OSMANLI TARİHİ (1299 – 1922) 13 ve 14. Yy lar Osmanlı Devleti, Anadolu’da, Anadolu Selçukluları’ndan sonra kurulmuş en büyük Türk devletidir. Anadolu Selçuklu Devleti parçalanınca Anadolu’da bir dizi Beylik kuruldu. Bu beylikler içinde en büyüğü Konya merkezli Karamanoğulları idi. Selçuklularında merkezi Konya olduğu için Karamanoğulları kendilerini Selçukluların varisi sayıyorlar ve Anadolu’da bir devlet olacaksa bunu kendilerinin kuracağına inanıyorlardı. İşte bu nedenle Söğüt’de ki küçük beylik Osmanlı Beyliği , gelişip büyük bir devlet olunca ona en çok karşı çıkan Konya’da ki Karamanoğulları olmuştur. İşte Osmanlının serüveni burada başlar. Anadolu Selçuklu Devleti yıkılınca Anadolu’da kurulan bir çok beylikten biri olarak Söğüt merkezde tarih sahnesine küçük bir beylik olarak çıkarlar. Osmanlı Devleti’nin kuruluş, Yükseliş , Duraklama, Gerileme ve Çöküşünü çok basit olarak şu formül cümleyle açıklayabiliriz.
Not: Aşağıda çizdiğimiz kavram haritasında Kuruluş devri Hükümdarları görünmektedir. Fetret devri önemli bir devirdir. Bu devirde Şehzade mücadeleleri olmuş bir ara Musa Çelebi ondan sonrada Süleyman Çelebi Hükümdarlık tahtına oturmuşlardır. Ama nihayette kardeşlerini yenerek tahtın sahibi olan Çelebi Mehmet devletin yeni hükümdarı olmuş ve ondan sonra yazılan tüm Osmanlı tarihleri Çelebi Mehmed’i 5. Osmanlı Hükümdarı göstermişler , Musa ve Süleyman Çelebileri hükümdar olarak saymamışlardır. İşte Musa ve Süleyman Çelebiler Hükümdar sayılmadıkları için Tüm Osmanlı Hükümdarları’nın sayısı 36 olacaktır. Onlar sayılsa idi sayıları 38 olacaktı.
13 ve 14 . yy larda genel olarak durum tespiti. * Anadolu’nun Durumu : Kösedağ Savaşı’ndan sonra Anadolu Türk Birliği bozulmuş, çok sayıda beylik kurulmuştur. XIII. Y.y. sonlarına doğru İlhanlılar’ın Anadolu’daki baskısı azalmıştır. Anadolu beylikleri arasında mücadeleler vardır. Trabzon çevresinde Rum İmparatorluğu bulunuyordu. Anadolu siyasi birlikten yoksundur. * Bizans’ın Durumu : Bizans sık sık taht kavgalarına sahne olmakta, tekfurlar merkezi dinlememekte ve kendi aralarında mücadele etmekteydiler. Bizans elindeki güçsüz ordusunu da Balkanlar’dan gelecek Sırp ve Bulgar saldırılarına karşı kullanmaktadır. Anadolu’da (İzmir, İznik, İzmit, Bursa gibi) küçük bir toprak parçası elinde kalmıştır. * Balkanlar’ın Durumu : Balkanlar’da da merkezi bir otorite bulunmamakta, en güçlüleri Sırp ve Bulgar krallıkları olmak üzere, Eflak, Boğdan, Bosna gibi prenslikler vardır. Ayrıca Katolik Macarlar’ın saldırılarına uğruyorlardı. Balkan halkı da Bizans halkında olduğu gibi baskıcı yönetim ve ağır hapisler altında ezilmekte ve Osmanlı’yı kurtarıcı olarak görmekteydiler. Osmanlı Beyliği’nin Diğer Türk Beyliklerine Rağmen Kısa Zamanda Büyüme Nedenleri : * Osmanlı’nın kurduğu coğrafi konum (Bizans sınırında bulunması) * Tekfurlar arası mücadelelerden istifade etmeleri * Beylikler arası mücadelelere girmemeleri * Sürekli cihat ve gaza politikası gütmeleri * Türkmenler’in sempatisini kazanmaları ve sürekli göçlerle beslenmeleri * Ahilerin, şeyhlerin, erenlerin desteğini almaları * Feth ettikleri bölgelerde izledikleri siyaset (İskan,İstimalet) * Padişahların çok yetenekli olması * Merkeziyetçiliğin sağlanması (Fatih ile) * Avrupalılar’ın Yüzyıl Savaşları’yla uğraşması(Fetret devrinde Osmanlı’nın Balkanlardan atılmamasının temel nedeni) KURULUŞ DÖNEMİ (1299 – 1453)
OSMAN GAZİ DÖNEMİ (1281 – 1326) : Moğollar’ın önünden kaçan Kayı aşireti, Ertuğrul Gazi yönetiminde Anadolu’ya gelmiş ve Alaaddin Keykubat tarafından Ankara yakınlarındaki Karacadağ bölgesine yerleştirilmişlerdir. Söğüt ve Domaniç’i ele geçiren Ertuğrul Gazi buraları yaylak ve kışlak olarak kullanmıştır. 1281’de ölünce küçük oğlu Osman Bey aşiretin başına gelmiştir. Osman Bey, tekfurlar arası mücadelelerden faydalanarak
Karacahisar, Yarhisar, İnegöl, Bilecik ve Yenişehir’i almıştır. Bütün bu gelişmeler 1302 Koyulhisar Savaşı’na sebep olmuştur. Osmanlılar’ın kazandığı bu savaş Bizans ile yapılan ilk savaştır. Osman Gazi 1314’ten itibaren Bursa’yı kuşatma altına almış, 1320’de hastalanmış ve 1324’de ölümüne kadar oğlu Orhan Bey vekaleten işleri yürütmüştür. 1321’de Mudanya alınarak Bursa’nın Bizans’la irtibatı kesilmiştir. Sonuçta Bursa tekfuru Bursa’yı Osmanlılar’a teslim etmiştir. (1326) Not-1: Osman Bey babasından aşiret reisliğini devralmış oğluna bir uç beyliği bırakmıştır. Not-2: İlk para Osman Bey döneminde basılmıştır. ORHAN GAZİ DÖNEMİ (1326 – 1362) *1326’da Bursa’yı başkent yapmış, İznik’i kuşatması ile 1329 Maltepe (Palekanon) Savaşı’na sebep olmuştur. Bu savaş Bizans’ın Anadolu’daki etkinliğini kaybetmesine ve Kocaeli yarımadasının fethine neden olmuştur. İznik ve İzmit alınarak Kocaeli yarımadasının fethi tamamlanmıştır. İznik başkent yapılmıştır. *1345’de Karesi Beyliği alınarak Anadolu Türk birliğini kurma çalışmaları başlamıştır. Bu olayın en önemli yönü Rumeli’ye geçişin kolaylaşmasıdır. *Ahilerin elindeki Ankara’yı ele geçirmiştir. *Bizans’ta taht karışıklığı ortaya çıkmış imparatorluğunu ilan eden Kantakuzen Orhan Bey’den yardım istemiştir. Orhan Bey oğlu Süleyman Paşa komutasında keşif amacıyla yardımlar göndermiş, yapılan bu yardımlara karşılık olarak Çimpe kalesi alınmıştır. (1353) Burayı bir üs olarak kullanan Süleyman Paşa Rumeli’de fetihlere başlamış, Malkara, Çorlu gibi yerleri fethetmiştir. Onun bir av sırasında ölümü üzerine Rumeli’deki faaliyetlerin başına I. Murat getirilmiş, fakat 1362’de babası da ölünce I. Murat tahta geçmiştir. Orhan Gazi zamanında teşkilatlanma çalışmaları : Orhan Gazi babasından bir uç beyliği devralmış oğluna bir devlet bırakmıştır. Devlet teşkilatının temelleri bu dönemde atılmış ilk divan, ilk vezirlik, yaya ve müsellem adıyla ilk düzenli ordu, İznik’te ilk medrese, ilk donanma ve ilk vakıf örgütü kurulmuş, ilk kez subaşı ve kadı ataması yapılmıştır. I.MURAT DÖNEMİ (1362-1389) * Balkanlar’daki Faaliyetleri : Taht değişikliğinden faydalanan Bizans, Rumeli’deki toprakları geri alınca Lala Şahin Paşa ile beraber Rumeli’ye geçen I. Murat, Filibe’yi de dahil ederek bu bölgeleri geri almıştır. Bulgar ve Bizans ordularıyla yapılan 1363 Sazlıdere Savaşı’yla Edirne fethedilmiştir. Bu gelişmeler Osmanlılar’ın Haçlılar’la yaptığı ilk savaş olan 1364 Sırpsındığı Savaşı’na neden olmuştur. Sonuçta Sırbistan ve Bulgaristan yolu Osmanlılar’a açılmış ve Bulgarlar hakimiyet altına alınmış, Edirne başkent yapılmıştır. Sırbistan’a yapılan akınlar 1371 Çirmen Savaşı’na sebep olmuştur. Bu savaştan sonra Sırplar da Osmanlı’ya bağlanmıştır. Osmanlı aleyhinde faaliyetlerde bulunan Bosna krallığı üzerine Lala Şahin Paşa bir orduyla gönderilmişse de tuzağa düşürülerek Ploşnik denilen yerde bozguna uğratılmıştır. 1388 Ploşnik Bozgunu’nun (ilk yenilgi) Balkanlar’da uyandırdığı heyecan, Türkler’i Balkanlar’dan atma isteği ve daha önceki savaşların intikamını alma düşüncesiyle yeni bir haçlı ordusu toplanmıştır. I. Murat,
Anadolu beyliklerinden ‘de aldığı yardım ile Haçlılar’ı Kosova’da büyük bir mağlubiyete uğratmıştır. (I. Kosova Savaşı 1389).
Not-1 : I. Murat savaş meydanını gezerken bir Sırp tarafından şehit edildi. Not-2 : Osmanlılar, topu ilk kez düşmanı korkutmak amacıyla bu savaşta kullandılar. Not-3 : Tuna nehrine kadar olan yerler ele geçirildi. * Anadolu Türk Birliğini Kurma Çalışmaları : Anadolu beylikleriyle iyi geçinilmiş akrabalık bağları kurulmuştur. Germiyanoğulları’ndan çeyiz yoluyla Tavşanlı, Simav çevresini, Hamitoğulları’ndan satın alma yoluyla Göller yöresini topraklarına katmıştır. Ankara tekrar geri alınmış, Karamanoğulları ile ilk ilişkiler başlamıştır. * Teşkilatlanma Çalışmaları : Divan geliştirilmiş, defterdarlık, İlk vezir-i azamlık, kazaskerlik makamları kurulmuş, mali teşkilatın temelleri atılmış, Rumeli Beylerbeyliği kurulmuş, Yeniçeri Ocağı ve Acemi Oğlanlar Ocağı temelleri atılmıştır. (Pençik usulüne göre). Osmanlı tarihinde ilk kez sultan unvanını kullanmış, Haçlılar’la ilk kez mücadele etmiştir. Tımar sistemi ilk kez uygulanmıştır. Veraset sisteminde değişiklik yaparak, “Ülke hükümdar ve oğullarının ortak malıdır.” anlayışını getirmiştir. YILDIRIM BAYEZIT DONEMİ (1389 – 1402) * Anadolu Türk Birliğini Kurma Çalışmaları : Taht değişikliğinden faydalanarak Osmanlı aleyhine faaliyetlere girişen Anadolu beylikleri üzerine yürüyen Yıldırım Bayezit 1390’da Germiyan, 1391’de Aydın, Saruhan, Hamit ve Menteşeoğulları’nı, 1392’de Candaroğulları’nı (Sinop hariç) 1397’de Akçay Savaşı’yla Karamanoğulları’nı, 1398’de Kadı Burhanettin Devleti’ni topraklarına katarak Anadolu Türk Birliğini ilk kez kurmuştur. Not : Anadolu Beylerbeyliğini kurarak beylerbeyliği sayısını ikiye çıkarmıştır. * İstanbul Kuşatmaları : Yıldırım Bayezit İstanbul’u ilk kez kuşatan Osmanlı padişahıdır. İstanbul’u birkaç kez kuşatmış ve bu amaçla Anadolu Hisarı’nı yaptırmıştır. Fakat Karamanoğulları’nın saldırıları, Niğbolu Savaşı ve Timur tehlikesi yüzünden kuşatmalara ara vermek mecburiyetinde kalmıştır. * Niğbolu Savaşı (1396) : Bizans’ın yardım isteği, Papa’nın kışkırtmaları ve Osmanlılar’ı Balkanlar’dan atmak istemeleri neticesinde ilk kez Avrupa’nın büyük devletlerinin de katıldığı ortaçağın Osmanlı’ya karşı düzenlenen en büyük Haçlı Seferi olan Niğbolu Savaşı meydana gelmiştir. Haçlılar büyük bir bozguna uğramışlar ve uzun süre yeni Haçlı Seferi düzenlenememiş, Osmanlılar’ın Balkanlar’daki hakimiyeti güçlenmiştir. * Ankara Savaşı (1402) : Sebepleri : * Karakoyun’lu Kara Yusuf ve Celayir’li Ahmet’in Yıldırım’a sığınması * Anadolu beylikleri beylerinin Timur’a sığınarak O’nu kışkırtması
* Aralarındaki sert mektuplaşmalar *Timur’un Sivas’ı ele geçirip yağmalaması * Yıldırım’ın Erzincan çevresini ele geçirmesi. * İki hükümdarın da cihan hakimiyeti düşüncesine sahip olması * Timur’un Çin seferi öncesinde batısını güvenlik altına almak istemesi Sonuçları :
* Karatatarlar’ın ve Anadolu beylikleri kuvvetlerinin ihanetine uğrayan Osmanlı mağlup olmuş, * Anadolu’yu ele geçiren Timur, İzmir’e kadar ilerlemiş ve burayı Haçlılar’dan almış, * Esir düşen Bayezit, bu hayata dayanamayarak ölmüş, * Anadolu beylikleri (Karesi ve Eretna hariç) yeniden kurulmuş, *Kardeşler arası taht kavgaları (Fetret devri) başlamış, * Osmanlı Devleti dağılma tehlikesi geçirmiş, *İstanbul’un alınması ve Bizans’ın yıkılması gecikmiş, * Balkanlar’daki ilerleyiş durmuştur. Not: Ankara Savaşı Osmanlı’yı yıkılma tehlikesine sokmuş ama kuşkusuz Osmanlı’ya faydaları da dokunmuştur. Burada faydalardan bir iki örnek verecek olursak: Örneğin Bir fetret devri başlatmış: bu karışıklık devri, Osmanlı yöneticilerine büyük dersler çıkarttırmıştır. Ayrıca Depremde binalar hafif sarsıntılar olduğunda nasıl yerine oturuyorsa Ankara savaşı’da Osmanlı’nın bundan gerekli dersleri çıkarmasına ve daha uzun ömürlü olmasında bize göre büyük faydalar sağlamıştır. Yani bir olaya sırf Olumsuz sunuçları açısından bakmak hatalı olabilir. Bazen çok olumsuz görünen olayların olumlu etkilerinin de olduğu unutulmamalıdır. FETRET DEVRİ (1402 – 1413) Şehzade Süleyman, İsa, Musa ve Mehmet arasında 11 yıl süren mücadelelerden Çelebi Mehmet galip çıkarak birliği yeniden kurmuştur. Not-1 : Bu dönemde şehzade Musa tarafından İstanbul kuşatılmıştır. Not-2 : Bu dönemde Balkanlar’da önemli bir isyanla karşılaşılmamasının temel nedeni hoşgörülü ve adil bir yönetim uygulanmasıdır. Not-3 : Bu dönemde Avrupa’dan saldırı olmamasının en önemli sebebi Yüzyıl Savaşları’dır.
ÇELEBİ MEHMET DÖNEMİ (1413 – 1421)
* Çelebi Mehmet II. kez Anadolu Türk birliğini kurma çalışmalarını başlatmış ve Saruhanoğulları’nı ortadan kaldırmıştır. Aydınoğulları’ndan İzmir’i almış, Karamanoğulları’yla mücadele etmiştir. * Eflak Osmanlılar’a bağlanmıştır. * Venedikliler’le ilk deniz savaşı yapılmış, fakat başarılı olunamamıştır. (1416) Not: Osmanlı Donanması, Karesi Beyliği’nin alınmasından sonra daha güçlenmiş ve Karesioğulları denizcileri Osmanlı hizmetine girmiştir . Ama bu dönemde hala güçlü bir Osmanlı Donanması’ndan bahs edilemez. Oysa Venedikliler yıllardır bu işle uğraşmakta olup çok güçlü bir donanmaları vardır. Yani Osmanlı’nın bu savaşta yenilmesi çok normaldir. * Şeyh Bedrettin İsyanı : Şehzade Musa’nın kazaskerliğini yapan daha sonra İznik’te göz hapsinde tutulan Şeyh Bedrettin Rumeli’ye geçmiş, sapık fikirlerini yayarak yeni bir saltanat kurma iddiasıyla isyan etmiştir. İsyan bastırılmış Şeyh Bedrettin öldürülmüştür. (1420). Torlak Kemal’de Şeyh Bedrettinle birlikte isyan etmiştir. Not : Bu Dini ve sosyal içerikli ilk ayaklanmadır. Not: Şeyh Bedrettin’in yazdığı eserin adı ‘’ Varidat’’ dır. * Şehzade Mustafa İsyanı : Timur’un beraberinde Semerkant’a götürdüğü Şehzade Mustafa, Timur’un ölümünden sonra Anadolu’ya dönerek isyan etmişse de mağlup olarak Bizans’a sığınmıştır. II. MURAT DÖNEMİ (1421 – 1451) Taht değişikliğinden istifade ile Bizans’ın kışkırttığı Şehzade Mustafa’nın isyanı bastırılarak öldürülmüştür. (Düzmece Mustafa Olayı) . İsyanı kışkırtan Bizans üzerine gidilerek İstanbul kuşatılmışsa da başarılı olunamamıştır. Anadolu Türk birliğini kurma çalışmalarına devam edilmiş, Menteşe, Hamit, Aydın ve miras yoluyla da Germiyanoğulları Osmanlı Devleti’ne bağlanmıştır. Karamanoğulları’yla mücadele edilerek Beyşehir, Seydişehir alınmıştır. Bir taraftan Anadolu beylikleriyle mücadele eden Osmanlı Devleti diğer taraftan Balkanlar’da özellikle Erdel beyi Hünyadi Yanoş karşısında arka arkaya başarısızlıklar almıştır. Bunun üzerine 1444’te Edirne Segedin Antlaşması imzalanmıştır. Buna göre ; * İki taraf arasında 10 yıl savaş yapılmayacak * Tuna nehri sınır kabul edilecek * Sırbistan yeniden kurulacak, fakat Osmanlı’ya vergi verecek * Eflak Macaristan’a bırakılacak, fakat Osmanlı’ya vergi verecektir.
Önemi : Osmanlılar’ın imzaladığı ilk önemli antlaşmadır. Segedin Antlaşması sonrasında II. Murat, 12 yaşındaki oğlu II. Mehmet’i tahta geçirmiştir. Bu durum yeni bir haçlı ordusunun toplanmasına sebep olmuştur. VARNA SAVAŞI (1444) : Yeniden ordunun başına geçen II. Murat Haçlıları büyük bir bozguna uğratmıştır. Not-1 : Niğbolu’dan sonra toplanan ilk haçlı ordusudur. Not-2 : Ankara Savaşı’ndan sonra Osmanlılar’ın eski gücüne ulaştığını gösteren ilk olaydır. II. KOSOVA SAVAŞI (1448) : Sebepleri : * Bizans’ın ve papanın kışkırtması * Türkler’i Balkanlar’dan atma düşüncesi * Varna Savaşı’nın intikamını almak istemeleri * Hünyadi Yanoş ve Arnavut beyi İskender Bey’in gayretleriyle yeni bir haçlı ordusu toplanması
Sonuçları : Osmanlılar büyük bir galibiyet elde etmişlerdir. Bir dönüm noktası özelliğindedir. Haçlılar’ın son taarruzu, Osmanlılar’ın son savunmasıdır. (II. Viyana kuşatmasına kadar) Bizans’ın İstanbul’u kurtarmak için Haçlılar’dan yardım alma ümidi sona ermiştir. Balkanlar’ın kesin bir Türk yurdu olduğu ve Türkler’in Balkanlardan atılamayacağı anlaşılmıştır. 1451’de II. Murat’ın ölümüyle II. Mehmet, yeniden tahta geçmiştir KURULUŞ DEVRİNDE İLKLER
*Osmanlı Devletinde ilk vezir Orhan Bey zamanında tayin edilen Alaaddin Paşa’dır.
*ilk divan örgütü Orhan Bey döneminde kuruldu
* fethedilen ilk ada İmralı adası (1308)
*İlk düzenli ordu teşkilatı Orhan Bey zamanında kurulmuştur (yaya-müsellem)
* Osmanlı Devleti ile Haçlılar arasındaki ilk savaş Sırpsındığı Savaşı
* İlk Osmanlı parası sikke adıyla Osman Bey devrinde basıldı
*yeniçeri ordusu I. Murat devrinde kuruldu
*ilk Osmanlı medresesi İznik’te kuruldu. (Orhan Bey dönemi)
*Tımar sistemi ilk kez I. Murat tarafından kullanıldı.
*Sultan unvanını padişahı I. Murat
kullanan
ilk
Osmanlı
*Anadolu Türk siyasi birliğini ilk sağlayan padişah I. Bayezid.
*Kardeşini öldürerek tahta çıkan ilk padişah I. Murat
*Bizanslılarla yapılan ilk savaş Koyunhisar Savaşı
*ilk tersane I. Bayezid döneminde Gelibolu’da açıldı
*ilk taht kavgaları Fetret Devri’nde başladı
*İstanbul’u kuşatan ilk padişah I. Bayezid *ilk deniz savaşı Venediklilerle Mehmet döneminde yapıldı.
Çelebi
*Rumeli’deki ilk toprak Çimpe Kalesidir.
*Orta Avrupa kapıları Osmanlı Devleti’ne Niğbolu Savaşı ile açıldı *İlk Beylerbeyi Lala Şahin Paşa’dır. *ilk toplumsal ve dini nitelikli ayaklanma Şeyh Bedrettin İsyanı
*Osmanlı topraklarına katılan ilk beylik Karesioğulları Beyliği Osmanlı Devleti Yükselme Devrine ll. Murat döneminden itibaren girmeye başlamış ll. Mehmed’in tahta geçmesi ve İstanbul’un fethiyle bu kesinleşmiştir. OSMANLI YÜKSELME DÖNEMİ (1453 –1579)
FATİH SULTAN MEHMET DÖNEMİ (1451 – 1481) İSTANBUL’UN FETHİ (29 Mayıs 1453) Sebepleri : *- İstanbul’un jeopolitik konumu *- Hz. Peygamber’in müjdesine kavuşmak *- Bizans’ın Anadolu beyliklerini ve şehzadeleri kışkırtması, Haçlı seferlerine davetiye çıkarması *- Karadeniz ticaret yollarını ele geçirmek *- Anadolu ile Rumeli toprakları arasındaki bütünlüğü sağlamak *- Osmanlı ordusunun Rumeli’ye geçişini kolaylaştırmak Yapılan Hazırlıklar : *- Rumelihisarı (Boğazkesen) yaptırıldı *- Surları yıkabilecek toplar döktürüldü *- 200.000 kişilik bir ordu oluşturuldu. *- 400 parçalık bir donanma inşa edildi. *- Karamanoğulları üzerine bir sefer düzenlenerek gelebilecek bir tehlike önlendi. *- Mora’ya bir ordu gönderilerek oluşabilecek tehditler önlendi. Gerekli hazırlıklar yapıldıktan sonra 1453 Nisan’ında kuşatma başlamış, 29 Mayıs 1453’de İstanbul fethedilmiştir. Sonuçları : *- Ortaçağ kapanmış yeniçağ başlamıştır. *- 1058 yıldır hüküm süren Bizans yıkılmıştır. *- Osmanlı Devleti yükselme dönemine girmiştir. *- Osmanlı Devleti bir imparatorluk haline gelmiştir. *- Fener Rum Patrikhanesi ve Ortodoks halk Osmanlılar’ın himayesine alınmıştır. *- İstanbul başkent yapılmıştır. *- İstanbul dini, ticari, kültürel ve ilim merkezi haline getirilmiştir. *- İstanbul’dan kaçıp İtalya’ya giden bilim adamları Rönesans’a sebep olmuşlardır. *- Karadeniz ticaret yolları Osmanlılar’ın eline geçmiştir.
*- Coğrafi Keşifler’e sebep olmuştur. *- Anadolu ve Rumeli toprakları arasındaki bütünlük sağlanmıştır. *- Osmanlılar’ın İslam dünyasındaki itibarı artmıştır. *- Osmanlı – Venedik ilişkilerinin bozulmasına yol açmıştır. ANADOLU’DAKİ FAALİYETLER : *- 1459’da Cenevizliler’den Amasra alınmıştır. *- 1460’da Candaroğulları’ndan Sinop alınmıştır. *- 1461’de Trabzon Rum İmparatorluğu’na son verilmiştir. *- 1466’da Karamanoğulları’ndan Konya ve Karaman alınmıştır. *- 1473’de Akkoyunlular’la Otlukbeli Savaşı yapılmıştır. Otlukbeli Savaşı (1473) : (Osmanlı-Akkoyunlu) Sebepleri : *- Fatih’in Trabzon’u ele geçirmesi *- Karamanoğulları beylerinin Uzun Hasan’a sığınması *- Uzun Hasan’ın kendisini Timur gibi görmesi *- Her iki hükümdarın da Anadolu’ya hakim olmak istemesi *- İki hükümdarda da cihan hakimiyeti düşüncesi olması *- Akkoyunlular’ın Tokat’ı yağmalamaları Not:Savaşta teknik üstünlüğe sahip olan Osmanlılar galip gelmiş, Akkoyunlular yıkılış sürecine girmişler ve Osmanlı için bir tehlike olmaktan çıkmışlardır. Doğu Anadolu toprakları Osmanlı nüfuzu altına girmiştir. Not : Fatih’in Anadolu’daki faaliyetlerinin temel sebebi Anadolu Türk birliğini sağlamak istemesidir. RUMELİ’DEKİ FAALİYETLER : Sırbistan (1459), Mora (1460), Eflak 81462), Bosna – Hersek (1463-1465), Kili ve Akkerman hariç Boğdan (1476) ve Arnavutluk (1479) alınarak Balkanlar’ın fethi sağlanmıştır. DENİZLERDEKİ FAALİYETLER : * Ege adalarının fethi
: Limni, Eğriboz, Taşoz, Semadirek, İmroz, Midilli gibi adalar fethedildi.
* Yunan adalarının fethi : Kefalonya, Ayamavra, Zanta adaları fethedildi.
* Kırımın fethi : (1475) Kırım’ın fethiyle Karadeniz ticaret yolları denetim altına alınmış, bu durum Coğrafi keşifler’e sebep olmuştur. Ayrıca Karadeniz bir Türk gölü haline gelmiştir.Avrupalıların Coğrafi keşiflere çıkmaları Haçlı Seferleri sırasında öğrendikleri Pusula vs. icatlarında etkisiyle yapılacaktır. * Rodos’un kuşatılması : (1480) Alınamamıştır. * Otranto’nun fethi : (1480) İtalya’nın Otranto kalesi fethedilmişse de Fatih’in ölmesiyle başlayan taht kavgaları yüzünden gerekli yardım yapılamadığı için tekrar kaybedilmiştir. OSMANLI VENEDİK SAVAŞLARI (1463 – 1479) Fatih’in gerçekleştirdiği faaliyetler Venedik’in ticaretine zarar vermiş özellikle denizlerdeki ve Balkanlar’daki fetihler 16 yıl süren savaşlara sebep olmuştur. Karada genellikle Osmanlılar, deniz de ise genellikle Venedikliler üstün gelmiştir. (1479)’da yapılan İmtiyazlar Antlaşması’na göre ; *- Her iki taraf aldıkları yerleri geri verecek *- Kroya ve İşkodra kaleleri Osmanlılar’da kalacak *- Arnavutluk, Mora, Dalmaçya kıyılarının bir kısmı Venedikliler’e bırakılacak *- Venedikliler yıllık vergi ve savaş tazminatı ödeyecektir. Buna karşılık ; *- Venedikliler İstanbul’da balyoz (elçi) bulundurabilecekler. *- Venedikliler Osmanlı sularında serbestçe ticaret yapabilecekler *- Osmanlı ülkesinde yaşayan Venedikliler’in davalarına kendi hakimleri bakacak. *- Venedik bayrağı taşıyan gemilere saldırılmayacaktır. Not : İlk imtiyazlar Fatih tarafından ticareti geliştirmek ve Hıristiyan birliğini parçalamak amacıyla Venediklilere verildi.Fatih Devri’nde ayrıca Kıbrıs Karllığı’na da imtiyaz verilmiştir. Bu imtiyazlar yani kapitülasyonlar Osmanlı zayıf düşünce başına bela olacak ve Batılı devletler tarafından Osmanlı’nın sömürülmesi malzemesi yapılacaktır. DİĞER GELİŞMELER : *- Osmanlı yükseliş dönemine girmiş ve bir imparatorluk haline gelmiştir. *- Mevcut kanunlar toplanıp geliştirilerek Kanunname-i Ali Osman (Fatih Kanunnamesi) çıkarılmıştır. *- Buna göre devletin bekası için kardeş katline izin verilmiştir. *- Böylece devlet, merkeziyetçi bir yapıya kavuşmuştur. *- Divana padişah yerine sadrazamlar başkanlık yapmaya başlamıştır.
*- Fatih Camii ve onun yanına Sahn-ı Seman medreseleri inşa edilmiştir. *- Klasik Osmanlı mimari üslubu ortaya çıkmıştır. *- Cülus bahşişinin dağıtılması gelenek halini almıştır. *- Şehzadelerin sancaklara vali olarak gönderilmesi adet haline geldi. *- İlk altın para bastırılmıştır. II. BAYEZİT DÖNEMİ (1481 – 1512) * Cem Sultan Olayı : Cem Sultan II. Bayezit’a karşı Memlükler’in de kışkırtmasıyla birkaç kez taht mücadelesine girişmişse de mağlup olarak Rodos şovalyelerine sığınmış ve onlar tarafından papaya götürülmüştür.Papa’nın elinde esir kalmış Ölünce cenazesi İstanbul’a getirilmiştir. Not : Böylece olay uluslararası bir sorun haline gelmiştir. Cem Sultan olayı yüzünden ; *- Batı’daki seferler duraklamış, *- Endülüs Emevileri’ne gerekli yardım yapılamamış, *- Safevi tehlikesi önlenememiş, *- II. Bayezit döneminin sönük geçmesine sebep olmuş, *- Papa ve Avrupa tarafından baskı unsuru olarak kullanılmıştır. * Karamanoğulları’nın Yıkılması (1483) : Karamanoğulları’na 1483 yılında II. Bayezit tarafından kesin olarak son verilmiştir. * Boğdan’ın Fethinin Tamamlanması (1484) : Kili ve Akkerman alınarak Boğdan’ın fethi tamamlanmıştır. Böylece Kırım ile kara bağlantısı sağlanmış ve Lehistan ile ilişkiler başlamıştır. Osmanlı – Memlük İlişkileri (1485 – 1491) Sebepleri : *- Fatih zamanından beri devam eden Hicaz su yolları sorunu *- Cem Sultanı kışkırtmaları *- Ramazan ve Dulkadiroğulları beylikleri üzerinde hakimiyet mücadelesi *- Karamanoğulları’nı desteklemeleri *- Hindistan’dan gönderilen hediyelere Memlükler’in el koymaları,
Savaşlardan kesin bir sonuç alınamamış, Ramazanoğulları Beyliği toprakları vakıf toprağı olduğu için Memlüklü nüfuzuna bırakılmıştır. * Osmanlı – Venedik Savaşları (1499 – 1502) : Venedikliler’in Osmanlılar’ın durgunluk devresinden faydalanmak istemesi üzerine başlayan savaşlarda Osmanlı galip gelerek Modon, Koron, İnebahtı ve Navarin alınmıştır. Not: İlk Osmanlı Venedik Deniz savaşı Çelebi Mehmet Devri’nde yapılmış Osmanlı bu savaşı kaybetmişti. Osmanlı – İran İlişkiler : Şah İsmail 1502’de Akkoyunlu Devleti’ni yıkarak Şii – Safevi Devleti’ni kurmuştu. Anadolu’ya gönderdiği adamlar ile isyanlar çıkartmıştır. Bunlardan Şahkulu’nun isyanı uzun süre bastırılamamıştır. II. Bayezit’in yetersizliği ortaya çıkmış, bu da taht değişikliğine zemin hazırlamıştır. * Şehzade Selim’in İsyanı : Trabzon sancak beyi Yavuz, Rumeli’de sancak beyliği istemişse de verilmemiş ve isyan etmiştir. Başarılı olamamış, fakat bu savaşta ordunun hayranlığını kazanmıştır. Ordunun baskısı üzerine II. Bayezit ,Yavuz’u tahta geçirmek mecburiyetinde kalmıştır. Aslında Yavuz babasına, Şah İsmail meselesi yüzünden de kızmakta , niçin İran’a ciddi bir sefer yapmadığını bildirmekteydi. YAVUZ SULTAN SELİM DÖNEMİ (1512 – 1520) * Şehzadeler sorunu : Yavuz kardeşlerini ve yeğenlerini ortadan kaldırarak rakipsiz olarak tahtta kaldıktan sonra asıl amacı olan Safevi tehlikesini önlemek için sefere çıkmıştır. * Çaldıran Savaşı (1514) : Şah İsmail’in Anadolu’da Şiiliği yayması ve isyanlar çıkartması karşısında İran üzerine bir sefer düzenleyen Yavuz, Çaldıran’da teknik üstünlüğünün de etkisiyle büyük bir zafer kazanmıştır. Sonuçları : *- Şah İsmail ailesini ve hazinesini bırakarak canını zor kurtarmıştır. *- Belli bir süre için Safevi tehdidi ve Şii tehlikesi önlenmiştir. Bu savaştan sonra Yavuz Güneye inerek Dulkadiroğulları üzerine yürümüş ve 1515 Turnadağ Savaşı’yla Dulkadiroğulları’na son verilmiştir. Not: Bu beylik Osmanlı’ya katılan son beyliktir. Not: Anadolu Türk birliği kesin olarak sağlanmıştır.
Not-2: Memlükler’le sınır komşusu olunmuştur. Osmanlı – Memlük Savaşları (1516 – 1517): Sebepleri : *- Memlükler’in Safeviler ile işbirliği yapması *- Ramazanoğulları üzerinde hakimiyet mücadelesi *- Yavuz’un İslam dünyasında birliği sağlamak istemesi *- Baharat yolunu ele geçirmek istemesi Sonuçları : *- 1516 Mercidabık Savaşı’nda Kansu Gavri mağlup edilerek Suriye, Filistin ve Kudüs, * 1517 Ridaniye Savaşı’nda Tomanbay mağlup edilerek Mısır ve savaşılmadan Hicaz ele geçirilmiştir. *- Memlüklüler yıkılmıştır. *- Halifelik Osmanlılar’a geçmiştir. *- Osmanlı devlet yönetiminde dini özellik önem kazanmış, teokratik bir yapıya kavuşmuştur. *- Çok büyük ganimetler elde edilmiş ve hazine altınla dolmuştur. *- Baharat yolu Osmanlı eline geçmiştir. *- Kutsal emanetler Osmanlı koruyuculuğuna geçmiştir. *- İslam dünyasında birlik sağlanmıştır. *- Venedikliler, Kıbrıs için Memlükler’e ödediği vergiyi Osmanlı’ya ödemeye başlamışlardır. Not: Ridaniye Savaşı, Mercidabık Savaşı’nın aksine bir sokak yani gerilla savaşıdır. Türk Tarihi’nde bu türden iki savaş yaşanmıştır. Bunların ilki Anadolu Selçukluları ve Haçlılar arasındaki 1176 tarihli Miryakefalon Savaşı diğeri , 1517 tarihli Ridaniye Savaşı’dır. Not: Yavuz Ridaniye Savaşı sırasında Sina yarım adasını –Sina Çölü’ni geçmiştir. Tarihte iki Komutan bu Çölü geçmiştir bunlar. İlki Büyük İskender diğeri Yavuz Sultan Selim’dir.
KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN DÖNEMİ (1520 - 1566) İÇ İSYANLAR :
BATI SEFERLERİ : * Belgrat’ın Fethi (1521) : Orta Avrupa’nın kapıları Osmanlılar’a açılmıştır. * Mohaç Meydan Muharebesi (1526) : Macar kralı Layoş’un Şarlken ve Ferdinand’a güvenerek Osmanlı aleyhine çalışması üzerine sefere çıkan Kanuni, Mohaç’ta Macaristan ordusunu imha etmiştir. Erdel beyi Yanoş, Macar kralı yapılmış, Macaristan Osmanlı’ya bağlanmış, bu durum Osmanlı-Avusturya ilişkilerinin bozulmasına neden olmuştur. * I. Viyana Kuşatması (1529) : Ferdinand’ın Yanoş’un krallığını kabul etmeyerek saldırması üzerine Kanuni yeni bir sefere çıkmıştır. Ferdinand karşısına çıkmayınca Viyana’yı kuşatmış, fakat ordunun hazırlıksız olması ve mevsimin geçmesi nedeniyle başarılı olunamamıştır. * Almanya Seferi (1532) : Ferdinand’ın tekrar Macaristan’a saldırması üzerine meseleye köklü çözüm bulmak amacıyla Kanuni, Şarlken üzerine sefere çıkmıştır. Karşısına hiçbir ordu çıkmamıştır. Ferdinand’ın barış teklifini İran sorunu yüzünden kabul etmiştir.
1533 İstanbul Antlaşmasına göre; *¨ Ferdinand, Yanoş’un Macar krallığını kabul edecek. *¨ Avusturya kralı protokolde Osmanlı sadrazamına eşit sayılacak *¨ Barış süresi Avusturya’ya bırakılacak *¨ Avusturya yıllık vergi ve tazminat ödeyecek. Not: Avusturya ile yapılan ilk antlaşmadır. Osmanlılar Avusturya’ya üstünlüğünü kabul ettirmiştir. Bu anlaşma döneminde Alman İmparatoru Şarlken ölmüş yerine Ferdinad ,Roma Germen İmparatoru olmuştur. Dolayısyla Osmanlı bu anlaşmayı aslında Avusturya derken İmparatorluğun merkezi olan Almanya ile yapmıştır. Zira Avusturya zaten Almanya’ya bağlıdır. * Macaristan’ın Osmanlı Topraklarına Katılması (1541) : Ferdinand, Yanoş’un oğlu Sigismund’un Macar krallığını kabul etmeyerek saldırınca sefere çıkan Kanuni Macaristan’ı 3 parçaya bölmüştür. Asıl Macaristan Budin eyaleti olarak Osmanlı’ya katılmış, Erdel, Sigismund’a, Macaristan’ın küçük bir bölümü de vergi karşılığında Avusturya’ya bırakılmıştır. * Zigetvar Seferi (1566) : Ferdinand’ın yerine geçen oğlu Maximilyen’in saldırısı üzerine Kanuni 13. Ve son seferine çıkmıştır. Kale fethedilmeden bir gün önce ölmüş, kalenin fethini gerçekleştiren Sokullu Mehmet Paşa sefere devam etmeyerek geri dönmüştür. Not: Kanuni’nin iç organları çıkarılıp orada gömülmüş, oğlu Bayezid’e gizlice haber verilmiştir. Padişah’ın ölüm haberinin gizlenmesinin temel nedeni: savaş sırasında hem ordunun moralinin bozlulmasının önüne geçmek, hem de devletin bir iç karışıklığa düşmesini önlemek için yapılmıştır. Sonra Kanuni’nin cenazesi İstanbul’a getirilmiş ve defnedilmiştir. Böylece Tarihte iki mezarı olan tek Hükümdar Kanuni olmuştur. FRANSA’YLA İLİŞKİLER : Kanuni, Şarlken’in Avrupa’da tek güç olmasını engellemek amacıyla bir taraftan Reform hareketlerini desteklerken diğer taraftan yaptığı seferlerle Fransa Kralı Fransuva’yı kurtarmış ve tahta Şarlken karşısında güçlü tutabilmek için ekonomik ayrıcalıklar verilmiştir. 1535 Kapitülasyon Antlaşması’na göre ; *- Fransızlar Osmanlı sularında serbestçe ticaret yapabilecekler *- Fransız tüccarlardan düşük gümrük vergisi alınacak *- Osmanlı ülkesinde yaşayan Fransızlar’ın kendi aralarındaki davalara Fransız hakimler bakacak *- Osmanlı ile olan sorunlarda ise davalara Osmanlı mahkemeleri bakacak, fakat tercüman bulundurabilecekler *- Aynı haklardan Osmanlı Devleti de yaralanabilecek
*- Bu antlaşma iki hükümdar hayatta kaldığı sürece devam edecektir. Not : 1740 yılında I. Mahmut zamanında kapitülasyonlar sürekli hale getirilmiştir. OSMANLI – İRAN İLİŞKİLERİ (1534 – 1555) Kanuni’nin Avrupa’daki meşguliyetinden faydalanmak isteyen İranlılar sınırda karışıklıklar çıkarınca Kanuni İran üzerine 3 sefer düzenlemiştir. Son seferinde kışı Amasya’da geçirerek ertesi yıl İran’ı ortadan kaldırmayı düşünmüşse de gönderilen elçilerle bir antlaşma yapılmıştır. 1555 Amasya Antlaşmasına göre ; Bağdat, Nahçivan, Erivan ve çevresi Osmanlı’ya katılmıştır. Not : İran ile yapılan ilk resmi antlaşmadır. Savaş’ın İran’da, anlaşmanın Amasya’da olmasının nedeni Savaş sonrası Kanuni’nin Amasya’ya gelerek burada konaklaması ve İran elçileri’nin onu burada ziyarete gelmeleri nedeniyledir. HİNT DENİZ SEFERLERİ (1538 – 1553) : Hint müslümanlarının yardım isteği, bölgedeki Portekiz üstünlüğüne son vermek, Kızıldeniz’de yeniden üstün konuma gelebilmek için 4 sefer düzenlenmiştir. 1638 – Hadım Süleyman Paşa, 1551 – Piri Reis, 1552 – Murat Reis, 1553 – Seydi Ali Reis seferleri gerçekleştiren kaptanlardır. Sefere gereken önemin verilmemesi, Osmanlı kaptanların tecrübesizliği, donanmanın okyanuslara dayanıklı olmaması ve Hint müslümanlarından gerekli desteğin alınamaması üzerine seferlerde istenilen başarı sağlanamamıştır. Yemen, Aden, Arap yarımadası, Maskat çevresi hakimiyet altına alınmış, Kızıldeniz’deki Portekiz üstünlüğüne son verilmiş, Kızıldeniz, Basra Körfezi Osmanlı denetimine girmiştir. DENİZLERDEKİ GELİŞMELER * Rodos’un Fethi (1522) : Konumu çok önemli olan bu adanın fethiyle Ege Denizi’nin güvenliği büyük ölçüde sağlanmıştır. * Cezayir’in Alınması (1533) : Barbaros’un Kaptan-ı Derya olması ile savaşılmadan Osmanlı topraklarına katılmıştır. * Preveze Deniz Zaferi (1538) : Şarlken’in oluşturduğu Andrea Dorya komutasındaki haçlı donanması mağlup edilmiş, Akdeniz bir Türk gölü haline gelmiştir. Not: Bu zaferle Akdeniz bir Osmanlı denizi olmuştur. Akdenizde Venedik’in gücü kırılmıştır. Bu zaferi tamamlayan zafer ise 1560 Cerbe Zaferi olacaktır. Coğrafi keşiflere kadar Osmanlı Akdeniz’de hakim olacak, buradan ticaret yapan tüm denizci devletlerden vergi alacak ve hazinesi güçlenecektir.
* Nis Seferi (1543) : Fransa’ya yardım amacıyla mücadele edilmiştir. * Trablusgarb’ın fethi (1551) : Şarlken’in kontrolündeki Sen Jan Şovalyeler’inden Turgut Reis tarafından alınmıştır. * Cerbe Savaşı (1559) : Turgut Reis’in Andrea Dorya ile yaptığı büyük bir deniz savaşıdır. Böylece İspanyollar’ın elindeki Cerbe adası alınmıştır. * Malta Kuşatması (1565) : Akdeniz’de korsanlık yapan Sen Jan Şovalyeleri’nin elindeki ada kuşatılmışsa da Turgut Reis’in şehit düşmesi üzerine kuşatma kaldırılmıştır. SOKULLU MEHMET PAŞA DÖNEMİ (1564- 1579) * Sakız Adası’nın Fethi (1568) : Cenevizlilerden Kaptan-ı Derya Piyale Paşa tarafından alınmıştır. Not : Ege’deki Türk hakimiyeti pekişmiştir. * Yemen’in Fethi (1568 – 1570) : Koca Sinan Paşa yeniden almıştır. * Kıbrıs’ın Fethi (1571) : Venedikliler’den Kıbrıs’ın alınmasıyla Doğu Akdeniz tamamen Osmanlı egemenliğine girmiş, İnebahtı Savaşı’na sebep olmuştur. * İnebahtı Savaşı (1571): Venedik öncülüğündeki haçlı donanmasıyla yapılan savaşta Osmanlı donanması imha edilmiş, fakat altı ay içinde yeni bir donanma inşa edilmiştir. * Tunus’un Fethi (1574) : Osmanlı’nın İnebahtı bozgunundan sonra Akdeniz’de üstünlüğünü devam ettirdiğinin anlaşıldığı savaştır. İspanyollar’dan alınmıştır. * Lehistan’ın Osmanlı Himayesine Girmesi (1575) : Erdel Prensi’ni kral seçtiren Sokullu, böylece Lehistan’ı himaye altına almıştır. * Vadi’üs – Seyl Savaşı : Fas, Osmanlı himayesine girmiş, Kuzey Afrika’nın fethi tamamlanmış, Portekizliler denizlerdeki üstünlüklerini İngilizlere kaptırmışlardır. KANAL PROJELERİ : Don – Volga Kanalını Açma Projesi : *- Rusların Karadeniz’e inmelerini, Kırım’a saldırmalarını önlemek *- Kafkas hanlıklarını hakimiyet altına almak *- Orta Asya Türkleri’yle doğrudan irtibata geçmek *- İpek yolunu canlandırmak *- İran’ı kontrol altında tutmak amacıyla gerçekleştirilmek istenmişse de tamamlanamamıştır.
Not : Ayrıca bu dönemde gerçekleştirilememiştir.
gündeme
gelen
Süveyş
ve
Marmara
kanal
projeleri
OSMANLI DURAKLAMA DÖNEMİ (1579 – 1699) DURAKLAMA DÖNEMİ PADİŞAHLARI :
*- III. Murat (1574 –1595) *- II. Mehmet (1595 – 1603) *- I. Ahmet (1603 – 1617) *- I. Mustafa (1617 – 1618) *- II. Osman (1618 – 1622) *- I. Mustafa – Tekrar (1622 – 1623) *- IV. Murat (1623 – 1640) *- Sultan İbrahim (1640 – 1648) *- IV. Mehmet (1648 – 1687) *- II. Süleyman (1687 – 1691) *- II. Ahmet (1691 – 1695) *- II. Mustafa (1695 – 1703)
¨ 17. Yy.’da Dış Siyaset : Osmanlı Devleti sınırlarını genişletmek ve mevcut topraklarını korumak amacıyla İran, Lehistan, Venedik ve Avusturya ile mücadelelere girmiştir. ¨ 17. Y.y.’da İç Siyaset : Önemli bir mağlubiyet olmasa bile savaşların uzun sürmesi ve içte meydana gelen isyan hareketleri birtakım ıslahatların yapılmasına sebep olmuştur. DURAKLAMANIN SEBEPLERİ *- İç Sebepler : *¨ Merkezi yönetimin bozulması *¨ Toprak sisteminin bozulması *¨ Ordu ve donanmanın bozulması
*¨ Maliyenin bozulması *¨ İlmiye sınıfının bozulması *¨ Eyalet yönetiminin bozulması *¨ Toplum yapısının bozulması *¨ Osmanlı toplumunun kozmopolit yapısı *- Dış Sebepler : *¨ Avrupa devletlerindeki haçlı zihniyeti *¨ Coğrafi Keşifler *¨ Bilim ve Teknik alanındaki gelişmeler *¨ Doğal sınırlara ulaşılması XVII. YÜZYIL SİYASİ OLAYLARI OSMANLI – İRAN İLİŞKİLERİ
- 1577 – 1590 Savaşları : Sınırlardaki karışıklıklar yüzünden yeniden başlayan savaşlar uzun süre devam etmiş, Osmanlı’nın galibiyeti ile sonuçlanmıştır. 1590 Ferhat Paşa (İstanbul) Antlaşması’na göre Nahçıvan, Azerbaycan ve çevresi Osmanlı’ya bırakılmış, sınırlar Hazar Denizi’ne kadar ulaşmıştır. Not : Osmanlı’nın doğuda en geniş sınırlara ulaştığı antlaşmadır.
- 1603 – 1611 Savaşları : Osmanlı Devleti’nin Avusturya ile savaş halinde olması, aynı zamanda Celali isyanlarıyla uğraşmasından faydalanmak isteyen İran kaybettiği toprakları geri alabilmek düşüncesiyle Osmanlı ülkesine saldırmış ve başarılar kazanmıştır. 1611 Nasuh Paşa Antlaşması’na göre Ferhat Paşa Antlaşması’yla alınan yerler geri verilmiş, eski sınırlara dönülmüştür. Ayrıca İran yılda iki yüz deve yükü ipek vergi vermeyi kabul etmiştir.
- 1617 – 1618 Savaşları : İran’ın Nasuh Paşa’da vaat ettiği vergiyi ödememesi üzerine yapılan savaşlar sonucunda 1618 Serav Antlaşması imzalanmıştır. Buna göre Nasuh Paşa’nın şartları tekrar edilmiş, yani İran vergiyi ödemeyi tekrar kabul etmiştir. - 1623 – 1639 Savaşları : İran, Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu karışık durumdan faydalanarak Revan’ı Bağdat’ı ele geçirmiş ve buranın ileri gelenlerinin işkence ile öldürmüştür. IV. Murat içte asayişi sağladıktan sonra 1635 Revan, 1638 Bağdat seferleriyle bu bölgeleri ele geçirmiştir. 1639 Kasr-ı Şirin Antlaşması’na göre, Bağdat Osmanlılarda kalacak, Revan ve Azerbaycan İran’a bırakılacak, Zağros Dağları sınır kabul edilecektir. Not : Bugünkü Türk-İran sınırları çizilmiş ve uzun süren bir barış dönemi başlamıştır. Osmanlı Devleti, İran Savaşlar’ında tam başarı sağlayamamıştır: bunun genel nedenleri: Coğrafi, ekonomik,bölgenin iklim özellikleri ve Doğu’da üretim azlığı gibi nedenlere bağlıdır. Zira ordu sefere çıkınca en önemli sorunlardan biri ordunun erzak ihtiyacıdır. OSMANLI – VENEDİK İLİŞKİLERİ (1645 – 1669) : Ege Denizi ile Akdeniz’in sınırını oluşturan Girit çok önemli bir stratejik konuma sahiptir. Bölgenin güvenliği için adanın alınması gerekmektedir. Hacca giden bir gemimize saldırılması üzerine başlayan savaşlar 25 yıl kadar devam eder. Fazıl Ahmet Paşa zamanında Girit’in fethi tamamlanır. Not-1 : Sicilya Adası’nın doğusundan itibaren Akdeniz, Türk hakimiyetine girmiştir. Not-2 : Girit’in fethinden sonra donanmaya gereken önem verilmemiştir. OSMANLI – LEHİSTAN İLİŞKİLERİ :
- 1621 Hotin Seferi : Lehistan’ın Boğdan’ın iç işlerine karışması yüzünden ilişkiler bozulmuş, II. Osman Hotin seferine çıkmış, fakat yeniçerilerin gevşekliği yüzünden kale alınamamıştır. - 1621 Hotin Antlaşması : Önemli bir sınır değişikliği olmamış ve Lehistan vergi vermeye razı olmuştur. Önemi : İlk kez bu olayla beraber Yeniçeri Ocağını kaldırma fikri II. (Genç) Osman tarafından ortaya atılmıştır.
- 1672 Lehistan Seferi ve Bucaş Antlaşması : Lehistan’ın Osmanlı himayesindeki Ukrayna Kazakları’na saldırmasıyla savaşlar başlamış, Fazıl Ahmet Paşa Sultan IV. Mehmet’le beraber sefere çıkarak Lehistan’ı mağlup etmiş ve 1672 Bucaş Antlaşması imzalanmıştır. Buna göre, Podolya ve Ukrayna Osmanlı topraklarına katılmış ve Lehistan vergi ödemeyi kabul etmiştir. Not : Bu arada Lehistan tahtına geçen Jan Sobyesky vergi maddesini kabul etmemiş ve savaş 4 yıl daha devam etmiş, 1676’da vergi maddesi kaldırılarak antlaşma yenilenmiştir. Önemi : Topraklarımıza toprak kattığımız en son antlaşmadır. OSMANLI – AVUSTURYA İLİŞKİLERİ : - 1593 – 1606 Savaşları : Bosna beylerbeyinin tuzağa düşürülmesi ve Avusturya’nın sınırlarda karışıklık çıkarması ile başlayan savaşlar uzun süre devam etmiştir. 1595’de tahta geçen III. Mehmet devlet adamlarının ısrarı ile ordunun başında sefere çıkmıştır. Eğri, Kanije, Estergon kaleleri alınmış, 1596 Haçova Meydan Savaşı kazanılmıştır. Doğuda İran Savaşları, içeride Celali İsyanları nedeniyle barışa razı olunmuştur. 1606 Zitvatorok Antlaşması : *- Eğri, Kanije, Estergon kaleleri Osmanlı’da kalacak *- Avusturya ödemekte olduğu vergiyi bundan sonra vermeyecek, sadece bir kereye mahsus 200.000 kara kuruş savaş tazminatı ödeyecek. *- Avusturya arşidükası Roma Çeşarı kabul edilecek, protokol bakımından Osmanlı padişahına eşit sayılacaktır. Not : Osmanlı’nın Avusturya karşısındaki üstünlüğünü kaybettiği antlaşmadır Not: Bu anlaşma Osmanlı Devleti’nin Batılı bir devletle eşitlik hukukuna anlaşmadır. Ve bu anlaşma aynı zamanda Osmanlı’yı statü olarak geriletmiştir.
dayalı yaptığı ilk
* 1662 – 1664 Savaşları : Erdel sorunu yüzünden savaşlar yeniden başlamış, Fazıl Ahmet Paşa, alınması çok zor bir kale olan Uyvar’ı ele geçirmiş, Avusturyalılar barış istemişlerdir. * 1664 – Vasvar Antlaşması : *- Uyvar ve Novigrad kaleleri Osmanlı’ya bırakılacak *- Erdel Osmanlı’ya bağlı kalacak *- Avusturya savaş tazminatı ödeyecek
Not : Avusturya’dan toprak kazanılan son antlaşmadır. Son kez savaş tazminatı alınmıştır. * II. Viyana Kuşatması ve Kutsal İttifak Savaşları 81683 – 1699) : Avusturya’nın baskısı karşısında Macarlar’ın yardım istemesiyle başlayan savaşlar, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın devleti eski ihtişamına ulaştırabilme düşüncesiyle Viyana’yı kuşatmasına sebep olmuştur. Fakat, Viyana önlerinde büyük bir bozgun yaşanmıştır. Oluşturulan Kutsal ittifak ile (Avusturya, Venedik, Lehistan, Malta, Rusya) 16 yıl süren savaşlarda mağlup olunarak Belgrad önlerine kadar geri çekilmek zorunda kalınmıştır. * 1699 Karlofça Antlaşması : *- Banat ve Temeşvar hariç Macaristan’ın büyük bir bölümü ve Erdel Avusturya’ya *- Podolya ve Ukrayna Lehistan’a *- Mora ve Dalmaçya kıyıları Venedik’e verilmiştir. *- Barış 25 yıl sürecek ve Avusturya’nın Garantörlüğünde bulunacaktır. Önemi : Osmanlı ilk kez büyük ölçüde toprak kaybına uğramış ve gerileme dönemi başlamıştır. Not-1: Osmanlı Devleti’nin Avrupa devletleri üzerindeki yaptırım gücü sona ermiştir. Not-2: Rusya ile yapılan ilk resmi antlaşma Bahçesaray Antlaşması’dır (1681). 1700 İstanbul Antlaşması : *- Azak kalesi Rusya’ya bırakılacak *- Ruslar kutsal yerleri ziyaret edebilecekler *- İstanbul’da elçi bulundurabileceklerdir. Not : Rusya ilk kez Karadeniz’e inme imkanı bulmuştur. 17. YÜZYILDA İÇ İSYANLAR
* Merkezi (İstanbul) İsyanları : III. Murat, II. Osman, IV. Murat, IV. Mehmet zamanlarında görüldü. Kapıkulu askerleri, zaman zaman da halk ve ulema sınıfının katılımıyla gerçekleşmiştir. En büyükleri II. Osman’ın tahttan indirilerek öldürüldüğü isyan ile IV. Mehmet zamanında Vakay-ı Vakvakiye (Çınar Vakası) adıyla gerçekleşen isyanlardır. * Celali İsyanları (Anadolu) : İlk defa Yavuz zamanında görülür. Anadolu’da çıkan isyanlardır. Bu isyanların en önemlileri; Canbolatoğlu, Karayazıcı, Kalenderoğlu, Deli Hasan, Vardar Ali Paşa isyanlarıdır.
* Eyalet İsyanları : Merkezi otoritenin bozulmasından faydalanarak devletten kopmak amacıyla Erdel, Eflak, Boğdan gibi yarı bağımlı eyaletlerde çıkan isyanlardır.
17. YÜZYILDAKİ ISLAHAT HAREKETLERİ :
* Padişahlar II. Osman : Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmayı düşünmüştür. Sarayı halka açmaya çalışmıştır. Sosyal alanda ıslahat yapan ilk padişahtır. IV. Murat : İstanbul ve Celali İsyanlarını bastırmış, devlet üzerindeki kadınlar ve saray ağaları saltanatına son vermiştir. Şiddet ve korku politikasıyla nizamı sağlamış, içki, tütün ve gece sokağa çıkma yasağı getirerek ahlaki alanda ıslahatlar yapmıştır. Koçi Bey’e raporlar hazırlatarak köklü ıslahatlar gerçekleştirmeyi düşünmüşse de ömrü yetmemiştir. * Devlet adamları : Kuyucu Murat Paşa : Celali İsyanlarını şiddetle bastırmıştır. I. Ahmet dönemi vezirlerindendir. Tarhuncu Ahmet Paşa : Osmanlı’da ilk defa resmi devlet bütçesini hazırlayarak, saray masraflarını kısma yoluna gitmiş, bunu hayatıyla ödemiştir. IV. Mehmet dönemi veziridir. Köprülü Mehmet Paşa : Şartlı olarak başa geçmiş, baskı ve şiddet yoluyla isyanları bastırmıştır. Köprülü Fazıl Ahmet Paşa : Kısa bir dönemde olsa devlete eski günlerini yaşatmış, ordu, donanma ve maliyede düzenlemeler yapmıştır. * Fikir Adamları : Koçi Bey : Büyük bir fikir ve bilim adamıdır. Duraklama ve gerilemenin sebeplerini, bunun önlem ve çarelerini iki rapor halinde hazırlayarak IV. Murat’a sunmuştur. 17. YÜZYIL ISLAHATLARININ GENEL ÖZELLİKLERİ
*- Avrupa örnek alınmamıştır. *- Yüzeyseldir, baskı ve şiddete dayanır. *- Devlet politikası haline gelmemiş, gelişme imkanı bulamamışlardır. *- Yeniçeri, ulema ve halkın tepkisiyle karşılaşmıştır.
*- Genel olarak başarılı olamamıştır. *- Yönetim, hukuk ve teknik alanlarda ıslahat yapılmamıştır. *- Duraklamaya çözüm olmamışlardır.
OSMANLI GERİLEME DÖNEMİ (1699 – 1792) GERİLEME DÖNEMİ PADİŞAHLARI *- II. Mustafa (1695 – 1703) *- III. Ahmet (1703 – 1730) *- I. Mahmut (1730 – 1754) *- III. Osman (1754 – 1757) *- III. Mustafa (1757 – 1774) *- I. Abdülhamit (1774 – 1789) *- III. Selim (1789 – 1807)
* 18. Y.y. Dış Politika : Karlofça ve İstanbul Antlaşması’yla kaybedilen yerleri geri almak ve mevcut toprakları korumak amacıyla batıda Avusturya ve Venedik, kuzeyde Rusya ve doğuda İran ile savaşlar yapılmıştır. * 18. Y.y. İç Politika : Bu yüzyılda Avrupa’dan geri kalındığı Pasarofça Antlaşması’ndan itibaren kabul edilmiş ve yapılan ıslahatlarda Avrupa örnek alınmıştır. 18. YÜZYIL SİYASİ OLAYLARI :
* 1703 Edirne Vakası (Cebeci İsyanı) : Sultan II. Mustafa devlet işlerinden elini çekmiş ve vaktinin çoğunu Edirne’de geçirmeye başlamıştır. Şeyhülislam Feyzullah Efendi’nin eline kalan devlet işlerinde önemli aksamalar görülmüştür. Bir de başkentin Edirne’ye taşınacağı söylentisi, yeniçerilerin isyanına sebep olmuştur. Şeyh’ül-İslam öldürülmüş, II. Mustafa tahttan indirilerek yerine Sultan III. Ahmet getirilmiştir.
* 1711 Prut Savaşı : 18. Yy. başlarında Rus Çarı olan I. Petro Rusya’yı bir Avrupa devleti haline getirmiş ve tarihi bir dış politika tayin etmiştir. Bir taraftan Baltık Denizi’ne diğer taraftan Akdeniz’e açılmayı hedeflemiştir. Lehistan’ın iç işlerine karışması İsveç ile savaşlara sebep olmuş Poltova Savaşı’nda Ruslara mağlup olan İsveç kralı 12. Şarl’ın peşinden Petro da Osmanlı topraklarına girmiştir. Bunun üzerine Osmanlı, Rusya’ya savaş açmıştır. Prut bataklığında Rus ordusu sıkıştırılmışsa da Yeniçerilere güvenemediği için Baltacı Mehmet Paşa antlaşmaya razı olmuştur. * 1711 Prut Antlaşması : *¨ Azak Kalesi ve çevresi Osmanlı’ya verilecek *¨ Ruslar İstanbul’da elçi bulunduramayacak *¨ Rusya Lehistan’ın iç işlerine karışmayacak *¨ Demirbaş Şarl ülkesine dönebilecek *¨ Çar Petro ve ordusu serbest bırakılacaktır. Not : İstanbul Antlaşması’yla kaybedilen yerler ve haklar geri alınmıştır. Karlofça ile kaybedilen yerlerin de geri alınabileceği ümidi doğmuştur. Not : Karadeniz yeniden Ruslar’a kapatılmış ve Türk gölü haline gelmiştir. 1715 – 1718 OSMANLI – AVUSTURYA VE VENEDİK SAVAŞLARI
Mora halkının Venedik idaresinden memnun olmayıp Osmanlı’dan yardım istemesi üzerine Venedik ile savaş yapılmış, Mora alınmıştır. Fakat bu olay Karlofça’nın garantör devleti olan Avusturya’nın Osmanlı’ya savaş açmasına sebep olmuştur. İki devletle birden savaşmak zorunda kalan Osmanlı Devleti barış istemiştir. * 1715 Pasarofça Antlaşması : Banat, Temeşvar ve Belgrat dahil Macaristan’ın büyük bir bölümü Avusturya’ya bırakıldı. Arnavutluk, Hersek ve Dalmaçya kıyıları Venedik’e, Mora Osmanlı’ya bırakılmıştır. Not : Avrupa’nın üstünlüğü kabul edilmiş, Lale Devri başlamış ve ilk kez Avrupa örnek alınarak ıslahatlara girişilmiştir. Not: Lale Devri kavramı Şair Yahya Kemal tarafından verilmiştir. Bu ismin Osmanlı tarihinde dönemi itibariyle yeri yoktur.
OSMANLI – İRAN İLİŞKİLERİ :
İran’ın Sünni Müslümanlara baskı yapmasıyla mezhep ve saltanat mücadelesi başlamıştır. İran’da ortaya çıkan bu karışıklıktan faydalanmak isteyen Rusya İran’a saldırınca Osmanlı Devleti de İran’a girmiş, Fransa’nın arabuluculuğu ile savaş olmadan Rusya ile 1724 İstanbul Antlaşması imzalanmıştır. Buna göre, İran’ın kuzeyi Rusya’ya batısı Osmanlı Devleti’ne bırakılmıştır. İran Osmanlı Devleti’nin ele geçirdiği toprakları geri almak isteyince Osmanlı – İran savaşları başlamış, 1732 Ahmet Paşa Antlaşması ile son bulmuştur. Buna göre, Tebriz, Kirman, Hemedan İran’da, Tiflis ve Dağıstan Osmanlı’da kalıyordu. Bu esnada İran’da, taht değişikliği olmuş, Safevi hanedanına son veren Avşar Türkleri’nden Nadir Şah tahta geçmiş ve yapılan anlaşmayı tanımayarak Osmanlı’ya savaş açmıştır. Sonunda 1746 Kerden (II. Kasr-ı Şirin) Antlaşması imzalanmıştır. Buna göre; I. Kasr-ı Şirin Antlaşması esas alınmış ve Zağros Dağları sınır kabul edilmiştir. Böylece günümüze kadar süren dostluk dönemi başlamıştır. 1736 – 1739 OSMANLI – AVUSTURYA VE RUSYA SAVAŞLARI
Rusya’nın Kırım’a saldırması, Osmanlı – İran Savaşları’nda Kırım hanının göndereceği yardımın Ruslar tarafından engellenmesi, Avusturya ile Rusya’nın Osmanlı Devleti’ni parçalama konusunda anlaşmaları üzerine savaşlar başlamıştır. Osmanlı Devleti bu yüzyılda bile iki büyük devlete karşı başarılı mücadeleler vermiş. Fransa’nın da arabuluculuğu ile antlaşma imzalanmıştır. * 1739 Belgrat Antlaşması : *- Banat hariç, Pasarofça ile kaybedilen yerler geri alınmış *- Azak kalesi yıkılmak şartı ile Rusya’ya bırakılmıştır. *- Rusya Karadeniz’de donanma ve ticaret gemisi bulunduramayacak *- Rusya savaş sırasında işgal ettiği Kırım ve Eflak’tan çekilecektir. Notlar : Gerileme döneminde imzalanan son karlı antlaşmadır. *- Karadeniz’in Türk gölü olduğu son kez kabul edilmiştir. *- Fransızlar’a verilmiş olan kapitülasyonlar 1740’da sürekli hale getirilmiştir.
1768 – 1774 OSMANLI – RUS SAVAŞI : Rus çariçesi II. Katharina Deli Petro’nun yolundan gidiyor, Kırım’ı ele geçirmek, Balkanlar’da kendine ait devletçikler kurmak, Kafkaslar’ı ve Lehistan’ı ele geçirmek istiyordu. Lehistan’da çıkan taht mücadelelerine karışmış, Rusya yanlısı birini kral seçtirmiştir. Lehliler’in Osmanlılar’dan yardım istemesi üzerine Osmanlı – Rus Savaşları yeniden başlamıştır. Baltık Denizi ve İngilizler’in de yardımıyla Vebelitarık’tan dolaşan Ruas donanması Çeşme önlerinde Osmanlı donanmasını
yakmışlardır (1770). Kartal meydan muharebesinde 180.000 kişilik Osmanlı ordusu 30.000 kişilik Rus ordusu karşısında ağır bir yenilgiye uğramıştır. Bu olayları duyan III. Mustafa kederinden ölmüştür. Tahta geçen I. Abdülhamit barış istemiş, 1774 Küçük kaynarca Antlaşması imzalanmıştır. Buna göre; * Kırım bağımsız olacak (Böylece ilk kez halkının tamamı müslüman olan bir bölge kaybedilmiştir ve ilk kez halifeliğin siyasi gücünden faydalanılmaya başlanmıştır.) * Azak kalesi ve çevresi Rusya’ya bırakılacak * Ruslar istedikleri yerlerde konsolosluk açabilecek * Rusya, Ortodoksların hamiliğini üstlenmiştir. (Rusya Osmanlı’nın iç işlerine karışma yetkisini elde etmiştir.) * Ruslar kapitülasyonlardan faydalanabilecek (ilk kez) * Rusya, Karadeniz’de savaş ve ticaret gemileri bulundurabilecek, Osmanlı limanlarını kullanabilecek (Karadeniz bir Türk gölü olmaktan çıkmıştır.) * Rusya savaş sırasında işgal ettiği, Eflak, Boğdan ve Ege adalarından çekilecek, Osmanlı Devleti buralarda genel af ilan edecek, belli bir süre vergi almayacak ve halkın göç etmesine izin verecektir. * Osmanlı Devleti savaş tazminatı verecek (Tarihinde ilk kez) Önemi : Osmanlı Devleti’nin bu yüzyılda imzaladığı en ağır anlaşmadır.
*- 1779 Aynalıkavak Antlaşması (Tenkihnamesi) : II. Katherina’nın Rusya yanlısı Şahin Giray’ı Kırım hanı seçtirmesi üzerine Kırım halkı Osmanlı’dan yardım istemiştir. Fakat savaş durumu ortaya çıkmadan Fransa’nın arabuluculuğu ile AynalıKavak Tenkihnamesi (1779) imzalanmıştır. Buna göre; Kırım bağımsız kalacak, Şahin Giray’ın Kırım Hanlığı’nı Osmanlı Devleti kabul edecektir. *- 1787 – 1792 Osmanlı – Rusya ve Avusturya Savaşları : Ruslar’ın Kırım’ı işgal etmeleri, göç eden halkı katletmeleri ve Osmanlı’yı paylaşma konusunda Avusturya ile anlamları üzerine savaşlar başlamıştır. Özi kalesinin Ruslar tarafından ele geçirilip halkının katledilmesi üzerine I. Abdülhamit kederinden ölmüş, yerine III. Selim geçmiştir. 1789 Fransız İhtilali olunca Avusturya,
1791 Ziştovi Antlaşması’nı imzalayıp savaştan çekilmiştir. Buna göre, *- Savaşta alınan yerler geri verilecek *- Unna ve Orsova çevresi Avusturya’ya bırakılacak *- Rusya ile savaş devam ederse Avusturya yardım yapmayacaktır. Not : Osmanlı-Avusturya Savaşları sona ermiştir. Yalnız kalan Rusya da barış istemiştir. 1792 Yaş Antlaşması’na göre; *- Kırım ve Özi Rusya’da kalacak *- Dinyester Irmağı sınır kabul edilecektir. Not-1 : Dağılma dönemi başlamıştır. Not-2 : Fransız İhtilali’nin çıkması Osmanlı’nın kaybını azaltmıştır.
XVIII. YÜZYIL ISLAHAT HAREKETLERİ
* Lale Devri (1718 – 1730) : Pasarofça Antlaşmasıyla başlamış, Patrona Halil İsyanı’yla sona ermiştir. Bu dönemde Avrupa’nın üstünlüğü anlaşılmış ve ilk kez Avrupa örnek alınarak ıslahatlar yapılmıştır. Bu dönemde askeri ıslahat yoktur. Yapılan ıslahatlar :
- İbrahim Müteferrika ve Sait Efendi tarafından ilk kez matbaa getirildi. (ilk teknik yenilik) - Avrupa’da ilk kez geçici elçilikler açıldı. (Yeniliklerin öğrenilmesi maksadıyla). - İlk çiçek aşısı uygulandı. - Yeniçerilerden ilk itfaiye bölüğü oluşturuldu (Tulumbacılar). - Yalova’da bir kağıt fabrikası kuruldu. - İznik ve Kütahya’da çini imalathaneleri kuruldu. - İstanbul’da kumaş fabrikaları kuruldu.
- Bilim ve tercüme heyetleri oluşturularak bir çok eser Türkçe’ye çevrildi. - Mimari’de ilk kez Avrupa tarzında eserler inşa edildi (sivil mimari gelişti).
- Köşkler, bahçeler, kütüphaneler kuruldu. - Bu dönemde minyatürde Levni, şiirde Nedim meşhurdur.
* I. Mahmut Dönemi Islahatları (1730 – 1754) : Aslen Fransız olan Humbaracı Ahmet Paşa tarafından Humbaracı ve topçu ocakları ıslah edildi.
Not : İlk kez Avrupalı birisinin tecrübesinden faydalanarak Islahat yapılmıştır.
Kara Mühendishanesi kurulmuştur. (Subay yetiştirmek için). Avrupa tarzında açılan ilk okuldur. Ordu onlu sisteme göre yeniden düzenlenmiştir.
* III. Mustafa Dönemi Islahatları (1757 – 1774) :
- Sadrazam Koca Ragıp Paşa öncülüğünde yapılmıştır. - Baran dö Tot tarafından “Sürat Topçuları Ocağı” kurulmuşsa da bir müddet sonra kapanmıştır. - Deniz Mühendishanesi (Mühendishane-i Bahr-i Hümayun) açılmıştır. - İlk borçlanma başlamıştır.
* I. Abdülhamit Dönemi Islahatları (1774 – 1789) :
Sadrazam Halil Hamit Paşa öncülüğünde topçu ocakları ıslah edilmiş, Sürat topçuları yeniden kurulmuş, ilk yeniçeri sayımı yapılmış, ulufe alım – satımı yasaklanmış, İstihkam Okulu açılmış ve Cezayirli Hasan Paşa tarafından donanma ıslah edilmiştir.
* III. Selim Dönemi Islahatları (1789 – 1807) :
Köklü ıslahatlar yapmıştır. Yaptığı ıslahatlara genel olarak Nizam-ı Cedit adı verilir. Ayrıca hususi olarak Avrupa tarzında kurduğu bu orduya da bu ad verilir. Bu ordunun ihtiyaçlarını karşılamak için İrad-ı Cedit adlı bir hazine kurulmuştur. Bu ordunun eğitimi için Levent ve Selimiye kışlaları yaptırılmış, Fransa’dan subaylar getirilmiştir. İlk devlet matbaası (Matbaa-i Amire) kurulmuştur. İlk kez Avrupa’ya daimi elçiler gönderilmiştir. Kara ve deniz mühendishanelerini geliştirerek
Mühendishane-i Berr-i Hümayun ve Mühendishane-i Bahr-i Hümayun adı verilmiştir Yerli malı teşvik edilmiştir.
* Gerileme Dönemi Islahatlarının Genel Özellikleri :
- Avrupa örnek alınmıştır. - Duraklamaya göre daha köklüdür. - Askeri alanda ağırlıklıdır. - Islahatlar, yapan kişilerin döneminde geçerli olmuş bir devlet politikası haline gelememiştir. - Islahatlar, yeniçerilerin, halkın ve ulemanın tepkisiyle karşılaşmıştır. - Yönetim ve hukuk alanında ıslahat yapılmamıştır. - 17. Y.y.’a göre daha başarılı olmakla beraber devletin çöküşü önlenememiştir. - Devlet adamları tarafından yapılmıştır. DAĞILMA DÖNEMİ (1792 – 1922)
DAĞILMA DÖNEMİ PADİŞAHLARI :
III. Selim (1789 – 1807) IV. Mustafa (1807 – 1808) II. Mahmut (1808 – 1839) Sultan Abdülmecid (1839 – 1861) Sultan Abdülaziz (1861 – 1876) V. Murat (1876) II. Abdülhamit (1876 – 1909) V. Mehmet Reşat (1909 – 1918) VI. Mehmet Vahdettin(1918 – 1922)
XIX. Yüzyıl Devletler Tablosu :
Osmanlı Devleti’nde, 18. Yy.’da bütün çabalara rağmen devletin çöküşü önlenememiş, gerek içteki çöküntü, gerekse dışta alınan mağlubiyetler ve büyük toprak kayıpları yüzünden Osmanlı Devleti kendi ayakları üzerinde duramayacak kadar güçsüzleşmiştir. Büyük devletler arasında ki sürtüşmeler ve rekabetten faydalanarak ayakta kalmaya çalışmış, yani denge politikası izlemiştir. 19.y.y.’ın sonlarına kadar İngiltere, 1878 Berlin Antlaşması’ndan sonra Almanya ile yakınlaşmaya girmiştir.
İngiltere’nin bu yüzyıldaki politikası sömürgelerine giden yoların güvenliğini sağlamaktır. Bu amaçla özellikle Doğu Akdeniz’de zayıf bir Osmanlı Devleti işine geldiğinden Osmanlı’yı Berlin Antlaşmasına kadar desteklemiştir. Bu tarihten sonra Osmanlı – Almanya yakınlaşması meydana gelince Osmanlı’yı parçalamaya yönelik bir politika takip etmiştir.
İngiltere ile rekabet halinde olan Fransa ise Rusya ve özellikle Almanya karşısında İngiltere ile beraber hareket etmektedir.
Sıcak denizlere inmek isteyen Rusya , hasta adam olarak gördüğü Osmanlı’nın mirasını paylaşmayı düşünmektedir.
Almanya ise Prusya krallığı etrafında 1870’de siyasi birliğini tamamlamış, güçlü ve sanayileşmiş bir devlet olarak ortaya çıkmıştır. İngiltere’nin sömürgelerine göz dikmesi aralarında rekabete yol açmıştır.
Piyomento Krallığı etrafında siyasi birliğini tamamlayan İtalya sömürge arayışı içindedir.
Avusturya ise, Balkanlar’ı ele geçirmek ve Doğu Akdeniz’de yeni çıkarlar elde etmek istemektedir.
DAĞILMA DÖNEMİ SİYASİ OLAYLARI
Napolyon’un Mısır’ı İşgali (1798 – 1801)
Fransız İhtilali sonucu ortaya çıkan İhtilal Savaşları’nda büyük başarı kazanan napolyon, İngiltere’nin Akdeniz’deki üstünlüğüne son vermek amacıyla 1798’de Mısır’ı İşgal etmiştir. Osmanlı Devleti İngiltere ve Rusya’dan yardım istemiştir. Fransız donanması Mısır önlerinde İngilizler tarafından
yakılmıştır. Osmanlı Devleti’ni barışa zorlamak isteyen Napolyon, Akka Kalesi’ni kuşatmışsa da Cezzar Ahmet Paşa yönetimindeki Nizam-ı Cedit orduları karşısında ilk mağlubiyetini almıştır. 1801 El-Ariş Antlaşması’nı imzalayan Fransa Mısır’dan çekilmiştir.
Not-1 : Osmanlı – Fransız ilişkileri bu olayla ilk kez bozulmuş, fakat 1804 Sırp İsyanı’ndan sonra tekrar düzelmiştir.
Not-2 : Osmanlı denge politikası izlemeye başlamıştır.
Not-3 : Rus donanması ilk kez boğazlardan serbestçe geçmiştir.
Not-4 : Fransa Doğu Akdeniz’deki etkinliğini kaybetmiştir.
1806 – 1812 OSMANLI – RUS SAVAŞI :
Nedenleri :
- Rusya’nın geçici olarak işgal ettiği Ege Adaları’nı Fransız tehlikesi sürdüğü gerekçesiyle boşaltmaması - Ruslar’ın Mora, Eflak, Boğdan ve Sırpları kışkırtması - Osmanlı’nın Rusya yanlısı tavır izleyen Eflak ve Boğdan beylerini görevden alması - Boğazlar’ı Ruslar’a kapatması - Napolyon’un Osmanlılar’ı kışkırtması yüzünden savaşlar başlamıştır. Napolyon’un iki yüzlülüğü sebebiyle yalnız kalan Osmanlı Devleti mağlup olarak barış istemiştir.
1812 Bükreş Antlaşması :
- Baserabya Rusya’ya bırakılacak - Prut Nehri sınır olacak - Rusya savaşta işgal ettiği Eflak ve Boğdan’dan çekilecek
- Sırplara imtiyaz verilecektir.
Not : İlk kez bir azınlığa imtiyaz verilmiştir.Bu daha sonra diğer azınlıklara da yol göstermiştir.
MİLLİYETÇİLİK İSYANLARI(ULUSÇULUK HAREKETLERİ)
** Sırp İsyanı (1804 – 1878)
Sebepleri :
¨ Fransız İhtilali’nin ortaya çıkardığı milliyetçilik akımı ¨ Rusya’nın kışkırtması ¨ Osmanlı merkezi otoritesinin bozulması ¨ Gönderilen yöneticilerin haksız davranışları ¨ Osmanlı Avusturya savaşlarında Sırbistan’ın savaş alanı haline gelmesi
İlk isyan 1804’de Kara Yorgi tarafından çıkarılmış, Rus savaşları yüzünden uzun süre bastırılamamıştır. 1812 Bükreş Antlaşması ile imtiyazlar elde eden Sırplar, 1829 Edirne Antlaşması ile özerklik kazanmış, 1878 Berlin Antlaşması ile de bağımsızlıklarını elde etmişlerdir.
Not : Sırplar Osmanlı’ya karşı ilk ayaklanan millettir.
** Yunan İsyanı (1820 –1829) :
Sebepleri :
¨ Milliyetçilik akımı ¨ Rusya’nın kışkırtması ¨ Avrupa Devletlerinin Rumlar’ı eski Yunan uygarlığının temsilcileri olarak kabul etmeleri ¨ Etnik-i Eterya’nın çalışmaları ¨ Osmanlı yönetimindeki bozulmalar ¨ Rum aydınlarının çalışmaları
İlk isyan 1820’de Eflak’ta çıkmış, fakat Tepedelenli Ali Paşa tarafından bastırılmıştır. Ali Paşa’nın Osmanlı yöntemiyle arasının bozulup isyan etmesiyle uygun ortamı bulan Rumlar 1821’de Mora’da isyan etmişler, Avrupa devletlerinin de desteğini alan isyan bastırılamamıştır. Mısır valisi Kavalalı Mahmet Ali Paşa’dan yardım istenmiş, Mehmet Ali Paşa Mora ve Girit valiliğine karşılık yardım ederek isyanı bastırmıştır. Buna kızan Avrupa devletleri, Navarin’de Osmanlı ve Mehmet Ali Paşa donanmasını yakmışlardır. Osmanlı Devleti tazminat istemiş, buna karşılık Avrupa devletleri Yunanistan’ın bağımsızlığını teklif etmişlerdir. Kabul edilmeyince Fransa geçici olarak Mora’yı İngiltere İskenderiye’yi işgal etmiştir. Rusya ile savaş açmıştır. Yapılan savaşı kaybeden Osmanlı Devleti, 1829 – Edirne Antlaşması ile Yunanistan’ın bağımsızlığını tanımıştır.
1827 – 1829 OSMANLI – RUS SAVAŞI :
1826 Yılında Yeniçeri Ocağı kaldırılmış, yerini dolduracak bir ordu kurulamamıştı. Ordusunu ve donanmasını kaybeden Osmanlı Devleti Rusya karşısında başarılı olamamış, Ruslar doğuda Erzurum’a, batıda Edirne’ye kadar ilerlemişlerdir. Osmanlı Devleti barış istemek zorunda kalmıştır.
- 1829 Edirne Antlaşması :
¨ Yunanistan bağımsız olacak (ilk kez bir azınlık bağımsızlık kazandı.) ¨ Sırplar’a özerklik verilecek (ilk kez bir azınlık özerklik kazandı.) ¨ Eflak ve Boğdan Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı kalacak fakat buralara imtiyaz verilecek (Romanya’nın temelleri atılmıştır.) ¨ Osmanlı Devleti 8.500.000 lira savaş tazminatı ödeyecek ¨ Doğu’da Batum’a kadar olan topraklar Rusya’ya bırakılacak
Not-1 : Küçük Kaynarca’dan sonra imzalanan en ağır anlaşmadır.
Not-2 : Fransa’nın Cezayir’i işgaline zemin hazırlamıştır. (Kuzey Afrika’da kaybettiğimiz ilk topraktır – 1830)
Not-3 : Mısır sorununa sebep olmuştur.
MISIR SORUNU
Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Mısır’da güçlü bir yönetim,ekonomi, ordu ve donanma oluşturmuştu. Mora İsyanı’nın bastırılmasında yardım istenince, Mora ve Girit valiliğini istemiş fakat Edirne antlaşmasıyla Mora’da Yunanistan kurulunca, Mora’ya karşılık Suriye valiliğini istemiştir. II. Mahmut Girit’i vermekle beraber Suriye valiliğini vermemiş, bunun üzerine Mehmet Ali Paşa isyan etmiştir. Oğlu İbrahim paşa komutasındaki Mısır ordusu Suriye’yi ele geçirmiş,Osmanlı ordusunu Adana ve Konya’da mağlup ederek Kütahya’ya kadar ilerlemiştir. İstanbul tehlikeye girince II. Mahmut Rusya’dan yardım istemek zorunda kalmıştır. Rus donanma ve ordusu İstanbul önlerine gelince bu durumdan İngiltere ve Fransa rahatsız olmuştur. Onların müdahalesi ile sorun uluslar arası bir hal almış ve Kütahya Antlaşmasıyla belli bir süre için çözüme kavuşturulmuştur.
1833 Kütahya Antlaşması :
¨ Mehmet Ali Paşa’ya Mısır valiliğine ek olarak Suriye ve Girit valiliği ¨ Oğlu İbrahim Paşa’ya Cidde valiliğine ek olarak Adana valiliği verilmiştir.
Not-1 : Osmanlı Devleti’nin bir valisi karşısında mağlup olması güçsüzlüğünü ortaya koymuştur.
Not-2 : İki taraf da antlaşmadan memnun kalmamıştır.
HÜNKAR İSKELESİ ANTLAŞMASI (1833) : II. Mahmut , Mehmet Ali Paşa’dan çekindiği, İngiltere ve Fransa’ya da güvenmediği için Rusya’yla ittifak yapma yoluna gitmiştir. Bu antlaşmaya göre ;
* Osmanlı Devleti bir saldırıya uğrarsa Rusya ordu ve donanma yardımı yapacak, fakat masraflarını Osmanlı karşılayacak. * Rusya saldırıya uğrarsa, Osmanlı Devleti Boğazları kapatacak. * Antlaşma 8 yıl geçerli olacak
Not : Böylece Boğazlar sorunu ortaya çıkmıştır. Antlaşma İngiltere ve Fransa’nın tepkisine sebep olurken, Rusya amacına bir adım daha yaklaşmıştır. Osmanlı Devleti egemenlik hakkını kullanarak son kez Boğazlar’la ilgili olarak kendisi karar vermiştir.
** BALTA LİMANI ANTLAŞMASI (1838)
8 Yıl sürecek antlaşmanın sonuna yaklaşılması ve Mehmet Ali Paşa’yla gerginliğin devam etmesi, Mısır ve Boğazlar sorununda İngiltere’nin desteğini almak isteyen Osmanlı Devleti’ni İngiltere ile antlaşma imzalamaya sevketmiştir. Böylece İngiltere’ye çok geniş ayrıcalıklar verilmiştir.
MISIR SORUNU’NUN ÇÖZÜMLENMESİ :
Kütahya Antlaşması ile elde ettiği topraklarla yetinmek istemeyen M. Ali Paşa ve verdiği toprakları geri almak isteyen II. Mahmut arasında 1839 Nizip Savaşı meydana gelmiştir. Osmanlı ordu ve donanması mağlup olmuş, mağlubiyet haberi İstanbul’a gelmeden ölen II. Mahmut’un yerine Abdülmecit tahta çıkmıştır.
Hünkar İskelesi Antlaşması’na göre Rusya’nın yardım istemesinden çekinen İngiltere Mısır sorununu uluslar arası bir konferansa çekmiş, Fransa hariç Avrupa’nın büyük devletlerinin katıldığı bir antlaşma imzalanmıştır.
** 1840 Londra Mukavelenamesi
¨ Mısır hukuken Osmanlı Devleti’nin olacak, yönetimi Mehmet Ali Paşa ve ailesine verilecek(Mısır Hidivliği) ¨ Suriye, Girit, Adana, Cidde, Osmanlı’ya geri verilecek ¨ Mısır Osmanlı’ya yıllık vergi ödeyecektir.
Not-1 : Mısır iç işlerinde bağımsız, dış işlerinde Osmanlı Devletine bağlı eyalet durumuna gelmiştir.
Not-2 : Fransa’ya güvenerek antlaşmaya uymayan M. Ali Paşa, Osmanlı – İngiliz donanmasına yenilince antlaşmaya uymuştur.
BOĞAZLAR SORUNUNUN ÇÖZÜMLENMESİ
Hünkar iskelesi Antlaşması’nın süresinin dolması üzerine bu antlaşmanın yenilenmesini engellemek isteyen İngiltere sorunu uluslararası bir konferansa taşımıştır. İngiltere, Rusya, Fransa, Prusya, Avusturya ve Osmanlı Devleti katılmıştır.
1841 Londra Antlaşması (Londra Boğazlar Sözleşmesi) :
¨ Boğazlar Osmanlı Devleti egemenliğinde olacak ¨ Savaş gemileri geçemeyecek fakat ticaret gemilerinin boğazlardan geçşi serbest olacaktır.
Not-1 : İlk kez Boğazlar’ın durumu uluslar arası bir konferansta belirlenmiştir.
Not-2 : Rusya Hünkar İskelesi’yle elde ettiği hakları kaybetmiştir.
Not-3 : İngiltere ve Fransa Akdeniz’deki güvenliklerini sağlamışlardır.
Not-4 : Osmanlı’nın Boğazlar üzerindeki mutlak egemenliği sona ermiştir.
KIRIM SAVAŞI (1853 – 1856)
Sebepleri :
- Rusya’nın sıcak denizlere inmek istemesi - Boğazlar üzerinde söz sahibi olabilmek için Hünkar İskelesi’ne benzeyen bir antlaşma yapmak konusunda Osmanlı’ya baskısı - Balkan toplumlarının kışkırtması - Kutsal yerler sorunu - İstanbul’a elçi olarak gönderilen prens Mençikof’un saygısız ve tutarsız istek ve davranışları
Rusya Osmanlı’ya savaş açarak doğudan ve batıdan taarruza geçmiştir. İngiliz ve Fransız donanmasının Boğazlar’dan geçerek, İstanbul önlerine gelmesine kızan Ruslar, Sinop limanında bulunan Osmanlı donanmasını yakmıştır. (1853 Sinop Baskını). Rusya’nın güçlenmesi, Boğazlar’da söz sahibi olması ve Akdeniz’e inmesi Avrupa devletlerinin çıkarlarına ters düşmekteydi. Bu amaçla İngiltere, Fransa ve Piyemento Osmanlı’nın yanında savaşa katıldılar. Müttefik orduları karşısında Rusya tutunamayarak mağlup oldu. Rus yönetiminde de değişiklik olmuş, yeni Çar barış istemiştir. Paris’teki barış görüşmelerine İngiltere, Fransa, Piyemento, Avusturya, Prusya, Rusya ve Osmanlı Devleti katılmıştır.
1856 Paris Antlaşması :
¨ Karadeniz tarafsız bir bölge olacak, burada Osmanlı ve Rusya donanma ve tersane bulunduramayacak
Yorum : Osmanlı Devleti galip geldiği savaşta mağlup muamelesi görmüştür.
¨ Osmanlı Devleti bir Avrupa devleti sayılacak ve toprak bütünlüğü Avrupa devletlerinin garantisi altında olacak
Yorum-1 : Böylece Avrupa devletler hukukundan faydalanacak ve Rusya karşısında toprak bütünlüğü korunmuş olacaktır.
Yorum-2 : Osmanlı Devletinin kendi topraklarını koruyamayacak kadar güçsüz olduğu ortaya çıkmıştır.
¨ Osmanlı ve Rusya savaşta işgal ettiği yerlerden geri çekilecek
¨ Eflak ve Boğdan’a özerklik verilecek ¨ Boğazların durumu 1841 Londra Antlaşması’na göre olacak ¨ Tuna Nehri’nin yönetimi bir komisyona bırakılacak ve ticaret gemilerine açık olacak ¨ Avrupa devletleri Osmanlı’nın yapacağı ıslahatlara karışmayacak.
Not-1 : Paris Konferansı esnasında Osmanlı Devleti Islahat Fermanı’nı hazırlayarak konferansa sunmuştur. (iç işlerine karışılmasını önlemek amacıyla).
Not-2 : Rusya, Küçük Kaynarca ve Edirne Antlaşması ile elde ettiği hakları kaybetmiştir.
Not-3 : Osmanlı Devleti ilk kez Kırım Savaşı esnasında Abdülmecit zamanında 1854’de İngiltere’den borç almıştır.
Not-4 : Islahat Fermanı’nın antlaşma metninde yer alması Avrupa’nın içişlerimize karışmasına zemin hazırlamıştır.
1877 – 1878 OSMANLI – RUS SAVAŞI (93 HARBİ)
Sebepleri :
- Almanya ve İtalya’nın siyasi birliğini kurmasıyla Avrupa’da meydana gelen gelişmelerden Rusya’nın faydalanmak istemesi. - Kırım Savaşı’yla kaybettiği hakları elde etmek istemesi - Karadeniz kıyılarını silahlandırmak istemesi - Bosna – Hersek, Sırbistan, Romanya, Karadağ ve Bulgaristan’da kışkırtmalarda bulunarak isyanlar çıkartması. - Osmanlı Devleti’nin kuvvet kullanarak isyanları bastırması ve Rusya yanlısı beyleri görevden alması
- Böylece Balkan bunalımının ortaya çıkması
- Balkan bunalımını görüşmek için toplanan Berlin, Londra, İstanbul konferansları kararlarının Osmanlı Devleti’nce kabul edilmemesi
Not : İstanbul konferansı toplandığı esnada Jön Türkler’in gayretleriyle Avrupa devletlerinin iç işlerimize karışmasını engellemek için Kanuni Esasi ilan edilerek I. Meşrutiyet Dönemi başlamıştır. (23 Aralık 1876)
Rusya ile yapılan savaşta ağır mağlubiyetler alınmış, Ruslar doğudan Erzurum’a batıdan İstanbul yakınlarında Yeşilköy’e kadar ilerlemişlerdir. Osmanlı Devleti barış istemiştir.
1878 Ayestefanos (Yeşilköy) Antlaşması :
- Sırbistan, Karadağ ve Romanya bağımsız olacak - Batum, Kars, Ardahan, Artvin, Doğu Beyazıt ve Eleşkirt Rusya’ya bırakılacak - Büyük bağımsız Bulgaristan kurulacak - Osmanlı savaş tazminatı ödeyecek (30 milyon) - Bosna – Hersek’e muhtariyet verilecek - Yunanistan’a Teselya bölgesi verilecek - Ermeni ve Rum azınlıklara ayrıcalıklar verilecektir.
Not : Rusya tarihi emellerine ulaşma yolunda önemli bir adım atmıştır. Balkanlar ve boğazlarda elde ettiği haklar özellikle İngiltere ve Avusturya’nın çıkarlarına ters düşmüştür.
Denge politikası izleyen II. Abdülhamit’in müracatı ile Avrupa devletlerinin baskısıyla Berlin Antlaşması imzalanmış ve Ayestefanos yürürlüğe girememiştir. Ölü doğmuş bir antlaşmadır. (Sevr ile ortak yanı)
1878 Berlin Antlaşması :
- Sırbistan, Karadağ ve Romanya bağımsız olacak
- Batum, Kars, Ardahan ve Artvin Rusya’ya bırakılacak fakat Doğu Beyazıt ve Eleşkirt Osmanlı’da kalacak - Bulgaristan üçe ayrılacak; Makedonya Osmanlı’da kalacak, Doğu Rumeli Hıristiyan bir valinin yönetiminde imtiyazlı bir eyalet olacak, asıl Bulgaristan ise Osmanlı’ya bağlı özerke bir prenslik olarak kalacak. - Savaş tazminatı 60 milyona çıkarılacak - Bosna – Hersek Osmanlı’ya ait olacak fakat yönetimi Avusturya’ya bırakılacak - Yunanistan’a Teselya bölgesi verilecek - Ermeni ve Rum azınlıklara ayrıcalıklar verilecektir.
Not : 19. Y.y. da imzalanan en ağır antlaşmadır. Rusya, Balkanlar ve Boğazlar üzerinde Ayestefanos ile elde ettiği hakları kaybetti. İngiltere ile Avusturya en karlı çıkan devletlerdir. Osmanlı Devleti açısından önemli bir değişiklik olmamış, yalnız Rusya’nın Osmanlı’yı parçalama emellerine set çekilmiştir. Ermeni meselesi ortaya çıkmıştır. Osmanlı Alman yakınlaşması başlamıştır. İngiltere, Osmanlı’yı korumaya yönelik politikasını değiştirmiş, bundan sonra parçalamaya çalışmıştır. Osmanlı Devleti’nin tek kazancı Doğu Beyazıt olmuş, Kıbrıs gibi önemli bir üs kaybedilmiştir.
DAĞILMA DÖNEMİ ISLAHATLARI
II. MAHMUT DÖNEMİ ISLAHATLARI (1808 –1839)
II. Mahmut zamanında hemen her alanda ve Avrupa direkt taklit edilerek ıslahatlar yapılmıştır.
- Askeri Alanda :
¨ Alemdar Mustafa Paşa tarafından Nizam-ı Cedit’e benzeyen yeni bir ordu kurulmuştur. Fakat Yeniçeriler tepki göstererek isyan etmişler. Alemdar Mustafa Paşa öldürülmüş ve kurulan Sekban-ı Cedit ocağı kapatılmıştır. ¨ II. Mahmut yeniçerilerden oluşan Eşkinci adıyla yeni bir ocak kurmuşsa da talim yapmak istememeleri yüzünden ocağı kapatmıştır. ¨ 1826 Vakay-ı Hayriye : 1826 da halkın ve ulema sınıfının da desteğiyle Yeniçeri Ocağı kaldırılmış, bu olaya Vakay-ı Hayriye denmiştir.
Not : Padişahların devlet üzerindeki otoritesi yeniden sağlanmış, ayrıca ıslahatların önündeki en büyük engel kaldırılmıştır.
¨ Yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye ordusu kurulmuştur. ¨ Seraskerlik makamı kurulmuştur.
- Yönetim Alanında :
¨ Sened-i İttifak (1808) : Ayanlar ile yapılan bir antlaşmadır. Buna göre, ayanlar devlete itaat edecek ve yeniliklere karşı çıkmayacak, buna karşılık bulundukları bölgelerde vergi ve asker toplayabileceklerdir.
Not : Hükümdarın yetkilerinin ilk kez sınırlandırılması bakımından Magna Charta’ya benzer. Zorla imzalatılmamış olması bakımından farklılık gösterir.
¨ Divan kaldırılmış yerine nazırlıklar (bakanlıklar) kurulmuştur. ¨ Memurlara rütbe ve nişan sistemi getirilmiştir. ¨ İlk kez nüfus sayımı yapılmıştır. (Askeri amaçlı) ¨ İller merkeze bağlanmıştır. ¨ Dirlik sistemi kaldırılmıştır. (Memurlara maaş bağlandı) ¨ Dar’üş-Şuray-ı Bab-ı Ali (ıslahatlara öncülük etmek için), Dar’üş-Şuray-ı Askeri (askerlik işlerini düzenlemek için), Meclis-i Valay-ı Ahkam-ı Adliye (adalet işlerini düzenlemek için) kurulmuştur.
¨ Muhtar tayinleri yapılmıştır.
- Eğitim ve Kültürel Alanda :
¨ II. Mahmut resmini yaptırarak devlet dairelerine astırdı.
¨ Posta, polis ve karantina teşkilatları kuruldu. ¨ Memurlara fes ve pantolon giyme zorunluluğu getirildi. ¨ Avrupa tarzı okullar açılmış, bu da eğitimde ikiliklerin çıkmasına sebep olmuştur. (Rüşdiye, Tıbbıye, Harbiye, Enderun’un yerine Mekteb-i Maarif-i Adliye) ¨ İlk kez Avrupa’ya öğrenci gönderildi. ¨ İstanbul’da ilk öğretim zorunlu hale getirildi.
¨ Takvim-i Vakayi adlı ilk resmi gazete çıkarıldı. ¨ Yabancı müzik serbest bırakıldı.
- Ekonomik Alanda :
¨ İngilizler’le Balta Limanı Antlaşması yapıldı (1838). ¨ Yerli malı kullanımı teşvik edildi. ¨ Yerli tüccarların rekabet edebilmesi için gümrük kolaylıkları getirildi. ¨ Memurların ve askerlerin elbiselerinin yerli kumaştan yapılmasına çalışıldı.
TANZİMAT DÖNEMİ (1839 –1876) :
- Tanzimat Fermanı (Gülhane-i Hatt-ı Hümayun) (1839) :
Boğazlar ve Mısır sorununda Avrupa devletlerinin desteğini almak ve azınlıklara imtiyaz verme baskılarına son vermek amacıyla Abdülmecid zamanında Dışişleri bakanı Mustafa Reşit Paşa tarafından hazırlanmış ve Gülhane parkında okunmuştur. II. Mahmut döneminde başlayan batılı toplum oluşturma çalışmalarına hız vermiştir.
Osmanlı Devleti’nde bütün ıslahatlarda olduğu gibi Tanzimat Fermanı’nda da yenilik isteği halktan değil yönetici tabakadan gelmiştir. (Meşrutiyetler hariç). Tanzimat Fermanı ilk kez padişahın üzerinde bir kanun gücü olduğunu göstermiştir. (Bu yönüyle Magna Charta’ya benzer). Bir hukuk devleti olma yolunda önemli bir adımdır, anayasacılık hareketi başlamıştır.
Maddeleri :
¨ Halkın can, mal ve namus güvenliği sağlanacaktır. ¨ Askerlik, vatan hizmeti haline getirilmiş, askere alma ve terhis işlemleri belirli kurallara göre yapılacaktır. ¨ Vergiler, herkesin gelirine göre alınacaktır. ¨ Kanunlar herkese eşit uygulanacak ve mahkemeler açık olacak ¨ Herkese mal, mülk, edinme ve istediği gibi tasarruf hakkı sağlanacak. ¨ Rüşvet ve iltimas önlenecek.
Not-1 : Mülkiyet hakkı güvence altına alınmıştır.
Not-2 : Batılılaşma hareketi hızlanmıştır.
Tanzimat Dönemi Yenilikleri :
- Islahat Fermanı ilan edilmiştir (1856) - İl genel meclisleri kurulmuştur. - İltizam yolu ile aşar vergisi toplama usulü kaldırılmış, maliye bakanlığı tarafından toplanması kararlaştırılmıştır. - Cizye miktarının belirlenmesi işi patrikhaneye verilmiştir. - İlk kağıt para basılmıştır. (Kaime – 1844) - İlk dış borç İngiltere’den alınmıştır. (Kırım Harbi esnasında – 1854)
- İlk demiryolu hattı kurulmuştur. (İzmir – Aydın hattı) - İlk telgraf okulu açılmıştır. - Eğitim bakanlığı kurulmuş, okullar ilk, orta, lise ve yüksekokul diye kısımlara ayrılmıştır.
- Öğretmen okulları ve mülkiye mektebi açılmıştır. - Kız öğrenciler ilk kez okullara alındı. - Şer’i kanunların yanında Avrupai tarz kanunlar yapılmış bu da hukukta ikilik ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
- Islahat Fermanı (1856) :
Kırım savaşı’nın sonunda 1856’da Paris’te toplanan barış konferansına sunulmuştur.
Not : Fermanın sunulmasındaki amaç Osmanlı Devleti üzerindeki baskıları azaltmak konferanstan olumlu sonuçlar almak ve iç işlerimize karışmalarını engellemek olmakla beraber Avrupa devletlerinin iç işlerimize müdahalesine daha fazla zemin hazırlamıştır.
Ferman daha çok hıristiyan azınlığa ve onların haklarını, ayrıcalıklarını genişletmeye yöneliktir.
Maddeleri :
- Din ve mezhep özgürlüğü sağlanacaktır. - Okul, kilise, hastahane gibi binaların tamiri ve yeniden inşaası sağlanacaktır. - Hıristiyan ve yahudi azınlığı küçük düşürücü sözler yasaklanmıştır. - Hıristiyan azınlıklara devlet memurlarına ve çeşitli okullara girme imkanı verilmiştir. - Mahkemelerin açık yapılması, herkesin kendi dinine göre yemin etmesi, hapishanelerin ıslahı ve kanunların azınlıkların diline çevrilmesi kararlaştırılmıştır.
- İşkence, dayak ve angarya kaldırılmıştır. - Vergiler herkesin gelirine göre alınacak - Azınlıklara bedelli askerlik getirildi. - Hıristiyanlar da il genel meclisine üye olabilecekler - Yabancılara da vergilerini vermek şartıyla mal mülk sahibi olma imkanı verilmiştir.
- Azınlıklara da banka, şirket, okul açma imkanı verilmiştir.
Not : Müslüman halka bir ayrıcalık getirmezken gayr-ı müslim halkın hakları daha da genişletilmiştir.
I. MEŞRUTİYET DÖNEMİ (1876)
Balkan bunalımını görüşmek üzere İstanbul Konferansı toplandığı esnada Avrupa devletlerinin iç işlerimize karışmasını engellemek için 23 Aralık 1876’da Osmanlıcılık fikrini savunan Jön Türklerin gayretleriyle Kanun-i Esasi ilan edilerek Meşrutiyet dönemi başlamıştır. Meclisi Ayan ve Mebusan olmak üzere iki tane meclis açılmıştır. Ayanlar meclisi üyeleri padişah tarafından seçilir ve ölene kadar üye kalırlar. Meclis-i Mebusan üyeleri 50.000 kişide 1 olmak üzere halk tarafından seçilir. Anayasaya göre yürütmeden padişah ve hükümet, yasamadan meclis sorumludur. Fakat son söz padişahındır. Hükümet padişaha karşı sorumludur. Padişahın meclisi açma kapatma yetkisi vardır.
Not-1 : Halk padişahın yanında ilk kez yönetime katılmıştır. Not-2 : 93 harbini bahane eden II. Abdülhamit meclisi fethetmiştir. Not-3 : 1881’de dış borçlarımızla ilgili Duyun-ı Umumiye (dış borçlar genel idaresi) kurulmuştur.
II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ (1908)
İttihat ve Terakkiciler’in baskıları sonucu II. Abdülhamit 1908 Reval Görüşmeleri sırasında meşrutiyeti yeniden ilan etmiştir. Türkçülük fikri devlet üzerinde etkili olmaya başlamıştır.
Not : II. Meşrutiyet ile yönetimi fiilen ele geçiren İttihat ve Terakkiciler 1913 Bab-ı Ali baskını ile iktidarı resmen ele geçirmişlerdir. (23 Ocak 1913)
Bir takım yeniliklerle yürürlüğe giren Anayasaya göre padişahın meclisi açma, kapatma yetkisi sınırlandırılmış, hükümet meclise karşı sorumlu hale gelmiş, devlet kademelerine gelebilmek için müslüman olma şartı kaldırılmıştır.
¨ 31 Mart Vak’ası (13 Nisan 1909)
İttihat ve Terakki yönetiminden memnun olmayanlar ve muhalifler isyan etmişler, Selanik’ te oluşturulan Mahmut Şevket Paşa komutasındaki hareket ordusu gelerek isyanı bastırmıştır.
Not-1 : Rejimi değiştirmeye yönelik ilk isyan hareketidir.
Not-2 : II. Abdulhamit isyanla alakalı görülerek meclis kararıyla tahttan indirilmiştir.
Not-3 : Mustafa Kemal bu orduda Kurmay Yüzbaşı olarak görev yapmıştır.
Not-4 : Bu dönemde kız öğrenciler için yüksekokul açıldı. OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ
DEVLET YÖNETİMİ :
Padişah :
Osmanlı kültür ve uygarlığı Anadolu Selçuklu Devleti’nin bir devamıdır. En önemli farkı merkezi yönetiminin kuvvetli olmasıdır. Yönetimin başında padişah vardır. Ülkenin mutlak hakimidir. İslami kanunlar ve töre haricinde sınırsız yetkilere sahiptir.
Şehzade : Hanedanın erkek üyelerine verilen addır. Fatih’ten itibaren eyaletlere vali olarak gönderilmiştir. I. Ahmet zamanında ekber ve erşed usülü getirilmiş ve sancağa çıkma yasaklanmıştır. Divan-ı Hümayun :
Devlet işlerinin ve önemli davaların karara bağlandığı yönetimde etkili bir organdır. Bakanlar kurulundan en büyük farkı mahkeme özelliği göstermesidir. Fatih’e kadar padişahlar, Fatih’ten sonra sadrazamlar başkanlık yapmışlardır. Son söz padişahındır. Zamanla önemini kaybetmiş, II. Mahmut zamanında ortadan kaldırılarak nazırlıklar kurulmuştur. Ayrıca, İkindi, Çarşamba, Cuma ve Ayak divanları da vardır. Divan görüşmelerine katılan üyeler :
Vezir-i Azam : Padişahtan sonra en büyük devlet memurudur. Padişahın mührünü taşır. Fatih’ten itibaren devşirme sadrazamlar devlet yönetiminde etkilidir. Kubbealtı Vezirleri : Sayıları 7’ye kadar çıkmıştır. Vezir-i Azam’ın yardımcılarıdır. Bugünkü devlet bakanlarına benzerler. Kazasker : Yüksek askeri davalara bakar. Anadolu ve Rumeli olmak üzere iki tanedir. Ayrıca müderrislerin ve kadıların atamalarını gerçekleştirir.
Defterdar : Maliyeden sorunlu kişidir. Gelir, gider defterlerini tutar. Padişah malının vekilidir. Nişancı : Padişah fermanını, tuğrasını çeken, feth edilen yerlerin kaydedilmesi, dirliklerin dağıtılması ve tapu kadastro işlerinden sorumludur. Şeyh’ül-İslam (Müftü) : Yükselme döneminde divan üyesi olmuştur. Devlet işlerinin dine uygun olup olmadığı konusunda fetva verir. Reis’ül-Küttap : Dış işlerinden sorumlu kişidir. Divan’a 17. Yüzyılda katılmıştır.
Kaptan-ı Derya : Donanma ile ilgili konularda divana karşı sorumludur. Yeniçeri Ağası : Vezir rütbesinde olan Yeniçeri ağaları divana katılırdı. İstanbul’un korunmasından sorumludur.
ÜLKE YÖNETİMİ :
Merkez Teşkilatı (İstanbul, Dersaadet, Pa-i taht, Asitane) :
¨ Yeniçeri Ağası (Asayiş işleri) ¨ Şehremini (Belediye işleri) ¨ Taht kadısı (Adalet işleri) ¨ Muhtesip Ağa (Maliye işleri)
Taşra Teşkilatı (İstanbul dışı) :
İdari Birim Yöneticisi Güvenlik Sorumlusu Adalet ileri Eyalet : Beylerbeyi Subaşı Kadı Sancak : Sancakbeyi(Mirliva) Subaşı Kadı Kaza : Kadı Subaşı Kadı Nahiye : Kadı naibi Subaşı Kadı naibi Köy (Karye) : Tımarbeyi, muhtar Yiğitbaşı Kadı naibi
EYALETLER
- Merkeze Bağlı Eyaletler (Salyanesiz-Yıllıksız) : Toprakları dirliklere dağıtılan Anadolu, Rumeli gibi eyaletler. - Özel Yönetimi Olan Eyaletler (Salyaneli-Yıllıklı) : Vergileri iltizam usulüne göre toplanan merkezden yöneticisi gönderilip, maaşı verilen eyaletler. Mısır ve Garp ocakları gibi. - Bağlı Beylikler : İç işlerinde serbest, dış işlerinde merkeze bağlı, yıllık vergi gönderen, yöneticileri kendi içlerinden seçilen eyaletler. Kırım, Erdel, Eflak gibi.
TOPRAK YÖNETİMİ :
- Mülk Topraklar : Mülkiyeti şahsa ait olan topraklardır. Sahibi müslüman olan ve öşür vergisi alınan topraklara “öşriyye”, sahibi gayr-i müslüm olan ve haraç vergisi alınan topraklara “haraciyye” denir.
- Vakıf Topraklar : Geliri sosyal hizmetlere ayrılan topraklara denir. - Miri Topraklar : Mülkiyeti devlete ait olan topraklardır.
¨ Has : Geliri 100.000 akçeden fazla olan topraklardır. ¨ Zeamet : Geliri 100.000-20.000 arasında olan topraklardır. ¨ Tımar : Bu da; Eşkinci Tımarı, Hizmet Tımarı, Mustahfaz Tımarı olarak 3’e ayrılır. Geliri 20.000 akçeden az olan topraklardır.
- Yurtluk : Geliri sınır boylarını bekleyen askerlere verilir. - Ocaklık : Geliri kale muhafızları ve tersane giderlerine ayrılır. - Mukataa : Geliri doğrudan hazineye aktarılır. - Paşmaklık : Geliri padişahın ailesine ayrılır. - Malikane : Kahramanlık ve büyük yararlılık gösterenlere hediye edilen topraklardır. - Metruk : Otlak, mera, çayır gibi tarıma kapalı, halkın ortaklaşa kullandığı topraklardır.
ORDU YÖNETİMİ :
- Kapıkulu Askerleri : Devşirme sistemine göre oluşturulan, İstanbul’da veya bazı kalelerde bulunan askerlerdir. Üç aydan üç aya “Ulufe” adı verilen maaş alırlar.
¨ Kapıkulu Piyadeleri : Acemi oğlanlar ocağı, Yeniçeri ocağı, Topçular, Toparabacılar, Humbaracılar, Lağımcılar, Cebeciler, Sakalar. ¨ Kapıkulu Süvarileri : Sipahi, Silahtar, Sağ ulufeciler, Sağ garipler, Sol garipler
- Eyalet Askerleri (Tımarlı Sipahiler) : Dirlik sistemine göre Türk gençlerinden kurulu, ordunun temelini oluşturan askerlerdir.
- Yardımcı Kuvvetler : Bağlı beyliklerden gelenler, Gönüllüler, Deliler, Yörükler, Sakalar, Azaplar, Akıncılar, Derbentler, Kale muhafızları, Turnacılar.
DONANMA : Orhan Gazi zamanında ilk donanma, I. Bayezit devrinde ilk tersane kurulmuştur. Kanuni devrinde ise zirveye ulaşmıştır. (16. Y.y.’da)
MALİYE : Defterdarın sorumluluğundadır.
Devletin Gelirleri :
¨ Vergiler :
Şeri Vergi : Öşür, haraç, cizye.
Örfi Vergi : Resm-i Bennak (evlilerden), Resm-i Mücerred (Bekar erkeklerden), Resm-i Arus (evlenen erkeklerden), Çiftbozan(3 yıl toprağını ekmeyenden), Resm-i Çift(Müslüman çiftçilerden), Resm-i İşpenç(Gayri müslüm çiftçilerden), Avarız (olağanüstü hallerde)...
¨ Diğer Gelirler:
- Ganimetlerin 1/5’i - Orman, tuzla, maden gelirleri - Gümrük gelirleri - Bağlı beylik ve devletlerden gönderilen vergi ve hediyeler - Müsadere sisteminden elde edilen gelirler - Mağlup devletlerden alınan savaş tazminatları
MİMARİ :
Osmanlılarda mimari çok gelişmiştir. Hıristiyan mimarisini geçebilecek düzeye ulaşmıştır. Klasik Osmanlı mimari tarzı Fatih devrinde ortaya çıkmıştır. Mimar Sinan bu konuda deha ve zirvede bir isimdir. Çıraklık eseri – Şehzadebaşı Camii, Kalfalık eseri – Süleymaniye Camii, Ustalık eseri Selimiye Camii’dir.
SANAT :
Dinen yasak olduğu için resim ve heykelcilik fazla gelişmemiştir. Fakat minyatür, hat, tezhip, oymacılık, kakmacılık, nakkaşlık vs. çok gelişmiştir.
EĞİTİM-ÖĞRETİM :
Orhan Gazi zamanında İznik’te ilk medrese kurulmuştur. Fakat Yükselme Dönemi’nde Osmanlı medreseleri büyük bir gelişme göstermiştir. Fatih’in Sahn-ı Seman, Kanuni’nin Süleymaniye medreseleri çok önemlidir. İstanbul bir bilim ve kültür merkezi durumuna getirilmiştir. Ayrıca Enderun’da çok zeki çocuklar yönetici olarak yetiştirilmişlerdir. Osmanlılar’ın son zamanlarında Avrupa tarzında okulların açılmasıyla eğitimde ikilik ortaya çıkmıştır.