Mehmet Emin Resulzade - Asrımızın Siyavuş'u

Page 1


Milli Azerbaycan ŞOrası Başkanı Mehmet Emin Resulzade (31. Ocok. 1884- 6. Mart.1955)



Azerbaycan Kültür Derneği Yayınları: 39

MEHMET EMiN

RESULZADE

ASRIMIZIN SiYAVUŞ'U

ANKARA -1989


Yayıniayan

Azerbaycan Kültür Derneği Anafartalar Cad. Vakıf İşhanı No: 324 Tel. : 132 53 )3 P.K. : 165 Ulus ANKARA Sakarya Cad. 30/4 Yenişehir-ANKARA Dizllip Basıldığı Yer: Yenigün Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şıi. :


MEHMET EMiN RESULZADE Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı

«Millet yoludur, hak yoludur, tuttuğumuz yol, Ey hak! Yaşa. ey sevgili millet yoşa. var ol» T.F.

Azerbaycan lstiklali Yolunda Can Veren Sehitlerin Ruhuna lthaftır. 1

Eseri Yayın a Hazırlıyon: ARASOGLU ANKARA- 1969



ASAIMIZI N SiVAVUŞU'NU VAVINLARKEN Azerbayca n Cu mhuriyeti M i l li Şu ra Başkanı, Milli Mü­ savat Partisi ve Azerba· y can M i lli Merkezi Lideri Rahmet­ li Meh met Emin Resulza d e ' n i n ASAIMIZIN S iYAVUŞ'u ad­ lı eseri n i n i kinci baskısın ı sunuyoruz. Eserin i l k bas·kısı, Azerbayca n'ın işga l i n i mütea kip Resu lzade' n i n i stanbul'a gelişinden bir süre sonra 1920'1i yıllard a esıki harflerle bo­ sılmıştı. Mehmet Emin Resulzade' nin, Azerbaycan T ü rk Cum­ huriyeti Devletinin kom ü n ist R us ord u ları n ı n işga line ma­ ruz kal ması üzerine çekild iği Lahiç dağ larında, istilôcı kuv­ vetleri n yıkma, talama, öldürme, Azerbaıycan'ı n çeşitli zengin liklerıi n i Moskova'ya taşıma faaHyetleri n i görerek düşma nın bu insanlık dışı hareketleri ni hazmademiyen Azsrbaı y ca n ha lkının eline g eçird iği her türlü malzemeıyı siloh olarak kullanma·k suretiyle Vata n ını sav u nma·ya ça­ lıştığını müşaha· d e ederek bu eseri ni ka leme o ağı r şart­ ler içinde alması, Lahiçlileri n O ' n u evden eve g·eçirerek, hatta onu .a ramaya ·gelen dr ü şman ,kuNvetlerinin karargôh yaptığı e·vin ü st katında saklamaları bu eserıi n yazılma­ sına ve·s i l e olmuştur. Ö l ü m le buru n buruna gelmesine ba·kmıyaraık derin müşa·hadelerin i , Azerbayca n Türklerine ·k arşı taşıdığ ı bü­ yük inancı içeren bu m uhteva lı eser ·hepimiz i çi n örnek olm u ştur. Devlet. siyaıset, edebiya - t adamı, mütefetkkir Re­ sulzade' n i n o kanlı işgal dönemi nde yaşadığı elemli ru h h a l i n i ,yarı n lara karşı ol·a n s a rsılmaz iman ı n ı 'Ya nsıtması. ertaya koyması bakımından do bir dönemin koyıu karan­ lıklarını aydınlatan siyasi edeıbiyatımızın ö l ümsüz bi r ese­ ı idir. 5


Mehmet 8min bu eserinin bir bölümünde, şartlarının müsait otiTKI!masına rağmen Türkiye'nin, o tarihle.rde Türk Hanedanı :haıkimiye·tıinin hüküm sürdlüğıü iran'ın, Aızerıbay­ oan'ın maruz ıka·ldığı ıbu Rus istilasına karşı sessiz ka�­ malarına, rtutıım ve davranışlarındaki biıganeliğe karşı de­ rin Jbir üzüntü ile telmihte ibulunarok Turan

hükümda n

ALP ERTUNGA'nın SiYAVUŞ'o ta·ktndığı tavrı o kanlı is­ tila

�günlerıiyle ıkarşıl.aştırımaıkta,

vermelct'e,

Şeh naım e

'

den

örnekler

bundan başka milletierin yararlandığına işaret

etmektedir.

Bir ıbaıkıma Asrımızın Siyaıvuş'u Votan Azerıbaıycan ve onun ölümsüz Lideri Mehmet Emin Resulzade'nin ta ken­ disidir. O, öldürülmek istenen milletierin diri dıiri gömül­ mesine imkôn olmadığını, Milli Mücadelede

Tünk,tye'nin

bunun en güzel örneğini verdiğini !belirterek Vaıton Az.ıer­ :bayıcan'ın ·işgalden

kurtarı-ması i göreviıflii

Türk geneliğine verdiğini.

Azel1baycan

onun çelik ·kollorına

ettiğini. «Bir K·e re Yükselen Bayrağın Bir Daha '

ğini» belirterek bu yolda «Ya Gôzi,

emanet

i nmi yece­

ya Şehit olacaksını>

emrini verımektedıir. Azenbaycan TıÜrk Gençliği,

ölümsüz

Liderinden aldığı bu kesin diraktif üzerine, bugün Azer­ baycan Tıürklerinin ıkalibgôrhında yaşayan Mavi-Kırmızı-Ye­ şil .Ay-Yıldızlı Baıyrağını Parlomento binası üzerinde. Azer­ bancan'ın dört bir ıkıöşesinde dalgalandırma mücadelesi icinded�r. Bu şanslı mücodele muha•kkak ki zafı erle neıti­ celenerelk «insanlara Hürriyet Milletiere istiklôl,

bir

güneş gi' bi her taraıfı aydınlatacaıkıtır.

ldea·li

Aziz Resulza­

de, i�sUklôl ve Hürriyeıt şefağı Azerlbaıycan u.ft<u!'da sök­ mek üzeredir.

AZERBAYCAN KÜLTÜR DERNEGi M ERKEZ YÖNETiM KURULU

6


ÖN S ÖZ

Milli Azerbaıycan neşriıyatın ın ikinoi sayısını teşkil eden bu risalemizin kencHne mahsus ıbir maceras ı var­ dır. Bu ma•cera ·kendi başına bir ımevzu teş-kil etmekle bir­ likte. asrımızda görıülen heıyecan ve tesirleri izah bak ı­ mından da-hi dırkk ı ete değer. «Asrımızın Siyavuşu» muayyen bir moksadla, vaıta­ milletimizin, kamuoyumuz ve inooışım ızın dü ş­ maniarına karşı hususi !bir dıüşmanl ı:k hi·ssi yar. atımok ma.k­ sadıyla. evrvelce düşünülmüş bir eser değıildir. Neşriyatı­ mızın il k sayısını t eşki l eden «Azerıbaycan Cumhuriyeti»ni Türkiye'nin ba·sın alanındo görd üğümüz bir eksikl i ği• kud­ retimiz dahiHnde, ortadan kaldırmaık maıkısadıyla. düzen­ li bir planla yaz m ı şt ı k. HaltbUiki « As nmızı n Siyavu şu» böy­ le m uayye n bir m o·ksad ve planlo yaz ılmam ış-tır . mmız ın.

Biz onun

nasıl yazıldığını. ne gi bi şartlar içinde vü­ ouda geldiğini kısa da olsa. anlotmazsak e·serin hangi n edenle ve ne hed efl.e yaz ı ld ığ ını tarif edemiyeceğimizi hissediyoruz. Bunun icin mu hterem okuyucuların müsa­ · ledelim: a-desi ile macera hayat ımızda n bir 1kısmını nak Bo lş evi•k istilaısı müessif tbir emri·vaki idi . Bir ay ka­ d or Bak - Q'da sa'klandıktan sonro. bir arkadaşla beraber Baıku ' yu terk etmiş, Gıürcistan'a gecmek üzere yola çık­ mışt ık . Hadiseler ve tesadüfler bizi birçok dağları ve de­ releri ·gezdıirdiık1:e n sonra Şa maıtıı kazasında ( Lahiç) adın­ da tanınmış bir kaSOibada sa.klarıma·k mecburivetinde bı­ ro kmıştı .

7


Lahic'de ·bir vatandaşın evinde misafir idik. Bu evde ufacık bir kütüphane vardı. Birkaç Farsça, birkoc Türkce. bir koc da Rusça ·kitap ve dergilerden ibaret olan bu kü­ tüphanenin bence en dikkate değer cildi Firdevsi'nin Şah­ name'si ·idi. Şahname'yi iki baştan okumaya başladım. Doğunun bu büyük romantik eseri o zama•n pek hassas olan ruhu­ mu istilô etti. Geçirdiğimiz ma·ceralı hayatı şairane

bir

surette i;ki baştan yaşatan ne hikôyeler, ne destanlar, ne tlpler. ne felsefeler vardı. Bunların yanında meraıkımı en fazla

cel,beden ve

c!ar nüfuz eden bir

rutıumun en hassas noktalarına ka­ hikôyeydi: Siyav·UŞ destanı okudum.

Evvelce aşina olduğum destanı ili< defa ok.ur g.ibi oldum.

O kadar sevdim, o kadar a-nlad�m ki !bir daha tekrar et­ tim.

Yüksekten okudum. Arkadaşıma dinlettim. Hiç şüphe yoktu ki ilham almış.tım.

«Arkadaş, tarihi­

min Siyavuş'um: dinledin. Şimdi sana asrımızın Siyavuş'­ unu yazacağım»

dedim.

O, buna hayret etmişti Her saat ve her anda bir bas­ kın tehlikesine maruz bulunduğumuz böyle bir vaziyette yazı yazıleeağına inanmcmıştı. Fakat ben başladım. Birkaç sa•yfa yazmıştım

ki bu­

lunduğumuz evi tedbir ic!n değişırnak lôzımdı. ikinci

de­

ğiştiğimiz yer bana pek uyg.un gelmişti. ihtimal ki ta.kip­ teın bir müddet uzaık olmak icin bumsı biraz daha müsa­ itti. Fc·kat Lchiç dağlarının en muhteşıeımi ol·::ın (Nihal)e ba­ kan güzel manzara·sı,

(Girdeman) nehrinin ·gece mehta­

bındaki okşayıcı aıkıntısı ve yaa b ncı ·gözünden uzak olan küçük bahçes·i ile o, o onda,

yaşadığım ruh

halini kôğıt

üzerine dökmek için en müsait şartlara sahipti.

8


Altı ncı g ü n yine yerimizi değ iş.me' k icabetti . iki gün­ lüğüne bizi başka bir eve naklettiler. Burada sonu ncu bölümün müsvetesi ni bitiriyordum. Artık Loh iç'de kalamaz olmuştu k. Evlerind e misa­ fir olduğum uz vatandaşlardan bir kısmı tevkif ol. u nmuş, köy, umumi gözetierne tehdidi altında tkalmıŞ't ı. Bi r an ev­ \:el La h i ç'i terketmek ge reık iyord u . Boşa çıkan iki teşeb­ lıüsten sonra dağiık sahadan i nm iş avaya gelm iştik. Geç­ tiğim i z köylerden birisi nd e müsvette hal inde bulunan « Si­ yovuş»u temize çekN. m . T€ım ize çekilen nüshayı misafiri bulunduğumuz köylüye terked erek müsvettesini kend imle beraber aldım. Kazaya uğra moyacağımızdan emin ola­ mazd ım . Telef veıya ya kalanacağı ta hmin olunan yanım­ daki n üstıadan ıbaşka diğer nüshası bulunsun cfi,ya böy­ le bir tedbi re lüz um görm üştüm. Burası a rkadaşlarıma h itoben ilave ettiğim vasiyetnameda, dahi açı kça görü l­ mektedir. Korl<tuğum bi r emri vaki olmuş, bu l u nduğumuz \er tesad üfen keştedilmiş. evimiz ba sılarak tevkif ol,u n­ muştuk. Teslim olmadan ewel yanımdaki nü shayı doğal olara·k telet etmiştim. Birçok koza ve kad er geçird ikten sonra , M os kova'ya nakled ildim. iki sene menfi bir hayat geçirdim . Bu iki se­ ne müddeti nde «S iyavuşıı un ikinci nüshası nın emanet et­ tiğim köylüefe sağ salim kald ığına

a it, açık bir malumJt

a!amud ı m . Nüsha, daha ar:bdaşla rın eli ne

geçmem işti .

Köylü, tembih ettiğiı m pusulaı y ı a l madan, kitabı 'kimseye verem i y , eceğ ini anlatm ışt ı . iki senelik menfi hayattan sonra d a h a az m aceralı olmavon bir teşebbüs l e ku rtula ra k (Finla ndiya)ya geçtim. N i hayet turaya geld i m . Tam üç sene sonra kaybettiğimi buldum. «Asnm ızı n Siyav uş,u» bir çok müşkülôt ve mace9


ralara maruz koldıkton sonra, rok, istanbul'a kadar

bolşevik cemberini yara­

gelmiş, yaza nnı n k end isine ait üz ün­

t ü s ünü yo ketmi şt i r .

Ar:kado ş la rdan bazıları koyıbeıttiğim bu eserde n dola­ gö rdüğü zaman, mademk·i me.vzu m a lumunuzdur, yeniden y azo rs ınız . diye teselli ediyorlardı� Ihtimal .ki bu mevzu yeniden yazı la b ı i lirdi; Fa·kat o zamon­ ki hal, ruı h hali ve va�iıyet bir daha g·er i verilemez. 1920. sene de Lahic'de kaça·k bir haıyat yaşayan Ali Ahımetoğ lu'­ nun (1) eseri i l e 1923. yılda istanbul'da ya şaya n Me·hrııet Emin Resulzade'nin eseri ara:s ında·ki fark aşkôr olsa ge­ yı duıyduğuım üzünt üyü

rek. «Asrımızın Siıyovuşu» Türk'le b a şlay an

i •k i

ta rihin de

hazin bir val<a ve h adi se nin yankılı bi r ağ rtld ı r.

Yaz ı i an

vo k oya işt irok etmiş bir fert sıfatıyla ve etten, kandan, sini rden yaranmış bir canl ı olma kla h i sl erinin t e•si rine ka­ pılımış; Faıkat adı

geıcen şa rtl a r içerisi nde, tesadüfi bir ne­

denle, beli rli bir gaye gütmeden.

o

andcı

duıyu l an peık de­

ri n bi r tesiri hiıkôye eden bu eserin sami miyeti elbette in­ kôr olunomaz. Tasawur

edilen kusurla rın hoşıg•örüyle kar­

şıl•anması rica o l unur. işbu

eser, yazı l ı rıken, birıcak i st i are ve misa l l eri iti­

barı ile Azerba:yc an edelbi muhiıtini n a.ı:ara alm ıştır. Bu kadar

macera lar sonunda kendisini

i stanbul'da

basmak

ve neşretmek kısmet olmuştur. Bu kı smet kend i·sine ce­ zai bir

şıiıve tashi!hi ile bir ta kım ma iyet adam l a rının ilave­

sinden başka etkiye uğ romaı m ıştır. (1) Saklandığıın zaman kullandığım

10

nıü:;tcar

ad.


«Siyavuş» , meydana gelmesi ile Lah iç'de·ki kütü pha­ ne sa·h ibi, bizi bir baıba ·g ibi besley·en o sevimli ·ihtiyar ve nihayet ö�üm teh l i kesi n e karşı emaneıti şahit olarak gös­ teren o mert köylılilere ıborolıudu r. Bu rada onlara monen teşekkü r etmeğ i vazife sayarım. Bolş.ev ikle rin · k aı h rına m a ­ ruz bulun masın lar d•iye isimlerini ifşa etmemek zarureti ile üzgünüm. I nşa llah onu n da sırası gel i r.

Mehmet Emin Resulzade


Aziz

arkad aşlar!

Ncimert düşm anın takibatından bir tara.fa çıkarak maksoda h izmet etmek için ·gittiğ.lmiz yol üstünde yazıl­ mış bu risaleyi, <U')-1gun olursa. l<end im yazdı rıp yayı nlata­ cağım. Fa k at yar olmaz. ben bunu taı b etti remezsem , bu nüsha y . ı onun ici n 'bıraktım ki. siz zath metimi boşa çı kar­ ma,y ıp onun yazıl masına ve n eşrine bizzat yard ımcı ola­ sınız. Yazılmasında mümkün olduğu ,kadar güzel l i ğine ve rloğruluğuna iti na ed i lmel id i r. Büyük maksad yardımcınız. parlak mefıku re ışığı n ız olsu:ı . Ali AHM ETOGLU

12


ASAIMIZIN SiYAVUŞU

Evvelce tarihin Siyavuşuna bir göz gezdirel im: i ran romantizminin mohir

şairi Fi rdevsi Tusi' n i n de­

ğerli adı n ı d ü nyalar durd u kça ka l ı cı ve şaira ne « Nemirem ez in peski men zindeem» (1) övünm esini kemal. cesaret ve iftiharlo söyleten Şeh na­ me' n i n . bence, en şa heser d estanı - Siıyovuş lıikôye hazi­ nesidir. Şahname' n i n en ruhlu kısm ı . malumd u r ki. i ran - T u ­ r a n muha rebel€ridir. B u muha rebelerin en heyecanlı ve dehşetlileri, şüph esiz ki, Siyavuş kanı icin 'icra olunanlar­ dır. Firdevsi. savaş ve şenli·k aşıkı. boylu ve boslu ve ila­ hi, azim ve hüner şoiridir. K uvvetle, güzel liği her yerde tam gören bu şairin en kuvvetli ve en güzel insa n ı Büs­ tem'dir. Firdevsi' nin doğmuş ilhamı bu lunan

bu Sista n

oehlivan ı ndan başıkasını Tanrı yaratmamış; N e mucizedir ki göstermemiştir. Faıkat Rüstem IJSfilivan bile en büyük mucizeleri ni « Siyovuş'un öcü»nün intikamı n ı almak

için

vuruştuğu meydônlarda göstermiştir.

(ı 1

nııııchın i)Jıncm çünkü ben diriyim.

13


SiYAVUŞ'UN KlSACA AHVALi 1 Siyavuş'un doğumu, 2 Siyovuş'un eğitim ve düşüncesi. 3 Siyavuş Turan'da Efrasyab'ın (2) rüyası ve Siyavuş'u hüsnü kabulü. 4 <<Siyovuş Gerd» Siya­ vuş şehri. 5 Siyavuş'un mutsuzluğu. Gersivez'in hilesi. Siyavuş'un öldürülmesi, Siyavuş'un son sözü. -

-

-

-

-

Halkça meşhur olanı şöyledir ki : Kiyaniler'den (Kevka:vus)un oğlu Siyavuş, övey ana­ sı Sudaba'nin aşkı ve babası (Keykaıvus)un vefasızlığın­ don bizar olarak Turan'a kaçtı. Turan .ha,kanı (Efrasyab) tarafından hüsnü kobul gördü. Ha;kanın kızı (Frengis) ile evfe·ndi. Nihayet Efmsyaıb'ın gazabına uğrayamk kafası kesHdi. Ha;ksız döıkıülen bu kan icin iran ile Turan birbi­ rine karıştı ve asırlarca kan akdı. Fakert Iran (ilyada)sının bu hazin destanı (Mitolojl­ lerıdeki) rumuzu sezerek okuyanla·rca görülür ki: &yavuş, tarihi bir hakikatten ziyade şiir bulaşmış bir remz tari­ hidir. Bu bir semıboldür. Mitoloji, tarihin Huşeng'den evvelki kadim asırların vaziyatini ha;yolet ile karıştırılmış bir surette naıkleder. Bu giıbi nakiller «Ez zamane Gebful Tarih» denilen eski za­ manın bir tokvHnidıir. Birbirleri ile mıünaseıbet eskide kurulmuş. haf· a Iran ile Turan g�bi birbiri ile osırla-rca cakişmiş, sebeplerin, mitoloji ve efsa·neleri pek çok karışmıştır. Bu karışıık mi­ tolojinin bazen, Türklerde Botır, Ruslarda bagatır, Fars­ larda bahador sözrünün benzerliği gilbi. bir kısım kahra­ manlara do benzer veya orta'k olur. (2)

14

Turan H:ıkanı Alp Ertunga'va Şehname'de verilen isim.


Siyovu ş hikôyesinin ifadesinden görülüyor ki, hem Satır hem de Bahadır olup Iran He Turan arasında ortak

bir kah ra mandır. Evet, Srya.vuş

olduğu gilbi bir iranlı,

meşhur

daha

doğrusu, halis bir imnlı değ·ildir. Onun ne suretle doğ ru­ luğunu Firdevsi böyle naıklexliyıor. iran bahadırlarından iki kumarıdon,

Tus ile K iv

ran hududund a ava c•kmışlardı. Av esnasınd a,

Tu­

orıman ice­

ris i n de ev de n kaçmış bir kıza r as tladılar . Kızın g;üzelliğıi

her iki pehliva.nın yüreğini bir anda okkıdı. ikisi de dağ keçi si avında iken, rbu orman perisinin �irıpiklerıinin okuno hedef o ldu lar. Saıçları ağarmış koca pehlivanlar «ceviz bulmuş co cu kla nı gibi (3) bu bu lunm u ş peri i.çin münaka­ şa .ettiler. Biri kızı daha evvel gördüğünden diğeri ·ise kendisi daha ewel tuttuğund an ıbaıhsederek hak üstünlü ­ ğü arıyor, hic bir• ötekine bırokımak istemiyordu. Nihayet. iki dostu biı1birine düşıüren

bu güzeli (Kaykaıvus)un yanı­

na getirip davanın hallini ona bıraıktılar. O da : tıpk ı

ço­

c ukl ar icin ceviz b öle n ihtiyar gibi. dovayı kızı kaıbul et­

mekle halletti. Firdevsi'rıin anlatlığına göre pehHvanlar belası olan bu fetton kız. en asil Turanlı olup, nasli Efrosyab'ın kor­ d eşi Gersi:vez'e kadar vanyorımuş . Bu suretle Efrosya.b

sülalesinden bir

Turan güzeli

Iran şohı ·ile kavuştu ve neticede; O)

L:ıJontcn \'ari hikayeler yaz:ın

çocu�·un

dm·asını hikiıycrrısi

Rus Ş:ıiri Krilof

bi�

c�viz

bulan

iki

tasvir eder ki, biri ch·izi �vd �;;5rdü­

ğünd.:n , diğeri ise daha evvel eline aldığından bahisle

az

ka!sın kav­

!!.1 y;!pıyc•rl:ı: mı ş. l'\ih:ıyc:: yolcLın geç�n bir ihtiy:ırı kcadilerinc hJ· k<:'ın br.ır vcr�ıişl.:r. İ h t iy:ı r , cevi;:i b: �ra!� bhuğım·1 ik; ye bö!müş; Diri Sl'nin, diğeri de ötekinin. içi de benim diye davayı halletıniş.

15


«Cüda şüd ez u kude·k i cun peri Be çöhre besen but Azeri» (4) Bu Azerı heykele Siyavuş adını verd i ler. Siyavuş'ı.ın terbiyesini Rüstem peh l ivana bıra km ışlar­ d ı . Rüstem onu kendisi gi·bi bir yiğit yapm ıştı. O, zam a ­ n ı n a l ışı lmış harb usullerine tamamiyl.e aşina, silah kul­ lanmasını çok iyi bilen bir pehl iva n olarak yetişmiştl. Böyle iken o. savaştan ziya· d e ba rışa taraftard ı . Fird evsi, güzel l iği kuvvetten ayırmaz. Siyav·uş, ka­ dınları çıld ı rtaca k bir güzelliğe sa- h i pti. Fokat vücu d u gl­ bi onun ruhu da güzeldi; Mt.:·ka d des bir iffeta sahipti. Bu mert huyu ile o, yaşa·d ığı namert m uhit ioinde pek çok mü,ırulcıta. teh l i keli macera lara ·U ğradı. Kend isine i lk macerayı aça n üvey a n nesi Sudai b e olmuştu. Sudaı b e, gü ­ z.ell iği ile meşhur, müstesna ve ihtimslı bir k-adınd ı . Genç Siyavuş'a üvev oğ l u olmaı s ına rağm e n aşık t&1<1if etti, red cevabı alınca onu Keıykovus'a şıkôyet etti. Tırma lanmış bir yüzle h uzuru na çrkıp: Oğlun, bana teca. v üz etmek is­ tedi, baş ve s u ratımı tırmalad ı , diye ·iftira etti. Siyavuş sorgu lanırken, Sudabs ta rafınd a n fena bir teklife maruz !<ald ığını söyledi. Hanım ı i l e .oğl· u a rasında ka l a n pad işah hakimierin tavsiyasi ile g ünahkör ile masumu ayırma k için, kend i lerinin mukaddes ateşten geçmelerini emretti. (5). Slyavuş cıteşten geçerek masum olduğunu isbot etti. I kinci macera, netice itib a riyle daha mühim ldl. Tu­ ran hakanı i ran topra ğ ı ndon müh im bir kısmı emri a ltınc ( -1)

O per i gibi h ir

çocuk doğurdu

ki <:ehrc:;i Az:ri b.:,·ke:ine lx:u!r,ı:·.

du.

(5l

Aı�şin suçluları sum

16

kudsiyerine

mukaddes

inanan eski İran'da efsanelerin riv ayetin e gör<!,

ateştl'n

geçiım:.·k ııd.:ü

ise ateş k.:ııdisini yakmamıış.

va-ın.ış.

Suçl.ın�n.

tn;!·


ulmıştı. Kay · kt:vus, Tıuran'a karşı harp ilôn edereık kuman­ danlığa oğl·u Siyovu·ş'u taıyin etti. Rüstem de Siyavuş',un emrine verildi. Siyavuş, hanbi başarıyla idare et t i. Turan­ lılar, iran topr.ağını tenk.ettiler. Şimdi harp müdefi bir şe­ kilden cıkorak taarruzu ıbir hal alı·yordu. iran ordusu Tu­ ran toprağına geçecekt i . Bu esnada Efmsyalb'dan elçiler geldi. Efrasyab, barış teklif ediyo�du. Siyavuş barış teık­ lifini kabLJıl etti, hanbi bitirımek icin baıbaısına !haber yol­ ladı. Keykovus, Siyovuş'tan gelen bu teklife kızdı; onu · ini ta•yin ile har­ kıumundanlııktan cı:kardı; yerine diğer biris bin devamını hükmetti. Siyovuş ise barış teklifini !babası· nın inadına tercih ettiğinden iran'ı tenked,ip birkoc tane secki·n süvarisiyle Tıuran'o iltioo etti. Bu ilticosıyla Siya:vuş bü:yıük maıksadına ermek fır­ satını bekliyordu. Bu maık·saıdı !se, kendisinde ·karışmış olan iki ırkın kanını artlk !boş yere akıtımamaık idi. Bu nun için iron ile Turan'ı lbanştırmak lôzımdı. Böyle bir barışı kaıbul etmeid ği icin babasına karşı gelmiş ve yine böyle bir barış teklifine d bulunduğu icin Efrasyalb'a sığın· mışıtı. Styovuş. Tıuran'a ıgecerıken, balbasma yazdığı mek­ tu:ptıa ıbu maksadmı şöyle anlatıyor, diyor ki : «Ben şu gencliğ,imle 'berober o·kıl ve muihOikememi idare ettim. K · endi netsime sohip oldum. Şahın haremi be­ nim ilk derdimi teşkil etti. Ateşten geçme:k zorunda· bıra­ kıldJm . .Su halden bıkaraık harıbe atıldım, muzaffer oklum. Nihaıyet barış yaptım. Öyle ıbir ıbcırış ki iıki alem buna mem­ nun o ldu ; Yalnız şahın kalbi taş kesildi, celiğe döndü. Ney.aımet zimen hic kari pesend Koşaden hemen o hemen niz bend Cu .çeşmeş zi didari men geşti sir Ber sir geşte nebaşem delir (6) (6\ Hiç bir işimi beğendiremedim. Açıldığımla bağlandığım bir oldu. Gö· zü beni ı:örmeden bezdi.

Bezgin bir huzurda ise cesur o:am:ım.

17


Efrosyob Siyavuş'u rüyasında görmüştü. Yorumoular kendf.sine demişlerdi ki «- Bu civan ile hat1b etse veya­ hut bu gene onun eHnde ölse toht ve tacı devrilerek, Turan harob olocok. dünyada kan kuşağa ı�adar crkacdk.» Bunun icin de o, Siyavuş'un gönlünü her vasıto ile elde etmek istiyordu. Siyavuş da Efrosyob'ı seviyordu. Bunun için de o, kumandan (Piron)ın (7) boba ıgi:bi taliiS i yesi ile Efrasyab'ın kızı Frengis ile evlendi. Efrasyab, damadının hayat ve refohını temin için ken­ di·sine Turanı·n en güz.el bir bölgesini ayırdı. Siyaıvuş bu­ rada ıbarışseve�liği ile güzel ve numunelik bir saray yap­ tırdı. Bu sa.roy iki büyük alemin güZ'eHtiklerini şaih lığa loik bütün medeniyeti aksettiren bir şe•kilde idi. «Siıyavuş Gerd» ISiyıavuş Sarayı) adını taşıyon bu yapıyı Şenname şöyle tarif ediyor. «Ne germaşi genm ve ne sermaş serd Heme c·Jyi şadi ve aramu hard Ne bini der an şehr-i birnar kes, Yeki bostan ez behişt est veber. Heme obha ruşen ve huşıguvar Hemişe berri yomu o cün behar» (8) Efrosyob'ın emri He dünyadan haraç olmağa çık­ mış Piran, döndüğünde padı i şohına vuku tbulon maruzatı esnasında en başta s;yavuş Gerd'den bahs ile di·yor ki : (7) (8)

Efrasyab'ın veziri. Ne soğuk ne sıcak her bir taraf ferah, rahat. Orada

b;ıhar.

18

hasta �;.örrnı_·z

cennetten bir bostan bulu:-kcn. Suları hep saf ve tatlı, �ü!L:ri daipuı


Siyavuş yeki cayıki soht neğz Pesendidei merdum pa,k i meğz Yeki şehr dide.m ke ender zemin Ne bined çtnan kes ı b e Turan zemin (9) Günün yarısı gündıüz, yansı gecedir. Ayın yansı ay­ dınlık yarısı karanlıktır. Senenin yarısı sıcak yarısı soğuk· tur. Dünya ta. ük yaratılışından beri iki karşı kiJIVvetin, iki karşıt noktanın çarptşmalarına savaş meydonı olmuş; in­ sanlık tarıi' h i adeta bu çarıpış.moların, seruveni ile bu çar­ pışmaların alm yazısından ibaret ka�mıştır. Tabiatın her şeyinde methiye (ilkHiğıin) olduğu gtbi, gelip geçici tarı;hi dah i bu ir k il•i lkten yaıkasını lwrtarama­ mıştır. Bu methiye bilhassa. iran'ın dini Zerdüştlüıkte ken­ dini gösterir. Her Hürmüzd'e karşı bir Ehrimen (10) var­ dır. Bunlar da�ma vuruşur, galebe, gôh onun gôh öbürü­ nün olup çarpışma dünyalar durdukça dEWam eder. Firdevsi'nin felsefe olaylan baştan aşağı işte bu Hürmüzd ile 6hrimen ikilisinden ibarettir. Onun Rü.stem pehlivan ağzıy·kı söylettiği : Cinin est rem seray dürüşt Gohi püşt zin ve gahi zinbe püşt (11) (9) Siyavuş ,zevk erbabının hoşun:ı. gidecek bir memleket yapmıştır ki

böyle bir şehiri kimse bütün Turan ülkesinde bulamaz.

( 10) Zerdüşt dinine inananların kötülük tanrısı, şeytan. \ll)

«Bu eski ve sert dünyanın ad et i böyledir ki, gah i nsan ı cycrin sırtında, gah da eyeri insanın sırtında g�zdirin> m�alindc: ol�n bu bcyit Rüs­

tcm'in sözüdür. Ava çıkan Rüstem aa Rahş'ı oıhımaya bırakmış, cyc�ini alarak başı altına koymuş uyumuştu. Uyanınc:ı Rahş'ın ka­ çırıldığını :ınlamış, eyerini sırtına alarak atını aramaya gittiği za­ man Firdevsi bu beyitle konuşturuyor.

19


Hikmetli Şahname'nin her sahife.sinde herhangi bir pehlrvanın durumu «Saadet rütıbesinden zelilliğe» dü­ şünce •hemen bu ·sözü tekrar edip duruyor. «Cini n est» fe· leğin taktiridir dFye yazılıyor. Bu felsefe yalnız katı lbir i ranlı olan Firdevısi'nin Rüs tem'i ile «Ak De<V» inde değil, Batı edelbiyatı üstadlarından Alman şairi «Göte» nin «Faust» u ile «Mefistofehıinde da­ hi görülmektedir. Siyavuş, rohmani Nkirlerle dolu dünya•yı cennet yap­ mak iste·yen padişaıh sıfatlı bir Fa. u st iıken, (Gersi:vez) ken­ disine mukabil şeytani bir gerazla Mefistofel rolünü oy­ nuyor. O «muhacir ·bir iran şehzadesinin» Tı u ran h a•kan­ larına uıy;gunluğunu ce·kemiyor. Siyavuş'tan Efrasya:b'a şi­ kôyet edereık diyor ki: Fürüstade amed zi Kavus şa h Nehani benezdiki o cendgah Ziruım vez çin nizeş amed piyam Hemi yadi Kavus gired Ibecam (12) Hain konkaktır derler: Bunu tersine söylese.k <<korkak hain olur».

Efrasya!b'ın Siycw. u ş'a olan hürmeti korkusun­

dan idi. <<Korkan göze çöp düşe n> darb-ı meseli meşhur­ dur . Gersivez, Şekspir kahramanlarından ( Yağ.u) giıbi (Otel­ lo) yamtılışlı Efrasyalb'a birtakım vesveseli telkinler ver­ meye başladı. Gersivez bu telkinler ile Efras'Yaib'ı çileden cıkarmaya muıvaffaı k oldu. Halbuki biraz en mute�ber

ewel en yakın

adamı koca emıişıten Siyav.uş hakkında.:

(I 2) Gizli olarak knç defa Kavus ş ah t a n k�ndisiııe elçi gelmiştir. Rum ilc Çin'den dahi yine adamlar !dmiş, hem

20

de Kavus

adına içki içiEy0r.


Be din zib in ki damadı tüst Be h Ubi ·bekam dil şadi tüst (13)

Tarifini işiten Efmsyab'ın yüreği ne kadar şen ve ne

derece rohat olmuştu.

«Yağwı nun me ndil entrilkasını ı b iliyorsanız. Efrasyab

ile SiyaıVuş daıhi Gersivez'in böyle mal'un bir hi les i ne kur­ Lıan oluyorlar. Etrcısyaıb a nısızın asker seıvkeder.ek «Siıyavuş Gerd» şahrini bostyor. Siyovuş i le dostları muhasara olıunuıy:or.

Siya.vuş bantının döndüğünü ve başına gelece·k felôketi his setm i ş ve hissetUklerini Piran'a demişti ki : «Cu harem şe ve d caıy i arast e Pedid ayed ez her s ui haste

Nebayed mera şad bu den besi Neşin ed berin ga:h diğer k·esi» (14) Böyle bir hissi uy gulamad an önce kırılan Siya:vuş. Etrasyab'ın harb etm�k icin g eld iğin i haber al. ınca koc­ maya karar verdi. Her tarafı muhasara edilmişti. Kendi­ sini böyle bir va�iıyette bulunca alın yazısına teslim old ıı . Dost vetası son .anda olsa da karşı gelir.ek istediler; Fa­

kat: «Ci goft an hir.edmend bareyu huş Ke bo ehteri bes be merdi mekuş. (15) ( 13)

Damadınız kendi güzel nhlakı ve adabı

ile ma l ve mülkünüz2

nı!ı­

vafıktır.

( 14)

Bir yer abad

\'C

güzel olunca. her tar,ıftan alıcıları zuhur eder. Bunn

artık m�ınnun olunınaz. Bu tahta başk:ı birisi oturur.

( 15) O görüş ve akıl sahibi dedi ki kötü talihle mertlik yapma.

21


Siycwuş Efra.syaıb'la yüz yüze geldi: «Cera oonkoü arnedi bo spoh

Cera ıg.uşt hak ı i mera bi ıgünaıh» (16) Dtye sordu, Efrosyob'ı ikaz etmek istedi; faika.t Gersi­ vaz mel'.un, fırsat vermeyerek ·adeta arkodan mendil gö­

türür gilbi Siyoıvuş'a : «Ger ider cenin bi günoh arnedi Cera bo zi r eh nezd şOih omedi Pezire şuden zin nişan raıh nist Koman ve zireh hediye şoh nisb (17)

Diye iıbHsane bir eda ile hitalb eıtti. Artı·k herşey bitmiş, Efrasıyotb'ın yüreği

dostlukton

boşolmış, Gersivez'i·n hil esi a•khnı calmış, hak ı rm bilg,inle.­

rin ·kend�ine

:

«Eger bo Siyovuş kü nedşOih cenk

Ou dibe şeved ruyi giti be renk Ve ger u şeved ber desti

şah

Be Turan namend seru toht ve goh Serazir oşub gerd·ed zemin

Zi'betır s•voıvuş be ceng o be kinıı (18) (16)

Neden askcrlerinle savaşçı olarak ;.;cldin, günahsız

iken

neden beııi

öldürrnek istedin?

(17) Eğer sen böyl:: masum idin, neden şahın yanına n·hlı olarak çık· tın? Huzura çıkmak böyle olmaz. Yay ile zırh şnh� raktim edile­ cek bir hediye değildir . (18)

Şah

Siyavuş'la harbederse dünya yüzü ipckli kuıı aş gibi simsiyah

olur ve eğer o şah ı n elind:: ölürse, Turan'ın taht ve cı berbad olur; Alem karışır. Siyavuş'ıan do;ayı dünya h:ırp ve kin ·c dolar.

22


DacHklerini tamamiy.(e unutmuştu. Artık hiddet ve ga­ :up gözle rini bürümüş hio b i r şery gö r müyor

Siyavuş u n uAzeri Heyk eli ı n e benzer başını 'kesmek icin celloda em ir ,

'

v ıı rı yorıdıu .

Bu korkunç anda Efrasyab' ı n kızı F rengis ge l di Si­ vnvuş'un g ünahsız olduğunu yana yakıla söyledi baba­ rıına rica etti. Onun offedilmesini istedi; Fa,ka,t bu rica­ lıırı ile o, hiçbir şeye muvaffaık olamadı ; Bilokis, az kal­ ı;ın kendisini öldür.üyorla-rdı. Yalnız bazı nosthatçıların yol g�errMSi ile ö•üm tehli kesini atiatıp idamı hapse çev­ .

,

,

rildi.

Cellatlık vazifesini (Gerv) a d lı bir kumandan yürütü­ yordu. Bu adam vaktiyle müısa:ba'kalorın biri nd e Siyav u ş

tarafındon eıeı bir mağlubiyet: tatmı ştı Şimdi e line geçen fırsatton is tifade ederek Siıyavuş'u ö ldürm ekten hususi bir zevk a.hyordu. Grev'in inUkomı, honcerle Siyavuş'un mosu m boğazında acı bir kinle işlerken, i ran T uran ba­ rışının o mazlum büyıüğü son olarak dedi ·�<; : .

,

-

Ez

i re n ve Turan ber oyed huruş

Cihonı zahun men ayed be ouş (19)

( 19)

İran

\'C

Turan'dan bi� hareket başlar, dünya benim k:ınımdan co�;ır.

23


SIYAVUŞ ' UN TlPlNDEKi NOKTALAR

1

3

-

-

Siyavuş bir sembol. 2

-

Federasyon nazariyesi.

Siyavuş barışsever federalist. 4

-

Firdevsi'de kan

hikmeti. Firdevsi düşüncesine göre kanı iki milletten karış­ mış olon kahramanlar, mutlaka bu i1ki milletin soıh1b ol­ duğu alemi dıüşünür, bir fiikir ve hiddet beslerler. Biz bu hikıme1!i S�OIV.uş hiıkôyesinin her beyitinde do­ lu lbu.luruz. Siyavuş, yonsı Tı.ıranlı yarısı iranlı dan 'bu iki alemi mes'·ut

olduğun­

gö·rmek, onları birleştirme·k isti­

yor. Söhrab'da böyledir: O de bir Turanlı hammdan du· ğul·duğu icin Iran ŞCJihım öldürme4<:, Turan halkını yücelt­ mek, baıbaısı Rüstem'i birleşmiş iren - Turan tahtına oturt­ ma·k. annesi (Tehımine)'yıi dahi «Banu Cihan» ilan etmsk hayali ile dolaşıyor. Makedonyalı Büyük iskender böyledir. O Rum sarayı Fikıkuıs'un Dara:b (1) şaha vaıımış kızından doğduğu icin der ki, Rum ile iran'a sahip olup büyıüık bir imporotorlulıt vücuda getirebildL Başka bu gibi misal ve yaııgıları F·irdevsi'de

bulmak

daima mümkündür. ( 1)

Kiyaniyan denilen

eski P:ırs

Keykub:ıt. ( Arasoğlu)

24

hükümdarlarından dokuzuncu>ıı

ola'l


Yalnız Siyavuş un diğer « Birlikçi>ılerden farkı budur '

ki o, birliği düşmanlık ve zorlamayla değil barış ve itti­ ,

fakla meydana getirmek istiyordu. Dönen devran her zaman iki müıhiım akımın ahengi ile tanzim edilir. ihtilafı ile ıbO:wlur. Bir kuvvet. bütün sa­ bırsızhkl.a sızianmaiarı merıkeze doğrıu çeker; diğer kuv­ vet de sabırsızlıkla sızianmaiarı merkezden def eder. Mer­ «Cark-ı felek» kezle daire ara·sında muvazene olmuşsa cılemin arzusunca dönmüş, terısi o�muşsa, dünıya .ve alem fesat ve ihtilafların ç ıkışıyla hayatın nizarnı bozulmul?tur. Dünyanın idaresi, ne

çoğunluğun

tahakkümünden

ibaret olan zorbahk, ne de azınlığın itaatsizliğinden baş­ ·

ka bir şey olmayan bir yetkiyledir. «La cebra ve la tefvize bel emrun beynel emrin>> «Ne cebir ne de yetki, anook bu iki şı•k•tan birini ter­ cihled·in> Dönen zoman veya çark-ı felek tabiri, feleğe ait söz­ ierden olsa da bu yolda;ki tabii kanunlar sosyıolojide da·hi kabul edilen bir ölçüdür. Bir ıkuvvet insooları bir arada toployıp bir merkeze tobi tu:taraık ferdi cemiyete moh'kOm eder bir şe�ilde is­ tibdat. merkeziyet diğer şekilde - cerniyeıtcilik (Kollekti­ vizm) i·smini alır. Diğer kuvvet de hıÜrriyettir. Şohsiıyeti her şeyin üstünde görerek, f·erdi cemiyetin asaretinden kur­ tancı bir şekilde özerklik, diğer şekilde de istiklôl veya muıhtari·ye1: ( Otonomi ) adını alır. Çark-ı felek zorbairk ve yetkiıyle dönmediği gibi. in­ san topluluğu, ne

sırf ·cemiyetciHkle merıkezryet, ne de

sırf yalnızlık ve özerklikle idare olunur. 25


N·e merkeziyet ne de özerkli·k, ne cemiyetcilik ne ferıcHyetcilınk- belki ikıi·Si arasmda bir şey, federasyon: it­ tifak. .

Bu suretle gül ile göz boncuğ.u, cemiyetle terdin çe­ şitli şahsının, hükümetle milletin vazifeleri müşahhas olup, biri diğerini ek·siltici değil ıbi·lakis birbirlerini tama:mlayı­ crdır. Böyle bir nazariye güzelliği ile mücehhez olduktan sonra Siyaıvuş asrındo·ki iran-Turan vaziyatini seyrede­ lim. Efrasy . ab - Turon'ı. Keyıkavus ise - iran'ı merkezi bir­ likten ·kaçıran bir kuwettir. Söhmb ile Keyhüsrev (2) bi­ loki·s ada icin hak tanımayan birlikcilerdir. Siyavuş ise iran'ınkini iran'a . , Turan'ınkini Turan'a bırakmak suretiy­ le, orta yol tutmuş fedarasyoncu federalist bir birlikcidir. Bu karakteriyle Siyavuş, mitolojik ve hayalci bir tip olsa da Turan-iran federasyonunun klasik bir işaretidir. Siyovuş'un si.yos.i harcıket tarzı dahi a·srımızın si·yasi adalet ideali ile ta.roomen uygundur:

Turan

işgalindel<i

iran topraklarını kurtarıp iran'a verinceye kadar o

düş­

man ve harpçidir. Efmsyab iran'ın hak·kını teslim ve barış teklif edin­ ce, görıüıyoruz ki o, dost ve barışcıdır. Barış teklifini o canı gönülden kobul ediyordu; çünkü böyle bir borışla i:ki alemi şod etmek onun ideali idi. (2) Söhrab, Rüstem pehlivanın Turan prensesinden

Joğmuş oğlu,lur ki

babası tarafında!1 öldürülmüştür. Keyhilsrc'.' vine Siyavuş'un bir Tu· ran prensesinden doğmuş c�siz bir oÇ:lııdıır Ef�asyab 'dan almıştır.

26

ki b:ıb:ısının intikamını


da

Bu ideal hatırına •di ki o, yurdunu da attı. babasını terketti.

Firdevsi zihniyetinde kan hi,kmetinin hokim ol.duğunu :.öylemiştik. Bu hilkmete göre garip işaretler whur edi­ o�or. Halis Turan kanından Efraısyob; Halis iran kanından Keytkovus; iki kan karışınca Siyavuş hosıl olur. Yine 'bu hiıkımetin sebebiyle olmalıdır ki vatan padi­ şohı için. zoruret gelince gözünü yuımaraık kan döken peh­ livanlardon Iran'da (Rüstem). Turan'da (Piran) var ki kar­ şı tarafın hakkını tanıdığı halde yine kan döküıyor. padi­ şahlarına muhal·if olamıyorlar. Hallbulk.i Siyovuş öğle de­ ğildir. O iki torotın iyiliklerini ke·ndisinde topladığı ıçın ıyı bir şeklin (�yani ittifokın) mümessili. harbin değil barışın geri dönme.z bir kahromonıdır. Siyavu:ş'un ö�ümü ile itilof nokta·sı yok olduğundan Iran ile Turan karıştı. inHkam haktır ve tarihin en muhim emenerinden biridir. Siyavuş'un ·intbkamı do Efrasyab'oan alındı. Firdevsi'nin iren menbalonndan aLdığı mitolojtye gö­ re. herne kadar «Turan mo.sum ibir prensin kanı bahosına harap oldıu» diye gösteriliyorsa da. bu ,kitabı anla,yaibilen zevk sahibi. bu tal,ihsi.zliğin Turan'a değil. Siyavuşluğu kovroıyaımoyan Efrasyaıblıkla Keykavıusluğa ait olduğunu derhal a·kıl eder.


EFSANEDEN HAKiKAlE

1

-

Pehlivanlık

devrinden

diki mefhuma göre milliyet. 3 malıdır. 4 5

-

-

-

halk devrine. 2

-

Şim­

Asrın Siyavuş'u nasıl ol­

Coğrafya ile tarih nazarında

Azerbaycan.

Azerbaycan'ın yaratılışındaki övünçlük.

Ta rihin pehlivanlık devri denilen eSıki .bir kı smı var­ d ı r. Her bir millet i n tarih i buradan başlar. Bu devir ta ri­ hinde m i lletlerden milletin a, s ıl kitl.e sini teşıkil eden halk­ tan, ha lkın adet ve ahiakımjan bahs olunmaz; 'bütün ha­ yat ayrı ayrı ka· h ra : m anların hoyal olmuş şahsla rında, mi­ tolojik (esatiri) sima la rında canlanır. S iyavuş devri i l e h i ­ kôyesi de pehl ivanlık devrine a it bö1)11e bir m en:kibedir. Hal:bUiki zaman i l erled iıkçe hayat ta rzı değ işiyor, g it­ tikce cemi:yetin amel yolu bulunan

fertleri çoğa l ıyor; ni­

hayet ortaya sı nıflar ve taıba•ka lar gel ince, ta rihi n tabiatı dahi değ : i şiyor.

20. asır, demokratiık fikirler devrid ir. Şahsı tarıked ilen ve cen ga : v er olan, saygın ola n (Arisıt:o•k rasi) yeri n i

şimdi

müttefekk: i r ve teknik :bil1 g i s a h�bi, cohil haU< (Demokrasi) tutmağa başlad ı. Köhne asırdcr

halkın fevkinde tasavvur

olunan firavunlaşan kahrama nla rın tahtında şi mdi h a l kın umumi idmkine sahip fikir sohi' b i insa n l a r oturmağa ladı . Daha sadesi h01kimi·yet impa ratorlarıdan,

baş­

su ltanla r­

dan, şa, h !ardan ha l:ka, bHgi-ka·hi n ler, sihinbazlar ve Hôh l a r­ dan aHm l e re, teknik Ibilgi sahipleri ve yaza ria ra geçti.

28


H ükumet hal:ktan değil, Allah tarafındon bir bağış olarak verifdiği zaman hüküdarlar cobon, mahkumlar ko­ vun hü�münde idiler. Mes'uliyyet yalnız cobana ait ol­ duğundan irade ile hüküm de onun idi. Bun.o göre de o. kanına göre ayıncı (Seprotist) veya ittifakcı; cengover veya barışsever oluyordu. Hakimiyyet hal.ka geçince, ar­ tık çoban - çobanlık yoktur. Haıkimler hall«l karşı. halk da ha,kimlerden dolaıyı mesuldurlar. Bunun icindir ki yal­ nız hakimler, daha demokratik ta.birle hizmet edenler de­ ğ i l , bütün halk. yaratılışına, rulı ve terbiyesine göre ayı­ n c ı veya inkliapçı, savaşçı veyo. barışçı olu r. Asrımızda,ki sosyoloji ilminin en son nazariyesi, kan davasının milletler üzerindeki tesirine, Fi rdevsi esrının mütefe,kkirleri kadar ehemmiyet vermez. Şimdiki mefhu ­ ma göre kan. her ne kadar «Ateizm» i mahcuıp olu rsa do. milletler üzerinde mutlak ha·kim olamaz. Evet; milliyet. bugünkü mefhumuıyla ıbir kan ve ırk tesirinden ziıyade müşterek bir irfandan ibarettir. Avus­ turya siyaset yazarlarından (Springer) « Bir terdin milliye­ ti kendi ne·fsini mua.yıyen bir kültür zümresine mensup bil­ mesi ile tayin eden> diyor. Demek ıki «Men arafe nefsehu ked arafe Ra.blbaıh u» (Kendi güzeHik ve azametinin far­ kına varan ·insan Allah'ın güzellik ve azornetinin farkına varır.) Bunu şöyle dersek « Men ara·fe ne·fsehu ked arafe mi-l l etehu» (Kendi ,güzellik ve azametinin farkında olan insan kendi milletin in d.e güzellük ve azametinin farkına varır. » manası ortaıya c�kar. Eski zaman kahramanları üzerıinde kanın gördüğü Işi. şimdiki milletler üzerinde kültürlerle ideolojiler görmek­ tedir. Dili, dini, ahla·ki, adeıti, tar•hi ve an'ane·si bir olan halk, milli bir kültür yaratıyor; dinleri, dilleri veyahut ta­ ı ihi mukadderatları, hatta bazan coğrafi mevkileri bir olan

29


mi lle,t ler müşterek bi r kültür veyahut

meden iıyet yeratı­

yorim. Bazan iki O'Y rı soyda n ok:ın kü ltürlerin iştimki o ka­ dar sıkı ol.ur ki, hattızatmda iki kü ltürden bir kü ltür, iki mil letten �bir m i l l et numu nesi meydana gelir. Tıürıkluk, Araphk, Farsltk m üştereık ıbir kültür kümesi meyda na g etirm işti r. i slamlık bu m i l letler arasında müş­ terek bir medenryet vücuda getiıımiştir. Nasıl ki bir h risti­ yan med e ni y eti va r buna Avru pa m ede niıyeti de d iyorlar. Nasıl ki islam ımede nryetine doğ'u meden ryeti den iliyor. Eski Siyovuş, i ran-Turan kanındon doğup büıyüdüğü tipte bir şaıhts idi. Nesil, •caıbeder ki asrımızın Siıyavuş'u I ra n-Turan kü ltürlerinin, mitoloi i,Jerinin ve bu n la rı n korış­ mosına doho zıiyade u laşmış bulu nan bir cemiyet bir halk olsun. Medya lı la r' ı n eski imnlılar olduğu e şiıkar olsa da bu aş�ka rlığı i n:kôr edenler de yok değildir. Med ya l ı lar'ın kim olduğu hala şüpheli d i r. Bi<sütu n (1) kitabeleri nde,ki bir çok zaman anlaşılmayıp da hangi lisana mensup olduğu keş­ fedi lemeyen üçü ncü levrhanın Medya l iısa nında yazılmış olduğu tahm i n edilmişti. Sonra Asurca 'nın gelişm esi v e ç iv i ya zısı n ın okunuşunda ki ım u-vaffakiyetl er bu n u n Tura n i cinste b i r lıisan olduğunda şüphe bırakma d ı . Aısu r d i l i bi­ ze Asur-Baıbil medenj,yeti n i n kurucula rı olan daha eski ka­ v imle rd en bahsetti. Bunlar Sumerler'·in Turani olduklarını :sbat eden :vesi'kalar, Medya balbında dahi yeni tahminle­ re sebep oldu. Fransız şa rkiyatcılorından (Le Norımon) es­ ki doğ u tarihine ait neşrettiğ i eseri nde M edıya'yo «Tu­ ran Medyas ı » d iyor. Ve d iğer a rkadaşına taıkd lm ederek buradaki kavimterin Türk oldukla rını bi le Iddia ediyor. ( 1)

Kirsmanşah civarında aşık Ferhat'ın sevgilisi Şirin için deldiği söyle­ nen dağın ismi. (Araso�lu)

30


I ran ta rihinin Medya'da bulduğu Arya n Her. Yerl iler değild ir. Onlar buraya doğudon geldi ler. Buradaıki yerlileri sıkrştırd ı lar. Bu yerl i·ler bird enbire teslim olmuıyorlard ! , senel erle mukavemet etm işler m evcud iy.etleri n i :müdafaa ve muhafaza e·tmişlerdi. i roniler yerl e9ti kten sonra 'buraları tekrar Tura nile­ rin taa rruzuno maruz ka l m ıştır. i ra n - Tu ran savaşlarının mühim kı,sm ı ku.z.ey i ran i l e Güney Doğu korfikasya'dan iba ret bulunan bu arazi üzerinde oereya n eıtmiştir. iskit­ ler' in, Hazarlar'ın h ücumu na mor:uz kalan buralar uzun süre Ira n ' ı n ınü lkü olmuştur. Derbent'teıki tarihi surların benisini « Derbentname)) N uşi rava n'a ait kabul eder. Turanlı Tomris Hanım burada bulunmuş. l ranl ı Key­ hüsrev ' i n feci sonu « K ü nı n ehrinin sah i l i nde vuku bu·l­ muş. «Anom Tomris ıkesmedi m i Keyhüsrev'in ba.ş ını• (2) Hü lasa. burası bazen Tıu ranlılar'ın, bazen de Iranl ı ­ lar'ın maddi ve ma nevi n üfuzunda kalmıştı. Şimd i�ki Azerbayca n'da n ilbaret bulu nan bura ahali­ sinin TıÜ rk mü yoksa Fars mı olduku b i rçok zaman mü­ nokaşa lı .olup. Hsanlarına. halk edelbiyatına. aşı·k desta n­ ları ile çoban türıkülerine, örf ve adetlerine batkanlar bun­ lara Tü rk, resmi yazılarına baıka nlar da Fars demişlerd i r. KimiSi bu nları Türkleşmiş Fa rıs. kimisi Fa rısiaşmış Türk d iye kaıbul etmiştir. Şehname'ye i ra n - Turan savaşlarının ya lnız pehlivan l ı k asrına ait teza:hüratı o�setmişıtıir. Ha tbuık·l , bu sa­ vaş pehHıva·n lık devrine ve ya lnız kovıga ve öldürmelere a i�t olmam ış. daha ziyade uzanmış ve doha ziyad e çeşit­ Imk göstermiştir. Bu savaşın. askeri müsaibakadan başka, felsefi. ahl·a1k i. dini ve edebi safhaları da geçmiştir. (2) Azerbaycan destanlarınd:ın. 31


Azerıba1ycan, I ran - Turan ceıkişmesinin bilhassa ıbu c i h etlerine ya nsıma yeri o�muştur. Burad a n, N izam i , Ha­ kani, Feleki giibi hara retl'i Farsça şi i r yazan Azerba.yca nlı Türk ,şa i rleri yetiştiğ·i �gibi, ,eserleri n i Türıkce y aza n Fuzu li, Neslm i. Hatai g rbi Tiürık şairleri d e çıkm ıştır. Azenbaycan tiyatrosunun vücud u, Türk Malyeri Mirza Fethali bumdo n yetiştiği g ibi « Seyohatname-i Lbraıhim Bey» od lı Fars «Kuvod�s» ini�n yaza r ı da buradan yeti şm i ş­ tir. ( 1 3) Albdurroıhim Talipzade i lmi eserlerini Fa rsee yazım ı.ş­ tır. Hosan Bey Mal i kzade halis Tü rkçe yazmıştı r. Azerıbayca n ı n d eğerli alim ve şoirleri Baı�ülü .Abbas­ kulu Ağa eserleri ni k ı,smen Farsca. k ısmen de T ürkçe yaz­ m ıştı r . Azarıbaycan da şi·i liğin her çeşidi bulunduğu g �bi . sü n­ ni mez!he bi nde k i parcaların ekıseri-si mavcutt ur. Çayhanelerinde saz ôştklmı ta rafından, Aşı k Garip Köroğ lu ve Asl ı ile Kerem destanları, ya:na yaık ıla söyle­ (4) göysünü n ir: homamlmımn duvarlarında Alk Dev'in parıcalamış Rüstem Pehlilva n'ın manevi resmi bu lunur. Sazları nda « Keremi» (5) . tarlarında « Şah naz» ça l ın ı p. dağla rında <�bayati>> , bağlarında «tasnif» (6) okunur. isbat etmez mi? Bütün bunla r büıyük dal�g alar halinde nin �uzeyinden ve gü neyinden gelen Türık as ırda n iti-baren Anadolu'da olduğu giibi d a Siyovu ş yarad ılışında lbir cemiyetin, bir isbat etmek mi?

Haza r Denizi'­ boyla rının X. Azenbaıycan'da hal·kın varlığını

( 3 ) Kuvadis, Avrupa'da meşhur L�histanlı «Sengcviç>>in eseridir. (4 )

A zc rbaycı n masaHarında geç.:n bir m asi k:ıhraın�nı ( Arasoğlu l

(51

Az:rbaycan Türk aşık fo;klarında bir makam ismi

(

)

(61

Azerbaycan klasik musiki �indc bir mak:ım

(

>>

)

32


AZERBAYCAN TURANDA 1 Azerbaycanlılar'ın kendilerini tanımaları. 2 Rus istilasının faydalı tarafı . 3 Azerbaycanlılar'ın Türkiye'ye müracaatı: Türkiye'nin rüyası; Azerbaycan Türklerini hüs­ nü kabulü. 4 Rusya inkılôbı: Asrımız Siyavuş gördü Azerbaycan Cumhuriyeti. -

-

.

-

-

Birçok zaman Aze�baıycanlılar ıkendi Türklüıklerini ve g1ıbi T ü rk soyundan geldiık ierini rbiLmeyerek halis i ranlı kendilerini hi sseWier. i ranlı gkbi drüşünüp ira nl ı giibi yaşa ­ dılar. Bu, o zaman idi ki büt:ün Türk alemi az cok I ran tesiri nde bulunuyordu; o zaman

idi kıi Sultan Selim Fars­

ca şiirler yaz ı p okuıyor. az kal·sın bunu resmi lisan

ilôn

ediyordu. Azarıbaycanlılar kendi beni iıkleri ni ve pek müh im bir k·amkterler.ini unuttulkları zaman bir cok seoiıyelerini Mıy­ bett;yseler d e, mukabilinde bazı hasle:tler dah i kazannuş­ lardı. NeUcede Türkler'in m eşhur metaneti bilinen çabuk kavramasını kendisinde

ile Farsilğın

toplamış bulun u

­

yorıc:J u .

Azenbaycan halkında, iyi b i r hayat yaşatmak icin ta­ rihe lazım olan iyi bir Türk kanı v e canı mevout olduğu g ibi bu zemi nde yeşerecek gelişme f idanını daha ziyade I ran

verimli kılmak icin aşı vazifesini görecek eski tfır

irfanı vardı ki, ıSOCı ağarmış asırların eliında peık cok tec­ r ubeler gecinmişti. Kader tarPh i Tü rkılar'den

de, Farslar'dan da yüz çe-

bulutları İ geld i ; ran asianı gezen dağlara Moskof kartalı kondu.

virdi. Tıürk Hileli'nin parlodığı ufuJ<Iara J<;uzey

33


Kuzey Azerbayca n Rus idaresine g eçti . Ruslar'ın pek meşıhur bi r a ta sözü var: « Evsiz kötü ölmez » . R u s i•stilasmın iyi l iği bu oldu ki Azerıboycanlılar kend ilerini içtima i bi r vücuıt, h.uısusi küiWr tohumlarını taşıyan bir cemiyet, ya n i Ra rs·la r'dan ayrı bir m i llet ol­ dukla rını h issetrneğe başladılar. Rus süzgecinden geçse de,

kendilerine geçen Av ­

rupa ilim ve tekniğinin tesi riyle Azarıbayca n doğu nun kuş­ ku ve hurafeleri·nden silkinerek i·yi bir hayat eseri gös­ teriyor, doğ ru yol u bul uyord u, büyüyüp gelişiyordu. Hür düşünen rb i r id eoloj inin saboıh i ntilO'kında doğ ­ muş olan ibu ilerl·eme yetişan cemiyetin hoyata susom ış bulunan güler yüzü, dünyada yaşaımo k icin pek porlak ümitleri h ikôye eden geniş a•lnı, isti kba le saf ve aydı n bir bo•k ışla bakan şeh la gözleri eski doğ•u şüphe v e h u ­ rofesi·nin Suda:be'sini, i ran skolo·stiğ in.in eskimiş muhitini rahat 'bırakmıyor, i smetli !b i r eş a rayan bu taze .g üzeli ken­ di rihtiyarlamış irhtiro:sıno kurıban etmek istiyordu ; fa·kat gene Azarıbaycan Cumhu riyeti kendi .baık ir sosıya.ı haya­ tını bu düşkün g·erici aşka teslim etmed iğ inden ıa.neıtlen­ d i , ıkafi rl;kle sucland ı ise de asrın tekniğ·i ve m üsıbeıt il­ minden büyük ya rd rm görüp, bu mu:kaddeıs ateşe g i rerek kendirsi nin masum ve ko:y ıtsız old uğu nu is:bat etti . i ra n-Turan savaşlarında haksız yere aka n ka nları n e n son uncusu tezahü r.ü, ş i i l i k mesel esi yüzünden icra ed i l ­ m i ş Osmanlı- i ra n savaşları idi. B u savaşların beğenilma­ miş neticesi olan me:zıhep nefretini ortada n

ka ldı rma k

i çin il'k teşeıbbüs iki Azer.baycan'da vuıku buldu. Bu hu­ susta rnecl isler, topla ntılar tesis olunarak pek iyi n etice­ ler dah i hasıl oldu. 34


Bu hal Sudabaliğin meftun ihtirası bulunan iran u�e­ masında pek beğenilmaz görüldü. Bunların her nevi iler­ I emeği mahveden iran'ın tesirl·i muıhiti bir taıkım modern görüşlü kişiler müstesna olma·k üzere, Az&rba:ycan'da meydana çıkan iyi ve asri a·kımları ta•kdir etmeıkten mah­ rum bırakıyordu. Oradan Araıs'ın beri tarafına, iyi geliş­ miş akımı taktir eden münevverler değil, mersive ve mev­ lüthanlar, derviş ve falcılar şeklinde bir sürü lanetli nef­ ret kafaları giriyordu. Asrımızın Sryovuş'u i·cin iran'dan ümit kese�ek Tür­ kiye'ye müracaattan :ba.şka bir care kalmamıştı. Türkiye Viyana surlarına kadar sürdürdüğü cango­ veriikten bıkarak, artı•k talinin döndüğünü .görmüş, yor gun bir halde istanbul surlarına dayanmış, Efmsyab bil­ gili sosyoloğlar tabir ederek ·kendisine demişlerdi ki:

­

«Senin isti'kıbalin art�k batıda değil doğudadır. Kö­ künden uzaklaştığın icin zaman ,baıhçivanı haddinden faz­ la uzanan dallarını kesiyor ki sen ihtiyarlamay�p kendi kökün üzerinde yeşeresin. Senin ist+kıbalin ne Rumeli, ne Hica.z, ne de lraık 'da; Türkistan'dadır, fa·kat saıkın yolunun üzerinde Eski Tu­ ran'ın göbeğinde Azerbaycan namında lbir gene, yiğit de­ likanlı var. Yeni Turan'ın anahtarı ondadır. Onunla önce­ leri anlaşmazlık CPkarırsan, önce onun ·gönlünü kırıp ken­ disine bir zarar verirsen :bütün imkonların heder, ernel­ lerin harap, ta·htın da berıbad olur.»

Böyle bir rüyanın neşesiyle o, . ümitle tehlike sınd.a kalmış ıbir adam vaziıyettndeydi. Azerıbcıycan'ın disine ilticasını o, ıkendi me�kuresi icin 'bir ni·met, lbir şiş gibi telokıki etti. Yeni Azerbaycan, Türk ocağı ile Vurdu tarafından laıy ıkı·cınca karışılandı.

ara­ ken­ baıh­ Türk

35


Şairler zev kini, gazeteler nefsini okşadılar; Kendisi­ ne «Altın Destam yaroılar: Turan'ın « ism-i Azamı» bulu­ nan kayıp Kızıl

Elma'yı bulacaık Tomriıs Hanım ın Baku'­

den yetişeceğille kahinlik etUier (1) . Mütefe�kirler ruıhu­ nu cHalandırdılar. istaınbul'un, bir takım asırlar ve

tarih­

lerle dikıkatli olduğu icin, gafletle yapamııyocağı bir çok müşkül islohatın, daha bağ,sız bir muhit yetiştirecek Azer­ baycan'da daha kolaıylıkla ta:tıbik olunacağını söylediler. Petrol reng inde altın fısıkıyelerine malik bulunan �bu ye­ rin, zengin bir servet gücüyle pek çok refah ve gel<i şme­ ler.e erişeceğini yazdılar. Azenboycaın gençliği saf ve sam imi bir niyetle Türk öğretmenlerinin talebesi kesildi. Çok geçmedi 1<i Namık Kemal-Mehmet Hadi'yi, Abdülhaık Hamid -Hüseyin Cavid'i Mehmet Emin de Alhmet Cevad'ı oğulluğa kalb ul ettiler. Azenba,ycan mefkuresi Tıürık milliyetpe·rv erliğinin mat­ kuresi ile izd iv.aç etti. Yen i Azenbaıycan kendisini «ismet­ siz Suddbe» nin ihtiraıslı kuıcağından

«·iffetli

Frengis» in

vuslat har.emine atarak tatlı-tatlı yaşadı. Turoncılık, Türkoülük edebi mesleği Tünkiye ile Azer­ bancan'ı binbirine bağlayan en devamlı bir bağ, meta­ netli bir ip idi. Turancılık mefıkuresi siyaseti doğunca milliyet, bey­ islomiyetcililk ve federasyon fonmülılerin i

cı­

kaıımış, sosyolojide dahi «Türkleşmek, islamlaşmaık

neıminel

ve

Muosırlaşmak» gi:bi üç ayaklı bir şiar ortaya atmıştı. ( I)

36

·<Airun Destan» : Ziya Gökalp


I sta nbul yurtçuları bu şiarları nazari ıbi r surette yay­ ma'kta i ken, Azerbaycan Tura ncıları bunu s iyasi bir fel ­ sefe kaıbul ederek ıkurdu kları m i l l i siyasi bir parti·ni n pren­ sibi kabul ettiler (2) . Ad ı geçen siyasi mesleğ in yol una göre insanlık, m i l ­ letin aded i nisbetinde h üıkCımetlere ta1ksim oluna raık, bun­ dan sonra Dünya Federasyonu vücuda getiri lmelid i r. Fa­ kat. bunun oluşmasından evvel müşterek bir d in ve me­ deniyet sahibi olan mil letler arasında , dola;yısııyla müslü­ manlar a rasında bütün müslümanla rı m ekanik bir suret­ te bi rleşti ren <d ttihad- ı islaım»dan iba ret olamaz. ittihad-ı l slom

(islam Birliği) mümkü n olmaıyacak bir haya l ,

bir

ütopyad ı r. Bilakis bütün Tü rkleri n, bütün Farsla rın, bütün Ara pların ictimoi bir vücut g wbi birleşme leri hem müm­ kün hem de istenilen bir ha ldir. Müslüman olan m i l l etler bir m i l l et ve bir mi l li h ükumet ha l i ne geldi kten sonra it­ ti had değ i l , i s lam ittifa kı olağan olabi l i r. Faıkat böyle si­ yasi bir ittifak mevcut olmasa da medeni i rtiıbat vard ır, olaıbilmeBd ir. Bütün Tü rkler kendi a ralarında büyük dün­ ya fedarasyonuna bir kademe olmcık üzere bir federas­ yon yapmalıdır. Yeni Tıu ran . kü ltür birl iği üzerine tesis edi­ l ip anecık müstaıkıbe·l birer Tü rk h ükümetlerinin federas­ yonu şeklinde tasavv ur olunabilir. Azerbaycan dahi bu mü stakbe l Turan silsilesi n-in mü­ him bir hal·kasıdır. (2) <•.\ Ii.isav:ıt» şi:ın

partisinin yJyın

organı

bull;n,ın

«İst lU !j,,

<<Tü rkle�ınek, İslambşm:ık, Mu:ısı rl.ışır .ıb.

g�;-ctcsi:ı.n

;di.

37


Rus istilası. Turan icin ha•kiki bir « Ergenekom> ol­ muştu. Türkler kendi·lerini kurtamcak « Börtecine» yi bek­ liyorlardı (3) . Dünya ha rbi neticesinde Rusya'da zuhu r eden ihtilal. T.u ranlılar'ın « Börtecine» si olaoa•ktı. Turanc ılar' ı n yol gös­ teri•ciısi, muhterem Z'Va Göka�p Beğ, m uhare:benin

daha

başında iken bu beikleyişe tercüman o!muş. kehanet et­ mişti ki « Rusya dağılıp vi ran olacak, Tür.ki·ye büyüyüp Turan olacak !» Bekleyiş, sanki doğru cı•ktı. « Ergenekomı sur.u yarıl· dı. R.usya impara-torluğu parçalandı. Türık hükümetlerinin, dolaıyısıyla · Aze�baycan mevcut siya:setinin ,

düşünceden

fiHiıya.ta varıma•k sırası gel•di.

0)

E�ki Tür k yazısınd� "Kurt u!u�>>

d�.:ı:ıesi

:c'.c,11m�·dur.

Bu efsaneye

ile yapılan bir sa\·aşta düşman takib inden ka�·an

göre Çin

ler bir alageyiğin öndcı· i ; t;i Ec

yüce uağlar:::ı ç�vrili c)ir

Tür!:­

ova:·a çekil­

mişlerdir. Bunlar bu ta d a [;,j yi.iz sene kalmış do�up büyüyüp çoğal­

mışl:ır. Kendilerine dar ı;relen bu lerse de

yol buioiın<ıını:iia:·.

görmüş, kendis i ni ta ki p

yurt tan bir tarafa çıkmak istenıis­

i'\ihayc.t cJb:.ıaııı !:-iri bir gün b i r kurt

edc : L n

!:ur.!un

l amış. Çobanın giirdüğü lıu acaip ınascılı diği de1ik

oldui;umı

keşfetın i ş ; odun topla.'lınış ateş \·crm ; ş ,

eriterek yol açmış; mahsur yüzüne yayılmışlardır.

genekon yı.ırdun

adı

dağı bulunan Tür!:lcr bu yeldan çı k:ırai ; cEirı· Bu cfs n ncy i rıazmcden Gökalp Bcğ: Er­

Börtçesinc

kurdun a d ı diy e yu ka rıda yazd ı[\ı·

mız isimlerin bugünkü Türkçe'ye tercümesini gös termiş ti r .

38

an·

kurdu11 ı_i :··

h!zasına gelen aha:i ar::ıs!ndan bir demirci çıkm:ş, d�ğın

dem i r filizli

ya

bir Jelikten çıktığını

nak:i üzcriae


Fakat Rusluk bu na ha·la imkô n verm ryor. kınyor, dö­ küyor, yakıyor. yıkıyor «Marat» (4) d iye ya;kıp kül eden bir yangın cıka rıyordıu . Azerıbayca n l ılar'o bir enık az bir «ha­ mbezo nı hazırl ryord u . (5) Türkiye, h imayesine aldığı Azer.baycan'ı tam vaktin­ d e kurtarmaya koştu. Ba·kG 'yu Azerooyca n katilılerinden tem izl iyerak kend isine verd i . Asnmızın S i·yavuş'u zomanımızın Turan Başbuğu ta ­ rafından kend isi n e tem in oluna n bu güzel ve zengin par­ cada imar ve iıskôna başladı Asnmızın «Siyovuş Gerd ıı ­ i n i n temelleri kur:u ldu. Azarıbaycan Cumh u riyeti teşeıkkül etti. .

( -1 1

1 9 18

senceinde llo!şc\ i ldcr t:ır:ıfınJ:ırı Baku'da

rinde irra huriye t i >>

(5)

oleıı � n k�ılir.nı, t afsi':ı�ı

ın�i s\ümnn ahali Ü7.<:­

için yaz�r:n

,,ı\zer!ı:n·can Cum­

ndh e<c:-ine b:ılonız.

Baku'de ncşro'nn Bolşevik r,:ızcıesi bizimle yapıı):ı bir n:ıb�:ısı :ıd:ı <•siz Azcrlı:ı\·cın ımıh�:ıri y � � i de:• ; : , z:ır :ı l ı rsınız»

kalem :nü­

ııetİ'ceJe hlr lı.ırıılıc­

diyordu.

39


AZERBAYCAN CUMHURiYETi 1 - Tabii güzellikleri. 2 - Maddi ve manevi

servet­

leri. 3 - isiahat ve inşaatı. 4 - Hariçle alaka ve güzel şöhreti. Firdevsi diyor ki: Efrasyaıb, Turan'ın güze.l bir parca­ sını damadı Siyavuş'a verdi. Azenbaycan parçası hokikaten de asrımızdaki Turan toprağının güzel bir parıcasıdır. Asıki Ahbanya, Şi rvan, Arran ve

Berde

ülkesinden

meydana gelen bu yeni Azerıbcıycan, asrımızın en büyük kuvvetini teşkil eden zengin madenierinden başka taıbii güzellikten daıhi pay alımış ıbir yemyeşil yerdir. Şirvan ta­ rihini yazan ımerıhum Aıbıba,skulu Ağa, burası na

«Gülis­

tan-ı irem» adını vermiş; Firdevsi ise Berde hakkında,

Hoşo mül:kü Berd e ve eksayi vey Ki ordi behişt

eısıt

he ngaımı dey ( 1 )

diıyor. « Berde v e aksayi vey» denince ,şimdiıki

Karabağ

yayla.ları ile :kışlaıklarını anlamalıdır 'ki, Gence vilôyetinin mühim kısmını teşkil eden bu yere «Zenda Vestm>

«Arya­

tum icu» AryanHer'in cenneti ismini veııiyor. (7) Berde mülküne ve etrafına

40

aşk olsun ki yazın adeta hir cennctt1 .


Haki katan de. Lenkera n, Kuba. Şama,h ı . Şeki , Zeka­ ta la . Gence, Korobağ ve Nahciv.an'ın ormanlarına, bağ­ larına. dağlarına, yaylalarına. ı rmaıkiarına ve pına rl.a rına. soğ uk ve sıcak sularına, dağ keçisi ve ceyla nlarına, ni­ hayet Ş i rva n şa irleri i le Karabağ sazına ve sanartkö rla,­ rına bakılırsa hemen Fi rdeıvs i ' ni n «Sryavuş G erdıı taıbiatı hakkındaki renkli şiiri. nazarım ı·zda göz önüne gelmiş gi­ bi olur. Bakü ve Apşerıon yarı ma.da,sının « Kuzıg u n Deniz» (Ha­ za r Denizi) saih ilindeki ma nz.a raları ile !ima nda gezen a k ça rışaflı nazenin kızlarını doh i buna ilave ederseniz, o za­ man Fi rdevsi 'nin d e ta:scwvur edemediği 'bi r güzel lik h a ­ sıl olu r. Firdev:si ook haklıdır. Kuvvet o lmaıyon yerde güze l l i k olmaz. güzellik olmoyan yerde klJIWet olamaz. Zevk er­ baıbı , bu i ki elzem zrt kutbu /birbirinden a.y ı ramaz. Fi rdevsi' ­ nin şairane bir zevıkle ifade ettiğ in i «Sağ:lam bedende ·s ağ­ lam ruh» d iyen tenbiye öğretmenl eri, i lm i ıbfr su rette id­ dia etm iyorlar mı? Firdevsi zamanında memleketin kuweti

peh l ivan l ık­

Icra dayanmış idi. Şimdi ise en büyıü k kuvvet tabi i ser­ vettir. i çerisinde yak.rtı ile maden. asrı n en büyük Rüs­ tem ' i . yenilmez ve yılmaz « Henkülııüdür. Va:kıtlar arası nda taş k6mıü rle petrol dünya nın en kuvvetli itici güçlerid i r. Dünya müsa,bakosı adeta demi rl.e

ya kıt müsa·bokası id i .

Kiminıki demiri i l e kömü r veva petrolü çok i d i

gal ibiyet

on u n idi.

41


Petrolün köm üre karşı soyl u üstü nlüğü eskid en beri malumdur. Ateşle cal ışa n vapurları n icad ından sonra taş kömür ma lum olmuşsa do kara petrol daha cok evvelce i nsanl ara malum olup, demir ordu lar sevk·ine lıizmet et­ m iştir. Fi rdevsi ıskender- i Rum i ' n i n ( Büıyü k isıkender. Aras­ oğlu) H i ndistan tilleri üzerine. demirden ya pı!ma suva ri ­ lerle h ücum ettiğini naklediyor. H i nd i stan pad işaıhı Fur, ls kender'e ka rşı kül l iy.a tl ı bi r miktarda til sevıketm işti. Bu filler Rum ord usunu korkutmuştu. iskender. m ühendisle­ rini ve fikir adamlarını toplamış, düşünd ü rımüş, ni hayet dem i rden otlar d öktü rerek içlerine petrol dold u rmuş ve fHiere karşı sevkettirm iştir. Demirden yapılmış otlardaki petrol ateş al ınca, hemen a levlenmeye ba şlamış ve üzer­ lerine yürüyen fillerin hortum larını yaka rak h ezimetleri ne sebep olmuştur. (2) Tatbiid ir ki Fur' u n fill eri n i ma ğ·l up eden bu demir su­ verileri ( Ford) ima l etmediği g.iı!::: i , kend ilerini ha rekete ge­ tiren petrol da Ameri·ka 'dan goelemezd i ; çünkü o zaman ne K r istof Kolomıb anadan doğul muş, ne de .Ameri:ka keşfo­ lunmuştu. Kafkasya 'da mı, yoksa Mazenderan'da mı zu­ hur eden ıb ir yırtıcı vahşi h ayvan ı n yokedi lmesi için do ­ hi petrol bulaşm ış meş'·a lelerden istifade ol unduğu , yine Fi rdevsi'd e okud uğumuzdan idd ia edebi liriz ki bu gün çapl inler u çuran, tanıklar yü rüten benzi n i n , d em i r ord u la r sevkeden u l u ıbaıbası şüphesiz ki Aze rıbayca nlı'dır. Azerbaycan patro�ünıün çokluğu ve kimy e v i madde­ leri nin dü rryoda mevcut bütün petroi lere olan uygunluğu. tar.ihin en eskil.iği i l e uygu n .bir mahiyetted i r. (2)

Be esp

Ye

be ncft :ıtcş c:uler zcdcnd

Hcıne lcşkaı·i for he�

s�r

z:deml

Ez ateş ber efruhd nefti siyah Be cümbid

Çu

ez

an

knh:neyni b�d

Re reftend balcşker ez cayi tiyz

42

siph

pilan be diderul ez İvşan gureyz


Bu öyle b i r kuwett i r ki bü t ü n dJnyayı kendisiyle a l e ­ kadcr eder. ' cı m ıştı r.

Avrupa ' n ı n y a n ıyor.

Rusya bütü n azamet ve kudret i n i ona bağ ­

Ka fka sya onunla c a n l ı yaşar old uğu na ya kıt hasreti-y le y a n-a n

Azerbayca n ' ı n hayatı

l<a nidir.

gön l ü bu n u n

aşkıyla

ise dama rla rında

careyan

eden bu siyah k a n l a ayakta d u ruyor. Petrolü kendisinden a ld ı ğ ı m ı z gün o bütün güze l l iklerini kay:beder ve felç ol · m u ş bir h a l e gel i r. Dü nyan ı n ı ki n c i p e h l i va n ı d e: ;1 ı i rd ı r. Dem i r her ne ka­ dar Azerbeycan dağ l a rının i carisinae, m i kta rı bel i rsiz bir h a l d e k a p a l ı ka i ıyorsa da, onu n en buyük ya'Veri bu l u na rı ba k ı r. Gence d a ğ l a rı i l e K o robağ zi Neleri nde (Gedebey v e Zerı g ezor madenleri) COk·CO bu l unu r. Hazırda k i dünya kuvveti yal nız ya kıtla madene

ıni

m ü nh a s ı rd ı r? Yokıtla madene ibol l uıkl a ma lik olan Alma n­ ya 'yı aclıkla

mağlup

etmeık

i·stem iyorlar m ıyd ı ? ! DemeK

ki bu i k i pehl iva ndan sonra meyd a n erza kınd ı r. Azerbay­ ca n. ·ke ndti·s i nde bulu nan M uğ a n , rındaki m ü nbit a razisi

M i l , Aran (vs)

ova l a ­

sayesi nd e kendisi nden fazla kala­

cak derecede b i r buğday deposu vıücuda g et i relb i l i r. Bu ova l a r, M u ğ an çöllerinde izleri hala bel l i

bu�u nan

eski

a rkla r g ibi kana lla r veyohut doha osri vasıto l a rla başta n başa su l a nırsa , o zom n Azerbaycan ya l n ız !kend isi n e de­ ğil, komşulo rına do erzaık v e rir ve yalnız i nsa n l·arı d eğ i l , koca man fabrika ları dah i keteni v e i peğ i i l e doy·u rur. E rz a k kuvveti hayvon

kuvveti

h i çtir. Aze!1boyca n bu hususta da

ile

d este•klenmeyi nce

mesuttu r. Azerbayca n ' ­

d a o l a n m a l -da·v a r Kafkosya ' n ı n h iç b i r semtinde yoktu r. Bal ı k mah s u l ü i se Mavera - i

Kafka sya'da ya l n ız

buraya

aitti r.

43


Buradaki atı n, malın. koyun vesairenin sayma k i se mevzumuz haricinded i r.

bölümlerini

Sağlam ruıh sağlam bedende olduğ u gibi, gel işen bir hayat dahi .zengin bir yerde olobi l i r. Azerbaycani ılar'ın doğuştan gelişmeci bulunma larının bir sebebi de bu re­ fah iktisadi hayatları değil midir? Gel işımeci olduıkimı nı göstermek ioin bu kôfi gelmez m i ki ilk Tıü rk d ramatu rg u Azerıbavca nlı, Hk Türk beste­

kôrı Azer;baıyca nlı, Rusva Tü rkleri arasında il'k gazete ku­ rucusu Azerbaycanlı, m ezh e p uzlaşmazlığını ilk olara.k or­ todon ka�dıran yine Azer1baycanl ı . a lfaıbe islahını i l k d ü ­ şünen Azer\bayco nlı, nihayet islôm alemi nde i l k defa cum­ huriyet Hôn eden de Azerbayca nlıdır. Siyavuş, kend i yerini n tobii güzelliğine su ni güzellik­ ler 1katamk «Siyavuş G erd» ad ını bina·lar. kaleler, köş·kler­ le ıbezemişti. Azarboy ca n Cumh urıyeti dah i ülkesinin ta­ bii noksa nlarını s ı na i teşeıblbüsleri i l e tam ir etmeğe baş­ l amış. az zamanda cok başa rılar kaza nmıştı. Her şeyden ewel Azerbaycan Cumhu riyeti'nin esas idaresi bütün vata ndaşlarının eşit bir h uikukla yaşaması üzertne kurulmuştu . ıBu roda her rbir insan ı n muhterem şohsı, Azenbaıycan voto ndaşı olduğu icin hukuku saklı id i . Erkek-•kodın, müslüman-H ristiyan, Tıü rk-Tıürk olmaya n. cins ve mi l l iyet fo rkı gözetmeden zeng in-·faıkir, patron-iş­ ci. topro:k sahibi, ı rgat. öğ retmen-talebe. muhterem-cahil, sın ıf, m eslek, taıbo ko, rütbe, maıkam . nesi l , bilgıi imtiyazı a ra mado n rbütün vata ndaşlar mem leket idaresine iştirak ediyor, kanun yapan kurul•uşlara g i rm e•k haktkına dahi sa­ hiptiler. Buroda lbir sınıf d iğer s ınıfo hakim değ ildi. In­ sa n ne varına göre ha·klı ne d e yoksu l luğu na ıgöre ha.ksız görünüyordu. Bunun gilbi ne yoksulluğu icin saygı , ne zeng i n l i ğ i i c i n aşa ğ ı la n ı rd ı . 44


Burada okul, ilim, t ek ni k tarafsız tutulup ondan be­ l i rli bir parti veya sınıfın ha·klı ha;ksı z taleplerine. kulağı küpeli bir esir g·•bi, tabi olmak istenUm iyor; bi l aıkis oku.l la a l i ml·erden ryi ile kötüğıü ıbizzat müsta•kil farıkedece.k vası­ talara sahip namusl u bir Azeııboycan vata ndaşı teııb i ye et­

meleri isteniyordu.

Mesut bir hayatın a n ca k h ü rriyet ile hasıl olacağını

Azerbayca n Cumhuriyet i Hük ume t i , 1kendlisine izin veri l­ mesini i stemişti. Bu rası söz h ürr.iyeti, basın hü rriyeti , vic­ dan hürriyeti, i l e o d ereceye vanm ışıtı ki sa nki :

Her ki ha.hed, ku biya ve herci hahed g u be g·u kibro nazu ha ciıbo denben derin d e rıg a h nisıt. (3) tarifi

bunun

hakkında söylenmiştir.

Herkes n e i sterse söyler. okur. yazarıd ı . Milletin her parti n i n

kend ine hos teŞikilôtı v.e g a z etes i

vardı. Bu ga ­

zeteler ekseriyetle hükumeti tenkit ve cekiştinmeyle meş­ gul oldukları hakfe kendilerine karş ı büyük bir .m ü soma ­ ha ve tahammül gösteriliyorıdu .

Millet m e cl isi, mem leketin bütün sınıf ve m i l l i yet·le r i n i temsi l . devletin tamamen kad erine

hokim i d i . Onsuz hiç

bir e m i r geom·ez, hiç bir masraf yapılmaz, h iç bir harp ocı J,. maz, hiç bir barış yapı lmazd ı . Hükumet m eclisin itimad ı ­ n ı kaza nınca kal ı r, kaybedince düşerd i . olaca k vosıtada

bir maıka.m dahi yoktu.

Ortada

haıkem

Parlemento ha ­

kim-i mutl a•k i d i . B u rada m i sl i Avrupa'da tatbiık olunma­ yan ha•kiki bir halk cumhuriyeti kuru l muştu . 0)

Kim dilerse söyle gelsin, kim

ne

isterse söylesin.

Yok bizim der­

gahta kapısı, perdcci, kibir ve naz.

45


Azerbayca n h a lk cumh uri<yetinde vata ndaşla r

a ra ­

be­

sında siyasi b i r eşitl i k mükemmel b i r karar o lmakla

dahi makul

rober sosyal ada l etsizl i ğ i n zararlı sonuçları bir

tarzda değiştiri livord u . Azarıbaycan zih niryeti nce dü n­

ya n ı n baş ı n d a n beri i nsanlar yaşantı ve iktisatça l a ştJkları ada letsizliği birden

karş ı ­

bi re o rtaıda n koldı rım a1k,

k ı laıpcı b i r darbary l e mü l kiy.eti v e bundan

in­

dolayı insa nlar

ara s ı nd a ortaya ç ı ka n ve sefaleti ortadan ıka ld ı rmaık müm­ kün d e ğ i l d i . B u n d a n a na rşi. doha çok seta let c ı ka r ve ·ic karışıklı klardan başka

maıku l bir netice

a l ı namazd ı . On­

l a rca bu , bir kere s iıyasi ada let temi n olundukta n sonra. kendi

kend i ne te·kamül v e yavaş yavaş ha l lolu na,caık bir

mesele id i .

Azerıboyc a n l ı l a r

düşünüyorla rd ı ki

tamemiyle ortad a n k a l d ı rımok, şimdi·ki

d u rum

mül'kiryeti içerisinde

i ns a n l a rda n şahsi teşetbbüs kuvveti n i zoroki o l a rak orta­ da n ıka·ldırır. Bu k·uwet olmadı kça dünya ne mamur o l u r, ne de güze l . Sosya l h oyat il erlemeden düşe r, insa n l a r ba ­ sit bir ;btido i l irye doğ·ru dönerl·er; ô l eım

n izarnı

.bozulm.

Fa kot. bun u n la ber·Oi ber her şeyin aşıns ı ndo n za ra r gel · diği giıbi, mül kiyetin de aşırı tarotla rı n ı yok etme k sosya l isiahat asos ı n ı

meydana getirmelidir.

Mülrkiyet

umumi aleme ya.y ı l ı p tes i rl i oluncaya kada r

a nca k

müdaıfa o l u ­

nu.p, ıbu olmayı nca umumi z a-ra r g e reğ,ince �üz.umsuz bir fazla l ı k .g�bi kes i l ip a t ı lm a l ı d ı r.

Arazi

meselesi nde m isal

olarak dersek: H e r z i raatcı kend i e kip bi.çeceği bir m;k­ tar topr.ağa sa·hi p l i ğ i n i ·kabu l etıme.k le

beraber, Azenbay­

can ıslahatcı l arı geniş toprakları ölü ha'l i nd e bı ralkan ·topredded i;yorla-rd ı .

Mi l l et

:necli.si nde hazır b u l u n a n kanun tosans ı na göre,

rak sahipleri n i n mü llk·iyet hcıı l<' kı n ı

h u,susi

arazi sahiplerinden a l ı n ı p dev·let ma l ı olduktan raatçı

sonra zi­

vata ndaşların mü l kiyetine toksim o l un uyor,

d ev­

letin se rvet ve gel i r kaynağ ı n ı teşkil eden yeraltı mcıden" leri i se tomem iyle devlet hazinesi ne kalıyordu.

46


Diğer eml a k ve üreti m vasıtalarından olan fabrika ve diğer b-u g ibi k u ru l uşlara g e l ince. bu nların ufak mü�ki­ yetlere bö l ü nmesi, tatbiki i m kô nsız oLduğ·u nda n

burada

calışan işei nin terfi hali husuısi su rette hazır o l una n mesai kanunla rının neşri ile tem in o l u n u p , dem ir yo l u, ışık, su . tel efon, te l•graf vesa ire bu gibi ·u mumi işlere hizmet eden kuru l uşlar ya m i l ı.i leşir veryahut belediy.e leşti riliyord u . Azerba:ycan l ı l a r, Ruısya

isti lası zamanında

askeriiık

yapmaya mecbu r olmad �klarından, askeri iıkten taımam�y l e mahrum kal m ı şla rdı. Azer!baıycan'ın askeri ihtiyaıcım her n e kadar Türık ·kumanda n l ı ğ ı üstüne a lmış idiyse de

Azer­

bayca n'ı a leleeele terketmek meaburiyeti nde kaldığındarı, buna m uvoffaık alamaım ış; ord u nun k.u rul.uş.u Azerbay­ ca n l ı l a r'ın çok az olan ·kend i subaylarının yüküm�ü lüğ ü ­ ne bırokılm ıştı . Başta ak sa·ka l l ı Samet Beğ olduğu ha l ­ de muhtel if ordu larda h izmet etmiş Azenba:ycan suıbay­ ları gayret etti ler. Çokça zorl uklar ve engeller içinde bir yılda yokta n 25000 kadar çeşi·t li silaha sahip piyade, su­ veri, topçu , lağımcı. maıki nalı

tüfe kçi,

mühendis kıta l a ­

rınd a n meyda na :g elen b i r ord u vüc uda getird iler. i ki se­ ney.e yOlkın devam eden ha rıbi•ye oku lu nda n yüzlerce kü ­ çük suıbay yetişerek m eyd a na ·getirilen

o rdunun küçük

kumandası tem in olundu . Son Nevruz bayram ında Azer­ baycan ' ı n başkenti Ba;kQ'da yapılan resmi g eçit, m ü kem­ mel ve mıuntazam bir ordu n un vücudunu, başkenti n se­ vinçten bayılan sürekli a l k ı ş i a rı ve eviad ını birer büyümüş aslan kılığında gören ana ların gözyaşları

içinde ·dost ve

dıüışımana gösterd i . Az zornan içinde Azerbaycan ordusu kendi başl a ng ıç tarihine Lankaran askeri fetihleri gibi şanlı satı rlar yazdırttı ki, b i r onu •maz haıstalığ ı nda o i nti­ zam ve itaatının son derece olgu n l uğ un u , i:kinci.sinde ise maneviyat ve fedekôrl ı ğ ı n ı n eşsiz ve benzersiz olduğunu gösterryordu .

47


Azerıbaıyca n h ükumeti icraata başla rken Hazar den i · d eğ i ld i . 6-7 ay za rfında :kendi ha·kimiyetini d e · n i z ü�erine daıhl yayd ı ktan sonra ticaret fi losunda n baş­ ka 6-7 gem i.l ik bir donanmcrv·a ait ·işl e r hazırlamış. karşı­ da·ki ada il·a liman sah i l leri n i uzaktan vuran top lar·la silah­ land ın p Baku'yu mü staıhk em bir l ima n haline getirmişti.

zıine malilk

Ana rşi eanaısı nda Azerbayca n demi r yolları, komşusu G ü rci·stan yollarına ni·s·bet l e tamam �le maıhvolmuş

g ibi

idi. Jıstcrsy:on l u r yakı�mış. köprıüler uou r ulmuş. lokomotifler kacırılm ış. v'Jgonlar parçalanmış. kanaıpe.ler soyu lmuştu. Az zam a nda bunlar dıüzeltilmiş. yolun iş lekl iğ .i muıharebe­ den

evvel·ki haline g elmiş, muntazam bir dem ir yolu h a ­

reketi temi n olunmu.ş,tu . Bundan başıka yol ve köprü baıkımı c umhuriy eti n ti­ cari, ma·l i ve siyasi haıyotını ,genişletmek icin hayati bir eh emmiyet i ola n Ba ku-Gu lfa yolunu inşa ediyor, Kü r neh­ ri üz e rind e kurduğu büıyük •köprünün , aç ı·l ış töreni ne ha­ zı rla nıyorıdu . Demir yol u işıcisin i hazırlamak moıksad ıyla Tü rkler'e a it d em ir yolu, te�graf (vs.) tekniık usta ları hazırlamak için yol idaresi n ezdi nd e h ususi okullar açılmış . demir

yolu

mem urları yüzde-elli mi:ktarında m i l l i le şm işt i (4) . Dem i r yolu idaresi aynı zama nda, fena ha lde bozul­ m uş Ba ku-'Botum petrol ıborusu nu bekl enmeyen bir sü­ rat ve maharetle tamir etmiş, ewelık,i nden daiha faal bir su rette petrol sevıkiyatma ba·şlam ı ştı. ( 4) Bolşevik is tilasından sonra bu kuruiuşlar tamamiyle kaldırıldı . Son resmi malumata göre hali hazırda demir yolu memtırlarından yalnız_ yüzde otuzu Türk'tür.


Cumhu riye�i n kuruluşundan evvel binbirinin etini yi­ yen aıhali a rasında her yerd e meydana getirilen za:bıta soyesinde Rus iısti lösı zamanından darha iyi bi r emniyet ve i ntizom v:üout bulup, her tarafta ıbeled iıye ve maha lli ida­ releri kurul uyordu. Boş bırakı la n arazi ciddiyetJ.e eki·lmeğe ıbaşlamış; her ta rofta ziraat evvelki halini bulmuştu . Şeh irler telefonlario bi nbirine lbağ·la nmış; da tobii bir nsanda muhobereye g·i rişmişlerd i .

tel•g rarfla

EğWm taşıkilatma ayrı ıbir taze l i k veri lmişti. Memle­ keti , irfanın nu ruyla ışıkla ndırmaık için cidd iyetle işe baş· lamıştı. Umumi öğrenimin yapı�ması esas tutularuık, ıbunu temin ici n bir tamfta n oku llar ocı lıyor, diğer ta ra.f tan yeni kurulmuş erkekler ve kızlar ün;versiteleri vaısııtasııy la öğ­ retmenler hazırlanıyordu. hkokul ları n çoğalmasına hizmet etmek icin hususi su rette istanbul'dan öğretmenler geti­ rilmişti. Bundan lbaşıka husuıs i olara:k her bir ka·za mer· kezinde öğretmenler kursu ocılımıştı. Maa rif neşriyotı işi n ­ de kadınların terıbiyesi dah i erkeklerle beraber tutu luyor­ d u . M evcuıt Rus (Gimnazya ) l iseleri nden biri tomemiyle m illi leştiri lm iş. bir çok kız il�oku lları açılmış, hepsi de kızlario dıo�muştu. Okul yaşından büyük vatandaşlar d a unutu:lmamış­ tı. Bunlar i·c i n g·ece ıJ<.u rıslorı acıtmıştı. Bu hususta ka­ dınlar doıh i u n u.tu lmoyamk ·kendiler:ine özel gündüz kurs­ ları acı lmiş ve oemiyetle i lg'i l i dersler tertib edi lmişti . Azenbaıycan gencl iğini i l i m ve tekniık asrıyla müceh­ hez kılma _için BaıkQ Ü n iversitesi açılmıştı. Bu nda n boş­ ka, yüze yolkın ta·lebe, m uhtelif tekni·k bronşlarda tahsil icin devlet mosra.fı ile Avrupa ü niversitelerine ve d iğer yüksek oku llarına gönderi·lmiş, bi r o kada r to lebenin da­ hi i·stanbul'a yol la nma'Sı kara ra a l ı nmıştı. 41


Bi r taraftan böyl.e k.uvvetli bir i rfan ordusunun ha­ zırlanmasıvla meşg u l olan milli eğitim ba kanlığı, diğer ta raftan da oku:ma ki.taıplarını telif ve tercıüme ettirere·k kendi hesabına ıbastırıyor, okul la ra vasıto lar hazır·l ıyordu. Azertbay·can, Tü rk tiryatrosu ile musi•kisinin

i nkişaf

eden bir gösteri cisidir. Cumh uriyet zamanında tiyatro sa­ natı oldukca Herledi. Hükumet h imaıy esine a l ınan

Türk

sahnesi ile musiki•si kendisi ne tohsiıs olunan devlet tiyat­ rosunda on yıllık bir ilerleme eseri gösterd i . Dekor, oyu n, raks,

S€:5

ve ifa cihetince parlak numuneler, zengin çiçek­

ler verdi . Az zama nda Azerıba·ycan sanatı Avrupave ri bes­ teker, tra jedi, komed i. opera ,operet. a ktör ve

a·ktrisleri

ile ümit v·e ren ressaml.a ra saih i p olduğunu isıbat etti . Yeni d evre .geçiş zamanları, edebiyatın d urduğu b i r devird i r. Mamafi Azarıbayca n .edebiıy atı gene şa,irlerle ye­ ni şairler yetiş.tirivor, üç renıkli i stiklol bayra ğ ı , zaımo n şai­ ri nin en i lhamkor bir hedefini teşıkil ediy.ord u . Azerıboyca n, h a·yat kaıbiliyetini

ya lnız kend i

içinde

değil, hariçte h issettiriyordu . Dünyanın her tarafındon ye­ ni Türk Gumhu.riyeti'ne heyetler, safirler geliıyor. burada görülen haıyat, hürriyet. sanot ve güzelliği taktir edip h ay­ ra n oluyorla rd ı . Az g.eomed i ki Avrupa'nın,

Amerika'nın

seokin elçileri Azenboycan'ın başıkenti ni zi•y aret

ederek

kend isini tanıd ıklarını ve onunla her nevi medeni ve ticari al akaya g i rımek i stediklerini bild i rd.i ler. Anarşi devrinin enkazlığ ından yavaş yavaş cııkarak kend tsini doğrulamış bulunan Azerıbaycan, d ü nıya millet­ l eri tamtından tanınması üzeri·ne, şen ve şaiJ<raık bir h a ­ yata başlamıştı.


BakO'nun vaziyeti, eden

sanat ve

ziryafetleri,

tiyatroları yeni

tesis

ticaret müesseseleri, ordusu nu n yaıptığı

r esmi geçit ·J e manevralmı, şenliık ropları, şenliık fişekieri ve büyük küçük bütün şehrin ağzından işitil en : «i leri, i leri Azer.baycan a·sk eri !» Nağme ryoimserliği ile hemen «Siıyaıvuş Gerc:l» e benziyordu ki Firdevısi onun hakıkında : Hoşu hurremi hub araste

Be harcaıyi 'k·u nci pir ezıhaıste (5) Azerıbayoan böy l e mesut bir haıyota başlaıyınca şöh­ reti 'bütün .ufuklmı tuttu . Bu ıh alber bi lıha:ssa Azerbaycan'­ ın koruyucusu bu lunan Tü-rıkiıye'de sevince sebep oldu. Barış 1<onferansı Azenboyıcan

i·sthklalini taıstik

ettiı;Ji

zaman Türk!ye ıkendi mulhiti ni unuttu, is·t·anbul büyük te­ zaıhıüratta bu l u nd u . Mitingler terUb etti . Azerıbaycan'ın

«Yaıvru sancağı»nı

Bu mitinglerde

Türkiye'nin koca san­

cağı ile yan yona asarcık teıbri'k ederek ıkuıtladı, sevindi .

O üc renkH göysü hilaı.lıi gene ıboyrağa teımennil er d i leye­ rek dedi ki : «Tanrı sana kara gün göstennesin»

(6)

(5) Hoş, şad, iyi ve muntazam her tarafta istediğin kadar dolu hazineler. (6) HaEde Edip Adıvar'ın nutkundan .

51


CUMHURiYETiN BAHTSIZLIGI 1 Asrımızın Gersivezleri. 2 si. 3 Siyavuş'un dehşetli rüyası: Frengis'in nutku. -

-

-

Siyavuş'un önsezi­ Cumhuriyetin katli,

Fi rdevsi Siyavuş·�n Hsanı i le diyor ki : Cu h urremi şeved cay·i areste Re did ayed e·z her s u i ha·ste (1) Pe rişa n ve d üşkü n bir halden « süslenmiş» olup cıkon Azerbayca n'ın içten ve dışta n pe k çok «duygu» ları zuih u r etti. Sağından v e sol u ndan bi rer karışıkirk şe kl i nde ·or­ taya çıkan « Ka ra ba•stı» la r (2) bin türlü h i le. fitne ve kö­ tü niyetler�e Azerbayca n'da 'karıgaşa yamtı;yor, onu ra­ hat etmeğe bımkmıyorlardı. Biri·sıi elinde «Denikin» i n si­ yah örtüsü, d iğeri ise «Lenimı in kanlı perdesi i le Azer­ baycan'ın ak g ünün ü kara , mavi semasını ka nlı etmeık is­ tiyorla rdı. N ihayet bu iki kuwet Azerıbaycan'a karşı düşman­ l ıkla rında el birl·iğ i edereık dünya milletleri a rasında tam eşitliğe ma l i k bir h:u�uıkla· yaşomeılk isteyen bu 'güzel mem­ l�ketin aıyd ı n hayatını bulandırd ı lar. muhiti ni kara kırmızı bu l utlarla örttüler. ( 1) Bir yer güzel ve yeşillik olsa, her taraftan ona istek ve

arzu

soğa­

lır. (2) 52

Kara bastı. Azerbaycan Ha;k

Türkçesi'nde

kabus mıın:ıs

/ı�

kullanılır.


Asrımızın S iya.vuş.u'ndan, h u susi bir sıkıntı icin dar­ g ı n ve kendisi nden intikam alıma k isteğen (Gersivez) ler de az d eğ i ld i . Bu Ge rs ivez ler kend i l erine Türk k o mü n i:st g ru­ bun un süsünü ve rm iş lerd i . Gersi1v'ezle r g rupu a rt ı k S iya.v uş'u devi rme:k kara rını verm i ş, entrika lorına ba şlam ış la rd ı . Bu entrika her şey­ den .evvel Azerbay·can'ı Tü rklüğe h ryo netle suclamaya yönel i k idi.

Gersivezler, Tü r:kıiye'deki Turancılar'ı ina ndırdılar ki

:

Azerıbcııyıca n ' ı n fikri oy rıdır. i ng iltere, Fra nsa ve Ame­ rika ile a loka,sı vor. Y·a nına g i zli elc i l e r g eliıyor. Tura n düş­ manı Ermeni ler' le barışıyorla r. i ron ile a nlaşıp bir.leşiyor. Acem siyaseti kullanıyor. Ş i i l.iği i lerletiıyor. Bu moık satla o i ra n'a h eyet göndermiş, i ran 'dan dahi bir heyet kabu l etmiştir. Sözlerine daha ziyade tesir vermek icin, beyneim iJel nezaıket usulü olon alışılmış siya,si ziyafetleri kötü a nlam­ da yorum layaralk G ersiıv ez' in : « Hem i yodı Ka·vus g i red beoom ıı dediği g ibi , bunlar da. Azeribayca n l ı la r i ng iliz emperya list­ reri nin sağ lığına ictyorlar diye « öldürücü ıbir darbe» ile ook müteessir olan Tü rk halkını a ldottYorla rdı. Rusya, ö l üm -kal ı m mücadelesinde olan Türkiye'ye yard ı ma gidiyormuş da i ng i l iz tamftarı Azerbaıyca n Hüku ­ meti ,kendisine yol ve rmiıyo rmuş , gandala rla Bolşevi k suikastla rının

diye yaptıkları propa­ orta,k suçlusu oluyor.

Kafkasya 'nın R usya tarafından tekra r i·st i l a·s ı nı hazırlıyor­ lardı. 53


Ha•buki Azerbaycan

kendi koruyu-c ularından ve kur­

tarıcılarından olan Türkler'in. komünist olsalar da. kendi aıeyıhine su �kast beslemiyeceklerini ümiıt etmiş, deniz kuv­ vetl erini. zıırhlı otomobil ve tren katarlarını ve şehrin ko­ ruyucu kuwetlerini hep bunlara emanet etmişti. Fi,devsi'de ıbüy.ük bir « Fata lizm» var. Her lbir va.kayı

o, bir :kati care siziiık gibi gösteriyor. Onun her kahraman ı . başına geleceği ya rüyasında görür, y a da bir ·ilahda n işi­ tir v e ne kadar çalışır gayret ederse d e 1kendi ta�k tir

ve

toliıhinden bir tür�ü kurtulamoz. Şehname şairi, bu su ret­ l e en se.v diği kahramanlarından ayrıl ı rsa da daima: «Cinin est oyin çerh bülend» ( Dünyaının ad eti böyle­ dir) ovunucusu oluıyıor. Fotalizım, yalnız Firdevsi giıbi !btyogrofi romantiklerin­ de değil, I ran'ın gazel yaza n liri ka·larında da var. Baş.ta geıen gazel ustası Hafız-ı Ş�rozi'nin « Der �ui ni· k nomi mo ra ıguzer nededen Ger to nemi pesendi teğıyir de g·ezaro»

(3)

beyiti bunun bir şahidi değil midir? Firdevısi ile Hafız'daki fatalizm çağdaş Avrupa ed i p ­ l erinden Belçika'nın şöh retli şairi MeterHn k'de d e var. M e­ terl'ink dohi

hayatı, insaniann a rz u ve iradele,i revtkinde

bir kuwetin idare ettiğine inanıyor. Taıktire ıbüyüık bir mev­ ki veriyor. Dünyada ne olıursa, insanın başına ne ge.lirse KGök kuş» yazarınca o mukadd erdir. Hikôyelerin1in birin­ d e işbu felsefesini o baıkınız nası l izah ediyor :

(3) İyilik mahallesine bizi bırakmadılar. Bt:ğenmiyorsan kiderini değiştir. 54


«Lohusa bir kadının başı üstüne şehrin en usta

bir

doktoru geliyor. \Kadında bi rşey yolktur, sağ sal im kurta ­ a·k saıko llı babası

rır diye em niy et ver�yor. Ha �buki evin

meyustu r. Onun gözü ne gölge giıbi !bir şey gözüküyor. Bu göl•ge kapıdan Azra il g i bi ·g i ri•yor. Baıba ıbütün 'bu tesel l i le­ re rağmen muzda riptir. Nihayet yeni doğulan

cocuğu n

sesi gel io/or. Cocuk raıhatça doğulduğu halde, a nası ha­ yatını kurta ramıyor. Ebe ·hanımın işaretinden henkes lo­ h usa nın öldüğ ü nü öğreniyor. Cocu;kla beraber bütün ev hol•kı ağiaşmaya başlıyor.» Fi rdevsi �ünün geli şi ile yara nan

Siyavuş. Mater­

l i k'in « ihtiyar Baıba »sı gi'bi kapıd a n gir:en Azroi lini müş, « Doktor» er.mişin teselli

gör­

ve ·emnlıyetlerine rağmen

demişti ki : « Şum zarin k uşte ber bi günaıh Kesi d iğer oyed beri n taco gah» (4) Azerbay·ca n daıhi icte sığındığı kuwetler:in bi rer ka ra yılan zehrri ile vücudunu zeh i rlem eğe, dost bi·ldiği iyiliğin bi r kısmının d üşma n olduğu n u ısezımeğe, Karaibağ dağla­ rındaıki Ermeni i•sya nını bostırımaık i c i n ibütün a·sker kuv­ vetlerini Ruısya hud udunda n o raıya çekmek mecburiveti n­ de kal maya ve lbu suretle kuz eyde biriken Bolşev ik kuv­ vetini korku ile düşünımeğe ıbaşlanken, hüıkOmet baş.kan ı·­ n ı n istr!Wa·lden ümidi kırılmış, yaıkın dostla rı nın nezdinde Siyavuş g ilbi meyusane bir su retle demişti ki : ( -1)

Beni yabancı olarak

öldürür ler. Bu taç

ve

tahta başka birisi

sahip

olur.

55


«Sanki Cumhuriyet' in son günlerid ir. Sanki ortı k m ev­ kimizi diğerlerine terkedeceğiz!» Bu sözlerine cumhuriyetin son baş.bokanı bir

şeyi

doho i love etmişti ki onu biz Siyavuş'un aşağ ıdo·ki sözleri ile de ·nokled iyoruz : « Pür ez cengi gerded see seri zemin Zemone ş eved pür zi şemşiri kin Besi ıgareto bürden haste Pü raıkenden künc a reste Besa kişvera kan

be

paye sütur

Bek.u ıbend gerded be cayi obı şur.» (5) Siyavuş kendi nozarirye ve yorumu ile felô·keti sezdi · ği halde tehHken i n fiilen uyıgulandığını ve fiikrine gel ip gi­ den Gersivez'in su rkaıste sahip bir şeyto n olduğunu gö­ rem iyordu. Bir gece ury�kusunda rohat yatmı ş :i·ken, Si·ya­ vuş görd üğü korkunç rüıyadon sersem uyanmış, eşi Fren­ gis'e anlotmıştı ki : Be .yak dest ateş be yelk dest ab Be piş enclerun pile Efrasyalb Be didi m era ruyi kerdi dejem Demidi Iberan ateşi tizdem Ou Gersivez an ateş efruhti Ez efruhtiyi ımer mesasuhti (6) (5) Dünya ha=p ve döl,rüş ile düşmanlık ve kin ile doluyor. Dirçok yağma ve çapulculuklar vücuda !,'eliyor, suvarilerin ayağı altında birçok memleketler çiğneniyor, yerlerinde çöller meydana çıkıyor.

(6) Bir tarafta ateş, bir tarafta su, o tarafa ise Efrasyab'ın filini

gör­

düm. Beni görünce yüzünü ekşitti, ateşi üfledi B u ateşi Ger�ive7 alevlendirmiş beni rakmıştı. .

56


Azerıbaycan Cumhuriyeti hüku meti nisan ayı nın 27's i n ­ d e uykusundan sersem ıbi r s u rette ıkal ktı. B i r tara fta Baku ltma nında demirleyen deniz ·kuvvetlerinin isya n .bayrağ ı aç­ tığını, d iğer ta rafta « Bena Kazı» ya nar dağı se mt i nden Kı­ zıl O rdu'nun ateş saçara k geldiğini ve geri kaomok ister­ ken yolunu n Tü rkiy e l i bi r subay kuma nda sı nd a bul u nan «Yardım Ala·y ııı ta rafında n tutu l d u ğu n u gördü. (7) . i şi böyle bulunca içteki Bolşevikl·er ç ıktılar.

«Tesl i m

O l ! » d ediler. M i llet meclisi, sonuncu eelsesini toplad ı. Bolşevikie­ rin talepleri müzalkere edild i . Arzedici sıfatla, inti ka m cı­ lığı ve tesHmci liği i le meşıh u r, asrı m ızın (Gerv) i elinde han­ çer zu•mü ne lbenzer bir tomar, birinci ve sonuncu defa olarak hitabet kürısüsüne çıktı : - Hazır bu lunanla r tesHm ola l�m . . . : dedi. Meclis üzerinde ölüm ucuşuıyordu. Herıkes-artık her · kes d iyel i m - kendis i n i uçacak bir ıkaıya a ltında hissed i ­ yor ve bu hiıs le m uzta ri p olu nuyo rd u . Ak saka llı bir sosyal ist çıktı. Bu feci gü n d e dahi ade ­ ti olan komedici l i kten geri kalma d ı ,

operet

kahramanı

(Meşhed i i bat) g'iıbi. - O olmasın , bu olsun! dedi (8) Öm ü r ıboy.u Siyavuş'c ısınamaıyon ıbi r ka rdeş d a h i

:

- Bizim istediğimiz işte bu idi. diıye haykırdı. Birinci d efa i ra n'ı, ikinci defa Tura n'ı satmrş olan kara yüzlü birisi de çııktı , üçü ncü defa Aze rıbayca n ' ı s attı . (7) Bu hususta daha ziyade ve açık bilgi almak için <<Azerhaycan Cum­ huriyeti>> adlı eserimizin 8.

bölümüne bakınız.

57


dı.

Bir kısım ise her zaman olduğu g ibi yine tarafsız ka!-

Herıkes asrımızın Siıyaıvuş'unu ölüm hançeri n e tes l i m etmişti k i , hali perişa n bi r su rette Frengis geld i . Azer· baycan C umh uriyeti' n i n tem iz suyunu ta şıyan istiıklôl pe­ risi bir konuşmacı şek l i ne bürünerek dedi k i : «Yala nd,ır. Gers ivezler'e aldırmayınız: (Gerv) i n eHndeki tomar zehir bul.aşmış bir i ntiıkarn hanceridir, ona inanmayınız! Rus ord usu nun hududumuzu geçtiği bir sırada, Mü s­ l üman .da olsa-lar. Bolşevi·kler' i n yald ızlı yalaniarına uyma­ yınız! Tü rkiye, Azenboyoa n 'ı n sığınacak veridir. Kendi sığ ı­ n ı l acak yeri n i ku rta rmoya g iden bir kuweti n sam im ivetine inan;rsa . Azerıbaıyoa n, öyle bi r kuwete kendis i yol verir; fa·kot !bizim istlklôl ve h akiım iyetimizi ayakları a ltında ciğ­ neyip sınır belkçilerim izi toprağa ölü seren h a i n bir kuv­ vet Tura n yard ımcısı olamaz! Efend iler, iış.ittiği niz gü rültü ler milleti n değil. düşman­ ların sesidir. Hnkim iyetim ize doğru uza nan ve bizden tes­ l i m olma ta lep eden ell er, mi l l etin mukaddes

huıku kuna

uzanmış ga'Spçı el lerd i r. Ak ·saka l l ı generalimizin meyus bir su rette kuma ndıa n l ı k tepesinde değ i l . meıbuslar kür­ süsü nde oturması, bizi meyus ederse de bi l melid ir m i l letten alınan haık lbaşka·s ına tesl�m (8)

«Ü

olması n , bu

olsun>> Üzeyi r Hacı

ki

edi lemez!

Bcğli'nin bir

(ıp�rctinin

adı­

dır. Operet kahramanı Meşhedi İbad'ı , evien irken aldatmışlar, kızın güzdini göstermiş, fakat kendis-ine hizmetçi kızı

hedi İbat protesto etmek isterken masın bu

58

göndermişler. Mcş­

tehJit edilmiş ve nihayet «Ü ol­

olsun>> Jiye razı olmuştur.


Bu kürsüden çok kere isti·klôli.m izi saklamaya, h ü rriyetimiz yolu nda canımızı

göz bebeğ i gibi siper etmeğe,

öl mek var dönmek yoktu r, d i·ye son dam la kanım1za ka ­ dar dayanmaya ant içmiş adam lar deği l m iyiz? Hazır bulunanl·ar, masum

ka n ı icin pek cok ka nlar

a·kacok, güzel S iyavuşumuzu a ldanmış Efmsıy.ablar'ın ga­ zabına, ha·in Gerısivezler'in h i lıesine, kötü yara d ı lışii (Gerv) lerin haneeri ne teslim etımiyelim! Bıra k bizi bu hakkım ızda n vazgeerneğe ya lnız

düş­

man sü ng{ı leri mecbu r etsi n ! Orada bu lunan oha li. b u nutku ağ·layan gözlerle a l ­ kışl adırysa d a .mecliısin ek.seriyeti ta ri h i n toktirine tesli m ,

oldu , Siya:vuş'un öldürıülımesine razı old u . «Cinin est razi sipehri bülend Gehi şaddared , geh i müstemend (9) (9) Koca düny:ının !'lrrt böyledir. G:ıh n�ş�'i yapar :�:ıh L"ını i tsiz.

59


KATil KiMDiR? 1 - Rusya'nın hilesi. 2 - Yalanın ömrü az olur. 3 Milliyetçileri takip. Tar•h tekerııü rden ibarettir derler; faikaıt bu tekra r ta ­ savvur olu nmasın ki bütün i rili ufaklı tatsilatı i l e tekrar yaşa nır. H iç ıbi r had·i'Se zama n ve mekôn tesirinden k u rtu lam az. «Siyavuş G.e rd» Tura n topra ğ ı n ı n doğusu nda Cin sı­ n ı rı nda m eıydana gelmiş, hepsi Tura n as.k eri i le çevri l m i ş v e Siyavuş Tura n kumandanının emri ile öldü rülmüştü. Hal·buki Ba ku, Kof Dağ ı ' n ı n

eteğ inde, Tura n ' ı n bir

kenarında değil, ta gôbeğind e ve Rusya ' n ı n komşusu ol­ m uş, Azerbaycan Cum h u riyeti dah i Tura n k umand a n ı ve askerleri tarafı nda n d e ğ i l , Tura n l ı lar'dan a ld a nmış

bir

kısmının yardımları ile T u ra n dostu kisvesine g i ren esl<i Türk d üş m a n ı tarafından kaUolund u . Fird evsi ' n i n rivayetine göre, Yecüc v e mecücler aca ­ ip bi r yaratı·k olup Kof d a ğ ı n ı .geçiyor. b u tarafta·ki i nsa n ­ l a r ı hela ·k ediyorla rd ı . Bunların acaip yaratı lışı öyle şe,kil­ de idi ki kulakları n ı n biri k i l i m , diğeri yorga n g ibi görii n üyord u . G özleri deniz suyu gibi mavi, yüzl eri ayva gibi sarı idi . Mu kaddesat bilmeyen bu aca ip yaratı·kta n her­ kes ti·ksi n i rken, karınca g ib i çok olan soyı lanndan 'kor­ karak karşıianna çı·kılam ıyord u . 60


Rusya , Yecüc ve Mecücleri üzer-inde dah i zamanın büyük tesiri görü l üıyordu. Avrupa'nın a ma nsız düşmanlı­ ğına karşı şeyta nla da olsa ittifok a nlaşması yaıpmaık za­ ru retinde olan Türkiye inki lapçılarının bu z in n iyetini Bol­ şev i k R-usya hok:kıyla ta·kti r etmişti. Tünkler'�n . Azerbay­ can üzerindeki manevi nüfuzundan istifade ile Bolşevtk­ ler ya·k ı n doğ.uda kendilerini o kadar ·sevdıireıbildiler ki , b u n l a r m üslümanların gönl ü n ü fethederek, Azenbaycan' ı isti la değ i l , bilô kis i sta nbu l ' u bile ku rtaracaıklarına inan­ dılar. Herne kad a r « Müsa:vat» partisine mensup o la n mll ­ liyetciler halkı 'bu uyikudan uyatmok i stiyor « cemaat al­ d a nmayı n>> , bunla r oorhal K u r' a n ' ı n buıy urd u ğ u <<i n ne Ye­ cüce ve Mecüce müfsidune fil'arz» ederler. /Wnı yaratık­ lard ı r ki Kırım. Türıkistan ve Mart feci a ları n ı i cad etti ler. Bunlorın osı l a rzusu ista nbu l ' u n ku rtarılması d eğ i l . bila­ kis Baku ve Azerboyca n'd ı n> d ed i lerse de Müstever « boz­ başı » ( 1 ) nı yemiş g ibi halk « hay deli şefta l i » d iıye on lar­ la alay ed iyor ve kend i lerini i ngi li'z 'e satılmış g i bi görü­ yord u. (1)

«Ş:ılı Abb3:; v e I Tu r�id Baııu»

op era sı nda b i r «mÜstcven> tipi

var­

Bu ti1> aşçıdır. İ ns a n lar ; çalar, ülclcirü� etlerinden çorba yapar· mış (T\ozbaş» bir nevi Az�rbayc.ın çorbasıdır. İsfahanlılar Şah Ab­

dır.

ba s' a gclıni.ı, her ni.in

k.ıybolmı vatand.ı�Lırı

yüzünd.:n halkın kürl:ud . •

olduğunu :ırzctmişk: dir. Şnh Abbas, d�ğişik kıyafct!c İsfahan'a git­ miş, bu sırrı öğrenmek istemiştir. Tedkik csnasınd:ı müstcvcr'in dül:­ ka n ı n a gelmiş, b:ıkmış bu d ü kk iin ı n müşterileri haddinden

Sebebini

:iğr�nmek

istt:mi ş .

Ha1k,

bu aşçının pek

pişirdiğini kendisine anlatırken, perişan kılıklı bi ri s i çorbayı

insan

fazladır.

lezzet!.i

çorb.ı

<<Müsrever>>in

etinden pişirdiğini söy l eyi nce herkes kendisini <<Hay

deli şeft ali» diye aşağılamıştır. Hal b u ki

Şah Abbas ' ı n

araştırmasını

de,:ım ctrirince keşfettiği hakikat <<Dcli»nin doğru söylediğini isbat et m iş ti r .

61


Hatta iş o marhaleye gelmişti ki ookak bokkal ları bile Bol ş e v ik ' i n a rtık gördü kl e ri «Spekü lasyon» düşmanı olmadığına i nan mışlar; dar görü ş l ü ittirhatçılar dahi Ka ra­ yet'in kızıl yolaniarına kapılmışlordı. Düşü nüyıorlardı ki Rusya geleceık, Ermenista n ' ı ortadan kald ı mca'k ve o rdu ­ larını M ustafa Kemal Paşa ' nın ya rd ımına g.ö nderecekti r. Yalanın ömrü az o l u r. Ha-l·k h ikmetinde açı•k olan bu h a ki kat 'bir doha isbat olundu. Bolşevi•kler'le Bolşevik pro ­ pogandası yapanların yala n iarına a.ldanan hal k Kızı l Or­ d u ' n iln Er;menistn'a teca:Vıüııünü be·kl e rıken Moskıov·a ' n ı n Ermenista n ' ı n .i·stiklalini ta nıdığı halberi a l ı ndı. Ermen i l er'in karş ı taa rrU:zl.a rına Kamyef' i n :i-syarıkôr malka l es·i i le H a ­ so nof'·un pa lovra nutUklo rı n a bokmoyarok Karabağ'd a k i ha raket durdu ruldu . Gürcistan'a veri len 24 saatlik nota­ nın netice5i harpçi ha l k kom iserinin Gürcü bakanla rını Baku'ya çağ ırma:k için ettiği israra ra ğ m en Tiflis'e g i d i p de Gürcü me nşev i k leri n i n talepleri n e i mza a.tmaık·la bit­ ti. Eriv·a n'dan geçerek Tüı;kiye yolu Şeıki ile Lenlkeron'a döndü . i·sta nbul'ıu n imdadı na g itmek sloganı, Leh istan' ı kovabm ! sloga nına dönüştü rü ldiÜ . Ucuz ekme!k V<e daha zivade rahatl ı k belkleyen işç i ile köylü , bire on fazlosııyla eı�me k ibulamaıyıp d a:ha çok ça lıştı ve katı bir i sbbd at altında kalınca, - E·yvaıh ! dedi .

BakO'nun bütün s e rv et i telona g itti. Dükkônlar adeta capu!cu 'basa r gilb i soyu ld:u . Ev l e r sahiplerinden al ınara:�< m i ms g ibi payland ı . Köylüye, topra k kôğıt üzeri nde verild4ıyse de, ziraatın mahsulü zohire ımemurları tarafından ça l ı ndı. Senelerden beri depo olunan petrol, karşıl ı ksız ola rak R u·sva'•ya okıtı ldı. 62


Pirinc, tatl ı . şeker, çary, kumaş ne varsa vagon lara . gemilere yüklane rek Moskova.'ya götü rüldü. Halkın ha.kiki serveti, va rı-yoku gasped ilerek para di · ye Bolşevik kôğ ıtları her tarafı •sa rdı. Ekmek isteyen oc ha•ko top ve ma·kinalı tüfek göster­ d i ler. Bir i ki <( müslüma n>> komi'Serin

perdesi a ltında bü ­

tün idare i şl eri tamem iyle Rus acenta ları ve memurları ­ nın eline geçti. Mem leketi gürya ki Azeııbayca n komü nist partisi idare ediyordu. H a l buki bu partinin d a·y andığ ı ha­ kiki kuvvet okseriyetl e yabancı ve h i ristiya n i şeiden te­ şekıkül eden Baku sovyetinden ibaretti. i mza.y ı Neriman­ lar. Ali Haydarlar atıyorsa da, h ü kümleri M ikoya nlar, Co­ ray efler ve Sa laviotla r yazıyorlard ı . Görıünüşte k ı rmızı Azerbayca n'ın istiık lôli ta nınmışsa da, ne hudut belli idi ne şartlar. Rusya l ı ile Azenbaycan­ rının hu·kuku bir, Azerbayca n ordusu 11'nci Rus •kuman­ danlığına taıbi; denizci•si Rus ami ra l i Raıskol ni1kof'un em­ rinde. Ad ı müsta kil Aze!'1ba·y can.,kendisi Rusya 'nın federatif bi r h isse•s i ! Daha doğrusu mümtaz bir vi laıyeti! M i l l iyetçi Azerbaıyca n Tü rık,cü leri ' n i n vaık:tiyle kimseye sözle inand ı ramadığı haki katleri Bolşeviikler işleri i le isbat ettiler. Halk heyecana geldi. Aldanmış ıbir adam kızgınlı­ ğ ı i l e dil v·e dıudağını ısı rd ı ; fakat ·iş işten geçm iş, ok ya ­ yı ndan çıkm ıştı. Ma mafi sabır kasesi taştı . Gence, Ter­ ter, Ka rabağ ve za,kata.Ja isya nları meydana geld i . Kızıl Bolşev ikler Nikolay genera l i (Levandovski ) n i n m:arifetiyle i sya nı kanlı bir su rette bastı rdılar. Çoluğo cocuğa ba,k ı l ·63


mod ı . ko nya kocaıya acı rwnad ı. Azerbayca nlı Türk kanı sel g ibi aktı. Kendisi ni Ermeniden kurtaracaık d iye bek­ l ediği kuvvet bu temiz yürekl i halkı kendi ka nına bulad ı . BakO 'nun h eyecanını toplar, makina lı tüfekler, kon vari em irler, Yezid vari tedbi rlerle ba stırd ılar.

Dra­

Hapi s ler. kavıbo lu.şlar. idamlar başladı. Frengis tutu l u p kopa l ı bir eve hapsedi ldiği g ibi mil­ l iyetçi ler dahi hapse a l ı n d ı . Müsavat kulüpleri ka,patılıp bütün maliarına el kondu ve tarafdarları ka nun dışı ilôn olu ndu. Fakat Türk pristolun kisvesine g iren bu ıka n l ı katil. yal nız k-e nd ine karşı mücadele ed en Türkcüler' i değ i l , kend isine aldanan Türkleri ·de kohretti. Hazır Kuvvet Yardım Ala-yı dağ ıtıld ı; Türkiyeli suıb<:ıy­ lar kısmen tevkif, kısmen de hudut d ışına çıkarıldı.

64


HAKSIZ KAN YERDE KALMAZ 1 - Mefkurenin kuvveti, Gave (1), ·Ergenekon, öksüz fikir. 2 - Fetliketin dersi. 3

-

Son.

Hun erıbab horniyet ıgarık eder zaHm leri M eş'eli efkör a·h rarane sönmez hun ile Namık Kemal Hoksız kan yerde kalmaz. Nasıl ki Siyovuş kanı ko l · mcrdı . M azl u m ohı ovunmaz, nasıl ki Ke rıbel a zulmü oıvun­

muyor. Zalim ebedi o �moz n os ı l ki Dahhoık'ın z.ulmü ol­ mad ı. i sUklôl neşes i fedo iler yetiştiri r - nasıl k·i milli Tür­ -

kiye yeti·şti. Fikir öldü rülemez - nasıl ki Neron'un arslan­ la rı H r i stiyon l ı ğ ı porco layomad ı . A:bide iman ya nmaz - no­ sıl ki Nemrut'·u n a teşi ib rahim ' i yo·komod ı . Konuşma ve d üşü nce suıstur.ulama.z na.s ıl ki engizis­ -

yon huzuruno Ctkonlon Golile susmad ı . H a:k, asla ka ybolm o z nasıl ki Firavu n'da n kaça n M u ­ -

s a m uv affak old u . Aııerbcııyc an isti:klöl v e cumhuriıye·t fikri nin geçici Bol ­

şevik isti lasının yakıcı, yık•cı kuvvetleriyle k aıtı ro locağ ı n ı mı zan ned iyorsunuz? ( 1 ) Dahhak'ın zulmüne karşı halkı ayakl.ındıran

İra::ı!.ı

meşhur demi;ci.

( Arasoğlu)

65


Ba kO'nun hara retli toprağında saplanmış ola n m u ­ kaddes ateşi, K.uzıgun Deniz ( Haza r Denizi ) i n dalgaları na­ sıl daiımi olarok söndürmeıkten aciz ise. Azerbaryca n Tü rk­ leri'nin a•klına gi ren fi'ki r ve .ka·lıbi ne yerleşmiş i'stiklal his­ si ni öldürmeğe dah i Bolşevik cellatları o derece a cizd i r ler. Bir kuzey rüzgôrının dar-besiyle dalgolanan Hazar, Bayıl bu rnundaıki mav i ateşi söndürürse de rüzgôr geçip deniz d u rgun bi r hal a.l ınca sad e bir kıvılcım kôfidi r k i bu mukaddes ateş t!ekra r ya nsı n, tekra r Bayıl bumunu ay­ dın latsın (2). Azerbayca n'da i ran tesiri vardır: i ra n, Dahha'k bela­ Gına uğramıştı. Kendi halkirniyet ve istl klôllerinin kodri n i bi lmeyen halıka Genab-ı Hak'ı n gazobı geçmişti. Dahha k adı nd a bir hükü mda r i ran'a m usaHat ol muştu. Bu h ü ­ kümda r yıla nla ra tapıyıordu. Günde i'ki cocu:k beyni n i o pis hayvania ra yediriyordu. Daihha·k 'ın z.u lmü nden bıkon halkın feryadı göklere kadar cıkmtŞtı . Ha lıkın şerefi, na� musu, dini, :nHi iyeti ıhep a şağılanııyo rdu . Şehirlinin varı, köylünün mal-deva rı elinden a l ı nıyord u . Cemşid d i n i nde ola n ne kadar i ra nlı varsa ka nun d ı ­ ş ı i l a n edilmiş, ya ka lananların kend i leri ha psol uyor, mal­ Iarına el

konuyor ve cocuıkları

yılanlara

y ediriliryordu.

Halk korkudan Dahhak dinini görü nüşte kabul etmi şse de, tari:katla rına mensuıp kişi lerle gizlice topla nıp i badet­ lerini yapıyorlardı. Faka·t bütün bu zulüm ve tehl ikeler ka rşı sında l ra n­ lılar'ın tek bir ü m id1 va rd ı . O ümitle yaşıyor, ima nla·rı nı ge­ l ecekte doğa cok o pa rla k gü neşin haro reti ile ısıtıyorl a rd ı . ( 2 ) Baktı limanındaki halicin ismi Bayıl'dır. Burada

s u içerisinden de­ niz sathına çıkan gaz, deniz durgun olduğu zaman ateş tutulma· sıyla alevlenip mavi bir ışıkla yanar.

66


Bu ümit Feri d u n id i. Cemşit'in öksüz oğlu dağ.la ra çekilm işti. Dahhak'ın suikastinden ·sokla n ıyord u. Feridun. her n e kadar dağlard a hal,ktan uzak ve g izli bir yerde bulunuyorduysa da, halkın 'ka lbi onun aşkı ile ça rpıyor, gözünde daima onun şe·kli .gözüılçüyordu . Onlar görünüş­ te Dahhak'ın yılaniarı na secde ediyor. yüreklerinde ise Feri d u n ' u n meydana erkması içi n dua ediyorlardı . Va kti geld i . demirci Gove'nin bayrağ ı n ı b i r ağaç ba ­ şına taıkomosı kafi i d i k i bütün hal:k onun a rkasından gel­ sin, Feridun'u dağ l a rda a rayıp bulsun ve götürüp kend i tahtına oturtsu n ! Aze�boyca nlılar Tü rkdıü rler: Türkler dahi Erıg.enekon tılsım ı nda iki yüz

sene ka.ld ılar. Ne kada r çalıştılarsa d a

bir ta rota cııkamadıla r. Ge niş d ünyaıya hasret kald ı l a r. Fa­ kat yine b i r dem irci n i n iyiliği kafi idi ki, Türkler demir dağ ­ ları erid ip tekrar geniş dü nyaya

cıksınla r.

Asnm ızın Siyavuş'u ölmüşse d e onun doğ u rduğu is" tiklôl fikri ölmemiştir. Bu fikri n tarafta rları şimd iki halde dağla rda, vatan larından uza k mıem leketlerde, hapishane­ lerin kara n l ı k ve rutubetl i k öşeleri nd e ka.caık, kaçkın, göç­ men bir halde yaşıyorlar. i stiklal ve h ü rriıyeti mizin naze­ nin a lanı eti o üc renkl i i sUklôl bayrağı görünüşte yoksa da korkudan Bolşevi k geeinen gözlerin önünde cisimlen­

m i ş olup, yürekle r onun aşkı i l e carpmoıktad ır. Evet. Azerbaycan istiklal fikri, müıstakil Azerbaycan C u mhu riyeti 'nin işgal ve istilôsından dolayı bu gii n öksüz­ dür. Fakat dünya n ı n , ökısüzlerin ta l.ih ve i radesi karşısın­ da d efa la rca diz cöktüğünü görmedik m i !

67


Ü eyüz mi lyonluk bir u l u k itl en i n hala ha kim manev i­ yatı olan is lamiyet i n o yol gösterici azmi bird i r, öksüz değHmid ir?!

Dünya nın

en büyük hük ümeti ni meyd a n a

get ire n

Cengiz. Turan'ın «Adsız» bir öksüzü değ i l midir?

Felôket kadar büyük bir işa ret yoktur. M i l l i ha kim i ­ yeti kaybetmek kadar büyü k bir felô·ket olamaz. Y üz sene evvel oeşitli hanhklar şek l inde hakimiyeti­ mizi ·koy.bettiğimiz zaıma n ıbuıgünkü Azeribayca n birliğine

ma lik d eğ i ldi.k . Yüz senel i1k escret dersi i le

iki senel �k

hürriyet kaı'Jigosı bizi kend im ize tanıttı. Bi r·lik ve d;yeti nizin işareti olarak etimize Tü rklüğümüzü ,

mevcu­

müslü­ ça manlığım ızı ve ğdaş bir ha'k olduğumuzu gösteren b i r istiklal bayrağ ı verd i . Yaztklar olsu n ki ·biz

d oh c yerleşmeğen i t ikadım�zl a ,

«- Bi r kere yükıse•en bayraık bir daha inmez!» l deatina ettiğ i miz aferinleri unuttuık, canım ız ve mal lmız ko�kusundan bu isti klôl boıyroğını kırm ızı bir değiştirthk. E ntri ka c ı ve za lim turu-lduk. Di l·im varımıyor. . .

beze

bir kuwet tarafından sus­

Teslim olduıki

Fakat bu «teslim» .bizi kurta rdı m ı ? Camm ız, ma l tm�z. namusumuz ku·rtıu·ldu

mu?

- Haıy ı r. i l k da rbeyle yerle bir olanlar, yine teslim

fikrinin fedai leri oldular. Foka·t bütün ıbu

fe l ôket le re rağmen bir şeıy kaza­

nıldı. Bi r tec rübe meydana çıktı. Öyle bir tecrübe ki, in­ ti'kamcı gözleri daima bi r ' Dem i rci' a rıyor, öyle bir halk

ki, her ağa·cın ucunda bir «Baıyraık» gömıe·k i stiyor. 68


Azerbayca nlı lar. Mehdi zuh u runa inanıyorlar. Bol şe · vi klerin bütü n servet ve zeng i n l i ğ i dağ ıtarak herkesi b i r lokma ekırneğe muhtaç etmek siıyarsetinin ıbir el.inde siloh , b i r e l i nde ekmeik turtan b u şeytani polibkanın, hal,kı n e g ibi vosıtolarla bolşevrk yaptığın ı görünce, Azerbaycan hotkı hemen Deocol .gelm iş görüyor, bundan sonra bit­ tabi Mehd i'nin g el.mes·in i bekliyor. Azerbayca n Mehdisi halkının idea l i nden, mill·i istiklô · l inden �ba rettir. Bolşevi k Deoooh'nın müthiş mezalimi nden bı·kan halk, d uyuyorum yanık bi r yürekle: - Ah, bu Mehdi ne vaıkit gelecek? d iye soruyor. Can kulağımla d i nl iyoruım, y uıkandan ilahi b i r ses ce­ vap v eriyor k i : - Azerbayca n bayrağı tekrar açıldı ğ ı , tekrar dal·ga­ landığı gü n ! Evet, o gü n, o büyük gü n ! Fakaıt şimdilik biz ümidimizi kı rım.oyalr.m, o bayrağı kald ı raca k serdengeçti dem i rc i leri hazırlayo l ı m .

B u n u n icin h e r şeyden evve l : Yalan söylemenin ruhıımuza verdriği korkuyu; << i ş d ü­ zeH:en yal a n fitne cıkaraca•k doğ ruda n daha iyidi r» felse­ fe ahlôkının ka rarkt:erimize ve nd i ğ i hoşıgörülüğü, ölüm kor­ kusunu n i rademize verdiği gevşeıkliği uzaıklaştıralım da bedboht o•mayalım! Golile'ye «Ah ne yapayım k i bu lanetlenmiş dünya dönüyor! « iddia s ı n ı , ıbaşı üzerinde d u ra n cellatla rdan kork ­ mayarak söyleten ; Soıkrat'a . imkôn ı va rken doğal ölümü ma nevi ö l ü me tercihle helah il zeh rtni içi rten; Hazreti H ü ­ seyin'e :bütü n dost ve koru;yucu larını kayibettiği holde tes­ lim olmamak cesa retin i veren; Hasa n Sabbah' ı n feda ile69


rine dağ başından atlama k öf·kesi ni veren ve ni ha·yet Anadolu h a rbinin o şa n l ı ka.hramanı Fethi Beğ ' e kuman­ danının em ri n i , birkaç da·k i ka erteled'iği içi n g a l i pken in­ tihar etmek yiğitliğini gösterten rbi r vazife h issi ile si lah· lanalım. Bilelim ki, çoktan öldüııülm üş z:a nnolunan m i l l et · lerin birer bire r dirildiği bu büyük maıhşeııde ölmek iste­ meyen mil letleri d i ri d i ri gömmek katiyyen mümkün de­ ğ i ldir. Bu nun en büyük m isa l i kardeşimiz Tü rkiye'd i r. Evet. ey vata ndaşlar! Ve doloyısıyla sizler ey gele­ cek nesi l, ey genc!Jk! Ey asrımızın Siyoıvuşıu'nun büyü­ müş oğl u ! Sen i n uhdende büy ü k b i r vazife var. Senden ewel•ki nesil yoktan bir bayra k , m ukaddes bir ideal remzi yarattı. Onu 'bin müşkülatla yücelte rek d e · d i ki : - Bir kere yüıkselen ba·yrak bir daha i nmez! Bunu derken o, bugünı�ü ök·süza n e ma nzorayı hesa · ba katmaım ış deği ld i . Bu, onun tarafından tasawu r olu n­ m u ştu. O, senin o zama n b u baıyrağı gene omuzla rına alıp masumane ıbir tavırla soka k soka:k dolaşara k , « i leri, · il eri Azerbayca n as�eri!» diye, a skerce adım atma larını görmüştü de bu sözü ce­ sa retle söylem işti. E lbette ki sen onun bu ü m i d i n i kırmaya·ca.k, bu gü n pa rlemento bi na•sı üzeri nde n Azerba•y can Türkleri'nin yd­ nıklı türkülerine mevzu o�m uış, yüreklerine i nm iş bu bay­ rağ ı tekra r o bina üzeri n e d ikecek Büyüık Dem i rc i ' n1 n ge­ ri dönüşünü görü nce onu n tarafına geçecek, - Ya gazi veya şehit olacaıksın.

LAHiC TEMM � 1920 70


iCiNDEKiLER

1 - ith a f 2 - Asrım ızın Siyavuşu'nu yayınlarıkan

3 - Ö nsöz 4 - Bir mektup 5

-

Asrım ızın S iyavuşu

6 - Siyavuş'un hayatının özeti

7 - Siyavuş tipindeki noktalar B

-

Efsaneden ha,ki kate

9 - Azerbayca n Turanda

10

-

Azerbaycan Cumh uriyeti

1 1 - Cumhuriyetin bahtsızlığı 12 - Katil kimdir?

1 3 - Haksız kan yerde k almaz

71



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.