İçindekiler Dergi Adı: Tesisat İnşaat Malzemecileri Federasyonu Dergisi Sayı 08 (2012/1)
Eczacıbaşı Holding Yapı Grubu Başkan Yardımcısı Ahmet Yamaner
İmtiyaz Sahibi ve Adresi: Yalçın Ali Tung (yalcinalitung@timfed.com) Necatibey Cad. Karınca Çıkmazı Sk. No:7 34425 Karaköy - İSTANBUL
Sayı 08 (2012/1)
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve Adresi: Mehmet Arslan (mehmet.arslan@tepeinsmalz.com.tr) Kayışdağı Mah. Bostancı Dudullu Yolu No: 40 Kadıköy - İSTANBUL Genel Yayın Yönetmeni: Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç (hkarakoc@anadolu.edu.tr) Yapım & Görsel Tasarım Yönetmeni: Güray Ergün (guray@timfed.com) Söyleşi: Eczacıbaşı Holding Yapı Grubu Başkan Yardımcısı (Karo)
Akademik Objektif: İstanbul Üniversitesi Metalürji ve Malzeme Müh. Bölüm Bşk. Prof. Dr. İbrahim Yusufoğlu
Makale: Prof. Dr. Nihat Karakoç: Halkla İlişkilerde İlk Hedef: İşgörenler
Makale: Doç. Dr. R. Umut Tuzkaya: Yalın Yönetim Felsefesi ve Uygulanabilirliği
Makale: Öğr. Gör. Erim Hısım: KritİK: Her şey “KREŞ”te başlamadı mı…
Makale: Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç: Isıtma Sistemlerinde Kapasite Seçimi ve Kaskad Kullanımının Enerji Tüketimine Etkisi
Yapım & Görsel Tasarım Yardımcı Yönetmeni: Orhan Hopa (orhan@timfed.com)
Memleketimizin dahili idaresi, yanlız huzur ve asayişle değil, iktisadi ve umrani faaliyetlerle de mütemayizdir.
“Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri” Cilt:1 Sahife:331 Sütun 18-19
TİMFED Yönetim Kurulu : Yalçın Ali Tung (TİMDER), Emin Ayar (TİMKODER), Kemal Yıldırım (TİMDER), Durmuş Arıcan (FİMSİAD), Lütfü Alkan (SİMSAD), M. Kemal Şahan (DİMSİAD), Mehmet Arslan (TİMDER), Mustafa Üstem (ANTİMDER), Osman Şahin (BURTİMDER), Serdar Dönmez (TİMDER), Yusuf Yıldırım (TİMKODER). Yayın Yürütme Kurulu : Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç, Mehmet Arslan, Serdar Dönmez, Emin Ayar, Aydın Eşer, Nurhan Tanyeli, Güray Ergün, Orhan Hopa, Arzu Akıncı. Yönetim Yeri Adresi: Ortaklar Cad. No:14 K: 3 D: 5 Mecidiyeköy - İSTANBUL Basım Yeri Adresi Telefonu: Ömür Matbaacılık A.Ş. Haramidere Beysan San. Sit. Birlik Cd. No:20 Büyükçekmece - İSTANBUL 0212 422 76 00 Basım Tarihi : Haziran 2012
Yayın Türü : Yaygın Süreli
İletişim Bilgileri : Adres : Ortaklar Caddesi No: 14 K: 3 D: 5 Mecidiyeköy - İSTANBUL Telefon : 0 212 274 28 42 / 0 212 274 28 43 e-posta : info@timfed.com Web Sitesi : www.timfed.com 2 Sayı 08 (2012/1)
İlan İndeksi : Ön Kapak İçi: Arka Kapak: Arka Kapak İçi:
Elmor Seramiksan Fırat
1 7 9 11 13 15 21 27 45 57 69
Serra Ege Seramik Baymak GPD Creavit Hitit Seramik Bien Seramik Kütahya Seramik Duravit Graniser EKPAŞ Ticari reklamlar firmaların sorumluluğundadır.
İçindekiler
Söyleşi Eczacıbaşı Holding Yapı Grubu Başkan Yardımcısı (Karo) Ahmet Yamaner
TİMFED’den TİMFED Yönetim Kurulu Toplantısı Gerçekleşti
36
8
TİMFED, TÜRKONFED Üyesi Oldu
TİMDER’den TİMDER Yönetim Kurulu Ziyaretleri Devam Ediyor
2012 TİMKODER Eğitim Programı Sonuçlandı
12
16
TİMKODER Üyeleri UNICERA Fuarını Ziyaret Etti
ANTİMDER 4. Olağan Gen. Kur. Toplantısı Yapıldı
20
ANTİMDER Mart Ayı Yönetim Kurulu Toplantısı Yapıldı ANTİMDER Mayıs Ayı Toplantısı 4. Geleneksel ANTİMDER - Kalfa AVM Kuru Fasülye Pilav Günü Etkinliği ile Birlikte Gerçekleşti
DİMSİAD’tan DİMSİAD 4. Olağan Gen. Kur. Toplantısı Yapıldı
24
DİMSİAD Üyeleri “Yaza Merhaba Kahvaltısı”nda Buluştu
BURTİMDER’den BURTİMDER Üyelerine “Yeni Dünya Düzeni, Yeni Paradigmalar” Konferansı Düzenledi
28
TÜRKONFED 35. İş Dünyası Konseyi Bursa’da Gerçekleşti
44
Yusuf Yılmaz / Biryılmaz İnş. Malz.
46
Mehmet Uslu / Aymer Ltd. Şti. Birol Nalbant / Birol Yapı Dekorasyon Sezai Caner - Nurullah Güney / Eyka Yapı Malz. Uğur Türkay / Uğur Türkay Ticaret
Şehrin Nabzı - Denizli Muhtalip Karagündüz / Karagündüz Ticaret
50
Vedat Namlıoğlu / Karagündüz Ticaret Murat Tuncer / Denizli Yapıtaş İnş. Malz.
Isı Pay Ölçer Brunata - Çokesen - DAF - İsta - Manas - Techem Katkılarıyla Özel Bölüm
UNICERA & KITCHEN WORLD
54 58
UNICERA - KITCHEN WORLD 2012
Yatırım Fırat Plastik A.Ş.’den Bir Öncü Adım Daha: FUDEL
Makale
60 62
Isıtma Sistemlerinde Kapasite Seçimi ve Kaskad Kullanımının Enerji Tüketimine Etkisi - Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç Halkla İlişkilerde İlk Hedef: İşgörenler - Prof. Dr. Nihat Karakoç Yalın Yönetim Felsefesi ve Uygulanabilirliği - Doç. Dr. Umut R. Tuzkaya KritİK: Her şey “KREŞ”te başlamadı mı… - Öğr. Gör. Erim Hısım
Bursa 24. Uluslararası Yapı ve Yaşam Fuarı ve Kongresi Gerçekleşti
TÜRKONFED’ten
Şehrin Nabzı - Bursa
40
Osman Özçelik / Özçelik Boya Tasarım
TİMKODER, “Rüzgarlı Sokak Fırsat Günleri” Insert Çalışması Sektöre Hareket Getirdi
ANTİMDER’den
İstanbul Üniversitesi Metalürji ve Malzeme Mühendisliği Böl. Bşk. Prof. Dr. İbrahim Yusufoğlu
Şehrin Nabzı - Antalya
İTO 83. Komite Zümre Toplatısında Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun Sektörümüze Etkisi ve İşverenlere Getirdiği Sorumluluklar Görüşüldü
TİMKODER’den
Akademik Objektif
Sektörel Yayınlar
32
70
Adım Adım Taşıyıcı Sistemler KTH (Kalorifer Tesisatı Hesabı) Verimli Sistemler Adım Adım Yapı Malzemeleri
3 Sayı 08 (2012/1)
Dipnot E-Ticaret Nedir? Faydaları Nelerdir? Elektronik mecrada ticaret, yani kısa adıyla E- ticaret son yıllarda bizlere yeni bir pazar açmış ve tüketiciye ulaşmanın değişik bir yolunu bir fırsat olarak önümüze koymuştur. İnternet ortamında insanların belirli sistemler üzerinde gerçek veya sanal ürünleri para karşılığında satın alması işlemi olarak tanımlayabileceğimiz E-ticaret’i kısaca tanımayalacak olursak ticaretin elektronik versiyonu diyebiliriz. Günümüzde artık dünya internet aracılığıyla mesafeleri kısaltmış ve kolay ulaşılabilir hale getirmiştir. Dünya ticaretinin bugün bu kadar globalleşmesinde E-ticaret’in payı tartışılmazdır. Bugün bir başka ülkedeki firma hakkında olumlu - olumsuz izlenim edinmenin yolu kısmende olsa o firmanın web sitesinden geçmektedir. Olası müşterileri gözünden imajı beğenilen firmaların ayağına kadar gitmeden ürünlerine ulaşmanın yolu da E-ticaret’ten geçmektedir. İnternet ortamı bilindiği gibi sonsuz bir deryadır. Her cinsten, ırktan, huydan insanın bulunduğu internet ortamında neyin satılıp satılamayacağını da kestirmek oldukça zor olmaktadır. Bu konuda asıl iş şirketlerin pazarlama becerisine kalmaktadır. Pazarlama tekniğinizi iyi kurgularsanız satış yapmak kolaylaşacaktır. E-Ticaret yapabilmeniz için gerekenler Tabiki ilk olarak internet bağlantısı olan bir bilgisayar ihtiyacınız bulunmakta. E-Ticareti gerçekleştireceğiniz bir elektronik sisteme de ihtiyacınız var. E-Ticarette ödeme alabileceğiniz elektronik para transfer sistemleri de gerekli. Ayrıca banka hesapları da olmazsa olmaz. Ve en önemlisi iyi bir pazarlama stratejisi! E-Ticaretin türleri E-Ticaret, ticaret tarafları bakımından dörde ayrılır. Şirketler Arası (B2B- Business To Business) Elektronik Ticaret Şirket-Tüketici Arası Elektronik Ticaret Şirket-Kamu İdaresi Arası Elektronik Ticaret Tüketici-Kamu İdaresi Arası Elektronik Ticaret E-Ticaret – Ticaret kıyaslaması E-Ticaretle klasik ticaretin arasındaki en büyük fark hız. Elektronik ortamda saniyeler içinde gerçekleşen işlemler, reel hayatta haftalar alabilyor. Örnekle açıklayacak olursak; Bir iş makinesi alacak olan firma internetten ve klasik ticaret yöntemiyle alışveriş yapacak olsun. Klasik ticarette; firma x şirketinden katalog isteyecek. Katalogda belirlediği ürün için şirketten fiyat isteyecek. Sonra diğer firmalardan katalog ve fiyat isteyerek ilk firmayla karşılaştıracak. Ardından belirlediği bir firmaya form aracılığıyla sipariş verecek. Siparişi alan firma stoklarını kontrol edecek, sevkiyat hakkında form aracılığıyla bilgi gönderecek. Ardından fatura ve irsaliye kesimi için yine form gönderimine başvuracak. E-Ticaret web siteleri yardımıyla ürünü seçen şirket, diğer firmaların web sitelerinden fiyatları karşılaştıracak ve satın alacağı ürüne karar verecek. Ardından seçtiği firmadan sipariş geçecek ve tedarikçi firma elektronik 6 Sayı 08 (2012/1)
Mehmet Arslan TİMFED Dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü mehmet.arslan@tepeinsmalz.com.tr
sistem üzerinden belirli olan stoğunu görecek ve siparişe yanıt verecek. Ardından elektronik ödeme sayesinden saniyeler içinde gerçekleşen alışverişin ardında nakliyata verilecek ve müşteri mail yardımıyla bilgilerindirilecek. E-Ticaretin yararları Firmanın internet üzerinden müşterilerine bilgi sunabileceği 7/24 açık bir şubesi oluşur. Elektronik ortamda saniyeler içinde veriler aktarıldığından zamandan tasarruf gerçekleşir. Müşteri için daha fazla ürün seçeneği sunulması için imkan doğar. Telefon, fax ücretlerinden tasarruf edilerek, maddi yük azaltılabilir. Müşteri açısından internet ortamında birden fazla alışveriş yapabileceği ortam olduğundan rekabet nedeniyle düşük fiyata ürün alabilir. Stok, maliyet bilgileri elektronik ortamda olduğu için tedarikçi firma stok yapmak durumunda kalmaz ve stoğunda ne kadar ürünü olduğunu ve bu ürünlerden kaç tane sattığını bilir. Tedarikçinin büyük bir ofise ihtiyaç duymadan internet üzerinden sanal alışveriş merkezini oluşturmasına olanak sağlar. İnternet gibi global bir ortamda kolay kolay dalgalanma olmayacağı için enflasyon nedeniyle zarar oluşmaz. Bu yararları alıcı ve satıcı olarak sınıflandıracak olursak; müşteri tarafından yararları: Evden çıkmadan hızlı bir şekilde alışveriş yapmasını sağlar. Ürün fiyatı araştırmasında oluşacak ulaşım masrafı ortadan kalkar. Daha fazla ürün çeşidi görerek seçme imkanı bulur. İhtiyaclarına uygun ürünü bulmak daha kolaydır. Ürün hakkında ürünü kullananlar tarafından yapılan yorumlar sayesinde ürün hakkında daha net bilgilere sahip olur. Satıcı tarafından yararları: Ürünlerini satabileceği yeni bir kanal oluşturur. Ürünleri hakkındaki bilgileri detaylı olarak sunabileceği bir platforma sahip olur. Stogunda ürün bulundurmayarak talebe göre satış yapabilir. Telefon, fax gibi maddi israf oluşturan iletişim yollarından kurtularak, iletişime harcadığı para yönünden kara geçer. Her an yeni müşteri bulma imkanı yüksektir. Reklam masraflarını azaltarak daha fazla müşteriye sahip olabilir. Özellikle biz yapı malzemeleri satıcıları için çok tercih edilen bir mecra olmasa da bu alanda girişimleri bulunan yapı malzemesi satıcısı arkadaşlarımızın da başarılarını da duymaktayız. Gelişen ve değişen dünya şartlarında bu yeni ticaret alanında umuyoruz ki bu yazımız bazı soru işaretlerinin giderilmesini sağlayacak ve hızla bizim sektörümüzde de E-ticareti alternative bir mecra olarak tercih eden firmaların sayısında artış olacaktır, olmalıdır da...
Yönetimden Sektörümüzde sürekli gündeme gelen örneğin haksız rekabetin önlenmesi inşaat sektörünün gelişimine hız katacaktır. İmalatlardaki asgari işçilik oranları uygulaması ise, inşaat sektörünün diğer önemli sorunlarından birini oluşturmaktadır. Asgari işçilik oranları, teknolojik değişimler göz önüne alınarak güncellenmeli ve bazı işler açısından kaldırılmalıdır. Yalçın Ali Tung TİMFED Yönetim Kurulu Başkanı yalcinalitung@timfed.com
“2012 İnşaat Sektörü Beklentileri” Bilindiği üzere İnşaat sektörü, bugüne kadar Türkiye ekonomisinin lokomotifi oldu. 2011 yılına ilişkin veriler de bu durumu teyit etmekte. Türkiye ekonomisi, 2011 yılının 3. çeyreğinde %8.2 büyürken, inşaat sektörü birçok sektörü ve Türkiye ortalamasını geride bırakarak %10.6 büyüdü. %10.6’lık büyüme, 200’e yakın yan sektörlerle beraber milyonlarca aileyi de yakından ilgilendiriyor. Bu yıl bütün dünya için zor bir yıl olacak. Bunun farkındayız. Ancak kriz yıllarını bile fırsata çevirmiş ve çok ciddi bir birikim kazanmış olan Türk inşaat sektörü, 2012 yılından da bu sınavdan alnının akıyla çıkacaktır. Türkiye’nin, krizlerle boğuşan Avrupa ve Amerika’nın ortasında sağlıklı ekonomisiyle bir “vaha” gibi ayakta kalması da bu umudumu artırıyor. İnanıyorum ki doğru adımlar atılır, hata yapılamazsa sektörün önü açılırsa bu beklentilerin hepsi gerçeğe dönüşebilir. Fizibilitesi doğru yapılmamış her yatırım risktir. Bu nedenle yatırım yapmaktan çekinmeden doğru seçilmiş yatırım yapmak ve 2012 yılında riskleri azaltmak, herkesin birincil önceliği olmalıdır. Sektör ile ilgili yatırımların sürdürebilirliğinin sağlanması ile, 2012 yılında %4’ü aşabilecek bir büyüme performansı göstereceği beklenmekte. Bu potansiyel sektörde fazlasıyla mevcut. İnşaat sektörünün göstereceği performans sadece kendisini ilgilendirmiyor. Lokomotif sektör niteliği taşıyan inşaatta, %4’ü geçecek büyüme rakamları; Türkiye ekonomisini de yüksek büyüme oranlarına taşıyacaktır.
4
2012 yılında, sektörümüzü canlandıracak bir çok nokta var. Harcanabilir gelir seviyemizdeki artış, kamu ve özel sektör ortaklığı ile gerçekleştirilecek projeler, sürekli artan fiziki alt yapı konut talebi, depremlere karşı önleyici tedbir kapsamında ciddiyet kazanan kentsel dönüşüm projeleri, enerji ve ulaştırma alanında planlanan altyapı yatırımları, iş merkezleri, alışveriş merkezleri, turizm tesisleri yapımındaki artış, yenilenebilir enerji projeleri ve enerjinin yapılarda verimli kullanılması yönündeki yatırımlar sektörümüzü olumlu yönde tetikleyecek unsurlar olacaktır. Sayı 08 (2012/1)
Sektörün yoğun olarak faaliyet gösterdiği yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde de mevcut sorunlarımız devam etmektedir. Yurtdışı müteahhitlik sözleşmelerini, politik ve ticari risklere karşı güvence altına alacak bir sigorta sistemi kurulmalıdır. 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Mevzuatında yurtdışında çalışan işçilerimizle ilgili olarak ikili bir ayrım yapılmıştır. Uygulama sosyal güvenlik sözleşmesi olan ve olmayan ülkeler olarak iki farklı biçimde sürdürülmektedir. Çünkü Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmış ülkelerdeki sorunlar göreceli olarak azalmış olup, bu alandaki çalışmaların hızlandırılmasında yarar görülmektedir. İnşaat sektörü için önem arz eden konulardan birsi de müteahhitlerimizin kriterlerinin belirlenmesi ve yapı denetim konusudur. Ülkemiz bir afet ülkesidir. Bu nedenle mevcut yapıların afetlere karşı güçlendirilmesi yanı sıra yeni inşa edeceğimiz yapılar, onarıma ve güçlendirmeye ihtiyaç duymayacak şekilde kaliteli inşa edilmelidir. Kamuya, özel sektöre ve yurtdışına iş yapan tüm sektör temsilcilerinin kriterleri belirlenmeli, belgelendirmeli ve etik kurallarla ilişkilendirmeli. Yapıda denetimi daha da etkinleştirmeli, iyi örneklerin arttırılması sağlanmalıdır. Kısacası yapı denetimi hayalden gerçeğe dönüştürmelidir. Aynı zamanda, sorumluluk sigortası gibi yeni araçları hayata geçirilmesini sağlayacak yapısal düzenlemeler getirilmelidir. Bunlardan daha önemlisi ise, teknik elemanların, eğitim sürecinden başlayarak, mesleklerini yapacak bilgi ve beceriye kavuşmaları, deneyim kazanmaları yetkinleşmeleridir. 16 Aralık 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Yapı Müteahhitlerinin Kayıtları ile Şantiye Şefleri ve Yetki Belgeli Ustalar Hakkında Yönetmelik” ile 01 Ocak 2012 tarihinden itibaren, yapıda inşaat ve tesisat işlerinde yetki belgeli usta çalıştırılması mecburiyeti getirilmiştir. Söz konusu yönetmelik sektörde nitelikli işler üretilmesi adına atılmış çok önemli bir adımdır. İnşaat sektörü ve eğitim. Bugüne kadar çok yan yana getirilmeyen bu iki kavramın bir bütün olarak anılması ve bunun bir mevzuat çalıştırılmasına dönüştürülmesi, bu yoğun gündem içinde birçok insan ve sektör için umut verici bir nitelik taşıyor. İnşaat sektöründe de mesleki yeterlilik sistemini kurmak ve akredite ettirmekle yetkili tek kurum İNTES olmuştur. Dileğimiz, sektörde yetkinliği belgelenmiş işgücünün faaliyet göstermesidir. Bu girişimler nitelikli iş gücü ile inşa edilen yapıların kalitesi de artacağı inancımızı belirtir, bu vesile ile en içten sevgi ve saygılarımı sunarım.
Editör DEPREM YASASI, İNŞAAT SEKTÖRÜNÜ NASIL ETKİYECEK? Yapı endüstri merkezi araştırma bölümü 1991 yılından bu yana düzenli olarak rapor hazırlayarak, gerçekten ülkemiz yapı sektörünün durumunu gösteren ayrıntılı ve güvenilir bir kaynak yayınlamaktadır. Sektörün durumunu rakamlarla ortaya koyan bu değerlendirmeler, sektörün geleceğine de ışık tutmaktadır. Rapor dört ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Türkiye ekonomisi, ikinci bölümde inşaat sektörü, üçüncü bölümde hizmetler, dördüncü bölümde ise inşaat malzemeleri sanayisi değerlendirilmektedir. Bu sayıda, raporun ikinci bölümündeki inşaat sektörüne yönelik yapılan analiz ve değerlendirmeleri sizlerle paylaşmak isliyorum. Aşağıdaki grafik incelendiğinde, inşaat sektöründe son 10 yıldaki gelişmeyle, GSYH’daki gelişme hızları değerlendirildiğinde; inşaat sektörünün GSYH’ya etkisi açık bir şekilde görülmektedir.
Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç TİMFED Dergisi Genel Yayın Yönetmeni hkarakoc@anadolu.edu.tr
Yapı ruhsatına göre bina sayılarının karşılaştırılması aşağıdaki grafikte görülmektedir. Bu grafik incelendiğinde de, yukarıdaki tabloya benzer bir değerlendirme ortaya çıkmaktadır. 2005-2009 arasında istikrarlı bir gelişme kaydeden inşaat sektörü, 2010 yılında en iyi değerlerini görmüş, ancak 2011 yılında ortaya çıkan belirsizliklerle bir daralma eğilimi göstermiştir.
Grafik 2: Yapı Ruhsatına Göre Bina Sayılarının Karşılaştırılması (Kaynak: TÜİK) Grafik 1: İnşaat sektörü ile GSYH’nin Değişimi (Kaynak: TÜİK)
2005-2011 yılları arasında yapı ruhsatlarına göre konut inşatlarındaki gelişme, aşağıdaki tabloda görülmektedir. Bu tabloya göre; 2010 yılında gerek bina sayısında, gerek daire sayısında, gerekse yüzölçümünde en yüksek değerlere ulaşılmıştır. 2011 yılında, bina sayısı ve daire sayısındaki artış hızı yavaşlamış; 2010’a göre daha düşük değerlerde gerçekleşmiştir. Bunun nedeni, yurtdışında özellikle AB içerisindeki bazı ülkelerdeki belirsizlikler ile yurt içindeki döviz kurlarının artışı olarak değerlendirilmiştir. Bu belirsizlikler, konut talebinin ötelenmesine ve alımlarda yavaşlamaya yol açmıştır.
Aşağıdaki grafikte verilen konut satış rakamları, ele alındığında da; 2011 yılının 3. çeyreğinde, 2. çeyreğe göre tüketici talebinde bir azalma olduğu açıkça görülmektedir. Faizlerin yükseliş eğilimine girmesi ve Avrupa’dan gelen kriz haberleri, konut alacak tüketicileri beklemeye yöneltmiştir.
Grafik 3: 2009-2011Yıllları Arasında Türkiye’de Konut Satışları (Kaynak: TÜİK)
Tablo 1: 2005-2011 Yılları Arasında Yapı Ruhsatlarına Göre Konut İnşatlarındaki Gelişme (Kaynak: TÜİK)
TÜİK’in konut satışlarına yönelik hazırladığı verilere göre; 2011 yılının 3. Çeyreğindeki konut satışları, bir önceki döneme göre % 5,18’lik azalmayla gerçekleşmiştir. Buna karşın; bir önceki yılın ilk 3 dönemiyle, 2011 yılının ilk 3 dönemi karşılaştırıldığında % 21,57’lik artış yaşandığı da görülmektedir. Son çıkan depreme karşı kentsel dönüşüm yasasının, inşaat sektöründe ciddi bir canlandırma getireceği beklenmektedir. Bu yasanın etkilerinin, önümüzdeki döneme nasıl yansıyacağını birlikte göreceğiz. 5 Sayı 08 (2012/1)
TİMFED’ten
TİMFED, Yönetim Kurulu Toplantısı Gerçekleştirildi
TİMFED Yönetim Kurulu toplantısı 22 Şubat 2012 tarihinde İstanbul Gayrettepe Dedeman Otel’de gerçekleşti. TİMFED Yönetim Kurulu Başkanı Y. Ali Tung’un hoşgeldiniz konuşmasının ardından başlayan toplantıda TÜRKONFED’e üyelik konusu görüşüldü ve üyelerin çoğunluk oyunun alınmasıyla birlikte üyelik işlemlerinin başlatılması kararı alındı. Toplantının diğer gündem maddelerinin de görüşülmesinin ardından TİMFED ve TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Y. Ali Tung TİMDER’in son dönem faaliyetleri hakkında bilgi vererek TİMFED’e üye diğer derneklerden de son dönem faaliyetleri hakkında bilgi istedi. Üye dernek delegelerinin son dönem faaliyetleri hakkında bilgi vermesi ve fikir alışverişinde bulunulmasının ardından toplantı sona erdi.
8 Sayı 08 (2012/1)
TİMFED’ten
TİMFED, TÜRKONFED Üyesi Oldu Türkiye’nin en büyük bağımsız gönüllü iş dünyası örgütü olan TÜRKONFED (Türk Girişim ve İş Dünyası Federasyonu) üye ağını genişletmeye devam ediyor. Orta Anadolu Bilim ve İş Dünyası Dernekleri Federasyonu (ORANSİFED) ve Türkiye İnşaat Malzemecileri Federasyonu (TİMFED) gözlemci üye olarak TÜRKONFED’e katıldı. Yeni üyelerin katılımıyla TÜRKONFED’in sektörel üye tabanı, Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED), Türkiye Seramik Federasyonu (SERFED) ve Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu’ndan (YÜF) sonra inşaat malzemeleri sektörünü temsilen TİMFED’in de katılımıyla genişlemiş oldu. Böylelikle TİMFED ile TÜRKONFED’in sektörel federasyon sayısı 4’e çıkarken, ORANSİFED ile bölgesel federasyon sayısı 12’ye yükseldi.
TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Erden Çenesiz
10
Konuyla ilgili olarak, TÜRKONFED’in sektörleri ve bölgeleri temsil eden ve aynı zamanda bir çatı altında toplayan yapısıyla Türkiye’de tek olduğunu kaydeden Erdem Çenesiz, “Yıllardır savunduğumuz bağımsız ve sivil örgütlenme anlayışının her geçen gün daha çok kişi ve dernek tarafından benimsenmesi ile ailemiz büyüyor. Önümüzdeki dönemde, büyüme ve derinleşme stratejileri doğrultusunda üye sayımızı artırmaya devam edeceğiz” dedi. Sayı 08 (2012/1)
TİMFED Yönetim Kurulu Başkanı Y. Ali Tung Üyelik girişiminin kabul edilmesinin ardından bir açıklama yapan TİMFED Yönetim Kurulu Başkanı Y. Ali Tung; ise “Böylesine güçlü bir örgütün üyesi olmanın gururu, kıvancı ve önümüzdeki süreçte birçok projeye birlikte imza atacak olmanın heyecanını yaşıyoruz. TÜRKONFED ile birlikte geliştireceğimiz işbirlikleri ve projelerin önümüzdeki süreçte sektörümüz ve ülkemize yeni faydalar üreteceğinden şüphemiz bulunmamaktadır. Üyeliğimizin sivil toplum örgütlerimiz ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ederiz.” dedi.
ADURO SERİSİ AKILLI TASARIM... Güçlü gövde yapısı ve estetik tasarımıyla banyo ve mutfaklarda fonksiyonelliği öne çıkaran ADURO serisi, lavabo ve eviye bataryalarında kullanılan tasarruf teknolojisi ile de suya sahip çıkıyor. ADURO serisi armatürler, güçlü tasarım karakteri, sağlam yapısı ve katlanabilir, oynar gagası sayesinde kontrollü işlevselliği ile fark yaratıyor. Adını ateşten alan Aduro özellikle geniş alanlı, karakteristik mimari yapılarla bütünleşebilecek bir çizgiye sahip.
www.gpd.com.tr
Aduro serisi, GPD’nin diğer ürünleri gibi doğaya dost üretim anlayışı ile üretildi.
TİMDER’den
TİMDER Yönetim Kurulu’nun Üye Ziyaretleri Devam Ediyor
TİMDER Yönetim Kurulu, geleneksel üye ziyaretlerine devam ediyor. Üyeleri ile bir araya gelerek beklentilerini görüşen ve sektör adına atılacak adımların yol haritasına üyelerin fikir ve görüşlerini de katan TİMDER Yönetim Kurulu Üyeleri 10 Nisan 2012 dört üyesini ziyaret etti. Ziyaretlerinden ilki TİMDER Geçmiş Dönem Yönetim Kurulu Başkanlarından Can Şakarer
(Bahar Yapı), İkincisi Ahmet Yılmaz (Yılmazlar Bm Center), üçüncüsü TİMDER Geçmiş Dönem Yönetim Kurulu Başkanlarından Ferhan Özkalp (YÜTAŞ), dördüncüsü ise İbrahim Dolanbay (Egem Yapı) oldu. Ziyaretlerin ortak gündemini TİMDER’in faaliyetleri, sektörün gelişim ve sorunları, gelecek beklentileri oluşturdu.
YÜTAŞ ziyareti sırasında Ferhan Özkalp’in yılların emekleriyle oluşturduğu Musluk Müzesi de gezildi
12 Sayı 08 (2012/1)
TİMDER’den
İTO 83. Komite Zümre Toplatısında Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun Sektörümüze Etkisi ve İşverenlere Getirdiği Sorumluluklar Görüşüldü İstanbul Ticaret Odası (İTO) 83 Numaralı İnşaat Malzemeleri Meslek Komitesi Zümre Toplantısı, 24 Mayıs 1012 tarihinde, Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun Sektörümüze Etkisi ve İşverenlere Getirdiği Sorumluluklar konulu bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Toplantı, İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şekib Avdagiç’in açılış konuşmasıyla başladı. 83. Komite Meclis Üyesi Eyüp Topal’ın oturum başkanlığını üstlendiği toplantıda Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Dural, TİMFED ve TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Y. Ali Tung, Kale Grubu Hukuk İşleri Direktörü Özlem Akyüz Atamer, Orka Banyo Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Yılmaz, Ece Armatür Finansman Müdürü Fatih Mehmet Bener ve Elmor Muhasebe ve İdari İşler Müdürü Kayıhan Kayı’da konu hakkında görüş ve bilgilerini katılımcılarla paylaştı. Konuşmacıların YTTK hakkındaki görüşlerini açıklamasının ardından soru-cevap bölümünde katılımcılara YTTK hakkında akıllarındaki soru işaretleri cevaplandırıldı.
TİMDER Geçmiş Dönem Başkanlarından Nural Tuncer
14 Sayı 08 (2012/1)
TİMKODER’den
2012 TİMKODER Eğitim Programı Başarıyla Sonuçlandı
TİMKODER tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen 2012 TİMKODER Eğitim Programı sona erdi. Ocak ayında başlayan ve 10 hafta süren eğitim seminerleri sonunda düzenlenen sınav ile dereceye giren katılımcılara ödülleri ve sertifikaları önümüzdeki günlerde düzenlenecek yemekli davet ile takdim edilecek. Dereceye giren katılımcılara sırasıyla; 1. iPad 2. 82 ekran LCD TV 3. Notebook 4-10. Navigasyon Cihazı veya Bluetooth Araç Kiti hediye edilecek.
Eğitim Programı için alınan yoğun talepler doğrultusunda TİMKODER Yönetiminin yaptığı titiz çalışmalar neticesinde geçtiğimiz yıl düzenlenen eğitim programı içerisinde verilen dersleri tamamlayıcı yeni konular belirlendi. Gerek geçen yıllarda katılan katılımcıların gerekse Rüzgarlı Sokak esnafından alınan olumlu tepkiler ve Rüzgarlı Sokak çalışanlarının olumlu geri dönüşleri sonucunda oluşturulan program yoğun ilgi gördü. Konusunda uzman eğitmenler ve ders konuları ile planlanan eğitim programında işlenen konular şu şekilde:
Eğitimin Konusu Kişisel İlişkiler ve Müşteri İletişiminde Başarı Anahtarı: Etkileme Gücü
Tarih 24.01.2012
Eğitmen Özkan KAYMAK
Şikâyetleri Satışa Çevirmek: Her Şikâyet Bir Armağandır
31.01.2012
Özkan KAYMAK
İşletmelerde/Bayiliklerde Müşteriyi Tekrar Gelmeye Teşvik Etme Teknikleri: “Yine Bekleriz” 07.02.2012
Ali İsmet KOÇAK
Etkili Pazarlık ve Müzakere Teknikleri
14.02.2012
Ayla Yıldız TEKMİR
Para politikası ve 2012 Yılında Dünyada Yaşanacak Değişimler
21.02.2012
Prof. Dr. Serdar PİRTİNİ
e-ticaret ile İşinizi Globalleştirme ve Para Kazanma Yolları
28.02.2012
Coşkun DOLANBAY
“Bir Telefon=Bir Fırsat”:Müşterileri Telefonla Etkileme Teknikleri
06.03.2012
Başar BAYPINAR
Topluluk Önünde Etkili Konuşma, Nefes Kontrolü ve Söz Söyleme
13.03.2012
Erkan TAN
Yaratıcı Düşünce, Sorun Çözme ve Karar Verme Teknikleri Eğitimi
20.03.2012
Prof. Dr. İsmail ÜSTEL
Değişen Ekonomide Dünya Trendleri ve Uluslararası Şirketlerin Uygulamaları
27.03.2012
Prof. Dr. Serdar PİRTİNİ
16 Sayı 08 (2012/1)
TİMKODER’den
TİMKODER tarafından gerçekleştirilen etkinliklerden en önemlisi olarak nitelenen eğitim programları düzenli olarak her yıl planlanıyor ve edinilen tecrübeler ışığında bir önceki yıldan daha başarılı olması için çalışılıyor. TİMKODER, eğitime verdikleri önemi her kulvarda dile getirerek, esnaftan alınan olumlu geri dönüşler ile bu amaçlarına ulaşmanın haklı gururunu yaşıyor. TİMKODER olarak eğitim programının düzenlenmesinde emeği geçen başta tüm TİMKODER yönetimine, her zaman olduğu gibi bu etkinlikte de desteklerini esirgemeyen TOBB Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu’na, ATO Başkanı Sayın Salih Bezci’ye, sponsor firmalar Ekpaş A.Ş. ve Elmor A.Ş.’ye teşekkürlerimizi sunuyoruz.
17 Sayı 08 (2012/1)
TİMKODER’den
TİMKODER, “Rüzgarlı Sokak Fırsat Günleri” Insert Çalışması Sektöre Hareket Getirdi TİMKODER, “İnşaat Malzemesi En Ucuz Fiyatlarla Rüzgarlı Sokak’tan Alınır” sloganı ile Ankara’daki tüm nihai tüketicileri Şehrin En Büyük Açık Hava Yapı Marketi’ne bekliyor. TİMKODER ve Hürriyet Gazetesi işbirliği ile hazırlanan “Rüzgarlı Sokak Fırsat Günleri” insert çalışmamızın ilk sayısı 6 Mayıs 2012 Pazar günü Hürriyet Gazetesi ile birlikte Hürriyet Ankara tirajı kadar dağıtılarak pek çok okuyucuya ulaştı. Insert’te Rüzgarlı Sokak’ta yer alan 38 firmanın indirimli ürünleri yer alıyor.
Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana Türkiye siyasetine yön veren önemli bölgelerinden biri Rüzgarlı Sokak. Bugünkü yapısı ile Ankara ticaretine yön veren şehrin önemli merkezlerinden biri olan herkes tarafından bilinen yaklaşık elli yıllık inşaat malzemeleri alım satımının yapıldığı bir semt Rüzgarlı Sokak. Rüzgarlı Sokak değişim sürecine giriyor. TİMKODER’in Ankara Büyükşehir Belediyesi ile koordineli bir çalışmanın sonunda neticeye yaklaştığı “Şehrin En Büyük Açık Hava Yapı Marketi” olmayı amaçlayan bir yapıya ulaşacak. Yaklaşık 1.500 esnafı ile Türkiye inşaat malzemeleri pazarında %35 paya sahip Rüzgarlı Sokak, şimdi de yenileme sektörünün çalışmalarının ön plana çıktığı zamanımızda, sektörden önemli bir pay alabilmek için yeniden yapılanıyor. Ürün çeşitliliği, işyerlerinde konularına hakim deneyimli ve eğitimli elemanları ile bu konuda iş yapan rakiplerine nazaran her zaman önde.
Bayisi oldukları firmaların ürünlerini alım güçleri ile rakiplerine oranla daha ucuza satabilme özelliğine sahip bir işyeri topluluğu olduğunu insert çalışmaması içindeki fiyatlar incelendiğinde de görmemek mümkün değil. TİMKODER, dernek çatısı altında, birliktelikten doğan güç ile nihai tüketicilere fiyat ve hizmet kalitesi ile ulaşmakta ön plana çıkmayı hedefliyor.
18 Sayı 08 (2012/1)
TİMKODER’den
TİMKODER Üyeleri UNICERA Fuarını Ziyaret Etti
TİMKODER Üyeleri 14-18 Mart tarihleri arasında İstanbul’da Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen UNICERA 24. Uluslararası Seramik Banyo Mutfak Fuarını ziyaret etti. ATO ve TİMKODER’in katkıları ile düzenlenen fuar ziyareti gezisine TİMKODER üyelerinden oluşan 60 kişilik grup katıldı. 16-17 Mart tarihlerinde fuarı ziyaret eden TİMKODER üyeleri standları tek tek gezerek firmalarla görüşüp ürünleri, projeleri hakkında bilgiler alırken TİMKODER olarak gerçekleştirdikleri faaliyetleri de aktardılar.
19 Sayı 08 (2012/1)
ANTİMDER’den
ANTİMDER 4. Olağan Genel Kurul Toplantısı Yapıldı
ANTİMDER 4. Olağan Genel Kurul Toplantısı 07 Şubat 2012 tarihinde Antalya Ramada Plaza’da gerçekleştirildi. Toplantı, ANTİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Üstem’in açılış konuşmasıyla başladı. Üstem konuşmasında geçmiş dönemlerde görev üstlenen Başkan ve Yönetim Kurulu Üyelerie ayrı ayrı teşekkür ettikten sonra Yönetim Kurulu Başkanlığı süresice dernek çalışmalarına emek veren Yönetim Kurulu Üyelerine de teşekkürlerini sundu. Kurulu Üyesi Mustafa Tepe’ye devretti. Tepe Mali Tablo hakkında üyeleri bilgilendirdi. Denetleme Kurulu Raporunu okumak üzere Denetleme Kurulu Başkanı Muzaffer Akay ’a söz verildi. Divan Başkanı Denetleme, Faaliyet ve Mali Raporların ibrasını istedi. Raporların ibrası oy birliği ile kabul edildi.
Üstem’in konuşmasının ardından Divan Kurulu oylaması Ender Kuzucu’nun Divan Başkanlığı, S.Fatih Köksal ve Murat Namlı‘nın da Kâtip Üye olarak oy birliği ile seçilmesi ile sonuçlandı ve 1 dakikalık saygı duruşunun ardından da gündem maddeleri görüşülmeye başlandı. ANTİMDER faaliyet raporunu okumak üzere Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nesrin Ayan Özben‘e söz verildi. Özben 2 yıllık dönem içerisindeki faaliyetler hakkında üyeleri bilgilendirdi. Gerçekleştirilen slâyt sunum ile de görsel olarak 2 yıllık süreç üyelere tekrardan hatırlatıldı. Divan Kurulu Başkanı Mali Tablo hakkında bilgi vermek üzere sözü Yönetim
20 Sayı 08 (2012/1)
Divan Başkanı Ender Kuzucu Yönetim Kurulu Asil ve Yedek, Denetleme Kurulu Asil ve Yedek, TİMFED Delege Asil ve Yedek olmak üzere seçimlere geçti. Liste olup olmadığı soruldu ve tek liste ile seçim tamamladı. Listeyi Genel Kurulu onayının alınmasının ardından seçilmiş olan Süleyman Acar, İlhan Kurtar, Nesrin Ayan Özben, Ayhan Özdoğan, İsmail Volkan, Bülent Kuzu, Mustafa Üstem‘i tebrik ederek hayırlı ve uğurlu olmasını diledi ve toplantının kapanışını gerçekleştirdi. Genel Kurul’dan sonrası 13 Şubat 2012 tarihinde gerçekleştirilen Yönetim Kurulu toplantısında da görev dağılımı şu şekilde belirlendi. Süleyman Acar Yönetim Kurulu Başkanı, İlhan Kurtar Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, Nesrin Ayan Özben Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, Ayhan Özdoğan Yönetim Kurulu Mali Yönetmeni, İsmail Volkan Yönetim Kurulu Genel Sekreteri, Bülent Kuzu ve Mustafa Üstem’de Yönetim Kurulu Asil Üyeleri olarak görev aldılar.
ANTİMDER’den
ANTİMDER Mart Ayı Yönetim Kurulu Toplantısı Yapıldı
ANTİMDER Mart ayı Yönetim Kurulu toplantısı 6 Mart 21012 tarihinde, Antalya Ramada Plaza’da 51 kişinin katılımıyla gerçekleşti. Yeni Yönetim Kurulu’nun belirlenmesinin ardından gerçekleşen ilk geniş katılımlı Yönetim Kurulu toplantısı Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Acar’ın açılış konuşmasıyla başladı. Acar konuşmasında şunları ifade etti. "7 Şubat’ta ANTİMDER 4. Genel Kurulu gerçekleştirildik. Öncelikle tek liste ile Genel Kurul’un tamamlanmasından ve daha da önemlisi bizlere olan güveninizden dolayı memnuniyetimi ve teşekkürlerimi sunarım." dedi. Genel Kurul’un akabinde 13 Şubat’taki ilk Yönetim Kurulu toplantısıns gerçekleştirilen görev dağılımını da açıklayan Acar, yeni görevlerin hayırlı olmasını temmenni etti. Göreve başladıkları günden itibaren 4 Yönetim Kurulu Toplantısı gerçekleştirdiğini belirten Acar, 2012 - 2014 çalışma döneminin planlanlarının, toplantı, eğitim, konuşmacı, gelir getirici faaliyetler, sosyal aktiviteler olmak üzere 2 yıllık süreç içerisinde ANTİMDER’e katkı sağlayabilmek adına faaliyetlerin plandığını ifade etti ve sizlerin de katkılarıyla ANTİMDER‘i daha da ileriye taşıyacağımıza inanıyorum diyerek sözü Mali konularda alınmış olan kararları aktarmak üzere ANTİMDER Mali Yönetmeni Ayhan Özdoğan‘a devretti. Özdoğan, üyeleri ANTİMDER giriş ve yıllık üye aidatları hakkındaki değişiklikler konusunda bilgilendirmesinin ardından sözü tekrar Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Acar’a iade etti.
Doç Dr. Ayşe Boztosun’un sunumunu tamamlamasının ardından ANTİMDER Kurucu Başkanı Bülent Kuzu verdiği değerli bilgilerden dolayı Doç. Dr. Ayşe Boztosun’a plaket takdim etti.
Acar 22 Şubat tarihinde İstanbul Gayrettepe Dedeman Otel’de gerçekleştirilen TİMFED Yönetim Kurulu toplantısında alınan kararlar hakkında bilgi verdikten sonra dernek üyeliğine katılan Celil Ecirli (Zirve Plastik), Mustafa Pişkin (Arter Yapı), Musa Can (Ascanlar)’a ANTİMDER Ailesi adına hoş geldiniz dileklerini ileterek toplantının bilgilendirme toplantısı bölümü için Yeni Türk Ticaret Kanunu ile ilgili olarak sözü Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve idari Bilimler Akademisi Hukuk Doçenti Doç. Dr. Ayşe Boztosun’a devretti.
22
Yeni Türk Ticaret Kanunu hakkında bilgilendirme ve soru cevap bölümünün tamamlanmasının ardından Doç. Dr. Ayşe Boztosun YTTK’na geçiş aşamasında Üniversitenin ve bizzat kendisinin danışmanlık hizmetini verebileceğini de sözlerine eklemiştir. Sayı 08 (2012/1)
Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Acar da görevi devir aldığı geçmiş Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Üstem’e ANTİMDER‘e sağlamış olduğu katkılardan dolayı teşekkürlerini sunarak plaket takdim etmiş ve toplantı sona ermiştir.
ANTİMDER’den
ANTİMDER Mayıs Ayı Toplantısı 4. Geleneksel ANTİMDER - Kalfa AVM Kuru Fasülye Pilav Günü Etkinliği ile Birlikte Gerçekleşti Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Acar, her yıl ANTİMDER‘i ağırlayan Şahabettin Öztekin’e teşekkürlerini sundu. ANTİMDER Ailesi adına burada olmaktan dudukları mutluluğu ifade eden Acar, günün anısına Şahabettin Öztekin’e hatıra paketi sundu ve Sözü Öztekin’e devretti.
ANTİMDER Mayıs Ayı Olağan Toplantısı son 4 yıldır olduğu gibi Mayıs ayının ilk haftasında ANTİMDER Üyelerinden Şahabettin Öztekin’in sahibi olduğu KALFA AVM‘nin sponsorluğunda 4. Geleneksel ANTİMDER Kalfa AVM Kuru Fasulye Pilav günü adı altında Kalfa AVM restoranda gerçekleşti.
Bu sene Şahabettin Öztekin, ANTİMDER Üyelerini oğlu Süleyman Öztekin ile birlikte karşıladı. İktisat Fakültesini bitiren Süleyman Öztekin askerliğini de tamamlamasının arsından KALFA AVM‘nin mağaza yöneticisi olmuştu. Üyeler ile tek tek ilgilenen Süleyman Öztekin de babası gibi misafirperver olduğunu gösterdi.
Şahabettin Öztekin, firmasını şu sözlerle tanıttı; "1983 yılında faaliyetine Kalfa İnşaat unvanıyla inşaat müteahhitliği yaparak akabinde de 1987 yılında aile bireylerinden oluşan bir şirket kurularak şirketimizin unvanı Kalfa İnşaat ve Ticaret A.Ş olarak tescil edildi. 1987 yılından itibaren inşaat müteahhitliğinin yanı sıra inşaat malzemesi ticaretine başladık ve o yıl Çanakkale Seramik, Kalebodur bayi olduk." "2008 yılı itibariyle firmamız günümüz koşullarına uygun büyük mağazacılığı tercih edip, Antalya’da 2000 metrekare iş merkezinde: yapı grubu, banyomobilyaları, hediyelik eşyalar, mutfak aksesuarları, küçük ev aletleri, duvar kağıdı, parke, boya, küçük el aletleri, çelik kapı, ısıtma grubu, aydınlatma grupları ile hizmet vermektedir. Alışveriş merkezimizde müşterilerimizin daha rahat bir alışveriş imkanına sahip olmaları için de oyun ve eğlence merkezimiz, otoparkımız ve cafemiz bulunmaktadır." "Siz meslektaşlarımı iş yerimde görmekten ve sizlerle birlikte olmaktan çok mutluyum. Katılımınızdan dolayı teşekkürlerimiz sunuyorum.” diyerek sözlerine son veren Öztekin’in ardından Mustafa Üstem ve Mustafa Tepe için ANTİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Acar tarafından hazırlatılmış olan doğum günü pastası kesildi. Şahabettin Öztekin de günün anısına doğum günü sahiplerine hazırlattığı hediyeleri takdim etti. Bir sonraki sene Mayıs Ayında buluşma dilekleriyle toplantı son buldu.
Toplantı günü olan 1 Mayıs aynı zamanda Geçmiş Dönem Başkanlarından Bülent Kuzu, Mustafa Üstem ve geçmiş dönem Yönetim Kurulu Üyelerinden Mustafa Tepe’nin de doğum günüydü. Her yıl doyasıya yedikten sonra tadı damaklarda kalan çorba, kuru fasulye pilav’dan oluşan yemek, samimi bir ortamda sohbet eşliğinde yenildi. Şahabettin Öztekin’in ANTİMDER Üyelerine bir sürpriz yaparak muhteşem yemeklerin yanına keman ustasından dinleti de eklemesi organisazyona ayrı bir güzellik kattı.
23 Sayı 08 (2012/1)
DİMSİAD’tan
DİMSİAD 4. Olağan Genel Kurul Toplantısı Yapıldı
Denizli İnşaat Malzemesi Satıcıları İş Adamları Derneğimizin (DİMSİAD) 4. Olağan Genel Kurulu 7 Nisan 2012’de dernek merkezimizde gerçekleştirildi. Genel kurulda oy birliği ile seçilen yeni Yönetim Kurulu Genel Kurul sonrasında gerçekleştirdiği ilk toplantısında görev dağılımını da belirledi. Genel Kurul toplantısı Divan Kurulu heyetinin seçimi, İstiklal Marşı ve saygı duruşunun ardından başladı. Yönetim Kurulu Başkanı M. Kemal Şahan’ın Başkanlığı süresince gerçekleşen faaliyetler hakkında bilgi vermesinin ardından Yönetim ve Denetim Kurulu raporları ayrı ayrı okunarak tüm üyeler tarafından ibra edildi. Divan Başkanı Hüseyin Çetinkaya’nın sunmuş olduğu Yönetim ve Denetim Kurulları Listesi başka bir öneri olmaması sonucunda oylandı ve kabul edildi. Geçmiş dönem gelir-gider bütçeleri okunarak bütçe kurul delegeleri tarafından oy birliği ile onandı.
24
Genel Kurul sonucunda belirlenen Yönetim ve Denetim Kurulları görev dağılımları ise şu şekilde belirlendi. Sayı 08 (2012/1)
YÖNETİM KURULU ASİL ÜYELERİ 1- Sedat DOĞAÇ 2- Ferruh DALKILINÇ 3- Vedat NAMLIOĞLU 4- Osman ÖZÇELİK 5- Sinan SOYLU 6- Mehmet YILDIZ 7- Murat TUNCER 8- Buket CİBALİ DEMİR 9- Neslişah ÖZDEMİR 10- Muhtalip KARAGÜNDÜZ 11- M. Kemal ŞAHAN 12- Süleyman ÇELİKER 13- Salih DAYIOĞLU 14- Uğur TETİK 15- Mete DEMİR
DİMSİAD’tan YÖNETİM KURULU YEDEK ÜYELERİ 1- Özgür SAĞLAM 2- Zeki DÜLGER 3- Murat BÜBER 4- Mustafa KÖRPEOĞLU 5- İsmail SEVER 6- İsmail DEMİRÖZ 7- Akgün KAVİ 8- Cevdet ONAN 9- Bayram ELDEN 10- Celal ATÇALI 11- Musa KESKİN 12- Mehmet AYDIN 13- Mehmet BAŞARAN 14- Doğan EROL 15- Burhan IŞIK
DENETİM KURULU ASİL ÜYELERİ 1- Okan ÖZGÜR 2- Raşit ÖZDEMİR 3- Süleyman TUĞRAL
DENETİM KURULU YEDEK ÜYELERİ 1- Sayın İSANÇ 2- Ramazan DAĞ 3- Necmi IRMAK
TİMFED DELEGELERİ 1- Sedat DOĞAÇ 2- Ferruh DALKILINÇ 3-Muhtalip KARAGÜNDÜZ 4- Sinan SOYLU 5- Mehmet YILDIZ
Yedinci yönetimin yapmış olduğu ilk Yönetim Kurulu toplantısında ise Başkan Sedat DOĞAÇ, Başkan Yardımcıları Ferruh DALKILINÇ ve Vedat NAMLIOĞLU, Genel Sekreter Neslişah ÖZDEMİR, Sayman Osman ÖZÇELİK olarak belirlenmiştir. Çalışma komisyonlar düzenlenmiş olup, komisyonlar ise aşağıdaki gibidir: MALİ İŞLER KOMİSYONU 1- Osman ÖZÇELİK 2- Mehmet YILDIZ 3- Mete DEMİR
ÜYELER ARASI İLİŞKİLER ve ÜYELİK GELİŞTİRME KOMİSYONU 1- Murat TUNCER 2- Neslişah ÖZDEMİR 3- Muhtalip KARAGÜNDÜZ 4- Salih DAYIOĞLU
BÜLTEN, DERGİ, BASIN, YAYIN, İLETİŞİM KOMİSYONU 1- Mustafa Kemal ŞAHAN 2- Vedat NAMLIOĞLU 3- Süleyman ÇELİKER
SOSYAL FAALİYETLER KOMİSYONU 1- Sinan SOYLU 2- Buket CİBALİ DEMİR 3- Uğur TETİK 4- Salih DAYIOĞLU
ÜYE OLUNAN KURULUŞLAR ve DİĞER STK’LARLA İLETİŞİM KOMİSYONU 1- Ferruh DALKILINÇ 2- Sedat DOĞAÇ 3- Mustafa Kemal ŞAHAN
PROJE GELİŞTİRME KOMİSYONU 1- Sinan SOYLU 2- Murat TUNCER 3- Mete DEMİR Yönetim kurulu toplantısı sonunda başkan seçilen Sedat DOĞAÇ geçmiş dönem çalışmaları için eski yönetime, kendisini başkan seçtikleri için de yeni yönetime teşekkür etti. Üye sayısını 200’e çıkarmayı hedeflediğini belirten Sedat DOĞAÇ, derneğimizin amacı, yapılacak olan faaliyetler ve dergi çalışmalarıyla ilgili de bilgi verdi. Toplantı daha güçlü bir DİMSİAD hedefi ile son buldu. Sayı 08 (2012/1)
25
DİMSİAD’tan
DİMSİAD Üyeleri “Yaza Merhaba Kahvaltısı”nda Buluştu Denizli İnşaat Malzemesi Satıcıları İş Adamları Derneği (DİMSİAD) Üyeleri 10 Haziran 2012 tarihinde “Yaza Merhaba” kahvaltısında bir araya gelerek güzel bir hafta sonu etkinliği gerçekleştirdi. Decoyap sponsurluğunda organize edilen, Saki Restaurant’ta gerçekleştirilen kahvaltıya başta DİMSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Doğaç, Demos Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aslan olmak üzere, Yönetim Kurulu Üyeleri ve çok sayıda dernek üyesi katıldı.
Demos Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aslan ve DİMSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Doğaç
Aileler ile katılım gerçekleştirilen kahvaltıda, dernek üyeleri güzel bir hafta sonu geçirme imkanı bulurken, dernek üyeleri ve eşleri birbirleri ile tanışma ve kaynaşma imkanı bulmanın sevincini yaşadılar. Decoyap yetkililerinin hazırlamış olduğu sunumla daha da renklenen kahvaltı herkesin aklında verimli bir Pazar günü etkinliği olarak yer edindi. 9. yılında yakaladığı başarının ardından katılımcı firmalarında ilgisinin arttığı 10. DECOYAP Ege İnşat ve Dekorasyon Fuarı’nın 2013 yılında destekçilerinden biri olacak olan DİMSİAD böyle bir organizasyonda yer almanın ve üyeleri ile Decoyap arasında bir köprü oluşturmanın haklı gururunu yaşadı. Denizli inşaat sektörüne büyük katma değer sağlayacak olan fuar için DİMSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Doğaç: “Bu fuara katılımı arttırmak ve bölgesel düzeyde güçlü bir konuma getirmek için DİMSİAD olarak her türlü desteği vermeye hazırız.” diyen Doğaç’ı kahvaltıya katılım gerçekleştiren üye firmalar tarafından da desteklendi.
26 Sayı 08 (2012/1)
BURTİMDER’den
BURTİMDER Üyelerine "Yeni Dünya Düzeni, Yeni Paradigmalar" Konferansı Düzenledi
Osman Şahin
BURTİMDER (Bursa Tesisat ve İnşaat Malzemecileri Derneği), TÜYAP Bursa Fuarcılık A.Ş.’nin sponsorluğunda üyelerine "Yeni Dünya Düzeni, Yeni Paradigmalar konulu bir konferans verdi. Prof. Dr. Emre Alkin’in sunumuyla, Almira Otel’de gerçekleştirilen toplantı BURTİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Osman Şahin’in açılış konuşmasıyla başladı. Açılış konuşmasının ardından paydaşı oldukları 24. Bursa Yapı Yaşam Fuarı ve Kongresi’ne üyelerin katılmalarını temenni etiklerini belirten Şahin, sözü Prof. Dr. Emre Alkin’e devretti. Prof. Dr. Emre Alkin gerçekleştirdiği sunum ve vermiş olduğu mesajlarla Türkiye ve dünyada yaşanan ekonomik gelişmeler hakkında bilgi verdi. Alkin’in verdiği mesajlardan bazıları ise şunlardı;
28
’’Ülkenin geleceği nokta iyi. Şu anki sisli ortamda duygusal bozulmalara gitmemek lazım. Bu sis kalkacak. Türkiye’nin 2050’ye kadar geleceği güzel görünüyor’’ Sayı 08 (2012/1)
Prof. Dr. Emre Alkin
“Dünya ikinci dip’e doğru gidiyor söylemi safsatadır. Böyle bir şey yok. Çünkü biz birincisinden çıkmaya çalışıyoruz. Daha birinci dibi atlatmadık ki ikinci dip olsun.”
BURTİMDER’den
İlhan Ersözlü
“Çin dünyanın devi olacak deniliyor. Çin hiçbir şey olamayacak. Sizlere soruyorum; içinizden hanginiz bir Çinli gibi yaşamak istersiniz. Ama ABD ve Avrupalı gibi yaşamak ister misiniz diye sorsam birçoğunuz evet diyeceksiniz. Kısaca Çin büyük bir ekonomi olabilir, ticari partner olabilir ama lider olamaz.”
Toplantı, TÜYAP Bursa Fuarcılık A.Ş. Genel Müdürü İlhan Ersözlü’nün, Bursa Yapı ve Yaşam Fuarı ve Kongresi hakkında yaptığı bilgilendirmenin ardından sona erdi.
Sunumu sonrasında katılımcıların sorularını da yanıtlayan Alkin’e günün anısına BURTİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Osman Şahin tarafından çini bir vazo takdim edildi.
29 Sayı 08 (2012/1)
BURTİMDER’den
Bursa 24. Uluslararası Yapı ve Yaşam Fuarı ve Kongresi Gerçekleşti
Tüyap Bursa Fuarcılık Anonim Şirketi tarafından, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB), Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası ve Bursa Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği (BURTİMDER) desteğinde, TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi işbirliğiyle hazırlanan Bursa 24. Uluslararası Yapı ve Yaşam Fuarı ve Kongresi, Bursa Şehiriçi Doğalgaz Dağıtım Ticaret ve Taahhüt A.Ş. (BURSAGAZ) işbirliği ile hazırlanan IHS Bursa 2012, 7. Isıtma, Soğutma, Havalandırma ve Doğalgaz Teknolojileri Fuarı ile Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Marmara Belediyeler Birliği işbirliği ile hazırlanan Bursa Kent 2012, Bursa Belediye İhtiyaçları, Kent Mobilyaları Park Bahçe Düzenlemeleri ve Spor Tesisleri Fuarı eş zamanlı olarak 04 - 08 Nisan 2012 tarihleri arasında Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlendi.
30 Sayı 08 (2012/1)
16 ülkeden 286 firma ve firma temsilciliğinin katılımıyla, 6 ayrı salonda ve 30.000 m2 kapalı alanda düzenlenen yapı sektörü ile Kent 2012 Fuarı’nın eş zamanlı buluşması, yurtiçi ve yurtdışından A.B.D., Almanya, Avustralya, Çin, Fransa, Güney Kore, İsrail, İtalya, KKTC, Mısır, Norveç, Polonya, Suudi Arabistan, Yunanistan’dan 46.916 kişi tarafından ziyaret edildi. Düzenlendiği ilk yıldan beri katılımcı sayısı ve niteliği ile ziyaretçiler tarafından çok beğenilen ve takip edilen ve 2012 yılından itibaren “Uluslararası Fuar” niteliği kazanan Yapı ve Yaşam Fuarı, yapıdaki tüm yeniliklerin bir arada sergilendiği, yeni ürün ve hizmetlerin, makina ve donanımların tanıtıldığı geniş platformu ile ülkemizin konusunda ikinci büyük fuarıdır.
BURTİMDER’den Yurtiçi ve yurtdışından mimarlar, şehir plancıları, peyzaj mimarları, mühendisler, müteahhitler, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları ve konu ile ilgili profesyonellerin davetli olduğu kongre ile Fuarın önemi daha da artmıştır. Kongre süresince ayrıca Mimari Fotoğraf Atölyesi, Heykel Atölyesi, Maket Atölyesi, Kent Düşleri Atölyeleri, Avrupa’da Sürdürülebilir Mimarlık, Özürlülük ve Mimari, Kent Suçları, Deprem Karikatürleri, Hanlar Bölgesi Öğrenci Çalışmaları, Fuar Alanı Karşılama - Sergi - Sunu Mekanı Ulusal Öğrenci Proje Yarışması ve TOKİ’nin Bursa Kentine Tokadı başlıklı sergiler de fuar süresince izlenime açık oldu. 7 Nisan 2012 Cumartesi günü Mimarlar Odası Bursa Şubesi tarafından gerçekleştirilen diğer etkinlik ‘En İyi Stand Tasarımı’ yarışmasında birinciliği Okumuşlar İnşaat Firmasının bayiliğini yaptığı Graniser Granit Seramik San. ve Tic. A.Ş. firması, ikinciliği Biryılmaz İnş. Malz. Tic. ve San. Ltd.Şti.’nin bayiliğini yaptığı Seranit Serra firması ve üçüncülüğü ise Akseki Demir Al. Doğ. Gıda İnş. San. Tic. Ltd. Şti. firması kazandı. Birinci olan Graniser Seramik Firması’nın standını tasarlayan Hüseyin Çataloluk’a ise ‘En iyi Tasarımcı’ plaketi verildi. Dereceye giren firmalara plaketleri yapılan bir tören ile Mimarlar Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Nizamettin Kaya tarafından takdim edildi.
Bursa Yapı ve Yaşam Fuarı ile birlikte, Bursa Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği (BURTİMDER) işbirliğinde organize edilen ve dernek üyelerinin katılımı ile hazırlanan “Mutfak, Banyo, Seramik, Tesisat Özel Bölümü”nde; evlerimizin en önemli mekanlarından mutfak ve banyolarımızdaki son tasarımlar halkımızın beğenisine sunuldu. Söz konusu özel bölümün de yer aldığı fuar 1, 3 ve 4 no’lu salonlarda hazırlandı. Fuarda ile eş zamanlı olarak, TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi tarafından 1989 yılından beri ara verilmeden düzenlenen ve sektöründe geleneksel hale gelen “DÖNÜŞÜM - Yaşama ve Mekana Etkileri” başlıklı 24. Uluslararası Yapı ve Yaşam Kongresi’nde dünyada yaşanmakta olan küreselleşmenin tetiklediği “Dönüşüm” ana teması ele alınmış, sorunlar ve çözüm önerileri üretilmiştir.
En İyi Stand Tasarımı Birincilik Ödülü’ne layık görülen Okumuşlar İnşaat - Graniser Standı
En İyi Stand Tasarımı İkincilik Ödülü’ne layık görülen Biryılmaz İnşaat - Seranit Serra Standı BURTİMDER Yönetim Kurulu Üyeleri standlarında misafirleri ile
Sayı 08 (2012/1)
31
TÜRKONFED’ten
TÜRKONFED 35. İş Dünyası Konseyi Bursa’da Gerçekleşti
TÜRKONFED (Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu), 35. Girişim ve İş Dünyası Konseyi’ni Bursa’da düzenlendi. BURSA SİAD’ın ev sahipliğindeki konsey; Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Çenesiz, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, MAKSİFED Yönetim Kurulu Başkanı Bahadır Özgün, Bursa SİAD Yönetim Kurulu Başkanı Oya Coşkunöz Yöney ve TÜRKONFED çatısı altındaki federasyon ve dernek temsilcileri ile Bursalı iş adamlarının katılımıyla gerçekleşti.
üyelerimizi motive etmek için verdiğimiz kalite ödülü, firmalarımızın kurumsallaşması ile ilgili çalışmalarımız, uzmanlık gruplarımızın sektörel gelişim faaliyetleri ve üniversite sanayi işbirliğini geliştirme çabalarımızla, 2023 hedeflerine Bursa olarak katkımızı arttırma kararlılığımızı göstermekteyiz.” dedi.
Türkiye’deki bölgesel ve ekonomik gelişmelerin değerlendirildiği konsey açılış konuşmalarıyla başladı.
MAKSİFED Başkanı Bahadır Özgün ise Türkiye ekonomisinin önemli bir noktaya geldiğini ifade ederek, 2023 hedefine ulaşmak için sanayiciler olarak ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.
32
Bursa SİAD Yönetim Kurulu Başkanı Oya Coşkunöz Yöney konuşmasında; “Araştıran, sorgulayan, yaratıcı düşünceye sahip, dünyadaki meslekdaşlarının karşısına özgüvenle çıkabilecek donanıma sahip nitelikli yetişkinler beşeri sermayemizdir. Girişimcilik ve sürdürülebilirlik gündemimizdeki iki ana tema olmalıdır. Bizler, Bursalı sanayici ve işadamları olarak, yenilikçilik konusunda her yıl düzenlediğimiz sempozyum ve bu yıl vermeye başlayacağımız yenilikçilik sistem ödülümüz, mükemmellik yolculuğunda Sayı 08 (2012/1)
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner konuşmasında Türkiye’nin 10 sene içinde makro ekonomik istikrarla dünyanın en hızlı büyüyen ekonomiler arasına girdiğini söyledi. Sanayi stratejisi içinde yer alan eylem planlarının Türkiye’nin yatırım ve iş yapma ortamını iyileştirici reformları kapsadığını belirten Boyner, bu unsurlara siyasi destek sağlanmasının önemli olduğuna dikkat çekti. Boyner, “Bu doğrultuda geçtiğimiz sene tekrar başlayan reform hızını kaybetmemek için yeni TTK’nın ikinci düzenlenmeleri başta olmak üzere gerekli bütün reformların kararlılıkla yapılması gerekir. Yeni
TÜRKONFED’ten
TTK ile ilgili tartışmaların arttığı bu dönemde her aşamasını yakından takip ediyoruz. TTK’ya verilen desteğimizi bir kez daha hatırlatmak isterim. TTK’nın şirketlerin şeffalaşması, hesap verebilir hale gelmesi, ülkenin önemli sorunlarından olan kayıt dışı ekonomi ile mücadele adına reform niteliği taşıdığına inanıyoruz. Bu konuda son günlerde yapılan açıklamaları yakından takip ediyoruz. TÜSİAD olarak yasanın hazırlık evresinde, yasada uyum ve uygulanabilirlik adına değişiklik önergelerimizi sunmuştuk. Geçtiğimiz 5-6 sene içinde bunu yaptık” dedi. “Bu aşamada bazı değişikliklerin yapılması hala söz konusu olabilir” diyerek konuşmasını sürdüren Boyner, “Yasa, paydaşlarını daha şeffaf, daha hesap verebilen düzene kavuşturacak. Böylelikle hem kurumsalaşma, hem reform niteliği taşıyan özelliklere sahip olması konusunda azami dikkatin gösterilmesi gerektiğine inanıyorum. Kaldı ki kanunun ikinci mevzuat düzenlemeleri ile ilgili henüz bir malumatımız olmadığından dolayı birinci mevzuatın uygulanabilirliği açısından tam sağlıklı bir değerlendirme yapılabilmesi şu an için mümkün değil. Biz TTK’nın sadece içeriğiyle sınırlı bir görünüm olduğuna inanmıyoruz. Bugün cumhuriyet döneminde medeni kanunun değişikliğinden sonra en önemli yapısal değişikliği sağlayacak düzenlemelerden birine gidiyoruz. Genel ilkelerde problem olduğu algısı piyasa ekonomisi ve kurumsallaşmaya zarar verebileceği için değişiklik önerilerinin son derece sınırlı ve odakta tutulması gerektiğini düşünüyoruz. Süreci yakından takip etmeyi ve yasanın özüne sadık kalınması konusunda desteğimizi sürdüreceğiz. Türkiye’de önemli bir sorun, politika üretmek ve politika yapmak kavramlarının iç içe geçmiş olmasıdır. Bu sebeple politika üretmek seçilmişlerin yetki alanında görülmektedir. Oysa ki bu bakış açısı katılımcı ve çoğulcu demokrasiye geçişte bir engeldir. Zira politikaların oluşturulmasında, yönetimin ve yönetilenlerin birlikte çalışması tophlumsal mutabakatın sağlanmasında etkili ve verimli bir yoldur. Kamu politikalarının açık, şeffaf, anlaşılabilir olması ve çerçevesinin hak özgürlüklerden oluşması çok önemlidir” açıklamalarında bulundu.
TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Çenesiz ise konuşmasında; Bursa’nın Türkiye ekonomisinin aynası konumundaki illerden biri olduğunu söyledi. Çenesiz şöyle konuştu: “Bursa, ülke ve bölge ekonomisinin gelişmesine, ihracat yönüyle döviz girdisi sağlanmasına ve sanayi altyapısının güçlenmesine katkı sağlayan dinamik bir ilimizdir. Girişim ve İş Dünyası Konseyi’ni Bursa’da gerçekleştirerek, TÜRKONFED olarak bu dinamizmden büyük feyz alacağımıza inanıyoruz.” Dünya ekonomisiyle ilgili bir değerlendirme yapan Erdem Çenesiz, Avrupa ekonomisindeki belirsizliklerin hala devam ettiğini belirterek “Avrupa Birliği Komisyonu, AB ekonomisinin 2012 yılında yüzde 0,3 oranında daralacağını, işsizlik oranının ise yüzde 11’ler seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin ediyor” dedi. Çenesiz; Yunanistan, İrlanda, İtalya, Portekiz gibi Avrupa ülkelerinde, gençlerde işsizlik oranlarının önemli bir sorun olmaya devam ettiğini sözlerine ekledi. ABD ekonomisinde ise istikrarlı bir iyileşme sağlanamadığına değinen Çenesiz, “Dünyadaki belirsizlikler ve riskler bizim ekonomimiz için önemli bir tehdit. Türkiye ekonomisi, geçen yıl, kendi iç dinamiklerinin de katkısıyla yüzde 8,5 gibi bir büyüme ile çok iyi bir çıkış yakaladı. 2012 yılının ilk döneminde ise ekonomimiz büyümede hız kesti diyebiliriz; 2012 yılı için öngörülen büyüme yüzde 4” dedi. Erdem Çenesiz, dünyadan Türkiye ekonomisine yansıyan riskleri minimize etmek için KOBİ’lerin kurumsallaşması gerektiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) KOBİ’lerin kurumsal yönetime geçişi için yapılan en büyük yasal reform olduğunu dile getirdi. KOBİ’ler için yeni kanundaki en önemli düzenlemenin geç ödemeler direktifi olduğundan bahseden Çenesiz, TÜRKONFED’in bu konunun kanunda yer alması sürecinde katkısı olduğunu vurguladı. Çenesiz, “Bu maddenin hayata geçmesi, KOBİ’lerin alacaklarını zamanında tahsil etmelerini sağlayarak finansman sorunlarını büyük ölçüde aşmalarına destek olacaktır” dedi. Sayı 08 (2012/1)
33
TÜRKONFED’ten Erdem Çenesiz, kanunda yeniden gözden geçirilmesi gereken maddeler olduğunu da sözlerine ekledi. Açılış konuşmasında Anayasa ile ilgili görüşlerini de dile getiren Erdem Çenesiz, TÜRKONFED’in Anayasa platformunda aktif rol oynadığını kaydetti. Çenesiz şöyle konuştu: “Toplumumuz yeni anayasadan özgürlük, katılım ve adalet bekliyor. Yeni anayasa çoğulcu demokrasi ‘hukuk devleti, insan hakları, laiklik ve sosyal devlet’ ilkeleri üzerine inşa edilmelidir. TÜRKONFED olarak en büyük dileğimiz, Yeni Anayasanın özgürlükleri kısıtlayan değil, özgürlükleri düzenleyen ve toplumun tüm kesimlerinin kendini içinde bulduğu bir uzlaşma metni olmasıdır.” TÜRKONFED’in 16 federasyon, 130 dernek ve 10 binden fazla iş insanını temsil eden bir yapıda olduğunu dile getiren Çenesiz, şunları söyledi: “Türkiye’nin 2023 vizyonu bizim kılavuzumuzdur. Türkiye’ye; tarımdan eğitime, sürdürülebilir kalkınmadan bilgi ekonomisine kadar uzanan geniş bir yelpazeden bakıyoruz. Bölgesel ve sektörel açıdan ülke sathına yayılmış bir iş dünyası ve sivil toplum örgütü olarak Türkiye’nin 2023 vizyonu için katılımcı, müzakereci, paylaşımcı ve üreticiyiz.” Türkiye’nin istikrar ve büyümesi için Türk Ticaret Kanunu, yeni Anayasa ve bölgesel kalkınmanın önemine dikkat çeken Erdem Çenesiz, TÜRKONFED’in ülke ekonomisini ilgilendiren pek çok konuda iş dünyasının sesini kamuoyuna ve kanun yapıcılara duyurmaya devam edeceklerini söyledi.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı ise yeni Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) iş dünyasının itiraz ettiği bazı maddelerin yeniden düzenlendiğini ve bu konuda Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nda (EKK) mutabakat sağlandığını açıkladı. Yazıcı, iş dünyasının eleştirileri doğrultusunda yeni TTK’da 55 maddede değişiklik yapıldığını belirterek “Kanun delik deşik olmuyor. Düzenlemede işlem denetçisi uygulamasını tamamen kaldırmaya karar verdik. Hiçbir kanun kutsal kitap değil. İnsanlar için yapılıyor. Sıkıntı varsa düzeltiriz” dedi. Yazıcı yeni TTK’da yapılacak bazı rötuşları şöyle paylaştı: Cezai yaptırımlarda büyük oranda indirime gidildi. Bu doğrultuda hapis cezaları çoğunlukla adli veya idari para cezasına; adli para cezaları da yine çoğunlukla idari para cezasına dönüştürüldü. Şirket ortaklarının, şirkete borçlanmalarına imkan sağlandı. Ayrıca şirkete borçlanma cezai yaptırım kapsamından çıkarıldı. Bunun dışında, limited şirket ortaklarına da anonim şirket ortaklarında olduğu gibi şirket kasasından kâr payı avansı alma hakkı tanındı. Yönetim kurulu üyelerinden en az birinin Türk vatandaşı olması şartı ile yönetimdeki üyelerin dörtte birinin yüksek öğrenim görmüş olma şartı kaldırıldı. Denetime tabi olacak şirketleri; işletme büyüklükleri ve sektörler itibariyle belirleme yetkisi Bakanlar Kurulu’na verildi. İşlem denetçiliği de şirketler üzerindeki maliyetlerin azaltılması amacıyla kaldırıldı.
34
Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan da Bakanlığının çalışmaları ve kalkınma ajanslarının yapısı ile faaliyetleri hakkında açıklamalarda bulundu. Ceylan, yeni teşvik sisteminin Türk ekonomisine daha da hız kazandıracağını dile getirdi. Sayı 08 (2012/1)
Kuruluşta, sermaye payı bedellerinin ödenmesinde anonim şirketlere tanınan, sermayenin dörtte birinin kuruluş anında, kalan kısmının 24 ayda ödenmesi imkanı, limited şirketler için de tanındı. İnternetten ilan esnetildi. İnternet sitesinde yayımlanacak içerik, iş dünyasının kaygıları doğrultusunda düzenlenerek ‘şirketçe kanunen yapılması zorunlu olan ilanlar’ olarak düzenlendi.
TÜRKONFED’ten
Açılış konuşmalarının ardından 35. Girişim ve İş Dünyası Konseyi, “Türkiye’de Bölgesel Ekonomik Gelişmeler” paneli ile devam etti. Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ümit İzmen’in moderatörlüğünde gerçekleşen panelde, Kalkınma Bakanlığı Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürü Nahit Bingöl, BEBKA Genel Sekreteri Dr. Mehmet Sait Cülfik ve Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Doğruel konuşmacı olarak yer aldı. 35. Girişim ve İş Dünyası Konseyi, TÜRKONFED üyesi dernek ve federasyon başkanlarının söz alarak bölge ve sektörlerindeki ekonomik durumu değerlendirdiği bir oturum ile sona erdi.
TİMFED ve TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Y. Ali Tung 35. İş Dünyası Konseyine TİMDER Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte katıldı
TÜRKONFED Başkanı Erdem Çenesiz Organizasyon süresinde davetlileri ile yakından ilgilendi
35 Sayı 08 (2012/1)
Söyleşi
Eczacıbaşı Holding Yapı Grubu Başkan Yardımcısı (Karo)
Ahmet Yamaner
36
"İş hayatım yatırımla başladı. Zaten hep yatırımlarla da devam etti." Eniştem ve ablam da seramik sektöründeydiler. Ben Almanya’da seramik mühendisliği eğitimime devam ettim. O dönem Türkiye’de İsmet Milör, Faruk İşman, Niyazi Koçak ve Basri Sezer gibi birkaç isim dışında Seramik Mühendisi yoktu. İthal ikamesi altında da seramik sektörü yeni yeni canlanmaya başlamıştı. Aile dostumuz olan Sayın Nejat Eczacıbaşı Almanya’yı ziyarete geldi. Benim eğitimim sonrasında Eczacıbaşı’na gelip gelmeyeceğimi sordu. Türkiye’de o dönemde; Yarımca, Çanakkale ve Eczacıbaşı bulunuyordu. Eğitimimi tamamlamamın ardından 1971 yılında eniştem vasıtası ve Nejat Eczacıbaşı’nın isteği üzerine Eczacıbaşı’nda çalışmaya başladım. Bu dönemde Alman Keramac firmasından da bir Sayı 08 (2012/1)
know-how transferi sağlanıyordu. Aynı zamanda da VitrA sağlık gereçleri atağa geçmişti. Kartal fabrikası büyüyordu. Bu sayede iş hayatım yatırımla başladı. Zaten hep yatırımlarla da devam etti. "Özal döneminde rekabetçi bir sisteme geçiş ile birlikte herkes hesabını bilen, kendini geliştiren sanayici – tüccar olmak zorunda kaldı ve yeni bir dönem başladı." Kartal fabrikasının büyümesi sonrasında Bozöyük tesislerini kurduk. 80’li yıllara kadar hep bir büyüme trendi ile devam ettik. Artema’nın da kurulduğu o dönem çıkan kriz sonucundan biz de etkilendik. O dönemde ben Toprak Seramik’e geçtim. Bu geçiş öncesinde sadece seramik sağlık gereçleri alanıyla ilgileniyordum Toprak’a geçmemle birlikte karo ile de tanıştım. Özal dönemine kadar kapalı
Söyleşi
ekonominin vermiş olduğu şartlar nedeniyle ne üretirseniz kolayca satılıyordu. Özal’ın ithalatı serbest bırakması, kurulu kapasitelerin kullanılma zorunluluğu, Türk sanayicileri ihracata teşvik etti. Dış rekabetin gelmesiyle 1982 - 1988 arasında iyi bir ihracat ivmesi yakalandı. Bu dönem kalite anlamında da önemli gelişmelere sahne oldu. Aynı zamanda Türkiye’ye ithal ürünler de girdi. Aslında altyapı vardı. Mühendisler yetişmişti, işgücümüz iyiydi ancak dizayn eksikliklerimiz vardı. Bu rekabet dönemiyle birlikte bu eksiğimizi de kapattık. Bu nedenle Özal dönemi seramik sektörü için bir dönüm noktası olmuştur. 80 öncesi kapalı ekonomi ile birlikte kredilerin de çok ucuz olması nedeniyle yatırımlarda çok ince hesap yapılmazdı. Özal döneminde rekabetçi bir sisteme geçiş ile birlikte herkes hesabını bilen, kendini geliştiren sanayici olmak zorunda kaldı ve yeni bir dönem başladı.
Artema’yı da çağdaş düzeye getirme planımızla birlikte iyi bir büyüme, gelişme süreci geçirdik. Artema’nın çağdaşlaşması ile birlikte Türkiye'de tek kumanda armatür dönemi başladı.
"Artema’nın çağdaşlaşması ile birlikte Türkiye'de tek kumanda armatür dönemi başladı." Toprak Seramik’te karo ve seramik sağlık gereçlerini kurduktan sonra 88 yılında gerek dostluğumuz gerekse çalışma yapımız dolayısıyla zaten ayrılmamın da garip karşılandığı Eczacıbaşı Topluluğu’na Sezgin Bayraktar’ın; Nejat Bey’in tekrar dönmemi istediği mesajını iletmesiyle geri döndüm. Yuvaya dönmemin ardından Nejat Eczacıbaşı, Sezgin Bayraktar ve Hüsamettin Onanç ile birlikte yapı malzemeleri alanında bir büyüme planı yaptık. Yatay büyüme stratejisini benimsediğimiz bu plan ile birlikte sağlık gereçlerinin yanında 91 yılına kadar küvet, mutfak mobilyası, karo alanlarında yatırımlarımızı tamamladık.
"Karo grubumuz şuan ürettiğinin sadece 8 Milyonunu Türkiye’de satıyor. 28 Milyon m2’sini ise uluslararası pazarda satıyoruz." Yönetim Kurullarında olmama rağmen ben o dönemde karoya ağırlığımı verdim. O zamanlarda ortaklıkla 1,5 Milyon m2 kapasitesiyle kurulan Bozöyük tesisleri bugün 28 Milyon m2’ye ulaştı. Bu gelişme süreci içinde İrlanda’da da bir fabrika kurduk ancak 2008 kriziyle birlikte bu fabrikayı kapattık. Sonrasında Engers ve uluslararası önemli bir marka olan Villeroy & Boch’u satınaldık. Yaklaşık 8 ay önce de bildiğiniz gibi Rusya fabrikamız devreye girdi. Bu yatırımlar sonucunda karo grubumuz 36 Milyon m2 kapasiteyle birlikte kapasiteden de daha önemlisi uluslararası önemli bir aktiviteye sahip oldu. Karo grubumuz şuan ürettiğinin sadece 8 Milyonunu Türkiye’de satıyor. 28 Milyon m2’sini ise uluslararası pazarda satıyoruz. Bütün yumurtaların aynı sepette olmaması dolayısıyla özellikle de kriz ortamlarında bu sistemimizin çok büyük faydasını görüyoruz. Örneğin şuan Türkiye pazarı oldukça iyi inşallah böyle de devam edecektir. Rusya pazarı da aynı şekilde çok iyi, Almanya fena değil ama Fransa, İngiltere oldukça kötü bir durum sergiliyor. Dolayısıyla biz kendi içimizde kurduğumuz bu sistem ile ağırlıklarımızı biraz oynatarak kendimizi dengeliyoruz.
Eczacıbaşı Karo Seramik Sanayi'nin, İtalya'nın dünyaca ünlü seramik üreticisi Marazzi kuruluşunun işbirliğiyle kurulan yeni tesislerinin açılışı Ahmet Yamaner, T.C. 49. Hükümeti Başbakan Yardımcısı Prof.Dr.Erdal İnönü ile birlikte (16.04.2002)
Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu'nun Rusya'nın Serpukhov Bölgesi'nde faaliyet gösteren karo seramik fabrikası açılışı (07.09.2011)
Sayı 08 (2012/1)
37
Söyleşi maliyetleri etkiledi. Her ne kadar zam yapsak da sonuçta devlet de doğalgazı dolarla aldığından zam yapmak zorunda kalıyor. Bu noktada belki ihracatı destekleyecek özel programlar yapılabilir. İç pazar şuan iyi olduğu için üreticiler bunu çok fazla dile getirmiyor olsalar da Dolar yükseliyor, Euro düşüyor. Ancak iç pazarda bir daralma olması durumunda sektörümüzün canı gerçekten çok yanar.
"Firmalar genç arkadaşları ateşe attılar. Onlara yap boz ile ticareti öğrettiler." Tabi ki Özal dönemindeki değişmelerin Türk sanayisine önemli etkisi vardı. Ancak bu değişikliklere iyi ayak uydurabildiğiniz takdirde avantaj sağlayabilirdiniz. Yani kapılar açıldı ama ne yapacağınızı iyi bilmeniz gerekiyordu aksi takdirde bu değişim sürecine ayak uyduramazdınız. Bizim bu noktaya ulaşmamızın en temel nedenlerinden biri Nejat Eczacıbaşı’nın hakikaten çok girişimci, dünyaya açık bir ufkunun bulunmasıdır. Bu süreçte genç bir mühendissin, sen satarsın diyerek beni de Rusya’ya gönderdiler. Birçok arkadaşımızı da Libya ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünya pazarına gönderildiler. Biz bu kriz döneminde organize olduk ve Ekom diye bir dış ticaret şirketi kurduk. Dar boğazdan çıkmamız ile birlikte hızlı bir toparlanma sürecimiz de oldu. Bizimle birlikte Kale Grubu da uluslararası pazara çıktı. Ardından Adnan Polat’ın gelmesiyle birlikte Ege Seramik de iyi bir ivme kazandı. Kısacası firmalar genç arkadaşları ateşe attılar. Onlara yap boz ile ticareti öğrettiler. Bizim iş kolumuzda Uzak Doğu bizim hiç pazarımız olmadı. Olacağını da sanmıyorum. Orada Çin gibi bir ülke varken zaten girmenin de çok mantıklı olacağını zannetmiyorum. Türkiye’nin asıl pazarı Avrupa ve çevre ülkelerdir. Bunun dışında bir pazara ne kadar ihtiyacımız olduğu tartışılır. Mal satıyor olmamıza rağmen Amerika hem çok uzağımızda hem de batısından Çin’in etkisinde bu nedenle Türkiye’nin uzun vadeli bir pazarı değildir. Kanada mantıklı ancak Amerika kıtasına hüküm sürmeye çalışmanın çok bir anlamı yok.
38
"İç pazarda bir daralma olması durumunda sektörümüzün canı gerçekten çok yanar." Türkiye’nin en büyük dezavantajlarından ve sektörün en büyük sorunlarından biri; ithalatımızın çok önemli bir bölümü olan doğalgazı Dolar a baglı alıyoruz. İhracatımızı ise Euro ile yapıyoruz. Bu cendere sektörümüzü de önemli derecede etkiliyor. 2011 daha iyi geçmişti ama 2012’de doğalgaza gelen zamlar önemli derecede Sayı 08 (2012/1)
Hammadde konusunda Türkiye kaynakları sanıldığı kadar zengin değil. Üretimin çok artması nedeniyle Türkiye Ukrayna’dan kil, İngiltere’den kaolen ithal ediyor. Burada herhangi bir yanlışlık görmüyorum. Tabi ki sektör böyle büyüdükçe dışardan hammadde ithal etmek zorunda olacaktır. Birçok sektörde bu ithalat rakamları çok daha yüksektir. Bu noktadan baktığımızda cam, çimento ve seramik sektörleri katma değeri oldukça yoğun sektörler olma özelliğini korumaktadır. Ancak kontrolsüz büyümeler ilerleyen dönemde sektörü sıkıntıya sokabilir. Pazarı araştırmadan, gelecekte ne olduğunu öngörmeden yatırımlar yapılıyor. Eskisi kadar olmasa da halen bu eksikliğin devam ettiğini görüyoruz. "Bizim önemli pazarlarımızdan biri olan Avrupa’da Polonya etkinliğini arttırmaya başladı." Halen Türkiye maliyet noktasında avantajlı konumda duruyor. Bunda insan gücümüzün yüksek verimli çalışmasının da önemli katkısı var. Türkiye’de çalışanın işverene maliyeti sigorta v.s. dahil olmak kaydıyla 9 ila 12.000 Euro arasında değişiyor. Bize kıyas ülke olarak gösterilen Polonya’nın da işçilik maliyeti 13.000 Euro ortalamasındadır. Yani Doğu Avrupa iş kolumuzda Türkiye’ye ciddi bir rakiptir. Çin’i her zaman rakip olarak görüyoruz ama sonuçta Çin coğrafi olarak uzak ve sadece belli başlı ürünler ile ülkemize girebiliyor. Oysaki Polonya bizim iş kolumuzda önemli bir büyüme ivmesi gösteriyor. Asıl olarak kendimize rakip göreceğimiz ülkenin Polonya olması gerekiyor. Çünkü bizim önemli pazarlarımızdan biri olan Avrupa’da Polonya etkinliğini arttırmaya başladı. "Avrupalı profesyonellerde ise Türk seramiğinin adı izlediği yol ve kalitesi dolayısıyla her geçen gün daha da iyi oturmaktadır." Bizim en büyük rakiplerimiz karo grubunda; İtalyan ve İspanyollar, sağlık gereçlerinde ise Polonya ve Almanlardır. İtalya ve İspanya öncelikle ülke olarak bir marka değeri yaratmıştır. Türkiye’de ise bizim iş kolumuzda VitrA ve Kale markaları bulunuyor.
Eczacıbaşı Karo Seramik'in,Türkiye'de ilk defa 2,5x2,5 cm. boyutlarında mozaik karo üretmek üzere kurduğu ek tesisin açılışında (20.09.2002)
Söyleşi mühendislerimiz, eğitim alma imkanlarımız bulunuyor. Orta Doğu’lu arkadaşlarımız özellikle sektörümüzde beyaz ve mavi yakalı olarak çok etkin ve verimliler. Belirli şirketlerimiz “IT” yapılarıyla Batı Avrupa’nın üstüne bile geçtiler. Bununla birlikte teknolojiyi, ihracatı öğrendik. Yatırımlarımızı yaparken kervan yolda düzülür demek yerine hesap kitap yapmamız da bize çok şey öğretti. Faturasız satış, kayıtsız işçi çalıştırma konuları da hükümetin de üzerine gitmesiyle oldukça azaldı. Bu konu da tamamen kapandığında çok daha haklı, sağlıklı bir rekabet sahnesi ortaya çıkacaktır. Eczacıbaşı Karo Seramik Sanayi'nin, İtalya'nın dünyaca ünlü seramik üreticisi Marazzi kuruluşunun işbirliğiyle kurulan yeni tesislerinin açılışı Ahmet Yamaner, T.C. 49. Hükümeti Başbakan Yardımcısı Prof.Dr.Erdal İnönü ile birlikte (16.04.2002)
Arkasından bir iki marka daha tüketici nezdinde etkili olabiliyor. Ancak yurtdışına çıktığımızda Villeroy & Boch’tan başka bir markanın bilinirliği yok denecek kadar azdır. Toptancı, tesisatçı, seramik ustası bilir ama Villeroy & Boch’tan başka bir markayı nihai tüketici bilmez. Çünkü nihai tüketici 10-15 yılda bir bizim sektörümüzde yenilemeye ihtiyaç duyar. Ya banyosunu yeniler ya da yeni bir ev almıştır ve tadilat yapmak ister. Dolayısıyla biz tam bir tüketim sektörü değiliz. Ancak yine de Türkiye’de VitrA ve Kale birer jenerik marka olmayı başarmışlardır. Avrupa’da ise marka algısı ülke bazında var. İtalyan seramiği, İspanyol seramiği iyidir, Alman malı da güven verir algısı oluşmuştur. Türk seramiği diye bir kavram ise ne yazık ki henüz yok. Avrupalı profesyonellerde ise Türk seramiğinin adı, izlediği yol ve kalitesi dolayısıyla her geçen gün daha da iyi oturmaktadır. Ancak bu noktada da ülke bazında marka olmaları dolayısıyla bize sıralamada İtalya ve İspanya’nın altında yer veriyorlar. Polonya ile de eşdeğer konumda görüyorlar. Doğrusunu söylemek gerekirse de Türk birkaç firma haricinde İtalyanların dizayn konusundaki üstünlükleri devam ediyor. Çünkü onların bu konuda hem şirket bazında hemde genel anlamda çok yoğun çalışmaları bulunuyor. "Türk firmalarının ürün bazında markalaşması gerekiyor." Ülke markalaşması çok doğru, devlet de teşvik ediyor ama bu gerçekten de uzun vadeli bir süreç gerektiriyor. TURQUALITY®, batılıların çok etkin olmadığı alanlarda bizim yolumuzu açıyor. Özellikle sektörel gelişmesi Avrupa’nın çok daha gerisinde olan Rusya, Ukrayna gibi ülkeler de bizi destekliyor. Diğer alanlarda da muhakkak etkisi olur ama orada savaş çok daha zor. Çünkü Avrupa pazarında toptancı, sağlık gereçlerinde tesisatçı, karoda ise usta konuya ve tercihlerine çok hakimdir. Bu nedenle tercihlerini değiştirmek çok da kolay değildir. Bu nedenle Türk firmalarının ürün bazında markalaşması gerekiyor. Bu noktada da bizim ve Kale Grubu’nun yapmış olduğu gibi belirli bir marka pozisyonuna ve pazar etkinliğine sahip firmaları satınalma veya ortaklık kurma en etkili yol olmaktadır. Bunu sadece bizim sektörümüz değil birçok sektör yapıyor ve faydalarını da gerçekten görüyorsunuz. Güçlü olduğumuz en önemli konulardan biri yetişmiş işgücüne sahip olmamızdır. Ben buna çok güveniyorum. Türkiye’de en azından 80’li yıllardan beri sağlıklı bir işçi-işveren ilişkisi var. Bununla birlikte iyi
"Porselen yer kaplamaları çok doğru bir malzeme olması dolayısıyla hakimiyetini gittikçe arttırdı." Banyoda seramik kaplama oranı azaldı. Bunun bir kısmı bilinçsizce oldu. Yani birdenbire banyo duvarlarından seramiği kaldırdılar. Halbuki sonradan doğru olmadığını anladılar. Islak hacimleri ve banyo möblelerinin arkasını kaplanıyor geri kalan alana seramik konulmuyor. Bu trend Rusya hariç zaten mevcut olan bir sistemdi birden bire bizde ortaya çıkan bir akım değildir. Batı’da bu uzun yıllardır yapılıyordu. Ama esas olan başka bir alan büyüdü. Yer kaplamaları alanında ciddi bir büyüme var. Porselen yer kaplamaları çok doğru bir malzeme olması dolayısıyla hakimiyetini gittikçe arttırdı. Teorik anlamda da sonsuz bir malzeme olarak dikkatleri üstüne çekti. Bu ürünün ticari alanlardaki rakibi olan mermer, traverten ve granit yani tabi taşların da hep porselen seramiğe karşı dezavantajları var. Granit belki iyi bir malzeme ama pahalı, traverten ve mermer ise leke tutması, aşınması gibi dezavantajlarıyla birlikte kaynakları da az olan malzemelerdir. Bu tabi taşların ortak dezavantajı olarak da tonalıte sorunları dikkat çekiyor. Dolayısıyla porselen karo oldukça ufku açık bir malzeme olarak dikkat çekiyor. Avrupa’da dış cepheler dahil olmak üzere doğaltaş pazarından pay almaya başladı. Bu malzeme pazarda güç kazanmaya devam edecektir. "UNICERA olumlu olarak gelişmeye de devam edecektir." UNICERA’yı şahsen çok olumlu gelişmeler ile izliyorum. Özellikle son birkaç senede uluslararası niteliğini de oldukça güçlendirdi. Devlet politikası olarak komşu ülkeler ile ilişkilerin güçlendirmesinin de önemli etkileri oldu. Aktiviteleri geliştirerek ilgiyi arttırdı. Olumlu olarak gelişmeye de devam edecektir. İspanya’da seramik sektörü bilindiği gibi %50 oranında küçüldü. Ancak CEVISAMA’nın müşteri kitlesi de bizden oldukça farklıydı, bu nedenle onun müşterilerini pek aldığımızı söyleyemeyiz ama kendi pazarımızı geliştirdik. Bu nedenle CEVISAMA’nın kitlesine yönelik bir çalışma da yapılabilir. Sonuçta İskandinav ülkeleri gibi ülkelerde özel sector karar vericidir. Ticaret erbabını getirmeniz gereklidir. Bu konuyu Türkiye Seramik Federasyonu gündemine getirerek bazı çalışmalar yapabiliriz.
T.C. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in katılımlarıyla, Eczacıbaşı Yapı Gereçleri ve Eczacıbaşı Karo Seramik kuruluşlarının Bozüyük'te hizmete giren II.Üretim Tesisleri'ninSayı açılışı 08(08.09.1996) (2012/1)
39
Akademik Objektif
İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. İbrahim Yusufoğlu
40
Tarihçe 1933 Üniversite Reformunda, İstanbul Üniversitesine bağlı olan Kimya Enstitüsü, Genel Kimya, Sınai Kimya ve Fizikokimya olmak üzere üç yeni Enstitüye dönüştürülmüştür. Sınai Kimya Enstitüsü başkanlığına Prof. Dr. O. Herzog getirilmiş ve Türkiye’de ilk defa Metalurji dersleri Prof. Dr. Haldun Nüzhet TEREM tarafından bu Enstitüde verilmeye başlanmıştır. 1936 yılına kadar üç yıllık eğitim veren enstitüler kimyager mezun etmiştir. 1936 yılında dört yıllık eğitime geçilmiş ve mezunlara Kimya Mühendisliği diploması verilmiştir Prof. Dr. Haldun Nüzhet TEREM’in Metallurgi adlı kitabının ilk baskısı 1942 yılında Kader Basımevi tarafından yayınlanmıştır ve öğrencilerin hizmetine sunulmuştur. 1964 yılında Enstitüler İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesine bağlı Kimya Yüksek Okulu haline dönüştürülmüş ve beş yıllık eğitim sonunda öğrencilere Kimya Yüksek Mühendisi diploması verilmiştir. 1967 yılında Kimya Fakültesi kurulmuş ve Kimya Yüksek Mühendisliği eğitimine devam edilmiştir. Kimya Fakültesi, Kimya Yüksek Mühendisliği Bölümü içinde 1967 yılında Metalurji Kürsüsü kurulmuş ve başkanlığına Prof. Dr. Haldun Nüzhet TEREM getirilmiştir. Kimya Yüksek Mühendisliği eğitimi alan öğrencilere temel Metalurji dersinin yanı sıra Fiziksel Metalurji, Ekstraktif Metalurji, Cevher Hazırlama ve Korozyon gibi seçimli dersler verilmiş ve laboratuar uygulamaları yaptırılmıştır. Sayı 08 (2012/1)
Araş. Gör. Dr. Ahmet Orkun Kalpaklı
Akademik Objektif Yard. Doç. Dr. Derya Dışpınar
6 Kasım 1981 yılında, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu ile Kimya Fakültesi ile birlikte Metalurji Kürsüsü de kapatılmış ve Kimya ile Yerbilimleri Fakülteleri birleştirilerek Mühendislik Fakültesine dönüştürülmüştür. 1991 yılında, Mühendislik Fakültesi bünyesi içinde Metalurji Mühendisliği Bölümü kurulmuştur. Üretim Metalurjisi ve Malzeme Bilimi Anabilim Dalları’ndan oluşan Metalurji Mühendisliği Bölümü 1991-1992 Eğitim-Öğretim Yılında eğitim-öğretime başlamıştır. İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nde Metalurji Mühendisliği Anabilim Dalı’na bağlı olarak Üretim Metalurjisi ve Malzeme Bilimi Programlarında 1992-1993 Eğitim-Öğretim Yılından itibaren Yüksek Lisans; 1995-1996 EğitimÖğretim Yılından itibaren Doktora Eğitimine başlanmıştır. Metalurji Mühendisliği Bölümünün adı 1999-2000 Eğitim-Öğretim Yılından itibaren Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü olarak değiştirilmiştir. 2003-2004 Eğitim-Öğretim Yılından itibaren mevcut Üretim Metalurjisi Anabilim Dalı ile Malzeme Bilimi Anabilim Dalı; Metalurji ve
Yard. Doç. Dr. Cem Kahruman
Malzeme Mühendisliği Anabilim Dalı adı altında birleştirilerek bölüm tek bir anabilim dalından oluşturulmuştur. 2003-2004 Eğitim-Öğretim Yılından itibaren İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Anabilim Dalı’na bağlı Malzeme Bilimi ve Üretim Metalurjisi Yüksek Lisans ve Doktora Programları Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Yüksek Lisans ve Doktora Programları adı altında birleştirilmiştir. Eğitim içeriği ve amacı: Misyonu: Teknolojik gelişimlere açık, sosyal sorumluluk sahibi, ülke endüstrisine katkılar sağlayan mühendis ve bilim adamı yetiştirmek, ulusal ve uluslararası düzeyde bilimsel araştırmalar yapmaktır. Vizyonu: Alanında önder bir eğitim, bilimsel ve uygulamalı araştırma kurumu olmaktır.
Soldan sağa ön sıra: Yard. Doç. Dr. Berat Yüksel, Araş. Gör. Gökçe Hapçı, Araş. Gör. Dr. Melek Cumbul Altay, Yard. Doç. Dr. Aliye Arabacı, Prof. Dr. İbrahim Yusufoğlu, ÖYP Araş. Gör. Azade Yelten, Prof. Dr. Suat Yılmaz, Araş. Gör. Dr. Nuray Beköz Soldan sağa arka sıra: Yard. Doç. Dr. Selim Yıldırım, Prof. Dr. Enver Oktay, Araş. Gör. Dr. İlven Mutlu, Yard. Doç. Dr. Derya Dışpınar, Araş. Gör. Mert Zorağa, Yard. Doç. Dr. Sebahattin Kırtay, Araş. Gör. Dr. Ahmet Orkun Kalpaklı, Doç. Dr. Gökhan Orhan
Sayı 08 (2012/1)
41
Akademik Objektif
Araş. Gör. Dr. Eray Erzi
Temel Değerleri: - Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılık - Bilimsellik - Akademik özgürlük - Yönetimde şeffaflık - Gelişmelere açıklık - Katılımcılık - Topluma ve çevreye saygı Yüksek Lisans Öğrencisi Mert Manazoğlu
42
Mezunların iş olanakları, bugüne kadar mezun olan ve şu an eğitim gören öğrenci sayısı: Mezunlar araştırma-geliştirme kurumlarında araştırmacı; demir-çelik üretimi, demir-dışı metal üretimi (bakır, alüminyum vb.), döküm (çelik, alüminyum, pik), otomotiv ve seramik sektörlerinde, geri kazanım, kompozit, toz metalurjisi, nano malzemeler, polimer malzemeler alanlarında; Sayı 08 (2012/1)
beyaz eşya üretiminde ve değişik firmalarda malzeme ve cihaz satış elemanı olarak istihdam alanı bulmaktadır. 1995 yılından günümüze kadar mezun sayısı yaklaşık 1000 kadardır. Şu anda eğitim gören öğrenci sayısı 325’dir. Üniversite ve Bölüm bünyesinde sanayi çalışanlarına yönelik eğitimler: Sanayi kuruluşlarından gelen teklifler doğrultusunda kuruluşların çalışma alanlarına yönelik eğitimler verilmektedir. Sanayi kuruluşlarına yönelik bir eğitim süreci şu aşamada olmamakla beraber önümüzdeki yıllarda tahribatsız muayene, metalografi, ısıl işlem ve döküm alanlarında sertifika programları açılması tasarlanmaktadır.
Akademik Objektif
Uluslararası ilişkiler ve işbirlikleri: Erasmus Programı kapsamında Almanya (Aachen Teknik Üniversitesi), İsveç (Högskolan Dalarna Üniversitesi), İngiltere (Birmingham Üniversitesi) ve İtalya (Padova Üniversitesi) ülkelerine hem lisans ve hem de lisansüstü öğrenciler gönderilmektedir. Norveç NTNU Üniversitesi Malzeme Bölümü Döküm Grubu ve SINTEF Araştırma Enstitüsü ile döküm konularında ortak proje ve çalışmalar, İngiltere Birmingham Üniversite, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü ile ortaklaşa çalışmalar yürütülmektedir. Florida State Üniversitesi (Amerika Birleşik Devletleri), Jönsjoping Üniversitesi (İsveç) ile ortak çalışmalar sürdürülmektedir. Yakın dönemde sanayiye katkı sağlayan ve/veya sağlayacak projeler: Yüksek Hız Trenlerinde kullanılan bakır tellerin üretimi ile ilgili T.C. Devlet Demiryolları ve Sarkuysan kuruluşları ile birlikte proje başvurusunda bulunulması planlama aşamasındadır. Alüminyum döküm kalitesi üzerine Compenanta, Cevher Döküm, Peker Alüminyum, Bilgi Metalurji projeleri yazım aşamasındadır. Elektronik hurdalarından değerli metallerin geri kazanımı konusunda proje görüşmeleri devam etmektedir. Sanayi kuruşlarına mesajlar: Olaylara bakış açısı farklılıkları nedeni ile Üniversite-Sanayi İlişkileri yıllardır zayıf kalmıştır ve bir gelişme gösterememiştir. Sanayi kuruluşları yaşadıkları sorunlara hızlı bir şekilde çözümler üretilmesini beklemekte, Üniversite ise sorunları belli bir zaman dilimi içinde etraflı bilimsel araştırma yaparak çözmek istemektedir. Bu konunun ortak paydada uzlaşma sağlanarak çözümlenebileceği görüşündeyim.
İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Öğretim Elemanları Prof. Dr. İbrahim YUSUFOĞLU (Bölüm Başkanı) Prof. Dr. Enver OKTAY Prof. Dr. Şerafettin EROĞLU Prof. Dr. Suat YILMAZ Doç. Dr. Gökhan ORHAN Yard. Doç. Dr. Cem KAHRUMAN (Bölüm Başkan Yardımcısı) Yard. Doç. Dr. Selim YILDIRIM (Bölüm Başkan Yardımcısı ) Yard. Doç. Dr. Sebahattin KIRTAY Yard. Doç. Dr. Aliye ARABACI Yard. Doç. Dr. Derya DIŞPINAR Yard. Doç. Dr. Berat YÜKSEL Araş. Gör. Dr. Ahmet Orkun KALPAKLI Araş. Gör. Dr. Sedat İLHAN Araş. Gör. Dr. Şenol ÇETİNKAYA Araş. Gör. Dr. İlven MUTLU Araş. Gör. Dr. Nuray BEKÖZ Araş. Gör. Dr. Melek CUMBUL ALTAY Araş. Gör. Dr. Eray ERZİ Araş. Gör. Gökçe HAPÇI Araş. Gör. Mert ZORAĞA ÖYP Araş. Gör. Azade YELTEN 43 Sayı 08 (2012/1)
Şehrin Nabzı
Bursa
Yusuf Yılmaz Biryılmaz İnş. Malz. San. ve Tic. Ltd. Şti. kentsel dönüşüm projeleri, doğrudan yabancı yatırımlardaki artış beklentisi, yenilenebilir enerji alanında yapılması planlanan altyapı yatırımları ve büyük enerji nakil projelerinin Türkiye’den geçmesi, Türkiye’de başta konut inşaatları olmak üzere, konut dışı ve altyapı inşaatlarındaki büyümeyi de desteklemektedir.
1992 yılında abim Zekeriya Yılmaz inşaat malzemeleri alanında Yılmazlar Yapı olarak 60 m2’lik bir alanda sektöre girmiştir. Ben 1994 yılında üniversiteden mezun olduktan sonra abimle birlikte 1997 yılına kadar Yılmazlar Yapı’yı devam ettirdik. 1997 yılında diğer kardeşlerimin de iştirakiyle Biryılmaz İnşaat Malzemeleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olarak şirketleşen firmamızı 2006 yılında İzmir Yolu üzerindeki mağazamıza taşıyarak sektörün lider firmalarının arasına girdik. Firmamız 1.000 m2 mağaza, 5.000 m2 kapalı alan ve 2.000 m2 açık alan olmak üzere toplamda 8.000 m2 alanda hizmet vermektedir. Firmamız 27 çalışanımızla Fırat Boru, Ege Seramik, EcaSerel, Seranit Serra, Weber, Seramiksan, Hitit Seramik, Kapsa, ParexGroup başta olmak üzere sektördeki pek çok üründeki bayiliğimizle hizmet kalitemizi her zaman daha iyiye taşıma politikasını benimsemiştir. Ürün gamımızda Fırat alt ve üst yapı boruları, yer ve duvar seramikleri, granit, banyo ve mutfak bataryaları, banyo dolapları ve duşa kabinler, radyatör ve kombiler bulunmaktadır.
44
Türkiye önümüzdeki yıllardaki inşaat sektöründeki büyüme beklentisiyle çok olumlu gözüken ülkeler arasında yer almaktadır. Konut talebi, artan Sayı 08 (2012/1)
Türkiye’de olduğu gibi Bursa’nın gelişimden bir lokomotif rolü oynayan inşaat sektöründeki bu canlılık işsizler içinde bir istihdam alanı yaratmıştır Bursa’da yükselen inşaat çeşitleri her kesimden insanlarımızın ve her bütçeye uygun tasarlanarak yapıldıkları için büyük ilgi görüyor. Bankaların uygun faiz oranları ve şartlarla vatandaşları ev sahibi yapma girişimleri de düşük gelirli vatandaşlara cazip geldiğinden bu sektöre olan ilginin artmasına sebep oldu. Bunun yanı sıra lüks konutlar için tasarlanan projelerde şehrin bir çok yerinde boy göstermeye başladı.
Şehrin Nabzı
Antalya
Mehmet Uslu Aymer Ltd. Şti.
sayesinde ortak oldum. 2007 yılında şuanki mağzamızı Aymer Ltd. Şti. (Alanya Yapı Merkezi)’ni kurduk.
Ticaret hayatım, 13 yaşında liseye giderken başladı. Yarım gün okuyup yarım gün çalışıyordum. Liseyi bitirdikten sonra askerlik dönemine kadar çalışmaya devam ettim. Askerden geldikten sonra inşaat malzemeleri sektöründe çalışmaya başladım. Şimdiki ortağım olan Mehmet Ersoy’un 30m²‘lik dükkanında çalışırken gösterdiğim başarı
1200 m²‘lik showroom 600m² kapalı depo ve 1500m² açık depo ile müşterilerimize hizmet veriyoruz. Şirketimiz bünyesinde 15 kişiye istihdam sağlıyoruz. Yaş ortalaması 25 olan genç bir ekiple yola devam ediyoruz. Seramik ağrılıkta olmak üzere pis su, temiz su, armatür, ankastre, vitrifiye, yapı kimyasalları ve duvar kağıdı ürünleri ile ticaretimizi gerçekleştirmekteyiz. Kütahya Seramik, Formina, Creavit, Newarc, Petek, Fıratboru, Pera, Blanco gibi alanlarında marka olmuş bayiliklerimiz ile yolumuza devam etmekteyiz. Türkiye inşaat malzemeleri sektörüne baktığımızda aslında mükemmel olmamız gerekiyor çünkü müteahhit otelciler iyi kazanç elde ediyorlar ve sizinde kazanmış olmanız gerekiyor ama öyle değil. Çünkü bilinçsizce rekabet ve sektördeki birçok üretici ve firmanın çok amatör olması profesyonellerinde kazancını engelliyor. Antalya piyasasına baktığımızda farklı olarak biraz lüx ürün satışımız daha fazla dikkat çekmektedir. Genel olarak bana göre gayet iyi ve iyi olmaya da devam edecektir.
46 Sayı 08 (2012/1)
Antalya
Şehrin Nabzı
Birol Nalbant Birol Yapı Dekorasyon olduğunu söyleyerek TİMFED’e bağlı bir dernek olan ANTİMDER’e üye oldum ve düzenli olarakta her ay toplantılarına iştirak etmeye başladım.
1973 Antalya Kaş Sütleğen doğumluyum. İlk ve orta tahsilimi burada tamaladıktan sonra Ahilik düzeni olan çırak kalfa ve usta sisteminde inşaatın ana unsurlarından birisi olan kara sıva uygulaması ile sektörle tanıştım. Çalışma olarak Antalya merkez, bazı ilçe ve beldelerinde sürdürdüm. 1993 yılında vatani görevimi yapmak için Ankara Anıtkabir’de görev aldım. Askerlik görevimi başarı ile tamamaldıktan sonra 1995 yılında Antalya’nın Likya Şehri Demre’de kendi iş hayatıma başladım. Zamanla inşaatın bir çok alanında iş yaparak piyasada bilinirlik sağladık ve paket çalışma sistemine doğru yöneldik. Yani müşterileri bir noktada toplayarak hem ürün hemde uygulama konusunda hizmet vermeye başladık. Bu müşterilerin en çok sıkıntı çektiği bir sorundu ürünü tedarik eder uygulama da sıkıntı çeker yada benzeri bir çok örnekler vardır. Bu noktada bizde Birol Yapı Dekorasyon olarak en doğru ve sağlıklı hizmet verme hedefi ile 2005 yılında satış ve uygulama hizmetlerimiz ile bir çatı altında firmamızı kurduk. Piyasanın durgun bir dönemine rastlamamıza rağmen hiçbir müşterimizi ve tedarikçi firmaları sıkıntıya sokmadan bu günlere kadar yol aldık ve bunda en büyük payda bize güvenen müşterilerimiz ve yılların verdiği uygulama tecrübesidir. 2011 yılındada sevdiğim bir abimin tavsiyesi ve beni kendilerine yakışan bir üye
Mağazamız 140 m2 olup 2 kattan oluşmaktadır. Ayrıca iki farklı noktadan da depomuz ile hizmet sağlamaktayız. Kaleseramik, Çanakkale Seramik, Kale Boya, Kale Parke ve Kalekim Yapı Kimyasalları tali bayisi olup aynı zamanda da Kale Yetkili Servisi ve uygulamacı bayiliğini yapmaktayız. Kale Grubu markalarının yanı sıra; Goccia Mozaik, Ridas Canlı Sıva, Karsis Dekor Ürünleri, Henkel, Ceresit, Rigips Alçı, E.C.A. - Serel ve birçok muhtelif markalar ürün gamımızda yer almaktadır. Türkiye yapı sektörü hızla büyüyen en büyük istihtam sağlayan bir sektördür. Fakat burada birçok uygulama konusunda eksiklikler ne yazık ki halen devam etmektedir. Özellikle devlet ihalelerinde ve toplu konutlarda bu daha çok gözükmektedir. Bunun sabebi de aynı projenin yüklenici firma tarafından alt firmalara el değişmesin den kaynaklandığını düşünüyorum. Ürünlerde aranan özellik sadece TSE belgesi varmı yokmu? Bence TSE standarları çok aşağıda kalmaktadır ve bu standarların yeniden düzenlenmesi ve üretici firmaların da bu şartları yerine getirmesi gerekmektedir. Bu da merdivenaltı üretimlerin kalkması anlamına gelir ve rekabet piyasasının daha düzenli ve haklı olacağı düşüncesindeyim. Antalya inşaat piyasası sürekli aktif olabilmektedir. Kışın otel projeleri ve yaz aylarında da çevre ilçe ve ilerde olağan hareketlilik görülmektedir. Bu da 12 ay hareket var demektir. Turzimden dolayı üretici firmaların katma değeri en yüksek ürünlerin tüketildiği bir piyasa olup ne yazık ki bu üretici firmaların da Antalya’da fuar ve benzeri organizasyonlarında olmadığı bir bölge olduğunu da üzülerek belirmek isterim. Bu konuda da üretici frimalara böyle hareketli güçlü bir bölgenin fuar ve benzeri organizasyonlarda desteklenmesinin gerekliliğini hatırlatmak isterim.
47 Sayı 08 (2012/1)
Şehrin Nabzı
Antalya
Sezai Caner Nurullah Güney Eyka Yapı Malz. Ltd. Şti. portföyümüz toptan ve parekende olmak üzere Serik merkez, doğuda Manavgat Alanya batıda Antalya, Kemer, Kumluca, Finike ve kaş ilçelerindeki müteahhit ve otellerden oluşmaktadır. Eyka Yapı Malzemeleri kurulduğu günden bugüne geçen kısa sürede müşteri memnuniyetini ön planda tutarak çalışmalarına devam etmektedir. Vizyonumuz; bulunduğumuz pazarda sağlam adımlarla ilerleyerek kalıcı güvenilir bir şirket olmaktır.
Eyka Yapı Malzemeleri Ltd. Şti. 2010 yılında Sezai Caner, Emin Bozkurt ve Nurullah Güney tarafından kurulmuştur. Ortaklardan Emin Bozkurt kereste ticareti ile uğraşmaktadır. Sezai Caner ve Nurullah Güney daha önce sektördeki değişik firmalarda yaklaşık 10 yıl çalıştıktan sonra kazandığı deneyim ve tecrübeyi daha da geliştirmek için kendi şirketlerini kurmuşlardır. Şirket idaresinde ise Sezai Caner ve Nurullah Güney bulunmaktadır. Sezai Caner 1981 yılında Kırşehirde doğmuş, ilk ve orta öğrenim tahsilini Kırşehir’de yüksek öğrenimini ise Ankara Gazi Üniversitesi inşaat bölümünde tamamlamıştır evli ve iki çocuk babasıdır. Nurullah Güney, 1972 yılında Antalya’da doğmuş, ilk ve orta öğrenimini Antalya Serik ilçesinde tamamlamıştır. Evli ve iki çocuk babasıdır. Mağazamız Antalya’nın serik ilçesinde bulunmaktadır. 350 m2 teşhir alanına sahip mağazamızın yanı sıra 2000 m2 kapalı depomuz bulunuyor. Şirketin satış muhasebe depo ve sevkiyat departmanlarında toplam dokuz kişiye istihdam sağlamaktayız. VitrA, Artema E.C.A. Serel, Bien Seramik, Akgün Seramik, Berico Yapı Kimyasalları ve Pilsa temiz su ve pissu gurubu ile müşterilerimize hizmet vermekteyiz. Müşteri
48 Sayı 08 (2012/1)
Genel olarak Türkiye’de inşaat söktöründe çok büyük gelişmeler var. Tabi ki bu gelişmelerin içinde Antalya’ya da düşen büyük bir pay var 2012 yılında inşaat söktörünün nasıl bir yol izleyeceği hemen hemen belli olmuş durumda, şuan için Antalya’ya baktığımız zaman dünyanın gözü Antalya’nın üzerinde. Antalya da inşaat sektörü 2020 yılına kadar büyüyecek gibi gözüküyor. Bizim tahminlerimize göre de ileriye dönük Antalya’da inşaat söktörü için cidi bir potansiyel var fakat rekabet ortamının bu denli yoğun olduğu bir durumda para kazanmanın değil malzeme satmanın peşinde olduğumuz sürece biz esnafların ayakta kalması çok zor gözükmektedir.
Antalya
Şehrin Nabzı
Uğur Türkay Uğur Türkay Ticaret Ünmak, Çağlar Pls. bayiliklerimiz bulunuyor. Bunun yanı sıra E.C.A., Entegre, Başaran Yapı Kim., Güven Pls.Borusan Boru, Fırat Pls., Kalde markalarının ürünleri ile Doğalgaz sarf malzemelerini satmaktayız. Türkiye’de inşaat ve yapı malzemeleri sektörü lokomotif bir sektördür. İnşaat sektörü ne kadar zayıflarsa ekonomimiz etkilenmektedir. İnşaat sektörü ne kadar iyi olursa da güçlü bir ekonomi bizi beklemektedir. Kısacası sektörümüz ekonominin temel taşlarından biri niteliğini taşımaktadır. Her geçen gün yeni malzemeler çıkmakta, zamana ayak uydurmak ve yeni çıkan ürünleri takip etmekteyiz. Antalya piyasasına da genelde kollektör üreten firmalara malzeme temin etmekteyiz.
10 Kasım 1951 tarihinde Burdur’da dünyaya geldim. Evli biri kız, biri erkek olmak üzere iki çocuk babasıyım. Ortaokulu 3. sınıftan terk ettim. Küçük yaşta babamın açmış olduğu bu işletmede büyük bir zevk ile çalışırdım. Okuldan gelir gelmez doğrudan babamın işyerine gider ona yardım ederdim. Daha sonra yukarıda belirttiğim gibi ortaokulu 3. sınıftan terk ederek babamın yanında çalışmaya başladım. Askerlik görevimi tamamladıktan sonra babamla beraber Osman ve Uğur Türkay Ticareti kurduk. 1974 yılında eşim Gülay Türkay ile evlendim. Daha sonra babam Osman Türkay’dan devir aldığım iş ve iş ahlakı ile bugün Burdur’un önde gelen iş adamları arasında yer almaktayım. Biri 420 m2 diğeri 450 m2 olmak üzere iki mağazamız, 750 ve 1000 m2 olmak üzere de 2 adet depomuz bulunmaktadır. İşletmemizde 13 adet personel çalışmaktadır. Personelimle bir aile gibiyimdir. İşletmemde çocukluğundan bu yana çalışan elemanlarım vardır. 3 adet personeliminde benim işletmemden emekli olması beni çok mutlu etmiştir. Çanakkale Seramik, İzocam, Kalekim,
49 Sayı 08 (2012/1)
Şehrin Nabzı
Denizli
Muhtalip Karagündüz Karagündüz Ticaret
Muhtalip Karagündüz ve Semra Karagündüz
1961 Denizli-Çal-Selcen doğumluyum. Lise öğrenimimi Çal Lisesi’nde yaptım. Dokuz Eylül Üniversitesi Aydın Turizm ve Otel işletmeciliği mezunuyum. Sektöre 1986 yılında Toprak A,Ş Kuşadası mağazasında depocu olarak başladım. 1995 yılına kadar Kuşadası’nda çalıştıktan sonra ailemle birlikte Denizli ye dönmeye karar verdik.1995 ile 1999 yılları arasında Ektes A.Ş nin pazarlama bölümünde çalıştım. 1999 yılının Mayıs ayında eşimle beraber kendi işimizi kurmaya karar verdik. İlk olarak 30 m2’lik bir dükkânda Sıhhi Tesisat Malzemeleri toptan satışına başladık. Şuan müşterilerimize 350 m2‘lik mağazamızda iki çalışan ve eşimle birlikte hizmet vermekteyiz. Esas işimiz seramikle ilgili köşe ve bitiş profilleri, merdiven burun profilleri, eşik ve kot farkı profilleri, derz profilleri, küvet kenar profilleri, dilatasyon profilleridir. Hedefimiz bu ürünlerde eksiksiz ve profesyonel olarak hizmet vermektir. Dekorasyon ve dilatasyon la ilgili 4 firmanın Denizli toptan dağıtıcı bayiliğini yapmaktayız. Bunun yanı sıra sıhhi tesisat ve tamamlayıcı ürünlerde Artmix, Japar, Nur Kalıp(NKP), Güçlü, Öz Yapı’nın ürünlerini Denizli-Aydın merkez ve ilçelerde dağıtımını yapmaktayız. Bizim için önemli olan en iyi ürün - fiyat dengesi oluşturup bunuda en hızlı ve doğru şekilde müşterilerimize ulaştırmaktır. Firma olarak prensibimiz; tutamayacağımız sözü vermemektir.
50
Sektörün durumu genel olarak ülkemizde nasıl ise Denizli de çok farklı değil. Genel ve yerel ekonomi açısından katma değeri en yüksek, istihdamı en yüksek sektör olmasına rağmen inşaat sektörü yeterli desteği görmemekte, verilen desteklerde TOKİ ve büyük projelere verilmektedir. Bunlarında satın alımları merkezi ve büyük çaplı yapıldığı için küçük esnafa buradan pay çıkmamaktadır. Sayı 08 (2012/1)
Semra Karagündüz, Emre Özhan, Mahmut Karagündüz, Muhtalip Karagündüz
Son yıllarda tekstil sektöründeki olumsuz gelişmeler ve genel ekonomideki olumsuzluklar Denizli’yi daha çok etkilemiştir. Bir de bunun yanında sektördeki hızlı tekelleşme küçük ve orta ölçekteki esnafın durumunu her geçen gün daha da zorlaştırmaktadır. Ancak Denizli esnafı kendisinin bizzat işinin başında olması, sürekli olarak sermayesiyle beraber emeğini de işin içine koyması sayesinde ayakta kalabilmektedir.
Denizli
Şehrin Nabzı
Osman Özçelik Özçelik Boya Tasarım San. Tic. Ltd. Şti.
1970 – 1980 yılları arasında nakliye sektöründe faaliyet gösterirken, sektör değişikliği yapmaya karar verdim. 1980 yılında ortaklıkla başlayan ticari yolculuğum 1985 yılında temellerini attığım Özçelik Grup Şirketleri ile sektörde 30 yılı geride bırakarak devam etmektedir. Kendimize, kaliteli ürünler sunmayı ve güler yüzlü hizmeti ilke edindik. Faaliyetlerimizi Özçelik Boya şirketinde Dyo inşaat boyaları, diğer mobilya boyaları ve verniklerinin toptan ve perakende satışı ile, Özçelik Orman Ürünleri şirketinde MDF, sunta, parke ve panel kapı satışı ile, Özçelik Tekstil şirketi ile de havlu ve bornoz dokuma alanlarında sürdürmekteyiz. Özçelik Grup; Dyo boyalarının Denizli toptan bayisidir ve bunun yanında Kubilay mobilya vernikleri ve sanayi boyalarını da bünyesinde satışa sunmaktadır. 130 m2 mağazası, 1000 m2 deposu, 300 alt bayisi, 30 personeli ile hizmet vermekte, müşterilerine en uygun çözümleri sunmaktadır.
Hedefimiz; 32 yıldır hizmet verdiğimiz sektörlerde edindiğimiz iş tecrübesi ile kurmuş olduğumuz sağlam yapıyı yenilik ve gelişmelere açık olarak gelecek kuşaklara taşımak, müşterilerimizden ve çalışanlarımızdan aldığımız güç ile en iyi şekilde hizmet vermektir. Faaliyetlerimizi doğruluk, dürüstlük ve açıklık ilkeleri çerçevesinde ve çalışanlarımızın insan haklarına ve menfaatlerine saygı göstererek yürütmeyi, ilişki içinde olduğumuz herkesin meşru menfaatlerine saygılı olmayı, ÖZÇELİK şirketleri ve çalışanları olarak, faaliyetlerimizi adil rekabet ilkelerine uygun olarak yapmayı ve fiyat ve kalite açısından sürekli olarak değer sunmayı amaç edindik.
Denizli’de inşaat sektörü son yıllarda gayet iyiye gidiyor. Denizli son yapılan yatırımlar ve yeni çıkan teşvik yasalarının da desteğiyle Türkiye ekonomisinde önemli bir yer edinmeye devam edecektir. Genel olarak inşaat ve yapı malzemeleri sektörü açısından Türkiye’ye bakacak olursak; yapılan araştırmaları göz önünde bulundurarak son 30 yılda gelişen teknolojiye ayak uydurmuş ve pazar payını büyük oranda arttırmıştır. Daha güzel günler görmemiz temennisiyle… Sayı 08 (2012/1)
51
Şehrin Nabzı
Denizli
Vedat Namlıoğlu Karagündüz Ticaret
56 yaşındayım. İnşaat mühendisiyim. 1994 yılına kadar büro hizmeti, konut projeleri, teknik kontrollük hizmetleri ve taahhüt işleri yaptım.1994 yılında dar bir bütçeyle Namlı İnşaat Malzemeleri şirketini kurdum. Kaba yapı malzemesi satarak işe başladık. Mühendislik hizmetleri ve inşaat malzemesi ticareti, yapı sektörünün içinde birbirinin tamamlayanı olsallarda, içimde “bütçe darlığı ve ticaretin kendine özgünlüğü” nedeni ile yürütemem, zorlanırım endişesine neden oldu. Şu an 18. yılımızın içindeyiz. Sektör gelişti ve her geçen gün teknolojik ürünler çoğaldı. Bizde geliştik. Yeni ürünlerle malzeme bilgilerimiz yenilendi.Yeni üretici firmalarla çalışmaya başladık. 3-5 firmayla çalışırken bugün 20’ye yakın firmayla çalışıyoruz. Sektörde büyüdük. Şu an kaba yapı malzemesinden ince malzemeye, izolasyondan yapı kimyasallarına, dekoratif kaplama malzemelerine kadar bulunduruyoruz. Müşterilerimizle hizmeti ve bilgiyi doğru paylaştık. Doğru bilgi ve eksiksiz hizmet çalışma anlayışımız oldu.Şirketi kurduğumuz tarihlerde malzeme ticareti parlak dönemlerini geride bırakmıştı.Bir değişim yaşanıyordu.Yeni ürünler ve teknoloji; ürün çokluğu ile pazara girince tüketiciyi güçlendirdi. Haliyle müşteri çok kıymetli odu.”İyi hizmet, düşük kar” sektörün anlayışı oldu. Bu karlarla tüketiciye hizmet ettik. İhtiyaç tespiti ve ona yönelik malzeme tedarikini düşündük. Buna uygun evsaf ve uygun fiyatla malzeme sağladık. Yeni ürün ve rekabet tüm ibreyi tüketiciden yana çevirince, malzeme tedarikçilerinin sorunları haliyle büyüdü. En önemlisi tahsilat ayağı büyüdü. Açık hesapla tahsilat satıcıların çok ciddi sorunu hale geldi.
52
Denizli’de inşaat malzemesi satıcı sorunlarında “DİMSİAD” var. Derneğimiz 2-3 yıl içinde meslek mensupları arasında yayılmaya başladı. Bizimde üyesi olduğumuz, yapı sektörünün farklı kollarında hizmet veren arkadaşlarımızla bu derneğimizde bir araya geliyoruz. Sohbet ediyor, bilgi alışverişi yapıyoruz. Tanımadıklarımızla tanışıyoruz. Derneğimiz daha geniş bir kesime yayılmak istiyor. Sektörün geniş yelpazesinin hepsini temsil etmeyi amaçlıyor. Şu anda ’Ne yapıyor?’ mantığını yıkarak genişliyor ve güçleniyor. “Doğa Yasası” yerine sektör sorunlarına eğilmek, Kent Pazarının Sayı 08 (2012/1)
en geniş kesimini içinde bulunduran sektörümüze bir “akıl” olmak, onlarla bir “idrak” oluşturmak için faaliyet gösteriyor. Denizli son Avrupa kökenli krizden etkilenen kentlerden birisi olarak kent dışına çok göç verdi. Boş daire çoğaldı, kiralar düştü. Konut yatırım amacı olmaktan çıktı. Kent çeperlerinde yapılan siteler yerini merkezde ara sokaklarda küçük parsellerin yapımına bıraktı. Alıcı kitlesi değişti. Küçük ve maliyeti düşük daireler hızla satıldı. Şu an kent merkezinde boş parsel kalmadı. Son bir yıl içinde de sektör tekrar toparlandı. Bu arada sektöre yeni “aktör”ler girdi. Toki’nin Denizli’de konut yatırımı da oldu.Bu özel konut üreticilerinin işini biraz zorladı. Toki müteahhitlerinin malzeme tedarikinde yerel firmalar çok fazla katkıları olmuyor. Bu anlamda kente fazla bir katkısı yok diyebiliriz. Bizde şirket olarak bu 3-4 yıllık değişime ayak uydurduk. Malzeme alternatifine yönelip fiyat seçeneğimizi arttırdık. Her kesimden müşteri geliyor. Taleplerde farklılaşıyor. Bu talepleri karşılayacak fiyat seçenekleri müşteriyi elimizde tutmaya yarıyor. Şu an çalıştığımız temel firmalar Denizli Çimento, Modern Beton, AKG Gazbeton, Entegre Yapı Kimyasalları, XYPEX Su İzolasyonu, Işıklar Klinker Tuğla, Lafarge Dalsan Alçı Ve Alçı Levha Sistemleri, Stroton Isı Yalıtım Ürünleri, Gürallar,Bims… muhtelif bölgesel üreticilerdir. 2100 m2 açık ve kapalı birimleri olan bir alandayız. 11 kişi ile çalışıyor ve 8 araçla hizmet veriyoruz.
Denizli
Şehrin Nabzı
Murat Tuncer Denizli Yapıtaş İnş. Malz. San. Tic. Ltd. Şti.
Şevket Tuncer, Tayfun Aydemir, Sami İçöz, Murat Tuncer
Şirketimiz Denizli Yapıtaş İnşaat Malzemeleri San. Tic. Ltd. Şti. 2011 yılında Denizli’de Murat Tuncer, Tayfun Aydemir ve Sami İçöz tarafından kurulmuştur. İnşaat sektöründe çeşitli firmalarda çalışarak edindiğimiz 8 yıllık tecrübeyi Denizli Yapıtaş adı altında Denizli halkına sunmaktayız. Müşteri odaklı çalışan firmamız kendi branşlarında uzman ortaklarımız ve çalışanlarımız ile birlikte müşterinin kazancını esas alarak hizmet vermektedir. Aldığımız işleri hiçbir anlamda birbirinden ayrı tutmayız. Çünkü büyük dağların küçük taşlardan doğduğuna inanırız. Çözümler üretir, yaratıcı ekip ruhunu takım çalışmasıyla bütünleştirir, farkı fark yaratarak ortaya koyarız. Çalıştığımız kişisel ve kurumsal firmaları müşteri olarak değil takım ruhunun bir parçası olarak görmekteyiz. Yaratıcılığımız bilgiyle başlar, bilgiyle tamamlanır. Yaptığımız her işte kendimizi de geliştirir ve yenileriz. Tasarım yaratıcılık işidir. Yaratıcı tasarımlarımızla hayalinizdeki yapıları gerçeğe taşımak için uğraşıyoruz. Denizli’nin Kayalık Caddesinde 550 m2’lik 3 katlı mağazamızda 7 çalışanımız ile birlikte yerli ve ithal ürünleri satışa sunarak hayal ettiklerinizi gerçekleştirme fırsatını size sunmaktayız.
Denizli Yapıtaş İnşaat Malzemeleri olarak mağazamızda satışa sunduğumuz ürün grupları ve markalarımızı yerli seramik grubunda; Ege Seramik, Kütahya Seramik, Bien Seramik, Akgün Seramik, Breza Cam Mozaik. İthal seramik grubunda; Destanbul, RAK, Gemma, Emigres, Tau Ceramica, Grespania, Aparici, Wescoo, Porcegrano. Batarya grubunda; Hansgrohe, Newarc ve ECA. Vitrifiye grubunda; Bocchi, Serel ve Ege Vitrifiye. Gömme rezervuar grubunda; Geberit ve Bocchi. Kabin grubunda; Kabinet ve Netduş. Boya ve mantolama grubunda Filli Boya, Alligator, Wallmerk. son olarak ta; Ytong olarak sıralayabiliriz. Türkiye’nin büyüme hedefi ile doğru orantılı gelişen ekonomide inşaat sektörü olarak en büyük payı almaktayız. Denizlimiz tekstil ve mermer sektöründe olduğu gibi inşaat sektöründe de Türkiye’nin lokomotif illerinden biri olduğunu kanıtlamıştır. Türkiye genelinde en hızlı gelişen ve büyüyen illerden olan Denizli önümüzde ki 4 -5 yılda da bu sektörlerde öncü olacağını açık bir şekilde göstermektedir. Bu ekonomiye Denizli’de katkı sağlamak amacı ile kurduğumuz şirketimizde misyonumuzu ve vizyonumuzu doğru belirleyip, bu ekonomi hızından yararlanmak istiyoruz. Unutmayın; büyük işler büyük düşüncelerle başlar…
53 Sayı 08 (2012/1)
Isı Pay Ölçer Bu bölüm Brunata, Çokesen, DAF Enerji, İsta, Manas ve Techem katkılarıyla hazırlanmış. TİMDER Yönetim Kurulu Üyesi Aydın Eşer tarafından derlenmiştir.
TİMDER Yönetim Kurulu Üyesi Aydın Eşer 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu ile ilgili yönetmelikler, ticari işletmelerde olduğu gibi merkezi sistemle ısınan konutlarda da ‘’ısı pay ölçer’’ cihazlarının 02 Mayıs 2012 tarihi itibariyle kullanımını zorunlu kılmıştır. Konu ile ilgili olarak yasal açıklamalar ve ürünler hakkında bilgi alışverişinde bulunmak üzere sektörün önde gelen firmaları ile TİMDER organizasyonunda bir dizi toplantı düzenlenmiştir. Derneğimizin misyonu olan; Doğru ürünü doğru şekilde üreticiye aktarmak ve doğrudan örgüt şemsiyesi altında oluşturulmasının uygun olacağı görüşünün paylaşıldığı toplantıların ikinci etabında yasa ve yönetmeliklerdeki aksaklıkların giderilmesi finansman ve KDV konularının gündem oluşturacağı öngörülmüştür. Enerji tasarrufuna yönelik önemli katkı sağlayacak olan ‘’ısı pay ölçer’’ sistemi ve yasal uygulama konularını, toplantımıza katılan firmaların da görüşlerini de içeren yazıyı tüm okurlarımızla paylaşmak dergimizde yer verilmesine karar verilmiştir.
sağlayacak ekipmanların bağımsız bölümlere takılmaması durumunda 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanununun İdari Yaptırımlar ve Uygulama başlıklı maddesinde herhangi bir ceza öngörülmemiş ise de aksi tutumlar kanuna muhalefet kapsamında sayılabileceğinden, kişiler tarafından açılabilecek olası davalarda mahkemece bir ceza öngörülmesi ihtimali göz ardı edilmemelidir. Bu durum uygulamaya geçmeyen yöneticileri kanuna muhalefetten suçlu duruma düşürürken, yasanın yürürlüğe girmesini takip eden ilk ısıtma döneminde (Kasım 2012) uygulamaya geçmeyen binalarda, ısı parası ödemek istemeyen daire sakinlerine, ısı parasının kanuna aykırı bölüştürüldüğünü öne sürüp, paylaşım kanuna uygun yapılana kadar ısı parası ödememe hakkı veriyor. Binalarında ısı paylaşımının tesisini sağlayacak ekipmanlarının kullanımı uygulamasına geçilmemesi durumunda sorumluluk bina sahibi, bina yöneticisi ve yönetim kurullarındadır.” (*)
Bu bağlamda; "02/05/2007 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu gereğince merkezi veya bölgesel sistemle ısıtılan ve birden fazla bağımsız bölüme sahip olan binalarda ısı paylaşımının tesisini sağlayacak ekipmanların kullanımı 02/05/2012 tarihi itibarı ile tüm merkezi ısıtma sistemli binalar içim uygulamadadır. Mevcut veya yeni binalar için farklı yükümlülükler yoktur. Bu sistemlerin kullanımı 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu gereği olup bina yönetimlerinin, kat maliklerinin aksi yönde tasarrufta bulunmaları söz konusu değildir." (*) 54
“02.05.2012 tarihine kadar merkezi veya bölgesel ısıtma sistemli binalarda ısı paylaşımının tesisini Sayı 08 (2012/1)
(*) www.yesilekonomi.com adresinden alıntıdır.
Isı Pay Ölçer “Binalarda ısı ölçüm ve paylaşımı bina yönetimlerince veya yükleniciler vasıtasıyla gerçekleştirilebilir. Yükleniciler Yetkilendirilmiş Ölçüm Şirketi adıyla anılmakta olup bina sahibi, bina yöneticisi, bina yönetim kurulu veya enerji yöneticisinin ölçümleri yapabilecek yeterli personel ve donanıma sahip olmadığı durumlarda ölçüm yapmak üzere Bakanlık tarafından yetki belgesi verilmiş kuruluşlardır. Ölçüm ve paylaşım işinin yetkilendirilmiş ölçüm şirketlerince yaptırılması gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır. Ancak, yetkilendirilmiş ölçüm şirketlerinin yetkilendirilmesi aşamasında bir çok kriterin göz önüne alınması sebebiyle uygulama safhasında sıkıntıya düşülmemesi için eğer ölçüm ve paylaşım işi bina yönetimlerinin kendi imkanıyla yapamayacaklarına karar vermişlerse bu şirketlerden hizmet satın alabilirler.” (*)
Bugünkü durumda yaklaşık 2 milyon daire ve 10 milyon daire sakinini ilgilendiren bir konu olup 1.2 Milyar (2 milyon x 600 TL/daire=1.2 milyar TL) bir Pazar bulunmaktadır.
Tarihçe; 1907 yılında Danimarka da icat edildiği bilinmektedir. 35 yılı aşkın bir süre başta Almanya olmak üzere, Avrupa’nın birçok ülkesinde zorunlu olarak kullanılmakta. Ülkemiz de 02/05/2007 tarihinde çıkan 5627 sayılı ENVER (enerji verimliliği kanunu) ve bu kanuna istinaden yayınlanan yönetmelik ile ısı pay ölçer sistemlerinin Türkiye’de de kullanımı zorunlu hale getirilmiştir.
Avantaj; % 45 ‘e varan enerji tasarrufu sağlayabilen ısı pay ölçer sistemleri için piyasada bilinen firmaların tavsiyeleri dikkat edilmesi gereken hususlar ayrıca aşağıdaki şekilde özetlenmiştir. Pay ölçer cihazları 10 yıllık bir hizmet sözleşmesi ile birlikte satılmakta ve / veya kiralanabilmektedir. Bu bağlamda ilgili şirketin Bakanlıkça yetkili bir şirket olduğundan emin olunmalı. Pay ölçer cihazlarının pilleri 10 yıl sonra bitebilir. Bu sebeple pillerin değiştirilebilir olmasına dikkat edilmesi gerekir.
Tek kolonlu merkezi ısıtma sistemlerinde daire girişine takılabilen ısı sayacı (kalorimetre) ile enerji tüketimi ölçülebilmektedir. Birden fazla kolonlu merkezi ısıtma sistemlerinde ise enerji tüketimi ısı pay ölçer ile ölçülebilmektedir. Pazar; 2007 yılından bugüne kadar ki 5 yıllık sürede 60.000 adet dairede %3 oranında uygulandığı tahmin edilmektedir. Bir dairede 6 radyotör grubu bulunduğu öngörülürse 6 adet ısı pay ölçer ve 6 adet termostatik vana maliyeti bugünkü fiyatlarla 600 TL+ KDV olarak hesaplanabilmektedir. Kalorimetre ise 350 TL+KDV olarak hesaplanmaktadır.
55 Sayı 08 (2012/1)
Isı Pay Ölçer
ölçer cihazı ise peteğin üzerine monte ediliyor. Bu ekipman sayesinde dairelerin ısı tüketimini daireye girilmeden ölçülebiliyor. Daire sakinleri de dairelerinin ısı seviyesini tercih ettikleri seviyede sabit tutabiliyor. Her ay sunulacak olan tüketim raporlarının tüketimin denetlenebilmesi için pay ölçer cihazının büyük ekranlı olması tercih edilmeli. 2010 yılında toplam 5 milyon TL’lik bir pazar hacmi bulunan pay ölçerde firmalar, geçtiğimiz yıl da 30 milyon TL’lik satış gerçekleştirdi. Uygulamanın Mayıs ayından itibaren zorunlu olarak başlatılması ve uymayan apartman yöneticilerine de para cezası getirilmesi, pazarın bir anda olağan üstü boyutlara ulaşmasını sağladı. Enerji tüketimini en aza indirmeyi hedefleyen 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu (ENVER), aslında bundan tam 5 yıl önce yasallaşmıştı. Merkezi sistemle ısınan binalara ‘ısı paylaşım zorunluluğu’ getiren bu yasa, 5 yıllık geçiş süresinin ardından 2012 mayıs ayından itibaren zorunlu olarak devreye girdi. “Kullandığın kadar öde” prensibine dayanan Pay Ölçüm Sistemi, ev sahibi ya da kiracıların yakıt bedellerini adil olarak ödemelerini sağlamayı amaçlıyor. Yasa, sisteme geçmeyen apartman sakinlerine de yakıt aidatına itiraz etme hakkı getiriyor. Apartman sakinlerinin şikayet etmesi durumunda, sisteme geçmeyen yöneticiler ceza ödemek zorunda kalacak. Bu da, ek maliyete rağmen, apartman yöneticilerinin sisteme geçmelerini gerektirecek.
56
Merkezi sistemle ısınan binalarda bugüne kadar genellikle yakıt bedelleri metrekare üzerinden hesaplanıyordu. Yeni sistemde ise her radyatöre bir pay ölçer takılarak, tüketilen enerji miktarı üzerinden ödenecek yakıt bedeli hesaplanıyor. Sistemin çalışması için binada bulunan tüm kalorifer peteklerine uzaktan okumalı ısı ölçüm ekipmanları ve oda sıcaklığını ayarlanan seviyede sabit tutan özel radyatör vanaları takılıyor. Isı pay Sayı 08 (2012/1)
Termostatik vanalar sayesinde her oda istenen sıcaklığa ayarlanabiliyor. Bu sayede evin kullanılmadığı zamanlarda ve az kullanılan odalarda sıcaklık düşürülebiliyor ve tasarruf sağlanıyor. Bunun yanı sıra oda istenilen sıcaklığa ulaştığında termostatik vana devreye girerek radyatördeki sıcak su akışını kesiyor, bu da sistemdeki gereksiz enerji kullanımının önüne geçerek kazana geri dönen suyun sıcaklığının yüksek olmasını ve buna bağlı olarak tasarrufu sağlıyor.
BARI
www.graniser.com.tr
UNICERA & KITCHEN WORLD
UNICERA ve KITCHEN WORLD 2012, TÜRKİYE’Yİ ULUSLARARASI PAZARLARLA BULUŞTURDU
Bu yıl 14-18 Mart tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen seramik, banyo ve mutfak sektörünün buluşma noktası UNICERA, Türk seramik ve yapı sektörünün yüzünü güldürdü. Bu yıl Amerika, Avustralya, İtalya, Fransa, Bulgaristan, Almanya, Polonya, Belçika, Japonya, İspanya, İngiltere, İsviçre, Çin, Tayvan, Fransız Guyanası ve Türkiye olmak üzere 16 ülkeden 308 firma ve firma temsilcisi ile kapılarını açan fuarı toplam 65.686 kişi ziyaret etti. Tüyap’ın Türkiye Seramik Federasyonu ve TİMDER işbirliği ile düzenlediği UNICERA fuarında katılımcılar; ürünlerini, teknolojilerini ve geleceğin trendlerini sergiledi. Çok sayıda firma ilk kez UNICERA’da ürün lansmanlarını gerçekleştirirken, fuar 96 ülkeden gelen yabancı ziyaretçi sayısı ile yeni bir rekora imza attı.
58
UNICERA fuarı ile eş zamanlı olarak MUDER işbirliği ile hazırlanan KITCHEN WORLD fuarı; inşaat sektöründe konut satışlarındaki artışa paralel olarak olumlu biçimde ivme kazanan mutfak mobilya ve ankastre cihaz sektörünün gelişimine ve uluslararası platformda yeni pazarlara erişimine kolaylık sağladı. Sayı 08 (2012/1)
UNICERA ve KITCHEN WORLD 2012, 96 ülkeden gelen ziyaretçi sayısı ile yeni bir rekora ulaştı Türkiye seramik, banyo ve mutfak sektörlerine hareket kazandıran fuarlar, katılımcıları ve ziyaretçilerine yeni açılımlar ve ticari fayda sağladı. UNICERA ve KITCHEN WORLD 2012 fuarları, Türkiye dışındaki pazarlara ulaşma ve yatırımlar yapma, iş bağlantıları kurma anlamında geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da katılımcılarının beklentilerini karşıladı. 2011 yılına oranla yabancı ziyaretçi sayısında yüzde 22 oranında artış sağlayan UNICERA fuarı, yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da iş bağlantıları gerçekleştirme anlamında bir adım daha önde olduğunu kanıtladı. Fuarlar Arnavutluk, Bosna
UNICERA & KITCHEN WORLD
Hersek, Makedonya, Slovenya, Bulgaristan, Gürcistan, Azerbaycan, Rusya, Ukrayna, Ürdün, İran, Irak, Lübnan, Yunanistan, Fas, Suriye, Umman, Mısır, Tunus, İsrail, Özbekistan, Belçika, B.A.E., İtalya, İspanya, Almanya, Hollanda, Bahreyn ve Fransa’dan 500’e yakın heyeti ile 2012 yılı damgasını vurdu. Fuarlardaki tüm katılımcıların, yabancı heyetler ile özel olarak gerçekleştirdikleri toplantılar sonucunda, karşılıklı iş birlikleri ve iş anlaşmaları gerçekleştirildi. Fuarlar, sektöre katma değer sağladı İş ortaklıklarının oluşmasında ve yeni trendlerin belirlenmesinde önemli rol üstlenen UNICERA ve KITCHEN WORLD 2012 fuarları; AR-GE, Endüstriyel Tasarım, Üretim, Satın Alma gibi konularda sektör profesyonellerine katkı sağlama, firmaların gelişimi ve bilgilendirilmesi anlamında çok önemli bir noktada duruyor. Bu kapsamda UNICERA ve KITCHEN WORLD 2012 fuarları seramik, banyo ve mutfak sektöründe yatırım yapmak isteyen girişimcilerin, sektör profesyonellerinin akın ettiği ve yıl boyunca bekledikleri bir organizasyon haline dönüştü. Türkiye’nin ve dünyanın dört
bir yanından gelen profesyonel ziyaretçiler, firmaların standlarındaki ürünleri büyük bir ciddiyetle incelemeye aldı. Fuar süresince ardı ardına gerçekleştirilen iş bağlantıları, katılımcıları memnun etti. Üniversiteliler de UNICERA ve KITCHEN WORLD 2012’deydi UNICERA ve KITCHEN WORLD 2012 fuarları, sektöre gelecekte katkı sağlayacak üniversite öğrencileri ile bu yıl da buluştu. 15 Mart Perşembe günü düzenlenen ve Yüksek Mimar Dr. Ali Çiçek, Yüksek Mimar Dr. Ece Ceylan Baba ve Yüksek Mimar Bünyamin Derman’ın katıldığı “Geçmişten Günümüze Mimari Yolculuk” Paneline Marmara Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar, Bahçeşehir Üniversitesi, 9 Eylül Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Haliç Üniversitesi, Doğuş Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi ve Çanakkale 18 Mart Üniversiteleri’nin “Mimarlık”, “İç Mimarlık”, “Endüstriyel Tasarım”, “Cam”, “Seramik” ve bölümlerinden toplam 750 öğrenci katıldı.
59 Sayı 08 (2012/1)
Yatırım
Fırat Plastik A.Ş.’den Bir Öncü Adım Daha: FUDEL
Alanında Türkiye’nin lider kuruluşu FIRAT Plastik AŞ, ülke kaynaklarının israf olmaması için yine bir konuya öncülük ederek 10 Milyon USD’lik bir yatırım ile FUDEL’i (Fırat Uygunluk Değerlendirme Laboratuarı) hizmete açtı. Uluslararası geçerliliği olan tek kamu kurumu TÜRKAK’tan akreditasyonlu FUDEL, Avrupa’nın en büyük ve en hızlı akredite plastik boru laboratuarı ve aynı zamanda Türkiye’nin ilk ve tek akredite pencere laboratuarı olma özelliğini taşıyor. FIRAT Plastik AŞ yıllık değerlendirme toplantısında konuyla ilgili konuşan Fırat Plastik A.Ş. Pazarlama Müdürü Dr.Mehtap Uluceviz, FIRAT’ın 2011 değerlendirmesi ve 2012 hedefleri yanı sıra ağırlıkla yeni hizmete sundukları FUDEL’i de tanıttı.
60
Avrupa’nın en büyük ve en hızlı akredite plastik boru laboratuarı ve aynı zamanda Türkiye’nin ilk ve tek akredite pencere laboratuarı olan FUDEL’i tanıtan Dr.Mehtap Uluceviz, sektörün gelişimine destek verme misyonuyla açtıkları laboratuarın ülke kaynaklarının verimli kullanılmasını hedeflediğini söyledi. Dr.Uluceviz, “Ülkemizdeki modern yaşama şekil verecek değişim programlarının başında Sayı 08 (2012/1)
gelen altyapı sistemlerinin iyileştirilmesi önemli bir konudur. FIRAT Plastik A.Ş. olarak kaliteyi öngören bilimsel standartların ülkemizde uygulanmasını sağlamayı hedefliyoruz. FUDEL’i kurmamızın ana amacı budur” dedi. Dr.Uluceviz sözlerine şu şekilde devam etti: “FUDEL, uluslararası geçerliliği olan tek kamu kurumu TÜRKAK’dan akredite. Bu belge ile FUDEL, standartların belirlediği tarafsızlık, gizlilik, güven ve yetkinlik çerçevesinde sektördeki tüm ilgili kuruluşların gerekli testlerini yapmaya ve raporlarını yayınlamaya yetkin bir laboratuar olma özelliğini taşıyor”. Dr.Uluceviz, uluslararası standartlara uygunluğun sağlanması ile Türk sanayiinin ihracat hacmini artırmak ve sektördeki insan kaynaklarının geliştirilmesine destek vermenin de hedefleri arasında olduğunu belirtti. Dr.Uluceviz, sektörün gelişimine destek vermek amacıyla 10 Milyon USD yatırımla kurulan FUDEL için yakın coğrafyadaki ülkelere de yatırım yapılmasının değerlendirme kapsamında olduğunu sözlerine ekledi.
Yatırım
FUDEL’in en önemli amacının ülke kayanaklarını korumak olduğunu belirten Dr.Uluceviz, laboratuarın ayrıcalıkları hakkında da şu bilgileri verdi: “Basınçlı boru sistemlerinde, 7 günlük testin bitiminde hemen raporun teslim edilmesini taahhüt ediyoruz. Kanalizasyon sistem boru testlerini ise 2 günde teslim etmeyi taahhüt ediyoruz. FUDEL, PE 100 Boru teknolojisinin geldiği en yüksek çap olan 2500 mm.lik borulara kadar tüm ara çaplarda da basınç testi yapacak kapasitesi ile yine Türkiye’nin ilk ve tek test laboratuarıdır. FUDEL, kanalizasyon borularında 2.700 mm çapa kadar halka rijitliği testi yapabilecek kapasiteyle, bu alanda da, Türkiye’nin ilk ve tek test laboratuarı olma özelliğine sahiptir. Türkiye’nin akredite ilk pencere laboratuarı unvanına sahip FUDEL, evimize taktırdığımız PVC pencerenin bize sağladığı ısı tasarrufu ve ses yalıtımını hesaplamamıza imkan veren testlerin yapılabildiği tek laboratuardır”.
61 Sayı 08 (2012/1)
Makale
ISITMA SİSTEMLERİNDE KAPASİTE SEÇİMİ ve KASKAD KULLANIMININ ENERJİ TÜKETİMİNE ETKİSİ(*) Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç
hkarakoc@anadolu.edu.tr
Kapasite Seçiminin Enerji Tüketimine Etkisi Isıtma tesisatı hesaplamalarında kapasite seçimi yapılırken konforu bozmadan minimum kapasite hedeflenmelidir. Kazan seçimi sırasında, özellikle emniyet katsayısını yüksek tutmak adına, yüksek kapasiteler seçilebilmektedir. Ayrıca bu emniyet katsayısı dikkate alınarak belirlenen kazan kapasitesi, kazan kataloglarından bakılırken, bu değere en yakın büyük kazan seçimi yapılmaktadır. Bundan dolayı da ihtiyacın daha da üzerinde kazan kapasiteleri ortaya çıkabilmektedir. Bu durum, radyatörlerden başlayarak tüm ekipmanların (pompa, genleşme deposu, hidrofor vb.) seçiminde görülmektedir. Cihazların seçim ve tasarımında hesap kabiliyeti ne kadar iyi ise, seçilen veya tasarlanan cihaz ya da sistem kapasite açısından o kadar isabetli olacaktır. Kapasitenin yüksek seçilmesinin başlıca dezavantajları aşağıdaki gibi sıralanabilir:
avantajlar nedeniyle yaygın kullanım alanına sahiptir. Kaskad kazan sistemi, birbirleri ile mekanik ve elektronik olarak haberleşmeli çalışan, ihtiyaca göre sıralı devreye girerek yakıt tasarrufu sağlayan, kazan yedekleme sıkıntısının olmadığı kazan sistemleridir. Apartman kazan dairelerinde tek ve büyük kazan kullanımı yerine, birden fazla duvar tipi cihazın birbirine bağlanması ile yüksek kapasitede ısıtma sağlayan sistemler de bu grupta yer alır. Isıtma sektöründeki yeni eğilim olan yüksek verime sahip yoğuşma teknolojisinden yararlanarak birbirine bağlı ve modülasyonlu olarak çalışan cihazların oluşturduğu kaskad sistemler sayesinde, geleneksel kazanlara oranla yüksek seviyelerde yakıt tasarr ufu sağlanır. Şekil 1.’de örnek bir kaskad sistemi görülmektedir.
Kapasite yüksek seçildiğinden cihaz (kazan, pompa vb.) ömrü boyunca düşük kapasitede çalışacaktır. Düşük kapasitede çalıştırma, cihazın düşük verimle işletilmesi anlamına gelmektedir. Cihazın yıllar boyu düşük verimle çalışması, enerji kaybını artıracaktır. Kapasitesi büyük seçilen cihaz (kazan, pompa vb.) daha pahalıya satın alınacak, ilk yatırım maliyeti artacaktır. Büyük kapasite seçilmesi, dur-kalk çalışma, brülörlerde brülörün devreye girip çıkma sayısı olan şalt sayısını ve durma süresini artıracaktır. Brülörün her devreye girişindeki eksik yanma kayıpları ve durma sırasında, kazanın ışınım kayıpları artacaktır. Bu durum yakıt tüketimini artıran bir faktördür.
62
Kaskad Sistemi Kullanımı ve Enerji Ekonomisi Kaskad sistemler, binalarda kullanılan kazan sisteminin, ihtiyaca göre optimum düzeyde çalışmasını sağlayarak enerji ekonomisi sağlar. Günümüzde binalarda sağladığı Sayı 08 (2012/1)
Şekil 1: Örnek Bir Kaskad Sistemi
Kaskad sistemde, her kazanın kendi içerisinde kapasitesini ayarlayabilme özelliği ve kaskad sistemini oluşturan kazanların ihtiyaca göre sıra ile devreye girebilmesi sayesinde tam kapasite kontrolü sağlanabilmektedir. İhtiyaç azaldığında kazanlar teker teker devreden çıkarak, yakıt ekonomisine katkıda bulunmaktadır. (*): Yazı, yazarın KTH-Verimli Sistemler kitabından alınmıştır.
Makale Kaskad sistemi ile, birden çok cihaz birbirine bağlanabilir ve birlikte kumanda edilebilir. Kullanılan cihazların toplam kapasitesi, sistemin kapasitesi olarak ortaya çıkar.
kayıpları dikkate alınmalıdır. Burada temel kriter, en sonda bulunan cihazın ihtiyaç duyduğu basınç ve kapasitede gazın sağlanabilmesidir.
Tipik bir kaskad sistemi 6 ana sistemden oluşur: Cihazlar Baca sistemi Hidrolik sistem Gaz sistemi Elektrik sistemi Kontrol sistemleri
Elektrik sistemi, CE Makine Direktifi 89/392/ EEC, EC Düşük Gerilim Direktifi 72/23/EEC ve ECEMC Direktifi 89/336/EEC ile belrlenmiştir.
Cihazlar, kaskad sisteminde kullanılan yoğuşma teknolojili, yüksek verim ve yüksek kapasiteli (50-60 kW) duvar tipi cihazlardır. Baca sistemi, hermetik cihazların kullanıldığı sistemlerde ayrı bir baca sistemi ile dış ortama atılır. Yanma odasına giren taze hava ise bir boru vasıtasıyla dış ortamdan sağlanır. Bacadan çıkan atık gazların sıcaklığının, üreticinin belirlediği sınırlar dahilinde olması gerekmektedir. Soğuk ve nemli havalarda baca gazı çıkışında su buharı yoğuşabilir. Bu yoğuşma fazla miktarlarda gerçekleşirse önlem alınmalıdır. Hidrolik sistemler, kaskad sistemlerde kullanılan alt sistemlerden olup, Şekil 2’de gösterilen parçalardan oluşmaktadır.
Kaskad sistemi, kullanılan elektrik sistemi haricinde sigortalanmalıdır. Cihaz besleme voltajı cihaz özalliklerine uygun olmalıdır. Elektrik tesisatı yerel kurallara uygun yapılmalıdır. Cihazlar topraklı prize bağlanmalı, sistem mutlaka topraklanmalıdır. Kontrol sistemi, kaskad sistemlerinde kullanılan gelişmiş sistemlerdir. Üretici firmaların belirlediği standartlar doğrultusunda farklı kumanda imkanlarına olanak sağlayan kontrol sistemleri bulunmaktadır. Kontrol sistemleri, sensörlerden aldıkları verilere göre cihazların maksimum verimde çalışmasına olanak sağlar. Yoğuşmalı kazanlar, malzemelerinin özellikleri dolayısıyla, büyük kapasiteler için imal edildiklerinde yüksek maliyetli olmaktadırlar. Bu durum için uygulanan en ekonomik ve verimli çözüm, tek cihaz yerine birden fazla sayıda duvar tipi cihazın paralel olarak çalıştırıldığı kaskad sistemlerdir. Bu uygulamada, cihazların oransal kontrollü yani modülasyonlu olmaları gerekir. Sistemlerde en az iki en çok yirmi beş adet cihaz kaskad sistemiyle birbirine bağlanabilir. Kaskad sisteminin başlıca avantajları şöyle sıralanabilir: Mevsim geçişlerinde daha az cihaz çalıştırılarak, yarım kapasitede verimsiz kazan çalıştırmak yerine, tam kapasitede iki veya üç cihaz çalıştırılır. Kullanılan su hacmi daha azdır. Dolayısıyla daha az su kütlesi ısıtılmış ve dolaştırılmış olur.
Şekil 2: Bir Kaskad Hidrolik Sistemine Ait Parçalar
Hidrolik devrede her cihazın gidiş ve dönüş hatlarına kapama vanası konulması önerilir. Böylece bir cihaz arızalandığında vanalar kapatılarak cihaz devre dışı bırakılabilir. Gaz sistemi, merkezi bir gaz borusundan cihazlara dağılan boruların oluşturduğu sistemdir. Ortak kullanılan bu gaz borusu, maksimum gaz ihtiyacını karşılayabilecek şekilde boyutlandırılır. Boyutlandırma yapılırken, üretici firmanın vereceği basınç
Kazan dairesinde daha az yer kaplar. Gövdesi küçük olduğundan ışınım kaybı çok azdır. Birden fazla olması, bakım veya arıza durumunda yedekleme olanağı sağlar. Yedekli çalışabilir olduğundan, işletme ve bakımda kolaylık sağlar. Cihazın su hacminin düşük olması, kısa sürede istenilen sıcaklık değerine ulaşabilmesini sağlar. Sayı 08 (2012/1)
63
Makale
HALKLA İLİŞKİLERDE İLK HEDEF: İŞGÖRENLER Prof. Dr. Nihat Karakoç
nkarakoc@balikesir.edu.tr Halkla ilişkiler, sadece İşletmedeki halkla ilişkiler biri¬mine ya da uzmanına ait yetki ve sorumluluk olarak değerlendirilmemelidir. Halkla ilişkiler, işletmenin en üst yönetim basamağındaki genel müdür¬den en alt düzeydeki işçisine kadar işletmedeki tüm çalışanların, işletmenin pazardaki temsilcileri olan bayilerin ve yetkili servis elemanlarının da paylaştığı yaygın bir yetki ve sorumluluk olarak görülmelidir. Bu bağlamda danışma görev¬lisi, müşteri temsilcisi, satış görevlisi, yönetici sekreteri vb. işletmedeki her çalışan, üstlendiği görevin sorumluluğu yanında, işletmeyi temsil yetkisini ve halkla ilişkiler sorumluluğunu da taşımaktadır. Hedef kitledeki diğer gruplardan farklı olarak, halka ilişkilerin hem “halk”ında hem de “ilişkiler” tarafında bulunması ve imaj yansıtma yeteneği güçlü olması nedeniyle İşgörenler, halkla ilişkilerde anlayışı, saygısı, sevgisi, güveni ve desteği kazanılacak grupların en başında ve halkla ilişkilerin ilk hedefi konumundadır.
İMAJ YANSITMA YETENEĞİ GÜÇLÜ HEDEF KİTLE
İşletmeler amaçlarına erişebilmek için çeşitli eylem ve işlevleri yerine getirirler. Bu eylem ve işlevleri nedeniyle de farklı beklentileri olan çok sa¬yıda kişi, grup ve kurumlarla etkileşimde bulunurlar. İşletmelerin etkileşimde bulundukları bu kişi ve grupların tümü halkla ilişkiler çabalarının yöneltildiği kitleyi oluşturmaktadır. Halkla ilişkiler yazınında duyarlı kitle, duyarlı çevre, duyarlı gruplar, toplum, halkla ilişkilerin halkı, kamuoyu vb. isimlerle de anılan Hedef kitle, işletmenin eylem ve işlemlerinden etkilenen, düşünce ve eylemleriyle işletmeyi etkileyen, ortak çıkarları bulunan gruplardır. Kuruluşun özelliklerine göre sayısı değişmekle birlikte genel olarak halkla ilişkilerin hedef kitlesinde yer alan başlıca gruplar, aşağıdaki ŞEKİL-1’de, topluca görülmektedir.
64
Bir işletmenin halkla ilişkilerdeki hedef kitlesini oluşturan gruplar değişik ölçütlere göre sınıflandırılabilmektedir. Buna göre iç ve dış hedef kitle, genel ve özel hedef kitle, sorunlar karşısında destekleyen, karşı tavır alan ve kararsız kalan hedef kitle, imaj yansıtma ve yayma yeteneği güçlü ve zayıf hedef kitle vb. sınıflandırmalar ortaya çıkmaktadır. Sayı 08 (2012/1)
İŞLETME
I.KANAL
Yöneticiler Halkla İlişkiler Görevlileri
İLETİ
YÖNETİMİN HALKLA İLİŞKİLER ÇABALARI
HEDEF KİTLE İLETİ
II.KANAL İşgörenler Ortaklar Aracılar Teknik servisler
İLETİ
İŞ İLİŞKİLERİ ................... İŞ DIŞI İLİŞKİLER
İLETİ
İşgörenler Ortaklar Aracılar Teknik servisler Müşteriler Basın-yayın Yöre halkı Meslek Örgütleri Satıcılar Eğitim kurumları Diğer gruplar
ŞEKİL –1: Halkla İlişkilerde İmaj Yansıtma Yeteneği Güçlü Hedef Kitle
İşletmenin halkla ilişkiler açısından hedef kitlesini oluşturan gruplar, imaj yansıtma yeteneğine göre ikiye ayrılabilir. İşgörenler, aracı kuruluşlar(bayi, toptancı ve perakendeci kuruluşlar vb.), teknik servisler ve basın- yayın kuruluşları, diğer guruplardan farklı olarak, iki yönlü imaj yansıtma ve yayma yeteneğine sahiptirler. İşletme yönetiminin kendilerinde yarattığı olumlu ya da olumsuz etkiyi, topluma yansıtma ve aynı zamanda toplumdaki işletme algısını işletmeye yansıtma gibi, iki yönlü imaj yansıtma ve yayma yeteneğine sahip grupların başında işletme çalışanları bulunmaktadır. İşgören, işletme örgütünün belirli bir bölümüne bağlı işin görev ya da ödevlerini bunlar için gerekli araç gereç ve yöntemler ile belirlenen yetki ve sorumluluk alanı içersinde, belirli bir ücret karşılığında yerine getiren örgüt üyesi olarak tanımlanmaktadır (AŞKUN, 271). Bir işletmede büyüklü¬ğüne ve çalışma konusuna göre değişen sayıda ve nitelikte işgören çalışır. Bunlar işletmede genel müdür, müdür, şef, atölye amiri, posta başı, usta¬başı, işçi, danışma görevlisi, güvenlik görevlisi vb. çok farklı unvanlarla deği¬şik görevler yaparlar. İşgörenler, işletmeye girdi olarak alınan temel üretim etmenlerinden birisidir. Çağdaş yönetim anlayışı olarak kabul edilen Toplam Kalite
Makale Yöne¬timi felsefesinde işgörenler, işletmeye rekabet üstünlüğü sağlayan en önemli sermaye öğesi, en yüksek doyuma eriştirilmesi gereken “iç müşteri” gibi de¬yimlerle nitelendirilmektedir. İşgörenin kendisinden beklenen görevleri istenen biçimde yerine geti¬rebilmesi ve bunu sürdürme konusundaki istekliliği, çalıştığı iş ve işletmeden elde ettiği doyum düzeyine bağlıdır. İşgörenin taşıdığı işletme kimliği nede¬niyle toplumda saygın bir konum kazanması ve işletme yönetimine olan gü¬ven, sempati ve “desteklemeye değer görme” inancı, söz konusu doyumu belirleyen önemli değişkenlerdendir (WELL-SPINKS, 108). İşgörenler, bir taraftan temel üretim etmeni olarak halkla ilişkilerdeki hedef kitlenin bir öğesi olurken aynı zamanda işletmenin hedef kitlesindeki diğer gruplarla olan etkileşiminde de görev alırlar. Dolayısıyla işgörenlerin işletme yönetimine ilişkin bilgileri, duygu ve düşünceleri görevi gereği etkileşimde bulunduğu hedef kitledeki gruplara yansıtması söz konusudur. Örneğin iş-letme yönetimini desteğe değer görmeyen satış şefi, bu anlayışını sadece kendi yetki ve sorumluluk alanına yansıtmakla kalmaz. Bu anlayışını diğer iş arkadaşlarına, üstlerine, başka bölüm yöneticilerine vb. gruplara da yansıt¬ması olasıdır. Öte yandan işgörenler sadece görevleri gereği değil, iş dışı ortamlarda da çok farklı gruplarla iletişimde bulunurlar. İşletmeden değişik konu¬larda bilgi almak isteyen bazı kişi ve gruplar açısından biçimsel ol¬mayan iletişim kanalı, biçimsel iletişim kanallarına göre daha güvenilir nite-liktedir. İşletmede çalışmayı düşünen nitelikli işgören adayları, kesin kararla¬rını, çoğunlukla işletme çalışanlarıyla iş dışı ortamlardaki görüşme¬lerden sonra vermektedirler (DIXON,1). Aynı şekilde basın-yayın ku¬rumları, dernekler, yöre halkı vb. gruplar, işletme yetkililerinin yaptığı açık-lamaların güvenilirliğini, işletme çalışanlarıyla yaptıkları biçimsel olmayan görüşmelerle test etmektedirler. Bu nedenle işgörenlerin her biri, işletmenin adeta görünmeyen sözcüsü ve aynı zamanda gözü kulağı konumundadır(MARKEN, 23). İşgörenlere yönelik halkla ilişkiler çabalarında başarısız olan işletmele¬rin karşı karşıya kalabileceği sorunlardan bazı örnekler şunlardır: Kamuoyunda oluşan olumsuz işletme görüntüsü. Karar ve işlemlerine hedef kitlenin ilgisiz kalması ve destek vermemesi. İşletme hakkında çıkan yıpratıcı suçlamalar, işletmede huzursuzluk yaratan söylentiler ve bunların zamanında öğrenilememesi. Verimliliğin düşük olması, üretim ve hizmet kalitesinin yükseltilememesi. İşgörenlerin iş doyumunun düşük olması. İşgören devir hızı ve devamsızlık oranın yüksekliği, disiplin suçlarında artış. İş kazaları ve iş kayıplarının yüksekliği. Nitelikli işgören bulmada güçlük çekilmesi. İşgücü maliyetlerinin yüksekliği
SONUÇ
İşletme çalışanları, işletme yönetiminin kendileri üzerinde yarattığı olumlu-olumsuz etkiyi sadece yaptıkları işe yansıtmamaktadır. Aynı za¬manda bu etkiyi, topluma yansıtma ve toplumdaki işletme algısını işletmeye yansıtma gibi, iki yönlü imaj yansıtma ve güçlendirme yeteneğine sahiptir. Bir kuruluşun, çalışanlarında olumlu bir imaj yaratmadan etkileşimde bulunduğu diğer grupların saygısını ve desteğini kazanabilmesi olası görünmemektedir. Bu nedenle İşgörenler, halkla ilişkilerde anlayışı, saygısı, sevgisi, güveni ve desteği kazanılacak grupların en başında yer almaktadır ve halkla ilişkilerin ilk hedefi konumundadır. İşletme yönetimi, çalışanların hedef kitle içersindeki bu önemli ko¬numlarını halkla ilişkiler açısından çok iyi değerlendirebilmelidir. Bunun için işgörenlerle karşılıklı anlayış ve saygınlık temeline dayanan bir iletişim kurulmalı ve beklentilerine doyurucu yanıtlar verilmelidir. Bu bağ¬lamda işletme ile işgörenlerin karşılıklı olarak birbirlerini yakından tanıması sağlanarak sağlıklı bir iletişimin ön koşulu yerine getirilmelidir. İşgörenlerin istekleri, önerileri, şikayetleri düzenli aralıklarla belirlenip değerlendirilmeli¬dir. Değerleme sonucunda alınan kararlar ve yapılacak düzenlemeler konu¬sunda işgörenlere bilgi verilmelidir. İşgörenlerin hedef kitledeki diğer grup¬larla olan iletişimlerinde ilgiye, işbirliğine ve desteklemeye değer bir işletme görüntüsü yaratacak biçimde temsil etmeleri sağlanmalıdır. Bu konuda işgörenlerin düzenli olarak eğitimi ve değerlemesi yapılmalıdır. İşgörenlerden, alınabilecek desteği en yüksek düzeye çıkara¬bilmenin temel koşullarından birisi de işgörenlerin ailelerini, işletme ailesinden saymaktır. Bunun en önemli göstergeleri olarak şunlar yapılabilir: Sadece işgörenleri değil ailelerini de tanı¬mayı sağlayacak bilgiler toplamak. İşgörenlerin ailelerinde yaşanan hastalık, ölüm, do¬ğum, evlenme, çocukların başarıları vb. olayları, tüm işgörenlere duyurmak Özel günlerde, hediye, ödül, mesaj gönderme yoluyla işgörenlerin mutluluğuna ortak olmak. Ailelerinde ölüm, hastalık, kaza vb. acı ve kaygı veren olaylar yaşayan işgörenlerin üzüntülerini paylaşmak ve gereksinim duydukları her türlü desteği vermeye çalışmak. İşgörenleri aileleriyle birlikte bir araya getiren konser, sinema, tiyatro, gezi vb. organizasyonlar düzenlemek. Bütün bu etkinlikler, işgörenlerin işletmeyle bütünleşmesine ve işletmeye olan bağlılıklarının artmasına neden olacaktır. Aynı zamanda işgörenlerin, işletmedeki görevlerini severek ve isteyerek yapmaları yönünde ailelerinden önemli bir destek sağlanabilecektir.
KAYNAKÇA
AŞKUN, İnal Cem (1978), İşgören, Eskişehir İTİA. Ya. No. 207, Eskişehir. DIXON, Rob (1991), Management Theory and Practice, Butterworth - Heinemann ltd. MARKEN, Andy G.A. (1988-1989), “Accesibility… the key to good public relations”, Public Relations Quarterly, Winter. WELLS, Barron - SPINKS, Nelda (1999), “Communicating with the community”, Career Development International, Vol. 4 No. 2.
Sayı 08 (2012/1)
65
Makale
YALIN YÖNETİM FELSEFESİ VE UYGULANABİLİRLİĞİ Doç. Dr. Umut Rıfat Tuzkaya tuzkaya@yildiz.edu.tr
Yalın yönetim konusuna girmeden önce işletmelerinin bu yaklaşıma neden ihtiyaç duyduğunu ortaya koymak gereklidir. Günümüzde yaşanan kıyasıya rekabet ile işletmeler hızlı tedarik, müşteriye çabuk yanıt ve bunları düşük maliyet ile gerçekleştirme arzusu içine girmiştir. Çünkü sabırsız ve talepkar müşteriler daha yeni, daha fazla özelliğe sahip ve kendilerine özel ürünler aramaktadır. Tek tip ürünü yüksek miktarlarda ve maliyet odaklı olarak üreten Ford’un kitlesel üretim prensiplerinin üzerinden çok sular akmıştır. Aynı üretim kapasitelerine Toyota’nın lideri Ohna çok daha az çalışan ile daha küçük tesis sahalarında ve daha düşük malzeme ve finansal kaynak ile ulaşmıştır. Bu başarının altında yalın düşünce felsefesi yatmaktadır.
66
Kökeni Japonya olan “yalın düşünce” ve uzantıları “yalın yönetim”, “yalın liderlik”, “yalın üretim” ve “yalın muhasebe” 1990 yılların başlarından buyana Türkiye’de de uygulama alanları bulmaktadır. Özellikle otomotiv sektöründe görülen başarılı yalın uygulamalar diğer sektörlere de artmalıdır. Türkiye sermaye açısından kısıtlı ve maliyeti yüksek bir ülkedir. Sermayeyi daha verimli kullanabilmek için israfları azaltıp, tasarruf edilen kaynaklarla da daha fazla değer yaratmak esas olmalıdır. Bu tasarrufun, daha kısa sürede, daha az donanım ve iş gücü ile çalışıp müşterinin net taleplerini yerine getirerek sağlanabileceğini belirtirken aslında yalın yönetimin tanımını yapmaktayız. Bunun nasıl sağlanacağı sorusuna cevap vermeden önce yalın yönetimin aslında bir felsefenin ürünü olduğunu vurgulamak gerekir. Yalın yönetime çok basit bir anlayışla önce kendi hayatımızdan ve iş yapma şekillerimizden başlayabiliriz. Evimizde yıllardır tuttuğumuz ama hiç kullanmadığımız eşyalar, ofisimizde bulunan ekipmanlar, sürekli yanımızda taşıdığımız dokümanlar, masamızda devamlı duran ama çok az başvurduğumuz dosyalar gerçekten gerekli mi? Aynı mantıkla yüksek Sayı 08 (2012/1)
envanter düzeyleri, emniyet stokları, büyük üretim alanları, uzun üretim süreleri ve büyük üretim hacimleri azaltılamaz mı? Bu örneklerin sayısı artırılabilir ve hepsini “müşterinin para ödemek istemeyeceği şeyler” başlığı altında toplanabilir. Tabii ki önemli olan nokta gereksiz ya da israf olarak görülen bu süreçlerin nasıl eleneceğidir. Yalın düşünce şemsiyesi altında birleşen çok sayıda yaklaşım ve yöntem bulunmaktadır. Bunların bazılarını aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz. Düzenli ve tutarlı tedarikler (Sıfır stok): Tedarikçilerle iletişimin artırılması için gerekli bilgi sistemlerinin kurulması ve karşılıklı güven ortamının yaratılması ile doğru bilgiye daha hızlı ulaşmak mümkün olacaktır. Bu sayede belirsizlikler azalacak ve exmniyet stoklarını ve tedarik partisi hacimlerini azaltarak sıfır stoka yaklaşmak, en azından aylık stoklardan haftalığa, günlüğe ve hatta saatliğe dönmek mümkün olacaktır. Kısaltılmış hazırlık süreleri (SMED- Single-Minute Exchange of Die): Bir partinin üretiminden diğerine geçişte gereken kalıp değişimi, makine ayarları vb. işlemlerin süresini kısaltarak üretim partileri arasındaki geçişi kolaylaştıran yalın üretim yöntemidir. Amaç bu hazırlık sürelerini 10 dakikanın altına düşürebilmek ve büyük partilerle üretim yaparak ölçek ekonomisi yaratma gereksinimini azaltmaktadır. Düzgün tesis yerleşimleri (5S): İsmini, Seiri (ayıklama), Seiton (düzen), Seiso (temizlik), Seiketsu (standartlaştırma), Shitsuke (disiplin) kelimelerinin baş harflerinin toplamından alan ve üretim ortamının iyileştirilmesi ile çalışanların bilinçlenmesini amaçlayan bir yöntemdir. Basit görünmekle birlikte uygulamalarında çarpıcı verim artışları sağlanmaktadır.
Makale İtme değil çekme sistemleri: Üretim içerisindeki tüm süreçlere ne zaman ve ne miktarda üretim yapacaklarını söyleyebilmek ve bunu siparişlere göre ayarlayabilmektir. İtme sistemine göre stoka üretmek uygun bulunurken, çekme sisteminde siparişe göre üretmek esastır. Sistem içindeki her süreç kendinden önceki sürecin müşterisi ve kendinden sonraki sürecin tedarikçisi olarak görülür. Müşteriden sipariş geldikçe tedarikçi üretim yapar.
bandının durdurulması gibi önemli yetkiler işçilere verilir.
Hatasız üretim sistemleri (Poka-Yoke): Hata önleyici sistemlerdir. Hata oluştuğunda çalışanı uyarmak yerine öncesinde bir tepki verir. Bir parçanın üretim tezgahına sadece belirli şekilde takılmasını sağlayan, aksi taktirde tezgahın çalışmasını engelleyen bir sistemin kurulmasıdır.
Belirtilen yöntemler sistematik ve kararlı bir şekilde uygulanarak, üretim ve ofis ortamlarında detay ve karmaşa azaltılır. Bu sayede yönetilebilirlik artar. Üretim satışı itmez, satışlar üretimi çeker. Stokun müşteri için değer yaratmayan bir israf olduğu anlaşılır. İşletmeler hafifledikçe ve süreçler anlamında küçülüp yalınlaştıkça daha çevik ve problemlerle başa çıkabilen bir yapıya bürünür. Hem seri üretim, hem de emek yoğun üretim süreçlerini bünyesinde barındıran inşaat malzemeleri sektörü de yalın yönetimin başarı ile uygulanabileceği alanlardan bir tanesidir. Ekonomik krizlerden etkilenen sektörlerin başında inşaat ve yapı malzemeleri sektörleri gelmektedir ve yalın yönetim anahtarı ile özellikle kriz dönemlerinde ayakta kalabilmek ve rakiplere göre bir adım önde olabilmek mümkün olacaktır.
Toplam üretken bakım: Çalışanların tamamının katılımını gerektiren ve çalıştıkları tezgâhın otonom bakım sorumluluğunu getiren bir sistemdir. Bu sayede arızalar oluşmadan önlenir ve ekipman etkinliğini en üst düzeye çıkar. Yerinde kalite (Jidoka): Hata oluştuğu anda kaynağında bloke edilmesidir. Hatalı ürünün bir sonraki prosese geçişini önleyen sistemler kurulur ve üretim
Sürekli iyileştirme (Kaizen): Küçük adımlarla ilerlemeyi sağlayacak iyileştirmeler sürekli hale getirildiğinde, belirli bir süre sonunda büyük ilerlemelerin kaydedileceğinin vurgulandığı bir felsefedir. Temelinde, kaynakları katma değer yaratmayan yerlerden fayda sağlanabilecek alanlara çekebilme çabası vardır.
67 Sayı 08 (2012/1)
Makale
KritİK: Her şey “KREŞ”te başlamadı mı… Öğr. Gör. Erim Hısım erim@erimhisim.com
Komik milletizdir biz vesselam, komik ki ne komik. Mesela bir problemle karşılaştığımız da işimize gelmezse problemi değiştirmek bize has bir tutumdur. Ya da problemi yok saymak mesela. Bu durumla bazen kendi sınavlarımda da karşılaştığım oluyor. Anlayacağınız bu tür bir durumla karşılaştığımda ya benim sorularımın cevaplanmadığı ya da adeta başka bir sınav kağıdının cevaplandığı gerçeği ile yüz yüze kalabiliyorum. Bu durumda söz konusu kağıdı notlandırmak oldukça zor oluyor tabii. Allahtan tüm sınavlarda öğrenciye kendini değerlendirip kağıdına bir not vermesini istediğim banko soru var, bu soru imdada yetişiyor ve bu sayede kağıdı okuma derdinden de kurtuluyorum (öğrenci kendine ne vermişse ona uyuyorum böylece hiç başım da ağrımıyor ve kimse notuna itiraz etmiyor☺). Komik milletiz dedim ya, bazen neye ne isim verdiğimizi ya da sebebini de bilmeyiz, bilemeyiz. Örneğin “kot pantolon”. Sokağa çıkıp 100 kişiye sorsak (ki daha aşağısı bize yakışmaz), kot pantolonun jean pantolon olduğu konusunda toplumsal bir uzlaşıya tanık olabiliriz. Dahası dünyanın başka yerlerinde de kot dendiğinde aynı şeyin anlaşıldığına ilişkin bir kanaatimiz de vardır. Sanırız ki dünyanın neresinde sorarsak soralım herkes aynı şeyi algılayacak ve anlayacak. Oysa minik bir araştırma yaptığınızda aslında kot kelimesinin bir soyadı olduğunu görebilirsiniz. Peki biz neden jean pantolona kot deriz; sıkı durun, bu pantolonların yapıldığı denim kumaş denen kumaşı zamanında Türkiye’ye getiren adamın soy adıdır kot, hepsi bu. Başka bir uzlaşı alanımızda yoldaki radarla hız kontrolü yapıldığında ortaya çıkar. Radar kontrolünü, karşı yönden gelen ve hayatımızda belki de daha önce hiç görmediğimiz ve hatta bekli de bir daha hiç karşılaşmayacağımız kişilere selektör yaparak uyarışımızdır. Oysa radar birilerinin ve hatta bizim can güvenliği içindir bunu ıskalarız milletçe. Hani bir yasa çıkarılsa bu konu da cezai önlemler alınsa birbirinizi uyarın deseler bunu asla gerçekleştiremezdik, ne alemiz ama dimi.
68
Gelelim şu KREŞ meselesine. Sokağa çıkıp 100 kişiye sorduğumuzda (dedim ya aşağısı Sayı 08 (2012/1)
kurtarmaz diye) kreş ne demek diye, her kez bülbül gibi söyleyecektir hep bir ağızdan. Sanırım çocuklarımızın okul hayatına başladığı yer diye bir uzlaşma oluşacaktır. Neden anaokulu değil de kreş dediğimizi bilen çıkar mı valla onu bilemiyorum. Oysa kreş kelimesi, batı kökenli crash kelimesinden gelmektedir. Bu kelimenin bu okul için kullanılmasının sebebine gelince; bu çağdaki minik yavrularımız çok haylaz, afacan ve yaramaz olduklarından bir araya geldiklerinde biraz gürültü, biraz patırtı, çarpma ve çarpışmaya sebep olurlar. Tüm hikaye aslında bu aktiviteden dolayı direk veya dolaylı oluşabilecek çıktıların oluşturabileceği sessel sonuçtan sebeptir. İsterseniz gelin bir de iş yaşamına nereden başlıyoruz ya da başlamalıyız biraz da bu konuyu kurcalayalım. Doğrusu bulunduğum birçok yerde, derslerimde ve seminerlerimde, bu yaşama adım atmanın en kolay yolunun ya da kurumlar açısından bakıldığında en doğru adamın kazanılmasının en kısa yolunun staj ve stajyer uygulamaları olduğunun altını çizmekteyim. Doğru bir benzeştirme ise eğer bu dönemi de kreş dönemine benzetmek sanırım yanlış olmayacaktır. Bu sayede kurumlar çalışan adaylarını tanıma ve doğru olanları kuruma kazandırma ya da adaylar firmayı tanıyıp istediği işi bulmak ya da arayışını sürdürmek gibi eylemler içerisinde olabiliriz. Bu platformda işe doğru adamı ya da adama doğru işi bulmak hem de oldukça erken bir dönemde olasıdır. Hatta sadece staj dönemi değil oryantasyon dediğimiz işe uyum dönemi de gerçek bir kreş dönemidir zannımca. Vee son olarak buradan tüm İK yöneticilerin ve tüm çalışma adaylarına seslenmek istiyorum. Lütfen olabildiğince birbirinizi bulacak hem de çabuk bir şekilde bu işi yapmanızı sağlayacak adımlar atınız. Ne kurumların ne de iş adaylarının zaman kaybetmeye tahammülü kalmadı bence. Kurumlar kariyer günleri ve benzer etkinliklerde boy göstermeli öğrenci ve genç adaylarda buralarda firmaların kapılarını çalmalı. Bu sayede bu kreş dönemi de verimli sonuçlar doğuracaktır hiç merak etmeyin. Her şey okul öncesi kreşte başlamadımıki ya da her şey iş öncesi CRASH le başlamaz mı ki.
Sektörel Yayınlar
YEM Yayın’ın “Adım Adım” Dizisinin Üçüncü Kitabı Taşıyıcı Sistemler çıktı Yapı-Endüstri Merkezi’nin yayıncılık faaliyetlerini yürüten YEM Yayın yayımladığı mimarlık, şehircilik, peyzaj tasarımı, endüstri ürünleri tasarımı, kültür ve sanat konu başlıklarındaki yayınlara bir yenisini ekledi. “Adım Adım” dizisinin büyük ilgi gören iki kitabı Tasarım Fikirleri ve Tasarım Yöntemleri’nin ardından dizinin üçüncü kitabı olarak yayımlanan Taşıyıcı Sistemler, mimarlar, mühendisler, şehir plancıları, kentsel tasarımcılar, iç mimarlar, peyzaj tasarımcıları ile tasarım ve mimarlık öğrencileri için kaynak kitap olarak hazırlandı. Taşıyıcı Sistemler, mimari tasarım sürecinin hemen her aşamasında karşılaşılan, tasarım fikirlerini hayata geçirmek için kullanılan taşıyıcı sistemlere odaklanıyor. İlk bakışta karmaşık gibi görünen taşıyıcı sistem kuramına basit bir yaklaşım getirme amacı taşıyan kitap, bu yönüyle özellikle mimarlık öğreniminin başlangıç aşamasında statik ve yük taşıma kuramının karmaşıklığı içinde yolunu bulmakta zorlanan mimarlık öğrencilerine rehberlik ediyor. Taşıyıcı sistem tasarlamanın tasarımcıların mekâna ilişkin fikirlerini, öngörülerini geliştireceği düşüncesinden hareketle, yük taşıma kuramının temellerini basit ve anlaşılır bir biçimde anlatmayı deniyor. Mimarlık ve inşaat mühendisliği disiplinleri arasında bir köprü kurmanın amaçlandığı Adım Adım Taşıyıcı Sistemler, öğrencilerin yapısal bağlamları anlamalarını, tasarım yaparken bu bağlamların ortaya koyduğu gereksinimleri dikkate almalarını ve böylece tasarımlarını gerçekçi ve bütünlüklü bir anlayış içerisinde hayata geçirmelerini sağlamayı hedefliyor. Mimarlık öğrencilerine yönelik temel bir başvuru kaynağı niteliği taşıyan “Adım Adım” dizisi, mimarlık disiplinindeki farklı faaliyet ve uzmanlık alanlarında yaşanan süreçlerde karşılaşılan temel sorunları, süreçlere etki eden faktörleri ve çözüme ilişkin geliştirilen belli başlı yaklaşım ve ilkeleri, anlaşılması kolay açıklamalar ve ufuk açıcı önerilerle ayrıntılı bir şekilde ortaya koymayı amaçlıyor. 70 Sayı 08 (2012/1)
Dizinin ilk kitabı olan Tasarım Fikirleri (2010; 2011, 2.baskı), mimari tasarım sürecinin başlangıç aşamasına odaklanarak, tasarımcıların bir tasarım problemini çözmeye yönelik fikirler üretmesine yardımcı olacak öneriler ve ipuçları sunuyor. Tasarım Yöntemleri (2012) adını taşıyan ikinci kitaptaysa Tasarım Fikirleri’nin sonuçları temel alınıyor ve tasarımcıların bir tasarım problemini çözerken faydalanabilecekleri bir dizi yöntem ayrıntılı olarak inceleniyor. “Adım Adım” dizisinin Tasarım Fikirleri, Tasarım Yöntemleri ve Taşıyıcı Sistemler adlı kitaplarının yanı sıra YEM Yayın’a ait yayınlar, tüm seçkin kitabevlerinden, YEM Kitabevi’nin Beşiktaş ve Fulya’daki mağazalarından ve www.yemkitabevi. com adresinden satın alınabilir.
Sektörel Yayınlar
Prof. Dr. Hikmet Karakoç’un “KTH (Kalorifer Tesisatı Hesabı) Verimli Sistemler” Kitabı Teknik Yayınevlerinde
Dergimiz Genel Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Hikmet Karakoç’un 25.kitabı olan “KTH Verimli Sistemler”’in dağıtımı başladı. Kalorifer Tesisatı Hesabı kitabı, ilk kez 1997 yılında hazırlandı. Kısa zamanda tükenen kitabın ikinci baskısı 1998 yılında yapıldı. 2001 yılında SI birim sistemi kullanılarak ve içeriği genişletilerek üçüncü baskısı yayınlandı. 2006 yılında kitap tamamen gözden geçirilip 10 yeni bölüm eklenerek KTH adıyla tekrar basıldı. Bu kitabında ikinci baskısı 2007 yılında yapıldı. Aradan geçen süre içerisinde tesisat ve enerji sektöründe özellikle enerji verimliliğine yönelik pek çok değişiklik ve yenilikler ortaya çıktı: Özellikle sistem çözümleri ve verimli sistemler ön plana çıktı, TS825 tekrar gözden geçirilerek yayınlandı, Binalarda Enerji Performansı (BEP) Yönetmeliği yayınlandı.Tüm bu değişiklik ve yeniliklerde göz önüne alınarak KTH kitabı tekrar gözden geçirildi. Bazı bölümler çıkarılarak yeni bölümler eklendi
ve “KTH Verimli Sistemler” adıyla bu kitabın yayınlanmasına karar verildi. Kitap içerisinde 3 ayrı özel bölüm oluşturuldu. - BEP’in Getirdiği Yenilikler, - Isıtma Sistemlerinde Enerji Ekonomisi ve Verimli Sistemler, - Örnek Tesisat Şemaları. (Örnek tesisat şemaları Bosch Termoteknik’in yaptığı uygulama örneklerinden derlenerek hazırlanmıştır. ) KTH’nın bu baskısının en önemli özelliği, raflarda satılan ilk baskı olmasıdır. Türkiye’de toplam enerji tüketiminin yaklaşık % 40’ı konutlarda ısıtma amacıyla kullanılmaktadır. Konutların kalorifer tesisatı hesabı, cihaz seçimi ve tesisat uygulamaları yapılırken cihaz ve sistemin verimliliğine dikkat edilmesi çok önemlidir. Verimli sistemlerin de ön plana çıkarıldığı kitaba teknik kitap satan kitapevlerinden ulaşabilirsiniz. Sayı 08 (2012/1)
71
Sektörel Yayınlar
YEM Yayın’ın “Adım Adım” Dizisinin Dördüncü Kitabı Yapı Malzemeleri çıktı Yapı-Endüstri Merkezi’nin (YEM) yayıncılık faaliyetlerini yürüten YEM Yayın yayımladığı mimarlık, şehircilik, peyzaj tasarımı, endüstri ürünleri tasarımı, kültür ve sanat konu başlıklarındaki yayınlarına bir yenisini daha ekledi. “Adım Adım” dizisinin büyük ilgi gören ilk üç kitabı Tasarım Fikirleri, Tasarım Yöntemleri ve Taşıyıcı Sistemler’in ardından dizinin dördüncü kitabı olarak yayımlanan Yapı Malzemeleri, mimarlar, mühendisler, şehir plancıları, kentsel tasarımcılar, iç mimarlar, peyzaj tasarımcıları ile tasarım ve mimarlık öğrencileri için kaynak kitap olarak hazırlandı. Dizinin bir önceki kitabı Taşıyıcı Sistemler’de olduğu gibi, mimarlık ve inşaat mühendisliği disiplinleri arasında bir köprü kurmanın amaçlandığı Yapı Malzemeleri, mimari tasarım sürecinin hemen her aşamasında karşılaşılan, tasarım fikirlerini hayata geçirmek için kullanılan yapı malzemelerine odaklanıyor. Yapı malzemelerinin yapım faaliyetinin temelini oluşturduğu kadar, insanlar ve binalar arasındaki iletişimi sağladığı bilgisinden hareketle, malzemelerin gerek tasarımı gerekse inşa edilecek yapının görünüşünü doğrudan ilgilendiren yönleri üzerinde duruluyor. Farklı türde malzemelerin bilinçli kullanıldığında tasarıma sunabileceği geniş olanaklar kitabın odak noktasını oluşturuyor. Her malzemenin ancak içinde bulunduğu bağlamla anlam kazanabileceği, bu yüzden de malzemelerin yorumlanmaya ve yeniden anlamlandırılmaya açık olduğu vurgulanıyor. Malzemelerin fiziksel ve duyusal dünyasının keşfedilebilmesi için öncelikle yapı malzemelerinin temel özellikleri tanımlanıyor, ardından belli başlı malzeme türleri ayrı başlıklar altında incelenerek ayırt edici özellikleri ele alınıyor. Kitabın son bölümünde ise malzeme kullanımına ilişkin tipik tasarım yaklaşımları ve ilkeleri açıklanıyor.
72
Mimarlık öğrencilerine yönelik temel bir başvuru kaynağı niteliği taşıyan “Adım Adım” dizisi, mimarlık disiplinindeki farklı faaliyet ve uzmanlık alanlarında yaşanan süreçlerde karşılaşılan Sayı 08 (2012/1)
temel sorunları, süreçlere etki eden faktörleri ve çözüme ilişkin geliştirilen belli başlı yaklaşım ve ilkeleri, anlaşılması kolay açıklamalar ve ufuk açıcı önerilerle ayrıntılı bir şekilde ortaya koymayı amaçlıyor. Dizinin ilk kitabı olan Tasarım Fikirleri (2010; 2011, 2.baskı), mimari tasarım sürecinin başlangıç aşamasına odaklanarak, tasarımcıların bir tasarım problemini çözmeye yönelik fikirler üretmesine yardımcı olacak öneriler ve ipuçları sunuyor. Tasarım Yöntemleri (2012) adını taşıyan ikinci kitaptaysa, Tasarım Fikirleri’nin sonuçları temel alınıyor ve tasarımcıların bir tasarım problemini çözerken faydalanabilecekleri bir dizi yöntem ayrıntılı olarak inceleniyor. Dizinin üçünü kitabı Taşıyıcı Sistemler (2012), statik ve yük taşıma kuramının karmaşıklığı içinde yolunu bulmakta zorlanan mimarlık öğrencilerine rehberlik etmeyi amaçlıyor. “Adım Adım” dizisinin Tasarım Fikirleri, Tasarım Yöntemleri, Taşıyıcı Sistemler ve Yapı Malzemeleri adlı kitaplarının yanı sıra YEM Yayın’a ait yayınlar, tüm seçkin kitabevlerinden, YEM Kitabevi’nin Beşiktaş ve Fulya’daki mağazalarından ve www. yemkitabevi.com adresinden satın alınabilir.