B i l i şi m Te k n o lo jiler i D erg is i T eleko m T ü r k iye
Sayı: 137 • ISSN 1 3 0 4 - 9 4 4 5
www.t ele.com.tr
Yeni Nesil Bulut Bilişim Büyük Veri Sanallaştırma ve Veri Merkezleri
Flaş Ürün AK ÖN IÇ KAP
A
P
10G XENPAK/X2/XFP/SFP+ 40G QSFP+,40G LRD CFP 10G&40G
Products
FiBER TEKNOLOJiSiNE
LONGLINE
iLE BAÄžLANIN
155M
622M
1.25G
2.5G
4G
10G
40G
100G
longline.com.tr T 0212-321-75-15
. . . iCindekiler
40
UZMAN GÖRÜŞÜ
E-POSTA PAZARLAMA MOBILLE BÜYÜYOR
19
SEKTÖR KAPAK KONUSU RÖPORTAJLARI 24 SKYATLAS 26 RADORE 28 KAREL 30 CISCO 32 NETAPP 34 THOUGHTWORKS
46 MAKALE
NESNELERIN İNTERNETI TEKNOLOJILERI 2017 VE SONRASINDA DA TÜKETICI ELEKTRONIĞINDE DEVRIM YAPMAYA DEVAM EDECEK
KURULUŞLAR
SiBER SALDIRILARA HAZIRLIKSIZ! ANALİZ
36
tele.com.tr Biliflim Teknolojileri Dergisi Telekom Türkiye
‹mtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü Ekim Nazım KAYA ekim@telecomtrdergisi.com
Yay›n Müdürü Mehmet Akif Dilmen akif@telecomtrdergisi.com Haber Müdürü Demet Kul demet@telecomtrdergisi.com | Reklam Satış Koordinatörü Ümran Öztürk umran@telecomtrdergisi.com Dijital Projeler Yönetmeni Eda Zortul eda@telecomtrdergisi.com | Art Direktör Mustafa Karayel Bask› Golden Print Tel: 0212 629 00 25 Yüzy›l Mh. MAT-S‹T 1. Cd. No: 88 Ba€c›lar / ‹stanbul Tel: (0212) 629 00 24 - 25 | Da€›t›m Aras Kargo www.tele.com.tr Çobanoğlu Sok. No:109 D/28 C Blok Osmanbey / İstanbul Tel: 0212 224 33 13 © Tele.com.tr Dergisi, BİNBİR BASIN YAYIN DANIŞMANLIK REKLAM ORGANİZASYON TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ taraf›ndan T.C. yasalar›na uygun olarak yay›mlanmaktad›r. Dergide yay›mlanan yaz›, foto€raf, harita, illüstrasyon ve konular›n her hakk› sakl›d›r. ‹zinsiz, kaynak gösterilerek dahi al›nt› yap›lamaz. tele.com.tr bas›n meslek ilkelerine uymaya söz vermifltir. Yerel Süreli Yay›n | ISSN 1304-9445
4 tele.com.tr
baskı tarihi mart 2016
. .. editOrden Fotoğraf: Özgür Güvenç
??? Bir arkadaşımın babası kanser olmuştu. Arkadaşımın annesiyle onkoloji servisindeyiz. Doktor, ben ve annesi… Annesiyle doktorun arasında şöyle bir diyalog geçti: Anne- Doktor bey ne yapalım? Doktor- Yapmamız gerekeni yapıyoruz. Anne- […] (Başını öne eğer ve üzgün bir ifadeyle yere bakar) Ben bu diyalogdan pek bir şey çıkmayınca sözü alma gereği hissettim. Bu sefer şöyle bir diyalog oldu: Ben- Tedaviye cevap veriyor, değil mi? Doktor- Evet, değerler geçen sefere göre azalmasa da, en azından artmamış. Bu iyi. Ben- Risk ne oranda? Doktor- Maalesef yüksek. İyileşse bile, sıklıkla metastaz yapan bir tür. Ben- Öngördüğünüz bir süre var mı? Doktor- Bunu söylemek doğru olmayabilir. Ben- Elbette kesin bir süre beklemiyorum, ama deneyimlisiniz, istatistik ne diyor? Doktor- 3–6 ay arası diyebiliriz. Ben- Peki alternatif bir tedavi seçeneği var mı? Yoksa buna devam etmek en iyisi mi? Doktor- Modern tıp dışı alternatifleri önermem. Bu kanser türü için güven veren başka bir tedavi yok. Ben- Ağrıları artacak mı? Doktor- Evet, gittikçe artması muhtemel. Ben- Bir sonraki aşamada durumu ağırlaşacaksa, son günlerini huzurlu geçirmesi için evde tedaviye devam etmemizi önerir misiniz? Doktor- Bunu ben de değerlendireceğim. Size haber veririm. Ben- Teşekkürler. Arkadaşımın evine gittik. Annesi, arkadaşıma ‘Doktorla konuştuk. Ekim tabii benden iyi soruyor, bir sürü şey öğrendik’ dedi. Gerçekten de, o gün orada olmasaydım, bu kadar önemli bir konuda aynı doktordan alınan bilgi, aile için çok daha az anlamlı olacaktı. Bu hikaye bana şunu düşündürdü: Farkındalık, hayatınızı genişletiyor. Ne yapmanız gerektiğini, seçeneklerinizi, sizi neyin beklediğini bilmenin yolu, farkındalığınızı artırmak. Bu da deneyim ve bilgiyle oluyor. Deneyim ve bilgi, doğru soruları sormanızı sağlıyor. Tüm cevapları siz bilemezsiniz. Bilenlerden öğrenmek için, “neyi sormanız gerektiğini” bilmeniz yeterli. Yoksa neyi kaçırdığınızdan bile haberdar olamıyorsunuz. Biraz yaşlanmak, biraz da okumak, hayatınızdaki soru işaretlerini azaltmak için faydalı.
@ekimnazimkaya
6 tele.com.tr
Ekim Nazım Kaya ekim.kaya@tele.com.tr
Vodafone’a gelin, memnun kalmazsanız paranızı iade edelim Vodafone
Faturalı aboneler için maksimum 100 TL, faturasızlar için 35 TL’ye kadar.
4.5G teknolojisi, IMT-Advanced teknolojisini anlatmak için kullanılmıştır. 4.5G teknolojisinden, bu teknolojiyi destekleyen cihazlar ve uyumlu SIM kartlar ile faydalanılabilir. Vodafone, en fazla 4.5G abonesi ve en geniş 4.5G kapsaması ile Türkiye’nin 4.5G lideridir. 4.5G mobil internet hızı, kapsama alanına, coğrafi koşullara, şebeke yoğunluğuna, kullanılan cihaza ve bağlanılan siteye göre değişebilir. Memnun Kalmazsanız Paranız İade Kampanyası, son 30 gün içinde numara taşıyarak Vodafone’a ilk kez gelip sonraki 30 gün içerisinde numarasını başka bir operatöre taşıyan bireysel aboneler içindir. Cihaz kampanyaları kampanya kapsamına dahil değildir. Kampanya başvuru formu doldurulmalıdır. 60 gün içinde iade yapılır, 3 hat ile sınırlıdır. Detaylar için: 4bucakg.com
SEKTÖR Geçtiğimiz aydan seçmeler Türk Telekom şebekesi 5G’ye hazır
C-RAN Teknolojisi ile bağlantı hızı iki kat artacak Türk Telekom, 5G’ye geçişte önemli safhalardan olan “Merkezileştirilmiş Radyo Erişim Şebekesi (C-RAN) Teknolojisi”ni, Türkiye’de kendi şebekesinde uygulayarak, 5G için yaptığı çalışmalara bir yenisini daha ekledi.
T
ürk Telekom Türkiye’de ilk kez C-RAN teknolojisiyle farklı baz istasyonlarının hücreleri arasında da taşıyıcı birleştirme gerçekleştirildi. Testlerde veri yükleme hızının yanı sıra veri indirme hızını iyileştiren özellikler de denendi. Bu teknolojiyle özellikle konser alanları, büyük meydanlar, gibi iletişim trafiğinin yoğun olduğu yerlerde, bağlantı hızı ve hizmet kalitesi iki kata kadar artacak. Böylece mobil müşteriler iletişim trafiğinin yoğun olduğu yerlerde bile, sosyal medyaya fotoğrafları daha hızlı yükleyebilecek ya da istedikleri içeriği daha hızlı indirebilecekler. Güçlü bir fiber altyapı ile çalışan C-RAN Teknolojisi sayesinde müşteriler, daha hızlı iletişim kurarak mobil iletişimin keyfini doyasıya yaşayacaklar. Türkiye’nin lider iletişim ve eğlence teknolojileri şirketi Türk Telekom, daha hızlı ve kaliteli iletişim için yeni bir çalışmaya imza attı. Türk Telekom, sahip olduğu güçlü fiber altyapı sayesinde bağlantı hızı ve hizmet kalitesini iki kat artıracak C-RAN teknolojisini kendi şebekesinde başarıyla test etti. Özellikle iletişim trafiğinin yoğun olduğu konser, fuar gibi etkinliklerde, birçok kişinin bulunduğu büyük meydanlarda daha da kaliteli bir mobil iletişimin önü açılacak. C-RAN teknolojisinin kullanılabilmesi için öncelikle güçlü bir fiber altyapı gerekiyor. Türk Telekom ise bugüne kadar yaptığı fiber yatırımlar sayesinde, C-RAN teknolojisini şebekesine başarıyla entegre edebilecek operatör konumunda bulunuyor. Türk Telekom, 81 ile yayılan 228 bin kilometrelik güçlü
8 tele.com.tr
sunmayı amaçlıyoruz. Bu hedefle, bugüne kadar hayata geçirdiğimiz ilklere C-RAN teknolojisi ile bir yenisini daha ekledik. Bu sayede müşterilerimiz iletişim trafiğinin daha yoğun olduğu noktalarda dahi sevdikleriyle daha hızlı paylaşımlarda bulunabilecek ya da istedikleri içeriği internet ortamında daha hızlı indirip yükleyebilecekler. Böylece daha kaliteli ve hızlı bir mobil iletişimin keyfini yaşayabilecekler. Bugün testlerini gerçekleştirdiğimiz bu deneyim için en büyük gücü ise Türkiye’nin 81 ilini birbirine bağlayan geniş fiber altyapımızdan alıyoruz. Güçlü fiber şebekemiz sayesinde, C-RAN Teknolojisi’nin üstün özellikleri en etkili şekilde Türk Telekom şebekesinde hayat bulacak.”
fiber altyapısından aldığı güçle, sadece bugünün teknolojisi 4.5G’de değil, geleceğin teknolojilerinde de müşterilerine daha keyifli, hızlı ve kaliteli bir mobil iletişim deneyimi yaşatmak için çalışmaya devam ediyor.
Doğan: “Güçlü fiber altyapımız sayesinde en iyi performansı sunacağız” Türk Telekom Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Cengiz Doğan, Türk Telekom’un şebekesinde test ettiği C-RAN teknolojisi ile ilgili olarak şunları söyledi: “Türk Telekom olarak, Türkiye’nin dijital devrimini gerçekleştirme hedefimiz doğrultusunda, 4.5G’de olduğu gibi 5G’de de ülkemize ve kullanıcılarımıza en ileri teknolojiyi
Testte Türkiye’de ilk defa farklı baz istasyonlarının hücreleri arasında da taşıyıcı birleştirme yapıldı
Mimari çalışma ve denemelerine ilk kez Türk Telekom tarafından başlanan C-RAN teknolojisi İstanbul Çekmeköy’de 4 adet 4.5G baz istasyonunda ve toplam 50 kilometrekarelik bir alanda test edildi. Testlerde veri yükleme hızının yanı sıra veri indirme hızını iyileştiren özellikler de denendi. Daha önce aynı baz istasyonunun hücreleri arasında taşıyıcı birleştirme yapılabiliyorken, bu teknoloji ile Türk Telekom Türkiye’de ilk kez farklı baz istasyonlarının hücreleri arasında da taşıyıcı birleştirme gerçekleştirildi. Bu teknoloji ile taşıyıcı birleştirilebilen ve böylece yüksek hız sağlanabilen kapsama alanı daha da genişletilmiş oldu.
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
SEKTÖR Geçtiğimiz aydan seçmeler
Avnet ve IBM, IoT çözümleri için işbirliği yapıyor
Samsung Yeni Galaxy A Serisi Akıllı Telefonlar Türkiye’de Satışta
S
amsung Electronics, etkileyici tasarım, güçlü performans ve üst düzey kolaylık sunan 5.7 inç A7, 5.2 inç A5 ve 4.7 inç A3 akıllı telefonlarının yer aldığı yeni Galaxy A serisini Türkiye’de satışa sundu. Galaxy A serisi akıllı telefonlar tüm Samsung mağazalarında ve yetkili satış noktalarında raflarda yerini aldı. Samsung’un üst düzey tasarım uzmanlığını yansıtan yeni Galaxy A Serisi, premium metal çerçeve ve 3D cam arka yüzeye sahip. Şık kamerası ve Ana Menü tuşu sayesinde yeni Galaxy A serisi her zamankinden daha rahat bir tutuş ve kullanım tecrübesi yaşatıyor. Galaxy A serisi Siyah Gökyüzü, Altın Kum, Mavi Sis ve Şeftali Bulutu olmak üzere dört farklı cazip renk seçeneğiyle tüketicilerin beğenisine sunuluyor. 10 tele.com.tr ekim ‘16
Watson tabanlı faaliyet gösterecek olan çözüm laboratuvarı müşterilerin IoT fikirlerini gerçeğe dönüştürmesine yardımcı olacak.
A
vnet, Inc. , IoT çözümlerinin piyasaya daha hızlı sunulmasını sağlamak amacıyla IBM ile işbirliği gerçekleştireceklerini duyurdu. Avnet, IBM’in Münih, Almanya’da kısa süre önce hizmete aldığı global Watson IoT Merkezi bünyesinde faaliyet gösterecek Watson Nesnelerin İnterneti (IoT) Ortak Laboratuvarı’nı kurmak için Technology Solutions liderliğinde IBM ile işbirliğine hazırlanıyor. Avnet bu benzersiz ortamı yenilikçi IoT çözümlerini sergilemek, geliştirmek ve satmak için kullanacak. Laboratuvarda, dünyanın dört bir yanından müşteriler Watson IoT’un işletme avantajlarını ve bilişsel bilgi işlemin gücünü hayata taşıyan başarılı prototipler ve çözümler oluşturmak için Avnet ve IBM IoT uzmanlarıyla iletişim kurabilecek. Bunun yanı sıra laboratuvarda uygulamalı, iş başında öğrenme
aracılığıyla IoT teknik uzmanlıklarını geliştirebilecekler. Ayrıca, Avnet ve IBM müşterilerine ortaklaşa iş fırsatı olanakları sunacak. Ortak laboratuvar, müşterilerin IoT ile “olası teknolojileri” hayal edebilmesine, yeni işletme modelleri oluşturmasına ve sektör zorluklarına karşı yenilikçi yaklaşımlar keşfetmesine olanak sağlayacak. Avnet bu yeni işbirliği sayesinde kısa süre önce satın aldığı Premier Farnell işletmesiyle, IBM’in cihaz seviyesindeki Watson IoT ve Bluemix hizmetleriyle tümleşik elektronik kartlara yönelik proof-of-concept’ler laboratuvarda gerçekleştirebilecek. Bu çabalarla müşteriler için sorunsuz bir deneyim ortaya çıkarmak, yeni kullanım olanaklarından hızlı bir şekilde faydalanmalarını sağlamak amaçlanıyor. Laboratuvara ek olarak, Avnet ve IBM, IBM Watson IoT ve IBM Bluemix platformlarıyla çözüm geliştirme sürecini hızlandıracak IoT teklifleri geliştirmek için aktif şekilde birlikte çalışıyor. Bu çalışmalar, Avnet’in Electronics Marketing ve Premier Farnell işletmeleri tarafından geliştirilen IoT başlangıç setlerini içeriyor.
Radore’den girişimcilere 3,5 milyon dolarlık destek
Türkiye’nin en hızlı büyüyen veri merkezi Radore, 40’ın üzerinde girişimciye 3,5 milyon dolardan fazla yatırımla destek veriyor.
G
irişim şirketi olarak sektöre adım atan ve Türkiye’nin en hızlı büyüyen veri merkezi Radore, Start Up Paketi ile girişimcilere destek vermeye devam ediyor. Son bir yılda 40’ın üzerinde girişimciye, 3,5 milyon dolardan fazla destek veren Radore, yeni girişimcilere de kapılarını açıyor. “Start Up Paketi” kapsamında Zeo, Kolay İK, Simlex, Bumerangla, Gamehub, Jetract, Parkkolay ve Stajim.net gibi önemli girişimler, hem kurulum aşamasında, hem de kullanım süreci boyunca Radore tarafından profesyonel destek aldılar. Girişimlere ücretsiz olarak sunulan Start Up Pack’in 85 bin dolarlık hizmetleri dahilinde girişimler, #radoreyesor ile sistem ve network başta olmak üzere ihtiyaç duydukları her konuyu sistem yöneticilerine sorarak hızlı çözüm sağlayabiliyor. Ayrıca Radore, kendi bulut platformunda girişimlere özel 5 sunucuyu yapılandırabilecekleri kaynakları ücretsiz sunuyor. Tüm performans, güncelleme ve benzeri hizmetlerde de destek sunan Radore, ağ güvenliğini sağlayıp gerekli kontrolleri gerçekleştirerek kurumları sürekli değişen güvenlik tehditlerine karşı da koruyor. Ayrıntılı bilgi için http://radore.com/startup adresini ziyaret edebilirsiniz.
Şirketinizin Özel Bulut altyapı yönetimini SkyAtlas'ın tecrübeli uzmanlarına emanet edin! “GERÇEK” BULUT ALTYAPISI WHITE LABELING
ÖZEL BULUT
ALTYAPI ve UYGULAMA YÖNETİMİ
YERLİ ve GÜVENİLİR VERİ MERKEZLERİ SKYATLAS API
OPENSTACK
KAPSÜL TEKNOLOJİSİ
VE DAHA FAZLASI
HEMEN İLK SUNUCUNUZU AÇIN! www.skyatlas.com
SEKTÖR Geçtiğimiz aydan seçmeler
“Yatırımlarımıza Hız Kesmeden Devam Ediyoruz”
D
ünyanın dört bir yanındaki milyonlarca tüketiciye üstün teknolojili ürünler sunan Arçelik A.Ş., bu tecrübesini şimdi de kurumsal alana taşıyor. Arçelik A.Ş., İstanbul Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşen EMİTT Fuarı’ndaki standında konaklama çözümleri, kampanya ekranları, videowall, mirror ve touch ekranları gibi görüntüleme çözümleri, ödeme kaydedici cihazlar ve Telve Pro’yu sergiliyor. Arçelik A.Ş.’nin kurumsal çözümlerinin uzaktan ve yerinde yönetilebilen işletim sistemi, ürünleri ve satış sonrası hizmetleriyle farklılaştığını vurgulayan Arçelik Türkiye Genel Müdürü Can Dinçer; 62 yıldır tüketicilerin hayatına birçok yenilik katmış ve onlara yepyeni deneyimler yaşatmış bir şirket olarak, yeni iş alanları ve yeni ürünlere yatırım yapmaya hız kesmeden devam ediyoruz. Sektöre ve işletmelere özel çözümler üretiyoruz. Kurumsal Çözümler ile hizmet verdiğimiz alanlarda, değişen trendler doğrultusunda ortaya çıkan ihtiyaçları takip edip bu çerçevede yatırımlar yapıyoruz ve bu alanda büyüme hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Uzun yıllara dayanan bireysel tüketici tecrübemizi kurumsal alana da taşıyoruz. Bunun en güzel örneklerini, turizm sektörünün en önemli fuarlarından biri olan EMİTT Fuarı’nda sergiliyoruz ve bu sektöre yönelik akıllı teknolojilerimizi ve kurumsal çözümlerimizi tüketicilerimizle buluşturuyoruz” dedi.
“Tek noktadan bütünsel çözümler sunuyoruz”
Ar-Ge ve inovasyon yeteneğinden aldığı güçle iş alanlarını her geçen gün geliştiren ve en yenilikçi, en teknolojik ürünleri tüketicilerle buluşturan Arçelik A.Ş.’nin, tasarım, uygulama, mühendislik, bakım ve işletme olmak üzere kurumsal çözümler sunduğunu söyleyen Can Dinçer, “Yaygın ve güvenilir hizmet ağımız ile tüketicilerimize destek sağlıyoruz. Kurumsal çözümler konusunda da Arçelik A.Ş.’yi sektörde farklılaştıran en önemli nokta yaygın bayi ve servis ağımız” şeklinde konuştu.
LG 2016 son çeyrek finansal sonuçları açıklandı
Rakiplerinin ardından LG’de 2016 finansal sonuçlarını duyurdu. Özellikle satışlarda ciddi düşüş görüldüğü dikkati çekiyor. LG’nin 2016 yılında en az kar ettiği alan mobil iletişim sektörü oldu.
LG
Elecronics tarafından paylaşılan 2016 raporu ile mali sonuçlar belli oldu. Bu yıl kullanıcıların karşısına ciddi ürünler ile çıkmayı planlayan ve LG G6 ile mobil pazarda önemli bir ciro hedefleyen LG Elecronics mobil iletişim sektörü haricinde başarılı bir 2016 yılı geçirdiğini söyleyebiliriz. LG tarafından paylaşılan grafikte 2016’nın dördünce çeyreğinde 14.78 trilyon KRW (12.79 milyar dolar) gelir elde ettiği belirtildi. Teknoloji devinin bu dönemde 1.34 trilyon KRW (1.16 milyar dolar) satışlardan net gelir elde ettiği açıklandı. LG ev aletlerinde, iklimlendirme aletlerinde ve eğlence sistemlerinde yüksek kazanç elde ederken mobil iletişim sektöründe çok az kar etmesi dikkat çekti.
12 tele.com.tr
CMC Turkey’den dört ayda 825 kişilik istihdam!
Ç
ağrı merkezi sektöründeki istihdam sayısı 2016 yılında 85 bin kişiye ulaştı, 2017 sonuna kadar ise bu sayının 92 bini yakalaması hedefleniyor. Türkiye’nin en büyük dış kaynak sağlayıcı şirketlerinden CMC Turkey, sektörün üzerinde bir istihdam hedefiyle dört ay gibi kısa bir sürede 825 kişilik yeni işe alım gerçekleştirmeyi hedefliyor. CMC Turkey, geride bıraktığımız 2016 yılını iki önemli yatırımla kapattı. Elektrik piyasasının lider oyuncularından birine hizmet vermek üzere Rize’de açılan merkezde, 275 kişi istihdam edildi. Telekomünikasyon sektörünün önde gelen şirketlerinden birine hizmet veren Bayburt lokasyonunda ise 150 kişiye iş imkanı sağlandı. Çağrı merkezi, sosyal medya ve bulut bilişimin öncü şirketlerinden CMC Turkey, yeni lokasyonların yanı sıra mevcut merkezlerindeki operasyonlarını da büyütme kararı aldı. 2017 yılının ilk çeyreğinde Malatya lokasyonunda 300, Şanlıurfa lokasyonunda ise 100 yeni işe alım yapacak olan şirket, toplam çalışan sayısını da dört binin üzerine çıkarıyor.
Yeni operasyonlarla birlikte istihdamımızı artıracağız
Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri ile Türkiye gibi büyüyen pazarlara yatırım yapan Mid Europa şirketinin bir parçası olduklarını hatırlatan CMC Turkey Genel Müdür Yardımcısı Hakan Saran, yabancı yatırımcıların Türkiye’ye duydukları güven sonucunda yatırımlarını sürdürdüklerini söyledi. Yeni operasyonlarla birlikte istihdamlarını artıracaklarını belirten Saran, “İstanbul’daki merkezimiz ve Anadolu’daki yatırımlarımızla birlikte toplamda beş lokasyonda, dört bini aşkın çalışanımızla kurumsal müşterilerimize hizmet veriyoruz. En kaliteli hizmeti sunmak için her yeni operasyonumuzla birlikte istihdamımızı da önemli ölçüde artırıyoruz” dedi.
IDC Bulut ve Veri Merkezi Konferansı 2017 Yeni Nesil Veri Merkezlerinde Bulut Gerçeği 15 Mart – ISTANBUL
#IDCCLOUDDC
Ana Konular BT Altyapı ve Operasyon • BT Altyapı ve Operasyon alanında yeni teknoloji ve trendler • Veri Merkezi 2020 – Altyapı Stratejileri Yol Haritası • Yazılım tabanlı veri merkezlerinden nasıl faydalanılır? Veri Merkezi • Veri Merkezi ve Bulut Stratejilerin Evrimi • Yeni Nesil Felaket Kurtarma • Yarın’ın Veri Merkezini Güvenilir Yapmak Bulut Bilişim • Çalışan Hibrit Bulut’u İnşa Etmek • Maliyet Optimizasyonunu Yönetmek • Dijitalleşme, Hyperconvergence ve Genel Bulut
Bulut, Veri Merkezi, Altyapı ve Operasyon liderlerinin birinci adresi. Konferansımıza katılın ve Ana Önceliklerinizi tartışın.
Yılın En Başarılı Bulut Bilişim Projesini Seçiyoruz
Danışma Kurulu ve Konuşmacılar
Ayhan Ağırgöl
Şirin Aktaş
Metin Arabacıoğlu
Ümit Aslantekin
Önder Ayan
Emrah Bayarçelik
Abdullah Bilgin
Mehmet Boydak
Fikri Çelik
Serkan Çil
Burak Demircan
Bülent Dursun
Hakan Figenli
Bilal Genç
Ersin İnankul
Kemal Kaplan
Hamdi Kemer
Neslihan Birer Kutluay
Emre Kunt
Enis Opak
Murat Özkan
Tunç Şenyol
Gökhan Tarhan
Hakan Cem Topal
Namık Kemal Uçkan
Erkan Yaylacı
Gökhan Yoluaçık
150’den fazla Katılımcı
1’e 1 Toplantılar ve Networking
İş Ortaklarımız
Bilgi için Konferans hakkında Sponsorluk hakkında
: Banu Sogut - bsogut@idc.com - 0212 356 0678 : Pelin Pırnal - ppirnal@idc.com - 0212 356 0218 : Onur Hamitoglu - ohamitoglu@idc.com - 0533 301 8998
Deneyim Paylaşımı ve Paneller
Yuvarlak Masa Toplantıları
SEKTÖR Geçtiğimiz aydan seçmeler UYDU ÜZERİNDEN 4.5G SES VE VERİ HİZMETİ SUNAN İLK OPERATÖR VODAFONE OLDU
Vodafone 4.5G’yi dağın zirvesine taşıdı
4.5G teknolojisini Türkiye’de her yerde ve herkese ulaştırmayı hedefleyen Vodafone, bu hedef doğrultusunda önemli bir yeniliği daha hayata geçirdi. Vodafone, geleneksel transmisyon (aktarım) çözümlerinin mümkün olmadığı zorlu coğrafi koşullarda, mobil araçlar vasıtasıyla uydu üzerinden 4.5G ses ve veri hizmeti sunmayı başardı. Noter huzurunda gerçekleştirilen test sonucunda Vodafone, mobil araçlar üzerinden uydu bağlantısı kurarak abonelerine 4.5G ses ve veri hizmeti sunan ilk operatör unvanına sahip oldu.
T
ürkiye’nin dört bucağına 4.5G’yi götürmeyi hedefleyen Vodafone, bu hedef doğrultusunda bir ilke daha imza attı. Vodafone, geleneksel transmisyon (aktarım) çözümlerinin mümkün olmadığı zorlu coğrafi koşullarda mobil araçları kullanarak, uydu üzerinden 4.5G hizmeti sunmayı başardı. Uydu üzerinden başarıyla çalışan VoLTE (Voice Over LTE) teknolojisi ile, kristal berraklığında ses kalitesi ve süper hızlı arama bağlantısı sağlandı. Bu teknoloji sayesinde Vodafone aboneleri zorlayıcı doğa koşullarında da kesintisiz ses ve veri deneyiminden yararlanabilecek. Noter huzurunda gerçekleştirilen test ile bu başarıyı tescil eden Vodafone, 4.5G teknolojisini mobil araçlar vasıtasıyla uydu üzerinden kullanıcılarına sunan ilk operatör olmaya hak kazandı.
Mallik Rao: Bir dağın zirvesine dahi 4.5G ses ve veri hizmeti ulaştırabiliriz Dünyanın en geniş 4.5G ağına sahip olan 14 tele.com.tr
Vodafone’nun 4G ve üstü teknolojilerdeki global uzmanlığını Türkiye’ye taşımaya devam ettiğini vurgulayan Vodafone Türkiye Teknolojiden Sorumlu İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Mallik Rao, şunları söyledi: “Abonelerimizi dijital dünyanın olanaklarından en üst düzeyde faydalandırmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu doğrultuda, bir yandan çok daha yüksek hız ve kapasiteyle veri transferi imkânı sunacak 5G teknolojisi için hazırlıklarımızı sürdürürken, diğer yandan 4.5G’deki global deneyimlerimizi Türkiye’ye taşımaya devam ediyoruz. 1 Nisan’daki 4.5G lansmanında Türkiye’de her yerde herkesin 4.5G kullanıcısı olmasına öncülük edece-
ğimizin sözünü vermiştik. ‘4bucakG’ stratejimizle bugün 81 ilde 9 bine yakın fiziksel çekim noktasıyla ülkemizin en ücra köşesine kadar 4.5G hizmeti götürüyoruz. 4.5G lansmanı ile Türkiye’nin her yerinde kristal berraklığında ses kalitesi ve süper hızlı arama bağlantısı sağlamak için VoLTE hizmetini etkinleştirdik. Türkiye’de en geniş 4.5G kapsamasına sahip operatör olarak şimdi çıtayı daha da yükselterek teknik olarak ulaşılması en zor noktalara dahi 4.5G hizmeti getirmeyi mümkün kılıyoruz. Noter huzurunda gerçekleştirdiğimiz test sonucunda uydu altyapısı kullanılarak 4.5G baz istasyonumuzu çekirdek şebekemize bağlamayı başardık. Bu sayede artık ulaşılamaz olan her yer Vodafone ile ulaşılabilir oluyor. Bu özel çözümle artık bir dağın zirvesine dahi Vodafone 4.5G hizmeti ulaştırabiliriz. Vodafone olarak, faaliyet gösterdiğimiz ülke sayısı bakımından bugün dünyanın en geniş 4.5G ağına sahip operatör konumundayız. Grubumuz, 21 ülkede 4G, 5 kıtada ve 16 ülkede ise 4.5G hizmeti sunuyor. 4G ve üstü teknolojilerde global uzmanlığımızı Türkiye’ye taşmaya devam edeceğiz”
Afet durumunda da 4.5G teknolojisi mümkün kılınıyor
Vodafone Türkiye mühendislerinin üstün çalışmalarıyla hayata geçirilen çözüm, uydu haberleşmesi yolu ile yurdun dört bir yanına 4.5G hizmeti götürülebilmesine imkan tanıyor. Uygulama ile 4.5G teknolojisi mobil araçlarla uydu üzerinden abonelerin kullanımına sunuluyor. Zaman ve mekan gözetmeksizin, afet durumunda ve 4.5G baz istasyonunun şebeke bağlantısının mümkün olamadığı zorlu coğrafi bölgelerde 4.5G hizmeti mümkün kılınıyor.
SEKTÖR Geçtiğimiz aydan seçmeler
SkyAtlas, Mobile World Congress 2017’de Hizmetlerini Yurtdışına Açıyor
Türkiye’nin ‘Gerçek Bulut’ altyapı ve servis sağlayıcısı SkyAtlas, iletişim ağları için telekom çözümleri, yazılım ürünleri ve hizmetleri sağlayan Defne Telekomünikasyon ile Bulut alanında önemli bir işbirliğine imza attı.
S
kyAtlas, sanal sunucu kiralamanın oldukça ötesine geçerek, sunucu, depolama, yedekleme, felaket kurtarma, ağ ve güvenlik altyapı hizmetlerini ‘Gerçek Bulut’ altyapısı ile bir arada sunuyor. 2017 yılında rotasını yurtdışına çeviren SkyAtlas, öncelikli olarak, Orta Doğu, Afrika, CIS ve Doğu Avrupa pazarlarına yönelik çalışmalara başladı. Bu kapsamda SkyAtlas, iletişim ağları için telekom çözümleri, yazılım ürünleri ve hizmetleri sağlayan Defne Telekomünikasyon ile el sıkıştığını duyurdu. Orta Asya’dan Orta Doğu’ya, Asya-Pasifik Bölgesi’nden Afrika’ya, Avrupa’dan Güney
Amerika’ya 20’den fazla ülkede 500 milyon üzerinde aboneye servis veren Defne Telekomünikasyon, farklılaşmış ürün portföyüyle çağrı merkezi, çağrı tamamlama, çağrı yönetimi, mesajlaşma, mobil pazarlama, roaming, SMS filtreleme ve OSS çözümleri sunuyor. SkyAtlas, yurtdışı rotalarının ilk adımı olarak, 27 Şubat - 2 Mart tarihleri arasında Barselona’da düzenlenen GSMA Mobile World Congress etkinliğine katılarak Bulut Servisleri’ni dünyadaki telekom operatörleri ve servis sağlayıcılarına tanıtacak. SkyAtlas CEO’su Levent Kocatürk konuyla ilgili olarak; “Hâli hazırda bulut servislerimizden hem Türkiye’den hem de yurtdışından müşteriler yararlanmakta. OpenStack üzerinde geliştirdiğimiz Özel Bulut servisimizi 2017 yılında yurtdışı pazarlara açma hedefimiz vardı. Bu hedef doğrultusunda, Defne Telekomünikasyon gibi sektörde lider konuma gelmiş ve milyonlarca aboneye ulaşmış, inovatif telekom çözümleri, yazılım ürünleri ve hizmetleri sağlayan, ve ürünleriyle başarısını kanıtlamış bir firma ile yola çıkma kararı aldık. Bu işbirliği kapsamında Özel Bulut altyapımız ile Orta Doğu bölgesindeki veri mer-
“Netaş-BAU Techno Academy” ilk mezunlarını verdi
T
ürkiye’nin dijital geleceğinin mimarı Netaş’ın Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) ile ortaklaşa yürüttüğü “Netaş-BAU Techno Academy Bilgisayar Mühendisliği Tezli Yüksek Lisans ve Doktora Programı” ilk mezunlarını verdi. Sektörde 50 yılı geride bırakan Netaş, üniversite-sanayi iş birliğinin sürdürülebilir bir örneğini oluşturan programla, Türkiye’nin kalifiye insan kaynağını artırmayı hedefliyor. Türkiye’nin lider dijital dönüşüm şirketi Netaş’ın Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) iş birliğiyle 2014 yılında başlattığı “Netaş-BAU Techno Academy Bilgisayar Mühendisliği Tezli Yüksek Lisans ve
kezi ve servis sağlayıcılarına Defne Telekomünikasyon aracılığıyla ulaşmış olacağız. Amacımız, klasik veri merkezlerinin bulut dönüşümünde, hem servislerimiz hem de teknolojimizle onları desteklemek ve bu pazarlarda büyümek. Bu işbirliği hedeflerimize ulaşmamız adına çok değerli bir adım oldu” dedi. Defne Telekomünikasyon Genel Müdürü Oğuz Haliloğlu ise,”Defne olarak, 20 yılı aşkın süredir telekomünikasyon sektöründe çok başarılı işlere imza atmış, 20’den fazla ülkeye ihracat yapan bir şirket konumundayız. Türkiye’nin yerli bulut servis sağlayıcısı SkyAtlas ile yapmış olduğumuz bu işbirliğinden ötürü heyecanlıyız. İşbirliğimizin ilk adımı olarak, Barcelona’da düzenlenecek olan MWC 2017’deSkyAtlas’ın altyapısı ile buluta taşınan çağrı tamamlama, mobil pazarlama, mesajlaşma, OSS/ BSS, roaming, filtreleme ve KOBİ’lere yönelik ürünlerimizi, dünyadaki telekom operatörleri ve servis sağlayıcılarıyla buluşturmuş olacağız. Bu etkinlikte güzel iş fırsatları yakalama şansı bizleri heyecanlandırıyor. Anlaşmanın her iki marka için de hayırlı olmasını dilerim” dedi.
Doktora Programı” ilk mezunlarını verdi. BAU akademisyenleri ve Netaş mühendisleri tarafından hazırlanan programdan multimedya teknolojileri ve güvenlik alanlarında çalışmayı hedefleyen Netaş ArGe mühendisleri yararlanıyor. Programa 39’u yüksek lisans, 7’si doktora için olmak üzere toplam 46 Netaş çalışanı kayıt yaptırdı. Sektördeki 50. yılında “Netaş-BAU Techno Academy” programının ilk mezunlarını veren Netaş, pek çok üniversiteyle iş birliği yapıyor. Bu iş birliklerinden biri olan “Netaş-BAU Techno Academy” ile derslerin içeriğinden tezlerin konusuna kadar her aşamasını üniversite ve sanayinin birlikte şekillendirdiği bir yüksek lisans ve doktora programı uygulaması yürütülüyor. Bu uygulama sayesinde, eğitim araştırmacının ofisine getiriliyor, araştırmacı personelin eğitim düzeyi artırılıyor ve araştırmacının eğitimine maddi destek sağlanıyor. tele.com.tr 15
SEKTÖR Geçtiğimiz aydan seçmeler
Siemens’ten Tedarikçilere “Dijitalleşmeyle Değişim” Çağrısı Endüstri 4.0 alanında öncü çalışmalara imza atan Siemens Türkiye, değişen piyasa koşullarında pazar paylarını artırmak isteyen Türk tedarikçilere ‘değişimi djitalleşerek yönetin’ çağrısında bulundu.
Ş
irket, Türk tedarikçilerin Siemens’in global satın alma hacminden aldığı payın artmasını hedefliyor. Siemens AG son birkaç yıl içerisinde Türkiye’deki satın alma hacmini 60 milyon Euro’dan 80 milyon Euro’ya çıkardı. Türkiye’de 160 yıllık tarihçesi bulunan ve 2016 mali yılında büyük çoğunluğu Türkiye’den olmak üzere bölgeden yaklaşık 435 milyon Euro’luk satın alma gerçekleştiren Siemens, Endüstri 4.0 yatırımlarının tamamlanması durumunda Türkiye’nin yüzde 6 büyüme potansiyeline ulaşacağını öngörüyor. Siemens Türkiye’nin geleneksel hale gelen Tedarikçi Günü, 6’ncı yılında Türkiye’nin önde gelen satın alma ve satış profesyonellerini bir araya getirdi. “Değişimi Dijitalizasyonla Yönet” ana teması ile 26 Ocak Perşembe günü Conrad Otel’de gerçekleştirilen Tedarikçi Günü’nde şirketin üst düzey yöneticileri ve ayrıca Pegasus CEO’su Mehmet Nane, tecrübe ve bilgi birikimlerini katılımcılarla paylaştı.
Endüstri 4.0 ve Dijitalleşme tartışıldı
Organizasyon kapsamında düzenlenen “Siemens 2020 Hedefleri” konulu panel, Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye CFO’su Thomas Kolbinger ve Siemens Enerji Bölüm Başkanı ve İcra Kurulu üyesi Oğuz Tezel’in katılımı ile Siemens Türkiye Tedarik Zinciri Yönetimi Bölüm Direktörü Tuğrul Günal moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Siemens Türkiye İcra Kurulu Üyesi ve Genel Müdür Yardımcısı Ali Rıza Ersoy, tedarikçilerle birlikte yapılan ‘dijitalleşme’ panelinde bu alanda atılması gereken adımları tartışırken Siemens Türkiye Ulaştırma Bölüm Direktörü Cüneyt Genç de “Türkiye’de Ulaşım Pazarı 16 tele.com.tr
ve Gelişmeler” başlıklı sunumunda tedarikçilerin ulaştırma sektöründeki mevcut durumunu katılımcılarla paylaştı. Siemens Türkiye Çevre, Sağlık ve Güvenlik Yöneticisi Timuçin Tormaç ve Siemens Türkiye İş Mükemmelliği Yöneticisi Derya İren de, “Siemens’te Çevre, Sağlık, Emniyet ve İş Mükemmelliği” isimli panelde, Siemens Türkiye’nin çalışan sağlığı, iş güvenliği ve kalite standartlarına verilen önemin altını çizdi. Etkinliğe konuk konuşmacı olarak katılan Pegasus CEO’su Mehmet Nane de, “Pazarlama Stratejileri, Markalaşma, Kurumsal Yapıda Başarı” başlıklı konuşmasıyla kendi deneyimlerini katılımcılara aktardı.
“Türk tedarikçilerin Siemens’in satın almasındaki payını artırmak istiyoruz”
‘Yılın Tedarikçileri’ ödül töreni ile sona eren etkinlikte Siemens Türkiye Tedarik Zinciri Yönetimi Bölüm Direktörü Tuğrul Günal da Türkiye’deki satın alma ve tedarikçi yapısının dünya standartlarına gelmesinin Siemens Türkiye için önemini vurguladı. Günal “Türkiye’deki KOBİ’lerin yüksek standartlara sahip olması ve dijitalleşmeye ayak uydurabilmeleri ülkemiz için büyük önem taşıyor. 160 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteren bir şirket olarak hem tedarikçilerimizin standartlarını yükseltmeyi hem de yeni dijital dünya ve ekonomi için kendilerine rehberlik etmeyi hedefliyoruz. Siemens AG yalnızca 2016 mali yılında dünya genelinde 39,6 milyar Euro’luk toplam satın alma hacmine imza attı. Türkiye’deki tedarikçilerin ve KOBİ’lerin Siemens AG’nin global tedarikçisi olabilmelerine yardımcı olabilmek ve bu pastadan aldığı payı artırmak ana hedeflerimizden biri” şeklinde konuştu.
Instagram Live’de canlı hazırlanan ilk içerik paylaşımı Türk Telekom’dan
T
ürk Telekom, sosyal medya kullanıcılarının merakla beklediği ‘Instagram Live’ için hazırladığı özel projeyle bir ilke daha imza attı. Türk Telekom, Türkiye’de sosyal medyanın en popüler platformlarından Instagram’da canlı yayın üzerinden içerik hazırlayan ilk şirket oldu. Türkiye’nin lider iletişim ve eğlence şirketi Türk Telekom, Türkiye’de canlı yayında hazırlanan ilk Instagram paylaşımını gerçekleştiren şirket oldu. Türkiye’de ilk kez 24 Ocak 2017’de canlı yayın özelliğini kullanıcılarına açan Instagram, Live özelliği ile her yerde canlı yayın yapma imkanı sağlıyor. Gerçek bir sahne ortamında gerçekleştirilen Türk Telekom Instagram Live canlı çekimlerinde ‘En güzel anlarınızı Türk Telekom 4.5G ile paylaşın’ temasına yer verildi. Paylaşımı ile sosyal medyada büyük yankı uyandıran Türk Telekom, Instagram Live ile sahnedeki heyecan ve eğlence dolu anları da eşzamanlı olarak tüm takipçileriyle paylaştı. Yönetmen koltuğunda sosyal medya fenomenlerinden Halil Söyletmez’in yer aldığı projede, canlı yayında alışılagelmiş marka çekimlerinin aksine dekordan özel efekte, oyunculardan içerik yönetimine kadar tüm unsurlar bir araya getirilerek bir Instagram içeriğinin hazırlanış süreci takipçilerle paylaşıldı.
SEKTÖR Geçtiğimiz aydan seçmeler
Cardtek ve Attra, dijital ödeme alanında iş birliğine imza attı
Bu anlaşma ile Attra, Cardtek’in uluslararası iş ortaklarından biri olarak Dijital Ödeme platformu için danışmanlık, çözüm ve destek ürünleri geliştirecek.
U
luslararası çapta sunduğu yenilikçi ödeme sistemleri çözümleriyle tanınan Cardtek, öncü kart ve ödeme servisleri uzmanı Attra ile gerçekleştirdiği iş birliği ile uluslararası çapta çalışmalarına güç kattı. İş birliği kapsamında Attra, Cardtek Dijital Ödeme platformu için
dijital yetkilendirme ve servisler sunacak. Cardtek Dijital Ödeme çözümleri ile bankalar, servis sağlayıcılar (processors), telekomünikasyon operatörleri ve perakende satış yapan kurumlar dijital ödeme sistemlerini uluslararası ödeme standartlarıyla uyumlu bir şekilde, kolaylıkla inşa ediyor. Cardtek bu çözümüyle dijital ve sanal (digitized) kartların tüm yaşam döngüsü boyunca yönetilmesini mümkün kılan entegre bir platform sunuyor. Kayıt aşamasından itibaren tüm işlemler ve hassas bilgilerin korunmasını başarıyla yönetiyor. Platform sayesinde kart ihraç eden kurumlar (issuer) ve hizmet sağlayıcılar da kolaylıkla kendi hizmetlerini ister kendilerine ait ister üçüncü partiler tarafından sağlanan mobil cüzdanlar (wallet) üzerinden sunabiliyor. Cardtek Dijital Ödeme, aynı zamanda, e-ticaret ve mobil ticaret şirketleri ile benzin istasyonları ve ulaşım operatörleri gibi dijital olmayan işletmeler için uygulama içi (in-app) ödeme desteği ile ödeme işlemlerinin gerçekleştirilmesine olanak sağlıyor.
Pronet Akıllı Priz sayesinde dalgınlık yapsanız da güvendesiniz
P
ronet’in “akıllı” ailesi giderek genişliyor. Şimdi Pronet Akıllı Priz ile evden çıktıktan sonra akla gelen, “ütüyü fişten çektim mi, kahve makinasını kapattım mı” gibi sorular tarihe karışıyor. Akıllı Priz’in uzaktan kontrol edilebilme özelliği sayesinde bu aletler siz evden ayrılmış olsanız bile kapatılabiliyor. Böylece yangın tehlikesinin önüne geçiliyor. Akıllı Priz yalnızca güvenlik değil, ev aletlerinin ne kadar elektrik harcadığını ölçümleyerek, tasarruf da sağlıyor. Günlük hayatta yoğunluk nedeniyle çoğu kişi bazen dalgınlık yapabiliyor. Evden çıktıktan sonra, “ütüyü fişten çektim mi, kahve makinasını kapattım mı” gibi sorular akla gelince, çoğu zaman onca yolu geri gidip evi kontrol ettiğimiz bile oluyor. Pronet Plus Akıllı Güvenlik Hizmeti ile entegre çalışan Akıllı Priz çözümü, sunduğu teknolojik kolaylıkla, bu gibi yangın tehlikesi taşıyan durumların önüne geçilmesine imkan tanıyor. Akıllı Priz kullanıcıları evden çıktıktan sonra sistemi uzaktan cep telefonu üzerinden kontrol ederek, prizde kalan elektronik aletleri anında kapatabiliyor.
Acer Yeni Chromebook Spin 11’i Tanıttı Wacom EMR ekran kalemli dayanıklı ve çok yönlü dönüştürülebilir Chromebook özellikle sınıflarda kullanım için tasarlandı.
A
cer Chromebook Spin 11 (R751T) kalabalık sınıflar için dayanıklılık (A.B.D. MIL-STD 810G uygunluğuna sahip) ve ekstra özellikleriyle kusursuz bir hale gelen dönüştürülebilir bir Chromebook Wacom® EMR (Elektromanyetik Rezonans) teknolojisi ve ekran kalemi öğrencilerin ekran üzerinde kalem ve kağıt ile olduğu kadar doğal bir şekilde yazıp çizmelerine izin verir. Acer Chromebook Spin 11 ekranın üzerinde bir 1MP kamera ve klavyenin üzerinde başka bir 5MP kamera olmak üzere iki Acer geniş görüşlü web kamerası donanımına sahiptir. 360° çift torklu menteşe tasarımı, Acer Chromebook Spin 11’in sallantısız bir dokunmatik deneyim ile dört modda kullanılabilmesini sağlar. tele.com.tr 17
SEKTÖR Geçtiğimiz aydan seçmeler
Alcatel, kullanıcılarına güçlü mobil ofis sunacak
Panasonic Toughbook CF-33 12 inç ikisi bir arada bilgisayarı tanıttı İkisi bir arada dizüstü bilgisayar, kamu sektörü, devlet ve büyük şirket uygulamalarında verimlilik için 10 yıl geriye dönük uyumluluk sağlayarak 3:2’lik en boy oranı avantajı sunuyor.
P
anasonic, Toughbook ailesinin son üyesi olan, dünyanın ilk 3:2 en boy oranlı, tam dayanıklı, ayrılabilen ikisi bir arada dizüstü bilgisayarını duyurdu. Cihaz, Panasonic’in 7. nesil dayanıklı Toughbook dizüstü bilgisayarı olmanın yanı sıra, 20 yıllık dayanıklı bilgisayar tasarımı ve üretimi inovasyunun zirvesi niteliğinde. 3:2 en boy oranlı, 12” geniş ekran dizaynı, konfigüre edilebilme kapasitesiyle, kurumsal mobil bilişim uygulamalarında rakipsiz esneklik ve performans sağlıyor. Toughbook CF-33 ayrılabilen dizüstü bilgisayar, çeşitli sektörlerin ihtiyaçlarını karşılamak için ayrılabilen klavyesi ve bir çok farklı şekilde kullanılabilecek geniş ekran tabletiyle mobil çalışanlar için en iyi şartları sunuyor. Cihazın hedef sektörlerini, kamu hizmeti ve telekomünikasyon alanlarındaki emniyet, acil servis ve hükümet birimleri, savunma, sahra hizmeti çalışanları, bakım ve servis teknisyenleri oluşturuyor. Ayrılabilen ikisi bir arada cihaz, Panasonic’in en çok tercih edilen Toughbook CF-31 ve CF-20 serisinin bir evrimi olarak son nesil Intel® CoreTM vProTM işlemci ile destekleniyor ve üstün performanslı, Windows 10 Pro’ya uygun (Windows 7 Professional downgrade seçeneği mevcut) ilk dizüstü bilgisayarlar arasında yer alıyor. Ayrıca çalışanların ihtiyaçlarını karşılamak için, ilave ayarlanabilir seçeneklerle zengin iş arayüzü seçeneklerine de sahip. Ayrılabilen tabletin üzerinde USB 3.0, HDMI, LAN, micro SD-XC ve kulaklık portu mevcutken, klavye dock’unda 2x USB 3.0, USB 2.0, LAN, Serial, HDMI, SD-XC ve VGA portları bulunuyor. İlave tablet kurulum seçenekleri ikinci USB 2.0 portu, Seri Port ve Barkod Okuyucu, Akıllı Kart Okuyucu, Temassız Akıllı Kart Okuyucu ve Parmak izi Okuyucu içeriyor.
İki farklı model
Panasonic Toughbook CF-33, eldiven ile veya yağmur altında kullanılabilen dokunmatik ekranı ve değişken ekosistemiyle iki ayrı model seçeneği ile geliyor: CF-33 ikisi bir arada ayrılabilen dizüstü bilgisayar (tablet ve klavye dock’u) veya CF-33 Tablet (sadece tablet). Ayrıca CF-33’ü önceki CF-31 modelindeki araç docklarıyla uyumlu hale getirmek için, isteğe bağlı araç montaj adaptörü seçeneği de mevcut. 18 tele.com.tr
T
CL Communication, profesyonel kullanıcılardan gelen yoğun talebe yanıt olarak yeni PLUS 12 cihazını piyasaya sundu ve Windows 10 tutkunlarından ve Alcatel Sosyal Ağlarındaki kurumsal akıllı telefon kullanıcılarından gelen yoğun ilgiye karşılık IDOL4 Pro’nun tanıtımını gerçekleştirdi.
PLUS 12 – Harika Mobil Ofis iş başında
Windows 10 ile çalışan PLUS 12, anı yaşarken işlerini de halletmek isteyen yoğun kullanıcılar için harika bir mobil ofis niteliğinde. PLUS12, 12-inç full HD ekranı, zarif ve modern estetiği ve nerede olursanız olun ihtiyacınız olan maksimum üretkenliğiyle profesyonel ihtiyaçlara yanıt verecek. TCL Communication Başkan Yardımcısı Vittorio Di Mauro, “Biz, bağlantılı tabletler için öncü bir üretici olarak, üretici cihazların hücresel ağlara bundan sonra daha fazla bağlı kalacağından eminiz. Alcatel’in 4.5G LTE ve Windows 10’lu 2-in-1 bağlantılı yüksek performanslı PLUS serisi ile, gittiğiniz her yerde bağlantıda kalacak ve üretken olacaksınız. PLUS 12 tablet PLUS ailesinin en son üyesi olarak, hafifliğinin ve harika görüntüsünün yanı sıra, geniş ekranıyla kullanıcıya muhteşem bir deneyim sunuyor” diyor ve ekliyor: “Alcatel, PLUS 12 ile yolda bile sahip olacağınız mükemmel bir ofis üretti”.
Hareket halindeyken bağlantıda kalın
Süper hızlı 4.5G/Wi-Fi bağlantısı ile PLUS 12 kullanıcılarına tam bir ofis deneyimi sunuyor. PLUS 12 ile iş arkadaşlarınızla iletişim kurabilir, birlikte çalışabilir, belge ve sunumlar yaratabilir, e-book’unuzu okuyabilir, internette gezinebilir veya nerede olursanız olun, 12 inç full HD ekranıyla harika kalitedeki sunum videonuzu paylaşabilirsiniz. PLUS 12, yüksek kalite video-konferansı için 5MP ön kamera, yüksek sesli çift hoparlör ve dijital bir mikrofon ile donatılmış bulunuyor. Daha fazlası, PLUS 12, yenilikçi, ayrılabilir 4.5G LTE klavyesi ile 15 cihaza kadar Wi-Fi bağlantı noktası görevi görüyor.
Hareket halinde bile üretkenliğinizi koruyun
Intel Kurumsal Bölüm Başkan Yardımcısı ve Müşteri Bilişim Grubu Genel Müdürü Weng Kuan Tan cihazla ilgili şu açıklamayı yaptı: “2-in-1 cihaz, telefonlarıyla görüntülemek, yaratmak ve çalışmak isteyen kullanıcılara rahatlık ve iş başında sayısız çeşitlilik sunuyor. Intel Turnkey Solution temeli üzerine geliştirilen PLUS 12, mobil cihaza harika bir değerde performans getiren yeni Intel® Celeron N3350’in avantajını da çok iyi kullanıyor.”
SEKTÖR Geçtiğimiz aydan seçmeler
Schneider Electric, Galaxy VX’İ pazara sundu
Schneider Electric, büyük ölçekli veri merkezlerine daha fazla gücü daha az enerji ile sağlamak üzere Galaxy VX güç koruma çözümünü geliştirdi.
E
nerji yönetimi ve otomasyonda dünya çapında bir uzman olan Schneider Electric, büyük tesisler, veri merkezleri ve kritik uygulamalar için esnek çalışma modlarına sahip, verimli, kullanımı kolay ve kompakt bir trifaze kesintisiz güç kaynağı (UPS) olan Galaxy VX™’i pazara sundu. Galaxy VX, tek modülde 1000KW ile 1500KW arasında ve çok modüllü konfigürasyonlarda daha yüksek kapasiteler sunmak üzere tasarlandı. Yenilikçi ECOnversion modu ve 4 Seviyeli İnvertör teknolojisi, işletmelerin büyük ölçekli veri merkezlerine dönüşmelerini destekliyor ve güvenilirlikten ödün vermeden verimlilik sunarak BT uygulamalarından en yüksek değeri kazanmalarını sağlıyor. Sayıları hızla artan büyük ölçekli veri merkezlerinin enerji verimliliği ihtiyacını çok büyük oranlarda artırdığını belirten Schneider Electric Güvenli Güç Sistemleri Başkan Yardımcısı Pedro Robredo, “İşletmelerin bugün en kritik sorunu daha fazla gücü daha verimli sağlayabilmek. Bu soruna yenilikçi çözümler sunmayı ilke edinen Schneider Electric olarak Galaxy VX’i geliştirdik. Galaxy VX, büyüdükçe öde modeliyle yüksek kullanılabilirlik, güvenilirlik ve ölçeklenebilirlik sağlarken, daha düşük bir maliyet sunuyor. Ayrıca Galaxy VX ile müşterilerimize işletmeleri için en iyi yaklaşımı sunmak üzere lityum-iyon da dahil olmak üzere çok sayıda enerji depolama seçeneği sağlarken, gelecekteki enerji depolama ihtiyaçları için hazırlıklı olmalarına olanak veriyoruz” şeklinde konuştu.
Türkiye’de 5G İçin 5 Kat Fiber Gerekli!
S
erbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER), son günlerde Türkiye gündeminde olan 5G teknolojileri ve 4,5G’den 5G’ye geçiş konusunda önemli açıklamalarda bulundu. GSM baz istasyonlarının fiber internet kablolarıyla birbirine bağlı olduğunu ve milyonlarca GSM hattının bu biçimde çalıştığını açıklayan TELKODER, Türkiye’de önemli engeller sebebiyle henüz yüzde yüz güçlü bir 4,5G altyapısı sağlanamadığına dikkat çekerek 2020 için planlanan 5G’ye geçiş sürecinin iyi planlanmasının önemine vurgu yaptı. Türkiye’deki 260 bin km uzunluğundaki fiber altyapının yetersiz olduğunu ve ülkemizdeki 21 milyon haneye fiberin ulaşması için 1 milyon km daha yani 5 kat daha fiber altyapı kurulması gerektiğini açıklayan TELKODER Başkanı Yusuf Ata Arıak, “5G telekomünikasyon sektörü ve Türkiye’nin geleceği için kritik öneme sahip. 5G teknolojilerinin yerelleşmesi yönündeki değerli çalışmalar kadar Fiber altyapı kurulumunun da bir milli mesele olarak algılanması gerekiyor. Bugün gelinen noktada yasalarla belirlenmiş tesis paylaşımı kuralları uygulanmıyor, İstanbul Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere yerel yönetimler işletmecilerin fiber yatırımlarını engelliyor... Türkiye’nin önünü tıkayan gücünü azaltan bu uygulamaların bir an önce önüne geçilmesi gerekiyor. Hükümetimiz daha güçlü bir Türkiye için yüzde yüz güçlü bir fiber altyapı için beklenen mevzuat değişikliklerini bir an önce hayata geçirmelidir” dedi.
SAP Türkiye’nin çalışan sağlığı uygulamaları ödüllendirildi
K
urumsal uygulama ve yazılım alanının lider şirketi SAP, iş dünyasına sunduğu yenilikçi çözümler dışında çalışanlarının sağlığı alanında yaptığı fark yaratan çalışmalarıyla da öne çıkıyor. SAP Türkiye İnsan Kaynakları ekibi tarafından yürütülen çalışmalar ‘Global SAP Sağlık Elçileri Ağı’ tarafından birincilik ödülüne layık görüldü. Dünyada yapılan araştırmalar gösteriyor ki şirketlerin sağlık odaklı çalışma kültürüne sahip olması çalışanlarının üzerinde pozitif etkiler sağlıyor. İnsanların zihinsel ve fiziksel açıdan sağlıklı olması aynı zamanda iş hayatlarında mutlu ve başarılı olmaları için en önemli etkenlerin başında yer alıyor. SAP Türkiye bu bakış açısıyla yıl boyunca çalışanları için hayata geçirdiği sağlık uygulamaları ile Global SAP Çalışan Sağlığı Yönetim Ekibi (SAP Global Health Team) tarafından 2016 yılının dünya çapındaki en iyi takımı olarak belirlendi ve SAP Sağlık Elçisi olan SAP Türkiye İK Direktörü Hande Genç’e SAP Sağlık Ödül’ü verildi. Birbirinden farklı platformlarda yenilikçi İK çalışmalarına imza atan SAP Türkiye, sağlık aktiviteleri ile ödüllerine bir yenisini daha ekledi. tele.com.tr 19
SEKTÖR Geçtiğimiz aydan seçmeler
Tech Data, Avnet Technology Solutions satın alımını tamamladı
Veri merkezinden oturma odasına kadar en çeşitli uçtan uca çözümlerle üst düzey bir global BT dağıtıcısı ortaya çıkıyor
T
ech Data Corporation (NASDAQ: TECD), bugün Technology Solutions bölümünün Avnet, Inc.’ten (NYSE: AVT) satın alınması işlemini tamamladığını duyurdu. Bu önemli satın alma, benzersiz olanaklara ve veri merkezinden oturma odasına kadar en çeşitli çözümlere sahip olan en üst seviyede global uçtan uca bir BT dağıtım şirketini ortaya çıkarıyor. Tech Data icra kurulu başkanı Bob Dutkowsky konuyla ilgili şunları söyledi: “Bugün şirketimizin tarihinde çok önemli bir gün ve Technology Solutions’daki üst düzey iş arkadaşlarımızı Tech Data ailesinde görmekten dolayı son derece mutluyuz.” “Birleşik şirketimiz, etkileyici büyüklüğü ve dünyanın dört bir yanındaki dinamik pazarlara hizmet sunabilme becerisiyle BT ekosisteminin merkezinde hak ettiği konuma yerleşiyor. Şirketimiz, müşterilerimize uçtan uca BT çözümleri portföyümüze erişme olanağı sunacak ve tedarikçilerimizin ürünlerinin daha fazla pazarda yeni müşterilere etkin şekilde ulaştırılmasını sağlayacak. Kuruluşlarımızın ortak kültürü, paylaştığımız değerler ve dünya kalitesinde müşteri deneyimi sağlama konusunda kararlılığı, yeni Tech Data şirketi için bir temel teşkil edecek. Birlikte, kanal ortaklarımız için her zamankinden daha fazla şey başarabilen daha güçlü bir şirket olacağız. Technology Solutions’ın satın alınmasının müşterilerimiz, tedarikçilerimiz ve paydaşlarımızın yanı sıra her iki kuruluştaki çalışanlar için de avantajlı bir kombinasyon ortaya çıkaracağından eminiz.” Technology Solutions’u bünyesine katması, şirketin ortaklarının yeni nesil teknolojilerden faydalanmasına yardımcı olma becerisini artırarak ve tamamlayıcı beceriler, daha kapsamlı tedarikçi ilişkileri ve yeni müşteri setleriyle pazara ulaşma olanaklarını genişleterek Tech Data’nın katma değer sunan dağıtım işletmesini önemli ölçüde genişletecek. Birleşik şirket, Tech Data için yeni bir pazar olan Asya-Pasifik bölgesindeki varlığıyla birlikte daha geniş ve daha dengeli bir coğrafi alana sahip olacak. Şirket, 100’den fazla ülkede yaklaşık 115.000 müşteriye hizmet sunan 14.000 çalışanıyla 40 ülkede faaliyet göstermektedir. 20 tele.com.tr
Arvato Telekomünikasyon’a bir kez daha “İnsana Saygı” ödülü!
Her yıl iş başvurularını en hızlı ve en yüksek oranda yanıtlayan, en çok başvuru alan ve en çok istihdam yaratan şirketlere Kariyer.net tarafından verilen İnsana Saygı Ödülleri bu sene de sahiplerini buldu.
B
u yıl 16’ncısı düzenlenen Kariyer.net İnsana Saygı Ödülleri, 22. İnsan Kaynakları Zirvesi’ndeki törende sahiplerini buldu ve ödüle layık görülen 227 firmadan biri de Arvato oldu. Arvato 2016 yılında, 78.083 başvuru alarak bu başvuruların yüzde 99’unu, ortalama 7 gün içerisinde adaya özel olarak cevapladı ve Kariyer.net üzerinden 85 kişiyi işe aldı. Kariyer.net İnsana Saygı Ödülleri kapsamında Türkiye genelinde adayların başvurularını en kısa sürede yanıtlayan, en çok istihdam yaratan ve en çok başvuru yapılan firmalar ödül almaya hak kazanıyor. Arvato Telekomünikasyon İK çalışmalarına verdiği önem, gelen başvuruları cevaplama hızı, aldığı yüksek başvuru sayısı ve yarattığı yüksek istihdam imkanı ile 16. Kariyer.net İnsana Saygı Ödülü’nün sahipleri arasında yer aldı. Arvato Telekomünikasyon CEO’su Soner Cesur düşüncelerini şöyle dile getiriyor: “Değerlerinin başında inovasyon gelen bir şirket olarak, işinde uzman bir ekiple çalışıyor, lideri olduğumuz sektörlerde bu anlamda kullandığımız teknoloji ile de örnek olmak istiyoruz. En önemli varlığımızın çalışanlarımız olduğunu hiçbir zaman unutmuyor, mutluluğun bulaşıcı olduğuna inanarak, mutlu çalışanlarımızla müşterilerimizi de mutlu etmeyi hedefliyoruz. Hem çalışanlarımızın keyifli ve verimli bir şekilde çalışmasını sağlamak hem de müşterilere en iyi deneyimi sunmak için geçtiğimiz sene en ileri teknolojilerle donatılan yeni ofisimizi Şişli’de açtık. Müşteri ilişkileri yönetimi sektörünün en yüksek standartlarını sunan bu ofis Türkiye’ye referans olacak ve bu ofisle birlikte Türkiye’de her biri sektöründe lider müşterilerimizin yanı sıra, dünyanın dört bir yanındaki dünya devlerine de en iyi hizmeti vermeye devam edeceğiz. Aldığımız bu ödül ise, bizi Türkiye’nin farklılaşmış hizmetlerdeki bir numaralı servis sağlayıcısı olma vizyonuna bir adım daha yaklaştırırken çalışanlarımıza daha iyi bir çalışma ortamı, müşterilerimize ise daha iyi hizmet sunmamız konusunda bizi daha da güçlü kılacak.”
SEKTÖR Geçtiğimiz aydan seçmeler
Samsung aldığı patentler ile liderliğini sürdürüyor Samsung, geçtiğimiz yıl her gün en az 20 patent alarak teknoloji geliştirmedeki başarısını bir kez daha ortaya koydu.
U
luslararası alanda patent hizmetleri sunan IFI CLAIMS kuruluşunun açıkladığı verilere göre Samsung, dünyada en çok patent alan kuruluşlar sıralamasında iki şirketi ile birden yer alarak önemli bir başarıya imza attı. Samsung Electronics, 2016 yılında aldığı 5518 patent ile rakiplerini geride bırakırken, görüntü teknolojileri üzerine uzmanlaşan Samsung Display de aldığı 2023 patent ile dünyada en çok patent alan kuruluşlar arasında ön sıralarda yer almayı sürdürdü. Samsung, iki şirketi ile geçtiğimiz yıl her gün en az 20 patent alarak teknoloji geliştirmedeki başarısını bir kez daha ortaya koymuş oldu.
Quantum Dot teknolojisi için 150’den fazla patent aldı
Akıllı cihazlar ve tüketici elektroniğinden iletişim teknolojiler ve kurumsal
Vestel, Venus’ü geliştirmek için yola çıktı Vestel, genç fikirlere ve yeteneklere verdiği değerin bir göstergesi olarak yepyeni bir proje başlattı.
V
estel, genç fikirlere ve yeteneklere verdiği değerin bir göstergesi olarak üniversite öğrencileri arasında “Venus’ünü Tasarla” adlı bir yarışma düzenliyor. Türkiye’nin ilk akıllı telefonu Venus’ü genç beyinlerin katkısıyla daha da iyileştirme amacıyla başlatılan yarışmada Vestel gençlerle birlikte donanım, yazılım, mobil aksesuar alanlarında geliştirmeler yapmayı hedefliyor. Maksimum 5 kişilik gruplar halinde yarışmaya katılacak öğrenciler, 3 farklı aşamada yarışacak. Yarışmada birinci olan gruba 15 bin TL, ikinci olan gruba 10 bin TL ve
çözümlere kadar birçok farklı alanda yeni nesil çözümler sunan Samsung, patent aldığı teknolojileri de geliştirdiği yeni ürünlerle kullanıcılarıyla buluşturmaya devam etti. Samsung, 2001 yılında odaklanmaya başladığı Quantum Dot teknolojisiyle geliştirdiği ilk QLED TV modellerini 5-8 Ocak 2017 tarihleri arasında Las Vegas’da düzenlenen dünyanın en büyük Tüketici Elektriğini Fuarı CES 2017’de tanıttı. Renk hacmini yüzde 100 yeniden üretebilen ve 1500-2000 nit aralığında en ince ayrıntıların bile fark edilebilmesini sağlayan Quantum Dot teknolojisi için Samsung, 2001 yılından bu yana 150 farklı patent aldı. Samsung, hali hazırda yarı iletken materyallerin oluşturduğu nano büyüklüğündeki kristaller olan Quantum Dot’lardan kadmiyum içermeyen özel ekranlar üretebilen tek şirket konumunda.
LTE teknolojisinde en çok patent Samsung’da
Samsung iletişim teknolojilerinde sahip olduğu patent sayısıyla da sektörüne liderlik ediyor. Tayvan Fikri Mülkiyet Ofisi (Taiwan Intellectual Property Office-TIPO) tarafından geçtiğimiz yıl açıklanan rakamlara göre Samsung, son iki yıldır LTE/LTE Advanced yeni nesil iletişim teknolojilerinde en fazla sayıda standart bazlı patente sahip şirket konumunda. Samsung bu alanda sahip olduğu 964 patent ile dünya genelinde bu alanda sahip olunan patentlerin yüzde 12.7’sini elinde bulunduruyor. Geçtiğimiz yılın rakamlarına göre dünyada LTE/LTE Advanced teknolojilerine ait patenti olan 66 telekom şirketi bulunuyor. Samsung, LTE teknolojisindeki liderliği ile dünyada 5G teknolojisinin gelişimine öncülük ediyor.
üçüncü olan gruba 5 bin TL ödül verilecek. Para ödülünün yanı sıra birinci grup Vestel’de proje bazlı çalışma fırsatı da elde edecek.
Turan Erdoğan: “Vestel tecrübesi ile öğrencilerimizi iş hayatına hazırlıyoruz.”
Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan, ‘Venus’ünü Tasarla’ yarışması ile yenilikçi bakış açısına sahip, heyecanlı, değişime açık, teknolojiye ilgi duyan ve yeni trendleri yakından takip eden genç yetenekleri şirket bünyesine kazandırmak istediklerini söyledi ve şöyle devam etti: “Türkiye’nin teknoloji devi olarak; faaliyet gösterdiğimiz alanlarla sınırlı kalmıyor, insana yatırımı en büyük önceliğimiz olarak görüyoruz. Bugün dünyanın 153 ülkesine teknolojimizi ulaştırıyoruz. Sektörümüzde bugüne kadar birçok ilki Vestel başardı. Bu ilklerden biri olan, Türkiye’nin ilk yerli akıllı telefonu Venus’ü bundan üç yıl önce Türkiye için ürettik. Şimdi hayata geçirdiğimiz bu proje ile Venus’ü Türk gençleri ile beraber geliştireceğiz. Ülkemizin parlak zekâlarını bugün yurtdışındaki birçok projede görüyoruz. Şimdi bu yeteneklerini kendi ülkeleri için kullanmalarını istiyoruz.
tele.com.tr 21
SEKTÖR Geçtiğimiz aydan seçmeler
Dell EMC’den dijital dönüşümde başarı için 5 öneri
Dell EMC’nin gerçekleştirdiği Dijital Dönüşüm Endeksine göre, işletmelerin yarısı 5 yıl içinde yok olabileceğine inanıyor.
D
ell EMC’nin yakın zamanda gerçekeştirdiği Dijital Dönüşüm Endeks Anketi sonuçlarına göre, yüzde 52 oranındaki katılımcı, son üç yıl içinde sektörlerinde kritik değişimler olduğunu doğruluyor. 16 ülkeden 4 binin üzerinde kıdemli yöneticiden alınan yanıtları derleyen bu araştırma, aynı zamanda katılımcıların neredeyse yarısının işletmelerinin önümüzdeki beş yıl içinde sektörden silinmeleri ihtimaline inandığını da ortaya koyuyor. Araştırma sonuçları, kurumsal pazarın müşteri talebindeki dinamik değişimlere uyum sağladığını ve BT altyapısını güncellediğini gösteriyor. Giderek gelişen global iş ortamında pazara girme hızı ve organizasyonel çeviklik, hızla başarının anahtarları halini alıyor. Böylece daha müşteri odaklı bir yaklaşım için hissedilen baskı ve çalışanların değişen beklentileri ile birleştiğinde iş liderleri, BT alanında modern yatırım yapmanın öncelik olduğunu kabul etmeye başlıyor.
1. Rekabeti desteklemekten çekinmeyin
Birçok köklü kurumsal firmanın günümüzdeki rakipleri, artık daha düşük işletme giderlerine ve daha fazla esnekliğe sahip, daha teknoloji odaklı ve çoğu yeni kurulmuş, küçük kurumlardan oluşuyor. Bu durum, yöneticilerin %78’inin, işletmelerinin en büyük rakiplerinin yeni kurulmuş dijital şirketler olduğuna inandığını gösteren Dell EMC anket sonuçlarına da yansıyor. Sonuçları daha da pekiştirecek bir şekilde, yüzde 62’lik bir dilim ise dijital araçların ve yeni teknolojilerin ulaşılabilirliğinin bir sonucu olarak, pazarlarında yeni girişimleri bile görmeye başladıklarını belirtiyor.
2. Gelişim için alan yaratın
Veriler, kurumların tümüyle yeni dijital ortama tepki verdiğini gösteriyor. Ancak ankete verilen yanıtlardan anlaşıldığı üzere dijital dönüşümün daha yaygın olarak benimsenmesini engelleyen bazı zorluklar var. Dell EMC, dijital dönüşüm için önemli özellikleri şu şekilde tanımlıyor: • Hızlı bir şekilde yenilik yapma • Yeni fırsatları öngörme • Şeffaflığı ve güveni artırma • Kişiselleştirilmiş deneyimlere odaklanma • Her zaman açık, gerçek zamanlı bir çerçeve içinde çalışma 4000 katılımcıdan sadece üçte biri, işletmelerinin kurum genelinde bu 24 tele.com.tr
özellikleri benimsediğini ve sadece yüzde 7’si, kurum genelinde dijital dönüşümün 5 önemli özelliğini de uyguladığını belirtiyor. Önümüzdeki 10 yılın piyasalarında rekabetçi kalabilmek için gereken geleceğe hazır teknolojileri benimsemek üzere daha ne kadar çok şeyin yapılması gerektiğini gösteriyor.
3. Bütçe ve kaynak yokluğunu teknoloji ile aşın
Dijital dönüşüm yoluna henüz girmemiş olanlara ilişkin veriler, BT faaliyetlerini ve altyapılarını modernleştirmede ilerlemenin önünde açıkça 5 engel olduğunu gösteriyor. En çok dile getirilen engel, araştırmaya katılanların üçte birinin de onayladığı üzere bütçe ve kaynak yokluğu. Daha ucuz, daha güçlü sanallaştırma ve bulut teknolojilerinin geliştirilmesi ile artık kurumların geleceğe hazır teknolojiler benimserken donanım ve bakım maliyetlerini düşürmek için birçok seçeneği var. Bu seçenekler, uygulama sürecini daha maliyet etkin ve hızlı hale getirerek, daha fazla talebe göre ölçeklendirme esnekliği de sunuyor.
4. Öncülük etmekten çekinmeyin
Araştırma, farklı iş birimleri arasında gelecekteki talepleri desteklemek üzere modern bir BT altyapısı kurma sürecine öncülük eden birkaç departman olduğunu gösteriyor. Beklenildiği gibi birçok yönetici, BT departmanını dijital dönüşüm için bir numaraya koyarken sırasıyla ikinci, üçüncü ve dördüncü sırayı pazarlama, finans ve müşteri hizmetleri alıyor. Bu da dijital dönüşüm uygulamalarını yönetmek için deneyimli BT profesyonelleri ihtiyacını doğruluyor ve onlarsız ilerlemenin gecikebileceğini gösteriyor.
5. Güçlü bir dijital strateji belirleyin
İşletmeler ve tüketiciler için teknoloji platformlarının kesintisiz gelişimi ve evrimi göz önüne alındığında, bir şirketin şu anki ve gelecekteki talebe, pazardaki dalgalanmalara ve yeni rakiplerin ortaya çıkmasına dayanabilecek güçlü bir dijital stratejisi olması oldukça önemli bir rol oynuyor. Her ne kadar işletme liderleri, bunun farkında olsa da bazı ek zorluklar uygulama sürecini yavaşlatıyor. Bir dijital dönüşüm stratejisini başarılı bir şekilde uygulamak üzere işletme liderleri kurumlarının ihtiyaçlarını, pazar eğilimlerini, müşteri taleplerini ve bu projeyi finanse etmek ve yönetmek için mevcut kaynakları mercek altına almalıdır.
KAPAK KONUSU
Yeni Nesil Bulut Bilişim Büyük Veri Sanallaştırma ve Veri Merkezleri Önemli kararlarda, “insani muhakemeye güvenin” ağırlığını koruduğu günümüzde, teknolojinin, yetişmiş deneyimli insan kaynağının yerini tümüyle alacağı söylenemez. Yöneticilerin verecekleri kararlarda, düzenli olarak güncellenmiş, güvenli, farklı seviyede ihtiyaçlarını karşılayabildikleri, kolayca eriştikleri veriler ile, süreçlerdeki verimliliği ve yaşam kalitelerini, artırdıkları bir gerçektir. Röportajlarımızda, yolu “bulut bilişimden” geçen firmaların, hız, esneklik, kalite, düşük maliyet gibi faktörlerle yakaladığı başarıya tanıklık edeceksiniz.
tele.com.tr 25
KAPAK KONUSU RÖPORTAJI LEVENT KOCATÜRK, SKYATLAS CEO’SU
“Türkiye’de OpenStack platformunu ilk ve tek kullanan bulut servis sağlayıcısı olarak hizmet veriyoruz” “2017 Yılında rotamızı Özel Bulut (Private Cloud) hizmetlerimizle bölgemize çevirdik ve öncelikli olarak, Orta Doğu, Afrika, CIS ve Doğu Avrupa bölgeleri ile ilgileniyoruz. Hedefimiz, bölgemizdeki klasik veri merkezlerinin bulut dönüşümünde, onları hem servislerimiz hem de teknolojimizle desteklemek ve bu pazarlarda büyümektir. Türkiye’nin “Gerçek Bulut” servis sağlayıcısı olarak teknolojimizi ve tecrübemizi yurtdışına taşımak önceliklerimiz arasında”
S
kyAtlas, sanal sunucu yerine “Gerçek Bulut” teknolojisini kullanan Türkiye’nin ilk yerli bulut altyapısı ve servis sağlayıcısıdır. SkyAtlas olarak sanal sunucu kiralamanın oldukça ötesine geçerek sunucu, depolama, yedekleme, felaket kurtarma, ağ ve güvenlik altyapı hizmetleri sunuyoruz. Patenti SkyAtlas’a ait olan ve Tübitak tarafından desteklenen “Canlı Dikey Ölçeklendirme Teknolojisi” ile müşterilerimize kullandığın kadar ödeme imkânı veriyor, IT maliyetlerini yüzde 50’nin üzerinde düşürmelerini sağlıyoruz. Ayrıca Genel Bulut’un (Public Cloud) yanı sıra, özellikle büyük kurumların ihtiyacı haline gelmiş olan Özel Bulut (Private Cloud) altyapısının kurulum, işletimi ve danışmanlığını sağlayarak tecrübe ve birikimimizi kurumların hizmetine sunuyoruz. Sunucularımızın tamamı Türkiye’dedir ve kullanıcılarımıza aynı zamanda 7/24 Türkçe teknik destek servisi de sunmaktayız. SkyAtlas olarak altyapımız, NASA, AT&T, eBay, HP gibi lider şirketlerin de kullandığı bulut platformu olan “OpenStack” üzerinde geliştirildi. Türkiye’de OpenStack platformunu ilk ve tek kullanan bulut servis sağlayıcısı olarak hizmet veriyoruz. SkyAtlas gelinen noktada, hem Türkiye’nin hem de MENA bölgesinin ilk OpenStack tabanlı bulut servis sağlayıcısı konumunda. Bu bizim için oldukça önemli bir gelişme. Bu sayede ülkemizde ve bölgede OpenStack üzerinde iş yapmak isteyen firmalar bizimle irtibata geçmeye başladı ve bu durum bölgemize dönük planlarımızı hızlandırmamıza yol açtı. Bulutun işletmeler için en büyük avantajı, maliyetleri azaltması diyebiliriz. Bulut kullanan işletmelerin hiçbir donanım yatırımı yapmalarına gerek kalmıyor. Bizim gibi 7/24 Türkçe destek sağlayan bir şirket ile de personel maliyetlerini de düşürmüş oluyorlar. Buluta geçen işletmeler maliyet, güvenlik, iş sürekliliği, verimlilik gibi birçok alanda kazanıyor. Aynı zamanda dijitalleşmenin temelle-
26 tele.com.tr
rini atarak geleneksel sistemlerle çalışan rakiplerinin bir adım önüne geçmiş oluyorlar. Sadece saatlik kullanımın ücretlendirildiği bulutun geleneksel yöntemlere oranla maliyetleri oldukça düşük ve ilk yatırımı hiç yok. Bulut altyapınız tamamen işlem yoğunluğunuza göre kaynaklarınızı etkin ve verimli şekilde kullanmanızı sağlıyor. Otomatik ölçeklendirme teknolojisi ile hiçbir manuel müdahaleye gerek duymadan, işlemci ve bellek kullanımınızı artırabilir ve azaltabilirsiniz. Kendi IT ekibiniz olmazsa bile sistemin izlenmesi, olası bir problem halinde anında müdahale edilmesi, güncellemelerin düzenli olarak yapılması, fiziksel olarak bakımlarının ve onarımlarının gerçekleştirilmesi gibi detayları bulut teknolojisine geçerek kafanızdan silebilirsiniz. Sadece sistemi yönetsin diye ayrıca bir personel çalıştırmanıza gerek yok. Saklanan ve paylaşılan veri miktarının hızla arttığı günümüzde, veri kayıplarının geri dönüşü olmayan sonuçlar
doğurması muhtemel, bundan dolayı yedekleme çok önemli. Sadece verilerin kurtarılması değil, aynı zamanda işinizin sorunsuzca devam etmesi de oldukça önemli. İşte tam bu noktada bulut teknolojilerinin belirgin bir üstünlüğü ortaya çıkıyor. Bir diğer önemli konu, güvenlik ve teknik uzman desteği. Bulut sunucular, farklı lokasyonlardaki yüksek güvenlikli veri merkezleri üzerinden kullanıcılara, en gelişmiş ve güvenilir servisleri sunarak, verileri güvenli bir biçimde saklıyor. Yapılan araştırmaları incelediğimizde Türkiye’de 2016 yılında Altyapı, Platform ve Yazılım Servisleri olarak baktığımız zaman toplamda yaklaşık 80M USD’lik bir bulut pazarı olduğunu tahmin ediyoruz. Müşteri dağılımına baktığımızda ise, bulut pazarının yarısından fazlasını büyük kurumlar tarafından yapılan harcamalar oluşturuyor. Özellikle KOBİ’lerde, bulut ve faydalarıyla ilgili farkındalık arttıkça, yeni altyapı yatırımları yapmak yerine mevcut altyapılarını buluta kaydırmaya başlayacaklar. Bu sebeplerle, bulut teknolojileri hızlı büyüyen alanlar arasında yerini korumakta ve 5 yıl sonra 2 katına ulaşmış bir pazar büyüklüğünden söz edebiliriz. Dünyada bulut teknolojilerinin kullanımı özellikle ABD ve Avrupa’da oldukça yaygınlaşmış durumda; ABD’de KOBİ’lerin yüzde 87,5 oranında Bulut teknolojilerinden yararlandığından ancak Türkiye’de bu oranın henüz yüzde 3-4 bandında olduğundan bahsedebiliyoruz. Türk kullanıcıları, sosyal medya kullanımı gibi alanlarda, ABD ve Avrupa’daki kullanıcılarla aynı hızda talep oluştururken, e-ticaret ve bulut gibi alanlarda temkinli bir tüketim eğilimi gösteriyor. Hatırlarsanız bundan 4-5 yıl öncesine kadar kredi kartı güvenliği endişelerinden dolayı e-ticaret pazarında da beklenen ivmelenme yakalanamamış, ancak güvenliğe dönük çekinceler azaldıktan sonra pazar hızlı bir ivmelenme göstermişti. Benzer geç ivmelenme bulut teknolojisinin kullanımı için de geçerli diyebiliriz. Şirketlerin bilgisayar, internet kullanımları oldukça yüksek oranlara ulaşmış durumda ve artık rekabet için hepsi dijitalleşmeleri gerektiğinin farkındalar. Bu dijitalleşmenin olmazsa olmaz koşulu olarak da bulut teknolojilerinin kullanımını belirtebiliriz.
olarak teknolojimizi ve tecrübemizi yurtdışına taşımak önceliklerimiz arasında. Geçtiğimiz dönemde müşterilerimizden gelen Private Cloud ile ilgili taleplerin artışından dolayı, hem müşteri sahasında (on-site), hem de kendi veri merkezimiz üzerinde (hosted) Private Cloud çözümleri sunmak üzere çalışmalarımızı tamamladık ve bazı müşterilerimiz ile de ilk testleri başarılı bir şekilde gerçekleştirdik. 2017 yılı, Public Cloud’ un yanı sıra Private Cloud çözümlerimizle özellikle büyük kurumlara ulaştığımız bir yıl olacaktır. Servis tarafında sürdüreceğimiz çalışmaların yanı sıra, teknoloji konusunda AR-GE faaliyetlerimize devam edeceğiz. OpenStack üzerinde geliştirdiğimiz Sunucu Açma Sihirbazı (Wizard) ve uluslararası patent sürecinde olan Canlı Dikey Ölçeklendirme teknolojilerimizi, OpenStack dünyasındaki kullanıcılara lisanslamak üzere plug-in haline getireceğiz. Bu plug-inleri OpenStack Pazaryeri üzerinden tüm dünyaya ulaştırmak istiyoruz. Ayrıca yine Türkiye’de bir ilk olarak OpenStack’ın tabanlı bulut platformlarını yönetmek için geliştireceğimiz mobil uygulamayı da pazara sunmayı planlıyoruz. Son olarak, verinin önemini bir daha vurgulamak isterim. Günümüzde artık veri yoğun çalışan şirketler, dünyanın köklü şirketlerini tahtlarından indirdiler. Veri, ülkeler için de oldukça kritik öneme sahip; bütün devletler verinin yurtdışına çıkmasıyla ilgili hukuki, regülatif kısıtlar koyuyor ve vatandaşlarına ait verilerin ülke sınırları içerisinde kalması için çaba harcıyorlar. Türkiye’de de geçtiğimiz aylarda yayınlanan 6698 Sayılı “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu” kapsamında kişisel verinin yurtdışına çıkarılmasına dönük kısıtlama, kurallar ve cezai yaptırımlar getirilmiştir. Bu bağlamda, SkyAtlas olarak bulut altyapımızın Türkiye’de ileri teknoloji, güvenilir veri merkezlerinden hizmet verdiğini ve müşteri verilerinin tamamen Türkiye’de korunduğunu belirtmek isterim. Müşterilerimiz verinin bu kadar önem kazandığı bir ortamda, iş alanlarında rekabetçi olmak adına, daha fazla veri odaklı çalışmalı ve bunu gerçekleştirmek için teknoloji yatırımlarına önem vermelidirler. Bulut altyapısı sayesinde eskiden yüksek maliyetlerle yapabilecekleri bu yatırımlar artık oldukça kolay ve tamamen yerli kaynaklarla sunulmaktadır.
“Patenti SkyAtlas’a ait olan ve Tübitak tarafından desteklenen “Canlı Dikey Ölçeklendirme Teknolojisi” ile müşterilerimize kullandığın kadar ödeme imkânı veriyor, IT maliyetlerini yüzde 50’nin üzerinde düşürmelerini sağlıyoruz. Ayrıca Genel Bulut’un (Public Cloud) yanı sıra, özellikle büyük kurumların ihtiyacı haline gelmiş olan Özel Bulut (Private Cloud) altyapısının kurulum, işletimi ve danışmanlığını sağlayarak tecrübe ve birikimimizi kurumların hizmetine sunuyoruz”
SkyAtlas bugüne kadar Genel Bulut (Public Cloud) Servis Sağlayıcı olarak özellikle Türkiye pazarında faaliyet gösterdi. 2017 Yılında rotamızı Özel Bulut (Private Cloud) hizmetlerimizle bölgemize de çevirdik ve öncelikli olarak, Orta Doğu, Afrika, CIS ve Doğu Avrupa bölgeleri ile ilgileniyoruz. Hedefimiz, bölgemizdeki klasik veri merkezlerinin bulut dönüşümünde, onları hem servislerimiz hem de teknolojimizle desteklemek ve bu pazarlarda büyümektir. Türkiye’nin “Gerçek Bulut” servis sağlayıcısı tele.com.tr 27
KAPAK KONUSU RÖPORTAJI ZEKI KUBILAY AKYOL, RADORE YÖNETIM KURULU BAŞKANI
“Önümüzdeki on yıl içinde Doğu Avrupa ve Ortadoğu’nun en önemli veri merkezlerinden biri olmayı hedefliyoruz” “Veri merkezi desteği almayan işletmeler, yüksek maliyetlerle karşı karşıya kalabiliyor. İşletmelerin enerji, iklimlendirme gibi altyapıyla ilgili ihtiyaçlarının giderek arttığı ve maliyetlerin yükseldiği bir ortamda bunları en aza indirmek, insan gücünden, zamandan ve maliyetten tasarruf etmek için veri merkezlerinin sunduğu hizmetler kaçınılmaz hale geliyor”
28 tele.com.tr
R
adore, MetroCity’de bulunan ve 1.040 metrekare beyaz alan olmak üzere toplamda 2.760 metrekare büyüklüğündeki üçüncü nesil veri merkeziyle 3.000’i aşkın müşterisinehem TIER II, hem de TIER III standartlarında hizmet sunabilen veri merkezidir.
Bizi farklı kılan önemli özelliklerin başında ise şunlar geliyor; •
Hem dijital, hem de fiziksel olmak üzere güvenliği en üstte tutmamız,
•
Şehrin merkezinde yer alan alanında tecrübeli profesyonel Operasyon Merkezi ekibimizle 7 gün 24 saat dinamik bir hizmet sunmamız,
•
Bulunduğumuz konum gereği fiber ve metro ethernet ağ altyapısına doğrudan erişim sağlayan bir yapı üzerinde olmamız,
•
Tam yedekli altyapı ile müşterilerimize yüzde 99,99 uptime garantisi sunabilmemiz.
Son yıllarda birçok trend veri merkezlerinin gelişimini etkiliyor; •
IoT kavramı ile artan bağlı cihaz sayısına uyumlu altyapı ihtiyacı artıyor. Veri merkezi, satış noktası ve envanter yönetimi gibi uygulama ve hizmetlerin dağıtımının merkezinde kalsa da internete bağlı sensörler ve cihazların kullanımının arttığı ve uzaktaki kullanıcıların bilgilere daha hızlı bir şekilde erişmesi gerektiği için ağ hücrelerinin ve mikro veri merkezlerinin sayısıyla beraber önemi artıyor.
•
Veri merkezi iklimlendirme sistemleri değişiyor. Veri merkezi iklimlendirme, son beş yılda diğer veri merkezi sistemlerinden daha fazla değişim gösterdi. Güç maliyetlerini azaltmak amacıyla, “maksimum iklimlendirme” sunmaya odaklanan geleneksel yaklaşımlar, ısıyı olabildiğince verimli
bir şekilde gidermeye odaklanan daha modern yaklaşımlarla değiştirildi. •
Birden fazla bulut kullanımı yeni bir norm olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle büyük ölçekli şirketlerin genel ya da özel buluta yatırımlarını sürdürdüğünü görüyoruz. 2017 yılında birden fazla bulut hizmet sağlayıcı tercih eden şirketin sayısı artacak. Zira değişen ihtiyaçlara göre kullanılacak veri merkezi ve hizmet alma gereksinimi artıyor. Radore, işletmelerin ister kendi bünyelerinde kurdukları bulutta isterlerse başka bir bulut servis sağlayıcıdan aldıkları hizmette çözüm sağlamaya devam ediyor. Bu sayede uygun verinin doğru yerde tutulması için tercih yaparak dağıtık bir yapı tercih eden işletmelerin hibrit bulut ihtiyacı Radore ile karşılanıyor.
•
Makine öğrenimi, işlem ihtiyacını artıracak. 2017’de makine öğrenimi (machinelearning) yaygınlaştıkça, daha fazla işletmenin akıllı sistemleri
kullanma gereksinimi artacak. Bu da performans odaklı ve hızlı erişim sunan veri merkezlerini bir adım öne çıkaracak. •
Dijital dönüşümün merkezinde veri merkezleri yer alacak. Dijital dönüşümün en önemli parçaları arasında ise veri merkezi yer alıyor. Birçok şirket, büyük veri tanımına uygun verilerini buluta taşıyarak en etkili performansı almayı hedefliyor. Yöneticiler, işlerinin sürekliliği için limitsiz işlem ve depolama gücüne sahip olarak, herhangi bir ilk yatırım maliyetine girmek istemiyorlar. Bu da dijital dönüşüm sırasında geleneksel sistemlerden buluta geçişi artırıyor.
Veri merkezi desteği almayan işletmeler, yüksek maliyetlerle karşı karşıya kalabiliyor. İşletmelerin enerji, iklimlendirme gibi altyapıyla ilgili ihtiyaçlarının giderek arttığı ve maliyetlerin yükseldiği bir ortamda bunları en aza indirmek, insan gücünden, zamandan ve maliyetten tasarruf etmek için veri merkezlerinin sunduğu hizmetler kaçınılmaz hale geliyor. Ayrıca verilerinizin çok daha güvenli bir sistemde depolanması, doğal afetlere karşı koruma, yedekleme gibi kritik süreçler de veri merkezi ile çalışmadan çözülmesi zor problemler olarak işletmelerin karşısında duruyor. Bilişim alanında küresel araştırmalar gerçekleştiren IDC (International Data Corporation) tarafından yayınlanan 2016 Siber Saldırılar raporuna göre, giderek artan siber saldırıların global olarak yol açtığı zararların 2021 yılından itibaren yıllık 6 trilyon dolara çıkması bekleniyor. Ayrıca verilerin giderek çoğalması ile daha kapsamlı hizmetlerin gereği de artıyor. 2020 yılında oluşacak veri miktarının, 2009’un 44 katı olması bekleniyor. Dünyada oluşan verinin yüzde 90’ının son iki yılda oluştuğunu da düşünürsek, CIO’ların bu endişesinde ve yatırım kararlarında çok haklı olduklarını görebiliriz. Radore gibi tam yedekli bir internet ve enerji altyapısı ve son teknoloji güvenlik sistemleriyle kesintisiz erişim sunan veri merkezleri bu anlamda şirketlerin üzerindeki yükü azaltıyor. Bu konuda veri merkezlerine düşen görev ise veriye ulaşımı hızlandırmak, güvenliği sağlamak ve hızla çoğalan veriyi depolamak ve yedekleyebilmek için kapasitelerini artırmak olmalı. Öncelikle işletmeler, herhangi bir ilk satın alma maliyeti ile karşılaşmadıkları için önemli bir maliyet avantajı sağlıyor. Yine maliyetten devam edecek olursak, bakım, operasyon ve yenileme maliyetleri de işletmelere fazladan yük yaratıyor. İşletmeler, veri merkezi gibi BT yatırımları yerine kendi alanlarına odaklanabilecek zaman ve iş gücünü elde etmiş oluyorlar. Bu da inovasyonun ve BT ekibinin daha verimli çalışmasını sağlıyor.
İyi bir veri merkezi tercih etmek, her zaman en yüksek kalitede performans almanın da avantajını sunuyor. Bununla birlikte Radore gibi 7/24 hizmet veren ve ulaşılabilir olan veri merkezleri de müşteri memnuniyetini, şirket için BT ekiplerine ya da hiç bilmedikleri bir bulut sağlayıcıya göre çok daha fazla artırıyor. Şu an halihazırda 3.000’i aşkın kişi ve e-ticaret, otomotiv, online oyun, medya, bilgi teknolojileri, sağlık ve yazılım sektörlerinden şirketlere veri merkezi hizmetleri sunuyoruz. Yedekli güç ve yedekli internet erişimimiz ile kesinti olma riski yok denecek kadar az. yüzde 99,99 uptime garantisi sunuyoruz. Bununla birlikte en önemli özelliklerimizden biri Levent’te MetroCity’de yer alarak, “İstanbul’un merkezindeki veri merkezi” olmamız. Yüksek güvenlikli ve ulaşımı kolay olan MetroCity’de bulunmamız bir rastlantı değil, stratejik bir tercih. MetroCity, fiber ve metroethernet ağ altyapısına doğrudan erişim sağlanan M2 İstanbul metro hattının tam üzerinde yer alıyor. Fiber ve metroethernet ağ altyapısına yakınlık sayesinde hızlı internet erişimi, güvenlik, kesintisiz enerji ve doğal afetlere karşı dayanıklılık bu konumun tercih edilmesinin nedenlerinden sadece birkaçı… Güç, ikisi ana, birisi yedek olmak üzere üç farklı dağıtım trafosu ile veri merkezimize aktarılıyor. Bize ait trafolar orta gerilimli ring şebekesine bağlı olduğundan güç iki noktadan besleme ile yedeklenebiliyor. Dünya devleriyle yarışan bir yapının içerisinde güvenilir, hızlı çözüm temelli ve lokal-bağımsız olmamız bizi öne taşıyan unsurların başında geliyor.
“Teknolojik anlamda bakıldığında başta KOBİ’ler olmak üzere Türkiye’deki pek çok işletmenin gündemine giren en önemli konulardan biri dijital dönüşüm. Dolayısıyla dijital dönüşüm ile ilgili veri merkezlerinin üzerine düşen çok önemli görevler var. Dijital tarafta bir dönüşüm yaşanabilmesi için dönüşümün altyapıdan başlaması gerekiyor. Veri merkezleri de bu altyapı tarafındaki en önemli servis sağlayıcıları niteliğinde”
Teknolojik anlamda bakıldığında başta KOBİ’ler olmak üzere Türkiye’deki pek çok işletmenin gündemine giren en önemli konulardan biri dijital dönüşüm. Dolayısıyla dijital dönüşüm ile ilgili veri merkezlerinin üzerine düşen çok önemli görevler var. Dijital tarafta bir dönüşüm yaşanabilmesi için dönüşümün altyapıdan başlaması gerekiyor. Veri merkezleri de bu altyapı tarafındaki en önemli servis sağlayıcıları niteliğinde. Burada sadece fiziksel altyapıdan bahsetmiyoruz. Artık bulut platformları da bu konuda büyük önem taşıyor. Bulut teknoloji yatırımlarının 2017 ile birlikte ciddi oranda artacağını öngörüyoruz. Dolayısıyla öncelikli konumuz Türkiye’deki dijital dönüşüm konusunda yol almak isteyen şirketlerin süreçlerine destek olmak ve onların ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte katma değerli servisler sunabilmek. Buna ek olarak Türkiye’nin yanı sıra dünyada da önemli veri merkezleri arasında yer almaya odaklanacağız. Önümüzdeki 10 yıl içinde Doğu Avrupa ve Orta Doğu’nun en önemli veri merkezlerinden biri olmayı hedefliyoruz. tele.com.tr 29
KAPAK KONUSU RÖPORTAJI GÖKHAN YAZICI, KAREL STRATEJIK PLANLAMA LIDERI
“Ar-Ge gücünü en önemli katma değer olarak gördük” Kısaca firmanızı tanıtır mısınız?
Türkiye’nin haberleşme elektroniği sektöründe yabancı ortağı olmayan en büyük şirketi Karel, dünya devi üreticilerle rekabet edebilen, küresel ölçekte, istikrarlı büyüyen, bunlardan çok daha önemlisi onu sürdürülebilir kılmış başarılı bir marka.
Karel, 1986 yılında Türkiye’nin teknolojiye yüksek bedeller ödememesi gerektiği düşüncesiyle yola çıkılarak kuruldu. Kuruluş misyonunu çağdaş iletişim sistemlerini tasarlamak/üretmek ve bu ürünleri küresel ölçekte pazarlayarak ülke ekonomisine maksimum katkı sağlamak olarak özetleyebiliriz. Türkiye’nin haberleşme elektroniği sektöründe yabancı ortağı olmayan en büyük şirketi Karel, dünya devi üreticilerle rekabet edebilen, küresel ölçekte, istikrarlı büyüyen, bunlardan çok daha önemlisi onu sürdürülebilir kılmış başarılı bir marka. Türkiye’nin en değerli 100 markasından biri olan Karel, sunduğu ürün ve teknolojiler ile dünyada 12 milyonun üzerinde kullanıcının hayatını kolaylaştırıyor.
Bulut bilişim firmalara ne gibi fayda ve fırsatlar sunuyor?
IDC küresel bulut bilişim pazarının 2017’de 107 milyar dolar olmasını bekliyor. Forrester ise bulut bilişime yapılacak yatırımın 2020’ye kadar 191 milyar dolara erişeceği öngörüsünde bulunuyor. Kullanıcıların bulut tabanlı uygulamaları İnternet üzerinden kullanması anlamına gelen SaaS’in küresel bulut pazarından en büyük payı alacak segment olması bekleniyor. Bu rakamlar bize bulut bilişim pazarının eksponansiyel olarak büyüyeceğini ve ekonomiler üzerindeki etkisinin giderek artacağını gösteriyor. Nasıl günümüzde internetsiz bir iş hayatı düşünemiyorsak, çok yakın zamanda bulut hizmetinden kurumsal olarak faydalanmayan tek bir iş yeri dahi kalmayacak; çünkü artan rekabet buna izin vermeyecek. Bulut bilişim, büyük-küçük tüm işletmelerin bilişim teknolojilerine eşit koşullarda erişimine imkan verirken, KOBİ ölçeğindeki işletmeler ile büyük ölçekli firmalar arasında teknolojiden fayda sağlama anlamındaki fırsat eşitsizliğini de ortadan kaldırıyor. İlk yatırım maliyetini ortadan kaldıran iş modeli nedeniyle bulut çözümleri, yeni girişimlerin kurulmasını da kolaylaştırıyor. Müşteri açısından baktığımızda, bulut teknolojilerinin ürün satın alma modelini değiştirdiğini görüyoruz. Baştan tek seferde yapılan ödeme karşılığında alınan ürünler, bulut çözümleriyle birlikte “kullandığın-kadar-öde” modeliyle 30 tele.com.tr
aylık ücretlendirilen servislere dönüşüyor. Bunun yanı sıra bulut teknolojileri, sağladığı kaynak paylaşımı nedeniyle verimliliği arttırarak maliyetlerin azalmasına imkan sağlıyor. Bu çözümlerinin sağladığı en önemli etki, bilgi teknolojilerine ilişkin çözümlerin her segment ve ölçekteki müşteri tarafından kullanılabilir hale gelmesidir. Bulut çözümleri aynı zamanda müşterilere ölçek esnekliği de sunuyor. Bir işletmenin büyümesi veya küçülmesi durumunda, alınan servisin ölçeği bu değişime adapte edilerek, müşterinin sadece kullandığı servis kapasitesinin karşılığını ödemesi mümkün oluyor. Bulut teknolojileri kullanıcıların uygulamalara her yerden ve farklı cihazlar üzerinden erişimine de imkan sağlıyor. Çalışanların verimi bu anlamda önemli ölçüde iyileşiyor. Çalışma mekanının fiziksel sınırlarını ortadan kaldırılarak, esnek çalışmanın önünü açıyor, bu da çalışan memnuniyetini artırıyor. Bunun yanısıra bulut çözümleri, merkezi yapısı nedeniyle konfigürasyon, yazılım güncelleme, sorun giderme, kullanıcı desteği gibi hizmetlerin de daha hızlı ve daha düşük maliyetlerle verilebilmesini sağlıyor.
Büyük veri sistemleri oluşturmanın ve yönetmenin sırları nelerdir?
Öncelikle hangi verinin hangi seviyede önem taşıdığının belirlenmesi gerekiyor. İhtiyacınızı ve buna karşılık toplayacağınız veriyi tanırsanız, onu işleyebileceğiniz sistemi de ve yönetebileceğiniz stratejiyi de doğru seçebilirsiniz. Büyük
veri dendiğinde artık daha çok bulut kullanımı, daha çok şeffaflık ve hesap verebilirlik, daha yüksek performans akla geliyor. Kaliteli verinin güvenli bir sistemde, farklı seviyede ihtiyaçlara karşılık verebilen akıllı algoritmalar sayesinde iş zekası ve uygulamaları için kolayca erişilebilir olması gerekiyor. Verinin düzenli olarak güncellenmesi, gereksiz olanların elenerek yerine güncellerin eklenmesi, böylece gereksiz veri depolamanın önüne geçilmesi bir diğer önemli unsur. Bulut bilişimde güvenlik elbette çok önemli. Verinin nasıl işleneceği, kimin nasıl ve hangi seviyelerde veriye erişme yetkisine sahip olacağına dair politikaların belirlenmesi yapılacaklar listesinde ilk sıralarda yer alıyor.
İnsan faktörü bu konuda tam olarak hangi pozisyonda?
Günümüz şartlarında teknolojinin yetişmiş, deneyimli insan kaynağının yerini tümüyle alacağını söylemek doğru değil. PwC tarafından gerçekleştirilen 2016’da “Veri ve Mantıksal Analiz Anketi: Büyük Kararlar” çalışmasında yöneticilerin büyük çoğunluğu bir sonraki en önemli kararlarında insani muhakemeye daha çok güvendiklerini ortaya koyuyor. Yöneticiler için verecekleri kararın verilerle destekleniyor olması karar mekanizmalarını tümüyle değiştiren bir süreç. Öte yandan, iş dünyasında yapay zeka ile öğrenmenin çalışanların daha hızlı, kolay ve hata riski en az kararlar almasına yardımcı olduğu da tartışmasız bir gerçek.
Türkiye’deki firmalar ‘büyük veri’den ne ölçüde yararlanabiliyor?
Bulut bilişim özellikle küçük işletmelere büyük ölçekli işletmelerin yararlandığı BT olanaklarından yararlanma imkânı tanıyor. Bu anlamda bulut bilişim ekonomimizin lokomotifi olan KOBİ’lerimize önemli bir katkı sağlama potansiyeline sahip. Ancak maalesef ülkemizdeki KOBİ’ler bulut bilişim çözümlerinden olması gereken seviyede faydalanamıyorlar. Hem bulut çözümlerine karşı duyulan güvensizlik, hem de yeterli bilincin oluşmaması gelişimin önünde bir engel oluşturuyor. Bu engellerin aşılması için politika yapıcıların bulut bilişimi ekonomik büyümeye olumlu etki yapacak bir araç olarak görmesi ve konunun ulusal bir politika olarak ele alınması çok önemli.
şekilde bu yönde yatırımlarımıza devam ettik. Bir teknoloji şirketi olarak bulut bilişim elbette bizim de Ar-Ge çalışmalarımızda gündeminin ilk sıralarında yer alıyor. Bu alana her geçen gün daha fazla Ar-Ge kaynağı ayırarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bulut servislerinin üzerinde çalışacağı bir bulut platformunun geliştirilmesi ve sunduğumuz bulut servislerinin çeşitlendirilmesi için bu alandaki yatırımlarımız devam ediyor. Yerli bir firma olarak pazarın kendine has özellik ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurularak yaptığımız bu çalışmaların ülke ekonomisi açısından önemli bir kazanım olduğuna inanıyoruz.
Son olarak müşterilerinize tavsiyeleriniz nelerdir? 2017’de bizleri ne gibi yenilikler bekliyor?
Karel olarak, Türkiye gibi gelişmekte olan ve kırılgan ekonomik dinamiklere sahip ülkeler için katma değeri yüksek ürün ve hizmet üretebilmenin önemine her zaman vurgu yapmaya ve emsal teşkil etmeye çalıştık. Çoğunluğu ithalata dayalı bir sektörün uzun vadeli katma değer yaratmasını ve ekonomiye katkıda bulunmasını bekleyemeyiz. Özellikle son iki yıldır yaşanan ekonomik daralma, Türk Lirası’nın döviz karşısında hızla değer kaybetmesi ve bunun sonucunda oluşan ağır mali yük, Ar-Ge temelli ve katma değeri yüksek üretimin sürdürülebilir kalkınmadaki önemini bir kez daha teyit etti. BT harcamalarının ağırlıklı ithal ürünlere dayalı olması ve maliyetlerin Türk Lirası bazında artması nedeniyle kurumlar ciddi bir borç yükü altına girdi. Bu yüzden zaman kaybetmeden bilişim sektörünün yüksek teknolojili, ihtiyaçlara göre esneyebilen, katma değerli ürün ve hizmet üretebilen bir refleksle kendi dinamiklerini oluşturması gerekiyor.
Zaman kaybetmeden bilişim sektörünün, yüksek teknolojili ihtiyaçlara göre esneyebilen, katma değerli ürün ve hizmet üretebilen bir refleksle kendi dinamiklerini oluşturması gerekiyor
Firma olarak AR-GE çalışmanız var mı? Yeni çözümleriniz mevcut mu?
Karel bilişim sektöründe, konusundaki en yetkin ve sistematik Ar-Ge birimine sahip bir teknoloji şirketi. Her yıl, üretimden satış cirosunun yaklaşık yüzde 10’unu Ar-Ge faaliyetlerine ayırıyoruz. Bilkent CyberPark’ta faaliyet gösteren, toplam 167 kişinin çalıştığı Karel Ar-Ge Merkezimiz, haberleşme elektroniği, askeri elektronik ve endüstriyel elektronik alanlarında Türkiye’de, haklı ve özgün bir konuma sahip. Kuruluşumuzdan itibaren Ar-Ge gücünü en önemli katma değer olarak gördük, süreklilik arz edecek tele.com.tr 31
KAPAK KONUSU RÖPORTAJI BARAN KARAKURT, CISCO ORTADOĞU VE TÜRKIYE VERI MERKEZI VE SANALLAŞTIRMA TEKNOLOJILERI SATIŞ MÜDÜRÜ
“Daha kesin verilere eriştikçe, daha doğru kararlar almak mümkün olacaktır” “Tüm dünyada şirketlerin oluşturduğu veri karmaşıklığı arttığı gibi, yapısal olmayan veriler de katlanarak büyüyor. Karmaşık kararlara ayırabilecek zaman az. Bunun yanında donanım maliyetleri düşerken, çalışan kaynakların maliyetleri yükseliyor. Türkiye’deki çoğu firmanın yaptığı gibi büyük veriyi sadece müşteri analitiği için planlamak, aslında operasyonel analitik ve siber güvenlik gibi şirketlere büyük kazanımlar sağlayabilecek özelliklerin göz ardı edilmesine sebep oluyor”
32 tele.com.tr
B
ulut bilişim, büyük veriyi yönetmek, maliyetleri düşürmek, riskleri azaltmak ve çevikliği artıracak yeni online hizmetleri kullanarak süreçlerini iyileştirmek isteyen IT yöneticileri için yenilikçi bir çok fırsat sunuyor. Bulut, şirketlerin ihtiyaçları olan bilgiye daha hızlı ulaşması için veriyi fiziksel olarak yakın tutarken, maliyetlerin de düşürülmesine yardımcı oluyor. Ayrıca bulut tabanlı veri işleme ve depolama süreçlerinde dış kaynak kullanımı mümkün oluğundan, şirketlerin kısıtlı kaynaklarını daha etkin kullanmalarını, organizasyonların kontrolü ellerinde tutmalarını ve daha etkili olmalarını sağlıyor. Ancak bulut hizmetlerine hazırlıksız bir yaklaşım, riski ve maliyeti yükseltebilir. Dahası güvenlik ve teknik altyapı sorunları projeyi CIO’lar açısından bir krize dönüştürebilir.
gözünde canlandırabilecek özel yetkinliklere ve yaratıcılığa sahip çalışanlar da önemli. Daha fazla bilişim profesyonelinin bu özel alanda eğitilmesi gerekliliği ortaya çıkıyor. Örneğin ham veriyi bilgiye dönüştüren, aldıkları bilgiyi yaratıcı ve görsel bir biçimde aktarabilen, iş stratejileri önerebilen “ veri bilimciler” gibi.
Birçok şirket büyük veri projelerinin birden çok iş kolunun sürece dahil edilmesini ve yeni bir seviyede şirket içi iş birliktelikleri gerektiğinin farkında. Büyük veri çözümleri için teknoloji kadar, verinin tam potansiyelini
Bir diğer dikkate alınması gereken nokta ise, şirketlerin gelecekte ne kadar veri üreteceklerini pragmatik olarak bilmeleridir. Başarılı büyük veri sistemleri kurabilmek için öncelikle iş çıktılarını doğru tahmin ederek veri bü-
İnsanlar sabit değiller, trendler çok değişken ve bu yüzden hep aynı data algoritmalarını ve sistemlerini kullanmak analiz kapsamını daraltıyor. Bu nedenle ‘Büyük veri’ sistemlerini tasarlamanın birinci ve olmazsa olmaz kuralı önce büyük veri için bir yol haritası belirlemektir. Şirketlerin; satış ve diğer birimlerden gelen taleplerin hepsi hemen karşılanamayacağı için başlangıç olarak kurucu nitelikteki servisleri belirleyerek büyük veri yolculuğuna başlamaları gerekiyor.
yüklüğü planlaması yapılmalı. Tabii bu da, doğru bir keşif süreci ile gerçekleşebilir. Şirketlerin elinde ne kadar veri olduğu, bu verinin nerde olduğu ve kim tarafından kullanıldığı ve kontrol edildiği ve ne kadar sıklıkla kullanıldığı büyük data veri topolojisini tasarlarken en önemli girdiler olacak ve birçok iç görü elde edilmesini sağlayacaktır. Doğru keşif süreçleri de, şirketlerin elindeki aynı kopya, örtüşen ve boş dataları bulmalarını ve bu işe yaramayan bit ve bayt’ları planlamanın dışında tutmalarına imkan verir. Bundan sonraki adım ise ilgili donanım ve yazılım teknolojilerini bilmek ve bu teknoloji üreticilerinin şirketlere kazandırabileceği iş değerlerini doğru analiz edebilmek. Bu adımları gerçekleştirirken daha önce şirketin kullanmadığı verilere erişilebilecek ve bu verilerle önemli iş çıktıları yaratılacaktır. Daha kesin verilere eriştikçe, daha doğru ve kesin kararlar almak mümkün olacaktır. Tüm dünyada şirketlerin oluşturduğu veri karmaşıklığı arttığı gibi, yapısal olmayan veriler de katlanarak büyüyor. Karmaşık kararlara ayırabilecek zaman az. Bunun yanında donanım maliyetleri düşerken, çalışan kaynakların maliyetleri yükseliyor. Türkiye’deki çoğu firmanın yaptığı gibi büyük veriyi sadece müşteri analitiği için planlamak, aslında operasyonel analitik ve siber güvenlik gibi şirketlere büyük kazanımlar sağlayabilecek özelliklerin göz ardı edilmesine sebep oluyor. Türkiye’deki çoğu şirket hala iş analitiği sistemlerine sahip değil ve bu sistemlere sahip olmanın çok zor ola-
cağını düşünüyor. Bunun yanında, çoğu işlemleri excel tabloları ve benzeri uygulamalarda analiz etmeye çalışarak zaman kaybediliyor. Büyük veriyi iş platformuna entegre etmiş şirketler çapraz satış uygulamaları, sosyal medya akışının takip edilmesi, fraud analiz, müşterilerin davranış analizi, lokasyon bazlı satış uygulamaları, demografik iş geliştirme, pazar ve tüketici segmentasyonu, güvenlik ve ceza hukuku uygulamaları, risk yönetimi gibi birçok alanda verimli bir şekilde kullanmakta ve iş çıktıları ile genişleme ve kar sağlamaktadır. Perakende, bankacılık, üretim, enerji, eğitim, sağlık gibi sektörler büyük veri analitiği ile rekabeti artırıyor, daha verimli satış kanalları oluşturabiliyor. Kamu tarafında ise Büyük Veri ile ilgili birçok insiyatif başlatıldı ve pilot uygulamalar geliştirildi. Ayrıca büyük veriye kaynak ve bütçe ayıran üniversitelerimiz de var. Örneğin Sabancı Üniversitesi ile MIT’nin kurduğu ortak laboratuvarda büyük veri kullanılarak birçok matematiksel modeller ve algoritmalar geliştiriliyor. Trafik analiz, sağlık hizmetleri, su kaynakları takibi, suç önleme programları gibi birçok kamu uygulamaları büyük veri sistemlerine taşındı. Uygulamaların ürettiği iş çıktıları beraberinde yeni iş uzmanlıkları yaratıyor ve bu trend zamanla bütün şirketlerin tüm dijital verilerini derlemesini ve anlamlandırmasını sağlıyor. Büyük veri analitiği kullanan şirketler dijital pazarlama ve sosyal medya platformlarından edindikleri bilgiler ile kendi işlerini farklılaştırabiliyorlar.
“Büyük veriyi iş platformuna entegre etmiş şirketler çapraz satış uygulamaları, sosyal medya akışının takip edilmesi, fraud analiz, müşterilerin davranış analizi, lokasyon bazlı satış uygulamaları, demografik iş geliştirme, pazar ve tüketici segmentasyonu, güvenlik ve ceza hukuku uygulamaları, risk yönetimi gibi birçok alanda verimli bir şekilde kullanmakta ve iş çıktıları ile genişleme ve kar sağlamaktadır. Perakende, bankacılık, üretim, enerji, eğitim, sağlık gibi sektörler büyük veri analitiği ile rekabeti artırıyor, daha verimli satış kanalları oluşturabiliyor”
tele.com.tr 33
KAPAK KONUSU RÖPORTAJI BEHÇET YUMRUKÇALLI, NETAPP TÜRKIYE GENEL MÜDÜRÜ
“Verinin önemli hale gelmesi, veriyi dijital çağın yeni para birimi haline getirdi” “Türkiye’deki gelişmeler olumlu sinyaller veriyor. Fiilen hayatımıza giren 4,5G teknolojisinin getirdiği canlanma ile bulut altyapıları gibi yatırımların da süreceğini düşünüyorum. Bulut bilişim alanında dünya ülkelerine göre geri kaldığımızı ve çok hızlı bir şekilde yatırımların devam etmesi gerektiğini söylemeliyim. Bu altyapıların tamamlanması ile başlayacak süreç, bilişiminin ithalata dayalı olmasından çıkıp kendi içerisinde yaşayan bir ekonomiye dönüşmesini sağlayacaktır.
34 tele.com.tr
N
etApp olarak Data Fabric vizyonumuz ile hızlı ve güvenilir hibrit sistemleri inşa etmek için en doğru mimarileri kullanıyoruz. Sahip olduğumuz bu vizyon ve bu vizyona paralel olarak geliştirdiğimiz çözümler ile kurumlara ihtiyaçları değiştiğinde, bu ihtiyaçlarına uygun bulut sistemlerine kolaylıkla geçiş yapabilecekleri esneklik katıyoruz. Türkiye’deki gelişmeler olumlu sinyaller veriyor. Fiilen hayatımıza giren 4,5G teknolojisinin getirdiği canlanma ile bulut altyapıları gibi yatırımların da süreceğini düşünüyorum. Bulut bilişim alanında dünya ülkelerine göre geri kaldığımızı ve çok hızlı bir şekilde yatırımların devam etmesi gerektiğini söylemeliyim. Bu altyapıların tamamlanması ile başlayacak süreç, bilişiminin ithalata dayalı olmasından çıkıp kendi içerisinde yaşayan bir ekonomiye dönüşmesini sağlayacaktır. Yine nesnelerin internetinin daha fazla hayatımıza gereceği bir yıl olacağı kanaatindeyim. Özellikle düşen fiyatların da etkisi ile bulut ve depolama sistemlerinde flaş teknolojisinin yaygınlığının da artmasını bekliyorum. Verinin artık yeni para birimi haline geldiği bir döneme girmekte olduğumuzu söyleyebilirim. Günümüzün dijital ekonomisinin neden olduğu veri patlaması iş dünyasını da kökten değiştirdi. Daha önce veriler ile ticaret yapmanın yerini yavaş yavaş verinin kendisi ticarettir mantığı alıyor. Başarı için verinin bu denli önemli hale gelmesi de veriyi dijital çağın yeni para birimi haline getirdi. İşin daha da ilginç hale gelen kısmı ise kurumların daha önce toplamayı düşünmediği yeni veri tiplerinin de ortaya çıkmış olması. Örneğin daha önce sadece kritik öneme sahip işlem verilerini kaydedip depolarken artık derin analizler için işlemlere ait verilerin etrafını saran devasa miktardaki daha ayrıntılı ve yardımcı verileri de depolamaya başladık. Önümüzdeki yıl bu trend hızla devam edecektir. Bu doğrultuda yeni modellerin ortaya çıktığına da şahit olacağız. Verilere odaklanmak, sunulan servislerin her çeşit kritik sorunu çözecek şekilde bir arada çalışmasını sağlayan bir evreni de gerekli kılıyor.
Yeni nesil depolama ve yedekleme teknolojileri içerisinde flaş teknolojisinin çok büyük öneme sahip olduğunu düşünüyoruz. Flaş, kurumsal depolama sistemlerinin geleceğini dönüştürecek bir potansiyel taşıyor. Flaş teknolojisi; bulut, büyük veri, mobil ve sosyal medya gibi yükselen trendler doğrultusunda işletmelerin dijital duvarlarını genişletirken, onları güçlendiriyor. Veri, ister bulutta ister şirketlerin mevcut sistemlerinde bulunsun, örneğin, sağlam bir hibrit flasharray çözümü ve tümleşik mimari; mevzuat, gereklilik ve hizmet seviyesi anlaşmalarına göre güvenliği sağlarken, farklı ortamlardaki verileri tek noktada buluşturur ve birbirine bağlar. İç içe geçen ve her geçen gün gelişen teknolojiler, flaş sistemlerinin hızı ve kesintisiz performansıyla müthiş bir çevik-
RID Webscale, uygulamaların yerinde veya barındırma ortamlarında çalışabilmelerini sağlayan Amazon S3 ve CDMI gibi endüstri standardı bulut protokollerini destekliyor. Aynı zamanda NetApp E-Serisi veri depolama sistemlerinin veya depolama temeli sunan üçüncü parti depolama dizilerinin olduğu sanallaştırılmış sunucu altyapılarında çalışabiliyor. Sanallaştırma teknolojileri mevcut kaynaklar üzerinde detaylı bir kontrol mekanizması oluşturulmasına, özellikle performans problemlerinden kaynaklanan sorunlara daha hızlı müdahale edilebilmesine yardımcı oluyor. liğe ulaşıyor. Gelecek bu nedenle flash teknolojilerinin elinde. BT dünyasındaki en zengin flash ürün portföyüne sahip şirketi NetApp olarak bugüne kadar kurumsal depolama alanındaki 100PB’lik flaş kurulumu şimdiden gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Veri merkezlerinde temel unsurlar olarak esneklik, hız ve erişilebilirliği gösterebiliriz. Bu üç unsur yalnızca büyük ölçekli perakendecileri değil, farklı sektörlerdeki büyük-küçük tüm oyuncuları ilgilendiriyor. Uygulamalar ister borsayı takip etsin, ister sağlık kayıtlarını toplayıp analiz etsin, ister eğitim projelerini desteklesin, ister üretim süreçlerini geliştirsin; günümüzün sürekli online ve hareket halinde olması gereken işletmeleri BT altyapılarının bir parçası olarak esnek, hızlı ve yüksek erişilebilirliğe sahip veri depolama altyapıları oluşturmalı. Bugün birbirinden neredeyse ayrılamayacak depolama ve yedekleme uygulamaları; performans ve süreklilikten feragat etmeden, maliyetleri de büyük ölçüde aşağıya çekerek sade arayüzler, tümleşik veri depolama ve mimari çözümleriyle birlikte kurumların yönetilebilirliği en üst seviyeye çıkarıyor. Artık şirketler internet aracılığıyla paylaşımlı altyapılara bağlanıp buradan ihtiyaçlarını karşılayacak hizmetlere erişebiliyorlar. SaaS ile ihtiyacınız kadarını ödüyor, maliyetlerinizi büyük ölçüde aşağı çekebiliyorsunuz. Ayrıca Bellek İçi işleme (In-Memory Computing), Kümelenmiş Depolama (Clustered Storage) ve Nesne Depolama (Object Storage) gibi teknolojilerin desteğiyle, özellikle telekom ve finans sektörlerinin ana üretim ortamları dışında kalan alanlar başta olmak üzere tüm sektörlerde yeni ticari ufuklar açmasına katkıda bulunuyor. Büyük verinin de etkisi ile günümüzün şartları göz önüne alındığında, herkese açık ve özel bulut ortamlarının içeriklerini depolamak için klasik depolama yöntemlerinin sınırları yetersiz kalmakta ve yeni nesil çözümlere ihtiyaç duyulmaktadır. Burada da NetApp’ın StorageGRID Webscale nesne depolama çözümü sınırları kaldırarak yeni nesil uygulamalara uygun platformlar sunmaktadır. NetApp’ın nesne depolama veri yönetim is stratejisinin bir sonraki aşamasını temsil eden ve yeni nesil bulut teknolojileri için geliştirilen StorageG-
NetApp’ın AltaVault çözümü ile kurumlar kendi altyapısının yanı sıra bulut altyapısını da kullanarak esnek yedekleme ortamına sahip olur. Böylece kurumlar, olağanüstü düşük maliyet sağlayan ve performans atılımlarını hızlandıran yenilikçi depolama ve veri yönetimi çözümü AltaVault ile verilerini dahili çözümlere kıyasla yüzde 90’a kadar daha az maliyetle, hem kendi ortamlarına hem de herhangi bir bulut sistemine hızla yedekleyebilir. AltaVault çözümleri, bulut-tabanlı depolama pazarındaki diğer tüm rakiplerinin çözümlerinden altı kattan fazla yeniden ölçeklenebilir. Bu da kurumların daha fazla kritik öneme sahip veriyi daha az maliyetle depolayabileceği ve ihtiyaç duyulduğunda bu verileri daha hızlı geri yükleyebileceği anlamına gelir. OnCommandInsight yazılımı, BT takımlarının maliyetleri düşürerek, verimliliği artırarak ve riskleri azaltarak ticari ihtiyaçları daha hızı bir şekilde karşılamasını mümkün hale getiriyor. OnCommandInsight yazılımının son sürümü, kurumlara kapasitelerini ve performanslarını yönetmelerinde ve BT uygulamalarına ve hizmetlerine yönelik riskleri tespit etmelerinde yardımcı olan yeni raporlar ve kontrol paneli ile basit bir yönetim imkânı sunuyor. OnCommandUnified Manager ve OnCommandPerformance Manager arasında kurulan daha güçlü entegrasyon sayesinde, kullanıcılar depolama kümelerini kapsamlı bir şekilde görebilirken aynı zamanda sorunsuz ve özelleştirilebilir bir yönetim deneyimine de sahip oluyor. Türkiye’de yapılan veri merkezi yatırımlarının geçmişi gelişmiş ülkelerdeki kadar eski olmadığı için hep en son teknoloji kullanılıyor. Bu yüzden veri merkezlerimiz teknolojik düzeyde yurt dışını aratmıyor. Diğer bir etken de rekabetten kaynaklanan fiyat avantajımız. Bu yüzden veri merkezlerimiz yurt dışına oranla çok daha uygun bir fiyata aynı teknoloji yatırımlarını yapabiliyor. Tüm bu avantajlar, Türkiye’deki veri merkezlerini içinde bulunduğumuz coğrafya için cazibe merkezlerine dönüştürüyor. Ancak özellikle bulut teknolojilerinde servis sağlama hizmetleri için devletin yeni mevzuatlar oluşturması ve güvenlik, verinin kimin sahipliğinde olacağı gibi konuların hızlıca netleştirilmesi gerekiyor.
“NetApp’ın StorageGRID Webscale nesne depolama çözümü sınırları kaldırarak yeni nesil uygulamalara uygun platformlar sunmaktadır. NetApp’ın nesne depolama veri yönetim is stratejisinin bir sonraki aşamasını temsil eden ve yeni nesil bulut teknolojileri için geliştirilen StorageGRID Webscale, uygulamaların yerinde veya barındırma ortamlarında çalışabilmelerini sağlayan Amazon S3 ve CDMI gibi endüstri standardı bulut protokollerini destekliyor. Aynı zamanda NetApp E-Serisi veri depolama sistemlerinin veya depolama temeli sunan üçüncü parti depolama dizilerinin olduğu sanallaştırılmış sunucu altyapılarında çalışabiliyor.
tele.com.tr 35
KAPAK KONUSU RÖPORTAJI ERKAN BINICI, THOUGHTWORKS TÜRKIYE TEKNOLOJI LIDERI
Şirketler daha iyi iş kararları alabilmek için makine zekasını kullanacak” “ThoughtWorks, 14 ülkede bulunan 40 ofisi ve 4 bin 300’den fazla teknoloji tutkunu ile şirketlerin sürdürülebilir ticari başarı, kaliteli yazılım ürünleri ile değişime adapte olan organizasyonlara dönüşmelerinde yardımcı oluyor. Yirmi yılda 6 bin 500’den fazla projede edindiği tecrübe ile geliştirdiği pratikler, yazılım geliştirme yöntemleri, yazılım sektörüne yaptığı katkıları ile devrimsel bir yaklaşım benimsiyor. Şirketlerin dijital dönüşümlerine destek olmayı ve var olan iş modelleri karşısında farklı ve inovatif düşünebilmelerine yardımcı olmayı hedefliyor.
36 tele.com.tr
T
houghtWorks, 14 ülkede bulunan 40 ofisi ve 4 bin 300’den fazla teknoloji tutkunu ile şirketlerin sürdürülebilir ticari başarı, kaliteli yazılım ürünleri ile değişime adapte olan organizasyonlara dönüşmelerinde yardımcı oluyor. Yirmi yılda 6 bin 500’den fazla projede edindiği tecrübe ile geliştirdiği pratikler, yazılım geliştirme yöntemleri, yazılım sektörüne yaptığı katkıları ile devrimsel bir yaklaşım benimsiyor. Şirketlerin dijital dönüşümlerine destek olmayı ve var olan iş modelleri karşısında farklı ve inovatif düşünebilmelerine yardımcı olmayı hedefliyor. ThoughtWorks Türkiye olarak ise 2014 yılından bu yana şirketlerin ihtiyaçlarına özel yazılım çözümleri ile iş inovasyonu, teknik çözüm gelişimi ve dijital strateji hizmetleri sunuyoruz. Bulut bilişim ile şirketler çok hızlı değişen ve gelişen iş ihtiyaçlarına yetişebilmek için teknolojik olarak büyük bir güç kazanabiliyorlar. Sadece altyapı olarak bile baktığınız zaman haftalar süren yeni sunucu tedarik ve kurulum süreçleri birkaç tıklama ile halledilebilir hale geliyor. Kapasitede anlık veya dönemsel yükselişler uzun yatırımlara gerek kalmadan kolayca karşılanabilir oluyor. Bunun yanı sıra günümüz yazılım geliştirme süreç ve pratiklerindeki sürekli üretim ve teslimat bantlarının ihtiyaç duyduğu yoğun sanallaştırma ve konteyner kullanımları, test otomasyon ihtiyaçları da bulut bilişim sayesinde daha hızlı ve genel bir şekilde çözülebiliyor. Tabi altyapılar dışında bulut bilişim günümüz iş dünyasını sunduğu servis ve platformları ile hızlandırıyor. Aylar süren ve büyük yatırım gerektiren teknoloji çözümleri şirketlerin sadece bir kredi kartı ile hızlıca satın alıp kullanmaya başladığı çözümler haline gelmiş durumda. Artık şirketler bulut bilişimi sadece altyapı, servis ve teknolojiyi tedarik ettikleri bir yer olarak görmeyip aynı zamanda kendi iş modellerini de buluta taşıdıkları bir servis platformu olarak görmekteler. Bu platform yaklaşımları sayesinde firmaların servis paylaşımları ile müşteri edinim ve satış süreçlerinde çok daha farklı iş ortaklıkları ve ortak uygulama modelleri geliştirdiklerini görüyoruz. Bu yolla bazı firmaların rekabet alanında çok yenilikçi uygulamalar geliştirerek fark yaratacağını önümüzdeki dönemde ülkemizde de göreceğiz.
Büyük veri muazzam ve karmaşık bir şekilde hayatımıza girdi. Bu özellikleri ile de verinin depolanması ve işlenmesi anlamında bir problem olduğu bir gerçek. Ancak buna çok fazla odaklanmak “teknoloji” üzerine gereğinden fazla bir vurguya neden oluyor. Büyük verinin potansiyeli, iş sorunlarını çözmesi ve yeni iş fırsatları yaratmasında yatıyor. Bu nedenle büyük veri yatırımlarından en iyi sonucu almak için şirketler öncelikle işleri ile ilgili sorulara odaklanmalı. Bu basit değişim şirketlerin perspektifini değiştirebilir ve büyük veriyi “bir teknoloji problemi” olarak değil “ bir iş çözümü” olarak görmelerini sağlayabilir. Şirketler büyük veri sistemlerini kurmadan önce kendilerine işleri ile ilgili müşterilerimizi neden kaybediyoruz, Müşterilerimiz daha çok hangi ürünleri alıyorlar, Müşterilerimizle iletişim kurmanın en iyi yolu nedir, Müşteri hizmetlerine yaptığımız yatırımların karşılığını alıyor muyuz gibi sorular sormalılar. Verinin değeri ancak ondan sağlayacağımız iç görü ile gerçekleşebileceği malum. Bir iç görü de aksiyona dönüşmediği sürece şirketler için bir fayda sağlamayacaktır. Şirketlerin aradığı veriler büyük ihtimalle gözlerinin önünde saklanmış durumda. Büyük veri bu bilgileri or-
taya çıkarabilir. Ancak standart analitik projeleri, problemleri çözmeye çalışan pahalı ve zaman kaybettiren teknoloji çabalarına dönüşebildiğini gözlemliyoruz. Biz, ThoughtWorks olarak şirketlere büyük veri teknolojileri, sürekli iş değeri ve gelişmiş analizi içeren farklı bir yol öneriyoruz: Çevik analitik( agileanalytics). Çevik analitik ile şirketler kendilerine özgü ihtiyaçlarına en uygun aracı seçebiliyor ve henüz büyük veri platformunu kurma aşamasında iş değeri yaratarak zaman ve maliyet tasarrufu sağlayabiliyor. Çevik analitik yaklaşımı ile şirketler diğer yöntemlerden çok daha hızlı bir şekilde verilerinin değerinden faydalanabiliyor, kritik iş sorularının yanıtlarına ulaşmadan geliştirilecek bir platformun neden olacağı finansal kayıplardan kaçınabiliyor. Yapay zeka, öğrenebilen sistemler ve büyük verinin kullanımı ile bugün artık tüketici davranışları modellenebiliyor. Büyük veri ile kullanıcıların nasıl hareket ettiklerini ortaya koymak ve buradan anlamlı bir iç görü çıkarmak mümkün. Ancak bu bilgi ile doğru kararlar vermek, müşterinin isteklerini anlamak ve yeni satış kanalları ya da iş modelleri yaratmak için hala insan gücüne ve insan zihninin yaratıcılığına ihtiyacımız var. Büyük verinin yazılım tasarımlarını güçlendireceği bir gerçek ancak yakın zamanda insan gücünün yerini alacağını düşünmüyoruz. Türkiye’deki firmaların büyük veriden faydalanması çok kısıtlı olarak başlamış olsa bile her geçen gün bu alanın öneminin fark edilmesi ile birlikte büyük veri projelerine hız verildiğini görmekteyiz. Bu alandaki kullanım, firmaların öncelikle genişletilmiş bir BI ve istatistik kullanımı şeklinde başlamıştı. Fakat günümüzde IoT sistemlerindeki maliyetlerin azalması ve yaygınlaşma; üzerine yapay zeka destekli sistemlere olan ihtiyaç her geçen gün ülkemizde de büyük veriye olan bakışı ayrıca pekiştiriyor. Firmaların temelde büyük veri ve yapay zeka ile ürünlerinin geliştirme, satış ve operasyon
süreçlerini desteklemeye çalıştıklarını gözlemliyoruz. Örneğin üretim alanında önleyici bakım, satış ve pazarlama alanında yapay zeka destekli sürekli öğrenen ve tahminleme yapabilen sistemlerin, operasyon alanında da insan gücünü destekleyecek ve operasyon hızını artıracak şekilde yazı ve konuşma tanıma benzeri projelerin yapıldığını görmekteyiz. Zirve-Hype döngüsünde gelişen (peak-hype-cycle) teknolojilere genellikle temkinle yaklaşsak da üç boyutlu yazdırma, QR kodlar ve oyunlaştırma geçmişte kayda değer bir heyecan yaratmıştı. Makine öğrenimi, yapay zeka ve otonom araçlar gibi buna bağlı teknolojilere şu anda çok büyük bir rağbet olduğunu görüyoruz. Akıllı sistemlerin temelinde yer alan sağlam, faydası kanıtlanmış teknolojileri son birkaç yılda ortaya çıkan devasa veri koleksiyonları besliyor. Endüstrinin tüm büyük oyuncuları önemli yatırımlar yaptıklarını açıkladı ve bulut teknolojisine yapılan önceki harcamalara benzer şekilde bir “Yapay Zeka fonu” yarattı. Makine zekasının, iş akışı odaklı uygulamaların karar odaklı uygulamalara doğru evrildiği yeni iş yetkinlikleri döneminde liderliği ele alacağını düşünüyoruz. Şirketler müşterilerine daha fazla etkileşim ve daha iyi hizmet sunmanın yanı sıra daha iyi iş kararları alabilmek için de makine zekasını kullanacak. Günümüzün teknoloji endüstrisinde “platform” kelimesine de gittikçe daha fazla anlam -ve önem- yüklendiğini görüyoruz. Platform sözcüğü ile günümüzde sektörün lider sistemleri, Servis Olarak Platform ( PaaS) gibi modern bulut altyapıları hatta “platform olarak işletme” gibi iddialı stratejiler kast edilebiliyor. “Makine zekasından faydalanmak isteyen şirketler, bugün veri varlıklarını geliştirip büyütecek bir veri stratejisine ihtiyaç duyuyor. Bu veri stratejisi, CloudFoundry veya OpenShift gibi bir altyapıya sahip bir veri platformu seçimini de kapsamalı. Veri stratejisinin kendisi, makine zekasının “karar destek platformunu” şirketlerde harekete geçiren bir unsur olarak görülebilir.
“Türkiye’deki firmaların büyük veriden faydalanması çok kısıtlı olarak başlamış olsa bile her geçen gün bu alanın öneminin fark edilmesi ile birlikte büyük veri projelerine hız verildiğini görmekteyiz. Bu alandaki kullanım, firmaların öncelikle genişletilmiş bir BI ve istatistik kullanımı şeklinde başlamıştı. Fakat günümüzde IoT sistemlerindeki maliyetlerin azalması ve yaygınlaşma; üzerine yapay zeka destekli sistemlere olan ihtiyaç her geçen gün ülkemizde de büyük veriye olan bakışı ayrıca pekiştiriyor. Firmaların temelde büyük veri ve yapay zeka ile ürünlerinin geliştirme, satış ve operasyon süreçlerini desteklemeye çalıştıklarını gözlemliyoruz.
tele.com.tr 37
ANALİZ
KURULUŞLAR
SiBER SALDIRILARA HAZIRLIKSIZ!
KURULUŞLARIN YÜZDE 66’I SIBER SALDIRILAR SONRASINDA TOPARLANMA BECERISINE GÜVENMIYOR
I
BM şirketi olan Resilient ile Ponemon Enstitüsü, her yıl gerçekleştirdikleri araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Araştırma, kuruluşlarının yüksek düzeyde siber dirence sahip olduğunu söyleyen BT ve güvenlik profesyonellerinin oranının yalnızca yüzde 32 olduğunu ortaya koydu. Bu oran, 2015’te elde edilen yüzde 35’e kıyasla küçük bir düşüşe işaret ediyor. 2016 araştırması aynı zamanda, yanıt verenlerin yüzde 66’sının kuruluşlarının siber saldırılar ardından toparlanması için hazırlıklı olmadığını belirttiğini ortaya koydu. Araştırma, üst üste iki yıldır siber olaylara müdahale etme konusundaki zorlukların siber direnci azalttığını gösteriyor. Katılımcıların yüzde 75’i, kuruluş çapında tutarlı bir biçimde uygulanan resmi bir siber olaylara müdahale planına sahip olmadıklarını belirtiyor. Siber olaylara müdahale planına sahip olanların yüzde 52’si, devreye alınmasından bu yana planı incelememiş ya da güncellememiş veya bunu yapmak için bir plan belirlememiş. Ayrıca, katılımcıların yüzde 41’i, bir siber olayın çözülmesi için gerekli olan sürenin son 12 ay içerisinde uzadığını belirtirken, bu sürenin kısaldığını belirtenlerin oranı yalnızca yüzde 31. Bir IBM Şirketi olan Resilient’ın CEO’su ve kurucu ortağı John Bruce, “Bu yıl gerçekleştirilen Siber Direnç Araştırması, tüm dünyada kuruluşların halen bir siber saldırıyı yönetmek ve bu gibi bir saldırının etkilerini azaltmak için hazırlıklı olmadığını gösteriyor,” şeklinde açıklıyor. “Güvenlik liderleri, olaylara müdahale edilmesini en
38 tele.com.tr
önemli öncelik haline getirerek ve planlamaya, hazırlığa ve istihbarata odaklanarak önemli ölçüde iyileşme elde edebilir.” Katılımcılara göre, bir Siber Olaylara Mücadele Platformu, kimlik yönetimi ve doğrulaması ile izinsiz girişi saptama ve önleme sistemleriyle birlikte kuruluşların Siber Dirençli hale gelmesine yardımcı olma konusunda en etkili güvenlik teknolojileri arasında yer alıyor. Araştırma aynı zamanda, siber direncin önündeki yaygın engelleri de ortaya çıkardı. Çoğunluk (yüzde 66), “yetersiz planlamanın ve hazırlığın” siber direncin önündeki en önemli engel olduğunu belirtiyor. Katılımcılar ayrıca, BT ve iş süreçlerinin karmaşıklığının siber saldırıları önleme, saptama ve bu saldırılara müdahale etme becerilerinden çok daha hızlı arttığını ve işletmeleri savunmasız bıraktığını belirtiyor. Bu yıl, katılımcıların yüzde 46’sı, “BT süreçlerinin karmaşıklığının” yüksek düzeyde siber direnç elde edilmesi açısından önemli bir engel olduğunu belirtiyor. 2015 yılında bu oran yüzde 36’ydı. Yüzde 52, “iş süreçlerinin karmaşıklığının” önemli bir engel olduğunu belirtiyor. 2015 yılında bu oran yüzde 47’ydi. Ponemon Enstitüsü tarafından Resilient firmasının sponsorluğunda gerçekleştirilen 2016 Siber Dirençli Kuruluş Araştırması, siber dirence, bir başka deyişle bir kuruluşun siber saldırılar karşısında temel amacını ve bütünlüğünü sürdürme becerisine ilişkin bir karşılaştırmalı değerlendirme araştırması niteliğinde. Küresel araştırma; ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Birleşik Arap Emirlikleri,
Brezilya ve Avustralya dahil olmak üzere dünyanın her yanından 2.400’den fazla güvenlik ve BT profesyonelinin öngörülerini kapsıyor. IBM İş Değerleri Enstitüsü tarafından bundan kısa süre önce gerçekleştirilen başka bir araştırmada siber olaylara müdahale etme süresinin kısaltılmasının günümüzde güvenlik profesyonellerinin karşı karşıya olduğu en önemli zorluk olduğunun saptanmasına karşın, Ponemon Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen bu yeni araştırma, şirketlerin çoğunun halen etkili ve kapsamlı bir müdahale planı oluşturmak için gerekli adımları atmadığını gösteriyor. Araştırmanın sonuçları çok sayıda kuruluşun henüz siber olaylara müdahale etmek için etkili planlama ve hazırlık önlemleri uygulamış olmadığını gösterse de araştırmalar, olaylara müdahalenin gelecek birkaç yıl içerisinde daha önemli bir öncelik haline geleceğini gösteriyor. Dr. Larry Ponemon, “Şirketler bir olaylara müdahale planını devreye almanın değerini görse de, uygun insanları, süreçleri ve teknolojileri kullanmada geç kalmaya devam ediyorlar,” şeklinde açıklıyor. “Bunun genel BT güvenliği stratejisinin daha önemli bir parçası haline geleceğine inanıyoruz.”
Araştırmadan öne çıkan önemli noktalar arasında aşağıdaki başlıklar yer alıyor: ŞIRKETLER SIK VE BAŞARILI SIBER SALDIRILARA MARUZ KALIYOR. • • •
Yarısından fazlası (yüzde 53), son iki yıl içinde en az bir veri ihlaline maruz kaldığını belirtiyor. Yüzde 74’ü, geçtiğimiz yıl içinde insan hatasından kaynaklanan tehditlerle karşı karşıya kaldığını belirtiyor. Son iki yıl incelendiğinde, yüzde 74’ü, kötü niyetli yazılımların düzenli olarak güvenlik ihlaline neden olduğunu ve yüzde 64’ü, düzenli olarak kimlik avı dolandırıcılığına maruz kaldığını belirtiyor.
KURULUŞLAR, BIR SALDIRI SONRASINDA OPERASYONLARINI ETKIN BIÇIMDE SÜRDÜREMIYOR YA DA KISA SÜRE IÇINDE TOPARLANAMIYOR • •
Yüzde 68’i, kuruluşlarının bir siber saldırı sonrasında direncini koruma becerisine sahip olduğuna inanmıyor. Yüzde 66’sı, kuruluşlarının bir saldırı sonrasında etkili bir biçimde toparlanma becerisine güvenmiyor.
PLANLAMA VE HAZIRLIĞIN YAPILMAMIŞ OLMASI, EN ÖNEMLI ENGELI TEŞKIL EDIYOR. •
•
Yalnızca yüzde 25’inin tüm kuruluş çapında tutarlı biçimde uygulanan bir siber olaylara müdahale planı var. Yüzde yirmi üçünün siber olaylara müdahale etmek için herhangi bir planı yok. Yalnızca yüzde 14’ü siber olaylara müdahale planını yılda bir defadan fazla test ediyor.
•
Yüzde 66’sı, kuruluşlarının siber saldırılara karşı dirençli hale gelmesinin önündeki en büyük engelin bir planlama eksikliği olduğunu belirtiyor.
BIR SIBER SALDIRIYA MÜDAHALE ETME BECERISINDE ÖNEMLI ORANDA BIR IYILEŞME KAYDEDILMEDI • •
Yüzde 48’i, kuruluşlarının siber direncinin son 12 ay içinde azaldığını (yüzde 4) ya da artmadığını (yüzde 44) belirtiyor. Yüzde 41’i, bir siber sorunu çözme süresinin uzadığını ya da önemli ölçüde uzadığını belirtirken yalnızca yüzde 31’i, kısaldığını ya da önemli ölçüde kısaldığını belirtiyor. tele.com.tr 39
ANALİZ
IDC TÜRKIYE: BT HARCAMALARI 22 MILYAR DOLARI GEÇECEK IDC, 2017 YILI IÇERISINDE TÜRKIYE’DE GERÇEKLEŞECEK BT HARCAMALARINI 22,3 MILYAR AMERIKAN DOLARI (USD) OLARAK AÇIKLADI. MICROSOFT GENEL MERKEZI’NDE DÜZENLEDIĞI YILLIK “IDC ÖNGÖRÜLERI” ETKINLIĞINDE, ULUSLARARASI TEKNOLOJI ARAŞTIRMA VE DANIŞMANLIK HIZMETLERI VEREN FIRMA, ÜLKENIN ÖNDE GELEN CIO’LARIYLA VE BİT TEDARIKÇILERI ILE 2017 YATIRIM ÖNCELIKLERINI VE TARTIŞMAK ÜZERE BIR ARAYA GETIRDI. 40 tele.com.tr
D
ijital dönüşüm çalışmalarının ülkenin en fazla harcama yapan kurumlarında yavaşlayarak da olsa devam edeceğini belirten IDC Türkiye Ülke Müdürü Nevin Çizmecioğulları, sözlerine şöyle devam etti: “Özellikle kısıtlanan BT bütçelerinin ortaya çıkardığı maliyet optimizasyonu ihtiyacı, yazılım ve BT hizmetleri etrafındaki harcamaları etkileyecek. Telekomünikasyon, finans, sağlık, eğitim ve perakende sektörlerinde ise altyapı harcamaları 2017’de ilerlemeye devam edecek.” IDC, 2017 yılında Türkiye telekomunikasyon kısmı haricinde kalan, BT pazarının 10,9 Milyar USD büyüklüğüne ulaşmasını beklemekte, bu da 2016 yılında öngörülen %1,9 oranındaki yıllık büyümeyle eşleşmekte. Sermaye yatırımının (CAPEX) düşürülmesi, tüm kurumlar için ana öncelik haline geleceğinden, bulut ve dış kaynak hizmetleri gibi işletme giderlerine (OPEX) dayalı iş modelleri artarak itibar kazanacaktır. Aynı zamanda, BT hizmetleri ve yazılım bölümleri de, IDC’nin öngördüğü tahmini %7,1 ve %6,2’lik yıllık büyüme oranlarıyla 2017 yılında Türkiye’nin en hızlı büyüyen bölümleri olması beklenmekte. Sektör bazında bakıldığında ise IDC, sağlık, kamu hizmetleri ve ulaşım sektörlerinin harcamalarında 2017 yılında en yüksek büyüme oranlarını göreceğini beklerken, iletişim, finans, üretim ve kamunun yılın en büyük harcama yapanlar olacağı beklenmekte. Perakende sektörünü ise zorlu bir yıl beklemekte, karlılık endişesi yaşayan bazı piyasa oyuncularını, ya çalışan sayısını azaltarak, ya da şube sayısını düşürerek (veya her ikisini yaparak) operasyonlarını küçültmeye itti.
IDC’ye göre, 2017 yılı ve ötesi için beş kapsayıcı eğilim Türkiye’nin yatırımlarinı şekillendirecek. •
•
Bulut teknolojileri 2017’de yeni bir uyum seviyesine yükselerek, tedarikçiler arasında artan rekabet, agresif fiyatlandırma, paket satış ve müşteri hizmetlerine neden olacak. Büyük veri ve analitiğin tanımlayıcı olmasından ziyade doğası gereği daha çok öngörücü olacak. Bu da keşif ve araştırma, performans yönetimi ve
operasyonel zeka alanları çevresinde yeni kullanıcı örneklerinin çıkmasını sağlayacak. • Sürdürülebilir güvenlik ülkenin CIO’larının karşı karşıya geleceği birinci zorluklardan biri olacak ve güvenlik çözümleri harcamalarının 2017 yılında 230 Milyon USD’lik çizgiyi aşacak. • Dijital dönüşüm çalışmaları itici güç olmaya devam edecek Türkiye’de, IDC araştırmasının verilerine göre kurumların yaklaşık %70’i bunu ya planlarına almış durumda ya da girişimlerini başlatmak üzere. • Akıllı Şehir girişimleri 2017’de daha pragmatik bir yaklaşımla ele alınacak, kamu kurum ve ortakları yenilikçi ulaşım, vatandaş işleri, ve acil cevap hizmetlerini mümkün kılarak, sakinlerinin hayatlarında gözle görülebilir iyileştirmeler yapacak. Etkinliğin evsahipliğini yapan Microsoft Türkiye’nin Genel Müdürü Murat Kansu “Microsoft olarak misyonumuz kurumlara ve bireylere daha fazlasını başarabilmeleri için güç katmak” olduğunun altını çizerek sözlerine şöyle devam etti: “İçinde bulunduğumuz dijital dönüşüm çağının en önemli itici güçlerinden biri olan yapay zeka konusunu da bu sene en önemli odak alanlarından biri olarak belirledik. Yapay zekada vizyonumuz 4 ana unsurdan oluşuyor: Birincisi; bireylerin uygulamalar ve bilgisayarlar ile olan iletişimini doğal iletişim modelleri ile yeniden tanımlamak. İkincisi; uygulamaların daha akıllı olmasını sağlamak,
üçüncüsü yapay zeka teknolojilerini yazılım geliştiricilerin kullanımına açmak ve son olarak dünyanın en büyük süper bilgisayarını bulutta inşa etmek.” “Bu vizyon doğrultusunda 2017’de üç ana hedefimiz var” diyen Kansu şunları söyledi: “Birincisi sektörel bazda Türkiye için önemli olan finans, üretim, perakende, sağlık, otomotiv ve kamu sektörlerinde, en az üçer tane yapay zeka bölgesel başarı hikayesi oluşturmak. İkincisi ise girişimcilik özelinde; ülkemizdeki startup ve girişimcilik ekosisteminden dünya çapında yapay zeka inovasyon örnekleri çıkartmak istiyoruz. Üçüncü hedefimiz ise Eğitim. Lise-Üniversite öğrencilerinin yapay zeka ve büyük veri teknolojilerini öğrenmelerini ve proje yapmalarını sağlamak için kollarımızı sıvadık, bu alanda kalifiye insan gücünün yetişmesi için var gücümüzle çalışacağız.” 2017’nin öngörüleriyle yatırım planlarını ve vizyonlarını anlatan sektörün öndegelen liderleri arasında Borusan Holding CIO’su Ali Fuat Çötelioğlu, Migros BT Direktörü Kerim Tatlıcı, Eureko Sigorta CDO’su İlker Arabacı, Turkcell CIO’su Serkan Öztürk, CarrefourSA BT Direktörü Önder Kaplancık, Yapı ve Kredi Bankası CIO’su Cengiz Arslan, Denizbank COO’su Dilek Duman, KoçSistem genel Müdürü Mehmet Nalbantoğlu, Netaş CEO’su C.Müjdat Altay, IBM Ülke Müdürü Defne Tozan, HPE Genel Müdürü Güngör Kaymak, Dell-EMC Genel Müdürü Sinan Dumlu, SAP Genel Müdürü Zeynep Keskin, Huawei Enterprise Ülke Müdürü Serdar Yokuş ve Cisco Genel Müdürü Cenk Kıvılcım yer aldı. tele.com.tr 41
UZMAN GÖRÜŞÜ
E-POSTA PAZARLAMA MOBILLE BÜYÜYOR GEÇMIŞI NEREDEYSE INTERNETIN KENDISI KADAR ESKI OLAN E-POSTA PAZARLAMA, YANLIŞ UYGULAMALAR VE YAŞANANAN SUISTIMALLER SEBEBIYLE GEÇMIŞTE BIR MIKTAR GÜVEN KAYBETMIŞ OLSA DA, MARKALAR IÇIN HÂLÂ EN ETKILI DIJITAL PAZARLAMA YÖNTEMI...
S
osyal medyanın gücünün her geçen gün artmasıyla birlikte internette iletişimin kuralları da değişiyor. Kullanıcıların da mobil cihazları bilgisayarlara tercih etmeye başlaması, şirketlerin iletişim ve pazarlama yöntemlerini gözden geçirmelerini zorunlu kılıyor. Öncelikle markaların iletişim için kurguladıkları, iyi yapılandırılmış bir pazarlama kampanyası ölçülebilir ve objektif olmalı.
nıcıların gönderilen e-postalar ile etkileşimin ötesinde web sitelerinde ve mobil uygulamalarında tam olarak hangi ürün ve içerikler ile ilgilendiklerini de görebildiğine dikkat çeken Cemre Paçun, “Bu veriler sayesinde takipçilerinin hangi içeriklerle ya da özellikle hangi kampanyayla gerçekten ilgilendiğini ölçüp, onlarla tüm dijital kanallardaki etkileşimlerinde daha sağlıklı ve ilgili ilişki kurabilir.” şeklinde konuştu.
MARKALARA ÖZEL PAZARLAMA KURGULARI
ERİŞİM GÜCÜ EN YÜKSEK KANAL: E-POSTA
Çeşitli dijital pazarlama hizmetlerini bünyesinde barındıran Related Digital Group bünyesinde faaliyet gösteren ve e-posta ile pazarlama konusunda uzmanlığıyla haklı bir üne sahip olan Related Digital Group’un Pazarlama Direktörü Bahri Cemre Paçun, “Markalar için en etkili dijital pazarlama yöntemlerinden biri e-postadan geçiyor. euromessage olarak markalara ihtiyaçlarına odaklanmış ve yüksek geri dönüş elde edip analiz için elverişli veri toplayabilecekleri kurgular hazırlıyoruz.” dedi. Şirketlerin entegre e-posta pazarlaması yoluyla, listelerindeki kulla-
WhatsApp gibi anında mesajlaşma uygulamalarının popülaritesini artırdığı günümüzde telefonlarda kısa mesaj servisi ve bilgisayarlardaki MSN Messenger ve Google Talk gibi sohbet yazılımları gözden düşmüş olsa da, e-posta gücünü artırmaya devam etti. Pazarlama alanında yaptığı etkili çalışmalarla bilinen Radicati Group’un öngörü araştırmasına göre, 2018’de dünya üzerindeki aktif e-posta sayısının 5,2 milyar olması
42 tele.com.tr eylül‘16
bekleniyor. Şu anda dünyanın en kullanışlı e-posta servisi olarak görülen Gmail’in tek başına 1 milyar aktif kullanıcısı bulunuyor. Google’ın verdiği bilgiye göre Gmail kullanıcılarının %75’i e-postalarını ilk olarak mobil cihazdan kontrol ediyor. euromessage’ın araştırmalarına göre, mobilin yükselişi e-postaya olan bağlılığı artırdı. Anında mesajlaşma yazılımları pek çok iletişim araç ve yöntemini etkilese de e-posta hâlâ internette en önemli kanallardan biri ve mobil kullanıcılar da e-postadan vazgeçmiyor. Aksine, gelişen mobil cihazlar ve uygulamalar sayesinde e-posta kutuları daha sık ziyaret ediliyor ve daha çok e-posta okunup yazılıyor. Bu da tüm kanallarda daha doğru ürün önerileri, kişiye özel yaşam döngüsü programları ve kişiselleştirilmiş kampanyalar yaratmak için daha zengin bir veriye erişim sağlıyor.
MOBİL DEVRİM E-POSTAYA YARADI euromessage’ın bu tespitini doğrulayan bir başka araştırma, Litmus’tan geliyor. İsabetli araştırma ve analizleriyle sektöre yön veren şirketlerden biri olan Litmus’un güncel bir çalışması göre e-posta, dünyanın bir numaralı dijital mecrası konumunda. İnternette arama motorlarından bile daha fazla kullanılan e-posta, mobil cihazlarda da telefonla görüşmeden bile daha çok kullanılıyor. Movable Ink’in yaptığı araştırma ise iPhone kullanıcılarının e-postaya ne denli katılımcı olduğunu gözler önüne seriyor. Araştırmaya göre mobil cihazlardan açılan e-postaların yüzde 41’i iPhone üzerinden açılıyor. iPhone kullanıcı profili göz önünde bulundurulduğunda, markalar için mobil e-posta kullanıcılarının ne kadar değerli olduğu anlaşılıyor.
İSTATİSTİKLER E-POSTA PAZARLAMAYI YÜCELTİYOR E-posta ile pazarlamanın değerini markalara anlatmak için ellerinde çok etkileyici veriler olduğunu aktaran Related Digital Group Pazarlama Direktörü Bahri Cemre Paçun, özellikle üst sosyo-ekonomik statü grupları için e-posta iletişiminin önemli fırsatlarla yüklü olduğunun altını çiziyor. B2B Marketing Insider’ın yaptığı araştırmaya göre, beyaz yakalıların saatte ortalama 30 kez e-postalarıyla ilgilendiği bilgisini paylaşan Paçun, markaların yeni müşteri kazanmasında da altın anahtarın e-posta ile pazarlama olduğunu ifade ediyor.
E-posta ile pazarlamanın gücünü farklı yönleriyle ortaya koyan istatistikleri şu şekilde derledik: • •
• • •
• •
Marketing Sherpa’nın yaptığı araştırmaya göre tüketicilerin yüzde 72’si, markaların kendileriyle iletişim kurma yöntemleri arasında e-postayı tercih ediyor. Aynı araştırmaya göre, tüketicilerin yüzde 61’i haftada en az bir defa promosyon e-postası almaktan hoşlandıklarını belirtirken, yüzde 28’i daha sık promosyon e-postası almaktan rahatsız olmayacaklarını söylüyor. Nielsen Norman Group’un orta gelir grubu üzerinde yaptığı araştırma, bu gelir grubunun yüzde 90’ı markaların kendisiyle iletişim kurması için e-postayı tercih ettiğini ortaya koyuyor. Direct Marketing Association’ın yayınladığı araştırmada, online alışveriş yapan tüketicilerin yüzde 66’sı e-posta pazarlama yoluyla en az bir kez alışveriş yapmış durumda. Harris Interactive’in yaptığı araştırma da, tüketicilerin yüzde 81’inin kişiselleştirilmiş, segmente edilmiş ya da davranışsal hedefleme yapılmış e-postalar aldıklarında satın almaya yöneldiklerini ortaya koyuyor. B2B Marketing Insider’ın yaptığı araştırmaya göre, beyaz yakalılar saatte ortalama 30 kez e-postalarıyla ilgileniyor. McKinsey & Company’nin yaptığı yeni bir araştırma, e-posta ile pazarlamanın yeni müşteri kazanma konusunda Facebook ve Twitter’dan 40 kat daha etkili olduğu sonucunu ortaya koyuyor.
GIGAOM RESEARCH’ÜN PAZARLAMACILAR ÜZERINDE GERÇEKLEŞTIRDIĞI ARAŞTIRMASINA GÖRE MARKA BILINIRLIĞI, MÜŞTERI EDINME, GERI DÖNÜŞ ALMA VE MÜŞTERILERI ELDE TUTMA KONUSUNDA E-POSTA PAZARLAMA AÇIK FARKLA EN ETKILI DIJITAL PAZARLAMA YÖNTEMI.
eylül‘16
tele.com.tr 43
UZMAN GÖRÜŞÜ
TÜRKİYE’NİN DİJİTAL KARNE NOTU: 61
ACCENTURE DIJITALLEŞME ENDEKSI 2016 SONUÇLARINA GÖRE TÜRKIYE’NIN DIJITAL ENDEKS PUANI YÜZDE 61’E YÜKSELDI.
T
ürkiye’de şirketlerin dijitalleşme yolculuğunda hangi noktada olduklarını tespit etmek, dijital kabiliyetlerini analiz etmek ve dijital potansiyellerini ortaya çıkarmak amacıyla Accenture, Vodafone, Boğaziçi Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Türkiye Bilişim Vakfı ile beraber bu yıl ikincisi hayata geçirilen Accenture Dijitalleşme Endeksi çalışması sonuçlandı. Accenture Dijitalleşme Endeksi, şirketlerin dijital yeteneklerini ‘Dijital Strateji’, ‘Dijital Hizmetler’ ve ‘Dijital Operasyonel Yetkinlikler’ olmak üzere üç boyutta ve 10 temel kritere göre ele alıyor. Şirketler, geçtiğimiz seneki çalışmada bu 10 kriterin altında 91 göstergeye göre değerlendirilmişti. Bu yıl ise dijital dünyadaki gelişmelere paralel olarak bazı değişiklikler yapıldı ve geçen yılın endeksinde yer almayan yeni göstergeler eklenerek, şirketler 119 göstergeye göre değerlendirildi. İncelenen göstergelerdeki artışa rağmen, Türkiye ortalaması geçen yıla oranla 1 puan artışla yüzde 61’e yükseldi. Accenture Dijitalleşme Endeksi 2016 sonuçlarına göre Finansal Hizmetler yüzde 81 puan ile dijitalleşme performansı en yüksek sektör olurken, onu sırasıyla Hizmet Faaliyetleri, Perakende Ticaret ve Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti ve Onarımı sektörleri takip etti. 44 tele.com.tr eylül‘16
Endekse katılan şirketler arasında yüzde 81 ve üzeri puan alan ve ’Dijitalleşme Öncüleri’ olarak belirlenen şirket sayısı da bu yıl artış göstererek 23 oldu. Geçtiğimiz yıl 14 şirket ’Dijitalleşme Öncüsü‘ olabilecek performansı göstermişti.
Accenture Dijitalleşme Endeksi’nde 10 puanlık bir artış şirkete ilave yüzde 1 kâr getiriyor
Accenture Dijitalleşme Endeksi 2016 çalışmasında, dijitalleşmenin şirketlerin kârlılığı üzerindeki etkisi de analiz edildi. Buna göre, maksimum 100 puanlık Accenture Dijitalleşme Endeksi skorundaki her 10 puanlık artış, Türkiye’de bir şirket için ortalama olarak yüzde 1’lik ek Faiz ve Vergi Öncesi Kâr (FVÖK) marjı anlamına geliyor.
“Accenture’ın hızla büyüyen ve uzmanlığını güçlendiren küresel ağının Türkiye’deki yatırımlarımıza da olumlu yansımaları olacak”
Accenture Dijitalleşme Endeksi çalışmasında Türkiye’nin önde gelen sektörlerinin dijital dönüşümdeki mevcut durumunun tespit edilerek gelişim alanlarının ortaya koyulması ve bu
sektörlerin dijital dönüşümüne katkı sağlanarak ülkenin büyümesine ve kalkınmasına destek olunması hedefiyle yola çıktıklarını belirten Accenture Türkiye Genel Müdürü Dilnişin Bayel, “Gelecek, dijital dönüşümü gerçekleştirebilen şirketlerin olacak. Dijitalleşme, dünya liginde yer alabilmenin en temel koşulunu oluşturuyor. Dijital dönüşüm konusu Accenture’ın tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’deki operasyonlarının da odağında yer alıyor. Bu yıl ikincisini gerçekleştirdiğimiz Accenture Dijitalleşme Endeksi’nin de şirketlere dönüşüm yolculuğunda yol göstereceğine, dolayısıyla da Türkiye ekonomisinin büyümesine önemli katkı sağlayacağına inanıyoruz” dedi. Bayel, ayrıca Accenture’ın dijital dönüşüm ve yazılım geliştirme üzerinde uzmanlaşmış Fransa merkezli teknoloji danışmanlık şirketi OCTO’nun yüzde 47,4 hissesini ve markalara mobil kullanıcı deneyimleri konusunda hizmet veren ve İngiltere’nin en büyük bağımsız kreatif ajansları arasında gösterilen Karmarama’yı da satın aldığını belirterek “Accenture küresel ağının yeni satın alımlarla dijital dönüşüm, yazılım, veri yönetimi gibi stratejik alanlardaki birikim ve uzmanlığını güçlendirmesi; Accenture Türkiye olarak ülkemizde bu alanda sunduğu hizmetlerin zenginleşmesine ve derinleşmesine de katkı sunacak; yeni yatırımlarımıza yön verecektir” açıklamasında bulundu.
Dijital gelecek için formülün, “İş ortaklığını her an ve her yere taşımak” olduğunun altını çizen Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy şu şekilde konuştu: “Vodafone olarak, Türkiye’yi dijitalleşmeye götürecek yolda işletmeler için onlara “her an ve her herde” dokunabilen uçtan uca çözümler geliştiriyor ve uyguluyoruz. İşletmelerin “dijital iş ortağı” olarak tek çatı altında sunduğumuz çözümlerle, dijital bağlantılı yaşamı kurumlar için kolay ve erişilebilir kılmayı hedefliyoruz. Bu hedefle, Türkiye’nin her alanda dijital röntgenini çekiyoruz. Özel ya da kamu, kurumlara dijitalleşme yolculuğunda rehberlik ederken, fırsatları ve riskleri de değerlendirip iş sürekliliğinin sağlanmasına yardımcı oluyoruz. Türkiye’de işletmelerin dijital haritasını çıkarmak ve rekabet için ihtiyaçlarını belirlemek üzere Yarına Hazırım Platformu’nu geliştirdik. İşletmelerin dijital olgunluğunu ölçtüğümüz ve dijital yol haritalarını çizdiğimiz bu platform ile Temmuz 2014’ten bu yana toplam 45.000 işletmenin Dijitalleşme Endeksini hesaplayarak ihtiyaçlarını tespit ettik. Türkiye’de işletmelerin Dijitalleşme Endeksini %48’den %53’e çıkardık. Hedefimiz daha büyük. Türkiye’nin Dijitalleşme Endeksini %75’e çıkarmak için çalışıyoruz.”
EN YÜKSEK DIJITAL PERFORMANS GÖSTEREN SEKTÖRLER ISE, SIRASIYLA FINANSAL HIZMETLER, HIZMET FAALIYETLERI, PERAKENDE TICARET VE MOTORLU KARA TAŞITLARININ TICARETI VE ONARIMI OLDU. Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı; “Özel şirketlerimiz
kadar kamu kurumlarımızın da dijitalleşme yarışında daha hızlı koşması yaşamsal bir gereklilik. Çünkü, ekonomik büyüme ve sosyal kalkınmanın kilidini dijitalleşme anahtarı açıyor. Bu yarışta geride kalan şirketler kadar, ülkeler de arayı kapatmakta çok daha fazla zorlanıyor. Dijitalleşme, ülkemizin küresel rekabetçilikte etkin bir ekonomiyi gerçekleştirmeye yönelik hedeflerini doğrudan etkiliyor. Bu sonucu bilimsel veriler ile de kanıtlamış olması bile tek başına, hazırlanan bu raporun katma değeridir. Rapor, üniversite, özel sektör, sivil toplum arasındaki örnek bir ortaklıkla hazırlanan bir veri/bilgi kaynağı olarak da ayrıca alkışı hak etmektedir” açıklamasında bulundu.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Murat Köksalan ise endeks çalışmalarının önemine değinerek; “Teşhisin, değerlendirmenin, gelişimin
temelinde ölçüm vardır. Bilimsel yöntemlerle geliştirilen ve titiz bir saha çalışmasıyla uygulanan bu dijital endeks, katılan şirketlerin dijitalleşmede bulundukları noktayı ölçerek bu konuda gelişmeleri için gerekli bilgileri sağlamaktadır” dedi.
Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşegül Toker; “Şirketler
dijital dönüşüm süreçlerinde tüketicilere yeni değer önerileri geliştirme ve rekabette farklılaşma amacı ile dijital uygulamaları hayata geçirmekte. Ancak, şirketler açısından sınav, bu dönüşümün ne kadar hızlı gerçekleştiği ve dijitalleşmede ne kadar yol kat edildiği ile veriliyor. İkincisi tamamlanan dijital endeks çalışması, araştırmaya katılan şirketlerin sınav notunu açıklamakla kalmayıp, şirketlerin dijitalleşme çabalarındaki güçlü ve zayıf yönleri ile gelişim alanlarını saptamalarında ve dijital dönüşüm yol haritalarını hazırlamalarında yol gösterici bir kılavuz niteliği taşımaktadır” dedi.
eylül‘16
tele.com.tr 45
UZMAN GÖRÜŞÜ
EN YÜKSEK DIJITAL PERFORMANS GÖSTEREN SEKTÖRLER ISE, SIRASIYLA FINANSAL HIZMETLER, HIZMET FAALIYETLERI, PERAKENDE TICARET VE MOTORLU KARA TAŞITLARININ TICARETI VE ONARIMI OLDU. ‘Dijitalleşme Öncüleri’ en çok müşteriye dokunan ‘Dijital Hizmetler’ boyutunda diğer şirketlerden farklılaşıyor
Accenture Dijitalleşme Endeksi’ne göre Türk şirketleri, dünyadaki eğilime paralel olarak şirket içi operasyonlarını dijitalleştirmeye, müşteriye dokunan hizmetlerini dijitalleştirmeye oranla daha fazla ağırlık veriyor. Şirketlerin iç operasyonlarını dijitalleştirme puanları yüzde 69 iken müşteriye dokundukları dijital hizmetler alanındaki endeks puanları ise yüzde 52 seviyesinde. Dolayısıyla büyük fırsatların yer aldığı dijital hizmet boyutunda şirketlerin başarısı, buradaki yetkinlikleri müşteri yaşam döngüsü boyunca en iyi deneyimi yaşatacak şekilde kurgulamalarından geçiyor. Accenture Dijitalleşme Endeksi’nde ‘Bilgilendirme/Cezbetme’, ‘Satış/Sevkiyat’, ‘Kullanım’ ve ‘Satış Sonrası Servis’ olmak üzere 4 evrede incelenen müşteri yaşam döngüsüne göre ise ‘Satış/’Sevkiyat’, çalışmaya katılan şirketlerin dijitalleşme alanında en düşük performansı gösterdiği evre. Türkiye’de müşterilerin yüzde 85’i memnun kalmadığı servis sağlayıcısını kullanmayı bırakıyor. Bu oran dünyada yüzde 64 iken, gelişmekte olan pazarlarda yüzde 79. Dolayısıyla, Türk şirketlerinin müşteri yaşam döngüsü boyunca dijital yetkinlikleri doğru kullanarak rekabet avantajı yakalayabilecekleri ortaya çıkıyor. Accenture Dijitalleşme Endeksi 2016, Türk şirketlerinin dijitalleşmenin önemli ayaklarından biri olan kurumsal güvenlik uygulamaları ve
TÜRKIYE’NIN EN BÜYÜK ŞIRKETLERI ARASINDA YER ALAN VE ÇALIŞMAYA KATILAN 106 ŞIRKETIN 23’Ü DIJITALLEŞME ALANINDA YAPTIKLARI ILE DIĞER ŞIRKETLERDEN AYRIŞARAK ‘DIJITALLEŞME ÖNCÜLERI’ OLARAK ADLANDIRILIYOR.
46 tele.com.tr
hassas verilerin korunması konularında kritik iyileştirme alanlarının olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin, araştırmaya katılan Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin yüzde 27’si disk şifreleme, yüzde 12’si felaket kurtarma ve yüzde 30’u kimlik ve erişim yönetimi çözümlerini kullanmıyor. Diğer yandan çalışmaya katılan şirketlerin sadece yüzde 55’i kendilerini dijitalleşme sürecine tümüyle hazır hissediyor ve dijitalleşme trendi ile ortaya çıkan yeni fırsatlara ve risklere karşı hazırlıklı olduğunu belirtiyor. Dijital dönüşüm sürecinde karşılaşılan zorlukların başında ise sırasıyla; çevik karar alma süreçleri, regülasyonlar, şirket kültürü ve finansal kaynak tahsisi konuları yer alıyor.
%55
%61
Şirketlerin sadece yüzde 55’i kendilerini dijitalleşme sürecine hazır hissediyor.
Türkiye Ortalama Endeks Puanı
DİJİTALLEŞME ÖNCÜLERİ %81+
5 adımda dijitalleşme…
Accenture Dijitalleşme Endeksi çalışmasına göre Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerin dijitalleşmeyi gündemlerine alarak ve iş yapış biçimlerini gözden geçirerek yakalayabilecekleri birçok fırsat bulunuyor. Buna göre şirketlerin atması gereken adımlar şu şekilde: • Nerede Olduğunuzu Tespit Edin ve Dijitalleşme Stratejinizi Oluşturun • Dijitalleşme için Temelleri Doğru Atın • Dijitalleşmeyi Kullanarak Şirketinizi Farklılaştırın • Doğru Yönetişim Yapıları ile Gelişiminizi Sürekli İzleyin • Makro Ölçekte Yapılması Gerekenlerin Önemini Göz Ardı Etmeyin
Raporda, %81 ve üzerinde puan alan Şirketler “DijitalleŞme Öncüleri” olarak adlandırılmıŞtır. 23 şirket, %81 ve üzeri puanlar alarak bu sınıfa dahil olmuştur. 2015'te ise sadece 14 şirket Dijital Öncü olarak yer almıştı.
23
14 2015
2016
ACCENTURE DİJİTALLEŞME ENDEKSİ’NDE 10 PUANLIK BİR ARTIŞ ŞİRKETLERE ORTALAMA OLARAK İLAVE %1 FAİZ VE VERGİ ÖNCESİ KÂR (FVÖK) GETİRİYOR.
DİJİTALLEŞME İÇİN TAVSİYELER
Nerede Oldu unuzu Tespit Edin ve Dijitalleşme Stratejinizi Oluşturun
Dijitalleşme için Temelleri Do ru Atın
Do ru Yönetişim Yapıları ile Gelişiminizi Sürekli İzleyin
Dijitalleşmeyi Kullanarak Şirketinizi Farklılaştırın
Makro Ölçekte Yapılması Gerekenlerin Önemini Göz Ardı Etmeyin
Metodoloji ve Araştırma Accenture DijitalleŞme Endeksi
Dijital Strateji
Dijital Hizmetler
Endeks, şirketlerin dijital kabiliyetlerini Dijital Strateji, Dijital Hizmetler ve Dijital Operasyonel Yetkinlikler olmak üzere üç boyutta ve 10 temel kritere dayanarak ele alıyor. Şirketlerin dijitalleşme performansları, bu 10 kriterin altında yer alan 119 göstergeye göre, sonuçların bir araya getirilmesiyle ölçülüyor.
Dijital Operasyonel Etkinlikler
ÇalıŞmada deĞerlendirilen göstergelere ait veriler, belirlenen finansal kriterleri saĞlayan ve Türkiye’nin en büyük Şirketleri arasında yer alan 106 Şirketin üst düzey yöneticileri ile yüz yüze görüŞmeler yapılarak ve bu Şirketlerin halka açık verilerinden faydalanılarak toplandı.
UZMAN GÖRÜŞÜ
Yok edici virüs KillDisk, fidye yazılımına dönüştü ve Linux’u da hedef almaya başladı
ÜZGÜNÜZ DIYEREK 250 BIN DOLAR ISTIYORLAR GEÇEN YIL UKRAYNA’YA YÖNELIK SIBER SALDIRILARDA TESPIT EDILEN KILLDISK TRUVA ATININ YENI VERSIYONU, SIBER SUÇLULAR TARAFINDAN BU KEZ FIDYE YAZILIMI OLARAK KULLANILIYOR. KILLDISK, ŞIFRELEDIĞI DOSYALARIN KULLANICILARINDAN ‘ÜZGÜNÜZ’ DIYEREK 250 BIN DOLAR FIDYE TALEP EDIYOR.
A
dından da anlaşılacağı gibi tam bir yok edici olan KillDisk zararlı yazılımı, geçmişte Ukrayna’daki elektrik şebekelerine yönelik siber saldırılarda kullanılmış, sistemleri kilitlemiş, hatta bazı sistem disklerini de tamamen çalışamaz hale getirmişti. ESET Güvenlik Uzmanı Robert Lipovsky, KillDisk’in yeni bir türevini tespit ettiklerini duyurdu. Ancak bu yeni KillDisk eskisinden de karanlık işler yapabiliyor. KillDisk, bilgisayar sistemlerindeki verileri şifreleyerek fidye talep ediyor. Ayrıca bu kez sadece Windows değil, Linux sistemleri de tehdit ediyor. Bu son hamle ile saldırganlar özellikle pek çok kurumsal yapıda kullanılan Linux’u da hedeflerine ekleyerek saldırı alanlarını genişletmiş oldular. Sistemlere bulaşan yeni KillDisk, dosyaları şifreledikten sonra kullanıcıya ‘üzgünüz’
diye başlayan bir mesaj gönderiyor ve 250 bin dolara karşılık gelen 222 Bitcoin para ödeme talep ediyor. Mesaj şöyle: Üzgünüz, ama verilerinizin şifrelenmesi başarı ile tamamlandı, bu durumda verilerinizi kaybedebilir veya 1Q94RXqr5WzyNh9Jn3YLDGeBoJhxJBigcF blockchain.info ile 222 btc ödeme yapabilirsiniz. İletişim: e-mail:vuyrk568gou@lelantos.org
Niye fidye yazılımına dönüştürüldü? Saldırıları inceleyen Robert Lipovsky’ye göre, Ukrayna’daki enerji şebekelerinde görüldüğü gibi yakın geçmişte siber casusluk ve siber sabotaj operasyonları için kullanılan KillDisk’e fidye yazılımı işlevselliğinin eklenmesi biraz alışılmadık gibi görünüyor.
Lipovsky şunları söylüyor: “Yaklaşık 250 bin dolar tutarındaki yüksek fidye yüzünden mağdurların ödeme yapma olasılığı çok düşük ve ayrıca ödeseler bile mağdurun verilerini geri alma şansının zayıflığı göz önüne alındığında, bu gerçek bir fidye yazılımı saldırısı yerine daha çok tabuta çakılan son çiviye benziyor.”
Yedekleme yapın Lipovsky, açıklamasını şöyle sürdürüyor: ”Gerçek amaç ne olursa olsun, her zaman yaptığımız tavsiyemiz hâlâ geçerlidir. Fidye yazılımının bir kurbanı olduysanız, verilerinizi geri alma garantisi olmadığı için ödeme yapmayın. Bunun yerine, yedeklemeler, güncellenmiş yazılımlar ve saygın bir güvenlik çözümü ile önceden önleme üzerine odaklanın.” tele.com.tr 47
MAK ALE
LG EL E C T R O N I C S O R TA D O Ğ U V E A F R I K A B Ö LG E S I B A Ş K A N I KEVIN CHA
Nesnelerin İnterneti teknolojileri
2017 ve sonrasında da tüketici elektroniğinde devrim yapmaya devam edecek Günümüzde teknolojik gelişmeler sadece insanlara daha iyi bir hayat sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda heyecan verici yeni ürünleri merakla bekleyen kullanıcıların yaşam tarzlarını da şekillendiriyor. Bu inovasyonlardan bazıları oldukça hızlı bir şekilde hayatımıza giriyor ve iş yapış şekillerimizi de değiştiriyorlar. Bazı konseptler ise yakın gelecekteki üç boyutlu gerçekliğimizde yer alacaklar ya da alamayacaklar.
Y
akın zaman önce Nesnelerin İnterneti (IoT) konseptinin birçok yeni inovasyona yol açacak bir dalga yaratacağını ve bu şekilde hızlıca yayılacağını konuşuyorduk. Nesnelerin İnterneti’nin bu hızlı gelişiminin getireceği devrim ise çok uzakta değil. Nesnelerin İnterneti konsepti gelirleri ve verimliliği artırmanın yanında birçok farklı sektörün iş süreçlerinde yaşadığı sorunları çözmek için önemli bir kaldıraç etkisi yaratıyor. Nesnelerin İnterneti kavramı yaklaşık 10 yıldır hayatımızda olmasına rağmen, son 20 yıldaki iki büyük gelişme Nesnelerin İnterneti’nin paradigma değiştiren bir fenomen olarak ortaya çıkmasını sağladı. Bunlardan ilki mobil cihazlar ve uygulamaların kullanımının inanılmaz derecede artışı ikincisi ise kablosuz ağların yaygınlığının oldukça yüksek olması. Hâlihazırda başlayan Nesnelerin İnterneti çağıyla birlikte artık odak noktasını bağlantılı cihazlardan ziyade bu cihazlarla verilen hizmetlerin nasıl daha gelişmiş hale getirileceğine kaydırmak gerekiyor. İnternet teknolojisinin ilk zamanlarında modemler, yönlendiriciler, bağlantı ve ISP (İnternet Hizmet Sağlayıcılar) gibi kavramlar oldukça popülerdi. Günümüzde ise herkes bu cihaz ve teknolojilerden ziyade internetin hayatımızda nasıl bir yer kapladığıyla ilgileniyor. Endüstrideki gelişmelere göre dünya nüfusunun yüzde
48 tele.com.tr
40’ından fazlası internet erişimine sahip. Birkaç yıl önce ise bu sayı yüzde 1’den daha düşüktü. Bu hızlı artışın altındaki en önemli neden ise herkesin internetin gücü ve kapasitesi konusunda büyük bir farkındalık yaşaması. Küresel çaptaki ağ teknolojisi devlerinin ölçümlerine göre günümüzde 15 milyar olan dünya çapındaki bağlantılı cihaz sayısı 2020 yılında 50 milyara ulaşacak. Hatta daha da iyimser tahminlere göre yine aynı dönemde bağlantılı cihaz sayısı 200 milyara ulaşabilir. Diğer taraftan araştırma şirketi IDC’nin verilerine göre günümüzde 656 milyar dolar olan küresel çapta Nesnelerin İnterneti cihazları ve hizmetlerine yapılan harcama 2020 yılında 1.7 trilyon dolara ulaşacak. Tüm bu bağlantılı cihazların bu hızlı artışı karşılayabilmek için ağ donanımı, yazılım ve işlemcilerinin optimize edilmesi gerekli. Bu talebi karşılamak ve Nesnelerin İnterneti sistemlerinin kurulumları için ölçeklenebilir çözümler, kümelenen verilerin analizi için analitik sistemler ve güncel tehditleri engellemek için gelişmiş siber güvenlik porföyü de ağ teknolojisi üreticileri tarafından sunuluyor. Önümüzdeki döneme bakacak olursak dünya yakın
zaman içinde tamamen internete bağlı olan günlük nesnelerle dolacak. Nesnelerin İnterneti konsepti ise birçok iş alanı için yeni fırsatlar sunacak. Nesnelerin İnterneti uygulamaları sıradan ya da içgörü sahibi olması fark etmeksizin her endüstride iş süreçlerinin her seviyesinde kendine yer bulacak. Tüm dünya Nesnelerin İnterneti teknolojilerini izliyor. Birçok gösterişli cihaz büyük etkiler yaratsa da insanların asıl görmek istedikleri şey, kol saatiyle bağlantılı hale gelen bir akıllı telefonun ya da üzerinde tablet bulunan bir buzdolabının hayatlarına katacağı anlamlı değişimler. Geçtiğimiz birkaç yılda Nesnelerin İnterneti inovasyon için slogan bir sözcük ve her şeyi daha bir hale getirmek için yeni bir çağın başladığını gösterir hale geldi. Nesnelerin İnterneti konsepti birçok işletmenin karşılaştığı sorunlarla ilgili sunduğu cevaplar sayesinde bu problemlerin azalmasını ya da tamamen ortadan kaybolmasını sağladı. Bulut bilişim, akıllı şebekeler, nano teknoloji ve robotik gibi diğer teknolojik gelişmelerle karşılaştırıldığında girmek üzere olduğumuz Nesnelerin İnterneti dünyası çok daha verimli, üretken, güvenli ve kârlı bir ekonomik ortam sunuyor. Nesnelerin İnterneti alanı içindeki yeni gelişmeler, son kullanıcı perspektifinden çok daha yüksek ölçekli faydalar sağlama ihtiyacını artıracak. Çok daha iyi yiyecek saklama imkânı sunan akıllı ev aletlerine sahip akıllı bir evin yaşam kalitemizi yükseltmesi ya da klima veya hava temizleyicilerin sahip olduğu kullanıcı verilerini daha iyi kullanarak daha temiz bir çevre ve sağlıklı yaşama sahip olmamızı sağlamalarını örnek gösterebiliriz. Sektör uzmanlarının öngörülerine göre yakın gelecekte Nesnelerin İnterneti teknolojileri tarafından etkilenmeyen ya da değişime uğramayan hiçbir sektör kalmayacak. Nesnelerin İnterneti yakın zamanda tüm operasyonlar için zorunlu hale gelecek. Aynı zamanda gelecek yıllarda bu sektörler, Nesnelerin İnterneti’nin sunmayı vaat ettiği
avantajların gerçekleşmesi için de destek olacaklar. Nesnelerin İnterneti’nin küresel çapta yeni bir ekonomik çağ başlatacağından hiçbir şüphe yok. Nesnelerin İnterneti’nin sunacağı avantajlar, mevcut ekonomik modeller ve süreçler üzerine basit geliştirmeler olmaktan ziyade tamamen bu süreçleri dönüştüren bir kapsamda yenilikler sunuyor. Nesnelerin İnterneti ekonomisi şirketlerin üretimi, fonksiyonu ve davranışlarında devrimsel etkiler yaratacak. Bu değişim ise bundan önceki tüm endüstriyel devrimlerden çok daha hızlı bir şekilde gerçekleşecek. Bu yıl en çok etki yaratan teknolojik kavramlar arasında yer alan Nesnelerin İnterneti hakkında, etkisinin nasıl en üst seviyeye çıkarılacağı ve en büyük faydanın
LG ELECTRONICS, YAPAY ZEKÂ ALANINA DOĞRU ILERLEYEREK SADECE ÜRÜNLERI DAHA DA GELIŞMIŞ HALE GETIRMENIN ÖTESINDE, SUNULAN SERVISLERIN ROBOT TEKNOLOJILERIYLE DAHA NASIL GELIŞTIRILEBILECEĞI KONUSU ÜZERINDE ÇALIŞIYOR. nasıl elde edileceği konusunda bazı tartışmalar da devam ediyor. Nesnelerin İnterneti platformları tarafından üretilen oldukça yoğun bilgi seliyle birlikte robotik ve yapay zekâ sektörlerinin de yükselişe geçeceğini göreceğiz. Düzgün bir şekilde birlikte kullanılan robotik ve yapay zekâ teknolojilerinin, uzay araştırması, bilimsel deneyler ve hatta daha önceden görülmemiş bir şekilde sürdürülebilir olan üretim süreçleri gibi sosyo-ekonomik konularda oldukça büyük faydalar sağladığı da kanıtlandı. Robotik Teknoloji, Makine Öğrenimi ve Nesnelerin İnterneti alanlarındaki hızlı gelişmelerle birlikte bu gelişimi sağlamak için tüm teknolojilere ve bunları uygulayarak yaşam tarzlarımızı yeniden şekillendirebilecek olanaklara sahip durumdayız. LG, bağlantılı cihazların sayısının arttığı günümüzde Las Vegas’ta düzenlenen CES 2017 etkinliğinde tanıttığı yeni akıllı robot serisiyle yine sektörde bir adım önde olduğunu ispatladı. tele.com.tr 49
MAK ALE
CU S H M A N & WA K EF I EL D T Ü R K I Y E Y Ö N E T I C I O R TA K T U Ğ R A G Ö N D EN
Gayrimenkul teknoloji ekosistemi hakkında bilinmesi gerekenler Emlak siteleri ve gayrimenkul arama hizmetleri ilk gelişen dikey. Yurt dışında olduğu gibi Türkiye’de de konut odaklı girişimler oldukça fazla olmakla birlikte henüz Türkiye’de olmamasına rağmen, ticari gayrimenkul girişimleri de tüm dünyada gün geçtikçe artıyor.
P
azar yerleri alıcı ve satıcıları doğrudan bir araya getiren platformlar olması sebebiyle geniş ve hızla gelişen bir dikey. İşlemlere dahil olup, elde ettikleri gelirler itibariyle yatırımcıların dikkatini çekmeye devam ediyor. Teknoloji destekli aracılık daha kısıtlı bir dikey olsa da, pazar yerleri gibi işleme dahil oluyor ve arama hizmetlerini kendileri ya da partnerleriyle birleştiriyor. Sanal gerçeklik teknolojileri, sağladığı 3 boyutlu bina modelleri ve bina içi gösterimleri gibi çözümlerle gayrimenkul pazarlama süreçlerinde gittikçe önem kazanıyor. Kiralama yönetimi dikeyinde aracı ve mülk sahiplerine yönelik süreç yönetimi konusunda bulut bazlı çözümler sunuluyor. Girişimler henüz az sayıda olmasına rağmen oldukça hareketli bir dikey. Bilgi, veri, değerleme ve analiz ile ilgili girişimler yine oldukça fazla sayıda ve binalar ile ilgili bilgi ve veri paylaşımı üzerine faaliyet gösteriyorlar. Yoğun olarak mal sahipleri tarafından, değerleme ve işlem süreçlerinde kullanılıyor. Bina/mülk yönetimi grubundaki girişimler mülk, bina ve tesis yönetim dikeyinde süreç yönetimi çözümleri sunarak, kira, ortak gider, kiracı ilişkileri, teknik bakım vb konuları ele alıyor. Yatırım ve Finansman dikeyinde ise kitle fonlama vb yöntemler ile yatırım veya finansman temini gibi konularda, genelde pazar yeri veya eş düzeyde iletişim şeklinde çözümler sunuluyor ve gün geçtikçe önem kazanıyor.
50 tele.com.tr
Girişim ve Girişimciler 2012 ve 2015 yılları arasında 300’e yakın yeni gayrimenkul teknoloji girişimi kurulurken, bu rakam 2015 ve 2016 yılları için yaklaşık 70 adet girişime düşmüş durumda. Birçok girişimcinin gayrimenkul geçmişi olmaması ve çoğu zaman yaşadıkları olumsuz tecrübeler bu girişimleri tetikliyor. Gayrimenkul geçmişi olan girişimcilerin ise çoğu zaman çok somut ve oldukça kısıtlı bir problem veya dikeyi ele alarak bu alanda girişim başlattıklarını görüyoruz. Ancak gayrimenkul sektörünün çok boyutlu ve çok katmanlı olması, tekil çözümlerin yetersiz kalmasına ve bir çok girişimin başarısız sonuçlanmasına ya da ortak çalışmalara gidip, tamamlayıcı çözümler sunmaya çalışmasına neden oldu. Ortak çalışmaların başarılı örnekleri olarak ilk akla gelenler sanal gerçeklik teknolojisi kullanarak bina gezisi olanağı sunan de Redfin ve Matterport, kiralama yönetimi alanında faaliyet gösteren VTS ve işlem verisi sağlayan Compstak sıralanabilir. .Diğer taraftan rakip olan Hightower ve VTS girişimleri, kendi başlarına yatırım alma konusunda başarılı oldu ve 2016 yılında bir ilke imza atıp VTS markası altında birleşerek $300 milyon değere ulaşan bir şirket konumuna yükseldi. Gayrimenkul teknoloji sektöründe $1 milyar şirket değerine ulaşan ve dolayısıyla unicorn veya tek boynuzlu at unvanını kazanan girişimler; 2012 yılında kurulan Compass ve 2014 yılında kurulan Opendoor Labs girişimleri olarak sıralanabilir. Opendoor Labs’in iş modeli, evini
satmak isteyenlere oldukça geniş veri tabanı sayesinde dakikalar içinde teklif sunması, 3 gün içinde evi satın almayı taahhüt etmesi ve satın alınan evi yine kendi platformu üzerinden satışa çıkartması. Evtiko gibi Sina Afra’nın Türkiye’de tanınmış girişimcilerin ise benzer girişimleri mevcut.
Yatırım ve Yatırımcılar Risk sermayesi (venture capital) yatırımcılarının, gayrimenkul teknoloji girişimlerine 2014 ve 2015 yıllarında 176 ve 148 adet olmak üzere her yıl yaklaşık $1,5 milyar yatırım yaptığını görüyoruz. Girişimler yatırımcılardan tek bir turda ortalama $2-4 milyon arası yatırım alıyorlar. Yatırımların yarısından fazlası çekirdek sermaye olarak alınıyor ve yatırımların 1/3’ü A turunda, geri kalan miktarı ise B ve C turlarında gerçekleşiyor. Yatırımların 1/3’i New York ve San Francisco’da yapılıyor. Analitik tahmin ve paylaşım ekonomisinin gayrimenkul teknoloji alanında önemli temalar olması bekleniyor. Gayrimenkul sektörün dinamikleri ve karmaşası nedeniyle, başka sektörlerde başarılı olan çözümleri birebir sektörümüzde uygulamak mümkün olmuyor. Örneğin turizm ve ulaşım sektörlerinde faaliyet gösteren Airbnb veya Uber’in performansına benzer bir yaklaşımın gayrimenkul sektöründe yakın gelecekte gerçekleşmesini beklemek çok doğru olmayacaktır. Yazımda bahsettiğim başarılı çözümlere rağmen, gayrimenkul sektörün teknoloji konusunda çok bakir olduğunu unutmamak gerekir...
NEDEN JUNIPER NETWORKS? İşletmeniz için en iyi ağı seçerken, ihtiyacınız olan basit, güvenilir ve güvenli bir ağdır. Bu yüzden NETEKS, Juniper Networks'ü tavsiye ediyor.
NETEKS size özel ve kullanımı kolay bir Juniper çözümü tasarlamınıza, entegre etmenize ve yönetmenize yardım ederek şunları sağlar: Toplam maliyetten tasarruf: Rakiplerine göre daha yüksek oranda Sermaye ve İşletme maliyetleri tasarrufu sağlar. Ağ koruması Modüler işletim sistemi, ayrılmış kontrol, veri düzlemi ve yedek yapılandırmalarla yüksek kullanılabilirlik sunar. İşletme ağ performansı Geleceğe hazır donanım performansı ve tekli yönetim platformu, büyüdükçe öde ölçeklenebilirliğiyle birlikte sunulur. Operasyonlarda sadelik: Juniper’ın açık ağ altyapısı, tek kaynaklı ağ işletim sistemi üzerine kurulu yönlendirme, anahtarlama ve güvenlik çözümlerinden oluşan tek büyük portföyü sunar. Esneklik: Juniper portföyünün tamamı servis dağıtımını sadeleştirmek üzere tasarlanmıştır. Tek işletim sistemi: Junos, Juniper’ın yönlendirme, anahtarlama ve güvenlik ürünleri için tek bir ortak ağ işletim sistemi sağlar. Bu sayede ağ yönetimi ve kullanımı daha basit ve düşük masraflı hale gelir.
Juniper Network Bilgileri •
Fortune Global 100 listesindeki 97 şirket ve üst düzey küresel hizmet sağlayıcıları Juniper Networks kullanmaktadır.
•
Juniper Networks, ABD'deki akıllı telefon trafiğinin %84'ünden fazlasını güvenli hale getirmektedir.
•
En büyük 8 uluslararası menkul kıymetler borsasından 7'si Juniper Networks kullanmaktadır.
•
Juniper Networks, en büyük 5 sosyal medya şirketine hizmet vermekte ve günde 4,5 milyar, yani saniyede 53.000'den fazla güncelleme sunmaktadır.
Daha Fazlasını Keşfedin Kullanıcıları yalnızca hizmetlere bağlamak yerine işletmenizi geliştirecek, operasyonlarınızı sadeleştirecek ve müşterilerinize daha hızlı cevap vermenizi sağlayacak yenilikçi bir ağ çözümü için Juniper Networks'ü seçin ve NETEKS ile iletişime geçin. juniper@neteks.com.tr www.neteks.com.tr