Ali Rıza Bayzan - Misyonerin Soykırım Oyunu

Page 1


MİSYONERİN SOYKIRIM OYUN Ali Rıza BAYZAN

..,

.

IQ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK


IQ Kültür Sanat Yayıncılık:

167

Araştırma-İnceleme Dizisi: 128

Misyonerin Soykırım Oyunu Ali Rıza Bayzan Kitabın tüm yayın haklan

IQ

Kültür Sanat Yayıncılık

Uluslararası Tanıtım Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi'ne aittir. Yayınevinden yazılı izin alınmadan kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz, hiçbir şekilde kopya edilemez, çoğaltılamaz ve yayımlanamaz.

1. Baskı: Nisan / 2006 / İstanbul ISBN: 975 -255-064-9

Genel Yayın Y önetmeni:

Adem Sarıgöl

Editör:

Deniz Saraç

Dizgi-Mizanpaj:

Zehra Ünverdi

Kapak Tasarım:

Yunus Karaaslan

Montaj:

Bülent Birkan

Halklaİlişkiler ve Dağıtım Sorumlusu:

Onur Y üceel

Baskı-Cilt:

Kilim Matbaası Litros yolu Fatih Sanayi Sitesi 12/204 Topkapı /İstanbul Tel: 0212 612 95 59

Copyright © 2006, IQ Kültür Sanat Yayıncılık

Uluslararası Tanıtım Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi Copyright © 2006,

Ali Rıza Bayzan

IQ KÜLTÜR SANAT YAYINC/LIK, toplumu "Bilgi Işığında Aydınlanmaya" çağırıyor. Amaç satışları ya da karı armrmak değil, yalnızca topluma faydalı olmak.

GENEL

www.

DAGITIM

iqkultursanat. com

e-mail: info@iqkultursanat. com

IQ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK ve ULUSLARARASI TANITIM HİZMETLERİ TİC. LTD. $Ti. Ticarethane Sokak, Fetih Han No. 33/48 3411 O Cağa loğlu - İstanbul Tel: 0212 520 91 12 Belgegeçer: 0212 520 91 12


Misyo nerin Soykırım Oyun u

İÇİNDEKİLER Söz Başı 5 Giriş 7 1. Bölüm Ermeni Soykmm Oyunu 30

i l . Bölüm Rum-Pontus Soykmm Oyunu 93 ili. Bölüm Süryani-Nasturi Soykmm Oyunu 1 1 4 iV. Bölüm Türkiye'nin Tezi 142 Ekler Bölümü 2 1 7 Son Söz Yerine 255



M i syonerin Soykırım Oyunu

SÖZ BAŞI

Tarih sanılanın aksine olduğu yerde durmaz; insanların zihninde hiç durmadan yeniden yapılanır/yapılandırılır. Bu yeniden yapılanma/yapılandırma kimi zaman "icat" boyutuna bile varabilir. 1 İcatlara karşı durabilmek için reaksiyoner olmak yetmez; ideal olan proaktif olmaktır. "Soykırım Oyunu" konusunda Türkiye, uzun bir zaman reaksiyoner bir politika bile izlememiş; bunun yerine garip bir ilgisizlik politikasını seçmiştir. Bu ilgisizlik politikası, yalnızca uluslararası kamuoyu önünde değil Türk kamuouyu önünde de geçerli olmuştur. Son yıllarda Türkiye, tarihin icadına karşı sesını yükseltmeye başlamıştır; ilgisizlikten reaksiyoner bir çizgiye geçişteyiz anlaşılan. Umarız proaktif çizgiye geçiş için de süreci başlatma konusunda geç kalmayız. Soykırım Oyunu'ndan söz edilince Türkiye'de çoğu insanın zihnine Ermeni Meselesi gelir; halbuki Ermeniler bu konuda tek değil; Soykırım Oyunu'nda Rum/Pontus ve Süryani/Nasturi Cephesi de var.

Soykırım Oyuncularının herkesin malumudur: ' • •

"Dört T Planı"

ile hareket ettikleri artık

Tanıtım . Tanınma. · Tazminat . Toprak .

Buna göre. gerek propaganda gerekse terör yoluyla söylemler uluslararası kamuoyuna "tanıtılacak" ve Türkiye'ce "tanınacak" , sonra Türkiye'den "tazminat" ve "toprak" koparılacaktır. Soykırım Oyuncuları 1 Türk Dil Kurumu'nun verdigi anlamlardan "Yeni bir şey yaratma" ve ''Gerçekmiş gibi gösterme çabası "nı kastediyoruz.

5


Ali Rıza Bavzan

"tanıtım" konusunda olağanüstü mesafe almıştır. Her geçen günün telafisi giderek zorlaşmaktadır. Giriş'te de vurguladığımız üzere

"Bu çalışmada Ermeni, Rum/Pontus ve Süryani/Nasturilerden söz ederken kesinlikle genelleme amacı güdülmemiş; yalmzca olaylarda rol alanlar kastedilmiştir. Bu bağlamda politik oluşumlar ile insani durumlar

arasında bir ayrım yapılması gerektiğine inandığımızı özellikle belirtmek isteriz."

Kitabın dil editörlüğünü üstlenen Ömrüm Alp' e, çeşitli kaynaklara ulaşmamızı sağlayan tarihçi dostlar Şafak Tunç ve Mehmet Kömürcü ye Süryanilerle ilgili görüşlerini paylaşan kendisi de bir Süryani olan araştırmacı Muzaffer İris'e, Süryanilerle ilgili olarak CNN için hazırladığı "Güneşin Topraklarmda" adlı belgeseli bizimle paylaşan programcı Bora Balar'a, farklı biçimlerdeki katkıları için Metin Korkmaz, Mustafa Çiçek, Recep Odabaş ve Özgür Becermen'e teşekkür ederim. Yayıncım Adem Sangöl'ün olağanüstü gayreti ve yakın takibi olmasaydı bu kitap bu kadar erken gün yüzüne çıkamazdı; kendisine teşekkür borçluyum. '

,

Kendilerine ait zamanda kitap çalışmalarının yapılmasına gönüllü olarak rıza gösteren sevgideğer eşimin ve çocuklarımın hakkını ödeyemem; bu kitap bir anlamda onlar adına yazılmış sayılabilir. Bu çalışmamı "deli bir çocuğu" "adam" etmek için yapabilecekleri her şeyi fazlasıyla yapan sevgili annem Fadime ve kıymetli babam Seyfullah'a armağan ediyorum. Delilik kalıntıları için "İçinde bir miktar delilik karışımı olmayan mükemmel bir ruh yoktur." diyen Aristoteles'i anmak isterim. Ali Rıza Bayzan Araştırmacı Gazeteci www.bayzan.net arbayzan@hotmail.com

6


M isyonerin Soykırım Oyunu

GİRİŞ

Uluslararası alanda Türkiye'ye yönelik en büyük tehditlerden birisi hiç kuşkusuz soykırım söylemleridir . Uluslararası politika açısından soykırım söylemleri, stratejik ve pÖlitik bir güç oyundur. Bu nedenle çalışmamızın başlığını "soykmm oyunu" olarak belirledik. Amacımız, soykırım söyleminin oluşum sürecinde Misyoner Örgütlerin rolünü deşifre etmek olduğu için çalışmamızın tam adı "Misyonerin Soykarım Oyunu" dur. Zaten bu konuya olan ilgimiz de büyük ölçüde Misyoner Örgütlerin faaliyetleriyle ilgili olarak yaptığımız araştırmalara dayanmaktadır. (Misyoner Örgütlerin faaliyetleri hakkındaki çalışmalarımız için bkz., Ali Rıza Bayzan, Küresel Vaftiz, Mayıs 2004 1. bası, Ağustos 2004 2. bası, lQ Kültür Sanat Yayıncılık, Ali Rıza Bayzan, Türkiye'de Amerikan Misyonerleri, Ank.-2006, Bilgi Yayınevi)

7


Ali Rıza Bavzan

Odak noKramız misyoner örgütler olduğu için konumuz din Hıristiyanlık ya da birey olarak Hıristiyanlar değildir. (Din olarak Hıristiyanlık için bizim de birkaç makaleyle katkıda bulunduğumuz bir çalışma, Kutluhan Bilgeşah-M. Hakan Yıldırım, Hz İsa Tanrı Değildir/ Hıristiyanlığın Serüveni, İst.-2006 IQ Kültür Sanat Yayıncılık)

Bu çalışmada Ermeni, Rum/Pontus ve Süryani/Nasturilerden söz ederken kesinlikle genelleme amacı güdülmemiş; yalnızca olaylarda rol alanlar kastedilmiştir. Bu bağlamda politik oluşumlar

ile insani durumlar arasında bir ayrım yapılması gerektiğine inandıi':•rnızı özellikle belirtmek isteriz.

"Soykmm Oyunu"nu niçin misyoner örgütler ekseninde ele alıyoruz; bunun için iki temel gerekçemiz vardır. İlkin bu olayların kökeninde misyoner örgütler başaktörler arasında yer almıştır. İkincisi misyoner örgütlerin bu konudaki faaliyetleri yeterince işlenmemiştir.

Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Selim gibi "Osmanlı Devleti 'nin meşruiyetine

Deringil'in de belirttiği yönelik tehditlerden hiçbiri, uzun vadede misyoner etkinlikten daha tehlikeli olmadı."2 Bu tehlike kendisini en çok da Ermeni, Rum/Pontus ve " Selim Deringil. İktidarı n Sembolleri ve İdeoloji, il. Abdülhamid Dönemi ( 1876-1909) çev., Gül Çağalı Güven, İst-2002. YKY, s. 1 1 9 vd.

8


M i syonerin Soykırım Oyunu

Süryani/Nasturi Meselesi'nde göstermiştir. Tehlikenin doruk noktaya çıkması Misyoner Örgütlerin Osmanlı'yı kendi aralarında paylaşmaları olmuştur; yine Derimgil'in ifade ettiği gibi: "1880'/er ue 1890 '/arda İngiliz, Amerikan, Rus ue Fransız misyonerlerin "çalışma " alanlarını aralarında bölüşme/eriyle, misyoner etkinlikler yeni bir iume kazandı. Bu, Jeremy Salt'e göre, "misyonerler ile Osmanlı Hükümeti arasında gelişen ilişkinin, karşılıklı kuşku ue karşılıklı nefret ilişkisine" dönüştüğü bir duruma neden oldu. Nitekim, "1890 '/ara gelindiğinde, misyonerler padişah tarafından, "toplumsal düzenin en tehlikeli düşmanları" olarak görülmeye baş/anmıştır. "3

Padişah haklı idi; çünkü Jeremy Salt'ın kitabının başlığının da işaret ettiği gibi Emperyalizm ile Evanjelizm/Misyonerlik Osmanlı'ya karşı omuz omuza savaş veriyordu. Coıılents

'1878-'1896

1

luliu·rıo,li�o. ,ıud !lı•

c:ı.u�uıı:ı l'ı•lı·u;.,

ı:l•ıı•h.>ıhl ,.,ı, r ılu· 1J11..ıu..11 \uı..-·

) T!,.. \h'"'""·ın. hlljı1t•I

fen•ınv Salt

-t

\\ .otr.

,.,,�ı

n,ı,

·1111

....: •r

10

11 I}

T111-:

lınn İ" !I" F..ı•I Tiı·· \n,1ı11�•\1ı1 ..,-., p,.,, .. , .... l\dunıı .uıd ı''lıı".'' '1111· \.1"�"'""'". ·\.1.-.1.11 • ., .. ·

•••·•:-."L'!�-F,�.1·-.

lıı ..uno•o

Tı .. \1111•11i"11 -\ı.:.ıı ..ı .. . ı, n, .. 1•,,,..,.,� 1 li�I"'"' Ti,,.\.,_.,,.,,. hı>rıı )ıl.Jiı ·\·\h,,JJ;;, (.•>11•.ı:.-,..•··I :'\U· h \-\1okı·ol l.u·<'.

Jeremy Salt'ın adı geçen kitabı ve içindekiler bölümü : Deıingil, İktidarın Sembolleri,

s.

121

9

•,.ı,

\hoı llo·l!ruli.•·•ı

l'.".(q 11111!'.L

h

•••ıı.,-n,_"li. -.qvıııı

ıı,.(.,nu "ııcl ılı., :\nm•m,ııı.

·rıw(.lı;uıı•


Ali Rıza Bayzan

Meselenin doğduğu günden bugüne kadar dünya kamuoyunun Ermeni konusundaki bilgileri tek yanlı olup kökeni itibariyle misyoner örgütlerin görüş açısına dayanmaktadır. Ancak daha çarpıcı olan, kimi aydınlarımızın hatta birkaç sivil toplum örgütünün bu konularda karşı tezlere yakın durmasıdır. Bunun en yakın örneği Türkiye ile Avrupa Birliği arasında bir krize yol açan Orhan Pamuk'tur. İsviçre'de Tafe Sanzeger Gazetesi'nin Das Magazin adlı ilavesine verdiği demeçte "Türkiye'de 30 bin Kürt ile 1 milyon Ermeni katledildi" diye konuşmuştu. Orhan Pamuk,

Orhan Pamuk4 Röportajın ilgili bölümü Hürriyet Gazetesi'nde yayımlanmıştı: Das Magazin : Ama siz hala konuşuyorsunuz. İlle de başınızı derde mi sokmak istiyorsunuz? Pamuk: Evet, bunu herkes yapmalı. Burada 30 bin Kürdü öldürdüler. Ve bir milyon Ermeni. Ve neredeyse hiç kimse bunu dile getirmeye cesaret edemiyor. O halde ben yapıyorum. Ve bu

yüzden benden nefret ediyorlar. "5

Fotoğrafı aldığımız kaynak www.dafacto . de/artikel/kk/0281 0/ '09.02.2005 Hürriyet. Pamuk İsveç'te yayınlanan Svenska gazetesinin kültür ekine verdiği röportajda Osmanlı'nın 1 9 1 5 yılında 1 milyon Errneniyi katlettiğini ve son yıllarda da 30 bin Kürdün öldürüldüğü iddiasını yineledi. Ünlü yazar Pamuk'un "Türkiye'nin 1 9 1 5 yılında bir milyon Errneni ve 30 bin Kürdü katlettiğini hala savunup savunmadığı" sorusuna

10


Misyonerin Soyk ırım Oyunu

Pamuk bu konuda söyledim-söylemedim gibi bazı gel gitler yaşadıysa da en sonunda ilk açıklamasına sahip çıktı.6 Pamuk'un bu çıkışını Nobel Ödülü almak için yaptığı ileri sürüldü; zamanlama göz önünde bulundurulursa bu iddia haklı görünüyor. Nobel Ödülü olmadı ama

"Neyse ki Pamuk'un imdadına Alman Yazarlar Birliği yetişti. Ve Nobel kadar değerli olmasa da b ir ödül tutuşturdu eline. Ödülün adı "Barış Ödülü"ydü. O da bunun karşılığını önceki sözlerini daha yüksek bir tonda söyleyerek verdi. Alman sendika başkanının elinden ödülünü alırken 'siz de yüz binlerce Yah udi'yi kesmiştiniz ' diyemedi. "7

Alman Yayıncılar Birliği'nin 56. Barış Ödülü, yazar Orhan Pamuk'a verildi. Frankfurt'un 157 yıllık tarihi Paul Kilisesi'nde düzenlenen törende ödülünü Yayıncılar Birliği Başkanı Dieter Schormann'dan alan Orhan Pamuk, bu ödülü almaktan dolayı büyük şeref ve gurur duyduğunu söyledi. 8 verdiği cevap ise şöyle : "Evet doğrudur, Türkiye bir milyon Ermeni ve 30 bin Kürdü katletmiştir. Herkes bu gerçeği biliyor ama kimse korkusundan savunamıyor." 15.04.2005 Sabah '' 1 6 . 10.2006 Sabah, açıklamaları hakkında Pamuk, ··o sözler kışkırtıcı soruların sonucu" diyor. 7 Mehmet Kamış, Pamuk mahkemede değil kamu vicdanında yargılanmalı, 17.12.2005 Zaman. 'siz de yüz binlerce Yahudi'yi kesmiştiniz' kaydı, Pamuk'un kendi mant ı ğıyla söylenmiştir. 8 www boersenverein.de/de/64497?id=6464l&rubrik=86606; NTV 16:46 TSI 24 Ekim 2005 www.ntvmsnbc.com/news/346548.asp; Orhan Pamuk'un ödül töreninde yaptığı konuşma için bkz .. 24 Ekim 2005 Radikal


Ali Rıza Bavzan

Bu gelişmelerden sonra Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu, Pamuk'u 'kuluçkadaki yumurta'ya benzetti: "Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, "Bir milyon Ermeni öldürüldü" açıklamasıyla tepki toplayan romancı Orhan Pamuk'a ağır ithamda bulundu. Pamuk'un son açıklamalarını istihbarat deyimi olarak da kullanılan 'yumurta 'ya benzeten Halaçoğlu, şun/arı söyledi: "Çeşitli ülkeler

ve kuruluşlar bazı kişileri alıp daha sonra kullanmak üzere yetiştirir, öyle bir hale getirir ki ihtiyaç duyulduğunda piyasaya çıkarır. Zamanı geldiğinde yumurta çatlar. Civciv çıkar. O kişiyi sürekli destekler, ün sahibi yapar. Ve ileride istediğini söyletir. "9

Bu söylemlerinin ardmdan Orhan Pamuk'a

bir yazardan gelmişti.

bir eleştiri de Ermeni

Ermeni asıllı tarihçi-yazar Levon Panos Dabağyan, Ermeni soykırımı olmadığını söyledi.

Dabağyan '' "İstihbarat dünyasında "kuş yumurtası üretmek" şeklinde kullanılan deyim. bir ülke üzerinde uzun vadeli kullanılacak provokatörler için kullanılıyor. Buna göre bir ülke. bir başka ülke üzerinde yıllar sonra yapmak istediği uzun vadeli bir operasyon yürütüyor. Bu operasyon için çeşitli provokatörlere ihtiyacı var. "En güvenilir provokatör kendi yetiştirdiğinizdir" ilkesiyle hareket eden bu ülke, yetenekli ama geleceği parlak olmayan. zayıf karakterli birisini buluyor. Buna yumurta deniyor. Keşfedilen bu genç, aşama aşama kendi mesleğinde yüceltiliyor. İhtiyaç duyacağı malzemeler sağlanıyor. İnsanlar, bu kişinin yazdığı eserleri büyük bir hayranlıkla okuyor. Böylece yumurtanın çatlayıp kuş olma vakti geliyor. Belirlenen zamanda bu kuş, radikal açıklamalar yaparak ülkeyi karıştırıyor." 13.04.2005 Zaman Gazetesi.

12


M i syonerin Soykırım Oyunu Dabağyan, şöyle konuştu: "Batı, Ermeni mevzuunu Türkiye'ye karşı koz olarak kullanıyor. Soykırım diye bir şey yoktur ama tehcir mevcuttur. Ben yabancıya hesap vermek zorunda değilim. Orhan Pamuk gibi insanlar kullanılıyor. Pamuk'u muhatap olarak görmem. Bu konuda onun ipleri kimin elindeyse onlarla ben uğraşırım. " 10

Levon Panos Dabağyan'ın ve Ermenilerle ilgili bir kitabı Buna karşılık İngiliz The lndependent Gazetesi "Bu topraklarda 30 bin Kürt ve 1 milyon Ermeni öldürüldü. " dediği için hakkında açılan dava ile tüm dünyada yankı yaratan yazar Orhan Pamuk'u "Yılan Kahramam" ilan etti. 11 Avrupa Birliği, Pamuk meselesini Ermeni Meselesi'nde Türkiye'nin direncini kırmak için bir araç haline getirdi. AB'nin genişlemeden Sorumlu üyesi Rehn'e. göre Pamuk değil, Türkiye yargılanacaktı. Rehn'in açıklamaları medyada geniş yer buldu. 1'' 23 Aralık 2005 Radikal. Eımeni yazardan Pamuk'a tepki 23 Aralık 2005 Hürriyet

11

13


Ali Rıza B avzan

Rehn: Türkiye yargılanacak AB Komisyonu sonıııılıı iiyesi Rehıı, Orhan Paıııuk'ıııı yargıl.uııııasıyla ilgili

olaıak, "P,ıııııık ılefiil, Tiirkiye yarg ı lanacak . Dava, Tiirkiye aç ısından tıııııusol

testi olacak ve ıııiizakeıeler iizerinıle bir gölge yaıatac.ık" dedi

Güven Özalp - Brüksel Yazar Orhan Pamuk'un duruşmasıyla ılgili olarak AB'nin çeşitli kurumlarından gelen tepkilere Komisyon da katıldı. AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, "Hakim karşısına çıkacak olanın Pamuk değil Türkiye olduğu"nu söyledi Rehn, davayı Türkiye açısından turnusol ıesli olarak niteledi. Rehn, "Hakim karşısına çıkacak olan Orhan Pamuk değil Türkiye. Bu Türkiye'nin hukukun üstünlüğünü tüm vatandaşlarının yararına olacak şekilde artıran ifade özgürlüğü ve reformlar konusunda ciddi bir taahhül aliında olup olmadığını gösıerecek bir ıurnusol ıeslidir" dedi. Türkiye'nin Avrupa insan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) ve Kopenhag krilerlerine saygı göslermesini beklediğini söyleyen Rehn, Pamuk davasının, ifade özgürlüğü konusunda diğer davalar için olumlu bir örnek yaratılması açısından bir fırsaı olabileceğinin aliını çizdi. Son dönemde gündeme gelen davaların sayısının, yeni Türk Ceza Yasası'nın ifade özgürlüğüne yeterli koruma sağlamadığı izlenimini doğurduğunu belirten Rehn, maddenin yorumlanış tarzını eleşıırdi. Türk hükümetinden,

301

301.

maddenin AiHS'ye uygun biçimde yorumlanması gerekliğini

yargıç ve savcılara açık bir şekilde anlatmasını isteyen Rehn, TCY'de ifade özgürlüğünün kısıtlı yorumlanmasına meydan veren boşlukların giderilmesini talep elli Miiz.ıkereleıe gölge

Müzakerelerle Pamuk davası arasında bağlanlı kuran Rehn, "Şiddet içermeyen görüş bildiren bir yazarın duruşması müzakereler üzerinde gölge oluşturuyor" diye konuşlu. Rehn, reformların tam olarak uygulanmasının katılım müzakerelerinde ilerlemeyi kolaylaşlıracak en önemli unsur olacağını ifade etti. Rehn, daha önce yapıığı açıklamalarda Pamuk'un duruşmasının AB Zirvesi'yle aynı güne denk getirilmesinı provokasyon olarak lanımlamıştı.

16 Aralık 2005

Milliyet12

ı2 Bu tavır Amerika cephesi için de geçerliydi: "ABD'den Erdoğan'a 'Pamuk' mektubu Helsinki Komisyonu Başbakan Erdoğan'dan Pamuk'a açılan davanın düşürülmesini istedi. ABD Kongresi bünyesindeki Helsinki Komisyonu, üyeleri Başbakan Erdoğan'a yazdıkları mektupta, "Türkler 1 milyon Ermeni'yi ve 30 bin Kürdü katletti'' sözleri nedeniyle, "Türk kimliğinin alenen aşağılamakla" suçlanan yazar Orhan Pamuk'a yönelik davanın düşürülmesini istedi. 16 Aralık'ta hakim karşısına çıkacak Pamuk 3 yıl hapis istemiyle yargılanacak. Mektupta, istikrarlı bir demokrasinin ifade özgürlüğünün sınırlanmadığı, fikirlere sansür uygulanmadığı sürece mümkün olabileceği vurgulandı. Komisyona cevabi bir mektup yazmaya hazırlanan Başbakan Tayyip Erdoğan, "Yargı kararlarına müdahale edemeyiz. Türkiye'de insan haklarını ve demokrasiyi geliştirmek için atılması gereken adımları attık ve atmaya da devam ediyoruz" diyecek. Erdoğan, hükümet olarak düşünce ve fikir özgürlüğüne ne kadar önem verdiklerini belirterek, kendisinin de geçmişte bu nedenle büyük sıkıntılar yaşadığını vurgu yapacak." 16.10.2005 Sabah. Dış basında bu dava büyük yankı yapmıştır. www . byegm.gov.trNAYINLARIMIZ/avrupabirligi­ haftalik/2005/avrupa2005-18. hım

14


Misyonerin Soyk ırım Oyunu Pamuk kırmızı çizgimiz AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Rehn, Orhan Pamuk hakkında açılan davanın AB'nin kırmızı çizgileri içinde olduğunu söyledi ve 'Yeni TCK'daki ilgili madde değiştirilmediği takdirde, müzakereler için trenler var' dedi. AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn,

Viyana' d a Türkive'nin AB üyelig i konusundaki taıtışmalara Türkiye 3

Ekim'de müzakerelerin başlaması için şartları ıamamladı. Müzakerelerin net hedefi lam

üyelik ve öyle de kalacak' s özle riyl e son noktayı koyarken, basına verdiği demeçte orııan

Pamuk hakkındaki davanın 'kırmızı çizgilerı içinde' olduğuna da dikkat çekti.

Rehn, llvustuıya'nın Der Stan da rt Gazeıesı'ne verdıği demeçte geleceğin Nobel ödülü adayı yazar Ortıan Pamuk'un yargılanmasının AB'nin kırmızı çizgile ri dahilinde olacağını söyledi.

D u ru ş ma nı n aral ık ayı nda görü leceğine dikkat çeken Rehn, gelişmeleri çok yakından takip

edeceklerini kaydederek şöyle dedi·

'Biz yeni Tüık ceza yasasındaki düşünce özgürlü ğ üyle ilgili maddenin yanlış

yorurnıanabileceğını belirledık. Türklere bunun ınsan haklarına aykırı ol duğunu, kabul

edilerrıeyeceğinı ve düzellilmesı gerektiğ ını söyledık. E ğ er düzeltilmezse, müzakereleri durdurmak için imdal frenleri var.'

Reı·ın, Türkıye 'nin Gümrük Bır liği'ni ıııç kısıllama olmadan Kıbrıs'a da uygulaması gerektiğ ini belirterek, Orhan Pamuk oıavı gilıi bunun da AB'nin kırmızı çızgisı olduğunu kayd etti

10 .09 .2005

Hürriyet

Sonunda Avrupa Birliği'nin dediği oldu ve Orhan Pamuk hakkında, TCK 301 uyarınca açılan dava Adalet Bakanlığı, 'Yargılama için izin yetkimiz yok' deyince düştü. 13 Tam burada Pamuk'un piskolojisini irdelemek yerinde olacaktır. Orhan Pamuk, "bahtsız harp esiri" mi? Yazar

Alev

değerlendiriyor:

Alatlı,

Orhan

Pamuk'un

psikolojisini şöyle

"Pamuk, Tevfik Fikret 'in iyi bir örneğini teşkil ettiği zapadniki ahfadından bir yazar olarak, bireysel kimliğini idame ettirebilmek için. (1) "Şarklı, Müslüman, gerici, milliyetçi, muhafazakar" bir Türkiye'yi "düşmanı " ilôn etmek, (2) Avrupa/Amerika medeniyetinin anti-tezi olarak görmek suretiyle "seçilmiş ı:

23/0l/200

ikal

'··

15


Ali Rıza Bavzan travma"sını yaşatmayı sürdürmek, (3) Türkiye 'ye ilişkin benzer görüşleri pay/aşanlarla ittifak yapmak ve onlar tarafından kabul görmek, (4) Gadre uğramışlık, baskı altında bırakılmışlık duygusunu meşru kılmak için ülkeyi her fırsatta yermek zorundadır. "1 4

Alev Alatlı

Tevfik Fikret

İşin ilginç yanı bir yakını hakkında yazdıklarıyla Orhan Pamuk sanki kendi psikolojisini tahlil ederken Alath'yı onaylıyor gibidir: "Bazı meyvelerin adı da tadı da dünyanın her yerinde aynıdır. Bazı olayların ise adı da anlamı da dünyanın neresinde bulunduğunuza bakar, öyle ki olayın nasıl adlandırıldığına bakarak dünyanın neresinde, Doğu da mı, Batı da mı olduğumuzu çıkarabiliriz. 29 Mayıs 1453'te olan şey, Batılılar için Constantinople 'un Düşüşü, Doğulular içinse İstanbu/'un Fethi 'dir. Kısaca "Düşüş" ya da "Fetih ". New York'ta Columbia Üniversitesi 'nde okuyan bir yakınım bir ödevinde "Fetih " kelimesini kullandığı için Amerikalı profesör tarafından milliyetçilikle suçlanmıştı. Liseyi Türkiye'de okuduğu için olaya Türk milli eğitiminin kelimeleriyle bakan yakınımın kalbi oysa biraz da Ortodokslardan yanaydı. Ya da belki de olayı aslında ne fetih ne de düşüş olarak görüyordu, ama ya Hıristiyan ya da

Müslüman olmaktan başka bir seçeneği olmayan kimi bahtsız harp esirleri gibi iki dünya arasında kalmıştı. "1 5

Başta da belirttiğimiz gibi Ermeni Tezi'ni savunma konusunda Pamuk yalnız değil, özellikle Amerikan Board Teşkilatı (ABCFM) ile akrabalığı Alev Alatlı, 'Barış, hakikat ve adalet adına . . . 'Orhan Pamuk'a aç ık mektup (4) 10.03.2005 Zaman Gazetesi ır, Orhan Pamuk, "Fetih" mi, "Düşüş" mü7 Kitaplık, Yapı Kredi Bankası Yayınları. Sayı: 63 Temmuz 2003. M

16


Misyonerin Soykırım Oyunu ıl,m iki üniversitemizin yönetiminin ve Soros tarafından fonlanan kimi .ıkcıdemisyen ve gazetecilerle bazı sivil toplum örgütlerinin Ermeni Tezi' ne yakın durması altı çizilmesi gereken bir geli�medir. <

illi Bir tabu daha ymkıldı 0

f; /,·c. ;1.1 i• ..\

; U \iF �ı

Yurn_':'.'_�ô_'!'_°.!.<:<�i_lı!pki_

Kanı bozuk!

il KIHOI

tJ,i.:J:-1\Vf !JJ:.;>.l'ıjC':..f. t•ll t..:·�v,,tı·· İ\.JIH' b�.r.

br.ı.n�h

erı�knen

I'..!.('.ı \.lıu·,�ı..ıl�.:.ı'ıd�

::ır-Je.m.>eıı ,rlluıJ.. �· ..�·· l,r:\ı (�(..ınd,r :<>pl,rn.ın lnr .'."lif l: .. tı­ lll"1'ıl..n :Lım�·1 �'- •;: 'ıll!ıııu1,r .. t ..ul

,t,eru.;. ıru,'enlık.

rn:ı Y;.b\r:1.1�lır.·.r.11 nı� 1 i::r.:ı.ı ;./:)', K tr.J

YC•K"..ıı�. Ll.J11<--ı...ınd� ı•.\,rr-:­

m.ıl-J;tme�uıın

�.eınfrr.ı��- ,\wı

••·•·!"..,\•;ırJı \\-·11'lıl.tlT. .

.1-.ı·dJilllil;ı.-.

pro•t�..�:. :1t:.

Kcmı:·r.. r.... ·ı.ı�.•ın ıl/ı

�-�•eı�ıı uhı.J...ı.;ı..-.:ı iı"l.ı�ı .. ;.n.:.l�ıı. ı.:�l.ı.:rnel:n �-IIlJıtı.i.ı lı� �·-·rl:-; le .ı\.ı;ın: lerın: .,..n.;.ıPı

f'rn"r.ı

AÇIŞ k::ınu:ım.dru ·, .. p..n [(ı.l.!ı ı_:ru•:ı .

.:.:ıle.Jı J:el.t(ırı..;

: :d�n ııU:u;"\J �;ıp Ed..J b;'.ınu'•,ı.ı iı llınru ı\. m�·.,n ull:u...uk:, Lt:.uu··,� ·.ı...ııı'.1f1< \;lyt.lıl�

:.ılyl�dı '"[l;\ı

r�.ıl -..�<I

•,ııh.. :�

:'·.·.<lın u.�ıı.; . .:·..ı.nt.. n rı �·,lık - nr:-..ın

ı:ıpl�nt;nın

:.::m ıı0U.,.;:;;ı ol:Ju�u.ıuı unu\ eili;ı:•llL'

�1 f0 lllblİlrtn\I. pU151ul4 fHM.,WQIPJVrıY'l�ıoiu.11 ....,,_ or T•t111��,...,.,•uı-..n�)o1Lıı�M._Weı..nı

��!:

� = ��I��� :ı;�� �;, l':

l�:�

l�·:

..

:

�\ ·

�·'IL:.ır.�.;.;;.:iu. t-u·ım ı.,;.mu:m :!'meL \,.ı. ıı :emp-:ll'ı"ırı; .:.�"'r:.1·1ııoı1 ::ıL.-n.;lı�n .,1Llı bı.!un.:.:l ı....ıı,�ı :.:.r.u.ı

ıı:;.ınJ.lıı

lı1.J;i1m�,;.·J:-!:ıh.oluıe;:.el.lı

25 Eylül 2005 Milliyet Konferans. Boğaziçi-Bilgi-Sabancı Üniversiteleri tarafından düzenlendi. Boğaziçi Üniversitesi"nin. Robert Koleji aracılığıyla Amerikan Board Tqkilatı (ABCFM) ile bir tür akrabalığı vardır. Sabancılar. Amerikan Board Te�kilatı'yla eklemli olarak faaliyet gösteren SEV'de etkindirler. Bilgi Üniversitesi ise, Soros (Açık Toplum Enstitüsü) ile ilişkilidir.

17


Ali Rıza B avzan

Soros servetiyle finans dergilerinin popüler konusudur. Soros'un Açık Toplum Enstitüsü'nün Türkiye Temsciliği web sitesi www.osiaf.org.tr Gelecek bir tasarımdır; ancak bilgi olmadan tasanın olmaz!

Bütün bunlara karşılık dünya kamuoyunu bilgilendirmeyi bırakın Türk kamuoyu bile Ermeni Meselesi'nde yeterince bilgilendirilmemiştir. Bu nedenle ehl-i kalemin bile çoğunluğu bu konuda eksik ve yanlış bilgilere sahiptir. Örneğin, • Tehcir yasasının geçici olduğundan, • Tehcir için hazırlık yapmaları için Ermenilere 1-2 hafta kadar süre tanındığından, • Tehcir sürecinde binlerce Ermeni'nin çocuklarını Müslüman ailelere emanet ettiğinden, • Katolik ve Protestan, zanaatkar ve memur Ermenilerin çoğunluğunun tehcire tabi tutulmadığından, • Tehcire tabi tutulan Ermenilere imkan ölçüsünde özel güvenlik sağlandığından, • Tehcir' de Ermenilerin yurtdışına değil yurtiçinde başka bir yere yerleştirildiğinden, • Tehcir sonrası bir "Geri Dönüş Yasası" çıkarıldığından, • Tehcire tabi tululan Ermenilerin çoğunluğunun geri dönüş yasasından yararlanarak yeniden evlerine döndüklerinden, • Geri dönen Ermenilerin emanet ettikleri çocuklarını geri aldıklarıdan, • Savaşlar ve isyanlara Türklerin kaybının Ermenilerden daha fazla olduğundan bilgisi yok görünüyor. 18


M i syonerin Soykırım Oyunu

Gelecek bir tasarımdır; ancak kamuoyunun eksik ve yanlış bilgilerine dayanarak milli bir politika oluşturarak geleceği tasarlamaya kalkarsak vay halimize! Öyleyse· milli politikanın önceliği kamuouyunu Ermeni Meselesi'nde dosdoğru bilgilendirmek olmalıdır. Son zamanlarda Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu'nun başkanlığıyla birlikte Türk Tarih Ku umu nu n bu konuda proaktif bir rol almak istemesi gerçekten sevindiricidir; ancak bunun yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. r

'

Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu Örneğin Halaçoğlu,

"Ermenilerin propagandaya yılda 4,5 milyon dolar harcadığın ı, Türkiye'nin ise 100 bin dolar seviyesinde kaldığını vurguluyor. TTK Başkanı, 3 kişilik uzman ekiple çalışma yaptıklarını, kadro ve kaynak ihtiyacı bulunduğunu" söylüyor. 1 6

Türkiye'nin bu konuda tam bir toplumsal seferberliğe ihtiyacı vardır. Özellikle Ermeniler tehcirin 100 . yıldönümüne olağanüstü bir hazırlık yaptıklarını hesaba katarsak Türkiye'nin bu konuda pek az zamanının kalmadığını söylemek gerekir. Beyaz Adamm "Medenileştirme Misyonu"

Darwinizmin sosyopolitik alana uygulanmasıyla Beyaz Adam, "medenileştirme misyonu"nu 1 7 icat etmiştir. Sosyopolitik Darwinizm, "' 13.04.2005 Zaman Gazetesi. ı7 İ ngilizlerin "mission civilisatrice" Fransızların "la mission civilisatrice" dedikleri Batı'nın dünyayı uygarlaştı rma misyonu. Mustafa Suphi bunu Vazife-i Temdin/Medenileştirme

19


Ali Rıza Bayzan

beyazları evrim piramidinin tepesine yerleştirir, sarı ve siyah ırkın evrimin alt basamaklarında kaldığını ileri sürer. Buna göre yalnız Batı medeni idi; Doğu ise barbar idi; öyleyse emperyalizm Batı'nın hakkı idi; sözde amaç barbarların uygarlaştırması idi. Batı'nın soykırım tarihi bu medenileştirme misyonunun bir yansıması idi.

Batı'nın soykırım tarihi üzerine çarpıcı bir araştırma Sefa M. Yürükel tarafından yapılmıştır. Ünlü Amerikalı tarihçi Barbara T misyon, "uygar/aştırı/maya çalışılan

uc

h ma n ın '

da işaret ettiği gibi, bu

milletlere her zaman büyük acılar çektirmiş ve binlerce yıllık uygarlık/arı yok olma noktasına getirmiştir. "

Görevi olarak Türkçeleştirir. Mustafa Suphi, Vazife-i Temdin İstanbul-1912'den okuyalım: '·İtalya Hükumeti Bab-ı Ali'ye tevdi ettiği 28 Eylül 191 1 tarihli notada Trablusgarp ve Bingazi kıt'alarının bulundukları hal-i metrlıkiyetden ve şimali Afrika'nın aksam-ı sairesince görülen terakkiyat-ı medeniyenin bu havaliye de teşmili zaruretinden ve bunda komşu olan İtalya'nın alakadar olduğundan bir lisan-ı şiddetle bahsediyor. Ve birkaç gün sonra (29 Eylül 1 9 1 1 ) Devlet-i Osmaniye' ye ilan-ı harb etmiş olmakla Trablusgarp ve Bingazi'de bir vazife-i !emdin (Mission civilisatrice) deruhde etmiş oluyor. Vazife-i !emdin' Bütün alemin bir Osmanlı toprağı olduğunda tereddüt etmediği Trablusgarb'a ve Bingazi'ye tecavüz için fırlatılan bu iki kelime karşısında umum Osmanlılar, Osmanlılığa merbut bi­ hudud bir alem-i İslam ve nihayet insanlığa hürmetkar büyük bir fılicenab şahsiyetler uzun bir vakfe-i elem ve hayret geçirdiler."

20


M i syonerin Soykırım Oyunu

Sosyopolitik Darwinizm'in temelleri bizzat Darwin tarafından atılmıştır. Örneğin, bir mektubunda şöyle yazar Darwin: "Doğal seleksiyona dayalı kauganın, medeniyetin ilerleyişine sizin zannettiğinizden daha fazla yarar sağladığını ue sağlamakta olduğunu ispatlayabilirim. Düşünün ki, birkaç yüzyıl önce Aurupa, Türkler tarafından işgal edildiğinde, Aurupa milletleri ne kadar büyük risk altında kalmıştı, ama artık bugün Aurupa 'nın Türkler tarafından işgali bize ne kadar gülünç geliyor. Aurupa ırkları olarak bilinen medeni ırklar, yaşam mücadelesinde Türk barbarlığına karşı galip gelmişlerdir. Dünyanın çok da uzak olmayan bir geleceğine baktığımda, bu tür aşağı ırkların çoğunun medeni/eşmiş yüksek ırklar tarafından elimine edileceğini (yok edileceğini) görüyorum. "

ıtr •nd

obh��'<I,

Oıuu:;; ıı...Awr�.

-·--

ulıjıı ıı:, ı,n•.l I c�n ı:oo· ı Jnn ı.ıf btt c·eırı,ı�n:.ıl'\D .._( ç (.lv.:·11 ol :,i.iı :a.ıti•urk ' (,/Mı. \'kW'l fnıl'-', 1 ·�Olt(• 1 •_ nk in h� l�a�u .. J• ._

r.�

"

\ "' '

ı .... �.,...... h;r. ..r.ı'. ....., ,-:.lcl•1�İK r�,t�gt ..,., \'�,,',.

'""'°'='·'""-'-

,-rı•·:ur.tt, ''"'f 1rııır ı.­ iy �hı�l lJyl#O•ı U.c po-

Francis Darwin. The Life and Letters of Charles Darwin, New York1888, D. Appleton and Company, 1/ 286 21


Ali Rıza B avzan

Cumhuriyet'in ilanmdan sonra bile, İstanbul'daki Fransız Misyoner Koleji Notre Dame'da okutulan bir coğrafya kitabmda Türklerin Tatarlar, Moğollar ve Çinliler ile birlikte "san ırka" mensup olduğu için medeniyet kurma vasfımn da ikinci derecede olduğu ileri sürülüyordu.18

Doğu barbar, Batı medeni olduğu için insan hakları yalnızca Batılılar için vardır. Burada şunu da belirtmeliyiz ki emperyalizmin doruğa çıktığı XIX. yüzyıldan itibaren Doğulu Hıristiyanlar ve İsrail'in kuruluşuyla birlikte Yahudiler de Batı kavramının içine alınmıştır. Müslümanlar ve diğer doğulular katledilirken Batı için en fazla "endişe söz konusu olabilir. BatılılarNahudi ve Hıristiyanlar, savaş koşullarında bile ölürse soykırım olur. Bunun en çarpıcı örneklerinden birisi Ermeni, Rum ve Süryanilerle ilgili olarak soykırım söylemleridir. Bu bağlamda Müslüman Türk'ün Anadolu'daki Milli Kurtuluş Savaşı, Batılı çevrelere göre bir soykırımlar dizisidir.

verici bir durum"

Türkiye'de genellikle tartışılan Ermeni meselesi olmakla birlikte uluslararası mahfilllerde Rum/Pontus ve Süryani konuları da pişirilmektedir. Bunun bir örneği Yunanistan'dır. MGK'ya Sunulan Rapor

MGK'ya sunulan bir rapor, bu durumu gözler önüne sermektedir. Köşüş ün haberinden izleyelim:

Hale

'

"MGK'nın son toplantısında sunulan rapor Yunan 'ın maskesini düşürdü. Raporda, Yunanistan, Ermenistan ue Rum/ar'ın Türkiye'yi bölüp topraklarına el koyma çabasında olduğu haritalarla gözler önüne serildi. YUNAN'ın niyeti şu örnekle anlatıldı: 1 9 Mayıs Pontus, 24 Nisan Ermeni ue 1 4 Eylül Küçük Asya Soykırımı diye anılıyor. Giderek yayılan soykırım iddialarının hedefi Türkiye 'yi bölmek. Kurtuluş Sauaşı'yla yırtılıp atılan Seur hor/atılmaya çalışılıyor. Sözde Ermeni soykırımı tasarısı ue Türk-Yunan gerginliğinin ele alındığı 18

Haşim Söylemez. 64 bin kafatası toplandı, Aksiyon Dergisi, Sayı: 341 - 1 6.06.2001

22


M i syonerin Soyk ırım Oyunu toplantıda, 'Sözde soykırım iddialarının artmasının temelinde dış güçlerin Türkiye'yi bölmeye yönelik faaliyetleri yatıyor.' denildi. Toplantıda, Yunanistan, Ermenistan ve Rumların Türkiye üzerindeki emelleri bir harita üzerinde gösterilerek kurul üyelerine dağıtıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri 'nin büyük titizlikle hazırladığı bölücü faaliyetler raporunda, 'Terörist Öcalan 'ın yakalanarak Türkiye'ye getirilmesinin ardından Türkiye'nin bütünlüğüne yönelik olarak uluslararası alanda sürdürülen çalışmalar hız kazandı. ' tespitinde bulunuldu. Raporda, 'Sözde soykırım iddialarının artmasının temelinde dış güçlerin Türkiye'yi bölmeye yönelik faaliyetleri yatıyor' denildi. Raporda, 1 7 Ağustos 1 999 depreminin ardından Türkiye ile Yunanistan arasında sıcak ilişkilerin yaşandığı ancak, Yunanistan 'ın bu tavrının çok da güvenilir olmadığı gerekçeleriyle anlatıldı. Raporda, ilk olarak Yunan Parlamentosu tarafından kabul edilen sözde soykırım günleri sıralandı. Buna göre, 24 Şubat 1 994 tarih inde, 1 9 Mayıs günü Pontus soykırım günü. 25 Nisan 1 996 tarihinde, 24 Nisan günü Ermeni soykırımı günü. 25 Ağustos 1 999 günü, 1 4 Eylül Küçük Asya soykırım günü.

Sözde Süryani Soykırımı Raporda, Yunanistan 'ı örnek alan diğer grupların iddiaları ise şöyle sıralandı: 'Avrupa 'da yaşayan Süryaniler de, 24 Nisan günü Ermeni/er '/e birlikte Süryaniler'in de soykırıma uğradıklarını iddia ederek söz konusu günü 'Süryani soykırım anma gün ü ' olarak kabul etmiştir. Terör örgütü PKK ise 1 923 öncesi ve sonrasında çeşitli defalar Türkiye'deki Kürtlere yönelik katliamlar yapıldığını iddia etmektedir. ' Raporda, soykırım iddialarında bulunan örgüt ya da devletlerin Türkiye topraklarını kendi toprakları olarak kabul ettiği belirtilerek, Yunanistan, Ermenistan ve Rumların Türkiye üzerindeki emelleri bir . harita üzerinde kurul üyelerine dağıtıldı. Buna göre, Yunanistan Ege Bölgesi ile İstanbul'u kendi toprağı sayıyor. Süryaniler Doğu Anadolu illerinin önemli bir bölümünü, Rumlar Doğu Karadeniz';,

23


Ali Rıza Bavzan terörist PKK Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile Türkiye 'nin önemli bir bölümünü ele geçirme çabası içinde.

Tek çare: Milli Birlik ve Beraberlik Kurul toplantısında raporun, tavsiyeleri içeren son bölümünde, 'milli birlik ve beraberliğin önemi' üst düzey bir askeri yetkili tarafından şu ifadelerle dile getirildi: 'Türkiye, uluslararası bölücü bir hareket ile karşı karşıya kalmıştır. Dış güçlerle mücadele edilmesi için milli birlik ve beraberliğin korunması en önemli faktörlerden biridir. " 1 9

Bu gelişmeler Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne de yansımıştır. Ekim 2005'te yeniden düzenlenen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nde Yunanistan'ın Ege'de karasularını 12 mile çıkarmasının savaş nedeni sayılmasında Yunan parlamentosunun Türkiye aleyhinde aldığı üç soykırım kararı etkili oldu. 20 Yunanistan'ın tutumu esasında Avrupa Birliği'nin tavrı ile uyumludur . Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği sürecinde Türkiye'ye soykırım dayatmasında bulunmaktadır. Avrupa Parlamentosu Soykmm Oyununda

Avrupa Parlamentosu, 1980'li yıllardan itibaren 1915-1917 olaylarını soykırım olarak tanımlamakta ve Türk Hükümetinden de bu kararı kabul etmesini istemektedir. Üstelik Türkiye'nin soykırım iddiasını kabul etmemesi Avrupa Birliği'nin önündeki kesin engel olarak görülmektedir.2 1 •

ı<J 20

4 . 1 1 .2000 tarihli Akşam gazetesi. " 25 sayfalık Milli Siyaset Belgesi'nin çarpıcı bölümlerinden birini Yunanistan ile ilgili bu bölüm oluşturuyor. Toplantılar sırasında Yunan parlamentosunun geçmiş yıllarda Türkiye aleyhine aldığı kararlar göndeme geldi. Türkiye, Yunanistan'ın karasularını 12 mile çıkarmasını şu kararlar yüzünden savaş nedeni sayacak: 1 994 tarihli Ermeni Soykırımı/1996 tarihli Pontus Soykırımı/1998 tarihli Küçük Asya Soykırımı Bu kararların yürürlükte olduğu ve Yunan parlamentosunun aksi karar almadığı sürece 12 milin savaş nedeni sayılması gerektiği benimsendi. Tartışmalar sırasında 12 milin savaş nedeni olduğuna ilişkin TBMM kararı bulunduğu ve iki ülkenin parlementolarının karşılıklı kararlar alması halinde bu konuda yeni adımların atılabileceği belirtildi." 25 Ekim 2005 15:50:00 (TSİ), Kemal Yurteri ! CNN TÜRK www.cnnturk.com. tr/TURKIYE/haber detay.asp?PID =318&HID= l&haberlD = 135142 � ı Taner Timur, 1915 ve Sonrası, Türkler ve Ermeniler, Ank.-2001 , İmge yay., s. 20

24


M i syonerin Soykı rım Oyunu

Avrupa Parlamentosu 22 Avrupa Parlamentosu. 18 Haziran 1987'de, " Ermeni kararında soykırım kavramını açıkça vurgulamıştır. 23

Sorunu"

başlıklı

Avrupa Parlamentosu, 15. 1 1 .2000 tarihli kararı ile

"Türk Hükümetine ve TBMM'ne, özellikle modern Türkiye devletinin kurulması öncesinde Ermeni azınlığın maruz kaldığı soykırımın kamuoyu önünde kabulü ile, Türk toplumunun önemli bir parçasını oluşturan Ermeni azınlığa taze bir destek vermesi çağrısında bulunur. " 24

Avrupa Birliği'nin politikası Amerika cephesi ile uyumludur.

"' Folo!Jrnfı aldıgıınız kaynak htıp:ı'/asups.ups.eduısıudents/mmaynes/European %20Parliaınenl.jpg

"' Ö. Faruk Gençkaya, Burcu Gezgör, 'Avrupa Parlamentosu. İnsan Hakları, Demokrasi ve Türkiye: Ba�lıca Temalar ve Etkileri'. s. 649, Yeni Türkiye. Avrupa Birliği Özel Sayısı, Eylül-Ekim 2000. sayı: 35. "1 European Parliament resolution on the 1999 Regular Report lrom the Commission on Turkey's progress towards accession (COM( 1999) 513 C5-0036/2000 2000/20 14(COS ) ) : "Calls, therefore. on the Turkish Government and the Turkish Grand National Assembly to give lresh support to the Armenian minority, as an important part of Turkish society, in particular by public recognition of the genocide which that minority suffered belore the establishment of the modern state of Turkey;" www.europarl.eu.int/pv2/pv2?PRG = CALDOC&TPV= PROV&FILE=001 1 1 5&TXTLST= l&POS = l&SDOCTA=9&Type_Doc=FIRST&LANGU E = EN

25


Ali Rıza B ayzan

Amerika'nm Ermeni Politikası

Ermeni meselesi, Türk-Amerikan ilişkilerinde gerilim yaratan konuların başında gelmektedir. Bu konuda, seçilme kaygısı daha ön planda olan Kongre üyeleri, kötü polis rolünü, "stratejik" çıkarları ön plana çıkarma eğilimi gösteren Amerikan Hükümeti de iyi polis rolünü oynayarak hem Ermeni Diasporası hem Türkiye üzerinde elini güçlendirmektedir.

Bush kabinesi ile toplantıda25 ABD' deki Ermeni lobileri, Kongre üyeleri üzerinde kurdukları ciddi etkinlikle Ermeni meselesini sürekli gündemde tutmakta ve Türkiye'nin bu konuda başını ağrıtmaktadır. Ermeni lobisi, bu doğrultudaki çalışmalarını özellikle 2000 ve 2001 yıllarında hızlandırmış ve ABD Kongresi'nde neredeyse bu sorun hakkında bir yasa geçirecek noktaya gelmişlerdir. Amerikan Hükümetleri ise bu durumu Türkiye'ye karşı koz olarak kullanmayı yeğlemektedir. Bununla birlikte, çeşitli ABD eyalet meclislerinden benzeri yasalar geçirilmesi yoluyla önemli bir yol kat etmiştir. Başta Amerikan Ermeni Asamblesi26 ve Ermeni Milli Komitesi olmak üzere Amerika'daki Ermeni kuruluşlarının, ABD Kongresi'ne ve 2° 26

Fotoğrafı aldığımız kaynak Eric Draper www.whitehouse. gov/govemment/ Resmi web sitesi www.aaainc.org

26


M i syonerin Soykırım Oyunu

çeşitli eyalet meclislerine kabul ettirilmeye çalışılan görüşlerin ana hatları şöyledir: •

Ermeni soykırımı iddialarının kabul edilmesi: Bu amacın temelinde, Türk devletine " 1915'te 1 ,5 milyon Ermeni'nin öldürüldüğünü ve bunun bir soykırım olduğunu" kabul ettirilmesi yatmaktadır. Amaç ise,

Türk devletine bu konuda özür diletmek ve tazminat ödetmek, Doğu Anadolu'da "Ermeni toprakları" veya "Batı Ermenistan" diye iddia edilen bölümün Ermenistan'a verilmesini sağlamak.

Ayrıca Amerika'nın Ermenistan'a insani, teknik ve kalkınma yardım programlarının artırılarak devamının sağlanması, Azerbaycan ve Türkiye'ye ABD tarafından yaptırım uygulanmasının sağlanması gibi amaçlar da güdülmektedir. A R!\ı1 ENIAN ASSEN1 B LY OF Al\1ERICA

Soldan sağa: Amerikan Ermeni Asamblesi Başkanı Anthony Barsamian, Vicken Aykazian ve William H. Keeler ile birlikte. 27 Batı'nın soykırım tarihi üzerine uzmanlık yapan Sefa Yürükel ' in bu bağlamdaki saptaması dikkate değer: Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) kapsamında "20 1 1 Türkiye İç Savaşı Projesi" hazırlayan batılı " Fotoğrafı aldığımız kaynak www.aaainc.org/images/press/2004-038/2004-038-6.jpg

27


Ali Rıza B avzan

güçlerin, Ermenileri kullanarak, Türkiye'nin toprak bütünlüğünü tehdit ettiğini savunan Yürükel , bu iddialara karşı durabilmek için iyi yetişmiş kadro, araştırma yapmayı sağlayacak finansman ve sivil toplum örgütlerinin aktif olması gerektiğini ifade etti.28 201 1 'de Türkiye'yi Bölme Planı Terorizm uzm;ını S e h Y ü rü k e l , 2003'te N o r v e ç u ı u sl;ır;ır;ısı İ l i ş k i l e r . E n stitü s ü 'nde g i z l i b i r r;ıporu o k d u ğ u n u söylüyor. R;ıpor;ı gör e Türkiye'de b i r iç s ;ı v a ş te z g a h l ;ınıyor. H;ıtta rap o r s a nki b u g ü n l e ri anl atıyor. Bu ar;:ıda Te mpo'n u n g ü v e n l i k k aynakl;:ırından e di n d i ğ i b i l gilere göre. 21 Eyl ü l itib ariyle İst;:ın b u l b a şta o l m ak ü z e re b i rç o k ilde b o m b a l ama v e örgütlü eylemler p l a n l anıyor. PKK'nın e l i n d e k i 1 76 fü zeyle h e d eflerinden biri B a ş b a k a n R e c e p Tayyip Erd o ğ a n . . .

2 0 0 3 yı lının Şubat ayı son u . Norveç Ulusl ararası İlişkiler E n stitüsü'nde teı·örizm uzmanı Prof. DR . Toje Bj orge'nin odas ı . Aynı zam a n d a D a n i m a rka vata ndaşı , Norveç'te yaşayan Sefa M . Yürüke l , daha ö n c e araştırmacı olarak gö rev yaptı ğı E n stitü'de rutin ziyaretlerinden birinde . Prof. BJorge'nin m a sasında 3 5 sayfa lık bir rapor Yürükel'in dikkatini çekiyor. R aporun b a ş l ı ğ ı " 2 0 1 1 /Türkiye iç Savaş" . Yürükel ş o k oluyor Raporu eline aldığında 3 5 sayfayı dikkatle okuyo r . S a n k i daha o yıllardan bugünler tarif edilmiş i Ortada müthiş bir iç savaş senaryosu dolaşıyor ı Bu esrarengiz raporun kimler tarafın d a n , nasıl ve n e zaman yazıldığı meçhul Çünkü raporun kopyasını alamıyor bile . Ama raporun tam anla mıyla bir gizli servis elinden çıktığı anlaşılıyor

Tutkun Akbaş, 20.09.2005 Tempo 28 AA 19 Ekim 2005 Çarşamba 18:54

28


Misyonerin Soykırım Oyun u

' Soykırım iddialarının altında Türkiye ' yi bölmek yatıyor ' İ s k ;mdirn.ıvya Tfük

L n...:t ııü-;ii Dırekıf)r(i Sd-a

Di l i K omı�:m C ikdcr llıil yönc i ik Jitikı �··.nlanl•l Y�L�alllına�ının d a soy­ \1- Ylinikcl. Batılı gi.i;;- k ı rım ..;ay ıl d ı ğ ın a d i k "- �\! \· d,ter•;.:k ··Biı (h.' so..;yal

krin Lrn:cı ıi lcri k u Haııari.lk. Türki�· t" ı ı i ı ı ropra k

ve kü ll ürcl -.oy kınm var. t-.:11. vt· l"rh·k 1.:· o;.: ukbrın

· · Bu idd iı.l!ilra ı...t. r.�ı Jur;.ıbilını::: k i,·in iyi yui.�mi�

ıcrürin:l de hiyulojık 'u yk ırırndıı. Diğ .:•r t ;-11 al"t•ııı

biiıünhij}iinti ıduiit �uikh:rini süy kllİ. '(ürii k d .

k ıidrP.

ara1rınna yapmayı saj!lay aL·ak

lln ;:ıns m an

vt 'iivil t ı •ptuın örµüı !ı..· riııin aktif ulması gı..·rL·k ir'·

dedi.

l. !uda� l - n i\·er, ire..,i "nin :.\f J. y ı l rtk inliklcri

h • p-.;anlınıfa. Liudağ L n iVL"Tsllesi. :\ıanirk�:ü Dli�lııı..--c rurk

Derneği. Mfüfafaa-i

Ocakları 'nın orrnk

l lu k uk

Derneği

or�:miıasyumı ile-

ve

19

E ki rıı 200.� g(uıll Fethiye 1'liltlir Merk.-zı'ndc g<'r-

bi rhi r i ndtı1 ayn1arnl:. farklı ailekr.: veril mı..""il \·C

huglin J rak'ıa uygulmıan u l u "> devlt•t -;oykı rımıdır. Türkınenl.:-r. Arnpl �lr vı.· Kl'ldanilcr milüı., kayala-

rıııdaıı .; i l ir"K!rc "-: . hak mılkı i "niıı l'•rl ad;ın ka.ik.ına;.;ına neden oidul�u·· dedi.

Tlir klyc ' d� J l) l ) 'h.• yn�an:..m tchcırin. H n ­

lı.:�r' i n Yahudil ...·re uy�uladığı 'iuyk ırımlıı hir ttınıla­

rnaya.:ağmın altını ı,·iZL•n ;ı.ra�tırmacı . Sefı.1 M. Yıi­ riikcl. bunun hiliııısel kaıııtlarınm bulunduğunu

rchrir. hiç:hir

�·;,: dc"j1. l :n kllnft'riuısındJ: Sçfo \1. "l'üriikcl, . . Barı

söyledi. Yüni�c!, . . Bizim yaprığ:ırnız

dıa\arı"nı aııl<.1111. Ylin ih•I. soykı rımın yalrn z,·a in·

kolaylık ları saği arnak yı:rınc hcpsırn üldürt".'bilir­

r.ı.: k ı iğirıi si'>yktl i. Dünya P,l'fk."i irnk.- ı arih hoyunca

rd·:.l ilik olarak ya�;uı;u1 Ermı.• ni cch:..- irhün tıugi..ln

r:trihiıKk Soykırım Sıı(lan n.· Biltllllll E ıın� ni

İd·

�:;rnın i os;-aıı Cıldiirn11..�si olarak algı hınrnarnası

gL· ·

soykanın tanımına uymaz. Osm�ınlı İ Sk'!'cydi. hu

eli"" dedi. Ylirlikd, Tıirkıyc'd(' l \.) J 5 " r,• a"ki..• rı ge­

soykırım olarak adlanllırılmas ı m n �llr ında yat�ın l 'ıılııs!;ırarnsı hukuka göre. hir höl- ııe<kni n de Türkiye · ı i JM\alaın<tk ı�ıluğııııu ifade gnılıun i.iyl"lcri'nin i'ılili..i rlilm:.� si. gnıp ct ıi

uy�ubnan 1 ,1 Çl'�il ..,t,yk ırım ollluğunu vurgul;1ya11

Sda Yiirükcl . gl'lk'L; ı hir

Yüriik�I. Ban 'nın b u ravrına k j.\f�ı durahi!-

Ü)·ck·r inin rııiki Yt' ı_ihinsel sağlığını honK·u C }' ·

k�mkr. grubun k ı " mc" n h."ya ı:armımen ynk ol ffıası-

mı.•n in tı;k yohııuın bılgickn );:1.'\'tiji_iru "öyledi

Uludağ Üniversitesi Dergisi, Ekim 2005, sayı 19

29


Ali Rıza Bavzan

1. BÖLÜM

ERMENİ SOYKIRIM OYUNU

İlginçtir "Soykmm İllüzyonu" ile ilgili tartışmalarda her nedense iddiaların tarihsel aktörleri üzerinde yeterince durulmamaktadır. Soykırım29 Oyunu, ilk önce Osmanlı topraklarını okullarıyla, hastaneleriyle, kiliseleriyle ... bir ahtapot gibi ören Amerikan ve İngilizler başta olmak üzere Misyoner Örgütler tarafından ortaya atılmıştır.30 Aslında Misyoner Örgütlerden başka bir davranış beklemek de haksızlık olurdu herhalde. Çünkü misyoner örgütler hiçbir dönemde sadece dini amaçlı kurumlar olmamıştır. Attilla İlhan'ın isabetli teşhisiyle '"Misyoner', Batı 'nın, bir 'emperyalist' icôdıdır: 'Mazlum Halkları ' tutsak etmek için dini kullanır'; Osmanlı'nın en yaygın fütuhôt döneminde bile, 'misyoneri ' yoktur.

20

''Genocide: Soykırım" kavramı ile ilgili tartışmalar üzerine vukuflu bir analiz için bkz., Aytunç Altındal, Soykırım (Genocide) Kimin Palavrası?, Yeni Avrasya, Ocak-Şubat 2001 . s. 10-J 2 . '" Burada özellikle . Amerikan yurttaşlığına geçen Ermenilerin faaliyetlerini d e belirtmek gerekir. Bkz., Prof. Dr. Ercüment Kuran, Türk İslam kültürüne Dair, Ank.-2000, Ocak yay , s. 57-7 1 .

30


M i syoneri n Soykırım Oyunu

Attila İlhan31 Emperyalizmin üzerine oturduğu sacayağının, bir ayağı para (kapitalizm), bir ayağı si/ôh (militarizm), bir ayağı Hıristiyan misyonudur, yôni din! Bilmem hôlô yazıyor mu? Erken Cumhuriyet döneminin ortaokul tarih kitaplarında, Batılıların bütün 'fesat' hareketlerini, kiliselerde i;irgütlediği anlatılırdı: Batı 'nın Osmanl(dan 'ürettiği ', bütün ajan/devletler; Sırp, Rum, Bulgar ub. kiliselerden türetilmiştir. "

Osmanlı ve Türk tarihi üzerine çalışan bir akademisyen olan Justin McCarthy de, soykırım iddialarının kaynağının Hıristiyan Misyoner Örgütler olduğunu vurgulamaktadır.

Justin McCarthy :ı

Fotoğrafın kaynağı www.ntvmsnbc.com

31


Ali Rıza Bayzan

Louisville Üniversitesi, Orta Doğu Tarihi Profesörü ve Sanat Bilim Dalı'nın Seçkin Profesörü olan Justin McCarty ABD Temsilciler Meclisi'nin Uluslararası İlişkiler Meclis Komitesi, Uluslararası Operasyonlar ve İnsan Hakları Alt Komitesi'nde yaptığı Savunma Bilgilendirme konuşmasında da "Ermeni Soykırım İddiaları"nın geçersizliği ısrarla savunmuştur. Bir Amerikan Rüyası : Protestan Ermeni İmparatorluğu Avusturyalı bilim adamı Prof. Dr. Erich Feigl, ABD'nin daha derin bir emeline işaret ediyor. Avusturyalı Feigl, "Bölgedeki olayların

temel sorumlusunun, bir Protestan-Hıristiyan Ermeni imparatorluğu kurmayı tasarlayan Amerikan misyonerler olduğunu" söylüyor. Feigl, "Bu Amerikan misyonerler, Rus ajanların yardımlarıyla Ermen ileri kışkırtmışlardı. " diyor.32

Prof. Dr. Erich Feigl, "Terör Efsanesi" adh kitabı

'Türkiye, Ermenilerin yürüttüğü psikolojik savaşa ne yazık ki karşı koyamıyor. . . Soykırım konusunda tartışma olmaz. Bu kabul edilemez. Ermenilerin iddialarını bir kez tanıdınız mı arkasından tazminat ve toprak talepleri gelir. Bunu kesinlikle yapmayın."33 " 7. 1 0. 1999 tarihli Cumhuriyet gazetesi. Geniş bilgi çin bkz., Feigl, Erich, Ein Mythos Des T errors: Armenischer Extremismus: Seine Ursachen und Hintergründe, Edition Zeitgeschicte-Freilassing, Salzburg 1 986: Feigl, Erich, A Myth of Terror: Armenian Extremism: lts Causes and lts Historical Context. Edition Zeitgeschichte-Freilassing, Austria: 35. Feigl, Erich. Bir Terör Efsanesi. İst.-1 987. Milliyet Yay. " Tufan Türenç. '·Prof. Erich Feigl' ın Çarpıcı Gerçekleri" 21 .4.2005 Hürriyet Gazetesi.

32


M i syo nerin Soykırım Oyunu

Ermen i iddia arın a tokat gibi yanıt

KOV! Oriv rslte�·rn:m TM ôQrend OCJ�'nın glri�imıyle blr •:tlflfonms YNen Pro Or. Erldı Feigl, E'ımerıı soyknnı lddia'�nrıı b�lgelerle y;ıı;Jrı· I� Fcı.,ı, ''T r Elmendet'e � h SO',•kırım yapmamıştır" dedı.

24.04.2002 Hürriyet

33


Ali Rıza B avzan

Protestan Ermeni Devleti proıesı, Wilson Prensipleri'ne dayanan Amerikan siyasetinin bir gereği idi. ABD'nin 1830'lu yıllardan bu yana ilgisini çeken Kafkasya bölgesi dolayısıyla bölgede kendi himayesinde güçlü bir Ermeni Devleti'nin varlığından yanadır. 19. yüzyıl Ermeni ayaklanmalarında katalizör rolü oynayan ABD, Birinci Dünya Savaşı sonrasında bölgede Karadeniz'e ve Akdeniz'e açılan ve Kafkas petrollerinin denetimini sağlayabilecek bir Ermeni Devleti kurmak için olağanüstü bir çaba göstermiş, Wilson Prensipleri doğrultusunda Doğu Anadolu'da_güçlü ve büyük bir Ermenistan'ı kurmak için büyük gayret göstermiştir. Dönemin Amerikan Başkanı Woodrow Wilson, Türkiye'nin zaferi ile biten Kurtuluş Savaşı sonrasında bile hiç olmazsa Adana-Hatay­ Elbistan bölgesinde bir Ermenistan kurulması için gayret göstermiştir.34

Wilson

34

Ercüment Kuran, Türk İslam Kültürüne Dair, s. 68 vd.

34


M i syonerin Soykırım Oyunu

\ l . ı l ' ., howi ııg tlıc lıoııııdarics o f Arnı<"nİa

as

aw:ı rclo;d b y PRESll>F.1'T \\l'ıı.so:-ı.

--� (

it

-

A

.. . ....� .... ...._......., ...,_._ ...... .......,. ır.a.,..,r ,,,._ ...,., ........ �­ ,_ .......,... ....... ...,, ._ ....,..

°''- ._ ,._,

· · · · ·•

O# l'"•lıo"-•

illllERUlıl

..

,

Başkan Wilson'ın Büyük Ermenistan Projesi, haritada kare içerisine alınan bölge

35


Ali Rıza Bavzan

Amerika Büyük Ermenistan Projesi'nde Yalnız Değil! XIX. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Ermenilerinin Rusya, Amerika, İngiltere ve Fransa'nın tahrik, teşvik ve desteği ile Osmanlı Devleti topraklarının bir kısmı üzerinde ilk etapta özerk, nihai hedefte ise bağımsız bir Ermenistan Devleti kurmayı amaç edindikleri görülür.

Bu doğrultuda Ayestafanos Antlaşması (5 Mart 1878)'nın 16. maddesi ve Berlin Antlaşması (13 Temmuz 1878)'nın 61. maddeleriyle Osmanlı Devleti, Ermenilerin çoğunlukta olduğu iddia edilen vilayet-i sitte (Vilayat-ı Şarkıyye: Erzurum, Van, Bitlis, Harput, Diyarbakır, Sivas)'de yerel şartların gerektirdiği ıslahat ve düzenlemeleri yapmayı kabul etmek zorunda kalmıştır. Osmanlı Devleti Berlin Antlaşması'nın taahhütlerini yerine getirmeye çalışmıştır. Tf"RKİIT'DE ER,IE'.\İLER İ Ç İ :\ YAPilA'\ REFOR,Il....\R (ÖRTÜL BİR İ�GAI...E DO(;Rt)

\'E TEHCİR GERÇE{;j ( 1 8 7 8 - 1 9 1 !' )

Dı'. Ali KARACA Mann:ıra Üııiv�mt�si Ftıı - Edcbıyat F akültrsi Tanlı Böliuntı Ö�r�tiııı üyr.i akanca·'i!'·nıarnı:ua.«hLtr

lmubul - '.'liuu

2003

Ali Karaca, Ermeniler için yapılan reformların örtülü bir işgali amaçladığını belgeliyor. 36


Misyonerin Soykırım Oyunu

Bu arada Ermeniler kurmuş oldukları • • •

Armenekan, Taşnaksutyun (Federasyon), Hınçak (Çan)

gi\:.. i cemiyetlerin organize ettiği tedhiş/terör faaliyetlerine başlamışlardır. Ermeniler. Türk toprakları içerisinde bir Ermenistan Devleti kurmak amacıyla oluşturdukları terör örgütleri vasıtasıyla birçok isyan çıkartmışlardır. Bu isyanlar ve terör olaylarının önemli olanları şunlardır: • • • • • • • • • • • • • • • • • •

• •

Anavatan Müdafileri Olayı (8 Aralık 1882), Armenakan Çeteleriyle Çatışma (Mayıs 1889), Musa Bey Olayı (Ağustos 1889), Erzurum İsyanı (20 Haziran 1890) , Kumkapı Nümayişi (15 Temmuz 1890), Merzifon, Kayseri, Yozgat Olayları (1892 - 1893), Birinci Sasun İsyanı (Ağustos 1894), Zeytun (Süleymanlı) İsyanı ( 1 - 6 Eylül 1895), Divriği (Sivas) İsyanı (29 Eylül 1895), Babıali Olayı (30 Eylül 1895), Trabzon İsyanı (2 Ekim 1895), Eğin (Mamuratü'I - Aziz) İsyanı (6 Ekim 1895), Develi (Kayseri) İsyanı (7 Ekim 1895), Akhisar (İzmit) İsyanı (9 Ekim 1895) , Erzincan (Erzurum) İsyanı (21 Ekim 1895), Gümüşhane (Trabzon) İsyanı (25 Ekim 1895), Bitlis İsyanı (25 Ekim 1895), Bayburt (Erzurum) İsyanı (26 Ekim 1895), Maraş (Halep) İsyanı (27 Ekim 1895), Urfa (Halep) İsyanı (29 Ekim 1895), Erzurum İsyanı (30 Ekim 1895), Diyarbakır İsyanı ( 2 Kasım 1895),

· ' • Pro f. Dr. Adnan Şişman, Arş. Grv. Biray Çakmak, Sözde Ermeni Soykırım İddiaları Ve Tarihi Gerçekler, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi . Cilt il. Sayı:2, Afyon Şubat 2001 , s. 1 - 1 0.

37


Ali Rıza B avzan • • • • • • • • • • • • • • • • •

Siverek (Diyarbakır) İsyanı (2 Kasım 1895), Malatya (Mamuratü'l- Aziz) İsyanı (4 Kasım 1895) , Harput (Mamuratü'l- Aziz) İsyanı (7 Kasım 1895), Arapkir (Mamuratü'l- Aziz) İsyanı (9 Kasım 1895), Sivas İsyanı (15 Kasım 1895), Merzifon (Sivas) İsyanı (15 Kasım 1895), Ayıntab (Halep) İsyanı (16 Kasım 1895), Maraş (Halep) İsyanı (18 Kasım 1895), Muş (Bitlis) İsyanı (22 Kasım 1895), Kayseri (Ankara) İsyanı (3 Aralık 1895), Yozgat (Ankara) İsyanı (3 Aralık 1895), Zeytun İsyanı (1895 - 1896), Birinci Van İsyanı (2 Haziran 1896), Osmanlı Bankası Baskını (14 Temmuz 1896), İkinci Sasun İsyanı (Temmuz 1897), Sultan Abdülhamid'e Suikast (Yıldız Suikastı) (21 Temmuz 1905), Adana İsyanı (14 Nisan 1909).36

Solda: Sason İsyanı lideri Antik (Bayrağın üzerinde "Milletin uğrunda ölen adam bahtiyardır." yazılıdır.) Sağda: Sason isyanını örgütleyen Ermeni çeteleri kumandanlarından Kovafyan 36

Şenol Kantarcı, Tarihi Boyutuyla Ermeni Sorunu, Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi, sayı: 38

38


M i syonerin Soykırım Oyunu

Hınçak çetelerinden bir grup

� u 'lll � il ij Ü. l.ı � u u ll p il 4 ll lı u t b-

39


Ali Rıza Bavzan

Ermeni terörünün itirafçılarından birisi Ermenistan'm ilk Başbakanı (Kaçaznuni)'dir. Katchaznouni 1923'te Bükreş'te yapılan Taşnak Partisi Kongresi'ne sunduğu rapor her şeyi itiraf ediyordu. Prof. Türkan Erbengi, "Müşir Mehmed Zeki Paşa ve Belgelerle Ermeni Olaylara" adlı kitabında. Bağımsız Ermenistan'ın ilk başbakanı olan Hovhannes Katchaznouni'nin Nisan 1923'te Bükreş'te toplanan Ermeni Devrimci Federasyonu'nun Dış Şubeleri'nin kongresinde yaptığı konuşmaya yer veriyor. Erbengi bu konuşmanın, 1955'te Matthew A. Callender'in 'Armenian lnformation Service Suite' (70, 47 1 Park Ave. New York 22) adlı kitapta yer aldığını, bu kitabın Avrupa'daki kütüphanelerin kataloglarında gözüktüğünü ama raflarda bulmanın mümkün olmadığını belirtiyor. Erbengi , Katchaznoun i ni ko uş asından şunları aktarıyor: Hovannes Katchaznouni

'

n

n

m

' . . . Bizimle savaş kaçınılmazdı. Biz savaştan kaçmak için gereken her şeyi yapmadık. Türklerle barışçıl bir dil kullanmalıydık. Gerçekte Ermenilerin daha ıyı teçhiz edilmelerine rağmen orduları kaybetmişti. İlerleyen Türkler sadece nizami askerlere karşı savaştı; sivillere karşı silah kul/anmadılar. Türk askerleri iyi eğitilmişlerdi ve orada herhangi bir katliam olmadı. '37

ARF emblem, ıshowlng dnırıter

and

Daahnaı ıymbolı

oUıer

Ho,·hanne-s Kalt.:haznonni

Taşnakların amblemi ve Katchaznouni

::7 31 Ocak 2005 Akşam Gazetesi. 40


Misyonerin Soykırım Oyunu M0ŞiR MEHMED ZEKi PAŞA VE BELGELERLE ERMENi OLAYLAR!

Ovanes Kaçaznuni

CEnnmf•Un'ın llk Başlnık.ı.nd

T AŞNAK PARTİSİ'NİN YAPACAGI BİR ŞEY YOK 11 92.l

Parti Konfcransı'na R.-ıporl

Türkan Erbengi, Emin Kutluğ, Müşir Mehmed Zeki Paşa ve Belgelerle Ermeni Olayları, Kastaş Yayınları. Kaçaznuni'nin konuşması Türçede de yayımlandı. Ermeni Patriği Mutafyan da Amerikan Misyoner Örgütlerini İşaret Ediyor

Amerika, dönemin koşulları gereği uluslararası projelerinde daha çok misyoner örgütleri bir araç olarak kullanmıştır.38 Nitekim Ermeni Patriği Mutafyan da Cumhuriyet gazetesinden Leyla Tavşanoğlu ile yaptığı söyleşide Ermeni Olaylarında Amerikan misyon örgütlerinin başrol oynadığını vurgulamaktadır: "Bir de misyoner/iğin yurdumuz tarihine yaptığı etki vardır ki bunu görmezden gelmek imkônsız. Kaba çizgileriyle şöyle anlatayım . " diyor Mutafyan ve şöyle devam ediyor:

.

, Amerikalı misyonerlerin Ermenilere dönük protestanlaştırma faaliyetleri için bkz., Bilal $imşir. "Ermeni Propagandasının Amerikan Boyutu Üzerine'" Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu iıe İlişkileri Sempozyumu, 8-12 Ekim 1984, Erzurum, Ank.-1985, s. 791 24: Ercümend Kuran. "ABD' de Türk Aleyhtarı Ermeni Propagandası" Uluslararası Terörizm ve Gençlik Sempozyumu. Sivas-- 1 985'den ayn basım, s. 55-59: Adnan Şişman, Osmanlı Devleti'nde XX. Yüzyıl Başlarında Amerikan Sosyal ve Kültürel Müesseseleri, Balıkesir 1 994, s. 1 1 - 1 2 . 77-78.

41


Ali Rıza Bavzan

Ermeni Patriği Mutafyan "Osmanlı İmparatorluğu 'nun gerileme devri 1 700 '1erdedir. İşte, Pasarofça Antlaşması, sonra Kaynarca Antlaşması ve yıkılış devri yavaş yavaş başlar. Ve yine bu dönemde Batılı tarikatlara mensup olan yabancı rahipler, Anadolu 'da gezinmeye başlarlar. Amaç, Müslüman Türkleri Hıristiyanlaştırmaktır. Ama bir de bakıyorsunuz ki Anadolu Hıristiyanlarını da Batılı Hıristiyan mezheplerine döndürmeye ilişkin faaliyet/er başlıyor. Burada prose/itik faaliyetle misyonerlik birbirine giriyor. Yüzyılımızın başlarındaki o kadar

derin yara izleri bırakan uzucu olayları aklımıza getirdiğimiz zaman anadolu'da açılmış olan batılı yabancı misyoner okullarının faaliyetleri de küçümsenemeyecek bir faktördür. . . Misyonerlik faaliyetleri sonucu açılan okullar yabancıların emellerine hizmet etmiştir. " 39

Mutafyan'ın sözünü ettiği yabancı okulları kuran misyoner örgütlerin başında ABCFM gelmektedir. Bu konuyu biraz ileride etraflıca ele alacağız. il. Abdülhamit'in Teşhisi "Siyasi Hatırabm" adlı kitabında Ermenilerin psikolojisini tahlil eden il. Abdülhamit de Ermenilerin Anglo-Sakson misyonerlerin etkisiyle isyana yöneldiklerine işaret ediyordu: 39 24 Mayıs 1 998 tarihli Cumhuriyet gazetesi.

42


Misyonerin Soykırım Oyun u

"Ermenilerin isyana karar vermeleri için bu işin bir evveliyatı olması lazımdır.

İmparatorluğumuzun şarkında Protestan dinini yaymak gayesi ile vaazlar veren Anglo-Amerikan misyonerler, Müslüman halkı tahrik edici tarzda hareket etmişlerdir. Daha sonra Ermeniler de aynı küstahlıkla hareket edebileceklerini ve aynı şekilde cezasız kalabileceklerini zannetmişlerdi. Bu çerçevede Atina 'daki İnkılapçı Ermeni Komitesi 'nin memleketimizde bir isyan çıkarmayı kararlaştırdığı tespit edilmiştir (189 1 ) . 1 882 Noe/'inde bütün Ermeni kiliselerinde halkı açıkça isyana davet eden ilanlar yapılmıştır. O zaman onlara karşı gösterdiğimiz sabır, acaba hangi memlekette bulunabilir?"

,. . Siyasi Hatıratım

il. Abdülhamit'e Suikast

Ermeni komitacılar, amaçlarının önündeki en büyük engel olarak gördükleri Sultan il. Abdülhamit'e suikast düzenlemişlerdir. Burada şunu da eklemek gerek: Encylopaedia Britannica bile "Abdülhamid'in tahta geçi�i sırasında, Ermenilerin durumu, bütün Osmanlı yönetimi boyunca içinde bulundukları durumların en iyisiydi; fakat 1877-78 Savaşı 43


Ali Rıza Bavzan

sonlarına doğru Ermeni sorunu patlak verdi." diye yazmaktadır. Tarihçi­ Gazeteci Murat Bardakçı, suikasti şöyle anlatıyor: "Avrupalıların kışkırttığı Ermeniler, 1 9. yüzyılın ikinci yarısından sonra bağımsızlık hevesiyle kurdukları Taşnak ve Hınçak isimli komitelerin yönlendirmesiyle terörün her çeşidine başvuruyorlardı. 'En büyük düşman' olarak ilan ettikleri kişi, kendilerine karşı hiçbir taviz vermeyen İkinci Abdülhamid idi.

Sofya'da 1 904 Ocak'ında yapılan Taşnak kongresinde, padişaha suikast yapılması ve İstanbufdaki özel ve resmi binaların havaya uçurulması kararlaştırıldı. İstanbul kan ve ateş içinde bırakılacak, Avrupa devletlerinin müdahalesi sağlanacak ve bu arada Ermeni devleti de hemen kurulacaktı. Suikastı düzenlemekle görevlendirilen Ermeni komitacı Kendiryan ve Belçikalı kiralık katil Edward Jorris, İstanbul'a geldiler ve her cuma gün ü 'selc'imlık' yani namaz merasimi için saraydan çıkan Abdülhamid'in merasim sırasındaki hareketlerini defalarca izlediler.

Saldırı için en uygun zaman, padişahın Yıldız Camii'nden çıkış anıydı. Namazını kılan padişah camiden hemen ayrılmakta ve 1 dakika 42 saniyede arabasının yanına varmaktaydı. Teröristler, suikastı yapacakları 21 Temmuz 1 905 gunu, Yıldız Camii'ne içinde 80 kiloluk saatli bomba bulunan ve titreşimi önlemesi için tekerleklerine lastik takılmış olan Viyana'dan satın alınmış bir atlı araba getirdiler. Bomba, camiden çıkan padişahın kendi arabasının yanına geleceği zamana göre ayarlanmıştı. Namaz bitti ama Şeyhülislam Cemaleddin Efendi'nin Abdülhamid ile bir süre sohbet etmesi Ermenilerin planlarını altüst etti ve saatli bomba, padişah arabasının yanına gelmeden önce patladı. Hükümdar kurtulmuş ama havaya uçan arabanın yakınında bulunan 26 kişi ölmüş, 56 kişi yaralanmış, 20 kadar hayvan telef olmuş ve bombanın patladığı yerde 70 santimlik bir çukur açılmıştı. Ölenlerin dördü gazeteci, üçü de askerdi.

44


M i syonerin Soykı rım Oyunu Hemen bir soruşturma komisyonu kuruldu ve Yıldız Yokuşu'nda bulunan bir lastik parçası ilk önemli ipucu oldu. Daha sonra parçalanan arabanın enkazı arasında '1 1 123' numarası ve 'Neseldorfer' yazısı tespit edildi, arabanın Viyana'daki yapımcılarıyla temas kuruldu, derken birbiri ardına delillere ulaşıldı ve elebaşılardan Edward Jorris ile adamları hemen yakalandılar. "40

Yıldız Suikasti

'1"

Murat Bardakçı, "İlk Bombalı Araba 98 Yıl Önce 26 Kişiyi Öldürmüştü" , 21 Temmuz 2003 Hürriyet. Eylemciler Rusya Ermenilerinden olan Kristafor Mikaelyan , kızı Robina Fain ve Lipa Rips (Konstantin Kabulyan), Belçika vatandaşı Edward Jorris idi. Yapılan tahkikat sonrası suikasta karışanlardan Edward Jorris yakalanmış; fakat diğerleri kaçmayı başarmıştır.

45


A l i Rıza Bavzan

Bir devletin liderine suikast düzenleyen ve birçok insanın yaralanmasına ve ölmesine yol açan çete üyelerini sırf "barış ortamı bozulmasın" diye affeden bir ülke lideri olabilir mi? İşte Abdülhamit böyle biriydi. 21 Temmuz 1905'te cuma selamlığında birçok insanın ölümüne yol açan patlamanın sorumlularını "ayrılıkçılık tahrik olmasın" maksadıyla affetti. Hatta bunlardan Belçikalı anarşist Edward Jorris' i istihbarat memuru olarak görevlendirdi. 41 Bu tablo Osmanlı hayranı Piyer Loti nin şöyle haykırmasına sebep olmuştur: "Hangi millet böyle bir suikasta örnek olacak bir cezayla karşılık verir." '

Ermeni Sorununun Yaratılmasında Misyoner Okulların Rolü

Misyonerler, Osmanlı'da yalnızca Hıristiyanlığın propagandasını yapmakla yetinmemiş doğrudan ayrılıkçı ve bölücü faaliyetlere bir biçimde katkıda bulunmuşlardır.42 Dikkat çekici olan misyoner örgütlerin bu tür faaliyetlerini daha çok Robert Koleji, Arnavutköy Amerikan Koleji, Fırat (Euphrates) Koleji, Saint Benoit Fransız Koleji, Santa-Maria İtalyan Koleji, Uluslararası İzmir Koleji, Merzifon Anadolu Koleji, Tarsus Saint Paul Enstitüsü. Konya Apolistik Enstitüsü gibi eğitim kurumları aracılığı ile yürütmüş olmalarıdır.43 ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Rusya gibi emperyalist batı ülkelerinin açtığı yabancı okullar, Osmanlı Devleti'nin yıkılmasında olağanüstü rol oynamış olmasına rağmen yeterince araştırılmamış olan bir konudur.

" 1 11. Abdülhamid'e yapilan bu suikast girişiminin ayrıntısı için bkz., Esat Uras, Tarihte

Ermeniler ve Ermeni Meselesi, İst.- 1 987, s. 524-531 ;Rifat UÇAROL, Siyasi Tarih, İst.-2000 "' Seçil Akgün, 'Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesinde Rolü' , Atatürk Yolu, Sayı: 1 . Mayıs 1988, Ankara, 1988. '13 Bkz., Şamil Mutlu, Osmanlı Devlet'inde Misyoner Okulları, İst. 2005, Gökkubbe Yayınları; İlknur Haydar Polatoğlu, Osmanlı İmparatorluğunda Yabancı Okullar, Ank.1990, Kültür Bakanlığı yay.; Necdet Sevinç, Ajan Okulları, İst.- ts, 2. bası; Necmettin Tozlu, Kültür ve Eğitim Tarihimizde Yabancı Okullar, Ank.-199 1 , Akçağ Yayınları.

46


M i syonerin Soyk ırı m Oyunu

t-:ı.:.'"''. ='.> � j '; !'� -�ı.-:-: i'.· '.:

ANADOLU'DAKİ AMERİKA

Kocabaşoğlu'nun kitabı44 Amerikan belgelerine, Mutlu'nun kitabı45 Osmanlı Arşivine dayalı bir çalışma. "' Uygur Kocaba!jüğlu "Anadolu'daki Amerika" Arka kapak yazısı: Tüm 1 9. yüzyıl ve 20. yüzyılın ilk çeyreği misyonerliğin altın çağıdır. Zira bu çağ aynı zamanda kapitalizmin f'ınperyalizme dönüştüğü çağdır. Bu dönüşümde araçsal görev üstlenen kurumlardan birisi de misyoner dizgesidir. Görünürdeki ereği dinsel, gözlenen saklanan ereğiyse ekonomik, siyasal. kültürel özellikler ortaya koyan misyoner faaliyet, matbaa, hastane, okul gibi modern kurumlar ekseninde yürütülmüştür. Okul, Amerikan misyoner faaliyetinin bir tür vitrini olmuştur. Bu vitrine konan mostralık ürünlerse yüksek okullar ya da College'lerdi. Kolejler bir yandan Osmanlı İmparatorluğu'ndaki "Amerikan çıkarları"nın bel kemiğini oluşturuyor. bir yandan da "Yeni Dünya"nın eğitim alanındaki prestijini simgeliyordu. Misyoner dizgesinin, ABD'nin emperyalist yayılmasına en büyük katkısı tanıma ve tanıtma konusundadır. Tanımak, nüfuz edebilmek için, tanıtmaksa öncelikle bu nüfuz edişi haklılaştırmak için zorunluydu. Dolayısıyla misyonerlerin en kalıcı etkileri, ülkelerinin insanlarının kafasında, bulundukları ülkelere ve halklara ilişkin iyi ya da kötü bir imaj yaratmak konusunda ortaya çıkmıştır. Bu kitapta Amerikan misyonerlerinin 19. yüzyıl Anadolu'sundaki serüvenlerini bulacaksınız." İmge Yayınları, 3. bası. ıc. Arka kapak Yazısı: Osmanlı Devleti'nde Misyoner Okulları adlı bu çalışma, 19. asrın ilk çeyreğinde Osmanlı Devleti sınırları içinde başlayan modern misyoner hareketlerini ve Müslüman olmayan halkın uluslaşma sürecine girmelerinde rol oynayan yabancı okullar konusunu ele almaktadır. İngiliz, Fransız. Rus. İtalyan. Alman. Avusturya ve Amerikan devletleri tarafından himaye edilen yabancı okulların, faaliyette bulundukları bölgeler, oğretmen-öğrenci sayıları. açılış tarihleri, Osmanlı Devleti ile olan ilişkileri, denetimleri gibi detaylar ilk defa bu ölçüde arşiv malzemesi kullanılarak incelenmiştir. Çalışmada, bugünlerde kilise evler şeklinde ortaya çıkan misyoner hareketlerinin, bundan yaklaşık 200 yıl önce küçük odalarda nasıl başlağı arşiv belgeleri yardımıyla gözler önüne serilmektedir. Müslüman öğrencilerin bu okullara devanı etmelerinin kanunlarla yasak edilmesi, hatta il. Abdülhamit tarafından dine ve vatana ihanetle eşdeğer tutulması bile bu okullara gidilmesini engellememiştir. Sömürgeci devletlerin himaye ettikleri misyonerlerin kontrolündeki okulların varlıklarını zorla kabul ettirmek üzere Osmanlı sularına

47


Ali Rıza Bayzan

Misyoner okullar bir anlamda modem haçlılardır ve zaten kendilerini de öyle tanıtırlar. Örneğin Katolik bir tarikat olan Cizvitler, misyoneri, sinesinde korkunç kin, intikam ve hınç duygularını taşıyan kimse olarak yad etmektedirler: "Misyoner haçlı bayrağı altında gelir. Geçmişi göz önünde bulundurur. İstikbale bakışlarını diker ue uzak mıntıka/ardan, Fransa ue Roma kıyılarından ıslık çalıp gelerek esen rüzgara kulak verir. Dün atalarımızın (Haçlıların) haykırışlarını kulaklarımıza kadar getiren o rüzgarı, bugün engellemeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Bunu isteyen Allah 'tır. "

Bu sözler, manda yönetimi günlerinde ve onu takip eden yıllarda, uzun zaman Beyrut'taki Cizvit Fakültesi'nin Katolik bir misyoner olan dekanına aittir."46 Bu esas üzerinde misyoner Henry Jessup şunu yazıyor: "Fakültelere gelen gençlerin ruhlarını vaftiz/emek yolunda A/lah 'a yalvaralım. Hıristiyan misyonerlerin okulunda eğitim, yalnız gaye için bir vasıtadır. Bu gayede, insanları İsa 'ya götürmek, fertler ve milletler Hıristiyan oluncaya kadar onları eğitmektir. Haddizatında eğitim gayesi böyle olması gerekirken şayet eğitim bu sınırların dışına çıkar ue önümüze ilim yönünden iftihar edilecek tecrübeli astronom/ar, jeologlar, biyologlar, operatörler ve doktorlar çıkarsa o zaman tereddütsüzce söyleyebiliriz ki, bu gibi vazifeler Hıristiyan misyonerliğin gayesinden uzaklaşmış yalnız laik ve dünyalık ilimler gayesi içine girmiştir. . . Yalnız ruhi hayatın gayesi uğrunda mücadele eden misyoner ü niversiteleri bu gibi şeylerle uğraşmaz. "

donanmalar sevk edebildikleri, basit bir borç olayının önemli bir vatan toprağının işgaline sebep olabileceği çalışmanın detaylarında bulunmaktadır. 1. Dünya Savaşı sonrasında yukarıda bahsedilen devletler tarafından işgal edilmeye çalışılan Osmanlı toprakları ile misyoner faaliyetlerinin yoğunlaştığı bölgeler karşılaştırıldığında bunların aralarında tam bir paralellik görülmesi ise günümüzde üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir husustur. Bugün ülkemizin gündeminde bulunan bazı problemlerin kaynağının bu misyonerler tarafından hazırlanan plan ve haritalarda gizli olduğu unutulmamalıdır. 46

Mustafa Halidi, Ömer Halidi-Phill, İslam Ülkelerinde Misyonerlik ve Emperyalizm, İst1968, Bilmen Yayınevi, s. 34.

48


M i syonerin Soykırım Oyunu 11-IE WOMEN

or

lHE ARABS. 11'/TH.4 ClltPTER FOR CHILDREN. HY REY. HENR Y ll.ı.RRI S ,JESSUP. D.D.,

mrrmuv ltrv. C. 5. ROBIN�ON, D.J>., a R.r·w. ISAAC Rn.fY.

Henry Harris Jessup'un bir kitabı Misyoner Jessup bundan önce de şunu yazıyordu : "Misyonerliğin başarısı için temel şart okullardır. Aslında bu da gaye olmayıp vasıtadır. Bu noktadaki misyonerlerin düşünce/erini asla değişmemiştir. 1 948 yılında Beyrut Amerikan Üniversitesi 'nin rektörlüğünü teslim almak için gelen Penrose bile şu yukarıda anlatılan fikirleri tasdik ediyor ve diyor ki: "Şüphesiz eğitimin en iyi bir vesile olduğunu deliller ortaya koymuştur. Suriye ve Lübnan 'ın · Hıristiyan/aşması için çalışan Amerikan misyonerleri bu işten yararlanmışlardır. 47

Misyonerler Karşısında Atatürk

Atatürk'e belirttiği üzere "misyonerler tarafından açılan ve finansmanları karşılanan bu okullar, Milli Mücadele sırasında

11

Halidi-Ferruh.

s.

78-80.

49


Ali Rıza Bavzan işgalcilere karargah olmuştur."48 Atatürk, misyoner okulları için "Bunlar mektep değil, memleketimizde düşmanın işgali altındaki kaleler" dir 49 ifadesini kullanmaktadır.

Atatürk Atatürk, çeşitli koşullarla Amerikan mandasına girmeyi savunanların görüşlerini kritik ederken eğitim öğretim meselesine de değinir. Atatürk. Amerika'nın eğitim ve öğretim konusanda oldukça masum görünen taleplerinin arkasında Ermeni meselesi olduğunu teşhis etmektedir: "Öğretim ve eğitimin yayılmasından ve genelleştirilmesinden maksat nedir? İlk anda hatırımıza gelen, memleketin her tarafında Amerikan okullarının açılmasıdır. Çünkü daha şimdiden yalnız Sivas'ta yirmi beş kadar okul açmışlardır ki, yalnız bir tanesinde bin beş yüz kadar Ermeni öğrenci vardır. Bu durum karşısında Osmanlı ve İslôm, öğretim ve eğitiminin yayılması ve genelleştirilmesi ile bu teşebbüs nasıl bağdaştırılacaktır. "

48

Kazım Öztürk, Atatürk'ün TBMM. Açık ve Gizli Oturumlardaki Konuşmaları, Ank - 1 981 180 vd. 49 Kemal Atatürk, Nutuk, İst.-1952, 11/557-626 .

s.

50

.


Misyonerin Soyk ırım Oyunu

4 Mayıs 1924 tarihinde de, New York Herald Gazetesi'nin muhabirine verdiği demeçte, Patrikhaneler, Kiliseler ve Ermeniler hakkında şunları açıklıyordu:

Atatürk.

" . . . Patrikhônelerin hiddetini tahrik etmeden usul-i tedrisimiz tebdil edilemezdi. Bunlar muauenet maksadıyla daima ecnebi hükümetlere müracaat ediyorlardı. . . Rum Ortodoks ue Ermeni Patrikhôneleri uasıtasıyla idare usulümüz, diğer kilise idareleri ihdô.sını elzem kıldı. . . İmparatorluk hududu dô.hilinde her millet kendi lisanını ue dinini talim ederdi. Fakat bu okullar ihanet projelerine hizmet ettiler. Ermeniler, Türk hô.kimiyeti altında, açıkça müstakil bir kraliyet lehinde çalışıyor, ecnebi anasırın fiili muauenetiyle hayellerini h lz-i fiili isale ıçın mütemadiyen entrikalarda bulunuyorlardı. . . Türkiye'de okullar ue kiliseler tahrikô.tın ocağı idi. "

da belirttiği gibi Osmanlı İmparatorluğu'nda özellikle Protestan misyonerler, gayrimüslim etnik ayrılıkçılığın üzerinde olağanüstü etkileri olmuştur. Okullarında o toplulukların liderlerini yetiştirmişlerdir. Bunlardan Ermeniler ve Bulgarlar en önde gelenleri teşkil ederler . Her halükarda Osmanlı'nın parçalanmasında, dağılmasında rolleri olmuştur. Osmanlı'ya gelişlerinden itibaren Ermenilere, Rumlara yönelmişler. Mesela Robert Koleji'nin kuruluşunu takip eden yıllarda Robert Koleji mezunları arasında en başta Bulgarlar yer alıyor. E. Gold'un dediği gibi "Robert Koleji olmasa Bulgaristan olmazdı."50 Robert Kolej eksenli faaliyetler şimdi Amerika'nın Bulgaristan Büyükelçiliği'nin web sitesinde sergilenmektedir. 51 Ömer Turan'ın

Bulgar İsyanı konusunda Washburn ve Robert Koleji bir istihbarat üssü gibi çalışmıştır. Washburn hatıratında bu konuları açıkça itiraf etmektedir. 52

Bulgaristan bağımsızlığını kazandıktan sonra mezunlar arasında Bulgarların sayısı azalmış, bu sefer çoğunluğu Ermeniler almıştır. Ve '"

E. Porter Gold, 'Robert College' Education, vl. XI, No: 1. September. 1890'dan aktaran Tozlu. Osmanlı İmparatorluğu'nda Misyoner Okulları, s. 332 •1 www.usembassy.bg/anniversary/l_informal.html ·.;: George Washburn, Cennetin Sonbaharı, 1863-1 903 Kolej Anıları, çev. Z. Bilge Yenice, lst-2002: Atlantis Yayınları.

51


Ali Rıza Bavzan

daha sonra misyonerler 1. Dünya Savaşı yıllarında Ermeni tehcirini yakından izlemişler. ABD'de, Batı başkentlerinde gerçekleri çarpıtarak Ermeniler lehine müthiş bir kamuoyu oluşturmuşlardır.5.3

George Washbum (ortada uzun beyaz sakallı) Robert Koleji'nde bir grup Bulgar öğrenci ile. Bu resim Amerika'nın Bulgaristan Büyükelçiliği'nin web sitesinde de yer almaktadır.54

Robert Koleji'nden bir görüntü55 5.3 Bkz., Ömer Turan, Avrasya'da Misyonerlik, Ank.- 2002, ASAM yayınlan.

�14

www . usembassy.bg/anniversary/1 .3 .html "' Fotoğrafı aldığımız kaynak www .robcol.k12.tr/web_tr/images/slideshow/gould.htm

52


M isyonerin Soykırım Oyunu

Robert Koleji, doğrudan Hıristiyanlık propagandası yapmayı daha sonraki dönemlerde de sürdürmüştür. Örneğin, Robert Koleji'nde okuyan ünlü politikacı Kasım Gülek, bir röportajında 1920'leri kastederek "Robert Kolej o zaman misyoner mektebiydi. Her gün İncil okuturlardı, kiliseye götürürlerdi. Biz dindar insanız, ben isyan ediyordum. "56 diyerek bu duruma tanıklık etmektedir. Robert Koleji'nin Ermeni İsyanlanndaki Rolü Üzerine İlknur Haydar Polatoğlu, "Osmanlı İmparatorluğunda Yabancı Okullar" adlı çalışmasında misyoner örgütlerin kurduğu okulların

Osmanlı'da Ermeni, Filistin, Arap. Kürt sorunlarına olağanüstü etkide bulunduğunu göstermektedir: "Okullar aracılığı ile Osmanlı toplumu ue devlet yönetimi üzerindeki etkin olmak isteyen yabancı devletlerin çeşitli yollarla Osmanlı tebaasındaki "milletleri " himayeleri altına almaları, dini bakımdan onları kendilerine çekmeleri hatta vatandaşlık hakkı vermeleri, kendi çıkarlarına hizmet edecek kurumlar edinmiş olmaları, öylesine bir mekanizmanın anahtarını çevirdiği sorunlar daha da büyüdü. Kararlı, barışçı kesin bir sonuç olmaksızın günümüze kadar da sürdü. "57

Soykırım Oyunu da buradan kaynaklanmaktadır:

"' Yüzyıllardan beri politik çıkarlar çerçevesinde her devletin bir unsuru himaye etmesi doğrultusunda Amerikalılar da Ermenileri himayeleri altına almışlardı. Amerika Ermenilerin üzerinde çok etkili o/muş, onların kendi çıkarları doğrultusunda, fakat onların istedikleri imişcesine bir görünümle yönlendirilmiştir. "58

ABD'nin amacı sömürü idi ve Ermenileri de bu amaçla bir maşa olarak kullanmakta idi: "Türkiye 'nin yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin kullanılabilmesi için bir hak sağlamak, söz sahibi olmak amacı ile Ermenilerin aracı

56 Yener

Süsoy"un röportajı, 5 Ekim 1986 tarihli Milliyet gazetesi.

h7 Haydaroglu. s. 205. rı8

Haydaroglu. s. 206.

53


Ali Rıza Bavzan olarak kul/anılması düşüncesidir ki Ermenilerin Türk toprakları üzerinde bağımsız bir deulet kurmaları yolunda Amerikalıları uğraş uermeye seuk etmiştir. "59 Örneğin, 4 Kasım 1 887 tarihli raporunda Amerikalı Konsolos Jewett, Osmanlı 'daki zengin doğal kaynaklardan söz ediyordu: "Anadolu 'nun maden kaynakları zengin ama pek az geliştirilmiştir. Bir başka hükümetin elinde olsaydı bu maden kaynakları yüzyılın en büyük uerimini ue seruetini sağlardı. Ama bugün ki koşullarda bunlar hemen hemen hiç değer taşımıyor. . . "

Amerika, Ermenileri kullanabilmek için çeşitli y· ntemlere başvurmuştur: "Osmanlı toprakları üzerinde Ermenileri himayesine alıp onları etkilemiştir. Ermenilerin deuam edebilecekleri okullar açmış ue onları bilinçlendirmeye çalışmıştır. Amerika'da Ermenileri ezilmiş zauallı bir toplum olarak tanıtarak hem duygusal yönden, hem de maddi kaynak bakımından onlara taraftarlar toplamışlardır. Propaganda aracılığı ile hem tüm Ermeniler arasında yerini almış, hem de bu düşüncelerini her deulete · anlatabilme olanağını bulmuştur. Misyoner cemiyetleri sayesinde her Ermeni ile ilişki kurabilmiş, her Ermeni 'yi etkisi altına alabilmiştir. Konsolosluklar kurarak hem Ermeniler arasındaki, hem de kendisi ile Ermeniler arasındaki bağı sürdürmüş, daima canlı ue taze tutmuştur. "60

Bu süreçte yabancı okullar misyonerler tarafından bir üs olarak kullanılmıştır: "Ermeni sorunun kaynağı, bu etkileme çalışmaları en önemli uasıta, hatta stratejik alan olan okullardı. Ermeniler Amerikalılar tarafından çıkarılan doğrultusunda politik amaçları için en uygun şekilde kullanıldılar. Bu kullanımda eluerişli ortamı sağlayan eğitim-öğretim kurumları ile ilgilenen ue Ermeniler üzerinde büyük etkileri olan Amerikalılar, Protestan misyonerleriydi. Bu Amerikalı misyonerler, nasıl ki Bulgar deuletinin kuruluşu eğitim kurumları sayesinde o/muşsa, tıpkı onlar gibi Ermeniler de imparatorluk bünyesinL en

59

Aynı yer.

60

Haydaroğlu, s. 206 vd.

54


M i syonerin Soyk ırım Oyunu koparmak için eğitim kurumlarına önem verdiler. Öylesine başarılı oldular ki 1 848 'de Osmanlı Devleti Protestanları ayrı bir cemaat olarak tanımak zorunda kaldı. Protestan Ermeniler misyoner okullarına Amerikan kolejlerine adeta akın akın gitmeye başladılar. Özellikle bu okulların Ermenilerin nüfus bakımından yoğun olduğu yerlerde açılmaları da beklenen etkiyi gösterdi. Birinci derecede Amerikalılar olmakla beraber Fransızların da Katolik Ermeni/ene olan ilgisini vurgulamak gerekir. Fransa, Harput dahil, Sivas'a kadar olan Ermenilerin bulunduğu yöreyi kendi payına almış, açık seçik Ermeni milliyetçiliğin destekçisi olmuştur. "61 " Yabancıların desteği ve aşılamış olduğu idealler sonucu, misyonerlerin görev sahaları kısa zamanda genişlemişti. Zira misyonerler sadece kilise papazları ve öğrencilerle ilgilenmekle kalmıyorlardı. Ermeni isyanlarına katılmış olan komitacı/arın ceplerinde Amerikan pasaportu, cüzdanlarında dolarlar vardı. Yakalanan çete mensuplarını misyonerler, konsoloslar ve hatta elçiler himaye ediyorlardı. Fakat Ermeni çetelerinin yakıp yıktığı yerlerde yaşayan, işkence gören ve katliômlara maruz kalan Müslüman Türk halkının çekmiş olduğu ızdıraplar onları ilgilendirm iyordu. Öyle ki, Ermenileri himaye etme uğruna zaman zaman Amerika ile Osmanlı Devleti karşı karşıya gelmişlerdir. "62

Bu okulların başında hangi okul geliyor dersiniz? Elbette ki şu ünlü "Robert Koleji . "63 İlk öğrencilerinden P. M. Mateef, Robert Koleji'nin kurucusu Amerikalı Misyoner Cyrus Hamlin'in64 amacını şöyle anlatıyor: "Dr. Ham/in, Müslümanlık nereden İstanbu/'a girmişse, Hıristiyanlığın da oradan İstanbu/'a girmesi için Rumeli Hisarı 'nın en

<>i

Haydaroğlu. s. 207 . , ,, Yuvalı. aynı makale. r,::

Robert Koleji'nin web sitesi için bkz .. www.robcol.kl2.tr "' Kolejin ilk on yılı hakkında ayrıntılı bir doktora tezi. Keith M. Greenwood. Robert College: The American Founders. Boğaziçi Üniversitesi Yay.

55


Ali Rıza Bavzan yüksek kalesi üzerinde bir kolej açmak" istiyordu. Bu arzusuna kısa zamanda ulaştı. "65

Robert Koleji'nin müdürlerinden Dr. Washburn Sene" adlı kitabında bu bağlamda şunları belirtiyor:

"Türkiye 'de Elli

"Robert Kolej, Bulgaristan Deu/etini kurmak için hazırlanan Bulgar ta/ebelerini de Hıristiyan terbiyesi, Hıristiyan maneuiyatı ile yetiştirdi.66 Mekteple Bulgar tarihi arasında tam bir birlik uardı. Türkleri kuşkulandırmamak için silik bir isim koymaya karar uermiştik. Bunun içindir ki teşebbüsümüze yardım eden ue bize b irçok para bulan misyoner Dr. Robert 'in (Fransız kökenli New Yorklu tacir Christopher Rhinelander Robert) ismini uerdik. Mektep Robert Kolej oldu. "

Robert, mirasının beşte birini koleje bırakmıştır. Mirasçıları vasiyet gereği koleje 400.000 dolar vermiştir.67 Robert Koleji her ne kadar ABCFM'ye bağlı değildiyse de kendi deyişleriyle "sonuna kadar dost" (amicus usque ad aras) idiler. 68 Bu dostluğun bir gereği olarak gelirinin büyük kısmını Amerikan Board Teşkilatı (ABCFM) karşılıyordu ve hem öğretim hem de yönetim kadrosunda misyonerler de yer alıyordu.69 Kimi mezunlar özel seminerlerden geçirildikten sonra papaz ve misyoner olarak görevlendiriliyordu. 70

65 Hamlin, bu döneme ilişkin hatıralannı daha sonra yayınlamıştır. Bkz., My Life and Times, Bostan and Chicago-1893. 66

Bu konuda geniş bilgi için bkz., Keith Maurice Greenword, Robert College, The American Founders, The Johns Hopkins Universty, 1 965, s. 1 01 -104; Ahmet Merdivenci, "Robert Koleji'nin Türkiye' deki İlk 50 Yıllık Öğretim Faaliyetleri", Türk Dünyası Tarih Dergisi. Kasım 1987, sayı: 1 1 . s. 23-26.

67 Alpay Kabacalı. Robert Kolej' den Boğaziçi'ne 130 Yıl, Skylife, yıl: 1993, sayı: 126, s. 36-44. 68

Kabacalı. Robert Kolej' den Boğaziçi'ne, s. 42. '''' Bkz., May N. Fincancı, The Story of Robert College Old and New, 1863-1982, İst.1983, s. 31 vd. 70 Kabacalı, Robert Kolej' den Boğaziçi'ne, s. 42.

56


M isyonerin Soykırım Oyunu

Christopher Rhinelander

Washburn

çıkardığı "Who is Who? Kim Kimdir?" adlı yayında kolejin ilk mezunları arasındaki Bulgarların beşinin Bulgaristan'da başbakanlık yaptığını, 1. Dünya Savaşı öncesi her Bakanlar Kurulunda en az bir Robert Kolejli'nin yer aldığı belirtilmektedir.71 Robert Koleji'nin

Robert Koleji, 16 Eylül 1863'te İstanbul'da dört öğrenci ile eğitime başlamıştır. Hamlin, iki üç hafta içinde yarım düzine öğrenciye ulaşmayı umuyordu. Bu durum "cesaretimi artırdı" diye yazıyordu Hamlin . Robert ve Hamlin, Amerikan Hükümeti'nden de gerekli desteği aldıktan sonra Padişah'tan okulda Amerikan bayrağı asma hakkını bir "irade'' ile elde etmiştir. 1863-1864 öğretim yılında öğrenci sayısı 20'ye ulaşmıştır. 72

Bu durum yine bir Amerikan koleji olan İstanbul Kız Koleji için de geçerlidir. Okulun müdiresi Marry Milles Patrick anılarında, yetişdirdikleri kız öğrencilerin Bulgaristan' da ne denli etkili yerlere geldiğini övünçle anlamaktadır.73 71

Bkz .. Sezer. s. 66. Ayrıca bkz .. Turgay Tüfekçioğlu, Türkiye ve Şeytan Üçgeni, Bursa200 1 . s. 41 vd. n Alpay Kabacalı, Robert Kolefden Boğaziçi'ne 130 Yıl. s. 36. '' Marry Milles Patrick, Bir Boğaziçi Macerası İstanbul Kız Koleji ( 187 1 -1924). çev., Şeyma Akın. İst.-200 1 . Tez yay .. s. 146 vd.

57


Ali Rıza Bavzan

Burada şunu da not etmeliyiz: Cyrus Hamlin'i, işte bir kolejin kurucusu, George Washburn'u bir kolej müdürüdür nihayet abartmamak gerekir diyemeyiz. Başkan McKinley (1897-1901) yönetiminin Dışişleri Bakanı John Hay, Robert Kolejin ünlü müdürü George Washburn'un kuzeniydi.74

Başkan McKinley75

Hamlin

Hamlin, hem Amerikan hem de Osmanlı Hükümeti'nin birçok üyesi ile senli benli olacak kadar dostluk kurmuştu. Bunlardan birisi koleji kurmak için izin kopardığı Ali Paşa idi.76 Ve yine kolejin "Hamlin Hali" adı verilen binasının temeli Amerikalı Bakan Hon E. Joy Morris tarafından atılmıştır. 77

güçlü bağlantıları sayesinde hep büyük projelerin peşinde olmuştur: Kırım Savaşı'nda İngiliz birliklerine ekmek ve elbise, İstanbul'daki Rus esirlere yiyecek sağlamış, Florence Nightingale'nin kurduğu hastaneyi işletmiş ve bu yolla elde ettiği 25.000 doların üzerindeki karla 13 kilise inşa etmiştir. 78 Hamlin,

74 Kocabaşoğlu, s. 22. Suriye Protestan Kolejinin ünlü müdürü Howard Bliss de Başkan Theodore Roosevelt'in ( 1 90 1 -1909) çocukluk arkadaşıydı . Bkz., aynı yer.

7r' Foloğrafı aldığımız kaynak www . hisloryplace.com/specialslcalendar/do 76

� ·Pİximckinley.jpg

Emine Kocamanoğlu, 'Osmanlı döneminde Robert Kolej'de Din Eğitimi', Yeni Türkiye, Osmanlı, Ank.-1 999, V/361 . 77 Kabacalı, Robert Kolej' den Boğaziçi' ne, s. 42. 78 Kocamanoğlu, 'Osmanlı döneminde Robert Kolej' de Din Eğitimi', s. 365.

58


M i syonerin Soykırı m Oyun u

Robert Koleji'nin kurucusu ve George Washburn'un kayın pederi olan ünlü misyoner 86 yaşındaki Cyrus Hamlin, Amerikan Başkanı Cleveland'a (1885-89 ve 1893-97) Osmanlı karasularına savaş gemileri göndermesini salık vererek saldırgan bir "gunboat" diplamasisi kışkırtıcılığı yapıyordu. 79

Cleveland Bütün bunları 1901 yılında başkan seçilen Theodore Roosevelt' in, 1898 yılında söylediği şu sözlerle birlikte değerlendirirsek daha bir anlam kazanmaktadır: "Dünyada herkesten önce ezmek istediğim iki güç İspanya ve Türkiye (Osmanlı İmparatorluğu)'dir."81 Nitekim Nisan 1904'te Roosevelt, il. Abdülhamid'in ruhsatsız açılan Amerikan misyoner okullarını kapatmaya teşebbüs eden Osmanlı'yı durdurmak ıçın donanmasını Osmanlı sularına doğru harekete geçirmiştir.82 Başka deyişle Amerika, misyoner okulları uğruna bir anlamda Osmanlı'ya savaş açıyordu. Devamını Mustafa Armağan'ın yazısından izleyelim: 79 Kocabaşoğlu, s. 22. � ' Fotoğrafı aldığımız kaynak www.hisloryplace.com/specials/portraits/presidents/ 81 Kocabaşoğlu, s. 22 vd. "' Kocabaşoğlu, s. 25. Mutlu, s. 136.

59


Ali Rıza Bavzan "Nisan 1 904 'e geldiğimizde Roosevelt'in deniz gücünü yeniden kullanmaya karar verdiğini görüyoruz. Bu defaki gösteri daha görkemli olmalı ve Sultan şartları kabul etmek zorunda kalmalıydı. Osmanlı tarafı tavize yanaşmayınca Başkan "büyük sopa "sını çıkarmaya karar verdi. Sert bir telgraf çekti saraya. Misyoner okullarının serbest bırakılması için Başkan 'ın son uyarısıydı bu. Olumlu cevap geleceğini umuyordu ama Abdülhamid'in bitmez tükenmez oyunlarını da unutmamıştı hen üz. Bekleyecek ve görecekti. Filonun yaklaştığı haberleri, Yıldız Sarayı 'nı alarma geçirmişti. Roosevelt de ne yapacağından tam olarak emin değildi. Bir bakanlar kurulu top/antisında Abdülhamid'in oyalama taktikleri karşısında öfkeye kapılarak İzmir'in bomba/anmasını emretti. Bakan Hay'ın buna itirazı gecikmedi: İzmir'e ateş açscı ne olacaktı ? Sonuçta o yıl seçim yapılacaktı ve adetleri S 'e çıkan gemileri geri çağırmak zorundaydılar. Anlaştılar: Gemiler gidecek ama ancak istekleri kabul edilmezse ateş açacaklardı. Mutlaka bir netice. Ama nasıl? Kimse bilmiyordu . . . Başkan 1 903'te diş geçirememişti Abdülhamid'e, işte bu sefer daha büyük bir filo göndermişti ama onun sürekli oyduğu labirentlerde bir yılını daha kaybetmek üzereydi. 5 Ağustos'ta kabineyi sırf bunun için topladı. Beyaz Saray 'ın gündemine oturmuştu Osmanlı 'nın baş eğmeyen tutumu. Bu sefer daha güçlü olan Avrupa filosun u İzmir'e gönderecek ve işi bitireceklerdi. Devlet Bakanı Hay ile bir akşam yemeği yiyen Roosevelt, gece boyunca Abdülhamid'in gizemli tavrını çözmeye çalışmıştı. Gemiler İzmir'e yaklaştıkça İstanbu/'daki goruşme trafiği de sıklaşıyor, Leishmann ile Tevfik Paşa arasında çözüm önerileri gidip geliyordu. Abdülhamid bu defa işinin kolay olmadığını anlamıştı. İki defa atlattığı gemi krizi, bu defa dalgalar halinde üzerine geliyordu. Karar verdi: Çatışmaya gerek kalmadan bu iş halledilmeliydi. Nihayet Büyükelçi huzura çağrıldı ve misyoner okullarının kapitülasyon haklarından yararlandırılacağına söz verildi. (Ne var ki, Sultan 'ı Roosevelt bile bu konuda Kur'an üzerine yemin ettiremedi.) Buna karşılık, ABD 'nin İstanbul'daki ortaelçi/iği büyükelçilik düzeyine yükseltme talebine olumsuz cevap verildi. Gerekçe olarak, devletin içinde bulunduğu mali durum gösterilmişti. Kendilerinin Washington 'da büyükelçilik açacak imkônları yoktu; bu

60


M i syonerin Soykırım Oyunu durumda Amerika 'nın da açmasına ızın veremezlerdi! Böylece zorunlu bir taviz verilerek ve bir taviz verilmeyerek (1 -1 berabere!) tırmanan bu kriz de halledilmiş oluyordu. " 83

· ,\�.... "' .,/11> �

Mustafa Armağan, "Tarihlerimiz yazmaz ama 1897'de İzmir limanına izinsiz girmeye kalkan "Bancroft" adlı ABD savaş gemisine kıyıdaki topçularımız tarafından ateş açılmıştı. Muhtemelen bir ABD gemisine açtığımız son ateştir bu. Kaynak: "Roosevelt and the Sultans" , Willam James Hourihan'ın l 975'te Massachusetts Üniversitesi'nde hazırladığı doktora tezi, s. 148.) 84

Misyoner okullarının bölücü ve ayrılıkçı işlevleri Ermeni Tezi'ni savunana yazarlar tarfından da kabul edilmektedir. Örneğin PKK ağzıyla konuşan Alman oryantalist Hans-Lukas Kieser tarafından bile kabul edilmektedir: "Bu dönemde bazı genç Ermeniler tepki göstermeye başladılar. Protestan misyoner okullarında, kendi Ermeni okullarında ya da Avrupa'da batılı liberal eğitim gören bu gençler hükümete isyan etmeyi kararlaştı/ar. Önce 1 887'de Cenevre'de, daha sonra da Tiflis'te devrimci dernekler kurdular. Bunlar doğu vilayetlerinde liberal ve sosyalist propaganda yapmaya ve az da olsa, bazı gerilla faaliyet/eri sürdürmeye başladılar. "85 ' ' 26.02.2006 Zaman .,, Fotoğrafı aldığımız kaynak www.geocities.com/Pentagorı/Base/1250/bancroft.html Hans-Lukas Kieser. Doğu Anadolu'da Ulaşılmayan Barış, Basel'de 1 1 Kasım 2000, (�ökkuşağı Derneğinde. verilen seminer: www.hist.net/kieser/pu/baris.html

"·

61


Ali Rıza Bavzan

Hans-Lukas Kieser86 Fırat Koleji'nin Ermeni İsyanlarmdaki Rolü Üzerine

Yukarıda yazmıştık, Ermeniler geleneksel olarak Gregoryen mezhebine mensuptur. Amerikalılar ise Ermenileri Protestanlaştırıp Anadolu'da bir Protestan Ermeni İmparatorluğu kurmak istiyordu. Amerikalıların bu çabalarının bir ürünü olarak daha 1865'te 'Harput Ermeni Protestan Kiliseler Birliği' kurulmuştu. 1877'ye gelindiğinde bu birliğin 22 kilisesi, 5.000 civarında cemaati ve 83 tane ilkokulu vardı. Ermeniler için protestan din görevlisi yetiştirmek amacıyla da özgün adı ile Ermenistan Koleji (Armenia College) kurulmuştu. Ancak il. Abdülhamit'in bu ismi reddetmesi üzerine 16 Şubat 1888'de okulun _adı 'Fırat Koleji' olarak değiştirildi.87 Abdülhamit, bu konuda oldukça duyarlı idi. Örneğin Amerikalı misyonerler tarafından protestanlaştırılan ilk Ermenilerden olan Hartune S. Cenanyan'ın kurmak istediği okullar ile ilgili il. Abdülhamit'in yabancı okullara adeta savaş açan 8 Aralık 1893 tarihli iradesi bunun somut bir göstergesidir. Bunun bir yansıması olarak 191 1 tarihli Laknav Misyonerlik Kongresi'nin açılışında, kongre başkanı Amerikalı misyoner Samuel Zwemer' in teklifi ile, bütün misyonerlerin il. Abdülhamit tahttan indirildiği için şükür ayinleri yapmışlardır. 88 il.

"" Fotoğrafı aldığımız kaynak www.uni-bamberg.de/index.php7id =4428 "7 İshak Sunguroğlu, Harput Yollarında, İst.-1950, 11/90 vd. AB Ahmet Uçar, "Hartune S. Cenanyan" Ocak 1 997, Tarih ve Medeniyet Dergisi, sayı: 34, s. 37-41 . Sultan Abdülhamit Han'ın yabancı okullarla ilgili politikası için bkz., Prof. Dr. Bayram Kodaman, Abdülhamit Devri Eğitim Sistemi, İst.-1980, Ötüken yay.

62


Misyonerin Soykırım Oyunu

Samuel Zwemer Ermenistan Koleji, ünlü protestan misyoner örgütü ABCFM tarafından kurulmuştur. ABCFM'li misyoner Crosby H. Wheeler'in ABD'den topladığı 140.000 dolar bağış, yerli Ermenilerin 40.000 dolarlık katkısı ile birleştirilerek okulun finansmanı sağlanmıştı. Okulun mütevelli heyeti on kişiden oluşmakta idi ve tümü Baston ve çevresinde oturan Amerikalılardan oluşuyordu. Kolejde kız bölümü de olacağı için kadın misyoner örgüt WBM'ye mütevelli heyetinde üçte bir oranında temsil hakkı verilmişti. Okulun Türkiye'deki yönetim kurulu üyeleri de Harput'taki Amerikalı misyonerlerden oluşturuldu. 'Parayı veren düdüğü çalıyordu.' Harput Ermeni Protestan Kiliseler B irliği nin mali katkısı bin doları aşarsa yönetim kurulundaki yerli Ermenilerin sayısı üçe çıkabilecekti. 1887'den itibaren okul ABCFM'den yardım almadan kendi ayakları üzerinde durmaya başlamıştır. '

Öğretim kadrosunun çoğunluğunu ise Ermeniler oluşturuyordu. ABCFM'nin atadığı 3-4 profesör dışındaki 21 kişilik kadroda Türkçe öğretmeni Reşid Efendi hariç tümü Ermeni idi. Bu kolej, ilkokuldan yüksek öğrenime kadar her kademede eğitim veriyordu. Okulun ücretli olduğunu da kaydetmeliyiz. Yıllık öğrenim harcı 1 ,5 Osmanlı lirası idi, bu da 6,4 dolara karşılık gelmekte idi. (Bir zamanlar paramız dolardan 4 kattan daha fazla değerliymiş demek ki.) Lise yatılı ücreti 6 lira (26,4 dolar) kadardı. Kızların öğrenim ve yatalı harçları daha düşüktü. Hem kızlara hem de erkelere misyoner eğitimi vermesi ayrıcı özellikleri arasında yer alıyordu. Hem kızlar hem de erkekler için yatılı imkanı da vardı. Aslında misyoner yetiştirme amaçlı 63


Ali Rıza Bavzan

okulların tercihi de yatılıdan yana idi. Böylece öğrencilerin 24 saati kontrol altında tutuluyor, boş zaman etkinlikleri tümüyle beyin yıkamaya ayrılıyordu. Mezunlar ayrıca bir yeterlilik sınavına sokulmadan çevre okullara doğrudan öğretmen olarak atanabiliyordu. Kolejin asıl eğitim dili Ermenice idi, ancak dersleri izleyebilmek için ileri derecede İngilizce öğrenmek gerekiyordu. Bu arada Türkçe diye bir ders de vardı.89

Fırat Koleji'nden bir görüntü

.

-

Fırat Koleji nin yöredeki Ermeni isyanları ile doğrudan bağlantısı olduğunu ve bu doğrultuda eğitim-öğretim verdiğini ortaya koyan bir belge de bahsi geçen dönemde misyoner merkezlerini gezerek, onların faaliyetlerini yerinde gören ve zaman zaman bir müfettiş gibi ifadeler kullanan Henry Tozer' in hatıratıdır. Nitekim Tozer, Fırat Koleji'nin açılış ve işleyişi ile ilgili olarak "değişik meslek dallarında Hıristiyanları '

yetiştirmek, Anadolu 'da Hıristiyan medeniyetini yeniden kurmak gayesiyle Amerika'dan gönderilen paralarla hizmetin yürütüldüğünü"

ifade etmektedir. Okul Müdürü Wheeler de bir konuşmasında. "bugün veya yarın İngilizlerin Ermenistan idaresini üstleneceklerini, şimdi konsolos olarak görev alacaklarını, bunun da nihcli "" Kocabaşoğlu,

s.

154 vd 188 vd.

64


M isyonerin Soykırım Oyunu kontrol olacağını, Ermenilerin henüz memleketi kendi kendilerine idare edemiyeceklerini" söylemek suretiyle gerçek

niyetini ortaya koymuştur. 90

Fırat Koleji müdürü Gates'in bir diploma töreni sırasında "Yaşasm Ermenistan" 91 mealindeki sözleri ile bu isyanın ayak sesleri idi. İsyan sırasında Fırat Koleji bünyesindeki okul binalarından bazıları yanmış, alınan tedbirler sonucu can kaybı olmamıştır. Bab-ı Ali'ye çekilen telgraflardan olaya misyonerlerin sebep olduğu ve Ermenilerin de buna alet oldukları anlaşılmaktadır. Konu Encümen-i Mahsus'a havale edilir ve alınan karar İstanbul'a gönderilir. İsyana katılan ve bu işte parmağı olan misyonerlerin sınır dışı edilmesi hakkında karar çıkartılır ve bu karar valiliklere ve bilhassa Anadolu Umum Islahat Müfettişi Şakir Paşa'ya bildirilir.92 Okulda yapılan aramalar sırasında, vilayet merkezindeki Ermenilere ait ev ve işyerlerinde 5000 silah, 300 bomba, 40 kg. bomba fitili, 200 paket dinamit ve 5000 adet dinamit misketi ele geçirilmiştir.93 1895 olaylarında okulun gördüğü 88.000 dolar olarak tahmin edilen zararları 100.000 dolar olarak Osmanlı Devleti'nce ABD'ye ödenmiştir. 1915 yılındaki Ermeni olaylarına da karışan okulun müdürü Ernst Riggs'in94 sınır dışı edilmesiyle okul tarihe karışmıştır. 95 Bu durum diğer okullar için de geçerlidir. Örneğin 1862'de Zeytun'da isyanın hazırlanmasında Maraş'taki Amerikan Koleji'nin ve Amerikalı misyonerlerin çok büyük etkisi oldu. Misyonerler, kaldıkları yarım asır boyunca burada binlerce dolar harcayarak Ermenileri Osmanlı aleyhine yönlendirdiler. 96 '" Sunguroğlu. s. 90 vd '11 Sultan Abdulhamid. Siyasi Hatıratım, İst . - 1 974, s. 63 vdd. '"' Başbakanlık Yıldız Arşivi, Resm. 75, No: 236. H. 1 3 1 3 ( 1895) Yuvalı, adı geçen makale. Ermeni Komitelerinin Amal ve Harekat-ı İhtilaliyyesi, Hazırlayan, H. Erdoğan Cengiz. Ank . - 1 983, s. 239 "'1 Hakkında bilgi için bkz., Fred Field Goodsel, They Lived Their Faith, Boston-1961 , l3oard yay .. Rigss, 12 lisan bilmekle ünlü idi. Kitab-ı Mukaddes'i modern Ermenice'ye, Bulgarca'ya ve Türkçe'ye çevirdi . . ,., Kocabaşoğlu, s. 1 93. 9 6 Ayrınt ı lı bilgi için bkz., Ahmet, Eyicil Maraş'ta Ermeni Siyasi Faaliyetleri, Ank.-1999, Gün Yay. •ı:

65


Ali Rıza Bavzan

Durum böyleyken Necdet Sevinç, bu yabancı okullardan Okullan" diye bahsederken haksız mıydı?97

"Ajan

Batı'daki Tarihçilikte Misyoner Bakış Açısı Egemen

Amerikalı tarihçi McCarthy,

"Ölüm ve Sürgün" , "Müslümanlar ve Azmhklar" , "Osmanh Türkleri" adlı kitapları, özellikle Ermeni

soykırımı iddialarını sorgulamaktadır.98

Batı'daki tarihçilikte temel problemin misyoner bakış açısının kullanılmasından kaynaklandığını belirltmektedir: McCarthy,

"Geleneksel tarih yazımına Batılıların, özellikle de misyonerlerin bakı§ açısı egemen. Kar§ıla§tığımız sorunların asıl nedenlerinden biri bu. Misyonerler çoğu zaman doğruyu yazmadılar. Ben Osmanlı tarihçisiyim, Türk tarihçisiyim. Dolayısıyla, bu halkın kendi kaynaklarını kullanmak durumundayım. Türkiye ile ilgili olarak, İngilizlerin, Amerikalıların fikrini bilmeniz gerekir. Ancak asıl malzemenizi almanız gereken yer, Türklerin kendisidir.

Soykırım Değil Savaş Bu tavrı doğrulayan iyi bir örneği, Anadolu 'nun nüfusuna ili§kin ilk çalı§malarımda gördüm. Birinci Dünya Sava§ı 'nı incelerken, nüfus verilerine bakarsanız milyonlarca Türk 'ün öldüğün ü görürsünüz. Bu size, ortalıkta bir soykırım değil, bir sava§ ya§andığını gösterir. Bunu 97 Necdet Sevinç, Ajan Okullan, İst.-ts, 3. Bası, Oymak yay. "" 1 998'de, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Liyakat Nişanı verilen McCarthy ile Washington' da, Milliyet gazelesi'nden Yasemin Çongar'ın yaptığı söyleşiden bazı pasajlara dikkat çekeceğiz. Belli ki Yeni Şafak Gazetesi'nin sol kalemlerinden Kürşat Bumin. McCarthy'nin tezinden epeyce rahatsız. Buna bir de Oktay Ekşi'nin Ermeni tezine prim veren Taner Akçam'ı "devşirme"' olarak nitelemesinde gösterdiği tepkiyi ekleyince Kürşat Bumin'in tarafı belli oluyor. Bkz., www.medyakronik.com/arsiv/kkapmaca_l60301 .htm . ( 1 6 Mart 200 1 ) Burada Bumin'in yazdığı medyakronik'in Soros bağlantısına işaret etmek gerek: "İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nce, Soros Vakfı'nın desteğiyle hazırlanan ve iki yıldır internetten medya analizi yapan Medyakronik.com Hürriyet'le giriştiği polemiğin kurbanı oldu. Hürriyet gazetesindeki köşesinde Fatih Altaylı'nın üst üste yayımladığı dört yazı üzerine Bilgi Üniversitesi hakkında YÖK soruşturması açılması ve üniversite yönetiminin paniğe kapılması Türkiye'nin ilk akademik medya eleştirisi platformunun kapatılmasıyla sonuçlandı." www.ainfos.ca/02/may/ainfos00014.html

66


M i syonerin Soykırım Oyunu görmek için, Batı kaynaklarını kullanmanız ise mümkün değil. Çünkü Osmanlılar, halkı sayıyorlardı; Batılılar ise hiç sayım yapmadılar, sadece rastgele tahminde bulundular.

Batı Türklere karşı önyargılı Batı 'da Müslümanlara, özellikle de Türklere karşı büyük önyargı var. Geçmişi çok gerilere uzanan bir önyargı bu. Batılılar, "Eğer Hıristiyan/ar bir hikaye anlatıyorsa, bu doğrudur. Eğer Müslüman/ar anlatıyorsa yanlış olmalı " diye düşünmeye alışık. "

••

OLUM vE SU RGU N

MÜSLÜMANLAR VE AZINLIKLAR -·· � � �--�-�--·-··

••

.JIJ�!İ!:' .'!'l�CarthY --- . . . --- ,, ,,_,_ _

••

·- ----- -·-·-------

.

...

••

McCarthy

.................,...,.._,.....,................ - ___,.___ ... .. .. . . . . ........._,___

Justin

. ,, Yayınevi kitap hakkında şu bilgiyi veriyor: Özgün metni, New York Üniversitesi' nde 1 983 yılında kendi basımevinde Muslims and Minorities başlığıyla basılmıştır. Yapıtta, Osmalı İmparatorluğunun son yüzyılında Osmanlı Anadolusundaki etnik toplumlar ve bunların 1 922 yılına kadar yürümüş süreç içindeki ilişkileri. çok zengin istatistiklerle desteklenerek ve her açıklamanın, istatiğin dayanağı gösterilerek, incelenmekte, anlat ı lmaktadır.

67


Ali Rıza Bavzan

Belgeler Arşivlerde

Batılıların klasik iddialarından daha doğrusu iftiralarından birisi de devlet arşivlerindeki konuya dair belgelerin Osmanlılarca yok edildiğidir. McCarthy, bunun bir çarpıtma olduğuna dikkat çekmektedir: "Ben belgelerin yakıldığına inanmıyorum. Hatta yakılmadığına ilişkin önemli ipuçları olduğunu düşünüyorum. Örneğin, Ermenilerin tehciri (zorunlu göçü) ile ilgili belgelere bakalım. Ne yapılacağını harfi harfine tarif eden belgeler halen arşivde. Bu belgeler, her sıranın başına jandarma verilmesini, jandarmanın Ermenileri şehirden çıkarmasını, mallarının adil bir fiyata satılmasını öngörüyor. Valilere göçe zorlanan halkın kor4nması talimatını veriyor. Bu belgelerden çok sayıda bulduk arşivde. Aynı konuda farklı, gizli belgelerin de olduğunu düşünmek ise saçma olur. Osmanlı h ükümeti neden iki ayrı tip belge hazırlasın ? Belgelerden bir kısmı, kamuoyuna yönelik hazırlanmış olsa, belki şüphelenirdik. O zaman kamuya açık belgelerde, "Aman, Ermenilere iyi davranın " deniliyor, gizli belgelerde ise "Eziyet edin" emri veriliyor kuşkusu olurdu. Ancak bu belgelerin hiçbiri kamuya açık değil. Hepsi özel belgeler; askeri komutanlara gönderilmiş gizli talimatlar. " McCarthy "dahası Osmanlı hükümetinin, Ermenilere saldıran 2 bin kadar kişiyi idam ettiğini ya da hapse attığını biliyoruz. " diyor ve soykırım iddiasının bir yalan olduğunu söylüyor: "Bütün bunlar bana soykırım yaşandığını düşündürtmüyor. "

İlginçtir Ermeniler bir yandan Osmanlı arşivlerinin kapalı tuttuğunu iddia etmekte öte yandan da kendi arşivlerini araştırmacılara açmamaktadır. "Arşivler açılsın " deniliyor. Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu ise "arşivler açık zaten " diyor: 1 922'de bile,

Atatürk'ün yazılı izniyle arşivde araştırmalar yapan yabancılar oldu. Prof. Halaçoğlu, Ermeni meselesiyle ilgili belgelerin yer aldığı "Şifre Kalemi, Emniyeti Umumiye Evrakı, Bab-ı Ali Evrak Odası " ve "Yıldız Sarayı" arşivlerinin hepsinin tasnifli ve açık olduğunu belirtiyor. Hatta, Stanford Shaw ve Bernard Lewis gibi "soykırım emri yok " diyen ünlü tarihçilerden başka, Arkun

68


Misyonerin Soykırım Oyunu Aramyan ve Ara Sara/yan gibi Ermeni tarihçiler de arşivde araştırmalar yapmış.

Prof. Halaçoğlu

Prof. Halaçoğlu diyor ki: "Ben bu arşivleri didik didik inceledim. Tehcir konusunda çok belge var. Kesinlikle katliam emri yok. Aksine, mesela 'Urban eşkıyasının tehcir edilen Ermenileri öldürmesine karşı tedbir alınması gibi çok sayıda emirler var. Osmanlı Arşivleri Genel Müdürlüğü de 7 büyük cilt halinde bu arşiv belgelerini yayınladı, ama "işte katliam emri " diyen çıkmadı ! ( . . .)" 100

Bu bağlamda Ermeni Tezi'ni savunan Taner Akçam' ın "arşivlerin tam üç kez adamakıllı temizlendiğini" iddiasına değinmek gerek. Sefa Kaplan'ın bu iddiayla ilgili sorunusu Prof. Şükrü Hanioğlu, 'Arşivlerin mantığını bilen birisinin böyle bir şey söylemesi mümkün değildir' diye cevaplıyor. Aynı soruyu Prof.

Dr. Selim Deringil

şöyle yanıtlıyor:

"Arşivi temizlemek mümkün değildir bir, yakalanmadan temizlemek mümkün değildir iki. Çünkü bu işin izini sürmek çok kolaydır. Kaldı ki bunların bilmem kaç yere gönderilmiş suretleri var. Dolayısıyla 1 ' " ' 6 . 1 0.2000 tarihli Milliyet gazetesi.

69


Ali Rıza Bavzan bunu sistematik olarak yapmak mümkün değildir. Ancak arşiui hepten kapatırsanız olabilir bu. Onu da kimse göze alamayacağına göre, böy/e bir şey mümkün değildir. "101

Taner Akçam (1953'te Ardahan'da doğan Taner Akçam, ODTÜ'den mezun oldu. Sol siyasi örgütlerdeki faaliyetlerinden dolayı 1976'da yargılandı ve dokuz yıl hapis cezasına çarptırıldı. 1977'de hapisten kaçarak politik mülteci olarak Almanya'ya sığındı. Akçam, akademik kariyerini halen Hamburg Üniversitesi'nde sürdürüyor.) Kevorkyan: Soykmm Diye Bir Şey Yok Tehcir Var

Bu bağlamda Kandilli Ermeni Kilisesi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Dikran Kevorkyan'ın tanıklığı da dikkate değer: "Soykırım diye bir şey yok. Bir tehcir uar. Tehcirde yaşanan acılar ue trajediler uar. Bir şeyi iyi uurgulamak gerekir. Tehcirin sebebi olan olaylar nedir? Politik, psikolojik ue ekonomik. Bunların araştırması yapılmadan 'Tehcir edildi, bu kadar kişi öldü', çok acı . . . "

Hıı

1 4.04.2005 Hürriyet

70


M i syo nerin Soykırım Oyunu

"Kabul edilen soykırım tasarılarına ne diyeceksiniz?" sorusuna da Kevorkyan, şu yanıtı verdi: "Soykırım tasarıları neye istinaden kabul ediliyor? Ermeni diasporasındaki reyleri elde etmek için, yaptıkları yağcılıktan başka bir şey değil. Bütün mesele menfaat ve rey meselesi. Fransızlar, Almanlar, İngilizler, Ruslar ve dolaylı olarak Amerikalı/ar, hep Ermenileri kullanmış/ardır. Bugün onun bedelini ödemeye çalışıyorlar. Kendi pisliklerini örtmek için o abideleri kuruyorlar. Bunları tasvip etmiyorum. Her iki tarafın ölülerinin manevi mevcudiyeti önünde saygıyla eğiliyorum. Ama şu ölümlü dünyada değmiyor. Politikacıların rey için kini, nefreti körüklemelerini tasvip etmiyorum. " 1 02

Kevorkyan'ın

bu analizlerinden sonra tekrar McCarthy'ye dönüyoruz.

Amerikalıların bilgi kaynağı Ermeniler McCarthy, o dönemde soykırım iddialarını

araştıran Amerikalıların tek· yanlı olarak Ermeniler aracılığı ile bilgi topladıklarını hatırlatıyor: "O sırada bölgede, olup biteni incelemek üzere gönderilmiş Amerikalı komisyon üyeleri de vardı. Ancak bunlar genellikle gittikleri kasabalarda büyük bir masanın çevresinde otururlar, Amerikalıların bir yanına bölgenin Ermeni piskoposu, diğer yanına silahlı adamlar ve bir de Ermeni çevirmen dizilir. Sonra soruşturmalarını başlatır ve Türk köylüleri çağırıp, "Ne oldu, anlat" diye sorarlar. Bu durumda Türk köylüsü ne anlatsın, zaten ne söylese, çevirmenler Ermenidir; doğru çevrileceğinin garantisi yoktur. "

Objektif raporlar çöpte bulundu McCarthy, bir de bağımsız araştırma

yapan iki Amerikalı'dan söz etmekte Van ve Bitlis gibi bölgelere giden bu araştırmacıların hazırladığı raporların hasır altı edildiğini vurgulamaktadır: "Hazırladık/arı raporda, Ermenilerin Müslümanları öldürdüğünü, Müslüman evlerini yıktıklarını anlatmış/ar ve bu raporu, ABD'ye

,,,, Anadolu Ajansı 19 Kasım 2005 Cumartesi

-

71

15:25:00


Ali Rıza Bayzan göndermişler. Ancak komisyon raporu, bu adamların yazdıklarını hiç yansıtmadığı gibi, birileri kimse görmesin diyerek belgeleri de saklamış. Çünkü komisyon raporu, kıyımın Müslümanlar tarafından Ermenilere karşı gerçekleştirildiği iddiasında. Oysa biz bugün bu gizlenen raporu biliyoruz, çünkü ben Amerikan arşivlerinde, eski gazeteler ve çerçöple birlikte bir kenara atılmış halde bu raporun taslak kopyasını buldum. Demek ki, Amerikan resmi raporunda, bilinçli bir çarpıtma sözkonusu.

İngilizlerin bilgi kaynağı da misyonerler ve Ermeniler İngiliz raporlarında da, adı verilmeyen kaynakların hemen her zaman misyonerler ve Ermeniler olduklarını ortaya çıkardım. Tarihçi Arnold Toynbee 'nin bu konudaki ünlü kitabını yazmak için, İngiliz istihbaratının propaganda bürosundan para aldığını biliyoruz. " 1 03

Amold Toynbee

·

·

Toynbee'nin yazdığı kitap "Mavi Kitap" olarak anılır. Ermenilerin , soykırım iddiları için kendilerine referans aldıkları ünlü "Mavi Kitap"ın, İngiliz hükümetince oluşturulan Savaş Propaganda Bürosu'nca yürütülen dezenformasyon faaliyetinin bir parçası oldugu belgelendi." 103

1 1 . 1 1 . 1 998 tarihli Milliyet gazetesi.

72


M isyon erin Soykırım Oyunu

Zaten bir Protestan -Hıristiyan Ermeni imparatorluğu kurmayı tasarlayan Amerika'nın bu konuda objektif düşünmesini beklemek aptallık olurdu. Bugün Ermeni oylarının ABD' deki yerel ve ulusal seçimlerindeki etkisinin soykırım tasarısını temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önümüze getirmesi ne kadar politik ise bu raporların hazırlanışı da o kadar politiktir. Nitekim Türkiye'deki Ermeni Cemaati'nin sözcülüğünü yapan Agos Gazetesi'nin Yayın Yönetmeni Hrant Drink de "tasarı sadece seçim malzemesi" idi diyordu. 104

Avrupall liderlerin Ermeni hesabı H ra n t D i n k S o h be t Odası'nda

Türkiye 'deki Ermenilerin önele gelen

entelektüellerine/en Hrant Dink, Oıirac,

/ıAerkel gilıi liderlerin Ermeni nıc'selesini

siyasal araç olarak kullan ciıklaum söylecli 'K•ı•

gozi.ı için degil'

;\), . AG(� G.ue1�;ı Gen,,] "ı'�vın 'r'OnH:n:-n.i Hr.ıııı VSık., L;.rıhı tuıeduuıı buJtm ııJıı.:l�

ı�.r�i..ı ÖlırJı�d� gıı.nrl�mdt o)iın.ılı.ı�n·Erm:-m m� .:.elı-ı::ı urenııı'!.�n luda�� f"Olı'ık�.::.ı. 1:ıl� ıurm•

' Bence $Oykı rıın' �=�=� �!::!!9' �nt;_':1::

-qt. nııdir "?°:.Jtu 'AWW i-..-: '"':><,lfbr.:iır'" J"INUU •JllJi . • ,�,��.;iı-ıl ��l•ı�,A,Mll� "-'f':!Vll

qultdı.•lldô:ı Wiıtdıı, ;uft,.ı dr"dıııı:i. �-

�.ı.lı�.1ı· ,hr

r•ıdı� cır Oıııi:: , "ı\lm�11-

�:���ı�!;���� ���ı;:::::ıt��:

L-�v\dJerırt �'ı.:d.ını ı:tlm;u, v.)J1ln1 :J[uı :lıyı:ır

.'.l. ıb Gıı.:�.;·-�,.-ııı��)l j·<pm�d ı rru -' ..

1 7 Ekim 2005 Milliyet

"( a hayatta kol ani ar>'

lARiMiN !ı1" ôl=J�:r i.ı!�...d�rı }.!ırın.',ul m,;::ım.l;ı.n �:j·ı:l�l ;Jl;ırı [1nJ.: .,;u. ı�u"- .:r ­ rı�f? ��.rf-i:Jr ··ısı: Fmı�m tJııJı�·ılrı i:::ıım;.· hım l)lenlt"t ,,� �-cıruknkı �iı:.ım!" ):-Aı; b.'.) kJldı ı'.ıı.ı.okılıı'd/r dnı:- .>.:ır:!ı..,, "(IO \.ıın Çı:uılıı 1,5 ;ni.l�Grı ku..:ı� u :-kl...:L (�J!:- :;.:-·ı •>hıı

d.::ıJ..ıyındio " b : Jıv: l !U tumm ;;n�1ı..-mJ� y::ıt.. ,.ı.pın�.rı..:

u.ı: ��ır,-hl.u" dı:ıe rnu'1

. · llfllTA SAZM"• �jı ıt'do

Kapitalizm ve Misyonerlik Omuz Omuza

7

1830

Osmanlı i le Amerika arasında imzalanan Mayıs Antlaşması' nın (Muahede-i Hümayun) 105 üçüncü maddesi Amerikan tüccarlarının her

'"" MAG Dergisi. Yurdagür Erkoca"nın Kasım 2000'deki röportajı. sayı: 1 5 . '"'' 2 7 Ekim 182Tde Osmanlı donanmasının Navarin'de Avrupa devletleri tarafından vakılmasından hemen sonra, yani Yunan ayaklanması sırasında neredeyse tüm Avrupa'yı karşısında bulun Babıali yeni müttefikler arayışı içine girer ve Amerikan kaynaklarına göre 7 Mayıs 1 830'da '"Seyrisefain ve İcrayı Ticarete Dair"" bir '"Muahede-i Hümayun"" imzalar. Temelde "en ziyade müsaadeye mahzar millet"' hükmü içeren bir anlaşmadır. Anlaşmayla

73


Ali Rıza B avzan

dinden kimseyi simsar olarak kullanabileceklerini Osmanlı Devleti'nin buna karışmayacağı taahhüd ediyordu. Osmanlı-Amerikan ticaretinin özelliği de çok sayıda aracı simsar kullanmayı gerektiriyordu. Ermeniler Anadolu içlerine kadar ulaşabilme imkanına sahiptiler. Bu durum Türkiye Ermenilerine geniş bir iş alanı açtı. Amerika ile Türkiye arasındaki ticaret hacminin genişlemesine paralel olarak, Amerika ile iş yapan Türkiye Ermenilerinin sayısı da giderek arttı. Amerikan kanadı altında Türkiye'de hatırı sayılır bir zengin Ermeni zümresi ortaya çıktı. Amerikan tüccarının kanatları altında palazlanan Türkiye Ermenileri 1810'lu yıllardan itibaren yavaş yavaş Amerika'ya göç etmeye başlamışlar. Bu durumda, bir ayakları Türkiye'de bir ayakları ABD'de zengin bir Ermeni zümresini oluşturmaya başlamıştır. ABCFM'nin Baston merkezi sekreteri

Judson

Smith,

1893'te

"Hamda/sun, Çanakkale ve Akdeniz kıyılarından Rus sınırına ve Karadeniz'den Suriye'ye kadar, Türkiye'nin hemen-hemen bütün kent ve köylerine erişebildik" diyordu. 1 06 Gerçekten de ABCFM 1893 yılına

kadar Osmanlı topraklarında, 624 okul, 436 ibadethane açmışlardır. 1 07 Bu ticaret süreci Ermenilerin Amerikanlaştırılması, misyonerlik faaliyetleri ise Gregoryen olan Ermenilerin Protestanlaştırılması demekti. Misyonerler, Yahudi ve Hıristiyan topluluklarla emperyalizm arasında köprü oluyorlardı. ABCFM'nin genel sekreteri

Judson Smith "Bütün bu asil hizmetlerimiz, Ermeni milletini bize karşı sonsuz sevgi ve şükran duygularına gark etti. Ve Ermenileri yüreklerini çelik bir çengelle misyoner/ere bağladı. Artık Ermeni milleti, bu koruyucularının ve velinimetlerinin ellerinde bir balmumu parçası gibidir. " diyerek

Ermenilerin ABD'ye artık göbekten bağlı olduğunu açıkça belirtmiştir.108

Amerika Osmanlı'ya savaş gemisi satma iradesini beyan ederse de gemi satışı Avrupa'nın işlerine karışmak Monroe Doktrini'ne aykırı sayıldığı için gerçekleşmez. 1 06 Bilal N. Şimşir, "Ermeni Propagandasının Amerika Boyutu Üzerine",Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu (8-1 2 Ekim 1 984, Erzurum). Ank.1 985. s. 93 ııı7 M. Hidayet Vahapoğlu, Osmanlı"dan Günümüze Azınlık ve Yabancı Okullar, Ank.1 997. s. 109 vdd. 108 Ş imşir, s. 98 vdd. .

74


Misyonerin Soykırım Oyunu

Ermeni kökenli Amerikalı tarihçilerden Levon Maraşhyan Amerika'nın Ermeni politikasını şöyle özetler. "Doğu Sorunu 'nun çözümünde Washington politika oluşturucu/arın temel dürtüleri, açık kapı ilkesinin yaşama geçirilmesi ve Amerikalı kapitalistlerin eski Osmanlı topraklarındaki özel ekonomik 9 ayrıcalık/arın korunmasıydı "1 0 .

.

.

Levan Maraşlıyan. Ermeni Sorunu ve Türk-Amerikan İlişkileri 1919 - 1923. Belge Yayınları Sonuç olarak Justin Mc Carthy nin de vurguladığı gibi 19. yüzyılın sonlarından itibaren Amerikan Yurtdışı Misyonerler Komiserliği Masası'nın (ABCFM) yurtdışındaki misyonerlik çalışmaları artık bir nevi Ermeni davası haline gelmiştir. 11 0 '

''''' Levon Maraşlıyan. Ermeni Sorunu ve Türk-Amerikan İlişkileri, 1919-1923, İsi.- 2000, s. 1 2 . 1 1" J ustin M c Carthy, " I . Dünya Savaşı"nda İngiliz Propagandası v e Bryce Raporu" Osmanlı'dan Günümüze Ermeni Sorunu. Ank.-2000. s. 1 5 .

75


Ali Rıza Bavzan

Amerika'daki Ermeni Lobisi'nin temeli misyonerler

Amerika'daki Ermeni Lobisi'nin çekirdeği de ABCFMbaşta olmak üzere misyoner örgütlerce atılmış ve katliam ve soykırım iddiaları ilk kez bu tür örgütlerce ileri sürmüştür. Örneğin on iki milyon Hıristiyanı temsil ettiği söylenen Methodist Episcopal Kilisesi piskoposları Batı Virginya'da bir toplantı yapmışlar ve uzunca bir karar alarak bunu 6 Mayıs 1909' da ABD Başkanı'na göndermişlerdir. Mektupta "Asya'da yeni fanatik

patlamayı ve binlerce Hıristiyan'ın utanmazca katledilmelerini (!?) dehşetle ve pek derin bir üzüntüyle öğrendik." demişlerdir.

New Jersey eyaletinde, Amerikan Kiliseler Topluluğu Ulusal Konseyi'ne (National Council of Congragational Churches) bağlı çeşitli dini kuruluşlar, 14 Mayıs 1909'da toplanarak, Ermeni sorunuyla ilgili temennilerini ABD Başkanı'na iletmek üzere dört kişilik komite seçmişler ve Başkan Taft'a göndermişlerdir. ııı

Şenol Kantarcı, Ermeni Lobisi adlı çalışmasında bu konuyu tam bir vukufla işlemektedir. 1 12

ı ı ı Şenol Kantarcı, Ermeni Lobisi: ABD'de Ermeni Diasporası'nın Oluşması ve Lobi FaaliyeUeri, Ermeni Araştırmaları Dergisi, Sayı 1 . ı ı 2 Arka kapak yazısı: "Ermeni sorunu konusunda bugüne kadar Türkiye'de yapılmış olan hemen bütün çalışmalarda, sorunun ortaya çıkışındaki başaktörün Rusya olduğu teması işlenmiştir. . Acaba sorunun başaktörü gerçekten Rusya mıdır7 Amerikalı uzmanlar tarafından dahi hala tartışılan gizemli 1 1 Eylül sonrasında girdikleri Avrasya coğrafyasına ABD gerçekte yabancı mıydıJ Amerikalılar, Orta Doğu'ya ilk olarak ne zaman, nasıl geldiler ve ilk ilişkilerini kimlerle kurdular? Ermeni sorununun Amerikan politikası içerisinde yerini alışının öyküsünün anlatıldığı çalışmada Dr. Şenol Kantarcı; ABD'nin Doğu politikasını Ermeni sorunu siyasi ekseninde ortaya koyarken, ABD'de Ermeni toplumunun şekillenmesini ve gelişim sürecini, ABD'deki Ermeni toplumunun 1890'1ı yıllardan itibaren ABD Kongresi'nde başlayan Türkiye'ye, Türk

76


Misyonerin Soykırım Oyunu

Bugün artık Amerika'da cirminden çok büyük bir politik gücü olan Ermeni caiması vardır. Tanzimat ve Islahat Fermanlarmm İşlevi

Bu süreçte Tanzimat ve Islahat Fermanları, elbette çok büyük ölçüde emperyalist ülkelerin ve misyoner örgütlerin ve nihayet emperyalizmin ileri karakolu haline getirilen Yahudi ve Hıristiyan azınlıkların önünü açmış, hatta onlara imtiyazlı bir statü kazandırmıştır.1 13 Bunun da ötesinde Tanzimat'ın kudretli Sadrazamı Mustafa Reşit ile bazı misyoner örgütler arasında ilginç ilişkileri vardır. Osmanlı'da protestan misyoner örgütlerin hamisi İngiliz Büyükelçisi Lord Canning idi . Mustafa Reşit ile Canning arasında su sızmazdı. Öyleki Canning sayesinde Reşit Paşa da İskoç Mason Locası'na katılmıştı.

Paşa

Lord Canning

Söz konusu locanın logosu114

Reşit Paşa

imajına yönelik kampanyalarını, Ermeni sorununun ABD Kongresi'ndeki seyrini, yoğun olarak l 980'1i yıllardan itibaren Türkiye'ye yönelik yürütülen Ermeni lobi faaliyetlerini ve söz konusu lobinin ABD Kongresi'ndeki çalışmalarını ortaya koymuştur. Ermeni lobisinin diğer etnik lobiler -Yahudi, Rum ve son dönemde palazlanmaya/palazlandınlmaya başlayan Kürt lobileri- ile ne tür ittifaklar içerisinde yer aldığını gösteren Süleyman Demirel Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Kantarcı, Amerikan Kongresi'ndeki (Temsilciler Meclisi­ Senato) Ermeni tasarılarını ve anma konuşmalarını Amerikan Kongre zabıtlarını esas illarak analiz ederken, Amerikan Kongresi'ne Ermeni !asanları geldiğinde, ABD politikasının nasıl şekillendiğini ve ABD politikasına karşı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tepkisini değerlendirmiştir. 11 Doç. Dr. Abdülkadir Yuvalı, Ermeni İsyanlarında Misyoner Okullarınıİı Rolü (Yakın Tarihimizde Kars ve Doğu Anadolu Sempozyumu) 1 7-21 Haziran 199 1 . 1 1 1 Orhan Koloğlu, Tanzimat'ın liderleri masonluğu keşfediyor 14.3.2005 Sabah '

77


Ali Rıza Bavzan

Tanzimat'ı takiben, 1876 ve 1908 meşrutiy.et hareketleri ile 1878 Berlin Antlaşması Batılıların Osmanlı'ya müdahalesini daha da kolaylaştırmıştır. Buna karşılık Tanzimat, ülkenin gerçek sahipleri olan başta Türkler olmak üzere Müslümanları ise ikinci sınıf vatandaş konumuna indirmiştir. Zaten Tanzimat'ı da Batılılar bunun için dayatmıyor muydu? Dönemin yönetimi tarafından liberal ve modem bir rejimin Türkiye'de de kurulabileceğini Avrupa'ya göstermek amacıyla, Gülhane Hattı hazırlanarak 3 Kasım 1839'da ilan edildi. Gülhane Hattı Ga/hanede kınJal olunan Hanı Hümayun'un su...ıldJr '

Z6Şaban 1255/J Kasım 1839) Comleye malOm oldugu Qze"' DevleH allyemlzln bklayeH zuhurundan beru ah· kamı cemeı kura'nlye ve kavanlnl şer'lyeye kemaliyle riayet olundugundan sallanah senıwemızln kuweı ve mlkneı ve bllcomle tebaasının refah ve mamurlyeH roıbel gayete vosıl olmuş iken vozelU sene vıırdır ki gavalli moteaklbe ve esbabı moıenev· vlll\la mebni ne şer'I şerife ve ne kovanını mOnKeye lnklyal ve lmllsal olunmamak ha· seblyle ewelkl kuwet ve mamurlyet blltkls zııal ve fekre mubeddel olmuş ve halbukl kovanını şer'ly\/e lahhnda idare olunmıvan memılikln PlllldıırolımıvııcııQı vazıhıınıın bulunmuş olup tDlusu humayunumuz ruzu Hruzundan beru efkan hayrtyet Wrı mD· IQkonemlz dahi mocerret imarı memalik ve enha ve leıflhl ahali ve fukara kızıweı nl· flasına monhasır ve memalik! devlell ıliyemlzln mevkii cogrıflslne ve arazi\ monblle· sine ve halkın kabiliyet ve ısııdiı�anna nazara� esbabı IAztmeslne leşebbOs olunduQu halde beş on sene zarlında bllevflklhl talil suverl matluba hasıl olaaıgı uhlr olmagla ıvno lnayeH hazreti biriye \Hmal ve imdadı ruhanıweH cenabı pevgamberlye ıevessol ve \sllnal bine bundan boyle Devleti aliye ve memalik\ mahrusıımıuı hosno idaresi zımmında bazı kavınlnl cedide vH ve lesl&l IHım ve mOhlm gOrOnerek işbu kavınlnl muklezlyenln mevaddı esoslyesl dahi emnıveıı can ve mıhfuzlyell 112 venamusve mal 1 1. Tm1tpoo.tur, Olt l , t.4·7. Ahmet Rem, -.,, H•k"""'°" "'"'"'°"" Clıo 1, <233-237. INnbul 1924 1 15

Gülhane Hattı

Reşit Paşa'yı bu tantanalı reform programını ilana yönelten sebeplerin başında Batı'nın zorlamaları ve istekleri önemli yer tutmakta, ayrıca Avrupa'nın desteğini kazanma ihtiyacı dikkat çekmektedir. 116

"" Tam metnine TBMM'nin web sitesinden ulaşılabilir.

1 16 Tanzimat hakkında geniş bilgi ve tartışmalar için bkz. , Tanzimat'ın 150. Yıldönümü

Uluslararası Sempozyumu, Ankara: 31 Ekim-3 Kasım 1989, Ank.-1994, Türk Tarih Kurumu yay.

78


Misyonerin Soykırım Oyunu

Batılıların Osmanlı tebaası olan toplumlara uygulamış olduğu politikanın kısa zamanda başarılı olmasında, Osmanlı Devleti'nin kapitülasyon adı altında vermiş olduğu ticari imtiyazların rolü büyük olmuştur. 28 Şubat 1856'da Osmanlı Devleti, Avrupa Devletleri Topluluğuna girebilmek için İngiltere'nin telkinleri doğrultusunda Islahat Fermanı'nı ilan etti. Tanzimat Fermanı'ndan farklı olarak bu fermanla sadece Hıristiyanlara yeni haklar verilmiştir. Böylelikle Osmanlı Devleti Avrupalıların hoşnutluğunu kazanacaktı. Ayrıca Osmanlı Devleti'nin daha sonraki dönemlerde yapmış olduğu Islahat Fermanı onları bu emellerine biraz daha yaklaştırmıştır . 1856 Islahat Fermam hakkında bir misyonerin şu değerlendirmeyi yapar:

"Türkiye Müslümanları arasında yaygın yolunu açtı . " 1 1 7

çalışma yapmanın

Jslahat Fermanı /s/ahaıa dair taralı vek,/etl mutlakaya hitaben ballsı haffı hamayun ile muvaşşah şeref sadır olan fermanı l/ln/n suretidir.' 1 1 Cemaztyülahlr IZ72(28Şubat 1856) Bade! elkab, Malam olakl yedi müeyyedİ mülCıkAneme vedia! cenabı barl olen kAfleı sunufı te· beal şahanemin her cihetle temamll husul! saadeti h61i akdeml efkarı hayrlyet dlsorı padışahanem olarak cQlusl meymenet men'usı hamayunum gününden beri bu babda zuhura gelen hlmeml mahsusal şahanemin hamdolsun pek çok semeri millası meşhur olup mülkü milletlmlzln mamurlyel ve seıveH anbean tezayüt etmekle ise de Devleti aliyemlzln şanına muvafık ve mlleli müıemeddlne arasında bihakkın haiz oldugu mev­ kii 611 ve mohımme !Ayık olan halin kemale isali için şimdiye kadar vaz ve tesisine mu· vallak oldugum nlzamaıı cedidel hayrtyenln ez seri nev tekli ve tevsii matlubı modele! mahsubı padlşahanem oldugu halde umum lebal şahanemlzln mesaiyi cemile! ha· mlyet kAranelerl ve müHeflkl hassı bahlrOI ihlasımız olan düveli mulahhamanın hlm­ metü muaveneti hayrhahaneferl �rl olmak Ozere Devleti allyemlzln bu kerre blinaye­

iullahi!MIA haricen hukukı senlyesl bir kat daha teekl<üt eyled�lne ve bu cihetle şu asr

devleH aliyemlz için bir zamanı hııyrlyet lkllranın mebdei olacagından dahilen dahi sal­

lanatı senlyyemlzln ıezyldl kuwet ve mlknetlnl ve revabıh kalbiyeyl vatandaş! ile birbi­

·

m

rine merbut olon ve nazorı madalet esen müşllkanem de müsavi bulunan'kaflet sunufı ıebeal şahanemin her yQzden huoull temamll saadeti hal ve memalikl şahanemlzln

Islahat Fermanı 118

J . Richler. A History or Protestant Missions in the Neor Eant. Newyork 1990 s. 1 7 1 -

172. 1 1"

Tam metnine TBMM'nin web sitesinden ulaşılabilir.

79


Ali Rıza Bavzan

Bu süreçte iki önemli gelişme konumuz bağlamında kayda değerdir. • •

İlki Osmanlı'daki gayrimüslim teba arasında etnik ve dinsel temele dayalı ayrılıkçı eğilimlerin yaygınlaşması. İkincisi Hıristiyan Batı devletlerinin mezheplerine bağlı olarak gayrimüslim cemaatleri kendi himayelerine almaları.

Bu konuda özellikle 1 856 Paris Antlaşması, Hıristiyan Batı devletlerini garantör himayeci olarak Osmanlı'nın iç işlerine istedikleri gibi müdahale etmelerine zemin hazırlamıştır.119 İşte böyle bir bağlamda misyonerlik faaliyetleri doğrudan yıkıcı, bölücü ve ayrılıkçı bir strateji benimsemiştir. Hıristiyan ülkelerde yaşayan Müslüman azınlıklarla karşılaştırıldığında, Müslüman ülkelerde yaşayan Hıristiyan ve Yahudi azınlıkların konumu Tanzimat öncesinde de deyim yerinde ise paşalar gibi idi. Küreselleşme ve Avrupa Birliği sürecinde yaşadığımız gelişmeler tarihin benzeri değil mi? Amerikan vatandaşı Ermenilerin dokunulmazlığı

Arşivlerin de tanıklık yaptığı üzere Misyoner Örgütler, özellikle Osmanlı tebaasından olan Ermeni ve Rumları Amerikan vatandaşı olmalarını sağlayarak dokunulmazlık kazanmalarını sağlıyorlar ve böylece etkinliklerini pervasızca yapabiliyorlardı: Bahsi geçen dönemlerde Harput başta olmak üzere Anadolu şehirlerinden Amerika'ya yoğun bir göç olayı vardı. Bu göçlerin büyük bir bölümü siyasi maksatlarla yapılmaktaydı. Zira nedenlerin büyük bir bölümü Amerikan tabiyetine geçtikten sonra tekrar eski yerlerine dönüyorlardı. Bu yolla, Osmanlı Devleti'nin Amerika ile imzalamış olduğu 1830 tarihli ticaret anlaşmasının 4. maddesinde yer alan Amerikan vatandaşlarının Osmanlı makamlarınca mahkeme edilemeyişi hükmünden istifade ediyorlardı. 1 19 Azmi Özcan-Ş. Tufan Buzpınar, 'Church Missionaıy Society İstanbul'da Tanzimat, Islahat ve Misyonerlik' İstanbul Araştırmalan, İBŞBKİDB yay., İst.-Nisan 1 997, s. 63 vd.

80


M i syonerin Soyk ırı m Oyunu

Osmanlı Devleti de bu meseleye tabiyet değiştirenleri yeniden tebaalığa kabul etmemek suretiyle çözüm bulmuştur. Ancak Amerika'ya gidenler ister dönsün isterse dönmesin aşırı bir Osmanlı düşmanı oluyorlardı. Amerika'da kalanlar Türk (Osmanlı) düşmanlığını kendilerine sermaye yaparak, topladıkları paraları Anadolu'daki isyancı çetelere gönderiyorlardı. Bu ve benzeri uygulamalar hakkında Hariciye Nazm Sait Paşa nın Sadrazam Cevat Paşa'ya yazmış olduğu 19 Mart 1883 tarihli arzda '

"Harput'tan kaçarak Amerika ya giden ue orada Protestan papazlığı yapan Şişan 'rn faaliyetlerine" yer verilmiş ve göç olayının önlenmesi için

çareler aranmıştır.

Protestan misyonerler bir yandan Amerika'nın desteği diğer yandan da 1856 yılında ilan edilen Islahat Fermanı'ndan istifade ederek çalışmalarına hız vermişlerdir . 120

Perinçek ve C ivaoğlu arasmdaki bir tartışma

Burada Güneri değineceğiz.

Civaoğlu

ile

Doğu Perinçek

arasındaki tartışmaya

Civaoğlu, Ermeni meselesini Rusya'ya (daha doğrusu SSCB'ye) daha özelde Lenin ve Stalin'e fatura ediyor, bununla yetinmiyor, üstü örtülü olarak da, başta ABD olmak üzere Batılı ülkeleri temize çıkarıyordu.

ise Sovyet Hükümeti'ni daha özelde Lenin ve meselesinde Osmanlı ve Türkiye'den yana tavır koyduklarını belirtiyordu. Doğu Perinçek Stalin'in Ermeni

Perinçek için bir not: Rusya, Ermenileri kışkırtmadı mı?

Ancak Rusya-Türkiye ilişkileri bağlamında ele alınınca durumun hiç de Doğu Perinçek'in dediği gibi olmadığı ortaya çıkmaktadır. Örneğin hem Çarlık Rusyası hem de SSCB, Deli Petro'nun ünlü sıcak sulara inme projesinin bir gereği olarak hemen her fırsatta ülkemize yönelik ayrılıkçı, yıkıcı ve bölücü faaliyetlere destek çıkmıştır. Yakın "'" Yuvalı, aynı makale.

81


Ali Rıza Bayzan

zamana kadar Rusya'nın PKK'ya ve halen de Azerbaycan'a karşı Ermenistan'a verdiği destek bunun örneklerindendir. "Sıcak sulara inmek, Akdeniz ve Orta Doğu'da hakim güç olmak emelini, Anadolu topraklarını parçalamakla gerçekleştireceğine inanan Rusya, bu maksatla Ermenilerin . . . yaşadığı Erzurum­ İskenderun Hattı 'nı ele geçirmeye teşebbüs etmiştir. Böylece Rusya 'nın Osmanlı Devleti'ndeki Ermeni kiliseleriyle teması ve Ermeni terör unsurlarını desteklemesi başlamıştır. Doğu Anadolu üzerindeki emellerini, Çar'ın hizmetine giren Ermenilerin öncülüğünde gerçekleştirmeye çalışan, İran ile savaşlarında Ermenileri ön saflarında kullanan Rusya, 1 828 Türkmençay Antlaşması 'yla Doğu Ermenistan kendisine verilip, İran Ermenileri de bu birliğe katılınca, elde ettiği bu yeni güçle Osmanlı Devleti 'ne saldırmıştır. 1 829 'da yapılan Edirne Antlaşması'yla Rusya 'ya göç eden 40. 000 Ermeni, muhtar bir Ermenistan kurmak isteyince Osmanlı topraklarında bu isteklerini gerçekleştirmeleri için hamilik vazifesini yüklenen Rusya, bu defa Ermeni isteğini geri çevirmiştir. Böylece Devlet-i Aliyye 'nin sadık tebaası olma vasfını kaybeden Ermeniler; Çarlık Rusyası 'nda çoğu defa en tabii haklarına karşı dahi baskı ve zulümler görerek, bu ihanetlerinin cezasını çekm işlerdir. 1 877-1 878 Osmanlı-Rus Savaşı 'nda, Rusya 'n ın Anadolu 'nun bazı şehirlerini işgal ederek, buralardaki Ermenileri, bağımsızlık amacıyla Osmanlı Devleti 'ne karşı kışkırtması, Ermeni meselesinin başlangıcı olarak kabul edilebilir. " 1 2 1

Günümüzde Ermeni Meselesi'nde Rusya'nın politikası Avrupa Birliği Ve Amerika'dan farklı görünmüyor. Güncel gelişmeler de bu yöndedir.

121

İsmet BİNARK www.mfa.gov.tr/turkce/gruph/hg/hga/04.htm.

82


M i syo nerin Soykırım Oyunu SOYKIRIM S E RZE NİŞİ

B a ş b a k a n l ı k k a y n a k l a r ı n d a n e d i n ı l e n b i l g i y e göre E r d o ğ a n , Ru s y a De vlet B a ş k a n ı V l a d i m i r Puti n ve P o l o n y a B a ş b a k a n ı Alexa n d e t· K w a s n i e w s ki i l e v a ptı ğı görü ş m e d e E rm e n i s o y k ı rımı , i d d i alar ına i l i ş k i n s e r z e n i şte b u l u n d u . E rd o ğ a n , b u k o n u d a R u s y a Parlamento s u ' n u n alt k a n a d ı D u m a ' n ı n a ç ı k l a m a s ı ve P o l o n y a P arl a m e nto s u ' n u n a l d ı ıj ı k a rardan Türk i y e ' n i n d u y d u ğ u rahats ı z l ı ğ ı i l etti . E r d o ğ a n , "Bu k a rarl arla b i z l eri ve Türk h a l k ı n ı g e rçekten çok ıj z d ü n ü z . B u n l a r h u k u k ı temel lere d a y a n m a y a n i d d i a l ardır" d e d i . Erdoğan ile Puti n ' i n , i k i ülke a ra s ı n d a k i i l i ş k i l erin y a n ı s ı r a , D a ğ l ı k K a r a b a ğ soru n u n a i l i ş k i n Azerbaycan­ E rm e n i stan ıhtilafının giderilmesi içın k u r u l a n Minsk Grubu'nun çal ı şmaları k o n u s u n u da d eğ e r l e n d i rd i k l e ri b e l i ttild i .

10.05 2005 Sabah Gazetesi122 Civaoğlu için bir not: Amerika Masum mu?

Civaoğlu'nun ABD'yi temize çıkarmaya çalışan sözlerini ele alalım. Ne yazıyordu Civaoğlu: "Aşağıdaki satırların yazarı, İstanbul Robert Kolej 'in Müdürü Dr. Hamlin 'dir. Ermeni hareketinin başlangıç yıllarında, neredeyse yüzyıl önce şöyle yazmış: "Bütün Osmanlı İmparatorluğu 'nda oluşturulmuş Ermeni çeteleri, Türkleri ve Kürtleri öldürmek için fırsat gözeteceklerdir. Köyleri yakacaklar, dağa çıkacaklardır. O zaman Müslümanlar ayaklanacak, savunmasız Ermenilere hücum edeceklerdir. Rusya, insaniyet ve Hıristiyan medeniyeti namına Anado/u 'yu zaptedecektir. "

Cyrus

İşte Robert Kolej Müdürü olan Amerikalının bu gözlemleri daha yüzyıl önce tarihin gerçeklerine ışık tutarken, Amerikan Temsi/ci/er Meclisi Dış İlişkiler Komitesi 'nin Osmanlı Dev/eti 'ni "Ermeni soykırımıyla suçlayan " karar tasarısını kabul etmesi, siyasi körlüktür. " 1 23

'"" Hükümete yakınlığı ile bilinen Yeni Şafak Gazetesi'nde de haber böyle. 10 Mayıs 2005 '" 5 Ekim 2000 Larihli Milliyet gazetesi.

83


Ali Rıza Bavzan

Gün eri Civaoğlu

124

"Amerikan Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nin Osmanlı Devleti'ni "Ermeni soykırımıyla suçlayan" karar tasarısını kabul etmesi, siyasi körlüktür." diyor Civaoğlu; buna katılıyoruz, ama Amerikalılar Civaoğlu'nun bilgisizliği ile kafa bulmazlar mı? Birincisi bu sözler Hamlin'e değil bir Ermeni teröriste aittir. Robert Kolej'in kurucusu Hamlin, henüz 23 Aralık 1893'te Bostan Congreationalist Journal' de yayımlanan mektubunda bu sözü bir komitacının ağzından aktarmaktaydı . 1 25

1 24

www.bahcesehir.edu. tr/IMAGES/HABER/A238.jpg 1 5.02.2001 Zaman. Ayrıca bkz., William L. L..anger, The Diplocy of lmperiualism, New York-1968, 2. bası, s. 157 vd. " Bu devrimci Ermeni derneklerinin amacı, İstanbul'da Robert College'in kurucusu ve ilk yöneticisi Dr. Hamlin'in bir mektubunda , bütün çirkin gerçekliğiyle ortaya çıkmaktadır. Bu mektup, Baston Congregationalist Joumal'in 23 Aralık 1893 günlü sayısında yayınlanmıştır. Dr.Hamlin şöyle yazmaktadır: 'İngilizceyi Ermenice kadar kolay ve doğru konuşan ve devrimin ağzı çok iyi laf yapan savunuculanndan zeki bir Ermeni, Rusların Küçük Aso;a'ya girmelerine, bu memleketi ele geçirmelerine yol hazırladıklarını kesin olarak umduğunu anlatrnağa çalışmıştır. Bunun nasıl gerçekleşeceği sorusuna karşılık olarak da şöyle demiştir: ' İmparatorluğun her yerinde örgütlenen Hınçak Çeteleri Türkleri ve Kürtleri öldürmek, köylerini yakmak için fırsat gözetleyecekler ve sonra da dağlara kaçacaklardır. Bunun üzerine kuduran Müslümanlar, ayaklanarak savunmasız Ermenilere saldıracak ve bunlar öylesine bir canavarlıkla öldüreceklerdir ki, Rusya İnsanlık ve Hıristiyan uygarlığı adına- memleketi işgal etmek üzere, ileri atılacaktır.' Bu planın, tasarlanabilecek en insafsız ve en şeytanca bir plan olduğunu söylediğim zaman, bana, kılını kıpırdatmadan şöyle demiştir; 'Şüphesiz size böyle görünmektedir; fakat biz 12·�

·

84


M isyonerin Soykırım Oyunu

Anlaşılan Civaoğlu, Robert Koleji ve kurucusu Hamlin'in önce Bulgarların sonra da Ermeniler arasına fitne ve fesat tohumları ektiğini bilmiyor: " . . . Ermeni isyanları, XIX. yüzyılın sonlarına doğru gittikçe yoğunlaşmış ve sadece 1 889-1 896 yılları arasında 38 olay cereyan etmiştir. İsyanların, gerek fikri ve gerekse fiili olarak ortaya çıkmasında etkili olan sebeplerden biri ve belki de en önemlisi olan misyoner kolej/eridir. Belirli amaçlar doğrultusunda eğitim verilen ve bu doğrultuda şartlandırılan insanların yardımıyla Anadolu 'da kurulması hayal edilen Ermeni devleti, batılıların Anadolu üzerindeki sömürü emelleri için kullanılacaktı. Bu okullarda eğitilen isyancıların hamileri olan batılı devletler (İngiltere, Amerika, Rusya ve Fransa) Anadolu 'da açmış oldukları konsolosluklar aracılığıyla faaliyetlerini sürdürmüş/erdir. Öyle ki, sömürgeci devletlerin açmış olduğu bu misyoner okulları, Ermeni isyanlarının teorisinin hazırlanması, eylemcilerin yetiştirilmesi ve korunması görevini üstlenmiştir. Böylece misyoner okulları, Ermenileri tebaası olduğu ve yüzyıllardan beri birlikte yaşadığı Osmanlı devletine karşı yabancılaştırırken onları batılı ve bilhassa ABD 'ye yakınlaştırmıştır. Misyoner okulları, bir yandan Ermenileri yeni bir geleceğe doğru yönlendirirken, diğer yandan da çağın geçerli sömürü aracı olan manda rejimlerinin Anado/u'da kurulmasına zemin hazırlamıştır. " 126

Misyoner Patrick ve öğrencisi Halide Edip

Kurtuluş Savaşı sürecinde Amerikan mandasını savunanların daha çok Amerikan kolejlerinde okumuş olması kayda değer. Örneğin başlangıçta Halide Edip de Amerikan mandasını savunanlar arasında yer alıyordu. 10.8. 1919 tarihinde "Mustafa Kemal Paşa Hazretleri' ne" hitabıyla hmeniler özgürlüğümüzü kazanmaya kesin kararlıyız. Avrupa, Bulgaristan'da yapılan korkunç şeylerle ilgilendi ve bu memleketi kurtardı. Milyonlarca kadın ve çocuğun kirnlarıyla yükselecek olan bizim sesimize de şüphesiz kulak verecektir.' "(Blue Book, No.6 ( 1 896). s.39: aktaran Murat Bebiroğlu, Lozan Tutanakları, www.hyetert.com. ) 1 · " Yuvalı. aynı makale.

85


Ali Rıza Bavzan

başlayan dilekçesinde Halide Edip, "Biz İstanbul'da, kendimiz için, bütün eski ve yeni Türkiye sınırlarını içine almak üzere geçici bir Amerikan mandasını ehven-1 şer olarak görüyoruz." diyordu ve gerekçelerini sıralıyordu. Atatürk, Nutuk'ta Halide Edip'in bu dilekçesine de yer vermektedir.

Halide Edip Atatürk'le birlikte Marry Milles Patrick'in anıları127 Aslında garipsenecek bir durum yoktu, çünkü Halide Edip, Amerikan Misyoner Örgütlerin finanse ettiği ve profesyonel bir misyoner olan Marry Milles Patrick in yönettiği İstanbul Kız Koleji'nden mezundu . Zaten Patrick de Ermenilerin de dünden buna razı olduklarını vurgulayarak Amerikan mandasını bize layık görüyordu. '

128

127

Marry Milles Patrick. Bir Boğaziçi Macerası İstanbul Kız Koleji, 1871 - 1 924. İst.-2001 . Tez Yayınları 1'" Maııv Milles Patrick'in anıları için bk.z .. Bir Boğaziçi Macerası İstanbul Kız Koleji ( 1871 1 924). Tez yay. Amerikan mandasını öneren görüşü için bkz .. aynı kitap. s. 161 . "Amerikan Mandası İçin Propagandalar' hakkında Atatürk"ün Nutuk'ta verdiği bilgiler için bk.z . . www . kho.edu.tr/atasayfa/buynutuk/bolum03/index34.htm

86


M i syonerin Soykırım Oyunu Vatikan-Ermenistan Flörtü

Ermeni Soykırım iddilarını uluslararası arenaya taşıyan devletlerden birisi Vatikan'dır. Bu neclenle burada Ermeni kaynaklarına dayanarak Vatikan-Ermeni ilişkisinin tarihine değineceğiz. Coğrafi olarak birbirinden oldukça uzak olan Roma ve Ermenistan'ın ilişkileri tarihi geçmişi ve yoğunluğuyla oldukça şaşırtıcı. İki kültür ilk kez M.Ö. 1 . yüzyılda oluştu. Roma İmparatorluğu, Asya'da yayılma çabalarını sürdürürken başında Büyük Dikran'ın bulunduğu Ermeni Krallığı'yla karşılaştı. Büyük Dikran'ı yenen Pompeus ona onurunu ve topraklarını iade etti. Çok sonraları, 4. yüzyılın son döneminde. Roma ve Pers İmparatorlukları Ermenistan'ı aralarında paylaştılar. Bu paylaşım 66. yılında Roma İmparatoru Neron'un izniyle kurulan Arşaguni Hanedanı'nın sonu oldu . Krallığın parçalanmasından önce. 4. yüzyılın başlarında, Arşaguni Hanedanı Hıristiyanlık dinini resmen kabul etmiş ve böylece Ermenistan'la ilişkileri karşılıklı hale gelmişti. Ancak, iki uygarlığın 'Hıristiyanlık yolları' Ermenilerin 45 1 yılında toplanan Kalkedon (bugünkü Kadıköy) Konsili'nin İsa hakkında vardığı sonuçları kabul etmemesiyle ayrıldı. Dinsizlik olarak değerlendirilen bu tutum Ermenilerin Roma'yla ilişkilerinde fazlaca etkili olmadı. Ancak, bu 'yeni Roma' yani Kostantinopolis için geçerli değildi. Ermeniler vatansız kaldıkları V. ve VIII. yüzyıllar arasında Doğu Roma İmparatorluğu'nda hem devlet yönetiminde önemli görevler aldılar hem de Araplara karşı tampon bÖlge oluşturdular. O dönemde, Doğu Roma Papalı� · a bağlıydı. Papalık, IX . ve XI. yy'larda kurulan krallıkların hükümdarlarıyla ilişkilerini sürdürdü. Bu krallıkların Doğu Roma'ya dahil edilmesi ve ilk Türk akınları sonrasında, XII. yy'da Pakraduni Hanedanlığı döneminde Roma­ Ermenistan ilişkilerinde ciddi bir gelişme görüldü. Haçlı seferleri, Kilikya'ya yerleşmiş olan Ermeni beyleriyle, Suriye'de Latin Krallıkları kuran haçlılar arasında doğrudan ilişkilerin doğmasını sağladı. Siyasi ya da dini nedenlerle kimi zaman ilişkiler bozulsa da; iki tarafı birbirine bağlayan ortak çıkarlar 1 198'de yeni bir Ermeni Krallığı'nın (bu kez Ermenistan'ın dışında) kurulmasına yol açtı. Krallık Papalık'ın ve Batı Roma'nın devamı olan Kutsal Roma Germen İmparatorluğu'nun himayeleri altında kuruldu . Çarpıcı bir şekilde Ermeniler Batı'ya yakınlaştılar ve her alanda etkileşimleri çoğaldı: Önce Roma sonra da Avignon'daki Papalıkla diyalogları arttı, Avrupa devletleriyle diplomatik 87


Ali Rıza Bavzan

ilişkiler doğdu ve İtalyan site devletleriyle deniz ticareti yapılmaya başlandı (Cenova, Venedik, Piza, Floransa, Amalfi, Mesina ... ) . Tahmin edilebileceği gibi kültürel iletişim de kısa zamanda gelişti ve güçlendi. Leonardo da Vinci, Bocaccio ve Burchiello gibi pek çok yazarların eserlerinde, Ortaçağ'da 'Ermeni unsuru'nun İtalya'nın kültürel tablosunda önemli bir yer tuttuğunu görmek mümkündür. XIll. yy itibariyle misyonerler Ermeni Dünyası'na girdiler, Ermenileri Katolik mezhebine dahil etmeyi amaçlıyorlardı. XVI. yy' da son Ermeni Krallığı'nın önce zayıflaması, sonra da yıkılmasıyla, Ermeniler topluluklar halinde göç ettiler... Ermeniler de büyük şehirlere ve ticaret yolları üzerine yerleşirken Basilien Keşişleri de kurumlarını çoğaltıp ve Papalıkca tanınan bir statüye sahip oldular. Ermenilerin İtalyan mozaiğindeki varlıklarının en önemli kanıtı XIV. yüzyıldan itibaren Ermeni sanatçıların İtalya'nın çeşitli şehirlerinde yarattıkları minyatürlerdir. Bu minyatürler Batı etkisiyle Ermenilerin kendilerine has kültürlerinin bir sentezi niteliğinde. İlk Ermenice kitap 15. yy'da Venedik'te basılmıştır (Ermenilerin İtalya'daki Kalesi). Daha sonraları, Osmanlı ve İsfahan kökenli bazı büyük Ermeni ailelerinin Pers Krallığı'na yerleştikleri görülür. Bu ailelerin gelişi bölge ekonomisi açısından yararlı oldu. Aileler Venedik, Toska grandükleri, Savua Hanedanı tarafından desteklendiler, hatta Ermeni Kralı ünvanı aldılar. XVIll. yy'da, Katolik mezhebini kabul ettikleri için Asya'da hor görülen Mıkhitarist rahipleri Venedik'e yerleştiler. Üçyüzyıldan uzun bir süre Lido yakınlarındaki Saint-Lazarre Adası, Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşam savaşı veren Ermeni kültürünün korunduğu ve geliştirildiği bir merkez oldu. 129 III. bin yılla birlikte diğer misyoner örgütlerin yanı sıra Vatikan da Türkiye'ye yönelik olağanüstü bir kampanya başlatmıştır. Bu kampanyanın bir boyutu da Papa'nın Türkiye Ermenilere soykırım uyguladığını iddia etmesidir. Papa Türkleri Soykmmcı İ lan Ediyor

Milliyet Gazetesi Papa il. Jean Paul'ü.n Türkiye'nin soykırımcı olduğunu ima etmesi üzerine "Ermeni soykırımını tanıyan 80 yaşındaki Papa'nın beyni sulandı. " diye manşet atmıştı.

129 28.5. 1999 tarihli Agos gazetesi.

88


M i syonerin Soykırım Oyunu

Haberin ayrıntıları şöyle: Papa, "1914 yılındaki 1. Dünya Savaşı 'nı 1915 yılındaki olaylar başlattı " dedi. Katoliklerin ruhani lideri Papa 2. Jean Paul dün Vatikan 'ı ziyaret eden Ermenistan katoliklerinin lideri 2. Karekin 'le yayınladığı ortak açıklamada "Ermeni soykırrmı "nı tanıdığını ilan etti ve 1 915 olaylarının "20. yüzyıldaki sayısız kötülüğün başlangıcı " olduğunu ileri sürdü.

İki din adamının, St. Peter Katedra/i 'nde düzenlenen ayinden sonra yaptıkları ortak açıklamada şu ifadeler kullanıldı: "Ermeni soykırımı, şu korkunç olayların başlangıcı olmuştur: İki Dünya Savaşı, sayısız

' ;ıı Fotoğrafı aldığımız kaynak www.traditioninaction.org/RevolutionPhotos/lrnages/06l_Karekin_JPll_relic.jpg

89


Ali Rıza B avzan bölgesel çatışmalar ve milyonlarca inananın hayatına mal olan, planlı imha kampanyaları. " 80 yaşında olan Papa ile 2. Karekin'in ortak açıklamalarında maddi yanlış da yaptıkları görüldü. Birinci Dünya Savaşı 1 91 4 'ün ağustos ayında başlamış olmasına rağmen iki din adamı, "soykırım " olarak tanımladıkları 1 91 5 olaylarının, Birinci Dünya Savaşı 'nın da habercisi olduğunu söyleme yanlışına düştü. "131

Papa'nın Türkleri soykırımıcı ilan ettiği tarihten kısa bir süre önce Eylül 2000'de Kültür Bakanı Talay'ın Papa'nın Aziz İlan Edildiği Vatikan'daki Törene katıldığını 132 Papa'nın Türkleri soykırımıcı ilan ettiği tarihten kısa bir süre sonra da Aralık 2000'de yine Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın öncülüğünde bizimkilerin Papa 13. Jean'ı Aziz İlan Eden bir tören düzenlediklerini not etmeliyiz. Buna karşılık Papa için Avrupa Birliği sürecinde önemli olan Türkiye'deki Müslüman Türklerin değil Hıristiyan azınlıkların durumudur. Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün bülteninden izleyelim: "Joh n Pau/'un, Türk piskoposlara hitaben yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik arzusunun, ülkede yaşayan Hıristiyanlara verilen önemle bağlantılı olduğunu söylediği kaydedilmekte ve halen Türkiye'nin 65 milyon nüfusunun yalnızca 1 00 bin kadarının Hıristiyan olduğuna dikkat çekilmektedir. " 133

Dünya Kiliseler Birliği Soykırım Oyununda

Dünya Kiliseler Birliği'nin soykırım söylemleri konusunda Vatikan'dan bir farkı yoktur . Protestanlar ile Fener Rum Patrikhanesi'ni ve Süryaniler gibi diğer Doğu Hıristiyanlarını bir çatı altında buluşturan Dünya Kiliseler Birliği Türkiye'yi soykırımcı ilan etmiştir. ı:n n2

1 1 Kasım 2000 tarihli Milliyet gazetesi. Bakan Talay, böyle bir dini törene Türkiye'den katılan ilk resmi kişi. m AP'nin "Papa: Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne Üyelik Arzusu Hıristiyanlara Verilen Önemle Bağlantılı" başlıklı haberinde, Vatikan'da Papa ile bir araya gelen Türk piskoposlara yaptığı konuşma. www.byegm.gov .trNAYlNLARIMIZ/Avrupabirligi/2001/02/20x02x2001 .htm. 20/02/2001 ANKARA, 20/02(BYE)

90


M isyonerin Soykırım Oyunu

Con1111�ınor01ıioıı of tlu: Arnı�nian Gt>ııocide Lı:·rrı· ıo H.h·. JC.ır"·ki11 i. CathrJ/i::()t af . -lii An!�'rHimu m . d !o h·.E. ıh� LA:ıı.11; Tt1111u, / " . .J.�ri/ 1 O<JJ. Youı

Yotl[

Holiuc••,

Emincncc,

rhis pcriod of Hoh· \'\"cck "·hen Clui s tiaos puY in anticıpatioıı of rhc oi ,lcsm Chı:ist aııd Hi• rc sunec tio n, our rhoughts are wirh rhc :l.uncni2ıı pcoplc wlıo'c hisron- lı°' betn a comranr ıno,·cmcnr froın su ffeıing to hop•. iroııı Duriııg

Cıo»

cross ro r�sı.ıaect.ı.on. Tiıis

,·•ar

rh•

coınıl\emorote th•

Arı:1enian

SOtl:

C ouııcil of Churche; �·ights h:'� on v�riou!

pcople

in

.-\ untııia

and

.ıı

o>er

ıhe

:\nuinrsal": . of rhe .">mıeııiaıı Geııocick Tlıe

d�:u sta.nd for iustice and htun�ıı tht' wor!cl co.n11nt11ı.if}' oi . . rht rrngic ı:ll� ;,tcre of oııc-and-a-half million .'ı.rmeıı..i aııs iı.ı Turkc'" aııcl ıhe deponatio:ıs oi anotheı blf millioıı irom ıhcu hisroric hoıncbncl ar rhe begınııing or' ılı.is c�:ımp:''. Thc \\'CC has •ho .racecl th•t che " publıc recognition of tlıo'e C\"tım is f!'S�('ıui�l nı oıdrt thar thtT do not con ti ıı ue to r!ıgeude.r �-iolenr a.n� of ıetııbnr.i..o n, �ııd that th:.o;.ıgh ırnırmb�ıing thr histo1·.r of tht"' .'\1mrııia11 peoplt- od:t"ı pt-oplt"� 1�1ight bt" spaı:rcl a sı:n:b.r far�". Rt-crntly, when rxpl'essing ıtı: conce-rn foı· ı:prooted people, rhe \\'CC stared "the pre>ence of nprnoıc<i peop!e m tl:e:r ı:ıiclst rrrn.ınch d!tıı·chr-'3 o f rhrır ı:ocatıoıı and of rhr po,_\·e,ial and t'n.rıgıZli.lg ınl"'s�agt" ot the coıııitıg Kingdoı:ı tlıar is o b s cured aııd o•:erslıodo·"·ed bv rhe realitıes oi ııııustice ''"c\ oppıe,.ion. of marginalizatioıı and exdusion. of clrstıt<cr:on aad \\';lf - of sin aud vmlencl!' .ıga.iıı�t lnur.ıuı br!.ngs, other crrı:ttiue :, :.ı:ıd the e;.uth .-- The pıc•eace oi tlı• .\rmcııian Chuıch aııd people ia diasporn j, a concrete ex;1ınple oi ;\il 11prooıed people who coııtiııue' ro scn-i,e. \\.ith

thi�

in �ccord2ııc�

t\"İth

\\'odd

\\'odd

its

ocr2sions r�nıindrd

lf!'ttrr wt tx pres!! to

�o!ıcl.uı�- nf:�rıı;�ııg nt the rnıntı

tiın r

yo:t

ıh� Gospd of hope for oll people Ciuis.t, in his death and ıe�uırectiou, chuı:ches L,·e the.i.ı YOCi'ltioıı .u, ı·ia.hle uıdı;sive ccıınımııı.itics, accoınpom·ing up rooted ptople. shariııg in rheir lıope mifcriııg aııd pro,·idi ng space foc rlıcm." :\!ay the mcmon' of ehe :\nnenian marn·rs becomc for rhc Arınenian Clmrch the peoplc a so mc e of reıı•""ed hopc, faıth and vısion.

"proclo:nıing 111 JrHıs

aııd

aııcl

ond

conctrıı �nd foı j ;,ı sti ce .. \�· r btlie\'t- tlı:.ıt and remeınbcring rhe comınuıı..i on

and to yonr pcıopltı otır

ouc co1nnıitn1ent

YOll!S

iıı Chrisc,

Konrad Raiscr

General Seccetal\'

Dünya Kiliseler Birliği Soykırım Oyununda 134 ı:� Bkz .. Commission of the Churches on lnternational Affairs of the World Council of Churches Ecumenical Centre P . O. Box 2100 150, route de Femey 1 2 1 1 Geneva 2 Switzerland www.wcc-coe.org/wcc/what/internalional/churches-in-ia-1995-98 .pdf

91


Ali Rıza B avzan

Dünya Kiliseler Birliği, Erivan'daki Ermeni Anıtı'nda 135

135

Bkz., www.wcc-coe.org

92


M i syonerin Soykırım Oyunu

il. BÖLÜ M

RUM-PONTUS SOYKIRIM OYUNU

Girişte de belirttiğimiz gibi Yunanistan, Ermenilerin izinden giderek Türkiye'yi Küçük Asya'da Rumlara, Karadeniz'de ise Pontuslulara soykırım uygulamakla suçlamaktadır. Yukarıda zikrettiğimiz MGK raporunda belirtildiği üzere Yunan Parlamentosu 1994, 96 ve 99'da Türkiye'ye yönelik olarak: • • •

19 Mayıs günü Pontus soykırım günü, 24 Nisan günü Ermeni soykırımı günü, 14 Eylül Küçük Asya soykırım günü olarak ilan etmiştir.

Amerika'daki Rum Lobisi de Ermenilerle ve PKKlılarla işbirliği halinde bu yönde propaganda yapmaktadır. ''ABD 'de Türkiye aleyhinde faaliyet gösteren lobi ue kuruluşlara yenileri ekleniyor. 1 9 Mayıs 'ın sözde Rum-Pontus soykırımını anma günü olduğu iddia edildi. Rum-Pontus kökenli olduğunu belirten bir kuruluş, Atatürk 'ün Samsun'a gitmesiyle sözde soykırımın başladığını ue 700 bin ifa 1 ,5 milyon kişinin yerinden edildiğini ya da katledildiğini iddia etti. Türkiye'ye karşı faaliyet gösteren Ermeni ue Rum-Yunan lobileri ABD 'deki en örgütlü ue finansal açıdan en güçlü lobilerin başında gelmektedir. Bu iki lobi, bölücü terör örgütü PKK ile bağlatısı bulunduğu ifade edilen kuruluşlara da destek veriyor. " ı36

1

" 18 Mayıs 1 999 tarihli Hürriyet gazetesi. '

93


Ali Rıza Bavzan

Bu faaliyetlerin nihai amacının elbette Ermeni Soykırım iddialarında olduğu gibi önce tazminat sonra da toprak talebinin olduğunu belirtmeliyiz. Örneğin birçok Rum ve Pontuslu Trabzon merkez olmak . üzere Rum-Pontus Cumhuriyeti kurma hayalleri ile yaşamaktadır. 137 Bu amaca yönelik olarak kurulan onlarca demek vardır. Yunanistan, soykırım oyunun yanı sıra Türkiye'ye yönelik olarak Pontusçuluk propagandası yaptığı da artık kamuoyunun malumudur . Pontusçuluk propagandasında kimi devşirmelerin de birer lejyoner (paralı asker) olarak Yunan çıkarları adına hizmet verdiğini de belirtmemiz gerek. Yunanistan. dışardan iftira kampanyaları ile içerden de lejyonerlerin propagandaları ile Türkiye'yi kıskaca almaya çalışmaktadır. Bugün Trabzon merkez olmak üzere Doğu Karadeniz'de Pontus kültürünün yeniden canlandırmak ve etnik kökenlerin birer ayrılıkçılık vesilesi haline getirmek için hem misyoner örgütler hem de başta Yunan olmak üzere yabancı istihbaratçılar aktif olarak görev yapmaktadır. Bu istihbaratçılar arasında, Abdullah Öcalan'ı Atina'dan Kenya'ya götüren ve korumasını üstlenen Yunan ajanı Kalenderides'in de yer alması ayrıca dikkate değer.

Yunan Gizli Servisi EYP İstihbaratçı Binbaşı Sava Kalenderides Kenya yolunda Öcalan ile birlikte. rn Bkz., Murat Sertoğlu, "Trabzon Bölgesinde Rum-Pontus Cumhuriyeti Kurulması Faaliyetleri" , Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, Haziran 2000, sayı: 14, s. 56-60

94


M i syonerin Soykırım Oyunu

Yerli işbirlikçilerse işin cabası; bir örnek olarak Vahit Tursun'dan söz edebiliriz. Vahit Tursun , internetteki web sitesinde Türkiye'ye karşı Pontus PKK'sı ağzıyla saldırmaktadır. l!l

11<111.-

t)t"'ı

HRI

f Ahmıt f

N "°' 'I>

prnjK t

fwelr'Sıı�fDouın ..nı�j Mtu cııJ·ıxrovıı

iı·:ııa "."l'P"'""

�r-wtcr.'�

İ

ırov ııuxı \

U!>:MJt" fı:anldıl us ltusday, 2:3 Febıuary Z006

ıınopuı

ANAZHTnm..u: MIA TA YfOTHTA

�,�,,\ t.3t•"f$ iı ·.1,,r:ti<er ..,.:ff· U:/. J'.te+: ı ..<n·:�!'l'ıe;ıı:� ; · ,,,t.ıkl P�·"•'• tıo·•d t.rr.l'ır.·e� it�ıııt:J�«

rov

Vahit Tıırsıııı (*)

novto�· Eıi�ı::tV O� novto�. eııputu /..t�ıı' Ioeıı� "/Ul ııcı� ırou mm•••• �tpouııt: to v<iıuıu ııı� \'CJ. ci.vcn tt01. nuvırııç ci.vut ,, � C C T§i\ 114 1 öp opqıı ı ıJ;qı ıcm cı.ır6 ı.ıôvıı ıııç. Kciırouıı. öııco� oirı:E ''''"'' 0t).oııv \'Cl ıııv CJKOÜOOIJV.

Vahit Tursun Helenik Araştırmalar Ağı'nda aktif rol almış görünüyor. 1 38 Ömer Asan gibi kimi yazarlar ise, Pontusçuluğu kültürel olarak savunduklarını ileri sürüyor. "Pontos Kültürü" 139 adlı kitabında. Asan 'ın kitabı tahmin edileceği olarak Yunanca'ya da çevrilmiş. (6)

....

)j;'1-.,."1lOS

.r ' '

'

'\.JJ �

t\ ı.ı

ı

r

rı " u

''Pontos Kültürü" ve aynı perspektifte bir öykü. İlki Belge Yayınları'nda ikincisi Heyamola Yayınları'nda çıkmış. 1 40 . Organizasyon un merkezinin Amerika olması ayrıca dikkate değer. HR-Net Group Hellenic Resources lnstitute. ine. P.O. Box 3809 1 2 Cambridge. MA 02238, U.S.A. ı:·ı 2. bası. İst. -2000. Belge Yay. Kitabın ismi bile mesaj veriyor: Türkçe telaffuz olan Poııtus yerine Pontusçuları gibi Pontos tercih edilmiş. 1"

95


Ali Rıza Bavzan

Ocak 2002'de medyada çıkan tartışmalarda, kitabın aslında Yorgo gibi Yunanlı Pontusçu profesörler tarafından yazıldığı iddia edildi. Gerçekten Açık Öğretim İş İdaresi'nden mezun olan ve Hulki Cevizoğlu'ni.ın yönettiği Cevizkabuğu programındaki tartışmalarda kitaptaki tezleri hemen hiç savunamayan hatta bu yüzden programı terk etmek zorunda kalan Ömer Asan, Tarih, Antropoloji ve Filoloji'de uzmanlığı gerektiren bir kitabı yazacak bilgi birikimine ve kavrayış gücüne sahip olduğunu kanıtlayamadı. Söz konusu programdan sonra İstanbul DGM'nin kitap hakkında toplatma kararı verdiğini medyada yer aldı. Andreadis

.....

Yorgo Andreadis'in "Gizk-Din Taşıyanlar" adlı kitabı Belge Yayınları arasında çıktı. 141

140 Ömer Asan'ın fotoğrafını aldığımız kaynak hıtp://en.wikipedia.org/wiki/3C3396mer_Asan ı4 ı Yayınevi kitabı şöyle sunuyor: "İnan ı lmaz sürprizlerle doludur Anadolu coğrafyası. Müthiş bir kültür ve insan zenginliği · bir arada yaşar. Klostoi Yunancada, Tenesur ise Osmanlıcada din değiştirenlere verilen addır. Anadolu'da bu konuda da çok değişik örneklere rastlanır. Yorgo Andreadis bu kitabında da. yine "sözel tarih'" yöntemi aracılığıyla Karadeniz'in daglık yörelerinde yaşanmış hiç bilinmeyen bir öyküyü anlatıyor. Bu öyküde Gümüşhane yöresinde binlerce yıl madencilik yapmış olan Kromnililerin trajik yaşamını bulacaksınız . . . "

96


M i syonerin Soykırım Oyunu Amerikan Misyonerlerinin Pontus Davası

Pontus Meselesi, 1830'da Yunanistan'ın bağımsızlığı ile sona eren Yunan İsyanı ve bu isyanı yönlendiren Megali İdea (Büyük İdeal)in bir parçası olarak ortaya çıkmıştır. Fener Rum Patrikhanesi'nin büyük çabaları sonucu 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren iyice kökleşmiştir. Bu bakımdan Pontus Meselesi'nde hem Yunanistan hem de Fener Rum Patrihanesi faktörünü birlikte değerlendirmek gerekir. İlk olarak Amerikan Board misyonerlerinin 1851 'de gelip istasyon açtığı Merzifon'da, misyoner eğitiminin temelleri 1865'te atılmıştır. 1883'te Charles Chapin Tracy başkanlığında, hepsi Ruhban Okulu öğretim kadrosunda yer alan George F. Herrick, John F. Smith, Edward Riggs Anadolu Koleji'nin esasını teşkil edecek olan Harbinger Yüksek Okul u nu dört erkek öğrenci ile açmışlardır. Bu okulda verilen eğitim ve buradan mezun olan öğrenciler, 8 Eylül 1886'da, herhangi bir binası, kampusu ve donanımı olmayan Merzifon Anadolu Koleji'nin eğitime başlamasının temelini teşkil etmişlerdir. Açılan bu kolejin kuruluş sözleşmesi Amerika'da Massachusetts Eyaleti'nce 14 Mart 1894'te onaylanmasına rağmen, Osmanlı hükümeti tarafından bir fermanla Amerikan okulu olarak resmen kabulü 14 Nisan 1899'da mümkün olmuştur. Başka deyişle kolej yıllarca ruhsatsız/korsan olarak faaliyet göstermiştir. '

1908' de okulun hocalarının yardımıyla Pontus adlı dergiyi de aynı dönemde yayınlamışlardır. Rum öğrenciler verilen eğitimin yanı sıra, okuldaki çok zengin ve çeşitli sosyal ve kültürel faaliyetlerden de yararlanmışlardır. Bu faaliyetlerin en önemlisi, okulda ders veren misyonerlerin de desteği ile, öğrenciler tarafından kurulan kulüplerdir. Rum öğrenciler, 1904 yılında Pontus Kulübü nü yine aynı yıl Yunan­ nü ve 1907 yılında da Rum İrfan Kulübü'nü kurmuşlardır. Bu kulüpler sadece okulda kayıtlı Rum öğrencilere hizmet etmekle kalmamış, Amerikan Board misyonerlerinin, okulun tatil olduğu dönemlerde bizzat ev ev dolaşarak, Hıristiyan Ermeni aileleri arasında yaptıkları gibi, Rum ailelerine hizmet ulaştırma gayretlerini, kış aylarında düzenledikleri gece eğlenceleriyle desteklemişlerdir. Bu gecelerde yöredeki Rum halkına da ulaşmayı, onların da ilgisini ve desteğini çekmeyi başarmışlardır. Rum İdman Kulübü

'

'

97

,


Ali Rıza Bavzan

Merzifon Anadolu Koleji çatısı altında faaliyet gösteren bu kulüpler, Rum öğrencilere, okulda verilen eğitim yoluyla aldıkları teorik bilgileri uygulamaya koyma imkanı sağlamıştır. Uygulama alanlarından en hareketlisi Pontus Kulübü olmuştur.

Merzifon Amerikan Koleji'ndeki Pontus Kulübü Albümünden

Merzifon Anadolu Koleji'nde kurulan Pontus Kulübü, 1908'den itibaren yeni şubeler açılarak genişletilmiştir. Samsun'da Müdafa-i Meşruta ve daha sonra da Mukaddes Anadolu Rum Cemiyetleri'nin kurulmasıyla başlayan genişleme sürecinde, Batum'dan İnebolu'ya kadar, Karadeniz bölgesi içerisinde birçok şubeler açılmıştır. Pontus Cemiyeti bir taraftan Anadolu'da teşkilat çalışmalarını genişletirken diğer taraftan da Yunanistan'da kurulmuş olan Asya-yı Suğra Teşkilat-ı Merkeziyesi (Küçük Asya Merkez Teşkilatı) ile de işbirliği ıçıne girmiştir. Her ne kadar Rumların bu şekilde teşkilfülanmalarının amacı, Merzifon Amerikan Koleji bünyesindeki Pontus Kulübü başkanının "vatanın değişik yerlerinden gelip eğitim gören, bu okul içerisindeki öğrencilerin birbirlerine karşı yakınlaşma ve kardeşliğini sağlamak ve eğitim ve öğretim sayesinde onların ruhi ve bedeni kuvvetlerini olgunlaşma gayesine sevk ve ulaştırmaktan ibarettir. " diye açıklansa da, aynı 'yazıda kullanılan "yaşa Yunan, yaşa kurtuluş" ibareleri asıl amacın Pontus olduğunu göstermektedir.

98


M i syonerin Soykırım Oyunu

Bu dönemde Pontus'un sınırları oldukça geniş çizilmekte idi: Trabzon, Giresun, Ordu, Canik, Sinop, Gümüşhane, Karahisar-ı Şarki, Tokat, Amasya, Çorum ve Yozgat sancaklarını, Erzincan sancağının Refahiye ve Kuruçay kazalarını, Kastamonu vilayetinin Tosya ve Taşköprü kazalarını tamamen; Erzurum vilayeti, İspir ve Bayburt kazalarını; Sivas vilayeti, Koçgiri (merkez) , Hafik, Yenihan ve İnebolu kazalarını kısmen içine alan bölge. ı. I·:

.�

il

o

'-

·ı

()

/

i

X A P T H :!:

<' O NTOY

Pontusçulara göre Pontus Haritası142 Merzifon Anadolu Koleji'nde Pontus Kulübü tarafında bu gelişmeler yaşanırken, kendi ifadeleriyle amaçları hemcinslerini Yunanlılığa has bir surette terbiye etmek olan Rum İrfanperver Kulübü ve Pontus İdman Kulübü faaliyetlerini aynı çatı altında yürütmek için kendilerine yeni bir merkez aramaya başlamışlardır. Kutsal savaşlarını daha serbest ve daha uygun bir kanala yöneltebilmek için yeni bir merkezin sağlanması kesin olarak gerekmektedir. Bu yeni merkez de, iki derneğin arzuları üzerine Merzifon Anadolu Koleji tarafından bağış yoluyla bir arsa verilmesiyle sağlanmıştır. Arsanın temininden sonra, bu arsa içerisinde bir binanın kurulması için yardım toplanması girişimleri başlatılmıştır. 1909'da başlayan bu hareketin amacı, bu iki kulübe iyi bir düzen ve tertip vererek, Pontus Cumhuriyeti'ni kurmak için Türklere '" www.pontos. org/images/maps/a-pontos-1 50.jpg

99


Ali Rıza B avzan

karşı isyan eden Rum çetelerinin teşkilat altına alınmasını sağlamaktır. Ancak 1914'te Birinci Dünya Savaşı'nın başlaması üzerine Rumlar, Merzifon Anadolu Koleji'nde yürüttükleri bu çalışmaları, 10 Mayıs 1916'dan itibaren bir süre askıya almak zorunda kalmışlardır. 5 Mayıs 1916'da Sivas, Erzurum, Trabzon, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ vilayetleri ve Canik mutasarrıflığına gönderilen bir yazı ile savaş nedeniyle okul ve hastahane gibi orduya lazım olan müesseselerin kullanmasının gerekliliği vurgulanmış, bu gereklilikten dolayı vilayetler dahilindeki Amerikan müesseselerinden asker iskanı ve hastahane ittihazı suretiyle istifade edilmesi için, bu kuruluşlarda bulunan Amerikan vatandaşlarının vilayet dışına çıkarılarak, İstanbul'a gönderilmeleri istenmiştir. Bu yazı üzerine 10 Mayıs 1916 tarihinde Merzifon'daki Anadolu Koleji yetkililerine, kolej ve hastane binalarına, asker iskanı ve hastane olarak yararlanmak için askeriye tarafından el konulacağı tebliğ edilmiş, Merzifon Anadolu Koleji'nde bulunan Amerikan vatandaşları şahsi eşyalarından arzu ettiklerini beraberlerinde, arzu ettiklerini de Kolej müzesinde Osmanlı hükümetinin himayesine bırakarak 16 Mayıs 1916 tarihinde İstanbul'a hareket etmişlerdir. Böylece bir müddet Merzifon Anadolu Koleji'nin faaliyetleri askıya alınmıştır. 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Mütarekesi'nin imzalanması Anadolu'da Rumları tekrar umutlandırmıştır. Merzifon Anadolu Koleji'nin savaş nedeniyle kapatılmasından sonra burada kalan Mr. ve Mrs. Getchell, Miss Willard, Miss Gage ve Miss Zbinden, Mütareke'nin imzalanmasından sonra tekrar okul binalarını faaliyete geçirme çalışması içine girmişlerdir. Bu arada 16 Şubat 1919'da Yakan Şark Muavenet Heyeti (Near East Relief) , New York'tan İstanbul'a doğru yola çıkmıştır. Bu heyetin beş üyesi Amerikan Board'ın Merzifon istasyonunda çalışan misyonerlerden teşkil edilmiştir. İstanbul'a gelen Heyet'in Mr. Pye başkanlığında Merzifon'a tayin edilen üyeleri 14 Mart 1919'da buraya ulaşmışlar ve Merzifon Anadolu Koleji binalarına yerleşmişlerdir. Hemen ardından 30 Mart 1919'da akşam vakti Samsun'dan Merzifon'a gelen atmış kadar İngiliz askeri de Merzifon'u işgal etmiştir. Merzifon'u işgal eden İngiliz kuvvetleri, Kara Mustafa Paşa İlkokulu'nu karargah yapmışlar ve 28 Eylül 1919' a kadar burada kalmışlardır Askerlerin başında bulunan Solter ismindeki İngiliz subayı ve arkadaşları Amerikan Koleji öğretmenlerinden, aynı zamanda Yakın Şark Muavenet 1 00


Misyonerin Soykırım Oyunu

Heyeti üyelerinden Mr. Getchell'in evinde misafir olmuşlardır. Ertesi günü sabah otomobille hükümet konağına giden Solter, hiçbir makamı dikkate almadan ve kimseye haber vermeden Osmanlı bayrağını indirerek İngiliz bayrağını asmış ve kaymakamlık odasına girmiştir. Rumları harekete geçiren bütün bu olaylar, Dokuzuncu Ordu Kıtaat Müfettişi Mirliva Mustafa Kemal'in de dikkatinden kaçmamış ve 5 Haziran 1919'da Harbiye Nezareti'ne, Merzifon'daki İngiliz subayları ile Amerikan memurlarının gerek Merzifon ve gerek Gümüşhacıköy kazası Rumlarıyla pek sıkı bir münasebette bulunduklarını, bu münasebetten dolayı da Rumların çok yüz bulduklarını, bu gelişmelerin göz ardı edilmemesi gerektiğini rapor etmiştir. Bu gelişmeler yaşanırken 6 Eylül 1919'da kapılarını yeniden açan okul binaları, bu dönemden sonra eğitim faaliyetlerinin yanı sıra hem bölgede yürütülen komitacılık teşkilatının merkezi hem de silah deposu olarak kullanılmışlardır. Üçüncü Ordu Müfettişi Mustafa Kemal tarafından 10 Haziran 1919'da Havza'dan Harbiye Nezareti.ne yazılan şifrede Merzifon Anadolu Koleji'ne eşya sandıkları getirildiği, Üzerlerinde Ottoman American markalarının görüldüğünden bunların silah olabileceğinin tahmin edildiği ifade edilirken, Merzifon' da komitacılık teşkilatıyla uğraştıkları zannedilen dört İngiliz zabitinin Amerika Koleji'nde toplanmasının, koleji müzakerat ve teşebbüsat merkezi kabul ettikleri şüphesini uyandırdığı beyan edilmiştir. 3 Temmuz 1919 tarihiyle gönderilen yazıda ise artık şüpheler yerini gerçeğe bırakmış ve Merzifon'da Amerikalıların ve İngilizlerin sıkı bir münasebet içinde oldukları ve işbirliği yaptıkları, koleje Samsun üzerinden sandıklarla Kolejin eşyası namıyla eşyalar geldiği, yapılan tahkikatlar neticesinde bunların silah olduğunun anlaşıldığı rapor edilmiştir. lngiliz askerleri, Anadolu Koleji'ndeki misyonerler ve Rumlar arasındaki bu sıkı münasebet, ilerleyen aylarda farklı bir boyut kazanmıştır. Anadolu'da Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkışından itibaren, siyasi arenada Türkler lehine büyük ilerlemeler kaydedilmiş ve 9 Aralık 1920 tarihinde 3. Kolordu'nun lağvedilmesiyle kurulan Merkez Ordusu, Karadeniz kıyısında, Pontusçuluk hareketine karşı etkili tedbirler a_lmaya başlamıştır. Tokat'la Lazurus adlı bir Rumun evinde yapılan aramada Pontus ibareli belgeler, Merzifon Anadolu Kolejleri adıyla Kantarcıoğlu tarafından yazılmış beş broşür, Pontus okulları ile Merzifon Amerikan 1Ol


Ali Rıza Bavzan

Koleji'nin birleştirilmesine dair Amerikalılarla ortaklaşa yapılan bir yönetmelik ele geçirilmiştir. Lazurus'un evinde ele geçirilen belgeler, Merzifon Anadolu Koleji üzerindeki dikkatleri bir kat daha artırılmıştır. Bu arada Kolejde faaliyet gösteren Rumlar da gelişmelerden kaygı duymaya başlamışlar, faal haldeki Pontusçuların tevkif edilmeye başlanması üzerine de, Anadolu Koleji'nin Türkçe öğretmeni Zeki Efendi'yi, ihbarda bulunduğu zannıyla Kolejin aranmasından iki gece ewel öldürmüşlerdir. Zeki Efendi'nin öldürülmesi, Ankara Hükümeti'nin dikkatlerini bu kolej üzerinde yoğunlaştırmış ve Merkez Ordusu'na Merzifon'da bulunan Amerikan müesseselerinde arama yapmak için izin verilmiştir. 16 Şubat 1921 tarihinde Merzifon Amerikan Hastane ve Koleji, Beşinci Fırka Kumandanı dahi hazır olduğu halde aranmıştır. Aramalar sırasında silah ve cephane bulunamamış ise de Kolej dahilinde 1904 tarihinde kurulduğu tespit edilen Pontus Kulübü, yine aynı yıl kurulmuş olan Yunan-Rum İdman Kulübü ve 1907 yılında kurulan Rum İrlan Kulübü'nün varlığı tespit edilmiştir. Pontus Kulübü'nün nizamnamesi, mühürleri, Yunan bayrakları, kurulması düşünülen Pontus Cumhuriyeti'nin sınırlarını gösteren ve üzerinde Pontus yazılı harita, fotoğraflar, Pontus armaları ve bazı önemli belgeler ele geçirilmiştir. Ele geçirilen nizamnamenin tercüme edilmesi sonucunda Kulübün, Rumları Yunan emellerine hizmet ve Pontus Hükümeti'nin kurulmasına teşvik eden çok zararlı bir müessese olduğunun ortaya çıkması üzerine hemen kapatılarak, Rum olan başkanı ve idare heyeti üyeleri tevkif edilmiş ve Amerikalı olanların ise sadece ifadeleri alınmıştır. Kolej kapanmış, binaların ve eşyaların korunması için hükümetin seçimi sonucu birisi evli diğeri bekar olmak üzere iki erkek, bir kadın Amerikan Board misyoneri seçilmiş, geriye kalan diğer yirmi dokuz kişi Mart 1921'de Merzifon'u terk etmiştir. Pontusçular da tutuklu olarak Amasya'ya gönderilmiştir. Amasya'da tutuklu bulunan Pontusçulardan, 12 Eylül 1921 tarihinde İstiklal Mahkemesi'nde yargılanan Kolejdeki kulübün başkanı Kuyumcuoğlu Therlides, üyelerinden Haralambos, Yorgi, Anastas, Simon ve Pavlos Yunan amaçları doğrultusunda eğitim

1 02


M i syonerin S oykırım Oyunu

yaptırdıkları, otoriteye karşı gelmek için üye kaydettikleri ve Zeki Bey in katlinde rol oynadıkları için idamlarına karar verilmiştir. ı q3 '

.ı:ı.ıf�"'�"""'-

Merzifon Amerikan Koleji

Rum ve Ermeni çetelerine her türlü yardımı yapan kolejin müdürü protestan misyoner White, Pontusçulara yardım yapmakla kalmıyor, Müslümanların en güçlü devleti sayılan Osmanlı Devleti'ni yıkmak için Türkiye'deki Rum ve Ermeniler'in korunmasının da gerektiğini savunuyordu. Hıristiyanlık için Ermeni ve Rumlar'ın çok kan döktüklerini, bunlardan pek çoğunun "İslam'a karşı mücadelede şehit" düştüğünü söyleyen White. Anadolu'daki mezhep farklılıklarını da körüklüyordu . Amerikalı

"Hıristiyanlara şimdiye kadar görmüş oldukları zulümlere karşı, onların zekatını ödeyecek bir ruh aşılamalıyız; biz bunu şimdiye kadar yaptık ve muvaffak olduk" diyen White, kolejin faaliyetlerinin öğretim işlerinden

çok politika ve çeteciler ile uğraşmak olduğunu ortaya koyuyordu. Okulun hizmet araçları olan otomobiller ve hatta özel arabalarla silah ve cephane taşmıyordu.

ı · n Gülbadi Alan, Protestan Amerikan Misyonerleri,Anadolu'daki Rumlar V e Pontus Meselesi . Sosyal Bilimler Ensti tüsü Dergisi, Say ı : 10. Yıl : 2001

1 03


Ali Rıza Bavzan

ABCFM tarafından kurulan okulun Merzifon'daki yönetim kurulunda buluna on kişiden beşi "Pontus Protestan Birliği (Pontos Evangelistic Association) " tarafından seçilip atanıyordu.144 Yunanistan'ın Osmanlı Devleti aleyhinde Batılı devletlerin ve Rusya'nın yardımıyla toprak koparmak suretiyle giderek büyümesi, Rum azınlıkların yaşadığı yörelerde büyük bir heyecana ve ileriye dönük gizli yapılanmaya neden oldu. Bu yörelerden biri de Rum azınlığın % IO'dan daha az bir nüfus potansiyeline sahip olduğu İnebolu'dan Batum'a kadar uzanan Karadeniz Bölgesidir. Patrikhanenin kışkırtması ile bölgede merkezi Samsun ya da Trabzon olacak bağımsız bir Pontus Devleti kurmak ve bunu ileride Büyük Yunanistan 'la birleştirmekti. Osmanlı Devleti'nin 1. Dünya Savaşından Mondros Mütarekesi ile yenik düşmesi sonucunda, ateşkes koşulları katı bir biçimde uygulamaya konuldu. Galip devletlerin katılımı ile gerçekleştirilen Paris Barış Konferansı'nda Osmanlı'ya yönelik paylaşma planları ele alınırken, azınlık durumundaki Ermeniler ve Rumlar da Wilson ilkelerine dayanarak bağımsızlık talep ettiler. Rumlar Paris'te lobi faaliyetlerinde bulunurken, Doğu Karadenizde de çeteler terör estirmeye başladılar. Paris görüşmelerinde İngiltere ve Fransa, doğuda kurulacak Ermenistan Devleti'nin yaşayabilmesi için Trabzon'un bu devletin sınırlarına katılmasını önerdiler. Buna şiddetle itiraz eden Fener Rum Patrikhanesi ve Potnusçular bölgede Ermenilerin Rumlara nazaran çok daha küçük bir azınlık olarak bulunduklarını bildirerek, Trabzon'un kendilerine bırakılmasını tekrarladılar.

Giresun Metropolidi Durandios, Pontus çetecileri arasında poz veriyor. 144

Ayrıntılı bilgi için bkz., Kocabaşoğlu.

s.

193-199.

1 04


M i syonerin Soyk ırım Oyunu

Büyük Pontus Haritası Bu haritanın bir progrma vesilesi ile Fener Rum Patrikhanesi tarafından Trabzon'da dağıtıldığına dair medyada çeşitli haberler yer almıştır.

Patrik Barthelemos ve Patrikhane'nin Bizans Kartallı Amblemi Fener Rum Patrikhanesi tarafından Paris'e gönderilen Trabzon Metropoliti Hrisantos, yaptığı temaslarla durumu kendi lehlerine 1 05


Ali Rıza Bavzan

döndürmeye çalıştı. Bu görüşmeler neticesinde Ermeniler isteklerinden vazgeçerken, Rumların istekleri yoğunlaştı. Hrisantos, Paris'ten ayrılıp Trabzon'a geldikten sonra, ileri gelenlerle yaptığı görüşmelerde, Paris Konferansında Ermenilerin Trabzon üzerindeki yoğun isteklerini öne sürdüğü tezlerle çürüttüğünü ve bölgede Türklerin ve Rumların meskun olduklarını belirterek Trabzonlulan sakinleştirmeye çalıştı. Fakat Paris'teki görüşmeleri basın yoluyla ortaya çıkınca, Trabzonlular 12 Şubat 1919'da "Trabzon Muhafaza Hukuk-ı Milliye Cemiyeti" ni kurdular. Potnusçular ise, bölgede Rum nüfusunu çoğaltmak için Rusya'nın Karadeniz kıyılarında yaşayan Rumları ve Rusların çekilmesiyle onlarla birlikte Trabzon'u terk eden Rumları bölgeye çekmeye çalışmışlardır.

Chrysanthos bishop of Trapezous was the official leader of Autonomous Pontus during 1916-1918 145 Pontusçuların bu zararlı ve ayrılıkçı hareketi TBMM Hükümeti'nin aldığı önlemlerle 1921 yılında sona erdi. Amasya'da kurulan İstiklal Mahkemesi, isyana kalkışan Rumların ileri gelenlerinden büyük bir kısmını yargılayarak gereken cezaya çarptırdı. Pontus Sorunu, Lozan Barış Antlaşması'ndan sonra tarihe karışmıştır. 1923'te Rumların, 'Türk-Rum Nüfus Mübadelesi Sözleşmesi'146 ı 45 Folografı aldığımız kaynak hitp://membeıs.fortunecily.com/fslavl/pon los/chrysanlhos lrapezous.jpg ı 4c' Mübadele konusunda ayrıntılı bilgi için bkz . , Doç. Dr. Ramazan Tosu � . Lozan Ve Azınlıklar, Selçuk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Ara§tırma ve Uygulama Merkezi, ATA DERGİSİ, Sayı:lO,Konya-2002,Sayfa: 93-120 .

1 06


M i syonerin Soykırım Oyunu

gereğince, Yunanistan'a gitmeleriyle birlikte Karadeniz Rumlardan arınmıştır. 147/ 148 Günümüzde Pontusçuluk

Türkiye'deki Pontusçuluk faaliyetleri arttk bir ulusal güvenlik meselesi haline gelmiştir. Dönemin Giresun Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Baki Onurlubaş'ın konuya dair açıklaması bunun bir kanıtıdır. Tuğgeneral Onurlubaş, Pontusçuluk faaliyetlerinin, Hıristiyanlık propagandaları ile birlikte yürütüldüğüne de dikkat çekmektedir. Tuğgeneral Onurlubaş 'm Pontusçuluk Uyarısı Giresun Jandarma Bölge ue Garnizon Komutanı Tuğgeneral Baki Onurlubaş, Doğu Karadeniz yöresinde Pontusçuluk faaliyetlerinin tekrar hortlamaya başladığını, yöre insanının bu konuda dikkatli ue uyanık olması gerektiğini söyledi. Tuğgeneral Onurlubaş, Giresun Gazeteciler Cemiyeti'ne yaptığı ziyarette yaptığı konuşmada, Pontusçuluk hayallerini hayata geçirmeyi arzulayan Rumların Trabzon'u merkez seçerek yörede birtakım bölücü faaliyetlerde bulunduğuna dikkati çekerek, bu bölücü hareketin bizzat Yunanistan'daki bazı dernekler tarafından desteklendiğini söyledi. Yunanlı yazar Yorga Andryadis'in, Pontusçuluk hayalini dile getirdiği kitaplarının yöreye gizlice sokularak dağıtıldığını belirten Onurlubaş, yöreye Rumlar tarafından turizm gezisi adı altında düzenlenen bazı turlarda, Pontusçuluk propagandasının yapıldığını ifade ederek, şunları söyledi: " Trabzon'un, Tonya ue Sürmene ilçesinde, 20-30 kadar fakir öğrenciyi 'Eğitimlerine yardımcı olacağız' diyerek Yunanistan'a götürenlerin asıl amacını gayet iyi biliyoruz. Bu, Rumların yıllardır yöre üzerinde gizliden gizliye

1•17

Bkz . Hüseyin Mümtaz. Karadeniz'in Kitabı. İst. -2000. Yeni Batı Trakya Dergisi yay. . 1'" Doğu Karadeniz de Türklüğün tarihi konusunda nitelikli bir çalışma olarak da Mehmet Bilgin'in "Doğu Karadeniz Tarih Kültür İnsan" adlı çalışmasını anmalıyız. Trabzon-2000. Serander yay.

1 07


Ali Rıza Bavzan yürütmüş oldukları Pontusçuluk hayalinin hayata geçirilmesinin ince planlarından biridir. Yunanistan'ın Trabzon'a konsolosluk açmak istemesinin en önemli nedeni, yöre üzerindeki Pontusçuluk hareketlerine yardımcı olmaktır. Yunanistan Başkonsolusu'nun sık sık yapmış olduğu Doğu Karadeniz gezisinin temelinde de bu Pontusçuluk düşüncesi yatmaktadır. Yunanlı İşadamlarının Gezisi Yunanlı işadamlarını, (çevreciler) adı altında bir gemi ile Trabzon Limanı'na demir attıran yine bu düşüncedir. Yunanistan'dan yörenin muhtelif yerlerine, turizm adı altında yapılan tur organizasyon/arı, bu konudaki bazı misyoner çalışmalara yardımcı olmak için düzenlenmiştir. Pontusçuluk faaliyetleri konusunda yöre insanımız daha dikkatli ve uyanık olmalıdır. Yöre insanı her zamanki duyarlılığını bu konuda da göstermelidir. Bu hassas ve önemli konuyla ilgili 1 56 Jandarma İmdat telefonuna ihbar yapılmasını bekliyoruz. " Giresun Jandarma Bölge Komutanlığı'nın sorumluluk alanı içerisinde Sinop, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve Gümüşhane illeri yer alıyor. "149

Onurlubaş'm duyarhhğım hakla görmek gerekiyor; çünkü Pontus uğruna kurulan onlarca dernek bütün enerjileriyle Pontus için çahşmaktadar. Bu derneklerin başhcalara şunlardır: PONTUSÇU DERNEKLER (PONTIAN SOCIETIES) YUNAN İ STAN

1. 2. 3. 4.

ADELFOTITA KROMNAION KALAMARIAS AGIOS GEORGIOS PERISTEREOTA AKRITES POLUKASTROU KILKIS AKRITES TOU PONTOU, STAVROUPOLIS. THESSALONIKI 5. APOLLON KALAMARIAS

wı 5 Aralık 2001 tarihli Radikal gazetesi.

1 08


M i syonerin Soykırım Oyunu

6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15 . 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. 30. 31 . 32 .

ARGYROUPOLIS, DRAMAS DASOTON, DRAMAS DIMOS GIANNITSA ENOSI PONTIAKHS NEOLAIAS ATTIKHS ENOSI PONTION PIERIAS ENOSI PONTION POLICHNIS EFXEINOS LESXI KOZANIS EFXEINOS LESXI NOMOY SERRWN EFXEINOS LESXI PONTION NOMOU KASTORIAS EFXEINOS LESXI THESSALONIKIS EFXEINOS LESXI VERIAS ENOSJ PONTJON SOURMENON HORTOKOPI KAVALANET.GR MAKRYNITSA SERRWN MORFOTIKOS PONTIAKOS SYLLOGOS "YPSILANTIS" NEAS TRAPEZOUNTAS PIERIAS MORFOTIKOS SYLLOGOS PONTION N. EVROU "ALEXIOS KOMNINOS" MUNICIPALITY OF KRIA VRISI PAMPONTIAKH OMOSPONDIA ELLADOS PANAGIA SOUMELA PANAGIA SOUMELA KATERINHS PANELLHNIA ENWSH PONTIAKWN EPISTHMONWN . PANELLHNIA OMOSPONDIA PONTIAKWN SWMATEIWN POLITISTIKOS SYLLOGOS ENWSH KATOIKWN RODOPOLHS "H PROODOS" SYLLOGOS PALAGIAS ALEXANDROUPOLIS "O MEGAS ALEXANDROS" SYLLOGOS PONTION ELEFTHERIOU KORDELLIOU SYLLOGOS PONTION EPARXIAS SINTIKIS "Ol KOMNINOI" (Sidirokastro)

KUZEY AMERİKA

1 . IERO IDRYMA PANAGIA SOUMELA PONTION AMERIKIS 2. PANPONTIAN FEDERATION OF USA AND CANADA 3 . PONTIAKI ESTIA OF MASSACHUSETTS 1 09


Ali Rıza Bavzan

4. PONTIAN ASSOCIATION OF MONTREAL EFXINOS PONTOS 5. PONTIAN SOCIETY "PANAGIA SOUMELA" OF BOSTON 6. PONTOS SOCIETY , NORWALK, CT 7. XENITEAS - PONTIAN SOCIETY OF CHICAGO, iL AVRUPA

1 . OMOSPONDIA SYLLOGON ELLINON PONTION STIN EVROPI OSEPE 2. ENOSI NEOLAIAS ELLINON WIESBADEN KAi PERIHORON 3. ENOSI PONTION ELVETIAS 4. ENOSI PONTION STUTTGART KAi PERIHORON "H ROMANIA" 5. GREEK COMMUNITY OF PYATIGORSK 6. GREEKS OF AZOV UKRAINE 7. GREEKS OF SOUTHERN RUSSIA 8. OSEPE TMIMA NEOLAIAS 9. PONTIAKOS SYLLOGOS "ENOSI PONTION" SCHORNDORF 10. SYLLOGOS ELLINON PONTION RÜSSELSHEIM KAi PERIHORON 1 1 . SYLLOGOS ELLINON PONTION WIESBADEN (GERMANY) KAi PERIHORON 12. SYLLOGOS PONTION FRANKFOURTIS

AVUSTRALYA

1 . PONTIAN CULTURAL AND EDUCATIONAL ASSOCIATION 'THE ARGONAUTS" OF SYDNEY 2. PONTIAN FEDERATION OF AUSTRALIA

AGİT'in Pontus dansı

Tuğgeneral Onurlubaş son derece haklı. Çünkü Pontusçuluk giderek bir Avrupa meselesine dönüştürülmektedir. AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı)'nın 6 Ekim 1998'de Varşova'daki toplantısında onayladığı "Halkların Haklan Kurtuluşları İçin Uluslararası ve

1 1o


M isyonerin Soykırım Oyunu

başlıklı bir bildiri yayımlandı. Tarihi tersinden okuyan bildiri Pontus halkında şöyle söz ediyor:

Hareket Birliği"

"Bu halk bugün Türkiye'de Trabzon 'un doğusunda Sinop 'tan Of'a kadar olan bölgede yaşamaktadır. Burada bu halk binlerce yıldan beri sahip olduğu kültürel ve etnik kimliğini ifade etme gibi temel haklardan mahrumdur. Tarihi Pontus halkının, kendi tarihi topraklarında, vatanının kalan kısmından söz ediyoruz. . . 1 91 6-1 923 yılları arasında maruz kaldıkları kovma ve soykırımdan sonra . . . Pontus diasporasının büyük bir kısmı halen ABD, Almanya ve Avustura/ya 'da bulunmaktadır. . . Türk devleti tarafından dağılma, çözülme, asimilasyon politikalarına maruz bırakılmış bulunmalarına rağmen kendilerine has Pontus kimliklerine sıkı sıkıya ve ısrarla bağlı kalmakta ve "Biz Pontusluyuz " demektedirler. . . Pontus nüfusu, dillerini öğren mek, korumak ve geliştirmek, okul sahibi olma hakkından mahrumdur . . "1 50 .

C:ırk de

la

Rcpııhliq u c dıı

h l i 1 .:: e liilf' ta L ı '.\ ııc :'\aHo;;:ilc llu Poııt ı E ı n i n ' ·

Poni ( l: u x i n )

·-

!/\, Hne Si'.l"Jll'!Ht - Pttti�

Fransa zamanında Pontus Cumhuriyeti kartı da bastırmıştı. 1''" 27 Ocak 2002 tarihli Aydınlık Dergisi, sayı: 758; ayrıntılı bilgi için bkz., Uğur Yıldırım, Keşiş Gücü. İst.2005, Otopsi Yayınları

111


Ali Rıza Bavzan

Kardak Krizi sonrası Pontusçuluk faaliyetlerinin doğrudan istihbarat merkezli olarak yürütüldüğü ortaya çıktı. İfşaat TaNea gazetesinde yer alıyordu:

Atina'dan Pontus plan ı Yıınanishln'ın

1997

yılında Tiiı kiye'deki

uyguladığı onaya çıktı

300

bin Pontııshıyıı kışkırtma planı'

TAKİ B ERB ERAKİS Yunanistan'ın "Türkiye'deki Pontusluları kışkırtma planı"nı yürürlüğe koyduğu bildirildi. Planı ortaya çıkaran TaNea gazetesi, Yunan Gizli Haber Alma Örgütü'nün (EİP). Kardak krizi sonrası, 1 997-1 998'de , "Türkiye'deki 300 bin Pontusluyu uykudan uyandırma" planı uyguladığını ve bu çerçeve d e , bölgedeki 50 Türk'e Yunan üniversitelerince burs verildiğini yazdı. Gazete. Türkiye'nin, "burslu öğrencilerin" lideri saydığı Fethi Gültepe'nin 2002'de seçimler için yurda döndüğünde tutuklanması sonrası, "Pontus gerilla eylemleri" konusunda bir dizi açıklamalarda bulunduğunu da yazdı. Türkiye'nin, bursla Atina'ya gelenlerin EİP ajanları t arafından "Pontusfa gerilla eylemleri oluşturma eğitimi" gördükleri suçlamasına da yer verildi. 'Biz Poııtıısluyıız' Manşetten verilen haberde Atina'da yaşayan Trabzonlu Gültepe ile söyleşi de yayımladı. Gültepe, "Türkiye'de bana yöneltilen, bağımsız Pontus devleti oluşturma amaçlı olduğum ve bu yönde faaliyet gösterdiğim şeklindeki suçlamalar provokasyondur" derken, şu yorum dikkati çekti: "Provokasyon diyor ancak, o dönem Türkiye'ye düşman saydığı ve dılini bilmediği bir ülkeye burslu öğrenci n·a sıl olabildi, izah edemıyor." Tutuklu kaldıktan sonra 'askerlik' şartıyla serbest kalan Gültepe'nin Yunanistan'a kaçtığının bildirildiği söyleşide, "Bana Fethi demeyin, benim ismim artık Fedon'dur" dediği aktarılan Gülle p e , şu ifadeleri kullandı: "Memleketimizde, Yunanlı olduğumuz şeklinde bir bilinç yoktur. Biz Pontusluyuz . "

22 Kasım 2005 Milliyet Bu haberde önemli olan Gültepe değil TaNea gazetesinin ifşaatıdır. Pontusçuluk faaliyetleri Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne151 girecek kadar önemli bulunmaktadır. Uğur Ergan'ın haberine göre 151 " MGSB, Türkiye'nin milli siyasetinin ana hallan ve uygulama yöntemlerini kapsayan bir direktifler manzumesidir. MGSB yalnızca saptanan milli siyasetin uygulanma yöntemlerini içermez. Değişen iç ve dış şartlara ve konjonktüre! gelişmelere göre sürekli güncelleştirilen bu belgede, ülkenin milli güvenliğine yönelik risk faktörleri ve tehdit algılamaları önceliklerine göre tanımlanır; karşı önlemler belirlenir ve bunlar ilgili kurum ve kuruluşlara görev olarak aktarılır." 03/01/2005 Dünya Gazetesi

1 12


M i syonerin Soykırım Oyunu

Genelkurmay Başkanlığı, yenilenecek Milli Belgesi"ne şu konuların girmesini öngörüyor: • • •

Güvenlik

Siyaset

"Patrikhane mevcut statüsünde kalsın. Ruhban Okulu'nu açma taleplerine karşı çıkılsın. Toprak bütünlüğümüzü tehdit edecek şekilde 'Rum-Pontus' propagandasına engel olunsun."

"Genelkurmay Başkanlığı, yenilenecek Milli Güvenlik Siyaset Belgesi 'ne ilişkin görüşlerini, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 'ne iletti. Kamuoyunda 'Kırmızı Kitap ' olarak bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (MGSB), Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreter/iği tarafından kaleme alınarak yenilenecek. Daha önce ilgili kuruluşların görüşlerini alan MGK Genel Sekreter/iği, uzun süreden beri Genelkurmay 'ı bekliyordu. Haziran ayı olağan MGK toplantısı öncesi hazırlanacak yeni MGSB 'nin, Başbakanlığın daha önce ilettiği görüş doğrultusunda, 'kısa ve öze yönelik' olacağı belirtildi. "1 52

Türkiye, bu konuda Yunanistan'ı zaman zaman uyarmaktadır.

An ka ra'dan Ati na'ya ' Pontus' u a n ma' tepki s i

ANKA RA Milliyet

Dışişleri Bakanlığı , s ö z d e "Pontus Soykırımı" yıldönümü nedeniyle yapılan asılsız iddıaların, Türk- Yunan ilişkilerindeki mevcut olumlu iklimle bağdaşmadığını bildirdi. Bakanlıkhn dün y a pılan yazılı açıklamada, Yunanistan parlamentosunun

19

M a yıs'ı s ö z d e "Pontus Soykırımı"" anma günü ilan etmesinden sonra . Yunanistan genelinde Turkiye aleyhıne çeşitli etkinlik ve gösterilerin yapıldığı belırtıldi. Hükümet S o z c i.ısu Teodoros Rusopulos , Dışişlerı Bakan Y a rdımcıları Panayotis Skandalakis ve Evri pidis Stılyanıdis ile Bakanlık S ö z c usu Y o rgo Kumuçakos'un sözde "Pontus S o y k ı rımı"nın

86. yıldönümü nedeniyle yaptıkları açık lamalarda, Turkiye'nin

aleyhine mesnetsiz iddialara yer verıldığınin ü z üntüyle karşılandığı kaydedildi.

31 Mayıs 2005 Milliyet

"'' 28.04.2005 Hürriyet

1 13


Ali Rıza Bavzan

111. BÖLÜ M

S ÜRYANİ/NASTURİ SOYKIRIM OYUNU

Süryaniler Türk kamuoyunda yeterince tanınmadığı için önce kimlikleri kendi kaynaklarına dayanarak vereceğiz. Süryaniler, kökenleri 5000 yıl öncesi � e giden bir toplumdur. Mezopotamya'da yeşeren ve uygarlığın gelişiminde önemli rol üstlenen eski Mezopotamya halklarının yani köklü bir kültürün mirasçılarıdır. Hıristiyan/ığı kabul ettikten sonra, coğrafyayı istila edenlerin baskı ve egemenlik/eri yüzünden başlangıçtaki etkinlik/erini kaybetmiş/erdir. Günümüzde ise dünyanın değişik bölgelerinde dağınık bir şekilde yaşamaktadırlar. Süryani/erin kökeni ve nerden geldiklerine dair bilinen üç farklı görüş vardır.Bu görüşlerden birisi, Süryanilerin Arami/er'den geldiğini savunan tezdir. Bu tezin dayanağı Süryani halkının Aramca konuştuğu ve bundan dolayı da kökeninin Arami/er olduğunu iddia etmektedir. Süryani/erin kökenine dair ikinci görüş ise Süryani/erin Asur/ular'dan geldiğini savunan tezdir. Bu görüşe göre Süryaniler, eski Mezopotamya'da imparatorluk/ar kurmuş olan Asurlular'ın torunlarıdır. Bu iki görüşün eksiklikleri, Süryani/erin kökenini tüm eski Mezopotamya halklarına dayandığını belirten yeni bir görüş ortaya çıkarmıştır.

1 14


Misyonerin Soykırım Oyunu Aslında bu farklı görüşlerin önemi, getirdikleri tarihsel açık/amalardan ziyade, bu görüş sahiplerinin Süryaniler için düşledikleri farklı toplumsal modellere sahip olmasındadır. Yani Asur görüşünü savunanlar, Süryanilerin öncelikle siyasal bir toplum olmasını arzu etmekte; Arami görüşünü savunanlar ise daha çok inanca dayalı bir toplum modeli oluşturmak ve bu model çerçevesi içinde toplumu bir arada tutmaya çalışmaktadırlar. ( . . . ) Bir yerde bugün bu halk için kullanılan, "Asur", "Arami", "Süryani" (ve daha başka adlar; Ke/dani, Maruni us.) kelimeleri aynı topluluğu nitelemektedir. Süryanilerin kökenini sadece Aramilere ueya Asurlulara dayandırma çabalarının, Mezopotamyanın eski tarihine bakıldığında çok anlamlı olmadığı görülecektir. Buna karşılık Süryanilerin kökenini, tüm eski Mezopotamya halklarına (Fenikeliler, Akkadlar, Keldalılar, Babiller, Kenanlar, Asurlular ue Aramiler) dayandırmak daha mantıklıdır. Çünkü bütün bu halklar aynı kökenden oldukları için daha kolay kaynaşabilmişlerdir. Aynı dili konuşan, benzer örf ve adetleri yaşayan bu halklar Hıristiyanlık inancı ile birlikte aynı dine de sahip o/muşlardır. Ve bu eski halkların temeli üzerinde, yeni bir ada sahip olan Süryaniler doğmuştur. 1 53

Süryaniler arasında tarih içerisinde köklü kopma lar yaşanmıştır. Mezhepsel kopmalarla birlikte Süryaniler sekiz parçaya ayrılmıştır:

Süryani kilisesi ve Süryani kültürü hakkında bilgi için bkz .. Muzaffer İris, llüHiıı S iiryaıı i lcr. Ekol Yay ı mc ı l ı k ; Mehmet Çelik, Ortadoğu Mozaiği Süryaniler-Nastuıiler. Elazığ-19%. Fırat Üniver.;itesi. Ortadoğu Araştırmalar Merkezi yay . . Yakup Bilge. Geçmişten Günümüze Süryaniler. Zvi-Geyik Yay.; Austen Henry Layard . Ninova ve Kalıntılan Keldani Hıristiyanları. Yezidiler ya da Şeytana Tapanların Ülkesine Bir Gezi Eski Asur'un Töre ve Sanatlarının Araştırılması (Nineveh and its Remains), çev. . Z . Avşar. Avesta Yay . . İstanbul 2000: Sabri Atman. Asurlar Süryaniler. Kaynak Yay.: Slef'an Andersson. Asurlar. çev . . Erol Sever. İst.-19%. Kaynak Yay; Süryanilerin inançları hakkında bkz . . Paulos Gregorios, Antakya Süryani Ortodoks Kilisesi, çev . . Nihat Durak. Literatür. Periyodik Bilimsel Kitap. İst.-2000. s. 137-148. İstanbul Tarlabaşı·nda bulunan .. Süryani Kad im Kilisesi tarafından ücretsiz olarak Süryanilere dağıtılan .. Günışığı dergisinde Süryani kültürü ile ilgili her türlü bilgiyi bulmak mümkün. Dergide güncel haberlerin yanı sıra medyada Süryaniler hakkında çıkan haberler, Süryani tarihi ile ilgili bilgiler. Süryani öyküleri, dini bilgiler, Süryanice öğreten bir sayfa ve kültür sanat etkinliklerinin duyuruları var. 1 '• '

Yii ı ı lcriylc

isı-2005,

ı ı5


Ali Rıza Bayzan

Kimi çevreler, Osmanlı'nın Asur halkını da soykırımdan geçirdiğini iddia etmektedir. Örneğin Türkiye kökenli bir Süryani ile evli olan Alman yazar Gabriele Yonan, Asur soykırım söylemini, "Unutulan Bir Holocaust" olarak tanımlamaktadır. 1 54 Halbuki aynı yazar, aynı kitabında Asur halkının bütün güçleriyle Rusların ve İngilizlerin yanında yer aldığını ve onların en küçük müttefiği olarak Osmanlı'ya karşı savaşmış olduğunu da itiraf etmektedir. 155

Gabriele Yonan ve adı geçen kitabı ''" Gabriele Yonan, Asur Soykırımı, Unutulan Bir Holocausl, çev. , E. Sever, İst.-1999. Pencere yay. "''' Yonan, s. 373.

1 16


M i syonerin Soykırım Oyunu Gabriele Yonan ın Almanya'daki Süryani, Ermeni, PKK ve BND beşgeniyle ilişkileri olduğunu da not etmeliyiz. Beşgenin beşinci köşesinde Alman Katolik ve Protestan Kiliseleri ve onlara bağlı misyoner örgütler yer almaktadır. Bu bağlamda Alman Protestan Kilisesi'nin (EKD Konsey Başkana Manfred Ko k un ) Süryaniler üzerindeki ilgisini bu bağlamda anmak gerek. 1 56 '

c

'

Manfred Kock 1 57 Rakamlar abartılı da olsa Yahudi soykırımının lekesini taşıyan Almanlar, yansıtma mekanizmasını işleterek kendilerine ortak günahkar aramakta olduğunu söyleyebiliriz. Almanya'da Şer Güçlerin İttifakı

Almanya' daki şer ittifakını göstermesi bakımından Özgür Politika'nın haberine aynen yer vereceğiz: "Ermeni soykırımı, 83 'üncü yılında da bir dizi etkinlikle anılıyor. Bu çerçevede Almanya 'nın Frankfurt kentinde 24-25 Nisan tarihlerinde, "Halklar Arası Diyalog İçin İnisiyatif' tarafından kapsamlı bir etkinlik düzenlenecek. "Anadolu senin Ermeni evlatların nerede? " isimli etkinliği çok sayıda Kürt, Türk, Ermeni ve Alman demokratik kurum ve kuruluştan destek geldi. St. Katherina Kilisesi 'nde gerçekleştirilecek etkinliğin bugünkü bölümü saat 1 7. 00 'de başlayacak. Anma toplantısında St. ı ;,r, Ayrıntılı bilgi için bkz .. 09.05.2001 tarihli Frankfurter Allgemeine Zeitung: ayrıca bkz., 1 1 -Mayıs 2001 Özgür Politika 1 '•7 Fotografı aldıgımız kaynak www.ekir.de/ekir/13931_13943.asp

1 17


Ali Rıza Bavzan Katherina Kilisesi yönetiminden Dr. Hans Christoph Stoodt, Alman-Ermeni Derneği İkinci Başkanı Raaffi Kantia, Araştırmacı Yazar Wolfgang Gust, Kürt PEN'i Başkanı yazar Haydar Işık, yazar Ragıp Zarakolu ue insan hakları savunucusu yazar Yelda birer konuşma yapocaklar. İkinci günde düzenlenecek panel ise saat 1 5.00 'te başlayacak. Panele, Dr. Raaffi Kantia, Wolfgang Gust, Haydar Işık ue Türkiye'den bazı şahsiyetler de katılacak.

Ragıp Zarakolu

Dr. Hans Christoph Stoodt

Etkinliği organize eden inisiyatiften bir yetkili, 24 Nisan 1 91 5 'in, insanlık tarihinde yaşanan ue asla hafızalardan silinmeyecek korkunç bir soykırım tarihi olduğunu söyledi. Aynı yetkili, daha sonra şöyle devam etti: "Soykırım, 1 .5 milyon dolayında

Ermenl'nin katledilmesinin ardından, Asuri, Süryani, Kürt ve Rum halklarıyla devam etti ve 1 91 5 yılından 1 923 yılına kadar olan ve 'Kurtuluş Savaşı' olarak nitelendirilen süreç, diğer halklar için soykırım ve etnik temizleme savaşı olarak bilinmektedir. 20'nci yüzyılın ilk büyük insanlık trajedisi olan

Ermeni soykırımı, hem faili olan Osmanlı İttihat ve Terakki iktidarınca, hem de onların mirasçısı olan Türk devletinin soykırımı inkar etmesi nedeniyle yaşanan acılar, 83 yıldır nesilden nesile bugünlere kadar taşınıyor. " 1 58

1""

Ömer Emlik / Frankfurt, Özgür Politika 22 Nisan 1 998

1 18


Misyonerin Soykırım Oyunu

Haberden anlaşılacağı üzere şer ittifakı Milli Mücadelemizi, soykırım ve <!inik temizleme savaşı olarak tanımlanmaktadır. Dışarıda bunlar olup biterken içerde de benzer gelişmeler yaşanmakta. Hürriyef in " İçimizdeki hain·· başlığı ile verdiği habere göre "Türkiye. ABD'deki Ermeni soykırım tasarısıyla uğraşırken. bir asılsız iddia da Diyarbakır'daki Süryani Kadim Cemaati Lideri Papaz Yusuf Akbulut'tan geldi. dönemde Hıristiyan oldukları gerekçesiyle kendilerinin de katledildiğini iddia eden Papaz Akbulut. "Katliamda Kürtler kullanıldı. Bu soykırımı tüm dünyaya anlatacağız' ' dedi."

O

Haberin devamı şöyle:

"ABD Temsilci/er Meclisi Alt Komisyonu'nda kabul edilen sözde Ermeni soykırım tasarısına Oiyarbakır'daki Süryani Kadim Cemaati Lideri Papaz Yusuf Akbulut'tan destek geldi. Diyarbakır'daki Süryani Meryemana Kilisesi Papazı Akbulut, Ermeni soykırım iddialarının doğru olduğunu öne sürerek, kendilerine de pay çıkarttı. Papaz Akbulut, "Sadece Ermeniler değil, o tarihte Hıristiyan oldukları gerekçesiyle Süryaniler de soykırıma uğradı. Hıristiyanlar kafileler halinde öldürüldü. Katliamda Kiirtler kullanıldı " saçmasını ortaya attı. Oiyarbakır'ın Alipaşa semtinde bulunan Süryani Kadim Cemaati'ne bağlı Meryemana Kilisesi Papazı Yusuf Akbulut, 1 91 4 yılında Ermeni soykırımının olduğunu iddia etti. Akbulut, söz konusu tarihte Ermenile'le birlikte Diyarbakır ve Mardin'de yoğunlukta bulunan Süryaniler'in de Hıristiyan oldukları gerekçesiyle soykırıma uğradığını öne sürdü. Papaz Akbulut, iddiasını şöyle sürdürdü:

"Süryaniler'in vatanı Mezopotamya'dır. Ermeniler'in ise Muş, Erzurum, Van, Erzincan ve Sivas'tır. Bu topraklarda Ermeniler yaşıyordu. O zamanlar oldukça kalabalık olan Ermeni nüfusu şimdilerde neden yok; Bölgemizde 'Kafle' zamanı deniyor. Kafle ne demektir. Toplu halde imhadır. Bölgede yaşayan bütün insanlar bu gerçeği biliyor. Ben Ermenile'e destek vermiyorum. Soykırımın doğru olduğunu

119


Ali Rıza Bavzan söylüyorum. Bunu kimse inkar edemez. adamıyım. Doğru neyse onu söylerim. "

Ben bir din

Ermeni v e Süryani soykırımında bölgede yaşayan Kürtlerin d e alet edildiğini ileri süren Papaz Yusuf Akbulut'un bu iddiası da şöyle:

"Kürtler'e o dönemler 'Kim 7 Hıristiyan öldürürse cennete gider' diye vaazlarda bulunuyorlardı. Buna kanan Kürtler de bu soykırımda yer aldı. Şimdi bazen kilisemizi ziyaret eden Kürtler bu gerçegı biliyor ve üzüntü duyuyorlar. Süryanilerin toprakları olan Mezopotamya'da şimdilerde Süryaniler oldukça azaldı. Avrupa ülkelerinde Süryani nüfusu oldukça fazla. Göç etmek zorunda kaldılar. Ancak şimdi bize yönelik herhangi bir baskı yok. Oldukça rahatız. Üzerimizde hiçbir baskı yok. Yaşamımızdan memnunuz ancak tarihi gerçekleri de inkar edemeyiz. " Papaz Akbulut, Amerika 'daki tartışmalar nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, Süryaniler olarak kendilerinin de seslerini duyurarak,

"Atalarının yaşadığı o korkunç günleri dünya kamuoyunun gözüönüne getireceklerini" söyledi. " 159 Yonan Sahnede

Yanan. yalnızca bir yazar değil, ilgi alanına giren yargılamaları izlemek için Türkiye'ye gelecek kadar aktivist. Örneğin 23 Şubat 2001 tarihli Özgür Politika gazetesinin. 'Avrupa Papaz Akbulut'u' izledi başlıklı haberinden Amerikan Temsilciler Meclisi Alt Komisyonu'nda görüşülen 1 '•'1 4 Ekim 2000 Hürriyet Ramazan Yavuz / Diyarbakır, dha 'Sadece Ermeniler değil. . Süryaniler de katledildi Aynı habere göre Mutafyan bu gelişmeleri yanlış görüyor: .

. Tasarı zararlı Süryani

Papazı sözde Ermeni soykırımı tasarısına destek uerirken. Türkiye

Ermenileri Patriği Mesrob

//, 22 Eylül'de yaptığı açıklamada, tasarının kabul edilmesinin

Türk-Ermeni ilişkilerine zarar uereceğini söylemi�i. Tarihçilerin, sözde soykırıma yönelik iddiaları karşılıklı tartışabileceklerini belirten Mesrob

//, şöyle konuşmu�u: "Bu üzüntü ue

kaygı veren durum daha ne kadar devam edecek? Türk ve Ermeni tarihçiler bu konuyu karşılıklı diyalogla kon uşacak yerde, üçüncü milletlerin parlamento/arının kullanılması müspet değil.

Bunun

kimseye fayda

sağladığını

sanmıyorum.

Aksine

Türk-Ernıeni

ilişkilerine zarar vereceğini düşünüyorum. Diyaloğa, barışa, dostluğa sekte vuran her

girişim zararlıdır. Türk ue Ermeni halkları için dua etmekten başka elimden ne yazık ki bir şey gelmiyor. Diyaloğu engelleyen her girişim hem beni, hem cemaatimi çok üzüyor. "

1 20


M i syonerin Soykırım Oyunu

'Ermeni soykırımı yasa tasarısını destekleyici açıklamalarda bulunduğu' için DGM' de yargılanan Süryani bir papazı desteklemek için Gabriele Yanan· ın da mahkemeyi izlediğini öğreniyoruz. Asuri-Keldani­ Süryani Birliği (ACSU) Başkam Fikri Aygur da Avrupa'dan soykırım illüzyonunu savunan Yusuf Akbulut'a destek çıkmakta idi. Aygur'un, KNK Başkanlık Konseyi Üyesi olduğunu 160 ve Lozan Barış Antlaşması'nın gözden geçirilip kendileri açısından değiştirilmesini de talep ettiğini de not etmeliyiz. 161

Fikri Aygur (ortada), ESU üyeleriyle 162 Sağduyulu Protesto

Buna karşılık diğer Süryani din adamları Yusuf Akbulut'u söz konusu beyanı nedeniyle disiplin kuruluna sevk edeceklerini belirtiyordu. "ABD Temsi/ciler Meclisi Uluslararası İlişkiler Komitesi 'nden geçen sözde Ermeni soykırımı tasarısına destek vererek, bir de "Güneydoğu 'daki Süryaniler de soykırıma uğradı " iddiasında bulunan Diyarbakır Meryem Ana Kilisesi Papazı Yusuf Akbulut, cemaati tarafından da tepkiyle karşılandı. Sözleri nedeniyle dün

"" 28-T em muz

1 999 Özgür Politika Gazetesi "" Recep Bahar, Baş Şu İsveç"in Yaptığına. 05.02.2002 Yeni Mesaj. 1 '·" Fotoğrafı aldığımız kaynak www.acsu .ne1

121


Ali Rıza Bavzan polise ifade veren Akbulut, Süryanilerin merkezi durumunda bulunan Mardin 'deki Kırklar Kilisesi Papazı Gabriel Akyüz ile Midyat Alagöz Kilisesi Papası Gabriel Aktaş tarafından da protesto edildi. Emniyet Müdürlüğünde gazetecilerle yüzleştirilen Akbulut. açıklamasını reddedince serbest bırakıldı. Polis, Papaz Akbulut 'la ilgili basında çıkan haber kupürlerini ve alınan ifadeyi Cumh uriyet Savcılığı 'na verecek. . Mardin Süryani Cemaati Başkanı Hanne Çilli ise yönetim kurulunu olağanüstü toplantıya çağırdı. Çilli, Diyarbakır Süryani Papazı Yusuf Akbulut'un disiplin kuruluna sevkedeceklerini söyledi, "Bir din adamının böyle konuşmasını protesto ediyoruz" diye konuştu. "163

Yusuf Akbulut 'Avrupa Papaz Akbulut'u' İzledi

yüzden yargılanan Süryani Papaz Yusuf Akbulut'un davasını izleyenlerin listesi de Avrupa'nın azınlıkları kontrol altına alma arzusunun bir göstergesi olmalıdır. Bu

"Amerikan Temsilciler Meclisi Alt Komisyonu 'nda görüşülen 'Ermeni soykırımı yasa tasarısını destekleyici açıklamalarda bulunduğu' için hakkında Diyarbakır DGM'ce dava açılan Süryani Papaz Yusuf Akbulut'un yargılanmasına devam edildi. Diyarbakır 2 No 'lu DGM'de dün görülen duruşmada, tutuksuz sanık Yusuf Akbulut hazır bulundu. Duruşmayı İsveç'in İstanbul Başkonsolosu 1 6' Hürriyet gazetesinden aktaran Dışişleri Bakanlığı Enforrnasyon Dairesi Başkanlığı Türk Basınından Haberler- 05 Ekim 2000.

1 22


M i syonerin Soykırım Oyunu Sture Theo/in, İsueç Parlamentosu Sosyal Demokrat Partisi mil/etueki/leri Yılmaz Kerimo, Carina Hagg, İsueç Sol Parti mi/letueki/leri Lennard Varmby ue Sabri Yıldız, Alman CDU (Hıristiyan Demokrat Partisi) Milletuekili Momika Brudlewsky, Alman SPD Partisi Milletvekili Ancelika Graf, Norueç 'in İstanbul Konsolosu Hakan Suane, Asur Soykırımı kitabı yazarlarından Gabmela Yona (doğrusu Gabriele Yonan olacak Bayzan) ue Aurupa'nın çeşitli ülkelerinden gelen İnsan Hakları temsilcileri ile Asuri Federasyonu üyeleri izledi. İddianamede, Akbulut hakkında, ' 'halkı din, ırk, mezhep ue bölge farklılığı gözeterek, kin ue düşmanlığa açıkça tahrik etmek" suçunu işlediği iddiası ile TCK'nın 31 212 ue 3. maddeleri uyarınca 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası isteniyor. " 1 64/1 65 1' ''1 23 Şubat 2001 tarihli Özgür Politika gazetesinin, 'Avrupa Papaz Akbulut'u' izledi ba�lıklı haber. .. ", , www.suryaniler.com adlı web sitesinin yazalanndan Şabo Boyacı durumu şöyle değerlendiriyordu: "İçimizdeki hain" beraat etti Yusuf Akbulut, geçen Kasım ayında çeşiUi basın yayın organlarında. yer alan bir röportaıı nedeni ile gündemin baş sıralarına oturmuştu. Röportajın gazetelerde yayınlanmasından sonra Süryani papazın başına olmadık işler açılmıştı. Yayınları ihbar olarak · kabul eden Diyarbakır Güvenlik Mahkemesi savcısı, Süryani papaz hakkında "halkı din, ırk, mezhep ve bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik etmek" suçundan TCK'nın 3 1 2/2 ve 3. maddeleri uyarınca 1 y ı ldan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle bir kamu davası açmıştı. Yaklaşık 6 ay süren davanın üçüncü ve son oturumu 5 Nisan 2001 tarihinde yapıld ı . Savunma heyeti savunmasını; sanığın söylediği sözlerin ifade özgürlüğü kapsamı içerisinde değerlendirilmesini gerektiği üzerine şekillendirmiş ve bölgede yaşayan azınlık nüfusu göz önüne alındığında bu yasa maddesinin aradığı somut ve yakın tehlikenin oluşamayacağını belirtmişlerdir. Mahkeme heyeti sanığın üzerine atılı suç unsurları oluşmadığını belirterek papazın beraatine karar vermiştir. ( . . . ) Davayı izlemek üzere gelenler arasında İsveç parlamentosunda milletvekili olarak görev yapan Süryani asıllı Yılmaz Kerimo da bulunuyordu.Yurtdışından davayı izlemek üzere gelen birçok yayın kuruluşu. izİeyici ile birlikte Alman ve İsveç parlamenterler kararı oldukça memnunlukla karşıladılar. Bundan sonra asıl önemli olan ise ülkemiz yasalarında bizleri zor durumlarda bırakan anti-demokratik maddelerin kaldırılması olmalıdır. Bu ülkenin artık uygar ülkeler sınıfında yer almasının vakti geldi de geçiyor bile. Bunun için yapılması gerekenlerin başında demokrasiyi feri ve kurumlar olarak benimsemek geliyor. Basının bir kesiminin azınlıklara karşı olan ırkçı tavırlarından arınması bu coğrafyada yaşayan insanlar olarak en büyük arzumuzdur. Farklılıkları kaşıyarak siyaset ve politika yapılamayacağını hepimiz acı tecrübeler yaşayarak gördük. Tek kültürlü tek toplum yaratma politikaları bütün ülkelerde iflas etti ve terkedild i . Bu sayededir ki o ülkeler hızla gelişti ve insanlarını huzurlu bir yaşama kavuşturdular. Önemli olan farklılıkların güzelliklikleri ile demokrasi içinde bir arada yaşayabilmektir." www.m inidev.com/kulturler/kulturler_suryani_editor 1 2 . asp

1 23


Ali Rıza Bavzan

Avrupa'daki örneklere bakarsak daha çok Akbulut örneği yaşayacağız. Türk

azın sözleri Belçika 'yı karıştırdı!

Türk a s ı l l ı aşırı dinci papaz Samuel Özdemir'in, "Do(lan her Müslüman bebek batı dünyasına bombadır", "Hep imiz lslam'ın kurbanı olaca(lız" sözleri Belçika'da gerginlik yarattı. ôzdemir hakkında şiddete teşvikten dava açıldı

Oanimarlca'dakı karıkatür lmzıyle tırmanan dinlerarası gerilim, 8elçika'da da çok farklı bir şekilde patlak verdi. Türkiye'de do�an ve lstanbul'da uzun sure papazlık görevi yaptıktan sonra, "Bana Türkiye'de basb yapılıyor· diyerek 8elçıka'ya sıOman

64

yaşındakı Turk rahıp

Samuel Ozdemır, lslam'a ytınelik aOır hakaretleri ile Belçika'da gündeme oturdu. lrlı::çıhlı::la MUcadele Mer1ı:ezı, Turk rahibın toplumda genlımı artırarak insanlan suça ve şiddete taşvık ettıOinı, aynca dinsel genlımı artırdu�ını belirterek dava açtı. Ulkenın en yüksek tıraJh gazetelennden Le Soır da Charteroı kentınde görülen davaya genış yer ayırdı.

YeUken de k.ınedı

Süryanı kökenli olan Samuel Ozdemır

6

yaşındayken rüyasında gördugu bır meıegin

"Bastonunu al, insan ve hayvanlara çobanlık yap" sözleri üzerıne papaz olmaya karar verdi

1967

yılında başta İst anbul olmak üzere Turkiye'nrn

10

kentınde

e

yıl sureyle papazlık

yaplı. Daha sonra kendisine TUrkiye'de basb uygulandu)ını ileri sürerek Belçika'va su)ındı.

Aşırı gön.işleri nedeniyle bagır bulundul)u Tournai Pıskoposlugu'ndan atıldıl<'tan sonra 400 bın euro'ya kendi kilısesini yaptırdı. Kendısinı kınayan Vattkan'a tavH" alarak çevresinde bınlerce kışılık mürıdler toplulugu oluşturdu. "Yenı dogan her Müsluman bebek batı dünyasına bombadır", "Hepimız lslam'ın kurbanı olaca�ız• gıbı sozlen nedenıyle büyük eteştınler aldı. "Bana saldıran herkes olur" dıyen, kansen tedavı edebıldil)ını savunan rahıp sonunda Belçikalılar'ın sabrını taşırdı. ırkçılıkla Mücadele Otoritesı; nefret, şiddeti teşvık, dinsel ırkçılık suçlamasıyla rahip aıeyhınde dava açtı. içennesine kesın gozüyle babhyor.

25.02.2006

23

Mart'ta açıklanacak kararın hapıs cezası

Vatan Gazetesi

Süryani Patriği'nin İtirafı: İ ngilizler Bizi İsyana Yöneltti

1. Dünya Savaşı esnasında Süryanilerin/Nasturilerin Ermeniler gibi dönemin küresel güçleriyle işbirliği yaparak Osmanlı'ya karşı isyan ettiklerini bizzat Süryani Patriği A&em Barsauwm yazmaktadır.

Patrik Afrem Barsauwm 1 66

166

Fotoğrafı aldığımız kaynak www .aramnaharaim.org/afrem_barsauwm.jpg

1 24


M i syonerin Soykırım Oyunu

Patrik A&em Barsauwm, Süryanilere Asuri adının verilmesinin de bir İngiliz oyunu olduğunu vurgulamaktadır: "Patrik Afrem Barsauwm halkımızın kimliği konusunda geniş bir araştırma yaptı ve araştırmasının neticesini "Süryani Halkının Adı " adlı kitabında yayınladı. Sonuç şuydu: "Asuri " adı, İngiliz Protestan/arının M. S. 1 900 yılından kalma bir buluşudur. Kötü niyetli politik sebeplerle Musul bölgesindeki Nasturilere M.S. 1 91 91 920 yıllarında bu isim verilmişti. İngiliz politikacılarının gayeleri, lrak'taki politik planlarını gerçek/eştirmek için kendilerine "Asuri " diyen · Nasturi gençliğinden bir milis kuvveti oluşturmaktı. Bu plan 1 933 yılında başarısız/ıkla sonuçlandı. Nasturi mafiryani ve bütün taraftarları memleketten sürgün edildiler. Netice olarak, bütün yakın doğu milletleri, bunlara dönüş müsaadesi vermediler. Netice olarak, Süryanilerin, bu yabancı ismi kendilerine kullanmaya hiçbir surette ilgileri yoktur. Bu isim (Asuri), onlara ırklarını ve yeryüzündeki varlıklarının emsalsiz ve biricik temeli olan dini düzenlerini kaybettirecektir. Anlayışlı hiçbir insan, ırkının, toplumunun ve iki bin sene dayanan kilisesinin ismini kendi isteğiyle değiştirmeğe razı olmaz. "

SONUÇ

aıtnıt Afreuı B.v:wıı'll.'W h.;ılkımmn kiınlig. kot;u.1:.ıtd. t -. !tru• b.: uıı:.11nmyapt"" ;uutırma.."'mır �cji:u ".$wy.ım Hal}l;v.t;I, Mr •dtı k.iml'ı!fldtı vayn-J,1� ::i�W;lÇ (tıt�t"i ,n.�ci'.ı

Anin" adı, lnclü:. Pror�ştNıkıri11in }..{. ::. !9iX.11Vinda1ı k.ııttuı im· b�t':.ı�...iur /(öt# ıtfrttli ·�lrnk seb��rit Mıl!\lJ bt:ı�Jiıvt� N�t14'116"-: M � 1'.'i'.9-l(ı:_'?O)'lll�Ul-*' .;.>u u1M ��ıblıı..'i � '.)�1.::� �ıelen. lrak'tak.ı fi<'� :--1.l"\lariru gcr�ckJett.'trl$. iç .ink:endilt-nne "A,ruri-t/J:;�h ımuri ı"Oıfü:wuk� b1t tnıbs luvv�u olı.ı�b;tm.ıl-.ıı Bu p-!au 0.ıı;� ;ôw1l.ın<lt lµ 1111· 11 <ı'lr'f•tt" "" h<t1J;,,"l lıı ın.aJ.ın 11 11 •11J..-� r- .JJY.ı · ,ın'11f• ,. f!!,fütı lt �hı !! <ı ır,ı�. llıhl!• .,ı ıi:--ı .b/i.'U t�lf*'ll ·ı, •·ıuıl,ır.ı .rlötıııt< u::ı!;tıadt.fi VMtMtı. �ı

1�3lftırtd.ı

e�cr ··l�-&k ,3'ttry�..r·11.. bu yahaıı.;i'.l tur,,: trocbl.. ıme İ"\!..lltu:1'f.t hı·�::r �c-U �t>u ı;<;kh:- "2:tl J WU A�un,, �).uaukl;rmı. V( yeryöl;(ı.r-. lclp \":V�ın rm.:� \•:: \>:ırteık trtnh..c,.111 .tiıı thrtuleını. �

'.-bc;r.u;ecd:ur

l'*';ıiı: hıçQit iU.:.v� irkimr-. f<,pldnlrttcİjn ıt�ikibm ıı:cıı.e d>'ym>Nt k ılu•ı ismi.iti hm<li l:.ıugi_vk qiftl""1�8� m!l. ftÜl'lf4.

2 ı\ıalik 1 952 (l\tlU>t MıılM)

www.aramnaharaim.org/Book turks.htm _

1 25


Ali Rıza Bayzan

Bizzat Süryani Patriğinin verdiği bu bilgilerinin anlamı açıktır, "Asur halkı İngiliz oyununa gelerek vatana ihanet etmiştir." 167 Buna karşılık yine de Osmanlı ihaneti açıkça saptananlar dışında kimseyi cezalandırmamıştır. Ama elbette savaş koşulları -hastalık, açlık gibi faktörler-nedeniyle Türkler gibi Asurlular da can kaybına uğramıştır. Bunlardan başka düşman safında savaşanların ölümünden Osmanlı mı sorumlu olacak!? Amerika'nm Türkiye'ye Karşı Süryani Oyunu Patrik A&em Barsauwm'un işaret ettiği Süryanileri isyana teşvik eden misyonerler arasında 1840'larda ABCFM/Board tarafından Hakkari'ye gönderilen -Eli Smith168, Harison Dwight, Justin Perkins ve Dr. Asahel Grant169 gibi- misyonerler de vardır. Kendi kaynaklarında adı geçen misyonerlerin Osmanlı Devleti'ni Şeytan Krallığı olarak gördükleri vurgulanıyor: "İlk Amerikan misyonerleri 1 820 de İncil'de adı geçen topraklara ayak bastıklarında Osmanlı hakimiyeti altında bulunan güçlü şeytan krallığına girdiklerini biliyorlardı. " 1 70

Justin Perkins

••

Söz konusu Amerikalı protestan misyonerler burada açtıkları yatılı okul aracılığı ile bölgedeki Nasturiler üzerinde uzun erimli faaliyetler göstermişlerdir. Bu süreçte XIX. yüzyılda birçok Nasturi Amerika'ya 1''7 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz., Yonca Anzerlioğlu, Nasturiler, Ank-2000. Tamga Yayınları. Hasan Dilan, Asur Nasturiler, Nasturi Ayaklanması, Nasturi Devleti Kurma Girişimi , İ.Ü. İktisat Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Dergisi, Sayı 3, 1998. ( Makalesini bizimle paylaşan Hasan Dilan'a teşekkür ederiz.) 1''" Hakkında bkz., www .famousamericans. net/asahelgrant/ ""' Hakkında bkz., www .famousamericans.net/asahelgrant/ 170 Timothy Marr "Drying up the Euphrates": Muslims, Millennialism, and Early Missionary Enterprise http://research .yale.edu/ycias/database/files/MESVS-4.pdf

1 26


M i syonerin Soykırım Oyunu

yüksek öğrenim için gönderilmiştir. Bunların birçoğu protestan birer Amerikan temsilcisi olarak geri dönmüştür. Misyonerler, ayrıca Nasturileri devlete karşı vergi vermemek için de kışkırtmışlardı. Bu bağlamda Robert Koleji müdürü Gates, Mardin ve çevresinde XIX. yüzyılın ikinci yarısında, 13 yıl boyunca protestanlık propagandasına nezaret etmiştir. .. \s:ılıt•I G raııt

Tbe Nestorians or

Tbc Lost Tribc,1;

C"our�K\: F.vıoeı1-Kt! ()1t Ti on rnnnrrv. >rtJırc:orrrrôf!'llnn hW�. C.t.r.TOM•l.Al".m:C,.nır:w()N'Jt� 1•,. .. ..,fı,,. \\ırhSl-·..trh • of h,\,.l m A•'ll••t �V\11) \11... -.ıı.ı 1\11>,fı� .;..,,,ı ��1111 .....IJ Dlı11>11 >4ll•t.ı.1y/�ul�lı;u .. J\ ı.t!l'°' -\lld .�tıl'Sı•h '°'

Grant'ın Nasturiler adlı çalışmasından Kazım Karabekir' in kaydettiğine göre İngilizler de, Nasturileri elde edebilmek için Musul ile Van arasında İmadiye ve Çölemerik'e yakın iki köyde bile "Canterbury Misyoner Örgütü" ne ait merkezler ve okullar açmışlardı. Söz konusu örgüt. Londra Piskoposluğu'na bağlı olarak çalı�ıyorlardı.

Solda: Edward White Bensen (1829-1896); Archbishop of Canterbury Sağda: William Ainger Wigram (1872-1953) Archbishop of Canterbury's Mission to Assyria. 1 27


A l i Rıza Bavzan

,

Solda: İngiliz misyonerlerinin Süryaniler üzerndeki çalışmaları hakkında Sağda: Kazım Karabekir Nasturiler aracılığı ile dış güçlerin oynadığı oyunlar Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. Musul meselesinde Türkiye'yi sıkıştırmak için başta İngiltere olmak üzere emperyalist güçler, Nasturileri ayaklandırmıştır. Bunun üzerine şiddetli çalışmalar yaşanmıştır. Eş zamanlı olarak Amerikalı misyonerler de Süryanileri Osmanlı Devleti'ne vergi vermemeye çağırmıştır. Bütün bunların anlamı isyan ve vatana ihanettir. Avrupa ve Amerika güdümlü Süryaniler bu ve benzeri çatışmalarda olaylarında Süryani'nin katledildiğini ileri sürmektedir.

1914-15

600.000

İ sveç Süryani Federasyonu' ndan Toprak Talebi Batılılarca yönlendirilen kimi Süryaniler toprak talebinde bulunacak noktaya gelmiştir. www.ntvmsnbc.com'un haberinden izleyelim:

"Avrupa ülkelerinde yaşayan Süryani ve Yezidilerin Türkiye 'den taleplerini İsveç Süryani Federasyonu yönetim kurulu başkanı Robert Halef, Türkiye 'nin Stockho/m Büyükelçiliği 'ne verdiği bir raporla dile getirdi. Süryani asıllı Türk vatandaşlarının sorunlarının ayrıntılı olarak ele alındığı raporda, Süryanilerin yoğun olarak yaşadığı Mardin-Midyat bölgesinden "Turabdin " olarak bahsediliyor. Aynı raporda, Türkiye 'nin Süryaniler için olumlu

1 28


M i syonerin Soykırım Oyunu adımlar atmadığı savunulurken, yurtdışında bulunan Süryani/erin mal ve arazilerinin bölgedeki Kürtler tarafından gasp edildiği ue bunların geri alma güvencesinin bulunmadığı ileri sürüldü.

Raporda en dikkat çeken ise yurtdışında yaşayan Süryaniler için Türkiye'de bir yerleşim birimi kurulması ve buranın özerk bir yapıya kavuşturulması önerisi oldu. Bunun yanı sıra

Mardin, İstanbul ve Midyat 'ta yaşayan Süryanilere dil ve din eğitim hakkı tanınması istendi ve bu konuda uluslararası çalışmalar yapıldığı vurgulandı. Bu arada İsveç, Fransa ve Finlandiya'da yaşayan Yezidilerin temsilcilerinin de Avrupa Parlamentosu 'na başvurarak Türkiye 'de yaşayan Yezidiler için dil ve din eğitim hakkı talep ettikleri öğrenildi. Aynı talepte, Türkiye dışında yaşayan Yezidilere Türkiye'de yaşama hakkı tanınması da istendi. " 1 71

Robert Halef, İsveç Hıristiyan Demokrat Partisi'nde politika yapıyor � •ın

ınM nt ı·Rıt�'>prorot.:oll

:;'1'..l.'l:ı� lit� !'·•:···m ı \ • 1 r 'ı�t. ""ı:.":>ı.""'"' \1.a:1111 :....1111;·�1...I •m I �· < ' ı.:t �'!•l!vı .ı:\ok 'l.,:°1.111 �l'11'o:li ı·.J ) <! •I('!' ,·1,ffo1.111•l.. ,\,Jın Oık.•···• I • : t._;ı;,,l RY).?111 ! • o Elof H[l:M'"ı' '-' ' \iM• Jl'°ıh•f: •ınpı \t,,,, .;, ,1r._•\;1.ııırl ;Iİ''

H.C'l>�P il.,Jd (l<;ıll T.ıl� Gr�ptıı•-ı.1111 � rl

'"'1 www.ntvmsnbc. com/news/36287.asp?cpl = 1

1 29


o

(.,..)

-

:; -

·

[

ii1

� c:

[

c ii1

]_

Dl

o

al

iİ!!.

'. ..,, - ,.... ,i•:-•Lıt> � lP-

.

. .

l\t'fı1w.:U"<l.a

j

1

1·atı-' m:ıl\IP'r':11•t:':il 1

,\,._...,,....,ı cı r.ıioııı:f. •• ·-'ll:•i:'

�::.:.�:.. "'":=:"�

6 11r ....t..11� KI� ll'luot!nl �..-rı�.-t

AıG.:«Cfr.'!"1'.. .....J.

..,,.. .... .:.r�f(d\G

• "'ü• ııri....:�. <ı�ı.

llrtı•�··.,ı . ıf.�o::i:�

•:u..u. ı::ı.� � :IOl!:lı� ıı.-.�-·- _, .-.........� . ....,� .. �.ı

.

'.) ...-�,1.1 . ""hr,.,..; cWicod" 14ı"2l

""�''""' ı-;.. ı.:. �· ·--... ..r. . ...

1t,1P.111d' �'.>I��· .. u .. , p:cı

·U.111SU.:.-

• ����:11 =::.:.'��ı:Clr>b� ı

5.:.C.lh UK� '�< floııwo: � don ".,""'°'....., ı.:: ıı.

/.111 ı.;., •ur..�:C.�11�:� ""'' fJmı

\:•'�- ı u:-. - >1'11'\)l. ti 1�1

')ı..u ·

TUR AB DIN -:...-ı-. • XtmıJ!oiı -�---'

.51/Rlı

!tıUJltC."ı.l'a.IL?.. • Mllll,\T ıtt:!'.lrı ı _ ..,ı "ıttı'fAI """t.dı-li.� -�;t_,... (.I,...,.. , . �'�J:.� '\I Vr"F(ı !'<M" 11 '-!OM ;.!ol\ r.•: . fi�''°' �ı. I•> \l\'I" �lü.: · _.IJ4r \l,,&I ,,,,,._.. \0' :<ti'--"' {i,\ll\1(1. -,, .,,.,, l;LiKl · ""'°.- ""'wOıt"WI 1111 ·ı,"' Jı/fıl�.�tMı.:(10"0''·.­ "lıl• .\1.(.1!<. ';""0 ı_.'wl(if.lt:,r; !..h• .\-.ı• oN.;nwtrm-:ı - W... ;,:-""' "' (""""" •lAIUll"ı; �=NU l.\H:•ftl:"t; !lolıııtıı .ı......ı: tı"·i._ _!!,,.....,, ,,.(.,..,,.,; rıfY111..: ı l'....n.kA-' .\\f \lr}.(.i N_ ...( H ır; F ... IUll lt.\,'l; . (.lrı ı AC -�lı• t\f,.!...,..rı

'< Dl

a:

3::

r

r

Di

o

:

� Q.

..,

. ;;ı c::j

Q. !!! . ::; · :ı

:ı::- ­ ..... co (1) (1)

3<1l ; O:

Q. -·

:

a.

if

..,

c::

(fl

Ql ::ı

�N

o::ı

Ql

:;ı;:ı N


M i syonerin Soykırım Oyunu

Süryaniler soykırım söylemleri konusunda Avrupa'da oldukça etkin lobi faaliyetler yürütmektedirler. Avrupa" daki pek çok parlamenterin bu konu özel olarak lobi çalışması yürütmektedir. Bunun en aktüel örneklerinden birisi İngiliz Parlamentosu'ndaki soykırım söylemi konulu programdır. Haberi Vatan Gazetesi'nden izleyelim:

soykı n m ı n ta n ı nması 'türkiye içi n ö nkoşul olsu n ' çağnsı İ n g i l i z Pa rl a m e ntos u ' n d a , sözde Asur- S ü ry a n i soy k ı rı m ı n ı ' Sözde

k o n u a l a n ' 1 9 1 5 As u r- S ü ry a n i Soy k ı rı m ı ; U n u tu l m u ş So y k ı rı m ' b a ş l ı k l ı b i r ko n fera n s d ü z e n l e n d i

Londra'da dün gerçek leştiri len konferansa Asuri- Süryani yazar Sabri Atman, Mavi K i tap' ın önsöz yazarı Ermeni tarihçi Ara Sarafyan, sözde

soyk ırımla i l gi l i belgesel ler çeken fi l m yapımcısı Lina Yacubova ve İng i l iz m i l letvek i l i Stephen Pound k a t ı l d ı . Vonferansta i l k sözü alan yazar Sabri Atman, Türkiye'de sözde Asuri v e Ermeni soyk ırımı tart ışmaları n ı n 'var o l an tabuların e n başında geldi.;Jlni' iddia ederek, "Bütün soyk ırımların ortak öze l l i k l erinden bir tanesi, soyk ırımın yapanlar tarafından inkar edi l mesidir. Bu durum Türkiye için ele geçerl idir. Türkiye 1 9 1 5 y ı l ında Osman l ı hüküme t i o l an İ t t ihat ve Teı·ak k i ' n i n oı-gan i ze ederek, p l a n l ı , program l ı ve s i stema t i k bir şek i lde i ş l e d i ğ i soyk ı r ı m ı inkar etmektedir" i fadelerini kul land ı .

'Sözde soykırımın tanınması Türkiye için önkoşul olsun' çağrısı İngiliz Parlamentosu'nda, sözde Asur-Süryani soykırımını konu alan ' 1 9 1 5 Asur-Süryani Soykırımı; Unutulmuş Soykırım' başlıklı bir konferans düzenlendi Londra'da dün gerçekleştirilen konferansa Asuri-Süryani yazar Sabri Atman, Mavi Kitap'ın önsöz yazarı Ermeni tarihçi Ara Sara/yan, sözde soykırımla ilgili belgeseller çeken film yapımcısı Lina Yacubova ve İngiliz milletvekili Stephen Pound katıldı. Konferansta ilk sözü alan yazar Sabri Atman, Türkiye'de sözde Asuri ve Ermeni soykırımı tartışmalarının 'var olan tabuların en başında geldiğini' iddia ederek, "Bütün soykırımların ortak özelliklerinden bir tanesi, soykırımın yapanlar tarafından inkar edilmesidir. Bu durum Türkiye için de geçerlidir. Türkiye 1 91 5

131


Ali Rıza Bavzan yılında Osmanlı hükümeti olan İttihat ve Terakki'nin organize ederek, planlı, programlı ve sistematik bir şekilde işlediği soykırımı inkar etmektedir." ifadelerini kullandı. 'DÜM'A TARİHİNİN İLK SOYKIRIM/' İDDİASI Sözde Asur-Süryani soykırımının dünya tarihinde yaşanan 'ilk soykırım' olduğunu ancak bugÜne kadar gün ışığına çıkarılmadığını öne süren Atman, "Planlı, programlı ve sistematik bir biçimde yüzyılımızın ilk soykırımı Asur ve diğer Hıristiyan halklara karşı yapılmıştır. 2 milyonun üzerinde insan katledilmiş ve bir o kadarı da göçe zorlanmıştır" dedi. Atman, Türkiye'nin sözde soykırımı kabul etmeden AB'ye alınmasının 'yanlış' olduğunu ve Avrupa ülkelerinin, Türkiye'ye sözde soykırımı kabul etmesini AB müzakerelerinin bir önşartı olarak koyması gerektiğini de öne sürdü. Konferansın ardından DHA'nın sorularını yanıtlayan Atman, Türk hükümetinden sözde soykırımı kabul ederek Asur-Süryani ve Ermeni halkından özür dilemesini bekledik/erini dile getirdi. İNGİLİZ VEKİL: BANA SAHTE FOTOGRAF GÖSTERDİLER İngiliz Parlamentosu'nda gerçekleşen konferansı yöneten İngiliz Milletvekili Stephen Pound, 'AB yolunda ilerleyen bir ülke olarak, Türkiye'nin günümüzdeki tutumunun Avrupa kriterleriyle çeliştiği, demokratik ve şeffaf bir ülke olarak Türkiye'nin tarihiyle yüzleşmesi gerektiği' şeklinde ifadeler kullandı. Pound bugüne kadar sözde Ermeni soykırımı konusunda her iki tarafın da tezlerini dinlediğini ve Mavi Kitap'ı okuduğunu, ancak geçmişte görüştüğü bir Türk grubun kendisine, Atatürk'ün Ermeni bir çocuğu okşarken göründüğü sahte bir fotoğraf gösterdiğini öne sürdü. Pound, Türk grubun neden böyle bir 'sahteciliğe' başvurduğunu anlayamadığını ifade ederken, İngiltere Parlamentosu olarak sözde Asur-Süryani ve Ermeni soykırımı konusunda üzer/erine düşeni yapacaklarını söyledi. SARAFYAN 'MAVİ KİTAP/ ELİNDEN BIRAKMADI İngiliz Parlamentosu'nda düzenlenen '1915 Asur-Süryani Soykırımı; Unutulmuş Soykırım' başlıklı konferansta konuşan Ermeni tarihçi Ara Sara/yan, Süryanilerin de Ermeniler gibi Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlılar tarafından 'kasıtlı ve sistematik' bir biçimde

1 32


M i syonerin Soykırım Oyunu öldürüldüğünü iddia etti. 'Bugün halen Türkiye topraklarında yaşayan binlerce Asuri-Süryani ile Ermenilerin bu acıyı yüreklerinde taşıdığını' söyleyen Sara/yan, "Türkiye'nin artık gerçeklerle yüzleşme zamanı geldi" ifadesini kullandı. ·

Sara/yan Türkiye gençliğinin olaylara daha olumlu baktığı yorumunu yaparken, Türkiye h ükümetini 'tarihini sorgulamaya' çağırdı. Konuşması sırasında, sözde Ermeni soykırımına dayanak olarak gösterilen Maui Kitap'ı, konuşması sırasında elinden düşürmeyen Sara/yan, "Açıkça Türkiye hükümeti tarihinden ue azınlıklara yapılmış soykırımı belgeleyen dokümanlardan korkmaktadır. Soykırımı kabul etmemek soykırımı gerçek/eştirmek kadar büyük bir suçtur" dedi. 1 73

İngiliz parlamentosunda Seyfo Kenferansı- 24 Ocak 2006

1 7 ' Haber:

DHA 25.0 1 .2006 Vatan Gazetesi

1 33


Ali Rıza Bavzan

Steven Pound

Ara Sarafiyan

Lina Yakubova

Ninos Warda - Sabri Atman

J34


M i syonerin Soykırım Oyunu

Seyfo 1915. The Assyrian Genocide ı\ nkıua•a Dcniııl ;,1, n d our Collccdw Re J>(ınsibilicy

Tuesday, 24th of January 2006 House of Commons 6 pm - S pm Spenkers:

Ahı S.•r.ıfinn l #!?H'Wf' l 1t11-fr11 Una Yacubov..a Sahri Aımım J,t,t'.w Jp ,., llcecp Marosli fıw' ı·a '""""O

İlki: A Drawing far the Genocide (Sayfa) by Renyo Hiro Magazine. İkincisi: Beli A Drawing far the Genocide (Sayfa) by Renyo Hiro Magazine. 1 35


Ali Rıza Bavzan

Soykırım söylemi konusunda başı çeken yayın organlarından birisi bir kısım Süryani'nin çıkardığı Renyo Hiro Dergisi'dir. Aşağıdaki bildiriye imza atan örgütlerin listesi Renyo Hiro'nun işbirliği ağı hakkında dikkate değer bir fikir vermektedir. Bildirinnin Kızıl Bayrak'ta yayımlamış olduğunu da not edelim.

Kızı l

Bayrak

TopyC'kôn saldınya karşı ıopyC'kôn djnııiş ! F tipi 'DC' karşı yaşasın Öıtun Omcu Db·C'ııişbrıiz ! Türk oı·duıru GüııC'y Küı·distan 'dan ddol ! Taıilı : 27 Orak 2001 Cwnaı1C'Sİ Saat : 1 1 .00 Başlama yu; : EbC'ı1plalz ı Köbı Milbıg yC'ı1 : Nrıunarkt Pı-ogı·am:

Koma Milzik Gnılm. mesajlar

Açılış Komışıııası. Gmp l\Iıııızııı·. Omp Boran,

Berıniedaıı.

Asuri Silıyaııi

Dii.uııiC'yC'ııirr:

Özgtu· GdC'Ctk, YDK, Aluıtr ı1ırıiz, Kızıl Bayrak, RC'nyo Hb·o, Strrka Rizgaı1, Kw1uluş, Mlir a dC'lr Bb·Uğt, Db·C'ııiş, Htdd, Atıhın.

DC'vı1ınri Drınokrnsl,

Baı1kat.

20 Ocak 2001

SAYI: 03

Asuri-Keldani-Süryani Birliği 'nin Talepleri

İsveç Süryani Federasyonu bu konuda tek örnek değil.

Asuri­

Lozan Barış Antlaşması'nın gözden geçirilip kendileri açısından değiştirilmesini de talep etmektedir . PKK, terörü nedeniyle göç eden Süryanilerin kendi yerlerine dönmesi için Lozan'da diğer gayrimüslimlere tanınan azınlık statüsünün, Asuri-Süryanilere de tanınması ve etnik bir statülerinin olması gerektiğini ileri sürdü . 174 Keldani-Süryani Birliği (ACSU) Başkam Fikri Aygur,

ı 14 1 5 Haziran 2001 tarihli Özgür Politika'dan: "Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Uyesi ve Süryani halkı temsilcisi George Aryo, Türkiye'nin daha büyük ve ağır sorunlarının olduğuna dikkat çekerek, "Türkiye'de sorun sadece Asuri-Süryani sorunu değildir. Daha

1 36


M i syonerin Soykırım Oyunu Amerika'mn Türklye'ye Karşı Süryani Oyunu

Bize göre Amerika ve Avrupa, Ermenileri nasıl Osmanlı'ya yabancılaştırıp isyana teşvik ettiyseler benzer bir süreci Süryaniler için işletmektedirler. Bunun ilk aşaması Süryanilerin protestanlaştırılması idi. Ancak bu proje özellikle geleneksel mekanlarında oturan Süryanilerin direnci ile karşılaştı. Bunun üzerine PKK'nın Süryaniler'e terör uygulaması teşvik edildi. PKK'dan çekinen Süryaniler büyükşehirlere, Avrupa'ya ve Amerika'ya göç etmeye başladılar. Fikri Aygur, PKK'nın eylemlerini Türk Ordusu'nun üzerine atmaktan da çekinmemektedir. Aygur, SO'nin üzerindeki Asuri-Süryani'nin "Devlet güçleri tarafından öldürüldüğünü" ileri sürmektedir. Göç sonrasında özellikle altın piyasasında çok başarılı olan Süryaniler olağanüstü zenginlik kazandılar. Örneğin New York altın piyasasına egemen olan ABD'deki Süryaniler tarihi Ninova Sarayı'nın bir örneğini Chicago'da inşa etmişlerdir. Kentleşen Süryanilerin Batılılaştırılıp Protestanlaştırılması kolay olacaktı. Nitekim öyle de oldu . PKK'dan Sonra Sara Beth Nahrin'de mi?

Batı eksenli Süryani hareketler. PKK çevreleri ile flört halindedir. Haberler arasında kaybolup gitti ama, Batı kontrolündeki kimi Süryaniler, artık işi terör boyutuna taşıma aşamasına getirmiş görünmektedir. "frak, İran, ue Suriye'nin yanı sıra Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşayan Asuri ue Süryaniler, PKK desteğinde Aurupa'da yasadışı "Beth Nahrin " (Mezopotamya Özgürlük Partisi) adlı örgüt kurdu.

büyük toplumsal sorunlar vardır. Bunların başında da Kürt sorunu geliyor. Aynı yerleşim alanlarından göç etmiş Kürtlerle ilgili tek kelime yayınlamayan devletin Süryanilerle ilgili yayınladığı genelge, bana sorarsanız samimiyeti tartışılır" dedi."

1 37


A l i Rıza Bavzan Asuri ue Süryani halkına karşı Türk, Arap ue Farslar tarafından yapılan sözde katliamlarda Kürtlerin de kul/anıldığını öne süren örgüt, kültürel haklar yanında toprak talebi için mücadele kararı aldı. PKK kamplarında eğitilen 200 kadar Asuri ue Süryani genç, silahlı mücadele için hazırlığa başladı. Örgütten kaçarak Kuzey lrak'ta Türk askerlerine teslim olan Süryani asıllı Metin Kesenci, Diyarbakır DGM Saucılığı 'na örgütle ilgili bilgi uerdi. "

23-Ekim 2001 tarihli Özgür Politika Gazetesi 'nde yer alan ayrmtılar da ilgi çekici: Geçen yılın Haziran ayında ilk kongresi yapan MÖP, "Bethnahrin Örgütü" olan Devrimci adını değiştirerek partileşmişti. " 1 75

Yurtsever

�""�surı-Süryanı Ha ın

ifr�",' •••11·�ı:ı�Jll!rif Asuri-Süryani Halkının

Ana YtJtdll Bethi1«:ı.hr in (Mezopotamya) ve i"C ••, '. Teıihl !f' . . ' .t,5L.ri:$C:rv anı Heii . ınıı�f

';�;,r��·

:r�ı

>:" :

Eıter.-ı-ıanedanlık Donemi: (M.O. 29002350),. i . ·; . Ak'd Devl9tİ (M.Ö 2350-21 70) .

üçüncü Ur Horİedenr ve Sümer Röne ans ı /

Asuri-Süryani Halkının Siyasal Alandaki Örgütleri

ı 2 3. 4 5. 6 7. 8.

GHB (Mezopotamya Özgllrlllk Paı·tisi) r l)enıokr31 ik Örgütü)

su

ADU (A

ADH (ZAWAA) (Asur Demokratik

ADP (As•Jr Demokr.3tlk Partisi)

Hareketi)

Br-OP <B·�thrıatırln Demokrat Partisi)

ŞURAYA

ADO (Aramı Demokratık Örgütü)

ADH (Aramı Demokratik Hareketi) 9. GrA (Asurlstan Kurtuluş Portlsl) ı o. APP (Asur Yurtseverler Partisi) ı ı llcrıcı Asur Ulusal Partisi

ı 2. AUA (Ulusl orarası Asur• ittifakı) ı 3 SUA (Uluslararası Süryani ittifakı) 1 4 AHR!R (Lübnan Özgürlü> Part isi) 1 5 VATAJP'LER 16 ZHAB (Bethnahrln Yurtseverl er Hareket

·, Kendi ifadeleriyle "Asuri-Süryani Halkının Siyasal Alandaki Örgütleri" ;

Birll1•) 17 Lübnan Güç ler

Bu tür örgütlenmlerin MGK'nın dikkatini çektiğini de belirtmeliyiz . CNN Türk'ün haberine göre "Bethnahrin Yurtsever Devrimci Örgütü"nün faaliyetleri Milli Siyaset Belgesi'nde yer almaktadır: "Milli Siyaset Belgesi'nde, Türkiye'deki uarlıkları Avrupa Birliği tarafındun da gündeme getirilen Süryaniler konusunda da ifadeler uar. m

23-Ekim 2001 tarihli Özgür Politika Gazetesi

1 38


Misyonerin Soykırım Oyunu Belgede, ağırlıklı olarak Mardin ve Şırnak bölgesinde oturan Süryanilerin bir kısmının ABD ve Avrupa'ya göç ettiğine dikkat çekiliyor, bu ülkelerdeki örgütlenmeleri anlatılıyor. Belgede, İsveç'te kurulan 'Asuristan Kurtuluş Partisi' ve Kuzey lrak'taki 'Beth -Nahrin Yurtsever Devrimci Örgütü' yeni adıyla 'Mezopotamya Özgürlük Partisi'nin Türk topraklarında ba ımsız bir devleti amaçladık/arı belirtiliyor. " 176

g

PKK

Beth-Nahrinli bir yönetici ile işbirliklerini terörü seçmelerinin gerekçesini MED-TV'de şöyle açıklıyordu :

"Bizim çıkışımız 2500 yıllık göçe bir cevaptır. Bu dağlara bizim diyebilmek için silahı seçtik . " Söz konusu terörist duymamakta :

PKK

ile olan

işbirliklerini gizleme ihtiyacın ı

"Kimileri bizim için PKK tarafından yönlendiriliyorlar diyor . . . İlişkilerimiz hür ve enternasyonal temeldedir . . . "

PKK

sempatizanı bir gazeteci de bu durumu "Evet, Asuri-Süryani halkının mücadelesi artık "kilise" ve "manastır" a sığmıyor. " diye alkışlıyor. 177

Beth-Nahrin Yurtsever Devrimci Örgütü ile PKK arasındaki ilişki diğer yıkıcı, bölücü ve ayrılıkçı örgütlerle birlikte Türkiyeye karşı ortak bir cepheye dönüştürülmüştür. Aşağıda bu cephenin ortak bildirisi yer almaktadır. Birleşik Devrimci Güçler Platformu KÜRDİSTAN VE TÜRKİYE HALKLARINA BDGP, 4 Haziran 1 998 günü PKK, TKP(ML), MLKP, TKP/ML, TDP, DHP, TKP-Kıvı/cım ve Devrimci Sol örgüt ve partilerinin bir 1 7'' Kemal Yurteri/CNN TÜRK/Ankara. 2 Aralık. 2004 1 7 :59 00 http://cnnturk.com/HABER/haber_detay .asp?PJD = 3 1 8&HID = l&haberlD = 55205 177 Mehmet Aktaş, ABD'de Ninova Sarayı , 1 1 .5 . 1 998 tarihli Özgür Politika

1 39

(TSİ)


Ali Rıza Bavzan araya gelmesiyle, dört temel ilke üzerinde oluşturulmuştur. Bir süre sonra, TKP/ML bu oluşumdan ayrılmış, daha sonra BP/KK-T, DSIH, BYDÖ ue PRK- Rızgari'in katılımıyla, Deurimci Hareket'in destekçi konumuyla daha da genişleyerek faaliyetlerini günümüze kadar aksatmadan birlik halinde sürdürmüştür. Türkiye ue Kürdistan deurimci pratiğinde bu derece geniş ue uzun uadeli bir birlik ilk olarak oluşturulmuş ue BDGP bazı eksikliklerine rağmen çalışmalarını yürütmüştür. BDGP, önemli bir süreçte halklarımızın {Kürt, Türk, Asuri ve diğer) ve devrimci örgütlerimizin daha da yakınlaşması ue birlikte mücadele etmesi açısından olumlu bir zemin olmuştur. BDGP, şimdiye kadar süre gelen, deurimci örgütlerin bir birine ön yargıyla yaklaşma ue bir birlerinden uzaklaşma gibi bir anlayışa son uermiştir. Karşılıklı anlayış ue olgun yaklaşımın zeminini geliştirmiştir. BDGP, geçen süre içindeki pratiğiyle süreç karşısında dağdan metropo/lere, metropollerden cezaevlerine ue Aurupa'ya kadar tarihsel bir rol oynamış ue bu, Türkiye, Kürdistan deurimci mücadelesini bir birine daha çok yaklaştırıp güçlenmesini beraberinde getirmiştir. Bu anlamda BDGP Halklarımızın mücadele tarihinde yerini almış bir birlik olmuştur. Gelinen aşamada sürecin özelliğinden dolayı BDGPde bir dönüm noktasına gelimiştir. Yeni süreç kendisiyle birlikte gerek taktiksel, gerek stratejik açıdan farklı farklı yaklaşımları beraberinde getirmiştir. Açıktır ki, temelinde ortaya çıkan degişikliklerin BDGPye etki yapması kaçınılmazdı. Dolaysıyla, BDGP de kendi içinde bir ayrışmaya uğramıştır. BDGP güçlerinden PKK, DHP ve BYDÖ farklı bir zeminde geriye kalan TKP(ML), MLKP, Devrimci Sol, TKP- Kıuılcım, DSIH, PRK­ Rızgari, BP!KK-T ue TDP ise, BDGPnin Kuruluş Bildirgesi temelinde hareket etmeye karar uermişlerdir. BDGP içindeki bu ayrışma dostane ue yoldaşça olup, yeni dönemde herkes daha güçlü birlik ve ittifakların zeminini yakalama çabası içerisinde olacaktır. Çünkü, ortak olarak şu görüş üzerinde mutabakatta bulunulmuştur ki; Türkiye ue Kürdistan halklarının

1 40


Misyonerin Soykırım Oyunu çıkarları yeni dönemde daha ileri birlik ve karşılıklı anlayışa ihtiyaç duymaktadır. Bu tespitten hareketle devrimci tarzda yapıcı uslup çerçevesinde birlik ve eleştiri mekanizması yeni dönemde de sürdürülecektir. 24 Eylül 1999

1 . Partlya Karkeren Kurdlstan-PKK 2. Türkiye Komünist Partisi {Marksist Leninist) -TKP{ML) 3. Marksist Leninist Komünist Parti-MLKP 4. Türkiye Devrim Partisi- TOP 5. Devrimci Halk Partisi-DHP 6. Devrimci Sol DS 7. Türkiye Komünist Partisi-Kıuılcım-TIKP-K 8. Bolşevik Parti/Kuzey Kürdistan-Türkiye-BP/KK-T 9. Devrimci Sosyalist İşçi Hareketi-DSIH 1 0. Beth-Nahrin Yurtsever Devrimci Örgütü-BYDÖ 11. Partiya Rızgariya Kürdistan-PRK"

··-----·-·-· · · · - · - · ·-·ı !

BDGP ve amblemi

Türkiye, gecikmeden proaktif bir biçimde Süryani/Nasturi Meselesi'ni ele almak zorundadır.

141


Ali Rıza Bavzan

iV. BÖLÜ M

ERMEN İ MESELES İ ' NDE TÜ RKİYE'Nİ N TEZİ

Ermeni Meselesi'nde Türkiye'nin tezi için Dış İşleri Bakanlığı'nın "Ermeni Meselesinde On Soru On Cevap" başlıklı dosyasında yer almaktadır. Dış İşleri'nin çalışmasını içeriğini değiştirmeden redaksiyona talıi tuttuk, resim, belge ve ekstra dipnot takviyesiyle yeniden yapılandırdık. DIŞİŞLERİ BAKANLI G I -Ermeni Meselesinde On Soru On CevapSoru 1 : Doğu Anadolu Ermenilerin Anayurdu mudur?

Bu sorunun yanıtını Anadolu tarihinde aramak gerekir. Ermeni tarihçileri kendi aralarında bile Ermenilerin kökenleri konusunda fikir birliği içinde değildirler. Bu da anayurdun neresi olduğunu tartışmalı kılmaktadır. Bu konuda Ermeni tarihçilerin çatışan ve çelişen görüşlerini şöyle sıralayabiliriz: 1 42


Misyonerin Soyk ırım Oyunu a) Ermenileri Nuh Peygamber'e dayandaran goruş: Bu düşünceye göre Ermeniler Nuh'un torunu olan Hayk'tan gelmektedir. Nuh'un gemısı Ağrı Dağı'na oturduğundan Ermenilerin anayurdu Doğu Anadolu'dur. Ü stelik Hayk 400 yıl yaşamış ve yurdunu Babil'e kadar genişletmiştir. Efsanelere

dayanan ve bilimsellikle hiç bir ilgisi bulunmayan bu görüşün üzerinde durulamaz. Tarihçi Auguste Carriere de bu hususu vurgulamakta ve

"'eski Ermeni tarihçilerin uerdikleri bilgilere güuenmenin büyük bir gaflet olacağını, çünkü uerdikleri bilgilerin çoğunun uydurma olduğunu"

kaydetmektedir.

178

Ağrı Dağı'nda Nuh'un Gemisi'nin finansörleri arasında Ermeni Diasporası da var. Ermenileri Urartulara dayandıran goruş: Doğu Anadolu kavimlerinden biri olan Urartuların M.Ö. 3 bin yılına kadar uzandıkları, M.Ö. 7 ve 6. yüzyıllarda önce İskitlerin, sonra Medlerin saldırısına uğrayarak ortadan kaldırıldıkları, yaşadıkları bölgenin Lydialılarla Medler arasında mücadeleye sahne olduğu ve sonunda Medlerin nüfuzuna girdiği bilinmektedir. Bu dönemlerde Anadolu'da Ermeni adın.::ı hiçbir �ekilde rastlanmadığı gibi, Urartu dili ile Ermeni dili de birbirlerine b)

1 7'

Auguste Carrıere. Moise de Khoren et la Genealogie Patriarcale, Paris, 18%.

1 43


Ali Rıza Bavzan

benzememektedir. Urartu dili bir Asya dilidir, Ural-Altay dilleri ile benzerlik göstermektedir. Urartu kültürü ile Ural-Altay kültürü arasında da aynı benzerlik vardır. Erzurum yöresindeki son arkeolojik bulgular bunu açıkça ortaya koymaktadır. Ermeni dilinin ise Hint-Avrupa dillerinin Satem grubuna girdiği kabul edilmektedir. Öyle ise, Urartularla Ermeniler arasmda bir özdeşlik bulunduğunu ileri sürmeye imkan yoktur. Bunu doğrulayacak hiçbir somut bulgu da

mevcut değildir.

c) Ermenileri Urartu bölgesini işgal eden bir Trak-Frig soyuna dayandıran goruş: Ermeni tarihçileri arasmda en çok benimsenen bu teoriye göre, Ermeniler Balkan kökenli ve Trak­ Frig soyundandırlar. İllyrialıların baskısıyla M.Ö. 6. yüzyılda Doğu

Anadolu'ya göçederek yerleşmişlerdir. Ermeni adına ilk kez M.Ö. 521 yılında Med (Pers) İmparatoru Dara'nın (Darius) Behistun yazıtında rastlanılması ve Dara'nın "Ermenileri yendim" demesinin bunu doğruladığı ileri sürülmektedir. Bu görüş, Nuh ve Urartu teorilerini de kendiliğinden çökertmektedir.

d) Ermenileri Güney Kafkas ırkı olarak kabul eden görüş: Buna göre, Ermenilerin anayurdu Güney Kafkasya'dır. Kafkas boylarına yakınlıkları ve kültür akrabalıkları bu teoriye gerekçe olarak gösterilmektedir. Bir başka gerekçe de, Ermenilerden ilk kez söz eden Dara'nın "Ermenileri yendim" derken yer olarak Kafkasya'yı kasdetmesidir. Ne var ki Ermenilerin diğer Kafkas ırkları ile ilgisi yoktur.

Bu teori ise Ermenilerin bazı Türk ve Azeri boylarıyla kültür ve gelenek akrabalığına ve dildeki benzerliklere dayandırılmaktadır. e) Ermeniler bir Turan ırkı olarak kabul eden görüş:

Görüldüğü gibi. Ermenilerin kökeni ve anayurdu kendi aralarında bile tartışmalıdır. Böylesine çelişik görüşler karşısında, Ermenilerin Doğu Anadolu'da 3-4 bin yıldır mevcut oldukları herhalde söylenemeyecektir . Ermeni çevrelerinin bu iddialarının altında Doğu Anadolu'daki Ermeni varlığını mümkün olduğu kadar eskilere uzatmak, Doğu Anadolu'ya bir anayurt olarak sahip çıkabilmek ve üstelik bunu eski bir kültür varlığı olarak sunmak hevesi yatmaktadır. Böylece Türklerin Ermenilerin binlerce yıllık topraklarını işgal ettikleri de ileri sürülmek istenmektedir. Bu iddia gereksizdir. 1 44


M i syo nerin Soyk ırı m Oyunu Tarih itibarıyla Ermenilerin Doğu Anadolu'nun otokton ahalisi olmayıp dışarıdan buralara yerleştikleri ve bu bölgedeki varlıklarının ancak 52 1 yılına kadar gidebildiği anlaşılmaktadır. Halbuki Anadolu'nun en az 15 bin yıldır meskun olduğu bilinmektedir. bin yıldır meskun olan Anadolu ise yerleşik ya da göçebe çok çeşitli kavimlere ve çok zengin uygarlıklara yurt olmuştur. Bölgeye başka yerlerden ve nisbeten yeni gelmiş kavimlerden biri olan Ermenilerin Doğu Anadolu'ya tek başlarına ve yurt olarak sahip çıkmaları söz konusu olamaz.

M.Ö.

15

Soru 2: Türkler, Selçuklular ve Osmanlılar ile başlayarak, Ermeni topraklarım Ermenilerden zorla mı almış ve işgal etmişlerdir? Ermenilerin bir zamanlar toplu olarak oturdukları bölge tarihin kaydettiği dönemlerde M.Ö. 52 1 'den 344'e kadar bir Pers vilayeti, 344'den 2 1 5'e kadar Makedonya İmparatorluğunun bir parçası, 2 1 5'den 190'a kadar Selefkitlere tabi bir vilayet, 1 90'dan M.S. 220'e kadar Roma imparatorluğu ile Partlar arasında sık sık el değiştiren bir mücadele alam, 220'1erden V . yüzyıl başına kadar bir Sasani vilayeti, V. yüzyıldan Vll. yüzyıla kadar bir Bizans vilayeti, Vll. yüzyıldan başlayarak bu kez Arap egemenliğinde bir toprak parçası, X. yüzyılda yeniden Bizans vilayeti olmuş ve XI. yüzyıldan başlayarak bölgeye Türkler gelmişlerdir. Bu denli çeşitli egemenlikler altında yaşayan Ermeniler, tarih boyunca, o dönemlerin olağan siyasi ve toplumsal düzeni olan derebeylik, yani belirli bölgelerde belirli ailelerin nüfuz sahibi olmaları sistemi dışında, hiçbir zaman bağımsız, birleşik ve sürekli bir devlete sahip olmamışlardır. Ermeni tarihçilerin Ermeni Krallıkları olarak niteledikleri Ermeni Beylikleri aslında her zaman bir "suzerain" e bağlı "vassal" lar olarak yaşamışlar. yabancı devletler arasında tampon bölgeler oluşturmuşlardır. Ermeni Beylikleri ya da Prensliklerinin bir çoğu da bölgeye hakim olan yabancı devletlerce kurdurulmuş. Ermenileri kendi safarına çekmek ya da bir diğer güce karşı kullanmak isteyen hakim devletler kendilerine yakın buldukları Ermeni ailelerini bu beylik ya da prensliklerin başına getirmişlerdir. Örneğin. Bagrat ailesinden Aşot'u ve Ardruzuni ailesinden Haçik Gaik'i Arap halifeleri prens yapmışlardır. Prens ya da Bey ünvanı verilen

1 45


Ali Rıza Bavzan

Ermeni Ailelerinden bazılarının da Ermeni değil, Pers soylu olduklarını belirtmek gerekir. Bu husus Ermeni tarihçi Kevork Aslan'ın şu sözleriyle de doğrulanmaktadır: "Ermeniler derebeylikler halinde

yaşamışlardır. Birbirlerine vatan hisleriyle bağlı değildirler. Aralarında siyasi bağlar yoktur. Yalnızca yaşadıkları derebeyliklere bağlıdırlar. Vatanseverlikleri de bu nedenle bölgeseldir. Birbirleriyle bağlarını siyasi ilişkiler değil, dilleri ve dinleri oluşturur." 1 79 Tarihleri boyunca çeşitli büyük imparatorluk ve

devletlerin nüfuzu altında yaşayan ve bunlar arasında mücadele alanı olan Ermeni Beyliklerinin birtakım ek avantajlar sağlamak amacıyla bu güçler arasında sık sık taraf değiştirmeleri, Ermeni halkının büyük acılara maruz kalmasına yol açmıştır.

Romalı tarihçi Tacitus, "Annalium Liber" adlı eserinde "Ermeni/erin Roma ve Pers imparatorluk/arı karşısında tutum değiştirerek kah Romalılarla, kah Perslerle birlikte hareket ettiklerini" yazmakta ve bu nedenle Ermeni halkının "acayip bir halk" olarak nitelemektedir.

Gerek bu davranıştan, gerek büyük imparatorluklara tabi olarak yaşamaları Ermenilerin sık sık tehcire uğramalarına ya da kendiliklerinden göç etmelerine neden olmuştur. Perslerden kaçıp İç Anadolu'da Kayseri yöresine yerleşmişler, Sasanilerce İran içlerine, Araplarca Suriye ve Arabistan'a, Bizanslılarca İç Anadolu, İstanbul, Trakya, Makedonya, Bulgaristan, Romanya, ın 1 80

ASLAN, Kevork; L'Armenie et les Armeniens, İstanbul, 1 9 1 4 Resmi aldığımız kaynak www . nndb.com/people/875/00008761 4/tacitus-l .jpg

1 46


M i syonerin Soykırım Oyunu Macaristan, Transilvanya ve Kınm'a, Haçlı Seferleri sırasında Kıbrıs, Girit ve İtalya'ya, Moğol istilasında Kazan ve Astrahan'a, Ruslarca Knım ve Kafkasya'dan Rusya içlerine tehcir edilmişlerdir. Ermenileri n Sicilya'dan Hindistan'a, Kmm'dan Arabistan'a kadar uzanan çeşitli bölgelere dağılmaları bu tehcirlerin sonucudur. Bu da göstermektedir ki, 1 9 1 S'te Osmanlılarca tehcir edilmeleri uğradıkları ilk tehcir olmadığı gibi, Ermeni diasporası denilen olgu da 1 9 1 5 tehcirinin sonucu olarak ortaya çıkmamıştır. Özellikle Sivas yörelerine getirilişleri Selçukluların

Anadolu'ya gelişlerinden pek kısa bir süre önce olmuştur.

Hıristiyanlığı kabul etmelerinden sonra 451 yılında Bizans kilisesinden ayrılmaları Türklerin Anadolu'yu iskanlarına kadar süren bir Bizans· Ermeni çatışmasına, Ermenilerin Bizans tarafından ezilmesine, eritilmeye çalışılmasına ve esasen Bizans'a tabi olan Ermeni beyliklerinin yok edilmesine yol açmıştır. Bizans'ın Ermenileri çeşitli yerlere sürmesi ve diğer yabancı güçlere karşı piyon olarak kullanması da buradan kaynaklanmaktadır. Bizans'ın bu zulmü Ermeni tarihçilerince bütün ayrıntılarıyla dile getirilmiştir .

Selçuklu Öncesi Anadolu Haritası 1 81 1·' 1

www. atlas-of-conflicts. conı/areas/armenia-and-karabakh/med ieval-armenia-1 . php

1 47


Ali Rıza Bayzan

S'

ABBASID

10Tl'ı

-

ERA

12Th CENT URIES

� '" ' 'ıı ıı:ıs [Z) <..uuos [IE �fil�� •. . ---

'i

"

Selçuklu ve Bizans İmparatorlukları 10-12. yüzyıl

182

Selçuklu Türkleri işte böyle bir ortamda XI. yüzyılın ikinci yarısında Anadolu'ya toplu şekilde gelmeye başlamışlardır. Selçuklularm ele

geçirmeye başladıklara Anadolu topraklarında bir başka devlete tabi durumda dahi bir Ermeni Prensliği bulunmamaktadar ve Selçuklularm karşısındaki güç Bizans'hr. Selçuklu Hakanı Alpaslan eski Ermeni Prensliği Ani'nin topraklarını 1 064'de ele geçirmiştir ama, bu Prensliğin varlığına esasen 1 045'te, yani Türklerin gelişinden 19 yıl önce Bizans tarafından son verilmiştir. Dolayısıyla, Selçukluların ilerlediği topraklar, üzerinde diğer kavimlerin yanı sıra Ermenilerin de yaşadıkları Bi�<ms topraklarıdır. Bu nedenle Selçukluların bir Ermeni devleti ya da prensliğini işgal ve istila ettikleri yolunda ileri sürülebilecek herhangi bir iddianın tarih karşısında doğrulanmasına maddeten imkan yoktur. Üstelik, tarih bunun tersini kanıtlamakta ve Ermenilerin Bizans'ın yüzyıllardır süren zulmüne son verilmesi amacıyla Selçukluların Anadolu topraklarını ele geçirmelerine yardımcı olduklarını göstermektedir.

182

www.humanities.ualberta.ca

1 48


Misyonerin Soykırım Oyunu

Selçuklu Hakana Alpaslan

Ermeni tarihçi Asoghik 'in "Ermeniler Bizans'a olan düşmanlıkları nedeniyle Türklerin Anadolu'yu gelmesine sevinmişler, hatta Türklere yardım etmişlerdir." yolundaki sözleri bu olguyu

belgelemektedir. Urfa'nın Türklerce fethinin de kentteki Ermenilerce bir bayram havası içinde kutlandığı yine Ermeni tarihçi Urfalı Mateos tarafından kaydedilmiştir. Burada, Anadolu Selçuklu Devleti ile çağdaş olan bir Ermeni Prensliğinden de söz etmek gerekmektedir. Bu Prenslik, Kilikya Ermeni Prensliğidir. Kilikya'daki Ermeni varlığı ise Bizans'ın Ermenilere uyguladığı tehcir politikası sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Doğu Anadolu'daki son Ermeni Prensliklerinin Bizans tarafından yıkılması üzerine Kilikya'ya yeni bir Ermeni göçü daha olmuştur ve bu son göç 1080 yılında Kilikya Ermeni Prensliğinin kurulmasına vesile teşkil etmiştir. Haçlı Seferleri sırasında Haçlılara yaptığı yardımlar ve Bizans'ın giderek zayıflaması nedeniyle varlığını sürdürebilen, ancak yine de Bizans'a daha sonra Haçlılara ve Moğollara ve nihayet katoliklere bağımlı durumda bulunan bu Prenslik Türklerle iyi ilişkiler içinde olmuş ve sonunda Kıbrıs'ta yerleşmiş Katolik Lusignan ailesinin egemenliğine girmiştir. Bu durum Gregoryen Ermenileri memnun etmeyecek ve bu memnuniyetsizlik prensliğin 1375 yılında Memlükların eline geçmesinde önemli bir rol oynayacaktır. Kilikya'ya bu son Ermeni göçünün burada Eçmiyazin'den ayrı bir Ermeni Kilisesi'nin kurulmasına da yol açtığını ve bu ayrılığın bugün de sürdüğünü belirtmekte yarar vardır. Osmanlılar döneminde ise durum çok daha açıktır. Doğu Anadolu, Fatih Sultan 1 49


Ali Rıza B ayzan Mehmet ve Yavuz Sultan Selim dönemlerinde Akkoyunlular ile Safavilerden, Güney Anadolu ise Yavuz Sultan Selim döneminde Mısır Memlüklularından alınmıştır. Gerçek bu olduğuna göre. Osmanlıların bir Ermeni Devleti ya da Prenslik ve Beyliğine ait toprakları işgal ve istila ettikleri yolundaki iddia da tarih önünde yenik düşmektedir.

Soru 3: Türkler tarih boyunca her zaman Ermenilere baskı ve zulüm mü yapmışlardır? Ermeni propagandası "Soykırım" iddiasını tarihi bir zemine oturtabilmek amacıyla, Türklerin tarih boyunca her zaman gayrimüslimlere ve Ermenilere kötü muamele ettiğini savunagelmektedir. Zira, bu iddiada bulunmadıkça "600 yaldır Ermenilerle birlikte yaşayan Türklerin,

durup dururken, nasıl olup da bir günde Ermenileri topyekün imha etmeye karar verdikleri" sorusunu yanıtlayamayacakları kanısındadırlar. Ermenileri bu iddiaya sarılmaya yönelten bir başka etken de meseleyi tahrif ederek bir " Hıristiyan-Müslüman mücadelesi" ne dönüştürmek ve böylece Hıristiyanlık dünyasının desteğini peşinen kazanabilmek arzusudur. Ermenilerin uğradıkları Bizans zulmü nedeniyle, Türklerin Anadolu'ya girmelerini bir bayram havası içinde karşıladıklarını kendi tarihçileri yazarlar. Nitekim , Selçuklular Bizans'ın ezmeye ve yok etmeye çalıştığı Ermeni kilisesini himaye etmeye başlamış, Ermeni kilisesi, manastırları ve ruhban sınıfına Bizans tarafından konulan ağır vergileri kaldırarak bunları vergiden muaf tutmuş, Ermeni toplumunu ibadet, eğitim ve içişlerinde serbest bırakmış, içişlerine müdahale etmemiş ve Ermenileri Müslüman olmaya hiçbir zaman zorlamamışlardır. Ermeni ruhani lideri Selçukluların bu tutumu karşısında Sultan Melikşah'ı ziyaret ederek şükranlarını bildirmiştir. Özetle, Ermeniler bu dönemde gerek toplum olarak varlıklarını, gerek din ve kiliselerini Türkler sayesinde koruyabilmişlerdir.Bu olgu, bizzat Ermeni tarihçilerince de iftiharla dile getirilmiştir. Ermeni tarihçi Urfalı Mateos 129 sayı kroniğinde Selçuk Sultam Melikşah'tan şöyle sözetmiştir. "Mellkşah'ın kalbi Hıristiyanlara karşı şefkat ve

iyilikle doluydu. İsa'nın evlatlarına çok iyi davrandı. Ermeni halkına refah, barış ve mutluluk getirdi." 1 83 Mateos, Sultan Kılıç Aslan' ın ölümünden sonra ise şunları yazmıştır: "Kılıç Aslan'ın ölümü Hıristiyanlan yasa boğmuştur. Zira bu Sultan yüksek karakterli ve

183 RFALI MATEOS, (Mathieu d'Edesse); Chronicles, No. 1 29.

1 50


M i syonerin Soykırım Oyun u hayırsever bir insandı. " Selçuklu Türklerinin Ermenilere ne kadar iyi davrandıkları Taşirk ailesi gibi bazı Ermeni beylerinin kendiliklerinden Müslümanlığı kabul etmelerinden ve Türklerle birlikte Bizans'a karşı çarpışmalarından da bellidir. Türklerin gayrimüslimlere iyi muamele etmeleri ifadesini İslam-Türk felsefesinde bulmaktadır. Bu felsefeyi şu şekilde özetlemek mümkündür:Türkler. Müslüman olmayan kavimlerin yaşadıkları toprakları kendi ülkelerine kattıklarında bu bölgeler halkı ile zimma adı verilen bir anlaşma yapmaktadırlar. Müslüman olmayan halkın hak ve hukuku bu anlaşma ile gü\.'.ence altına alınmakta ve bu halka zımmi denmektedir. Böylece diğer dinlerden olan insanlara o zamana kadar tanık olunmamış bir hoşgörü ile davranılmaktadır. Bu dönemin Yunus Emre ve Mevlana Celaleddin Rumi gibi büyük düşünürlerinin "72 millete bir göz ile bakan" ve "ne olursan ol. yine gel" diyen insanlık ve hoşgörüye dayalı felsefeleri de bu çerçevede değerlendirilmelidir.

Mevlana Celaleddin

Yunus Emre

Hıristiyanlar arasında mezhep kavgaları ve özellikle Bizans'ın Ermenilere yaptığı zulüm göz önünde tutulduğunda bunun ne denli insanca bir yaklaşım olduğu ortadadır. Osmanlı Devleti'nin kuruluşu , gelişmesi ve özellikle İstanbul'un fethi sonucu Bizans'ın yıkılmasıyla Ermeniler için tarihlerinin h iç bir döneminde yaşamadıkları yeni bir çağ açılmış, üzerindeki dinsel , siyasal, toplumsal. ekonomik ve kültürel her türlü baskı kalkmış ve barış. güven ve refah dönemi başlamıştır. Bilindiği gibi, Osmanlı Devleti Türk kökenli , İslami yapıya sahip ve çok uluslu bir devlettir. Bu çok uluslu yapı içinde Türkler kadar. diğer uluslara da yer vardır. Nitekim, ilk Osmanlı Padişahı Osman Bey Ermenilerin

Bizans'm zulmünden korunmala11 için Anadolu'da ayrı bir ı5ı


Ali Rıza Bavzan toplum olarak örgütlenmelerine ızın vermiş ve Batı Anadolu'daki ilk Ermeni dini merkezi Kütahya'da kurulmuştur. Bursa'nın alınarak başkent yapılması üzerine bu dini merkezi Kütahya'dan Bursa'ya taşınmış ve Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethinden sonra Bursa'daki Ermeni dini lideri Hovakim 146 l 'de İstanbul'a getirilmiş ve Fatih'in fermanı ile İstanbul'da bir Ermeni patrikhanesi kurulmuştur. 184 Bunu

izleyerek İran, Kafkasya, Doğu ve Orta Anadolu. Balkanlar ve Kırım'dan İstanbul'a Ermeni göçleri başlamış ve Osmanlı İmparatorluğu Ermeniler için bir çekim merkezi haline gelmiştir . Görüldüğü gibi. Ermeni toplumu ve kilisesi Osmanlı Devletinin gelişmesine paralel olarak gelişmektedir.

Osmanlı İmparatorluğu Gregoryen Ermenileri "millet" adı altında örgütlemiş ve kendi dini liderlerinin yönetimine bırakmıştır. Fatih Sultan Mehmet Ermeni Patrikhanesini kuran fermanında, Patriğin İmparatorlukta yaşayan bütün Ermenilerin hem ruhani, hem cismani lideri olduğunu hükme bağlamıştır. Ermeniler Müslümanlara verilen her türlü haktan

yararlandıkları gibi, bazı ayrıcalıklara da sahip olmuşlar. örneğin askere alınmamışlardır. Askere alınmamaları ise Ermeni ailelerinin sürekliliğini ve dolayısıyla refaha kavuşmalarını sağlamıştır. Gayrimüslimlerden haraç ve cizye vergileri alınmış, buna karşılık Müslümanların tabi oldukları zekat ve öşür vergilerinden muaf tutulmuşlardır. Haraç ve cizye vergilerinin Ermeni toplumuna nasıl dağıtılacağının tesbiti de dini liderlere bırakılmıştır. Ermenilere, din, kültür, eğitim ve hayır işlerinin yürütebilmeleri için gerekli mali güçlerinin yetişmemesi halinde Osmanlı yönetimi yardımda bulunmuş, Patrikhane'nin açıklarını kapatmış, Ermeni kurumlarına mali destek sağlamıştır. Bu vakıf sistemi bugün de muhafaza edilmektedir.Burada şu noktaya da işaret etmek istiyoruz: Ortodoks Rumlar Ermenilerden önce örgütlendiklerinden, Ortodoks

Rumlar dışında kalan tüm diğer Hıristiyan unsurlar Ermeni sayılmıştır. Bu unsurlar arasında Anadolu'daki Pavlakiler (Paulicien) ve Yakubiler ve Balkanlardaki Bogomiller gibi Ermenilikle hiç bir ilişkileri bulunmayan Hıristiyanlar da yer · ı wı

URAS, Esat; Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi. 2. Baskı. lstanbul. 1 976 . sayfa 149. Sir Charles Wilson, Ermenistan konusundaki makalesinde (Encyclopaedia Btitannica), Patrikliğe tanınm ı ş ayrıcalıklardan söz ederken. bu 'Devlet içinde Devletliğin' (imperium imperiol) , Ermenilere, kanun önünde tanınmış bir durum, ibadetlerini dinleri uyarınca serbestçe yapmak. kilise ve manastırlarını ellerinde bulundurmak, çocuklarını diledikleri gibi eğitmek ve Ermeni topluluğuna ilişkin işleri kendileri yönetmek haklarını sağladığını kabul etmektedir. Bebiroğlu. aynı makale.

1 52


M i syo nerin Soykırım Oyunu almışhr. Bu olgunun özellikle Osmanh İmparatorluğundaki Ermeni nüfusuna ilişkin tartışmalarda gözönünde tutulması gerekmektedir. Ermeni toplumu kendisine tanınan hak ve ayrıcalıkları başarıyla kullanarak hızla gelişmiş ve refaha kavuşmuş, ayrıca Türk· Osmanlı kültür. yaşam tarzı ve yönetim biçimini de benimseyerek kısa zamanda Osmanlıların güvenine layık olmuş ve "millet-i sadıka" unvanına hak kazanmıştır. Osmanlı Ermenileri bu unvan sayesinde iş hayatında olduğu gibi. kamu hizmetlerinde de önemli yerlere gelmişlerdir. Osmanh tarihi Ermenilerden 29 Paşa, 22 Bakan, 33 milletvekili, 7 Büyükelçi, 1 1 Başkonsolos ve Konsolos, 1 1 Üniversite öğretim üyesi ve 4 1 yüksek rütbeli memur kaydetmektedir. 185 Ermeni Bakanlar arasında Dışişleri, Maliye, Ticaret ve Posta Bakanları gibi son derece önemli ve kilit mevkilerde bulunanlar olmuştur. 186 Ermeniler Osmanlı-Türk sanat. kültür ve müziğine önemli katkılar yapmışlar. ünlü sanatçılar yetiştirmişlerdir. Bu sanatçılar bugün de Türkiye Ermenileri ve Türkler ıçın övünç kaynağı olarak anılmaktadır. Burada, dünyadaki ilk Ermeni matbaasının da XVI. yüzyılda İstanbul'da kurulduğunu belirtmek yerinde olur. Böylece, Ermen iler. Türkler başta olmak üzere, İmparatorluğun tüm unsurlarıyla XIX. yüzyıl sonlarına kadar barış ve güven içinde yaşamışlar, Osmanlı yönetimiyle ilgili hiçbir şikayet ya da sorunları olmamıştır. Bununla birlikte. zaman zaman kendi aralarında iç çekişmelere düşmüşlerdir. İstanbul'un fethinden önce ve hemen sonra Anadolu ve Kırım'dan İstanbul'a gelen ve "Yerli" denilen Ermeniler ile İran ve Katkasya'dan gelen ve "Doğulu" ya da "Taşralı" denilen Ermeniler Patrik seçimi nedeniyle mücadeleye girişmişler. birbirlerini Osmanlılara şikayet etmişler ve yönetimin kendi lehlerine müdahalesini sağlamaya çalışmışlardır. Osmanlılar ise Ermeni grupları ve iç sorunları karşısında ısrarla tarafsız kalmışlardır. Bu mücadeleyi "Doğulu"ların kazanması üzerine Patrikliğe ruhani olmayan kişiler de getirilmeye başlanmış, mevki ve unvan çatışması zaman zaman kanlı kavgalara dönüşmüştür. Osmanlılar bu aşamada duruma müdahale etmişler ve Ermenilerin birbirlerini kırmasını önlemişlerdir. Mezhep kavgaları Ermenileri "'· Türkiye Emıenilerinden Prof. Dr. Karabet Arman: Tarihin her saylasında bir Emıeni ·paşasının. bir Ermeni sefirinin. bir Emıeni umum müdürünün ismine rastlamak mümkün. Ne yazık ki birçok devlet, Eımenilerin bu saadetini kıskanmış ve kendi çıkarları için silah vermiş. ajanlar. misyonerler. subaylar göndererek Anadolu Ermenilerini ayaklandırmıştır. ( 1 3 Haziran 1978. Tercü man) ' "' Türk Ermenilerinden Gerçekler, Jamanak Yayını. İstanbul. 1980. sayla 4 ve KOÇAŞ, Sadi: Tarih Boyunca Ermeniler ve Türk - Emıeni İlişkileri, Ankara. 1 967. sayla 92 -115.

1 53


Ali Rıza Bayzan birbirlerine düşüren bir diğer etken olmuştur. Özellikle yabancı

müdahaleler sonucu Ermeniler arasında Katoliklik ve Protestanlığın yayılması Gregoryen Ermenilerde büyük bir infial uyandırmış ve Gregoryen Ermeniler Osmanlı yönetimine başvurarak bu durumun önlenmesini istemişlerdir. Osmanlı yönetimi Ermenilerin iç sorunu saydığı bu gelişmeye müdahale etmeyince yine kanlı kavgalar görülmüş ve Protestanlığı kabul eden Ermeniler Çuhacıyan ve Tahtacıyan adlı Patrikler tarafından aforoz edilmişlerdir.187 Daha sonra katolikler arasında da Vatikan'a bağlı olup olmamak konusunda çatışmalar çıkmış. Papa Vatikan'a bağlı olmayan Ermenileri aforoz etmiş, Osmanlı yönetimi duruma müdahale ederek 1888'de bu iki Katolik grubu barıştırmıştır. Osmanlıların gayrimüslimlere gösterdiği bu engin hoşgörü imparatorluğu , çöküş yıllarına kadar, dini zulümden kaçan bütün insanlar için her zaman sığınılabilecek bir ülke haline getirmiştir. Bir mezhepteki Hıristiyanların zulmüne uğrayan diğer mezhepteki Hıristiyanlar ile Katoliklerin ağır işkencelerine maruz kalan museviler kurtuluşu Osmanlılara sığınmakta bulmuşlardır. Bunun en belirgin örneği, gerek · xv . yüzyıl sonlarında İspanya'nın Katoliklerce yeniden işgalini müteakip, gerek daha sonraki yüzyıllarda Fransa , Orta Avrupa ve Rusya'daki Hıristiyan baskısından kaçan Musevilerin Osmanlı İmparatorluğuna göç etmeleridir. Gerçekler böyle olduğuna göre, Türklerin gayrimüslimlere ve Ermenilere kötü muamele ettikleri, baskı yaptıkları ve ezdikleri gibi iddialar ileri sürmek için herhalde mantık, vicdan, sağduyu, hakkaniyet ve tarih bilgisinden yoksun bulunmak ya da önyargılı olmak gerekir, çünkü başka bir izah tarzı yoktur. Tarihin bu iddiayı yalanladığı çok sayıda yabancı tarihçi ya da yazarın eserlerinde de ortaya konulmuştur. Asoghik ve Mateos'dan Voltaire,

Lamartine; Claide Farrere, Picrre Loti, Nogueres, llone Caetani, Philip Marshall Brown, Michelet, Sir Charles Wilson, Politis, Arnold, Bronsart, Roux, Grousset, Edgar Granville, Garnier, Toynbee, Lewis, Price, Bombaci ve Shaw'a kadar uzanan ve bazılarına hiç de Türk dostu damgası vurulmayacak pek çok tarihçi ve yazar Türklerin bu konudaki hakkını teslim etmişlerdir. Bunlardan bir kısmına atıflarda bulunarak ve neler söylediklerini görerek bu bahsi kapatmak istiyoruz.

187

SCHEMSI, Kara; Turcs et Anneniens devanı l'Histoire, Geneve, lrnprimerie Nationale. 1 9 19, sayfa 19.

1 54


M i syonerin Soykırım Oyunu Voltaire: "Büyük Türk çeşitli dinlerden 20 milleti barış içinde yönetmektedir. Türkler Hıristiyanlara savaşta ılımlı. zaferde yumuşak olmayı öğretmişlerdir."

Philip Marchall Brown: "Türkler kazandık/arı büyük zafere rağmen fethettik/eri yerlerin halkına, kendilerini kendi yasa ve gelenekleri uyarınca yönetme hakkını cömertçe bahsetmiş/erdir." Venizelos Hükümetinin Dışişleri Bakam Politis: " Türkiye'deki

Rumların çıkarları Türklerden başka hiçbir güç tarafından bu kadar iyi koru namazdı ." 1 88

J.W. Arnold: " Türk ordularının fethettikleri yerlerde din ve kültüre müdahale etmediği tarihin inkar edemeyeceği bir gerçektir. "

Alman Generali Bronsart: "Türkler, kendilerine dokunulmadığı takdirde, başka dinlerden insanlarıdır."

olanlara karşı dünyanın

en

hoşgörülü

Son olarak şu örneği verelim: Napolyon Bonapart, Akka yenilgisi üzerine Osmanlı İmparatorluğundaki Katolik Ermenileri yönetime karşı ayaklandırmayı ve bir tür intikam almayı düşünür. Bunun mümkün olup olmayacağını İstanbul'daki Büyükelçisi Sebastiani'den sorar. Büyükelçinin yanıtı çok açık ve kesindir: "Ermeniler hayatlarından o

kadar memnundurlar ki, buna imkan yoktur." Soru 4: Türkler Ermenileri 1 890'1ardan itibaren katletmeye mi girişmişlerdir? XIX . yüzyılın ikinci yarısında bir "Ermeni Sorunu " ndan sözedilmeye başlandığını görmekteyiz. "Ermeni Sorunu" için bir başlangıç noktası aramak gerekirse. bunun 1856 Islahat Fermanı ya da 1 877-1 878 Osmanlı-Rus Savaşı ve bunun izleyen Ayastefanos Anlaşması \7e Berlin Konferansı'nda bulmak mümkündür. Ancak biz, biraz daha gerilere . 1 820'1ere kadar gitmenin meselenin anlaşılması bakımından daha yararlı olacağı kanısındayız. Çarlık Rusyası bu dönemde dünya güç dengesinde giderek daha önemli bir devlet olarak ortaya çıkmaktadır. Bu

ı ."

Revue Polilique lnternationale'in Ocak 1 9 1 4 sayısında yayınlanmış bir makalesinde

1 55


Ali Rıza Bavzan emperyalist güç komşu olduğu Osmanlı Devleti topraklarını bir tür doğal gelişme alanı olarak kabul etmekte olup Osmanlıların sırtından güneye peşindedir. Nitekim, Yunanistan'ın ve güneybatıya yayılmak Osmanlılardan ayrılarak bağımsız olması büyük ölçüde Rusya'nın bu politikası sonucudur. Bu politikanın başta gelen unsurlarından biri de , Rusya'ya göre . Osmanlı Hıristiyanlarının hamisi olmaktır. Bu ise, Rusları Ortodoks Rumların yanı sıra Gregoryen Ermen ilerle de ilgilen meye sevk etmektedir. Rusya, Batı'da Balkanlara nüfuz etmeye çalışırken , Doğu'da da Kafkasya'ya inmektedir. Bu gelişme Katkasya'daki Eçmiyazin Ermeni Kil isesi'ni Rus tesiri altına sokmaya başlamıştır. Eçmiyazin ise, Gregoryen Ermenilerin büyük çoğunluğunun bağlı oldukları dinsel merkezdir.

Eçmiyazin Ermeni Kilisesi 189

Eçmiyazin Kilisesi kısa sürede Rus nüfuzuna girmiş, hatta Katolikos Nerses Aratarakes 60 bin kişilik bir Ermeni kuvvetinin basında 1 827-28 Rus-İran Savaşma Ruslar safında katılmıştır. Rusların Osmanlı Ermenilerine s ızmaya çalışması da Eçmiyazin Kilisesi aracılığıyla olmuş ve 1 844'den itibaren ı so

Fotoğrafı

aldığımız

kaynak

www.armeniapedia.org/index.php?title � Jmage: Ejmialsin_general­

dcp2 124.jpg

1 56


Misyonerin Soykırım Oyunu İstanbul Ermeni Patrikhanesi 'ndeki ayinlerde Katolikosu'nun adı amlmaya başlamışhr.

Eçmiyazin

Katolikos Nerses Aratarakes (Nerses V Ashdaragetsi) 190 Osmanlı Hıristiyanlarının hamisi olmaya niyetlenen yalnız Rusya değildir. İngiltere ve Fransa da Osmanlı Ermenilerini Protestanlık ve Katolikliğe kazanmak amacındadırlar. Bunda başarılı olmaları üzerine 1830'da İstanbul'da Ermeni Katolik Kilisesi, 1 847'de de Protestan Kilisesi kurulmuştur. Ancak ne bu gelişmeler olup biterken ne de 1 856'da Islahat Fermanı ilan edilirken bir "Ermeni Sorunu" söz konusu değildir. Toplumsal düzenin Batı modelinde yeniden örgütlenmesi anlamına gelen Islahat Fermanı Müslümanlarla gayrimüslimleri aynı statüye getiriyor ve gayrimüslimlere tanınmış bulunan ayrıcalık ve ruhani muafiyetlere de bu nedenle son veriyordu . Bu Ferman üzerine Ermeni Patrikhanesi'nce hazırlanan Ermeni Milleti Nizamnamesi Osmanlı Hükümeti'ne sunulmuş ve 29 Mart 1 862'de onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Nizamname ile Ermeni toplumunun iç işlerinin görüşmek üzere 140 üyelik bir meclis kurulmuş, bunun 20 üyesinin İstanbul Kilisesi mensuplarından, 80 üyesinin İstanbul'daki kilise cemaatlerinden ve 40 üyesinin taşradan seçilmesi öngörülmüştü . Islahat Fermanı Rusya'nın yan ı sıra, İngiltere ve Fransa'ya da Ermenilerle daha çok ilgilenmeye sevketmiş, bu ise Rusya'yı Ermenilerle ilgisini yoğunlaştırmaya yöneltmiştir. Bu ilginin altında bu devletlerin Ermen ilere duydukları sempati değil, kendi emperyalist çıkarları 1 "'

Resmi aldığımız kaynak hllp://groong.usc.edu/orig/ıb-20050803.htrnl

1 57


Ali Rıza Bavzan yatmaktadır. Bunun neden böyle olduğunu görmek için dünyada o dönemde mevcut güç ilişkilerine ve nüfuz mücadelesine bakmak lazımdır. Bu nüfuz ve çıkar mücadelesinin önemli alanlarından biri de Osmanlı Devleti'dir. İzlenen yeni politikanın temel taşlarından biri ise Osmanlı Devletind�ki Hıristiyan unsurları ve özellikle Ermenileri Osmanlılara karşı kullanmak olmuş ve Ermenilere, gerçekleşmeyeceği kendilerince de bilinmesine rağmen . Doğu Anadolu'da hayali bir Ermenistan vaadedilmiştir. " Ermeni Sorunu"nun 1 877-78 Osmanlı-Rus Savaşı191 ve Osmanlıların bu savaşı kaybetmeleri sonucu meydana gelen gelişmeler üzerine çıkması bunun belirgin kanıtıdır. Savaş sona

ererken İ stanbul Ermeni Patriği Nerses Varjabedyan Eçmiyazin Katolikosluğu aracılığıyla Rus Çan'ndan Rusya'nm Doğu Anadolu'da işgal ettiği topraklan Osmanhlara geri vermemesini istemiş, bununla da yetinmeyerek savaş sonunda Ayastefanos'daki Rus karargahma gidip Grandük Nikola ile görüşmüş ve Doğu Anadolu'nun Ruslar tarafmdan ilhakmı, bu olmazsa bölgeye Bulgaristan'a olduğu gibi özerklik verilmesini, bu da mümkün değilse bölgede Ermeniler lehine İ slahat yapdmasmı ve bu ıslahat tamamlanana kadar Rus ordusunun geri çekilmesinini talep etmiştir. Patriğin son talebi Ruslarca kab1.,1I edilmiş ve Ayastefanos Anlaşması'na 16. Madde olarak girmiştir. 192 Patrik Varjabedyan'm Osmanh vatandaşı olduğunu habrlatmaya sanmz gerek yoktur. 193

101 Rumi 1 293 tarihine rastladığından, tarihimize "'Doksanüç Harbi'" diye geçmiştir. "" URAS. Esat: a.g.e., sayfa 2 1 2-215. ı •n Rusya da ,artık Rum -Slav bağlarının yetersizliğini anlamaya başlamıştı: gerek T ürkiye'yi yere serecek kesin bir vuruşta bulunmak, gerek Ermenilerin oldukça kalabalık bulunduğu Küçük Asya'nın Doğu vilayetlerindeki emellerine elverişli bir ortam hazırlamak için o zamana kadar banş sever olan Ermeni halkının desteğini kendine çekmek istiyordu. İşte bu yüzdendir ki, Rusya Ermenilerin en yüksek makamı olan Eçmiyadzin Katolikos"unun aracılığı ile, Rusya'daki Ermeni aydınlarını, Rus ve Osmanlı Ermenileri arasındaki Türk düşmanı bir akım yaratmağa kışkırtmıştır. Çok önceden hazırlanan bu hareket , 1876'da Patrik Nerse Va12<1bedian'ın Aya· Stefanos'daki Rus başkomutanına bir heyet göndererek sunduğu resmi bir memorandum ile Ermenilerin oturmakta oldukları Küçük Asya vilayetlerinin bağımsızlığını, hiç olmazsa. bu bölgelerde Rusya'nın denetiminin kurulmasını istemesiyle, ilk ürünlerini vermiştir. Berlin Antlaşması'yla Kıbrıs Sözleşmesi' nin, Ermeniler yaranna reformlar yapı lması konusunda yalnız kendisinin koruyuculukta bulunmasını, Aya-Stefanos Antlaşmasına konulmuş hükümlere dayandırabilme iddia edebilmekten Rusya'yı yoksun bıraktığı bir gerçektir. Ancak, Rusya'nın koruyuculuğu yerine, Büyük Devletlerin ortak koruyuculuğunun konmuş olması bu Devletlerin müdahalesine yol açtırabilmek amacıyla, Ermenilerin olaylar çıkartmasını daha az kışkırtmış olmuyordu. İşte ,Bedin Antlaşmasındaki

1 58


Misyonerin Soykı rım Oyunu

Ermeni Patriği Nerses Varjabedyan Doğu Anadolu'daki Rus işgali Rusya'ya Osmanlı Ermen.ileri üzerindeki etkisini arttırma olanağı sağlamış ve Rus ordusundaki Ermeni

subaylar Osmanlı Ermenilerini devlet aleyhine kışkırtmaya çalışmış ve Ermenilere "Balkanlardaki Hıristiyanlar gibi Osmanlılardan ayrılarak kendi muhtar devletlerini kurabileceklerini " telkin etmişlerdir. Rusların niyetini sezen İngiltere Ayastefanos Anlaşması'na karşı çıkmıştır. Zira. Doğu Anadolu'da Rusya himayesinde kurulacak bir Ermenistan İngiltere'nin Basra Körfezi ve Hindistan yoluun güvenliğini tehlikeye düşürecektir. Bunun üzerine İngiltere , Osmanlılardan Kıbrıs'ı kopararak bunun karşılığında Ayastefanos Anlaşması'nın değiştirilmesini sağlamış ve Berlin Konferansı' nda Rusya'nın Kars, Ardahan ve Batum dışında işgal ettiği topraklardan hemen geri çekilmesi ve Ermeni ıslahatının bunun ardından yapılması kararlaştırılmış, üstelik ıslahatın 5 büyük devletin denetiminde uygulanması öngörülmüştür. Bu tarihten itibaren İngiltere "Ermeni lslahatı" nı kendi meselesi olarak görecektir. bu yana bülün Ermeni ayaklanmalarını nitelendiren temel görüş budur. Tiflis'de ve Avrupa'nın birçok başkentlerinde , kitapçıklar ve gazeteler dağıtmak üzere dernekler, devrimci amaçlarla -Hınçak gibi- gizli dernekler kurulmuştu. Silah ve patlayıcı maddeler sokmağa ve kötü Türk yönetiminin olağan olaylarını Avrupa'ya korkunç bir vahşet gibi gösternıeğe çalışan ajanlar. Türk Ermenistan'ında etkili bir propaganda yapmaktaydılar. (Sir Charles Wilson , Encylopaedia Brilannica'dan aktarın Bebiroğlu, aynı makale)

1 59


Ali Rıza Bayzan Berlin Konferansı'na İ stanbul Ermeni Patrikhanesi'nden de bir heyet katdmış ve isteklerini kabul ettiremeyen bu heyet İstanbul'a "mücadele ve ayaklanmaya girişilmedikçe hiçbir şey elde edilemeyeceği" yargısıyla dönmüştür. 194 Ayastefanos Anlaşması ile eline geçirdiği büyük fırsatı Berlin Konferansı ile kaybeden, ayrıca Batı'da Yunanistan ve Bulgaristan'ı İngiliz nüfuzuna terketmek zorunda kalan Rusya Doğu Anadolu'yu doğrudan ilhak etmeyi amaçlayan bir politika izlemeye başlamış, bu politikasında yine Ermenileri kullanmayı denemiştir. İngiltere ve Rusya'nın Ermeniler üzerindeki mücadelesi , Türk düşmanlığıyla ünlü Fransız yazar Rene Pinon'un şu sözleriyle açıkça görülmektedir: "Rus ve İngiliz n üfuzu Ermenilerin sırtında çarpışmıştır. Ermenistan İngiltere'nin elinde Rus yayılmacılığına karşı ileri bir karakol olmuştur. "

L.\ :ı p ı • ı ı ı::sıo. ·

A H d I�

�llil<>l•I llJ. \\D

1 -

J L�S \\ n il

Rene Pinon'un Ermenileri konu alan bir çalışması 1 880'de İngiltere'de Gladstone Hükümeti'nin iktidara gelmesi bu mücadeleyi daha da yoğunlaştırmıştır. İngiltere artık Rusya'ya karşı Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünü korumak politikasını terk etmiş ve Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalayıp kendisine dost küçük devletler

1""

URAS, Esat; a.g.e., sayfa 250-25 1 .

1 60


M i syonerin Soykırım Oyunu kurmayı ve bunları Rusya'ya karşı tampon olarak kullanmayı öngören bir politikayı benimsemiştir. İngiltere'ye göre bu tampon devletçiklerden biri de Ermenistan olacaktır. Bu yeni politikanın ilk sonuçları İngiliz basınında Doğu Anadolu'dan Ermenistan diye söz edilmesi Doğu Anadolu'nun en ücra köşelerinde bile İngiliz Konsoloslukları açılması , bölgedeki protestan misyonerlerin sayısının hızla artması ve Londra'da bir İngiliz-Ermeni Komitesinin kurulmasıyla görülmüştür. Rusya ve İngiltere'nin Ermenileri kendi emellerine nasıl alet ettikleri çok sayıda Ermeni ve yabancı kaynak tarafından da belgelenmiştir.

Ermeni Patriği Horen Aşikyan "Ermeni Tarihi " adlı eserinde şunları yazmıştır: "Türkiye'nin çeşitli yerlerine dağılmış çok sayıda proteston misyoner İngiltere lehine propaganda yapmakta, Ermenilerin İngiltere sayesinde muhtariyete kavuşacaklarını ileri sürmektedirler. Kurdukları okullar gizli tasarıların yuvasıdır." ı 90 Ermeni din adamı Hrant Vartabed'e göre de " Osmanlı ülkesinde proteston topluluklar kurulması ue bunların İngiltere ue ABD tarafından himaye edilmesi uygarlık iddiasındaki Batılı güçlerin en kutsal duygu olan din duygusunu bile sömürmekten kaçınmadıklarını göstermektedir. '' Vartabed , Eçmiyazin Katolikos'u V. Kevork'u da Çarlık Rusyasına alet olmak ve Anadolu Ermenilerine ihanet etmekle suçlamıştır. ı % Bir başka teşhis İstanbul'daki Fransız Büyükelçisi Paul Cambon'a aittir. Cambon 1 894'de Paris'e gönderdiği bir raporda şöyle demektedir. " Gladstone gayrimemnun Ermenileri örgütlemiş, disiplin altına almış,

1 '"• Kum kapı Gösterisi ( 15 Temmuz 1890) : Kumkapı Ermeni Patriği Horen Aşikyan'ın Haç Yortusu için toplanmış kalabalığa hitabeti sırası nda, Hınçak Komitesi üyelerinden Harutyun Cangülyan padişaha hakaret edici bir beyanname okuyunca, patriğin muhalefetine rağmen komite üyeleri halkı nümayişe zorlarlar. Yıldız Sarayı'na doğru giden kalabalığın patrikhaneden ihbar edilmesi üzerine zabıta yolları keser. Ancak Ermenilerin zabıtaya ateş açmasıyla çatışma çıkar ve ölenler. yaralananlar olur. Elebaşı Cangülyan tutuklanıp idama mahküm olmasına rağmen, cezası padişahca müebbede çevrilir. 27 Nisan 1894'de Patrik Aşikyan'a başarısız bir suikast teşebbüsünde bulunuldu. Bunun uzerine patrik istifa etti " Hüseyin Nazım Paşa ERMENİ OLAYLARI TARİH İ . Ankara 1993 1"' SCHEMSI. Kara: a.g.e, pp. 20 - 2 1 .

161


Ali Rıza Bayzan onlara destek vaadinde bulunm uştur. Bundan sonra propaganda komitesi ilhamını aldığı Londra'ya yerleşmiştir."

Jean-Paul Garnier şunları söylemektedir: "Millet-i Sadıka diye adlandırılan Ermeniler, Ruslar ve protestan misyonerlerce tahrik edilmiş ve Berlin Konferansı'na sanki zulüm görmüş bir halkmıs gibi başvurmuşlardır." Edgar Granville, "Rus tahrikinden önce Osmanlı ülkesinde hiç bir Ermeni hareketi olmadığı; Çar himayesinde bir Ermen istan gibi hayaller yüzünden masum insanların acı çektiklerini" kaydetmiş ve "ası/ büyük canilerin Çarlar olduklarını " , "Ermeni hareketlerinin Doğu Anadolu'nun Rusya'ya ilhakını amaçladığını" vurgulamıştır. Ermeni yazar Kaprielian, "Ermeni Krizi ve Yeniden Doğuş" adlı kitabında ihtilal vaad ve telkinlerini Ruslara borçlu olduklarını" iftiharla belirtmiştir.

Taşnak yaym organı Hairenik 28 Haziran 1 9 1 8 tarihli sayısında şu itirafta bulunmaktadır: "Türkiye'deki Ermeniler arasında ihtilalci ruhun

ı •n

Fotoğrafı aldığımız kaynak http://lafayette. 1 50m .com/cam26 13a. hlml

1 62


Misyonerin Soykırım Oyunu uyanması Rus kışkırtmaları sonucudur. Rusya . . . . . . sınır halklarında her türlü merkezkaç eğilimi teşvik etmiştir. "

Bu gerçekler karşısında, Ermeni sorunun ardında emperyalizmin Osmanlı İmparatorluğunu parçalama ve paylaşma politikalarının yattığını söylemek güç olmayacaktır. Bu politika çerçevesinde 1 880'den itibaren Doğu Anadolu'da bazı Ermeni komiteleri kurulmaya başlamış, Van'da "Kara Haç" ve "Armenakan" , Erzurum'da "Vatan Koruyuculara" adlı komiteler teşkil edilmiştir. Bu komiteler yerel düzeyde kalmış ve Osmanlı yönetiminden bir şikayeti olmayan ve refah ve barış içinde yaşamaya devam eden Ermeni halkının büyük çoğunluğunun bu faaliyete rağbet etmemesi nedeniyle etkili olamamış ve zamanla varlıkları da sona ermiştir. Osmanlı Ermenilerini , içeride kurulan komiteler yoluyla devlete karşı harekete geçirmek mümkün olamayınca, bu kez bir başka yol denenmiş ve Rus Ermenilerine Osmanlı toprakları dışında komiteler kurdurtulmuştur. Böylece 1887'de Cenevre'de Hınçak, 1890'da Tiflis'de Taşnak Komiteleri ortaya çıkmıştır. Bu komitelere hedef olarak Anadolu toprakları ve amaç olarak Osmanlı Ermen ilerini "kurtarmak" gösterilmiştir. Ermeni propagandasının bugünkü öncülerinden Louise Nalbandian Hınçak Komitesi için şöyle demektedir: " (Ermeni) Halkın(ın) duygularını harekete geçirmek için tahrik ve teröre ihtiyaç vardır. Halk, düşmanlarına karşı kışkırtılacak ve aynı düşmanın misilleme faaliyetinden yarar/anılacaktı. Terör, halkı korumak ve Hınçak programına güven duymasını sağlamak için bir yöntem olarak kullanılacaktı. Parti (komite). Osmanlı Hükümetini terörize etmeyi amaçlamıştı. Bu suretle rejimin prestiji azaltılacak ve tam anlamıyla dağılması için çaba harcanacaktı. Terörist taktiklerin tek odak noktası hükümet olmayacaktı. Hınçaklar, o sırada hükümet hesabına çalışan en tehlikeli Ermeni ve Türkleri öldü:-mek istiyor ve bütün casus ve muhbirleri yok etmeye çalışıyorlardı. Parti (komite), bütün bu terörist faaliyet/erde bulunabilmek üzere kendisine özgü bir kuruluş meydana getirecekti. "198

'''·' NALBANDİAN, Louise: Armenian Revolutionary Movemenl, University of California Press, 1963, sayfa 1 1 0- 1 1 1 .

1 63


Ali Rıza Bayzan

Louise Nalbandian1 99 K. S. Papazian ise Taşnak Komitesi hakkında şunları yazmaktadır: "Komitenin programı isyan yoluyla Türkiye Ermenistani'na siyasi ve ekonomik özgürlük sağlamaktı . . . Komitenin 1 892 yılında yapılan Genel Kurulunda kararlaştırılan programın 8. metodu Hükümet yöneticilerini ve hainleri terorize etmek, 1 1 . metodu ise Hükümet kuruluşlarını tahrip etmek ve yağmalamaktı. "200

Taşnak kurucularından ve ideologlarından Dr. Jean Loris-Melikoff, "Komitenin çıkarlarının Ermeni toplumunun çıkarlarından önde geldiğini ve amaçların gerçekleşmesi uğruna zengin Ermenilerden terör yoluyla para toplandığını" kabul etmektedir.201 Yine Taşnak ideologlarından Varandian, "History of the Dahnagizoutune" (Paris, 1 932) adlı kitabında aynı itiraflarda bulunmaktadır.

Ermeni yazarlarm da açıkça kaydettikleri gibi amaç Anadolu'da isyanlar çıkarmak, yöntem ise terördür. Ermeni komiteleri bu programlarını uygulamaya koymak ıçın zaman kaybetmemişler ve çeşitli ayaklanma girişimlerinde bulunmuşlardır.

Ayaklanma teşebbüsleri önce Hmçaklardan gelmiş, daha sonra Taşnaklar da bu yolu izlemişlerdir. Bütün ayaklanma 1'" Fotoğrafı aldığımız kaynak http://armenianstud ies. csufresno .edu/hye_sharzhoom/vo12 1/may70/nalbandian .htm ım PAPAZIAN. K. S.; Patriotism Perverted , Bostan, Baikar Press. 1 934. sayfa 14 -15. 201 LORIS-MELIKOFF. Dr. Jean; La Revolulion Russe el les Nouvelles Republiques Transcaucasiennes, Paris, 1 920, sayfa.8 1 .

1 64


M i syonerin Soykırım Oyunu girişimlerinin ortak özelliği bunlarm Osmanh ülkesine dışar1dan gelen komitecilerle planlanmış ve gerçekleştirilmiş olmasıdu. İlk isyan 1 890'daki Erzurum isyanıdır. Bunu yine aynı yıl meydana gelen Kumkapı gösterişi, 1 892-93'de Kayseri , Yozgat. Çorum ve Merzifon olayları, 1 894'de Sasun isyanı, 1 895'de Babıali gösterisi ve Zeytun isyanı. 1 896'da Van isyanı ve Osmanlı Bankasının işgali, 1903'de 2 . Sasun isyanı, 1 905'de Padişah Abdülhamid'e suikast teşebbüsü, 1909'da Adana isyanı takip etmiştir.

Bütün bu isyan ve olaylar Ermeni Komitelerince Ermenilerin "Türklerce katledilmesi" olarak tamtalmış ve Bata ülkelerine, Huistiyan kamuoylarma bu şekilde yansıtllarak büyük bir gürültü kopar1lmıştar. Bu amaçla hiçbir yalandan kaçınılmamış. olaylar tahrif edilmiştir. Anadolu'nun en ücra köşelerine kadar dağılmış Hıristiyan misyonerler ile büyük devletlerin Konsoloslukları ve İstanbul'daki Büyükelçilikler bu propagandanın batı komuoylarına iletilmesinde ve benimsetilmesinde büyük bir rol oynamışlardır. Buna Batı basının bu yoldaki yayınları da eklenince, Hıristiyan komuoyları Ermenilerin gerçeklerle hiçbir ilgisi bulunmayan mesajlarını benimsemeye başlamışlardır. Esasen , kendi devletlerinin politikaları da bu mesajların benimsenmesini gerektirmekteydi . Üstelik, Batı'ya göre bu "Hıristiyanlarla Müslümanlar arasındaki bir çatışmaydı ve vahşi Müslümanlar masum Hıristiyanları katletmekteydi." Öyle ise, yapılacak iş Müslümanlara karşı Hıristiyan Ermenileri desteklemek ve himaye etmekti. Gerçekten de böyle yapılmıştır. Ancak meselenin aslının hiç de böyle olmadığı ve Ermeni komitelerinin bu propagandasının altında büyük devletleri Osmanlılara karşı silahlı müdahaleye zorlamak amacının yattığı belgelerle .sabittir. İstanbul'daki Ermeni Patriği daha 6 Aralık 1876'da İngiliz Büyükelçisi Elliot'a "Eğer Avrupa'nrn bu işe

müdahalesi ve dikkatinin çekilmesi için ihtilal ve isyan çıkarmak lazımsa, bunu yapmanın hiç de zor bir şey olmadığını" söylemiştir.202 İstanbul'daki İngiliz Büyükelçisi Currie 28 Mart 1894'de İngiliz Dışişlerine şu raporu göndermiştir: "Erzurum'daki ihtilalcilerin hedefi karışıklıklar çıkararak Osmanlıların karşılık vermesini temin etmek ve böylece yabancı ülkelerin duruma

" ' ' İngiliz Dışişleri Arşivi, F.O. 424/46, sayfa 205-206. No.336.

1 65


Ali Rıza Bayzan müdahale etmesini sağlamaktır"203 Erzurum'daki İngiliz Konsolosu Graves 28 Ocak 1 895'de İstanbul'daki İngiliz Büyükelçiliğine yolladığı mesajda, "Komite/erin amaçlarının genel bir memnuniyetsizlik yaratarak Türk Hükümeti ue halkının hayali acılarına, dolayısıyla durumu düzeltme gereğine çekmek" olduğunu bildirmiştir. 204 Yine Graves New 203

İngiliz Mavi Kitabı, No. 6 ( 1 894); sayfa 57. İstanbul'daki İngiltere büyükelçisi Sir P Currie'nin 28 Mart 1894 günlü resmi yazısı, durumu daha açık olarak ortaya koymaktadır. Bu raporun 3.cü paragrafı şöyledir: 'De11rimcilerin ilk . amacı kargaşalık/ar çıkarmak 11e üzer/erine

insanlık

dışı

misillemeler

çekerek,

bu

yo/dan,De11/etlerin,insan/ık

adına

müdahale/erine yol açmaktı. İşte bu yüzden,giri.ştikleri hareketler için, Ermenilerin en kalabalık oldukları yerleri değil, fakat Ermeni nüfusu göre Müslüman unsurun ezici çoğunlukta olduğu yerleri seçmişlerdir. ' (Blue Book, No.6 ( 1 896), s. 57. Fransızca metinde

tarih 1 894 verilmektedir. İngliz konsoloslukJarından gelen raporlar bundan farklı değildi "M. Wiliams, İngiltere Büyükelçisi Sir P.Currie'ye yolladığı 4 Mart 1896 günlü resmi yazıda,Taşnak devrimci partisince yeni yayınlanmış bir manifestoyu gönderrniştir. Van konsolos yardımcısı, . bu arada, şöyle demekteydi : 'Bu derneğin Van'da 400 kadar üyesi oordır; bunlar, sayıları elliyi geçmeyen Hınçakçılarla birlikte, yurttaş/arına deh.şet salmakta,

saldın/arı ve çılgınca da11ranı.şlarıyla,

reformlar için harcanan bütün

çabaları

boşa

çıkararak, Müslüman halkı kışkırtmaktadırlar. Ben kesin olarak o kanıdayım ki, bunlar yola getirilebilirlerse ya da uslu durmağa zor/anabilir/erse, bu bölgenin, Anadolu'nun

huzuru

bakımından

en

büyük

engellerden

birisi

belki de bütün

ortadan

kaldırılmış

olacaktır. . . ' (Blue Book, No.9 ( 1896), s. 1 08 . )"Aktaran Bebiroğlu, aynı makale) 204

İngiliz Mavi Kitabı, No. 6 ( 1 894), sayfa. 222-223. Erzurum'da İngiliz konsolosu olan M.Graves'in 28 Ocak 1895 günlü raporu da ilginçtir. M.Graves, çeşitli Errneni partilerini sayarken, şöyle demektedir : Ticaret 11e serbest meslekle uğraşanları, okul öğretmenlerini, din adamlarının yüksek tabakasının çoğunluğunu kapsayan bir ılımlı liberal parti oordır; Bu partinin üyeleri -her ne kadar şimdiki Türk yönetimi altında Hıristiyan/arın bulunduğu durumdan memnun olabileceklerine e/11ermeyecek ölçüde- geni1; görüşlü iseler de, bunların hükümete gerçek bir sadakatsizlik gösterdikleri de söylenemez. Bunlar, genel olarak, gerek bağımsız bir Ermenistan gerçekleştirmenin maddi imkansızlığını, gerekse, Rusya'nın

Ermenistan'ı

ele geçirip kendisine

tehlikesinin bulunduğunu da yollarına

baş11uru/arak

bilmektedirler.

katmasıyla, Bu

ale11/endirilmesinden

yüzden,

u/u$(1/

Gizelliklerini yitirme

Ermeni sorununun 1;iddet

çekinmekte,

Rus

yönetimi

ile

kar1;ılaştrnldığında, Türk yönetimi altında çok daha büyük bir özgürlükten yararlanan ulusal kiliselerini ve okullarını güçlendirerek 11e geli!jtirerek, Ermeni unsurunu olduğu gibi tutmak isteğinde idi/er. Aynı zamanda bunlar, gelecek bakımından, bütün umutlarını Bab-ı Ali'nin

sık

sık

söz

verdiği

yönetim

reformlarının

sonunda

gerçekleşeceğine

bağlamaktaydı/ar. öte yandan, büyük bir çaba gösteren,de11rimci küçük bir parti de 11ardır; bu parti Türk İmparatorluğunda pek yaygın değildir;çünkü ,

bu parti, çoğunlukla

öğrenimlerini yurt dışında yapmış, sosyalist 11e nihilist propaganda/arın etkisi altında kalmış genç Ermenilerle, bunlara eklenecek bir takım göçmenlerden 11e siyasal sürgünlerden meydana gelmektedir; böyle olmakla birlikte, bu parti içinde , yurt dışındaki arkada.şiarına, tasarılarını gerçekleştirmek için yardımda bu/unmağa istekli 11e Türkiye Ermeni/eri arasında en ateşlilerden olan kimseler de 11ardır. Geçmişte, partinin en belirli organı, bir süre, Hınçak gazetesi olmuştur.

Bu gazete, son yıllardaki hemen hemen

bütün

Ermeni

karı1;ık/ıları kendilerine bağlanabilecek 11e genellikle Hınçak grubu diye adlandırılabilecek olan örgütleyici bir grup tarafından, önce Cene11re'de , sonra Atina'da yayın/anmı!jtır.

1 66


M i syonerin Soykırım Oyunu York Herald Muhabiri Sydney Whitman'ın "Eğer bu memlekete

hiçbir Ermeni komitecisi gelmemiş olsaydı ve Ermenileri isyana kışkırtmasaydılar. bu çarpışmalar olur muydu?" şeklindeki sorusuna şu yanıtı vermiştir: "Tabii ki hayır, sanmam ki bir tek Ermeni öldürülmüş olsun."205 Van'daki İngiliz Muavin Konsolosu Williams 4 Mart 1 896 tarihli yazısında " Taşnak ve Hınçakların kendi

vatandaşlarını terorize ettiklerini, aşırı/ık ve çılgınlıklarıyla Müslüman halkı kışkırttıklarını, reformların uygulanması için girişi/en tüm çabaları felce uğrattık/arını ve bütün Anadolu'da olup bitenlerden Ermeni komitelerinin cinayetlerinin sorumlu olduğunu" belirtmiştir.206 Adana'daki İngiliz Başkonsolosu Doughty Wily 1909'daki bir raporunda "Ermenilerin yabancı müdahaleyi sağlamaya çalıştık/arını" yazmıştır.207 Bitlis ve Van'da Rus Başkonsolosluğu yapan General Mayewski 1 9 1 2 tarihli bir raporunda şunları kaydetmiştir: " 1 895 ve 1 896 yıllarında Ermeni komiteleri Ermenilerle yerel halk arasında öyle bir kuşku yaydılar ki, bu bölgelerde herhangi bir reformun yürütülmesi imkansız hale gelmişti. Ermeni din adamları hemen hemen hiçbir dini eğitim gayreti içinde değillerdi. Buna karşılık, milliyetçilik fikirlerini yaymak için çok çalıştılar. Bu tür düşünce/er esrarengiz manastır/arın duvarları içinde gelişti ve dini görevlerin yerini Hıristiyanların Müslümanlara olan düşmanlığı aldı.

Bunların açıkça güttükleri amaç.çok yaygın -fakat kendi sayıları ue etkileriyle hiç de orantılı olmayan

-

bir

memnunsuzluk

görünümü

yaratarak,

Türk

Hükümeti

ue

halkınca

misilleme/ere girişilmesine yol açmak, böylece, Ermeni ulusunun uydurma yakınmalarına ue bunlara bir çare bulma zorunluluğuna Deuletlerin dikkatin i çekmekti. Bu partinin politikası,

yalnız yıkıcı olarak görünmektedir;şimdiki rejimi yıkabilir/erse,

bunun yerine geçecek rejimin ne olacağı onları düşündürmektedir; gelecek için nasıl bir yönetim planı tasarladıklarını, hiç olmazsa , ben bilmemekteyim. Olayları dikkatle inceleyince, son altı ayda olup bitenlerin . . . Ermenilerin düşünüş tarzında tam bir değişiklik yapmış olduğu kanısına uarmış bulunuyorum. Ônce Hınçak grubundan söz edelim. Bu grubun, kendi çıkardığı kanşıklıkların yarattığı sonuçlardan memnun olduğu düşün ülebilir.

Bu grubun boş amacı olan Aurupa'nın

dikkatini çekmek, gerek kendi düzenlediği tertipler, gerekse Türk memurlarının yanlış dauranışları yüzünden. gerçekleştirmiştir; böyle olunca, bütün ilgililerin artık bundan sonra karışıklıklar çıkarmağa kalkışmama/arı kendi yararlarına olacaktır; çünkü karışıklık/arı gerektirecek hiçbir neden kalmamıştır;

bu gibi karışıklıklar ancak, h ükümetin şiddetli

Book, No . 6 ( 1 896). s. 222 ve 223. Fransızca metinde tarih 1 894 verilmektedir. Bebiroğlu. aynı makale.) ,,,., URAS. Esal: a.g.e . . sayfa 426. ·' '" İngiliz Mavi Kitabı . No. 8 ( 1 896), saylal08. '"7 SCHEMSI. Kara: a.g.e . . sayla il. dauranmasını haklı göstermekten başka bir işe yaramayacaktır.'(Blue

1 67


Ali Rıza Bayzan 1 895 ve 1 896 yıllarında Asya Türkiyesi'nin pek çok vilayetinde çıkan ayaklanmaların sebebi ne Ermeni köylülerin büyük sefaleti, ne de maruz bulundukları baskı idi. Zira bu köylüler komşularından çok daha zengin ve müreffehti/er. Ermenilerin ayaklanması şu üç sebepten ileri geliyordu:

·

Bunların siyasi konularda bilinen tekamülleri, Ermeni kamuoyunda milliyetçilik, kurtuluş ve bağımsızlık fikirlerinin gelişmesi, Bu fikirlerin Batı h ükümetlerince desteklenmesi ve Ermeni din adamlarının telkin ve çabalarıyla yayılması. "208

Mayewski,

Aralık 1912 tarihli bir başka raporunda , "Taşnak komitesinin Ermenilerle Müslümanları birbirine düşürerek durumu karıştırmaya ve Rus müdahalesine zemin hazırlamaya çalıştığını" vurgulamıştır.209 Nihayet, Taşnak ideologu VARANDIAN "Avrupa'nın müdahalesini sağlamak istediklerini" itiraf etmiş,210 Papazian da "isyanların amacının Avrupa devletlerinin Osmanlı Devletinin iç işlerine karışmalarını sağlamak oldugunu" yazmıştır.211 ·

Ermeni komiteleri her isyanı, bu isyandan hemen sonra Avrupalıların müdahalede bulunacakları propagandasıyla çıkarmışlardır. Bu propagandaya komitecilerden bazıları da inanmış, Osmanlı Bankası'nın işgali olayında saatlerce İngiliz donanmasının gelişini gözleyen komiteci Armen Aknomi kaderine küserek intihar etmiştir.212 Gerek Ermeni 208

General MAYEWSKİ; Statistique des Provinces de Van el de Bitlis, sayfa 1 1 -13. Ayrıntılı bilgi için bkz., Uğur Yıldırım, Tarih ve Düşünce, Ocak 2006, sayı: 62 209 SCHEMSI, Kara; a.g.e., sayfa 1 1 . 2 10 VARANDIAN, Mikayel; Hislory ofthe Dashnagtzoutune, Paris, 1932, sayfa 302 . 21 1 PAPAZIAN, K. S.; a.g.e., sayfa 19. 21 2 Armen Garo kod adlı Karekin Pastırmacıyan, 1896'nın sıcak bir gününde, 14 Ağustos'ta Galata'daki ünlü Osmanlı bankasını ateşli silahlar ve bombalarla birlikte bastığında, bütün İstanbul hiç alışılmamış bir eylemle çalkalanacaktı. Bugünün Bankalar Caddesi, banka bomba ve silah sesleri ile birbirine girecek, bankayı ele geçirenlerle. kuşatan güçler arasındaki çatışma gün boyu sürmüştür. Eyleme katılan teröristler şunlardır· Garo Armen Etyranman (ölü) ile kansı Marie' nin oğlu Öğretmen 23 İstanbul. Andrasyan Hraçya Stepan ile Marie'nin oğlu " 25 Dakesyan Mıgırdıç Dakes ile Anna'nin oğlu Muhafiz 37 . Baronir Davit Davith ile Marie'nin oğlu Tamirci İd . Vartanyan Setrok Vartanik ile Marianne'in oğlu İsçi 22 . Haçaduryan Zareh Khatchador ile Lucie'nin oğlu İsçi 27. Hozignyan Hagob Thorose ile S.Marianne'in oğlu İsçi 28. Harutunyan Arakel Haroutoun ile Ksature'un oğlu İsçi 25. Harnulyan Antranik Sarkis ile Takouhie'nin oğlu Doğramaci ( Dülger) 18. Daniguyan Minas Abrahame ile Eglisabete'in oğlu " 25.

1 68


Misyonerin Soykırım Oyunu yazar ve komitecilerin, gerek Ermenileri destekleyen İngiliz ve Rus diplomatlarının ifadelerinden de açıkça görüldüğü üzere, Ermeni ayaklanmasının nedeni ne sefalet, ne İslahat, ne de baskıya tabi tutuldukları iddiasıdır. Ayaklanmanın nedeni Batılılar ile Rusya'nın Ermen i komiteleri ve kilisesi ile işbirliği halinde Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak istemeleridir.Osmanlılar ise bu isyanlar karşısında, her devletin yapacağını yapmışlar ve isyanları bastırmak için asilerin üzerine kuvvet göndermişlerdir. İsyanlar, Ermeni halkının çoğunluğunun komitelerin faaliyetini benimsememesi nedeniyle kısa sürede bastırılabilmiştir. Ancak, yukarıda da değinildiği gibi, her isyanın bastırılması yeni bir "katliam" olarak sunulmuştur.Yakalanan komiteci teröristler yine büyük devletlerin yardımıyla serbest bırakılmışlardır.

Zeytun isyanının, Osmanlı Bankası işgalinin ve padişah Abdülhamid'e yapılan suikast girişiminin elebaşları büyük devletlerin müdahaleleriyle ellerini kollarını sallayarak Osmanlı topraklarını terkedebilmişler, üstelik düzenlenen sahte pasaportlarla yeni cinayetler işlemek üzere tekrar geri dönebilmişlerdir. Ancak, gerek Ermeni komitelerinin, gerek büyük devletlerin gözden uzak tuttukları temel bir unsur vardır: Ermeniler adına talep edilen topraklarda yaşayan Ermeniler küçük bir azınlıktır.

Ermenilerin üzerinde özerk bir Ermenistan kurulmasını istedikleri 6 doğu vilayeti Erzurum, Bitlis, Elaziz, Diyarbakır ve Sivas'tır. Ermeni toprak istekleri zamanla gelişecek ve Adana, Halep ve Trabzon'u kapsayacaktır. Şimdi, Batı kaynakları içinde doğu illerinde Ermeni nüfusunu en yüksek gösteren Fransız Sarı Kitabı'nı esas alarak bu vilayetlerin nüfus yapıları ile Ermeni nüfusunun toplam nüfusa oranlarını görelim . Vilayet

Toplam Nüfus

Ermeni Nüfus

Ermenilerin Oranı

Erzurum

645,702

1 34,967

20.90

Bitlis

398,625

1 3 1 ,390

32 .96

Kapridyan Sarkis Kapriel ile Dirouhi' nin oglu Kapıcı (Bekçi) 23. Kiziryan Arakel Artin ile Techpkoun"un oglu Kahveci 28 Kalleciyan Prupene Manauke ile Horope"un oglu Marangoz 28. Karagavuryan Nerses Mazdirof ile Anlraresse"in oglu 22 . Anuşyan Yenok Siınon ile Sarah'in oglu Yontınaci 23 . Gregoryan Sahak Grigor ile Soultan'in oglu İsçi 25. Mıgırdıçyan Mehitar Migirditch ile Arınania'nin oglu İsçi 26.

1 69


A l i Rıza Bayzan Van

430,000

80,798

1 8.79

Elaziz

578,814

69, 7 1 8

1 2 .04

Diyarbakır

471 ,462

79, 1 29

1 6.78

Sivas

1 ,086,0 15

1 70 ,433

1 5 .68

Adana

403.539

97,450

24 . 1 4

Aleppo

995.758

37,999

3.81

Trabzon

1 ,047,700

47,200

4.50

Toplam

6.057 .615

849.084

1/6'dan az

Tablodan da anlaşalacağı üzere, Ermeniler bu vilayetlerden hiç birinde nüfusun l/3'ünü bile oluşturamamaktadır. Ermeni nüfusunun genel nüfusa oram ise % 1 5'tir. Encyciopedia Britannica da 1 9 1 0 baskısında bu oranı vermektedir. Burada, hayali bir Ermenistan vaadiyle Ermenileri Osmanlı Devletine karşı kışkırtan Rusya'nın kendi ülkesinde Ermenilere nasıl muamele ettiğini ve asıl niyetlerinin ne olduğunu kısaca belirtmekte yarar görüyoruz. Rusya Kafkaslara indiğinde Kafkas Ermenilerini Ruslaştırmayı ve ortodokslaştırmayı öngören bir politika izlemeye başlamıştır. Bu amaçla 1 836'da Polijenia Kanunu çıkarılmış, Eçmiyazin Katolikosluğu'nun yetkileri kısıtlanmış, Katolikos tayini Çarın görev alanına girmiştir. 1 882'de Ermeni gazeteleri ile okulları kapatılmış, 1903'de ise bu kez Ermeni kilisesi, kurum ve okullarının mal varlığına el konulmuştur. Özetle , Rus Dışişleri Bakam Lebonof Rostowski'nin213 ünlü deyimiyle "Ermenisiz bir Ermenistan" hedef alınmıştır. Bu deyimin . son yıllarda, bazı Ermeni yazarlarca Osmanlı Yönetimine atfedilmeye çalışıldığı görülmektedir. Bu husus da Ermeni propagandasının karakteri hakkında belirgin bir fikir verebilmektedir.

m Lobanov Rostowsky

1 70


M i syonerin Soykırım Oyunu

Rusya'nın Ermenilere yaptığı baskı ve zulüm gerek Ermeni, gerek yabancı yazarlarca ayrıntılarıyla anlatılmıştır. Biz şu iki örneği vermekle yetiniyoruz: Ermeni tarihçi Vartanyan "Ermeni Harekatının Tarihi" adlı kitabında şunları yazmaktadır: "Osmanlı Ermenisi Çarlık Rusyası Ermenisihe göre gelenek, din, edebiyat ue dil itibariyle tamamen serbestti . " Edgar Granville de "Rus mezalimine karşı Ermenilerin tek sığınağının Osmanlı Deu/eti olduğunu" kaydetmektedir.

Rusya'nm asil niyeti Doğu Anadolu'da bir Ermeni Devleti kurulmasmı sağlamak değil, bu topraklan ilhak etmektir. 1.

Dünya Savaşı içinde yapılan Osmanlı İmparatorluğunun paylaşılması anlaşmalarında Ermenilerin üzerinde muhtar bir devlet kurmayı hayal ettikleri topraklar Rusya ve Fransa arasında taksim edilmiştir. Rus Çarı de Eçmiyazin Katolikosu'na "Rusya'da bir Ermeni meselesi olmadığını" söyleyerek Rus niyetini açıkça dile getirmiştir. Ermeni yazar Boryan bu hususu şu sözleriyle isabetle teşhis etmiştir: "Çarlık Rusyası hiçbir zaman Ermeni muhtariyetim sağlamak istememiştir. Bu nedenle Ermeni muhtariyeti için çalışan Ermeniler aslında Rusya'nın Doğu Anadolu'yu ele geçirmesi için Çarlık ajanı olarak faaliyet göstermiş/erdir. " Öyle ise, Ruslar Ermenileri yİllarca aldatmışlar ve Ermeniler boş bir hayal peşinde koşmuşlardır.

Soru 5: "Soykmm" terimi ne anlama gelmektedir? Bu terim belli tanımı olan bir suça ilişkindir ve o tanım il. Dünya Savaşı'ndan sonra hazırlanarak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 9 Aralık 1948 günlü kararıyla onaylanıp 1 1 Ocak 195l 'de yürürlüğe giren

"Soykmmm Önlenmesine ve Cezalandmlmasma İ lişkin Sözleşme" adlı uluslararası bir sözleşmeyle yapılmıştır. Türkiye bu sözleşmeyi imzalayıp onaylamıştır. Anılan sözleşmede içermektedir. •

soykırımı

suçunun

tanımlanması

üç

unsur

Her şeyden önce ulusal, etnik, ırki veya dini bir grup bulunmalıdır.

171


Ali Rıza Bavzan •

Sonra bu grup, sözleşmede sayılan "grup mensuplarının öldürülmesi" eyleminden "bir grubun çocuklarının başka bir gruba zorla nakledilmesi" ne kadar uzanan ve "grubun fizik varlığını sona erdirecek yaşama koşullarına tabi tutulması" eylemini de içeren bazı muamelelere tabi tutulmalıdır.

Fakat bu suçun üçüncü unsuru daha önemlidir. Söz konusu grubu "kısmen veya tamamen yok etme kastı"nın mevcut olması gerekir.

Bu kilit ibare savaşlara, isyanlara vs . ilişkin başka amaçların sonuçları olan diğer "adam öldürrne"lerden, soykırımı ayırdeder.

Adam öldürme fiili ulusal, etnik ırki veya dini bir grubun üyelerini sırf bu grubun üyeleri olduklara için açık veya örtülü bir şekilde yoketmeyi hedef aldığı zaman soykırımına dönüşür. Sayılarının büyüklüğü, ancak gruba yönelik böyle bir kastın belirtisi olarak ele alınabilirse anlam kazanır. Bu nedenledir ki. Vietnam savaşına ilişkin Russel Mahkemesi vesilesiyle soykırımından sözeden Sartre'ın dediği gibi, böyle bir kastın örtülü bile olsa varlığını kanıtlamak için objektif olayları incelemek gerekir.2 ı 4

Soru 6: Türkler Ermenileri 1 9 1 S'de planlı ve sistemli bir soykırıma tabi tutmuşlar mıdır? 1. Dünya Savaşının başlaması ve Osmanlı Devleti'nin 1 Kasım 1 9 14'de İtilaf Devletlerine karşı Almanların yanında savaşa girmesi Ermenilerce büyük bir fırsat olarak görülmüştür. Louse Nalbandian'ın belirttiği gibi, "Ermeni komiteleri için ivedi hedeflerini gerçekleştirecek topyekün ayaklanmayı başlatmanın en uygun zamanı Osmanlıların savaş halinde olduğu zamandı. "2 ı 5

Komitelerin 1. Dünya Savaşı 'nda faaliyete geçmesinden kuşkulanan Osmanlı Hükümeti, savaş öncesinde, 1 9 1 4 Ağustosunda Erzurum'da Taşnak yöneticileriyle bir toplantı yapmıştır. Taşnaklar bu toplantıda Osmanlıların savaşa 2M

Soysal Mümtaz, Oriy Saldırışı Davası 19 Şubat-2 Mart 1 985. Şahit ve Avukat Beyanları. Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, 1985, sayfa 8 . m NALBANDIAN. Louise; a.g.e., sayfa 1 1 1 .

1 72


M i syonerin Soykırım Oyunu girmesi halinde sadık vatandaşlar olarak Osmanlı ordulara safmda görevlerini yerine getirecekleri vaadinde bulunmuşlardar. Bu vaadlerini tutmamışlardar, zira bu toplantıdan önce Haziran aymda yine Erzurum'da düzenlenen Taşnak Kongresi'nde Osmanlı Devletine karşı mücadelenin sürdürülmesi kararlaştırılmıştır. 2 16 Rusya Ermenileri de Rus ordusuyla birlikte Osmanlı Devletine saldırma hazırlıklarına başlamışlar, Eçmiyazin Katolikosu ile Kafkas Genel Valisi Vranzof-Daşkof arasında "Rusya'nın Osmanlılara Ermeniler ıçın yapılacak ıslahatı uygulattırması karşılığında, Rusya Ermenilerinin kayıtsız şartsız Rusya'yı desteklemeleri" yolunda mutabakata varılmış,2 1 7 Katolikos daha sonra Tiflis'de Çar tarafından kabul edilmiş ve Çar'a "Anado/u'daki Ermenilerin kurtuluşunun ancak Türk egemenliğinden ayrılarak özerk bir Ermenistan teşkil etmeleri ve bu Ermenistan'ın Rusya'nın himayesiyle mümkün olabileceğini" bildirmiştir.218 Rusya'nın niyeti ise Ermenileri kullanarak Doğu Anadolu'yu ilhak etmektir. Rusya'nın Osmanlılara savaş ilan etmesi üzerine Taşnak Komitesi, yayın organı Horizon'da, şu bildiriyi yayınlamıştır: "Ermeniler en küçük bir

tereddüt göstermeden İtilaf Devletlerinin yanında yer almışlar, bütün güçlerini Rusya'nın emrine vermişler, ayrıca gönüllü alayları teşkil etmişlerdir. "219 Taşnak Komitesi örgütüne de şu talimatı vermiştir: ''Ruslar sınırı geçtiklerinde ve Osmanlı orduları geri çekilmeye başladıklarında her yerde isyanlar çıkarılmalı, Osmanlı orduları bu suretle iki ateş arasına alınmalıdır. Osmanlı ordularının ilerlemesi halinde ise Ermeni askerler silahlarıyla birlikte kıtalarını terkedecek ve çeteler teşkil edip Ruslarla birleşeceklerdir. " 220 H ınçak Komitesi de örgütüne gönderdiği talimatta. "komitenin bütün gücüyle mücadeleye katılarak itilaf Devletlerinin ve özellikle Rusya'nın müttefiki sıfatıyla Ermenistan, Kilikya, Kafkasya ve Azerbaycan'da zaferi temin için her türlü vasıta ile İtilaf Devletlerine yardım · ; • . Ermeni Komitelerinin Amal ve Harekat-i ihlilaliyesi, İstanbul, 1917, sayfa 144- 146. " TCHALKOUCHIAN. Gr. . Le Livre Rouge. Paris. 1919. sayfa 12 " TCHALKOUCHIAN. Gr. :a.g e " ' " URAS, Esal: a.g.e .. sayfa 594. HOCAOGLU. Mehmet: Tarihte Ermeni Mezalimi ve Ermeniler, İstanbul, 1976, sayfa 570-571

1 73


Ali Rıza Bavzan edeceğini" bildirmiştir.221 Osmanlı Meclisinde Van mebusluğu yapan Papazyan ise bir bildiri yayınlayarak, "Kafkasya'da gönüllü

Ermeni alaylarının hazır bulu ndurulmasını, bunların Rus ordularının öncüleri olarak Ermenilerin yaşadıkları bölgelerdeki kilit noktaları ele geçirmelerini ve Anadolu topraklarında ilerleyecek Ermeni alayları ile hemen birleşilmesini" istemiştir.222

Bütün bu emirler fazlasıyla yerine getirilmiş, Rus kuvvetlerinin Osmanlı ve Rus Ermenilerinden kurulmuş gönüllü alayları öncülüğünde Doğu'dan Osmanlı topraklarına girmesiyle birlikte Osmanlı ordularındaki Ermeniler (burada i l . Meşrutiyet döneminde çıkarılan bir yasa ile Ermenilerin askere alınmalarının kabul edildiğini hatırlatalım) silahlarıyla firar ederek Rus kuvvetlerine katılmışlar ya da çeteler kurmuşlar, yıllardır Ermeni ve misyoner okul ve kiliselerinde saklanan silahlar ortaya çıkarılmış, askerlik şubeleri basılarak yeni silahlar sağlanmıştır. Silahlanan bu çeteler komitelerin "kurtulmak istiyorsan, önce komşunu öldür" talimatı üzerine erkekler cephelerde olduğu için savunmasız kalan Türk şehir, kasaba ve köylerine saldırarak katliama girişmişler, Osmanlı kuvvetlerini arkadan vurmuşlar, Osmanlı birliklerinin harekatını engellemişler, ikmal yollarını kesmişler, yaralı konvoylarını pusuya düşürmüşler, köprü ve yolları imha etmişler, şehirlerde ayaklanarak Rus işgalini kolaylaştırmışlardır.

Rus kuvvetleri saflarındaki Ermeni gönüllü alaylarının yaptıkları zulüm o kadar ağır olmuşdur ki, Rus komutanlığı bazı Ermeni birliklerini cephedea, uzaklaştırarak geri hatlara sevketmek zorunluluğunu hissetmiştir. O dönemde Rus ordusunda görev yapan bazı subayların hatıratı bu zulme bütün açıklığıyla tanıklık etmektedir .223 Ermen i katliamı yalnızca Türkleri hedef almamış, Trabzon dolaylarındaki Rumlar ve Hakkari dolaylarındaki Museviler de Ermeni çetelerince 221

Ermeni komitelerinin Amal ve Harekal-i ihtilalyesi, sayfa 1 5 1 - 1 53 . URAS, Esat; a.g.e., sayfa 596-600. Örneğin "Joumal de Guerre ciu Demleme Regimenl d'Artillerie de Forteresse'Russe d'Erzeroum, 1 9 19"

m 223

1 74


M isyonerin Soykırım Oyun u katledilmişlerdir.22q Ermeni komitelerinin amacı b u topraklar üzerinde yaşayan Ermeniler dışındaki bütün unsurları yok etmek ya da göçe zorlamak ve böylece kurulması hayal edilen Ermeni Devletinde Ermenilerin çoğunlukta olmalarını sağlamaktır. Rus kuvvetleriyle birlikte sınırı ilk geçen Ermeni birliklerinin basında Armen Garo lakabıyla tanınan eski Osmanlı mebusu Karekin Pastırmacıyan bulunmaktadır. Yine eski mebuslardan Murad lakabıyla bilinen Hamparsum Boyacıyan Ermeni çetelerinin basında cephe gerisinde Türk kasaba ve köylerine saldırmakta ve "Ermeni milleti için tehlike teşkil ettiklerinden Türk çocuklarının dahi öldürülmesini" emretmektedir.

Pastırmacıyan

Boyajian

Bir diğer eski mebus Papazyan çeteleriyle Van, Bitlis ve Muş dolaylarını kasıp kavurmaktadır. Rus kuvvetlerinin 1 9 1 5 Mart ayında bu kez Van yönünde harekata geçmeleri üzerine 1 1 Nisan'da Van'da geniş çapta bir Ermeni isyanı başlamış, bu isyan sonucu Van Rusların eline düşmüştür. Rus Çan il. Nikola Van'daki Ermeni komitesine 2 1 Nisan 19 15'de b ir telgraf göndererek, "Rusya'ya yaptığı hizmetler nedeniyle teşekkür etmiştir" ABD'de yayınlanan Ermeni gazetesi Goçnak 24 Mayıs 1 9 1 5 tarihli sayısında "Van'da yaln ızca 1 .500 Türk'ün kaldığını" iftiharla bildirmiştir.

"" SCHEMSI. Kara: a.g.e .. sayfa 4 1 -49.

1 75


Al i Rıza Bavzan Taşnak temsilcisinin 1 9 1 5 Şubatında Tiflis'de toplanan Ermeni Milli Kongresinde yaptığı konuşmada, "Rusya'nın Osmanlı Ermenilerini si/ah/andırmak, hazırlamak ve isyanlar çıkarmalarını sağlamak için ; savaştan önce 242. 900 ruble verdiğini' söylemesi,225 Rus-Ermeni ittifakı ve Ermeni komitelerinin savaş öncesinde nasıl bir hazırlık içinde olduklarını bütün açıklığıyla gösterecek niteliktedir. Ermeniler, bu ayaklanmaları ve faaliyeti, Osmanlıların tehcir kararı üzerine girişilen bir meşru müdafaa olarak takdim etmek alışkanlığındadırlar. Oysa ortada henüz alınmış bir tehcir kararı yoktur ve isyanlar tehcirin değil, tehcir isyanların .sonucudur. Bütün bunlar olup biterken İngiliz ve Fransız donanmaları Çanakkale Boğazını zorlamakta, Osmanlı orduları Galiçya'dan Doğu Anadolu ve lrak'a kadar çeşitli cephelerde düşman kuvvetleriyle çarpışmaktadırlar.

1. Dünya Savaşı'nda Osmanlı'ya karşı savaşan Ermeni silahlı güçleri

Osmanlı Hükümeti bu durum karşısmda, önce Ermeni Patriği, mebusları ve önde gelenlerini çağırarak Ermenilerin Müslümanları katletmeye devam etmeleri halinde gerekli önlemleri alacağım bildirmekle yetinmiş, bu sonuç vermeyince 2'ö

URAS, Esat; a.g.e . . sayfa 604.

1 76


M i syonerin Soyk ı rım Oyunu 24 Nisan 1 9 1 5'te Ermeni komitelerini kapatmış ve yöneticilerinden 235 kişiyi devlet aleyhine faaliyette bulunmak suçundan tutuklamıştar. Dışaradaki Ermeni toplumlanntn her yıl "katliam" yddönümü diye andıkları 24 Nisan işte bu 235 kişinin tutuklandığı tarihtir. Osmanlı Hükümeti maruz kaldığı bu büyük iç ve dış tehlikeler nedeniyle benzer tehlikelerle karşılaşan tüm ülkelerin almakta tereddüt göstermeyeceği bir önleme başvurarak, savaş bölgeleri yakınlarındaki Ermenileri daha güneydeki Osmanlı topraklarına, Suriye'ye tehcir etmiştir. Muvakkat Kanunun tarihi 27 Mayıs 1915'tir. Ermeni tarihçi Leo'nun da belirttiği gibi , Osmanlı Hükümeti "Rus kışkırtmalarına

kapılarak ve Rus silahlarına güvenerek karışıklık ve isyanlar çıkaran Ermeni komiteleri karşısında kendi varlığını korumak hakkını kullanmıştır." Üstelik tehcir bir cezai işlem değil, güvenlik nedenleriyle belirli bir grubun belirli bir yerde ikamete mecbur edilmesidir. Bir savaş halinde düşman ile işbirliği yaptığı sabit olmuş ve üstelik, bu işbirliğini bir iftihar vesilesi olarak gören topluluklarının , zararlı faaliyetlerinin önlenmesi bakımından belirli bölgelerde mecburi ikamete tabi tutulmaları itiraz edilecek bir husus da olmasa gerektir. Bu tedbir il. Dünya Savaşı'nda bile bütün devletlerce uygulanmıştır.Kaldı ki, Osmanlı Hükümeti Ermenilerin tehcir sırasında zarar görmelerin i önlemek için somut bir gayret de göstermiştir. Bu amaçla yayınlanan emirler bunun belirgin kanıtıdır: "Bahsi geçen kasaba ve köylerde yerleşik ve nakli gereken Ermenilerin yeni yerleşme bölgelerine hareket ettirilmeleri ve yolculuk/arı sırasında rahatları sağlanmalı, canları ve malları korunmalıdır; varışlarından yeni yurtlarına tamamiyle yerleşme/erine kadar iaşeleri mülteci tahsisat/ardan karşılanmalıdır; bunlara daha önceki mali durumları ve halihazır ihtiyaçlarına göre mal ve toprak dağıtılmalıdır; ihtiyaç sahipleri için Hükumet evler yapmalı, çiftçi sahibi zanaatkarlara tohum, alet, teçhizat temin etmelidir. '' 226 "Bu emrin tamamiy/e Ermeni isyancı komitelerinin genişlemesine karşı bir önlem olması nedeniyle, Müslüman ve Ermeni gruplarının karşılıklı katliama girişimlerine yol açacak şekilde yerine "''' 1 9 1 5 Mayıs tarihli Bakanlar Kurulu Talimatı. Başbakanlık Arşivi, İstanbul Meclis-i Vukela Mazbataları. Cilt 1 98. KararNo.133 1 /163.

1 77


A l i Rıza Bayzan getirilmesinden kaçınılmalıdır. " "Yeniden yerleştirilen Ermeni gruplarına refakat etmek üzere özel görevliler temini için düzenlemeler yapılacak, bunların yiyecek ve diğer ihtiyaçları sağlanacak, bu amaçla gerekecek harcamalar göçmenlere ayrılan h ükümet tahsisatından karşılanacaktır. "227 "Göçmenlerin yolculuk/arı sırasında varış yerlerine kadar gerekli iaşeleri sağlanmalıdır. . . Yoksul göçmenlere yerleşebilmeleri için kredi verilmelidir. Yolculuk halindeki kişiler için kurulan kamplar muntazaman denetlenmelidir; bu kişilerin refahı için gerekli önlemler alınmalı, ayrıca asayiş ve güvenlikleri sağlanmalıdır. Yoksul göçmenlere yeterli yiyecek verilmeli ve sağlık durumları her gün doktor tarafından denetlenmesidir. . . Hasta, kadın ve çocuklar trenle, diğerleri ise dayanıklılıklarına göre katırla, araba içinde veya yaya olarak gönderilmelidir. Her konvoya bir müfreze muhafız refakat etmeli, her konvoyun yiyecek malzemeleri varış yerine kadar korunmalıdır. . . Kamplarda veya yolculuk sırasında göçmenlere karşı bir saldırı vuku bulursa, bu saldırılar derhal püskürtü/melidir. "228

Ermenilerin Doğu Anadolu'daki çarpışmalar ve tehcir sırasında kayıplar verdikleri doğrudur, esasen bunu kimse inkar etmemektedir. Bir dünya

savaşı, bir ayaklanma ve isyan ve bunun sonucu bir tehcir sözkonusudur. Savaştan kaynaklanan genel asayişsizlik ortamı ve şahsi kin ve intikam duyguları tehcir edilen kafilelerin birtakım saldmlara uğramasına nedeh olmuştur. Hükümet bu durumu elinden geldiğince önlemeye çalışmış ve sorumlu gördüğü kimseleri de cezalandırmıştır. Öte yandan, savaş günlerinin güç koşullarını, araç, yakıt, gıda, ilaç ve diğer imkanların yetersizliğini, ağır iklim şartlarım ve tifüs gibi salgın hastahklann yol açtığı tahribatı da göz ününde tutmak gerekir. 90 bin kişilik bir Osmanlı kolordusunun Doğu cephesinde soğuk ve hastalıktan kırıldığı unutulmamalıdır. Cephelere uzak bölgelerde, hatta başkent İstanbul'da bile feci sıkıntılar çekilmiştir. Bu koşullar ve sıkıntılar yalnız Ermeniler için değil, bütün Osmanlılar için eşit şekilde geçerlidir ve uğran ılan acılar herkes için ortak acılar olmuştur. Ermeni propaganda ve terör odaklanmn bugün "XX. yüzyılın ilk soykırımı" diye ilan ettikleri olayın aslı işte bundan ibarettir.

m İngiliz Dışişleri Arşivi, 3 7 1/91 58/E 5523. 228 İngiliz Dışişleri Arşivi, 3 7 1/9 38/5523

1 78


M i syon erin Soykırım Oyunu Soru 7 : Talat Paşa'nm soykmmı emreden gizli telgraf. var mıdır? "Soykırım" iddiasını bir Osmanlı politikasına bağlamaya heveslenen Ermeni propagandası, bir de bu yönde alınmış bir karar olduğunu kanıtlamak zorundadır. Bunun için de bir formül bulunmuş ve Talat Paşa ya atfedilen ve General Allenby komutasındaki kuwetlerce Halep'de ele geçildiği ileri sürülen bir takım telgraf örnekleri ortaya çıkarılmıştır. Bu telgrafların Naim Bey adlı bir Osmanlı memurunda bulunduğu ve İngiliz işgalinin öngörülenden daha kısa sürede gerçekleşmesi nedeniyle Osmanlılarca imha edilemediği iddia olunmaktadır. Aram Andonian adlı bir Ermeni yazar bu telgrafların örneklerini 1 920'de Paris'de yayınlamış,229 ayrıca Talat Paşa'yı Berlin'de katleden Tehlirian'ı yargılayan mahkemeye de vermiştir. 230 '

Talat Paşa231

S. Tehlirian

"'' ANDONIAN, Aram ; Documents Offıciels concernant les Massacres Armeniens, Paris, 1 920. lmprimerie T urabian ' '" Bu mahkeme hakkında bkz . , Ekler ' '1 Talat Paşa, Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasından sonra Türkiye'ye dönmeye hazırlanıyordu. 15 Mart 1 92 1 'de Berlin'in merkezi Kurfürstendamm Caddesi'nde Enneni komitacı Salomon Tehlirian tarafından öldürüldü. Tehlirian olaydan sonra silahıyla birlikte yakalandı. Berlin Savcılığı, 15 gün gibi kısa bir sürede iddianameyi hazırlad ı . 2 Haziran 1 921 'de başlayan yargılama 1 gün sonra sona erdi, suçunu itiraf eden sanık, 'beraat' etti. Mahkemede adeta Türkiye yargılandı. Ailesinin Anadolu'da öldürüldüğünü ileri süren Tehlirian'ın iddiası, mahkeme tarafından hiçbir araştırma yapılmadan doğru kabul edildi ve bu gerekçeye dayanarak katil serbest kaldı . Savcılık, 'beraat' kararını önce temyiz etti , daha sonra siyasi baskılarla temyiz başvurusunu geri çekti. Beraat kararından sonra, Sait

1 79


Al i Rıza Bavzan Mahkemede bunlardan S'i söz konusu edilmiş, ancak delil olarak kabul edilmedikleri gibi, otantik olup olmadıkları da herhangi bir. karara bağlanmamıştır. Diğer Ermeni iddiaları gibi, bu iddianın da gerçekle bir ilgisi yoktur. Zira, a) Bu telgraflar 1 922'de İngiltere'de Daily Telegraph gazetesinde yayınlanmıştır.232 İngiliz Dışişleri Bakanlığı bunun üzerine durumu işgal komutanlığından soruşturmuş ve sonunda bu belgelerin Allenby kuvvetlerince bulunmadığı, Paris'deki bir Ermeni grubunca icad edildiği anlaşılmıştır. b) Telgrafların kaleme alınış şekli ve yazıldıkları kağıtlar Osmanlı belgeleri olmadıklarını açıkça göstermektedir . c) İngilizler ve Fransızlar İstanbul'un işgalinden sonra Ermenilere karşı girişilen "katliamın" sorumlularını cezalandırmak amacıyla tutuklamalara girişmişler, Osmanlı Hürriyet ve İtilaf Hükümeti, İttihat ve Terakki Partisi ve yöneticilerine olan düşmanlığı nedeniyle işgal kuvvetlerine bu hususta elinden gelen her türlü yardımı yapmıştır. Tutuklananlardan bir kısmı İstanbul'da yargılan mış, bir kısmı ise Malta'ya sürülmüştür. İstanbul'daki mahkeme İttihat ve Terakki'nin firardaki 4 yöneticisini gıyaplarında idama mahkum etmiş, ayrıca 3 kişiyi daha idam cezasına çarptırmıştır. Bu son idam cezalarının yalancı tanıkların ifadelerine dayanılarak verildiği daha sonra açığa çıkmıştır. İngilizler Malta'ya sürdükleri sanıklar aleyhine heryerde belge ve tanık aramaya girişmişler, Osmanlı Hürriyet ve itilaf Hükümetinin de yardımlarına rağmen hiçbir belge bulamamış, bunun üzerine ABD arşivlerine müracaat edilmiştir. Bu arşivlerde de katliam iddialarını kanıtlayacak hiçbir belge bulunamamıştır. Washington'daki İngiliz Büyükelçiliği bu konuda İngiliz Dışişlerine şu cevabı göndermiştir:

"Malta'da tutuklu bulunan Türkler aleyhine delil olarak kullanılabilecek hiçbir şey olmadığını bildirmekten üzüntü duyuyorum. Yeterli delil oluşturabilecek hiçbir somut vakıa Halim Paşa Roma'da (6 Aralık 1 921 ). Osmanlı Sadrazamı Bahattin Şeker ve eski Trabzon Valisi Prof. Cemal Azmi Berlin'de ( 1 7 Nisan 1 922). Cemal Paşa TiHis'te (25 Temmuz 1 922) ve Enver Paşa Buhara'da (4 Ağustos 1 922). Ermeni terör örgülü 'Nemesis' tarafından katledildiler. 2 32 Daily Telegraph, 29 Mayıs 1922.

1 80


M i syonerin Soyk ı rım Oyunu mevcut değildir. Söz konusu raporlar, hiçbir surette, Türkler hakkında Majesteleri Hükümeti'nin halen elinde bulunan bilgilerin takviyesinde yaralı olabilecek delilleri bile ihtiva eder görünmemektedir. "233

.

İngiliz Dışişleri bu cevap karşısmda ne yapılması gerekeceğini İngiliz Kraliyet Savcılığına sormuştur. Savcılığın yanıtı şöyledir:

"Şimdiye kadar hiç bir şahitten, tutuklular hakkında yapılan suçlamaların doğruluğunu kanıtlayabilen bir ifade alınmış değildir. Esasen herhangi bir şahit bulunup bulunmayacağı da belli değildir. . "234 .

Sonuç olarak, Malta'daki tutuklular, kendilerine hiçbir suçlama dahi yöneltilmeden ve duruşma yapılmaksızın 192 1 sonlarında serbest bırakılmışlardır. İngilizler belge aramakla meşgul iken Andonian'dan kaynaklanan telgraflar bilinmektedir. İngilizlerin bu telgraflara rağbet etmemeleri bunların uydurma olduklarını bilmelerindendir. ARAM

ANDONIAN

DDCDMBNTS OFFICIELS CllWIHI in

MASSACRES ARMBNIENS tt.�.w...ı-

tllMı:r•r•.,...

ı•u 1'"4W ...-.

"• o--...,,

......... .. .. ••'«-- .•,......... ._. L'&�Hat....

ı ıııı ı••n ııı u r

Tl'kABIAl'i

t co�

Andonian ve "Katledilen Ermeniler" kitabı

Waşington'daki İngiliz Büyükelçiliği, R.C. Craigie'den Lord Jurzona 13 Temmuz 1 92 1 ; İngiliz Dışişleri Arşivi, 371/6504/85 1 9 . " ''1 29 Temmuz 1 92 1 , İngiliz Dışişleri Arşivi, 371/6504/E8745, 371/6504/E 8745. 1: :

181


Ali Rıza Bavzaıı

· �ı

�'-

t,.'•

l-!i' L-.\k '-.. "� \ i&Jı..; ... . 4 ' ı-J-- .; : �: ,., J ·_ . _,___ �_._ .t� �:,'j. ,_,_..,. · ..... � {u J,ı • • .,.L \ot. , ..,__ 1\, t-, •� •(' "'\ Jl�:.. .ı w,r... �'�-�.:;·':.t� �,r.. ·�

. . . . � ,_ . ıft

·,f,,;r .� �-- -- --.;<.. • 1

-' \ ,,, '

Talat Paşa'ya atfedilen sahte telgraflardan birisi235 d) Andonian'ın belgelerinin sahte olduğuna dair kanıtlar aşağıdaki şekilde sıralanabilir: 1 . Andonian , yaptığı sahte belgelerin "gerçek Osmanlı belgeleri" olduğunu kanıtlamak için, söz konusu belgelerdeki Halep Valisi Mustafa Abdülhalik Bey'in imzasına dayanmıştır. Ancak, halihazırdaki arşivlerde bulunan Mustafa Abdülhalik Bey'in imzasını taşıyan birçok belge incelendiğinde, Andonian belgelerindeki imzanın sahte olduğu ortaya çıkmaktadır. 2. Andonian'ın Mustafa Abdülhalik Bey'in imzasının taşıyan sahte belgelerinin bir tanesinde bir tarih yer almaktadır. Ancak, dönemin İçişleri Bakanlığı ve Halep Valiliği arasındaki yazışmalara ilişkin asıl belgeler incelendiğinde söz konusu tarihte Halep Valisinin Mustafa Abdülhalik Bey değil Bekir Sami Bey olduğu görülmektedir. 3. Dolayısıyla, Andonian'ın sahte belgeleri şunu kanıtlıyor ki , Andonian ya Müslüman Rumi takvimi ile Hıristiyan takvimi arasındaki farklardan 2.%

Ermeniler konuya dair bir propaganda sitesi yapmışlar. www . 24april 1915.com/eng/documents.html

1 82


M i syonerin Soykırım Oyunu tamamen habersizdi, ya da belgeleri hazırlarken bu farklar gözünden kaçmıştı . Dikkatsizliği sonucu tarihlerde ve referans numaralarında yaptığı hatalar belgelerin sahte olduğu konusunda şüpheye yer bırakmamaktadır. 4. Dönemin İçişleri Bakanlığının "giden şifre" kayıtları ayrıntılı olarak incelendiğinde Bakanlığın şifre kayıt tarih ve numaraları ile Andonian'ın sahte belgelerinde yeralan tarih ve numaralandırma sistemi arasında hiçbir benzerlik olmadığı, Andonian'ın sözde "şifreli telgrafları ile dönemin İçişleri Bakanlığının Halep'e gönderdiği gerçek şifreli telgraflar arasında bir ilişkinin bulunmadığı ortaya çıkmaktadır. 5. Andonian'ın "şifreli telgraflarının" Türkçe "orijinalleri" ile dönemin Osmanlı şifreli mesajları karşılaştırıldığında , görülmektedir ki . kullanılan �ifre sistemleri arasında da herhangi bir bağlantı bulunmamaktadır. Andonian belgelerini gerçek gibi göstermek için hiç kullanılmayan, mevcut olmayan yeni bir şifreleme metodu kullanmıştır. Sahte belgelerin üstlerindeki tarihlerden Osmanlıların 6 ay boyunca aynı şifreleme yöntemini kullanmış oldukları sonucu çıkar ki, bu imkansızdır. Zira o dönemde yayınlanan bir genelge ile savaş yıllarında kullanılan şifreleme yönteminin 2 ayda bir değiştirilme zorunluluğu getirildiği ve bunun uygulanmakta olduğu kanıtlanmıştır. 6. Andonian'ın iki sahte belgesinde yer alan Besmele'nin acemice yazılış şekli de gerçek belgelerdekilerle karşılaştırıldığında Andonian'ın belgelerinin sahte olduğuna delalet etmektedir. Bu acemice yazım şekli, Osmanlılarda Müslüman olmayanların-Osmanlıcayı bilseler bile­ Besmeleyi yazışmalarında hiç kullanmamış olmalarından kaynaklanmış olabilir. 7. Andonian'ın birçok sahte belgesinde yer alan cümle yapıları ile gramer yanlışlarının bir Osmanlı görevlisince gerçekleştirildiğini kabul etmek güçtür. Aynı şekilde, önemli Osmanlı görevlilerince kullanıldığı iddia edilen birçok deyim ve ifadenin herhangi bir Osmanlı Türkü tarafından bile kullanılması mümkün değildir. Türklerin suçlarını kendi ağızlarından itiraf ettiklerini kanıtlama cabası içerisindeki Andonian bu hususu da gözden kaçırmıştır.

Sahte belgeler, iki tanesi hariç, Üzerlerinde dönemin Osmanlı bürokrasisinin kullandığı resmi sembollerin hiçbiri bulunmayan düz 8.

1 83


Ali Rıza Bavzan beyaz kağıda yazılmıştır. Sahte belgelerden birinin, Osmanlıların özel yazışmalarda bile kullanmadıkları çizgili kağıda yazılmış olduğu, diğer iki belgenin de herhangi bir Osmanlı Postanesinden alınabilen boş telgraf formlarına yazıldığı görülmektedir. 9. İngilizlerin, Ermeni olaylarından sorumlu tuttukları Osmanlı görevlileri aleyhinde kullanılabilecek belgeler bulmak için yoğun çaba sarf ettikleri bir dönemde, İngilizce edisyonu bulunmasına rağmen Andonian dokümanlarını kullanmamış olmaları İngiliz Hükümetinin belgelerinin sahte olduğunu kanısını taşıdığını göstermektedir. 10. Andonian tarafından uydurulan belgeler eğer varolmuş olsalardı, çok gizli ibaresi taşımalarından dolayı telgraf yoluyla değil kurye vasıtasıyla gönderilmeleri ve dosyalarda üç yıl boyunca tutulmak yerine okunur okunmaz yokedilmeleri gerekirdi. 1 1 . Andonian'ın kitabının İngilizce ve Fransızca baskıları arasında, baskı veya tercüme yanlışlıklarından kaynaklanmış olamayacak kadar önemli birçok farklılıklar vardır. 12. Son olarak, Ermenilerin sözcüleri olarak hareket eden, Ermeni çevrelerle yakın ilişkiler içindeki bazı yazarlar bile , Andonian belgelerinin gerçeklikleri üzerinde şüphelerini dile getirmektedirler. Kısacası, meşhur "Talat Paşa Telgrafları" Andonian ve çevresi tarafmdan uydurulmuş aldatmacadan başka bir şey değildir Aram Andonian tarafından yazılmış olan 18 Şubat 1 33 1 (2 Mart 1 9 1 6) tarihli bir mektup. Mektup bir Müslüman tarafından yazılmış olamayacak bir şekilde kaleme alınmış "Bismillah" ibaresi ile başlıyor. Anr:ık sahtekar Andonian en büyük hatasını tarihte yapıyor. Osmanlı !.""fümi takvimi Gregorien takvimine çevrilirken dikkate alınması gereken 13 günlük farkı gözden kaçıran Andonian bu konuda bilgi sahibi olmadığını ortaya koymuş. Yukarıdaki mektubuna koyduğu tarihi tam bir yıl şaşırarak, 1330/1915 yerine 133 1/1916 yazmış. Mektubun içeriği 1 9 1 5 operasyonunun uzun süreli bir planlamayla hazırlanmış bir tehcir olduğunun sözde kanıtı olarak ileri sürülmektedir. 236

2""

Feigi, Brich. A Myth of Terror, Edition zeitgeschichten-Freilassing- Saizburg, 1 99 1 p. 85

1 84


M isyonerin Soykırım Oyunu e) Talat Paşa'nın Ermen ilerin katledilmesini emrettiği ileri sürülen telgrafıyla aynı tarihlerde gönderdiği başka gizli telgraflar da vardır. Bu telgraflar tehcir sırasında suç işleyecek görevlilerin cezalandırılmasına ilişkindir. Bir yandan Ermenilerin "katli" istenirken . diğer yandan da bu "katliamı" yapacak görevlilerin cezalandırılmaları talimatının verilmesinin izahı yoktur. f) Near East Relief Society adla Amerikan yardım kuruluşunun tehcir sırasında Ermenilere yardım etmek üzere Anadolu'da görev yapmasına Osmanlı Hükümetince izin verilmiştir.

Near East Relief'in döneme ilişkin bir afişi

ABD'nin İtilaf Devletlerin safında Osmanlılara karşı savaşa girmesinden sonra da bu kuruluşun Anadolu'da kalmasına müsaade olunmuştur. Bu husus ABD Büyükelçisi Elkus'un raporlarına da konu teşkil etmiştir. Bu durumda. eğer "katliam" emri verilmişse . Amerikan kuruluşunun faaliyet göstermesine ve "katliama" tanık olmasına nasıl müsaade edilmiştir, yan i , "biz Ermenileri katlediyoruz. siz de gelin seyredin" mi. denmiştir? Bunu herhalde mantıklı açıklamak imkanı bulunmamaktadır.

1 85


Ali Rıza Bavzan Tehcire tabi tutulan Ermenilerle yakından ilgilenen Amerikan Yardım Komitesi'nin üyeleri toplu halde

Executive Committee known first as the Armenian Relief Committee, then as the Armenian and Syrian Relief Committee, later as the American Committee for Relief in the Near East and incorporated by act of Congress as the Near East Relief (taken upon the return to this country of Ambassador H. Morgenthau from Constantinople in January, 1916). Left front: Henry Morgenthau, Cleveland H. Dodge, James L. Barton, Samuel T. Duttan . Left standing: Alexander J. Hemphill, Harold A. Hatch, Stanley White , William W. Peet, Edwin M. Bulkley, Charles V . Vickrey. Three o f these men, Messrs. Duttan, Hemphill. Dodge, died in the service of the Committee.

' :?idt ]},'/t)llfS

f,-, /fuurıh1 f

\ Henry Morgenthau'nun anılarına göre Başkan Woodrow Wilson, Trabzon , Erzincan, Erzurum , Bitlis, Muş, Van ve Ardahan'ı Türkiye' den alıp Ermenilere vermek istiyordu . .

·

1 86


M i syonerin Soykırım Oyunu

An assembly on the playground of the 30.000 population of the "Orphan City" at Alexandropol, Armenia. Henry Morgenthau'nun an ılarına göre tehcire tabi tutulan Ermenilerden bir görüntü .

g) İ stanbul, Batı Anadolu ve Trakya'da oturan Ermeniler tehcir dışında bırakılmıştır. Hatta Orta Anadolu Ermenilerinden bile yerlerinde bırakılanlar olmuştur. Topyekün bir tehcir bile söz konusu olmadığına göre, "topyekün bir katliam" hiç iddia edilemeyecektir. Nihayet, eğer Hükümet Ermenileri topyekün imha etmek niyetinde olsaydı, herhalde bunu aylarca süren bir tehcir yoluyla ve bütün devletlerin dikkatim üzerine çekerek değil, Ermenilerin bulundukları yerlerde ve özellikle cephelere yakın bölgelerde çok kolay bir şekilde yapabilirdi. Görüldüğü gibi , Ermenilerin sımsıkı sarıldıkları soykırım iddiası da yalandan başka bir şey değildir ve bir soykırım hiç bir zaman söz konusu olmamıştır.

Soru 8: Hayatlarım kaybeden Ermenilerin sayısı 1 , 5 milyon mudur? Ermeni propagandası bugün, soykırım diye tanımladığı olaylarda 1 ,5 milyon Ermeninin hayatını kaybettiğini iddia etmektedir. Ermeniler bu

olaylarda önce 600 bin, sonra 800 bin Ermeninin öldüğünü

1 87


Ali Rıza B avzan ileri sürmüşler, bu sayı daha sonra sürekli olarak arttmlmış ve 1 , 5 milyona varılmıştar. Bu açık arttarmanın devam etmesine ve Ermeni çevrelerinin yarın, öbürgün ölü sayısını 2, hatta 3 milyona çıkarmalarına da şaşmamak gerekecektir. Bu açık arttırmaya ne yazık ki ciddiyetleriyle tanınan bazı yayın organları da katılmaktadır. Örneğin, Encyclopaedia Britannica'nın 1 9 1 8

baskısında ölen Ermenilerin sayısı 600 bin olarak kayıtla iken, bu sayı 1 968 baskısında 1 , 5 milyon olarak belirtilmiştir. Gerçek Ermeni kaybı nedir? Bunu kesin olarak tesbit etmeye elbette imkan yoktur. Ancak, ortada esas olarak alınabilecek temel bir veri vardır, bu da Osmanlı Devletinde o dönemdeki Ermeni nüfusudur. Osmanlı Devletindeki Ermeni nüfusu hakkında çeşitli rakamlar verilmektedir. Tahmin edilebileceği gibi, Ermeni kaynaklarınca açıklanan ya da bu kaynaklara dayanılarak ileri sürülen rakamlar daha yüksektir. Osmanlı Ermeni nüfusu hakkında bilgileri şöyle bir tablo halinde göstermek mümkündür: • • • •

• • • • •

Ermen i Patrikhanesi' nin rakamlarını esas alan Ermeni asıllı Marcel Leart'a göre 2 ,560,000 Ermeni tarihçi Basmacıyan'a göre 2 ,380,000 Paris Barış Konferansına katılan Ermeni heyetine göre 2 ,250,000 Ermeni tarihçi Kevork Aslan göre 1 ,800,000 Fransız Sarı Kitabına göre 1 ,555,000 Encydopedia Britannica'ya göre 1 ,500,000 Ludovic de Constenson'a göre 1 ,400,000 H .F.B. Lynch'e göre 1 ,345,000 Revue de Paris'ye göre 1 ,300,000 Osmanlı istatistiklerine göre 1 ,295,000 İngiliz Yıllığına göre 1 .056,000

Ermeni kaynaklı ve mübalağalı olduğu aşikar rakamları bir kenara bırakırsak, Batı kaynaklı rakamların 1 .056.000 ile 1 .555.000 arasında değiştiğini ve bunu.n ortalaması olan 1 .300.000'in fiili nüfus sayımına dayalı Osmanlı istatistikleriyle hemen hemen aynı olduğunu görmekteyiz. Bu nedenle Osmanlı Ermeni nüfusunun 1 .300 .000 olduğunu söyleyebiliriz. Bu tablodan çıkarılacak ilk sonuç toplam Ermeni nüfusu 1 .300.000 olduğuna göre, 1 ,5 milyon Ermeninin ölmüş

1 88


M i syonerin Soykırım Oyunu olamayacağıdır. Demek ki, Ermeni propagandasmın bu iddiasının da gerçekle bir ilgisi yoktur. Öyle ise gerçek Ermeni kaybı yaklaşık ne kadardır? Talat Paşa İttihat ve Terakki Partisi'nin son toplantısında Ermeni kaybının 300 bin olarak tahmin edildiğini söylemiştir. Fransız din adamı Monseigneur Touchet 1 9 1 6 Şubatında Oeuvre d'Orient kurumunda verdiği bir konferansta 500 bin Ermeninin öldüğünün sanıldığını , ancak bunun abartılmış olabileceğini ifade etmiştir. Toynbee Ermeni kaybını 600 bin olarak göstermektedir . Encyclopaedia Britanicca'nın 1 9 1 8 baskısında da aynı rakam vardır. Ermen iler de önce bu rakamı ileri sürmüşlerdir. Paris Barış Konferansı'na katılan Ermeni Heyeti Başkanı Bogos Nubar o sırada Türkiye'de hala 280 bin Ermeni bulunduğunu , 700 bin Ermeninin ise başka ülkelere göç ettiğini söylemiştir. Bogos Nubar'ın bu hesabı doğru ise, toplam Ermeni nüfusu 1 .300.000 olduğuna göre, Ermeni kaybı yine 300 bin dolaylarındadır.

Bogos Nubar, Mısır Paşası iken Tehcire tabi tutulmayan , savaş öncesi ve sırasında göç eden ve tehcirde menzillerine ulaşan Ermenilerin sayısı dikkate alındığında kayıp konusunda tekrar aynı sonuca varılmaktadır. Ayrıca unutmamak gerekir ki, bu kayıp rakamına çete harekatında veya düşman safında yer alarak ölenler de dahildir. Bu bahsi kapatırken , gerek Ermeni propagandasının , gerek Batı'daki bazı çevrelerin dikkate almayı ve değinmeyi dü�ünmedikleri bir konuyu , Türk kayıplarını hatırlatmak gerekir. Türk kayıpları Ermeni kayıplarından her halükarda çok daha yüksektir.

1 89


A l i Rıza Bavzan Bogos Nubar'a inanmak gerekirse, Doğu Anadolu'daki nüfus açığı 1 .400.000 dir. Görüldüğü gibi, ne sistemli bir soykırım ne de 1 ,5 milyon Ermeninin ölmesi söz konusu değildir. Bunu iddia etmek tarihi gerçekleri saptırmaktan ve ölü istismarı yapmaktan başka bir anlam taşımamaktadır.

Soru 9: Sevr Anlaşması hala geçerli midir? Ermeni propagandası Sevr Antlaşması'nın kendileri açısından hala geçerli ve yürürlükte olduğunu iddia etmekte ve buna dayanarak Sevr'de öngörülen "Ermeni toprakların ın" Ermenilere iadesi gerektiğini savunmaktadır. Bu anlaşmayı imzalayan devletlerin, anlaşmanın yürürlüğe giremeden ortadan kalktığını ve yerini Lozan Antlaşması'nın aldığını imzalarıyla tasdik etmeleri muvacehesinde bu derece gülünç bir iddia nasıl mesmu olabilir, bilinemez. Ancak, bir de Ermenilerin devlet olarak kendi imzaladıkları anlaşmalar vardır. Bunların basında Batum Anlaşması gelir. Taşnaklar 28 Mayıs 1 9 1 8'de Erivan'da bir Ermeni Cumhuriyeti ilan etmişler, Osmanlı Devleti Ermenilerle 4 Haziranda 1 9 1 8'de yaptığı Bahım Anlaşması ile bu Cumhuriyeti tanımıştır. Ermeni Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hadisyan bu anlaşmadan sonra şunları söylemiştir: "Türkiye Ermenileri artık Osmanlı

İmparatorluğundan ayrılmayı düşünmüyorlar. Türkiye'deki Ermenilere ilişkin sorunlar Osmanlılar ile Ermeni Cumhuriyeti arasında goruşme konusu bile yapılamaz. Osmanlı İmparatorluğu ile Ermeni Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler mükemmeldir ve gelecekte de böyle olmalıdır. Bütün Ermeni siyasi partileri bu konuda aynı görüştedirler. Bu iyi komşuluk ilişkilerinin sürdürülmesi Dışişleri Bakanı olduğum Ermeni Hükümetince izlenen programın başlıca noktalarından biridir. "23 7 Taşnak yayın organı Hairenik de 28 Haziran 1 9 1 8 tarihli nüshasında şunları yazmıştır: "Rusya'nın Türkiye'ye karşı güttüğü düşmanca politika Kafkasya Ermenilerini de cesaretlendiriyordu. İki dost unsur arasındaki çatışmalara Kafkas Ermenileri neden oldu. Çok şükür ki, bu durum uzun sürmedi. Rus devrimi sonrasında Kafkasya Ermenileri selamet/erinin yalnızca Türkiye'de olduğunu anladılar ve ellerini Türkiye 'ye uzattılar. Türkiye de geçmişte olanları unutmak istedi 2"

SCHEMSI, Kara, op. çit.. p. 3 1 .

1 90


M i syonerin Soyk ırım Oyunu ve uzatılan eli şövalye ruhuyla sıktı. Artık Ermeni sorununun çözümlenmiş ve tarihte kalmış olduğunu kabul ediyoruz. Yabancıların ajanı birkaç maceraperestin eseri olan karşılıklı gdvensizlik ve düşmanlık duyguları ortadan kalkmalıdır."238 Bu ilginç beyanlardan şu sonuçları

çıkarmamız mümkündür: • • •

Ermeni meselesi kapanmıştır. Olaylardan Türkler değil, Ruslar ve Ermeniler sorumludur. Bir haksızlık varsa, buna uğrayan Türklerdir.

Görüldüğü gibi, bizim bugün söylediklerinimizin doğru olduğu bundan 64 yıl önce. 1 9 1 8'de Taşnaklar tarafından itiraf edilmiştir. Ancak bu açık itiraflara rağmen mesele Ermenilerce kapanmış sayılmayacak ve Ermeni çevreleri ilk fırsatta itiraflarını unutup eski hayallerinin peşinden gideceklerdir. Nitekim , Batum anlaşmasına rağmen Ermeni çete harekatı devam etmiştir.Osmanlı Devleti'nin 1. Dünya Savaşı' nda yenilgiye uğraması ve 30 Ekim 1 9 1 S'de Mondros Mütarekesini imzalanması Ermenileri yeniden harekete geçirmiştir. Büyük hayaller peşinden

koşan Taşnak denetimindeki Kafkas Ermeni Cumhuriyeti kuruluşunun 1. yıldönümü olan 28 Mayıs 1 9 1 9'da "Türkiye Ermenistan'mı ilhak ettiğini" açıklamıştu. Bu açıklama, İtilaf Devletleri dahil, hiç kimse tarafından ciddiye alınmamıştır. Sevr diktası ile sonuçlanan Paris Barış Konferansı Ermenistan'ın sınırları konusunu ABD Başkanı Wilson'un hakemliğine bırakmış, Wilson da General James G. Harbord başkanlığındaki bir Amerikan heyetini incelemelerde bulunmak üzere 1919 sonbaharında Türkiye'ye yollamıştır.

1 9 1 9 Eylül ve Ekim aylarında Türkiye'de incelemeler yapan Harbord heyeti vardığı sonuçları bir rapor halinde ABD Kongresine sunmuştur. Gerçekleri yansıtan bu raporda, " Türkler ile Ermenilerin barış içinde yüzyıllarca yan yana yaşadık/arı, tehcir sırasında Türklerin de Ermeniler kadar acı çektikleri, Türk köylerinin yakıldığı, savaşa giden Türk köylülerinden en çok %20'sinin geri dönebildiği, I. Dünya Savaşı 'nın başlangıcında Ermenilerin Türkiye Ermenistanı denilen bölgelerde hiçbir

' " SCHEMSI. Kara. op. çiı . pp. 3 1 - 32.

191


Ali Rıza Bavzan zaman çoğunlukta olmadıkları, tehcir edilen Ermenilerin geri dönmeleri halinde tek bir yerleşim merkezinde dahi çoğunluğu oluşturamayacakları, geri dönen Ermenilerin tehlike içinde bulunmadıkları ue olaylara ilişkin acıklı ue korkunç iddiaların doğru olmadığının tesbit edildiği" belirlenmiştir.239

James G . Harbord240 Cemal Kutay, kitabında General Harbord, M . Kemal ile görüşmesine yer vermektedir. ABD Kongresi bu rapor üzerine 1920 Nisanında Ermenistan'a mandater olunmasını reddetmiştir . 10 Ağustos 1920'de Ermenileri bir kez daha umutlandıran Sevr Antlaşması imzalanmıştır. Anlaşma, Osmanlı Devleti'nin Ermenistan'ı özgür ve bağımsız bir devlet olarak tanımasını hükme bağlıyor, sınırın tesbitini ise Wilson'un hakemliğine bırakıyordu . Bilindiği üzere 1 0 Ağustos 1 920'de Türkiye'de biri İstanbul'da Osmanlı Hükümeti, diğeri Ankara'da Meclis Hükümeti olmak üzere iki Hükümet bulunmaktadır. Sevr'i imzalayan Osmanlı Hükümetidir. Mustafa Kemal Atatürk'ün Ankara Hükümeti "Ermeni Sorunu"nu kendi başına halledecektir. Mondros Mütarekesi sonrasında Fransızlar Adana 2"'' URAS, Esat; a.g.e, sayfa 682 - 683. 2�° Fotoğrafı aldığımız kaynak www .kshs. org/portraits/graphics/harbordjames.jpg

1 92


M i syonerin Soykırım Oyunu vilayetini, İngilizler de Urfa, Maraş ve Antep'i işgal etmişlerd i . Daha sonra İngilizler kendi işgal bölgelerini Fransızlara bırakmışlar ve

Fransızların beraberlerinde getirerek Fransız üniforması giydirdikleri Ermeniler Türklere saldırmaya başlamışlardır. Bu zulüm Türklerin tepkisiyle karşılaşmış ve Fransız-Ermeni işgaline karşı Türk direnişi örgütlenmiştir. Bunun üzerine yine Türklerin Ermen ileri katlettikleri propagandası başlamış, ancak başta Fransız komutanlığı olmak üzere bu kez Ermenilere kimse inanmamıştır. ABD Kongresinin Ermenistan için mandaterliği kabul etmemesinden sonra, Kafkas Ermeni Cumhuriyetine bağlı düzenli birlikler ve çeteler 1920 Haziranında Türkiye'ye karşı saldırıya geçmişler, Eylül'de bu kez Ankara Hükümeti karşı taaruz emretmiş ve Türk kuvvetleri Ermenileri ağır yenilgilere uğratarak Kars dahil bütün Türk topraklarını kurtarmışlar ve sınırı da aşarak Gümrü'ye girmişlerdir. Bu yenilgi karşısında Ermeni Hükümeti 'nin barış istemesi üzerine 3 Aralık 1 920'de Gümrü (Alexandropol) Anlaşması imzalanmıştır. Ermeniler bu anlaşma ile Sevr'in geçersiz olduğunu kabul etmişler ve Türkiye'ye yönelik toprak taleplerinden resmen vazgeçmişlerdir. Ancak bu anlaşma onaylanmadan Kızılordu Erivan'a girmiş ve Sovyet Ermeni Hükümeti kurulmuştur. Erivan'da yönetim Vratzian'ın 18 Şubat 1 92 1 'de giriştiği ayaklanma ile tekrar Taşnakların eline geçmiştir. Vratzian Hükümeti 18 Mart'ta Ankara'ya bir heyet göndererek Ankara Hükümeti'nden Bolşeviklere karşı yardım istemiştir. Tarihin ne garip cilvesidir ki,

daha 2 yal önce Doğu Anadolu topraklarım ilhak ettiğini açıklayan Taşnak Hükümeti bu kez varlığım devam ettirebilmek için Ankara'nm yardımım talep etmektedir. Bu Taşnak Hükümeti uzun ömürlü olamamış ve Sovyetler Erivan'da yeniden iktidarı ele geçirmişlerdir. Türkiye 16 Mart 1 9 2 1 'de

Sovyetler Birliği ile Moskova Anlaşmasını imzalamış ve bugünkü Türk-Sovyet smm çizilmiştir. Bu anlaşmanın tamamlanması amacıyla bu kez 13 Ekim 1 9 2 l 'de Sovyet Ermenistam ile Kars Antlaşması imzalanmıştır. Her iki antlaşmada da Sevr'in tanmmadığma ilişkin hükümler yer almaktadır. Böylece. Taşnak Hükümetinden sonra . Sovyet Ermeni Hükümeti de her türlü talepten vazgeçmiş olmakta ve Sevr'in geçersizliği bir kez daha belgelenmektedir. Sovyet Ermenistam Adalet ve İ şçi Komiseri Şahverdof Kars Antlaşması'nın imza töreninde yaptığı konuşmada. "Bundan böyle bu iki milleti başkalarının çıkarları

uğruna

birbirlerinin

üzerine

1 93

saldırtmanın

mümkün


Ali Rıza Bavzan olamayacağım. " vurgulamıştır. Doğu cephesinin bu şekilde tasfiye edilmesinden sonra, güney cephesi de 20 Ekim 192 l 'de Fransa ile imzalanan Ankara Anlaşması ile tasfiye edilmiş ve Fransız kuwetleri beraberlerinde getirdikleri Ermeni lejyonunu ve mahalli komitecileri yanlarına alarak çekilmişler, mahalli Ermeni halkının büyük kısmını da adeta zorla beraber götürüp Lübnan'a yerleştirmişlerdir. Aynı olaya Hatay'ın anavatana katılmasında da şahit olunacaktır. 24 Temmuz

1 923'de imzalanan ve Sevr'in yerini alan Lozan Antlaşmasında ise Ermeniler hakkında hiçbir hüküm bulunmamaktadır. Böylece mesele Lozan'da bütünüyle çözümlenmiş olmaktadır. Ermenilerin bugün Sevr'e dayalı olarak birtakım iddialarda bulunmaları da hiçbir anlam taşımamaktadır. Konuyu kapatırken, Sevr anlaşmasının taraf ülkelerce onaylanmamış olduğunu da hatırlamak yerinde olur.

Soru 1 0 : Türkler bugün de Türkiye'deki Ermenileri baskı altında mı tutmaktadırlar? Türkiye'deki Ermenilerin bugün de baskı altında tutuldukları iddiası zaman zaman gündeme gelmektedir. Ermeni propaganda çevreleri bu iddiayı şu amaçlarla ileri sürmektedirler: • • • •

"Ermeniye zulmeden Türk imajını" tarih içinde kesintisiz olarak sürdürerek bugüne kadar getirmek, Genç Ermeni kitlelerine uğruna mücadele edilecek bir hedef göstermek, Propagandaya güncel bir nitelik kazandırmak, Yabancı ülkelere Türkiye'nin iç işlerine müdahale imkanı sağlayabilmek.

Bu iddia da , diğerleri gibi, hiçbir esasa dayanmamaktadır. Türkiye'deki 40-50 bin Ermeni vatandaşımız bugün hiçbir ayırıma tabi tutulmadan. Türk vatandaşlarının sahip oldukları tüm hak ve özgürlüklerden eşit şekilde yararlanarak güven . huzur ve refah içinde yaşamaktadırlar. Kendi kiliselerinde özgürce ibad�t etmekte, kendi okullarında kendi dilleriyle öğrenim görmekte, yine kendi dilleriyle yayın organları çıkarmakta, kendi derneklerinde sosyal ve kültürel faaliyetlerini sürdürmektedirler.

1 94


M i syonerin Soykırım Oyunu Türkiye'deki Ermeni toplumu 30 okula, 17 hayır ve kültür derneğine,

Jamanak ve Marmara adlı 2 günlük gazeteye ve ayrıca bazı dergilere, Şişli ve Taksim adlı iki spor kulübüne, çeşitli vakıflara ve sağlık kuruluşlarına sahip bulunmaktadır. Türkiye Ermenilerinin büyük çoğunluğu Gregoryendir. Dini liderleri Türkiye Ermenileri Patriği unvanını taşımaktadır. Bu Gregoryen çoğunluğun yanında Katolik ve Protestan Ermeniler de vardır, bunlar da kendi kiliselerine sahiptir. Ermeni vatandaşlarımızın çok büyük ekseriyeti İstanbul'da oturmaktadır. Bu nedenle kurumlarının büyük çoğunluğu da İstanbul'da bulunmaktadır. Hiçbir baskıya maruz kalmadıklarını , Türkiye'de yaşamaktan büyük bir memnunluk duyduklarını v e Türk vatandaşı olmakla iftihar ettiklerini her vesile ile dile getiren Ermeni vatandaşlarımız, yurtdışındaki Türk diplomatlarını hedef olan Ermeni terör örgütlerinin saldırılarını başta Patrik olmak üzere, her fırsatta şiddetle kınamışlar, bu terörün yol açtığı acıları diğer Türklerle birlikte aynı ortak duygularla paylaşarak Ermeni propaganda ve terör odaklarına en etkili yanıtı bizzat vermişlerdir. 1 Kasım 1 98 1 günü İstanbul'daki Ermeni Patrikhanesinde şehit Türk diplomatlarının anısına düzenlenen ve Patrik tarafından yönetilen dini ayin Türkiye Ermenilerinin Ermeni terörü karşısındaki kararlı tutumlarının açık bir örneğini teşkil etmiştir. Avrupa Konseyi'nin Türkiye'deki azınlıklara baskı yapıldığı yolundaki kararı üzerine 1982 Şubatında Ermeni Patrikliğince yapılan açıklamada,

"Türkiye Ermenilerinin birer Türk vatandaşı olarak Türklye'de huzur içinde yaşadıkları ve her türlü inanç hürriyetinden yararlanarak dini ayinlerini serbestçe yaptıkları" vurgulanmış, Los Angeles Başkonsolosumuz Kemal Arıkan'ın 28 Ocak 1982 günü Ermeni teröristlerce şehit edilmesi üzerine Patrik verdiği demeçte "Tü rk Ermenilerinin bu cinayeti her Türk vatandaşı gibi büyük bir üzüntüyle karşıladıklarını" i fade ile. "dışardaki Ermenileri bütün yasa dışı eylem ve

cinayetlere karşı çıkmaya'' çağırm ıştır. Böylece , Ermeni propagandasının bu iddiası hakettiği cevabı Türkiye Ermenilerinden almış olmaktadır.

1 95


Ali Rıza Bayzan 1 906-1922 YILLARI ARASINDA ANADOLU'DA VE KAFKASLAR'DA ERMENİLER TARAFINDAN KATLEDİLEN ; TÜRKLERE AİT TABLO Cilt ve Belge no

i ötü '

. .. ... �

1 ·30.000

1/2 1/3 1/3 1/3 1/3 1/3 1/3 1/4

.. - · - ---- ·----···----�--�--

: 1915

1/4

1 9 1 6-5-22

1/4

: 1 9 1 6-5-22

1/4

1/4

: 1 9 1 6-5-22

· Van

1/4

: 1 9 1 6-5-22

Van

1/4

1 9 16-5-22

, Van

80.000

1/4

1 9 1 6-5-22

. Van

15.000

1/5

1 9 16-5-23

Of

5

1/6

: 1 9 1 6-5-23

Trabzon

2086

1/6

' 1 916-5-23

Van

1/6

; 1 91 6-5- 1 1

Van

1/6

1 9 1 6-5- 1 1

Malazgirt

20.000

1/7

1 9 1 6-6- 1 1

Bitlis

12

1/8

1 9 16-4-1

Van, Reşadiye

15

191 6-5-22

1

1 96

8 8.000


M i syonerin Soykırım Oyunu 1/9

1916-6

Van Abbasağa

14

1/9

1 9 1 6-6

Edremid, Vastan

1 5.000

1/10

1 9 1 5-4

Bitlis

29

1/10

1 915-4

Muradiye

1/1 1

1 915-5

Van

20.000

1/1 1

1915-2

Haskay

200

1/1 1

1 915-2

Dutak

1/12

1 9 1 5-4

Van

120

1/1 2

1 915

Van

150

1/1 1

1 915-5

Bitlis

16.000

1/1 1

1916-5

Muş

' 10.000

.3

500 '

1/1 2

1 91 6-5-25

Bayezid

1/13

1 915

Muş

800

1/13

1 9 15-8

Mü küs

126

1/13

1 915-6-7

Müküs Sehan

121

1/1 3

1 9 15-7

Muş Akçan

19

1/1 3

329

Muş

10

1/14

1 9 15

Bitlis Hizan

1 13

1/1 5

1 9 15

Van

5200

1/1 6

1916-8- 14

Bitlis

31 1

1/19

1916-6-6

Şatak Serir

45

1/19

1916-6-6

Şatak

1/23

1 91 6- 1 - 1 5

Terme

9

2/2

1 9 1 9- 1 -25

Kars

9

2/3

1 9 1 9- 1 -2 1

Kilis

2

2/4

1 9 1 9-2-26

Adana. Pozantı

4

1 97

14.000

' 1 150


Ali Rıza Bavzan

,- 215

l t919-5-18

i/7-----ı-ı }9-6� 13 9

21 1 0

2/1 1

·

1 Osmaniye , ;�ı�;;

--- p - -

·

<l;; ' Ti9i9�6�i Ti� l t919-7-7 j t 919-7-9

�-2/-12

21ı:ı-

·

- --- --

· ·· · ·· · ······ ·· ·

------

- -

jKars, Göle TK�ğızman

-

--ı! 31 -

ıs

--!

· · ·······

·

·

·

·

•]

'

..

--·--·- --- -

···· ·

19 --r1ıs6-

�� : ·l � = �. = � F t : f � f ; t ��=2f����: r ı . . · · ··

Ti 9i9-7�9

Jı<��<l�;�

·

·

· ·· ·

·

··· ·· · · ·

· · ·

· ··

··

·

·

·

!

· ···

..--- 2126----·· 1·191 9 �1�19· rs�ı�kl; 2131 r191 9� 7�24· ı<�;�:-���;;:;�� - · -

r·· ····-- · ·

· ·- -···

·

-

· -

··············

li9i9�7--

2/36

·

--

·- -----

-

- · ··--· - · ···· - ·· ·

-

r

fa� 9

- --

-

--

- ·--· ·

·

··

-

:

·

······ ·· - -

-Ts��-�;;;·-- --- -- - -- --- -- soi T

·

--

-

-

·····- -····:

-

_ __

- - -

_ _ __ _ _

·

-

919�7-s

j t 919 jTilrnis, A�adeve js1 1 -----· ·12---:ı--� rı;� 9=7�-ı Ti9 ı i 1c--3 3;,1 1 19ı199 N�hn�ı��� ! 4ooo .-

3/1

, -- · · · ·········

· ·············

r -- ------

3/6

·

-

ı

······································ ·

r:

------ ·-·-- · ·· · T -

j l 919-7

-····························· ····· ·

-·-·-- ---..· ··-----

1 Kurudere

· ·············· ···· ····

-

js

·

ı

-- ..--..--.._,

-

J -j

·r �= =R:��:� !��- = ı f-· 3; ��::+15-{�:·:�� --- -tt- ·1 : �;� :��F���== .:+F ==� , , .--- 3/6 3

j 1919- 1�4--TA'kçak�I�-

i

ı so

··

··

4

..

.........-..-·-·------·--·

·

..

·---· ·"• '"""---- - - .. · ---- · ---..------·-

.. .

...

1 98

.

_,____________,,__ _______

.!,___

l

i

r.---3/ =�i-j=imi �r==--TK�z� f���� � --14--- -= �-------=� � ,

- -· -

______ __ ..__

ı


M i syonerin Soyk ırı m Oyunu 3/1 9

1919- 1 1

Adana

4

3/1 9

1919- 1 1 - 1 6

Ulukışla

7

3/22

1 91 9- 1 2-7

Adana

4

3/26

1 920- 1-22

Antep

1

3/27

1 9 1 9-9

Ünye

12

3/28

1 920-2-28

Pozantı

40

3/29

1 920-2- 10

Çıldır

100

3/32

1 920-3-9

Zaruşat

400

3/33

1 920-2-2

Şuregel

3/35

1 338-3

Maraş

3/36

1 920-3-22

Şuregel, Zaruşat

· 2000

3/37

1 920-3-9

Zaruşat

' 120

3/37

1 920-3 - 1 6

Kağızman

720

3/39

1 920-4-6

Gümrü

500

3/40

1 920-4-28

Kars

2

3/4 1

1 920-5-5

Kars

1 774

3/46

1 920-5-22

Kars

10

3/47

1 920-7-2

Kars. Erzurum

408

3/47

1 920-7-2

Zengibasar

1500

3/49

1 920-7-27

Erzurum

69

3/50

1 920-2- 1

Zaruşat

2 1 50

3/50

1 920-5

Kars, Erzurum

27

3/50

1 920-8

Oltu

650

3/50

1 920-8

Kars, Erzurum

18

3/5 1

1 920- 10-15

Bayburt

1387

3/52

1 920- 10-20

Göle

100

1 99

·

1350 4


Ali Rıza Bayzan

4/2 4/3 4/4

1919- 1 -6

4/5

1 920- 12-1

4/6

1 920- 1 2-3

r · · · - ·--·--·--- · ····

4/7

1 920- 12-4

4/9

1 920- 1 2-4

Kars, Zeytun

4/1 0

1 920- 12-4

Sarıkamış

4/1 2

1 920- 12-6 1 920-12-7

200


M i syonerin Soykırım Oyunu 4/30

1918

4/3 1

1918

4/32

1921

4/33

1 92 1

4/34

1 92 1

AMER İ KALI BİLİM ADAMLARININ AÇIKLAMASI Ermeni soykırım söylemlerinin Amerikan Kongresi üzerindeki lobi faaliyetleri üzerine 1 985'te Amerikan üniversitelerinde görev yapan ve Türk, Osmanlı araştırmaları ve Orta Doğu üzerine uzmanlaşmış 70 bilim adamı Temsilciler Meclisi üyelerine ortak bir bildiri göndermişlerdir. Mektup ve imza sahipleri aşağıda yer almaktadır.

Amerikah Bilim Adamlarmm Açıklaması ( 1 9 Mayıs ·1 985) ABD Temsilciler Meclisi Ü yelerinin Dikkatine, Türk. Osmanlı araştırmaları ve Orta Doğu üzerine uzmanlaşmış, aşağıda imzaları bulunan Amerikalı akademisyenler, ABD Temsilciler Meclisi'nin 192 sayılı kararında kullanılan dilin birçok açıdan yanıltıcı ve/veya yanlış olduğu görüşündedirler. ·'insanlık Dışı Davranışları Anma Milli Günü" kavramına tam olarak destek vermemize karşın, söz konusu metinde dikkat çekilen aşağıdaki kısmı kabul edilemez buluyoruz: " . . . Türkiye'de 1 9 1 5 ve 1 923 yılları arasında gerçekleştirilen soykırımın kurbanları olan 1 ,5 milyon Ermeni kökenli insan . . . "

Çekinceleriniz "Türkiye" ve "soykırım" sözcüklerinin kullanılması konusunda odaklanmakta olup aşağıdaki şekilde özetlenebilir: * 14. yüzyıldan 1922'ye kadar, günümüzde Türkiye olarak, daha doğrusu "Türkiye Cumhuriyeti" olarak adlandırılan alan , çok dinli, çok uluslu bir devlet olan Osmanlı İmparatorluğunun bir parçasıydı. Nasıl Habsburg İmparatorluğunu günümüz Avusturya Cumhuriyeti ile eş saymak yanlışsa. Osmanlı İmparatorluğunu, Türkiye Cumhuriyeti ile bir

201


Ali Rıza Bavzan tutmak da yanlıştır. Günümüz Türkiye Cumhuriyetinin 1 923 yılında kurulmasıyla sonuçlanan Türk Devrimiyle 1 922'de tarih sahnesinden silinmiş olan Osmanlı İmparatorluğu , şu anda Güneydoğu Avrupa, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da bulunan ve sadece bir tanesinin Türkiye Cumhuriyeti olduğu 25'ten fazla devletin topraklarını ve halklarını bünyesinde barındıran bir devletti . Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı zamanında gerçekleşen hiçbir olaydan sorumlu tutulamaz. Ancak kararda "Türkiye" adını kullanarak kararı yazanlar 1 9 1 5 ve 1 923 yılları arasındaki "soykırım" ın sorumluluğunu Türkiye'ye yüklemek istemişlerdir. "' "Soykırım" suçlamasına gelince, bu açıklamayı imzalayanların hiçbiri Ermenilerin çektikleri acıların boyutlarını küçümseme amacını taşımamaktadır. Aynı şekilde söz konusu bölgedeki Müslüman halkın da acılarının farklı şekilde değerlendirilemeyeceği görüşündeyiz. Şu ana kadar ortaya konan kanıtlar, toplumlararası bir iç savaşın, (Müslüman ve Hıristiyan gruplar arasındaki) Birinci Dünya Savaşı sırasındaki bulaşıcı hastalıklar, kıtlık ve Anadolu ve çevresindeki alanlardaki katliamlar ve acılar ile daha da karmaşık bir hale geldiğine işaret etmektedir. Gerçekten de söz konusu yıllar boyunca, bölgede, geçen on yılda Lübnan'da yaşanan trajediden çok farklı olmayan bir sürekli savaş durumu yaşanmıştır. Hem Müslüman hem de Hıristiyan nüfus arasındaki kayıplar büyük rakamlardadır. Ancak saldırgan ve masum olanı ayırdedebilmek, çok sayıda Hıristiyan kadar Müslümanın da içinde bulunduğu Doğu Anadolu halkının hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olayların nedenlerini belirleyebilmek için tarihçilerin ulaşmaları gereken daha birçok belge ve bulgular vardır. Tarihi devlet adamları ve politikacılar yapar, bilimadamları ise yazar. Bu sürecin işlemesi için bilimadamlarına, geçmişteki devlet adamları ve politikacıların yazılı kayıtlarına ulaşabilme şansı verilmelidir. Şimdiye kadar, konuyla ilgili olan Sovyetler Birliği, Suriye , Bulgaristan ve Türkiye'nin arşivlerinin büyük kısmı tarihçilere kapalı tutulmuştur. Bu arşivlere ulaşılıncaya kadar Temsilciler Meclisinin 1 92 sayılı kararı kapsamındaki Osmanlı İmparatorluğunun 1 915- 1 923 yılları arasındaki tarihi tam olarak bilinemez. Biz ABD Kongresinin bu ve bununla ilgili konularda tarih arşivlerinin tam olarak açılmasını teşvik etmesi ve tarihsel olaylar hakkında, tam aydınlığa kavuşturulmadan ithamlarda bulunmaması gerektiğine

202


M i syonerin Soyk ırım Oyunu inanıyoruz. Temsilciler Meclisinin 192 sayılı kararındaki gibi ithamlar kaçınılmaz olarak Türkiye halkı hakkında adaletsiz yargılara varılmasına ve belki de tarihçilerin bu trajik olayları anlamakta kaydetmeye başladıkları gelişmeye zarar verilmesine yol açacaktır. Yukarıdaki yorumların da gösterdiği gibi, Osmanlı-Ermenileri'nin tarihi tarihçiler arasında sıkça tartışılan bir konudur ve tarihçilerin bir çoğu da 1 92 sayılı karardaki ifadelere katılmamaktadır. Kongre bu kararı kabul ederse, tarihsel sorunun hangi yanının doğru olduğuna yasa yolu ile karar vermeye çalışmış olacaktır. Tarihsel olarak şüpheli varsayımlara dayalı böylesine bir karar, sadece dürüst tarihsel araştırmaya zarar verir ve Amerikan yasama sürecinin güvenirliliğini sarsar. 19 Mayıs 1 985 1 92 Sayılı Karar Hakkında ABD Temsiciler Meclisi Üyelerine Muhatap Bildiriyi İmzalayanların Listesi 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13.

RIFAAT ABOU-EL-HAJ Tarih, Profesör Long Beach, Califomia . State Üniversitesi DANIEL G . BATES Antropoloji.Profesör Hunter Yüksekokulu New York Şehir Üniversitesi SARAH MOMENT ATIS Türk Dili ve Edebiyatı, Doçent Madison, Wisconsin Üniversitesi ÜLKÜ BATES Sanat tarihi, Profesör Hunter Yüksekokulu-New York Şehir Üniversitesi KARL BARBIR Tarih , Doçent Siena Yüksekokulu (New York) GUSTAV BAYERLE Ural-Altay Çalışmaları, Prof. . İndiana Üniversitesi İLHAN BAŞGÖZ Ural&Altay Çalışmaları Bölümü Türk Araştırmaları Programı Direktörü İndiana Ün iversitesi ANDREAS G. E. BODROGLIGETTI Türk&İran Dilleri, Prof. LosAngeles, California Üniversitesi KATHLEEN BURRILL Türk Araştırmaları, Doçent, Columbia Üniversitesi ALAN FISHER Tarih, Profesör, Michigan Üniversitesi TIMOTHY CHILDS Prof. Eğitmen Johns Hopkins Üniversitesi, SAIS Enstitüsü MICHAEL FINEFROCK Tarih , Profesör Charleston Yükse kokulu SHAFIGA DAULET Siyaset Bilimi, Doçent Connecticut Üniversitesi

203


Ali Rıza Bavzan

WILLIAM HICKMAN Türkçe, Doçent Califomia Berkeley Üniversitesi 1 5 . RODERIC DAVISON Tarih, Profesör George Washington Üniversitesi Washington D. C 16. FREDERICK LATIMER Tarih, Emekli Doçent Utah Üniversitesi 1 7 . WALTER DENNY Sanat Tarihi&Yakın Doğu Araştırmaları Ordinaryüs Profesör Massachussets Üniversitesi 18. JOHN HYMES Tarih, Profesör Glenville State Yüksekokulu Batı Virgin ia 19. DR. ALAN DUBEN Antropolog, Araştırmacı, New York 20. DR. HEATH W. LOWRY Türk Araştırmaları Enstitüsü, İne. Washington, D.C. 2 1 . ELLEN ERViN Türkçe, Araştırmalar Doçenti New York Üniversitesi 22. HALİL İNALCIK Osmanlı Tarihi, Profesör Amerikan Sanat&Bilim Akademisi Üyesi Chicago Üniversitesi 23. CAESAR FARAH İslam&Ortadoğu Tarihi, Profesör Minnesota Üniversitesi 24. RALPH JAECKEL Türkçe, Doçent Los Angeles, Califomia Üniversitesi 25. CARTER FINDLEY Tarih, Profesör Ohio State Üniversitesi 26. RONALD JENNINGS Tarih&Asya Araştırmaları, Doçent lllinois Üniversitesi 2 7 . CORNELL FLEISCHER Tarih, Doçent Missouri, Washington Üniversitesi 28. CORNELL FLEISCHER Tarih, Doçent Missouri, Washington Üniversitesi 29. PETER GOLDEN Tarih. Profesör Newark, Rutgers Üniversitesi 30. MICHAEL MEEKER Antropoloji, Profesör San Diego, California Üniv 3 1 . TOM GOODRICH Tarih, Profesör Pennsylvania, lndiana Üniversitesi 32. JAMES KELLY Türkçe, Misafir Doçent Utah Üniversitesi 33. ANDREW COULD Osmanlı Tarihi, Doktor Arizona, Flagstaff 34. KERİM KEY Yardımcı Profesör Washington D.C. Southeastem Üniversitesi 35. WILLIAM GRISWOLD Tarih, Profesör Colorado State Üniversitesi 36. METİN KUNT Osmanlı Tarihi, Profesör New York 14.

204


M i syonerin Soykırım Oyunu 3 7 . TIBOR HALASI-KUN Türk Araştırmaları. Profesör Colombia Profesör 38. WILLIAM OCHSENWALD Tarih, Doçent Virginia Polytechnic Enstitüsü 39. J. C. HUREWITZ Yönetim Bilimi, Ordinaryüs Profesör OrtaDoğu Enstitüsü eski Direktörü, Profesör Colombia Üniversitesi 40. ROBERT OLSON Tarih . Doçent Kentucky Üniversitesi 4 1 . AVGDOR LEVY Tarih , Profesör Brandeis Üniversitesi 42 . WILLIAM PEACHY Yahudi ve Yakın Doğu Dilleri&Edebiyatlan , Doçent Ohio State Üniversitesi 43. BERNARD LEWIS Yakın Doğu Tarihi, Profesör Princeton Üniversitesi 44. DONALD QUATAERT Tarih. Doçent Houston Üniversitesi 45. JUSTIN McCARTHY Tarih, Doçent Louisville Üniversitesi 46. HOWARD REED Tarih. Profesör Connecticut Üniversitesi 47. JON MANDAVILLE Ortadoğu Tarihi, Profesör Oregon , Portland State Üniversitesi 48. DANKWART RUSTOW Siyaset Bilimi. Profesör New York Şehir Üniversitesi Lisansüstü Bölümü 49. E:.ZEL KURAL SHAW Tarih, Doçent Northridge, Califomia Universitesi 50. JOHN MASSON SMITH, JR. Tarih, Profesör Califomia Berkely Üniversitesi 5 1 . DR. PHILIP STODDARD Ortadoğu Enstitüsü Direktörü Washington , D.C. 52 . DR. SVAT SOUCEK Türkolog, New York 53. FRANK TACHAU Siyaset Bilimi. Profesör Chicago, lllinois Üniversitesi 54. ROBERT STAAB Ortadoğu Merkezi Direktör Yardımcısı Utah Üniversitesi 55. RHOADS MURPHEY Ortadoğu Dilleri, Kültürleri ve Tarihi, Profesör Columbia Ün iversitesi 56. JUNE STARR Antropoloji, Doçent Suny Stony Brook 5 7 . THOMAS NAFF Tarih, Profesör Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü Direktörü Pennsyivania Ün iversitesi 58. JAMES STEWART-ROBINSON Türk Araştırmaları, Profesör Michigan Üniversitesi 59. PIERRE OBERLING Tarih . Profesör Hunter Yüksekokulu New York Şehir Üniversitesi 60. JOHN WOODS Ortadoğu Tarihi, Doçent Chicago Ün iversitesi

205


Ali Rıza Bavzan

61. STANFORD SHAW Tarih, Profesör Los Angeles, Califomia Üniversitesi 62. MADELINE ZILFI Tarih, Doçent Maryland Üniversitesi 63. ELAINE SMITH Türk Tarihi, Doktor Emekli Dışişleri Görevlisi Washington, D.C. 64. METİN TAMKOÇ Uluslararası Hukuk, Profesör Texas Tech. Üniversitesi 65. GRACE M. SMITH Türkçe, Misafir Eğitmen Califomia Berkely Üniversitesi 66. DAVID THOMAS Tarih, Doçent Rhode lsland Yüksekokulu 67. DONALD WEBSTER Türk Tarihi, Emekli Profesör 68. MARGARET L. VENZKE Tarih, Doçent Dickinson Yüksekokulu (Pennsylvania) 69. WARREN S. WALKER İngilizce, Profesör Türkçe Sözlü Hikayeler Arşivi Direktörü Texas Tech. Üniversitesi 70. WALTER WEIKER Siyaset bilimi, Profesör Rutgers Üniversitesi TÜ RKİYE ERMENİLERİ ADINA İSTANBUL PATRİ Gİ 'N İ N YAPTI G I AÇIKLAMA (30 Ocak 200 1 ) B İ LD İRİ

Türkiye'deki Ermeni Apostolik Ortodoks, Ermeni Katolik ve Ermeni Protestan cemaatlerinin sivil temsilcilerinden oluşan 90 kişilik heyet 30 Ocak 2001 tarihinde Ermeni Patrikliği'nin Bezciyan Salonu'nda ,Türkiye Ermeni Patriği 2. Mesrob'un riyasetinde Ruhani Meclis üyeleriyle birlikte karma bir toplantı gerçekleştirerek yapılan müzakereler sonucunda işbu duyuruyu dünya kamuoyunun dikkatine sunmuştur: 1) Fransız Ulusal Meclisi üyeleri gerek tarihçilerin tartışmasını gerektiren 1915'teki trajik olayları görüşürken, gerekse bazı münferit beyanlarında, Türkiye'de yaşayan Ermenilerin durumu hakkında ciddi kuşkular uyandıracak söylemlerde bulunmuşlardır. 2) Tarafımızdan daha önce yayınlanan bildiride de belirtildiği gibi Türkiye'de yaşamlarını sürdüren Ermenilerin birey olarak ekonomik, hukuksal, sosyal ve dini alanlarda herhangi bir sorunu söz konusu değildir, özellikle de dini açıdan tam bir serbestlik içinde yaşamaktadırlar. Her toplumda var olan kurumsal alandaki bazı sorunlarımız ise toplumumuz yetkilileri tarafından Devletin en yetkili

206


Misyonerin Soykırım Oyunu

mercilerinin dikkatine sunulmuş olup çozum beklenmektedir. Tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları gibi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Ermenilerin de sorunlarının tartışılacağı parlamento Ankara'dadır ve adı Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. Yabancı ülke parlamentolarının Türkiye Ermenileri'nin hamisiymişçesine davranmaları tarafımızca gereksiz bir tutum olarak algılanmaktadır. Lozan Antlaşması şartları doğrultusunda Türkiye Ermenileri bugün 540 yıllık Patrikhanesiyle, 2 hastanesiyle, 57 kilisesiyle, 58 vakfıyla, 18 okuluyla, 25 korosuyla, 1 7 derneğiyle. 2 spor kulübü, 3 gazetesi ve 5 dergisiyle onurlu bir şekilde yaşamını sürdürmektedir. 3) Uluslararası birtakım stratejileri gerçekleştirmek pahasına yabancı parlamenterler tarafından yapılan bu gibi müdahaleler ülke kaderini paylaştığımız diğer tüm Türk vatandaşları gibi bizi de üzmekte ve olumsuz etkilemektedir.

TC Dışişleri Bakanlığı'nın belgelerine göre Ermeni Meselesi'nde Türkiye'nin tezi başlıklı bölüm burada son ermektedir. TBMM'nin Mavi Kitap konusunda İngiliz Parlamentosuna gönderdiği mektup ve alınan cevaba yer vereceğiz. Ardından Atatürk'ün Ermeni Meselesi'ne bakış açısını vererek bu bölümü kapatacağız.

207


Ali Rıza Bavzaıı TBMM'Nİ N MAVİ Kİ TAP KONUSUNDA İ NG İ L İZ PARLAMENTOSUNA GÖNDERD İGİ MEKTUP

TBMM'nin Mavi Kitap konusunda İngiliz Parlamentosuna gönderdiği mektup hakkında Meclis Başkanlığı'nın yaptığı açıklama aşağıda yer almaktadır: TB M M ' D E N İNGİLİZ PAR LA M E N TOS U 'NA M E KTU P . . . H11ş/11ıka11 Rı•cı•p

Trcyrip f;n/of.:mı

,.,, CHP

(;mı•/ B aşkam T> m i:. R ıo-ll fıl. Uiiyiik Britmıyfl

A l'tuıı A"t1111 m·11.u

ı•ı•

l. /Jnl/11r Kamaran iiyl'll'ri1u

11uktubıt. Tll 1 1M Giuı>l Kıu-u/11 'm/11 im;. fllmlı. Jfı>ktrıpltı, Mm·i Kitap '111 taı-ifıi bir !Jrfgı• olarak grçrni;, l'I' flSı.ln;. ol<bığımwı ila11 ı•tlilııw.�i i.ıu11 tli.

ı: ö11 tlnill'cı•k

H Niwm �005

Çnrya111 IH1

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Büyük Britanya Avam Kamarası ve Lordlar Kamarası üyelerine gönderilecek mektubu, TBMM Genel Kurulu'nda imzaladı. Genel görüşme önergesinin ön görüşmeleri sürerken AK Parti Grup Başkanvekili Salih Kapusuz, İngiliz parlamenterlere gönderilecek mektubu, TBMM Genel Kurulu'nda komisyonlar için ayrılan sıralara koydu. Kapusuz'un çağrısı üzerine Başbakan Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Baykal, komisyon sıralarına gelerek yanyana oturdu. İki lider, bir süre inceledikten sonra mektubu, milletvekillerinin alkışları arasında imzaladı. Mektupta, Mavi Kitap'ın tarihi bir belge olarak geçersiz ve asılsız olduğunun ilan edilmesi istendi. Mektupta, "Mavi Kitap, Enneni soykırımı adalet komandoları ve ASALA tarafından işlenen korkunç terör suçları için ahlaki gerekçe olarak kullanılmıştır" denildi. " 19 1 5 Osmanlı-Ermeni trajedisine ilişkin bir hususun dikkate sunulmak istendiği" belirtilerek başlanılan altı sayfalık mektupta, bu konunun gerek

208


M i syonerin Soykırım Oyunu

Türk halkı gerekse dünyada çeşitli ülkelerde yaşayan Türkler için büyük önem taşıdığı belirtildi. Mektupta, Büyük Britanya Parlamentosu ve Hükümeti tarafından. kamuoyuna, Büyük Britanya Parlamentosu Mavi Kitaplar Külliyatı çerçevesinde yayımlanan "Osmanlı İmparatorluğu'nda Ermenilere Uygulanan Muamele 19 15- 1 9 1 6" isimli kitabın, Birinci Dünya Savaşı'nda "Wellington House"daki İngiliz Savaş Propaganda Bürosu tarafından hazırlanan bir propaganda malzemesi olduğunun açıklanması istendi. Mektupta. "Kitapta yer alan Osmanlı Ermenilerinin isyanı ile buna karşı Osmanlı Devleti'nin almış olduğu önlemlere ilişkin bilgilerin mesnetsiz olduğunun ve güvenilemeyeceğinin" ilan edilmesi istemine yer verildi. TOYNBEE BİLE İTİRAF ETTİ Mektupta, Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere'nin savaş propaganda faaliyetlerinin savaş boyunca "Wellington House" ismiyle tanımlandığı ve burada biri "Alman Vahşeti", diğeri de "Türk Vahşeti" isimli iki önemli rapor hazırlatıdığı belirtildi. 2 Aralık 1 925'te Lordlar Kamarası'nda bir konuşma yapan Dışişleri Bakanı Sir Austin Chamberlain'in, Viscount Bryce'ın "Alman Vahşeti" adlı raporunun asılsız bir savaş propagandasından ibaret olduğunu açıkladığı anımsatılan mektupta, ancak Mavi Kitap hakkında böyle bir açıklama yapılmadığı kaydedildi. Mektupta, "Oysa Mavi Kitap'ın savaş propagandası olduğunu Arnold Toynbee'nin kendisi bile itiraf etmiştir" denildi. Savaş Propaganda Bürosu'nun Mavi Kitap'la ilgili tüm kayıt ve belgelerinin bir yangınla tahrip olduğu. ancak İngiliz bürokrasisinin diğer bölümlerinde korunan bu konuyla ilgili birçok önemli belgenin tahribattan kurtulduğu ve şans eseri bulunduğu kaydedildi. BAGIMSIZ ARAŞTIRMACILARININ İNCELEMELERİNİN SONUÇLARI Son zamanlarda, İngiltere arşivlerini inceleyen bağımsız araştırmacılar tarafından ortaya çıkartılan bu belgelerin özetle şu hususları kanıtladığı bildirildi: "Mavi Kitap, Savaş Propaganda Bürosu'nun (Türkler Gitmeli) programının bir ürünüdür, bu bakımdan bir propaganda malzemesidir. 209


Ali Rıza Bavzan

Savaş Propaganda Bürosu uzmanları, Mavi Kitap'ın hazırlanmasında. tanıklık yaptıkları olaylar hakkında kişisel bilgileri olmayan birçok sahte 'görgü tanığının' ifadesini kullanmışlardır. Bunlar dışında Mavi Kitap'ta 'görgü tanığı' olarak atıfta bulunan kişilerin °büyük çoğunluğu da konuya taraf olan ve icra ettikleri dini ve siyasi görevler nedeniyle yansız bir tutum içinde olmaları mümkün olmayan kişilerdir. Mavi Kitap'ın yazarları, kitapta ifadelerine yer verilen 'görgü tanıklarının' söylediklerini, yabancı misyonların ve askeri görevlilerin ifadelerinden yararlanmak suretiyle doğrulama yoluna gitmemişlerdir. Mavi Kitap'ta 'görgü tanıklarının' ifadelerini nakzeden diğer kaynakların ifadelerine hiçbir şekilde yer verilmemiştir. Mavi Kitap'ta, Ermeni isyanlarına ve Doğu Anadolu'da on binlerce Müslüman'ın katledilmesine hiç değinilmemiştir. Mavi Kitap'ta, 'gör�ü tanıklarının' Osmanlı Devleti'nin politikalarına yönelik her türlü kınama ve eleştirilerine yer verilirken, bu politikalar nedeniyle, savaş alanı dışında bulunan yüz binlerce Ermeni'nin barış ve istikrar içinde yaşamaya devam ettiklerinden hiçbir şekilde söz edilmemiştir. Enformasyon Servisi Direktörü Albay John Buchan'ın çalışması, kısmen de olsa, romanlarında ve diğer yazılarında da açıkça ortaya koyduğu üzere, ırkçılığının ve Yahudi düşmanlığının ürünü olarak görülmelidir." 'MAVİ KİTAP BAŞARILI BİR PROPAGANDA FAALİYETİ Mektupta, Mavi Kitap'ın, İngiltere'nin savaş sırasındaki başarılı bir propaganda faaliyeti olduğu, Osmanlı Ermenilerinin isyanı ile buna karşı Osmanlı Devleti'nin almış olduğu önlemler hakkında gerçekleri yansıtan güvenilir bir tarihi kaynak niteliği taşımadığı kaydedildi. Kitapta, Osmanlı ordularına karşı Ruslarla güçlerini birleştiren Ermeni çetelerinden, Osmanlı resmi görevlilerinin öldürülmelerinden, ikmal ve iletişim hatların kesilmesinden, Osmanlı kentlerinin ele geçirilmesi girişimlerinden, Türklerin Van'da topluca katledilmelerinden, bir milyondan fazla Müslüman'ın Rus ve Ermeniler tarafından topraklarından zorla sürülmelerinden hiç söz edilmediği bildirildi. Mavi Kitap'ın "Tahripkar ve habis etkilerinin" bugün hala sürdüğü ve Ermeni aktivistler tarafından uluslararası medyanın, siyaset adamlarının, 210


Misyonerin Soykırım Oyunu

fikir önderlerinin ve bilim adamlarının aldatılarak Türkiye'ye karşı kin ve nefret duygularının yayılmasında etken olduğu kaydedildi. MALTA MAHKEMESİ KARAR! Mektupta. kitaptaki belge ve iddiaların. mesnetsizliğinin, hükümsüzlüğünün ve hukuken hiçbir değer taşımadığının, 1 92 1 yılında Malta Mahkemesi tarafından alınan kararla dolaylı olarak ilan edildiği vurgulandı. Büyük Britanya Hükümeti'nin, "Alman Vahşeti" raporu için yaptığı şekilde Mavi Kitap'ın asılsızlığını ve bir propaganda materyali olduğunu ilan etmemesi nedeniyle kitabın Osmanlı Ermenileri konusu üzerine doğru ve gerçek araştırma ve akademik çalışmalar yapılmasına zarar verdiği bildirilen mektupta, şöyle denildi: "Başbakan Lloyd George'un talimatıyla Albay Buchan ve Savaş Propaganda Bürosu tarafından bundan yaklaşık yüz yıl önce oluşturulan 'Türkler gitmeli' kampanyasının altı hedefi doğrultusunda Türklere karşı düşmanlığı teşvik etmektedir. Osmanlı Ermenilerinin başlarına gelenin soykırımı suçu olduğu yolundaki iddiaya destek veren ve okul kitaplarından başlayıp hükümet açıklamalarına kadar çok çeşitli yayınlarda binlerce defa atıfta bulunan Mavi Kitap, maalesef bugün hala bilim adamları ve siyaset oluşturucular için temel bir kaynak olma niteliğini sürdürmektedir. Kitap. Osmanlının tutumunda, öldürme eylemini soykırıma dönüştüren kilit unsurun, yani öldürmek için özel bir niyet ve kastın mevcudiyetine dayanmaktadır. Diğer bir deyişle Mavi Kitap Osmahlı Ermenisi sivilleri savaş alanı dışında bir bölgeye yerleştirmek suretiyle Ermeni asilerden ve Rus ordusundan ayırmayı öngören Osmanlı politikasını. ırkçı bir katliam için bahane olarak nitelemektedir. Mavi Kitap, Türk halkına karşı anlayışsızlığın ve düşmanlığın güçlenerek sürmesine yol açmaktadır. 'Türkler gitmeli' kampanyasının dayandığı altı hedefi oluşturan Albay Buchan gururlu bir ırkçıydı. Mavi Kitap'ın temelini oluşturan Buchan'ın altı hedefi. saygınlık ve haysiyetten yoksun oldukları iddiasıyla Türk milletinin, eşitlik ve egemenlik haklarından yararlanmayacağı ve Anadolu'da bin yıldır 21 1


Ali Rıza Bavzaıı

sürdürdükleri yaşamı devam ettirme hakkına da sahip olmadıkları yolundaki ırkçı görüşe meşruiyet kazandırmaktır. Bu nedenle, Mavı Kitap, Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları (JCAG) ve Ermenistan'ın Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu (ASALA) tarafından işlenen korkunç terör suçlan için ahlaki gerekçe olarak kullanılmıştır. Bu teröristler, BO'den fazla masum kişiyi öldürmüş, 700'den fazla kişiyi yaralamış ve lOO'den fazla insanı rehin almış, bunun yanında Amerika, Avrupa. Ortadoğu ve Avustralya'da onlarca milyon dolarlık maddi zarara yol açmışlardır. Bugüne kadar asılsızlığı ilan edilmeyen Mavi Kitap, üstün nitelikte bir propaganda ve aldatmaca aracı olarak, insanları zihnen ve ruhen etkilemeye devam etmektedir." "SAVAŞ ZAMANINDA KANDIRMA" Mektupta, Tarihçi Arthur Ponsonby'nin "Savaş Zamanında Kandırma" isimli kitabında "Yalan ve asılsız sözlerle insanların zihnine kin ve nefret şırınga edilmesi, savaşta hayat kaybına neden olmaktan çok daha büyük kötülüktür, insanlık ruhunun kirletilmesi, insan vücudunun tahribine nazaran daha kötü ve sakıncalıdır" sözlerine yer verildi. Lord Ponsonby'nin değerlendirmesinin bugün de gelecekte de geçerliliğini yitirmeyeceği bildirilerek, şu görüşlere yer verildi: "Gerçekten de çocuklarımıza ve gelecek nesillere miras bırakabileceğimiz önyargı, nefret ve intikam duygusu yerine müsamaha, dostluk ve iyi niyetin hüküm sürdüğü bir dünyanın kurulabileceği uluslararası bir ortama bugün her zamankinden daha fazla ihtiyacımız vardır. Bu bakımdan, Birinci Dünya Savaşı'nın tüm taraflarının, ortak tarihlerinin Osmanlı Devleti-Ermeni çatışmasının muğlak yönlerinin gün ışığına çıkarılması için etik ve nesnel bir yaklaşım sergilemek suretiyle insanlık ruhunda açılan yaranın iyileştirilmesine yardım etme serumluluğunu taşıdıklarına inanıyoruz. Bu inanç ve anlayışla ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Büyük Britanya ile geleneksel ittifak ve dostluk ilişkilerinden duyduğumuz derin memnuniyeti teyit ederek ve 1 9 16 yılında Toynbee'nin çalışmasının bir 'yönlendirme kitabı' olarak yayınlanması kararını Parlamentolarının aldığını göz önünde tutarak, Mavi Kitap'ın tarihi bir belge olarak geçersiz 212


M i syonerin Soykırım Oyunu

ve asılsız olduğunu ilan etmek suretiyle ortak tarihimizin bu önemli kısmına açıklık getirilmesini Büyük Britanya Parlamentosu'nun takdirlerin!l saygımızla sunuyoruz. "24 1 İ ngiliz Parlamentosu' ndan TBMM.'ne gelen cevap hakkında Meclis Başkanlağı'nm açıklaması

TBM M BAŞ KANI B Ü LE N T ARINÇ'IN, "MAVİ KİTA P " İÇİ N İ NGİLTE R E ' NIN LOR D LAR VE AVAM KAMARALARI BAŞ KA N LARI ' N A GÖ N D E R DİGİ M EKTU P LARA YANIT GELDİ

( 1 6 Ara hk 200 5} Turkiye Büyük M i l l e t Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Sözde Ermeni soykırımı iddialarının yer aldığı ve

1916

yılında Ingiliz Hükumeti tarafından yayınlanan

"Mavi Ki tap"'ın t arihi bir belge olarak asılsız ve geçersız ilan edılmesi için ingıltere'nin Lordlar Kamarası ve Avam Kamarası başkanlarına gönderdiği m e k tuplara yanıt g e l d i . A v a m Kamarası B a ş k a n ı M ı c h a e l Martin'in T B M M B a ş k a n ı Arınç'a gönderdiğı mektup şöyle : "Sizin derınden endişe duyduğunuz bir konu olduğunu bilmeme rağmen başkan olarak, siyası olarak t arafsız kalmam konusunda Avam Kamarası'nda ç o k sıkı bır kural bulunmak tadır. B u nedenle bahsetmış olduğunuz konuda yorum yapmam mumkun değıldır. Ancak m e k t ubunuzun bır kopyasını Avam Kamarası K ü t üphanesı'ne koyduruy oruriı . Mektubunuzun aslını ıse, daha ıyi değerlendirıleceğine inandığım Dışişleri ve İngiliz Mil l e t l e r Topluluğu işleri Bakanlığı'na göndenyorum . Saygılarımla . " Lordlar Kamarası Lıderı Lord Falconer o f Thoroton'un mektubu da şu şehide: •

1915- 1916

yıllarında Osmanlı imparatorluğu'nda Ermenilerın Durumu" ile ilgili

kitap (Mavi K i t a p ) ,

1916

yılında İngiliz Hükümetı tarafından yayınlanm ı ş t ı .

.6.ynı yıl parlamentoya "Command Paper" o l a r a k sunulmuştu fakat e l b e t t e k i bu, Parlamento t arafından hazırlandığı veya onaylandığı anlamını taşımamaktadır. Ancak bu yazışmanızı k o yduruyorum . ' 1.·ı ı

ve

sızin m e k t ubunuzu Lordlar Kamarası K ü t üphanesi'ne

www.tbrnrn .gov. tr/develop/owa/haber_portal. aciklarna?p 1 = 2 1 843

213


Ali Rıza Bayzan ERMENİ MESELES İ 'NDE ATATÜ RK'TEN TARİH İ YANIT

Ermeni diasporasının son zamanlarda giderek artan soykırım iddialarını, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, uzun yıllar önce "Dünya efkarı, Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldığımız karar için bize karşı haklı bir ithamda bulunamaz" sözleriyle yanıtlamıştı. Dünyanın, Ermeni tehciri konusunda Türk devletine karşı haklı bir ithamda bulunamayacağını belirten Atatürk, o dönemde yaşananları, "Bize karşı yapılmış olan iftiraların aksine, tehcir edilmiş olanlar hayattadır ve bunlardan ekserisi şayet İtilaf Devletleri bizi tekrar harp etmeye zorlamasa idi evlerine dönmüş olurlardı" sözleriyle anlatmıştı. TÜRK KÖYLERİNDEKİ ERMENİ TERÖRÜ Atatürk, 26 Şubat 192l'de Amerikalı gazeteci Clanence K. Streit'in sorusu üzerine, Ermeni tehcirine ilişkin şu tarihi gerçekleri dile getirdi: "Düşmanca ithamda bulunanların sürdükleri büyük mübalağalar dışında Ermenilerin tehciri meselesi aslında şuna inhisar etmektedir: Rus Ordusu 1915'de bize karşı büyük taarruzunu başlattığı bir sırada o zaman Çarlığın hizmetinde bulunan Taşnak Komitesi, askeri birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmişti. Düşmanın sayı ve malzeme üstünlüğü karşısında çekilmeye mecbur kaldığımız için kendimizi daima iki ateş arasında kalmış gibi görüyorduk. İkmal ve yaralı konvoylarımız acımasız bir şekilde katlediliyor, gerimizdeki köprüler ve yollar tahrip ediliyor ve Türk köylerinde terör hüküm sürdürülüyordu. Bu cinayetleri işleten saflarına eli silah tutabilen bütün Ermenileri katan çeteler, silah, cephane ve iaşe ikmallerini, bazı büyük devletlerin daha sulh zamanından itibaren kendilerine kapitülasyonların bahşettiği dokunulmazlıklardan istifade ve bu maksada matuf olarak büyük stoklar husule getirmeye muvaffak oldukları Ermeni köylerinde yapıyorlardı. " İNGİLİZLERİN İRLANDA'YA REVA GÖRDÜGÜ MUAMELE Büyük Önder Atatürk, Ermeni tehciri ve Ermeni çetelerinin yaptıkları katliamlar konusundaki görüşlerini de şu sözlerle dile getirmişti: 214


M i syonerin Soykırım Oyunu " İngilizlerin sulh zamanında ve harp sahasından uzak olarak İrlanda'ya reva gördüğü muameleye hemen hemen kayıtsız bir şekilde bakan dünya efkarı, Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldığımız karar için bize karşı haklı bir ithamda bulunamaz." "Bize karşı yapılmış olan iftiraların aksine, tehcir edilmiş olanlar hayattadır ve bunlardan ekserisi şayet İtilaf Devletleri bizi tekrar harp etmeye zorlamasa idi evlerine dönmüş olurlardı . " "Gerek umumi harp sırasında gerek mütarekeden sonra Ermeniler ve Rumlar tarafından Müslüman ahaliye yapılan mezalim üzerinde durmak uzun bir hikaye olur." "Brest Litovks Muahedesi'nin akdini müteakip Rusların şark vilayetlerimizi tahliyeye başladıkları sırada Ermeni çetelerinin yapmış oldukları katliam ve tahribat kafi derecede herkesin malumudur. YUNANLILARIN YAPTIGI KATLİAMLAR Atatürk, Streit'e, Yunanlıların İzmir'i işgalleri katliamları da şu sözlerle anlatmıştı:

sırasında

yaptıkları

"Yunanlılara gelince, İzmir'in işgali sırasında öyle cinayetler işlemişlerdir ki. Yunanistan'ın müttefiki İtilaf Devletleri tarafından tescil edilmiş bulunan 'İtilaf Devletleri Tahkikat Komisyonu' üyeleri bile 1 9 1 9 sonbaharında bu vilayeti baştan başa kat ettikten sonra hazırladıkları raporda , Yunan makamları aleyhinde son derece ağır tenkitlerde bulunmuşlardır. Yunanlıların işgal ettiği diğer bölgelerde her yaş ve cinsiyetten on binlerce Türk katledilmiştir." ''TÜRKLER, HIRİSTİYANLARI KATLEDİYOR" İDDİALARI" 1877- 1 878 Osmanlı Rus Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin aldığı yaraları saramadığını gören büyük devletler, İstiklal peşinde koşan Ermenilere yardım ederek Tiflis'te Taşnak, İsviçre'de Hınçak teşkilatlarını kurmalarına ve silahlı mücadele başlatmalarına yardımcı olmuşlardı . Osmanlı Devleti'nin Balkan Harbi'nden d e mağlup çıktığını gören Rusya, İngiltere ve Fransa bir taraftan Türkiye'yi aralarında paylaşma planları, diğer taraftan da Taşnak ve Hınçak teşkilatlarına her türlü silah ve para yardımı yapıyordu. Bu üç devlet, Türkiye aleyhine başlattıkları çalışmaları ve 1 . Dünya Savaşı'nda Türkiye'yi tasfiye etme hareketlerini

215


Ali Rıza Bavzan

kendi kamuoylarına kabul ettirebilmek için kiliseleri de devreye sokarak büyük bir propagandaya girişmişlerdi. Bu amaçla kitaplar yayınlayan ve toplantılar düzenleyen ülkeler, "Müslüman Türkler, Hıristiyan halklara zulmediyor, onları katlediyor. Hıristiyan halkları kurtarmak için Türkiye'yi ve Türkleri cezalandırmamız gerekiyor. İşte bu maksatla Türklere karşı harp ediyoruz" temasını işlemişlerdi. Ulu Önder, bu gerçek dışı propagandanın öncülüğünü yapan Lloyd George ve George Clemenceau'ya şu çarpıcı sözlerle yanıt vermişti: "Milletimiz aleyhinde söylenenler bütünüyle iftiradır. Milletimizin zalim olduğu iddiası baştan başa yalandır. Hiçbir millet, milletimizden daha çok yabancı unsurların inanç ve adetlerine riayet etmemiştir. Hatta denilebilir ki, başka dinlere mensup olanların dinine ve milliyetine riayetkar olan yegane millet bizim milletimizdir. Fatih, İstanbul'da bulduğu dini ve milli teşkilatı olduğu gibi bıraktı. Rum Patriği, Bulgar Eksarhı ve Ermeni Kategikosu gibi Hıristiyan din reisleri imtiyaza sahip oldu. Kendilerine her türlü serbestlik verildi. İstanbul'un fethinden beri, Müslüman olmayanların mezhar bulundukları bu geniş imtiyazlar milletimizin dinen ve siyaseten dünyanın en büyük müsaadekar ve civanmert bir milleti olduğunu ispat eden en büyük delilidir." 08.05.2005 Hürriyet

216


Misyonerin Soykırım Oyunu EKLER BÖLÜ M Ü G Ü NDÜZ AKTAN: 1 9 1 5'TE YAŞANAN TRAJED İYE Kİ MSE SOYKIRIM D İYEMEZ Röportaj: Sefa KAPLAN Emekli Büyükelçi Gündüz Aktan, 1948' de imzalanan 'Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi 'ne göre, Ermeni trajedesinin soykırım kapsamına girmediğini söylüyor. Aktan'a göre, siyasi mücadeleler soykırım kapsamının dışında kalıyor. Cevabını aradığımız soru şu : 1915'te ne oldu? - 1 9 1 5'te tehcir oldu. Tehcir. bir halkın yaşadığı yerden alınıp başka bir yere götürülmesidir. Savaş içinde. tüm Türkiye'de olduğu gibi orada da gıda sorunu var. Salgın hastalıklar var. Ayrıca. Ermeni kafilelerini koruyacak çok fazla birlik de yok. Dolayısıyla, koca bir kafileyi korumak üzere çok az sayıda asker verebiliyorsunuz. Saldırılar oluyor. Bütün bunlar bir araya gelince , yola çıkanlarla Suriye'ye varabilenler arasında sayıca önemli bir farklılık bulunduğu görülüyor. Önemli olan , tehcir sırasında ne kadar insanın öldüğü . SÖZLEŞME NE DİYOR Sizce kaç kişi öldü tehcir sırasında? - Kesin bir şey söyleyemeyeceğim. Ben mesela, 300 bin kişinin ölmüş olabileceğini düşünüyorum . 300 bin önemli bir rakam. Ama bunun çok daha aşağıda olması da muhtemel. Ne var ki, kesin rakam söylemek doğru değil. O dönemde bölgenin Müslüman nüfusunun oluşturan Türkler ve Kürtlerden de çok ciddi ölümler var. İttihat ve Terakki'nin tehcirdeki amacı , Ermenileri sürüp etnik temizlik yapmak mıydı? - Bana madem ki İttihat ve Terakki'nin amacını soruyorsunuz, yapılan işin bugünkü hukuka göre soykırım olup olmadığına bakmak lazım. Soykırım. bir suç kategorisi. üstelik en ağır suç kategorisi . Bu suçu , 1 948

217


Ali Rıza Bavzan

yılında kabul edilen Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi gayet açık bir biçimde tanımlıyor. Bu sözleşmenin ikinci maddesinde dört grup sayılıyor ve 'Bu dört grubu yok etmek amacıyla aşağıda işlenen fiiller soykırımdır' deniliyor. Şimdi bu dört gruba bakalım. Nedir sözleşmedeki dört grup? - Etnik gruplar, dini gruplar, ırki grup, milli grup. Hukuk tabiriyle bu dört grup, soykırıma karşı sözleşmenin himayesi altındadır. Bir başka açıdan bu, 'Başka gruplar bu himayeye girmez' anlamına gelir. Türkiye'ye isnat edilen suç, üçüncü maddede yer alıyor. Deniliyor ki, 'Öyle bir ölüm yürüyüşü tertiplediniz ki, bu yürüyüşe katılanların sağ kalmayacağını zaten biliyordunuz.' Sonuca bakınca siz ne diyorsunuz? - Şimdi İttihat-Terakki'nin yaptığmı üçüncü madde açısmdan değerlendirelim. Bütün arşivleri okuyup kendiniz de bir sonuç çıkartabilirsiniz, ama asal konuya ilişkin iki temel telgraf var. Biri Enver Paşa'nm, diğeri Talat Paşa'nm telgrafa . Enver Paşa telgrafmda diyor ki, 'Rus ordulara, Kafkaslar'dan önlerine kattıklan Müslüman kitleleri sürerek smırlanmıza giriyorlar. Bu şartla� altmda, cephenin selametini sağlayabilmek için biz de bölgedeki Ermeni nüfusu cepheye sürelim. Veya aym Ermeni nüfusu, imparatorluğun başka bir yerine tehcir edebiliriz.' Karar, Talat Paşa'nm karandar. Eğer Ermeniler Rus ordusuna doğru sürülseydi, hiçbirisi hayatta kalmazdı. Buna rağmen, Talat Paşa bu öneriyi kabul etmemiş, tehcir karan vermiş ve uygulamıştar. Şimdi burada 'yok etme' kastı var mıdar? Hayar, yoktur. Burada, düzenli olsun, mümkün olduğu kadar az telefat verilsin diye elden gelen yapılmıştır. İLK KEZ

1965'TE

Bu noktada yapılan itiraz nedir? - Ermeniler, 'Bunlarm amacı bütün dünyayı aldatmaktar' diyor. Allah aşkma, o şartlarda dünya kimin umurunda ki? Siz

218


M i syonerin Soykırım Oyunu �avaşta yaşayıp yaşamayacağmızı bile bilmiyorsunuz. İ leride ikinci Dünya Savaşı olacak, ondan sonra Nurnberg Mahkemeleri olacak, orada ortaya soykmm diye bir suç çıkacak, Ermeniler de Nurnberg Mahkemeleri'nden 1 7 yıl sonra kendilerine soykmm yapaldığmı keşfedecekler, onun da üzerinden on yıl geçtikten sonra hayatlarmda ilk defa söyleyecekler. Nurnberg' den 1 7 yıl sonra keşfettiklerini söylediniz . . . - Çünkü ilk defa 1965'te dile getirdiler kendilerine soykırım yapıldığı iddiasını. Daha önce başlarına gelene soykırım filan demiyorlardı. Onun için 90. yılını anmaları da ilginç bir şey. Peki, uluslararası hukuka göre, Türkiye Cumhuriyeti 'nin, 'Bu Osmanlı döneminde yaşanmış bir �adisedir, bizi ilgilendirmez' deme hakkı var mı? - Burada bilinmeyen husus şu: Sevr Anlaşması'na göre, bir Ermeni ülkesi kuruluyor. Bunun batı sınırlarını saptamak da Amerika'ya bırakılıyor. Derken Lozan Antlaşması yapılıyor. Lozan'da Ermeni yurdu yok. Ermeni yurdu olmadığı gibi, metinde Ermeni kelimesi bile yok. Ama Lozan içinde Ermeni sorunu halledilmiştir. Nasıl halledilmiştir? Mal ve mülklerine el konulan Ermenilerin tazminat hakları da dahil mi buna? - 58. Madde' de 'Ekonomik Konular' başlığı altında ele alınmıştır. Burada, bütün tazminat hükümleri mevcuttur. Bütün bunlar alt alta yazılmış, itiraz için de altı aylık bir süre tanınmış. Bir sene içinde , yabancı hakimlerin de bulunduğu hukuk mahkemelerine müracaat hakkı tanınıyor. Lozan'la birlikte bu iş kapanmıştır. Dolayısıyla, redd-i mirasa filan gerek yok . TRAJEDİYE ŞÜPHE YOK Türkiye'nin bugüne kadar sergilediği siyasi tutum pek bir şey ifade etmiyor o zaman .

219


Ali Rıza Bavzan

- Şimdi olayın niteliğini inkar etmenin bir ahlamı yok. Her ne kadar . Türk'ü de, Müslümanı da ölüyorsa da, önemli sayıda Ermeni de ölüyor. Büyük bir trajedinin cereyan ettiğinden de kimsenin şüphesi yok. Bu niye net bir biçimde ifade edilmiyor o zaman? - İfade edilmez olur mu? Biz her zaman bunu ciddi bir trajedi olarak kabul ediyoruz. Ama buna soykırım dediğiniz zaman iş değişir. Çünkü bu soykırım değil. 1915'te yaşananlar siyasi mücadele olarak görülebilir mi? - Tabii , bu siyasi bir mücadeledir. Bu siyasi mücadelede insanlar ölür, siviller ölür, bu suçtur, ama adı soykmm değildir. Mesele Yahudi soykmmma dayamyor. Yahudiler, Almanya'yı bölüp bir toprak parçasma sahip olmak istedikleri için öldürülmediler. Yahut Rus ordularma yardım ettikleri için öldürülmediler. Rus ordulanyla savaşmakta olan Alman ordulannı arkadan vurduktan için de öldürülmediler. Niçin öldürüldüler? Sadece Yahudi olduklara için öldürüldüler. Başka hiçbir sebep yoktu. Osmanh Devleti'ne bakan bir de; Osmanh Devleti, Ermenileri Ermeni olduklara için mi öldürdü?

Ne yapmışlardır? - Tıpkı Balkanlar'da Bulgarların, Sırpların, Yunanlıların yaptığı gibi, bağımsız olmak için çeşitli isyanlar çıkartmışlardır. Devlet de bu isyanları bastırmak için güç kullanmıştır. Elbette siviller de ölmüştür ama zaten Ermeni çeteleri de sivilleri öldürerek başlamışlardır isyanlara. Bunlar, tehcir sırasında yaşananları meşrulaştırmaz yine de, öyle değil mi? - Hiç şüphesiz ihmalleri, istismarları ve suiistimalleri meşrulaştırmaz. Bazı yerlerde, Ermenileri korumakla görevli birlikler, korumaları altındaki Ermenilere saldırmıştır. Bazı memurlar görevlerini yapmamışlardır, bazıları hırsızlık yapmıştır. Bazıları kabul edilemeyecek olaylara girmişlerdir. Bunun sonunda, 1200'den fazla görevli Divanı Harp'e verilmiştir. Bunların da 600'ü idam edilmiştir. Yani siz SS subaylarının 220


M i syonerin Soykırım Oyunu

YahudilE�ri öldürdükleri için idam edilebileceklerini düşünebilir misiniz? Bunları yapan bir devletin, Ermenileri yok etme kastı olabilir mi? Öyle olsa, bu adamları idam etmek yerine teşvik etmesi lazımdı. Ermeniler, Trajedi Kelimesine Razı Değil Ermeni sorunu uluslararası arenaya taşınmadan iki ülke arasında çözülemez mi? Bunun için ne gibi önerileriniz olabilir? Sonuçta bir trajedinin yaşandığı ortada ... - Ortada ama Ermeniler trajedi kelimesine razı değil. Çünkü trajedi dediğiniz zaman bunun iki tarafı var. Oysa Ermeniler, Türk tarafının acılarını kabul etmeye hazır değiller. Bunu yüzümüze karşı da söylediler ama o kadar önemli değil. Biz tek yanlı da yapabiliriz bunu. İlişkilerin normalleşmesi için çok mu geç kaldık? Bundan sonra ne yapılabilir? Bizim kabahatimiz şu: Ter Petrosyan döneminde, Ermenistan'ı tanımakla yetinmeyip diplomatik ilişki kuracaktık. Tanıyanların başında Türkiye vardır, ama diplomatik ilişki kurmamakla hata etmiştir. Diplomatik ilişki halkın halkla, devletin devletle iletişim içinde olmasını sağlar. İkinci talihsizlik, Petrosyan'ın gitmesi ve Koçaryan'ın gelmesidir. Koçaryan'ın yönetimindeki rejim, uluslararası alanda yüz karası bir rejimdir. Bunun demokrasiyle filan alakası yoktur. Ermenistan sadece ekonomik bakımdan perişan, ruhsal bakımdan kendini yaralamış bir ülke değil ki, aynı zamanda demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir ülke. Ve adam Taşnak, Karabağ'ı işgal etmiş grubun adamı. Soykmm sözleşmesi

9 Aralık 1948 tarihinde Paris'te toplanan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 260 A ( 111) sayılı ararıyla kabul edilip, imza, onay ve katılıma açılmıştır. Sözleşme 13. maddeye uygun olarak 12 Ocak 1951 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye sözleşme'yi 23 Mart 1950'de onaylamıştır. 5630 Sayılı Onay Kanunu 29 Mart 1950 gün ve 7469 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmıştır. Sözleşme'nin Türkiye'yi ilgilendiren iki maddesi şöyle: 22 1


Ali Rıza Bavzan

Madde 1 - Sözleşmeci devletler, ister banş zamanında isterse savaş zamanında işlensin, önlemeyi ve cezalandırmayı taahhüt ettikleri soykırımın uluslararası hukuka göre bir suç olduğunu teyit eder. Madde 2- Bu sözleşme bakımından, ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen aşağıdaki fiillerden herhangi biri, soykırım suçunu oluşturur. a. Gruba mensup olanların öldürülmesi; b. Grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi; c. Grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak yaşam şartlarını kasten değiştirmek; d. Grup içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler almak; e. Gruba mensup çocukları zorla bir başka gruba nakletmek. Bağımsızhk istiyorlardı

1878'den bu yana bağımsızlık ıçın mücadele eden bir grup Ermeni çeteci var. Yoksa, 'Biz bağımsızlık mücadelesi filan vermiyorduk, Türkler ani bir nefretle bizi kesmeye başladılar' mı deniliyor? Biz Ermenileri Ermeni oldukları için ne küçük gördük, ne toplumun dışına ittik. Gündüz Aktan Kimdir? 194 1 Safranbolu doğumlu olan Gündüz Aktan, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden sonra İçişleri Bakanlığı'nda çalışmaya başladı. 1 967 yılında Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Nairobi'de Büyükelçilik, Birleşmiş Milletler'de Türkiye temsilciliği yaptı. Bem Büyükelçiliği'nden sonra Başbakan Özal'ın danışmanı oldu. Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşar Yardımcılığı ve Japonya Büyükelçiliği'nin ardından ASAM'ın başına geçen Aktan, aynı zamanda Radikal Gazetesi'nde yazıyor. 01 .04.2005

Hürriyet 222


M i syonerin Soykırım Oyunu

82 YILLIK HUKUK SKANDALI

Berlin'de 82 yıl önce Talat Paşa'yı katleden Ermeni terörist Tehlirian'ın, bir gün süren göstermelik bir yargılama sonucu serbest bırakıldığı belgelerle ortaya çıkarıldı Ermeniler'in 'asılsız soykırım' iddialarını araştırmak için harekete geçen Milli Güvenlik Kurulu (MGK) . büyük bir hukuk skandalını ortaya çıkardı. 82 yıl önce Almanya'da Salomon Tehlirian tarafından öldürülen Talat Paşa cinayetini araştıran MGK, Ermeni teröristin göstermelik bir yargılamadan sonra serbest bırakıldığını belgeleriyle gözler önüne serdi. MGK, Kasım 2002'de Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Koordinasyon Kurulu'nu (ASİMKK) kurdu. Kurul, Türkiye'ye yönelik haksız suçlamaların, çürütülmesi ve Ermeni teröristlerce işlenen cinayetlerin aydınlatılması için bir dizi çalışma başlattı. Bu çalışmalar kapsamında Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Doç. Dr. Şeref Ünal, 15 Mart 1921 tarihinde Berlin'de katledilen Talat Paşa cinayetini araştırmak için geçtiğimiz mart ayında Almanya'ya gitti. Ermeni terörist Tehlirian'ıri yargılandığı davayı mercek altına alan Şeref Ünal, 82 yıllık mahkeme tutanaklarını, cinayetle ilgili gazete haberlerini ve davaya ilişkin delilleri tek tek inceledi. Ünal, bir ay süren çalışmasının sonucunda inanılması güç belgelere ulaştı. Hazırladığı 75 sayfalık raporu MGK'ya sunan Ünal, cinayetten sonra suikast silahı ile yakalanan ve suçunu itiraf eden Ermeni terörist Salomon Tehlirian'ın, 'idam' talebiyle yargılandığı davada 'beraat' etmesini 'hukuk adına büyük bir utanç ve skandal' olarak niteledi. Rapor tüm dillere çevrilecek

YÖK tarafından tüm dillere çevrilerek büyükelçiliklere gönderilecek olan raporda, Berlin Eyalet Mahkemesi'nin siyasi bir karar verdiği ve kararın Türk Devlet adamlarına yönelik daha sonra gerçekleşen cinayetleri cesaretlendirdiği de belirtildi. Raporda, iki gün süren yargılamadan sonra 'beraat' eden Salomon Tehlirian'ın. serbest kaldıktan sonra da terörist faaliyetlere devam ettiği de vurgulandı. Doç. Dr. Şeref Ünal'ın, MGK'ya sunduğu tesbitler özetle şöyle: 223

75

sayfalık rapordaki çarpıcı


Ali Rıza Bavzaıı

Terörist Salomon Tehlirian 15 Mart 1921 tarihinde Berlin'in merkezi olan Kurfürstendamm Caddesi'nde Talat Paşa'ya silahlı saldırıda bulunmuş ve olaydan sonra silahı ile yakalanmıştır. Tehlirian'a suikastte yardım eden diğer teröristler ise ciddi bir araştırma yapılamadığı için ortaya çıkarılamamıştır. Olayla ilgili soruşturma başlatan Berlin Savcılığı, 15 gün gibi kısa bir sürede iddianamesini hazırlamış ve 'idam' talebiyle Bedin Eyalet Mahkemesi'nde dava açmıştır. 2 Haziran 192l'de başlayan yargılama 1 gün sonra sona ermiş ve suçunu itiraf eden sanık, göstermelik bir yargılamanın sonunda 3 Haziran 1921 tarihinde 'beraat' etmiştir. Mahkemede sanık sandalyesine terörist Tehlirian değil, adeta Türkiye oturtulmuştur. Cinayet davası, siyasi baskılar sonucunda Ermeniler'in asılsız 'soykırım' iddialarının sergilendiği bir şova dönüşmüştür. Ailesinin Anadolu'da öldürüldüğünü ileri süren Tehlirian'ın iddiası, mahkeme tarafından hiçbir araştırma yapılmadan doğru kabul edilmiş ve bu gerekçeye dayanarak hukuk skandalı bir anlayışla 'beraat' kararı verilmiştir. Talat Paşa'nın eşinin tanıklığını reddeden mahkeme, olayın görgü tanığı dahi olmayan, sanığın gösterdiği tümü Ermeni 10 kişinin tanıklığını kabul etmiştir. Osmanlı topraklarında görev yapan bazı Alman subaylarının, asılsız 'soykırım' iddiaları konusunda Türkiye lehine tanıklık yapma talebi ise mahkemece kabul edilmemiştir. İddianamede 'idam' cezası isteyen savcılık, 'beraat' kararını önce temyiz etmiş, daha sonra ise siyasi baskılarla temyiz başvurusunu geri çekmiştir. Mahkemedeki jüri üyeleri, siyasi karara uygun isimler arasından seçilmiş ve sanık avukatı tarafından iki gün süren yargılama sırasında örtülü olarak tehdit edilmişlerdir. Talat Paşa cinayetini gerçekleştiren Salomon Tehlirian'ın 'beraat' ederek serbest bırakılması, kendisini ve diğer Ermeni teröristleri cesaretlendirmiştir. Tehlirian serbet bıkarıldıktan sonra da terör eylemlerine devam etmiştir. 'Beraat' kararından sonra, Sait Halim Paşa Roma'da (6 Aralık 1921), Osmanlı Sadrazamı Bahattin Şeker ve eski Trabton Valisi Prof. Cemal 224


M isyonerin Soykırım Oyunu

Azmi Berlin'de ( 1 7 Nisan 1922). Cemal Paşa Tiflis'te (25 Temmuz 1922) ve Enver Paşa Buhara'da (4 Ağustos 1922), Ermeni terör örgütü 'Nemesis' tarafından katledilmişlerdir. Talat Paşa cinayetini işleyen Ermeni terörist Salomon Tehlirian'ın göstermelik bir yargılama sonucunda siyasi bir kararla 'beraat' etmesi, hukuk ve insanlık adına büyük bir utanç ve skandaldır. Ersin Bal-Ankara 12 Temmuz 2003 Akşam Gazetesi. YAZARLARA ERMEN İ TEHD İ D İ

Ermeni Diasporası soykırımın bir mit olduğunu ortaya koyan aratırmacıları tehdit ediyor. Bunun çarpıcı bir örneği eski hakim. savcı Sam Weems. "Arkansaslı eski hakim, savcı Sam Weems "Büyük Hile: Bit Hıristiyan Terörist Devletin Sırları" adlı 480 sayfalık kitabında 1850'lerden bu yana Ermeni ırkının kin ve terör kampanyalarını dile getiriyor. Kaliforniya'da son 20 yıldır Türkiye'ye yönelik karalama girişimlerini karşı çıkan kimyager Ergün Kırlıkovalı "Bu kitap Ermeniler'le lobi savaşlarımızı tersyüz edecek nitelikte güçlü. İlk kez Hıristiyan dünyasının kandırılmasına saygın bir Hıristiyan hukukçu başkaldırıyor. Weems'in kitabı ABD Kongresi, Beyaz Saray ve binlerce kiliseye ulaşacak" diyor. Dindar. Baptist bir Hıristiyan olan hukukçu Weems yıllardır üstünde çalıştığı kitabında Ermeniler'in sözde 1915 olaylarına gerçekleri yansıtarak ışık tutarken soykırım iddiakırını çürütüyor. Amerikan Kongresi'nin arşivlerinden, o dönemde Türkiye'de bulunan yabancı görgü şahitlerinden, Amerikalı tarihçilerden ve Ermeni tarihçi Prof. Hovanessian'ın dört ciltlik kitabından alıntılar yapıyor. Weems bizimle yaptığı konuşmada "Hovanessian kitabında Doğu Anadolu'da 2 milyona yakın Ermeninin yaşadığını, Rusların Anadolu'yu işgalinde Rus üniforması giyerek Türkler'le savaştıklarını, 1915'1i yıllarda 1.5 milyon Ermeni'nin Suriye. Irak, Kafkaslar, Gürcistan ve şimdiki Ermenistan'ın bulunduğu bölgeye göç ettiklerini bildiriyor" diyerek "Hani bir buçuk milyon insan ölmüştü?" sorusunu yöneltiyor. Weems kitabında 'Holly Terror' (Kutsal Terör) başlıklı bölümde Ermeni 225


Ali Rıza Bavzaıı

kilisesinin Türkler'e karşı terör desteğini de örnekler vererek anlatıyor. Hakim ve savcılığı sırasında yolsuzlukların üstüne gittiği için ABD Kongresi'nin takdir belgesini kazanan Sam Weems'in kitabı 6 Nisan 2002 tarihinde piyasaya çıkacak. "Büyük Hile"nin gerçek olayların tarihi belgelere dayanarak hazırlandığını haber alan militan Ermeniler Weems'i ölümle tehdit etmeye başlamışlar. "Sözde soykırımın gerçek olmadığını bildiren pek çok tarihçiyi tehditle susturmuşlar, beni sindiremezler. Arkansas polisi gerekli önlemleri aldı" diyen Sam Weems şöyle ekliyor: "Çok yönlü araştırma ve çalışmalar sonucu yazdığım kitabı kendi imkanlarımla bastırıyorum. Bu kitap için Türkler'den para almadım. Bu husus banka hesaplarımdan doğrulanabilir. Hayatımda ilk kez geçen yıl Türkiye'ye gittim. İncil'e göre dünyada ilk yedi Hıristiyan kilisesinden altısı Türkiye'de. Amacım bu kiliseleri görmek idi . " Ortada yıllardır yoğun ve sistematik iftira yoluyla karalama kampanyasına hedef olmuş bir Türkiye var. Ermeniler'in mesnetsiz, düzmece iddialarına gerekli yanıtı dünya kamuoyuna duyuramadığımız da bir gerçek. Haklarımızı savunmak için bayrak açan Hakim-Savcı Weems şimdi Amerika'daki Ermeni terörü ve ASALA hakkında yeni bir kitap çalışmasına başlamış. Neyse ki bizi bizden fazla düşünenler çıkıyor." Doğan ULUÇ, Ararat'a karşı Büyük Hile, 24.02.2002 Hürriyet ERMEN İ STAN ARŞİVLERİ TÜ RKLERE AÇIK MI?

Ermeniler Atatürk döneminden beri Türk arşivlerinde araştırma yapabilirken Ermenistan arşivlerine ilk Türk 2005'te girebildi; ama gözaltına alındı: A.ıaştınııacı Tiiıt..·yılıııaz'a. Eımeııi,.:tan'da gözaltı Araştınııacı Yektan Tiiı·k"yılıııaz. antika kitaplan kaç ıımaya çalışh�ı ıddia,.:ıyla Eımeıu,.:taıı'ııı başkenti Eıi\·aıı'da. lıa\'aalaıııııcla göz altıııa alındı.

Ermenistan Ulusal Güvenlik Servısı'ndan bır yetkılının açıklamasına göre Turkyılmaz. 1 7'ınci yLJzyıl ıle 20'ınci yüzyıl arasındakı döneme ait kıtaplan gizlice Türkiye'ye kaç ırm aya çalışmakla suçlanıyor. Kuzey Carolina'dakı Duke Universıtesi mensubu olan Türkyılmaz'ın. Ermenıstan ulusal ar ş ıvlerinde araştırma yapmasına izin verıleıı ılk Türk vatandaşı olduğu, Ermenistan'da bu amaçla bulunduğu kaydedildi

18.06.2005 Hürriyet 226


Misyonerin Soykırım Oyunu

E

. l

.

GÖÇ ETIİRİLMESİNDEKİ GAYE VE ;:��� ���DH.ŞFR (Halaçoğlu. � . . nr.

55/292)

. . . �.. ,�· ;..,.:; _ ;...)' ,... ;J. � ...�· � ... .M�

t

:A..:: ' . ..: . • • " rt:.

�- �-

.,., " _,,,

�� . :., - --f a

·� .::� w ;, .; •-:

-� w

... t)� .. · � .,, ; '.... ı.

t1

.....;.. . �,

-

1

"!-"

ıP�� . :.:.,.

"'"'> -

� J-J

�:,�

·� .

--v

�-

.

;,

........ � •

42)

�� - '

llJA..& ;

;_, .... " " '�

;.

�-

-,��.,<;,..-;· .ı,, ' ıtV ' f'� ,.ı.. • ,.;,)<_,_. .

. .

"i,." � �J i u

.J ,... .:__, _ , ........, .:_

·� ..,_JJ __,

JJ � "' � ,, • •

.:.,,;:,

.:>A �� ' ":-j. • .: �_.,

..;,;� � ...;t ,...!,1-_,..,l.u r...;. ...

.AJJ' .,.,.,.;.,,.,

.,

..., t..:.; �

,,

-�. ... . � ;.· � �-- Y.�

ı::. ., -, j,_,r � ., c.I'.'.' ,..... � �

:. � ....

1

s.

• • 1 .../'\..-... .. """" ,.,,,

.

_,. �

; ., .. � ,

�J

. _ .,, ,,, ,

..

c...JJ J J

..:......:, ,.)J..J

"J ' ·�;

).� ' •

...J '

" �- �:.. � .- , L" .:.:_ J,J;.,.. ; . ;.";,;, �· •

-

.

r.

-:-"-' -e- . ,,, c...,.. ., , ,,_.•,,,� w1.

!."-\.,.'"Ô" 1 l '

227

·� .......

<•

'..ı � 4'j,P


Ali Rıza B avzan

KAFİLELERİN KORUMA ALTINDA GÖNDERİLMELERİ (Halaçoğlu,

s.

41)

' ·r.: l

.J,•'

....>'"":' ıı:ı�. •

�-�

--···�..

\

,,,.., ...

-�' 1.

.. .

��. \ ..�

.J'.J

4. · r..

.,._ -

. :..._.. :• ,,, ..__.

GERİ DÖNÜŞ KARARNAMESİ (Halaçoğlu,

s.

43 vdd)

!.)i;\:I"­

'-·::-;:�� ...

.-r�-:·.,tJ:,:..f>:>-:i , ,... ... ... . , ( �- ·=

228


Misyonerin Soykırım Oyunu

SURİYE'DE AMERİKAN YARDIM KURULUŞLARININ YARDIMI ('lo :>H COPY A�IEIUCAN t:ONSUl.ATf.

THC HO�OflAW.!. H!::-ı.;ıu· Mo.ıı(:.t:SHIA!.J. :\.\1(./UCAN A MflA.SS.\IJOll, C(t'.'{�F.-.Nı·ıNUPl.l. Tt• f:ktr. SıR:

l ha1ı·r ıbc honor t.oer.ı�mıt herc•ı,:11.h.ı toP»nf .a ıcport tC(Ki\'al fmm rcfiJıMt. W\ıll'CQ ın rdt�Mc LO tbt: num�r of Aırnenian imm&ttıN� in thi.1. vi.c.inlıv, hıet\ıtı'C'Cn here ınd O;aı.,.;ecu' and m th.ıs ı.urnM.ındin� CO\Jntr)", ımd do1ıı1.·n ıh.:- EuphttrC't ri.vcr •1 lu .,. Dıeı�e-J.·Zor, lihtıUtinr ;ı tot•) of ıh<:H.ıl �.noo pcn.ons.. ın �nnecılot' ..,.,h lhe relu;f ıeı�t by Mı. flMt foı ı.bcs.c pc:optıı:- it wwld ��"' _rropt:r tn urı.: th.e sum (lf l.t\1. 500 wtckly İ'!i mtiu:ly lnıd�ne l<ı aıı.I nen • ıın.-11 I"" llı<':Jf:ut m lilct .n • pe.r�.m c..ınn<ııt lwc on ks.·ı thıu ? ı.()lJ pİ..19 Ul'\JJııe r d;ı'V, 11 will n�,\uırc dtc suın, of Llq. JO,COJ • dav to 1-;ecp 1hu�c t.ltvf:' who are U\ 1.'•.d ht:.311.h. ıo ı.ay nothmK for 'he ili

l"hc Pıal.('\'.tarıu hav'C' a lalrly ıaod tıır;uıİ:ulh)ll htt tbc ı.;.uırıı fo:r .1r.d Jiısuihuuon oi monr.y ıı"WI mhl."'.r tı.tlıı hl thoı.c ın 1h.ı: tıx.1ıue� mı:D· tıaor:d in tht tn:t.. Th� 1111rn1 dm:ıi.bı.uing. cenıch Hf! A.l.:.·�'f'Q. whkh ı;onır.rrıe:J aH Qf ıhr pl.tccJi mtnmmtd M\ t.hı: tıu c-ı:cept O;ıı m<ıu'.:u!'I, whıc:h u tM otht:rd i\tnbuuon ı..'t:ncc:r. Rn. Vah un T.1hmı.:..1;1 n auy bc­ chuı-c-d wi.lh ı ..e d11111bu1 1C.Q .&l 'IW' laU<"r pl•c.c:

C:Qpy I!! t:nd<>:srJ for Mr. �' ltlea.l<. b.ıvc hinı ta'kt' enc•_g�tiC M('..&surts in ttıis nuo�r .uıJ .aJvtsr mc ôıcteuf

t hoav-: thr hooür to bı:. Su; Ymır<.iı<:ıhı-rK

ı.eıvınt

�ı�llt:J·: ı � J.Jck "<m

Endornn::

�iP:

Cııu:rıul

LON'

�!ırı. ı'.. U!i �t V.<" .. t)r-,,;;ıntn�;ıı f.ı.1:�:,wJ Grmı.p !ı't. ıt,ı,' ,.41'!!.YJ corv ·rı.r. folln'rııl iu� 1' Ybrs-ııuaııc:t al Aım<"n•••' it11m igınlıi atcordinı f!l't.1 l.llfornuciuın:

oo.001 oam.iıcüJ:a; ,,,.,; ·.;,;;;�:·mc;-e·th�tnt ttama and. stJn\Jullır;h.nı vıll•�eç. Hom� ıand ııum,wr-.tinı vıll•cc.t Al-tfJIKJ •nJ Jı.ı,,,...ur\ıUnı vıllaı,n Ma.ıı.. ,1.nJ ,u.ırcıundml! vtu.ıı "'"' il.ah .tnd ı.uıtoun-:1 ınt v ill.aı,e:ı. Mıımbid.ıt �nd ı.ıırrnuudiJJg. vdl11grıı; RH--tl· .11\in .aod suıroumhnz Yill•ırt'ıılı R..aldc.t a.nd wnrounJınK vıll�tn Ocr-el-Zm anıl ı.1.1n�)tu.Hhnı; \•iUacc-:..

tl.OCO ıo.ocn !,(XX) l,OCO

.8,000 �.[J(l) ·ıo.cmıo.tx::o .�:o.coo

r;.t:;.·· =:===�-:._-�-�= =:::::::::� ::-!:�. �; f<bıuuy J, L9;6.

229

,.,


Ali Rıza Bavzan

Amerikanın Halep Konsolosu Jackson ise, yine Amerikan yardım kuruluşu Near East Relief aracılığıyla Suriye ve Şehr-i Zor'da bulunan 500 bin göçmenden 486 binine yardım yapıldığını, 8 Şubat 1 916 tarihinde büyükelçi Hanry Morghentau'a gönderdiği raporunda bildirmektedir. Bu raporda verilen rakamlar, tehcirin henüz sona erdiği 3 Şubat 1916 tarihini taşıması nedeniyle büyük önem taşımaktadır. Zira Ermenilerin katliam iddiaları, tehcirin yapıldığı Mayıs-Aralık 1915 tarihine odaklanmaktadır. Aynı rakamlar Near East Relief'den Dr. J . K. Marden tarafından da teyid edilmektedir. ( Halaçoğlu, s. 1 7 ) B u belge dikkatlice okumamız halinde, zorunlu göçün henüz sona erdiği 3 Şubat 1915 tarihi itibariyle Suriye'de 500 bin Ermeni göçmenin mevcut oldugunu görüyoruz. Bu rakam , aslında bir milyon Ermeninin göç sırasında öldüğünü rapor eden bütün konsolos raporlarını yalanladığı gibi, Osmanlı Devleti'nin, muhtaç göçmenlere yardım için uluslararası kuruluşlara kamp kapılarını açtığını, dolayısıyla sadece Suriye'de 486 bin kişiye yardım edilmesine izin vermek suretiyle , Ermenileri imha düşüncesinde olmadığını ispat ediyor. (Halaçoğlu, s. 23)

ERMEN İ PATRİ KHANES İN İ N GER İ DÖNENLERLE İ LG İ Lİ RAPORU (Halaçoğlu, s. 50 vdd) Savaşın sona ermesiyle birlikte, devlet tarafindan çıkarılan "geri dönüş kanunu" ile göçmenlerin evlerine dönmeleri saglanmış, Ermeni Patrikhanesi'nin tespitlerine göre 644.900 Ermeni geri dönmüştür . 1919 yılı itibariyle, Osmanlı topraklarından diğer ülkelere gerçekleşen göçlere ragmen , Amerikan arşiv belgelerinde bulunan ve Ermeni Patrikhanesi' nce, diğer ülkelere göçenler hariç, sadece Anadolu' daki evlerine geri dönenler 644,900 olarak verilmekte, bütün dünyadaki Osmanlı Ermenilerının sayısı ise 1 ,200,000 olarak gösterilmektedir.

230


M i syonerin Soykırım Oyunu

1ftı. -...a. l • �

. 'l

'S-1 ""(',

�·

'O�;kW,.14\t�·

J 11&•1 � l>""" td' 1.0

ı...ı cıM M UU İI •

OGJ7

st · ;

.

j

�� . ft. ·�·�o t���·" •1 u... 1-1 . �· . ı. . ·;;;� -�� �;;,.., ·�. ti� hı..ı_. ..,u.... n111-'i i r •ı l .� �' .. �' •tlun.u ı�� •

.

•'-'-' .

... ..... ı.i

.... .... .. .. .. ,. , _

...,.,.. 411.ıt ı; . /

./

�_. .. .,,

,... .""

ı

. ,.

'"'

••\

___

.... ·-.. d '91.1•

t• ıM -.ı.-•

-

uı.-� --U..

u 11

·ııiıalll•,

. ,.. ıu.. al 'lobe il•• -' ..a .. • 1691• at

•&1.ı..e.ı. .

1

U

... ..... ._.. M'�ll .._. fOI'

•u nlıa .,.u.�ıom

,. i "

......., ....,. ...... . - .... ·-·

111. 11: 11119ftn - tlıo\ - • ttıllLUıa - M

tnn•l• • ıuı

•- l•H

n.

'° \u •ruı•

:I

.,..,...ı...

• wı •- .UJMt, •llll• •• •

il.•• Gt o hau ı. M , llJ , \

23 1


Ali Rıza Bavzan

•• nu.

an ••

.,.....uaa14 17 IOD, 000 '-•- '•

De ...... . .... ... . ,.,,_ . ..H c

. ..

•1 ._

•11

Ot ıı-.

• Hl.Bfl:P!Uff!if!'\.... tııe a. .. ,... 'lütlu ., u.. -.ı ... . r.. .u.nıu

...... .. ., ........ •uıa,.u ...., .. tlı• ıı.. .....,n "' .._ . TU 5.,oı ı le •in•• lMl,000

,.._ ı.u ı .. ._. -n

a&-. l19lı.i 1 • \Ae l•C...• \UUMtla a-ruı.,.,

.... le

• .eoo:

•., ıaa.rı-..ıe

._ 9l•-•1 1o ı r ... ,...4aa11 &uıtıul co . � 4 · ... .. ... ... ıcıı ıe:r ·- -.....ı ..ıı .,

. ...... . ..

n.oocı

t• l&lal .. l UllH ( h,,,.... ... LAD ... Jııllt } lıllO

... ..,,... ,

"· u r u .. � ·-ı-

.. L

. ,... .

Yllı.,.t

et

•. llOO

• ·

ü&l•(lliQna)

ıo.. n �· •t Elı•�

u • .. ı.ıa

,... ...._

c ı...,..,..,., 1ut1••l

, , ,,..

.. ....... ..

ı.-11..-.ı. r ·�-

�·

ı a a.....r.. , ......._ , lu.iJ•kl 1-4- nu.,.. t

..r

.... ....

.... ,..

,..,_i.11

ı., llO(I 4,00G

ıc, ooo u, aoo ......

a...

. ... ,..... 1 .... . ......... . ....

232


M i syonerin Soykırım Oyunu

118- '-" ' uı .U l l ,. _ ..,,,,_ t

l!0, 000

k- ... la U •

1 , 000 � ,llGO

•· ııtrıı,.

U G , 000

... Tl llaJ'Wl •t ,..... u ..

it. »-

.u...n.

e ,ooo

TLlı._,., el TUlqel

BMn\

·er ..... .

ti• TULqU •t

llMn

,..,\

, .

...

il- Tl l lqe ' ., ·-...ı

w hi_.IW

' o.... ,.Al..M . .

� ··

ıe ıi4tu ı·,. "' \Uı, ' \Mn ...,. •Ull -•1 .. ı..,ıı.a.. a ,_..., ıırı. la -.,.ı.a .. IWıft .. , ,., Mu u-. ...� _ , n 11 -.. LMı; " .a. ....- ı.. •ı.. r\ a I&... ..._ et U.•iu ı h ı U ll ..u '• ır.-.. "' &iıa1I l1'1'k• • ..,..._ ... ,.... ıu1•

ı.. Uıa ..,, ,,r••' ır

DJU- ı l Ur ... hlll

u.. .U.U . .......

.. . ..U &lııı •· lıu

lflhıu

Lrl ""

._, lrA�•

, .... ar Lbe -.. t r ı'llı

233

...

:::ı:c:-

"° 6M 'TOO 1, 000


A l i Rıza Bavzan ...

li !li-P.1d i'9 - � �- .rt-1• ....... -.,ıe - •'- ... .....

5

�....,., .... --�

""'-·

-..

.. ...

-....

.

---

.... .

llaMft:lr �

.....

......

.._.

··­

..

...

� · -.� .. ·-·- ... ......

.. , .._...

... "lal 11- � .... � MI ...... ... et Uıe .. , n• C .... . beti W '119 l l.AM, ... . - ... N, - -� .. . .... ........_ U-t &a Mft'..ıM a&Mn•• Uı u....-. .

.... . �- ... .... ... . ... ..... .. .-.. l. .._, 6ı.rl• .. ••ı. ,.n.. el .,. _.. , �· ,. lk• • ..,.., .,...,. . •t •'"'"-'"• ,.. •ra ..._ u .. ftıl'tıl fi! """ G� la Tlııl'lııUıllı ..... ..... •• .. ...... .... llıt• •· -- · .... •;.t•\Mılt_. - �. l\ ıe 'MlhM � ·· _ • .mı lııl.. .._..,.., u - _,. -.ıwa

u ,... -. ... .. ,.... ., .. ... ... =ı.1... · 4ıl'4 • M'... ".. ..,.

,._

....

n -ıa . , .. ..,. " ........ ... ..._ ., .. ...., .. r.ı:: �J:.�1 .....,. , , qı Qıtft ...

._

Suriye'ye nakledilen Ermenilerden bazıları, bir yolunu bularak Mısır'a, bir miktarı da deniz yoluyla Amerika ve diğer ülkelere göç etmişlerdir. Ancak göçmenlerin büyük kısmı savaşın bitiminden sonra, 18 Aralık 1918'de, Osmanlı Devleti tarafından çıkarılan geri dönüş kararnamesiyle evlerine dönmüştür. Geri dönenlerin tüm ihtiyaçları (yiyecek, para v.s) devlet tarafından karşılanmış, vergi borçları affedilmiştir. Bununla ilgili olarak Ermeni Patrikhanesinin hazırladiğı bir çizelge Amerikan arşivinde bulunmaktadır. Bu belgede toplam 644.900 kişinin evlerine döndüğü belirtilmektedir. (Yusuf Halaçoğlu, Ermenilerin Suriye'ye Nakli: Sürgün Mü, Soykırım Mı? BELGELER, 43 vdd, TTK Yayınları, s.17 vd)

234


M i syonerin Soykırım Oyunu DH. ŞFR. 1 05/9 Bab-ı A li Dahiliye Nezareti Kalem-i Mahsus 8541 (Şifre) Bitlis, Diyarbekir, Ma 'muretü/azfz Vildyetlerine

Fransızların Urfa, Maraş, ve Ayntab sancaklarını işgal ıçun getirdikleri kuvvetin ekser e&adını Ermeniler teşkil etmekde ve mütareke-namenin Yirmidördüncü Maddesi'nden istifade maksadıyla kolordu mıntıkası dahilinde Ermeniler vasıtasıyla propaganda yapmaları ve ba'zı Ermeni çeteleri sevketmeleri muhtemel görülmekde olduğu ve eşya çuvalları derununda Ermenilere mektCıb gönderilir iken yakalandığı ve o havalideki Ermenilerin Fransız ordusuna iltihak içün Haleb ve Adana'ya gitmekde bulundukları Onüçüncü Kolordu Kumandanlığı'nın iş'arından anlaşıldığından vilayat-ı mezkCıre muhaberatına sansür vaz'ıyla beraber Ermenilerin ahval-i asayiş-şikenanelerine karşı tedabir-i tazime ittihazı Meclis-i Vükela kararıyla Diyarbekir, Ma 'mCıretülaziz vilayetlerine tavsiye kılınmış olmağla oraca da mCıcebince muktezasının ifası mütemennadır. Fi 2 KanCın-ı Evvel, sene ( 1 )335 Nazır namına (imza)

( . _..i..-

)

"

"'}- .. �,..,.

..-� � � :.. �.-

v�

· - :-

"" ,,. _

" ç

��j�:�;��:�[f�f��ki� Ermeniler'in sevkiyatı sırasında suistimal ve ihmalleri görülen memurların Divan-ı Harbe gönderilmek üzere bir komisyon teşkiline dair Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti'nden Sivas'da Bitlis sabık Valisi Mazhar Bey'e çekilen telgraf. 1333.Za . 1 7 DH .ŞFR 56/179 Belge No: 1

235


Ali Rıza Bavzan

�·-�· • . ı

.�'.;. ·'·'

.jr'...ı

.t:i•h•ı­ ..'-ı· .,.,.

!$

:�� �-:�� �le - ..:. ·L• -··-'"' -··1"' \ • "

'°f',•,

Soldaki Belge: Dönen Ermeni muhacirlerin iaşe ve ihtiyaçlarının temininde, makama müracaat halinde yardımcı olunması 1337.N.22 DH. KMS. 53-1/74

Sağdaki

Belge: Ermeni ve Rumlann memleketlerine dönme hususunda serbest bırakılmaları, dönmek istemeyenlerin bulundukları mahalde iş ve güçleriyle meşguliyetlerinin temini ve sevk olunanlardan yardıma muhtac olanlara yardım yapılmasına dair Aşayir ve Muhacirin Müdüriyet-i UmCımiyesi'nden Edime, Adana, Ankara ve sair vilayetlerle Zor, Canik, Niğde vesair mutasarrıflıklara çekilen zeyl telgraf. 1337.M.28 DH.ŞFR 93/26

236


M i syonerin Soykırım Oyunu

( ..;..;:.. )

Özet Ermenilerin memleketlerine avdetlerine ve tebdil-i mezheb edenlerin mezheb-i aslilerine rücu etmelerine müsaade edilmesi ve Ermeni eytamının velilerine teslimlerine dair Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti'nden Konya Vilay.eti'ne çekilen telgraf. 1337.S.9 DH .ŞFR 93/ 1 7 1

237


Ali Rıza Bavzan

('.u l•e .ı. =--' ıı: 11ın . ••• lıt ı U ?Ja t h la glı ı r r e . DP\ t U u a \cl!ln_.r�nu 4• rac t o , cP9.•

'f O'tl l

a•u

� l ı o "Y o ııl • l ı

rec.:ııı·

'"'d\r� t ot. ı. · •f•ı, y.ahq11. ' &1ıı. T"h h ' s ı ıır 1 f ı c 11 1 l u ph• lo"'r&• e t ••• a n tfı.U•H e U u rhl tou:r l au r a1.YCbe:uıerıı \ t n•Dı•nlabl• .. le c a u ı 61 l ' l " h a.ı.. .

l l • ı:.rı l omııb "tt"

l'W \ H ı ]A a t r o 11 L. .

a\UI

r:ôtdıa ıhı •.J! ı h

ı.a rraa a ı . Jf' - r l e \l n Tol orth , r u eer ô l l l tıu ı u prc­ •l•TI- Jo111· s eeu l A U g l cıa ilr9-ng•n . ... I U; .. • cı a \. 1: ou ­ .. . rt.a '" atol:-• · uu 1A t r • p..u Tr•nıt a U i

En Jllu ; t l a ı . , e a :srr u . o \.ı l o t o l on1 a l r ııı a ,l"9tb l ınt , reou\t:I )"r la la'-' '"'e.lı t.. la ı h N11 a • e flf•e du Go•UnKO'ıf'\I ıd.ı U A pa\ı.! l q -.: tı , on! rcır•• pl n h lt lı () l \ l t

J)f ltr.\laf\

!le::t!!ı:m:.!;�e.ii ı:�;':\i�� ::: �!';!:at�\� �:�

aı.ı'f• t r anç lJ. ı l ' n \ o f U o ltl h • ıı t Ue�;

AA Cı;ae.aıı ıl, ıal\lı �rhr hı l!0, 000 Arıtıt n t e n.11 A.au ,

-

_ ..

_:;;;

��a: !:!���: rı!·iıl!�:l�:,, ·��u: :�.��:r:.!0�rı:!;!;! ar-iı.hM et o�. aC"Qa le c""'"°D ...">f"C. .. . aıt e t ft�N'�tlıloft, lla e� •eul.I &• \oa&.

h;>rSı Ct.ıerl Aı:;\r11· l•• p•�Pl • s ıh•

S•• 'bcel\eau rı.c.'!:1011 •l•l"\rt a. ı ,l..' !' ı 1 o u & u a.nc � ra ı

w•rısı tur s.

1JJI U .

Vıu \ l l n. • & l'ıl!! • r ,

1'aına ı e u r l ı K,l nl ı t t e ,

lr a D O\l ' U l 1 1!. a ı s u...

f"O.Clt ı(ll ıh N }'ıl u ı h•" ' ' c o n ı l d t ra t. \ ın . l tı Prt � U e at .

Boghos Nubar'ın Fransız Dışişleri Bakanına Yazdığı Mektubun Repredüksiyonu. 3 Aralık 1918 Mektupta 1 Kasım 1914'ten 30 Kasım 1918'e Kadar Ermeni Çetelerinin Osmanlı'ya Karşı Nasıl Mücadele Ettikleri Anlatılmaktadır.

238


M i syonerin Soyk ı rı m Oyunu

P '1,1 ,.j.. _, ı; . �)_.,.. _ ,_ ,,,,....,.: ,; J).ı· �;., ,: .J/: > �), _r �. ;.�; � ;.... ıS' , .,.

...

y1I

.

_

,. :,J.,r ;)/"-' � ./ ;.- /) .

..,.,, .

.

.

. .

..ı lı /

.

.

1

Y'..J_,... :,J "_J "" / "' ".? _,

_._,·

.

.

"� /./ Aı .

.

v_A.P

1

.), ?f_[;- ,\

..r'

. . ,. . J.).AJ tS" A:-.1 ı.,

.

.

,.e.. .A.- ) ı,, ,.P ıJ � .J .

.

:

lft..<j: .

....

: c.1.,..ı.ı .... �:

�.:.., ı-4 , ,.:;,.,. ·.//. � '. f,>-(,.; 6::;;._ ,,; "-" � ·- / ;, f!; uU� ' �. ; � vı, --�./ , _:.� (/

"'.

.

-:f

..

./ L.J.

.

..J )

'

,;

;. .. •_, ....

:'°Y/ı;' _, .; � �- -"� � � ·�- ; ' --!' ,: � .A..ıv /_, "� ...., ., J� - ı .::./,J_, ı_, u / i f...:. ı\ . .- <1/--!' ,,J (.5' v

,,,_P.F tc

,

.)

.

.

.

.

_,

.

_..-ı.; J, "" •

.

....

·.

'

ı o/ � .J / .., ;. � 1 �, · .J

....

• ·..ü

j ı.;

.· ,

�r L.r . ..

...

/ ...;,... 1

"

..;...

! ; ,,.ı.:,, 1

cr.-1_, 1 .) / .) j..µ .

...

..

. : . t!) , " "": 1 .:., J f:

..

...ı. ""

. ,

�-1.A-_,:

, ;,. /,/ e(,'.. ,, / ,.f . ..

. .. :- � 1 (.-:'" ı'. " � ' "' -' ' (.J .r, t· I ' ")�,}, l .JIJj ' -': 1 ' ;.., ,La-' ,... / :- <. . ,. ..;.>, �.? �_;., ,., � _·_ , ;..�,,,J.,. .N _,; Y •

1

.

"

_;

,

..

..

.

'

.. El . e-i Selase dahılınde Ern:ı eni ve Rum ların bölgedeki Müslüman . .. ah yi yoketme gayesiyle giriştıklerı umum i katliam ve zulumler. '

��

1337 .Z.24 OH. KMS. 49-2/50

239


Ali Rıza Bavzan /

\

.-+ )

•.

� · ,... _,·, 8 ..

Fransızlar'ın Urfa, Maraş ve Antep Sancaklarını işgal için getirdikleri kuvvetlerin ekserisini teşkil eden Ermeniler'in Osmanlı Devleti aleyhinde pek çok faaliyette bulundukları bildirildiğinden gerekli tedbirlerin alınarak, asayiş bozucu davranışların engellenmesine dair Kalem-i Mahsus'dan Bitlis, Diyarbekir ve Mamuretülaziz vilayetlerine çekilen telgraf. 1338.Ra.9 DH .ŞFR 1 05/9

240


M i syonerin Soyk ırım Oyunu :• ?

�w ....,� .. �.....,... ,... ,.,.. ·· ·�\.- .'. ··- � -..._;. " -·ır;. '\ t• H � "

·•· ı

1914 Yazında Paris'de Çıkarılan Hınçak Gazetesi'nin Ön Sayfası . Burada Osmanlı İ mparatorluğu'na Karşı Ermeniler'in Ayaklanması Gerektiği Anlatılmaktadır.

MİSYONERLER ERMENİ TERÖRİSTLERLE YAKINDAN İLGİLENİYOR 69 Bab-Ali Daire-i Sadaret Amedi-i Divan-ı Hümayun 2977 Bu defa da Londra'da Protestan kiliseleri murahhasalarının düzenlediği bir toplantı yapılmıştır. Merzifon Amerikan Okulu müdürü ile İstanbul'daki Bible House misyonerlerinden biri bu toplantıda hazır bulunmuşlardır. Toplantıda Ankara'da bazı Ermenilerin mahkum edilmeleri ile ilgili konuşmalar yapıldıktan sonra söz konusu mahkumların tahliyelerinin sağlanması için bir komite kurulması, parlamento üyelerinden Albert'in başkan seçilmesi ve İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Rosebery'ye müracaat edilmesine karar verilmiştir. Ayrıca Londra'daki Ermenilerden hiçbirinin toplantıda bulunmadığı Kitapçı Artin Nalbantyan tarafından yazılı olarak bildirilmiştir. Geçenlerde özel olarak tebliğ edilen Padişah emri uyarınca Artin Nalbantyan ödüllendirilmiştir. Arz olunur. 9 Temmuz 1893 Sadrazam ve Yaver-i Ekrem

Cevad BOA, Y. A. HUS, 277/92

24 1


Ali Rıza Bavzan

MİSYONERLERİ N ÇARPITMALARINA Bİ R ÖRNEK Misyoner Cosmades'in bize gönderdiği e-mektupta dönemin misyonerlerinin Ermeni meselesini kendi ülkelerine nasıl yansıttıkları konusunda iyi bir fikir vermektedir. Ardından bizim cevabımız gelecektir. The New York Times

Türkçe'ye çevıri Current Hıstory

- G ü rl: eı Tarih

A Montlhy Magazıne Of the New York Times

Kasım 1 9 1 7

Ermernler Türkler Tarafından Baltalarla Öldürüldü Anatolia College Müdüründen Sinirlen Altüst Eden Açıklama

Merzifon' da -Küçük Asya' n ı n kuzeyi- tüm e�itım üyeleri ni ve daha 1 200 kişiyi Türk köylüleri katletti . Yaptıkları işin karş ılığ ı . kurbanlar ı n ı n gı ysılerirn bedenlerinden soyarak b u n lara sahip çıkmaktır. Bilgiyi veren College Müdürü Rev. George E. White 1 9 1 7'nin güzünde, Bırleşık Amerıka'ya dönüşünde böyle konuştu "KaWamlar Türk hükümetınin emriyle ışlenmişbr" dedi . "Ermeniler yüzer - iki yüzer kişilik kafi lelerle akibetlerine gönderı ldi, cesetleri de daha önceden hazırlanan he ndeklere yuvarlandı

Fr oın :

Serol: : To · s..bJKt :

T� & lJo C051Mıdes <c�.nel:> W�, Msy 4, 20l5 4:ZZPM <e�91ab11.neıl:> ��e n rı,,riWI

242


M i syonerin Soykırım Oyunu

AllRiza Bayzan <arbavzan4>hotmal "om> Tlusdoy, May 5, 2005 7:09 AM cosmode<G>attQloboi.net, arb.yz...-.ohotmaıl.com

Frcm : s.ırc : To :

RE: Ar- massacre n TurlOsh

"erhaba Sn Cosaade 9 , Soyk ı c ıa kucqusu ı ç e c i k l i

e-aek t.ubunuzu aldıa. Soyln tıa

kucqunuza verilecek yanıtı k i tabıa1�dan okuau.;ı olaalısınız. Belkı atluışsınu:dıc "'Belkı he.Cız:a-ı beşet n1syen i l e

aeluldur" 9özü t e c e l l i e ta i ş t i t diY* eşaf)ıy• alıntılıyotua.

Alınt.ıyı fteteocoloji ' deki "Kaos Teorisi" ı.;ıı Oı�'1a okuaanızı öne r ı ria.

Seluet dileQiyle.

l<OPf S[L VAITİZ ,

I I . BASI S .

32-34

'Ocısnın Sahibi Tuck lec Dei)il Ki'

o ..ısnı ı topceOına ilk ayak basan -15 Ocak 1820- ABD' 1ı

ai•yone c l o c ABC P'll adına çalıJan P L İ NY Fİ Sll: v e L!Vİ PARSONS ıdi .

ABC Pll , P l iny Fı9k ve Levi Par :ıı ons' e. l Atalık 1833 t.etihli taliaat aektubu ııe .;ıu qocevı veı:ıyoı:du:

--eu JllUKADDES VE

VADCD İLftİŞ TOPPAKLAR SİLAHSIZ BİR HAÇLI SC!l:IU İL[ GERİ

ALINACll•IP. '

Deaek ki ABc nıı: , Tuckıye' yi he• '"" k ut-"al Olke'"' olacak hea de 'vaad edılaiş topcak .... olacak göcaektedı c .

B u nedenle ABCrR'ye oöce Türkıyt 1\icklecin deOildi c . ABC lll' l i ai syonec EY!:PETT P .

llll[ELER' l n i hdeslyle 'BİZ

ııiı1Y.İYC' M HIRİSTIYANLAR V! HIP.İSTİY.ulLIK İÇİll OKUL, HASTANE AÇIYORUZ,

İLAÇ GÖTIIRIİYORUZ , ftODERN TIB!I V! CGİTİllI

KURUYORUZ . TIJP.KLCR BiZİ I STI:ııı:YE BİLİR, Ali.\ OIWIIN SAHİBİ

TIJP.KLCR DCGİ L Kİ. P c o te,t.anlac

• •

için 03aanlı bit qWıah iapacatocluQu idi ve

yıkı lae.şı şacttı. Bunun için Levi Par:sons,

lzai r ' e çıkaz:

çıkaaz, 'BU GİJNAH İllPARATOP.LUGuw TAIWIEN YIKJW( AHDİ!!

OLSUN' diye yazdı ve ardından gelen a1syone ı:: l e c onun için 1 1 1 ı:: ıec , de:stanlac düzdüle ı:: .

Bu qüç oyuncul acının hiç de e.celelec1nin olaadıijını ve ölüaü bile qöu: aldıklaı:: ını be l i r taek gecek . P r o testan b i t aisyonec o l an Recziton Aaecikan Koleji' nin aüdücü Ilı: . Vhite ,

İstanbul' daki Bıble Hou,e' ın .tüdüı:: ü rcedecic F.

Gud•• l ' e qöndecdii)i aek tupta şöyle yazıyo<du:

'HIRİSTİY.ulLIGIN CN BtiYül< VE !I llUllTAZAll PAKİBİ

İ S LAllİYrr' TİR. TIJP.KİYE EN GOÇLÜ llÜSLOl!.uı ÜLJ([l)IR.

G[R[)(İR!'E

BU AllACA ULAŞIW< İÇill BEŞ YÜZ S!Nl BEKLfYECCi:İ Z , IIllAYrr BUNA llUVArFAK OLACAGI Z . V[ UIWTllAYALift K İ , llllKADD!S HİZııı:T İllİZ SONA ERİllC[YE KADAR PEK ÇOK ŞEHİT KANI AKITACAGI Z .

rcoa:

To:

"Thoae..3 ' L ı l e. Conades"

<cosm�s€Jı•tto;ıiob.ol .�>

<cosmades(§)�tQlobal.net>

Subject: Acaenıe.n ae.s3acce in Tucki3h Dat.e: Ved, 4 Ple.y 2005 1 8 : 2 2 : 11 +0200

243


Ali Rıza Bavzan

FRANSIZ MECLİS BAŞKANI DEBRE, SÖMÜRGE YASASINDAN SONRA, SÖZDE ERMENİ SOYKIRIM YASASININ DA GÖZDEN GEÇ İ Rİ LMESİNİ İSTİYOR

PARİS Fransa Meclis Başkanı Jean-Louis Debre , sömürgecilik yasasıyla ilgili sorunu çözdükten sonra, sözde Ermeni soykırımı, Musevilere ilişkin soykırım ve kölelikle ilgili yasaların da gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi. Debre, bu amaçla bir grup parlamenteri bir araya getirmeyi planladığını da belirtti . -

. Jean-Louis Debre Europe- 1 radyo kanalının sorularını yanıtlayan Debre, ülkede büyük yankı uyandıran 23 Şubat 2005 tarihli sömürge yasanının, "yürürlükten kaldırılması veya tekrar yazılması seçeneklerini dışlamadığını" kaydetti. Debre, Fransa'nın geçmişteki somurge politikasının olumlu gösterilmesini öngören yasayla ilgili önyargılı olmadığını belirtti ve bütün görüşleri dinleyeceğini söyledi. Meclis Başkanı Debre , parlamentoların tarih yazamayacağını inancında olduğunu vurgulayarak, ''Yasa koyucular tarihe bir anlam yüklememeli" diye konuştu . Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, sömürge yasasıyla ilgili toplumun değişik kesimlerinden gelen sert tepkiler üzerine, Debre başkanlığında bir komisyon kurularak, "parlamentonun tarihle ilgili rolüne" ilişkin rapor hazırlamasını talep etmişti. Başta tarihçiler olmak üzere özellikle aydınların sert tepkisi üzerine bir açıklama yapmak zorunda kalan Chirac, "Tarihi , tarihçiler yazmalı, parlamentolar değil" demek zorunda kalmıştı. Fransa'nın önde gelen 19 tarihçisi, geçen ay yayımladıkları ortak bildiride, Fransa Meclisi'nin aralarında sözde Ermeni soykırımının da

244


M i syonerin Soykırım Oyunu tanınmasını öngören, tarihle ilgili dört yasanın iptal edilmesini istemişler ve bu yasaların tarihçilerin tartışma özgürlüğüne sınır getirdiğini savunmuşlardı. Fransa'nın eski ve halihazırdaki sömürgelerinin de sert tepkisine yol açan sömürge yasasının iptal edilmesi için muhalefetin verdiği teklif, Meclis genel kurul oturumunda yine geçen ay reddedilmişti.

04 Ocak 2006 Çarşamba

--

1 6:00:00 ANADOLU AJANSI

ERMENİ İDDİALARINA "MATEMATİKSEL" YANIT ANKARA - (Haber: Halide Tayyar - İç Haberler Müdürlüğü) Türk Tarih Kurumu, Ermeniler'in soykırım iddialarına batılıların belgelerinden yola çıkarak yaptığı "matematiksel hesaplamalarla" yanıt verdi. Türk Tarih Kurumu; ABD, İ ngiltere, Almanya ve Osmanlı Arşivleri ile misyoner arşivlerinde yaptırdığı ve yaklaşık 2 yıl süren araştırmaların sonuçlarını, "Sürgün ve Göç" adlı kitapta yayınladı. Kapak resminde, göçe tabi tutulan Ermeniler'in Alman Arşivleri'nden alınan fotoğrafına yer verilen kitapta; Hikmet Özdemir, Kemal Çiçek, Ömer Turan , Ramazan Çalık ve TTK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu'ndan oluşan ekibin dev araştırmalarının sonuçları, bu tarihsel gerçeğe "bilimsel" açıdan bakmak isteyenlerin takdirine sunuldu. Kitapta; İngiliz, Amerikan, Alman ve Osmanlı arşivlerindeki belgelerle, katliamın yapıldığı iddia edilen 1915 yılından önceki ve sonraki Ermeni nüfusu, matematiksel olarak ortaya konuldu. Araştırmada, çok sayıda batılı bilim adamının tarihi belgelerine göre 1914 yılında Osmanlı Devleti sınırları içinde yaklaşık 1 ,5 milyon Ermeni'nin yaşadığı; 1 9 1 8 yılında ise bu rakamın 1 milyon 479 bin olduğunun ABD'li araştırmacı David Magie'nin belgelerinde yer aldığı vurgulandı. İNG İLİZ VE AMER İKAN İSTATİSTİ KLERİ Kitapta yer verilen İngiliz arşivindeki bir belge, G . W. Prothero'nun editörlüğünde 1 9 1 7- 1 9 1 9 yılları arasında yaptırılan nüfus araştırmasında, 1919 yılında Osmanlı topraklarında yaşayan Ermen iler'in toplam sayısının 1 milyon 602 bin olduğunu ortaya koyarken. aynı zamanda 1 9 1 4 yılında 1 .5 milyon Ermeni'n in

245


Ali Rıza Bavzan katledildiği iddialarını da çürütüyor. 1 91 9 yılında Paris Konferansı'na ABD delegasyonunun bir üyesi olarak katılan David Magie'nin 1918 yılında Osmanlı ülkesinde yaptığı nüfus araştırmasına da yer verilen araştırmada, bu rakamların , "gerçeğe en yakın" rakamlar olduğu vurgulandı. Magie'nin araştırmasına göre , bu dönemde Osmanlı topraklarında 1 milyon 479 bin Ermeni yaşıyordu . BATININ ÇELİŞKİ Lİ RAKAMLARI Kitapta, batı dünyasının 1914 yılında Osmanlı Devleti'ndeki Ermeni nüfusuna ilişkin çelişkili rakamlarına da yer verildi. · Buna göre, Ludovic Contenson 1914 yılı öncesinde Osmanlı'daki Ermeni sayısını 1 milyon 400 bin olarak gösterirken , ABD'li akademisyen Justin McCarthy, bu rakamı 1 milyon 698 bin 301 olarak hesaplıyor. ABD'li Stanford J. Shaw'un araştırmasında ise bu rakam 1 milyon 294 bin olarak belirtiliyor. Kitapta, David Magie'nin araştırmasında nüfusun 1 milyon 479 bin, McCarthy'nin araştırmasında ise 1 milyon 698 bin 300 olduğu belirtilerek, bu dönemde toplam Ermeni nüfusunun 1 milyon 500 bin civarında olduğunun kabul edilebileceği ifade ediliyor. ALMAN GENELKURMAYI ISRARLA TAVS İYE ETT İ Araştırmada , 1915 yılında Ermeniler'in Van, Bitlis, Maraş gibi yerlerde isyana ve Osmanlılar'a karşı bir savaşa girişmesi üzerine alınan "tehcir" kararının , Alman Genelkurmayı'nın "ısrarlı tavsiyeleri" sonucunda Osmanlı yönetimi tarafından alınmak zorunda kalındığı vurgulandı. Birinci Dünya Savaşı'na da denk gelen bu yıllarda Anadolu'da salgın hastalıklar yaşandığına da işaret edilen araştırmada, Ermeni nüfusunun bu dönemde gerek savaşlar gerekse salgın hastalıklar nedeniyle büyük kayıplar verdiği ifade edilerek, buna ilişkin belgelere yer verildi. Dokuz Osmanlı ordusunda 1915-1918 yılları arasında 3 milyon 54 bin kişinin hastalandığı, 7 1 1 bin 837 kişinin ise yaralandığı örnek olarak gösterilen araştırmada, kamplarda açlık ve hastalıklardan ölen Errneniler'in sayılarına ilişkin yabancı kaynaklı belgelere de yer verildi. RAKAMLAR. . . Araştırmada, ş u bilgiler yer aldı: "Osmanlı, Amerikan, İ ngiliz ve Alman arşivlerinde yer alan belgeler göstermektedir ki, 1 . Dünya Savaşı müddetince 500 bin civarında Ermeni, o zaman savaş

246


M i syonerin Soykırım Oyunu bölgesi olmayan bugünkü Suriye ve Irak topraklarına tehcir edilmişlerdir. 1 . Dünya Savaşı yıllarında 350-500 bin civarında Ermeni de çeşitli sebeplerle Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinden Kafkaslar'a gitmişlerdir. 1 . Dünya Savaşı sırasında vuku b ulan olaylarda Ermeniler'in toplam 200 bin civarında kayıp verdiğini , 400-500 bin civarında Ermeni'nin de Osmanlı Devleti sınırları içeri sinde kaldığın ı göz önünde tutarsak ve 1 . Dünya Savaşı başları itibariyle Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeniler'in nüfusunun 1 ,5 milyon civarında olduğunu hatırlarsak, hesaplamamızın tutarlı bir bütünlük oluşturduğu görülür. Alman Konsolos Rössler, 1 9 1 5 yılı sonu itibariyle yaklaşık 500 bin Ermeni'nin tehcirden muaf tutulduğunu , 500 bininin de Mezopotamya ve Suriye'ye getirildiğini ifade ederken, araştırmamızı teyit etmektedir." GRUPLARIN M İSYONER RAPORLARI. . . dünya çapındaki araştırmasının Türk Tarih Kurumu'nun sonuçlarının yayınlandığı kitapta. "tehcire'' tabi tutulanların büyük çoğunluğunun 191 6'dan sonraki dönemde de hayatta oldukları, misyoner grupları ve yabancı m isyon şeflerinin raporlarıyla ortaya konuldu. "Sürgün ve Göç" adlı kitapta yer alan araştırmada, Ermen iler'in soykırıma uğradığını iddia edenlerin, soykırımın tehcir sırasında meydana geldiği ve 1 ,5 milyon Ermeni'n in tehcir sırasında öldüğü veya öldürüldüğü tezi, şu bilgilerle çürütüldü : "Amerikan Ermeni misyoner gruplarının bölgede ne kadar Ermeni'ye yardım ulaştırdıkların ı belirttikleri raporları da, Suriye'ye nakledilen. Ermeniler'in büyük bir kayba uğramadan iskan mahallerine ulaştıklarını ve bazı sıkıntılara rağmen 1916'dan sonraki dönemde hayatta olduklarını ortaya koymaktadır. Ayrıca, 1 . Dünya Savaşı sonrasına ait Anadolu'da yaşayan Ermeniler ile ilgili istatistiki rakamlar veren yabancı misyon şefleri ve arşiv belgeleri de, dolaylı olarak Ermeniler'in hayatta olduklarını ispat etmektedir. Osmanlı arşiv belgeleri . tehcir edilen Ermeniler'in büyük bir çoğunluğunun nakil bölgelerine vardıklarını ve Suriye'ye yerleştirildiklerini ortaya koymaktadır. Bu bilgi , aynı şekilde Ermeni, İngiliz belgeleriyle de teyit edilmektedir." Amerikan ve

247


Ali Rıza Bavzan VE GER İ DÖN ÜŞ . . . Araştırmada, Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden sonra, 1918 yılında, Osmanlı hükümetinin tehcire tabi tutulan Ermeniler'den isteyenlerin geri dönebileceğine ilişkin kararnamesi üzerine, Ermeniler'in büyük bir kısmının sürgün öncesi topraklarına geri döndüğü de belgelendi. Bu durumun belgelerden anlaşıldığı vurgulanan araştırmada, "Ayrıca, tehcir edilenler dışında tehcire tabi tutulmayan küçümsenmeyecek sayıda bir Ermeni nüfusun da yerlerinde kaldığı anlaşılmaktadır. Nüfusun bu şekilde tamamen nakledilmemesi ve yerlerinde bırakılması, bir soykırım yapıldığı tezini de ortadan kaldırmaktadır" denildi. Ayrıca, geri dönmeyen veya kayıp olarak çeşitli belgelerde yer alan Ermeniler'den büyük çoğunluğunun da Ortadoğu ülkeleri, Rusya, Amerika , Fransa, Güney Amerika ülkeleri ile Avustralya, Hindistan İran ve gibi ülkelere göç ettikleri belgelendi . Ö G ÇLER VE SALG IN HASTALIKLAR. . . Anadolu'dan göç eden Ermeni nüfusunun yanında salgın hastalık ve kıtlıklardan dolayı verilen Ermeni kayıplarının da önemli bir yer tuttuğu vurgulanan araştırmada, NER'in (Near East Relief); "1 Haziran 192 1 -31 Ocak 1922 tarihleri arasında tifo ve salgın hastalıklar yüzünden Harput, Malatya, Sivas ve Diyarbakır bölgesinde 12 bin Ermeni'nin hayatını kaybettiği", "Kafkasya'da 191 8'de Ahılkelek'ten gelen 80 bin Ermeni mülteci içinden 30 bin kişinin koleradan öldüğü" ve "1919'da tifüs salgınından ve açlıktan 200 bin Ermeni'nin kaybedildiği"ne ilişkin raporlarına da yer verildi. Araştırmada ayrıca, Milletler Cemiyeti'nin 1. Dünya Savaşı sırasında İtilaf Devletleri safında asker olarak savaşırken ölen 200 bin Ermeni'den bahseden" kayıtlarına işaret edildi. T Ü RKİYE'DEN G ÖÇ EDEN ERMEN İ LER' İN SAYISI Araştırmada, soykırım yapıldığı iddia edilen 1915'ten sonra Türkiye'den göç eden Ermeniler'in sayılarına ilişkin batılıların araştırma sonuçları da yer aldı. Buna göre, Justin McCarthy, 1919'da Anadolu'dan sürgün ve göç yoluyla ayrılan Ermeni sayısını yaklaşık 810 bin olarak belirlerken , ABD'deki Archives Nara'da bulunan 1 923 tarihli bir belgede de, dünyadaki Ermeniler'in yaklaşık 817 bin 873'ünün Türkiye'den sürülen veya göç eden Ermeniler olduğu ifade ediliyor. 16 Eylül 1 925 tarihli bir Amerikan belgesinde ise Türkiye, ABD, Yunanistan ve Ermenistan'da yaşayanlar hariç diğer ülkelere göç

248


M i syonerin Soykırım Oyunu edenlerin sayısı toplam 1 milyon 399 bin olarak veriliyor. SON S ÖZ Enneni iddialarının geçersizliğinin tamamen batılı kaynakların belgelerinden ortaya konulduğu araştırmanın sonuç bölümünde , şu görüşler yer alıyor: "Bu araştırmada, 1914 öncesi var olanlar ile 1 . Dünya Savaşı sonrasında mevcut Ermeniler'in sayılarının karşılaştırılması sonucunda, 1 ,5 milyon Ermeni'nin öldürüldüğü iddialarının tutarsızlığı ortaya çıkmıştır. Şurası unutulmamalıdır ki , 1 9 1 5'te Osmanlı Devleti bilhassa Doğu ve İç Anadolu'da yaşayan Ermeniler'i, bazı istisnalar hariç yine kendi topraklarından olan Suriye ve Kuzey Irak bölgesine sürmüştür. Bu sürgünde, hastalıktan ve göçün elverişsiz şartlarından bir miktar Ermeni kaybı olmuştur. Ancak bu kayıp, hiçbir zaman 1 .5 milyon Ermeni'nin ölümüyle neticelenmediği gibi yüz binlere de varmamıştır. Zira belgeler göstermektedir ki, Anadolu'nun tümünde ancak bu kadar Ermeni yaşamaktadır. Sürgün edilenlerin sayısı ise yaklaşık 500 bindir. Ayrıca, sürgün edilenlerin büyük çoğunluğu 191 8'den itibaren eski yerlerine geri dönmüştür. Bu arada önemli sayıda bir Ermeni nüfusu da başka ülkelere göç etmiştir. Bunlardan başka. gerek Rusya Ermenileri'nden gerekse Osmanlı Ermenileri'nden önemli bir m iktarı, askeri üniforma altında ölmüştür. Diğer uluslarda olduğu gibi bir kısmı da grip, kolera ve tifüs gibi hastalıklardan kaybedilmiştir. Bütün bunlar toplandığında, Ermeniler'in, planlı olarak imha edilmek gibi · bir harekete uğramadığı ortaya çıkmaktadır." "TEHC İR KUSURSUZ DEG İ LD İ" 1 . Dünya Savaşı gibi bütün dünyada acıların yaşandığı bir dönemde, tehcirin "kusursuz" olmadığı vurgulanan araştırmada, nakilde çekilen sıkıntı , yeterince yiyecek bulunamaması, eşkıya gruplarının kontrol edilememesi, bulaşıcı hastalıklarla mücadelede yetersiz kalınması, bir kısım devlet görevlilerinin suiistimalleri gibi sebeplerin , Ermeniler'in acılarla dolu bir dönem yaşamalarına yol açtığı ifade edildi . Buna karşılık, Ermeni tehcirinin, "Osmanlı toplumunda kendi halinde yaşayan bir topluluğa karşı alınmış bir karar" olarak da değerlendirilmemesi gerektiği vurgulanan araştırmada, "Yani Ermeniler bu konuda tümüyle masum değildir" denildi.

249


A l i Rıza Bavzan Araştırmada, Ermeniler'in, Osmanlı Devleti'ne karşı verdikleri mücadeleyi kazanmaları halinde Yunanistan, Sırbistan , Bulgaristan gibi bağımsız bir devlet kuracakları hatırlatıldı. 1915 yılındaki Ermeni olaylarının, "Batının Osmanlı politikalarının bir tezahürü" olduğunun ortaya çıktığı belirtilen araştırmada, şöyle denildi: "Maalesef, bu politika hem Müslümanlar hem de Ermeniler açısından büyük acılara yol açmış, her iki taraftan da önemli miktarda kayıplar meydana gelmiştir. En önemlisi, yüzyıllardır birlikte yaşayan iki ulus arasındaki bağlar koparılmış, suikastlere kadar giden husumet tohumları ekilmiştir. Görünen odur ki, batı, 1915'te yaptıklarını gizlemek için , o devirde başlattığı, fakat bugün kendisinin bile inanmadığı bir politikayı devam ettirmekte ısrarlı görünüyor."

14 Nisan 2005 Perşembe

--

1 3 : 57:00 ANADOLU AJANSI

YRD. DOÇ. DR. TUNCAY ÖGÜN: -"DOG U ANADOLU BÖLGES İ 'NDE ERMEN İ ZULM Ü NDEN KAÇARAK GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALAN MÜ SLÜMANLARIN SAYISI, TEHC İ R ED İ LEN ERMEN İ LER İN SAYISININ 3 KATINDAN FAZLA" VAN Doğu Anadolu Bölgesi'nde Ermeni zulmünden kaçmak için göç etmek zorunda kalan Müslümanların sayısının, tehcir edilen Ermenilerin sayısının 3 katından fazla olduğu bildirildi. Yüzüncü Yıl Ü niversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd . Doç. Dr. Tuncay Öğün, A.A muhabirine yaptığı açıklamada, Ermenilerin, 1915 yılının baharında, İttihat Terakki Hükümeti'nin aldığı bir karar gereğince cepheden uzak bölgelere tehcir edildiğini ifade ederek, Osmanlı arşiv belgeleri · üzerinde yapılan son araştırmalar sonucunda, çoğunluğu Doğu Anadolu'dan olmak üzere toplam 438 bin 758 Ermeni'nin bu şekilde tehcir edildiğinin ortaya konduğunu bildirdi. Ermeni tehcirinin üzerinden 1 yıl geçmeden başlayan Müslüman göçüne işaret eden Öğün , "Rus güçlerinin desteğini alan Ermeni çetelerinin zulmünden kurtulmak için , Doğu Anadolu Bölgesi'nden, resmi kayıtlara göre 825 bin 99 1 , resmi olmayan kayıtlara göre de 1 .5 milyon kişi, diğer illere göç etti. Bu göç, Ermeni çetelerinin Müslümanlara karşı iyice yoğunlaştırdıkları saldırılar üzerine -

250


M i syonerin Soykırım Oyunu

başlamıştı" dedi. Bu göçün , birtakım çevrelerce sık sık gündeme getirilen "Ermeni tehciri" ve "soykırım" tartışmalarının gölgesinde kalarak unutulmaya terk edildiğine dikkati çeken Öğün , bu göçe katılanların sayısının, tehcir edilen Ermenilerin sayısının 3 katından fazla olduğunu, buna rağmen haklarında yazılmış cilt cilt kitap ve makaleler bulunmadığını, bütçesi milyon dolarlarla ifade edilen filmlere konu olmadıklarını vurguladı. -"G ÖÇ EDENLERDEN 700 BİN İ . SEFALET SONUCU ÖLD Ü"­ Tuncay Öğün, mültecilerin göç yollarında da saldırılara uğramaktan kurtulamadığını, uçsuz bucaksız dağları, vadileri, zor şartlar altında genellikle yaya olarak geçtiklerini ifade etti. Öğün, gittikleri yerlerde yardıma muhtaç şekilde yaşamaya başlayan halka. hükümetin yardım edecek durumu bulunmadığını, bu nedenle kendi kaderlerine terk edildiğini vurgulayarak, şöyle konuştu: "Bu kişilerin yiyecek ihtiyaçlarını sağlamak konusunda başarısız olan hükümet, mesken temini konusunda da maalesef başarılı olamadı. Mültecilerin bir kısmı, sağlık kurallarına aykırı şekilde, cami, medrese gibi yerlerde iskan edildi. Bunlar arasında ölüm oranı giderek yükseldi . Göç edenlerin yüzd� 40'ından fazlası, yani 700 bin kişi, gittikleri yerlerde açlık ve sefalet yüzünden öldü." (R İ N-YŞ-FUN)

28 Nisan 2005 Perşembe

--

1 2 :25:00 ANADOLU AJANSI

ABD'deki yeni-muhafazakarların etkili düşünce dergisi Commentary, 1 9 1 5 olaylarının bir 'soykırım' olmadığını savunan bir makale yayınladı. Makalenin yazarı Guenter Lewy, Osmanlı hükümetinin Ermenileri yok etmek gibi bir hedefi olmadığını , yaşamını yitiren yüz binlerin zorlu savaş koşullarına kurban gittiğini anlatıyor. www.commentarymagazine .com/SummariesN 1 2015P49- 1 .htm

25 1


Ali Rıza Bavzan

Guenter Lewy, The Armenian Massacres in Ottoman Turkey: A Genocide (Osmanlı Türkiyesi'nde Ermeni Katliamları : Tartışılan Bir Soykırım) Utah Üniversitesi Yayınları, Commentary'deki makale , bu kitabın küçük bir özeti niteliğinde .

Disputed

ERMEN İ MESELES İ 'NDE YENİ TARTIŞMA KONUSU lrfan Paıa:tı

Tlırklyr"de Ermeııı Kldını.m ve Çocukları -..ı..ı ( 915-1923)

o�. İt:ıı J.hİHI l llır!n1 ,\fn,ır

w

Konuyla ilgili ilki akademik diğer ikisi anı tarzında iki çalışma

Erhan Başyurt, Ermeni Evlatlıklar

İÇİM İZDEKİ KR İ PTO ERMENİ LER 1 9 1 5 yılında uygulanan tehcir nedeniyle zorunlu göçten kurtulmak için kimliklerini gizleyerek sözde Müslüman gözüken 'kripto Ermeniler'in torunları şimdi gerçek kimliklerine dönüyor. HABER MERKEZİ

252


Misyonerin Soykırım Oyunu Osmanlı Devleti tarafından 1915 yılında uygulanan tehcir nedeniyle zorunlu göçten kurtu lmak için sözde Müslüman olarak din değiştiren ya da bazı ailelere evlatlık olarak verilen Ermenilerin bu 'gizli kimlik' altında varlıklarını uzun yıllardır gizlemeyi başardıkları ifade edildi . Türkiye'de halen Türk veya Kürt gibi yaşayan 30-40 bin 'kripto Ermeni'nin bulunduğu iddia ediliyor. Ermeniler hakkında araştırmalarıyla tanınan Prof. Dr. Salim Cöhçe'ye242 göre , 'kripto Ermeniler' Müslüman görünüp Gregoryan geleneklerini halen sürdürüyor. Cöhçe, bu insanların üzerinde son dönemlerde bazı çalışmaların yapıldığını belirterek, yakın gelecekte bunların Ermenilerin hayallerini gerçekleştirmek için kullanacaklarına dikkat çekiyor. Cöhçe, Malatya'da yaptıkları bir saha araştırmasında 3 bin 500'den fazla gizli Ermeni olduğunu tespit ettiklerini söylüyor. Aksiyon Dergisi'ne konuşan Cöhçe, bir başka ilginç veriye de Tunceli' de ulaşıldığını belirtiyor. 2 bin kişinin kendileri göçmedikleri halde nüfus kütüklerinin Aydın'a alındığını; iki yıl sonra bu kütüklerin din hanesinin 'Hıristiyan' iken 'Müslüman' haline dönüştürüldüğünü ve tekrar Tunceli'ye alındığını vurguluyor. Cöhçe , tehcir sonrası mühtedi rakamının ise 1 00 bin civarında olduğunu belirtiyor.

40 bin gizli ermeni var Almanya'ya siyasi ilticq, ıçın başvuran Ermeni asıllı Türklerin mahkemelerinde 'bilirkişi' olarak yer alan Dr. Tessa Hofmann tarafından 2002 yılında gerçekleştirilen "Armenians in Turkey Today' başlıklı çalışmaya göre , Türkiye' de '40 bin gizli Ermeni' bulunuyor. Ancak geçmiş dönemlerde ihtida ederek sözde Müslüman olan Ermenilerin bazı istisnalar haricinde şimdi asıl kimliklerine dönüş içerisinde oldukları, din değiştirme oranlarında net olarak görülüyor. 191 6-2004 yılları arasında Türkiye'de 2 bin 630 kişi din değiştirirken, bunların 2 bin 1 72'si eski dinlerine dönenlerden oluşuyor. 1340 kişiyle asıllarına dönenlerin yüzde 60'tan fazlasını da Ermeniler oluşturmakta . Din değiştirenler büyük oranda, İstanbul. Diyarbakır, Adıyaman, Batman, Sivas, Tunceli, Malatya, Elazığ, Kayseri, Mersin ve Mardin gibi değişik illere kayıtlılar.

2'1 2

Türk Ocakları Merkez Heyetinin Aylık Yayın Organı olan Türk Yurdu Dergisi'nin Hakem kurulu'nda yer alıyor.

253


Ali Rıza Bayzan Prof. Dr. Salim Cöhçe, Malatya'da 1 995 sonrasında Gizli ve Mühtedi Ermeniler üzerinde faaliyetlerin arttığını, 2003 yılında isimleri Müslüman 1 20 kadar Ermeni asıllının Çavuşoğlu'ndaki kilisenin yeniden açılması için dilekçe verdiğini anlatıyor. Cöhçe, Ermeni asıllı vatandaşlar üzerinden , tapu kayıtlarına ve eski mal varlıklarına ulaşmak için de el altından girişimler yürütüldüğünü vurguluyor. Cöhçe , Malatya'da yaptıkları çalışmalar sırasında, MHP İl Başkanlığı görevini üstlenmiş 'mühtediler' tespit ettiklerini de ileri sürüyor.

"Şehir terörü" Amaçh kullanılabilir Cöhçe, mühtediler arasında, gerçekten Müslüman olup buna göre yaşayanların da olduğuna işaret ederek, " Kripto yani 'gizli' Ermeniler ise, sadece kimlikte Müslüman görünenler. Bugüne kadar tehdit görülmediklerinden , devlet tarafından takip edilmemişler. Bir de nüfus kütükleriyle oynamışlar. Bu sebeple, gerçek sayılarının tespit edilmesi çok zor" diyor. Kripto Ermenilerin tehlike oluşturacağına inandığını vurgulayan Cöhçe, özellikle son yıllarda bunlara yönelik Ermeni gruplar tarafından yapılan çalışmaları örnek gösteriyor. Cöhçe, " Kimlikleri hatırlatılmaya çalışılıyor. Para yardımında bulunuluyor. Ben , ASALA sonrası PKK'nın çıkması gibi, PKK sonrası bu insanların Türkiye içinde 'şehir terörü' amaçlı kullanılacağını düşünüyorum . Böyle bir oluşum , 2010'a kadar teşekkül ettirilebilir. Yine, Ermeni kimlikleri bilinçli şekilde hatırlatılarak, bu insanların yarın Türkiye'nin onune toprak, tazminat talebiyle çıkacaklarına inanıyorum" görüşünü savunuyor.

PKK ile yakan temas sürüyor Cöhçe, kripto Ermeniler ve PKK arasındaki yakın temasa dikkat çekerek, şunları söylüyor: "ASALA'nın finansörü Gulbenkyan Vakfı' nda 1980'de bir toplantı yapıldı . PKK'nın, bölgede Türkiye'nin otoritesini zayıflatması ve nüfusu azaltması için 'maşa' örgüt olarak kullanılması kararlaştırıldı . PKK' nın, Avrupa ve ABD'de başlangıçta iyi bir lobi oluşturabilmesi ve destek alması da bu çevrelerin yardımıyla oldu. PKK içerisinde, Ermeni kökenli elemanların varlığı ve hatta birçoğunun öldürülmesi de bunu doğruluyor. Yine, PKK kurucuları ve halen yöneticileri arasında da 'Türkler' olması düşündürücü ." 28 . 1 2.2005 Milli Gazete

254


M i syonerin Soykırım Oyunu SON SÖZ YERİNE United Press lntemational (UPI) tarafından yayımlanan bir haber Türkiye'de Ermeni, Rum ve Süryani kökenli olduğuna inandırılan insanlara yönelik olarak Misyoner Örgütler tarafından özel bir Hıristiyanlaştırma programının yürütüldüğünün ipuçlarını vermektedir: Mııny Turks Become Chrlstıııns

Unııed Press ınıernahonal ısıanbul. Jan 23--(UPI) Sorne 35 .000 Tur�s conveıted from ısıam ıo Chrıstıanııy

last \N?af.wıth ml)sl ıoınıng evangelıcal congregatıons nıe newspaper. "Mılh"1." rı:-�·orts ıt tru�. rtııs wouk1 amol.Klt to a mass movement. considenng Ctınshans maı.e up ont-{ ı) 2 per<ent of Tur�ey's 68 mıl�on poputaııon "Thıs is news to me." saıd tM Rev Hoıger Nollmann. the German Proıe stant pastor in ısıanbul

However. llısan Ozbek. presı denı of ıhe Council of lndependenı Preoıestant congregalıons. saıd more and more Turl<s were tumıng ıoward Chnsbanııv. "However. gıven llıe lslamic envıronment ı n wt.ch we lıve. most Turl<s comıng ıo our ı:ongrı.?9atıons do not v.. sh ıo mal<� wav�s ··

The German prolestant news seMce idea reported most ı:onvens are

descend 8nls of Ontıodox Chrisııans wtıo osıensıb� tıecame Muslıms to avoıd t.ı;ıng kılled ın Turl<ey·s 1 9 14-22 genocıde of ııs Armerııan mınonıy

UPI 2004

Haberin ayrmhları şöyle: Türkiye 'nin AB 'ye katılma teşebbüsüne dair diplomatik, siyasi ve dini mücadele yeni gizemli bir sürece girdi. Türk gazetesi Milliyet geçtiğimiz yıl 35 bin Müslümanın Hıristiyanlığı benimsediğini yazdı. Bunların çoğunun evanjelik cemaatlere katıldığı belirtiliyor. Eğer doğruysa, Türkiye 'nin 68 milyonluk nüfusunun sadece yüzde 0.2 sinin Hıristiyan Rum, Ermeni ve Süryani, Katolik ve Protestan veya Musevi cemaatlerinden oluştuğu dikkate alındığında b u önemli bir kitle hareketine çevrilmektedir. Diğer Türkler ise, çoğu Sünni olmak üzere Müslümanlardır. Türkiye 'de Hıristiyanların sayısının yavaş fakat istikrarlı bir biçimde arttığı "din gözlemcilerinin uzlaştığı bir konudur; aynı gözlemciler Milliyet 'in rakamını önemli ölçüde abartılmış buluyor. Rev. Holger Nollmann Cuma günü UPI ye "Böyle bir rakamı ilk kez duyuyorum. " Dedi. İstanbu/'da Almanca konuşan Protestan

255


Ali Rıza Bayzan

Cemaatin papazı olan Nollmann, deuamla "Türkiye 'deki euanjeliklerin sayısının 2 binden fazla olmadığın ı " dile getirdi. Brükse/'deki Aurupa Katolik papazlarının konferansında İslam Uzmanı olan Rev. Hans Voecking de aynı fikirde olduğunu beyan etti. Voecking "Türkiye'de toplu din değiştirmeler konusunda herhangi bir bilgimiz yok. " Dedi. Türkiye'deki Bağımsız Protestan Konseyi Başkanı İhsan Özbek, ihtiyatlı olunması gerektiğini belirtti.

Özbek, Alman Protestan Haber Seruisi iDEA 'ya, çok sayıda Türk 'ün Hıristiyanlığı benimsediğini, fakat kesin rakam söylemenin . güç olduğunu söyledi. Özbek, şunları söyledi: "Yaşadığımı İslami ortam hesaba katıldığında toplantılarımıza (ayinlerimize) katılan çoğu Türk kendini belli etmek

Nollmann, İslami çevrelerin Milliyet 'in haberini Türkiye'nin AB üyeliği çabasına karşı "taciz ateşi " olarak kullanab ileceklerini söylüyor. Nullmann, "Bu uyarı gibi kokuyor: Bakın, Türkiye AB 'ye üye olursa, olacaklar budur.

Fakat bu hikaye burada bitmez gorunuyor. IDEA 'nın bildirdiğine göre, Hıristlyanlığı seçenlerin çoğu Türkiye'de 1 91 4-1 922 arasında Ermeni azınlığa karşı gerçekleştirilen soykırımda öldürülmekten kurtulmak için "görünürde Müslüman " olan Ortodoks Hıristiyanların torunlarıymış gibi gorunuyor. Öyle görünüyor ki, Çoğu Rum ve diğer Hırlstlyanlar onları takip etmiş. ( . . .)" Türkiye'de Hıristiyanlaştrrılan insanların çoğunun kökenlerinde zaten H ıristiyanlık olduğu düşüncesiyle avunanlar komplonun dehşetini görme şansına sahip değildir. Haberde de vurgulandığı üzere bu hikaye

burada bitmez görünüyor.

256



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.