2 minute read
BOĞAZİÇİ’NDE BİR İNCİ...
SİZ DE ZAMANDA YOLCULUK YAPABİLMENİN HAYALİNİ
KURANLARDAN MISINIZ? ÖYLEYSE, ÖNERİMİZ
Advertisement
BİR GÜNÜNÜZÜ - TABİİ HALA GÖRMEDİYSENİZSARIYER’DEKİ SADBERK HANIM MÜZESİ’NE AYIRMANIZ.
ARKEOLOJİK OBJELERDEN TÜRK - İSLAM SANATININ EN GÜZEL ÖRNEKLERİNE PEK ÇOK MUHTEŞEM ESERE EV SAHİPLİĞİ YAPAN MÜZENİN LOŞ SALONLARINDA
DOLAŞMAK GERÇEKTEN DE ZAMANDA YOLCULUK YAPMAK GİBİ, HEM DE EN GÜZELİNDEN…
Derleyen: Elif Nazlı Duran Fotoğraflar: Meral Bıçakcı
Sarıyer’in simgelerinden olan Sadberk Hanım Müzesi, 19. yüzyıldan kalma iki ayrı ahşap villadan oluşuyor. Avrupa mimarisinden esinlenilerek yapılmış orijinal yalı üç katlı ve ahşap çatı katlı. “Azaryan Yalısı” olarak bilinen ve varlıklı bir Sivas Ermenisi Katolik aile olan Azaryan Ailesi’ne ait bina, 1950 yılında Koç Ailesi tarafından satın alınmış ve 1978 yılında müzeye dönüştürme kararı alınana kadar yazlık olarak kullanılmış. Dönüşüm çalışmaları, 1978-1980 yılları arasında Sedat Hakkı Eldem tarafından hazırlanan bir restorasyon projesine göre uygulanmış ve müze 14 Ekim 1980’de sergilenen Sadberk Koç Koleksiyonu ile ilk kez kapılarını ziyaretçilerine açmış.
Müze ağırlıklı olarak arkeolojik eserler ve Türk-İslam sanatına ait objelere ev sahipliği yapıyor. Ayrıca dönemsel sergiler de sürekli olarak ziyarete açık. Sevgi Gönül Binası’nda MÖ 6000’den, Bizans dönemi sonuna kadar Anadolu’da yaşayan uygarlıkların kültürünü yansıtan arkeolojik eserler kronolojik bir düzende sergileniyor. Pişmiş toprak ya da metal kaplar, figürinler, ritüel semboller, cam eserler, sikkeler, süs eşyaları, tabletler ve heykeltraşlık eserleri ile mezar stelleri bu bölümde sergilenen eserler arasında göze çarpıyor.
Azaryan Yalısı’ndaki sergileme, birinci katta Erken İslam, Selçuklu, Eyyubî, Memlûk, Timur ve Safevi dönemlerine ait eserlerin kronolojik olarak sergilendiği oda ile başlıyor. Sadberk Hanım Müzesi’nin İznik seramik koleksiyonu, dünyanın sayılı koleksiyonlarından biri olarak ön plana çıkıyor. Sergide, 15. yüzyılın sonundan 17. yüzyılın ortalarına kadar İznik seramik sanatının gelişimi izlenebiliyor. Osmanlı seramik sanatının 18. yüzyıl ile 20. yüzyıl arasındaki gelişimi ise Kütahya ve Çanakkale seramiklerinin sergilendiği vitrinleri tüm ihtişamıyla süslüyor.
Müze koleksiyonunun bir diğer ayrıcalıklı grubunu oluşturan Osmanlı dönemi tuğralı gümüş ve tombak eserleri, Türk-İslam Bölümü’nün birinci katında görülebilecek eserler arasında. Sadberk Hanım Müzesi’nin Çin porselenleri koleksiyonu, mütevazı bir koleksiyon olmakla birlikte, içinde özgün eserlerin yer almasıyla Osmanlı döneminde kullanılan Çin porselenlerini incelemek isteyenler için önemli bir hazine niteliğinde. Türk-İslam Bölümü’nün ikinci katında, Osmanlı dokuma ve işlemelerinin yer aldığı seçkin örneklerin yanında Osmanlı dönemi geleneksel kadın kıyafetlerin- den yine zengin bir koleksiyon sergileniyor. Dönemin ünlü hattatlarının elinden çıkmış olan hat eserler koleksiyonu Türk-İslam Bölümü’nün ikinci kat vitrinlerinde görülebilir.
Ayrıca, Osmanlı gelenek ve göreneklerinden olan kahve ikramı, kına gecesi, lohusa, hamam ve sünnet töreni konuları vitrin mankenleri kullanılarak mizansenlerle ziyaretçilere adeta zamanda yolculuk yaptırıyor.
“Arkadaşım İçin Sergisi”
Mayıs Sonuna Kadar Açık
Farklı sergilere ev sahipliği yapan müzenin bu kez konuğu zengin bir mektup ve evrak çantaları seçkisiydi. Sadberk Hanım Müzesi ve Ömer M. Koç koleksiyonlarından olan seçki aynı zamanda sergi kataloğunu da hazırlayan Hülya Bilgi küratörlüğünde ziyaretçiyle buluştu. Osmanlı dericiliğinin ve işlemeciliğinin geldiği doruk noktayı gözler önüne seren, on yedinci yüzyıl sonlarından itibaren özellikle rotasını Osmanlı topraklarına çevirmiş Batılı diplomatlar ve tüccarlar için üretilen işlemeli mektup ve evrak çantalarının sergilendiği Arkadaşım İçin sergisi ziyaretçiler tarafından büyük ilgi gördü.
“Ütopyadan Sonra: Kuşlar”
Geçtiğimiz aylarda gerçekleşen ve çok ses getiren sergilerden biri de cam sanatçısı Felekşan Onar’ın yazar ve küratör Arie Amaya-Akkermans’la çok disiplinli bir iş birliği içinde hazırladığı bireysel sergisi “Ütopyadan Sonra: Kuşlar” idi. Müzedeki ilk çağdaş sanat girişimi olan proje; heykel, tiyatro, film, arkeoloji ve saha araştırması alanlarına uzandı.