Abdullah Battal Taymas - Kazanlı Türk Meşhurlarından Rizaeddin Fahreddinoğlu

Page 1

SAYI:

l A.

BATTAL-TAY.l\'IAS

KAZANLr TÜRK MEŞHURLARINDAN 1

RİZAEDDİN FAHREDDİNOGLU - Fikir hayatı, l<i�iliği, escdcı·i ve iki

ilav�

ISTANBUL

-

1958



İÇİNDEKİLER: Okuyuculara Giriş

Menşei ve tahsili İlk fikir uyanışı;

Dini Meclis azalığı. Ufa devri: F�kıir hayatının genişlemesi Yeni fikir cereıyanaan ve Fahreddinoğlu

Muharrirliği Tarihçiliği

Orenburg devri. Eserleri: Tercüme-i haller, fikir ve kül tü r tarihi üzerjne olan eserler: 1) ASAR; 2) Meşhur kimseler; 3) M eş hur hatunlar. Dini Ahlaki eserler. -

Fahreddinoğlu'nda dil ve Şa:hsi ve içtimai ahifı.kı. Hayatıııuı

son

yıllan:

Dini Mecliı:.te reform miıstikliğ.i.

Müftiliği Kıtlık

·

üslfıp.

(ıslahat) ;

-

açlık.

Fahreddinoğlu'dan hatıralarım. söz. İki illi.ve.

Son



OKUYUCULARA

Türklüğünün Heri gelen fikir adamlarını tanıtmak MEŞHURLıAıRI başlığı a1tmda yayımlamaya karar verdiğimiz sıra kitapçıkların 1. olan işbu küçük eser kazanlı fikir adamı ve tarihçi RİZAEDD1N F'AJII­ REDDİNOGLU'nun öl ümünü n 20. yıldönümü dolayısiyle 16.X. 1956 dıa Ankara Türkocağmda; 6.1.1957 de İstanbul Türkoca.ğın­ Kıiı.zan

düşüncesiyle KAZANLI TÜRK

da vermiş olduğum konferansların Münih'te çıkan DER.Gİ'nin

7. s ayısında

basılan şeıklinjn bi rparça

genişleıtilmiş-Ititaplaşrnış

biçimidir. Bu, hayırlı bir girişmedir. Bu esercik şayed' okuyucuları­ mızca da.

iyi karşılanırsa

bunun •ardınca. b aşkaları da gelecek­

tir. A.

B. TYMAS.

KAD1KÖY

-

İS'DANBUL.



KAZANLI Tt:JRK FİKİR ADAMI ve TARİHÇİ RlZAEDDİN FAimEDDİNOGLU 1 GİRİŞ

Geçen 19. yüzyılın son yarısı; içinde bulunduğumuz 20. yüz·

yılın baŞlan

Kıaza.n Türklüğünün

milli

u yanış çağıdır. Bu çağda

bilim, fikir ve edebiyat aJanında �ığır açan yüce kişilerden ikisi

Şihabeddin Mercani ile Kayyum Naı:;iri ise, üçüncüsü de, şüphe­ siz,

Rizaeddin F:ahreddinoğlu (R. Bin Fahreddin)

dur. Bunlar­

dan evvelki ik�si FaJıreddiooğlu'ndan daha eski, daha yaşlıdır­

lar. 1815 ıte dünyaya gelen Mercani 1889 da dünyadan gitmiş­ tir; Nasiri ise 1824 de

Mercani'dıen. 41,

doğmuş, 1902

Nasiıi'den

yılınadek yaşamıştır.

32 yaş küçük olıan

Fahred­

dinoğlu muharrirlik, müveITi'hlik çalışmaJarma, tabiatiyle, da.ha geç başlamış; Rusya'nın ba.cıtanbaşa k arış tı ğı günlere eri�miş, ve bu cataclisme'ıin (küçük kıyaımet'in) doğurduğu bütün yok­ sulluklara, yoksunluklara,

üzüntü ve sıkıntılara

katlandıktan

sonra epey ilerlemiş bir yaşta, 1936 da bu hayata gözlerini ka­ pamıştır. Demek, bugün (yani, konferansın verildiği 1956 yılın­ da) ölümünden tam yirmi yıl geçmiş bulunmakıtadır. Şimdiyedek

Mereani ile Nasiri üzerineı birtakım yazılar, hatta monografiler yazılmışsa

(1)

da (1)

Fahreddinoğlu'ya

hen ü z

Doğumunun 100. yıldönUmü <lolayısiyle

ş.

sıra

gelmemiştir.

Mercanı üzerine

MEJC.­

CANİ adlı kollektif büyücek bir eser Kazan'da 1915 tarihinde yayımlan­ mıştır. Kayyum Nasiri

hakkında ise, KAYYUM NAS.lıtt MECMUASI adlı

kollektif bir monografi ölümünün 20. yıldönilmü nıtlnaııebetiyle Kazan'<Ja

1922 de neşrolunmuştur. Bu iki kazanlı meşhur üzerine 'I'ürliiye basınında da b irt a kım yazılar çıkmıştır.


--8Şöyleki Büyük Rus ihtilalinden önce bu kalem ve fikir ada1111 için şu vey a bu münaıse!beıtle bir günbayraım ı (Jüıbile) yapılıp ken­ disini tanıtan , hizmetlerini, eserlerini belirten bir eser kaleme

a lmma:dığ-ı gibi herhangi

bir kimse tarafından

onun bıi.ografyası

(tercüme-i haJi) veya ü stadın kendi kalemiyle bir otobiografya­ sı y azılmı ş değildi. Ölümünün üzerinden yirmi yıl geçtiği h alde

hiç olmazsa ölümü münasebetiyle bi r tercüme-i hali y azılmı ş ol­ duğu bizce malfım değildir.

Kim bili r, belki bu müddet içinde Ka-

. zan Yurdunda. bir kabadayı çık mış tı r da bu tercüme-i hal için

gereçl er toplamakla uğraşıruı.ktudır, belki de bu gereçleri bir düzene koyarak .bilginimizin biografyasını da yazmıştır. An cak bütün buru.ar şimdfük yalnız t em ennile r ve

ihtimalle r " olıup or­

"

tada henüz bizce maliım birşey yoktur ... Bugün "Demir perde" dışında yaşayan bizler için bu zatın biografyasından. söz açmak materyel ·kıtlığından dolayı imkan­ sız denecek derecede güç bir iştir. Kazanlı muharrJr rahmetliıc C em ale dd in Velidi Kazan Türklerinin kültür, edebiyat tarihi üzerine Rus diliyle y az dığı kitabında (3) Abdür rahm an Sa'di Kazan e de b iyat tarihi üzerine olan eserinde (4) Fahreddinoğlu­ nun ilmi ve edebi ç alışmaların dan

kısaca

söz açm ış iseler de,

onun geçirdiği hayat evreleine pek az ilişmişlerdir. Bu eserlerin

ikisi de SovyBt devrin d e

üstad hayattayken yazılmış

oldukların­

dan uzunboylu tercüme-i h al den söz açmak belki de

zama nın

-ic aplar ına uygun görülmemiştir. Rusya dış ında ne şriy at yapmış olan muharrir Ayaz İsh'aki, üstadın ölümünden sonra ·kadirbi­ li!"lik gösterip, dergisinin bir

Nü sh a-i mahsususa"sını çıkarmış­

"

sa da., bunda dahi üstad hakkında o lumlu bilgiler pek ek siktir.

Vefatı dol·ayısiyleı Ankaralı "ULUS" gazetes in i n 2.VI.1936 ;ta­ rihli sayı sın da yazdığım bir makalede ben de, gerek yer darlığın­ dan, gerek bilgi kıtlığı.ndan dol ayı üs tad ı n yalnız Hmi, edebi ça­ lışma ları ve kimi eserl e ri üzerine konuşabilmistiın. İste' bütün bu s eb eplerd en ötürü b urada bu zatın hayatı üzerine anlatacak>

(3)

"

Eserin Rusça adı: Oçcrl;: istorii olırazo\'annosti i literaturı

lcildt tatar", Moskova ( 4)

.

-

Liningrad, 1923.

Tatar edebiyatı tarihi, !{azan 1926.

voıjs­


- 9_::lanın ş urada - burada .görüp not et ti ğim eksik gereçler veya ha­ tıralar kabilinden .c-lan dağı nı k bil gile rdir. Ne yapalım, iyi, ay­

dın günler doğuncıyadek bunlarla yetinmek zorundayı z . . . il

KÖKENİ Fahr edd inoğlu , bir

ve

TAHSİLİ

rivayete göre 1855 de (5);

rivayete göre de (6) 1858

de

başka bir

o zamank i idari ,böliinüşe göre Sa­

mar g ub e rniyası (ili)nin Bugfrlme ilçesine ( uy ezdine ) bağlı Ki­

çüç-atı adlı köyde doğmuştur. (Buraları bu gün Sovyetlerin "ya­ l an cı " cumhuriyetlerinden Sovyet sosyalist muhtariyeUi Tata­ ristan cumhuri yeti sınırları içine alınrruş tır ) . Babası :fi�ahreddin hoca da imam dL

Anası gene bir

hoc-a olan Ramkul hazretin üç

kızından biri olan Mev:hube hanımdı.

TAHSİLİ: Da:ha 18. yüzyılın son yarısında bazı kazanlı ve urıallı gen çler "tahsil-i ulum" amac iyle Buham'ya gi lme ye baş­ lamışlardı. Bu, ilim ara m a sefe:rıleri 19. yüzyılda da sürüp git­ miştir. Kazan Yurdunda ilk dini teceddüd (yenilik) davasını -Or­

taya

atan ıA.bdünnasir (,Ebunnasr) Ku r savi (ıKursaJı); sonraları

onun izinden y ürüyen ve Yurdum u z da

Ş iha peddin Mer,cani de

B uhara' da

milli tarih çığrını açan

okumuşlardı.

Urallarda ünlü medreseler kuranların da birçokları

Kazanda ve

Buhara'da

tahsil göre n kimselerdi. 19. yü zyılın sonlarına cbğru B uhara he­ vesi tavsamaya başlamış; İs tan b ul , Kahire V'e Me di n e hevesi u yan mı ştı. Ancak genç Rizaeddin Fa.hreddin oğlu tahsil i çin bu diyarlardan hiçbirine gitmemiş, fahsilinıi adı gL>çen Bugülme il­ çe sindeki Ş elçili köyünde müder ris Abdülfettah hazret idare­ sindeki ·bir medresede y pmış tır. Ve mektep tahsili bununla so­ a

na ermiştir. Bu, o de vrin pek meşhur medre s el eri nd en de değil -

·

(5) (6)

Larousse du XX:e siecle t. V. Ayaz İshaki'nln Berlln'de çıkardığ"ı "Yanğa Milli Yol" dergi­

ainin "nüııha-i mahsusa"sı: Temmuz -

Ağustos 1936.


--10di. Rizaeddin efendi 1889 da. tıhek adlı köy e imam seçilmiş ve bir müddet ıSonra a.klıund u nvan ını almıştır. .Şimdi bu rada şöyle bir soru ak la gelmez mi? Böyl e bir köy

medresesinden başka hiçbir yerde tahsil gönniyen bir gençten

nasıl oldu da bildiğimiz meşhur.Rizaeddin bin Fahreddin meyda­

na geldi? Aklımızın

erdiğ"i

denli bunun açıklamasını yapmaya çalışa­

lun.

111

İLK fi'i.J'11t UYANIŞI; DİNİ MECLİS ÜYELİGİ

Ne gibi 3.ı.niUerin etkisi altında ·Olduğunu ·bilmiyoruz ama, bu genç "şekert'' (şagird) veya imam, 1883 de Kınm'da meş hu r

başlad ığı Tercüman gazete­ (Tercüman gazetesi çik:nıaya

İsmail bey Gaspıralı'nın çıkarmaya sini oku makta n

hoşlanıyormuş

başladığı zaman o,

29

yaşındaydı). Öte yanda�. köhne Buhara'­

dan yeni fikirler getiren mütefekkir ( düş ü nür) ve müellif (ya­

zar) Şihabeddin

Meı•cani'nin arap

d iliyle

yazılan ve oldukça

uyarıc ı ve düşündürücü fikirleri ve buluşları içine alan eserleriy­ le de u ğr aşm aya başlamıştı. lşt e, bunlar, yani "Tercüman" ga­

zetesiyle Mercani es e rleri , zaten yaradılıştan .zeki, anlayışlı ve meraklı olan bu gencin. fikir gözünün :açılmasında ve · yeni hayat görüşü edinmesinde çok tesirli . ami l olmuştur, deniliyor. Bir de

lslfi.m Şarkı'nın ileri fikir ve siyaset adamlanndan olan meshur

ile Petersburg'da karşılaşması ve kıı>nuşma­ laııda bulunma sı onun henüz gelişmekte olan yeni hayat görüşü­ nü da:ha 'bir kat pekitmiş ve kuvvetlendirmiştir. Türkçülüğiin esasları .kitabında koca Ziya Göka lp diyor, ki: "Mısır' da Şeyh Muhammed Abduh'u; Şi mal 'rilrkleri a rasında Ri.zaeddin Fah­ reddin'i yetiştiren ( " keşfeden" denirse daha uygun olacaktı: A. B. T.) büyiik İslam miiceddidi C P maledd in Efgani Türk vataCemaleddin Efgani


---11nında Mehmet Emin'i bularak, Halk dilinde, ıHalk vezninde �iir­ ler yazmayı tavsiye etmiştir". Rizaedclin efendi daha genç imam iken kaleme sarılarak bir­

takım din ve d ünya meselelerini söz konusu ederek İTİBA!t adlı bir eser ya:ı.ı.p ·neşrelmişti. Bu, ilk kalem denemesi idi. Onun için bunda onun dini-içtimai meseleler hakkındaki düşünceleri he­ nüz tarnamiyle billfıdeşmiş değildi tabii. Fahred<linoğlunun fikir hayatından söz açanların ıhemen-heımen hıiçhiri onun •bu tonguç eserine illı)memişdir.

Ama

bu eser

Kuzey

Türklüğfaıün

ünlü

şair ve .fükir adamı Akrnolla'nın dikkatını çekmiş oıacaktır, ki

Ş. Mer can! için yazdığı ağıtında (mersiyesinde) Bu ftlimi seven

ve sayan1ardan bazılarını anarken İ'l'İBAR muharririni de ha­ tırlamış ve demirtir, ki: 1'-letalib-1 aliycllc

hııJdmıı mirlmt

Mıılm,'iid-1 ta.liycdc halduı mlr'at

İtibar'ılıı itibarga algım nu,n llürmetlü I:.izacddiu bir kılınil z:ıt

DİNİ MECLİS ÜYELİÔİ: Hernc kadar fikri açılnuş, .hayat görüşü düzelmiş olsa da. bu genç adam şayet imam bulun<luğıı dar çevrede saplanıp kalmış olEaydı, zeka sına ve ülküsüne

t e fek kü r ve <ilim alanında

uygun şekilde at oynatamaz, ve o ·sıkıcı

hava iç.inde asla gereği gibi kanat geremezdi, ve bu yolda maddi· imkanlardan da yoksun o1urdu el b ett e . Bereket versin, ki Yüce Kudret'in. bir feyzi o�arak geçen y üz yılın

ni Ufa

90.

yıllarınd a kendisi­

İslam Dini Mec1isi'ne üye tayi n etmişlerdi. Onu bu gö­

reve inha eden müftü kim olu rsa olsun, bu hareketiy1e Türk­ Müslüman Cemiyetine büyük bir iyfük yapmıştır, diyeıbilıiriz. Yfl.1nız bu hareketinden ötürü de o müftüyü hayı:rıla yadetmek ye­ rind� olur sanırım. Bu Meclıis'in basında resmen müftü unvanını taşıyan bir başkan ( reis ), ve resmen rusça çlen (üye) diye ad� landırılan 3-5 üyesi bulunuyordu. Bu Meclisin asla bir kazai gö­ revi yokken müslümanlar bu üyelere kadı (ora söylenişine göre

ka-ziy) derlerdi. Hatta bu unvan res m i gıörevlerinden ayrıldık-


--12ıtan sonra da ·isimleriyle ·beraiber söylenirdi. Örıeğin, Fahreddıin­

oğlu'ya ·her

zaman Rıza kaziy derlerdi Nitekim bir zamanlar bu

Meclis'te üyelik y:._ mış olan ünlü seyyah "ciahndide" Abdü rre ­ şid İbrahim

efend iye de, hep Reşid k.aziy denirdi.

Görevlerinde bir gaf yapmazlarsa, "Müfti hazret" dle de iyi

geçinirlerse, veya kendileri çekilip gitmezle rse bu "kaziy"ler sık­ sık değiştiııilmezlerdi. Önergin, Rizaeddin efendi 1905 ihtilaline k ada r bu görevinde 15 yıl ka.dar kalmıştır. Onun bu üyeliğe atanması v e onda uzun müddet ,kalması yalıuz bu Meclisin iş­ lerirrin iyi ve düzenli yürfüıülrnesi bakımından de ğil , bu Kuruma bağlı Türk lerin fikir hayatının gelişmesi ve yükselmesi yönün­ den de ço k mutlu,

faydal ı ve sem e reli bir

olay diy e kabu,l · edil­

melidir. Bunu bir parça açıkla.yalım.

iV UFA DEVRİ

Iı1kir Iıayahıım genişlemesi Bu tayin üzerine Fahreddinoğlu, her yanı akar sularla çev­ rilen yüksek bir tepe üzerine kurulan, yeşilliklere göm ülen ; ha­ vası bal ve kımız ko kan şirin UFA şehrine taşınıp onun te k katlı ahşap evlerin d t!n biııini konut edindikten sonra olanc a gayre tiy ­ le fikir ufkunu

gen işletm eye,

bilimini yükseltmeye koyulmuştu.

Kendinden ıduymadım ama, C emal edd in

Velic:li'den alıp söylü­

yorum: Hazretimiz hayatının bu evresi hakkında diyormuş, ki:

"Adeta, elifbadan başlar gi bi yell!i baştan okumaya, öğrenmeye

girişmiştim". Ger e k Buhara'da., gerek Buhara örneği Kazan Yur­ du medreselerinde okuyup hatın-i kütüp ( ikmal-i nüsah) eden talebelerin arapçaları pek zayıf olurdu. Şelçili

köyü medresesi

de bir istisna ol amaz dı tabii. İslami üimler alanında bilgi sini de­

rinleştirmek, eski İslam medeniyeti devrinde yetişen bilginl erin ana eserlerini kavrayabilmek; neticede gerçek bir İsl'am i lahi yat ­ �ısı olmak istiyen Fahreddinoğlu için ilkönce Arap di li ve ede-


-13 � biyatı alanındaki gucunu artırmak gerekiyordu.

Bu

amacına.

ulaşmak için o, Mısır'dan, Beyruıt'tan deste-deste difüilgisi, ede­ biyat ve lfıgat kitapları çekmeye başlamış ve bütün varlığiyle bunları incelemeye

dalmıştı.

Arapçaya

vukufu

genişledikçe

Riı.ıu�ldin l"ahreddinoğlu -

1855

-

1986 -

lmam Gazali, İbnü- Ruş d, Muhiddin

İbnü-.A!rabi,

İbnii-Haldun,

İbnü-Esir, Farabi, Zarnahş.sri, YakUt Hamevi, İbnü-Hallikan ve başkaları gibi İslam

miitefekkir

ve müvorrfülerinin

eserlerini


-1'.I: inceleme kapısı onun iç in artık ardına kadar açılmış oluyor, ve hazretimiz de btı kapıdan içeriye büy ük bir tehalükle dalmış bu­ lunuyordu.

ü, yalnız arapça eserlerle yetinmeyip,

Türk çe yazıl anları

da boşlamşyordu . Babur, Nevııi, EbuJgazi ve başkaları gibi Ça­ sırada ilgi­

ğatay türkçesiyle yazan müelliflerin eserleri onu Hk

l endirmekl e

beraber, o, os:m.anlıca yazılan tarihi, lisani ve edebi eserlere de ·büyük önem veri yordu . Evliy� Çelebi, Kati p Çelebi, Naima, Cevdet paşa., Mü,tercim Ahmed Asım, Ahmed Midhat efendi, Ahımed-Vefik paş a, Şenıeseddin Sami, Ziya paşa, Namı k Kemal, Abdülha!k Ham id, Recaizade ;EJrreım, Fil:ozof Rıza Tev­ fik, Abdullah Cevdet, Ahmed Ji'aıris Şidyak (El-C3'vaib neşriya­ tı), Nec i p Asım, Veled Çelebi_, Bursalı Tahir gi bi tarihçi, lfıgatçı ve �ikri yatçı müellifler onu en çok ilgilendiren kalem iy�leriy­ di. Ayıu zamanda Divan edehiyatııun Fuzull, Baltıi, N�fi. Nabi, Nedim

ve Şeyh Galip gibi ileri 'gelen temsilcilerinin eserlerine

hatta "Servet-i Funfın", ve Türkçül ü k -milli cereyan

VG

edeb iyatı

ürünlerine de ilgisiz

kalmadığ1 besbellidir. ıOnun ESMA adlı hilkayesinde bir kurayçı (kavalcı) ve yırçı (şarkıcı) Selim-Babay'ın ağzından söylett iği hir şark ı vardır, ki

şöyle başlar: Hey lıa.yıı ol kiin, ki bizıle şcp turular bar idi, Emme düşmıuılardıı. gıı.ıuler lçpuşula.r bar

idi.

·

Doğrusunu söylemek gerekirse bu, aslında bir şarkı-filan olmayıp, kavalcı Selim-Babay'ın ağzına yakışmayan, ama mu· harrir ve ruhen şair olan Fahreddinoğlu'nun kalemine pek ya­ raşan ve

daha evvelkilerine "nazire" (benzetme) olarak Kazan lehcesiyle düzül en ·bir gazel dir .· Bu gazelin aklımda kalan bazı

pal"Çalannı tazeleyelim:

Bir vakıt çıgıır illik

biz kırga dust-işler bilen

Anda oyunla.r-külüler, sikiri,iler bar idi,

Ol . vakıt munça rahimsiz tügil ldi kızlan: Anda

tutaşlarda. ımlar, lıüz kısular bar idi.


- 15 Bu. gazelin prototip-'i Fuzulideıdir. Ondan sonra

bu 1'.,uzuli'ninki

Ziya paşa da -

Nedim

ile

örneğe göre meşhur gazellerini söylemişlerdir. şöyle başlar:

Ey hoş ol günler ki ruhsurm l,ıu.na mıuıı.ur idi, Çeşm-1 ümmidim çerağı vasldnıı pürnu r leli.

Arada şu beyitler de bulunur: İzzetim şem'l münevver, tallim uz.mi lc.ıavi Devletim hiilunü revıın, aylj l m .evi ntıL'mur

idi.

* Adem idim, k u rbu dergiUıda bıılmuııtum kabul, l\'fonzlllm Cennet, meyim Kevser, eıılıdııı lıur iıli.·

Nedim'üık.inden: Sinede evvel ne muhrik aıı.rı.ulur vur idi,

Lebdl!I serkeş sııhlar, uterıll böler vur

itli.

* Böyle bihu.let

değildi

gördüğüm sulıra-l aljk,

Andu. mecnun bitiler, divane cfıler vıtr'idl.

* llen bugün blr nevbuhu.r-1 hlisııii ô.u ı;cyreyledim, Tarf-i destarmda sünbüf glbl mfıler va.r'ldl.

* Seıı yine nev-ıılyaz aşık ml peyda eylcdlıı 'f Kuyuııe yer-yer dölcülmü1:1 a.u.burulu.r v.ar'idi.

* Ey Nedim, ey bülbül-Ü ııeydu, ııiçün bıı..mu11s ıın '! Sende evvel çok nevulo.r, gllftii-gQhır var'ldi.

Ziya-paşanmkini de şöyle bir gözden geçirelim: Hey ka.nl ol dem, ki dllde ıw.r-Lula.r \'ar'id.i, Şa.vkl·ar, gu ml er, lmve:.ler, cüstücufor vnr'idi.

* Bir zaman neyıll lıu.n�lıo.tm fer-u ı;ıtıvlrnti! Anda yer-yer nıı.'rıılar, ·bin lıay-u hulcr vur'lı:li.

* Haha. vardım, ıı.ğlıı.yup, riiyu.da gördüm dün gece: Basdığ1 yerlerde yıı.rin ı,ıı.nlu sula r \'ar'iı:II.

*


-16Kitın alurılu b:ıg-i alemılen meşaınm-i arzu, Lalede, siinbiilıle eV\'el ı·c ng- u büler \'nr'icli.

·'it: Şiındi hir köhne sifali çok göriir saki-i Delır,

Bezminıizıle bir zaman ı:errin sebiller var'icli. )� Dilrubalar bö yle clamenlteş değildi bezmclen, Her gece anşık arll.l'lar mahrular var'lili.

* Sen, Ziya-, gelmezden evvel Dchre ma nendi Nedim, Arsıt-i

ıııızm-u

hiinderde niikte-gfıler var'idi.

Bir ara söz olarak bunları göçürmekten m ak sadım "Selim­ babay şarkısı" için bu gazellerden birinin veya. her üçünün örnek 1 tutu1duğunu beıliTtmekti. Ayni zamanda, bu, Fahreddinoğlu nun

Divan edebiyatı ile de uğraşmış olduğunun, küçük de olsa, biı• deliliclfr. Rizaeddin efendi, şüphesiz, farsç a da bilirdi. Ancak yazıla­ rında tanık ve pk.iticisöz olarak Arap edebiyatından

vecizele:�

ve beyitler göçürüyorsa da, farisi edebiyattan bu gibi göçürm.e­ ler ve tanıklamala.r yaptığı pek -görülmüyor. Yalnız Arap ede­ biyatından değil, Iran edebiyrutmdan ·da 'cı:ol. bol örnekler nakle­ den Musa Carullah Bigi'den bu hususta

da

ayrılıyor demektir.

Her ne hal ise, Fahrt�ddinoğlunun farsçaya

vukuf derecesiyle

İran edebiyatiyle uğraşma meselesini,. hiç olmazsa,

tesbit edebilmek iç.in şimdilik benim

iistünkörü

elimde yeter malumat yok­

tur. Bunu artık biz·den ıSonra gelecek olan irdeleyicilerin mey­ dana çıkaracaklarını umalım.

FENİ FİKİR AJUMLARI: Fahreddinoğ-Iu,

içinde yaşa<lığı

za.manın yeni fikir akımlanıu, ileri milletlerin hayat görüşünü ve çağdaş ilmin yürüyüşünü de öğrenmek ve koğalamak istiyordu. Bu yolda ne gibi kaynaklara başvurabilirdi? Kendisi Batı büyük d.illerinden birini bilmek şöyle dursun, rusçası bile kıttı. Bunun­

la. beraber bu amacına varmak için onun önünde, zayıf da olsa, haşka iki kaynak vardı: biri Tan:ıimat'ın meyıdana getirdiği ye-


-17ni orijinal ve tercüme Türk-İştanbul edebiyatı; ötekisi yeni Mı� sır ve Beyrut matbuatı. Bunlardan faydalanmasını bilen Fahred­

dinoğlu için bu, gerçekten çok verimli yeni fikirler kaynağı olmuş­ tur. Hazretimiz boyuna Mısır'da;n yalnız dini teceddüd (yeni­ lesme), reform taraflısı olan Cemaleddin Efgani, şeyh Muham­

m

�-Abduh,

Kasım Emin, Ferid-Vecdi, Tantavi-Cevheri,

Menar" sahibi şeyh Reşid-Rıza

"El­

gibi 'İslam fikir adamlarının

lerini çekmekle kalmayıp, suriyeli ve lübnanlı

eser­

hristiyan yazar­

lardan Cürci Z eydan� Nemr-Sarruf kardeşler ve �,erah gi. bi kalem iyelerinin Batı örneğindeki yayımlarını

(ki

Anton

bunlaırın

çı�·ğu Mısırda neşrolunuyordu) da kovalamaktan yordu.

geri durmu­ Yeni-yeni ki.taplardan başka, Cürci Zeydan'ın çıkardığı

El�Hilal mecmuası; gündelik El-Mul,attam gazetesi sahiplerinin yayımladığı kalın, il mi-ede b i El-.Muktataf

der'gisi de Fahreddin­

oğ"lu'nun Kahire'den abune sıfatiyle getirttiği mevkuteler ara­

sında bulunuyordu. MURl\RRİRl.ıİÔİ: üst ad hem arapça, .hem tiirkçe eski ve· ,

yeni mühim eserleri asla gevşeklik göstermeden ok.uyor, inceli­ yor; bunlaroan çıkardığı bilgil�ri kafasm<l'a gereği gibi sindir­ dikten sonra onlara bir düzen veriyor, planlar kuruyo•r, sistem­ ler düzüyordu; çünkü o, kafasının düpedüz bir bilgi an barı ha­ linde kalmasını istemiyor: öğrendiklerinden, bildiklerinden baş­ kalarını da faydalandırmayı, soydaşlarını fikir, bilgi yönünden aydınlatmayı ve

:Uerletmeyi

de arzuluyoPdu.

Sözün

kısası: o,

yalnız okumakla kalmayıp, yazmak, ımuharrir-müellif olmak da istiyordu. Gerçekten, o, UFA devrinde ileride ,önemli eserler için gereçler toplamak,

kaleme

topladı.klannı

alacağı sisteme

koymak ile uğ·raşma1ktan başka, kolları sıvayıp kendisini çok il­

gilendiren �hlaki

umdeler üzerine ufak-ufak ri sal el er yazıp neş­

retmeye de· başlamıştı. Bu koca fikir ve bilim adamı yüksek kür­ süsünden aşağılara inmeyi Jcüçülmc saymayıp, çocuklar, okul­ lar için ufak, ancak özlü ahlaki kitapçıklar yazmaktan da çekin··

memişti.


-18Fahroodinoğlu'nun bilim dünyasını, bütün

TARİIIÇİLİÖİ:

'Türklüğii,

hele Kazan ve Ural �für-J<lerini en çok ilgilendiren t:ı­

rihçiliğ"inin temelleri de UFA devrinde atıl nuştı

di anılan Tü rk lerin fikir h ayatı tarihi

.

İlkönce

o, şim­

için gereçler çıkarm ak

yo­

lunda UFA Dini Meclisi'nin a·rşivin den faydalanmayı diişündü. Yeni üye Ufa ya gel diğ i '

derece düzensiz, perişan,

gü nlerde bu arşivdeki evrak son halde bulunuyordu.

darmad ağı n bir

Fahreddinoğlu bu evrakı kalın toz kalınanı a1tendan çıkarıp dü­ zenlemeye, sınıflamaya ve işe yarar bir hale .koymaya girişti. Hatta bunlal'dan faydalanıp, TANZİMAT ve MUTALEA adla­ riyle iki eser dahi ıkalemeı alıp bastırdı. Bundan :başka, bu evrak onun ASAR isimli kitabı için de kısmen materyel ödev:i g örmüş­ tür. Muharririn

MEŞHUR HA'llUNLA!R

adlı biografya kitabı

da bu UFA -devrinde yazılmış ve yayimlannuştı. İleride eserle­ -rinden bahsederken

tarihçiliğine

bir daha

döneceğiz.

ORENBUI�G DEVRİ

GAZETECİLİÖİ[:

Bil in d iği üzere Rusya'mn Japonya kar­

-şısında yenilmeE::inden sonra 1905 de bidnci Rus ihtil al i 'Patlak

vermiş, hürriyet bayrakları aç ıl mış, müslümanlara da milli meY­ kut (per:o::Iique) basınlannı k urma k imkanı başgöstermisU. Bu. arada Türkistan'ın eşiği yerinde olan madencileri Şakir ve Zakir

ürenburg

Ramioğulları 1906

şehrinde altm VAKIT adlı

da

bir gazete çıkarmaya karar verip, onun ba§ına Fahreddinoğlu' nun yeğeni (hemşiresinin oğ"lu) ünlü yazar Fatih Kerimi'yi g3tirmişlerd. i. Nekadar kuvvetli bir kalem iyes i olursa-olsun, yeni gazete yalnız Faüh Kerimi başyazar

ile

yürüyemezdi tabii.

di.işünmüşle.r�taşınmışlar, o zamanadek

Naşi rl er ve gazetecilik

yapmamış ise de, fikir ve bilgi yükünün ağır ve özlü olduğu bi­ lin mi ş ve tanınmış olan, ve üstelik başyazarın dayısı da bulunan .


-19"Riza

kziy "y i

da

bu g azet e de

muharrirlik etmeye çağı rmışl ar .

Ko ca bir d ini .k urumd a üye olan bir -din

aliminin, ne olacağı,

ney­

le biteceği bel iırsiz gazeteciliğe geçmesi o gü nl erde olağan işler­

den değildi. Hatta o

g ün ün kamu düşünce.since y adırgan an, ay­

.ıun sayılan ve dedikodu yar atacak olan bir hareketti. Koca"Riza

kazi y"

49 yaş ınd a idi) şerefli mansıp gazet ecilik yapmaya girişsin! olur şey·

bu .yaştan sonra (o zaman

ve mak amını bıraksın d a,

mi bu?

a ykırı görüşlere, dedikodu­ lara aldırış etmeden teklifi kabul etmiş ve aile si yle birlikte Oren­ burg'a taşınıp VAKI':D gazetesinde çalışmaya başlamıştır. Ü.sta­ dın fikir hayatındaki bu değişiklik bundan ıtam 50 yı l önce vu­ iAma Fahrcddinoğlu bütün bu

kua gelmişti.

gün yaşayan ye h a ftad a ·ancak 4-5 defa çıkan bir gazete Faıhr edd inoğlu'nun fikri ve ilmi gücünü gereğ·i gibi k ull an abilmek için peik elverişli bir meydan değildi. Oysa, ki o, UFA'dan tuma.r-tumar tarihi, ilmi malzeme getirmiş bunuyo r du . Gerç e kte n , " at va.r, meydan yok" sözüne u yan l:>ir durum başgösteırm:işti. Bundan dolayıdır, ki g aze tenin naşirleri bu füdr adamının ıisıtediği gibi kulaç atabilmesi i çin iki yıl son­ ra ŞURA ·adiyle iki haftada bir defa çıkan mecmua neşrine gi­ r.işmişlerdi. 1908 ytlının 28 Oeağında çıkmaya. b aşlayan ŞT.,JRA derg is i RUSYA Türkleri arasında çı'kan en ciddi, ve içindekileri en z engin olan bir mevkute i·di. Usta ve olgıun bir bi ogr af (ter­ cürne-i halci) olan Fahreddinoğlu'nun kaleminden m eıcmuanm hemen her sayısmda Uluğ hadis.c.ler Vt\ meı!jhur kimseler başlığı al tın da uzunca ve çok özlü bir ·başyazı çıkıyordu. Ve bunlarda İslam, Türk ve hatta Batı tarihinden meışhur birer a danun ha­ yatı, yaptığı işler ve eserleri derin bir vukuf ve akkı n bir üslfıp ile anlatılıyordu. Bu değe rl i mecmua 1915 yı l ının 28 Ocağına im.­ dar devanı etmiş ve o tarihte, beliti de harp dolayısiyle, kağıt kıtlığından ötürü, kapanmıştır. Derg inin yedi yıllık kolleksiyon­ ları Kazan ve Ural Türkliiğünün t arihini ve fik i r hareketlerini Ancak bir sayısi tek bir

iııcelemek istiyenler için çok verimli kaynaklardır.


--20Rizaeddin efendi Orenburg'da geçirdiğ·i gii nler d e yeni tip

HÜSEYNİYE

medresesinde hocalık da

yapmıştı.

VI ESERLERİ İnsanlara değer biçme öl<;ümünün temelinden

değiştiği bir

muhitte ve devirde hayata gözlerini kapamış olan üstad Fahred­

dinoğılunun henüz

tercüme-i hali yazılma;d.ığı gibi, eserlerinin

bibliografya;sı da düzülmüş

'Türk muharrirlerinden

Fahreddinoğlu

değildir.

Türkiye

der ec e sinde pek "yazı makinesi" de­

Ahmed-Midhat efendi

çeşitli konular üzerine dağınık ve

k endisine

nilecek mertebede pek çok ya .zı yazmış değilse de, onun da bir muharrir sıfatiy1e çal ışma alanı Dldu'kça geniş.tir ve çök yazı yazan muharrirlerden biridir. En çok

sevdiği

konular biograf­

yalar, fikir ve kültii.r tarihidir. Üstadın eserleri üzerine kabataslak

şöyle bir tasnif yapa­

biliriz:

A. 'fercüme-i haller, fikir ve kültür tarihi üzerine olan eser­

lerden :

1)

ASAR ( es erler , izler) : kronoloji teımeline gö re düzül­ müş olan bu eserde Kazan ve Ural Türklerinin Rus egemrnllği al tında geçirdikleri za m an içinde Cemiyet için faydalı işler gör­

ı:-lan beJli-başlı k im se lerin .hayatı ve işleri hikaye edilmekte­ Bilindiği üzere Ş. Mercanı: Müstefaı1ül-a.khbar adlı cseriniP. TI. cildinde şimdi arulan Ti.ir'klerin Rus hakiımiyeti altında o za­ müş

dir.

manadek geçen fikir hayatını, dinsel ve kültürel çaİışmalu.rını:

·cami

ve medrese gibi din ve kültür kurumlarının tarihini: ve müd::.ırrislerin teroüme-i haUerini an latmıştı (7).

imam

Fahreddinoğlu ise, Mercani'niıı bu h'a.yı rlı ve faydalı işini devam -ettirmek amaciyle, üyesi bulunduğu (7)

Dini

Meclis'in arşivinden

Kitabırı bu cildi Kazanda posthcıne ol:ı.rnk 1900 de basılmı�tır.


21

-

-

de fay d al anmak suretiyle ASAR adlı biografya kitabını yazma­ ya lraşlamıştı. Ceste-ceste neşrine karar verilen bu ·eserin birin­

ci cüzü 1900 de çıkmış

ve. ondan

sonraki yıllarda

2 den ·sekize.

kadar olan cüzler yayımlanmıştır. Bu eser kup�kuru bir tercüm e i hal kitabı olmayıp, bun d a -

müellif MÜLAHAZA baş.lığı altında çeşitli so syal , dinsel ve kül­

tür.el me�elelere de ilişerek fi kirler sermekte, eleştirmede ve çö­ zümlemelerde bulup.maktadır.

Eserin değ·cri ıbundan dolayı .

dalıa

bir kat artm aıkıtadrı (*). .

MEŞHUR KiMSEUJit:

2)

Eski İslam müellif ve müte­

fekki rler inin ve kimi çağdaş ünılüleriri ten:kj,di biografyal'arım içi­

ne alan eserlerdir. Bu nlardan şu altı t anesi kitap halinde basıl­

mıştır: İbnü-Ruşd, İmam Gazali,

}:;bul-ıala

Maarri,

Muhiddin

İbnü-Arabi, İbnü-Teymiye, Rütübü-Sitte ve müellifleri, Alunctl­

A hme d-M i dh at

Midhat ofencli ve Ahmed-Bay.

efendi hakkında

Fahreddinoğlunun eseri ayarında bir tercürne-i hal şimdiyedek İstanbul'da bile yarJlrnış de ği ldi r sanırım. Ah med Bay ise, adı -

geçen Orenburg şehr inde

-

HÜSEYiNİYiE mektebini kuran ,

kıflariyle onun yaşamasını

ğüdür

va­

Mi.iseyinoğullarının büyü­

s ağ layan '

.

3)

MEŞHUR HA1'UNLAR: Bir biograf sıfatiyl e Fahrcd­

clin oğlu nun büyücek bu eserinin '

UFA devrinde'neşrolunduğunu

yukarıda söylemiştik. Son zamanl arda müslüman kadının acıklı

eseriyle

d urumun u göl"erek son derece üz ün tü duyan müellif bu

b ir zamanlar Miislüman ve Türk

kadınları

ar asın d an ne gibi

yüksek varlı kları n yetis,tiğini gösterrneği düş ü nüyor, ve bun dan ibret alarak, bugünkü

İslam

'.kadınının ailevi, içtimai ve hukuki

durumunun düzeltilmesi gerektiğini anlatmak tiyle MEŞAHİRÜNNİSA'yi

yazan

.

(Vak­

İstanbullu Zihni efendict! de

böyle bir düşünce ve amaç güdül müş ("')

isti yordu

ol abi lir )

Bu. eserin kapağında ismin -altında

.

şu alçak .gönülllice

'Zılmıştır "Memleketimizde olan İslam alimlerinin ve meşhur ı:erclime ve taobakııları, tarih-i veladet ve vefatları ve

sözler

ya.­

kimscleriı:

başka ahvallel'i".


- !�2 -

ŞURA

dergisinin adeta her sayısında çıkan ve ayrıca basıl­

dığı takdirde cildler teşkil edecek ol'an meşhurlar biogra fyalarl da muharririmizin çok kıymetli eserlerinden

sayılmalıdır.

Bu

arada Altun Orda, Kazan ve ,K ırım hanlarının tercüme-i halle­ rini yazarken füıtadın ııusça kayna;klardan da faydalanmış ol­ duğu anlaılma:k tadır.

4)

HlKAYıELF .Jı (SELİME ve ESMA ) :

Fahreddinoğ'lu

ciddi ve ağır ilmi tedki.klerinde:n sonra dinlenme saa.tierinde (ta­

bir caizse, boş zamanlarında) iki tane edebi eser (hikaye) de ya­ zıver.miştir, ki bu nlardan biri

da

Gafil bin Abtlullah

SF�LİME

(ya.ki

İFFET) olup, 1900

iğreti imzasiyle ; ESMA adlisı ise imzasız

olarak neşrolunınuştu. Zamanında Kazan edebiyat çeıvreleııindc­ yankılar uyandıran , tcnkidçilerle okurların da dikkatını ç eken

bu h\kayelerdc de

Fnhreddino�fo'yu bir

r. an'atkftrdan daha c.ok

ahl§.kçı cephesiyle görmekteyiz. Zaten bizde o devrin modası hu idi. Ö devleri toplum hayatını olduğu gibi tasvir etmekten iba­

ret olan, belki de kanaatça kernfüerıi anı.oral bulunan Fatih Ke­

rimi, Ayaz İshak! gibi hi'kayeciler dahi hele ilk eserlerinde birer ahlak h ocası ckğil m iydil e r ? Ama mesle'kçe Fahre·ddinoğ"lu

bu

hikayeci olmayan

ıhiıkayele.rinde bir ahlakçı olarak dıı ötekıilere

nis'beten daha çok .muvaffak olmuştur. Sebeıbi ? Çünkü o, ulim, çok okuyan ve düşünen bir fikir adamı idi. Hakikatta bilimden ve bilgiden yoksun olan bir yazarın hikayesi de,

şiiri de biiyük

bir değer taşımaz. Hikaye ve şiir yazmak için

fazla ilim şart

değil diyenler Dünyadan, san'at ve edebiyattan gafil kimseler­

dir. Daha .koca Fuzuli "!imsiz şiir esası yok duvar olur; esassız duvar gayet bi-itibar olur" .dememiş midir?

4)

DİNİ-AiHLAKI ESERJ:..ER : Hele yaşı ilerleyip de Ma­

vera'ya sığ·ınrrıa Jhtiyacı duyduğu devresinde ü stadın dini-ahlaki

'konular ıüzerine

yazdığı eserleri de vardır, ki

.bunlarda !.slamın

en ço!k ahlaki umdelerine ehemmiyet verm ekte; başka kimi mü­ teceddJd ( yenileşme tarafdarı ) din adaımlarımız gibi,

Kur'anı

yeni ilim prensipleriyle uzlaştırmaya yeltenmeme'kte ; bu Yüce semavf kitaptan bugünün ihtiyaçlarına uygun kaide ve kanunlar c;ıkarmaya özenmcmektedir. Çünıkü o, gök kitaplannın

Tabiat


- 23 bilimleri temellerini vazeylemek, .teknik ve fon yönt em le ri öğTet­ mıeik için nazil olmayıp,

doğru yola sürmek ramış bir kimseydi.

insan to plumla rı nı ahlaki ·ha.kundan

amaciJ[le

indiklerini herkiımden ziyade kav­

"Dini ve içtimai meseleler" aıdlı büyücek kitabında ba.'ilıca İslamın temel umdeleri anlatılmakta ve bugünkü müsJüman ha­ yatında şu veya bu yönden az-çok önem taşıyan dini-içtimai so­ runlar

gereği .gibi açılklanmıaktadır. Bazı Hadisleri

(Yalvacı.mızın

yi1ce sözlerini) açıklamak amaciyle yazılan başka bir eserinde de güdülen gaye Ahret ve Kıyamet hallerinden d aha çok Cemi­ yet ve h ayat problemleridir.

vıı.

FAHREDDİNOGLU'NDA DİL VE ÜSLUP ÇeşLUi tal'ihi, içtimai, edobi ve ahlfiıki konular üerine yıllar boyıunca kalem -oynatan Rizeddiın efendi ·kendine özgü bir yazı

dili, üs1fıp ve ifade biçimi de işlemiş bulunuyordu. Onun yazı dili

"'Kazan tatıal'cası"

tem�line ·kurulan, fakat arapça sözı:er ve de­

yiımlerle dolu bulunan, tanınmış .�azanh muha:rrıir ve mütercim

Kayuym Nasiri ·diline ·benzernediğ•i gibi, arıışı Kırıım "ta;tarcıı.iS ı " , ar:gacı İstanbul ıtür:kçesi· olan ıb ir .dokumadan

p

Gas ıralı ıdiline de benzeımezdi. Şahsına has

ibaret

bir tür

1bulun.aın

.olan

Musa

Ca:mıllah Bigi'ınin diline de aykırı idi. Aslında "ulema"dan olan bu iıki müellif, işkilsiz, es.erlerinin biitün Türk dünyıasında oku­ nup anlaşılıması ülküsünü güdüyorlardı ama, başl\ia-başka lerle konuşuyorlardı.

Yazı dillerini

birleştirmeyi,

dil­

hiçolmazsa

bhibirine yakla.�tırmayı da dii�ünmüyorfardı. Kazan Türklüğüniin bu uyanış ç.ağında yazı dfünin belirli

bir temele .kurulma s ı , ona bir dü,zoo verilmesi, yönıünün tayin edil­

mesi ile uğraşan :he rhan gi bir kuru � da 1bulunmuyordu. Öyley­ .

se de, başı b oş bırakılan bu hare,ketin

puslu

türlü yön ve yönsemeyi seçmek imkansız

havası i çinde iki

değilıdi. Bunlardan biri


- 2:4 alabildiğ.ine s adel eşti rme ,

mahallileştirme temayülü olup, öte.ki­ için genel bir yazı dili yaratma

si de ileride bütün Tii r•k d ünyası amacına

doğru gidiş yönsemesi :idi. Fahreddinoğ"lu ile Musa Bigi

işte bu Sonu n cu ·

ıtemayü1ün temsilcileri idiler. Heriikisinin dili •kazanmış bulunuyordu. Ay­

bilinçle işlenmiş , özgünlük ( ş ahsilik )

ni zamanıda herJkıis.i e ski Osmanlı y.azı dilini örnek edinmekten de sa·kmmışlardır.

vııı

ŞAHSİ ve İÇTİMAİ AHLKI Fahreddinoğ'lu insanlarla münasebetlerinde ve .insaflı ; bir ya zar ve cemiyetçi

alçak gönüllü

ol arak da ele 1aldığı mevzuları

dikkatli ve titiz idi. Tartışma ve eleştirmelerıinde

inceleıme.kte

yumuşalk ve tahammüllü olmaJkl·a beraber, doğru bulduğu fikir ve kanışlarını savunma

ama baş kalarının

babında

gevşek V•e ikircimli davran maz :

düşünce ve -a.nlayışlarma say;gı ve hoşgörürlü k

göstermekten de g e ri durmazdı. Bu

çok

dikkate

hususta

üstadın şu sözleri

değer niteliktedir:

"Biz tabiatımızda ve ahlakımızda bulunan şavlc sebebiyle hayatımız­ da pek çok tercii m e -i

hal, tabakat,

tarih ve menakıp

kitapları mütaJea

ettik; sadece İslam alimlerinin değil, yabancı milletlerin meşhur adamla­ rından bi rçoklarının ett.ilc; birbi rine

tercüme-i hallerine, icmalen de olsa, aşinalık peyda

muha l i f

meslekler, ve ateş ile su gibi birbirine zıd fikirler­

le k;ırşılaşınış bulunduğumuzdan gönlümilzde bir genişlik; her şey hal{­ k ı ndn soğuk kanlılıJ{ ; hir,bir söz karşısında şaşırmamalc, k ızm amak , hay­

rı�te kapılmamak, hayran olmam a k tabiatı hasıl oldu. Bunu A llah ' ı n bir feyzi saydık da, itikad ve ınesleld erin hata-savaplarını öl çm ek için doğru b:ir miyzan edindi){ ve bundan faydalanma yolunu tuttuk" ( 9 ) .

FaJhreddinoğhı <lincil<li

ama dinci

değildi.

hükümleriıne riayetli , di n da r ve muıtakidiıti, (9)

MERCANI ad l ı eser; Kazan 1915,

s.

Dinci!, yani dlıll n

fakat dinci, yıani din·

415.


- 25 dar görünüp de din ,ti caret i yapanlardan değildi ;

başkalarının

dinine-imanına karışmayan, dini bü tü n, müsamahe1i 'biır .din ada­

mı idi. Gerçek dindar olan bu

zat dincilerden, hele Orenbu rg ' da

çıkan "DİN ve MAİŞET" dergiısi çevresiınde toplanan ;- fi.kir ha­ yatları

20.

asırdan en az

lardan çok eziye t

ve

10 asır geri kıalan

hakaretler görmüştü.

·kıara

Bu

guruh yobaz­

guruh üstadın ye­

ni zaman a uygun fikiırlerıini �ürütmeye ça:bal adııklıarı giıb i, çocuk­ larını, hele kız çocu.klıarını, ıkın

ıyorlar ve bu

asri Devlet okultarına gönderme.sini

yüzden ona ıkaba

ve çirkin hücUrmlarda Qulunu­

yorlardı . Gcrçektern, Riııaedıdin efondiınin dört oğlu : A'.bdürrahman,

Abdürreş:id, Abdülaha.d, Said

ve iki kızı

hep asri Devlet mekteplerine

dreıvam

(Zeyneb v;� Eısma )

etmişle.rdir.

Büyük

(10 ) oğlu

Abdürrahman uzunbo ylu okumamış, KaiZan Rua-Tatar öğ'l'"e.tmen

okulu nda okuduktan sonra, zannederseım, hayat alanına ıatılmış­

tır. 1909-1910 yıllannda Orenburg'da VAKIT gazeıtesinde çalış­ tığım günlerde o da bir mıüterciım ve reporıtajçı olarak vıazife gö­ rüyordu. A'bd ü rreş id Tıbbiye.de, :Aıbdülahad Ziraıa:t mekteb'inde okumuşlardır. Said a d lısın ın ne ol duğu n u bilmiyorum.

Kızları

herhalde g�mnaziya (lise ) 'bitirımiş olacaklardır.

Fahreddinoi?'lıı 7?. va<ıına kadar,

o günlerde "Demir perde "­

nin bulunmaanasına rağ men, Rusya -sını rlan -dışına ç11kmamıştı ; "Demir perde" devrinde ise, 1926 yılının yazın da bıir heyetin başında İstanbul ılizeri-nden M�kke' de ıtıoplanan İslam nedıves.irıe (kongresine) gidip gıelmi·şti. Öyleyse de o, kafıasiyle •b.U.tün Acu­ nu, .h ele tilin İslam

ve

Türk diiny'asını dolaşan br fikir ve ülkü

adamiyd!i . 926 d a İstanbul'a gelmesi miinasebeıtiyle VAKİT ga­ zetesind::ı yayımladığım ;kıısa bir yazıda kendisini bu ba.kımdan, doğup.büyüdüğü ( 10 )

ıl{önj.gısberg'd-en

Münih'te çıkan DERGİ'nin

bilıtıtin ömrü bo.yunoo

dışarı

7. s ayı lı nüshasında basılan yazımda

Usta.dm Esma adlı birtek kızı olduğunu yazmı ş idiysem de, sonradan kızla­ rının iki tane olduğ unu öğrendi

m.

Muharrir, l\'IEŞHUR

eserini büyük 'kızı Zeyneb'e adamıştır.

HA'l'UNLAR adlı


-- 26 -

çıkmamış olan

ve

sönmez

bir felsefe

yaraıtan filozof1U1;türa.list Ka n t ' a benzetmJştim. Zannedersem, bu yazı İstanbul­ lu fransızca Jounıal cl'Orfont'da da :iıktibas edilımişıti. sistemi

IX HAYATININ SON YILLARI DİNİ MECLİS'Tg REFORM : 1917 Rus İhtilali vukua ge­ line:;; aynı yılın Ma;yıs ayında Moskova'da toplanan b.irinci ibütün Rusya müslümanla:rı ıkur:ıultayı Ufa lslam Dini Meıcl:isinin başka­ nıru (müftüyü) ve üyelerini .seçerken ıbaşk anlığa ünlıü ulemadan Alimcan Barudi'y:i vıe üyelerinden biri olarak da Riza.eddin Fah­

seçmişti. Demek, bu zat_ yenidffil eski görevine döneceHıti Ancak ·bu yol artık Millet temsilcileri tarafıınıdan se­ reddinoğlu'nu .

çiLmiş olarak.. •

Mo.sk.ov:a ıkurultayından sonra

bu

yeni l e nm i ş haliyle 6-7 ay

devıam eden Ufa İslam Dini Meclisine sonraları yen� nizam veril­

yılının ıtemmuz ayında Kazanda toplanan ıilcin-ci müsfüman konıgresi "İç Rusya ıve Sib�rya anıüs­ Jümanları" iç in "Milli-medeni muhtariyet" rejimi kurulmasına. karar vermiş, ve hunun uyg.ulıa:ınıa ve ·y:ürütme merkezi olarak Ufa şeıhrini seçmişti. Çünkü orası şimdi anılan müslümanlann yaşamakta olduğu bölgelerin daha elverıişli merkezi bir yerinde mek istenmişti. Şöyle, :ki 1917

bulunmaktan başka., orada e.S:kiden kalma biınalariyle, teşkila­

bir Kurum da vardı. Kazan kongresinin seçtiği "Muh· tariyet heyeti" 1917 yılı Kasrm ayı sonlarında "İç Rusya ve Si­ birya Türk-Tatarları'nın Millet Meclisi"ni toplamıştı. Bu Meclis üç Nezaretli ıbir MHli İdıare kurulmasına karar vermiş ve Milll' İdarenin başkanını ve Nezaretlerin üyel�r.ini ıseıçıtikten ıSonra 1918 yıhnın Ocak aıyı b aşında ıclağıılımıştı. Nezareıtlerden biri Di­ niye Nezareti idi, demek eski devrin "Oreınburg İslam Ruhani tiyle :h azır

Meclisi" artık bu ismi taşıyacaktı. Başında gene Alimcan Barudi

kalmışb.


- 27 -.MiHet Meclisi Bolşeviklerin iktidara .gelımesinden .sonra top­ lanmış idiyse de, Sovyet ahtaputu henüz kollarım merkezden muhitlere uzatamamış olduğundan, Milli Meclis toplantılarını seırbeıstçe yıapıp, gereıken k ararlan alchkıtan sonra kendi arzu­ suyle clağılmır�tı. Yeni rejimi de tanımamıştı ; aceleye lüzum yok­ tu : t:aım o sıralarda Petrograd'ıta "Uçreditelnoye Sobraniye'' ( lforıucuLar Meclisi) toplanıyordu. Rusy.a'nın yemi rejimi bah­

sinde onıdan bir şeyler umu labilirdi. Ancak .SovyetJ.er bu Kurucu Meclisi zor lmlLanmak suretiyle dağıtınuşlardı. Sonrnları Ufa'da­ ıki "Milli-medeni" muhtariyet teşkilatı da yalnız üç ay ıalıtı gün y.a.şıyabilmıiştir : Ufa Boı'1evi k leri ,

MerJrezdeın gelen

nız "İslam dini :m::ıc lis i " n i bu eski adıiyle

em ir l e yal­

bırakmak

sureıt:i yle

"Mıilli İdare" yi

rudi'yi de

191 8 yılı 25 Nisanda f:eshetmişlerdi. iAhrncan Ba­ birhıayli hırpal aıdıktan •sonra bu Mec1is'·i.n başında bı­

rakmışlardı ( * ) .

Barudi'nin 6.XII .1921 tarihinde vukuıbuJaın vefatı üzerine ma k a mı n a llizaeddi.n

müf:tülük

F.ahl'leddinıoğlu tayin edilmişti.

MÜ.FTÜLüC-0 - MİSTİKLİÔİ : Fahreddinoğlu' bir -sıfatiyle,

;S"ıelef.i

.g.ibi, Sovycıt hükfımeıtinc-e de tanınmış

dini reis

olduğun­

dan o dıa bu .hükumeti fi'len tanımıştı d emek . Yeni mü ftü bfr yandan Meclis'in dş}erini yönetiyor, öbür yan:dan tırnaik alıtmdan kir arayan Sovyct amirlerini "idave" ediyor ve elin de n .geldiği

'halka faydalı ol­ çalışıyordu. Ama ıSovyet rejimine medhiyeler okuduğunu,

.Jcadar ve imkan bulduğu nisbette

maya

bu rejim

lehine .propagandalar

müslümaın

yaptığını . asla L']itmedik. Ancak

o

rejime 1ka�ı şu veya bu şe:kilde mücadele d:e edemezdi. Bundan r �)

Sonradan öğrendiğime göre, Ufa D i nt Meclisinin bugUnkll resmi

adı rusça "centralnoye Dukhovnoye Upra.vleniye

musulma.n Vnutrcmıoy

Ressii i S ib i ri " imiş, ki türkçesi "İç Rusya ve Sibirya müs!Umanlarının Mer­

kez Ruhani idaresi" · olacal<tır, "Milli - medeni muhtariyet" rejimine göre ••müslümanlarının" yerinde "Tür.k - Tatarlarının" sözü bulunuyordu,

••.Merkez" kelimesi yoktu. Yukarıda

yazılan rusça yeni ismin

ve

tUrkçe tercü ­

mesi Me cli s i n mühründe ve resmi yapraklarında şu şekilde görUlmektedir:

"İ<:ki Rusya

VP.

Sibi,. m iisliim anlannın d i n i y e nezı:ı.reti " . Göı·illUyor, J<i b u

rusça adın olduğu gibi tercümesi sayılamaz.


-· 28 -

dolayıdır, ki eceliyle ölmüş tü r Şu da var, ki zor, zorbalık, kor­ kutma, sindirme ; amansız koğuşturma ve öldürme rejimi. :altıın da yaşama bu, yüce ülküler b esliyen, ince :rıuhlu ıadarnı son derece sıkmış, üzmüş, hatta bed binH ğe ve rni·skinliğe götüroııüştür. .

,

Bu gibi hallerde yıüce düşünceli, temiz ruhlu, mümıtaz, :gidi­ muhalif, lf1kin fi.ili ımücadel:eden aciz insan!lann Dünyadan Cemiyet hayaıtıından umudu k eıseırek ruhen Sema'ya, Ma.ve­

şata ve

r-a'ya sığmm.aları insaın toplumlarında her çağda olagelmiştir. Bu gibi insanlara ıgöre., rusıl hikmeıt, marifet mertebesine ( aııi.flik payesine) Dünya işleriyle uğraşmakla vanlamaz ; bel!ki görünen, sezıilen Dünyadan ve onun içindekHerden sıyrılıp, vazgeçip onla­ rın ötes1ne, esrar ıalenri n e dalmakla aıncak varılaJbil.i.T. Koca Fu­ zuli şu beyıtini sanlki o nlar için söylemiş alacaktır : Hikmet-i <liiııya

ve

mıı.-fiha bilen arif

değil,

Arif oldur bilmiye dünya ve ma-fiha nedir.

Mistiklik de mten bundan. başka bir

şey değildir

ki...

KITLIK AÇLIK : · Üstad Fahreddinoğ.Ju'nun Sovyet "Cen­ net"inde hayatının ısoıı yıllarında ne :g.iıbi maıddli yoksurrluıkLara, ruhi üzüntülere katlanmış olduğunu göstermesi bakımından 1922-1926 yıllarında Ru �f dışın a gönderilen ve bende su retleri bulunan üç mektubu ibret vericid�r ve tarihi önem taşır. Bu mektup1arm jJcisi Rus.yadaki kıtııık -açlık mliın asebetiyle ya z ıl mış rtır (aynen bu rsal en in ısonuna eklenmiştir) . -

,

­

1922 yılında

Rusya'da korkunç ıkıtlık-açlık .almış-yürümüş­ son derece ş<i·ddeıtle hüküm sürdüğü böl1geler Türklerin çokça yaşadığı Orta İdil (Volga) havzası sah ala rı idi. O z am an Birleşik Amerika. Devletleri hükumeti 'bu felaket­ zedelere erzak ya.ırdımı yapmak amaciyle bir teşkilat ıkıurmuştu, ki bun a HOOVER teşkilatı ve.ya kıısaca ARA den iyordu . Benim de FJnlandiya'da bulunduğum sıralarda 1922 yılının kışında bu memlükette yaşaya.n ildeşlerimiz ARA teşkilatı aracılığiyle ta­ ıunımış kazanlı fikir ve kalem iyelerine de yiyecek pakeıtleri göntü. Bu felfı.ketin


- 29 dermeye karar vermişlerdi. Pakeıt gönderilecek kimselerin liste­ sini, haddim olmayarak, ıben düzenlemiştim

,

Noıtta isinnlerıi yazılan bu

fikir

(11 ) .

adamiaırının çoğundan He l­

sinki imamı Veli-Ahmed Hekim efenıdiy.e, paketleri aldıklannr bildiren oewı:plar da gelmiş.ti. (Paketler İslam mah:alleısi'llıi.n tem­ silcisi sıfatiyle imam Hıekim adından gönderilımıişti ) . Ceıvaplarm bir kısmı pek kısa ve kıs:men r.uısça yazılmış olup, içl erin d e türık­ çe ve u-ıunca yazalaİılan da vardı. O ı.aırnan artık Müftü bulu­ na� R. Fa'h reddinoğlu'nun iki mekı1:ıubu ; ulema dan Musa Carul-

. 1ah

Bigıi, tarihçi Hasan-Ata ıAbe.şi hoca; Dini Meclis üyelerinden

Keşşaf T.eırcümani

ve muharrir Fatih Eanirhan'ın birer mektubu

uzunca ve ?ürık�e yazıl:rruşlardı. Fecaatı

ta;svir

bakımından eın

çok dilckate değer olanı muharrir-hıi:kayeci F. Emirhıan'ın mek­

tubu idi.

(Bu mektupların hepsinin

birer sureti bende bulıunmak­

taıdır ve bir kil.smı da işbu risalenıin sonuna eklen.mriştir) . Fahreddinoğlu'nun o sıral•arda ne derece maddi ihtiyaç

ve

üzüntü içinde , aç-biilaç durumda olduğunu ıanlamak ıiçin Helsin­ ki imamına yazdığı .iıki mekıtubunu göııd!eın geçirme'k yeter.

24

.Şuhaıt

1922 tarihli mektupta, adına gönderilen yiyecek

paketini ARA anlbanndan sali:ıneın aldığını ; :kcndi-keındilerini çay ve krema ile ağırladıklannı ; .başkalarının Haı'içten yiyerek pa­

ketleri ald1klarınıı görüp imrenip durdukl•arı, ıkendilerine .bu gibf paketle11in gelebileceğini 'hiç de ummadlkları. ıbir ııamaında bu er­ zak paketini al dıklarını ; bu olayın bütUn aile efradın ı n son dere­ ce sevenmelerine

( 11 )

sebep olduğunu ; kend�sinin de sevıinç :gözyaş-

Bu listede aşağıdaki zatlar ·bulunuyordu :

ı muallim ve m uh arrir ) ; Muhiddin Ku l"'ba.n al i din

Cemaleddin Velidi

(muallim, ped•a.gog) ; Rizıı.ed­

Falıreddinog·ıu (Ufa İslam Dini Meclis üyesi; muharrir) , Musa Carul­

lah Big· i ( Pete rsburg ima.mı ve m uh arrir ) ; Müftü Atimcan Barudi ; Keşşaf Tercümani

( D i ni

Meclis üyesi ) ; Had.i A tla.si ( imanı ve

tarLhçi ) ; Muhlise·

Bubi ( Dini Meclis üyelerinde n ) ; Necip Asri ( muıharrir ; ar;trahanlıdır) ; Fa­

tih Kerimi (muJıarrir - gazeteci ) ; AbduITahmaıı Ömer (As tarhan'da imam ve gazeteci ) ; Fatih Murtaza. ( Saımara'da imam ; vaktiyle ''İktisad" acllı dergi çıkarmıştı ) ; Hasan

-

Ata Abeşi ( imam ve tar fü çi ; eski D i nt Mecli!f

üyel e ri n d en ) ; Fatih Emirıhan ( kazanlı muharrir - hıikA.yeci - gazeteci } .


- 30 -

ları dökıtüğü nü anlatmakta, ve mektubunu geniş ölçüde hayır­ _ dualarla :sona erdirmektedir.

so nr a bir NOT olaraık er�akın rnıüfreda.t listesini ya.ı.rmaJkta ve şu s atırlruı. ilave E�tmekteıd.ir : "bu maddelerin bazı1arı Ufa şehrinde hiç. yokıtur. lfor halde bunların buıgürikü Sov­ yet par.asiyle Ufa'daki değeri 15-25 milyon ruble ara:smda olsa Bundan

gerektir''.

10 Ağustos

1922

tarihliısinde ise, ARA vasıilasiyle gönderi

·

1en erzak pake tinin üçünıcüı:-:ıiinıi.i de ·seviınçle aldığını yazmakta ; gönderene, yardım edenlere ve sebep olanlara sınırsız hayır-du ­ alar yollamakta.dır. Hulasa : heriki :mektuptan açıkça

anlaşıldığmıi. ıgöre, Fin­

landiya'dan bu pa;keıtlerin gelme si koca D�ni Meclis r eisiyle aile .

efradını göıkteın "Maide" inmişc;esine

sevindir.miş,

yüreklerini

r:iık:katle, gözlerini sevinç yaşl ariyıle doMurımuştur. .

iHey gidi Felek. senin ne garip cilvelerin var !

ümadLn ruhi üzünfülerni vıe nası l myıstici!sme'�

bel.irtmek içi n o günleı•de

İ'staııbul'da

kapıldığını ol a n

ya.şamaılcıta.

seyyhah- "cihanclide" Abdürreşid İbrahdrn efen diye

ünlü

7.III.1926

tarihiyle yazdı mektubundan ·aşağıdaki -cümleleri okuyalım : ___:_ "Önümüzdeıki Mayıs ayının 3 0 -nda İslfi.m nedvesini (ku­ :r.ulfayı.nı) toıpl;aırnaık ıiçin Hükuımıet izin verdi. Belklernnedik ma­ ·niler çıkma�sa toplanır Lakin 1biz�m kenıd:i haJJumıııda fikir ve himm€ıt, ahlfı.k ve hamiyet iflaıB eıtti. Araımızd:a şikak ve nifak .

.

gittikçe arıtmaktadır. Kendim Nedve geçe1r-geçmez dağılmış nz.· 'kum amyıp bir itarafa yönel mek Vıe dinlenec.eık yer:1mi koğalamak niyetindeyim. Şimdikıi düşüncem Kaşgar'a gidip bir

medres·eye

girmek, bulunursa çocuklara ders verımek iyrrnan, ibadet öğret­ mekle u ğraşm ak ve sayılı demlerimi ı0rada tamamlamakdır. ·Başka bir tarafa gitmeye maddi gücüm yoktur. Belki mez ara da

göçerim ; belki 'Sağ olsam da hiçbir yere gidemem ;

rım kendi

çün:k:ü ihtiya­

e1imde d eğ·il. Öyleysıe de, Allah y;olun.da, :h:içolm.azsa

.on ad�m <aıtımaik hıusus.u ndaki niyeıtim sağlamdır.. . 1)ir

yol culu k nasip

olursa Kaşgar'a mı, Efgani•stan'a

Şayet b öyle

nu gitmemi


- 31 münasip görüyorsunuz ? İ1tifat edip cevap yazarsanız

Nedveye

kadar gelirdi inşallah" (12) . F.A.RREDDİNOCLU'NDAN ANILARIM : Rizaeddin efen­ di Jlıe 1908 yılını n yazında, Mısır'da.n d ö nerk en , Kırım üzerıinden Orenburg'a vaırıdığımda ıtanışmıştım. Vıe o zaman VAK!İT gaze­

tesine bazı hlk yazılannu da vermiştim. Ertesi yıl Orenburg'a bir

daha gelerek, VAKIT ve ŞURA yazarlar k urulun a kaWnuştım. 1910 da Oren.burg'dan ayrılıp Troyskiy şehrine :gittim ve orada 1913 y1lmadeik öğretmenliık eıtıtim. 1917 yıl ı nın yazında, dcmel\. ikinci .Ruıs föltilUJri ,günlerinde, ;biır vazif�yJ.e ,Jfozaın'daın Türkis­ tan'a giderlken Orenburg'a da inıip VAKIT ve ŞURA yazar1ariy­

le ve hu arada Fa:hreddıiınoğlu ile .de :görüştüım. disini Rusyadaykıen bir daha

Ondan sonra .k en­

Meğerse üstadla Rusya dışında Türık vatanında görüşmek nasipmiş : şöyleki 192ô yılının yazında 1bJr .heyeıtin başında Mekke İslam nedves.i ne git­ mekıte ol duğu sırada İ:sitanbu l'da Sirkeci'dc "Mese:rrıet" otelinde :göreımedimdi.

karşılaşımış v:e Jrnndisini tanıtmak için İstanbullu VAKİ'r ·gaze­

tesinde ·kısa bir yazı da

neşretıtirmişt'iırn.

Bu olaydan sonra ha·zreıt:imıizin daha on yıl yaşamış olduğu

anlaşılma.kıtadır. Öldüğünde ya 82 vey.a 79 yaşındaydı.

x

. SON SÖZ BU.tün uzun ömrünü rnüslümanlığın ve Tiir:kli.iğün geçmişin! inceleme.k, bugününü irdelemek , gelecek yazgısını döşünmek ile geçiren hu büyük ad aım ı n fikir

) (12)

hayatı, gördüğü işler ve bıraktığ·ı

Abdürreşid İbrahim efendinin

·b u

mektuba cevap verip - ver­

mediği ; ve rdiyse ne gibi tavsiyelerde •bulunduğu bizce .bilinmiyor ııına, bu zatlardan ikincisinin Ufa'dan ayrılıp hir;hir yere gitmediği, iki n c i ıı i n i n

belit i de yüz y a ş ı n u kapadığı mal ü rnunıuzclur.

tıı.nbul'dan kal k ı p ta Japonya'ya gittiği ve orada yaşadıktan sonra bu hayata gözlel'ini

1s­

lmdar·


-- 32 izler üzerine pek sfük

ve söni.iık

bir ta blo

-çizmiş, bulunduk. Şimdi

bu tabloya şöyl e bir <:erçeve geçirelim de sözümüze son ver�lim: İnsan t.oplumımıın

faydusın:ı. çalışa n ; unutulmaz eserl er bıı·akan Us­

:tad Rizaeddin li'ahreddinoğlu, .s o !'l

günlerini

kadirbilmez,

Kaderin

acı

biı·

laf anlamaz ,söz

alayı

dinkmez

olarak,

hayatının

bir dilnya içinde

ma.jcli yoksunlulda rn, manevi üzi.intülel'e katlandıktan sonra DUrıya:1ıız­ da�1 o.yrılc.Jı, y ü c el e re uçlu ::ı.ma,

adı-sanı,

h i ç bir

�amaı1

yoğulına:racak,

yüc� filtirleri kafaları rnızda, aziz hatırası yürc :deriın izcl� T:\r!:lüli: :·;).:ı� · :dıkr:a mcnr;ü yn�ay:ı�::ı. l<tır.


- · 33 -

:iLAVE 1 l{onferansımlla adları ge�en lıazı kimseler üzerine kısa bilgiler (Hatıralar)

ABDÜRREŞİD İBRAHİM :

'Tiobul TüI1klıerinden ise ıdıe,

Asle n Batı Sibir'yadaki Tarı­

kültıill'ce

ık aza·nlldır.

Meımlekeıtiınde

imam ve akıhund olduktan sonra bir müddet Ufa Dini Meclis:i

üyeliğinde de bu1ıunmuştur. lşçil, hıare<keıtli

ve

1rahaıt 0ıturmaz bir

kimseydi. Zannedersem, <laha Rus-Japon harbinden önce lstan­

bul'a

geçip Çar hü:kıi.metini.n müslümanlara

poJJ.tJ.kayı ve R.us

edip

misyonerler�nin

ıkarşı

çalışımalannı

uygulaıdığı

tasvıir ve ifşa

(Çoban yıldızı) adlı bir eser bastmmış .ve gizlice Rusyaya

sokım.uştu . Peter:sbur:g'da "Mir'at" iemiyle :ı:.cri risaleler yayım­ lamıştı. 1905 'i'hıtilfı.li g;i.inle•rinde mi.i.slümanların s:iyasi ha.relmtle­ rinde önemli ro.l oynaını�ıtı ; "tilfct'', "Serim" .adlariyle türkçe, Et-Ti!ııniz ismiyle arapça gazetel er neşreylemişti. Gaze­ tel·eri ya siyasi vey:a Lkıtisadi seıbepleııdcm

goınra "Devr-i alem" E:eyahatına çıkmış : başka

Uzak Şark fükelerini do1,aşmış ;

dolayı

.kapandıktan

Japonya'ya

varmış,

İ�ıbnbuJ'-a gel.ip seyahat�

,na.meıler yayımlamıştır. Bkinc:i Cihan Harbi .günlerıinde

de !stan­ bul'a idi. İttihad ve Ter.aıkki hiikiımetiyle işbirliği yapmış ve Rus ordusıundan esir düşen müslüman a.skcrlcri teşkfüi.Ua.ndmp 1bir "Asya taburu" foimmak yolunda faaliyet ,g�·ıbeıımiş·tir. Bolşevik fü.tilali vruku a geldi,ktten �.onra Ru sya'ya g-elm.1!?. Sovyctlerlc an­ laşrnaık istemişse de muvaffak ı0lamamış ; Türkiyc'ycı dönmüş.


- 34 faıtanbul'a Milli .kuvvetlerin

gelmesinden

.sonra. da bu r ad a bulu­

nuyo rdu. Bir müddet sonra gene Uzak ŞaI'ka gitmıiş, Japonya'da yerl eşmiş ve >0rada çok ileri bir yaş.ta :hayata gözlerıini k apamış tır. Kazanlılar kendisine

AKMÖLLA

-

"I�eşid kadı" derlerdi. ıKazan gibi

MlTA:H ÜDDİN :

uzaklarda Ural <!ağlarında, Kazak-kırgız

.

­

merkezle:rıden

tstepleırinde dolaşan

bir · 'talib-i il.im" olduğu halde kendi-kendini yetiştiren bir fikir

şairdir. Şihabeddin Mercani ve Ri­ değerıini ilik anlayanlardan okumakla "Prestişkarlarından" olduğu

adamı ve ilimle ımıi.icehhez bir

zaeddin Fahrıeddinoğlıu .gibi zatların

biri olmuştur.

E'serlerini

Mercıı.ni için :başarılı suretleımeler ve vasıfl am.alarla, "seıhl-i müm­

teni" ıdenileıceık niteliıkte gihıel '\lleCiızelerle �iolu maI1211.lm bir ağııt

(mersiye) ıdruhi düzenlemişti. Çok ıgenç .yaşta okuduğum bu mer­ siye pek ho şuma gitmişti ; onun için şairini de mt:rak etmiştim. 20. yüzyılın başlarında tahsil için Urall ar öte sindekJ Troyskiy

bölgede dplıa.ş.tığını ve çalıştığını öğrenince " bıir müddet sonra onun haikkmd.a bilgiiler t oplama.ya ve ş iirl erin i derlemeye girişmiştim. Mısır yolculu­ ğuna çıkmak üzereyken, topla4ığ'liffi ma•lzeanelerle şiirleri bir ri­ sale bi<}jmine döküp basmak iç in "Hizmet" kitabevine tapşırmı.ş­ tım. Bu, benıi.m basılan. ilk e.serı.imcli. Neşir tarihi 1903 idi. Rah­ metlik HaJukı Tarık U:ı:; bu ıtarihi gözönüne a,larak, 1953 de ter­ tiplediği Matbuatta elli yıl çalışanlar jübilesine beni de iştira k şehrine vaırdığım da şafr Aıkmolla'nın o

ettirmişti. 20-21 yaşlanmday:ken yazdığım bu ıkiiçük eser bugün �air Akmollayı fotkik edenlerin işlerine peık y.a.rıyormuş. Kazanlı muharrir Cemaleddin Velidi Orenbmıg'da 1912 de

basılan Tatar edebiyatuım banşı adlı eserind� Akmo1larının kı­ saca bioğra,fy.asını yazmış ve bu nu n üzerine ola.n hilgi�erin benim bu eserimden alındığını da

ATLASİ HADİ :

söyMmiştir.

Kaza n yurdunun aydın ho c al arından biri

olan Hadi Atlasi eski idari bölünüşe .göre

Samar

Bu.gülme ilçesinde Elmeıt köyünde imamdı. Aydın

duğu iç.indir, ki 1905 irhtila.li

vilayetinde,

bir

molla ol­

günlerinde halkın dikkaıtını çeJcmiş

ve i:kinci Devlet Duma.sına (Rus parlament06una) ısaylav seç il­

miş ; hatta bu Dumada

sol eğilimli müslüman emekçiler .gırupuna


- 3.5 -

Duma:da sol temayüllü o1masına rağmen manından önce feshedilince imam.lığma dönebilmjş :katılmı.']tı.

bu Duma z a ­ ve 1917

füti­

Ialinedek görevinde k alm1 şıtır !ki :Hııtilal arasında Atlası politi­ ka ile u ğraşmamı ş gazeıtelerd'e politika dışı konular üzerine ma­ .

,

kaleler yaimış ve Türk tarihi ile de uğraşmıştır :

zan

haıılıat:,rı v·e Süyümbike adl ı ıtarihi

eserleri

Sibir tarihi, Ifa­

çtlt:mıştır.

ıettiğindeıi iç harp sıra­

Atlasi Sovyet rejimine muh alefet

sında ailesini köyünde bırakarak ,güneye doğru kaçmış ve Kazak­ Kırgız bozkırlarını aşarak Hazer Denizi ıkıyılanna çıJrmış ve o

.

zaıman henüz bağlımsız olan Azerbaycan cuım'huriyeıtine sığın­ mıştı. Ancak bu cumhuriyet Sovyetler tarafından ıişgal edildik­ ten

sonra da hiçbir yere kaçmayıp orada kaJ.m.ışıtır. 1920-nin yazın da Kazan toplama kampından kaç1p Bakü'ye geldiğimde Atlasi'niın :oıturduğu yeri öğrendik ve benim gibi kamptan ıkaçan arkadaşımla bir akşam .onun ,ziyarıetine gitti k . Kendisiyle konuşmaya ba.ı;l; adığınuzdan az bir müddet sonra e\niın servis kapısfüdan helleıin.e tabancalar takılı ıiki kimse içeri girdiler ve : "hanıgiıniz Atlasov ?" .diye :haykırdı biri. ıAıtla:si : "be­ nim" deyinıce : "ıtev:kif edileceksiniz" dediıl.er, ve ·bizim de kim ql­ duğumuzu sorduktan so nra gıiıtmeıınize mıüsaa cre .

ettiler.

Az kal­

ısın, düzme belıge ile odlaşan biz kamp ka çıkınlannı da birliikte alıp göıtiiıreceklerdi. 1

Sonradan öğ-rendiğimize göre, Atlasi'yi Kazan'a götürmüşler ; bir müddet mevkuf bulundurduktan sonra sahvcrmişler. 1922 yılının kışında kendisine Finlfindiya'dan ARA vasıtasiyl� gönderilen paketi aldığına dair j m z all bir yaprak alınmıştı. Yap­ rakta nugülmo damgası bulunduğundan imza saıhibimn eski ye­ rinde bıulunduğu anlaşılmıştı. Ancaik ondan. sonra Atlasi'yıi hir daha tevkif edip Mo.slkorva'ya götür:mıüşler vıe .kuzc�yde küreık ce­ zaın yeri olan Solovka a<lasın a sürmiişler. Kendisini orada Ju­ rı.rnlı Osman Karabib'Cr-ağ'.a görmüş ; birlikte anbar bekçi!iğ·i y.aıpmışlar.

Sürgün müddetini geıçirin ce ·herikisin.i ·k a raya çı.Jrnnp

bir yerd.e :polis ıllezaıreti altına komuşla.r. Karabiber-ağa

ayağının saka)tla,mnasma rağm en oara.dan kaçıp taa 'l'rüldye'ye kadar ·ge­ lebilmiş ; bizim bildiğimiz pehlivan cüsseli Hadi efendi Atla.si,


-- 36 çilesini doldurarak oralarda k almış ; bir müddet sonra Moslmva'­ ya götürii p

Butırka denilen hapishan eye kapatmışlar ve kuırşu­

na dizmişler. Bir rivayete göre, tar.ilıçimizin Türkiye sımrııu ge­

oğlu .AJbdül-Ber babaısiyle ayni hapisha­ nede karşılaşmış iımiş. Oğlunun ne olduğunu bilmiyoruz. BARUDİ ı.AI...i:MCAN HAZRET : Kazanlı meşhur ulemadan ve terbiyeci olan bu zat üzerfaıe aynca bir ıküç.ük eser hazırlamış olduğumdan ;b urada uzunboylu bilgi verımeye lüzum görmüyo­ çerken yakalanmış olan

rum.

EMİRHAN FATİH' T an ı nmı ş kazanlı muharrir - hikayeci gaze•tecidir. Kazan şe11rinin Yeni Biste denilen semtinin imam­ larından Zarif Emiırhan Jıocanın .oğludur. Şimdicik lafını

ettiğ'i ­

miz Barudi medre.sesi'nde okumuş ve rusçayı özel ders­ ler' almaık ısuretiyle öğrenmiştir. 1905 ihtilfili günlerinde Medre ­

senin iadrecileriııe karşı "isyan" bayrağı açan, Islah.at istiyPn ve istekleri dinJe11meyince medveseyi :terkedeın "şelcirt."lerin (:talebenin ) 'başında

bulunanlardandır.

.sonra "lslaıiı Cemiyeti"nıi

Jrnranlann

Me�tepten ayrıldlktan

ve "El-İsla:h" aıdlı haftalık

gazete çıkaranların da ·başında F. IDmirhan bulunmuştur.

Genç yaşta çocıuıil fekine tutulup kötür.üm ıkalmış.tır.

haline bakmaksızın gazetel erde maıkaleler ve aynca piyesler

yazmaya

"

h:ikayeler ve

devam etmiştir.

Ben Kazaın'da "Yulduz" gazetesinde

hiroe

Bu

çalışırken o, ay.ni şe­

Kuyaş "m başyaza.ırlığ.ını yapıyordu. Bolşevik. ihıt!ilali yü­

zünden bütün milli gazeteler ·kapaıunca F. Entiırhan'ın S.ovyet

ve piyıt"...sler eceliyle ölmüştür.

devrine uygun hikaye 1926 da

yazdığuu duymadık.

1922 de Helsin.ki imamına yazdığı

bir

1Galiba

mektubu aşağıdadır.

Hi.\ı·met.l i W. A. Hekim efendi . Bugün

29-nçü martta.

sizninğ A RA a�kılı ırninim isimge yibergen

t.üle­

ı;inizni aldım. Şalısen ınin sizninğ· bilen tanıştırmın mı, yo !<mu, -bilnıiın.

Ciinki AR A,'nın r.mndagı rıuh�s'.l!de s i zniı�� tıılı isminğizni eytcalnıa.ırs.n­ lar, barı W. A. Hekim d i p Jdne eytl{enler. Kütülmegen, . uylamaganda üınid itilmeg·<!ndc kiJg·eıı hıı biilel' mini şadlandırdı gına tügil, beliti g·a­

yet ){ÜÇli tesirler!dinl i : üzinğ

bilen

ta'.11s

kaydad:ı·, vatanınğ·dan yıraklarda, beliti de

b:ı!maga:1

dail'elcrdc sini iske aluçı, sini

şahsen

kaygırtuçı


- 37 dostlanngnıng barl ı &ın bilti,

şu:ıı

hi:ı i tti -b u , ruh küLernıesliJ{ bir nerse

günl erde

tügil . Bu bezil· )Jiz alarm .turup uzdıra t u rgan kııranğgı nurlı 'bir iz buhp, sızılıp kite : kileçekke üm id li

talgan asaplarga yal iterge imkıln bire ; nerselerni alıp kHdi minğa

si zn in ��

yaktı,

kurisin ldtire: i nd i arg-aıı ­ Jı.Uç kirte :

lü\nğUlg·e

lıUleginğiz.

müne şu!

Milne ;;ul nerscleminğ

ha.sil-i cemisi üçün min :::ü zg·e, birader, i\zimninğ· samimi tcşc.kklırlcıimni

arzitem.

Açİıknınğ su nğ derecesine yitip kile awır aylan yitken vakıtlarda kligen yinğgilliik hem unğgaylık rnim.

turgan Tatar·ıstan'ga yılnınğ· inğ

btileg-inğiz minim

k.itirgenligin de hususi

ü çü n zur maddi

surette

eytmi

kite al­

Hazır ol m esl e Tatarıstan'da gayet ltislti n hem g ay et i.iınidsiz bir

haldedir. Çın ınıiriası bilen açl ı kta n şiQinip

uranı uıtasında ülip yatula.r,

adem meytes i aşawlar, ha.ttfı. adem s.uyıp aşa.wlar mumla indi adi bir iş deı·ecesine l•ildil er. Şulay,

birader,

iske

tüşUrüvünıFz.

kayg ul'tı�ıuwunğiz

hem

maddi

ya kdan zur unğgay luk yasawunı:1;ızınıng barsı üçün min sizge tagı bir kat rahmetler ukim. Selftın hem hürmet arzitip

FA'l'İH EMİRHAN 20.III.1922

P. 8. vaktınğ·ız müs:ıiu bul.s a fü:i nltizni ıninı,ta bir· ac;ık ldıat bilen gine bulsa da t:ınıt�aınz m emnun b u lır m ın . F. E. Bu mektubun çevrisi :

'•Hlirımetli

W. A. Hekim

efenlli,

ARA. va­

sıta.<; iyle benim ad ı m a gönderilen hediyenizi bugün 29 m a rtta al dım. Sizinle şahsen .tanış <ılup-olırnadığınıı .bilmiyorum.

ÇUnkii

ARA.n:n bııntclaki şube­

sinde isminizi söylememişler de, yalnız •'V. He k i m " deme.i tl e yetinm işler. Beklenımeyen,

düşünülm eyen , umulımayan 'bi r zamanda g·eıen hu he­

diye beni yalnız sevindi�meltle Jmlımayıp, son derece <l uygı.ı l and ır dı da. Bil­ mem

nerel erde, yur.dundan u z ak l arda , belki de şah.Yan tanımadığın muhit­

lercle s;eni ıhatırlayan, dertlerini paylaşan

do.�tıarın •bulunduğunu öğre nmek

ve d uym a k insanı n ruhunu okşama;yacalc Jınllerden <leğfö:lir, dof,r'lısu. Bu

hal, bizim yaşamaıkta olduğ'umuz şu ka ranlı k gUnlerde b e rral{ , nul'lu bir çizgi •gibi uzayıp gitmekte: geleceğe Um i tl e ·bakm a hiHsini uyandırmakla,; yoru l mu ş , gevşemiş si nirl er e birparı:;a d i nl en me .i mkanı verm ekte ; yürek­ lere kuvvet aşıla.maktadır. İşte, sizin bu hecltyerıiz bana. ·b u n ları da getir­ miş bulunmakıtadır. İş te, bi ı·ader, bütün

b unl ar ın

toplamı ic; i n size içten

gelen şük ranlarımı sunuyoıı.ım.

Tatarıstan'da .aç lı g ın en yUksek noktasına çıl<lığı .bf r z a m an d a ; yılın en ağır a.ylannı yaşadığımız bir sırada gel en bu h e di ye nizin

benlm için


-- 3 8 büyük maddi kolaylık geıtirdiğini de söylemelcten

Bugün

Tatarıstan'da

durum

çok ağır

ve ümit

·kendi.mi

kı rıcıclır:

alamıyonını.

tam

mana.� iyle

açlıktan ölüp sokakta yatmalar; insan ölüsü yemeler; etini yemek için in­ :ıan

kesmeler,

-

bunlar burada adi vakıalardan sayılma.ktadır.

İşte, böyl el lkle beni hatırlamanızdan,

dertlerimi

paylaşmanızdan ve

maddi yönden b üyük kolaylrk getirmenizden dolayı size daha bir lcere şükF. Emirhan ranlarımı ifade ediyorum, az;iz birader.

GASPIRALI İSMAİL BEY :

Bu tıüI'kçü fikir adamını bil­

miyen az bulunur. Gaspıra.lı ( GaspırinEıkiy) Türik dünya.sının ad ı mengü unutulmıyacaık büyüık şahs1yetle.rinden biridir.

Ben bu­

rada yalnız bir hatıranu yazma•Jda yeıtinecıeğıiım.

1908 yılında· bir

gün

Kahir.e'de

Ömer adlı kırımlı bir talebe geldi

odam.da

ve

otururken

Seyit

İsmail Gaspinskiy'·nin gel­

djğini ha'ber verdi. "Kendisi arapça bir gazeıte çıkarmak istiyor ;

bu gazete için ya.zfüklarını arıyor ; biz si7J söyledik ;

arapçaya

çevirecek olan bir adam

kendfoiyle görüşmez ımıisinıi z?" dedi.

Özbekiye parıkı civarındaki oteline giıtti!k. Fransızca Renaissance kelimesfo.in arapçaısı ne ise

yeni

gazetenin ismi de o olacağını

söyledi. Gazetenin arapça a d ını n En-Nahza ola c ağına .karar ver­

dik. İşe başladık ama ga:zeıte tutunamadı. ıHalk büyük giindelik gazeteleri okumaya alışkındı. Haftalık bir fikir gazetesinin ta.­

nll11ıp tutuna.bilmesi için zaman isterdi. . . İsmail bey Mısır'da uzun :k almadı, memleketine döndü ve giderken o yaz benim de memle­ ketim e dönmeJc istediğimi öğı·enince "Tercüman" gazetesinin 25. yıılıdönümü günbayraımı ;tertip edil eceğini söyledi ve o sıralarda benim de Bahçesaray'a uğrama.mı istedi.

Gerçeikten, Balıçe.sa­

ray'a varıdım ve bir otelde onun misafiri olarak kaldım. O zaman "Devlet..ıi. .aliyye-i Osmaniye" tebaası sıfatiyle seyahat den başıma fes geçirmiş bulunuyordum. burg'adek ,fos le yolculuk etmenin fazla

ettiğim­

İsma•il bey taa Oren­ dikkatlan

çekeceğini

söyıleyip, !bana "garibaldi" adını taşıyan acayip bir serpuş hediye etmişti. Bu, kenarları kıvrılmış birçcşit beremsi ·bir ş ey di Darur­ .

ralıııt miislümanlıırı a dlı romanını kendi.sinin arzusu üzerine, arapçaya çevirmiştim. O ıt.ercümeyi de ·kendisine sunmustuın.

u'

İşte, •bu büyük adamla tanışlığını bu sureıtle oım şt.u .


- 39 ,�

lSHAKİ AYAZ (İDİLLİ ) : Kazanlı hikayeci - polıitikacı ınuharri Ayaz İshak! ile 1913 yılını n yazında, bir raslantı ola­ rak, Ufa şehrinde tanışmıştım. Şm:ııdik..i eşim Azize hanım ile Troskiy şehrinde yeni evlenip Ufa üzeri n den seyahata çıkmış bulunuyorduk. Ufa'da bir lokant anı n kapısından içeri girerken lokantadan çıkmakıta olan eski bil diğim aksak şair Mecit Gafuri

jfo ıkal'Şıla.ş.tık. Yanında kenarları sarkıık posb�yıldı, iri yapılı kimse vardı. Gözgöze geldik. Şair : Ve ne

o

bir

"Ayaz .efendi ! " diye tanıttı.

gün veya ertesi gün Dimsuyu çayırında muharııirin ş erefi­

bir ikırge.ıJintisi (ıpiıknik) .terti:p edildiğ"ini .söyledi ve bizi de ça­

ğırdı. Bu,

iyi bir ras l an tı idi. Gittik

İshaıki

o

yıl Romanov Jıanedanımn 300. yıldönümü münase­

betiyle ilan edilen

geınel suyuııgal dan (umumi af'>Clan ) fayd al a­

nıp uza k şimaldeki .sü.rıg:ün yerinden henüz dönmüş bulunuyor� dıu. Bilindiği üzere, poliıtikaıcı muh aıırıir· sürgüne gönderilme:<len önce · hapiShaneden hapishaneye sürüJdenmdş ve �kenceJere çarptmlmıştı. Çünkü o devirde keınilisi ihtil alci bir sosyalistti. Ama .bu sürgünden 1Smıf-m:ı.nıf ıtarum ayan ,faı;m milliyetçi Cemi­

yet adamı olarak dönmüş ve kimi baylar (zenginler) in yardı­ miyle Petersburg':da "İL" adlı bir milli gazet e de ç ık armaya baş­ lamıştı.

Bu devirde İshak!

hapse atılmadı, sürgün edilmediyse de

çııkardığı gazeteleri birkaç defa \kapatıldı, isimleri değişti. Çün­

kü hükumetin politiıkası nı teınkid hususun da ·başka türkçe gaze­ telere nisbeten da:ha atak davranıyor.du bu gazete.ıer. 1917 ihtilalin.in vukua .gelmesinden soma İ·shaki çoık ölçü­

lü davr:aınan hir pohtikacı olmuştu. Eskiden mensup olduğu sos­

yalist (S.R) partisinin programında dahi bulunan

federalizm

rejimini bile kabul eıtmiyıor, mer:kez:iyet rejim.ine ta rafdar gö­ rü nüyoırdu . İç Rusya ve Sibirya 'Dürık-Tatarları için ıi&e, m illi -

medeni muhtar1iye.t rejiminden ileri gitmiyordu. Bu husuıb."ta hu rejimin önıcıü.sü olan Sadri Maksudi He tam birlik halindeydi .

Ancak Avruph'da siyasi mülteci du rumu nda birkaç sene· ıkaldıık­ tan sonradır ki "İdil-Ural" davasını ele al dı , istiıklalci oldu. Av ­ n1pada yaptığı neşriyatiyle b{ı davayı .savunur oldu . Fakat bu


- 40 dava etrafına eski a r·kadşala,rından kimseyi çekebilmcd.i. İkinci.

C.iıhan Harbi patlaık verince

di,

ve maddi kaynakfarmın

İshaki Avrupa'dan Türkiye'ye gel­ ·kuruması yUzünden neşriyatı da

durdu.

1913 Ufa karşılaşmasından sonra aynı yılda daha merıkezi

bir ş eh ir olan Kazan'a taşınmış idiysem de, 1917 ihtiHilinden ön­

ce A. İshaki He bir d.ı1ha karşıla�adım ama, kendisiyle gazete betlerind e çarpışmakla şereflenmiştim. Şöyleki b enim

,

sekrP.teri

bulunduğum 1raz anlı l\!ULDUZ gazetesi 1916-da 10. yıldönümü­ nii Jmtlaınuş ve 'bu mü nasebetle .gazetenin jubile sayHnnda birta­ kım ya zİlar da. y azıl mıştı tabii. ,

O

sır al ard a

İshaıki'nin

mak ta -0lduğu İL gaze.tesi bu münasebetle YULDUZ'u

çı•k ar­

ve sahihi

olan Hadi Maksudi'yi beyJi;k ·sözlede de vlsa tebrik edeceJc yerde

bu olayı ga:zeteye ve sahiMne

saldırmak için vesile .edinmiştL

Ben de gazetemizi savunarak ve İshaki'ye de kendisinin politi�

kacıhk hayatından bazı şeyleri de hatırlatarak oldukça şiddeıtli bir ifadeyle yazılar yfümu ş tım . Ama 1917 ihtila.J.inin ViUJkuundan sonra muharrir bu çarpışmamızı unutarak gazetesinde, Kazan'­

da.n Türkistan'a

gidecek o.lan bir heyetin üyeliğine beı11i de gös­

termişti (/Hoş , ben o zaman Yulduz'dan

ayrılmış da -bulunuyor­

dum ) . 1917 yılının Temmuz ayında kendisiyle Kazanda ikinci

müslüıman

kongresinde ka-rşılaşmış idiysem de, faz.la temasta

bulunmamıştım. Aynı

yılın

sonlarında Ufa'da Mil let Meclisinde

·buluştuk (İkimiz de .bu Meclisin üyelerinden idik) . 1918 yılının güzünde Rusya'da :iç harp sürüp

laştık. Ben

gittiğ-i

ıgünlerde Ufa'da karşı­

oraya Kazan'dan kaç�p gelmiştim . İshaki de o sıra­

larda bu şehirde toplanan Sovyet düşmanı Devlet müsavere nıec­

lisi'ne

temsil

İç Rusya ve Sibirya Tü:rık-Tatarları' nın

Milli İdaresini

eden heyetin b.ir ıüyesi ıSıfa tiyl e bulunuyordu.

Bu Meclis

dağılınca hep beraber Batı Sibirya da ki Kızılcar (Petropavl-0vsk) '

şehı:ıine .gittikti. 1919 yılının ilıkyazınadek birlikte bulunup MA­

YAK .adlı ıküçük. bir gaze.te de. çıkarmışbk. Artık Sibirya'dan A vrupa'ya atlı yoru z 1922 yılı n d a ben ar­ tık Finlandiya'da idim. Ayni senede Rusya' dan Jrn çı p çıkan kızını .


-

41

-

alıp Almanya'ya ıg öıtünnek için lshaki <le ·oraya gelmişti. Bir da­

ha •görüşmıüş.tıi.i k. Ertesi y1l

Berlin'de Jrnrşılaştı;k. Sibirya Tiirk-'l'ata..ıarımn Avrupa'daki "mu­ rahhas heyeti"win (o zaım.a.n ıhcnüz "İdil-Ural" davası yoktu) öteki iki üyesi olan Sadri M a•k su d i ile Fu ad Tukdar da Berlin'de bulunuyorlardı. ·Ben Beııılin'de ikamet hakkı ala'biLmc.k için üç ay bir hafta uğra_.,q.tımsa da, Heimathslos'lu.'k yüzünden b:u hakkı birtürlü kazanama.dım<lı. Bu yolda "lfoyet-i nuıra.Jıhasa" İÇ Rusya

mızın

ve

da bir faydası

·dokunmadı. Çünık:ü o nun kendisin i

de t�\­ konsoılo.sl uğu bama yalnız sefer ise Bertin B aş Eımniyet

nıyaın yoıkıtu ki. Helsinıki' dc Atman

iki haftahk vize vermişti. Bu

ımü<lürlüğü bana bir viza v:erd.i ama, bu, ausreise (çıkış ) vizası

idıi. Yanıi.

onbeş

günlük b:i za yle aHem edip-kaıllem edip,

lin ' de üç aydan fazla kalan

bcındcnizi

Ber­

Emniycıt Müdıürlüğ·ü dü­

pedüz ALmanya'dan koğıuyor<lu. Çaresiz 5 Eylfıl 1923 tarihin­ de Berliın 'den ayrılıp g·er·i Finlandiya'ya giıtti mdi . Ertesi yıl A. lshalki Türkiye'yc g1tmişti. 1925 yılı Kasım aymda ben de Tür­

ıkiye'ye geıldim. İstanbul ' da gene buluştuk. Galiba 1926 cfa tsha­ ki Avrupa'ya gitti orada polit.iıka He uğraşmaya ve nc.7riyat yapmaya 1b aşl a.dı. . Çııkardığ1 gazetede yazışmaya beni <le çağır­ nuş.tı ama, bir yandan Devlet memuru -0lduğ.umdan, öte yandan, onun gürttüğıü davayı benimsemediğimden ·kabul eıtmedim. Yal­ nız 1936 da

Rizaeddin

F:.ı:hreddinoğlunun

KAZANLI imzasiyle birtek tkinci Avrupa harbi

ölümü

dolayıS'iyle

makale yazdımdı.

patla.k

verince İshaki Varşova'dan Tü.r­

kiye'ye geıl.di. İs.tanbul'da oturuyordu. Belirli bir.r işi y0ık �ı. An­ kara'dan İsta.nbul'a

geWiğim zamanlarda görüş.üyordu/k

va ara­

sıra yazışıyorduk .

1944-den ·beri münasebetiımiz şeıkerrenıkti. .. şay.ed ömür vefa ederse, bu meşhurumuz üzerfoe de kıii çü•k bir eser yazmayı .tasarlamak­ tayım. An karal ı TÜRK DİLİ dergi.sinin 1954 yılı Ekim nüshasm­ ·da çıkan yazımda muharririn yalmz ediplik-hi.kayecilik ce:p.heg.i­

Bütü n bu -Olan-bitenlere rağmen,

ne

ilişmiştim. Tasarladığım

siyasi

eserde ise,

çalışmaları üzerinde de

:bu, cemiyeıtçi muharririn

ehemm.ly&Je

durmak niyetinde-


-- 42 -Bu suretle ıb e l k i

yim.

ola:cağmu

muharririn ruhunu da birparça okşamış ummaktayım.

KERİMİ FA'l11H : Be lli başlı hikayeci gazeteci - püblisist Kazanlı bir muharrirdir. Esıki S a mar vilayetinin BUıgülme ilçe­ sine bağ Iı bir köyde imam ve akhund olan Gilman Kerimi'nin -

-

-

oğlu ; Rizaeddin Fahreddiınoğlu'nun yeğeni

(hemşiresi çocuğu)

dir. lstanbul'da Mülkiye mek teb inin idadi kısmında okumuş.tur. O devirde (ıg eçen yıüzyılın sonl arında ) lstanbul'da okuyan ka­

a rasın da, F. Kedmi gibi, zamanın gidişini Jyi anlayan, niteliğini gereği gibi kavra yan gençler pek bulunmuyordu. Anlasalar, kavrasalar dahi onlar Keriıni d eki enerjiden yo k sun idiler. zanlılar

�a:lı.şacağı muh itin

'

vardı : 1) adlı ilk küçük

F. Kerimi'nin iki cephe si tecilik. Cihangir mahdwu

Hikayecilik v:e 2) hikayesi 1903

de

Gaze­

Peters­

iburg' da basılmış ; hu nun ardınca daha birkaç hikayesi yayımlan·

nııştı.

Kerimi'nin hikayeciliık devri uzun sürmemiş ;

cıbkl a

da meş.gul .olan

arada mat:baa­

vukua geldi.kfon son­ ra işi ga.Zeteciliğe dökmüştür. Şöyleki 1906 yılında altın maden­ e.ileri olan Zakir ve Şakir Ramioğullan Orenburg'<la Vakıt adlı bi r gazete ikurrnuşlar ve başyazarlığına da F. Kerimi'yi ıgetirııniş ­ lerdi. Kerimi hikayeciliğinden daha çok gazeteciUğinde mıuvai· ·fak .olmuş : Vakıt :gazetesi gereği gibi tutunmuş Kazan türkç.e siyle ç1kan gazeteler aırasında eın çok okunan ve aranan bir Türık Kerimi 1905 ihtilali

,

­

gazetesi olmuştur.

Kerimi gazeteci s1fatiy]e, 'Hadi Maıksudi gibi pısır1k olm a­

mak1a beraber, Ayaz İsh aki

misilli

atılagan da

değildi. Hele

İh­

ıtilfil •zamanı polittk�ıcısı hiç def'�ldi. Onun için son Rus ihtilali dev·

büyrük bir faaliyet gösterememiş ;

Bolşevılk

ihtilalinden sonra da ihiçhir yere kaçmamış, yeni şartlar a v:e hallere uyarlan­ ımaya çalışmıştır. Sovyet Hükumeti kendisine ba.c;;ta Or.enhurg'­ rinde

da, ,sonralaın

rız,

kazasız-belasız ç ilesini doldurmuş ; b elki de artık eceliyle ölmüş.tür.

ki a·dam

lanmış ve

Moskova'da ıküçük bir memurluk vermiştir. Sam­

tabiatiyl e yaş-.

.


- 43 --

F. Kerimi'nin yu:k an da anılan hikayelerinden :başka tam İs­ tanbul y a zı diliyle kaleme a l ı nmış Avruı.ıa.ya seyahat ; kazan ede­ bi diliyle yazıla n Kınına seyahat, Orenb urg'a seyahat isimli se ­ ya h aıtna.meleır-i olduğu gibi, Balıkan harbi sırasında İstaın bul'dan Vakit og:azeıtesine yazdığ·ı muhabir me-ktuplarmdan toplanmış İstanbul mektupları adlı bir .Jcitaıbı ve babasının bfografyasından ibaret olan Gilman akhund a dlı bir rjsaleısi vardır. F. Kerimi ile 1 908 yılının yazında Musa A bdu llah iğ·reti adiyle Kahire valiliğin d en aldığım bir "Devlet-i aliyye-i OH-mani­ ye" pasapor.tı.mu yüklenerek Bahçesaray

varchğ'Uncla tanımıştı m . En yiik�ek

.üzerind6n Orc:n'.bu rg a '

kalemteri

verileceğini

de

söyliyer.eık b an a Va.kıt gaz et e si ne yazılar v.erme.mi de ıt.eklif et­ mişti. Ben de bu iltifattan faydalanarruk ba·zılarına Seyyah, ba­ zılarına M. A. imzasını koyaraık üç-beş maJrnle veırdimdi. g.ntesi yılın

Şura

baharında

tek I'ar Oreınburg'a g elip temeUi olarak Vakıt vo

yazarları ara:sına k atılmıştım . O zaman b u Rizaeddin Fahreddinoğ1u, onun -oğlu ıAıbdurrahma.n ; sonraları F. Kerimi'nin kız ka:r.deşlerindcn birisiyle evlenen Burhan Şeref ; · .hik aye c i yazar Yarullah-El-Veli de çalışıyorlar­ dı. 1909 yılının yazında Orenburg'dan aynldım ; F. Keriııni 'yJ bir daha yalnız 1917 ihtilalinin vulma gelmesiın den sonra bir vazife ile Türkistan'a gid erken Orenburg'da gördümdü. gazetelerinin

gazetelerde

KURBANALİ MUHİTrlN : Bir pedagog olan M. Kurbanali dili öğTetmeni idiyse de, Tıürk dili öğretimi ile de ilgileniyor ve tü rk çe mektep kitapları da yazıyordu. Çeşitli yerl e rde öğret­ menlik yapmış i diy se de, 1917 i h til a l ine ;takaddüm eden yillarda Kazan selıriude çalı;:;ıvord u . Bolı.ıevik ih tilali n i n başlangı cı nda Rus

- politikadan elimi-ayağımı çek mcık z.o nmda ·k al­ dığımdan son ra M. Kurbanali, muallim Hoca Bedi ile üçümüz birlikte Kazan'da ·bir dilhil:gisi (ıgrame r ) ,kitabı da yazıp basıl­ gazetecilikten

mak üzere "Kurultay" ş.ir.ke-tine vermjştik.

Yalnız Kuı�banali

ile ikimiz mektepler için türk çe okuma kitapl ar ı

yazmıştık

bir kişi olduğu n ::J a n Sovyet re,i!.mine de uya.rlanabil­ Öğretmenlik görevine devam edi yordu . · 1922 yıl ın d a Fin-

Ar.-0l itique mişti.

da


lfı.n diya 'da n ona da e r:ınk paketi gön derm iş idik. Aldığına d air kendisinden bir m ektup da gelmişti . 1927 de ağır hasta olduğunu duymuştuk. Bugün hayatta olduğunu pek sarun ıy orum.

MUHLİSE BUBİ :

1917 ihtilali vuku a gelin<!e Mayıs ay ınd a

Moskova'da toplanan Bütün Rusya müslümanları kongresinde

Ufa !slam Dini Meclisi üyeliğine seçilen ilk müslüman kadınıdır. Kendisi Kazan Yurdu nda küçük bir kasabada yeni tip mektep açmış ve birçok aydın m uallimler yetiştirmiş olan

Ubeydullaıh

ve Abdullah Bubi kardeşlerin heınşiresidi r. Genç yaşta kocasın­ dan b o ş ahnuş ve kendini öğretim işlerine vakfetmiştir. Bubide'ki kız mektebinde öğr etmenlik ediy o:rdu. Bubi mektepleri Hük·ü­ metçe .kapatıldığmdan sonra 1912-1913 ders yılında Urallar öte­

sindeki Troyskiy ş ehrinde açılan 'bir Jcız mektebine çağınlm ış

ve

yanında ıbaşka bir·ild öğretmen bulunduğu halde oraya gelmiş­

ti. Bugünkü diş ta'bibi Bn. Azize Ta.mas da Rus dili öğretmen i sıfatiyle bunlar arasında ıb ulunuyo rdu. O günlerde ben de Troys­ :ki'de öğretmenlik etmekteydim. 1913 yılının yazında biz Kazan'a taşındık ; Mu hl ise hanını her halde 1917 ihtilalindeki Troyski'de­ •k i .görevine devam etmiş ola caktır.

NECİP ASI�I : Astrahanlı nogaylardandır. Tahsilini İstan­ bul'da eski

Darül-fununun

Edebiyat medresesin de yapmıştır.

Kazan l ı muharrir ve politikacı Ayaz İshaki 1908 de uzak şimal­

deki sürgün yerinden kaçıp İstanbul'a gel diği nde talebe Necip Asri de onunla tanışmış ve ona., taparcasına muharriri İstanbul'lulara

bağlanmış ; hatta

tanıtmak -düşünceısiyle

Şimal 1'ürk

mulıarriı'leriııden Ayaz fslıakl a.diyle küçük bir risale de yazıp bastırmıştı.

Memleketine

dö n ünc e

Orenburg'daki

Hüseyniye

mektebinde öğretmenlik yapmış ; sonraları ;bir müddet Peters­ burg'da, Moskova'da k alm ı ş ve Ayaz

İsh aki ' nin 1913 yılında

sürgünden dönünce Pete rsburg ' da çııkarmaya başladığı

tesinin yazarları arasına katılmıştı.

İl

gaze­

Düzgün bir üslubu vardı.

Ne c ip Asri'yi ben, işte, bu ·gazetedeıki yazılariyle görmeden tanı­

mı§tım. O da bi r gazeteci olmam ha sebiyl e, ·beni bu yoldan tanı-


- 45 -

yordu tabii. 1920 yıl ın yazında Kazan'<laki tcmer:k üz ·kampından kaçıp Astarh an a va rdığ ımda ke ndisiyle görüşüp de tanışmış­ '

tun. Kuru , karayağız, u zunc a boylu ve boğazındaki -bir h a stalı k

yüzünden birparça kısık sesle ·konuşan ıotuzbeş y�şlan n da bir insanla karşılaşmıştım. Hemen anlaştıık. Bu, ileri fikirli, tok söz­ lü . ve milliyetçi aydın kişiyle karşılaşmam benim o za.manki ma­ nasız ve maksadsız hayatımda önemli ve pek 'hoşa ,giden :bir olay­ dı, ta!bii. Bu arkadaş beni ·köyüne götürdü, ·karde8leriyleı tanış­ tırdı ve misafir eüi. Bolşevik ihtilalinin v uku a .g elmesinden sonra memleketine dö nmüş olan bu yetenekli muharrir Astrahan dvarmdaki bağlı:k­

bahçelik köyünde artık etliye-sütlüye

k a rış m ad an

vakit ,geçiriyormuş. Kamp kaç k ın ı olduğ11mu :bi le

-

tefekkiirlc

bile

benimle

temaslarda bulunması, ya,kınlık göstermesi o devirde bir <;eşi t hinunet ve cesaretti e lbette

.

Uzun�uzun .hasb-i hallerde bulun­

tluık, dertleştik ve kırk yıllık dostlar gibi a y rıl dık

1922 yılının kış ;,ıylarında Finlandiyadaki Amerikan yardım <teşkilatı ARA vasıtasiyle

.

hemşe.hrilerirnfa

S oyye tl er

diyarında

kalan Türk fikir adamlarına -yiyecek paketleri göndermeye ka­ rar verdiklerin de ben N. Asıi'yi de hatırlamıştım da fü;teye onun .ıdını da koymuştum. Gönderilen e rzak paıketini aldı ğ ın a -dair bir haber alınmadı sanırım. Keneli akıbeti de ıbizce ıne·ç,huldür.

vı;LlDİ CEMALÜDDİN : Kazanlı muallim ve muharrirdir. Bubi m�ktehinde okumuş ve Orenburg' da

Adı yukarıda geçen

Hüseyniye mektebinde öğ·retmenlik etmiş ti. İlkin bu şehirde çı­ kan VaJut gazetesinde Celey iğreti adiyle yazdığı edeb.i tenkid makaleleriyle dikkatları çekmi:;.-ti. Tatar edl�biyatmm barışı (gi­ dişi ) ; MiUiyet mesclesi adlı eserleri Orenbur-g'da Vakıt yay un­

"Jarı arasında çıkmıştı.

1917 ihtilali· •günlerinde Kazan'a .taşınmıştı.

Bizim çıkar­

makta olduğumuz "Kurultay" :gazetı:;sinin y azarl a rı arasına ·ka­ tılmıştı ; ahbap olmuştuk .

1918 yılının eyllıl ayın da iç harp başladığı sırada "Kurultay"


·- 46 gazetesi mensı'.'ı plarından dört kişi ive d il i k l e ve yaya olarak Ka­

zan'dan .kaçmıştık. Bunlardan hiri C. Velidi idi. Kama suyu kı­ yısı n da;ki La yış kasabasınadek yaya geldik..

Orada "asiler"in

eline geçe n bir vapura bindik de Tetiş'e .geldi•k . Vapur "askeri mülahazalardan dolayı" Volga 'boyun ca daha aşağı la ra doğru

K ar aya çı-ktıJc Tetiş, Velidi'nin memle k etiymiş ; ilçeye b a ğlı bir köyde bulunuyorlarmış. Çocukları­

g-idemiyecekti.

çocuk.lan bu

nı görmek düşüncesiyle o bizden a y rıl ıp .köyün e gitti . Biz üçU­

müz

İdil'in

sol kıyısına ge çi p yaya olaraik y.oJumuza devam ettik.

Hedefimiz Samar şehri idi. Çünkü orası "asi sosyalistler"in ge­

ç i ci merkezi idi. Samar'da bir yol daş ım ı z bizden ayrılıp memle­ k e ti olan Taşkent'e gitti. K. M. i le ben 'bir müdd et sonra Ufa'ya.

yolculuk taa Batı Sibirya'yadek uzadı. Sibirya'da " si yasi mülteci" du ru mun d a 1920 yılının kış :sonlarınadek k al­ mıştık. yöneldik ve bu

C. Velidiye gelince tan

sonra pek

o , J{öyde ailesiyle de görüşüp-danıştırk ­

uzaklara kaçmaktan va zgeç ip içinde bulunduğu

hallere ve şartlara uyarlanmaya karar vermiş : yerini değiş.tir­

miş ama -gene de

Sovyet

idaresi altında bulunan uzakça für kö­

ye .gidip öğretmenlik ypmaya başlamış. Sonra, kimliği meyda­ na çıkmış ise de, Kazan id arec ileri onun bilimi nd e n bir "uzman"

sıfatiyle fayd a la n m ak istemiş, fazla ilişmemişler, Kazan'a :ge­ tirip daha önemli bir ödev (.Şark vePmişler. K azan ' da

aıkadem,isinde profesörlük)

teme:rıküz k ampı nda

kendisini görmüş ve konuşmuştum .

oturduğu m gü nl erd e

Bizden ayrıl dı k ta n sonra

başından geçenleri ayrıntılariyle anlatmıştı. Ben 920 yılımn 19 ağus tosu nda Kamptan ka�tım ; ş imdi y ede.k , o zaman mecburen

Kazan ' d a kalan dostlarımdan kimseyi .görmedim tabii. Sonradan öğrendiğ·ime göre C. Velidi profes örlük yapmakla bera:ber bazı

dergjJerde ".politika dışı" (apolitique ) yazılar da yazıyo rdu . Ge­ dışı bir fay dalı işi olmak üzere Tatar tilininğ· tulu söz­

ne Politilka

lü�ü adlı mükemmel bir l ı'.'ı gat kitabı da yazmaya girişmişti.

Ancak bu

sözlük, Arap harfleriyle "t" ıharfine ·kadar alan

kısmı basıld ktan sonra durrnuştur. Çünkü müellifi tevkif etliı


- 47 Up hapse atılmış ve orada h as tal a nıp dünyamızdan ayrılmış­

tır (9) . 1922 yılını n kışında

Finl an d i ya ' da

yaşayan

Kaza nl ı

Tür.k lerin ARA. vasıtasiyle gönderilen yiyecek .paketini aldığını

Helsinıki imamına 24 Nisan 1922 tarihi yl e yazdığı şu kısa.

m e k­

tupla bildirmişti : - "

Ha·kimov efendi,

İsminğizni de bilmim , kim ikeninğizni de b il mim . Şulay da şundi vak ı tt a mini iske tüş.ürüp "pasilka" yibergeninğiz üçün künğlime bik yakınsız. Sizge teışekkürden acizmın.

Kazan 'da turam. Şark

Min hazır

akcdimiycsinde muallimlik itcm .

Adres : Levaya naberjnaya Kabana Dom N o . 100

kv. 4.

VEl.JİAHMED HAKİM :

CmnaJeddin

Vefüli.

44 yıldaneıbri Finiandiya başkenti

Hel-filnki'de imamdır. Eski idari

bölüniişe göre, Doğu Avrupa'da

İdil havzasındaki Simbir ili, Kul'muş il ç esi n e bağlı Ulu-Eı:ıb işçe

köyünde doğmuştur.

Doğum tarihi 1882 dir. Diniya:t ta hsili n i

Kasim (Han.kermen) şehrinde yapmış ve bir mü 1 det Medine1de de kalmıştır. Kendisi hafızdır da. Şimdi anılan Rasim şehrinde

ve Moskova'da 1914 yılınadek öğretmenlik yapmıştır. Aynı yı­ lın s on ları na doğ-ru ılfolsinıki'ye gelip imamlık ve öğretmenlik gö­ rev.ine başlamıştır. O, Finlandiya miislümanlarmın beşinci ima­ mıdır. İlk imamam 1836 da gelmiştir. Kendisine Ufa Dini Mec­

lisi tarafından "Metrika" (medeni halleri tescil derilmişti.

Bu

itib arl a oradaki im amlı k

mıştı, deıme.ktir. .çünkü Ufa'daki İslam

defteri ) de gön­ Rus 'hükumetince tanın­ Di ni Meclisi Rus ya i çiş­

l e ri bakar:ıığına bağlı 'bir resmi müesı�e.seydi.

A.ncak o zaman

Finlandiya muhtariyetli (autonome) bir ülke sayıJ.dığından bu meml ekette lslam dini tutan bir cemaatin bulunması Fin hüku­

metince de resmen t a nını rsa daha iyi ıolacaJkb ta:bil. Gerçekten, 1916 yılında imam V. A. - Hakim efendi bu iş ·için !hükümıete baş· (9)

C. Velidi ı•.:azan TUrklerinin kUltür ve edebiyat tarilü üzerine Rus

<liliyle .de güzel .bir eser yazmış ve bu eser Moslwva'.da 1923 te ·ha::ıılmıştır.

:Kitabın rusça ·ısm i yulcarıcla bir Notumuzda yazılmıştı.


- 48 -

vurmuş

id iys c de,

F'in hükumeti o zam an :buna temel kanun la rın

miü;aid olmadığını il e ri

sürerek memlekette İslam dinine resmi­ yet vermekten çekinmiştir. Ama 1918 d e Fin ülkesi Rusya'dan

büsbütün aynlıp bağımsız bir devlet olduktan sonra kanunlar tadil edilip vicdan h ü rr iyeti ilan edilince bu ülkede İ:slam dininin de resmen tanınmasına imkfm hasıl ol muş tur. Neticede 1925 de Fin hükumeti meml eık ette yaşayan müslümanların dini yönden

teşkilatlanmasına. mü saade etmiş ve yeni teş k ilatın nizamname­ sini tasdik eylemiştir. Bu işte imam V. - A. Hakimin , eski Duma üyelerinden Sadri Maksudi'nin ve Peter,sburg imamı Lütfi İsha ­ ki'nin

çabaları faydalı olmuştur.

Helsinki'de uzun

yıllardanberi im am lık

etmekte ıolan ; öte­

derrberi mahalle halkiyle iyi ,ge ç inen ; kendini herkese sevdiren ve

Cemiyete

faydalı olmaya ö zenen V. - A. HaJkim .ef. yal nız bir

yaşayan müslüman-Tünklerin ıher hususta bir temsilcisidir de. İmam efendi ·g.örevine başladığı gündenberi m ah all e halkına sa dec e din meselelerinde değil,

imam değil , Finlandiya'da

dünya işlerinde de faydalı ıtavsiye ve telk inlerde bulunmuştur. Zamanın ve muhitin tesirlerinden başk a, biraz da bu telkin ve tavsiyelerin etk isiyl edi r, ki orada yaşayan Türıkler Hcaret işle­ r indeki gayretlerine hız ve rmişl er , iktisadi - içtimai durumlarını yükseltmişlerdir .

İktisadi durumları yolun da olduğu içindir, ki bu

kü çük

1s­

lam-Till1k c emiyeti başka ülkeledde yaşayan dindaşlarının, soy­ daşlar ının yazgısı ile de ilgilenir ve gereğinde onlara yardım eli

uza tmaktan da çekinmez. Bütün bu işlerde de onl ara imamları rehberlik eder.

İmam efendi ora müslümanlarının her hususta bir temsil­ cisi olduğu iç ind ir , ki bu m e ml ekete gelen her bir miislüman ya­

bancı ilki n imama. müracaat eder ; <lerıdini ona anlatır; oranın muteber tüccarı, iş adamları ve hayır sever kişileri ile onun de­

laletiyle tanışır ve gereken yardımı görür. Hangi İslam ül-kesin­ den gelirse�gelsin Helsinki imamiyle tanışan :her yabancı dindeş, soydaş ondan yardım ıgörür ve iyi inti'b al arl a ayrılır. V. - A. Ha kim efendi bugün yetmiş altı yaşındadır. Yaş ica-


� 49 bı sıhhatı birparça kağşa mış s a da, kafası işler durumdadır ; Cemaat-Cemiyet işleriyle ilgisi es-kisi gibi sürüp ·gitmekt6dir. Şu da var, ki şimdi orada yaşayan Türkler zamanın gidişi­ ne göre örgütlenmiş -0lduklanndan ; asri mekteplerde okuyan ve yetişen gençler de �oğaldığından İmam efendinin Cemiyet iş­ lerindeki ödevleri ihayliden-hayliye hafiflemiştir.

Demek o , yıllardan beri. h ar-cadığı öğütlerinin ve tel·k inleri­ nin hayırlı neticelerini görmeye, semerelerini dermeye muvaf­ fak olan bahtiyar bir insandır.


- 50 -

ll.AVE 2 M E K TU P L A R

(1)

1922 <l e Sovyetler diyarında korkunç ıkJıtlık-açlık hiiküm -sürdüğü sıralarda Finlandiya'daki ilde şle rimizc e Amerikan yar· -Oıın örgütü ARA vasıtasiyle tanınmış T.ü rık fikir ve kalem iye. lerine yiyecek p aketl eri gönderildiği, ve bu kimselerin birçok· larından ıpaketl eri aldıklarını bildiren teşek.kür mektupları gel· miş .olduğu yukarıda yazılmıştı. Bu mektupların şu veya bu :b a· kımdan önemli saydıklarımızdan ·bir bölüğünü dillerini .hiç de· ğiştirmeden, yalnız harf değ·işikliğiyle eserimize 2. İLAV.E ola-

rak l:: uraya aktarıyoruz.

Basımevinde gerek l i harfler bulunmadığından Ara.p harfleriyl e m ektu pları Türk h:�rflerin e çevirirken Kazan Türk <liye­ leğinin fon�tik özelliklerini -tam olaı:-ılk belirlemedik. Yalnız ıbu diyeleğin belirgin özelliklerinden biri olan, gen izden çıkan ( vaktiyle sağır kef de· nilen) sesi-nğ- işaretiyle; ve pek az kelimelel'de Arap alfabesinde kalın gırtlak sesini .ifade eden -hı-sesini -kh-işaretiyle belirtebildik. Bir de şu var: Kazan d iye leğin d e üst dişlerle alt dudağın ortaklaşa -çıkardıkları -v-sesi bulunmayıp, onun yerini d i şler katışmaksızın y aln ı z üst ve alt dudakların elbirli ğiy le çıkardLkları bir ses vardır, ki biz onu -w­ (1)

yazılmış olan bu

işaretiyle g-ö.sterdik. Öte yandan, bu -diyelek.te -o- ve -ö- sesleri ıbulunma­ dığında.n harfleri de yoltlur: orman değil, urman ; örılelc değil, iiı·(lek. Onun için b u ra d a okuyacağınız keli mel e rd e -o- ve -ö- h arfl e ri n i görmezseniz bu dunım u hiç de yadırgamayın.


.- 5 1 -

1 Rizaeddiıı l<'ahrcddinoğlu'nun ilii mektubu

A 1922 yıl, 24 fivral

(şubat)

Es-seıa:mu aleyk ü m ve rahmetullahi ve berekiituh. Bizninğ· ismiınizge ılı;:öndergen "pasilkanğıznı" uşbu kün ARA " ıs kla d " ın ­ dan selamet alup çay, kaymak :bi rle sıylandık Halklarnınğ· "pasilka" alularına ,kızıgup yürsek de üzürnü.zge 1kilüni ümid ital mi idük. Ümid bulma ga n vaklitta !birinci mertebe sizden uşbu ni'metler kildi ; bütün aaemizin� çi kten tış ı;ıadlmmvuna sebep buldunğuz. Sizge nindi ğ'ine du'

aırıJ urga

da b i l rn i m , tıyula-alm.i

yıgladım. İndi Allahu�taala sizge Dünyada ve Akhiretıte mµıka­ fat k ı ls un : halklar yığlap y.ürgen va k ııt ta Allahu-taala s izn i kül­ dürsün ! Şeriklerinğiz bulsa bu du'amnı ve selamiımni anlarga da iriştirinğ'iz. Mü fti ismine bulganını ref-kikası aldı ( 2 ) . Kcşşa.f

kadının ailesi aldı. Üzi Meskev'de idi.

Rizaedtliıı bin Fahcr<.,'<l<liıı Ufa, �u.kay uramı, Yurt

numer 50.

Yaprağın öteki yan ı n d a yazılmış :

NOT kabilinden aşağıdak i sözler

"Sizni FinHi.ndiya'ge bargan vaktımda belki kürgenmin· dir. 1914-nçi yıl iyül (Temmuz.) ayında 'barg-an idim. ırnrüşüçi ve kunak Hüçilcr buJğ·an idi, 13.kin şul va:kıttağı yazularım , ha- . tıra defterlerim Orenb urg'da telef buldılar. Şunğa küre ARA kanturmda yazılgan a d re.si n ğiz birle ğine sizge bu khatnı yazdum. Fursat 'bulsa açık adrcsinğizni şayed yazarsız. Du'a kıhı üç.Un adres şart tügil. Al la.hu-taaHige ma'lum buluvu yite. Lak in (2)

Burada

"müfti" d e n murada Alinıcan barudi'cl i r. Adı n a gönde­ zaman o artık ölmüş bulunuyordu.

rilen paket Ufa'ya vardığı


r- 52 -

muztar bulgan vaktımı.ıda yardımımızga yi tişken kişininğ· kim bulganlığı.n .aa bilesimi.� kile. R.esulül-ullah !hazretlerininğ şefa­ .atı birle muşerref bulsanğız idi. Daim du'amız şuşı. .Rizaeddin bin

Fahreddin

Daha bir Not : Sizninğ isminğizden tapşırıl gan ni'metler uşbu n e rseler : 1)

İnğ

2)

Düğü 27 kadak.

3)

Çay : 3 kada:k çidk (çeyrek ) .

4)

May : 9

ala

un : 56 ka.dak.

kadak.

Bu nc rse lern i n g bazıları

Ufa'da

bütünley yuk.

Herhalde

bunlarnınğ bu künde Ufa şeh rindeki kiymetleri Sovyet akçası birle 15 milyon birle 25 milyon arasınd.adır. Allahu-taala sizni, şeriklerinğiz ni'metleri bile n kunak itsün i di..

bulsa

alarm da Cen n et

Rizaeddin

n.

İKİNCİ :MEKTUP Hürmetlü

Hekimov efendi, Esselamu-aley,küm ve rahme­

tullahi ve berekatu h ARA ar.kılı yiberilgen "pasilka"nğıznı 9 nçi .

Avgustta s el amet yulukup aldık. Allahu-taala sizge, bu tugruda

itüç.iler, yarde.ınleşüçilerninğ hemmesip e selametlik. tınıçlık ; Akhireıtte, Dünyada zafer, ve felah, saadet ve necah müyesser itse idi. -Bizni fevkalade felaketlerden aralap kalıvun­ ğ1Z be raberin e Allahu-taala sizni ve refiklerinğizni hem Akhiret · korkunçlarından k halas itsün idi. Slzninğ ism i nğizd en indi .ü çiinçi mertebe "pasilka" aldım. iştirak


-- 53 Üzinğizninğ

isminğizni,

kimler

ye rdemi :bilen yiberüvünğizni

hemişe .bilealmadtk. Dürüst, du'a k ı lu ve ra:hmet oku üçün mu­ fassal adresler, isimler bilin.il lazım

tügil ;

şulay

b ulsa da inğ

meşakkatli vakı·Uanmızda yerdemimizge yitişkc.m himm et iye­ lerininğ, kimler i kenliklerini bilesimiz kile. Bu t u g t i d a Meskew '­

ge de hat yazgan idim. "Cemiyet-i kh ayriye tarafından yiberile· di r" diyüden başka cevap bulmadı. Herhalde

heınmenğizge

rah­

met ve h a yı r-dua .

Rizaeddin bin

Falıredıliıı

Ufa, Tuk.ay uranıı 50

1922 yıl, 10 Avgust

il Ufa Dini Meclis üyelerinden l\folla Keş�f

Terciima.ni mektubu

... Dakhi molla Weli

i.Aıhmed

hazret,

sizninğ ve başıka erba:bı

himmet ve hamiyyetninğ ictihadiylc Rusya'dagi muharrir ve ulem adan baytak zatlarga "pasilkalar kildi.

ve

Şul

cümleden Kadı Rizaeddin ·ha zretke , Muihlise hanımga.

fakirge de irişdL Riza hazret bu himmetinğ'iz ve yardenğizge

t eş ekkü r kılup khat yazar:ga minğa da kuşkan idi. Şul kiymetlli hediyenğiz ve ianenğiz Ufa'ga m ini m aileme de bargan. Üzim 7-nçi noyaber (Kasım) den ·b irli uşbu açlarga yardem işi artın­ dan yürim. rurga

Ailemninğ

halini

islah

iterg�. al ar yanına k aytıp tu­

yitişealganım yuk. Şunlıktan

türlü halleri bula.

ıbalalaıımnınğ,

Sizninğ ul h e diye nğ iz

ailemninğ

halleri ağırrak vakıtta

"a1abuta" ikmeğ-i ( �' ) i kmeğ·i a�a.p Jdin kiçirgen wakıtlarma tugrı kilgen : h atta altı yeşlik kızım a şkaz a nı buzulu.p ıkhasta bulgan

iken. Sizninğ· (*)

hum ları

yiber<liginğiz yalchşı un ve ba'1lrn. nerseler a nı n ğ se

J...fı.,tinccde Clwııopo<l iıım albıım

unumsudur

denilen bu o.tun b eyaz, parlak

to·

ve besleyicidir. Rus'yada -kıtlık yıllannda r;avdaı· u n u ·

n a karıştırıp ekmeğini yaparl ard ı .


- 54 -

lametlenüwüne sebep bıulgan i k e n.

Şunınğ

üçün a ilem

derecede şa dl amp ve -sizge teşekkürler kılup yaz al ar

nihayet

Üzim de şul balamnı kürgen sayın .ı<'inalandiya'dagi müsfüman kard eş­ lerimiz kut.karıp kalgan balam dip sizge ve barça yuldaşlarınğzga teşekkür ve :khayır-duada bulaçakmın. (Arabça ·bir dua cüm­ lesi ) . . Bizninğ Diniye nezaretinde ü�imizge başka yin e Ufa imamlarından Sabir Haseni ve Cihangir Abızgildi ha zretler hid­ met fteler. Mundan sunğ eger kadılarga yibereçek h ediyenğiz bulsa al arm da h atırd a tutsa.nğız i di Eıger yene fakirge yibere­ ce.k •hediyenğiz ·bulsa yaki ga iba n e dostlardan !birer hususi adem kiinde recek bulsa, ailem Ufa'da ıbulsa da •üzim Mosıkova'da tu­ ram. Mos·lwva'dagı a dre sim ile yi:berü münasip bulur hem, tiz irişir inşallah. He diy enği z üç;ün minim teşekkürimni barça yoI­ .

.

daşlarınğ·izga iriştirüwunğizni ütinem. Kadı Keşşaf Tercümani'den

19 dyün

(Haziran)

1922 sene.

111 Rizaedtliıı Ji'ahreddiııoğlu'nun Rusyıı dışına başka bir m ünas�betle

yazdığ1

bir

1\-U:KTUBU

Kilesi may 30-nda İslıim nedvesi cıyılu üçün

Hükumet

izin birdi. Kütülmegen maniler zuhur itmese cıyılur. Lakin biz­ ninğ üz khalkımızda fikir, hıimmet, ahlak ve ıhamiyyet kabilin­ den şeyler iflas itti. Aramızdagı ihtilaf ve iftira!k künden-kün

artup ve ıküçlenüp baradır Biz in di .

"-0 ıgün

in�an :kardeşinden,

ana-babasından, kansından ve çocuklarından kaçar" sözünü e ) şuşu Dünyada vaktımızduk kürdük. Meger d e ıbu işlerge sebep (bura da Kura'n a'dan nakledilen iki tane ayet var ) .. Üzim Nedve ( ")

Bu sözün arapc;ası bir Kur'an ayetidir. Tercüme bizimdir.


- 55 taralu birle t aralgal rizkımnı izlep bir tarafka

yünelmek ve

yatacak unum artından yiirmek fikrindemin. Hazargi h h;abım ırn.şgar'ga g:ıtüp b i re r medresege kirü, taıbulsa

iyman

ve ibadet ügretüp

da tam am

itüdir. Başka

şugullenü ve

balalar ukutu ;

sanwlı suluşlarımnı şun�

urunga barırlık maddi ıiktidarım yu;k . . .

İ h tim al kaberge d e k.üçermin ; isen :bulsam da, .ihtimal, bir yirge de yüri almamın. Çünki ilhtiyanm üzimd e ıtügil. Şu l ay ,bulsa da, Allahu..taala yulunda un (on) gına adım bulsa da alga atlaw ,

fikrim ımühkem ( Bu rad a bir ayet var ; yahut Hadis' mi ? ) . Müne, bu ( "' ) ısözge mi.sdaık bulgan ikişilerge uık,hşaw fikri bilen ıhayal­ l enern in . Eger de bu i ş na.9ip bulsa Ka�gar'ga m1, yaki Efgan'ga mı seferimni muvafık kürürıürsiz ? Eger de iltifat kader kilüp y iter idi.

yazarsanğız inş allah Nedvege

idüp cevap

Rizaeddiıı bin Fahrceddin

Bu mektup o sı ral arda İs.tanbul'da Bebek"te oturan eski Ufa İslam Dini Meclisi üyelerinden ve ünlü .seyyah Abdürreşid lbra­ him

efendiye

yazı lm ış ve 1926 yılı mart ayının son

yarısında

alınmıştır. Yazılış tarihi 7 Mart 1ı926 olu p çıktığ1 ye.r Ufa şehri Tukay sokağı No. 50 dir.

C) :ru

Arapça

sözün tercümesi şuıdur : bir :ki:şi

Allah'a

ve Reıı ülüne

yola çıkıp da yolda ölilvcrinıe onun ccı·iııi A!!a;ı yük!0ı1 m i :; : ii'.

doğ­


-- 56 -

SÖZLÜK ADAMAK : 1 ) Nezretme.k ; :� ) ithaf etmek ( birfaine bir eseri ) . AKIM : Cereyan, gi;diş ( insan cemiyeride ) .

AJ{I{IN : Akıcı, püriizsüız ;

arapçası : selis (üslup lrnkık ında ) .

AMAÇ : Gaye, ınaksad, hedef. ANI : Hatıra, a n daç .

ARALAMAK : Araya. girmek sure tiyle kurtarmak. ARGAÇ : Dokuma. te zgahın d a en i pl i ği ( kazancada

aı·kaw) . boy).

ARIŞ : Dokuma te2gfı;lu.nda ıboy ipliği (kazancada düpedüz

ARKILJ : Vasıtasiyle, aracılığ'iyle. ARMAK : Yorulmak. AŞAMAK : Yemek. AŞKA.ZAN! : Mi'de, kursa.k.

AWIR : Ağır, zor, çetin. A YRil\TTILAR : Tafsilat, t efe rru a t

.

BALA : Çoeıu k . -

BARÇA : Bi.itiin,

hepsi.

BARI : Yalnız, tek,topu-topu . BAYTAK : Epey, bir.hayli.

BİLGİN : Alim, bilim i yes i

.

biliş. BOŞLAMAK : İhmal etmek, aldırmamak. BÜLEK : Hediye, armağan (.bir.parça .biçim BİLİNÇ : Şuur, iç te n

yan birçok Türk lehcelerinde

vardır.

Divanındaki şekli Belek'tir) .

ÇABA : Gay re t cehd. ,

ÇİK :

Sımr,

had, hudud.

ÇÖZÜMLEMEK : Tahlil etmeık.

DERMEK : Toplamak, 'DEYİM : Tabir, ibare. DÜGÜ :

p ; , : ., �

yığmak.

( Hububattan ) .

EGEMENLİK : Hakimiyet, beylik (.biylik) .

değişikliğiyle yaşa­

Mahmud-Kaşgari'nin


- 57 El:,..ESTİRMEK : Tenk i d etmek ( in ti k a d ) .

EVRE: Devre (Belirli zama n parçası) .

EYTMEK = Aytmak : Söylemek, demek.

GEREÇ :

Malzeme, materyel.

GÖREV : Resmi vazife, memurluk öde vi.

KHA'l'M-I KÜTÜP : Bir medresede okutulan bilim dallarını oku-

yup b i tird�kten sonra mezun olmak. IM : İşmar : elle, 1gö7.Je, veya başla işaret (Kazanca) . ISI{ILAD : Depo, an b ar (llusça) . 1KMAL-İ NÜSAKH = Khatm-i kutüp.

İKİRCİM : Tereddüt, ikilen m e . İNDİ o= İMDİ, artıık.

pek. İRDELEMEK : Araştırmak, tikş i r m ek . İSKE TüŞtRMEK : Hatırlamak, anmak. İNO : En,

İŞKİLSİZ : Şüphesiz, muhakkak. İYE = eye :

sahip, ıs.

tY.tMSEIBJ-'ll{ : Nikbinli:k, :her şeyi iyi ·görme. KADAK : Rusçada r,ud denilen ağırlık ölçüsünün

.kı rk ta biri olan funt ye ri ne ora Tü rıkleri kadak sözünü kullanırlardı. l{azan­ cada ç ivi ye de kadak denildiğ'inden, ağırlık ölçüs ü tesbit edi­ lir.ken �ivinin de bir :rıolü -0ldu mu yoksa '?

kadak'ın dikmeJc, .çakmak a n l amı n a

Bu manaya .gel en

ıgelen

lrn.d amak'tan alın­

dığı da işkilsizdir. İncelemeye değer. Bir pud

funt = 0,41

- 16,38 kil o ;

kilo. H.usya'da son zamanlarda metre s.i stemi ka­

!bul e dilince bu e sk i ölçüler sistemi ortadan

k alk m ı ş tı r artık.

·

KANIŞ : Kanaat, inanış, kanı.

KANT'UR : Yazıhane, ·büro (ru sça söylenişi kontora olup, fransızca aslı comptoir'dır) . KATMAN : Tab aka , katlam. KAYDA ? : Nerede ? KAYGIRTIŞMAıK :

Biri.sinin

kaygı sını

paylaşmak ; d�rt

ort nğı

olmak.

EAYRIM : Yardıa1 m:ıksadiylc elinden tut1r.a, ta;.'2.f!ı11 KAYTMAK : Dönmek ; geri g e lme k .

'�ııtma.


·- 58 KINAMAK : Ayıplamak, kötülemek. KIZLKMAK : İmrenmek.

KİLESİ : Gelecek. Ki00.ALA1:UAlK : Takip etmek, peşinden gitmek, izinden yüriimek. KONUT : Me ske n , içinde yaşanan ev. �ORUM : Himaye. KÖKEN : Menşe, asıl, dip. KUŞAK : Nesil, .göbe·k, batın (generation) . KÜTMEK : Beklemek, i ntiza r etmek. KÜZKISU : Göz kwpmak, gözle işmar etmek. KHAT : Mektup :

MAY : Yağ. MEWKUTE : Belirli zamanlarda

çıkan

ba sılmış şey (gazete,

dergi gibi ) . MİR'AT : Ayna, gfö�gü (arapça) . MİRKAT : Memiven, baskıç (arapça) . MÜNE

=

mine, muna : İşte.

MOTEFEKKİR : Düşünür, filozof, hekim. MÜVERRİKlH : Tarihçi ; tarih kitapları yazan kimse. NERSE : Nesne, şey. NİNDİ ? : Ne gibi ? ORUN : Yer, mahal, mekan.

ÖDEV : Vazife. Ö RGÜTLENMffiK : Teşkilatla.nmak, teşkilat ( örgüt) kurmak. ÖRNECiN : Mesela, söz ıgelişi, misal olarak. ÖZELLİK : Hususiyet, 'has vasıf. ÖZGÜ : Has, mahs us. PASİLKA : Postayla gönderilen paket (rusça'dan ) . POSTHOM:E : Yazan öldükten sonra neşredilen eser. (Örneğin. Kazanlı Şihabeddin Mercani'nin Müstefadül-akhbar'ının II.

c ildi bir posthome'<lur. Türkiyeli şair Halil Nihad

Ağaç kasidesi de öyle) . PROBLEM :

Boztepe'ııin

(Fransızca pl'loblemc ; aslı grekçe probfoma) . Çö­

zülmesi güç mesele, sorum. SANAWLI : Sayılı.


- 59 -

SAV : Ata la rsözü,

darbımesel.

SAVINM.AK : .Mi.'ıdafaa etmek.

SERÜVEN : Mac era , başagelenf or, baştangeçenl cr. SIYLAMAK : İkram etmek, ağırlamaık.

ŞADLANDIRMıA.ıK :

Sevindirmek,

m emnu n eyle-mek.

ŞAHM : /Ha yvani yağ (Bu ara,p ça kelime Musa Carullah'ın mek­ tubunda geçer. Yiyecek p a ke t i içinde gelen bu yağ .h erhalde nomuz

ya�-ı

olsa g·erek. Omm için Carullah ai!c!li onu yimeyip

ücreti olarak verm�tir) . ŞULAY : Şöyle, şöyle·ce. ŞUNDİ : Şu gi:b i. ŞUŞI : işbu , şu, İşte .bu. Rus ameleye iş

TAPŞIRILMAJ{ : Teslim olunmak. TARTIŞMAK: Münakaşa, müa:balıese munazare. •.

TTNIÇLIK : Rahatlık, süık u n , ·barış.

TIYILMAK : Zaptedilmek, kendi�kendini tut m ak . TOPLUM : Topluluk, cemiyet ( ins an .-cemiyeti) .

TONGUÇ : İnsanın ilk �ocuğu

(Tonoğul <la

denirmiş

eskiden :

niv ,., n ı -l,fı e-at-İt-Türlr.: IIl, 1 00 ) .

TURMAK : Yaşama k , ika.met etmek , oturmak . TU'IIAŞ : Genç :kız ( kazanca) ; E.ski<lcn başkaca da kullanılıyormuş.

T TJ\T(�'-'- t\VT ,TJ(' : J(ol ::ı vl ı k . URAM : Sokak.

UYARMAK : İykaz etmek, gafletten uyandırmak. UYLAMAK : Düşünmek. ÜNLİ : Meşhur, ün

s alan,

ç a vl ı .

ÜRÜN : Ma'hsul, semere, yemiş.

iJSü - : Büyümek, gelişm ek, yetişmek. ÜTİNMEK : Ummak, rica

et�ek.

YAK : Yan, taraf, cihet. YAKTI :

A ydın ,

nurlu.

Y:ALlTMEK : Dinlenmek, i s ti ra h a t et mek .

Y1ALVAÇ =

yal avaç : farsçası peygamber ; a:rapçası nclıi, J'esul.

YAYIM : Neşriyat, .basılıp

s atışa

çıkarılan şeyler.


-- GO YAYIMLAMAK : Neşretmek, basıp çı·karmak.

YAZGI : Kader kısmet, alınyazısı. ,

YETENEKLİ : Kabiliyetli , istidatlı.

YIGLAMAK : Ağlamak, gör.yaşı dökmek. Y1BERMEK : Göndermek, yollamak.

YffiGGİLLİK : Yeğnilik, hafiflik, rahatlık. Y.OGA.LMAR : Yok ·olmak, kaybolma:k , yitmek.

YOKSULLUK: YOKSUNLUK :

Fakirlik, yarlılık. Mahrumluk, mahrumiyet.

YOLUKMJAıK : Karşılaşmak, mülaki olmak. YÜNSE'.ME : Temayül, eğilim. YÖNTEM : Usul, metod. ZUR :

Büyük, ulu.


BİR HATIRLAMA

Kimi •kağıt "tahsis"i yaptırmak için çalışmakla ; kimi bu kağıdı almak için kesesini açmakla ; kimi alacağ1 kitapların .pa­ rasını önceden

vermekle ;

:kimi

ba·sım

işleriyle

uğraşmakla ;

kimi basılan :kitabı dağıtmak için söz vermekle beni destekleyen ildeş-dm:tlarımı şu dakkada derin

bil"

s aygı vesevgi

duygusule:

hatırlar ; fikir ve milli 1kültür adına kutlar ; hepsine sonsuz al­ gışlarımı sunarım.

Sağ olsunlar ! Bu eserin yazan

A. B. T.


l\lUllAU.RİU.İN BASILlUIŞ BAŞKA ESERLERİ - Tarilı ve Siyaset KAZAN TÜRKLER! (İstanbul, 1925 ; eski harflerle basılmıştır)

nUSYA'DAN AYRILAN MİL�ER (Ankara, 1927 ; harflerle basılmıştır)

eski

TÜRK-TATAR TARilHİ (Mukden, 1938 ; eski harflerle ) . RUS İHTİLALİNDEN HATIRALAR ( İstanbul, 1947 ) .

-- Dil ve Liı.gat İBNÜ-MUIHENNA LÜGATT

(Türk Dil kurumu yayımların-

dan, 1934 ) .

KIRGIZ SÖZLÜ GÜ (Tercüme ; 810 sahifelik büyük sözlük ; T. D. Kurumu yayımlarından ; 1945-1948) .

YEŞİL RİZE

ve

İLİ ( Bir y olculu k intıbaları) , An�ara, 1950) .



lllU SERİDEN İLK SIRADA Çil{ACAKLAit :

!�fosa

tC:uull.alı Bigi (Çıkmıştır )

:fütru di Alimcan

İlföJ nıaksudi'ler :

( Pi.. Ha d i

ve

Sad ri)

lVflJHAF.lURİNDEN ve

Istanbııl.'da ZAl\IAN

kitabevinden

İstenil ebilir

Muharririn adresi :

Hasırı;ıbaşı Cad. 44. Kadıköy

-

İstanbul


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.