TEPE AKADEMİ Yetişkin Eğitimi, İşyerinde Sağlık ve Güvenlik Eğitimi ve İletişim Ders Notları
Konu
Yetişkin sağlık eğitim teknikleri
Amaç
Çalışanlar için düzenlenecek eğitim programları ve uygulama ilkeleri hakkında bilgi sahibi olmak.
Öğrenim hedefleri
Sağlık eğitiminin tanımı, Sağlık eğitiminin amacı, Sağlığı geliştirmede sağlık eğitiminin yeri, Yetişkin eğitiminin özellikleri, Yetişkin eğitim teknikleri hakkında bilgi sahibi olmak.
Alt başlıkları
Sağlık eğitiminin tanımı Sağlık eğitiminin amacı Sağlığı geliştirmede sağlık eğitiminin yeri Yetişkin eğitiminin özellikleri Yetişkin eğitim teknikleri
SAĞLIK EĞİTİMİNİN TANIMI VE AMACI EĞİTİM ve SAĞLIK EĞİTİMİ Toplumların sağlık düzeylerinin yükseltilmesi ve gelişmişliği, üretim güçlerinin ilerlemesi ile olasıdır. Üretimin güçlenmesi için yapılan teknik yatırımlar ile insan gücü nitelik ve niceliğine yönelik olarak yapılan eğitim yatırımı eşdeğerli yatırımlardır. Eğitim, insanların bilgi düzeylerinin yükseltilmesini, deneyimlerinin zenginleştirilmesini sağlayan bir araçtır. İnsan gücünün eğitilmişlik derecesi arttıkça üretimin niteliği ve niceliği artarken, eğitime ayrılabilecek kaynak da artar. Eğitim, pahalı ancak verimli bir yatırımdır, toplumsal tüm yatırımları doğrudan etkiler. Eğitim ile; bireylere olumlu davranışlar kazandırılması yanında istenmedik davranışların bırakılması ile sağlıklı ve uyum içinde yaşamını sürdürmesi (insanın çok yönlü gelişiminin sağlanması) amaçlanmaktadır. Eğitim terimi; Latince’deki “educate” mastarının isim şekli olan “education” sözcüğünün Türkçe karşılığıdır. Education; büyütmek, yetiştirmek ve geliştirmek anlamlarına gelir. Eğmek mastarından türetilen “eğitim” sözcüğü dilimize 1940’larda yerleşmiştir. Bu tarihten önce Arapça kökenli “terbiye” sözcüğü kullanılırdı.
Kısaca, “kişilere istendik davranışlar kazandırmak, istenmeyen davranışlarında olumlu değişiklikler oluşturmak” şeklinde tanımladığımız eğitimin amacı; öğretilen fikrin benimsetilmesi, bilginin uygulanmasının sağlanmasıdır, ana unsur davranış değişikliğidir. Eğitimin başarılı olabilmesi için gerekli koşullardan biri de, konuyla ilgili bilginin edinilmesidir. Yani davranış değişikliğinin, ancak öğrenme sonucu oluşacağı unutulmamalıdır. Burada “eğitim” terimi ile karışan, iç içe geçmiş kimi kavramların bilinmesi gereklidir. Eğitim ve öğretim birbirinden farklı terimlerdir, ancak birbirleriyle iç içedirler. Bilen bir kişinin bildiği bir konuyu; bilmeyen birisine anlatması, aktarması, o kişinin bunları öğrenmesi, sorulduğunda yanıt vermesi, bildiğini göstermesi sürecine öğrenim denir. Öğrenimde, öğrenenin kendisine aktarılan bilginin doğruluğuna inanması veya inanmaması, uygulaması veya uygulamaması, o bilgiye muhtaç olması veya olmaması önemli değildir. Unutulmamalıdır ki öğretim ve eğitim amaç değildir, kişiyi ve toplumu geliştirmek için kullanılacak bir yöntemdir. Eğitim ve öğretimde amaçlı ve planlı bir çaba söz konusudur. EĞİTİMİN TEMEL İLKELERİ Ancak yapılan tanımlamaların hemen hepsinde ön plana çıkan; eğitimin temel ilkeleri vardır. Verilecek eğitimlerde; a. Amaç açık olmalıdır: b. Bireysel farklılıklar dikkate alınmalıdır: c. Konular bilinenden bilinmeyene doğru belli bir sırayla anlatılmalıdır: d. Eğitim, gerçek yaşamdakine benzer olmalı ve uygulama yaptırılmalıdır: e. Sonuçların doğruluğu ölçülebilir ve gözlenebilir yöntemlerle kontrol edilebilmelidir: Eğitim “örgün eğitim” veya “yaygın eğitim” şeklinde yapılabilir. Örgün eğitim; anaokulundan üniversiteye kadar örgütlenmiş tüm okul eğitimlerini içine alır. Yaygın eğitim ise, daha geniş ve değişik eğitim biçimlerini kapsar. Yaygın eğitim bir kurum veya işyerinde çalışan kişiler için yapılabileceği gibi geniş kitleleri içeren halk eğitimi şeklinde de olabilir. Okulda verilen formal eğitim ve işyerinde verilen hizmet içi eğitim dışında, gerekli bilgileri örgün eğitimde al(a)mamış kişilere;
Okuma-yazma öğretmek, çağın gelişmelerine kişilerin uyumunu sağlamak, Ulusal değerleri tanıtmak, toplu yaşam anlayış ve alışkanlıklarını kazandırmak Sağlıklı yaşama şekil ve yollarını öğretmek amaçları yanında bir meslek kazandırmak, Yetişkin bireylerin yeteneklerini, yaşamlarını ve davranışlarını geliştirmek ve iyileştirmek amacıyla planlı olarak yapılan eğitime “Yetişkin Eğitimi” denir. SAĞLIK EĞİTİMİ Dünya Sağlık Örgütünün tanımına göre Sağlık eğitimi;
Kişilere sağlıklı yaşam için alınması gereken önlemleri benimsetmeye ve uygulatmaya inandırmak; Kendilerine sunulan sağlık hizmetlerini doğru olarak kullanmaya alıştırmak; Sağlık durumlarını ve çevrelerini iyileştirmek amacıyla, birey yada toplumca karar aldırtmaktır.
Endüstrileşmiş batı ülkelerinin sağlık ölçütleri ve yaşam koşulları; ekonomik, çevresel ve yapısal düzenlemeler temelinde birlikte yürütülen sağlık eğitimi ile geliştirilebilmiştir. Sağlık eğitimi uygulamaları güvenlik ve yaşam koşullarından, çalışma performansı ve üretkenliğine; sağlıklı insanlardan, sağlıklı çevreye kadar birçok alanda etkili olmuştur. Böylece sağlığın geliştirilmesi (health promotion) geniş ölçüde başarılabilmiştir. Kişiye ve topluma yönelik koruyucu hekimlik uygulamaları içinde bulunan sağlık eğitiminin DSÖ tarafından yapılan ve yukarda verilen tanımına göre sağlık bilgi düzeyini artırıcı herhangi bir uygulama, özellikle davranış değişikliğini amaçlıyorsa, sağlık eğitimi olarak adlandırılabilir. Bu amaçlara ulaşılabilmesi için sağlık eğitiminin halka sunulan sağlık hizmetlerinin bir parçası olması zorunluluğu vardır. Sağlık eğitimi, hizmeti sunanlar tarafından verilirse daha etkili olur ve amaca ulaşılır. Sağlık eğitiminde asıl hedef, yetişkinlerdir. Çünkü değer yargıları, davranışları ve alışkanlıkları değiştirilmesi gereken esas kitle; yetişkinlerdir. Sosyal ve ekonomik düzenlemeler temelinde yapılacak olan sağlık eğitimi çabaları; bu sorunların aşılmasıyla sağlık göstergelerinde iyileşmeler sağlaması yanında eğitim düzeyi ve ekonomik göstergelerde de düzelmeler sağlayabilir. Halkın sağlıkla ilgili herhangi bir konuda eğitiminin daha yararlı olması ve eğitimin etkinliğinin yükseltilmesi için göz önünde bulundurulması gereken ilkelere sağlık eğitiminin ilkeleri denir.
Bu ilkeler şunlardır: a. Eğitim verilecek “hedef kitle”nin sağlık durumu belirlenmelidir: Sağlığın yükseltilmesi çabaları toplumda kimler sağlıklı, kimler sağlıksız tanımlaması ile başlar. Bu tanımlama sağlık eğitimine gereksinimi olan grubun özelliklerinin bilinmesini sağlar. Çabaların yoğunlaşacağı bireylerin kimler olacağı belirlenmiş olur. Eğitimde öncelik verilmesi gereken gruplar (eğitime en çok gereksinim duyanlar) belirlenmeli, eğitime daha kolay erişmelerinin sağlanması ve eğitime etkin olarak katılmadaki engellerin kaldırılması öncelik taşımalıdır. b. Hedef kitlenin gereksinimleri, var olan sorunları saptanmalıdır: Gereksinimlerinin saptanmasında; hedef kitlenin yaşantılarını paylaşmak onlarla bir süre birlikte yaşamak, grubu tanıma amaçlı grup görüşmeleri ve genel toplantılar yapmak, toplumu tanıyan kişilerden bilgi almak, ilgili olabilecek yayın ve bilimsel çalışmalar ve varsa verilerden yararlanmak ve sağlık kayıtlarını gözden geçirmek temel ilkeler olmalıdır. Eğitim, bireylerin gereksinimlerine ve sorunlarına çözüm getirmelidir. Eğitimin uygulanabilir ve gerçekçi önerilerle desteklenmiş olması gereklidir. c. Eğitimde güdülenme sağlanmalıdır: “Güdülenme sağlanması” teriminin; bu kitapta “var olan güdülerin güçlendirilmesi” olarak alındığı, (olmayan güdülerin var edilemeyeceği/ güçlendirilemeyeceği noktasından hareketle) bilinmelidir. Örgün eğitimde sınıf geçme ve/veya not kaygısı, öğrencilerin ilgisini toplama ve güdülemede rol oynar. Yaygın eğitimde böyle bir zorunluluk olmaması erişkin kişilerin eğitime ilgisini çekmek için özel çaba gösterilmesini gerektirmektedir. Erişkine aktarılan bilgi ve verilen eğitim onun yararına olsa bile, birey dinlemek ve yapmak istemeyebilir. Bu nedenle; erişkin eğitiminde ilk aşama; eğitimin yararını bireye algılatmak, kişinin konuyla ilgilenmesini sağlamak olmalıdır. ç. Eğitim hizmet ve olanaklarla desteklenmelidir: Bireylerde istendik davranışlar oluşturabilmesi için; eğitim, olanak ve hizmetlerle desteklenmelidir. Örneğin; kan basıncını ölçtürme, hekime gidebilme ve ilaç alma olanağı sağlandıktan sonra; “Günde iki kez tansiyonunuzu ölçtürün ve hekim önerirse ilaç tedavisine başlayın.” önerisinde bulunulması amaca ulaşmada daha etkili olacaktır. Yani; bireylere tansiyon ölçtürme, hekime gidebilme ve ilaç alabilme olanakları sunulmalıdır.
d. Eğitim sürekli olmalıdır: Kişilerin davranışlarını değiştirmek kısa sürede gerçekleşmez. Özellikle kültürden kaynaklanan yanlış davranışların değiştirilmesi zaman alır. Sağlık eğitiminde amaçlara erişebilmek için eğitimin sürekli yapılması ve umutsuzluğa düşüp eğitim çabalarının durdurulmaması gerekir. Hedef kitlenin sürekli “eğitim baskısı” altında tutulması başarının koşullarından biridir . Sağlık eğitiminde bireylere davranış olarak kazandırılan sonuçların alışkanlık haline gelebilmesi için, bunların uygulanıp uygulanmadığının da sürekli olarak izlenmesi gerekir. e. Eğitim herkesi kapsamalıdır: Sağlık eğitimi, yaş, cins, meslek bakımından farklı olan bireylerden oluşan toplumun tamamını kapsamalı ve etkileyebilmelidir. Örneğin, çocuk beslenmesinde genç anne kadar; büyük annenin eğitilmesi de önemlidir. Çünkü büyükanne; anne ve çocuk üzerinde otorite sahibi olabilir. Sağlık eğitiminde, ilk aşamada kitle değil, toplum önderleri (öğretmen, muhtar, imam, yöneticiler ile askeri birliklerde subay ve astsubaylar) hedef alınmalıdır. Bu arada, yeniliklere direnen, “çetin ceviz” olarak tanımlanan kimseler ortaya çıkabilecektir. Onlarla da ilgilenmek, neden direndiklerini ortaya çıkarmak, onları da ikna etmeye çalışmak; en azından başkalarını etkilemelerini ve hizmetleri engellemelerini önlemek gereklidir. f. Eğiticinin niteliği önemlidir: Sağlık eğitiminde en etkili yöntem, yüz yüze eğitimdir. Yüz yüze eğitimde başarının temel koşulu, eğiticinin niteliğidir. Eğitimin başarılı olabilmesi için eğiticide bazı niteliklerin bulunması gereklidir: -Eğitici, eğitim yaptığı konunun gereğine ilk önce kendisi inanmalıdır. İşini severek özenle istekle yapmalıdır, belli bir sürede belli bir ücret karşılığı işini yapıp gitmek olarak algılarsa, izleyenler de isteksiz olur, eğitimden beklenen başarı sağlanamaz. -Eğitici, hedef kitlenin tanıdığı ve inandığı bir kişi olmalıdır. -Eğitici, eğitim yaptığı kişileri, toplumu yakından tanımalı, kültürünü, alışkanlıklarını, gelenek ve göreneklerini, sorunlarını, beklentilerini çok iyi bilmelidir. -Eğiticiler, gruplarındaki kimseleri çok iyi tanımalıdır. Eğitim düzeylerini, bilgi ve beceri düzeylerini, iyi niyet derecelerini, çalışkanlık durumlarını, ailesini, varsa sorunlarını, mesleklerini bilmelidir. Sürekli yazışma adreslerini bilmelidir. Bir konuyu anlatırken kişilerin bilgi ve beceri düzeylerine göre anlatılmalıdır. -İletişimi kolaylaştırmak için, eğitici ile eğittiği kişilerin kültür düzeyleri mümkün olduğu kadar birbirine yakın olmalı, toplumun anlayabileceği bir dil kullanmalı, “teknik argo/kirlilik” denebilecek konuşma tarzından kaçınılmalıdır.
-Eğitimin amacı gelen kimselere tam olarak anlatılabilmelidir. -Sağlık eğitimi verecek kişiler; hedef kitleye sağlık hizmetini götürenler arasından seçilmelidir. -Eğitici, ön yargısız olmalıdır. Kişilere eğitim durumlarından, mesleklerinden, yaşadıkları yerden, inancından dolayı sempati veya antipati duyabilir, ancak bu duygularını ön plana çıkarmaktan kaçınmalıdır -Eğitici, eğitim yaptığı kişilere saygılı olmalı, onları incitecek, küçük düşürecek söz ve davranışlardan kaçınmalıdır. -Eğiticiler, aynı zamanda eğitimini yaptırdıkları grubun yöneticisidirler, bu, onlarda bazı liderlik vasıflarının bulunmasını gerektirir. Yönetim bilimi tekniklerini bilmelidir. -Kişiler arası ve gruplar arası iletişim tekniklerini iyi bilmeli ve uygulayabilmelidir. Otoriter bir tutum takınmaktan kaçınmalıdır. -Eğiticilerin performansının en üst düzeyde tutulması; iyi güdülenmeleri, hizmet içi eğitime alınmaları, mesleki özgürlüklerine saygı gösterilmesi, çalışma koşulları ve statülerinin iyileştirilmesi gibi önlemlerin alınması ile başarılabilir. g. Sağlık eğitimi bir bütün olarak ele alınmalıdır: Bir grup için planlanan eğitim, diğer grupların eğitim programlarıyla bir bütünlük oluşturmalıdır. Örneğin, çocukların, ailelerinin ya da bakıcılarının eğitimi, birbirini karşılıklı olarak destekleyen uygulamalar olmalıdır. ğ. Sağlık eğitiminde tüm sağlık personeli görev almalıdır: Yanlış bir yaklaşım olarak bazı ülkelerde sağlık eğitimi belirli bir kurum ya da organizasyonun görevi sayılmaktadır. Doğru olan; sağlık eğitiminin, halka sağlık hizmeti veren tüm sağlık personelinin en önemli görevi olarak ele alınması ve uygulanmasıdır. Profesyonel sağlık eğitimcilerinin görevi ise, eğiticilerin organizasyonunu sağlamak, eğitim tekniklerini öğretmektir.
eğitimi
ve
eğitim
h. Sektörler arası işbirliği sağlanmalıdır: Sağlık, çok etmenli bir sistem olduğu için, çeşitli kurum ve kuruluşların da sağlık eğitimine katılmaları gerekir. Bu nedenle, ilgili kuruluş yöneticilerinin desteğini sağlamak çok önemlidir. Örneğin, çevre sağlığı konusunda bir ilçede başlatılacak bir sağlık eğitimi kampanyasında belediye başkanının, kaymakamın ve diğer kuruluş yöneticilerinin desteği sağlanmalıdır. Belediye başkanının belediye olanaklarını çevre sağlığı hizmetlerine yöneltmesi, kaymakamın ilçe olanaklarını harekete geçirmesi, ilçe müftüsü ve milli eğitim müdürünün kampanyayı desteklemesi, yerel radyo, televizyon ve gazetelerin desteklemeleri, takipçisi olmaları, sağlık eğitiminin etkinliğini artırır, amaca ulaşmayı kolaylaştırır.
ı. Uzun erimli planlarda, ara hedefler belirlenmelidir: Kaydedilen ilerlemenin gözlenebilir, ölçülebilir olmasını sağlamak için ara hedefler saptanmalıdır. i. Yapılan planlar değiştirilebilir (elastik) olmalıdır: Yapılan planlar zaman içerisinde uygulanabilirliğini ya da gerçekçi olma özelliğini kaybedebilir. Bu durumda başlangıçta konulan hedefler ve planları katı bir şekilde uygulamada ısrar edilmemeli; yeni planlar yapıp, yeni hedefler belirlemeden kaçınmamalıdır. j. Eğitimde cezalandırma ve ödüllendirme yerine göre kullanılmalıdır: Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, toplumun sağlığını bozanların, çevreyi kirletenlerin ve aşıdan kaçanların cezalandırılmasını öngörmüştür. Halka olumlu davranış kazandırmada bu yetkiden yararlanma düşünülebilir. Ancak, bu önlemlerin hiçbir zaman eğitimin yerine geç(e)meyeceği, etkisinin sürekli olmayacağı bilinmelidir. Sağlık personeli bu yetkisini, toplumda tepki yaratmayacak, onları olumlu yönde etkileyecek şekilde kullanabilmelidir. Eğitim yaparken; yasaların suç saydığı davranışlardan söz edilmesi çoğu kez yeterli ve yerinde olur. Güdülenmenin sağlanması ve en yüksek düzeyde tutulması amacıyla eğitim sırasında başarılı görülenler, değişik şekillerde ödüllendirilmelidir. Ödüllendirme başarılı olanları daha da başarılı olmaya sevk edeceği gibi diğer bireyleri de güdüleyecektir. YETİŞKİN EĞİTİMİNİN ÖZELLİKLERİ Yetişkin eğitimi; Yetişkin olarak kabul edilen bireylere verilen eğitimdir ve Yetişkin eğitimin ilkeleri sağlık eğitimini ilkeleri ile paralel olmak zorundadır. Ancak yetişkinlere verilecek eğitimlerin bazı özel ayrıntıları vardır. Yetişkin İhtiyaçları doğrultusunda öğrenir.Yetişkinlerin öğrenme süreci gereksinim duyma ile başlar, bu ihtiyaç ilgiyi(dürtü) doğurur. İlgi varsa eksik olan öğrenme kaynağıdır. Bu süreç şöyle özetlenebilir: Gereksinim duyma
İlgi (Dürtü)
Öğrenme
Davranış değişikliği
Öğrenme kaynağı (kitap, eğitim materyali, eğitici vb) varsa öğrenmenin tamamlanması için engel kalmaz. Bundan sonra yapılacaklar sadece öğrenmeyi kolaylaştırmak içindir. Zaten bu nedenle yetişkin eğitiminde rol alan eğiticiler için getirilen en kapsamlı tanım “kolaylaştırıcı” olmalarıdır. Eğitim ortamını olumlu hale çevirmek, uygun eğitim tekniklerini kullanmak, eğitim materyallerinin daha kolay anlaşılmasını sağlamak için açıklama yapmak vb. yapılacak her faaliyet sadece öğrenme yardımcılığı içindir. Yani yetişkinlerin bu hazır oluşluğu bir fırsattır ve eğitici bu fırsatı değerlendirilmelidir.
Bu nedenle yetişkin eğitiminde gereksinim duyma çok önemli ve olmazsa olmaz şarttır. “Yetişkin ihtiyaç duyduğunda öğrenir” ilkesi olmazsa olmaz temel ilkedir. Bu nedenle işyerlerinde verilecek eğitimlerde çalışanların istediği, konuyu eğitim konusu olarak seçmek önem arz eder. Ancak yönetmelik gereği işyerinde verilecek eğitimlerin konularının kapsamı belirlenmiştir. Ve tamamen ilgisiz bir konudaki eğitim yönetmelik kapsamında bulunmayabilir. Burada önemli olan yönetmelikteki konuyu anlatmak değil çalışanların gereksinim duyduğu ve eğitim verilecek konunun yönetmelikteki hangi ana başlığı uyduğunun saptanmasıdır. Böylece mevzuat engel olmayacaktır. Çünkü yetişkin eğitiminin bir başka özelliği yetişkinin Eğitimin içeriğinin belirlenmesinde yer almak istemesidir. Yetişkin eğitiminin yukarda açıklanan temel özellikleri de dahil olmak üzere bütün ilkelerini sıralayacak olursak; Yetişkin ihtiyaç duyduğunda öğrenir, eğitimle kendi konusu arasında bağ olmalıdır. Eğitimin içeriğinin belirlenmesinde yer almak ister. Yetişkin, öğrenmeye hazır olduğunda öğrenir. Hemen ya da kısa sürede uygulayabileceği bilgi ve becerileri öğrenmek ister. Öğrenme sürecine etkin bir şekilde katılmak ister Eğitim sürecinde kendi bilgi ve tecrübesine dayalı olarak görüşlerini açıklamak ister. Yetişkinlerin dikkat toplama süresi daha kısa olduğundan ve zamanları değerli olduğundan eğitim olabildiğince kısa tutulmalı, eğitimde çeşitlilik sağlayarak dikkatin devamı sağlanmalıdır. Yetişkin eğitiminde sertifika, ödül, plaket gibi uygulamalar öğrenme cesaretini arttırır çünkü yetişkinler sık sık olumlu geri bildirim verilmesini beklerler. Yetişkinler rahat, ve kendini ifade edebildikleri ortamlarda daha kolay öğrenirler.. Bilgi, beceri, alışkanlık ve hareketlerini geliştirecek, problemlerini kendi başına çözebilecek duruma getirecek yöntemleri kazanmak ister. Çünkü yetişkinler özgüvenlerini korumak isterler Belki de en önemli ilkelerden biri de yetişkinlerin grup etkileşiminden hoşlanmasıdır. Bu nedenle eğitim ortamının sınıf düzeni, ya da U düzeni yerine o düzeni şeklinde olması önerilir.
Eğitici özellikleri Yetişkin eğitiminde yer alacak eğiticinin temel özelliği yukarda da açıklandığı üzere kolaylaştırıcı olmasıdır. Ancak aşağıda sıralanan özelliklere de sahip olması eğiticinin ve dolayısıyla eğitimin etkinliğini artıracaktır.
Eğitici;
Sağlıklı ve dengeli kişiliğe sahip olmalı, Genel kültürü yüksek, Öğrenmeyi seven, Açık fikirli Kendine güveni olan Mesleki ve toplumsal ideallere bağlı Lider Kendi konusu ve eğitim konusunda bilgi ve becerisi olan Yetişkin psikolojisi konusunda bilgili olmalıdır.
Yüksek performanslı eğitici aşağıdaki özellikleri kendisinde bulunduran eğiticidir. Ancak hepsinde önemlisi kolaylaştırıcı olmalıdır. Yüksek performanslı eğitici; Danışman, Psikolog, Konu Uzmanı, Öğrenmeyi Seven (Öğrenci), Rehber, Planlayıcı, Yenilikçi, Değerlendirici, Yaratıcı, Yönetici, Dinleyici, Organizatör, İkna Edici, Motive Edici, Arabulucu olmalıdır. Ancak hepsinden önemlisi KOLAYLAŞTIRICI olmalıdır. YETİŞKİN EĞİTİMİ TEKNİKLERİ Arnold ve arkadaşlarının 1991 yılında yaptıkları bir araştırmanın sonuçlarına göre öğrenmenin gerçekleşme oranı; %20 – işiterek %30 – görerek %50 – görerek ve işiterek %70 – görerek, işiterek ve ifade ederek %90 – görerek, işiterek, ifade ederek ve yaparak olmaktadır. Bu bilginin ışığında yetişkin eğitiminin yukarda sayılan diğer özellikleri göz önüne alındığında yetişkinler yönelik eğitim tekniklerinin göze, kulağa hitap etmesi ayrıca uygulama yapmaya olanak tanıması gereklidir. Yetişkinlerde kullanılabilecek başlıca eğitim teknikleri şunlardır:
Sunum (Demonstration) Vaka çalışması Drama ve Rol yapma Taklit/öykünme/benzetim (simulasyon) Küçük grup tartışması Soru-cevap Pratik yapma Saha gezisi Beyin fırtınası(Brain storming) Ev ödevi Bilgisayar destekli öğretim
Bu yöntemleri grupla birlikte öğrenmeye uygun olan teknikler ve bireysel öğrenmeye uygun teknikler olarak iki ana grupta incelmek mümkündür. Ev ödevi, bilgisayar destekli öğretim dışında kalanlar grupla öğrenme için uygun teknikleridir. Ancak bu yöntemler arasında; Sunum, Rol yapma, Küçük grup tartışması, Soru cevap ve Beyin fırtınası Yöntemleri en çok kullanılan yöntemle olduğundan bu yöntemlerin avantajları, dezavantajları ve uygulamada dikkat edilmesi gereken noktaları ayrıntılı olarak burada anlatılacaktır. SUNUM YÖNTEMİ: Yeni bir konu tanıtılırken, bir durum, görüş ya da sentez aktarılırken ve özellikle amfi ve konferans salonu gibi ortamlarda büyük gruplara ulaşmak gerektiğinde kullanılan tekniktir. Bu nedenle herkesin bildiği bir konu için uygun değildir ayrıca küçük gruplar için de (20 kişinin altındaki gruplar) uygun değildir. Kalabalık gruba ulaşmak bir avantajlı gibi görünse de beceri kazandırmak isteniyorsa uygun bir yöntem değildir. Eğiticinin kontrolünde olan bir yöntem olması avantajıdır. Ancak eğitici sunum için hazırlıklı olmalı, etkili sunum becerisi olmalıdır. Sunumlar, uygulamalı yöntemlerle desteklenmediği takdirde kalıcı öğrenme sağlayamazlar, sunum yaparken önemli noktalar özetlenmeli, katılımcıların soru sormasına fırsat tanımalıdır. Koşulların anlatım yönteminden başka bir yöntem uygulamaya durumlarda bile uygulama renkli hale getirilmeye çalışılmalıdır. Etkin bir eğitim atmosferi; öğretmen-öğretmen, öğretmen-öğrenci, öğrenci-öğrenci olanak vermelidir. Grup tartışmaları, soru yanıt yöntemi, örnek olay problem çözme yöntemlerinden bir veya birkaçı kullanılarak yöntem gidilmelidir.
elvermediği öğretim için iletişimlerine incelemeleri, zenginliğine
ROL YAPMA Katılımcıların tutumunu değiştirme ve problem çözmede değişik yaklaşımlar kazandırma amacıyla kullanılan bir tekniktir. Dikkat toplayıcı, eğlenceli ve gerçeğe benzer bir yöntemdir. Ancak rol yapanların kontrolden çıkmaması, ne mesajlar vereceğini önceden bilmesi gerekir. Bütün tekniklerde olduğu gibi bu da önceden mutlaka hazırlık gerektirir. Uygun ortam ve az sayıda kişi (küçük grup) gereklidir. Rol yapma işlemi bittikten sonra katılımcıların ne hissettikleri, ne düşündükleri, önerileri, tepkileri sorulmalı. Sonunda mutlaka bir kapsayıcı ve doğru mesajları içeren bir özet yapmalı. Aksi halde rol yapanların yanlış rolleri katılımcılar tarafından doğruymuş gibi algılanabilir ve yanlış öğrenmeye neden olur.
KÜÇÜK GRUP TARTIŞMASI 4 ile 7 kişiden oluşan çalışma gruplarına verilen bir soru cümlesinin çerçevesinde çözümlerini ve saptamalarını hazırlamaları istenir. Gruptan bir kişi krapotör olur konuşulanları not eder ve önemli noktaları çıkarıp sunumu hazırlar. Küçük grubun kendi içinde yapacağı tartışmaları yönlendirmek için eğitici(ler) gruplara kolaylaştırıcı olarak destek verebilir. Küçük gruplar hazırlıklarını tüm gruba sunarlar ve diğer grupların da katkı ve önerileri alındıktan sonra ortak nbir sunum çıkabilir. İhtilaflı noktalar için tartışma yapılarak ortak karara varılabilir. Bireylere problem çözümü becerisi kazandırdığı, ekip çalışmasına fırsat verdiği ve katılımcıların birbirlerinden öğrenmelerini sağladığı için güzel bir yöntemdir. Ancak grupların kontrolü elde tutulamazsa boşa zaman kaybı gibi gören bazı katılımcılar sıkılabilir. Katkı vermez ve öğrenme gerçekleşmez.. Küçük grup tartışmaları eğiticinin yapacağı bir sunum sonrasında yapılırsa konunun pekişmesine yardımcı olur. Bu uygulamanın püf noktası gruptan istenen işin net olması sorunun açık olmasıdır. Zaman sınırı verilmeli, katılımcılar birbirini dinlemeli bu nedenle zaman zaman eğitici yönlendirmesi gereklidir. En sonunda da gruba bu alıştırmadan ne öğrendikleri sorulmalı, öğrendiklerini nasıl uygulayabilirler öğrenilmelidir. SORU CEVAP Katılımcıların bildiklerini tazelemeleri, öğrenilenleri gözden geçirmeleri ve öğrenip öğrenmediklerini test etme için kullanılır. Katılımcıların, dikkat toplamalarını sağlar, katılımcılara kendini ifade etme fırsatı sağlar. Ancak bu faydaların sağlanması için, doğru soruları doğru biçimde sormalı, gerektiğinde aynı soru farklı cümlelerle tekrar tekrar sorulabilmeli ki herkes tarafından anlaşılsın. Uygularken dikkat edilmesi gereken noktalar; Katılımcının verdiği yanıt doğruysa desteklenmeli/ödüllendirilmeli, kısmen doğruysa doğru bölüm onaylanmalı, yanlış bölüm düzeltilmeli, tamamen hatalı ise eleştirel bir tavır almadan doğru yanıta ulaşmaları sağlanmalıdır. Geçerli bir neden varsa öğrencilere cevabın doğruluğuna katılmama hakkı tanınmalı. Sorular önceden planlanmalı, soruların amacı belli olmalı, Her soruda bir durum sorulmalı, Soru katılımcılardan birine sorulmalı, cevap için yeterli zaman bırakılmalı,
BEYİN FIRTINASI Amaç, çözümü olmayan veya çok zor olan, tekrarlayan ve problem çıkartan bir konu ya da sorun hakkında görüşler, düşünceler veya çözümler üretmektir. Eğitici gruba tek ve anlaşılır bir soru yönlendirmeli ve beyin fırtınasının temel kurallarını gruba açıklanmalı: Herkes aklına gelen her şeyi söyleyebilir, bütün fikirler kabul edilecek. Söylenenlerin hepsi tahtaya/kağıda yazılacak, Hiç bir fikir/öneri beyin fırtınası sırasında eleştirilmeyecek, tartışılmayacak Beyin fırtınası belli bir tempo içinde yapılacak, Öneriler listesi bitirildikten sonra başa dönüp hepsi teker teker tartışılacak. Bütün olası cevaplar alındıktan ve tahtaya yazıldıktan sonra her bir öneri bütün grubun oyuna sunulmalı, en çok oy alan 3-5 çözüm önerisi üzerinde ayrıca grup tartışması yapılmalı. Eğitici kısa bir özet yaparak konuyu toparlamalı YÖNTEMLERİN KARŞILAŞTRILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ: Aşağıdaki şekilde değişik yöntemlerin uygulandığı bir eğitim ortamında etkileşimler şematize edilmiştir.
Şekil 3. Değişik Yöntemler Uygulanan Eğitim Ortamında Etkileşimler. Yöntem seçimi sihirli bir değnek değildir. Önemli olan eğiticinin konuyu en iyi şekilde öğretecek yöntem zenginliğine ulaşmaya çalışmasıdır. Katılımcılar ile eğiticilerin karşılıklı etkileşmelerini sağlayan bu yöntemler aynı zamanda öğrenilenlerin kalıcı olmasını sağlama amacıyla kullanılmaktadır. Eğitimlerde kullanılan sunum türlerine göre katılımcıların zaman içinde anımsama yeteneklerindeki değişim aşağıdaki Tabloda verilmiştir. Tablo. Sunum türlerine göre zaman içinde anımsama kapasiteleri
SUNUM TİPİ Sözel (tek-yönlü) konferans Yazılı (okuma) Görsel ve sözel sınıf dersi Katılımcı yöntemler (rol yapma, vaka çalışması, tartışma)
ANIMSAMA KAPASİTESİ 3 saat 3 gün sonra sonra % 25 % 10-20 % 72 % 10 % 80 % 65 % 90 % 70
Eğitimi planlayanlar hangi sunum tipi (katılımcı, konferans vb.) ile nasıl bir eğitim (birey, grup veya toplum) vereceğine karar verirken aşağıdaki özellikleri gözden geçirmelidir. Eğitimde Yöntem Seçimini Etkileyen Faktörler 1. Eğitici(ler)in yönteme yatkınlığı: Eğitici, yöntemlerden hangisini daha iyi uygulayacaksa o yöntemi kullanmalıdır. 2. Zaman ve fiziksel olanaklar: Kısıtlı zamanda grup tartışması uygun bir yöntem değildir, ancak zaman sorunu yoksa bunu en etkili yöntemlerle zenginleştirmek gerekliliği vardır. 3. Maliyet: Hedef kitleye uygulamalı deneyimler kazandırmayı amaçlayan bir yöntem ek maliyet gerektirirken, soru-yanıt ya da anlatım yöntemi ek bir maliyet gerektirmez. 4. Öğrenci grubunun büyüklüğü: Geniş gruplarda tartışmalı yöntemleri uygulamak ne kadar zor ve yanlış ise küçük gruplarda anlatım tekniği gibi daha az etkili bir yöntem kullanmak da o kadar yanlıştır. 5. Konunun özelliği: Bir konu “uygulamalı eğitime” yatkın ise bu fırsat kaçırılmamalı, ancak “tarih” gibi bazı kuramsal konuların “anlatım” tekniğine daha yatkın olduğu bilinmelidir. 6. Eğitimin sonunda hedef kitlede geliştirilmek istenen nitelikler: Eğitim süresi sonunda katılımcıların sadece bilgi düzeyini artırmak amaçlanıyorsa başka, aynı zamanda beceri kazandırmak da hedefleniyorsa daha başka yöntem tercih edilmelidir. 7. Katılımcıların hazır bulunuşluk düzeyi: Katılımcıların hazır olma durumları eğitim materyali seçiminde önemlidir. Bu durum katılımcıların mesajı anlayıp yorumlamalarını, dolayısıyla iletişimi arttıracaktır. Resmi Gazete Tarihi: 07.04.2004 Resmi Gazete Sayısı: 25426
ÇALIŞANLARIN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ EĞİTİMLERİNİN USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Dayanak Amaç Madde 1 — Bu Yönetmelik, işverenlerce, işyerlerinde çalışanlara verilecek iş sağlığı ve güvenliği eğitiminin usul ve esaslarını düzenler. Kapsam Madde 2 — Bu Yönetmelik, 10.6.2003 tarihli ve 25134 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, 22.5.2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında bulunan işyerlerini kapsar. Bu Yönetmelikte yer alan hükümler, işyerindeki çıraklara ve stajyerlere de uygulanır. Dayanak Madde 3 — Bu Yönetmelik, 22.5.2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 77 nci maddesine dayanılarak düzenlenmiştir. İKİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler İşverenin Yükümlülükleri Madde 4 — İşverenler, işyerlerinde sağlıklı ve güvenli çalışma ortamının tesis edilmesi için gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler. Bu amaçla, işverenler, çalışanları, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek, onların karşı karşıya bulundukları mesleki riskler ve bunlarla ilgili alınması gerekli tedbirler konusunda işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği eğitim programlarını hazırlamak, eğitimlerin düzenlenmesini, çalışanların bu programlara katılmasını sağlamak ve verilecek eğitim için uygun yer, araç ve gereç temin etmekle yükümlüdürler. Asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurulan işyerlerinde, alt işverene ait çalışanların eğitimlerinden, asıl işveren, alt işverenle birlikte sorumludur. Geçici iş ilişkisi kurulan işveren, geçici iş ilişkisi ile çalışanlara gerekli eğitimi vermekle yükümlüdür. İşverenler, çalışanlarına, iş sözleşmesinin türüne bakılmaksızın gerekli eğitimi vermekle yükümlüdür. Çalışanın Yükümlülükleri Madde 5 — Çalışanlar sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamının tesisi için işyerinde düzenlenecek olan iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerine katılmak ve bu konudaki talimat ve prosedürlere uymakla yükümlüdürler. Eğitimin Maliyeti ve Eğitimde Geçen Süreler Madde 6 — Verilen eğitimler, çalışanlara herhangi bir mali yük getirmeyecek şekilde düzenlenir ve eğitimlerde geçen süre çalışma süresinden sayılır. Özellik Arz Eden İşçilerin Eğitimi Madde 7 — İşyerindeki kadınların, gençlerin, çocukların, özürlü, eski hükümlü, terör mağduru ve göçmen işçilerin eğitimine özel önem verilir. Sağlık ve güvenlik ile ilgili özel görevi bulunan çalışanlar ve temsilcileri özel olarak eğitilir. Sağlık ve güvenlik açısından özel önlem alınmasını gerektiren alanlarda çalışanlara özel eğitim verilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Eğitim Programlarının Planlanması ve Düzenlenmesi Eğitimin Amacı Madde 8 — Eğitimin amacı, işyerlerinde sağlıklı ve güvenli bir ortamı temin etmek, iş kazalarını ve meslek hastalıklarını azaltmak, çalışanları yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek, onların karşı karşıya bulundukları mesleki riskler ile bu risklere karşı alınması gerekli tedbirleri öğretmek ve iş sağlığı ve güvenliği bilinci oluşturarak uygun davranış kazandırmaktır. Eğitim Programlarının Belirlenmesi Madde 9 — Eğitim programları, bu Yönetmeliğin 8 inci maddesinde belirtilen eğitimin amacına uygun hazırlanır. Eğitim programlarının hazırlanmasında işçilerin veya sağlık ve güvenlik işçi temsilcisinin katılımları sağlanarak görüşleri alınır. Genel eğitim planına uygun olarak yıl içinde düzenlenecek eğitim faaliyetlerini gösterir bir Yıllık Eğitim Programı hazırlanır. Yıllık Eğitim Programı, yıl içinde eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için düzenlenen genel bir çizelgedir. Bu çizelgede, verilecek eğitimlerin hedefi, konusu, süresi, amacı, tarihi, eğitim vereceklerin adı, soyadı, unvanı, eğitime katılanların sayısı hakkında bilgiler yer alır. Eğitim Programlarının Düzenlenmesi Madde 10 — İşverenler, çalışanların yaptığı veya yapacağı işle ilgili bilgisinin olmaması, eksik olması ya da mevcut bilgisinin yetersiz kalması gibi hususları dikkate alarak işe başlamadan önce, çalışma yeri veya iş değişikliğinde, iş ekipmanlarının değişmesi halinde ve yeni teknoloji uygulamalarında, çalışanların aşağıda belirtilen eğitim programlarından geçmelerini sağlayacaktır. a) Yeni eğitim; çalışanların işe başlamalarında ve yeni şartlara kolaylıkla uyum sağlamaları için yeni bilgiler vermek üzere düzenlenen programlardır. b) İlave eğitim; çalışanların iş güvenliği ve mesleki bilgilerinin eksikliklerini gidermek ve meslekteki niteliklerini geliştirmek için ilave bilgiler vermek üzere düzenlenen programlardır. c) İleri eğitim; çalışanların iş güvenliği ve mesleki düzeylerini yükseltmek ve meslekte eskimişliği gidermek için düzenlenen programlardır. Eğitim, değişen ve yeni ortaya çıkan risklere uygun olarak yenilenir ve gerektiğinde periyodik olarak tekrarlanır. Eğitim Programının Konuları Madde 11 — Çalışanlara verilecek eğitim, işyerinin faaliyet alanına göre aşağıdaki ve benzeri konulardan seçilir; a) Genel iş sağlığı ve güvenliği kuralları, b) İş kazaları ve meslek hastalıkların sebepleri ve işyerindeki riskler, c) Kaza, yaralanma ve hastalıktan korunma prensipleri ve korunma tekniklerinin uygulanması, d) İş ekipmanlarının güvenli kullanımı, e) Çalışanların yasal hak ve sorumlulukları, f) Yasal mevzuat ile ilgili bilgiler, g) İşyerinde güvenli ortam ve sistemleri kurma, h) Kişisel koruyucu alet kullanımı, i) Ekranlı ekipmanlarla çalışma, j) Uyarı işaretleri,
k) Kimyasal, fiziksel ve biyolojik maddelerle ortaya çıkan riskler, l) Temizlik ve düzen, m) Yangın olayı ve yangından korunma, n) Termal konfor şartları, o) Ergonomi, p) Elektrik, tehlikeleri, riskleri ve önlemleri, r) İlk yardım, kurtarma. Eğitime Katılacakların Seçimi Madde 12 — İşyerinde çalışan her bir işçinin görevini en iyi bir biçimde yerine getirebilmesi için sahip olması gereken bilgi, beceri, davranış ve tutumlarının ayrı ayrı ve ölçülebilir bir biçimde ortaya konması esastır. Bireysel seviye analizi yapılarak işçinin eğitim öncesi seviyesi ve alması gereken eğitimler tespit edilir. Eğitim Programının İçeriği Madde 13 — Eğitimin verimli olması için, eğitime katılacakların ihtiyacı olan konuların seçilmesine özen gösterilir. Eğitim teorik ve pratik olarak uygulanır. Eğitimin Dili Madde 14 — Eğitim, çalışanların kolayca anlayabileceği şekilde olmalıdır. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Eğitimin Verilmesi ve Belgelendirilmesi Eğitimi Verebilecek Kişi ve Kuruluşlar Madde 15 — İş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinde; uzmanlık konularına göre, iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik eleman ile işyeri hekiminden yararlanılacağı gibi, verilecek eğitimin çeşidine göre, bu hizmeti veren veya vermeye yetkili kurum, kuruluş ya da firmalardan, eğitim amaçlı merkezlerden, işçi veya işveren kuruluşlarınca kurulan eğitim vakıflarından, işveren ve işçi kuruluşları veya bunlar tarafından birlikte oluşturulan ortak eğitim merkez ve birimlerinden, iş sağlığı ve güvenliği konularında İş Müfettişi olarak görev yapmış olanlardan yararlanılabilir. Uzman kişi veya kuruluşlardan hizmet alınması durumunda çalışanlara verilecek eğitimin, bu Yönetmeliğin 4 üncü maddesinde belirtilen hususları kapsayacak şekilde uygulanmasından işveren sorumludur. Ölçme ve Değerlendirme Madde 16 — Verilen eğitimin sonunda bir ölçme ve değerlendirme yapılır. Değerlendirme sonuçlarına göre eğitimin etkin olup olmadığı belirlenerek yeni eğitime ihtiyaç duyulup duyulmadığına karar verilir. Belgelendirme Madde 17 — İşyerlerinde düzenlenen eğitimler belgelendirilir ve bu belgeler çalışanların özlük dosyalarında saklanır. Eğitim sonrası düzenlenecek belgede, eğitime katılan kişinin adı, soyadı, görev unvanı, eğitimin konusu, süresi, eğitimi verenin adı, soyadı, görev unvanı, imzası ve eğitimin tarihi yer alır.
BEŞİNCİ BÖLÜM Yürürlük ve Yürütme Yürürlük Madde 18 — Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme Madde 19 — Bu Yönetmelik hükümlerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı yürütür.
İLETİŞİMLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR VE İLETİŞİMİN ÖĞELERİ: Bir sağlık eğitimi çabası yürütülürken eğitimi planlayanlar; eğitimde kullanacakları “mesaj”ı, bu mesajı aktarırken kullanacakları “eğitim materyalini geliştirmelidirler. Eğitim materyalleri eğitici (kaynak) ile hedef kitle (kaynak) arasındaki “mesaj” alış verişini sağlayan “iletişim kanalıdır” Eğitici(ler) ile hedef kitle arasındaki iletişimin sağlanması eğitimin daha kolay, çabuk ve etkili olmasına yardım eder. Bu nedenle iletişim ögeleri ve tipleri bilinmelidir. İletişimde düşünce, bilgi ve görüşlerin sözel ve/veya görsel araçlarla aktarımı söz konusudur. İletişimin; mesajı veren “kaynak”, mesajın iletildiği “iletişim kanalı”, mesajı alan “alıcı” ve iletilen düşünce veya bilgi (mesaj) olmak üzere; dört ana öğesi vardır. Şekilde iletişimin öğeleri şematik olarak verilmiştir .
Şekil. İletişimin Öğeleri.
geribildirim
Bu iletişim modelinde de gördüğünüz gibi kaynağın ve alıcının duygu, tutum ve iletişim bilgisi etkileşim sırasında önemlidir. Ancak model sadece ilk dört ögeyle sınırlı tutulursa iletişim tek taraflı olacaktır ve mesajların alıcıya istendiği gibi ulaşıp ulaşmadığı anlaşılamayacaktır. Bu nedenle “geri bildirim” çok önemlidir. Aynı şekilde mesajın iletilmesinde kullanılan kanallar, bu kanalların etkin kullanımı ve mesajın doğru olarak alınması ve yorumlanması da o denli önem taşır. İletişim sırasında geri bildirimden yararlanmak (açıklamak, tartışmak, önermek) iletişimi daha anlamlı kılacaktır. İletişim; iki kişi ya da küçük grup içerisinde oluşan bir mesaj alışverişi sürecidir. İki kişi arasındaki iletişim “yüz yüze iletişim” olarak da adlandırılabilir. Televizyon, radyo, gazete, kitap, broşür vb. araçlarla mesaj alışverişi sürüyorsa bu tür iletişim “kitle iletişimi” olarak adlandırılır. Eğitim yöntem bakımından bire bir ya da grup halinde yüz yüze eğitim şeklinde yapılabileceği gibi radyo, televizyon, gazete, afiş, broşür ve kitap gibi kitle iletişim araçları ile eğitim olmak üzere iki grupta incelenebilir. Etkili iletişim için fazla zaman ayrılamadığı durumlarda; karşısındakini cesaretlendirmek, kısa sürede karşılıklı güven oluşturmak “buzları kırmak” gerekir. Çünkü özellikle hasta hekim ilişkisinde hizmeti alanların beklentisi bu yöndedir. Önemli olan sağlık personelinin bu güvenilirlik özelliğini etkili bir şekilde kullanması, hasta-hekim ilişkilerinde ve çalışmalarında yüz yüze iletişime önem vermesidir. Ancak yüz yüze iletişim; genellikle sağlık hizmeti talep edebilenlere verilebildiği için; ulaşılan kişilerin sayısı kısıtlıdır. Toplum eğitiminde kısa sürede daha çok kişiye mesaj ulaştırabilmek için kitle iletişim araçlarının kullanılması daha elverişlidir.
Eğitim düzeyi yüksek olan gelişmiş ülkelerde eğitimde kitle iletişim araçlarının kullanılması etkili bir yoldur. Bu ülkelerde; yüz yüze eğitimin, ancak bazı özel konularda (tabu iletişimi) uygulanması yeterlidir. Sağlık eğitim teknolojisini gelişmiş ülkelerden öğrenen az gelişmiş ülke yöneticileri, çoğunlukla kendi ülkelerinde de aynı şekilde hareket etme eğilimindedir. Gözden kaçan nokta kazandırılmak istenen davranışın, az gelişmiş ülkelerin kendi kültürlerine -bir başka deyimle, halkın bilgisine, değer yargılarına, alışkanlıklarına, inançlarına ve geleneklerine- uymadığıdır. Bu nedenle az gelişmiş ülkelerde sağlık eğitimi -gelişmiş ülkelerde olduğu gibi- sadece kişiye bilgi verme ve kişinin davranışını değiştirme değil, bir toplumun kültürünü değiştirme sürecidir. Bu ülkelerde, ağırlığın yüz yüze eğitime verilmesi, yüz yüze eğitimin halkın tanıdığı, değer verdiği ve inandığı kişiler tarafından yapılması, eğitimin uygulamalı olarak yaptırılması zorunludur. Eğitimde kullanılan araç ve materyallerin ülkenin gereksinimleri doğrultusunda seçilmesi gereklidir. Kitle iletişim ve eğitiminde kullanılacak materyal(ler) daha çok bilgi verme ve güdülemeyi amaçlarken, birey ve grup eğitimine yönelik bir materyal daha çok tutum ve davranış değişikliğine yönelik olması öngörülmektedir. Bu ilke ters üçgenler yaklaşımı ile şematize edilmiştir. Kitle iletişim araçları ile yapılan eğitim BİLGİ GÜDÜLEME TUTUM DAVRANIŞ Birey ve grup eğitimi Şekil. Ters Üçgenler Yaklaşımı Birey ve grup iletişiminde amaç “daha çok” tutum ve davranış değişikliği iken, kitle iletişim araçlarıyla yapılan eğitimde amaç “daha çok” bilgi vermek olmalıdır. Kişiler yalnızca duyduğu şeyleri kolayca unutulur; oysa bizzat katıldıkları bir eğitim etkinliği, anımsamayı kolaylaştırır, kolay kolay unutmamalarını sağlar. Bu nedenle sağlık eğitiminde kitle haberleşme araçlarından yüz yüze eğitimi tamamlamak ve desteklemek amacı ile yararlanılmalıdır. ETKİLİ İLETİŞİM Etkili iletişim için iletimin temel ögeleri yanında iletişim ortamının fiziksel özelliklerine dikkat emelidir. İletişim Ortamının Fiziksel Özellikleri iletişimi olumsuz/olumlu etkileyebilir. Bu nedenle mutlaka gözönünde bulundurulmalıdır. Işık, sıcaklık, soğukluk, temizlik, sandalye/sıra/masaların dizilişi, ortamın donanımı ortamın başlıca fiziksel özellikleridir. Etkili iletişimin en temel kuralı dinlemektir. Konuşulanları yarıda kesmemek, dinlerken başka bir şey yapmamak, yargılamamak, eleştirmemek, çok fazla konuşmamak, kişileri karar vermeye yorum yapmaya zorlamamak, savunmaya geçmemek, anlatılanlara gülmemek, insanları utandırmamak, saldırgan tavır takınmak, zıtlaşmak ve tartışmamak etkili iletişimin temel kurallarıdır. Etkili iletişim için somut ve gerçekçi önerilerde bulunmalısınız, aksi taktirde ayakları yere basmayan, yaşamdan uzak bir kişi olarak görülebilirsiniz. Yumuşak bir dille acele etmeden, basit ve anlaşılır bir dil kullanarak konuşmalıdır.
Dikkatli bir şekilde dinlemek iletişimin her aşamasında önemli bir kuraldır. Geri bildirim vererek, anladığını belirten mimikler ev sözlerle katkıda bulunarak, anladığını belirmek ve daha iyi anlamak için sorular sorarak dinlemelidir. Sorulan sorular açık uçlu olmalı, yeri ve zamanı geldiğinde şaka yapmak ve gülümsemek iletişimi güçlendirecektir.
İŞÇİ - İŞVEREN, HEKİM- İŞVEREN İLİŞKİLERİNDE İLETİŞİM
Etkili iletişimin kuralları ve işyerindeki bütün bu ilişkilerde geçerlidir. İletişim süreci, sadece “kaynak” tan “alıcı” ya doğru bir “kanal” aracılığıyla gönderilen bir “mesaj” ve bu mesajın anlaşılıp anlaşılamadığının “geribildiriminin” verilmesinden ibaret değildir. İletişimin yaygın bilinen bir kuralına göre “iletişim kişiye değil kişiyle yapılır”. Bu ilkeden hareketle iletişimin sadece konuşan-dinleyen iki taraf gibi görmemeli. İletişimin etkin olabilmesi için bu iletişimin hangi ortamda gerçekleştiği ne gibi iletişim engelleri olduğunun farkında olmak gerekir.
Kanal Kaynak
Mesaj
Alıcı
Geribildirim Etkili öğrenme ve iletişim ancak kaynak ve alıcının ortak yaşantı alanının geniş olmasına bağlıdır. Aşağıda şematize edilen yapıya göre ortak alan ne kadar genişse öğrenme o kadar fazla olacaktır. Buna benzer şekilde birbirini tanıyan, empati yapan, bir diğerinin sosyal ve psikolojik özelliklerini bilen iki kişi arasındaki paylaşım daha fazla olacaktır. Bu nedenle işveren işçilerin yaşam alanlarını, çalışma koşulalrını, sosyal gereksinimlerini takip ederek daha etkili bir iletişim kurabilir. “Empati”, “öğrenmek için sorma” ve “etkin dinleme” bu hedefe giden ilk adımlardır. Ortak yaşantı alanını artırmak için; Empati, Dinleme, Sorma, Ortak zaman geçirme gibi iletişim becerileri yararlı olacaktır.
İşveren yaşantısı
Paylaşılan alan
Çalışan yaşantısı
Ortak yaşantı alanı Bu alan ne kadar genişse iletişim o kadar sağlıklı olur.
İşyerlerinde her türlü iletişim etkinliği şunlara bağlıdır. 1. Simgelerin benzer biçimde tanımlanması gerekir. İşverenin kullandığı mutluluk sözcüğü işverenin aklında “kar ve kazanç” olarak kodlanmışsa, işçi ise mutluluk deyince “daha fazla ücret” anlıyorsa bu ikili iletişimde sorun olduğu açıktır. Bu nedenle gerekirse duygu sözcükleri yerine somut ifadeler kullanılabilir, ya da iletişimin genel kuralı olarak iki taraf birbirini anlayıp anlamadığını teyit edecek cümleler kullanmalıdır. 2. Kullanılan dilin anlaşılır bir şekilde kullanılması gerekir. Jargon ve kısaltmalar karşıdaki kişide aynı çağrışımı yapmayabilir. 3. Özellikle birden çok kişiyle aynı anda iletişim kuran bir işveren, yada birden çok işçiye aynı anda iletişim kuran hekim mutlaka çoklu kanal kullanmalıdır. Çünkü bazı insanların zeka yapısı görsel öğrenmeye uygun iken bazıları sözlü olarak daha iyi anlar. Bazıları ise yapmadan anlayamaz. Bu nedenle çoklu iletişim kanalı kullanmalı, broşür, resim, slayt, video, maket vb. materyallerle iletişim desteklenmelidir. 4. Geribildirim alınmayan iletişim tamamlanmamış demektir. Bu nedenle mutlaka gerekli müdahale yapılarak ikili iletişimlerde bile anlaşılıp anlaşılmadığı test edilmelidir. Sözlü iletişimde tanımlayıcı olmalı, yargılayıcı olmamalı, yönlendirici olmak yerine soruna odaklanmak gerekir. Dogmatik olmak yerine esnek fikirli olmalıdır. Alçak gönüllü olmalı, kibirli olmamalıdır. Kibir; karşıdakini soğutan, alıcılarını kapatan ve iletişimi bozan bir tavırdır. Bunun yerine karşıdakinin duygularını anlamaya çalışan, karşıdakinin işini kolaylaştırmaya çalışan bir tavırda olmalıdır. İletişimde Güven Oluşturmak için; öncelikle etkili bir dinleme gereklidir. Tepkisiz değil, sessizce dikkatle dinlemelidir. Yukarda ayrıntıları verilen iyi bir dinleyici olma kuralları uygulanmalıdır. Kişi gördüklerini ve fikirlerini doğrudan cümlelerle dolaştırmadan ifade etmesi iletişimi sağlıklı kılacaktır. Bulgu ve saptamaları doğrudan ifade etmelidir.
İletişimde güveni sarsmak ve yok etmek güven oluşturmaya göre daha kolaydır. Büyük emeklerle tesis edilen güven yanlış bir hareketle birkaç dakikada yıkılabilir. Bu nedenle; konuyu hiçbir açıklama yapmadan değiştirmek, değiştirilemeyecek türden konulara odaklaşmak, gereksiz ve yıkıcı eleştirilerde bulunmak, öğüt vermek ve ikna etmeye çalışmak, şiddetle karşı çıkmak, belirsiz şekilde hemfikirmiş gibi görünme ve gereksiz yorum yapma güveni sarsacak davranış biçimleridir.
HEKİM VE ÇALIŞAN (HASTA) İLİŞKİLERİNDE İLETİŞİM
Hasta-hekim iletişiminin büyük kısmı sözlüdür. Bu nedenle sözlü iletişimin kurallarına uymak hasta-hekim iletişimini kolaylaştırır. Hekim çalışan ilişkilerinde sık yapılan bir hata, hekimin hastayı cahil ve eğitilmesi gereken bir kişi olarak görmesinin sonucu olarak hekimin nasihat veren, eğtien ve konuşan taraf olmasıdır. Oysa tam tersine hekim; dinleyen, anlamak için sorular soran, karşıdakinin sözünü kesmeyen, yargılamayan taraf olmalıdır. Hekim-işveren iletişiminde olduğu gibi Hekim-Çalışan(hasta) ilişkisinde de etkin bir dinleme çok önemlidir. İyi bir dinleyici olmak için şu kurallara uymak gerekir:
Susun, karşıdakinin sözünü kesmeyin Konuşanı Rahatlatın Dinlemek istediğinizi gösterin, yüzünüzü konuşan dönün Karşıdakinin söylediklerine odaklanın Dikkat Dağıtıcı Öğeleri Uzaklaştırın Karşınızdaki Kişiye Empati Gösterin Zaman Tanıyın; (Karşınızdakinin sözünü kesmeyin, karşılık vermeden önce düşünün Öfkenizi Kontrol edin (hemen karşılık vermeyin) Anlamak ve anladığınızı belirtmek için soru sorun, Anladığınızı ifade eden mimikler kullanın Yargılayıcı Olmayın “Sözü göz dinler” ifadesine uygun olarak gözlerinizi başka yerlere kaçırmayın rahatsız etmeyecek biçimde karşıdakine odaklanın. Dinlerken ne diyeceğinizi düşünmeyin, son sözü söyleme yarışına girmeyin
Bu kurallara tek tek uymaya çalışırken asıl olan hekimin karşıdakine değer verdiğini hissettirmesidir. Hasta ile hekim arasında bir masanın veya bir bilgisayarın bulunması bile iletişimi zorlaştıran unsurlardandır. Bunlar yapılırken, önemsiz gibi gözüken bazı noktalara dikkat edilmeli, dil sürçmeleri ve dolaylı ifadeler gözden kaçırılmamalı ve bu amaçla hastanın ifadelerine odaklanmalıdır. Hekim hasta iletişiminde en çok yapılan hatalardan biri de hastanın anlamayacağı kelimeleri, tıbbi terminolojiyi kullanmaktır. Kullanılan kelimeler hastanın sosyokültürel seviyesine uygun olmalı, yapmacık olmamalı ve hastaya yabancı kelimeler kullanılmamalıdır.
En son ve önemli bir kural; mutlaka “hastanın neyi anlatmak istediği” teyit edildiği gibi “hastanın yapması gerekenleri anlayıp anlamadığı” teyit edilmelidir. Hekim-çalışan ilişkilerinde yukarda sayılan iletişim kurallarına riayet ederken aşağıda sıralanan hekimlik etiği kurallarına da mutlaka uyulmalıdır.
Hekim hastanın haklarına saygılı olmalı, hastasının sağlığı ile ilgili kararlar alırken; bilgilenme hakkı, aydınlatılmış onam hakkı, tedaviyi kabul ya da red hakkı, vb. hasta haklarına saygı göstermelidir. Hasta, mevzuatın belirlediği kurallara, tıbbi uygulamanın özelliklerine ve kurumun koşullarına göre hekimini seçmekte özgürdür. Hekim, acil olgular gibi zorunlu durumlar dışında, hastasını bizzat muayene etmeden tedavisine başlayamaz. Hekim hasta üzerindeki etkisini tıbbi amaçlar dışında kullanamaz. İkinci hekim bulunmadan hekim hastasını bırakamaz. Hekim, tedaviyi üstlenen meslektaşına hasta hakkındaki tüm bilgileri aktarmakla yükümlüdür. Hekim hastasını, hastanın sağlık durumu ve konulan tanı, önerilen tedavi yönteminin türü, başarı şansı ve süresi, tedavi yönteminin hastanın sağlığı için taşıdığı riskler, verilen ilaçların kullanılışı ve olası yan etkileri, hastanın önerilen tedaviyi kabul etmemesi durumunda hastalığın yaratacağı sonuçlar, olası tedavi seçenekleri ve riskleri konularında aydınlatır. Acil durumlar ile, hastanın reşit olmaması veya bilincinin kapalı olduğu ya da karar veremeyeceği durumlarda yasal temsilcisinin izni alınır. Hasta hastalığı konusunda bilgilendirilmek istemediğini belirtmişse, hekimin bilgi vermesi gerekmez. Ailenin haberdar edilmesi hastayla görüş birliğine varılarak yapılmalıdır. Hekim, hastasının parasal durumu ne olursa olsun, kesin zorunluluk olmadıkça pahalı ilaçlar ve yöntemler öneremez, hastaya gereksiz harcamalar yaptıramaz ve yararı olmayacağını bildiği bir tedaviyi veremez. Hasta dosyalarındaki bilgilerin geniş bir özeti ile bilgi ve belgelerin örnekleri, isteği durumunda hastaya verilir. Hekim, yasal zorunluluk olmadıkça, bu bilgileri başkasına veremez.
TEPE AKADEMİ Adres: Ceyhun Atuf Kansu Cad. Bayraktar Center, G Blok, No:114/9 Balgat/Çankaya/ANKARA Tel : 0 312 473 43 47 Tel-2 : 0 312 473 43 48 Fax : 0 312 473 43 59