•BiR MiLLETiN TABii HUDUTLAR! DA(;LAR VE IRMAKLAR DECiLDİR. ISTİNAD ETIIÖi MİLLi· YETiN LİSANI VE DİNi SINIRLARIDIR.• ÖMER SEYFEDDiN
-·�
TURAN DEVLETi
.. ,,. . ..
iN
.......
lbpllı : R. Çallı. Dizgi.'.fertip: AYYILDJZ Matba8SI
Baskı : ER·Tt1
Matbaası
Cilt : Kardeşler Kapak
SU
MilceWlbanesl.
Ba.skıaı : Hazan Ofset
YAYINLARI
Cağaloğlu,
IUayköşlril
Cad. No.
10/4 lslanbul
Td.: 2'17114 Bu kitabın Türld.ye'de ve dışarda yayın hakla SU YAYINLARl'na aıııır.
CopyriJtht 1
•
SU
Ocak 1980
Yayınlan - İstanbul
ÖMER SEYFEDDİN
TURAN DEVLET!
3. Baskı
SU YAYINLARI 1980
ôMER SEYFEDDIN'ln Türk edebiyatı tarihin de olduğu kadar, Türk fikir tarihinde de mUhim bir yeri vardır. Küçül< hiktlyeleri ile, Türk ede biyatının bu sahada en üstün basa.maklanne. çı kabilmiş olan merhum.
Türkçwuğ(in
sonraki çağının da sayılı isimleri
ıooa'den
arasında yer
almıştır.
ÔMER SEYFEDDIN'ln Türkçtiluk sahasında ki en mühim faaliyeti dil üzerindedir. O zaman lar bir viltlyetimiz olan SelMnlk'te çıkan ·GENÇ
KALEMLER· dergisinde, Fars dlllerinin manevi
Türk dilinin Arap ve boyunduruğundan kur
tulması için açılan fikir savaşında ve bu savaşın zaferle sone. erişinde hizmeti bU.yQktıir. yük hizmeti.
·GENÇ
KALEMLER· 'ln
DiL> dtlvasının programındaki
Bu bü·
·SADE
esaslara uygun
hiktlyeleriyle yapmıştır.
ôMER SEYFEDDIN'ln
Türkçülüğe hizmeti
sadece dilin sadeleşmesi yolundaki ile değildir. Çağının bütün
çalışmalan
şuurlu milliyetçileri
gibi o de. ·BÜYÜK TÜRKLÜK• ülküsüne inanmış bir Türkçü idi. •OSMANLICILIK· fikrinin on şid
delll ve en büyük düşmanı olması de. bu inancın
neUcesldlr. O, Türk milletinin ülküsünü.
Türk
çıllütQD •BÜYÜK TÜRKLÜK· inancında. bulmuş tu. ·YARINKl TURAN DEVLET!·. işte bu ülkü nün ve bu davanın kalem
ürünlerinden birisi
dir.
* Te.nzlme.t"ın imparatorluk
sınırları içindekı
TOrklerle MOslüme.n ve Hırlstiye.n öteki tebe.e.nın
hepsini bir •OSMANLI• milleti sayan düşüncesi lla yeryQzQndekl Müslılmenlann bir bütün oldu ğuna lne.ne.n !lslı!.mcılıkl fikri karşısında. Türk
çülük, hayt.llerden uzak ve ileri bir millet anla yışını temsil ediyordu. Türkçülüğün bu ileri mil
let enl ayışı, tarih ve dil anlayışları ile bir bütün dü. Bu bütU.nlük de. Türklüğün bir bütün olarak
kabul edilmesi neticesi idL Türk tarihinin, eski
deyimle, ·İSTiKLAL - l OSMAN!·
dığı, Tıirk mil le tinin yalnız luğu sınırlan içinde
sade ce
Türklye'de
ile başlama
Osmanlı imparator
yaşamadığı, ve konuşulmadığı
Türkçenin
gerçekleri.
Türkçüleri; Türk milleti . Türk tarihi ve Türk dili meselelerinde ilim ve hakikat yoluna. götürmüş tü. ·OSMANLIClUK·
fikri taraftarları soy, dil,
t. ; ��1. 1-,ı�!cnck ·,·.b. gibi muhım milJıyet unsurla rını hiçe sayıp. sade bir
imparatorluğun tebaa
larından meydana gelen topluluğu bir millet say mak is ter ; ·ISLAMCILIK·
düşüncesini
ileri sü
renler din birliğini bel bağlanacak on büyük bağ olarak görürlerken; Türkçüleri
·TÜRK· gerçe
ğine götüren, bu yolu seçmeleri olmuştur.
6
Türkçülere göre, bizim millet olarak adımız •Türk· tü. Türk; soy, dil, tarih, din. gelenek v.b. gibi bağlarla birbirlerine bağlı insanların mey
dana gotırdikleri bir topluluktu. Bu topluluğun si yaseı bakımından dağınık veya parçalanmış ol
ması, onların bir miJlct ve bir bütün sayılmama
sını gcrcklinnezdi. Siyasetten dağınık ve parça lanmış olan insanlar günün birinde birleşebilir, yeniden tek bir devlet olabilirlerdi.
işte, bütün Türkçülerde bulunan bu fikri ve ·YARINKi TU RAN DEVLETi· nde, fikrin gerekçesiyle birlikte inancı, ôMER SEYFEDDiN de.
hülAsa ve müdafaa etmiştir.
* ği•
Bu küçük eserde. Türkçülüğün ·Türk birli düşüncesi savunulurken, ·Soy• fikrinin ka
bul edilmediğini gösteren
satırlara da rastlan
maktadır. Ancak 0 satırlan. Türkçülüğün millet anlayışmdak.J son unsurunun gibi anlamak doğru olmaz.
tamamen inktı.n
Çünkü bu eserinde.
·O HALDE Btz DE TÜRK DERKEN mK VE KAN Ci HETLERiNi DERiN DERiN ARAŞTlRMAMALI YJZ. BiR FERDiN TÜRK OLMAK iÇiN TÜRKÇE KONUŞMASI. MÜSLÜMAN OLMASI. TÜRK TER BiYE VE ÔRF'ÜNÜN iÇiNDE YAŞAMASI KAFi DIR.· diyen ÔMER SEYFEDDiN. başka eserler:,,. başka mllletlerden Omekler verdikten sonra,
de •Soy• gerçeğini de kesin olarak ifarto etmis
tlr.
ÔMER SEYFEDDiN, şartın ·Türk•
•Türk olmak için tek
yaratılmak olduğuna inanıyordu.
Onun yaşadığı devirde, yukarki satırlannda kay-
ılulllAI ijoklldo Türkço konuştuğu, Müslüman ol dujlu, T!lrk Lorblyo ve örfünün
içinde yaşadığı
hııldu kondllerlnl Türk saymıyanlar çoktu. Esa een, ÔMER SEYFEDDIN'in ·Osmanlılık· fikrine
şiddetle hücum
etmesinin sebebi de buydu. Bu
fikrin gülünçlüğünü ortaya koymak için yazdığı
·ASHAB 1 KEHFIMIZ· ad l ı büyük hikayesinin önsözündeki; ·OSMANLI DEVLETiNiN MEMLE KF.TINDF. KAFKASY A'da AZERBEYCAN'da TÜRKISTAN'da, BUHARA'da, KAŞGAR'da, HA SILI NEREDE YAŞARSAK YAŞ!YALIM YiNE HALiS MUHLİS TÜRKTÜR.· sözleri de bu inancın ifadesinden başka bir şey değildir. Yine cOsman lıcılık• fikrinin gülünçlüğünü gösteren ·HüRRl YET BAYRAKLARJ. hikayesinde de, başka baş ka asıllardan gelen lnsanlann bir millet meyda na getirebilmelerinin imkansızlığını, ·BiR CiNS
TEN OLMAYAN ŞEYLER CEMEDILEMEZ. ME SELA ON KESTANE, SEKiZ ARMUT, DOKUZ ELMA ... NASIL CEMEDECEKSINIZ· sözleriyle basit bir şekilde ifade etmişti. Fakat bilhassa ·Piç•
isimli hikayesinde, hikaye
kahramanın
dan bahsederken kaleme aldığı şu satırlar, onun milliyette soya verdiği değeri kesin olarak gös
·LAKIN ISTANBUL'da DOCAN, ANASI TÜRK, BABASI TÜRK OLAN, TÜRKÇE KONU ŞAN BiR AiLEDEN ÇIKAN, DAMARLARINDA: TÜRK KANI AKAN BiR AHMED NiHAD MiL LiYETiNi değiştiremez.
terir;
Bu itibarla •TURAN DEVLETi• nin, Türkçü lüğün bu inancını kabul etmez gibi gözüken sa ttrlannı hikAyecimizin bu husustaki kesin fikri olarak anlamamalıdır.
*
TURAN DEVLETi, ilk olarak 1330 C1914l yı lında lstanbul'da Kader Matbaası'nda basılmış 'i'e Türk Yurdu Kitaphanesi tarafından yayınlan mıştı. Buna göre, yeni harflerle yapılan bu basım. eserin yeni basımı olmaktadır. Merhumun unutulmuş gibi olan bu eserinin yeniden basılarak, bilhassa Türk gençleri tara fından okunabilmesinin sağlanması şüphesiz fay dalı bir harekettir.
MoskoCun Qlkeol viran olacak Tilrklye bQyQyQp
TIJRAN olacak. MİLLETLER BiRBiRLERiYLE NİÇiN HARBEDERLER?
Uzvi varlıklarda hayat nişAnesl nasıl büyU mek ve açılmak ise. içtimai
varlıklarda da ay
niyle Oyledir. Yaşayan milletlerin
başlıca seci·
yesl nüfusça, medeniyetçe, ticaretçe, servetçe ve mefkürece büyümek ve genişlemektır. Büyümek ve genişlemek seciyesi çok ve kavi olan milletler, bu seciyesi az veyahut zayıf olan milletlerin üze
rın(· çufütnı, '.tı r. mer.ı.lc·�ollcrini zaptederek içti mai varhklanna nihayet verirler... •İçtimalyat• ismi müsbet
usuller ve derin
tetkikler neticesi olarak daha taayyün otmediği zaman.1arda birçok a.limler. hatta filozoflar mil letlerin içtimai ruhiyetlerini sezemiyorlar ve fer
di meflıumlannın darlığından dışan
çıkamıya
rak hakikatten çok uzak felsefeler yapıyorlardı Onlara göre harp fena idi. Vahşilik idi. Barbar·
11
lıklı. snı.cln bir ııun bülün insanlar kardeş olup Wuutucaklnrdı. Jçtima.I hakikatleri içine ala.ma yan zlhinlerlntn hacmi pek küçüktü. Ve muhare
benin asıl en doğru sebeplerini bilemedikleri için kendilerinden birtakım hayali sebepler uydurur lar. meselA, hükümdarlann hırslannı, şan ve şe ref arzularını esaslı Amillerden biri sanıyorlardı. Halbuki hakikalle muharebe, millellerin başlı ca hayat nişA.neleri olan büyümek ve yayılmak seciyeleri arasında.ki içtinap olunamaz bir çar pışmadan başka bir şey değildir... Milletler tabii bayatlannı yaşadıkça muharebe en zaruri ve muUak bir hAdise idi. lçıımaı müassesele rin rerdler üzerindeki me blp tahakkümünü duyamayan evvel zamanın masum ve ealr filozoflan, ·Beni Adem ı1zA - yi yekdigerend, milletim nev - 1 beşerdir, vatanım ruy - i zemin· diye hakikatı ihmal etmişler. ken dilerinin marn:-i duygularını hep sahih sanmış lardır. Bu gaflet Avrupa'da ·Antimilitartzm, An tlpatnatızm - Vatan ve askerlik aleyhtarlığı· gi bi münasebelsiz ve mAnAsız cereyanların doğma sına. sebep olmuştur. Fakat daima içtimai haki kat galebe çalmış, fertlerin hususi nefret ve fer yatlanna rağmen millellerin büyümek ve zayıf lamak seciyeleri birbirleri ile çarpışmış, muha rebeler birbirlerini takip etmiştir. Muharebe içtimai bir müessesedir. ilim ve ten ne kadar terakki ederse etsin milletler ve yi ne milletlerden teşekkül eden zümreler içtimai hayatlarını sürdürdükçe esesi seciyeleri olan bü yümek ve yayılmak arzusu da yaşayacak ve bu nun neticesi olarak harp de yaşatan ve kuvvet veren bir müessese halinde payidar olacaktır. 12
BUGÜNKÜ MUHAREBELERiN SEBEBi
iki
yıiz se
neden beri AVTUpa muhitinin büyümek,
yayıl
Bugünkıi muharebelerin mak seciyesi
sebebi
lsliım dünyasına teveccüh etmişti.
Çılnkü karadan
ve denizden
huduttan hep bu
dılnya iledir. ·ltllaf-ı Müselles• lsi�m memleket lerini zapt ve
.J.stih\ ederken
karşısında bütün
Müslümanlar namına kılıç sallayan gördü.. Kendi büyümek ve
Türklüf(ü
yayılmak seciyesini
tatmin etmek için Türklerin namını tarihten sil meğe kalktı. Rusya bizimle onbir defa muharebe eltl. Çün
kü büyümek ve yayılmak seciyeı:.I bu millell bi
zim 117.erimize atıyordu. Deli Petro'nun va�iyet namesl bu tehalükün ezeli bir lisanırhr. Bu meş hur vasiyetnamesinin
birkaç
maddesine bakı
nız: Sekizinci Madde - Şimdiden Bnhr-1 Baltık' ın vecenuben Karadenlz'in sahillerine günbegün Ruslann yayılmalan. Dokuzuncu Medde - lstanbul'R ve Hlndis tan'a mümkün olabildlti
kadar
y9kJeSm İı:ıtfm·
bul'a hükmeden bütün cihanın hakiki hükümda
n olabileceği
kazlyesine binaen
Mh Osmanlı, 13
kıl.h lran devletine mütemadi muharebeler ih das olunarak Karadeniz'de tersaneler peyda ol ması için adım adım bu denize gitmek ve keza lik maksadın iyice husulüne çok lö.zım bir mevki olme.sı hase.biyle Baltık denizini zapt ve Basra körfezine kadar gidebilmek zımnında İran dev letinin zevali inhitatını tAcil ile mümkün oldu ğu halde şarkın eski ticaretini Berrü Şam tari kiyle iade ederek cihanın anban mesabesinde olan Hindistan'a kadar gidilmesi. .. Onbirinci Madde - Türklerin Rum ili kıla sından tard ve teb'ide Avusturya hanedanını tahsis edip lstanbul'un zaptında. dahi ve ilh .. İşte hep yayılmak ve büyümek temayülü ... İngilizler Hindistan'a, Mısır'a el atıyorlar. BülU.cistan'ı, Basra körfezini, hatta Irak'ı benim siyorlardı. Ve bu tabii temayülün sarhoşluğu ile bütün bütün sersemleşip gAvurlaşıyorlardı. Baş vekilleri Gladston ehli-i salip devr1ni açıyor, mil letlerinin meclisine bir elinde Kur'an ile gelerek: - Bu kitap dünya yüzünden kaldınlmadık ça bize rahat yok, diyordu. Fransa Tunus'u, Ce zayir'i. Fas'ı yuttuktan sonra gözünü Suriye'ye dikmişti. Oraya terbiyesini soktu, ·Cebel-i Lüb nan• nAmiyle kendine bir şato yaptı. Nihayet emelleri ve tabii temayülleri bir olan bu üç devlet birleştiler. ltUllf ettiler ve •ltilaf-i Müselles• zümresi halinde hareketlerine genni verdiler. Yirminci asır ehl-i salibi başladı. Fakat ya vaş yavaş ilerliyordu. Rusya Deli Petro'nun va siyetnAmesini yerine getiriyor, Türklüğü doy maz bir hırsla evvela parçalıyor ve sonra yutu yordu. Beş milyona yakıiı TW-k nü rıısu ile mes-
14
k1ln olan Azerbeycan'ı yutmak için lran'ın aşa· ğısını müttefiki İngilizlere verdi. Sonra Rumeli' yi yavrularına kaptırarak aralannda pay elti. ltaıya'yı da kendi ehl-i saliplerine sokmak hül yasiyle Trablusgarb'a karşı teşvik ve teşbi etti. Rusya İngiltere ve Fransa ve bir emel üze rinde anlaşıyor ve birleşiyorlardı : Zaptettikleri yerlerin Mılslüman ahalisini ümitsiz esir sürü leri haline koymak için lslQm hilıifetini keldır mak, hllıifetin sahibi olan Türkiye'yi mahvet mekti. .. •ltilaf-ı Müselles• bu yayılmak ve büyümek kuvvetinin olanca şiddetiyle İslAm !!lemine ve bilhassa hiltüet sahibi olan Türklüğe saldırırken '.Avrupa'mn merkezi muhasara da kalıyordu. Rus, İngiliz ve Fransız devletleri Almanlığı or talanna alınıştı. Almanlık büyümek ve yayılmak ihtiyacım tabiatiyle bulunduğu yerde tatmine başladı. Ve bunun için son senelerde Avrupa'nın merkez kısmı ile muhit kısmı arasında dehşetli bir düşmanlık başgösterdi. Almanlık müttefiki Avusturya ile gittikçe büyllyor, kuvvetlendikçe kuvvetleniyordu. ·ti!M-ı Müselles. kuşkulandığı bu kuvvetin daha ziyade artmasına müsaade edemezdi. ilk fırsatta dağıtmak ve parçalamak için Uzerine atıld.ı Ve toplar patladı ... Bizimle beraber bütün lslQm alemi de artık duramazdı. Almanlarla aynı düşmanlara. millik olduğumuz için aramızda tabii bir ittifak doP;du. Nihayet ordularımız Kafkasya ve Mısır'a yUrü c.lü.
* ıs
Bu muhıı.nıbonln aebobl :Avrupıı. merkezinin muhllAı dolıru nilrusca, llcıı.retçe büyilmeslnl ·ltı IM-ı Müsolle•• in çekememesidir. Demek esas ci hetiyle bu harbin menşei bir dereceye kıı.dar lk tlaıı.d.Jdlr.
16
MiLLETLERiN MEFKÜRELERI
Bir insanın nasıl ruhu, hissi ve vicdanı var
sa milletlerin de içtimai ruhları, hisleri ve vic danlan vardır. Ve mefküreler millelierin bu vic
danından doğar. Asla birkaç kişinin eseri değil dir. Her milletin kendi varlığını mukaddes bir lıAle içinde duyması ıltesin bir idraklır ki buna mefkure derler. Mefkuresi olmayan bir milleı Olmüş demektir. Çünkü bu surelle fertler mille tin varlığını duymuyor ve canını onun uğrunda fedaya hazır bulunmuyor demektir. Bir cemaatıc mefküresi diğer cemaata göre şüphesiz taarr uzldir. Tedafüi bir mefkure hııııa ıahayyül bile olu namaz. Bugün milletlerde ırk esası aramak, ·Elkim ya• ile meşgul olmaktan ziyade gülünçtür. Mil let: bir lisan konuşan, bir din. bir terbiye, bir maarifle birbirine merbut insanlann mevcudu dur. Bir milleti siyasi hudutlar as1a ayıramaz. Dikkat edersek anlarız ki , Millellerin mef küreleri lisan. din, terbiye, can ve his kardeşleriF. , 2/17
nl birleştirip bepslni siyasi bir hudut içinde top le.rn.ak ve her türlü menfaatlerini temin etmek ten başka bir şey değildir. Pancermenizm, Pan İslA.vizm, Panelenizm nedir? Cermen ve lsllı.v mefküreleri mlı.lüm... Kemiyetçe dünyanın en küçük milleti olan Rurn luk'un mefküresine bakalım. Bu hemen hemen teklı.mw etmiştir. Dünyada ne kader Rum verse hepsi bir lisanla konuşur. Edebiyatları birdir, dinleri, birdir. Terbiye ve mefküreleri birdir. Bug-ün, bir Atinalı, bir Giridli. bir Moralı, bir ada lı, bir lstanbul'lu, bir Trabzon'lu. bir Filibe'li. Rum'un ruhları, hisleri, düşünceleri bir ve aynı dır.
Pan elenizm mefküresl; yüzlerce meddi coğ ve etnoğrefl manialara rağmen yalnız bu milli ittihat ile kanaat edemez. Kuvvetsizliğine, vasıtasızlığına bakmadan bütlln Rumlan siyasi bir hudut içinde birleştirrneğe, lstanbul'u zapte dlp eski Rum - Bizans imparatorluğunu teşkile çalışır. Mektep kitaplan, şairlerinin nağmeleri, edlpler1nln kalemleri hep bu emeli tekrarlar. Ora da resmi hükümet bile bu mefkürenin hadimi dir. Krallan Kostanttn'i Bizans imparatoru ad deder. Bizans imparatorluğunun merasimini ya par ve Bizans hanedanını devam ettirmek fik riyle yeni hükümetlerinin ikinci kralına ·On lkinci Kostantin· derler. Sonra ltalyanlann Clredantizml i nedir? Bulgarlar niçin Makedonya'ya lı.h çekerler? Bir millet, lisan din ve terbiye kardeşlerini siyasi bir hudut içinde birleştirdikten sonra yi ne mefkılresi iflas etmez. Belki daha ziyade bü yür, manevi bir hru;met kesbeder. Terakkisi. kuvrafi
18
vetl, saadeti, medeniyeti artar, son dereceye yak laşır. işte buna Almanlar bir misıl.ldir. Rusya'nın ve lngiltere'nin emperyalizmi asla tabiata ve hakikate muvafık bir mefküre sayılamaz. Türklerin mefkUresi milliyet gayesini ihmal
eden kör ve aç, akur ve zı:\.lim bir emperyalizm bir cihang!rltk değildir.
TÜRKLERİN MEFKÜRESI '.Asya'da birbirine bitişik olarak yayılmış olan Türk illerini Osmanlı bayrağının gölgesine top layarak bılyilk ve kuvvetli bir
kil etmektir.
·iLHANLIK· teş
ÇIN VE HiND YOLLARI TÜRK MEFKÜRESİNIN iKTiSADi VE SiYASI CiHETLERi
Eski Tanzimat maarifiyle yetişmiş olenlann asla inenamıyacaklan şeylerden birisi de Türk milletinin nüfusudur. Avrupalılar. bilhassa ·lti14!-ı Müselles• Allı.imleri ve onlara iman eden Tanzimatçılar Türkleri keyfiyetçe küçültüp al çalttıklan gibi kemiyetçe de küçültür ve ehem miyetsiz bir dereceye indirmek isterler. Dünyanın hangi derse.nesine gitseniz ırk na zariyesinin reddedildiğini gOrürsünüz. Hiç bir yerde snf bir ırk knlmamıştır. Fakat milletler vardır. Milletler de lisan, terbiye, maarır ve din gibi vahdetlerin topladığı mecmua vardır. Mese li\ Fransız milleti ... Fransızlann bir ırktan olma sını iddia etmek büyük bir hatadır. Devirler ve a�ırlor icinde Frensa'd an altmış kadar ırk gelip geçmiş ve bazısı orada kalmıştır. işte onlann li san ve terbiye, Orl ve Met, din gibi müesseseleri müşterek bir cemaat haline gelmişler. 21
Ve Fransız milletin! teşkil
manlar ve İngilizleri saf ve
et.ınişlerdlr. Al
müstakil bir ırktan
değildlrler. Başka başka ırklardan
kopan
zümrelerin lisan ile konuşarak
fertlerin ve
bir terbiye, bir
an'ane, bir ırk etraıfnda birleşmelerinden teşek kül eunlşlerdir. İspanyol, İtalyan, Macar, Bul gar, Rum milleUeri de böyle...
ü halde biz de ·Türk· derken ırk ve kan
ci
beUertni derin derin
e.raştırmamalıyız. Bir fer
dln Türk olmak için
Türkçe konuşması, Müslü
man olması, Türk terbiye ve örfünün içinde ya ııaması kıliidir ve
Anadolu'da.
Türkçe konuşan
ondOrt, onbeş milyon Müslüma.n vardır kJ hepsi Türk'tQr. Anadolu'dan sonra dört buçuk, beş milyon man ve
Azerbaycan...
Burada
Türkçe konuşan Müslü
Türk vardır.
Kaskafya'da - Çerkezler
müsliimandır ve Türkçeden
başka bir lisan bil
mezler. Ka.l'kasya'dan sonra büyük Türk dünyası baş lıır. Buhara, Semerkant,
Taşkent . Kıl.şgar.
Yar
kent, Hotan, Aksu, Turfan, hı\sılı tA Ke.rakurum'a
kadar, Mançurl çitlerine kadar hep Türk milletiyle doludur. olduğu gibi
lisanları de.
TÜRKiSTAN denir. Bütün
bu geniş yerler Hepsi Müslüman
Türkçedir.
Buralara
Türkistan'ın lisanı o
kadar saf ve mükemmel ve saf bir Türkçedir ki şlvece blle
İstanbul lehçesiyle
büyük bir fark
göstermez. Taşkent' te çıkan ·Sadıl-yı Türkistan• ve ·Se. dıl-yı Fergane• gazetelerini
te. anlamayan var mıdır? 22
lstanbul'de. okuyup
Sonra Şimal Tıirkleri ...Kazan ve Ufa'ya ka dar Volga boyunca yayılmış kardeşlerimiz ki bunların lisanları Türkçe olmakla beraber pek yukarılarda ŞİV8C0 biraz bizim lehçemiZdful a)'n lır. Tatar şivesi de umumi Tlirh: edebiyatı saye sinde lstıi.nbul lohçooıne yaklaşacaktır. Musa Begef vesAire gibi millet ruhunu idrak etmiş ıUimler eserlerini hep lstanbul'da konuşu lan Türkçe ile yazarlar. Kınm'ın Tercüman ga zetesindeki lisan İstanbul'unkinin aynıdır. Ve merhum İsmail Bey'in şian hemen bütün şimAI kardeşlerimizin mefküresidir. Dilde, işde, fikirde birlik .. Sonra Sibirye. ve Altay etekleri ... Sonra Pamir... Altaylara doğru ve yakında bir seyahat ya]lan arkadaşımız •H. S.• bey ora lardaki halkın hep Türk olduğunu ve hepsiyle ko nuşup anlaştığını söylüyor. Keza Pamir'de seya hat eden arkadaşımız •F.• bey de oradaki Türk lerin kendi iptidai teşkilatlan !le yaşadıklarıru Türkçeden başka hiç bir lisan bilmediklerini Os manlı Türklerini mukaddes addettiklerini, hakan lanmızı kendi halife ve padişahları gibi tanıdık lannı anlatıyor. Hasılı aralannde. hiç bir yaban cı ve kesif millet bulunmayan yetmiş milyonluk saf Türk milleti şarktan garba doğru Asya'nın Ortasını kaplıyor. Bir kısmı Çin'in, bir kısmı Rus'un idaresinde, bir kısmı da hala kabileler halinde hür ve serbest...
Llsanı ve dini bir olan yetmiş milyonluk bir millet zekaca, tarihçe, şanca, şerefçe kendinden aşağı olan Rus ,ve Çin ııibl iki medeniyetsiz dev letin esiri kalabilir mi?
Bundan başka Türk mefk.üresinln taayyünü ne elli asırlık bir tarihde yardım etmiştir. Tıırkler varhklannı ve milliyetlerini idrak edip eclti azemetlerini ve servetlerini hatırleyın ca mazideki şaıı vo sereflerini arayıp bulmekta gecikmediler. Eskiden Venedik hükô.meti hiç bir hinterltuıd (içtarafı) yokken büyük ve kuvvetli bir hüku metti. Çünkü Akdeniz'e ve Adriyatik yollanna hAkimdi. Bugünkü ordusuz ve askersiz İngiltere' nln bir asırdır dünyaya hükmetmesi ticaret ve il<lic:pt vollnrına hakimli�indcn başka. bir şeye atfolunamez. Tıpkı bunun gibi Türk milleti de eskiden Pekin ve Roma yolunR hAkimdi. Steple rin. çöllerin sahibi idi. Şark ile garbın arasında kervanlar işletti. Yalnız mel değil ilim ve irfan da taşırdı. İlim ve irfanı siyesi hudullarden dışa n çıkardı. Ve Pekin - Roma yoluna hAkim olmak onu tarihte en büyük milletler. arasına koymak la kalmadı. hattA cihangir etti. Pekin ve Roma yolundaki co�afl. içtimai şartlar Türk milletine saf ve sa,tlam bir ahlAk, demir ve çelikten bir seciye kazandırdı. Bu seci ye sayesindedir ki Asya'nın bütün tac ve tahtla n Tıırklerin oldu. Kezalik yanm asır evveline gelinceye kadar Hindistan ve Avrupa yolu Türklerin, bizimdi. Os manlı hükfunetinin servetini, saadetini bu yol teş kil ediyordu. Nihayet Pekin ve Roma yolu ııibi onu da kaybettik. Fransızlar, SU.veyş kanalını aç tı ve lngllizler zaptetti. lstanbul - Bağdat şlmen dirrr hettı yanılınca Süveyş de bizde kalmak su retiyle yine Hindistan ve Avrupa yolunu elimize geçirdik sayılabiliriz. 24
Bu muharebede Ruslar tamamiylo perişan idiler ve Ukrayna'da istiklAli kazanır.;a Kafkas ya şüphesiz bizim olacaktır. Artık asıl Türkistan lle aramızda. yabancı bulunmayacak, Hazar De· nızınden gemilerimizle, Hazar Denizinin cenup sahilinden geçireceğimiz bir demiryolu ile ana vatana, TURAN'a gidecek, lisanımız gibi. emelle rimizi ve vicdanımızı birleştireceğiz. Gabi çölü ne kadar uzayan Türkistan Türkleri bizimle mü nasebete başlayınca Çin ve Rus hükUmetinin memurları pek çabuk kaçacaklar ve eyyıldızlerı al bayrağımız büyük TURAN'ın bütün kıt'nların da dalgalanacak . . . Turan mefküresi feyiz buldukça mi111 maarif ve irfanımız da teşekkül ve tekA.mUl edecek. Türk çeleştirilmemiş hiç bir kôşc, hiç bir müessese kel mıyacalt:tır. Bu seferki şark ve garp yoluna hA kimliğimizl eski asırlardaki gibi yalnız kervancı· lık ve akıncılık olmayacak, lstanbul'dan kalkan şimendiferlcrimiz Erzurum'dan, Tebriz'den. Merv' den. Buhara'dan geçerek Karakurum'a, Pekin'e gidecek. şarkın servetini garba, garbın irfan ve fennini şarka gOlürecek yeni, büyük il.il bir Türk Medeniyetinin kavi ve muhteşem temellerini ku· caktır.
25
TURAN DEVLETİ
Bütün Müshlına.nlann
ve
bilhassa bütün
Türklerin düşmanı olan •İtilaf-ı Müselles• hükü metlerlne açtığımız bu harp evvelıl. bir din muha rebesidir.
Çünkü galip gelirsek
Hinclistan'ı,
Fransızın kahrından kurtaracağız. kardeşlerimiz olan mill1 ve
Irak'ı, Mısır'ı,
İngilizlerin Tunus'u, Fas'ı, Cezayir'i
dini
Araplar
hüviyetlerini
Oradaki din
esirlikten çıkarak
kazanacaklar, kendi
kendilerini idare ederek milli medeniyetlerine ye niden hayat verecekler ... Bu harp saniyen bir millet
ve mefküre mu
harebesidir. Ve yine böyle olmakla beraber aynı zamanda din muharebesidir de...
Çünkü evvelıl.
Rusların zulmü altında yıllardan beri din ve dil kardaşlanmız
olan Türkleri
kurtararak siyasi
hududıımuzun içine alacağız. Ruslardan ilk ham lede Kafkasya'yı zaptedip yavaş yavaş anavata nımız olan ve elli milyon Müslüman Türkle dolu olan Türltistan'a yürüıneğe başlayacağız. Kalem le, fikirle, edebiyatla bomba ile büyük bir mefkü re muharebesi açılacak. 27
Dünyada artık esir Türk olmayacak. Turan' dakl yabancı Rus ve Çin memurlan kovulacak. ilk devrede alacağımız Kafkasya ile ondört mil yon Türkçe konuşan TürK ve Müslüman ahrı.liye sahip olan Osmanlı devletinin milli kuvveti he men bir misli daha büyüyecek. Osmanlı hüku meti yirmi beş milyon Türkço konuşan Türklerin müessesesi olacak. Ve bir gün -bu mukaddes gün o kadar yakın kt. ..- Orta Asya, Türkistan ve Cenubi Sibirya, Pamir'de bi7.im siyasi hudut lanmız içine girince Garp Türklerinin hükümeti artık Osmanlılıktan tamamiyle çıkıp hakiki ve büyük bir Türk ve Müslüman hükılmeti bir TU RAN DEVLETi olacaktır. Osmanlı hakanı ve bütün müslümanlann ha lifesi olen zat bütün an. üzerindeki Türklere hükmettiği vakit. hakenlıktan çıkacak. hokan ler hakanı yani. -iLHAN· namını alacaktır. Dünyadaki bütün Müslüman Türklerden te şekkül eden Turan Hükılmetl dindaşlan olan Araplann. Faslar'ın, Berberilerin Hırfstiyanlar tarafından esir vepertşan edilmelerine müsaade ctmcdi�i gibi kendi de onlann milliyet ve hürri y etleri ne asla dokunmayacaktır. Turan Devletinin muazzam ilhanı bütün dünyadaki Müslümanlonn da hali fesi olacak Türk milleti gibi, her Müslüman mtlletin mtlli yet ve isti klAline. milll ve dini medeniyetinin te kAmülüne çalışacaktır.
* Ey
bu küçük kitabı okuyan
Sen eğer milletinin
vetli olduğunu bilmeyen 28
ne
kadar büyük
ve kuv
bir zavallı isen, eğer mll-
11 ve mukaddes mefkU.renin hayat verici nurlan
senin ruhuna akşetmemişse mutlaka gülecek ve: - Hakikaten ne uzak bir hayal.. diyeceksin. Fakat emin ol ki yanılıyorsun. İhtimal senin duy madığın ilahi bir nefes ürperten ve uyandıran hararetiyle bütün Turan'ı sarıyor. . Muhitinde ki değişikliği, hareketi görmüyor musun? ister sen bu hayat ve halas Alametini hayal farzet. La kin bütün hakikatlerin evvela bir hayal ve ta savvur derecesi geçirdiğini unutma. Ve hatırla ki fiilin meşlmesı fikirdir.
29
TÜRK MES'ELESİ
Rus Çan Nikola Polonya ve Macaristan'ı ka na. boğduktan sonra. doğuda. ve güneyde de.ha çok serbest kalıyor ve aynı kanlı oyunları TÜRK LERE karşı da oynamak istiyordu. Bu yüzden de Şark Meselesi, Fransız tarih çilerin dediği gibi gittikçe bir TüRK MESELESi (La Question Turquel haline geliyor, fakat bu sefer İngiltere ve Fransa. ile anlaşamıyordu. Nikola'nın 1833'de Türkiye'ye dikte ettiği HıinkA.r İskelesi anla.şma.sı, Türkiye'yi onun uy ruğu haline sokuyor, boğazlan da Rusya'nın düş man.lan.na kapatıyordu. Bereket versin tatbik edilemedi. Mısırlı Mehmet Ali Paşe. lTepedelen!il Os manlı devletine karşı hainlik ederek, Fransa'nın de. yardımı ile Ana.dolu içlerine kadar ilerlediği zame.n 1839'de., Nikola Osmanlı İmparatorluğu nun bütünlüğünü garanti altına aldığını ilAn edi yordu. Kendi gözüne kestirdiği avı başkalanna kaptırmak istemiyordu. Bu yolda Prusya, Avus turye. ve İngiltere ile de anlaşmak istedi. Fakat 31
onlar Boğazlardan serbestçe geçme haklarını güvenlik altında. tutmak için Fransa ile anlaştı lar. (1841) Bu arada Nikola Türklüğe ve lslıl.mlı!;a kar şı olan canavarca hücumlarına devam ediyordu. Kafkasya"da kahraman ŞEYH ŞAMiL savaşa de vam ederken el e.llından İngilizlerden de yardım görüyordu. İngiltere, o sırada Rus Çan Nikola' nın müttefiki olan Iran Şahı'nın Herat'a yaptığı saldırganlıklar tesirsiz kaldığı gibi Çar Ordula nnın ORTA ASYA Türklerine, Hive Hanlığına karşı yaptıkları hareketler de neticesiz kaldı. (1939 - 1841) lngilizlerle görüşmek 1844 yılında Nlkola, ve anlaşmak üzere Londra'ya gitti ve orada ar tık Türk devletinin yaşama gücü kalmadığını, onun için de -dengeyi bozmamak düşüncesi ile doğuda onun yerine geçmesi gereken kuvvetin belli edilmesi için lngilizlerle görüştü.
KiRiM SAVAŞI 1852'de Fransa, Filistln'dekl kutsal yerler hakkında ve Latin ve katoliklerin yaranna ola rak Osmanlı Padişahından bir ferman almıştı. Rus Çan Nikola buna kızarak bizimle olan siyasi münasebetlerini kesti. lngiltere'ye de baş vura rak TüRKIYE'n.in kendi aralannda TAKSiMiNi istedi. Buna göre Türkler Avrupa'dan kovıılıv cak, ISTANBUL'da Ruslann olacaktır. Bu suret le Bizansın Kara Kartalı tekrar Bizansın başına bir taç gibi kondurulacaktı. Rus orduları Prut nehrini aşarak o zamanki topraklarımıza saldırdılar. Rus donanmasuu da 32
yeni blr baskınla; Sinop limanında bulunan do nanmamızı tepeledi. ÇEŞME ve NAVARIN'den sonra SiNOP, üçWıcü bir felaketti. Hepsi de denizden geliyor du. Kıt'alar üzerinde ve denizlerle çevrili ada ve büyük yanmadalar halinde yayılmış olan ko ca İmparatorluğumuz donanmamızı modem icaplara göre hazırhyamıyor. sevk ve idaresini yapacak kafalan da yetiştiremiyordu. Geçen felıl.keUerln sebepleri araştırılarak. ıslah yolunda köklü tedbirler de alınamadığı için, BARBAROSLARIN torunları bu acılclı duruma düşmüş bulunuyorlardı. Romanya topraklannda Ruslara karşı çıkan blrllklerlntiz askeri bandolar çalarak harbe baş lamışlardı. Moral bakımından çok iyi durumuda ldller. Fakat karada de SEVK ve iDAREMiZ bo zuktu. Hemen yenilmeye ve çekilmeye başladık. Bereket versin lnglllz ve Fransızlar gelmekte olan büyük tehlikeyi gördüler, batı dünyasının '.ALTIN ANAHTARI demek olan ISTANBUL Rus lann eline geçer ve orada yerleşirlerse. batı hı rlsttyanlan için de ne demek olacağını anladılar. Bab-ı Ali'ye teminat verdiler. Prusya ile Avus turya ise arada kalıp gözetlemeyi kendi çıkarla rına daha uygun buldular. · Ruslar Temmuz J853'de Tuna'yı geçerek Sl LISTRE kalesini muhasara ettiler. Merhum NA MIK KEMAL'ln !Vatan veya Sllistrel adlı eseri de sonradan bu müdafaayı canlandıran bir kah ramanlık menklbesl olmuştur. Ruslar Siltstre'ye gtremedtler. ıo Nisan 1854'de Fransız ve lngillz ler Karadeniz'e donanma yolladılar. Piyemonte-
Uler !bugünkü halyanlar>
ıll.
da onlarla berabcr
Aramızdaki andlaşma gereğince ilk sığınak lannı Gelibolu"da yaptılar. ikinci olarak
lstan
bul'a geldiler. Bugünkü Harbiye ve Selimiye kış lalan ile
Gümüşsuyu Hastanesi
onlara tahsis
edilmişti.
20 Eylıll 1854"de o zamanın en büyük donan
ması ile Kınm kıyılanna en bü yük çıkarmF1."'iı va pıldı Mareşal
ÔMER PAŞA kumandasında biz
den bir lümen de bu çıkarmaya katıldı. Ve Sivns
topol sanldı. Halk arasında meşhur olan Sivastopol mar şı da o günlerin anısıdır.
·Slvastopol'un 6nilnde yatan gemiler, Atar da nizam topunu yer gök iniler.• nakaratı da oradan kalmadır. Deha ilk çatışmalardan itibaren RUSLAnIN
bliy\i\r bir blilf Vflrıfıkları hiç de �öründüklcri gi
bi kuvvetli olmadıklan, bilhassa dikkati çekmiş
ti. Nikola'nın şişirme
balonu patlamıştı. Kınm
yanmadasında Ruslann yenilgisi birbirini kova ladı. Fakat bu çarpışmalardan ve ele gecen esir lerden bize ve diğer ordulara iki ağır saJgın has talık bulaştı. Biri LEKELi HUMMA. Otekl de KOLERA idi. Avrupa birliği karşısında kalan NikoJn'nın morali de mahvolmuştu. Artık onu ö1ıimdcn baş ka bir şey kurtaramazdı. Şubatta hastalandı ve
2 Mert 1855'de ölü.
Bu ölümün hususi doktoru
CWyliel nin
hn
zırladığı bir zchiri içmek suretiyle bir intihar �ek linde olduğu da yazılıdır. Yerine en büyük oğlu olan CAleksandr> geçti.
34
2. ALEKSANDR Yerine oğlu 2. Aleksandr geçti. Kının Sava şma son vermek istedi. Ruslann, tarihte meşhul
olan SIVASTOPOL savunması e Eylül ıass tari hine kadar sürdü.
LI
Bu savaş sırasında Kınm'da bilhassa LEKE· HUMMA salgını oldu. Bu tarihte henfız bu
tahğm bitlerle geçtiği bilinmiyordu.
has·
Bitli Rus
lar bu salgını başta İngilizler olmak üzere bütün ordulara bulaştırdılar.
Üskfıdar'dekl
SELIMIYE Kışlası da b;r he•
tano haline kondu.
Kınm'dan gelen İngiliz as
kerlerine burada bakılmakta idi. Ölenler çok olu yordu. Haydarpaşa
Askeri Hasıancsi altıncfo.ki
fnglllz mezarlığına gömülüyordu. Bugün temiz, bakımlı bir park halinde bulunan bu mezarlıkta Kırım'da bizimle beraber Ruslara
karşı
savaşmış
olan İngiliz erleri yatmaktadır. Salgınlardan ölümün çokluğu lngiliz P�rla· mentosunda ağır tartışmalara sebep oJdu. Niha yet lngiJiz esiJlerinden olan Nlghlingelel
Bayan
<Florence
hastabakıcı hemşirelik hizmetini
kurmak ve yürütmek için Kırım'a gönderildi. Bu kahraman kadın da orada Lekc1i Tifo' yn yakalandı. Ve çadırda tedavi edildi. Sonra dönü· şünde bizim Selimiye Kışlasında bir hasta bakım servisi kurdu.
Geceyi gündüze katarak çalıştı.
Geceleri dahi elinde fenerle kışla içinde dolaşır,
hasta ve yaralılara bekardı. Bizim Mehmetçik ler onn .. ferıf'rli Kndın .. adını lnklılur. CanlPrını kurtarmaya çalışan bir koruyucu melek gibi gö rürler ve onu severlerdi.
35
Şlındiki
Gürnüşsuyu
'.Askeri
müttefikimiz olan Fransızlann
Hastanesi de
askeri hastanesi
idi. O zamanlara kadar hekimlikte
tifo basilin
den olan Tifo hastalığı ile bitlerle geçen bir CRi ketsial hastalığı olan Lekeli Tifo birbirine karı şıyor, niteliği iyice bilinemiyordu. işte Lekeli Ti fo CHummaJ, sadece Tifodan ayıran bir Fransız asker hekimi de ilk çalışmasını Kının Savaşı sı rasında ve Kınm'dan gelen hastalar üzerinde bu hastanede yaptı, sonuçlarını yayınladı. Ruslara karşı Fransız, İngiliz ve İtalyanlarla beraber yaptığımız A vrupa'nın altın anahtari de
me le İstanbul'unda kurtulmasını sağladığımız bu savaşta böyle bllimsel çalışmalar da olduğu, yeni sağlık servisleri kuruldu.
Bu savaş sırasında doğudaki ordularımız da ilerliyerek kahraman Kars'ı geri aldılar ve kur tardılar.
Yeni imparator 2. '.Aleksandr bir Alman pren
sesinden doğma idi. Fakat ruhen asker olmadığı nı söylerler. Durumun kötülüğünü gördü. Şubat
l 856'dn barış istedi.
Nihayet iki ay süren Paris
konferansı sonunda CPARIS ANLAŞMASI' imza landı. Buna göre :
NÜ
RUSYA
KARADENIZ'DEKl
ÜSTONLüGü
kaybetti. Bununla da kalmıyor, Boğazlarda
ki ılstünlüğünü, Karadeniz kıyılarında kale yap mak yetkisini ve hakkını, Ortodoks hıristiyanla n koruma rolünü de kaybediyordu. Balkanlardaki prenSlikler teminat altına alı nıyor fakat buna karşılık TORLUGUNUN
du.
OSMANLI
İMPARA
bütünlüğü de garanti ediliyor
TÜRKİSTAN PARÇALANIYORI Ruslar bu anlaşma ile canlannı kurtanp ser best kalınca bu sefer Kafkasya'ya ve TÜRKİS TAN'a saldırdılar. Bize karşı olan hmçlannı on lardan aldJlar. Bu arada, İngilizlerle ayn bir anlaşmalım oldu. Türkistan'ı ikiye parçalıyarak doğu parça sını Çinlilere peşkeş çektiler. Böylece sonradan Doğu Türkistan !Çin Türkistanıl adını alan Oğuz ülkesi Afyon tiryakisi Çinlilerin eline geç ti.
AFGANlSTAN'a dokunamadılar. Anlaşma gereğince İngilizlerin tesirine terkettiler. Japonya'dan da Sahalin adasını aldılar. Çin' de Ruslara Amur kıyılannı terketti. Aleksandr Çarlığa ait topraklan ELLi YIL vlıdell satışlarla kôylıllere dağıttı. Orduda re formlar yaptı. İki yıllık askerlik hizmetini kurdu. 19 Şubat 1881 köleliği ortadan kaldıran bir ferman çıkardı. Onun için Ruslar ona CKurtanc1 Çarl sıfatını verdiler. Fakat köylüye dağıtıl�n toprak parçalan çok küçüktü. Bu kadar küçük topraklar üzerinde çiftçiler kölelikten bir sefa !ete ve çileye katlanmaya mahkOmdular. 37
PAN SLAVIZM Slav emperyalistliği Rusya'da bu devirde çok alevlendi ve gelişti. <Timachcfl ve CTolsloi} gi bi hürriyet severlerin fikirleri yanında CSlav Se venler) dernekleri
kuruluyor ve gizli açık ola
rak çalışıyorlardı. SLAV SEVENLER.
bilhassa üniversite öğ
rencileri arasında pek çoktu. Bu bakımdan Çar'ı blle gerici görüyor. Kendi kızgın emellerine ka vuşmak için onu ortadan kaldırmaya çalışıyor lardı.
!Vinc: A:·�Y.sımdr.
?!''Jsy3'1·1!'!. gi�t!kçc
mesine ve İmparatorluk olmasına
geliş
göz yumuyor.
Paris anlaşmasının yeniden
gözden geçirilmesi
ve Karadeniz'deki
hareketlerinin ser
istek ve
besUeşmesi için dış politikasını Alman ve Avus· lurya lmparatorluklanna bağlıyordu. Balkanlardaki hıristiyen
prenslikleri Edl.Can
alta kışkırtıyor. onlar da Osmanlı devletine git tikçe daha çok kafa tutuyor, tam özgürlük yolun
da yürüyorlardı.
Bu balumdan Sırplar,
Bosnalılar, Makedon
yalılar. Trakyo.'da Yunanlılar. Girit ve Akdeniz adalan halkı kaynaşıp duruyordu. Netice olarak da; Sırplarla Karadağlılar bize
karşı çılgınca bir savaşa kalkıştıl?.r. (18751 İngilizlerin teşebbüsıl. Ue bir lanılması istendi.
konferans top
Üç İmparatorluğun Başvekil
leri Tü.rkiye'ye yapmaya
Cormian dikte ettiler.
Osmanlı donanmasını
mecbur saydıklan re dünyada büyük bir
kudret haline getirmiş olan Padişah Sultan AZ1Z
38
OIQ.münOn sebebi ve şekil dahi karanlıkta kala
cak surette ortadan kaldınldı.
Fransız tarihçilerin İngilizlerden ilham aldı ğuı.ı sandıklan merhum
MlTHAT PAŞA Liberal
bir Anayasa ile CKanun-u Esasil. bir parlamento CMeclis-i Mebusan) kurulmesım sağltı.dı. (18761 Bu arada MURAD Efendi
ve indirilmiş, meşhur
tahta çıkarılmış
ALI SUAVi
vak'ası olup
bitmiş ve ikinci Sultan ABDÜLHAMiD
Padişah
olarak parlamentoyu açmıştı. Moskoflar her zaman olduğu gibi, bu serer de diplomatik başansızhğa
uğrayınca sinsi ça
lışmayı bırakıp, maskelerini atarak kaba kuvve te başvurdular. Temel karakterini bir defa gösteren RUS KA FASI Karadağlılar, Sırplar ve Romenlerle birlik olarak sınırlanmıza saldırdı ve Tuna üzerind�n
taarz ru a geçti. Tarihte 1876 Osmanlı rtus zflf::> ri olarak tanınan bu harpte sarayın idnresi·.'Lğı ve yüksek makamlardaki paşaların kafosızlı/n
ve
geçimsizliği yüzünden milletimiz bir defa dahn büyük bir yenilgiye uğradı.
PILEVNE
DESTANI
Rusla.nn komutası altındaki birleşik ordular Tuna'dan kısa zamanda içeri girerek Pilevne ka lesiııl sardılar. Karşılarına GAZI OSMAN PAŞA gibi bir kahraman kumandasındaki küçük bir parçası çıktı.
PILEVNE
ordumuzun
DESTANiNi
yarattı. Kat kat üstün kuvvetlere
karşı yazılan bu
kanlı destan altı ay sürdü. Sonunda da Pilevne' de yardımsız kalan ordumuzun düşman sllı\h ve baskısınde.n çok,
AÇLIK ve SALGIN yüzünden
teslim olduğu gerçeği yıllarca sonra anlaşıldı. Pilevne savunmasında değil yalnız subay ve bütün asker hekimleri bile LEKELi HUMMAYA yakalanmışlardı. Ve Rusların P ilev erlerimiz,
ne'ye giren asker hekimleri de. hastanelerin ve birçok yerlerin bu salgından
Olmüş olan erleri
mi7in şehit cr:setleri ile karşılaştılar. Bugünkü Bulgartstan'ın bulunduğu toprak !arda bu facia olup dururken, kuz ey batıda mer hum SÜLEYMAN PAŞA Karadağlılara ve Sırp lara darbe üstüne darbe vuruyor ve anlan ser seme çeviriyordu.
Doğu sın,rlarımızda GAZI AHMED MUHTAR PAŞA kumandasındaki ordumuz da, düşmandan 41
çok AÇLIK ve SALGINLARLA savaşarak kahra manca dayanıyordu. Karşısındaki
Rus
nı CYoris Melikal Kars'a girdi.
Erzurum'a da
kumanda
yandı. Fakat arslan anası kadınlarımızın da ka tıldığı meşhur AZiZiYE TABYASI savunması ile Erzurumlular milll tarihimize bir
hamaset des
tanı daha yazdılar. Türk ordusunun yetiştirdiği dan biri olan ve kahramanlık
sayılı dehalar destanları yaz-.:.
rak genç yaşta büyük rütbelere ulaşan, Askeri Okullarda yaptığı reformlar ve milli tarihimize yön veren Türk dilini ve Türk tarihini karanlık lardan kurtaran SÜLEYMAN PAŞA merhum da Karadağ cephesinden alınarak Şıpka geçitlerini tutmaya çahşan ordulanmızın başına getirildi. Fakat Abdülkerim Paşa bir paşanın çekememezliği,
gibi cahil ve hırslı yeni
genç Sultan Hamid'in onlara raydan idareye kalkışması
Padişah olan
uyarak harbi sa
yüzünden başarısız
lığa uğratıldı. Ruslar Şıpka geçitlerinden aşarak Edirne'ye ve Trakya'ya indiler. Yeşilköy'e
CAyastefanos>
dayandılar·. 31 Ocak 1878. Abdülhamit, çok ağır olan Rus şartlannı ka
bul zorunda kaldı. AYASTEFANOS ANLAŞMASI yapıldı. Bununla Sırplar ve
Romenler tam bir
lstiklAl kazanıyor. Karadağ topraklarını bir mis
li
büyütüyor. Bosna Herseğe
otonomi veriliyor
du. Bulgaristan yeniden, hıristiyan bir prenslik haline getirilerek doğu RUMELi ve MAKEDON
yA'yı içine alıyordu.
Koca Osmanlı imparatorluğu YALlZMASI'nın
42
RUS EMPER
ayakları altına serilirken dün-
yeııın diplomatik dengesi de birden bozulma du
rumuna düşmüş oluyordu. Onun için İngiltere ve Avusturya, Almanya tarafından da desteklenerek Ayastefanos anlaş ması yerine BERLIN KONGRESİNİ topladılar. !Temmuz IB7Bl . Bu arada donanmasıyla bize yardıma gelen ve Marmara denizine de giren İngiltere dostluk! Payı olarak KIBRIS adasını bir üs yapmak üze re Padişahtan kiralıyordu. Bulgaristan TUrkiye'nin himayesinde bir prenslik oluyor, Rumeli'yi bırakıyor, Makedon ya da gerekli reformları yapmak şartiyle bize bırakılıyordu. Bosna Herseğin idaresi Avusturya'ya kalı yor, Dobruca Romanya'ya geçiyor. Ruslar da Ro manya'dan Besarabya'yı alıyorlar. doğu illeri mizden olan BATUM KARS ve ARDAHAN"ı tek rar ellerine geçiriyorlardı BERLIN KONGRESi de her tarafta tutuştu rulmaya hazır yeni yangın ocaklan kurmuştu. Ruslar buna çok kızmış, Yeşilkôy'e varışlannı gösteren büyük bir anıt dikmekle yetinmek zo runda kalmışlar. ayrıca Almanya ile Avusturya' dan da aynlma durumuna düşmüşlerdi. Aslında birçok savaşların ve barışların ya pıcısı olan INGIL!Z DlPLOMASISI bu savaşın ve banşın da asıl kendi hesabına zaferini sağlamış oluyordu. Türk tarihi bakımından Rusların kinci Alek sandr devri birbirinden meş'um olaylarla do!u dur. Bu devir POLONYALTLAR için de bir felaket
43
olmuş, 1863'dekl bir lht!lıllden sonra Polonya le mamen Ruslann kölesi durumuna düşmüştür. Ömrünü kanlı komplolar ve savaşlar içinde geçiren ikinci Aleksandr, nihayet 13 Mert 1881 de Sen Petersburg bugünkü Leningra.d'da çıkan kargaşalıklar arasında öldürüldü. SONU GELEN ÇARLAR
İkinci Aleksandr'den sonra yerine oğlu Üçün
-cü Aleksandr geçti. cıeaı - 1894) Bu suretle Çarlar değişiyor. fakat RUS EM PERYALIZMASI Deli Petro devrinden beri be5la dığı zorla genişleme ve kan dökerek yayılma. ha reketine devam ediyordu. Nitekim : Babasmm oğlu da doğuya doğru ilerleme ve genişleme hamlesini yürüttü. Ruslar CMervl şehrine girdiler. Efgan sınırlarına dayandılar KORE'ye ayak attılar. Yapmakta olduklan TRANS TURAN demir· yolu HAZER demiryolu adı altında SEMER· KAND'a ulaştı. Oradan da ilk olarnk CTrans Si beri.en> Sibirya'yı aşan demiryolunu yapmayA başladılar. ( 1891 l BerUn Kongresinden sonra Rusya; 1ngilt� re. Almanya ve Avusturya'dan aynldı. Fransa ile bir andlaşma yapmayı, kendi çıkarlenna dn ha uygun görüyorlardı. Fakat Fransızlara ,gör"'. bu bir sağlam hesap değildi. Üçüncü Aleksandr de 1 Kasım 1 894'de vakit siz olarak öldü. Yerine oğlu İkinci Nikola geçi rildl. SON ÇAn. 2. NIKOLA l\!fKOT A. karars1z karakterli
44
ve rlar kafalı
idi. idareyi, babasının çizdiği yolda ve kendince kutsal saydığı bir despotlukla devam ettirdi. Fransa'nın da samimiliğinden şüphe ediyordu. önce batıda büyük ve diplomatik bir manev raya girişti. !B9B'de büyükler arasında bir S]LAH SIZLANM'A konferansı toplanmasını teklif etli. Rusların İkinci Cihan Savaşından önce Mil letler Cemiyetinde ve bugün de Birleşmiş Millet ler çerçevesi dışında ve büyükler arasında yap makta oldukları gibi, bu silahsızlanma konfe ranslan ile karşılanndaki kuvvetleri iyi niyet lerine! İnandırmaya. çalışıyorlar ve bu suretle de RUSYA içinde serbest kalarak kendilerine KÖLE EITİKLERI milletleıi büsbütün ezmeye ve BEN LiKLERiNİ yok etmeye çalışıyorlardı. Bu arada Avusturya ile anlaştı. Balkanlarda birlikte hareket kararına vardılar. ı 903 yılında yapılan bu anlaşmaya CConvention de Mursteg) adı verilmekte ve bizi hedef tutmakta idi. Bize; birltkte bir Reform ClslahatJ programı empoze edecekler ve Türkiye'nin Avrupa'daki ülkeleri yerinde ortaklaşa bir Rus - Avusturyu mandası kuracaklardı. Bir yandan da daha 1000 yılında Çin'de çı kan karışıklıklardan faydalanarak Mançuriye girmişler ve Japonları çok kızdırmışlardı. Bu yüzden Japonlar sonraları daha iyi anla şılan mili! harp metodlannı tatbik ederek bir baskın yaptılar. 8 - 9 Şubat 1904 gecesi Porartur limanında dalgın yatan Rus donanmasını yok et tiler. Bu baskın, bir heyülıl. gibi büyümekte olan Rusya'nın iç idaresi bakımından çürüklüğünü. ve kofluğunu meydana çıkardı. 45
TÜRKİYE'NİN TAKSİMİ Rus kafasının bütün bir tarih boyunca görü len ve bugün de devam eden bir özelliği şudur : Daima bir aşağılık kompleksi ve kendilerini herkesden üstün görme ve gösterme ihtirası için de kıvranırlar. Bir yerdeki başarısızlıklannı baş ka bir yerdeki kanlı komplolarla örtmeye ve kör letmeye çalışırlar. Daima kaba kuvvete kıymet verirler. Kendileri de ancak kaba kuvvetten kor kar ve çekinirler. En azametli devirlerinde dahi en küçük komplolara karışırlar. Dürüstlük, açıklık ve kah ramanlıktan çok sinsi, gizli ve korkak komitacı lığı tercih ederler. Dünkü ve bugünkü Rus tarihi ve Rus diplo masisi bunların sayısız örnekleri ile doludur. Son derecede bencil ve EMPERYALiST olan isteklerine ulaşmak için insanlan, dinleri. ülke leri, her tU.rlü kutsal haslet ve karakterleri hiçe sayarlar. Bu bakımdan Marksist metodlar. Ruslar için icat olunmuştur dense yeridir. t. '..-. •:i�·nı ;nr:i vı"i 7vı ı m bı=ıslrınndc Janonl.ara karşı olan ağır yenilgilerinin kompleksinden kur tu]mak kendi gözleriyle beraber dünyanın göz lerini de boyamak için yeni bir komploya giriş tiler. INGILIZ KAFASININ bu bakımdan olan üs46
tünlüğüne içten inandı klan için, önce TÜRKiYE'-
N!:· · 'l AKSiMI yolunrla bir defa daha İngilizlerle
anlaşmak istediler. Bu suretle o tarihte denizle rin egemenliğini elinde tutan İngilizlere daya narak Japonlara karşı da bir güvenlik sağlamış olacaklardı. Çar 2. Nikola o tarihte İngiltere kralı bulu nan CVU. EDVARO) ile anlaştıktan sonra es1r lerdır atelennın rüyası olan İSTANBUL'A GiR ME emelini gerçekleştinneğe kalkışlı. Yüzlerce yıldan beri hem Ruslar, hem de İn gilizler için her şeyden çok ve her şeyden önce TÜRKLERİN İDAMI demek olan ŞARK MESE LESi de çözıimlenmiş olacaktı. Fakat Frensa'da çalışan ve SeJanik'tpn baş layarak yurt içinde ITTİHAD ve TEnAKKI Cemi yeti adı altında gizJice teşkilcitlanmış bulunan genç Türklerin CJön Türkler) hemen harekete geçmeleri, 1876 Anayasasının yeniden ,yürürlü ğe konması ve 1908'de Meşrutiyet idaresinin ku ruluşu, pişmiş aşa su katmıştı. Gecikmemek ve hızlı gitmek lAzımdı. SAVAŞLAR BAŞLIYOR! Bulgarlar bu olaylan fırsat bildiler. Moc;kof Efendilerinden ald1ğı emre uyan Bulgar Prensi Ferdinand müstakil Çarlık ilc\n etti. Avusturya İmparatoru CFrancois Josefl de Bosna Herseği kendi tooraklarına kattı. Almanya - Rusya - Fransa arasındaki ilk an laşma yürütülseydi bu kurulan mekani1.mamn asıl sivri ucu İn,ı?iltere'ye çevrilecekti. Fakat Vll. Edvard ile anlaşınca, Rusya bu anlaşma ile Fransa'ya. karşı olan angajmanlarını 47
çlğnoml� oluyordu. Bakanları Çar"ı ikaz ettiler. Biraz sonra Fransa'nın müdahalesi ve VII. Ed· vard'ın uyanıklığı sayesinde Ruslarla lngilizler arasındaki geçici anlaşmazlıklar halledildi. Bu suretle Türklere karşı olan RUS ve INGl
LlZ menfaatleri
birleştirildi. Ve Birinci Cihan Sa
vaşında büyük rol oynayan Üçlü Anlaşma <Rus lngillz - Fransız) anlaşması meydana geldi. Doğu Türklstan'dan başlıyarak
Orta Asya,
Kafkasya, Azerbeycan, lran ve bütün Ortadoğu ülkelerindeki malan arttı
!NGILIZ nüfuzu, kudreti ve çal İ'Ş
Esasen Doğu Türkl•tan hı\kimi
Yı\kup Han
daha Sultan ABDÜLAZiZ devrinde baskılara rağ men Kraliçe
Vlktorya'ya bağlılığı kabul elme
mlş, Omıanh Padişahını
tanımış, ona bağlan
mıştı. Türkiye dahli.
doğudan batıya,
kuzeyden
TÜRK iLLERiNDEKi l ngi liz kon solosluklan. adamlan ve ajansları artmış, Arkeo lolllarciAn. Biyolog-JRra kRdar türlü ilim adamı sı fatı altındaki tetkikçi ve tahrikçiler müşterek Rus - İngiliz menfaatleri hesabına çalışmaya baş lamışlar veya bu çahşmalan arttırmışlardı. güneye bütün
Asya'da Slberya
hattının ilerlemesi de ilk
hamlede Ruslann işini kolaylaştırdı. Orta Asya' dakl Türklüğü tepeleme ve Turanı yok etme yo lunda kullanıldı. Her tarafa Rus göçmen koloni leri yerleştirme siyaseti de almış yürümüş, Siber ya'nın değeri artmıştı. Bu na karşılık Türkiye'de başhyan Türkçü JQk ve Turancılık cereyanı yabancı illerde esir yaşayan TÜRK BOYLARINI uyandırma ve KÜL TÜR BIRUCI sajı;lama yolunda da kendiliğinden gelişmeler gO•termiştlr. 48
RUSYA'NIN içi
1904 yılından Once Rusya'yı Çarlar tam bir despot olarak ldara ederlerdi. Ne bir yazılı Ana yasa hukuku ne de bu yolda yerleşmiş gelenek ler vardı. Onlar, sonsuz ve sınırsız bir otorite de mek oluyorlardı. Yurtlan içindeki SOSYAL GRUPLARIN da hiç bir statüsü yoktu. Kilise de bu despotluğa yardım ediyor, fakat onun varlık ve zenginlikleri de Çarlann kontro lu altında bulunuyordu. Aristokratlar da Çarlann en yakın ve en gü venilir yardımcı ve hizmetçileri sayılıyordu. Mahalli idareler de merkezdeki iktidann ba sit birer delegesi durumunda idiler. Saltanat Statüsü ve Çarların gelip geçişi. da ha 1797'de Birinci <Paull Petro'nun düzenlediği usullerde yürütülüp gidiyordu. ilk olarak Birinci Aleksandr, lslahatçı sıfatı m alan CSperyanskyll nin fikirlerini kabul ede rak, Anayasaya dayanan bir devlet idaresi kurul ması işini ona bırakmıştı_ ( J B09 - 181 1 l F. : 4 / 49
Ona göre : Devlet bir Anayasaya dayanacak, yasama ve yürütme organlan aynlacak, Bakan ların sorumlulukları belli edilecekti. Çar kanun yaptıracak ve yürütecek, ancak bir İmparatorluk konseyi kurarak kanunlan ona bazırlattıracaktı. Aynca kanunlar arasındaki koordinasyonu da bu konsey sağlayacaktı. Yıllık bütçe kanunları da bu yolla yapılacaktı. MİLLET MECLİSi CSperanskyll üç dereceli seçimle meydana gelen bir de Millet Meclisi CDouma> düşünmüş tür. Fakat sonradan bu tasan suya düştü. Artık idari kanunlar da çıkarılmaz oldu. İda reyi yalnız Çar'a karşı sorumlu ve başlarına buy ruk olan Bakanlar yürütmeye başladılar. Senato da vardı ama, fonksiyonu bakımın dan en yü.ksek bir idare mahkemesi durumunda idi. Bizdeki ve. batılı ülkelerdeki Danıştay'ın işi ni görüyordu. Bu ıslahat sırasında Fransa ile Rusya'nın arası açılıp savaş başlayınca CSperansky'de iti barını kaybetti. ADALET cihazını kuramadı. Bu nu ancak KIRIM: savaşından sonra 1864'de Çar 2. A.leksandr yaptı.
KA N UNLAR Yapılan yeniliklerde ceza işlerinde, bütün sosyal gruplar eşit sayılıyor. mahkemelerin ve yargıçlann istikbali esası kabul ediliyordu. Hu kuk işlerinde ise yalnız HÜR sayılanlar için böy lo oluyor, KÖLELERE aynı haklar verilmiyordu. 50
Kamu haklan ve özel haklarla ilgili türlü kanunlar vardı ama asıl kuvvet de iktidar POLİ SiN elinde ve Rusya bir POLiS DEVLETi halinde idi.
Birinci Nikola Deli Petro'nun Devlet Engizis yonu teşkilatı yerine meşhur (Üçüncü Seksiyon) u kurmuştu. Başbakanlığa bağlı olan bu üçüncü seksiyonu ikinci Aleksandr İçişleri Bakanlığına bağlı basit bir şube haline getirmişti. Fakat. ada let makamlanna ve mahkemelere karşı dahi müs takil olan kuvvet ve nüfuzuna dokunmamıştı. HALKIN HAKLARI Eskiden beri KAZAKLARIN özel haklan var dı. Fakat Dinyeper ve Don çevreleri Kazakları daha 18. yüzyıl sonlannda otonomilerini kaybet mişlerdi. KATERINA ve ı. Aleksandr devirlerinde ko lonizasyon başlamış, Karadeniz ve Azak denizi kıyılanna beyaz Rus göçmenler yerleştirilmi!:?ti. Daha o zamandan beri Rusya'daki halklar içinde azınlık sayılanlann ÇOKLUGU. ülke için de bir insicamsızlık yaratıyor ve geçimsizliklere sebep oluyordu. Yüzyıllar boyunca bir arada yaşamalanna rağmen Finlandiyalılar, Polonyalılar. Beyaz Rus lar Moskova halkı ile bir türlü kaynaşamamış
lardı. Hele YAHUDiLERiN durumu çok göze batı yordu. 19. Yüzyılın ikinci yansında SANAYiLEŞ ME hareketi geliştikçe Yahudi1erin önemi de git tikçe artıyordu. Onlar köylü halkı <Müjikl eko· nomik bakımdan avuçlan içine almış bulunuyor51
!ar. Polis tarafından da tahrikçi olarak tanınıyor ve haklannda kovuşturma yapılıyordu. K İ L İ S E Deli Petro Rus Ortodoks Patriğinin başını koparmış, onu CSen Sinod) meclisinin emri altı na koymuştu. İkinci Katerina da Kilisenin mallarını milli leşlirmiş, idaresini devlet memurlarına vermişti Buna karşılık, devlet Ortodoks kilisesini ko ruyor, Ortodoksluktan ayrılanlara zulmediyor. Rus kilisesi artık ma]. mülk, ve eğitim işlerine kanşamıyordu.
ARİSTOKRATLAR OçUncU Piyer'in 1762'de çıkardığı bir ferman. aslllere, asker veya sivil bir hizmette bulunma dan serbestçe mal. mülk edinme hakkını tanımış tı. Bu suretle de bir asiller sınıfı veya zümresı meydana gelmişti. Onlar isterlerse büyük me muriyetlere de giriyor, ve yalnız onlar toprak sa· hibi ole.biliyorlardı. Katerina onlara ayn bir statü de yapmışLı. Her bölgede muayyen zame.nlarda toplanacaklar ve kendi Mareşallarını kendileri seçeceklerd i . Buna. karşılık olarak da. merkeziyetçi iktidar vHAyetler idaresinin büyük kısmını onlara bıra. . kıyor. onlan yalnız kontrol ediyor, vergi ve as ker a.lıyordu.
BURJUVALAR imparatoriçe Katerina. şehir Burjuvaları için de ayn bir statü yapmıştı. Bunlar sanatkı!.rlar. 52
tüccar, ilim ve sanat adamları idi. Asiller gibi köylülerin de san'at ve ticaret adamı olmaları · yasaktı. Bu Burjuvalar kendi aralarından seçtikleri kurullar tarafından idare ediliyor, yargıçlarını da kendileri seçiyorlardı. Şehirlerin idaresi de onlarındı. K Ö YLÜLER Toprak sahibi olmak Rus halkına yabancı bir şeydi. Rus köylüsü bunu bilmezdi bile. ÜçüncO. Piyer devrine kadar, Aristokratlar. onları geçici olarak hizmetlerine alır, işleri bitin ce bırakırlardı. Topraklann asıl sahibi ise en büyük kudret olan lmparatorlardı. Köylüler. mülkiyet hakkı ile ondan faydalan· m a demek olan tasarruf ve zilyedliği birbirinden ayırdedemezlerdi. Doğru dürüst bir kiracılık ve yancıklık geleneği dahi yoktu. Yalnız ve yalnız KÖLELiK vardı. Köylülük. kölelik demekti. Bir Köy Birliği şeklinde kollektif bir idare altında işletilmeye alışmışlardı. Emek vererek meydana getirdikleri eşya üzerinde de bir hak lan yoktu. İşte 3. Piyer ve 2. Katerina reformlarınrlan sonra yalnız devlet ve Çar ailesi del-il, Aristok ratlann da toprak edinme ve toprakları İ!?lemek için kölelere {serf) sahip olma yetkileri tanındı. Onlar, kölelerini ister tarlalarda, ister atd ye ve ahırlarda çahştınrlardı. Onlar üzerinde hü kWn verme yani yargı hakları da vardı. Tam ve tipik bir feodalite , Derebeyliği sal· tanatı !dl bu. 53
Hiç bir köle efendisi kabul etmeden hiç bir medeni veya ticari harekette bulunamazdı. Onlan hayvanlar veya topraklar gibi alıp satabilirlerdi. Ancak 1861'de 2. A1eksandr Senyörlerin köy lerindeki bu· kölelik rejimine bir son verdi. 1865'te Çarların emrindeki köleler de bu re jimden kurtuldular. Fakat buna rağmen de şa hıslan.na aid özel mülkiyet hakları verilmedi on lara. Köleler ancak ·pek küçük şeyler veya yerler satın alabilirlerdi. Yalnız köy birliklerini, kendi Beylerine e.id olan toprakların bir parçasını sa tın alabileceklerdi. KÖY iDARELERi Yen1 reformlara göre, köy birlikleri toprak lan.nı eşit şekilde kendi üyeleri arasında bölü şecekler ve sıra ile sürüp işleyeceklerdi. Aynı za manda kendi köylerinin idarecilerini ve yargıç larını seçme haklannı elde ediyorlardı. Bu suretle köylü, derebeyinin hizmetinden kurtulup kendi köyünün hizmetine girmiş olu yordu. Fakat nüfus arttıkça köylülerin elindeki top raklar küçülüyordu. Onun için de haksızlığa uğ radıklanna. inanıyor ve Derebeyleri elinde ke. lan topraklann yeniden parçal�narak KENDİLE RiNE VERiLMESiNi bekliyorlardı. iŞÇİLER Senyörlerin kendi topraklarında her zaman küçük sanayii kurma hakları ve yetkileri vardı. S4
19. yüzyılda bu yüzden yavaş yavaş, önemli fab· rikalar kurdular. 1890 yıhndan itibaren de bazı şehirlerde büyük topluluklar
halinde İŞÇİLER
toplandı. -Bu yoğunluğun artması,
iHTiLALCi Sosyalistliğin
büyük şehirlerde
yayılma ve yerleşme
slİıe uygun bir ortam hazırladı.
GENEL MECLiSLER
rak
U864l başlaya
ikinci �leksandr devrinden
taşralarda CZemstcosJ adı verilen ve bütün
mUlk sahipleri ile Aristokratlar,
Burjuvalar ve
köylülerden ibaret olan meclisler seçilmeye baş ladı. Bu bölge
idure ve
konseyleri kısa
1çlnde kendi yetkilerinden göz diktiler.
zaman
daha. ileri isteklere
Kendi aralarında
gruplar halinde
birleşerek milleti temsile doğru yürüdüler. Fransız ihtilAlinin ve de Rusya'dakJ
komünist idarelerin
etkileri çok oldu.
1870 yılından
sonra da başlıca şehirler, bütün hemşerilei-in ka
tıldığı
seçimlerle gelen
belediyeler kurmuşlar
dı. iHTiLALE DOCRUI Merkezi idare despo't
bir baba gibi hareket
ederek tıtızlik ve güçlükle verdiği tavizlerin artık sonuna varmıştı. Fakat aydın zümrelerin bir kıs· mı
siyasi
ve sosyal
alanlarda daha
büyük re
formlar istemeye başlamışlardı. Her şeyi inkar. ederek her şeyin yeni baştan
yapılmasını
isteyen
CNihlister) ler bunların ba·
55
,mda geliyordu. Aynı suretle
kültürlü gençlik
arasında da batı ülkelerinden gelen MISTlK bir SOSYAL1ZM gelişiyor ve halka karşı platonil{ bir acıma duygusu gösteriyordu. Önceleri
Romantik
yer alan ve
eserlerde
ütopik görünen bu istekler. gittikçe realist ger çeklere doğru yol alıyordu. Bu inkArcı ve edebiyatçı safhadan sonra ide olojik safha
geldi çattı,
ihtildlciler
doktrin ve
metodlannı tesbit ettiler. 1876'de <Toprak ve Hürriyet>
adım taşıyan
demek kuruldu. Islahatçı olan programında si yası hürriyetler ve sosyalizm vardır. Bunlar arasında sosyalist
demokratlar da
vardı. Halkın içine girerek çalışmayı tercih edi yor ve ona topraklann radikal olarak taksimini telkin ediyorlardı. Bunlara Radikal Sosyalist de mek doğru olurdu.
iHTiLALCiLER Bunlann e n ilerinde
İhtilalci
Sosyalistler
vardı. Onlar çok önde ve ifratçı idilet. Halkı en kötü ve korkunç işlere - doğru itiyorlardı. Bun lar de.ha çok tedhişçilerdi. fşte onlann içlerinden birkaçı , g Şubat ıaao'de
imparatorun kışlık sa
rayına dinamit attılar. Ertesi yıl da
(1881)
<Loris Melikov) un tek
lif ett.ii!:i mutedil bir reform projesini kabul ettiği sırada imparatorun kendini tepelediler. Üçüncü Aleksandr tahta
çıkar çıkmaz CAb
solutisml adını verdikleri bu harekete olan bağ lılığını ll!n etti.
56
Fakat ihtilalciler
bu sefer de
CKarl Marksl ın
o zaman yeni olan ' Komünist
doktrinini ele almışlardı. İşçi topluluklannm içino girerek bu fikirleri derinliğine işlediler. Kızıl ihtilAlin bu iJk
kurmeylan
devletin sıkı takiplerinden
Rusya.'da
kurtulamayınca ne
dense (Kari Marksl gibi onlar da İngiltere'ye git tiler. 1903 yılında Londra'da bir konre topladı
lar. LENIN'in başkanlık ettiği
bu kongrede iki
tez çarpıştı. Bolşevikler ve Menşevikler. Bolşeviklerin başında asıl adı ile Oulianov)
CV1ad imir
takma adı ile Lenin) vardı. Ve onlar
az bir çoğunlukla ötekilere
üstün geldiler. Du
kongre sonunda bu iki grup birbirlerinden aynl dı. Üstelik birbirlerine can düşmanı kesildiler. Leninci'ler kan ve ihtilal istiyor. Menşevik ler daha itidalli davranıyorlardı. Bolşevikler •iktidar genel grevler ve onların ardından
gelecek ihtilAI ile
düşürülmell ve ele
geçirilmeli . • diyorlardı. Bu işi yapacak bir yeral tı teşkilatı kurulacak, rejimi devirecek. bütün sa botajlan ve tahripleri bu kanunsuz organ yapa caktı.
1905 AYAKLANMASI Rus - Japon
savaşlarındaki yenilgi ve başa
nsızhk Liberalleri de memnun etmemisti. Acık ça aleyhte bulunmaya başlamışlardı. Çer bunu
karşılamak için mahalli meclislerin 1 904 yı l ı Ka sım ayında bir kongre toplamalenna izin verdi. Bu kongre Rusya'da artık polis rejimine bir
57
son verilerek, seçimlere dayanan demokratik re jimin gelişme ve yürütülmesine karar verdi.
2 Ocak 1905'de polis hizmetinde çalışan teh rlkçllerden biri, grevciİerden mürekkep bir kor te)l Çann nedimelerine
göstermek üzere kışlık
sarayın önüne getirdi. Bunun üzerine Çann mu hafız ·birlikleri grevcilerin üzerine ateş açtı. BİN KADAR insan yaralandı ve öldü. <Kızıl Pazar) adı verilen ve pazar günü olan bu katliam. Rus halkının Çara olan güvenini de beraber öldürdü. Rusye.'nın son Çan İkinci olaylardan sonra bir
Nikele. bu kanlı
..Duma meclisi
topladı ve
sosyal reformlar vadetti. Ama yapmadı. Bunun üzerine mahalli meclisler kanunsuz olirak kong reler yapmaya,
tcdhişler
yeniden
suikasdlara
b�ladılar. Genel grev patlak verdi. Odesa ve Kranştaddaki ayaklanmalara katıldı.
Deniz askerleri de
Nihayet Çar.
30 Ekim
ıeos'de bir CManifesto> yayınladı. Haklar ve Hür riyetler veriyor, bir Duma meclisi seçilmesini em rediyordu. Vicdan, basın, toplanma,
dernek kurma ve
grev yapma haklan ve hürriyetlerini tanıyordu.
İmparator bu hareketlerinde samimi değildi. .A!3lında o otokrasiye dokunulmaz gibi sarılmıştı.
bir din prensibi
Ama tavizler vermeye
mecbur
kalmıştı. Ancak CStolypinel ihtilalcilerin elinden
adlı bir bakan köylülert almak için
onlara şahsi
mülkiyet hakkını tanıttı. İsteyenler köy birlikte rinden aynhp, kend! paylanna düşen toprağı ve ma.llan a.le.ca.kle.rdı. 58
Birkaç Yıl içinde, bir milyondan fazla köylü ailesi bu fırsattan faydalanmış ve bu suretle tak riben iki milyon hektar. ai1e başına ortalama iki yüz dönüm toprağa sahip olmuşlardı. Ancak; Rusya'nın değişik ve ziraat imkanlarına ve
iklim bölgelerine
araçlanna göre de bu
topraklann değeri geniş ölçü.de değişiyordu. Ve t.arih boyunca da
Rus köylülüsünCın an
cak kllçük bir azınlığı kendi toprağına sahip ol ma zevkine ve şahsiyetine kavuşmuş oluyordu. Onun tarih boyunca
tanıdığı iki şey vardı.
önce kölelik, sonra da iştirakçilik. İşte Çarlık Rusyası kızıl ihtilalin başlangıcı demek olan birinci cihan savaşına bu şartlar al tında giriyordu. Büyük Rus topraklarında
yaşayan millelle
rin sayısı YÜZELLİDEN fazladır. Büyük çoğunluk ise BEYAZ
RUSLARLA.
TÜRKLERDEDİR. Onbeş tane otonomi vardır. Şunlardır :
ı
-
Ermenistan merkezi ERIVAN'dır. ı 1.500
mll keredir. Nüfusu bir buçuk milyondur. C % 85J i Ermenidir.
2
-
Azerbaycan :
Merkezi BAKÜ, 33.00 ÜÇBUÇUK milyondur.
mil karedir.
Nüfusu
BAKÜ milyonluk bir şe·
hlrdir. Halkın BEŞTE ÜÇÜ TÜRKTÜR. 3 - Beyaz Rusya ,
!'iff'rl<P-7i MINSK. 1 26.000 mil karedir. Nüfus :
Onbir mil.Yon Minsk'ın
nüfusu 300 bin. Halkın
beşte dördü Beyaz Rus'dur.
4 - Estonya :
Merkezi TALLINN. 18.350 mil kare.
ı.s milyon.
Nüfus
59
5 - Letonya. : Merkezi RIGA. 25.400 mil ke.re. Nüfus 2.5 mil yon. Riga. 500.000. 6 - Litue.nya. : Merkezi VILNA. 25.175 mil ke.re. Nüfus 30 Milyon Vilna. : 250.000. Halkın % 60'ı Litue.ndır. 7 - Kırgız : Merkezi FRUNZE. 76.00 mil kare. Nüfus il.:i milyon. üçte ikisi TÜRKTÜR. e - Gürcü : Merkezi TIFLIS. 29.400 mil kare. Nüfu' dört milyon. Tiflis : 000.000 üçte ikisi Gürcüdür. 9 - Fin Kareli : Merkezi CPetrozavodsk) 68.900 mil kare 750 000.
ıo- Ke.ze.k : Merkezi : ALMA ATA. 1 .063.000 mil kare. Nü fusu : Yedi milyon. Alme. Ata : 300.000 % 60'ı Ka· za.ktır. il - !Kishnev - Moldavyal : 13.00 mil karedir. NU.fusu üç milyondur. Bu bölgede Ruslardan başka Yahudi ve Bulgar çok· tur.
12 - Tacik : 55 000 mil kare. Nüfusu iKi MİLYON. Dörtte üçü Tacjk ve gerici ôzbek olmak üzere TÜRK'·
tür.
13 - Türkmen : Merkezi : AŞK ABAD. 187 000 miİ kare. Nu· fusu iki Milvon C%80l i TÜRKMEN. 14 - Ukrayna : Merkezi : Kiev 233.000 mil kare. 45 Milyon. Kievı ,5 milyon. Dilleri Rusca ile Lehce arasında 60
bir dilclir. Çoğunluğu Rus, Romen ve Polonyalı dır.
15 - Özbek , Merkezi , TAŞKENT. 157.300 mli kare. Nüfu Yedi Milyon. Te.şkend'in ' 750.000 % 75'i TÜRK'tür. Merkezi Rusya'ya bağlı olanlar ise şunlardır: CBaşk, Buryat - Mongol, Suvaş, Dagestan, Ka bardinian, Korni. Mari, Mordva, Kuzey Ossetian, Tatar, Udmart. Yakut.) Aynca altı eyalet vardır , CAltay, Kabaroosk, Krasnador, Krasuoyark. Primorye, Stevropoll .
su ,
BÜYÜK ŞEHİRLER Memleketin genişliğine ve nüfus miktarına göre büyük şehirlerin hem sayısı az, hem de nü fuslan nisbeten azdır. Halkın dilediği yerde otur ma ve çalışma hürriyetleri olmadığı için böyle olmaktadır. Yalnız merkeziyetçi ve bürokrat devlet kapi talistliği Moskova'yı beslemekte ve büyütmekte dir. Moskova : 7 milyon. Leningrad : 3,5 milyon. Gorki : 750.000 Novosberisk : 750.000 Kuybiskev : 600.000. Saratof ve Omsk , 600.000. Stalingrad , 500.000. Kazan , 400.000'dir. Din bakımından Ruslar ve bazı azınlıklar ORTODOKS. Diğerleri büyük çoğunluğu ile MÜS LÜMAN ve bir kısmı Budist'tir. Rus Ortodoks Patriği Moskova'da bulunur. Leningrad ve CKrutitsyl de birer Metropolilik vardır.
61
En büyük lSLAMl merkezler, Taşkend, Bu· hara veKazan'dadır. Fakat Sovyetler bilhassa son yıllarda. Ortodoksluğa önem vermekte. Müslü· manlara aynı eşii hak ve imkAnlan çok görmek· tedirler.
SÖMÜRGECiLİK
BugU.n de dünyanın çatısı olan TURAN'm başına iki kızıl dev SÖMÜRGECİ olarak çökmüş bulunmaktadır. Fakat, tarih öncesinden gelip ta rih ötesine gitmekte olan TÜRK milletinin bu tan nsal kaynağı hiç bir zaman kurutulamayacak. ne kadar kana boyanırsa boyansın boğulamaya caktır. Son çeyrek yüzyılda yer yüzünde olup biten ler göstermiştir ki, dünyanın en kötü SÖMÜR GECİLERI komünistlerdir. Bunlar eski emperya listlere ve sömürgecilere taş çıkaran ve insan hayatını hiçe sayan işler görmektedirler. Bu kızıl sömürgeciliğe de TURAN tatbik sa hası olmuş bulunmaktadır. (19141
62
SON SÖZ TÜRKLERiN kaynağı olan TURAN'a. bugün iki kızıl sömürgeci el atmış bulunmaktadır. Batı Türkistan'da. Rusya, Doğu Türkistan'da Çin. Rus - Çin hududu bu verimli yurdu ikiye böl mekte <Taşkent. Fronze, Almaata, İlil Rusya, <Kaşgar, Turfa, Urumçil de Kulca. ile beraber Çin ülkesi içinde kalmaktadır. Yıllardır bu bölgede iki kızıl arasında bir ya nşma ve hatta çarpışma olmaktadır. Ruslar batı Türkistan'da Ruslaştırma CRussi flcatlonl , Çinliler de Doğu Tiirkistan'da Çinleş· tinne CSinification> ile meşguldurlar. Her ikisi de bunu bir SôMüRGECILIK CColonialismel amacı ile başarmaya çalışır görünmekte. aslında Türk milletini ana ve öz kaynağında imha siyaseti güt mektedirler. Bu yerleşme ve yerleştirme de ÇARLIK plan· lanna göre yürütülmektedir. Tiirklstan bugün butün Sovyetler Birliği Pa· mutunun % 9l'in istihsal etmektedir. Ve bütün sömiirgeci ülkelerde olduğu gibi, PAMUCU ucu za. almakta ve bu miistahsile DOKUMAYl pahalı ya vermektedir. Yeraltı servetleri bakımından da çok zengin olan bu bölge bugün RUS ve ÇIN arasında bir ça tışma alanı haline gelmiştir. Asya ve _Uzak Doğu'ya ait tetkik gezileri ve 63
bilgisi ile tanınmış olan Fransız yazan (Robert Guillainl 'in yazdıklanna göre : ·Sovyetler yıllardır Çin elindeki DOCU TÜR KISTAN'ı <Sinkiangl bölgesini ele geçirmek isti yorlar. Bu bölge Orta Asya'nın kalbi"dir. <Cocur de !' Asie centralel . Bu bölgedeki Çinli sömürgecileri Tilrk ırkın· dan olan mılslılman halk hazmedemiyor. Yüzyıldanberi Rusya ile Çin bu bölgeye ya yılmak için çalışmaktadırlar. Burası ASYANIN TRATEJIK KALBiDiR. ·Dılnyanın bu ulaşılmaz köşesi, Atom devri nin doğuşu ile bir gizli sığnak sahası olarak yeni bir kıymet kazanmıştır.• •Çinliler de buna kar.;ılık olarak doğu bölge lerindeki fazla nılfusu buraya yerleştirmeye çalış makta, halka Çince öğretim yapmakta ve müslü man dinini kontrole kalkışmaktadırlar . •
YAŞAYAN ÜLKE Bu uzun makaleden aldığımız şu küçük par çalar da gösteriyor ki, binlerce yıldanberi olduğu gibi doğuda Ç!NLILER ve batıda RUSLAR arasın da kalmış olan hür ve kahraman TÜRKLER hala dılnyanın çatısı ve Asya'nın stretejik kalbi olan bu topraklarda yaşıyor ve çarpışıyorlar. 1863'de Macar Bilgini (Vanberyl nin bütün ba tı il.lemine DÜNYANIN ÇATISI olarak ilan ettiği ve tanıttığı TURAN. bin bir facia. tehdit ve lehli· ke içinde olduğu halde 1963'de de Fransız yazarı CRobert Guillainlin dediği gibi ASYANIN STRA TEJiK KALBi ola rak yaşamakta ve çarpışmakta devam ediyor. Gençler görüyorsunuz ki : TURAN htı.lıl. kanayan ve yaşayan bir ıllkedir.