Fener Rum Patrikhanesi ve Siyasi Faaliyetleri
Dr. Adnan
Sofuoğlu
Turan Yayancalık Gülfem Sokağı, Nu:6/2 Üsküdar-İstanbul Tel: O 216-310
8 9 05
Digzi
: Turan Yayıncılık
Baska
:
Kaptan Ofset
ISNB
:
975-7171-08-05
Kapak: Erol Kaymak
İstanbul, 1996
I
ÖNSÖZ
Bilindiği gibi Türkler kendi hakimiyet sınırla rı dahilinde yaşayan diğer toplurnlara daima hoşgörü ile yaklaşmışlar, onların din örf ve adet lerine dokunmamışlardır. Tabii ki bu hoşgörü devlete karşı ihanet teşebbüslerinin vaki olma masıyla geçerliydi. Bu şekilde Fatih Sultan Mehmet de İstan bul'u feth ettikten sonra diğer unsurlara hoşgörü ile yaklaşmıştı. Nitekim Fatih, Latinlerin baskısı altında bulunan Patrik ve Patrikhaneyi yeniden ihya etmiş ve Milletbaşı ünvanıyla Patrikhanenin başına bir Patrik seçilmesini sağlamıştı. Burada şunu vurgulamak gerekir ki Osmanlı Devleti diğer unsurlara bu haklarını verirken, hakianna kavuşan dinsel azınlıkların bu haklan milli haklar haline dönüşmede kullanacaklarını ve bu yolla İmparatorluğu dağıtacaklarını hiç bir zaman hesap etmemiş ve düşünmemişlerdir. Ni tekim yönetim güçlü olurken bu sistem iyi işle miş ancak güçlenen Avrupa devletleri karşısında ve onların uyguladıkları politikalar neticesinde bu sistem Osmanlı İmparatorluğu içinde ve dış ilişkilerinde en büyük zayıflık noktalanndan biri
II olmuştur. Siyasi faaliyetlerini inceleme konusu yaptığı mız Patrikhane de fırsat buldukça bütün sorum luluğunu unutarak siyasetle ilgilenmiş ve bu yönde faaliyetlerde bulunmuştur . Patrikhane kendisi Bizans dini ve dünyevi olan iki yönlü ik tidann ayakta kalan tek tarafı olarak görmüş, yani Bizansı şahsında yaşatmağa çalışmıştır. Bu şekilde Patrikhane Megalo İdea düşüncesi doğ rultusunda faaliyet göstermiş ve göstermektedir. Nitekim bu yöndeki faaliyetleri Osmanlı Devleti nin son zamanlannda iyice arttırmış, Milli Müca dele döneminde de en üst seviyesine çıkarmıştır. Bu sebeple Patrikhane'nin Lozan'da faaliyet alanı daraltılmış ve İstanbul Eyüp ilçesine bağlı salt bir kilise haline getirilmiştir. Bundan sonra Pat rikhane tekrar eski statüsüne kavuşma yolunda politika izlemiş, fırsat buldukça Megali İdea doğ rultusunda faaliyet gösterdiği de gözlenmiştir. İşte biz bu kısa ve fazla genişletilip detaya inilmeyen araştırmamızda Patrikhanenin göster diği siyasi faaliyetlerini ortaya koymaya çalıştık. Bu konudaki ağırlık noktasını da Osmanlı Devle tinin son dönemleri ve özellikle Milli Mücadele sonrasına verdik. Bu bakımdan Milli Mücadele dönemi ve Cumhuriyetin ilk yıllanna ait faaliyet leri incelerken arşiv belgelerinden de imkanlar ölçüsünde yararlandık Daha yeni dönemler için ise basın yayın organlan ile bu konuda yapılan yayınlardan yararlandık. Burada şunu da belirt rnek isterim ki Patrikhane konusunda detaylı bir
III doktora çalışması olan M. Süreyya Şahin'in araş tırması bu çalışmamda bana büyük yararlılık sağladı. Bu çalışmamda kullandığım arşiv belgeleri nin bir kısmını daha önce yayınladığım maka lem'e ek olarak yayınlarmştım. Bu sebeple bu ki tapta sadece Cumhuriyet dönemi arşiv belgeleri� ni, bu konuda araştırma yapacak olanlara fayda lı olması temenni ve dileğiyle ekler kısmında ver meği uygun buldum. Bu çalışmada meseleye bir nebze de olsa açıklık getirebildiysem ve okuyucularıma aydın latabildiysem bundan mutluluk duyacağım. Burada çalışmalarımı daktilo ederek bana büyük kolaylık sağlayan ve yardımcı olan değerli eşim Nur Hanım'a teşekkür etmeği bir borç bili rim.
Dr. ADNAN SOFUOGLU
IV
KISALTMALAR a.g.e. -adı geçen eser a.g.m.- adı geçen makale B.A.B.E.O. -Başbakanlık Arşivi Bab-ı Ali Evrak Odası B.C.A -Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi B.T.T. D. -Belgelerle Türk Tarihi Dergisi bkz. - Bakınız c. -Cilt D.T.C.F. - Dil Taıih Coğrayfa Fakültesi H.T.V.D. - Harp Tarihi Vesikaları Dergisi H.Ü. - Hacettepe Üniversitesi K.- Kısım md.- Madde s.- Sahife S. -Sayı T. -Takım Vd. - Vedevamı
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ. . . . . . . . .. . . . . . . . .... . . .. . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . ... I GİRİŞ
................. . . . . . . .............................
II
KISAL'fMALAR. ... . . ..... . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . ..... . III
BİRİNCİ BÖLÜM A - OSMANLI İMPARATORLUGU İLK DÖNEMLERİNDE PATRİKHANE . . . ..
...
. . .4
B -İstanbul'un Fethi Sonrası Patrikhane . 4 .
C-Patıikhanenin Verilen İmtiyazlardan Yararlanması . . . . . . ... . .... . . . .. . . .
. ... . .
. ..
.. . . . . . .
7
Patıikhane'nin Gizli Emelleıi ve Faaliyetleli "Megali İ dea" . . . . . .. . . . . ı O ...
...
.
..
.
.
İKİNCİ BÖLÜM OsMANLI İMPRATORLUGU'NUN ÇÖKÜŞ DEVRESİNDE PATRİKHANE. . .. . . ı4 .
A - YUNAN İSYANI ÖNCESi. . .
...
..
..
..
... . . ...............
ı4
a- İlk isyan Hazırlıklan ... . . . . . . . . . . . . . . ı4 .
..
b- Etnik-i Eterya Cemiyeti . .
c-
....
.
.
.
.
. . . . . . . ı6 ..
.
..
Etnik-i Eterya Derneğinin Faaliyet
.
Planı . . . . . . . . . .. . . . .. . . .. . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . 18 .
.
.
..
d- Patrikhane'nin Etnik-i Eterya İle Olan ilişkisi... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı 9 B - MORA İSYANI VE YUNANİSTAN'IN BAÖIMSIZLIÖI.. .... . . .... ... . . . .. . . . . . . . . . . . . . . 20 .
.
a- Mora İsyanı. . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . ... .... .. . . .. . 20 .
b- Yunanistan Bağımsızlığı. . . . .. . . . ... . . .. . . 26 C - BAÖIMSIZLIÖIN YUNANİSTAN'IN MEGOLA İDEA HEDEFLERİ DOÖRULTUSUNDA GENİŞLEME ÇABALAR! VE PATRİKHANE . . . . . . . . . . . . . . . 32 a- Bağımsızlıktan sonra İlk Genişleme Gayretleri... .. . .. . . . . . ....... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 32 b- Doğu Rumeli Meselesi ve Girit'in Yunanistan'a İlhakı..... .... . . .... . .. . . .. . . . 34 Ç - BALKAN SAVAŞLAR! DÖNEMİ.. .... .. . . . . 38 D - I. DÜNYA HARBİ DÖNEMİ.. .... . .. . . . .. . 42 .
.
.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM MÜTAREKE DÖNEMİ PATRİKHANE....... . . . 44 A - YUNANİSTAN HEDEFLERİ VE VENİZELOS'UN GİRİŞİMLERİ .. . . . . . .. . . . . 44 .
a - Venizelos'un Batı Anadolu Üzerinde Öne Sürdüğü iddialar .... . . . . ...... .. .. . .44 .
.
b - Yunanistan'ın Batı Anadolu'ya Rum Nüfusu Kaydırma Teşebbüsleri ve Faaliyetleri... ..... .... . .. . . . . . . .. ... ... . ... .. . . . 46
c-
İZm.ir İşgalinden Sonra Meydana Gelen Gelişmeler. . .. .. ... . .. ..... .. . ... .. 5 ı .
.
...
..
.
.
.
.
.
.
.
B - PATRİKHANE VE ONA BAG LI METROPOLİTLERİN DESTEGİNDEKİ FAALİYETLER . ............. . . .. . .
. . . . . .... . . . . . . . . .
52
a-Anadolu'da Gelişen Rum Faaliyetleri 52 b - Patrikhane Desteğinde Rum Muhacir İskanı 57 ............. . . . . ........ . . . . . . . . . . ...........
C - MÜTAREKE DÖNEMİ PATRİKHANE'NİN DiGER FAALİYETLERİ . . . ... . . 6ı .
.. .
.
.....
. .
...
..
a -Ayasofya İle İlgili Girişimler
. . . . . . .......
6ı
b- Anadolu'daki Yunan İstilası Sırasında Patrikhane'nin Girişimleri . . 62 . . . ........
.
.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM LOZAN VE SONRASI DÖNEMDE PATRİKHANE . . . . .. . . . ..
. . ..
.
..
..
.
.....
..
A - LOZAN GÖRÜŞMELERi
.....
... . . . .
. ..... . 65 ..
..
. . ..
.......
. .. 65 ..
a - Lozan Görüşmelerinde Patrikhane Meselesi . . . . . 65 ..
....
..
...... . .... . . . . ............
b - Lozan Antlaşmasına Göre Patrikhanenin Durumu . . .
... .
.
. . .
..
. ...... 78 .
c - Patrik'in Türkiye'yi Terk Edişi.. . .
......
79
B - LOZAN'DAN SONRA PATRİKHANE VE FAALİYETLERİ . . . . . .. . . . ... . . ... . .. . . . . .. . . . .... . . 83 a-Yeni Patrik'in Seçimi ve Türk-Ortodoks Patrikhanesi. . . . . . .. . ... . . . . . .. . . ... . . .. . . .. . . .. 83
b - Hilafetin Kaldınlışı ve Sonrasında Patrikhane
86
c - İkinci Dünya Savaşı ve Çok Partili Dönemde Patrikhane
89
.......................................
.................. . . . ...
d- Kıbns Meselesi ve Patrikhane
ı oo
.........
e - Patrikhane ve Vatikan'ın Son Dönemdeki Birleşme Çabalan f- Son Dönemlerde Patrikhane
........
............
SONUÇ
....... . . . .........................................
ı ı8
ı2ı
ı 29
BİBLİYOGRAFYA
ı 39
EKLER
ı 47
.....................................
... . . . . .. . . . .......... .......... . . ..................
5
FENER RUM PATRİKHANESİ VE SiYASİ FAALİYETLERİ
GİRİŞ İstanbul'un fethinden sonra Türk hakimiye tine giren ve Türk siyasi hayatında önemli bir yer tutacak olan Patrikhane'nin siyasi faaJiyelerine değinmeden önce kısa bir tarihçesini yapmak faydalı olacaktır kanaatındayım. Bilindiği gibi Hıristiyanlık dini tarih sahnesi ne çıktıktan sonra idari ve dini yönde hiçbir bö lünme göstermeden uzun yılar Antakya, Kudüs, İskenderiye, Roma ve İstanbul olmak üzere beş ayn kilise tarafından yönellildL Ancak çok sonraları ortaya çıkan mezhep ve tarikatlar, Roma ve İstanbul'dan inanç ve idari yönden ayrılarak yeni kiliseler kurmuşlardır. Bu şekilde Hıristiyan aleminde ilk kez IV. yüzyılda hem inanç hem de idari alanda olmak üzere bir bölünme meydana geldi ve özellikle 1054 yılında
6 Ortodoks kilisesinin Roma'dan tamamen ayrıl masıyla Hıristiyan alemindeki birlik bir daha to parlanamayacak şekilde parçalandı. Yani Roma İmparatorluğu'nun ikiye bölünmesinden bir süre sonra İstanbul Kilisesi de Roma katolik kilisesin den ayrılmıştır. Bundan sonra Bizans İmparator. luk topraklannda yaşayan hemen hemen bütün hıristiyanlar İstanbul Ortodoks kilisesine bağlan mıştır. Bu durumda Balkanlardaki hıristiyan topluluklannın hemen hemen tamamı Ortodoks mezhebine geçmişlerdir. Yalnız Macarlar çoğun lukla Katolik mezhebinde Roma'ya bağlı kalmış lardır. Burada şunu da belirtmekte yarar vardır sanırım, Kıbrıs'ın fethi sırasında az da olsa bir topluluk teşkil eden Maruniler sonraları orto dokslaşrmşlardır. ı İstanbul Fener Rum Patrikhanesinin kurulu şu esnasında piskoposlik_2 şeklinde olmuştur. Ki lise ilk zamanlarda sadece dini ihtiyaçlan karşı layan bir kurum durumundadır. Nitekim bu gün de İstanbul Baş piskoposu ünvanı patıik ünva nından önce gelmektedir. Bu piskoposluk 24'ün cü Piskopos zamanında İznik'te toplanarı birinci Ekümenik (evrensel) konsilin kararıyla Ekümeı Süreyya Şahın: Fener Patrlkhanesl ve Türkiye Istanbul ı 980 s. II Aynca genış bilgi Için bkz. Büyük Dinler ve Mezhepler Anslklopedlsl Istanbul ı 964 vd. -
2 Pıskopos: Yunanca eplskopostan gelir. Gözeten nezaret eden manasma gelir. Papazhgtn en yüksek ruhani der· ecesldir. Bir bölgenin ruhani yönetımıyle görevlendirilen kişiye bu ünvan verilir. Bkz. Meydan Larousse C. ı O Plskopos md. -
7 nik Patliklik olarak ilan edilmiştir. 25'inci Pisko pos da M.S.325'te
I.
Metrophanes adıyla ilk Pat
rik seçilmiştir. Esasında M.300 yılında Konstan tinopol'ü (İstanbul) kuran I. Konstantinus (Kons tantin) Doğu Roma İmparatorluğu merkezi ola rak bu şehri ilan ederken, aynı zamanda burayı bir dini merkez de yapmak istemiş, işte bu se beple Piskoposluğu Patrtldik haline getirmiştir. 3
Bu bölünmenin ilk zamanlannda bir mezhep farklılığı ise yoktu. Ancak M. 9. yüzyılda yani bö lünmeden üçyüz yıl sonra Patrik Fatius zama nında mezhep farklılığı ortaya çıkıruştır.4 Bir ara yani Haçlı Seferleri sırasında 1274 yı lında İstanbul'a gelen Haçlılar burada bir Latin devleti kurmuşlardır. Bunun üzerine Bizans im paratoru Lazkaris İznik'e kaçarak imparatorlu ğunu orada yeniden kurmuştur ki bu sırada Rum Patrikhanesi de bir süre İznik'e taşınmış tır.5 Patriklik makarnı ise, İmparatorluğun sınır ları içindeki şehir, kasaba ve köylerde bulunan kiliselerle manastırlann ve bunlara bağlı emlak, asker ile toprağın yönetimiyle ilgili çeşitli ruhhan heyeti statüsünde idi. Eski zamanlarda sert bir
3 Süreyya Şahin; a.g.e. s. ı 5- ı 6; Aynca bllgl lçln bkz. Settar F. lksel; "İstanbul Rum Patrlkhanesf' B.T.T. D. Kasım ı 972 S. 62 s. 23-24; Bekir Berk; Patcıkhane ve Kıbns Istanbul ı 962 s. 7- ı 6 -
4
-
Süreyya Şahin; a.g.e.
5
-
Süreyya Şahın: a.g.e. s. ı 2
s.
ı 6- ı 7
8 dış nizarnı olmayan kilise dünyevi hükümdarla rın otolitesine tabi olmuştur. imparatorlar kilise yi siyasi hedefler için kullanınakla ugraşmışlar ve kendi dünyevi otoriteleriyle dini konulan çö züp ilikadlar bile icad etmege çalışmışlardır. im paratorluk M.380 de Hıristiyanlık'ı devletin res mi dini olarak kabul etmesine ve bu şekilde kili se imparatorlukta önde gelen bir rol oynamasın3! ragmen, Hükümdarlann emir ve istekleline karşı gelen Patrikler azledilmişler, sürgün cezasına çarptırılmışlardır. Burada şunu söylemek müm kündür:
Patrikhane hayatını Bizansın binbir
entiikasına tabi ve baskılar altında geçirmiştir. 6
Patlikhane için bu uzun süre zarfında geçir digi en önemli olay yukarıda da belirttigirniz gibi Ekümenik bir Sinod kararıyla "Ortodoks Patiikli gi'' adını alarak papalıktan ayrılması olmuştur? Patiikhanenin ilk esasları da 38 ı yılında top
lanan evrensel nitelikteki Sen Sinod Meclisi ka rarı üzere güzönüne alınmıştı. 45 ı 'de Kadıköy'de
toplanan dördüncü Sen Sinod ise önceleli karar
laştırılmış olanları tamamlayıp, Patrikhanenin yetki sınırlarını tayin ve burıların Bizans Devleti sınırları dışına kadar yaygınlaştınlmasını açıkça kabsul etmiştir. Bu şekilde onlara göre zamanın barbar milletleriyle bagımsız kiJiselerin Roma, İs kenderiye, Antakya, Kudüs ve Kıbrıs sınırları
6
-
7
-
Sfueyya Şahin; ag.e. s. ı 6- ı 7
Süreyya Şahin; a.g.e. s. ı 7 aynca genış bilgi Için bkz. Cevdet Paşa; Tarihi Cevdet C. 1 İstanbul ıgoı s. ı s6 Settar F. lksel a.g.m. B.T.T.D. S. 62 s. 24
9 kazanmış oluyordu. Bu durumda İstanbul Rum Patrikliği'nin dini yetki dairesine giren Patriklik ler üç kısımdan meydana geliyordu. Bunlar ı Mısır ve Mısır'a bağlı memleketleri içine alan Rum Patrikliği, 2- Antakya Rum Patrikliği, 3Kudüs Patrikliği idi ve bir de Moskova Patrikliği
vardı. 8 Bu şekilde bütün Ortodoks kiliseler Doğu kilisesi etrafında toplanmışlar ve ona tabi olmuş lardır. Bu kilisede başlıca Papaz, Piskopos, met ropolit ve en yüksek derecede patriklik makamı
vardır. Meclis olarak ise yukanda ismi geçen Sen Sinod ile Metropoliller Heyetidir. Ancak sonralar bazı dini ve siyasi nedenlerle İstanbul Patrikliğine bağlarıan kiliseler olduğu gibi, İstanbul Patrikliğinden kopan kiliseler de olmuştur. Nitekim ilk idari taksimat bölgelerine göre Kayseri, Efes ve Ereğli (Konya) kiliseleri kurul muştu. 451 tarihinde toplarıarı Kadıköy konsilin de bu kiliseler patriklik olarak kabul edilen İs tanbul'a bağlandılar. Mysia Piskoposluk bölgesi de VIII. yüzyılın ortalarına kadar Roma'ya bağlı kaldıktan sonra bu tarihten itibaren Patrikliğe bağlandı. Patriklikten ayrılmalar ise Ortodoks Rum ki lisesi içinde meydana gelen mezhep ve inanç kavgaları ve Milli ve siyasi sebeplerle meydana gelmiştir. Mezhep ve inanç kavgalanna örnek 'Pavlakiler ile Balkanlarda oturan ve Pavlakilerin
8- Süreyya Şahin a.g.e. s. 1 9-20
10 devamı kabul edilen "Bogomiller"dir.9 Milli ve si yasi sebeplerle meydna gelen ayrılmalara ise aşagıda yeri geldiginde deginilecektir.
9
-
..
Sureyya Şahin: a.g.e s.
23
ll
BİRİNCİ BÖLÜM
A - OSMANLI İMPARATORLUGU İLK DÖNEMLERİNDE PATRİKHANE a) istanbul'un Fethi Sonrası Patrikhane Fatih Sultan Mehmed tarafından 1 453'te İs tanbul'un fethiyle Türklerin hakimiyetine giren Patrikhane için, yeni bir çağın başlangıcı gibi ye ni bir dönem başlamaktaydı. -+ Bilindiği gibi Türkler kendi hakimiyet sırurla rı dahilinde yaşayan diğer toplurnlara daima hoşgörü ile yaklaşmışlar ve onların din, örf ve adetlerine dokunmarmşlardır. Tabii ki bu hoşgö rü Devlete karşı ihanet ölçüsüne varan teşeb büslerin vaki olmamasıyla geçerli idi. Bu şekildi Fatih Sultan Mehmed de İstan bul'u fethinden sonra aynı hoşgörü ile hareket ederek yeni mülki düzeni koydu. Nitekim ilk etapta şehirde yağınayı durdurdu. Şehri terke denlerin ve korkudan gizlenmiş olanların Galata ya sığınanların yurtlarına dönebileceklerini belir terek Türklerle beraber kendi örf ve adetlerine
12 ananeleıine, dinleline göre serbestçe yaşayabile ceklerini belirtti. Bu arada esirlerin bir kısmını Fener'e yerleştirdi. Yıkılmış evleri tamir ettirdi. Fidyesini veren veya istanbul'a geri dönen Rum Iara şehirde yerleşme izni verdi. Mahkemeler kurdurttu, asayişi sağladı. ı o Bu arada kendisine Il. Anastasios'un istifa sından beli Patliklik makannnın boş bulunduğu bildirildi. Gerçekten, uzun zaman bağımsız kalan Patrikhane Rum Ortodoks cemaatinin muhalefe tine rağmen, Papalık makamını temsilen Kardi nal İzidor Ortodoks kilisesini temsilen Patlik Gii gorias Mammas arasında Bizansın son imparato ru Konstantin Paleologos'un da zoru ile 2 Aralık 1452'de yapılan bir antlaşma ile papalığa tabi ol muş ve istiklalini kaybetmişti. ı ı Şimdi Fatih, Ortodoks Rumlarını yeniden Istanbul Fethi için geniş bilgi bkz. tsrnail Hakkı Uzunçarşıh: Osmanlı Tarthi C. I Ankara ı 972 s.467 -495: Süreyya Şahin a.g.e. s. 37-38. ıO
-
ı ı - Papahk ve Patrikin birleşme faaliyetleri. tsrnail H. Uzunçarşılı a.g.e. C. I. s. 236-237 ve 465-467 Fatih'in Rumeli Hisannı yaptırdığı sıralarda tmparator Konstantin Roma'ya elçiler göndermiş yardım istemişti. tmparator elçileri Papa 5. inci Nikola lstanbul'a yardım için Floransa'da Ortodoks ve Katolik Kiliselerinin birleşmeleri kararının tatbikini ve Ayasofya'da Papa'nın isminin okunmasını, ı 450 de aziedilmiş olan Patrik Grigorius'un lstanbula gelerek Patrikliğin kabul edildiğini ve iki kilise arasındaki husumeti gidem1ek için bazı kimselerin İstan bul'a gönderilmesini talep etmişti. Bunun üzerine Papa aslen Rum olup bir zamanlar Rusya Başpiskoposu (Metropolit) olan Polonya Kardinali tzidor adındaki kişiyi göndenniştl. i. H. Uzunçarşah a.g.e. C. I s. 465-466
13 teşkilatlandırdı ve yeni bir patrik seçilmesini em retti. Bunun üzerine toplanan kilise başkanlan kendi örf ve adetlerine göre Gergios Kortesios) Skolarios'u "Gennadios" adıyla oybirliğiyle Patrik seçti. Böylce Ortodoks kilisesinin istiklalini ilan etti ve şark hıristiyanlan Roma kilisesinin esare tinden kurtuldular. 1 2 Fatih seçimden sonra Gennadios'un yemeğe davet etti. Kendisiyle uzun uzadıya konuştu. O'na ruhani hükümet ve mezhep işlerinde hak lar tanıdı. Kendisine "Millet Başı" ünvanını vere rek bütün dindaşlanrun meseleleri üzerinde yetFloransa Mutabakatı Ise şudur: lmparator 8'1ncl Yuannls ölmeden ewel yol masraflan Papa tarafından verilerek Patrlk Yuslf Plskaposlar ve ileri gelen memleket bılyılklerlyle İtalya'ya gıtmiş orada kiliseterin birleşmesi Için Ferrara'da her iki taraf görüşmelere başlamıştı. Ancak burada s ari bir hastalığın çıkması ılzer.tıe meclis Floransa'ya naklolunmuştu. Burada yapılan ınıinazara ve mılnakaşalardan sonra bir Ittifak hasıl olmkuştu. bkz. 1. H. Uzunçarşah a.g.e. C. 1 s. 466 dlpnotu.
1 2 - Papalık ve Patrlkliğln birleşmesine Grandılk Notares ile Gergios Skolarios (Gennadlos) aleyhtardı. Kilise Papazları ile Plskoposlar ve keşlşlerin çoğuda bu birleşmeye taraftar değtldl. Gennacllos kiltselerinin birleşmesine aleyhtar olduğu için lmparatorun emriyle Pontakrater (şimdiki Zeyrek Camii) kilisesinde mecburi ikamete memur edilmişti. 1. H. Uzunçarşah a.g.e. C.
1
s. 466
Ayrıca Bizans dönemı Patcikhane faaliyeileri bkz. Settar F. İksel a.g.m. B.T.T.D. S. 62 s. 24-26 Berla Remzı Ö zoran: "Bizans- Rönesans - Ortadoks KJllsesı ve Kıbns" Tılrk Kılltılrü C. 1 5 Eylul 1 976 s. 653-
662
14 kili hale getirdi. Fatih, üstünlügünün yenilenme sine, ki Papalıkla birleşme meselesi yüzünden kaybetmişti, bu geniş imtiyaz ve yetkinin alarnet ve sembolü olarak patrike eskiden Vasnev'in yaptıgı gibi patriklik asasını (Musa'nın asası) ver di. Başına da oniki havarinin resimlerini içeren ve elmaslardan yapılmış bir haç ile süslü mineli taç kondugu halde sarayın kapısına kadar ugur ladı. Yani kendisine Bizans imaparatorlugu dö neminde yapılan törenin aynısı yapıldı. ı 3 Fatih Sultan Mehmed bilahare Patrik'e kendi imzasıyla Bizans imparatorları tarafından veri lenden hiç de aşagı olmayan bir fennan verdi. Bu fennanda şöyle denilmekteydi.
"Kimse Patrik'e tahakkôm itmesun. Kim olursa olsun hiçbir kimse kendüsüne ilişme sün. kendisi ve ma'iyetinde bulunan papaslar her dürlü umômi hidmetlerden müebbeden mu' af olsun. kiliselerl, cimi'e tahvil edilmeyeı 3 - Süreyya Şahin: a.g.e. s. 38-42 M. C. Şehabeddtn Tekindağ: "Patrtk ve Patrikhane Hakkında Düşünceler". Türk Kültürü, Haziran ı 965 S. 32 s. 509-5ı o ve "Osmanlı İdaresinde Patrtk ve Patrtkhane" B.T.T.D. Ekim ı967 S. I s. 52-53
l. H. Uzunçarşılı a.g.e. C. 2 s. 7 Yavuz Ercan: "Osmanlı lmparatorlugunda Müslüman olmayan halkın Hukuki ve lçtlmat Durumu" D.T.C.F. Tarih Araştinnalan Dergisi C. 5 s. 5-9
ı 4 M. C. Şehabeddin Tekindag: Osmanlı idaresinde ... B.T.T.D. S. ı s. 53-54 -
Osman Ergtn: "Türk Tarihinde Evkaf, Belediye ve Patrtkhane" lstanbsul ı 937 s. 70 Süreyya Şahin: a.g.e. s.
44-46
15 cektir. İzdivaç ve defln işleri, sair adat işleri kilise ve adetlerine göre eskisi gibi yapı lacaktır." ı 4 Rum
Bu ferman Patlik'in dini ibadete ait hizmetle ri yerine getirmesi şartıyla, tahta çıkan her yeni padişah tarafından da yenilendi. ı 5 Bu şekilde Fatih İ stanbul Patliğine çok riayet gösterdi ve ortodoks kilisesi teşkilatina hiç do kunmadı. İ stanbul Patrikliğinin adeta devlet içinde bağımsız bir cemaat halinde bulunmasna izin verdi. Bu fermanlı Patlik vezir ile aynı dere cede tutulmaktaydı. Kendisine Yeniçerilerden kurulu bir muhafız birliği de verildi. Patrik Rum halkının yalruz dini meselelerinde değil, hukuki ve cezai işlemlerinde de merci olarak bırakıldı. Böylece Patlik yukarıda belirttiğimiz gibi millet başı unvanıyla kilise i inde ve dışında Ortodoks halkın başkanı sayıldı. 6 ..,. Patlik bu yetkilerini başkanlığı altında bulu nan Sinod Meclisi ile ortaklaşa yürütecekti. Pat rikten ayn olarak Osmanlı Vilayetlerinde onun kaymakamı gibi bulunan Piskoposlar da aynı haklara sahipti. Butun bu kilise adamları her
�
ı 5 M. C. Şehabeddln Teklndağ; a.g.m. 1ürk Kültürü S. 32 s. 5 1 1 -
ı 6 - Berta Remzl Ozoran, ''Tıirkler ve Rum Ortodoks Klllselert"lürk Kültüni; s. 44 Haziran ı966 s. 698-700
16 türlü vergiden de muaf idiler. Aynca Patrik Di van'da Millet Başı olarak her zaman söz almak hakkına sahipti. Bu yetkiyi de gereğinde kul lanmıştır. ı 7 Osmanlılar bu gibi yetkileri "Ermeni Milleti", 'Yahudi Milleti" diye nitelendirdikleri diğer müs lüman olmayan azınlıklara da tanıdılar. Böylece daha 1454 yılında yani Avrupa'da daha henüz reform yapılıp azınlık kavramı bile ortaya çıkmamışken Osmanlılar kendi yönetimı 7 Süreyya Şahin a.g.e s. 45-47: Aynca Bilgi Için bkz. M. C. Şehabeddin Tekindağ a.g.m. Türk Kültürü S. 32 s. 509-5 ı o ve a.g.m. B.T.T.D. S. ı s. 54-55: Yavuz Ercan a . g. m.: Meydan Larousse; Fener Rum Ortodoks Patrikhanesı C. 4 s. 588, Fatih MD. C. 8 s. 53 ı , Patrlkhane Md. C. 9 s. 940: Islam Ansiklopedtsı: Fenerliler Md. C. 4 Enver Behnan Şapolyo: Osmanlı Sultanlan Tarihi, Istanbul ı 95 ı s. ı 1 3: Patrlkhanelerin hak ve Imtiyazlan Için bkz. Settar F. lksel a.g.m. B.T.T.D. S. 62 s. 28-29 -
Osmanlılar lstanbul'u alır almaz Ortodoks Kilisesini m uhafaza etmek suretıyle mutaassıp Rum halkını memnun ederek. onlan KatolJk olmaktan kurtarmışlardır. Osmanlılar bunun aksini de yapabilirlerdl. Ancak Ortodoks kiltsesini himayeleri altında tutmalannı kendi siyasetlerine daha uygun görmüşlerdir. l. H. Uzunçarşıh: a.g.e. C. 2 s. 6 Bu konu ile ilgili bir değerlendirme bkz. Settar F. lksel a.g.m. (Fetıhten sonra Fatıh Sultan Mehmet kendısını Bizans Hükümdarlannın yerine geçmiş addediyordu ve kendi tebası haline gelen Rumiara da kendine tabı bir ruhanı rels tayın ediyordu. Settar F. lksel a.g.m. B.T.T. D. s.
62
s.
24-28
ı 8 - Baskın Oran: 1ürk-Yunan İlişkilerinde Batı Trakya Sorunu, Ankara ı986 s. 26-27
17
leıi allındaki diğer milletiere azınlık gurubu sta tüsü tanımışlardır. 1 8 Ancak şurası da bir gerçektir k i Osmanlı Devleti bu haklan verirken bu dinsel azınlıkların bir gün sırf bu haklar sayesinde milli azınlıklar haline dönüşeceklerini ve aynlarak imparatorlu ğu dağıtacaklarını hiçbir zaman ve tabii olarak hesab etmemişlerdir. Yönetim güçlü oldukça iyi işleyen bu azınlıklar sistemi bilahare güçlenen Avrupa devletleri karşısında onların uyguladıkla n politikalar sebebiyle Osmanlı i mparatorluğunu içinde ve dış ilişkilerinde en büyük zayıflık nok tası olacaktır. 1 9 Yukanda belirttiğimiz patrikliğin Divan'da söz alma yetkisi 1 657 yılında IV. Mehmet tara fından Patrik 3. Parthenios'un tıpkı Papa gibi dünyevi hükümranlığına heveslenip gayret etme sinden ve ruhani yetkilerini aşarak siyasi işler. karışmasından dolayı idam edilineeye dek sürdü. Bundan sonra yeni Patriğin tayin ve iclas töreni Sadrazam huzurunda yapılması benimsendi. 20 Ancak Patrikhanenin bundan sonra dünyevi 19 20
Baskın Oran: a.g.e. aynı eser
Süreyya Şahın: a.g.e. s. 45-85: Aynca Patrtkligtn teşkilat yapısı için bkz. M. C. Şehabeddin Tek.indağ: a.g.m. B.T. T.D. s. 55: TU.rk Kulturu s. 5 1 2: Rum patrtklertntn listesi Için bk. Cavtde lşıksal: "Osmanlı Imparatorluğu Idaresinde Istanbul Rum Patrtklertnln Tam Llstest ve Siyasi Faaliyetlerinden Örnekler" B.T. T.D. Mart 1 963 S. 1 8 s. 39-47: Settar F. lksel: a.g.m. B.T.T.D. S. 63 s. 40 -
18 işlere yönelip siyasi işlerle ugraşması aşağıda de ginelecegi gibi daha sonra da fırsat buldukça de vam edecektir.
b) Patrlkhane'nin Verilen İmtiyazlardan Yararlanması: Yukarıda kısaca degindigimiz Fatih devrinde Patrikhaneye verilen imtiyazlar yine yukarda be lirttigimiz gibi sonraki padişahlarca da tanınnuş tır. Yani Patrikhane Osmanlı İ mparatorıugu içinNaima Tarihinde Ise Patrıgın ldamı lle liglll şu bilgller vardır. "İstanbulda Rum Patrtk'l olan müfstd EOak Vayva dası olup Kostantın denilen muradara, fesad telkin eden, yalanla dolu olarak gonderdıgı mektubu tutulup htyaneU meydana çıkınca, bu mektup kendisine gosterilerek sorul muştu. Verd@ cevapta: - Her sene sadaka almak Için bir çeşit ka.gıt gönderegel mlşlzdlr, deyu lkrar ettlgtnden Paımaklıkapuda asıldı. Mel'unun kagidında olan yazıda "Müslümanlıgın günü nün tamam olmasına az birşey kalmıştır. HınsUyan dini nin velvelesl yine Dünya'yı tutacaktır. Ona göre tedartkte olasız. Yakında bütün vllayetler, hıristiyanların eline geçip haç ve çan sahipleri (Hırtstlyanlar) tamamen memleketlere sahip olsalar gerektir . . ." demiş. Bundan başka İstan bul'dan çıkan fitnelerde ve yangınlarda, saglam ve zinde kefereler, dalama ve fes giyip Yeniçeri kıyafetlerine girip yagmacılık yaptıkları ve ümmet-I Muhammed'e zarar verip Ihanet ettikleri o sıralarda çok yayılmıştı. Patrtk yakalanın ca yerı basılıp kırk elli dolama, fes ve Yeniçeri üsküfü çıkıp bu sözlerin doğrulugu meydana çıkmış. Aslı sorulunca, Fe ner kapusunu bekleyen Çorbacı neferlertnlndlr, deyu suç tan kurtulmak lstemlşler. Naima Mustafa Efendi; Nalme Tarıhı: Çeviren Zuhurı Danışman C. 6 İstanbul 1 969 s. 2752-2753
·
19 de sadece varlığını korumakla kalmamış Bi zans'ın en güçlü devirlerinde olduğundan daha fazla imtiyaz nüfuz ve hakimiyete sahip ol muştur. 21 Esasen Patrikhane bu imtiyaziara karşılık devlete de sorumluydu Nitekim seçilen Patrik Pa dişahın huzurunda "Devlete karşı sadakattan aynlmayacağına, mükellefiyetierini yerine getire ceğine, din adamı ve diğerlerinden hiyanetini gördüğü kişileri araştınp hemen bildireceğine" dair yemin ederdi. 22 Ancak Patrikhane ve Patıik buna rağmen so rumluluğunu unutarak yukarıda bilvesile deği ntldiği gibi siyasetle uğraştığı, dolayısıyla bağlı bulunduğu devlete ihanet ettiği görülmektedir. Yine yukarıda belirttiğimiz gibi esasında Os manlı İmparatorluğunun diğer hıristiyan azınlık lara olduğu gibi Rumların da sadece dinlerine değil, milliyetleri hususunda yumuşak ve hoşgö rülü bir yönetim sistemi uygulamalan ve onların folklorik an'anelerine dokunmaları uzun vadede devletin zararına olmuştur. 2 1 Patrtkhanenin Hak ve Imtiyazlan bkz. Settar F. lksel a.g.m. S. 62 s. 28-29 Aynca geniş bilgi için bkz. Islam Ansiklopedisi; Fenerliler Md. C. 4 s. 548; Osman Ergin; Türkiye'de Şehlrciligtn Tarihi lnkişafı, Istanbul I 936 s. 9495; Türkiye Maarif Tarihi Istanbul 1977; Mufassal Osmanlı Tarihi C. 6 Istanbul 1962 s. 3 1 08-31 09 -
2 2 Süreyya Şahin; a.g.e. s . 1 24- 125; Patrikhanenin Osmanlı DOnemi Faaliyetleri Özeti bkz. Settar F. lksel; a.g.m. B.T.T.D. S. 63 s. 40-41 -
20 Nitekim bu durum onlann benliklerini bul malarına ve yaşatmalarma gitgide de diğer dış etkenlerle bağımsızlık düşüncelerinin filizlen mesine sebep olmuştur. Bu durumun gelişme sinde kiJiselerin rolü büyüktür. Hatta yıllar geçtikçe Patrikhane bu yöndeki faaliyetlerin idare merkezi haline getirilmiştir.23 Patrikhane bu faaliyetleri zaman içinde Os manlı Devletinden sağladığı imtiyazlar ölçüsünde arttırmıştır. Nitekim ilk zamanlar yeni bir ibadet hane yapılmasına, hatta eskilerin tamiratı sıra sında herhangi bir ekleme yapılmamasına dikkat edilir izin verilmezken sonralan her şeye rağmen kilise ve Manastır yapılmasına izin verildiği gö rülmüştür. Nitekim özellikle Köprülü Mustafa Fazıl Paşa zamanında verilen birçok hakların arasında kilise olmayan yerlerde kilise yapılması hakkı da vardı. Bu tutumun uzun vadede devle tin çok zaranna olduğu görülmektedir.24 Rumlar verilen imtiyazlar sayesinde sadece İ stanbul'da değil imparatorluğun Anadolu ve Ru meli vilayetlerinde, Balkanlarda zamanla Türk lerden daha iyi bir duruma gelmişlerdir. Nitekim
23 - İrfan Kıbnslıoğlu: Patrikhane Köstebekleri-Megalo Idea lürklüğün Imha Planı ve Yerli Rumların Rolü, Istanbul 1967 s. 1 2- 1 4: Settar F. lksel: a.g.m. B.T.T.D. S. 63 s. 40-4 1 24 - Süreyya Şahin: a.g.e. s. 1 25- 1 26: geniş bilgi Için bkz. Ahmet Refik: Istanbul Hayatı, Istanbul 1935: Islam Ansiklopedisi: EOak Md. C. 4
21 Arnold Toynbee "Rumlar sanki Osmanlı İmpara torluğunun ortakları gibiydiler" diyor. Nitekim Rumların bağımsız dini hayat ve müesseseleri, bağımsız mahkemeleri bağımsız mahalli idarele ri, bağımsız vergi toplama düzenleri, bağımsız okullan ve Osmanlı ülkesinin kaymağını yiyen güçlü bir ticaret ve sanat hayatlan vardı. Patnk hanenin yanında çoğunlukla Egeli ve İ stanbullu tanınmış Rum aileleri bulunmaktaydı. Fener semtinde oturdukları için Fenerli Beyler denil mekteydi. Bu şekilde bunlar Rum Patrikliğine bağlı ve yan dini hizmet sahibi kişilerdir ki Os manlı Yönetiminin bir kısmı da onlann elindeydi. Eflak ve Bağdan Voyvodalıklanna hep onlar ata nırdı . Önemli bir müessese olan Reisül Küttab (Dışişleri Bakanlığı) Bizans aristokratlannın de vamı olan Fenerli Rum beylerinin elinde bulunu yordu. 1 7. Yüzyıldan itibaren Divan-ı Hüma yun'da tercüman olarak dış ilişkilerde Rumlar is tihdam edilmeğe başlanmıştı ki bu durum Yu nan isyanına kadar sürmüştür. Bundan başka . Tersane Tercümanı ünvanıyla Adalar idaresi de Rumiara verilmiştir. 25 Diğer taraftan Patrik'e tanınan yetki ve bu durum Patrikhanenin kuvvet ve önemini de art-
25 - Süleyman Kocabaş; Tarihte ve GünümÜZde 1ürk Yunan Mücadelesi, İstanbul ı 988 s. ı 4 25 Enver Ziya Karai; Osmanlı Tarihi, C. 5 Ankara ı 983 s. ı 07- ı 08; Charles Elliot; Avrupadak11ürkiye C. 2 ı ooı Temel Eser İstanbul; Arnold Toynbee; 1ürkiye, Bir Devletin Yeniden Doğuşu. Çeviren, Kasım Yargıcı İstanbul ı97ı s. 46-47 -
22 tınnıştı. Hiçbir Ortodoks hıristiyan Fener Patnk hanesinden geçmeden Bab-ı Hümayun'a yakla şamazdı. Patrikhane de bu hukuki durumu ki lisenin gayelerine hizmet yolunda kullanıyordu. Patrik kendisine tanınan imtiyaz ve yetkiler sa yesinde halkı üzerinde büyük bir nüfuza sahip olmuştu. Kendilerine tanınan imtiyazlan Patnk hane bilahare mustakbel Rum İmparatorluğu nun temellerini hazırlamak üzere kullanmya başlarnıştır. 26
c Patrlkhane'nin GizU Emelleri ve FaaU yetlerl "MegaU idea": -
Esasında Patrikhane makamı, Bizans'ın dini ve dünyevi olan iki yönlü iktidannın ayakta ka lan tek taraflı devamı idi. Yani Bizans ölmemiş onun şahsında yaşamağa devam etmiştir. Nite kim Prof. Dr. Luvaris (Atina Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Maarif Vekili) "KiUse muayyen ölçüde
çöken ülkenin haklarının mirasçısı haUne yükseltildi. Patrlk hıristiyanlar için Bizans imparatorluğu'nun yerini aldı ve bununla Im paratorun kıyafetini ve Bizans devlet alamet lerini bu arada iki başlı kartalı da aldı" de mektir.27 Yani Rumlar daha İ stanbul'un fethe dildiğinden itibaren tekrar bağımsızlıkl arm ka zanmak bırsına kapılrmşlar, Bizans İmparatorlu26 Cevdet Paşa; Tarihi Cevdot C. II s. 63-64; Cemal -
Kutay; Türkıye İstlklal ve Hürriyet Mücadeleleri Tarihi, lstanbul. Mufassal Osmanlı Tarihi C. 56 s. 3 ı 08; lslam Anslklopedlsl, Fenerliler Md. C. 4
27 - Süreyya Şahin; a.g.e. s. ı 27; Oktay Aslanapa; 'Yunanıstan ve Helen Fikri (Megalo İdea), 1ürk Düşüncesi c. 8/9 s. ı 5- ı 6 s. 48-49
23 ğunu kurma hayalini kalplerine yerleştirmişler dir. Gerçekten de İ stanbul'un fethinden sonra Patrikhane bazı sebeplerle kendine tanınan imti yazlardan da faydalanarak yavaş yavaş.1ürklere sezdinneden eski Bizans'ın kurulması için çalış maya başlamıştır. Nitekim Batı tarihçileri "Bi zanstaki Osmanlı Hakimiyeti Ayasofya'nın du varlarına sürülmüş badanaya benziyor. Altındaki mozaik putlar bozulmamıştır" demektedirler.28 Buna göre: İstanbul başkent olmak üzere Bi zans imparatorluğunu en geniş sınırlarıyla yeni-
28
-
Süreyy a Şahın: ag.e. s.
1 27
Nitekim Luvaıis şöyle diyor. "Bizans ıilkeslnln yıkılınası artık boyunduruk altına girmiş olan bu kavmln ruhundan bu zihniyeti sllemedl. Bllakls kuwetlendlıip deıinleştlrerek Islam boyundurugundan kurtulmak Için sarsılmaz bir ıimlt uyandırdı. Şimdi artık parçalannuş olan kudreUn ve eski lhUşamın yeniden kurulması, eski Bizans ıilkesınde serbest bir Yunanlılık manası herkesin ruhunda yaşayan Yunan fikıinden ayrılmayan Haçın zaferi gtbl hayaller beslemege başladı. Şimdi Konstantinopl ve bilhassa yeniden canlanan Logos'un mabedi olan Ayasofya Kilisesi bu ıimltleıin mıişahhas bir sembolıi haline geldi... Bu hal Fatlh'e kar�ı mıicadelede surlar ıizeıinde ölen taşiaşmış son Yunan Imparatoru Konstantin Palöologus efsanesinde lfadesini bulmaktadır. Kavmlne hUalln gasbetmlş oldugu hıirrlyeU geri vermek Için onun tekrar dlrlleceglne lnanılmaktadır... Ayasofya da düşmanın gelmesiyle yarım kalan mukaddes ayın -Büyük klllsenln duvarları arasında kaybolmuş olan- Patıigtn bütün lhtişamıyla tekrar ortaya çıkmasıyla devam edecektir." Oktay Aslanapa; a.g.m. s.
47-48
24 den diriltmek ve büyük bir Yunanistan kurmak demek olan Megali i dea (Büyük ülkü) fikri İ stan bul'un Fethine kadar götürülmektedir. Luvaris ise Megali i dea düşüncesini İ skender'e kadar ge riye götürmektedir. 29 Megali idea'dan geniş anlarmyla kastedilen Luvaris'e göre "bir taraftan Yunanlılığın coğrafi restorasyonu, Yunan kavminin bütün halinde yaşayabildiği eski ülkelerin tekrar kurulması es ki Yunanistan (Bizans) da parçalanmış küçük devletleri ilk defa birleştirme denemesi"dir. 30
J. C. Voyatzidis ise Megal-i İ deayi "Bizans Yunan İmparatorluğu'nun diriltilmesi, Küçük Asya'nın elenleştirilmesi Balka,nlar ve Anado lu'da Türk hakimiyetine son verilmesi" şeklinde belirtilmektedir. 3 1 Yunanistan Başbakanı J. Kollettıs ise Ocak 1 844 tarihinde yaptığı bir konuşmasında ''Yuna. nistan Krallığı bütün Yunanistan değildir. Yuna nistan'ın sadece bir parçası en küçük ve en yok sul bir parçasıdır. Grek sadece krallık içinde ya şayan değildir. Aynı zamanda Yanya'da ya da Se lanik'de Serez'de ya da Edirne'de Constantinople 29 - Oktay Aslanapa: a.g.m. s. 47-48 Aynca bkz. Beria Remzi Özoran: Megall idea'nın kökleri: Türk Kültünl C. 161 7 Haziran 1978 S. 1 88 s. 471 -48 1 S. 1 89 s. 547-554 30 - Oktay Aslanapa: a.g.m. s. 48-50 31 - Ahmet Bekir Terek: 'Yunan Hedefleri
ve Stratejisi Karşısında Gerçekler ve Türkiye" B.T.T.D. Şubat 1 970 S. 29 s. 1 6- 1 7
25 (İstanbul)' da ya da Trabzon' da, Girit ya da Sisarn Adası'nda Grek tarihine ya da Grek ırkına bağlı başka yerlerde oturanlar da Gerekdirler. Hel lenizmin iki büyük merkezi vardır: Atina ve Constantinople. Atina yalnız krallığın başkenti dir. Constantinople büyük başkent, bütün Helle nizmin kendi düşü umududur" diyecektir. 32 Yine istanbul'un Milli kuvvetlerce kurtanldığı gece VIII. Grtgorius'un Yunanistan'a kaçmasın dan sonra Patrikhane de yapılan aramada ele ge çen belgeler arasında E. Klısyasteki Altici'nin Ka ra kitabı da bulunmaktaydı. Bu kitapta bütün Ege ve Doğu Akdeniz Trabzon merkezli Pontus . Arnavutluk kıyılan, Kıbns ve Oniki Ada, kurmayı tasarladıkları Yunan-Rum devletinin sınırlan içerisinde göstermekteydi. 33 Buradan da anlaşıldığı gibi Patrikhane bu fikrin merkezi durumundaydı. Nitekim R. Janin "Yunanistan lehine eski Bizansı kurmak hayali peşinde koşan Patrikhane" ifadesiyle Patrikha ne'nin Melga-i i dea yönündeki düşüncesini orta ya koymaktadır. Yani Patlikhane Megal-i i deanın bekçisi Bizans İ mparatorluğu davasının takipçisi Hallenizmin beslendiği, ihtimam gördüğü ve kış kırtıldığı hatta taazzuvuna (şekillenmesi) hizmet 32 33
-
Süleyman Kocabaş: a.g.e. s. 87-88
Cemal Kutay: 1ürk Kadını Dergisi C. Süreyya Şahin; a.g.e. S. 1 27
2
S. 9 s. 677:
34 - Bekir Berk: "Kıbns ve Etrafındaki Bütün Mana" Türk Ruhu Dergisi Temmuz 1958 S. 1 4 s. 3-6
26 edildlgl yerdir. 34 Zaten Luvaris de 'Yavuz sultan selim'in Su riye ve Mısır'ı zaptından sonra İstanbul Patrikha nesine Oecumeruque (evrensel) ünvanıru vererek Antakya ve İskenderiye Patrikhanelerl üzerinde nüfuz ve üstünlük sağlaması Papalık gibi göster mesinden sonra artık Megali ideanın hükümeti de var olmuştur ki bu güne kadar da durum de vam etmiştir" diyerek Patıikhanenin rolünü açık ça ortaya koymaktadır.35 Patıikhanenin bu yöndeki ilk faaliyetlerini de şöyle ortaya koyabiliriz. Patrikhane Megali idea yönünde ilk adım olarak kendi otoritesi latında Rum adıyla birleş miş olan Balkan milletlerini gerçekten rumlaştır mak, Mora'dan, Karpatlar'a kadar Balkanlan ha kiki bir Yunan vatanı yapmak olmuştur. Nitekim Patrikhane çıkardıgı emirnamelerle Bulgaris tan'da Rumcayı yegane ibadet ve ögretim dili yaptı. Slovence yazılmış ibadet kitaplan her ta rafta yasaklandı. Toplattınlıp yaktınldı. 19. yüz35 Süreyya Şahin: a.g.e. s. 127: Şehabettın Tekındag a.g.m. B.T.T.D. s. 55 Aynca Megalı Idea Için bkz. Adnan Sofuoglu: "Anadolu üzerindeki Yunan hedeflerı ve Mütareke Dönemı Fener Rum Patrtkhaneslnln Faaliyetleri" Atatiirk Araştırma Merkezi Dergisi Mart ı 994 S. 28 s. 2 ı 1212 -
36 - Süreyya Şahın: a.g.e. s. 129: Halll lnalcık: Şark Ortodoks I{l)tsesi ve Bulgar Eksarhiyası, Aylık Ansiklopedi s. 696-697: Gizli servisierin 1ürklye üzerinde Çalışmalan lngillz Gizli servisi (Model) "Avrupadaki Türkiye" çeviren, Yekta Ataman, B.T.T. D. S. 48 Şubat 1989 s. 71-72
27 yıl başlannda Balkanların her yerinde Rum tüc carlar, Rum rahipler ve Rum öğretmenler hakim hale gelmişlerdi· 36 Prof. Luvaris bu durumu "Hıristiyan halkın dini ve ahlaki eğitiminin kiliseye bırakıldığını; dil ve din bakımından önceleri ilköğrenim yapılır ken, sonraları yüksek okulların da açıldığını kaydettikten sonra: Böylece Osmanlı İmparator luğu'nun birçok bölgelerinde Yunan fikrinin önemli faaliyet merkezleri yaratıldı. Kilise öğre tim için tahsilli yetişmiş papasları kullandı veya kabiliyetli Rumları Avrupa'da öğrenim yaptırıp sonra bunları milletin öğretmeni olarak mukafat landırdı ve büyük idealin rahipleri haline getirdi. Bu fikir mukaddes bir korninian olarak gizlice gençliğe aşılandı ve bununla birlikte Hıristiyan Grek fikrinin kıymetleri de tanıtıldı. Apokaliplik vaazlarla halkın kalbinde hürriyet iradesi ve mil letin manen yeniden doğuşu fikri ateşlendi" şek linde açıklamaktadır. 37 Yine Luvaris "Mektepler çoğaldı, öğretmenler ve talebeler hissedilrneğe başlayan ve nihayet Fransız ihtilaline götüren fi kirleri beslediler" diyerek düşüncesini de belirt mektedir. 38 Patrikhane bu eğitim kuruluşlarında Yunan 37 38 39
-
49 Oktay Aslanapaş a.g.m. s. 50 Süreyya şahin; a.g.e. s. 1 30; Bekir Oktay Aslanapa; a.g.m. s.
Berk; Patrtkhane ve Kıbns... s. 1 2; Necip Al pan, "İ dea Megalo Politikası ve Biz" Kemalizm. S. 42 Ocak 1 966 s. 2-3
28 dil mefküre ve geleneklerini öğretmekte ve Me gal-i i deanın erçekleşmesinin ön hazırlıklannı yapmaktaydı.
A
Patrikhane bu konuda halkla da yakından il gilenmiştir. Özellikle Anadolu'nun birçok yerinde anadilleri Türkçe olan hıristiyanların yani Rum ların Yunanca öğrenmesi için Patrikhane büyük çaba harcamaktaydı. Nitekim bu çabalar sonucu bazı Kayserrii, Niğde'li ve Nevşehir'li Rumlar da Yunanlılar'dan çok Yunan gayretkeşliği qıeydana geldi.40 Böylece Patrikhane Rum kültür· ve Milliyeti nin dayanağı olmuş, bilgili ve sistemli yönetimiy le milli duyguları uyandırmış. Din adamları va azlarla halkın kalbinde hürriyet iradesi, mkilletin yeniden doğuşu fikrini aşılamışlardır. 4ı Diğer taraftan Osmanlı Devleti Rumiara duy duğu güven nedeniyle onlan öz evladından ayırt etmemiş. Yukarıda belirttiğimiz gibi hayatı ve önemli görevlere getirmiştir. Bunların arasından sadakatten ayrılmayan dürüstlükle hizmet gö-
40 Süreyya Şahin: a.g.e. s. ı 30- ı 3 ı : Geniş bllgi Için bkz. M. Ali Ayni: Milliyetçilik, Istanbul ı 943: Konuya açıklık getiren rapor: B. C.A. Nu: ı894 6 ı 92 ı -
4 ı Oktay Aslanapa a.g.em. s. 49: Süreyya Şahin: ı 29- ı 30: Cevdat Paşa a.g.e. C. II s. 7 ı -
s.
a.g.e.
29 renler çıknuş olmakla beraber ne yazıkki ihanet edenler yani kendilerine duyulan güveni kötüye kullananlar çoğunluktadır. Özellikle bu hiyanet ler Osmanlı İ mparatorluğu'nun XVIII. yüzyıldan itibaren başlayan fiilen çöküş devresinde yoğun laşarak hızlanmıştır.42
42 - Süreyya Şahin: a..g.e. s. 1 33 Bilindiği gıbı Fatıh'den ıtıbaren Rum Zedeganına mansup gençler Saray'a alınmışlar, bunlar bilalıere birer Osmanlı olarak idarede önemli mevkilere geçmlşlerdlr. Patrikhane'nln yanında çoğunlukla Ege'li ve Istanbul'lu tanınmş rum aileleri bulunmaktaydı. Bunlara Fenerli beyler denilmekteydı. Bu şekilde Rum Patrikhaneliği'ne bağlı ve yarı dini h izmet sahibi Fenerliler Osmanlı Devleti'nin ıç ve dış askeri Işlerinin mercii, Padişahın mutlak vekili olan Sadrazam'ın dışışlerinde yardımcısı" Reis-ül Küttab" (Dışişleri Bakanı) ile Divan-ı Hümayun'da görev almışlardır. Bundan başka Donanmay-ı Hümayun tercümanlığı ile "Tersane Tercümanı" ünvanı ile Adalar idaresi de rumiara verilmiştir. Ayrıca 1 7 1 6'dan 1 82 1 'e kadar Eflak ve Boğdan Beyliklerinde de bulunmuşlardır. Bunların faaliyetlerı yalnız Idari bölgelere münhasır kalmamış, Tanzimat devrinde hakiki Türk unsuru kendi varlığını kuvvetle hlssettirmege başlayıncaya kadar 1 8. Yüzyılın Yunan- Türk Avrupa halltasını temsil etmişlerdir. Süreyya Şahin: a.g.e. s. 1 3 1 - 1 32; Islam Ansiklopedlsi 2. Mahmud Md. C. 7: FenerlJler Md. C. 4: Meydan Larousse, Fenerliler Md. : Türk Ansiklopedlsl, FenerlJler Md. Settar F. lksel, a.g.m. B.T.T.D. S. 62 s. 28-29
30
İKİNCİ BÖLÜM OSMANLI İMPARATORLUGU'NUN ÇÖKÜŞ DEVRESİNDE PATRİKIIANE A YUNAN İ SYANI ÖNCESi -
a) ilk i syan Hazırlıklan Megali i dea doğrultusunda Patrikhanenin gösterdiği faaliyetlerle paralel olarak devlet tara fından Voyvoda olarak görevlendirilen Rum bey leri de Balkan ülkelerinde Osmanlı Devleti aley hinde kırkırtmalarda bulunmaktaydılar.43 Yine Fenerli Tercüman ve Voyvodaların (İ psi lantiler=Aleksandri ve Kostanti İ psilanti) orto dokslan birleştirerek Rumiann mağduriyetini ile ri sürüp Avrupa devletlerinden özellikle Rusya ve Fransa'dan fiili yardım sağlamak için çaba gös termekteydiler ki Ordu Türeüroanı olan (Dimit raşke) Fenerli Rum, Rusya hesabına casusluk yapmaktaydı. 44 Bu arada Kuzey'de Rusya, güçlenerek sıcak denizlere inme politikasını takibe başlayınca Türkiye'de sadık bir müttefik olarak Patrikhaneyi 43 Süreyya Şahin: a.g.e. s. I 33: M. C. Şehabeddin Tekindağ, a.g.m. B.T.T. D. s. 55: Settar F. İksel, a.g.m. B.T.T.D. S. 63 s. 4 1 -
44 Vecdi Sürün, "Eterya Fesat ve Tethiş Cemiyeti" Türk Düşüncesi C. 8/9 S. 1 5/ 1 6 s. 53 vd. Süreyya Şahin, a.g.e. s. 1 33 -
31 ve rumlan buldu. Nitekim Rusya'nın 1 774 Kü çük Kaynarca Antlaşmasıyla elde ettiği ortodoks Iann hamisi rolünden yararlanarak imparatorlu ğun içişlerine kanşmağa başlaması ki bu şekilde aynı zamanda Rumlarda milliyetçilik duygularını uyandırmağa çalışmaktaydı. Bu durum megali idea fikrinin gelişmesinde önemli bir etkinlik meydana getirdi. Bu sırada Rusların esas gayesi merkezi İ stanbul'da ve b aşında bir Rus Prensi bulunacak olan bir Grek imparatorluğu kurmağı planlamaktaydı. Esasında Ruslar Rumlan emel lerine alet ve piyon yapınağa uğraşıyorlardı. An cak bu durum bilahare Rum isyanının çıkışında önemli bir rol oynayacakb. 45 Bilahare 1 789 Fransız i htilalinin yaydığı fi kirlerden diğer imparatorluklar gibi Osmanlı İ m paratorluğu da etkilendi. Yani 1 9. yüzyılda Avrupa Devletlerinin ticari ve siyasi çıkarlan sebebiyle Yunan Milliyetçiliğini uyandırma gay retleri ki Napolyon Fransası bu işin başını çeki yordu. Önemli ölçüde etkili oldu. Bunu aynı za manda kilise yani papalık da desteklemek-
45 - Meydan Larousse, Ortodoks KiUsesi Md. : Mufassal Osmanlı Tarihi C. 5 s. 2878: Süreyya Şahin, a.g.e. s. 1 351 36; Fahir Armaoğlu, Siyasi Tarih Ankara 1 975 s. 96 Enver Ziya Karai, a.g.e C. s. 1 09; Akdes Nimet Kurat, Tür kiye ve Rusya, Ankara 1 990 s. 24-25
32 teydi.46 Bu arada verilen imtiyazlardan yararlanan Rum aydınları da Megali idea yolunda yogun ça lışmalarda bulunmaktaydılar. Aynca Batı Avru padaki ve Yunanistandaki y azar ve şairlerin de bu davaya hizmetleri büyük olmuştur ki bunla rın bir kısmı bizzat Yunan Adalarım dolaşarak propaganda yapmışlardır. 47 Böylece bütün bunlar ve yukarıda zikredilen patrikhane ve Fenerli Beylerin faaliyetleriyle Bal kanlarda hıristiyan ümmeti oluştugu gibi, yavaş yavaş Türkleri Balkan ve Bizans topraklarından kovma fikri gelişınege ve işlemege başlamış, Me gali i dea fikrinin uygulama hazırlıgı yapılmış tır. 48 Netice itibaoyla Rumlar aydınlanyla, zengin leriyle çeşitli şekillerle hazırlık yaparak Avrupa nezdinde faaliyet gösterirken İstanbul Fener Pat rigi de ustalıkla yönettigi siyasetle ve telkinlerle 46 Ahmet Bekir Terek, a.g.m. B.T.T.D. S. 29 s. 23: Meydan Larousse, Yunanıstan Md. Pontus Meselesi, Mat buat-ı Müdirtyet-ı Umumlye, Ankara 1 337 s. 1 5 Aynca bu araştırma çok özet halinde yayınlanmıştır. Bkz. B.T.T.D. Temmuz 1986 S. I 7 s. 53 vd. Latin harfle Yenı baskısı: Pontus Meselesi: Yayma Hazırlayan Yılmaz Kurt, Ankara -
1995
47 - Neclp Alpan: a.g.m. Kemalizm S. 42 s. 2 Meydan Lorouse: Yunanistan Md.: Süreyya Şahın: a.g.e. s. 1 34- 1 35 48 , Turgut Işıksal: makedonya Üzerinde Oynanan Oyunlar ve Bilinmeyen Bir Nüfus Sayımı: B.T.T.D. Nisan 1971 S. 43 s. 1 3- 14: Islam Anslklopedtsı: 2. Mahmut Md. Meydan Larousse: Feneritler Md.: Cemal Kutay: a.g.e. C. 2 s. 1 58
33 Batı ülkelerindeki zihinler, tecavüz edilmiş mağ dur bir millete yardım için hazır hale getirmeyi başarmıştır. Patrikhane sadece Batı'yı kazan makla yetinmeyip zaten hamisi pozundaki Rus ya'nın da tam desteğini sağlamak, böylece du rumlarını sağlamlaşbrnıak yönünde de çaba sar fetmiştir ki Fener Patrikhanesi Moskova işbirliği giderek topyekün ve sınırsız bir harp karakteri durumunu aldı. 49 Bu şekilde Megali idea'nın ilk ayağının uygu lama safbasma sokulması için bütün hazırlıklar tamamlanınş gibiydi. Şimdi bu hareketi uygula ma safbasma koyacak bir kuruluşa ihtiyaç vardı. Bu arada şunu da belirtmek gerekir ki Os manlı Devletinin zayıf düşmesi, buna bağlı ola rak askeri ve idari teşkilatın bozulması, Yeniçeri terin müslüman olmayan unsurlara kötü mua mele etmeğe başlamalan, hıristiyan unsuru ken disine başka sığınak aramağa da sevk etmektey di. Nitekim bu unsurlar Rus propagandası ve Or todoksluk sebebiyle Rus tarafına meyletmişlei)t dir. 50
b) Etnik-i eterya Cemiyeti Etnik-i Eterya Cemiyeti 1 8 1 4 yılında Ode sa'da Yanyalı Athenosios Tsakaloph (Atnas Ça kaloO . Patnos'lu (Batnoz Ada) Manuel Ksanthos 49 - Süreyya Şahin; a.g. e. Kocabaş: a.g.e. s. 29
s.
1 36- 1 37: Süleyman
50 - Süreyya şahin; a.g.e. S. 1 37: Cevdet Paşa: Tarih,! Cevdet: C. I l s . 66-67
34 (Manuel Ksanto) (Yanyalı Tüccar) Nardanlı Niko laos Skuphas (Nıkola Skofo) tarafından kurul du. 5 1 Cemiyet kurma ugrunda ilk fikri ortaya atan E. İ ksanto İkonomos Akademisi mezunu idi. Me zuniyetten sonra Odesa'ya zengin bir Rum'un yanına gönderilmişti. Ksanto ticaret işleri için Ayamavra Adasına ugradıgı sırada orada Mason LDeası'nın çalışmasını görmüştü. Bilahare kur dugu bu cemiyete onun teşkilat yapısını aktardı. Buna göre Cemiyet yemin ve işaretlerini tespit etmiş. iç kurallarını düzenlemiştir. Cemiyetin gayesi yalnız eski Yunanistan'ı ih ya degil. başkenti İ stanbul olmak üzere Bizans İmparatorlugunu yeniden kurmaktı. Yani Megali i dea'yı gerçekleştirmekti.52 Ancak üç tüccarın öncülügünde kurulan bu cemiyetin bu haliyle verimli olamıyacagı düşü nüldügünden bir büyük kişinin başkanlıga geti rilmesi gerekli görülmege başlandı. Bu arada Ce miyet kurucuları teşkilatın şubelerini açmak ve 5ı - Etnik-i Eteıya Cemiyetının ilk kuruluştakl adı Filik i Eterya'dır: Yücel Özkaya "lstıklal Savaşında Türk Halkının Kuvay-i Milliye ve Milli Orduya Katkılan" 3 . Askeri Tarih Semineri: 1ürk Yunan Ilişkilert Ankara ı 986 s. 260 52 - Geniş bilgi Için bkz.: Selahattın Salışık: Türk Yunan Ilişkilerı Tarihi ve Etnik-ı Eterya, Istanbul ı 968: Islam Ansiklopedisl: 2. Mahmut Md. Meydan Larousse, Eterya Md. C. 4 s. 420-421 S. 1 43 v.d.: Hetarela Md. C 5 s. 806 Cevdet Paşa: Tarih-i Cevdet C. II s. 76 Vecdl Sürün, a.g.m. 1ürk Düşüncesi s. 53 v.d.: Süreyya Şahin a.g.e. s. 1 37- 138
35 üye sayısını artırmak gayesiyle geziye çıktılar ki İskofo ile Çakalof Moskova'ya gitti. İ ksonto ise İs tarıbul'a gitti. Rusyaya gitmiş olanlar oradaki tüccarlan cemiyete üye yaptıkları gibi Kapudust riya'nın aracılığıyla da Rus i mparatoru ile görüş tüler ki O'nun iltifat ve yardımına da mazhar ol dular. 53 Bilahare dernek geliştikçe yeni bir merkez ararımaya başlandı. Önce en yoğun faaliyet için de olduğu Mora düşünüldü ise de daha sonra İs tanbul daha uygun görüldüğü ve Ksanto'nun Fe ner'deki evi merkez yapıldı ( 1 8 18). Arkasınan İ s tanbul'a gelen Dernek üye ve yöneticileri Mora, Adalar ve Eflak Boğdan ile Arıadolu kıyılan, İ s kenderiye, Kudüs taraflarına görevli gönderildi ler. Böylece 1 8 1 8'e gelindiğinde Dernek, Selanik, Tırhala, Çamlıca, Eflak-Boğdan, İ stanbul, Arıa dolu sahilleri, bütün Yunanistan, Kudüs, İ sken deriye ve Moskova vs. de şubeler açmıştı. Derneğin Türkiye'deki şubeleri Rum Ticaret şirketleri maskesi altında çalışıyordu. Etni i Eterya'nın faaliyetlerinin yürütülmesinde kilise lerin de rolü büyüktü. Zira kendilerine verilmiş imtiyazlar sebebiyle bunlar denetlenemiyordu.
�
Rusya'da bu derneğin en aktif destekçisi ise Rum asıllı oları Rus Dışişleri Bakanlığı müsteşarı adı yukarıda da geçmiş olan Kont Kapudustriya idi. Bu kişi 1 8 1 4'de Viyana Kongresine katılmış, 53 Süreyya şahin: a.g.e. -
s.
ı 38 Vecdi B ürün: a.g.m.
36 bu kongrede Rumları desteklemişti. Bilahare Avusturya'dan Korfu Adasına uğrayıp burada on gün kalmış, oradan Mora'ya geçerek Rus konso loslanyla görüşmüş ve buralarda beraberinde ge tirdiği isyana teşvik edici broşürleri Rumiara da ğıttıktan sonra Rusya'ya dönmüştü. Bu kişi Ce miyetin Rusya ile irtibatını sağlamaktaydı. Bu arada Dernek'in propagandaları da hızla sürmekteydi. Nitekim Panayoti Andronika, gele cekte yapılacak savaşlara dair mükemmel şarkı lar tertiplemişti. Ayrıca Avrupa kamuoyunu ka zanmak ve kendi lehlerine oluşturmak için de hahber bültenleri çıkanlmaktaydı. 54 Böylece genişleyen cemiyetin liderliğine ayaklanmanın gerçekleşmesi için yukarıda be ·lirttiğimiz gibi Rum büyüklerinden birinin baş kanlığa getirilmesi gerektiği Ksanto tarafından düşünüldüğü sırada İ psilantizade Aleksandiri akla geldi. Bu kişi generallik rütbesiyle Rus İ m paratoru'nun yaverliğini yapmaktaydı. Bu kişi başkanlığa getirilirse Rus yardım ve desteğinin de sağlanabileceği hesapladı. Nitekim kendisiyle Ksanto görüştü ve anlaştı. Bu şekilde Aleksandi ri İ psilanti diğer reisierin de tasvibiyle 12 Nisan 1 820 de Derneğin başına getirildi. 55
54 Süreyy a Şahin a.g.e. s. 1 39: Vecdi Sürün: a.g.m.: Selahattın Salışık a.g.e. s. 143 v.d. -
55 a.g.m.
-
Süreyya Şahin: a.g.e 56-57
s.
s.
1 40- 1 4 1 : Vecdi Sürün:
37 Bundan sonra Etnik-i Eteıya reisieri A. İpsi lanti'nin Umumi Nazır tayin edildiğine dair bir senet hazırladılar. Bilahare bu senet bütün met ropolitlere, papaslara gönderildi, çoğaltılarak ki liselere dağıtıldı. Evden eve her yere gezdirildi. 56 Bu şekilde Ruslar tarafından desteklendikle rini öğrenen Rumlar biraz daha cesaretlendiler ki bir çok Rum Bağdan Voyvodası Mihail Suçu, es ki Eflak ve Bağdan Voyvodaları, İzmir ve Filibe Metropolilieri bu derneğe girdiler. B arada yuka rıda belirtilenlerin yanısıra İzmir, Girit, Kıbrıs, Sakız, Musoling, Bükreş, Yaş, Yanya ve Triesteye kadar Osmanlı İmparatorluğunun her tarafında şubeler açtı. Hatta bu faaliyetlerini Karadeniz kı yılarına kadar genişletti.57
c) Etnik-i Eteıya Derneği'nin Faaliyet Plam
Etnik-i Eterya Cemiyeti megali idea'yı ger çekleştirmek üzere şöyle bir plan doğrul.tusunda
56 - Vecdi Sürün: a.g.m. s. 57-58. Süreyya Şahin a.g.e s. 140- 1 4 1 57 - Süreyya Şahin: a.g.e. aynı yer: Vecdi Sürün: a.g.m. 36 vd. Nitekim bütün rahipler piskaposlar sergerdeler, gemiciler. pekçok kocabaşılar Yedi Adalardaki düzenli birlikler, Mora. nrhala, Arnavutluktaki paşalann beylerin ve Ağaların dairelerinde mustahdem olan Rumlar lskenderiye, Kıbrıs. Şam tarafında ve Anadolu kıyılannda oturan Rum aileleri bu cemiyete glrmişlerdi. Süreyya Şahin: a.g.e. s. 1 39 Vecdt Sürün a.g.m. s. 56 vd. Selahattin Salışık a.g.e.
38 faaliyet gösterecekti. 1 - Osmanlı Devleti'nin her tarafında gizli dernekler kurulup en zengin, nufuzlu Rumlar ve şirketler cemiyete kaydedilecek; maddi ve Manevi yardımlan sağlanacaktır.
2 Tanınmış ve isim yapmış Elenlerle kilise adamı Metrpolitler Cemiyetin başına getirilecek tir. -
3 - İleride Eterya'ya mali yardım kaynağı sağlamak için ticari şirketler kurulacaktır. 4 - Avrupa'da öğrenim yapan Elen gençler den faydalanılacaktır. 5 tır. 58
-
Büyük devletlerin yardımcı sağlanacak
Etnik-i Eterya derneği bu plan doğrultusun da hedefini gercekleştirmek için yukarıda belirt tiğimiz gibi çok geniş alanda teşkilatlandı. Ayrıca 58 Neclp Alpan: a.g.m. Kemalizm s. 3: Isyan Ise şöyle programlanmış u: -
I Osmanlılan oyalamak maksadıyla ilk önce Sırplar ayaklandınlacak -
2
-
Mora ve Adalar halkı Isyana yöneltılecek
3 Osmanlı Donanınası daha tersanede Iken yakılacak ve Istanbul ele geçirilecek -
4
-
Akdeniz ve Adalardaki Türkler imha edilecek
5 Tunadakl harp gemileri lstanbul'a getirilecek -
6 Kıbrıs ve diğer yerlerdeki metropolltıere vaad olunan nakdi yardım temin edilecek. Neclp Alpan: a.g.m. aynı yer: Vecdl Bürün: a.g.m. s. 62-63 -
39 Derneğin çeşitli işlerine bakmak üzere İ stan bul'da ve Yunanistan'da " İ dare MKeclisleri" ku ruldu. Şubeler ayrıca Avrupa ülkelerindeki pro paganda kollanyla çalışmalanru yaygınlaştırdı. 59
d) Patrlkhane'nin Etnik-i Eterya lle Olan iUşkisi Patrikhanenin, Megali i dea düşüncesini ger çekleştirmek gayesiyle kurulan Etnik-i Eter ya'nın dışında kalması düşünülemezdi. Nitekim Etnik-i Eterya dini imtiyazlan ve nüfuzu sebebiy le Metropolithanelere el atmış, onlar da kucak açmışlardı. Bu durumda patrikhane de daha derneğin kuruluş tarihinden yani 1 8 1 4'den itiba ren aşağıda anlatılacağı gibi derneğin merkezi halinde çalıştı. Bu şekilde Patrikhane ile birlikte kiliseler ile Rum okulları adeta Etnik-i Eterya'nın birer şubesi haline getirildi. Hatta Patrik Grigor yos Eterya işlerini tervic eden bir şahıstı ki ken disi de Eterya Cemiyetine girmişti. 60 Nitekim Patrik Grigoryos imzasıyla Manya Beyi'ne Etnik-i Eterya Islilahatı üzere başı örtülü bir tavsiyename yazıldı. Şöyle ki "Ulumu Yuna niyyenin neşri için . . . " diye patrik Efendi .tarafın dan emrolunmuştur. Tarih-i Fetret de "ulum- u.,. Yunaniyye" Eterya'nın uydurma dilinde yan � 59 - Meydan Larousse, Etnik-i Eterya Md. C. 4 s. 420; Cevdet Paşa: a.g.e C. II s. 86-92; Vecdi Bürün; a.g.m. s. 57-58 Süreyya Şahin; a.g.e s. 144 60 Selahattın Salışık a.g.e. s. 286-287 Cevdet Paşa, a.g.e. C. II s. 9 1 , Süreyya Şahin a.g.e. s. 141 -
40 şifresinde "istiklal Davası". "Mekteb,i Umumi" de "Rum Devleti" olarak belirtilir ki Etnik-i Eterya yazışmalarında bu şekide uydurma dille şifre kullanıyordu.61 Panayot Şikeri de Ksanto'dan uzun zaman haber alamayınca 1 820 Mart ayı başlarında Moskova'daki arkadaşlarından birine bir mektup yazar; Mektupta, İ stanbul ve çevresinde biriken yardım paralarının alınmasına, gerektiği gibi harcanmasına, herkesin seçtiği patrikhane yazı cısı Yorgi L. Dasgaloz ve tüccardan Vasil D. tayin edildiği kaydedilmektedir. İstanbul Patriği Gri goryus yukarıda belirttiğimiz gibi daha önce Et nik-i Eterya'ya üye olmuş bulunduğundan, Pat rikhane memurlarının Etnik-i Eterya'ya hizmet etmeleri tabii olup, aynı zamanda bu durum Şi keri'nin bu mektubuyla da açıklık kazanmakta dır.62 Bu sırada Umumi Nazır A. İ psilanti tarafın dan "Rumeli ve Akdeniz adalarında oturan Rum milletinin rühaniyetli ve hürmetli metropolitle ri. ." diye başlayan isyana teşvik ve tahrik edici ilannamesini Akdeniz ve kıyı adalarına yaymak üzere Dimitri Temelli görevlendirilmişti. Dimitri Temelli bu görevi yerirıe getirmek üzere giderken İstanbul'a uğradı. O zaman deniz tercümanı olan 61 C. II
-
s.
62 Vecdl Bürün: a.g.m. S. 58-59: Süreyya Şahın: a.g.e. 142 -
s.
Süreyya Şahın: a.g.e. aynı yer: Cevdet Paşa, a.g.e. 89: Süleyman Kocabaş: a.g.e. s. 65
41 Nikolaki Morazi'den ve bu ilannamenin anlamını pekiştirrnek için ruhani reisiere hitaben yazılmış Rum Patriği Grigoıyos'dan tavsiye mektubu aldı. (Bu mektup, İlanname Cevdet Paşa; Tarih Cilt II s. 248-2 51 de bulunmaktadır. Mektup ayrıca Süreyya Şahin; Fener Patrikhanesi ve Türkiye adlı kitabında s. 1 42 de yayınlanrnıştır.)63 Bilahare Etnik-i Eteıya Cemiyeti Fener Pat rikhanesi'ne bağlı olduğu halde, bu Derneğin kolları yerine geçmek üzere; Rum Matbuat Cemi yeti, Rum Müdafa-ı Milliye Cemiyeti, Rum Trak ya Cemiyeti, Rum Tüccar Cemiyeti, Rum izeilik Teşkilatı, Rum Edebiyat Cemiyeti, Rum Muhaci rin Cemiyeti, Rum Küçükasya Cemiyeti gibi ce miyetleri kurdunnuştur. 64 Ayrıca İ stanbul'da yıllarca " İ lim" adı altında' yıkıcı ve Türk aleyhtarı faaliyet gösteren ve Me gali idea'ya hizmet eden bir "Siligos Bilimsel Ku rulu" adlı bir cemiyet daha vardı. 65
63 - Süreyya Şahın: a.g.e s. 1 42: Cevdet Paşa, a.g.e. C. ll s. 248-251 64 Hasan Kaleşl: Şemseddln Sami'nin Siyasi Görüşlerı ve Megalo Idea Hakkında Düşünceleri, B.T.T.D Ocak 1 97 1 S. 40 s. 1 6-20: Süreyya Şahın: a.g.e s. 144 -
65 - Hüsamettın Ertürk: İki Devrıo Perde Arkası, Hazırlayan , Samith Nafiz Tansu. İstanbul 1964 s. 1 84: Mufassal Osmanlı Tarıhı, C. 5 s. 2879: Cemal Kutay: a.g.e. C. 5 s. 25-26 Süreya Şahin: a.g.e s. 144
42 B MORA İSTANI VE YUNANİSTAN'IN BA ÖIMSIZLIÖI -
a) Mora İ syanı: Yukarıda da bir kısım anlatıldığı gibi Etnik-i Eteıya Derneği esaslı tertipler ve faaliyetleri sa yesinde Rumlan ayaklanacak duruma getinnişti. Tabii ki Eterya'nın faaliyetleri yanısıra Rum ayaklanmasında Fransa ve Rusya gibi devletlerin kışkırtmalan da çok etkili rol oynayacaktır. Za ten yukanda belirttiğimiz gibi Eterya'nın başına getirilen kişi de Çar'ın yaveri idi.66 Ancak bütün hazırlıklara rağmen bir Rum is yanı başlatılamıyordu. Çünkü o sırada Yanya Valisi olan Tepedelenli Ali Paşa Rumların sinsi faaliyetlerini biliyor ve büyük bir dikkatle takip ediyordu. Bu nedenle Eteıyacılar Ali Paşa engeli ni kaldırma faaliyetine giriştiler. Bu işte ise II. Mahmud'un mühürdarlığında bulunan H alet Efendi kullanıldı. Halet Efendi vaktiyle Fenerli Rum beylerinin katipliğinde ve çocuklarının mürebbiliğinde bu lunduğundan onlarla dostluğu olan bir kişiydi . Hatta Halet Efendi, Feneriilere olan dostluğun dan öte onlara borçlu idi. Çünkü ikbalini temin için Yeniçerilere dağıttığı paralar Fenerlilerden sağlamaktaydı. Halet Efendi ayrıca başkala-
66 - Enver Ziya Karal: a.g.e. C. 5 ' Annaoğlu: a.g.e. s. 95- 1 07
s.
ı 07-1 22: Fahir
43 nndan aldığı gibi ali Paşa'dan da haraç kabilinde hediyeler atmaktaydı. Ancak Halet Efendi, onun adeti olduğu üzere takdim eylediği para ve hedi yesine kanaat etmeyip ve senede bin kese akçe kadar bir para istedi. Ali Paşa ise böyle vergi gibi maktuğ bir şey öderneğe yanaşmadığından Halet Efendi onun aleyhine hareket etmeğe başlamış tı. 67 Eteryacılar Halet Efendi ile Ali Paşa arasın daki ihtilafı biliyorlardı. Şimdi Halet Efendi açık tan açığa Tepedelenli Ali Paşa'nın aleyhinde tez virlerde bulunmağa başlamıştı . Bunun yanında Sadrazam Kamil Paşa'nın yazdığına göre, Halet Efendi, Yeniçeri Ocağının ortadan kaldırılmasına mani olmak için devletin başına bir Yanya bulı ranı açmak istiyordu. Diğer taraftan bu ihtilafı bilen Rumlar ise bir taraftan Halet Efendi'yi bir taraftan Ali Paşa'yı tahrik ederek kavga ve döğüş ortamını kızıştırmakta idiler ki harp emareleri günden güne kuvvetlendi. Ali Paşa dahi harp ha zırlıklarını arttırdı. Neticede ı 788'den beri Yanya valiliği yapmakta olan Tepedelenli Ali Paşa'nın İ stanbul'daki saray enrikaları sonucu Padişah Il. Mahmut'la arası açıldı. Bilahare ı 820 yılında da isyan etti. Bu işyan tabii ki Rumların işine yara dı. Çünkü Rumlar üzerinde gayet sıkı bir idare kurmuş olan Ali Paşa, bu sefer Rumlarla birlikte hareket etmeğe mecbur oldu ve isyan hareketin de bir kısım Rumları da yanına aldı. Böyl �e 67 - Enver Ziya Karai; a.g.e. C. 5 s. ı ı o- ı ı ı ; Süreyya Şahin; ag.e. s. ı 44- ı 45; Vecdl Sürün; a.g.rn. s. 59-6ı
44 Rumların üzerindeki baskı Ralkınış oluyordu· 68 Diğer taraftan isyanı bastırmak üzere görevlendi rilen Hurşit Paşa Mora Valiliğine getirilmişti ki şimdi Mora'daki askeri yanına alarak Yanya üze rine yürüdü. Bu durumda Mora iyici askersizleş miş Rumlar için yıllardır bekledikleri fırsat orta ya çıkmıştı. Ayrıca Hurşit Paşa'nın Ali Paşa'ya karşı düzenlediğ baskın sırasında durumu aley hinde gören Ali Paşa intihar etmişti ki böylece de herhangi bir korkuları kalmayan Rumlar artık isyan için uygun ortamı bulmuşlardı. 69 İşte bu şartlar altında Yunan isyan hareket leri başladı. Bu isyanın ilk hareketinin Etnik-i Eterya Cemiyetinin üyeleri Mora'da başlamasını istedikleri halde A. İ psilanti Eflak ve Boğdan'da harekete geçilmesini uygun gördü. Bu şekilde aynı zamanda hem Rusya'nın yardımını sağla mayı hem de Rumenleri, Sırplan ve Bulgarları da isyana iştirak ettirmeği ümit ediyordu. İşte bu düşünceyle 1820 sonlannda harekete geçen İpsi lanti 3000 kişilik bir kuvvet ile Yaş üzerine yürü yerek şehre girdi . Ancak Eflak ve Boğdan'daki Türk kuvvetleri az olmakla beraber İpsilanti'nin kuvvetlerini dağıttılar. Zaten İpsilanti'nin düşün 'celeri de gerçekleşmemişti. Çünkü Eflak ve Boğ dan halkı latin ırkından olduklanndan Rumiann 68 Enver Ziya Karai a.g.e. c. 6 s. ı ı ı - ı ı 2: Fahlr Annaoğlu: a.g.e. s. 99: Vecdi Sürün a.g.m. aynı yer. -
69 Hüsamettın Ertürk a.g.e. s. ı 84: Selahattin Salı şık: a.g.e. s. ı44: Mufassal Osmanlı Tarihi: C. 5 s. 2879; İslam Ansiklopedisl, 2. Mahmud Md. -
45 davasına hizmette kendileıi için bir menfaat gör mediler. Ayrıca Eflak ve Boğdan uzun süredir Fenerli Rum Beyleıi tarafından idare edilmektey di ve Eflak ve Boğdanlılar Rumiann kötü idare sinden de şikayetçi idiler. Bir diğer gelişme de bu sırada Romen bağımsızlığı için ayaklanan Theo dor Wadimiresco'nun İpsilanti'nin kendisine ka tılma isteğine karşı çıktığı için İ psilanti tarafın dan öldürtülmesidir ki bu olay Boğdan halkının İ psilanti'nin aleyhine dönmesine sebep olmuş tur. Nihayet Rus Çan da bu gelişmeler karşısan da İ psilanti'yi desteklerneyerek isyan hareketini ayıplamıştı. 1° İşte .bu durumda Osmanlı kuvvetleline yenil miş olan İ psilanti Avusturya'ya sığındı. isyan ha reketini desteklemeyen Avusturya başbakanı Matternıch kendisini hapsetti. Bö lece Boğdan ayaklanması bastırılmış oluyordu. 7
f
Ancak içten içe kaynayan Mora'da ise isyan hazırlıklan hızla sürmekteydi. "Papazlar Mora'da kasaba kasaba, köy köy gezerek Paskalya gecesi birden bire müslümanların üzerine hücum et mek ve bu sım vaktinden evvel kimseye açma mak üzere yemin ettiriyorlardı. Paskalya gecesi yaklaştıkça isyan şayiaları artıyordu. Bu durum dan korkan müslümanlar kalelere ve şehirlere çekilrneğe başlamışlardı. Nihayet 12 Şubat 1 88 1 7 0 Fahir Armaoğlu a.g.e. s. 99- 1 00; Enver Ziya Karai; a.g.e. c. 5 s. 1 1 1 - 1 1 2; Vecdi Sürün a.g.m. s. 66 -
7 I Fahir Armaoğlu; a.g.e. aynı yer; Enver Ziya Karai; a.g.e. C. 5 aynı yer -
46 de Patros Baş Piskoposu Germanos Kalavrtya kalesine isyan bayrağı çekerek ayaklanmayı baş lattı. Kısa zamanda isyan genişledi. Mora'daki bütün halk isyana iştirak etti. Büyük papaslar isyanın idaresini tamamen ele aldılar. 72 Esasında Etnik-i Eterya ajanlan daha önce belirtildiği gibi ortodoks kilisesiyle sıkı bir işbirli ği halinde çalışılıyorlardı. Nitekim isyanı başla tan Etnik-i Eterya'nın Mora teşkilatı başkanı olan Patros Piskoposu Pol Germanos, üstünde Meryem Ananın resmi bulunan bir bayrağı eline alarak Orta çağlarda Piyer Lermit'in yaptığı gibi bütün Rumlan Türklere karşı savaşa çağırmıştı. i syan bu suretle milli ve dini bir karakter alarak hızla gelişmeye başladı. Müslüman ahali ve as kerler kalelere kapanarak savunma haline geçti ler. Bu sırada bir müddet direnmeyi başaran Mo ra'run merkezi Tripolice bile bu akibetten kurtu lamadı. isyan sırasında asiler ele geçirdikleri Türkleri vahşice öldürerek mallannı yağma etti ler. Karada cereyan eden bu olayların yanısıra denizlerde de harp gemileri haline getirilen Rum ticaret gemileri Türk Filosuna kafa tutuyorlar ve isyanı bütün adalara yayıyorlardı. 73 72 - Fahir Annaoglu: a.g.e. s. 99- 1 00; Enver Ziya Karai; a.g.e. C. 5. s. ı ı 2- ı ı 3; Sureyya Şahın: a.g.e. s. ı45; Isyana Rus Destegı bkz. Akdes Nimet Kurat: a.g.e. s. 54-55 Süleyman Kocabaş: a.g.e. s. 63-64 73 - Enver Ziya Karai; a.g.e. C. 5 s. l l 2- I I 3: Mufassal Osmanlı Tarıhı: C. 5 s. 2879: Yılmaz Öztuna: Türkiye Tarihi, C. 1 2 lstanbul 1 966 s. 224: Sıireyya Şahın: ag.e. s. 1 45- 146
47 Bu isyanın çıkışı ve gelişmesinde esasında merkezi İstanbul'da olan Etnik-i Eterya'nın bir üyesi olan Fener Patrik'i Grigoryos'un rolü bü yüktü. Patrikhanece H attahareket tezgahianmışb 74 ki yukanda da belirttiğimiz gibi Mora isyanı din adamlannca başlatılmışb ve yü rütülmekteydi. Bu durumu kendisiyle ı 95 ı yı lında mülakat yapan Avukat ve Yazar Nevzat Ka ragil'e makarios "belki malumunuzdur ı s2 ı de Yunan ihtilaline de kilise önderlik etmiş ilk ihti lal bayrağını papaslar açmış ve böylece Yunanis tan istiklalini elde etmiştir" diyerek açıklıyacak tır. 75
Yani din adamları Etnik-i Eterya'ya üye ol dukları gibi bu derneğin ileri gelenleriyle devamlı temas ve işbirliği içinde olmuşlar, bu işbirlikleri ni eşkıya ile de yapmışlar kiliseleri ve okulları si lah deposu haline getirmişlerdir. 16 Bu durum ve isyarun hızla gelişmesi karşı sında Osmanlı Devleti esaslı bazı tedbirler alına ğa başladı. Bu sırada Etnik-i Eterya cemiyetinin geniş isyan planı ve maksadı anlaşılınca Padişah Il. Mahmut önce bütün Rumların kılıçtan geçiril mesini emretti. Ancak daha sonra devlet ileri ge lenlerinin araya girmesiyle, araştırma ve incele me yapılarak suçlu görülenierin cezalandınlması 74 - Siireyya Şahin; a.g.e. s. 145 75 - İrfan Kıbnslıoğlu; Patrikhane Kôstebeklerl, Megali Idea, 1ürklüğiin Imha Planı ve Yerli Rumların Rolii; İstanbul 1 967 s. 1 4; Süreyya Şahin, a.g.e. s. 146 76 - Siireyya Şahin, a.g.e. s. 146
48 yönünde irade çıktı.77 Bu sırada, Rus idaresine giren Kınm'dan ge len Yunus Bey, Megali idea planının Patrik Gri goı·yus tarafından hazırlandığını ifade etmiş ve bunlarla ilgili belgeler de getirilmişti.78 Bu belge ler yukanda da belirttiğimiz gibi Yunan isyanının asıl hazırlayıcısının Etnik-i Eteıya Cemiyetinin merkezi İstanbul'daki Rum ortodoks patrikhane si , dolayısıyla Patrik Grigoryus olduğunu ortaya koymaktaydı. Ancak Patrik Grigoryus Rusya'nın siyaset icabı isyanı takbih etmesi üzerine korktuğunda ve hükümetin, halkı üzerindeki nüfuzu sebebiyle istediği, öte yandan hareketlerini kamufle etmek gayesiyle bir aforozname düzenleyerek, Eterya üyelerinin yapmış oldukları yeminierin batıl ol duğunu, üyelikten çekilmeyerek devlete karşı sa vaşa devam edecekterin lanet altında kalacağını ilan etti. Bu ilanın İstanbul'da ve Rumeli'de tesiri görüldü ise de Mora isyanının yatıştırılmasında hiçbir faydası görülmedi. 79 Bu gelişmeler vuku bulurken Yunus Bey'in belgelerle ortaya koyduğu iddialar doğrultusun da II. Mahrriut Patrikhanenin aranması teklifini kabul etti. Sadrazam Benderli Ali Paşa her ihti male karşı patrikhaneyi çevreleyen Rum mahal77 Enver Ziya Karai: a.g.e. C. 5 s. ı ı 3 -
78 Süreyya Şahin a.g.e. s. ı 47 79 Enver Ziya Karai: a.g.e. C. 5 a.g.e. s. ı 46- ı 47 -
-
s.
ı ı 3; Süreyya Şahin
49 lesi içinde gerekli emniyet ve ihtiyat tedbirleri al dırtmıştı. Arkasından da mükemmelce hazırladı ğı bir planla patrikhaneye herhangi bir fırsat ver meden patrikhanede aramayı gerçekleştirdi. Pat rikhanedeki bu arama sonucu, Moralı asi kap tanlara yazılan mektuplar, İstanbul'daki hazır lıklar için verilen bilgiler, Dışişleri Bakanının mahiyetinde çalışan Fenerli Rum beylerinden alı nan Devletin gizli hazırlıkları: ingiliz ve Fransız elçiliklerinden edinilen bilgiler, özellikle Rus ya'daki hazırlık safbaları, Odesa'daki Etnik-i Eterya merkezinden gönderilen silahlar, Dünya Ortodoksluk alemine hitaben yazılan yardım be yannameleri, yardırnlara ait makbuzlar gibi bel geler ele geçirildi. Bu durum Patrikhanenin is yandaki rolünü açıkça ortaya koyuyordu. Patrik hiçbirini inkar etmedi. Hepsini şahsen yaptığını söyleyerek bütün suçu üzerine aldı . Esasında suç ortaklan vardı ve bunlar da tespit edilmiş. 80 tı. Bu şekilde Patrik Grigoryos'un isyanda par ınağı olduğu kesin olarak anlaşılınca aforozna meyi yayınlamış olmasına rağmen resmi elbisele riyle 22 Nisan 1 82 l 'de Patrikhanenin kapısı önünde asıldı. Aynca suçlan sabit görülen met-
80 Süreyya Şahin; a.g.e. Kocabaş: a.g.e. s. 65-66 -
s.
ı 4 7- ı 48: Süleyman
50 ropolitler de ülkenin muhtelif yerlerinde idam edildiler.8 1 (Patriğin asılması ile ilgili ferman, Rum Patriğinin yaftası ve Patrik Grigoryos'un Rus çanna Türkleri içinden vurmak için yazdığı 8 1 - Enver Ziya Karai: a.g.e. C. 5 s. 1 1 3: Şehabeddin Tekindağ: a.g.m. B.T.T.D. S. ı s. 55: Cevdet Paşa a.g.e. C. l l s. 1 63: Stileyman Kocabaş: a.g.e. s. 66: Aynı harekete ıştırak eden Kayseri, Edremid ve Trakya Metropolltieri Balıkpazarında Kaşıkçılar Hanı önünde ve Parmakkapıda asıldılar. Şehabeddin Teklndağ: a.g.m. B.T.T.D. S. 2 s. 5 1 : Yine b u isyan ile ilgili Kıbrıs baş plskoposu Gibriyanos ile Baf, Tuzla ve Gime Metropolltieri bazı Rumlar Kıbrıs muhassılı Küçük Mehmet tarafından yakalanıp idam edildiler. H. Fikret Alasya: "Kıbrısta 1 82 1 Isyanını Tertlpleyenler" ; Türk KUltürü Ocak 1 970 S. 87 s. 207-208: Patrik Grigoryusun Çar I. Alexandr'a Tavsiyesi: Tarih Konuşuyor Dergisi C. I S. I Şubat 1 964 s. 66-70. 1 87 1 1 830 tarihJeri arasında çıkartılan Mora isyanını tertipteyen "Megali Etnik-i Eterya" Kıbrıs'ta büyük bir faaliyet göstermekteydi. 1 82 1 yılında lsyanla alakah olarak idam edilen Patrik'e paralel olarak Kıbrıs'ta da isyanla llglli olarak Kıbrıs Muhasılı Küçük Mehmet tarafından yakalanan başka Kıbrıs Başpiskoposu Gibriyanos lle Baf, Tuzla ve G irne metropolltieri lle bazı Rumlar idam edilmişlerdir. Küçük Mehmet tarafından alınan sıkı tedbirler sayesinde Kıbrıs'ta büyük çapta bir harekete girişerneyen Kıbrıs'lı Rumlar. Kıbrıs'ta bulunan Avrupalı konsolosların yardımı ile Kıbrıs'tan kaçmışlar ve çoğunluk Yunanistan'a yerleşerek Yunanistan Isyanına katılmışlardır. Yine Küçük Mehmet'in Gibriyanus'u !damı sebebiyle Kıbrıstan kaçan Piskapos Spridon ve yüksek rütbeli bazı papazlar 6 Aralık ı 82 ı 'de MarsUya'da toplanarak Kıbrıs'ın kurtanlması Için para toplanmasına karar vermişler ve bu maksatla bir beyanname yayıolamışlardır ki ilk anda dünyanın her tarafında bulunan Fllhenlerin desteği ile 20.000 Sterlin para toplanmış ve 1 .000.000 Sterlin tutarında Istikraz yapılması kararlaştırılmıştır. H. Fikret Alasya: a.g.m.: Türk Kültürü S. 87 s. 207-208
51 yol gösterici mektubu; Süreyya Şahin'in adı ge çen araştırması s. 1 49- 1 54 de mevcuttur.)82 Bu arada Padişah ve Sadrazama mütemadi yen Rumlar lehinde telkinlerde bulunmuş olan dolayısıyla isyanı çıkışında bir sebep teşkil eden Halet Efendi, önce Konya'ya sürüldü. Bir müddet sonra da orada boğduruldu.83 Diğer taraftan Mora'daki muharebe tam bir ırk ve din muharebesi halini almıştı. Rumlar ço cuklara ihtiyarlara kadar herkesi öldürüyorlardı. Rumların yaptığı katliamlar tam bir soykırım özelliği gösteriyordu. Nitekim en vahşiyane cina yetler işlenmekteydi. Gebe Türk kadınlarının ka nnları deşiliyordu. Yalnız vilayet merkezi Tripoli cede öldürülen müslümanlar kırkbini bumuş tu. 84
b) Yunanistan Bağımsızhğı Diğer taraftan Patriğin idamı bütün hıristi yan dünyasının heyecana gelmesine sebep oldu. Bu olay Rusya'nın işe kanşmasına da vesile ol du. Nitekim Rus halkının da heyecanı karşısında Laibach'dan dönen Çar bu mesele üzerine eğil rneğe karar verdi. 1 82 1 Haziran'ında Osmanlı Devletine bir ültimatom vererek, Eflak ve Boğ82 - Padlşahın Hattı Hürnavunu ve Yaftası ıçın ayrıca bkz. Şehabeddin Tekindağ: a.g.rn. B.T.T.D. S. 2 s. 49 -50: Cevdet Paşa, a.g.e. C. II s. 1 63 83 Enver Ziya Karai: a.g.e. s. ı ı 3: Cevdet Paşa a.g.e. aynı yer: Süleyman Kocabaş: a.g.e. s. 67 -
84
-
Süleyman Kocabaş: a.g.e. s . 5 s- ı ı 2- ı ı 5
Karai: a.g.e. C.
67-68
Enver Ziya
52 dan'dan Osmanlı askeıinin çekilmesini ve bırisli yanlara ciddi garantllerin verilmesini istedi. Öte yandan Avrupa devletlerine, Osmanlı Devletinin yıkılmasını teklif edecek kadar ileri gitti. Rus ya'nın bu sert tutumunu Avrupa devletleri iyi karşılamadılar. Bu durumda Osmanlı Devleti de Rus isteklerini reddetti. Bu gelişmeler karşısında Osmanlı-Rus diplomatik münasebetleri kesildi. Rusya Osmanlı sınırlarına asker }'ığmağa başla dı.s 5 Bu sırada Rumlar da tam bir bağımsızlık is tediklerini ilan etmeğe başlamışlardı. Bu durum da İngiltere ve Avusturya Yunan asilerine yardım etmenin ihtilal prensiplerini tanımak demek ola cağını Rusya'ya ihtar ettiler. Bu gelişmeler sıra sında asiller 1 822 Ocak ayında Epidor civarında bir meclis toplayarak Yunanistan'ın bağımsızlığı nı ilan ettiler.86 Halbuki Rusya ancak kendi himyesinde bir Yunanistan'a taraftardı. Bu itibarla Çar asiler den yüz çevirerek Bab-ı Ali ile anlaşma yolunu tuttu. Bu durumda Büyük Devletlerin Verena kongresinde (Ekim 1822) Yanınlılann lehinde herhangi bir karar alınmadı.87 85 - Fahir Annaoğlu: a.g.e. s. ı o ı Akdes Nimet Kurat: a.g.e. s. 55 Yunanistan için ayrıca bkz. Fehmi Nuza: Yunanlılar ve Ywıanhhk: Türk Kültürü Aralık ı 9 62 S. 236 s. 879-888 86
-
87 -
Enver Ziya Karai: a�g.e. C.
5 s.
ı ı 4- ı ı 5
Enver Ziya Karai: a.g.e. C. 5 s. ı 1 4
53 Ancak Avrupa devletlerinin bu tarafsızlığına rağmen Avrupa Kamuoyu kesin olarak Yunanlı ların lehine idi. Mora'daki isyan hareketi hıristi yanlığın islamlıkla çarpışması manasma alım yordu. Bu sebeple Avrupa'nın belli başlı büyük şehirlerinde türlü isimlerle cemiyetler kurularak Yunanlılara her türlü yardımlarda bulunulmağa başlamıştı. 88 Bu ortamda asiler bağımsızlığı ilandan sonra bir hükümet de kurmuşlardı. Bu hükümetin başkanlığına Aleksandr Mavrokordato getirilmiş, ondan boşalan meclis başkanlığına da İpsilan ti'nin kardeşi Dimitri İpsilanti getirilmişti. İpsilanti hemen meclise bir anayasa hazırla malarını tavsiye etti ve yardımda bulundu. Yöne tim kurulundan başka bir statü (kanunname) hazırlandı. Hükümette din adamlan da görev al mışladı. Nitekim Androsa Metropoliii Yasef Di nişleri Bakanı olmuştu . Ayrıca kurdukları "meşverekgah" ın ."hükümdarları" arasında Bal yabadre Metropolili Yermanos'la iki metropolit daha vardı. 89 Osmanlı Devleti bu şekilde kurumlaşan ve gittikçe genişleyen isyanın üstesinden gelebilmek için büyük çaba sarfetmesine rağmen Yeniçeriie rin bilgisiz ve isteksiz, milis kuvvetlerinin de za yıf olması sebebiyle başarılı olamadı . Nihayet 88
-
89 Süreyya Şahin a.g.e. s. 1 54 Enver Ziya Karai: a.g.e. 5 s. 1 1 5 -
c.
Enver Ziya Karai: a.g.e. C. 5 aynı yer
54 Avusturya'nın da tavsiyesine uyarak Mısır valisi Mehmet Ali Paşa'dan yardım istedi. Bunun üze rine 1825 yılı Ocak ayından itibaren Mehmet Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa'nın komutasındaki Mısır kuvvetleri Mora'ya çıkarak asiler üzerine yürürneğe başladılar. Ancak şimdi mesele Os manlı Devleti'nin bir iç meselesi olmaktan çıkmış ve yeni bir safhaya girmişti. 90 Nitekim o zamanki politikalan gereği Osman lı Devletine yardım etmeği planlayan Mattemıch ikinci tedbir olarak meseleyi bir milletlerarası Kongreye havale etmek suretiyle orada işi oyala mak yoluna gitmek ve bu şekilde Osmanlı Devle tine vakit kazandırmak istedi. Bunun üzerine Matternıch'ın teklifi ile 1 825 Şubat'ında Peters burg'da bir milletlerarası konferans toplandı. Konferans iki aylık çalışmadan sonra şu karara vardı. Osmanlı Devleti Yunanlılar'a bazı imtiyaz lar verecek ve ayrıca devletler Osmanlı Devleti ile Yunanlılar arasında aracılık yapacaklardı. Ancak Osmanlı Devleti meseleyi kendi iç me selesi olarak kabul ettiğinden ve isyanın bastıni ması işi de iyi gittiğinden bu kararları reddetti. Bu durumda Rusya'nın Osmanlı Devletine karşı tutumunun gittikçe sertleştiğini gören ve b u ayaklanmanın peşini bırakmayacağJ.nı anlayan İngiltere, insiyatifi eline almak gayesiyle Osmanlı
90 Fahir Annaoğlu a.g.e. s. ı 02; Enver Ziya Karai; .a.g.e. s. ı ı 5; Akdes Nimet Kurat a.g.e. s. 55 -
55 Devletine bir ültimatom vererek askeri harekatın durdurulmasını istedi. Bunun üzerine Osmanlı Devleti de buna boyun eğmek zorunda kaldı.9 1 Esasında M . Ali Paşa'nın Mora ve Doğu Ak deniz'e yerleşmesi Rusya gibi ingiltere'nin de ho şuna gitmiyor, bölgede kuvvetli bir Mısır Paşası yerine zayıf bir Osmanlı İmparatorluğu ile kendi lerine tabi zayıf bir Yunanistan'ı tercih ediyor du. 92 ingiltere'nin bu girişimi en fazla Rusya'yı si nirlendirdi. Çünkü ingilizler bu şekilde hareketle Yunanlılan kurtarmış, dolayısıyla kendilerine minnettar bırakmış oluyorlardı. Böylece ingiltere ve Rusya arasında çetin bir rekabet ve mücadele başladı. Tam bu sırada Çar I. Aleksandr öldü. Yerine çok daha fazla Türk düşmanı olan I. Niko la geçti. Çar Nikola da aynı zamanda İngiltere gi bi M. Ali Paşa'nın Doğu Akdeniz'e hakim olması nı Rus çıkarlarına aykırı buluyordu. Bu durum da Yunan meselesini Rusya'nın yaranna olacak şekilde çözümlernek için Osmanlı Devleti üzerin de doğrudan doğruya baskı yoluna gitti ve 1 826 Martında bir ültimatomla Osmanlı Devletini, Bükreş Antlaşmasının uygulanması ile ilgili me seleleri görüşmek üzere Akkermanda görüşmele re davet etti. Bab-ı aJ.i Yunan isyanlannın yatış mak üzere olduğu bir sırada yabancı müdahale ye vesile yaratmak istemediğinden görüşme tekFahir Armaoglu; a.g.e. s. ı 02- ı 03; Enver Ziya 91 Karal; a.g.e. C. 5 s. ı ı 6 92 Fahir Armaoglu; a.g.e.; aynı yer. -
-
56 lifini kabul etti. Nihayet yapılan görüşmeler so nunda 7 Ekim 1 826'da Akkerman Antıaşması imzalandı. Ancak antlaşma Yunan isyanına dair hiçbir hüküm içermiyordu . Çar Nikola esasında bu meseleden faydalanarak bazı avantajlar elde etınişti. 93 Diğer taraftan Çar Nikola Yunan isyanı için İngiltere ile görüşmelere başlamış bulunmaktay dı. Bu görüşme teklifi ise Akkerman görüşmeleri olacağı sırada bu görüşmeden kendi aleyhinde bir durum ortaya çıkacağı düşüncesiyle İngilte re'den gelmişti. Neticede iki devlet sözde İbrahim Paşa'nın Mora'da yaptığı zulumlere bir son ver mek için Sen-Petersburg'da görüşmelere başla mışlardı. Görüşmeler sonunda 4 Nisan 1 827'de Sen Petersburg protokolü imzalandı. Buna göre "Yunanistan Osmanlı İmparatorluğuna vergi ile bağlı muhtar bir devlet haline getirilecek ve bü tün Türkler Yunanistan'dan çıkanlacak"tı. Bura da görüldüğü gibi bu protokol bağımsız bir Yu nanistan kurulmasında atılan ilk adımdı. 94 Bu protokol diğer devletlere de bildirildi . Avusturya bunu reddetti. Çünkü bu işin gerçek leşmesi milliyetçilik cereyanlannın zaferi ve Rus ya'nın bir başansı olacaktı. Prnsya da Avusturya gibi davrandı. Fransa ise 1 8 1 5'te kendisine karşı 93 Fahir Annaoğlu a.g.e. aynı yer: Enver Ziya Karai: a.g.e. C. 5 s. 1 1 6 Akdes · Nihat Kurat a.g.e. s. 55-56: Akkennan An tiaşması Tam Metni: Nimet Ertm: Devletler arası Hukuk ve Siyasi Tarih Metinleri C. ı s. 263-273 -
94
- Enver Ziya Karai: a.g.e. s. 1 1 7
57 kurulmuş kutsal birliği parçalaınak düşüncesiy le Protokola katılmak niyetinde olduğunu bildir di. Osmanlı Devleti ise tabiki bunu reddetti . Ni hayet İngiltere, Fransa, Rusya arasında Temmuz 1 827'de Londra Muahedesi imzalandı.95 Bu durumda Osmanlı Devleti Londra Anlaş masİnın hükümlerini, kendi içişlerine müdahale saydığından ki öyleydi kabul etmedi. Bunun üzerine bu üç devletin donanınası Türk ve Mısır donanmasının yattığı Navarın Li marunı kuşattılar. Bilahare Türk ve Mısır donan malarıyla askerlerinin Yunanistan'da çıkmalarını istediler. Bu ültimatomun reddi üzerine de müt tefık fıloları sözde İbrahim Paşa'yı korkutmak fa kat gerçekte Türk Savaş gemilerini batırmak için savaş durumu dahi ilan etmeden Navarin'e girdi ler. Neticede 20 Ekim 1 827'de Medeniyet tarihi için bir yüzkarası olan Navarin Faciası olayına sebeb oldula. çünkü yukarıda da belirttiğimiz gi bi müttefik donanınası savaş durumu olmadan ve savaş bayrağı da çekmeksizin bir dost gibi li mana girerek katiyyen böyle birşey beklemeyen Osmanlı-Mısır karma donanmasını birden bire ateş altına alarak imha ettiler. 96 Bu gelişme Mora'da Türk kuvvetlerini üstün durumdan yenilmiş duruma düşürdü. Diğer ta raftan bu olay Osmanlı Devleti ve Fransa İngilte95 - Fahir Annaoğlu; a.g.e. s. 1 04; Enver Ziya Karai; a.g.e. C. 5 s. 1 1 7
96 Enver Ziya Karai; a.g.e. s. 1 1 8; Akdes Nimet Kurat; a.g.e. s. 56 lslam Ansiklopedisi; 2. Murat Md. -
58 r e v e Rusya arasında siyasi münasebetlerin ke silmesine sebeb oldu . . Fransa ve İngiltere Türklere karşı harp yap mak niyetinde değildiler bu durumda iki devlet Mora isyanının tasfiyesi için anlaştılar. Bu geliş-· meden sonra İngilizler İbrahim Paşa kuvvetlerini Mora'dan Mısır'a götürmek için gemiler gönder diler. Fransızlar da otuzbin kişilik bir kuvvetle geçici olarak Mora'yı işgal ettiler.97 Navarin hadisesi Osmanlı İmparatorluğu'nun islam halkı arasında bir haçlı seferi olarak algı lanmış ve özellikle Rusya'ya karşı bir kin belir mişti. Diğer taraftan Yunan meselesini Rusya ve Avrupa devletleri bir hıristiyanlık-müslümanlık davası haline getirmişlerdi. Osmanlı Devleti bu durumda özellikle Rusya'ya karşı bir savaşa gir mek gibi bir olayla karşı karşıya idi. Osmanlı ha lifesi islamın şerefini kurtarmak gibi bir durumla karşı karşıya idi ve bunu yapma gereği hissedi yordu. Ancak Osmanlı devletinin o sıradaki du rumu Rusya ile harp yapınağa elverişli değildi. Çünkü Yeniçeri ordusu kaldırılalı henüz iki yıl olmuştu. Yerine kurulan ordu "Asakir-i Mansu re-i Muhammediye" henüz çok yeni idi ve hazır lıkları kifayetsizdi. Osmanlı Donanınası da Nava nn'de batınlmıştı. Fakat bu ortamda Rusya hızlı hareket ederek Nisan 1 828'de Osmanlı Devletine savaş açtı.98 97 - Enver Ziya Karai: a.g.e. C. 5 s. 1 18- 1 1 9 Enver Ziya Karai: a.g.e. C. 5 s. 1 1 9 : 98 -
Fahlr Amıaoğlu: a.g.e. s. ı 05 Akdes Nimet Kurat: a.g.e. s. 656
59 Bu durumda Osmanlı Devleti savaşa savun ma düzeninde başladı. Ancak Osmanlı ordusu fazla dayanamadı. Osmanlı Savunma hattını ya ran Ruslar Batıda Edirne'ye Doğuda Erzurum'a girdiler. Bu gelişme karşısında Osmanlı Devleti telaşa kapıldı. Esasında Rus ordusu merkezden uzaktaşmış ve zayıf duruma düşmüştü. Ancak telaşa kapılan Osmanlı Devleti bunu değerlendi recek durumda değildi ve banş teklifinde bulun du. Çar Nikola da ordusunun merkezden uzak laşması sebebiyle düştüğü tehlikeli durum ve iç karışıklıklar nedeniyle banş teklifini kabul etti. Neticede 14 Eylül 1 829'da Edirne Antıaşması im zalandı. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti Sen Pe tersburg protokolunu kabul ediyor, böylece de Yunanistan'ın bağımsızlığı kabul edilmiş olunu yordu. 99 Esasında Fransız kuvvetleri Mora'yı tama men kontrol altına aldıktan sonra, bu üç devlet 22 Mart 1 829'da Londra'da bir protokol imz ede rek Yunanistan bağımsızlığını kabul etmiş ve sı nırlannı çizmişlerdi. Şimdi Edirne Antlaşmasıyla Osmanlı Devleti bu durumu kabul ediyordu. Bununla beraber Yunan meselesi Yunanlıla rın bu protokolle çizilmiş sırurları küçük bulup genişletilmesini istediklerinden daha bir müddet devametti. Nihayet Devletler arasındaki tartışma-
99 Enver Ziya Karai; a.g.e. C. 5 s. 1 20- 1 2 1 ; Fahir Annaoğlu; a.g.e. s. 1 06; Meydan Larousse, Yunanistan Md.; Islam Ansiklopedisl, 2. Mart Md.
60
lar neticesi Mayıs 1 832 de Londra'da bir antlaş ma imzalandı. Buna göre Yunan sınırlan kuzey de Arto-Volo çizgisi kabul edildi. ı oo 26 Aralık 1 832'de İstanbul Kongresi ile de Yunanistan'ın bağımsızlığı tanındı. Böylece Yunanistan Devleti Ortodoks kilisesinden çıkan Megali idea'nın te melleri üzerinde kurulmuş oluyordu. ıoı Yunanistan bağımsızlığından bir müddet sonra yani 1 833 yılında bir milli kilise kuruldu. Bu kilise 1 850 yılında Fener Patrikhanesi tara fından tanındı . f02 Bağımsız bir Yunan Devle ti'nin kuruluşu Osmanlı İmparatorluğu'nun da ğılmasının başlangıcını teşkil edecektir. Çünkü Yunanistan bağımsızlık hareketi, türlü milliyet lerden müteşekkil Osmanlı İmparatorluğu halkı için bir örnek teşkil edecektir. Nitekim Yunanlılann Patrikhane marifetiyle genişlediğini gören Balkanlılar patrikhaneden ayrılıp bağımsız milli kiliseler oluşturdular. Bu şekilde 1 825 yılından itibaren başlayan Bulgar milli hareketleri 1 840 yılından itibaren Bağımsız bir kilise kurulması istemine vardı. Nihayet bu hareket 1 870 de ba ımsız Bulgar Eksarhlığının kurulmasını getirdi. ı 3
�
ı 00
-
Fahir Annaogıu, a.g.e. s.
ı 07
ıoı Süreyya Şahin. a.g.e. s. ı 56: Mufassal Osmanlı Tarthi C. 5 s. 29 1 1 : Fehmi Nuza, a.g.m. s. 879-888: Islam Anslklı:ıpedi&i, 2. Mahmut Md.: Vecdi Bürün, a.g.m. s. 68 -
ı 02 ı 03
ı 56
-
Süreyya Şahin, a.g.e. s.
-
Enver Ziya Karai, a.g.e. C. 5 s. 85-93
61
C - BAÖIMSIZ YUNANİSTAN'IN MEGALO iDEA HEDEFLERİ DOÖRULTUSUNDA GENİŞ LEME ÇABALARI VE PATRİKHANE a) Bağımsızlıktan sonra İlk Genişleme Gay retleri: Yunanistan'ın bağımsızlığı Etnik-i Eterya ve dolayısıyla Rumlar arasında Megalo idea'nın ger çekleşmesi yolundaki ümitleri kuwetlendirdi. Ni tekim kurtuluş küçük bölge olarak değerlendiri len bağımsız Yunal)istan'a karşı Rumların ilgisi ve dikkati arttı. Bu konuda Kolonel Lamuş "Yu nanistan artık Türkiye'ye tamamen yabancı bir krallık haline gelmiş olmakla beraber, hür olan Rumlarla, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde bu cümleden olarak büyük Rum kütlelerin bu lunduğu İstanbul ve İzmir'deki milyonlarca ırk daşlanyla aralannda gerçek bir menfaat birliği vardır. Onlar için 1 830'da kazanılan bağımsızlık, büyük Yunanistan'ın merkezi Konstantiniye ola cak Rum (Yunan) İmparatorluğunun ihyasına bir başlangıçtan başka bir şey değildir" diyor. 1 04 Yine Fransa'nın İstanbul Büyükelçisi M. J. Tuvanel Fransa Dışişleri Bakanına Atina'dan 9 Eylül 1 859'da yazdığı ve ölümünden sonra Ba kanlığın izniyle açıklanan mektubunda "İstan1 04 Sureyya Şahin, a.g.e. s. 1 57: Cemal Kutay, a.g.e. c. 6 s. 3663 -
62 bul'a giderken Atina'ya uğrayarak Yunan Kralı na, 1ürkiye ile yeni bir savaş vesilesi aramaması için İmparatorluğun uzun samimi tavsiyelerini iletınemi emir buyurmuştunuz. Bu görevi yerine getirrneğe çalıştım. Fakat malesef muvaffak ola madım. Çünkü Yunanistan'da kralından çobanı na kadar herkes lürkiye'nin zararına toprak ka zanmayı düşünüyor. Bu arzunun sınırı da yok tur. Öyle ki ilk gaye olarak Selanik'ten bahsedi lirken, şimdi İzmir ve mıntıkasını istiyorlar. Ruhaniler ise, İstanbul'a yeniden " Konstanti� nopl" adırun verilmesini sağlayacak olan, Ayasaf ya'nın "Sent-sofi" olarak telaffuzunu temkin ede cek Yunan zaferinin hasretzedeleridir. Her Yu nanlıya bu fıkir beşikten mezara kadar maharet le telkin ediliyor. Kınm savaşlannın cereyanı sı rasında Yunanistan, Osmanlı ordulanna saldır maktan men edildiği için kendisinin velinimeti olan İngiltere ve Fransa'ya bile tehevvür ve hid det içindedir. Kraliçe Amelis, bana soğuk bir ta vırla "Ali Paşa bütün Avrupa siyasilerini arkasın dan sürükledi. Bir Türkün bu mahareti bize ol duğu kadar sizlere de elem vermelidir" dedi. Yu nan milletinde Osmanlılara ve umumiyetle lürk lüğe karşı olan bu derin kini, Moskova'da görev yaptığım zamanlar Ruslar'da dahi müşahede et medim. İnancım odur ki, Yunanlılar, Türklere karşı hiçbir zaman ve her türlü durum ve şartlar altında dostluk göstermeyeceklerdir" şeklinde gözlemlerini ortaya koymaktadır. 1 05 1 05 - Cemal Kutay, a.g.e. C. 6 s. 338 1 : Ondan naklen, Süreyya Şahın, a.g.e. s. 1 57- 1 58
63 Gerçekten de Yunanistan, bağımsızlığından itibaren her türlü fırsatı değerlendirerek, 1ürkler aleyhinde genişleme faaliyeti içinde olmuştur. Bunu yaparken de propagandanın önemini kav ramış olarak geniş bir propaganda faaliyeti için de olmuşlar ve daha 1 830'dan itibaren 1ürkler aleyhine çeşitli dillerde kitaplar, broşürler yayın lamışlardır. Bu faaliyetlerde Etnik-i Eterya ile birlikte Fener Patrikhanesi'nin de önemli rolü ol maktaydı. ı 06 Nitekim bu faliyetler sonucu Yunanistan, ba ğımsızlığından sonra ilk toprak kazancını, Yedi Adalar Cumhuriyeti'nin hamisi bulunan İngilte re'nin bu adaları Yunanistan'a terketmesiyle 1 864'de sağladı. ı 07 Bundan sonra 1 878'de Osmanlı-Rus savaşı sırasında Yunan kuvvetleri Ruslar'a yardım eder tavırda Tesalya'ya girmişlerdir ki bunun neticesi ve aynı zamanda Balkan ülkeleri arasında den geyi de sağlamak gayesiyle bu durum, savaştan sonra 1 88 l 'de Tesalya sancağının Yunanistan'a bırakılınasını sağlamıştır. ı o8 1 06 - Selahattin Salışık. a.g.e. s. 304
ı 07 Selahattin Salışık, a.g.e. s. 200: mufassal Osmanlı Tarihi, C. 6 s. 3 1 44; Cemal Kutay, a.g.e. C. 6 s. 3663: Tulay Duran, 'Yunanistan'ı Adalar Siyasetine l ten llk Uygulama Ingiltere'nin Armagan ı-Yedi Ada-" "B .T.T. D. Ocak ı 97 1 S. 40 s. 8- 1 6 -
ı 08 - Fahir Armaoglu, a.g.e. s . 282: Süreyya Şahin, a.g.e. s. 1 58- 1 59: 93 Osmanlı-Rus Harbi bkz. Akdes Nimet Kurat. a.g.e. s. 84-91
64
Yine 1 88 1 'de çetin diplomatik savaşlardan sora Preveze ile Arta dolayiarı Yunanlılara bıra kıldı. ı 09
b) Doğu RumeU Meselesi ve Girit'in Yuna nistan'a İlhakı: Her fırsatı Megalo idea doğrultusunda değer lendiren Yunanlılar Berlin Antlaşmasıyla kendi lerine vaad edilmiş olan hududu tam manasıyla elde etmek için yine fırsat kolluyorlardı. Doğu Rumeli bulıranının ortaya çıkması ve Bulgar Sırb harbinin başlamasını yeni bir fırsat olarak değerlendirdiler. Nitekim Yunanistan'ın Deli Yani Kabinesi Epir ve Güney Makedonya'yı ilhak et mek gayesiyle askeri hazırlıklara girişti. Bunun üzerine Osmanlı Devleti de karşı tedbirler aldı:_ Bu sırada büyük devletler kendi açılanndan Bal kanlar'da barışın korunmasını gerekli gördükle rinden, Yunanistan'ın faaliyetlerini hoş karşıla madıklan gibi, karşı tavır aldılar. Buna rağmen Yunan Hükümeti Tesalya'da Osmanlı hududunu geçmeye teşebbüs ettiyse de Osmanlı kuvvetleri tarafından püskürtüldüler. ı ı o ·
Bu durumda Yunanlılar isteklerini elde ede memişlerdi . Ancak yeni fırsatlar kollamak hatta yaratmak için faaliyetlerini geliştirme cihetine ı 09
-
Nec ip Alpan, a.g.m. Kemalizm S. 42 s. 3
ı ı o - Enver Ziya Karai, a.g.e. C. 8 Ankara ı 983 s. ı ı 4: Ayrıca Girit l syanı lle liglll bkz. Kenneth Boume Ph Dr. "Ingiltere ve G irit lsyanı ( 1 866-69)" Çevrine, Yuluğ Tekin Kural Tarih Araştırmalan Dergisi C. I. S. 1 Ankara ı 963 s. 249-275
65 gittiler. Bunun için de Etnik-i Eteıya Cemiyetini yeniden teşkilatlandırdılar. Bu Cemiyetin şimdi yeni hedefi Epir, Makedonya ve Girit'i Yunanis tan'a kazandırmaktı. Bu gayeyle Cemiyet adı ge çen bölgelerde şubeler açtı. Bundan sonra Cemi yet yeni bir politika geliştirdi ki bu yabancı dev letlerin Yunanistan'a karışmalanna set çekme, Yunan Ordusu'nu kuvvetlendirme ve Avrupa'da "Yunanistan Dostları" Cemiyetlerinin kurulması nı sağlama faaliyetleri içeri ordu. Bunda da bü yük ölçüde muvaffak oldu. ı ı
i
Bu sırada Girit'in Yunanistan'a ilhakı için Atina'da faaliyette bulunan Giritliler'den kurulu bir cemiyet Etnik-i Eteıya ile işbirliğine girdi. l 1 2 Girit Adası bilindiği gibi 1 699'da Osmanlı Devleti eğemenliği altına girmişti. Ancak şimdi 1 82 1 tarihinden itibaren Girit Adasının idaresi bir mesele haline gelmişti. Adadaki Rumlar sık sık isyan etmeğe başlamışlardı. 1 830'da bağım sız Yunanistan'ın kurulmasından sonra da Ada'nın Yunanistan'a ilhakı Yunanlılar ile Rum Iann müşterek gayesi olmuştu. Nitekim yukanda da belirttiğimiz gibi Etnik-i Eteıya'nın bir şubesi Girit'te açılmıştı. Bundan sonra Fener Patrikha nesi ile Etnik-i Eteıya ajanları sıkı bir işbirliği halinde çalışınağa başlamışlardı. Bu şekilde Ada halkıyla işbirliği içine giren Eteıya üyeleri Ada'da toplanmış .ve Ada'ya çok sayıda silah çıkar'
lll ı 12
-
Enver Ziya Karai, a.g.e. C. 8 s. 1 1 4 - 1 ı 5
-
Envre Ziya Karal, a.g.e. C. 8 s. ı 1 4- 1 1 5
66 mışlardı. Ayrıca Yunanlılar da gernileTle Ada'ya devamlı savaş malzemesi gönderiyorlardı. Bir yandan da hem Yunanlılar hem de papaslar Ada Rumlarını silahlandınyor ve kışkırtılıyordu. ı ı 3 Adada b u gelişmeler vuku bulurken yukan da belirttiğimiz gibi 1 864'de Yedi Ada Yunanis tan'a bırakıldı. Bu Girit Rum halkı üzerinde itici tesir yaptı ve Ada Ruhhan halkı 1 866'da ayakla narak Girit'i Yunanistan'a kattıklarını ilan etti. Bu gelişme üzerine her zamanki gibi Avrupa dev letleri işin içine girdiler. Osmanlı Devleti Rumla rın Yunanistan'a katılma isteklerini kabul etme mekle beraber, Girit için bir muhtariyet planı ilan etti. ( 1 868) bundan sonra olaylar bir müddet duruldu. Ancak 1 8 78'de Girit Rumlan yeniden ayaklandılar. Bunun üzerine Osmanlı Devleti o günkü kritik ortamda meselenin büyümesini Is temediğinden Girit asileriyle 25 Ekim 1 8 78 de Halepa Misakı'nı yaptı. Bu antlaşma ile Girit Rumlannın haklan genişletilmekteydi. ı ı 4 Halepa Antlaşmasının kurduğu düzen d e bir on yıl kadar sürdü. Ama bu arada 1 882'de Mı sır'a yerleşen İngiltere Girit'le daha yakından ilgi lenmeğe ve Rumlan daha fazla kışkırtmağa baş lamıştı. Bu durum ve 1 885'te doğu Rumeli'nin Bulgaristan'a katılması Girit Rumlan ile Yuna nistan'ı yeniden hareketlendirdi. Nihayet Ağusı ı 3 - Süreyya Şahin, a.g.e. s. ı so -
ı ı 4 Fahir Arnıaoğlu, a.g.e. s. 294: Enver Ziya Karai, a.g.e. C. 8 s. l l 8- l l 9
67 tos 1 889'da Girit Rumlan yine ayaklandılar ve her zamanki gibi Yunanistan'a katılmak istedi ler. Ada'da silahlı çatışmalar başladı. Rumlar Müslümanlara saldırdılar . Müslümanlar evlerini ve topraklarını terk ederek şehirlere ve limanlara sığındılar. Bu gelişmeler üzerine Osmanlı Devleti 40.000 kişilik bir kuvveti Ada'ya çıkardı. Bu bir lik Ada'da barış ve güvenliği sağladı. Bundan sonra devlet Aralık 1 889'da bir ferman yayınla yarak, Halepa fermanıyla verdiği imtiyazların ço ğunu geri aldı. Bu yeni durumda bir altı yıl ka dar sürdü. Bu sefer 1 895 ilkbaharında çıkan Er meni ayaklanmalarını fırsat bilen Girit Rumları aynı yılın sonlarına doğru yeniden ayaklandılar. Yine Avrupa devletleri olaya müdahale ettiler ve Osmanlı Devleti 1 896'da Halepa antlaşmasını ia de etmek zorunda kaldı. Ancak bu 1 896 statüsü de meseleye çözüm getiremedi. Çünkü esas ga yeleri Girit'i Yunanistan'a ilhak etmek olan Yu nan Hükümeti ve Etnik-i Eteıya'nın kışkırtmala nnın arkası kesilmiyordu. ı ı 5 Nitekim 1 897 Şubatında Girit Rumlan yeni den ayaklandlar ve yine Girit'i Yunanistan'a kat tıklarını ilan ettiler. Hanya ve Kandiye de patlak veren bu ayaklanmada daha öncekilerde olduğu gibi Yunanistan Patrikhane ve Etnik-i Eteıya'nın aralıksız tahrikleri sonucu meydana geldi. Bütün b u isyanlar Rum papasları liderliğinde düzenle nerek yürütülmüş ve ileri götürülmüştür. Şimdi ı ı 5 - Fahlr Armaoğlu, a.g.e. s. 295-296; Enver Ziya � Karai, a.g.e. C. 8 s. ı 1 9- 1 23; Vecdi Bürün. a.g.m. s. 69-7ı
68 bu ihtilalin hazırlanmasında büyük rolü olan Re timo Piskoposu Diyonitos (Malaka) Epitropi ko mitesinin başkaruydı ve isyanın yöneticiliğini de üzerine almıştı. Bu şahıs Heybeliada Papas oku lundan yetişmişti. ı ı 6 Bu isyanın elebaşılanndan bir diğeri de Papas Sofyanos'dur. Yine Fener Pat rikhanesi ile işbirliği içinde hareket eden Atina Metropolili durmadan kiliselere gönderdiği emir le halkın isyancılara kanşmasını ve her türlü yardımda bulunulmasının sağlamasını istemek teydi. Bütün bunların neticesi birçok papas si lahlanarak ayaklanmaya katıldığı gibi, isyancılar için Yunanistan'dan yüklü para ve silah getir mişlerdir. Tabii bu ortamda Patrikhane ve Türki ye Rumlan da isyancılara her türlü desteği ver mekteydiler ki bu destek maddi ve manevi ol maktan öte fırsat buldukça gönüllü olarak hare kata katılma şeklinde gerçekleşmekteydi. Bu ta mamen Fener Patrikhanesince idare edilmiştir. Nitekim bir yazısında Gnl. Tekin Arıburun "Rum lar arasında ve bilhassa Rum Patriği'nin sevk ve idare ettiği kiliseler ve rahipler aracılığıyla çok miktarda yardım ve her türlü silah, teçhizat yar dımı toplamış ve Girit asilerinin icray-ı vahşet ve habaset eylernede devamları sağlanmıştır" de mektedir. ı ı 7 1 897 ayaklanması ve yukanda da belirttiğiı ı 6 - İ rfan Kıbnslıoğlu, a.g.e. s. ı 3: SüreyyiJ. Şahin, a.g.e. s. ı 60 ı ı 7 - Bkz. Tekin Anburun'dan naklen, Süreyya Şahin, a.g.e. s. ı 60- ı 6 ı : Cemal Kutay a.g.e. C. 6 s. 3663-3664
69 miz gibi asilerce Girit'in Yunanistan'a ilhakının ilanı üzerine Yunanistan, ayru zamanda bu sıra da Osmanlı Devleti'nin içinde bulundugu Ermeni meselesinden faydalanmak düşüncesiyle adaya ask'er sevketti. Ancak büyük devletler şimdi bu duruma karşı geldiler ve Yunanistan adaya sevk ettiği kuvvetleri geri çekmek zorunda kaldı. Ama şimdi yine devletlerin istegiyle Rumiara daha ge niş muhtariyet verildi. Fakat bu geri çekilme Yu nanhlar'ın ağırına gitmişti. Zaten bu sırada Yu nanistan'ı Hükümet değil Etnik-i Eteıya idare et mekteydi. Yunan halkı da Oşmanlı Devletine sa vaş ilan edilmesini istiyordu. Bu ortamda niha yet 1 89 7 Nisan'ında Yunan subayları komuta sındaki gönüllü Yunan birlikleri Makedonya'yı ayaklandınnak için Osmanlı sınırlarını· silah zo ru ile geçmeye kalkışınca iki devlet arasında sa vaş çıktı. Kısa süren bu savaşta Yunanlılar hezi mete ugradılar. Ancak Osmanlı devleti büyük devletlerin müdahalesi ile banş yapmak zorunda kaldı. Bu barıştan da çok küçük sınır değişikliği i le savaş tazminabndan başka hiçbir şey elde edilemedi. ı ı 8 Diğer taraftan Yunanistan'ın yenilgisi Girit Rumlarını daha saldırgan hale getirdi. Ada'da Rumlarla Müslümanlar arasında çarpışmalar arttı. Bu arada Rumtarla İngiliz askerleri arasın da çatışmalar vuku buldu. Bu durumda ingiltere ı 1 8 - Fahlr Armaoğlu. a.g.e. s. ı 97; Enver Ziya Karai, a.g.e. C. 8 s. ı 23- ı 25; Bu harple ilgili genış bilgı bkz. Osman SenaJ, Tarth-I Harb C. 3 1stanbul ı 3 ı 5 s. 77 vd.
70 ve diğer devletler Osmanlı Devletine bir ultima tom vererek kuvvetlerini Ada'dan çekmesini iste diler. Osmanlı Devleti buna boyun eğmek zorun da kaldı ve Ada ingiltere, Fransa, Rusya ve ital ya'run askeri işgaline bırakıldı. Yunan Veliahdı Prens Yorgi de Ada'ya Vali tayin edildi. Böylece Osmanlı Devleti'nin artık Ada ile hukuki sahip likten başka fiili hiçbir bağı kalmıyordu. ı ı 9 Bilahare Prens Yorgi'nin faaliyetleri sonucu asker bulunduran devletlerin Ada ile ilgileri ta mamen kesildi. Bu arada Girit 1 899'da bir Ana yasa kabul etti. Yorgi 1 90 l 'de Ada'yı Yunanis tan'a katmak istediyse de devletler o an için bu nu önlediler. 1 20 Bundan sonra 6 Ekim 1 908'de Yunanistan'ın da kışkırtmasıyla Girit Genel Mec lisi Ada'nın Yunanistan'a ilhak edilmesi karannı verdi. 1 2 1 B u gelişme 1 3 Aralık akşamı Sıra'dan Ka şot'a Rahip Fatyas'un haber vermesi üzerine yer li Rumlar toplanarak 1ürklere tacizlerde bulun muşlar, papaslarla, Mahut Sfakya Piskoposu Türk bayrağını yerlerde sürüyerek dolaşmışlar. Kiliselerde ayinler yapmışlar ve paralar toplayıp Atina'ya göndermişlerdir. ı 22 ı ı 9 Fahir Armaoglu, a.g.e. s. a.g.e. C. 8 s. ı 23-ı25 -
1 20 121
Enver Ziya Karai,
-
Fahlr Armaoglu. a.g.e. aynı yer.
-
Mufassal Osmanlı Tarihi, C. 6 s.
Karai, a.g.e. C. 8 s.
ı 22
297:
-
ı 25
Süreyya Şahin, a.g.e. s.
ı6ı
342 1 :
Enver Ziya
71 Nihayet uzun süre devam eden Girit buhraru Balkan savaşı sonucunda Yunanistan'a kesin olarak kablması ve bunun 30 Mayıs 1 9 1 3 Lond ra Konferansı ile teyid ve Osmanlı Devleti'nin böylece Girit üzerindeki haklarından vazgeçmesi ile son buldu. Yani Girit de Osmanlı Devleti'nin elinden çıkmış Yunanistan'a ilhak edilmişti. ı 23
C
- BALKAN
SAVAŞLARI DÖNEMİ
1 897 Osmanlı-Yunan harbinden Yunanis tan'ın hezimete uğrayarak çıkmasından sonra Yunan genişlemesi bir müddet için durmuştu. Ancak Yunanlılar şimdi hedeflerine ulaşabilmek için ise propagandalarının ağırlık merkezini 1ürk vahşeti ve 1ürklerin geri bir millet olduğu , bu se beple büyük Yunanistan'ın kurulması lüzumu üzerine inşa etmişlerdi. Özellikle 1900'lü yıllar dan itibaren bu fikirlerini basın-yayın yoluyla dünya kamuoyuna yayma çabası içine girmişler di. ı 24 ı 23 - Fahir Annaoğlu, a.g.e. s. aynı yer. M ufassal Os manlı Taıihi, C. 6 s. 3507; Cemal Kutay, a.g.e. C. 6 s. 3663; Enver Ziya Karai, a.g.e. C. 8 aynı yer: Girtt meselesi için ayrıca geniş bilgi Için bkz. Nevzat Gündağ, Türk-Yu nan ilişkilert İçerisinde Girtt Problemi, Ankara ı 99 4 H. Ü. Atatürk Ilkeleri ve lnkılap Taıihi Enstıtüsü yayımlanmanuş doktora tezi; Hüseyin Hami Hanyevi; G irit Taıihi, Istanbul 1 325: Cemal Tökln: "Osmanlı Imparatorluğunda Girit !sya nı" Belleten C. 9 S. 34 , Nisan ı 995 ı 24 - Nurt Köstüklü, Mtlll Mücadele'de Denill-Isparta ve Burdur Sancaklan, Ankara 1990 s. l l Rum Papaslar Mek tep ve kilise tamili adı altında Yunan Teçhizat-ı Bahriyesi ne para toplamak üzere Memalık-1 Şahane'yı (Osmanlı Devletini) dolaşmaktaydılar. B. A. Yıldız Esas Evrakı Dosya No. 86/24 Sıra No. 23 1 5 Taıih 7- 1 - 1323 (1905)
72 6 Ekim 1 9 1 0 tarihinde iktidara gelen Yenize los fırsatlan değerlendirerek çökınekte olan Os manl İmparatorluğuna karşı iki kıtaya uzanan ve beş denize açılan Yunanistan'ı gerçekleştirlnek, bir ayağı Asya'da bir ayağı Avrupa'da olacak "Bü yük Yunanlstan"ı Bizans-Grek imparatorluğunu yeniden meydana getirmek istiyordu. 1 25 Venizelos'un bu şekilde varmak istediği he def ise iki yönlüydü. Olabildiği kadar Yunan hal kını içine alacak şekilde Yunan Devleti'nin top raklannı genişletmek ve Yunanistan'ı Akdeniz'de önemli bir devlet haline getirmek. 1 26 Bu d[ışün cede olan Venizelos Patıikhaneyi daha 1 9'1 0 yı lından itibaren yan resmi de olsa Yunanistan'la birleştirmeyi siyasi programın birli\ci maddesi olarak kabul etmişti. Çünkü Bizans'ı ihya etmek için mutlak suretle Fener Patıikhanesinin tahrik ve faaliyetlerine ihtiyaç vardı. Venizelos bu hu sustaki düşüncelerini "Patrikhane Yunanistan'ın emrine girmelidir; bu suretle birleşmiş bir pat rikhanenin ilerideki milli davalarda rolü pek bü yük olacaktır. " şeklinde ifade ediyordu. 1 27 Bu arada Girit'teki başanlarından cesaret alan Veni zelos Yunan başbakanlığına geçmek üzere Gi1 25 - Aynca Yunan Burjuvazisi de Megali ldeayı kendi hesabsına gerçekleştirmek emelinde idi. Dimitri Kltsik.Js; Yunan Propagandası, Meydan Neşrtyatı Basım Tarihi? s. 2 1 -23
1 26 -
Istanbul
M ichael Uewelyn Smith; Anadolu Üzerindeki Göz 1 978 s. 4 7
1 27 - Süreyya Şahin,
a.g.e. s.
1 62
73 .r
ıit'ten aynidığı taıihte Papaz kıyafetiyle gizlice Istanbul'a gelerek bir Rumun evinde bir hafta kal mış ve Patlikhaneye esas programı dahilinde ye ni bazı talimat vermiştir. Bundan sonra artık Patlikhane Vezelos'un 1ürkiye'deki icra vasıtası haline gelmiştir. Böylece Yunanistan dışarda Patlikhane gibi önemli bir dini kuruluşun deste ğini sağlamıştır. 1 28 Venizelos bundan sonra başta Patlikhane ol mak üzere kiliseteli bütün Rum okul ve kuruluş larını teşkilatıandırmaya girmiştir. Bu konuda İstanbul'da Patlikhane teşkilatı; Zografyan ve Zapyan liseleri Beyoğlu'ndaki Edebi Silegöz (klüp) İstanbul'un çeşitli yerlelindeki Rum ku lüpleri Adalardaki okullar yetimhane ve hastane ler, Rumca ya ınlanan gazeteler vasıtalarını oluşturmuştur. 29
�
Aynca Yunanistan'ı bölgesel ve dar çaplı po litikalardan çıkarıp Avrupa'nın siyaset arenasma oturtmak isteyen aynı zamanda Yunan menfaat lerinin bilhassa İngiltere'ye dayanılarak koruna cağına ve Milli hedeflerin bu şekilde ulaşabilece ğine inanan Venizelos, iktidara geldikten sonra Yunan ekonomisini ve dış politikasını büyük devletlelin ticart ve askeıi alanu1a itip ülkesil).i 1 28 - Selahattın Salışık, a.g.e. s. 47. 3 1 6: Ertuğrul Zekat Ökte. 'Yunanlstan'ın Istanbul'da Kurduğu Gizli lhtllal Ce mlyetı (Kordus" B.T.T.D. Ocak 1 97 1 S. 40 s. 20-23: Adnan Sofuoğlu, a.g.m. s. 231 ·232 1 29
-
Selahattın Salışık, a.g.e. s.
Şahın. ag.e. s. 162
3 1 5- 3 1 6:
Süreyya
74 milletlerarası politikanın içine yerleştinnege ça lıştı . 1 30 Bunun yanında Venizelos'a göre ele geçirile cek topraklarda kendi politikalarına destek ola cak bir saglam Yunanlı toplulugunun yaşarnası da zorunluydu. 1 3 1 Diger taraftan propaganda faaliyeti çerçeve sinde Rum patrigi, Balkanlarda daha da genişle meyi saglaınak için nüfus çogunlugunun kendi lerinde oldugunu ispat etmege çalışarak kendine hukuki bir temel bulmak istedi. Hatta nüfus lis tesi yayınlayıp, bu iddiayı resmen ortaya koydu. Devletin sayım yaptırması üzerine panige kapıla rak sayım sonucunda itirazda bulundugu gibi bir ültimatom da verdi. 1 32 İşte Venizelos bu görüş ve politikası dogrul tusunda Balkan ülkeleri ile birlik kurmak istedi. Balkanlarda gelişmekte olan siyasi faaliyetlere patrikhane yoluyla karışmayı tercih etti. Bu ko nuda Rusya da destek oluyordu. Ancak en iyi or tamı hazırlayan patrikhane olacaktır. Nitekim Patrikhane Yunanistan ve Bulgaristan hükümet lerinin anlaşmalan için devamlı anlaşma zemini anyordu. Bu sebeple önce Mebusan Meclisindeki Rum meb'uslarından "Boşo" ve "Vamvakos"un 1 30 - Murat Hatipoğlu: "Elefterlos Ventzelos'un 1 9 1 0 Yılında Iktidara Gelmesiyle Megali Idea'nın Kazandığı Yenı Karakter'' 3. Askeri Tarih Semineri s. 460-461 1 3 1 - Michael Llewelyn Smith a.g.e. s. 29 1 32 - Turgut Işıksal, a.g.m. B.T.T.D. S. 43 s. 1 5 ve Ondan naklen Süreyya Şahin, a.g.e. s. I 60
75 delaletleriyle Rum ve Bulgar Meb'uslanru birbi riyle anlaştırdı. 1 9 l l 'de İstanbul'a gelen Sırhis tan kralı Sierre bu sırada Patrikle de görüşerek Sırhistan ile Yunanistan' ın ilerde yapabilecekleri birleşme üzerinde fikir teatisinde b ulundu. ı 33 Daha sonra Balkanlarda Osmanhlı Devletine karşı ittifak kuruldu. Bilahare Trablusgarb sava şından hemen sonra ortaya çıkan Balkan savaş larından Yenizelos da faydalanmak istedi. Nite kim topraklarını genişletmek düşüncesiyle Os manlı Devletine karşı Balkan savaşlan'na katıldı. Neticede Balkan savaşları nihayetinde toprakla rını bir misli büyüttüğü gibi çoktanberi göz dikti ği Selanik Limanı'nı da ele geçirdi. Ayrıca Limni, Nikarya, Ayastrati, Semadirek ve Bozcaada ile Pzaru, Nikarya Midilli, Sakız, Sısam adalarını ele geçirdi. Yukanda anlatıldığı bi 1 897'de kopar dığı Girit Adasını da zaptetti. 4
ft:
Bu savaş sırasında Patrikhane Makedonya, Tesalya ve Epir'deki Rumları Kilise vasıtasıyla harekete geçirerek 1ürk ordusunu arkadan vur du. Balkan savaşlan bitiminde Yananlılar anlaş ma imzalanmasından ( 14 Kasım 1 9 1 3) ve Adalar işi büyük devletlerce bir karara bağlanmasından sonra Yunan Hükümeti ile ondan cesaret alan ı 33 - M. Ali Ayni, a.g.e. s. 3 ı 7: Sürey Şahin, a.g.e. s. ı 59 ı 34 - Dimitri Kitsikis, a.g.e. s. 2 ı -23: M. Salih Mercan, "Türk-Yunan llişkUert ve Devletlerarası Tutum" - Kıbns'ın D ünü Bugünü tnuslararası Sempozyumu. Ankara ı 993 s. ı 36: Aynca geniş bUgi için bkz. Yusuf Hikmet Bayur: 'Iürk lnkılabı Tarhi C . 2. K 2-3 Ankara ı 983: Balkan Harbi Genel Kurmay Başkanlıgı C. ı Ankara ı 993.
76 Makedonya Rumlan oradaki Türklere bir sürü baskın, katliam, yağma ve gasb düzenlerneğe başladılar. Bu durum karşısında Türkler büyük kitleler halinde ev ve barklarını bırakıp kaçışma ve Osmanlı kalan yerlere akın halinde göçmeye başladılar. ı 35 Bu sırada Yunanistan'a düşen Trakya Make donya'dan ve Epir'den 200 binden fazla 1ürk göç etti. Tabiiki bu durum Osmanlı Devletinde tepki ler doğurdu. Bu gelişmelerin neticesi ve tesiri ile Doğu Trakya ve Batı Anadolu Rumlan da bilhas sa Türk ahalisi tarafından ürkütülerek kışkırtıl dılar ve onların Yunanistan'a gitmelerini sağladı lar. Ancak bu karşılıklı tehcir işine Yunanistan başlamıştı. ı 36 Bu durum karşısında Osmanlı Devleti ülke sine gelen Türk göçmenlerini, Trakya ve Batı Anadolu kıyılarında Balkan Savaşlan sırasında hıyanetleri sebebiyle ve ayrıca yukanda izah edi len gelişmelerden dolayı ortaya çıkan Türk tepki sinden maneviyatı bozulmuş olup ayaklanan ve Yunanistan'a çekip giden Rumların terkettiği emlake yerleştirrneğe başladı. ı 37 Bu gelişme ise Herisi için Batı Anadolu ve Trakya üzerinde çıkar hesabı yapan Yunanistan'ı endişeye sevketti. Nitekim Yunan gazetelerinden ı 35
-
Yusuf Hikmet Bayur; a.g.e. C. 2 K 3 s. 245-262
ı 36 - Tevfik Bıyıklığıoğlu; Trakya'da MUU Mücadele, C. ı Ankara ı 987 s. 92-93 ı 37 - Yusuf Hikmet Bayur; a.g.e. C. 2 K 3 aynı yer
77 birinde çıkan bir makalede 'Türklerin Söke'ye Girit Muhacirlerini iskan etmekteki maksatlarm biliyoruz. Türkler ne yaparlarsa yapsınlar elli se ne sonra İyonya Hükümeti Anadolu'da ihya edi lecektir. " demekteydi. ı 38 Bu gelişmeler karşısında yani Makedon ya'dan kovulan Türklere karşılık Doğu Trakya ve Anadolu'daki Rumlar'ın yerlerini almalannın önüne geçemeyeceğini gören Yunan Hükümeti bu işi durdurmak için, o sırada tek başına savaşı da göze alamayınca iki ülke arasında bir nüfus mübadelesi yapılmasını teklif etti. Neticede Nisan ı 9 ı 4 sonunda Hükümetler arasında bu yönde görüşmeler b aşladı. Nihayet ı Temmuz ı 9 ı 4'de Makedonya'da kalan türklerle Doğu Trakya ve Aydın vilayetlerindeki Rumların karşılıklı olarak ihtiyari bir şekilde mübadelesi hususunda anlaş maya varıldı. Ancak bir ay sonra I. Dünya Sava şının çıkması bu antlaşmanın tatbikine imkan bırakmadı. 139 Bu görüşmeler sırasında ise Osmanlı-Yunan ilişkileri devamlı gerginliğini korudu. Antlaşma dan evvel Batı Trakya ve Yunanistan'dan göç 1 38 - M. Şefik Aker: lstiklal Harbinde 57. Tümen ve Aydın Milli Ci dali (1 04 sayılı Askeri Mecmuasının Tarıh Kısmı) C. I. Ankara 1 937 s. 67-68 ı 39 - Yusuf Hikmet Bayur: a.g.e. C. 2 K. 3 ayrı yer: Tevfik Bıyıklıoğlu a.g.e. C. 1 s. 92- 93 Yuluğ Tekin Kurat "Yunanistan'ın Küçük Asya Macerası" 3. Askeri Tarih Semineri s. 408-409 ; A J. Tonybee: The Westem Question In Greece and Türkey: Constable Company. London ı 922 s. 141
78 eden 240 bin Türk'ün Osmanlı ülkesine sıgındıgı anlaşılmıştı. Buna mukabil yine Batı Anado lu'dan 80 bin Rumla Dogu Trakya'da yaşayan 250 bin Rumdan mühim bir kısmı da Yunanis tan'a kaçmıştı. Türklerin zorla göç ettirilmesin den sonra bile yine de Batı Trakya'da 500 binden fazla Türk nüfusu bulunmaktaydı. ı 40
D
-
I. DÜNYA HARBİ DÖNEMİ
Diger taraftan Yenizelos nüfus mübadelesi politikasından dolayı yönetimdeki çevresi tara fından agır tenkitlere ugramaktaydı. Bilahare Ye nizelos ı 9 ı 5 yılında bu politikasını degiştirerek I. Dünya savaşı ortamından yararlanma yol una girdi ve Anadolu'da kendisine müttefıkler özellik le İngilizler tarafından Çanakkale muharebeleri sırasında cephe açma karşılıgı teklif edilen top ragı Yunanistan'a kazandınnaga yöneldi. ı 4 ı Bu şekilde Yenizelos Ege'yi yani Batı Anado lu'yu Yunanistan'a katmak ve Yunan topraklan nı bir kere daha bir misli büyütmeyi hedefliyorı 4o - Mondros Mütarekesi senelerinde bile Doğu ve Batı Trakya'da tabiki Batı Anadolu'da ezici çoğunluk Türklerde idi; Tevfik Bıyıklıoğlu a.g.e. C. ı s. 92-93; Adnan Sofuoğlu Kuvay- i Milliye Döneminde Kuzeybatı Anadolu; H. O. Atatürk llkelert ve İnkılap Tarthi Enstitüsü Yayırnlanrnarnış Doktara Tezi; Sıtkı Aydınel; Güneybatı Anadolu'da Kuvay-i Milliye Harekatı, Ankara ı 990 s. 50-60
ı 4 ı - Yuluğ Tekin Kurat; a.g.m. s. 408-409
79 du. ı 42 Şimdi koyu bir 1ürk düşmanı ve Yunan hay ranı olan İngiliz Başbakarn Loyd George Yuna nistan'ın büyük pir Akdeniz Devleti olmasını İn gilizlerin en büyük sömürgeleri olan Hindistan'a gidecek yolun güvenliği bakımından istiyordu. ı 43 Bu sırada Yunanistan Batı Anadolu'ya yöne lik faaliyetler içerisinde girmişti. Nitekim Kuşçu başı Eşref Bey'in ı 9 ı 4 yılındaki tespitlerine göre "Ege bölgesindeki Rum çeteleri Adalara veya Yu nanistan'a gizlice giderek askerlik eğitimi yapı yor, bir savaş veya isyan çıktığında ne şekilde hareket edeceğine dair talimat alarak geri dönü yordu. Tren hattı boyunca her istasyonda bir Rum bakkal vardı. Bunlar hem Yunanlılar'a ca susluk yapıyor hem de 1ürk çiftçilere yüksek fa izle borç verip ürününü ucuza kapatıyor veya çiftliklerini satın alarak buralara Rumları yerleş tiriyordu. 1 44 Bu ortaında biran önce savaşa katılmak iste yen Yunanistan Başbakarn Yenizelos ile Savaşa girmeye karşı olan Kral Konstarıtin arasınd bir mücadele vuku buldu. Hatta Yenizelos iktidar dan uzaklaştırıldı. Bu durum ı 9 ı 7 Haziranına kadar sürdü. Bu tarihte İngiliz ve Fransızların ·ı 42
-
Dirnltıi Kitslkls: a.g.e. s. 2 ı -23:
-
ı 43 Hüseyin Işık "Anadolu'da Yunan Mezaliml" 3. Askeri Taıih Serninert s. 378
ı 44 - Celal Bayar: Ben de Yazdun, C. 5 Istanbul ı 967 s. ı 575- ı 576
80 yardımıyla tekrar hükümeti kuran Yenizelos 26 Haziran 1 9 1 7'de ise Merkezi Devletl�re yani İtti fak Devletlerine savaş ilan etti. ı 45 Ancak şimdi 1 9 1 5'deki durum ortada yoktu ve o sırada teklif edilen avantajlann çoğunu kaçırmıştı. Buna rağ men Yunanistan savaş boyunca Batı Anadolu'ya doğru genişleme hedefi doğrultusunda yukanda kısaca belirttiğimiz gizli açık faaliyet ve etkinlik lerini sürdürdü.
ı 45 Bu konuda genış bilgi Için bkz. Fahir Annaoğlu: Siyasi Tarih, Ankara ı 975 s. 449-45 ı Yusuf Hikmet Bayur, ag.e. C. 3 K. 3 s. 550-571 -
81
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM MÜTAREKE DÖNEMİ PATRİKHANE A - YUNANİSTAN HEDEFLERİ VE VENİZE LOS'UN GiRiŞiMLERİ a) Venizelos'un Batı Anadolu Üzerinde Öne Sürdüğü iddialar: Nihayet 30 Ekim 1 9 1 8 de Mondros Mütare kesi'nin akdinden sonra Venizelos, kendisine va ad edilen toprakları talep etmeğe başladı. Diğer taraftan Mütarekenin akdinden sonra İstanbul Beyoğlu'nda Rumların da sevincine diyecek yok tu. Birbirlerini tebrik ediyorlardı. Aynı zamanda taşkınlığa da başlamışlardı. 146 Bu arada Mütareke'den bir müddet sonra Venizelos, Yunan toprak isteklerini 3 ve 4 şubat 1 9 1 9 günleri çıktığı Paris Barış Konferansı huzu runda dile getirdi. Burada Venizelos Batı Anado lu üzerindeki hak iddialarının daha önce Türki ye'ye ait olan herhangi bir ülkede kesin olarak bir Türk çoğunluğu yoksa o ülke müstakbel Os manlı Devleti'nin bir parçası olarak kalmamalı dır" ilkesine dayandırmaktaydı. Buradan yola çı kan Venizelos tezinde nüfus bakımından ve etnik nedenlerden ötürü Anadolu'nun Batı kısmının 1 46 - Tayyıb Gökbllgın: Milli M ücadele Başlarken C. I. Ankara 1 959 s. 4-6
82 coğrafi ve taıihi açılardan özel, ayrı bir bölge teş kil ettiğini öne sürdü. Bu bölgenin Osmanlı Dev leti'nin Türk bölgelerinin bir kısmını teşkil ede meyeceğini ileri sürdü. l 47 Bu şekilde Yenizelos Batı Anadolu'yu taleb etmekteydi. Yenizelos'un Batı Anadolu'dan mak sadı ise İzmir ve Bursa vilayetleri ile Çanakkale ve İzmit sancaklarıydı. Yenizelos'a göre Batı Ana dolu aşağı yukarı Karadeniz'den Antalya körfezi ne, kuzeyde İzmit'in doğusundan güneyde Antal ya Körfezi'nin batısından geçmek üzere çizilecek bir çizginin batısında kalan bütün bölgeydi. Nite kim bu durumu gösterir ve ı 9 ı 5 de çizdikleri bir han ta da mevcuttu. ı 48 Buna göre taleb edilen yerler şunlardı: Bursa vilayetinin bir kısmı (Balıkesir, Edremit ve Ayva lık' tan geçerek İzmir'den gelen tren yolunun Mannara'ya açılan ucundaki Bandırma'yı da içi ne almak üzere) Balıkesir ve hemen de tamamen Denizli ve Aydın vilayeti. Aynca Çanakkale Bağa zı'ndaki İmroz ve Bozcaadayı da Batı Anadolu ile birlikte istemekteydi. Bütün bunların yanında Yenizelos Kıbrıs, Rodos, Meis, Oniki Adalar ol mak üzere bütün Doğu Akdeniz adalarına da taı 47 - Celal Bayar, a.g.e. C. 5 s. ı 468; Gotthard Jaeschke; Kurtuluş Savaşı lle llgUı lngUiz Belgeleri, Ankara 1 986 s. 50; Salahi R. Sonyel; 1ürk Kurtuluş Savaşı ve Dış Polıtıka Ankara ı 973 C. I s. 35-37 ı 48 ligılı Harita ve Geniş Bilgi için bkz. Adnan Sofuoğlu ag.e. s. 38-42 -
83 lipti. 149 Ancak o sıralarda_ ingiltere'yi ürkütme rnek için Kıbns konusundaki isteklerinde son derece ihtiyatlı davranmaktaydı. Bu sebeple Ve nizelos muhtırasında Kıbns'tan bilhassa bahset fhiyor adalardan ise şu şekilde bahsediyordu: "Adalar konusuna gelince hepsi binlerce yıldan beri Grektir ve bu yüzden hepsinin Yunanistan'a geri verilmesi gerekir. Balkan Harpleri sırasında stratejik sebeplerle bunlardan bir kısmının Yu nanistan'a verilmeyişini mazur gösteren şartlar bu gün mevcut değildir. " Yine 3 Şubat 1 9 1 9 On lar Konseyi'ndeki konuşmasında da "Kıbns Adası konusunda kesin bir talepte niçin bulunmadığı mız suali akla gelebilir. Bunu yapmayışımızın çe şitli sebepleri vardır. En önemlisi elli yıl önce İyonya adalarını vermek suretiyle Yunan Krallı ğı'nın büyümesine yardım eden ilk devlet niteliği ni kazanan ve harb sırasında Kıbns'ı Kral Kons tanline teklif etmiş olan İngiltere'nin sonunda Kıbns'ı da Yunanistan'a verecek kadar lütüfkar davranacağına inamakta oluşumuzdur. Kısacası Yunanistan Kıbns, Rodos, Meis, Oniki Adalar, İmroz, Bozcaada dahil olmak üzere bütün Doğu Akdeniz Adalarını istemektedir" diyecektir. bu nun yanında Venizelos Trakya kesiminde de tüm Batı ve Doğu Trakya'yı taleb etmekteydi. Aynca bu sırada Trabzon ve civannda Pontus Rum Dev leti'nin kurulması çalışmaları yapılmaktaydı. Bu arada yine 24 Ocak 1 9 1 9 günü iç Anadolu'da ya şayan bir avuç Rum azınlığa "Anadolu Komitesi" 1 49 Gotthard Jaeschke, a.g.e. aynı yer -
84 kurduruldu. Komite yedi üyeden müteşekkildi. Yine İç Anadolu Rumları da kurtanımamışlar harekatı adıyla faaliyet gösteriyorlardı ki bunlar da Yunan Hükümetinin talimatina göre çalışıyor lardı. l 50 Oysa Amerikalı Profesör A. Lybyerin de be lirttiği gibi 1 9 1 9 da bölgedeki yani Trakya ve Kü çük Asya'nın İzmir dolaylarındaki Türk nüfusu diğer azınlıklara nazaran ezici çoğunluktaydı. 151
b) Yunanistan'ın Batı Anadolu'ya Rum nü fusu kayduma Teşebbüslerl ve FaaUyetlerl: Esasında bölgede Türk nüfusunun çoğun lukta olduğunu Yenizelos da biliyordu. Nitekim yukarıda belirttiğimiz gibi ta Tanzimat'tan beri Anadolu'ya Rum nüfusu kaydınlmağa çalışılıyor du. Şimdi de Mütareke ortamından istifade ile Anadolu'ya çeşitli yollarla tekrar Rum nüfusu kaydırılmağa başladı. Bundan maksat bölgede Rum nüfusunu çoğaltmanın1 52 yanısıra Rum Çete teşkilatı meydana gteirmek, böylece Türkle ri huzursuz ederek yerlerinden kaçırtmak ve yer lerine Rumlan oturtmak, aynı zamanda huzur suzluk çıkararak bir işgale de zemin hazırlamak b.
Diğer taraftan Mütarekeden sonra Ana1 50 Dimitri Kitisikts a.g.e. s. 28-36 -
1 51 - Salahi R. Sonyel a.g.e. C. I s. 32 1 52 - B.A.B.E.O. (Başbakanlık Arşivt Bab-ı Alı Evrak Odası) Umumi No: 345376
85 dolu'ya ve Trakya'ya Rumiann getirilmesini İti laflar özellikle ingiliz ve Fransızlar muavenet et mekteydi . Nitekim Mondros Mütarekesi'nden sonra Doğu Trakya'ya ilkönce bir Fransız Alayı gelerek Uzunköprü-Sirkeci Demiryolu'na 4 Ka sım 1 9 1 8'de el koydu. Bilahare Ocak 1 9 1 9 orta lannda Fransızlar bu demiryolunun muhafazası nı bir Yunan Taburuna devrettiler. Bu şekilde 1 4 Ocak 1 9 1 9 günü Hadım Kö yünden kuleli Burgaz'a kadar bütün demiryolu istasyonlarını Yunan askerlerinin işgal etmesi bütün Trakya Rumları bilhassa Çatalca Rumlan arasında Yunanistan lehine gösteriler yapılması na yol açtı. 1 53 Bu Yunan Taburundan başka yine küçük Yunan müfrezeleri hat boyundaki Hadımköy, Ça talca, Çorlu, Muratlı, Lüleburgaz ve Uzunköprü gibi şehirlerine yerleştirildi . İşte bu gelişmelerden yani mütarekeden hemen sonra Doğu Trakya'da kurulmuş bulunan Rum çeteleri ortaya çıkarak faaliyete geçtiler. Ayrıca bu durumdan Trakya Rumları da şımarmışlar hükümeti sayınamağa ve Yunan Taburu ile bu tabura güvenen Tra a Rumlan istediklerini yapınağa başl anuşlardı. 1
�
Bunun yanısıra Trakya ve Batı Anadolu'ya özellikle Çatalca Rum Metropolidinin girişimle riyle daha önce hicret ve firar etmiş olan Rumlar yine İngiliz ve Fransızlar'ın himaye ve muavene1 53 - Tevfik Bıyıklıoğlu a.g.e.
C. ı s.
1 45- 1 52
1 54 Tevfik Bıyıklıoğlu a.g.e.
C. ı s.
200
-
86 tiyle tekrar dönrneğe başlamışlardır. Nitekim 1 5 Şubat 1 9 1 9'da Dahiliye Nezareti, sadarete sun duğu raporunda bu durumu şöyle aktarmaktay dı. "Balkan Harbini müteakip Edirne, Aydın, İs tanbul vilayetiyle, Karesi ve havalisinde kendi ar zu ve ihtiyarıyla alaka-i tabiyetim ve maliyelerini kat ederek Yunanistan'a hicret veya firar etmiş ve Hükümet-i Mezküre'ce memleketlerin terk ve hicret etmiş olan müslümanların emlakinde yer leştirilmiş olan Rumlar'dan bir kısmı evvelce münferiden ve ahiren kafıle halinde hududa sevk edilmekte ve bunlara Fransız ve İngiliz kuman danlannca vesika verilmekte olduğu Edirne viia yetinden evvelce giden Rumiann avdetl mükarrer olduğuda bahisle Muhacir yerleştirilmiş olan Rum köylerinin tahliyesi Çatalca Rum metropo Bd vekilinin talebi. ." Yine aynı raporda ifade edUdiğine göre esa sında " . . . . Yunanistan'a firar ve hicret edenlerin emvaline muhacir ikame ve iskanı Balkan Harbi esnasında ve ondan sonra maruz kılındıkları mezalime tab-ı avar mukavemet olamıyarak ihtl yari hicret etmiş olan muhacirinin olbabda mü naked-i müahede mucibince emniyet ve mahfuz olması lazım gelen hukuku tarifiyelerinin ihlal edilerek terk eylediideri emval ve aı aziye Rum muhacirlerin yerleştirilmesinden münbeis olup bu suretle her iki taraf halkının "emlak ve arazisi nin mübadeleye tabi olması esasınca telkin ve ihzar maksadı istihdaf edilmiş ve filhakika bir müddet sonra bu esas kabul olunarak Atina sefi. ..,_
87 ri Sabıkı Muhtar Bey efendinin riyasetleri altında muhtelife bir komisyon teşkil edilmişti." Ancak Harbi Umuminin zuhuru devaını bittabi bu .bab daki muaınelatın ihtacına mahal ve imkan bırak madığı gibi Yunan Hükümet-i hazırasının evvelce takarrur ettirilmiş olan bu mübadele muamelesi hakkındaki nokta-i nazarı zelam-ı mechuliyet içinde kalmıştır." Bu durumdan aslında "Hükü met-i Mezkürece mübadele esasatının halen mevki-i tatbike vaz'ından nukul ettiklerini ima ve illiarndan ziyade son zamanlarda şayı olduğu üzere Trakya kıt'asında Rum nüfusun teksir ve teksifi gibi bir gaye takib edildiğini işram eyle mektedir" deniyordu. 1 55 Yine Dahiliye Nezaretince 2 Mart 1 9 1 9'da "Sadarete sunulan 4 Kanun-i Sani 1 9 1 9 tarihli tezkereye zeyl olarak gönderilen bir tezkrre ile Midilil ve civarındaki adalardan firari Rumlar'ın Osmanlı topraklarına geceleri ve gizlice sokul makta olduklan "Balkan Harbini müteakip Yu nanistan'a firar eden ve muhaciri-i İslamiye ile mübadelesi tekrir eden Rumların peyderpey ve ezcümle Midilli ve etrafındaki adalardan her ta rafı açık olan Karesi sevahiline (Balıkesir sahil leri) Leylen (gece) ve hafiyyen (gizli) dahil olmakta oldukları" şeklinde ortaya konarak bilalıere aynı tezkerede "Mevzubahis ftrarilerin bu suretle me malik-i Osmaniye'ye sevk ve idhal edilmeleri mu haricin-i islamiye ile hal-i işbaide bulunan Aydın 1 55 B.A.B.E.O. Umumi No 345376, bkz. Adnan Sofuoğlu: ag.m. ek 1 -
88 ve Karesi havalisinde gerek siyaseten gerek ida reten bir çok mehazir ve müşkülat hudusuna se bebiyet verebileceği gibi Devleteyn beyninde esas itibanyla kabul ve müzakerat-ı İbtidaiyesine sunü edilen mübadele keyfiyelini dahi hüküm den iskat ederek her nevi emval ve emlaktan mahrumen vatan- ı aliyelerinden tard ve tebsir edilen marularz muhacirin-i islamiyenin de izaa i hukukunu intac edeceğinden mehazir-i melhu zenin tahkikine meydan kalmamak üzere mevzu bahis Midilli ve emsali adalardaki fırari Rumların memalik-i Osmaniye'ye gönderilmemeleri zirn nında Nezaret-i Celileri tarafından alakadar He yet-i İtilafiye nezdinde teşebbüsat-i Siyasiyeye tevsil edilmesi. " şeklinde durum değerlendirilme si yapılıp tedbir alınması istenmekteydi. 1 56 Bilahare 2 Nisan 1 9 1 9'da Dahiliye Nezareti sactarete yine 2 Mart tarihli tezkeresine ek olarak gönderdi ğitezkerede daha önceki tezkerelere atıf yapılıp Rumların Anadolu'ya sokulmalarındaki gaye ve tehlikelerine işaret ederek " . . . akd-ı müta rekeden beri hiçbir kayda tabi olmaksızın süret-i tedriciye ve daima da memalik-i Osmaniye'ye da hi olmakta bulunan fırari Rumların miktan el yevm mühim bir yeküne baliğ olmuş ve bunların bu vecihle vurndiarı siyasi ve idari bir çok müş külat ve muhazzir tevlidine na mahsus olması kaviyyen muhtemel olmağla Salıf-ülarz tezkere lerde münderici mütalaat ve esaset nazar-ı dik kate alınaka bu mesele hakkında Meclis-i Hass-ı 1 56
-
B.AB.E.O. umumi no 345376
89 vükelaca acilenbir karar ittihaz ve tebliğine" şek linde talepte bulunmuştur. ı 57 Diğer taraftan ilgili bölgelerde zabıta tedbirle ri de alınmaya çalışılmaktaydı. Nitekim Birinci Dünya Harbi'nde Anadolu'dan firar eden Rumia nn tekrar Anadolu'ya gelmeye çalışanların gel dikleri yerlere iadesi ı 7. K. K. ı -3-35 ( 1 .3. ı 9 ı 9) tarihli şifre ile 57. Alaydan istemiş, bunun üzeri ne firari ve şerir Rumiann karaya ayak basma ması için sahilde Muhafaza tertibatı alınmış tır. ı 58 Ancak bu tedbirler yetersiz kalmaktaydı. Çünkü elde yeteri kadar kuwet yoktu. Nitekim bu sebeple de ilgili makamlar jandarma ve poli sin askerle takviyesini istemekteydiler. ı 59 İlgili bölgelerde alınan tedbirlerin yetersizliği İzmir Valisi Nureddin Paşa'nın 7 ve 8 Mart ı 9 ı 9'da Harbiye Nezaretine sunduğu raporunda da anlaşılmaktadır. Nitekim raporlarda Epe Ruhi narnındaki Yunan vapuruyla 25 Yunan askeri ile Yunan ordusunda hizmet etmiş yerli Rumlardan ı 50 kişinin muhtelif kıyafetlerle İzmir' e getiril dikleri, bunlann Yunanistan'da Asyay-ı Suğrada ki Yunan emellerine hizmet etmek ve Türklere karşı icray-ı husumet eylemek üzere tahlif (ye min ettirilme) edilmiş olduklannın istihbar edil miş olduğu yine Filistin cephesinde esir düşen Rum askerlerinin ingilizler tarafından Yunanisı 57
-
B.AB.E.O. aynı numaradaki belge
ı 58
-
M . Şefik Aker a.g.e. C. I s. ı 5
ı 59 H.T.V.D. (Har Tarihi Yesikalan Dergisi) Sayı 42 Veslka 995 -
90 tan'a verildigi Yunanlılar da bunları sivil elbise giydirerek Anadolu'ya getirdigi, Epe Ruhi vapu runda başka iki Yunan vapurunda İzmir Uma nma Yunan Salıb-ı Ahmer cemiyetinin eşyasını getirdigi ve bunların gümrüge tabi tutulmadıgı, İzmir'e gelen Girid sergerdelerinden Makarakis'in Komite teşkilatı ile iştigal etmekten maada Yu nan amaline (emellerine) mani ad ve telakki et tikleri Girid İslamlannın dahi İzmir ve havalisin den uzaklaştınlmasını ve Girid'e iadelerine çalı şılmakta bulundugu şimdiye kadar 250 Ayvalıklı Rum muhacirin Midilli'den Ayvalık'a gelmiş oldu gu ve bunlara Ayvalık'taki İngiliz Zabıtı'nın illi mas etmekte oldugu bunlann Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında tezekkir ve takrir etmiş olan ve bir protokole tabi olarak mübadele edil miş olanlar oldugu ifade edilerek Pasaport kanu nu hükümlerine aykırı olarak memlekete gelen lerin hod ve hod bududiardan girnl.elerine mey dan verilmemesi için ilgililer nezdinde faaliyete geçilmesi ve açık tedbirlerin alınması belirtilmek teydi. Vali Nureddin Paşa ayrıca raporlarda ge rekli girişimlerde bulundugunu fakat etkili olma dıgını belirterek bu durumun durdurulması için Merkezi Hükümetten fevkalade komiserlikler rtezdinde teşebbüse geçilmesini istemekteydi. 160 Bunun üzerine Harbiye Nezareti l l Mart 1 9 1 9'da Dahiliyeye bir tezkere ile durumu "İz mir'e Yunanistan'dan eli ayagı tutan Rumlar mü temadiyen gelmekte oldukları, Balkan · Muha1 60- B.A.B.E.O. Umumi No 345376 bkz. Adnan Sofuoğlu; a.g.m. Ek: 4 ve 5
91 rebesinden sonra Osmanlı ve Yunan Hükümetle ri arasında münekkid (akd olunan) muahede ile mübadele edilen Rum ahalinin tekrar müskit (terkettikleri) avdet etmekte olduklan, Hıristiyan esirlerin memleketlerine salıverilmesi istenmekte olduğu, Yunanlı Makarakıs'in teşkilat kurduğu" şeklinde aktardıktan sonra, "bu dört mesele hak kında şehirdeki itilaf mümessilleri nezdinde aci len yapılan teşebbüsat bir an ewel neticelendiril mezse Girid faciasının İzmir havalisinde tekrar vuku bulma arifesinde bulunduğu"nu belirtti. 161
Ancak bu yazışmalar ve tedbir alma girişim leri vuku bulurken diğer taraftan Yunanlılar'ın Anadolu'ya firari Rumlan sokmaları devam et mekteydi. Nitekim 1 7.3. 1 9 1 9 tarihli bir istihba rat raporu ile 18 Mart 1 9 1 9 tarihli Karesi Muta samflığı'nın bir raporu bu durumu açıkça ortaya koymaktadır. Yine 1 4 Kanun-ı Ewel 1 9 1 9'da Edirne Vilayetinden alınan raporda da Yunanlı ların Batı Trakya'ya külliyetli miktarda muhacir
1 6 1 - B.A. B . E . O . aynı numaradaki belge; Adnan Sofuoğlu, a.g.m. bkz. Ek: 6
92 getirip yerleştirdikleıi beyan edilmektedir. 1 62 Bütün bu hareketlelin esas gayelerinden biri de etrafa dehşet saçarak Türklelin öteye beriye dağılmasını sağlamak,onları sindirrnek aynı za manda asayişsizliğin ortadan kaldırılmasının bu bölgelerin müstakil idare şeklinde Yunanistan'a rabt ve ilhakı ile mümkün olacağı imajını ortaya koymaktı. 1 63
1 62- B.AB.E. O. Umumi No 345376. Bir başka 1 7-3-35 tarihli raporda 'Yunan vapurlarıyla kısm-ı azami yerli Rumlardan olmak üzere Yunan ordusu'nda hiZmetle terhis edilmiş olan Yunanlılar'ın suver-i rnuhtelife ve muhtelıf kı yaletlerle lzrnir'e geldikleri ve bunlann Yunanıstan'da As yay-ı suğradaki Yunan arnaline hizmet etmek ve lürklere karşı leray-ı husumet eylemek üzere tahlif edilmiş oldukta n" şeklinde durum beyan edilmektedir. H.T.V.D. sayı 43 vesika 1 022 Yine bir başka 19 Mart 1 9 1 9 tarihli raporda 'Yunanistan'ın muhtelif nuntıkalanna ve Midilli Adasına fi rar eden Ayvalıklıların peyderpey döndükleri ve aralarında sabıkalılarla fesad çıkarmak için gelenlerin bulunduğu 1 7 Mart 1 9 1 9 günü Yunanıstan'dan gelen bir vapurla 1 50 ka dar rnuhacir getirildiği ve bunlann inglitz rnürnessill Atkın son'un koruduğu" belirtilmektedir. B.A.B.E.O. Umumi No 345376 bkz, Adnan Sofuoğlu; a.g.rn. Ek: 7 1 63 - B.A.B.E.O. Umumi No: 347328; Tayyib Gökbilgin; a.g.e. c.ı s. 59-60
93 Diğer taraftan I. Dünya Savaşı'ndan önce İz mir Metropolitliği yapmış ve aynı zamanda Ma kedonya'da faaliyet göstemıiş olan Hırisostomas şimdi tekrar izmir'e gönderilmişti. Hırisostomas burada Yunan Hükümeti desteğinde ve İzmir iş gali karan gereğince İzmir, Aydın, Manisa, Balı kesir bölgelerindeki yerleşim birimlerinde asayişi bozmak ve isyanlar hazırlamak için faaliyete geçti. Patrikhanede planlanan ihtilal ve katliam programının Ege Bölgesi'nin baş elamanı olan bu şahıs İzmir işgali sırasında Yunan askerlerini Kordon boyunda dualarla karşılamış ve birlikleri takdis etmişti. ı 64 Silahere mesele Meclisi-i Vukela'da görüşü lerek 1 2 Nisan l 9 1 9'da silah, cephane ve ünifor manın memlekete sokulmasını men, Osmanlı Teb'asından olmayan sivil yabancıların seyahat maksadıyla memlekete gelmeleri halinde hakla rında bazı kayıt ve şartıann tatbiki, Balkan Mu harabesi'nden sonra Yunanistan ve Bulgaristan Hükümetleriyle akdedilen anlaşmalar gereğince mübadele olunan ahalinin memlekete avdetleri nin men'i tedbirleri alındı. ı 65 Ancak mütareke ortamı içinde bu tedbirlerin ne derece uygulana bildiği şüphelidir.
C) İzmir işgalinden Sonra Meydana Gele!) GeHşmeler : ı 64 - Celal Bayar, a.g.e. C. 5 s. ı 630- ı 639; lürk İstlklal C. 2 s. 55; Süreyya Şahin a.g.e. s ı 7 ı ı 65 - Tayyıb GökbUgtn a.g.e. C. I s. 60-62
94 İzmir işgalinden sonra da Anadolu'da Rum nüfusu çoğalma girişimleri artarak devam etti. Nitekim özellikle Ayvalık ve Çanakkale tarafları na çeşitli yollarla Rumlar sokulmağa çalışıldı. Yine bu gelişmelere, ilgili bölgelerde bulunan İn giliz Komiserleri muavenet etmekteydi. Nitekim Çanakkale Mutasarrıfının 22 Mayıs 1 9 1 9'da Da hiliye Nezareti'ne sunduğu raporda Mondros'tan, Bozcaada'dan Nemlos'dan ve Yunanistan'ın di ğer taraflanndan Rumların Çanakkale sahilleri ne geldiği ve bunlara Çanakkale'de görevli İngiliz temsilcisi Mos o Vetibol'un yardımcı olduğu be lirtilmekteydi. 66
ı;
Ayrıca özellikle İzmir işgalinden sonra Rum ların taşkınlıklan gittiçke arttı. İstanbul Rumla rında da taşkınlık eserleri görülmeğe başlandı. Nitekim bir müddetten beri sokaklarda Rum ço cuklannın Türk cocuklarını taşa tutmak, tezyif ve tahkir etmek gibi çirkin hareketler görülmeğe başlanmıştı ki bunlan Patrikhane düzenlemek teydi. Bu sebeple Hükümet " Patrikhaneye suret i münasebede vesaya ifa ettirilmesi" kararını al dı. 1 67 Diğer taraftan bu sırada Marmara sahillerin den Yunan silah kaçakçılığı da başlanuştı . Bu şekilde aşağıda anlatılacağı gibi Anadolu'da oluşturulan Rum çetelerine silah temin edilmeğe çalışılmaktaydı. 1 68 Aynca Sakız, Sisarn ve Midilli 1 66 - B.A.B.E.O. Umumi No: 343 3 1 7 1 67 - Tayylp Gökbllgin: a.g.m. aynı yer 1 68 - H.T.V.D. sayı I Vesika 23
95 gibi kıyı adalarında birer Yunan kolordusu kara gahı (sadece subay ve karagah) vardı. Bu üç ko lordunun askerleri ise Anadolu kıyılannda kü melenmiş üçyüzelli bin Rum'dan mürekkepti. Ayrıca Ticaret, San'at, esnaflık da Rumların elin deydi. Bu esnafın çoğu özellikle hakim oldukları demiryolu üzerindeki bakkallar Yunanistan'ın gönüllü casusları idiler. 1 69 Yine İzmir'in işgalinden sonra Rum çeteleri ve Yunan ordusunun tazyikleriyle işgal edilen bölgelerden Müslümanlar göçe zorlandı . Bu şe kilde çok sayıda Türk nüfusu yerlerinden ve yurtlarından oldu ki, bunlar hicret ettikleri böl gelerde sefalet içinde kalmışlardır. Aydın civarı nın Yunan işgaline girmesi de bu muhacereti arttırmış ve işgalci Yunanlllann tutumları sebe biyle muhacir Türklerin köylerine dönmeleri im kansız hale gelmiştir. 1 70
1 69 - Cemal Kutay, a.g.e. C. 1 8 s. 1 0427; Süreyya Şa hin. a.g.e. s. 1 67 1 70 B.A.B.E.O. Umumi No 345376'da Harbiye Nazın Cemal Paşa'nın mütalaatı -
96
B- PATRİKHANE VE ONA BAGLI METROPOLİDLERİN DESTEGİNDEKİ FAALİYETLER a) Anadolu'da Gelişen Rum Faaliyetleri Mondros Mütarekesi'nden sonra Rum pat nkhanesi de İstanbul'un Yunanistan'a ilhakı ve ya hiç olmazsa beynelmilel idareye kavuşturul ması yönünde faaliyete geçmişti. Nitekim İstan bul'da (Elen) çoğunluğu meydana getirmek için yukanda değindiğimiz faaliyetinin yanısıra İngi lizlerden bekledikleri ilham ve direktiflere daya narak Türklerin meskun olduğu mahallerde on ları göçe zorlamak için sık sık yangınlar çıkar mağa kadar varmışlar ve uygulamaya koymuş lardı. Diğer taraftan İstanbul yöresindeki köyler de Rum çete örgütleri vasıtasıyla Müslüman Türk köylerine baskılar düzenlemeye ve insanlık dışı baskılar uygulamaya başladılar. Bu çeteler İstanbul'un Boğaziçi Anadolu kıyılanndan başla yarak Şile, İzmit. Mudanya yöresine kadar uzan maktaydi ve burada yaşayan Türkleri insanlık dışı baskılarla göç etmeğe zorlamaktaydılar. Nitekim Yunanlılar İstanbul'daki Rum nüfu sunu arttırınağa daha önceden girişmişlerdi. Bu
97 bağlamda ı s Nisan ı 9 ı 8'de Politis Yunan Dışiş leri Bakanına bir mektup yollayarak Bolşevik or dusu önünden kaçan onbinlerce Yunan mülteci sinin Yunanistan'a değil İstanbul'a gönderilme sini istedi. ı 7ı İşte Anadolu'da bu ve bunun gibi diğer faali yetleri yürütmek üzere önceki bölümlerde anla tıldığı gibi ı s ı 4'de kurulmuş olup Bizansı yeni den ihyat etmek doğrultusunda faaliyet gösteren ve halen göstermekte olan Etnik-i Eterya derne ğinin yanısıra Merkezi İstanbul Rum Patrikha nesi'nde şubeleri Anadolu'da bulunmak üzere Mavri Mira Cemiyeti, Rum İzci Derneği, ı 72 Rum Kızılhaç Derneği ve Pontus Derneği kuruldu. Ay rıca Patrikhane Yunanistan'ın toprak talepleri dışında kalan İç Anadolu Rumlarının temsilcile rini bir araya getirmek için 24 Ocak ı 9 ı 9'da ye-
ı 7ı - Hüsamettin Ertürk; Milli Mücadelede Teşkilat-ı Mahsusa Faaliyetleıi, Askeıi Taıih Stratejik Etüt Dalresi Başkanlığı Idaresi (A.T.A.S.E.) A/l/2 ı 8 D. 449/A ve Kltap lığı (transkıipsiyon Metin) s. ı 29- ı 30 ve ı 69; H.T.V.D. sayı II Vesika 256 Süreyya Şahin a.g.e s. ı 76- ı 77 ı 72 - Yunanlılar İstanbul'daki Rumlardan izcl Teşkilatı adı altında bir kadro vücuda getirerek Istanbul civanndaki kuvvetielini bununla takviye etme çalışmalan yapmakday dılar ki 2 Ekim 1 9 ı 9'da Meclisi-i Vükela bu meseleyi gö rüşmüş ve Yunan kıtalannın Istanbul ve Edirne Vilayetle rinden ihracı meseleieıini araştırmıştır. Tayyib Gökbilgin; a.g.m. s. 719
98 di üyeli "Anadolu Komitesini" kurdu. 1 73 Yine Rumiann siyasi faaliyetini idare etmek için küçük Asya Cemiyeti adlı gizli bir teşkilat kurulmuştu ki bu cemiyet Aydın Vilayetinin Yu nanistan'a ilhakını bir olup bitti haline getirmek gayesiyle ihtilal çıkararak Hükümet daireleriyle resmi müesseseleri işgal ve Türkleri öldürmeyi tasarlıyordu. Nitekim İzmir'in işgalinden önce 20 Ocak 1 9 1 9'da Anfitriti Hastane gemisi İzmir'e gelmişti ve şehirde üç dispanser açılmıştı. 1 7 Şubat 1 9 1 9'da da Ayvalık'a gelen bir Yunan tor pidosu buraya bir kızılhaç Heyeti ile bir miktar Yunan askeri çıkarmıştı. Bilalıere İzmir'de ve Ay valık'ta açılan Yunan Kızılhaç Hastaneleri bir teşkilat merkezi haline sokuldu. Buralara ilaç yerine sandıklarla silah, bomba, cephane ve as keri elbise getirilmekte idi. Doktor adı altında İz mir'e gelen personelin sayısı kırkı aşmıştı. Bun ların çoğunun sabuy olduğu anlaşılıyordu. Bun lar vasıtasıyla ve hicret ederek veya kaçarak Yu nanistan'da askerlik yapan İzmirli Rumlar teşki lata alınarak silahlı Yunan · kuvvetleri teşkiline çalışmaktaydı. Ayrıca Rum okullarında da izci 1 73 - Hüsürnettin Etrük: a.g.e. s. 70 Etnik-i Eterya Cemiyet! 1 8 1 4'de Odesa'da kurulmuştur. Cemiyetin kuruculan Batnoz Adalı Manuel Eksanto Nardeli Nikola lskafa, Yanyalı Atnas Çakalof namında üç kişi ldl. Blzans'ı yeniden ihya etmek olan bu cemiyetın 1 82 1 - 1 9 1 9 arasında 98 sene müddetle I stanbul Patrtkhanesi merkezi olmuştur. Yine 1 9 1 9'da Istanbul'da bu cemiyetin yanı sıra Patrikhanenin delaleti ile Mavrt Mira teşekkül ettirildi. Silahattın Satışık; a.g.e. s. 143 v.d.
99
teşkilatı kurulmuştu. Bu arada Yunanistan'dan ve Adalardan yukanda belirttiğimiz gibi gelen Yunanlılar teşkilata girrneğe ayrıca çeteler halin de çapulculuk ve soygun yapmaya başlamışlar dı. Bu faailiyetleri İzmir ve bölgedeki varlıklı yerli Rumlar da her şekilde destekiernekte ve basın yoluyla da 1ürkler aleyhinde propagandalar yap maktaydılar. 1 74 Esasen bu sırada Mondros Mütarekesini Anadolu'nun taksimi için eşi bulunmaz fırsat olarak gören Fener Rum Patrikhanesi uzun sü redenberi Yunan kilisesi haline gelmiş bir taraf tan da bağımsız bir devlet gibi hareket etmeğe başlamıştı. Patrikhane üyelerinden Sofakles Hü daverdioğlu'nu Mart-Nisan 1 9 1 9'da İçanadolu Rumlannın toprak isteklerini savunmak üzere Paris ve Londra'ya gönderdi. 1 75 Bu arada Pat rikhanenin din görevlileri Batı Anadolu'da dola şarak sezinlediklerine karşı dünyayı tahrike çalı şıyorlardı ki Yenizelos Paris'te Yunalılık adına yaptığı teşebbüsleri terviç için Patrikhane'nin 1 74 1ürk İstıklal Harbl (T.İH.) C. 1 Genel Kunnay Yayı nı Ankara 1 962 s. 133- 1 34 Sarlarete sunulan bir lstihba rat raporunda da "Venizelos'un Yunanistan'ı yedi, sekiz se ne zarfında sekiz on misli kadar büyüterek yedi mll yonluk bir Yunan Devleti meydana getirdiği, Venlzelos'un şimdiki hedefi ise kendisince (Yunanlılığın büyük lstikball Osmanlı Hükümeti'nin mahv ve inkırazına vabestedlr) nazariyesiyle hareket ederek vaktiyle Girit'de uy gulanan şiddet, tahrib ve imha politikalannın aynının İzmir ve Batı Anadolu'da uygulama safbasma konulduğu" beyan edilerek ilgiler uya" nlmaktadır. B.A.B.E.O. Umumi No 345376 -
1 75 - Selahattın Salışık, a.g.e. s. 3 1 5
100 teşvik ve tensibiyle otuz kişilik bir heyet Paris ve Londra'yı ziyaret ederek Fransa ve ingiltere'ye birer muhtıra vermişlerdi. ı 76 Nitekim Temmuz 1 9 1 9'da Patıikhane kapısına çift kartallı Bizans ve Yunan bayraklan çekildi. Bu sırada Patıikha ne Yunanistan'a en iyi hizmet edecek şekilde ye niden düzenlendi. Bu doğrultuda Karamanlı olan Patrik uzaklaştınlarak yerine Yunanistan'ın isteklerine kesin uyacağına inanılan D oreteos Kasım 1 9 1 9'da işbasına getirildi. Kasım 1 9 1 9'da batı kiliseleri ile temasa geçilerek onların deste ğini sağlama girişimlerine başlandı. Rum okulla rında Türkçe dersleri kaldırıldı. İtilaf Devletleri ve Yunan Donanmasının karşılanması için okul lar tatil edildi. İstanbul'daki Yunan Ateşemiliteri de işgal kuvvetleri komutanlarıyla Patrikhane arasında irtibat subayı görevini yapıyordu. Pat nkhane Yunan Konsolasuyla daimi işbirliği için deydi ki Konsolos İstanbul Rumlarının Devlete vergi vermemeleri için sahte Yunan pasaportlan düzenlerneğe başlamıştı. Bu arada Patrikhane nezdinde askeri müşavir olarak Girit sergerderli ğinden yetişmiş Albay Konamakis, siyasi müşa vir olarak da Konlalupolos Venizelos tarafından atanmıştı. 1 77 Yine Venizelos İstanbul'daki pro paganda faaliyetleri için (Hususi Teşkilat'a) bir kaç milyon drahmi ile Amerika'da oturan İstanı 76 s. ı 69
-
M. Ali Ayni, a.g.e. s. 3 1 6: Süreyya Şahin, a.g.e.
ı 77 - Ferhat Başdogan: "Fener Partıkhanesi Tarihi Geli şimi ve Siyasi Faaliyetleri "Güncel Konular, A.T.A.S.E. Ya yını Ağustos ı 987 s. 8 s. ı 88
101 bul'lu Rum Nicopulos'un bağışladığı 4 milyon Drahmi'yi, yine Yunan İçişleri Bakanı'nın Ana dolu ve Rumeli göçmenlerinin yerleşltirilmesi için ayırdığı yanın milyon Drahmiyi tahsis etti. .
.
Bu arada Patrikhanenin cismani ve ruhani kadrosunun da takviyesi için D ırama, Amasya, Ankara, İnoz, Vize, Çanakkale, Trabzon ve Kay seri metropolitleri İstanbul'a getirilerek Ruhani meclise üye sıfatıyla iştirak ettirildi. Böylece dini kisvesinden sıynlan Patrikhane Yunanistan'ın Türkiye'deki bir otoritesi haline gelmiş olmaktaydı ki Patrikhane çalıştırdığı bin leri aşkın merkez üyeleri, doktorlar, öğretmen ler, eczacılar, müfettişler, yazarlar, tercümanlar ve mühendisler gibi bir kadro ile faaliyet gösteri yordu. 1 78 Patrikhane bundan sonra bütün işle rini birinci derecede İstanbul Yunan temsilciliği, ikinci derecede ise Müttefik temsilcileri ile gör rneğe başladı. Bu sırada Karadeniz Bölgesinde Pontus Cumhuriyeti oluşturma faaliyetleri de sürdürül mekteydi. Buna mukabil Venizelos'un Batı Ana dolu ile ilgili planları ne kadar hududsuzca ise Ermenilere karşı lütuJkarlığı da o derece barizdi. Venizelos "denize çıkış" temini için Trabzon vila yetini Ermenilere bırakacağını söylüyordu. 1 79 Nitekim Ermeniler de Ermeni Patriki Zaven Efendi önderliğinde Mavri Mira Cemiyeti ile 1 78 Süreyya Şahin, a.g.e. s. 1 63 - 1 64 -
1 79 GotUıard Jaeschke: a.g.e. s. 56 -
102 hemfikir olarak faaliyet göstermekteydiler ki bunlar Rum Patrikhanesi'nde düzenlenen Türk aleyhtarı toplantılara katılarak onlarla tam bir işbirliği yapıyorlardı. ı so Ancak buna rağmen Trabzon vilayeti Rumları ve bilhassa Metropolit Chrysanthos Venizelos'un bu tutumuyla asla mutabık değilllerdi. Bunlar Trabzon İmparator luğu hatırası ile bir Pontus Cumhuriyeti kurul ması için hareketli bir propagandaya koyulmuş lardı. Bunun için başşehir Trabzon olmak üzere bir Pontus Hükümeti kurulmasını temin maksa dıyla Avrupa merkezlerini zi aret etmek üzere komiteler teşkil etmişlerdi. ı ı Hatta Trabzon Metropolili Pontus Cumhuriyeti'nin temin ve te sisi için Paris'e gidip konferansa katıldı. Aynca 4 Mart 1 9 1 9'da İstanbul'da Pontos Cumhuruye ti'nin kurulması için çalışmak üzere "Pontos" Gazetesi kuruldu. Yine daha önce belirtti imiz gibi Trabzon'da Pontos Cemiyetl kuruldu. 18
�
�
Mustafa Kemal'in Sivas ve Erzurum'a gidi şinden beri Türk ve Rum halklan arasında ger ginlik biraz azalmıştı. Ancak papazlar kışkırtma Yarına devam ediyorlardı. Nitekim Trabzon, Amasya, Samsun, Sinop ve Karahisar bölgele rinde Papazların buyruğu altında faaliyetlerini arttıran Rumlar bölgede Rum nüfusunu çoğaltı so M. Kemal Atatürk, Nutuk, C. I. M.E.B. yayını İs tanbul ı 981 s.2: D. Kltsikis: a.g.e. s. 34 ı -
181
-
H.T.V.D. sayı II vesika 276-277
ı s2 - Gotthard Jaeschke: a.g.e. s. 57: Nutuk c.2 s. 625: Pontus Mese1esi: s. 49, Mufassal Osmanlı Tarihi c.6 s. 3608
103 mak için göçmen getirtiyorlar ve ayaklanma ha zırlıkları yapıyorlardı . Ayrıca buralarda hem ayaklanmayı sağlamak hem de Rum göçmenleri yerleştirip Türkleri oradan kaçırmak böylece Pontos meselesini sürdürmek gayesiyle Patrik hane'nin desteğinde bir çok Rum çetesi oluştu rulup faaliyete geçirilmişti. ı 83 Bölgedeki Rum çetelerinin çoğunu kontrol altında bulunduran ve Pontus meselesi ile ilgili başlıca propagandayı yürütenierin başında Samsun'daki Rum Metro polidi Yermanos geliyordu. ı B4 Yine bu sırada Mavri Mira Cemiyeti İngilizle rin himayesinde ve Patrikhane'nin desteğiyle Ka radeniz Bölgesinde mitingler düzenlerneğe ve da ha önce de belittiğimiz gibi İzci Teşkilatı adıyla Rum gençlerini teşkilatlandırmağa yöneldiler ve kıyılara Yunan Donanması'nın çıkarma yapacağı şayialan yayılınağa başladı. Bu arada Rum çete leri bölgede yağma ve Türk köylerini basınağa 5 başladılar. ı 8 ı 83 - B.A.B.E.O. Umumi No 343454: Nutuk C.l s. 4: Şevket Süreyya Aydemtr: Tek adam Mustafa Kemal ( 1 88 ı ı938). C . I İstanbul ı 963 s . 379: Bllal Şlmştr: Ingiliz Belge lerinde Atatürk, C. I Ankara 1 973 s. 5ı 1 84
-
Salahi R. Sonyel: a.g.e.
c.ı
s. 38-39
ı 85 - Bu sırada Rumlar Birinci Dünya Harbinde Trab zon'a kadar Ilerleyen ve Bolşevik Ihtilaliyle geri çekilen Rus Ordulannın sllahlannı ele geçlrmlşlerdl. Aynca Yunanls tan'dan 2500 kadar gönüllü lle silahlar gönderilmiş ve bunlarla çetelerini donatmışlardı. Ferhat Başdoğan: a.g.m. s. 18 ı Rumların bu sırada Arnasya dahilinde 2 1 . Tokat da hillnde Canlk Uvası hududunda ve Arnasya'nın Ladlk ka zası doğusunda , Erbaa kazası Niksar'da avanesi kuvvetli beş Rum çetesi mevcuttu. H.T.V.D. sayı 4 Vesika 64
104 Bu arada Samsun v e Trabzon'dan sonra Amasya metropolidi Kiiravengelis de yıkıcı ve bö lücü faaliyetlere kabldı. Yine bu sırada Mondros Ateşkes Antlaşmasına dayanarak Rum halkının güvenliğinin tehlikeye düştüğü ileri sürülerek İngilizlerin Samsun ve Merzifon'u işgal etmeleri Pontosçulara yeni bir ümit kaynağı oldu. 1 86 Yukanda belirttiğimiz gibi Fener Patrikhane si etrafında Pontus meseleleriyle uğraşmak yani Batum'dan Sinop'a kadar olan bölgeyi Pontus Rum Devleti haline getirmek üzere Batum eşraf ve tüccarlarından Bünyadoğlunun yardımıyla mütareke ile birlikte bir cemeyet kurdu. Cemiye tin ilk üyeleri Trabzon, Amasya. Samsun. Kayse ri Metropolitleriydi. Sonradan bu üyeler çoğal mış ve şubeler kurulmuştur. Atina, Paris, Lond ra ve Amerika'ya heyetler gönderilerek oralarda da şubeler açılmıştır. Pontus heyetinin ilk resmi seyahati ı Eylül ı 920 tarihine rastlamaktadır. Cemiyet kurulur kurulmaz Batum da (Serbest Pontus) adıyla bir gazete yayınlamağa başlandı. Yayın işini Yunan Konsolosu Kozis üzerine ala rak İstanbul'dan aldığı talimat çerçevesinde ida re etmekteydi. Amasya Metropolili Yermanos; 27 Temmuz ı 92 ı 'de Patrikhane meclisine hitaben verdiği bir raporda " Karadeniz kıyılarındaki Rumların tahcirinin Rumların mahvına ·sebep olacağı binaenaleyh Pontusun kurtanlmasıyla bağımsızlığın ilanı zamanı geldiği" belirtmek1 86 - Ferhat Başdoğan: a.g.m.
s.
1 8 1 ; Silahere bölgede
ki ingHız blrliklertn takviye edildiği: H.T.V.D. Sayı: 40 Yesi ka
954-955
1 05 teydi. Bu arada Pontus Cemiyeti, Atina'ya Yu nan Hükümeti'nin yardım ve işbirliğini isteyecek heyete katılmak üzere Amasya Metropolili Yer manos'un gitmesini kararlaşbrdı. 6 Ağustos ı 92 ı 'de Atina'ya varan Metropolit Yunan Başha kanıyla müzakerelerde bulundu. Bilalıere heyet ten Evangelidis istanbul'a dönünce Patrikha ne'de 27 Ağustos ı 92 ı 'de Pontus meselesi yeni den canlandınlarak bu defa da Trabzon Metro polili 6 Eylül ı 92 ı 'de hareket ettirildi. Aynı za manda Amasya Metropoliti Pontus facialarına dair uydurduğu efsaneleri 3 ı Ağustos ı 92 ı 'de Atina'daki ingiliz ve Amerika elçiliklerine rapor etti. Yine Patrikhane bu Pontus raporlarını ı ı Eylül ı92 ı 'de yayınlanmak üzere Avrupanın bel li başlı basın yayın kuruluşlanna gönderdi. Hat ta Patrikhane "Pontus Cumhuriyeti" adıyla ku rulacak yeni Rum Devleti'nin sınırlannı belirle yen bir harita da basbrarak Anadolu'daki bütün metropolitlere gönderdi. Bu haritaya göre Pontus Cumhuriyeti merkezi Samsun'da sırurlarda Ba tum'un kuzeyinden inebolu'nun batısına kadar Karadeniz kıyılanyla La.zistan, Trabzon, Ordu, Samsun, Sinop, Kastamonu, Ankara, Yozgat, Si vas , Gümüşhane, Şarkikarahisar, Tokat. Amas ya ve Çorum ilieri ile Erzincan'ın bir kısmını içi ne alır bir şekilde belirlenmişti. ı 87
b) Patrikhane Desteğinde Rum Muhacir İsk.anı: 1 87 - Bekir Berk, a.g.e. s. II; Pontus Meselesi, s. 8; Sü reyya Şahin a.g.e. s. 1 80- 1 82 ,
106 Yine yukarıda değindiğimiz gibi hedef olarak seçilen bölgelerde Rum nüfusunu arttırmak için Rum teşkilatları faaliyete geçmişlerdi. Nitekim Rus ihtilali sırasında Rusya'darı Batum'a ve Po ti'ye göç eden Rumların Trabzon, Samsun ve ci varına yerleştirilmeleri girişimlerinde bulundu lar. 1 88 Bu işte de Patrikhane öncülük etmekteydi. Nitekim Polis Müdürü Umumisi'nin 1 6 Hazirarı 1 9 1 9 tarihli raporuna göre Yunan Hükümeti, Dersaadetteki mahalleriyle Patrikharıe ve Kordos nam-ı diğer Etnik-i Eterya cemiyeti vasıtasıyla, "Memalik'i Osmarıiye'deki Rumları teslih, asayi şi-i ihlal, çeteler teşkil etmek, Anadolu'da teşki latda bulunmak üzere vurud eden Amerika ve Avrupa Heyetini iğfal ve Rum kesafetini sağla mak" maksadıyla muhacir kaydetmekte ve Ana dolu ile Trakya'ya bir çok kişileri sevk etmektey di. 1 89 Yine Polis Müdüriyet-i umumiyesinin gayet mahrem ve mustacel kaydıylü 1 8 Haziran 1 9 1 9 tarihli istihbarat raporuna göre teşkilat yapmak üzere İzmir'e gönderilen yüzotuz fedayi Rum muhacirlerini sevk etmek için Galata'da Sinevra Harıı'nın üçüncü ve dördüncü katlarında "Rum Muhacirleri Merkez Komisyonu" zahiri adı altın da vazife yaparı "Kordos Komitesi" diğer adla 1 88 - H.T.V.D. Sayı: 12 Veslka 3 1 8-31 9-320-32 1 1 89 - B.A.B.E.D. Umumi No: 343454; BUal Şlrnşlr; a.g.e. C. l s. 68
107 "Etnik-i Eterya Cemiyeti" şubesinin faaliyet için de olduğu ve yine memleket içinde asayişi ihlal etmek maksadıyla Yunanistan'dan gönderilen çetelerle burada kaydedilen şahısları muhtelif mevkilere sevk etmekle meşgul olduğu, ayrıca Karadeniz sahillerine gönderilmek üzere resmi (Rum İskan Muhacirin Cemiyetil serlevhalı vesi kaları esasta muhacir olanlara vermeyip polis dairesini yanlış yola sevk ederek başka kimsele re vermekte olduğu anlaşılmaktadır. Bu komite nin reisi ise Yunanlı Manol Sozakos adında biri idi ve vilayetlere çektiği telgraflarda Santralikoz müstear ismini kullanınaktaydı. ı 90 Aynca bu günlerde Kumkapı civarında Rum lar tarafından taşınan içinde cephane bulunan birçok çuvallar da polis tarafından ele geçiril mişti. ı 9 ı ı9o - B.A.B.E.O. Umumi No 343454: Tayyib Gôkbilgtn: a.g.e. c .ı s. ı 54- ı 55 Polis tarafından: Patrlkhanece muhaclr olduklanna dair ellerine resmi veslka verilenierin gerçekte muhaclrler olma yıp bunlann aslında eşkıya ve asayiş! ihlalle görevlendirilen kişiler olduğu kuvvetli bır şekilde tesbıt edilmlştl. B.A.B.E.O. Umumu No 343 454 Polis Müdürü Halil'in 8 Hazıran 335'de Mustafa Kemal'e gönderdiği raporda "Samsun'da Andavallıoğlu btraderlertne keştde edilen telgraftaki Santralikoz Imzası Yunanistan'dan idare olunan Kordos Komitesi'nin Parolasıdır. Bu komite 350 erkek ve 70 kadından mürekkep bir fedai heyetını bu günler de asayişi ihlal için Samsun'a gônedereceği ona göre tedbir (takyldat) icrası" istenmekteydi. ı 9 ı - Tayyib GôkbUgin: a.g.e. C, 1 aym yer
108 Bu faaliyetlerin bir gayesi Rumları silahlan dırmak ve çeteler teşkil etmek olduğu gibi diğer bir gayesi de Anadolu'ya gelecek Amerika ve Av rupa heyetlerini Rum nüfusunun kesafetine inandırmaktı. 192 Bu faaliyetler neticesi ilgili bölgelerde oluşan Papazların öncülüğündeki Rum çeteleri gittikçe faaliyetlerini arttırdılar. Bunlar yukarıda belirtti ğimiz gibi Türk köylerini basınağa fırsat bulduk ça Türk askerlerini öldürrneğe başladılar. ı93 Bunlar aynı zamanda bölgedeki İngiliz ve Ameri kan subaylanyla da sıkı bir ilişki içindeydiler. ı 94 Bu Rum çetelerine İstanbul'dan İzci Teşki latlan vasıtasıyla silah, üniforma, para ve çeşitli malzeme gönderiliyordu. Ayrıca Yunanlı öğret menler de gönderilmekteydi. ı95 Yine muhacir kı yafetiyle Trabzon'da toplanan bir çok çeteci Rum Yunan Salıb-ı Alımeri (Kızıl Haç) meyanında bu lunan oniki Yunan subayı tarafından idare edili yordu. ı 96 Aynı şekilde bu sırada Yunanlılar Trakya'yı tamamen ellerine geçirebilmek için aşağıda be lirtileceği gibi Yunanistan'da tedbirler alınıyor, fırka kumandanları bile tayin ediliyordu. Ayrıca ı92 - Tayyıb Gökbilgtn: a.g.e. C, I aynı yer ı93 - H.T.V.D. sayı 5 veslka ıo3 ı 94 - H.T.V.D. Sayı 4 veslka 64: Sayı 45 Veslka ı o55
ı95 - H.T.V.D. Sayı 5 Veslka ı09 ı96 - H.T.V.D. Sayı 8 Veslka ı 77
109 hususi komiteler teşkil ile ihtilalci bir hareket ve faaliyette bulunuyorlardı. 1 97 Hatta bu mesele ile igili Kasım 1 9 1 8'de Atina'da Anadolu Rumlan adına bir kongre toplanmıştı. Daha sonra bu meclis Bütün Trakyalılar Kongresi ile birleşerek "Esaret Altında Bulunanların Milli Meclisi" adını aldı ve özel bir heyet teşkil ederek Paris'e gön derdi. 1 98 Nitekim Trakya'da demiryolu boyuna yerle şen Yunan taburunun mevcudu binbeşyüzü b ulmuştu. Bu taburdan terhis edilen askerler Rum ahalisi arasına dağılıyorlar, bunların yerine de silahlarıyla Yunanistan'dan gelen çok sayıda ikmal erieri tabura katılıyorlardı. Trakya Rumla rını iki teşikalt idare ediyordu. Bunlardan biri olan "Yardım Komitesi" yerlerine dönen Doğu Trakyalı göçmenlere evlerini tamir, çift hayvan lannı tedarik için uzun vadeli para yardımında buluyor, ziraat aletleri veriyordu. Rumiann ikin ci ve en mühim teşkilatı "Trakya Komitesi" idi. Bu komite de Trakya'nın Yunanistan'a ilhakı için çalışıyordu. Yardım ve Trakya Komitelerinin merkezi İstanbul'da idi. Trakya Komitesi açıktan açığa çeteler kurarak Trakya'da asayişi bozmak ta, Türkleri mümkün olduğu kadar zarara sok makta, ürkütmekte böylece yabancı müdaheleye yol açacak bir durum hazırlamakta idi. Komite nin Trakya'daki en mühim teşkilat merkezleri 197 - Tayyıb Gökbilgin; a.g.rn. s. 7 1 7-7 1 8; a.g.e. C.l. s. 1 54 (Bir 1 8 rakarnı var anlaşılarnadı? 1 98
a.g.e.
s.
-
M. Ali Ayni, a.g.e.
1 76
s.
3 1 5-3 1 6. Sureyya Şahin,
1 10 Gelibolulu-Keşan ve Çorlu idi. 1 99 Bu arada Yunanlılar yine Amerikan Tetkik Heyeti'ni iğfal etmek üzere Trakya'da suni bir Rum ekseriyeti temin maksadıyla Trakya k.ıyıla nna Rumlan çıkarmak hazırlıklan yapmaktaydı lar. 200 Yunanlıların Trakya'ya yönelik faaliyetleri polis müdürü Umumisi Halil Bey'in 1 8 Haziran 1 9 1 9 tarihli istihbarat raporunda " . . Trakya Kıt'ası'nın işgali için şu günlerde ve yakın bir za manda Yunan ordusunun sevk edileceği bunun için Yunanistan'da lazım gelen tedbirlerin alındı ğı ve sevk edilecek kumandanlann tayin edildiği, hareket günü hakkında Venizelos'dan emir bek lemekte oldukları, ayrıca Yunan Hükümetince suret-i resmice vazifede Dersaadet ve Umum Memalik-i Osmaniye'de seferberlik ilan edilerek şimdilik resmen ondokuz ve yirmi yaşlarında olan iki grubun askeri ve talim yaptınlmak üze re silaha davet ettiği ve bu yaşta olanlar mecbu ri, bundan yukarısında olanlann da ekserisi ma lum olduğundan takibine lüzum görülmeyerek 1 99 Tevfik Bıyıklıoglu: a.g.e. C. I s. 201 -
Nitekım Hayrabolu Jandanna Komutanlıgı'nın gtzll rapo runa göre: Yunan Ordusunda muvazzaf ve Hayrabolu ha valisi yerli Rumlardan müteşekkil çetelertn, silahlı köylere geldiklerı ve dönüşlerinde silahsız gıttiklert, böylece Rumia nn havailde çete teşkilatını vücuda getirdikleri anlaşılmak tadır. H.T.V.D. sayı 1 0 veslka 224 200 - H.T.V.D. sayı 6 veslka
1 15
lll
kendilerince hemfikir olduklanna itimad ettikleri şahısiann suret-i Umumiyede celb ve kıtaatdaki mahalline sevk edilmekte olduğu, içiertnde tabi yet-i Osmaniyeyi haiz-.i ülvide henüz şayan-i iti mad olamayan eşhasa karşı dahi şimdilik bir ic bar olmayıp yalnız gönüllü kayıt olmak isteyen lerin huviyetlert kendilernce malum ve masduk olduğu anlaşılanlarda kabul ve şüpheli olaniann şimdiden celb ve sevkinden Hükümet-i Osmani ye'ce haber alınır ve ililaf Mümessillertne şikayet edilir mulahazasıyla sarf-ı nazar edildiği, silah altına davet edilen gençlerin Yunan subaylan ta rafından talim ve terbiye edilmekte olduğu, bu davetiert de "Patrtkhane Merkez Milli Komitesi" tarafından mahrem sürette icra edilmekte oldu ğu . . . " şeklinde tesbit edilmekteydi. 20 ı Bilahare Yunan Ordusu'nun Edirne'yi alıp Çatalca'ya doğru ilerlemesi üzertne Patrikhane o bölgedeki Rum Metropolit ve papazlarına Yunan askerlerini takdis etmelerini emretti. Bu sırada Edirne Metropolit'i Polikasyos yanına aldığı Pa paslarla birlikte Atina'ya Venizelos'a teşekkür et rneğe gittiği. 202 20 ı B.A. B.E.O. Umumi No 343454: Tayyıb Gökbilgln: a.g.e. C. I s. ı 54- ı 55 -
Yunanlılar bu sırada Fransızlann da muaventetiyle Batı Trakya'da' büyük faaliyet içine gırmışlerdi. bkz. B.A.B. E.O. Umumi No 345376 30 Teşrin-i sanı 35 tarfull Edirne Viia yetinden Dahiliye'ye gönderilen rapor. 202 s. 1 77
-
M. Ali Ayni, a.g.e. s. 3 ı 5: Süreyya Şahin, a.g.e.
1 12 Yine İstanbul ve Trabzon'a yönelik faaliyetler ortaya koyan 8 Kasım 1 9 1 9 tarihli Harbiye Nazı rı Cemal Paşa'ya sunulan Mustafa Kemal Pa şa'nın raporu herşeyi açıkça gözler önüne ser mektedir. "Geçen ay kiliseterin heyet-i idare intihabatı yapılmış bir çok Yunani zevat heyet-i idare azalı ğına intihab edilmiştir. Rum Patrikhanesi Yunan Sefaretinden aldığı emir üzerine kilise heyet mütevellilerinden baş kan kırk kişilik bir heyet intihab ettirmiş ve bunlara İstanbul Rum mebusları namını vermiş tir. Bu heyetin vazifesi İstanbul meselesi konfe ransda mevzu olunca propaganda için münasib görülecek eşhasın Paris, İngiltere, İsviçre, Yuna nistan'a izamile tahrikat ve teşvikatta bulunmak umum Rumlar narnma İstanbul'un ilhakını sarf ı mesaide bulunmak ve Yunanistan'dan gelen evamiri tatbik ve sevk edilen çeteleri icabeden yerlere İ'zam velhasıl hukuk hakimiyeti-i Osma niye ile gayr-ı kabil-ı ahval ve harekatı idare et mektedir. Hey'et İzmir'e de göndirelecektir. Yunanlı Miralay Aleksandros Simrafa'daki
1 2 gün evvel buraya gelerek Sefarethanede Yu
nan hafıye Zabitasının İstanbul teşkııatına me mur olmuş ve işe başlamıştır. Vazifesi bitince Atina'ya gidecektir. Bunun bir kaymakam iki mülazım, iki yüzbaşı muavini vardır. Bu mua vinlerden Yüzbaşı Dirikis Kalokilas bu günlerde Zalpili nam Torpido ile Pontus hükümet-i Cum huriyesi'nin jandarma teşkilatını tensik etmek
113 üzere Trabzon cihetlerine hareket edecektir." 203 Bütün bu anlatılan faaliyetlerde görüleceği gibi Patrikhane'nin özellikle Patrik Germanos V. yerine " Locum Tenens" (Vekil Kaymakam) seçi len Dorotheos Mamelis'in payı büyüktür. Bu pa paz aynı zamanda Politik alanda şakileri hazırla maktan daha etkili rol oynuyorrlu ve aynı za manda Mavri Mira Cemiyeti'nin başkanlığını da yapıyordu. 204
203
-
H.T.V.D. sayı II veslka 256
204 Bu Papaz'ın faaliyetiert Için bkz. Gotthard Jaesc hke a.g.e. s. 5 1 -53: 76: 89. 1 37 Tayyılı Gôkbilgln: a.g.e. c.ı 5. 60 -
1 14
C- MÜTAREKE DÖNEMİ PATRİKHANE'NİN ÖER FAALİYETLERİ Dİ a) Ayasofya İli İlgili Girişimleri: Daha önce de belirtildiği gibi Patirhane ve Rumlar Ayasofya'yı ele geçirmek karandaydılar. Bu işi ani bir gece baskınıyla halletmeyi düşün rneğe başlamışlardı. Bu düşünceyle atlas üzeri ne işlenmiş ikibuçuk metre genişliğinde bir Yu nan bayrağı ve işgal kuvvetlerinin de yardımıyla büyük bir çan hazırlamışlardı. Bu haber Rum semtlerinde çoşkunluğa sebep oldu. Ö te yandan Patrikhane de Ayasofya'da ayin yapmak için ha zırlanıyordu. Hükümet ise bu tasavvuru öğrenmiş ve cami koruma görevimi Hucüm taburu komutanı Şük rü Oğuz Bey'e vermişti. Verilen karar ise şu idi. "Ayasoyfya Camii'ne karşı herhangi bir tecavüz silahla karşılanacaktır. Üstün kuvvetlerle hu cüm karşısında mukavemet kırılacak olursa mi narelerine çan ve kubbesine haç takmalarına fır sat vermeden Ayasofya Camii dinamitle havaya uçurulacaktır. " Silahere Ayasofya'yı teslim alma ya gelen Fransız tabur komutanına bu karar bil dirilince sonuç alamayacaklarını aniayıp çekildi ler. Bu arada Yunanlılar 5 Şubat 1 9 1 9'da Aya sofya'nın hıristiyanlığa tekrar kazandırılması için " Kurtuluş Komitesi" kurmuşlardı. Komite
115 Avrupa başkentlerinde Ayasofya'run kurtuluşu için mitingler tertipliyordu. 205 Bunun yanında Rumlar bu sıralarda Ayasaf ya civannda birçok arsa ve binalan fahiş fıyatlar teklif ve sahiplerini itma (tamaa düşürme) ve ik na etmek suretiyle ele geçirmek istedikleri de gö rülmekteydi. Bunun üzerine Vükela Meclisi 28 Mayıs 19 1 9'daki toplantısında "Bu gibi hallerde fera muamelesine meydan verilmemesini elden çıkarılmak istenilen muhallerin Evkaf Nezaterin ce bedelleri tesviye edilmek suretille alınması ci hetine gidilmesi" karannı verdi. 20
b) Anadolu'daki Yunan İstilası Sırasında Patrlkhane'nin Girişimleri: Patrikhane bütün bunlann yarunda özellikle Yunan kuvvetlerinin Anadolu'da ileriediği dö nemlerde daha başka sırasıyla şu faaliyetlerde bulundu. Londra Konferansı toplanma hazırlıklan ve çalışmaları yapıldığı sıralarda 1 Şubat 1 92 1 'de Rumluğun kurtanlması için İ tilaf Devletieri baş kanlarına telgrafia baş vurdu. 9 Şubat 1 92 1 'de "Siyah Kitap" mümessilliklere verildi. 1 5 Şubat 1 92 1 'de İstanbul Rumlarıyla doğrudan doğruya 205 M. All Aynı: a.g.e. s. 3 ı 3 Bekir Berk: a.g.e. s. II Süreyya Şahin: a.g.e. s. ı 78- ı 79 Selahattin Salışık; a.g.e. 48-49: 290 llhan Aksay: Ayasofya Camii, Ankara ı968 s. 63 -68 All Gfıler: 'Yunan Gizli TeşkUatlan - Patrık hane" B.T.T.D.S. 32 Ekim ı987 s. 3 2 s. 70 -
206 - Adnan Sofuoglu: a.g.m. s. 227
1 16 Türkiye idaresinde kalacak Rumlar hakkında Patrikhane yazdığı uzun bir yazıyı bütün siyasi makamlara tevdi etti. Yine 22 Şubat ı 92 ı 'de Rumların kurtarılması için doğrudan doğruya Londra Konferansı'na telgrafla baş vuruldu.207 23 Şubat ı 92 ı 'de ise Patrik Kaymakamı bir çok hediye ve propaganda kitaplanyla İstan bul'dan Londra'Ya hareket etti. Yine Patrik 5 Mart ı 92 ı 'de Edremit halkının Yunanistan'ın idaresini istediğine dair Londra'ya telgraf gönderdi. Bu arada 5 Mart ı 92 ı 'de Pat rikhane'ye hücumda bulunan Meb'us Kampa nıs'in konuşmasına karşı Yunan Dışişleri Baka nı Baltais; 'Yunan Milleti bugün Fener Patrikha nesine şükran borçludur. Onun geçmişteki mü cadeleleri Yunan milletini bu futuhata nail ettir di. Sözlerinizi geri alınız" diyerek teşekkür etti ki bu Patrikhane'nin faaliyetlerinin etkinliği açısın dan çok dikkat çekici bir ifadedir. 2°8 9 Mart ı 92 ı 'de o sırada Londra'da bulunan Patrik Meletyos Deroitos ile görüştükten sonra Sen Mars kilisesinde "Fener Patrikhanesi'nin Hı ristiyanlık adına yaptığı mücadeleyi, Türklere karşı açılan savaşları" detaylı bir şekilde anlattı. Bilahere 20 Mart ı 92 ı 'de Meletyos propaganda 207 Süreyya Şahin: a.g.e. s. ı 73: Pontus Meselesi s. 33 Matbuatı Mürtriyet-i Urnurniye (Komisyon) Anakara ı 337 -
208 - Pontus Meselesi s. 35: Bekir Berk: a.g.e. s. 20 Sü reyya Şahin a.g.e. s. ı 73- ı 74
1 17 için Arnenka'ya vardı. Bu sırada da Patrikhane Yunan ordusuna selamlarını ve hediyetelini gön derdi. 209 1 2 Mart 1 92 1 'de ise Patrikahane meclisieli ve Müdafa-ı Milliye Cemiyeti (Rum) Hııistiyanlı ğın kurtarılmasını telgrafla Londra'dan istediler. 1 9 Mart 1 92 1 'de de Patıikhane, şayet Sevr mua hedesi değişecek olursa Rumların düşecekleri durumlan beyan eden bir yazı kaleme alarak ili laf Başbakaniarına telgrafla gönderdi. Yine Patrikhane Yunan ordusuna yardım için 2 Nisan 1 92 1 'de Zapyon Lisesi'ni Yunan ya ralılar için hastane olarak tahsis etti. 8 Mayıs 192 1 'de de İstarıbul çevresinde güya Rumiara yapılan zulümler ve tehcirden dolayı si yasi temsilcilere şikayette bulunuldu.
Bu sırada Meletyos'un çabasıyla Arnenka'da ki Yunanlılar tarafından sağlanan bir milyon Frank Patıikhane'ye teslim edildi. 8 Haziran 192 1 'de ise kendi fadelertyle "Kur
tulmamış Rumlar" için takibe başlanan siyaset ten dolayı ki bu sırada Anadolu'da Yunan taar ruzu başlamıştı, patrikhane Yunanistan'a bir te şekkür mektubu gönderdi. 2 1 0 B u arada kendisini Bizans'ın XIII'ncü Kons tantin'i ilan etmek isteyen Yunan Kralı ki Ana dolu'da başlatılacak taarruz için İzmir'e gelmişti, 209 S11reyya Şahin a.g.e. s. aynı yer 2 1 O S11reyya Şahin a.g.e. s. 1 73 - 1 74 -
-
1 18 Başbakan Gonaris, Harbiye Nazın Teotokidis, Papulus ve Genel Kunnay Başkanı'nın katıl masıyla Ankara yolunu açacak savaş için Kü tahya'da dokuz gün süren bir toplantı yapılqı. Bu toplantıya Kilise adına Efes Metropolit'i Teos Kifıqis katılmıştır.2 1 1 1
Yine dışarıda propagandasına devam eden Patrikhane 13 Temmuz 1 92 l 'de Amerika'daki Rumlar'a verdiği bir işaretle bu Rumlar Anado lu'daki Rumların Türklerin idaresinden kurtarı larak Amerika tarafından himaye edilmelerini is tediler. Bu sırada Anadolu'da taarruza geçmiş bulu nan Yunan ordusu bazı başarılar elde etmişti. İ ş te bu sebeple 3 Ağustos 1 92 l 'de Patrik Kayma karnı, Patrikhane'nin balkonuna çıkarak Yunan ordusunun muzafferiyetleri hakkında bir konuş ma yaptı. Silahere Yunan ordusuna fiilen yardım için gönüllü gönderme kararı verildi. Arkasından maddi yardım sağlamak gayesiyle büyük bir faa liyette bulunulması karar altına alındı. 2 ı 2 2 ı ı - Cemal Kutay: a.g.e. C . ı9 s . ı o ı ı 6 ıoı ı 7: Mufas sal Osmanlı Tarihi C. 6 s. 3589: S. Şahin a.g.e. s. ı 70 -
2 I 2 Süreyya Şahin a.g.e. s. ı 73- ı 4 -
Yenizelos Atina Metropolili Meletlos Metaksakis'in Istan bul Patrikliği'ne seçilmesi yolunda çalışmalar yapıyordu. Giıitli olan Meletios, Venizolos'un çocukluk arkadaşı idi ve Megali l deayı kuvvetle benimsemiş bir din adamı olduğun dan Patrtldik makamına layık görülüyordu.
24 Ocak ı 922 tarihinde Atina ve İstanbul'dan gelen telg
haberlerinden Meletlos'un Patıikliğe seçildiği öğrenilin ce Kıbns Rumlan şenlikler yaptılar. Meletlos ı9 ı o- ı s yılla nnda Larnaka Metropolitliği yapmıştı.
raf
1 19 Meletıos'un gerek Atina Metportlltl olması gerek Eno sls'e bağlılıgını açıkça Uan etmesi Yunan emperyalistleri için cesaret vertel idi. ·Meletlos Metaksalers'ln lstanbul'a gelişinde (24 Şubat 1 92) Ingiliz temsilciliği ve General Harnngton adına gönde rilen temsilciler ve Romanya ile Sırhistan mümesslllert tara fında resmen karşılanması Atina basınında Kıbns Rum, kay naklannda ölçüsüz yorumlara yol açtı. Nitekim yayın organlan "Metaksakis'ln merkezi Istan bul olmak üzere bir Yunan Cumhurtyetl kurmak niyetinde olduğu ve bu cumhurtyetin başkanlığına Venizelos'u getire ceği" yolunda haberler yayınlanmaktaydılar. Bu gazetelerin yazdıklanna göre, I stanbul'un Yunan ordusuna devredümesi töreni pek parlak olacaktı. Tôrene davet edilenler arasında Meletlos'un eski dostu Baf Metropl litl Yakovas da vardı. Lefkoşe'de çıkan Rwnca Eleeterta Gazetesi 2 Mart 1 922 tarihli sayısında bu konu ile ilgili olarak "Patrtk Meletios'u tebrtk etmek ve Konstantinepolis'in Yunan ordusuna devri töreninde hazır bulunmak üzere 1 00 kişilik bir hrtstıyan kafilesini Kıbns'tan götürmek Için Milatyadi isimli Yunan vapuru klralanmıştır. Vapur 26 Martta Kıbns'tan hareket edecektir" şeklinde haber yer atmaktaydı. Berta Remzi Ozoran: Kıbns Türkü ve Rum Tahrtklert" Türk Kültürü Mart 1 970 s. 89 s. 332-342
1 20 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM LOZAN VE
SONRASI DÖNEMLERDE
PATRİKIIANE A- WZAN GÖRÜŞMELERİ si:
a) Lozan Görüşmelerinde Patrikhane Mesele-
Bilindiği gibi 1 92 1 yılından beri Patrikha ne'nin başında bulunan. ki Venizelos'un çocuk luk arkadaşı ve Giriili olan, Meletios 1 92 1 sonla nnda Patlik seçilip 24 Şubat 1922'de İstanbul'a gelişinde ingiliz temsilciliği ve General Harring ton adına gönderilen temsilcilerle Romanya ve Sırhistan mümessilleıi tarafından resmen karşı lanmış ve Atina basınında ve Kıbns'taki Rum ga zetelerinde ölçüsüz yorumlara sebep olmuştur. Nitekim adı geçen basın Meletios Metoksakıs'ın merkezi İ stanbul olmak üzere bir Yunan Cum huriyeti kurmak niyetinde olduğu ve bu cumhu riyetin başkanlığına Venizelos'u getireceği haber lerini yazmışlardır. 21 3 Yukarıda belirttiğimiz gibi gerçekten de bu yönde faaliyet göstermişti. Bila here IV. Meletios 1 922 sonu ve 1923 başlan iti barıyla sürekli olarak Türkiye aleyhine ve Anka ra yönetimine ve büyük zaferden sonra onun İ s tanbul'a tayin ettiği mülki zevata karşı olumsuz 2 1 3 - Süreyya Şahin: a.g.e.
s.
221
121 tavırlar takınmışt.2 14 Nitekim Meletios herşeyden evvel, yani Türk milli mücadelesinin peşinden hemen sonra İs tanbul'a tayin olunan Refet Paşa (Bele) konusun da güvensiz bir ortam meydana getirerek, Lord Curzon'un Müttefik kuvvetler komutanı General Harrington nezdinde güvenlik girişiminde bulu nulmasını istedi bu sonuncusu da, Refet Pa şa'dan şahsen koruma garantisi talebinde bu lundu. Patrik Meletios aynı zamanda, Türk ka muoyunun tepkilerini azaltmak üzere basınla da temasa geçti. Nitekim Journal d'Orient ve Stam boul gibi gazetelerin muhabirieriyle yaptığı rö portajlarda sorunların "afedilip unutulması" ge rektiğinden ve " . . Halife Ömer ile Fatih Sultan Mehmed'in bağışlayıcılıklarından dem vuracak tır". 2 1 5 Lozan görüşmelerinde ise Patrikhane mesele si ahali mübadelesi meselesinin görüşülmesi sı rasında gündeme geldi. Nitekim Lord Curzon'un başkanlığıru yaptığı birinci komisyonun ı Aralık ı 922 tarihli genel oturumunda Dr. Nansen'in bir raporu okundu. Bundan sonra Rum nüfusun Arıadolu'daki duru mu üzerinde kısa bir görüşme yapıldı. Bilalıere Komisyon, ilgili iki taraf arasında ayn bir antlaş ma yapılması gayesiyle nüfus mübadelesine 2 1 4 - M. Murat Hatipoğlu: 1923- 1 938 Yıllan Arasında Türk-Yunan İlişkileri, Ankara 1 993 s. 48 (H. Ü . Atatürk Il keleri ve lnkilap Tarihi Enstitüsü yayıınlanrnamış doktora tezi) 2 1 5 - M. Murat Hatipoğlu: a.g.e. s. 49-50
122 (Rum ve Türk azınlıklannal ilişkin bütün mesele leri incelemekle görevli özel bir komite kurul masını kararlaştırdı. Bu komite, çağıran devletlerden her biriyle, Türkiye ve Yunanistan'ın birer temsilcisinden ve uzmarılardan meydana gelmek üzere hemen ku ruldu. Komisyonun başkanlığına Montağna geti rildi. Ertesi gün bu komisyon ilk toplantısını yaptı ve Dr. Nansen'in Anadolu'da ve Yunanistan'da yaptığı soruşturmanın sonuçlarıyla, durumun kural dışı ve ağır şartlarının yarattığı çeşitli me seleler arılatıldı. B ilahere Komisyon ı- Sivil rehi nelerin geri verilmesi, 2 - Savaş tutsakların mü badelesi, 3 - Nüfus mübadelesi (Rum ve Türk azınlıklar) şeklinde üç başlık altında topladığı meseleleri ineelerneğe başladı. Komisyonda sivil rehinelerin geri verilmesi ve harp esirlerinin değiştirilmesi hususunda kolay anlaştı. Ancak nüfus mübadelesi meselesi sıra sında İstanbul ve Batı Trakya halkının mübade sesi hususunda anlaşarnadı ki bu mesele içinde en önemli yeri Patrikhane meselesi tutmaktaydı. Komisyonda yapılan görüşmeler sonucunda Türk temsilci heyeti ilke olarak Rumlann, az sa yıda olmak üzere İstanbul'da kalmasına razı ol du. Ancak Türk heyeti şu kural dışı durumlan ve şartları ileri sürdü: 1 - Türk uyruğu olmayan bütün Rumların İ s tanbul'dan çıkartılması, 2- İ stanbul doğumlu olmayan Türk uyruğu
1 23 bütün Rumiann İstanbul'dan çıkartılması, 3- Son üç yıl içinde Türkiye'ye karşı düşmanca davranmış bütün Rum derneklerinin ve birliklerinin İ stanbul'dan uzaklaştınlması, 4- İstanbul Rumlan yaranna kabul edilmiş kural dışılıktan yalnız Beyoğlu, İstanbul ve Üs küdar Rumlannın yararlanması,
5- Evrensel Patrikliğin, bütün organları ve kurallarıyla birlikte, İstanbul'dan uzaklaştınlma sı. Türk temsilci heyeti alt komisyonda yapılan görüşmelerde bu hükümlerden bir kısmından vazgeçmeğe, bir kısmını da değiştirmeye razı edilmiştir. Fakat Türk heyeti son nokta üzerinde yani Evrensel Patrikliğin İstanbul'dan çıkartıl ması konusunda direnmekten vazgeçmemiş tir. 2 1 6 İşte b u mesele çok uzun tartışmalara konu oldu. Böyle bir tedbire başlangıçtan beri İngiliz temsilci heyeti karşı çıkmıştır. Fransız temsilci heyeti de İngiliz Temsilci heyetiyle aynı görüşü savunmuştur. Türk temsilci heyeti ise 1 6 Aralık 1 922 gün kü oturumda Alt komisyona mesele ile ilgili bir yazılı bildiri sundu. Bu bildiride Büyük Millet Meclisi Hükümeti'nin Dünya Savaşı sonucu ola rak genişlemiş ya da yeni kurulmuş olan devlet lerce tanınan aynı hakların, Türkiye'de oturan 2 1 6 - Seha L. Meray; Lozan Banş Konferansı-1\ıtanaklar Belgeler- T. I C. I K. I Ankara ı 973 s. 333-337; M. CemH Bilsel; Lozan. 2. Kitap Istanbul ı 933 s. 295
1 24 azınlıklara verilmesi niyetinde olduğunu belirt mekte ve şunlan eklemekteydi: Türk Hükümeti, Halifelikle Devletin birbirinden ayrılması ve demokratik rejimin kurulması yüzünden, Os manlı İ mparatorluğu'nda, müslüman olmayan topluluklara tanınmış bulunan ayrıcalıklara son vermiştir. Azınlıkların hayır eğitim ve yardım ku rumlanyla Devlet arasındaki ilişkilerin doğrudan doğnıya yürütülmesi gerekmektedir. Din adam lan sınıfı ile bu sınıfın en büyük başının, gele cekte, yalnız ruhani işlerle uğraşmalan zorunlu dur. Her zaman siyasal bir organ olmuş bulunan Patriklik yararlanageldiği siyasal ayrıcalıkların ve kendisine organik bakımdan bağlı kuruıniann ortadan kalkmasından sonra, varlık nedenini yi tirmesi yüzünden, Türkiye sınırı dışına çıkartıl malıdır. Bu bildiri üzerine A. B.D. Temsilci Heyeti, Ev rensel Patrikliğin İstanbul'da bırakılması yönün de Amerikan kamuoyunun büyük bir bölümünce açıklanan istekleri Amerikan Hükümeti adına belirtti. Yunan temsilci heyeti, Evrensel patrikliğin İstanbul'dan uzaklaştınlmasını öngören bir an laşmaya taraf olamayacağını söyledi. Bunun üzerine Fransız Temsilci Heyeti uz laştırıcı bir formül bulmak gayesiyle şöyle bir tel kinde bulundu: İ stanbul'da bir Patriğin kalması bu patriğin, yönetim yönünden ve siyasal yönden Yunanistan, Romanya, Yugoslavya v.b. Ortodoks kiliseleriyle ilişkileri olmadığı gibi, bağımsız olan İ stanbul kiliseleriyle de ilişkili olmaması, Patri ğin, ortodoksiann dinsel başı olması sıfatıyla, sı-
1 25 nırlı yetkileri olacaktır. Patıik, Türk Hükümetin ce uygun bulunacak adaylar çizelgesinden seçi lebilecektir. Öte yandan Patriğin, ruhani konu lardaki çalışmaların ötesine geçip geçmediğini denetlerneğe Türk Hükümetinin yetkisi olacaktır. 217 Diğer taraftan 26 Aralık oturumunda Yunan Temsilci Heyeti alt komisyona bir bildiri suna rak, Türk Temsilci Heyeti'nin öne sürdüğü iddia ları kabul etmediğini açıkladı. Bildiride Yunan Temsilci Heyeti kendisini, Evrensel Patrikliğin, İ stanbul'dan uzaklaştınlması konusunda bir gö rüşmeğe katılmayı kesin olarak reddetmek zo rundadır diyordu. 2 1 8 Bunun üzerine yine devreye giren Fransız Temsilci Heyeti, bütün ortodoks kiliseleri üzerin de üstünlüğü olan Evrensel Patrikliğin, dünya işlerine ilişkin haklarına son verilerek, İ stan bul'da bırakılması ilkesine dayanan bir anlaşma yı incelemelerini, Türk ve Yunan temsilci heyet lerine salık verdi. Türk Hükümeti Patriğin atan masını denetleyebilecek ve çalışmalannı sınırla yabilecekti. Fransız Temsci Heyeti ayrıca Türki ye'nin Demokratik bir devlet olarak, dinsel hoş görü ile davranması gerektiğini sözlerine ekle di. 2 1 9 Bilalıere 3 Ocak ı 923 günü İ ngiliz temsilci he yeti bir bidiri okudu. Bildiride "Son oturumu muzdaki görüşmeren Lord Curzon'a bildirdiğim2 1 7 - Seha L. Meray: a.g.e. T. 1 C. I K. I s. 337-338 2 1 8 - Seha L. Meray: a.g.e. T. I C. I K. I s. 339 2 19 - Seha L. Meray: a.g.e. T.l C. I K. I s. 339
126 de, kendileri bana, Evrensel Patrikliğin (Oecu menical Patriorchate) İstanbul'dan çıkartllması nı öngören hiçbir teklife katılmayacağını bir defa daha belirtmek için kesin talimat vermiştir. Lord Curzon şöyle düşünınektedir: Türkiye'deki Rum topluluğun yurttaşlık haklarıyla siyasal hakları sorununa nasıl bir çözüm bulunursa buluns -bu sorun başka bir alt komisyonda gö rüşmelere konu olmuştur- Evrensel Patriğin, or todoks kiliselerinin Yüce başı ve Türkiye orto doks kilisesinin başı sıfatıyla sahip olduğu hak lara ve salt ruhani yetkilere halel getirmek hak sızlık olacakbr" deniyordu. 220 Daha sonra Yunanistan yazılı bir bildiri su narak bu konudaki görüşlerini ve isteklerini dile getirdi. Bu bildiride patriğin İstanbul'da kalması nın vazgeleçilmez olduğu savunulmaktaydı.22 1 Bunun üzerine 4 Ocak 1 923 günkü oturum da Türk Temsilci Heyeti Yunan bildirisinin Fran sız telkinini toptan ve kesin olarak reddi anlamı na geldiğini belirterek Patrikliğin İstanbul'dan uzaklaşbnlmasını resmen istedi; çünkü bu ku rum şimdiye kadar Türkiye'de her zaman politi kayla uğraşmıştır ve politikayla uğraşmaya ara vermeyecektir. Türk temsilci heyeti aynı zaman da son savaş sırasında patrikliğin devlete karşı davranışının çok düşmanca olduğuna işaret ede220 Seha L. Meray: a. g. e. T. I C. I. K. I. S. 339 -
22 I Bildiri metni bkz. Seha L. Maray: a. g. e. T. I C. I K. I s. 339- 340 -
1 27 rek, Patrikliğin istanbul'da kalmasının yeni an laşmazlıklara yol açacağı kanısında olduğunu belirtti ve Patriklik Aynaroz'a (Mont Athos) ta şınabileceğini söyleyerek Ortodoksluk dünyası üzerinde ruhani nüfuzunu kullanabilir" dedi.222 Yunan Temsilci Heyeti ise yine patrikliğin İs tanbul'da kalmasının vazgeçilmez olduğunu sa vunarak, bu şehri bırakıp gitmek zorunda kalsa bile Patrik, her zaman İstanbul Patriği ve Başpis koposu (Patriorche et archeveque de Constanti nople) ünvanını taşıyacaktır dedi ve Meşrutlyelin ilanma kadar Patrik, Rum milletinin başıydı, yet kileri kendisine Türk Hükümetinin verdiği berat larla doğrulanmıştı, patriğin Türk uyruğu olması gerekmektedir, Devlet memurları aşama sırasın da vezir rütbesi taşımaktadır diyerek görüşlerini tekrarladı. 223 Ancak Türk Temsilci Heyeti görüşünden vaz geçmemiş ve Halifenin dünya işlerine ilişkin yet kilerine son veren Türk Hükümetinin, Evrensel Patrikliği İstanbul'dan uzaklaştırmağa kesin ola rak karar verdiğini söylemiştir. Türk Temsilci Heyeti İstanbul'un Rum halkı bu şehirde kalmak istiyorsa, Patrikliğin İstanbul'dan çıkartılması zorunludur, böyle olmazsa, Rum halkının İstan bul'dan çıkıp gitmesi gerekecektir diyerek, Patrik sorunu çözümlenmese Alt Komisyon'un incelen mesine havele edilmiş bulunan öteki meselelerin 222- Seha L. Meray a.g.e. T. ı C. I. K. ı 223
-
s.
340
Seha L. Meray: a.g.e. T. ı C. ı K. ı s. 34 1
128 çözüme bağlanın ası için teklif edilen yollara iliş kin olarak, esas bakımından açıkladı ı nzasını geri alacağını da sözlerine eklemşiştir. 2 4
�
Bu şekilde Alt -Komisyonda çözümsüzlüğe giden mesele bilalıere Alt Komisyon reisi Mon tanya tarafından yapılan çalışmaları anlatan bir raporla 10 Ocak 1 923'te Birinci Komisyona geti rildi. 225 Patrikhane meselesi Lozan'da görüşülürken Ankara'da B . M . M 'nde de gündeme geldi. Nite kim 25 Kanun-ı evvel 1 338 ( 1 922) kapalı oturu munda İsmail Suphi Bey (Burdur Mebusu) bir takrir sunarak: İstanbul'da Rumların bekasına ve Patrikhanenin ibkasına şiddetle itiraz ettiğini belirtti. Takrirde İsmail Suphi Bey bu mesele ile ilgili uzun izahattan yani patrikhanenin o günkü davranışını "mesele gayet vazihtir. O Patrikhane ki bu gün bile Türk murahhasına riyakarlıkla ge lip orada bulunan Türkiye Mümessilene gelip müracaat etmeği zül ve ar saymıştır ve kendileri için zul ve ar görmüş gelmemiştir. Hala bu gün ifsadatla meşguldür." şeklinde açıklayıp, bilalıere mübadele ile ilgili bilgi vererek İstanbul da dahil bütün bölgelerde yaşayan Rum ve Ermenilerin mübadele edilmesi gerektiğini belirttikten sonra da sözlerini "Bianenaleyh İstanbul Rumlan, Er menileri behemehal mübadele edilmeli ve Patrik224 - Seha L. Meray: a. g.e g. T. 1 C. 1 K 1 s. 341
225 Raporun tamamı Seha L. Meray a. g. e. T. I C. I K. 333-341 Bu oturum Için bkz. s. 320 v.d. -
I
s.
1 29 ler kovulmaladır. O Patrikler, bilmem süryani katolikler, bilmem Milki Patrikligi, bilmem orto doks türlüleri vardır. Bunlann hepsi gitmelidir" diyerek sözlerini tamamladı. Ancak sundugu takıir meclisce kabul edilmedi. 226 Yine 1 Kanun-i Sani' 1 338 ( 1 923)'te kapalı oturumda B . M . M . 'ne Lozan görüşmeleri ile ilgili izahat veren Konferans azasından Hasan Bey (TrabZon Mebusu) Patrikhane konusunda " . . . ve şunu da arz edeyim ki Patrik'in dahi kovulma sında epeyce müşkilat çekilecegi cereyan eden müzakerattan anlaşılmakatır: Bir ekalliyet huku kundan mada eski Patrikhaneler imtiyazat-ı mezhebiye misali, Sen Sinod meclisi, diğer Mec lis-i cismani vesair meclisleri de muhafaza etmek fikrini ileri sürdüler. Fakat bütün ekalliyetlerin söylendiği bir sırada ve bütün memleketlerin ver diği hukukları verdikten sonra bunları süret-i katiyede orta yerden kalkması bir mesele-i kat'iye olarak kabul edilmiştir. Binaenaleyh Pat rik İstanbul'da kalmaga muvaffak olabilirse artık eski teşkilat vesaire ile değil alelade bir Rum Pa pazı, alelade bir ruhani teşkilat sıfatıyla kalacak tır. Şunu arz edeyim ki Patrik'in istanbul'da kal masına katiyyen söz vermiş degiliz. . . " açıklama sını yapmaktaydı. 227
I. B.M.M. Açık oturumunda 226 - Gizli Celse zabıtlan. Türkiye Iş Bankası Yayınlan C. 3 Ankara ı 985 s. l l 55 227 Gizli celse zabıtlan C. 3 s. ı ı 73 -
1 30 3. İçtima 1 67. toplantısı Hüseyin Hüsnü Efendi (Isparta) Patrikhane ler İstanbul'da kalacak nu sorusuna Rauf Bey; "Arzedeyim efendim İstanbul'da Patrikhanenin kalmasını zahiren dini nokta-i nazardan arzu ediyorlar. Hakikatte, başta Yunanistan olmak üzere, memleketimizi daima ihtilal idaresinde görmek ve ihtilafab sıyasiyye içinde bulundur mak istiyen bir takım aynı kalıyor taraftar olu yor. Zannediyorum ki ma'lumatları olmıyan rü essay-ı hükümetleri de bunu iltizam eder görü nüyorlai. Halbuki Efendiler! Fatih Hazretlerinin bir lütuf ve atiyet olarak ihsan ettiği müsa'adata, ahfadı bizler, Kemal-i hünnetle ri'ayet ettiğimiz halde, mukabilinde hiyanet, hayatımıza kastedil diğini gördük. Hem bize, hem hemcinsierimize ziyan getirdiklerini gördük. Biz artık aynı hatayı tekrar etmek istemiyoruz ve edemeyiz; biz etmek istesek de bu millet bize müsaade etmez. (Alkış lar, Aynaroz'a, Atina'ya gitsin sesleri . . . ) 228 Mustafa Kemal Paşa'nın Hakimiyet-i Milliye 20 Ocak 1 923'te yayınlanan beyanatı da şöyley di: "Bir fesat ve hiyanet ocağı olan ve memle
ketimize nifak tohumları eken, uyuşmazlıklar yaratan, hıristiyan hemşehrilerlmizin huzur ve refahı için de uğursuzluğa ve felakete se bep olan Rum patrikhanesini artık toprakları mız üzerinde bırakamayız. Bu tehlikeli teşki228 - Zabıt cedlresl 3. lctlma 1 67. toplantısı
131 latı memleketimizde muhafazaya bizi mecbur etmek için ne gibi vesile ve sebepler gösteri lebilir?
Türkiye'nin, Rum Patrlkhanesi için arizi üzerinde bir sığınılacak yer göstermeğe ne mecburiyeti var? Bu fesat ocağımn hakiki yeri, Yunanistan değil midir. Büyük Millet Meclisi tarafından idare edilmekte olan yeni Türkiye Bab-ı ili'nin taht-ı idaresindeki eski Osmanlı İmpa ratorluğu değildir. Yeni Türkiye şeref ve haysiyet kudret ve kuvvetini müdrik ve hukukunu muhafaza için mevcudiyetini tehlikeye atmağa hazır ve amadedir. "229 İ smet Paşa'nın Patrikhane ile ilgili anlaşma olmazdan evvelki beyanatı da şöyleydi: " Biz Rumların ve sair anasınn umur-u Mezhebiyeleri ne tamamen hürmetkarız ve onların kiliselerine kema-fıssabık riayet edeceğiz, istedikleri reis-i ruhaniyi intihab hakkını haiz olduklannı kabul ve teslim ederiz. Ancak Patrikhane müessese-i hazırasının ibkasına kat'iyyen muvafakat edeme yiz. Patrikhane meselesi zaten hukuken tebeddül edecektir. Patrikhanenin dahili Meclisleri -ki ru hani, cismani ve muhtelif meclislerden ibarettir artık bu günkü şekilde kalamaz. Çünkü ortada artık Anadolu ve Rumeli metropolitleri yoktur. Patrikhane devletin hudud-u hazırasına ve Rum ların ancak İ stanbul'da bulunabilmesine göre 229 - Hakimiyet-i Milliye; 20 Ocak 1923; aynı konuşma bkz. Süreyya Şahin a.g.e. s. 203
1 32 tebdil-i şekil ve mahiyet mecburiyetindedir. Pat rik Efendinin artık İstanbul'da işi yoktur. Bu bir şahıs meselesi değildir. Bir müessese meselesidir ve bu müesese arz ettiğimiz esbabdan naşi behemahal değişmelidir. u2 30 Gelişmelerin Ankara cephesini bu şekilde or taya koyduktan sonra şimdi tekrar Lozan görüş melerine dönelim. Yukarıda belirttiğimiz gibi Alt komisyon Reisi 1 O Ocak 1 923 günü Birinci ko misyona meseleyi sunmuş ve görüşmelerin neti cesini anlatırken sivil rehinelerin geri verilmesi, harp esirlerinin ve ahalinin değişilmesi meselele rinden ilk ikisinde kolay anlaşıldığını, üçüncü maddede mecburiliğin ve İstanbul ile Batı Trakya halkının durumu çekişmelere sebep olmakla be raber bütün değişme işinin beş altı oturumda halledildiğini, ancak son bir meselenin yani Pat rikhane meselesinin yirmi oturumu işgal ettiğini ve meselenin halledilemediğini belirtmişti. 23 1 Bundan sonra meseleyi Birinci Komisyon ay nı gün yani 1 0 Ocak 1 923'de ele aldı. Burada ilk sözü alan Lord Curzon Alt Komis yonun incelediği diğer konular üzerindeki görüş lerini belirttikten sonra Patriklik sorununun hiç düşünülmeden ansızın çıktığını anlattı ve "Türk Heyeti İstanbul Rum Patrikhanesinin ilga veya nakledilmesini istedi" dedikten sonra bu "az kal dı bütün müzakereleri akim bırakacak idi" dedi. Lord Curzon Patrikhane ile ilgili göıjişlerini de özetle şöyle dile getirdi. O'na göre Patrikhane, 230 Süreyya Şahin; a.g.e. s. 203 23 1 - Seha L. Meray: a.g.e. T.I C. I K. I s. 320- 3 22 -
1 33 asırlardan beri İstanbul'dadır. İlk imtiyazı Fatih vermiş ve ondan sonra gelen Padişahlar bu imti yazlan tasdik ve tezyit eylemişlerdir. Patrik, hem Rum ortodoks kilisesinin reisidir hem Türkiye'ye tabi memurdur. Amerikan Heyet Başkanı, Patıi gin İstanbul'da kalmasını büyük ısrarla isteyen görüşünü açıklamış ve A.B. D . 'nin uzaklıgına rag men bu işe çok ehemmiyet göstermiştir ki kendi sine de Lozan'a geldiginden beri Dünyanın her yerinden bu iş için mektuplar ve telgraflar gel mektedir. Türk Temsilci Heyeti, Patrigin bu yetkilerini sonradan siyasi amaçlarla kullandıgını, üstelik, Patrikligin siyasal bir kışkırtma merkezi oldugu nu bile iddia etti. Bu iddialar dogruysa, Patrikli gin siyasal ayrıcalıklarını şüphesiz degiştirmek, kısıtlamak ya da bunlara son vermek için, bun lar, yeterli bir neden sayılabilir. Böyle bir teklif Patrigin yetkilerini kötüye kullandıgı ya da bu yetkilerin Türk Devleti için bir tehlike yarattıgı ispatlanırsa -öncelikle göz önünde tutulmak ge rekir. Ne olursa olsun bu iddialara, Patrigin ru hani konulara ve kilise işlerine ilişkin yetkilerine son vermek için bir neden sayılamaz. Patrigin si yasal alanlarla yönetim alanlarında bütün yetki leri elinden alınmakla birlikte, ruhani konularda ve kilise işlerinde yetkilerini kullanmaga devam etmemesini gerektirecek bir neden yoktur. Tam tersine, ruhani konulara ve kilise işlerine ilişkin bu yetkilerine son verilecek ve Patriklik yerleş miş bulundugu İstanbul'dan uzaklaştırılacak olursa Medeniyet dünyasının vicdanı yaralannuş
1 34 olur.232 Lord Curzon'un teklifi ise şöyleydi ve bu tek lifi bütün heyetler nanuna yapıyordu; " Patriklik kurumunun ileride siyasal niteliği ile yönetim alanındaki yetkilerinden yoksun bırakılması ve gene İstanbul'da kalınakla birlikte salt bir din kurumu halini alması gerekecegiğini, müttefik Devletlerin kabul ettiklerini bildirmek istemekte dir."233 M. Barrare: M . Montagna'nın yaptığı konuş maya ve bunu tamamlayan Lord Curzon'un gö rüşlerine bütünüyle katıldığını söyledi. 234 M. Digmandy; Romanya kilisesinin bağımsız olduğunu ve kendi kendini yönettiğini, Evrensel Patriklik ile yalnız ruhani bağları olduğunu ha tırlattı ve Yüzyıllardır İstanbul'da bulunmakta olan patrikliğe karşı oldu bitti yollarına başvuru lacak olursa, bunun Romanya'nın dinsel duygu larını yaralayacağını Türk Temsilci Heyetine dostça hatırlatmak istemektedir" dedi. 235 Sırp Murahhası M. Rakitçh; özetle Türk he yetinden istenilen şeyi kabul etmesini diledi ve, "Aguste Comte insanlık miktarca yaşayanlardan ziyade ölülerden teşekkül eder. Patrikhane in sanlığa büyük hizmeti geçmiş müesseselerden 232 Genış bılgı Için bkz. Seha L. Meray a.g.e. T.I C. I K. I s. 323 - 325 M. Cemll Bllsel; a.g.e. s. 295-296 -
233 Seha L. Meray a.g.e. T. I C. I K. I s. 324- 325 234 - Seha L. Meray a.g.e. aynı yer -
235 Seha L. Meray; a.g.e. T.I C. I K. I s. 325-326 M. Cemll Bllsel; a.g.e. s. 296 -
135 biıidir. Onun ortadan yok oluşu medeniyelin bir kısmının yok oluşu tesirini verecektir. Her din den olan insanların vicdanlan yaralanacak ve hiç kimse şunu görmezlikten gelemeyecektir. Birkaç yüzyıllık geçmişiyle, Halifelikten bile eski olan Patlikhane taassup devirlerinde bile devam etmiştir. Şimdi böyle bir müesseseye yer vermek te, yalnız 1ürkiye'nin karşı koyması asri devletler arasında yer almak isteyen 1ürkiye hayrına ol maz" şeklinde görüşlerini belirtti ve Lord Cur zon'un teklifine bütünüyle katıldığını ifade et ti. 236 Venizelos; "Patrikğe son verilmesi ya da pat rikliğin İstanbul'dan çıkartılması konusunda 1ürk temsilci heyetinin öne sürdüğü iddialan kı saca inceleyeceğini söyledi ve özetle Rum patrik hanesi siyasi tesir yapıyor harpte 1ürkiye düş manlarıyla beraber hareket etmiş. Halbuki Pat rikhane devlete karşı sadakatten ayrılmamış. 1 82 1 Yunan ayaklanm asından sonra Patlik asıl dı. Bunun sebebi hükümetin kendisini millet ba şı ve bu sıfatla Rum milletinin eylemlerinden so rumlu saymasıdır. Son savaş sırasında, daha doğrusu Mondros silah bırakışmasından bu yana olup bitenler, Patriğin hükümete bağlılık duymadığını ıspatla yamaz. Çünkü bu olup bitenler yüzünden Os manlı Hükümeti patıiğe her hangibir kusur yük leyememiştir. Savaş gibi büyük bir afetin vicdan larda yaratabileceği derin karışıklık gözönünde 236 Seha L. Meray: a.g.e. T. 1 C. 1 K. 1 s. 326 M. Cemil Bilsel a.g.e. s. 296 -
1 36 tutulmalıdır. Geleceğe ilişkin olarak hüküm ver mek için geçmişe dayanmak hem haksız hem de tehlikeli olur. " Yenizelos bilalıere Rıza Nur Bey'in 1 6 Atalık 1 922'de Alt Komisyonda okuduğu bildiriyi hatır lattı ve bazı kısımlan okuduktan sonra; "Türk Hükümetinin, Patrikliğin bu esaslar içinde fakat Lord Curzon'un teklif ettiği gibi, yalnız ruhani iş lerle kilise işlerine ilişkin yetkiler kullanmak üze re olduğu yerde bırakılınasını isternek için bu bildiriye dayandığını söyledi. Hiç şüphesiz Pat nkliğin durumunda böyle bir değişiklik yapınağa kilise hukuku elvermektedir. Fakat herhangi bir yanlış anlamaya yer kalmaması için, evlenme nin, ortodoks kilisesince yapılan kutsal bir tören sayıldığını ve bu yüzden, evlendirrneğe ve evliliğe son vermeğe yalnız kilise makamlannın yetkili bulunduğı.mu belirtmek gerekir. Bu sorun bir yana bırakıldıktan sonra, Pa.trikliği, Ortodoks ki lisesinin ileri gelenlerini ve piskoposlan, bütün öteki yetkilerden yoksun bırakmak mümkündür. Böyle davranmakla, Türk Hükümeti, vaktiyle vermiş olduğu yetkileri Patriklikten geri almak tan başka bir şey yapmış olmayacaktır. Çünkü Türk Hükümeti'nin yakındığı haklan ve ayrıca lıklan tanımayı vaktiyle uygun gören, -Rum ulu su üzerinde nüfuzunu onun aracılığıyla yürüt mek için- Patriği bu ulusun başı saymak isteyen de, Türk Hükümeti olmuştur. Şartlar ve düşün celer değişmiştir. Türkiye . teokrasiye bütünüyle son vermek istemektedir. Fakat böyle olmasaydı bile, Yunan Hükümeti, Patrik.liğin, kilise işlerine ilişkin ve ruhani yetkilerinden başka bütün öteki yetkilerinden yoksun bırakılınasını kabul ede-
1 37 cekti. Patriği artık Rum ulusunun başı sayma mak, konmuş olan kanunlarda Patriğe tanınmış siyasal yetki olarak ne varsa bunlan kaldırma, ancak Türk Hükümeti'nin yetkisi içinde olacak tır. Bu önemli tavizlere rağmen, 1ürk Hükümeti ilk teklifinde direnirse, yalnız insanlığın vicdanı nı yaralamakla kalmayacak, böyle bir teklifi uy gulaması kilise hukuku bakımından da imkansız olacaktır. Gerçekten Patrik, IV'ncü ve V'nci yüz yıllardaki büyü.k gelişmelerden ötürü, Roma Kili sesinin de katılmasıyla, bütün hıristiyan kilisele rinin karanyla Evrensel Patrikliğe yükseltilmiş olan İstanbul'un -başka deyimle Yeni Roma'nın başpiskoposudur. Dünyada hiç kimse bu iki gö revi birbirinden ayıramaz. Bu öylesine önemli bir konudur ki, Patrik istanbul'u bırakıp gitmek zo runda kalırsa, Rum ortodoks topluluğu ruhani başını yitirmiş olur. Bir başka kimse bu ünvanı alınağa kalkışırsa, böyle bir kimse dinin aslından ayrılmış (rafzi, cshismatipue) duruma düşer. . . Bu yü.zden, müslüman olmayan azınlıklar yü.zyıl lardır var olan kilise örgütünden yoksun bırakı lacaklarsa, onlara garantiler verrneğe çalışmak da boşuna olur. Sonuç olarak Venizelos; Türk Temsilci Heye tinin Avrupa andlaşmalarıyla azınlıklara sağla nan garantinin aynını Müslüman olmayan azın lıklara tanıyan Ankara Misakı hükümlerini aşan şeyler istemekte olduğunu belirtti. 1ürk Temsilci Heyeti bütün ortodoks kilisele rinin, başlan olan Patriğin İstanbul'da bırakıl masını istediğini bilmezlikten gelemez. Eğer, baş-
138 kalanna benzemeyen rejimi Rusya'nın bu konfe ransa katılmasına engel olmasaydı, Temsilci He yetleri ortodoks Kilisesinin başına dokunulma masında dinlerine bağlı ı 00 milyondan çok insa mn dileğini Rusya'nın ağzından dinlemiş olacak lardı. Bôylece 1 40 milyondan çok insan, Patriklik kurumuna zarar verilmemesini Türk Temsilci Heyetinden istemektedir. Bilalıere A. B.D . 'mn resmi görüşünü de hatır lattıktan sonra Yenizelos "Bütünüyle katıldığı Lord Curzon'un teklifi uyannca, siyasal yetkiler den sıynlmış patrikliği, İstanbul'dan uzaklaştır makta Türk Hükümetinin direnemeyeceğini um maktadır. Şu da varki Patrikliğin olduğu yerde bırakılması 1ürkiye'nin de kendi yararınadır" de dikten sonra Yenizelos son olarak Yunan Temsil ci Heyetinin -1ürk Hükümeti Lord Curzon'un teklifine katılırsa şimdiki patriğin çekilmesini ko laylaştıracak biçimde davranınağa hazır olduğu nu da sözlerine ekledi. 237 Bilalıere söz alan İsmet Paşa diğer meseleler deki görüşlerini ifade ettikten sonra Patriklik meselesi ile ilgili; "Patrikliğin siyasal ya da yöne time ilişkin işlerle bundan böyle hiç uğraşmaya cağı, yalnız salt dini alanına giren işlerle yeline ceği konusunda, Konferans önünde müttefik temsilci heyetlerinin ve Yunan Temsilci heyetinin yapmış oldukları resmi konuşmaları ve verdikleri garantileri senet saymaktadır". Daha sonra Yenizelos'un bir takım görüşleri237 tam metin Için bkz. Seha L. Meray a.g.e. T.l C. I K 326-329 -
I
s.
1 39 ne cevap veren İsmet Paşa azınlıkların hakları sorununu daha önce incelenmiş olan, andiaşma nın ilgili kesimindeki hükümlerle çözümlenmiş bulunduğunu belirtti. Akabinde İsmet Paşa, "Patrikliğin İstanbul'dan uzaklaştınlmasına gelince, bunu Türkler İstanbul Rumlarının mü badele dışında bırakılması söz konusu olduğu sı rada teklif etmişlerdi. İsmet Paşa başkanlığını yaptığı Temsilci He yetinin uzlaşıcı eğilimlerinin en büyük bir kanıtı nı ortaya koymak üzere belirttiği şartlar içinde ve senet saymış bulunduğu garantilere dayanarak bu tekliften vazgeçmektedir" şeklinde görüşlerini belirtti . 238 Böylece Lozan'da Patrikhane meselesi ka pannuş oluyordu. Buradan da anlaşılacağı üzere Patriklik sadece din işleri ile ilgili meselelerde yetkili olmak üzere İstanbul'da bırakılıyordu. Rıza Nur da hatıratında Patrikhane meselesi nin anlaşmaya bağlanmasını ve neticesini şöyle izah ediyor: " . .Venizelos'un büyük bir dikkat ve itina ile 238 Tam metin Için bkz. Seha L. Meray a.g.e. T. I C. I K. I s. 329-33ı M. Cemil Bilsel a.g.e . s. 297 Ayrıca tsrnet tnöm1 ı 2 Aralık ı 922 oturumunda azınlıklar meselesi gö rüşülürken bir konuşma yapmış ve geniş bir tarıhçe ile PatTikhane meselesine değlnmlştır. Bu konuşma metni için bkz. Seha L. Meray a.g.e. T.l C. I K. I s. ı87- ı90 Aynca bu konu çeşitli oturumlarda tsrnet tnönü ve Rıza Nur tarafın dan dUe getirildi. Bkz. Seha L. Meray a.g.e. T. I C. I K. I s. ı 94: 2 ı 3; 220; 240; 24 ı : 270-272 -
140 uzun uzun ibkasını müdafaa ettiği Patrikhane nin imtiyazlan kağıttan bina gibi yıkılıp gitti. Patlikhane ve Patlik basit bir hane ve şahıs gibi kaldı. Patlik adı bir papasdır. Bilalıere endişesini de, hükümetimiz bu patlikhane işini iyi halledip nihai tasfiyeye vannazsa yine bu başımıza bela olur. Şimdi bununla bu tasfiyenin bütün hazır lıkları ve vasıtaları vucuda getirilmiştir. n239
b) Lozan Antlaşmasına Göre Patrikha ne'nin Durumu Tek başına bir kurum olarak Rum Patrikha nesi Lozan Antıaşmasında yer almamıştır. Yani Lozan Antiaşması Patrikhaneyi ne ismen ne de özel bir şekilde zikrederek bununla ilgili hüküm ler koymuş değildir. Durum böyle olunca Orto doksların ekümenik patrikliğinin bir ibedet ku rumu olarak Lozan Antıaşmasında herhangi bir teminat ve koruma altına sokulmamış olduğu açıktır. Patrikhanenin yegane sığınağı Türk Hü kümetinin ve 1ürk milletinin hoş görürlüğü ola rak ön görülmüştür. 240 239 - Rıza Nur: Lozan Hatanlan, Istanbul ı gg ı s. ı43 Nur aynca: Patıikhane'nin tardı hakkında hükümetçe verilen talimatnamenin olmadığını ve bu meseleyi konfe ransta gündeme kendisinin getirdiğini ifade ediyor. Rıza Nur a.g.e. s. ı ı 3 İsmet lnönü de hatıratında; Tezimiz mü tareke esnasında Patrikhane'nin Türkler aleyhine çalışan bütün tertibierin merkezi olmasına dayanıyordu. Patrtkha ne Türklerle Rumiann iyi münasebetlerini bir millet halin de kaynaşıp bir devlet içinde yaşamalarmı engelleyen un sur olarak mutlaka Türkiye'den çıkartılmalıdır tezini takib ediyordu. lsmet İnönü; Hatıralar: c. 2 Ankara ı987 s. ı 30ı 32 Rıza
240 - Süreyya Şahin; a.g.e. s. 2 1 3 Aynca bkz. Seha L. Meray: a.g.e.
14 1 Lozan Antlaşmasının 39'ncu maddesinde "Bütün Türk halkının din ayrımı yapılmaksızın kanun nazannda eşit olacağı" esası kabul edildi ğine göre, aynı hakiann yanında aynı yükümlü lüklere de sahip olmak gerekmektedir. Türk kanunlarının yüklediği mükellefiyetlere, hangi nitelikte olursa olsun her Türk kurumu tabi olurken, müslüman olmayan vatandaşıara ait bir kurumun bu mükellefiyelin dışında kalması Lozan sisteminin kabul etmediği bir durumdur. Yine Lozan Antıaşması'nın 38. maddesi bü tün Türk vatandaşlarının din, mezhep ve inanç hürriyetinden söz ederken bu hürriyetleri ve bu hususiyetlerden doğan hakları "kamu düzeni" şartına bağlamıştır. Kamu düzeni şartı modern kamu hukukunda devlet egemenliğinin en tabii ve en temel yetkilerinden biridir. Hiçbir devlet hüniyetin kullanılması pahasına kendi kamu ve toplum düzeniyle güvenliğinin tehlikeye girmesi ne göz yumamaz. Bu noktayı da patrikhanenin unutmaması gerekmektedir. 24 1 Netice olarak Pener Rum Patrikhanesi İstan bul'daki Rumiann özel kilisesinden ibarettir. Bu ve buna benzer kiliselerle kurumlar ve içindeki personelin çalışması Türk kanuniarına bağlıdır. Esasen başta Patrik olmak üzere diğer papazlar ve dini kişiler, Türk tabiyetindedirler ve böyle ol mak zorundadırlar. Bundan böyle, bu kurumla rın devletçe denetlenmesi, kapatılması ya da yurt 24 1 Fahir Annaoğlu: Kemalizm Dergisi s. 3 s. 22 -23: Aynca maddeler için bkz. Cemll Bilsel a.g.e. C. 2: Seha L. Meray: a.g.e. -
142 dışına çıkanlması yolundaki kararlar hiç bir ya bancı devleti, hükümeti ilgilendirmez. 242
c) Patrlk'in Türkiye'yi Terk Edişi: Patrik IV. Meletios yukanda belirttiğimiz gibi İstanbul'da tayin olunan Ankara yöneticileri hakkında güvensiz bir ortam oluşturmağa çalış mış ve Türk kamuoyunun tepkilerini azaltmak üzere bazı girişimlerde bulunmuştu. Şimdi Lozan görüşmelerinin Patrikhane ve Rum azınlığını ilgilendiren müteakip aşamaların da Venizelos'un Meletios'a geri çekilmesi gerekti ği yolundaki telkinlerine ise Meletios, bunun çok sayıda İstanbul Rumunu şehri terk etmek zorun da bırakacağı bu sebeple görev teslimini barış antlaşmasının sonrasına ertelemeyi uygun gör düğü gerekçesiyle geri çevirdi. Bu arada kendisi ne karşı kilise bünyesinde sert muhalefet mey dana gelmiş ve Meletios'a eylem seviyesinde baş kaldınnışb. Fakat bu muhalefet henüz İstan bul'u terk etmemiş olan müttefik kuvvetlerinin kolluk görevlileri tarafından etkisiz hale getiril di.243 Bütün bunlann ardından Meletios 4 Haziran 1 923'te Venezilos'a bir telgraf çekerek Patrikha ne sorununun Lozan Antıaşiması çerçevesine alınmasını, bu konunun tartışmasız bir şekilde maddeler halinde andiaşma metnine sokulması için çalışılmasını dile getirdi. Ayru tarihlerde Fe242 Neclb P. Alpan: a.g.m. Kemalizm Dergisi S. 1 8 s. ı 9 Süreyya Şahin a.g.e. s. 2 ı 4 -
243 Murat Hatlpoglu: a.g.e. s. 48-50 -
143 ner Ruhani meclisi de Venizelos'a buna benzer tavsiye ve teklifler içeren bir nota gönderdi. An cak Yenizelos Patrikhane'nin ve Rum Cemaati nin lürkiye sınırları içinde kalabileceğini dile ge tirerek Ocak 1923'te Isınet Paşa'ya verdiği sözü de hatırlatarak Patrik Meletios'un bir an önce ge ri çekilmesinde ısrar etti.244 Bu gelişmelerden sonra Patrik Meletios 27 Haziran 1 923'te Fener'i terk edeceğini açıkladı. Bilalıere Patrik Meletios bulunduğu makamdan feragat etmemek kaydıyla ve sağlık sebeplerini ileri sürerek 10 Temmuz'da Famaka adlı bir ing liiz gemisiyle Türkiye'den ayrıldı. Athos Dağı'nda bir Manastıra gitti. Patrik Meletios'un istifa et meden Türkiye'den ayniması daha sonra onun yerine gelecek kişinin "Etabli" olup olmadığı veya "olmalı mıydı/olamaz mıydı" türünden tartışmalara ve sorunlara yol açtı. 245 Daha sonra Ayna roz'a yerleşmiştir. Bundan sonra Selanik'te pro pagandalarını sürdürmüş tür. 246
d) Türk Ortodoks Kilisesi'nin Kuruluşu Patrikhane çevresinde bu gelişmeler vuku bulurken, önemli bir diğer gelişme daha meyda na geldi ki bu Türk ortodoks patrikliğinin kurul masıdır. Şöyle ki, yukanda belirttiğmiiz gibi 1 922 sonlanndan itibaren Türk aleyhtarı açıklamaları ve faaliyetleri Patrik Meletios'un ve dolayısıyla 244 - Murat Hatipoğlu: a.g.e.
s.
50-51
245 - Mrat Hatipoğlu: a.g.e. s. 5 1
144 Ekümenik Patrikliğin prestijini zayıflatmaktaydı. 1ürk Hükümeti de Ortodoks kilisesi içinde baş gösteren çeşitli fraksiyonlan destekleyerek -ki bu arada Papa Eftim'in başını çektiği gruba bir tür çalışma rahatlığı sağlayarak- İstarıbul Rum or todoks kilesesinin yurt dışına çıkanlması için ön politika geliştirmekteydi· 247 Bu sırada Temmuz 1 923 günü Bayram vesi lesiyle İstarıbul Valisini ziyaret eden Rum orto doks cemaatinin ruhhan temsilcileri o sırada ül keyi terk etmiş olan Patrik Meletios'un yerine se çilebilecek olan yeni Patrik konusuna değinmiş ler, ancak vali konunun tartışmasına dahi ya naşmamıştı. 248 Türk yetkililerin bu konudaki duyarsızlığı ise -daha önce anti Meletios tavırlanyla bilinen ve Haziran 1 923 başında gerçekleştirilen Patrikha ne baskınına önderlik etmiş olan Pan Hagia Ka fatlanı Kilisenin eski mutemedi- Damianos Da mianidis'in daha rahat hareket etmesine imkarı tarıımaktaydı . Onun Fener aleyhtarı faaliyetleri ise Efthimios Karahisaridis yarıi Keskin yöresi Rum papazlanndan Karamanlı Rum ortodoksu 246 Nitekim 4. Meletios Metaksakis M illileşip Laikleş me yoluna giren Kemalist bir 1ürkiye"de Patrikhane'nin ka demeli olarak yıpranacagı ve ortalama 200.000 nüfuslu bir cemaatin başpiskoposlugu seviyesinde inecegi endişesine sahiptır ve hatta bu endişesiyle kurumun Selanik'e yada Athos Dagı'na taşınması gerektigini savunmaktaydı. Bkz. Murat Hatipoglu; a.g.e. s. 51 145 nolu dipnotu. -
24 7 Murat Hatlpoglu: a.g.e. s. 52 -
248 Murat Hatlpoglu: a.g.e. aynı yer -
145 Yozgat-Akdagamadeni dogumlu Papa Eftim tara fından da destek görmekteydi. 249 Bu arada Fener Rum ortodoks patrikhanesi nin başında Locum Tenerns (vekil Kaymakam) olarak Papas Nikolas bulunmakta öte yandan Rum basınında ve İstanbul'un belli başlı azınlık gazeteleri Patrikhanenin modern Türkiye'nin dö nüşümünde ve yeniden yapılanmasında önemli roller oynayabileceği yolunda yayınlar yer almak taydı. 250 Fakat Patrikligin başında Meletios'un bulun ması Türk yetkililerin bu kurumla dialog kurma sına engel teşkil etmekteydi. Bu ortamda anti Fener kampanyası da diğer Rum ortodoks gru bunca sürdürülmekteydi. Aynca yukarıda belirt tigirniz gibi Fener Rum Patrikhanesi'nin Türklük aleyhine faaliyette bulunması da papa Eftim gibi "Türklügü" ile kıvanç duyan ortodoks kesiminin tepkisine yol açmakta idi. 25 I Esasında Türk Ortodoks Patrikliginin kuru luş tarihi Papaz Eftim'in Milli Mücadele sırasında Patrikhane'nin davranışianna karşı gelip tarafsız kalması ve ayrı faaliyet göstermesi sebebiyle 1 92 1 yılına kadar gitmektedir. Nitekim Jaesc hke, "Ankara B.M.M. Hükümeti bu gelişmeyi ele almış ancak resmi bir tavır ortaya koymamaştır" tesbitinde bulunmaktadır. 252 249 - Murat Hatıpoglu: a.g.e.
s.
50-51
250 - Murat Hatıpoglu: a.g.e. aynı yer 25 1
a.g.e.
-
s.
Murat Hatıpoglu: a.g.e. aynı yer, Sureyya Şahin
I 88
252 Murat Hatıpoglu: a.g.e. s.53 -
146 Ancak bu konuda yanılmaktadır. Çünkü bi zim tesbitlerimez göre Türkçeden başka dil bil meyen ahlak adab ve ananelen itibanyla Rumla ra hiç benzemeyen bilakis milletleri olan Türk ahlak ve adetlerini taşıyan ve kendileri Rumlar tarafından tahkir mahiyetinde Karamanlı diye adlandınlan Anadolu Türk Ortodoksları uzun za mandan beli Rum milli kilisesinin Rumiaştırma politikası doğrultusunda baskı altındaydılar. Ni tekim bunlara kilise mekteplerinde Rum lisanı, Rum edebiyatı, Rum tarihi, Rum ahlak ve ana neleri cebren öğretilmekteydi. İşte Rum milli kili sesinin bu tarzdaki faaliyeti karşısında Türk Or todokslanndan bir çoğu milliyetlerini kaybetme yenler de Rumlaşmışlardı. Bu durumda milli ha yatlan tehlike altında olan Türk Ortodoksları bir zam andan beri gerek B.M. M. 'ne ve gerekse Adli ye ve mezahib vekaletine şikayet ve müracaatta bulunmakta ve kendilerinin Rum Milli Kilisesin den tefrik olunarak müstakil ve milli bir kiliseye tabi kılınmalannı talep etmekteydiler. Nitekim aynı tehlikeye maruz kalan Bulgarlar Rum milli kilisesinden aynlarak ayn bir kilise teşkil etmiş lerdi.253 İşte bu durumda İcra Vekilieri Heyeti ı Ma yıs 1 921 günkü toplantısında meseleyi ele almış ve Türk Ortodoks kilisesi teşkilini kabul etmiş tir.2 54 253 - B. C. A. No: 1 894 6 - 1 92 1 Belge Transkıribi ekte verilmiştir. 2 54 - B.C.A. No: 30 1 8 Ol- 03 681 4 Belge transkıribi ekte
verilmiştir.
147 Silahere Adiiye Vekaletl, İstanbul Adiiye Ne zareti Mezahib Müdüıü Baha Bey'i davet ederek, kendisine Türk Ortodoks Kilisesi tesisi hakkında 1 Haziran 1 92 1 'de geniş bir gerekçe ile bir ka nun lahiyası hazırlatarak B . M . M . sine sun muştur. 255 Ancak bu gelişmelerin akabinde kilise faali yete geçmiş değildir. Nitekim Saruhan Mebusu Refik Şevket Bey 26 Temmuz 1 922'de İcra Vekil Ieri Hayetine sunduğu raporda "Baha Bey'den alınan mulamat üzerine usul-u mezhebiyeye tev fikan takib edilerek hatt-ı harekete vekalet-i eci zanem zamanında imtisalden sarf-ı gayretten ha li kalınmaıruş ve istihsal-i netice pek yakıniaşmış iken istifay-ı gayretten hali kalınmamış ve istih sal-i netice pek yakıniaşmış iken istifay-ı Bende ganem vuku bulmuş idi." dedikten ve bu patrik hane teşkilinin sona indirilmesinin lazım geldiği ni ki "bunun herhangi bir sulh konferansına mübaşeretten evvel emr-i vaki haline getirilme sinde faide-i azime-i devlet bulunduğu zehabın dayım" şeklinde fikrini beyan ettikten sonra "keyfiyetin bir defa da işbu müzakereta iştirak etmeye diğer Vükelay-ı kirarn huzuroyla müzare keye vazıyla icabının tesnine himmet-i eelilenizi bu mesele-i mühimme ile bir sene iştigal etmiş sabık bir akdaşanız sıfatıyla rica ederim" demek tedir. 256 Bu ortaında Papa Eftim Anadolu'da bağımsız 2 55 - B.C.a. No: 1 8 94 6 1921 Belge transkıribi ekte ve
rilmiştir.
2 56 - B.C.A. No: 1 8 94 6 1921 Belge transkıribi ekte ve
rilmiştir.
148 bir ortodoks kilisesi'nin kurulması gereğini gör müş ve bilalıere Zircirdere-Kayseri'de genel bir kongre toplamayı başarınıştı ki bunu da 21 Eylül 1 922'de gerçekleştirmişti. 257 Kongreye Konya Metropolili Prokavios, Gü müşhane Piskoposu Gervasios ve Antalya Pisko posu Meletios katılmış, ayrıca Anadolu ve Trak ya'dan çağrılan çok sayıda ruhani ortodoks tem silci de kongrede yer almıştı. 258 Kongreye üç teklif sunuldu: 1 ) Kanun ve ni zamlara aykın olarak Patrikliğe seçilen Meletios (Metaksakis) patriklikten çıkarılacak ve Fener Patrikhanesi fesh edilecek, 2) Kayseri'de bağım sız bir Türk Ortodoks Patrikhanesi kurulacak, 3) Kilise ve cemaatler tarafından noterliklerce tan zim olunmuş vekaletnamelerle Papa Eftim'e "Anadolu Ortodoks Kitisesinin Umumi Vekilliği ve Murah haslığı" payesi verilecek. Nihayet kongreye sunulan bu üç teklif de aynı nihai mazbata gibi-oybirliği ile kabul gördü ve böylece Türk ortodoks patrikhanesinin kurul ması kararlaştınldı. 259 Kayseri'de böyle bir Türk Ortodoks Patrikha nesi'nin kuruluşu tabiiki Fener Rum Patrikhane257 Murat Hatipoğlu: a.g.e. s. 54: Süreyya Şahin: a.g.e. s. ı8 -
258 - Süreyya Şahin a.g.e. s. ı 89- ı90: Murat Hatipoğlu a.g.e. s. 54 259 - Mazbata metni için bkz. Teoman Ergene: lstlklal Harbinde 1ürk Ortodokslan, Istanbul 195ı s. 24-26 Sürey ya Şahin a.g.e. s. ı 90- ı 9 ı
149 sini rahatsız etti ve ilk tepki olarak bu yeni kuru luşu tanımadıklarını açıkladılar. Bağımsız bir ki lise olamıyacağı fikrini savundular. 260 Ancak burada şunu hatıriatmakta yarar var dır sanırım. Fener Patrikhanesi'nin ilk kuruluş aşamasında da Roma Katalik Kilisesi bu kurulu şu tanımamış ve aforoz etmiştir. Buna rağmen Fener Ortodoks Patrikhanesi mevcudiyetini ba ğımsız bir kilise olarak sürdünnüştür.
260: Murat Hatipoğlu a.g.e. s.54 Geniş bilgi için bkz. Sü reyya Şahin a.g.e. s. 1 9 1 - 1 92: Yavuz Ercan: a.g.m. s. 1 96197 Murat Hatipoğlu: a.g.e. s. 54-55
150
B LOZAN'DAN SONRA PATKİKHANE VE FAALİYETLERİ -
a) Yeni Patliğin Seçimi ve Türk Ortodoks Pat rikhanesi: Lozan Barış andiaşması imzalanmasından sonra daha önce istifa etmeden Yunanistan'a git miş olan Patrik Meletios yüzünden Patrikhane sorunu billurlaşmamıştı ve huzursuzluk yaratan bir konu olarak sürmekteydi. Mübadele anlaş masının da yürürlüğe girmesinden sonra, Yeni Fener Patriğinin kim olacağı tartışmalan başla mıştı. Bu arada ülkeyi terk etmiş olan Patlik Me letios'un istifa etmemekte diretmesi, diğer taraf tan Papa Eftim'in gurubuyla beraber Ankara'dan İstanbul'a giderek, Fener Patrikhanesine görüş mek maksadıyla sık sık uğraması tansiyonu yükseltti. Nitekim 2 Ekim 1 923 günü Papa Eftim taraf tarlarıyla beraber yeniden Patrikhaneye gelerek Sen Sinod Meclisinin toplantı halindeki salona girdi ve kendisinin daha önce "IV. Meletios'un bu Sinod'dan çıkanlması ve Meclis'in feshi" doğrul tusundaki talebinin derhal kararlaştınlmasıru is tedi. Papa Eftim ayrıca, diğer bir ..salona geçerek yeni bir Sen Sinod Meclisi kurup burada Patlik Meletios'un karan alındı ve tasdik edildi. Böylece Başkanlığına Erdek Metropilit'i Kallinikos'un ge-
151 tirildiği Sen Sinod meclisi Papa Eftim'i geniş yet kilerle patrikhane mümessilliğine tayin etti. 261 Bu sırada Sen Sinod Meclisi Patrik seçimi ile ilgi li son duruma uygun bir karar aldı. Bu karar şöyleydi: "Patriklik yüksek makamının boş kaldığı 4 Teşrin-i evvel (Ekim) 1 923 tarih ve 48 1 0 nolu Sen Sinod'un ta'mimi ile ış'ar kılınmıştır. Bu kerre Patrikhane sırf ruhani ve kilise merkezi ol mak sıfatındaki yeni durumu üzerine yeni Pat rik'in alideki tarzda seçilmesinin kararlaştığı tebliğ olunur. 1 - Patrikhane seçimine doğrudan doğruya Patrikhaneye mensub olanlarla bilfiil hizmette bulunan metropoliller ve baş piskoposlar katıla caklardır.
2) Bunların hepsi istisnasız ta'mimin tarih gününden itibaren 40 gün zarfında kendilerince uygun görülen adayın adını bir pusulaya yazıp. o pusulayı mühürlü bir zarf içine koyup ve üze rine "Oy pusulası ihtiva ediyor" ibaresi yazıldık tan sonra Sen Sinod Reisi olan Erdek metporoli di "Kollonikos"a hitaben bir kapalı mektupla gönderecektir. 3) Patrik adayı olarak yedi yıl hizmette bulu nan Metropolit ve başpiskoposlar gösterilecektir. 4) Oy posulası bu tamimin tarihinden (tarih gününden) itibaren 4 1 . günde İstanbul'da bulu261 Murat Hattpoglu; a.g.e: s. 56 Sıireyya Şahbı; a.g.e. s. 1 92- 193 -
152 nan Metropolillerin katılmasıyla Sen Sinod mec lisinde tasnif olunarak ve tasnif sonunda gerekli vasıflara sahip üç kişilik bir ce tvel düzenlene cektir.
5) Bu üç adaydan biri İstanbul'da bulunan Metropolitlerle Sen Sinod meclisi tarafından Pat rikhane kilisesinde yapılacak ruhani ayinden sonra kanuni oylarla Patrik seçilecektir. Binaenaleyh yukarıdaki mukarrerat gözönü ne alınarak belirtilen zaman zarfında her bir metropolitin seçimlerin yapılması için oy pusula sını göndennesi beyan olunur. " Bu karar 1 8 Ekim l 923'te yayınlandı. 262 Bu arada Yunan Hükümeti, iki ülke arasın da yeniden bir anlaşmazlığın ortaya çıkmaması gayesiyle ve Lozan'da söz vermiş olması sebebiyle olsa gerek 1 2 Ekim l 923'te Khıisostomas'u Sela nik'e yolladı ve patrik Meletios'la temasa geçti. Böylece Patrik Meletios'un aziedilmesi konusu gündeme geldi. Bunun üzerine l O Kasım l 923'te Meletios Patriklikten istifa etti. 263 Bundan sonra 1 3 Aralık 1 923 günü VII. Gre gorios, Sen Sinod tarafından yeni Patrikliğe seçil di. 264 Yeni Patrik olarak seçilen VII. Gregorios Fe ner Patrikhanesinin işgalci İtilaf kuvvetleriyle iş262 Ayın Taıihi Ekim ı 923 s. ı 4 ı -
263
-
Murat Hatlpoglu a.g.e.
264 Murat Hatipoğlu a.g.e. a.g.m. B.T.T.D. s. 2 s. 52 -
s. s.
56-57 57: Şehabettln Tekindağ
153 birliğinde bulunmasına karşı çıkmış olan Patrik V. Germanos'un sağ kolu sayılıyordu. Mütareke döneminde ise Patrikhanede görev almamış Ka dıköy Metpopoliti olarak köşesine çekilmişti. Ay nı dönemde 1ürk düşmanlığı gibi faaliyetlerde de bulunmanuştı. 265 VII . Gregorios'un Patrik seçilmesinden sonra Papa Eftim kendisini açık bir mektupla geri çe kilmeğe çağırdı. Ancak bu Ankara yönetimince soğuk karşıtandı ve Adiiye Vekili Seyit Bey T. B.M. M.'de Patrik VII. Gregorios'un 1ürk Hükü meti'nin desteğine sahip olduğunu açıkladı. Ayrı ca Patrikhanenin sadece dini bir kurum olduğu nu, Türk vatandaşlan arasında seçilenlerce yö netildiğini ve Patrik'in de papaslann başı sayıldı ğını hatırlattı. Yeni Patrik de seçilir seçilmez Türkiye Cum huriyetine olan bağlılığını dile getiren demeçler verdi ki Mustafa Kemal Paşa da 25 Aralık 1 923'te bir telgrafla Patrik VII Gregorios'a teşekkürlerini bildirdi. 266 Bu durumda Papa Eftim merkezi kurulduğu Kayseri'de bulunan Türk Ortodoks Patrikliğinin İstanbul'a taşınması için girişimlerde bulundu. Nihayet 1 2 Şubat 1 924'de Galata'daki Kafaiani Kilisesinde başrahip oldu. Bunun üzerine Fener Patrikhanesi kendisini 1 9 Şubatta ihraç etti. Bi lahere 6 Haziran'da Fenerle ilişkilerini kesme ka ran alarak burasıru Türk Ortodoks Patrikhanesi 265 - Murat Hatipoğlu; a.g.e. s. 57 1 62 nolu dipnot 266
-
Murat Hatipoğlu; a.g.e. s. 57
154 olarak ilan etti ve Temmuz ayında bu kuruluşun başına seçilerek geldi. Böylece Fener Rum orto doks Patrikhanesi ile bütün ilişkilerini kesti. Bu şekilde daha önce kurulan Türk ortodoks Patnk hanesi tamamen bağımsız olarak ortaya çıkıyor du. Papa Eftim'e Türk Ortodoks Patrikhanesi 1 926'da piskoposluk payesi verdi. Böylece Patri hanenin Başpiskoposluğunu da üstlendi ve 1 968 yılında ölünceye dek bu görevi yürüttü. 267 Bundan sonra bu iki patriklik arasında ger ginlikler olacak ve iki unsur arasndaki çekişme ler zaman zaman su yüzüne çıkmaya devam ede cektir. Nitekim ilk çekişme Fener temsilcilerinin Ankara'ya başvurarak kendilerinden bir heyetin Kafatiani'ye gidip ayin yönetmek istediğini bildir meleri üzerine çıktı. Fakat İstanbul vilayetinden olumsuz cevap . almışlardı. Bunun üzerine Papa Eftim de Fener'li Papazlann ve Fener Patlikhane sinin hala bir entrika yuvası olduğunu iddia ede rek, bu son girişimlerinden dolayı hem Patrik hem de Sen Sinod'dan 30.000 TL. tazminat iste di. Açılan dava sonucu Papa Eftim 500 TL. bir tazminat kazandı ki bu miktann icra yolu ile alı nışı sırasında Fener Patrikhanesi'nin bir kısım mal varlığına el konuldu. 268
b) Hllafetin Kaldırdışı ve Sonrasında Patrlkhane 3 Mart 1 924'de T. B.M.M'de kabul edilen "Hi267 - Murat Hatipoğlu: a.g.e. s. 57-58 ve 1 66 nolu dip notu: ayrıca bkz. Slireyya Şahın a.g.e. s. 1 98- 1 99 Aynca Tlirk Ortodoks Patrtkhanesı Nizamnamesı ıçın bkz. Teo man Ergene: a.g.e. s. 1 90 vd. 268 - Murat Hatipoğlu: a.g.e. s. 58
155 lafetin ilgasına dair kanun"la Hilafetin ilgası ki böylece henüz adı konmamış laik 1ürkiye doğ rultusunda çok önemli bir adım atılmaktaydı. Şer'iye ve Evkaf vekaletlerinin yeniden düzenlen mesi ve bu bağlamda Osmanoğullarına mensup kişilerin ülke dışına çıkarılmaları gene dini bir kurum olan Patrikhane dolayısıyla Patrik VII . Gregorios'ta huzursuzluk meydana getirdi. Bu sebeple patrik VII. Gregorios 1 924 Hazi ranında Yunan Dışişleri Bakanı Russos'a baş vu rarak, 1 9 1 8'den sonra İstanbul'a gelip yerleşen başpiskopos ve dengi ruhani kişilerin, "Etabli" statülerinden endişe ettiğini dile getird. Ancak Patrikhane'nin kurum olarak Türkiye dışına çıkarılmasının resmi makamlarca günde me getirilmemesi ve bu kurumun Lozan çerçeve sinde Türk yetkililerin iyi niyet ve tercihleri doğ rultusunda ülkede kalmasına ses çıkarmamaları Patrikin bu aşamadaki kaygılarının yersiz oldu ğunu ortaya koyacaktır. Nitekim kendisi ölümü olan 1 6 kasım 1 924'e kadar işbaşında kalacak ve önemli bir pürüz görülmeyecektir. 269 Buna mukabil VII. Gregorios'un ölümünden sonra yerine 1 7 Aralık 1 924'de Türk Makamlan nın seçilecek patriğin, Türk-Yunan ahali müba dele anlaşmasına uygun bir kişi olması doğrultu s unda p atrikhaneyi uyardıkları halde VI. Konstantin Arapoğlu Sen Sinod Meclisi tarafın dan seçildi. Bu seçim Türk-Yunan ilişkilerinin yeniden gerginleşmesine sebep oldu. 270 269 Murat Hatipoğlu; a.g.e. -
270 a.g.e. 59
s.
Süreyya Şahin a.g.e.
58-59 s.
1 99 Murat Hatıpoğlu
1 56 Çünkü Konstantin Arapoğlu en son Terkos Metropolitliği yapmış ve İstanbul doğumlu olma yıp 1 9 1 8'de İstanbul'a gelmişti. Aynı zamanda Konstantin'in daha önceki yıllarda Kral Konstan tin taraftarı olduğu da bir diğer konuydu. Bu da Yunanistan'da Kral Konstantin karşıtı yönetim bulunması dolaysıyla önemliydi ki herhalde Pat likhane böyle bir seçimle hem kendi konomunun Türkiye'deki geleceğini denemek istemesi hem de kralcıldır diye Atina'nın da sahip ·çıkmayacağı bir adayı seçmiş olması söz konusu olsa gerektir. 271 Netice itibanyla Patrik seçilmiş olan Kons tanUn Arapoğlu, Muhletit Mübadele Komisyo nu'nun kendisi için hazırlaması gereken pasa portu da almadan ve Atina'daki Türk delegasyo nu'nun Yunan hükümetini Patrikhane'nin Türki ye'deki geleceği konusundaki endişe etmemesi konusunda bilgilendirmesiyle birlikte Patlik 30 Ocak 1 925'te Türk Emniyet makamlarınca sınır dışı edildi. Yani mübadele yoluyla Yunanistan'a gönderildi. 272 Ancak VI. Konstantin Patıikiikten feragat et meden ayrılmıştı. Bu da gergin bir atmosfer yarattı. Bu durum o sırada Ankara'da sürdürül mekte olan Türk-Yunan görüşmeleri çerçevesin de yumuşatıldı. Bu arada VI. Konstantin 22 Ma yıs'ta Selanik'ten, Fener Patrikhanesine feragat 271 Murat Hatipoğlu, a.g.e. s. 59-60 Süreyya Şahin a.g.e. s. 1 99 272 Murat Hatipoğlu: a.g.e. s. 60 Süreyya Şahin a.g.e. s. 199-200 İcra Vekiliert Heyeti karan ile Papa Eftiın ise mübadele haricinde tutuldu ve kendisinin İstanbul'a yer leşmesine müsaade edtldi. Bkz. B.C.A. No: 030 1 8 O l Ol O 1 O 7 1 belge ekte vertldi. -
-
1 57 mesajını gönderdi. Silahere mesele 2 1 Haziran 1 925 Ankara Antiaşması'nda çözümlendi. 273 Bu sırada 1ürk makamlan Eksindaris'e yeni seçim sonrasi Sen Sinod meclisi üyesi olarak 8 Ruhani kişinin -mübadil olmalarına rağmen-İs tanbul'da kalabileceğni bildirdiler. Diğer taraftan da Yunanistan yeni seçilecek Patriğin Türkiye açısından sorun çıkarmayacak şekilde Persona gratac nitelikte olacağını kabul etti. 2 74 Bundan sonra Fener Rum Ortodoks Patrik hanesi'nin başına kimin getirileceğinin tesbiti için 1 925 Haziran ayının başında Patrikhane Piskoposları ve zamanın istanbul Valisi Süley man Sami Bey'in katılımıyla bir toplantı tertip edildi. Bundan sonra 1 3 Temmuz 1 925'te yapı lan seçimde İzmit başpapazı Vasil Gerorgiadis Il. Vasil ünvanıyla Yeni Rum ortodoks patriği olarak seçildi. 275 Ancak Patkihane eski statüsünü kazanma çabalarını sürdürme gayretlerindeydi. Nitekim Dahiliye Vekaletinin 23 Şubat 1 926 tarihli tezke resinde mesele "Bilumum Ortodoks kilisesileri nin muhtelif mertebede murahhaslarından müteşeklil ve bir defaya mahsus olmak üzere büyük bir "Sen Sinod" teşkili tasavvur edildiği ve bu "Sen Sinod"un İstanbul'da toplanması mev zubahis olduğu ve kiliseterin ayn ayrı istiklalle273 - Murat Hatlpoglu; a.g.e. s. 60 Antlaşma Için bkz. s. 1 07 274 - Murat Hatlpoglu: a.g.e. s. 6 1
275 - Murat Hatıpoglu; a.g.e.s. 6 1 Şehabettln Tekindağ a.g.m. B.T.T.D. S. 1 2 s. 52
158 rinden mutemessil infiradı izale eylemek üzere aralarında bir ittihad tesisine çalıştıkları ve Fe ner'in Kiliseler ittihadına baş olmak suretiyle bu günkü tecridini izale ve zamana muvafık eşgal tahtında vaziyet-i sabıkasını iade yollarını belirt mekteydi. 2 76 Nitekim Haziran 1 926'da Fener Rum Patrikhanesi İstanbul vilayetine başvurarak "Panortodoks Umumi Sinod Meclisi'nin bazı es baba mebni tehir edildiğinden ada'da kain Ruh han mektebinde gelecek Ağustos mahi zarfında ihzarı bir konferansın akd edilmek üzere İsken deriye, Antakya, Kudüs-u Şerif, Sırbistan, Ro manya Patrikleriyle Rusya, Kıbns, Yunanistan ve Lehistan Kiliselerinden birer veya ikişer papazın daveti" için müsaade istemiş. Bu konuyu Dahili ye Vekaleti 30 Haziran 1 926'da Başvekalete bil dirmiştir. 277 Silahere Dahiliye Vekili ı Ağustos 1 926'da Şubat 1 926 tarihli tezkereye atıfda bulunduktan sonra "Ahiren Fener Başpapazhğı tarafından vaki olan müracaatla müstakil Ortodoks Kiliselerin den davet edilecek papazlann iştirakleriyle Hey beli Ruhhan Mektebinde ihzarı bir konferans ak dine müsaade itası talep edilmiş" şeklinde Başvekalete bilgi sunulmaktaydı. 2 78 B ilahere aynı konuda 1 0 Ağustos 1 926 tarih ve Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti Umumiyesinden 12 Ağus tos 1 926'da da yine Dahiliye Vekaletinden gön derilen "Umur-u Siyasiye" başlıklı tezkereler ile 2 76 -B.C.A. No: ı 8 94 55 ı926 belge ekte veiilmlştlr. 277 -B.C.A. No: ı 8 94 55 belge ekte vertlmlştlr.
2 78 B.C.A. No: ı 8 94 55 ı 926 belge ekte veiilmlştlr. -
159 18 Ağustos 1 926 tarthinde Haneiye vekaletinden -ki bu tezkerelerde Lozan Konferansına atıfla bu lunarak böyle bir toplantının yapılmaması isten mekte ve aynı zamanda bilalıere ortaya çıkacak tehlikelere değinmekteydi -İcra Vekilieri Heyeti nin 18 Ağustos 1 926 tarihli oturumunda tetkik edilerek görüşülmüştür. Neticede İcra Vekilieri Heyeti " . . Patlikhanenin siyasi ve idali selahiyet leıinden mütecarlid olarak sadece dini bir mües sese halinde İstanbul'da ikameti Lozan Konfe ransı'nda kabul ve Yunan delegesi tarafından bi rinci komisyonda sadr edilen ekalliyetleıin ayin-i mezhebinin tesbiti teklifi de red edilmiş olmasına ve Lozan muahedenamesinin ekaliyeHer hakkın daki alıkarnı ile tayin etmiş olan Patrikhanenin hukuki vaziyeti mevzubahs kongrenin akdine mani bulunmasına mebni talebi vakinin reddi takarrur etmiştir" şeklinde karar almıştır. 279 Böylece Fener Patrikhanesinin Ada'da bulunan Ruhban okulunda bütün Ortodoksluk alemini kapsayacak bir- "Sen Sinod" toplantısının yapıl masına müsaade edilmemiştir. Fener Patriğinin Ekümenik olma olarak addedilecek bir girişimi engelien miştir.
Bu mesele ile ilgili belgeler ekte verildiğinden burada daha fazla detaya girtlmemiştir. Bundan böyle Ekümenik Rum ortodoks pat rikhanesinin statüsü, Lozan'ın ruhuna uygun olarak mahallileşti ve hem 1 0 Haziran 1 930'da 279 - B.C.A. No: 030 1 80 1 020 52 16: Haıiciye vekilinin tezkeresi 1 926 -8- 12 belge ekte verildi.
1 60 hem de 30 Ekim 1 930'de imzalanan bir dizi Türk-Yunan antıaşması çerçevesinde ele alınıp üzerinde uzlaşmaya varılan açılardan uzun bir süre -en azından Türkiye bakımından-sorun ol maktan çıkb. 280 Bu ortamda Fener Rum Ortodoks Patrikha nesinin faaliyetleri Türkiye'de laikliği öngören düzenlemelerle beraber gerekn sınırlan aşmaya cakbr. Ancak bu arada daha önceleri Moskova Ortodoks Patrikhanesinin şemsiyesi ve güctü münde hareket eden batı ve orta Avrupa'daki or todoks kiliselerini, Amerika ve Asya-Avustralya eksenindeki diğer "kardeş" kiliseleri etkisi albna almayı başardı. Bu durumda Rusya'nın din kar şıtı tutumu da bu yayılma ve tanınma sürecinde dolaylı rolü oldu. 281 Bu arada 1940 yıllara kadar Finlandiya, Lit vanya, Letonya, Polanya, Çekoslavakya ve Maca ristan ortodoks kiliseleri Fener Patrikhanesi ile yakın temaslar kurup işbirliğinae olmuşlardır. Ancak II. Dünya savaşını takiben yeniden Rus Ortodoks Patrikhanesinin cazibe alanına dön müşlerdir. Çünkü Rus ortodoks patriği Tihon'un 1 928'de ölümünden sonra yerine başkası seçil memiş şimdi yani 1943'te Stalin Moskova Patnk liğinin tekrar kurulmasına izin vermişti ve 8 Ey lül 1 943 Moskova metropoliti Sergey Patrikliğe 280 - Murat Hatipoğlu; a.g.e. s. 6 1 Türk -Yunan ilişkileri ve antlaşmaları Için bkz. Celal Bayar " 1 930 Yıllannda Türk-Yunan Ilişkileri" B.T.T.D. Haztran 1 987 S. 28 s. 10-
15
28 1 - Murat Hatipoğlu; a.g.e. s.61
161 seçilmişti. 282 Patrikhanenin bütün bu faaliyetlerinde, onun Rum olmaklığın yanısıra evrensel nitelik taşıma ve bunun içinde, kilise öğretisinin sınırla rı çerçevesinde mümkün olduğunca çok sayıda ortodoksu etkisi altına almak ve böylece eşitler arasında birinci (primus inter pares) olarak orto doks alemindeki ağırlığını koruma isteği ve bu yönde geliştirdiği politikalar önemli rol oynaya caktır. 283
c) İkinci Dünya Savaşı Sonrası ve Çok Par tili Dönemde Patrikhane Patrikhane Lozan'da siyasi ve idari her türlü hareketten men edildiği ve sadece dini işlerle meşgul olabileceği halde en fazla siyasetle meş gul olmuştur. Nitekim Patrik Lozan'a rağmen yu karıda kısaca değindiğimiz ve aşağıda da anlatı lacağı gibi tamamen siyasi bir mahiyet arzeden Doğu ve Batı kiliselerinin birleşmeleri ile ilgili meselelere eğilmiş böylece kendileri lehine ve Türkiye aleyhine stratejik ve taktik bir cephe kurma gayesini gütmüştür. Bu arada 27 Aralık 1 933 tarihinde de bir ha yır Cemiyeti hüviyetiyle Elen Birliği (Eleniki En nosis) adıyla bir cemiyet kurulmuştur ki bu ce miyet daha çok siyasi faaliyetlerde bulunmuştur. Bu cemiyet bu faaliyetleri sebebiyle 20 Nisan 282 Murat Hatipoğlu: a.g.e. s. 6 1 -62 -
283 Murat Hatipoğlu: a.g.e. s. 62 aynca genış bilgi Için bkz. Alain Juster: Istanbul Ortodoks Patrıkhanesl Yu nanıstan ve 1ürklye'" 1ürk-Yunan uyuşmazlığı: derleyen Semih Vaner Istanbul 1 990 s. 50-55 -
1 62 ı 957 yılında kapatılmaya kadar dört defa ad de ğiştirerek varlığını sürdürmüştür.284 Fener Rum Patrikhanesi yukarıda anlatıldığı şekilde bazı faaliyetlerde bulunmasına rağmen pek göze batmamış ve gündeme gelmemiştir. An cak Ikinci Dünya savaşından sonra yeni Patrik seçimi Athenogros'ın seçimi ve özellikle Kıbrıs Olayları sebebiyle gündeme gelecektir. Bu arada şu olaya değinmekte yarar vardır. Atina'da ı 93 ı yılında Büyük Yunanistan hayali · ile Atina'daki Papazlar tarafından kurulmuş olan Enosis adlı teşkilata ı 946 yılında giren Makari os, ı 947 yılının ilk aylannda İstanbul'a gelmiş ve Fener Patrikhanesinde zamanın Patriği Maksi mos -ki bu patrik ı 946 yılı başlarında seçilmişU ile görüşmüştür. Patrik Maksimos Makarios'u Türk Hükümetinin Kıbns meselesiyle ilgilenmeye niyeti olmadığını, hükümetin Dünyanın bu kritik anında hududları dışında cereyan edecek her türlü hadiseye bigane kalacağını tahmin ettiğini ve İstanbul'daki Rum çoğunluğunun da tarna miyle kendisine bağlı bulunduğunu bildirmiştir. Makarios Fener Patrikhanesinin Enosis davasın da Atina kilisesini desktekleyeceğine kat'i surette emin olduktan sonra, Heybeliadadaki Ruhhan okuluyla temasa geçmiş ve buradan yetişen din adamlarının daimi şekilde Kıbrıs'la mübadele edilmesi mevzuunda da mutabık kalmıştır. Hatta Fener Patrikhanesi'nde yapılan toplan tılarda İstanbul'daki zengin Rumların Enosis'e davet edilmeleri tezi de ortaya atılmış ve bunla284 - Yeni Sabah 1 5 Nisan 1958
163 rm halen perişan vaziyette bulunan Yunanis tan'a bu mevzuda yardım etmeleri üzerinde du rulmuştur. M akarios İstanbul'da iki ay kaldıktan sonra tekrar Atina'ya dönmüş ve İstanbul'daki temas ları hakkında Papaz Damaskines'la görüşmüş tür. Bu görüşmede Kıbrıs'taki 400 bin Rumun bir plebisit neticesinde Ada'ya hakim olmasının işten bile olmadığına karar verilmiştir. Daha sonra Makarios 1948 yılının yaz aylan na doğru vapurla Amerika'ya gitmiş ve Bos tan'daki Ortodoks kiliselerinden birinde çalışma� ya başlamıştır. Bilalıere Atina kilisesi papazın Amerika'daki gayretlerinin müsbet netice verdiği naatine varmış ve kendisinin Kitrom pispoposu olarak Kıbns'a dönmesini kararlaştırmıştır.285 Bu sırada Rum ortodoks patrikhanesi Patrik seçimi gündeme geldi. Çünkü patrik Maksimos iki yıldan beri hasta bulunmaktaydı. Kendisi me lankolu buhranlarından rahatsızdı. Bu sebeple kendisinin istifası isteniyordu. Kendisinin yerine Büyükada ve Tarabya Metropolitleri aday duru mundaydılar. Ancak her ikisinin Sen Sinod'da ekseriyeti alamıyacakları tahmin edilmekteydi. Ayrıca Türk dostu olarak isim yapmış ve o şekil de tanınmış olan Amerika New York metropolidi Athenagoras'ın da adı geçmekteydi ki en kuvvetli aday durumundaydı . 286 Nitekim Maksimos'un istifası kesin olmasına 285 - Yeııi Sabah 1 9 Ocak 1958 "Makartos Kıbns'ı Kana Bulayan Papaz" 286 Cumhuriyet 8 Ocak 1 948 -
1 64
rağmen kendi halefi olmasını arzu ettiği Athena goras'ın seçimini sağlamak için istifasını geciktiriyordu. 287 Bu arada Moskova Patıikliği'nin son bülte ninde yayınlanan bir yazı ile "İstanbul kilisesini şimdiye kadar nezaketen tanıdık" diyerek İstan bul patriği ile ortodoks kilisesinin diğer baş pa pazlan Sovyet aleyhtarı hareket tarzlanndan do layı ihtara maruz kaldılar. Bu şekilde Rus kilise si Fener ortodoks Rum patrikliği üzerinde siyasi maksatlarla tehdit ve tazyikte bulunmaktaydı. Nitekim Rus Patrikliğinin dini siyasete alet ettiği ni belirten metropoliller de aynı görüşteydiler. 288 Diğer taraftan Patrik seçimi çalışmalan hızla sürmekteydi. Nitekim Athenoğoras taraftarlany la, Kadıköy metropolitini patriklik makamına ge tirmek isteyenler arasında mücadele başlamıştı. Bu sırada 1ürkiye'ye gelmek için hazırlık ya pan Athenagaros vizesini almış ve pasaport mua melesini de tamamlamıştı. 289 Maksimos da istifa etmek için öne sürdüğü bazı şartları da kabul edildikten sonra 27 Mart 1948'de istifa karannı verdi. 290 Bu sırada aynı zamanda 1ürk-Yunan dostlu ğu gündemdeydi ve Türk-Yunan görüşmeleri ya pılmakta Rusya'ya karşı ittifak aranrnaktaydı. 287 Cumhuriyet 9 Ocak ı 948 -
2�8 Cumhuriyet ı 6 - ı 7 Şubat ı 948 289 - Cumhuriyet 2 Mart ı 948 -
290 - Cumhuriyet 28 Mart ı948
1 65
Ayrıca, bilindiği gibi, Türkiye, Rus tehdidi karşısında Batıya özellikle Amerika'ya yanaş makta ve yeni oluşmakta olan NATO ittifakina girmek istemekteydi. Nihayet Maksimos'un istifa karannı vermesi üzerinden epey bir müddet geçtikten sonra Mak simos ı s Ekim ı 948'de istifasını verdi. Bu istifa ertesi gün kabul edildi ve bilalıere metropolitlik meclisi toplanarak seçim çalışmalarını başlattı. Şimdi üç aday vardı. Bunlar ı- Athenagoros 2Terkes Metropolidi ve 3- Adalar Metropolidi idi. Sen Sinod'un ı s üyesinden ı ı 'i Athenago ros'ı, 5'i Terkes Metropolidini, 2'si de Adalar Met ropolidi'ni desteklemekteydi. 29 ı Nihayet Türkiye hudutları dışında bulunan Metropolidierden beklenen cevaplar geldikten 292 sonra ı Kasım ı 948'de seçimler yapıldı. Bu ara da diğer adaylar adaylıktan çekilmişlerdi. Yalnız Rus taraftarları ki bunların başında Rus dostu olarak tanınan Terkos Metropolidi Yuvakin bu lunmaktaydı. 293 Athenagoros aleyhinde propa ganda yapıyorlardı. Bu ortamda Athenagoros 6 aleyhte oya karşı ı ı oyla patrikliğe seçildi. Ken disinin kısa özgeçmişi şöyledir. Heybeliada Papaz mektebini bitirmiştir. Bir müddet Türkiye'de kal dıktan sonra bilalıere Amerika'daki ruhani vazi fesine tayin edilmiştir. Athenagoros ı 7 seneden beri de Amerika'da bulunmaktaydı ve 6 ı yaşın29ı - Cumhuriyet ı9 Ekım ı 948 292 Cumhuriyet 26 Ekim ı 948 -
293 Cumhuriyet ı Kasım ı 948 -
1 66 daydı.294 Patrikliğe seçildiği sırada Amerika'da bulu nan henüz 1ürk vatandaşı dahi olmayan Athe nagoros Başkan Truman'ın özel uçağı ile 26 Ocak ı 949'da Türkiye'ye geldi. 295 Diğer taraftan Rus kilisesi Athenagoros'a cephe almıştı. Nitekim taç giyme törenine çağrı lan Rus, Leh, Bulgar, Yugoslav elçilikleri bu da veti kabul etmediler ve törene katılmadılar.296 Ancak bu tayin ortodoks aleminde geniş öl çüde yankılar yaptı . Çünkü Athenagoros ayru za manda büyük bir Yunan dostu idi. En yakın ar kadaşları arasında Yunan zenginlerinden Skuras ve Onassis sayılabilirdi ki bilalıere kendisine şahsi arabası bile bu Yunanlı zenginler tarafın dan hediye edilecektlr. 297 Athenagoros'un daha Amerika'dan hareketi ve Türkiye'ye ayak hasışından itibaren tavır ve davranışları ile faaliyetleri çok dikkat çekicidir. Nitekim Athenagoros daha gelir gelmez bir Ekümenik Patrik gibi davranınağa başlamış ve Başkan Truman'ın İsmet İnönü'ye gönderdiği mesajını sanki bir büyükelçinin tavsiye mektubu imiş gibi Cumhurbaşkanı'na iletmek istemiştir. Bu konudaki demeci şöyleydi: 'Truman'ın Büyük Türk Milletine karşı derin sevgisi ve onun yük294 - Cumhuriyet 2 Kasım 1948
295 - Cumhwiyet 26 Ocak 1 949 296 - Cumhuriyet 26 Ocak 1 949 297 Yenı Sabah 1 9 Ocak 1 958 -
1 67 sek vasıflarına, kabiliyetine, kahramanlığına kar şı da hayranlığı vardır. Bu hislerini İnönü'ye iblağ etmemi benden istedi". 298 Esasen Amerika Başkanı'nın uçağıyla gelme si de siyasi sayılabilecek bir mahiyet arzetmekte idi. 299 Athenağoros Patriklik tacını giyme töreninde yaptığı konuşmada bütün dünya kiliselerini ve müslümanlık alemini sulh yolunda işbirliğine davet etti. Bu arada Amerika'dayken oraya gelen Türk b üyükleriyle tanıştığını ve General Salih Omurtag'la dost olduğunu beyan eden Patrik, ayrıca Atatürk inkılaplarından da hareretle bah sedip bu inkılaplann tamamiyle yerleştiği cihetle Türk çocuklaona din dersleri verilmesi ve bir ila hiyat fakültesinin açılması yolunda atılan adım' lan da övdü. 300 Silahere Patrik tören dolaysıyla Başbakan'a ve İçişleri Bakanına bir telgraf göndererek, vazi fesini, cumhuriyet kanunlan dairesinde ifaya başladığını belirtip bu münasebetle sadakatını ifadeden de geri durmamaştır. 30 ı Bu şekilde patriğin Türk Milletini öven ve Devlete bağlılık ifade eden tavırlar sergilediği gö rülmekteydi. Bu arada Patrik bir de Ankara ziyaretinde 298 - Cumhuriyet 27 Ocak ı 949 299 - Truman'ın Mesajı bkz. Cumhuriyet 29 Ocak 1949 300 - Cumhuriyet 28 Ocak ı 949 30 ı - Cumhuriyet 28 Ocak ı 949
1 68 bulundu. Ankara'da Patrik'e İçişleri Bakanı Emin Erişirgil tarafından Ankara Palas'ta bir ye mek verildi. Yemekte, İçişleri Bakanı rahatsız ol duğundan M.E.B. Tahsin Banguoğlu, Meclis Reis Vekili Feridun Fikri Düşünsel ile Raif Karadeniz, İçişleri Bakarn Emniyet Müsteşarı. İstanbul Vali si Lütfi Kırdar ve Emniyet Genel Müdürü bulun du. Patrik Ankara'da bulunduğu sırada Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak'ı da ziyaret etti. Bilalıere Patrik Anadolu Ekspresine bağla nan hususi bir vagonla İstanbul'a hareket etti. istasyonda kendisini Cumhurbaşkanı adına Cumhurbaşkanlığı Ö zel Kalem Müdürü Haldun Derin, Başbakanlık adına özel Kalem Müdür Ha lil Derinsu, İçişleri Bakanı adına Özel Kalem Mü dürü Fethi Sansur, İstanbul Milletvekili Hamdul lah Suphi Tannöver, Mihmandan Belediye Yazı İşleri Müdürü Naki Taki Gürkök ve Yunan Askeri ateşesi uğurlamışlardır. 302 Bu şekilde Türkiye'nin yukanda kısaca de ğindiğimiz o günkü şartlar içinde Patrikhaneye ve bilalıere Rum okullarına bir hayli tavizler ve rilmiştir. Nitekim Athenagoros Heybeliada'da bu lunan ve Patrikhanenin idaresinde olan Ruhhan okulunda siyasi bir konuşma yapmıştır. Athi nagoros 1 950'de yaptığı bu konuşmasında daha evvel Patrik Meletios'un yazlan okulda kalmak isteyişinin zamanın valilik ve milli eğitim müdür lüğünce reddedilmesini kastederek "şimdiye ka302
-
Cumhuriyet 7 Şubat 1 949
1 69 dar bize mani olunmuş ama şimdi biz bütün Ak deniz adalarına göndereceğimiz elemanları bu kurumu fakülte haline getirerek hazırlayacağız" demiştir. 303 Fener Patrikhanesi tarafından 1 884 yılında açılmış olan bu okul ortodoks aleminin en büyük eğitim merkezlerinden biri idi. Burada sadece hı ristiyanlıkla ilgili bilgi verilmiyor, aynı zamanda Türklük aleyhine de siyaset adamlan yetirtirili yordu. Okulun yüz yıla yaklaşan çalışmaları sü resince Balkaniann en azılı Komite ve ihtilalci papazlan burada yetişmişti. Mütareke dönemin de Anadolu'nun çeşitli bölgelerine gönderilen ih tilalci papazlar da burada yetiştirilmişti. Bunla rın en son örneğini Kıbrıs Başpiskoposu Makari os teşkil eder. 304 Işte şimdi 1 95 1 yılından sonra bu okulun dört yıllık yüksek kısmı da açılıyordu. 305 Athenagoros yine daha önceki patrikler gibi Doğu ve Batı kiliselerinin birleşmeleri doğrultu sunda yakın müşaviri metropolit Meliton ile Papas Gorgiyos Tsetis'i Sofya'ya gönderdi. Bun lar Patrik Kiril tarafından büyük bir törenle kar şılandılar. Görüşmelere Yunan Elçisi Kavaliera tos da katıldı. Bunların dışında Athenagoros Amerika ve Kanada'ya Metropolit Yakovas'ı gön dererek burada yaşayan Rumlan organize etme303 - Süreyya Şahın: a.g.e. s. 2 1 9 304 - Adli Özgüç: Batı Trakya 1ürklert, Istanbul 1 974
1 1 2- 1 1 4
305 Adli özgüç: a.g.e. aynı yer -
s.
1 70 ğe girişti. Çünkü bu Rumların oyları önemliydi. Yunan davasına hizmet edecek senatörleri seç meleri halinde büyük bir kazanç sağlayacaklar dı.306 Athenagoros faaliyetlerini nüfuz alanını ge nişletmeğe özellikle yöneltmişti. Nitekim bu ga yeyle Metropolillerin sayısını da arttırmıştır ki Başbakanlık yapmış olan Suat Hayli Ürgüplü bu konuda şu açıklamayı yapıyor; "Atatürk Patnk hane'ye bağlı yedi metropolitlik bırakınıştı. Bun lar bizim Türklüğümüze has müsamahamızdan faydalanarak bu yedi metropolitliği yirmi metro politliğe çıkarmış: Atatürk bir zamanlar kırk tane olan metropolitliği çok görüp derhal sayısını düşürmüştü". 307 Athenagoros Atina Hükümetinin yardım ve Atina kilisesinin izniyle önce Girit adasını mane vi nüfuzu altına aldı. Ondan sonra Aynaroz'u patrikhane'ye bağladı . Bugün Türkiye'de 1 8 Metropolitlik bulunmakta olup bazılan Patrikha nede sembolik olarak muhafaza edilmektedir. "Derkos, ilyapolis, İ rinopolis, Prikoniso, Neo Ke saria, Laodikyas, Sardon . . " gibi adların, metra politlikler için hala kullanılması Bizans İmpara torluğu kilise teşki latının patrikhanede hala muhafaza edildiğini göstermektedir. Rum bulunmayan bölgelerde metropolitlikle rin varlığı ise. bir zamanlar buralarda Rumların 306 Sıireyya Şahin; a.g.e. s. 2 1 8 Şehabettln Tekindağ; a.g.m. B.T.T.D. s. 2 s. 52 -
J
307 Hıiniyet I 9 Ekim 1 965 -
171 yaşadığını gelecek nesillere duyurmaktan başka bir gayeye matuf değildir. 308 Patlik bütün bunların yanında Türkiye'deki Rum okuHanna ve diğer kuruluşlarına el atmış, mütevelli heyetlerinin işleline müdahele etmiş ve buralarda kendi adamlannın önemli köşebaşları nı tutmalarını sağlamıştır. Rum vatandaşiara her fırsatta "Rumluğunuzu koruyan" telkinlerin de bulunmuştur. Bu tutumdan bazı Rumlar bile aşağıda bir örneği anlatılacağı gibi huzursuz ola rak tepki göstermişlerdir. 309 Zoğrafyan Rum Lisesi'nde Rumca basılmış bir beyannarnede şöyle deniyordu; "Bulunduğu nuz şartlar sizi birçok müşküllerle karşılaştırabi lir. Fakat ecdadımızın bize vermiş olduğu terbiye ve fikir ruhlarımızda daima yaşamaktadır ve ya şayacaktır. Elen milletinin kanında bu fikir dai mi olarak cevelan etmektedir. Zorlukları yene cek, hedefielimize ulaşacaksınız. Size bu sahada muvafakiyetler temenni edelim. Belki bir takım haksızlıklara uğrayacaksınız. Fakat ceddinizin size vasiyetlerini unutmayınız."3 ıo Patrikhane ile Yunanistan'ın münasebetleri gittikçe daha da arttı. Nitekim 1 953 yılında ka bul edilen Anayasa ile Yunanistan en yüksek di ni makam olarak patrikhaneyi kabul etti ve şöyle 308 Süreyya Şahin a.g.e. s. 2 ı 8: Adil Özgılç a.g.e. s. ı 52- ı 53 309 - Bekir Berk: a.g.e. s. 24 Sılreyya Şahin: a.g.e. s. 2 ı8: All Haydar Yeşilyurt "Sayın Mllletveklllerl ve SenatOr Iere Açık Mektup" Kemalizm s. 42 Ocak ı 966 s. 5- 7 3 ı O Bekir Berk a.g.e. s. 20 -
-
1 72 deniyordu: "Kutsal aynı çevrelerden gelme ve taksim edi lemez (trinite) adına Helenler Parlamentosu şu hususlan kararlaştınr:
DİN M adde 1 ) Yunanistan'ın müessese dini İ sa'nın Doğu Ortodoks kilisesi dinidir. Sair bü tün bilinen dinler serbest olup bunlann ibadetle ri herhangi bir engele uğratılmaksızın kanunia nn himayesi altında icra edilir. Başkalarını kendi dinine sokmağa çalışmak ve müesses dine sair her türlü müdahelelerde bulunmak yasaktır. Madde 2) Yunanistan ortodoks kilisesi baş kanı olarak Rabbimiz İ sa'yı kabul eder ve doktrin bakımından İ sa'nın Konstantinopolis'deki Büyük Kilisesi ile ayni doktrinden sair bütün İsa kilise leri ile aynlmaz bir surette bağlanır ve Apostolik ve Sinadik emidere ve kutsal gelenekiere sıkı bir surette riayet eder. Bu kilise tek reise bağlıdır. Egemen haklarını herhangi sair kiliseden bağım sız olarak kullanır ve Piskoposlann ruhani mec lisi tarafından idare edilir. Tarıınmış bütün din lerin papazlan müesses dinin papazlanna tatbik edilen devlet gözetiminin aynına tabi kılınırlar. Kutsal yazıların metinleri değiştirilmeden muhafaza edilir. İ stanbul'daki büyük İ sa kilise sinin önceden müsaadesi sağlarırnaksızın başka bir lisana çevrilmeleri kesin surette yasaktır." Böylece Patrikhane Yunan Anayasası ile en yüksek mevki ihraz edildikten sonra Yunan kralı ve kraliçesi İ stanbul'a gelip Patrik'in önünde eğil-
173
diler. 3ı ı Bundan sonra Ekümenik Patriklik olma yani Valikan gibi olma gayretleri ve faaliyetleri arttı. Nitekim 1 955 yılında çıkan bir gazete haberi şöyleydi; "Fener Patrikhanesi'nin Vatikan gibi bağımsız bir devlet haline getirilmesi için Yuna nistan'da yapılan teşebbüslerin memlekemizde uyandırdığı tepki devam etmektedir. Türk Ceza Kanunu herhangi bir şahsın Türkiye'de Cumhu riyet rejimine ve memleketin toprak bütünlüğüy le devletin hükümranlık hakianna karşı hareke te geçmesini ve Türkiye sınırlan içinde ayrı bir devlet kurmağa kalkışmasını suç saydığı ve çok ağır cezalarla müeyyidelendirdiği için bizzat At henagoros ne de Patrikhaneye mensup bir başka şahıs memlekemizde oturup öte yandan Fenerin bağımsız bir devlet haline gelmesini açıkça iste yemernektediL Fakat gerek Patrikhane ile ilgisi olan çevreler, gerek Atina'nın hareket tarzını ta kip edenler, Atlıinaiki gazetesinin neşriyatını du rup dururken muharririn kafasından çıkmadığı nı ileri sürmekte ittifak halindedirler. Sultanah met civarında ve Ayasofya'ya yakın bir mahalde kurulması arzu edilen Fener Din Devleti'nin ara zisinin asgari üç kilometrekare olması istenmek tedir. Böyle bir devletin dış, iç, maliye bakanlık lan, bir miktar polis ve gösteri askeri bulunacağı gibi, Bizans kartallı bir bayrağı ve vatandaşları da mevcut olacaktır." 3 ı 2 Bu haber patrikhanece tekzib edilmemiştir. 3ı ı - Bekir Berk: a.g.e. 3 ı 2 - Bekir Berk: a.g.e.
s. s.
22-24 2 1 -22
1 74
Yine Ocak 1 956 yılında yayınlanan bir gazete haberine göre, Almanya'da Romenler tarafından yayınlanan Logos mecmuasında, İstanbul'da Bi zans Devleti başlığı altında şöyle bir haber çık mıştır: "Protestan ve Farmason beynelmilelci çev reler İstanbul'da Vatikan Devletine benzer bir Bi zans devletinin kurulmasını müzakere etmekte dirler. Bunun için beynelmilelci çevreler, İstan bul'dan bir mahalle satınalmak istemektedirler. Sovyet Rusya'nın kontrolü altındaki ortodoks ki liseleri ruesası (reisleri) Sovyetlerin böyle bir te şebbüsü iyi karşılayacağı hakkında teminat ver mişlerdir". Romen gazetesinin notu ise şöyledir. "Böyle bir teşebbüsü Sovyetler Birliği'nin para ile bile destekleyeceğini zannediyoruz". 3 ı 3 Gerçekten de Ayasofya ile ilgili Bulgarlar Mil li Marşlarında "İstanbul'u alacağız, Ayasofya'ya Çan takacağız" derken Çarlar da İstanbul'u ve Ayasofya'yı hedef tutmuşlardı. Şimdi Yunanlıların fikri Akropolis Gazetesin de şöyle açıklanmaktaydı. "Dostluğmuzun esaslaştırılmasını istiyoruz. Ayasofya'nın Elen kilisesine iadesi vukubulan büyük inkılabın en parlak tezahürü olacaktır. Yunan nesilleri halk şarkısının büyük Manastır ve Kontantin Paparigopulosun "Hıristiyanlık di ninin Partenonu" diye tavsif ettiği Ayasofya'run yılların geçmesiyle yine bizim olacağı hülyası ile beslenmişlerdir. Ayasofya'ya hıristiyan ve Yu3ı 3
-
Bekir Berk: a.g.e. aynı yer
1 75
nanlı sıfatıyla tekrar girdigirniz zaman bizi nur-u hidayete eriştirdigi ve iki milletin sulh ve muhab bet yoluna sevk ettigi için Allah'ın lütfu hikmeti ne dua edecegiz." Athenagoros da Gazet'dö Lozan Muhabiri Ti şan Tiryonofa verdigi bir beyanatta Bizans Pat rikhanelerinin büyük kilisesi Ayasofya'nın cami likten çıkanlıp müze haline konulmasından do layı memnuniyetini ifade etmekteydi. 314 Bu beyanatın ardından Kıbns Başpiskoposu Makarios da "Bizans İmparatorluğu zamanında
din düşmanı barbar aluncılar küçük Asya'dan geHp buralara akın ettikleri zaman biz panai yamıza sığınmıştık. Konstantinapolisteki Ayasofya kilisesinde ayini yarıda bırakıp çan larımızı susturdukları zaman da Panaiyamıza sığınmıştık. Yunan milleti Türk esareti altın da geçirdiği yıllar boyunca da Panaiyamızdan imdat bekledi. Bu dualar boşa gitmedi. Bir gün elbette Panaiyamızın yardımı ile Ayasaf ya'da çanlarımız yine çalacaktır" beyanatını veriyordu. 3 1 5
İ şte bu duygu v e düşüncelerde olanlar Patrikhanenin Valikan olma yolundaki hedef ve faaliyetlerini her fırsatta destekleyeceklerdir. Pat rikhane'de buldugu her fırsatı bu yönde degerlen dirmege çalışacaktır. Patrikhane Athenagoros döneminde gösteri len bu faaliyetlerin yanısıra Kıbns Meselesi pat314 - Bekir Berk: a.g.e. 3 1 5 - Bekir Berk: a.g.e.
s. s.
26-27 27 -29
1 76
lak verdiğinde ve bunalımlar artlığında Patrikha ne daha bir gündeme gelecektir.
d) Kıbns Meselesi ve Patrlk.hane Biz burada Kıbns meselesinin evveliyabna ve Patrikhanenin megalo i dea çerçevesinde buraya yönelik faaliyetlerine değinmeyeceğiz. Çünkü ga yemiz Kıbns olaylarını ortaya çıkarmak değildir. Biz sadece Kıbrıs olaylarının gündeme geldiği 1950'li yıllardan sonraki dönemde patrikhanene nin bu olaylardaki rolünü ve bu çerçevede Türki ye'deki faaliyetlerini de ortaya koyacağız. Bu cümleden olarak Patrikhane'nin Kıbrıs meselesi ile ilgilenmeğe başlaması yukarıda da belirttiğimiz gibi 1 947 yılına gitmektedir. Nitekim bu tarihten itibaren Kıbrıs'ta bir teşkilatıanma başladığı anlaşılmaktadır. Çünkü 1 955 yılına ge lindiğinde Kıbrıs'ta Türklere tecavüzler başlatıl mıştır ki Kıbrıs Türkleri Haziran 1 955'de Eden, Menderes ve Kıbrıs valisine telgraflar çekerek Rum saldınlarına karşı can, mal ve emniyetlerinin garanti edilmesini istediler.3 1 6 Bundan son ra Kıbns olayları 1 958'de daha şiddetli patlak verecektir. Bu sırada Patrikhane bu olaylarla ya kın ilişkide olduğu görülür. Nitekim Time ve Fortune dergilerinde, Kıbrıs Meselesinde baş tahrikçinin Patrik Athenagoros olduğu belirtilmiş ve bu konuda dergi yazarlanndan Rota Winterrol şu yazıyı kaleme almışbr: "Böyle siyasi bir işin bir din adamının siyasi mantosu altından idare edildiği nereden bilinsin. 316 Akşam 22 Haziran 1 955 -
177
Önce Kıbns Rurnlannı, sonra Yunan halkını Tür kiye ve İngiltere aleyhine tahrik eden, aslında m hani bir vazife ile mükellef bulunan Athenogo rastır. Onu yakından tanıyanlar bilirler ki o, din adamından ziyade, siyaset adamıdır. Kiliseyi, m hani vazifesini düşünmez, siyasetle meşgul olur. O, Amerika'da bulunduğu zamanlarda da öyle idi. Gerek Makarios, gerek Kıbrıs'da onunla bir likte çalışan din adamları , ortodoks kilisesine bağlı olduklarından Patrik Athenagoros'tan emir alırlar. Efkar-ı Umumiye şunu iyice bilmedir ki, onların bütün yaptıkları, Athenagoros'un şahsi arzulandır. Din ile siyaset başka başka şeylerdir. Böyle olduğu halde, onlann Kıbns'taki faaliyetle rini, dini vazifelerini bırakıp siyasetle meşgul ol malarını Athenagoros'ın hoş görmesi ve mani ol maması, benim bu sözlerimi isbata kafidir." 3 1 7
3 1 7 Süreyya Şahin: a.g.e. -
s. 222
1 78 Türk Ortodoks Kilisesi Patriği Papa Eftim de Eylül 1 958'de yayınladığı bir beyannarnede şun lan söylüyor: "Patrikhane gibi dini bir müesse
se asıl dini vazfesini unutmuş, Yunan Hükü meti'nin siyasi emel ve maksatlarına alet ol muş ve olmakta ısrar göstermiştir. Hiç sıkıl madan ve çekinmeden taşıdıkları ruhani sıfatı Yunanlılar için taşıdıkianna açıkça ifade· et mişlerdir. Kıbns işini ihdas etmiş olan Maka rios'un Athenagoros tarafından desteklendi ğinde asla şüphe edilmemeUdir. Nitekim Kıb ns tedhiş hareketi başlamadan önce Makari os'un İstanbul'a gelerek Athenagoros ile ko nuşmuş olması son derece dikkat çekici bir olaydır. Makarios'un kilisesi müstakil dahi olsa, ortodoks kilisesinin merkezi olan İstanbul Patrikhanesinden ve Patrikden izin alınma dan, öyle siyasi mahiyet taşıyan bir işin başına geçmiş olmasma ihtimal verilemez" 3 1 8 Diğer taraftan Kıbns olayları patlak verdiği ve hızlandığı bir dönemde Ocak 1958'de Athena goros yurt dışına çıkmak için Dışişleri Bakanlığı na müracaat etmiştir. Bu haberi veren gazete da ha sonra şunlan belirtiyor. "Seyahatine İ talya'da başlayacak olan Patrik sırasıyla Varşova ve Mos kova'ya uğrayacak bu arada Atina'da kızıl Papaz Makarios'la görüştükten sonra Fener Kilisesine dönecektir."3 1 9 3 1 8 - Yeni Sabah 25 Eylü 1 958 3 1 9 - Yeni Sabah 31 Ocak 1958
179
Gerçeten de Mart ayı içinde Varşova'da Rus patriği Alexi'nin başkanlığında ortodoks kiliseleri kongresi toplanacaktı. Hükümet Patriğin buraya gitmesini istememekteydi. Çünkü burada Maka rios kendisi ile görüşebilir ve bütün kiliselerin desteğini almak isteyebilirdi. 320Nitekim 31 Ocak 1 958'de bir gazete haberinde şöyle denilmektey di; "Atina Radyosu tarafından evvelki gün papaz Makarios ile Atina'da buluştuklan bildirilen Sen Sinod meclisi üyesi ki iki ay kadar önce Sen Si nod Meclisi kararıyla gitmişlerdi. Konya metro polili Lefter Yakovas ile Sarher (Çivril) metropolili Maksimos Çuçis Hristopulos adlı iki metropolit ülkeye döndüler. Bunlar Makarios'la görüşme diklerini beyan ediyorlar. Selanik'te Manastır'a ait bir arsa meselesi için gittiklerini ifade etmiş lerdir."321 Ancak bu açıklamalan inandırıcı bu lunmamıştı. Yine Patrik vekili Emilianos Patrik Moskova'ya gitmeyecek açıklamasını da yapnuş tı. Buna rağmen Hükümet Patriğe gerekli izni vermeyecektir. 322 1ürk halkı da patriğin Kıbrıs olaylanyla ya kın irtibatta olduğu kanaatı taşıyordu. Çünkü Patrik ve Patrikhane'nin davranışlan bu kanaatı doğuruyor ve pekiştiriyordu. Fener Rum Patrikhanesi ile Makarios arasın da kurulan münasebetlere dair Yunan Devlet Radyosu tarafından yayın yapıldığı halde Patrik hane herhangi bir açıklamada bulunmamaktay320 - Yeni Sabah 5 Şubat 1 958 321 - Yeni Sabah 31 Ocak 1958 322 Yeni Sabah 5 Şubat I 958 -
1 80 dı. Ayrıca, Kıbrıs olayları sebebiyle infial içinde olan Türk Gençliği adına M .T.T. B. Genel Başka nı, Athenagoros'a hesap sorar mahiyette bir telg raf çekerek " . 1 - Bu güne kadar muhtelif vesile lerle sizieli açık konuşmağa davet etmemize rağ men cevap alamamamız karşısında Makarios'la buluşmak üzere Atina'ya gönderdiğiniz heyet münasebetiyle son defa bu telgrafımızla Türk gençliği olarak istekleJimizi bildiriyoruz. .
2- Senelerce Kırbıs'ın ilhakı Rum- Hellenic Komisyon'un başkanlığını yapan Atina Başpisko posu Spyrudon'un siyasetle iştiğalirıi inkar ede bilir misiniz? 3- Makarios'un Türkiye'ye sizden talimat al mak için gelemeyişi üzeline (Bu şekilde talepte bulunmuş ve Hükümetçe reddedilmiştil Atina'ya Kızıl papaz ve diğer papazlarla temas ve müzake relerde bulunmak üzere gönderdiğiniz heyetin mAtina'ya seyahat maksalını ve Maraıios'tan ge tirdiği mesajın metnini eikar-ı Umumiye'ye açık lamalısınız. 4- Kilise kanunlarınız icabı cemaat tarafın danelle hakiki beş tane metropolit bulunması ge rekirken neden 1 9 tane metropolit var?
5- Makarios'un Türkiye'ye gelerek sizden al dığı talimat üzeline Kıbrıs meselesinde ön plana çıktığı ve insanlık için yüzkarası cinayetler işlet tiği doğru mudur?
6- Megas Rogot Hekis, Arhan Referandaros gibi titrleıi etrafınızda toplanan Bizans Hüküme ti gölge kabinesi titrleıi olduğu söylenmektedir.
181 B u doğrumudur?
·
Sorulannı yönelttiği halde hiç bir cevap ala mamıştı. 323 4 Şubat 1958 tarihli bir gazete haberi şöyley di "Athenagoros tekzipten kaçıyor, hakkındaki neşriyatın durdurulmasını isteyen Patrik'e kanu nu yollar gösterildiği halde o bunlara yanaşmı yor". 324
Yine Haziran 1 958'de Türkiye Milli Talebe Federasyonu (T. M.T.F.) Kıbns mevzuunda hasbi hallerde bulunmak üzere patrik Athenagoros'u davet etmiş. Ancak patrik bu davete icab etme miştir. Tekrar davete icab edip etmeyeceği sorul duğunda ise patrik vekili Emilyanos patrik cevap vermiyor ifadesini kullanmıştır. Bunun üzerine T.M.T.F. "Patrik'in E.O. K.A. 'yı desteklediği husu sunda kanaatimiz kuvvetlendi" açıklamasını yapmıştır.325 Haziran 1 9 58'de çıkan bir diğer gazete habe re de şöyleydi. "Hükümet müsaade ettiği takdir de, Patrik'in aleyhindeki deliller açıklanacak. Athenagoros hasta olduğunu söyleyerek ko nuşmuyor. Patrikhanenin kalın duvarları arkasında çe şitli tertiplerle sinsice Megalo i dea'ya yardım eden Athenoğoros'ın bütün hareketleri çok ya kından takip edilmiş ve dini siyasete alet ettiği 323 - Yeni Sabah 1 Şubat 1958 324 - Yeni Sabah 4 Şubat 1 958 325 - Yeni Sabah 22 Haziran 1 958
1 82
günden başlayan bu takip artık onun Türk va tandaşlığından ve memeleketimizden çıkanlma sını icap ettirecek bir neticeye vasıl olmuştur. Patrik odasına çekilerek hiç kimseyle görüş müyor. " 326 Bu ortamda herhangi bir olaya meydan ver memek için hükümetçe Yunan Konsolosluğu ve Patrikhane 'de güvenlik önlemleri alınmıştı. An cak Patrikhane'de panik havası hüküm sürmek teydi. Patrikhane bu arada içeride özellikle Rum okullan üzerinde etkili bir denetim oluşturma fa aliyetlerinde de bulunmaktaydı. Ayrıca Yunanis tan lehinde propaganda da yapılmaktaydı. Nitekim patrikhanenin Rum okullarındaki oyunlarını anlatan 1 3 Mart 1 958 tarihli bir gaze te haberi şöyleydi; "Türk maafine bağlı öğretmenler planlı olarak işlerinden uzaklaştınlıyor. Bir müddetten beri Fener Patrikhanesinin yeni bir manevrası ile karşı karşıyayız. Milliyetçilik davası güden Patrikhane yine bir oyun oynuyor. Hayli zamandır gazete sahillerini işgal eden bir Muçoğlu hadisesi mevcud ( 1 8 senelik hoca ve Zoğrafyan Lisesi Müdürü) vazifesini T.C. kanun larının emrettiği şekilde yürütrneğe gayret eden kişi. Bu hal milliyetçilik ve din davası ·güden Patrikhanenin ve onun arkasındaki Yunan Hü kümetinin hoşuna gitmemektedir. Bu kimseler ön planda olan Yunan tarihi okutulan bu azın326 - Yeni Sabah 28 Haziran 1 958
1 83
lık mektepleıinde gençlerin aşın bir milliyetçilik ruhu içinde ve Türklük düşmanı olarak yetiş melerini istemektedirler. Bu maksatla Patrikha ne Muçoğlu'nu daima tazyik etmiş fakat ondan "benim patronum Maarif Vekili'dir. Ben onların direktifleıi haricinde iş görmem" cevabını almış lar, on kadar hoca da onun yanında yer almış. Bu hal Rum azınlık mektepleıinin hoca kadrola nnda esaslı bir tasfiye düşüncesine yol açmış ve patrikhane bu ihtiyaç ile derhal harekete geçe rek bunu uzaklaştırmayı denemiş ve başarmış tır."327 O zaman Rum okullarında üç çeşit öğretmen vardı. 1 - Yunanistan'dan gelenler ve Yunan teb'alı olarak öğretmenlik yapanlar. Bunlar vazife alma dan önce Fener Patıik'i tarafından takdis edilir ler ve Patrik'in muvafakatıyla öğretime başlarla dı. (Bunlann çoğu Yunan istihbaratına mensup tu)
2- Rum okullarından yetişip yine aynı okul-: larda öğretmenlik yapanlar. Bunlar da patrik ta rafından vaftiz edilerek vazifeye başlarlardı. Bu vaftiz "Eski Bizansı ihya, Allah'a yaklaşan bir in san olarak vazifeye devam etmek" manasındaydı. 3- Türk öğretmenler. Fakat bunlar eğitimin iç bünyesine nüfuz ettiıilmezlerdi. 328
Bu arada yukanda belirttiğimiz gibi Yunanis tan hesabına faaliyet yapanlar vardı ki daha ön327 - Yeni Sabah 1 3 Mart 1958 328 - Yeni Sabah 7 Mayıs 1958
1 84
ceki yıllarda kurulduğunu belittiğimiz Elen Birli ği adlı cemiyet merkezi 1 957'de aranması sıra sında Cemiyet katibi Lambros Gulakis'in Yuna nistan hesabına casusluk yaptığına dair bazı giz li vesikalar bulunmuştu. Bu cemiyet bu tip faali yetlerine devam ettiği için 1 957 yılı içinde mah keme karanyla kapatılmıştı. 329 Bu arada patrikhane irtibat kurmayanlar ve T.C. 'ne bağlı kalanlar da ya tehdit edilmekte ya da büyük vaadlerde bulunularak susturulmak istenmekteydi. Nitekim Türk Ortodoks Patriği Ef tim bu konuda "Patrikhane bana eğer bu mem
leketten gidersen sana New York'da muazzam bir villa alınz. Hayatımn sonuna kadar iaşeni temin ederiz dedi gitmedim. Çünkü ben bu memleketin evladıyım. Patrikhane Türkleşen leri Türkiye ile beraber olanlan her ne pahası na olursa olsun bu memleketten uzaklaştınr. Yunanistan istiklal kazanalı 125 sene olmuş tur. Yunanistan'daki Türklere neler yapıldığı meydandadır. Fakat biz istanbul'u zaptedeli 500 seneyi geçti. Hala içimizde bazılan milli yetçilik davası güdüyorlar. Buna bir son vermek lazımdır''. açıklamasını yapıyordu. 330
İ şte Patrikhanenin sinsice yürüttüğü prog ram ve politika -ki öğrencilere daha küçük yaşta İstanbul'un bir gün kendilerinin olacağı, Türk ler'den nefret etmeleri gerektiği gibi propaganda edilmekteydi- etkisiyle olacak Rum Kız Lisesi öğ rencileri Türk Kız Enstitüsü öğrencilerine saldır329 - Yenı Sabah 15 Nisan 1 958 330 - Yeni Sabah 1 3 Mart 1 958
1 85
mışlardır. Bu konudaki 4 Mayıs 1 9 58 tarihli gazete ha beri özetle şöyledir; " Evvel gün Çarşamba'daki Rum Kız Lisesi Talebeleri Sultan Selim Kız Ensti tüsü taleberine 1958 senesinde İstanbul Kons tantinopol olacak, Kıbns'tan sonra İstanbul için çalışacağız diyerek saldırmışlar ve Türk öğrenci Gönül Aşar'ı döğmüşlerdir. Daha sonra olaya po lis müdahele etmiştir. Bu arada hadiseye karı şan Rum kızlan patrikhanenin adamlan tarafın dan alınarak patrikhaneye götürülmüştür ve bir müddet patrikhanede kalmışlardır. Olaya karı şan Rum kızı Marika ceza alacağı yerde okulun ca ceza verilmemiştir." 33 1 Bu hadise Rum okullannda yürütülen pro paganda açısından çok dikkat çekici bir olaydır. Yine Türk Ortodoks Patriği Eftim'in Haziran 1 958'de düzenlediği bir basın toplantısında söy lediği sözler de ilgi çekicidir. Bu konudaki gazete haberi özetle şöyledir; "Türk ortodokslannın ruhani Reisi Eftim, At henogoros'un yurt dışı edilmesini, memleketimiz deki Rumların Türkçe konuşmaları gerektiğini söyledi. Eftim, Athenogoros'ın 1 922'nin firari Rumla nndan olduğunu söyleyerek bunların hepsi Ma kasios'dan bin beter dedi. Daha sonra Eftim, Yunanistan'ın İ stan bul'daki Rumlan besleyerek burada tuttuğunu, 33 1 - Yeni Sabah 4 Mayıs 1958
1 86
onları alet olarak kullandıgını, Patıikhanenin de Yunanistan ve bazı devletlerce beslendigini, Pat likhane'nin bu pararalan Kıbrıs'taki tedhiş hare ketleri için kullandıgını söyleyerek daha geçen lerde Amerika 20 milyon lira gönderdi. Nerede onlar nereye kullanıldı dedi. ·
Bilalıere Patrikhane için de orası hilekar bir toplukuk Athenogoros buradan gitmeli. Kötü pa pazlann hepsi gitmeli dedi. u 33 2 Gerçekten de o sıralar gazetelerde Türki ye'deki ortodoks Rumların dogrudan dogruya ve ya patrikhane aracılıgıyla Yunanistan'a ve Kıb rıs'a para yardımı yaptıklarına dair haberler çık maktaydı. Buna göre yerli Rumların kaçırdığı milyonlan aşan dövizin çeşitli kanallada Yunanistan'a ve Kıbrıs'taki E. O . K.A. 'cılara akmasının yanında ' bizzat patrikhane Rumlardan topladığı paralan Gıivas çeteleıine göndermektedir. İstanbul'da oturan Arnavut ortodokslar da il gili bakaniıkiara başvurarak "Fener Rum Patıik hanesi'nin kendilerine baskı yaptığını, Arnavut ları Rumlaştırmak için gayret gösterdiğini ileri sürmüşler ve Rumların bu gayesini önlemek için (Türk Arnavut Kilisesi) adı altında yeni bir kilise kurmak" istemişlerdir. 333 Arnavut ortodokslan "Fener Patrikhanesi'nin Rum ismi konroadıkça çocuklarını vaftiz etmedi gini, Patlikhaneye sağligında yardım etmeyenle332 - Yeni Sabah 1 2 Haziran 1 958 333 Süreyya Şahin: a.g.e. s. 224 -
1 87
rin ölülerinin ortodoks mezarlığına gömülmesine izin verilmediğini bu yüzden ölülerinin açıkta kaldığnı" bildirmişlerdir. Kendilerinin Rumlaştı rılmaktan kurtanlmasını isteyen ortodoks Arna vutlar toplanan paraların gizlice Kıbrıs'a gönde rildiğini de iddia etmişlerdir. 334 Bütün bu iddialar üzerine olacak 27 Mayıs
ı 960 ihtilalinden sonra Milli Birlik Komitesi'nin
isteğiyle M.E.B. Müfettişi Ali Rıza Baysal'ın baş kanlığında patrikhane ile kiliseterin hesaplannın denetlenmesi için üç kişilik bir komisyon kurul muştur. Komisyon üyelerinden Nejdet Kirmay Bey bu konuda kendisiyle görüşen Fener Patrlk hanesi ve Türkiye adlı kitabın yazanna "Mahke me huzurunda yemin ettiğim için denetimimizde edindiğimiz bilgi ve belgeleri size veremeyeceim. Ancak şunu açıklık ve kesinlikle söyleyebilirim ki Patrikhanenin geliri ı O milyonu aşmış olduğu halde harcama hususunda en ufak bir kayda rastlamadık. O zaman açılan Aya Pana Kilise si'nin kasası para ile dolu olup, yüz liradan kü çük paraya rastlaınadık. Bütün komisyon üyeleri bu paraların Yunanistan'a özellikle Kıbrıs'a gön derildiği hususunda hemfikiriz" açıklamasını yapmaktadır. 335 Kıbrıs Meselesi bu tarihlerde sakinleşecek, ancak ı 963 yılından itibaren tekrar şiddetlenme ğe başlayacaktır. Nitekim bu yıllarda basında Enosis'i dile getiren beyanatlar çıkınağa başla mıştır ki Kıbrıs Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios, Kıbrıs'da tedhiş hareketinin yıldönü334 Sureyya Şanın: a.g.e. aynı yer 335 Sureyya Şahın: a.g.e. aynı yer -
-
1 88 mü sebebiyle 3 1 Mart 1 963'de Rum halkına ver diği demeçte "Asıl gayenin Kıbns'da bir Cumhu riyet kurmak değil, b unun sadece bir merhale teşkil ettiğini , asıl gayenin ise enosis olduğunu" 336 söylemesi buna en iyi örnektir. Makarios her fırsatta bu enosis idealini açıklayacaktır. Nihayet b u yönde gösterilen faaliyetler sonucu Kıbrıs . 1 964'de yine Türklerin Rumlarca katıedilmeleri ne sahne olacaktır. İ şte bu ortamda patrikhane tekrar gündeme gelmiştir. Ancak Patrik Athenagoros daha önceki dö nemlerin aksine şimdi 1 2 Ocak 1 964'de, Türki ye'nin Kıbns politikasını desteklediğini açıklaya caktır. 33 7 Makarios'la ilgili de bir soru üzerine "Makari . os Kıbns'ta ruhani bir kimse değil devlet başka nıdır. Patrikhanenin kendisi ile hiçbir münase beti yoktur, her hususta memleketimizin ve hü kümetimizin politikasını tasvip ediyoruz. Kilise ler bağımsızdır ve her kilise hareketinde serbest tir. Makarios'a bağlı olduğu kilise karışabilir. Devletimize rağmen zirve toplantısına katılma mıştır. Eğer Patrikhane bir ikaz yapsaydı politi kaya kanşmış olurdu. Bunu hükümetiniz de tas vip etmez" diyecektir. 338 Patriğin bu şekilde beyanatının yanısıra esa sen şimdi Patrikhane'nin bütün işlerini onüç yıl önce bu göreve getirilen Patrik vekili Emilyanos 336 Bkz. ı 963 yılı Milliyet ı Mayıs ı 963 Hurriyet ı Ma yıs ı 963 337 Milliyet ı 2 Ocak ı 964 338 - Milliyet ı 2 Ocak ı 964 -
-
1 89
tarafından yürütülmekteydi ve bunun Kıbrıs'la ve diğer meselelerle ilgili politakası daha önceki dönemlerde yürütüldüğü gibiydi. Nitekim bu tutumundan olacak İ çişleri Ba kanlığı Emilyanos'la birlikte birkaç Türk vatan daşı Rum'un sınırdışı edileceklerini açıklıyordu. Bu konuyla ilgili 13 Nisan 1 964 tarihli gazete haberi özetle şöyledir: " İçişleri Bakanı Orhan Öztrak; Patrik Vekili'nin içte ve dıştaki tutumu nun kendisinin Türk vatandaşı olarak muhafa zasının imkan vermediğini bidirerek vatandaşlık kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağını açıkladı. 53 yaşında olan Emilyanos Heybeliada'da doğmuş ve Heybeliada Ruhhan okulundan me zun olmuştur. 13 yıl önce de bu görev getirilmiş tir. Halen Patrik Athenagoros'un ağır hasta ol ması sebebiyle bütün idareyi ele almış bulun maktadır. " 339 Yunan Başkonsolosu'nun bazı R umları ka nunlara karşı gelrneğe zorladığı belirtilerek Pat rik Vekili'nin faaliyetleri de 1 4 Nisan 1 964'de şöyle açıklanıyordu. "Patrik vekili Emilyanos'un da Türk kanunia nna aykırı tahrik ve teşviklerde bulunduğu tes bit edildi. Emilyanos ve Canavalis'in faaliyetleri: 1 - Yunanlılık amilini İ stanbul Rumları ara sında yaymak. Türk kanuniarına aykırı davra339 Milliyet ı 3 Nisan ı 964 -
190
nışlan tahrik ve teşvik,
2- Türkiye aleyhine filmleri okullara ve kili selere vermek. 3- Patrikhane statüsü icabı munhasıran nı hani işlerle uğraşması gerekirken dünya işleriyle uğraşması ve Türk ,düşmanlığı telkin etmek. Canavalis'in de memleket dışında faaliyette bulunduğu, dışarda Türkiye aleynindeki propa gandaların onun yolu ile idare edildiği ve beslen diği tesbit olunmuştur. ". 340 Bu sırada Yunan vatandaşları smırdışı edii rneğe başlanm ıştı ki İzmir Yunan Konsolosluğu nun Papazı da Türkiye aleyhinde faaliyet göster diğinden sınırdışı edilecekler arasındaydı.34 1 B u sırada Patrikhane'nin durumu Mecliste görüşüldü. Bu arada Milli Savunma Bakanı da "Patrik Athenagoros'ın seyahatı (yurtdışına Papa ile gö rüşmek üzere seyahat etmişti) okullarda gösteri len yasak filmlerden memleket için zararlı faali yetlerden Hükümet günü gününe haberdardır. Milli Eğitim ve İ çişleri Bakanlıkları bunlar hak kında gerekli işlemlere geçmiştir" açıklamasını yaptı. 342 Nihayet 1 8 Nian 1 964'de Patrik vekili Emilia nos Taharapulos ile birlikte Geroges Yorgi ve Ya kovas Cevaris hakkında "vatansız" pasoportu dü340 - Milliyet 14 Nisan 1964 341 Milliyet 1 7 Nisan 1964 342 - Milliyet 14 Nisan 1964 -
191
zenlendi. (•) Bunlar ilk önce hiçbir devletten vize alamadı lar. Ancak kendilerine 22 Nisan'da Amerika vize verdi ve sınırdışı edildiler. 343 Bu papazların yanısıra 1 964 yılı içinde çok sayıda Yunan asıllı Rum. bunların çoğu iş adamı idi, zararlı faaliyetlerinden dolayı sınırdışı edildi ler. Bu sırada Türkiye'deki Yunan uyruklu Rum sayısı 12 bin civanndaydı. İ çişleri Bakanı yurtdı şına çıkanlanların yüzde doksanbeşinin Eleniki Enosis Cemiyetin mensubu olduğunu bilalıere ifade etmiştir. 344 Patrik vekilinin sınırdışı kararı verildiği gün lerde herhalde yatıştırmak gayesiyle olacak Pat rikhane'ni.n avukatı Kaludi Laskaris " İ ngilte re'nin Kıbns'ı Yunanistan'a bırakmasnun imkan sız olduğunu belirterek; Kıbns'ta yaşayan orto doksların Rum olmadıklarını, Fenikeli olduklan nı ve Athenagoros'un siyasi demeç veremeyeceği ni son katliamdan sonra Makarios'la Patriğin te lefon konuşması yaptığını açıkladı. (•)- "ID.rk" ve "İslam" düşmanı olduğu, ID.rkiye aleyhtarlığı. yaptığı tesbit edUerek, vatandaşlıktan çıkarılıp sınırdışı edi len Yakovas, zamanın Başbakanı Turgut Ozal'la dostluk ku rarak, Fener Patrikhanesi'ne 5 bin metrekarelik ek bina ya pılmasını sağladığı. gibi Bizans surlarının büyük bölümılnıln ananlmasına da zemin hazırladı_ " 1 964 Kararnamesi" ola rak bilinen ve Batı Trakya IDrk/ert'nin haklannın korunma sına yöneUk tedbirlerin kaldınlmasında da Papaz Yakovas'ın rolü olduğu biliniyor. (Yayuıcuun notu)
343 - Milliyet ı 8-2ı -22 Nisan ı964 344- Milliyet 9- ı O Temmuz ı 964 28 Agustos ı 964
1 92
Laskaris aynca, Kıbrıs Kilisesi'nin Fener Patnk hanesine bağlı olmadığını ve din adamı olan Ma karios'un politikaya kanşmasını ayıpladı. Bilalıere Laskaris; Yunan Kilisesinin Patrik hane aleyhinde olduğunu, Kıbrıs'ın Yunanistan için bir his konusu olduğunu, Yunanistan'ın Kıbrıs'ı ilhak edemeyeceğini söyledi. 345 Bu arada 30 Ekim 1 930 tarihinde Ankara'da " İkamet, Ticaret ve seyr-i sefain andlaşması" im zalanmıştı. Bu antlaşma Yunanlıların lehine bü yük avantajlar ihtiva etmekteydi. Yunanlılar bu antlaşmadan büyük ölçüde yararlandılar. Uzun yıllar Türkiye'nin ithalat. ihracat ve gemi işlet meciliği, Yunanistan'dan gelen Yunan uyruklu Rumiann elinde kaldı. Şimdi Türkiye anlaşma nın mahzurunu, Kıbrıs olaylannda Rumların da zararlı faaliyetlerini görerek açıklıkla farketti. Bunun üzerine 16 Mart 1 964'de Bakanlar Kuru lu 1 6 Eylül'de geçerli olmak üzere antlaşmayı tek taraflı olarak feshetti. 346 Bu arada patrikhanenin istimlak edileceği şaiyalan çıktı. Bu mesele ve sınırdışı edilmeler üzerine ge lişmeleri aleyhinde gören Yunanistan Dışişleri Bakanı Stavros Kostopulos kanalıyla bir demeç yayınlandı . Demeçte; "Herşey İstanbul'daki Yu nan ortodoks Patrikhanesi'nin (bu ifade çok dik kat çekicidir.) tamamiyle tasfiyesini amaç edinen bir Türk planı karşısında olduğmuzu gösteriyor. 345 Milliyet 1 7 Nisan 1 964 346 - Süreyya Şahin a.g.e. s. 22 7 -
1 93
Türkiye'den çıkarbirnasma karar verilen iki met ropolitten başka dört metropolit daha aynı aki betle karşı karşıyadır. Hatta Patrik bile aynı mu amele ile karşılaşabilir. Çünkü o da bu metropo Htler gibi Yunan asıllı Türk vatandaşıdır. Yunan Hükümeti, Türkiye'den sınırdışı edilecek metro politlere pasaport venneği reddetmiştir. Çünkü Yunan Hükümeti hiçbir vakit Türk Hükümetinin keyfi davranışlarını meşrulaştınnak niyetinde değildir. 347 Bu şekilde 1ürkiye protesto edilmek teydi. Bunun üzerine İ çişleri Bakanı sınırdışı edi lenlerin hükümet kararıyla kapatılan Etnik-i Enosis Cemiyetine mensup olduklarını belirt ti. 348 Patrikhane'nin istimlak edileceği haberlerine karşı ise Yunanistan misilierne olarak, Ata türk'ün evinin yıkılacağı, Selanik şehir Meclisi başkanının bu konuda karar aldığını açıkladı. 349 Bu durum Yunanistan'ın patrikhaneye ne dere cede sahip çıktığının açık bir delilidir. Esasında Patrihanenin islimlak edileceği haberlerinin doğ ru olmadığı hükümetin böyle bir düşüncesinin bulunmadığı açıklanmıştır. 350 Diğer taraftan Türk Hükümeti aynı dönemde Patrikhane'nin yanısıra yine Türkiye aleyhine fa aliyet gösteren Rum azınlık okuHanna yönelik de 347 - Milliyet 21 Nisan 348 � illiyet 22 Nisan 349 Milliyet 29 Nisan 350 - Milliyet 30 Nisan -
-
1 964 1 964 1964 1 964
1 94
faaliyete geçti. Nitekim 1 3 Nisan 1 9644de M.E. B. Dr. İbra him Öktem "Rum azınlık ilk okullama bu güne kadar tanınan ve mevzuat hükümlerini aşan özel hakların bundan böyle kaldırılacağını, ruhhan okulundaki yabancı öğrenci sayısının tahdit edi leceğini ve Yunan Hükümetinin Türkiye'de eği tim görmüş 35 öğretmene Batı Trakya'da görev vermediğini, buna aynen mukabele edileceği Yu nanistan'da Türk azınlık okullarına tanınmayan bu nevid�n haklar konusunda bundan böyle mütekabiliyet esası ile sıkı sıkıya bağlı kalmaca ğını açıkladı. 35 ı Yine 1 4 Nisan'da M . E. B. İ stanbul Valiliğine bir genelge göndererek; " Özel azınlık okullarında dini telkinlerde bulunulduğu, ruhanilerin okulla ra vakitli, vakitsiz ziyaretler yaparak öğrencilerle konuştukları, okul idarecilerinin bunlarla birlik olduğu öğrencilerin toplu halde veya teker teker tapınaklara gönderildiği, bazı dini kurumların okullara gönderdiği filimlerin öğrencilere gösteril diği, bu sebeple dini faaliyet gösteren azınlık okullan kapatılacağı" gerekeceğini bildirdi. 3 52 Bundan sonra M . E. B . yedi Rum İ lkoku lu'nun (Beşiktaş, Beyoğlu, (üçüncü) Büyükdere, Tarabya, Yeniköy, Ortaköy) muadeletini kaldır dı. 3 53 Rum asıllı ve İ stanbul'daki Rum okullarında 353 MllUyet 9 Haziran ı 964 35 ı MilUyet 3 ı Nisan ı 964 352 MllUyet ı 4 Nisan ı 964 -
-
-
1 95
görevli öğretmenlerden 67'si Bakaniıkça Türkçe sınavına tabi tutuldu. Başarısıziara bir yıl süre tanıdı. Yine başansız olanlara görevlerine son verme karan aldı. 354 Bu şekilde hükümet Rum azınlık okullarını tam bir denetim albna alınağa yöneldi. Yine Patrikhanenin faaliyetleri Parlamentoya da aksetti. Nitekim İzmir Milletvekili O . Sabri Adal " Patrikhanenin Lozan Antıaşmasında bu güne kadar politaka ile uğraşbğı hakkında hü kümetin bilgisi olup olmadığını" belirterek özetle; ı - Patrik Athenagoros'un seyahatlerinden hükümet haberdar mıdır? Patriklerin bu gibi se yahatleri ve dış temaslan olmuş mudur?
2- Rum ortodoks kilisesinin ahdi ve hukuki durumu karşısında Sen Sinod meslisinin gör mekte olduğu vazifeterin Milli kanuniarımızla te'lifı mümkün müdür? 3- Diyanet İşleri Teşkilat Kanun Tasansı'nın hazırlandığı bu günlerde, bu gibi dini kurumla rın statüleri hakkında hükümet ne düşünmekte. dir? 4- Kıbrıs'da işlenen insanlık dışı cinayetler karşısında Patrikhanenin tutumu ne olmuştur?
5- Kıbns'da yıllardanberi ve son günlerde iş lenen cinayetlerde Kıbns Rum ortodoks kilisesi nin rolü olduğu anlaşılmışbr. Türk vatandaşı olarak Patrik Athenagoros tarafından bu elim ve 354 Milliyet 27 Kasım ı 964 -
1 96
vahim hadiseler karşısında ne gibi fiili ve mües sir teşebbüslere girişilmiştir? Bunlardan hükü · met haberdar mıdır?355 Yine aynı şekilde gündem dışı bir konuşma yapan Konya Milletvekili Kemal Ataman da Patri kahane'nin faaliyetini meclise getirdi. Buna İ çişleri Bakanının verdiği cevap ise şöyleydi; "Patrik Athemagoros'ın seyahatı, okul lardaki yasak fılimlerden, memleket için zararlı faaliyetlerden hükümet günü gününe haberdar dır. M . E.B. ve İçişleri Bakanları bunlar hakkında gerekli işleme geçmiştir Endişe edilecek hiçbir husus yoktur". l l Nisan 1 964 tarihli bir gazete haberinde Hükümet yetkilisinin patrikhane hakkında bir açıklaması yer almaktaydı. Açıklamada "Patrik harıe bir din devleti halinde çalışmaktadır. İ stan bul Valiliğinden evvelce Ankara'ya yazılan bir ya zıda; Patrikhanenin bir merkez mütevelli heyeti kurmak için çalışmalar yaptığı, sinsi faaliyette bulunuğu belirtilmiştir. Patrikhane Sen Sinod meclisini teşkil eden metropolitlere bütün orto doksların dünya ve din işlerine bakan parlamen tosunun üyesi gözüyle bakmaktadır. Bizans İ m paratorluğu zamanından kalma bir alışkanlıkla birçok illerimizin adını Me�ropolitlikler, Sen Si nod Meclisi'nde devam ettirmiştir. Gayri Müslim vakıflar idaresi, gizli Merkez Mütevelli Heyeti adı altında çalışmakta, Patrikhane mevzuat dışı ça balarla okul, hastahane, kilise gibi kurumlar va.
355 Mllliyet 14 Nisan 1 964: Süreyya Şahın. a.g.e. s. 222-223 -
197
kıflanna ve yönetimine kanşmaktadır. Patrikha ne sorumluları, Patrikhane içinde, din işleriyle hiçbir ilgisi olmayan bir matbaa da kurmuşlar dır. Patrikhane, kendisine siyasi haklar tanıyan 1 860 yönetmeliğine dönmek istemekte ve bu konuda çabalar sarfetmektedir" deniyordu356 Lozan Antlaşmasına aykırı olarak kurulan matbaanın faaliyetlerine bilalıere ilgililerce son verilmiş ve Anadolu Ajansı vasıtasıyla da ilan edilmiştir.357 Mesele bu şekilde gündeme geldiği ve bilaha re sınırdışı uygulamaları yapıldığı sıralarda Pat nkhaneye mensup bazı papazlarla Rumlar Al man Televizyonunda yayınlanan bir toplantı yap tılar. Bu yayında Papazlar gibi sırtlan kameraya dönük olarak konuşan bazı Rum kadın ve erkek ler Türk halkını fanatizmle suçluyorlar ve hınstl yan oldukları için ezildiklerini ileri sürüyorlardı. Papazlar da Türk makamlannın baskısından dem vuruyorlardı. 358 Bu durumda Patrik kendini bir açıklama yapmak zorunda hissetmiş ve Patrik Athenago ros "yabancı ve yerli basında Türk hükümetinin patrikhane üzerinde baskı yaptığı yolundaki ya yınları hayretle karşılarlığını ve Alman televizyo nu ile ilgili yayını da tekzib ettiğini" belirtmiş356 - Mllllyet ı ı Nisan ı 964 Süreyya Şahin: a.g.e. 223-224 357 - Mllllyet ı ı Nisan ı 964 358 Mllliyet ı O Eylül ı 964 -
s.
198
tir. 359 Pattikhane meselesi ı 965 Bütçe Müzakerele ri sırasında tekrar gündeme gelmiştir. New York (AP) kaynaklı bir haberde "ileri gelen Amerikan din adamlan Rum ortodokslarının başruhanisi İ stanbul Patriği Athenagoros'a Türkler tarafın dan yapıldığını söyledikleri haskılann arttığı" ile ri sürülümüştür. Düzenlenen bir basın toplantı sında Amerika'daki Rum ortodoks kilisesinin başruhanisi Başpiskopos Yakovas, Türk Hükü metinin giriştiği bazı hareketleri, Patrikhaneyi "meşru görevlerini yapmaktan alıkoyduğunu" ifa de etmiştir. Kiliseler Milli Konseyi Genel Sekrete ri Rahip Dr. Edwin Espyde , Başkan Johnsan'a gönderdiği telgrafla patrikhanenin haklarının gasb edilmesi tehlikesinden bahsetmiş tir. 360 Bütçe görüşmelerinde bir milletvekili "Türki ye'deki Rum ortodokslarının din adamları hak kındaki mevzuatımızda hiç bir hüküm yoktur. Din adamları serbestçe seçilirler. Patrikhane, Yunanistan'dan elemanlar getirir. Bunlara Rum okul ve derneklerinde istedikleri gibi konferans lar verdirir. " açıklamalannı yapmıştır. 361
19 Ekim 1965 yılında zamanın Başbakanı S. Hayri Orgüplü de Patrikhanerıin bu gün için tam anlamıyla politika yaptığını ve bağımsız bir kuru luş gibi hareket ettiğini belirterek; Ben Lozan Antlaşmasına ve Atatürk'e inanınm. Patrikhane 359 Milliyet ı3 Eylül ı 964 360 Hürriyet ı Ekim 1965 361 - Süreyya Şahin: a.g.e. s. 234 -
-
199
eğer Lozan Antıaşmasında kendisine tanınan hakları içinde kalırlarsa Türkler'den misafirper verlik görür. Bu hakların dışına çıkariarsa Hü kümet gereken tedbirleri almakta serbesttir. Va kıflar kanunu yönünden milli güvenlik yönün den çeşitli tedbirler alınabilir" diyecek ve yine "kendiliklerinden Metropolitlik sayısını yükselte mezler. Bu metropolitlikler dünyanın her yerinde aleyhimizde propaganda yapıyorlar. Hatta bü yük gazetelerde aleyhimizde yazı yazanlar bile var" açıklamasını yapacaktır. 362 Yine 22 Aralık 1 965'de Senatoda senatör Sıtkı Ulay, "Patrikhane'nin yirmidört saat içinde yurd dışına çıkarılmasını teklif edecektir. 363 Ancak bütün bunlara rağmen Patrikhane'nin hedef ve gayesi tabii ki değişmeyecek ve bu yön deki faaliyetleri günün şartları çerçevesinde sür dürrneğe çalışacaktır.
Nitekim 1 967'de Atina Başpiskoposu Jeroni mas'ın İstanbul'u ziyareti sırasında Patrikhanede verilen yemekte Athenagoros'ın konuşmasında söylediği şu "Konstantinopolis'de yaşayan bizler, görevimizi yapmağa, emaneti korumaya kararlı yız, Allah'ın yardımıyla dileğimizin gerçekleşece ğine inanıyoruz. Lütfen bu hususu, yüzyılların şehri olan bu şehirde görevimize devam edecği mizi Yunanistan'a ulaştırınız" sözleri durumu 362 235
-
Hürriyet 22 Ekim 1 965 Süreyya Şahin: a.g.e.
363 235
-
Hürriyet 22 Aralık 1 965 Sürreya y Şahin: a.g.e.
s.
s.
200
açıkça gözler önüne sermektedir. 364 Başpiskopos Jeronimas bu konuşmaya ver diği cevapta ise 'Yunan kilisesinin de bu gayenln tahakkuku için çalıştığından emin olabilirsiniz" diyecektir. 365 Bundan sonra 1 9 7 1 yılında çıkan özel Yük sek okullar kanunu gereği Heybeliada Ruhhan okulu özel okul statüsünde değerlendirilerek, okulun varlığını sürdürebilmesi ancak Türk üni versitelerine bağlanarak mümkün olacağı belir tildi. Bu konuda Türk Hükümeti ile Patrikahene ve okul yöneticileriyle görüşmeler yapıldı. Ancak Türk üniversitelerine bağlanmak istenmediğin den ve başka bir formül de bulunamadığından okul kendi.Ierince kapatıldı. Okul 1 844'den beri faaliyet gösteriyordu ve okuldan kendilerinin id dialan aksine daha önceki bölümlerde de belirtil diği gibi Türk düşmanı ve Yunanistan lehine ca susluk yapan Papazlar yetişmişti. 366 Bu gelişmeden sonra heddef ve gayesine ulaşmak için çalışmalarını sessiz ve derinden sürdürmeğe başlayan Patrikhane yine 1 972 yı lında Patrik seçimi dolaysıyla tekrar parlamento nun gündemine gelecektir. Nitekim, Temmuz 1 972 yılında Bağımsız İçel Milletvekili Celal Kargılı M eclis Başkanlığı'na 364 Sureyya Şahın: a.g.e. s. 234 365 - Sureyya Şahın: a.g.e. aynı yer 366 - Nokta Dergisi 4- 1 0 Eylül 1 994 s. 27- 30: Cumhu rıyet 1 0 Mayıs 1 994: Aksıyon Dergisi 1 -7 Temmuz 1 995 s. 26 -
201
Patrikhanenin Türkiye hudutları dışına çıkarıl ması konusunda gerekli tedbir ve görüşleri tesbit _ etmek gayesiyle bir önerge verir. ünergesinin ge rekçesini ise: Patrikhanenin, Türkiye'de varlığını devam ettirmesi konusunun altında, aslında Bi zans'ın intikamı yatmaktadır. Patrikhanenin Türkiye hudutları dışına çıkarılmamış olması, Milli Mücadelenin Lozan'da hedefine vanlmayan pürüzüdür" şeklinde belirtir. 367 Yine Temmuz 1 9 72 yılında yani bu önerge den iki gün sonra zamanın MHP Genel Başkanı ve Milletvekili Alparslan Türkeş İstanbul'da hası na bir demeç vererek: Fener Patrikhanesi'nin Türkiye'nin kendi iç meselesi olduğunu, belirte rek, İstanbul'da yaşayan ortodoks vatandaşları mızın dini ihtiyaçlarını karşılamaya yeterli bir ki lise teşkilatı kurmak ve bu arada patrikliği ilga etmek lazımdır. . . M illetimize düşman bu köhne miş müesseseden memleketimiz kurtarılmalıdır" diyecek ve patrikliğin ilgasını isteyecektir. 368 Aynı şekilde 1 5 Temmuz 1 9 72'de Türk Orto doks Patriği Il. Papa Eftim (Dr. Turgut Erenerol) da bir basın toplantısı düzenleyerek "Fener Pat rikhanesinin bir an önce Türkiye hudutları dışı na çıkarılmasını istiyoruz. Çünkü Türkiye'de bir Türk (vatandaşı) ortodoks toplumu vardır. Rum ların işi ne? Şayet Rumiuğu bırakırlarsa o vakit diyeceğimiz yok. Öte yandan şu günlerde yapılm367 - Akşam ı ı Temmuz ı972 Sıireyya Şahın: a.g.e. s. 235 368 - Akşam ı3 Temmuz ı 972 Sıireyya Şahın: a.g.e. s. 235
202 ak.ta olan Patıik seçimlerine de tasvip etmiyoruz"
diyerek lürkiye sınırlan içinde zararlı faaliyetler de bulunan Fener Patrikhanesi'nin Türkiye'den çıkanlmasını istediklerini belirtecektir. 369 Parlamenterlerin, Hükümet üyelerinin ve Başkanının, aynca lürk basınının Rum ortodoks patıikhanesi ile ona bağlı bazı kurumlann siyasi faaliyette bulunduğu yolundaki beyanianna kar şı patrikhane hiçbir zaman tatmin edici cevap vermemiş ve çoğunlukla susmayı tercih etmiştir. Patrikhanenin bu suskunluğu ister istemez "Sü kut ikrardan gelir" meşhur ata sözünü hatırıara getirmektedir. 370 Patıikhanenin ı 972 yılındaki bu patriklik se çimlerinde Fener Rum Ortodoks Patriği olarak Dimitrios seçildi. Dimitıios da kendinden önceki ler gibi Ekümenik Patriklik'i oluşturma yönünde bir politika izleyecektir. Nitekim ı s Nisan ı 9 73'de Yunan Henenikos Logos dergisine verdiği demeçte: PatJikhane Vali kan ile ve İslam Dünyası ile diyaloğu sürdürme arzusundadır, dedikten ve patrikhanenin Yuna nistan ile Türkiye arasında bir bağlantı halkası rolü oynamak istediğini belirttikten sonra, orto doks Ekümenik Konferansı'nın ı 973 yılı içinde toplanacağını, belirtecektir. 37 ı 369 - Akşam 1 5 Temmuz 1 972 Siireyya Şahin: a.g.e. s. 233-236 370 - Fahlr Annaoğlu: Kemalizm Dergisi s. 5 s. 23den nakleden Siireyya Şahin; a.g.e. s. 236 3 7 1 - Terciiman 1 8 Nisan 1 973
203
e) Patrikhane ve Vatikan'm Son Dönemler deki Birleşme Çabalan: İlk bölümde belirttiğimiz gibi birbirinden ay rılmış olan iki kilisenin yani papalık ve patrikli ğin birleştirilmesi için zaman zaman bazı teşeb büslerde bulunulmuş ve gayret gösterilmiştir. Bu konuda ilk teşebbüs 1 439'a kadar gitmekte dir.372 Ancak biz burada çok eskilerde gerçekleşlti rilen teşebbüslere değinmeyip sadece son dö nemlerdeki teşebbüsleri kısa olarak değerlendi receğiz. Bu cümleden olarak 1 894'te Papa tara fından teşebbüs edilen ancak sonuçsuz kalan te şebbüsten sonra,373 yine bir birleşme teşebbüsü 1 962 yılında Papa Yohannes XXIII. zamarnında oldu. Bu teşebbüs de Papa'dan geldi. 374 O sırada Patrik olan Athenagoros 1 439'dan beri ilk defa yapılacak olan bu toplantıya katılmayı kabul ederek yanında Tarabya-Niksar- İliapulos Radao pulos, Miron ve Londra Metropolitleri olduğu halde Onassis'in (Yunan Armatörü) kendisine tahsis ettiği uçakla ı 964 Ocak ayın başlarında 1ürkiye'den hareket etti. Athenagoros hareketin den önce gazetecilere o zamanki Kıbns bunalımı nı da dikkate almış olacak ki kamuoyunu yumu şatmak gayesiyle olacak "ben gittiğim her yerde
372 - Sıireyya Şahin; a.g.e. s. 20; M. All Ayni a.g.e e.s. 120 vd. 373 - M. All Ayni; a.g.e. s. 1 20- 123; Sıireyya Şahin; a.g.e. s. 21 374 - Meydan Larousse, Ortodoks Kilisesi Md. C.9
204
Türkiye'nin sefirliğini yapıyorum. Kiliseler ara sında buzlar eridiğinden bu karşılaşma mümkün olmuştur. Bu görüşmeyle bütün cihana hizmet edeceğime kaniyim. Döndüğüm zaman bir basın toplantısı yaparak milletimi aydınlatacağım" açıklamasında bulundu. 375 Bilalıere bir araya gelen iki dirıi lider toplantı sonunda iki kilise arasında dostkluk ve anlayışın arttınlması gayretlerini sembolik bir sulh öpücü ğü ile mühürlediler. 376 Bu görüşme Kudüs'te meydana geldi. Patrik döndükten sonra Sen Sinod meclisinde, kilisele lin birleşmesi konusunda ön çalışmalar yapacak komisyonlar ve papa ile görüşmeleri hakkında bilgi verdi. Athenagoros "Bütün ortodoks kiliselerinin birleşme fikrini bensediğim -ki bu toplantıya Yu nanistan, Avusturalya. Girit, Rodos. Makedonya Patlikleri de katılmıştı- yalnız Yunan kilisesenin, katolik kiliseleri yaklaşma metodunda farklı dü şündüğünü" beyan ederek sözlerini; Ben Türk vatandaşayım, memleketime bağlıyım ve her zaman hizmete hazınm" şeklinde bitirdi. 377 Papa VI. Paul ile Athenagoros'ın bu ikinci buluşmasında 1 054 yılında Papa Leon'la, Patrik Serularius'un birbirlerine karşı aldıkları afaroz
375 - M illiyet 5 Ocak ı964; Sureyya Şahin a.g.e. s. 2 ı 376 - Milliyet 7 o cak ı964; Sureyya Şah in a.g.e. s . 2ı 3 77 Milliyet ı 2 Ocak ı 964 -
205
karan iki tarafça kaldınldı. 378 Bundan sonraki bir diğer buluşma 1 975 yılı sonlannda Vatikan'da gerçekleşti. Bu buluşma bir dini tören sırasında meydana geldi ki bundan böyle iyi niyelin bir örneği olarak katalikler ve ortodokslar dini törenlerde birer temsilci bulun durmayı kararlaştırdı. 379 Bir diğer görüşme ise Papa II. Jean Paul'un
28 Kasım 1 979'daki Türkiye'ye üç günlük resmi
ziyareti sırasında gerçekleşti. Bu ziyaret sırasın da Papa II. Jean Paul, Fener Patriği I. Dimirios ile iki defa görüştü. Patrikhanede ayinlere katıl dı. Ayin sonrasında konuşma yapan Papa; iki ki lisenin anlaşmazlığının çözümlenmesi yolundaki teşebbüsler üzerinde ısrarla durdu. Basında çıkan Papanın konuşması şöyledir; "Şimdiye kadar yaptığım dini geziler ve yapaca ğım gezi projeleri bana önemli ve acil bir birleş me ihtiyacının mevcudiyetini gösterdi. Ümid ede rim yeniden birarada dua edeceğiz. Bu defa Aziz Piyer'in mezarı üzerinde tanrının ve kullarının huzurunda birleşmemizin sabırsızlığını açıklıyo rum. Bana öyle geliyor ki sadece birleşmekten de öte daha önce de ayn kalmaya hakkımız olup ol madığı meselesi vardır. Ayrı kalmaya hakkımız yoktur. İsa'nın da isteğine sadık kalarak en azın dan birbirimizle din konularında diyaloğu sür dürmeliyiz". 378 - Milliyet ı ı Aralık ı965; Meydan Larousse C. 9 Or todoks Kllesesl Md. Süreyya Şahin; a.g.e. s. 2ı 379 Günaydın ı 8 Aralık ı 975 -
206
Aynı ayin sonrasında Patıik de yarım saatlik bir konuşma yapb. Patrik konuşmasında papayı Roma'dan yüıüyen doğruluk ve iyilik meleği şek linde nitelendirerek, "Bu yürüyüş sadece bize de ğil bir büyük memlekete doğru da yürüyüştür. Aynı zamanda Tannnın isteğine uygun bir yürü yüştür. " dedi. Bilalıere Patrik konuşmasında Patrikhane'den "Bir konstantinopolis kilisesi" şeklinde beyanda bulunduktan sonra şöyle de vam etti; "Şu anda temsil ettiğimiz iki kilise, di ğer inançlar ve dinler, buraya gelmenizle gerçek leştirdiğimizi bu günkü göıüşmeden nasıl bir so nuç çıkacağını bekliyorlar. Ancak Tannya şükür ki biz ikimiz bu soruya cevap vermek zorunda ol duğumuzu biliyoruz. Çok ciddi ve önemli bir dö neme giriyoruz. Bu aynı zamanda resmi, dini bir diyalog dönemidir" Bu konuşmalardan sonra birlikte dua edildi ve iki· kilisenin yakıniaşması patrikhanenin çan lan çalmarak kullandı. Bundan sonra Papa ile Patrik başbaşa patriklik odasında bir süre gö ıüştüler. Bu arada Patrik'in Papa'nın davetiisi olarak Vatikan'a gideceği ifade edildi. 380 Bu birleşme gayret ve teşebbüsleri o zaman bir birleşme sağlayamamışsa da iki kilise arasın da bir yakınlaşma meydana getirmiştir. Ancak şimdi Valikan'ın ortodokslar üzerindeki misyo nerlik faaliyetleri sebebiyle ortodoks kiliseleri bir araya gelerek durum değerlendirmesine gitmiş380 - M llllyet, Günaydın, Tercüman, Hürriyet 1 Aralık 1 979: Süreyya Şahın a.g.e. s. 22-23
207
lerdir. 38ı Diğer taraftan Patrikhanenin bu görüşmele rinde de bir Valikan olma gayreti sürdürdüğü gözlenmektedir ki son zamanlarda bu yöndeki gayretlerini arttınhıştır.
f) Son Dönemlerde Patrlkhane Patrikhanenin ı 980 yılı sonlan ve ı 990 yılla nnda daha öncekilerinin aksine artık açıkça faa liyetlerini Ekümenik Patriklik olma yani Valikan olma ve ı 97 ı yılında kapatılmış olan Heybeliada Ruhban okulunu açma, buraya yabancı öğrenci kabul ebne Patrik seçiminde T.C. vatandaşı olma zorunluluğunu kaldırma yönünde yoğunlaştırdı ğı görülmektedir. 382 Bu yönde Patrikhane'nin genişleme gayretleri içinde olduğu gözlenmektedir. Nitekim bu şekil gayretleri bilinen Patrikhane'nin ı 978- ı 979 ve 5 Eylül ı 985'de istenen onanın talepleri dönemin hükümetlerince reddedilmişli. Bu da daha önce azınlık vakıflannın gayrimenkul satınalması ya sağı çerçevesinde yapılmıştı. Fakat bu hüküm bilalıere değiştirildi ve ı 986 ve ı 987'de restorasyon maskesi altında dev bir bina ortaya çıktı. Daha sonrada Patrikhane etra38ı Taha Akyol: Patlikhane ve A.B.D. "Mllliyet 27 Ni -
san ı 994
382 - Nokta Dergisi: 4- ı O Eylül ı 994: Aksiyon Dergisi: ı - 7 Tenunuz ı995 s. 27 - 29 Burada Patriğin ı992'ye ka ·
dar gerçekleştlrdigt bir dünya turu listesi vardır. Bu konu da bilgi bkz. Aytunç Altında!: Türkler ve Ortodokslar. Yeni Türkiye Mart/Nisan ı 995 Özel Sayı s. 460-463
208
fındaki gayrimenküller Rum ya da Türk işadam lannca satınalınıp Patrikhaneye hibe edildi.
1990 yılından sonra da Yunanistan'ın liderli ğinde Patrikin Türk vatandaşı olma şartının kal dırılması kampanyası başlatıldı . Bu tarihten sonra aynı zamanda Patrik için Ekümenik ünva nı kullanılınağa başlandı. 383 Bu arada 1 989 yılında Fener Rum Ortodoks Patriği Moskova'yı ziyaret ederek Moskova Metro politliğine "Patriklik" payesi verdi. Fener Patrik hahesi böylece Rus ortodokslan üzerinde ciddi bir otorite kurmuş olmaktaydı. 384 Bu gelişmeler olurken 3 Ekim 199 1 tarihinde ölen Fener Rum Patriği Papadopulos Dimitri os'un yerine Kadıköy Metropolili Dimitri Bartho lomomeos da ortodoks dünyasının ruhani lideri olma yolunda azimle yürürneğe kararlı gözükü yordu. 385 Nitekim 1 992 yılında Fener Patrikhanesi'nin önderliğinde İ stanbul'da bir toplantı düzelendi. Politik kamplaşmalar ve farklı dini yorumlar ne deniyle uzun zamandır bir türlü bir araya gele meyen ortodoks liderler bu zirvede bir araya ge lip anlaştılar. Toplantıda Bizans ilahileri okun du. Toplantı Yunan 1V'si tarafından naklen ya yınlandı. Burada Fener Patriğinin yetkilerini aşa383 - Mustafa Necati Özfatura: "İstanbul İkinci VaUkan Olma Yolunda" TUrkiye 9 Mayıs ı 994 384 - Nokta Dergisi 4 - ı O Eylül ı 994 s. 30-3 ı 385 - Zaman 9 Eylül ı 994
209
rak bütün ortodoksların Ekümenik patriği gibi davranması ve Bizans ilahileri söylenınesi dikkat çekiciydi. 386 Fransız L'Express bu olayı "Moskova, Yuna nistan ve Balkan Kiliseler Birliği kuruldu" şeklin de verdi. Yine Fransız siyaset bilimeisi François Thual ise "Ortodokslann Jeopolitiği" adlı araştır ma kitabında 'Yunanistan ile Rusya, Kutsal or todoks birliği için elele verdiler. Batı Avrupa bir NATO ve Avrupa Birliği üyesi olan Yunanistan'ın Moskova ile olan bu müthiş yakınlaşmasının farkında değil" tesbitinde bulunmaktaydı. 387 Bilindiği gibi Rusya şimdi polikasını komü nizm döneminden farklı olarak Rus Milliyetçiliği ve ortodoks kilisesi üzerine bina etmektedir. 388 Nitekim Rus Devlet Başkanı Boris Yeltsin ı Temmuz ı 993 tarihinde Atina'yı ziyaretinde Yu nanistan Başbakanı Konstantin Mitçotakis ile basma sızdığı kadarı ile "muhtemel bir askeri müdalıeye karşı ortak askeri harekat karan"nı da içeren politik ve askeri nitelikli bir antlaşma imzaladı. 389 Yine ı 993 yılı içinde merkezi Şam'da olan Antalya ortodoks kilisesi, Fener Patriğinin tali386 - Nokta Dergisi 4 - 1 0 Eylül 1 994 387 - Nokta Dergısı 4- 1 0 Eylül 1 994 388 - Mustafa Necati Özfatura: a.g.m. 1ürkiye Gazetesl 9
Mayıs 1994
389 - Nokta Dergisi; 4- 1 O Eylül ı 994; geniş bılgı bkz. Oya Akgönenç Mughlsuddin; Rusya-Ortodokslar-Yenı Tür kiye Mart/Nisan ı 995 Özel Sayı s. 444-454
210
mab üzerine, 1ürkiye'yi Avrupa Parlamentosu ve Alman Parlamentosuna şikayet ederek, Türki ye'de Hıristiyan azınlıkların üstüne baskı uygulanmaktadır, dedi.390
9 Şubat 1 994 tarihinde Swiss Otel'de yaptık ları "hoşgörü" toplantısı sonunda yayınlanan deklerasyonda "Metanoia" yapıyor denilmekteydi. i ngilizce metinde, bu Grekçe kelime aynen kulla nılmaktaydı. Kelimenin karşılığı ise "değişiklik" manasma gelmektedir. Bunun bir başka şekilde ifadesi de "Biz ortodoks aleminde artık pasif de ğil, aktif mücadele yapacağız"dır. Bu deklerasyo nun adı İstanbul ismi özellikle kullanılınayıp Bo ğaziçi Deklerasyonu olarak yazılmıştır. Ne yazık ki Diyanet İ şleri Başkanı bu deklarasyonun altı na imza atmıştır. 39ı Burada şunu vurgulamak yerinde olacaktır. İ lk bölümlerde belirtildiği gibi 1 926 yılında Pat likhanenin gerçekleştirmek istediği bu mahiyette bir toplantıya zamanın hükümeti Patrik Eküme niklik statüsünü kazanma gayreti içinde olduğu ve Lozan'a aykın olduğu gerekçesiyle izin verme miştir. Şimdi başka bir toplantıya izin verilmesi üstelik Diyanet İşleri Başkanlığınca da sonuç bil dirisine imza atılması gayet manidardır ve dikka te değerdir. Bu arada Patrikhane ile ilgili kulis faaliyeti de sürdürülmekteydi ki Mart 1 994 başlarında Yakovas tarafından Patrikhane statüsünün iyi390 Nokta Dergisi: 4- ı O Eylül ı 994 39ı - Nokta Dergisi: 4- ıo Eylül ı 994 -
211
leştirilmesi AB. D . Başkanı Clinton'dan istenmiş ti. 392 Bu konuda basında çıkan haberler üzerine 4 Nisan ı 994'de Yunanistan Hükümeti " İ stanbul Fener Patrikhanesi'ne desteğinin tam ve tartışıl maz olduğunu" açıkladı. Silahere Hükümet söz cüsü Evangolos Venizelos; Türkiye'de pek çok çevrenin iki ülke arasında suni gerginlik yarat mağa çalıştıklarını iddiasını tekrarlayarak; "Pat rikhane, kiliselerarası uluslararası ilişkilerde na sıl hareket edeceğini gayet iyi biliyor. Zaten A. B.D. ve Kanada Başpiskoposu Yakovas'ın Pat rikhane hakkında A. B.D. Başkanı Bill Clinton'a bilgi vermesi de bu çerçevede olmuştur. Önemli milli tarafı da bulunan bu dini çevrelerin girişm lerini izliyor ve destekliyoruz. Ancak, konu kilise lerarası ilişkileri kapsadığından alınacak karar lar da kiliselerin yetkili organlarına aittir" şeklin de konuştu. 393 Bundan sonra Patrik Bartholomeos ı 9 Nisan ı 994'te Avrupa Parlamentosunda konuşma yap
mak üzere, ki bu Avrupa Paralemtosu tarihinde ilk defa oluyordu, gittiği Strasburg'ta Devlet Baş kanı gibi karşılandı ve kendisi "Ekümenik Kons tantinopol Patriği" sıfatıyla takdim edildi. Bilalıe re Patrik dini kıyafeti içinde Avrupa Parlamento sundaki konuşmasını yaptı. Patrik buradan siyasi destek sağlamak paşindeydi. 394
Daha sonra Patrik Avrupa Birliği İnsan Hak ları Komisyonuna verdiği raporda ise, Fener 392 - Taha Akyol: Patrikhane ve A.B.D. "Milliyet 27 Ni san ı 994 Nokta Dergisi 4- ı O Eylül 1994 393 - Tercüman 4 Nisan ı 994 394 Türkiye 2 ı Nisan ı 994 -
212 Rum Patriği'nin 1ürk vatandaşı olma zorunlulu ğunun insan hakları konusundaki tüm uluslara rası metinlere aykın olduğunu belirterek şikayet te bulundu Bu konuda Türk Ortodoks Patriği Selçuk Erenerol; Patrikhanenin asıl hedefinin İ stan bul'da Valikan benezi müstakil bir devlet kurma olduğunu belirtti. Bilalıere Erenerol; Bartholo moes "Cihanşümül Patriği" sıfatıyla 1ürkiye'ye dönmesi halinde, ilk icraat olarak ruhhan okulu açacağını belirterek şunlan söyledi; "Ruhbanlar için Türkiye Cumhuriyeti vatan daşı olma mecburiyeti kalkacak. Dolayısıyla dı şardan öğrenci ithal edecekler. En korkulan nok ta ise bunun Vatikan usulü olmasıdır. Bu nokta ya gelindiği an (İstanbul bizimdir) deyip, mal var lıklanını talep edecekler. Zaten İ stanbul için Konstantinopol lafını kullanmalan da bu günlere hazırlık yaptıklannı gösteriyor 395 . ..
Nitekim
Papa
Jean
Paul ' un
2
Nisan
ı 994'deki konuşmasında " H aç asla değerden
düşmemeli" feryadı, çığlığı'nın İ stanbul'da katılı yor ifadesini bir bilim adamımız şöyle değerlendi riyor.
"Haç asla değerden düşmemeli" feryadı, çığlı ğı İ stanbul'un da feryadı imiş! Tabii İ stanbul'da yaşamakta olan milyonlarca Müslüman'ın böyle bir derdi dolayısıyla feryadı da yok. Feryad, çığlık Doğu Hiristiyanlığını temsil eden Rum Patrikha nesinden yükselmektedir. Patrikhaneye bağlı 395
-
Türkiye 2 ı Nisan ı 994
213
Rumlar, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlandır ve İ stanbul'da yaşayan yüz T.C. vatandaşından sa dece birisi Rumdur. O halde feryada, fiğana İ s tanbul nasıl katılıyor? Cevap çok açık ve basittir. Hıristiyan dünyasına göre İ stanbul (Konstantino pol derler hala) 1 453 yılında Türkler tarafından işgal edilmiştir. Halen işgal altındadır ve bir gün geri alınacaktır. "396 Patrik Avrupa'da iken ı 9 Nisan ı 994'de Le Monde'a verdiği demeçte "Fener Patrikhanesi'nin Selanik veya Patmos gibi bir Yunan kendine ta şınmasının Yunan kimliği ile fazlasıyla özdeşme si anlamına geleceğinden karşı olduğunu" belirti yordu. 397 Aynı demeçte patrik Bartholomeos, Patnka he'nin Uluslarüstü vasfına işaret ederek, başın da bulunduğu kurumun, Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na üye olmasını arzularlığını da belir tiyordu. Avrupa Parlamentosu'nun yanısıra şimdi A. B . D . de devreye giriyordu. Nitekim Clinton, Çiller' e gönderdiği o ünlü mektupta Türk-Yunan ilişkilerinin iyileştirilmesi için Türkiye'nin "sem bolik adımlar" atabileceğini söyleyerek: "Bu sem bolik adımlardan bir tanesi Istanbul'daki Rum ortodoks Patrikhanesi olabilir ve bu kurumun iş lerlik kazanması hususunda mevcut olan bazı zor şartları kolaylaştırmanın yollarını göz önün396 Mehmed Makindoğlu; "Haç Asla Değerden Düşme me}!" Zaman 2 1 Nisan 1 994 -
397 Tercüman, Zaman, Türkiye, Günaydın 19 Nisan 1 994 -
214
de bulunduracağınızı ümid ediyorum" diyordu. Böylece Clinton Patıikhaneyi resmi yazışma ya da dahil etmiş oluyordu. Clinton 22 Nisan'da Papandreu ile görüşme sinden sonraki basın toplantısında da; " İ stan bul'daki Ekümenik Patrikliğin statüsü ve çalış ma şartlarıyla ilgilenmesini Türk Hükümetinden istedim" diyerek konuyla doğrudan ilgilendiğini ifade etmekte bir sakınca görmedi. 398 Böylece A. B . D . herhalde Fener Patrikhane si'ne Evrensel bir statü ile istanbul'da ikinci bir Vatikan kurdurarak bu patriklik yoluyla dünya dal;ti 200 milyonu aşkın ortodoks dünyasına hükmetmek istemektedir ki A. B.D. 'deki Ortodoks lideri Yakavos'a A. B.D. 'nin en büyük nişanı olan "Başkanlık Özgürlük Madalyası" verilmiştir. 399 1 0 Haziran 1 994'de NATO Konseyi Toplantı sı'na katılan Yunanistan Dışişleri Bakanı Kara los Papulyos zamanın Türkiye Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin'e Patrikhane'nin güvenliğinden kaygı duyduğunu ve PatJikhane için özel bir sta tü tanınması gerektiğini söyledi.400 Aynı günlerde A. B.D. Dışişleri Bakanı yar dımcısı Stephan Oxman ile Yunan Dışişleri Ba kanı Papulyos Patrik Bartholomeos'u ziyaret et398 - Taha Akyol a.g.rn. Mllliyet 27 Nrsan ı994 399 Mustafa Necati Özfatura: a.g.rn. Tlirkiye 9 Mayıs -
ı 994
400 - Nokta Dergisi 4 - ı O Eylül ı 994
2 15
ti.4oı Bütün bu girişimlelin Türk basınında yer al ması ve eleştirilmesi üzerine yine kamuoyunu yatıştırma gayesiyle olacak Fener Rum Patlikha nesi sözcüsü Prof. Dr. Gnnadios Limovrts 1 3 Ha ziran 1 994 günü bir açıklama yaparak "Orto doksların başkenti olmak ve 1ürkiye içinde ayrı bir devlet gibi davranmak niyetinde olmadıklarını" söyledi. 402 Diğer taraftan Heybeliada'daki Ruhhan Oku lu'nun açılması için de hummalı bir faaliyet gös telilmektedir. Nitekim restore edilen ve tepeden tımağa yenilenen okul hemen her gün papazla rm akımına uğruyor. Ruhhan okulundaki çalış malara bizzat Patrik Bartholomeos nezaret edi yor. 403 Bu arada Ruhhan Okulu'nun açılması için zamanın M.E. B. Köksal Toptan'a çıkan Bartholo meos . "Papaz okulunu açın. Bu sizin lehinize olur" teklifinde bulundu. Köksal Toptan ise bu teklifi şiddetle geli çevirdi. Zaten hangi statüde olduğu belli olmayan Ruhhan okulunun faaliyeti Anayasanın 130. maddesine de aykındır.404 Ancak bu yöndeki faaliyet sürdürülmektedir. Nitekim Ağustos 1 994 ayı içinde Ruhhan okulu nun 1 50. yıl kuruluş yıldönümü kutlamaları ya401 402 403 404
-
Nokta Dergisi aynı sayı
-
Günaydın ı 3 Haziran ı 994
-
'!ürkiye 5 Haziran ı 994
-
'!ürkiye 5 Haziran ı 994
216
pıldı. Burada okulun açılması isteği dile getirildi. Törene Fener Rum Patriği Bartholomeos. İ s kenderiye Patriği Parthemios, Romanya Patriği Teoktistos. Dünya Kiliseler Birliği Genel Sekrete ri Yorgi Çeçiş, Vatikan Büyükelçisi Sergio Sebas tion, Dünyanın dört bir yanından gelen başpis kopos ve kilise temsilcileri ile okulun eski me zunları katıldı. Ayinden hemen sonra düzenlenen basın top lantısında konuşan Tarabya Metropolili ve oku lun eski hocalarından Konstantin Harisiadis okulun kapatılmasının haksızlık olduğunu belir terek, tekrar açılmasını istediklerini belirtti. 405 Bu arada şunu da belirtmek gerekir. Batı, Ayasofya'yı "Bizans Kilisesi" yapmak istiyor. Bu gayeyle Yunanlı işadamlarınca Moskova'da "Or todoks Bank" adlı bir de demek kurulmuştur ve A. B . D . Başkanı Clinton ile UNESCO örgütü de bu konuda alet edilmektedir. 406 Yine Fener Patriği Batholomeos Oniki Adala ra da resmi bir ziyaret yaparak. iddiaya göre Yu nan harp malzemelerini yani Yunan askerlerini takdis etti. Türk Ortodoks Patriği Selçuk Erenerol ise, Bartholomeos Ege'de ne anyor sorusuna şu ce vabı veriyor. 'Yunanistan'da laiklik olmadığından, Papaz kilise despotizmi güçlüdür. Yunanistan'dan ge405 Nokta Dergisi 4- ı O Eyül ı 994 -
406 - Günaydın 29 Mayıs ı 994
217
len çok yakın bir dostumdan öğrendiğim kada rıyla Oniki adalara yığılmış olan Yunan Harp malzemesini takdis etmek için büyük bir ayin düzenlenmiş. Bartholomeos o ayinde hazır bulu nacak ve takdis edecekmiş. Tabii ki Fener Patriği sadece cansız harp malzemelerini değil, canlı harp malzemelerini ya ni Yunan askerlerini de kutsamıştır.407 Yine Selçuk Erenerol, Yunanlılann karasula rı 12 mile çıkartabilceklerini sanmadığını belirte rek, ama başka itilaf alanlannda tavizler kopara bilmek için bu ihtilafı canlı tutuyorlar. Ruhhan okulu açmamıza göz yumun vaya Fener'in din adamları için T.C. vatarıdaşı olma mecburiyelini kaldınn gibi. . . Yani Bizansı ihya etmelerine, yardımcı olmamızı istiyorlar" diyor. Nihayet bu yukarıda aniatmağa çalıştığımız şekilde Panortodoks girişimlerde bulunan ve Pat nkhaneye Lozan öncesinde olduğu, yani Osmanlı Devleti zamanındaki gibi Vatikan benzeri bir sta tü kazandırma çabası içine giren Rum Patrik Bartholomeos'un A. B.D. nezdinde temsilcilik aç mağa kalkışması üzerine Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamayla, Patlik'in İ stanbul Valisi'ne bağlı ve yetkileri sadece din işleriyle sınırlı bir görevli olduğu statüsünü aşan girişimiere kalkışmıyacağı anımsatıldı. 409 407 - Fernıh Sezgiiı; ''Fener Patriği 12 Adalarda Yu nan Askerlerini Takdls Etmiş" Günaydın 30 Ekim ı 994 408- Femıh Sezgln: a.g.m. Gıinaydın 30- ı 0-1994 409 Gıinaydın 28 Ekim ı 994 -
218
Netice olarak şunu söyleyebiliriz k i Fener Patrikhanesi'nin özel bir statüyle yeniden taçlan dırılması yani İ stanbul'da bir Valikan benzeri patriklik oluşturulması isteğine doğru adım adım yol alınıyor. Bu durum yani gösterilen faaliyetler bu yöndeki görüşlere haklılık kazandınyor.
219
SONUÇ Hıristiyanlık dini ortaya çıktıktan sonra uzun yıllar idare ve dini yönden bir bölünme göstermeden Antakya, Kudüs, İskenderiye, Ro ma ve İstanbul olmak üzere beş ayn kilise tara fından yönetildL Fakat daha sonraları ortaya çıkan mezhep ve tarikatlar sebebiyle ayrılıklar baş gösterdi. Bu şekilde ilk kez IV. yüzyılda hem inanç hem de idari alanda olmak üzere bir bölünme meydana geldi. Özellikle 1 054 yılında Ortodoks kilisesinin Roma'dan tamamen ayrılmasıyla Hıristiyan ale mindeki birlik tamamen parçalandı. Yani Roma İmparatorluğu'nun ikiye bölünmesinden bir süre sonra İstanbul kilisesi de Roma Katolik kilisesin den ayrıldı. Bu ayrılmadan sonra Doğu Roma İmparatorluğu'ndaki hıristiyan topluluk tamamı na yakın ölçüde İstanbul 'kilisesine bağlandı. İstanbul Kilisesi'nin kuruluşu esasında Pis koposluk şeklinde olmuştur. Kilise ilk zamanlar da sadece dini ihtiyaçları karşılayan bir kurum durumundadır. Ancak I . Konstantin İstanbul'u Doğu Roma imparatorluk merkezi olarak ilan ederken, aynı zamanda burayı bir dini merkez de yapmak istemişti. Bu yolla hükümranlığını geliş tirmek ve genişletmek istemişti. Böylece bu pis koposluk 24. Piskopos zamanında İznik'te topla nan birinci Ekümenik (Evrensel) kon s ilin kara rıyla Ekümenik Patriklik olarak ilan edilmiş ve 25. Piskopos da Miladi 325'de Ekümenik Patrik
220
olarak ilan edilmiştir. Eski zamanlarda sert bir dış nizann olmayan kilise dünyevi hükümdarların otoritesine tabi ol muştur. imparatorlar kiliseyi siyasi hedefler için kullanınakla uğraşmışlardır. Ortodoksluk dini miladi 380 yılında devletin resmi dini olarak ka bul edilmesi ve bu şekilde kilise devlette önde ge len bir rol oynamasına rağmen imparatorların emir ve isteklerine karşı gelen Patrikler aziedil miş veya sürgün. edilmişlerdir. Bu ortamda Pat rikhane hayatını Bizansın binbir entrikasma tabi ve baskılar altında geçirmiştir. Fatih Sultan Mehmed tarafından İ stanbul'un fethi ise Patrikhane için yeni bir dönemin baş langıcı oldu. Bilindiği gibi Türkler kendi hakimi yet sınırlan dahilinde yaşayan diğer toplurnlara daima hoşgörü ile yaklaşmışlar, onların din, örf ve adetlerine dokunmamışlardır. Tabii ki bu hoş görü, devlete karşı ihanet ölçüsüne varan teşeb büslerin vaki olmamasıyla geçerliydi. İ şte bu hoşgörü ile hareket eden Fatih Sultan Mehmed İ stanbul'un fethinden sonra Gergios (Kortesios) Skolarios'u "Gennadios" adıyla Patrik'e kendi im zasıyla, Bizan i mparatorları tarafından verilen den hiç de aşağı olmayan bir ferman verdi. Bu ferman daha sonra Patrik'in dini ibadete ait hiz metleri yerine getirmesi şartıyla tahta çıkan her padişah tarafından yenilendi. Tabii şurası da bir gerçektir ki Osmanlı Dev leti bu hakları verirken dinsel azınlıkların bu haklan milli haklar haline dönüşmede kullana caklarını ve bu yolla ayrılarak imparatorluğu da ğıtacaklanru hiç bir zaman hesap etmemişlerdir.
22 1
Yönetim güçlü oldukça bu sistem iyi işlemiştir. Ancak bilalıere güçlenen Avrupa devletleri karşı sında ve onların uyguladıkları politikalar sebe biyle bu sistem Osmanlı İ mparatorluğu içinde ve dış ilişkilerinde en büyük zayıflık noktasını teşkil etmiştir. Nitekim Patrikhane ve Patrik, fırsat bulduk ça bütün sorumluluğunu unutarak siyasetle uğ raşmış. dolaysıyla bağlı bulunduğu devlete iha net etmiştir. Esasında Patrikhane makamı Bizansın dini ve dünyevi olan iki yönlü iktidarının ayakta ka lan tek taraflı devamı idi. Yani Bizans ölmemiş onun şahsında yaşaması devam ettirilmiştir. Bu konuda batı tarihçileri "Bizanstaki Os manlı hakimiyeti Ayasofya'nın duvarlarına sürül müş badanaya benziyor. Altındaki mozaik Freks ler bozulmamıştır" demektedirler. Buna göre İ stanbul başkent olmak üzere Bi zans İmparatorluğu'nu en geniş sınırlanyla yeni den diriltmek ve büyük bir Yuna�istan kurmak demek olan "Megali Idea" (Büyük Ulkü) düşünce si İ stanbul'un fethine kadar götürülmektedir. Yani Patrikhane bu fikrin merkezi durumundadır ve bu yönde büyük faaliyetler yürütmektedir. Nitekim Patrikhane Megali i dea doğrultusun da en önemli faaliyetini kendi otoritesi altında Rum adıyl a birleşmiş olan Balkan Milletlerini gerçekten Rumlaştırmak şeklinde göstermiştir. Bu şekilde Mora'dan Karpatıara kadar Balkanlar Rumlaştınlmağa çalışılnuştır. Bu arada Osmanlı İmparatorluğu tarafından
222
verilen imtiyazlardan yararlanan Rum aydınları da Megali idea yolunda yoğun çalışmalarda bu lunmuşlardı. Netice itibaoyla Rumlar, aydınlarıyla zengin leriyle çeşitli şekillerle Megali idea doğrultusun da hazırlık yaparak Avrupa nezdinde faaliyet gösterirken Istanbul Fener Patriği de ustalıkla yönettiği siyasetle ve telkinlerle hem Osmanlı İm paratorluğu sınırları dahilinde hem de Batı ülke lerinde yoğun faaliyetlerde bulunmuştur. Bilalıere Megali idea düşüncesi yönünde faa liyet göstermek üzere kurulan Etnik-i Eterya Ce miyeti'nin de merkezi İstanbul'un Fener semti yapılmış, bu şekilde cemiyetin faaliyetlerinde Fe ner Rum Patrikhanesi'nin ve kiliseterin rolü çok büyük olmuştur. Yani Patrikhane ile birlikte kili seler, Rum okulları adeta Etnik'i Eterya'nın bir şubesi haline getirilmiştir. Hatta Patrik Grigor yus bu cemiyete girmişti ve işlerini yürütınektey di. Bilindiği gibi bu ortamda 1 82 1 'de çıkan ve Yunanistan bağımsızlığıyla sonuçlanan Mora is yanında Papazlar öncülük etmişlerdi. Bu isyanın çıkışı ve gelişmesinde Fener Patriki Grigoryos'un rolü de büyük olmuştu ki bu durum belgelerle sabit olunca Patrik ile suçları sabit görülen Met ropolitler II. Mahmut tarafından idam edilmişler dir. Bağımsızlığı alan Yunanistan bundan sonra Meagli Idea doğrultusunda politika izlerneğe baş layacaktır. Yunanistan bu politikalarında da Pa pazlardan yararlanacaktır ve daima İstanbul
223
Patıikhanesi ile dirsek temasında bulunacaktır. Yunanlılar bu politik hedeflere ulaşabilmek için ayrıca Türk devleti aleyhine her türlü propa ganda yoluna başvuracak, aynı zamanda Türkle rin en sıkışık zamanından faydalanma politikası izleyecektir. Bu politikalarından hedeflerine ula şabilmek için daima Avrupa'da bir büyük devlete dayanacaklardır ki bu Yunanlıların halen sür dürdükleri değişmez politikalandır. İşte bu şekilde Yunanistan bağımsızlığından itibaren Balkan Savaşları sonuna kadar toprak larını bir misli büyütmüştür. Bundan sonra aynı şekilde Yenizelos I . Dün ya Savaşı'ndan faydalanarak topraklarını bir ke re daha bir misli büyütme hedefine yönelmiştir ve bu yönde faaliyet gösterrneğe başlamıştır ki savaş sonunda savaşa girme karşılığı olarak kendilerine vaad edilen toprakları talep etmeğe başlamıştır. Şimdi Patıikhane de Yunanlıların Anadolu'ya yönelik politikalarında ve bu yöndeki faaliyetle rinde öncülük yapıyor, yönlendinci oluyordu. Yani Mondros Mütarekesini Anadolu'nun paylaşılması için çok önemli bir fırsat olarak gö ren Patrikhane ve ona bağlı metropolitler her za manki gibi şimdi de Yunanistan ile tam bir işbir liği içine girmişlerdir. Bu arada bir taraftan da Patrikhane bağımsız bir devlet gibi davranınağa başlamıştır. Bu şekilde İstanbul ile Anadolu ve Trakya'da meydana gelen Rum çete faaliyetlerinde, Adalar ve Yunanistan'dan· Rumların Anadolu'ya sokul-
224
malannda, Pontus Cumhuriyeti oluşturulma gi rişimlerinde ve yine İstanbul'un beynelmilel hale getirilmesi hedeflerinin gerçekleştirilmesinde Patrikhane ve O'na bağlı Metropolitler her şekil de ve her yönde öncülük etmişler. yönlerindinci olmuşlardır. Yani şunu söylemek mümkündür ki Yunan blann Anadolu'yu işgal harekatında Rum çete fa aliyetlerinde. Anadolu'ya gizli açık Rum nüfusu kaydırılmasında Osmanlı vatandaşı Rumlar ile Patrikhane'nin çok büyük rolü olmuştur. Milli Mücadelen'nin başarıyla sonuçlanma sından sonra da Patrik IV. Meletios 1 922 yılı ve 1 923 başları itibarıyla sürekli olarak Türkiye aleyhine ve Ankara yönetimince büyük zaferden sonra İstanbul'a tayin edilen mülki zevata karşı olumsuz tavırlar takınınayı sürdürmüştür. Bundan sonra Lozan görüşmelerinde, ahali mübadelesi görüşmeleri sırasında gündeme ge len Patrikhane, nihayet uzun süren görüşmeler den sonra taraflarca Türk heyetine verilen ga rantiler sonucunda ki Türk Heyeti bunları bir se net sayıyordu. Türk tarafı Patrikhanenin ülke dı şına çıkarılması fikrinden vazgeçerek bu kuru mun sadece din işleri ile ilgili meselelerinde yet kili olmak üzere İstanbul'da kalmasına müsaade etmiştir. Yani şimdi Patrik ve Patrikhane basit bir şa hıs ve hane gibi kalmaktaydı. Burada şunu da belirtmek gerekir. Patrikha ne tek başına bir kurum olarak Lozan antlaşma sında yer almamıştır. Yani Lo zan antıaşması Pat-
225
rikhaneyi ne ismen ne de özel bir şekilde zikre derek bununla ilgili hükümler koymamıştır. Du rum böyle olunca ortodoksların Ekümenik Pat nkliğinin bir ibadet kurumu olarak Lozan Ant Iaşması'nda herhangi bir teminat ve koruma altı na sokulmamış olduğu açıktır. Patrikhanenin ye gane sığınağı Türk Hükümetinin ve Türk Milleti nin hoşgörürlüğü olarak öngörülmüştür. Lozan Antıaşması'nın 39. maddesinde "Bü tün Türk Halkının din ayırımı yapılmaksızın ka nun nazarında eşit olacağı" esası kabul edildiği ne göre, aynı hakların yanında aynı yükümlü lüklere de sahip olmak gerekmektedir. Türk ka nunlannın yüklediği mükellefiyetiere hangi nite likte olursa olsun her Türk kurumu tabi olurken Müslüman olmayan vatandaşıara ait bir kuru mun bu mükellefiyelin dışında kalması Lozan sisteminin kabul etmediği bir durumdur. Bundan sonra 1 925'te yapılan Patrik seçimi ile Ekümenik Rum Ortodoks Patrikhanesi'nin statüsü, Lozan'ın ruhuna uygun olarak mahalli leşti. Bu ortamda uzun müddet Patrikhane'nin fa aliyetleri Türkiye'de laikliği öngören düzenleme lerle beraber gereken sırurları aşmayacaktır. Ancak bilalıere patrikhane içten içe kaybetti ği imtiyazlan elde etme, Ekümenik Patriklik ol ma çabası yönünde politika gütrneğe başlamıştır ve bunu durum ve şartlar ölçüsünde gerçekleş tirme gayreti içerisine girmiştir. Bu şekilde Patrikhane Lozan'a rağmen siyasi bir mahiyet arzeden Doğu ve Batı kiliselerinin
226
birleşmeleri ile ilgili meseleleı-e eğilmiş böylece kendileri lehine ve Türkiye aleyhine stratej ik ve taktik bir cephe kurma gayesini gütmüştür. Bundan sonra Patrikhane İ kinci Dünya Sa vaşı akabinde yeni Patrik Athenagoros'ın seçimi ve özellikle Kıbrıs olaylan sebebiyle tekrar gün demin ön sıralarına çıkmıştır ki Patrikhane bu sırada Dünya Siyasi ortamından ve çok partili hayata geçrneğe çalışan, NATO içinde yer alınağa uğraşan Türkiye'nin siyasi ortamından istifade ile tekrar genişleme ve Ekümenik Patriklik olma politikalarını sesiice gündeme getirmiştir. Bu yıllarda Patrikhane Lozan'a rağmen dergi ve gazete çıkarmış, 1 884 yılında açılışından beri Türklük aleyhine faaliyet gösteren ve bu yönde siyaset adamlarının da yetiştirildiği Heybeliada Ruhhan okulunun dört yıllık yüksek kısmı açıl mıştır. Aynca Athenagoros Doğu ve Batı kiliselerinin birleşlmeleri doğrultusunda faaliyete girmiştir. Patriklik böylece nüfuz alanının genişletrneğe özellikle yönelmiş ve bu gayeyle Atatürk'ün çok bulup azaltarak yedi adede indirdiği metropolit liklerin sayısını arttırarak yirmiye çıkarmıştır. Patriklik ayrıca İ kinci Dünya Savaşından sonraki Dünya Siyasi ortamı içinde patlak vere cek olan Kıbrıs olaylarıyla daha başlangıcından itibaren yakın irtibatta olmuştur. Nitekim l 950'li yılların sonlarına doğru iyice belirginleşerek bir buhran halini alan Kıbrıs meselesinde Patrikha nenin direkt irtibatı olduğu Türk sivil birimlerin ce iddia edilip Patrikhane konu ile ilgili açıkla maya davet edildiği halde, Patrikhane herhangi
227
bir açıklamaya yanaşmayacağı gibi Patrikhanece iddia yalanlanamayacaktır. 1 964 Kıbns olaylan patlak verdiğinde ise bu sefer Patrik Athenagoros dönemin politikası ve politik ortamı icabı olsa gerek, Türkiye'nin Kıbns politikasını desteklediğini açıklayacaktır. Ancak Patriğin bu şekilde beyanatının yanısıra esasen şimdi patrikhanenin bütün işleri onüçyıl önce bu göreve getirilmiş olan Patrik Vekili Emilyanos ta rafından yürütülmekteydi ki bu kişinin Kıbns ve diğer meselelerle ilgili politikası da önceki dö nemlerde yürütüldüğü gibi idi. Bu tutumdan olacak bu kişi bilalıere dönemin İçişleri Bakanlı ğınca vatansız pasaportu ile sınırdışı edilecektir. Ancak Hükümetlerin bütün tedbirlerine rağ men Patrikhanenin hedef ve gayesi değişmeyecek ve bu yöndeki faaliyetlerini günün şartlan çerçe vesinde sürdürrneğe çalışacaktır. Nitekim 1 967 yılında Atina Başpiskopos'u Leronimas'ın İstanbul'u ziyareti sırasında Patnk hane'de verilen yemekte Athenagoros'un yaptığı konuşmada söylediği " Konstantinopolis'de yaşa yan bizler görevimizi yapmağa, emaneti kornına ğa kararlıyız. Allah'ın yardımıyla dileğimizin ger çekleşleceğine inanıyoruz. Lütfen bu hususu yüzyıllann şehri olan bu şehirde görevimize de vam edeceğimizi Yunanistan'a ulaştınnız" sözleri durumu açıkça gözler önüne sermektedir. Athenagoros'tan sonra 1 972 yılında Patrikli ğe seçilen Dimitrios da kendinden öncekiler gibi Ekümenik Patriklik olma yönünde politika izle yecektir.
228
Ayrıca ı 970'li yıllarda papalık ve patlikliğin birleşmesi yönünde bazı girişimler olmuştur. Bu birleşme gayret ve teşebbüsleri o zaman bir bir leşme sağlayamarnışsa da iki kilise arasında bir yakınlaşma meydana getirmiştir. Ancak şimdi Valikan'ın ortodokslar üzerin deki misyonerlik faaliyetleri sebebiyle ortodoks kiliseleri bir araya gelerek bir durum değerlen dirmesine gitmişlerdir. Patrikhane'nin ı 980 yılı sonları ve ı 990'h yıllarda ise daha öncekilerinin aksine artık faali yetlerini açıkça Ekürnenik Patriklik olma yönün de yoğunlaştırdığı görülmektedir. Gerçekten de bu dönernde Patlikhane fj.ziki mekan olarak genişrne gayretleri içine girmiş ve bunu da çeşitli şekillerle bir nebze de olsa başar mıştır. ı990 yılından sonra da Yunanistan liderli ğinde Patlik'in Türk vatandaşı olma şartının kal dmlması kampanyası başlatılmış, yine bu tarih ten sonra aynı zamanda patrik için aynı çevreler ce Ekürnenik ünvanı kullanılınağa başlanmıştır. Bu arada ı 99 ı yılında ölen Patrik'in yerine Patrik seçilen Dimitri Bartholorneos Arhonhoni de ortodoks dünyasının dini lideri olma yolunda azirnle yürürneğe başlamıştır. Patliğin bu yönde gösterdiği çabalar sonucu ABD , Rusya ve Avrupa'nın desteğini sağladığı gözlenmektedir. Nitekim ABD'nin Türk Hükümetinden Pat likhane lehine bazı tavizler isternesi ki -Herhalde
229 ABD, böylece Fener patıikhanesi'ne evrensel bir statü ile İstanbul'da İkinci bir Vatikan kurdura rak bu patriklik yoluyla ortodoks dünyasına hükmetmek istemektedir- ve bir konuşma yap mak ve siyasi bir destek sağlamak üzere Avrupa Parlementosu nezdine gitmiş olan Patlik'in bir devlet başkanı gibi karşılanması bunun en açık delilleridir. Bu konuda, istiklal harbi sonlanndan itiba ren kurulma girişimlerine başlanıp bilalıere ku rulmuş olan Türk Ortodoks Patrikhanesi Patriği de, Patrikhanenin asıl hedefinin İstanbul'da Va tikan benzeri müstakil bir devlet kurma olduğu nu belirtmektedir. Nitekim Patrikhane üzerine aldığı dini ve si yasi görevleri yerine getirebilmek için Fener sem tinde merkez binasında oldukça yüklü bir kadro ile çalışmaktadır. Dini yardımcılar dışında, Hu kuk danışmanı, özel doktoru, mimarı, mühendi si, hesap uzmanı, film ve fotoğrafçısı, gazetecisi ile birlikte sayılan yüzü aşan teknisyenler kadro su, patrikahenin diğer unsurlarını teşkil etmeke tedir. Diğer taraftan daha önce özel okullar ile ilgili kanun gereği kendilerince kapatılmış olan Hey beliada'daki Ruhhan okulunun (Özel yüksek okul) açılması için de hummalı bir faaliyet göste rilmektedir. Bunu bizzat Patlik yürütmektedir: Netice olarak şunu söyleyebiliriz ki son za manlarda Lozan'a rağmen Fener ortodoks Rum Patıikhanesi'nin özel bir statüyle yeniden taçlan dırılması, yani İstanbul'da bir Vatikan benzeri patliklik oluşturulması istediği ve hedefine doğ-
230 ru adım adım yol alınıyor. Bu durum yani Pat rikhanece gösterilen faaliyetler bu yöndeki gö ıüşlere haklılık kazandınyor.
Burada Prof. Dr. Fahir Annaoğlu'nun şu de ğerlendirmesini almakta yarar görüyorum: "Lo zan Antıaşması'nın 38. maddesi bütün Türk va tandaşlarının din, mezhep ve inanç hürriyetle rinden söz ederken bu hürriyetleri ve bu hürri yetlerden doğan hakları 'kamu düzeni' şartına bağlamıştır. Kamu düzeni şartı modern kamu hukukunda devlet egemenliğinin en tabii ve en temel yetkilerinden biridir. Hiçbir devlet hürriye tin kullanılması pahasına kendi kamu ve toplum düzeniyle güvenliğinin tehlikeye girmesine göz yumamaz".
231
BİBLİYOÖRAFYA KiTAPLAR- MAKALELER ADIVAR, Adnan; Osmanlı Türklerinde ilim, İstanbul ı 943. AHMET, Reşit; Ekalliyetlerin Himayesi, İs tanbul ı 933. AHMET Refik; İstanbul Hayatı, İstanbul ı 935 AKYOL, Taha, Patrikahene ve A. B . D . Milliyet 27 Nisan ı 994 AKER, M. Şefik; İstihlal Harbinde 57. Tümen ve Aydın Milli Cideli ( 1 04 sayılı Askeri Mecmua sının Taıih Kısmı) C I, Ankara ı 937 AKSAY, İlhan; Ayasofya Camii. Ankara ı 968 AKTAR, Yücel; "Yunanistan'ın Osmanlı Dev leti ve Türk Cumhuriyetine Yönelik Geleneksel Politikalarında Temel Yaklaşımlar" 3. askeri Ta rih Semineri , Türk-Yunan İlişkileri , Ankara ı 986. AKKAYA, Reşat; "Ortodoks Yayılmacılğıı ve Patrikhane Meselesi" Türk Yurdu C. ı 4 s. 83 Temmuz ı 994 ALASYA, H. Fikret; "Patrik Gregoıyus'un Çar I. Alexandra Tavsiyesi" Tarih Konuşuyor Dergisi C. ı s. ı Şubat ı 964
232 ALPAN. Necip; "idea Megalo Politikası ve Biz" Kemalizm s. 42 Ocak 1 966. ALPAN, Necip; "E.O.K.A. " Canavarlannın Fe sat Kaynakları, Tarih Konuşuyor Dergisi C. 3 AKGÖNENÇ, Mukhisuddin, Oya; "Rusya Ortodokslar, 'Yeni Türkiye Özel Sayı Mart-Nisan 1 995 5
ARMAOGLU, Prof. Dr. Fahir; Kemalizm, Sa.
ARMAOGLU, Prof. Dr. Fahir; Siyasi Tarih, Ankara 1 975 ALTINDAL, Aytunç; "Türkler ve Ortodokslar" Yeni Türkiye, Özel Sayı Mart - Nisan 1995 ASLANAPA, Oktay; "Yunanistan ve Helen Fikri (Mega1o idea) "Türk Düşüncesi C. 8-9 s. 1 516 ATATÜRK, M . Kemal; Nutuk, C . 1 . 2 M . E. B . Yayını, İstanbul 1 98 1 ATAMAN, Yekta; "Gizli Servisierin Türkiye Üzerinde Çalışmaları ingiliz Gizli Servisi (Model) Avrupadaki Türkiye" B.T.T.D. s. 48 Şubat 1 989 AYDEMiR. Şevket Süreyya; Tek Adam Mus tafa Kemal ( 1 88 1 - 1 938) C. I , Istanbul 1963. AYNİ, Prof. M. Ali; Milliyetçilik, İstanbul 1 943 BAŞDOGAN, Ferhat; "Fener Patrikhanesi Ta rihi Gelişimi ve Siyasi Faaliyetleri" Güncel Konu lar, ATASE Yayını Ağustos 1 987. BAYAR. Celal; " 1 930 Yıllannda Türk-Yunan
233
İlişkileri" B.T.T.D. s. 28 Haziran ı 987 BAYAR, Celal; "Ben de Yazdım, C. 5, İstanbul ı 967. BAYUR. Yusuf Hikmet; Türk İnkilabı Tarihi, C. 2 K. 2-3; C 3 K. 3 Ankara ı 983 BERK, Bekir; Patrikhane ve Kıbrıs, İstanbul ı 962 BERK, Bekir; "Kıbrıs ve Etrafındaki Bütün Mana" Türk Ruhu . Dergisi" s. ı 4 Temmuz ı 958 Türk Kadını Dergisi s. ı o BİLSEL, M. Cemil; Lozan, Il. Kitap İstanbul ı 933 BIYIKLIOGLU, Tevfik; Trakya'da Milli Müca dele, C. I , Ankara ı 987. BOURNE; Kennet; İngiltere ve Girit İ syanı ( 1 866-69) Çeviren Yuluğ Tekin Kurat. Tarih Araştırmalan Dergisi C. ı S. ı Ankara ı 963 BÜRÜN, Vecdi; "Eteıya Fesat ve Tedhiş Ce miyeti" Türk Düşüncesi c. 8/9 s. ı 5- ı 6 Cevdet Paşa; Tarih-i Cevdet C I-II İ stanbul ı go ı DANiŞMEND, İ . H . ; istanbul'un Fethinin Me deni Kıymeti, İstanbul ı953 DANiŞMEND, İ . H. ; "İslam ve Türk Tarihinde Kıbrıs" Türk Düşüncesi Kıbrıs Sayısı C 8 / 9 s. ı 5- ı 6 DURAN, Tülay; 'Yunanistanı Adalar Siyaseti ne iten ilk Uygulama ingiltere'nin Armağanı Yedi
234
Ada " B.T.T. D. s. 40 Ocak ı 97 ı ELLİOT, Charles: Avrupa'daki Türkiye C . 2 ı 00 ı Temel Eser İstanbul ERCAN, Yavuz: "Türk - Yunan ilişkilerinde, Rum Patrikhanesinin Rolü" 3. Askeri Tarih Se mineri, Ankara ı 986 ERCAN, Yavuz: "Osmanlı İmparatorluğu'nda Müslüman Olmayan Halkın Hukuki ve İçtimaci Durumu" D.T.C. F. Tarih Araşbrmalan Dergisi c. 5 s. 8-9 ERİM, Nihat: Devletlerarası Hukuk ve Siyasi Tarih Metinleri C. ı ERGiN, Osman: Türkiye Maarif Tarihi, İstan bul ı 977 ERGİN, Osman: Türk Tarihinde Evkaf Bele diye ve Patrikhane İstanbul ı 937 ERGİN, Osman: Türkiye'de Şehireiliğin Tari hi İnkişafı, İstanbul ı 936 ERGENE, Teoman: İstiklal Harbinde Türk Ortodoks lan, İstanbul ı 95 ı ERTÜRK, Hüsamettin; Milli Mücadele Teşki lat-ı Mahsusa Faaliyetleri, Askeri Tarih Stratejik Etüt Dairesi Başkanlığı İdaresi (ATASE) A/ ı ;2 ı 8 D . 449/A ve Kitaplığı (Transkripsiyon Metin) ERTÜRK, Hüsamettin; İki Devrin Perde Ar kası, Hazırlayan Samih Nafiz Tansu İstanbul ı 964 GÜLER, Ali; 'Yunan Gizli Teşkilatlan ve Pat rikhane" B.T.T. D.D. s. 32 Ekim ı 987
235
GÖKBİLGİN. Tayyib; Milli Mücadele Başlar ken, C. ı. Ankara ı 959. GÖKBİLGİN. Tayyib; "Meclisi-i Vükela Maz batalanna göre ı 9 ı 9 senesinde Ecnebi İşgalleri ve Talebleri Karşısında İstarıbul Hükümetleri", 5. Tarih Kongresi. GÜNDAÖ. Nevzat: lürk-Yunan İlişkileri İçeri sinde Girit Problemi Ankara ı 994 H . Ü. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayınlanma mış Doktora Tezi HANYEVİ. Hüseyin Hami; Girit Tarihi, İstan bul ı 325 HATİPOÖLU, M. Murat: ı 923 - ı 938 Yılları arasında Türk-Yunan İlişkileri, H . Ü . A. İ . İ.T. E. Doktoro tezi (Yayınlanmaınış) Ankara ı 993. HATİPOÖLU. M. Murat: "Elefterios Yenize los 'un ı 9 ı O yılında İktidara Gelmesiyle Megali idea'nın Kazandığı Yeni Karakter", 3. Askeri Ta rih Semineri, Ankara ı 986. İKSEL, Settar F: "İstanbul Rum Patrikhane si" B.T.T. D. s. 62 Kasım ı 972 IŞIK. Hüseyin; "Anadolu'da Yunan Mezalimi". 3. Askeri Tarih Semineri, Ankara ı 986. IŞIKSAL. Turgut: "Makedonya Üzerinde Oy nanan Oyunlar ve Bilinmeyen Bir Nüfus Sayımı" B.T.T.D. s. 43 Nisan ı 9 7 1 . IŞIKSAL, Cavide; " Osmanlı İmparatorluğu İdaresinde İstanbul Rum Patrikhanelerinin tam Listesi ve Siyasi Faaliyetlerinden Ö rnekler" B.T.T.D. s. ı 8 Mart ı 963
236
İNALCIK, Halil; Şark Ortodoks Kilisesi ve Bulgar Eksarhiyası, Aylık Ansiklopedi. İNÖNÜ, İsmet: Habralar, C. Il, Ankara ı 987. JAESCHKE Gothard; Kurtuluş Savaşı İle İlgi li ingiliz Belgeleri, Ankara ı 986. JUSTER, Alain; İstanbul Ortodoks Patrikha nesi, Yunanistan ve Türkiye. Türk - Yunan Uyuşmazlığı, Derleyen Semih Vaner İstanbul ı 990. KALEŞ İ , Dr. Hasan: "Şemsettin Sami'nin Si yasi Görüşleri ve Megalo idea Hakkında Düşün celer" B.T.T. D. s. 40, Ocak 1 97 1 . KARAL , Enver Ziya: Osmanlı Tarihi c . 5-8 Ankara ı 983. KIBRISLIOGLU, İrfan: Patrikhane Köstebek leri, Megali idea, Türklüğün imha Planı ve Yerli Rumların Rolü, İstanbul ı 967. KİTSİKİS, Dimitri; Yunan Propagandası (Çev) Meydan Neşriyab, İstanbul. Basım belli değil. KOCABAŞ, Süleyman: Tarihte ve Günümüz de Türk-Yunan Mücadelesi, İstanbul ı 988. KÖSTÜKLÜ, Nuri; Milli Mücadele'de Denizli Isparta ve Burdur Sancaklan, Ankara ı 980. KURAT, Akdes Nimet: Türkiye ve Rusya An kara ı 990 KURAT, Yuluğ Tekin: 'Yunanistan'ın Küçük Asya Macerası", 3. Askeri Tarih Semineri, Anka ra ı 986 KUTAY, Cemal: Türkiye İstiklal ve Hürriyet
237
Mücadeleleri Tarihi, İstanbul. KÜRŞAD, Dr. C . ; "Tarih Boyunca Kıbrıs'da Enosis Mücadelesi ve Makarioslar", Belgelerle Türk Tarihi Der. , Sa. 44 vd. MAKİNDOGLU, Mehmet; "Haç Asla Değerden Düşmemeli", Zaman Gazetesi 2 1 Nisan 1 994 MERAY, Seha L. ; Lozan Barış ,Konferansı Tu tanaklan Belgeler, Takım I, C. I, Kitap 1 , 2, Ta kım II, C. II, Ankara 1 973. MERCAN, M. Salih; 'Türk-Yunan İlişkileri ve Devletler Arası Tutum" Kıbrıs'ın Dünü Bugünü Uluslararası Sempozyumu, Ankara 1993. NAiMA, Mustafa Efendi; Naima Tarihi, Çevi ren Zuhuri Danışman C. 6 İstanbul 1 969. NUR. Rıza; Lozan Hatıralan, İstanbul 1 99 1 . NUZA, Fehmi; Yunanlılar ve Yunanlılık, Türk Kültürü s. 236 Aralık 1 962 ORAN, Baskın; Türk-Yunan İlişkilerinde Batı Trakya Sorunu, Ankara 1 986 OSMAN, SENAİ; Tarih-i Harb c. 3 istanbul 1315 ÖKTE, Ertuğrul Zekai; 'Yunanistan'ın İstan bul'da Kurduğu Gizli ihtilal Cemiyeti -Kordus- " B.T. T. D. s. 40 Ocak 1 97 1 . ÖZGÜÇ. Adil; Batı Trakya Türkleri, İstanbul 1 974. ÖZKAYA, Yücel; "İstiklal Savaşında Türk Halkının Kuvay-ı Milliye ve Milli Orduya Katkıla rı" 3. Askeri Tarih Serninert Türk-Yunan İlişkileri
238
Ankara ı 986. ÖZFATURA, Mustafa Necati; " İstanbul İ kinci Valikan Olma Yolunda", 1ürkiye Gazetesi 9 Ma yıs ı 994. ÖZfUNA, Yılmaz; 1ürkiye Tarihi C. ı2. İ stan bul ı 966. ÖZORAN, Beria Remzi; Bizans-Ronesans Ortodoks Kilisesi ve Kıbns" Türk Kültürü C. ı 5 Eylül ı 976. ÖZARAN, Beria Remzi; Megali idea'nın Kök leri" Türk Kültürü Haziran ı 978. ÖZARAN, Beria Remzi; 'Türkler ve Rum Or todoks Kiliseleri" 1ürk Kültürü s. 44 H aziran ı 966 ÖZARAN, Beria Remzi; " Kıbrıs Türkü ve Rum Tahrikleri" 1ürk Kültürü Mark ı 9 70. PAPA Eftim; "1ürk Ruhani Reisi Papa Ef . tim'in Kıbns Hakkındaki Düşünceleri" (beyanna mesini) ihtiva eden broşür" İstanbul ı 958. SALIŞI K, Selahattin; Türk-Yunan İlişkileri Tarihi ve Etniki Eteıya İstanbul ı 968. SERfOO LU, Mithat; Belgelerle Türk Tarihi Der. , sa 25. SEZGİN, Ferruh, "Fener Patriği ı2 Adalar'da Yunan Askerlerini Takdis Etmiş" Günaydın Ga zetesi 30 Ekim ı 994. SMiTH, Michael Llewelyn; Anadolu Üzerinde ki Göz, İstanbul ı 978. SOFUOGLU, Adnan; Kuvayi Milliye Döne-
239
minde Kuzeybatı Anadolu, H . Ü. A. İ.İ.T.E. Dokto ra Tezi (Yayınlanmarmş ) Ankara ı 993 ve Yayım lanmışı. Ankara ı 994. SOFUOGLU, Adnan; "Anadolu Üzerindeki Yunan Hedefieri ve Mütareke Dönemi Fener Rum Patrikhanesi'nin Faaliyetleri" Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi s. 28 Mart ı 994. SONYEL, Salahi R. ; "Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika, C. I Ankara ı 973. ŞAHİN, Süreyya; Fener Patrikhanesi ve Tür kiye, İstanbul ı 980. n
ŞAPOLYO, Enver Behnan; Osmanlı Sultanla Tarihi, İstanbul ı 9 5 1 .
ŞİMŞİR, Bilal; İngiliz Belgelerinde Atatürk, C . I, Ankara ı 973. TEKİNDAG, M.C. Şehabeddin; "Osmanlı İda resinde Patrik ve Patrikhane" B.T.T.D . s. ı -2 Ekim ı967. TEKİNDAG, M.C. Şehabeddin; "Patrik ve Pat rikhane Hakkında Düşünceler" Türk Kültürü s. 32 Haziran ı 965; Tarih Konuşuyor Dergisi c. 5 TEREK, Ahmet Bekir; "Yunan Hedefleri ve Stratejisi Karşısında Gerçekler ve Türkiye" B.T.T.D. s. 29 Şubat ı 970. TOKİN, Cemal; "Osmanlı İmparatorluğunda Girit İsyanı" Belleten, C.9, Sayı : 34, Nisan ı 945. TONYBEE, Amold; Türkiye Bir Devletin Yeni den Doğuşu, çeviren Kasım Yargıcı İstanbul
240
197 1 . UZUNÇARŞILI, Ord. Prof. İ . H . ; Osmanlı Ta rihi, C. 2. (T.T. K. yayınlanndan) , Ankara 1 972. ÜÇOK. Prof. Dr. ÇoŞkun; Siyasi Taıih Dersle ri, Ankara 1957. ÜNAL, Tahsin; Osmanlılarda Fazilet Mücade lesi. İstanbul 1 977. YEŞİLYURT, Ali Haydar; "Sayın Milletvekilleri ve Senatörlere Açık Mektup" Kemalizm Dergisi s. 42 Ocak 1 966.
YAYlNLANMIŞ VE YAYINLANMAMIŞ BELGELER B.A. B . E.O. Umumi No: 345376 - 347328 3433 1 7 - 343454; ve Yıldız Esas Evrakı Belge Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi Belgeleri. H.T.V.D . Sayı: 42, 43, 2 1 . 1 . 2. 4, 40, 12. 5, 8, 10. 6. l l . PONTUS MESELESi; Matbuat-ı Müdiriyet-i Umumiye (Komisyon) Ankara 1 33 7 PONTUS MESELESi; Yayına Hazırlayan Yıl maz Kurt Ankara 1 995 (Yeni baskı)
ZABITLAR, YILLIKLAR AYlN TARİHİ, Ekim 1 923; T. B . M . M . Gizli Celse Zabıtları. Türkiye İş Bankası Yayını C. III, Ankara 1 985. Zabıt Ceridesi 3. İctima
24 1
ANSİKLOPEDİLER VE HEYET YAYlNLARI BÜYÜK DİNLER VE MEZHEPLER ANSİKLO PEDİSİ. İstanbul ı 964. BALKAN HARBİ; Genel Kurmay Başkanlığı Harp Dairesi C. ı Ankara ı 962 c. 2 Ankara ı 963. HAYAT ANSİKWPEDİSİ; İSLAM ANSİKWPEDİSİ; C. 4-7 MEYDAN LAROUSSE; C. 4-5-7-8-9- ı O- ı 2 AYLlK ANSİKWBEDİ: MUFASSAL, OSMANLI TARİHİ, C. 6: İstanbul ı 962. TÜRK ANSİKLOPEDİSİ ,
GAZETELER AKŞAM ı955 Yılı nüshaları lan
CUMHURİYET, ı 948, ı 949, ı 994 Yılı nüsha GÜNAYDlN, ı 975, ı 994 yılı nüshaları HÜRRİYET, ı 964, ı 965, ı 973 yılı nüshaları
MİLLİYET, ı963, ı 973, ı 965, ı 994 yılı nüshalan. TERCÜMAN, ı 965, ı 973, ı 974, ı 975, ı 976, ı 994 yılı nüshaları TÜRKİYE, ı 994 yılı nüshası
242
YENİ SABAH, 1 958 yılı nüshası ZAMAN, 1 994 yılı nüshası HAKİMİVET-i Mİ LLLiYE
DERGiLER AKSİYON DERGiSi ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZi DERGiSi BELGELERLE TÜRK TARİHİ DERGiSi KEMALizM DERGİSİ NOKTA DERGİSİ TARİH ARAŞTIRMALARI DERGİSİ TARİH KONUŞUYOR DERGiSi TÜRK DÜŞÜNCESi DERGİSİ TÜRK KADlNI DERGiSi TÜRK KÜLTÜRÜ TÜRK RUHU DERGİSİ YENİ TÜRKİYE TÜRK YURDU AYIN TARİHİ, Ekim 1 923;
243
B.C. No: 1 8 94 1 92 1 İcra Vekilleıi Riyaset-i Celilesine Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin meşgul olduğu mesail-i mühimme-i dahiliyeden bilisinin de Anadolu'da mukim ve Fener Patnka hanesine merbut Ortodoks Patiikahnesi" teşkili yolundaki mesele olduğuna bendeniz kaniim. Yunan milli mefkuresinin şarkda esaslı isti nadgahlarından olan Fener Patrikhanesi haiz ol duğu kemi ve keyfi nüfuz ve selahiyete malik ol dukça ve daha açık bir tabirle anadolu Ortodak ları üzelinde filevvel nafiz bulundukça her halde bizde mesail-i dahiliye eksik olmayacak ve haıici tesiiiyle beraber "Ekaliyetler" meselesi daima ya şanacaktır. Türkiye'de "Ekaliyetler" davasının mevcud olmadığı ve olamıyacağı üzerlerinde hak ı himaye iddia edilenlere söyletmek usulünü ih das eylemek siyaset-i dahiliyemizin esaslı umde leıinden bilisi bulunduğu zehabındayım. Anadolu'da bir Türk Ortodoks Patrikhane si'nin teşkili: Fener Patrikhanesinin tenkis-i kuv vet ve nüfuzu, Türklük iddia edenlerin Rumluk tan tebaidi ve Anadolu kesafet-i milliyesi içinde temsili nihayet ecanib nazarında ekaliyet denilen ayrı bir uzvu ictimaının bulunmadığı hakikatinin isbatı gibi hakiki menafamızı mucib olacağı icra vekilleıi heyetince zaten takıir (takamr) ve tayin etmiş ve bu hususu Heyet-i müşaıiilileyhayı tak riben bir çok seneden beli işgal edegelen mesail-i mühimme-i siyasesiye ve dahiliye meyanına id hal olunmuştur.
244
Heyetin bu meseleyi pek devr-i endişana bir surette husn-u (hıss-i) telakki ve takdir eylediği ne Fener Patrikhanesi'nin telaş ve heyecanı kuv vetli bir delil olarak gösterilebilir. Anglikan Kili sesinin bu yeni müesseseseye tervickar caziyet alması ve bilhassa Katolik aleminin izhar-ı mem nuniyet eylemesi Fener Patrikhanesi aleyhine ol mak hasebiyle tarafımızdan hüsn-ü kabul edil memek kabil değildir. İcra Vekilieri Heyeti tarriben altı yedi ay evvel isttihaz ettiği kararında bu meselenin umur-u diniyeye müdahele mahiyetinde olmayacak bir surette hal ve intacı için bir mütehassısın celb ve ictimaını musib görmüş ve İstanbul Adiiye Neza reti Mezahib müdürü Baha Beyi celb ve davet ederek mumaileyhin bu husustaki mütaalatını da heyet halinde dekleyerek (denkleyerek) kara nnının esatını (esasını) teyid eylemişti. Baha Bey tarafından ihzar edilen kanun sureti ile nizarn ıname elyevm Adiiye Vekaletindedir. Baha Bey'den alınan talimat üzerine usul-ü mezhebiyeye tevfikan takib edilecek hat-ı hare kete vekalet-i acizanem zamarnında imtisalden sarf-ı gaytetten hali kahnmamış ve istihsal-i me tice pek yakıniaşmış ilken istifay-ı bendeganem vukubulmuş idi. Halen bu Patrikhane teşkili ka zıyyesinin hitame erdirilmesi lazım geldiği ve bu nun harhangi bir sulh konferansına mübasere ten evvel emr-i vaki haline getirilmesinde faide-i azime-i devlet bulunduğu zehabındayım. Keyfiye tin bir defada iş bu müzakerata iştirak etmeyen diğer vükelay-ı kirarn huzuroyla müzarekeye va zıyla icabının tesriine himmet-i eelilenizi (celileri ni) bu mesele-i mühimme ile bir sene iştigal et-
245 miş sabık bir arkadaşınız sıfatıyla rica eder ve i.m vesile ile de gerek zat-ı riyaset penahilerir..e ve gerek rufakay-ı kirama takdim-i ittiraman eyle rim efendim. 26 Temmuz 38 busu Şefik Şevket Bey
Sanıhan Me-
Ek 2 : Türk Ortodoks Kilisesi'nin kuruluşu ile ilgili bir tezkere . No: B. C. A. 1 8 94 192 1 Esbab-ı Mucibe Lahiyası (Sureti) Sultan Fatih Hazretleri İstanbul'u fetihhleri müeakib bir taraftan esasat-ı menkıbe-i İslami yeden olan serbest-i vicdan ve ayini tatbik ve di ğer taraftan hudud-u mülkiyeleri dahilinde teb'ay-ı Hıristiyanenin merbut olaekiarı makam-ı ruhaniyi memleket dahilinde bulundurmak mak sadıyla Rum Milli Kilisesi Patrikliğini teşkilat ve imtiyazla beraber kabul ve ikba etmişlerdi. Esas itibarıyla Katolik Kilisesi gibi daire-i ruhaniyesi cihan şumul ve beynelmilel bir mahiyet olmayan ve ancak Rum Ortodoks kiliselerinin bir milli ki liseselerden ibaret olan Rum Patrikliğinin İstan bul'da ibkası Fatih asırlan için gayet tabi bir ha reket idi. Çünkü gerek Yunanistan ve Balkanlar da ve gerek adalarda sakin Rumlar tabeyn-i Os maniyeye ya girmiş ya girmek üzere bulunoyrlar dı. Düvel-i İslamiye de devletle edyan arasındaki münasebat edyan-ı gayr-ı İslamiyenin memuni yetini veya resmen tensik esasalına değil müsaa de ve himayesi esasına mebnidir. Bir devlet-i İs lamiye hakanı sıfatıyla Fatih hazretlerinin dahi
246
aynı esası kabul ve tatbik etmeleri tabiidir. Bu nun içindir ki Rum milli kilisesesi Hakanın naza rı-� murakebe ve himayesi altında olarak İstan bul'da ikba edilmiştir. Osmanlı tem'ay-ı hıristiya niye Rumkilisesenin nüfus-u ruhaniyesine tabi kaldılar. Bu suretle Türk, Bulgar, Sırb Ortodoks ları dahi İstanbul Rum Patriğini tanımışlardı. Rum kilisesis ise kendine devlete tanıttırdıktan ve devletin himayesini kazandıktan sonra Umur u ruhaniyeyi mesagıl-i (meşgul) siyasiyeye tahvil, kilisesinn kendine bahş ettiği nüfuz-u ruhaniyi maneveyat-i siyasiyesinin istihsaline vasıta etti. Rum kilisesis İstanbul'un Türkler tarafından zabtından itibaren Kar'an-a mukavemet h�line kadar yükseltti. Ecnebi ordularının hudud-u va tan dahilinde pişdarlığı yaptı. Memleketin emni yet-i dahiliye ve hariciyiseni istidlalden hiç bir zaman hali kalmadı. Kilise teşkilatı memleket dahiline intişaretında bir su-ikasd komitesine tahvil etti. Devletin yalnız hıristiyan-ı siyaseyesi ne karşı hareketle iktlfa etmedi idare-i hurahiye sine mevduu Türk, Blugar, Sırp Ortodokslannın milliyetlerine tecavüz ederek onları Rumlaştır mak siyasetini takib etti Harb-i Umumiden ev velki zamanlarda Makedonya'da Sezer'de zuhur olan vukuat elyevm Rum milli kilisesisinin iş bu siyaset-i menhusesi asarıdır. Hukuk-u Milliyesi nin henüz tanınmadığı hıssıyat-ı Milliyenin inki şap bulmadığı zamanlada bu siyasete karşı su kut edecbilen onlar bilahene milliyetlerinin tehi lekye döştüğünü görerek isyan ettiler. Bu anasır arasında Bulgarlar bir eksharhlık teşkil ederek milli kiliselerini iktlsab ettiler ve Rum milli kilise sesinden ayrıldılar. Halbuki kurun-u eveiden be ri Şark'dan garba muhaceret etmiş sevaik ve
247
avamil-i muhtelife tesiri altında olarak İ slamiye Un zuhurundan ewel salık olduklan putperest dininin bırakarak hıristiyanlığı kabul eylemiş olan Türk Ortodoksları Rum milli kilisesinin te cavüz-ü mütemadiyeleri karşısında milliyetlerini gaybetrnek üzerdirler. Bunlar Lizan-ı Maderane-i ewelleri olan Türkçeden başka bir lisan bilmez ler. Bugün tedkikat-ı ilmiyenin miliyet için tebit edebildiği yegane kat-i nişane lisandır. Çünkü asar ve asar müessesiyat-ı beşeriyeyi tahrib ve imha hususunda bi aman olan Usanın mukave meti karşısında acizdir. Çünkü lisan ana baba ocağından alanır. Linanı mahv etmek için milleti imha lazımdır. Kurun-u ewelde mecud olup da bu gün bize yalnız isimleri intikal eden devletler buna misaldir. Türkçeden başka lisan bilmeyen ahlak, adab ve ananat itibarıyle Rumiara hiç benzemeyen bi lakis milletleri olan Türk ahlak ve adatım taşıyan bu zavallılar Rum milli kilisesesi ve Rumlar ta.Pa fından Karamantı diye tahkir olunmaktadırlar. Gerek kilesenin gerek Rumların bunlara karşı gösterdyikleri şu hakaret bile bu zavallıların as len Türk olduklannı gösterir. Hakikat böyle iken Hükümetin imhali hukuk-u milliyenin nisyanı hissiyat-ı milliyenin adem-i inkişafı sebebiyle iki asırı mütecaviz bir zamandan beri Türk Orto dokslraı Rum milli kilisesinin tecavüzatina kur ban olarak rumlaştırılmaktadır. Bunlara kilise mekteplerinde Rum lisanı, Rum edebiyatı Rum tarihi, Rum ahlak ve ananatı cebren talim olun makta. Bu zavallılar cebren Rum harsına idhal edilmektedir. Rum milli kilisesinin bu tazdaki te cavuzat-ı mütemadiyesi karşısında Türk Orto-
248 dokslanndan ir çoklan milliyetlerini gayb ederek Rum harsına girmişler ve Rumlaşmışlardır. Ha yat-ı Milliyetlerinin maruz kaldığı şu tehlike-i mahfuza ve kurbiyeye karşı aha fazla sabır ede meyen Türk ortodokksları bir zamandanberi ge rek Büyük Millet meclisi riyasetine ve gerek Adli ye ve mezahib Vekaletine şikayet ve müracat-ı daimada bulunmakta ve kendilerinin Rum milli kilisesesinden tefrik olurarak mustakil ve milli bir kilisesye tabi kılınmalarını taleb etmektedir ler. Türk Orotodokslannın işbu şikayet ve talep leri nazar-ı itibara alınarak Rum milli kilisesenin hürriyet, vicdan ve abiye esasını selamet cerayan ve tatbikine mani ve hukuk-u milliyenin masuni yeti muhill olan tesvilat ve müdaheledt-ı müte madiyesine nihayet vermek üzere mustakil bir Türk Ortodoks Kilisesi teşikil muvafık görülmüş ve bu hususu temine tanzim olunan Lahiya-i Ka nuniye takdim kılınmıştır. 1 Haziran 37 işbu süret aslına mutabıktır. Büyük Millet Meclisi Adiiye Velakeleti Ek 3 A: Türk-Ortodoks Kilisesi'nin muvafık görüldüğünü beyan eden ve geniş bir gerekçe içeren Adiiye Vekaleti'nin La.yihası.
249
T. C. BAŞBAKANUK CUMHURİYET ARŞİVİ Türkiye Cumhuriyeti Başvekalet Kalem-i Mahsus Müdiriyeti Adet 744 Kararname Papa Eftim Efendinin Harekat-ı Milliyenin ip tidasından beri Türkiye davasiyle alakadar gö rünmesi ve Patrikharıe ile arasındaki vaziyet na zari itibare alındıgı takdirde efrad-ı ailesinin mübadeleye tabi olması ducar-ı felaket olacag muhakkak bulundugundan bu hususta bir ka rar ittihazı talebini havi Dahiliyye Vekalet-i Celi lesinin 20.8.340 tarih ve Emniyyet-i Umumiyye Müdiriyyeti 3798 numaralı tezkiresi üzerine muma-ileyh para Eftim Efendi ve ailesinin İstarı bul'da yerleşmesine müsade itası İ cra Vekilieri Hey'etinin .8.340 tarihli ictimainda karargir ol muştur. 3.8.340 Türkiye Reis-i icumhuru Gazi M. Kemal
250
Başvekil ve Haıiciyye Vekili İsmet Müdafaa-i Milliyye Vekili Kazım Adliyye Vekili Mustafa Necati Dahiliyye Vekaleti Vekili Dr. Refik Maliyye Vekili Mustafa Abdülhalik Maaıif Vekili Vasıf Nafia Vekili Süleymart Sım Ziraat Vekili Zekai
Ticaret Vekili Hasarı Hüsnü Sıhhijye ve Muavenet-i İctimaiyye Vekili Dr. Refik Mübadele, imar ve İskarı Vekili Rafet Ek 4-A
25 1
No: B. C. A. 1 8-94-55 1 926-8- 12 Baş Vekalet-i Celileye Haneiyenin teklifi kabul edilmiştir. 18 Agustos 926 Fener Patıikhanesi tarafından bilumum Or tadorsluk alemine müteallik mesail-i muhtelife-i diniyenin tedkiki ile hal ve faslı zımmından ada da kain ruhhan mektebinde Agostos mahi zarfın da ihzarı bir konferansın toplanmasınna müsaa de talep edildigine dair Dahiliye Vekalet-i Celile sinden makam-ı samilerine takdim olunuh Veka let-i aciziye havale bumlan 30 Haziran 926 ta rihli ve 6579-2 1 62, 8366 numaralı tezkere müta laa-i güzar-ı çakiıi odu. Mevzubahs mesele hakkında mütalaat-ı atı yenin arzına musaraat eyleıim; Lozan Konferansında gerek mübadele-i ahali mokisyonunda gerek birine ikomisyonda cerayan eden müzakeratı mutaakib Patrikhanenin siyasi ve idari selahiyetlerinden mütecerrid ve sadece dini bir müessese olarak istanbul'da ikamet et mesinin düvel-i itilafiye tarafından müttefikan tamındığını düvel-i müşarülileyhim narnma Lord Curzan beyan etmiş ve zat-ı devletleri tarafından dahi siyasi ve idan+ i ler ile Patrikhanenin hiç bir vecihle iştigal etme · ceği vezaifi sırf dini işlere inhisar edeceği ha nda düvel-i ililafiye murah haslarının beyanat-ı vak'asının sened ittihaz edildiği ve verilen teminatın kifayetine ve ekalisi yetler hukukunun muahedenamenin mevad-ı
�
252 muhsususanıdaki alıkarn ile temin edilmiş olma sına bianen Patrikhanenin memleketten tebaıye di teklifinden feragat edildiği beyan buyrulmuştur. ·
Birinci komisyonun bilalıere 6 Kanun-i Sani tarihli ictimaında Yunan delegesi meseleyi tekrar ederek akaliyetlerin ayın-ı mezhebiyesinin "Religieuse" tesbitini de teklif etmiş ise de bu teklif Komisyonun Selalıiyeti haricinde ad ve sa dece red edilmiştir. -6 Kanun-i Sani 1 923 ve 1 6 numaralı zabıtnarne- Zabıtnaıneler münderecatı na nazaran dini işlerle iştigal edecek olan Patrik hanenin Vaziyet-i hukukiyesi artık Lozan mua hedanemesinin ekaliyetler hakkındaki alıkarnı ile temin edilmekte olduğundan ve alıkam-ı mez kure haricinde Hükümetimizin Patrikhaneden dolayı bir bir taahhüdü bulunmadığından teva rih-i muhtelifede beraatlarla Selatin terafından Patrikhaneye verilen hukuk ve imtiyazat murtefi olmağla ekaliyetler hakkındaki alıkarnı mualıe deya tevfik-i hareket Patrikhane için mebcri bu lunmaktadır. Sabık Osmanlı hükümeti tarafın dan tanırnmış olan hukuku suistimal ile tarihin muhtelif edvarında daima karışıklıklar mebaı olan Fener Patrikhanesi tarafından Dahiliye Ve kalet-i Celilesinin mezkur tezkeresinde arz edilen kongreninin akdine teşebbüs olunması Lozan Konferansında Yunan delegesinin nazar-ı itabara alınmayan Be'gıme Religieua'nın tesbiti gelme sinde telhis edilen teklifini faalen istihdaf edecek mahiy�tte olduğu görülmekte ve iş bu kongrenin dini meselelerin müza.keresi için toplanacağı isti dada beyan edeildiği işar edilmekte ise de ekali yeller mevadi alıkamından istifade ancak nizamı 923
253
ı am kaidelerine riayet ile mukid olmagla Lozan Konferansında zatı-ı samileri tarafından vaki ta rihi beyanat ve beyanat-ı mezkure etrafından ce rayan eden hareketli müzakerat neticesinde Pat rikhaneye tanınmış olan hukuki vaziyelin işbu kongrenin akdine mani teşkil eyledigi görülmek tedir. Ek: 5 Bundan meda İstanbul Patıikligin Şark Orto doksları Kilisesinin en yüksek makam-ı ruhanisi tabir-i digrele Ortodoksluk aleminin neuma ru hani bir makarn-ı hükümdarisi olarak Bulgaris tan gibi bir mezhebi-i itizale temsile etmemiş olan bilcümle Ortodoks akvarn tarafından halen tanınmakta olması nazarı-ı itibare alımnca mez kur Patriklik -Pan Ortodol\s-u Umumi Sen Sinod Meclisi- için İskenderiye Antakya, Kudus-u Şerif, Sırbistan, Romanya patrikleriyle Rusya, Kıbns, Yunanistan ve Lehistan Kiliselerinden birer vyea ikişer Papazın da davet edilecekleri ihzarı bu konferansı İstanbul'da akd etmege tevessül eyle mesi nüfus-u tarihiyesini ve İstanbul'un Şark alemi-i hıristiyanesinin makarr-ı riyaset-i ruha niyesi oldugunu yad ettirerek siyasi ve dini rolü nü bu tarik nevinde ihyaya matuf ad etmek za rueti de vardır. Lozan Konferansında Yunan delegesinin mü badele-i ahali tali komisyonu riyasetine vermiş oldugu beyanatı tarihiyede dahi bu nekatı-ı na zar tamamen tesbit edilmiş bulunuyordu. Diger cihetten ittihad Rusya'nın bile kominizm aley hinde bu vaziyette ahz etmiş olan eski Rus kili-
254
sesinin nüfuzunu kesr etmek için teşkil eylemiş olduğu -Yeni Kilise-nin halk nazarında kadr ve tibannı temin zımnında mezkur -Yeni Kilise-nin tanınması için mubadil olmak itibanyla iki sene mukaddem memleketi terke icbar edilmiş olan Patrik Grigoryas' a müracaat etmiş bulunduğu bu mesele dolayısıyla sefaretirniz vasıtasıyla ha riciye komiserliğine vukubulan tebligat sırasında Çiçerin'in beyanıtyal tezahür etmiştir. Binaena leyh Hükümeti-i Cumhuriyetirnce Rum Ortodoks ekaliyesinin sadece bir riyaseti-i ruhaniyesi izafe etmekte devam ettiği anlaşılan tarihi ve siyasi ro lünü bu şekli-i diğer de oynamasına müsaade edilip edilmemesi makam-ı mezburun hal ve aU deki mevki ve ehemmiyetine taallik eden bu me sele-i mühimme olmağla keyfiyetin bu kere de heyeti-i vekilede tezekkiriyle bu karara rabtı ve ittihaz buyrulacak karara göre Dahiliye Vekalet-i Celilesine talimat itasını men'ut rey-i devletleri dir, efendim. Hariciye Vekili Doktor Tevfik Rüşdü Ek 5-A: Pan Ortodoks Umumi Sinod Meclisi toplanması ile ilgili durum değerlendirmesi. Ha riciye Vekili'nin Baş Vekalete sunduğu rapor.
Dahiliye Vekaleti Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti
255
Birinci Şube Hususi 2579/ 1 365 7896 B.C. A. No: 1 8 94 55 1 926 Baş Vekalet-i Celileye Bilumum ortodoks Kiliselerinin muhtelif mertebede murahhaslarından mütesekki bir de faya mahsus olmak üzere büyük bir "Sen Sinod" teşkili tesavvur edildiği ve bu "Sen sinod"un is tanbul'da toplanması mevzubahis olduğu ve kili selerin ayn ayrı istiklallerinden mutemessil enill radı izale eylemek üzere aralarında bir ittihad te sisine çalıştıkları ve Fener'in kiliseler ittihactma baş olmak suretiyle bu günkü tecridini izale ve zamana muvafık eşkal tahtında vaziyet-i sabıka sının iade yollarını aramakda olduğu 23 Şubat 926 tarih ve 679/2420 numaralı tezkere-i acizi ile malumat olam üzere arz edilmişti. Ahiren Fe ner başpapazlığı tarafından vaki olan mücaatta müstakil ortodoks kiliseselimden davetedilecek Papazların iştirakıkyal Heybeli Ruhban Mekte binde ihzarı bir konferansı akdine müsaade itası talep edilmiş ve bu hususdaki istidaname mun derecatına nazaran daveti mukarre r olanlar me yanında İ talya kiliseleri Papazları mevcud olma sına rağmen Rodos, Kerpe ve kaliniminos metro polillerinin harnil olduklan italyan diplomatik pasaportlarıyla İstanbul'a vurud ettikleri ve icra ettirilen takikat neticesinde bunların İ talya Hü kümetinin mukarreratı ahiresine tevfikan Fener Patrikhanesiyle alakasıların kesrnek üzere gelmiş
256
oldukları ve hususi bir mahiyette olmak üzere ihzarı konferansın akdine müsaade edilip edil meyeceği İstanbul vilayetinden istifsar edilmekte bulunmuş olduğundan muamele-i icabiyesi arz ve istihzan olunur, efendim. 1 Ağustos 926
Dahiliye Vekili
Heyet-i Vekiliye 8 Ağustos Ret olunmuştur 1 8 Ağustos Ek 6: Dahiliye Vekilinin Sen Sinod Meclisi ile ilgili Baş Vekalete yazdığı bir tezkere. B.C. a. No: 1 8 94 55 Dahiliye Vekaleti Emniyet-i Umumiye Müdiriyeti Birinci Şube 8366 2 172 Numara 6579 Baş Vekalet-i Celilesine Bilumum ortodoksluk alemine müteallik me sail-i muhtelife-i diniyenin tedkiki ile hal ve faslı zımmından bu sene inikadı muakarre r olan "Pan Ortodoks umumi Sinod Meclisi"nin bazı esbaba mebni tehir edildiğinden Adada kain ruhhan me tebinde gelecek Ağustos mahi zarfında ihzan bir
257
konferansın akd edilmek üzere İskendiye, Antak ya, Kudus-u Şerif. Sırbistan, Romanya Patlikle riyle Rusya, Kıbrıs, Yunanistan ve lehistan kili selennden birer veya ikişer papazın daveti tensib kılındığı Fener Patıikhanesi tarafından muti isli danarnede dennayan olduğu beyanınyal ifay-ı müktezası İstanbul vilayetinden islizam edilme ketdir. İktizası vilayete tebliğ olunmük üzere keyfiyetin emr ve inbasına musaade-i devletleri rica olunur efendim. 30 Hazinan 926 Dahiliye Vekili Ek 7: Pan Ortodoks Umumi Sinod Mecli si'nin tehiri üzeline Dahiliye Vekili'nin Başveka let'e tezkeresi. 1ürkiye Cumhuıiyeti Başvekalet Kalem-i Mahsus Müdiıiyyeti Adet 3995 Kararname Bütün Ortadoksluk alemine müte'allik dini mes'eleleıin tedkiki ile hall ve faslı içün Fener Patrikhanesi tarafından Adada ka'in Ruhhan mektebinde ihzari bir Konfreansın toplanmasına müsade itası taleb ildiğine da'ir Dahiliyye Veka letinden yazılan 30 Haziran ve ı O Ağustos ı 926 tarih ve Emniyet-i U mumiyye Müdiriyyeti 6579/2 ı 62, Vekaletinden göndeıilen ı2 Ağustos 926 taıih ve Umur-i Siyasiyye 2579/7896 numa-
258
ralı tezkirelerle bu hususa müteda'ir Hariciyye 67098/37 1 munaralı mütala'aname,· İcra Vekil Iert Hey'etinin 1 8 Ağustos 1 926 tarihli ictima'ın dan tedkik ve tezekkür edilmiş vepatrikhanenin siyasi ve idari selahiyyetlerinden mütecerrid ola rak sadece dini bir mü'essise halinde İstanbul'da ikameti Lozan Konferansında kabul ve Yunan delgesi tarafından birinci Komisyonda Sedr idi len akalliyeyetlerin ayin-i mezhebisinin tesbiti teklifide red idiimiş olmasına ve Lozan mu'ahe denamesinin akalliyetler hakkındaki alıkarnı ile ta'iyin itmiş olan Patrikhanenin hukuki va'ziyyeti mevzu' bahis Kongrenin akdine mani' bulunma sına mebni talebi vaki'in reddi takarrur itm.iştir. 1 8 Ağustos 1 926 Reisicumhur Gazi M. Kemal Başvekil İsmet Adiiye Vekili M. Esad Müdafa'ai Milliye Vekili (İmzada bulunmadı) Bahriye Vekili İhsan Dahiliye Vekili M. Cemil
259
Hariciye Vekili Dr. Tevfik Rüşdü Maliye Vekili M. abdülhalik Maarif Vekili M. Necati Nafıa Vekili Behiç Ziraat .Vekili M. Sabri Ticaret Vekili M. Rahmi Sıh. ve Muav. İct. Vekili Dr. Refik
Gee m isten #
#
Gü n ü m üze Cecen ler #
#
Yrd . Doç. D r . Erg ü nöz Akço ra
Tura n Yay1nc1hk
OZGURLUK KOLAY DEÖİL • •
•
•
•
•
Cevher Dudayev
iSTEME ADRESİ: Turan Kültür Vakfı Gülfem Sokağı, Nu: 6/2 Ü sküdar/İstanbul
Bilge Kağan 'ın Vasiyeti
Doç. Dr. Ahmet
Taşağıl
Turan Kültür Vakfı