3 minute read
MUĞLA’DA MİRAS MUHTEŞEM BATIK
MAVİ MİRAS PROJESİ KAPSAMINDA, DÜNYADA İLK OLARAK
ÜLKEMİZ KARASULARINDA KEŞFEDİLEN VE ANADOLU’DA
Advertisement
BULUNAN EN ESKİ LİMAN KALINTISI OLDUĞU TESPİT
EDİLEN SU ALTI TUNÇ ÇAĞI KAZI ALANI, DÜNYANIN EN BÜYÜK TUNÇ ÇAĞI SERAMİK ESER TOPLULUĞUNU MUĞLA’YA
MİRAS BIRAKTI. AYNI PROJE KAPSAMINDA, ARKAİK DÖNEM
VE OSMANLI DÖNEMİNE AİT İKİ AYRI BATIKTA YAPILAN
KAZILARDA DA ÖNEMLİ ESERLERE ULAŞILDI.
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından desteklenen Mavi Miras Projesi kapsamında keşfedilen ve bölge tarihine önemli veriler sunacak olan su altı kazıları üç farklı batık üzerinde yürütülüyor. Bu konuda açıklama yapan Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi su altı Kültür Mirası ve Denizcilik Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü ve Kazı Başkanı Doç. Dr. A. Harun Özdaş kazı çalışmaları, su altıkazısında kullanılan teknik ekipmanlar, yazılımlar ve diğer yüksek teknolojik cihazlar hakkında ilginç bilgiler veriyor.
Bugüne kadar Anadolu’da bulunan en eski liman kalıntısı olduğu tespit edilen batıkta, milattan önce 2 binin ilk yarısına tarihlendirilen konik kap ve fincanlar, tezgâh ve terazi ağırlıkları, el baltaları pithoslar ve çömlekler bulunuyor. Bunların yanı sıra, batıkta ilk defa Linear-A yazısına ait buluntular da yer alıyor. Kazı çalışmalarının Ege tarihine önemli veriler sunacağı düşünülüyor. Osmanlı Dönemi Batığı hakkında da bilgilendirme ve sunum yapan Kazı Başkanı Doç. Dr. A. Harun Özdaş; henüz kimli- ği tespit edilemeyen batığın, 18. Yüzyıl Osmanlı Dönemi savaş gemisine ait olduğunun düşünüldüğünü belirtiyor. Özdaş, buluntular arasında çok sayıda askeri mühimmat ile personelin kullandığı pipolar ve geminin mutfağına ait kapların çıkarıldığını, yapılan teknik inceleme ile geminin bir mücadele sonrasında kıyıya sürüklenerek karaya oturduğu ve battığının anlaşıldığını da ifade ediyor. Ege ile Akdeniz’in buluştuğu Muğla’nın kadim tarihinde de farklı kültürlerin ve deniz ticaret rotalarının kesişme noktasında olduğunu vurgulayan Muğla Valisi Orhan Tavlı ise konuyla ilgili şu açıklamaları yapıyor: “Dört bir yanından tarih fışkıran Muğla’mızda antik kentlerde yapılan kazı çalışmaları denizlerimizde de büyük bir potansiyel olduğunu ortaya koydu. Su altında kalan kültür mirasımızın ortaya çıkarılması, bölge tarihimize çok önemli bilgiler kazandıracaktır”
Muğla’nın dünyanın en önemli su altı arkeoloji müzelerinden olan Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’ne ev sahipliği yaptığını da hatırlatan Vali Orhan Tavlı yapılan su altı kazıları ve yeni keşiflerle Muğla’nın su altı arkeolojisinin başkenti olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini kaydediyor.
Kazı Başkanı Doç. Dr. A. Harun Özdaş önderliğindeki ekip, Orhan Tavlı’ya çalışmaları hakkında bilgi verdi.
AZİMUT’UN SON ŞAHESERİ
Grande 26m
BİRKAÇ FARKLI SEVİYEDEN OLUŞAN YERLEŞİM
DÜZENİ, LÜKS BİR TERASA DÖNÜŞEN KOKPİT
ALANI VE TÜM BU MUHTEŞEM MEKANLARI
SARMALAYAN MAVİ DENİZ. AZİMUT’UN SON
ŞAHESERLERİNDEN BİRİ OLAN GRANDE 26M, HAYAL
EDİLEBİLENDEN DAHA ÖTESİNİ GERÇEK KILIYOR.
Kompakt Ve Estet K
Grande 26M’nin dış cephesinin organik kavisi, sportif gövde çizgileriyle denge kurarak inanılmaz bir estetik yaratıyor. Aynı konsepti devam ettirerek, ana güvertenin ön kısmında maksimuma ulaşan geniş camlı yüzeyler, teknenin heybetli görüntüsüne aydınlık veriyor. Bu camların arkasında yer alan master suit ise merak uyandıran bir mekân olarak gizemini koruyor. Yatın tasarımdaki tüm bu detaylar ona bir “coupé’nin” aerodinamik hissini kazandırıyor. Tüm dış ve iç mekanlarıyla birlikte değerlendirildiğinde, Grande 26M’nin en önemli özelliklerinden birinin de, her bir metrekarenin son derece özenli şekilde kullanılması oluyor. Özellikle de arka taraftaki teras, bu fonksiyonun maksimum hale gelmesi olarak ön plana çıkıyor.
A Irtici Gen L Kte Mekanlar
Geleneksel olanın sınırlamalarını kabul etmekle yetinmeyen Grande 26M tasarımcıları, dikey eksende yeni alanlar aramış ve bunda da kesinlikle başarılı olmuşlar. Bu sayede hem teknede yaşam çok daha zevkli ve kolay bir hale geliyor hem de her bir yolcu için mahremiyet garantileniyor. Ana güvertedeki tam boy pencereli master suite, güvertenin altındaki dört misafir kamarası refakat ediyor. Misafirlerin tüm gereksinimleriyse, pruvadaki bir mürettebat alanı tarafından sağlanıyor. Kısmen yükseltilmiş kaptan köşkü, mürettebat üyelerinin yan yürüme yolundan kendi kamaralarına erişmelerine olanak tanıyor.
Azimut’un olağanüstü tasarımıyla dikkat çeken modeli Grande 26M’in ilk dikkat çeken özellikleri arasında yenilikçi Deck 2 Deck™ teknolojisi geliyor. Bu teknoloji sayesinde kokpit bölümü, dalgaların üzerine doğru uzanan bir teras haline geliyor ve böylece göz kamaştırıcı bir dönüşüm gerçekleşiyor. Çok fonksiyonlu olma özelliği göz önünde bulundurularak tasarlanan açılır vasistas pencereler, ana güvertenin kıç kenarıyla aynı hizaya erişiyor ve oluşan bu
Parlak Ve Akici
Master süitteki tam boy pencereler, olağanüstü bir deniz manzarası sunuyor. Sancak tarafındaki fonksiyonel ve oldukça kullanışlı makyaj masası, geniş yansıtıcı yüzeyiyle birlikte alan algısını genişletiyor ve giyinme alanına doğru uzanıyor.
yeni alan, sınırsız deniz manzarasının yanı sıra dört taraftan da erişilebilen bir yürüyüş alanına sahip olma imkânı sunuyor. Bağlantısız, alçak profilli mobilyalar, tam boy pencereler büyüleyici manzaraların sınırsızca içeri taşınmasına imkân tanıyor. Ancak aynı zamanda son derece fonksiyonel olan bu tasarımlar, bol bol saklama alanına da sahip. Yaşam ve yemek alanları, fiziksel olarak değil, tarzlardaki farklılıklarla birbirinden ayrışıyor.