu vurgulamaktan da geri kalmadı. 14 Aralık itibarıyla başlayan DdOS saldırıların ardından şüphelerin önce sicilinden ve mevcut politik gerilimden dolayı Rusya’nın üzerine yöneldiğini belirten Bıçakcı; saldırıyı Anonymous üstlenmiş olsa da, mevcut verilerin farklı aktörlerin de saldırıya katıldığı izlenimini verdiğini dile getirdi. Bıçakcı’ya göre, 24 Aralıktaki saldırı yoğunluğu nedeniyle siber güvenlik listelerinde önemli bir yere oturmaya aday. Hedef listesinde ilk etapta sadece kamu kurumları olsa da, 24 Aralık saldırısından bankaların da etkilendiğini

- 11 -

hatırlatan Bıçakcı, bundan sonraki hedeflerin borsa ve havayolları olabileceğini ifade etti. Yaşanan krizin iyi yönetilemediğini belirten Salih Bıçakcı, Türkiye’de siber krizi kimin ve nasıl yöneteceğinin bilinmediğini belirtti ve kriz koordinasyon merkezinin olmamasına dikkat çekti. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı bünyesindeki USOM’un ulusal siber olaylara müdahaleyle yetkili olduğunu söyleyen Bıçakcı, birimin hem yetkisinin hem de uzmanlık alanının kısıtlı olduğunu dile getirdi. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı bünyesindeki siber güvenlik konseyinin yanlış yerde konumlandığını söyleyen Bıçakcı, Başbakanlık çatısı altında bir kriz merkezi oluşturulması gerektiğini belirtti. Son iki hafta içinde yaşananların Türkiye’de siber kriz yönetme zihniyetinin bulunmadığını gösterdiğini dile getiren Bıçakcı, siber tehditin boyutunun “Ülkeyi taş devrine döndürecek” cinsten olduğunu sözlerine ekledi.


HABER

Game of Thrones 2015’in korsan yollarla en çok Game of Thrones, 2015’te de “Dünyanın korsan yollarla en çok indirilen TV programı” unvanını kaptırmadı. TorrentFreak’in haberine göre, dizinin beşinci sezonunun finali BitTorrent üzerinden tahmini 14.4 milyon kez indirildi. Popüler diziyi, 6.9 milyon indirme rakamıyla The Walking Dead takip etti. TorrentFreak’in rakamları, Game of Thrones beşinci sezon finalinin korsan yollarla indirenlerin sayısının bölümün tahmini TV izleyicisi sayısını ikiye katladığı anlamına geliyor. ABD’de HBO tarafından yayınlanan dizi, daima korsan yayıncıların ilgisini çekmeyi başarmıştı. Beşinci sezonunun ilk dört bölümünün prömiyer öncesi internete sızması, bu ilgiyi daha da artırmıştı.

TorrentFreak, Game of Thrones beşinci sezon finalinin tahmini TV seyirci sayısını 8.11 milyon olarak açıkladı. Bu rakama diğer legal izleme yöntemlerinin dahil olmadığını belirtmek gerekiyor. HBO diziyi aboneleri için oluşturduğu çevrim içi servis HBO Go üzerinden de yayınlıyor. Şirketin yıl içinde kurduğu HBO Now ise kablolu yayın aboneliği olmadan HBO programlarını çevrim içi ortamda izlemeyi mümkün kılıyor. Entertainment Weekly’ye göre, farklı izleme yöntemleri birleştirilince dizinin beşinci sezonda bölüm başına ortalama izleyici sayısı 20 milyonu buluyor.

2015’te torrent üzerinden TV’ye kıyasla daha çok kişiye ulaşan tek dizi Game of Thrones değil. Televizyonda 1.75 kişinin izlediği Mr. Robot, torrent aracılığıyla tahmini 3.5 milyon kez indirildi. Suits de 2.38 milyon olan TV izleyici sayısına rağmen, torrent üzerinden 2.6 milyon indirme rakamına ulaşmayı başardı. Söz konusu rakamların dizilerin bir bölümü için kaydedilen veriler olduğunu belirtmek gerekiyor.

TeknoSA Preo P2 ve Pwatch 2 satışa sunuldu TeknoSA bu yılın ortalarında Preo P1 Android telefon ve Pwatch akıllı bileklik ile kendi markasını taşıyan ürünler çıkaranlar kervanına katılmıştı. Bunun üzerinden 6 ay geçmeden yeni Preo akıllı telefon ve Pwatch akıllı saatin geldiğini görüyoruz. Her iki ürün de seleflerinden daha çekici ve gelişmiş görünüyor.

Preo P2’nin özellikleri arasında; 5.5 inç HD AMOLED ekran, 13 megapiksel arka kamera, 8 megapiksel ön kamera, 2 GB RAM, 16 GB dahili hafıza, 64 GB’ye kadar kartları destekleyen microSD kart yuvası ve 1.83 GHz sekiz çekirdekli işlemci yer alıyor. 3150 mAh pile sahip olan Preo P2 4G desteğini de bünyesinde barındırıyor. TeknoSA Preo P2, siyah ve beyaz olmak üzere iki renk seçeneği

- 12 -


HABER 350 TL’ye varan anında indirim çeki fırsatı ile 899 TL yerine 549 TL’ye varan fiyatlarla sahip olabiliyor. Bunun yanıda TiviBu Go uygulamasıyla birlikte UEFA Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi maçlarının da yer aldığı 1 aylık Tivibu Go Süper Paket tüketicilere ücretsiz olarak sunuluyor. Preo sahipleri bu hediye ile canlı kanallarla birlikte Tivibu’nun zengin belgesel, çocuk, müzik ve yaşam eğlence arşivinin yanı sıra dizilerin tekrarlarına telefonlarından erişebilecek ve Avrupa maçlarını Smart TV ve bilgisayar üzerinden izleyebilecekler. TeknoSA’nın Preo P1 ile aynı zamanda piyasaya sürdüğü Pwatch da yenilenerek Pwatch2 oldu. Preo P2 ile etkileşimli çalışan saat ile gelen arama ve mesajlar görülebilirken, adım, kalori, vücut kitle indeksi ölçümü, hareketsizlik ikazı, su içme ikazı, uyku düzeni hesaplamaları da yapılabiliyor. 7 renk seçeneğiyle TeknoSA raflarındaki yerini alan Pwatch2’nin ayrıca uzaktan selfie çekimi, titreşim, müzik kontrolü gibi özellikleri de bulunuyor. 159 TL’den satılacak Pwatch2, Preo P2 akıllı telefon ile birlikte 99 TL’lik avantajlı fiyatıyla tüketicilerin beğenisine sunuluyor.

ve lansman dönemine özel kılıf hediyesi ile birlikte 899 TL fiyattan tüketicilerin beğenisine sunuluyor.

TeknoSA Preo P2 ve Pwatch 2 ürünleri bugün itibarıyla TeknoSA mağazalarında satışa sunuluyor.

Ayrıca lansman dönemi boyunca hattını TeknoSA Mobil’e taşıyan kullanıcılar, Preo P2’ye

iPhone 7’nin A10 işlemcisini Samsung üretmeyebilir Samsung Creative Lab adını taşıyan gizli laboratuvarının projelerini ilk defa önümüzdeki hafta başlayacak CES 2016’da görücüye çıkaracak. Güney Koreli şirketin CES’te tanıtacağı Creative Lab projelerinden biri “Welt” ismini taşıyor. Bir “akıllı kemer” olan Welt; atılan adım sayısını, oturarak geçen süreyi ve yeme alışkanlıklarını takip ederek kullanıcıların bel

- 13 -


HABER

genişliklerini muhafaza etmelerine veya düşürmelerine yardımcı oluyor. Creative Lab imzalı ikinci projenin ismi ise Rink. Sanal gerçeklik başlıklarıyla birlikte çalışması planlanan Rink, el hareketleriyle oyun ve diğer sanal gerçeklik deneyimlerinin kontrolüne izin veriyor. Tasarımı itibarıyla bir kordonu hatırlatan cihaz, elin etrafına geçiriliyor.

İ

TipTalk, Samsung’un CES 2016’da görücüye çıkaracağı Creative Lab projelerinin sonuncusu. Gear S2 gibi akıllı saatlerle de uyumlu bir saat

kayışı olan TipTalk, saati bilekte tutmaktan çok daha fazlasını yapıyor ve kullanıcılara kulaklık olmadan müzik dinleme veya telefon görüşmesi yapma fırsatı sağlıyor. Bunun için kullanıcıların saatin bulunduğu koldaki parmaklarından birini kulaklarının üstüne bastırmaları yeterli oluyor. Samsung Creative Lab çatısı altında yaklaşık 350 mühendise kendi fikirlerini geliştirip hayata geçirmeleri için imkan sağlamıştı. CES 2016’da tanıtılacak üç proje, bundan sonraki dönemde gözler önüne çıkacak Creative Lab imzalı projelerin öncüsü olma niteliğini taşıyor.

Louis Vuitton yeni kreasyonunu Final Fantasy’den Lightning ile tanıtıyor Şirketin kreatif direktörü Nicolas Ghesquière, kişisel Instagram hesabı aracılığıyla yeni Series 4 kampanyasına ait görüntüleri paylaşıyor. Bu görüntüler arasında Lightning’in LV 2016 İlkbahar-Yaz kreasyonuna ait parçaları bir sliah gibi kullandığı video da yer alıyor. Aralarında Lightning’in de bulunduğu Final Fantasy XIII karakterleri, Japonya’da Prada’ya da modellik yapmıştı. Bu açıdan Final Fantasy yapımcılarının bu tarz bir işbirliğine girmesine şaşırmamak gerekiyor. Louis Vuitton teknolojiye uzak durmuyor Final Fantasy XIII hayranları ve Louis Vuitton çanta alıcılarının kesişim kümesi küçük olabilir. Ancak modern pazarlama, bu tarz niş değerlerden kâr elde etmeyi de hedefliyor. Final Fantasy XIII’ün baş karakteri Lightning’in Fransız moda devinin reklamlarında boy göstermesi ancak bu şekilde açıklanabiliyor.

Nicolas Ghesquière’in de dijital teknolojilerin büyük bir hayranı olduğunu belirtmekte fayda var. Louis Vuitton, son koleksiyonunu podyumda sergilerken sanal gerçekliği keşfin üstüne odaklanmıştı.

- 14 -


YEPYENİ Matrix OLED ekran yer alıyor. Bu ekran 441 ppi piksel yoğunluyla parlak, keskin ve güneş ışığı altında iyi görüş sağlayacak bir görsel deneyim sunuyor. Arkada 13 megapiksel, f/2.2 diyafram açıklıklı, 0.2 saniyede otomatik odaklama yapabilen ve faz algılamalı otomatik odak sahibi kamera yer alıyor. İçeride Snapdragon 801 işlemci, 3 GB RAM ve Adreno 330 GPU mevcut. 16 GB dahili hafıza bulunurken, 128 GB’ye kadar destekli microSD kartlarda depolama alanını artırmak mümkün. 2525 mAh kapasiteli pil, Bluetooth 4.0, çift nanoSIM kart desteği de diğer teknik özellikler arasında. OnePlus 2 gibi, OnePlus X de Android 5.1.1 Lollipop tabanlı OxygenOS ile çalışıyor.

davetiyeleri belirli mağazalarda kasım ayı boyunca satacak. Bir günlük davetsiz mağaza satışları da Paris, Mumbai, Yeni Delhi, Londra, Berlin, Roma, Hong Kong ve Los Angeles gibi şehirlerde gerçekleştirilecek. Sınırlı sayıda üretilecek Ceramic modeli ise 24 Kasımdan itibaren sadece Avrupa ve Hindistan’da çıkacak. Bunun fiyatı da 369 avro veya 269 pound olacak. Ayrıca OnePlus 2 için bulunan StyleSwap ile aynı malzemeden çeşitli kılıflar da OnePlus X ile birlikte sunulacak.

Siyah renkli OnePlus X Onyx Avrupa’da 5 Kasımdan itibaren OnePlus.net sitesinden satışa sunulacak. Fiyatı 269 avro veya 199 pound olacak. ABD’de ise 19 Kasımda 249 dolardan satışa sunulacak. Her zaman olduğu gibi, OnePlus X’i satın almak isteyenlerin de davetiyeye ihtiyacı olacak. OnePlus bu

- 15 -


DOSYA

Yeni iPhone’unuz veya iPad’iniz için en iyi uygulamalar Apple, 2015’te iPhone 6s ve iPhone 6s Plus’ı piyasaya sürmüştü. Genelde “s” versiyonlarında fazla değişiklik yapmamasıyla tanınan Cupertino merkezli şirket, 2015’te bu rutinin dışına çıkmış ve iPhone’larının tasarımını korusa da, bileşenlerde ve yazılımsal özelliklerde önemli değişiklikler gerçekleştirmişti. 2016’ya yeni bir iPhone ile merhaba diyenlerin kesinlikle indirmesi gereken uygulamalardan bazılarını sizler için sıraladık. Outlook

özel filtreler sunarak sağladığı deneyimin temelinde de değişikliğe gitti. İndir

Dropbox’ın Mailbox’ı kapatma kararı almasıyla birlikte Microsoft Outlook, iOS’teki en iyi alternatif e-posta uygulaması haline geldi. Mailbox ile popüler hâle gelen kreatif iş akışını minimalist bir tasarım eşliğinde sunan Outlook, Microsoft’un satın aldığı takvim uygulaması Sunrise Calendar’ın özelliklerini de bünyesinde toplamayı sürdürüyor. İndir

Google Fotoğraflar Google, yıllardır yapmaya çalıştığı fotoğraf uygulamasını 2015’te nihayet yapmayı başardı.

Snapchat 2015, Snapchat’in sonunda beklenen büyümeyi kaydettiği yıl oldu. Discover adını taşıyan eğlence ve haber portalını faaliyete geçiren servis, reklam yayını ve iş ortaklıkları konusunda elini önemli ölçüde güçlendirdi. Şirket, kullanıcılarına “Lenses” adını verdiği

- 16 -


DOSYA

Kullanıcıların Film Rulosundaki fotoğraflarını otomatik olarak buluta yükleyerek saklayan Google Fotoğraflar, fotoğraf boyutunun aşağıya çekilmesine izin verilmesi durumunda kullanıcılarına sınırsız bir depolama alanı da sunuyor. Google Fotoğraflar ile otomatik olarak GIF animasyonları veya eğlenceli kolajlar da hazırlanabiliyor. İndir

Pocket, en başarılı makale kaydetme uygulamaları arasında bulunuyor. Gösterişsiz bir arayüze sahip olan servis, kolay kullanılabilen mobil ve masaüstü yer imi araçları ve tarayıcı eklentileriyle o anda vakitsizlik nedeniyle okunamayacak şeylerin kaydedilmesini ve daha sonra okunabilmesini sağlıyor. İndir

Periscope

Enlight Tam teşekküllü bir fotoğraf uygulaması olan Enlight, kullanıcılarına fotoğrafa dair hemen hemen her şeyi yapma fırsatını sunuyor. Sahip olduğu kapsamlı yeteneklerini kullanıcılarına detaylı ve rahat anlaşılabilir biçimde anlatması da, Enlight’ı diğer fotoğraf düzenleme uygulamalarından farklı bir yerde konumlandırıyor.

Periscope, iPhone sahiplerini ön kameralarını selfie çekmek dışında da kullanma konusunda teşvik eden uygulamalar arasında yer alıyor. Twitter’ın sahibi olduğu canlı yayın uygulaması, internet üzerinde canlı yayın yapma imkanını son derece geniş bir kitleye yayıyor. İndir Pocket İndir

- 17 -


DOSYA

Workflow Workflow ile iPhone sahipleri kısa yol kümeleri oluşturup çok sayıda görevi yerine getirebiliyor. IFTTT’ye benzer bir yapıda olsa da, Workflow iki kademeli aksiyonlarla sınırlı kalmıyor ve sonsuza kadar uzanabilecek komut dizilerinin oluşturulmasına aracılık ediyor. İndir

Overcast Popüler geliştiricilerden Marco Arment’in imzasını taşıyan podcast uygulaması Overcast, geçtiğimiz ekim ayında yenilenmişti. En iyi tasarıma sahip ve en güçlü podcast uygulaması niteliğini taşıyan Overcast; kullanıcılara kapsamlı dinleme kontrolleri sunmasının yanı sıra, yeni podcast şovlarının keşfine de yardımcı oluyor. İndir

- 18 -


DOSYA

Yeni konsolunuz için en iyi oyunlar Kutusundan yeni çıkmış bir oyun konsolu, her yaştan insanı, ancak özellikle erkekleri, fazlasıyla sevindirecek bir manzara niteliği taşıyor. Yılbaşı akşamında hediye paketini açtıktan sonra karşısında bir PlayStation 4 veya Xbox One görenlerin denemesi gereken oyunlardan bazılarını aşağıda bulabilirsiniz. PlayStation 4 Bloodborne Dark Souls yapımcılarının imzasını taşıyan ve fazlasıyla zorlu bir oyun olan Bloodborne, bütün bu zorluğuna rağmen “role-playing” türünün alt kategorilerinden birinin de gözler önüne çıkmasını sağladı. Oyunun mum ışığıyla aydınlatılan koridorları ve korkunç kötü adamları, ruhani selefinin ruhsal kalelerine kıyasla çok daha karmaşık ve bir o kadar da idare edilebilir yapıda. Bu da oyunu, RPG alemine adım atmak için uygun kapılardan biri

bir seviye veya sıra dışı bir özellik sunmasa da, detaylar üzerinde incelikle durması sayesinde alkışı hak ediyor. Rocket League Oyun dünyasında 2015’in sürprizleri arasında yer alan Rocket League, video oyunların geçirdiği değişimi gözlemlemek isteyenler için gözle görülür bir buluşma noktası niteliğini taşıyor. İlk etapta PlayStation Plus kullanıcılarına ücretsiz olarak sunulan oyun, “arabalarla oynanan bir futbol maçı”nı hatırlatıyor.

haline getiriyor. Until Dawn Uncharted: The Nathan Drake Collection Popüler PlayStation 3 oyunlarının elden geçirilmiş versiyonları, PlayStation 4 için hazırlanan oyunların sayısı artana kadar Sony için bir tür “geçici tedbir” işlevi gördü. Elden geçirilmiş PS3 oyunlarından biri olan Uncharted: The Nathan Drake Collection, yeni

Gerilim dozu fazlasıyla yüksek olan Until Dawn, kimi değerlendirmelerde “Yılın en iyi korku filmi olabilecek cinsten bir oyun” şeklinde nitelenmişti. “Maceranı Seç” kitaplarının modern bir örneği niteliğini taşıyan Until Dawn, geleneksel oyun kalıplarının dışına çıkması nedeniyle ayrı bir ilgiyi hak ediyor.

- 19 -


DOSYA

Xbox One Ori and The Blind Forest Ori and The Blind Forest, Microsoft’un Xbox One için belirlediği “Küçük oyunlar geliştirip bunları büyük serilere dönüştürme” hedefine örnek gösterilebilecek oyunlar arasında yer alıyor. Zorluğu kademeli biçimde artan oyun, oyuncularını farkında olmadan birer uzmana dönüştürme yeteneğini barındırıyor.

Rare Replay Rare, Microsoft Kinect ile uyumlu spor oyunları yapmaya mahkum edilmeden önce çok sayıda ikonik video oyununun altına imza atmıştı. Rare Replay, Rare’in imzasını taşıyan Goldeneye, Perfect Dark ve Blast Corps gibi oyunların keyfini Xbox One’a taşıyor.

Forza 6 Rise of the Tomb Radier Fallout 4 ile aynı günde yayınlanan Rise of the Tomb Raider, o dönemde biraz haksız biçimde görmezden gelinmişti. Serinin gelişimini selefinin bıraktığından farklı bir yere taşıyan oyun, bir dönemin en popüler video oyun kahramanlarından olan Lara Croft’un yeni bir nesille de haşır neşir olmasını sağlıyor.

Konu araba yarışı temalı video oyunlara geldiğinde, pek çok kişi Gran Turismo ile birlikte Forza’nın da adını anıyor. Forza serisinin en yeni oyunu niteliğini taşıyan Forza 6, hem otomobil sevenlerin hem de ekranda hızlı giden güzel şeyleri görmekten hoşlananların şans vermesi gereken oyunlar arasında bulunuyor.

- 20 -


DOSYA

Yeni Android telefonunuz için en iyi uygulamalar Google’ın mobil işletim sistemi Android, akıllı telefon pazarının oldukça büyük bir kısmını elinde bulunduruyor. Giriş seviyesinden üst sınıfa kadar geniş bir cihaz yelpazesinde yüklü bulunan Android, mobil dünyanın dinamiklerini belirleyen iki platformdan biri konumunda. 2016’yı karşılarken elinde yeni bir Android telefon tutanların indirebilecekleri uygulamalardan bazılarını sizler için sıraladık. 1Password

Pocket

Güvenlik açıkları ve başıboş internet serserileri, kollektif dijital güvenliği sürekli olarak tehdit ediyor. Dolayısıyla çevrim içi kimliklerin korunmasına özel ilgi göstermek artık daha önemli bir hâl almış durumda. Kullanıcıların sağlam şifreler oluşturmasına yardımcı olan 1Password, tüm giriş bilgilerini saklayan bir kasa işlevini de yerine getiriyor. İndir

Devasa bir dünya olan internette gün içinde olan biten her şeyi sürekli olarak takip altında tutmak pek kolay değil. Ancak Pocket, bu zorlu görevde cihaz sahiplerine yardım etmeye talip oluyor ve ilgilerini çeken makale ve videoları daha sonra görüntülemeleri için kaydetmelerini sağlıyor. İndir

- 21 -


DOSYA Google Fit

Dropbox Dropbox, kullanıcıların dosyalarına telefonları

Google Fit, adından da anlaşılacağı üzere, Google tarafından tasarlanmış bir fitness uygulaması. Android telefon sahipleri Google Fit aracılığıyla adımlarını sayabiliyor, hareketlerini takip altına alabiliyor. “Basit yapılı” şeklinde nitelenebilecek Google Fit, başka fitness uygulamalarıyla da eş zamanlı olarak çalışabiliyor. İndir

üzerinden rahatlıkla ulaşmasını sağlıyor. Buna ek olarak, kabloyla bağlantı kurmadan bilgisayardan telefona dosya aktarımını mümkün kılması da, Dropbox’ı cazip kılan özellikler arasında yer alıyor. İndir Yahoo Hava Durumu

Evernote

Evernote halen bulabileceğiniz en kuvvetli not alma uygulaması. Daha sonra erişmek istediğiniz neredeyse her şeyi Evernote içinde saklayabilirsiniz. Alışveriş listeleri yapmak, yemek tariflerinin kaydını tutmak, okul ve web projelerini kontrol etmek, Evernote ile yapılabilecek şeylerden sadece birkaç tanesi. İndir

Android telefonlar, Google Asistan sayesinde düzenli olarak güncel hava durumu bilgilerini kullanıcılara aktarıyor. Ancak daha fazla bilgi, günlük bildirim ve gerçekten şık bir tasarım isteyenlerin Yahoo Hava Durumu uygulamasına göz atması gerekiyor. İndir

- 22 -


DOSYA Google Fotoğraflar Google Fotoğraflar, henüz ilk yaşını doldurmamış bir uygulama olmasına rağmen son derece sağlam bir platforma dönüşmüş durumda. Flickr’ı oldukça zorlayan Google Fotoğraflar, fotoğrafları sıkıştırmayı kabul eden kullanıcılara sınırsız bulut depolama alanı sağlıyor. Uygulama kullanıcıların arkada kalmış fotoğraflarının farkına varmalarına da yardım ediyor. İndir

VSCO VSCO, hangi platform söz konusu olursa olsun, en iyi fotoğrafçılık uygulamaları arasında yer alıyor. Geniş kapsamlı düzenleme yetenekleri ve filmlerden fırlamış ön ayarlı filtreler barındıran VSCO, farklı platformlar arasında eş zamanlama gerçekleştirerek düzenleme işlemlerini başka cihazlarda sürdürmeyi de mümkün kılıyor. İndir

- 23 -


DOSYA

Yeni iOS veya Android cihazınız için en iyi mobil oyunlar Mobil cihaz sayısının sürekli olarak artması, mobil oyunları yapımcıların gözünde konsol oyunları kadar kıymetli hâle getirdi. Büyük yapım şirketleri biraz gecikmeli de olsa adım attığı mobil oyun pazarı, küçük ölçekli geliştiricilere büyük gelirler sağlama potansiyelini de barındırıyor. Mobil oyunlar, kısa yoldan keyifli zaman geçirme konusunda da oldukça etkili oluyor. Yeni yıl hediyeniz olan iOS veya Android cihazınıza yükleyebileceğiniz en keyifli oyunlardan bazılarını aşağıda bulabilirsiniz. Threes

Neko Atsume

Bazen sadece vakit öldürmek için bir mobil oyuna ihtiyaç duyarsınız. Threes, tam olarak bu ihtiyacı karşılayacak cinsten bir oyun. Threes’in mantığı kulağa oldukça basit gelse de, oyunun verdiği bulmacayı çözmek ciddi bir maharet gerektiriyor. iOS – Android

Oyunlar her zaman meydan okuyan bir yapıda olmak zorunda değil. Neko Atsume’de amaç en yüksek skoru elde etmek, kötü adamları dövmek veya hızlı biçimde maceradan maceraya koşmak değil. Oyundaki amaç kedi toplamak. Neko Atsume’de oyuncuların sadece sanal evlerini yemek, oyuncak, vb. şeylerle doldurmaları ve ardından sadece beklemeleri gerekiyor. iOS – Android

- 24 -


DOSYA Lara Croft Go

Ridiculous Fishing

Tıpkı Hitman Go gibi, Lara Croft Go da özünü popüler aksiyon oyunundan alıyor ve bu özü mobil cihazlara uygun biçimde değiştiriyor. Lara Croft Go’da oyuncular aksiyonun peşine düşmek yerine verilen bulmacaları çözmeye çalışıyor. iOS – Android

Bazen aptalca bir fikir, son derece eğlenceli bir oyunun ortaya çıkmasını sağlayabilir. Ridiculous Fishing’de temel amacın balık tutmak olduğu düşünülse de, oyunculardan havaya atılan döküntüleri vurmaları ve bunları küçük parçalara ayırmaları isteniyor. Bu durum kulağa çok saçma gelse de, oyun deneyiminin incelikli biçimde oluşturulmasıyla birlikte ortaya fazlasıyla keyifli bir sonuç çıkıyor. iOS – Android

Monument Valley Monument Valley, pek çok kişi tarafından bugüne kadar yayınlanmış en “güzel” mobil oyunlar arasında yer alıyor. Ancak oyunun vaatleri sadece güzel bir tasarımla sınırlı kalmıyor. Oyuncular, Monument Valley’de imkansız mimari eserlerle dolu bir dünyada yol çizmeye çalışıyor. iOS – Android

Badland 2 2013’te yayınlanan Badland, ilk günden bu yana mobil dünyanın referans oyunları arasında yer alıyor. Karanlık, dengesiz ve güzel görselleri, Badland 2’nin birbirine benzeyen oyunlarla dolu mobil dünyada ayrıcalıklı bir konuma oturmasını sağlıyor. Bu ayrıcalıklı pozisyonu korumayı amaçlayan Badland 2, orijinal oyunun başarılarını daha üst seviyelere taşıyor. iOS

- 25 -


DOSYA Device 6 Device 6’i görenlerin akıllarına ilk olarak”Bu bir oyun mu, yoksa yeni bir tür roman mı?” sorusu geliyor. Mobil cihazlar dışında bir yerde

bulunuyor. Her Story, bu son derece tanıdık aksiyonlardan yola çıkarak derin ve hikaye odaklı bir oyun deneyimi sunuyor. Prune Bonzai ağaçlarını büyütme üzerine bir oyunun kulağa pek fazla ilginç gelmediği bir gerçek. Ancak Prune bu konsepti alıyor ve ortaya daha öncekilere benzemeyen yenilikçi bir bulmaca

oynanması mümkün olamayan Device 6, oyunculardan telefonu ellerinde döndürerek veya parmaklarını kullanarak verilen bulmacaları çözmelerini istiyor. Bazı noktalarda verilen bulmacayı çözmek için bir aynanın karşısına geçmeniz bile gerekebiliyor. iOS

oyunu çıkarıyor. Oyuncular, ağacın dallarını budayarak karşılarına çıkan engelleri aşmak ve bonzai ağaçlarını büyütmek için mücadele ediyor. iOS – Android

Her Story

Google üzerinde arama yapmak veya akıllı telefon üzerinden video izleyerek vakit geçirmek, pek çok kişinin günlük hayatının parçası haline gelmiş eylemler arasında

- 26 -


DOSYA

Yeni Windows 10 PC’niz için en iyi uygulamalar 2015, Microsoft açısından oldukça hareketli geçti. Şirketin yeni işletim sistemi Windows 10’un yayınlanmasının ardından hem mevcut yazılımlar güncellendi hem de yeni uygulamalar kullanıcıların karşısına çıktı. Windows 10 işletim sistemli yeni PC’nizde işinize yarayabilecek uygulamalardan bazılarını sizler için sıraladık. Wunderlist

zamanlanması da aramayı ve paylaşımı kolaylaştırıyor. İndir

Yeni yıl kararlarınızdan biri bundan böyle daha planlı ve organize olmak olabilir. Bu konuda sağlam bir “Yapılacaklar Listesi” uygulaması işinize fazlasıyla yarayabilir. Hatırlatıcıları, bitiş tarihleri ve diğer platformlardaki versiyonlarıyla rahatlıkla eş zamanlanabilmesi, Wunderlist’i muadilleri arasında bir adım öne çıkarıyor. İndir

Chrome Google imzasını taşıyan Chrome, barındırdığı eklentiler ve uygulamalar sayesinde Windows

OneNote Microsoft’un not alma uygulaması OneNote, yapı itibarıyla Evernote’a bir hayli benziyor. Adeta bir İsviçre çakısına dönüşebilen OneNote ile yazı, resim ve bağlantıları kaydetmek mümkün oluyor. Her şeyin bulutta eş

- 27


DOSYA için en iyi internet tarayıcısı olma özelliğini koruyor. Yerleşik Chromecast desteği, kullanıcıların izledikleri videoları büyük ekrana taşımasını sağlıyor. İndir Tweetium

Twitter’ın resmi Windows 10 uygulaması yavaş yavaş gelişse de, üçüncü taraf uygulamalar halen daha iyi bir deneyim sunuyor. Tweetium, söz konusu uygulamalar arasında ön plana çıkmayı başarıyor. İndir Nextgen Reader Çok haber okuyanlar için RSS okuyucu uygulamaları olmazsa olmazlar arasında yer alıyor. Nextgen Reader ise Windows 10’da bulabileceğiniz en iyi RSS okuyucusu olma niteliğini taşıyor. Çevrim dışı desteği bulunan uygulama, akışların başlangıç ekranına sabitlenmesine de izin veriyor. İndir

VLC Yıllardır varlığını sürdüren VLC, eşsiz Windows uygulamaları arasındaki yerini de koruyor. Tasarımı mükemmel olmasa da, neredeyse tüm dosya türlerini oynatabilmesi uygulamaya değer kazandırıyor. İndir

Adobe Photoshop Express Windows 10’un yüklü gelen Fotoğraflar uygulaması hızlı düzenleme işlemleri için muhteşem. Ancak daha kapsamlı düzenlemeler yapmak isteyenlerin Adobe Photoshop Express’in özelliklerinden faydalanması gerekiyor. İndir

Music Maker Jam Herhangi bir enstrüman çalmamanız veya sesinizin iyi olmaması, müzik yapamayacağınız anlamına gelmiyor. Music Maker Jam, üst düzey görselliğiyle katıldığınız partilerde insanları hayran bırakacak bir DJ performansı sergilemenize yardımcı olabilir. İndir

- 28 -


DOSYA

Notepad++ Eğer halen Windows’un varsayılan not defteri uygulamasını kullanıyorsanız, size daha iyi bir önerimiz var. Notepad++ sekmeli gezinti, doküman karşılaştırma ve renkli işaretleme gibi yetenekleriyle özellikle web sitesi kodlayanların fazlasıyla işine yarayacaktır. İndir

Fresh Paint Yeni Windows 10 PC’lerin büyük bölümü dokunmatik ekrana sahip. Bu da Fresh Paint gibi uygulamalar aracılığıyla özel kalem veya parmakları kullanarak eğlenceli çizimler yapmayı mümkün kılıyor. Tasarımı oldukça başarılı olan uygulama ile fotoğraflar resime dönüştürülebiliyor. İndir

- 29 -


DOSYA

Yeni Mac bilgisayarınız için en iyi uygulamalar Eski bilgisayarını eski yılda bırakıp yeni yılı 27 inç ekranlı bir Mac veya 12 inç Retina ekranlı MacBook ile karşılayanların cihazlarına indirebilecekleri uygulamalardan bazılarını sizler için sıraladık. 1Password 1Password, yeni Mac’inizde kesinlikle bulunması gereken bir uygulama. Şifre yönetimi gerçekleştiren yazılımlar artık opsiyonel bir seçim olmaktan çıkmış ve çevrim içi güvenlik için “olmazsa olmaz” haline gelmiş durumda. 1Password, kendini kanıtlamış olması ve sürekli olarak güncellenerek yeni özellikler kazanması sayesinde halen kategorisindeki “1 numaralı tercih” olma özelliğini koruyor. İndir

olarak güncellenerek yeni özellikler de kazanıyor. İndir

Google Fotoğraflar Mac sahipleri için Apple‘ın yerleşik olarak sunduğu Fotoğraflar uygulaması da yeterli olabilir. Ancak otomatik GIF oluşturma, güçlü arama gibi yetenekler sayesinde Google Fotoğraflar, Mac’lerde yer edinmeye değer uygulamalar arasına giriyor. İndir Pixelmator Pixelmator ile Photoshop ile yapmayı istediklerinizin şeylerin yüzde 90’ını, çok daha makul bir fiyat karşılığında yapabilirsiniz. Bulabileceğiniz en iyi “Mac’e özgü” uygulamalardan biri olan Pixelmator, sürekli

- 30 -


DOSYA Backblaze

Dropbox

Backblaze, kullanıcıların Mac’lerinde bulunan her şeyi otomatik olarak buluta yüklüyor. Kullanıcılar Backblaze’e yedekledikleri verilerini bir USB belleğe de aktarabiliyor. İndir

Dropbox, farklı cihazlar arasında dosya ve klasör eş zamanlama konusunda en iyi araç olmayı sürdürüyor. Yeni özellik sunma konusunda biraz yavaş davransa da, güvenilirliği ve kolay kullanımı Dropbox’ı yeni Mac’inizde olması gereken uygulamalar arasına yerleştiriyor. İndir

Spotify Apple Mac sahiplerinin kendi çevrim içi müzik servisini kullanmasını istese de, Apple Music henüz ülkemizde faaliyete geçmiş değil. Bu da Spotify’ı bir numaralı tercih haline getiriyor. Fazlasıyla kullanışlı olan Spotify Mac uygulaması, herhangi bir engel veya hataya rastlamadan müzik keyfi yaşamanızı mümkün kılıyor. İndir

Fantastical 2 Başarılı iPhone uygulamalarının önemli bir kısmı OS X’te de boy gösteriyor. Apple’ın yerleşik takvim uygulamasını geride bırakan muhteşem takvim yazılımı Fantastical da söz konusu uygulama grubunun üyeleri arasında bulunuyor. Doğal bir dil kullanan uygulama, randevuları ve yapılacaklar listesini düzenlemeyi önemli ölçüde kolaylaştırıyor. İndir

- 31 -


DOSYA Evernote Evernote yönetimsel anlamda zor zamanlardan geçse de, şirketin ana uygulaması halen emsaline pek rastlanmayan bir üretkenlik aracı olmayı sürdürüyor. Evernote Mac uygulaması, kullanıcıların bilgisayarlarında oluşturduğu listelere, defterlere ve sakladıkları bağlantılara mobil cihazlar üzerinden erişmesini de mümkün kılıyor. İndir

Transmission Halen BitTorrent üzerinden dizi, film veya oyun indirenler, bu işi Mac üzerinde sürdürmek için Transmission’a güvenebilir. Temiz bir arayüze sahip olan ve hızlı biçimde çalışan uygulama, kendisinden beklenen her şeyi kolaylıkla yerine getirebilecek kapasiteyi barındırıyor. İndir

- 32 -


UYGULAMA

Antyz: Çalışkan karıncalarla zamanda yolculuğa hazır mısınız?

A

iOS

Android

rtık fazlasıyla genişlemiş olan mobil oyun ekosisteminde farklı yaş gruplarına hitap eden çok sayıda oyun bulunuyor. “Başarılı” olarak nitelenen oyunlar ise söz konusu yaş gruplarının hepsini kucaklayarak hedefe ulaşıyor. Artık eskisi kadar popüler olmasalar da Angry Birds, Cut the Rope, Fruit Ninja gibi oyunları bu kategoride değerlendirmek mümkün. Karıncaların gelecek maceralarının hakim tema olduğu Antyz de bu geleneği sürdürebilecek adaylar arasında bulunuyor. Antyz’in hikayesi oyun ilk kez başlatıldığında oyunculara anlatılıyor. Oyuncular daha sonra diledikleri takdirde bu hikayeyi daha sonra tekrar izleyebiliyor. “Bir zaman yolculuğu” olarak nitelenen Antyz’de, oyuncular karıncaları

- 33 -

aniden başlayan buzul çağının etkilerinden korumaya çalışıyor. Karıncalar dünyanın merkezine doğru giderek zamanı geriye sarıyor ve buz çağından kaçmaya çalışıyor. Oyuncular bu yolculuk sırasında “öncü birlik” görevini yerine getiren karıncayı kontrol ediyor. Antyz, 100’den fazla seviye barındırıyor. Bu seviyeler ilk başta son derece hızlı ve kolay biçimde aşılabilse de, ilerledikçe işin rengi biraz değişiyor ve karıncıları bu yolculukta bekleyen tehlikeler artıyor. Bu yolculuk esnasında buzların arasında mahsur kalan arkadaşlarını da kurtarmak zorunda olan öncü karıncanın işi de giderek daha zor bir hâl alıyor. Antyz’de oyunculara öncü karıncayı kontrol için iki farklı yol sunuluyor.


UYGULAMA

Jiroskop sayesinde telefonu sağa veya sola hareket ettirerek karıncayı kontrol etmek mümkün oluyor. Bu yöntemi tercih etmeyen oyuncular, öncü karıncayı ekrana yerleştirilen sanal yön tuşlarıyla da kontrol ediliyor. Oyun seviyelerini tamamlama süresi ve kurtarılan yavru karıncaların sayısı, oyuncuların başarılarının ölçülmesini sağlıyor. Oyuncular, başarıları doğrultusunda kristal kazanıyor. Kazanılan kristaller ise öncü karıncanın farklı ekipmanlarla modifiye edilmesini sağlıyor. Söz konusu ekipmanlar karıncanın başı, ayakları ve alt gövdesine göre sınıflandırılıyor. Baş aksesuarları arasında kaşif feneri, akrobat maskesi ve kaplumbağa kaskı gibi ilginç ekipmanlar bulunuyor. Kol ve alt gövde ekipmanlarının da aynı incelikte olduğunu belirtmekte fayda var.

Antyz’de de mevcut. Oyuncular kristal paketlerini 2,69 ila 7,99 TL arasında değişen fiyatlar karşılığında satın alabiliyor. Özellikle premium paket, oyundaki ekstra seviyeleri açtığı ve reklamları kaldırdığı için uygun bir teklif gözüküyor. Para harcamadan kristal kazanmak isteyenlere ise reklam izleme, Antyz’i Facebook, Twitter ve YouTube gibi ağlarda takip etme ve arkadaş çağırma gibi yollar öneriliyor. Antyz, başlangıçta kolay gözükse de ilerleyen seviyelerde işler biraz daha zorlaşıyor. Ancak bu zorluk, oyunu daha keyifli hâle getiriyor. Antyz, her yaştan oyuncuya keyif verebilme kapasitesiyle alkışı hak ediyor. Oyunu iTunes App Storeve Google Play Store üzerinden indirebilirsiniz.

Günümüzde artık neredeyse tüm oyunlarda bulunan uygulama içi satın alma unsurları,

- 34 -


UYGULAMA

Dots: Noktaları birleştirmeye hazır mısınız?

M

iOS

Android

obil oyunların hazırlanması sırasında eskilerin popüler oyunlarından ilham alınması sıklıkla karşılaşılan bir durum. Bir zamanlar pek çok kişinin heyecanla oynadığı oyunlar, artık mobil cihazlarda birebir uyarlamaları veya farklılaştırılmış versiyonlarıyla boy gösteriyor. Popüler masa oyunları arasında yer alan Connect 4 da, mobil oyunlara ilham verme konusunda üst sıralarda yer alıyor. Dots da Connect 4’dan doğan oyunlar arasında tasarımı ve farklılaştırılmasıyla dikkat çekmeyi başarıyor. Dots, iTunes App Store ve Google Play Store üzerinden ücretsiz olarak indirilebiliyor. Ancak oyunun çeşitli uygulama içi satın alma unsurları barındırdığını en baştan belirtmek gerekiyor. İlk kez başlatıldığında oyunculara bir-iki küçük nokta birleştirme egzersizi yaptırılıyor. Bu egzersizlerin

- 35 -

ardından oyuncular Dots’un ana ekranına yönlendiriliyor. Dots’un ana ekran tasarımı oldukça minimalist ve sevimli. Beyaz fonun üstüne oyunun farklı modlarına erişmek ve sekmeleri arasında gezinmek için çeşitli sekmeler yerleştirilmiş. Oyun bölümlerine erişim sağlayan dört büyük ikon ekranın ortasında bulunuyor. Dört oyun modundan ilkinde oyuncular zamana karşı yarışıyor. Bu modda oyunculardan 60 saniye içinde mümkün olduğunca çok noktayı birleştirmeleri isteniyor. Birleştirilen noktaların sayısı arttıkça kazanılan puanlar da yükseliyor. Bu noktada Connect 4’dan farklı olarak Dots’taki nokta renklerinin sayısının ikiden fazla olduğunu, aynı anda dörtten fazla noktanın birleştirilebildiğini ve çapraz birleştirme yapılamadığını söylemek gerekiyor.


UYGULAMA

Oyun ekranının altında bulunan ve yanlarında çeşitli rakamlar yer alan üç ikon, Dots’taki güçlendirme araçlarını sembolize ediyor. Mor renkli ikon, oyunculara ekstra hamle veya süre kazandırıyor. Kırmızı renkli ikon ise seçili bir noktanın küçültülmesini ve tahtadan kalkmasını sağlıyor. Yeşil ikon ise oyuncuların seçtiği bir renk grubundaki noktaları yok ediyor. Ana ekranda bulunan “Moves” (Hareketler) modunda, oyunculardan kendilerine verilen hamle sayısı içinde maksimum puana erişmeleri talep ediliyor. Bu bölümde oyunculara 30 hamle yapma izni veriliyor. Ancak dileyen kullanıcılar ekstra güçlendirme aracıyla hamle sayısını artırabiliyor. Dots’un “Challenges modunda ise oyuncular Zamanlı veya Hareketler modunda başka oyunculara karşı mücadele ediyor. Buradaki diğer oyuncuların bot mu yoksa gerçek insan mı olduğu konusunun biraz belirsiz kaldığını belirtmekte fayda var. Challenges modunda karşılıklı oyun deneyimi eş zamanlı olarak işlemiyor. Öncelikli olarak taraflardan biri

hamleleri tamamlarken, ardından karşı tarafın hamlelerini yapmasıyla kazanan belli oluyor. Dots’un “Infinite” adını taşıyan sınırsız oyun modunun keyfini çıkarmak içinse 5,29 TL ödeme yapmak gerekiyor.Dots’un tahta tasarımında kullanılan “Designer” özelliğinden ise 7,99 TL karşılığında faydalanılabiliyor. Kendi oyununu tasarlamak isteyenler, “Designer” özelliği için ellerini ceplerine atmaları durumunda keyifli zaman geçireceklerdir. Dots’ta bölümler tamamlandığında oyuncuların puanları hesaplanırken, bölümde kaydedilen başarılara göre ekstra puanlar kazanmak da mümkün. Bu başarıların hepsi, farklı ve sevimli ikonlarla sembolize ediliyor. Kazanılan puanlar ise güçlendirici araçların satın alınmasında kullanılabiliyor. Dots, hem minimalist ve şık tasarımı hem de insanı germeyen keyifli oyun deneyimiyle, rahat vakit geçirmek isteyenler için fazlasıyla uygun bir tercih gibi gözüküyor. Oyun, iTunes App Store ve Google Play Store üzerinden indirilebiliyor.

- 36 -


UYGULAMA

Lonely One: Doğada golf keyfi yaşamaya ne dersiniz?

Y

iOS

Android

oğun ilgiyle karşılaşan mobil oyunları başarıya götüren formüllerin farklı formatlarla başka oyunlara da uygulanması artık sıklıkla rastlanan bir durum. Çizgi filmleri ve eski tarz oyunları hatırlatan tasarım unsurları ve sonsuz koşu türünün farklı uygulamaları, bu yıl pek çok mobil oyunda sıklıkla görülüyor. Sonsuz koşu türü için karşıdan karşıya geçme, ana kahramanı tepeden tepeye fırlatma gibi çeşitli formüller uygulansa da, Lonely One işin içine golfü katarak farklılaştırma işlemine apayrı bir boyut kazandırıyor. Lonely One’da çizgi filmleri ve eski tarz video oyunları hatırlatan tasarım dili, kısa sürede dikkat çekmeyi başarıyor. Yeni yayınlanan pek çok oyunda olduğu gibi, Lonely One’da da ilk olarak oyunun nasıl oynanacağı anlatılıyor. Bu kısa bilgilendirme seansı, Lonely One’ın temel dinamiklerinin kısa süre içinde

- 37 -

kavranmasını sağlıyor. Kısa bilgilendirme seansından sonra da, Lonely One’da gereken yerlerde oyunculara bilgi aktarımı yapılıyor. Lonely One’da oyunculardan istenen şey ise oldukça basit: Sadece tek bir falsoyla, tek bir atışla topu deliğe sokmak. Ancak bu görevi yerine getirmek pek de basit değil. Çünkü Lonely One’da oyuncuların karşısına oldukça sıra dışı formatta çok sayıda doğal engel çıkıyor. Golf topunu engellere takılmadan deliğe sokabilmek için falsoyu son derece incelikli biçimde ayarlamak gerekiyor. Bazı seviyelerde rüzgarın devreye girmesi de oyuncuların işlerini biraz daha zorlaştırıyor. Lonely One’da oyunculara bir seferde üç adet top veriliyor. Bu da oyuncuların üç defa yanlış yapma hakkı olduğu anlamına geliyor. Oyuncular tüm canları tükendiğinde bulundukları seviyeye göre


UYGULAMA

puanlandırılıyor. Lonely One, oyunculara yaptıkları atışların deliğe girişine göre de puan veriyor.

tasarımcısı, petrol kralı gibi son derece farklı figürlerle Lonely One keyfini yaşamak mümkün.

200’den fazla farklı parkur barındıran Lonely One’da tüm canlarını yitiren oyuncuların kazandıkları puanlar, oyun içi parasına dönüşüyor. Kazanılan bu paralar ise farklı Lonely One karakterlerinin kilidinin açılmasını sağlıyor. Bazı karakterlerin kilidini açmak içinse doğrudan uygulama içi satın alma özelliğine başvurmak gerekiyor. Varsayılan karakter Mitty’ye ek olarak kızgın büyükanne, moda

Lonely One, özü itibarıyla orijinal bir oyun görüntüsü vermese de, başarıya ulaşmış bir fikri oldukça sıra dışı biçimde uygulaması sayesinde özel bir alkışı hak ediyor. Temel oyun deneyiminin kayıt edilebilmesi de Lonely One’ın en iyi yönleri arasında bulunuyor. Lonely One’ı iTunes App Store ve Google Play Store aracılığıyla indirebilirsiniz.

- 38 -


UYGULAMA

DSCO: Fotoğraflarınıza biraz hareket katmaya ne dersiniz?

M

iOS

obil uygulama mağazalarındaki fotoğraf düzenleme yazılımlarının sayısı her geçen gün artıyor. Ortamın kalabalıklaşması, fotoğraf düzenleme pazarının önde gelen oyuncularını bile kendilerini farklılaştıracak çözümler aramaya itiyor. Instagram, kolaj uygulaması Layout’un ardından Boomerang ile GIF işine girerek yetenek setini biraz daha genişletme yoluna giderken, Instagram’ın en önemli rakiplerinden biri olan fotoğrafçılık platformu VSCO ise “DSCO” adını taşıyan uygulamasıyla GIF animasyonu hazırlanmasına yardımcı oluyor. Dünyanın en büyük sosyal ağı Facebook’ta da GIF animasyonlarının desteklenmeye başladığı düşünülünce DSCO ve benzeri uygulamaların önemi artıyor. VSCO Cam, fotoğraf meraklılarının en sevdiği paylaşım ve düzenleme araçları arasında yer alıyor. Şirketin yeni

- 39 -

uygulaması DSCO da bu popülariteyi koruma misyonuyla yola çıkıyor. DSCO’nun kullanımı da oldukça basit. Öncelikli olarak VSCO hesabıyla uygulamaya giriş yapmak gerekiyor. Giriş işleminin tamamlanmasının ardından DSCO, kullanıcılardan kameraya erişim izni istiyor. Bu iznin sağlanmasıyla birlikte kamera aktif hâle geliyor. Uygulamanın kamera arayüzü oldukça sade. Alt orta kısımda deklanşör tuşu bulunuyor. Üst ortada ise flaş ve kamera değiştirme ikonları yan yana duruyor. Kamera, DSCO için aynı zamanda bir ana ekran vazifesi görüyor. Ana ekranda iki parmakla yukarıdan aşağıya doğru sürükleme hareketi yapıldığında ise DSCO’nun ayarlar menüsü ortaya çıkıyor. Uygulamanın ayarlar menüsü oldukça sade. Bu menü üzerinden sadece oluşturulan GIF’lerin otomatik kayıt ayarı değiştirilebiliyor. Oturumu


UYGULAMA

kapatmak için de bu menüyü ziyaret etmek gerekiyor. DSCO ile GIF animasyonu oluşturmak ise oldukça kolay. Deklanşöre basıldığında DSCO görüntü kaydı yapmaya başlıyor. Kaydın durmaması için parmağın deklanşör tuşunda basılı kalması gerekiyor. GIF oluşturma sürecinin ilerlemesi ise ekranın etrafında beliren ve yavaş yavaş tamamlanan renkli çerçeve üzerinden takip edilebiliyor.

öncelik VSCO’ya veriliyor. Oluşturulan GIF animasyonları için kullanıcılara gösterilen ilk paylaşım seçeneği “VSCO’da Yayınla” oluyor. DSCO’da oluşturulan animasyon, VSCO Cam uygulamasında yayınlandıktan sonra film rulosuna kaydediliyor. Film rulosuna kaydın ardından Facebook, Twitter ve Instagram gibi diğer paylaşım seçenekleri de kullanıcıların karşısına çıkıyor.

GIF’in oluşturulmasının ardından sıra filtre seçimine geliyor. Kullanıcılar ekran üstünde sürükleme hareketleri yaparak farklı filtrelerin ön izlemesini gerçekleştirebiliyor. Filtre seçim işleminin tamamlanmasının ardından ekranın alt kısmında bulunan yukarı ok sembolüne dokunulduğunda paylaşım araçları ortaya çıkıyor. Çarpı ikonu ise mevcut projeyi çöpe gönderiyor. DSCO’nun paylaşım seçeneklerinde

Artık fotoğraf paylaşım ve düzenleme uygulamaları için tek boyutlu olmak yetmiyor. En popüler düzenleme uygulamalarından biri olan VSCO’nun bile çaba sarfetmesi gerekiyor. VSCO’nun çabasının ürünü olan DSCO, fotoğraflarına hareket katmak isteyenlerin yardım alabileceği uygulamalar arasında ilk sıralarda yer alıyor.

- 40 -


İNCELEME

Apple’ın en büyük iPad’i:

iPad PRO

A

pple bundan yaklaşık altı yıl önce birinci neslini çıkardığı iPad ile birlikte tüketici elektroniği pazarında çığır açmış, içerik tüketimi için yepyeni bir ortamın inşa edilmesine liderlik etmişti. iPad, kendisini takip eden diğer tabletlerle birlikte kullanıcıların internette gezinme, kitap okuma, film izleme ve daha birçok işlerine yönelik alışkanlıklarını değiştirdi. Bununla birlikte iPad sadece içerik tüketimine odaklanan bir cihaz olmakla kalmadı, aynı zamanda içerik üretimine yönelik bazı işlerde

de temel cihaz olarak kullanıldı. Bununla birlikte tablet pazarı son birkaç yıldır doyum noktasına ulaştı, iPad’in de satışlarında duraklama görülmeye başladı. Sadece pazarın değil, iPad’in de yeniliklere ihtiyacı vardı. İşte bu noktada Apple iPad Pro ile tüketicilerin karşısına çıktı. iPad Pro da diğer iPad’ler gibi içerik tüketimiyle ilgilenen, hatta bunu daha üst noktalara taşıyan bir cihaz. Ancak bu tablet daha büyük ekranı dolayısıyla sunduğu daha fazla çalışma alanı,

- 41 -

ayrıca Apple Pencil ve Smart Keyboard gibi opsiyonel aksesuarlarıyla üretim için epey elverişli bir ortam olma özelliği taşıyor. Apple’ın iPad ile birlikte post-PC dönemini başlattığını, iPad Pro ile ikinci ve gerçek anlamda bir postPC dönemi başlatma iddiasında olduğunu daha önce yazmıştık. Şimdi elimizde iPad Pro var ve Apple’ın bunda ne kadar başarılı olabileceği noktasında daha sağlıklı bir görüş belirtme imkanına sahibiz. Yazının devamındaki incelememizde buna dair görüşlerimizi de bulacaksınız.


İNCELEME

Tasarım iPad Pro’nun “büyük” bir tablet olduğunu tanıtıldığı ilk günden itibaren biliyorsunuz. Ancak dünya gözüyle gördüğünüzde ister istemez “gerçekten büyükmüş” sözleri ağzınızdan dökülecektir. Şimdiye kadar iPad Air veya iPad mini görmeye alışmış gözler için, aynı tasarımı çok daha büyük boyutlu bir cihazda görmek ilk başlarda yadırgatıcı, ancak bir o kadar da etkileyici oluyor. 305.7 x 220.6 x 6.9 mm.’lik boyutlarıyla iPad Pro gerçekten büyük bir alan kaplıyor. Öyle ki, 13.3 inç MacBook Pro’nun ekranıyla hemen hemen aynı sayılabilecek bir yüzey alanına sahip. Buna rağmen sadece 6.9 mm.’lik kalınlığa sahip profiliyle, bu kadar büyük ve geniş olmasına göre çok ince olmayı başarabiliyor. iPad Pro’nun Wi-Fi versiyonu 713 gr., Wi-Fi + Hücresel versiyonu da 723 gr. ağırlığa sahip. Bu değerler bir tablete göre fazla, daha çok ultrabook sınıfına doğru kaymaya başlayan değerler. Büyüklüğünden daha çok, ağırlığı iPad Pro’nun taşınabilirliğini sınırlayan etkenlerin başında geliyor.

üstünde de çift mikrofonu görüyoruz. Biraz alta doğru indiğimizde, eğer bu bir hücresel bağlantı destekli iPad Pro ise SIM kart yuvasını görüyoruz. Sol kenarda herhangi bir tuş görmüyoruz. Ancak diğeri iPad’lerden farklı olarak bu kenarda küçük ve içinde üç adet pin barındıran Smart Connector akıllı bağlantı portunu görüyoruz. Bu port şimdilik iPad Pro’ya özel Smart Keyboard klavyenin bağlantısı için kullanılıyor. Güç akışı ve veri bağlantısı buradan sağlanıyor, böylelikle Smart Keyboard Bluetooth bağlantısının kurulumunu gerektirmeden takıldığı anda kullanıma hazır hâle geliyor. Apple, Smart Connector destekli başka aksesuarlar için de kapıyı açmış durumda. Alt kenarda Lightning portunu, üst kenarda da sağ kenara doğru yerleştirilmiş güç butonunu görüyoruz. iPad Pro’yu iPad’lerden farklı kılan bir başka önemli ayrıntı da barındırdığı hoparlörler. iPad Pro’nun alt ve üst kenarlarında, sağ ve sol kenarlara doğru yerleştirilmiş şekilde toplam dört adet hoparlör bulunuyor. Bu hoparlörlerin performansına daha sonra değineceğiz. Ön tarafta, 12.9 inç köşeden köşeye uzunluklu ekran büyük bir alan kaplıyor. Ekranı saran çerçevenin alanı ise iPad Air ve mini tabletlere göre daha küçük. iPad Pro, iPad Air ve iPad mini tabletlerin ekran-gövde oranları yüzde 77, 71.6 ve 70.6 şeklinde sıralanıyor. Ekranın altında Touch ID parmak izi sensörlü ana ekran tuşu, üstünde de 1.2 megapiksel çözünürlüklü FaceTime

iPad Pro’nun şekli şemali diğer Apple tabletleri iPad Air ve iPad mini’den farklı değil. Onların sahip olduğu tasarımın aynı şekilde iPad Pro’ya da yansıtıldığını görüyoruz. Tabletin sağ kenarında ses tuşların epey üste doğru yerleştirildiğini görüyoruz. Bunun hemen

- 42 -


İNCELEME kamera bulunuyor. Arkada ise 8 megapiksel iSight kamerayı sol üst köşede görüyoruz. Bunun dışında arka yüzde Apple logosu ve iPad markası dikkat çeken tek ayrıntılar. Bu arada hücresel bağlantı destekli modellerde üst kenara doğru olan bölümde radyo devrelerinin gizlendiği ince bir şerit bulunuyor. Ekran iPad Pro’da 12.9 inç gibi, bir tablet için normalden daha büyük sayılabilecek bir ekran bulunuyor. Aslında iPad Pro bu büyüklükteki ekranıyla dizüstü bilgisayarların alanına epey fazla şekilde girmiş oluyor. Apple’ın 11 inç MacBook Air ve 12 inç Retina ekranlı MacBook bilgisayarlarına doğrudan rakip hâle geliyor. Ayrıca ekran büyüklüğü 13 inç MacBook Pro ve MacBook Air modellerininkine de çok yakın. Apple iPad Pro’nun 12.9 inç ekranının diğer iPad’lerin ekranlarında sunulan görsel kaliteyi ve zenginliği sunması için pikseller bakımından hiç cimri davranmamış. iPad Pro’nun ekranı 2048 x 2732 piksel çözünürlüğe sahip. Bu, 5.6 milyon adet pikselin bulunduğu anlamına geliyor. Böylelikle iPad Pro’nun ekranı şimdiye kadar yapılmış en büyük ve yüksek çözünürlüklü iPad ekranı olma unvanını ele geçiriyor. 264 ppi piksel yoğunluğuyla bu

ekran iPad Air 2’nin 9.7 inç ekranıyla aynı piksel yoğunluğunu sunuyor. iPad Pro’nun ekranının kısa kenarının uzunluğu, iPad Air 2’nin ekranının uzun kenarının uzunluğuyla aynı. Piksel satırları sayısının da aynı olduğunu görüyoruz. Aslında iPad Pro’nun ekranı iPad Air 2’nin ekranınınkiyle aynı kalıptan elde ediliyor. iPad Pro’nun 12.9 inç ekranı sahip olduğu yüksek çözünürlükle iPad veya iPad Air kullanmış olanların alışık olduğu, yeni kullanıcıların da fazlasıyla memnun kalacağı bir görsel zenginlik sunuyor. Yazılar ve grafikler oldukça keskin, fotoğraflar ve videolar yüksek kalitede ve net şekilde izleniyor. Kontrast seviyeleri de tatmin edici noktalarda, ekranın siyah renk derinliği de epey fazla. Ancak bu unsurlar açısından AMOLED ekranların az da olsa gerisinde kalıyor.

- 43 -

Tam lamine ekran yüzeye yakın olması sayesinde görsel açıdan daha zengin bir görünüm sunuyor. Yansıma önleyici kaplama da özellikle dışarıda kullanıldığında ekranın daha rahat seçilmesini sağlıyor. Bu açılardan iPad Pro en son nesil iPad Air 2 ve iPad mini 4 ile aynı hizada bulunuyor. iPad Pro’nunun ekranını piksellerle doldurmakla kalmaya Apple, 27 inç iMac’lerin ekranında kullanılan oksitlenmiş ince film transistörü de barındırıyor. Böylelikle ekran boyunca düzenli ve tutarlı bir parlaklık sunuluyor. Apple ilk kez bir iPad ekranında değişken yenileme hızlarını destekliyor. Örneğin internette gezinirken veya fotoğraflara bakarken ekran farklı yenileme hızlarını kullanıyor. Durağan görüntülerde yenileme hızı düşürülüyor, böylelikle büyük


İNCELEME boyutlu ekranın pili daha tasarruflu şekilde kullanması sağlanıyor. Kısacası iPad Pro’nun 12.9 inç ekranı hem internette gezinmek, film izlemek, fotoğraflara bakmak gibi işler için hem de grafik çalışması yapmak, video düzenlemek, Word’de veya Pages’da yazı yazmak gibi işler için de gayet yeterli ve başarılı bir ekranı bulunuyor. Donanım ve Performans Apple iPad Pro’da iPhone 6s ve iPhone 6s Plus’ta yer verdiği Apple A9 işlemcisinin biraz daha üst seviyesinde bulunan A9X işlemcisine yer veriyor. 2.26 GHz maksimum saat frekansında çalışan A9X işlemcide çift çekirdek bulunuyor ve Apple bu yongasetin iPad Air 2’de yer alan işlemciye göre iki kat daha yüksek CPU performansı ve yüzde 40’a varan oranda daha yüksek grafik performansı belirtiyor. Bu işlemci 4 GB RAM ile destekleniyor ki, iPad Pro’nun PC’lerle boy ölçüşebilir bir cihaz olmasında işlemci kadar bu yüksek miktardaki RAM’in de büyük etkisi bulunuyor. iPad Pro’nun sahip olduğu bu yüksek profilli donanımın sonucunu GeekBench 3 ve 3DMark gibi, iOS cihazlarının performansını ölçmek için başvurduğumuz benchmark testlerinden alıyoruz. GeekBench 3 ile gerçekleştirdiğimiz benchmark testinde iPad Pro 3177 tek çekirdek ve 5447 çok çekirdek performansı elde etti. Apple tableti bu sonuçlarla diğer iOS cihazlarının açık ara önünde yer alıyor. Aynı zamanda giriş seviyesi MacBook ve Core i5 işlemcili Microsoft Surface Pro 3 gibi, kendisiyle aynı kullanıcı kitlesine hitap eden cihazlarla da karşılaştırılabilir sonuçlar elde ediyor. Oyun performansını ölçmek için yararlandığımız 3DMark Ice Storm Unlimited testinde de benzer sonuçlar elde ediyor. iPad Pro elde ettiği 33579 puan ile Acer Iconia W701 ve Core i3 işlemcili Microsoft Surface Pro 3’e çok yakın sonuçlar elde ediyor, onların

- 44 -


İNCELEME

arkasından geliyor. NVIDIA Shield Tablet ve iPhone 6s’in de önünde yer alıyor. Aslına bakarsanız, iPad Pro Intel Iris grafik işlemcili tablet ve dizüstülerden performans açısından geride kalıyor, ancak iOS oyunlarının Apple’ın donanımlarına uygun şekilde optimize edildiğini düşünecek olursak, iPad Pro’nun iOS cihazları içinde en iyi oyun deneyimi sunan tablet olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu, hem grafik performansı hem de oyun için daha fazla görüntüleme alanı sunulduğu için geçerli.

destekler hâle geldi. iPad Pro’nun büyük ekranı ve yüksek performanslı donanım paketi sayesinde, bu tablette SimCity BuildIt’i oynamak büyük bir keyfe dönüşüyor. iPad Pro’nun sahip olduğu bu yüksek performans uygulamaların bu tablet üzerinde çok hızlı ve verimli

iPad üzerinde oynadığımız favori oyunlardan bir tanesi SimCity BuildIt. Bir şehir kurup onu büyütme, nüfusunu artırma üzerine kurulu bu oyun gelen güncellemelerle birlikte yavaş yavaş iPad Air’da tıkanıklık yaratmaya başlamıştı. Bu oyun iPad Pro’nun çıkışıyla birlikte onu kısa sürede

- 45 -

şekilde çalışmasını sağlıyor. Örneğin Safari veya Chrome gibi internet tarayıcılarını kullanırken en büyük sorunlardan bir tanesi, birden fazla sekme açtıktan sonra, bir sekmeye geri dönmek istediğinizde oradaki sayfanın tekrar yüklenmek zorunda olmasıydı. RAM kısıtlı olduğu için bunu yapmak şart. Ancak iPad Pro’nun 4 GB RAM’inin bulunması böyle bir zorunluluğu ortadan kaldırıyor. PC ile boy ölçüşecek bir deneyim sunmak için bu, olmazsa olmazlardan bir tanesi ve iPad Pro tarafından yerine getiriliyor. Öte yandan birçok uygulamanın işlevselliği ve verimliliği iPad Pro’nun yüksek performanslı paketi ve büyük Retina ekranı sayesine artıyor. Örneğin iMovie uygulamasıyla 4K video düzenleme gibi, yoğun


İNCELEME aralığın ortasının alt tarafında bulunduğunu söyleyebiliriz. iPad Pro üretkenlik için birebir olsa da, Apple bunun hâlâ bir tüketim cihazı da olduğunu unutmuyor. Bunu akılda tutarak, iPad Pro’yu diğer Apple tabletlerinden daha da öne çıkaracak şekilde, büyük yüzey alanının sağladığı avantajdan da yararlanarak iPad Pro’ya dört tane hoparlör yerleştirilmiş. Kısa kenarların sağ ve sol taraflarına yerleştirilmiş, toplam dört adet hoparlörün iPad Pro’da yer aldığını görüyoruz. güç gerektiren işlemler yapılabiliyor, üstelik sadece tek bir görünü değil, aynı anda birden fazla yüksek çözünürlüklü sahnenin üst üste bindirilmesi ve bunların tablette düzgün şekilde işlenmesi mümkün. Microsoft’un Word, Excel, PowerPoint’i, Apple’ın Pages, Numbers ve Keynote’u; bu üretkenlik uygulamaları da iPad Pro’nun büyük ekranından daha verimli çalışma, dokümanları daha düzgün ve rahat şekilde hazırlama fırsatı sunuyor. Adobe’nin Photoshop Sketch, Fix, Mix gibi uygulamaları; Paper by FiftyThree, AutoCad 360, Procreate 3, Canva ve bunun gibi daha birçok uygulama da normalde bir PC veya Mac’in gerekli olduğu yaratıcılık ve üretkenlik işlerini iPad Pro’da düzgün ve iyi şekilde yapmayı mümkün kılıyor.

Kısacası iPad Pro performans olarak bir iOS cihazının sunduğu performansın en üst noktasını sunuyor. Üstelik bunu yaparken de aşırı ısınma ve benzeri gibi sorunlara da yol açmıyor. iPad Pro’nun yüksek performans altında bile sıcaklığının optimum aralıkta, üstelik bu

- 46 -

iPad Pro’nun bu dört hoparlörü bas ve tiz frekansları tabletin elde tutulduğu pozisyona göre ayarlıyor. Dört hoparlör de bas seviyesindeki frekanslarda ses çıkışı sağlıyor, ancak sadece tabletin tutuşuna göre üst tarafta kalan iki hoparlör orta


İNCELEME iPad Pro ile sabahtan akşama bir günü rahatlıkla çıkarabilirsiniz. Hatta normal yoğunluklu bir kullanımda iPad Pro’yu iki günde bir şarj etmeniz de yeterli olacaktır. iPad Pro’yu güç adaptörüyle veya USB üzerinden bilgisayara bağlayarak şarj edebilirsiniz. Apple, iPad Pro’nun PC’lerle rekabet edecek bir cihaz oldunu destekleyecek şekilde, kutuya iki metre uzunlukta bir Lightning-USB kablosu yerleştirmiş. Ayrıca 12 W’lık güç adaptörüyle birlikte geliyor. iPad Pro’nun sıfıra yakından tam dolu olacak şekilde şarj edilmesi yaklaşık 4-4,5 saati alıyor. ve yüksek frekanslarda ses veriyor. Bu da etkileyici biçimde dengeli ve sarmalayıcı ses deneyimi elde etmeyi sağlıyor. iPad Pro’nun hoparlörleri, şimdiye kadar bir tablette, aslında bırakın tabletleri; çoğu PC’de görmediğimiz kalitede ve yüksek şiddette ses çıkışı sağlıyor. Apple iPad Pro’nun iPad Air 2’den üç kat daha güçlü seviyede ses çıkışı sunduğunu iddia ediyordu ki, şirketin bu iddiasının kesinlikle boş olmadığını görüyoruz. iPad Pro bu özelliğiyle seyahatlerde film izlemek için yanınıza alacağını birincil eşyalardan olabilir. Kaldı ki, evde veya iş yerinde bile film izlerken, müzik dinlerken ve hatta maç izlerken iPad Pro’dan başka bir cihazın ihtiyacını duymayabilirsiniz. Sadece siz değil, sizinle birlikte birkaç kişi de iPad Pro’dan film veya maç izleme keyfini yaşayabilir.

Apple’ın daha önceki iPad Air 2 ve iPad mini 3 tabletlerinde gördüğümüz Touch ID parmak izi okuyucusunu iPad Pro’nun büyük ekranının altındaki ana ekran butonunda da görüyoruz. Touch ID sayesinde iPad Pro’nun ekran kilidinizi parmak izinizle açabilirsiniz, App Store satın almalarında kimlik doğrulamalarını parola

mAh gibi yüksek kapasiteli bir pile sahip olan iPad Pro için Apple, Wi-Fi üzerinden 10 saate kadar internette gezinme, video izleme veya müzik dinleme imkanı sunuyor. Wi-Fi + Cellular modelinde ise hücresel veri ağı üzerinden 9 saate kadar internette gezinme fırsatı veriyor. GeekBench 3 ile gerçekleştirdiğimiz pil testinde; pili yüzde 100 dolu, Wi-Fi ve hücresel bağlantısı açık, ekranı yüzde 50 parlaklıktaki iPad Pro sekiz buçuk saatlik bir çalışma süresine ulaştı. Bu Apple’ın verdiği değerlerle tutarlılık sergiliyor.

- 47 -


İNCELEME şartlarda bu mükemmel bir şey.

girmeden yapabilirsiniz. iPad Pro’da iPhone 6s ve iPhone 6s Plus’ta yer verdiği ikinci nesil Touch ID okuyucusu yerine daha önce tabletlerde kullandığı versiyona yer vermiş. Buna rağmen parmak izi okuyucusu yine düzgün ve hızlı çalışıyor. Ancak iPad Pro’da Touch ID kullanmak bir iPhone’da olduğu kadar pratik olmuyor. Doğrusu biz iPad Pro’yu deneyimlediğimiz süre boyunca çoğunlukla Touch ID’yi kullanmamayı tercih ettik.

bağlanma fırsatına sahip olacaksınız. Şu anda bile 3.5G hızlarında iPad Pro’nun oldukça iyi olduğunu söylemeliyiz. Bağlantının çok iyi olduğunu tespit ettiğimiz bir noktada iPad Pro’nun saniyede 25 Mbit’lik hıza ulaştığını gördük ki, bugünkü

Touch ID dışında çift bant WiFi, Bluetooth 4.0, NFC gibi kablosuz bağlantı özellikleri mevcut. Ayrıca Hücresel özellikli modellerde 4G desteği de bulunuyor. Eğer iPad Pro’nun 128 GB kapasiteli Wi-Fi + Hücresel modelini tercih ederseniz, Nisan 2016’da başlayacak 4.5G LTE servislerinden mümkün olan en yüksek hızla

- 48 -

iPad Pro’nun alt tarafında sadece Lightning portunun bulunması, bu tabletin bir PC’nin yerini almasına engel teşkil ediyor. Ancak bu noktada Apple’ın veya üçüncü taraf üreticilerin aksesuarları imdada yetişiyor. Örneğin Apple’ın yeni çıkan Lightning USB kablosu iPad Pro için USB 3.0 mertebesinde hızları destekliyor. Böylelikle USB 3.0 destekli bir kamerayı iPad Pro’ya rahatlıkla bağlayabilirsiniz. Buna ek olarak yine Lightning SD kart adaptöründen de bellek kartlarından görüntü aktarımı için yararlanabilirsiniz. Ne var ki, iOS’in dosya gezgini özellikleri bakımından kısıtlı olması, dosya sistemi üzerinde fazla müdahalede bulunmaya izin vermemesi, iPad Pro’da dosyalar üzerinde


İNCELEME taşıma, kopyalama, vb. işleri yapmayı zorlaştırıyor. iPad Pro’nun 32 GB ve 128 GB kapasiteli versiyonları bulunuyor. iPad Pro üretkenlik ve yaratıcılık amaçlı işler için fazlasıyla kullanılabilecek bir ürün. Fotoğraflarla, videolarla fazla miktarda çalışmanız gerekebilir. Bu da 32 GB’lık modelin pek de elverişli olmadığı anlamına geliyor. En azından iPad Pro üzerinde iş yapmayı düşünenlerin bütçelerinde biraz daha ileri gidip 128 GB kapasiteli Wi-Fi veya Wi-Fi + Hücresel modelleri tercih etmeleri yerinde olacaktır. Yazılım iPad Pro kutusundan Apple’ın en son sürüm mobil işletim sistemi iOS 9 ile yüklü olarak geliyor. iPad Pro’yu satın aldığınız döneme göre iOS 9.1, iOS 9.2 ile karşılaşmış

olabilirsiniz. iPad Pro bizim elimize geldiğinde iOS 9.1 yüklüydü, ancak şu anda iOS 9.2 güncellemesi çıktı ve onunla birlikte çalışıyor. Apple iOS 9 ile birlikte kullanıcı arayüzünde gözle görülür değişiklikler yapmaktan daha çok performansı iyileştirmeye

- 49 -

odaklanıyor. iOS 9 güncellemesinin çıkışıyla birlikte yayınladığımız iOS 9 incelemesi yazısında Apple’ın en son sürüm mobil işletim sisteminin detaylarını bulabilirsiniz. iPad Pro, deneyim açısından PC’lerle yarışıyor, ancak iOS’in ana ekranı iPad Pro’nun bir tablet olduğu gerçeğini hatırlatıyor. Apple, iPad Pro’nun büyük ekranının avantajlarından sonuna kadar yararlanmayı sağlayacak bir ana ekran düzeni yerine, diğer iPad’lerde ve iPhone’larda olduğu gibi, sadece uygulama ikonlarının yer aldığı bir ana ekranı tercih etmiş. Uygulama ikonlarının arasında epey fazla boşluk var. Belki iOS’in gelecek sürümleriyle birlikte iPad Pro sahipleri ana ekranlarından daha verimli şekilde yararlanabilir. Bu arada iPad’lerde genellikle pek yüz vermediğimiz


İNCELEME Böylelikle Safari’de veya Videolar içinde oynatılan bir videoyu küçük pencereye alabilir, bu pencereyi ekranda istediğiniz noktaya taşıyabilir, büyüklüğünü ayarlayabilirsiniz. Split View görünümü etkin olsa bile, video penceresini ekranda küçük hâlde tutmaya devam edebilirsiniz.

Bildirim Merkezi bölümü iPad Pro’da epey kullanışlı görünüyor. Parmağınızı ekranın üstünden aşağı doğru sürükleyerek eriştiğiniz Bildirim Merkezi bölümünde takvim, pil durumu, vs. gibi araçları da bildirimlerin yanında bulabilirsiniz. Apple ana ekranda büyük ekranın avantajlarından yararlanmayı tercih etmemiş olabilir. Ancak geri kalan bölümlerde gerçek anlamda çoklu görev deneyimi elde etmeyi sağlayacak işlevleri görüyoruz. iOS 9 ile birlikte iPad’lere çeşitli çoklu görev işlevleri eklenmişti. Aslında bunların esas olarak iPad Pro göz önünde bulundurularak geliştirildiğini düşünüyoruz. Slide Over olarak adlandırılan özellik diğer iPad’lerde olduğu gibi iPad Pro’da da çalışıyor. Herhangi bir uygulamadayken parmağınızı ekranın sağından hızlıca sürükleyerek bir uygulamayı diğerinin önünde, ekranın

üçte birini kaplayacak şekilde açabilirsiniz. Bu, bir şeylere hızlıca bakıp geçmek için ideal görünüyor. Split View ise iPad Pro’da, aynı zamanda iPad Air 2 ve iPad mini 4’te çalışıyor. Split View ile iki uygulamayı aynı ekranda, yan yana açabilirsiniz. Split View en iyi deneyimi iPad Pro yatay tutulduğunda veriyor. Bu şekilde kullanımda iki adet iPad Air 2 ekranı büyüklüğündeki uygulamayı yan yana açmak mümkün oluyor. Örneğin bir seyahat günlüğü oluştururken bir tarafta Safari’de ilgi çekici mekanları araştırabilir, diğer pencerede de elde ettiğiniz notları Notlar uygulamasında alabilirsiniz. Sadece Apple uygulamaları değil; Word, Excel, Chrome, Twitter gibi üçüncü taraf uygulamalar da Split View ve Slide Over görünümlerini destekliyor. Bu arada yine iOS 9 ile birlikte gelen Resim içinde Resim çoklu görev özelliği iPad Pro’da kullanılabiliyor.

- 50 -

ipad-pro-inceleme-7iPad Pro’nun büyük ekranının bir avantajını da ekran klavyesinde görüyoruz. Hem yatayda hem de dikeyde, oldukça büyük tuşlara sahip, tam bir QWERTY klavye deneyimini yaşamayı sağlayacak sanal klavyeler görüyoruz. Sanal klavye, farklı uygulamalarda işlem yapmayı kolaylaştıracak kısayolları da barındırıyor. Ayrıca kes, kopyala, yapıştır gibi sık kullanılan işlemler için kısayolları da sanal klavyede görüyoruz. Tıpkı iPhone 6s ve iPhone 6s Plus’ın ekranında bulunan büyütme özelliği gibi, iPad Pro’nun ana ekranında ve kullanıcı arayüzünün diğer noktalarında ekrandaki yazı ve grafikleri büyütülmüş şekilde kullanabilirsiniz. Bu şekilde iPad Pro’nun büyük ekranının avantajından başka şekilde yararlanabilirsiniz. Yine de, en iyi deneyim standart görünümde elde ediliyor ve yüksek çözünürlüğün zevki bu şekilde ortaya çıkıyor. Üçüncü taraf uygulamalar da yavaş


İNCELEME yavaş güncellenerek iPad Pro’nun ekranının sunduğu ek alandan yararlanıyor. Bu ekranı desteklemeyen uygulamalar ise ölçeklenerek büyütülmüş şekilde gösteriliyor. Apple Pencil Daha önce iPad için özel olarak çıkarılmış bir çok ekran kalemi gördük. Örneğin FiftyThree’nin Paper uygulaması için çıkardığı ve Apple Store’larda da satılan Pencil adlı ekran kalemi bunlardan bir tanesiydi. Ne var ki, ekran kalemleri hiçbir zaman iPad üzerinde, Samsung’un Galaxy Note akıllı telefon ve tabletlerindekine benzer bir deneyimi sağlamadı. Ta ki Apple’ın kendi tasarladığı ekran kalemi Apple Pencil’a kadar. Apple Pencil, Samsung’un Galaxy Note telefonlarındaki kapasitif kalemden farklı bir mantıkla çalışıyor. iPad Pro’da kullanılan yeni dokunmatik sistem ekrana dokunurken parmağınızı mı, yoksa Apple Pencil’ı mı kullandığınızı anlıyor. iPad Pro Apple Pencil’ın varlığını algıladığında, Apple Pencil’ın kalem ucunu saniyede 240 seferlik bir hızla arıyor. Bu, bir parmağa göre iki kat daha fazla veri noktasının toplanması anlamına geliyor. Apple Pencil’ın ucuna itinayla yerleştirilmiş sensörler sayesinde Apple Pencil ekrana yazı yazarken veya çizim yaparken uyguladığınız baskıyı ölçebiliyor. Aynı zamanda elin

konumunu ve açısını da büyük bir kesinlikle hesaplıyor. Böylelikle Apple Pencil iPad Pro’nun büyük ekranı üzerinde sanki bir kağıda yazı yazıyormuş veya çizim yapıyormuş hissini gerçeğe çok yakın şekilde veriyor. Apple Pencil ile çizim yaparken parmağınızı ekrana bastırdıkça, oluşan çizginin kalınlaştığını göreceksiniz. Ya da iOS 9 ile birlikte yenilenen Notlar uygulamasında, kurşun kalem aracını seçip Apple Pencil’i kara kalem çalışması yapar gibi kullanabilirsiniz. Ya da herhangi bir Apple Pencil uyumlu uygulamayı açıp artistik çalışmalar ortaya koyabilirsiniz. Apple’ın kapasitif ekran kalemi sayesinde iPad Pro’yu daha sık ve daha fazla zevk alarak kullandığımızı söylemeliyiz. Apple Pencil ilk tanıtıldığında en fazla merak ettiğimiz ayrıntı bu kalemin avucun ekrana temas etmesini göz ardı edip etmediğiydi. Samsung’un Galaxy Note cihazlarında bu teknoloji bulunuyor, böylelikle eliniz ekrana temas etse bile düzgün şekilde yazı yazmak mümkün oluyor. Daha sonra Apple Pencil’ı deneyimleyerek gördük ki, Apple Pencil da aynı sistemi barındırıyor. Bu sayede elinizi iPad Pro’nun ekranına istediğiniz gibi dayayarak, iPad Pro’dan destek alarak kolaylıkla yazı yazabilir veya çizim yapabilirsiniz.

- 51 -


İNCELEME

Apple Pencil’ı en fazla Evernote’a not alırken kullandık. Evernote da Apple Pencil ile kullanımı destekliyor. Ekranı ikiye bölüp bir yanda Safari’de gezinti yapmak, diğer taraftan da Evernote’da not ekranını açmak oldukça kullanışlı ve verimli sonuçlar doğuruyor. Apple Pencil’ın tepesindeki mıknatıslı kapağı çıkardığınızda karşınıza Lightning kondüktörü çıkacak. Bu konnektörü iPad Pro’nun Lightning portuna takarak Apple Pencil’i şarj edebilirsiniz. Apple Pencil’i iPad Pro’ya sadece 15 saniye bağladığınızdan, yaklaşık 30 dakika çizim yapmayı sağlayacak kadar şarj kapasitesini elde edeceksiniz. Tam şarj da 12 saat boyunca çizim yapma, yazı yazma, düzeltme veya düzenleme imkanı tanıyor.

iOS 9 Apple Pencil dikkate alınarak geliştirildi, böylelikle yerleşik iOS uygulamaları Apple Pencil ile uyumlu bazı işlevleri sunuyor. Örneğin Notlar uygulaması bunların başında geliyor. Notlar uygulamasında yer alan çizim aracını kullanarak epey başarılı çizim çalışmalarını, kolaylıkla yapabilirsiniz. Mail uygulamasında, gelen bir eposta eki, bu fotoğraf veya PDF dokümanı olabilir, üzerinde Apple Pencil ile düzeltmeler ve işaretlemeler gerçekleştirebilirsiniz. Bunun dışında Umake, Paper by FiftyThree ve bunun gibi birçok uygulama da Apple Pencil ile uyumlu şekilde çalışıyor. Kamera Diğer iPad’ler gibi iPad Pro’nun da biri önde, diğeri arkada olmak üzere toplam iki kamerası bulunuyor.

- 52 -

Bunlar iPad Air 2 ve iPad mini 4’teki kameralarla aynı özellikleri barındırıyor. Ön tarafta daha çok görüntülü görüşmeler ön planda tutularak yerleştirildiğini düşündüğümüz FaceTime kamera bulunuyor. Bu kamera 1.2 megapiksel çözünürlüğe sahip ve 720p video kaydı yapabiliyor. Arkadaki kamera ise 8 megapiksel çözünürlüklü bir iSight kamera ve bir tablet kamerasına göre oldukça yetenekli görünüyor ve kaliteli fotoğraflar elde etmeyi sağlıyor. Arkadaki iSight kamerayla yeterli ışığın bulunduğu ortamlarda çekeceğiniz fotoğraf ve videolardan fazlasıyla memnun kalacaksınız. Güneşli bir Antalya sabahında iPad Pro ile çektiğimiz fotoğraflar manzaranın güzelliğini oldukça iyi şekilde ortaya koydu. Yakın çekimlerde de iPad Pro fena sayılmaz. Ancak bir tablet ile, üstelik bu bir iPad Pro ise, fotoğraf veya video çekmek kolay değil. Üstelik karşıdan da epey garip görünüyor olmalı. Gece çekimlerinde ise iPad Pro’nun iSight kamerası vasatın üstüne pek çekmiyor. Bir tablet kamerası hiçbir zaman birincil kamera olmamalı. iPad Pro için de durum böyle. Ancak fotoğraf veya video çekmeye ihtiyaç duyduğunuzda, elinizin altında bulunan iPad Pro’nun


İNCELEME işinizi göreceğini bilmek güzel. Bu arada 8 megapiksel çözünürlük, iPad Pro’nun belge taramasında da işe yarayabileceği anlamına geliyor. Video tarafında iPad Pro sahiplerinin 1080p Full HD ve 720p HD video kayıt destekleri bulunuyor. Genellikle 1080p Full HD’yi tercih etmeniz yerinde olacaktır. Bunun dışında ağır çekim ve hızlı çekim video modları da iPad Pro’da mevcut. Aksesuarlar Apple’ın kendi markasını taşıyan çeşitli iPad Pro aksesuarları bulunuyor. Yukarıda özel bir başlık altında bahsettiğimiz Apple Pencil bunlardan bir tanesi. Bunun yanında bir de Smart Keyboard var. iPad Pro elimize ulaştığında Smart Keyboard olmadan geldi. Ancak şu anda Smart Keyboard elimizde. O aksesuarla ilgili deneyimlerimizi bir başka yazıda, Smart Keyboard için özel olarak hazırlayacağımız incelemede vermeyi planlıyoruz. Smart Keyboard şu anda sadece ABD İngilizcesi klavye düzeniyle sunuluyor. Bu da aksesuarın Türkçe ile en verimli şekilde kullanılmasının önüne geçiyor. Ancak ilerleyen zamanlarda Türkçe F veya Q klavye barındıran Smart Keyboard aksesuarları görebiliriz. Bunun dışında üçüncü taraf Bluetooth klavye aksesuarlarını veya Smart Connector destekli klavyeleri de iPad Pro ile kullanabilirsiniz. Ya da en basitinden, Apple’ın iMac’lere özel olarak çıkardığı Apple klavyesini de iPad Pro ile Bluetooth üzerinden eşleştirip kullanabilirsiniz. iPad Pro ile yazı yazarken çoğunlukla Apple’ın Bluetooth klavyesini kullandık. Bu şekilde iPad Pro gerçekten bir PC havasını veriyor ve hızlı şekilde yazmayı sağlıyor. Ancak ekran üzerinden bir şey seçmek, bir şeyleri işaretlemek için parmağınızı ekrana dokundursanız gerekiyor. Halbuki bir PC’de bu işler için genellikle en zahmetsiz yol fare veya izleme dörtgeni kullanmaktır. Çünkü parmağı

klavyeden uzaklaştırmak dikkat dağıtıyor ve insanı yazı yazmaktan uzaklaştırıyor, temposunu düşürüyor. Öte yandan Apple’ın iPad Pro’da parmakla metin veya metin grubu seçme işini biraz daha akıcı ve kolay hâle getirmesi gerekiyor. Bunun dışında Apple’ın diğer iPad’ler gibi iPad Pro’ya özel olarak çıkardığı Smart Cover ve Silikon Kılıf aksesuarları bulunuyor. Smart Cover uzun zamandır mevcut ve iPad’lerin ön tarafını örtüyor. iPad Pro’nun boyutlarına uygun olan Smart Cover iPad Pro’nun kenarına sağlam bir şekilde tutunuyor. Yaklaşık 700 gr.’lık iPad Pro’yu Smart Cover’dan tutup aşağı sarkıttığımızda iPad Pro’nun düşmediğini kendi gözlerimizle görünce, manyetik kuvvetin şiddetini bir kez daha anlamış olduk. Smart Cover’ın kapağını kaldırdığınızda iPad Pro’nun ekranı otomatik olarak uyanıyor. Smart Cover’ı tabletin arkasına katlayabilir,

- 53 -


İNCELEME

isterseniz üçgen şekline getirerek iPad Pro’nun ayakta dikelmiş veya yüzeye göre hafif açı verilerek yatırılmış şekilde kullanılmasını sağlayabilirsiniz. Bir de Silikon Kılıf var. Aslında Apple eskiden bu kılıfları ön tarafı da kapatacak şekilde, kapaklı olarak üretiyordu. Ancak şimdi sadece kenarları ve arkayı kapatan kılıflar görüyoruz. Smart Cover ile birlikte kullanıldığında bu kılıflar eski kılıfların formunu yakalıyor. iPad Pro yeteri kadar sağlam bir gövdeye sahip. Ancak ufak tefek çizime ve aşınmaların rahatsız edeceğini düşünüyorsanız, o hâlde Silikon Kılıflardan bir tane edinmenizi öneririz.

getiriyor. Bu ürünle ilgili kesin yargılara varmak o kadar kolay değil. Apple, iPad Pro ile insanların PC’lere olan ihtiyaçlarını azaltmak, onların işlerinin büyük çoğunluğunu bu tablet üzerinden sağlamalarını istiyor. Belirli açılardan bunu gerçekleştiriyor, ancak genel olarak iPad Pro henüz bir PC veya Mac’in sağladığı imkanların tamamını sağlama noktasında değil.

Sonuç iPad uzun zamandır hayatımızda olsa da, iPad Pro yepyeni bir ürün sayılır. Yeni deneyimler sunuluyor, farklı alanlarda kullanım imkanları

- 54 -

Bu noktada iPad Pro’yu en fazla kısıtlayan unsur iOS. iOS bir bilgisayardan çok tablet veya akıllı telefonlara hitap eden bir işletim sistemi. Her ne kadar son sürümlerle birlikte PC veya Mac’lerin sunduğuna yaklaşan özellikler kazanmış olsa da, gerçek anlamda bir PC deneyiminin sunulması için gerekli olan bazı temel bileşenlerden yoksun. Örneğin iPad Pro’ya bir USB cihazını doğrudan bağlamak mümkün değil. Veya harici bir disk sürücüsü içindeki dosyalarda gezinmek, bir fotoğrafı kaydederken adını istediğiniz gibi belirlemek mümkün değil. Ancak biz profesyonel kullanıcılarız ve ihtiyaçlarımız normal, temel seviyede bilgi ve tecrübeye sahip kullanıcılara göre daha yüksek seviyede. Teknolojiyle


İNCELEME giriş veya orta seviyede ilgilenen kullanıcılar için iPad Pro bir PC’nin yerini almaya daha müsait ve yakın bir cihaz olabilir. Bir PC’de yaptıkları genel olarak e-posta kontrol etmek, internette gezinmek, fotoğraf düzenlemek, basit videolar hazırlamak, film izlemek olan kullanıcılar, bunları iPad Pro’da rahatlıkla yapabilirler. Üstelik PC yerine iPad Pro’yu seçtikleri taktirde kendilerini daha kolay ve zahmetsiz bir kullanıcı arayüzü ve deneyimi de bekliyor olacaktır. Uzun lâfın kısası, iPad Pro basitlik arayan, PC’yle çok karmaşık ve gelişmiş işlerle uğraşmayan giriş veya orta seviye kullanıcılar için bir PC’nin yerini alabilecek bir ürün sayılır. Ancak yapılan işler, beklentiler, teknolojiyle ilişki derecesi arttıkça iPad Pro bir PC’yle aynı seviyede deneyim sunma noktasından uzaklaşmaya başlıyor. Yine de hemen kestirip atmamak gerek. Gelecek iOS sürümlerinde iPad Pro’ya özel,

Çoklu Görev yeteneklerinin üstüne eklenen yeni özellikler görebiliriz. Bunlarla birlikte iPad Pro daha kullanışlı ve daha fazla kullanıcı için PC’nin yerini alabilecek kadar güçlü bir cihaz olabilir. Bunun dışında daha baştan iPad Pro’yu bir PC gibi kullanmayı düşünmeyenler, bir tablet olarak iPad Pro’yu isteyenler için, bu tabletin mükemmel bir deneyim sunduğunu söylemek gerekiyor. Tamam, iPad Pro çok büyük, ancak bu tablette internette gezinmek, film izlemek, müzik dinlemek çok zevkli. Eğer tableti daha çok evde veya iş yerinde kullanan, dışarıda taşıyanlardan değilseniz, iPad Pro tek başına sizin için de uygun bir tablet olabilir. Bu arada bir iPad Pro satın almayı düşünüyorsanız, Apple Pencil’ı da satın almanızı tavsiye ederiz. 379 TL’lik fiyata sahip olan Apple Pencil ile iPad Pro’nun işlevselliği artmakla kalmıyor, aynı zamanda tabletten aldığınız zevk de yükseliyor.

- 55 -


İNCELEME

Sony’nin yeni amiral gemisi:

Sony Xperia Z5

S

ony, geçen yılın ikinci yarısında çıkardığı Xperia Z3’ün hemen birkaç ay sonrasında yeni bir amiral gemisi Xperia Z telefonu çıkarmayı tercih etmedi. Bu nedenle MWC 2015’te Xperia Z4’ü göremedik. Beklediğimiz Xperia Z4 Japonya’da piyasaya çıktı, aralarında

Türkiye’nin de bulunduğu diğer pazarlarda Xperia Z3+ olarak pazarlandı. Xperia Z3+ yaz aylarına girilirken tanıtılmıştı, onun üstünden fazla zaman geçmeden, IFA 2015’te Xperia Z5 ailesiyle tanıştık. Akıllı telefonda küçük ekran sevenlere hitap eden Xperia Z5 Compact, 4K ekranıyla ultra yüksek

çözünürlüklü fotoğraf ve video görüntüleme deneyimi sunan Xperia Z5 Premium ile birlikte Xperia Z5 farklı beğenilere ve isteklere hitap eden bir aile oluşturmuştu. Z5 diğer iki modelin ortasında konumlandırılıyor.

Xperia Z5: Tasarım Sony Xperia Z5’in tasarımı genel olarak Sony’nin 2013 başlarında çıkardığı Xperia Z ile birlikte görmeye başladığımız Omnibalance tasarım dilini takip ediyor. Ancak yapılan küçük dokunuşlar ve düzenlemelerle birlikte Z5 seleflerine göre farklılıklar kazanıyor. Z5’i elinize aldığınızda kaliteli bir telefon olduğunu kesinlikle hissedeceksiniz. Z5 de iki cam arasına sandviçlenmiş metal gövdeye sahip. Önde çizilmelere karşı dayanıklı, oleofobik kaplamalı ekran camı yer alırken, arkada ise daha önceki Xperia Z’lerden farklı olarak buzlanmış cama yer verilmiş. Buzlanmış camın varlığı parmak izlerinin görünürlüğünü azaltmada işe yarıyor. Arka camın yumuşak, kayganlık hissi yüksek bir yüzeyi var. Yine de, Z5’in elde tutulurken kayıp düşme riski

- 56 -


İNCELEME

Xperia Z3’ünkinden daha düşük.

içinde bir ağırlık değeri olduğunu söyleyebiliriz.

Z5, 7.3 mm. kalınlığa sahip profiliyle kendisinden bir önceki model olan Xperia Z3+’a göre çok az daha kalın. Öte yandan 154 gr.’lık ağırlığıyla da yine Z3+’a göre 10 gr. daha ağır geliyor. Ne var ki, kalınlık ve ağırlık açısından Z5 aleyhine olan durumun günlük hayata olumsuz bir etkisi yok. Xperia Z5’in kalınlığı yeterli, zaten biraz daha yuvarlatılmış kenarlar sayesinde Z5 daha rahat kavranıyor. 154 gr.’ın da hem elde tutuş hem de cepte taşıma için makul sınırlar

Z5’in ön yüzüne baktığımızda 5.2 inç ekranın uzun kenarlarını saran çerçevenin epey ince, buna karşın üstte ve altta kalan alanların geniş olduğunu görüyoruz. Ön yüzde herhangi bir fiziksel tuş yok, Android‘in navigasyon kontrolleri ekranda, altta bulunan navigasyon çubuğu üzerinden sağlanıyor. Ekranın üst kısmında 5.1 megapiksel selfie kamerası ve Sony logosu dikkat çekiyor. Bu arada aynı bölgede bir de LED bildirim ışığı mevcut. Daha önceki bazı Xperia Z

- 57 -

serisi telefonlarda gördüğümüz gibi, en üst ve en alt bölgelere yerleştirilmiş hoparlör ızgaraları Z5’te de bulunuyor. Bunlar ilk bakışta hemen dikkat çekilecek gibi değil, ince ve uzun hoparlör ızgaraları gövdeye iyi şekilde gizlenmiş. Hoparlörler iyi kalitede ses veriyor, ancak maksimum ses yükseklikleri diğer amiral gemisi rakiplerin bazılarının biraz gerisinde kalıyor. Z5’in sağ kenarındaki tuşların diziliminde değişiklik söz konusu. Daha önce ses tuşları üst kenara doğru yer alır, bunun hemen aşağısında


İNCELEME

da küçük ve yuvarlak güç butonunu görürdük. Halbuki şimdi yepyeni tasarıma sahip, geniş bir elips şeklinde tasarlanan ve parmak izi okuyucusu taşıyan güç butonuna sahibiz. Ses tuşları ise bunun daha aşağısına yerleştirilmiş. Kamera tuşu ise daha önceki telefonlarla aynı yerde bulunuyor. Ses tuşları eskiden daha rahat kullanılıyordu, şimdiki ses tuşlarına erişmek için Z5’i elde hareket ettirmek gerekiyor. Belki de değişen güç butonu nedeniyle ses tuşlarının konumunun da değişmesi gerekmiştir. Güç butonunun konumu ise parmak izi tarayıcısının rahat şekilde kullanılması için elverişli.

kenarda ise 3.5 mm. kulaklık jakı ve ikinci mikrofon var. Sol kenara baktığımızda üst tarafta nanoSIM ve microSD kartların yerleştirildiği ve suya dayanıklılığın garanti alınması amacıyla bir kapak arkasına gizlenen yuvayı görüyoruz. Kart değişimi için yuvayı açmanız, daha sonra kartların yerleştirdiği tepsiyi

Sony Xperia Z5’in alt kenarına ilerlediğimizde microUSB portu ve bilek kayışı bağlamayı sağlayan yuvayı görüyoruz. Üst

- 58 -

tırnağınızın ucuyla çekmeniz gerekiyor. Zahmetli görünüyor, ancak en azından SIM veya bellek kartı çıkarmak, değiştirmek için bir iğneye ihtiyaç olmuyor. Sol kenarda aşağı doğru indiğimizde Xperia logosunu görüyoruz. Daha önce sadece arka tarafta Xperia logosunu görüyorduk. Z5 ile birlikte Sony markayı kenara da yerleştirmeyi uygun görmüş. Bu arada Z5’in dört köşesi de düşmelere karşı dayanıklılığı artırmak amacıyla özel parçalarla donatılmış. Bunlar sayesinde düşmenin oluşturacağı etkinin biraz emilmesi mümkün oluyor. İlk kez Xperia Z3’te getirilen bu özelliğin avantajlarından Z5’te de yararlanmak mümkün oluyor. Z5’in yukarıda bahsettiğimiz buzlanmış camla kaplı arka yüzünde 23 megapiksel kamera ve LED flaş sol üst


İNCELEME yaptığını gördük. Aslında Sony onlardan da ileri giderek Z5 Premium modelinde 4K ekrana yer veriyor. Ne var ki, Xperia Z5 gibi amiral gemisi derecesindeki bir telefonda Full HD ekran tercihinin yapıldığını görüyoruz.

köşeye doğru yerleştirilmiş. NFC işaretiyle Sony Xperia Z5’te yakın alan iletişimi modülünün neresi olduğu gösteriliyor. Sony ve Xperia logoları NFC işaretiyle aynı hat üstünde aşağı doğru sıralanıyor. Sony Xperia Z5 de selefleri gibi suya ve toza dayanıklı bir akıllı telefon. Bu dayanıklılık IP68 sertifikasıyla belgeleniyor. Xperia Z5’i suya yakın yerlerde gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz. Tabii ki, bunun için telefondaki tek kapak olan nanoSIM ve microSD kart yuvasının kapağını sıkıca kapattığınızdan emin olmalısınız. Aslında Xperia Z5’i suyun altına tutup yıkayabilir ve bir havluyla kurulayıp kolaylıkla temizleyebilirsiniz. Ya da içi su dolu bir kaba Xperia Z5’i bırakmak bir soruna yol açmıyor. Yine de, Sony Xperia Z5’in Sony web sitesindeki tanıtım sayfasının en altına “Cihazı tamamen suya sokmamalı, deniz suyuna, tuzlu suya, klorlu suya yada içecekler gibi sıvılara maruz bırakmamalısınız. Cihazın yanlış veya kötüye kullanımı garantiyi geçersiz kılar.” şeklinde bir ibare eklemeyi uygun görmüş. Bu arada Xperia Z5’i microUSB portu üzerinden şarj etmeden önce portun tamamen kuruduğundan emin olunması konusunda da uyarıda bulunmaktan geri kalmamış.

Xperia Z5’in 5.2 inç ekranı 1920 x 1080 piksel çözünürlüğe sahip. Bu büyüklükteki bir ekran için Full HD yeterli bir çözünürlük, ekrana yakından ve dikkatli baktığınızda pikselleri fark etmeniz neredeyse imkansız. Keskinlik ve netlik bakımından da Xperia Z5’in IPS LCD ekranı tatmin edici. Ekranın geniş görüş açıları var; yanlardan, üstten, alttan bakıldığında kolaylıkla göz ardı edilebilecek bir görsel kayıp söz konusu. Sony’nin Triluminos ve XReality Engine gibi teknolojileri sayesinde 5.2 inç Full HD ekranın sunduğu görsel deneyim daha da artırılıyor. Özellikle Triluminos teknolojisi Xperia Z5’in ekranının daha zengin renklere sahip olmasını sağlıyor. Parlaklık seviyesi de yüksek, parlak ışık veya güneş altında ekranda neler olup bittiğini rahatlıkla seçebilirsiniz. Xperia Z5’in içinde Xperia Z3+’taki bileşenlerin hemen hemen aynı şekilde korunduğunu görüyoruz. Sekiz çekirdekli Qualcomm Snapdragon 810 yongaset, Adreno 430 GPU ve 3 GB RAM başlıca bileşenler olarak sıralanıyor. 32 GB dahili hafızanın yanı sıra microSD kart yuvasıyla depolama alanını daha da artırmak mümkün. Sony, maksimum 200 GB kapasiteli

Xperia Z5: Donanım ve Performans Samsung, LG gibi şirketlerin amiral gemisi Android telefonlarında QHD ekranlara geçiş

- 59 -


İNCELEME microSD kartların takılmasına izin veriyor. Snapdragon 810 ile “ısınma” kelimesi bu yıl epey birlikte anıldı. Xperia Z5’te de merak edilen en önemli noktalardan bir tanesi de Snapdragon 810’un nasıl bir davranış gösterdiğiydi. Hız ve performans açısından herhangi bir sorun yok. Xperia Z5 gerçekten hızlı ve atik davranan bir telefon. Kullanıcı arayüzünde gezinti hızlı şekilde yapılıyor, takılma neredeyse yok denecek seviyede. İnternette gezinme, oyun oynama gibi yoğun olarak kullanılan işlevlerde de akıcılık ve yüksek kalite söz konusu. Bütün bunlara rağmen Z5 biraz çabuk ısınıyor. Arka yüzeyde, işlemcinin olduğu

bölgeye doğru ısının yoğunlaştığını hissedeceksiniz. Aslına bakarsanız, sıcaklık değerleri kabul edilebilir genel sınırlar içinde bulunuyor, rakipleri geçse de aşırılık sınırları içinde gezinmiyor. Ancak Z5’teki Snapdragon 810 işlemci biraz çabuk ısınıyor gibi hissettiriyor. Kablosuz bağlantılar menüsüne baktığımızda 802.11a/b/g/n/ac Wi-Fi, Bluetooth 4.1, 4G LTE ve NFC gibi klasik maddelerin yer aldığını görüyoruz. Bunun yanı sıra ivmeölçer, jiro, yakınlık sensörü, pusula ve barometre gibi zengin bir modül ve bileşen demeti var. Tabii ki, bir de bir önceki bölümde bahsi geçen parmak izi tarayıcısı var. Xperia Z5’in

sağ kenarındaki güç butonuna yerleştirilmiş olan parmak izi okuyucusu sayesinde ekran kilidini herhangi bir PIN veya şekil girmeden, doğrudan parmağınızı dokundurarak gerçekleştirebilirsiniz. Parmak izi ekleme işlemi Ayarlar altındaki Güvenlik bölümü içinde gerçekleştiriliyor. Tek elde tutuşta güç butonuna en kolay erişim sağlayacak parmakların izlerini eklemek en iyisi olacaktır. Bu durumda sağ el baş parmak ve sol el yüzük parmakları akla gelen ilk seçenekler. Bu arada sol el baş parmağı ve sağ el orta parmağı da eklenebilecek parmak izleri arasına ekleyebilirsiniz. Parmak izi okuyucusu genel olarak hızlı şekilde çalışıyor, parmak izlerini de çoğunlukla doğru şekilde okuyor. Sadece parmağınızı güç butonuna düzgün şekilde yerleştirmeye dikkat etmeniz gerekiyor. Sony Xperia Z5’te 2900 mAh kapasiteli pil mevcut. Sony Xperia Z3’te 3000 mAh kapasiteli pile yer vermiş, Xperia Z3+’ta ise bu değer 2930 mAh’ye düşmüştü. Yeni iterasyonla birlikte pil kapasite değerinin biraz daha aşağı çekildiğini görüyoruz. Buna rağmen Xperia Z5 de Sony’nin iki güne varan çalışma ömrü kriterini karşılamayı başarıyor. Tabii ki, Z5’te yoğun şekilde oyun oynar ve film izler, yani ekranı uzun süreler boyunca açık tutarsanız, sabahtan

- 60 -


İNCELEME akşama bir günü anca çıkarmanız mümkün olacaktır. Neyse ki, Quick Charge 2.0 hızlı şarj teknolojisi sayesinde ihtiyaç duyulduğu anda Xperia Z5’in pilini hızlı şekilde şarj etme, hatırı sayılır bir pil doluluk oranına kısa sürede ulaşma şansınız var.

Xperia Z5: Yazılım Sony’nin uzun zamandır Android telefonlarını süsleyen kullanıcı arayüzü Xperia sayesinde, bir kere Sony cihazına alışanlar ve daha sonra da bu cihaz tercihlerini değiştirmeyi

sevmeyenler, alıştıkları kullanıcı arayüzünü, Android sürümü değişse bile temelde aynı kalacak şekile buluyorlar. Xperia kullanıcı arayüzünün yazı tipi, ikonları, uygulama menüsü Android 4.0’da nasılsa, Android 5.1’de de hemen hemen aynı şekilde karşımıza çıkıyor. Bununla birlikte Sony’nin geçen zamanla birlikte özelleştirmeleri azalttığını ve kullanıcı arayüzünü ham Android’in diline biraz daha yaklaştırdığını görüyoruz. Android 5.1 Lollipop’un üstünde gördüğümüz Xperia kullanıcı arayüzüne baktığımızda, Ayarlar

- 61 -


İNCELEME köşesine yerleştirilen menü üzerinden gerçekleştiriliyor. Google’ın Gmail, Hangouts, YouTube, vb. Android uygulamaları Z5’te yüklü olarak geliyor. Buna ek olarak Sony’nin de eklediği çeşitli uygulamalar mevcut. Movie Creator uygulaması çektiğiniz fotoğraf ve videolardan otomatik olarak klipler hazırlıyor ve hazırladığı klipleri de size bildirim olarak hatırlatıyor. Bunun dışında Lifelog adlı sağlıklı yaşam ve fitness uygulaması, Sony’nin TrackID adlı müzik tanıma uygulaması, Wisepilot navigasyon uygulaması ve PlayStation ve PSN olmak üzere iki farklı PlayStation uygulaması Sony Xperia Z5’te ön yüklü olarak sunuluyor. Daha fazla uygulamayı ve oyunu de Google Play Store’dan indirebilirsiniz.

Xperia Z5: Kamera

uygulaması, bildirim tepsisi gibi unsurlarda Android’in ham arayüzündeki tasarımın Sony’nin hafif dokunuşlarıyla birlikte sunulduğunu görüyoruz. Örneğin bildirim tepsisi içinde bulunan hızlı ayar seçeneklerinin sıralamasını değiştirebilir, bazılarını ekleyip çıkarabilirsiniz. Hangi ikonun eklenip çıkarılacağına noktasındaki esneklik durum çubuğu için de geçerli. Ekranın tepesinde yer alan çubuk üstünde yer alan pil yüzdesi, zaman ve bunun gibi unsurları saklamanız mümkün. Ayrıca Tema Merkezi içinde sunulan farklı renk tonlarında temalar, canlı duvar kağıtları da özelleştirme seçenekleri arasında yer alıyor. Uygulama menüsüne baktığımızda sayfalı, sağa sola sürükleyerek gezilen yapının korunduğunu görüyoruz. Ancak Jelly Bean, KitKat tabanlı Xperia telefonlarında gördüğümüz, ekranın solundan çıkan sütun şeklindeki özelleştirme menüsü kaldırılmış. Uygulamaların yönetimi ekranın sağ üst

Son birkaç Xperia Z telefonunda arka kamera 20.7 megapiksel çözünürlüğe sahip. Sony, Xperia Z5 ailesiyle birlikte önemli bir atılım gerçekleştirdi ve kamera çözünürlüğünü 23 megapiksele çıkardı. Bunun yanı sıra faz algılamalı otomatik odak da Z5’in arka kamerasının en önemli yenilikleri arasında yer alıyor. Ne var ki, optik görüntü sabitleme sistemi yok, bunun yerine yazılım tabanlı dijital görüntü sabitleme sistemiyle idare etmek gerekiyor. Neyse ki, o da işini düzgün şekilde yapıyor. Birçok üreticinin iki hatta üç LED’li, farklı tonlarda flaş kullandığı bir ortamda

- 62 -


İNCELEME içinde yüz, Timeshift video gibi, Z5 ile yaratıcı işler çıkarmayı sağlayacak kamera uygulamaları mevcut. Süper Otomatik modda tüm ayarlar ortam koşullarına göre otomatik olarak yapılıyor ve size sadece ekrana dokunarak veya kamera tuşuna basarak çekim yapmak kalıyor. Elle modunda çözünürlük, görüntü oranı, beyaz dengesi, pozlama gibi ayarları elle yapmak mümkün oluyor. Süper Otomatik modda çekilen fotoğraflar yine 8 megapiksel çözünürlüğe sahip. Tam çözünürlükte fotoğraflar çekmek için Elle moduna geçiş yapmanız gerekiyor.

Sony’nin amiral gemisi telefonunun tek LED flaşla sunulduğunu görüyoruz. Xperia Z5 test ürünü elimize geldikten kısa bir süre sonra Sony yeni nesil Kamera uygulamasını yayınladı. Bu güncellenmiş Kamera uygulamasını Z5’te yüklü olarak gelen What’s New uygulaması üzerinden indirdik. Yeni nesil Kamera uygulamasıyla birlikte Z5’te fotoğraf ve video çekmek biraz daha kolaylaşmış. Aslına bakarsanız, eski nesil Kamera arayüzünde de fotoğraf ve video çekimi o kadar zor değildi, ancak çekim modları ve kamera uygulamalarının ana ekranda sunulması biraz kafa karıştırıyordu. Yeni uygulamada ekranın Sony logosuna yakın bölümünde sürgü görünümünde bir kontrol bulunuyor. Buradan Elle, Süper Otomatik ve Video modları arasında hızlı geçiş yapmak mümkün oluyor. Ayrıca Kamera uygulamaları arayüzüne de buradan erişiliyor. Kamera uygulamaları arasında AR efekti, Stil portre, AR maskesi, Panorama taraması, Resmin

Normal ışık koşullarında çekeceğiniz fotoğraflar yüzünüzü fazlasıyla güldürecektir. Fotoğraflardaki detaylar, renklerin canlılığı ve doygun görünümü fotoğrafları bir hayli çekici kılıyor. HDR özelliğini kullanarak da renklerin daha canlı ve gölgeliklerin daha da azaltıldığı fotoğraflar çekebilirsiniz. Düşük ışık koşullarında çekilen fotoğraflarda da daha önceki Xperia Z telefonlarına göre önemli gelişmeler kaydedildiğini görüyoruz. Buna rağmen bazı gece manzara çekimlerinde yine epey fazla miktarda gürültüye rastladığımızı söylememiz gerekiyor. Gerekli durumlarda Elle moduna geçiş yapıp pozlamayı düşürerek gürültü etkisinin önüne geçebilirsiniz. Z5’in önünde 5.1 megapiksel selfie kamerası bulunuyor. Işık koşullarının iyi olduğu ortamlarda çekilen selfie fotoğraflar bir hayli başarılı görünüyor. Detaylar epey fazla ve pozlama da dengeli biçimde ayarlanmış. Kapalı ortamlarda, ışığın çok da parlak olmadığı durumlarda da selfie fotoğraflar, detaylar azalsa ve biraz kumlanma görülse de fena sayılmaz. Video tarafında Z5’in de diğer amiral gemisi Android telefonlar gibi 4K video kayıt imkanı sunduğunu görüyoruz. Yeni Kamera uygulaması içinde video moduna girdiğinizde çözünürlük seçenekleri arasında en fazla

- 63 -


İNCELEME 1080p/60fps’yi görürsünüz. 4K video çekimi için Kamera Uygulamaları ekranını açmanız ve 4K video kamera uygulamasını seçmeniz gerekiyor. Optik görüntü sabitleme sisteminin olmaması video çekimlerinde titreşimin etkisinin biraz daha fazla hissedilmesine neden oluyor. Örneğin optik görüntü sabitleme sistemli arka kamera barındıran iPhone 6s Plus ile çekilen 4K videodaki durağanlık Z5 ile çekilen 4K videoda yok.

telefonlarıyla karşılaştırdığımızda bu telefon hem fiyat hem de nitelikler bakımından iyi bir yerde olduğunu söyleyebiliriz. Bazılarına Sony Xperia Z telefonlarının tasarımı sıkıcı geliyor, ancak Xperia Z5’i ele alıp kullanıp epey zevk veriyor ve güzel bir cihaz kullanıyor olmanın verdiği hazzı sonuna kadar yaşatıyor. Full HD ekran da keskinlik, renk canlılığı ve parlaklık açısından fazlasıyla tatmin edici. Snapdragon 810 işlemci normale göre biraz daha kısa sürede ısınsa da, iyi performans bekleyenlerin bu beklentisini rahatlıkla karşılıyor. 2499 TL’lik fiyatın da günümüz şartları ve Z5’in üst sınıf bir Android telefonu olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda iyi olduğunu söyleyebiliriz. Android telefon Sony Xperia Z5’i tercih edenler bu kararlarından dolayı pişman olmayacaktır.

Xperia Z5: Sonuç Sony Xperia Z3+ çıktıktan sadece birkaç ay sonra yepyeni bir Sony Xperia telefonu görmek. Xperia Z3+ sahiplerini biraz üzmüş olabilir. Ancak kendilerini o kadar da sıkmalarına gerek yok. En azından kendi telefonları da aynı ekran deneyimini, performansını ve pilde çalışma ömrünü sunuyor. Tasarım bakımından önemli ilerlemeler kaydedilmiş, ancak geçen yıl çıkan Xperia Z3 ve bu yılın ilk yarısında çıkan Xperia Z3+ da Omnibalance tasarım çizgisinde ve göze gayet hoş görünen cihazlar. 23 megapiksel kamerayla birlikte Z5 daha yüksek çözünürlüklü fotoğraflar çekme imkanına sahip, aynı zamanda düşük ışık performansı daha önceki Xperia Z telefonlarına göre biraz daha iyileştirilmiş. Yani Z5’te kamera tarafında önemli gelişmeler var, ve bunlar memnuniyet verici. Ancak bu da Xperia Z3+ veya Xperia Z3 sahiplerinin gıptayla bakacağı iyileşmeler değil. Parmak izi okuyucusu ise güvenlik için parmak izinin daha fazla kullanıldığı zamanda önemli bir eklenti. Ne var ki, parmak izi okuyucusu bir gereklilikten çok ekstra olma özelliği taşıyor. Yukarıda yazdıklarımız daha çok daha önce Xperia Z3 veya Xperia Z3+ satın almış Sony kullanıcılarına hitaben yazıldı. Şu anda piyasada var olan üst sınıf Android

Teknoblog.com’dan Sony Xperia Z5 İncelemesi

- 64 -


İNCELEME

Dolby Atmos özelliğiyle dikkat çekiyor

Lenovo A7000 A

kıllı telefon sahiplerine cihazlarını en çok hangi amaçla kullandıkları sorulduğunda multimedya başta gelen cevaplar arasında yer alıyor. Gerçekten de insanlar akıllı telefonlarında film izlemeyi, müzik dinlemeyi, fotoğraflara bakmayı seviyor. Gelişen mobil işlemciler sayesinde artık multimedya işlevleri için üst sınıf bir Android telefona ihtiyaç yok. Orta segment telefonlar da bu işler için rahatlıkla yetiyor. Lenovo da bunu görmüş ve Lenovo A7000 gibi, bizzat multimedyaya odaklanan ve uygun fiyatlı bir Android telefon çıkarmış. Lenovo A7000 büyük ekran, geniş kapasiteli pil ve güçlü sayılabilecek işlemci sayesinde bir akıllı telefonda olması gereken en temel unsurları sağlıyor. Lenovo A7000’i dikkat çekici kılan ve bir multimedya telefonu olarak nitelendirilmesini sağlayan esas noktalarından bir tanesi de dünyanın Dolby Atmos özellikli ilk akıllı telefonu olması. Bu telefon beklentileri ne derecede karşılıyor? Cevabı yazının devamındaki incelemede.

Lenovo A7000: Tasarım Lenovo A7000’in yuvarlatılmış köşeli ve mat arka yüzeyli tasarımında fazla dikkat çekici bir unsur yok. Biraz Samsung Galaxy Note 5’i andıran bir ön görünüme sahip olan Lenovo A7000’in göze hoş gelen ve kullanma isteği uyandıran bir tasarımı barındırdığını söylemek gerekiyor. 8 mm. kalınlığa ve 140 gr. ağırlığa sahip olan Lenovo A7000’in genel olarak ergonomik tasarıma sahip, büyük ekranlı bir telefon olsa da rahatlıkla tutulup kullanılabiliyor.

- 65 -


İNCELEME

A7000’in temel malzemesi plastik, ancak telefon kesinlikle ucuz ve bayağı durmuyor. Telefonun kutusundan çıkan plastik kapak kenarları ve arka yüzeyi kaplıyor, böylelikle A7000’i çiziklere ve darbelere karşı daha güvenli şekilde kullanmayı sağlıyor. Telefonun sağ kenarında ses tuşları ve güç butonu var. Bu tuşların yerleşimi elde tutarken onlara rahatlıkla erişme imkanı veriyor. Ayrıca metalden yapılmış ve üstlerinde yer alan doku sayesinde el yordamıyla bile rahatlıkla fark edilebiliyor. Üst kenarda microUSB portu ve 3.5 mm. kulaklık jakı, alt kenarda ise mikrofon yer alıyor.

kapasitif dokunmatik navigasyon tuşları bulunuyor. Bu tuşlar arka aydınlatmaya sahip değil, dolayısıyla karanlıkta onları fark edip kullanmak da biraz zor. Ekranın üst kısmında ahize hoparlörü, ön kamera ve çevresel ışık sensörü mevcut. Arka yüzeye baktığımızda ana

Lenovo A7000’in 5.5 inç ekranının etrafını hatırı sayılır derecede büyük bir çerçeve sarıyor. Ekranın altında

- 66 -

kameranın sol üst köşeye yerleştirildiğini görüyoruz. Bunun hemen altında çift LED flaş var. Kamera ve flaş ikilisinin epey sağında ikinci mikrofonu görüyoruz. Hoparlör ise bu mikrofonun biraz altında, daha kenara doğru yerleştirilmiş. Hoparlörün konumu, telefonu elinizde tuttuğunuzda parmaklar tarafından kapatılmayacak şekilde ayarlanmış. Böylelikle herhangi bir ses kaybı da olmuyor. Arka kapak yerinden çıkarılabiliyor, altında pil, iki adet microSIM kart yuvası ve microSD kart girişi bulunuyor.

Lenovo A7000: Donanım ve Performans Lenovo A7000’i 1.5 GHz sekiz çekirdekli MediaTek MT6752m işlemci çalıştırıyor. Bu, MT6752’nin giriş seviyesi


İNCELEME versiyonu ve bünyesinde Mali-T760MP2 grafik işlemci birimini de barındırıyor. 2 GB RAM yüzleri güldürürken 8 GB dahili hafızaya olan tepkiniz aynı şekilde olmayacaktır. Neyse ki, 32 GB’ye kadar kapasiteye sahip kartları destekleyen microSD kart yuvası sayesinde alanı artırmak mümkün oluyor. Bunun yanında USB On-TheGo desteğiyle birlikte harici disk sürücüleri Lenovo A7000’e bağlayabilirsiniz. Lenovo A7000’in sekiz Cortex-A53 çekirdekli işlemcisi ve buna eşlik eden 2 GB gibi yeterli belleği sayesinde düzgün bir performans elde etmek mümkün oluyor. Lenovo A7000’i kullandığımız süre boyunca herhangi bir tıkanma veya takılmaya rastlamadık. Grafik değişkenliği yüksek olan Asphalt 8 Airborne ve Riptide GP2 gibi oyunları bile düzgün şekilde, çerçeve kaybı olmaksızın oynamak mümkün oluyor. İncelemelerimizde en büyük kriterlerden biri olan AnTuTu testinde Lenovo A7000 30000 civarında bir puan elde ediyor. Bu da Lenovo A7000’in ortalamanın biraz üstünde performans gösteren bir Android telefonu olduğunu ve aynı zamanda performansla ilgili izlenimlerimizi doğruluyor. 5.5 inç ekran IPS LCD teknolojisine sahip ve 1280 x 720 piksel çözünürlükle geliyor. Bu, Lenovo A7000’in ekranının 267 ppi gibi bir

piksel yoğunluğuna sahip olduğunu gösteriyor. Günümüzde piksel yoğunluğu 400 ppi’nin altında olan ekranlara burun kıvırmaya başladık, ancak bu nispeten düşük çözünürlüklü ekranın hiç de fena olmadığını söylemek gerekiyor. Renk doygunluğu kararında, aşırıya kaçmıyor ve yeteri kadar keskin yazı ve grafikler elde ediliyor. Görüş açıları yüksek sayılır, parlaklık da çoğu kullanıcıyı tatmin edecektir. Kablosuz bağlantı tarafında Lenovo A7000’in 1800, 2100 ve 26000 gibi, Türkiye’de ihalesi gerçekleştirilmiş LTE bantlarını desteklediğini görüyoruz. Diğer bir deyişle, Lenovo A7000 sahipleri 1 Nisan 2016’dan itibaren sunulmaya başlanacak 4.5G servislerinden telefonlarını değiştirmek zorunda kalmadan yararlanabilecekler. LTE desteğinin dışında 802.11b/g/n Wi-fi, Bluetooth

- 67 -

4.0, A-GPS destekli GPS de diğer kablosuz bağlantı özellikleri arasında yer alıyor. Lenovo A7000’in içinde 2900 mAh kapasiteli değiştirilebilir pil yer alıyor. Katalog değerlere bakıldığında bu telefon yaklaşık 260 saate kadar bekleme ve 40 saate kadar telefon görüşmesi yapma imkanı sunuyor. Pratikteki kullanıma bakacak olursak, Lenovo A7000’in bir günü rahatlıkla çıkarabileceğini söylemek yanlış olmaz. Uzun bir yolculukta ortalama 100 dakika uzunluğunda 4-5 filmi Lenovo A7000 ile rahatlıkla izlersiniz gibi görünüyor. Lenovo A7000’in en önemli özelliklerinden bir tanesi Dolby Atmos desteği. Aslına bakarsanız, Dolby Atmos telefonda yer alan ve ses çıkışını film veya müzik parçası gibi, oynatılan içeriğe göre ayarlayan bir uygulama. Dolby Atmos adını taşıması


İNCELEME

daha çok bir pazarlama hamlesi gibi görünüyor. Çünkü Dolby Atmos’un Dolby’nin diğer bazı Android telefonlarında gördüğümüz ekolayzır uygulamasına göre pek artısı yok gibi görünüyor. Tabii ki, Dolby Atmos teknolojisinin farkını Lenovo A7000 ile yaşamak mümkün olur, ancak bunun için Dolby Atmos destekli içeriklere ihtiyaç var gibi görünüyor. Dolby Atmos’un kullanıcı arayüzü ilk bakışta biraz karışık duruyor. Bu ekolayzır uygulaması ses frekans seviyelerinde dilediğiniz gibi oynama yapmanızı, böylelikle sizin için en doyurucu olacak sesi bulmanızı sağlıyor. Dolby Atmos’un hem hoparlör hem de kulaklıkta ses çıkışını farklılaştırdığı, daha zevkli hâle getirdiği bir gerçek. Frekans seviyelerinde parmağınızla oynama yaparak kulağınıza en hoş gelecek ses profilini elde etmeniz ve bunu Kişisel seçeneği altında saklamanız da mümkün.

Hoparlör hakkında konuşacak olursak, ses çıkışının epey kaliteli olduğunu söyleyebiliriz. Ancak ne hoparlörde ne de kulaklıkta, en yüksek ses seviyesinde istenen şiddette ses çıkışı sağlanmıyor. Ancak bu durum sesi daha düşük kademelerde isteyenler için herhangi bir sorun yaratmayacaktır.

Lenovo A7000: Yazılım Lenovo A7000’de Android 5.0 Lollipop çalışıyor. Bunun üstünde de Lenovo’nun Vibe UI 3.0 özelleştirilmiş kullanıcı arayüzü bulunuyor. Kullanıcı arayüzü içinde herhangi bir uygulama menüsü bulunmuyor. Uygulama kısayolları, klasörler ve bileşenler aynı ekranda bir araya getiriliyor. Bu, her bir ana ekran panelini farklı bir alan için düzenleyebileceğinizi gösteriyor. Örneğin bir panele multimedya uygulamalarını,

- 68 -


İNCELEME

Lenovo A7000: Kamera

diğerine kamera ve fotoğraf uygulamalarını, diğerine sosyal medya uygulama ve bileşenlerini yerleştirebilirsiniz. Bunun dışında Lenovo, A7000 kullanıcılarına çeşitli özelleştirme seçenekleri de sunuyor. Tema Merkezi uygulamasına girdiğinizde sizi bekleyen birkaç tema, duvar kağıdı, kilit ekranı ve son görevler listesi seçeneği göreceksiniz. Bunlardan dilediklerinizi seçerek kendi zevklerinize ve kullanım alışkanlıklarınıza uygun bir kullanıcı arayüzü elde edebilirsiniz.

Bunun dışında Lenovo’nun yüklü olarak sunduğu çeşitli uygulama ve oyunlar da söz konusu. UC Browser internet tarayıcısı, Gezinti adlı navigasyon uygulaması bunlardan sadece bazıları. Google Play Store’dan da dilediğiniz uygulamayı veya oyunu yükleyebilirsiniz.

Lenovo A7000 Google sertifikalı bir telefon olduğu için Google’ın Google+, Gmail, Play Gazetelik, Hangouts gibi uygulamaları yüklü olarak sunuluyor.

- 69 -

Lenovo A7000’in ana kamerası çözünürlük bakımından fazla iddialı sayılmaz. Lenovo 8 megapiksel çözünürlüklü sensörü yeterli görmüş. Ancak bu kamera orta segment bir Android telefonu için hızlı çekim yapıyor. Çekilen fotoğrafların ise orta karar olduğunu söylemek gerekiyor. Renk canlılığı iyi seviyede, tam çözünürlükte görüntüleme yapıldığında da kalite kaybı belirtileri gözlenmiyor. Düşük ışıkta ise performansın vasatın üstüne pek çıkmadığını, yazılım tabanlı müdahaleler nedeniyle detayların kaybolduğunu görüyoruz. Lenovo A7000’in önünde ise 5 megapiksel kamera yer alıyor. Ön kamera parlaklık ve renk doğruluğu bakımından iyi seviyede selfie fotoğraflar çekmeyi sağlıyor. Güzelleştirme araçları sayesinde selfie


İNCELEME

fotoğraflardaki kişilerin yüzlerinin daha pürüzsüz ve düzgün görünmesini sağlayabilirsiniz. Hem ön hem de arka kamerayla 1080p Full HD video kaydı da yapılabiliyor. Kamera uygulaması da kolay ve anlaşılabilir kullanıcı arayüzüyle fotoğraf ve video çekimini pratik hâle getiriyor.

Lenovo A7000: Sonuç Fiyatı 600-700 TL arasında değişen Lenovo A7000, satışa sunulduğu fiyata göre oldukça iyi bir performans sergiliyor. Ekran, kamera, yazılım gibi unsurlar bakımından da A7000’in tatmin edici seviyede olduğunu söyleyebiliriz. Lenovo A7000 5.5 inç büyük ekranıyla ve özellikle de Dolby Atmos teknolojisi

barındırmasıyla bir multimedya telefonu olarak anılıyor. Dolby Atmos biraz tanıtım amacıyla eklenmiş gibi görünse de, Lenovo A7000’in multimedya konusunda kendisinden beklenenleri karşılayan, bu konuda özelleştirme imkanı sağlayan bir telefon olduğunu söyleyebiliriz. Yine de, Lenovo’nun A7000’deki Dolby Atmos teknolojisini biraz daha fark yaratır hâle getirmesi gerekiyor. Her şeye rağmen, bugünlerde bir akıllı telefon satın almayı düşünen ve en fazla 700 TL’yi gözden çıkarabilecek tüketiciler için, Lenovo A7000 değerlendirme listesine rahatlıkla girebilecek bir akıllı telefon.

Teknoblog.com’dan Lenovo A7000 İncelemesi

- 70 -


facebook.com/teknoblog

instagram.com/teknoblog

twiUer.com/teknoblog

youtube.com/teknoblog

google.com/+teknoblog

pinterest.com/teknoblog


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.