Engelli İstihdamıyla İlgili Güncel Politikaların Değerlendirilmesi Semineri Sonuç Raporu

Page 1



Engelli İstihdamıyla İlgili Güncel Politikaların Değerlendirilmesi Semineri Sonuç Raporu


Çalışabilirim! Projesi* Raporları Serisi

Engelli İstihdamıyla İlgili Güncel Politikaların Değerlendirilmesi Semineri Sonuç Raporu

* Çalışabilirim! Projesi, T.C. Avrupa Birliği Bakanlığı tarafından uygulanan Sivil Toplum Diyaloğu III – Siyasi Kriterler Hibe Programı tarafından desteklenmektedir. TOFD’un koordinatörlüğünde 15 Ekim 2014 – 14 Aralık 2015 tarihleri arasında Sağlık-Sen İstanbul 1 No’lu Şube, ROSCOS (Romanya Omurilik Felçlileri Derneği) ve Praxis Europe (İngiltere) ortağında yürütülmektedir. Projenin amacı; engelli bireylerin çalışma haklarının ulusal ve uluslararası hukukta mevcut durumunun değerlendirilmesidir.

“Bu yayın Avrupa Birliği’nin yardımıyla hazırlanmıştır. Bu yayının içeriğinden yalnızca Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği sorumlu olup, herhangi bir şekilde AB’nin görüşlerini yansıttığı şeklinde yorumlanamaz.”

Kasım 2015

© 2015, Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği

Adres: Ataköy 7-8. Kısım, Mimar Sinan Villaları Karşısı, Rekreasyon Alanı, 34750 Bakırköy / İstanbul – Türkiye Telefon: +90 212 661 1 661 www.tofd.org.tr iletisim@tofd.org.tr

2


ÇALIŞABİLİRİM! PROJESİ

Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği olarak Sivil Toplum Diyaloğu Programı kapsamında hibe desteği

aldığımız Çalışabilirim!

Projemizi,

Türkiye'den Sağlık-Sen

İstanbul

1

Nolu

Şubesi; Romanya'dan Omurilik Felçlileri Derneği (Roscos) ve İngiltere’den de Praxis Europe ortaklığında Ekim 2014 yılında başlayıp bir yıl süreyle uyguladık. Projemizle, engelli bireylerin istihdamı alanında gerek Türkiye, gerekse diğer Avrupa Birliği üye ülkelerinde politika düzeyinde yapılan çalışmaları araştırmak istedik. Bu nedenle Romanya ve İngiltere’ye çalışma ziyaretleri düzenledik. Bu çalışma ziyaretleri boyunca hem ülkelerin ilgili alandaki politikalarını öğrenme şansımız oldu hem de çeşitli alanlarda çalışmalar yapan kurumları ziyaret ederek, bu politikaların gündelik hayata yansımalarını gözlemleme şansımız oldu. Projenin en sonunda, engelli istihdamıyla ilgili politikaların değerlendirildiği, kamuyla sivil toplumu bir araya getirdiğimiz seminerimizde, bir yandan AB ülkelerinin sistem felsefelerini öğrendik; diğer yandan ise Türkiye’deki düzeni çeşitli atölye çalışmalarında masaya yatırarak, güncel politikalara katkı sağlamak amacıyla politika önerileri geliştirdik. Bu projenin en önemli ayaklarından birisi de proje kapsamında hazırlanan raporlardı. Bu raporların alanda ciddi bir eksiği karşılayacak olması bizleri çok heyecanlandırıyor. Umarım Türkiye, İngiltere ve Romanya’nın sistemlerini derinlemesine inceleyen raporlarımız ve ayrıca Türkiye’yi Avrupa Birliği ülkeleriyle karşılaştıran raporumuz, bu konularda çalışmak isteyen tüm herkese ışık tutar. Bu

alanda

ortaklarımızla

geliştirdiğimiz

diyaloğumuzun

ilerleyen

dönemdeki

çalışmalarımızda da devam etmesini de gönülden arzu ediyoruz.

Burak Keskin – Proje Koordinatörü

www.calisabilirimprojesi.com

3


SİVİL TOPLUM DİYALOĞU AVRUPA BİRLİĞİ ve TÜRKİYE’DEN TOPLUMLARARASI DİYALOĞA TAM DESTEK Türkiye ve Avrupa Birliği üye ülkelerindeki toplumların birbirini daha iyi tanımları, toplumsal değerleri, yargıları ve yaşantıları konusunda bilgi alışverişinde bulunup yakınlaşmaları üyelik sürecinin vazgeçilmez bir parçasını oluşturuyor. İşte tam bu noktada, hem Avrupa Birliği hem de Türkiye bu yakınlaşmaya zemin oluşturan projelere farklı programlar çerçevesinde destek oluyor. Avrupa Birliği Bakanlığı tarafından 2008 yılından beri yürütülen ve üçüncü dönemi devam eden Sivil Toplum Diyaloğu Programı da bu girişimlerin başında yer alıyor. Program kapsamında Avrupa ve Türkiye’den sivil toplum kuruluşları her bir dönem için belirlenen konu başlıklarına yönelik ortak projeler geliştiriyor. Toplumlar arasında güçlü bir diyaloğun başlamasında önemli bir yere sahip bu projeler kapsamında ise, hem Avrupa hem de Türkiye’de birçok çalışma yürütülüyor. 2014 Ekim ayında başlayan yeni dönemde kimi Avrupa Birliği üyesi bir ülkede kimi de Türkiye’de faaliyet gösteren sivil toplum ve medya kuruluşları tarafından geliştirilen 55 diyalog projesine hibe desteği sağlanıyor. Bu 55 projenin, 39’u gerek Türkiye gerekse AB’nin gündeminde olan ayrımcılıkla mücadele, insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ana başlıkları altında tasarlanan projeler. Programın bir diğer ayağı olan medya konusundaysa, 16 proje hayata geçiriliyor. Bu projelerle kamuoyunun AB-Türkiye ilişkileri konusunda bilgilendirilmesi, üyelik sürecinde atılan adımlar ve elde edilen sonuçlar hakkında aydınlatılması ve AB-Türkiye kamuoyları arasında karşılıklı anlayışın güçlendirilmesi hedefleniyor.

www.siviltoplumdiyalogu.org

4


ÖNSÖZ

Engelli İstihdamıyla İlgili Güncel Politikaların Değerlendirilmesi Semineri, Çalışabilirim! Projesi kapsamında 02-03 Ekim 2015 tarihlerinde proje ortağı olan kurum ve kuruluşlar, ilgili bakanlıklar ve temsilcileri, baro temsilcileri, üniversiteler, yerel yönetim kurumlarının temsilcileri, sendika temsilcileri, iş dünyası temsilcileri ve sivil toplum örgütleri temsilcilerinin yoğun ilgisi ve katılımıyla İstanbul’da düzenlendi. Seminerin ilk gününde proje kapsamında hazırlanan Türkiye’de / İngiltere’de / Romanya’da Engellilerin Çalışma Hakkının Hukuki Değerlendirilmesi raporlarının çıktıları katılımcılarla paylaşıldı. Ardından her üç ülkenin sistem felsefelerinin analizleri yapıldı. Seminerin ikinci gününde düzenlenen dört farklı atölye çalışmasında Türkiye’deki mevzuatlar masaya yatırıldı ve mevzuattaki eksiklikler belirlenerek, bu kapsamda eksikliklerin giderilmesi için politika önerileri hazırlandı. Bu sonuç raporunun ilerleyen sayfalarında konu başlıklarına ayrılmış bir şekilde yapılan değerlendirmeleri ve önerileri bulabilirsiniz. Engelsiz bir yaşam dileklerimizle…

Proje Ekibi

5


Engelli İstihdamıyla İlgili Güncel Politikaların Değerlendirilmesi Semineri 03 Ekim 2015 – Atölye Çalışmaları

Atölye 1: Engelli İstihdamını Teşvike Yönelik Yasal Düzenlemeler Atölye Lideri: Av. Hülya Kesim Atölye Uzmanı: Savaş Mercan - İstihdam Uzman Yardımcısı / Türkiye İş Kurumu Aktif İşgücü Hizmetleri Dairesi Başkanlığı Atölye Raportörü: Av. Mehmet Tunç Atölye 2: Engelli Bireylerin Sosyal Güvenlik Hakları Atölye Lideri: Av. Figen Erbek Atölye Uzmanı: Isra Çiğdem Harmancı – Sosyal Güvenlik Uzmanı Atölye Raportörü: Av. Harun Göral Atölye 3: Engelli İstihdamında Fiziki Erişim Sorunu ve Çözüm Önerileri Atölye Lideri: Öğr. Gör. Funda Ayra Atölye Uzmanı: Dr. Deniz Çağlayan Gümüş - ASPB Erişilebilirlik Dairesi Başkan Vekili Atölye Raportörü: Psik. Ahu Özmel Atölye 4: Çalışan Engelli Bireylerin Hak Mücadelesi: Sendikal Faaliyetler Atölye Lideri: Prof. Dr. Murat Engin Atölye Uzmanı: Aydın Çengel (Sağlık-Sen İstanbul 1 No’lu Şube) / Mustafa Örnek (SağlıkSen Başkan Yard.) / Murat Pilevne (Hak-İş) Atölye Raportörü: Av. İpek Biter

6


Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Tarafından Yapılan Çalışmalara İlişkin Değerlendirme ve Öneriler: "İnsan ile realite arasındaki en kuvvetli bağ iştir." Freud Çalışmak,

sadece para kazanmak, ücret almak, maddi ihtiyaçları gidermek olarak

yaklaşıldığında insanları mutsuzluğa, depresyona sürükleyen bir yanılgıya dönüşür. Çalışma hayatı ekonomik getirisinin yanı sıra, engelliler yönünden aynı zamanda sosyal yaşama katılımlarını da sağlayacak bir araçtır. Çalışma yaşamının, engelli bireyler yönünden psiko-sosyal faydaları göz ardı edilmemelidir. Engelli bireyin istihdamının sağlanması, bireyin gelir elde etmesinin yanı sıra, özgüveninin artmasını, toplumsal, sosyal faaliyetlere daha kolay entegre olmasını, girişimciliğinin teşvik edilmesini ve toplumdaki daha çok bireyin engelli tanımıyla yüzleşmesini, farkındalığının artmasını

sağlaması

açısından

büyük

önem

arz

etmektedir.

Yine

dışlanmadığı,

ötekileştirilmediği ve ekonomik bağımsızlığına kavuştuğu için kendine, ailesine ve çevresine daha yararlı bir birey olarak topluma maliyeti de en düşük seviyeye indirgenmiş olacaktır. Bu nedenledir ki bu konuda üretilecek politik kararlarda engelli bireylerin iş hayatına katılımlarının özendirilmesi, teşvik edilmesi ve bu konuda gereken önlemlerin alınması şarttır. Sosyal hukuk devleti ilkesi tam olarak bu alanda sınav verecektir. Yaşamları adeta sistemin politikalarına bağlı engelli bireyleri çalışma yaşamına kazandırmak için gerekli önlemleri almak sosyal devletin sorumluluğudur. Engellilerin çalışma hayatına kazandırılmaları, evlerinden çıkmalarının sağlanması ve yolunun açılması, bu alanda okul öncesinden yüksek eğitime kadar erişilebilirliğin yeniden düzenlenmesinde ve mimari yapılanmada çözümü de beraberinde getirecektir. Bu sorunları hareket özgürlüğü kısıtlı olan bireylerin ve ailelerinin yalnız başlarına çözümlemeleri neredeyse imkansız görünmekte, çözümün sosyal devletin gereği olarak kanunlar ve yeniden yapılandırmalar eşliğinde devlet politikaları ile hızlandırılması gerektiğine inanmaktayız.

Bu konudaki değerlendirme ve önerilerimiz

aşağıdaki gibidir: 1- İŞKUR tarafından engelli bireylere sunulan hizmetlerden faydalanmak için, engelli bireylerin mutlaka Kuruma kayıt yaptırması gerekmektedir. Kurum kayıtları İŞKUR birimlerinden veya internet üzerinden on-line olarak yapılabilmektedir. İnternet üzerinden yapılan kaydın tamamlanarak kişilerin engelli statüsünden faydalanabilmeleri için engelli raporlarının aslının İŞKUR İl Müdürlüğü’ne elden götürülerek ibraz edilmesi gerekmektedir.

7


Fiziki erişimin uygun olmaması nedeniyle, bu uygulama yerine engelli raporlarının doğrudan İŞKUR tarafından sorgulanabilmesini sağlayan on-line bir sistemin oluşturulması için ilgili kurumlar işbirliği yapmalıdır. 2- Engellilik seviyesi nedeniyle, evinden çıkamayacak durumda olan engelli bireylerin İŞKUR ile yapacağı görüşmelerin on-line sistemler kullanılarak yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. 3- Engelli bireyin kota sistemi üzerinden istihdamında, %40 ve üzeri engel seviyesine sahip olmak ve engelli raporunda “çalışabilir” ibaresinin yer alması zorunludur. Her engel durumuna göre istihdamın mümkün olabileceği gerçeği ve gerekçesi ile “çalışabilir” ibaresinin bulunması zorunluluğunun kaldırılması; engelli kişinin çalışma isteğinin de dikkate alınarak, çalışabilmesine imkan tanınması ve kendisine uygun iş ortamları yaratılması için gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. 4- Mevcut düzenlemeye göre, İŞKUR’a kaydından itibaren engelli bireye 24 saat içinde İş ve Meslek Danışmanı atanmaktadır. Bu kişilerle telefon veya doğrudan yüz yüze görüşmek mümkündür. Engellinin özellikleri belirlendikten sonra, İş ve Meslek Danışmanı gerekli istihdam ve rehabilitasyon çalışmalarını başlatmaktadır ve engelli bireyi mesleki eğitim kurslarına yönlendirmektedir. Bu kursların finansmanı İşsizlik Sigortası Fonu ve işverenden tahsil

edilen

idari

para

cezaları

ile

karşılanmaktadır.

Bu

uygulama

geliştirilip

yaygınlaştırılmalıdır ve bunun için bütün tarafların ortak çalışmasından yararlanılmalıdır. 5- İŞKUR tarafından engelli bireylere yönelik düzenlenen mesleki eğitim kurslarının artırılması konusunda özel kurumların ve kamu kurumlarının proje hazırlaması ve uygulaması için çalışmalar çoğaltılmalıdır. 6- Mevcut sistemde, İŞKUR tarafından İş Yasası’nda belirlenen %3 kota gereği, ayda 2 defa engelli çalıştırması zorunlu firmalar ile İŞKUR sisteminde kayıtlı olan engelli iş arayanlar buluşturuluyor. İŞKUR'un işveren ve engellileri bünyesindeki buluşturma toplantılarının yaygınlaştırılması, çoğaltılması ve engel durumuna uygun iş görüşmelerinin sağlanması çalışmaları artırılmalıdır.

8


7- İŞKUR, işyerlerini engelli bireylere uygun hale getirmek isteyen işverenler için bütçe sağlamaktadır. Böylece engelli bireylerin istihdamının artırılması hedeflenmektedir. İşverenlerin bu konuda daha yaygın olarak bilgilendirilmesi gereklidir. 8- Engelli istihdamının yaygınlaştırılması için, işverenlere yönelik farkındalık ve bilgilendirme çalışmaları fazlalaştırılmalı ve özellikle işverenlerin STK’larla birlikte proje hazırlamaları teşvik edilmelidir. Bu proje tekliflerine, devlet tarafından verilen teşvikin artırılması yönünde tedbirlerin alınması faydalı olacaktır. 9-

Engellilerin İŞKUR’un uyguladığı işbaşı eğitim programından daha fazla yararlanması

için STK’lar ve ilgili özel ve kamu kurumları gerekli katkıyı İŞKUR ile işbirliği içinde sunmalıdır. 10- Engelli bireyin eğitim olanaklarından yeterli ölçüde yararlanmadığı gözetilerek, işe yerleştikten sonra da ilgili uzmanlar tarafından desteklenmesi sağlanmalı; iş süresinde düzenli aralıklarla iş performanslarıyla ilgili ölçme ve değerlendirilmeleri yapılmalıdır. 11- İşe yerleştirilmeden önce engelli bireylere uygulanacak ölçme, değerlendirme sistemleri geliştirilmeli, iş analizleri yapılmalı ve iş ve meslek yönlendirmelerinin bu ölçme değerlendirme veri sonuçlarına uygun olarak yapılması için çalışmalar artırılmalıdır. 12- Engelli bireylere yönelik İŞKUR faaliyetleri ve teşviklerinin yaygın şekilde duyurulması için İŞKUR başta olmak üzere, ilgili tüm özel ve kamu kurumları tanıtım ve bilgilendirme çalışmalarını yoğunlaştırmalıdır. 13- İŞKUR hizmet birimlerinin erişebilirlik çerçevesinde yenilenmesi için yapılan çalışmalar ilgili mevzuat dikkate alınarak yoğunlaştırılmalıdır. 14- Tüm İŞKUR personelinin engellilere yönelik hizmeti daha etkili sunabilmesi için başlatılan işaret dili uygulaması eğitimine ilave olarak diğer engel gruplarına yönelik eğitimler de artırılarak yaygınlaştırılmalıdır.

9


15- İşverenlerin engelli bireyleri istihdam etmeleri yönünde farkındalık eğitimleri ile mevcut kota

sistemi

yanında

ekonomik

teşvik

ve

desteğin

artırılması

için

çalışmalar

yaygınlaştırılmalıdır. 16- Engellilere yönelik iş koçluğu uygulamalarına ilişkin çalışmaların güncel gelişmeler dikkate alınarak artması için verilen teşvikler yoğunlaştırılmalı ve STK’ların bu yönde çaba göstermesi ve uygulanabilir projeler hazırlaması sağlanmalıdır.

17- Engelli istihdamı kota sistemi ile çözülmeye çalışılmaktadır. Ancak kotanın %3 olması ve en az 50 çalışan olması koşulu eleştirilere neden olmaktadır (Zira işverenler çoğu kez çalışan sayısını 49 da bırakmaktadır). Bu nedenle engelli bireylerin kota sistemi üzerinden istihdam koşulunun 20 kişide 1 kişi olarak yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

10


Engelli Bireylerin Sosyal Haklarına İlişkin Değerlendirme ve Öneriler: Sosyal haklar, vazgeçilmez ve yaşamsal içerikli olmaları nedeniyle önemlidirler. Özellikle engelli bireyler için neredeyse yaşamlarının her anında, hemen hemen her gün karşı karşıya kaldıkları düzenlemeler bu alanda yer almaktadır. Engelli bireylerin yaşamlarını insan onuruna yaraşır düzeyde ve kalitede sürdürebilmelerinin önündeki engellerin büyük bir kısmı, bu alandaki hak ihlalleri nedeniyle olmaktadır. Sosyal haklara yönelik düzenlemeler sıkça değiştirildiğinden takibi de zor olmakta, kişilerin haklarını bilememesinden kaynaklı ihlaller de ayrı bir sorun yaratmaktadır. Bunun yanında kullanılan dilin zor anlaşılmasının, teknik düzenlemelerin anlaşılabilecek düzeyde yapılmamasının, bireyleri sıkıntıya sürüklediği tespit edilmiştir. Nihayetinde, hakların kullanımı noktasında uygulayıcıların, engelli bireylerin yaşam tarzı ve ihtiyaçları konusunda tecrübesiz olmalarından veya yapılan araştırmalarda yetersiz kalmalarından dolayı, sosyal güvenlik alanında tanınan haklardan engelli bireylerin gerektiği şekilde yararlanamadıkları gözlenmektedir. Mevzuat düzenlememizde yer alan pozitif ayrımcılık ilkesi dahi sorunları çözmeye yetmemektedir. Bireylere tanınan sosyal hakların ne düzeyde işlevsel olduğu, sosyal devlet tanımına uyabilmemiz yönünden önem arz eden belirleyici bir faktördür. Bu nedenledir ki dezavantajlı gruplara

yönelik sosyal politikalar belirlenirken, bu grupların toplumsal

yaşama

katılabilmelerinin kolaylaştırılmasının öncelikli olarak ele alınması gerekmektedir. Bu konudaki değerlendirmelerimiz ve önerilerimiz aşağıdaki gibidir: 1- Türkiye ‘de prime dayalı ve primsiz sistem üzerinden engellilerin yardım almasını sağlayan düzenlemeler mevcuttur. Maluliyet Sigortası kolundan sağlanan yardım; birey işe girdikten sonra meydana gelen arıza ve sakatlıklardan dolayı çalışma gücünü %60 ve üzeri kaybetmesi sonucu maluliyet aylığı bağlanır. Şartları; 10 yıldan beri sigortalı olmak ve 1800 gün prim ödemek olup, başka birinin bakımına muhtaç olması halinde 10 yıl şartı aranmaz. Maluliyet aylığı, 4 B sigortalıları (Bağ-kur) için sigortalının 9000 günden az günü varsa 9000 gün üzerinden, 4 A sigortalıları (SSK) içinse sigortalının 7200 günden az günü varsa 7200 gün üzerinden bağlanır. Maluliyet aylığı alan kişinin çalışması halinde aylığı kesilir. Öncelikle ülkemizde maluliyet sigortası kolundan bağlanan maaşın düşük olduğu, ekonomik koşullar gözetildiğinde ve engelli bireyin ihtiyaçlarının, engelliliğinden kaynaklı olarak giderlerinin yüksek olduğu dikkate alınarak, maaşının kesilmemesi gereklidir. Ayrıca

11


istihdam, kişinin manevi gelişimi, toplumsal yaşama katkısı da dikkate alınarak değerlendirilmelidir. İş göremezlik maaşının kesilmediği gözetilerek aynı gerekçeyle hareket edilmelidir. Maluliyet aylığı bağlama koşulları değiştirilmelidir. 10 yıldan beri sigortalı olmak oldukça uzun bir süre olup, bir kısım engellilerin, yaşamsal hizmeti haiz ihtiyaçları da göz önüne alınarak koşulların engelli birey lehine değiştirilmesi yönünde çalışmalar yapılmalıdır. 2- İş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünü %10 ve üzeri kaybedenlere sürekli iş görmezlik geliri bağlanır. Burada süre şartı yoktur. 1 gün dahi çalışmış olsa bu haktan faydalanılır. Çalışılması halinde sigortalının geliri kesilmez. Bu kayıp %60 ve üzeri olması halinde, ayrıca maluliyet aylığı bağlanır. (Yukarıdaki şartların sağlanması kaydı ile) bu durumda engelli sigortalı hem malullük aylığı hem de sürekli iş göremezlik geliri alabilir. Ancak bu aylık veya gelirden yüksek olanın tamamı, az olanın yarısı, eşitliği halinde ise iş kazası ve meslek hastalığından bağlanan gelirin tümü, malullük aylığının yarısı bağlanır. 3- 2022 Sayılı Yasa kapsamında engelli bireye bağlanan engelli maaşının, engelli bireyin çalışmaya başlaması halinde kesilmesi sorun olmaktadır. 2022 Sayılı Yasa kapsamında engelli maaşı bağlanabilmesinin koşullarının değiştirilmesi, engelli kişinin aile bireylerinin çalışmasına bakılmaksızın sadece kişinin kendisi ile ilgili mali kriterlerin gözetilmesi gerekmektedir. 4- Bakım ücretinin, engelli bireyin kendisine verilmesi (bireyin, kişisel bağımsızlığının sağlanması) veya engelli bireyin, bakımını sağlayacak kişiyi kendisinin seçmesi sağlanmalıdır. 5- Engellilerin iş ve özel yaşamında (araç alma, vergi muafiyeti, vergi istisnası, medikal malzeme ihtiyacı, işyeri açma, kredi…) kurum ve kuruluşlara başvurularda, sağlık raporunun tekrar tekrar istenmesi mağduriyete yol açmaktadır. Bunun yerine alınan sağlık raporunun, omurilik felçlileri gibi iyileşemeyecek durumda olanlardan tekrar istenmemesi gereklidir. 6- Başkasının bakımına muhtaç derecede engelli çocuğu olan annelere sağlanan SGK avantajlarında; Annelerin 01.10.2008 tarihinden sonra çalışma sürelerine, çalıştığı sürenin %25’i ilave edilecek ve bu süre yaş haddinde (emekliliğine esas) indirilecektir. Ancak engelli çocuğa duruma göre baba, ağabey, abla, üvey anne gibi yakınları da baktığı bilinen bir husustur. Bu

12


nedenle maddenin değiştirilerek, sosyal devlet ilkesi gereği, engelli bireyin sorumluluğu devletin üzerinde olduğu da dikkate alınarak, sadece “engelli bireye bakan” kişinin bundan dolayı tam gün sigortalı sayılması hususunda çalışma yapılmalıdır. (Ayrıca aile bireylerinden birinin engelli hale gelmesi halinde, genellikle ailenin ekonomik durumu ağırlaştığından daha önce hiç çalışmamış dahi olsa aile bireylerinin çalışmaya ihtiyaçları olduğu gözlemlenmiştir.) Bir ailede bir birey engelli olduğunda, ona bakan kişinin öncesinde çalışıp çalışmadığına bakılmaksızın, o engelli bireyin bakımını üstlendiği tarihten itibaren bu kişi sigortalı sayılmalı ve primleri hazine tarafından karşılanmalıdır. 7- Sağlık kurumlarında çalışan tüm personelin, engelli bireylerle iletişim konusunda eğitimler alması sağlanmalıdır. 8- SGK mevzuatının dilinin sadeleşmesi ve anlaşılabilir olması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. 9- Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) düzenlenirken, özellikle engelli bireyleri ilgilendiren düzenlemelerde, STK’lar ile işbirliğinin etkili bir şekilde sağlanması gerekmektedir. 10- Engelli bireylerin taraf olduğu ve engelliliklerinden kaynaklı davaların – özellikle tıbbi ve medikal cihazların – azami 2 ayda sonuçlanması mühimdir. Aksi halde bu davaların uzun sürmesi halinde kişinin süreçte sağlığını yitirdiği, gecikmeden dolayı mağdur olduğu ve ihtiyaçlarının değişebildiği gözlemlenmiştir. 11- 2022 Sayılı Yasa’ya göre aylık bağlanacaklar ve bağlanmış olanlar hakkında yapılacak periyodik incelemelerin kriterleri derhal değiştirilmelidir. Şöyle ki: -

Öncelikle engelli bireye maaş bağlanırken, aynı çatı altında yaşayan bireylerin gelirlerine

bakılmaksızın kayıtsız şartsız, engelli bireyin bire bir mali durumuna bakılarak karar verilmelidir. Kişin maddi ve manevi gelişiminin önündeki tüm engellerin kaldırılmasını temin etmek devletin görevidir. Engelli bireyi, aynı çatı altına yaşadığı kişilere bağımlı kılacak, borçlu hissettirecek yöntemler ile değerlendirmek sakıncalıdır. -

Periyodik denetimin, ev içindeki yaşam standartlarının gözetilerek yapılması onur

kırıcıdır. Bunun yerine sistem üzerinden ve yukarıda değinildiği gibi sadece engelli birey yönünden incelenmelidir. -

Aynı ailede 2 veya daha fazla engelli olması halinde, yine hane gelirine bakılmaksızın her

birine maaş bağlanmalıdır.

13


12- Medikal malzemelerin sayı, kalite ve bedeli tespit edilirken, kesinlikle engelli bireyin, engeline göre, faaliyet yürüten STK’lar ile işbirliği yapılarak tespit edilmelidir. Örneğin, hasta alt bezi temini için tespit edilen ürün miktarı ve fiyatı konusunda ilgili STK’lardan destek alınmadığından, gerek kalite, gerekse ürün sayısında sıkıntı yaşanmaktadır. Hasta alt bezi yetersiz veya kalitesiz olması halinde bası yaralarına yol açacak olup, hasta kaybı ile sonuçlanacak sıkıntılara varabilecek problemlerin yaşanması mümkündür. 13- Engellilik

durumunu

gösteren

Sağlık

Kurulu

Raporunun

oranlarında

yaşanan

uyuşmazlıklar, engelli haklarının tamamını ve ayrıca engelli bireylerin tıbbi, çalışma ve emeklilik durumlarını etkilediğinden, sağlık raporları verilirken kişinin durumu en iyi şekilde tespit edilmeli; bu raporlar, kişinin durumunda değişiklik yaşanmadığı sürece keyfi bir şekilde, farklı ölçütler kullanılarak değiştirilmemelidir. 14- Kurumlar arasında işbirliği sağlanmak suretiyle, engelli bireylerle ilgili bilgiler paylaşılarak, engelli bireylerin hayatının kolaylaştırılması gerekmektedir. Engelli bir bireyin sürekli elinde raporla dolaşması yerine, verilerin resmi kurumlar arasında paylaşılması, – engellinin kişisel bilgilerinin saklanmasına özen gösterilmek kaydı ile- engelli bireyin resmi kurum ve kuruluşlarla olan ilişkisinin kolaylaştırılması gerekmektedir. 15- Tıbbi ve medikal malzeme alımında, engelli bireylerin engellilikleri nedeniyle almış oldukları tıbbi malzemenin tamamı SGK tarafından karşılanmalıdır. (Son dönemlerde, yargısal kararlarla da görülmüştür ki, bu talep yasal bir haktır. Dava yolu ile kazanılması ödenen vekalet ücretleri ve yargı giderleri gözetildiğinde devlete daha ağır bir yük oluşturmakta, kişileri uzun süren yargılamalar nedeniyle maddi ve manevi zarara uğratmaktadır). Olayın yargıya intikal etmediği durumlarda ise kişi, kendisi için gerekli olan malzemeyi temin edememekte, yaşanan sürekli mağduriyet nedeniyle yaşamsal tehdit altında kalmaktadır. Sağlıklı yaşamanın temel hak olduğu gözetilmelidir. 16- Tıbbi ve medikal ihtiyaçların giderilmesinde kaliteye bakılmaksızın en ucuzu değil, sektörde bulunan malzemelerin kalitelileri arasında fiyatı en uygun olanı tercih edilmelidir. Sektörde olmadığı ve yurt içinde bulunmadığı anlaşılan malzemelerin engelli birey yönünden gerektiğine dair rapor olması halinde acilen ihtiyacın karşılanması gereklidir. Ayaktan Tedavilerinde Kullanılan Tıbbi Malzeme Ödeme Sistemi Hakkında Öneri Bilindiği gibi sigortalı engelli hastaların ayaktan tedavilerinde kullanılan tıbbi malzeme bedelleri SGK tarafından karşılanmaktadır. Geri ödemelerde fiyat tespitinde Sağlık Uygulama

14


Tebliği dikkate alınmaktadır. Yani sağlık uygulama tebliği ekinde belirtilen fiyat listelerindeki fiyatlar ve miktarlar geri ödemelerde dikkate alınmaktadır. Mağduriyetlerin bir kısmı bu fiyatlar ve miktarlar üzerinden yaşanmakla beraber esas sorun engelli yakınlarının geri ödemede karşılaştıkları bürokratik süreçlerde bulunmaktadır. Bu süreçler hastanın ikamet durumuna göre zorlaşmaktadır. Hak sahibinin başka bir ilde ikamet ediyor olması veya bulunması, evrak teslim süreçlerinde sorunlara yol açmaktadır.

Bazen sorun olmasa bile

fatura geri ödemeleri mevcut sigortalının ikamet ettiği veya sigortalı bulunduğu yerin ilgili SGK Müdürlüğü’nce gönderilmektedir ki bu da süreci uzatan bir faktör olmaktadır. Ancak bu süreçleri zorlaştıran engellerden sadece bir tanesidir. Tebliğ elektronik ortam ile birleşemediğinden veya gelişmiş şekilde entegre olamamasından dolayı süreçlerin önemli kısmını sigortalı veya ona bakan yakınının üzerine yüklemektedir. Süreci baştan itibaren tanımlarsak, hasta veya engelli birey belli aşamalardan geçerek kullanmakta olduğu malzemeleri temin edebilir. Engelli veya hasta bireyin süreğen olarak kullandığı malzemeleri SGK ayaktan tıbbi malzemelerde şu şekilde sıralamıştır; " Hasta alt bezi, sonda, kolostomi, ürostomi, aspirasyon sondası vb." Bir engellinin bu malzemeleri temin ederken izlediği yol; 1. Malzeme ile ilgili raporunu çıkarır. 2. Çıkarılan rapora göre reçete yazılır. 3. Yazılan reçeteye göre malzeme herhangi bir medikal firma, market veya eczaneden satın alınır. 4. Fatura ve diğer belgelerle beraber (raporun aslı gibidir onaylı fotokopisi, reçete aslı, fatura aslı) ilgili SGK merkezine gidilir. Form doldurularak geri ödeme talep edilir. Geri ödeme hastanın banka hesabı yoksa T.C. Ziraat Bankası’na T.C. kimlik numarasına yatırılır ve her ayın 8 – 14’ü arasında ödemeler ilgili kişinin kendisi veya vekili tarafından alınır. Geri ödemeler 1 ay ile 3 ay içerisinde tamamlanır. Ancak rapor yazımında, reçete yazımında, fatura yazımında sorun çıkması halinde hak sahibi veya engelli bireyin evrakı geri döner. Engelli birey fatura bedelini alabilmek için bir kısım işlemleri tekrar etmek zorunda kalacağından süreç uzayacaktır.

15


Çözüm olarak, hasta ya da engelli bireyin bu bürokratik sisteme yakalanmadan online sistem üzerinden, reçetesini aynı eczane sistemi gibi yazdırabilmesi faydalı olacaktır. Bu medikalleşmeyi de sağlam altyapıya oturtacak bir sistem olacaktır. Yapılacak bu sistemle hasta birey ya da engelli birey reçetesini yazdırdığında aldığı kod ile beraber medikal firmaya veya eczaneye gidecek ve medikal malzemelerini alabilecektir. Sistem üzerinden girilen kod ile fatura online SGK sistemine düşecek ve ödeme otomatik olarak medikale yapılacaktır. Bu sistem sayesinde hasta bireyin ya da engelli bireyin hesabına ödeme yapılması ve hak sahibinin geri ödemesini takip etme süreci, sorun olmaktan çıkacaktır. Ayrıca bu sistem sayesinde hak sahibinin veya hasta/engelli bireyin masraf yaparak SGK müdürlüğüne gitmesi veya evrakının geri dönmesi aşamaları engellenecek ve doğal olarak kurum maliyetlerinden tasarruf sağlanacaktır. Önerilen sistem sayesinde ileride ekli programların yapılmasıyla beraber engelli bireyin neden engelli olduğu ve öğrenim durumları kayıt altına alınarak incelenebilecektir. Bu sayede SGK ve Sağlık Bakanlığı’nın sistemleri birbirlerine ayaktan tıbbi malzeme programı ile entegre olabilecektir. Bu sistem sayesinde süreçler elektronik ortamda yapılacak ve elektronik ortam hasta adına hak sahibinin reçete yazdırma veya faturalama tarihlerini de takip edebilecektir.

16


Erişilebilirlik, Ulaşım ve İletişim Alanlarıyla İlgili Değerlendirmeler ve Öneriler: Erişilebilirlik sorunu (Bilgi, teknolojik, ulaşım, mimari…)

engelli bireyler yönünden

yaşamsal önemi haizdir. Engelli birey tıbbi, mesleki, ekonomik ve sosyal anlamda, sorunlarının en önemli kısmını erişilebilirlik ve ulaşım konularında yaşamaktadır. Türkiye genelinde düşünüldüğünde kendi durumundan değil de çevresel faktörlerden kaynaklanan engeller nedeniyle birçok kişi evinden dahi çıkamamaktadır. Bu durum, engelli bireyin kendisiyle birlikte ailesinden en az bir kişinin tüketici duruma gelmesine neden olmaktadır. Sonuçta

engellilerin

çoğununu

toplumsal

entegrasyonunun

sağlanmasında

sorunlar

yaşanmaktadır. Bu nedenle, sorunların çözümünde mevcut yasal düzenlemelerin amacına uygun olarak etkili bir şekilde uygulanması, tüm sorunların çözülebilmesi için birinci derecede önem arz etmektedir. Engelliler Hakkında Kanunu’nun geçici 2. Maddesi ve devamı gereğince, erişim sorununun çözülmesi için tanınan sürenin 1 Temmuz 2013 tarihinde sona erdiği, denetleme yapılması esnasında düzeltme için verilmesi planlanan sürenin de 07 Temmuz 2015 tarihinde sona erdiği bilinmektedir. Bu nedenle ivedilikle etkin denetimin artırılıp, müeyyidelerin uygulanmasının zorunlu olduğunu belirtmeliyiz. Bu konudaki değerlendirmelerimiz ve önerilerimiz aşağıdaki gibidir: 1- Toplu taşıma araçlarında hizmet veren tüm yönetici ve ulaşım sorumlularına, engelliye en iyi şekilde hizmet verebilmesi için, etkin bir şekilde hizmet içi eğitim verilmesi ve konuyla ilgili engelli bireylerden gelen öneri ve şikayetlere zaman geçirilmeden müdahale edilmesi faydalı olacaktır. 2- Engellinin sosyal yaşama katılamamasının en büyük nedenlerinden biri, tuvalet ihtiyacını giderebileceği uygun yerlerin kamusal alanlarda bulunmamasıdır. Umuma açık yerlerdeki tuvaletlerin yeterli sayıya çıkartılması, standartlara uygun bir şekilde ve hijyen koşullarına uygun olarak hizmet vermelerinin sağlanması gerekmektedir. 3- Engelli bireylerin erişimine uygun alanların (otopark, tuvalet, rampalar vb.), yol gösterici levhalar kullanılmak suretiyle yönlendiricilerin artırılması ve engelli bireylere yönelik bilgiye erişimde kolaylık gösterilmesi gerekmektedir. 4- Erişilebilirlik izleme ve denetleme komisyonunda görev alan Aile ve Sosyal Politikalar, Bilim, Sanayi ve Teknoloji, İçişleri, Çevre ve Şehircilik, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlıklarından gelen temsilcilerin, uzman nitelikli olarak görevlendirilmesinin sağlanması

17


gerekmektedir. Zira bu görevin asli görev olarak yer almadığından denetleme görevinin layıkıyla yerine getirilmediği ve çalışmaların süreklilik göstermediği tespit edilmiştir. Toplantılarda alınan kararların tüm kamuoyuyla paylaşılması ve bu alınan kararların uygulanma sürecinin yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından uygulanıp uygulanmadığının takibinin etkin bir şekilde yapılması için gerekli mekanizma kurulmalıdır. 5- Ulaşım

sorunu

bu

tarihe

kadar

(Kasım

2015)

etkin

bir

şekilde

çözüme

kavuşturulamamıştır. 5378 Sayılı Engelliler Hakkında Kanun’unun Geçici 3. Maddesinde yer aldığı üzere, sorunların çözümü için son tarih olarak 7 Temmuz 2018 belirlenmiştir. Ulaşım sorununun etkin bir şekilde çözülememesinin en önemli nedenlerinden biri ilgili kurumların ve STK’ların uygulamaya yönelik sağlıklı bir iş birliği yapamamasıdır. Sorunun çözümü için ivedilikle: a- Mevcut eğitim sisteminde eğitim alan engelli bireylerin derhal tespitiyle, eğitim aldıkları okul yöneticileriyle işbirliği yapılarak, okula servis hizmeti veren ulaşım araçlarının ihtiyaca cevap verecek düzeyde erişime uygun hale getirilmesinin sağlanması gerekmektedir. b-

Özel şirketler ve kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen engelli bireyler

açısından, engelli bireyi istihdam eden işverenlerle, kamu kurum ve kuruluşlarında konudan sorumlu yöneticilerle işbirliği yapılmak suretiyle ulaşım sorununun çözülmesi gerekmektedir. c-

Şehirlerarası ulaşımda 2018 yılına kadar uzatılan süre uzun bir süredir. Sorunun daha

erken sürede çözülebilmesi için, seyahat şirketlerinin yeni aldıkları araçların engelli bireylerin erişimine uygun olmaması halinde, bu araçlara kesinlikle çalışma ruhsatlarının verilmemesi gerekmektedir. Mevcut araçların da 2018’e kadar kademeli olarak -engelli bireylerin seyahatine uygun olacak şekilde gerekli sayıda araçlarının donanımlarını sağlamak üzere önlemlerinin alınması ayrıca gerekmektedir. Her yıl belli yüzdeler çerçevesinde araçların engelli bireylerin erişimlerine uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde şirketlere cezai yaptırımlar uygulanmalıdır (Kısa, orta ve uzun vadede eylem planları hazırlanmalıdır). 6- Özel şirketlerde ve kamu kurum ve kuruluşlarında erişebilirlik konusunda standartların sağlanmasından sorumlu ilgili kişilere yönelik, tek bir merkezden ve tek bir müfredat üzerinden hizmet içi eğitim verilmesi gerekmektedir. 7- Kamu kurum ve kuruluşlarında (kamu hastaneleri, belediyeler, adliyeler vb.) danışmanlık hizmeti verilen birimlerde, engellilere gerekli yönlendirme ve hizmetin verilmesi için görev alan personele bu konuda gerekli eğitimin verilmesi gerekmektedir. Bu konuda istihdam edilecek kişilerin engelli bireylerden tercih edilmesi için azami özen gösterilmelidir.

18


8- Engelli bireylere hizmet veren STK’lara yönelik, amacına uygun hizmet etmek koşuluyla, edindikleri araçlardan ÖTV muafiyeti sağlanmalıdır.

19


Engelli

Bireylerin

İstihdamına

Yönelik

Sendikal

Çalışmaların

Değerlendirmesi ve Öneriler: Gerek özel, gerekse kamusal alanda çalışma hayatında sendikaların önemi oldukça büyüktür. Bu çalışmada, engelli çalışanların sorunlarının çözümünde, işveren, işçi ve kamu çalışanları sendikalarının diğer STK’lar ile birlikte işbirliği halinde olmalarının zorunlu olduğu saptanmıştır. Engelli çalışanların, hak temelli mücadelelerinde zayıf oldukları, madden ve manen geri kaldıkları bilinen bir gerçekliktir. Bu nedenle, sendikal oluşumlarda engelli çalışanlara yer verilmesi, bunun için komisyonlar kurulması, etkin ve güçlü bir yapılanma ile mümkündür. Sendikalar (kamu çalışanları-işçi ve işveren) kuruluş amaçları gereği, çalışan engelli bireylerin, iş yaşamındaki ihtiyaçlarını ve çözüm önerilerini öne çıkarmak zorundadırlar. Çalışanların ortak hak ve çıkarlarını korumak, sorunlarını çözmek amacıyla kurulmuş ve bunun bilincinde olan sendikaların diğer üyeler kadar engelli üyelerinin de sorunlarının belirlenmesinde, kolaylaştırılmasında ve çözümünde etkili olması gerektiği göz önünde bulundurulduğu zaman; bu konuda, diğer alanlarda da olduğu üzere eksiklikler mevcut olup, bu eksikliklerin giderilmesi için çalışmaların artırılması faydalı olacaktır. Bu çerçevede yapmış olduğumuz değerlendirme ve öneriler aşağıdaki gibidir: 1- Tüm sendikalarda engelli hakları konusunda çalışacak komisyonlar kurularak aktif bir şekilde faaliyetlerini sürdürmeleri gerekmektedir. Engellilerin, sağlık, sosyal, istihdam vb. alanlarda

haklarına

dair

bilinçlendirme,

hak

arama

bilincini

artıran

sendika

yönetimlerine/çalışanlarına yönelik eğitimler yapılmalıdır. Sendikaların toplu iş sözleşmeleri sürecinde, pozitif ayrımcılık ilkesi gereğince, engelli çalışanların hakları öne çıkartılmalıdır. 2- Sendikaların, engelliler konusunda çalışma yapan ilgili STK’larla düzenli olarak bir araya gelerek, engellilerin de çalışabileceği yönünde farkındalık yaratılması ve toplumsal bilinç oluşturulmasının sağlanması faydalı olacaktır. 3- Sendikaların, yasal gelirlerinin %10 oranında bölümünü eğitim faaliyetlerine harcama yükümlülükleri bulunmaktadır. Sendikalar, engelli bireylerin çalışma hayatına aktif olarak katılabilmeleri ve halen sendikalara üye olan engellilerin iş ve sosyal yaşam kalitelerinin artırılması için yapılacak çalışmalarda kullanılmak üzere, aynı eğitim faaliyetlerine ayırdıkları gibi, bütçelerinden en az %10 oranında fon ayırmaları önerilmektedir.

20


4- Sendikalar, iş sağlığı ve güvenliği noktasında işçi ve işverene eğitim verilmesi, iş yerlerinde denetimlerin artırılması yolunda çalışmalar yapmalıdırlar. İş sağlığı ve iş güvenliği mevzuatına aykırı davranışlara ilişkin cezalar caydırıcı olmalıdır. (Örneğin ceza olarak; iş kazasının gerçekleştiği işyeri sabıkalı sayılarak, Kamu İhalelerine girememe gibi cezalar getirilebilir.) 5- Engelli çalışanların, engelleriyle ilgili gerçekleşen sorunlardan kaynaklı takibata uğradıklarında disiplin kurullarındaki cezalar; işten veya memuriyetten çıkarmaya kadar gitmektedir. Engelliler hakkında işlem yapılmadan evvel, yaşanan sorunun kişinin engel durumundan kaynaklı olup olmadığı konusunda uzmanlardan görüş alınması sağlanarak, konuya bakış açısı değiştirilmelidir. Bu konuda işverenlerin, insan kaynakları yöneticilerine, Kamu Kurum ve Kuruluşlarının da yetkili kişilere hizmet içi eğitim verilmesi yararlı olacaktır. 6- Türkiye’de mevcut tüm işçi sendikalarının, engelli üyelerine yönelik, is hayatında karşılaştıkları sorunlar hakkında doğru verilere dayanan ölçme ve değerlendirme çalışmalarının sistematik bir şekilde yapılması ve kamuoyuyla paylaşımının sağlanması gerekmektedir. 7- Sendikaların çalışmalarında engelli üyelerine yönelik hak ve taleplerinin öne çıkarılması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.

21


Engelli

Memurların

İş

Yaşamına

İlişkin

Düzenlemelere

Dair

Değerlendirme ve Öneriler: 1- Mevcut yasada emeklilik hakkı kazanmak için gereken çalışma süreleri kadınlarda ve erkeklerde farklıyken, engelli bireylere yönelik bu yönde bir düzenleme yapılmamıştır. Bu bir eksiklik olarak görülmüştür. Yine engelli bireylerin, emeklilikten kaynaklı haklarının, diğer bireylerle aynı olmadığı saptanmıştır. Bu eksiklik ve farklılıkların, pozitif ayırımcılık ilkesi gereğince giderilmesi için çalışmalar başlatılmalı, bu yönde öneriler geliştirilmelidir. 2- Engelli kamu görevlilerinin maaşından yapılan gelir vergisi kesintisi oranlarının, yasada mevcut olan oranlardan %50 düşük uygulanması gerekmektedir. 3-

Engelli kamu görevlileri, emekliliklerinde derece ve kademelerine bakılmaksızın yeşil

pasaport hakkından yararlandırılmalıdır. Zira öngörülen çalışma süresi içinde engelli memur, yeşil pasaport alınmasının koşulu olan dereceye sahip olamamaktadır. 4- Engelli kamu görevlilerinin atanmasına ve yer değiştirmesine ilişkin iş ve işlemler ile ilgili mevzuat düzenlemelerinde oluşturulan komisyonlarda, engelli kamu görevlilerinin temsil edilmesi sağlanmalıdır. 5- Engellilerin bir kereye mahsus olmak üzere, talep ettikleri yere, yer değiştirme suretiyle atanmalarında herhangi bir kayıt ve sınır uygulanmamalıdır. 6- Orta öğretim (lise) ve yükseköğretim mezunu olup hizmetli kadrosunda bulunan engelli kamu görevlileri görevde yükselme sınavından muaf tutularak istekleri halinde VHKİ veya memur kadrolarına atanabilmelidir. 7- Sendikalar öncülüğünde her ilde engelli istihdamı ve meslek danışmanlığı konusunda uzman istihdamı sağlanmalı ve öğretim üyelerinin de bu konuda uzmanlaşma ve aktif rol almasına öncülük edilmelidir. Bu sayede üniversitelerde ve diğer eğitim kurumlarında da gerekli duyarlılık sağlanacaktır. 8- Ekim 2015’te, Sağlık Bakanlığı, bağlı kuruluşları ve Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı ile yapılan Kurum İdari Kurul toplantılarında “Engelli olarak istihdam edilen kamu görevlilerinin engelleri ile uyumlu görevlerde çalıştırılmaları” talep edilmiştir. Mutabakat sağlanması durumunda, bu alandaki tüm kurumlara genel yazı yazılmak suretiyle bu hususta gerekli

22


bilgilendirme yapılacak ve talimatlar verilecektir. Bu konuyla ilgili yasanın etkin olarak uygulanabilmesi için gerekli düzenleme ve denetlemenin sağlanması gerekmektedir.

23


www.calisabilirimprojesi.com • www.siviltoplumdiyalogu.org


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.