Baymirza Hayit - Sovyetlerde Türklüğün ve İslam'ın Bazı Meseleleri

Page 1


ESKİ SOVYETLER BİRLİGİ'NDEKİ TURKLUGUN VE ISLAMIN BAZI MESELELERİ ••

••

.__,

••

A



ESKİ SOVYETLER BİRLİGİ'NDEKİ TURKLUGUN VE ISLAMIN BAZI MESELELERİ ••

••

'-"'

••

A

Dr. Baymirza HA YİT

TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI VAKFl İstanbul - 2000


Bu Eser, Bakanlar Kurulu'nun·20.7.1980 tarih ve 8/1307 sayılı Kararıyla, kamu yararına hizmet verdiği kabul edilerek, Vergi muafiyeti tanınmış olan, TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI VAKFl'nın Yayınıdır. Her hakkı, mahfuzdur. TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI V AKFl'nın Müsaadesi olmaksızın tamamen, kısmen veya herhangi bir değişiklik yapılarak, iktibas edilemez.

Genişletilmiş İkinci Baskı

Haberleşme:

Türk Dünyası Araştırmaları Yaktı P.K. 94 Aksaray/ İSTANBUL Tel:5111006/5111833

ISBN: 975-498 14 9-3 Milli Yayın No: 98-3 4-Y-0147-202


Sunuş

Sevgili Okuyucular, Özellikle son yüzyıl içerisinde Türk Dünyasında çok büyük boyutta değişimler yaşanmıştır. Yaşanan bu değişimler Ti.irk milletinin bağrında derin yaralar açmıştır. Di.işman istilası, istiklıili yitirme, öli.imler, zuli.im­ ler, sürgünler, memleketi terk etmek zorunda kalmalar.,. Düşman baltasının en keskininden Türk aydınları ve devlet adamları nasibini almışlardır. Çi.inkü emperyalist düşman; aydınsız, lidersiz kalan toplumun sürü haline dönüşeceğini biliyordu. Memleketini terketmek zorunda bırakılan Türk aydınlarının önde ge­ lenlerinden biri de, 40 yıl bu hasreti yaşamış, hala da yaşamaya mahkum olan değerli bilim adamı Özbekistanlı Dr. Baymirza Hayit'tir. Dr. Baymirza Hayit, memleket hasretiyle yaşadığı dış ülkelerde hiçbir zaman yurdunun, milletinin istiklale kavuşması i.imidini yitirmemiş, yap­ tığı araştırmalar, incelemeler sonucu o.. aya koyduğu makaleler, eserler; verdiği konferanslar, katıldığı toplantılarda sunduğu bildirilerle, hayatının onlarca yılını Türk milletinin, özellikle Sovyet egemenliğindeki kardeşle­ rimizin meselelerini dile get�rmek için harcamıştır. Daha önce de, Vakfımızca yayınlanan eser, yoğun talep üzerine ilaveli olarak tekrar sizlerin istifadesine sunulmaktadır. Eser tamamen yazar tarafından düzenlenmiş olup hiçbir şekilde mü­ dahale edilmemiş, yalnızca Vakfımızca, Özbekistan Türkçe'sinin Ti.irkiye Ti.irkçe'sine bazı yönleriyle benzemeyen mantığını düzeltilmeye çalışıl­ mıştır. Eserdeki makaleler ve bildiriler de Eski Sovyetler Birliği'nde, Rus ha­ kimiyetinde yaşayan Ti.irklerin geçen yüzyılda yaşadığı zulümle ilgili çok değerli bilgi ve belgelere ulaşacaksınız. Bu değerli eser, Ti.irklüğiin her sahasında bilimsel araştırma yapanlara ışık tutacaktır. Bu vesileyle saygıdeğer bilim adamımız Dr. Baymirza Hayit'e ve ese­ rin baskıya hazırlanmasında büyük emeği geçen Metin Köse'ye ve dizgi elemanlarımıza şükranlarımı sunarım. Saygılarımla Prof. Dr. Turan Yazgan



KİTABIN İ KİNCİ BASKISINA GİRİŞ

Sovyetler Birliği'ndeki Türklüğün ve İslam ' ın Bazı Meseleleri ad lı kitabın 1 . baskısı 1 987'de yayınlanmıştı. Zikred i len esere 1 976- 1 986 yıl ları arasında Türki­ ye' n in çeşitli dergi ve gazeteferinde yayınlanan makalelerin çoğu alınmıştı. Bu kita­ bın yayın lanmasından sonra 13 yıl geçti. ( 1 987-2000) Sovyetler B irliği'ndeki Türk­ M üslümanlar 1 99 1 ' in sonunda dünyanın siyasi hayat sahnesinde görünmeye başla­ dılar. l 987'den itibaren Türk dilinde yeni makalelerim yay ınlandı. Sovyetler Birli­ ği 'ndeki devletlerin yen i devre girişleri, yani bağımsızl ık hayatına girmeleri l 987 'de yayınlanan kitaba yeni makaleleri i lave etmek zaruretini ortaya ç ı kard ı. Sovyetler B i rl iği deni len, gerçekte Sovyet-Rusya imparatorluğu o lan dev let mekan izmasına 1 99 1 'in sonunda son veri ldi. Sovyet Sosyal ist Cumhuriyetleri perdesi altında Sovyet Rusya tarafından idare edilen Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan 1 99 1 ' in sonunda kendi ba­ ğımsız devletlerini i lan ettiler. Böylece bu TUrk ve Müsl üman halkları bağımsız devlet k i m l iği i le dünya devletlerin arasına katıldı lar. Buna paralel olarak Sovyct­ ler B irl iği'ndeki Türk lerin ve İ s lam'ın yeni devir tarih i başladı. Sovyet ler B irl iği döneminde R usya-Sovyet Sosyal ist Federal Cumhuriyeti dairesinde bulunan özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri (mesela Tatar, Başkurt, Saha, Hakas, Tuva, Da­ ğıstan gibi ler). Bugünkü Rusya federasyonunda muhtar cumhuriyetler olarak, gen işletilen muhtariyet hukuk larına sah ip oldular. Lakin bağımsız devletler huku­ kunu kazanamadılar. Eski Sovyetler Birl iği 'ndeki Türk ve Müslüman ların bağımsız devletlerinin tarihi bugüne kadar yazılmadı. Ben de bağımsız devletler tarihini yazamadım. Bugünkü Rusya'da, Rusya hakim iyetinden kurtulan doğu Avrupa devletlerinde ve dış ü l keler­ de Sovyetler B irl iği ' ne son verilmesi mese lelerini tah l i l eden bir çok kitap ve makale yayın landı. Lakin "Sovyetler B irliği'ndeki gayri Rus halklar nasıl olup da ' kansız inkılap' yo luyla bağımsızlıklarını kazanabildi ler?" sorusuna cevap veren temel e­ serler yazılmadı. Sovyetler B irl iği'ndeki mazlum Türkler yabancı hakim iyetten ve dehşet l i ko­ münizm-Sovyetizm rej im inin bıraktığı tesirlerden kurtu lamad ı lar. Yeni bağımsız Türk devletlerinin ayd ınları, halklarının komünizm dönemindeki yaşantıs ını tasvir eden eserler yaratamadılar. Eski Sovyetler B irliği'ndeki Rus ve Türk olmayan halkların aydınları, halklarının komUn ist rej im zamanındaki hayatının tari hini devam lı olarak yazmakta ve yayınlamaktalar. Bağımsız Türk M üslüman devletle­ rindeki aydınlar i se kendi halklarının yakın geçmişini belgelerle yazıp ortaya ko­ yamadılar. Belki bunun sebepleri olabi lir. N için böyle? Esaret devri nin korkusu mu var? G eçmişlerini kaynaklarla tasv ir etmeye utanıyorlar mı? Dev letlerin bazı l iderleri be lki geçmişte iştirak etti kleri Sovyet hakaret ve hıyanetlerin i tekrar işit­ mek istem iyorlar mı? Aydınlar hala Ruslardan korkmaktalar m ı? Bunun gibi so­ rulara cevap aramak ve gerçekleri göstermek belki yeni yüzyılımızın yeni nes i l le­ rine nas i p olacaktır.


Türklerin geleceği, onların geçmişini sistemli öğrenmek ve öğretmek ile bağlan­ t ı l ıd ır. Geçmiş i öğrenmek geçmişteki hata ve faciaları tekrarlamamak için mühimdir. Bu eserin gen işleti len i kinci baskısı, eski Sovyetler B irliği' ndeki ( l 992' den beri Bağımsız Devletler Topluluğu demekteler.)Türklüğün ve İ slam ' ın bazı meselelerini öğrenmeye yardımcı olabilir. Bu eserin aynı zamanda eski Sovyetler B i rl iğ i ' ndeki Türklerin Türkistan' la ilgili araştırmalarına yardımcı olabi leceğini düşündük. Son zamanlarda Türkiye'de "Türkiye Avrupa ile Orta Asya (Türkistan demeye cüret edemiyorlar) arasında köprü rolünü oynayacak" diye iyi bir n iyet ve gaye orta­ ya ç ıktı. Türkiye ' nin Türk Dünyası ile Avrupa ve Amerika arasında köprü olmak için son derece geniş imkanları vardır. Lakin Türkiye de böyle bir köprü kuruldu mu? sorusuyla karşı karşıyayız. Maalesef köprü kurulamadı. Türkiye Sovyetler Birliği' ndeki Türklüğün bütün öze l l iklerin i öğrenemedi. Kendisini de bağımsız Türk devletlerindeki insan lara öğretemedi . TBMM d ış işleri komisyon başkanı sayın Kamuran İ nan. 16 Ekim 1 999 saat 20'de Kanal 7'de "Türkiye'nin Avrasya konsepsiyonu yok; Sovyetler Birl iği ' nden sonra görUldU ki Türkiye Orta Asya'yı (Türkistan' ı) öğrenemem iştir." diye beyanatta bulunmuştur. Bu açı klama haki kati göstermiyor mu? Türkiye'nin Avrupa i le Türkistan arasında köprü olmak niyeti ve gayesi gayet doğru ve her yönden faydal ıd ır. Böyle çok öneml i bir gayeyi realize etmek mümkündür. B unun için önce bu gayenin temelini atmak gerekir. B u temel ise Eski Sovyetler B irliği 'ndeki Türklüğün, umumiyetle Türkistan ' ı n özel, i l m i bir şeki lde araştırılmasından ibarettir. Eserimin birinci baskısında (s. 7) eserden faydalanmak için bir i lave yayı n lan­ m ıştı. Bunun göz önünde tutulmasını rica edeceğim. Eserin i kinci baskısına Doğu Türkistan meselesinde yazılan makalemi de koydum. Bu Türk ülkesinin Sovyetler Birliği d ışında olduğu gerçektir. Lakin onun Türkistan' ı n bir parçası olduğunu da unutmad ık. Bu eseri, genişleti lmiş şekilde yayın lamak lütfunda bulunan Türk Dünyası Araş­ tırmaları Vakfı ' na, ayrıca onun başkanı muhterem Prof. Dr. Turan Yazgan Beye kitabın yayın lanmasın d emeği geçen hanım lara ve beylere şükranlarım ı sunmaya bir borç bi l irim. Kitabın okuyucularından, eseri e leştirici bir bakış açısıyla okumaların ı rica ede­ ceğim. Okuyucularımızın tenkidi fikirleri, eserin gelecekte daha manalı şeki lde yayın lanmasına hizmette bulunacaktır. ....

Saygılarımla Dr.

Baymirza Hayit


KİTABIN BİRİNCİ BASKISINA GİRİŞ Türkiye'de, Sovyetler Birliği 'ndeki Türklüğün, onun özell ikle Türkistan'daki du­ rumunu ve İslam ' ı öğretmeyi konu alan eserler azdır. Buna rağmen, bu meseleleri öğrenmek isteyen lerin sayısı çoktur. Sovyetler B irliği, Batı Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nin ilmi araştırmacıları veya haberleşme adamları, Sovyetler B irliği ' ndeki Türklük ve İslam meselelerinde, kendi düşünce ve kanaatleri aynı zamanda anlayışlarına paralel olarak sistemli haberler vermekte ve eserler yayın la­ maktadır. Maalesef. böyle bir i lmi araştırma Türkiye'de yok denebilecek kadar azdır. Türkiye'deki ilmi encümenlerde ve yazılarım ızda, Türklüğün ve İslam ' ın Sovyet­ ler Birl iği 'ndeki bazı mese lelerinin i lmi araştırmalarının geri kalmış bir i l im dalı oldu­ ğunu, bu araştırmalarm, gelecek için de mühim olacağı hakkında fikirler bi ldirmiştik ve ricalarda bulunmuştuk. Sezmeliyiz ve kati olarak inanmalıyız ki, Tü rkiye ve Dünya Türklüğünün mevcudiyetini koruma yolları, Türkler'in, Türkler tarafın­ dan iyi öğrenilmesi, onların birbirleri ile kültür bağlantılarını, dostluk duygula­ rını yaşatmak ve mazlum Türklerin milli benliklerini desteklemekten ibarettir. Anlamalıyız ki, Türklük ve isıam spekülasyon malı değildir. Türkiye Cumhuriye­ ti'nin muhterem devlet başkanı Kenan Evren, Bursa'da lütfettikleri bir konuşmaların­ da, "Türkiye Türk dünyasının son kalesidir" demişlerdi. Bundan daha mühim bir ifadeyi anlamayan hiçbir Türk, dünyada olmadığı gibi, belki dünyamızm bazı insafl ı adamları da bunun manasını anladı lar. Diyebiliriz ki, aramızda böyle milhim bir ifade­ yi anlamayanlar da var olabil irler Son kalenin bazı sahipleri "kale iklimini" öğrendi­ ler de, kalenin içinden ses çıkarmakta zayıftırlar. Onlar kalenin iç tamiri ile meşgül­ diirler. Ama, kalenin dış duvarlarını da tamir etmekle kalenin hareket merkezi olabile­ ceğin i unutmuş durumdadırlar. Aslında bu kale, karanlık gecelerde yıldızsız kalan, hürriyet arayan Türkler'e ışık vermeli ve bir meşale olmalıydı. Türkiye'de Sovyetler Birliği'ndeki Türkler ve Müslümanların meseleleri hakkında yayınlanan tercüme eserleri bulabil iyorlar. Burada onların ilmi seviyesi ve düşünceleri­ nin ölçüsünden bahsetmeyi gerekl i görmüyoruz. Fakat, kaydetmeliyiz ki, bize, bazen Sovyetler Birliği' ndeki Türklük ve İslam hakkında bizim kültür ve ruhi hayatımızdan uzakta bulunan eserler ve makalelerin tercümeleri yayınlanarak, "buyurun, size Sovyet­ ler Birl iği'ndeki Tilrklük ve İslam ' ın durumu hakkında da eser verdik" denmektedir. Ciddiyetle demeliyiz ki, lütfen Türkler eliyle ve bazen de bir meslektaşım ızın düşünceleri doğrultusunda Türklüğümüzü "acayip hanenin bir manza rası" haline getirmeyiniz! Bizim, Türkliik hayatımızı devam ettirmek yolundaki dertlerimiz bize yeterlidir! Lütfen, kim olursanız olun bizim kendimiz tarafından öğrenilme­ mize engel olmayınız. Yabancı meslektaşlarımızdan bir şeyler öğrenmeye her za­ man hazırız. Ama, onların fikirlerini hazmetmeye, kültürüm üze hizmet ettirmeye ve tenkidi gözle görmeye de açık olmalıyız! Şunu kaydetmek arzusundayım ki, Türk bilim adamalarını, ilmi çalışma hususunda yabancı ilim adamları karşısında aşağı duruma getirmeyiniz. Türk ilim adamları, dünya ilim sahnesinde görü nme ve


tesir etme kabiiiyetindedirler. Fakat onlara imkan vermeliyiz! Türkiye'mizde iş bozanların tesiri var. İ ş yapanlar ile iş bozanlar arasında bir mücadele var. Eğer iş bozanlardan kurtulmazsak, o zaman, tekamülümüz de soysuzluk esareti altında kalacak­ tır. Türkiye' n in etrafını kendi düşünce ve fikrimize göre öğrenmek niyetinde olan hürmetli hemşirelerimiz ve bey leri m iz "makalelerinizden fotokopi ler gönderiniz" d iye ricalarda bulundular. Fakat, onların ricaların ı icra etmeye imkan bulamad ı k. Bu arada, m uhacirl iğin hayat şartlarını da hesaba katmak gerek ir. Sovyetler Birliği'ndeki Türklük ve İslam'ı öğrenmek arzusunda olup, bize ilham veren arkadaşlarımıza kiiçük bir hizmette bulunmak niyetiyle, son zamanlarda yayınlanan Türkçe makalelerimizi bir araya toplayarak, kitap halinde onlara takdim etmek kararını verdik. Türkiye'de yayınlanan makale ve risalelerimin büyük kısmını "Türk Dünyası'nda Rus Emperyalizminin İ zleri" ismi ile (1. Baskısı 20.000 nüsha; ikinci baskısı 60.000 n üsha) yayınladıktan sonra öğrendik ki, Türk okuyucularının böyle meselelerle alakaları çok samimidir. Bu durum bize elinizdeki kitabı yayınlama cesaretini verdi. Bu kitap, Tü rklüğü ve M üslümanlığı seven okuyucula rımı n taleplerin i bi­ raz da olsa karşılayabilirse ve onların bilgi sah ibi olmala rı için bir vasıta olabi­ lirse, o za man kendi vazifesini icra etm iş olacaktır. Okuyucuları m ızdan, bu kitapta ortaya koyduğum fikirler ha kkındaki tartışma ve serbest fikirlerini bildirmelerini ve ilim ada mlarının tenkitlerini memnu niyetle bekleyeceğim, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı ' ndan, Vakıf Başkanı Sayın Prof. Dr. Turan Yazgan beyefendiden, bu kitabı yayın lamak him metinde bulundukları için şükranla­ rıın ı kabul etmelerini rica edeceğim. Ayrıca, bu eserin hazırlanmasında sam i m i l i k ve sabır isteyen tekn ik h izmetlerde bulunan bütün arkadaşlarıma teşekkür ederim. Saygılarımla Dr. Baymirza Hayit İ lave: 1 - Dipnotlarda müellifin veya konunun ism inden sonra parantez içinde yazı lan sayı i l k olarak eserin bütün adının geçtiği dipnotu bildiren bir işarettir. 2 - Gösterilen kaynakların adlarını asıl dil inden Türkçe'ye tercüme etmedik. Çünkü, kaynakları araştırmak isteyenler, not edilen eserin dilini bil irler. 3- Türkiye'de son zamanlarda Türkistan hakkında yazılan eserlerin bibliyografyası, A. Şekür TURAN tarafından "Türkistan Bibliyografyası" ismiyle (22 1 eser ve makale, 95 s. Ankara, 1 979) yayınlanmıştır. 4- Sovyetler Birl iği ' ndeki Türklük ve İslam hakkında Batı dünyasında ve İslam şarkında son zamanlarda yayınlanan eserler çok olduğu için bunların bibliyografya­ sının ayrıca hazırlanması mühim bir ilmi vazifedir. (Böyle bir eser "Tiirkiye Dışın­ daki Türkler Bibliyografyası" ad ıyla TC Başbakan lık Devlet Arşivleri Genel Mü­ dürlüğü tarafından 1 992 y ı l ında Ankara'da yayın lanm ıştır. YN. 5 - Doğu Türkistan ve Güney Türkistan (Afganistan Türkistan ' ı)'daki şartlar. Sovyetler Birliği 'ndeki Türklere nazaran fark lı olduğu için, onlar hakkında da genel durumu bildiren bir eser ayrıca yayınlanmalıdır. 6- Baş l ıkların yanında gösteri len * (yıldız) işareti bu makaleyi i lk defa yay ınla­ yan kaynağı (gazete, dergi, konferanslar) bild irmektedir.


İÇİNDEKİLER

Kitab'ın 2-nci Baskısına Giriş

7

Kitab'ın J-nci Baskısına Giriş

9 1. BÖLÜM

UMUM TÜRKLÜGÜNBAZI MESELELERİ

Bazı Sovyet Kaynaklarının Atatürk Hakkındaki Düşünceleri

J3

Türk Kültürünün Rus Kültürü Üzerindeki Tesirleri

23

S ibirya'daki TUrk Kültürünü Araştırma Meselesinde Bazı M ü lahazalar

26

Yakut (Saka) Türkleri

34

Türk Dünyasının Bazı iktisadi Meseleleri

44

Sovyetler B irliği 'nde Rus Şovenizmi ile Esir M i lletlerin M i l liyetç i l iği Arasındaki M ücadele

58

Sovyetler Birliği'ndeki Türklüğün ve İslam'ın Bugünkü Durumu

67

Yeni Bağımsız Türk Devletlerinde Komünizm Kal ıntılarından Kurtu lma Meseleleri

75

Yeni Türk-İ slam Cumhuriyetlerinin Bazı Problemleri

80

Umum-Türk Kültürü Araştırmalarının Zamanımızdaki Bazı Mühim Görevleri

95

Sovyet Koloni Siyasetinin Bir Örneği Olmak Üzere Türkistan

98

il.BÖLÜM TÜRKLÜGÜN TÜRKİSTAN ÖRNEGİNDE GÖRÜLEN BAZI MESELELERİ

Türkistan'da Ceditç i l ik ve Sonu

J 13

Bugünkü Türkistan ' ın Siyasi ve Sosyal Manzarası

119

Esir M i l letler Haftası ve Türkistan

135

Sovyetler B irliği ve Hür Dünya Açısından Türkistan'ın Stratej ik Önemi

138


Türkistan ' ı n Kazakistan Bölgesinin Rusya'ya İ lhakı Meseleleri Üzerine Bazı Fikirler

143

Türkistan'daHasmacılık (Mi lli Mücadele) Tarih inin Ana Hatları

153

X X . Y üzyı lda Türkistan 'daki M illi ve Sovyet Devletlerin Karakteri

162

Türkistan' ın Bugünkü Bazı M i lli ve M i l letlerarası Meseleleri

175

Türkistan 'da Türkçülüğün Bazı Meseleleri

182

Türkistan

il.

Dünya Savaşı Y ı l l arında ( 1 93 9- 1 945)

187

Türkistan ' ı n Adı Üzerine

192

Türkistan 'da Cedit Edebiyatının Tesirli Vekili: Said Ahmed Hoca S iddiki

209

Emir Tem ir Hakkında Sovyet Mefkuresi ve Bunu Karşı Türkistanlı İ l im Adam larının Fikirleri

212

Esir Türkler Hakkında İ ki Sohbet

215

Rus ve Çin Pol itikasının Temeli, Türklerin İ mhasını Hedef A l m ıştır

215

Esir M i l letler Haftası ve Mazlum Türkler

219

Türkistan Gerçekleri

221

Türkistan ' ı n Bugünkü Meseleleri

23 1

Sovyetler; Türklerin Tarihini Bozmaya Çalışıyorlar

237

Modern Türkistan Tarihi Araştırmalarının Bugünkü Meseleleri

240

Bugünkü Türkistan ' ın Bazı Problemleri

251

Vatanım ızı Ziyaret Ettim

256

Türkistan'daki Etn ik Grupların Siyasi, Sosyal ve İ ktisadi Hayata Tesirleri

276

W i lhel m Bartold 'un "Türkistan Kü ltür H ayatı Tarihi" Adlı Eseri ve Onun Türk Kültürü Araştırmaları İçin Ehemm iyeti

280

Doğu Türkistan ' ın Türk Dünyasındaki Önemi

284

111.

BÖLÜM

E S K İ SOV Y ETLER B İ R L İ G İ N D E K İ İ S LA M I N BAZI M ES E L E LE R İ Sovyetler B irliğindeki İ slam Araştırmalarının Temayül leri

297

Sovyetler Birliği 'nin Müslüman Toplum larını İ sliim 'dan Uzaklaştırma Politikası

306

Afganistan İşgal Edi len Ü lke Teslim Olmayan M i llet

312

Türkistan Kadınlarının Yesevicilik An' anesi

321

Türkistan'daki Medreselerin İslam Türk Kültüründeki Rolü

323

Türkistan'da İslam ' ın Yakın Geçmişi ve Bugünkü Durumu

330


BAZI SOVYET KAYNAKLARININ �TATÜRK HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERi * Atatürk ve onun faaliyetleri i le meşgul olan Sovyetler B irl iği İ l i m ler Akademisi tarafından 1 95 9 'da yayın lanan "Türkiye Bibl iyografyası ( 1 9 1 7- 1 959 yıl ları)", Ata­ tllrk ve M i l li Kurtu luş Savaşı hakkında yazılan eser ve başka yazıları bi ldirmiş, Rus d i l inde bulunmayan yazılar ise bibl iyografyaya girmem iştir. 1 Sovyetler Birliği ' ndeki Atatiirk ve M i lli Kurtu l uş Savaşı i le i lgili yazıların çoğunluğu, Batı Avrupa ve Ame­ rika ülkelerinde mevcut değildir. Kütüphanelerdeki araştırmalarımız sonunda öğren­ dik ki, Sovyetler Birl iği'nde yazı lan gayri Rus d i l l erindeki, b i lhassa Türk d i l i lehçe­ lerindeki eserler yabancı ülke lerde bulunmamaktadır. Bu sebeple biz Rus d i l i ndeki kaynakların fikirleri i le kısaca meşgu l o lacağız. Sovyetlerin Atatürk i le i lg i l i fi kirleri n i esasen dört kısma ayırmak mümkündür. Bun lardan birincisi. doğrudan doğruya Atati.irk ' lin şahsiyeti hakkındaki fi kirler; ikincisi. Atatürk rehberl iğindeki M i l li İstiklal Savaşı meseleleri; üçüncüsü, Ata­ tlirk ' ün metkfıresi veya Kemalizm ve Kemal izm ihtilali dedikleri fikir cereyanı ve dördüncüsü ise Ti.irkiyc'n i n komünistleştiril mesi hakkındaki fikirlerden ibarettir. Biz, Sovyetlerin Atatürk hakkındaki fikirlerin i burada ifade ederken, on ların fi kirle­ rinde hata l ı veya doğru olup olmad ıklarını umum o larak tefsir etmekten vazgeçece­ ğiz, çünkü araştırmacı ların onların derin fikirlerini öğrendikten sonra, kendi kanaat­ leri ni bild irebi lecek lerini i.inıit ı:diyoruz.

SOVYETLER 'İN ATATÜRK' ÜN ŞAHSİYETİ HAKKINDAKİ BAZI FİKİRLERİ Bugünkü Sovyet ler Birliği ' nde. zamanın da Sovyet Rusya'da, ilk olarak Sovyet Rusya Hariciye İ şleri Kom iserl iği ' n i n Bü lten i l 920'de Atatürk hakkında kısaca malumat beyan etmiştir. "M ustafa Kemal Paşa i leri ge len bir komutan ve hatta Al­ man Komutanları arasında dn meşhur idi" diye yazd ıktan sonra, fikirlerini devam etti rerek. "Bahtsızlık ki Mustafa Kemal m i l l iyetçilik hareketin i n teşki lfıtland ırma­ sında olduğu gibi kuvvetli irade ve teşki lfıtç ı l ık istidadın ı da gösterd i . O askeri teş­ ki lfıtç ı l ı ktan vazgeçti ve siyaset i le meşgu l ol mayı isted i; lakin bunda muvaffak olmadı"2 diye yazm ıştır. Aradan bir yıl geçtikten sonra, Sovyetlerin Türkiye mese­ leleri uzman ı Pav loviç (=İsaat Veltıııan). 1 92 1 'de i l k olarak Anado lu'da başlayan m i l li istiklfıl hareketleri ni Kcmalcilik Hareketi diye anlatıyordu. O. "M ustafa Ke-

..

ilk haskısı

Boğaziçı iinivcrsitesi yayını Tchliğlcr. c. 2: ""TUrk·c çağrı'" lsıanhul Aııkarıı llJll2. No: IJI. s . .14-48: "'/lefgeferfe Tiirk Tarilıi l>ergi<i". 1985. No:

llhıslar::ırası J\taliirk Koııkraıısı.

19RI.

No

32-.lJ:

"1"iirl"',

1.s.21-2:'\

1

Bakınız· Bihliyografya Tıırısii ( l<Jl 7-l<J5K) Hazırlaymılar. /\. K. Svcrçcvskaya. T. I'. (,'crnı aıı . Mosko­ 19W. s. 71-91.

'va

Klrnrakıcristika Kemal l'a�a (Kemal l'aşa·nııı Karakıcristi(!.i). Bulcıcn Narn<lnogo Komissariata lnostraıııııkh Dcla kh (= Bülcıcn NKİD). Mos ko va. 1 920. No. 27.' !Hı

-


BAYMİRZA HAYİT

14

mal Paşa bliyük eneı:ji sahibi. askeri istidatı ve teşkilfıtçılık kabiliyeti ile Anadolu ordusunun savaş kuvvetleri için çok işler yapan şahsiyettir"·' diye fikir beyan etmiş­ ıir. Mustafa Kemal Paşanın hayat yolu hakkında Sovyet Rusya Harciciye Komiserli­ ği"nin bülteni olarak l 992'de üç sayfadan ibaret bir makale yayınlanmıştır.4 Sovyet kaynakları Atatürk.ün şahsiyetini Milli Kurtuluş Savaşı ile bağlı halde göstermektedir. Atatiirk"i.in hal tercümesini ve faaliyetlerini. "Bolşaya Sovetskaya Entsiklopediya (Rüyük Sovyeı Ansiklopedisi. 2 . Baskı, 1953. 20. Cilt, s. 504)sı. Kemal Paş;ı adı altında 260 kelimeden ibaret olarak ele alınmıştır. Bu ansiklopedi. Atatürk hakkında hakikat ile alakası olmayan şu fikrini bildirmiştir: "Kemal Paşa Reisicumhur ve buı:juva büyilk çiftlik sahipleri partisinin lideri sıfatıyla dahili siya­ sette halk aleyhtarlığı (antinarodnoe kurs) yolunu tuttu. Onun emri ile Türkiye Ko­ münist Partisi ve işçi sınıfıııııı başka teşekkülleri yasak edildi. Kemal Atatürk kendi­ sinin SSCB ile dostluk münasebetlerini devam ettirmek arzularını bildirdiği halde emperyalist devletlere yakınlaşma siyasetini devam ettirdi"'. Bolşaya Sovetskaya Entsiklopediya (3. Baskı 1970. cilt 2, s. 368-69)da Atatürk Unvanı altında. AtaUirk'ün şahsiyeti hakkında geçmişteki fikirlerine nazaran biraz nezaketli ıııalümat vermiştir. Bu ansikloredinin cilt 1 2 . S. 76'd\l ''Keınalcilik İhtila­ li" (Kemalistkaya revolyutsiya) maddesi altında. Türkiye milli savaşı hakkında ma­ ICımat verilerek. hu büyük milli cereyanı ve ihtilftli. Kemalcilik ihtilali sıfatında tefsir etmiştir. Sovyeller. Kemalizm diye Atatürk'Un milli kurtuluş savaşını idare etmesini ve mcfkfırcsini anlatmakta<lır. Atatürk tarafından .. saygılık asker" denilen (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. 1. S. 226 ): Rusya 'nın Tiirkisktan ın ikinci defa istilasını hazırlayan. Aralık 1921 'de Ukrayna Sovyet Cumhuriyeti'nin Başbakan Yardımcısı vazifeyle Ankara'ya gelen ve Atatürk ile müzakereler yüriiten Mihail Vasilyeviç Frunze, Atatürk hakkında ··o. şüphesiz, hatta Türkiye'nin dışında da büyük bir tarihi simadır. O. Çok iradeli, son­ suz enerjisi olan istidatlı siyasetçi ve tecriibeli komutan olarak tanınan insandır" diye ınaliımaı vermiştir". Lenin·e göre. ·'Mustafa Kemal sosyalist değil. bilakis burjuva milliyetçisidir... Belki. cesaret ile diyebileceğiz ki, o iyi teşkilatçı, kabiliyetli komu­ tan ve tamamıyla büyük siyasetçidir. Doğru. o emperyalistlerin gururluğunu, Saltan ve onun grubunu aştıktan sonra kendi fikirlerini değiştirebilir. Lakin, bu başka bir meseledir'"''. Sovyet kaynakları. Atatürk'ü bir milli lider derecesinde değil, bilakis bir sınıfın lideri sıfatında göstermektedir. Onlara göre. "General Mustafa Kemal Paşa milli burjuvanizinin lideridir."7 Atatiirk ile Sovyet Rusya hüki.lmeti arasında başlayan münasebetleri. Sovyet kayırnkları müspet olarak gösteriyorlar. Atatürk ilk olarak Lenin'e 26 Nisan 1920'de bir mektup göndermiştir. O, bu mektupta Sovyet Rusya ile Türkiye'yi emperyalizm aleyhinde beraber mücadele etmeye davet etmiştir.H Atatürk.ün Leniıı"e yazdığı mektuba Rusya Hariciye İşleri Komiseri Çeçireıı 3 Hazi·

1 M ikh

aı l Pavlovıç (= İsa:ık Vdtımııı). Kcımılistiçcskaya ılviıı:nic v Tıırtsiı (Türkiyı:'ık K.:ıııalcilik Hare­

keti). "Krasnaya Nov··. Dergi Mosknv;ı 11!2 l. Nn: 1. s. 218-222. � A. (ioldforlı. Mustafa Kemal

Paşa "Mcıdııııarodııoc Jizıı". Dcr!!İ. Moskova 1922. No: 12. s. 14-17.

Khcifi.:lz. Sov�tskaya ıliplonıaıiya i ıı ;nıdi l>oğu Halkları). Moskova 1%X. s. 171 � Aldsaııdcr Nauııınviç

''

Yıısif /\liı>ğhı llaginıv.

iz

ıstoriı sovctskn-ııırctskiklı rıtııoscıııy v 1920-22 g:oılakh

Sovycı-Tiirk ıııliııascheılcril. Bakii 1%). s.

7

1 >nıııı·ı\·

Vostoka (Dovyct Uiple>ımısiycsi ve

1l4.

Jvann\ ıı.; Vdnvıct!nko. Naısınnalııay;ı hıırıııaziya

( 1920-22 ııı:i

yıllarda

·ı ıırısiı (Ttirkıye mi Ilı hur_ıııv;ızisı). Mosk.ova 1 <)(,2. s. 162.

x Dnkuıı ıaıııı Vne�ııcv l'olitikı SSSR (SSCB Dı� pıılitikası ııııı hüccetleri). ı:.

2. Me>skova 19111. s. 725


ESKİ SOVYETl.ER RİRLi(;i'NllEh:İ TÜl{h:LÜGfıN VE İSLAMIN DAZI MESELELERİ

IS

raıı 1920'de telgraf vasıtasıyla cevap yazmıştır.� Sovyet kaynakları niçin Lenin'in doğrudan doğruya Atatürk'e mektup yazmadığın ın sebebini günümüze kadar belirt­

ıııeınekte<.lirler. Sovyetler'in ilk yazılarından birisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Ata­ lllrk 'e verilen görevler hakkında da doğru olmayan haberler yayınlanmıştır. Mesela, Sovyet Rusya Hariciye Komiscrliği'nin bülteni, 20 Ağustos 1920 (No. 29, s. 45-46)'de "Ankara'daki M i l li Meclis, Mustafa Kemal Paşayı bütün imtiyazlarla diktatör olarak ıayin etti" diye haber venniş. Aynı bültenin 1920 yılı 50. say ısı nda (s.24), "M i l l i Meclis Kemal Paşayı Sovyet prensipleri esasında Halk Komiseri olarak seçti'' diye malumat vermiştir. Sovyet kaynaklarının birisinde. ·•zaJımetkeşlerin geniş kitleleri. Mustafa Ke­ ıııal'e büylik ümitler bağladılar. Onlar, o, bize toprak verecek ve çalışanların hayatını kolaylaştıracak diye ümitlerde bulunmuşlar. Lakin, onlar ümitlerine ulaşamadılar. Ke­ mal, umumiyetle bu�juvaziye hakimiyetini sağlamlaştırdı"111 diye fikir bildirmiştir. Sovyetler Birliği'nde Mustafa Kemal Paşa-Hatıralar" denilen 5 1 sayfalık bir yazı l 926'da ilk defa bir dergide yayınlanmıştır.11 1927'de onun nutuklarından se­ çilerek, 64 sayfalık bir risale ııeşredilıniştir_l2 Atatürk'ün nutukları, 1929-34 'de, \'eni Türkiye'nin \'olu" adı ile 4 cilt olarak Rus dilinde neşredilmiştir_..' Onun Nutuk ve Beyanatları 1966'da son defa yayınlanmıştır.14 Sovyetler. Atatürk hakkın­ da bugüne kadar hiçhir ilıı ıl eser yayınlanmadılar.

SOVYET-RUS KAYNAKLARINDA TÜRK MİLLİ KURTULUŞ SAVAŞl'NIN BAZI GÖRÜNÜŞLERİ Atatlirk tarafından idare edilen ve zafere ulaştıran Milli Kurtuluş Savaşı hakkın­ da birçok eser ve makale yayınlanmıştır. Yazılan eserlerde, milli kurtuluş meseleleri ile bağ l ana n Atatürk'i.in yolu da zikredilmektedir15• Sovyetler'in Milli Kurtuluş •> l.eııin"i Vosıok (Lenin

111

ve Dnı'.!u). lla� yazarı B. Ci aliırov. Moskova 1964. s. 11)4.

Baginıv16). s. '!4.

1 1 Mustafa Kemal l'a��ı. Vaspoıııiııaııiya (Hatıralar).

12

'' K nıs n a ya Nov·· Moskova 1926. No: 1 1. s. 122-17 J.

Mustafa Kemal l'a�a. Vasponıiııaniya l'rczdcnta ıurcıskoy r c s pu hlik i (Tiirkiye Cuıııhuriyctı Reisi

eııııılıııruıııııı H a t ıralar ı) . Mnsknva 1927.

11 c.1. XVlll ve 480.

s: ı:. 2416. s. (1912): c.

:ı. Vll. ve 460. s. !1934):

c.

4. Vlll. ve )17 s. 19.14'ıc "Pııı

ıınviy Turısii'' m e vz u sunda yayııılaıııııışıır 1� l\.eımıl Atatlirk. İzlıraııııic rcçi i vıstupleni ya (Nutuk ve lıcyanatlar) Terciinıccilcr: Tairova: Ta hr i r.

A. ı:.

Miller. Mnskııva 1%6 (T;ııııtın•M ··Namdı Azıi

B. V Rjivir�. N. V 1 : i Afriki" Dcnıi. 1%7_ No : 5. s. 192-195).

-s:;r ve nıakaldcrin hihliyograt�

15 Milli Kuıtuluş Savıt�ı ve Atallirk 'Lııı meselelerinde S1111'ellcr tanıtindruı yazıl;ııı l

ya�ının ayrıca lıazırlmıımL�ı füy dalı d ır.

Biz hunıda misal olanık oıılardmı hazılarıııı glistcnııck amısundayız·

Ciıırko-Kryajin V A.. İstoriya rcv ol y utsiya v rurtsii (Tiirkiye ' d e ıhtilül tarihıl. MoskovH 192:l:

=rılijn i y Vosıok i derjavi

!Yakın -:;ark ve l>evletlcrl. M11skova 1925. 244. s:

=Vozııiknnvcnie narsinn:ılno-osvolıodiıclnogo ılvij cn i y a v Turtsii !Türkiyc"de ıııi l li hürriyet

harckcıi-

11111 ıııeyd ana gdişi). "Nnvıy Vnsıok". l>eq!i Moskova 192X. No: 23-34. s. 26H-275: Miller. A. F . Burju:ınzn-naıionalııay:ı revolyuısi ya v Tuıı si i (Tiirkiyc"de h u rju vazi milli ihıil:11i. 19181921 y ılla r). "Novcyşaya ısıoriy a str:ı11 z:ırııhejnı1go Vostok:ı'' (K itap). Moskova 1954. s. 2HR-:ı 12: =Burıu:ızno-n:ıtsion:ılaya re v olyuısiy:ı v Tuı1sii (Türkiyc"de lmrjuvazi milli ihıililli). "Soveıskaya Rossiya i kapiı:ılisıiçeskiy ınir" (Kiıapl. M osko va 1957. s. )78-)85: =( )çcrkı nnvcy�y ıstorii Turt�ii (Türkiye veni tarihi parçalan). Moskova-Leningr:ıd l 94R. 21!0. s. (M illi K ıııtuluş

.

Sav�ı. Toıkiyc

(. 'uıııhuriyetı ·nın ilam: Kcıııalistlı:nn siya�i inhisar (ıııonopoliya) için nıiicadclcsi):

Kitayagorskıy, A.

O ko lo nia lnog o rnhstva k na l sion a lııoy n czavisinıosti (Müstenılikc kö l cli �i n d e n

milli i sıi k lille ). Moskova 11)2). 115 s:

Lu dşuveyL E

F.. O

:d p osilkakh

pn

ı mıç alnn y stadii kcnııılıstiçcskoy rc voly utsi i (Kcıııalcilik ihtilalinin

i\neekı şartları ve başlangıç devri hakkında). Mosk ova 1'150.27. s.


l<ı

DAY MİRZA HA YİT

Savaşı meselelerindeki fikirlerini anlamak için büyük bir tefsirli eser yazı lmasına ihtiyaç vardır. Bu sebepledir ki biz burada onların bu meseledeki fikirlerinden yalnız kısa olarak bazı kısım larını göz önüne getirmekle yetineceğiz. Sovyetlere göre, M i l li Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcı için Türk m i l letinin m i l li bağımsızlık duygusu ve m i lli ruhu yeterli olam ıyor. Sovyetler, Rusya'daki Ekim ( 1 9 1 7) Komünist İ hti la­ l i ' n i n m i l li harekete tesirinden bahsediyorlar. Onlara göre, "Türkiye Ekim İhti la­ l i'nin tesiri altında dünyada ilk olarak m i l li kurtuluş mücadelesini başlatan bir memlekettir. 16 Bir Sovyet Tarihçisi, "Büyük Ekim İ htilal i 'nin gayesinin tesiri altında Türkiye'de l 9 1 8'de mem leketin in milli müstakilliği için umum m i l ll kurtuluş hare­ keti tekamü l etmeye başladı"17 diye yazm ıştır. Başka bir Sovyet müellifi, "Rusya ihtilalinin tesiri altında Türkiye, Asya'da i l k olarak bağımsızlık mücadelesi yoluna giren memlekettir"18 diye fikir bi ldirmiştir. Sovyet yazılarından birisinde, Ata­ türk ' ün Ekim İ hti lal i ' n i n güya Şark halkları üzerindeki tesiri hakkındaki fikri, şu şeki lde b i ldiri lmektedir. Atatürk demiş ki; "Doğu halklarının kurtuluşları ve on ların hürriyet ve bağımsızlığa erişmeleri, onların bizde olduğu gibi, dilnya sahnesinde görünmeleri. Rusya büyük i hti lalinin neticesidir1 9 . Sovyetlerce bildirilen böyle fi­ kirlerin as l ı n ı Türk kaynaklarında bu lamad ık. Sovyet kaynakları. Türkiye Milli Kurtu luş Savaş ı ' nın bir bütün m i l li cereyan ol­ duğunu kabül etmemekte. Onlara göre. M i lli İ stiklal Savaşı, Türkiye m i l li l ideri20

sıfatında göstermektedirler. Onun tam manasıyla bir bütünün m i l li l ideri olduğunu inkar ediyorlar. Fakat Sovyet Rusya Hariciye Kom iserl iği ' nin Bülteni 1 92 1 ' de yal­ nız bir defa, "M ustafa Kemal sevimli m i l li kahraman haline devam etmektedir. O, Moskova ile ittifakçı olarak savaşını devam ettirmeye imkan bulmaktadır" d iye haber yayınlam ıştır.2 1 Sovyetler'in bir başka yazılarında ise Atatürk "milli burjuva­ zinin metkfırecisidir"22 d iye anlatıl maktadır. Sovyetlere göre, M i l li İstikliil Kurtu luş hareketi. M ustafa Kemal ism iyle Kemalci l i k ( Kemalist) ihti lali adını aldı d iye yaz­ m ıştır23. Saınsutdiııov. A. M .. Natsional'nn-osvohoitelnaya horba turctstogo naroda v 1919-22 god ov (Türk halkının 1919-22 yıllarda milli lıiirriyct nılicaddcsi). ··sovctslwc Yostoknvcdeııic'". Dergi. Mosknva 1956. Nıı : 2. S. 56-58. =Oktyahrsknya rcvıılyutsıya i ııatsioııalno-ovsııhoditclnoc dvij cııic v Turstii-1919-22 ( E kim İhtilali ve Tlirkiyc·dc 1919-22 yıllarda ınilli-hürriycl hareketleri). "Vclikiy Oktobr i narodı Vostoka" (Kitap) Mos­ kııva 1857. s. J84-407; =Natsioııalno-osvohoditclnaya borha v Tuttsii 191 R-23 godov (Türkiye"dc 1918-23 y ıllarda milli kıınulıı� ıııücadclcsi). M nskova 1966. 356 sayfa. 11' �mıısııtc.Jiııııv (Oktjahrskaya. l:'i) s. 384. =

Hagirnv (6). s. 7. Yuriy Nikolacviç Rozoliev, Y. 1. Lenin i Tuıısiya. (Y. 1. Len i n ve Türkiye). "Lenin i Vostcık ( Kılap). Mosko v a 1960. s. 184. c göre. "Tlirkiyt: Rusya ilıtilıiliııin tesiri altında Asya 'da ilk olarak ıstiklal mücadelesi yoluna giren ıncınlckcttir" Fazla bilgi için bakınız: A. D. Noviçev. Vliyaııie velikoy oktyahrskoy sotsialistiçesko9 rcvolyutsii na sudhi Tuıısii (Hüyük Ekim sosyalist ihtilfılinin Türkiye takdirine tesiri). "Vestnik Lcningradskogo Univcrsiteta. Scıiya lstoriya", Lcningnıd 1957, No: 20, s. 95105: E. K. Sarkisyan. Velikaya okıyahrskaya re vo ly uısi ya i natsinnalno-osvobodiıeinog horha Tuiısii 1918-11)22 (Büyiik Ekim İhtiloili ve 1918-1922 yıllarında Türkiye milli hürriyet ıııocadclcsi). Erivaıı 1958. H2. s 18 Ro1.:ılicv (17). s. 184. ı•ı "Komınuııisı"' lleı·gi. Moskova 19 57 . No: 15. s. 15; Lenin ( 17). s. 200. 17

20 21 n

Ydoviçcnko

(7). s. 162.

Bülctcıı NKİD.

25171 1921.

Nll: 311. s. 30.

-- �aııısutc.Jiııov (Oktyahrskaya. 21

M.

15 1.

A Gasrntymı (Tahriri

=

15 �ıs. R 1.

altında). Sovreım:nnaya

Tıırtsiya (Bu gilnkli Tiirkiye). Moskova. 1965. s.


ESKİ SOVYETLER BİRLİGİ'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN BAZI MESELELERİ

17

BAZI SOVYET HALKLARININ KEMALİZM HAKKINDAKİ FİKİRLERİ "Bolşaya Sovetskaya Ensikyopediya"nın ( 1 973, 3. Baskı. C. 1 2, s. 76) "Kemalcilik ihtilali'' (Kemalitiçeskaya revolyutsiya) maddesi altında verdiği bilgiye göre, "Kemal­ cilik inkılabı. emperyalizm aleyhindeki bu�juvazi m illi inkılabıdır... Rusya'nın Büyük Ekim İ hti lal i . Kemalcilik inkı labından meydana gelmesine ve terakkiyatına çok tesir etti. Kemalci l i k inkılabının rehber sınıti, Anadolu m i lli bu�juvazisidir". Stal in, Kemal c i l i k inkı labına şu manayı verm iştir: "Kemalc i l ik inkılabı, yabancı emperyal izm aleyh i nde meydana gelen, kendisinin tekamülü devrinde ise. aslen çiftçiler ve işçi ler aleyh ine meydana getiri lmiş bir toprak ihtilali hareketine aykırı olan milli bu�juvazi üst tabakasının ihtilalidir24 . Başka bir Sovyet yazısı, 'Kemalcilik inkı labı, kendi tabiatına göre buı:juvazi ihti lal idir. Buna rağmen onun büyük müspet ehemm iyeti de vardır . İnkılap, Türk Cumhuriyet i ' n i n kuru luşunu ve Türkiye' n in müstak i l l iği n i tem in etti"2' diye fikir i leri si.irmi.işti.ir. Sovyetler tarafı ndan Kemal i zm hakk ında yazılan eserlerin 2" çoğu problem leri objektif olarak Ti.irk m i l li noktai naza­ rından değil, bi lakis Sovyet Kom ün izm i ınefküresi esasında an latmaktadır. Len in'c 2 göre "Türk işçi leri ve çiftçi leri sömürgeci lere darbe vurmak imkanını sağlad ılar" 7 . Bir Sovyet yazısı l 920'de aşağıdaki fi kri ortaya koymuştu: 24

Y V. Stalin. Eserler (Rusça. cilt 9. s. 256: Bolşaya Snvctskaya Enısiklopcdiya. c. 2 .. 2. baskı. s. 504: P. P

Moskova. Agrarıııy sıory sovremcnnoy Tıınsii (Bu giinkil Tiirkıyc·nin ziraat nizamı). Moskova 1970. s. 6. 2� H. 2''

Paıskhvcriya. Musıafa Kemal Aıaıürk. ""Aziya Afıika Scgodnya·· Dergi. Moskova 1963. Nn: 12. s. 34.

Sovyctlcr'in Kemalizm hakkındaki diğer fikirlerini. misal olarak aşağıdaki yazılardan öğrenebiliriz: Kakulskiy. S. Politika vozmi<lonnoy Tunsii (Yeni dogan Torkiyc"nin siyascli) . . . Me_iıhıııarodnoc Jizn··. 1926. No: 7. s. IX-27. Kiıayagorskıy. P.. Zaıııcıki o kcırnılısıskı1y Tıırtsiı ( Kemal Tilrkiyc'si hakkında notlar). ''Bolşevik'·.

1 >ergi. Moskova l '127. No: 18.

s. 41-50:

Astokhov. (i. Ot sulıanata k dcnıoknıticskoy Tıırlsii (Sultanlık'dan demokratik Türkiyc'ye): Oçerki ız

istorii Kcnıalizma (Kemalizm tarihinden parçalar). Moskova-Lcııingraıl 1926. s. 152:

Fenli. iL Turcıskic krcstyanc i kcıııalistiı;cskaya rcvolyulsiya (Tlirk çifıçilcri ve Kcınalcilik ihtilali). ··Koıııııııinistçcskıy İntcrııationar·. lkrgı. Moskova 1927. No. 15 (89). s. 37-48: =(Feridov). Kcıııalistkava Tunsiya faşiı.ııı (Kcmalcilik Tllrkiyc"si ve Faşizm). "'Rcvolvutsıonnıy

Vostok'". Dergi. Mosknva 1929. No: 7. s. 56-61):

=Evolutsiya Kcrııalizına. Ot natsionalnoy rcvolyutsii k diktaıura buı:iuazii (Kcnıalizııı Tekfııniilii. Milli

ihtilıildcn hurjuvazi diktalörlli!!:ünc). ·'Spııtnik Koııııııııııısta'·. Dergi. Mosknva 1927. No: 10. s. 30-38: . Arşarııni. /\.. Krizis Tyurkskny İdcologii (Türk idcolnjisiııin bulırnnı). "Novıy Yosıok' 1928. No: 22.

s. :'\6-(19:

l'avlovıç. M. (= Veltnıan). Revolyutsionııaya Turısiya (İhtilalci Türkiye). Moskova 1921. 127. s. . =Kcınalıstskoc divijcniı: v Tıırısii (Türkiye de kcıııalcilik harckalı). "Krasnaya Nov··. 1921. No: 1. s.

218-228:

İrnndusı. flvi_jıışçic silı kcıııalistiçcskoy rcvolyııısii (Keıııalcilik ihıiliilıııı hareket geçiren kuvvetler).

Moskova 1 'l2X: s. 149. =Suşçııost Kcınalizına (Kcıırnlizınin manası). ··za partiyu". Dergi. Moskova 1927. No: 2, s. 62-69. =Ncsknlkı> slov o Kcıııalizıııı: ( Kcıııaliznı hakkında bazı tikırler). "Rcvolyutslonıııy Vostok··. 1930.

No: 8: NoviÇl'V !\ D /\ııtikrcstyanskav politika Kenıalistov (Keınalcilcrin çitiçilcr aleyhindeki politikası) ··vosprosı lslorıi·· Dergi Moskova 1951. No: 9.s. 56-75: s

Yold_ııı. oı rcvolyııtsii k kt>ııterrcwlyııtsii (İhtilalden karşı ihtilale). "Novıy Vostok)". 1927. No: 16-17 117-l:l:"I Yusı. Kıınstaıııin. Kcıııalizııı. '"Knısnaya

Nnv"" Dcrgi.

Mııskova 1926. No: 9. s. 165-177;

Voznikmwcıııc clvi_ıeniya Kcmalıstı11· (Kemalciler harek�tinin meydana gelişi). "hülctcn NKilr 1920.

Nıı: 20. s. 14-.l'i. 17

Lenin. Eserler (11.ıısç:ıı. c. 32. s. 12S: Vclikıv Oktyahr ı ııarodı Vosıoka (Hiiyük Ekıııı İhtihili ve Doğu

halkları). Moskova 1957. s. J<Jg


18

BA YMİRZA H A YİT

"Marmara Denizi ' nden Hazar Denizi ' ne ve Karadeniz' den Suriye çöllerine kadar çeşitli m i l letlerin çeteleri, genell i k le, dini duygularıyla hareket ediyorlar. Bu Müs­ lümanlar arası nda m i l l iyetçilerin askeri l ideri Mustafa Kemal Paşa, Sultan ' ın tesiri gibi tesir sahibidir211• Başka bir Sovyet yazısı, "M ustafa Kemal Paşanın zaferi, M ısır'ı da etki lemekte­ dir"29 d iye haber verm iştir. İ lk Sovyet kaynakları emperyalizm aleyh inde Kemal izm ' i n bütün Şarkta kul l a­ n ı lab i l eceğini reddetm iyorlard ı . Türkiye 'nin M illi Kurtuluş Savaşı bir numune oku lu sıfat ında görü lmekteyd i . Sovyet kaynaklarından öğreniyoruz ki, Sovyet fikir adam­ ları arasında Kema l izm ' in Şarkta, bilhassa Çin'de, tatbik edi lmesi meselesinde mü­ nakaşalar devam etmi ştir. Komün ist ideologlarından birisi, 1 927'de "Çin ihti lali Kemalizm yolundan gitmemel idir":ıo diye fi kir beyan etm işti. Başka bir eser de, Kemalizm' i Çin de tatbik etm iştir31 . "Çin i htilal inin Türkiye İ stiklal ve m i l l i inkı la­ bına benzerliği vard ır"32 diyen fikir de mevcut id i . Sovyetler' i n l 927'den sonraki yazı l ar Kema l izm ' i n Şark halkları n ı n hürriyet yolu için fayda l ı olduğunu inkar eder. Bu, onların "Kemal izm teka m ü l ü ; m i l li i n k ı l aptan burjuvazi d i ktatörlüğünde" baş l ı k l ı bir maka lesinde i fade ed i l m i ştir. Sovyetlere göre, Türk İ st iklal Savaş ı ' n ı n asıl kuvveti çiftçi lerden ibaret i d i . Çift­ çi ler hareketi n i n l ideri Çerkes Ethem i d i : "Kemal. ihti lacı çiftç i lere ve o n l ar i l e temasl arda bulunan komünistlere darbe i nd ird i ve Çerkes Ethem kuvvetleri ni mağlfıp etti". Yukarıda zikred i len makale yazarının fi krine göre, "Kemalci ler bir saniye de olsa kend i leri n i n işçi s ı n ı fına ve onun önderi Türkiye Komün ist Parti­ s i ' ne karşı düşman l ı k münasebetlerinden vazgeçmed i ler. . . Cumhuriyeti n i lan ı ndan beri. memlekette d i ktatörlük ve terör rej i m i hakimd ir33• Sovyetler' i n d iğer kay­ naklarından birisinde, " M ustafa Kemal Türkiye'de s ı n ıflar mücadelesi n i n meyda­ na gel işine izin vermed i" dendikten sonra, "Halk Part i s i ' n i n kuru luşu ve l 924'te A n ayasanın kabfıl edi l işi i l e Kemalci lerin siyasi zaferi temin edildi ki bu, Tilrki­ ye'de bu�juvazinin büyük çiftl ik sah ipleri n i n (pomeşç ikler) d i ktatörlüğünün ku­ ru l ması demek id i"34 diye yazı l m ıştır. Sovyet kaynaklarında Kemal izm 'den korkmak temayü lleri de vardır. Sovyct­ ler' in aşağıdaki fik irleri buna m isal olabi lir: "Bugünkü Türkiye ' n i n numunderi M ısır meselesi nde bazı del i l leri i leri sürdü. Vaft Partis i ' ııin müstak i l M ı sır'daki hakim iyeti. Kemal izm ' in yen i neşri olacaktır. M ısır'da olduğu gibi, Türk iye'de Komünist Partis i ' n i n yakın günlerdeki mühim vazifeleri şunlardır: Kemalizm' in iç yüzü nikabın ı yırtmak ile beraber kendi teşekkü l lerini kuvvetlend irmek ve sendika işlerine azami olarak d ikkat vermek zaruridir35• '?l-i

-

l•J 10

.

üOletcn N K ID. 1920. Nn 29 ( 117/20). Bolctcn NK İ D. 1921. No: 78. s. 28.

s. 34.

13. Ferdi. l\.itayskaya rcvolyutsıya ne cloljııa itti po puttı Kemal izıııa (Çin ihtilali Kemalizm yolu ih: gıtıııcıııclidir). "Koıııııııınıstisııccskiy lntcrııatiıınal. Dergi. Moskova 1927. No: 24. s. 33-37. �1

M. (ioclcs. c,,·ıo ıakoc �··�::lisıskiy put ı vozıııojcnli on v Kitaye? ( Kemalist yolu nedir ve onu Çin'dc kullanmak ıııonıkiin ıııiidür'') Lcnıııt!rad 1928. 1 OR s. n Ferdi. Fvoluısiya Keın:ıl izımı (l\ nıaliznıiıı tekanıiilü). "Sputnık Koııınıuııısta.. . Dergi. Moskvva 1927. No: 1 O (43).

11

s. 30.

(icniş bilgi için bakınız: Ferdi. Evolyutsıya Keıııalizıııa. Ot natsıoııaiııaya revolyutsiya k diktature hu�jııuzii ( Kemalizm tckaıııülli. M i l li ihtilalden hıırjııvazı diktatöryasına). "Sputııik Koınıııuııısta.. 1927.

No: 10 (43). s. 30-38 . s.

lfıJ.J(ı4 .

.l�

Vdoviçcnko (7).

.ı�

"l\.oııııııunıstıçcskiy İ nterııatsional". 1928. No: 23-24. s. 1 09.


ESKİ SOVYETLER BİRLİGİ'NJ>EKİ TÜRKLÜGÜN VE ISLAMIN DAZI MESELELERİ

19

Sovyet kaynakları, Atatürk mefkuresi ve devrim leri n i Sovyet nazariyeleri doğ­ rultusunda tefsir etmektedir. Onlardan birisinde de H i lafete son veri l d iği meselesi yazı l mıştır: " H i lafetin Pan- İslfim müesses�eri tamamıyla bitiri ld ikten sonra, mantık olarak Pan-Türkizın gayesi ku v vel l enec ektir·16 . Başka bir Sovyet yazısı, ''Kemal izm. eski durumu değiştirdi. Türkler m i l l iyetsiz İslam'a h izmet ediyorlardı. Şimdi Türkler İslam'a değil, bilakis İslam Türkler'e hizmet etmektedir. Bunun içi n din ıslahı yapıld ı''37 d iye yazmıştır. Sovyet ideologla­ rına göre. " M i l li inkı lap hareketleri, İttihatçı ların itibarın ı düşürdü. Anadolu burju­ vazisi, İ stiklal mücadelesi zamanında Pantürkçi.i esaslardan vazgeçti . İ n k ı labı hare­ ket i le Türkçülükle sonuç landı 3". Başka bir yazıda, şunu da kaydetmelidir ki, Ke­ malci ler, 'Genç Türk' lerin m i l l iyetçi liğini Pantürkçü ve Pan is lamcı fikirlerden te­ mizledi ler. Onlar, hatta Türkçü lük term inoloj isini m i l l iyetç i l i k olarak deği ştird i ler'"''' diye yazm ıştır. Sovyetler'e göre. Atatürk devrimleri, "halkın demokrasi hürriyetini ve huku kunu temi n etnıedi40. Sovyetler kendi fikirlerinde devam ederek, "Kemalci­ ler her şeyden önce bu�juvası için yararlı bulunan m i nimum ıslahları yaptılar"4 1 d iye yazm ışlardır. Sovyet kaynaklarına göre, "Kemal izm, Türkçülüğün devam ıdır;" "Türkçü lüğün yeri n i m i l l iyetç i l i k aldı"; "M ustafa Kemal Türkçülüğü Pantürkçi.i­ lük'ten ayırd ı"; "Kemalizm ' i n ideoloj i k sistemi, 4 esas ve 6 oktan ibarettir". Doğan Avcıoğl u' nun "bizim sosyalizm i ın iz. Atatürk prens iplerinin tabii neticesidir''42 şek­ lindeki fi kri de Atatürkçü lüğün bir başka görünüşü olarak izah edilebil ir. Sovyetler Atatürk'i.in "Etatizm" hakkı ndaki fikirlerini "devlet kapital izm i" olarak gösteriyorlar. Lenin "devlet ka p i tali zmi . k;ı pita l i st devletlerinde burj u vazi lehinde proletarya aleyhinde bulunan bir s istemd ir" demişti. Sovyet yazılarından birisi, ''Len i n ' i n devlet kapital izm i hakkındaki bu ifadesi bütünüyle Türk etatizmine de a it ti r . . . Türkiye'de etatizm siyaseti ticaret ve zenaat burjuvazisi menfaatlerini des­ 43 tekled i . hi maye etti" demektir. Başka bir Sovyet fi krine göre, Kemal izm ' in etatizm siyaseti, " i l . Dünya Savaşı zaman ında ve ondan sonra, kend isinin emperyalizm aleyh indeki ihtilalci karakteri n i kaybetmiş. Bunun için 196 1 'den itibaren 160 Ti.irk münevveri nin "Yan" gazetesindeki beyanatı i le Atatürk prensiplerine dayanarak Yeni Etatizm yan i Türk Sosyal izm i gayesi baş lam ıştır. Bu cereyan ın taraftarları Türkiye'de sosyal sınıfların mevcudiyetini inkar etmiyorlarm ış44 . .Hı

Dr. Klı. �turmer. Tıırtsiya poslc Loz.mıa (Türkiye Lozaıı Koııforaıısıııdaıı soıını). "Mejduranodııoc

.lizn". 1 924. No: 2-�. s. 7 7 .

:l7 K.

IK

Yust. Kemalizm, " Krımuırn Nor " . 1 92<ı. No: 9, s. 1 77 .

Yoldju. Ot revıılyıılsii k Konterrevolyııtsii ( İ htil<ildeıı Karşı İ htihilc). "'Novıy Vostok", 1 927. Nn: 1 6-

17. s. 1 2 1

.ı•ı Natsionalnie

pnıtsessı v stranak lı hlejnogo i srcdnogo Vostoka. (Yakın ve Orta Dogu ıııcmlckctlcriııdc

ıııilli cereyanlar). M. S ivanov tahriri altında. Moskova 1 970. s. 72.

40 41

Sovreıııennaya Tıırtsiya (Bu giinkii Türkiye). Başmuharrir: K. A. üasratymı Moskova 1 96 .5 . s. 1 60 .

i . V . A l i hdwv. Gosııdarstvcıııııy Kaıııpiıaliznı v Turtsii (lürkiye'de Devlet Kapıtaliz.ııı i ) . Moskova

1 %6. s. 1 .5 .

42

Fazla hilgı için hakıııız: F. Ci:ısmıııva. Oh ideologiçcsk ikh osnovakh Kemaliznıa i iklı sovremcnııom

tıılkovanıı v Tıırtsii (Kcımılizııı ideoloji esasları ve onların Tiirkiyc'de hıı gilnkil tetsirleri). "Narodi Azii . Afriki . . J)cr!!i . Mnskova l %8. Nn: .l. s. 2.5-3.5 41

44

A l i hekov (4 1 ). s . .l7.

Tü r k Sosyalistlerinin

.

. Yeni

Etati1.ııı ve Tiiı'k Sıısyalizıııi" dedikleri nazariyeleri.

Kemalizmin

Jktisadiyct siyaseti hakkındaki fikirleri anlavışları meselelerini il�rennıek içııı hakıııız: İ l d iz Sertel. Ekonnmıçıstaya pnlıtika Keınalizma i ntııo�cıııc k ney snvrcmeıınoy turctskiy iııteligints i i (Kemalizmin lktisad iyel siyascıı ve ona hu giiııkii Türk aydınlarının ıııiiııasehetlcri). "'Narodı Azii i Afrika" l %9. No:

2.

s.

2�-.l4.


20

BA \'M İRZA llA \"İT

Atatiirk'ün m i l l iyetçil iği hakkında da Sovyetler'in kendi lerine has fikirleri var. Onlar. Atatürk ' ün m i l l iyetçi olduğunu i nkar etmemekteler. Lakin, onun Türkçü o lmadığından bahsediyorlar. Bir Sovyet müe l l i fi. Türk yazarı M. Eşirg i l ' i n eserin­ den i lham alarak. "Atatürk, Türkl ük, Türkizm ve Turnnizm sözlerini sevmezd i'" d iye yazıyor ve devam ederek. "Atatürk'ün m i l l iyetç i l iği, Türkçülük manasını ifade ede­ mez"4; d iyordu. Sovyet kaynakları, "eğer Atatürk Türkçü olmazsa. o zaman hangi m i l letin mill iyetç isid ir" sua l i ne cevap vermemekteler. Sovyetler' in i l k yazılarında Atatiirk ' ü n fikirlerinin sahteleştiri lmeden b i l dirme hususiyetleri vard ır. B i l hassa, Atatürk'ün komünizm ve sosyal i zm meseleleri hak­ kındaki fikirleri bozulmadan neşredi lmiştir. Mesela, Sovyet Rusya Hariciye İ şleri Komiserliği ' nin bülteni 1 92 1 'de Atatürk ' ün aşağıdaki beyanatını yayınlam ıştır: "Bolşevik komünist sistemi, Türkiye'nin sosyal durumlarına ve ananelerine uygun değil. Bunun için Anadolu'da son zamanlarda teşkil edilen Komünist Partisi yasak edildi. Hatta. Bolşevikler de Türkiye'de komün izmin kabul edilmezliğine razı olmuşlardır. .." " B i zim Ruslarla olan münasebetlerimiz dostluk esasında devam etmektedir. La­ kin. komünizm bir sosyal mesel edir. B i zim ıneınleketleriınizin durumu ve sosyal şartları, komü nizmin kabul edi lmesine izin verenıez."46 Sovyetler hatta l 920'de "İstikbal" (Ankara) gazetesinde yayınlanan aşağıdaki fikri neşretmişlerd i : "Rus-Türk siyasi yakınlaşmasın ı, sosyal düşünceler doğrultusunda birleşi lmesi sıfatında görmenin manası yoktur47 . Atatürk'e yakın. istiklal Savaşı'nın göze görünen (İsim bildinn iştir BH) bir şahsi­ yetin fi kirleri de Sovyetler' in resmi kaynaklarında aşağıdaki şeki lde yayın lanmıştır: "Biz Moskova siyasetinin bize karşı çok yumuşak olmadığını b i l iyoruz. Onlar Mustafa Kemal'e, fakat onun hüki.imetin Mustafa Suphi idaresindeki Mos­ koval ı aç gözlü ler (Jretsov) için bir si lah olarak h izmet edecek hükumet i le değiştir­ me lerine kadar yard ım vermey i kabu l ediyorlar. Eğer. Türkler, m i l li istekleri n i tam olarak hak edebil irse. o zaman onlar Kafkas,. Azerbaycan, Dağıstan ve Batum me­ seleleriyle de meşgu l olabil irler. Ş imd i. bizim hiikümet. Pantürkizm ile suçlanma­ sından korktuğu için bu meselelere alakasızlığını i lan etti . Lakin hükümet, gelecekte Türkiye ' n i n kızı llar tarafından ezilen M üslümanlara yard ım ed işini talep eden M üs­ lüman etkiirı umumiyesi fikirleri aleyh inde bulunamaz4H .

SOVYET RUSYA'NIN KURTULUŞ SAVAŞl'NA YAPTIGI YARDIM HAKKINDAKİ BAZI DÜŞÜNCELERİ Sovyetler B irl iği'nde. Sovyet-Ti.i rkiye münasebetleri meselelerinde yazı lan e­ serler çoktur. Sovyct kaynakları, Rusya ' n ı n Türk M i l li Kurtuluş Savaşı ' na yaptığı yard ımları mübalağa halinde göstermektedir. Fakat, Rusya'nın Türk iye ' ye yaptığı yard ı mlara karşı Türk iye ' ıı i ıı de Rusya ' ya yaptığı yard ımlar hakkında çok az şey yazıyorlar. B i l ind iği gibi Komün ist Rusya'sı İ ngi l i zlerden çok korkuyord u . Türkler'in İ ngil izkr aleyhi ndeki ciddi faaliyetleri, İngil izlerin Doğudaki tes irini kesecekti. Moskova bunun ehemmiyetini iyi anl ıyordu. Bunun için Sovyetler' i n � 5 Bakın ız: D . E. Ercıııcyev. Kcıııalizim i Pantürkizm ( Kemalizm

1 %:ı No:

:ı .

s . )8-70

41' Aiilcleıı N K İ D. 1 92 1 . Nn: 6'l. s. 3� �7 Biılctcıı N K ID.

1920. No .1 7.

s. K5

No g1_

s. 32

4" Blilctt:ıı N K İD. 1 92 1 .

v e l'aııtürkizııı). "'Nanıdı Aziı Afriki""


ESKİ SOVYETLER BİRLİG İ'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE iSLAMIN

BAZI

MESELELERi

21

1 >oğu mesele leri i le meşgül bulunan bir mütehassısı (Pavloviç) aşağıdaki fikrini ilan l't mişti : "Kemal Türk iye 'si muzafferiyet i n i n H ind istan' da, İ ran'da, Suriye'de, A fga­ ııistan 'da, M ı sır'da, Marakeş'te, Tunus'ta, Cezayir'de ve başka bu gibi tazyik edilmiş mem leketlerinde, mutluluk ve sevinçlere sebep o lması, bu galebe n i n e­ hemmiyeti ve manas ını daha da artırıyor. . . Türkiye m i l li ordusunun Britanya em­ peryal izmi üzerinde muzafferiyeti n i n , bütün dü nya yüzündeki m i l yonlar ve yüz m i lyon larca i nsan ın hakiki inkı lapç ı l ığın ı güçlend ireceklerine h iç de şüphe edil­ ' ıııeme l i d i r4 ' . Sovyet Rusya' n ın Türkiye'ye yardım etme sebeplerinden bazılarını, aşağıdaki Sovyet kaynaklarından aldığımız pasaj lar göstermektedir: " B o l şev i k l er, kend i leri n i n Batıdaki kuvvet l i düşmanlarına karş ı mücadelesi­ n i n kuvve t l i s i la h ı olacak Türk m i l l iyetç i l iğin i h imaye etmekteler511" . "Ç içerin Bat ıda i n k ı lap yaptırmak için muvaffakiyet kazanmad ı . Sonra o, bizim ge lece­ ğimiz Doğudad ır d iye faal iyete başladı 5 1 • Sovyetler başka bir yazıda da şunu demekteyd i ler: "Türk m i l l iyetçilerinin menfaatleri, mazlum Müslüman halkların deği l, hatta kendi istiklal leri için mücadele etmekte bulunan bütün halkların kendi düşman ların ı bütün cephelerde kovalamakta bulunan Sovyet Rusya ' n ı n menfaatleri içinde uygun­ dur52 . Bazı Sovyet kaynakları Atatürk Türkiye'si ile Sovyet Rusya'sı arası ndaki diplo­ matik temasların müşkülatlarından da bahsetmektedir. Mesela, Sovyet Rusya Hari­ ciye İş leri Komiserl iği 1 929'da yay ı n l anan "Moskova Türklerden bıkt ı" ( M oskova nadoyel i Turki) konulu bir haberinde, "Sovyet H ükümeti, Mustafa Kemal Paşaya Ermen istan ' a hücum etmesi için izin vermeyecektir. Türk ordusunun Ermenistan ve Azerbaycan ' a girmesi ni enge lleyecektir"53 diye yazmıştı. Atatürk' ü n dış politika prensipleri hakkında Sovyetler' i n bir yazısı aşağıdaki fik­ ri b i ldirmekted ir: "Atatürk'ün dış pol itika prensibi tarafsızlık siyaseti idi . . . Kemal Atatürk. ciddiyetiyle Şark halkların ı n Sovyet Rusya i le işbirl iği yapmaları taraftarla­ rı idi . . . Tarafs ız Türkiye demek. Atatürk' ü n dış politikasına dönüş demektir54 .

SOVYETLER'İN TÜRKİYE'YE KOMÜNİZMİ SOKMA DÜŞÜNCESİ Atatürk ve m i l li mücadele i le i lg i l i Sovyet yazıları arasında Komünist Rusya li­ derlerinin ve ideoloj isinin Ti.irk iye'yi komün izm için kazanmak fikirleri ayrıca yer almaktadır. B i z burada bazı m isa l leri i fade etmek i le yetineceğiz. Malfımunuzdur ki. Sovyet Rusya Türkiye 'ye komün izm i sokma faa l iyetine 19 l 8 'den itibaren baş lam ış­ tır. Moskova 'da 22 Temmuz 1 9 1 8 'de Ti.irk sosyal istlerinin birinci konferansında, �ıı ( icııiş tıilgi için tıakıııız:

Dr l'cıhi

1 %7. s. :l<ı7-:l6K. 511 Biileıcıı N K İ D. 1 92 1 . No: ll6.

. Tcvcloğlu. Türkiye de Sosyalist ve Koıniinisl Fmıliyetkr. Ankara.

s. 30.

51 B illc:lcıı N K İ D. 1 920. No: 23. s . 26. 52 Mcjdunarmlnoc J i zn'". 1 920. Nn: 17. ' · 1 1 . 5:ı Bülcıcn N K İ I >. 1 920. No:

·54

54.

s. 3 .

Gen iş tıilgi ı ç in tıakınız: /\ . M . �mıısuıc.J inov. K . voprosıı o vozvraş çcniı Turlsii k vncşnı:} pol i k i

Kcımılva /\laliirka. ··protılcıııı sovrcıııcnnoy Turtsıi" ( K itap) (Tiırkiyc" ııin A talllrk c.J ı ş politikasına geri dilnıncsi nıcsclclcri hakk ında). Moskıwa. 1 96:l. (Hııgliııku Tiirkiyc prohlcıııleri. konulu k itapta). s. 57-66


22

BA \'MIRZ.\

llA YiT

"Türkiye önünde doğrudan doğruya sosyalist ihti lali vazifesi durmaktadır. .. Sosya­ list nizam. Türk halkın ı kurtaracak yegane yoldur"55 diye karar veri lm iştir. Türk sosyal istleri n i n M oskova'daki i l k faa l i yetleri neticesinde 1 9 l 8'de "Türk Sosyalist­ Komü n i st Partisi" kuru l d u . Bu parti bu g ii n e kadar Türk i ye'ı.le komünizm s i stem i için Sovyetler ile beraber çal ışmaktadır. Sovyetler, Türkiye Milli Kuıtu luş Savaşı'nın zaferle devam etmekte olduğunu görmeleri ve sezmelerinden sonra. bu m i l li kurtu luş inkı labını komünizm h izmetine sokmak yolunu aramıştır. Komünist İ nternational ' i n başkanı Zinovyev, Eylü l 1 902'de Bakfı'da toplanan Şark Hakları Kurultayı'nda: "Türkiye Sovyet sistemi için çal ışmalarıdır. . . Sovyet hliklimeti Türkiye'de Ke­ mal'e yard ım etmekted ir. Biz bir an dahi unutmayacağız ki, Kemal rehberl iğinde de­ vam ettirilen hareket. komünist hareket değild ir. Biz bunu bil iyoruz. Ama, biz Türkiye işçi lerini ve çitlçi lerini kendi sömürücüleri aleyhinde mücadele etmeye çağıracağız"5'' d iye beyanat verm iş lerdir. Şark Hakları Kurultay ı ' nda şöyle karar veri lmişti: "Kurultay, Türkiye'de Umum-M i lli İ nkı lap Hareketi'nin yalnız yabancı sömür­ geciler aleyhinde karar verilmesinin, bu zaferin Türk çiftçi ve işçi leri ni türlü zulüm ve sömürüclilerden kurtaracak şeklindeki manayı anlatmayacağını kaydetti �'. Komünist İnternatiomıl Merkez Komitesi 1 920'de aşağıdaki beyanatı yayınlanmıştır: "Rom:ınya'ı.la. Bulgaristaıı'<la. Serbiye'de. Yunanistan'da. Türkiye'de u mumi­ yetle bütün Balkan ü lkelerinde, Sovyet hak im iyetinin zaferi ve yerleşmesi, komü­ n istlerin çiftçi ler arası ndaki tesirini yaymak yol larını bilmelerine bağlıd ır5" . Sovyet kaynaklarından bir i s i 1 92 1 'de "Bolşevizm Türkiye içinde yalnız Türkler tarafından yürütü lebi lir. Sonra Bolşevizm memlekette yukarıya çıkartılacaktır. Ko­ mün izm Türkler için ideal değil, bilfıkis bir vasıtad ır"5'' d iye yazmıştır. Sovyetler'in başka bir yazısından, açıkça bildiri len aşağıdaki fikri öğrenmekteyiz: Şimdi, biz bütün yer yüzünde kapitalizm in devri ldiğini (böyle nı i?-soru ifadesi benimdir. B. H.) ve zahmetkeşlerin teşkilatlandığını görmekteyiz. Buna göre Ke­ nıa l ' in ve Türkiye M i l li Hareketi başında bulunmuş başkaların ın arzu ve gayesine bağlı olmayarak, Tlirkiye ' de ve bütün Şarkta inkı lap, eski yolunda gitmez ve burj u­ '�1 vazi h a k i m i yet i ne y o l verıııeı. • Sovyet yazılarından birisi; Atatürk ve M i l li Kurtuluş Savaşı meselelerinde, Milli şovenizmden milli h ıyanete. Kemalizm ideoloj isinin halk aleyhtarlığı ve m illi aleyhta rlığı ha kkında"''' ad ını taşımaktadır. Bu konudaki makale, Atatürkçülük ruhu için bir hakaret o l maz m ı ve M i lli Kuıtuluş Savaşı gibi tarih i n en büyük bir cereyanını sahteleştirmek manasın ı vermez m i ? Sovyetler, ayn ı zamanda bunun gibi makalelerle Türkistaıı 'da Türkiye İ stiklal Savaşı'ndan bu güne kadar; "yaşa yaşa M ustafa Kemal Paşa" şarkısı vasıtasıyla yaşamakta olan Atatürk ruhunu sahneden ç ıkarmak istemekted ir. .

55

M . A Pcrsits. Tureıskie İntcrııatsınııalisti v Rossii (Rıısya'da Türk heyııelmilelcilen), "Nanıdı Azii i Airiki" Moskııva 1 967. Nıı: 5. s. 6J.

5<ı

'"Nanıdı Vosıoka'". Dcr•!İ. Moskova-Bakfı 1 920. No: 1 . s. 1 9.

57 G. Z 5" 5''

'�'

:

Sork in. 1 . s"czd n rodııv Yııstoka (!:iark Halklarının hırıncı kurultayı). Moskova 1 96 1 . s. J 1 .

" Koııııııun istiçeskıy lııtcrnaıs ioııal". Dergi. 1 920. No: 9. s. l 40K. M. 1. Vcltman. Revolyuytsıoııııaya Tıırtsıya (İhti lalci Tilrk iye). Moskova 1 92 ı . s. ı 1 1 - 1 l <ı. -·Kızıl !:iark". Dcrgı. Moskııva 1 922. No. 1 Tcveloğ.lu (49). s. J6K'de hildirilıniştır.

Geniş hilı;i içııı bakınız A S. Tvcrilinova. Oı naısıoııal şovcnimıa k natıoııalp-rcdaıclstvu Oh antınarodııoııı ı aıııınaısıoııal ' 110111 klıaraktcr ıdcnlogıya Kcmalızma ··zvczda Yostoka" Dergi. Taşkcnı t 9�U. Nn: 8. s . 76->17

"1


l·:st.:i SOVYETLER BİRl.İGİ'NDEKİ TÜRKLÜGflN VE İSLA M I N RAZI M ESELELERİ

23

Atatürk ve M i lli Kurtuluş Savaşı i le i lgili Sovyetler' in gizli kaynakları bu güne kadar yayın lanmad ı . Günümüze kadar, ne Türkiye'de ve ne de Batıda, Sovyetler l l irliği 'nde hiitün d i l lerde yayın lanan Atatürk ve M i l l i Kurtuluş Savaş ı ' nın tarih i, Atatürk'ün fikir m i rası, Türkiye Cumhuriyeti 'nin Atatürk devri hakkında eserleri ve başka yazı ların ı, tenk idi üslupta ilmi esasta tefsir eden bir eser yazılmad ı . Atatürk yılı ve onun m i l li h izmetleri şerefine höyle bir eserin yazı lması ve yayınlanması �adece Türkiye için değil. hatta bütün insan iyete faydalı olabil ir.

TÜRK KÜLTÜRÜNÜN RUS KÜLTÜRÜ ÜZERİNE TESİRLERİ • Türk kültürünün Rus kültürüne yaptığı tesirler bugüne kadar çok az tetki k edil­ miş bir meseledir. Biz de bu mesele hakkında genel mahiyette bazı fikirleri beyan etmek istiyoruz. Türkoloj i Kunı ltayı ' nda bu meseleye temas etmem izin sebebi, Türkologların bu tür araştırmalar için i lgilerini çekmek ve hiç olmazsa gelecekte bu konuda gerek l i araştırmaların yapı lması için arzumuzu göstermekt ir.

T Ü RK-RUS M Ü NASEBETU:R i TAR İ H İ Türk-Slav münasebetleri umum iyetle ilk defa Miladın 2. yüzyılında, Türk-Rus müna­ sebetleri ise, IX. asrın başında Peçenekler zamanında başlamıştır. Peçenek Türkleri ile Ruslar 130 yıl. Kuman (Kıpçak) Türkleri ile Ruslar 180 yıla yakın bir süre yan yana yaşa­ mışlardır''2 . Her halde bu sebepten olacak ki, Sovyetler B irl iği'nde bir Türkolog tarihçi, "Rusya tarihi, Kiev Rusları zamanından bu yana devamlı olarak ilk-ortaçağ kavimleri dünyasına bağlıdır"63 diyerek fikrini belirtmiştir. Rusların Novgarad-Severskiy Knezliği (Beyliği)'nin Knezi lgor, 1 185 yılında ortada hiçbir sebep olmadığı halde, yalnızca şahsi iradesiyle, Don nehri kıyılarında yaşamakta olan Kuman Türkleri üzerine hücum ederek Kayalı ırmağı sahilinde dehşetli bir yenilgiye uğradı. İgor komutanl ığı altındaki Rus asker­ lerinin Kuman Türkleri karşısında uğradıkları feci mağlübiyetin Ruslar üzerindeki manevi tesirleri neticesinde Rus vatanperverliği ruhunu yaratmak istekleri ile ilk olarak Slovo o Polku İ goreva" (lgor Bölüğü Destanı) isimli bir destan meydana geldi. Bu destan ilim adamları tarafından Rus edebiyatının en eski ve en güzel örneği olarak kabUI edilmektedir. Günümüzün Rus folklor araştırmacılarından biri. "Slovo, her zaman Rus edebi eserlerinin en güzel örneklerinden biri olarak, öz gaye ve güzell iklerini muhafaza etmiş ve Rus edebi­ yatının hayat görüşüdür"114 diye bu destanın Ruslar için ehemmiyetini ifade etmiştir. Türkistan lı. Kazak-Türk edebiyat araştırmacısı Olcas Süleyman, 1975 y ı l ında Almatı şehrinde neşred i len "Az 1 Ya" (Alfabe ve Ben) isimli eserinde, "Slovo o Polku l goreve" destanının, Kıpçak Tiirkleri 'nin tarihi, medeniyeti ve i l i m tesirleri altında meydana geldiğini yazm ıştır65 .

T Ü RK LER' İ N RUSYA ' D A K İ H A K İ M İ Y ET İ Türkler ve Ruslar asırlarca yan yana yaşamışlardır. Ruslar 1 224 yıl ından 1480 yıl ına kadar, yan i 256 sene. Türklerin hakim iyeti altında yaşad ı lar. Ruslar bu devire. M i l letler Arası Tiırkoloji Kongresi 'nde okunan l e h l i �. İ lk h ask ı sı "Hayrak" gazetesi 8-9 Ekim 1 976 . 62 Akdes Nimet Kural. IV-XV l l l . yiiz yıllarda 1'aradcniz"in kuzeyindeki Türk kavimleri ve devletleri. Ankara 1 972. s. 47-55, 75-KI!.

'"1 Hulaı Kıııııikov. Gosmlarstva Kiıııakov M Slovo o Polkıı lgoreve. 6�

IX-X I vekov po aratıskim istoçnikaııı. Alma-Ala 1 972, s . .l.

Giriş hölliıııiinli yaz;ııı: it S . l . ilıaçcv. M oskov a 1 967. s. 19.

"Kazak Edehiyatı... Gazele. Alma-Ala 29.9 . 1 97 5 . s . .l.


24

BA \'l\1 İ R7.A l l A YİT

tarih kitaplarında. " Moj!ol-Tatar zulmü dönemi" derler. Rus knezleri, Altınordu Hanlığı'na bağlı olarak muhtar devletler halinde varlıklarını devam ettirebiliyorlardı. Altınordu Hanlığı bütün Rus knezlerini Moskova Rus knezliği vasıtasıyla idare ediyorlardı. Moskova Rus knezi l van ( 1328- 134 1), Altınordu devleti için Ruslardan vergi toplamaya başlamıştı. Bu sebepten Ruslar İvan 'a "Türkler'in kalita"sı. yani torbası lakabını takmışlar ve bu knez tarihe lvan Kalita olarak geçmiştir. Altınordu devleti Moskova Rus knezlerini diğer Rus knezleri karşısında muhafaza etmiştir. Bu sebepten, Moskova Altınordu devletine sadık bir vassal olarak yaşayabilmiştir. Moskova Knezliği 'nin küçük bir Rus Knezliği (Beyliği)' nden bir devlet haline geç­ mesi de Altınordu devletinin yardımları ile müınklln olmuştur. Moskova knezliği 1480 yılında Altınordu hakimiyetinden herhangi bir mücadeleye girmeden kurtul­ muştur. Eski A ltmordu devleti dairesindeki Tiirk hiikiimdarlarının kendi aralarındaki savaşlar Moskova Rus Knezliğinin bağımsız bir devlet şeklini almasına yardım etmiştir. Rus tarihçilerinin fikirlerine göre. Moskova devleti, devlet idare hayatı meselesinde Altınordu devletinden çok örnekler almıştır. Moskova Knezleri, Rus Çarları 1. Peter'e kadar diplomatik faaliyetlerinde ve elçilik merasimlerinde Altınordu diplomasının biitiiıı özelliklerini aynen tatbik etmişlerdir''''. Rus knezleri ve boylarmın elbiseleri Tiirk prenslerinin elbiselerinden .farklı deği ldi. Moskova Rus Knezliği bağımsız olduktan sonra da siyasi hayatında Türk tesiri devam etmiştir. Mesela. XVl l . asırlarda Rusya'da bulunan 9 15 prens ve boyarların 156'sı Türk Ta­ tarları"ndan ibaret idiler1'7 . X I X. asırda yaşamış bir Rus tarihçisi, "Asya halklarının Rusya üzerindeki tesirlerini ink<ir etmek mümkün değildir''"" demektedir.

İ N K A R ED İ LM EYEN TES İ RLER Türk kültürünün Rus kültürü üzerindeki i nkar edilmeyen tesirleri; dil. edebiyat. mimari eserler. şahıs isimleri, hayvan, ev eşyası isimleri, kıyafet, iktisadi hayat, ordu, hukuk. ad liye teşkilatı ve etnografya sahalarında açıkça görülmektedir. Türk di linin Rus dili üzerindeki tesirlerini gösteren i l k eser, "Slovo o Polku lgoreve" destanıdır. İ lk olarak 1769 yılında Vasiliy Tuzov ve 1 793 yılında Tatişçev. Rus d i line Şark dillerinden giren kelimeler hakkında eserler yazmışlardır. X I X . asır ba­ şında F. 1. Erdman. " l gor Böliiğü Destanı'nda Asyacılık İzleri" (Sledi Aziatizma v Slove Polku l goreve) konulu (Jurnal Ministerstva Norodnogo Prosveşçeniya. 1842, c. 36 . 2. s. 19-46) bir ilmi makale yazmıştır1'9 . Daha sonra. adı geçen Rus destanındaki Türkçe kelimeler ve bu destana Türk nı­ hunun yaptığı tesirler konusunda Brezin. Grigorev, Kazembek. Melioranskiy gibi alimler ilmi araştırmalar yapmışlardır. Bu mesele. Rusya dışındaki bilgin l erinde "'' /\.N Kononcıv. lsıoriya

''7

rıH

eı<ı

lzııçcniya Tyıı rkski h yazıkov v Rossii. Lcniııgrnd 1972. s. •ı.

Vladııııirov-Budamw. Ohzor" İslnrii R ııskngn prnva sı l'cıcrshıırr 19 1 5 . S. 1 23

/\nlagnııısmııs der englischcıı ııııd nıssısclıcıı l ııkn:sscıı 111 i\sıcıı Wicıı. 1 K90. s. 60 13ak. Knııoıınv. lsıoriya izııçcııiya ryıırkskilı )'azıknv v Rossiı Leniııgard

Dnhrodoııınv. K

1 972 s. 25 1 -5 3 ; 1 .

(i.

isınrıngrn J"ı i izuccııiyc lyiirkızıııov v R ussknııı yazıkc. ··snvyctskay<1 Tyurko log ı ya · ·

llakü 1 974 Nn: 5. s. 73. iiıı nıiic l l i k gön: Slnvo destanındaki Tiırkçe kelimeler hakkında yazılan escrlc­

rııı h ı h l i yogrnfyası karakterıııı l<ışıyaıı aşağ.ıc.laki eser ınevcııııur:

/\. A. Z ı nı i ı ı . K vnprıısu t y u r k i zıııah ··sı ovc o polku lgorevc··. ·· u ç c n i h zapiskalı naııçno­ �· ehnksarı 19(16. c . X X X I . s. 13 H-155. S . E. Mahıv. Tyurkizıııi v

ıss l e d n v al c l " s kogo insıi ııııa

v a z ı k c ""S l ovc n pnlku l gorcvc·· k n n u l ıı nınkalcsıylc ( İ zvcs ı ı ya Akadeıııiya N a ıı k L ı ı craııırı Y a z ı k c. 1946. V . 2. s . 129-JIJ)

N ichcılas Poppe. i\ s ıaı ı s clı c Fnrschuııgen. Baııd 1 34 W i cshadcıı

ycnıdeıı teşchhiis gi\stcrııı işı i . Bıı konuda yazılan haşka hihliyografya için hak:

.lr. Stud ics nf T ıı rk ı c ı •n ı . ' · "" ·

S S S R . Otdeienie

Rus d i l indekı Ttirk d i l i n i n tesirlerinin öğrenilmesi için

loaıı words in R ııssıaıı


ESKİ SOVYETLER BİRLİ(; İ'NllEKİ TÜRKLÜ(; frN VE İSLAMIN BAZI M ESELELERİ

25

70 dikkatini çekmiştir . Türk dilinin Rus dili üzerindeki tesirleri yalnız bu destanda değil, aynı zamanda Rusya'da Xlll-XV. asırlarda meydana getirilen on bir adet destan ve hikayede de görünmektedir71 . Rus ve diğer Slav dillerindeki Türkler vası­ tasıyla Şark milletlerinin dillerinden veya doğrudan doğruya Türk dilinden geçen 7 kelimeler konusunda birçok eser ve makale yazılmışt:r 2. Bu konu ile son zamanlar­ da Sovyetler Birliği ' nde, "Sovyet Türkolojisi'' (Sovetkaya Tyurkologiya) dergisi ve 73 bazı diğer dergiler meşgfıl olmaktadırlar . Sovyetler Birliği'nde 1970'e kadar üç defa "Doğu ve Batı Slav dillerinde Türkçe menşeli kelimeler" konusunda sempoz­ yumlar düzenlenmiştir. Ocak 1 97 1 'de Kiev şehrinde Agafangel Efımoviç Krımskıy'nın doğumunun 100. yılı münasebetiyle yapılan törende düzenlenen bir 74 ilmi toplantıda 1 O iilim bu konuyu yeniden muhakeme etmişlerdir . Son zamanlarda Sovyetler !3irliği' nde Türkologlar Rus dilindeki Türkçe unsurlar meselesinde ayrıca faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Prof. A. N. Kononov, Şubat l 972'de Taşkent şehrinde yapılan bir konferansta, "Rus dilindeki Türkizm ve Türk dillerindeki Rusizm, yani bu milletlerin arasındaki münasebetlerin araştırılması faydalı olduğu gibi aynı zamanda çok da merak uyandırıcıdır" 75 diye fikir beyan etmiştir. Aynı Türkolog, Sovyet Türkologları Komitesi'nin 1975 Ocak ayındaki genel toplantısında, Türkologlar tarafından Rus dilindeki Türkçe menşeli kelimeler 76 lügatının hazırlanmasının bir mühim vazife olduğundan bahsetmiştir . Bir çok alim 200 yıldan beri Rus dilindeki Tllrkçe menşeli kelimeler konusunda araştırmalar yaptıkları halde, hakikaten böyle bir lügat, bu güne kadar hazırlanmamıştır.

RUS D İ L İ N D E T Ü RKÇE K E L İ M ELER Türkistanlı Kırgız-Türk şairi Cengiz Aytmatov'a göre " Rusça'nın üçte biri Türk­ ;-, çe'den gelen kelimelerden oluşuyor' 7 . Meselenin önemli yönü Rus dilindeki Türk­ çe kelimelerin rakamla ifadesi değil, Rus kültürünün önemli kısımlarının Türkçe ile ifade edilmekte olduğudur. Kiev Rusları zamanından beri Rus aristokrasisi ve yük­ sek devlet memurları Türkçe bir kelime olan "boyarlar'' sözü ile adlandırılmakta­ 7 dır H . Rus dilindeki iktisat ve ticaretle ilgili kelimelerin bir çoğu Türkçe veya Türkler vasıtasıyla Şark milletlerinin dillerinden geçmiş kelimelerden ibarettir. Mesela; dengi; para, "ten.ge"den. Ruble; yarmak. parçalamak, Kopek (para birimi), kehek D. Pri m:e . Tatar-Maıcrial in Old-Russian. "Pnıcccd i n� of I lı \: Aıncrican Philosoplıical l 9 l 'l . L V l l l . s. 74-K8: K. il. Mengcs. The Oriental clcnıents i n thc vocahulary of tlıc ol dcst Russıon E pos Tlıc lgork Talc. Slove o polku l gonı ve . "Word" 1 95 1 Suppl. No: 70 M esel a . .1 .

Soc ıcty lıcld in Plı i i adclplıia · · 7.

71

V [ ) Arakın. Ty ursk ie lcksiçeskıc dcıncnlı "Soveı sk aya Tyu rk o l u:;i y a· · 1 971. No: �. s. :!H-n.

n llu ese rleri n kısa h i h l i yografyası. N. l ' ı ıppe

.

v nısskilı provestyah i skazaniyalı X l l l - X V vckov.

Studies of Turk i c inan words in Russimı. s. 63-70'dc

vcri lıııişt ı r

"Sovcıskaya Tyıı rko l o:; i ya " 1 97 1 . Nıı: 2. s. 8 1 -92: No: 2. s . 32-45. 47-53: 1 974. No: 4. s. 32:!. s. 48-54, A. V . M i ı1ov. Lcksiçcskic zaiııısıvovaniya v sııv re ı ı ıcn non ı _ nısskoııı yazıkc ız natsionol " nilı yaz ı kvov Srcdncy Azi i . Taşkcnl-Scıııerkmıt 1 94 1 . 76 sayfa; L. Kuhannva O T yıır k ızı ııalı v rıı ss ko y dialcklnııy lck s i k i . (,.'crkass k 1 967. s. 38 sayfa: N. K. Dnıitricv. O T y urk s k i l ı cl c ı ııc nta h Russ k ogo slııvarya. ··Leksikografiçcskry S h ıırııi k"' c. i l i . Mnskov a 1 95 8 . s. 1 3-47 7.1 Mesela.

44. 45-5 1 : 1 974. No:

74

Ko nuşa n <iliııı lerın isimleri ve onlar tarafından verilen lehli� konuları hakkında k ısa hir rapor.

"Sn vcts k ya Tyurkologiya"'. 1 '17 1 . No 1 . s . l 26-27'dc yayınlanmıştır 75 "Sovctskaya Tyurkologiya··. 1 '175. No:

2.

s . 1 22 .

7 h "So vc ts ka ya Tyıırkolo:;iya"'. 1 975. N o : :! . s . 1 1 1 . 77 M il l ıye t Sanat Derg ısi . lstanhııl Nıı: 1 4 7. 28.

!! . 1 97 5 .

s.

J.

7K Hnyarlar hakkında h a k : ilmek lıaııs t-: nzv kln p od ıc . 1 967. c. 1 1 1 .


26

BA \' M İ RZA H A \'İT

ad ından, Tomajnya ; gümrük tamga ; "damga"dan, tovar: ticaret malları, "da­ var"dan kazna; "hazine"den, arba "araba"dan, giyimleri n isi mleri, mesela; kalpak. başmak, tü betey ka, sorok, gibi Türkçe'den geçmiş kelimelerdir. Ev eşyalarından, sunduk, çemadan, samovar gibi kelimeler Türklerden a l ıntı kelimelerd ir. Türk­ çe' deki "ataşa at" kelimesini Ru s l ar loşçad yani at manasında kullanılmaktadır. Macar Türko log'u Prof. J u l ius Nemeth Rusça'daki karandaş (kalem) kel i mesinin 7 Türkçe "kalemdaş" kelimesinden geldiğini ispat etm iştir 9 . Askeri teri mlerde de Türk dilinin tesiri görül memekted ir. Mesela, urra; u ran"dan veya "ur=vur"dan, , yesaul; ·�vaşanıak"tan, karaul; ka ramak tan, (bakmak), kincel; "hançer"den gibi. Rusça'daki sud "mahkeme" kelimesi de Farsça b i r kelimedir. Rusça'da isim ve soy ad olarak kullanı lan bir çok kel imenin de Türkçe'den geldiği tespit edi lebi lir1141 • Bu­ günkü Rus soy adlarında da Korkmazov, Çemedanov, Çekmenov, Aksakov, Nazarov, Yakubov gibi isim ler çok görünen isim lerdir. Soyadın sonundaki "ov" ekinin Türkçe "oğlıı"mın yanlış ifadesi olduğu hakkında iddialar var, lakin bu fikir İ l men ispat ed il mem iştir. Rusların çok sevdikleri ve dünyada tanınan musiki aletlerinden biri o lan bala­ layka Türkler' in kopuz isimli sazı nın biraz değiştiri l m iş şekl inden başka bir şey deği ldir. Balalayka kelimesi de Türkçe'den gel mektedir. Rus melodileri üzerindeki Türk. musikisinin etk isi bu güne kadar araştırılmayan meselelerden birdir. Rus m i ­ mari sanatına Ti.irk. mi marisinin tesiri büyük. olduğu halde, maalesef b u konuda hiç­ bir ilmi eser yazı lmam ıştır. .

T Ü RKOLOJ İ TETK İ K İ XV. ve X V I . asırda serbest yaşamak umuduyla, Mosk.ova merkezi hükümeti te­ sirlerinden kurtu lmak için, Don. Yayık (Ural), İtil (Volga), Terek ve Dnyeper ır­ makları çevresine göç eden Ruslar tarihte Kazak ismiyle tanındı lar. Kazak keli mesi de Türkler' in Kazak kavminin ismidir. Rusya'daki araştırmalarda, Ruslar tarafından Türklerin bir çok örf adetleri kabGI ettiklerinden bahsedi l mektedir. Ancak bu konuda da gerektiği kadar i l mi araştırmalar yapılmam ıştır. Yukarıda kısaca ifade ettiğimiz Ti.irk ki.i lti.iri.i Rus kültürü üzerindeki tesirleri hakkında bazı düşüncelerimizden sonra sonuç olarak d iyebi leceğiz ki, Türk kültürü Rus külti.irüni.in her sahasına tesirler bırakm ıştır. Asırlarca devam eden bu cereyan Türkoloji bi lgin leri tarafından Türkoloj i i lm inin bir araştırma parçası olarak görül­ mem iştir. Ti.irk kültürünün dünyada yay ı l ma tarihi içi nde, bu kültürün Rus kültürün­ de etkisinin mu fassa l ol arak tetk iki. Türkoloj i ' n in mühim vazifelerinden biri haline getiri l irse. ilmi hayattaki bıı boşluğu doldurmuş olacağız.

SİBİRYA ' DAKİ .TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ARAŞTIRMA .. * MESELESi NDE BAZI MULAHAZALAR S i b i rya. batıda Ural dağl arı , doğuda Pasifi k Okyan usu, kuzeyde Kars­ Laptev ve Doğu S i h i r denizleri, güneyde Kuzey Türkistan (bu günkü Kazak is­ tan Sovyet C u m huriyet i ) , Moğo l istan Halk Cumhuriyeti , güney doğuda Ç i n 79 .1. N eıııet . Proislıojılenic R u ssk ogo

ğan. M oskova 1966. s. 1O<ı- 1 14

�1 1 Bas k a k ov .

slova Karandaş, "Tyurkologiçestie Sborııik". Kononov için arma­

hıı konuyla ayrıcıı ilgilenmiştir. Bak Sovetskaya Tyurkologiya, 1 975,

No: 3.

s.

Bu makale i l . M i l l i Tilrkollı_jı Kongresi ( � -9 �ııbat 1 979l'nc taktim edilen tebliğdir. İ l k

Dergisi. İstantı u l . 1 979.

No 1 1 1 .

121.

baskısı: Emel

s. 32-42 ve ··ı-ıcrgün gazetesi". 2 1 -23 Mayıs 1 979"da yayınlandı.


ESKİ SOV\'ETU:R niıu,i(; i•NDEKİ Tfl R K l .ÜGf!N VE İSLı\ M I N BAZI MESELEl.ERI

27

Halk Cumhuriyeti ara larındaki bölgel erdir ki, bunun büyükl üğü 1 4 milyon kilometre kareden fazladır81 . Sibirya'n ı n takriben 1 0 milyon kilometre karelik toprakları bu gilnkü Sovyetler Bir liği ' nin hudut ları içindedir82. Sovyet l er B i r­ liği' ndeki Sibirya ' n ın 4 m ilyon kilometre kareye yakı n toprağı Türkler'in tari­ hi v e bugünkü topraklardır. "Sibir" ve " Sibirya'" sözlerinin manası bu güne kadar aydınlanmamış bir mesele olmasına rağmen "Sibirya·· sözü hakkında X Vll I. asır başından beri türlü fikirler ileri sürülmiiştür8·1 . Rus dili etimoloji sözlüğünde. Sabiri yahut Seheri. Hun kavim­ lerinden birisinin adı ve Sihir ise bu kavimin yurdu olarak bahsedilmiştir114 • Sihir sözünün etimolojik manası hakkında Türkistanlı yazar Olcas Süleyman'm bildirdiği yeni fikre göre, Köl Tigin abidesindeki "Türk ıduk yeri subı . . ." ciimlesindeki "yer" ve "sub" sözleri halk ağzında "subyere" ve ondan da "sibir" olarak ku llanı lmıştır8s. Bu yeni fikrin temelinin ne kadar doğru olduğunu kabul etmek için elimizde kay­ naklar bu lunmamaktadır. Sovyetler Birliği İlimler Akademisi' nin bir meclisi ve dergisi Olcas Siileyman'ın kitabını münakaşa ettiklerinde8'' "Sibirya" kelimesinin menşesi hakkında fikir bildirmemişlerdir. Sibirya, Türk kültürünün ilk ocaklarından birisi, hatta Türk kültiirünün başlangıç bölgesi de olabilir. Buna rağmen. araştırmacılar Sibirya'daki Türklerin kültiirünü öğrenme meselesine fazla dikkat etmemişler. Böyle bir durum içinde Wilhelm Radloff un87 ve Nikolay Katanov ' u n 88 Sibirya Türkleri'ni araştırmaları, Türkoloj i için örnek gösterilecek bir ilmi hizmet olmuştur. Sibirya, X. asırdan beri bir coğrafya adlandırı lması soncunda İ bir, Sihir, Sabirye ve Sibirya şekillerinde zikredilmiştir. Rus yazı larında bu bölge 1407 y ı l ın­ ' dan itibaren Sibirya ismi altında ku llan ı l ı nıştırK ' . Rusya'n ın Şark ülkelerine yayı lma­ sı neticesinde bu bölgeyi de araştırma meselesi Rus devletinin siyasi gayesinden birisi olarak ele alınmıştır. Bu sebeptendir ki, Sibirya Türkleri hakkında yazılan eserler arasındrı Rus yazıları çoğunl uktadır. xı

Haııs Fiııdeiscıı. Norılasicıı, Wl'stlishes

İnııcrasiaıı;

"'Ahriss der Weltgcschichtc. Aussen:uopacsdıc

Kultım:ıı··. 2. M ü ııdıcıı-Wicıı 1 %4 s. 2 · yc göre Sih irya"ııııı yoz ölçünıil 1 4 .2 1 5 .825 k ilometre karedir.

x2

Bolşaya Sove ts kay a Eııstsiklopcd İ)'ıı, c. JK. s. 648. V olis tı.ı cn cl i ı:cs llnivcrsı.ıl-Lcxikon, Lı:ipzig-Halle l 74J. c. J7. s. 85 1 : S . Patkanov, O proiskhojclcni sl ovc "Sihir", "Sihirskiy Slıornik.. . Petcrslıurg 1 89 1 : A. Magnussen. Woher stı.ımm eler .. N a me "Sihiricn-Silıir" Nadıı rag vıııı F. W . M ü llcr. "Ost-Asien Fehruar l 9<Xl. 114 Etynıoloı:icııl Dicti oımry of Rııssiaıı L anı: ııa ı:c. by A . G. Preohrazhcns. New York (Colu ıııhia HJ Rak: (;rosses

Uııivcrsity) 1 95 1 .

s. 283:

Z V Tııgaıı. Umumi Türk Tarihine Giri�. c. 1. 2. baskı. lstanhul 1 970. s. 1 7 1 'c

giire . Sihirya ismi Sihir Torklcri"nden gclnıckıcılir. Sahirler hakkında hak: Prof Dr. Laszlo R asony i. Tarihtc Tiirkliik, Ankara 1 97 1 . s. 77-78. 85 Olcaş Soleynıanov . Kr.

A:ı:hukı.ı i \'a, A lma-Aııı

Bak: "Voprosy istorii"",

Litcraturi \'azıkıı",

1 976. No. 9. s.

1 976. No.

"Moskvıı", 1 976. No.

4.

s.

1 975. s. 259.

"İzvcstiya Akademii Nauk SSSR. Seriya Rıısskı.ıya Litcratunı" 1 976. No. 1 . s. 25 1 -258: G va rcl iy a" 1 975. No. 1 2, s. 270-280: "Zvczda" 1 976,

1 47 - 1 54:

176- 1 8 1 :

:ı. s. 20 1 -208: "Molodayı.ı

No. 6. s. 20J-2 1 0: "Koııısoıııolsk:ıya l'ravcla" 9. 1 0. 1 975. s. 2: "V mire kn i ı:" 1 976. No. 1 1 . s. 84-87:

"Prostor" 1 975. No. 1 O. s. 94- 1 :

"Kazak E de bi ya tı " 26.9. 1 975. s. 4. "Aıı� Sihirien" (Sihirya"dan) kitabı (Türkçe tcrciiın�"Si:

87 Raılloırun Sihirya Tiirklcri 'ni araştıran eserlerinden

Prnf Dr. Ahmet Tenıir. 1 957) elıeııııııiyetliılir. Radlotrıııı Sihirya Türkleri kliltürtı ile ilgili haşka eserleri için hak: Tyurkoloı,ıiı;Loı;kiy Slıonıik, Radlolra amıa�an. yayınlayan Konıınnv. Moskova 1 972, s. 26 1 -275: i\lııııcı Tenıi r. Lahcn

XK

ııncl Schafli:n von FriL'<lıich Wilhelnı RadlolT, "Oıicns". c. V l l l.

1 955. s. 5 1 -9'.I.

HJ. 1 1 1 . 1 922) Hakas Türldcri"iıdcn. Hıristiyanlaşan hır alim idi Onun Sihirya Tilrklcri ile ilgili hazı yazıları ıç ı n hak. Nikolay Fedoroviı; Katanov, hazırlayan G . Doınayakov. Alıakmı Kaıaııov (6. V

1 958. S. 1 85-2 1 4.

1 1162-

K<J M. S. Bodnarsk iy.

S l nvı.ır ı:coı:nıfiı;eskikh na7.vaniy,

Moskııva 1 954.


2H

BA Y M I RZA H A YiT

Sovyetler Birliği'ndeki bugünkü Sibirya'da 1 970 yılındaki nüfus sayımına göre, 1 .082.083 Türk yaşamaktadır. Bunlardan Sakalar (Yakutlar) 285.749, Tatarlar 23 1 .324, Tuba (Tuva)lılar 1 35.306. Kazaklar 1 06.498, A ltaylı kavimler 97.892, Adegeyler 95. 1 7 1 , Hakaslar 56.870, Çuvaşlar 52.095 ve Başkurtlar 2 1 . 1 78 kişiden ibaretti ler911. Ocak 1 979 nlifus sayımından öğreniy0ruz ki, Sibirya'da Türkler'in sayısı biraz ylik­ selmiştir9 1 . Sibirya hakkında araştırma yapan Alman etnografı Dr. Hans Fındeisen 1 964'te Sibirya'da 4 milyondan fazla Türk' iin yaşadığını haber vermişti''2. Demek ki. Sib irya 'dak i Türkler' in sayısı çok azalmıştır. Böyle bir durumun siyasi sebepleri olabilir. Sibirya Tiirkleri'nden A ltay kavimleri, A l tay Da ğ ı Muhtar V i l ayetin d e {büylik­ lüğü 92.600 ki lome tre kare). Hakas Kavmi, Hakas Muhtar V ilayeti nde (6 1 .400) km 2 T u ba lıl ar (Tuva), Tuva Muhtar Sovyet S osya list Cu m h uriyeti'nde ( 1 70.500 km 2 ) ve Saka lar (Yakutlar) Yakut Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nde (büyüklüğü: 3. 1 03 .200 kilometrekare) ya şama ktadır lar . Başka Türk kavim l erin i n Sibirya' da

kendilerine has meınuri birli k leri yoktur. Ar keologlar eski Sibirya'yı öğrenme faaliyetlerine devam etmektedirler. Onlar, Ob ve Yenisey nehirleri ile Baykal gölii eLraflarında Milattan önceki takriben 40.000 yı l larına ait '' ' insan kültürleri hakkında malumatlar topladılar · . Altay-Sayan dağları eteklerinde ve Yenisey nehirlerin in yukarı akımı taraflarında Milattan 3000 sene önce yaşayan insanlarııı kültürü ile ilgili malzemeleri. 1 920'de ar keol og Teplouhov, Minüsen vadisinde Afanasye köyünde yer ylizüne çıkardı. O zam anki insanların evleri, kışlaları, ev eşyaları, hayvancılık ile meşglıl oldukları ve o zaman. madencilik işleri de mevcut olduğundan haberler verildi9� . M ilattan 50 sene önce Sibirya'daki Tiirk topraklarına "korgan"lar inşaatı terakki etmiştir.

Büyiik Ulagan nehrinin sağ tarafında. Teles gölii (Rus haritalarında Teleskoye Ozera)nün

güneyine 80 kilometre uzaklıktaki Pazırık vadisinde 1 929 ve 1 947 yıllarında 5 korganın

izleri meydana çıkarıldı. Kazılan topraklar altında bulunan kültür malzemeleri arasında deri, yünden yapılan halılar, gömülen atların üstündeki eyerler (bu tip eyer Santi Asur, Pars ve Yunan kültürlerinde görülmemiştir) ve eşyalar, müzik eşyalarından tamburin gibi mal. zemeler vardır ki. bunlarııı Milattan önceki 1 1 1-V. asırlardan ge len kültiir eserleri olduğu kabul edi l miştir''' . Pazırık vadisinde yer a ltınd an çıkarılan halı dünyadaki hal ıcılık sanatınııı ispat edilmiş en eski örneği olarak bilinmektedir. Tarih ilmi. Çin kaynakları, Güney Sibirya, Al t ay- S ayan d ağ ları ve Baykal gölil Türkleri'nin geçmişi hakkında Milattan t a kriben 400 yıl önce malumatlar vermişti. Zikrettiğimiz toprnk lar Çinlilere göre Milattan 3 asır önce Hunlar ' ııı ha ki m iye ti a lt ı n a gir m işti . Hunlar'ın h a k i m i yeti Altay dağı civarında ve Güney Sibirya'da m i ­ lattan sonraki asırda bitmiştir. Hunlar' ın ye rine başka bir Tiirk kavmi gelmişti ki, bu, tarihte Köktiirk Devleti adıyla ta111rd ı .

·�ı İtosi Vzcsoyıızııoy pııı·cpisi mısclcıı iy:ı •ı ı

Ocak

1 '170 ııod:ı.

L' .

V 1 . Moskva 1 97 1 .

s. 6 1 - 1 5 1

1 979"ılakı Sovycllcr l l i r l iği n ü fus lı..:sahıııııı ndıcclcri hakkında hak:

İtosi vscsoyıız-ııoy

pcrcpisi nasclcııiyc USSE l 'J7CJ ı:oda, Moskva. 1 980. ')' - Fındeiscn . .ı.ı:.c., ( 1 ). s. 1 5 .

<J) Sihiıya 'da arkL·oloiı mnşıınııalm içııı hak:

l\aı:ı Jcııınar. Millclm;i.ıı n

uııd Silıirien in vortiirkisher 1..eit (Türlo.­

ler·d..:ıı iinLtli Oıta Asya ve SilıiıyJ 1. "Gcsdıidııc l\ol iıtcl:t,il.ıı" 1 faııdhuch der Oricntalisıik. 5. 5. L.cidcn-Kiilıı 1 966.

s. 92- 105. ( Kmıaıııiıııcc Sihirya ve Oıta Asya'daki Tlirldcr'den önceki devir lıakkındakı tikir. 7.ıumuıımız için maııa·

sıııı kaylıctıııişıir. l'rnr Dr lfalıacıldin <)gel. İsliiıııiyct'lcıı iiııcc Tiirk Kiiltiirü Tarihi, Ankam 1962. Sihirya Tlirklı:ri ile ilgili SovyL'ller Birliği 'ıulcki arkcnlniı araşıınmılarıııııı llL'liccsinılcn ıııalıiıııaılar venııiştır. ''� Holşıı�·ıı Sııvetska�"' Eııtsikloııeıliya. ı:. 1 1 1. s. 49 1. ·>� Holşayıı Snvctskııya Eııtsiklııımliyıı, c .

X X X L s. 546. l'azırık kiiltiirii ıııı:selcleriııdc liızla hilgilcr için

hak: Ahdiilkadir İnan. Mak:ılı'lı·r \'C İ ııcl'leııu·lcr. Yayııılavmı: Pror. Dr. Saadı:ı Çağatay. Ankara 1 96R. s 507-509:

B. Ögd. a.ı:.c., ( 1 � ).

s.

62-68.


ESKİ SOVYETLER HİIU,İ(; İ'NJ>EKİ TflltKLfi(;fıN VE İSLAMIN DAZI MESELELERİ

29

Köktürk Kağanlığı. Yen isey nehrin in başlarında yaşayan Kırgız-Hakas-Tuba Türkleri ' n in. merkezi Moğol istan ve Baykal gü liiniin doğu taraflarındaki toprak ları­ nı idare etm iştir%. Köktürk İ mparatorluğu devri. Tiirkler'in gen iş hudutlara yayı lma devrinin başlangıç devresi oldu. Onların hak im iyeti R40'da Kırgız Türklerinin eline geçm iştir. Türk ler' in Sibirya'daki eski kavim lerinden birisi Kırgızlardır. Kırgız-Hakaz sözü Çin kaynaklarında M i lilttan iki asır önce de zikred i l m işti . Bunun için bugünkü et­ nograflar onların tarihte 2000 yı ldan fazla zamandan beri yaşamakta oldukları ndan bahsediyorlar'n B i rçok araştırmac ılar eski Kırgızların Tiirk olmadıkları hakkında hayali fikir ileri sürmiişlerdi. Zaman ı m ızda ise onların eski Türk kavim lerinden birisi oldukları ispat edildi. Kırgız-Hakas Türkleri X. asra kadar Yenisey nehirleri nin yukarı ve orta akım ları ile A ltay dağının doğu taraflarındaki topraklarda hükümdar idi ler. Bu devletin yerine 924 'te Karahıtaylar ge lmişlerdir. Tuba (Tuva) Türkleri 26 1 'de kendi devleti ni kurmuş lard ı . Onlar hatta 550'de Kuzey Çin topraklarını zaptett i ler9H. Köktlirk Devleti V I . asırdan beri X Vl l l . asra kadar Moğol ların hakim iyeti altı nda yaşad ı lar''''. Sibirya Türkleri' nden Saka (Yakut)lar hakkındaki malumatlar X . asra kadar çok azd ır. Bazı belgelere göre naykal gö lüniin şarki bölgelerinde yaşayan Kurıkan kav­ mi, V l - X . asırlar arasında Lena nehrinin orta kesimlerindeki topraklara göçüyorlar. Tarihçi ler, etnogra llar ve coğrafyac ılar Kurıkan kavminin bu giinkii Yakutların doğ­ rudan doğruya ataları olduğunu ileri siirmektedirler11"1• Eğer bu fıkir doğru olursa, o zaman Kurıkaıı kavmini de Ti.irk kav im lerinden birisi sıfatında görebiliriz. Çllnki.i tarihte hiçbir Türk devletinin bu günkii Yakutistan topraklarını işgal ettiği veya Türkleştirdiği hakkındcı belge yoktur. Sakalar (Yakutlar) X V l l . asır başına kadar birleşmiş bir devlet hal inde değ i l . kabi leler hal inde yaşad ılar ve kabile başbuğlarının idareleri altında bulundu lar. Sib irya' daki Türk kavim leri arasında Moğol istilasın ı görmeyen yegane Türk kavmi. Saka Türk kavmidir. Y-V l l . asırlardcı Altay dağının şimal inde ve İrtiş nehrinin oı1a bölümlerinde yaşa­ yan Kırnak ( Avrupa kaynaklarında Kuman. Koman Ruslarda ise Polovtsi) Türkleri IX­ X I . asırlarda Tiirk istan'da Kuzey Sibirya' n ın İ ı1iş nehrinin orta akımına kadar uzanan 1111 topraklarda kuvvetli hir devlet kurdular • Lakin, bu devlet haşka Sihir Türklcri 'nin hayatına tesir etmed i. Kınıak Ti.irkleri' nden olmı Kıpçaklar ise Tiirk ki.iltiiri.ini.i Tuna nehrine kadar getirmekle. Türk tarihinin yen i cereyanını başlatm ışlardı. Moğollar X l l l . asır başından itibaren Sibirya'daki Türkler' in idaresini ele aldı lar. Onlar XV. asra L P. Potapov. Oı;crki ııo istorii A l t aytst• '" Moskva. l ')�J.

%

s.

'>4 � Y ı l ımız Oztıına. Diiyük Tiirkiyc

Tarihi. c . 1. istaııhııl l 'l 77 . s. 7 2 · ı1c K o k tü rk ııııpmatıırlıığ.u lıuduıl:mııııı daha geniş oldıı�ııııdaıı halıset­

mekl�dir. Ayrıca

s. 75 "dcki lımitaya bakınız Yani kaynaklarda tesvir ed i l e n liilktiirklerin tarihi hakkında

clolıı hilgı almak için ba k ın ız : l'nır 1 k Osman Fikri

1 995. TKAE yayını.

97

Serik aya (;ökliirk Tarihinin Meseleleri. Ankara

S . M . Abraııızoıı. Kıreızı i t•tnoenıliçt·skir i i.,ıorikn- k ı ı l ' tıınıoe svyazi. l..c n ingrad 1 'l7 I. s .

'!H A. İnmı. a.J!.e., ( 1 5 ). s. J 1 .

•ı<ı Tuha (Tuva) Türklcrı ' n in V l l l -X V l l l . asırlardaki tarihi

Tım. Moskva 1 964. J I Kl

s. 1 1 7-DK.

.1 .

ıç in hak : 1 . . I'. l 'otapov. yay ı n la vaıı . İ stnri la

Oolşııya Sov cts t ny :ı E ntsi klop t•diy a . c . 49. s. �40: A . A . Azatyan ve di�crleri. İ s to riyıı otkritiya i isseldovaniyıı Sovetskoy Azii, Moskova I Wı'J. s. 220: Eıııaııucl Sarkisyaııız. (;escnicüe der ori en bılischen Vülker lhıslaıııls his 1 ') 1 7. Miiııdı.:ıı 1 % 1 . s. 362. 1111

Y 01.tıııı:ı. a.e.e., { 1 6). s . 222-D; Hul at Kuıııcknv. (;osudıırstvo po a r:ıhi ski ııı istoı;ııikmıı, A l ına-Ala 1 972 (s. 1 32- 1 52 Hihl iyografy:ı); D. G. Savinov. Rassclcııie Ki ın a l H n· IX-X vnkakh po ı h ı n n ı ın a rkhcoloeiçcskikh istoçnikov. "Proşloc Ka7;1klısıana po arklcohıgiçcskiııı istoçııikaın··. Al ına-Ata 1 976. s. 94-95 "tc; Tog:ın (4) s. 1 59- 1 66: Kıınak devletinin ıarılıı hakkında tıak:

Kııınikm·

IX-Xl

vckov


30

DA \'MiRZA I lı\ YiT

kadar Güney Sibirya Ti.irk leri 'nin hükümdarları olarak yaşadılar. Yukarıda beyan ettiğimiz gibi. yaln ız Yakutlar Moğol hak imiyeti altına girmemişlerdi. Moğollar, Si­ birya Türkleri ' n i onların kendi hanları ve beyleri vasıtasıyla idare ederlerd i. Ti.irk kaynak larıııda Kalmık den i len Moğolların Cungar Hanl ı ğ ı 102 X V l l . asrın başından XVI 1 1 . asır ortas ına kadar Altay ve Sayan dağları çevresi nde yaşayan Türkler, hatta Türkistan Türkleri için büyük felaketler getird i . Cungar Hanl ığı ' n ı n komşu larına karşı devam l ı istila seferleri Türkler için yen i facialar devrinin başla­ masına yol açtı : Ç i n l i ler Doğu Türkistan ' a Ruslar ise Sibirya'ya ve Batı Türki stan ' a girmek için i mkan bu l ı.J u l ar. X V . asırda Altm Orda devletinin zay ı fl a ma s ı ve parçalanması neti ces i nd e Batı ve Kuzey Sibirya 'da hakim bulunan, lakin Altın Orda'ya tabi olan Özbek Şeybani ha­ nedanları kend ileri ni müstak il bir halde idare etmek için teşebbüslere başlad ı lar. Şeybani süliilesi, Tobol. Tura. İşim ve İ rtiş nehirleri civarlarında hakim i d i ler'°�. Onları. XV. asrın ortas ından itibaren Özbek Hanı Abul H ayir Han idare etmişti. Şeybani ler'dcn İbrah im ( l bak) 1 480'de Çınk i-Tura (bugünkü Tümen) şehrini mer­ kez yaparak Sibir Hanlığı'nı meydana getirm işti. S ibirya ' n ı n bu Türk devleti X V I . asır başında Ugor-Fin kavimlerini d e içine alan. Ural dağlarından Ohot denizine kadar yayı lan topraklara sahip olmuştur11ı.ı. 1 56 3 ' te Küçüm Han S i birya Hanl ığı n ı ıı hükümdarı oluyor ve S i birya ' d a İs­ lfün ' ın yay ı l mas ı için i l k teşebbüslerde bulunmuyor. Sibirya Türk devletinin Küçünı H an zaman ı, Sibirya'ya Rus isti lasından başladığı dev ir oldu. Ruslar l 552'de Kazan Hanl ığı ' n ı işgal ettikten sonra. Sibirya' ya komşu oldu lar. Rus-Kazacık askerleri l 577'dc Yermek komutanlığı altı nda Sibirya Hanlığı toprakların ı zaptetmeye başla­ dı lar. Yermek ' i n hareket i. Ruslar i le Sibirya Türk devleti arasıııdaki muharebenin başlamasına sebep oldu. Küçiim Han, Sibirya'nın Rus istilasından korunması için onlar aleyhinde l 577'den 20 Ağustos l 598'e kadar. yani 2 1 yıl savaşlarını devam ettirdi ve 1 60 l 'de öldü. Onun evlatla­ rı. Ali ve İşim. Ruslara karşı l 607'ye kadar savaşlarını devam ettirdiler. Llkin mağlubiyete uğradı lar. Ruslar, Tiirkler'in Sibirya devletine böylece son verdiler. Sibirya 'daki Türkler 1 670'ten sonra kendi leri için bir devlet kurmak fırsat ı n ı bulamadılar. R usların Saha ( Yakut) Ti.irkleri ' n i n topraklarına hücum ları l 6 l 7'de başlamıştı. Saha Türkleri Ruslar aleyhinde 1 682 'ye kadar, yani 65 y ı l, mücadelede bulundu lar. Fakat onlar da Rus istilasından kendi lerini kurtaramadı lar. Rusya haki­ m iyeti X V l l l . asırda Yakutistan 'a tamamen yerleşti. Rusların Sibirya istilası için başlad ıkları seferler, onların Hakas Türkleri toprak­ larına girmeleri içinde imkan doğurdu . Hakas Türkleri X V l l l . asrın sonuna kadar Rusya hakim iyeti altında tutuldu. Tuba (Tuva) Türkleri Moğol-Cungar Han l ığ ı hakimiyetinden kurtulduktan sonra. l 756'ı.lan beri ('in hakim iyeti altında yaşamaktaydı lar. Çin 'deki 1 9 1 1 ihtilali. Çin'in Tuba'daki hfıkiın i�'etiııi zay ı flattı. Bu durumdan Rusya istifade etti. Rusya'nın Bakan­ lar Kurulu 1 9 1 l · de Tuba · y ı ( Ruslar bu ülkeye Uran ha diyorlardı. Bu söz Moğol ların urenha = orman kişisi dı:dikleri bir tabirdi) işgal etmek kararını aldı. Bunun için Ruslar bir taraftan diplomaı ik faaliyetlerde bulunurken. diğer taraftan Tuba içinde hazırl ı k lar '

1 1 1�

( "ı ııı ııa r

l lmılı�ı lıak kıııda ha k ııı ı z

İ . Y;ı: Zlatkııı. İstnriya .l ııııgarskogo Klıaııslva. Moskva 1 964. B11

c'crılc. 11ıocl l ı l" ( ·uı ıı,mr l lmılı�ı ılc ilgilı hiitıiıı kaynakları kııllaıımııaınıştır vı: hıı sı:hcplcıı ı:sı:r sılıhaıli nlm:ıvıııı ıııalı)ııı:ıtl:ınlaıı ih;ıı-.,ııır 1

111

/,· k ı Vcluli

1 nııaıı

l lm!ııııkıı Tmkdı fntrkıstaıı) v e Yakın Tarıhi.

1 "·1 l lnl�nvıı \11\'ctska) a l nhı� lop•·ılı \ a. ı: . .lX. s

lı47

1 942-47.

s.

35.


ESKİ

SOVY E T L E R

HİRLi(; i 'N D E K İ Tf! R K l . fi(;fiN VE İSLAMIN BAZI MESELELERİ

31

görd ü l er. B i l lrnssa Tuba beylerini kat.anmak için çok d i kkat verd i ler. 1 7 N i san 1 9 1 4 ' te Tuba. Rusya ' n ı ıı h i mayesi altı ndaki bir ü l ke ol arak i lan ed i ld i . Rus lar. bu Türk ü l kesini kend i leri n i n Y e n i sey Bölge V a l i s i vasıtasıyla idare ediyorlardı "". Y e n i sey nehri çevrelerinde R u s l a r ı n girme l eri X V l l . asrın başından beri devam etmekteyd i . O zaman. Y e n i sey dolay ları ndaki K ı rgız Türk leri müstak i l yaşamaktay­ 0 d ı lar. Rusya X V l l l . asır başına kadar bu Türk toprak larına da hakim o l d u 1 6. S i b i ry a Türk leri ' n i n tar i h i n e kısaca bakmakla, on larııı uzun zamandan beri kendi var l ı k l ar ı nı

koru m a yol undaki hareketlerine nazarı d i kkatleri çekmek arzusu n d a

b u l u n d u k . Kanaatim izce, Türk var l ığın ı korumak v e onu devam ettirmek d üşüncesi Türk ler' i n k ü ltür ve hayatııı ı n teme l idir. Dünyada i nsans ız k ü l tür ve k ü l türsüz i n sa n hayatı o l m a d ı ğı n ı b i l iyoruz. B u n un i ç i n bazı araştırmac ı ların S ib i rya Tiirk l eri ' n i kü l türden uzakta kalan lar s ı fatında görmelerini. on ların haya l lerinden başka b i r şey olarak kabul edemeyeceğiz. S i b irya ' dak i Türkler' i n uzu n tar i h i ve tabiat şartları iç inde yaşama kab i l iyetleri, Türk kü ltürünün b i r tarafı n ı n Buz Den izi' ne, b i r tarafı­ n ı n Japon Den izi ' n e. bir tarafın ı n Tuna'ya kadar yay ı l masındaki h i zmetleri, o n l ar ı n

7000 3 500 k i l ometre o lan bu büyük topra k larda yaşa-

umum Türk k ü ltüründek i ro l ü n ü göstermekted ir. Uzu n l uğu doğudan batıya ki lometre. kuzeyden güneye kadar

. mak, o toprak ları insan hayatın ın h izmet i n e sokab i l mek, S i b i rya Türk leri ' n i n yarat­ tığı kü l türden başka bir şey değ i l d ir. B u n u n i ç i n S i b i rya'daki Türk kü ltürü n ü araş­ tırma mese l e lerinde aşağıda bazı m ü l ahazalarda b u l u nm ak arzusunday ı m : A l tay-Sayan dağları, Bayka l gölü dolay l arı, Yen i sey, Lena, İ ş i m ; Tobol v e Ob neh i r l eri c i varları. sayıları az o lduğu halde Türk hakim iyet i n i devam ett i rmek.

Türkler' i n tar i h te k i ve bugünkü hayat mücad e l e l eri ndeki kabi l i yetleri için bir n u ımı­ nedir. Türk l e r zikred i l en bölge l erde. M i lattan iki b i n yı l önce başlayan var l ı k larıııı bu güne kadar devam ettirmekted irl er. S i b i rya TUrk leri ' n i n bazı kav i m leri,

3 00 y ı l ­

d a n beri devam etti ril mekte b u l unan R u s h a k i m i yetin i n bütün m e n fi şart l arı altında da kendi mevcud i yetlerini cidd iyetl e korumaktadırlar.

Eğer Sibirya Türkleri ' n i n kü ltürü kuvvet l i ve tesirli o l masaydı, Türkler dünyan ın

başka bölgelerine yay ı l mazlard ı . Türkolog K lyaştorn y ' n i n fikrine göre. "şüphesizdir k i (Türk) kağa n l arı başından beri yalnız askeri tedbirlerin deği l . mefkure a l i m lerin ro lünü de iyi an lamış lar"1117• Türk ler " i n metkfıresi. onların Tanrı ve Türk kuvvetine i n anç ları olmuştur. Eğer. A l tay S i b irya Türkleri' nde metkfıre o l masayd ı , yalnız askeri k uvvet i l e Türk hayat ı n ı ve devletleri n i idare etmek v e korumak mümkün o l mazd ı . Araştırmac ı lar, V l . asırda Ç i n kay naklarında zikred i l en Tükyu (Türk ) lar hakkın­ daki haberlerden zevklenerek. u m u m Ti.irk tari h i n i n V I . asırda baş lad ığıııdan bahse­ derlerd i . Türk <ıb idelerinden haherdar o l ma netices i nde bu tür fi k i rl ere de son ver i l ­ d i . Zaman ı m ızda arkeologlar. etnograflar. d i l c i ler v e tari hç i l erin gayret leri i l e Türk kültürüni.i n M i l attan önce de mevcut o l duğunu öğreneb i l d i k . Araştırmacı Türkologların fi k i r lerine göre. S i b i rya-A l tay Türk leri ' n i n kü ltürü. Türkistan, İ d i l , U ra l nehirleri dolayları. K ı rım, K u zey Kalka�. Azerbaycan. A nado l u v e H i nd nehi rlerine kadar yay ı lan Türk ler arasında d a yaşamaktad ı r. B u n u n i ç i nde birbirine bağ l ı o lan u m u m i Türk k ü lti.iri.i n iiıı va rlığı i l mi bak ımdan tasd ik ed i l m iştir ve böyl e u m umi Türk ki.ilti.iriine şürlıe ile bakan ların efaanelerine son veri l m iştir.

1 1 1� Poıo ov ı ı ır.

p

( 16).

Rıısya·ııııı

s. 3<ı 3 .

Yenisey

1 1 17

S.

G.

;

K l yaşto ıı ı y

kar�ı siyasl'li ve x v ı ı ı \'l' k:ı. l· nııızc 1%8. S.

K ırgız Tlirklcr i · ı ı c

l\hdıkadirov. Yı·nisı·vsldc

Kırı?IZI

\'

l>rcvnctyıırkskaya

ııizıııcııııost ' i

askeri hareketleri

lıakkıııda ' l\saııhck

(ı4- 1 06 " da ıııaltinıallar vmdır.

kıı l 'tıını mırodo,· Tscntrıı l'noy Azli,

·Tyurkologiçcskiy Shorrıik'". Md ıoraııskl\ ·c J\rınağ:ııı. Moskva 1 973. s. 263.


32

BA \' M i RZA

HA \'İT

Eski ve bugünkü S ibirya haritalarına göz atacak olursak, coğrafya isim lerinin çoğunluğunu Türk sözlerinin teşki l ettiği görü lmektedir. Altay isminin Türkçe oldu­ ğunu uzun zamandan beri bil irdik. Baykal gölünün isminin de Türkçe olduğunu uzun zamandan beri bildik. Baykal gölünün isminin de Barthold " İslam Ansiklope­ disi"nde zikretmişti. "Sayan dağı" sözünün hangi l i sandan geldiğini son zamana kadar bilm iyorduk. 1 970'ten itibaren "Sayan" isminin de Türkçe olduğunu öğrene­ bildik1 11". Dilciler, Ob. l rtış, İşim. Tobol. Lena gibi büyük nehir isim lerinin Türkçe o l d u k l a r ından şiiphelenm iyorlar. Yen isey nehrinin ism inin Türkçe olduklarından şiiphclenmiyorlar. Yenisey nehrinin ismi Türkçe'deki "Yeni Çay" dan başka mana ifade edemez1 1rı. Tiirklerin "Kızıl Yar" ded ikleri Sibirya'daki bir bölgen in ismini Ruslar Krasnoyar olarak kul lanmaktalar. Uzak Doğudaki Habarovsk şehrinin adı Türkler tarafından kullanı lan "haber•· kel imesinden gelmektedir. Ohot den izi ile Japon Den izi ' n i bağlayan boğazın ismi "Tatar Boğazı" is m i yl e tanınmıştır. S i birya coğrafya isimlerinde Türkçe keli melerin. etimoloj i bakımdan araştırılması, gü nümü­ ze ka dar Türkoloj i ' n i n dikkatini kazana m a m ışt ı r. Üstad, merhum A bdü l k ad i r İnan haklı olarak l 940'da aşağıdaki fi kri b i ldirmişt i : "Bu Türkçe co�.rafı adlar yalnız Altay v e çevresine münhasır değild ir. Altay' dan dünyan ın dört tarafına yay ı l m ıştır. Bu isim ler, büyük ve as il Türk ırkının, tarihin bildiği ve bilmediği devirlerden beri yaşad ığı, çal ıştığı ve kü ltür yarattığı sahalarda d i ktiği kitabeler ve vurduğu damgalard ır: asırların tahrip ve düşman ların imha ede­ mediği ve edemeyeceği vesikalardır. Bu dağlar. ırmaklar, göl ler ve topraklar bizimle Türkçe konuşuyorlar ... Türk ırkının kahramanlık destanlarını. Türk m i l letinin birli­ ğini, Türk ü l kelerin in birbirine bağl ı l ığın ı anam ızın d i l iyle an latıyorlar1 111." Böyle bir hak ikatin manasın ı başka Türkolog meslektaşlarım ız, önce biz. Türk olan Türkologlar. bugüne kadar mükem mel halde anlayamadık. Sibirya ve bütün T!irkler'in Tanrı inancı. Altay'dan Ural'a kadar, Şimal Buz Dc­ n izi'nden Orta Doğu ülkelerine kadar İslam iyct'ten önce inan ılan bir dindir. Tanrı inancı hakkında tarihçi lerin ( m isal olarak. P rof. İbrah i m K afeso ğl u . Prof. Bahaddin Ögel gibi) yaptıkları önemli araştırmaları vardır. Prof. Hikmet Tanyu, i l . M i l letlera­ rası Tiirkoloj i Kongresi ' ndc "Tanrı inancının Türkler'deki tek A l lah'a inanmaktan i bare t o l duğu " n ıı ve bunun sıfatlarından bazı m i sa l l er i bildirm işti. Tanrı sözünden "bir Allah ' a inanmak'' manasını anlamaktayız. Eğer Tanrı meselesi i le bağ l ı olan bütün hususiyetleri ö�renerek. Tanrı inanc ın ı Tek A l lah 'a inanmak tali matı o l d u ğ u k anaat i n e va r ı rsa k o za m a ı ı . dünya m i l l etleri arasında ilk olarak Tiirkler "tek-Al lah dinine" inanmış olacaklar. İsliinıiyet'ten önce Tanrı inancı bütün kaynaklardan araş­ tırı ldıktan sonra. bı ı d in i n şiddetli b ir b i ç i m d e Türk kültürünün tekamü lünde tesir ettiğini öğrenebi l iriz. Türklerin Tanrı inancı meselesi bugüne kadar az araştırı lan sahalardan b i r i s i d i r .

Hug[ink[i Sibirya Tü r k l e r i ' n i n çoğunluğu Sovyetler Birliği hudutları içinde bu­ lunduk larından. oradaki Rus ve Türk Türkologları Sibirya Türkleri hakkında çok eserler yazdı lar. Haıın ın ve Türkiye'nin Türkoloj isi bugüne kadar o eserlerin hiç olmazsa ten k idiyle öğren ilmesine d ikkat vermed i. S ibirya'daki Türklerin edebiyatı,

1 1111

S . Ç. S :ıt . Z:ııııl"lki po toponinıi kt·

fc��- Fnııızc 1 9-70. s ,:!!'." /\. inan ( 1 ::- ı. s .

.ı)

.

Tım. 'Tyurkolııgiçcskie issledov:ıııiya". K . K . Y nd:ıhi n ' e Arı mı ·

. . . . t.: Ycıııscy 1.:clııncsınııı 1 ııngıı7.lar ııı ..yııanısıa

..

. (hUyük ımıak) kclınıesı olduğun-

dan ve hunu Ruslar Yenisey d11layl:ırına ilk geldikleri zaman Yenısey olarak kullandıklarından hahseı­ ınckıı:d ir. Yen i sey kelınıesi l\ ırııız liirklcrı ıarnl"ınd:ın Ruslar gelmeden i\ncc de kullanıyorlard ı . 1 1 11

İnan ( 5 ). s.

50


ESKİ SOV\"ETLER RİRLi t. l • Nr>EKI Tfi RKl.fi(;fıN VE İSi.AMiN BAZI J\IESEl.ELERİ

33

tarihi, müziği, coğrafyası, etnografyası. dili 1 1 1 mil li kurtu luş hareketlerinin onların bu gün kli sosyal, siyasi ve iktisadi durumları meselesini Tlirkoloji bakış açısından araştırmak. Tilrkoloj i için mühim vazife lerden birisi olabilir. Sibirya'daki Tilrk lerin kültürü meselelerindeki m ülahazalarımızın tek temeli, Türkoloji'nin bir biltlin halde görü lmemesi ve bu ilim vasıtasıyla bütün Türklerin kültür görünUşlerini. bu kültiirü dünya insanl ığına kaz.andırdığı medeniyeti ve fikir hayatını sisıem li öğrenmek ve öğretmekten ibaret olabilir. Arkeologlar zamanımızda Sibiryu'da yeni ubideler bul maktular1 1 2• Bun lar tarih ilmi için yeni çalışma sahasıdır. Kim bilir, taşlara yazılan. topraklar altında yatan Türk abideleri nerelerde Türko­ logları beklemektedir, bunu bilemiyoruz. Ama. Türk tarihi ve kültürünün son taşları nur görmeyince, Tiirk tarihinin eski devri ve tesirini araştırmak yolunda devam et­ mek Türkoloji meşglı liyetlerinin birisi olacaktır.

M AZLU M TÜRK M ESELES İ N E SAH İ P ÇI KAN Y Oi<° 1 983 'te İslam sempozyumu dolayısıyla İstanbul'a geldim. Bu arada bizim der­ gimiz bizim düşilncemizin sesi olan "Yeni Düşünce"ye bir yazı yazmakla mese lele­ rimizi bir defa daha ortaya koymak istedim. Uzun zamandan beri Filistin meselesine Araplar, Keşmir meselesine Pakistanlar, Afganistan meselesine Batılı lar, Tibet meselesine Budistler sahip çıkıyorlar. Bu mesele lerin yan ında komünizm hakimiyeti altında bulunan 70 milyon M üs l iiman Türkiln meselesine maalesef kimse sahip çıkm ıyor. Rusya ve Çin hakimiyetinde bir başka deyişle Al lahsızların hakimiyetinde yaşayan Müslüman Türklerin meselesi bir noktada "sahipsizlik noktasında" bulunmaktadır.

111

Rus etnıılıığu

N . A . Arısıov. Torklc:r'in etnogrnlyası meselesımlı: 1 896'da yazılmış hir ilmi makale­

sınılc Turk dilınin hırl i {ü hakkıııda aş ağ ıd ak ı tikriııı hıldırmıştir. "Ohoı ve �im;il lluz l >cn izi ' nden

Adriatık Denizi 'ne !.;adar uzıınan geni ş sahaya y ay ı l an 26 milyonluk hır nıilh:ı ancak lehçelere ayrı l an ıek hır Tıırkçe ile kıınıışıı r . Orıa Asva l ı hir Tork. Ohol sahilindeki Y akııı'la konıışahildiği gih i. Akdeniz kıyılarındakı. O sm anl ı ile anlaşılahilir. Fakaı hıı anl aşm a için yabancı keli meler karışmay an Türkçe olmal ıdır·" N. A. Arıstov. 1..anıctki, sıarina·· No. V l l

.

oh

ctniçcskonı sostan Tyıırk.�kikh plcmeıı i narodnosli, "Jivay:ı

i M% Arısıov ne Tiırk ne de T ilrkçii idi Son zamanlarda Sııvyet lı:r Birl i ğ i ' nıle. "T!lrk

dilleri'' mızarıycsi ile meşgul o hııakı aılı r.

Yazıkı na roılo\' SSSR. Ty ıı r ks ki r Yazıkı (SSCR

l lalklarının

Dilleri. TOrk Dilleri). Moskva 1 %6. 530 say fal ı eserde "23 Turk d i l l eri"nıle n hahscdilınckledir. D ıı eserin yazarlıırınılaıı smlecc A. I ' Dilmıı. Çıılım. Turk Dil leri" ıehl ij!. i n i vermeye cllreı eımiştir. (adı geçen e se r .

s. 44tl-466). "l'hiloloı:icac Tıırcic;ıc 1"uııdanıcnta" cseıi mlc ıle Sov ye ıle r' i n Türk Dilleri teorisine yer v erilnı işt ır Sovycı l cr 1 4 irlij!.i. ııde si yasi niye tle rle devam ettirilı:ıı "Tu r k Dilleri" ııazariycs ı son zam anlıır­ ıla T!lrki yc · yc girmiştir. Ha k . l'rnl". l >r. Talüt Tekin. l' ıııı tllrk iz m UlkUsll ve d i l de birlik iddiası, .. Türk l>ili" De rg i . No. 3 1 O. 1 1>77. ( mü staki l Tlirk dilleri teorisinin tar a ll arıları ) : J>rof Dr. Saadet <,.'ağalay. l > i l i m iz üzerinde ılllşli nl'ell'r, Tiirk K illtüril. Dergi. No 1 83 . J 97M. s. 1 7-25 (Tllrk d i l i birliğini hi m aye cıınektedir): 1 lr. Ahmer H. Ercilasuıı. inli halci Hir l'rol'esör. Tiirk Kiiltürii, 1 9711, No. 1 114. s. 4 (Tekin Fikri akyhinıle). �ıııııı da ııııııımmnak gereklıdir ki. 9 Ozhek Türk şairınin 1 1111.as ı yla "Utcrııtunayıı

(�U7.cla" ( Moskva. 20 Ekim

l 95 6 )ıla a�aj!. ıd ak i açık likir hilılirmişli: "Ttlrkçe k on uş an halkların şairleri

lıirtıırıni tercümansız anlıyorlar \'e onları asıl eserlerini okııyahilirler" Tllrkolog Prnli:sör Aaskakov'ıın Sov yc ıl cr Airli!!-i'ndeki T!irk alfahcleri hirleştirilnıcsi nıı:selesindcki ıcşeh tıu sl er i dikkate alınmalıdır Dak.

Vapros k Sovcrşensıvovaniya alfavıtov Tyıı rkskik h Yazıkov SSSR. yay ın layan N . A. Raskakov. Moskva.

1 972. 237 s. (haşka miıellillcr ile hcraher) E!!-er hır Türk dili olmvsa ıdı, hır alfabe de olmazdı. Prof. Dr. . Mchmeı Kaplan· ın .Tiirk ılili hi rıl i r . hır hiitiimliir" şcklınde onaya k oyu l an likrıni inkar etmenin ilim ile aJakası olamaz.

112

M i s;i l olarak

hak:

Hrcvi nl'

kııl'lııry

Altay;ı i

1..ıı ımd nay Sihiri, yay ınlayan

V.

1.

Moloılin.

Novosihırsk 1 97K. 2fö s: 1 . R. Kızlasov. Urcvıu·tyıırk.�kikh "ııeııryadilsc" (Eski TOrkçe Karşılıj!.ı). "Soveıskaya lnırkıılııgiy:ı". 1 '>77. Nıı. 5. s. -M-46. 11:. ı zl as ııv 1 957'dc Tııva'nın S aj!.l ı ırına�ı dohıylarınıla­ kı l laçı-1 lavıı vadısiııde l lyıık devrımlc ( M ilafıan Vll-1 1 1 . asır önce) taşımı yap ı l an siltıınları keşti:ımiştir. l"ilrkoh>glar ıaşlarılakı ışareılcrın Tiirkçc y azı lar nldıı�uııılmı hahsetııı işler. Bak: lnstitul ArkhL'nloı:i,·a, �nıtkie Soolış�·eni,·ıı. Nu. 1 47 : Arkhcoloı:i,,a Srcdııcy Azii i Slbiri. Moskva. 1 976. s. 62- 1 25.

" reni 01/şlincı• ",

1 911:\. No. K.\.


BA Y M İ RZA HA YiT

34

Son olarak davetli olarak geldiğim İ slam Sempozyumu'nda dahi maalesef maz­ lum M ü s lüman Türk ülkesinin temsilci lerini göremedim. İslam Sanatı Sempozyu­ munda Türkistan'daki İslam sanatı hakkında h içbir fikir bild i ri l med i . Şöyle diyebil irim ki, hürriyetine sahip İslam ülkeleriyle hürriyetini kaybetmiş İ s­ lam ü lkeleri arasında Allah'ın birliği konusu hariç hiçbir ortak yan bulunmamaktadır. Bugün Sovyet ve Çin A l lahsızl ık rej i m i altında inleyen 70 mi lyon civarında Türk, serbestçe dini ibadetlerini yerine getiremedikleri gibi Kuran okuyamamakta, zekat verememekte, oruç tutamamaktadırlar. Biz inanıyoruz ki, sesi m izi ne Arap alemi. ne de anti komünist dünya duyar. Dü­ şüncem izi ne Arap ne de anti komünist dünya kavrar. B izim derd i m izden sezi m iz­ den ancak Türkiye anlar. Türk i l i m ve fikir adamları din adamları anlar. Bizim Türk aydınlarından beklenti lerimiz vard ır. Öze l l ikle 70 m i lyon Türkün meselesine Türki­ ye'nin sahip çıkmasın ı temenni etmekteyiz. Bu arada hemen dikkatin izi çekmek isterim ki; Filistin l i lere parayı Araplar, s i lah ı Ruslar vermektedir. Fil ist i n l i M üslüman kardeşlerim iz, Ruslarla münasebetler inden dolayı bir türlü Anti Rus olamamaktadırlar. İslam aleminin d i kkat i n i bu noktaya çekmekte büyük fayda olacağı kanaatindeyim . İslam dünyası komünizm in Al lahsızl ık politikasını propagandasını kesmek zo­ rundadır. Yalnız Yahudi 'den korunmak yalnız Yahud i 'ye karşı uyanık olmak bir işe yaramaz. Rusya ve Çin'e karşı uyanık ol mak, bunların emperyal ist siyaseti ve felsefesin­ den korunmak gerekir. Türkiye'deki din ve i l i m adamları büyük bilgin lerd ir. Onlar üstüne düşerlerse Sovyetleşme, Ç i n l i leşme bir noktada akamete uğrar inancındayım. İslam ' ın mer­ kezleri sayılan Buhara, Semerkant. Taşkent gibi şeh irlerde kalan cam i lerin toplam ı l 5 ' i, türbelerin toplamı ise 1 O'u aşamaz. Ecdat eserleri yıkı lmıştır. Hatta son olarak Kazakistan 'da çıkan bir gazetede okuduğuma göre Hoca Ahmet Yesevi' n i n Cam isi, türbesi Al lahsızlar cemiyeti lokali yapı lm ıştır. Bu faciaları duyuruyorum. Soydaşla­ rımız bilsin ler, din adamalarımız bunu işitsin ler istiyorum. Y ine Orta Asya slogan ı Avrupa ve Amerika'yla Arapların d i l i nde pelesenk ol­ muştur. Oysa. Orta Asya sözü yanlıştır. Doğrusu Türkistan 'dır. B iz "YEN İ DÜŞÜNCE" aracığıyla kardeşlerim ize sesleniyoruz: "B izlere mülteci deği l. muhacir olarak bakınız ve mese lelerim ize lütfen sah ip çıkınız."

YAKUT (SAKA) TÜRKLERİ.. Türkler'in en eski kavi mleri nden biri olan Yakutlar, kendi l erine Saka ad ını veri­ yorlardı 1 1 3. Saka Türkleri, X V l l . asırdan beri Rus ve Avrupa edebiyatlarında Yakut­ lar olarak tanıtılmakta ve tanınmaktadır. Bu sebeple Sakaların yurdu, Yakutistan olarak b i l inmekted ir. Türk-Yakut kavmi hakkında umumi bilgi vermeden önce, onların bugün yaşa­ makta oldukları ülkei ı ; ı ı coğrafyasına kısaca bakmak icap eder. İlk ha�kısı: "Tilrk KüJ;,ırii Araştırmaları", Pror. Dr. İbrahim KAFESOGLU Arma�aııı, XXl-11, 1-2, Ankara 19115, s. 307-322. 1 D Zeki Velidi TOGAN. llıırnıııi Tarihe Giriş, c. I, İstanbul 1 970, s. 23'e ıı;öre bu ıı;ilnkü Yakutlar eski Sakıı'ların devamı olabilirler. Ayrıca bu eserin 76. dip notıııı11 hkz. W. R11dloff, Dic j akutischc Sprache in ihreııı verhaeltnissc zu den Tiirkischen, Petershıırg 1 908. s. 53'e göre Saka ismi Yaka •

(l'Jlkcl kelimesinden gelmiş ohıhilir. P. A . Sleptsov . .. Sakallı-ııuuşçal" lılcıt-Yakutsko-russkıy slovar; Moskova J 972. s . 5 'c gilre Saka sl\ziiniin menşei hu giine kadar ö�reni l ınenıiştir


ESKİ SOVYETLER BIRLİGİ'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN RAZI M ESELELERİ

35

. Bugünkü Yakutistan' ı n yüz ölçümü 3 .062. 1 00 km2 den ibarettir. Bu topraklar Sovyetler Birliği'nin 1 /7'sini ve Rusya Sovyet Sosyalist Federatif Cumhuriyet i ' n in % 1 8 ' ini teşkil etmektedir. Bugün Yakutistan Sovyet Muhtar Sosyalist Cumhuriyeti, Asya' nın kuzey ve kuzeydoğu tarafında, kuzeyde Laptev Denizi 1 1 4 ve Kutup Deni­ zi'ne doğru Novosibirsk Adas ı ; batıda Krasnoyar (Türkçe eski ismi Kızı lyar); gü­ neyde Amur vi layeti; güneydoğuda Habarovsk (eski Türkler'de Haber); vi layeti ve doğuda M agadin vilayeti arasında yer almaktadır. Yakutistan' ın uzun luğu, kuzeyden güneye 200 ve batıdan doğuya 2300 km'd ir. Yakutistan 'da yüksek dağlar azdır. Lena nehrinin batı taraflarındaki dağlar aşağı yukarı 500-700 m. yüksekliktedir. Güneyde Aldan Yayla Dağları 650- 1 000 ve bazı kısım ları ise 1 700-2 1 50 metreye kadar yükse lir. Aldan-Yay la dağlarının batı tarafın­ da Olyakma ve Çara dağları nın batı tarafında Olyakma ve Çara arası nda uzanan Olyakma Çara dağı nın batı kısım ları 1 500-2900 m yüksekliktedir. Lena ve A ldan nehirlerinin arasında Verhoyan, Sungar-Hayata ve Çers gibi yüksek dağlar vardır. Çers dağının zirvesi 3 1 47 metredir. Yakutistan haritasına bakıld ığı takdirde bu ülkenin bir nehirler memleketi olduğu görü lür. Yakutistan ' ın en müh im nehri Lena'd ır. Bunun Saka Türkçesi ' ndeki ism i Yalyuyane olup, uzunluğu 4770 ki lometred ir. Nehrin 2745 ki lometresi, Yakutistan topraklarında kuzey yönünde akmaktad ır. Baykal Dağ ı ' n ın batı eteklerinden doğan bu tarihi Türk nehri Laptev Den izi'ne dökü lmektedir. Lena, aralarında Kirengc, Yana, Yitim, İ nd igirke, Olyakma, Aldan, Viltuy ve Anabar gibi uzun ırmaklarda olmak üzere l 3 0 ' a yakın nehir tarafı ndan beslenir. Lena nehri, denize dökülmeden önce, Tabor ve Sokol kazalarında Bikoysk Boğazı'na, oradan da Tiksi Boğazı ve Kutup Denizi yo luna çıkar 115• Lena, Yakutistan 'daki bütün neh ir suları nın %67 ' s i n i teşki l eder. Ü lke topraklarının %65 ' i b u nehrin havzasıdır. Yakutistan 'daki 450.000' den fazla nehir ve tarmaklar (ırmaklar)ın uzunluğu 1 .500.000 kilometreye ulaşmaktad ır. Ü l kede 670.000 civarında iri l i ufak l ı göl bul unmaktadır. Yakutistan ikliminin kendisine has hususiyetleri vardır. 7-9 ay devam eden kış mev­ siminde ısı, kuzey doğu bölgesinde -70 °C 'a kadar düşer. Yakutistan'da ilk ve sonbahar kısa sürer; yaz mevsimi 2-2,5 aydır. Sıcaklık, Yakutsk şehrinde 38 11C ' a kadar çıkar. Yakutistan bir ormanlar mem leketidir. 1 38 mi lyon hektardan fazla toprak or­ manlarla kapl ıdır. Tabii servetleri ve güze l l iği ile A l lah ' ın bir muc izesi olan Yakutistan, nedense Rusya dışı ndaki i l mi araştırmaların gözünden uzak kalm ıştır. Bugün ülkede dokuz şehir (Yakutsk, M irniy, A ldan, Yerhoyansk, Y i l uysk, Lensk, Olekm insk, Orta Kalım, Tommot); otuz bir kaza, kırk yedi işçi sitesi, iki yüz altm ış beş köy Sovyet ' i bulunmaktadır. Başşeh ir olan Yakutsk 'un M oskova 'ya u­ ı zakl ığı 8.468 ki lometredir1 <'.

YA KUT (SAKA)LARIN M ENŞE M ESELES İ Saka ( Yakut) Türkleri, XII. asra geli nceye kadar bugünkü Yakutistan toprakları­ nı kendi lerine vatan edinerek Türkleştirmişlerdir. Sakalar, Hun Türkleri ' n i n bir kolu olan Kurıkan kavmindendirler. Kurıka n la r, tarihte Güligan ismiyle de tan ın m ış lar1 14

Laplev <.lcnizinin i s mi , Yakut kavmin<.len l l ı r i s ti yan <.linini kahlll c<.lcn. Rusya <.leniz kuvvctkrin<.lc Teğ­

men rlithcli. hüylik kuzey keşif heyetinin rehberlerinden Dıııitriy Yakovleviç Laph:v ve Hariıon Prokopycviç

1 .aplcv ( Ol liın ii: 1 863 )'in 1 836-42 yılları arasııı<.la yaptığı araştınııaların şerefim: verilmiştir. Bu <.len iz 2 7 1 4.000 km dir. Daha fazla bilgi için hkz. Bolşaya Sovetskaya Entsiklopcdiya. 2. hsk. c. 24 . s. 296-300. 1 15

;

Lcna nehri hakkında hkz. Bolşaya Sovctskaya Entsiklopcdiy , c. 24. s. 486-488. c. 49.

l Hı Yakııtskayıı ASSR. Administrativno-tcrritoriıılno dclenic, Yııkııtsk

ve köylerin Rusça ve Yakutça isimleri bildirmiştir.

s. 538.

1965, s. 7. 811

eserde hütiiıı


BA YMİRZA HA YİT

36

d ır. B içurin'e göre Gül iganlar, Baykal gölünün kuzey taraflarında göçebe yaşıyor­ lard ı 1 17. Güliganlar tarihte i lk defa V I I I . asırda Orhun Abideleri 'nde "Yüç (üç)­ Kurıkan" adıyla zikred i lm işlerdir. Bugünkü Yakutlar, geçmişte olduğu gibi kendile­ rinin Saka kavimleri ai lesine mensup olduklarını ifade için "Us-saha" (Üç Saka) adı n ı kullanmaktadır. Kurıkanlar V I I -IX. asırlarda doğuda Yenisey K ırgızlarına komşu olarak, batıda Baykal gölü ve Angar nehri dolaylarında yaşıyorlard ı. Bu kavi m , Orhun-Yenisey ve Altay Türkleri 'nin kültür dairesinde yaşamışlardır. Reşidüddin, "Cami 'ü-tavarih"te Kurıkan ve Sakaitler'i Türk kavim leri olarak gös­ termiştir. Bu kavi m ler tarihte Uranhay-Sakalar (Orman Sakaları) olarak da tanın­ mışlardır. Yakutlar'dan; bilhassa Lena vadilerinde yaşayanlar; kendi lerini Uranhay­ Sakalar olarak adlandırmaktadırlar. Aslen Yakut olan ve Yakut etnografyası ile folkloru üzerinde araştırmalarıyla Gavriil Vasilyeviç Ksenofonov ( 1 888-1 938) halk destanlarına dayanarak Yakut­ lar'ın menşesi ve yayı lma devirleri meselesi hakkında mühim fikirler bildirm işti. Ona göre Yakutlar'ın Yakutistan 'a gel işleri üç devirde tamam lanm ı ştır. B irinci de­ vir, M i lad' ın birinci asrından başlamaktadır. Bu devirde Baykal Gölü civarında V i luy nehri dolaylarına bu günkü Yakut d i l ini konuşan, ormanlarda hayvan avc ı lığı i le geçinen kavim gelm iştir. Yakutlar V iluy nehri civarına, dil lerinin yan ında, Hun lar' dan öğrend ikleri dem ir eşya yapma sanatını da beraberlerinde getirmişlerd ir. Yakutların yayılmasının ikinci devri V l l-VII I . asırlara rastlar. Angar nehri bölgesin­ de göçebe hayat tarzını sürdüren Yakutlar V i luy nehri civarına gel m işlerd ir. Bu devirde gelenler, İ htimal Uranhay Sakaları'dır. Üçüncü devir ise, Türkler' i n Saka kavminin Yakutistan'ı tamamen kendi vatanı haline getird ikleri l X-X l l . asırlara isabet eder1 18. Böylece, bugünkü Yakutların eski Kurıkan Türkleri 'nin bir devamı ı olarak yaşad ıkları anlaş ı l ır 1�. Kurıkan Türkleri'nin kültürü sahasında Kurumcı kül­ türü denilen abideler ehemm iyetli malumat vermektedir. 1 9 1 2- 1 4 yıl ları arasında, bugünkü Sovyet Buryat bölgesinde, Ehiret Bulagat oy­ mağının yaşadığı topraklarda, Murin nehrinin Kudu nehri ile birleşen yerine yakın 1 17

N . J. Biçurin, Sobranic svcdeney o narodah obitavşih v sredney Azii v drevnie veremena, 2 .

Baskı. c. I. Moskova 1 950. s. 348-9. (ilk baskı: 1 85 1 ) Nikita Yakovieviç lliçuriıı ( 1 777-1 853) Çuvaş

Türkleri'ndendir. O. H ı ristiyan dinine girdikten sonra Kazan"da Hıristiyan Dini Akadem isi"nde tahsil

görmü ş ve daha sonra Pckin 'dcki Rus Hıristiyan kil isesinin misyon şeti olmuştur. lliçurin. Çin kaynakla­ rına dayanarak. Çin ve civarındaki halkların tarihi hakkında pek çok eser ve makaleler yazm ıştır. Yukarı­ da zikredilen ve 4 cilıten ibaret olan eser Türk külllir tarihi bakımından büyük ehemmiyeti haizdir.

Biçurin hakkında bk . l3olşkaya Sovctskaya Ents ikloped i ya, c.5, s. 26711.

ı ı x Fazla bilgi için bk. G. Y . Ksenofonov. Urahav-Sakalar, Oçcrki po d rcv ncy istorii yakutov.

c. 1,

İrkuts 1937. 1 19 Kıırıkan Türkleri'nin tarihi ve Kurumcu Kiiltüril meseleleri ilmi araştırmacıların dikkatinden uzakta kalmıştır. Prof. Togan, "Umumi Türk Tarihine Giriş" eserinde bu Türk kavmi hakkında bilgi vermemiştir. Prof. Dr. Bahaeddin Ögel. Türk Kültür Tarihine Giriş (5 cilt eser), c. 1, s. 40 ve 5 8 ' dc Kurıkan Kaya yazıtlarından iki resim yayınlamıştır. Tarih 4 cilt, Ankara 1 93 1 -38. Rıza Nur. Türk Tarihi, Prof. L. Rasonyi.

Tarihte Türklük, Ankara 1 968; Abdülkadir İnan. Makaleler ve İncelemeler, Ankara Türk Milli Kültürü, İstanbul 1 983 (2. haskı) gihi eserlerde Kurıkan

1 968. Prof Dr. lbrahim !'. �:�soğlu

Türkleri hakkında bilgi verilmemiştir. Kurıkanlar hakkında Rus tarihçileri. ctnogralları ve arkeologları pek çok eser venııişlcrdir. Kurıkanların atlarının güzelliğine hayrette kalan Çinli. onların atlarına un isim ver­

mişlerdir. Kıırıkanlılar haı;kında bakınız. Alck.�ey Pavloviç Okladnikov, Yakııtiyc do prisoendcniya k rıısskomu gosudorstvıı, Moskova 1 955, s. 294-325. Okladnikov, 3 Ekim l 908'de İrkııtsk şehrinde doğmuş olan tarih. etnografya ve arkeoloji bilginidir. Kendisi Sibirya. Moğol istan ve Tlirkistan 'ın arkeoloji ve cıımgrafisi konusunda pek çok eser vcmıiştir. (Özbekistan Sovyet Ensiklopedisi. c. 8. s.

1 86) Prof

Okladnikov ·a göre "'miladııı 1 000. Yıllarında Kurıkan (Güligan)'lar Doğu Sibirya kavııııleri arasında kiilhir tck:lıııtllü ve siyasi hayatıa ayrıca mevki kazandılar"

"İstoriya Si hi ri , "

c. 1. Len i ngrad 1 961!. s. 291 -96.

Mtısluıııan edebiyatında az da olsa Kıırıkanlar. Furi ve Kuri olarak gösterilmiştir.


ESKİ SOVYETLER BİRLİGİ'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN BAZI MESELELERİ

37

Kurumcı ad l ı köyde arkeoloj i kazı ları yap ı lm ıştı. Sonraki arkeoloj i araştırmaları, Selenge nehrinin dökü ldüğü, Barzugan, Tunkin, Angara vadisi ve Lena nehrinin

çıkış bölgesinde bulunan tarihi abidelerin Kurumçı 'da bulunan abidelerle bağlantı l ı bulunduğunu teyit etm iştir. B u ise Kurumçı Kültürü adıyla tarih i l m i ne girm i şti . Abidelerden öğrenildiğine göre, adları zikredi len bölgelerde, VJ-IX. asırlarda yaşa­ yan Türkler demirc i l ik, hayvancılık ve ziraat ile meşgul idiler. Bu Türkler Kurıkan Türkleri 'dir. Kurumçı kültürüne ait abideler bugünkü Yakutistan'da da bulunmuştur. Yakutistan'da devam ettiri len arkeoloj i araştırmaları, Yakutların örf ve adetleri (meselii, ölen kişinin kabri yanı na onun atının da gömülmesi), kullandıkları ev eş­ yaları, s i lahları, süslemeleri, elbiseleri i le Lena nehrinin orta çığırı etrafındaki top­ raklarda bulunan Orhun Abidelerinde elde edilen bilgi göstermektedir ki, Yakutlar önce Baykal gölünün kuzey taraflarında yaşam ışlar; güneyden kuzeye yol a l m ışlar ve bugünkü Yakutistan 'da Yakut-Türk üslubundaki kültür ve ruhu yaratmışlardır120.

Y A K UTLAR' I N TAR İ H İ NDEN PARÇA LAR Yakutların Rusya'nın isti lasından önceki tarihleri hakkı nda, az sayıda yazı l ı kay­ naktan doğru bi lgi edinmek mümkün olmamaktad ır. Yalnız Yakutların destanı (epos) "Olonho" ile XVI I I . asrın başındaki Rus isti lasından itibaren yaz ı l ı kaynaklar mevcuttur. Bu kaynaklar, hakim m i l letin tarihe bakışını ifade etmekle beraber Ya­ kutların tarihi hakkı nda da bi lgi vermektedir. Son zaman lardaki arkeo loj i ve etnog­ rafya araştırmalarının neticeleri de Yakut tarih ine ışık tutar maliyetted ir. Yakutlar, güneyde Baykal gölü civarından, Lena ve Vilay nehirleri civarına geldikleri sırada, eski kavim hayatını devam ettirmişlerdir. Kavim başkanı Toyon ve bütün kavimle­ rin (soyların) başkanı Ulu Toyon unvanlarını taşıyordu. Yakutların tarihi, bir devletin yaşama tarihinden ziyade bir Türk kavminin yaşama tarihidir. Yakutların halk destanları, Yakutistan'da Rus istilası başlamadan önce, Yakutların Ulu Toyon'unun Tığın (Dığın) isimli akıllı ve kahraman bir kişi olduğundan bahsetmektedir. Yakutlar, bugünkü vatanları­ na geldikten sonra ormanlarla avcılık, balıkçılık, hayvancılık ve biraz da ziraatle meşgul oldular. Et, si.it, balık ve tabii halde yetişen buğdaya benzeyen ekinlerden ekmek yaparak beslendiler. Elbiseleri deri ve yi.indendir. Az sayıda Yakut, yerleşik hayata geçerken çoğu göçebe haldeydi . İ lkbahar ve yaz aylarında yaylalarda, sonbahar ve kışın ise ağaçtan yap­ tıkları evlerde yaşıyorlar; ok, yay, kılıç, demir-tokmak vb. silahlar kullanıyorlardı. Yakutla­ rın çok güzel atları vardı. Binicilik ve at yetiştirme sanatında mahir idiler. ı Yakutlar her zaman an'anelerine bağl ı halde soylara bölünerek, bir Uluu Toyon'un idaresinde yaşamış lardır. Soylar arasında kavgalar bazen de harpler ol­ muştur. Toyonlar ve Uluu Toyonlar, el birliğin in mesuliyetini taşırlard ı . El birliği bazen s i lah kuvvetiyle teşkil edi l iyordu. Yakut halk destanına göre, U luu Toyon Tığın, Rus isti lası ndan önce Y akutların birliğini temin etmek ve civarındaki kav im­ lerden (mesela Tunguzlar' dan) korumakla yükümlü bir lider durumundayd ı . Yakutlar, X V I . asrın son larına kadar kendi gün lük hayatlarıyla meşgul v e dış dünyadaki olaylardan habersiz olarak yaşamışlardır. Onlar XVI. asrın ortalarında Sibirya'da yay ı lmakta olan Rusların Ob ve Yenisey nehirleri civarına kadar geldik­ lerinden habersizdirler. Asl ında Ruslar'da Yakutları tanım ıyorlardı . Ruslar 1 552'de Kazan Han l ığı 'nı işgal ettikten sonra Sibirya Han l ığı'na komşu olmuşlardı. İ lk defa Rus-Kazaçik askerleri 1 55 7'de Sibirya Hanlığı topraklarına girmeğe başladı lar. Küçüm Han 1 563 'te Sibirya Türk Han l ığı 'na hükümdar olarak 1 211

Yakutlar'm menşesi ve külıilrü hakkında bk. 1 . V . Konslanıinov,

i kultura. Yakııtiya; ee sosedi v drevnosti,

Proiskhojdenie yakutskogo naroda

İrskuısk 1 97 5 . s. 1 06- 1 73 . IJıı eser. son on yıl içinde sürdü· rlilen arkeoloji araştırmalarının neticesinden bahsetmektedir.


HA Y MİRZA HA YİT

311

seçildi ve Rusya' nın Sibirya'daki yayı l masına karşı ciddi faal iyetlerde bulundu. Ruslarla Sibirya Hanlığı arasında 21 yıl ( 1 577-98) savaşlar devam etti. Küçüm Han Rusya'dan korunmak için hayatını savaş meydanlarında geçirdi 121 . Ruslar, 1 670'de Türkler'in (Özbek-Şeybani Han süliilesi) Sibirya Devleti'ne son verd iler. B u ise, Rusya'nın Batı Sibirya topraklarında hakim duruma gelmesine i mkan verdi 122. Ruslar, X V I . asrın sonuna doğru Ob nehrine kadar gelerek Yenisey nehri havza­ larında yerleşmeye başladı lar. X V I I . asırda ise, Yenisey nehrinin orta çığır toprakla­ rını işgaline girişti ler. Rus ordusu Ob Nehri etrafında 1 594'te Surgut, 1 596'da Na­ rım, l 602'de Ket ve 1604'te Tom (bugünkü Tomsak şehri) gibi istihkamları kur­ duktan sonra Vah E1aguy, Tım Sım ve Keti nehirleri yoluyla Yen isey'e ulaştı lar 123 . Yenisey kışlasında esir düşmüş bulunan Tunguz kavi m lerinden Evenki soyunun beyi i ttik, 1 6 1 9'da Ruslara Orta Yenisey'den iki günlük uzaklıkta, Lena nehri nin bulunduğunu bildirmişti. Ruslar kendi leri için bu çok ehemm iyetli bilgiyi değerlen­ d ird i ler. Rus askerlerinin 1 62 1 'de Mangazı istihkam ında esir aldıkları Bu laş kavmi­ ne mensup altı kişi, Lena nehri ve civarında çok kalabalık bir halkın yaşamakta olduğunu haber verd i . Ruslar i ttik ve diğer esirlerin verd iği haberlere inand ı lar. Bunun üzerine Rus Sibirya idaresi, Yenisey ırmağından Lena'ya u laşabi lmek için hazırl ık yaptılar. Pende isimli bir tüccar ve kırk Rus askeri 1 620 y ı l ı nda Yen isey'deki Turuhan istihkamından Yakutsk şehrine kadar geldi ler. Yakut destan­ larında Pende ile Yakut U luu Toyonu Tığın arasında görüşmeler geçtiğinden bahse­ d i l ir. Pende, askerleriyle geri döner ve Lena nehri ile bölge halkı hakkında raporlar yazar. Bunun üzerine Rus devleti, Lena nehri meselesiyle meşgul olur. Mosko­ va'dan Tobol'daki Rus askeri bölgesine, Lena nehrine çıkmak için bir keşif heyeti teşki l edi lmesi ve bunun için si lah ve gerekli tem ini hakkında emirname gönderi­ l ir 124 . Keşif heyetinin başına bir Rus boyan olan Samson Navatskiy tayi n edi l ir. Heyet 1 628'de Tobol istihkam ından Lena nehri istikametinde yola çıkar. Navatskiy, Tunguz nehrine geldikten sonra, Tunguzlar'dan Lena ve etrafında yaşayanlar hakkında bilgi ister. Tunguzlar, Navatskiy'e Lena nehri etrafındaki, yurtlarda, Yakutların yaşadığını bildirirler. Navatskiy, Dobrinskiy ve Vasilyev komutanlığında bir askeri birliği Lena nehrine doğru, araştırmalar yapmak üzere yola çıkarır. Bu birlik 1 630 yılı sonbaharın­ da Lena nehrine ulaşır ve Yakut isminde bir koruma evi inşa eder. Ruslar, Saka Türkleri'ni, Tunguzlardan öğrenmiş oldukları Yakut adıyla anm ışlardır. Yakut kavmi, Rusların kendi topraklarına girmelerine karşı koymuştur. Yakutla­ rın Norıkan, Korenkay, Buruh, Boydan ve Nugay isimli Toyonlar' ı 9 Kasım 1 630'da Rusların Lena nehri yan ında kurdukları koruma evine hücum ettiler. M ayıs 1 63 1 'de Yakutların hücumundan, ancak on beş Rus sağ olarak kurtulabildi. Rusya, 1 63 3 'te Şahov'un emrinde Lena nehri taraflarına yeni bir keşi f heyeti gönderd i . Bu heyet, 1 63 3 -39 yı lları arasında V i luy nehri civarında araştırmaları n ı sürdürdü. Rusya'nın Sibirya idaresi 1 63 0'da Ataman İvan Galkin' in emrinde Yen isey istihkam larından Lena nehrine askeri kuvvetler gönderdiyse de bunlar bir 1

1

2 B. Hayı!. Sibirya'daki Tiirk Kiiltüriinii Araştırma Meselelerinde Bazı M iihihazalar. Emel Dcr�isi, İ stanbul 1 979. No: 1 1 1 . s. 3 7 . 1 22 i storiya Sibiri . c. 2 . Lcningrad 1 968. s. J 1 l 2:l

i storiya Yakutskoy ASSR. Yakutiya ot 1 630-h godov do 1 97 1 goda. Tahrir heyet i : S. A. Tokarcv, Gogolcv, Gıırviç. Moskova 1 957. s. 27: fözla bilgi için bk. Vasiliy N i kolayevi ç İ vanov. Sotsialııockoııonıiçcskie otnoşcniya ıı Yakutov X V l l vck. Yakuısk 1 966. 1 2�

fooriya fokıııskoy

olnoşcn ıya.

ASSR. ( 1 1 ) . s. 27: fazla bilgi için bakınız: Va�iliy N ikolaycviç İ vmıov. ( 1 1 ) .


ESKİ SOVYETLER DIRLIGİ'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN BAZI MESELELERİ

39

başarı elde edemedi ler. Galkin'in yerine Peter Betekov başkan l ığında askeri kuv­ vetler yola ç ı karı ldı. Beketov bugünkü Yakutsk'ta 25 Eylül 1 632 tarihinde kışla kurdurmağa başlad ı . Yakutlar Ruslar' ın bu faaliyetlerini durdurmak için 5 0 gün süreyle karşı hücum larda bulundular. Ancak, si lahlarının Rus si lahları karşısında zayıfl ığı sebebiyle hücumdan vazgeçti ler. Rus devleti 1 63 8 'de Yakut topraklarında hakimiyet kurmak masadıyla Yakut As­ keri İdaresi'ni kurdu. Aynı yıl Yakutistan ' ı Rusya'nın bir vilayeti olarak i lan etti. Rus­ ya, Yakutlar'dan "mümkün olduğu kadar çok miktarda yasak (vergi) aldı". l 642'den itibaren, Rusya'nın hakim iyeti altına giren Yakutlar'ın sayımı yapılmağa başlandı. Ruslar, bu seneden itibaren vergileri halkın maddi imkanlarına göre almağa başladılar. Bugünkü Yakutistan, Rusya tarafından X V l l . asrın sonuna kadar tamamen işgal edildi. Rusya X V l l . asrın ortalarından itibaren, Yakutistan 'da sömürgeci l ik politikas ını yürüttü. Çarl ık ve Sovyet Rusya tarihçileri ve sosyologları Rusya 'nın Yakutistan 'daki sömürgeci l iği hakkında say ısız eser ve makaleler yazmışlardır. Bunların fikirleri de ayrıca incelenmeğe değer. Çarl ık Rusya'sının 280 yı ldan fazla devam eden hakim iyeti ve sömürgeci l iği ko­ nusunda umumi olarak aşağıdaki noktaların göz önüne getiri lmesi lazımdır: 1- Rus istilasının başlangıcından 1 9 1 Tye kadar Yakutistan 'da Rus göçmenleri­ nin yerleştirilmesine ayrı bir dikkat sarf ed ilmiş; Yakutlar'ın idares i, her zaman Rusların elinde bulunmuştur. 2- Yakutlar' ın toprakları, yer üstü ve yer altı zenginlikleri, hayvanları, devletin mülkü olarak ilan edilmiştir. Avcı lık, balıkçılık ürünlerinin ticareti Rusların el inde bulunuyordu. 3- 1 670 'den itibaren Yakutların eski toyonlarına şayet H ıristiyan l ığı kabul eder­ lerse Rus idaresine memur olarak kabul edilebi lecekleri bildirildi. Toyon ve Uluu Toyon idare ve hukuku yasak edildi. 4- Yakutları H ı ristiyan laştırma siyasetine ağırlık veri l d i . Rusya X V l l . asrın sonuna kadar Y akutları H ırist iyan d in i ne sokmağa ehemm iyet vermemişti. Çün­ kü ortada vergi meselesi vard ı . Rus tarihç i lerin i n verd ik leri malumata göre, 1 68 1 'de Y akutlardan yal n ı z yirmi altı kişi H ı ristiyan d i n i n i kabul etm işti. Rus çarı 1 . Petro, 1 Eylül l 720'de bir em irle H ıristiyan olan Yakutlar'a mükafat ve­ rilmes i n i istem iş ve böylece Yakutlar arasında H ı ristiyan l ığı kabül eden Yakut­ lar vergilerden de muaf tutu lm uştur (altı y ı l için). 1 73 1 'de i l k defa İ rkutsk şeh­ rinde H ı ristiyan D i ni İdaresi teşk i l edildi. Bu idare, Sibirya aha l i sini H ıristiyan­ laştı rma mese lel eri ile meşgu l olacakt ı . X V l l . asrın sonunda Yakutların takriben yarısı H ıristiyan d i n i n i kabul etmek mecburiyetinde kaldı lar. Yakutları H ı risti­ yan l aştı rmak için l 764 'te "99 Din Propagandası" müessesesi 1-ıot.ıru ldu. Bun lar devlet memurları i d i ler. 1 86 l -62'de Yakutistan'da 40 k i l ise, 267 papaz çalışı­ yordu. 1 9 1 7 ' d e ise 3 3 3 k i l i se ve 1 500 papaz bul unuyord u. 19 Hazi ran 1 859'da i l k defa, Y akutsk şehrindeki k i l ise lerde Yakut dilini iyi bilen papaz Dm itriy H itrov, H ı ristiyan d i n i hakkında kitap lar neşrett i . Y akutların çoğu n l uğu X I X . asrın sonunda H ı ristiyan d i n i n i kabu l etti ler. Ancak, H ıristiyanlaşan Y akutlar, eski Ş amanizm d in indeki örf ve adetlerinden vazgeçemed i ler. Devlet ve H ıristi­ yan k i l ises i, Şaman izm aleyh inde ciddi faal iyetlerde bulunmasına rağmen Şama­ nizm' in tesirini bertaraf edemed i . 5 - H ıristiyanlaştırma siyaseti, Ruslaştırma siyaseti için b i r basamak teşki l etm iş­ tir. H ı ristiyanlaşan Yakutların mutlaka H ıristiyan-Rus isim leri taşımaları şart koşula­ rak, Yakut isim leri unutturulmağa çalışılm ıştır. H atta Ruslar, coğrafi yerlere de Rusça isim ler vermeğe başlam ışlardır. Bu arada Yakut dilinde ancak dini kitapların yayınlanmasına izin vermişlerdir. ·


BA YM IRZA l lA YİT

40

Y ukarıda zikrettiğimiz Rus hakimiyeti siyasetinin �emayül ve tedbirlerine rağ­ men Yakutlar, kendi varlıklarını korumak gayes iyle ananelerin i yaşatmak yolunda fedakarlık gösterm işlerdir. Yakutlar bu sebepledir ki, bu güne kadar kendi d i l lerini, aile hayatlarını ve Saka m i llet benl iğini muhafaza edeb i ld iler. Hatta, Rus kültürü tesirinde yetişen, H ı ristiyanlaşan Yakut aydınlarının çoğunluğu, Yakut m i l li hayatını himaye etm i şlerdir. Bu gerçeği 5 Ocak 1 906'da kurulan "Yakut B irl iği" teşkilatı ispat eder. Bu teşki lata iki yüzden fazla Yakut iş adamı, aydın v.b üye olmuştur. Teşkilatın gayesi, Yakutların kendi kend i lerin i idare hakkını elde etmek, Rusya Duması ' na Yakut vek i l lerini göndermek, Yakutların el inden al ınan mülklerin Ya­ kutlara geri verilmesini sağlamak v.b. den ibaretti. Teşkilat, 27 Nisan l 906'da Saka m i l let i n i teşki latın gayesi yolunda faal iyetlerde bulunmağa davet etm iş, ancak teş. ki latın i leri ge lenleri Rusya idaresi tarafından hapsedi lerek cezalandırılm ıştır125• Şubat 1 9 1 7 ihtilalinden sonra, Yakutistan 'daki Rusya val i si yerine Rusya H ükü­ met Kom iseri tayin edi ld i . Yakut m i l l iyetç i leri temsilci lerinden N ikiferov vasıtasıyla kom iser ile Yakutistan ' ı n gelecekteki idaresi meselelerinde müzakerelerde bulun­ du lar. Yakut aydınları, Yakut M i l li Komites i ' n i kurdular. Ekim 1 9 1 ?'deki Bolşevik İ htilal indan sonra, Rusya'nın Yakutistan Kom iseri ve Yakut M i l li Komitesi, Rus Sovyet hükümetini tan ımad ı. İrkutsk şehrinden gelen K ızı lordu birlikleri. 1 Temmuz 1 9 1 8'de Yakutsk şehrini işgal etti. Bunu ise, Sov et � kaynaklarından birisi, Yakut sosyal istlerin in başarılı ihtilali şeklinde gösterm i ştir' ''. Saka Türk m i l l iyetçi leri Rusya'daki Şubat 1 9 1 7 ihtilal inden sonra "Saka-Omuk" (Saka M i l leti) ve "Saka Aymak" (Saka Kavm i)ad l ı m i ll1' teşki latlarını kurdular. Sovyet hükümeti bunları 5 Ağustos 1 920'de yasakladıysa da teşkilatların faaliyetle­ rini 1 928 y ı lına kadar durduramad ı. M i l l iyetçiler bazen açık ve bazen gizli çalışı­ yorlardı. Yakut m i l liyetçi leri 2 Mart l 922'de Çurapçı kazasında (Yakuts şehrine yakın) kendi kuru ltaylarını topladı lar ve Sovyet Rusya'ya itaat etmeyen, Saka-Halk İdaresi'ni teşkil etti ler. Bu idare heyetinin başkanl ığına G. Efimov getiri l d i 1 27 . Yakut m i l l iyetçi lerinin Yakutistan 'ın hürriyeti meselesindeki talepleri, Mosko­ va'daki idareci ler tarafınd�n b i l i niyordu. Sovyet Rusya Cumhuriyeti M i l l iyetler Komiserl iği Aral ık 1 920'de Yakutistan' a muhtariyet tan ınması meselesin, "Yakut Vi layeti ( Komünist) Partisi' ni11 Komitesi tarafından verilen karara bağlıdır" şeklinde bir fikri i leri sürdü. Şubat 1 92 1 'de M i l l iyet Komiserliği ' nde Yakut şubesi kuruldu. M i l l iyetler Komi serliği 1 6 Mayıs 1 92 1 'de Yakutistan lnkı liip Komitesi 'ne bir telgraf göndererek, Yakutistan 'a muhtariyet veri lmesine . hükümetin razı olduğunu bild ird i . Yakut m i l l iyetçi leri, Sovyet anlayışındaki muhtariyeti deği l, m i l li muhtariyet isti­ yorlard ı. Yakutsk şehrinde faaliyette bulunan Sovyet İnkı lap komitesi herhangi bir muhtariyet şekl ine karşı çıktı. Bun lara rağmen Sovyet devleti Yakutistan'a muhtari­ yet veri lmesi kararını verd i. Moskova'da Yakutistan meselesinde iki teh l ikenin bu­ lunduğu yolunda fikirler vardı . Bun lardan birincisi, eğer Yakutistan'a muhtariyet verilmezse o zaman J apon lar'ın Yakutlar meselesiyle ilgi lenebi lecekleriydi . İkincisi ise, yakut m i l l iyetçi lerinin Sovyetler' in aleyhinde bulunan Beyaz Ruslar' la iş birli­ ğine girebi lmeleri yolunda idi. 12�

B u teşkilat hakkında Jalıa füz l a bilgi için lı k . K . istorii Soyuza Yakutov, "Krasnry A rlıiv" (Mosko­

va. Dergi. 1 936, No. 3. s. 67-87. İstoriya Yakutskoy ASSI{. c. 2. s. 380-385 (Komünizmin ideolı�jisine dayanarak yazılmıştır); Z. V . Gogolev. Yakuliya na ruhcjc XIX-XX vckah, Novosihirksk 1 970. s. 1 115-

190. 1 21'

A. İ . Nıırgorodov. Oktyalırskaya Soısialisçckaya rcvolyuısıya i graıdanskaya voyna v Yakutii. Novosibirsk 1 969, s. 1 64. 1 27

R. f layıt.

Sovyet l{usya Emperyalizmi ve Tlirk Dünyası, Ankara

1 975, s. 4:\-44.


ESKİ SOVYF.TLl'.. R BİRLİCİ 'NDEKİ TÜRKLüCflN VE İSLAMIN BAZI M ESELELERİ

41

Sovyet Rusya devletine Merkezi İcra Kom ites i, 1 6 Şubat 1 922'de Yakutistan'a Sovyet Sistemi içinde muhtariyet veril mesine karar verd i .27 Nisan 1 93 3 ' te Yakutistan M uhtar Sovyet Sosya list Cumhuriyet i ' nin teşkil edildiğini resmen bildir­ d i . 2 1 Ocak 1 923'te bu Sovyet Muhtar Cumhuriyeti 'nin hükümeti kuruldu. Devlet başkan lığı vazifesine Yakutlar'dan Platon A lekseyeviç Oyunskiy, başbakan olarak Yakutlardan 1 . N . Barohov seçildi. Aradan 300 yıl geçtikten sonra Yakutlar komü­ nizm rej i m i a ltında, Yakutistan ' ı Ruslar'la birl ikte şeklen de olsa idare etmek hak­ kında kazanmış oldular. Yakutistan 'da şeklen değişiklik olmuş, fakat aslında Rus­ ya'nın yeni hakim iyet rej im i yerleştiri l m iştir. Yakutistan 'ın Sovyet hükümeti 1 922'de Omuk teşki latının resmen çal ışmasına i­ zin verildi. Bu teşki l at, her şeyden önce Yakut m i l li kültürün yaşaması ve tekamülü­ ne d ikkat gösterd i . Aynı zamanda Yakutlar hakkında i lmi araştırmalar yaptırmak, ana d i lini korumak, dergiler yayınlamak gibi meselelerle de meşgul olacaktı. H atta komün ist partisi, komün istleri de bu teşki lata üye olmağa davet etti. Sovyet rej i m i , "Saha Omuk" teşki latı nın faal iyetleri ni durduramadı. Nihayet devlet, l 928'de bunu yasaklad ı. Sebep olarak, teşkilatın faaliyetlerinin, komün ist partisi üyesi olmayan, m i l l iyetçi ruhl u kişi lerin eline geçmesi ve bunların gençleri m i l li ruhla terbiye et­ meleri olarak gösterdi 1 211• Yakutistan Sovyet hüküıneti, Mart 1 925'te "Saha Keski le" (Saha Can land ırma) derneğini kurdurdu. Bu ilmi araştırma derneğinin 1 46 üyes in­ den %3 5 ' ini Yakutlar teşkil ediyordu. Yakutistan'da 1 927'den itibaren sovyetleştirme cereyanı başlatıldı. Bu ise devlet ve cemiyet hayatının komünizm ideoloj isine dayanarak teşkil ve idare edilmesi, Sovyet kültür siyasetinin hakim kılınması; göçebe ahalinin yerleşik hale getirilmesi, kollektif şirketlerin (kolhoz) kurulması; yer altı ve yer üstü zenginliklerinin devlet mülkü olarak kullanılması, Al lah yerine komünizme inanan, A l lahsız, insan tipinin yaratılması; devlet ve komünist partisi idarelerinde Sovyet Rusya'nın siyasetine sadık bulunan Yakutlar' ın milli ruhunun yok edilmesi ve Ruslar' ın sayısının artırılması demekti. Yakutlar bugüne kadar tehdit ve tehl ikelere maruz bırakıldığı halde varl ıklarını ko­ rumamışlardır. Bu varlığın yegane kaynağı tabiat şartları i le Saha iradesidir. Bununla beraber son zamanlarda Yakut mevcudiyetinin teh like altına girdiğini de unutulmama­ sı lazımdır. Bu ise, Yakutların nüfusu ile ilgi l i bir meseledir. Yakutistan'da Yakutların sayısı ahal isinin sayısına göre azalmaktadır. l 892'de Yakutistan ahalisinin %93 'ünü Yakutlar teşkil ediyordu 1 29 . l 906'da sayıları bütün ahalinin %87 'sini teşki l etmişti 1 30• 1 922'de Yakutistan ahal isinin %85 ' i Yakutlardan müteşekkildi 131 • 1 959'da Yakut­ lar' ın nüfusu 226.053, l 970'de 296.244 ve l 959'da 3 1 3 .9 1 7 kişiye ulaşmıştır. Ancak bu arada Rusların sayısı da l 959'da 2 1 5.328, l 970'den 285.749'da 429.558 (Ukray­ nal ılar' la beraber 475.9 1 4)'e çıkmıştır 1 32 . Bu rakamlardan da açıkça görü lüyor ki, Yakutistan'da yaşamakta olan Rus ve Ukraynal ılar' ın sayısı Yakutlara göre 1 6 1 .997 kişi fazladır. Demek ki l 979'da Yakutistan ' ı n nüfusu (85 1 .840 kişi)nun tamamı ara­ sında Yakut ah il isinin sayısı %38'i teşki l etmektedir. Bu ise, Rusya sömürgeci liğinin mahsfılü ve Yakut hal kını gelecekte bekleyen büyük facianın aynasıdır. 1 28 129 uo 1J1

132

istoriya Yakutskoy ASSR. c. 3, M os kova 1 963, s. 67-68. istoriya ( 1 6), s. 1 62 . Gogolcv ( 1 3 ), s. 26. İstoriya ( 1 6 ), s. 64 .

itoııi \'scszoyuznoy peripisi nascleniya 1 970 goda, c. 4, Moskova 1 973, s. 1 50: ··vesınilt sıaıistiki" Dergi. Moskova 1 980, No. 7, s. 50 s. 26'ya göre " 1 926'da Yakutistan nüfusunun 287.645 ' ini Yakutlar teşkil eder. Ruslar ise 30.000'dir ki bu, yerli ahalinin aşa�ı yukarı % 9'u demektir.


42

BA YM I RZA HA Y İ T

Y AKUT İ STA N ' I N İ KT İ SA DI İ M KA N LAR! Yakutistan araştırmalarında geri kalan sahalardan birisi, onun iktisadi zengin l ik­ lerinin Sovyetler B irliği dışındaki araştırmalarda ortaya çıkarı lmamış olmasıd ır. Yakutistan, i ktisadi bakımdan zengin bir mem lekettir. Altın, elmas, kalay, ak maden taşı, taş kömürü maden lerinin ve gaz ocaklarının merkezlerinden biri olarak tan ın ır. 1 960 ' 1 1 yıl larda Sovyetler B irliği 'nin en zengin uranyum merkezinin Yakutistan 'da bulunduğu da unutulmamalıdır. Ormanlar Yakutistan topraklarının %80 ' n i teşkil etmektedir. Bu sebeple orman, ekonomide mühim rol oynar. Balıkçıl ığın da ehem­ m iyet l i payı vardır. Sovyet istatistiklerinde maden ürünlerinin m iktarı hakkında b i lgi vermektedir. Fakat, madenlerin Sovyetler B irliği sanatında mühim rol oynadığı bildiril mektedir. 1 964'te Yakutistan 'da 26 savhoz ve 64 kolhoz, orman, ziraat, hayvancı l ık ve ba­ l ı kç ı l ı k sahalarında çalışmakta idi. 1 977'de ise savhozlar (Devlet Ekonom isi teşek­ kül leri)'ın sayısı 80'e yükseltilmiş, fakat 64 kolhoz yerine tek bir kolhoz faal iyet göstermekte idi m . Ülkede ekilen topraklar azdır. 1 964 'te eki len saha 1 04.300 hektardan ibaretti. Bunun 5 5 . 800 hektarı buğday, kalan topraklar ise otlaklar, patates vb. sebze tarımı için ayrı lm ıştır. Büyükbaş hayvan ların sayısı 33 1 .200 idi. 1 Ocak 1 964'te 3 5 5 .600 geyik ve 1 3 5 .000 at mevcuttu. Meyve ve sebzeler Yakutistan'a d ışarıdan getiril­ mektedir. Orman ve tundra hayvanlarından deri istihsali bakımından Yakutistan, Sibirya'daki başka ülkeler arasında birinci sırayı almaktad ır. Yakutistan ' ı n asıl nakl iyatı, nehirler ve kara yolları üzerinden yap ı l ır. N ehir nak­ l iyatı 9400 km'den ibarettir. Dem ir yol larının Yakutistan ' ı n iktisadi hayatında e­ hemm iyeti azdır. Sovyetler Birliği 'nin uranyum merkezi Türkistan 'dı. Yakutistan 'da uranyum ocakları keşfedi ldiği tarihten bu yana Sovyetler birliği atom enerj isi için mühim olan bu maddeyi ihraç etmeğe de imkan bulmuştur. Yakutistan, yer altı zengin l iği bakımı ndan harikulade bir ü lke olabi l ir. Ciddi a­ raştırmalarla, yer altında çok sayıda maden bulunmaktadır. 1 96 l -62'de A ldan ve Timpton kazalarında ak maden taşı ocağı ve 1 96 1 'de Güney Yakutistan' da kömür ocakları bulundu. Üst Vilyun'da gaz kaynakları keşfed ildi. 1 7 kazada yaşayan halk­ tan 1 500 kişinin teşebbüsü ile 1 960-6 1 'de 14 maden ocağı yeniden açıldı. Bun ların arasında altın, kalay, bakır, volfram gibi madenlerin ocakları da bulunmaktad ır.

Y A KUT D İ L İ , SÖZLÜ VE YAZ I L I EDEB İ Y AT! Yakut dilinin bu güne kadar devam etmekte bulunan eski Türk d i l lerinden birsi olduğu hususunda Türkologlar birleşmişlerdir. Ortak görüş, bu günkü Yakut d i l i nin Eski Türkçe' n in devam ı olduğu yolundadır. Yakut d i l inin grameri Türkologlar ve U ral-A ltay d i l lerinin araştırıcıları tarafından birkaç defa yazı l mıştır. Son görüşlerden birisi Prof. Nikoalaus Poppe'ye aittir ı 34 • Poppe'nin Yakut d i l i hakkındaki fik irlerine ilave olarak başka yayınlarında incelenmesinde fayda vardır 1 35 • Yakut d i l i nde, Yaf;jigodııik, 8. S. E. 1 975, Moskova 1 975. s. 1 74.

rn

Ejigodnik Dolşoy Soven koy Entsiklopcclii 1 964

1 J4 IJS

N . Poppc. Das Jakutisch, "Philologiae Turcicac Funclamenta", c. 1. Wiesbaden 1 959,

,

s. 1 64.

s. 67 1 -84.

Yakut dili meselesinde aşağıdaki eser ve makalelere de bk: S. V. Yasırenıakiy, Gra ma tika yakutskogo yazıka, Petersburg 1 900 ; S. E. Malov, Vııkutskıy yazık i ego otnoşeııic k clruginı tyurkskim yazıkam, "Vestnik Akadenıii Nauk'". Moskova 1 94 1 . No. 5-6, E . İ . U bryatova. Das jakutische, in seinem verhaeltnis.� zu den andercn Tiirksischensowie den mongolischcn und tungu sıschen Sprııchen. Moskova 1 960; E. İ. Ubryatova. Yakutiskiy Yazık. "Yazık narodov SSSR", c. 2 . Moskova 1 966. s . 403-427; John R . Krueger. Yakut Manual, indiana Univ. B l oom i n gton 1 96); N . N. Şırobekov. O y a kuts ko Mongolskih kontaktalı, "Noracli i Yazıki Sibiri", yayınlayan: Ubryatııva,


ESKi SOVYETLER B İRLİGİ'NDEKI TÜRKLÜGÜN VE ISLAMIN BAZI MESELELERİ

4:\

kutlar' ın yaşadığı Moğol ve Tunguzların d i l lerinden zaman iç inde, kü ltür tesiriyle giren keli meler mevcuttur. Yakut d i l i için değişik zamanlarda çeşitl i alfabeler ku l lanı lmıştır. Yakutlar eski Orhun yazısını unutmuşlardı. Daha sonra asırlarca alfabesiz yaşadılar. Çarlık Rusyası devrinde Yakut dil indet yazılan eserler, Rus alfabesiyle yayınlanm ıştır. 11unlar arasında. A . U varovks'ın 1 848'de yayınlanan "Ahtu lar" (Hatıralar) konulu eseri bulunmaktadır. S. A.Novgorodov 1 9 1 7'de m i l letler arası transkripsiyona daya­ narak Yakut alfabesini meydana getirmişti. 1 940'da Rus idaresi, günümüze kadar �ul lanı lan Kiril harflerinden ibaret olan alfabeyi kabul ettirmiştir 136. Tamur vilaye­ tinde Evenki kavmi, Even kavrr i , Dolgan-Türk kavmi, Sahalin ve A nrnr vilayetleri­ nin yerli ahalisi de Yakut dilini konuşmaktadırlar 1 37 . Yakut halk edebiyatı, Yakutların m i lli ruhunun ve kültür hayatının mühim bir mana­ sıdır. Yakutların hayatını halk edebiyatı olmadan tasavvur etmek miimkiiıı değildir. Uzun süre yazılı edebiyatlarının olmayışı, bütün dikkatlerini halk edebiyatının yaşama ve tekamülüne yönlendirmelerine sebep olmuştur. Yakut Halk Edebiyatı (folkloru) X I X. asırdan itibaren Rusya ve Yakutistan'da araştırma konusu olmağa başlamıştır. Yakut Halk Euebiyatı'nın araştırma neticelerini Yakut alimi Georgiy Ustinoviç Ergis 1 3Hin "Ya­ kut Folklorundan Parçalar" (Rus dilinde) kitabından öğrenilebilir. Ergis, bu eserinde, Yakut folklorunun araştırma devirleri, araştırıcıları ve onların fikirleri hakkında bi lgiler vermiştir. Ayrıca halk fikir mahsullerinin bütün türlerine yer venniştir. Ergis'in eseri, Yakut folklor araştırmaları için bir temel teşkil etmekted ir. Ergis, Yakut folklor sanatında Tanrı'ya inanç efsaneleri. Algıstar (hayat mera­ simleri şi irleri), Olonho (destanlar) Kepseen (masallar), Bilirgi Sehen (halk türleri), Ôbüge Sehene (ecdat hakkında h i kayeler), l rıalar (halk türküleri), Çabırgah (h icivler ve fı kralar), Ösler (makaleler), Taab irin (bi lmeceler) gibi türleri il mi ve anlaşılır bir hiçimde ortaya koymuştur 1 3� . Yakut folklorunun temeli Olonho'dur. Bu bir destan değil, belki bir çok destandan iba­ rettir. Olonho'nun her bir destanı bir konuyu ihtiva eder, ancak bunlar da Olonho ismiyle anılır. Bazı Olonholar 6- 1 0.000 beyitten, bazıları ise 20.000'den fazla beyitten meydana gelir. İ lim, Yakutlar'ın Olonho sayısını tam olarak tayin edememiştir. Olonholardan bu • güne kadar 1 6 kitap yayınlanmıştır. l 30'dan fazla el yazması vardır. Bunlar günümiize �adar yayınlanmıştır. Olonhoların yaşamasında ve halk arasında bu güne kadar y.;yı lmış olmasında Olonho söyleyicilerinin (Olonhosut)rolü büyüktür. 1 946'da Yakutistan'ın 1 3 kazasında 83 Olonhosut'un bulunduğu ve bunların 396 Olonho söyleyebi lecekleri öğre­ nilmiştir. Olonhosut, destanı söylemeden önce bir ayağını diğerinin üstüne koyar; gözlerini s. 1 40- 1 47 ; E. 1. Korki n a. Yakutskoc yazıkoznanic na Sovrcmcnnom ctapc, İtogi i ıırohlcmı "Problemi sovreıııennoy Tyurkoloiii" Alına Ala 1 980, s. 1 1 5- 1 2 1 : Sahalı, Nuuççalu tıkıl Moskva 1 980.

( Yakutsko-Russkiy Slovar). P. A Stcptsov tahriri altında. Moskova 1 972. 1 JCl Prof. Dr. Ahıııeı B . Ercilasun. Hu glinkli Tli rk A lfabeleri, c. 1. Ankara 1 977, s. 55.

y

rn Holşaya Sovetska a Ensiklopcdiya. c. 49, s. 549. İ nan (7). s. 22: "'Yakutça hilen bir tüccar. bir memur Baykal' dan Sahalin'e kadar herkesle, her kahile ile konuşabilir ve anlaşabi lir" l .lK G eorgiy Ustinoviç Erg is ( l 908 - 1 968). Yakutlar'ın Kangal ulusundan (soy u nd an ) 1 93 1 -3 3 'de yakut

yeni Alfabe Komitesinin Sekreteri: l 94 1 'e kadar yüksek okullarda tahsil görmllş: Sovyetler Birliği 1 lalk­ larının Dil ve Alfabeleri Enstitlisii 'nde ilmi hadim. t 942 -44' te Yakut Pedagojisi Enstitüsünde uzman öğretmen : 1 94..ı' den itibaren Dil Edebiyat meseleleri Uzerinde pek çok eserin sahibidir. Eserlerinde Yakut folkloruna tiirl ü cephelerini ilmi suretle göstererek. ilim adamları ile halkın dikkatini çekti. Kendisi halk arasında çok sevilen bir bilgin ve folkloru iyi bilen bir kişiydi. ı :ı9

Yakut folklorunun tllrlU şekilleri hakkında tık. G. U . Ergis,

Oçcrki po Yakutskonıu

folkloru, Mos­

kova 1 974, 402 s. 13u eserin tenkidi yayının ın Türkçe neşri yalnız folklor araşl ırıcıları için değil. bütün ·

Türk kültür araştırmacı ları içinde faydalı olacaktır.


BAYMİRZA HAVİT

44

yumar; bir eliyle kulağını tutar ve destanı terennüme başlar. Olonhosut, meddah, §şık ve şair vasıflarını kendinde toplayan kişidir. Halk, Olonhosut'u dikkatle dinler. Yakut şairi A.E. Kulakovskiy'e göre "her bir dinleyici kendi kaygılarını unutur ve adeta başka bir füeme dalar. Olonhosut bir arada cezbeye tutulur, kendinden geçer1 40. Her bir Olonhosut en azından 1 0 Olonho söyleyebi lir. Olonhoların halk huzurunda ezgiyle söylenip dinlenmesi günümüze kadar devam etmektedir. Bu gelenek, Yakut aile ve cemaat hayatını tayin eden milli bir unsurdur. Yakut yazı l ı edebiyatı, son devrelerin mahsulüdür. XX asrın başından itibaren gelişmeğe başlayan bu edebiyatın tarihi bu güne kadar derin liğine araştırılmış ve neticeleri yayın lanmış değildir. Yakut Edebiyatı'nın tekamülü hakkında Polonya l ı alim Stanislaw Kolyzynski kısaca bi lgi verm iştir 1 4 1 . Yakut yazı l ı edebiyatının te­ mel lerin i n atı lmasında Ku lakovskiy ( 1 879- 1 926), Sofranov) 1 886- 1 93 6), N custroev ( 1 894- 1 929) ve Oyunskiy ( 1 893- 1 939) gibi Yakut şair ve ediplerinin rol leri büyük­ tür. Bu yazarlar eserlerin i , m i l l'i duygu ve ananelerin tesiri altında meydana getir­ m iştir. Bu sebepten bu Yakut yazarları, Sovyet rej i m i devrinde m i l l iyetç i likle '>UÇ­ lanm ıştır. A ralarından Oyunskiy 142, 1 939'da Sovyet hapishanesinde ölmüştür. Yakut d i l i nde yayınlanan i lk gazete ve dergi ler (mesela 1 905 'te Saha Dayduta (Yakut Dünyası), Saha Oloho (Yakut Sesi), 1 923-26'da yayınlanan "Çolban" der­ gi lerindeki şiir ve h i kayeler günümüze kadar incelenmem iştir. Sovyet Rusya devrin­ de, 1 923 'ten sonra yaratı lan edebiyat, "Sosyalist real izmi"n in bir cephes ini hala devam ettirmekte, ancak m i l l l ruhu aksettiren şiir ve romanlar da bulunmaktadır. Günümüzün Sovyet Yakut Edebiyatı ' nda eski Yakut folk lorunun tesiri büyüktür143• Türkoloj i i lmi, Türk kültürünü Baykal gölünden Kuzey Buz Denizi ' ne kadar ya­ yan ve zamanım ızda da yaşatmak yolundu faaliyetler gösteren Yakut Türkleri ' nin büyük geçmişi ve bu günkü hayatının ancak çok küçük bir parçasını öğrenebilm iştir. Önümüzde bu sahada yapılacak işler bizi beklemektedir.

TÜRK DÜNYASININ BAZI İKTİSADİ MESELELERİ* Türk dünyasının iktisadi meseleleri, her şeyden önce Türkler' in yaşad ıkları yer­ lerdeki "devlet isi mleri"ne bağlı olarak gel işmekted ir. Türkler 4 ayrı "devlet siste­ mi"nin hakim olduğu bölgelerde yaşamaktadırlar. 1 - Bağımsız devletleı: sistem i: Türkiye'de ve 1 983 tarihinden beri KKTC' nde, 1 40 141

A. E. Kulakovskiy,

Yakutskiy Yazık cilt 1, Yakutsk

1 925,

s.

62. Pasaj İrçis (27), s. l 85 'ten a l ındı.

Sıanislav Ka l u zyn s ki, Die .Jakutuschc Literatur, Ph i l a logi c ac Turcicae Fundamcnta, c. 2, Wiesbaden 1 965, s. 886-895. 1 42

Yakut yazarı Oyunskiy. Yakutistan Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti dedikleri ım:ııılckctin 1 92325 yıllarında Devlet Başkanı olmuştur. 1 925 'ten itibaren "Saha Keskile" adl ı Yakııtlar"ı i l mi Araştırma Cenı i�·eti ' n i n başkanı olarak 1 930'a kadar çalışmıştır. Daha sonra ilmi ve edebi teşkilatlarda. d.:rgilerde faaliyette bulunmuştur. Oyunskiy 1 937'de mill iyetçilikle suçlanmış ve 1 939'da hapishanede ölmüştür. Yakutistan'da Sovyet devrinin ilk yıllarda komünizm ideolojisine yakııı şiirler yazdığı için kendisi, . . Yakut Sovyet Edebiyatı'nm kunıcusu" olarak gösteri lmekteydi. 1 956 yılma kadar mill iyetçi ve Sovyct düşmaııı şeklinde vasıtlandı_ 1 956 'dan sonra ise yeniden "Yakut Sovyet Edcbiyatı'nııı" kurucusu olarnk tasvir edilmeğe başlandı_ Platon Alekseyeviç Oyunskiy tesirli şiirleri ve folklor araştırıııaları ile taııınan bir şair ve edebiyat araştırıcı idi. Onun killliyatı 1 958- 1 962 yıllarında Yakutça olarak 7 cilt halinde ya­ yınlandı. 1 4 � Bk.

Vasi liy Tiıııofeeviç Petrov, l''olklornoc tradistsii v Yakul�koy Sovetskoy litereture, Moskova 1 978. 1 3 8. s. 2. Bu eserin 7- 1 4 sayfalarındaki Sovyet Devri Yakut Edcbiyatı'ııa Yakut Olonhosu'ndan örnekleri koyduran Oyunsk iy'dir. • İ l k baskısı: Türk Dünyası Araştırmaları dergisi. 1 987, No: 46, s. 1 29- 1 4 7 .


ESKİ SOVYETLER HIRLiGl'NDEKi TÜl{KLÜGÜN VE İSLAMIN HAZI MESELELERİ

45

2- Kom ü n izmin hakim olduğu devletler sistemi: Sovyetler B irliği, Ç i n Halk Cumhuriyeti, B ulgaristan Halk Cumhuriyeti , Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti, ı\ fganistan Halk Cumhuriyeti. Komün izm rej i m i altında yaşayan Türkler' i n sayısı 100.000 m i lyonu aşm ıştır. 3- İ slam iyet' in hakim olduğu devletler sistemi: I rak, İ ran gibi. 4- Dördüncü bir devlet sistemi: Yunanistan ve benzeri ül kelerde. Bugün Sovyetler B irl iği deni len imparatorluk hudutları içinde; Azerbaycan, Ku­ zey Kafkasya, Kırım, Başkurdistan, Tataristan, Çuvaş, Hakas, Altay, Tuva, Yakut ve Türkistan Türkleri Sovyet Sosyal ist Cumhuriyetleri de denilen, Özbekistan, Kaza­ kistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Türkmen istan da yaşamaktadırlar. Afgan istan­ Türkistan l ı olarak tan ınan Güney Tacikistan ise bugünkü Afganistan komünist rej i­ mi ve 1 979'dan beri Sovyet Rusya işgali altındad ır. Komünizm in rej i mi altında bulunan devletler Türkler'e karşı, kendi lerine has siyasetler yürütü lmektedirler ki, hunların arası nda Sovyetler B irliği ' ndeki komünizm rej i m i Rus şovenizmi, Ç i n ' deki rej im, Çin şovenizmi ve Bulgaristan'daki komün izm rej i m i Bu lgar şoven izmi i le bağlantı lı halde görünmekted ir. Afgan istan'daki komün izm zayıf bir durumda oldu­ ğu için, burada devlet şoven izm i bu güne kadar faal iyette bulunmam ıştır. Çeşitli devlet sistemleri içinde yaşayan Ti.irkler' in iktisadi mesele leri toplu ola­ rak, tek derece ve şek i lde görünmüyor. Araştırmam ızda Türkiye ve Kuzey K ı brıs Türk Cumhuri yeti ' ni n ikti sadi meselelerini d i le getird ik, çünkü bu devletin ikti sadi meseleleri üzerine pek çok eser yazılm ıştır ki, bun ların bibliyografyasını dahi zik­ retmeye imkan ı m ız olamaz. Türkiye' n i n iktisadi meseleleri bağımsız bir devletin si yasi ve iktisadi siyasetinin meselesidir. Türkiye Cumhuriyeti 'nin i ktisadi meselele­ ri, başka Türk ülkelerin in iktisadi meselelerinden fark l ıdır, çünkü bun lar m i l li esas­ lara göre devam eden bir cereyandır. Başka Türk ü lkeleri ndeki iktisadi mesele ler, hakim m i l letlerin siyasetlerine bağlıdırlar. Onların müstak i l m i l l i i ktisadi siyasetleri yoktur. Esaret altında bulunan Türklerin iktisadi zenginli kleri ve iktisadi meseleleri hakim m i l letlerin siyasetinin bir parçası sıfatında görünmektedir. Esaret altındaki Türklerden Bu lgaristan, İ ran, I rak ve Yunanistan 'dak i lerin ikti­ sadi imkan ları hakkında malumat azd ır. Bugüne kadar Avrupa kütüphanelerinde, Bulgaristan, Yugoslavya, İran ve l rak'taki Türklerin iktisadi meseleleri üzerindeki araştırmalar ciddiyetiyle devam ettiri lmemiştir. Sovyetler B irl iği 'ndeki Türk yurtlarının iktisadi meseleleri, üzerine en çok araştır­ ma yap ı lan konu olmuş ve bu çalışmalar günümüze kadar devam ettiri lm iştir. Sovyet­ ler Birliği ' ndeki Türk yurtlarının "sadece" adları geçen 6 Sovyet sosyal ist cumhuriye­ tindeki Türkler' in iktisadi meseleleri ile 1 8 dergi meşgul olmaktad ır 1 44. Bun ların dı­ şında Sovyetler Birliği 'nin iktisadi meseleleri hakkında yayınlanan merkezi dergilerin her birinde devamlı olarak Türk ülkelerinin iktisadi meseleleri hakkında makaleler yayınlanmaktadır. Sovyetler Birliği'ndeki Türk dünyasının iktisadi problemleri hak­ kında yazılan eserler o kadar çoktur ki, ne Sovyetler Birliği ' ndeki, ne de bunun dışın­ daki bölgelerde neşriyatın bibl iyografyasını hazırlamak mümkün olmamıştır. 1 44 Dergilerin linvanlan: Awrbaycanskoe ne.ftyamwe kluızyay.l'tvo; Narodııoe Khoıtıy.l'tvo Azerbaycaııa; A l'tomohiln!v trıınçport Kazııklı.ıtıma; Ve�ınik .ı·elçkoklıoı..vı(�'.ı·ıveııııoy ııııııki Kazaklıstmııı; İZVl'!ıt(va Akıulemii Nauk Kaz SSSR: Seriyıı geoltlf(İ('l!'ikt(Vtı; Kıızııkı.ffıııı 1111/şıırvııçılıf:ı; Nıırodnoe Klıııı..vı(�tı·o Kazııklı.ı·ımııı; liı11f1Z1.fftın 1111/ çıırban, Selzkoe Klıııı..vı(l'!itvo liirgizii: Selzkoe klıoı..vl(�·atvo Taciki{fıın 'ıı, Selçkoe klıoı..vı(vstvo 1iırkmenistıına; Obıı klıocalıf:ı; Selskoe klwı..vı(�·tı>ıı Uzbekiıtıına; Özbeki{faıı kışlıık klıocalıftı; ekononıikıı i Jiı.n; Uzbek.ı·kı�v geologiçı'l.Ji(v Jornııl; "Prııblemı 11.ıvoen(�·a p11.ı·tini", Klılopkol'(Jdı·ıro. Dış ülkderdc bıı dergilere

ahone mümkündür. Sovyetler Birli�.i'ıulc Muhtar Sovyct Sosyalist Cumhuriyetleri dedikleri bölgelerde yayııılaıı­ ınakta bıılıınaıı iktisadi meseleler ile ıneşgül dergilerin sayılan kabanktır, takat. bıınlann isimlerini temin edemedik


BA Y M İ RZA llA YiT

46

Çin Halk Cumhuriyeti' nde de Doğu Türkistan ' ı n iktisadi imkanlarının araştırıl­ masına önem verilmemektedir. Doğu Türkistan iktisadi meseleleri hakkı nda Çin devletinde yayın lanan eserlerin çok olduğunu Batı kaynaklarından öğreniyoruz. Lakin neler yayınlanm ıştır ve yayın lanan eserlerde fikirlerin neticeleri nelerden ibarettir, bunları öğrenmeye imkan ımız maalesef yoktur. Sovyetler B irl iği 'nde sis­ tem li olarak her yı lda bir defa Sovyet cumhuriyetlerindeki iktisadi neticeler hakkın­ da, az da olsa istatistikler yayınlanmaktadır ki, bun lar Türklerin iktisadi durum ları hakkında bi lgi almak için baş vurulacak kaynak olabilirler. Türk dünyasının bazı bölgelerindeki, bilhassa Sovyetler B irl iği 'ndeki Türkler' in, iktisadi meseleleri hakkında Türkiye'de yayınlanan bazı kitaplar ve makale ler mev­ cuttur 14�. Fakat bunlar Türkler' in genel iktisadi meseleleri üzerinde kaynak eser sayılmazlar. Batı Avrupa ve Amerika B irleşik Devletleri'nde Sovyetler Birliği' ndeki Türk yurtları nın iktisadi meseleleri üzerine yazı lan eserler vardır. Fakat bütün Türklerin iktisadi ve kültür meseleleri ile meşgul olan ilmi araştırma müessesi olma­ d ığı için neşredilen yazıların bibliyografyasına sah ip değil iz. Biz bu araştırmamızda, toprak büyüklüğü ve nüfus çoğunluğunu dikkate alarak Sovyetler B irliği 'ndeki Türkler' in iktisadi meseleleri üzerinde duracağız.

T Ü RK TOPRA K LARININ TAB İ İ ZENG İ N L İ G İ M ESELES İ Rusya ve Çin hakimiyeti altında yaşayan Türkler 9.7 1 5.500 km21ik bir alanda ya­ . şamaktad ırlar, Bunlardan 7 . 8 8 7 I 00 km2 si Sovyetler Birliği 'nde146 1 .828.400 km2 si Çin Halk Cumhuriyeti' ndendir147. Türkiye ' n i n 780.576 km2 olan toprağı ile Türk . dünyasının toprakları 1 0.496.076 km2 den ibarettir ki, bu ise bütün Avrupa kıtasın­ dan 1 03 .22 1 km2 daha büyük demektir. Türk topraklarının yer altı ve yer üstü zenginlikleri Rus ve Çin imparatorlukları­ nın iktisadi siyasetleri ve iktisadi yaşayışlarına göre değerlendiri lmektedir. Hakim m i l letlerin siyasetleri iktisadi yaşayışlarına göre değerlendirilmektedir. H akim m i l­ letlerin idareci leri, Türk topraklarının iktisadi durumu hakkında doğru istatistiki malumat vermemişlerdir. Buna rağmen, onların bazı yayınlarından Türk toprakları­ nın, Sovyetler B irliği ve Çin devletinin "ham maddeler merkezi" oldukları nı öğren­ mek mümkün olabilmektedir. Sovyetler Birliği ve Çin'deki Tilrk topraklarından çıkarılan yer altı zenginli kleri aşağıdaki şekilded ir: .

Petrol Ocakları: Sovyetler Birliği'nin en eski petrol kaynağı Azerbaycan ' ın Baku şehrindedir. Bu­ nun yanında 1 9 1 3 'ten itibaren Çeleken Petrol Ocağı (Batı Türkistan, Hazar denizinin Çeleken yarım adası) çalışmaya başlamıştır. Sovyet Rusya, N isan 1 920'de Baku şehri14�

M isal olarak aşagıdaki kilap ve makalelere bakınız: Kerim Odcr. Azerbaycan Ekonomisi. Ankara 1 952: Dııymirza H a y ı f. Dic Wirlschaftprııbleme Turkestans, Tllrk Killtürü Araşıırma Enstitosü yayını, Ankara l 96R: Mehmet Erllz, Türk DUnyası'nın içlimni ve iktisadi Meseleleri, "Türk Dlinymı El Kitabı ", Ankara 1 976, s. I J6 l - I J77: Kenıııl Lokman, İdil-l lrııl ülkesi nin iklisadi durumu, adı ıı:eçeıı ese r. s. 1 378- 1 390. Batı Avrupa ve Birleşik Amerika Devletleri'nde yayınlanan bir çok makaleleri burada veremedik. çıınko bunların sayısı çok: bibliyografyası maalesef yoktur. 2 1 4<• Tiirk topnıklarıııdaıı 3 . 779. 1 00 km Rusya Sovyet Sosyalist Fcdcraıil' Cuıııhuriycıi ' nc ( R S FSR) baglıdır. SSCB'ne itaat ettirilen Sovyct Cumhuriyetleri topraklarııım hacmi aşagıdakilerdeıı iharctıir: K azakistan 2 . 7 1 7.300. Özbekistan 447.400 Türkmenistan 488. 1 00. Kırgızistan 1 9R.500. Tacik istan 1 4:1 . 1 00 ve Azel'baycan 86.600 km2• Ukraina Sovyeı Cumhuriyetine. Kırını vilayeti, 27 000 km 2• itaaı etıirilınişıir. Bakınız: Narodnoc klıozyaytsvo SSSR 7.a 60 let, Moskova 1 977. s. 49-52. 147 Çin devleıi Dogu-Tiirkistan·ı önce "Şi ncang" adı ile, 1 Ekim 1 95 5 'ten beri de ··şincanıı: llyı:ıır Muhtar Uiilgcsi" adıyla göslernıcktedir. Doğu Tiirkistan l .82R.4 l 8 km 2 büyükl ilgl\ııdedir.


ESKi SOVYETLER BİRLİGİ'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE ISLAMIN

RAZI

M ESELELERİ

47

ni işgal ettikten sonra, acele olarak 5 gün içinde BakıJ 'dan Rusya'ya 3.56 1 . 1 60 ton (Sovyet kaynaklarına göre 2 1 .2 milyon pud= I 6.8 kiloğram) petrol gönderi lmiştir14" Sovyet Rusya hükümeti yen i petrol ocakları arama çal ışmalarına hız verm iştir. Araştırmalar sonunda, Türk topraklarında zengin petrol yatakları çıkarı ldı. İ kinci Dünya Savaş ı ' ndan önce Azerbaycan, Sovyetler B irliği 'nin petrolünün %70'ten fazlasını vermekteydi 14Y . İdil-Ural (Tatar Başkurt Türk ülkeleri)'da petrol ocakları­ nın açı lışı neticesinde, Bakü petrolünün payı 4. Dereceye ind irilm iştir. B irinci dere­ cede petrol merkezi, Tataristan 'dır. Tataristan petrol üretimine, Başkurdistan petrolü i lave edilm iştir. Tataristan 1 965 'te Sovyetler Birliğ i ' n in %3 ' lük ve 1 92 1 'de %25 ' 1ik petro lünü vermişti. Başkurdistan ise 1 968 'de 44.434.000 ton petrol vermişti 150. Tataristan 'daki petrol ocakları esasen Emba nehri çevresinde, Başkırdistan petrolü ise İşimbay havzasında bulunmaktadırlar. Sovyet devleti 30 yıl içinde ( 1 945- 1 975) Emba petrol ocaklarından 1 m i lyar 500 mi lyon ton petrol kazanmıştır. Petrol arama çal ışmalarının sonuçları gösterm iştir ki, Sovyetler Birliği'nin petrol i htiyacı hemen hemen Türk topraklardan karşılanmaktadır. Bu fikrimizi yeni açı lan petrol ocakları teyit etmektedir. İ kinci Baku adını taşıyan Emba- İşimbay-Ural petrol ocaklarının %70 ' i Türkistan topraklarında bulunmaktadır. Bu gün Türkistan 'da 50 petrol ocağı mevcuttur1 5 1 . Bunlardan Neft dağı, Mangışlak ve And ican civarındaki petrol mer­ kezlerin in dünyanın zengin petrol olacakları olduğunu Sovyet kaynakları açıkla­ maktad ır. Mangışlak petrol ocaklarından her yıl ortalama 1 O mi lyon ton petrol çıka­ ı rı!maktadır 52. Türkistan' ın Ttirkmenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti denen böl­ gesinden çıkarı lan petrol, Sovyetler Birliği 'nde 3. Sırayı almaktadır (Tatar Başkurdistan Azerbaycan'dan sonra). Ttirkistan 'ın Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti dedik leri bölgede, yı lda 1 00 mi lyon ton petrol çıkarı lab i l ir 1 53. Sovyetler Birliği 'ndeki başka Türk topraklarında da petrol ocakları mevcuttur. Mesela, Dağıs­ tan M uhtar Sovyet Cumhuriyeti 'nde 1 983 'te 63 9.00 ton petrol çıkarı lm ıştır1 54. Neti­ ce olarak diyebi liyoruz ki, eğer Sovyetler Birliği Türk petrol lerine hakim olmazsa, o zaman, i mparatorluk, dışından petrol satın almaya mecbur olacaktır. Dünya Tllrklüğünün petrol merkezlerinden birisi Doğu Türkistan 'dır. Burada,

"1964 yılında yapılan istatistiklere göre 1 60 milyon ton petrol rezervi var­ dır" 155. Çin hakim iyeti altındak i Doğu Türkistan 'da i lk defa 1 935 'te Urumçi şehri­ nin Batı tarafında Sovyet jeologları tarafından petrol ocağı keşfed ilm iştir. Çin dev­ letinin en büyük petrol rezervini teşkil eden Karamay petrol ocağı 1 954 'te aç ı lm ıştır. l 4K 1 49 0 15

B. Hayıt. Tllrk Dünyası'nda Rus Emperyalizmin İzleri, 2. baskı, İ stanbul 1 978, s. 27. V V. Pokşişevkiy.

Sowjctıınion, Re�ionale ökonomischc Gcoı:ruphic, Lcipzig 1 967. s. 250.

IJakınız: Holşaya Sovetskaya Enstskilopediya, 3 . baskı. c. 3 , s. 61 ( Başkurdistan petrolü hakkında): c. 25. s. 289 (Tataristan petrolil hakkında) 1 � 1 Tilrkistan'daki peırnl ocaklarından nıuhiıııleri: Oossor. M akat. Bayçunas. İ skenc. Kosçagn, Çelcken. Nefldag. Çıkışlar. Gavıırdag, Kıınıdağ. Çangıtaş. Taşravat. Maylısu. Enkuniııısay. Maylısay. Şınsay. Çimyiin. Şorsıı. l ludaynazar. Varsilı. Nellabad. Hevdak, Tangırtaş. Tc�ebek. ı\kınasçit. Kulsan. l sfara. Selroho. Sanın. l l angababa. Taspas. Sulıankudek. Muniyli. Karasayaz. Sıırmayıın. Çingiztaş, ı\laıııışık. Palvantaş, Hicaabad. ı\ktubc. Goturdepe. Ekrem. Gaıııuşlıça. Barsagclıııes. Bankol u . Sovyet kaynakları­ nın verdikleri bilgi lere göre. Mangışlak. yarım adasındaki petrol rezervi Venezuela petrol rezervi gibi büyüktür. 1 965 'te keşledilen Aktube petrol ocağının rezervi Mangışlak'daki rezervden de çoktur. 13. Hayı!. Tıırkcstan im Herzen Euroasicns, Kölıı 1 980. s. 1 50- 1 :'i 1 ; Sovctskiy Soyuz. Uzlıekistan. Mos­ kova 1 967. s. K5'e göre Fergana vadisinde ( Özbekistan kısmı) 30'a yakın petrol ocakları vardır. 1 �2 1 51 1 54 1 55

Sovcl�kiy Soyuz. Kıızııkistan. yayınlayan N . N . l'algov. M. Ş. Yamıulıaııınıcdov. Moskova 1 970. s. 276. 1 !ayıt (2). s. 1 93 ; l'okşişcvskiy (6). s. 39� .

Holşııya Sovctskaya Entsiklopcdiya, E',jigodnik. 1 9114. s. 1 5'.'i . Doj! ı Türkistan Davası, Ota!l yayıncvi. İ stanbul 1 973. s. 3 5 .

İ sa Y u s u f Alptekin.

ı


DA YMIRZA HA YİT

48

Devam lı araştırmalar neticesinde yen i petrol ocakları hizmete girmektedir1 56• Demek ki, Doğu Türkistan topraklarındaki petrol, Çin Halk Cumhuriyet i ' n in en mühim enerj i kaynağıdır. lrak ' ı n petrol kaynağı, Türk topraklarındadır

Kömür Ocakları: Sovyetler birliği ve Çin Halk Cumhuriyeti'ndeki Türk topraklarında zengin kömür rezevrleri olduğu istatistiklerden öğrenilmektedir. Türk dünyasının en zengin kömi.lr merkezi Türkistan'dır. Bu ülkenin Karaganda kömür ocağı Sovyetler Birliği 'nin önemli kömür merkezi olarak kablıl edilmişti. Karaganda kömür ocağının rezervi 63 mi lyar ton olarak belirlenmiştir. 1 947'de, Turgay vilayetinde yeni bir kömür ocağı keşfedildi. Ve rezervin tahminen 53 mi lyar ton olduğu bildirilmişti1 57• Ekibastus kömür ocağı, takri­ ben 1 2 milyar, U bagan kömür ocağı 40 milyar tona yakın kömür rezervelerine sahiptir. Yalnız Türkistan'da 80'den fazla kömür ocağı mevcuttur. Yakutistan daimi kömür mer­ kezleri Lena nehri sahillerine yakın yerlerde bulunmaktadır'�". Doğu Türkistan'da 70 kömür ocağı mevcuttur. Hami vadisinin doğusunda da kömür yatakları vardır1 59 . Türk topraklarından çıkarılan kömürler ülke ihtiyacını karşılamakta buna ilave olarak dünya pazarında yer tutmaktadır. Sovyet kaynaklarından alınan malumata göre, Karaganda kömür ocağı, Sovyetler Birliği'nin 1 20 yıllık kömür ihtiyacını karşılayacak durumdadır. Gaz ocakları: Sovyetler B irliği ' nde en çok tabii gaz çıkarılan merkezleri yine Türk toprakları oluşturmaktadır. Emba petrol ocakları c ivarında gazın m i ktarı takri­ ben 1 1 O mi lyar, Buhara yakınındaki Gazli 'deki gaz miktarı 500 m i lyar metreküpten ibarettir. Yalnız Türkistan' ın gaz rezervi 3 trilyon metre ki.ipe yakınd ır. l 962'de keşfed i len, bu güne kadar hizmete geçiri lmeyen Hissar dağının etek lerinde Güza r v e Dehkanahad kazaları arasında yerleşen gaz ocağının rezervi oldukça bi.lyükti.lr. Türk topraklarının hepsinde tabii gaz çıkarı lmaktadır. Mesela, Azerbaycan' da, l 967'de 5 mi lyar 77 1 m i lyon ton hacm inde, Dağıstan'da l 983'de 708 m i lyon ton miktarında ve Başkurdistan 'da 1 96 8 ' de 2 m i lyar 686 mi lyar metre küp gaz çıkarıl­ m ıştır. Başkurdistan 'da 1 968'de 2 m i lyar 686 mi lyon metre küp gaz çıkarı lm ıştır. Başkırdistan'ın gaz rezervi 300 m i lyar metre küp olarak hesaplanmıştır'"''. Türkler' in İ d i l (=Volga) havzasındaki topraklarında saniyede kullanı labi lecek 1 86 mi lyar 2lX) mi lyon metre küp gaz mevcuttur 1 6 1 • Turgay vi layeti ndeki gaz reı.er­ vi 50 mi lyar metre küpten fazladır. Türkler' in İran (Güney Azerbaycan)'daki ve Afgan istan 'daki topraklarında da petrol ocakları olduğu gibi, yeterli m i ktarda gaz mevcuttur. Fakat, rezervleri hakkında malumatlarımız azd ır. Gazl i kasabasındaki gaz, Ural sanayisini besledikten sonra şimdi Batı Avrupa'ya kadar getiril mektedir.

M ad e n Ocak l ar ı Sovyetler B irliği'nde ve Çin hakimiyeti altında bulunan bütün Türk ülkelerinde sa­ yıları tespit edilmeyen fakat pek çok eserlerde zikredi len maden ocakları mevcuttur. Çeşitli madenlerin, hakim devletlerin iktisadi hayatındaki h isseleri hakkında yeterli isıatistiki mal umat yoktur. Çünkü hakim m i lletler, madenlerin stratejik ehemmiyetini göz önünde tutarak madenler hakkında doğru malumatları yayınlamıyorlar. Bu duru1 �6 1 �7 l �M

()skar WL.'g!,'1:1. Xiı�jicııg-Siııkiaııg. l>a<; �nnlnılıNatisdlC Chiıu Eiır LandoJauıdc, Huıııtıuı� 1 9114. s. 107- 1 08.

il . Hayıt (2).

s.

1 5 L l'okşişcvskiy (6), s. J96'a göre 50 milyar tondan fazla.

Dolşaya Sovctskaya Entsiklopeya (=

BSE). cilt :ıo. s. 464.

1 �9 Alptckin ( l 2). s. 34. Weggcl ( l'.l ). s. 1 07 . IC>ll Hayıl (2). S. 1 57-8; BSE. 3 . baskı. c. 1 s. 11'1

Pokşişcvskiy (Cl). s. 20 1

259,

C.

3, s. 6 1 . BSE. Ej igodnık 1 984. s 1 55 .


ESKİ SOVYETLER BİRLİGİ'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN BAZI MESELELERİ

49

ma rağmen yayınlanan bazı yazılardan, Sovyetler B irliği ve Çin 'deki Tilrk toprakları üzerinde bulunan madenler, hakkında kısaca bi lgi vermek istiyoruz. Çok sayıda maden ocakları olduğu halde bunların coğrafık isim leri şu ana kadar l istelenmemiştir. Türk topraklarının maden zengin liğini, Türkistan misalini göz önüne getirirsek, belki tasavvur edebi leceğiz. Türkistan, Sovyetler Birl iği 'nin %76 bakır, % 1 00 civa, %86 kurşun ve ç inko, %90 krom, %90 uranyum, % 1 00 bizmut, %90 fosforunu ver­ mektedir. Türkistan'da 1 956'ya kadar keşfedi len maden ocaklarının sayısı 1 3 .000'den fazladır162• Türkistan' ın demir madeninin rezervleri, Sovyetler Birliği 'nde ve dUnyada birinci derecededir. Demir madeninin rezervleri, mesela, Ayat kazasında 1 0 m i lyar ton, magnet demirin rezervi ise Sarıbay ocağında 8 m i lyar tona yakındır. Cezkazgan ve Almalık bakır ocaklarında, Sovyetler B irliği'nin bu madene bağl ı ihtiyacını kald ıra­ cak rezervi vardır. Sadece Turgay vilayetinde Sovyetler Birliği 'nin atom sanayisi Türkistan 'daki uranyum rezerviyle çal ışmaktaydı . Dem ir ve başka madenler, Tlirklerin Azerbaycan, Başkurdistan, Kırım, Kuzey Katkas, Yakutistan, Altay gibi topraklarında çok m iktarda mevcuttur. Sovyetler Birliği ' ndeki Türk ülkeleri altın merkezlerid ir. Sovyet Rusya devleti l 925'ten beri kazanı lmakta bulunan altın miktarı hakkında istatistiki malumat yayınlamamaktad ır. Ara sıra, altın ocakları hakkında yeterli olmasa da malumatlar vermekteler. Mesela, Türkistan 'ın Altay dağları bölgesindeki 800'den fazla renkli maden ocaklarının madenlerinde ortalama %54 altın madeni vardır. Altın, Yakutistan'da (esas merkezi Aldan'da), Azerbaycan'da (Kebak 'da), Başkurdistan'da (Baymak'ta) çok m iktarda bulunmaktadır. 1 957'de Semerkant dolaylarında keşfedileni altın ocağı Sovyetler Birliği 'ndeki en büyük altın ocağı olarak bildirilmiştir. Sovyetler Birliği 'nin yegane elmas (pırlanta) ocağı TUrkler' in Yakutistan ülkesindedir. Bugünkü Çin Halk Cumhuriyeti'nin sanayisini, Doğu Türkistan'ın uranyumu, volframı, kalayı, kurşunu, altını, demiri, kömürü ve başka madenlerini hesaba almadan tasavvur etmek mümkün değildir. Sovyetler Birliği'ndeki ve Çin'deki Türk toprakları, Güney Azer­ baycan, Güney Türkistan (Afganistan Türkistan'ı) gibi ülkeler aynı zamanda kimyevi maddeleri ile meşhurdurlar. Türklerin madenleri ve kimyevi zenginliğinden mahrum kalan Sovyet Rusya İmparatorluğu ve Çin İmparatorluğunun sanayi leri yaşayamaz.

T Ü RK TOPRA K LA R I N I N Z İ RAAT! İktisadiye! ilminin araştırmacı ları, Ti.irk dünyasının ziraatçılık sahasındaki zenginl iği hakkında umumi fikirler bi ldirmiş, fakat, hiçbir ilmi araştırma, Türk dünyasının ziraat imkan larını umumi olarak, Türk i.ilkelerinin birbirlerine bağlı olduklarını hesaba katarak ele almamışlardır. Bunun içindir ki, Türk dünyasının ziraatçıl ıktaki zenginliklerini bazı Türk ülkelerinin bir rejim altındaki kavimler topluluğunun misalleri doğrultusunda öğrenebile­ ceğiz. Burada Sovyetler Birliği'ndeki TUrk topraklarında ziraat meselelerini misfü olarak zikredebileceğiz. Ekim alanları, Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyet vasıtasıyla idare edilmekte olan Türk topraklarında 1 983 'te 1 0.390.000 hektar163 doğrudan doğruya Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği tarafından idare edi lmekte bulunan 6 Sovyet cum­ huriyetinde 44.522.CXXl hektardan ibaret idi 1 <>4. İşte bu Türk topraklarında ekimlerin tilrli.i 1 62

Hayıı (2). s. 1 59- 1 73 : Aynı ıııilcllif(= a ııı. ),

1 984. s. 5 .

l <> J

Sonıc

thoıı�hts

N � rnd ııoe K hozyaystvo RS1''SR v l 9H3 �odi,

on tlıc Problem of Tıırkestaıı. Colognc

Moskova

1 984.

s.

1 66- 1 76.

Hunlardan.

Başkm.J isıan·da. 4.462.000. Tataristan'da 3.37K .OOO. Çııvaşisımı 'da 793.000. llakas'da 59:5.000. Kahar­ dın-Balkar'da 328.000. Tııva'da 300.000. Yakutistan 1 06.000 hckl<ır.

I Cı� Bunlardan Kazakisımı'da 3 5 . 954.000. Özhekistmı 'da 4 . l I K .000. Kırgızistan 'da UOJ .000. Tlirkıııc­

nistmı 'da 976.000. Tacik isımı 'da 809.000 (= Balı Tilrkistaıı 'da 43. 1 60.000) ve Azcrhaycmı 'da 1 362.000 lıckt:ır. Nımıdnoc Khozyaystvo SSSR 1983 �odi. Moskov<ı 1 984. s. 23 1 .


DAYM İRZA HA \'İT

50

nevileri mevcuttur. Her bir Türk ülkesi, Yakutistan, Altay, Tuva ve Hakas Türkleri toprak­ larında istinasız kendilerinin ziraat mahsulatları ile yaşayabilecektir. Hatta. dünya pazarında büyük yer tutacaktır. Sovyetler B irl iği. Çin ve Afgan istan'daki Türk ziraatçıl ığının mühim bir parçası pamukçu luktur. Sovyetler, pamuğu ' ak altın' diye adlandırıp, bunun manasını iyi anlayıp ve buna göre hareket ediyorlar. Sovyetler B irliği 'ndeki Türk pamukçuluğu meselesinde bazı istatistik! matCımatlar vardır ki, bunlardan pamukçuluğun durumu­ nu öğrenebil iyoruz. Pamuk ekim alan ları 1 983 'te 3 .262 .490 hektardan ibaret idi. Bu alandan 9.22 1 .000 ton pamuk elde ed i l m iştir 1 65• Çin kaynaklarından, Doğu Tilrkis­ tan ' daki pamuk mahsu latı hakkında doğru bir malumat almaya imkan olmamaktad ır. Bir Çin kaynağının bi ld irdiğine göre, Doğu Türkistan'ın 1 98 1 'deki pamuk mahsulü 1 05 . 000 tondan ibaret olmuştur 1 66• Böyle bir haber doğru değild ir. Çünkü bu ülke Çin Halk Cumhuriyeti'nin pamuk mahsul ünün merkezidir. Sovyetler ve Çinli ler pamukçu luğu daha gel iştirmek için çal ışmalarını devam ettirmekted irler. Türk dünyası (Türkiye dışındaki) ziraatının başka bir mühim kısmı, hububat zi­ raatıdır. Mesela, Sovyetler B irl iği ' ndeki 6 Türk Müslüman Sovyet Cumhuriyet i ' nde 1 977'de 28.030.000 hektar alanda hububat ziraat vardır. Bunlardan 1 8.93 5 .200 hektar, buğday ekiminden ibaret idi167 . Bunların miktarı zaman ımızda daha da yük­ seldi. Hububat alan ları Türkistan ' ı n Güney taraflarında pamukçuluğu yükseltme siyasetinin kurbanı olmuştur. Buna rağmen Türkistan' ı n kuzey tarafı Kazakistan Sovyet Cumhuriyeti' nde 1 957 'den beri yeni topraklar kazanına siyaseti i le hububat alan ları genişleti l m i ştir. Türk topraklarındaki ziraat hayatında meyve ve sebzec i l ik ekim lerinin de ayrıca ehemm iyeti vardı. Türkistan ve Azerbaycan 1 983 'te 9.07 .000 ton 11'", Kırım 1 972'de 2. 1 25 . 1 00 ton169 çeşitli meyve yetiştirmişti. Biber, kabak. mısır, pirinç ve sebzeler Türk dünyasında uzun zamanlardan beri yetiştirilmesine devam edilen bitkilerd ir. Fakat, Sovyetlcr pamuk alan ları kazanmak için Türkistan 'da pirinç ek iminin m ikta­ rını çok azalttılar. Türk ziraatının başka bir mühim unsuru ipekçiliktir. Sovyetler Birliği'nin yüzde yüz ipeği Türk yurtlarından alınmaktad ır. Kırım'daki ipekç i l ik, buradaki Türkleri sürgün ettikten sonra yok edilm işti. Sovyetler Birliği ve Doğu Türkistan'daki Türk ziraatı, suni sulamaya bağl ıdır. Suni su lama tekn ik ve sanatmda Türkistan ' 111 ayrıca ehemm iyeti vard ır: çünkü suni sulama inşaatlarında Orta Doğudaki bu ülkeden başlamıştır. Türkiye dışındaki Ti.irk dünyasında kaç hektar tarla suni su lama yoluyla mahsu l almak için kullan ıl maktad ır d iye sorulan soruya cevap veremeyeceğiz, çımkü tam bi lgi alacağımız istatistik mal umatlar yok denecek kadar azdır. Sovyetler Birl iği 'ndeki Türkistan ve Azerbay­ can'da daki suni su lama alan larının 9.799.000 hektardan ibaret olduğunu Sovyet istatistiğinden öğrenebil iriz 1711• 1 1'5 Nanıdnoc Kho:ı:yaystvc

Union, 1 ''6

1 67 1 68

O 1 ) . s. 232. il Hayı(: Turkcstaıı as thc Prohlcm-Coıınıry of lhc so\·ıcl s. 3 1 .

"ABN-Conespondence" 1 91!5, No: 2,

Wcggcl ( 1 3 ). s. 98. İ şte bu müell i f Çin kaynagıııı tenkidi nokıa-ı nazarla kullanmamıştır.

Narodııoc h:hozynyst.11 SSSI{ v 1 977 Narodııoc Khozyaystvo ( 2 1 ) . s. 245.

gudı, Moskva 1 971!, s. 226.

1 69 BSE. V . 1:\. s. 5 1 4. 1 70

Narodııoc Kho1.yaystvo ( 2 1 ), s. 252. H unl a rd an Azerbaycan· da 1 .282.000. Türkistan· da 8.5 1 7 .O<K J hektar (şu şekilde. Özhckisıan'da 3. 746.000. Kazakistan 'da 2 . 089.000. Hırkıııeııistun ' da 10:54.000. K ı rgızislan 'da 9H7 000. Tacikıstan'da 64 1 000 hektar).


ESKi SOVYETLER DİRLICl'NDEKI TÜl�KLÜGÜN VE İSLA M IN BAZI MESU,ELERİ

51

Sovyetler B irliği 'nin liderleri, b i lhassa, Türkistan 'da suni sulamay ı ge l iştirmeye Onem verdiler, çünkü her şeyden önce pamuk kazanmayı göz önünde tutuyorlard ı . Türkistan Genel V al i l iğinde 1 9 1 0'da (Buhara, H ive Hanl ıkları dışında) 4 . 7 5 8 .000 hektar toprak suni sulama inşaatları yoluyla ziraat için kul lanmıştı. Çar Rusya'sı ve Sovyet Rusya'sı devrinde, 73 yıl içi nde eski Buhara, H i ve Han lıkları ' n ın , İstep Ge­ nel Val i l iği ve Türkistan Genel Val il iği topraklarından bunlara yalnız 3 75 9.000 hektar ilave edi l m iştir. Böyle bir suni su lama yükse l işini Sovyetler büyük bir teka­ mül ve hatta mucize şekl inde tarif etmekted irler. Lakin, bunun büyük teh l i kesi n i de Sovyetler kaynakları açıkça yazmaktalar ki, bu konuda ayrıca fikir bildireceğiz. Komünist Ç i n devleti de Doğu Türkistan'da suni sulama meselesine ayrıca dikkat vermekted ir. Türkistan ve başka Türk ülkeleri geçmişte ziraat mem leketleri idiler. Böyle bir durum günümüze kadar devam etmektedir. A fganistan'da ipekçi lik, mey­ ve, sebze ekimleri ve pamukçuluğu yükseltenler esasen Tlirkistan'dan gelen Türk akı mıdır. Afganistan'da komünizm hakimiyetinden önce ziraatçılık esasen Türk kavi mlerinin e l i nde idi. Sovyet Rusya hakimiyeti ve 1 979'dan beri devam etmekte bulunan m i l li mücadele ve işgalci Rusya' n ın macerası bu ülkede ziraatı çökertti. Türk ülkelerinin yer üstü zenginl iklerinden birisi ormancı l ıktır. Her bir Türk memleketinde ormancılık mevcuttur. Bazı Türk ülkelerinde ormancı l ık azd ır. Me­ sela, geniş Batı Türkistan 'da 1 979'da ancak 3 02.900 hektar m i ktarında orman o ldu­ �undan bahsed i l m iştir 1 7 1 • Buna rağmen bazı Türk mem leketleri orman merkezlerin­ den birisi olarak hesaplanırlar. Mesela, Yakutistan'da 1 3 8 milyon hektar orman vard ır172• Sovyetler B irliği 'nde yalnız Türkistan 'da tabii kauçuk mevcuttur. Kauçuk bitki alanları takriben 3 .4 1 5 .000 hektardan ibarettir. Sovyetler B irl iği ' n i n kenaf (jue) ihtiyacının %99' unu Türkistan tem in etmektedir.

HAYVANCI LI G I N DURU M U Türkler' i n hayvancı lıkta eski v e büyük geçm işi olduğunu bil iyoruz. Her b i r Ti.irk memleketinde hayvancılık vardır ve ahal inin sevdiği hayat tarzlarından b irisid ir. Sovyetler Birliği ' ndeki Türkistan ve Azerbaycan'da l 977'de 2 1 4.400.000 hektar dolayında yaylalar vardı. Yaylan ın m i ktarında günümüze kadar büyük değişiklik olmad ı. Türkiye dışın daki Türk dünyasında hayvancı l ığın bu günkü durumu hakkın­ da ciddi istatistik malumatlar yok denecek kadar azdır. Bazı kaynaklar Doğu Tür-· kistan ' da 1 98 1 'de 32.950.000 baş çeşitl i hayvanın mevcudiyetinden haber vermek­ ıcdir 173. Bunlardan koyunlar 1 0.240.000 adet olarak tah min edi l i yor. Sovyetler B irli­ ği'nde TUrkistan 'da 1 984'te 1 7.370.000" baş boynuzlu hayvan (Azerbaycan'da IH 1 .900.000 baş) ve 66.600.000 baş koyun (Azerbaycan 'da 5 .200.000) vardı . Sovyet rej iminin 1 929-35 arası yıl larda devam ettirdiği, hayvancı lık ile meşgfıl bulunan göçebe ahaliyi mecburi yerleşme s iyaseti neticesinde bu ahal iden takriben 1 .500.000 kişi öldli. Hayvancı l ığın merkezi olan bu günkü Kazakistan 'da l 929'da 39.400.000 çeşitli hayvan vardı. 1 93 5 'te bunların sayısı 6.400.000 başa inmiştir. Demek ki beş yıl içinde 33 m i lyon baş hayvan öldürülüyor veya ölüyor. Tlirkistan 'daki bu günkü hayvancıl ık, Sovyet rej i m inden önceki dereces ine hala ulaşamad ı . Sovyet rej im i n i n Ti.irk-Müslüman mem leketlerinde yürüttüğü hayvancılık pol iti­ kasının mühim bir kısmı, domuzların sayısını artırmadan ibarettir. Türkistan ve 171 1 72

Naroılnoc Klıozyaystvo SSSR v 1 9113 ııoılı, Moskva 1 980. s.

1 7.ı Weggcl 1 7�

2:18.

BSE. c. 30. s. 49 1 .

( l.l), s . 95.

Nımıılııoe Klıozyaysh·o SSSI� v 1 9113 ıı;oılı. Moskova

1 984. s. 259-26 1 .


BAYM I RZA HAYIT

52

Azerbaycan'da 1 94 1 'de 1 .200.000 tane domuz vardı. 1 983'te bun ların sayısı 4.300.000 'e yükselm iştir. Müslüman ahali, hiçbir zaman Sovyet domuzlarına yak­ laşmad ı. Sovyetler, Müslüman mem leketlerinde domuzculuk hareketini et sağlamak için değil, belki İslam ' a darbe vurmak için de devam ettirmekteler. Son y ı l lardaki Sovyet istatistiklerinde Türk memleketlerindeki at, deve ve eşek­ lerin say ısı hakkında malfimat veri lmemiştir. Sovyet istatistikleri buna rağmen, ta­ vuk ve onların yumurtalarının kaç tane olduklarını bildirmektedir. Mesela, Özbe­ kistan Sovyet Cumhuriyeti' nde tavuklar 1 983' de 1 .07 1 .000.000 tane yumurta ver­ mişler175. Türkistan'da 1 978 'de 80.000.000 tavuk varlığını hesap eden Sovyet ista­ tistikleri, niçin at, deve ve eşek sayısını d ikkate almıyor? Bunun, bir siyasi niyeti olabilir. Hakikaten, Sovyet rej imi devrinde Türk memleketlerinde atçılık ve ananevi devecilik büyük bir darbe yedi. B ununla Sovyet Rusya, Türkler' i n en eski kültürü­ nün d ireğin i kesti. Deve yetiştirmenin merkezi bu günkü Sovyet Kazakistan ' ı idi. Bu bölgede 1 92 8 ' de 1 . 1 00.000 baş deve vard ı . 1 963 'te ise bun ların sayısı 1 3 7 .000 baş olmuştur. Son yıllarda ise deve sayısını bildirmiyorlar. Atç ı l ığın durumunun da feci olduğu gizli bir mesele değildir. At sayısının azaltılması hususunda bir Özbek Tür­ künün aşağıdaki şikayeti durumu iyi anlatabil ir: " Ben Karabayır (Türkistan at cinslerinden birisi, güzelliği ve gayretleri ile

m eşhurdur, I 000 m etre yolu hir dakika 1 4 saniyede geçebilir.) atlarının acı kaderi hakkında on yıl önce yazmıştım. lakin geçen devir içinde atlarım ızın

29. 000 başını kaybettik. Özbekistan 'ım ızda kala kala 70. 000 baş at kaldı. Du­ rum böyle devam ederse, 20 yıl içinde bu atlardan da tamamen ayrılacağız . . . Niçin binlerce seneden beri atabalarımız tarafından evlatlardan evlatlara m iras edilen çok k ıymetli bir zenginliği elim izden verelim? Ne yazık k i, �ele­ cekteki evlatlarımız Karabayır atlarını artık kitaplarda ve sinemalarda göre­ ' 7� ".

cekler

Özbekistan Ziraat Bakan lığı 70.000 at için yı lda 600 ton yem vermeye izin ver­ mem iştir. Cizzah 'taki at yetiştirme merkezinde harp zamanında ortalama 70.000'e yakın at vardı. Bun lardan yarısı cephelerde öldü. Şimdi bu meşhur at yetiştirme merkezinde ancak 1 . 1 00. at var. Bu nierkezin arazisinden 22 .000 hektarı geri alın­ mıştır. Atlar için yayla yetişmiyor. Buna i lave olarak işte bu at yetiştirme merkezine domuz yetiştirme mecburiyetini de yükledi ler. At yetiştirmen in eski merkezlerinden birisi olan H arezm vi layetinde ancak 700 baş at kalmıştır. Bütün bun lardan görüyo­ ruz ki Sovyet rej imi, Türkler' i ananelerinden uzaklaştırmak n iyetindedir.

YABANCI DEVLETLERİN TÜRKLER'İN İKTİSADİ HAYATINA TESİRİ (Komünizm rejimi alımdaki Türklerde) Türk dünyasının iktisadi meselelerin mühim kısım ları, sanayileşme cereyanı, ik­ tisadi hayatın idaresi, sulama pol itikasının tehlikesi, hakim m i l letlerin her taraftan sömürgecilik siyaseti. !Urklerin bu günkü sosyal hayatının genel görünüşü olarak ifade olunabil ir. E l imizdeki kaynaklar Türk dünyası i ktisad ını umumi olarak i fade edebilecek derecede ·"' 'madıkları için, dikkatim izi esasen komünizm rej i m i altında bulunan Türklerin iktisadı ile alakadar bulunan durumu beyan etmeye vereceğiz. 1 75

Narodnoc Khozyaystvo ( 2 1 ).

1 76 Nusraı Rahıııaıov,

kcnı.

s.

268.

Kanatı kayrılj!aıı Kımıhayırler,

1 1 . Ocak 1 985. s. 2.

'"Üzbekisıaıı Edebiyatı ve Sanıııı'" gazete. Ta�­


ESKİ SOVYETLER BİRLİ(;İ'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN BAZI MESELELERİ

53

Durumu fazlasıyla anlamak için Sovyetler Birliği' ndeki Türklerin hayatını tayin eden amil lere bakmal ıyız.

1- Sovyetler'in Türk Topraklarında ki Sanayileşme Siyaseti: Sovyet Rusya, modern zaman ın taleplerini iyi an lamış ve bunun için sanayileş­ meye l 928 'den itibaren çok önem verm işti. Modern sanayi tabiidir ki, ham madde kazanına işini teşkil etmeye d ikkat vermiştir. Türklerin bütün ham maddelerini (ma­ denler, kimyevi maddeler, ziraat ve hayvancılık mahsul leri) Sovyet Rusya sanay:şini temin etmeye seferber edilmiştir. Bunun için Türk ülkelerindeki sanayi leşme cere­ yanı her şeyden önce ham maddeler hazırlamak esasında devam ettirilm iştir. Türkle­ rin petrol ocakları mevcut bulunan yerlerinde petrol-kimya sanayisi teşkil ed i l m iştir. Madenleri ve kimyevi maddeleri çok bulunan Türk topraklarında, misal olarak Tür­ kistan 'da, modern tekn ik esasında teşkil edilen ham madde kazanma fabrikaları kurulmuştur. İkinci Dünya Savaşı devrinde Sovyetler Birliği'nin Avrupa kısm ında ağır sanayinin bi.iyük bir kısmı Türkistan ' a göçürü lmüştü. Bunlar bugüne kadar Türkistan 'da çalışmaktadırlar. Türk ülke lerinde kul lanı labi lecek sanayi ocakları da mevcuttur. Sovyet kaynakları, umum Sovyet sanayisinin U ral dağının doğu tarafla­ rındaki bölgelerdeki hisses inin çok az olduğunu inkar etmekteler. Buna Kazakistan Sovyet Cumhuriyeti bir misal olabil ir. Bu bölge Sovyetler Birliği 'nin sanayi ham maddeleri rezervinde büyük rol oynar. Lakin, onun umum Sovyet endüstrisindeki hissesi %3 'tür. Sovyetler B irl iği ' n in ziraat mahsul lerin i yetiştirme hususunda Kaza­ kistan ' ı n hissesi yalnız %6'dan ibarettir177• Türk istan'daki 4 Sovyet cumhuriyetin­ den (Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan ve Tacikistan) Sovyetler B irliği 'nin %9 1 ,5 pamuğu alın ıyor. Lakin, bunların Sovyetler Birliği 'nin Umum tekstil ürünle­ rindeki hissesi % 5 'tir. Türkistan Sovyetler B irliği 'nin %60'dan fazla ipeğini verd iği halde onun ipek-teksti l i ürünlerindeki h i ssesi yalnız %7'dir 1 78. Türkistan'da Sov­ yetler Birliği'nin %92 pamuk l i fleri elde edilmektedir. Lakin burada yalnız %5,2 pamuk teksti l i hazırlamaktad ır. Rusya'nın İ vanov vi layetinde ise Türkistan pamuğu hesabına Sovyetler B irliği ' n in %85,6 pamuk tekstili kullanım için hazırlanmakta­ dır179. Şunu da kaydetmeliyiz ki, Çin veya Sovyet Rusya hakim iyeti altındaki Türk ülkeleri, tam manasıyla eskisi gibi ham madde yetiştirici hal inde devam etmektedir. Y abancı hakim iyetlerin menfaatlerine h izmet eden, m i l li menfaatleri hesaba katma­ yan sanayi leşme cereyan ı, Türkler'in zamanım ızdaki tekamü lü için faydal ı olamaz. Türk mem leketlerindeki sanayiyi Sovyet Rusya, Çin ve başka devletlerin sanayi leri­ nin bir parçası olarak çal ış�ırmaktadır. Türk memleketlerindeki sanayi ve başka iktisadi sahalarda çal ışan mütehassısların sayısı hakim m i l letlerin mütehassısları sayısı karşısında azınl ığı teşkil etmekted irler. Mesela, Türkistan'daki 4 Sovyet Cumhuriyetinde (Özbekistan, Kazakistan, Kırgızista n, Tacikistan) l 960'ta eko­ 0 nom i sahasında çalışan bütün mütehassısların %3,2 si Türklerden ibaret idi 1 7Y • Sov­ yetler B irl iği ' ndeki Türk ülkelerindeki sanayide çal ışan işçi ler arasında Türk işçile­ rinin hissesi %28 ' i teşki l etmektedir. Sanayi yeterince mekani k ve otomatik olarak teşkil ed ilmem iştir. Bunun için sanayide el işlerinin tesiri büyüktür. Mesela, Özbe­ kistan Sovyet Cumhuriyeti' nde, 1 965- 1 982 yıl ların ortalama, sanayide kol işleri i le 1 77 Pokşişcvskiy

(6), s. 403 .

1 7" Pokşişevskiy (6). 1 1) 7 Hay1t (2), s. 1 86

1 79" V i olet Cono l l y ,

1 1 0.

s. 453.

Hcyond thc Urals.

Ecoııonıic devclopmcnts ın Sovict Asia. Loıııloıı 1 96 7 . s .


DA YMİRZA l l A YİT

54

meşgul bulunanlar bütün işçilerin %58,5 ' ini teşki l etmi ştir179h. Sanayi leşme, Tnrk­ ler' in sosyal hayatını değiştirmed i . Ahalinin çoğunluğu bu gün bile hala ziraat ve hayvancı l ık sahasında çalışmaktad ır. 2-

Sovyetlerin Ziraat Politikasının Akıbeti :

Sovyet Rusya devleti nin Türk ül keleri nde, bilhassa Türki stan v e Azerbaycan'da, devam ettirdiği ziraat pol itikasını- 3 kısma ayırmak mümkündür. Bunların b irincisi pamukçuluk, ikincisi suni su lama tedbirleri, üçüncüsü yeni ekim alanları kazanma siyasetidir. Sovyet Rusya devleti, 1 930'1u y ı l lardan itibaren sistem l i bir şekilde, pamuk it­ halatından kurtu lmak için teşebbüslerde bulunmaya başlad ı. Fakat ancak 1 95 0 ' 1 i y ı l larda pamuk ithalatından tamamen kurtu lab i ldi. Bu durum i s e pamukçuluk i le meşgu l bul unan Türk çiftçi lerini Sovyet dev letinin itaatli köleleri haline getird i . Pamukçuluk ziraatı, b i lhassa Sovyetlerin h iç doymayan pamuk arzusu, insan lardan çok vakit ve ağır çalışma talep etmektedir, çünkü veri len norm ların icra edi lmesi şart idi. Pamukçu lara verilen para, hububat ziraatında çal ışan lara nazaran çok azdır. Mesela, Sovyetler Birliği'nde hububat mahsu l leri hazırlatan kolhoz üyeleri her saat h izmetleri için 2. 1 3 ruble alıyorlar. Pamukçu luk ile meşgul bulunan kolhoz üyeleri­ ne ise ortalama hesapta her bir saat için 0.29 ruble (29 kopek), 26 kopek ücret veril­ mektedir11ıo. H atta pamukçuluğun merkezi bulunan Özbekistan Sovyet Cumhuriye­ tinde Özbekistan Ziraat Bakanı H ıdır Ali 1 934 'te, "biz ne kadar çok pamuk mahsulü alırsak, o bizi o kadar Moskova'ya bağlayacaktır, biz sonuçta koloni olacağız" de­ m işti. Onun beyanatının doğru olduğunu son durum iyice ispat etti. Pamukçuluk Rusya istismarının vasıtası oldu 1 "1 . Bunun için Özbekistan Pamuk Sanatı Bakanı Cabbar' ın 3 1 . 8. 1 986'da Moskova'daki Sovyet Yüksek Mahkemes i ' n i n hükmü ile kurşuna dizi lmesi tipik bir misal olabilir. Pamuktan hususi istifade etmek yasak ed i lmiştir. Mesela, Özbekis�an Sovyet Cumhuriyeti ceza kanununun 1 83 'Uncu mad­ desinde, "gayrı kanuni olarak pamuktan istifade etmek ve ham pamuktan hususi mahsül çıkaranlar için 2 yıla kadar hapis veya bir ı la kadar ceza işlerine göndermek �2 i le cezalandırılacaklardır" şeklinde hüküm vardır 1 . Pamukçuluk ile meşgul bulunan çitçi ler, Moskova 'ya vermezlerse, Moskova'da onlara buğday vermiyor. Pamuk teksti l i d ışarıda hazırlandığı için pamukçu luk ülke­ lerine tekstil gönderil mektedir. İ n sanlar bir elbiselik tekstil almak için 4-5 saat, ba­ zen 2-3 gün sıra bekl iyorlar. Sovyet ziraat siyasetinin ikinci kısmı, suni sulama meselesidir. Pamukçuluğu yük­ seltmek için Katta-Fergana, Karakum, Amu Derya-Karşı. M irza çöl gibi kanal inşaatları yapıldı. Kanal inşaatları başka bir şekilde. güya "Sovyet mucizesi" olarak da gösterdi ler. Suni sulamaya itibar edilmese idi. pamukçuluk mahsullerini de yükseltemezdi ler. Kanal inşaatı için verilen paralar, 2-3 yıl içinde masraflarını kapatmaktadır. Sonra devlete fayda getirmektedir. Sulama topraklarının arttırı lması, bilhassa Türkistan'da yeni tehlikeyi i 7'lh Fazla ıııalüıııat için ba k ın ız : M. Giyasov. K. Voprosu Sokraşçcniya Primcncııiya ruçnoıto trıııla v rıremışlcııııosti llz SSR. ..Obşçesıvennıc Nmıki V Uzbckıstanc'' 1 985 No: 8. s 2 1 -2 5 .

HO

IHI

Klılopkovodsvo" Dergi . Moskva. 1 98 1 . No: :1. s. 1 4.

Fazla ıııalüıııat için bakınız: Tahir Ça�aıay . Kızıl Emperyalizm. Tllı·kistıııı'ıla istismar vasıtası olarak ıtcliştirilcn Pamukçu l u k. Risale . lstanbııl 1 962. Conolly (36a). s. 92 : "Tlıc Sovıcı wcrc

dcıcrııııııcıl ıo ıııake thc cauntry ındependcnı of ııııporıcd raw caıton 111 tlıe slıorts possiblctimc so as

ıo

snvc scrarcc forcign cıırrency. in spitc of tlıcicr condenınatıon of Tsarısı policy 111 ımıkıng Ccntrnl Asia a .. "Coııon Colony" ılıey ı:ontunucd this poliı:y . . . I K� 13. 1 layıı.

Sovıct l{ussian Coloııialism anıl l ıııııcrialism in Turkestaıı, Colognc l <Jfı:'i. s. 86.


ESKi SOVYETLER BİRLİG İ'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN RAZI MESELELERİ

55

ortaya çıkardı. Sovyet mütehassısların bildiklerine göre, Amu Derya ve Sir Derya'nın suları l 990'a kadar tarlaların suyunu temin edebilirler. Sonra su rezervleri suni sulama­ larda çok kullanı ldığı için azalacak. Böyle bir hal, sulama alanlarını çöl haline getirecek­ tir. Zamanımızda yalnız Özbekistan Sovyet Cumhuriyetinde 1 65 .000 ki lometre uzunlu­ ğunda kanal, 20'den fazla büyük hacimli su ambarları mevcuttur 1 8�. Gelecek on yıl için­ de Türkistan için can damarı rolünü oynayan bu nehirlerin sularından suni sulamada yüzde yüz istifade edi lecektir. Sovyetlerin fikir!'.!rine göre, Türkistan'da sulamaya müsait bulunan 55 milyon hektara yakın zemin var. Bunlardan pek çok kısmını da ziraat ve hayvancılık için kaz.anmak arzusundadırlar. Bunun için "Sibirya-Orta Asya Kanalı" dedikleri bir büyük kanalın yapımı ile uğraşmaktalar. Sovyet Birliği 'nde 1 50 sulama, layiha idareleri işte bu kanal projesi i le meşguller. Kanalın uzunluğu 2550 ki lometre, derinliği 1 2- 1 5 metre, genişliği 1 08-2 1 2 metre dolaylarında olacaktır. Ob nehrini İ rtiş nehrine bağlayarak al ınan suyu, Aral gölü ve Amu Derya'ya kadar getirmek istiyorlar. Aral gölünün su rezervini kaybetmekte olduğu meselesi çok önceden beri malumdur. Sibirya-Orta Asya Kanal ı, Aral gölünün büyüklüğünü saklamayacak. Kanal neticesinde bu göl küçük bir göl halini alacaktır. Ob nehrinden 27.2 kilometre küp su alın acak, bun­ lardan 1 9.3 ki lometre küpü Tlirkistan'da kullanı lacaktır. Kanalın umum masrafı 33milyar rubleye yakın olacak ve 2005 yılında bu kanalın inşaatı tamamlanacaktır. Sov­ yet su mühendislerinin fikirlerine göre, kanal inşaatından sonra, 4-5 yıl içinde kanal inşaatının masrafları kazanı lacak, sonra bu kanal devlet için çok faydalı olacaktır. Sovyetler B irliği böyle büyük inşaatı modern teknik ve asri zaman ın Sovyet ti­ pindeki köleleri vasıtasıyla yapabi lecek. Fakat, böyle bir inşaat Türkistan ' ı n başına ve onun komşusu olan ülkelere ölüm teh likesi getirecektir. Kanalı idare etmek için kanal çevresine Rusları veya başka Slav kav im lerini yerleştirecekler. Bu ise, Rus kolon izasyonunu ciddi leştirmek ve Aral Gölü havzalarını Ruslar ile doldurmak demektir. Kara Kum Kana l ı ' n ı kul lanmak için açıktan sonra kanal etrafına Rusları yerleştird iler. Bu da gösteriyor ki, yeni kanal inşaatlarının sadece iktisadi gayesi değil, ayn ı zamanda siyasi gayesi de vard ır. Sovyetlerin iktisadi siyasetinin önemli iş lerinden birisi de ziraat için yeni top­ raklar kazanma tedbirleri oldu. Kazakistan Sovyet Cumhuriyeti n de 1 954-56 ara­ sındaki y ı l larda 20 mi lyon hektar toprak zirai iş letmeye açıldı 1 114 . Yeni ziraat top­ rakların ı kazanmak için Sovyetler B irl iği 'nin her tarafından 1 22.000 traktör, 30.000'den fazla ziraatçı l ı k için lüzum lu makine. 22.000'den fazla kamyon seferber edilm iştir 185• Açı lan arazinin ziraata kul lan ı lması için Kuzey Kazakistan vilayetleri­ ne 1 .800.00 'den fazla Rus ve Ukraynalı yerleştirildi 1K'•. Khruşçev'e göre "bu ra­ kamların arkasında çok derin ekonomik ve siyasi anlam lar yatmaktad ır 1 117". Yeni topraklar kazanma siyaseti ile bir taraftan Rus kolonizasyonu için temel atı lırken bir taraftan da Türkler'in tarihi coğrafya adların ın çoğunluğunun Rus isim leri ile değiş­ tiri l mesine sebep oldu. Mesela, tarihi A k molla şehri ve vi layeti 24 N isan 1 96 1 'de Tselinograd (=Yeşil şehir) olarak değiştirildi 1KK . 1 �J

�-

··()zbekisıaıı Edebiyatı ve Sanatı". gazele, 1 9. 7. 1 985.

1 K 4 Kaz:ıklıskaya Sovctskaya Rcspııhlika,

IK5

s.

2: "Sovyct Ozhck istaıı 'ı gazete. 1 5 . 8 . 1 985. s .

Al ın:ı-Ata 1 960. s. 267.

V. M . Savosko. Baş muharrir. NaroıJnoc ıJvijcııic za os\•ocnic tselinıkh zcnıel v Kazakhstaııa. Moskova 1 959. s. 4 1 8. IKlı B. f l ayı t ( 5 ) S. 235. IH?

I KK

" Kazakhstanskaya Pravda", gazete, n 3 . l 96 I , s. 2. Ka7.ak Sovct Ansiklopedisi, c. 1 2 .

s. 70.


BA \'MİRZA H A YİT

56

Komünizm rejimi altındaki Türk ülkelerinde devam ettirilmiş ve devam ettirilmekte o­ lan sömürgeci devletlerin iktisadi meselelerindeki siyasetleri Türk topraklarında yabancı unsurların sayısını artırma politikası ile beraber yürütülmektedir. Bulgaristan'daki Türkleri Bulgarlaştırma siyasetinin esası, Türklerin ekonomik sahadaki tesirlerini yok etmek ile alakalıdır. Sovyetler Birliği 'ndeki ve Çin'deki Türk topraklarındaki iktisadiyet siyasetleri, o memleketlerde Rus ve Çin sömürgeciliğini ciddileştirmektedir. Sanayileşme ve ziraat yükseltme maskesi altında Türk yurtlarına çok miktarda Rus ve Çinli getirilmektedir. Sovyet istatisti klerinde "kolonizasyon" hareketinin ciddi leştiri ldiğini i nkar et­ mektedirler. Komünist Çin devleti 1 954'ten beri Doğu Türkistan 'da Çin ordusu vasıtası ile "yeni topraklar kazanmak" yolunda hareketlerine devam etmektedir. Çin ordusu 1 98 1 'e kadar 870.000 hektar toprağı ziraat için açab i lmiş ve buralara 2.200.000 Çin askeri yerleştirilmiştir. Yeni açılan arazi ler, Doğu Türkistan ' ın %23 buğdayını. %46 pamuğunu, %23 yağını, %72 şekeri n i üretmekted ir1 811a. Sovyetler Birliği'ndeki 1 979 yılı nüfus sayım ına göre, 6 Sovyet Sosyal ist Cumhuriyeti ' nde 9.392.825 ; Rusya Sovyet Federatif Cumhuriyeti' ndeki Türk bölgelerinde 9.229.67 1 nefer Rus yaşamaktadır 1 89• Demek ki, l 979'da Sovyetler B irliği 'ndeki Türk toprak­ larında 1 9 .094 .75 1 nefer Rus sömürgeci unsur olarak yerleştiri lmiş ki, bunlar Sov­ yet iktisadi siyasetinin neticesi olarak görü lmelid ir. Bazı Türk bölgelerindeki ahali­ nin çoğunluğunu Ruslar teşki l etmektedir. Türklerin yaşad ıkları bölgelerden uzak­ laştırılması, Sovyet iktisadi siyasetinin mühim kısmını teşkil etmektedir189a. Mesela, 1 979'da SB 'de 6.3 1 7.468 Tatar Türkü var idi. Bunlardan yaln ız 1 .64 l .607 'si kendi vatanında, kalanları ise SB'nin başka bölgelerinde yaşamakta idi ler. İ ktisadi tedbirler gayesiyle Çin devleti de Doğu Türkistan 'da Çin ahal isinin sayı­ sını artırmak faaliyetlerinde bulunmaktad ır. Doğu Türkistan'da l 949'dan önce 200.000 'e yakın Çinli yaşıyordu. "Bu rakam şimdi 6 mi lyonu bu lmuştur 1 1111• Komünist rej iminin Türkler' in topraklarında kullanıldığı iktisadi tedbirler, Türkler' in sosyal hayatını da değiştirdi. Her şeyden önce, Türkler kendi iktisadi zenginl iklerini kendi lerinin m i l li menfaatleri için kullanmaktan mahrum kaldı lar. Bununla birlikte hususi mülkçü lük de yok edildi. Türkler'in iktisadi imkanları, sö­ mürgecilik esasındaki iktisadi siyasetler neticesinde, onları fakir ve perişan hale getird i . Ticaret dükkanları devletin el inde olduğu için kullanı lan malları alıp satmak kend isine has bir "felsefe" durumundadır. Bütün Sovyetler B irl iği'nde bulunduğu gibi, Türkler arasında da karaborsa artmıştır. Zaten, Sovyet rej i m i altında en iyi tekamül eden iktisadi unsur, karaborsacı l ı ktır. 1 8 8"

1 89

''Pekıng Rundsclımı" 1 984. Mayıs, s. 60.

Dolu malüıııaı için bakınız: Vcstnik St:.ıtistiki'', Dergi. Moskov:ı, 1 980. No: 7-9.

I H9a Ahalinin çoğunluğunu Rusların teşkil elliği Türk Bölgeleri: Altay vilayetinde: Ruslar 2.335.485 ne ti:r. Tiirk

kaviınleıinin vekilleıi 84. 1 77 neler; H akas ' da 349.862 Rus ve 54.750 Hakas: Karaçay-Çeİ"kes vilfiyetleıimle.

1 62.442 Rus. 1 1 2.294 Karaçay ve Çcrkcs; lfaşkırdistmı 'da 1 .546.304 Rus ve 1 3 5 .306 Tuva Türkleri: Yakutistan'da 664 1 23 Rus: Tuva'da 230.864 Ukrainalı 900.207 Almanlar (= 7 789.376) 5 .289.349 Kazak Türıd er' i ve 74 1 .994 başka Türk kavimlerinden. Facia o kadara ulaşmış ki, mesela K ırı nı ' da 1 .460.980 Ruslar. 547.336 Ukrainalılar var. Fakat Taıarlar'ın (= Türklcr'in) sayısı 1 5.078 kişiden ibarettir. İşle bu Tatarlardan kaç kişinin Kırım Taıarlıırmdan ibaret olduğu hakkında ınaliınıat verilnıenıişlir. f l)( I İ sa Yusuf Alıekin. Doj!;ıı Tiirkistan'da "Sincang llyj!ur, Üzcrk Bölj!csi'nin kurulıışıı n u n 30. yıl

dönünıii "Yeni düşünct:"

1 1 Ekim 1 985, s. 6 : Sovyctlcr'in tikirlerine göre Çin devleti Doğu Tiirkis­ ıan'dmı 1 00 milyon Çinliyi yerleştirmek istediğinde ekenler. ··Doğu Tiirkisıan Sesi". İ stanbul 1 985, No: 6. s. 24: Bir Türkısıanlı seyyah, Doğu Tü rk i stan ' da 20 mi lyon Çinl i var olduğundan bahsetmiştir. "Doğu Türkistan Sesi" 1 984. No: 3. s. 47 (Büyle bir fikir miib<llağamı. hikaye mi. yalan mı veya efsane mi?). El'kin Alptekin, Eastern Tmkista n : An Overview. "Joıırnal lnsıiıuıc of Mııslim m in nra ı y Affairs", 1 985. Nn: 1 . s. 1 33 'c güre şimdi "5 milyondan fazla" Çinli Doı;u Türkisıan"da yaşamakta.


ESKİ SOVYETLER DİRLİGİ'NDEKİ TÜRKLÜGÜN \'E İSL..\ MIN BAZI MESELELERİ

57

Bütün topraklar, devletin mülküdür. Bunlar, yalnız kolhozlar ve sovlıozlor tara­ fından işleti lmek için taksim ed ilmiştir. Kolektif birlikler (kolhozlar) günlük çal ış­ maları için haftada bir defa devlet bankasından ayrılan parayı borç olarak alırlar. Y ı l sonunda b i r Kolhoz ziraat veya hayvancılık veyahut başka sahalardan umum kazan­ cını kend i üyelerine, onların h izmet derecelerine göre taksim eder. Kolhozun bazı üyeleri y ı l sonunda normlarını doldurmamış olurlar, y ı l içinde olan borçların ı öde­ yemeyecekler ve ikinci yıl h izmetine borçlu olarak gireceklerdir. Sovhozlor ise devletin kendisine has ziraat, hayvanc ı l ı k veya başka sahalarda teşkil edi len müesse­ sedir. Sovhoz işçi leri ve başka h izmetçi leri devletin işçi leridirler. Bun lar her ayda bir defa devletten maaş alırlar. Sovyetler B irliği'ndeki Türk topraklarında 1 983 ' te 4.223 kolhoz ve 5 . 829 sovhoz mevcuttu. Türk ahal isinin çoğunluğu ziraat ve hayvancıl ıkta çal ışmaktad ır. Türkler­ den işçi sınıfı yetiştirildi. Lakin bun ların sayısı Türk toprak larında çal ışmakta bulu­ nan Rus veya gayrı Türk işçi lere nazaran azd ır. Doğu Türkistan 'da çiftç ileri komm ünlere toplamak cereyanı devam etmekted ir. Fakat teşkil edi len kommünler hakkındaki malumat yok derecesindedir. Afgan istan'da da komünleştirnıe hareketi devam ettirilmektedir. Tekn ikleştirme cereyanı devam etmektedir, lakin el işleri de ehemm iyetini kaybetmedi. Fakat, komünizm sanayileştirme, şeh irleştirme ve kolek­ tifleştirme siyaseti, Türkler' in ruhunu değiştirmed i . Kısa olarak, Türk Dünyasının bazı bölgeleri misal olarak iktisadi meselelerini zikretmek isted ik. Şimdi, önümüzde "Türk dünyasının iktisadi meselelerini gele­ cekte ne usu l ile tasvir edebileceğiz" diye bir sual durmaktadır. Kanaatimce. bunun için bazı tedbirler almak zarurid ir. Neler yapmalıyız? Yapabi leceklerimiz aşağıda­ kilerden i baret olab i l i rler. 1- Türk Dünyası Şu rası ad ı altında i lmi kültürel, iktisadi ve Ti.i rkler' in teka­ mü lündeki temayül leri devam lı öğrenmek efkarı umum iyeye havale etmek için bir merkezi müessese teşk il edilmelid ir. 2- Türk dünyasının her bölgesini, her yönden, şu bahsettiğimiz iktisadi meselele­ rin i, sistem l i olarak, kaynaklardan neticeler çıkararak durumu an latacak derecede ve mevkisinde bu lunan ilmi araştırmalar yoluyla öğrenmeliyiz. Eğer Türk Dü nyası Kültü r Şu rası gibi bir merkez müessese teşkil edi l irse, o zaman, bunun vasıtasıyla araştırmalar devam ettiri lebi lir. 3- Türk dünyasının bölgeleri ni ve onların bütün durumlarını araştırabi lecek ilmi kadrolar yetiştiri lmelidir. Bun ların, Türk şivelerin i ve Türklere hakim bu lunan, mil­ letlerin hem de Avrupa dil lerinden birisinin bi lmeleri şarttır. 4- Türk dünyasının iktisadi meseleleri, Umum Türklüğün mesele lerini zincirinin birbirinden ayrılmaz parçasıdır. Türk dünyasının d i l i n i, tarihini, sosyoloj is i n i , edebi­ yatı ve sanatını ne kadar öğrenirsek, iktisadi meselesini de o kadar ciddi öğren meli­ yiz. Türkiye, Avrupa ile Asya arasında, İslam dünyasında mühim rol oynamaktadır. Buna rağmen Türkiye'de bazı bozuk fikirler de vard ır. "Bu konuyu Amerikalı lar ve Batı Avrupa l ı l ar iye öğrenmekteler. Biz onların kaynaklarından istifade edebi li­ riz"diye hatalı ve mantıksız fik irler var. Eğer böyle duygu ve fikirler hayatım ıza lıfıki m olursa, o zaman bunun i le Türkiye ruhi buhran içine girecektir. Demek isti­ yorum ki, Türkiye kendi muhitini kend isi müstaki l bir şeki lde araştırmalıdır. 5- Türk dünyasının iktisadi meselelerini öğrenmenin stratej ik ehemm iyetin i n varl ığını d a un utmamak gerekir. 1 00 mi lyondan fazla Türk , bugün komün izm de­ ni len devletlerin hakim iyeti altında yaşamaktad ırlar. Karşım ızdaki kuvvet �er, bunla­ rın iktisadi potansiyel lerinden istifade ederek dünya pazarında ve dünya siyasetinde hüyük rol oynamaktalar. Biz bunun gibi durumları sezmeliyiz. B izim hürriyetçi


DA YMİRZA HAYİT

511

stratej ik düşüncelerimiz, komünizm reJ ımının büyük devletler şovenizmi altında yaşayan Türkler' in iktisadi potansiyel i n i hesaba katmalıdır. 6- İ lmi araştırmalarım ızın neticesini kitaplar, risaleler yoluyla Türkçe 'de ve baş­ ka d i l lerde yayın lamak zarurid ir. Eğer bunu yapmazsak, o zaman, Batıda ve İ slam Doğusunda bizi an layamayanların sayısı çok olduğu için, onların arasında "Türkler­ de çöllerden başka bir şey yok. Onlara komünizm i ktisadi mucize getirmekte ve Rus halkının yardımı büyük olmaktadır" diye sahte fikirler hakim olacaktır. Umum Türk iktisadiyetini öğrenmek ve etrafımıza öğretmek Türk dünyası mevcudiyetini koru­ man ı n mühim vazifelerinden birisi olmalıdır.

SOVYETLER BİRLİGİ'NDE RUS ŞOVEN İZMİ İLE ESİR M İLLETLERİN MİLLİYETÇİLİGİ ARASINDAKİ MÜCADELE• Bütün ideoloj i k nutuklara karşılık Sovyetler Birl iği içindeki durum, Rus şove­ nizm i i le esir m i l letlerin mi l l iyetçil iklerinin mücadelesine indirgenmiştir. M i lletleri ad ına bu mücadeleyi yürüten aydınlar rej im içinden çalıştıkları için rej im bun lara karşı güçsüz kalmaktad ır. Rusların şovenizmi ve Rus olmayan halkların m i l l iyetçil iği Sovyetler Birliği' nde politika, kültür ve düşünce hayatına yön veren ami l ler olarak kabu l ed i l irler. Her iki eği l i m i n de kendi lerine has gayeleri vardır. Neticede, Rusların şoven izm i, Rus­ ol mayanların m i l l iyetçiliğine doğrudan doğruya ters düşmektedir. Rusya'da şovenizm, Rus hakim iyetinde yer alan düşünce ve politik faaliyetleri i­ çine alan en eski olaylardan biridir. Bu şovenizm, yabancılara nüfuz etme hususunda ima edi len hissi ve ayrıca Rus hakim iyetinin tabiatını kesin l ikle etkilemiş bulunan ve Rusların milli özel liğini taşıyan ins iyaki bir politik eğil i m i içine al maktadır. Rus­ ya'da şovenizm Rus hakim iyetinin eski Çarlık idaresi şekl inde ortaya çıkmasına yol açmış, ayn ı zamanda, eski Rus hakim iyetinin Komünist-Sovyet şekl ini a lmasında da yard ı mcı olmuştu:·. M i lli Rus şoven izm i olmadan bugünkü Rus hakim iyeti var ol­ mazdı. Şovenist Rusların, Rusya tarafı ndan zapt edilen ve esir a l ınan halkların hayatına kati surette tesir etmeye çalışmalarından sonra esir halkların m i l l iyetç i l i k hareketli başlad ı . Rus-olmayan halklar m i l l iyetç ilikleri sayesinde Rus şovenizminin baskısı karşısında kendi lerini müdafaa etmeye çalıştı lar. Bugünkü Sovyetler Birliği' nde ise m i l l iyetçil ik, esir halkların milli varl ıklarını devam ettirme çabalarını ifade eden kolektif bir terimdir ve ayrıca kendi m i l l i kurtu luş hareketlerini de i fade etmektedir. Söz konusu terim yönünden, bu m i l l iyetç i l i k 1 9 . Ve 20 . yüzy ı l larda batı A vrupa'da mevcut m i l l iyetçil ikler ile hemen hemen aynıdır. Fakat, amaçları yönünden, eski Batı Avrupa m i l l iyetçilikleri ile hiçbir şekilde mukayese edi lmez. Batı Avrupa m i l­ liyetçil ikleri az çok devlet mekanizması üzerine kuru lmuştu ve çoğu kez ilgili m i l le­ tin gücünü yükseltmek gayesiyle askeri ve politik anlaşmazlıklar çıkarıyorlard ı ; halbuki baskı altı ndaki hakların m i l l iyetç i l iği daima yabancı idareye karşı bir müda­ faa vasıtası olmuştur. Sovyetler B irliği dah i l inde yaşayan Rus-olamayan halklar için m i l l iyetç i l i k kendi m i l li şuurları nı ge liştirmeleri ve Rus şovenizmine karşı kararlı bir şekilde savaşmalarına bir vasıta teşki l etm iştir. Rusya ' n ı n baskısı altında bulunan IJu yazı. Tlirkisıaııl ı D r .

i l Hayıı'ııı 2 7 . 9 . 1 973 tarihinde Londra'da toplanan «Anti Bolşevik M i llelkr

Boluku ve Avrupa llilrriyet Konseyi»nin konforansıııda yaptığı İngil izce konuşmanın tercliıııesidir. Tercüme: Şevkiye Kcskioğlu.

"Töre", Ankara. Ocak 1 974.

No: 12. s. 36-48.


ESKİ SOVYETLER BİRLİGİ'NDEKİ TÜIU.:: l .ÜGÜN VE İSLAMIN llı\ZI MESELELERİ

59

halklar, m i l l iyetç i l ikleri sayesinde, (coğrafya mütecan isliği, lisan öz�ll ikleri, din hayatı, tarih i le i lgi l i kültür ve düşünce mirası gibi) m i l li özel likleri ni koruyabili­ yorlar, siyasette isteklerini belirtebi l iyorlard ı . Sovyetler B irliği 'nin kültür, din v e d iğer özellikleri fark l ı çeşitli halklardan mey­ dana geldiği açıkça bil inen bir gerçektir. Rus hak imiyetinin kurucuları ve pol itik bir m i l let o larak gösterilen Ruslar, 1 920 yılında Rus-olmayan halka karşı azınlıkta idi. Mevcut resmi Sovyet Rus kaynaklarına göre. Çarl ık idaresinin o/o45 ' i n i Ruslar, %55 ' ini ise Rus olmayanlar teşkil ediyordu. Bu nüfus yapısı Rus şoven izmi ve Sov­ yet rej iminin yarattığı tesir ile şekil değiştirm iştir. Şöyle k i : Ocak l 970'de yapılan nüfus sayımı ndan sonra, S.S.C. B. hükümeti tarafından Sovyet ler Birliği ' n i n nüfusu­ nun 24 1 . 720.000 olduğu açıklanm ıştı; bu nüfusun 1 29.0 1 5 .000 kadarını Ruslar, 1 1 2.705 .000 kadarını ise Rus-olmayanlar teşki l ediyordu. Buradan çıkarılan sonuca göre, takriben 50 y ı l içinde Rus rej i m i Sovyetler B irliği 'nin nüfus yapısını Rus nüfu­ su leh ine çevirmeyi başarm ıştı. Halihazırda, mevcut Sovyet kaynaklarına göre. Sov­ yet-Rus hak im iyeti altındaki Rusların oranı %50'den fazla iken (%53 olarak hesar­ lanmıştır.) Rus-Olmayanların oranı %50'dan azdır. (%47 olarak hesaplanm ıştır). Sovyetler B irl iği'nde, esas olarak, m i l l iyetçiği nes ilden nesile intikal ettiren ve Rus şovenizm i ne karş ı çıkan Rus-ol mayan nüfus, Ruslara karş ı toprağını elinde tutabi l mek gayesiyle kendi büyümesini sağlamak için mücadele etmekted ir. Rus­ olmayan m i l letler arasında Ukraynalı lar, ( 1 970 nlifus sayımına göre 40.753 .000) nüfus m i ktarı ve m i l l i adetlerine bağlı olarak Rus, şovenizmine karşı yapı lan müca­ delede önemli bir rol oynamaktadır. Sovyetler B irliği' nde, Belarusların ( 1 970 yıl ın­ da 9.052.000) Moldavyalıların ( 1 970 yılındrı yılın da 2.698.000) m i l li şuuru de genel olarak b i l inmektedir. Onları, kend i leri ile kültür yönünden yakın i l işkileri bulunan Türk ve İslam halkı takip etmiştir. Bu kültür alanında yerleşenlerin sayısı 39.723 .000 dür. B i lindiği gibi, Türk ve İslam halkları m i l l iyet. din ve kültür, l isan ve coğrafya öze l l ikleri sebebiyle Rus şovenizm inin en büyük düşmanlarından biri ala­ rak kalm ıştır. Türk ve İslam halkları anısında, sayıca sağlad ıkları üstünlük bakımın­ dan Özbekler ( 1 970 yıl ında 9. 1 95.000) çok önem l i bir rol oynamaktad ır. Bun ları Tatarlar (5 .93 1 .000), Kazaklar (5 .299.000). Azerbaycanlı lar (4 .3 80.000), Çuvaşlar ( 1 .694.000). Türkmenler ( 1 .525 .000), Kırgızlar ( 1 .452 .000) ve Tacikler (2 . 1 36 .000) t•ıkip etmekted i r. Sovyetler B irliği 'ndeki diğer önemli m i l l iyetçi azınlıklar Ermeni ler ( 1 970 yıl ında 3 . 5 59.000), Gürcüler (3 .245 .000) ve eskiden olduğu gibi bu glin de Rus şovenizmine m i l li bir şuur içinde karşı koyan (2.642.000) Kuzey Kafkasyalı lar (mese la: Avarlar, Kumuklar. 1<.abardalar, Balkarlar, Çeçenler, Osetler, Lezgiler, vs.) ad ı altındaki Kafkas halklardır. 1 940 Sovyet Rus hücumundan sonra m i l l i bağımsızlıklarını kaybeden halk ları da Latviyeli ler 1 .430.000 ve Estonyal ı lar ( 1 .007 .000) Rus-olmayan halkların m i l l iyet­ ç i l iğini destekleyenler arasına katılmışlardır. Henüz, bir çok devletler Sovyetler llirliği 'nin Baltık devletlerini i lhakını resmen kabul ettiklerini açıklamam ışlardır. Rus şovenizm i ve rej im ine karşı yapı lan mücadelede Yahudi lerin ( 1 970 yıl ında 2. 1 5 1 .000) ve A lmanların ( 1 . 846.000) oynadığı rol inkar edi lemez. Her iki m i l l i grup d a bel irl i bir arazide toplanmam ıştır. A lmanar Volga nehri kenarındaki yerleş­ me sahalarından sürülmüşlerdir. Bunların büyük bir kısmı ( 1 .000.000 den fazlası) bugün Türkistan 'da. öze l l ikle Kazakistan Cumhuriyeti 'nde yaşamaktad ırlar. Yahu­ d i ler de SSC B ' n i n çeşitl i sahalarına dağı lmış durumdadırlar. H içbir araziye sah ip olmayan bu etn ik gruplar Ruslaşmaya karşı koyma, kendi özel liklerini gel iştirme ve daha serbest bir hayat tarzına ulaşma çabası içi ndedirler. B i l ind iği gibi, her iki m i lli


DA YMİRZA HA YİT

60

grup da rej i m i karşı bir çok muhalif çıkarmışlardır. Yahudi lerin Sovyet rej i m ine karşı muhalefeti bugün, özellikle ul uslar arası Yahudi l i k tarafından desteklenmekte olup bu dünya kamu oyunca iyice bilinmekted i r. Y ukarıda bel irtilen m i l letlerden başka Fin ler, Karelyal ı lar, Komi ler, M ariler. Yakutlar, Hakaslar, Udmurtlar, Buryatlar ve Sibiryalı diğer etn ik gruplar gibi kendi topraklarından çıkarı lmış halkların sayıları pek çoktur. Bu halklar, kend i m i lli özell iklerini nasıl ge liştirecekleri ve diğer m i lli gru plarla mukayese edildikleri zaman sayıca az olmakla beraber, hayati güçlerin i nas ıl ispat edecekleri gibi hususlarda kend ilerine has fikirlere sahiptirler. Genel olarak, Çarl ık Rusya'sı dah i l indeki esir mem leketler içinde m i l l iyetç i l i ­ ğ i n R u s idaresine karşı yöne ltilen en teh l ike l i vakıalardan biri olduğu b i l i nmekte­ dir. Sovyet Rusya ' da henüz çözümlenmemiş bulunan m i l l i mesele halen bir karara bağlanmam ıştır. Komün ist idare, daha önceki Çarlık idaresi ndeki m i l l i hareketle­ rin önem i n i idrak etm iştir. Aynı zamanda, bu idare, zora başvurarak kuru l up yö­ neltilen ve çoğun l uğunu Rusların teşkil etmediği suni bir hak i m iyetin m i l li temel­ ler üzerinde ko layl ıkla dağılacağını da anlam ı ş bulunuyordu. Rus-ol ınayarı m i l let­ ler (Ukrayna, Beyaz Rusya, Letonya, Litvanya, Estonya, Finland iya, Gürci stan, Ermenistan, Azerbaycan, Kuzey Kafkasya, Don-Kazak, Tatar, Başkurt, Türki stan ve d iğerleri) ihtilalden sonra kendi m i l l i bağı msızlı kları n ı yeniden kazan mayı gerçekten başarm ışlard ı. Komünist idarenin Rus şoven izm i karşısında itibarını kaybetmemesi için o zamanın Komün ist l iderl erinin m i l l i bağımsızl ıkları n ı kaza­ nan devletleri yen iden Sovyet Rusya hakim iyeti dah i l inde birleştirmeye çal ışmala­ rı gerekiyordu. K ısa bir süre bağımsızl ık larına kavuşan bu m i l letlerin yeniden Sovyet hak i m iyeti dah i l inde b irleştirmeleri söz konusu olunca. beyne l m i le l c i l ik taraftarı ve hi.irriyetin teşvikçi leri oldu kların ı iddia eden komü nistler. her ne paha­ s ı na olursa olsun Rus hakimiyetin i n dağı lmasını önlemeye çal ışan Rus şoven istleri ile işbirliği yapıyorlard ı . Böylece, Rusya'daki iki politik eği l i m-komün izm ve şoven izm-Eski Rus imparatorluğu üzerinde kuru lan m i l l i yönden bağı msızlık ların ı kazanan devletleri. birer birer ortadan kaldırabi lecek yapıda ortak bir politik eği­ l i mde bi rleşti. 1 92 1 y ı l ı nda Rus i mparatorluğu bazı devletler müstesna (mesela, Baltık bölges inde, Finland iya ve Polonya' daki m i l li devletlerin mevcudiyetine müsamaha gösterilm işti) tamamen yeniden kurulmuştu. İ nsanların kendi kendi le­ rine karar verme hakkı ile i lgili slogan lar, Rus imparatorluğun da yaşayan halkın haklarına ait beyanat ve m i l li ihtiyaçlarına göre hayatları nı düzenleme hususunda bu haklara yap ı lan i lan lar sadece, Rus-olmayan m i l letleri aldatan tat l ı ınüsekkin­ lerd i . Rus l iderleri m i l ll dev letlerin mevcud iyetine hiçbir şeki lde müsamaha göstermek n iteliğinde deği ldirler. Sovyet Rusya idaresi i lk önce, bağımsızl ıkların ı kazanan m i l li devletlerin yerine, ayrı ayrı m i l li araziler üzerinde, Sovyet komünist devletlerini kurmayı hedef alınıştı. Daha sonra, 1 922 yılında, Rus-olmayan m i l letlerin haklarını garanti etmeden Sovyet Sosyal ist Cumhuriyetler Birliğini i lan etti. Lenin, bu tip bir "Birlik" içi nde Rus­ ol mayanların Rus üstünlüğüne karşı tepki duymalarından büyük endişe duyuyordu ve 30 Aralık 1 922 tarihinde şunları yazm ıştı : " .... gerçek Rus derzhemorda'sı (ya dilini tut veya asıl) karşısında Rus ol­ m ayanları gerçekten koru mak için yeterli tedbirleı·i alıp almama h ususunda düşündüm ki bu tedbirleri alabilecek güçte olma mıza ve almamız gerekm esine rağmen bu tür tedbirlere başvurma mamız gerekmektedir". Sovyet liderleri halk lara ve onların münferit toprak larına dayanarak sö1.de­ Sovyet Sosyalist cumhuriyetleri ni, muhtar bölgeleri ve hatta m i l li bölgeleri meydana ·


ESKİ SOVYETLER BİRLİGİ'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN BAZI MESELELERİ

61

getirmiş lerd i . On lar, hiç olmazsa. Sovyetler Birl iği ' ndeki çeşitli hakların varlığını inkar etmiyorlardı . Bu l iderler Rus m i l leti için Rus-olmayan birçok halkları da sı­ nırları içine alan Rus Sovyet Federal Sosyalist Cumhuriyet i ' n i (RSFSR) meydana getirmişlerd i . Söz konusu Sovyet Rus Cumhuriyetinde halihazırda 1 6 sözde muh­ tar-cumhuriyet, 5 muhtar bölge ve 1 O m i l li bölge bulunmaktadır. Rusların herhangi bir muhtar cumhuriyeti bul unmadığı gibi. anayasa veya herhangi bir kanunla kendi­ lerine tahsis edilmiş bel irl i bir sahaları da yoktur. Neticede, kendilerine nerede ihti­ yaç duyul uyorsa orda yaşamaktadırlar. Yukarıda belirtilen sözde " m i l l i" mu htar cumhuriyetler, muhtar bölge ve m i l li bölgeler. R us Sovyet Federal Sosyal ist Cumhu­ riyet i ' nde yaşayan Rus olmayan halklara tahsis edi lmekle beraber, uygulamada bu bölgelerde nüfus çoğunluğunu Ruslar el lerinde tutarlar. Sözde-Sovyet sosyal ist cumhuriyetleri Sovyet idaresi tarafından federal cumhu­ riyetler olarak gösteri l mektedirler. B u cumhuriyetler Ukrayna, Beyaz R usya, Azer­ baycan, Ermenistan, Tacikistan, Türkmeni stan, Özbekistan, Taci kistan. Türkmenis­ tan, Özbekistan, Letonya. Litvanya, Estonya ve Moldovya gibi memleketler için meydana getiri l mişlerdir. Sovyetler Birliği' ndeki 1 5 cumh uriyet S.S.C.B. Anayasa­ sına uygun olarak, SSCB 'den ayrılma isteklerini ifade edebileceklerine dair herhangi bir n izamname bulunmamaktad ır. SSC B ' den ayrı lma hakkı Sovyet Yüksek Şurası önünde beyan edildiği takdirde, Rus çoğunluğu kati surette buna razı olmayacaktır. Münferit Sovyet cumhuriyetlerindeki Yüksek Şuralar (Sovyet Parlamentoları) bu ayrılma hakkından faydalanmaya çal ıştık ları takdirde, bu tiir bir teşebbüs, S.S.C. B . Anayasasına (20. Maddeye) göre sözde bağımsız Sovyet cumhuriyetlerindeki her­ hangi bir kanunu iptal edebi lme hakkına sahip olan S . S.C.B. Hükümeti tarafından hükümsüz addedileb i l ir. Sovyetler B irliği' nde m i l ll liderlerin başvurabileceği bir anayasa mahkemesi yoktur. Bu sebeple. münferit cumhuriyetlerinin B irl ikten ser­ bestçe ayrı lma hakk ı sadece hayali bir haktır. Len in. Sovyet H ükumeti idaresi n i n Çarl ık Rusya'sı idare tarzını esas ald ığın ı kabul etm işti. Kend isi ayrıca "B irl ikten ayrı lma hürriyetinin" h içbir değeri olamadığın ı da beyan etmişti ki; şöyle ki: "Bu şartla r .a ltında (bununla Çarlık idare tarzını terk etmedeki başarısızlık ifade edi l mektedir) bir haklı sebep olarak gösterd iğim iz Bi rlikten ayrılma h ü rriyeti­ -

nin, hakiki Rus'un yani esas itibariyle tipik Rus bir Rus bürokratı gibi hain ve zalim olan Büyü k Rus şovenistinin istilasına karşı, Rusya'da yaşayan Rus­ olmayan ha kların korun masını hic,: mi sağla mayan değersiz bir kağıt parc,:ası derekesine düşmesi c,:ok tabiidir. H ic,: şüphesiz ki, Sovyct ve Sovyetleştirilmiş işc,:ilerin azalmakta olan yüzdesi bu şovcnist Rus denizinde sütün ic,:ine düşmüş bir sinek gibi boğulacaktır". Halkla rın kendi geleceklerini tayin etme hakları üzerinde çok d u rduğu halde bu hakkı onlara bir türlü vermeyen Lenin'in yu­ karıdaki görüşünün doğru lduğunu olaylar ispat etti.

Sovyet liderleri münferit Birlik cumhuriyetlerine milli muhtariyet vermeyi düşün­ mektedirler. Halta, Sovyetler Birl iği Anayasası pazı Birlik cumhuriyetlerinin yurt dışında temsil edi lmeleri hakkını garanti eder gibi görünmektedir. Bugüne kadar, Uk­ rayna ve Beyaz Rusya Sosyal ist Cumhuriyetleri Birleşmiş Milletlere üye olarak kabul edilm iştir. Ancak, Sovyet cumhuriyetlerinin Birleşmiş M i l letlere üye olmasının sadece şekilden ibaret bir jest olduğu ve bu cumhuriyetlerin Birleşmiş M i l letlerdeki temsilci­ lerinin Sovyet propagandasının kul landığı birer vasıta oldukları gerçeği ortaya çıkmış bulunmaktadır. Geriye kalan cumhuriyetlerden hiç biri, hiç olmazsa resmen, yurt dı­ şında da temsil ed ilmemiş veya yabancı temsilci ler onları ziyaret etmemişlerdir. Mevcut şartlar altında, Sovyet idaresi, m i l li arazi esasına göre Sovyet l iderleri, devam lı olarak, şovenizm ve m i l l iyetç i l ik ile ayn ı zamanda mücadele etmek niyetin-


62

BAVMİ RZA l l A V IT

de olduklarını iddia etmektedirler. Sovyet hakimiyetinin gel işmesin i içinden ve yakından müşahede etm iş bir kimse Rus şovenizmine meydan okumanın sadece, Sovyet l iderlerin i n düzenli ve şiddetli bir şeki lde ve hatta tedh işçi tedbirlere başvu­ rarak m i l l iyetç i l ik i le mücadele etme yol larından biri olduğunu kolayca anlayacaktır. Sovyet Rusya l iderleri, gem i azıya alan Rus şovenizmini ancak esir m i l letlerin m i l l i ­ yetçil ikleri nin radikal leştiri lmesini önlemek gayesiyle kontrol altında tutmaya çaba­ l ıyorlard ı. Fakat, bu taktik geciktirme kom ünist l iderlerinin Rus şovenizm inden vazgeçtik­ leri anlamına gelm iyordu. B i lakis, komün izm, Rus şovenizm i ve emperyal izm inin ideoloj i k bir şekli hal ine getirilm işti. Rus içgüdüleri Rus komünist ideoloj isinin temel i n i teşkil ediyordu. M i l l etlerarası kamu oyunun dikkatini ısrarla şu gerçeğe çekmek istedik: Sovyet­ ler Birliği' ndeki mevcut rej imin temel i gllçlenme çabası içindeki Rusya'ya uyacak şekilde değiştirilen Marksist öğretiye dayand ığı ölçüde yüzy ı l lardır geli ştiri len ve her yönde tesirini gösteren Rus şoven izm i ve Rus emperyalizm i n i n siyaset ve dü­ şünce unsurları üstünde kurulm uştur. Rus olmayan halkların m i l l iyetçil iği de rej im içi nde faal iyet gösterir, fakat bu haklar. daha ziyade milli kurtuluş teşebbüslerine bir çıkış yolu bulmak gayesiyle rej i m i içeriden zay ıflatmaya ve güçlenmesine engel olmaya çal ıştıklarından rej i m i n dayanak noktaları olarak düşünü lemezler. Sovyet rej imi, bugüne kadar, Sovyetler Birliğ i ' n in hakim iyeti altında bulunan gen iş saha dahi l i ndeki m i l letlerin mevcudiye­ tini yok etmeye muvaffak olmadığı gibi, yakın bir gelecekte de bu hedefine u laşa­ mayacaktır. Sovyet propagandası, Rusya'daki komünist l iderlerin daha önceki Rus İmpara­ torluğunun m i l letler derdini çözüm lemede başarıya ulaştıklarını ısrarla iddia etmek­ tedir. H iç şüphesiz ki, bu bir aldatma manevras ıdır; çünkü, gerçekte Sovyetler B i rli­ ği'nde m i l l i mesele henüz çözüm lenmemiştir ve asl ında halen bir çözüm bulunması­ nı beklemektedir. H iç şüphesiz ki, Sovyet leri n m i lli meseleyi çözüm yolu, esir halklar üzerinde, gerçek bir m i l li hür yaşayış ve nı il letlerarası dayanışma ile herhangi bir i lgisi bu­ lunmayan Moskova idaresini ima etmektedir. B izim görüşümüze göre, şayet herkes, h içbir dış müdahale olmaksızın kendi devletini ve devletinin demokratik idare tarzı­ nı kurarak kendi yaşayışını tayin etme i mkanını elde ettiği zaman m i l li meselenin tek çözüm yolu bulunmuş olacaktır. Rus-olmayan m i l letler, isteklerini serbestçe ifade etme fırsat ını asla bulamam ışlardı. Neticede, m illi mesele hiçbir zaman söz konusu m i l letlerin isteklerine göre değil, rej imin ve Rus şoven izm inin görüş lerine göre "çözüm lenmiş" oldu. B ugün dah i l, Sovyetler Birliği ' ndeki m i l li meseleler SSCB 'de vahi m ve hayati bir dava hal indedir. Bu durum Sovyetler B irliği Komünist Partis i ' n in programı ve Moskova'daki Komünist l iderlerin beyanatları ile de teyit edilm iştir. SSC B ' n i n kuruluşunun 5 0 . Y ı l dönümü münasebetiyle Brejnev' in yaptığı konuşma d a Sovyet­ ler B irliği Komiinist Paı1isi ' n in, m i l li haklarını talep eden Rus olmayan halklardan­ hiila end işe duyduğunu açıkça ifade etmektedir. Sovyet Rus liderlerinin esir mi lletlerin hayatını ve geleceğini tayindeki hedefi, kati olarak, i l k önce sözde -sosyal ist m i l letlerin iki tarafl ı yaklaşımını (sblizhenie) sağlamak ondan sonra da tek bir Sovyet m i l leti içinde onları eritmektir (sl ivanie). Moskova'daki Sovyet Rus idaresi bu eritme işlem inde (Rus-olmayanların Ruslara benzer hale getirilmesinde) atılan ilk adımın pol is kuvveti yard ı m ıyla yürütebi lece­ ğini bel irtmektedir. Sovyet idaresi hesabına böyle bir ihtiyatsız tedbir m i l li ihti lale


t:SKI SOVYETLER BİRLİGİ'NDEKI TÜRKLüt.flN VE İSL..\ MIN BAZI MESELELERİ

6:\

yol açabileceğinden belirtilen hedefe ulaşmak için şiddete başvurma ihtimali söz konusu olamaz. A ncak, Sovyetler B irl iği' ndeki m i l letlerin ve etni k grupların birbi­ rine yaklaştırılması "objektif bir vetire" şeklinde gösterilmeğe çal ışıl ır. 2 1 Aralık 1 972 tarihinde Brej nev SSC B ' n i n kuruluşunun 50. yı ldönümü münasebetiyle yaptığı konuşmada, Komünist Partisi ' nin, m i l letler arasındaki karşılıklı yaklaşma vetiresine yapılacak her hangi bir müdahaleye, bu vetirenin çeşitli bahanelerle engel lenmesine ve m i l li fark l ı l ıkların suni olarak gel iştirilmesi teşebbüslerine karşı tedbir alacağını beyan etti. Brej nev ' i n bu beyanatında, m i l letlerin benzer hale getiril mesi vetires in in Sovyet liderleri tarafından Sovyet cemiyetinin tabii bir vetiresi şeklinde düşünü ldü­ ğü ve Komün ist Partisin i n m i l li hususiyetlerinin geliştiri lmesine müsamaha göster­ mek istemediği de ayrıca belirtiyordu. N eticede. bu liderler m i l letleri tems il politika­ sı yoluyla m i l letler üzerinde muhtemel her türlü bask ıyı deneyeceklerdir. Mevcut rej im şartları altında S.S.C.B. dahil indeki m i l letlerin kaderi n i n şansa bı­ rakıldığını ısrarla belirtiriz. Sovyetler Birliği' nde yaşayan ve Sovyet Rus rej i minin kurban ları olan azın lıkların zalimce sürgüne gönderdiklerini ve imha edildi klerin i tarih kaydetm iştir. Genel olarak, 1 943 yıl ında Karahanlılarla Kalımıkların. Mart 1 944 ' te bütlin Çeçenlerle İ nguşların, Nisan 1 944 ' te Kabard in lerle Balkarların kendi yerleşme sahalarından çıkarı larak SSC B ' n i n en ücra köşelerinde sürüldükleri bilin­ mektedir. 25 Haziran 1 946 tarihinde Muhtar Sovyet Sosyal ist Kırım Cumhuriyeti kald ırılmış, Kırım Tatarları, Volga Al man ları gibi, sürgüne gönderilm işlerd i. Bütün halk lara karşı alınan bu ti.ir geniş halk katliamı tedbirleri Batı da yakından bil in­ mektedir. ( Bakın ız, Robert Conguest, the Soviet Deportations of Nationalities, Londra, 1 960). Kursçev, halkları sürgüne göndermenin bütün suçunu Sta l i n 'e yiik­ lüyordu. Sözde-"destalinizasyon" politikası esnasında münferit m i lletlere de eski hakları geri veri liyordu. Bu m i l letlerin arazi birliği, hiç olmazsa şeklen, değişik bir tarzda iade ed i l iyordu. Ağustos 1 964 tarihli Kararname ila Volga Alınan ları na da eski hakları kısmen geri veri ldi. Ancak, bu hakların geri verilmesi ile i lg i l i bu oyun, K ırım Tatarları ve Volga A lmanları için biraz hayal kırıkl ığı yaratıyordu. Zira. bu etnik grupların eski vatan larına dönmelerine müsaade ed i l m iyordu. Kırım tatarları­ nın Kırım'a geri dönme müsaadesi elde etmek için sarf ettik leri büyük gayretler, daha büyük acıya yol açarken, Krem l i n ' i n inatçı politikası yüzünden başarıya ulaş­ mamışt ı . Ukrayna' dan General Hryhorenko (Batı da G igorenko olarak tan ı n ı r) i le Prof. Sakharov'un müdahaleleri de Sovyet liderlerine K ırım Tatarlarına Kırım 'a dönme izn i verme hususunda tesir edememişti. Vatan larına dönme müsaadesi için gösteri yapan pek çok Kırım Tatarı tutuklanarak Taşkent'te yargı lanmışlardı. Gene­ ral Griorenko ise bir Sovyet akıl hastanes ine kapatılmıştı.

RUS ŞOV EN İ ZM İ N İ N K U L LA N I LD I G I USULLER 1 ) Ruslaştırma politikası komünist pol itikalarının bir unsuru haline gelmiştir. 1 954 yılından itibaren Rusça, Rus-olmayanların ikinci ana d i l i olarak i lan ed ildi. Münferit Rus-olmayan m i l letlerin l isan yönünden zorla Ruslaştırılması ilerlemekte­ dir. 1 970 y ı l ı nda Ukraynalı ların %85.6'sı Ukrayna d i l i n i kend ilerin i n ana d i l i olarak kabul ederken, Beyaz Rusların %80.6'sı Tatarların %89.2'si ana d i l olarak kendi mem leketlerinde konuşulan d i l leri kabul ediyorlardı. Rus olmayanlardan takriben 1 3 m i lyon kadarın ın Rusça'yı kendi ana d i l i olarak kabul ettikleri söylenmekted ir. Rus olmayanlar için 1 959 yıl ından beri, Rusça eğitim yapan pek çok okul açı lm ış. öğren­ cilerin ana d i l i geçici bir ders hal ine getiri lmiştir. Bundan başka, Rus m i l leti. Rus olmayan halkların "ağabeyi" olarak gösterilmiştir. Bu resmen de tatbik ed ilm iştir. Sovyet term inoloj isinde Rusya. Rus ol mayan m i l letler için bile anavatan anlamına


64

BA YMİRZA HA YİT

gelmektedir. Rus adı ile i lgi l i faraziyeler o kadar i leriye gitm iştir ki SSCB ' n i n söz­ de-beynelmilelcil iği bile, Rusya' n ın lider rolünü kamufle etmek için ku l lan ı l ı r hale gel m i ştir. Sovyetler B irliği m i l li marşı "Büyük-Rusya" üzerinde önem le durmakta­ dır·. 2) Rus-ol mayan memleketlere Rusların yerleştirilmesi de büyük ölçüde teşvik görmektedir. Rus Sovyet Federal .Sosyalist Cumhuriyeti ' n i n dışında, d iğer birlik Cumhuriyetlerinde 2 1· m1lyoırdan•ıf.azl aı· Rus ypşamaktadır; bun ların m iktarı Ukray­ _ _ na'da 9 . 1 26.000. Beyaz Rusya' da 93l\.-OOO, O:ibekistan'da l .473 .000, Kazakistan'da 5 .522.000. Gürcistan 'da 397.000 . Azerbaycan 'da 5 1 0.000, Letonya' da 268 .000, Moldovya'da 4 1 4.000, Litvanya'da 705.000, Kırgızisfan'da 856 .000, Tacikistan'da 344.000, Ermenistan 'da 66.000, Türkmenistan'da 3 1 3 .000 ve Estonya' da 335 .000 kadard ır. 1 970 y ı l ında Kazak nüfusu Rusların %42 .4' llnü, K ırgız nüfusu da Rusların %29.2 'sini ihtiva ettiğinden bilhassa Kazakistan ve Kırgızistan Cumhuriyetleri şid­ detle hücuma uğramaktad ırlar. Sovyet l iderleri Çin'e karşı nüfus bakımından ço­ ğunluğunu Rusların teşki l ettiği bir siper kurmaya niyet ettiklerinden, Orta Asya Cumhuriyetleri (Türkistan) ile Uzak Doğu arazi lerindeki Rus ilerlemesi son y ı l larda iyice hissed i l i r hale gelmiştir. Türkistan ' ın nüfusu Sovyetler B irliği ' n in Ç i n ' l e olan mücade lesinde güveni lmeyecek bir etn ik gurup olarak ele alınmaktadır. 1 970 nüfus say ı mına göre, Türkistan 'da 8.509.000 Rus yaşamakta ve çalışmaktadır; bunlar H ükumette, (ordu dah il) Parti teşki latında ve ekonom ide görev almışlardır. Bel irtil­ mesi gereken bir diğer husus da, RSFSR dah i l indeki sözde muhtar Sovyet cumhuri­ yetlerinde Rusların tam bir çoğunluk sağladığıdır. Ancak, Ermeni stan ve G ürcis­ tan 'da Rus nüfus unsurları kendilerin i belirtme imkanına sah ip deği ldi ler. Ermenis­ tan ' ın toplam nüfusunun %2 .7 kadarın ı teşkil ederken Gürcistan 'da bu oran ı %8.5d ir. 3) Rusya'daki komünistler H ü ku met ve Parti Teşkilatına hakimdirler. Bu du­ rum SSCB 'nin bütün si yaset, askerl ik Ve iktisat sektörleri için geçerl idir. Hükumet ve Parti Teşkiliitırıda B irlik seviyesindeki bütün önem l i görevlerin uzun zamandan beri Rus çoğun luğunun el lerinde bulundurması rej imin bir esası n ı teşkil etmektedir. Rus-ol mayan cumhuriyetlerdeki en öne m l i k i l it noktaları da Rus komün istlere tahsis edilmiştir. Moskova'daki merkezi kuvvetler, Rus görevli leri vasıtasıyla, münferit Sovyet cumhuriyetleri ni doğrudan doğruya kontrol etmektedirler. 4) Kültür siyasetinde rej im, Rus ile Sovyet-Komünist arasında her hangi bir a­ yırım yapmamaktad ır. Sadece, komünist ideoloj isinin bir Sovyet-Komünist öze l l i k olduğu hususuna önem veril iyordu. Ancak, sadece ideoloj inin kültür siyasetini güç­ lendirmek için yeterli olmadığı kısa zamanda an laşı lm ıştır. Neticede, Rusya ' n ın geleneksel kültür siyaseti komünist ideoloj i ile birleşmiş oldu. Rusya ' n ı n kü ltür üstün lüğü. Sovyet rej iminin ideoloj i açısından şartlandırılmış kültür siyasetini bütün husus larda desteklemeye hazırd ı . Sovyet rej imi Rus-olmayanların kültür hayatında resmen Rus kü ltürü rol ünü oynuyordu. 5) Çarl ık Rusya 'sı devrinden alınan ve -sosyal izm i le komünizm hakkındaki Sovyet görüşlerini dah i l etmek gayesiyle- ıslah edilen Halis Rus ida re tarzı R us olmayan ların m i l li idare tarzların ın yerine ikame edilm iştir. Sovyetler Birliği 'nde m i l li idarelerin yerine tamamen merkezleştiri lmiş Rus idare tarzının getirildiği de kolayca anlaş ı lmaktad ır. Bu vesi leyle, sözde federal "m i l li" Sovyet cumhuriyetleri bir çeşit Rus eyaletleri haline getiri lm iştir. M i l li tayin ler sadece Rusların şoven izmi­ ni kamufle etmeye ve Rus ol mayan münferit m i l letlerin m i lli çabalarını engel lemeye B u marşın ilk mısraı « B liylik Rus M i l lcli "ııiıı perçinlediği Yüce ve güıtll\ Sovyctlcr Birliği»dir.

- TÖ RE.


ESKİ SOVYETLEI{ BİRLİGİ 'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSi.AMiN RAZI l\fESHELERİ

<ıs

yardı m etmektedir. " M i l li" Sovyet cumhuriyetindeki her bakanl ığın SSCB ' n in i lgili bölümüne bağlı olduğu unutu lmamalıdır; ayrıca, bakanl ıklar gibi. Sovyet Cumhuri­ yetleri Parti leri de Sovyetler B irliği Komünist Partis i ' n i n münferit m i l li bölgelerdeki dış teşkilatları olarak düşünülmek tedir l er. Rus şovenizm i n i n gerçek lerini, tezahürlerin i ve faal iyetleri ni burada kısaca ö­ zetlemeye çalıştık. Şimdi de Rus şoven izmi ve komün izm i le mücadele eden m i l li­ yetç i l iğin herhangi bir yaşama şansı bulunup bulunmadığını anlamak ve bu m i l l iyet­ çiliğin Rus komü n izmi i le şovenizmi için bir mezar kazına ve Sovyet Rus hakim iye­ tinin duvarlarını havaya uçurma gücüne sah ip olup olmadığını görmek gayesiyle, Sovyetler Birl iği'nde yaşayan Rus-olmayan halkların m i l l iyetçi l iği ile ilgili teza­ hürleri ve fmıl iyetleri gözden geçire l i m : 1) Esir halk lar, l isan açısından Rus laştırı lmaya karşı kendileri n i müdafaa etmeye çalışm ışlar ve halen de çalışmaktadırlar. Her m i l let, kendi d i l i n i n safl ığın ı m uhafaza etme çabası ndad ır. Entelektüel m i lli çerçeveler. mümkün mertebe gençliği Ruslaş­ tırma dalgalarından Ruslar ve Slavlarla karışık evlenmeler çok nad ir görül mektedir. 2) Entelektüel m i l li çevre ler kendi halklarını m i l l i şuuru n u ( Rusya ' n ı n esaretine girmeden önceki m i l li siyasi bağımsızlıklarına olduğu kadar, kültürlerine, edebiyat­ larına, dini hayatlarına, adet ve al ışkan l ı klarına önem vererek) kendi geç m i şleri n i esas alarak muhafaza etme çabası içinded i rler. M i lli münevverler zümresi arası nda. kendi halkı ile dayanışma duygusunu kaybetm iş bul unan ve kend isini rej i m i n bir dayanak noktası olarak gören ufak bir grup yer almaktad ı r. Bu gurubun m i l li mü­ nevverler zümresi içinde h içbir önem i, yoktur. Kendi ana d i l i yerine Rusça konuşan bu grup üyeleri, kend i lerinin bu sayede bir imtiyaz kazandıklarını zannetmekted irler. Onlar m il li münevver zümreye karşı bir çeşit aşağı l ı k duygusuna kap ı l m ış lardır; halbuki. Sovyet rej i mi kend ilerine bazı lütuflar da bahşetmekted i r. EntelektUel m i lli güç lerin büyük bir kısmı, esasen, kendi leri n i m i l let lerine bağlı h issetmekted irler. Onlar, kendi hal kları n ın eski ve yeni meseleleri n i de derinlemesine incelemektedir­ ler. B ir çoğu, Sovyet oku! larından mezun olmuş lardır. Bu geniş entelektüel grup, Parti ve Hüküınet teşki latında kazandıkları tecrübelere dayanarak. rej imle mücadele eden gerçek güçleri meydana getirmekted ir. Ayrıca, gençl iği kendi gör iiş lerine göre yönetmeye de çal ışmaktad ı r. 3) Esir halklar devamlı olarak rej i me karşı kendi m i lli özell iklerin i güç lü k ı l maya çalışmaktadırlar. Rej imde. sırası ge lince, bu tür çabaları yok etmek için tedbir alm a ya çalışmaktad ır. Bu m i lli özel likler nelerdir? Burada münferit m i l letlerin Ukrayna­ l ı ların. Letonyalı ların, Litvanyalı ların, Estonya lı ların, Ermen i lerin. Gürc ülerin, Be­ yaz R us ların, Kafkasyal ı ların, Tatar l arın, Özbek lerin Kazakların. K ırgızların Türk­ menlerin Taciklerin ve d iğerlerinin Ruslardan uzaklaşması keyfiyeti söz konusudur. Bun lar Rus veya Sovyet olduk ları nı söylemektedirler. Sovyetler B i rliği 'nde yaşayan halkların bir çoğunun kültür yönünden büyük bir tarihi geçm işi vard ır. Bun lar kendi kllltür miraslarının iistiinliiğiinü Rus kü ltürüne karşı devam l ı olarak i fade etmekte­ dirl er. Dini hayat da muhafaza edi len özel bir milli unsurdur ( H ı ristiyan l ı k, İslami­ yet, Yahud i l ik. B udizm gibi). Rus ol mayanlar Rus adetlerini dahi kabul etmeyi iste­ memektedirler. Neticede. m i l l iyetçil iği nesi lden nes i le intikal ettirenler. Sovyetler B i rl iği ' n i n merkezi gücüne karşı kendi Sovyet cumhuriyetlerinin menfaatlerin i ko­ nıınak ve iktisadi pli\nlarııı hazırlanması sıras ıııda B irliğin menfaatlerine karşı kendi m i l li menfaatlerine önce lik tan ımak için mücadele etmektedirler. Bundan başka, mi lli güçler kendi Sovyet cumhuriyetleri nde Rusların yerleştiri lmesi plan ları n ı ön­ lemeye çalışmaktadırlar. Ayrıca, bu güçler m i l li di lleri n i n resmi Rus dil ine eşdeğer added i l mesi içi nde çaba sarf etmektedirler. Bütün bu tezahürler. rej i m i n mücadde ­

,


66

BA YMİRZA HA YİT

edeceği m i l li unsurlar olarak kabul edilmektedirler fakat m i l li hususiyetler rej imin blinyesi içinde faal iyet gösterenler tarafından ge liştirild iklerinden bir dereceye kadar rej im bu tezahürleri ortadan kaldırmada başarı gösterememiştir. 4) Bugün için, beynelmilel kamu oyunun, SSCB'deki demokratik ideallere sahip, iki yönde, yani Rus ve Rus olmayan yönlerde faaliyet gösteren, politik bir muhale­ fetin bulunduğunu iyi bilmesi gerekmektedir. Rus muhalefeti sadece rej ime karş ı, m i l ll muhalefet ise bir taraftan Rus emperyalizmine, d iğer taraftan da rej ime karşı cephe açm ıştır. 5) Esir halklar, m i l li bağımsızl ıklarına kavuşma çareleri arayan çeşitl i gizli teş­ ki latlara sahiptirler. Bu halklar faal iyetleri ile ilgili imkanların kısıtlı olduğunu idrak etmişlerdir ve çok d ikkatli bir şeki lde, kendi halklarına m i l li bağımsızlık ve hürriyet görüşü hakkında bilgi vermeye ve i leride mücadele etmek için güç toplamaya çal ış­ maktadırlar. M i l l iyetçil iğin, m i l letler psikoloj isi sebebiyle yaşama gücüne sahip olduğu ispat edi l m iştir. Brejnev bile bu gerçeği kabul etmiş ve 21 Aral ık 1 972 tari­ hinde yaptığı bir konuşmada şunları söylemiştir:

" .... milliyetçilik.... yaşama giicü çok yü ksek bur du ru m ..."

Sovyet liderleri m i l letlerin mevcudiyetine müsamaha göstermek zorunda bıra­ k ı l m ışlardır. Ancak, onların stratej ik pol itikası gelecekte m i l let kavramını ortadan kaldırmayı gaye edinmiştir. Yakın Doğu işçi leri Komünist Ü n i versitesi Rektörü olan Broydo, 1 925 yı l ında " M i l liyetçilik Meseleleri" ad l ı kitabında şunları yazıyordu:

Proletarya son zaferini kazanır kazanmaz, cemiyet her türlü m illi ruhtan kurtulmuş olacaktır. Milli ru hun ideoloj ik kalıntıları da birer birer o rtadan kalkaca ktır. Kom ün ist evrimin bir neticesi olarak insanlar m illi gelişi m lerini ve ilişkilerini unutacaklardır. Böylece, millet ölecektir" . .Bu hedefin bugün için de takip edi ldiği, bir Sovyet mecmuasından alınan ve aşa­ ğıda bel i rtilen teoriden de anlaş ılmaktad ır:

"Marksizm-Leninzm, Komünizmin milletleri birbiri içinde tamamen yok olmaya götü rd üğünü öğretir''.

Halihazırda, esir halkların m i l l iyetç i l iği, yukarıda özetlendiği gibi m i l li birl iği tamamen ortadan kaldırmaya yönelen emperyal ist Rus "denizi" içinde kendisinin yok olmasını sağlamak için, aynı zamanda Sovyet Rusların niyetleri ile de savaş­ maktad ır. Son olarak, seçkin kişilerden ibaret milli bir sınıf tarafından m i l letlerin mevcudi­ yetini ebediyete kadar korumak gayesiyle sarf edi len çabaların, Sovyetler Birli­ ği'ndeki esir halkların m i l l iyetçiliğini teşkil eden tek unsur olduğu hususunun belir­ ti l mesi gerekmektedir. Bu seçkin sınıf üyeleri, sadece fertlere ait hürriyetin ve m i lli bağımsızl ığın kend i lerin in gelecekteki mevcudiyetini garanti edebi leceğini savu­ nurlar ve bu konuda tam manasıyla ikna olmuşlardır. M i l l iyetçilik d inam ik bir güç olarak hareket etmekte ve ayrı ayrı m i l let üyelerini kend i hürriyetleri ve m i l li bağımsızl ıkları için mücadeleye sevk etmektedir. Ancak, m i l l iyetç i l iğin dışarıdaki demokrasilerin manevi desteğine de ihtiyacı vardır. "Esir M i l letler Haftası"n ı çı karan Amerikan kanunu, esir m i l letlere veri len manevi deste­ ğin i l k adımını teşki l ediyordu. Onlar bu kanunun büyük i lgi yaratmas ını beklerken maalesef H lir dünyaca bu kanun hiçbir etki yaratmad ı . Söm ürgeci l iğin kaldırı lması i le i lgili Birleşmiş M i l letler kararı ayn ı zamanda Sovyet�Rusya İmparatorluğu ' ndaki sömürgelerde yaşayan m i l letlerin hürriyeti ve bağımsızl ığı için yapı lan talepleri dikkate almamıştı. B ugüne kadar, h iir ve demokratik dünya tarafından, m i l letleri Sovyet-Rus idaresinden kurtarmak için herhangi bir görüş i leri sürülmüştür. B izim görüşümüze göre, halen H ür Dünya ile Sovyetler B irliği' nde faal iyet gösteren m i l li-


ESKİ SOVYETLER HIRLilİ'NllEKİ TÜRKLÜCÜN VE İSLAMIN

BAZI

MESELELERİ

67

yetç i l i k arasındaki bir birleşme her iki taraf için de çok faydalı olacaktır. Hür Dünya, Sovyet Rus imparatorluğunun baskısından kurtu lacak ve m i l l iyetç i l i k son hedefine m i l li bağımsızlına -ulaşabilecektir. Sovyetler Birliği'nde ortaya çıkan m i l l iyetç i l i k dünyayı sarsmak i ç i n ortaya atılmış bir fi k i r değil, tam ters ine, Sovyet R u s emper­ yalizm ine karşı patlayıcı bir maddedir.

SOVYETLER BİRLİGİNDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN BUGÜNKÜ DURUMU* Sovyet Sosyal ist Cumhuriyetleri B irliği ' n i n bütün toprakları takriben 22.402.200 km2 den ibarettir. Bunlardan 1 0.952.900 km2 büyüklüğündeki topraklar, Türklerin ve Müslümanların yaşad ıkları bölgelerdir. Demek ki, Sovyetler B irl iği 'nin bütün topraklarından yüzde 49'u Türklerin mülküdür. Tarihte ve zaman ım ızda Türklerin ve M üslüman ların mem leketleri; Türkistan (bugünkü Özbekistan, Kazakistan. Kır­ gızistan, Türkmenistan ve Tacikistan Sovyet Cumhuriyetleri}, Yakutistan (Sahalar), Tataristan, Başkurdistan, Çuvaşistan, Hakas, Tuva, Altay bölgesi, Azerbaycan, Da­ ğıstan (Kuzey Kafkasya) ve Kırım 'd ır. İ şte bu Türk ülkelerinden Türkistan ( Batı) 3 .934.400 kın2, Yakutistan 3 .062. I 00 km2'den ibarettir. Türklerin bu iki ülkesi, Sovyetler B i rliği'ndeki Türklerin büyük ölçüdeki topraklarının sahibidir ki, bu Sovyetler B irliği ' n i n topraklarının yüzde 3 5 ' in i teşki l etmektedir. Sovyetler B irli­ ği'ndeki Türklerin topraklarından Ti.irkistan'ın büyük stratej ik ehemm iyeti vard ır. Çünkü bu ülke 30 milyondan fazla km2'de yerleşen komşu mem leketler ( Moğolis­ tan, Güney-Sib irya, İdil-Ural=Tatar-Başkurt-Çuvaş; Kafkasya, İ ran, Afganistan, Pakistan, H i ndistan ve Çin=Doğu Türkistan) ile s iyasi, iktisadi ve kü ltürel münase­ betlerde bulunmaya i mkan yaratmaktad ır. Sovyetler Birliği' ndeki Türk toprakları, Kırım istisna, coğrafi cihetten birb irleri­ ne komşudurlar. Sovyet Birliği 'nde ve Batı Avrupa'da bu Ti.irk ve Müslüman top­ rakların ı n coğrafyası meselelerinde, her bir Ti.irk mem leketini hesaba alan eserler mevcuttur. Lakin bugüne kadar Sovyetler Birl iği'ndeki Ti.irk mem leketleri nin genel coğrafyası yazı lmadı. Böyle bir eser, Türk iye 'de yazılmam ıştır. Bugünkü Sovyetler l l irliği 'nin topraklarından yüzde 49'u Türklere ait olduğundan, görü lüyor ki, Rusya imparatorluğu, Türkler ve Mi.isli.imanların toprakları hesabına büyümüştür.

B) Rusya Tarafından Türk Ü lkelerinin İ lhak Edilişi Ta rihinden Parçalar: Rusya, 1 480 y ı l ı nda Ti.irk hakim iyetinden kurtulabi lm iştir. Aradan 72 yıl geçtik­ sonra, Rusya i lk defa 1 5 52'de Türk-M üslüman Kazan Han l ığını, 1 5 56' da t\strahan Hanlığını işgal etmiştir. Rusya işte Ti.irk devletlerinin işgali vasıtayla Si­ hirya'ya girmeyi başarmıştır. Rusya'nın Sibirya'yı işgal etmek faaliyetleri 1 5 57'de haş lam ıştır. Sibirya'da Ti.irk devletlerinin hükümdarı Ki.içi.im Han devrinde Rus ların Sibirya'yı zaptetme siyaseti ciddi bir şeki l ald ı . Ki.içi.im Han Ruslara karşı 2 1 y ı l ( 1 577- 1 598) savaştı. O n u n ö z evlatları - A l i H a n v e İşim Han- l 670'e kadar Sibirya l'llrk devletin i Rusların hücumundan ve zaptından kurtarmak için savaşları devam ettirdi ler. Demek ki, Sibirya'daki Özbek-Türk sülalesinin devlet i, Rusların istila hareketleri aleyhinde 92 yıl savunma savaşlarında bul unduktan sonra mağlubiyete uğradı lar. Rusya, 1 6 l 7'de Saha-Tiirkleri'nin (=Yakutlar) mem leketini işgal etmek için as­ keri hareketlere başlad ı . Saha-Türkleri, kendileri n i Rusya hücumundan kurtarmak ve ten

ONI>O K l lZ l\IA \"IS

fiNİVERSİTESİ. EGİTIM FAK Ü LTESI OERGİSİ. Samsun

1 987. Sayı 2. s. 20-3 1


6H

HA Y M İ RZA 1 1 :\ Y İT

istiklallerini devam ettirmek için 65 yıl savaştılar. Rusya 1 8 . Asrın başında bütlin Yakutistan'a hakim olab i l i rd i . Hakas Türkleri 1 7. asır sonunda Rus hakim iyeti altına gird i ler. Tuba (=Tuva) Türkleri 1 756 'dan beri Çin hakim iyeti altında yaşamaktay­ d ı lar. Ç in 'deki 1 9 1 1 ihti lal linden sonra, Ç i n l i lerin Tuba'daki hakim iyeti zay ıflam ış­ t ı . Bundan istifade eden Rusya 1 9 1 l 'de bu Türk ü lkesini hakim iyeti altına al maya karar verd i . Tuba 1 9 1 4'de Rusya himayesi altındaki devlet olarak i lan edildi. İkinci Dünya Savaşından sonra, bu devlete son veri ldi ve onun Toprakları Tuba Sovyet M uhtar vi layeti olarak Rusya Sovyet Federatif Cumhuriyetine i l hak ed i ld i . Rusya, Kazan v e Astrahan han l ıklarını v e Sibirya' daki Türk dev letlerini işgal et­ tikten sonra, Türkistan 'a yakınlaştı. 1 734- 1 784 arasında Türkistan ' ı n Ural ve Balhaş göl lerinin daha kuzeyindeki bozkırlarda yerleşen ve göçebe hayat yaşayan Türklerin oluşturduğu bölgeleri de kendi hakim iyetleri altına aldılar. Ruslar, 1 783 ' da ise A­ zerbaycan' ı işgal ettiler. Aynı vakitlerde Kuzey Kafkasya'yı işgal ettiler. Rusya l 852'de Hokand Hanl ığı aleyhinde savaşa başladı . Arada devaıiı ettiri len savaşlar, sulhlar, antlaşmalar, diplomatik oyunlar ve yeniden savaşlar yoluyla Hokand H anl ığı 1 876'da mağlubiyete uğradı. Rusya Hokand Hanlığı topraklarını kend isine kattı. Rusya 1 86 8 'de Buhara Emirliği'ne hücum etti ve savaşta kazanan Ruslar Buha­ ra'n ı n Semerkant ve Şehrisebz şeh irlerini Rusya'ya i lhak ile Buhara devletinin ken­ d i lerinin himayelerinde yarı-müstaki l bir devlet hal ine getird i ler. Ruslar 1 873 'de H ive hanlığını, 1 884'de de Türkmen bölgesi n i işgal ettiler. Onlar, 1 897'ye kadar Pam ir dağındaki Türkistan hudutlarını işgal ettiler. Demek ki, Ruslar 345 y ı l içinde ( 1 552- 1 897) Türkler ve Müsl ümanların 1 O m i lyon km2 den fazla toprak ların ı zaptet­ ti ler. Fakat, Buhara ve H ive devletlerinin dahi l i müstakill iklerini ortadan kaldırama­ d ı lar. Sovyet Rusya' n ın K ızıl ordusu, 1 920'de Ceditçilerin yardım ları i le Buhara ve H ive 'de Halk Cumhuriyetini teşk il ettird i . Sovyet Rusya bunlarm bağı msızlığmı 1 92 1 'de yapılan bir antlaşma ile kabul etti . 1 924 'de ise, bunların toprakları Özbe­ kistan, Türkmeni stan ve Tac ikistan ded ikleri Sovyetlerin menıuri bölgelerine taksi m ed ilerek Sovyetler B irliği 'ne ilhak edi l d i . Bununla beraber Türkistan Tiirkliiğü ve İslam ' ı tarihinde X V I . asır başından beri 400 yıla aşkın yaşayan devletlere son veri l­ di. Rusya tarafından Türk ülkelerinin işgal edi l işi meselesinde devri mizde bir büyük hata mevcuttur. O da Türkistan Rusya tarafından kolay işgal ed ildi deni len efsane­ d ir. Bazı Rus tarihçi leri böyle bir fikri ortaya çıkarmışlardı. Bun lardan örnek alarak. Batı ülkelerindeki bazı i l i m adamları da Rus ların fikirlerini desteklem i şlerd ir. Rusya Türkistan' ı isti la için 1 7 1 7 de askeri faaliyete baş lam ış ve bunu 1 897'de sonuç landı­ rı l mıştır. Bu. 1 80 yıl demektir. Eğer, hakikaten Türkistan' ı zaptedebi lmesi kolay bir mesele olsaydı, o zaman, Rusya'nın Tiirkistan'ı işgal etmesi işgal etmesi hakkmda 1 840- 1 852 yıl ları n ı içine alan makaleler ve eserler bibliyografyası 4 1 5 cildi teşkil etmezd i . (Bakınız: Mejov, Turkestanskiy Sborn ik, 1 878-88 yıl lar). Bu b i b l iyograf­ yayı M aslov ism indeki bir alim 595 cild ine kadar devanı ettirmiştir. Buna i lave olarak Aleksander 3ı:rebnikov. 22 ci ltten ibaret bibl iyografya neşretm iştir. Yalnız bibliyografyası 6 1 7 ci ltten ibaret bulunan işgal ediliş meselelerine ait yazılar. Rus­ ya' n ı n Türkistan ' ı k ;ayl ıkla işgal edemediğinin bir delilidir. ••

C) Çar Rusya 'sı Devrinde Türklerin Du rum u : Çar Rusya'sı Türk yurtlarını işgal ettikten sonra, her şeyden önce hakim iyet ta­ leplerini, kandırma-siyaseti şeklinde devam ettird i . Türk top luluklarına Rus göç­ men lerini yerleştirişi, yan i kolan izasyon, Rusya'nın mühim iktisadi siyaseti n i teşk i l


ESKİ SOVYETLER BİRLİ(; i'NDEKİ TfiRKLÜGÜN \'E İSLA M I N DAZI M ESELELERİ

<•'>

etmişti . Bununla beraber Türk topraklarındaki harnmaddeleri Rusya devleti menfaati için kul lanmak, Rusya'da hazırlanan endüstri ürünlerini Türk ahal isine satmak, Ti.irkistan 'da pam ukçul uğu yükseltmek. ham-pamukları Rusya'ya göndermek ve orada tekstil endüstrisini teşki l ederek Ti.irk ü l ke lerine tekstil pazarlığı n ı yapmak Rusya devletinin esas gayesiyd i . Türkleri v e bunun i l e beraber Müslümanları H ı ristiyanlaştırma s iyaseti Rus dev­ letinin kültiir-pol itikasının temeli idi. Ruslar, H ıristiyanlaştırma siyasetinde Yakutis­ ıan ' da muvaffakiyet kazandılar. Çünkü Yakut-Türk lerini H ı ristiyanlaştırdılar. İdil­ Ural bölgesindeki Türklerden de zorlukla bir mi lyona yakın Müslüman ' ı H ıristiyan din ine soktular. H ıristiyan dinini kabul ettirmek için Ruslaştırma-Siyaseti da ayrıca rol oynad ı . Lakin, bu sahada başarılı olamadı lar. Rus kü ltürünü yaymak için teşeh­ büslerde bulundu lar. Lakin Türk-İs lam kü ltürünün tesirinden kurtaramadı lar. Rusya, Türk yurtlarını istila ettikten sonra Türklere kendi kend i lerini idare etmek hukukunu vermed i ler. Köylerdeki ve şeh irlerdeki mahalleler için Türklerden muh­ tarlar tayin ed i l iyordu. Bunlar ise Rusları n kaza ve şehir başkanına itaat ediyorlard ı . Çünkü devlet memuriyeti i le aha l i arasında bunların vasıtasıyla temaslarda bulunu­ yordu. H ı ristiyan dini esasında devlet idare edi ld iğinden Ruslar İslam aleyh i nde ciddi faal iyetlerde bulundu lar. Rusya İslam ' ın mevcudiyetini kend isinin devlet menfaatle­ ri için teh l ikeli olarak görmüştür. İ slaııı ' ı tesirsiz hale getirmek için yo l lar aram ıştır. Medreseler, dini mektepler ve cami lere yapı lan maddi yard ım durdurulmuştur. Buna rağmen, Müslümanlar müm kün olduğu kadar kend i lerin in dini müessese leri ni h i ma­ ye et mekteyd i ler. Rusya devleti ancak 1 83 1 'de Kafkasya ve l 678'de Orenburg'da da İslam dini yönetim leri nin kurul masına izin verd i . İslam ' ı n en mühim merkezi bulunan Türkistan i ç i n dini yönetim teşk i l edi l iş i ne izin verilmed i . Hatta. bu İ slam ülkesinde l 898 'den it ibaren zekat vermek ve almak da yasak ed i l miştir. Şeriat mahkemeleri yalnız 3 0 rubleye yakın meseleleri görmeye yetk i l iydi ler. Cam i inşaatı için Rusya'nın içişleri Bakan lığından, Türkistan için ise askeri bakanlıktan izin al ınmalıydı. Hatta, Taşkent şehrinde 2 5 yıl içinde 66 cami ibadethanel i kten çıkarılmıştı.

D) Komünist Rusya Devrinde Türkler: Rusya 'da Ek i m 1 9 1 7 Komün ist ihtilalinden sonra, Yalnız Tiirk-Müslüman ların deği l, belki bütün gayri Rus m i l letlerin l iderleri Bolşevi klerin acele olarak m i l li hürriyetler hakkında verdikleri vaade inanmış lard ı . Türk M üsl üman vekil leri 1 9 1 7 sonunda kendi leri nin muhtar devletlerin i kurmak için faal iyetlerde bulundular. Ken­ di lerinin hi.iki.imetleri n i teşkil etmişlerd i . Azerbaycan, Kuzey Katkas, Kırım, İ d i l ­ U ral, Alaş-Orda v e Türkistan m i l li cumhuriyetleri i lan ed i l m işt i . M i l li rehberler kendi lerin i n yurtlarını m i l li ve İs lami esasta idare etmek için harekette idi ler. Rus Bolşevik leri m i l li cumhuriyetler aleyhinde cephe alm ıştır. Onlar, ' m ill iyetlere hürri­ yet' diye Komün izm prensip leri ni taşıyan, merkezleştirilen, Sovyet-Rusya'dan h iç­ hir vakit ayrı lamayan Sovyet Rusya, Ti.irk-Müslüman m i l l i cumhuriyetlerini l 9 1 820'de oı1adan kald ırd ı . Bunların yerinde ise, Türk-kavimlerinin adın ı taşıyan Sov­ yet- Devlet-B irl i k lerin i teşkil ettird i . Böyle bir siyaset tab i idir ki, Ti.irk ve Müslii man m i l l iyetçi lerini Sovyet Rusya aleyhinde cephe açmaya mecbur etmiştir. Sovyct­ Komünizm idaresindeki Rusya ile müstemleke bulunan Türk ü lkeleri arasında mücatlele başlanmasına zorlanmıştır. B i l hassa. Şubat l 9 l 8'de Türkistan M uhtar Cumhuriyetinin hükü meti hapse alındıktan sonra. Tiirkistan'da Sovyet-Rusya haki­ miyeti aleyh i nde mücadele başlamıştır. Bu mücadeleye Sovyet-Rusya ' Basmac ı l ı k ' ,


70

Dı\ \' M i RZA Hı\ \'iT

yani haydutluk hareketi diyordu. Bu büyük mücadele Şubat 1 9 1 8 'den Mayıs 1 934 'e kadar devam etmiştir ki, böyle bir m i l li hareketin kanlı faciası tarihte yok denecek kadar azdır. Türkistan Türkleri 1 9 1 6'da genel halk isyanı ile Rusya'ya büyük darbe verm işti. Rus l iderleri, Türkistan'daki 1 9 1 6 y ı l ı ayaklanmasını Rusya aleyhinde açı lan ikinci cephe olarak gönnüşlerdi. Basmac ı l ık hareketi bugüne kadar ne Sov­ yet-Rusya tarafından ne de Türkistan Türkleri tarafından unutulmuştur. Tab ii, Tür­ kistanl ı lar mücadelede mağlubiyete uğrad ı lar. Lakin, m i l l i h ilrriyet arzularından vazgeçmed iklerini ispat etmişlerdir.

E) Türk ve Müslüman Ülkelerinde Sosyal-Devlet Memuriyetleri: Sovyet-Rusya, Türk yurt larında kendi hakimiyetler i n i sağlad ı ktan ve sabık Çar-Rusya'sının hakim iyetinde b u l unan Türkleri yen iden Sovyet-Rusya i m pa­ ratorluğunun haki m iyeti altına çok kan l ı hareket ve başka tedbirlerden sonra ald ıktan sonra, Türkleri Sovyet leştirmeye başlad ı . Sovyet leşt irmen i n m ü h i m şek l i , Türkleri i dare etmek i ç i n onları çeş i t l i cumhuriyetlere bölmesid ir. Devlet idaresinin yen i yap ı l anmasına Sovyet Sosyal ist Cumhuriyetleri, M u htar Sovyet Sosyal ist Cumhuriyetleri, Sovyet M uhtar V i l ayetleri d iyorl ar. Türklerin 1 0 m i l ­ yon km2den fazla toprakları bugünkü Sovyetler B irl iğinde aşağıdak i şeki lde i d are e d i l me mekted i r : 6 Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti (Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekis­ tan, Tacikistan, Türkmenistan). SSC B 'e bağlıdır. 1 1 Muhtar Sovyet Sosyal ist Cumhuriyeti (Başkurdistan, Tataristan, Dağıstan, Kabard ın-Balkar, Kuzey-Ostein, Çeçen-İnguş, Çuvaş, Yakutistan, Tuba) Rusya Sovyet Sosyal ist Federatif Cumhuriyeti tarafından idare ed i l iyorlar; (Kara­ Kalpakistan-Özbekistan SSC'e itaat ediyor ve Nahşivan Muhtar SSC, Azerbaycan SSC'e itaat ediyor). 5 M uhtar Sovyet Vi layetleri (Adigey, Dağlı, Altay, Karaçay-Çerkes, Hakas, RSFSR'e itaat ediyor; Dağlı-Badahşan, Tacikistan SSC'de). Yukarıda zikred ilen 6 Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ve 1 1 Muhtar Sovyet Sos­ yal ist Cumhuriyeti dış görünüşleri bakımından devlete benziyorlar, çünkü on larııı hudutları, Ati Sovyet ded ikleri parlamentoları, Devlet Damgaları, Bayrakları, Ana­ yasaları ve hükümetleri vardır. Sovyet Anayasasına göre zikredilen 6 Sovyet Cum­ huriyeti Sovyetler Birliği devletinden ayrılabil ir. Lakin, bu ifade formel bir görünüş olarak kullanılmaktad ır. Çünkü Sovyetler Birliği'nin Anayasası, bu devletin bölün­ mez bir bütün olduğunu kabul etmiştir. Bunun için Sovyetler B irliği devletinden ayrılmak maddesini, başka bir madde reddetmektedir. Sovyet Devlet Memuriyetlerinin Devlet Başkanları ve hükümeti Komün ist Parti­ sinin isteği i le Sovyet Cumhuriyetlerinin parlamentoları tarafından kabul ed i l iyor. Onların 2-3 yardımcı ları ise Ruslardan veya gayri-Türk, gayrimüslüman lardan iba­ rettir. Başbakanlar yerli ahali arasından tayin ediliyor. Onların 2-3 yardımcı ları ise Ruslardan veya Türk olmayan şahıslardan ibarettir. Bakanların durum ları da aynı haldedir. Bakanlar Ruslardan ibaret olabil irler, ama onların yard ımcıların ın yerli ahal iden olması şart deği ldir. Sovyetler B irliği 'ni teşki l eden 1 5 Sovyet Cumhuriyetinin bütün faa l iyetleri hem SSCB ' n i n kanun ve emirnamelerine. hem de Komünist Partisinin em irlerine uygun­ dur. Rusya Sovyet Sosyalist Federatif Cumhuriyetinden istisna, hiçbir Sovyet Cum­ huriyeti m i l li menfaatleri hesaba katacak kanun çı karamaz ve Sovyetler Birliği dev­ leti hllkümetinin izni ol madan hiçbir icra kuvvetine de sahip değild irler. Bunun için böyle cumhuriyetlere, tarihte ilk defo görülen Sahte-devletler denil mekted ir. Sovyet


t:SKİ sovn:Tl,F.R IJİRl.IGİ'NDEKİ TÜRKLÜGÜN Vt: ISLAMIN IJAZI MESF.l.ELERI

71

Cumhuriyetlerinin devlet idareleri m i l li d i l l erde ve R us d i l i nde yürütülebi lir. Son ıamanlarda memuriyet dil inde yaln ızca Rus d i l i ni n kullanı lması talep edi lmektedir. Sovyet-Rusya devleti ve Komünist Partisi Türklerin parçalanması için bugüne kadar kendi siyaseti n i yürütmüştür. Bu meselede Türkistan ciddi bir darbeye uğradı. 1 924 'de Türkistan ' ı 5 parçaya böldüler. Türkistan 'da Özbekistan, Kazakistan, K ır­ gızistan, Tac ikistan ve Türkmenistan gibi Memuriyetleri teşkil ettiler. Türkistan kel imesinin kullanışını yasak ettiler. Kırım Muhtar Sovyet SC ise 25 Haziran 1 946'da yok edi ld i . K ırım vi layet şeklinde Ukrayna SSC'ne ilhak edi ld i .

F) Sovyetler Birliği Devletinin Türkler Arasındaki Politikasının Ana Hatları: Sovyetler B irl iği deni len, aslı nda ise Sovyet Rusya' n ın Türk yurtlarındaki umum politikasının ayrı-ayrı sahalarını burada zikretmek bizleri uzaklara götürecektir. Bunun için Sovyet Rusya' nın Türkler arasında yürüttüğü pol itikanın anahtarlarını di kkatlere sunuyoruz: 1- Türk ülkeleri nde Rusya hakimiyetini yeniden yürüten kuvvet Ruslar ve onla­ rın ordusu idi. Aynı zamanda Türk ülkelerine Komünizm ideoloj isini ve onun devlet rej imi olan Sovyet sistemini de Ruslar getirdiler. Tabii, Ruslar Türkler arasından hazı kimseleri kazanarak onları Sovyet rej i m i n i kendi mem leketlerine getiri lmesinde kul landı lar. 2- Sovyet Rusya, Türkler için ve başka gayri Rus m i l letler için, self determınas­ yon hukukunu vermed i . Türklerin kazandıkları m i lli cumhuriyetlere son verd i . M i lli cumhuriyetler yerinde Komünizm gayesi esasında harekette bulunacak memuri hirlikler teşkil edildi. Bun lar ise devletler olarak gösteri ldi. Sovyetlerin, m i l l i Sovyet dedikleri teşekküller, tam manasında m i l li varlığı yok etmenin temeli olarak hizmet ettirilmektedir. Sovyet Rusya devleti kend isinin m i l li bölgelerde devam ettirdiği politikayı " Lenin mi lli siyaseti" diye göstermektedir. "Rus m i l li siyaseti" deni len ıcrıninoloji yoktur. B undan da görül üyor ki, Sovyet Rusya devleti "Lenin M i lli Si­ yaseti" term inoloj is i ile gayri Rus m i l letleri Rusya hakim iyeti altında tutmak ve onların m i l li hayatına son vermek yolunda devam etmektedir. 3- Sovyet rej i m i , her şeyden önce Toprak-ıslahatını teşkil etti. Bunun neticesinde 'ııı ı flar mücadelesi i le tesirli Türk ç i ftçi lerin i yok etti. Çiftçi leri zorla kolektifleştird i . l"oprakları devletin mülkü olarak i lan etti. Kolekt i tleştirilen ailelere topraklardan vııkitl i istifade etmek hakk ını verd i . Türk topraklarının çoğunluğunu günümllzde ! >evlet İktisad i Birliklerine (Solhozlara) verildi. Çiftçi ler devletin maaşlı işçileri derecesine indirildi. Bununla Köylü-Proletarya s ı n ı fı teşkil ed ildi. Göçebe ahali mecburen oluşturulacaktı. Onlar da hayvancılık kolekti flerine sokuldu. 4- Türk ülkelerinde sanayileşme politikası devam ettirildi. Sanat her şeyden önce hum mallar kazanacak şekilde teşkil edi ld i . Mesela, Türkistan'da pamuk ve ipek ıeınizleme fabrikaları var. Lakin, temizlenen pamuk ve ipekler Rusya'ya gönderil­ mekte ve orada teksti lde kullan ı lmaktad ır. Madenc i l ik sanatı mevcut lakin madenleri isı imal için hazırlanan endüstri Rusya'dadır. Türklerden sanat işçi leri yetiştirildi. l .akin, Türk topraklarındaki işçi ler arasında Türklerin sayısı %30'u teşkil etmekte­ ılir. Türk ülkelerindeki bütün ağır endüstri kuruluşları doğrudan-doğruya Moskova ıarafından idare ed i l mektedir. 5- Dünyaya ınalCımdur ki, Sovyetler Birl iği' ndeki Türk ülkeleri yer altı maden ve petrol leri i l e çok zengindirler. Sovyet Rusya b i liyor ki, Türk zenginl ikleri Sovyetler B irliği 'nin umum iktisad iyetinin temelini teşk il ediyor. Türklerin iktisadi zenginlik­ lerini burada göstermeye imkan ı m ız olmadığından, bendenizin. "Türk Dünyası A­ ra�tırmaları" dergisinde ( 1 987. No: 46) yayın lanan "Türk Dünyasının Bazı İktisadi


72

HA \"l\ I İ R/',A l l A \" İ T

Meseleleri" konulu makalesini tavsiye edebi leceğim . Türklerin zengin yer a ltı kay­ nakİarı ve ziraatçı l ı k mahsulatları ile biitün Sovyet ekonomisi ayakta durabi l mekte­ d ir. 6- Sovyet Rusya devleti, Türk ve Müslüman topraklarını Rus ahalisi h izmetine vermek için durmadan tedbirler almaktad ır. Türk topraklarında sömürgeci Rus ları yerleştirmek pol it ikası şiddetle devam ettirilmektedir. 1 979' daki nüfus say ı m ın a göre Sovyetler B irl iğinde 6.3 1 7 .468 Tatar yaşamaktayd ı . Buıı lardan ya lnız 1 .64 1 .607 Tatar kendilerinin adın ı taşıyan Tataristan M uhtar Sovyet Cumhuriyetin­ de, kalan ları ise başka topraklarda yaşamaktayd ılar. Türkistan ' ın Kazakistan bölge­ sinde, Yakutistan, Başkurdistan, Altay Bölges i, Karaçay-Çerkes, Hakas, Tuba ve Kırım gibi Türk mem leketlerinde Türklerin sayısı Rus ahalisinin sayısına karşı azın­ l ığı teşki l etmekted ir. Türk topraklarından bazı ları n ı kolon ize etmek faciası o kadara büyümüş ki, mesela, Kırını'da 2.008.3 1 6 Rus ve Ukraynalı yaşamaktad ır. Bun lara karşı yalnız 1 5 .078 Tatar orada yerleşm iştir. Türk şeh irleri ahalisinin çoğunluğunu da Ruslar teşkil etmekted ir. 7- Sovyet Rusya, Türkler arasında Kü ltür po l it i kasında da d i kkat çekmekte­ d i r. Türklerden zaman ı n taleplerine göre kadrolar hazı rland ı . Laki n , bunların say ı s ı , Türkler arası nda çalışmakta bul unan Rus veya gayri Türk mütehass ı s lara nazaran %30 teşki l etm iyor. Türk şivelerinde, Sovyetlere göre d i l ler ve başka M ü s l ü man d i l leri nde edeb iyat yaratı l masına d i kkat etmekted irler. Lak i n . edebi­ yat sosya l ist rea l i z m i n i tasv ir etmek mecburiyeti altındadır. Edebiyat, Komü­ n i zm i nsan ların bey i n leri n i y ı kayacak b ir mekan izması rol ü n ü oynamaktadır. Sovyetlerin kü ltür po l itikası ,aslen sosya l ist, şek len m i l li kültür" ş iarı altında devanı ett i r i l m ekte d i r. Bu , kü ltürün aslen komün izm esas ında, lakin m i l l i d i l le­ rin vas ıtası i le (bunun i ç i n şek i lde m i l li) yaşaması demekt i r. Ti.irkler aras ında Sovyet Kü ltür politikasın ı n esas n iyet i, Tilrkleri Ruslaştırmaktan i baretti r. Ti.irk lerin d i l i n e Rus al fabes i n i n çeş itl i i şaret ler i le getiri lmesi, okul larda ve bütün kültür m üesseseleri nde Rus ki.ilti.i rünü i.istün şek i lde rağbet ve teşv i k ed i l ­ mesi, R u s d i l i n i mecburen öğrenmeye zorlanmas ı , 1 950'den son ra R u s d i l i n i n i k i n c i ' anad i l ' o larak i lan e d i l mes i , Türk çocuklar ı n ın çoğu n l uğuna b i r i n c i sı­ n ı ftan itibaren doğrudan doğruya Rus d i l i nde ders ler veri lmesi, Türk lerin d i l i ne Rus sözler i n i n soku lması, şah ı s l arın ve coğrafya i s i m l e ri n i n Rus i s i m leri i le değiştiri lmesi, Tür- M ü s l ümanların soyadı sonuna "ov" ve "viç" ek i n i get irerek, M ü s l ü man i s i mleri ile Rus isi m l eri ni bir arada göstermek temayü l l eri . Rus h a l ­ k ı n a v e Komün izme sad ık bulunan g e n ç evlatları terb iye lemeye ehemm iyet ve­ r i l iş i , Rus laştırman ı n m ü h i m görünüşleridirler. Sovyet devleti ve Komünist Partisi , yegane "Sovyet tipi i nsanl ar" yarat mak ü m i ­ d indedir. Sovyetlerin kültür pol itikası b u maksadı realize etmek yolunda devam etmektedir.

G) Sovyet H.usya'nın İ slam Düşmanlığı Politikası ve İslam'ın Bugünkü Durumu: Sovyet Rusya l 927 'ye kadar İslam aleyhinde ciddi tedbirlerde bulunmam ıştır. Her şeyden önce, M üslümanları kazanmak niyeti nde bulunuyor ve bunun i le beraber İ slam aleyh inde lıüı.:uıııa başlamaya yol lar arıyordu. Hattfı, İs lam i le Komün izm gayeleri n i n beraber olduğundan bahsettirnıekteydi Hatta, M uhammed peygam beri, i l k Komün ist o larak göstermekteyd i ler. Sovyet Rusya, Müsl üman ları devlet kontrolü altına aldıktan sonra, l 928' den itibaren İs lam aleyh i nde ciddi harekete baş lad ı . Önce İslfıııı d in inin l iderlerini hapsetti ler. Derviş tekkelerini kapattı lar. Dervi şleri sürgün etli ler. Vak ı f mülkleri devlet mülkü olarak i lan edi ld i . l 926'dan itibaren Şeriat


ESKİ SOVYETLEI{ BİRI.i(; i'NDEKİ TÜl{h:I.fJ(; flN VE İSLA M IN BAZI M ESELELEIÜ

7.'

M ahkemeleri yasak ed i ld i . 1 929'da dini cemaatlar hakkında kanun ç ı karı ldı. Bıı yasaya göre her bir dini cemaat içişleri Bakanl ığına kaydettiri lme l i idi. Dini cema­ atlar kanunu. dini edebiyat neşretmek, cemaat binalarında namaz kı lmak, çocuk lara dini dersler vermek, dini yardım cem iyetlerini kurmak, devletten izin a lamayınca cam i leri ibadet için ku l lanmak, dini teşekkül ler kurmak. mec l isler toplamak, dini kütüphaneler, yetimhaneler teşk i l etmek gibi İsliim dini hayatı hakk ında alakadar bulunan faaliyetleri yasak ed i l d i . S a b ı k Rusya i mparatorl uğun da, B u hara ve H i ve dev let leri d ı şa r ı s ı nda, 26.000 ' den fazla cami var idi. B u n ların hepsi kapattırı l d ı . Bu hara ve H i ve devletlerinde en azı ndan 1 2 .000 cam i vard ı . 1 93 6 'ya kadar u m u m iyetle 3 8 . 000' den fazla camide namaz k ı lmak yasak ed i ld i . C a m i leri y ı kmaya başla­ d ı lar. B i r k ı s m ı n ı devletin ihti yac ı için, M esela hapishane, po l i s karako l u, ote l , k u l ü p , ambarhane şek l i nde, k u l l an ı l d ı . Kur'an-ı Kerim toplandı ve ah a l i n i n gözleri ö n ll n d e ateşe veri l d i . İ s lam ' ı h i maye eden lere ceza lar veri l d i . B u esa.� ­ ta, l 930-3 8 ' de İ s lam hayat ı n a son veri l d i . M ü s l ü ma nl a r iman ları k a l p l e r i nde h apsed i ld i . D i n i hayat a i l e l erde kontro l a l t ı n a a l ı n d ı . İ s lam dini hayatın ı n d ış görünüş leri dev l et kuvveti neti ces i nd e yaşaya mazd ı . Namaz k ı ld ı r ı l m ıyor, oruç tutturu l m uyor, kurban kest i r i l m i yor. hacca hiç k i mse giinder i l ıniy or, ( V a k i t l i namaz l ;ırdan H ac l ardaıı i s t i s n a ) i nsan lara d i ni tal i matlar vermek d u rd urul uyor. İ s l am ' ı M üs l ü ma n l a r ı n hayat ı ndan tamamen yok etmek ve Sovyet cem i yet i çevresinden kovmak, M ü s l üman l ardan d i n s iz-A l l ahsız insan lar yaratm a k Sov­ yet devl eti n i n resmi p o l i t i kası o l muştur. Bunun i ç i n d i r ki, b i r taraftan İ s l a m a l e y h i n d e d e v l et makam ları n ı n ceza tedbirleri ve b i r taraftan A l l a h s ı z l ı k ­ propagandası b i r i s i başka b i r i s i n e bağ l ı halde devam etti ri l m e kted ir. Bugün Sovyetler B i rl iği nde takriben 200 cam i vard ır. Bun lardan 1 O- l 2 ' s i ibadet i ç i n k u l l a n ı l maktad ır. Sovyetlerin İ s lam d ü ş m an l ı ğı p o l i t i kası M üs l ü ­ m a n l a r ı , İ s lam hayatın ı imkan l a r ı n a göre devam ettirmeye mecbur etmiştir. Zaman ı m ı zda, c a m isiz, n a m azs ız, ramazan sız, h acs ız, d i n i ta l i m a tsız bir İ s l a m yaşa m a ktad ır. Her bir M i.i s l i.iman e v l a d ı (o hangi yaşta o l d uğ u n d a n ve Sovyet h izme t i n d e olduğundan kat' i n azar) A l la h ' a Kur 'an-ı Keri m ' i n A l l a h ' ı ıı k itabı o l duğuna ve Mu haııı nı ed ' i n Peygamber o l duğuna i n an ıyor. Lak i n , bunu açık söy leyem i yor. çünkü Sovyet rej i m i n i n ceza larından korkuyor. Sovyet devleti, l 942 ' d e Sovyet ler B i r l i ğ i ' ndeki M üs l ü m an lar i ç i n 4 d i n i idare teş k i l etmeye, İ k i n c i D ü nya Savaş ı n ı n mecburiyetleri a lt ı n d a izin veri l d i . B u M ü s l ü ­ man d i n i idare leri bugüne kadar devam etmekted i r. Fakat, bun lar İ s la m d i n i n i h i maye e d i c i kuvvete sahip deği ld i r l er. B u d i n i teş k i latlar Sovye t l er B i r l i ğ i dev leti n i n d ı ş ü l ke lerde devam ettirmekte o lduğu İ s l a m Po l i t i kas ı n ı n a leti o la­ rak k u l l a n ı l m aktad ı r. B u n lara rağmen, gayri resm i b i r İ s l a m yaşamaktad ır. Bu ise M üs l ü m a n l arın kalp leri n d e k i , yalnız K e l im e-yi Şah adet ile bağlanan İ s ­ l am ' d ı r . Sovyet Ru sya devlet i n i n ve D i n ler düşman ı b u l unan K o m ü n i s t part i ­ s i n i n s iyaseti neticesi nde İ s lam, Sovyetler B i rl i ğ i ' nde yen i b i r şek i l a l d ı . Bu ise İ s l a m tarih i nde bir yen i l i kt i r . Y a l n ız Kel i ıııe-yi şahadet ' e bağ lanan İ s lam tari hte görü l m e m i ş t i r. A l lahsız b ir rej i m i n i ç i nde İ s liim ' ı hiç o l m azsa k a l p l e ­ rinde taş ı m a k m ü h im b i r cereyand ır. Sovyetler B i r l i ğ i ' ndeki M ü s l ü m a n l a r İ s laın ' ı ıı Şart ve t a l i mat ları n ı b i l m iyorlarsa, b u n d a n o n lar mesul deği l d i r . Bu­ n u n için isti k l a l i bulunan İslam Dü nyas ı n ı n , İ s l am ' ı n A l lahs ızl ı k h a k i m iyeti a l t ı n daki durumunu hesaba alarak, M üs l ü manların İ s lam ' ı açık ve korkusuz yaşaması i ç i n ted b i rler a l ınası m ü h i m b i r mese led ir. Şunu da kaydetme l i y i z k i , İ s l a m , Sovyetler B i r l i ğ i ' nde Kom ü n iz m i n en kuvvet l i düşma n ı o larak devanı


74

BA Y M İ RZA I lı\ Y İT

etmekted ir. D i n i hareket i l e m i l l i hareket b i r leşti. Sovyet rej i m i böy le b i r du­ nı mdan korkmaktad ır. G izi i derv işi i k hareketi devam ett i r i l mekted ir. Genç le re g i zl i o larak d i n i ders ler veri l mekted ir. İ s lam dü nyası bun ları da hesaba katma­ l ıd ı r. Sovyet l e r i n A fgan i stan m i l l i m ücade l e s i nden a l d ı k ları darbe ler de b i l has­ sa Türkista n ' d a i s l am ' ı n yen iden canlanmasına sebep o l m aktad ır.

H) Sovyetler Birliğindeki Türk ve Müslümanların Nüfusunun Artması Meselesi: Sta l i n , 1 92 1 ' d a Rusya i m paratorluğunda 30 m i lyondan fazla Türkün mev­ cut o l d uğundan bahsetm iştir. 1 9 79'da ise Sovyetler B i r l i ğ i ' ndeki Türk l erin say ı s ı 40.663 . 3 7 1 k i ş i o larak b i l d i r i l m iştir. A radan geçen 5 8 yıl i ç i nde ( 1 92 1 1 979) Türkler 1 0 m i lyondan b iraz fazla çoğa l m ıştır. Böyle bir h esap çok h a ­ ta l ı d ı r d iyeb i leceğiz. Eğer Türkler y ı l d a % 1 , 5 çoğalsalar, o ( 1 ,5%-30 M i lyon­ dan=450 .000 kişi x 5 8 y ı l = 5 6 . I 00 .000) Sovyet istat i s t i k l erine şüphe i l e bak­ mak gerek l id i r . B u na rağme n , hakikatin görü n m e s i n e kadar, Sovyet i stat ist ik ­ leri vasıtas ı y l a fi k i r b i ld irmeye mecbur o l uyoruz. Türk lerde doğu m yükse l i ş i neticesi nde h e r y ı l % 4 artma vard ı r. Bu hesapta l 9 8 7 ' d e Türklerin say ı s ı 50 m i l yondan fazla o l m a l ı d ır. Sovyetler B irliği ' ndeki bütün M ü s l ü m a n ların say ı s ı 5 0 m i l yondan fazla o l m a l ı d ı r. Sovyetler B i rl iğ i ' ndek i b ü t ü n M üs l üman l arın say ı s ı ise aradan 8 yıl geçti kten sonra ( 1 979- 1 987) 1 979'daki 4 3 . 5 5 3 .247 k i ş i ­ den en azından 6 0 m i lyon k i ş i ye yükse l m i ş o l ab i l ir. Sovyet kaynakları, Türk lerin b i l hassa Türki stan ve Azerbaycan 'dak i l er i n , say ı s ı n ı n çok h ız l ı yükse l mekte o lduğunu b i ld i rmekted ir. B u na göre, B at ı n ı n i l i m adam ları da kend i leri n i n hesaplar ı n ı görmekteler ve araştırmalar yap­ maktalar. Sovyet demografi uzmanı Kozlav ' a göre, yal n ı z "Orta A sya a ha l is i " ( b u term i n o l oj i Kozlov' dan a l ı n d ı ) . X X I . A s r ı n i l k yarı s ı nda Rus ahal i s i n i n say ı s ı dereces i n e geleb i l ir. Türk v e M ü s l ü man say ı s ı n ı n artmas ı Sovyet devleti için b i r prob l e m o l acaktır. B u n u M oskova iyi b i l mekted ir. N üfus art ı ş ı n ı Sov­ yet rej i m i b i r fe l aket şe k l i nde görmektedir. l a k i n buna başka şek i lde ted b ir le r a l m aktad ı r. B rej i nev, "Orta A s y a v e Kafkasya' da k i fa z la işçi güçler i n i S i b i rya ve U zak Doğu bölges ine gönderi l m e s i n i" talep etmişti ve bunu Parti kongre s i ­ ne k a b u l ettirm i ş t i . Sovyet lerin bi l d i r i lerine göre, Türk aha l i s i n i n ç o k yükse l ­ mekte o l d uğunu şundan a n l ayab i l iyoruz: Özbek istan bölgesinde 1 m i lyondan fazla " İ şs iz" varm ı ş ! B u n lara S i b i rya' dan i ş aramaktalar. Özbe k i stan Sovyet Cumh uri yet i nde i nsan l ar her gün orta lama 1 7- 1 8 saat çal ışmaktad ı r : H atta kad ı n lar, pamuk tarla larında ve iş yerlerinde doğum yapmaktad ı r. Buna rağ­ men, b i r m i lyon k i ş i işsiz i m i ş ! Demek k i , Sovyet dev leti Türklerdeki i n san artı ş ı n ı , i n sa n ları vata n ı ndan ve m i l letinden ayırmak yoluyla d urd urmak arzu­ s u n dad ı r. Sovyetler Birliği ' ndeki Türkler arasında Özbek TUrkleri nin say ısı çoktur. ( l 979'da= 1 2 .455 .978 kişi). Bun lar sayısı cihetinden Türkler arasında birinci derece­ de, Sovyetler B irliği halkları arasında ise, Ruslar ve Ukraynalılardan sonra, 3 .grup aha l i oluyorlar. Özbek Türklerinden sonra sırasıyla Kazak Türkleri, Tatar, Azerbay­ can, Türkmen, K ırgız ve Çuvaş Türkleri gel iyor. Yazı l ı kaynaklarından öğrendiğim ize göre, Sovyetler Birliğindeki Türk ve M üs­ lüman lar kendi varl ıklarını korumak yolunda çaba harcamaktad ır. Buna Aralık l 986'daki A lmat ı ' daki Kazak Türklerinin ayaklanması bir m isal olab i l ir. On lar d i namik kuvvetleri i le uzun zaman m i l l i ve dini mevcud iyetleri ni koruyabi l i rler. Lakin on lara d ışarıdan kü ltürel yard ım ları olursa. bu on ların hareket tesirlerinin yükselmesine yardımcı o lacaktır.


ESKİ SOV\'ETl,F:R BİRLİGİ'NDEKİ TÜRKl.fı(;fıN VE ISLı\ l\l l N RAZI !\ l [SELELERİ

75

YENİ BAGIMSIZ TÜRK DEVLETLERİNDE KOMÜNİZM KALINTILARINDAN KURTULMAK MESELELERi* . Eski Sovyetler Birliği'nin takriben 22.403.200 km2 topraklarından 7.887. 1. 00 km2 si Türk-Müslüman topraklarından ibaretti. Çin hakimiyeti altındaki 1 .828.400 km2 den ibaret bulunan Doğu Türkistan 1 949'da Çin-Komiinizm r�j imi altına sokulmuştur. Böylece 1 99 1 yılı sonuna kadar 9.7 1 5.500 km2 Türk toprağı Komünizm hakimiyeti altına bulunmaktaydı. 1 99 1 yılı sonundan itibaren bağımsızlıklarını i lan eden Türk-Müslüman cumhuriyetlerinin toprakları 4.08 1 .000 km2 büyüklüğündedir. Rusya federasyonundaki 3 .806. 1 00 km2 Türk toprağı ise muhtar cemiyetler ve muhtar bölgeler halindedir. Komünizm hakim iyetinden kurtulmayan yegane Türk ülkesi, Doğu Türkistan'dır. Eski Sovyetler Bölges i ' ndeki Türk- Müsl üman ülkeleri, Komünizmden kurtul­ dular. Komlln izm, Türk ü l kelerinde yalnız bir ideoloj i deği l, belki ayn ı zamanda Sovyet-Devlet-Rej i m i vasıtasıyla Rusya klasik emperyal izmi ve Rusya Şoven izm i­ nin hareket yolu ve n iyetlerini icra kuvveti olarak Sovyet imparatorluğunun tem e l i n i teşki l etm iştir. Sovyetler B irl iği ' ndeki Türkler Komün izm-Sovyetizm- emperya­ l izmden kurtuldular. Türkler ve M üslümanlar Komünirnıden dünyada benzeri göste­ ril meyecek derecede zu lüm gördü ler. Türklerin gördükleri ıstırapları anlatmak için birkaç c i lt kitap yazıl ırsa da, bunlar Türklerin başında devam ettirilen olarak ifade edeıneı.. Sovyet rejimi devrinde öldürülen 26 M i lyondan fazla Ti.irk bu büyük faı.: i a­ nın bir göstergesidir. Komünizm i n kalıntı ları meselesini muhakeme etmek için her gün 5 saat olmak üzere takriben 3 yıl konuşabi l iriz. Komünizm in Yeni-Bağımsız Türk ülkelerindeki kal ıntı ları ve bunların günümüz­ deki tesirlerinden kurtul mak problemleri bugUne kadar araştırma konusu olmamıştır. Bunun için Komün izm in Türk el lerindeki 74 y ı l l ı k pol itikasının sonuçların ı öğrenmek ve öğretmek geleceğin görevlerinden birisi olacaktır. Komünizm i n bütiin Türk el lerin­ deki kal ıntı ları ve onlardan kuıtuluş meselelerini bir tebliğ ile ifade etmek mümkün deği l. B u sebepten onun bazı görünüşlerine dikkat çekeceğiz. Komünizm kalıntı ları ve onlardan kurtulma cereyan ını aşağıdaki noktalarla beyan edebil iriz: - Komün izm Türk ülkelerine yabancı hakim iyetin yen i bir görünüşü "Halklara sos­ yal adalet (eşitlik) getireceğiz." parolasıyla sokul muştur. İş bu ideoloj iye inanan Türkler ve M üslümanların sayısı az olmam ıştır. Rusya'nın Komün izm-Sovyetizm mekanizması Türkler arasından çok miktarda taraflar kazanabilm iştir. Komün izm hizmetinde bulunan Türklerin çoğunluğu Komllnizme ve Rusya'ya hizmet. etm işlerdir. Bunlar halk arasında çalışıyorlardı. Moskova ise bunlara imtiyaz hakkı tanım ıştı. Ko­ münizm rt:i imi, her şeyden önce, insanların Komünizme kayıtsız şartsız inanmalarına çalışmıştı. Sovyetler Birliği' nin ortadan kalkmasına kadar bugünkü 6 bağımsız Türk el inde 2 m i lyona yakın komünist üye vard ı . Bunlardan takriben yüzde 45 ' i yerli aha­ l inden ibaretti. Bunların çoğunluğu komün izm in ne olduğunu b i l iyor. Fakat hakim iye­ tin "evet" diyecek unsurları idi ler. Az miktardaki Türk komünistleri, bazı malumatlara göre 3000' yakın, Türk ü l kelerinde, Sovyet cumhuriyetlerinin Sovyetler B irliği devle­ tinin komün izme inanm ış insan ları olarak, Türk olmayanlarla beraber idare ediyorlar­ dı. B izim Komün istlerim iz.başka halkların komünistleri gibi, Rusçuluk ruhuyla yetişti­ rilen. Rusyaperver, A l lahsız, verilen emirleri uygulamaktan başka iş yapmayan Ko•

Kısa yayını. V Tiirk D cvlel Ve Toplulukları. Dosılıık. Kardeşlik ve lşhirliği Kunılıayı (İsımıhul. 1 1 - 1 3. i V.

1997) Yayma hazırlayan l'rof Dr. Ahılulhaluk Çay. Emekli Kurmay Alhay Atilla Şimşek. Ankara 1 9911. s. 241125 1 Tchli�in dolu yayını Tiirkcli gaı.ctcsi. Ank:ırJ, 23. 1 0. 1 997. ]0. 1 0. 1 997. 7. V 1 997. 1 4. V. 1997'dc.


7(ı

DA Yl\I İ RZ:\ l l A YİT

münist Partisi ' n in emirlerinin kanun olduğuna inanan. acımasızlıkları ile Merkezdeki Komünizm-Sovyetizm tarafından sevilen. kendi halklarının ananelerinden vazgeçiri l­ miş insanlardır. Komünizmin kalıntı larından en önemlisi, bugi.i nki.i devlet idaresine yön veren, eski komi.inistlerdir. Bun lar bugünki.i bağımsız devletlerin l iderleridirler. Bunlar Komünist Partisi' nden vazgeçmeye mecbur oldular ve acele olan\k Komünist Partisi yerinde teşki l edi len Sosyal ist, Demokrat, buna benzer isim ler altındaki partile­ re üye olarak eski mevki lerde devam etmekteler. Bunlardan tam anlamıyla demokrat­ lar çıkabilir mi? Devleti idare eden eski Komünistler tamamen Komünizm gayesi nqen ayrı labi lecekler mi? Bunlar eski diktatör duygularından vazgeçebi lecek mi? Bun lar Halklar adına konuştukları halde eskisi gibi halklara karşı hareketlerinden ayrı labi le­ cekler mi? Böyle sorulara gelecekte cevap verilebilir. Fakat, biliyoruz ki, eski Komü­ nistler ve bugünkü devlet idarecileri hala Komünizm çemberinden kurtulamadı lar. Bazı uzman lar. eski Sovyet kadroları 1 0- 1 5 yıl sonra mevk ilerin i yeni, komi.inisi ol­ mayan nesil lere bırakacaklar diye fikir bildirmekteler. Gelecekteki rehber kadroları bugünkü alt yapıyla yetiştirmek mi.imki.in göri.inmi.iyor; ç i.i n k i.i gelecekteki idareci kuvvetler. eski Komünistlerin tesiri altına terbiyelenmekteler. Komünizmin insan ların beyn indeki yaşayışına son veri lmesinin tek yolu medya yoluyla, açıkça, halkların ı n demokratik esaslar doğru ltusunda idare edilmesini genç nesil lere öğretmekten geçiyor. Yeni bağımsız devletlerde medya yoluyla insanların ruhlarını değiştirme cereyan ına izin veri lmiyor. Ti.irk dünyası, gelecekte Komiinizmin insanların ruhundan çıkarı lma­ sını, m i l li varlığı müdafaa etmek niyetinde olan kuvvetli Televizyon, Radyo ve matbu­ at oluşturmakla gerçekleştirebil ir. Koınü nizın-Sovyetizm-Kolonizasyonu eski Türk koloni ü l kelerinde devam etti ­ ren Ruslaştırma pol itikası v e bunun günümi.ize kadar yaşaması, Komün izm kalıntı la­ rı arasında en tesirl isidir. Ruslaştırma siyaseti neticesinde. çok mi ktarda genc imiz kendi anad i l lerini b i l m iyorlar; Rus kü ltürü zevkini almışlar; kendi halkları n ı ı ı kü ltü­ rünü !!eri c i l ik diye anlayanlar da az değ i l ler. İ nsanlar, eğitim yoluyla ken d i m i l li kü ltürünü öğrenmeden mahrum olmuş lar. Komün ist Rusya devrinde Türk ülkeleri­ ne, bil hassa, Türkistan 'a çok sayıda Kolonistler ve ülkeleri nden zorl ukla sürgün edi len gayri-Türk ve gayrimüslim olan Ukraynalı, Alımın ve Kore l i leri yerleştiril­ m iştir. Mesela, Türkistan'daki 5 bağımsız devletin topraklarında 9 m i lyondan fazla Rus. bir buçuk m i lyona yakın Ukraynalı, bir mi lyondan fazla Alman ve başkaları yaşamaktalar. Türkistan ' a götürülen insan ların hepsi Rus kültrırüyle eğit i l m iştir. Komünizm-Sovyetizm ruhuyla yaşayan ve çalışan insanlar olarak Türkistan Türkle­ rin kültür hayatına yakın laşmamışlar. Komünizmin böyle bir tesirli kalıntısı bugi.ine kadar hayat tarzın ı ve varl ığın ı korumaktadır. Ruslardan ve Ruslara kü ltür yönüyle yakın bulunan insan lardan çok azı Tilrkistan ' ı terk etti . Rusya, Batı-Avrupa ve A B D'de çıkarılan dedikodu lara göre bunlar baskı altında kaldı kları için kaçmaya mecbur olmuş lar. Böyle bir tasavvur yaland ır. Ne halktan ne de yöneticilerden hiç ki mse bunlara "Siı.ler memleketimizden gidi n iz" d eme d i . Gelecekte de bunlar Tiir­ kistan'<.lan gitmeye zorlanamaz. Komünizm endüstriyi, fabrikaları; posta ve dem iryol ları nı idare edebilecek Tür­ kistan lı tekn ik kadroları çok az miktarda hazırlanmıştır. Komünizm in bıraktığı bu nitelikteki teknik kal ın tıdan bu günkü şartlar içinde kurtulmak miimki.in deği ldir. Fakat Türkistanlı olmayan unsurlardan Türk şivelerinden birini öğrenmeleri talep edilebil ir. Eğer bun lar Türklerin kültür tesiri altına al ınmazsa, gelecekte Türkistan'dak i Cumhu­ riyetlerinin siyasi ve ekonomik hayatına darbe vurabilirler. Bun lara dikkat edilmezse, devlet içinde devlet olarak yaşamak talebinde bu lunabi leceklerdir. Son birkaç y ı l için­ de bu tür eği lim lere tanık olab ı l iyoruz. Ti.irk olmayan unsurlara Türk toprak lnrında


ESKİ SOV\'ETl.ER Bİ IU.i(; i 'NDF:Kİ TfıRı.:tfı(;fıN VE İSl ...\ M I N RAZI l\ I ESEl,ELEl�İ

77

serbest yaşama, çal ışma ve kendi ki.ilti.ir hayatlarını yürütmeye izin veri lir, ama bun la­ rın da, Türklerin kültür hayatı, örf adetleri ve devlet hayatındaki rol lerini iyi öğrenme­ leri gereklid ir. Bağımsız devletlerde, bunların komünizm devrinde olduğu gibi, hakim milletin vek i l leri rolünii oynamalarına imkan verilmeme lid ir. Komünizm hakim iyeti devrinde Ruslaşma politikasına çok önem veri ldiğini unut­ mamak, gelecekteki Türk kültürünü korumak için çok zaruridir. Kazakistan 'daki ka­ zak Türklerinin %40'ı, Almatı'da doğan Kazak gençlerinin %90' ı anadilini bilm iyor. Ruslar uzun y ı l lar boyunca Rusya imparatorluğunda ve Sovyetler Birliği'nde Türkle­ rin mevcudiyetini inkar ettiler ve ''Türk dilli halklar" nazariyesini kabul ettirmeye çalıştılar. Komün izmden sonra orada yaşayan Türk lerin önem li bir kısmı kendisinin "Türk dilli halklar" adıyla tanıtmaktadır. Ti.irk Cumhuriyetler Devlet başkan ların ın 1 996 y ı l ı ekim ayındaki Taşkent zirvesi "Tü rk Dilli Devletlerin Devlet Başkanları Zirvesi "olarak dünyaya tanıtıldı. Devlet başkanları konuşmalarını Rusça yapm ışlar­ dır. Hadiseyi anlamayan Avrupal ı bir gazeteci haberi gazetesinde "Rus Dilli Türk Devlet Başkanları Zirv esi olarak vermiştir: Bağımsız Türk devletleri nin aydınları katıldıkları toplantılarda anadil lerinde değil Rus dil inde konuşuyorlar. Bun lar zama­ nımızdaki Türklere komün izm dönem indeki Koloniyal ki.illiir politikasının c iddi bir mirasıdır. "Türk Dilli Halklar" nazariyesinin Türk Devlet Başkanları toplantısına da sokulması komün izmin bizim kültürümüze vurduğu darbenin bir numunesidir. Yaban­ cı dil leri iyi bi lmek mühim bir meseledir ve çok zaruridir. Ama kendi kültürümüzü "

ehemm iyetsiz ve hor görmeyip kendi aramızdaki toplantılarda öz dilim izde ko­ nuşmak genç kuşakların kendilerini tanımasına yardım edecektir. Rus dilinin tesirinden kurtulmak için milli e�itime ayrıca önem verilmelidir.

Komünizm i n kal ıntılarından birisi de ateizmin bağımsız devlet olduğumuz dii­ nemde de yaşamasın ı devam ett irmesidir. Eski Sovyetler B irl iği ' ndeki M i.isli.i manla­ rın 20 m i lyondan fazlası A l lahsız olarak yetiştiri l m işt ir. G ünümüzde bun lardan bir kısmı Hıristiyan dinini kabul etmekte bir kısmı İslam'a geri dönmekte; çoğun l uğu ateist olarak devam etmektedir. Müslümanlar arasında H ı ristiyan m isyonerleri c iddi çalışmalar yapmaktad ır ve bu yolda bazı başarılar elde etmişlerdir. İslam' ı yayma hareketi zay ıftır; çünkü bizim Mi.isl Uman larda H ı ristiyan ların bu yolda kul land ıkları ekonom ik güç yok İslam ' ı öğreten İ slam i l m i uzmanları da parmak i le say ı labi lecek kadar azdır. Devlet yönetici lerin kafasına "İslam fundamantal izm i aleyhinde cephe açmak düşünces ini sokmuşlar. İ slam ti.ındamantal izm i aleyhinde tedbirler almak niyetiyle Mi.islilman ların İslam' ı koruma ve yaşatma hareketlerine karşı cephe aç ıl­ dığını İslam dev letlerinin bazı lar b i l i yorlar. Elim izdeki veri lere göre Ti.irk istan 'da İslaın ' ııı merkezi olan Özbek istan 'dan son üç y ı l içi nde ( 1 993- 1 996) 8 1 2 din adamı dış ü l kelere kaçm ıştır. Bugüne kadar bağımsız Tiirk devletlerindeki üniversitelerden ikisinde İ lah iyat Fakültesi açı lm ıştır. İ s lam dini fundamanta lizm i gayesinde deği ld ir. İslam kend i i lahi ta l i matı esasında yaşamaktad ır. Bağımsız devletlerin anayasaların­ da inanç hürriyetine izin verilm iştir. Devlet d inden. din devletten ayrı lm ıştır. . Buna göre devletin d i n iş lerine dinin ise devlet işlerine karışmaması gerek ir. Maalesef İs lam. devlet iş lerine karışmad ığı halde devlet. İs lam meselelerine karışmaktad ır. İs lam dünyası M üsl üman lar olarak nerede yaşad ığına bakmadan eski Sovyet ler Birl iği ' ndeki İs lam ' ı muhafaza etmeye yard ım etmek bir inanç görevimizdir. Eski Sovyetler Birliği 'ndek i İslam ' ı yaşatma ve koruman ı n önem l i bir yönü güç lü bir İslami radyonun kurulmayışıd ır. Böyle bir radyo ve m i l l i radyolar aracıl ığıy la M üs­ lümanların ahlaki ve manevi terbiyesine önem veri lmel idir. Komün izm in kalıntı la­ rından biri de ortaya çıkan ahlaks ızl ık cereyanıd ır. İ nsan lar birbirlerine inanam ıyor­ lar. Çok mi ktardaki Tiirk yalancı l ığa. tölımetç i l iğe. rüşvete, alkol izme i htiyarlara


711

DAY M İ RZA l lA \'İT

karşı hürmetsizl iğe yönlend irilmiştir. Türk ve Müslümanların İ slam -Türk ananevi ah lakına dönmeleri için çalışmalar yapmak önem l i bir görevimizdir. Komün izm Türklerin kültür birl iğine son vermek için büyük gayret gösterd i. Türkler Türklüğü unutma cereyanı içinde yaşad ı lar. Komünizm in Türklüğü unutturma siyaseti Tür­ kistan da çok etk i l i oldu. Türkistan ' ı 8tane beş Sovyet Cumhuriyeti olarak taksim etm işlerd ir. Bu Sovyet Cumhuriyetlerinde yaşayan Türkler ve Müslüman lar kend i kardeşlerinden uzaklaştı lar. Bugünkü Ti.irkistan' daki Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler, Tacik ler ve Türkmenler birbirlerinden uzak laşm ışlard ır. Türkistan'd�ki i.iç bağımsız devlette (Özbek istan, Kazakistan ve Kırgızistan) bulunduğu zaman öğrendim ki Sovyetlerin parçalanma s iyaseti insanları ruhen çok etki lem iştir. "Biz Türkista nlı Türk'üz ve Türklüğün bir parçasıyız" d iyebi len çok az sayıda ayd ın görebildim. Sovyet lerin parçalanama metotları Türkistan'daki beş Ti.irk halkının birbirine güve­ n i n i sarsm ıştır. B i lhassa Tacikleri Özbeklere karşı kışkırtm ışlar. Tacikler Özbekler­ den Buhara ve Semerkant şeh irlerini Tac ikistan'a vermeleri n i talep etmektedirler. Türkistan da kolaylıkla tekn ik guruplar arasında kavgalar çıkarı labilir. Hatta bir devlet içinde de savaş çıkarabi l irler. Bunu Tac ikistan örneğinde açıkça görebil iyo­ ruz. Komün ist olmayan Tacik Müsl üman ları eski Komün ist l iderlerinin devlet dene­ t i m i nden çeki lmesi n i ve seçim vasıtasıyla hi.iki.imet kurulamas ını talep etmişt i. Bu talebi Tacik istan ' ın eski komün ist l iderleri kabul etmediler. Taciklerin büyük bir kısmı 1 99 1 ' in sonbaharında ve l 992 ' n i n i l k baharında bağımsız devletin eski komü­ n ist liderlerine baş kaldırd ı lar. Devletin kendi ordusu olmadığı için eski komünistler Rusya ordusundan yardım istemiştir. Rus askerleri gösterici lere karşı ateş açtı. Böy­ lece Tacikistan da iç savaş başladı. Tacikistan hi.ikümeti antikom in ist Tacikleri "Af­ gan istan'dan sokulan İ slam fundamantal izm inin yönlendirdiği" şekl inde suçlad ı. Tacik antikom ünist leri aleyhi nde savaşmak için Rusya'dan 40 bin asker getirtm işti . 1 992 y ı l ın ı n i l kbaharında başlayan iç savaş sırasında 1 O binden fazla Tacik, A fga­ n istan ' a kaçmaya mecbur oldu. Mayıs 1 992 i le Temmuz 1 992 yıl ları arasında, yani i.iç ay içi nde 20 bine yakın Tacik şehit oldu. 500 bine yakın insan evsiz kald ı . A fga­ n istan 'a mü lteci olarak gelen 1 00 bine yakı n Tacikten 1 992- 1 994 kış ayları nd a aç­ lıktan ve soğuktan 80 binden fazlası öl üyor. İç savaş günümüzde de devam etmekte­ dir. (maka len i n yazı ldığı yıla göre yn.) Türkistan'daki bağımsız beş devlet kendi aralarında kardeşlik ruhuyla işbirliği yapma yoluna gitmed i ler. Kazakistan, K ı rgızistan ve Özbekistan hi.iki.imetleri " Mer­ kezi Asya Ekonomik B irliği'" n i teşk i l etmeye karar verdi ler. Buna Tacikistan ve Türkmen i stan girmed i . Üç devletin ekonom i k işbirl iği bugüne kadar ciddi bir faali­ yet gösteremed i . Bağımsız Türk devletleri Karabağ mese lesinde Azerbaycan 'a yar­ dım etmed i ler. Özbekistan Devlet Başkanı İ slam Karimov. Mayıs 1 995 'de ''Türkis­ tan; Özbek istan, Kazakistan, Kırgızi stan ve Türkmenistan cumh uriyet leri nin büyük evidir." d iye beyanat vermiştir. 2 1 Kasım l 995 ' te Taşkent'te "Türkistan Halkaları Kü ltür Formu" adı n ı taşıyan bir kurultay topland ı. Kurultaya iki devlet başkanından ( Karıınov ve Akayev) Türkistan adı zikredi lerek tebrik yazısı geldi. Kalan iki devlet başkanı N ur Sultan Nazarbayev ve İmamal i Rahmanov kurultayı Orta Asya Halk la­ rının Kültür Kurultayı olarak kut lad ı. Türkmenistan'dan bu kurultaya temsilci gel­ med i . Türkistan adı i le açı lan kuru ltay, Orta Asya halklarının kü ltür hizmetleri en­ cümen i n i o luşturdu. Bu kuru l a Cengiz Aytmatov başkan olarak seç i l d i . H iç kimse, niçin 'Türkistan halk ları nın kü ltür forumu' ad ıyla başlanan kuru ltayda ' Türkistan halkları nın kültür kuru l u ' değil de 'Orta Asya haklarının kü ltür kuru l u ' diye bir teşki lat kurul masın ın sebebini sormad ı . Komün izm mirası olan Merkezi Asya veya Orta Asya terim leri yerine Türkistan terimini kul lanmak fikri de yayı lmaktadır.


ESKİ SOVYETLER DİRIJ(; i •NDEKİ TÜIU�Lü(;üN VE İSLAMIN DAZI l\ I ESELEl.El{İ

79

Komünizm i n en kötli kalıntı larından birisi de hal kların ekonom ik durumu ve ya­ şama şartların ı n affedi l mez derecede acınacak durumda olmasıdır. Esk i Sovyet Türk Cumhuriyetlerinin zengin yer altı ve yer üstü kaynakları Sov­ yetler Birliği endüstrisinin ge lişmesi nde büyük rol oynam ıştır. Sovyet rej i m i Tür ­

kistan, Azerbaycan, Tataristan, Başkurdista n, Kuzey Kafkas, Kırım, A ltay dağları ve Saha(Yakutistan) ülkelerinde yer altı zenginlikleri ni çıkarma işinin alt

yapısını ol uşturmuş; fakat bu kaynakları işleyecek endüstri kol ları nı kurmam ıştır. Bunun içindir ki, bağımsız devletler bugün R usya'dan getirti lecek mamu l lere ımılı­ taç bulunmaktad ır. Komünizm tam manasıyla Rusya yayılmacı l ığı ve söm ürge­ c i l iğinin h izmetinde bulunmuştur. Eski Sovyet B irli kleri ve e l i mizdeki kaynaklardan öğreniyoruz ki bağımsız ve muhtar Cumh uriyetler her cihetten zengin birer i.i l kedir­ ler. Fakat başka m i l l i ü l keler gibi bu kaynaklarıyla dünyan ı n zengin mem leketini faki rler ü lkesi durumuna getirm işler. M isal olarak pamuk ürününü ele alalını : Tür­ kistan Sovyetler Birl iği ' n i n pamuğunun %96 ' s ı n ı üretm iştir. Esk i Sovyetler B irli­ ği'ndeki teksti l endüstrisi n i n yalnızca %4 ' ü Tiirkistan'da kuru lmuştur. Tekst i l en­ düstrisi, Türkistan ve Azerbaycan pamuk. ipek ve yün leri hesabına Rusya'da kurul­ muştur. Türkistan Sovyet devletine her yıl 8 m i lyon tona yakın pam uk verm iş halk ise bir göm leklik kumaş al mak için bir iki gün kuyrukta bek lem iştir. Sovyet Devleti 1 kilo pamuğu 30 kopek'e satın al ıyordu. Pazarda 1 kilo salatalık da 50 köpek kıy­ metinded ir. Bu örnekten sömürgeci l iğin halkın yaşantısı n ı ne derece etk i lediğini görebi l iyoruz. Pamuk tarlaları kimyevi maddelerle zehirlenm iş; bunun sonucunda yalnız Özbekistan da 3 m i lyona yakın pamuk ç i ftçisi sarı l ı k hastalığına yakalanm ış­ tır. Bun ları tedavi etmek için yeterli hastane, doktor ve i laç bulunamamaktadır. Komünizm i n korkunç m irasından biri de çevre kirlenmesi ve hakim m i l letin yii­ netici leri n i n vahşiyane siyaseti i le tabiatın yok edi lmesidir. Bunun en çarpıcı örneği Aral Gölü'dür. Seyhun ve Ceyhun neh irlerinin suyunun pamuk üreti m inde kullanıl­ ması sonucu Aral Gölü'ne yeterli su dökü lmüyor. Uzmanların ciddi araşt ırmalarına göre Aral Gölü, 2005-20 1 O yıl larında tamamen bir 'tuz çöl ü ' olacaktır. Bunun sonucunda 30 mi lyon insan ekmeksiz kalacaktır. Ara l ' ın suni olarak kuru­ tulmas ı neticesinde, gölün çevresinde yaşayan 2 m i lyon Ti.irk, ekoloj i k bozu lma sonucu çeşitli hastalıklara yakalanmışlardır. Rus lar. Aral Gölünün 'Tuz Çölll ' ne çev­ rilmesinin insan hayatında yaratacağı olumsuz etkileri önceden bil iyorlardı . On lar Sovyet devletinin desteğiyle Aral Gölü çevresinden başka yerlere taşınmışlardır. Yerli halkı kurtarmak için hiçbir tedbir al ınmamıştır. Aral Gölü fac iası neticesinde 1 O mil­ yon km kare toprak tuzlu çorak toprağa dönüşecektir. Dünya yakın ve uzak geçm işte böylesine bir doğal bozulmaya tanık olmam ıştır. Aral Gölü'nli kurtarmak mümkündür. Aral'a yeterince su akıtmak bu problemi çözecektir. Aral Gölli ' ne mücavir Ti.irk dev­ letlerinin bu problemi çözecek ekonomik güçleri yoktur. Komünizmin bu olumsuz kal ıntısı ndan kurtu lmanın tek yolu. uluslararası yardımdır. İ nsana değer veren her bir kişi ve dünya devletlerinin l iderleri bu problemi hal letme yoluna gitmezlerse, bilmeli­ dirler ki. gelecekte insan lık Aral faciasının etkisini kat kat fazlasıyla yaşayacaktır. Komünizmin başka bir ekolojik kalıntısı da Semey i linde açık alanda yapılan atom bombası denemeleridir. Bunun sonucunda bir mi lyondan fazla Kazak Türkü kanser hasta­ lığına yakalandı. Atom bombası denemeleri orada yaşayan Rus ahaliye ciddi bir etki yap­ mamıştır; çünkü Rus komünist liderleri onları denemelerden önce o sahadan uzaklaştırmış­ tır. Komünizm maskesi arkasındaki egemen güçler, Kazak Türklerine nispeten bir 'soykı- . rım' uygulamışlardır. Komünizmin bu vahşi mirasından kurtulmak mümkün deği ldir. Komün izm in içler ac ısı başka bir mirası da geride bıraktığı halkın yaşantısını yoksu l l uk içinde sürdürmesidir. Burada yaşayan insanların çoğu çok s ı k ın tı l ı bir


80

BAYl\I İ l{ZA llAYİT

hayat sürdürmektedir. Bağımsız devletlerin soru m l u ları 'halkım ızı doyurmakla meş­ gulüz' demekteler;böyle düşiinceler var; fakat halkın ihtiyaçlarını doğru dürüst kar­ ş ı lam ıyorlar. Bağımsız Türk ülkelerinde halkın normal yaşant ısın ı sürdüreceği her türlü imkan var. Mesela pamuk üretimini ele ala l ı m : Eğer pamuk tarlaların ı n yarıs ı başka ziraat kol larına ayrılsa, bu, halkın meyve, sebze v e ekmek ihtiyaç ların ı karşı­ layabilecektir. Bu su k u l lan ı m ın ı da azaltacaktır. Komünizmin kalıntı ları çok ve çeşitlidir. Bun lar, bugüne kadar araştırılmad ı . Gelecekte bun ların b i l imsel b i r şeki lde araştırıl ması; sonuçların sadece bizim insa­ nım ıza değil. bizim devletlerimiz i le dip lomatik il işki lerde bulunan halklara da bi ldi­ rilmesi gerekir. Bağımsiz ve muhtar Türk cumhuriyetlerindeki, yoksa Sovyetler Birliğ i ' ndeki mer­ kezi arşivler günümüz araştırmacılarına açılmalıdır. Çünkü komünizm devri ve kalın­ tıları Türk halklarına tam olarak bildirilmedi. Rusya, Gürcistan, Ermenistan,

Estonya, Latviye; Litvanya, Ukrayna, Polonya, Çekoslavakya, Bulgariston, Ro­ manya, Macaristan ve Doğu Almanya'daki komünizm dönemi arşivleri araştır­ macılara açıldı. Bağımsız ve muhtar Türk cumhu riyetleriyle ilgili meselelerde Sovyet devleti arşivlerinden faydalanmaya izin verilmemesi şaşılacak bir durum­ dur. Komünizmden kurtulan halkların kurumları, yakın geçmişlerin i öğrenerek gele­

ceklerine buna göre yön vermeye önem vermelidirler. Bağımsız TUrk devletlerinde yakın geçmişi öğrenmeye önem verilmemektedir. Yeni gelen haberlere göre, İ s l am Kerimov adındaki Sosyal İ l i m ler Akademisi, Özbekistan'da Çarlık dönemi kolon izm i , Sovyet dönemi kolonizmi ve İ stiklal dönemi tarihi konusunda üç ciltlik b i r kitap ha­ zırlamaya karar vermiştir. Ama bu karar bugüne kadar uygu lanmadı. Her bir bağımsız devlet kendi başına ya da yeni Türk devletleri işbirliğiyle ' Komün izm kal ıntıları neler­ den ibarettir ve bunlardan kurtu lmanın yolları nelerdir' konusunu belgelere dayalı olarak araştırmaya başlasa bunun büyiik faydası görü lecektir. Komünizmin tehlike l i bir mirası da, eski Sovyet ordu larının.şimdi Rusya ordusu olarak, bağı msız devletlerin sınırları içinde konuşlan ıyor olmasıdır. Bu durum, Rusya Federasyonu devlet başkanı Yeltsin' in 3 Kasım l 994'teki bir kararnamesiyle" esk i Sovyetler B irliği cumhuriyetleri sın ırları içerisinde kalan Rusların devlet kuvveti ile himaye edileceğini" bildirmesi bağlamında gelecekteki Rusya tecavüzüne işaret et­ mektedir. Rusya Duma'sının 1 5 Mart l 996'daki Sovyetler Birliği 'ni tekrar diriltmek kararı bir şaka olmasa gerek. Rusyu Kün ist Puı1isi, J irinovski'nin paı1isi ve bir çok Rus ayd ı n ı Rusya İmparatorluğunu kurmak yolunda çal ışmalar yapmaktadırlar. Bun lar da komün izm in Türklük açısından etkisinin ve olumsuz mirası n ın tam bir ölçütüdür. Özberk Taürkleri nde,"Özinge ihtiyat ol, başkaları oğrı görme/Kendi ne dikkat et, buş­ kularını hırsız görme."diye bir atasözii var. Komün izm ka l ıntı ları Bağımsız devletlerin bu günü ve geleceği için teh l ikelidir. Zulümden tam anlam ıyla bağımsızl ığa geçme yolu zordur. Lakin bu çeti n yolu geçmek mümkündür.

YENİ TÜRK-İSLAM CUMHURİYETLERİNİN BAZI PROBLEMLERİ• Türk dünyasının tarihinde 1 99 1 'den beri 6 bağımsız Türk-M üslüman Özbek is­ tan, Tac ikistan ve Azerbaycan ) dünyan ın bağımsız devletleri arasında yerlerini aldı"Tiirkcli", 2 1 Mayıs 1 997. s. 1 8 : 28 Mayıs 1 997. s. 1 H: 4 Haziran 1 997. s . 1 K : 1 1 l laziraıı 1 997. s . 1 7 . ı ıı l lazirmı 1 997. 2 Tcıııııııız 1 997. s. 1 4 : 5 Tcıııııııız 1 997. s. 1 7 : 23 Tcıııııııız 1 997. (ı A�ıısıos 1 997. 1 3 Agııslııs 1 997. 3 0 Agııstos 1 997 s . 1 6 .


ESKi SOVYETLER BIRLİGl'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE ISLAMIN BAZI M ESELELERİ

Hl

lar. Bazı ları 1 60 y ı ldan fazla, bazıları 1 20- 1 3 0 yıl Rusya esareti altında kalan Türk­ ler, bağımsız devletlerin i kurduktan sonra Türk dünyasının 'yeni devrinin ilk sayfa­ sını açm ı ş oldular. Bu bağımsız Türk devletlerinin yüzölçümü 4.08 1 .000 km kared ir. Bunun 3 . 994.400(?) km karesi n i Azerbaycan toprakları oluşturmaktad ır. Bu cumhu­ riyetler içerisi nde Kazakistan 2.7 1 5 . 1 00 km kare yüz ölçümle alan yönünden birinci sıradadı r. Özbekistan, 26 m i lyona yakı n nüfusu ile yen i Türk cumhuriyetleri arasın­ da birinci, genel Türk cumhuriyetleri arasında Türkiye"en sonra i kinci s ıradadır. Bu cumhuriyetler nüfus bak ı m ı ndan, Bağımsız Devletler Topluluğu dairesinde, Rus ve Ukraynal ı lardan sonra üçüncü sırada yer almaktadır Azerbaycan Cumhuriyeti Kafkas bölgesinde bulunduğu için, biz Türkistan'daki Cumhuriyetlerin meselelerine eği leceğiz. Zaten Türkistan ' ı n problemleri bir hay l i çoktur; b u sebeple bunları d i le getirmek de o derece vakit alacaktır. Türkista n ' ı n problemleri n i n en mühimi 'coğrafi ad ı ' meselesidir. Rusya v e onun arac ı l ığıyla Rusya İmparatorluğu ' nda bulunan halk ların fikir ve siyaset terim i n i kul lanmaktan vazgeçm işlerdir. Sovyet rej imi siyasi amaçları doğru ltusunda Türkistan' ı 5 Sovyet cumhuriyeti ne böldükten sonra Türkistan teriminin ku llanı lmasını yasak etm iştir. Bunun yerine Orta Asya terimi konulmuştur. Türkistan' ı n ad ı 1 925 'ten itibaren Orta Asya, l 942 'den sonra Orta Asya ve Kazakistan diye değiştiri lmiştir. Rusya s iyaset i n i n etkisiyle bütün Avrupa, Amerika; Doğu ülkeleri, hatta Türkiye, Türkistan teri m i n i Orta Asya olarak kul lanmaktadır. Rusya ' n ı n Türkistan sözünü yasak edişinin esas maksadı, Türk yurdu adı n ı orta­ dan kaldırmak, Türklüğü un utturmak ve Türklerin mevcudiyetini inkar etmekten ibaretti . Sovyet Rusya devletinin Türkistan Komisyonu Başkan ı Yan Ernstoviç Rudzutak 1 922'de aşağıdaki şeki lde fikir beyan ediyordu: " .. .Türkistan'da tek bir Türk halkı yoktur; burada Türkmen, Kırgız, Kazak ve Öz­ bekler vaı"' m . Zamanım ızda bütün dünyada, buna bağlı olarak Türkistan 'da da, Tür­ kistan sözü yerine, Orta Asya, Merkezi Asya, Centralasia ku l lanı lmaktad ır. Türk dil indeki Orta Asya. Arap d i l indeki Merkezi Asya.Avrupa dil lerindeki Centralasia' nın nerede olduğuna dikkat edelim. OB irleşmiş M i l letlerin, Education, Science, Culture (Eğitim, bilim ve kültür) Teşki latını n kararına göre, Orta Asya veya Centralasia: Af­ ganistan, İran, Pakistan, H i ndistan ' ın Pencap bölgesi, Tibet, Çin hakim iyeti altındak i Doğu Türkistan, Moğol istan, A ltay Dağı, Tuva, Hakas, Kırgızistan, Kazakistan, Özbe­ kistan, Taci kistan ve Türkmenistan devletlerinden ibareıtir 1 n. Eski Sovyetler B irl iğin­ de, şimdiki Bağımsız Devletler Topluluğu 'nda, buna bağlı olarak Türkiye ve ABD'de, Asya ve Afrika kıtasındaki Orta Asya halkları veya Orta Asya Türkleri terimler kul la­ nılmaktadır. Orta Asya'daki m i l letlerin adları var,ama Türklerin yurtlarının adı yok. Demek ki, Türk yurdu sözünü kul lanmak istemiyorlar. Birleşm iş M i l letler Teşkila­ tı 'nın Centralasia'sında Türklerin nerede yaşadıklarını bi len lerin sayısı günümüzde çok azdır. Türkistan, Orta Asya deği l, belki bu memleket Orta Asya'dadır. Araştırma ve makalelerde Orta Asya yerine Türkistan kullanı lmasına bir çok kişi razıdır. Ben bütün eserlerimi ve makalelerimi Türkistan adı altında yazdım, buna hiç kimsenin itirazı olmadı . Orta As) a terimi yerine, sunduğum tebliğlerde ve yazılarımda Türkistan kelimesinin kullan ı lışını i lmi bir şekilde açıkladım. Orta Asya araştırmaları ile i lg i l i çok sayıda toplantı yapıl ıyor. Bun larda UNESCO tarafından verilen karardaki ülke­ lerle değil, Türkistan'la meşgül oluyorlar. Bunun neticesinde Orta Asya'da Türkistan ı •ı ı ı •n

.

.

Üzhekistaıı'<la İçtimai Fenler, Dergi . 1 984. No .5. s .5 . Confcrcncc of Study o f Central Asia, c<liıc<I hy Daviıl Nollc.

Washington 1 9RJ. s . 1 1 .


adında bir Türk yurdu olduğunu inkar ediyorlar. Eğer biz Orta Asya'daki Türkistan adl ı Türk ü lkesini Orta Asya diye kabul edersek, 2500 yı ldan beri söylen i len vatan ismi şerefinden tamamen ayrılmış olacağız. Bu ise umum Türklük için bir ihanet ola­ caktır. Mart 1 993 'te Antalya'da yapılan Türk Devlet ve Toplulukları Kardeşlik, Dost­ luk ve İ şbirliği Kurultayı'nda, aynı konudaki Mart 1 994'te İzmir'de yapılan toplantıda Orta Asya Türkleri terimi yerine Türkistan teriminin kullanılmasını rica ettim. Sağ olsunlar, çok sayıda meslektaşım benim fikrime destek o ldu lar. Bu iki kurultay orta Asya terimi yerine Türkistan teriminin kullanılmasını karar verdi. İ kinci kurultay aşa­ ğıdaki kararı kabul etmişti:

"Orta Asya Cumhuriyetleri, tarihi ve bilimsel gerçekleri yansıtmadığından bu deyimin yerine 'Tü rkistan' teriminin kullanılmasını tavsiye ederiz" 1Y�.

Türk Dünyası Tarih Araştırmaları Kongresi (Ankara, M ayıs 1 994), Protokol s. 3 M adde 2 ' de "Orta Asya tabiri yerine Türkistan tabirinin kullanılması zaruri­ dir" 1Y4 diye karar verm iştir. Türk dünyası vek i l lerinin verd ikleri böyle bir kararın geleceğinin ne o lacağı hakkında günümüzde bir şey söylemek mümkün değil, çünkü i lm i araştırmalarda ve basın yayında Türkistan coğrafya adını dünyaya b i ld irmek zaruridir. Türkistan tabirini kul lanmak Rusları ve on ların kültürünün etkisindeki Türk aydınlarını hatta Amerika B irleşik Devletleri ' nin resmi makamlarını da rahat­ sız etmektedir. Amerika Kongresi Orta Asya i le ilgi l i temaslarda.Pantürkizm ruhu­ nu gösteren Türkistan terimini kul lanmama kararı alm ıştır. Herkes anlamalıdır ki, Türkistan terim i Pantürkizm ve Turancılık ülküsünü ifade edemez. Zaten Türk Dünyasının hiçbir yerinde Pantürkizm ve Turancı l ı k gayesiyle meşgul o lanlar yoktur. Buna zaruret de yok, Çünkü A l lah yeryüzüne Türk ırkını vermiştir. Bu ırkın mevcudiyeti Pantürkizm gibi sahte fi kirlere izin vermez. Türkistan terimi bazı bağımsız cumhuriyetlerde resmi olarak kullanı lmaktad ır. Mesela, Özbekistan devlet başkanı İslam Kerimov, Mayıs 1 99 5 ' te Özbekistan Par­ lamentosu top lantısı nda " Türkistan; Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Türkmenistan 'ın büyük evidir. " diye beyanat verm işti. Bağımsız Türk Cumhuriyetlerinin karşısında Rusya ve Komün izmden kalan mi­ rasın problemleri durmaktadır. Komün izmden kalan ' m iras ' ı n esas kaynakları aşağı­ dakilerden ibarettir: 1 - B ir yüzyıldan fazla devam eden Rus esareti Türklerin ruhunda aşağ ı l ık duygu­ su oluşturdu. Ruslar için ise, Şovenizmi yükseltmeye fırsat verd i. Bağımsız Devlet­ lerdeki Türkler ve Müslümanlar bugüne kadar Ruslardan korkarak hayat sürmekte­ ler. Böyle bir duygu doğal olarak uzun zaman devam edecektir. Rus kültürü ruhunda terbiyelenen Türkler, kendi kü ltürlerinden uzak yetiştiril­ d ikleri için Ruslara yakın l ı k göstermekteler. Türkleri Ruslaştırma siyaseti Türkis­ tan ' ı büyük bir tehlikeyle karşı karşıya getirm iştir. Mesela, Kazakistan'daki Kazak Türklerinin % 40' ı ana d i l lerinde konuşamıyorlar 1 9s . 2- Sovyetler B irliği hükümeti Türk ve M üslüman olmayan etn ik grupları Tür­ kistan 'da kolonizm ir. :iııem li bir tedbiri ve aracı olarak yerleştirm iştir. Türkistan topraklarına Rusların ve gayri Türk unsurların yerleştirilmesi siyaseti, Kazakistan Cumhuriyeti ' n i kötü !:;ir duruma sokmuştur. Türkistan 'da 9 m ilyondan fazla Rus, 1 .5 19J

D. Zakir Avşar. i l . Türk Devlet ve Toplul ukları Dostluk. Kardeşl i k ve lşlıirli�i K u ru l ta y ı , "Yeni ·

Forum", dergi. 1 994. No. J, s. 194

19�

:n.

Türk Dünyası Tarih Araştırmaları Kongresi Protokolü. Ankara. 1 994. s. J . Akikaı Dergisi. Alınalı. 1 993 . N o . 7 . s . 4 .


ESKi SOVVETLER BIRLICl'NDEKI TÜRKLÜGÜN VE ISLAMIN BAZI MESELELERİ

R3

milyona yakı n U kraynalı, 400.000'e yakın Beyaz Rus ve 1 m i lyondan fazla A l man yaşamaktad ır. Bun lar, Bağımsız Devletler içerisinde Rusya ' n ı n etk i l i gücü duru­ munda yaşamakta ve hareket etmektedirler. Bugünkü Kazakistan halkının çoğun luğu Türk olmayan etnik gruplardan ibaret­ tir. Kazakistan halkının % 36.8 ' i Ruslardan (6 m i lyon 200.000 kişi) %5 . l 'i U kray­ nal ı lardan (889.000 kişi), % 1 . 1 ' i Beyaz Rus lardan ( 1 84.000 kişi) 900.000'e yak ı n ı Almanlardan o luşmaktad ır. Kazak Türkleri kendi ö z yurdunda %43 ' ü oluşturmakta­ dır. Bu durum genel Türk faciasının çirkin bir görünümüdür. Rus ve başka S lav etn ik gruplar Kuzey Kazakistan 'da çoğun lukta oldukları için 'özerklik' talep etm iş­ lerdi. Bu taleb i Kazakistan Parlamentosu 1 992'de reddetmişti. Ruslar şimdi ' özerk­ lik' talebinde bu lunmuyorlar. Onlar Kazakistan ' ı Rusya' n ı n bir vilayeti görüyorlar. Aleksandır Soljenistin Rusya geleceğinin bir felsefecisi rol ünde, Kazakistan' ın ta­ mamen Rusya'ya i l hakı n ı talep etmekted ir. J i rinovski ise bütün Türkistan toprağını Rusya ' n ı n bir vi layeti i lan etmiştir. Kazakistan'daki Ruslar çifte vatandaş l ı k hakkı talep etmekteler. Bütün bun lar gösteriyor ki, Komünizm in bıraktığı ' kolonizasyon miras ı ' Türkistan için daha uzun y ı l lar zararını sürdürecektir. 3- Bugünkü Bağımsız Devletler Top luluğunun ekonom ik meseleleriyle uğraşan uzmanlar, Türkistan ' ın yer altı ve yerüstü zenginl iklerini inkar etmiyorlar. Türkistan topraklarında altın, kömür, petrol, doğal gaz gibi yer altı kaynakları ve d iğer endüstri ham maddeleri mevcuttur. Türkistan ' ı n tarım ve hayvanc ı l ı k imkan ları da önem l i bir faktördür. Sovyet Rej imi bun ları ham madde olarak k u l lanm ış, Türkistan'da endüst­ rinin gelişmesine imkan tan ımam ıştır. Türkistan, eski Sovyetler Birl iği ' n i n %96 oranda pamuk üretim ini karş ı lam ış.buna karşın tekstil endüstrisinin % 4' üne sahip olabilm iştir. Endüstrin i n bütün alan larına Rus ve Türk olmayan unsurlar istihdam ed ilmiştir. Buna bağlı olarak Türkistan'ın 4 Cumhuriyetinde Türk ası l l ı işçi ve çalı­ şanlar yüzde 1 O. 1 oranında kalmıştır m. Türkistan'da çok m iktarda uranyum elde ed ilmiştir. Türkistan ' ın doğal gazı Ro­ ına'ya kadar götürülmüş, madenini Rusya endüstrisine verm işler, altınını M oskova hazi nesine göndermiş ler. Türkistan Sovyet Devletine ortalama bir hesapla y ı lda 8 mi lyon tona yakın pamuk verm iş, halkı ise bir göm leklik kumaş alabilmek için 23 gün kuyrukta bek lemiştir. Türkistan ' ın doğal gazını dışarıya gönderm işler, kendi halkına ise bu imkan % 20 oranında sağlanm ıştır. Rusya Türkistan ham maddelerini elde edecek fabrikalar inşa edip, bun ları endüstriyel ge lişme olarak takdim etm iştir. Görüyoruz ki, Türkistan'da bir kağıt ,bir bisik let hatta daktilo makinası yapacak fabrika yoktur 4- Sovyet Rej i m i devrinde devlet yoluyla 8.200.000'den fazla Türkista n l ı öldü­ rü lmüştür. Böyle bir vahşiyane siyasetin belgeleri bugüne kadar ayd ınlanamad ı . İnsan ları öldürmek i ç i n e m i r veren K G B , Komün ist Partisi ve Devlet liderleri bugü­ ne kadar yargıya havale edilmemiştir. Türkistan'da rej im kurban larının anısına bir anıt dahi diki lmedi. H atta on lar hakkında bir eser bile yazı lmadı. Len i n heykelleri duruyor. Türkistan'daki Komünizm kurban ların ı n sayısı Washi ngton 'da inşaat ha­ linde o lan abideye yazılacaktır. 5- Komünist Rej im i, Türkistan ' ın köleler.hastalar, açl ıkla yaşayan lar ülkesi ol­ duğunu tasd ik eden bir miras bıraktı. Pamuk tarlalarında çok miktarda zararl ı kim­ yevi madde kullanı lması sonucunda sadece Özbekistan 'da iki m i lyona yakın pamuk


84

DA YMIRZA H A YİT

nehirlerin i n suları pamuk yetiştirmek için suni su lamaya verildiği için Aral Gölü tamamen kurumaya başlad ı. Aral Gölü 2005-20 1 O yıl larına kadar tamamen Tuz çölü olacak ve bunun sonucunda 30 milyon kişi ekmeksiz kalacak; 1 O mi lyon ki lo­ metre kareye yakın toprak tuz kumulu olacaktır 1 97 . Komünizmin başka bir m irası da ahlaki bozulmadır. Sovyet rej i m i i nsanları ya­ l an söylemeye,töhmetçi l iğe, rüşvete, alkol izme, A l lahsız sayısını artırmaya, güven­ sizliğe yönlendirm iştir. Böylece Türkistan Türklerinin ahlaki bozulmasın ı n temel i n i atm ışlardır. 6- K omünist rejim, insanları, Komünist Parti l iderlerine mutlak itaat edecek bir ruhla eğitmiştir. Bunun içindir ki geçm işteki Moskova politikaların ı n icracı ları, bugün de Türkistan 'da ayn ı ruh la halklarını idare etmekteler. Komünist rej i m Ba­ ğımsız Türk devletlerinde, 1 6 mi lyondan fazla ateisti, anti İslam ruhuyla m i ras bı­ rakmı şt ır. Sovyetler B irl iği 'nin ' nükleer' sınav bölgesi olan cetiam (Semiplatinsk) v i layeti ve onun etrafındaki 1 .5 milyondan fazla Kazak Türkü kanser hastalığıyla yaşamaktadır. Sovyetler B irliği Türkistan devletlerinde 1 7 m i lyondan fazla Türkü de işsiz bı­ rakm ıştır.

Bağımsız devletler devrinde (1991 - 1 994)ki siyasi, ekonomik ve sosyal durum Sovyet Rusya ' n ı n Türkistan ' ı parçalama siyaseti neticesi nde, Batı Türkistan'da günümüzde yasal olarak 5 Türk Cumhuriyeti kurulmuştur. Gorbaçov, Sovyetler B irliği ' n i yaşatmak için çok çaba gösterd i . Ama, Sovyetler B irliği ' nin parçalanma­ sını o da durduramadı. O, 20 Ağustos 1 99 1 'de Bağımsız Devletler B irliğini teşki l etmek için, m i l l i devlet başkan ları i le b i r antlaşmaya imza atacaktı. Bu antlaşma sonucunda Sovyetler Birl iği" i n yerinde Bağı msız Devletler birl iği yaratılacaktı. Sovyetler Birl iği"ne son vermek bazı Sovyet Rus l iderlerin in hoşuna gitmed i . 1 9 Ağustos 199 1 'de Gorbaçov aleyhine isyan baş ladı. Gorbaçov Aralık sonunda Sov­ yetler B irl iği Devlet Başkanlığı"dan istifa ett i . Bunun i le Sovyetler B irl iği devleti ne son veri l d i . Eylül-Ekim 1 99 1 'de eski Sovyet Cumhuriyetleri bağımsızlıklarını i lan ettiler. Ama Rusya acele olarak eski Sovyet Cumhuriyetlerin i bir merkeze bağlamak hareketi n i başlattı . A lmatı şehrinde Bağımsız Devletler Topluluğu adında bir kuruluş oluşturmaya karar verildi. Fakat bu bir federasyon anlam ı na gelm iyordu. Boris Yeltsin bu topluluğa başkan seçi ldi. O, bu görev ine hala devam etmekted ir. Türkis­ tan'daki 5 bağımsız Türk devletinin l iderleri B DT kurallarına göre hareket etmek zorundadırlar. Bağımsız Devletlerin l iderleri eski Komün ist Partis i ' nin faal iyetlerini durdurdular. Komünist Partilerin adları Sosyal ist veya Halk Demokrasisi Parti leri olarak de­ ğiştiri ldi. Komünist Partisi'nin bütün mal varlığı (binalar, matbuat, radyo, televiz­ yonlar) yeni adlarla kurulan partilere tesl i m ed i l d i . Eski Komünist Partisi yeni adlar ile Komünizmin eski mekanizmas ını devam ettirmeye başlad ı . Komünist Parti lerin eski başkanları Devlet Başkanl ığı görevine getirildi. Fakat, Kırgızistan Devlet Baş­ kan ı A skar Akayev Komün ist Partisi yoluyla bu göreve gelmem iştir. Böylece ba­ ğımsız cumhuriyetlerde N eo-Komün izm politi kası başlad ı . Komü n i st Parti lerın eski büyük veya küçük liderleri Komünizmden şeklen ay­ rılmışlar; lakin Komün izm ruhundan vazgeçmem işlerdir. Bunun birçok örneği var. Biz, burada Özbekistan İ l i m ler Akadem isi ' nin başkanı M. Salahidnov' un, Akademi1 97

Geniş bilgi i c;: i n bakınız: Dr. Baymirza Hayıt. The Lake A r a l i n the H istory a n d Today and ıhc cıı l ııırc

in its Vicinity . "Eur:ısian Stııd � es", TIKA. Ankarn 1 994, No. 3. s. 3 1 4.


ESKİ SOVYETLER BİRLit.İ'NDEKİ TÜRKl,ÜGÜN VE İSLAMIN BAZI MESELELERİ

85

nin 3 Haziran 1 992 deki toplantısında söylediği sözleri örnek göstereceğiz: "Geç­ miş tarihimizle beraber Sosyalizm ve Sosyalistlik nazariyesini de suçlamak • insaflı olamaz" ı ıH _ Devlet idareleri öze l l ikle Devlet Güvenlik Teşkilatları ve eko­

nomik kurumlar eski Komünist l iderlerin yönetim i ndedir. Komün ist dönemde Türkistan 'da danışman lık görevlerinde bulunan Rus­ Komünistleri de bu görevlerini devam ettirmektedirler. Eski Komünist şimdiki bağımsız devletlerin liderleri Rusya'nın himayesini iste­ mekted irler. Mesela Özbekistan Devlet Başkanı İ slam Kerimov 3 Mart 1 994 'te Moskova'da "Biz geleceğimizi Rusya 'sız göremiyoruz. . . Rusya, Orta Asya bölgesin­ de düzen ve barışın garantisiydi. " 1 99 diye beyanat vermiştir. Eski Sovyetler B irl iği 'nin, şimdiki Rusya'nın ordusu bağımsız döneme girildik­ ten sonra Türkistan 'dan ayrılmadı. Aksine, Rusya eski orduya i lave olarak 60.000'den fazla askerin i bağımsız devletlerin topraklarına konuşlandırmıştır. Rusya ordusunda görev yapan Türkistanl ı Türkler var. Rusya ordusunda subay mevkisi nde bulunan Türkistanlı lar da var. Fakat bun lar etkili deği ldir. Rusya'nın Kazakis­ tan 'daki ordusunun subaylarının %6'sı Kazaklardan, Özbekistan 'dak i ordusunun subaylarının ise % 1 O'u Özbeklerden oluşmaktadır200• Bağımsız Türkistan cumhuriyetlerinde demokrasi hakkında çok konuşuyorlar. Lakin demokrasi prensiplerini kullanmak için izin vermiyorlar. Cumhuriyetlerin parlamentoları da var; lakin bunlar halk temsilcileri konumunda görünseler de, devlet başkan larının emri altında çalışıyorlar. Parlamentolar hükümet faaliyetlerini kontrol edemiyorlar. De­ ğişik partiler kurulmasına izin verilmiştir. İktidarda bulunan eski Komünist Partilerin liderleri, bağımsızlık döneminde kurulan milli ruh taşıyan yeni parti lerin faal iyetlerine iyi niyetle bakmıyorlar. Hatta, tam anlamıyla demokrasiye geçmek için gayret sarf eden partileri yasaklıyorlar. Mesela, Özbekistan Halk Birlik partisi, 1 988'den beri halk ara­ sında ilk defa istiklal gayesini yaymaktaydı. Özbekistan Adalet Bakanı Muhammed Malikov, Aralık 1 992'de parlamentoya B irlik Partisini kapatmak için bir kanun teklifi veriyor. Parlamento bu kanunu kabul etmiştir211 1 • Partinin başkanı Abdurayim Polat'ı parti toplantısından çıktıktan sonra demir sopayla dövüyorlar. O, birkaç ay hastanelerde kaldıktan sonra Türkiye'ye iltica ediyor. Bağımsız Özbekistan, zamanının modern terör yöntemini keşfetm iştir. Kerimov'un fikrinde ve yolunda olmayanları görevlerinden uzaklaştırıp, iş vermiyorlar. Emekli aylığı da vermiyorlar. Terörün yeni bir yöntemi de muhaliflerin, Komünizm gayesinden uzaklaşmak isteyenlerin sokaklarda dövdürülmesi­ dir. 1 993 yılının son Ünda Taşkent'te Özbekistan sabık Başkanı M irsaidov ve oğlunu sokakta dövüp, hastanelik ediyorlar. Özbekistan hakkında okuduğumuz kaynaklardan öğrendiğimize göre, bu ülkede dünyaya bildirilmeyen bir diktatörlük yerleştirilmiştir. Basın ve yayın devlet sansüründedir. Özbekistan yönetici leri, düşünce hürriyetini kısıt­ lamışlardır. Meselenin şaşılacak tarafı, Özbekistan bağımsızlığına kavuştuktan sonra, insan hakları savunucusu, halk için hürriyet ve demokrasi isteyen milli muhalefet liderle­ ri dış ülkelere göç etmek zorunda kaldılar. Bunlar arasında Birlik Partisi'nin başkanı Prof Abdurayim Polat, Erk Partisinin başkanı Muhammed Salih, Türkistan müftüsü Muhammed Sadık, Özbekistan'ın Washinbıton büyükelçisi Muhammed Malikov gibi şahsiyetler vardır. Şunu da belirtmeliyiz ki, Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinden hiç birinde -Özbekistan hariç- bu şekilde göç yaşanmamıştır. l 'I

K

ı•ı<J

Özbckislan 'da İçtimai Fenler, 1 91J2. No. 78, s . ltartaşs News. Moskova, 03 .03. 1994.

ııwı The Mııslim ıo ı

World K:ırachi, 5.m. 1 994. s. 6.

Siiddeuısche Zeiıung, 1 2/ 1 3 . xı1. 1 992, S. 5.

55.


BAYMİRZA l lAYİT

86

Türkistan Cumhuriyetlerinde demokrasiye tam anlam ıyla geç i l i p geçi lmediği konusunda uzmanlar yeterl i bi lgiye sah ip değildir. Belki demokrasiye geçiş süreci bir hayli uzayacaktır. Yeni bağımsız Türk Devletlerinin her yönden zengin olduklarını ifade etmiştik202• Bunlar için en önemli problem hammadde zenginliklerini nasıl ve ne derecede ekonomik gelişmeleri için kullanabi lecekleri sorusuna cevap aramaktır. Türkistan'da ki devletlerde 1 992 de 1 34. 1 00.000. ton kömür, 34.360.000 ton petrol, 1 1 1 milyar 1 40 milyon metre küp doğal gaz elde edilmiştir2°3• Elde edilen altın, uranyum, ve diğer madenlerin miktarı hakkında yeteri i istatistik bilgi yoktur. Avrupa Gazeteleri Özbekistan Devlet Başka­ nı 'nın kendi eliyle Amerika, İsviçre, Fransa ve İngiltere'deki bankalara altın yatırımı yaptığını haber vennişlerdi 204. Türkistan Cumhuriyetleri 1 992 de 6. 1 37.000 ton pamuk elde etmiştir. Bunun çoğu Rusya'ya dünya piyasalarından %60 aşağıya satılmıştır. Rus­ ya'nın tekstil endüstrisinin yaşaması Türkistan pamuğuna bağlıdır. 'Pamuk köleleri' durumuna getirilen pamuk çiftçileri böylesine büyük miktardaki pamuk ürününden geçimlerini sağlayamamaktadırlar. Özbekistan pamuk tarlalarının miktarı artırılmıştır : 1 992 de 1 .666.680. hektar iken 1 993 de 1 .690.000. hektar olmuş, yani 23.320. hektarlık bir artış görü lmüştiir205. Bilemiyonız, niçin bazı adamlar, Özbekistan pamuksuz yaşaya­ maz denilen fikri ileri sürmekteler. Özbekistan 1 992 de 4. 1 28.000. ton pamuk ürünü elde etmiştir. Halk ise kamını doyurmak için ekmek istemektedir. Türkistan hükümetleri pamuk tarlalarının çoğunu hayati ihtiyaçları karşılayacak tarıma ayırmazlarsa, 1 930' lu yıllardan beri halk arası nda yaygın olan "Pamuk ürü­ nünün halk için kefen olacağı düşüncesi" devam edecektir. Türkistan'daki ipek ürünü de Rusya'da işlenmektedir. Yeterli derecede yün üretil­ mektedir, lakin bu da Rusya'da kul lanılmaktadır. Genel tekstil üretiminin % 96'sı Rusya'da yapıl ıyor. Türkistan ise kumaşları Rusya'dan çok pahalı satın alıyor. Çarlık ve Sovyet Rusya'sı döneminde normal kabul edilen bu durum, bugün de değişmedi. Türkistan Cumhuriyetleri dünyaya açıldılar. U luslararası temasları devam et­ mektedir. Bugünkü Türkistan'da 1 40'dan fazla devletin diplomatları görev yap­ maktad ır. Türkistan Devletlerinin diplomatları da birçok başka ü l kede görev yap­ maktadır. Bağımsız Türkistan devletlerinin başka ülkelerle i lişki leri konusunda bazı mü lahazaları bel irtmek gerekmekted ir.

1- Tü rkistan 'daki beş bağımsız devletin Rusya ile ilişkileri: Rusya'nın beş Türkistan devletinde büyükelçiliği olduğu gibi, bu devletlerinde Mosko­ va'da büyükelçilikleri vardır. Fakat Rusya liderleri Türkistan devletlerinin bağımsızlığın­ dan hiç memnun değildirler. Çarlık Rusya'sı ve Sovyetler Birliği zamanında halklar mer­ kezden yönetildiler. Sovyctler Birliği'ne son verilmesinden sonra Rusya bunlara kolayca emir veremiyor. Ama Sovyetler Birliği'nden ayrılan halklara, eski Rusya hakimiyeti duy­ gusuyla bakmaktadır. Bunu Bağımsız Devletler topluluğunda müşahede etmek mümkün­ dür. Bu Topluluğa Rusya devlet başkanı başkanlık ediyor. Rusya, Bağımsız Devletleri ekonomik bir birliğe sokmak gayretindedir. Bütün bunlar Rusya'nın Bağımsız Devletler­ deki hakimiyetinin devam ettiğini gösteriyor. Rusya Federasyonu devleti Sovyetler Birli202

Bakınız: Dr. Baynıirza Hayıt. Dic Wirtschattsrırobleme Tıırkcsıans. Ankara 1 968. 244 sahili:: . Maalı:­

scf aradan uzun zaman geçtiği halde bugllnc kadar Tilrkisıan Ekonomi problemleri hakkıııda bugüne kadar yeni kaynaklarla bir yen i eser yazı lnıatl ı.

ım

Prof. Wcrncr Gıı m(l<!I. Econoıııic antl poliıical tlevclopınenı the Ccntralasion Turkish Rc pııblics .

"Eurasian S ı ud i cs : 1 994. No. 2. s . .20-22.

20.J

Siiddcutschc Zeiıung. 1 . XI. 1 993. s. 8.

ı os Keith

Martin. Orta Asya'nın umıtulnıuş trajedisi. "Yeni Forum" 1 994 . No. 304. s. 34.


ESKİ SOVYETLER HİIU.İGİ 'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN BAZI MESELELERİ

K7

ği'nin Cumhuriyetlerdeki mülklerini Cumhuriyetlere vermedi. Bunlar şimdi yasal olarak Rusya'nın mülkleri olmuştur. Eski Sovyetler B irliği'nin Cumhuriyetlerdeki orduları Rusya ordusu kabul edilmiştir. Bunların yeme içmelerini, Türkistan Cumhuriyetleri karşı lamakta­ dır. Bunlar güya Cumhuriyetleri korumak için buradadırlar. Cumhuriyetler bugüne kadar kendi ordularını oluşturamadılar. Bağımsız Devletler, Rusya ' n ı n kend i leri için teh l ike l i olduğunu hissediyorlar. Rusya, 1 99 1 'den beri eski Sovyet Cumhuriyetlerinde yaşamakta olan Rusları, ge­ rekl i olursa s i lah yoluyla savunacağından bahsetmekteyd i . Yelts in, 3 Kasım 1 994'te çıkardığı bir kararnameyle, Sovyetler B irliği cumhuriyetleri sın ırları içinde yaşayan Rusların, devlet tarafından korunacağını, resmen b i ldirm iştir2M. Kanun kuvvetindeki bu kararname i le Rusya, ordu larını Cumhuriyetlerdeki Rusları korumaya seferber edebi l ir. Belki bu yolla 'düzen sağlama' bahanesiyle Bağımsız Devletler aleyhi ne silah yoluyla Neo-kolonizm ve Neo-emperyal izm hareketin i devam ettirebi lir. Türkistan bugüne kadar ürettiği ham maddeyi dünya fiyatlarından %70 ucuza satıyor. Rusya ise endüstri ürün lerin i Türkistan 'a dünya fiyatların ı n iki katına satı­ yor. Koloniye! i ktisadi durumun devam etmesi sebebiyle, Türkistan, Rusya' ya ucuz ham madde satmazsa, R usya da Türkistan ' a endüstri ürünü vermez. Bu, Türkis­ tan'da büyük bir ekonomik buhran yaratabil ir. Sovyetler B irliği zamanında Türkistan 'a yerleştiri len Rus lar hala eski görevleri­ ne devam etmekteler. Az sayıda Rus, gönü l l ü olarak Türkistan 'dan Rusya'ya göç etmi ştir. Türkistan ' daki h içbir l ider Ruslara mem leketinize dönün demiyor. Bunun gereği de yok. Sovyet-Ruslar Türkistan 'da çok az sayıda ekonomik ve tekn ik uzman yetiştirm iştir. Türkistan 'daki ekonom ik m üesseseler, endüstri ye yüksek ziraat ku­ ru luşlarındaki idari işler Rusların el indedir. Endüstrideki uzman işçi ler de Ruslardan oluşmaktadır. Eğer uzman Ruslar Türkistan 'dan büyük oranda göç edecek olurlarsa, endüstri kuruluşların ı n çoğu ve taşımac ı l ı k sektörü işlemez duruma gelecektir. Rusya devleti, eski bir agressor devlet olduğunu Tacikistan örneğinde gösterd i. Tacikistan halkı 1 99 1 - 1 992 yılı i l kbaharında Tacikistan 'da hakim olan eski devlet l iderlerinde yani Komünistlerden kurtu lab ilmek için si lahsız o larak sokak gösteri le­ rine başlad ı . Rus askerleri, gösteric ileri si lah ku l lanarak dağıtm ış lardır. M üslüman Tac ik hal k ı n ı n büyük bir kısm ı si lah l ı mücadeleye başlamıştı. Özbekistan hükümeti Taci kistan ' la beraber, Komünistlerden kurtulmak için mücadeleye başlayan Tacik le­ ri, A fganistan'dan girmekte olan İslam- Fundamental izmi olarak i lan etti ler. Anti­ Bolşevi klerden kurtu lmak için Özbekistan ve Tacikistan hükü metleri Rusya'dan silah l ı yardım istiyorlar. A fganistan'da darbeye uğrayan Rusya, bu ' yardım çağrısı­ n ı ' acele olarak kabu l edip, Rus ahaliyi koruma ve Taci kistan'da düzen sağlama bahanesiyle 40.000'e yakı n asker gönderiyor. Eski Komün ist yönet i m i korumak görevine başl ıyorlar. Tacik-Müslüman mücah itleri i le Rus ve Tac iklerden o luşan eski Komüni st yönetim arasında ki savaş devam ediyor. Taciklerden 1 00.000'e ya­ kın kişiyi Afganistan 'a kaçmaya mecbur ettiler. 5 mi lyon nüfuslu ü l kede, 1 992 M a­ y ısından Temmuz 1 993 'e kadar 20.000 kişi öldürüldü, 500.000'e yakı n kişi evsiz kaldı 207 . Afganistan 'a sürülen Tacikler, buradan Taci kistan ' a saldırmaya devam ediyorlar. Ruslar şimdi A fganistan topraklarını bombalamaya başlad ı . İki güç ara­ sındaki savaş günümüzde de devam etmektedirw" . ıı><, 207 208

"Die Welt" 5. X I . 1 994, S. 8.

Leon Aron. Yeltsiıı'iıı Viebıaım Bir Orta Asya batagı Rus refonnlannı yıkabilir. "Washingtoıı l'ost". 22.8. 1 996.

s. 3 ; Kölner Stadı Anzeiger", 6. 1 . 1 995. 29.9. 1 994 "Si!ddcutsche Z:Citııng" 3 1 . X I . 1 994, s. 9.

"Die Welt" 20.8 . 1 994,

s. 7;

"Franfur1er Allgemeinc Zeitung"


1111

BA Y M İ RZA Hı\ \'İT

Rusya Dışişleri Bakanı Kozirev, 1 5 Mart 1 994 'de Duşanbe'de, Rus ordusunun Tacikistan-Afganistan sınırındaki savaş ı n ı, "Burası Bağımsız Devletlerin hudut/arı­ dır. Rusya 'nın bu hududu korumak tarihi borcudur. .d iye açıklamıştır21w. Boris Yeltsin, N isan 1 994'te Eski Sovyetler Birl iği sınırları içerisi nde bul unan m i l li Cum­ huriyetlerin sın ırları içinde 30 Rus ' harp üssü' kurma emri vermiştir. Bun lardan 20'si Türkistan 'da kurulacaktır. Rusya' n ı n gelecekteki Türkistan siyaseti n i n planla­ rını öğrenmek için, M oskova'da yayınlanan "Vostok' (Doğu) dergisi, 1 993, n .6,s.631 3 1 'deki makaleyi okumak yeterli olacaktır2 1 0 . Bağımsız Devletler Topluluğunda, A vrasya Federasyonu teşki l etmek problem leri muhakeme edilmektedir. Avrasya Federasyonu teşkil etmek fikrin i ilk defa Kazakistan Devlet Başkanı N ursultan Nazarbayev i leri sürmüştü. Onu bu gayeye yönlendiren Kazakistan'daki Rusların çoğunluğu olmuştur. Bu düşünceye Özbekistan ve K ırgı­ zistan devlet başkanları da razı olmuşlardır. Fakat, eğer böyle bir Avrasya Federasyo­ nu teşkil edi l i rse, Bu Türk Cumhuriyetlerin in u luslararası saygın l ığı kalmayacak, Rus­ ya, Slav halklar i le azınlıkta bulunan halklar üzerinde hükümran olacaktır. Eğer Türk devletlerinin başkanları, böylesine tehl ikel i ve bağımsızlıklarını kaybettirecek girişime razı olurlarsa. Türk Dünyası tarihi, bu hainl iği unutmayacaktır. Türkistan Türkleri Avrasya Federasyonu ya da Birliğine razı olurlarsa, ebedi olarak bağımsızlıkların ı kaybetmiş olacaklar. Demokrasiyi öğrenemeyen. l iderinin emrini kanun diye kabul eden insanlar, liderlerinin hainane gidişatını engelleyemiyorlar. Rusya, imparatorluk duygusundan ve arzusundan vazgeçemiyor. Bağımsız dev­ letler tekrar Rusya egemenliğine girmek istemiyor. Tabiidir ki, böylesine bir zıtl ık, Rusya ile Türkler arasında uzun zaman devam edecek maceralara temel olacaktır. Amerika devlet başkanı Cl inton ile Rusya Devlet başkanı Yelisin arasındaki m üza­ kereler sonunda, Cl i nton, Rusya'yı ' Kafkaslar ve Orta Asya'da düzeni sağlayacak devlet olarak tanı m ıştır. Böyle bir anlaşma hatırıma Özbekistan l ı Tiirk şairi E l bek ' i n ' Vahşi Hayvanlar Mec l i s i ' konulu şiirini getird i . Şaire göre, Arslan, Kaplan.Kurt ve Tilki ler, Koyunları idare etmek için hangi hayvanı tayin etmek meselesini tartışmak için bir toplantı yapmışlar. Vahşi hayvanlar mec lisi Tilkinin tavsiyesi n i kabul edi­ yorlar. Estağfuru l lah, ben Amerika ve Rusya devlet başkan larını vahşi hayvan olarak görmüyorum. Bun lar İ nsanl ık l iderleridir. Saygındırlar. Fakat, kimse anlamıyor ki, niçin bu iki devlet başkanı ' Kafkaslar ve Orta Asya'da düzeni sağlama hakkını Rus­ ya'ya vermiş? İki devlet başkanı tarafından i mzalanan böyle bir anlaşma, m i lletlerin hakların ı ve insan ların hürriyetlerini kabristana gönderebi l ir. D iyelim ki, Rusya, Bağımsız Devletlerden birinde düzeni sağlamak için harekete geçti. Başta Amerika olmak üzere demokratik devletler ( . . . bir satır fotokopi sayfasında görünmüyor) Fakat bu hak Rusya'ya veri ldiği için, dünya halkları böyle bir tecavüze seyirci kalacaklar­ d ır. Böyle bir an laşma ' halkların hürriyetine suikast manası taşıyor. "

2-

Tü rkistan devletlerinin kendi aralarındaki m ü nasebetleri:

Türkistan'daki beş devletin temsilci leri kendi aralarında temaslarda bulunuyor­ lar. Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan aralarında "Orta Asya Ekonomik İ şbirli­ ği"ni kurmuşlar. Lakin bu B irlik hala c iddi çal ışmalara başlamamıştır. Beş Cumhu­ riyet bugüne kadar 'ortak hukuklu' Türkistan Cumhuriyetleri Federasyonunu veya Konfederasyonunu oluşturamad ılar. Bunun yakın gelecekte de teşki l ine imkan göıırı

2111

Th� Musl iın Worltl. 26.3 . 1 994,

s.

:'i .

Dolu ınalıimat i ç i n bakınız: S ituıatsiya v Tseıııralnoy azi i Rossiya. Moskova 1 993 "Vostok'' Dergisi, No. 6 , s. 63- 1 3 1 .


ESKİ SOVYETLER BIRLIGİ'Nl>EKI TÜRKLÜGfiN VE İSi .AMiN RAZI MESELELERi

M9

rünmüyor; çünkü Sovyet Rusya'nın ' parçalama siyaseti ' Türk ve M üsl ümanların kan damarlarına işlem iştir. H iç kimse mahalli vatanseverlikten vazgeçmeyi istemi­ yor. H iç o lmazsa, Orta Asya ve Kazakistan ad ı yanında Türkistan terim i n i de kul lan­ mıyorlar. Özbek -Türk ayd ınlarından öğrend iğime göre, Tacikler, Türkistan ke l ime­ sinden korkuyorlarm ış! 5-6 yı ldan beri Özbekler i le Tacikler arasında rekabet ortaya çıkarılmıştır. Rusların ve bazı Tacik ' i ş bozarların' Semerkand ve Buhara şehirleri Tacikistan ' a veri lmeli, Hocent şehri ise Özbekistan 'a i lhak edi lmel iymiş. Günümüz­ de, Türkistan tarihinde hiçbir zaman görülmeyen Özbek-Tacik karşıtlığı görü lmek­ tedir. Türkistan 'daki etnik gruplardan birini d iğerine karşı kul lanmak Sovyetler Birliği' n i n temel · politikalarından birisiyd i. Bağımsızl ıklarını ilan ettikten sonra, Kırgızistan ' ı n Oş şehrindeki Özbeklerle Kırgızlar arasındaki kan lı çatışmayı KG B ' n i n çıkard ığını arşivlerden öğrenmektey iz. Türkiye 'nin ve başka birkaç ülken in terminoloj isinde Orta Asya Türkleri teri m i kullanı lmaktad ır. Ama, Tacikleri d e zikretmek unutuluyor. Taciklerin uzak geçm iş­ ten beri Türkistan ' ı n bir parçası olduğunu unutturmaya çalışıyorlar. Bazıları Ameri­ ka'da Türkistan ve Tacikistan terimini propaganda ediyorlar. Tac iklerin ekseriyeti İ ran d i l ine yakın bir şive konuştukları için bunları arasında İ ran tesiri güçlenmekte­ dir. Tacikistan ' ı Türkistan' dan ayırmak, gelecekte Türkistan ' ın başına büyük bir felaket getirecektir. Türkistan Türkleri, bilhassa Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan'da çoğunluğunu teşkil eden halkın bir grubu, Türk olduklarını inkar etmeden faal iyetlerde bulunmaktadırlar. Fakat Özbekistan'da bazı resmi daireler , Özbeklerin Türk olmadıkları iddiasındadır. Özbekistan İ l imler Akademisi, 1 993'te ·'Özbekler Ti.irk müdür yoksa Kendilerine Has Bir millet midirler?" konulu bir toplantı yapmıştır. Akademikler ve bazı bilim adamları, "Özbekler Türk değil" diye karar vermişler. Ocak 1 994 'te Özbekistan Hükümetinin resm'i gazetesinde, "Özbekler Türk değil, Türk dillidirler... Şimdi, Orta

Asya'da Türk değil, belki...Özbek, Kırgız, Kazak, Türkmen, Karakalpak denen 211 halklar var" diye bir yazı çıkmıştı. Başka bir dergi de, " B iz Turlarız, eğer Türk adın­

dan söz edil irse, o Küçük Asya'daki Türklere aittir"212 diye yazmıştır. Böyle fikirler Çarlık Rusya'sının (Türk adı yerine Tur diyorlardı) ve Sovyet devletinin Türkistan'da Türk yok fikrinin bir ifadesidir. 3- Tü rkistan Devletlerinin Genel Tü rklüğe Bakış tarzları:

Türkistan hükümetleri ister-istemez Rusya pol itikasının tesirinde kalıyorlar. Böyle olmasaydı Tataristan ve Başkurdistan halkları bağımsızlı klarını i lan ettikle­ rinde, acele olarak bu iki devletin bağımsızl ığını tanıyabil irlerd i . Bunu yapamad ı lar. Bunu yapmaya da Rusya izin vermed i. Azerbaycan y ı l l ardan beri Ermeni lerle Karabağ meselesinden savaş hal inded ir. Ermeni ler Azerbaycan topraklarından %20'sini işgal etti ler. Türkistan'daki devletler Ermenistan 'ın tecavüzünü durdurmak yolunda bir harekette bulunmadılar. Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Türkistan ziyareti sırasında Türkistan devletlerinden, Azerbaycan 'a kardeş olarak yardım rica etm işti. Özbtkistan devlet başkanı, "Azerbaycan ,Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi olmadığı için on lara yardım edemeyiz." d iye cevap verm işti. Haydar A l iyev iktidara geldikten sonra, Azerbaycan Bağımsız Devletlere üye oldu, ama Azerbay­ can' a yardım eden olmadı. Azerbaycan devlet başkanı Haydar A l iyev: "Kardeş 211

212

"Özbekistan Avazı". Taşkent 1 994. s.

5.

" M ülakat"' dergisi. Taşkent 1 994. ıı 1 1 1 2. s.

25.


BA Y M İ RZA HA YİT

90

kardeşin yan ında iyi günde de kötü günde de oluyor; maalesef Orta Asya'daki kar­ deşlerim iz, Karabağ meselemizde hiç yan ı m ızda olmadı lar" 2 13• Kazakistan, K ı rgı­ zistan ve Özbekistan' ın Çin hükümeti i le yaptığı anlaşmada tarafların birbirinin içişlerine karışmama şartı vardır. Bu sebeple adı geçen Türkistan devletleri Doğu Türkistan'daki soydaşlarımızın d indaşlarım ızın durumları nedir? diye soram ıyorlar. Çeçen halkı, halkoyuyla Rusya'dan ayrı l ıp bağımsızl ığını i lan etm işt i . Bu devle­ ti,dünyanın h içbir devleti tan ımad ı. Rusya 1 993 'te Çeçen istan ' ı Rusya'nın bir parça­ sı olarak i lan etm iştir. Çeçen m i l ll önderleri böyle bir tek tarafl ı kararı tan ı madı lar. Rusya ordusu 1 1 Ara l ı k 1 994 ' te Çeçenistan 'a hücum etti. Çeçenlerle Ruslar arasında devam ede gelen savaş neticesinde 1 7.000'den fazla sivil insan öldürü lmüştür2 1 4 • Grozni Rusya ordusu tarafından tamamen bombalanıp yerle bir edi ld i . Böylesine vahşi bir hareket karşısında Türkistan devletlerinden ciddi anlamda bir protesto gelmed i . Batı Avrupa ve Amerika, Rusya ' n ı n Çeçen istan ' a müdahalesini Rusya ' n ı n içişleri olarak görllyor. Diğer taraftan i nsan haklarından bahsedebi l iyorlar; halbuki Rusya'nın Çeçen istan'daki insan hakları i h lallerine seyirci kal m ı şlardır. B DT'de bu lunan Türk devletlerinin önderleri Rusya'yı protesto edemiyorlar. İ slam ü l keleri Çeçenistan faciasından bahsediyorlar, fakat Rusya'ya ' bu vahşeti durdurunuz' di­ yem iyorlar. Rusya ' n ı n Çeçenistan harekatı n ı n özünde dış politik emeller yatmakta­ dır. Bakü'den Türkiye'ye buradan Akden iz'e gidecek petrol boruları Çeçenistan'dan geçecekti. Moskova bu planı ortadan kaldırmak için bu ü lkeyi üçüncü defa (biri n c isi Çar R iyola, ikincisi 1 9 1 8-20 Bolşevizm tarafı ndan, Qçüncüsü 1 994) işgal etmeye karar verd i . Rusya Çeçenista n ' ı bahane ederek Rusya'nın güney bölgelerinde askeri etkinliğini artırmak istiyor. Şunu da önemle vurgu lama l ıyız ki, Çeçenistan ve Da­ ğıstan ü lkelerin i n istiklal leri tan ı nmazsa.barış yoluyla Çeçenistan meselesi halledil­ mezse, bunun sonucu büyük bir trajedi o lacaktır. Rusya'nın 1 9. Yüzyılda Güney Kafkasya'yı işgal etme girişim lerine karşı Çeçen-İnguş ve diğer dağlı Kafkasl ı lar 30 y ı l Rusya'ya karşı savaşmışlard ı . Eğer bağımsız Müslüman devletleri Rusya' dan korkmadan hareket etseler, O zaman Moskova'daki emperyal istler de meselenin farkına varacaklar. Türkistan devletlerinden Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan, Kuzey Afga­ nistan 'daki Özbek, Türkmen ve Taciklerin siyasi ve ekonom i k durumlarını öğren­ mek için girişimde bulunmaktalar. Özbekistan ve Tacikistan hükümetleri Afgan is­ tan ' ı İ slam-Fundumantalizmi devleti olarak görmekteler. Buradan Tacikistan 'a sonra Özbekistan 'a fundamantalizm girecek korkusu içi ndeler. Bu sebeple Afganistan hükümeti aleyhi ne faal iyette bulundukların ı A fgan kaynaklarından öğrenmekteyiz. Afgan istan 'da önce Komünist rej imin generali olarak görev yapan Afganistan l ı Özbek-Türk genera l i Raşit Dostuıiı. Afganistan mücahitleri aleyh indeki savaşta komutan olmuş, sonra Komün istlerden ayrılarak Komünist rej ime son veren general o larak ün kazanm ıştı. Bu general Kuzey Afganistan'daki Özbek, Türkmen ve Ta­ c ikleri kendi komutasında toplayabilm iştir. Dostum, Afganistan cumhuriyeti önder­ lerine bağl ı l ı k gösterm iştir. Bu general i le Özbekistan hükümeti ve bunun vasıtasıyla Rusya çok i lgi lenmiş, Bu etk i l i general, H i kmetyar ile işbirliği yapmaya karar ver­ miştir. Dostum'un veki l i Abdulmalik ve H ikmetyar'ın veki l i Humayun Jaraer, Ara­ l ı k 1 9')3 'te Taşkent'te anlaşmaya varıyorlar21 5 . B ununla Dostum ve H i k metyar, Afganistan hükümeti aleyh ine birl i kte hareket ediyorlar. Afgan istan Devlet başkanı 21)

214 215

H lirriyeı. İstanbul. 1 8. 1 0. 1 994, s . 1 3 . "Kü!ncr Stadt-Anreigcr" 1 2. 1 . 1995. s. 9. Afghan Ncwss, 1 994, Vol.

IO.

n. 2. s. l .


ESKİ SOVYETLER BIRLl t. i ·NoEKİ TÜRKLüt.fiN VE ls1...\MIN RAZI J\1ESEl,EU:Ri

91

Rabbani hükümeti, Özbekistan ' ın Dostum'a savaş uçaklarıyla yardım etmekte oldu­ ğun u aç ıklam ı ştır. B i l inme l idir ki, Özbekistan ' ı n savaş uçakları yoktur. Eğer A fga­ nistan 'a Özbekistan kanalıyla savaş uçakları gönderilmişse, bun lar Rusya' n ı n savaş uçakları olab i l ir. Rusya devleti zaten A fgan istan mücahitlerinden darbe aldıktan sonra, Kuzey Afganistan ' da kendi istih kam ları n ı kurmaya devam ediyordu. Eğer Rusya, Özbekistan yoluyla Dostum ' u kazanabi l irse, Bu, Rusya ' n ı n Afgan istan 'a girmes i n i n başka bir yolu o larak değerlendirileb i l ir.

4- Türkistan Devletlerinin İ slam Ü lkeleri ile Temasla rı: Türkistan'da bağımsız devletlerin kuru lması, bütün İslam dünyasında memnuni­ yetle tebrik ed i l m işti. Türkistan Cumhuriyetlerin i n bütün İslam ü l keleri i le diploma­ tik i l işki leri devam etmektedir. İslam ülkeleri nde Türkistan'da İslam ' ı n durumuyla ilgili endişeleri var. İslam ülkeleri Özbekistan l iderinin İ slam meselesiyle i lgi l i tu­ tumuna endişeyle bakmaktad ır. Çünkü lslam ü l keleri n i n çoğu, Özbekistan ' ı n İ slam meselesinde sam imi olmadığı düşüncesine sahipler. Özbekistan devlet başkanı bay­ ram günleriyle ilgi l i kararnamesinde Ramazan Bayram ı na 1 gün, Kurban Bayram ına 1 gün ayırm ışt ır. Bu İslam akidelerine uygun deği ldir. Devlet başkan ı n ın eşi, Lond­ ra'da Özbekistan'da H ı ristiyan m isyonerlerin i n patronu o larak anlaşma imzalamış­ tır21 6. İslam Kerimov, 6 Eylül 1 993'te Taşkent'te yapı lan konferansta, "B iz, Özbekis­ ıan'da İslam ' ı n gayelerine ulaşmas ına izin vermeyeceğiz" dem işti 217 . M üsl ümanlar lslam esasların ı Müsl üman lara öğretme imkanına sah ip deği l ler. Buna karşın H ı ris­ tiyanlar Türkistan ' ı n her köşesinde kendi din lerinin propagandas ı n ı sürdürmekte ler; çünkü on ların parası ve başka imkanları var. İslam için bir radyo yok. H ı ristiyan Baptistin tarikatı M isyon şefi Olga, Taşkent'teki bir radyoyla H ıristiyan l ı k propa­ gandasına başlayacakların ı aç ıklamıştır2 1 ". Özbekistan i le İsrai l İslam tarihinde i lk defa İslam fundamantal izm i ne karşı birlikte mücadele etme an laşması imzalam ıştır. Belirttiğimiz hususlar, İ s lam ülkelerinde, Özbekistan'da İslam 'a tam anlamıyla hür­ riyet veri lmed iği ş i kayetin i ortaya ç ıkarm ıştır.

5- Avrupa, Amerika ve Asya Devletleri ile Münasebetler: Türkistan devletleri n i n , J aponya, Ç i n , Malezya, Kore, H indistan devletleri i l e münasebetleri normal devam etmekted ir. Diğer taraftan Avrupa ü l keleri , A B D ve l srai l ile s iyasi , ekonom i k temaslar devam etmekted i r. İ srai l ' i n Türkistan ' daki ekonomik faaliyetlerdeki etk isi büyüktür. A l manya da Türkistan devletleri i l e ekonom i k mese lelerde işbirl iği içinded ir. A B D, Kazakistan v e Türkmenistan i l e her yönden beraber çal ışma yolundad ı r. Fakat Özbekista n ' l a Tacikistan Amerika ile yakı n i l iş k i lere başlayamadı . Amerika, Kerimov ' u bir fedaral d iktatör o larak �örmektedir. Asya, Avrupa, Amerika, İsra i l , Kore, Japonya , Çin devletleri ,Türkistan cumhu­ riyetlerine kredi vermekteler. Türkistan'dan da ham madde satın almaktalar. Bugü­ ne kadar h içbir devlet Türkistan'da ciddi bir endüstri yatırım ı yapmadı . Ortada en­ düstri inşaatları projeleri var, fakat projelerin ne zaman gerçekleştiri leceği n i bi len yoktur. Ekonomik yönden güçlü ülkeler gene l l i kle Kazakistan' a önem vermekteler, çllnki.1 bu ü l ke, kaynak yönünden dünyan ı n en zengin ül kelerinden biridir. 2 1 1' 217 llM

"Cenırala�ian Berier· Licesıer 1 993, s. 8.

Thc Muslim Workl. 1993. n. 1 2. s. 3.

Thc Muslim World. l 5.X. 1 994, s. I .


HA\'MİRZA HA\'İT

92 6-

Tü rkistan Cumhu riyetlerinin Türkiye ile İ lişkileri:

Türkistan devletlerini i l k tanıyan devlet Türkiye 'dir. Türkistan 'daki devletler i l e Türkiye arasında l 80' den fazla işbirliği an laşması mevcuttur. Türkiye, yen i Türk cumhuriyetlerine 400.000.000 dolardan fazla yard ım verm iştir. 5000'den fazla işa­ dam ı oralarda çalışmaktadır. Türkiye bu cumhuriyetlerde sanayi leşme ve eğitim alan ında sam im iyetle çal ışmaktad ır. Yeni Türk Cumhuriyetleri Türkiye'yle daha fazla yakınlaşmak niyetindeler. Türkiye, yeni Türk cumhuriyetlerinden 1 2.000'den fazla öğrenciye burslu okuma imkanı sağlamıştır. Böylesine iyi n iyetl i yaklaşım dünyanın h içbir yerinde görülmeyen tarihi bir olaydır. Yen i Türk Cumhuriyetleri arasında Türkiye i le i l işkiler meselesinde anlaşı lamayan bazı düşünceler var. M ese­ la, Özbekistan Cumhurbaşkanı," Er veya geç Türkiye 'yle kavgalar içine gireceğiz; çünkü Türkiye, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri adıyla, Orta Asya'yı kendi tes iri altına almak istemektedir." demişti. Türkistan cumhuriyetlerinin Türkiye ile i l i şk i le­ rini bozmak isteyen Rusya, Çin ve İ ran devletleri ve Batının Türklerden korkma duyguları var. Türk İşbirl iği ve Kalkınma Ajansı (Tİ KA)'nın Başkanı Büyi.ike lçi ı Umut Arık, "Orta Asya konusunda geç kaldık"2 9 diye doğru bir tespitte bulunmuş­ tu. Türkiye 'nin Bağımsız Türk devletleri ortaya çıkmadan önce bunlarla i lgili plan­ ları ve hazırlığı yoktu. Buna rağmen Türkiye'nin yeni Türk Cumhuriyetlerinde büyük şansı vard ır. 7-

Türk-M üslü man Cumhu riyetlerinin Dü nya Pazarlarına Çıkışla rı:

Yeni Türk Cumhuriyetleri, bağımsızl ıkları n ı kazandı ktan sonra dünya pazarları­ na gird i ler; fakat on ların paraları hala dünya fi nans pazarına giremed i . Yen i Cum­ huriyetler bir çok ü l keyle ekonomik ve ticari i l işki içindeler. Bugüne kadar Türkis­ tan 'da yabancı sermayenin yerleşmesi ve Türkistan ' ı n dış ülke lerle ticaret i n i n so­ nuçların ı ifade eden ayrıntı l ı bir eser yazı lamadı. Türk Cumhuriyetleri pazar arıyor­ lar. Yabancı ü l keler de Türkistan 'da pazar arıyorlar. Böylece i k i l i ticaret i l işki leri devam etmektedir. Türkistan Cumhuriyetleri , 1 99 1 'den itibaren Tahran' daki Eko­ nom i k İşbirliği Teşkilatı'na üyed irler. Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan Cumh uriyetleri, "Merkezi Asya Ekonomik İ şbirliği Teşki latı"nı kurmuşlardır. Bu­ gün Türkistan pazarı dünya pazarı için açıktır. Bağımsızlıklarını kazanan Türk devletlerini diplomatik olarak tan ıma ve on lara yardım ed i l mesi meselesini TBMM'ye i l k tekl i f eden M i l l iyetçi Çal ışma Partisi Genel Başkanı Alparslan Türkeş olmuştur. Ti.irk devletleri n i dünyanın 1 08 devleti resmen tan ı d ı . Gayet tabi idir ki, 6 Yeni Türk devleti, dünya m i l letlerinin arasında dostluk ve barış içinde yaşayacaktır. Eski. Sovyetler B irliği 'ndeki bazı Ruslar, Türk­ lerin m i lli bağımsızlığını hazmedemiyorlar. Bunun içindir ki, Moskova'da öze l l ikle basında, Türkistan' daki Türk-İslam devletleriyle i lgili bazı fesatlar üretmekteler. Onlara göre, Türkiye ve Türkistan, Pantürkizm-Turanc ı l ı k yolundaynı ışlar. On lara göre, Türkistan 'da İ slam Fundamantalizm i ortaya çıkacakmış; bazı Ruslar, böyle yalan larla Avrupa ve Am erika'yı korkutmayı amaçl ıyorlar. Batı Avrupa ve Amerika'da da , Türkistan 'da Pantürkizm ve Panislamizm kor­ kusundan bahsedenlerin sayısı az deği ldir. B izim rakiplerimiz bi lmelidirler k i . Tiir­ kistan ' da Pantürkizm ve İ slam fundamantal izm i diye h içbir hareket veya akım yok­ tur. Türklüğü yaşatmak,İslam ' ı yaşatmak hareketi sürdürülmektedir. Bunlar Türkle­ rin ve M üsl üman ların tab i i haklarıdır. İslam dini, İslam düşman lığı amacıyla, yaban­ c ı lar tarafından ç ı karı lan Fundamantalizm denen bir gaye peşinde değildir. Bağım219

"Türkiye··.

1 8 Eyllil 1 994,

s.

9.


ESKi SOVYETLER RİRl.iGi'NDEKİ TÜRKLÜGflN VE ISLA MIN RAZI M ESELELERi

93

sız Türk devletlerin i n amac ı toprak altına sokulan İslam d i n i n i yer üstüne çı karmak, Müslüman ların d i nlerince yaşaması olabilir. Türksüz İslam ' ı İslamsız Türkü anla­ mak mümkün olamayacaktır. İslam esaslarını bilmeyen M üslümanlara, önce İslam ' ı öğretmek zarurid ir. Türkistan'daki Türklerin birlik ve kardeşlik ruhuyla yaşamasını temin etmek maksadıyla faaliyet gösteren hareketler ciddi o larak devam etmektedir. Bizim şairlerimiz, tarihçilerimiz, etnologlarımız. sosyologlarımız, din alim lerimiz, dilci lerim iz, Türkistan ve Turan adlarını , Sovyet rejimi tarafından kullan ı lması mecbur edi len "Orta Asya ve Kazakistan" terminoloj isinden vazgeç i l mesi için kul­ lanmak fikrini i leri sürmekteler. Ti.irkistan 'daki eski Sovyet Cumhuriyetleri bağım­ sızl ıktan önce Orta Asya terimi ad ı altında tanıtıl maktaydı . Bağımsızlı ktan sonra Orta Asya Türk Cumhuriyetleri terimini kullanmaktadırlar. Yeni Devletlerin l iderle­ ri ve bazı b i l i m adam ları, Sovyet rej im i n i n eski "Orta Asya ve Kazakistan"denen terim i n i kullanmaya devam ediyorlar. Türkiye'nin bazı devlet ve fikir adamları da Orta Asya Türk- İ slam Cumhuriyetlerinden bahsetmektedirler. Bazı fikir ve işa­ damları, 5 Türk cumhuriyeti yerine bir Türkistan veya Turan devleti olsa, ge l i şme açısı ndan büyük kolay l ıklar olacaktır diye fi kir i leri sürmekteler . . Kanaatimce bugünkü Türk Cumhuriyetleri bir neh irdir. Bunların suyu bir Ti.irk denizini ol uşturuyor. Cumhuriyetlerin sayısının çokluğundan korkmamak gerekir. Her şeyden önce Türk cumhuriyet l i n i n içtimai geçim lerin i tem in etmek gerekir. Bağı msızl ığı korumak ve sağlamlaştırmak hayatımızın amacıdır. Bunun için Komün izm ruhundan ve Rus emperyal izminin bıraktığı ekonomik etki lerden kur­ tulmak hareketini ciddi bir şeki lde sürdürmek zarurid ir. Ruslaştırı lan şahıs ve coğ­ rafya adlarından vazgeçmemek, Rusya kalanizasyonunu kültlir izlerini devam etti­ rir. Bunlar için demokrasi şarttır. Komün izm öldü. Ama Komünistler yaşamaktalar. Komün ist partiler yasaklanmadı . Sadece isimleri değiştiri ldi. Komün ist Parti lerin mülkleri ve bütün imkanları.yeni adlar alan aynı partilere devred ild i . Yeni adla faal iyetine devam eden esk i Komün ist partilerden başka kuru­ lan demokratik parti lere maddi imkanlar sağlanmad ı . İ kt idar esk i komünist l iderlerin el indedir. Bun lar secim yoluyla iktidarı elde etti ler. Fakat yen i kurulan partilerle ülkelerini içinde bulundukları buhrandan kurtarmak için i şbirliği yapmad ılar. Bunun içindir ki, Tac i kistan ve Azerbaycan' da, muhalefet sokaklarda ikt idar aleyhine gös­ teri lere başlad ı . Devlet bun ları bastırmak için silah kul landı. Halka demokrasiyi öğretmek ve devleti demokrasi yoluyla yönetmek en çıkar yoldur. Ü l kede düzen ve barışı sağlamanın yolu budur. A l lah'a şükretmel iyiz ki, Amerika, Avrupa, Türkiye, İ ran, Suudi Arabistan, Pa­ kistan, Japonya, Ç i n devletleri, Türkistan devletlerine yard ım etmeye hazırd ırlar. Verilecek ve al ınacak yard ım lar, halkın sosyal hayatı n ı tem in etmek, ekonomik gücünü yükseltmek bu yo l la geleceklerini güven altına al maya yöne l i k olmal ıdır. Dünyan ı n devlet adam larından bazıları.Türk devletleri hakkında genel bi lgiye sa­ hiptirler. Lakin, dünyan ın büyük çoğun l uğu.Türk devletlerinin geçm işini ve bugün­ kü durumunu bilm iyorlar. Türk devletleri ile işbirliği yapı ldığı zaman, onlar hak­ kında mümkün olduğu kadar iyi ve gerçekçi bilgi ler veri lmelid ir. Bunun için Tür­ kistan ve ona komşu kardeş e l lerinin i l mi bir şekilde araştırılması meselesini hal let­ mek gerekir. Bağımsız Türk cumhuriyetleri ve muhtar Türk e l lerinin kü ltürü, d ini hayatı, sosyal ve siyasi durumu, uluslararası konumları; Türklerin kendi aralarında doğal bağlantı ların ın tarihi yolu ve gel iştiri lmesi mesele leri i l m i yönden öğren i l ınez­ se ve öğreti lmezse, o zaman, Türklerin durumunu deniz ortasındaki kılavuzsuz ge­ miye benzetebi l iriz. Dünya devletlerin i n bugünkü pol itikalarının temel leri ilmi araş­ tırmalara dayanmaktad ır.


94

BA Y M İ RZA HA YİT

Türk devletlerinin bugünkü en öneml i meselelerinden biri, Türk el lerinin i lır.i bir şeki lde araştırılmasına ciddiyetle eği lmektir. Araştırmalar bütün Türk e l lerini kapsamına almal ıd ır. Mesela, Azerbaycan ve Kafkas, Balkan Türkleri, Orta Doğu Türkleri, Türkistan, Türkistan' ı n etrafındaki Türkler ( Doğu Türkistan) Hakas, Tuva, Yakut, G üney Türkistan (Afgan istan'daki Türkler) ,Tatarlar, Başkurtlar . . . bu kap­ sama girmel idir. Konya ' d a kurulan Türk- İ s l am Medeniyeti İ l m i Araştırmalar ve Sosyal Yar­ dım V akfı , Dünya Türkleri K ü l tür Araşt ırma M erkezi ' n i kurmuştur. Fakat vak ı f bu merkez i n madd i tem i nat ı n ı hal ledem e m i şt i r. İ l m i kuru l uşta·n öğren­ d i k le r i m i ze göre eğer dll nya Türkleri n i n k ü l türünü araştırmak n i yeti ndeysek, o zaman böy le b i r i l m i merkezin y ı l l ı k masrafı n ı n en azından i l k y ı l l arda yarım m i l yon D M o lacağ ı n ı da hesaba a l mam ı z gerek i yor. Dünya Türkleri K ü lt ü r A raştırma ları hakkındaki fi k i r ç o k önem l i d ir; fakat b u n u bugünkü şartlar i ç i n ­ de k u rmak ve harekete geç i rmek m a d d i yönden i m kansız görün üyor. A raşt ı r­ m a l ar sahas ı n da i l k o l arak Türk i stan İ lm i A raştırmalar Enst itüsünün kuru l ması ve ç a l ı şm a l ara başlaması mümkün görünüyor. Türkistan Kültürünün A raş­ tırma E n stitüsü Türk istan'daki akad e m i l er ü n i versi te ve yüksek oku l l ar temas h a l inde o l acak on ları da araş t ı rma görev leri n i davet edebi lecektir. Böyle b i r kuru luş, doğal o larak ö n ce l i k l e Türkiye ve bağ ı m s ı z Türk c u m h uriyetlerine v e b i l i m d ünyas ına ç o k fayd a l ı o lacaktır. Türk devletleri i le Tllrkiye' n in her yönden işbirliği bütün Türkler için tari hi ö­ nem taşımaktad ır. Böyle bir işbirliği on ların dostluk içinde çalışmalarını sağlaya­ caktır. R u sya ' n ı n ve Batı ü l keleri n i n bazı gazete c i leri, Türkistan da, Türk iye i le İ ­ ran aras ı nda tart ışma ve rekabet olduğundan bahsed ip kamu oyunda şüphe l er o l uşturmaktad ırlar. Bazı gazete c i ler yol lar meselesinde " Türkistan d ü nya pazarı n a ç ı kamayacakt ı r" demekted irler. Böyle fi k irler Türk devletleri i ç i n , teh l i ke l i o labi l i r a m a yen i Türk devlet l eri i ç i n e s k i Sovyet ordusunun/ş i m d i k i Bağımsız Dev letler Top l u l uğunun ordusunun Bağımsız Devletlerde faa l iyet göstermesi çok teh l i kel id ir. Böyle bir yaban c ı askeri güç acaba m i l li devletlere h i zmet edeb i lecek m i d i r? Böyle b i r savaş gücü cumhu riyetlerdeki R us kolon istleri n i n dayan ışma s i l a h ı mı o l acak?. Bağımsız Türk Dev letleri n i n ko­ ru11ması bütün Türklüğün şerefl i göre vi o l duğu g i b i . bu. barış sever devlet lerin de göre v i o l m a l ıd ır. Türk devlet leri, ş i m d i ye kadar bağ ı m s ı z l ı k larını kazana­ mayan Türklerin (mesela, Doğu Türkistan, Tatari stan, Başkurd i stan, Yakut i stan, H akas, Tuva, K ı rım, Kuzey Kafkas Türk leri) ge l eceğ i, mese le leri ile meşgu l o l m a l ı d ı r ; yani on ların m i l l i kil i t ti r varl ı k ları n ı n korunması zarure t i var. Bağı m s ı z Türk Dev l et lerine yöne l m iş iç ve d ı ş teh l i ke l e r i n var l ı ğ ı n a göz yumamay ı z. Türkçülüğün gayesi, hareket ve faaliyetleri, Türkçülük için dökülen kanlar, soy­ daşları mızın m i l l i hürriyet davaları, zamanım ızda Türkçülük gayesinin zaferi olarak tarih sayfalarına ve insanlarımızın kalbine girecektir. Türkistan Tilrkleri sonsuza kadar Türkiye ile beraber olacaktır. İ nanıyoruz ki, Türkiye de bizimle beraber olacaktır. Güçlü olan Türk devletleri her zaman dünya halkların ı n dostluğunu yanında bulacaktır. Kazand ığımız şan.şeref ve zaferleri m iz, bizden gelecekte çok çal ışmayı, soğukkan l ı l ık i le devletler s iyaseti yürütülmes i n i , yabancı ideoloj i lerden kurtularak, Türk-İslam felsefesi esasında düşünmeyi v e faali­ yetlerde bulunmayı talep edecektir. "Allah bizimle . . ."


ESKİ SOVYETLEI� DIRı.ICl'N llEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLA l\llN BAZI M ESE L ELER İ

95

UMUM-TÜRK KÜLTÜR ARAŞTIRMALARININ ZAMANIMIZDAKİ BAZI MÜHİM GÖREVLERİ" Ekim 1 99 5 ' te Çeşme'de yapı lan Türk Devletleri, Toplulukları Dostluk, Kardeş­ l ik ve İ şbirliği Kuru ltay ı ' nda "Dünya Türkleri n i n Kültür Birliği Hakkında Bazı Fikirler" konulu tebliğimde, genel Türk kü ltürünün ana hatlarından bahsetm iştim. Genel Türk kültür birliğinin varlığı, tartışı lmaz bir hakikattir. Onun 12 mi lyon k i lo­ metrekareden fazla bir alana yayılm ış olması, görünüşte türlü Türk kültürlerin i n varl ığı haya l i n i ortaya koydu. Lak in böylesine geniş b i r alanda yaşayan Türklerin kü ltürünün özde bir olduğu da inkar edi lemez. Ziya Gökalp ' e göre, "Kül tür (hars); bir m i l letin d i ni,ahl iiki, hukuki, muakalevi (entelektüel) bedii, l isani, iktisadi, fenni (teknik) hayatlarının ahenk l i mecmuası­ dır220. Bu öze l l i kler bütün Türklerde vard ır. Umum-Türk kültürü hakkında birçok araştırmalar yapılm ıştır. Fakat bun lar azd ır Genel-Türk kü ltürünü tasvir eden çok az sayıdaki eserler, Türk kü ltürünün başlangı­ cından zaman ımıza kadar ki görünüşlerini, tesirlerini ve durum unu tatm i n edici bir şek ilde ifade edememiştir. Barthold, ilk olarak genel Türk kültürünün b i r parçası olarak "Türkistan Kü ltür H ayatı Tarihi" ( İ storiya Kul 'turnoy J izn Turkestana) ad l ı eserini yayım lamışt ı . Bu eser, zaman ım ızda genel Türk kü ltürünü toplu halde an­ latmak için mühim rol oynamıştır. Fakat onun bu eseri, Türk kültilrünün bir co�rafı bölgedeki görünüşleriyle meşgul ol muştur. Türkiye tarih i l ııı inde, i l k defa Prof. Dr. Bahaeddin Ögel l 962'de " İ slam iyet'ten Önce Türk Kü ltür Tarihi" konulu, 403 say­ falık eserini yayım lam ıştı. Arkeoloj i k bul untular ve yazı l ı kaynaklara dayanı larak yazı lan bu eser, Türk kültilrüniln Hunlardan önceki devrinden Uygur devlet i n i n 9. yy.daki devrine kadarki görünümü hakkında mufassal bilgi ler vermiştir. Bu eserde Saka (İsk it, İskif, Skif), Kuşan devleti, Kang devletleri 221 devrindeki Türk kültürü meseleleri zikred i lmemişt ir. Türk Kültürünii Araştırma EnstitUsü, l 977'de Prof. Dr. İ brah im Kafesoğlu ' nun "Türk M i l li Kü ltürü" konulu, 407 sayfa l ı k eserini yayım lamıştı. Boğaziçi Yayıııevi (İstanbul), bu temel eserin, 1 983 'te gen işleti lmiş 2. baskısını yayım ladı. Prof. Kafesoğlu, haklı olarak önsözünde, "Her m i l let maddi imkan ları ve manevi değerle­ riyle bir kültür büti.inüdi.i r. B ir m i l let yaşamakta ise, onun bir ki.i ltüri.i olacaktır. B iz de.aşağı-yukarı 4000 y ı l l ı k tarihe sah ip Ti.irk m i l leti n i n kültürünü araştırdık." diye yazm ıştı 222• Eserde Türk kü ltürünün bütün dal ları tasvir ed i l m iştir. l 978 'de İstanbu l'da Prof. Dr. Bahaeddin Öge l ' in "Ti.irk Kü ltür Tarih ine G i riş" ad l ı 5 ci ltlik eseri yayım landı. Türkiye'de yay ım lanan bu iki eser, Türk killti.iri.ini.in bütün görünüşlerini, genel olarak, siste m l i ifa.de etmiştir. Türk kü ltürü hakk ı nda yazı lan eserlerin bibliyografyası n ın bugüne kadar yazı lmayışının sebebi, Ti.irk yurt­ larında, Türk kavim lerindeki genel Türk kü ltürünün görünüşü mese le lerinde yazı lan eserler hakkında yeterli bi lgiye sah ip olmayışı m ız dolayıs ıyla, on lar hakkında fi k i r bildirmenin mümkün ol mayışıdır. Tabi idir ki Türk ü lkelerinde b u konuyla ilgi l i VI. Türk Devletleri ve Toplulukları Dostluk. Kardeşlik v e İşbirliği Kurultay ı · na (20-22 Mart l 99K. llursa)

sunulan tcbli�in mclnidir. "Mill iyetçi Harckef'gazeıcsi. 6 Temmuz 1 998. s. 6. 1 3 Tenınuız 1 998. s. 6 220 22 1

Ziya Gökalp. TUrkçlllllj!lln Esasları, İstanbul. 1 923.

Kang devleıi ve ondaki kUllllr hayatı hakkında. Prof. Dr. Karim )oııiyazov. Kanj!; Devleti ve

Kanj!;lılar, Özbekisıan Fanlar ı\kadeıniyesi. Tarih lnstiHlli. Taşkent. 1 990. me k mümkündür.

222

s.

1 6!1"dcıı dolu bilgi öğren­

Prof. Dr. lbrahinı Kati:soglu. Tiirk Milli Kiiltiirii, 2. baskı. İsıaıılıul 1 983, s. 1 .


HA Y M I RZ.A l lA YİT

96

eserler yazılm ıştır. Lakin, bir Türk halkının, diğer bir Türk halkı hakkında esasl ı bi lgisi olmadığından, i lgi l i yerlerde konuyla ilgili eserlerden yeterince haberdar olamıyoruz. Türk ülkelerinde genel Türk ya da kendi kavminin kültür tarihini tasvir eden eserlerin yazı lması, araştırmac ı ların öne m l i görevlerinden birisidir. Buna para­ lel olarak, Türk ülkelerinde, Türk kültürü meselelerinde yazılan eserlerin bibl iyog­ rafyas ı n ı yazıp yayın lamak, araştırıcı lar için kaç ı n ı l maz bir görevdir. Barthold, Öge l , Kafesoğl u' nun eserlerinde, Türk kü ltürü tarihi beyan ed i l m iştir; lakin Türk kü ltürü­ nün oluştuğu dönemdeki kültür mücadeleleri meselesine d i kkat veri lmem iştir. Arap­ Fars kültürleriyle Ti.Irk kültürü arasındaki mücadele, Çin ve Rus kü ltürleriyle Türk kültürü arası ndaki mücadeleler meselesi muhakeme ed i l mem iştir. Türk kültürün ü yaşama yol ları d a zamanım ıza kadar aydın latı lamad ı . H içbir zaman inkar edi leme­ yecek gerçek şu k i : Türklere egemen devletler, Türkler üzerinde her zaman kü ltür hegoınonyası oluşturma siyaseti gütmüşlerdir. Bu, günümüzde de devam ettiri lmek­ tedir. l rak'taki Türkleri Araplaştırma, İran 'daki ve A fgan istan ' daki Türkleri Fars­ laştırma, Batı Trakya Türklerin i Yunan l ı l aştırma siyasetlerin i ve on lara hiç olmazsa kü ltür özerk liği verilmed iğini bil iyoruz. Rusya egemenl iğindeki Türkleri Ruslaştır­ ma, Doğu Türkistan' daki Türkleri Ç i n l i leştirme siyaseti ve bunun sonucunda Türk kültürüne son vermek yolundaki yoğun çabaları dünyan ın çoğu aydı n ı b i l iyor. Türk kü ltürü birçok darbeler gördü. Tarihten öğrendik ki, kendi kü ltürünü koruyacak ve yaşatacak yegane kuvvet TUrk m i l leti ve onun yaşama arzusu ve mecburiyetidir. Hakim devletlerin Türk ılkelerindeki Türk kültürü aleyhindeki tüm tedbirlerine rağmen, Türkler kültürel ben l iklerini koruyabi l m işlerdir. Türk kültürü bazı alanlarda unutulmaz derecede darbeye uğramıştır. 1 940'dan iti­ baren Türklere K iril alfabesi kullandırılmaya başlamıştır. 1 956'dan itibaren bugünkü beş Türk cumhuriyetindeki öğrenci lerin % 70 i doğrudan doğruya Rus d i l inde ders almaya zorlanmıştır. Meşhur yazar Cengiz Aytmatov'a göre, Kırgızistan ' ı n başkenti B işkek'te 60 yıl içinde Kırgız dilinde öğretim yapılan tek bir okul vardı m . Sovyet Ruslar, Türk ü l kelerinde tarihi kültür abidelerini yok etmeye önem vermişlerdir. Gazeteleri n verdiği haberlere göre, l 987'ye kadar Özbekistan 'da 1 O,OOO'den fazla Tarihi Kültür abideleri devletin emriyle tamamen bozu lmuştur. Bun ların günümüzde izleri var. Ama onları ayağa kaldırmak mümkün değil. Sovyetler Birl iğindeki Türklere yoğun bir Ateizm politikası uygu lanmıştır. Bunun sonucunda 1 6 .000.000 yakın M üslü­ man Türk genci Tanrı 'yı tanımaz hale gelmişlerdir. Bolşevizm hakim iyetinden önce Rusya imparatorluğunda 1 2703 'ü Türkistan vi layetinde olmak üzere 2432 1 cami var­ dı. Türkistan'daki cam i lerden 1 950'ye kadar yaln ız 8 tanesi amacına yönelik kul lanı l­ m ıştır224. Kalan ları tamamen bozu lmuş bazıları dini hizmetler dışında kullanı lmıştır. Komünist rejim İslam aleyhinde devlet kuvvetini kullanmış ve bazen mantıksız faali­ yetlerde bulunmuştur. Mesela, Kırgızistan ' ı n üş şehrindeki Süleyman dağında 9. yy.dan kalma bir Evl iya Süleyman türbesi vardı. M üslümanlar için mukaddes bir ziya­ ret yeriyd i . üş Şeh ir Sovyet'inde 1 960 da halkı rahatsız ediyor gerekçesiyle bu abide­ nin yıkılmasına karar verilmiştir. Kararın alınd ığı gece türbeyi bombayla yıkmışlar ve yıkı lan türbenin yerine "Slava KPSS" (SB Komünist Partisi onuruna) levhasını dik­ mişlerdir225. İslam ruhu Türk kültiirüyle birleşmişti. Türkler İ slamiyet'i kabul ettikten sonra İslam, Türk kültürünün tekamülü için Türk kültürü de İslam kültürünün yüksel'

22:1

"Freie Presse", Dergi, Miiııilı. 1 988. No. 1 . s. 1 0, Kırgızistan Ki' Birinci Sekreteri Masalicv. Aralık l 9H7' de. ""Kırgız çocuklarıııın 'Yo 24 \ınun anadillerini öğrenmeye iıııkfüı ları yok"" diye beyanat vermişti. 224 13 ayıııirza l layıt. İslam :ı ııd Tu rkcstaıı ııııdcr Russiaıı Rule, İ stanbul 1 9117 s. 86-87.

225

Doçent Ananı Tabışal ieva. Vera v Tıırkcstanc (Türkistmı 'da inançlar). 13 işkck 1 993, s. 1 20.


ESKi SOVYETLER BİRLİCl'NDEKI TÜRKLÜCÜN VE İSLAMIN BAZI M ESELELERi

97

mesi için bir hayat cereyanı olmuştur. Bunun içindir ki, İslam ' a vurulan darbe aynı zamanda Türk kültürüne vurulan bir darbe olmuştur. Türk ü lkelerine, Rusya ve Çin tarafından işgal edi lmesiyle beraber, yoğun bir şe­ kilde Türk olmayan unsurlar yerleştiri lmiştir. Buna bağlı olarak hem Rus çarlığı hem Sovyet Rusya hem de bugünkü Çin Halk Cumhuriyetindeki Türklerin toprakların ı kolonize etmek siyaseti Türk kültürünün tesiri ni azaltmak yol unda devam ettiril miş­ tir. Bugünkü Türk topraklarının büyük bir kısm ında çeşitli halkların insanları yaşa­ maktalar. Kazakistan, Kırgızistan, Başkurdistan, Tataristan, Hakas, Tuva, Saha, Kırım ve Kafkasya gibi Türk i l lerinde, Slav kavimleri aha l in in çoğunluğunu teşki l etmekteler. Bun larla beraber Alman, Kor� l i ve diğer Slav olmayan küçük kav i m ler de yaşamaktadırlar. Bu etn ik guruplar Rus göçmen leriyle beraber Türk kültürüne yakınlaşmadan yaşamaktalar. Günümüzde Türk ü lkelerinde Türk olmayan halkların kendi kültürlerini yaşatmak hareketi devam etmektedir. Diğer taraftan çeşitl i d i n ler ciddi faaliyetler yürütmekteler. H ıristiyan-provaslav ve başka H ıristiyan mesleklerin Müslümanlar arasındaki m isyonerlik hareketleri etk i l i olmaktadır. Ç i n l i lerin Doğu Türkistan 'daki konolize hareketi bütün şiddetiyle devam etmektedir. Hatta bazı işyerlerinde Uygurların çal ışmalarına izin veri lmemekted ir. M esela, Taklamakan köyündeki petrol ocağına giriş Uygurlara yasak edi lm iştir226• Türk topraklarını işgal eden hakim devletler, Türk boylarını birbirinden ayınnak siya­ seti yürütmüştür. Buna Türkistan' ı örnek gösterebil iriz. Türkistan 1 924 yılından itibaren beş Sovyet Cumhuriyeti şeklini almaya mecbur olmuştur. Rusların parçalama siyaseti Türklerin fikir hayatı ve hareketlerinde çok tesir bırakmıştır. Bu ülkede (Türkistan) Tilrk birliğine Büyük darbe vurulmuştur. Bunun içindir ki Türkistan'daki beş devletin bağımsız­ lıklarını kazanmalarından sonra altı yıl geçtiği halde Türkistan Devletleri Federasyonunu oluştunnak bir tarafta dursun, kendi aralarında hiç olmazsa işbirliği yapma yoluna da git­ memişlerdir. Kavimler esasında oluşturulan eski Sovyet Cumhuriyetlerinin liderleri (şimdi bağımsız devletlerin başkanları) eski düşüncelerinden ayrılmaya cüret edememişlerdir. Bugün genel Türk kültürü araştırmalarıyla c iddi bir şekilde meşgul olmak, za­ man ı m ızın talebid ir. Bugüne kadar az da olsa Türk kültürünün geçm işinden haber­ dar olduk. Fakat son iki yüz yı ldaki Türk kültürünün durumuna vakıf olamadık. Çünkü i l im adam larımız bunu gençlerim ize anlatmad ılar. Araştırmalar yeterince yapı lmam ıştır. Türk kültürünün dalları ve bunlarla ilgili problemlerle Türk olmayan Avrupalı, Rusyalı, Amerikalı alim ler meşgul olmuş lard ır. İ s lam dünyasında ve Tilr­ kiye' de buna önem verilmem iştir. Buna bir örnek vermek istiyorum. 1 964 Ocak şubatında Del h i ' de yapı lan uluslararası şarkiyatçı lar kurultayının son toplantısı nda . muhterem hocam Zeki Velidi Togan kurultaya dört ciltlik bir Türk Kültür Tarih i yayınlama tekl ifinde bulundu. Kuru ltay bunu kabul etti. Bu teklifi için hocaya çok kızd ım ve "Hocam siz bizi mahcup ettiniz; n için böyle bir tekl i fte bulundunuz. Dört ciltlik bir kitabın Türkiye ' m i z de çıkarab i l ird i . Ortaya utanı lacak bir durum çıkard ı­ nız, ded im. Togan Hoca, heyecan olduğu içinde olduğunu sezdi ve "Bu meseleyi sana İ stanbul'da anlatacağım" dedi . Hocayla İstanbul'da görüştüm. O bana küçük bir dosya verd i . Tilrkiiıe Kü ltür Bakan l ığına böyle bir temel eseri yazmak için b irçok defa ricada bulunmuş 27 ; yardım alamam ış. Bundan dolayı U luslararası Şarkiyatç ılar Kurultay ı ' ndan rica etmiştir. Hocadan beni affetmesin rica ettim. O, "Peki, sen bana 11<•

No. 1 2. s. 94. Bakınız: Prof. Dr. Zeki Vcli<li Togmı. Ü ı; Mektup, Baha matbaası. lstanlıul 1 96 3 � aynı müellif. Tlirklllğün M ukadderatı Ü :ı:cr'ine. Kayı Yayınları. l sıanlıul 1 970. s. 1 7 1 - 1 92. Tilrk K il ltü r O n il n temel eserini yazmak için 1 95 l 'dc l sıanlıul'da toplanan Müsteşrikler Kongresinde karar verilmiştir.

227

"Gco", Dergi. Hamhurg 1 997


BA YMIRZA H A YiT

98

Delhi 'de hakaret etmiştin, şimdi durumu anladın" dedi . TC Kültür Bakanlığının o zaman böylesine önemli bir çalışmaya neden yardım etmediğini de bugüne kadar anlayamadım. Kurultayda karar verilen 4 c i ltlik umum Türk Kü ltür Tarihi konul u eser günümüze kadar yayınlanmadı. Böyle bir eser her şeyden önce Türkler için çok gerekl idir. Sonra dünyaya 'Türk kültürünün genel görünümü ve anlam ı budur:• demek için de zaruridir. Genel Türk Kültürünün uzun geçmişi ve bıraktığı mirası öğrenmeyen gençlerimiz gelecekte de .kendi ben l iğini tanıma imkanına sahip o lamayacaktır. Türk Kültürü Araştırmaların­ daki mühim ve vazgeçi lmez görevleri m iz bu yönde çalışan i l i m adam larım ızın faali­ yetler i n i destekleyerek genel Türk .Kültür Tarihini el kitabı halinde yazmak yayın­ lamak ve bunun yabancı d i llerde de yayınlan m asını tem i n etmektir. Türkistan lı şair Rauf Parpı J 988'deki bir yazısında şöyle d iyordu. "Kırk asırlık geçmişe sahip olan kültür abidelerimiz Özbeklerin K ırgızların, Kazakların, Azerbaycan lıların, Türk­ men lerin m irası değil, bütün Türklerin ortak m irasıdır. Bunları öğrenmek için bir bilim merkezi oluşturmak zamanı geldi"228 . Genel Türk K ültürünün kurulması ve yaşatılması için önümüzde "Kültür M üca­ delesi" denilen bir teori durmaktadır. Amerikalı Prof. Samayel H untinkton The c lass of civization (kültürlerin çarpışması) konul u kitabında gelecekte Batı-Hristiyan kültürü ile Doğu-İslam K ültürü arasında sürecek mücadeleni n teorisini ortaya koy­ du. Bu teori şimdiden tesirini göstermeye başlamıştır. İslam Dünyası dışında Huntinkton teorisini sevenlerin sayısı çoğalmaktadır. Kari M arks "sın ıflar mücade­ lesi" teorisi i le komünist ideoloj i için bir silah yaratmıştı. Zamanım ızda birisi ortaya çıkıyor ve kültürler mücadelesi n i n problem leriyle meşhur oluyor. Acaba böyle bir gaye gelecekte insanlığın başına yen i bir facia getirebi l i r mi? Huntinkton fi krine A lman Prof. Thomas M ayer, "Kimlik Del iliği. Çeşitli K ültürlerin Siyasallaştırılma­ sı" (identitats-Wanh. Die Politisierung des kulturellen U nterschıeds Autbau-Yerlag 1 997, s. 1 43.) eseriyle karşı çıkmıştı. Türkiye de H untinkton ' ı n gayesi aleyh inde bazı · makaleler yayınlandı. İ slam dünyasının H untinkton 'u nasıl anladığını b i l m iyorum. Eğer kü ltürler arasında mücadele başlarsa, doğal olarak Türk kültürü İslam kü ltü­ rüyle beraber Batı-Hıristiyan kültürünün açacağı mücadelenin merkezi noktasında duracaktır. Kültürümüzü ve buna bağlı olarak varlığımızı korumak için Genel Türk Kü ltürünü her türlü saldırıya karşı durabilecek derecede yaşatmalıyız.

SOVYET KOLONİ SİYASETİNİN BİR ÖRNEGİ OLMAK ÜZERE TÜRKİSTAN • (Sovyetler Birliğini Öğrenme Enstitüsünün Temmuz 1961 tarihli XIIJ. İlmi konferansında okunan rapor) Türkistan 'daki Sovyet koloniyalizm i , sosyal izm, komünizm, enternasyonal izm, m i l li bağımsızlık hakları ve saire gibi çeşitli maskeler arkasında saklanmaktadır. Buna göre de, Sovyet koloniyalizm i nin iyice anlaşılması için Sovyet siyaseti n i n mahiyetine nüfuz etmek gerekir. Türkistan l ı ların tarih gel işimi, kü ltür, adet, din, d i l ve d iğer m i lli vasıfları, "Rus la­ rınkinden tamam ıyla etyrıdır ve başka bir mahiyet taşır. 1 9 1 7 yılına kadar Türkis­ tan 'da sosyal izm, komünizm ve işçi hareketi, b i l inen şeylerden deği ldi. Sovyet Sis­ temi, sonradan gelme Rus elemanları tarafından Türkistan' a sokulmuştur. 14 Kasım 228 "Özbekistan Edebiyatı ve Sanatı" •

gazete, Taşkent, 29 Ocak 1 988, s. 1 .

Der�i. München, 1 96 1 , No: 25, s. 32-45.


ESKi SOVYETLER BİRLICl'NDEKI TÜRKLOCON VE İSLAMIN BAZI MESELELERİ

99

1 9 1 7' de Taşkent' teki b irinci ve ikinci S i birya adayları, Ruslardan ibaret bulunan 400 demiryolu ve i şçi-Asker Şurası mebuslarının yardı m ve destekleriyle i ktidarı ele geçirmiş ve 1 9 Kasım 1 9 1 7 'de Türkistan Sovyet Komiserl iğini kurmuşlardım. Georgi Safarov ' u n yazdığına göre bu komiserlik, ilk andan itibaren alınan bir ka­ rar kolonizatörlük siyaseti yürütmüştür"°. Böyleli kle Çar koloniyalizmini, Sovyet koloniyalizmi takip etmiş ve onun yerini almıştır231 • Adı geçen komiserlik, 1 920 y ı l ına kadar Taşkent'teki Sovyet cihazında çalışmak isteyen tek bir Türkistanlıyı celp edememiştir. Temmuz 1 920'de vuku bulan Kaza­ kistan Komünist Partisinin b irinci istişarl toplantısı, Türk Kazakların iştiraki olma­ dan cereyan etmiştir232• Türkistan Komünist Partisinin Eylu l l 920'de toplanan 5 . Parti kongresi, Türkistan'da bir çok Sovyet teşekküllerinde koloniyal geleneklere bağlı kalmış Avrupal ı, (yani, Rus) temsilci lerinin çoğunlukla bulundukları hususuna işaret etmek lüzumunu duymuştum. Moskova'daki Sovyet hükumeti ve Taşkent'deki Sovyet Komiserliği, Türkis­ tan'ın ve Alaş-Orda'nın M il li Muhtar hükumetini düşürmek ve Kızı lordu eliyle Türkistan ' ı istihi etmek teşebbüsünde bulunuyordu234. Bu istila yapı lmadan Türkis­ tan'daki Sovyet i ktidarının varlığı manasız bir şey olacaktı. Rusya Sovyet hükumeti, Türkistan ' ı i kinci defa (ilk defaXI X . Yüzy ı l sonralarına doğru çarlık Rusya' sı tara­ fından istila edi l m işti) istila etmek gayesiyle, 1 5 Ağustos 1 9 1 9' da Türkistan cephesi vücuda getirilmişti. Cephe komutanı Frunze bu hususta şöyte· yazıyordu: "Türkistan askeri harekatının yakın hedefi, bütün Türkistan ' ı istila ve Türkistan yerli işçi ahali­ sini Sovyet iktidarı tarafına çekmek olmalıdır"235• Kızılordunun elde ettiği bazı başa­ rılardan sonra Frunze, 4 Ekim 1 9 1 9 tarihli bir emrinde tam bir açıklıkla şöyle d iyor­ du: "Türkistan cephesinin şanl ı muharipleri Rusya'yı pamuk ve petrole götüren yolu açmış bulunmaktadı r"D<ı. K ızılordu Türkistan' ın işgaliyle meşgul iken, Sovyet tarafına geçmiş bulunan sa­ bık memur ve subaylar da kendi durumları n ı doğrultmak yolunda mücadeleye baş­ lamışlardı. Sovyet idareci leri, 1 3 Mart 1 920'de Taşkent'ten Len in'e şu tel i çekiyor­ lardı : "Biz, Türkistan'ı, dolayısıyla bütün Rusya'yı sosyal ist i htilalinin düşmanlarına teslim etmektense, savaşta ölmeyi tercih ederiz ve buna amadeyiz"lJ7 . K ızı lordu, Türkistan m i l ll isyancı ların ı, yani Basmac ı l ığı ancak 1 923 'te bastır­ maya muvaffak olmuştu. Kızılordu, yalnız sabık Türkistan ve Step-Genel V ilayetini değil, aynı zamanda Şubat l 9 l 9'da H iyve Hanlığını ve 1 Eylul 1 920'de Buhara Hanlığını ele geçirerek bu hanl ıklardan birer halk cumhuriyeti kurmuştu238• Kızılordu'nun taarruzu neticesinde Türkistan, Rüstem Bey Takayev' i n söylediğine 229 Türkistan 'da Oktiyabr Sosyalistik Revolyutsiyasının galabası.

Taşkent, 1 958, s. 582.

230

Re\111/yut.viyu i kulturu v Sredn ey Azii, Sbornik No: 2, Taşkent, s. 1 O.

23 1

1. Borsiov: Oktiyubr v Tu rkestune. Taşkent,

232 Partiynayajizn Kazakıstana, 233

1922, s. 1 0 .

No: 1 0. 1 960, s. 2S.

Materialı ob yedinoy nouçnoy sesii, posviyaşşonnoy istorii Sredney Azii i Kazakıslana. Epoba

.wtsiuliznw. Alma-Ata, l 9S8, s. 1 6 1 ; Yaş Türkistan. No 69. Paris-Berlin, 1 93S, s. 9. 0 234 Tafsilat için bak: Baymirza Hayıt: Die Nutionulen Rexierunxen von Kokund um/ der Aluse/J-Orda. Münster/Westf., 1 9SO, s. 38- 1 00. S 23 6 23

Ö1bekistan SSR tarihi. cilt 2, Taşkent, 1 958, s. 1 06. M. B . Frunze: Sobraniye .wçineniy. cilt 1 , Moskciva-L..e n ingard. 1 929,

237 Sovremennıy Vostok

1 960, s. 672.

238

.

s.

93.

mecmuası. No 4, Moskova, 1 960, s. 4; Osteuropa mecmuası. No. 1 O, Stuttgart

1. P. Şarapov: «Buharskaya operatsiya sovetskih voysk v 1 920 godu», Uçennıye 7.aplski mecmuası. No 1 67 , Moskova, 1 9S4, s. 3-24.


100

RAYMİRZA HAYIT

göre, "gü l vadisinden, kan vadisine çevri ldi". Rüstem Bey başka bir yerde şöyle demektedir: "Türkistan 'da iktidarda bulunan sabık Çar memur ve subaylardan zaten koloni siyasetinden başka bir şey de beklemezlerdi"m. Bugün, Sovyet ideologları, Türkistan'da Sovyet iktidarının kuru luşu işinde Rus­ ların idaresi altında olmak üzere bizzat Türkistanl ı ların rol oynamış oldukların ı iddia etmektedirler. Şüphesiz, Kızılordu harekatında bazı Türkistanl ı lardan faydalanmış o lduğu muhakkak, ama hepsinin mühim bir rol oynamasına imkan yok, zira iktidar ve idare cihazı, Rusların el i nde bulunduğundan Türkistan'da Sovyet isteklerini yeri­ ne getirenler de Ruslardan başkası olmazdı 240. Türkistan ' ı n K ızılordu tarafından isti lası, Sovyetlere, bu ülkeyi şiddetli bir kolo­ ni s iyaseti vasfı n ı taşıyan Sovyetleştirme işine başlamak imkan ı n ı verm işti. Türkis­ tan ' ın 1 9 1 8- 1 922 y ı l larında Sovyet Rusya s i l ah l ı kuvvetleri tarafından işga l i, bu kolon iyal siyaseti' i l k merhalesi idi. Türkistan da Sovyet iktidarı n ı n yerleştiri l i p kökleştiri lmesi işinde RSFSR (Sovyetler Birliği ' n i n b i r cüzi olarak ası l Sovyet Rus­ ya Federasyonu). hükümetin in Türkistan Komisyonunun büyük rol ü olmuştur. Bu komisyon, 1 9 1 9- 1 920 y ı l larında Türkistan'da bir çok esaslı tedbirlere baş vurmuş ve d iktatörce hareket etmek yetki leriyle teçhiz edilm işti 24 1 . Hatta Sovyet müel l i fl eri b i l e "Petrograd ve Moskova'da Sovyet i ktidarı zafere ulaşmasaydı Taşkent'te, Semerkant'ta ve bütün Türkistan'da Sovyet sistemi, manasız bir şey olurdu" fikri n i yazı larında i leri sürmekten çekinmemişlerdir242• Sovyetlerin, b i lhassa Türkistan l ı ların, m i l li birl ik meselesine karşı tutumları, d ikkate d iğer bir mah iyet taşımaktadır. Sovyet l iderleri, daha 1 9 1 9'da Türkistan ' ın parçalanması gerektiği fikrini kafalarına koymuşlardı, ama bir takım siyasi m ü laha­ zalar, o sıralarda bu planın tahakkukuna engel oluyordu. Mesela, 5 Haziran 1 920'de Frunze ve K uybışev, Taşkent'ten Rusya Komünist (bolşevi k) Partisinin M erkez Kom itesine şöyle yazıyorlard ı: "Memleketin tezelden ayrı ayrı cumhuriyetlere par­ çalanışı, bütün işleri altüst ederek karışık bir duruma sokar. Siyasi durum, şimdilik tek Türkistan Cumhuriyetinin muhafazasını gerektirmektedir u.1. 1 3 Haziran 1 920'de bizzat Len in, RSFSR hükümetinin Türkistan Komisyonuna, Türkistan ' ı parçalamak yol ların ı araması için direktif vermiştir244• l 924'te Türkistan 5 parçaya bölündü ve Özbekistan. Tacikistan, Türkmenistan, Kazakistan ve K ırgızistan Sovyet Cumhuriyetleri kunı ldu. Sovyet idarec i lerin i n kanaatince bu çeşit bir taksim son derece zaruri i d i . Zira, m i l l i yetçi ler e l i nde bul unan tek bir Türkistan, Sovyet R us­ ya'ya karşı bir mücadele vasıtası hal i ne gelebi l i r ve tek yahut federatif bir Türkistan da hiçbir veçh i le, Sovyet devlet bünyesi n i n istikrara kavuşmasına yararl ı olamaz245 • Turar Rıskulov'un idaresi altında çalışan m i l l i çevrelerin Türkistan birl iğinin muha­ fazası yolundaki çabaları tamam ıyla ön lenerek durduru lmuştu. Bugün bi le, Rısku lov "Pantürkist idaresi"n i n bir temsilcisi olmakla suçl andırı lmaktad ır. Y ine bugün, Sov..

2J9 Rustam Hek Tagayev: V d11/inc' rıız i krovi. Moskova, 1 927. s . 6�. 24° Kaynak No S 'de gösteri lmiş «Materialı», s.

24 1

2 1 3 ; A. Y. Melkıımov: Turkesımıisı. Moskova. 1 %0, s. :ı.

i . İşanov: «Rol Turkkonı i s s i i v ukrep leniyi sovetskoy gosudarstvennosti v Sred111: y A z i i ( 1 9 1 9- 1 920 gg)», İzvesıiya Akademi! Naıık V= SSR. S e r i y a ohşestv e n n ı h naıık. N o 3 . 1 960. s . 1 1 1 9. 242

A.

A. A . Gordienko: T•••'çeska)'ll

mi .wn·et.<koı:o ı:11.<utlt1r.<ivll i l'raı·a v .wl.<iali.<Iİ('e.<kmıı pre11brazoı-tmii

Turkestana. Taşkent. 1 959. s. 320.

ıH Kaynak No S 'dc gösterilmiş «Mmcrıalı». s. 244 Pravdıı V11.,111ka gazetesi, 3 1 . 1 . 1 960.

240

267.

s. 2.

Salih Recchov: '/iıcik.rk_wı SSR-.rnvert'ıı11111•e .wveısk11ye ı:ıı.rndar.<tvıı.Slalinahad.

müteakip sayfa l ar .

1 957. s . 1 49 ve


ESKİ SOVYETLER BİRLİGİ'NDEKİ TÜRKLfJGÜN VE İSLA M IN RAZI MESELELERİ

101

yet iktidarı, tek Türkistan fikrini savunanlarla mücadele etmektedir. H atta, Türkme­ n ista n l ı lara dil, kü ltür, din, karş ı l ı k l ı tarihi münasebetler birl iği ve İ slam medeniyet dünyasına mensup o l ma konusu etrafında konuşmak bile yasak edilm iştir. Türkis­ tan ' ın taks imine, Moskova tarafından karar verilerek ayrı ayrı cumhuriyetler hal ine soku l masına rağmen, Sovyet hükumeti, h içbir zaman bu tedbirin mahiyet �önünden koloniye! bir adım o lduğu hususuna itirafa yanaşamamıştır. · Sovyetler, Türkistan'da sade "di vide et impera" gibi eski , klasik bir koloniyal izm prensibe göre hareket etmekle kalmam ış, aynı zamanda bu topraklar · üzerinde, RSFSR hükumeti nin 1 3 EylGI 1 92 1 'de Har:r.em i le, 4 M art 1 92 1 'de Buhara i l e yap­ mış o lduğu an laşmalarla bu devletlerin bağı msızlıkları n ı tan ımış olmasına rağmen, bu iki bağımsız devletin (Buhara ve Harezm) varlığına da son verm iştir. 1 Eyl u l l 920'de "Buhara'yı kurtarmak v e Buhara iht i la l i n i desteklemek" bahanesiyle Buha­ · ra topraklarına giren Sovyet orduları, Buhara hükumetine boyun eğmem iş ve 1 924 y ı lına kadar Buhara'da kalarak bu hükümetin fikirlerine aldırış bile etmemiştir24<'. İşte, bu misalden görülüyor ki, Sovyetler Türk istan 'da kendi leri n i anlaşmalara bağ l ı saymamış v ç m i l letlerin bağımsız o lmaları hususunda verm iş o ldukları vaatleri tut­ mam ışlardır. 1 924 de Buhara ve H arzem ' i n bağımsızlığına son verilerek Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikistan Sovyet cumhuriyetleri gibi, Sovyetler B irliği'ne i lhak edilmiştir. Böylelikle Sovyetler, 28 Ocak 1 9 1 0'da Çar hükumeti nazırlar heyetinin münasip bir zamanda ' Buhara i lhak edi lmelidir' yolunda almış o lduğu kararnameyi tahakkuk ettirm iş oluyorlardı 247. Mem leketi parçalamakla ve Buharayı, H arezm i i lhak etmekle Türkistan'da Sovyet kolon iyal izm i n in ikinci merhalesi başarı i le sona ermiş oluyordu. Bundan sonraki devirde bu siyaset, Sovyetleştirme tedbirleri ni ger­ çekleştirme yolunu takip etmiştir. Sovyetleştirme işi de askeri harekat ve Sovyet taksi m siyaseti i le paralel olarak yürümüştür. Türkistan 'da 1 9 1 7 de komü nist parti­ sinin tesisi ve bu partinin Sovyetler B irliği Komün ist (bolşevi k) Partisi içine alın ışı, Türkistan i lg i l i çevrelerinde bir sarsıntı husule getirmişti. Türkistan Kom ü n ist partisi, Ara l ı k 1 9 1 7 de 64, N isan 1 9 1 8 de 228 ve Ara l ı k 1 9 1 8 'de 1 8 bin k i ş i l i k bir üye kadrosuna sahip i d i . Bu kadro içinde tek b i r Tür­ kistan l ı b i le bu lunmam ı ştır24H. Ağustos 1 924'te partide 1 3 .798 k i ş i l i k üye ve nam­ zet kayıt l ı bulunmuştur. Bun lar arasında 9405 Rus ve 2583 Türkistan l ı yer a l m ış­ tır24'. 1 Ocak 1 960 y ı l ı nda Türkistan komün istlerin i n sayısı, 676.390 k iş iye u laş­ m ıştır250. Sovyet i stati stikleri, bu komün i stleri n i n hangi m i l l etlere mensup oldukla­ rı hususunu sükutla geçiştirmekte ve bu konu hakk ında bir b i lgi vermekten kaç ın­ maktad ır. Fakat, tahm in edi lebi l i r ki, bu komü n i st lerin çoğu n l uğunu, Kazakistan Sovyet Cumhuriyeti Komünist partisinin m i l li terkibi hakkında veri len rakamlar­ dan görüldüğü gibi, Ruslar teşkil etmektedirler. l 960 ' da Kazakistan Sovyet Cum­ huriyeti Komünist Partisine kayıtl ı bulu nan 3 1 8 . 500 üyeni n ancak l 5 .3 75 ' in i Türk �ı Kazaklar teşk i l ediyorduı. . Ruslar, bugüne kadar Türkistan'daki komün i st ideo­ loj is i n i n ve Sovyet koloni s iyaset i n i n baş l ıca k ı l avuzları ve yayıcı ları olage l m iş­ lerd ir.

246 Kommuni.<t Tacikistwıcı gazeıesi, 2 1 .2. 1% 1 , s. 2. 247 A. İ. İşanov: Soı.dcıniye Buburskoy Ncımdııoy Sovetsktıy Respubliki, Taşkent, 24R Revolyuısiya v Sredııey Aıii. 249

1 955, s. 36.

Sbornik No 1 , T:ışkcnı. 1 929, s. 1 1 .

Y. Hudayberdiyev: Tı';rlcnıenistan Komparliyasının resmi/eştiri/megi ve idea-r.ııramacılılc taydan 1 958, s. 25.

pugıalandırılmagı. Aşkabad.

ıso «Turkesıan», Forschungsdiensı, Osteuropcı, Düsseldorf. 2� 1 Ka::akıstanskaya pravda,

3 . 1 2. 1 960, s . 3 .

1 %0, s. 2.


102

DA YMİRl.A HA YiT

1 5 00 000 göçebe halkın hayatına mal olan zorla yerleşik hayata geçiş, köylüleri zorla kolektivize s istemine bağlamak, istek ve hareketlerde hürriyetten yoksunluk, halkı materyalizm ve komün izm eğitimiyle yetiştirmek, halkın İslami bünyesini ortadan kaldırmak, sınıf mücadelesi siyaseti yoluyla halkı bir inhilale doğru götür­ mek gibi tedbirler, hep Sovyet koloni siyasetinin başarısına yarayan am i ller arasın­ dadır. Türkistan 'da komünizmi yerleştirmek siyaseti, Türkistan l ı ların d i l, m i l li dü­ şünce ve geleneksel hayat alanlarında da büyük felaketler doğurmamıştır. A i lenin bozulup dağılması, karşılıklı şüphe ve güvensizliğe dayanan yeni sınıf cemiyetinin teşekkü l l ü ve halkın manevi hayatını Sovyet komünist dünya görüşü çerçevesi içine almak yolunda yapılan teşebbüsler çok fec i sonuçlar meydana getirmiştir. Yeryü­ zündeki koloni devletlerinden h içbirinin manevi hayatta ve içti mai nizamda bu dere­ cede bir tahribat yapmadığı düşünü lürse, bütün koloniyalizm tarihinde Sovyet kolon iyalizm inin en kötü koloniyalizm olduğu bel irmiş olur. Türkistan Sovyet cumhuriyetlerinin komünist parti leri, merkezi M oskova hükümetinin e linde, aletten başka bir şey değil lerdir. Rus ve Ukraynal ı ların bu parti­ deki nüfuz ve tesirlerinin hakim bur durumda oluşu, mezkür parti lerin en bariz bir vasfını teşkil eder. Oysa ki, bu komünist partili lerin birinci sekreterleri Türkistanlı, ikinci sekreterleri ise Türkistan l ı olmayan şahıslar ve bermutat Ruslardır. Bu, şu demektir ki, beş Türkistanl ı birinci sekreter yanında bugün Türkistan 'da M osko­ va'ca geniş yetkilerle teçhiz edilmiş 1 8 ikinci ve başka sekreter çalışmaktadır. Üste­ lik birinci sekreterler sık sık değişmekte, başka sekreterler ise uzun süre mevki leri başında alıkonulmaktadırlar. Mesela, son zamanlarda, "partinin pamukçuluk mese­ lelerinde muhalefet" yapması dolayısıyla Osman Yusufov, "partinin ideoloj ik işleri­ ne engel olmak" yüzünden N iyazov, "tenkitlere mutedi l bir şek i l vermek yoluna girdiği için" Kemalov, "Hruşçov'un bakir toprakları siyasetin� karşı geldiği için" Şahahmedov, "hemşehrisini üstün gördüğü için" Babayev, "devlet ve parti aleyhin­ deki faaliyetlerinden dolayı" Ulcabayev mevkilerinden atılmışlardır. Şu da kayda değer bur husustur ki, Türkistan l ı olmayanlar unsurlar, Türkistan Komünist partisinin aşağı ve orta kademelerine de nüfuz etmişlerdir. Mesela 1 50 Eyalet Komite Sekreterinin 8 5 ' i Rustur. Frunze Eyalet Komitesi Komünist Parti Bürosunu teşkil eden 1 3 kişinin 4 ' ü Türkistanlı, 9'u ise Rus ve U kraynalıdır252• .

.

Türkistan ekonomisini koloniyal istismar Türkistan ' ı n ekonomi alanında baş vurulan ilk Sovyet tedbiri, Türkistan halk e­ konom isini, Sovyetler Birliği ekonomisi yararına bağlı kalmak şeklinde kendini göstermiştir. Daha 1 920'de Türkistan pamukçuluğuna ait direktifler hazırlanm ı ş ve i lan edilmişti . Sovyetler Birliği, Türkistan pamuğu sayesinde dış ü l kelere bağlı ol­ maktan kurtulmaya muvaffak olmuştur. Türkistan 'da pirinç ve d iğer ziraat mahsulle­ ri ekini pamukçuluk yüzünden arka plana atı lm ıştır. Türkistan bugün, bütün Sov­ yetler Birliği pamuğunun %9 1 ' ini istihsal etmektedir. Oysa ki, Sovyetler Birliği dokumac ı l ı k sanayiinin ancak %5 ' i Türkistan 'a ait I:iulunmaktadır. Devlet ise, Tür­ kista n ' ın pamuk ham m '}ddesine ton başına şu bedelleri (eski ruble hesabıyla) öde­ mektedir: B irinci c ıns 3.500 ruble; ikinc i cins 3 .000 ruble; üçüncü c i ns 2.600 ruble; dördüncü cins 1 . 800 ruble253• Bir ton pamuk istihsal inin mal iyet fiyatı, ortalama hesapla 88 1 0 rubledir. Sov­ yetlerin kanaatince, i mal edildikten sonra devletin bir ton pamuk başına e lde ettiği 252 Soveıskııya KirKİl.iya gazetesi, 8.3. 1 9.58, s. 3. 253 Pravdcı Vostolu.ı gazetesi, 2 1 .8. 1 9.56, s . 1 .


ESKİ SOVYETLER BIRLIG l'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN BAZI MESELELERi

103

safi kar yeni ruble i l e 1 389 rubledii2s4• Tilrkistan 'daki pamukçuluk alanındaki koloniyal istismar, böylelikle en yüksek seviyesi n i bulmuş oluyor demektir. Özbekistan Sovyet Cumhuriyeti Ziraat bakanı H ıdır A l iyev' in şikayeti tama­ mıyla yerindedir. H ıd ı raliyev, ! 930 da şöyle demişti: "Özbekistan 'm pamukçuluk ziraatı daha .fazla geliştikçe, Moskova 'ya bağlılığı da o nispette artıyor ve Özbekis­ tan 'ın Moskova 'nın kızıl bir kolonisi halini alıyor"255• Türkistan, şayet büyük ölçüde bir pamukçuluk yapmaktan boyun kaçırarak olur­ sa, şüphe yok ki M oskova Türkistan ' a pirinç ve hububat ithalini menetmek suretiyle Türkistan lı ları açl ıktan ölmeğe mahkum edebi l ir. "Siz bize pamuk veriyorsunuz, biz de sizlere hububat veriyoruz'', işte Moskova'nın pamukçuluk meselesinde ileri sür­ düğü gerekçe budur. Türkistan ' ı n değerl i yer altı servetlerinden faydalanma dahi Sovyet koloniyal iz­ minin diğer mühim istismar kolunu teşkil eder. Sovyet devrinde Türkistan' da 35 bin sanayi müessesesi kurulmuştur. Bugün Türkistan, J aponya'dan sonra Asya'nın en büyük bir sanayi ü lkesidir. Fakat, mem leketin sanayileşmesi demek hiç de Türk is­ tanlıların sanayici bir m i l let haline gelmiş oldukları demek değildir. B i lakis, Türkis­ tan işçi lerini n bu sanayideki pay ı, oldukça mahduttur. Her halde bu yüzden olacak ki, So\.yet istatistikleri, bu hususu sükutla geçmeyi tercih ediyorlardır. Bu, bilhassa yüksek seviyede bir sanayii olar Kazakistan 'da göze çarpmaktadır. Amerika B irleşik Devletleri ' ni n devlet departmanının sabık devlet sekreteri D i l lon, Türk Kazakların sanayileşmeye rağmen, hala köylü olarak kaldıklarını bel irtmişti. D i l lon 'un bu söz­ leri Sovyetlerin hoşuna gitmem iş ve bunu yalanlamak lüzumunu duymuşlardı. Sov­ yetlerin bu konuda verdikleri bi lgiye göre, Kazakistan 'daki Türk Kazakların %39'unu kolhozcular, %26'sını sovhoz işçileri, % l 9'unu da ziraat sektörü d ışındaki işçiler teşkil etmektedir. (Kazakıstanskaya pravda, 28.4 . 1 96 1 , s. 2). B i l indiği gibi, 1 960 da Kazakistan da ziraat sektörü dışında bulunan işçi lerin sayısı 2. 1 1 5 .000 kişi­ yi buluyordu. (Kazakistanskaya pravda, 25.4. 1 96 1 ). İ şte, böylelikle görü lüyor ki, işçi Kazakların n ispeti % 1 9 'dur. Bu rakamları ortaya koymakla bizzat Sovyetler de D i l ron'ı.ın hak l ı o lduğunu ispat etmiş oluyorlardır. B ütün birlik sanayi inin ancak bir kolunu teşki l eden Türkistan sanayiinin %95 ' i Ruslar tarafı ndan idare olunmaktadır. Türkistan ağır sanayi i (makine inşaatı, kimya fabrika ve tesisleri, maden işleri, petrol ist1hsali, petrol maddelerin imal sanayii, elektrik santra:lları) doğrudan doğruya Moskova'ya bağlı ve onun emri altında bulunmaktadır. Sovyetlerin iddiasına göre, Türkistan müttefik cumhuriyetleri sanayileşme ala­ n ında büyük başarılar elde etmişlerdir. Bu iddia, yerindedir ve doğrudur. Fakat, ne var ki, bu sanayi kimin hizmeti ndedir ve bunlardan faydalananlar da kimlerdir? Türkistan'ın m uazzam ölçüleri bulan sanayi tesisleri ve ham madde kaynakları ki­ min emri altındadır? Bütün bunlar ancak ve ancak Sovyet iktidarı ve bu i ktidarın dünya siyaseti için çalışmaktadır. Böyle olduğu içindir ki, Özbekistan sanay i i m i l li menfaatler yönünden bütün mana ve önemini kaybetm iş say ı l ır. Memleket, kend i malı olan sanayi ini ve her türlü ham maddelerin i idare edebilecek hak ve imkanlara sahip olmad ı kça, sanayi alanında e lde edi len bu çeşit "başarı lar", ancak koloniyal­ iktisadi istismar şeki l lerinden biri olarak kalır. Tjpik bir misal verelim: Ural ve Gü­ ney Sib irya sanayiin in, Buhara yakınlarında bulunan Gazla ' n ın tabii gazı teçhiz · ed i lmesi karar altına alınmıştı . Ural istikametinde gaz boruları döşenirken, Buha­ ra' da gaz yoktu. 254 Kızıl Özbekistan gazetesi ,

25. 1 . 1 96 1 , s. 1 .

255 Luıskiy: U;beki.t/<111 i Yegipeı. Moskova,

ı 934. �- 44.


BAYMİ RZA llAYIT

104

Ü lkenin kolonize edilişi

·

Türkistan'daki Sovyet koloniyal siyaseti nin alametlerinden biri de memleketi kolon ize etmek işid ir. 1 9 1 4 de Çar hükümeti, Türkistan 'a 1 .950.000 Rus, U kray­ nalı ve İ slav Kazak yerleştiri lmişti . l 926'da bu kolonistlerin sayısı Türkistan'da 1 .7 1 8.489 k i ş iy i bul muştu. Bu sayı, 1 93 9 ' da 2. 1 28.225 kişiye u laşmam ıştı 256 . 1 959 n ü fus say ı m ına göre, Türkistan 'da 6 .265 .000 Rus, 1 .035 .000 Ukraynal ı , 1 08 .000 Belorus, 53 .000 Polonya l ı ve bir mi ktar da A lman oturmaktad ır. Böyl e l i k l e Tür­ kistan 'da yabancı m i l letlere mensup .aha l i n i n sayısı, 7 .46 1 .000 kişidirm. Şüphesiz bu, Sovyetlerin Tilrkistan ' da uygu lad ıkları ş iddetl i bir kolonize s iyasetinin ortaya koyduğu bir sonuçtur. İşte, böylelikle Sovyet hükumeti Tilrkistan 'da Çar hükumet i n i n kolonize alan larını geniş ö l çüde ve başarı i l e gerçekleştirm işlerdir. H ruşçov, l 957'de Sovyetler B irliği'ndeki bakir topraklarının işlenip ben imsen­ mesi işini ortaya atm ış ve neticede Türkistan 'da Sovyet kolonize s iyasetinin yeni bir merhalesi başlamıştı. Bu siyasetin en fazla ağırlığı Kazakistan ' ın omuzlarına yük­ lenmiş bulunmaktad ır. Kazakistan ' ı n kuzey eyaletlerine 1 95 3 - 1 960 y ı lları süresince 1 . 1 85 .000 Rus, U krayna lı, Belorus ve diğer m i lletler yerleştirilm işlerdir. H ruşçov'un kanaatince bu rakamlar arkasında çok derin iktisadi ve siyasi bir mana saklanm ı ş bulunmaktadır258• Bu "benimseme" siyaseti, Sovyet Rusya'da Çarl ık hükilmeti devirlerinin şiddetli kolonizatörlilk emel lerinin yeniden uyanmasına ve kamçı lanmasına yaramıştır. Şöyle ki, 1 3 .4. 1 959 tarihli İzvestiya gazetesi şöyle yazıyordu: "Ruslar ayak bastığı yerlerde her şey yeş i l leniyor. Bugünkü kqmsomolların toprak ihtiyacıyla sıkışmış dedikleri buralara, yani Kazakistan ' a yerleşiyorlard ı . . ." B izzat Hruşçov da şöyle d iyordu: "Biz. bakir topraklara ebedi olmak üzere ada yerleştirmeliyiz", "dışarıdan gelen herkes, bakir toprakların temel l i olarak yerleşm iş bulunan ve M oskova'dan gelen göçmenlerle iskan ed i l m iş olduğuna inanmalıdır259• 26 Aralık l 960'da Kaza­ kistan 'da bir Bakir Topraklar Ü lkesi tesis ed i l miştir. Ü lken in idare işi çoğunlukla Ruslardan ibaret olup aralarında ancak J Türkistan l ı yer almıştır260. Bakir toprak ları işleyip benimseme neticesinde Sovyet devleti safı kar olarak 22 m i lyar ruble elde etm iştir26 1 • Bugün Bakir Topraklar Ü l kesinde 506 sovhoz ve 4 1 2 kolh_oz vard ır. l 965 ' e kadar daha 300 sovhozun teşk i l edilmesi düşünillmekted ir262• Böylelikle Kuzey Kazakistan, Sovyet koloniyal izm in geniş ölçüde bir istismar kaynağı haline getiri lmiş bulunmaktad ır. Türkistan ' ı n kolonize edilişi eski çarl ı k planına göre cereyan etmektedir. Çar hükümeti Tacikistan vahasında ve Golodni stepinde ( M i rzaçul) sulama s istem iyle pamuk mahsulünü artırmak niyetinde idi. İşte, bu plana uygun olmak üzere Sovyet­ ler, Golodni sitepini bir sovhoz ülkesi haline getirmeğe çal ışmaktadırlar263• Bu mak­ satla, Amu-Derya havzasında ikinci bir Fergana vadisi vücuda getiri lecek ve burada sulama sistem iy le 1 .970.000 hektar araziyi kaplayan pamuk ekin sahaları sulana256

llaymirza Hayıt: Turkestfllı im X.X. Jabrbuıu/ert. Darmstadt, 1 956, s. 352.

257 Kı=ıl Ö=hekistan.

258

4.2. 1 960.

Kawkistaııskaya prcıvdt1. 1 6 J . 1 96 1 . s. 2.

259 Kı=ıl Ö=bekislan.

9. 1 . 1 955, s. 2.

2<�ı Kt1zcıki.<tt11Hkayıı ımıvdıı. :10. 1 2 . 1 960. ]bl

262

Kı=ıl Ö::bekistan. 1 4. 1 . 1 % 1 , s. :1 . KawkistllllJkaya prııvdıı. 1 0. 1 . 1 96 1 . s. 2.

2<•] l'ravda Vo.wokıı. 1 0. 1 . 1 96 1 . s. :1.


ESKi SOVYETLER BİRU(;l•NDEKI TÜRKLÜGÜN VE İSLA M IN BAZI MESELELERİ

1 115

caktır1"". Tabiatiyle bu kabi l bir tedbir, i leride Türkistan 'a Rus ve başka İslav m i l ­ letlerine mensup göçmenlerin yerleştirilmesini de gerektirecektir.

Koloniyalizmin en göze çarpan bir vasıtası olmak üzere iskan siyaseti Sovyet koloniyal izm i doğrudan doğruya Sovyet m i l l i siyasetine bağlı bulunmakta­ dır. B i l indiği gibi, Sovyet hükumetinin bu siyaseti, Sovyetler B irliği'nin Türk halkları­ na büyük kayıplar verdirmiştir. Sovyet kaynaklarına göre, l 920'de sabık Çarl ı k Rus­ ya'sı sınırları dahi linde 30 m i lyona yakın Türk barınıyordu 165• 1 939 nüfus sayımı, Sovyetler B irl iği'ndeki Türklerin sayısının aşağı yukarı 20 m ilyon olarak göstermekte­ dir. 1 959 nüfus sayım ında da sayının 23 m i lyon olduğu görü lmektedir166• Böylel ikle, 1 920'den 1 95 8 yılına kadar, Sovyetler B irl iği ' n in Türk ahal isi 7 m i lyon kişi azalml';i bulunmaktadır. Bazı Türk halkları, mesela K ırım Türkleri katl iamlar yoluyla Sovyet hükumeti tarafından alenen fiziki imhaya maruz kalmışlardır. Türklerin bu fiziki i mha­ sı, Türkistan'da da yapılmıştır. 1 9 1 4 'de Türkistan 'ın nüfusu 1 5 m i lyon kişiyi buluyor­ du. Bunun 1 3 m i lyonunu Türk, Taci k ve başka Türkistanl ı halklar teşkil ediyordu. Bugün, Sovyet iktidarından 40 y ı l sonra, Sovyetler ·Birliği ' ndeki 1 3 , 1 m i lyon Türkis­ tanl ı mevcut bulunmaktad ır167• Bunlardan 1 1 .977.000 kişi Ttirkistan 'da, 1 .033 .000 i Türkistan sın ırları dışında, yani Sovyetler B irliği 'nin d iğer cumhuriyetlerinde otur­ maktadırlar. 383 .000 Türkistanl ı da RSFSR 'de barınmaktadır. Sovyet istatistikleri 650.000 Türkistanl ının nerelerde oturdukları hususunda bir şey söylemiyor. Sovyetle­ rin imha siyaseti, bilhassa Türk Kazakların kaderinde bariz bir iz bırakmıştır. Şöyle ki, Türk Kazakların sayısı, l 926'da 3 .956.500, l 939'da 3 .098.700 ve l 959'da da 3 .5 8 1 .000 kişiyi geçmemiştir. Bunlardan 2.755 .000 Türk Kazak, Kazakistan toprakla­ rında yaşamaktadır. 1 959 'da Kazakistan ' ı n nüfusu, 9. 1 1 0.000 kişiyi buluyordu. Bun­ lardan Türk Kazaklar, ancak %29,6 d iğer Türk unsurlarıyla birlikte de %34,4 ' ü teşkil ediyordu2611• Bi.ı rakam lar, Sovyet koloni siyasetinin sonuçlarını açıkça ortaya koy­ maktadır. Yani, Türkistanl ı ların sayısı sistematik olarak azalmakta, Rus, U kraynalı ve diğer göçmenlerin sayısı ise gittikçe bir artış kaydetmektedir. Tecrübe gösterm iştir ki, Türkistan 'daki U kraynal ı, Belorus ve diğer İslavlar Türkistanl ı ların değil, daha ziyade Rusların tarafı n ı i lzam etmektedirler. Türkistan lı lar da bu İslavlara tıpkı Ruslara bak­ tıkları gibi yabancı gözüyle bakmaktadırlar.

Sovyet koloniyal siyasetinin vasıtası olmak üzere Ruslaştırma Sovyet hükumeti, Türkistan 'da kolon ize i le paralel olarak Türkistan l ı ları Rus laş­ tırma siyasetin i de gütmekted ir. Arap ve Latin alfabelerini kald ırarak bazı işaretler ilaves iyle Rus alfabesini uygulama teşebbüsü, Türkistanlı ları Ruslaştırma yolunda atı lmış ilk adı m l ardan biridir. Böylel i kle Sovyetler, çar misyoneri N. i. İ l inski ' n i n "Müslümanları daha çahuk Ruslaştırmak için Arap al(ahesini ortadan kaldırmak lazımdır" yolundaki arzusunu gerçekleştirmiş o luyorlardı 2611• Mart l 938'de Türkistan 264 Pravdcı Vosrokcı.

25. 1 . 1 96 1 , s. 2.

265 Natsionalnıy vopros v Soveıskoy Rossii.

Opıl forkeslana, Moskova, 1 92 1 , s. 1 44 .

Moskova, 1 92 1 . s. 79; Safarov: Kolonialıuıya revıılyıırsiya.

26<'

Sov)'11l l er Birligi'ndcki Türklerin durumu hakkında bak: Gcrhard vun Mende: «Die Torkvölkcr im Hcrrschaftsbcreich der Sowjetunion», Das Parlcııneııt, Bonn, B. 1 6/60, s. 257-27 1 ; G. G. Si ınpson: «Turcik naıiunality and Turcik specch in the USSR in 1 959», Cenıml A.�itın Reı-iew. No 4. Londun. 1 960. s. 362-:\75. 267

Kızıl Özbekistan. 4 .2 . 1 960, s. 2.

2<>M DERGi.

269

No 22. Münih. 1 960.

s.

38-46.

K. E. Bendryakov: Vrerki po ütorii naroc/ııo�tı tıbrazovaııiya v Turkesıcıııe. M os kov a. 1 960,

s. 92.


BA YMIRZA H A Y i T

1 06

okullarında Rusça'nın tedrisi elzem ve mecburi bir ders gibi kabul olunmuştu. Rusça bilmeyenler, bugün Türkistan yüksek okullarında okumak imkanından mahrum bulunuyorlar. Sovyet iktidarı, m i l li kadroların öğretim ve tahsillerinin Rusça'ya bağlanması gerektiğini resmen açıklamıştır270• Üstelik 1 956'da da Rus d i l i Türkis­ tan 'da ikinci ana d i l i olarak ilan edilmiştir27 ı . Sovyetler Birl iği Okulları hakkında l 959'da kabul edi lmiş kanun, Türkistan çocuklarına ancak Rusça tahsi l görmek imkanını vermektedir. İşte bunun sonucu o larak bugün Türk Kazak çocuklarının %25 ' i Rus okullarında tahsil görmektedirler272• Türkistan'daki Rus öğrencileri ise yerli lerin dil ini öğrenmek mecburiyetinde değillerdir. M i l letler arası terimler altında Türkçe ve Tacik ve bir çok Rus kel imeleri a lın­ mıştır. Şöyle ki, 1 950'de Özbek-Türk d i lindeki Rusça kelimler % 1 8 ' i bulmuştu. Sonuna " ... ov" ve " ... viç" ekleri eklenmek suretiyle hemen hemen bütün soyadları Ruslaştırı lm ıştır. Bir çok coğrafi adlar da Ruslaştırılmadan kurtarıl mıştır. M esela, 20.3. 1 960 tarihinde Tselinograd adını alan Akmola bu cümledendir. İ kinci dünya savaşından sonra Rusçuluk manisine kapı lan Sovyetler, Türkis­ tan 'da her zaman ve her yerde Rusların Türkistanlıların ağabeyli leri oldukların ı .söyleyip duruyor v e Türkistan tarihinde büyük Rus m i lletinin bu rolünü tanımak istemeyenleri de " m i l l iyetçi" olmakla suçlandırıyorlardı. Enternasyonalizm ve m i l ­ letlerin dostlağu an lamı, Sovyetler için Rusçuluk iktidarını kökleştirmeden başka b i r şey değildir. M oskova'daki Sovyet idarecileri, Türkistan'da Ruslara dayanmadan Sovyeı sis­ teminin ayakta ..ıuramayacağına kanaat getirmişlerdir. Devlet kuruluşunun, halk ekonom isi işlerindeki, posta işlerindeki, demiryollarındaki, orduda, devlet emniyet organlarındaki kilit noktalarının Rusların el inde bulunuşu keyfiyeti de bunu açıkça göstermektedir. 1 929'da Türkistan ' ın idare edici makamlarında 2932 Rus ve 3 3 5 Türkistan lı mevcut iken 1 9497da b u makamlarda bulunan Rus v e U kraynalı ların sayısı 3675'e yükselmiş, Türkistanlı ların sayısı da 486'yı bulmuştur. Türkistan askeri m ıntıkasının komutanlık mevkii, 1 9 1 9'dan, devlet emniyet teş­ ki latı başkanl ığı makamı da 1 9 1 8 'den itibaren hep Rus komünistlerin e l i nde bulunagelmiştir. Rusların, devlet kuruluşlarında bel iren hegomonyasına karşı birisi çıkıp da itiraz edecek ve bu makamların Türkistanl ı lara devredi lmesi talebinde bulu­ nacak olursa, Sovyet iktidarı, bu çeşit taleplerin devlet menfaatlarına aykırı olduğunu ileri sürerek derhal önlenmesine çalışır. İktidar partisi (komünist) parti prensi plerinin m i l li sınırları olmadığını alenen söylemektedir. Şu veya bu bir kimse, mesela Kaza­ kistan Sovyet Cumhuriyetinde B. Bodaunbay gibi, ana dilinin temiz kalması yolunda bir mücadele bayrağı açınca, Sovyet ideologları derhal böylelerine "dilde temizliğe lüzum yoktur" cevabını veriyor ve bu yolda yükselen sesleri yerinde boğuyorlar­ d ır273. Y ine mesela, birisi m i l li dile layık olduğu yeri vermeğe çalışınca, Sovyetler Rusça'nın rolünü küçültmek isteyenleri ve kendi ana dil ini Rusça'ya karşı koymak teşebbüsünde bulunanları sert tedbirler baş vurmak suretiyle şiddetli bir tehdit altın­ da bulunuyorlardı274. 1 949 yı lına kadar, çarlığın koloniyal siyasetini tenkide müsaade edi l iyordu. 20 A­ ralık 1 949'da Pravqa gazetesi çarl ıgın Türkistan 'daki koloni siyasetini savunma kam270 Turkmen.vkııvu ükru,

;

271 Pruvdu Vm okıı. 272

DERGİ. No 22,

20.9. 1 947,

s.

2.

22.8. 1 956, s. 2.

s.

46.

273 Partiynaya Jizn Kazakısıana 274 Aynı mecmua, No

1 1 , 1 959,

mecmuası. No 9, s. 75-76.

s.

1 6.


ESKİ SOVYETLER B i RLiCi•NDEKİ TÜRKLfJCfJN VE İSLAMIN BAZI MESELELERİ

107

panyasına başlayınca, 7- 1 1 Mart 1 950'de Taşkent'te "Orta Asya ve Kazakistan'daki milli hareketlerinin bazı meselesi" konusunu görüşmek üzere bir tarihçiler konferansı toplandı. Bu konferansa 47'si Türkistanlı olmak üzere 374 kişi katı ldı. Konferansa katı lanlara Pravda 'nın makalesini takviye mecbur kıl ınm ış, çarl ık devrindeki Türkistan milli hareketlerine bir "irtica" hareketi adını vermişlerdi. Sovyetler Birliği İ l i m ler Akademisi Tarih Enstitüsü, 2 Ocak 1 952 1 'de Türkistan 'da çarlık devrindeki halk isyanlarının "Orta Asya' nın Rusya'dan ayrılması tezini savundukları için" bir irtica hareketi olduğu hakkında bir kararname bile kabul etmişti275• Taşkent'te 30 Ocaktan 6 şubata kadar devam eden ve "Ekim ihtilaline kadar ki devirde Orta Asya ve Kazakistan tarihi meselesi" konusunu görüşmek üzere bir konferans toplandı. Bu konferansta da Türkistan tarihinde sahtekarlık yapmaktan çekinmedi. Mesela, 1 9 1 6 isyanı, çarlık aley­ hine müteveccih bulunduğu için kısmen ileri bir hareket sayılm ış, Rus aleyhtarı ve m i l liyetçi ruhta olduğu için de kısmen "irtica" olarak kabul edilmişti276. Türkistan ' ın yeni tarihi dahi aynı ruhta bir sahtekarlıkla tefsire tabi tutulmaktadır. Sovyetlere göre, Türkistan'ın Rusya i le birleşmesi, Türkistan halklarının kaderini, Rus mil letinin kade­ riyle sıkı sıkıya bağlayan "ileri bir tarihi seyir" olmuş ve Türkistan'ın Ruslar tarafından Rusya'ya i lhakı da, Türkistan ' ı Büyük Britanya'ya ilhaktan kurtarrnıştır277• Sovyetleri n 26-29 Mayıs 1 959 da Taşkent'te "TUrkistan 'ın Rusya i le birleşmesinin ileri önem i meselesi"ni görüşmek üzere toplanan i lmi konferansta Türkistan tarihini sahtekarlık­ larla tahrif marifeti en yüksek zirvesine ulaştırılmıştı. Konferansa katılanların kanaatin­ ce, Türkistan, kendi rızasıyla ve gönüllü olarak Rusya ile birleşmiş ve Ruslar Türkis­ tan 'a girdikleri zaman her hangi bir mukavemet göstermemişlerdir. Ruslar, Türkistan' ı Rusya'ya i lhak etmekle, Türkistan'a her bakım ından büyük ve iyi hizmette bulunmuş­ lardır. İ lhak olayı, Türkistanl ıların yararına olmuş ve Rusya, Türkistan'ı i lhak ile çok makul bir harekette bulunmuştur278. Bu sözlerden görülüyor ki, Sovyetler çarl ık koloniyalizm ine aleyhtarlık şöyle dursun, bilakis onun hareketl i taraftarlarındandırlar da . . .

Kültür hayatı alanında koloniyalizm Amerikan adl iye hakimlerinden W i l l iam Douglas 1 955 'te Türkistan 'a yaptığı seyahattan sonra, Sovyet siyasetini "bir koloniyal ve terör mahsulü" d iye adlandır­ m ıştı27'. 1 1 . 1 . 1 956 tarihli Pravda gazetesi, bu beyana şiddetle itiraz ederek şöyle d iyordu: "Hangi koloniyalizmden söz ediliyor? Sanayii gelişmek üzere olan ve m illi kadrosu öğrenimle meşgul bulunan bir ülke hakkında böyle bir hüküm nasıl verilir?"

Ebette, Sovyet i ktidarı devrinde Türkistan 'da muayyen bir m i l li aydı nlar kadro­ sunun vücuda gel m iş olduğu kimse tarafından inkar edi l miyor. Fakat, kimse de bu Sovyet aydınların ı n memleketlerinin m illi ihtiyaçlarını gerçekten sağladığını ispat edebi lecek durumda olmasa gerek. Sovyet rej i m i Türkistan 'ın yerli leri arasında işçi gücü aramaktadır ki, bu da onu m i l li bir kadro yetiştirmeye sevk ediyor. M amafih, herhangi bir ü lkede yabancı elemanlar azın l ık teşkil eder ve bu azınlığın ayd ın ları da yerl i aydınlara nispetle çoğunluk teşkil ederse, elbette bu, koloniyalizm in çeşitl i belirtilerinden b i r i olmaktan kurtulmaz. İşte m i saller: 27s Ost-Probleme mecmuası, No

32, Mehlem. 1 95 1 , s. 984.

276 Materialı nauçnoy sessii, posviyaşşonay istorii Sredney Azii i Kazakıstana v dooktiyabrskiy period.

Taşkent, 1 955, s. 584. 277 Kızıl Özbekistan, 278 Kızıl Özbekistan.

27.5 . 1 959; 1 3. 1 2. 1 959, s . 1 -5. 27.5 . 1 959, s. 2; 29.5 . 1 959,

279 look mecmuası. N e w

s.

1 -3.

York, 1 3. 1 2. 1 955, s . 35-43.


BAYM i.RZA HAYIT

1011

1 - 1 959- 1 960 y ı l l arında Kazakistan'da 1 1 . 750 okul vard ı . Bu okl!I müdürlerinden ancak 4350'si Türk, Kazaklardı 280• Al ma-Ata'daki Kazakistan Devlet Üni versitesin­ de 1 95 7'de say ı l arı 3 770' i bulan öğrenci arası nda Türk Kazakların sayısı ancak 1 5 50 idi 28 1 • 2- Stal inabat'taki Tacikistan Devlet Ü n i versitesinde l 955- 1 956'da 2264 öğrenci­ den ancak 822'si Tacik ve Özbek idi 282•

3- Türkmenistan Sovyet Cumhuriyeti ' nde yüksek okul öğrenc isi sayısı l 9561 957'de 1 3 .045 kişi ve bu arada Türkmen lerin sayısı 4759 kişi idi 2113• 4- Özbekistan Sovyet Cumhuriyeti' nde 1 950'de 40.000 öğretmeni n %54,47ü Rus'tu 2114 • Y ine Özbekistan 'da çal ı şan 8072 doktordan ancak 1 73 8 ' i Özbek'ti 285• 1 952 'de Taşkent Ü n i versitesinde çal ışan 1 52 profesör ve doçentten ancak 5 1 ' i Tür­ k istanl ı idi 28�. Kazakistan Komün ist Partisinin sabık b irinci sekreteri L. İ . Brejnev, 1 95 6 ' n ı n o­ cak ayında alenen şu beyanatta bulunmuştu : " Tıp ve ziraat alanlarında Kazak uz­ manları oldukça azdır. Sanayi alanında ise Kazak uzmanlarına hemen hiç rastlan­ mamaktadır

"287 •

Sovyetler, Türkistan kültür eserlerin i n çoğunu yok etm işlerdir. Özbekistan Ko­ m ü ni st Partisi Merkez Kom itesinin sabık birinci sekreteri N. M u h ittinov herkesin huzurunda şu itirafa bulunmuştu: " Tarihi bir şehir olan Kuva 'nın yerinde t'ıığla

.fabrikası inşa edilmiştir. Semerkand yakınlarındaki kadim şehir Afrasyah harabeleri üzerinde hatta çift bile sürülmüştür. Kadim zamanlardan heri bize intikal etmiş kültür eserlerinin yerlerini öğrenmek ve bu hakta bir bilgi edinmek için kime ve nereye müracaatta bulunmak gerektiği belli değildir

"188 •

Sovyetler, Türkistan ' ın kültür mazisini "i leri" ve "mürteci" olmak üzere ik iye bölmüşlerd ir. Türkistan' ın her cumhuriyetinde bazı şahsiyetler seçi lerek "i leri" dü­ şünürler diye i lan ed i l m i ştir. Mesela, Özbekistan ' da Neval, Mukimi, Fırkat, Kaza­ k istan 'da Veli H an, Altın Sarın, Abay, Türkmenistan 'da M ahdumkulu ve başkaları bu zümreye dah i l ed i lmem işlerdir. Bunların dışında kalan lar ise "mürteci"ler diye anılmaktadır. Şayet bir kimse, Türkistan ' ı n manevi m irasını gerçekte olduğu gibi ortaya koy­ mak teşebbüsünde bulunacak olursa, bu adam muhakkak m i lli ideler taşıyan bir kimse olarak teşh ir edi lecektir. Mesela, profesör Yunusa l i, şair Malik, Bayan Karımcan ve Tokanbet, 1 934'te tevkif edilen l i saniyatçı ve edebiyatçı Kaligul Arıstanbay' ın fi kirlerin i n i leri ve demokratik o lduğunu ispata teşebbüs ettikleri için Komüni st partisi bu adamları, "mürteci yazarlar"ı "i leri" bir yazar gibi göstermek suretiyle "m i l l iyetçi cereyanına kat ı l m ış olmak" i le suçlanmıştı. Türkistan m i l li destan larında yapılan sahtekarlıklar da, Sovyet kü ltür siyaseti n i vasıflandıran öze l l i klerden biridir. Mesela, 1 95 8- 1 959'da Mana.ı· destanı yayım lan­ mıştı. Ne var ki, destan ı n "Büyük sefer" (Çin aleyh ine mütevecci h) bölümü ve güya 2"0 Parıiynayaji=n Ka:::akıstana, 28 1

282

No 8. 1 960, s. 37; No 8, 1 959,

s. ı 5.

l'arıiynayaji=n Kazakıstana. No 6, 1 959, s. 76.

Namdııııye lmzyaystvo Tacik.<koy SSR. Sı:ılinabad, 1 957, s . 3 1 1 .

283 Namdııoye lmzyaystvo Turkıneııskııy SSR. Aşkabad. 1 957, 2K4 Milli Tiirkiswıı mecmuası. 1 95 1 . No 72/73, s. 1 O. 285 Kızıl Ö=bekislan. 29. I 0. 1 957. s. 4. 286 Pravda Vosıoka. 2.9. 1 952.

2 87 Ka::akıstanskaya pravda. 2 1 . 1 . 1 956. 2 88 Kızıl Ö=bekistan. 1 3. 1 0. 1 956.

s.

1 40.


ESKİ SOVYETLEI{ BiRLİGi'NDEKI TÜRKLÜGÜN VE İSLA M IN BAZI M ESELELERİ

109

mill iyetçi lerin, pantürkistlerin tesir ve izlerin i aksettiren d iğer bölümleri de tamamen çıkarı ldıktan sonra neşred i l m işti 28''. Den i lebilir ki, Türkistan ' ı n m i l ll gelenekleriyle mücadele, Sovyet kolon i siyase­ tinin ayrılmaz bir parçasıdır. Sovyetler, ın i l ll gelenekleri ortadan kaldırıp yok et­ mekle halkın dayandığı temel taşlarını söküp atmağa ve böylelikle de m i l leti, komü­ nizm in muti bir aleti hal ine getirmeğe çal ı şmaktadırlar. Dikkate değer bir noktad ır ki, m i lli adet ve değerlere bağlıl ık, vefakarl ık, Sovyetlerce ceza tedbirleriyle karşı­ lanmaktadır. Mesela, ceza kanunun 238' inci fıkrası "Curtbolik"i (hemşehriler top­ lantısı}, "Aş" .(berabtirce yemek) ve "Toy" (düğün} tertipleri veya bu işe yard ı m edenleri 3 y ı l l ı k zindan ve sürgün cezasına çarptırmaktad ır2911• Sovyetler Bugüne kadar Türkistan kültür alanında "fark gözetme" siyasetini takip etmekle beraber, "kültürsüz Türkistan"ı "yüksek kültürlü" ü lkeler seviyesine u laştır­ dıklarını iddia etmekten çekinm iyorlardır. Sovyetler, Aybek' in "Türk Özbeklerin ezelden beri kültür kaynakların ın başında bulundukları" hakkındaki sözlerini kabule yanaşmıyor ve kökünden reddediyorlardı29 1 • Sovyet koloni siyaseti, m i l l i siyaset şekli altında yürütülmektedir. Bu m i l li siya­ set ise "Rus emperyalizmini ortadan kald ırmak şöyle dursun, bi lakis bu emperyaliz­ mi muhafaza etm iş ve sağlamlaştırmıştır".292 Türkistan, Sovyetler için bir koloni objesi, aynı zamanda koloniyal izm aleyhtarı parolalarla yapılan dış doğu siyaseti için de bir hareket noktasıdır. Bugün, Türkistan 'da anti-koloniyal ve anti-şoven parolalarla hareket eden eski Sovyet iktidarı artık mevcut deği ldir. Artık Sovyet i le Rus ' u ayırman ın imkan ı yok­ turm. Sovyet koloni siyaseti gösteriyor ki, 1 923 ' te Moskova'da Ekmel İ kram ' ın Stalin'in huzurunda söylediği gibi, "Ru.ıya. Türkistan 'da ancak damgasını değiştir­ miştir". 1 937- 1 93 8 'den bu yana Türkistan ' da artık kimse, Rus şovenizm ine karşı itiraz sesin i yükseltmiyor. Oysaki yerli m i l l iyetçilik aleyhine bugüne kadar çığırt­ kan l ıklar yapı lmakta ve herkes bununla mücadeleye çağırılmaktadır. Sovyet idareci­ leri, Ruslara "ağabey", "Rusya"ya da "ana" olması dolayıs ıyla Rus olarıo her şeye mutlak ·. ir bağlıl ık, bir saygı gösterilmesini, çarlığın aç ılıp yay ı lma siyasetinin de herkesçe tasvip edil mesi ni i stemektedirler. Bu, Dostoyevski ' nin peygamberce söy­ lemiş olduğu şu sözleri teyide yaramıştır: "Avrupa'da biz, ancak parazitiz. Ama, biz Asya' ya bir efendi gibi geleceğizdir"294 . Sovyetler' in Türkistan l ı ların m i l l i kurtuluş emel leriyle mücadelesi. huşunet ve şiddetine rağmen, Sovyetlerin arzu ettikleri neticeyi sağlamam ıştır. Bu hususu şu vaka açıkça göstermektedir: 9- 1 5 N isan 1 96 1 'de Taşkent'te Türkistan Sovyet cum­ huriyetlerinin ideoloj i k cepheye mensup i leri gelen şahsiyetleri nin "sosyalizm kuru­ culuğu uğrunda m ücadele m i lletlerin dostluğu ve sosyal istik enternasyonalizmi meselesi"ni görüşmek üzere bir konferans toplanmıştı. Mezkur konferansta Rus K. N . N ovoselov ve Türkistan l ı Hidayetov, "Orta Asya Sovyet cumhuriyetleri tarihini tahrif eden burjuva sahtekarlarına karşı" konusunda birer tebliğ okuyacaklardı 295 • 289 Sovetskııya Kir!iiziya,

''Xl

20. 1 . 1 96 1 , s. 3 .

Kommuııist mec:mııası. No 3.

Fnmze. 1 959, s. 87.

9 2 1 Kı::ıl Özbekistan. l .'i. 1 2. 1 9.57, s. 2. 292 W:ılter Kolaı-ı: : Die Natioı111/iWteııpofitik iıı der

291 Frmıkfiırıer A ll!ieıneine Zeituıı/i. 7 . 1 . 1 9.5 7 . s. 1 .

Sowjetıı iıwıı . Fraııkfuı1/M. 1 9.56. S. 3.58.

294 E. Sarkeslyan ' ııı, Rıı.l"s/and und der Messiwıismu.ı· des Orie11ıs. Tilhingcıı. 1 95 5 . s. 2 1 2. adlı eserinden · ııakledi lıııişlir. 295 Kızıl Özbekistan. 1 R .4 .

1 96 1 . s. 4.


DA YMİRZA H AYİT

110

Sovyetler kendi koloniyalizmleri hakkında söylenecek bir sözil işitmek bile iste­ miyorlar. B unun içindir ki, Hür dünya ülkelerinde Sovyet koloniyalizmi aleyhine çıkışlarda bulunanların hepsine "tarih sahtekarlıkları" ve "emperyalizm uşağı" dam­ gasını yapıştırıyorlar. Sovyet koloniyalizm siyasetinin Türkistan'daki son hedefi, Türkistan' ı su katıl­ mamış bir Rus eyaletine çevinnek, Ruslaştırma yoluyla Türkistanl ı l arın milli hayatı­ nı boğmak, onları "Sovyet m i l leti" içine almak ve Tilrkistan' daki Tilrk unsurlarını Rus unsurlarıyla karıştırmak suretiyle ortadan kaldırmaktan başka bir şey değildir. Sovyet ideologların yazdıklarına göre, "sosyalistik m i lletlerin yakınlaşmasını sağlayan i leri hamleler, çağımızın önüne geç i lmez bir hareketidir. Bu da i leride m i lletlerin birleşmesi, tek çeşitli ve btitiln i nsan l ığı kapsayan m i llet ilstü komünist kültürlerine varılmak" gibi bir sonuca ermiş olacaktır296• Bu gaye tahakkuk ettirildiği takdirde, Türkistan 'da Türk-Müslüman halkı ortadan kalkacaktır. (Rapor k ısaltı l m ıştır.)

296 Ka::akıstanskaya pravda. 28.4. 1 96 1 , s. 2.


ESKi SOVYETLER BİRLi(; l•NDEKİ TÜRKLO(;fiN VE İSLAMIN BAZI M ESELELERİ

il. BÖLÜM

TÜRKLÜGÜN TÜRKİSTAN ÖRNEGİNDE GÖRÜLEN BAZI MESELELERİ

ili



ı 'ih:İ SOVYETLER Bİ RLl(;l'NDEKİ TÜRKLÜCÜN VE İSLA M I N BAZI MESELELERİ

I I3

TÜRKİSTAN'DA CEDİTÇİLİK VE SONU* Türkistan 'da X I X . asır sonunda başlayan ceditçilik hareketi (m uassırlaşma; ye­ ııilcşme) uzun zamandan beri devam ettiri len kültür mesele lerindeki münakaşalar ve ıııllııazaraların yeni şeki lde görünüşü idi. Ceditçi l i k hareketi , yen i usu lde talim ve ıı·rbiyeyi, etrafında bul unan Avrupa medeniyetinden öğrenmek faal iyeti deği l, belki Avrupa medeniyetini öğrenmek, onu m i l l i kü ltüre h izmet ettirmenin bir ifadesi idi. /.ıya Gökalp'a göre "muasırlaşmak demek, Avrupalılar gihi zırhlar, otomohiller, 111·ıık/ar yapıp (hunları) kııllanahilınek demektir; muası r/aşmak şekilce ve yaşayınca 291 l ı'l'lıpalılara henzenıek değildir " . Türkistan 'daki Cectitçi l i k cereyanı da Ziya

illkal p ' ı ıı bu ifadelerinden başka bir şey deği ldir. X I X . asır sonunda başlanan ve X X . asır başı nda Türkistan ' ı n her tarafında var ı ı laıı kültür m ücade lesi, asl ında X V I . as ır sonundan beri devam ettirilen talim­ ınhiyenin ana hatları sahas ındaki tartışmaları n ı n çağın fikirleri i le devrin şartları ;"k linde görünmesi idi. Türkistan 'da yen i leşme cereyanı talim terbiyeyi yen i usu lde ıqkil etme arzu ları ile başlam ışt ı. Türkistan 'daki bilhassa Buhara şehrindeki medreselerde, öğrenme prensipleri ıııcselelerinde 200 yıldan fazla bir devir içinde alim ler arasında m ünakaşalar devam l"lıııişti. B i l indiği gibi, Buhara medreseleri X V I . asır sonuna kadar bu günkü anla­ ı ı�ıaki üniversite tabiatı n ı taşımışt ı . Medreselerde bütün i l i m ler öğretilm işti. X Y I . 11\ır sonunda facia başlam ışt ı . Ti.irkistan 'daki B uhara devletinin hanı, Abdul lah Han, l hıhara'da güzel bir medrese binası yaptırd ı . O, 1 5 87 y ı l ı nda bu medreseye bir ':\l'ylıu' l-U lema (Rektör) seçmek için u lemayı bir i l ml münazaraya davet ett i . Ab­ ılııl lalı Han ' ı n emrine göre müderrislerden Buharalı Müfsar M av lavl Sadrettin i le, �ır:iz' dan ge len misafir müderris M irzacan Şirazi arasında d i ni ve i l mi münazara .ıı· ı ld ı . Şi razi tartışma günleri nde, fikirleriyle, i lah iyat tal imatını derin leştirmeye �ıılktı. Buharalı müderris Sadreddin ise medrese tal i m ve terbiyesinde, dini . i l i m ler ı ııııında dünyevi i l i m lerin de ehem miyetl i olduğu fikrini i leri sürdü. Mecl iste bulu­ ııaıı müderrisler Abdu l lah Han karşısında Şirazl' n i n fi kirlerin i üstün olduğu kararını �adiler. Han kendi ismindeki medreseye Şirazi'yi Şeylı u ' I U lema olarak tayin etti. 1 laıı ism ini taşıyan bu medrese başka medreselere nazaran imtiyazlı sayıl ıyordu. �ır;ızi acele olarak. medrese dersleri program ında dünyevi i l im lerin öğret i l mesini ı .ısak ett i . Böyle bir tedbir başka medreselerde de tesir verd i . 1 0- 1 2 yıl medreselerde ı.ılı s i l gören talebeler, yaln ız dini i l i m leri öğrendiler, lakin riyaziyat, hendese, tarih, ı ıhhiye ve edebiyat i l i m leri nden habersiz kald ı lar29H. M irzacan Şirazi'nin meşhur bir Buhara medresesinde devam ettirdiği dünyevi i­ lıııılere karşı nefret hareketi, X V I . asır sonundan X V l l . asır başlarına kadar yalnız l hıhara Han l ığı medreseleri için değil, belki bütün Türkistan medreseleri için de ı ı ı ı ı ck oldu. Medreseler, eski zamandaki umum i l i mler merkezi rolünü kaybettiler. \1 X . asır ortalarına kadar bazı Buhara medreselerinde dini dersler yan ında i l i m-i ı

i l � lıask ı s ı :

·q/

"''K

"i\lilli Eeitinı v e Kiiltiir" Ankara 1 98 1 . No. 9 . s . 45-55. Tiirklcşnıck, lslıiııılaşınak, Türk Kiiltiir yayın ı. lstmılıııl 1 97�. s.

Ziy.ı Gökalp.

.

Sadriıldin Ayn ı . lfoiıııra iııkıl<ilıı için nıaleryallcr. Moskova 1 926. s. 9- 1 O.

1 2.


BAY M İ RZA llAYİ I

1 14

aruz, i l m-i kafiye, i l m-i tavari h, hikm i ye, tabiat, i l m-i hesab, i lm-i münazara gihı i l i m ler öğretilmekteydi 299• Fakat, bunlar tesirli olamıyorlard ı . Buhara medrese lerindeki müderrisler M i rzacan Şirazi zaman ı ndan beri, medre selerdeki derslerin mazmunu meselesinde, iki fikir grubunu teşk i l ediyordu. Fakaı Şirazi taraftarları, dini dersler vermeyi i leri sürüyorlar; on ların karşısı ndaki m üdeı risler ise dini dersler yan ı nda dünyevi i l i m lerin de (tıbbiye, coğrafya, tari h, hendese riyaziyat, edebiyat ve müneccimlik) öğreti lmesini talep ediliyorlard ı . X I X . asırda bütün medreselerde taassup hakim olmuştu. Böyle bir fi kir cereyanı Türkistan ' ı kültür bak ı m ından ruh düşkün l üğü bu lutları altına itti. Ama X X . asra kadar bir grup müderris mektep ve medreselerde bütün i l i m lerin öğreti lmesi fi kirlerinden ve talep terinden vazgeçm işti. XIX. asırda Semerkantlı Abu Said, End icanl ı Damul lah Fazı l, Vabkentl i M u m i n H oca, Baysun l u M u l lah Hudaberdi ve Kazan l ı Şehabiddin M ercani gibi a l i m ler medreselerde Şirazi' den önceki i l m iyeti ben imseyen fıkirlcı i leri sürüyorlard ı, fakat başar ı l ı olamam ışlard ı . Türkistan 'da talim v e terbiye münakaşları devam etmekte i ken, b u mem lekcli X I X . asırda Rus isti lasına uğradı . Ruslar vasıtasıyla Avrupa meden iyeti de Türki.-. tan 'a girmeye baş lamıştı. X I X . asırda bütün İslam dünyasında ıslah yoluyla muasır /aşma cereyan ı hakimdi. Tlirkistan'da Osman l ı i mparatorluğu (İstanbu l), Kırıııı. A zerbaycan, Kazan, H icaz ve H indistan 'da Müslüman hayatın ı ıslah yoluyla yeni leme fi kirleri yay ı l maktayd ı . Osman l ı imparatorluğur.dan M ustafa Reşit Paşa ' n ı ır11"1 ıslahat gayes i, Kırım l ı İsmai l Gaspıralı Be/111 ' in, A zerbaycan l ı M i rza Fetalı Ahundzade302 ' n i n ve Kazan l ı Şehabedd in Mercani303 ' n i n gayeleri, hac ı l ar, mektup lar, seyahatler ve tüccarlar vasıtas ıyla Türkistan'daki münevverlere i lham vermekti. Türkistan'da ilk olarak. Avrupa tekniğini öğrenmek gerektiği meselesini Hokand (=Kokand) Hanı Alim Han ' ın kardeşi Seyid Muhammed Hekim Han, Rusya, Türkiyl'. H icaz, İran ve Afganistan ' ı ziyaret ettikten sonra, 1 843 'te yazdığı eserleriyle ortaya atmıştı Türkista n ' daki ceditçi l i k hareketi X I X . asır sonunda yal n ız bir ki.ilti.ir harekc ı ı değil, ayn ı zamanda Ti.irk-İslam davas ı n ı yen iden ortaya ç ı karı lması v e b u davanın m i l lete öğreti lmesi manas ı n ı ta taşımaktayd ı . M i lli ve siyasi hürriyet arzu larııı ın yeni leşme hareketi n i n bir parçası olduğunu i l k olarak ortaya çıkaran, aslen Bu haralı . lakin Sibirya'ya yerleşen Kadı Abdürreşid İ brah im ( 1 8 53- 1 940 ?) olmuştu . O, Tiiı kiye, M ekke ve Avrupa ü l kelerinde uzun y ı l lar yaşayıp, bu ü l kelerdeki fikirleri vı· hayat tarzın ı öğrenme teşebbüsünde bu lunmuştu . İbrahim l 895 'te İstanbu l ' da "Çol pan Y ı ldız" konusuyla yayın lanan risalesinde, M üslümanlar üstündeki Rus hakiıı ı ı yeti aleyh inde şiddetli hücum larda bulunmuştu 30� . İsmail Gaspıralı Bey'de 1 8 8 1 "dı· yazdığı bir risalesinde, "Rus hôkinıiyeti. Müslümanların fikren sükıinetine sehı•ıı 1115 olınııştıır " d iye şikayette bulunmuştu. Uzun y ı l l ar Mekke 'de İ stanbul 'da ve haya t ı n ı n sonu nda Türkista n ' ı n Çuguçak şehrinde yaşayan şair ve tarihçi M urat Renı11 ( 1 845- 1 93 5 ) l 908 de Orenburg şehrinde neşred i len "Talfık al-ahbar" konulu eserin '

2

99 ]iki JOI

Nikolay Khanikov. Opi•ıı•ıic bukharskogo khanstva, Sı. Peıcrshıırg. 1 843.

s. 220-22 1 .

Ercümend K ııran . lkşiıl Paşa. İslam Ansik loped isi" cilt 9, s. 7 0 1 -705.

Edigt: Kırııııal. Der mationalc Kamp!' der Krimtiirkcn, Eııısdeııen/Westf. 1 952. s. 9- 1 2; Seydahııı,·ı Gaspırnlı İsmail De} . l•;taııhul 1 934 (248 s.); Müstı:cib Ülküsal. Kırını Tiirk Tatarları istaııhııl

Cafer.

1 980. S. 1 44- 1 55 .

102

JOJ

Hüseyin Baykara. Azcrbayca n'da Yenileşme hareketleri Ankara 1 966.

s. 1 48 - 1 70.

Akdes Niıııcı Kııı�ıı. Ka7..ıııı Türklcri'nin "mcılcııi uyaııış" ılcvri ( 1 9 1 7 yılımı kadar). Ankara 1 969. s. 1 03.{ı

.1o4 Kuraı 10'

(7). s. 1 24.

Ü l küsal (5),

s. 1 46 .


ESKİ SOV\'ETLER BIRLIGİ'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN BAZI MESELELERİ

1 15

de (2 ci lt, 1 245 sayfa) Rus hakimiyeti altındaki Türkler için istiklal talep etmektey­ di

306 .

Çeditçilik hareketinin X X . asır başındaki mensupları hürriyet kazanmak için ön­ ce genç nes i l leri zamanın Avrupa i l im leri doğrultusunda eğitime hedefi i leri sürül­ mekteyd iler. On lar tarafından teşkil edi len Usul-i Cedid mektepleri 1 890'da Fergana vadisinde ve 1 893 ' te Semerkant şehrinde açı lmıştı. Semerkant ve Buhara şehirlerin­ de bu gibi mekteplerin açı lmasında İsmail Gaspıralı'nın ayrıca rolü vard ır. O, 1 893 'te Semerkant ve Buhara şeh irlerini gezip görmüştü. Onun ziyaretinden sonra­ dır ki Seınerkant, ced itçilik hareketinin ilk merkezi rolUnü oynamıştır. Şunu da kay­ detmeliyiz k i , Rus hakim iyeti altındaki Türkler arasında ilk defa İsmail Gaspıralı ism ini Karaköl (Ruslarca, Prjevalisk) şehrinde teşki l ed ilen Usul-i Cedit mektebi taşımaktaydı . Buhara şehrinde ilk cedit okulu Mul lah Corabay tarafı ndan l 900'de açılmıştır. 1 9 1 0- 1 5 y ı lları arasında Türkistan Genel Valiliği'nde 80'e yakın, Buhara Emirliği 'nde 57 yeni usul oku l açı l m ı ştır. 1 9 1 8 sonunda Türkistan 'da 328 Usfıl-i Cedid mektebi çalışmaktayd r'°'. " İ l k ceditçi l iğin esas merkezi problemi, muasır mektep ve muasır bilgi idi". Şair Sadrettin Ayni'nin X X asır başında yazılan aşağıdaki şiirden ceditç il iğin o zaman ki manzarası anlaşılmaktadır: " Mekteb.l'iz/ik hizni kıldı yap yalanğaç. Mektebsizlik bizııi etti talan taraç Mektebsizlik Turan elin öldürdü aç. 111N Göziiımii aç, bu horlııkton mektebe kaç ".

Demek ki. ilk ceditçilerin gördükleri büyük dert, okul meselesi olmuştur. Ced it­ ç i ler, geril ik ve gafletten kurtulmak için her şeyden önce acele ve kolay yazma öğ­ retmek gayesini güttüler. Okul larda İslam esaslarıyla beraber, coğrafya, tarih, Türk d i l i , kimya, fizik ve hesap i l i m lerini de öğretmekteydiler. Oku l lardaki dersler Türkçe idi. Türkista n ' d a k i oku l siste m i n i n Avrupa'daki okul s i stem leri nden çok geri kaldı­ ğından şikayet eden Tavallah isim l i şair yazd ığı bir şiirinde aşağıdaki ki nayeyi bildirmekteyd i :

"Siziıı haltı (çocuk) okuydu kitaba kamp (bakarak), Biz11i11 bcilii okuydu asmiina (gökyüzüne) ka rap, A lın gelin (getiriniz) ayroplan (uçak) ınız; l'atparağinıiz (kazak uçurtması) ile salıştırmaınız (beraherleştirelinı) Alıp gelin avtomohilinizi. Kokanda arabası ile çarpıştıramız ".

Usfıl-cedit mektepleri zengin Türkler tarafından kurulmuştur. Mekteplerin mü­ dürleri ve öğretmenleri ise medrese tahsi l i yapmış Avrupa ve diğer Türk mem leket­ lerinden gelen fikirleri gazete ve dergiler vasıtasıyla öğrenen mi.inevverlerdi . Yeni usulde ders vermek yolunu öğretmek için Türkistan'dan Kırım 'a veki l öğretmenler için M ünevver KarıJ419 1 90 I 'de "edib-i evvel" ve "edib-i sani'' konul u kitaplar Jll<ı Zeki Vclidi

3117

Togmı. Bu gliııkii Tiirkcli (Tlirkisıaıı) ve Yakın Tarihi. cilt. 1 . istaıılıııl 1 942-47. s. 542.

mırodnoı.:o obrazovaniya v Turkestaııe, Moskova 1 960. s. 260-62. TUrkisıan'da Tilrkçülük ve halkçılık 2. Bölüm, İ staıılıul 1 954 . s. 24 . .ll�J Mliııevver Karı hakkında lıakıııız: "Yas Tiirkistaıı" Dergi. l'aris-Berliıı 1 934. No. 54 . · il. Hayı! Tllrkistıın l{usyıı ile Çin arasında. İ stanlıul 1 975. s. 245-246: Tog.aıı ( 1 0 ). s. 355-357 . 362, 406. 503. JOK

K. E. Bendıikov, Oı;crk.i po istorli

Y T. ( Tahir Çağatay).


UAYMİ RZA

II6

l lAYİT

yazm ış ve neşrettirmiştir3 10 • Ceditçiler Arap harfleri ni kolay öğretmek ve Ti.irkçe'yi doğru telaffuz ettirmek için. Arap harflerindeki fatha, kasra ve damma işaret leri yerine, ayrıca a, u, i harflerin i ilave etm iş lerd i . Onlar bu alfabeye Tlirkler' in eski "ng" harfini de dah i l ettiler. Türkistan'da al fabe böylece meydana getiril m iştir. Türkistan' daki ceditç i l i k hareketi, yeni leşme fikirlerin i teşvik etmek gayesiyle yayınlanan gazete ve dergiler de ayrıca ehemm iyet kazanm ıştır. Ceditçler 1 905'ten itibaren "Tarakki", "Hurşid", "Şöhret'', "Asya", "Buhara-yı Şerif', "Turan", "Semerkand", "Sada-yı Fargana", "Sada-yı Türkistan", "Kazak", "Balapan" gazete­ lerini "Ayna", "İsliih" ve "Yurt" dergi lerini yayın lad ı lar3 1 1 • Bu gazete ve dergi ler Türkistan 'da ceditçilik matbuat ı n ın kısa bir vakit içinde teşekkül ettiğini göster­ mektedir. Tabii, ceditçiliğin gazete ve dergi leri uzun zaman yaşayamam ışlard ır. Yalnız Semerkant müftüsü Mahmut Hoca Behbudi tarafından yayın lanan edebiyat dergisi, "Ayna" 1 9 1 3 ' ten 1 9 1 5 ' e kadar devamlı olarak neşred i l m iştir. Ceditç i l i k gazeteleri Türkistanlı ları, zamanın yeni şartlarına göre harekeı etmeye davet ed iyor­ lard ı . Mesela 1 9 1 4 'te yayın lanmaya başlanan "Sadii-yı Tü rkistan" gazetesi n i n birinci sayısın da aşağıdaki fikirler yer al ıyordu: "Biz Türkistanlılar hali hazırda da ne zamana, ne Şeriat-i İslônı �ve '.ve göre ha­ reket ediyoruz. Ne de tarihten iharet alıyoruz. Şu cehalet mukaddes vatanımı::::

ve

Mihrihan anamız olan Türkistan 'a karşı h�vaneı d�ve hissetiğinı i:::: den hu gazeteyi ııı tesis ettik ".

Türkistan 'daki ceditç i l i k hareketi kendi edebiyatını da yaratmaktan geri kal madı. Ceditç i l i k Edebiyatı ile Türkistan Edebiyatı tarihinin yen i bir devri başladı. Ced itçi­ lik Edebiyat ı ' n ın XX. asır başından l 937'ye kadarki şair ve edipleri arasında aşağı­ daki şahsiyetler ayrıca tanınm ışlardır: Molla N epes, Zinhari, Evl iya K u l ı, M iskin K ı l ıç, Kam i l Harezmi, M uhammet Ahun Hoca=Mukııni. Zakircan Furkat, M i.ilili M ahmud Hoca Behbudi, İ brah im Kanunbay=Abay, M i r Yakup Du lat Abdul Rauf Fikret, Aşur Ali Zahiri, Tavallah, Ubaydullah Zavki, Abdulhamid Sü ley­ ınan=Çolpan. Avaz Otar, Abdullah, Avlani. Hamza Hak i ınzade N iyazi. Sadrettin Ayni, Abdul lah Kad iri=Culkunbay, Molda K ı l ıç, M uhtar Avez, Kasım Tın ıstan, Mağcan Cumabay, vs. Şu da zikredilmelidir ki, Ced itçilk Edebiyat ı ' n ı n vekil leri m i l leti cehalet aleyh in­ de cephe amaya ve istiklal yolunu aramaya davet ettiler. Ced itçi şairler tiyatro eser­ lerinde ayrıca dikkat göstermiş lerdir. Behbudi' n i n " Pader-i K uş" konulu t i yatro eseri ceditç i l ik edebiyat ının sahne kısm ına yol açmıştır. Behbudi'ye göre. okuma­ yan, cah il kalan çocuk, babasın ı n kat i l i olabi l ir. Son zaman ceditçi l i k tiyatro edebi­ yatının tekamUli.inJe Abdulrauf Fikret' in ayrıca rol ü vard ır. Fi kret tiyatro eserleri n i n konusunu Türkistan tarihinden alın ış v e "tari hi konuşturmak" gençleri Türkistan m i l li hayatına bağlamak faal iyetlerinde bulunm uştur. Ced itç i l i k Edebiyatı bugünkü Türkistan Türk Edebiyatına da tes ir etm iştir. Maa­ lesef, bu güne kadar ced itç i l i k fiki rleri ve edebiyatı dünyanı n fı içbir Y!!rinde Türko­ loglar tarafından derin lemesine araştırı lmamıştır. -l'atriot and Rcfornıist, "M i l li Tiirkisıan·· 1 952. No. 76 H . s. 1 4- 1 7 : Tiirkistan·ı: .. uyanış. ..Tlirk Külıilrii Araştırmaları'· Ankara 1 96 5 . No. 1 -2. s . 1 6 1 - 1 72:

506. 520: Hayıı. M ünevver Karı

Jtırahiın Yarkın.

J l ll

Münevver Karı 'ııııı tıu eserleri. Türkistmılı muhacir. Mavlana Azam J Jaşiıni ıarafıııdaıı. Karachi

J>akisıan 'tla 1 965'de yeniden neşredi l d i .

J1 1

Tiirkistaıı"da ceditçilik gazeteleri lıakkıııda tıakııııı: Tog.an ( I 0), s. 504-506; Baymimı l layıl.

X.X. ,Jahrhıındcrt, Dannsıadı 1 956.

nıoııvcıııcnt "Türk Yurdu".

Jl2

Tuı·kl•staıı'ııı l'rcs.�c d

A. Rcningscıı cı Ch. L.cıııccicr-Qualqueiay. La ııational chcz lcs Musıılnıan.� de Rııs..;c avant 1920, Paıis-L..:.ı Haye 1 %4. s. 1 50- 1 69. s. JS-:W:

Nisan 1 1J5 Hicri.

Cilı i V . s.

2 1 7.� .


ESKİ SOVYETLEI{ Hİ RLi(; i 'Nl>EKİ TflRKl.ÜGÜN VE İSLA M I N HAZI MESELE LERİ

1 17

Ced itç i l i k hareketi Çarlık Rusya'sı ve Buhara Emirl iği hükümetinin ve düşman­ lık siyaseti altında devam ettirilen bir faaliyet cephesi idi. Çarl ık Rusya'sı Ceditçi­ l i kten korkmaktayd ı, çünkü Ceditç i l ik, gençleri m i l li terbiye yoluyla Rus hak im iyeti aleyh ine seferber olma noktasına getirdi. Buhara'da ve Türkistan'da mutaassıp din adamları da ceditç i l iği İslam'a düşman bir hareket şekl inde görüyorlard ı. Buhara Emri ve onun hükümeti ccditç i l iğin en ciddi düşmanı rolünü oynad ı. Buhara Emirli­ ği'nde Ced itç i l i k korkusu büyüktü. Nerede bir ceditçiyi görseler ve onun faaliyetle­ rini sezseler, orada onu öldürüyorlard ı . Buna rağmen, Bu hara Emirl iği' ndeki cedit­ ç i l i k faaliyetleri de şiddetle devam ettiri l m işti. Türkistan 'da kültür mücadelesi Türk istan l ı lar arasında l 9 1 7'ye kadar iki akı m ı teşki l ediyordu. Münevverler. Ceditçilik v e Kadimc i l i k gru p larına böliinmi.lşlerd i . H e r ikisinin d e korkunç düşmanı R u s hakim iyeti idi. A ma, kad i mc i ler bunu anlamı­ yorlard ı . Kad imci lcrin tesiri büyük idi. Buna rağmen Ceditçilik artık durduru lamaz bir fikir cereyanı mahiyeti alm ıştı. Ama, Ced itç i l i k hareketi 1 9 1 O'a kadar bir teşki lat kuramam ıştır. Rus lar, kü ltür teşkilatları kurmaya izin vermiyorlard ı . Ced itç i l i k hare­ keti bir teşk i lat karakterini taşımam ıştır. Ced idizmin göze görünen vek i l lerinden Fayzu l lah Hoca ' n ı n tikrine göre: "Ceditçilik hareketi / C) / () 'dan sonra. Türk ve iran inkılaplarının tesiri altı11-

da. hütiin Müslüman şarkın ııı•a1111wı1a haşlama.ı·ı vla hir teşkilat karakterini al3u dı .. .

.

.

M üstemleke olan Tlirkistan'da ceditçilik l 9 l 7 ' ye kadar bir teşki lat şeklini a lma­ dı. Lakin yan müstakil bulunan Buhara Emirliği' ndek i Ceditçi ler 1 9 1 0 'a gizl ice "Cemiyet-i Terhiyyc-i A tfal" isim l i bir teşki liit kurdular. Bu cemiyet 1 9 1 1 'de İs­ tanbul'da Türkistan (ve Bulrnrn)'dan talebe olarak gönderilen A bdulrmıf Fi kret. Osman l loca (=Kocaoğlu) Abdulaziz Gu lcal i, Mukimiddin Begcan ve Sadık Aşuroğl u ' ndan müteşekk i l heyet Buhara Marifet Cemiyeti kurmuşlardır. Bu cem i ­ yet, Türkistan v e Buhara Enı irliği 'nden İstanbu l'a gönderi len talebelerin maddi ve manevi prob lemlerine yardımcı olmuştur. Cem iyetin 1 7 maddelik nizamnamesi, üye l ik ve faa liyetleri hakkında ınalüıııatlar vermekted ir·1 1�. B uhara' daki "Cemiyet-i Terbiyye-i Atffıl" İstanbul'a 1 9 1 1 'de 1 5 . l 9 1 2'de 3 0 talebe göndernı iştir�1;. Rusya hakim iyeti altındaki Türkistan Ceditç i leri l 9 l 7'ye kadar "Marifiit ve Berakat" cemiyetini kurarak maarif ve kültür işlerini devam ettird i ler. Rusya 'da 1 9 1 7 ihtilal inden sonra Türkistan Ceditçi leri Münevver Karı rehberli­ ğinde "Şu ra-yı İ sla m" isimli teşkilatı kurdular. Bu teşkilat on ların kültür hayat ında ilk ve açık bir teşki lat idi. "Şurayı İsliim" bir taraftan kü ltür hareketleri n i Türkis­ tan ' m her tarafında canlandırmaya çalışırken, diğer taraftan Türkistan ' ı n Türkistan­ l ı lar tarafından idare ed i l mesi düşüncesi ni işled i . Rus hakim iyeti altındak i Türki stan Ced itç i leri Buhara Emirliği ' ndeki Ceditçi ler ile de yakın temaslara başlam ışlard ı . Ced itçi ler kend i lerinin "Şura-yı İslam" teşki latı vasıtasıyla Türkistan 'a hiç olmazsa M illi M uhtariyet kazandırmaya çal ıştı lar. Bolşevik Ruslar Kasım 1 9 l 7'de Taşkent şehrinde Türkistan için Sovyet hakim iyeti rej im i n i i l5n etti kten sonra, Türkistan m i l l i münevverleri ve Rusya aleyhinde bul unan bütiin iş adam ları Hokand şehrinde toplanıyorlar ve A ralık 1 9 1 7'de Türkistan M i l ll M uhtariyet H üki.imetini kuruyorlarlD

ll4

Fayzul lah Klıodjacv. K istorii rcvolyııtsii v Hııkharc, Taşkent 1 926. s . (ı

N izaınııaıııc·ııiıı Rusça tcrcOnıcsi için bakın ız: A. Arsaruni. Kh. Galıidull iıı. Ocerki l'aııislaıııznıa ı Paııtyurkızıııa ve Rossii. Moskova. 1 93 1 , s. 1 33- 1 34. İ stanbııl 'daki cemiyet nizamnamesinin Türkçe nüshasını lıu güne kadar elimize geçiremed ik.

115

Ayni (2). s. 87.


118

HAYM İRZA l lA YİT

dı. Bu muhtariyet Türkistan' ın Türkistan lı lar tarafından idare edilmesine temel ol­ muştu. "Şura-yı İ s lam" teşkilatı Rusya Bolşevizm i aleyhinde Türkistan m i l l i devlet­ çilik gayeleri n i ciddiyetle taşımış ve ilk olarak "Türkistan Ulemalar Cemiyeti" i l e birl ikte Hokand şehrinde Türkistan Muhtariyetini i lan ettirebi l m işti . Sovyet tarihçi­ lerinin fikirlerine göre Ceditçi ler, Türkistan ' ı Rusya'dan ayırmayı düşündülerll<"'. "Şura-yı İslam" teşkilatı 1 920'de Sovyet hükümeti tarafından yasak edildi m . Sovyet Rusya hükümeti l 9 1 7'den itibaren Ced itç iler ile işbirliği yapmak takt iği­ ni güttü. Ced itçi ler, Çarl ık Rusya'sından kurtulduk ları için memnun idiler ve Sovyet hakim iyeti nin i l k devrinde milli kültür polüikalarını devam ettirebildi ler. Ceditç i l i­ ğin "Tü rkeli", "Türk Sözü", " U luğ Türkistan", "El Bayrağı, "Çolpan" isimle­ rindeki gazeteleri 1 9 1 8 i le işbirl iği yapan Sovyet idareci leri hatta "Komünizm Tiir­ kistan 'da Cedidizm yoluyla meydana çıkabilirdi" diye fikir bi ldirmişlerdir31 ". Sovyet idareci leri ceditçi lerin yukarıda zikrettiğimiz gazete lerin i yasak ettiler. Onlar, 1 9 l 8 'den itibaren kendi ruhlarını taşıyan 1 O gazete neşretti ler. Cem iyetçi ler Sovyet gazeteleri yoluyla kendi fikirlerini bildirmeye başladı l ar. Buhara Emirliği ve H i ve Hanlığı' ndaki Ced itçi ler (bunlar Yaş Buharalı ve Yaş H iveliler ismi altında tanımış lardı) Osman l ı İmparatorluğu 'ndaki Genç Türkler hareketinin tesiri altında kalm ışlard ı . Onlardan bir grup Buhara Em irliği ve H ive Hanlığ ı ' n ı yok ederek, bun ların yerine cumhuriyet kurmak niyetiyle Sovyetler i le, hatta silah la, iş birliği yaptılar. Sovyet-komün izm rej i m i ile birl ikte çalışma mesele­ sinde ceditçi ler iki gruba ayrılıyorlar. Bir grup Ceditçi ler Sovyetler tarafından Buha­ ra ve H ive yarım müstaki l devletlerinin işgal edi lişine razı olmuyor; lakin, bir kısım cedit rehberleri, Sovyet ordusunun Buhara ve H ive'ye hücum etmesi taraftarı olu­ yorlar. Sovyet Rusya ordusu 1 920'de bu iki devletin işgal harekatında Ceditçi lere dayandı ve ceditçiler de ona alet oldularm. Sovyet kültür politikasının tesiriyle ceditçi yazarlar 1 9 \ 9'dan itibaren i ki gruba ayrı lm ışlard ı . M ir Yakup Dulat, Mağcan Cumabay, Abdulrauf Fitre!, Abdülhamid Sülayman-Çolban gibi şairler fikirlerini değiştirmeden Sovyet kültür idarelerinde m i l li mefkure ve m i l li kültürün tekamülü için çalışmalarını devam ettird iler. Ced it­ çi lerin eski tesirli şairlerinden Sadrettin Ayni, Hamza Haki mzade-N iyazi, Abdu l lah Avlan! ve Saken Seyfullen gibi ler, şiirlerinde ve başka faaliyetlerinde Sovyet komü­ n izm ruhunu taşıma rolünü oynamağa başlad ılar. Sovyet Rusya' nın Türkistan 'daki idareci leri l 930'a kadar ced itçilerin fikir ve fa­ al iyetlerine izin verdiler. Fakat l 934'den itibaren ciddiyetle, "mefkure meydanında mücadele" şuuru altında cedidizm mefkuresinden kurtul mak faaliyetlerinde bul un­ dular. Ceditçi lerin hayatta bulunan büyük bir kısm ı Sovyet devleti, Komün ist Partisi ve kültür müesseselerinde 1 937'ye kadar çal ışabildi ler. Sovyet rej i m i bun ları kontrol altında çal ıştırıyor, lakin hayatlarına tecavüz etmiyordu. Sovyet Rusya'nın 1 937-39 yıl larında devam eden "devlet ve Komünist Partisi i ­ darelerini halk düşmanlarından ve m i l l iyetçi lerinden temizleme," siyaseti neticesin·

J Hı B . G . Gaıurov. lstorıya tadjikskogo namda, Moskova, 1 949, s. 45 1 . JI? Hayıt. ( 1 3), s. 301 Sowyetrussischer Koloialismus und İ mperialismus in Turkestiın. Osıerhout/Niedcrlandc 1 965. s. 60. Ocerki istorii Komnıünistiçcskoy partii Turkesıaııa. Taşkent 1 958. s. 95-96; B. Hayı!. Jıs Bakınız: Z. V. Togan ( I O), s. 405; Helene Carrerc d-Encusse. Rcformc el Revohıtion l'hczlcs Musulrnans da l 'impire Russc. Bukhara 1 867-1924, Paris 1 966. s. 244-260; B. Hayıı. Buhara ve Hivc

Müstaklij!inin Bitirilmesi Tarihi

Hakkında Bazı

Mülahazalar, "Milli Türkistan"

1 20, s. 1 2- 1 9.

Jl9

Holsıı y a Sovctskay l n tsiklopediya, Cilt

1 4. s. 1 99 .

1 967. No. 1 20. No.


ESKİ SOVYETLEI� BİRLİG l ' N l>EKİ TÜRKLü(;fiN VE İSLA MIN BAZI M ESELELERİ

1 19

de, Cedidizmin Sovyet idarecilerinde çalışmakta bulunan bütün vekil lerini hapsetti­ ler. Bunların çoğunluğu, Troyka (üç kişil i k gizl i mahkeme) kararı ile kurşuna di­ zilmiştir. Demek ki, 1 93 9 y ı l ı, Türkistan'da cedidizm faaliyetlerinin sonu say ılabil ir. Ce­ ditçilik, komünizm rej i m inin baskı siyaseti altında m i l li kültürün tekamülü ve m i l l i devlet hayatını kazanmak yolundaki faal iyetlerini durdurmak mecburiyetinde kaldı. Ced itç i l i k hareketi, Türkistan 'daki fikir hayatı tari hinin bir parçası sıfatında devam etmeye başlad ı . Ced idizme son verilmesi meselesinde Sovyetler B irliği 'nin bir an­ siklopedisi şöyle demekted ir: "Cedidizm Sovyet hakim iyeti aleyhindeki mücadelesinde siyasi çeşit l i l i k (banditizm) şeklini aldı. Ceditçi ler, yabancı emperyal ist hükümetlerin casusları rolünü oynadılar. . . Cedidizm son olarak SSCB 'de sosyal izm in zaferinden sonra bitirildi 310" Sovyetlerin Cedidizm in siyasi ceditçilik şeklini aldığı ve yabancıların ca­ susları rolünü oynadıkları fiki rleri töhmetin bir görün üşüdür. Sovyetler "sos­ yalizm zaferi" diye 1 938-39 yıllarını an lıyorlar. Sovyetler, Ceditç i l i k hareketinin bazı açık faal iyetlerine son verdi ler. Lakin, Türkistan l ı münevverler ced idizm ruhundan son günlere kadar kurtu lamad ı lar. Bazı Türkistanl ı tarihçi ve edebiyatçı lar, 1 956'dan sonra Ced idizm cereyanının bir tarihi hadise olarak görü lmesi meselesini ortaya çıkardı lar. Bazı ların ise açıkça Cedidizmin gayesini muhafaza etmek isteğinde bulundular. Komünizm rejimi bun lar aleyh inde de, cephe açmak mecburiyetinde kalm ıştır. Özbekistan Komün ist Parti­ si'nin 1 . Sekreteri Şaraf Raşidov rej imin taleplerini şöyle ifade etmekteyd i: " Bazı insanlar Stalin'in şahsına inanmaya karşı mücadele ile beraber, ceditçilik ve oyun gayesini de himaye etmek istediğindeler. Biz buna hayırhahlık göstermeye­ ceğiz ve yol da vermeyeceğiz. Şahsa sığınmak zamanında bazı ceditçiler ve onlara yakın bulunan öğretmenler, yazarlar ve gazeteciler baskı altında kalmışlardır. Son 1.amanlarda onlar a ffedildiler. Ama gerici ve karşı inkılapçı olan Cedidizm affedil­ medi. Panislamizm ve Pantürkizm, Ceditçiliğin esas gayesi idi. Kim ki, Ceditçiliği himaye etmek hareketinde bulunursa, o düşmanı himaye etmiş olacaktırm ". Bugünkü Türkistan'da Cedidizm yoktur. Yalnız Sovyet rejiminde Cedidizm kor­ kusu mevcuttur. Cedidizm mefküresininin bıraktığı tesir vardır. Türkistan'da zamanın ced iti i leri, şair Abdul lah Avlani d i l inden "Tur (kalk) ey millet uykudan, hasretleşe­ lim" 22 diyorlardı. Bugünkü münevverler, m i l letin uykudan kalktığını seziyorlar. Bu­ nun için m i l leti kalkmaya çağırmıyorlar, lakin m i l letin istiklal almaya davet ediyorlar.

BUGÜNKÜ TÜRKİSTAN'IN SİY ASİ VE SOSYAL MANZARASI * Türkistan, Türkler' in beşiği, Asya'nın kalbinde, eski zamanlardan beri yaşa­ makta bulunan Şark ve Türk- İslam kültürünün ocağı, 1 6 Türk devletinden 1 4' ünün no "Pravda Vostoka", Gazete, Taşkent 26. 1 . 1 962. Ayrıca bakınız: Kıızetiivcı (= R. Hayıt). Ncgc (niçin) Ccditçilikdcn Korkmaktalar'! "Milli Türkistan'', 1 96'.l, No. 94. s. 28-'.lO. 12 1 "Pravda Vostoka", gazete Taşkenı. 26. 1 . 1 962. Ayrıca bakınız: Kilzetuvçü (= B. l layıt). Ncı:c (niçin) Ceditçiliktcn korkmaktalar'! "milli Türkistan" 1 96'.l. No. 94, s. 28-:ıO.

122 •

"Şark \'ılılızı", Dergi, Taşkent.

1 980. No. 8, s. 1 00.

İ l k lıaskısı, "M illi E!ıitiııı ve KOltiir". Ankara 1 982. No 1 4 . s. 5-27 . "Türk Dünyası Araştırmaları.. 1 982. No: s. 1 l 93-220'ılc "Vatana l lasler" gazete, Frankıırt 1 982. No. 22-23. "Bu g!inko Türkistan lıaşlı­ ğıyla yayınlandı.


120

HA \'l\I İ IU,A l lA \' İ T

kurulduğu, Türkler'in dünyaya yayılması için temel olarak hizmet eden, Türk dün­ yasının büyük bir mıntıkasıdır. Büyükl üğü 5 .754 .400 km2. Bu büyük toprak ların 1 .760.000 km2'si Doğu Türkistan, Çin hakim iyeti altı ndadır. 3 . 994.400 kını-si ise Batı Türkistan 'dır ve bu Rusya hakimiyeti altındadır. Büyük Türkistan, Rusya ve Çin arası nda, onların hakim iyeti altında yaşamak ve kendi varlığını korumak için bütün zahmetleri gördüğü halde m i l li ınağrurluğundan vazgeçmeyen Türk ana yurdudur323 . Bu gün Türkistan ' ın hak im leri, iki mi llet ve bir Komün izm rej i m i , Türkistan'da yürüttükleri siyasetleri i le birbirlerinden fark lıd ırlar. U mum Türkistan meselelerini öğrenmek için iki hakim m i l letin hakim iyet yol ları. uslUbu ve taktiklerine de d i kkat edi l me l idir. Bu makale, Batı Türkistan meselesi i le meşgul olacaktır. Batı Türkistan, dünya araştırmacıları tarafından yalnız Türkistan (Bat ı Türkistan demiyorlar) olarak ifade ed i l miştir. Sonunda ise Batı Türkistan, dünyada Türk istan termi noloj isi altında tanınm ıştır. Büyük Ti.irkistan' ın , büyük parçası. Sovyet ler B ir­ l iği ' n i n mühim stratej i bölgesidir. Türkistan yo luyla Güney Sibirya, Moğolistan. Doğu Türkistan mem leketlerine gel i n ir. Türkistan Orta Doğun u n anahtarı mevkisin­ dedir. Türkistan Sovyet hakim iyetinin "şark-siyaseti", İslam s iyaseti" ve Orta Doğu­ ya hakim olma n iyetleri için büyük bir istihkamdır. Şunu da unutmamam ız gerekir ki, Türkistan Sovyetler B irliği topraklarının beşte bir kısmını teşki l ediyor.

BU G Ü N K Ü T Ü RK İ STAN A H A L İ S İ Sovyetler Birliği ' n i n 1 979 y ı l ı say ı m ları neticesi nde Türkistan 'da 40. 1 6 7. 390 k i ş i n i n yaşamakta oldukları bildirildi. Bunlardan Sovyet Sosyal ist Cumh uriyet leri ded i kleri Özbekistan 'da 1 5 . 3 89 . 305. Kazaki stan 'da � 4 . 684.283 Tacik istan ' da 3 . 806.220, Kırgızistan 'da 3.522. 832 ve Türkmen istan 'da 2 . 764 .748 k i ş i ikamet etmekteydi 324• Bun ların arasında Türki stan ' ın as ı l tarihi ve M i.i sli.i man ları n ı n sayısı 27.766 .490 kişid ir. Bun lardan 1 2 .365.335 Özbek, 6.0 1 6 .446 Kazak, 2 . 854. 884 Tacik, 1 .997 .97 1 Türkmen, 1 . 829.564 K ırgız, 297.788 Karakalpak, 2 1 0.6 1 2 Uy­ gur, 5 1 .694 Dungan (Çin ası l l ı M üsl ümanlar) 1 .5 54.203 Tatar, 1 56.672 Azeri. 1 1 .5 5 5 Dağıstan l ı , 1 8 .584 Belüc ve 1 5 .545 Parsı kavim lerine mensup idi lerm. Sovyetler B i rl iği ' nde umum iyetle 26.409.93 1 Türkistanlı (Özbek, Kazak, K ı rgız, Türkmen, Karakalpak, Tac i k. Uygur) yaşamaktad ır. Bun lardan 875 . 6 1 ? ' s i Tür­ kistan d ışarısında, Sovyetler Birliğ i ' n i n başka bölge lerinde, yaşamak mecburiyeti altındad ır. Kendi vatan topraklarından sürgün ed i l m i ş Türkistanlı lar aras ında Ka­ zak Türkleri çoğu n l uğu teşki l etmekted irler. 539 .976 Kazak Türkü Türk istan d ı ­ ş ı n d a yaşamaya zorlanm ıştır. Böyle bir durum karşısında kendi vatanlarından uzaklaştıran Türk kav i m leri nden 1 . 554 .203 Tatar (Sovyet istatist ik leri l 9 3 9 ' a kadar Tatarları, K ırım Tatarları v e Yo lga Tatarları 'na ayırarak bunların say ı l arını ayrı ayrı gösterd i . 1 1 . Dünya Savaşı ' ndan ya lnız Tatar o larak zikretmekted i rler), 1 56.672 A zerbaycan l ı , 1 1 .5 5 5 Dağıstanlı Türkistan 'da yaşamaktadır. Batı Türkis­ tan ' daki Uygur sayısı Doğu Türkistan' da, K ı zıl Ç i n hak i m iyet inden kaçan m ü lte­ c i ler sayesinde çoğa lm ıştır. Sovyetler Birliği 'nde bilhassa Türkistan 'da Türkler' in sayısı si.iratle yüksel meye devam etmekted ir. Son 20 y ı l ( 1 959- 1 979) içinde Türkler' in sayısı Türkistan 'da HJ Türkistan ' ın R u s ya ve Çin arasındaki son devir ve zaıııanııııız<lilki durumu hakkında ınillliıııaı için bak Dr. Bayıııirza Hayli, Türkistan Rusya ile Çin arasında, Otağ Yayıncv i . İslilnhııl. 1 97 5 . 324

Naselcnic SSSR, Podannım Vsesoyuznoy pcrepisi nasclcniya 1 979 goda, Moskova l 9l!O. s. 1 0- 1 1 .

325 "Vestnik Statiskiki", Dergi, Moskva

1 9110. No: 7 . s . 4 1 -42.


ESK İ SO\'\"ETl . E I{ n i ıu,i(; i ' N D E K İ Tfllt h: l .fi(; fıl\ VE İSLA:\lli\ H..\ZI :m:sEU: l .El{İ

121

1 3 .405 .969 kişi çoğaldı 321'. Sovyet ler Birliği 'ndeki başka Türklerin-Sayıs ın d a d a artış vardırm. Ti.irk kavim lerinden Özbek lerin sayısı, 1 959 'da 9 . 1 95 .000'den 1 979 yı lın­ da 1 2.257.000 kişiye yliksel m iştir. Bunlar her sene ortalama 1 .630.000'e yak ın ço­ ğalın ış lardır. Kazakların sayısı da ayn ı devir içinde 1 .257.000 kişi çoğalm ıştır. Öz­ beklerden sonra ikinci yeri işgal etm iş ler ve 20 sene süresince her y ı l 62 8 . 850 kişi çoğalmışlardır. Sovyet idarec i lerinin verdik leri malumata göre, mesclii Özbek is­ tan ' ın nüfusu 1 990 yıl ında 22-23 m i lyona erişecektir.12". Son 20 yıl içinde Türkistan Ti.irk ve Mi.isli.iman ları orta lama olarak her yıl 670.293 kişi olarak çoğalııı ış lard ır. Ocak 1 97<.J'tl a Türkistan umum alıal isi 7 .757 .000 ai leden ibaret i d i . Onlardan 1 . 760.000 ai len in her biri 7 kişiden oluşuyordu. Son zaman larda Türkistan Türkleri arasında çocuk çoğalması umumi m i l li karakter haline gird i . Mesela, Özbek istan'da 852 .000 ailenin her birisind e 7'den fazla çocuk vardım. Türkistan 'da l lJ7H ' de 1 000 kişi hesabından 32.2 1 2 çocuk doğmuş ve 774 kişi öl müşıur·1•111• Ti.i rkistmı 'da doğum sayısın ın artması Sovyetler Birl iği liderleri için yen i bir problemi ortaya çı kard ı . Türkistan Türkleri nüfus meselesinde d e Rus ların gelecekteki rakipleri olarak gii­ rü lmektedirler. 13atı mem leket lerindeki araştırmacı ların fi kirlerine göre, Sovyetler B irl iği 'ndek i Türkler 20-25 sene sonra 1 00 mi iyon kişi olah i l i rlerrn. Böy le bir cereyan, tabiidir ki, Ruslar karşısında Türkler' in m i l li varl ığının tesiri­ ni artıracaktır. Türkistan 'da ahali sayısının çoğalması, Sovyet l iderleri için sadece sosyal veya ekonom i k problem değil, belki s iyasi mesele sıfat ın d a tesir bırakmakta­ dır. Tiirkistan 'daki bazı Sovyet iş adam ları, mesela Özbekistan Bakanlar Kuru lunun sabık başkanı N. 1 l udayberdiyev, Özbekistan Komünist Partisi ' n i n XX. kuru ltayında ( Şubat 1 98 1 ), "O::hekistan ahalisi 1 990 'a kadar 22-23 mi�vona ulaşacaktır: hıınıın için işçi güçlerinin hıı hölge i�·inde işlere yerleştirilmesi için. şimdiden ıedhir alııı­

fikrin i i leri si.irmUştU.ı.ıı. L<ikin, Moskova acele olarak bu teşebbüse karşı çıktı. Sovyetler Birl iği Komün ist Partis i ' n in X XV I . kurultayında (�ubat 1 98 1 ) Sov­ yet rej i m i planlarını aşağıdaki şek i l lerde b i l ird i : "Orta Asya v e Kafkasya'nın çok vilayetinde, bilhassa köylerde, lüzum undan fazla işçi güçleri vardır. Bunun için hu bölgelerin ahalisi aktif olarak mem leket in başka bölgelerinin ( Sovyetlerin Sih irya ve şimal kısım ları) tabii kaynaklarını ka­ zanmak için celbed i l ıııe l idir3·u". Bu fi kirde de açıkça görü lmekted ir ki, Sovyet diktatörleri, Türkistan ve Katkasya ahalis inden bir kısmını Sibirya ve Kuzey bölgelerine sürgün etmek arzusundad ırlar. On lar, Türkistan Türkleri 'nin çoğal makta olduğunu seziyorlar ve bunun R usya için her cihetten tehl ikeli olduğunu da an l ıyorlar. Bunun "tedavisini" Ti.irkistanlı lardan bir kısmını kendi vatanından uzaklaştırmak yoluyla yapacaklarını açıkça bildirmekınalıdır"

nr. S n v ycı l er Birligi' ndc Türklcr ' ın saymn ı n arıııgını ogrcnıııck için hak : İtogi Vsesoyıızno)' ııcrcpisi nascleniya 1 970 go do, c. iV. Mnskva 1 971. s. 1 1 - 1 5 : "Vcstııik Statisliki", Mnskva 1 9 80 . No: 9, s. 6070: Nn: 10. s. 72-D. No: 1 1 , s . 60-61. 117

Hak: Nadir Dcvlcı. Dış Türklt'r'ılt• Niifus Artışı, "Tilrk Diinyası Araştırmaları Dergisi. isımıhııl

1 980. Nn: 6, s. 4 1 -5 1

Bıı makalenin adı ile mazmunu arasında fark varılır. Konu umum dış Tiirklcr

hakkında dcgil. hclki yalnız Sovyctler Birlil\i'nılcki Türklcr ' i n niiliısu mcselclcrinılen halıseıınektcılir. ·12" "Sovct Üzbckist:ırı r", Gazete. Taşken ! , 5 . 2 . 1 98 1 , s. 5 . :l29

:no ı.ı ı

"Vcslnik Statistiki", 1 08 . Nu: 2,

s . 20.

Narodnoc K ho zyayst vo SSSH. v 197H god ıı , Moskva 1 979. s. 27.

Hak: Misfıl olarak l lı!lcne Cam!re (J' Em:ausse. ({ iss e i m H.otcn İ m pcrium. Das Naıionaliıöıen pnıh­

leııı in der Sowjeıunion (Fransızca 'dan tcrcinne). Wicn-Münclıcn 1 979. s. 96. 112 "Üzlıckisl n Konınıunisti" Dergi. Taşkent 1 980, Nn: 2 . s. 72.

111

"Sovet Üzbckistanı", 24.2. l 9R 1 .

s . 6.


HA Y M İ RZA llA \' İT

1 22

tedirler. Ortaya mühim bir sual ç ı kabil ir. Türkistanlı ların bir kısmını vatandan kov­ mak i le on ların çoğalmaların ı durdurmak mümkün mi.i? Tabiidir ki, doğum yüksel ­ mesini durdurmak i ç i n vatandan uzaklaştırmak yararlı olmaz. N için Türkistan l ı ları Türkistan 'dan dışarıya çıkarıyorlar da, başka m i l letlerin veki l lerini Türkistan 'a gön­ deriyorlar? Sovyetlerin verd ikleri malumata göre, bugünkü Türkistan 'da 1 3 .63 1 .669 Türk ve M üslüman olmayan insan yaşamaktadır. Bun ların arasında 9.3 1 2.825 Rus, 1 . 1 85.665 Ukraynalı, 1 .040. 1 1 7 Alman, 205 . 8 1 0 Koreli, 1 8 1 .49 1 Beyaz Rus ve 1 .705 .665 başka halkların veki l leri vardır ki 334 , bunlar Rus emperyalizm i n i n Tür­ k istan'daki destekleyicisi o larak kullanı lmaktad ır.

T Ü R K İ STA N ' DA KOM Ü N İ ST PART İ S İ ' N İ N BUG Ü N K Ü DURU M U Sovyetler B irl iği Komünist Partis i ' n i n Türkistan 'da 5 şubesi vard ır. Bun lara Moskova'daki komünist liderleri "komünist parti leri" ism i n i verm işler. Bu "parti ler" müstak il halde çal ışan part i ler deği ldir. Şüphesiz, bun lar Sovyetler B irliği Komün ist Partis i ' n in Türkistan 'daki Sovyet bölgelerinde merkezleştirilen kollarıdırlar. Bun lar, asl ında M oskova'daki Komünist Partisi merkezinin emirlerini itirazs ız icra ettiren teşekkli l lerdir. Türkistan 'da 1 977'de 1 .466.524 komün ist vard ı. Bunlardan 76 1 . 1 03 kişi Tür­ kistan l ı idi335 • Komünist Partisi'nin verdiği haberlere göre, l 980'de Türkistan 'da l .628.456'ya yakın komünist vardırJ36• Ocak-Şubat 1 98 1 'de toplanan Türkistan 'daki "5 Komünist Partisi ' nin kongrele­ rinde "parti lerin" merkezi komite üyeleri, bunların büro üyeleri ve sekreterleri seçil­ d i ler. B i l indiği gibi, komünist partilerin in merkezi kom ite leri ' �· sekreterleri Sov­ yetler B irl iği Komün i st Partisinin isted iklerini icra etmekle me�üjdürler. Türkis­ tan 'daki komünistler 72 k işiden ibaret bulunan büro üyeleri n i n kontrolü altında faaliyette bulunuyorlar. Türkistan 'daki komünistlerin biri ni sekreterleri Türkistan l ı­ lardan, i kinci sekreterleri Ruslardan ibarettir. Eski birinci sekreterlerden hiç ki mse vazifesinden uzaklaştırı lmam ıştır. Demek ki, bunlar Moskova'ya sadı k oldukları n ı ispat etmişlerdir. Kasım l 986'da böyle b i r nizam değiştirildi. Kazakistan Komünist Partisi ' n i n birinci sekreteri Dinmuhammed Kunayev görevinden a l ı narak onun yeri­ ne Genad i Kolbin i s i m l i Rus tayin edi lmişti. Böyle bir tedbir Alma Ata şehrinde 1 71 9 Aralık l 986'da milli isyan için bahane olmuştu. Sovyet devleti i l k defa m i l l iyet­ çilerin bu isyan ı n ı resmen bildirmeye de mecbur kalm ıştı 337· Ti.irkistan 'daki Komünist Parti leri Büroların ı n bö lüm leri,müdi.irleri vazifesi ta­ mam ıyla Ruslar'ın el ine veri lmiştir. Bu ise M oskova' n ı n kontro lünü kolay laştırır. Moskova zaten, Türkistan l ı komün ist l iderlere çok i nanm ıyor. Bu sebeptendir ki, partinin bütün ikinci sekreterleri Ruslardan ibarettir. Bunlar parti idare hayatını kontrol ediyorlar. M erkezi Komite Büro üyeleri arasında 5 Sovyet Cumhuriyet i ' n i n Devlet G üven lik Komiteleri Başkanları ( K G B ) d a vardır. Bun lar büronun faaliyetle­ rini kontrol altında tutuyorlar. Türkistan askeri m ıntıkasının komutanı General Y. P. Maksimov (Rus),Özbekistan KP M K 'sinin ve Orta Asya askeri bölges inin komutan ı General D. T. Yazov ( Rus) Kazakistan KP M K büro üyeleridir. 334

Nasclcnic (2), s .

29-30: "Vestnik Statistiki"

1 980, No: 9, s. 6 1 -65; No: i l , s. 60, 62, 72.

13� Horis Mcissncr, Nene Datcn Zıır sozialcn Strııktıır der KPDSU, "Osıcuropa". Dergi. Aachcn. 1 979. No: 9. s. 7 1 5-7 1 6.

1JCı "Kazakhstanskaya Pravda" (Gazele. Alma-AHI). 4.2. 1 98 1 : Turkmenskaya İskra" Ga1.eıe Aşkalıml). l 7 . 1 . l 9K 1 : Sovct Özbckistanı" 4.2. l 9K 1 ; "Sovctstaya Ki rgi zi y a" (Gazete. Fııınzc). 2 1 . 1 . 1 9!1 1 :

"Komnıiinist Tadijikistamı" (Gazete. Duşanbe). 2 5 . 1 . 1 98 1 .

JJ7 Fazla ıııalıinıat için hak: "Fraııkli.ııtcr Allgcıııcine Zcitung·· 1 9-20 Aralık 1 986: ·-rercliıııan", 1 9-20 Aralık 1 9!Uı.


ESKi SOVYETLER ni RLl(; l ·NoEKI TfiRKl.fi(;fıN VE lsı.,\ M IN HAZI MESELELERi

12J

Komünist Partisi l iderleri Moskova politikasın ı n Türkistan'daki muhtar vali leri­ dir. Bun ların em irlerine itaat etmeyen ne bir "reiscuınhur" ne "başbakan" ne de "başkan" veya fabrika direktörü olabi lir. Tabii her bir komünist sorumlu iş sahibi değil. Türkistan 'da bütün parti ve devlet dairelerin i idare eden komünist l iderlerin sayısı 1 50.000'den aşağı değildirJJll. M oskova, Türkistan 'daki 1 .628.456 komünist vasıtasıyla insan ları dayak altına çal ışmaya mahkum etmiştir. Bun lar rej imi taşıyanlar deği l, belki Sovyet rej imi ve Rus emperyalizm i n in kamçılarıd ır. Rej i m i taşıyan kuvvet Rus lardan ibarettir. Eğer Türkistan 'daki komün istlerin arkasında Rus Devleti o lmasaydı, o zamanlar bunlar Sovyet Rusya hakim iyetini koruyamayacak lardı. Bunun için TUrkistan 'daki komü­ nist ler, Sovyet Rusya dev leti kuvvetinin himayesi altındadır.

T Ü RK İ STA N ' DA SOVYET DEV LET M E KAN İ ZMASI Sovyet Rusya liderleri Türkistan'da teşki l edilen Sovyet Sosyalist Cumhuriyetle­ ri dedikleri bölgeleri ( Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Tac i­ kistan) "müstakil devletler" diye propaganda etmektedir. Bunun ispatı için "Mi lli Sovyet Cumhuriyetleri"nin anayasaları, parlamentoları, devlet başkanları, başba­ kanları, bakanları hatta hudutlarının varlığından konuşuyorlar. Sovyetler Birliği Anayasasında hatta "bu cumhuriyetlerin gönüllü halde birlikten ayrı labi lecekleri" de yazı l m ıştır. Böyle tedbirler, dış dünyada "müstak i l devletlerin öze l l iği" olarak tesir bırakabi l i rler. Ama, Türkistan'da "müstakil cem iyetler" dedik leri bölgelerin iç yllı.­ leri tam manasıyla anlaşıl ırsa, o zaman, Sovyetlerin dedikleri n in efsanelerde zikre­ den "şeytanın şaındanı"ndan başka bir şey ol mad ığı öğrenilebil ir. N için? Bunu kısa fikirler ile özetleyelim ki, sonra bun larda herkes kendi kararını vermeye imkan bulıı­ bilsin: 1- Türkistan' daki Sovyet Cumhuriyet leri ' n i n anayasalarının Sovyetler B irliği A­ nayasası karşısında kuvveti yoktur. Bun lar bölgelerin hususiyetlerine göre tahrir edi len Sovyetler Birl iği Anayasası ' n ı n nüshalarıdır. Sovyetler B irliği kanun ları ile Sovyet Cumhuriyetleri kanunları arasında zıtlık olursa, o zaman, Sovyetler B irliği kanun ları yürütülür diye yazı lmıştır. A nayasan ın 75 inci maddesinde, "Sovyetler Birliği ' n i n toprakları bölünmez yegane topraklardır" diye bahsed ilm iştir. Anayasa­ nın 77. Maddesi ise, Sovyetler Cumhuriyetleri, Sovyetler Birliği devlet htikim�veti ve idarelerinin emirlerini kendi hudutları içinde icra edecekler d iye yazı lmıştır. 2- Türkistaıı' da beş Sovyet tipi parlamento vard ır. Bun lar nedir? Mese lenin iç yüzüne baka l ı m . Her dört yı lda bir defa Sovyet Cumhuriyetlerinin Yüksek Sovyet' i (Şurası)'ne vek i l ler seç i l ir. Sovyet demokrasisi Batı klasik demokrasisini bi lmez ve buna bütün varl ığı i le zittır. Bugünkü Türkistan'da 2.050 "mebus" (bun lardan Özbe­ kistan 'da 5 1 O, Kazakistan da 5 1 O nefer) vard ır. Bunları Komünist Partisi, halkın 5 1 O "tek sesi" ile parlamentoya göndermekted ir. "Mebuslar" ara sıra toplanıyorlar. Mos­ kova· plan ları ve isteklerini konuşuyorlar ve evlerine getiriyorlar. "Mebuslar" Sovyet Cumhuriyetlerinin "Yüksek Sovyet Heyeti" ve onun başkanını da yegane ses i le seçiyorlar. Yüksek Sovyet heyetlerinin başkanları "reisicumhur" rolünü oynuyor. Bun lara iki üç Rus yardımcı seçil iyor. "Mebuslar" Bakanlar Kurulunu da seçiyorlar. H içbir "mebus" 'bu bakanı istemem ' diyemez, çünkü partiden korkar. "Reisicum­ hurlar" gibi, "Bakanlar Kurulunun başkanları" Türkistan l ı l ardır. Başbakan yard ım­ cı ları Ruslardan ibarettir. Devlet mekanizması esasen Rus yardımcıları tarafından DH

İdareci komünist l iderlerinin iş sahaları, Türkisıan'daki Kom!lnisı parıilcriııiıı son kurultayında verilen nıaliııııatlardan öğrenilclıiliııir.


it\ Y l\I İnZA i l:\ YİT

1 24

331> idare ed i l i r . Şunu da d i kkate almalıyız k i , Sovyet Cumhuriyetleri n i n "devlet baş­ kanları" SSCB devlet başka n ı n ı n yard ı m c ı ları, başbakanlar i se S S C B başbakan ları ­ n ı n yard ı m c ı ları d ı r lar, bun lar görevlerine göre ken d i leri n i n başkan larına itaat etmek mecburiyeti

altındadırlar.

"Reisic umh urlar",

"başbakanlar".

"bakanl ar"

as l ın d a

Moskov a ' n ı n Türkista n ' d a k i m ü h ürdarl ığı ndan başka b i r rolü oynayamazlar.

3-

Türkista n ' daki Devlet G üven l i k Kom iteleri ( KG B ) ' n i n başkan ları, Sovyct Or­

du ları ' n ı n komutan ları, demir yol ları, posta te lgratlar m ı n başkanları Rus lardan iba­ rett ir. Demek ki, Moskova, Türkista n l ı "Sovyet i nsanları na" inanmıyor. Eğer Tür­ k i stan ' daki Sovyet C u m h uriyetleri müstakil o lsa lar, bunun g i b i miihim işlerin de Ruslar tarafından idare e d i lmesine zaruret 'kalmayacaktır.

4- Sovyetler B irliği ve Sovyet Cumhuriyetleri 'nin anayasalarında Sovyet Cumhuriyet­

leri'nin "birlik"ten ayrı lma hakkı, dış görünüşte çok başka bir manzara değildir. Eğer, bir Sovyet Cumhuriyeti SSCB'den ayrılmak istediğinde bulunursa, o zaman bu isteği hangi müessese, parlamento veya mahkeme muhakeme edecek ve hüküm verecek? Sovyetler Birliği'nde böyle bir adalet müessesi yoktur. Sovyetler Birliği'nden ayrılma istekleriıii kimler ' efkarı umum iye'ye ve Sovyet Rusya hüküınetine bild irebi lecekler? H iç kimse

bunu yapamaz?

K i m ki burada fikrini b i ld i ri rse ona acele olarak ceza veri lir. Sovyetler ,

Birliği zaten Anayasa Mahkemesi denilen bir yüksek hukuk organ ını tanımaz.

5- Eğer, Ti.irk ista n ' daki Sovyet Cumhuriyetleri müsta k i l olsalar, o zaman, Tür­

kista n ' da Rus ordusu ve muazzam istihbarat teşk i lat ı n ın ne işi var? N i ç i n Sovyet "müstak i l c u m h uriyetleri'' kendilerinin dış politikası n ı , ikt isadi siyaset i n i kendi leri yürüteıniyorlar, m i l li kü ltür ve m i l li ananeler doğru ltusunda m i l l etin yaşaması i ç i n hareket etm iyorlar? Sovyet cumhu riyetlerinin b u n l arı yapmaya h a k k ı yoktur, çünkü Moskova buna razı değ i l d ir. Sovyet Rusya tarafından teş k i l e d i l e n "Sovyet Cumhu­ riyetleri" müstak i l devlet değ i l , belki Sovyetler B i r l i ğ i ' n i n mem uriyet bö lge leridir. Şunu da hatırlamak gere k l i d i r ki, müsta k i l dedik leri c u m h uriyetlerin bu efsanesi bir tarafta dursun, hatta, onlar m uhtar bir kü ltür pol iti kas ı da yürütmezler. Türkis­ tan ' daki dev let meka n i zma s ı n ı n idarec i leri arasında Türkistan l ı ların say ı s ı yüzde 3 0 ' u teş k i l etmektedir. Böyle bir manzara müsta k i l c u m h uriyetin ifadesi o l amaz.

6- Meselenin çirkin tarafı şudur k i , Türkista n ' daki Sovyet Cumhuriyetleri Tür­ kistan Türk ve M üsl üman lar ı n ın m i l l i hayatın ı koru mak için değild ir, belki Türkis­ 340 tan Türkleri n i n rn i l l iyets izleştiri l mesi vasıtası o l arak h izmet etmekted ir •

7- Sovyetler Sosya l ist C u m huriyet leri B i rl iği (=Sovyetler B i r l iği) devleti demek,

Rusya i m paratorluğunun komün izm şekl i ndeki tezahürü dernektir. B u i m parato r l u k, 34 1 Türkistan ' ı beş parçaya taksim ederek ve bun lar i ç i nde 42 v i layet teşk i l ederek idare etmekted ir. Bugünkü Ti.irkistan ' d a

1 73 şehir vard ır. Rusya l ı idarec i ler şehi rler­

den Türk istan' ı idare etmektedirler. Sovyetler, " U m u m Sovyet Halk ı'' yarat ı l d ı şeklinde konuşmaktalar, bu meselede onların çok yazı ları vard ı r Bütün m i l letleri bu nazariye altında tutmaktalar. Demek

wı Dr. 8ayınirza Hayıt, Tıırkcstan im 1411 141

Durumu iyi öğrenmek için bak:

Herzen Eııroasicns, Köln 1 980,

s. 1 :l5- l 3H .

l layit ( 1 ), s. 3 5 3 -362.

Bugünkü Türki staıı 'da aşağı daki v i l dycllcr vardır: ı'hbckistan ( 1 1 v i l ayet): llulıara, Kaşka-Dcrya,

Scnıcrkant. Surlıan-Dcrya, C i zzalı. Taşkent, Nanıangan. l'ergana. Andican, S i r-Derya, Harczııı. Tiirkıncnistan (5 v i l ayet) Aşkabad. Kızıl-Su. Mcrv. Çarcoy, Taşavuz. Tacikistan (4 vılayct): Lcninabad (= l loccnt). Kurgantcpc. Kölab, Dağlı-Badahşan Kazakistan ( 19 vilayet): Aktubc, Alıııa-At<L Doğu Kazakistan. Guriycv (Uyşuk). Cambul (= Evliya Ata). Cczkazgaıı. Karagand<L Kızıl Orda (= Ak Mescit). Kökçetau, Kustanay, Mangışlak_ l'avlocfar (Carkurgan). Kuzcy­ K<vııkistan. Scnıipalatinsk (= Cctitanı). Taldıkurgaıı, Turgay. Ural. Tselonograd (= Aknıolla), (,.'iıııkent. K ı rJ?ızistan (3 vilayet). lss ık-Köln. Narın. Oş.


ESKİ SOVYETU:R B İ R L i (; i ' N D E K İ T Ü I�KLfı (; fıN VE İSL..\ M I N BAZI M ESt: u: u:ıü

1 25

k i , Sovyet C u m h� riyetl eri ' n i m ü stak i l d i ye b i l d i rmek, aynı za manda. Sovyetlerin

" U m u m Sovyet H a l kı" hakkıııdaki teorisine uygu n l u k göstermiyor.

İ DEO LOJ İ M EY D A N I N D A M Ü CADELE Sovyet rej i m i bugüne kadar ken d i s i n i Türkistan m i l l l ideoloj i sinden kurtaramad ı . Kom ü n i st Partisi v e d e v l et i komün izm propagandas ı n ı devam l ı o l arak yürütmekte

olduk l arı h a l de, Türk istan l ı ları, tamam ı y l a kom ü n i zm ideoloj i tes i r i altıııa sokama­ d ı k larıııdan ş i kayetç i d i r.

Ocak-Şubat

1 98 1

ve

1 98 6 ' d a devam

ett i r i l e n Türk is­

tan ' d aki Ko m ü n i st Part i l e r i kongre l eri n i n m ü h i m vaz i fesi, Komünist Part isi ' n i n ideoloj i meyda n ı ndaki çalışma ları n ı ciddi leştirmek v e mese le l eri n i m u hakeme et­ mekten

i baret

o l m uştur.

Özbekistan

Kom ü n i st

Parti s i ' n i n

B i rinc i

Sekreteri

Raşidov ' u n beyanatına göre, "komiinisılik itika/111111 (hıı ifadeye hakı111z) giicü.

Marksizm-Leıriımni propaganda

e ım e

k ıe11 iharetlir". Sovyet rej i m i . kend i s i n i n ide­

o l oj i faa l iyetleri yoluyla Türk i stan Türk l e r i n i , rej ime ve R usçu l uğa sad ık insa n l ar olarak görmek isteği nded i r. Türkista n ' d a komünizm ve rej im po l i t i kasııı ı n propagand a ed i l mediği glin yok­ tur. Radyol ar, televizyonlar, gazete ve dergi ler. kitaplar, k u l üp l er, s i nema fi l m leri . plaket l e r dıırnıadan rej i m i a n l atmak i l e meşgü l d li rlcr. B u n lan.Jan başka, yüz b i n l erce

propagan d ist, aha l i aras ında çal ışmaktad ır. Mese la, Özbcki stan 'da 270.000 propa­ 142 gandacı ve KP Merkezi Kom ites i n i n 6 . 500 lektöru· , Kazakista n ' d a 234.000 propa­ gandacı ve 1 02 . 000 danışman ( K P istek lerini ahal iye b i l d i ri c i ler) çal ışt ı rı l m akta­ 14 1 d ı r· · . Türkm en isıa n ' d a öğretmen lerden, kendi vaz i felerine i l ave o l arak, 1 6 . 3 00 kişi

agitator. 3 . 3 00 k i ş i s i yasi danışman ve 2 . 300 k i ş i propagandacı şek l i nde h i zmet 1 . etmekted irleı .l-14• K ı rgızista n ' da ise 27.000 propagandacı faa l i yet gösterıııekted i r· 45. Propagandan ı ıı bu şe k i ldeki büyük ordusu, 66 1 .400 nefer propand ist) rej i m i n tes i r i n i

kuvvetl end i rmek ve Türki stan m i l li ru h v e ananel eri a leyh i nde s i stem l i mÜl.:adele

etmek i ç i n modol ize e d i l m i ştir. Komün ist l i derlerine göre. Türkistan m i l l i ruhu ve kü ltürü, bu g ü n l erde geçm i ş i n k a l ı ııtı larından i baret i m i ş . Bunu K ı rgızistan K P ' n i n

birinci sekreteri U subal iyev ' i n sözlerinden öğrenmek mümkün o l ur. O . "Koıııiinisr

Partisi, geçmişin zararlı kalıntılarını, hilhassa dini kalıntılarını, yok etmek iç·in mühim tedhirler a /a h ildi '"146 dem i şl i . İ deo loj i meydan ı ndaki m licadeleye Sovyet rej i m i tarafı ııdan i l eri sürü len mak­

satlar, Marksizm Len i n izm propagandası yoluyla i nsan ları komün izm ideoloj i sine mutlaka i na n d ı rmak; Rej i m i n po l it i kasın ı icra ett i rmek; Türkistan m i l l l ruhu ve İs­ l amiyet a l ey h i nd e s i ste m l i mücad e l e olan m i l l i yetçi l i k hareke t l er i n i n tesirlerinden koru n maktan i b aret t i r. Türk i sta n ' d a komü n i st i d eo l o j i faa l iyetler i n i n yol u . ü s l ü b u . tes i r d a i resi ve me­ kanizma mese l e leri hakkında başka bir zamanda m u fassal bir araştırma yapab i l iriz. Maalesef b u güne kadar ne Türk ve ne de Batı dünyas ı n ın Sovyeto l oj i araşt ı rmaları. Türkista n ' d a k i " i nsan beyn i n i y ı kama" sistem i n i n ciddi b i r konu olarak e l e a l d ı . Sovyetler d ı ş mem leketlerinde Türkistan hakkında b i l d i r i l e n fi k i r l erden v e bun­ ların Türki stan ' d a yay ı l ması cereyanı ndan korkmaktalar. B u n u n için de d ı şarıda b i l d i r i l en fi k i rl er a l eyh i nd e d e c i dd iyetle harekette bulun maktal ar. Sovyetlere göre :ıH

"Üzhckistaıı Konııııııııisti" 1 98 1 . No: 2.

·14'

"Kazakhslanskaya Pravda", 5 .2 . 1 98 1 .

'4"

"Tiirknıcııistaıı Koııııııııııisti", 1 980. N o 1 1 .

:ı45

"Sovctskaya Kirı�iziya", 21 . 1 1 98 1 .

·1 4" "Sovct�kaya Kirı.:iziya", 2 1 . 1 . 1 98 1 ., s. 6.

s. 38-'.W. s. 82.

Dergi. Aşkalıa<l.


BA \' MİRZA l l A \'İT

1 26

dış memleketlerde Türkistan hakkında Sovyet gayelerine yakın veya Sovyet politi­ kasının kuvvet leştiren fikirler, "haki kat"tir ve "terakkiperverl ik"tir. Ama, Sovyetle­ rin iç yüzlerini gösteren fi kirler ise "sahtekarl ık"tır. Sovyet yazarlarının fikirlerine göre, Türkistan'da Sovyet-Rusya pol itikasını tenkitçi gözle ifade eden fikirler, "burj uva ideolojisi, emperyal istlerin bozgunculuğu. anti-Sovyet, m i l l iyetçi gerici l ik gayeleri" olarak d üşünülür. Sovyetler son zamanda "tarihini sahteleştirenler" aley­ hinde hareketlerde bulunmaktadır. Sovyetler, 1 970 yılında Sovyetler B irl iği İ l i m ler A kademisi 'nde yabancıların ideoloj i cereyanlarını öğrenme şurası tertip etm işlerd i . Aradan ç o k vakit geçmeden Türkistan 'daki beş Akademi yanında aynı şuralar ku­ ru ldu. Bu "ilmi" idareler yoluyla yabancıların ideoloj isi ile beraber Türkistan hak­ kındaki fikirlerini de öğrenmekteler ve onlar aleyh inde kendi fikirlerini yaymaktalar. İ lk olarak Aşkabad şehrinde 26 N isan 1 972'de yabancı mem leketlerdeki Orta Asya ve Kazakistan ta rihini sahteleştiricilerle mücadele" konusunda bir konfe­ rans teş k i l etmişlerd i . Tabiidir ki, bu konferansta. Sovyetler yabancı ülkelerde Tür­ kistan hakkında b i l inen Sovyetlerin hoşlarına gitmeyen fikirleri kend i " i l m i esasla­ rı"na göre reddetm işlerd i .w7 . Aynı şehirde 2 1 Aralık l 978'de "bu günkü ideolojik mücadelenin bazı mesele­ leri" konusu altında başka bir konferans teşkil ed ildi. Burada yabancı ellerden Türkis­ tan 'a akmakta bulunan gayeler aleyhinde konuştular. Konferans malzemelerinden görü lüyor ki, Sovyetler, yabancı i l im adam larının. TUrkistan'daki Ruslaştırma siyaseti, m i l li kü ltürün faciası ve Ti.irkistan'da sömürgec i l i k hakkındaki fi kirlerin i kabul etmek isıemiyorlar-'4". 27 Aralık 1 979'da Taşkent şehrinde yeni bir konferans; "bu �ünkü

ideoloji mücadelesinin yeni meseleleri ve Özhekistan'da cemiyet ilimlerinin gö­ revleri" konusu altında toplandı. Kon ferans malzemelerinden çoğu yayınlandı-'". Bu

konferans malzemelerinden, Sovyetlerin yabancı memleketlerde Türkistan hakkında bildirilen fikirlerd1111 korkmakta olduğunu öğrenmek kolaydır. Komünist Partis i ' n i n 1 98 1 yılı başında Türkistan 'da teşkil ettiği kongrelerde Türkistan meselelerinde "hurjııva;:.i ve milliyetçi ideolojiler aleyhinde mücadele 350 kuvvetleııdirilmelidir" diye bir kara kabul ed i l m işt i r. Sovyetler, günümüze kadar m i l li gaye ler aleyh inde çal ışmalarını devam ettirmektedir. 1 1 Mart 1 98 1 'de Özbe­ kistan parti ve devlet iş adamlarının toplantısında "her türlü h urjııvazi .rnhtekôrlıklo­ rının ve nif'akların kaldmlması propay,anda ve ajitmyon hiitün vasıtalanyla kuvvetli 35 1 olarak devanı ettirınelidir" diye karar veri lm iştir

Sovyet rej i mi, yabancı fi kirlerin Türkistan'a girmesinden fazla. Türkistan Türk m i l l iyetç i l iğinden korkmaktadır. M i l l iyetç i l ik Tiirkistan 'da gün li.lk hayatın bir parça­ sıdır. Şunu da bi lmek şart ki. Türkistaıı 'daki m i l l iyetç i l i k, mazlum Türk­ Müsl üman ları Rusya hakimiyetinden kurtarmak yoludur. Mazlum m i l letlerin m i l l i­ yetç i l iği (devletlerin) m i l l iyetç i l iği arasında fark vardır. Ti.lrkistan m i l l iyetçi liği her hangi şeki lde olursa olsun. Rusya hakimiyetinin ve İslamiyet ise komünizmin düş­ manlarıdır. Sovyetler bu m i l l iyetçi l i k ve İslam iyet ' i yok edebi lecekler m i ? Onlar bunların yok etmek için her zaman hareketteler. Lakin bun ları yok edemezler, çünkü H7

lzvcsliya Akaılcmii Naıık Turkınenskoy SSR. Seriyıı Obşçesıvennıkh Nauk, Dergi. 1 972. Nn: �­

s . 94-95. 14"

İzvesliyıı (25). 1 979. Nn: 2.

s. 9�-94.

" Üzbckistaıı'ıla İ çt im ai Fcnkr", Dergi. 1 980. No: �-

J<;o Turkıncnskaya iskra.

s. 9-92.

�0. 1 . 1 98 1 ; Kazakhsıanskaya Prav d a. R.2. 1 98 1 . s. 2: Özbckisıan Koıııımınisıi.

l 9K 1. No: 2. s. Koııııııunisı Taıljikisıana. �0. 1 . 1 98 1 . s. 2.

J<; 1 "Özbekistan Medeniyeti", Gazete.

Taşkent. 1 3 . 3 . 1 98 1 .

s. 3 .


ESKİ SOVYETLEI{ BİRl.İGİ'NDEKİ Tfll{K LfJ(;fiN VE İSLAMIN Hı\Zl l\ I ESELEl .EIÜ

1 27

m i l let uykuda değil. Burada bir m isal verelim. l 969'da Moskova' n ı n "Dinamo", Taşkent'in "Pahtakar" takım ları Taşkent'te oynadılar. Oyun vaktinde Ruslar ve Özbekler arasında kavga başladı. Ruslardan ö len ler oldu. Özbekler, "Rııslar Rus­ ya ya gidiniz. hiz sizleri ça,({ırmadık" d iye bağırdılar. Sonra Sovyetler 1 O.OOO ' e ya­ kın Özbek ' i hapsetti. (Özbekistan eski savcısı. Boris Kaıııen itski ' n i n malumatına göre: Ra<lio Liberıy, Soviet Au<lience and Opin ion Riserardı 26. I 0. 1 979'daki rapo­ runa bakın ız). Sovyetler, Türkistan'da "Lenin m i l l iyetler siyasetinin sahteleştirilmesi" mesele­ sindeki çok eser ve makale yazdı lar. Maalesef: hür dünyan ın araştırmacıları, Sov­ yetlerin mi lli meselelerdeki sahtekarlıkları nı tah l i l eden bir eser yazamad ı. Böy le bir eser yazı lsaydı o zaman. Türkistan tarihini sahteleştirenleri hür dünyaya tarihi vesi­ kalarla göstermek mümkün olacaktı. M i l l iyetç i l i k ve Rus şoven izm i n i n ve İ slam ile. komünizm in mücade lesinin neticeleri nin neler olacağını bilmeden, Sovyetlerin sah­ tekar tarihç i l iği tesiri altında kalmak mümkündür. Çünkü Sovyetler tarihi had iseleri, rej i m i n menfaatleri doğru ltusunda göstermekteler. Araştırmacılar, Sovyetler B irliği ve Çarlık Rusya'sı devirlerindeki yazı lardan istifade ediyorlar. Eğer bun ların kritik­ leri ve tahl i l leri sahtekarlığa dayanıyorsa. bunun kaynağı olarak Rusya'nın yazına eserleri gösterileb i l ir. Şunu da unutmamak gerekir ki, Sovyet rej im i n i n Türkistan 'da ideoloj i meyda­ nında devam ettirmekte bul unduğunu mücade lenin sonu görünmüyor. Bu gün hiç kimse, iki mefkure ( M i l l iyetç i l ik ve İslam ile Rus şove n izm i)n i n mücadeles i n i n neticelerin i n neler olacağını hayal edemez. Fakat. Sovyet ideoloji mücadelesi devlet kuvveti ile yürütülmekte olduğu için hücumu; m i l li ideoloj i mücadelesi ise. maz­ lumluk şartları içinde müdafaacı roliinde devam edecektir. Bu m iidafaa. m i l letin varl ığını korumak esasında gelecekte hücuma geçmeye teme l o lacaktır.

0MOSKOVA ' N I N Y İ Y İ P DOY M A D I G I TÜRKİSTAN H A M MA DDESİ (TA Bİİ ZENG İ N L İ K L E R h Türkista n ' ın tabii zenginli kleri (ham maddeleri) yer altı madenleri, ziraatı, hay­ vancı l ığı, enerj i imkan ları bir çok araştırmacı tarafı ndan ayrıca bahsed ilen bir prob­ lemdir. Türkistan' ı n i ktisadi zengi n ' · i , Sovyetler B irl iği ekonomisinin teme ledir. Türkistan' ın bütün zenginlikleri w Sovyetlerin Türkistan 'daki ekonomi s iyaseti hakkı nda, Ankara'da A lman d i l inde yay ınlanan bir eserimizde mal fımat verm iştik352 . Maalesef, Türk i l i m adam larından hiç ki mse, bu güne kadar Türk d i l inde Türkis­ tan ' ın i ktisadi zengin l iği ve Sovyet Rusya'nın ekonomik emperyal izm i hakkında mufassal bir eser vermed i . B iz bu makalede Türkistan ' ı n i ktisadi problemleri hak­ kında kısa olarak okuyucu larım ızın dikkat i n i kazanmak arzusundayız. Sovyet kaynak ları. son zamanda. Türkistan ' ın yer altı zenginli kleri hakkında malfımat vermemekteler. Buna rağmen. on ların verd ik leri eski malfımatlarla, Tür­ k istan ham maddelerinin rezervleri hakkında bir neticeye varabiliriz. Tiirkistan, Sovyetler Birliği kömürünün %36.7'sini petrolün %32'sini. bakırın %76'sını, çinko ve kurşunun %86'sını, kromun %90 ' ı n ı veren bir mem lekettir. Sovyetler Naft Dağ Petrol kaynakların ın dünyanın en zengin kaynaklmndan birisi olduğunum inkar etmiyorlar. l 957'de M urun-Tau (Semerkant vilayeti) al!ın ocağı keşfedi l m işti. Sov­ yetler, "Murun- Taıı altın orn[{ı Sovyetler Birliği 'nin en hiiyük altın kayna.�ıdır. J5l Bak: Dr. Bayıııirza 1 layıt. l>ic Wirsclıartsrprohlcıııc Tıırk.�tans, Tiirk Kiil llirünii /\ra�tı rımı Enstitü­ sli Yayınları. Ank�ra 1 96K. s. 244. 13 harita ile.

J5J Dr. llayın irza 1 layıt. İstanbul 1 978. s. 228

Tlirk llilnyasıııılıı l{ııs Emperyalizmin İzleri,

(2. bas�ı). Sabah Yayın Evı.


in \"i\ I İ l�Z.\ l l A \'İT

1 211

Bi�vle. zengin hir altın kaynaif.ı Sovyetler Birliği 'nin haşka hiçhir yerinde hıılıınma­ mıştır " d i ye yazm ı ş l ard ı35�. Gazl ı ' n ı n ( B u hara d o lay ları nda) gazları Türk i stan 'dan B at ı Avnıpa'ya kadar gönderi lm ckte d i r355• M angan fi l i z i . Sovyetleri n fi ki rlerine

göre, d ü nyada 1 94 7 ' ye kadar mevcut b u l u n an ıııangane z l i demir ve mangan fi l i zle­

rinin e n büyüğüdür3�''. Y ukarıda zikrett i ğ i m i z yer a ltı kaynakları Sovyet ler B i rl i ­

ği ' n i n madenleri n i n büyük k ı s m ı n ı tem i n etmektedir.

Türk i stan z i raatı Sovyetler R i rl iği i ç i n bliylik b i r değer taş ır. Z i raat, pam u kç u l u­

pamuğa ' a k altın ' derler. Türkistan 1 980'de 9.0 1 7 .000 ton gelecek yıl larda da her sene ortalama 9 . 2 m i lyon ton pamuk kazanmak arzusundadır. Yetiştirilen pamuk m i l lete b ırakıl maz. Özbekis­ ğa daya n ı r ve Sovyetler

pamuk mahs u l ü verdi357• Sovyctler

tan ceza kanununun 1 83 . maddes i durumu büH l n a ç ı k l ığıyla ortay koymaktad ır.

Kanunda şöy l e yaz ı l m ışt ı r :

..Ham pamuk ve pamuk tohıımımıı kanuna aykırı olarak saklayanlar. pamuk ve pamuk mahsıillerini satanlar. iki yıl kadar hapis vt:va hiryıl ağır hi:ınet ile cezalandırılır . ,mı. Tlirki staıı 'da yet iştiri len pamuk sözsüz ve şartsız dev lete veri l i r. 1 l iç k i msen i n ,

hatta b i r k i l o o l sa d a , pamu ktan k u l lanmaya h a k k ı yoktur. Sovyet R u sya ' n ı n p a m u k

s iyaseti Türkistan l ı ları köle g i b i çal ışmaya m e c b u r e t m e kted i r.

sebebiyle Ti.irkistaıı ' ın kuzey k ı s m ı merkezlerinden birisi olarak gösterild i . 15 m i l yon ton hububat nıahsü li.i ve r nı i şt i r· 01• Tiirkis­

Sovyet lerin yeni arazi ler kazanma ted b irleri

(Kazak ista n ) Sovyetler B i rliği ' n i n hububat

Kazakistan devlete 1 980'de

2 7 . '5

tan ' ı n d iğer bölge l erindeki h u bubatlar da Sovyet ekono m i s i i ç i n k u l l a n ı lma ktad ır.

Türkisıan'da .1 979\la 42.7<Xl.O!Xl hektar ( 1 hektar tahmi nden 1 0 dönüm) toprak ziraat

hizmetinde idi. Bun lardan 2.898.000 hektarı pamuk tarlasıydı3"0• Sovyellcr R irliği pirinci­ nin %70 ' i n i , sebze ve meyve ihtiyac ın ın %60 ' ıııı yine Türkistan vcrnıcktcdir.

Türkistan ziraatı, b i l hassa bahçec i l i k i le pam u k ve pirinç. suni su lamaya bağ l ı d ır .

Suni s u l a m a Türk i stan ' d a eski zamandan bugüne kadar devanı ettiri len halk zanaat­ larından b i r i d ir. Moskova çok m i ktarda pamuk istemekte, bunun i ç i n de yeni s u l ama

ktı l l an ma ya mecburdurlar. Türk istan· da 1 979' da 7 .2 m i l yon he k t ar ara ı .i ( Ö zbe k i sta n d a 3 . 1 4 8 .000, Kazak ista n ' da 1 . 7 m i lyon, K ırgızistan'da 924.000 ve t ed b i rleri n i

'

Tac i k istan d a 5 8 2 . 000

he k ta r ) suni sulama yol uy l a

ziraat h i zmet i nde i d i .

Pamuk ve

başka e k i m mahslıllcr i n i çoğa l t m a s i yaset i . A m u Derya ve S i r Derya su ların ı n

suistimal e d i l mesine y o l açt ı . Bu neh i rler suni s u l amayla ç o k k u l l a n ı l d ı ğ ı i ç i n Aral gö l ü n ü n s u seviyesi son

1 5 yı lda 6 metre dlişmüşti.ir"' ' . Sovyetler bu göl ü '"kurtar­

mak" i ç i n S i b i rya n e h i rlerinden Aral gö l üne ve buradan başka taraflara su get i rmek

nehri, 2 .270 k i lometre uzun luğun­ bağlanacaktw162 . Fakat. Sovyet m ütehassıs ların ı n fi k i rlerine göre bu te d b i r Aral g ö l ü n ü n k u rtara m az . ç ü n k ü get i r i l ecek s u l a r suni 1 s u l amaya kul lanı lacaktır3''· • Anıu Derya ve Sir Derya nehirleri bu şek i lde kullanılproj e l eri i le meşgul o l uyorlar. Proj e l ere göre İ rtiş

daki kanal vasıtasıyla A ra l gölüne

15�

"Ekonoınika i j izı ı Dcrgı. Taşken!. 1 965. N o : 1 1 . s. 6 7 "

155 "Kiilııcr W• H ay i t

157 fü wı ır�ı

Stadl-Anzcigcr'", 9.K. 1 973.

(30), s . 1 62 .

"Khtopkovoclsh'o', Dergi, Moskva. 1 911 1 , No: 1 , s. 4 . Hayil (3 1 ), s . 2 3 1 .

"'K:ızak Edebiyatı", Gazete. Alıııa-Aıa. 6.2. 1 98 1 . Vcsınik Sıaıisıiki"'. 1 9!!0. N o : 3 . s. 73.

ıc.ı

··özbckistilll Koııınıunıstı". 1 979. No: 2. s. 16 "Üzbckislaıı'da içtimai Fenler". 1 97K. No 10.

16�

Özbekistan Koııınıunisti"". 1 979. No: 2. s. 1 5 .

_ıı.ı

··üzbckisıan"da İçtimai Fenler··_ t <JK I No t

s.

63.

s

12


ESKİ SOVYl.:TLER DIRLIGl'NDEKI TÜRKLÜGÜN VE ISLA M IN RAZI MESELELERİ

1 29

maya devam edi l i rse, Aral gölü tamamen kuruyabi l ir. Sovyetler bu sebeple çeşitli projeler yapmaktadır. Sovyetler Türkistan 'da suni sulamaya müsait 28 mi lyon hek­ M" tardan fazla arazinin varlığından söz etmekted irler '. Demek ki Sovyet rej i mi kend i i ktisadi menfaatleri için Türkistan ' ın tabii güze l l iklerini harap etmekten geri kalmı­ yor. Eğer Sibirya suları Türkistan 'a akıtı lırsa, o zaman bu tedbir kanal civarındaki Rus ahalisinin nüfusunu arttıracaktır. Bu ise Türkistan'da Rusların hakim iyet i n i kuvvetlendirecektir.

T Ü RK İ STA N ' DA SOSYAL HAYAT Türkistan' ın sosyal hayat meseleleri günümüze kadar az araştırılan konulardan birisidir. Sovyetler Birliği 1 979 Anayasası, sosyal grupları 3 sınıfa ( işçi, ç i ftçi, münevver) ayırd ı . Münevverler zümresini bir sınıf halinde göstermek Sovyet rej i m i tarih i nde bir yen i l iktir. Sovyetler işçi sını fının Sovyet cemiyet hayatındaki rehberlik fonksi­ yonundan bahsediyorlar. Fakat bu gibi h i kayelerin Türkistan i le alakası yoktur ve komünist partisi mekan izması idareci leri münevverlerdir. Bu sın ıf işçi ve çiftçi sını­ fı na itaat etmeyen unsurlardan ibarettir. Bu günkü Türkistan devlet ve ekonom i hayatını idare eden lerin sayısı 2 m i lyon kiş iden ibarettir. Bun ların tahmi nen yüzde 30'u Türkistanlıdır. Türkistan Sosyal hayatı köy ahal isine bağlıd ır. l 979'da 2 1 .882.000 kişi köylerde yaşamaktayd ı. Son 1 O y ı l içinde ( 1 970-79) Türkistan 'da şehir nüfusu 4.2 mi lyon, 36 köy nüfusu ise 3 . 1 52.000 artış göstermiştir �. Köy nüfusunda çoğunluğu Türkistan­ l ı lar, şeh ir aha l isi nde ise Ruslar teşkil etmektedirler. Sanayi leşme neticesinde Tür­ kistanlı işç i lerin sayısı yükselmiştir. Ama Türkistanlı işçi ler Türkistan l ı olmayan işçi ler arasında azın l ıkta bırakılm ıştır. Türkistan ziraatı esasen sovhozlar (devlet çiftçi leri) ve kolyozlar (zorlukla ko­ lekti fleşt iri len çi ftç i ler şirket i) yoluyla idare ed i lmektedir. Ziraat ve hayvancı l ı k ile meşgul bul unan köy ahalisi 2024 kolhoz ve 3 .268 sovhozda birleştiri lmiştirM"•. Her yıl kolyozların sayısı azalmakta ancak sovhozların sayısı arttırılmaktadır. Arazi lerin çoğun luğu sovhoz ve kol hozlara devlet kontrolü altında işletmeleri için veri lmişt ir. Türkistan 'daki arazi lerden 4 1 .4 mi lyon hektarı kolhozlar ve 2 1 7.7 mi lyon hektarı sovhozlar tarafından kul lan ı l mak üzere ayrı lmıştır. Yalnız 200.000 hektar arazinin hususi olarak kul lanı lmasına izin veri lm iştir. Sovyet rej i mi zaman taleplerine göre. Türkistan 'da yüksek tahsil yapımık için imkan verd i . Sovyetler, Türkistan'da 1 978-79'da 1 . 695 . 000 yüksek tahs i l l i i nsan varl ığı hakkında malumat vermişlerdi 367 • Ama, bun lardan kaç kişisi Türkistanlıdır, bunu b i ldirmiyorlar. Yüksek tahs i l l i kişi ler aras ında Türkistan l ı Türk ve Mi.isli.iman olmayan unsurlar çoğunluktadır. Mesela, l 960'da bütün devlet ve ekonomi hayatın­ da çalışan yüksek tahs i l l i kadrolar arasında Kazakistan'da 66.434 Rus, 29.950 Ka­ zak, Kırgızistan'da 1 4 .864 Rus, 8.99 1 Kırgız, Özbekistan 'da 32.820 Rus ve 40. 1 2 1 Özbek vardı 3''". Demek k i , yUksek tahs i l l i TUrkistan l ı lar Ruslara nazaran azı n l ık teşk i l etmektedirler. J<•4

"Ö zlıekisıan Koııııııunisti". 1 979. Nn: 2. s. l ."i "Kazak isıan Knııııııııııisıi". Dergi. Alma-Ala. 1 98 1 . Nn:

2. s. 36.

J65

JM

il Hayiı. Tilrkisıan im Herzen Euroasicns. K(lln. 1 9110. s. 1 43 . l ıogi Naselcnic. s. 1 0- 1 1 . Narodnoe Khozyaystvo s. 266.

J67

"Vcstnik Statistiki..; 1 980. No: 6. s. 4 1 . Tllrkistan 'daki uııuıııı yüksek tahsillerinden. Kazakistan'da 679 000. Ozlıckisıan·da 632.000. Kırgızislaıı 'da 1 5 0.000. Tacikisırnı'da 1 30.000. Torkmcııisıan ·ııa 1 04.()()(J'dirlcr.

J6K

Hayit ( 1 7 ). s. 1 44.


HA Y M İ l{ZA l l A \'iT

no

İ nsanların yaşama şartları bu güne kadar düzeltilmeyerek devam etmekted ir. Sovyetler rej imi i nsanları çok çalışmaya zorlamakta sosyal müsabaka diyerek in­ sanlar 1 0- 1 6 saate kadar çal ıştırı lmaktadır. Fakat bun lara iyi ve rahat hayat vermeyi düşünüyorlar. Güzel hayat vereceğiz d iye vaatler verseler de bunlar konuşmadan ibaret kal ıyor. Burada bir misal getirelim: Türkistan 'da l 978'de 1 86 . 5 1 0.000 metre kare ev vardı 369• Eğer bunlar Türkistan 'da yaşamakta olan 40 m i lyon i nsana taks im edi l i rse, kişi başına ortalama 6.9 metre kare ev düşer. Bütün evlerin 3 'te biri hususi olarak ku llan ı lmaktadır. Eğer Sovyetlerin verdikleri malumata i nanıyorsak, o zaman, 27 tıp doktoru 1 0.000 k işiyi tedavi etmekted ir. Bu hal, Türkistan'da hastaların sayı­ sının büyük olduğunu ortaya koymaz mı? Türkistan her cihetten, bilhassa ziraatı i le, çok zengin bir mem lekettir. Fakat fi ­ yatlara bakarsak, bu günkü Türkistan'da (memleketin en zengin bölgesi Fergana vilayetinde) bir kilo koyun eti 24 DM, bir kilo üzüm 6 DM, bir kilo e l ma 7 . 5 DM ve bir tane tavuk 30 DM'a yakın fiyatlarla satılmaktadır370• İ nsanlar kazand ıkları para ile böyle bir "lüks hayatı" elbette yaşayam ıyorlar. Bunun için bütün memurları rüş­ vet derd indeler. Rüşvet yolunu bilmeyenler ise karaborsa i le hayatları n ı idare edi­ yorlar. Bunu da bilmeyenler, günlük ekmek ve haftalık biraz et ile yaşamaktalar. Türkistan kadın ları çok acı bir sosyal durum içinde yaşamaktad ır. Kadın lar, aile hayatında ve ekonomik hayatın her sahasında 1 6- 1 8 saat ça lışmaya mecburdurlar. Mesela, Özbekistan 'daki fabrikalarda ziraat ve hayvancı lık işlerinde çal ışan ların yüzde 44.5 ' i kadın lardan ibarettir. Kad ın lar, hatta ham i lelik günleri n i n son saatlerine kadar tarlalarda ve fabrikalarda çalışmaya mecburdurlar. On lara ham ilel iklerinin sonunda ve doğumdan sonra paralı izin veri lm iyor. Komünizm rej i m i insan güçlerin i suistimal etmeyi i y i biliyor. Şimdi, ham i le olan kadın ların maaşlarına doğum larının yakınlaştığı aylarda ve doğumdan sonra % 50-70 miktarında zam veri l mesi hakkında talepler bildirilmektedir37 1 • Fakat ne zaman bu ümide erişi lecek, bu m a lüm değil.

T Ü R K İ STAN ' DA RUSLAŞTIRMA S İ Y ASET İ Ruslar, Sovyetler Birliği 'ndeki bütün gayrı Ruslar arasında cidd i yetle Rus laştır­ ma siyasetini yürütmekteler. Bun ların arası nda Türkistan Türkleri de korkunç bir Ruslaştırma cereyanı içinde yaşamaktalar. Bugüne kadar hiç kimse bi.iti.in kaynakları araştırarak, Türkistan'da Rus laştırma siyaseti hakkında araştırma y aparak, bunun netices ini kamuoyuna bildirmed i . Ruslaştırma s iyasetini bir maka len i n ki.içtik parça­ sı sıfatında ifade etmen in müşkül bir mesele olduğunu seziyorum, ama hiç ol mazsa Ruslaştı rmanın ana hatlarını kısa da olsa da göstermekle Türkistan' ııı başındaki büyük tehl ikeyi, okuyucularım ıza bildirmek ümidinde bul unuyorum. Türkistan'da Ruslaştırma siyaseti ne dernektir? Bu, yavaş yavaş Türkistan ' ı Rus­ ya' n ı n bir vi layeti yapmak ve Türkleri ana d i l lerinden uzaklaştırma yoluy la on ların sonunda Rus d i l iyle konuşrnalarıııa erişmek demektir. Böyle bir n iyet Sovyetlerin keşfi deği l; Çarl ık Rusyası da aynı gaye peşinde idi. Laki n Sovyet Ruslar, Ruslaş­ tırmayı süratle devam ettirmek yolundalar. Ruslaştırmanııı ana hatları aşağıdaki tablodan öğren ilebi l i ; . 1 - Türkista n'da Rus nüfusu nun çoğalması: Bu günkü Türkistan da ( 1 979'da) 9. 1 32.825 Rus ya�::: . iiaktadır. Bun lardan Sovyet Kazakistan ' ı nda 5 .99 1 .205 kişi 369

"Narodnoc Khozyaystvo (8). s. 398-399.

mı "Dic Wclt" Gazete. 37 1

B oıı n. 2. 1 2 . 1 980. s . 1 .

Geniş hilgi için hak: R . Uhaydııl laycvc. Khatın-kızlıır ınchnctiııılcn fayılalanışıı ı ıııı sosiııl tıımam­ lıırı. "Özbekistan Kcıımınisti". 1 979. No: 7. s . :ı.� .


ESKİ SOV\'ETLER BİRLİGİ'NDEKI TÜRKLÜGfiN VE ISLAl\1 1N DAZI MESELELEIÜ

BI

yaşamaktadır. Demek ki, Türkistan umum nüfusunun %20'sini Ruslar teşkil etmek­ teler. Ruslar Kazakistan ' da Kazak Türklerine nazaran çoğunluktadırlar ( 5 . 99 1 .205 Rus karşısında 5 .289.349 Kazak Türkleri !) Rusların yanında bütün Türkistan 'da 1 . 1 85 . 79 1 Ukraynalı 1 .040. 1 1 7 Alınan, 1 8 1 .49 1 Be lorus, 205 . 8 1 O Koreli, 1 . 707 .665 Ti.irk ve M i.i sli.i man olmayan halkların vekil leri (Ermeni ler, G ürcüler, Estonya l ı lar, Letonya l ı l ar, vs) yerleştiri ldi ler. Rus olmayan bu unsurlar Türkistan 'da kend i leri n i n kültür hayatına sahi p ol madık ları i ç i n R u s kü ltürünün tesiri altında yaşamaya mec­ burdurlar. Bun lar için Türkistan kültürü de yabancıd ır. Rus olmayan, fakat Ruslara yakın görünmekte o lan bu kişiler Türkistan'da Ruslaştırmanın vasıtacı ları sıfatıyla hizmet ettiri lmektedir. 2- Türkistan şehirlerinde Rusların çoğunluğu : Türkistan şeh ir ahal isinin ço­ ğun luğunu Ruslar teşki l etmekted irler. Bu, Türkistan 'daki beş Sovyet Cumhuriye­ ti ' n i n başkentinde açıkça görülebil ir. l 9,70'te Taşkent şehrinde; 564. 840 Rus, 5 1 2.962 Özbek; Alma-Ata'da 5 1 2 .900 Rus, 88.237 Kazak; Fnınze'de (eski B işkek), 284.676 Rus, 5 3 .059 K ırgız; Duşanbe'de, 1 57 .083 Rus, 98. 1 1 4 Taci k; Aşkabad' da, 1 08. 1 44 Rus ve 96.752 Türkmen yaşıyordu 372• Kav i m lerin isimlerin i taşıyan bölge­ lerin tarihi ve tabii sah ipleri, kend i başkentlerinde azı ni ıkta yaşıyorlar. Bu ne de" mektir? Bu durum, Ruslaştırman ın tam manasını ortaya koymaktadır. Türkistan ' ı n başka şeh irlerinde d e aynı vaziyet devam etmektedir. 3- İ sim lerin Ruslaştırılması: Türk Müslüman soyadları sonu na "ov", "yev" ve "viç" i lave lerini getirdi ler. Bunun neticesinde bazı isim leri Rus isim lerinden· ayır­ mak da müşkül bir meseledir. Rus ism i taşıyan çocuklara hed iyeler vermekteler. 4- Coğra fya isim lerinin Ruslaştırılması: Bu günkü Türkistan'da çok şehirler, kazalar, köyler, fabrika ve enstitüler Rus isi m leri i le zi kretmekted irler. Bunlar, Tür­ kistan haritasından kolayl ıkla öğren i lebi l ir. 5- Türkistan kültür hayatını Ruslaştırma: Rus kültürünün Türkistan Türk kültürü karşısında üstünlüğü hakkında propaganda, Sovyet rej iminin kültür siyasetinin günlük resmi vazifesidir. Türkistanlılara Rus kültürünü ve tarihini tamamıyla öğretmeyi mühim bir vazife olarak görüyorlar. Kültür hayatınin her sahasında Rusçuluk görülüyor. Ti.irkistan'da yayınlanan kitaplar arasında Rusça'yla basılanlar büyük bir üstünlük arz etmektedir. "Mi­ sal: Türkistan'da l 979'da 76.762 konuda kitap yayınlanmıştır. Bunlardan 6 1 .762 konulu ' kitap (%76) Rus dilinde, %3.2 ise Türk şivelerinde neşredilmiştir 73• Bu da Rus kültürünün tesirinin kuvvetli olduğunu ispat edebilir. 6- Rus dili-Ruslaştırmanın tesirli vasıtası : Sovyet rej i mi 1 950 y ı l ında Rus d i l i ­ n i n R u s olamayan m i l letlere ikinci ana d i l i olduğunu ortaya çıkm ıştı. Bu nazariye Rusçu Sovyet iş adam ları için işin başlangıcı sıfatında görünmekteyd i. Son zamanda ise, Ruslaştırman ın en tesirli yolu olarak Rus d i l i n i n öğret i l mesine ayrıca ehemm iyet vermekteler. Eğer Türkler Rus d i l i n i iyi öğrenseler, buna hiç k imse h içbir yerde itiraz etmeyecektir. Fakat, mesele bu deği ldir. Mart 1 93 8 'te Stal i n ' i n hükmü altın­ daki Sovyet devleti, Rus ol mayan öğrenci lere 3 . sınıftan itibaren Rus d i l i öğrenil me­ si kanununu çıkarmıştı. l 979'da Taşkent'te "Rus d i l i dostluk ve birlik d i l idir" adı altında teşkil edi len Sovyetler B irliği Kongresi, Rus olmayan m i l letler arasında Rus d i l i öğretilmesinin ciddi leştiri lmesi hakkında karar verd i . M oskova Rus d i l i n i n o­ kul ların birinci sınıfından itibaren deği l, okul öncesinden, hatta çocuk bahçelerinden başlayarak öğret i l mesini isted i . Bu gün, Tac ikistan'daki Türkler için açı lan bütün okul larda öğrenci ler 1 . sınıftan itibaren Rus d i l i n i öğrenmeye mecbur ed i l mekte172

itof.!i (4),

s.

2 1 11. 2:ı:ı. 290. 1 1 1 .

.l?.l Geniş hilgi için hak:

l'cçat SSSR 1979 goda, Moskva. 1 980.


HA V M İ RZA l l AVİT

132

dir374• Türk d i l i yerine, Rus d i l in i öğretmek cereyanı o kadar önem kazandı ki, Tür­ k istanl ı öğrenci lerin bir kısmı okula başladıkları günden itibaren, dersleri n i ana d i l inde deği l, Rus d i l inde öğrenmeye zorlanmaktad ır. Bu günkü Türkistan 'da 700.000'den fazla Türkistan l ı öğrenci derslerin i Rus d i l i nde almakta. Böyle okul lar­ da ana d i l yabancı d i l sıfatında öğretil mektedir. Rus öğrenci leri Türk d i l i veya şive­ lerinden birisini öğrenm iyorlar, çocuk bahçelerinde de terbiyeyi doğrudan doğruya Rus d i l inde vermek için çal ışma lar devam ettiri lmektedir. Mesela, Kırgızistan 'da 1 966'da 6 yaşında bulunan çocuklara Rus d i l i n i öğretme okul ları açı l m ıştır. Bu gün, tecrübe olarak 6 yaşı ndaki çocuklara Rus d i l i öğreti l mekted ir37s ki . böyle okullarda ana d i l i nde konuşul maz. Kazakistan'da 1 970'de umum aha l i n i n %42 .4'ü Ruslardan ibaret olduğu halde, bu bölgenin umum ahal isinin %68 ' i okul larda Rus d i l i nde ders al mıştır. Özbekis­ tan 'da okul yaşı nda 238 .400 Rus çocuğu var. Ama, bu bölgede 5 3 5 . 500 öğrenci Rus d i l inde ders öğrenmekteler376• l 938 'den sonra Rus olmayan okul larda 1 - 1 O. s ın ı flar­ da Rus d i l i 400-450 saat öğretilmişti. Son yıl larda ise, Rus ol mayan 1 - 1 O. s ı n ı f de­ vam ında 1 600- 1 800 saat Öğreti lmekted ir377• Rusların son niyetleri, insanhırın yüz renkleri ne görünüşte olursa olsun Rus d i l i nde konuşacak bir "Sovyet m i l leti"ni teşki l etmeden ibarettir. Bu s iyaset meselesinde Ruslar arasında iki akım var. B irisi, "Bütün m i lletlerden Rus d i l inde konuşacak bir "Sovyet m i l leti" teşkil edi lirse, bu Rus m i l letine zarar verecektir" diyen fikird ir. Başka birisi ise, "bütün m i l letler Rus d i l i nde konuşan insanlar olarak eğitil irse o zaman, Rus m i l leti kuvvetlenec.:ektir" diyen tikirdir. Sovyet rej i m i , bütün milletlerden bir "Sovyet milleti" teşkil etmek yolunda çalışmalarına devam etmektedir. Bugünkü Rus şovenstleri de bu siyaseti desteklemekteler, çünkü Rusya hiçbir zaman kendi hak imi­ yeti altında bulunan Rus olmayanları tamamen Rus dili tesirine sokamam ıştır. Bu işi ise Sovyet Ruslar iyice yapmaktad ır ve bu Rusları sevindirmektedir. Rus d i l i öğreti l mesi n i n ne kadar mühim siyasi bir vazi fe olması hakkı nda, Mos­ kova'n ı n Türkista n l ı lar arası ndan yeti ştirdiği Kızıl-Meddah ı ve 1 986'dan itibaren hararetle "devlet ve Komünist partisi düşmanı" olarak suçlanan Şaraf Raşidov şöyle demektedir: "Rus dilinin öğrenilmesi. belki ilm�yet zirvesini, teknik. kıiltür v e sanatı öğrenme yolu değil. fakat bir zaruri hayat iht�yac:ı, çok mühim iktisadi ve siyasi vazifedir: Aynı zamanda ideolojik çalışmalarda daha fazla mııvaffakiyetler kazanmanın kef(ı­ m letidir '" .

Şunu da kaydetmek gerekir ki, Rusların Ruslaştırma siyaseti Türkistan için bü­ yük teh l i kedir. Bu, Türkistan Türklüğü ve Müslüman l ığını bitirmek için başlanan b i r cereyandır. Türkistan'da b u teh l ike aleyhi nde teşebbüsler vard ır. Sovyetler, bun ları "m i l l iyetçi liğin son çırpınışları" şeklinde izhar etınektedirlerm. ·

374

"Özbekistan Kommııııist'', 1 9 7 9. No: 1 1 , s. 50: "Türkmenistan Komnıııııisti" 1 980. No: 1 1 .

s.

80:

Sovyetlcr !3irliği lıiikiimetinin 1 3 Ekim 1 979 kararı ve Eğitim Bakanlığı'ııın Aralık 1 979 (Nn: 1 1 l<ı ) emirnamesi. Rus dilinin biitu:: !�us olmayan milletlerin çocuklarına birinci sıııı1ian itibaren öğrct ilıııcsıııı mecburi oldıığumı i fade etmektedir. Llak: Cari GustafStrillım.

"Dic Russilizicrıın� Kommunisl iibcr dic andcnın Völcr, l>ic W c lt", 12.12.1979, s. 1 . 37 5 S Tabışaliev. lfol ru,,irn�o yazika v raztsvct i sblijcnli sovctskikh sotsialisfü;cskikh maisi)' "İzvcstiya ı\kadeınii Naıık Kirgizkoy SSR" 1 98 1 . No· 1 , s. 84 . .17C> K. Khanazarov. 377

Rcşi n ic

natsional" ıııı-)·azıkovoy

problemi v SSSI{ l\loskova 1 977.

s.

1 16 - 1 .llJ.

M . Kııliçenko. vh. Razvi tic sovetskoJ!n ııaroıla-novoy istoriçcskoy ohşçcııosti Mosko\·a. 1 980. s. 21!9.

37" "Sovct Özbekistaııı", ·179 Tahışalicv

( 5 3 ) . s. 85.

4.2 . 1 91! 1 .

s. 5 .


ESKİ SOVYETLEH H l lU,İGİ'Nl>Eh'.İ TÜH K l . fı(; fıN VE İSi.AMiN HAZI l\IESELELEHİ

ı:.n

T Ü RK İ STA N'[)A M İ LLİ H A N E L ER VE İ SL A M ' I N DURU M U Türk istan ' da, Türk v e M ü s l ümanların eskiden beri devam etti rmekte ve ya­ şamakta bul unduk ları m i l li ananeler ve İ s lam, kom ü n izmin şiddet l i d iişman ları s ı fatıyla bu giine kadar yer i n i muhafaza etmiştir. Sovyet rej i m i zorlukla, Tür­ ki stan l ı ları m i l l i anane lerinden (aile hayat ı n ı n b i r l i ğ i . ihtiyarlara hürmet, ana babalara hürmet, evlenme meras i m leri, gayrı c i n s l ere karışmamaz l ı k , m i l l i ye­ mek ve e l b i se l er, m i l li spor, sünnet, n i kah, d i n i bayramlar) ve İsliim'dan ay ır­ mak ve o n l arı Rusların örf ve adetlerine yak ı n l aştırmak ve tedbirleri al maktad ır. Komünizmin sadece b i r ideoloj i şek l i nde deği l , belki de dev let kuvveti s ı fatıyla İ s lam aleyhinde m ücadelede bu lunmas ı, gizli bir mesele değil. Rej im i n yaşaması için İ s lam ' ı M üs l ü man ların ruhundan ve hayatından kovalamak siyaset i n i devam etti rmekted ir. Meselen i n mühim tarafı şudur ki,Sovyetler' in bütün tedbirleri bu güne kadar Tilrkler' in Müslümanların kend i örf ve adetlerinden ve İsliim'dan vazgeçmelerini tem in edememiştir. Müs lüman lar rej im tazy ikleri altında İslam ' ın dış görünüşlerin­ den (açıkta namaz kılmak, dini bayram lar, eski cami leri kurtarmak ve yeni cami ler kurmak. sünnet, oruç tutmak, zekat vermek, hac seferine ç ıkmak gibi) vazgeçmeye mecbur oldular. Fakat, Müsl üman lar Al lalı' tan vazgeçmedi ler. Türkistan 'da her bir şah ıs (M üslüman ai lesinden) "Kel ime-i şahadet"i b i l iyor. Sovyetler A irliği ' ndeki, şu cüm leden Tilrk istan 'daki İslam ' ı n durumunu son vakitte bazı yazılarını vasıta­ sıyla bild irmiştim 3ıu1• Burada İslam ile komün izm arasında devam etmekte bul unan mücadelenin son örneklerinden misal ler getirmek ile kanaat edeceğiz. Sovyetlerin Al lahsız bir yazarı aşağıdaki fikrini bild irdi : "Malum ki. dini ideoloji propaRanda etmek Sovyet lıtıkimiyeti11i11 ilk Rii11leri11de11 itibaren yasak edilmiştir. . . A llahsız/arın A llah ve Kıırdn 'a karşı hücum/art yalntz muvaffakkiyetsiz ufarak kalmadan, he/ki İs/dm için.faydalı neticeler getirdi ...lH/. Başka bir A l lahsız yazardan aşağıdaki fikrini öğrendik: "Çok m iktardaki tarihi mimarlık cihideleri dini motifler taşımaktalar . . . Biz hun/a­ rt tekrar dikilme (restorasyon) yoluyla is/dm dini talimatlarının esassız o/dıı{�ıınıı '"1H2• ispat edeceğiz Bu fi kirlerini ispat etmek için Namangan şehrindeki Usta K ırgız Medreses i n i n müze, Buhara'daki Kuki ldaş Medresesi ' n i n Seyahat Bürosu, A l im H a n Medrese­ s i ' n i n çocuklar kütüphanesi . Endican'daki Cami Medrese s i ' n i n Nevayi M üzesi ola­ rak kullanıl makta olduğundan bahsetmekteler. Sovyet matbuatında d ini hayatın devam etmekte olduğu hakkında aşağıdaki şi kayetname bildirm iştir: .I O K Misıil olarak b ak : "Al-Hihıd", Dergi, Kuvcit . �ubaı 1 979. s. 54-56: .. Al Rıyadh" (iazctc. l{i yaclh/Suudi Arabistan, 4.4. 1 978: = İslam in thc Sovict llııion, 'ı\HN Corrcsponılcnrc" M iiıı rhc ıı , 1 979. No: 4, s. 34-:N. No: 5, s. 2 1 -27: = M ıı slim Life and Cııltıırc in thc Sovict lJııioıı, ".Joıırmıl l\l usliın Worlıl Lc� ıı c ", l\lerra, 19KO, No: J-.ı; İ s l a m l lııi Sovyct ( R isale). Yayınlayan; lslmııic Rest:arch lnstiıuıc. Jak:ırta/Em.loncsia 1 979 = i ş ti ra ki Hııs mi lsl:inı ki h a l a l zar, "C "csan·t'', Karachi/P:ıkisı:ın, 6- 1 3 Haziran 1 980, Zıır Sıation von 50 millionen Mııslims in der Sovictıınion, ""Weh ın:ıchı lsl:ıııı" Kit:ıp. Landan 1 983, s. 1 93-207; Sovyetlcr Hirli�i'ntle İslam ı\raştırınalarınııı Temayiillcri, " M i l letler Arası birinci İslam Araştırmaları Scnıpozyuıırn". Dokuz [ylill Ü n iversitesi Yayıııı. İzmir, 1 985, s . .l4 l -3 5 5 ve "Türk Dünyası Araştırmaları". 1 986, No: 4 1 . s. 1 83-200. ]Ki 1. C:ıhbaro v, Atcistik Terbiyenin� Aklual Problemleri", Özbekistan Koııııııunisıi"". 1 9!!0, No: 6. s.

52.

3K2 F. Narhocaycv, Koııııı n islik Terbiyenin� Samereli Vasilesi, " Ö z b c k i s ı a n Komıııun isı i '", 1 980 . N o : 1 1 . s. 6 1 . Narıhocaycv 'e giirc yalnız Özbck isıaıı 'da 5000"dcn l"Mla ıarilıi mimari ;ibidclcr vardır


ı :w

DAYM İ RZA l lAYİT

" Müslüman din adamları (ruhdniler) dini bayramlarını halk bayramları olarak göstermek ıeşebbiisündeler. Biz, dindarlık nıil/etimize has hususiye/lir diye, dini merasimlere riayet etmemek, dini merasimlere riayet etmemez/iği ise ata babaları­ mızın vasiyetlerinden vaz?,eçnıekıir diye telkin etmeye çalışan kişileri çok görmekıe­

N için İslam ' ı n yaşamakta kararlı olduğu sualine, A l lahsız komünist hukuk­ çu, Sovyetler B irliğ i ' ndeki Bakanlar Kurulunun Diyanet İşleri Şuras ının üyesi, İs lam düşmanı , eski M üs lüman, Abdul lah Nuri l layev aşağıdaki cevabı verm işti:

yi;. "m.

"İslam bütün hayatın nizamıdır. Hıri.sliyanlık taze din şeklini aldı. İslam ise ha­ yat usliıbudur. O,.rndece insanlar ile, Allah arasındaki temasları de,i{il, hallci, i11sanların kendi aralarındaki münasebetlerini de tertibe sokuyor .ıs-1. ..

Demek ki, İslam zulümler içinde de yaşamaya devam etmektedir. Sovyet rejimi bun­ dan korkuyor. Bu güne kadar İslam aleyhindeki işlerinden seviniyorlar. Lakin Müslüman­ ları İslam'dan vazgeçiremediklerinden rahatsız oluyorlar. Bunun için Sovyet idareci leri, ahali arasında Al lahsızlık propagandasının bUtün vasıtalar ile ciddileştiri lmesini talep et­ :ııı ınekteler" � . Allahsızl ık terbiyesi ok� l larda eskisi gibi devam ettirilmektedir. Dördüncü sını fta Rus dili dersini veren bir öğretmen, öğrencilerinden yazıl ı olarak aşağıdaki sual lere cevap vermelerin i istemiştir: "Seniıı ailemle diııe inananlar var mı, sen Allah 'a inanı­

yor musun, sen hıırafeperesı misin, meselci rüyaya ve kısmete inanıyor musun, bizim smıfia dine inanan olursa. sen onunla nasıl münasebette bulunacahın, sen eski ve yeni ananelerinden neleri bilirsin, senin ailende hangi dini bayramlar yaşamakta, hangi ananenin eski ve zararlı olduğunu bilirsin, Allahsızlık edebiyatını okuyor mu­ sıııı Jll#ı? Bu sualleri bir Sovyct dergisi, öğretmenlere tavsiye olarak bildirmiştir. "

Sovyet rejimi, Türkistan Türk Kültürü ve milli birlik aleyhinde çok işler yaptı . Bil­ hassa Türkistan Türkleri 'ni parçaladı . 1 924 'ten itibaren Türkistan kelimesinin kul l<ınıl­ masını da y<ısak etti. H iç kimse bu gi.lnkü Türkist<ın'da <ıçıkça "Hm Tiirkiim d i yemez. Tilrk kavimlerini ayrı ayrı "mil letler sıfatında göstenııekteler. Sovyet nazariyesine göre, Türkistan'da bütün Sovyetler Birl iği 'nde, Türkler yok, fakat Ti.irki dillerde konuşan "milletler" (Özbek. Kazak gibileri) var. Sovyetlerin parçalama siyaseti bu günkü gençle­ re tesir etti. Kabilelerin gençleri arasında Türkistan'ın ana yurdu olduğunu bilmeyenler var. E}una rağmen, bütün kabilelerin mensupları, bugün birbirlerinden ayrı lmış kabilele­ rin eski zamandan beri dost, kardeş tarihi kültürü ve dininin bir olduğunu iyi belirler. Hatta, Tacik ve Özbek Türk dil lerinde konuşan Tacikler de kendilerini Türkistan Ti.lrkle­ ri'nden ayrı görmüyorl<ır. Buna Özbekistan 'da Tacikistan Edebiyatı ve Sanatı Hafta­ sı'nın (Mayıs 1 98 1 ) başlangıcındaki Tacikistan Komünist Panisi'nin birinci sekreteri Cabbar Rasulov'un aşağıdaki sözleri örnek olabil ir: "

"Malumdur ki, halklarımız arasındaki dosılıık asırlar öncesine dayanır. Hakikaten. ha­ yat görüşü, ananeler, öı:l adetler, ıızun cmrlar süren tarih, edeb�vaı ve sanal, Ozbek ve Tacik halklarının takdiri, onların dostluk münasebetlerinde birbirinden ayrılmaz olduğuna

Sovyetlerin parçalama siyaseti aleyhinde Türkistanlılar tarafından bildiri len fikirler çoktur. Fakat, bunları ne Rusya, ne de komünizm dinlemektedir!

gerçek ömekleridir"387•

H J J

"Özbekistan Kommunisti",

1 97 7 ,

No: 7,

JM� "Fnıııkfıırlcr All�cmciııc Zcitıııı�'', 45. 1 979.

JH�

s.

62.

s. 9.

"Sovct Üzhckistanı", 4.2. 1 911 1 , s. 4. Sovyctlcr"iıı İsliirıı aleyhiııılcki Allahsızlık föaliycılcriııiıı giiııii­

ıııüzılcki güri"ı nü�lcri için hak:

"Özbekistan Koııııııiinisti" Kasını 1 986. No: 1 1 , s. 27-29 (İslfüıı ıcsirıııiıı J.

yüksclıııcktc olılııgııııılaıı şiküyct cılilıııiştir): ..Sovcı Oztıckistmıı", 9 Aralık 1 986. s. 3: 1 1 Aralık 1 986, s. .lHh JH?

"l{usskiy yazik ,. ııatsional

DO)' şkole" Dergi. Moskva 1 98 1 . No: 1 .

"Sovct Üzhckista nı" 20.5. 1 91! 1 . s. 2.

s . 65.


ESKİ SOVYETl.ER BİRLIGİ'NDEKI TÜRKl .ÜGÜN VE İSÜMIN BAZ I M ESELELERİ

1 35

Son zamanda, Batı mem leketlerinde ve şarkta, Sovyetlerin term inoloj isinden et­ kilenerek Türkistan sözü yerine "Orta Asya ve Kazakistan" terminolojisini kul lan­ makta o lanlar ve bunun propagandasını yapanların sayısı artmaktad ır. "Orta· Asya ve Kazakistan" term inoloj isini sevenler, zevklerinde devam etsin ler. Lakin, onların bilme leri şart olan mühim bir mesele var. Bu terminoloj i insanların m i l li k i m l iklerini bild irmez. Bi z, Türkistan demekle, Türk yurdu demek istiyoruz. Bu Türk yurdunun Tiirk ler' in olmad ığını ortaya sürenlerde ne v icdan ne insaf olab i l ir. Tarih dün Tür­ kistan dem işti, bu gün söylem iyor, çünkü hakimler istemiyorlar. Ama, yarın tarihin Türkistan diyeceğine şüphemiz yoktur.

T Ü RK İ STAN, SOVY ETLER B İ R L İ G İ DOG U S İ Y ASET İ N İ N M ERKEZ İ Geçmişteki bazı kitap ve makalelerimde, Türkistan ' ı n Sovyetler B irliği 'nin Doğu siyasetindeki ehemmiyetini bi ldirm iştim 311H Sovyetleriıı Orta Doğu'ya, bil hassa İ ran körfezine, kolay gidebi leceği yolun merkezi Türkistan 'dır. Türkistan' ın iktisadi zenginl iği, toprağının büyüklüğü, kültür ve d i n i Doğu İslam halkları ile birbirine bağlı kü ltürü Sovyetlerin şarktaki si lah ambarıdır. Deli Petro (Rusların Büyük Peıro'su) devrinden beri Rusya'da, "Türkistan'a hakim bul unanlar Asya'ya da ha­ kim olabilirler" şeklinde fikir vardır. Sovyetler, Türkistan yoluyla şarkta hakim ol mak isted ikleri ni defalarca dile getird i ler. Onlar fi kirlerini gizlemed i ler. fakat, on ların şarta " m i l li hürriyet inkı labı", "halkların hürriyet mücadelesi için yard ım" gibi bazı maskeleri var. Şarkta Sovyetlerin niyet lerini anlayanlar az idi. Anlayan lar da aleyhi nde tesirli bir tedbir alamıyordu. Ruslar, kend ilerinin Doğu siyaseti için Türkistan'da hazırlıklar yaptılar ve yolla­ rında devam etmekteler. Dünyanın hiçbir devlet başkanı, Ruslardan "Sizler Türkis­ tan'da neler yapıyorsunuz, niçin şarta hakim o lmak planları ile meşgulsünüz" diye sormad ı. Sovyet ordusu Aralık 1 979'da Afgan istan' ı işgal ettikten sonra, şark mesele­ leri ile i lgi lenenler anladırlar ki; Türkistan, Sovyetlerin şark mem leketleri için tecavüz merkeziyken, Türkistan ' ı Afgan istan ' ı işgal edebilen Sovyet ordusu başka topraklara da hareket edebilecektir. Sovyeı ordusu Afganistan'a Türkistan\Jan geldi. Ru günkü Türkistan, Sovyetlerin tesirlerini şarkta (Asya ve Afrika ü lkelerinde) yaymanın merke­ zi, komünizmin propaganda ocağı oldu ve şark halklarının bazı vekil lerini Sovyetler için kazanma politikasının mühim bir merkezi oldu. Türkistan, Sovyetler için büyük stratej i k bölgedir. Bu memlekette her tarafa hareket edi lebi l ir. Avrupa da Sovyetlerin 'HH Türkistan, Afganistan ve Şark politikası gölgesi altında bulunmaktadır "

ESİR MİLLETLER HAFTASI VE TÜRKİSTAN• Rusya ve komün izm hakim iyeti altında bulunan m i l letler yıl lardır, esaretten kurtulmak için bir gayret göstermekte ve dünya efkarı uınum iyesine ınazlum luk larılHH

Hak : H . Hayiı. Sowjctrussischc Oricntpolitik anı Hcispicl Tıırkcstaııs, Kiiln-lkrlin l %2. s. 2K9 .

=Turkcstan in der sowjetiSl'hcn Ausscnpolitik, "Osıcurupa . SO\·yeıkr Hirlij!i

Dış

.

1 960. N o : 1 11. s. 67 1 -679:

=

lhı günkii

l'olitikasımhı Tilrkisıan'ııı Ehem miyeti, "Emel" Dergi. lstanlnıl 1 970. No: 59. s.

33-4 1 : Aynı makale: "Dergi". Mllnchcn 1 970. No: 6 1 . s. 37-46. "Al Nadva", Gazete, Mckka, 29. 1 2. 1 970 ve 3 1 . 1 2 . 1 970 (Arapı;a); "Herııiin", l slaıı bul 5 . 3 . 1 978: "Hiir Türkistan için", Gazete. isımıbul 1 977. No: 1 0- 1 I ; =Sııbjcgatcd Tıırkcstıın-Rıısshııı İnıpcrialist Spriııg-boanl, ' " A H N ­ Corrcspoııddcncc". 1 980. Nıı: 2. s . 6-7. �HH:ı

F;ı7.la bilgi için bak :

B. Hayiı. Turkcsıan ' s and Afganistan· s iınporıancc ıo ıhc Eurupean Frccdoın. � 1 -�4 .

" A H N-CoıTcspomlcncc"". Munich 1 984. No: 5. s. .

ilk baskısı. "l lcrgiin"

1 977


1 36

BA Yl\I İ RZA llA \' İT

nı duyurmak için çırpınmaktadı rlar. Dünya üzerinde "Mazlum Milletlere Hürri­ yet" parolası i le propaganda yapan Rusya, öte yandan kendi hakimiyeti altında bu­

lunan m i l letlerin bağımsızlıklarını kazanmak için yaptıkları mücadelelere en sert tepk i leri göstererek karşı faaliyette bulunmaktadır. Esir m i lletlerin dış memleketlerindeki temsilci leri ve hür dünyanın esir m i l letler i le uğraşan uzmanları. esir mil letlerin bağımsızl ıklarını kazanmaları yolunda sistematik bir 1 şekilde teşebbüste bulunuyorlardı. Dost arayan esir milletler temsilcilerinin milletlerinin kurtuluşu yolundaki gayretleri 1 959 yıl ında Amerika Birleşik Devletleri Kongresi'nin gözünden kaçmadı. ABD kongresinin aldığı bir karardan sonra başkan Eisenhover, 1 7 Temmuz 1 959'da Esir M i lletler Haftası Kanunu'nu (Coptive Natıons Week) imzaladı. Bu kanuna göre aşağıdaki milletler alfabe sırasına göre, "Esir M i l letler" olarak kabfıl edildi ve bunların bağımsızlık kazanmaya hakları olduğu ilan edildi.

Arnavutluk, Azerbaycan, Belorusya, Bulgaristan, Çekoslovakya, Çin, Doğu Al m a n y a , Ermenista n, Estonya, İ d i l U ra l , Gürcistan, Kazak, Kuzey Ka fkasya, Kuzey Kore, Kuzey Vietnam, Macaristan, Litvanya, Polonya, Tiirkistan, Uk­ rayna, Yugoslavya. Esir M i lletler Haftası' nda yukarıda sayılan ülkelerin eski ba­ -

ğımsızl ık günlerinin A B D'de hatırlanması da kabfıl edi len kanunun bir parçası idi. Mazlum m i l letlerin mensupları Esir M i l letler Haftası Kanununun kabfı l ed i l mesi üzerine çok memnun oldular. Çiinkii dünyanın güç lü bir devleti maddi bak ımdan olmasa bi le, manevi bakımdan mazlum lara destek ol maya karar vermiştir. Sovyetler ise bu kanunun kabu lünü büyük bir sinirl i l ik ile karş ı ladılar ve iptali için yapı lan gayretler, Sovyet dış politikasının bir parçası haline geldi. Bu kanunun esir mil letler ayd ınları n ı n ağzından düşmemesi, Sovyet yönetici lerini iirkütmüştü. Sovyetler B ir­ liği s ı n ırları içerisinde yaşayan es ir m i l letlere ve mil letlerin kurtu luş hareketi için mücadele mücadele veren insan lara karşı Sovyet makamları çeşitli baskı metotları uygulamaya başlad ı lar. Adı geçen kanunun, Sovyetler B irl iği sın ırları içerisinde yaşayan esir m i l letler ayd ın ları arasındaki etk isine karşı Sovyet güvenlik makamları kısa zamanda bir çok tedbir aldı. Ancak bu tedbirler sın ırları içinde yaşayan lar üze­ rinde etk i l i olabil iyorken, yurt dışında çalışmalarını sürdüren esir m i l letler aydın ları­ nın faa liyetlerini enge l lemek mümkiin ol muyordu. Bu sebepten Rusya, bu kanunun iptiilj ve esir m i l letler ayd ı n larının bu kanuna dayanarak çalışmalar yapmaları n ı engel lemek i ç i n elindeki imkanları seferber ederek faal iyette bu lunmaktadır. Dünyam ızın bir süre geç irdiği sıcak harp dönem i nden kurtulur kurtulmaz. soğuk harp dönemine girdik. Bütün şiddeti ile devam eden soğuk harp i se dünyamızı yeni­ den sıcak harbin eşiğine getirdi. Bunun için, soğuk. harpten de kurtulmak için, m i l­ letler ;ırasında bir yumuşama (detant) dönemi başlad ı . Bütün dünya ülkelerin taraftar oldul.. ı ..11 1 yumuşaman ın kendi çıkarları aç ısı ndan devamı için Sovyetler; Barış içi n ­ de Yanyana Yaşa ma ( Koekszistans) tezi ni ortaya attılar. Yum uşama s iyaseti nden barış içinde yan yana yaşama tezinden Ruslarla Amerikalı ve Batı Avrupal ı ların anladıkları şeyler aynı değildi. Gerçek yönü i le, Koeksiztans tezin in uygulandığı z.amantla. ideolojik mücadele devam edecek ve silah zoru ile ol masa bile (ideolojik wrlamalara) komünizm. Rusya'nın istediği ülkelerde hakim kıl ınacaktır. Sovyetler ideolojik mücadelelerini devam ettirirken, diğer yandan da Esir Mil letler Haftası Kanununun lağvedilmesi için ellerinden gelen gayreti gösterdi ler. Birleşmiş M il­ letler Teşkiliitı'nın 1 962 yılındaki genel toplantısında müstemlekeler konusu muhakeme edilmeye başlanmıştır. Müzakerelerin ilk günlerinde bazı Batı devletlerinin vekilleri. Esir M i l letler Konusunda Birleşmiş M i lletler Teşkiliitı'nın da bir karar alması teşebbüsünde bulundular. Bunda muvaffak olamadılar. Fakat Birleşmiş Milletler Teşkiliiıı'nın, o genel kurul toplantısında. dünyada müstemlekeciliğin bitirilmesi konusunda bir karar verildi.


ESKİ SOVYETLER H İ R Lİ (; i 'N D E K İ TÜRK Lfı(;fıN VE İSLA l\llN

RAZI

l\ I ESELELEIÜ

1 37

Esir M i l letler H atlası Kanunu' nda bazı aksakl ıklar olmaya başlamıştı. Esir m i l ­ letler olarak kabul edilen Kızıl Çin; yavaş yavaş, dünya politikasında tesirli hare­ ketlerde bulunuyor. Amerika i le Çin l i ler arasında bir yakın laşma başlıyordu. Au yakın laşma sebebi i le Amerika 'nın nüfuzlu devlet adamları Kızıl Ç i n ' i esir m i l let olarak kabul etmiyorlard ı. Öte yandan Kuzey Y ietnam ' ın G üney Yietnam'da haki­ miyeti başlad ı . Buna göre şimd i Vietnam esir m i l let olarak mı kabul edi lecekti? İşte, bu ve buna benzer bazı sebeplerden Esir M i l letler Haftası Kanununda bir takım değişikl ikler yapı lması gerekiyordu. Bu arada esir m i l letler olarak kabu l edilen Do­ ğu Almanya, Federal A lmanya tarafı ndan tan ıtıldığından "Esir M i l letler" s ı n ı fından çıkmış ve müstakil bir m i l let o larak gösteril meye başlanmıştı. Bu gün bütün dünyada ve Amerika B irleşik Devletleri 'nde Esir M i l letler Haftası Kanunu aleyhinde olan ların sayısı gün geçtikçe artmaktad ır. A B D ' n i n bu konudaki tutumu ne olacaktır? Bunu şimd iden söylemek mllmkün deği ldir. Bir an için Ameri­ ka' n ı n bu kan unun üzerindeki ısrarından vazgeçeceği n i düşünecek ol ursak; sonra ne olacak? Rusya ile Amerika arası nda bir prestij meselesi ol muş olan bu meselede mücadeleyi Rusya kazanacak, mazlum m i l letler manevi de olsa yardımsız bırakı la­ caklardır. Ayrıca A B D'de bu kanun aleyhinde olan ların yan ında kanuna taraftar o lanlar da vard ır. İ şç i Send ikaları Konfederasyonu ve Başkanı Mr. Meany kanuna taraftar olduklarından kanun aleyhi ndeki akım biraz olsun tesirsiz olmaktad ır. Bu teşki lat, ayrıca "Esir M i l letler"in hürriyetlerine kavuşmalarına kadar devamı ı o larak mazlum kabul edilmeleri ni de istemektedir. Böyle bir fikir cereyan ı devam ettiği müddetçe esir m i l letler kendi varlıklarını korumak için çeşitl i yol lar izleyecek lerd ir. Aslında esir m i l letleri yaşatan, Esir M i l letler Haftası gibi kanun lar deği l, belki on ların yaşama cesaretleri ve var ol ma kab i l i yetleridir.

TÜRK İSTAN M ESE LESİ Esir m i l let ler arasında Türkistan da bulunmaktadır. Esir M i l letler Haftas ı ' n ın a­ leyh inde bulunanların çoğu Türkistan mese lesine karşıd ır. Türkistan hakkında bir çoğunun çirkin düşünceleri vard ır. Esir M i l letler Haftas ı ' n ın fedakar teşebbüsçüle­ rinden Prof Dr. Dobriansky (The Ukrainian QuarLmiy, 1 976 No:4, s. 373) yazd ığı bir makalede Türkistan ' ı inkar eden hayalperest lere karşı cevap vermiştir. Böyle hayalperestlerin her işte olduğu gibi, Türkistan meselesinde de kend i leri ni sahte peygamber i lan ettikleri n i b i l iyoruz. Türkista n ' ı n mevcudiyetinden, mi lli irades in­ den ve geleceğinden şüphe edenleri tarihte görmüştük ve şimdi de görmekteyiz. Belki gelecekte de göreceğiz. Ama Türkistan ' ı Angola ve başka A frika ülkeleri i le karıştıran lara hiç olmazsa, "biraz insaflı olun uz, Türkistan sizin boyacılık kaza­ nınız rleğil, geçmişi ile, bütün lüğün ü ispat etmiş bir Türk ülkesidir" demeliyiz. Bu gün Türkistan, hürriyetini kaybetmiş ol masına rağmen, tekrar onu kazanmak için mücadele vermekted ir. Bu gün için Türkistan l ı ların tek bir meselesi vard ır; o da

"Türkista n'ın istiktalidir".

Bu gün dünyan ın her tarafında daha devlet olmanın ne demek olduğunu bi lme­ yenler "devlet olmak ha kkı" veri lirken, Türkistan meselesine gel i nce "bunlar hata millet olmaya uğraşıyorlar, fa kat millet olmam ışlardır" d iye hakaretlerde bulu­ narak, Türkist<ın meselesi küçümsenmekted ir. Bu tür i nsan lar, Türkistan kel i mesi ni bile kullanmaktan korkan insanlardır. Rus, Çinli, Bat ı l ı , Doğu lu, Müslüman, H ıristi­ yan komünizm leh i nde ve aleyh inde bulunan bir tak ım keşifler, fi kir birliği etm işçe­ s ine Tllrkistan kel i mesine karşı çıkıyorlar, o ke l i meyi işiti nce rahatsız o luyorlar. Tiirkistan mese lesine karşı çıkan ların başında Sovyet-Rusya gelmektedir. Sovyct­ Rusya ' n ın bu konuda kendi menfaati esası nda hareket etmes i boşuna deği ldir. Bu


1311

Bı\ \'M İ RZA I l ı\ Y İ T

kadar ehemm iyeti olan bu ülkeden ne Rus demokratı ve komünisti, ne sosyal isti ve nede anti komünisti vazgeçer. Bugünkü Rusya, Doğu Türkistan terminoloj isini kul lanıyor, lakin Batı Tlirkis­ tan ' ı n varl ığını inkar ediyor. Kim, Ruslardan ' niçin böyle' d iye sormuştur? Türkistan, Esir M i l letler Haftası'nda zikredi len m i l letler arasında olmaktan mutlu olamaz. Bütün m i lletler gibi Türkistan için de mutluluk ve sevinme zamanı, esirl i kten kurtuldukları zaman gelecektir. Esir M illetler Haftası bir çok milletin milli hürri ­ yetsizliklerinin ifadesidir. Bun lar arasında Türkistan da vardır; ama Türkistan ' ı n istiklal i i ç i n mücadele bir m i l li meseledir. Şurası d a h i ç kimsenin inkar edemeyeceği bir gerçektir ki, Türkistan dünya politikasının bir parçasıdır. Dünyada nükleer si lahla­ rın sınırlandırılması için görüşmeler yapılırken, Rusya ve Çin'in aralarındaki rekabeti n sonucu olarak Türkistan 'da patlattıkları atom bombaları Türkistan i ç i n olduğu kadar komşuları için de büyük tehl ikedir. Muhtemel bir Rus ve Çin harbinde onlar Türkistan üzerinde atom bombaları patlattıkları zaman, komşuları da büyük bir yangının içine düşmüş olacaktır. Türkistan üzerindeki Rus hakim iyeti devam ettiği müddetçe, Orta Doğu, Rusya'nın Asya üzerindeki hakim o lma isteklerinden kurtulmayacaktır. Türk Dünyası, kend isinin kü ltür ocağı o lan Türkistan 'dan vazgeçmeyeceği gibi İslam Dünyası da İslam ki.i ltiirleri nin en tesirli merkezlerinden biri o lan bu ü l keden vazgeçmez. Yukarıda bahsettiğimiz husus lara göre Türkistan meselesi sadece Tür­ kistanlı ların m i l li bir meselesi değil beynelm ilel bir meseled ir. Dünya po litikasında Türkistan mese lesi sadece Türkistanl ı ların m i l l i meselesi değil beyne l m i lel bir me­ seled ir. Dünya politikası nda Türkistan problem ini hal letmenin yolu Tlirkistan ' ı n istikla l i için yollar izlemek ve sonunda b u ülken i n Asya'nın merkezinde bağıms ız, müstaki l bir devlet olarak yaşaması nı tem in etmektir. Dünya Kolon izmi meselesi B irleşm iş M i l letler Teşk i latı ' n ı n Kasım l 986 'daki genel toplantısında ele alındığı zaman Büyük Britanya 'nın vek i l i Sir Patrick Dean bir beyanat verm iş ve şu soruyu sormuştur: " 1 00 yıl kadar İngi l iz idaresi altı nda yaşadıktan sonra, 1 95 7 yıl ında Gana ve 1 960 y ı l ında N ijerya bağımsızl ığına kavuştular. Sovyet idaresi altında bulunan Orta Asya toprakların ı n bağımsızl ıklarına kavuşmaları için tespit edilen tarih nedir"? Bu tarihi sual in cevabı bu güne kadar veri lmedi, ama efkarı umumiye cevap bekleyecektir. - Türkistan için bağımsızlık tarihi ne zamandır? Belki yarın, belki yi.lz yı ldan sonra, lakin bu ülkenin istikla l i için mücadele de­ vanı edecektir. Bu mücadelede, Türkistan yalnız değildir. Onun düşmanları ne kadar çoksa, dostları da o kadar çoktur.

SOVYETLER BİRLİGİ VE HÜR DÜNYA AÇISINDAN TÜRKİSTAN'IN STRATEJİK ÖNEMi" Türkistan, (Türkleri ' n i n beşiği olarak kabfıl ed i l ir) Orta Asya'da bulun makta, 4 mi lyon kın 2 1ik toprak ları ile Sovyetler B irl iği 'nin toplam yüzölçünıüni.in %20 ' s i n i B u makale Türkçe. Ararça v e İ ngil izce olarak aşağıdaki gaıctc v � dergilerde yayın landı

"Thc 1 9!1 2 ; "AHN-Correspondence" 1 9!12. No: 3 . s. 6- 1 0: Kısaca: "The c ; Iohe E a ııle" Ncwyork. 1 .2 . 1 9!12: Ukrayna d i l i nde: "Slah l'crcnıohy" 4.7. 1 9112: ''The .loıırııal of Mıısliııı World Lca ıı ııe". Mckka 1 9!12. No. !1. s. 47-5 1 : "AHN-Correspondencc" 1 9!12. No. :ı. s . 6 - 1 O: İ sliiıııic World Defence'' 1.ondon 1 9 !12. No. 1. s. 38-39. T!irkçc ilk tıaskısı: "Türk Dünyası ı\ nıştırnıabm". 1 9!12, No. 2 1 . s . 7!1-!l(ı: "Yalana Hasret", 1 9!12 "Jo. 22: Ararça yayın ı : "Hiliid Al-Tiirkistan ve Ehem­ miyeti Al-Strateııiya", "Al-Di fii - al- İ shimı". London 1 9R2. No. :ı. s. :12-14. l n do n esia Tinıcs" 19 Maı1


F.SKI SOV\'F.Tl,F.R BIRL.İGİ'NDF.Ki TÜRKÜIGÜN VE İSLA MIN BAZ.1 1\ I F.SF.l.ELERİ

J :W

teşki l etmektedir. 1 5 Sovyet Cumhuriyet i ' nden 5 tanesi (bun lar Özbekistan, Kaza­ kistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Türkmenistan) Türkistan ' dadır Türkistan, mallım olduğu gibi dünyanın önem l i medeniyet merkezlerinden birisi olup, v ı ı ı . yüzyı ldan bu yana da İslam alem i n i n kültür ve maneviyat merkezlerin­ dendir. Bu ülke 1 925 yıl ından beri Sovyet term inoloj isinde "Orta Asya ve Kazakis­ tan" olarak ifade edi l mektedir. Sovyet yönetimi, bu ülke n i n ismini reddederek, Tür­ kistan l ı lar arasında aynı m i llete mensup olma şuurunu yok etmek istemekte; Tür­ kistan 'ı Rus sömürgeci l iğinin temel unsuru yapma gayretleri içinde "Türkistan isminin kul lanı lmasına h içbir şeki lde tahammül edememektedir. Hayret verici ve yan l ı ş bir şeki lde bazı Batı l ı araştırmacı lar da 1 950'den bu yana bir Sovyet tabiri olan Orta Asya' yı kul l anmakta, böylelikle Batı kamuoyunda ve İslam alem i nde "Türkistan" kelimesinin unutulmasın ı sağlayarak Sovyet görüşiine h izmet etmekte­ dirler. Tiirkistan bütün Orta Asya'yı meydana getirmekte, ancak Orta Asya toprakla­ rı içinde bulunmaktadır. Dünya ansiklopedi lerinde (mesela: The Encyclopedia Americana, c. 27; Encyclopedia Dritannica, c . 22 1 5 ıh Edition) ve Great Soviat Encyclopcdia, New York-London, c . 26, s. 458; Brockhaus Encyclopedia c. 1 9 ve d iğerlerinde bu ülke coğrafi bakımından çok açık bir şeki lde "Türkistan" olarak zikredil mektedir. A B D Kongres i ' n in 1 959 y ı l ı Temmuz ayında kabul ettiği "Esir M i l letler Hafta­ s ı" ad l ı kanununda da (Captive Nations Week, Public Law 36-90) çok sarih bir şeki lde TUrkistan isminin kullan ı l ması d ikkat çekicidir. Bütün bun lara rağmen Rad­ yo Li berty ' n i n yöneti m i 1 978 sonbaharında, yayınlarda "Türkistan" yerine, "Orta Asya ve Kazakistan" tabirinin kul larıı lması mecburiyetini getirmiştir. Böylece çok öne m l i bir Amerikan organi zasyonu, A B D Kongresi' nde kabUI ed ilen bir kanuna ters düşmüş olmaktad ır. Eğer Batıda, Sovyet term i noloj isindeki Orta Asya (Central Asia) deyimi yerine "Türkistan ' ı" kul lansaydık ve kendi m izi Sovyet tesiri nden ko­ ruyup, bu ülkenin m i l li varl ığı ve şahsiyetini reddetmeseyd ik daha fayda l ı ve adi l olurduk. Bugün Türkistan 'da yaşamakta olan 42 m i l yon insandan 32 mi lyondan fazlasını Türk ve Müslüman olan Özbekler, Kazaklar, Kırgızlar, Türkmenler, Karakalpak lar, Uygurlar, Tatarlar, A zerbaycan l ı lar ve Tacikler meydana getirmekted ir. Geri kalan halk ise bölgeye yerleştiri lmiş olan U kraynal ı lar, Belonıslar, Estonya l ı lar, Litvanyal ı lar, A l man lar, Ermen i ler, Kore l i l erdir. Genel o larak b i l i nd iği gibi, Türkistan ' ı n bu günkü toprakları 1 7 1 5- 1 897 y ı l ları a­ rasında Rusya tarafı ndan ad ım ad ım işgal edi l m iştir. Buna rağmen Buhara ve H ive devletleri Çarlık Rusya'sı zamanında iç işlerinde bağımsızlıklarını korumuşlard ı . Ancak b u devletler de, 1 920 y ı lında Sovyet sa ldırısı sonunda " Buhara v e H i ve Sov­ yet Halk Cumhuriyetleri" olarak ilan edildi ler. Sovyet hükümeti bu iki devletin ba­ ğımsızl ık haklarını bir sözleşme ile kabul etti. Bununla beraber 1 924 yıl ında Sovyet hükümeti bir savaş operasyonu yoluyla bu iki devletin sınırlarında yayı larak ve tehd it ederek devlet varlıklarına son verip, fi i len topraklarını da i lhak etti. Sovyetler B irliğ i ' n i n idari güç leri, Türkistan ' ın dünya politikası ve stratej ik aç ı­ dan önem ini gizlem iyorlar. Biz bu durumu öze l l ik le aşağıdaki sahalarda görmekte­ yız.

TÜRK İSTAN ASY A İ L E AVRUPA A RASINDA BAG LANTI KURAN B İ R KÖPRÜDÜR Türkistan, Tatar-Başkurdistan, Sibirya, Moğolistan, Çin (Çin hakimiyetindeki Doğu Türkistan i le) H ind istan, Pakistan, İ ran ve Kafkasya ile müşterek sın ırları o lan


1 411

BA Y M İ RZA l lA \'İT

bir coğrafya üzeri ndedir. Türkistan'a komşu o lan bu ülkeler 33 mi lyon kın � büyük­ lüğündedir. Bu ülkeler, Türkistan ' ı n 4 milyon km ' l ik yüz ölçümü i le beraber çok biiyük coğrafi saha oluşturmaktadır. Türkistan ve ona komşu olan ü lkeler kü ltürel, i ktisadi ve dini açıdan birbiri i le sıkı s ıkıya bağl ıdır. Tiirkistan'dan Avrupa'ya ve Orta Doğu ülkelerine kolay ve kısa yol lardan ulaşı lab i l i r. Mesela; Moskova Tiirkis­ tan sınırından hava yolu i le 1 000 km. Kharov-Ukrayna 770 km Rostow-Don: 7 1 O km, Erzurum-Türkiye: 1 0 1 0 km, Bağdat-I rak: 1 2 1 0 km Tahran-İran: 640 km, Kab i l ­ Afganistan: 290 k m uzakl ıktadır. Rakamlardan da anlaşı lacağı üzere Türkista n ' ı n Avrupa, Orta Doğu v e İ ç Asya i le bağlantı imkan ları çok elverişl idir. Böyle b i r jeo­ loj ik saha üzerinde bulunan Türkistan, Sovyetler B irliği ' ne her istikamette teşebbüs imkanı vermektedi r.

TÜRKİSTAN, SOVYETLER BİRLİGİ'NİN ÖNEMLİ BİR ASKERİ ÜSSÜ DÜR Sovyetler B irliği, Tiirkistan'da komşu ülkelere karşı iki askeri üs sahibidir. Tür­ kistan'daki (Özbekistan, Tacikistan, Türkmen istan, Sovyet Cumhuriyetleri, Orta Doğu, H indistan ve Pakistan için direkt görevlid ir) ve Orta Asya'daki (Kazakistan, Kırgızistan, Sovyet Cumhuriyetleri i le Çin ve M oğolistan denetlen iyor.) İki askeri üs ile bel irled iğimiz sahalar kontrol altında tutu lmakta, gerektiği hal lerde yapı lacak operasyonlar bu üsler tarafından planlanmaktad ır. Her iki askeri ils de modern si­ lahlarla donatılmış olup, Sovyet Askeri idaresi tarafı ndan da vurucu gücli çok yük­ sek o larak i fade ed i lmektedir. Bu askeri bölge ayn ı zamanda Şarkta ç ı kabi lecek meselelere karşı Sovyet askeri idaresinin stratej i ve taktik açısın dan ilk planlama merkezleri o larak telakki edilmektedir. Türkistan, Orta Doğu, İç Asya, Avrupa 'ya karşı Sovyet plan ları ve a l ınacak tedbirler aç ısından da yedek güç olarak sayı lmak­ tad ır. Artık bütün dünya kamuoyu. 1 979 Ara l ı k ayından bu yana Sovyetler B i rl i ­ ğ i ' n i n A fgan istan 'a yaptığı müdahalenin Türkistan'daki askeri ü s tarafından plan­ landığını b i l mektedir. Türkistan, jeopolitik ve tabii coğrafya durumu sebebiyle (çok gen iş ve değişken bir arazi olması; (stepler, vadi ler, ovalar, dağlar) atom bombas ı, roketler, uçak yedek malzemeleri gibi Sovyet savaş araçları ve Sovyet ordusunun iaşesi için gerekli olan malzemenin korunabi leceği ana bir depo olarak dikkat çek­ mektedir. Sovyetler B irliği ' nin roketlerini ateşlediği üs de Tiirkistan'ın Baykonur şehrinde bulunmaktadır. Sovyetler Birl iği, gerektiği hal lerde i htiyac ı olan savaş malzemelerin i Türkis­ tan'dan karşı lama imkanına da sahiptir. Stal i n 1 943 y ı l ı nda yaptığı bir açıklamada, "Orta Asya Sovyet Cumhuriyetleri ve Kazakistan'ın (Türkistan) Kızıl Ordu'nun en önem l i si lah deposu olduğu"nu bildirmişti. B iz, bir başka Sovyet yayını ndan da i l . Dünya Savaşı 'ndan önce, 1 942 yıl ında Türkislan'da, Sovyetler B irliği ' n i n bütün topraklarında üreti len savaş malzemesi kadar üretimde bulunduğunu öğren iyoruz. Bundan da, Sovyetler B irliği 'nin gerektiği hal lerde Sovyet ordusunun ihtiyac ı olan bütün savaş malzemes i n i Türkistan'dan karşı lama imkan ı olduğu manası çıkmakta­ d ır. Türkistan 'daki Sovyet silah l ı güçlerinin Orta Doğu 'daki bütün ülkelerden güç lii olduğu açıktır.

TÜRKİSTA N SOVY ETLER Dİ RLİG İ ' N İ N HAM MADDE YATAG I D I R Sovyetlerin d e belirttiği ve genel olarak b i l i ndiği gibi Türkistan, e n önem l i ham madde yatağıdır. Bu ülke Sovyet endüstrisinin ihtiyacı olan ham maddenin karşı­ lanmasında kati bir rol oynamaktadır. Türkistan'ın Sovyetler B irliği endüstrisinin ham madde ihtiyaçların ın karşılan­ mas ı ndaki rolünden bahsetm iştik.


ESKİ SOVYETLER DİRLİGİ'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN BAZI M ESELELEIÜ

141

Türkistan 'da ayrıca zengin miktarda uranyum, altın, gümüş ve platin mevcuttur. Bir Sovyet gazetesi nde, Türkistan ' ı n zengin l i k lerine misal o larak aşağıdaki bilgiler veri lm iştir: "Kazakistan Sovyet Cumhuriyet i ' nde y ı lda yaklaş ık olarak 1 20- 1 30 milyon ton demir, 1 00 milyon ton petrol ve 35 milyon ton çel ik üreti lebi l i r". Türkistan ' ın yer altı kaynakları normal bir şeki lde Sovyetler B irliği ' nin bütün ihtiyaç larını karşı layabi 1 ir. Türkistan ' ın tarım zenginl ikleri de gen iş bir şeki lde b i l inmektedir. Sovyetler B irl iği ' ndeki toplam pamuk üretiminin %95 ' i meyve üret i m i n i n %60 ' ı H int keneviri üreti minin % 1 00'ü, ham ipek üretimini. %75 ' i pirinç. üreti m i n i n %65 ' i tabii kauçuk. üretiminin % 1 OO'ü ve astragan, üretiminin % 1 OO'ü Türkistan'da gerçekleşmektedir. Türkistan ayn ı zamanda Sovyetler B irl iği ' n i n dünyanın i kt isadi zenginlikleri Sov­ yetler Birl iği' nde dünyan ın i ktisadi pol itikasında bir süper güç olarak söz sahibi olma imkanı vermektedir. Türkistan 'ın i ktisadi zenginl ik leri olmasaydı, Sovyetler Birliği ' n i n bu başarıya ulaşması söz konusu olamazdı.

TÜRKİSTA N DOG U ' DA KOM Ü N İ Z M İ N N Ü FUZ M ER K EZİ D İ R Türkistan ' ı n komün izm in Doğu'daki i leri karakolu o larak hizmet görmesi ge­ rektiği düşüncesi Sovyet yönetiminin aşağıdaki düşünceleri, komünizm in Doğuda yayı lması konusunda Türkistan ' ı n oynadıgı ro lü bütün açı k l ıgı ile ortaya çı karmak­ tadır: - "Türkistan, Doğuda düşüncelerimizin nüfuz merkezidir". - "Türkistan, komünist ihtilali m ikrobunun Doğudaki taşıyıcısı olmalıd ır". - "Türkistan tarihte Asya' n ııi Avrupa'ya açılan kapısı rolünü oynamıştır. Şimdi de, Avrupa' n ı n (bundan Rusya anlaşı lmalıdır) Asya'ya açı l ı ş rolünü oynamakla görevlidir. - "Doğu halkları nın geleceğinde sosya l izm ve komün izm kaçı nı lmazdır". Sovyet yönetim iııin, TUrkistan ' m Sovyetler Bil·liği ' ni n Doğu politikasıııda kul la­ nı lması ve komünizm i n Doğuda yayılmasına h izmet etmesi konusunda dahi bir çok tezler vardır. Genel o larak b i l i ndiği gibi, Sovyetler, komünizm i n Doğuda (öze l l ikle Orta Do­ ğuda) yayı lması konusunda büyük mesafeler kastetm iştir. Burada misal olarak bir Sovyet parolası olan "Taşkeiıt ruhu"nun doğuşunu, Asya, Afrika ve Güney Amerika ülkeleri için Türkistan 'da tertip ettikleri 50'nin üzerindeki beyne l mi lel konferans ve sempozyumlarda Türkistan ' ı n az ge lişmiş ü l keler için "So\•yet s;stem i n in mucize mode l i" olarak takd im edi lmesini ve az gel işm iş ülkelerde çok sayıda taraftar ve sempatizan kazanı ld ığıııı göstermek gerekiyor. Bu arada Sovyet-Rusya hakim iyeti altında ezil mekte olan Türkistan yoluyla Sovyetler tarafından İs lam ül keleri nde propaganda yapı lması da unutu lmamal ıdır. Sovyet Rusya'nın Afgaıı istan ' ı işgal etmesinden sonra, komün izm in önce Rus­ ya'dan Tacik istan'a sıçradığı ve silah zoru ile yayıl maya devam ettiği daha iyi an la­ ş ı l maktadır. Komünizmin bu defa ayn ı metotlarla Afganistan 'da çal ışmaktad ır. Bu arada 20.000'den fazla Türkistan lının Orta Doğu ülkelerinde Sovyet mütehassısları olarak iş gördükleri ve Sovyet nüfusunu arttırmak maksad ıyla kul landıkları da zik­ retmeye deger bir husustur. Yazımızın ş imdiye kadar ki bölümünde Türkistan ' ı n Sovyetler B irliği açısıııdan önemi konusunda bi lgi ler vermeye çalıştık. Şimdi bu ülkenin Bat ı l ı ülkelerin strate­ j i leri açısından da önemi üzerinde durmanın gerekli olduğunu görüyoruz. Öze l l ikle. Sovyet-Rus emperyal izm i n i n m i l li bağımsızlık meselelerindeki efsaneleri ve bun la­ rın Doğudaki etkiler dünyada malumdur.


142

BA YMİRZA HA Yl'I

Ruslar tarafından iki defa zapt edi len Türkistan (birincisi Çarl ı k dönem inde, i­ kincisi Sovyet Rusya zamanında) bağımsız olarak m i l ü varl ığını devam ettirmek. insan hak ve hürriyetlerini tatmağa hak sah ibi deği ld ir. Türkistan, M oskova'nın çok kesi n ve katı kontrolü altında bulunmaktadır. Sovyetler B irliği, Türkistan ' ı baskı altında tutabilmek yolunda el inden gelen her şeyi yapmıştır. Buna rağmen Türkistan halkı bağımsızl ık istediğinden hiçbir zaman vazgeçmemiştir. Bu gerçeği 1 9 1 8- 1 934 yıl ları arasında ( 1 923 'e kadar çok büyük boyutlarda), verd iği bağımsızlık savaşların­ dan, Sovyet kü ltürü altında yaşayan Türkistanl ı ların, m i l li kültürlerini, örf ve adetle­ rini koruma mücadelesinden, İslam dininin komünizme karşı verilen mücadeledeki tesirlerinden ve nihayet Türkistan lıların 1 1 . Dünya Savaşı sırasında m i l li mücadelele­ rinden an l ıyoruz. Bu gün Afganistan ' ı n mülteci olarak yaşamakta o lan bin lerce Türkistan l ının (Özbek, Türkmen ve Tac ik) Sovyet yayı lmac ı l ığına karşı Afgan mü lteci leri i le beraber en ön safha savaştık ları herkesin bi ldiği gibi gerçektir. Aynı şeki lde, Sovyet ordusunun Afganistan 'a saldırı sırasında Sovyet saflarındaki Tür­ kistan l ı askerlerin Afganistan ' a karşı savaşa razı o lmadı kları da b i l inmektedir. Sov­ yetler bu sebepten dolayı M üsl üman ve Türk olan bu Sovyet vatandaşlarını cephe­ den geri çekmek zorunda kalmıştır. Bütün bunlardan, komünizm in Müslüman Tür­ kistan l ı l ardan sadık Sovyet vatandaşları yapma imkanına sah ip olmad ığı gerçeği ortaya çıkmaktadır. Bu arada. çok sayıda Türkistan l ı Sovyet askerlerinin A fganis­ tan ' ın işgal i sırasında Afgan mücahitlerinin saflarına katıldığı ve on lardan bir çoğu­ nun şu anda Afgan mücahitlerini eğitme görevini yerine getirdi kleri ni belirtmekte­ yiz. Türkistan 'da bağımsızlık mücadelesinin başlaması Batılı güçlere ve doğudaki M üs lü man ü l kelere dünya politikası ve öze l likle Orta Doğu pol itikasında önem l i bir stratej ik pozisyon kazandırmıştır. Türkistan ' ı n m i lli bağımsızl ığına kavuşması­ nı talep eden temel çalışmalarla, öncelikle Türkistan' da m i l l i şuurun kuvvetlendi­ rilmesi sağlanmalıd ır. Ancak bundan sonra Türki stan ' ın problemlerinin çözümü konusu i le meşgül olunabil ir. Bat ı l ı güçler ve İslam ü l ke leri Türki stan ' ı n m i l li bağıms ızlığının tem i n i yo lunda müşterek dostlar olarak verilen mücadelede yerle­ rini almal ıdırlar. Bağımsız Türkista n devletinin kuruluşu, Rusya ve Çin'in

birbirinden ayrılmasını, Orta Doğuda Sovyet yayılmacılığı teh likesinin orta­ dan kalkmasını, Orta Doğu ülkelerinin güvenliklerinin teminat a ltına alınma­ sını, Tü rkistan'ın Doğuda, İslam alemine ve h ü r d ü nyaya açılışını, h ü r dün­ ya nın da Tü rkista n ' ı n ekonomisine açılışını Til rkista n ' ı n milli va rlığın ı temin edecektir.

Türkistan' ın bağımsızlığını talep edi lmesi asla Sovyetler B irliği 'nin iç işlerine karışma o larak de�erlend iri lmemel idir. Sovyetler B iril iği anayasası şeklen de olsa Sovyet Cumhuriyetleri ' ne istedikleri takdirde Sovyet Sosyal ist Cumhuriyetler B i rl i ­ ği ' nden ayrı lma hakkına vermektedir. Beynel m i lel prensiplerin yer aldığı deklaras- . yanlarda mesela; B irleşmiş M i l letlerin 1 4 Aral ık 1 960 tarihinde yayın lad ığı "Sö­ mürgec i l i k ve M i l letlerin kendi Geleceklerini Kend ileri n i n Tayin Etme Hakları" konu lu dek larasyon ve 1 9 Aralık 1 986'a kabul edi len " M i l letler Arası Pakt" " M ede­ ni Haklar" ile i lgi l i deklarasyonda "Türkistan ' ı n m i l li varlığını koruma hakk ı ve insan hakları" redded ilmektedir. Dünya tarihinde sadece 1 defa, 1 959 yılında A B D Kongresi ' n i n kabfıl ettiği "Esir M i l letler Haftası" kanununda Türkistan d a esir mil­ letler arasında sayı lm ıştır. Bu kanun bağımsızl ı k talepleri için önemli bir moral kay­ nağı olmuştur. 1 965 Mayıs ayında Suudi Arabistan ' ın Mekke şehrinde toplanan "Dünya Müslüman lar B irl iği" genel toplantıs ında Türkistan i le i lgili olarak aşağıda­ ki kararlar alınmıştır:


F:SK İ SOV\'ETLER RİRLİGİ'NDEKİ TÜRKLfiGfiN VE İSi.A M i N

RAZI

M ESELF:LERI

1 43

" İsliim Kongre.'ii, bütün Marn ülkelerinden barış yanlısı diğer ülkelerden, Tür­ kistan 'ın meselelerinin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 'nda görüşülmesini ve destekle11mesi11i rica etmektedir".

r

B irleşm iş M i l letler Genel Kuru l toplantılarında "Kolonial izm" üzerine yapı lan görüşmelerde Türkistan'da Rus sömürgeci l iğinin ortadan kıldırı lması ve bu ü lken i n m i l li bağımsızlığına kavuşturulması konularında beynelmilel fırsatlar çıkt ı . B irleş­ miş M i l letlerdeki İ ngi l iz temsi lcisi 26 Kasım 1 962'da yapı lan genel kuru l toplantı­ sında yaptığı aşağıdaki aç ık lamasıyla: "Seylan 1815 'de İngiliz hakimiyetine girdiği sırada Türkistan 'da Ruslar tarafm ­ dan işgal edilm işti. Seylan 1 94 7 yılında bağımsızlığına kavuştu. Biz şimdi Azerbay­ can 'ın bağımsızlığına ne zaman kavuşacağım ümit edebileceğimizi sormak istiyoruz. Nijerya ve Gana XIX Yüz yılın ortalarında İngiliz hakimiyetine girdiler. laos 1863 yılında koloni olarak ildn edildi. 1 8 74 'te Altın Sahili 'nin koloni/iği açıklandı. Aynı tarihlerde bağımsız Merkezi Asya Devletlerinin kendi kültürleri ile beraber Ruslar tarafından sömürge yapıldığı görülmektedir. Sonra Kazak devleti 1854 yılında Rııs boyunduruğuna girmiş, 1 8 76 'da Türkistan 'daki üç Özbek devletinin işgali tamam­ lanmış, 1 980 'de bütün Türkmenistan Rusya hcikim�yeti altına girmiştir. Aşal�ı yukarı

bir asır sonra, 1 95 7 'da Gana. 1 960 'da Nijerya bağımsızlıklarına kavuşmuştur. Orta A.\ya topraklarının (Türkistan) bağımsı:lıklarına kavuşabilecekleri tarih hangisi­

dir'"!

Soru lması gereken asıl soru budur. Sovyet hükümeti bu soruya bu güne kadar hiçbir cevap vermem iştir. B irleşmiş M i l letlere üye hiçbir ülke de Sovyetler Birli­ ği'ne bu soruya ne zaman cevaplandıracağını sormadı. Bu sebeple soru hala mevcu­ diyet i n i muhafaza ediyor. Dünya kamuoyu, "Sovyet Orta Asya'nın (Türkistan) ne zaman bağımsızlığına kavuşacağı sorusunu sormaya, Moskova'dan bu konuda bir cevap elde etmeye, verilecek tartışmaya ve bu yolda Türkistan ' ı n bağımsızlığı için bir tarih bel irleme hakkına sah iptir.

TÜRKİSTAN'IN KAZA KİSTAN BÖLGESİNİN RUSYA 'YA İLHAKI MESELELERİ ÜZERİNE BAZI FİKİRLER • Türkistan ' ın 2.753.800 k i lometre kare büyüklüğündeki bugünkü Kazak istan böl­ gesi, Sovyetler B irl iği ' n i n bir cumhuriyetidir. Sovyetler B irl iği ' n i n siyasi liderleri ve tarihçi leri 1 98 1 'de bugünkü Kazakistan ' ı n Rusya'ya i lhakını n 250. Y ı ldöniimünü kutlamaya karar verdi ler. Sovyetler B irliği ve Kazakistan Sovyet cumhuriyeti önce "gön ü l lü" olarak Rusya'ya i lhakı meselelerin i muhakeme etmek için, bir i lmi konfe­ rans teşki l etti ler. Bu konferansta. 56 tebliğ dinlenm iştir. Sovyet tarihçi lerine göre, bu konferansın esas gayesi, "Kazakistan ve Orta Asya ' n ı n Rusya'ya ilhakının tarihi temel leri, bunun i leric i l i k ehemmiyeti, Eki m ( 1 9 1 7) ihti lfıl i n i n Kazakistan ve Orta Asya halklarının i ktisadi ve kültür yükse l işlerini muhakeme etmekten ibaret idi m. i V . M i l let l e r Arası Tilrkol()ii Kongresi. ıehliğ. ilk haskısı. "Azerbaycan Türk Külliir Dergisi", Anka­ ra 1 983, No. 243. s. 24-35; "Biiyük Tii�kdi". İzmir. 1 9114. s. 1 0-23. İngilizce ıcrco mesi ; Sonıc ' Rclictions on Thc Stıhjcct Of Anncııinı 111· Ttırkustcn Kazakhstan Hy Russia. in "Ccnır:ıl Asiaıı Survey Oxford 1 984 vol 3, No 4. p . 6 1 - l ıirkistan'ııı Kazakistan HölJ!esinin KuseyJ!e Koşulu Turalı Kaybir Fikirler; Yayına hazırlayan ,\lı Fml i l . "Ak!k:ıl'', Dergi. A lı ııa -Aıa 1 9%, No. 6, s. 60-67.

Kon ferans Konularının Listesi n i ögrcıııııck İçin ll;ı� ı ı lı ı

lxvestiya Akadcmii Nauk Kaz. SSR.

Tchl i ğl c r i n çoğunluğu hcrahcr) adı altında. Alma-Ata 1 9112. 434 s. olarak yayınlandı. Tchliglcrdcn l 7'si Lan Kaz SON. No 3 . 1 92 . s. 2-R4 'ıc yayınlandı. Sovycılcr !lirli-

Seriya Obşçestvcnnıkh Nauk (= Lan Kaz SON). Alnıa�:\ıa Kuakistan Akademisi tarafından. Na vaki Vnıcsti. ( Ahed cn

1 982. No. 1 . s. 72-75.


BAYMIRZA l l A \'İT

144

Kazakistan Komün ist Partisi Merkez Komitesi, Aralık 1 98 1 'de 1 O maddelik bir karar alarak, 1 982 'de Kazakistan' ın Rusya'ya i lhakı nın 250. yıl dönümünün kutla­ nacağını i lan etmiş ve bu münasebetle alınacak tedbirleri de bi ld irmiştir3'111• Sovyetler Birliği ' n i n çeşitl i bölgelerinde n gelen temsilci lerin iştiraki i le, 1 1 Haziran l 982'de Kazakistan ' ı n Rusya'ya i lhakının 250. yıl dönüm,ünü kutlamak için, Alına-Ata 'da tantana l ı bir toplantı yapıldı. Sovyetler Birliği hükümeti, bu merasim münasebetiyle Kazakistan'a Len in N işan ı ' n ı verdim . Sovyetler B irliği 'nde bugünkü Kazakistan ' ın 250 y ı l evvel, Rusya'ya "gönüllü" olarak i lhakı ve bunun i lericil iği gösteren tarihi bir hadise halinde tanıtı lması, Bun­ ların tarihi gerçekler ile ne kadar alakası vardır. sorusunu ortaya çıkardı. Bu soru, başka sorulara da zem i n hazırlar. Sorulacak soru lara şunlard ır: 1- Kazakistan ' ı n Rusya'ya i lhakıyla ilgili olarak veri len tarih, yan i 1 73 1 - 1 732 doğru mudur? 2- Kazakistan, Rusya hakim iyeti altına gönüllü olarak mı gird i? 3- Önce Kazakistan ' ın , sonra bütün Türkistan'ın Rusya'ya i lhakı, i lericilik midir? Biz bu sorulara objektif cevaplar arayacağız. Meselen i n doğru anlaş ı l ması için, her şeyden önce tarihi kaynaklara müracaat etmek tabiidir. Kazakista n ' ı n 250 yıl evvel Rusya'ya i lhakı meselelerinde hal i hazırda. h içbir Türk, Arap, İ ran, Çin ve Batı Avrupa d i l lerinde kaynak mevcut değil m. K i m b i l ir, Türk kavi mleri ni konuyla i lg i l i kaynakları var mıdır? Varsa nerelerde saklanmaktadır? Türk veya başka Doğu d i l lerindeki kaynaklardan habersiz olduğumuz için, Kazakistan'ın Rusya'ya i l hakı meselelerini yalnız Rus d i l indeki kaynaklardan öğrenmek mecburiyetindeyiz. Tabii­ dir ki, Rus o i l indeki e�erler Türkistan Kazak Türkleri ' n in men faatleri için değil, mutlaka Rusya devletine h izmet için yazı lmıştır. Buna rağmen, Rus d i l indeki eser­ lerden, bazc..n bu mesele ile ilgi l i objektif malumatları da alabileceğiz. Kazak Türkleri, XVl l l . asır başlarında 3 devlet hal inde yaşamaktaydı lar. Onlar, kendi cemaatlerine "cüz"lcr d iyorlardı. Onlar, Büyük Cüz , Orta Cüz Küçük Cüz Han l ı k devletlerinden iban:t idi. Kazak Türkleri i le Cungarlar arasında 1 643 'ten 1 748'e kadar, yani 1 05 yıl savaşlar devam etm işti. Cungarlar' ın deva m l ı hücumları neticesinde Kazak ların i ktisadi durumu çok bozulmuş; sayısı azalmış ve savaş kuv­ vetleri de zayıflamıştı. Bun lardan Küçük Cüz Kazakları, Yayık nehri (bu günkü Ural) etrafında, Rusya hakim iyeti altı nda yaşamakta olan Başkurtlara komşu idi ler. Başkurt l iderleri ile Kazak Cüz Hanı Abul Hayir Han ( 1 693- 1 748) 8 Eyl ü l 1 730'da Rusya Çariçesi Anna İ vanovna'ya bir ı:: l çi i le, " Yayık nehri etrajinda sizin Uibi�veti­ nizde yaşamakta hıılunan Başkurttar ile yakın temaslar kuramadık. Başkurtların gi 'nin Halkları ıarilıi ile nıeşgiil bulunan ·· i storii SSSR" dergisi Alıııa-Ata'da devam ellirilcn kon ti:rans hakkında makale yayınlamadı. · ° �·ııı Kazakislaıı · ın Rusya'ya ilhakın 1 kutlaımı l!ircıılcrinı hülOnllyle öğrenmek için bakınız: "Kazakistan Komünisti" Dergi. Al ına-Ala l 9R 1 . No. 1 2 s. I Cı-2.l . wı

Tan ı ansl ı hayranı. K P

Moskova �clıir Konı iıcsi · ııııı llirinci Sekreteri Diıınıuhaııııned Kumıycv ' i ıı

l.. oııuşınaları; Sovyctler Dirliği Ki' ve d ev l et lidcrlcriııiıı ıchrik yazıları: Lenin Nişanı ile nıilkafat verilme

kanun u ; Bc n;ıncv c ıaıılaııalı hayranı meclisi tarafından gönderilen mektupları hakkında bilgi için bak: "Kazak Edchiyalı" I R.6. 1 9R2. s. 1 - 1 2: "Kazakisıan Koııı ii nisti . 1 982. No. 7 . s. J-J2. w� K. Cunishacv. Ka;r.ııkistaıı'ın X\'11-XVl l l . Asırlardaki Tarihine Haj!lıınışı (Kazak stiliııdeki keyhir tarihi derektcr tıırıılı.) Voprosı İ sıorii K::u.akısıana i vostoçnogo TurkeMaııa". Kiıab. Alımı-Ala 1 %2. s. 1 54- 1 70 ve il Sulayıııamıv (Yayııilayan). Materiali po istoii Kaıakhskikh hostve XV-XVIIJ vckov, '

"

"

Alına-Ala 1 969. 649 sayfalık bir nmkalc ve kitaptan Doğu dillerinde kaynakların yok oldıı�ıı öğrcnilınck!c­ dir. Valcnıcn Yakovlcveiç H asin . K izuçeniyıı dııkumcntalnoy osnovı istoii prisoediııeniya Ka7.ı1khstı11111 k Ros.�ii, "Lan Kaz SON" 1 98 1 . No: 5. s. 1 7: "Rus dilinde bulunmayan başka kaynaklar lıahi uııııınıiyctlc keşli:dilnıcıııişlir". s. 22: x v ı ı ı . asrın birinci çcyre�inc dair kaynaklar çok azdır".


ESKi SOV\'F.:TLER BIRLIG l'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLı\ MIN Dı\ZI M ESELELrnl

145

reisi A ldarbay bize bir elçi göndermemizi talep etti. . . Benim hakimiyetim altındaki Küçük Cüz ve Orta Cüz Kazakları 'nı himayeniz altına almanızı rica ediyoruz ve Yayık dolaylarında size tabi bulunan Başkurt halkı ile sulh içinde yaşamayı arzu

diye bir mektup gönderm iştir. Yayınlanan bu mektupta Abul Hayir Han ' ı n imzası yoktur. Mektubu elçi ler imzalam ışlard ır. Rusya Dışişleri Bakan l ığı Abul Hayir ' in "hi maye" (pokrovitelstva) arzusunu, İ vanovna'ya 30 Ekim 1 730'da verd iği raporla bi ldirmiş ve Abul Hayir' in hakim iyeti altında bulunan Kazaklar' ın Rusya tabiiyetine (pokrovitelstva) al ınmasını tavsiye etmiştir. Demek ki "himaye" kel i mesi yerine "tab i iyet" sözünü kul lanm ışlar. Anna İvanovna, 19 Şubat 1 73 1 'de Abdul Hayir'e bir "yarlık" göndererek, onun hakimiyeti altındaki Kazak ları ' ı n Rusya tabii­ yetine alındığını ifade etmiştir. İ vanovna, aynı gün, bir ferman i le Kazakların Rusya vatandaşl ığına kabül edild iklerini resmileştirmek için, Mehmet Tevkelev' i elçi ola­ rak tayiı1 etmiştirm. Rusya ' n ı n Küçük Cüze gönderdiği dçisi Tevkelev 3q4 in esas vazifesi, Abul Hayir, sultan ve beylerinden Rusya'ya sadakat yemi n i al mak; Abul Hayir' in sadakatının bir işareti o larak yakın larından birisini emanet olarak Mosko­ va'ya getirmek ve Başkurt ve Kazaklar hakkında malümat toplamaktan ibaret idi m. Rusya elçisi, Abul Hayir' in karargahında 3 Ekim 1 73 1 'den 1 4 Ocak l 733 ' e kadar müzakerelerde bulunmuştur. Tevkelev ve Abul Hayir, ona Rus h imayesini kabül etmek kararı n ı kend isini verdiğini, sultan, bey ve aksakal l arın . (bi lge kişi ler) rızası n ı almad ığını v e sultan lara "ant" içirebi lmek i ç i n zaman tan ımas ı n ı istemiş v e yüksek rütbeli kişi lere hed iyeler vererek onların yumuşat ı l malarını tavsiye etm iştir. Tevkelev, Han'dan "niçin böyle karar verdiğin i'' sorduğunda, Han ona "bana itaat etmiyorlar" cevabını vermiştir. Rus elçisi, ant içirme üzerine faal iyetlerine devam etmiş. İ l k olarak Abul Hayir'e yakın ve Rusya i le ticari il işki ler içinde o lan Bökenbey Batır' ı Rus himayesi a ltına almıştır. 1 O Ekim 1 73 1 'de Han Şurası toplanmış ve bu yüksek mecliste, Küçük Cüz Hanı ve Sultan ları 'nın Rusya h i mayesi altına alınması ve ant içi lmesi meselesi muhakeme edi lmiştir. Şürada bulunan lar, Abul Hayir' in şüran ın fikirleri n i almadan Rusya h imayesi. 'kabul etmeye karar verdiğinden ş ikayet etm i şler. Mecl iste, "esk i zamanlardan beri adettir ki, hanlar; su ltan lar, beyler ve aksakal larla fikir danışmadan karar veremezler. Aksi halde onlara ölüm cezası veri l ir" diye fikir i leri sürmüştür. Şürada "Rusya ile barış içinde yaşayabi l iriz, lakin onun tabi iyetini istemiyoruz" diye karar verilmiştir. Tevkelev, mec l i stek i lerin heyecan içine girdikler gördükten sonra, Kü­ çük Cüz Kazak l iderl ikleri kazanmak için onları Rusya'nın kuvveti i le korkutmak taktiğini kul lanm ıştır. O, "eğer; Kazaklar Rusya tabiiyetini kahiıl etmezlerse o za­ ediyoruz"

man, Rusya ya tdhi bulunan Kalmıklar, Başkurtlar, Yayık Kazakçikleri ve Sihirya

d iye beyanat ver­ miştir. Neticede, şuraya gelen lerden 4 kişi (Abul Hayir Han, Bökenbay Batur, Eset

ahalisi onları mağlup edecekler ve rahat vermeden dövecekler"

393

Kazakhsko-Russkie etnoşoniya " XVl-XVll l \'okskh. (Yayınlayanlar: Şahmatov. Kiracv,

Şoinbaev). Alma-Ata 1 96 1 . s. 3 5-4 4 . 394

Tevkelev'iıı asıl ismi Mirza Kutlu Muhammeıl Tevkelo�lu; Başkurt asıl7.ndelerinılen; l lıristiyan ılinini kahili ettikten sonra ı\leksanıler İvanovaç Tevkelev aılını almıştır. O, Çar 1 Petcr'c yakın ve

Rusya Hariciye llakanhğı"nın resmi ve tesirli tercümanı ııli. Do�u dillerini iyi bilirdi. Fazla nıallinıat için bakınız: Baymirza Hayıt. Türkistan, Rusya ile Çin Arasınıla. İ stanbul 1 975. s. 52-58; Mehmcd Saray, Rusyu'ııın ı\sya'ıla Yayılması. "Tarih Enstitosll Dergisi", İstanhııl 1 98 1 , S. X-XI, s. 2!14; V. Y. Dasin. O vzaimootnoşeııiyalykh Tsarskoy aılmistratsii kazakhsi kini viaılctelyan, " 40 kh godak XVll l vckıı, "LAN Kaz Seriya Ohşçcstvennaya" (= 1 .an Kaz SO). 1 967, N o . 3. s. 59; "Tevkclev, Rıısya"nın X V l - 1 1 . Çarizıııinin asırılaki koloniyal siyasetini faal olarak yayan ve lılikilmetinin vazifelerini parlak hir sureıtc icra eden kabiliyetli hir ıliploıııatı idi".

39�

Elçi Tevkelev'e verilen talimatname hakkında gerekl i hilgi için bak

Otnoşeniyu (5), s. 42-44.


BA \"l\ I İ RZ. \ 1 1 . \ \" İT

1 46

ve H udaynazar) Rusya himayesine girmek için ant içerler. Tevkelev, hatıra defterin­ de ant içen lere 1 1 0.60 ruble kıymetinde eşyalar hediye ettiğinden bahsettikten sonra "toplantıya gelen Kazak büyüklerinin çoğunl uğunun ant içmediklerini de açıkça bild irm iştir. 3 '16 Tevkelev, elçi l ik görevinin sonunda, Anna İvanovna'ya "Abu l Hayir Han, halkın ı n reyini almadan ailesiyle beraber, R usya hakimiyetin i kabul ett i" diye rapor verdi 3�7• Demek ki 250 y ı l evvel 4 kişi tarafından Rusya himayesini kabul etmek için i ç i len yemin, günümüzde, bütün Kazakista n ' ı n Rusya'ya il hakının 250. Y ı l dönüm ü o larak gösteri lmektedir. Abul Hayir ve ona yakın 3 kişi tarafı ndan Rusya h imayesini kabul ed i lmesi, çünkü o zaman, Abu l Hayir hakimiyetine girdiği­ ne dair bir delil deği ldir. Çünkü o zaman. Abul Hayir hakim iyeti altında tahminen ' 40.000 yurr' 18 var idi. Küçük Cüz Kazakları, Yayık nehriyle Hazar denizinin doğu. İ rgiz nehrini güney ve Aral gölünün kuzey tarafları nda yaşıyorlard ı . Rusya ile Kaza­ kistan arası ndaki münasebetleri araştıran bu günkü Sovyet tarihçisi Valentin Yakovleviç Basin'e göre, " Kazakları ' n ı tabiiyet i hakkı nda gen işçe kullanıl makta olan ıstı lah" bizim görüşümüze göre Kazakistan ' ın Rusya'ya i lhakının tamamlanma devri için kul lan ı l ırsa doğru olacaktır3.,.,

Rus kaynakları, l 782'ye kadar Kazaklardan Rusya'ya gelen elçi lere başka ya­ bancı memleketlerden gelen elçi ler seviyesinde m uamele edi ldiğine dair malumat vermektedir. "Rusya hükümeti bu b i lgi ile fii l e n ( De Fakto) Kazakistan ' ın Rus­ ya'nın bir parçası o lmad ığını tanıyordu4'"'. 1 7!Q 'den iti baren Küçük Cüz ve Orta Cüzden Rusya 'ya gelen elçiler Rusya'nııı v i layetlerinden gelen delegeler sıfatı nda hükümdara takdim ed i l iyorlardı . Buna rağmen, Kazakistan meselesi i le meşglıl ol­ mak Rusya Hariciye Bakan l ığı ' n ın görevlerinden birisi idi �0 1 • Rusya Hariciye B a­ kanl ığı ' n ın Orta Cüz ile dip lomatik münasebetleri l 847'ye kadar devam etm iştir. Buna göre Kazakistan ' ı n o zaman, Rusya'nın toprakları olduğuna dair bir söz ola­ maz. Anna İ vanovna tarafından Abul Hayir llan ' a veri len Yarl ık da onu Rusya'ya "yasak" (vergi ) ödemeye mecbur elli. Fakat, Abul Hay ir hiçbir zaman Rusya'ya vergi vermem iştir. Orenburg Askeri Valisi, G. Volonskiy 1 O Mayıs I 805 'de yayın­ lanan bir emirnamesinde "Kazak ların Rusya hududu içerisine hayvanları ile girmele­ ri" tertibini tayin etm işti402• Kazak tüccarları, Ore n burg pazarlarında satılacak mal la­ rı için Rusya devletine gümrük vergisi veriyorlard ı . Eğer, bugünkü Kazakistan ' ı n geçmişteki bir küçük parçası bulunan Küçük Cüz'ün 1 73 1 'den itibaren Rusya haki­ miyeti altına girişi hakikat olsa id i, o zaman, Rusya hükümeti X I . asır başına kadar J'Xı Tcvkelcv " ın

hatırası hakkında hak ı n ız: M . U ıj anov . Dnevnik M. Tevkdeva kak ı sıoçnik pcistorii

Ka7..ıı khstana. LAN Kaz. SO . . 1 %7,

No. 4. s. 113-1!7 Oınoşeniya (5). s. 411-K<ı: l layıı (6). s. 53-54 . faaliyetinin haımıları lhısya Dış l'oliıika Arşivi"nde hulunıııakıa ve onlar hu güne kadar hüliinüylc yayınlanmadı. Bi.ıanov · u gllrc (s R4) ''Kazak lıdcrlcrinden 27 k i ş i Rusya ile harış içinde yaşamak . ak i n onun ı ah i yet ı n i kahıil etmemek art.usunu hi d rıııe k için Rusya·ya elçi . k arar verdiler"'. . • · . . K ı. rgız . Kazaç . . Opısanıc .. 1 l ayı t (6), s. 54 Aleks::;· :...cvşın. ıkh ordc ı sıcpey. Peıcrshurg 1 832. s. 1h . Tevkclcv " i n K üçllk·Cllz'dcki el ç i l ik

l

�.�\nuerilıııesine WK

Yurt: Ciöçclıe ahalisinin her mevsimde ku llandığı lıoyok çauır: Yurt"un hacmi ailenin lıuyoklilğiine

��re ayarlanmaktadır. ·

.

V. Y. Hasın, O

.. . . . . . suşçııo ı ı l o m a k l ı vzaıınootunoşenıy tsarskoy Rossıı

vekıtklı, LAN Kat. So. •

4ıMı Hasiıı ( 1 1 ) . s. 27. 40 1

40�

s

r

1 968. No. 5 . s . 26.

. . , , ı h: a za k l ı st a ıı ıı v X\ i l i

H a i n ( 1 1 ) . s. 211. t.:azakhsko

Russkiı:

�alıımııov ). Alına-Ata

otnoşcııiya

1 964, s. 1 65 .

v

X \'11 1-XIX

\'oka klı

( Yayınlayanlar:

l �ıaııgalin:

Kım:ı:.


ESKİ SOV\'ETLER BİRLİGİ'Nl>EKI TfiRKLfı(;fıN VE ISLAMIN RAZI MESELELERi

147

han oğul larından ve yüksek rütbel i Kazak l iderlerin i n oğul larından iki veya üçünü "emanet" olarak Rusya'da saklamaz id i . Emanet sözü "rehine" manasına gelmekte­ dir. Orenburg Genel Valisi Essen 26 Ocak 1 823 'te yay ı nlanan bir emirnamesi nde, izin almadan Rusya sın ırından geçtikleri için Küçük Cüzlü M amakin Hudaynazar' ı " 30 değnek vurdurduktan sonra, İrkutsk kalesine ve Cumantay Aytuvari 20 değnek vurulduktan sonra Arhangelski 'ye sürgün etmiştir403• Bu olaylar da Kazakistan ' ı n o zaman Rusya'ya i lhak ed ilmediğine bir işarettir. Türkistan Kazak toprakların ı n kuzeyi nde Rusya istihkam ları n ı n kuru lması, Rus­ ları n Kazaklar i le sınırda doğrudan doğruya komşu olmaları, Rus devlet memurları­ nın Kazak lar'ı kend i lerinin . tesiri altına almak yolundaki teşebbüsleri, Kazakların Cungarlar'dan korkmaları, Rus Kazak münasebet lerinin ciddi leştirilmesine vesile oldu. Orta CUz Kazakları' ndan bir kısmı 1 782'de Rusya h imayes i n i kabül etm işler­ dir404 . Çar Aleksander 1 - 1 3 Mayıs 1 824 'te Büyük Cüz sultanlarından 3 ' üne on ları Rusya tabiiyetine kabül ed ildikleri hakk ında buyruk vermişt i . Büyük Cüz toprakları­ nın, Hokand Hanlık devleti hakim iyeti dışında kalan .ları. 1 845 ve 1 847'de Rusya hak im iyeti altına al ınm ıştır405• Bugünkü Kazakistan'ın XV l l l . asır sonu ve X I X asır başındaki Kazak Han ları n ı n s iyasi hayatı iki gruba ayrı lmıştır. B irinci grup. Rusya tesiri altına alınan veya giren han lar, ikinci grup ise. müstaki l hanlardan ibaret idi. "İkinci grup hakim iyeti altındaki topraklar, birinci grup hanların ı n topraklarına naza­ ran daha büyük idi" 4(1('. Kazakistan; ' ı n Rusya'ya i lhakının 250. yıl dönümünü. ispat etmek i steyen bazı Sovyet tarihç i leri, tari h i n bıraktığı bazı hakikatleri inkar etmiyorlar. Orenburg Vali­ leri, Suhte l i n ( 1 830-32) ve Preovskiy ( 1 833- 1 842). "Kazak bozkırları, Rusy<ı İ mpa­ ratorluğunun bir parçası olmadığı fikrinde idiler407. "Orenburg Genel Val isi 1 856'da Çar'a gönderd iği bir raporda, "Kazaklar / 00 senedir... Rus tabisi olarak lıe.wpla11dılar. Ama tahilik sözde mevcut idi. Bizim Ural arkası (Yayık nehrinin doğu tarafları hozkırlarındaki tesirimiz, istihkcim sınırlarına yakın bulunan kavimler arasından '011 dışarıya çıkamadi " d iye malümat vermişti. Marksizm ' i n babalarından Friedrich Engels. l 858'de yazdığı bir makalesinde ( Russia in Central Asia, The New York Times 3. 1 1 . 1 858), "Rusya ' n ı n Üç Orda (Cüz) veya K ırgız ( Kazak) Kavim leri llstllndeki yüksek hakim iyeti yalnız sözde (nominal)dir409. Demişti. Engels'in fikrinden 8 sene sonra Rusya İ mparatorluğunun mesul iyet l i vek i l leri-Hariciye Bakanı Gorçakov ve Harbiye Bakan ı M i lyutin, Çar Aleksander'a 20 Kasım 1 864 'te �·orta Asya meseleleri hakkında" verdikleri raporda. aşağıdaki fi kri b i ldirmişlerd i : 40J Otııoşeniya ( 1 4). s . 204. Rus <,."arı 1 KO!!'d..:ki lıir li:rmmıı ile Orcnlıurg sın ırları yakııılarıııdaki

Kazak

çocuklarının Rus vatandaşları tarafındmı satın alınmasına ve onları kendi anılarında satnıahırınıı izin

l'olifü;cskiy ctroy Ka1.ukhstanıı Konntsc XVlll i l'crvoy polovini XIX Vckov, Alına-Ata 1 960. s. 2�6. vermişti.. Salık Zinıaııov.

�o.ı S.

E . Tolılıckov. Ohşçcstvczno ckononıisçcskiy otroy K11z11khov v XVll-XIX vckaklı. Alına-Ata Otııoşrcdyıı

1 959. s. 20 1 . Orta-C!lz hanlarından Alıul Menıct 1 74!) "da Rusya himayesini kabül etmiştir. ( 5). 405

s. 1 6!!- 1 69.

Otııoşcııiyıı ( 1 4). s . 2 1 4. Bi\yllk-Cllz Kazakları "ııııı lıir kısm ı I R4 5 "dc. kalan kısmı ise I K47'dc Rusya t:ilıiyeti altına girmiştir. Otncşeııiya (4). s. V I. �ııı.

4117

Zi ıııa nov ( 1 5). s. I CXl.

A. i. l\lakşcrv, İstoriçcskiy cbzcr Tıırkcstıına l'ctcrshıırJ! 1890, s. ı:w.

�UM

4111

Hasiıı ( 1 1 ) . s. 3 3 .

K. Marks-F. Engcls. Eserler.

e.

sa�tııpatcl'ııoJ!O d\'İjcııiya v OJ!ll ltııs kikh.

X I ( R usça). 1. K ısım. s. 364. Pasaj Basiıı ( 1 1 ). s . 3 2 "dcdir.


BA YM İRZA H A YİT

14K

� Turan 'ın bütün bozkır bölgelerinde, Tanrı dağından Hazar Denizi 'ne kadar, lrtiş, Ural ve Sir Derya etraflarında yaşayan göçebe Kazak kavimleri, geçen ashn 30. yıllarında Rus tabiyetini kabü/ ettikleri halde, biz bir bütün asır boyunca bu sözdeki (nominal) tabiiyeti hakimiyetle değiştirmek için hiçbir tedbir alamadık". Gorçakov ve M ilyutin, Sir derya dolaylarında, Rusya tarafından işgal ed i l mesi neticesinde H okand, H ive ve Buhara Hanlıkları 'ndaki Rusya tesirini yayma siyaseti için müsait bir ortam yaratı lacağından bahsederek, Rusya'nın Türkistan bozkırların­ daki ası l n iyetini aşağıdaki fikirleri i le ortaya koymuşlard ı : "Biz bozkır/ardaki insanları, Ru.� ismine hürmet etmeye Rus silahının kuvvetiıı­ 410 den korumaya mecbur edeceğiz . Yukarıda bahsettiğimiz fikirlerden öğreniyoruz k i , Kazakistan X I X . asır ortasına kadar Rusya ' n ı n tam manasıyla müstemlekesi o lmamıştır. Kazakistan'ın Rusya'ya ilhak edi lmesinin iki devri vardır. B irinci devir, 1 73 1 'dn 1 855'e kadar devam etmiştir. Bu devir içinde, Rusya, Küçük Cüz ve Orta Cüz Hanlıkları için h imayeci (protektor) devlet sıfatında görünüyor. Dr. Basin'e göre Kazakistan için XVl l l . asırdan XIX. asır başına kadar Rusya'nın tabiiyeti deyimini kul lanmak doğru olmaz4 1 1 • Rusya'nın himaye gönnek yoluyla kendi hakimiyetlerini muhafaza etmek hareketleri, bugünkü Kazakistan'ın XVl l l . asır ortasında tamamen Rusya'dan i l hakı manasına da gelmez. Bunu, Sovyetler Birliği'nde de yayınlanan bir tarih kitabında veri­ len haritadan da anlamaktaydı 1 725- 1 800 yıl larındaki Rusya İmparatorluğu haritasında, İşim, Turgay ve Emba nehirlerinin kuzeyindeki topraklar, 1 730- 1 800 yılları arasında Rusya'ya nominal (ismen) bağlı bulunan topraklar olarak gösteri lmiştir41 2• Rus kaynaklarından biliriz ki, Rusya devleti l 822'de Orta Cüz ve 1 824'de Küçük Cüz Hanlık rejimlerine son venniştir. Bu bölgelerde yaşayan hanlar beyler veya bir grup Kazakların, Ruslara müracaat ederek "lütfen bizim hanlık idaremizi feshediniz; biz a­ sırlar boyunca devam eden ananemizden vazgeçtik " diye ricalarda bulunduklarını ifade eden hiçbir tarihi kaynak yoktur. Rusya devletinin emirleri ile uzun 1.<ıman Kurultay, Han şurası ve Hanlık müesseseleri, ortadan kaldırılmıştır. Rusya, hanlar yerine "yönetici sultan lar" tayin eti. Bun lar, Rusya'nın hudut komisyonlarının kontrolü altında tutuluyor­ du. Bu "yönetici sultanlar" sistemine de 1 844 'te son verilmiştir. Buna rağmen, Rusya devleti, Kazak Tilrk topraklarını Rusya'nın mülkü olarak görmüyordu. Günümüzde bir bayan Sovyet tarihçisi "Bütün Sultanlar XIX, asır sonunda kendi imtiyazlarını kaybetti/er ve Kazakistan koloııi (söınürxe) oldıı "4 1 3 diye yazmaya cüret etmiştir. Çar 1. N i kolay, 22 Haziran 1 8 54'te bir U kaz ile Kazaklar arasında Rusya ' n ı n ka­ nun ları çerçevesinde çal ışma emrin i itan4 1 4• Bu ukaz i le, Kazakistan ' ı n bir k ısm ı n ı n Rusya'ya i l hak edilmesinin birinci tamamlanm ıştır. 4 1 11

Bu rapor ve ıstılah programı hakkında bilgi için bak: Otnoşeniya ( 1 4). s. 5 1 8-52 1 . "Mıtastavinı uvajat. Russkoc imya v Stepi i boyafsya sili Russkogo orujiya". m

412

s.

52 1 ;

B asi n ( 1 1 ), s. : n .

Hak : İstoriya SSSP � '.'ayınlayanlar. B. il Grekov, Bakhruşin. Lebcdev). Moskva 1 9411. l laritalar kısmı. Sovyetlcr Birliği'nde yayınlanan bir eserdeki likre de dikkat edilmelidir: Dcvcndra Kaushık Ccntral Azia in Modern Times, Edited by Dr. N. Khalfın. Moskva 1 970. s. 40: "Russia's expansion is to thc Steppe region m::·i be sa i d ıo have bcga n in 1 730 wiıh thc acceptancc of Russian conırol by Abdıılkhayir the Khan of ıhc Lcsscr Hordc". N. E. Bc kmak ha no va. Tsarskoc provitclstvo No. 2. 40.

4 JJ

414

Otnoşeniya ( 1 4), s.

i institut sutamıta Srcdııeııo .Juza. IAK Ka1. SO.

406-407. Erınuhan Hekmahanov.

1 968.

Prisocdincnic Kazakhstamı k Ross i i Moskva

1 957. s. 1 24 : "Kazakistan toprak larının bOtilnünün. bilhassa Orta-Coz ve Büyllk-Cliz'ün Rusya i lhakı

XIX. asrın birinci yarısında tamamlandı".


ESKİ SOVYETLER BiRı.it. l'NDEKI TÜRKtflCfiN VE İSLAMIN BAZI MESEl.EU:ld

149

Kazakistan ' ı n Rusya hakim iyeti altına sokulmasının ikinci devri, 1 85 5-68 y ı l ları arasında rastlar4 1 5 . Bu y ı l lar arasında, Honkand Han l ığı hudutları içinde veya müsta­ ki l yaşamakta bulunan Büyük Cüz Kazakları, Hokand Hanlığı ile Rusya aras ında devam eden savaşlardan sonra Rusya'ya i lhak ed i l m iştir4 1 6• Rusya devleti 2 1 Ekim l 868'de bir kanun çıkararak. Rusya hakim iyeti altına getiri len Kazak topraklarını 4 v i layete bölmüş ve bun ların Rusya İ mparatorluğunun mülkü olduğunu da resmen, i lan etmiştir4 1 7• Bunun i le Kazakistan ' ı n Rusya'ya i l hak ed i lmesini ikinci devri ta­ mam lanm ıştır. Demek ki, Kazakistan ' ı n Rusya'ya ilhak edilmesi tarihinin günü­ müzden 250 yıl evvel değil, bilakis birinci devri için 1 28 yıl önce ( 1 854- 1 982) ve ikinci devir için ise 1 1 4 y ı l önce ( 1 868- 1 982) olduğunu kabul etme l iyiz4 170• Kazakistan ' ı n Rusya'ya i lhakı mese lelerinde ikinci mühim soru, " Kazakistan Rusya'ya gön ü l lü o larak mı ilhak oldu?" sorusudur. Kazakların Rusya'ya gön ü l lü olarak katılmaları hakkında kaynaklar yoktur. Zamanı n Kazak l iderlerinden bir gru­ bun (mesela Abul Hayir gibi lerin) Rusya h imayesini istemeleri, Kazakların gön ü l l ü olarak Rusya ' n ı n bir ahalisi veya toprak parçası olduğu manasına gelmez. Burada, Kazak istan ' ın Rusya'ya gön ü l lü olarak i l hak olmadığını an lamak için, Rusya'nın Doğu Pol itikasını hatırlamak gerekiyor. 1 . Peter, l 722'de Kazak toprakları vasıta­ sıyla Rusya'nın Asya'ya yayı lma planını ortaya koymuştu. O. "Kazak Ordııları (Cüzler) hütiin Asya ülkeleri için kapı ve anahtardır. Bunun için onları mutlaka Rusya himayesi alıma sokmak zorundayız .. 41H diye tali mat verm işti. Peter'den sonraki bütün Rusya idarec i leri (çarlar, haric iyecileri, komutanları, bü­ yük tüccarları) Peter ' i n bu ta l imat ın ı, Rusya ' n ın Asya siyaseti için""leitmotiv (a­ nahtar)" olarak ku l lanm ışlardır. Rusya devlet i, bütün Tiirkista n ' ı istila etmek yoluyla H indistan 'a yol açmak için önce Kazakları Rusya hakim iyeti altına sokmak yolun­ daki hareketine devam etti . Ruslar, 1 868'de Kazak toprakların ın Rusya 'nın bir par­ çası olduğunu i lan ettikten sonra, Türkistan bozkırları nı ist i la ederek siyaset lerinde zafer kazandı lar. Bunu biz Sovyet tarihçisi aşağıdaki fikirlerle anlatmaktadır. "Kazakistan, Rw.:va Doğu politikası için bir hedef' değil, ay111 zamanda onıın ic­ rası için vasıta oldu. Eğer, Rusya lmparatorlıığıı Kazak bozkırlarına bıı rolii verme­ se idi, o zaman onun hükümetleri, Kazak halkını yabancılardan korumak niyet(vle ve 41�

Kazakistan meseleleri ile çok ıneşgül hulunanlardmı hirisi. Rusya KP"nin en . eski uyelcrinden. Pctcr Pctroviç Rumyantsev 'dir ( 1 870- 1 925). Onun likriııc gore Kankisınn ·ııı Rusya'ya ilhakıııııı hiriııci devri 1 730- 1 822. ikinci devri 1 822- 1 89 1 yılları arasındad ır. O. "'Kazakistan 'da Rusya ' n ın siyasi tesirinin 1 82291 'dc görüldoguntııı tahmin cdildigindeıı" bahsclıııcktcyd i . Kazak-Snvyct muellifi G . Sapargalıcv·e güre. 1 89 1 'e kadar değıl, bilakis 1 868'e kadardır. IAN Kaz SO., 1 9611. No. 6, s. 29.

41 6 4 17

Sovetskaya lstoriçeskaya Entsiklopediya, c. VI . Moskva 1 965, s. 794-950

Kazak topraklarını Rusya'nın bir parçası olarak idare etmek nizamnames i. 268 maddeden ibaret olarak aşagıdaki eserde yeniden yayınl aıııııışıır: M . G. Maseeviç. ( Yayınlayan), Materin l i po istorii politiçeskogo stroya Kazakhstana, c. 1, Alına-Ata 1 960, s. J2J-J40. Sovyet tarihçileri. bu ni7.amnaıneyi bir ıslahat vasfında gormcktcdirlcr. A. F. Yakuniıı, Norodı Srcdney Azii i Kaıakhstamı vo vrotoy polovine 1 9 vaka. Priseodiııinee Sredney Azii i K Rossii. Moskva 1 954. s. 1 6: " 1 !167-611 yıllarıııda Çarlık tarafından ylirütolen memuriyet ıslahatı yoluyla, Orta Asya ve Kazakistan ahalisi için ınlislcııılekccilik ve milli zulllm ıe siyasi hukuksuzluğu getirdi." 4 1 7a

Bolşoyıı Sovetskaya Entsiklopcıliya, 3. Baskı. Moskova. 1 973, c. X I . s. 4 1 9: "Kazak lopraklarıııııı Rusya'ya ilhakı (Prisoedinenic) XIX. asrın 60 " 1 ı yıl larıııda tamamlandı".

4IK

l'eıer 1 ve onun Asya siyaseti. yani Türkıstmı siyaseti hakkındaki bütiln yazılar. onun talimatınılaıı bahsediyorlar. Ayrıca bakıııız: Evgcncy Markov, Rossiya v Trcstralmıya Aziya, Petersburg l 'Xl l . s. 80: V . Y . Basin. O Russko-Kazakskikh ıliplonııtiçcskikh o t ıı oşeni ya kh v ı ı a ça lc XVlll v a ka . IAN Kaı. SON .. 1 965. No. S. s. 4 5 : A Saabırkhanov. Torgavaya Politika Taaxizma v Mlaılşcm .lıtzc vtorny polovinc XVIll v aka . IAN Kaz SO.. 1 967, No. 6. s. 44: Saray (6). s. 2!!5 .


BAYMİRZA l lAYİT

150

bu büyük ülkenin ilhakı yolunda çalışmaz idi. Bu karara sonraki idareciler /. Peter 'in Rus Doğu politikasını değiştirmeden, şiddetler ve doğru karakter verdı419. Çarlık Rusya'sının yüksek rütbel i bir memuru ve tarihçisi M akşeev, 1 890'da şunları yazm ıştı: " 1 35 yıl (/ 734- 1 869) süren Kırgız - Kazakları 'nr (Kazaklar kastedilmektedir) boyunduruk altına alma tarihi. başından sonuna kadar çok ist(fadeli olmııştıır420• Kazak Türkleri ' n i n Rus boyunduruğu altına soku lmaları, çok uzun ve müşki.i latlı o lup sürekli s iyasi faal iyetler ve savaşlar ile dip lomasinin birleşmesinden meydana gelmişt ir. Ruslar, sadece Kazak bozkırlarını deği l, aynı zamanda Ti.irkistan ' ı istila etmek için 1 734- 1 864 y ı l ları arasında 3 .452 Werst ( 1 = 1 ,067 km}, yan i 3 .689 km uzunl uğundaki Orenburg-Sibirya sınırını i nşa ett i ler. Bu askeri sınırlarda (Çızıklarda) 1 4 1 müdafaa ve saldırı istihkamı (kaleler) kurd : ı lar42110• Rusya devleti Kazak-Ti.irk han lıklarını ortadan kaldırd ı . Kazak Türkleri bozkırlarda Rus tesirinin yayı lmasına karşı ve hürriyetleri için çok mücadele verdi ler. Mesela, 1 783-93 y ı l la­ rında S ırım Batur, 1 822-23 'te Colaman Tilenşi, 1 836-3 8'de İsatay Tayman rehberl i ­ ğindeki ayaklanmalar. Su ltan Kenesarı rehberl iğinde yap ılan ( 1 83 7- 1 846 y ı l ları) Kaza!< Türkleri i le Ruslar arasındak i savaşı Çarl ık ne Rusya'sı ne de Sovyetler B irl iği devrindeki tari hçi ler unutabildiler421 • Sir Derya, İ l i ve Çu nehirleri dolaylarındaki Büyük Cüz Kazak ları 1 853- 1 867 y ı l ları arasında Rus hakim iyeti altına soku ldu lar. Rus idarec ileri hudutlarda, kazak hanları, su ltan ları ve beyleri arasında devamlı olarak "tahriklerini sllrdürdüler. Ka­ zak liderlerine bazen hediyeler verd i ler. Bazen onları korkuttu lar ve n ihayet, Kazak hükümdarlarından izin al madan on ların topraklarında Rusya istihkamların kuru lma­ sı, bu günülük Kazaki stan ' ın Rusya'ya gön ü l lü olarak i lhak edi lmed iğinin del i l lerin­ dendir. Stalin, l 9 l 8 ' de K ırım, Kafkasya, Tatar-Başkurt ve Türkistan (Kazakistan) gibi Türk ü lkelerinin durumu hakkında şunları söy lem iştir. "Bu ülkeler, Rusya 'nrn siyasi hakimiyetine zorlukla sokulan topraklarıdır. Bıı toprakları birleştirmek (Rwya ile) tarihi, eski Rııs hôkimiyeti tarafindan kullanılan cebir ve zulümlerin tanı bir manzarasıdır422• B i r Sovyet tari h ç i s i , Rusya ' n ı n 1 8 . Asrın 3 0 ' 1 u y ı l l arından beri devam eden siyase t i n i "Kazakistan 'ı Rusya İmparatorluğu 'nun kolonisi (sömürgesi) haline çevirmek için yaratılan siyasettir42"1 d iye özet lem işt i r . Sovyet devrindeki bu 4 1 9 V . Y . Basin. Kazaklıstan v sisteme vncşnoy politiki l�ossii v peryov polovini XVl l l veka "Ka7..akshtan v XV-XV l l l vckakh" (kitapta). Alına-Ata 1 969. s . .5.5-5fı.

4211 /\. İ. Makşecv ( 1 9). s. 1 ]9. 4 21 1" İlya M iklıaylov i ç Kazantsev. Opisanic Kirgiz-Kaysak. Pctersburg 1 1167. s. fı. 4 2 1 Kenaseri hakkında Çar ve Rus Sovyct tarihçilerinin bazı likirlcri: V P Scnıcnov (Yayınlayan). Rossiya. e. X V l l l. Kirgi7.�kiy Kray. Petersburg 1 903. s . 1 4 5 : "S ul tan Kenesarı K ı rgı z (= Kazak) hozkır­ larıııda 7 yıl hakimiyet siirdürdü." M. P. Vyatkin Oçerki po istorii Kazakhskoy SSR. Lcningrad 1 94 1 . s. 273: "Kencsarı hareketi. Kazakistan'da müstemlekecilik aleyhindeki büyük milli lıiirriyct hareketi idi.

"Eııtsiklopcdiçcskiy slovar, Petersbıırg

tesirini

zay ı fl at tı .

O

bi\tiin

1 895, c. XIV A. s. 93 H :

K azakl ar ı

Rusya

'

" K enesar ı bozkırlarında

hakimiyetinden

kurtarmak

hayalini

Rus isminin kuruyordu.

"Bekmakhmıov (26). s. 1 1 6 : Çar-Rusya birlikleri (askeri kuvvetleri) Kenesarı aleyhinde uzun zammı nıUcadele etmek zorundayd ılar. çllnkii onun askeri birlik lerini. tasavvur edilemeyen bozkırlar şartlarında avlamak kolay dc�ildi" . s. 1 1 2 : Kencsarı 1 84 1 "de Kurultay vasıtasıyla Han olarak seçildi. Y. V . S t a l i n , Soçincnic, c. iV. s. 67' deıı pasaj a l a n Ziıııanov ( 1 .5), s. 226.

422

N . G . Apallova, l'risocdineic Kazakhstana k Rossii, Al ına-A la 1 948. kitabından pasaı alan A. Sabırklımıov. Rossiskoc poddanstvo Kazakhov v prcdstavlcnii Kazııklıskoy fcodal' noy znaıi i tsars­ kogo prav i telstva, IAN Kaz SON. 1 965. No. fı. s. 70. •n


ESKİ SOVYETtER BİIUJ(; İ'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSi.AMiN BAZI MESEU:U:Ri

151

g ü n k ü b i r sosyo log, "Kazak Cüzleri 'nin Rusya 'ya ilhakı hir sulh cereyanı değildi"424 d iye yazm ıştır. Meselen i n doğrusunu l 93 7 ' de yay ı n lanan " B o l şava Sovetskaya Ents i k l oped iya" (c. X X X , s . 59 1 ) aşağıdaki yaz ı s ı i l e daha i y i an l at m ı ş t ı r : "Sovenisılerin. Kazak halkının Rus hükümdarlığını gönüllü olarak kahul ett(i!;ine dair efsanesi. tam hir yalandır " Türkistanlı Kazak Türkleri 'nden, Sovyetler B irl iği ' ndeki ça l ışmaları ve i l mi e­ serleri ile tan ı nan ve 1 93 7'de m i l l iyetçi d iye suçlanarak öldürülen Profesör Sancar � Asfend iyar4.z. aşağıdaki fikirleri de durumu anlamak açısından önemlid ir. Hakikatler. hü_vük devlet şovenistleri tarafindan yayınlanan Kazaklar 'ın Rus­ ya 'ya gönüllü olarak birleşmeleri hakkındaki efmnesinin hoş olduğıınu göstermiş. 42fı 'ı r

Kazakistan ' ı n Rusya'ya ilhak edilmesi meselelerinin 3 . noktasını, Kazakistan ve bütün Türkistan 'ın Rusya hakim iyeti altına sokulması, i lerici bir cereyan mıd ır? Tür­ kista n ' ın ve şu cümleden Kazakistan ' ın, Rusya'ya, i lhakının i lerici (progessionoe) bir cereyan sıfatında göstermek Sovyetler B irliği ' nde 1 948'den itibaren i leri sürülmüştür. 1 948'de yayınlanan bir kitapla, "Kazakistan'ın Rusya'ya ilhakının Kazakların gönül l ü halde arzu ettiklerinden v e ilhakın i lericilik ehemmiyetinin var olduğundan" bahsedil­ m işti427 . Bu nazariye, l 950'den itibaren Çarlık Rusya'sının Türkistan'daki hakimiyeti, tarihi meseleler kurultaylarda muhakeme edildikten sonra, Sovyet rejiminin resmi fikri şeklini aldı. Kazakistan ' ı n Rusya'ya i lhakının bir i lerici l i k cereyan ı olduğunu resmi­ leştirmek için Prof. Dr Ermuhan Bekmahanov tarafından l 947 'de Rus dilinde yayın la­ nan "Kazakistan X I X . asrın 20-40'1ı yıl larında" konulu eserinin muhakemesi, bir ba­ hane olarak ortaya konuldu. "Pravda" gazetesinin 2 3 Aralık 1 95 1 sayısında, Bekmahanov'un kitabında bi ldiri len m i l l i kurtuluş savaşının icabı olarak göstermek yolundaki fikirlerini reddeden bir makale yayın land ı427". Bu makale yayın lanmadan önce, zaten Mart 1 95 1 'de Taşkent'te "Orta Asya ve Kazakistan ' ı n Müstemleke Dev­ rindeki M i l l i Hareketinin Karakteri" adı altında bir konferans toplanmıştı. Konferansta şu tezler bildirilm iştir. "Orta Asya ve Kazakistan ' ın Rusya'ya birleştirilmesi, tek bir terakkiyat yoludur. Bütün m i l li mücade leler gericil iktir, çünkü onlar Rusya'dan ayrıl­ mayı hedef aldı lar; lakin, mücadelelerin ihtilalci-terakkiperverl ik karakteri de vardı. Çünkü onlar rej i m aleyhinde idi ler. Çarl ık rej imi Rus halkı ile beraber görü lmeyecek. Orta Asya ve Kazakistan ' ı n Rusya'ya i l hakları, bu ülkelerin müstemleke derecesini �24 4 1�

Serg.ali Tolıhckov. Koçcvoc ohşçcstvo Kaza khov v XV l l l - ııaçak XX vcka, Alnı:ı·Ala 1 97 1 . s . 240.

Sancar Asfcn d i yar hakkında bakınız: Bay ıııirza Hay ı ! . Tiirk Dünyasında l{ıısya Enperyalizıııiııiıı İ zleri, 2 L3ask ı . İstanbul 1 978. s. 263. "126 Sancar Asfcndiyar, İstoriya Kazaklısıana. c. 1. Alnıa-Aıa Moskv:ı 1 935, s. 1 1 6.

Natalya Gcnnadicvna A po l l ov a ( J 5 ) " ın kitahı Sovyd ımilıçileri tarafından çok zikredilen hir eserdir Sovyet ıarihçikrinin TUrkislmı ' ı n ve K aza k ıs tmı ' ı ıı Rusya'ya i l hak e d i lm esi ni "ilerici hir cereyan'" halinde gösterd i kleri i l k yazıları hakkında hak: A. G. Apollova, Ekononıisçeskie i politiçeskic svyazi Kazakhstanı s Ross i cy v X V l l l neçalc X I X vakov, Moskova 1 960, s. 1 1 - 1 8 . 427

8 ak ııı aldı ano v (26), S. 1 07, dip not l 'de yazıyor· "Renim 1 947 'de yayınladığını "Ka1.ıı kistaıı xıx. Asrın 20-40'1ı Yıllarında" konulu kitabında. Sultan Kenesarı'nın han.:katı halalı ol arak g(\steri lıııiştir. "Kazakistan tarihi meselelerini Marks'ça-Lcn i n 'ce aydı n l aı ıııak için "za Mazhzistko-Ccııinskoc osvopozic voptcsi istorii Kazakhstan, Pravdu, 23 Aralık 1 95 I" ad l ı makalede Sultan K enesarı lıan:kcıi­ nin g.erici - food a l saltanutçılık karn k teri n i taşıd ığı n ııı gösıcrilıııesi, heni hu meseledeki gözl e m l erimi yeniden tahl i l etmeye ıııechur ett i (zastav i l aıııyn ya ) . Arşivlerde b u l d uğum yeni ıııalzeınclcr. bu böliiınO ( k ilapta k i hölOnıünOn konusu: Kazakistan "da leodal-saltanatı hareketlerinin gericil ik mah i yeti) ye ni d en yazına imkanı verdi". Bu t ar ih çi , hir ııı akal eı ı ın darbesi ile k eıı d i s ; ııi ı ı eski hrııon li k ir l c r i ııdcn vazgeçme­ ye ıııechur olmuştur. 427"


152

BA\'MİRZA l lAYIT

aldıkları manasını vermez!" Böylece Türkistan 'ın daha açık i fadeyle Kazakistan' m Rusya'ya i lhakı konusundaki 3 efsane günümüze kadar devam etmiştir4211 : 1 . efsane ilhakın 250. Y ı l dönümü kutlamaların ı yapı ldığı, i l . efsane TUrkistan ' ı n Rusya i le gönüllü olarak birleştiği v e n i hayet i l i . efsane bunun i lerici b i r hareket o lduğu yo lundaki efsanelerdir. A lma-Ata şehrinde yayınlanan bir tarih kitabında, tarihçi ler tarih i lmi ne hayalperestlik unsurunu da i lave ederek, "Kazak toprakların ı n Rusya ' ya ilhakı neticesinde, gerici v e arkalarında İ ngi l iz müstem lekeci leri duran, H ive, Hokand ve Buhara feodal devletleri tarafından Kazak halkının esaret altına alınması tehlikesine de son veri ldi"429 d iye fikir beyan etmişlerdir. Türkistan' ı n Rusya'ya i lhak edilmesini bir i lerici cereyan sıfatında görmek iste­ meyen bazı Türkistan l ı tarihçi ler, m i l l iyetçi olarak suçlanmaktadır. Bundan Sovyet­ lerin bir resmi gazetesi , Kızıl Özbekistan, (Taşkent, 1 1 .8 . 1 959, s. 3) aşağıdaki yazısı i le şöyle bahsetm işt i : "Bizim memleketimizde, milliyetçilik temayülleri milli sımrlar v e geçmişteki ta­ rihi meselelerde fikir bildirme şeklinde görünüyor şeklinde görünüyor. Bazı m üel­ l!fler, Orta Asya 'nm Rusya ya ilhak edilmesi ehemmiyetini itibardan düşürmek, hatta onu inkar etmek için faaliyetlerde bulunmaktalar. " Sovyetler B irliği'nin devlet ve Komünist Partisi l iderleri tarafından Kabardın topraklarını Rusya'ya i lhakının 400.Y ı l dönümü münasebetiyle verilen 6 H aziran l 957'deki beyanatta, "Kabardın ve Balkarların Rus devletine i lhak edilmesinin, on ların Rus ve başka halklar i le iktisadi ve kü ltür temasları için uygun şartlar yarat­ tı"4JO diye fikir i leri sürü lmektedir. Ayn ı fikir, Kazakistan ' ı n Rusya'ya i lhak mese­ lelerinde de kullanı lmaktad ır. Kazakistan ' ı n Rusya'ya i lhakı meseleleri nde yapılan konferans konularından ve törenlerinden öğreniyoruz ki, bu günkü Sovyet Rusya, Çarlık Rusya'nın Türkis­ tan ' ın bir parçası bulunan Kazakistan bölgesi ndeki siyasetinden menfaatleri olduğu­ nu i nkar etmemektedir43 1 . Kazakistan'da veya bütün Türkistan'da Rusya hakimiyeti devri bir i lericilik ce­ reyanı ise, o zaman, ister istemez, Batı Avrupa devletlerinin eski müstemlekelerdeki hakim iyetleri de esaret altına alınan m i l letler için i leric i l i k cereyanı o larak mı kabul ed i lecek sorusu ortaya çıkacaktır. Taşkent'te 1 954 ' te toplanan bir i l mi kurultayda, ' H i nd istan ' ı n İ ngi ltere'ye i l hakı bir i leri c i l i k midir?' şekl inde veri len suale "hayır" diye cevap verilmiştir. Bu suale cevap veren tarihçi, " H i nd istan ve İngiliz halkları arasında doğrudan doğruya temaslar o lmadı. Bunun için H indistan'ın i lhakı i leric i l i k olamaz; Orta Asya v e Kazakistan halkları i l e R u s halkı her c ihetten beraber yaşad ı. Bunu için TUrkistan' ı n i l hakı i lerici l iktir." diye başını kurtarm ıştır432• 428 Sovyetler Birliği tarihçileri ve ideologlarının Turkistan · ın Rusya'ya ilhak edilmesinin ilericilik olduğu

Turkestan im XX. Jabxhudart, Darmst:ıdt 1 956, s. 3 6 1 -62; Aynı müel l i t: The history of the Turkistan national nıovemenl under Bolshevik Atlack. " M illi TUrkis13n" 1 952, No. 79 B (English Edition), s. 1 0-20; Aynı muel l i f Türkistan ' da Rusya Hilkimiyeti Terııkkiperverlik İ miş "Milli Türkistan", 1 964. No. 1 04. s. 1 8-23. hakkındaki fikirlerini sistemli öğrenmek için bak: B . Hayıı.

429 lstorlya Kazakhskoy SSR, Alma-At.ı 1 955, s . 355 (c. 1.). 430

Otn oşeni ya (5), s. 111;

Yakunin

(29), s. 2 1 -22: "Orta Asya halklarının Rusya'ya ilhak edilmesinin her

şeyden önceki ehemmiyeti, onların iktisadının Rusya iktisadi hayatını celbedilmesinde görünüyor. " Ru fikri anlamayanlar da olabilirler'

43 1 Bak:

"Kazakistan Komünisti", 1 91!2.

No. 7 . s.

3-3 1 .

4J 2 Sovyet tarıhçilerinin fikirlerine göre, "Orta Asya'ya Rus insanlarından ihtilal ve sosyalizm fikirleri

geldi. Bolşevik partisinin rehberl iğinde yerli ahali Rus insanlarından kendisini sosyal ve milli serhestli�i

Mııteriali obiedinenniy nııuçnoy sessii, posvyaşrennoy istoii Sredney Azii i Kazakhstana, Taşkent 1 956, s. 433-

ıçin mücadele etmeyi öğrendi". Onların hu lllr tikirlcriııı tamamıyla öğrenmek için hak.


ESKİ SOVYF.Tl.ER B İ RLİG İ'Nl>EKİ TÜRK l.f!GÜN VE ISLAM IN RAZI MESELELERİ

IS�

TÜRKİSTAN'DA BASMACILIK (MİLLİ MÜCADELE) TARİHİNİN ANA HATLARr Türkistan ' ın m i l l i rehberleri, Aralık 19 l 7 'de Kokand şehrinde Müslümanların 4 . kurultayında Türkistan M uhtar Cumhuriyeti ' n i i lan etti ler. Kurultay hükümeti kur­ du433. M i l l i muhtariyet. Taşkent'teki Sovyet Ruslardan ibaret bu lunan Sovyet komi­ serleri tarafı ndan tanınmad ı . Moskova'daki Sovyet rehberleri de bu muhtariyet aley­ h inde bulundular. Taşkent'teki Rus İşçi-Çiftçi ve Askerler-Şurası, 3 1 Ocak 1 9 1 S'de Muhtariyet hükümetini silah vasıtasıyla ortadan kaldırmak kararını verdi434. Rus askerleri, Ermeni lerin Taşnak sutyun partisinin askerleri i le birlikte 5 şubattan itiba­ ren Kokand şehrine hücum etmeye başladı lar. Sovyetler' in savaş kuvvetleri son olarak 1 8/ 1 9 Şubatta Taşkent'deki Sovyet Kom iseri Partilov'un komutanlığı altında şehre hücum etti ler. Muhtariyet hükümetinin polisleri Korbaşı Ergeş başkan l ığında şehri müdafaa etmek için savaşa girmeye mecbur o ldu lar. İki taraf arasında devam eden savaş neticesinde Kokand şehri 3 gün yandı ve 1 O.OOO'den fazla Türkistan l ı öldürüldü435• Sovyet-Rus v e Ermeni askerleri 2 2 şubatta Kokand şehrini işgal etti v e hükümet üyeleri, şehir karavulları (pol is leri) v e Korbaşı şehirden kaçtılar. Korbaşı Ergeş şehri kurtarmak için Ruslardan ve Ermenilerden ibaret bulunan askeri kuv­ vetler aleyhinde bir savaşı devam ettird i . Sovyet askerleri tarafından Kokand şehri­ nin işgal ed i l iş i ve Türkistanl ı ların düşmandan kurtu lmak isteği. TUrkistan 'da hürri­ yet savaşının yeniden başlamasına yol açtı . Rus lar, ve birl ikte çal ıştıkları Ermen i ler, Türkistan l ı ları kend i lerine itaat ettirmek için Fergana Vadisi 'ndeki 1 80 köyü ateşe verd i l er. Sovyet tarihçilerin in verdikleri malumata göre, Ermen i ler (Sovyet-Rus ları i le beraber demiyorlar) l 9 1 8 ' in başında M arği lan şehrinde 7000'e yakın, Endican 437 i lhak cılilnıenin ilerici hir cereyan olıluğu aşağıdaki eserde 7.ikredi lmişıir. il. S . Soleymenov, V . Y . Basin, Kazakhstana v sostavc Ros.�ii v XVllI-naçalc X X vckukh ( K 250-lcıiyu ılohrovolnogo prisoedineniya Kazakhsıan k Rossii). Alma-Ala 1 98 1 : T. J. Şoinhaev. Dohrovolnoc vkho,jdanic Ka1.akhskikh ;ıemcl v Rossii i ego proıırcssivnoc xnaçcnic, Dokıora ıe1.i. Alıııa-Aıa 1 966; Yakunin (29), vs. i lk baskısı: Beşinci Milletler Arası Türkoloji Kongresi (23-28 Eyllil 1 985) Tebliğler 111 Tıırk Tarihi c. 1. l stanbul Ü n iversitesi, Türkiyat Araştırma Merkezi, İstanbul 1 986. s. 27 1 - 1 K4: Haşmaçcskoc ılvijcnic, yayına hazırlayan : Doç. Timur Çulamov, Zvczda Vostoka, Dergi, T:ızenıı 1 992, No: 1 . s. 97- 1 08; Tlir­ kistan'da "basmacılık", yayına hazırlayan Faılıl Ali, Culdu;ı. Dergi 1 997, No: 2, s. 1 52 - 1 6 1 . 0

433 TOrkistan Muhtar Cumhuriyeti. ıarihte kısa olarak Kokanı! Muhtariyeti aılı ile de tanınmıştır. Hu cumhuriyeı hakkında çeşitli fikirleri öğrenmek için bakınız: I'. Alekseenkov. Kokllntlskayıı cMmromiya. "Revolyutsiya v Stredncy Azii", Dergi Taşkent 1 929, No: 1 . s. 2 1 -40. No: 2, s. 43-8 1 ; Mustafa Çokay, Hokand muhtariyeti hakkında. " Yeni Torkisıan". Dergi . l stanhul 1927, No: 7, s. 7-1 1 : B. Hayıı, Die naticmaleıı reJ1İeru11J1en von Kolwnd (C/roqcıncl) u11tl der A/asdı Orda. Di.uerıatiotı. Münsıer 1 950; Zeki Velidi Togan. Bu günkü Türkeli (Türkistan) ve yakın tarihi, 2 . baskı, cilt 1, İ stanbul 1 98 1 . s. 364-368; Kolwtıdskıı_va avtmı mniya. Bolşaya Sovetskaya Entsiklopcdiya", 2. baskı. cilı 2 1 , s. 1 6 : "Bu�juvazi milli­ yetçi teşkilatların Kasım 1 9 1 7 'deki kurultayı. Kokand Muhtariyeti'ni ilan elli. Onun bayrağı altında Torkistan 'ın karşı inkılabı, eski rejimi dirilımek ve Türkistaıı 'ı Rusya'dan ayırmak isteğinde bulundu" Sovyetler Birliği'nde Türkistan Muhtar Cumhuriyeti hakkında yazılan çok fikir vardır. Lakin. gonıımıızc kadar hu cumhuriyetin tarihini ilmi olarak i fade· eden bir eser yazılmadı. 434 G . Safarov. Ko/otıilll 'naya revolyut.<iya, Opıt Turkesıana, Moskova 1 92 1 . s. 79; A. A. Gordıenko. Obrazovanie Tıırkestanskoy ASSR. Moskova 1 968, s. 1 67-1 72'ye bakınız. 43S

Bu katliam hakkında Batı-Avrupa'da ılk haberi Joseph Castagnc. u Turkesıcm clepuis lıı Rewlfıırioıı ı:mse ( 1 9 1 7- 1 92 1 ). "Re�·ue tlu Mcmde Mııs/eıncm " . cilt SO'de vermiştir. Johannes Bcnzing. 1iırkt-.<tmı, Berlin 1 943. s. 22; 8. 1 layıt. Sovier Ru.uiwı Colmıimlim mu/ fınperillfi.rnı iıı Tıırkı-.<tcm. Cologn 1 966. s. 22. Alexander G. Park, Bo/slıevisın iıı Turkesıaıı. New York 1 957. s. 2 1 'c göre Kokmıd şehrinde 14.000'den fazla yerli ahali öldilrillmııştur. Şamukhıar Şamagdiev, Oçerki moriı grajdanskoy voynı v Fergan.<koy do/ine, Taşkent 1 96 1 , s. :'i4.


BA YMİRZA l lA YİT

1 54

şehrinde 6000, Namangan şehrinde 2000, Bozkorgan ve Kokandk ışlak kazalarında 4500'e yakın Tiirkistan l ıyı öldürdii ler436• Tarihi kaynaklardan öğrenmekteyiz ki Tü� :istan M i l li M uhtariyet Cuıııhuriyet i ' n i silah kuvveti i l e yok etmek suçsuz Tür­ kistanlı ları öldürmek, Kızıl Ordu ve s i lahlı Ermeni lerin Kokand şehrinde ve başka yerlerde devam ettirdikleri kat l iam, Türkistan l ı ların Çar ve Sovyet Rusya siyasetleri neticesi nde Rus lara i nanmamazl ıkları, Türkista n l ı ların ruhunda m i l li hürriyet arzu la­ rının sön memiş ol ması, b i lhassa 1 9 1 6 y ı l ındaki umum-halk isyan ları nın bıraktığı tesirler, Sovyet yazılarında Basmacılık d iye gösteri len m i lli mücadelenin doğuşuna sebep oldu437 . Basmacı sözü Türkçe "basmak" fi l inden gel i yor. Büyük Türk Sözlüğü ' nde (Neşriyat müdürü Şevket Rado, i l mi kontro l Doç. Dr. M. Ergin) bu sözün beşinci manası "birden bire hücum etmek" diye ifade edi lm iştir. Çar-Rusya'sı ve Sovyet­ ler a leyh inde s i lah l ı mücadelede bulunan Türkistan l ı lar hiç bir zaman ken d i lerin Basmac ı lar (çetec i ler, haydutlar) d iye göstermemiştir43". Buna rağmen hürriyetç i­ ler, kend i leri n i " İs lam askerleri", "Müsül maniibiid l ı k cenkçi leri (savaşç ı ları)", "vatan müdafaacı ları, İ s liiııı müdafaacı ları" ve "Türkistan azad l ığının askerleri" olarak gösterd i ler. Sovyet Rusya ' n ı n propagandas ı ve yazıları vasıtasıyla Türkistan ' da 1 9 1 B ' in başından itibaren başlayan m i l l i hürriyet mücade lesi , Batı Avrupa'da Basmac ı l ı k term inoloj is i a d ı a ltında tanındı. 1 9 1 8-20'de Türkistan'da bulunan J oseph Castagne, 1 925 'te i lk defa Paris'te, "Les Basmaches" konulu risales i n i yay ı n l ad ı . Türkistan Muhtar Cuınhuriyet i ' n i n Başkan ı Mustafa Çokay l 928 'de "Asiat i c Review" (London) dergisi nde "The B :.ısmachi ıııovement i n Turkestan" makales i n i yay ı n lad ı . Basmac ı l ı k term inoloj isini kul lanmak 1 930'dan sonra bir adet şek l i n i aldı. Basmac ı l ığın i l k ocağı Kokand şehri oldu. K ı z ı l Ordu 'nun askeri birl iklerin i n Kokand şehrini işgal gün lerinde, şehri himaye etmek hareketi n i idare eden Küçük­ Ergeş 27 Şubat 1 9 l 8 'de şeh it olunca Mart 1 9 1 8'de 40 korbaşı Kokand şehri yakı­ nındaki Baçır köyiinde toplanıp Katta Ergeş' i Emir lll-Müslüman olarak seçiyorlar­ d ı43"a. Katta Ergeş (birinc isinin boyu kısa olduğu için küçük, diğerin i n boyu uzun o lduğu için katta:büyük d iyorlard ı) yaz l 9 l 8'de Marğilan şehrindeki savaşta şehit o ldu. Onun yerine Muhtariyet hükümetinin M arği lan şehir Korbaşısı Mehmet Emin Bek Ah met Bekoğlu, Emir Ol-Müslüman o larak seç i ld i . 4:lCı Şamaxdiev (1),

S.

5(ı.

437 Safarnv (2). s. 80: ··Kokund ıııııhtariyetı yok ı:dıldi. Uikin hıınıınla beraber Basmacılık içııı ;ı:ıııııı hazır­ landı ··. S. Mııravıyskiy (/,apııkhin), Orta A.\ya 'daki inkılahi hareket doğrııltıısıında (•· haAkıııda) tarihi ııarralar, Samarkand 1 926, s. 4 1 : ·· Kokand nıuhıariycti biıirildi. lıikiıı bunun neticesinde Şıiralar hiikfıınclı aleyhindeki foaliyeıter için imkaııiyeı verildi. l3asmacılar teşkil edilmeye başlandı".

R

Vaidyanaıh.

··nıe

./imııaıiaıı of tlıe Soviet ceııtml Asiaıı Re/lııblin. A sıucly in Sovieı Naıioııaliıies Policy, 1 9 1 7- 1 9:16. Ncw Dclhi 1 %7. s. ın: "The fail Kokanı! auıonoıny however. dicl noı pul an enci ıhe opposiıion of ıhc naıivcs, ıo ıhc sovicı n:giınc in Tıırkesıan. Ouı of ılıc :ıshcs ·of ıhc Kokand aıııonomy rosc tlıc Basmaclıi Movcmcııı

wich, io d i flercnı rcgi ons of Ccnırnl Asia ancl in di ffen:nı forms. foughı against ıhe Sovicıs unıil 1 927".

İstori�·a Ka7.1 khstamı. Alına-Ata 1 935, cilt 1 . s. 244: '"Bilyllk dev let şovcııistleri 1iwıscaııiaıı Ep i.\'OdC' . 1 9 1 11- 1 9 1 9. London 1 963. s. 1 65: "'The word Basıııadıi (nıbbcrs) was apliccl by ıhc Holshcviks in :ı 43H Sancar Asfcncliarov.

1 9 1 6 isyanını geçersiz etmek ıçııı unu lı ayd ıııl ar harekeli diye gösterdi" C. 1 1 . Ellis. Tfıe

dercgatory sense ıo ıhe Mııslim naıional rcvoll againsı Russian doıııinaıion and Bolshcvısııı. Tlıcre had hecıı carlier rcvolıs. culıııin:ııing

438•

in ıhe grcat rising in 1 9 1 6 wich had hccn crushcd wiıh

seveıiıy by Tsarisı ınıops".

Tilrkisıan Rus Koııııscrlcri Şiırası Başkanı Kolesov l l Temmuz l 9 1 K"ıle "Fergana vilılyeıi gliııü­

müzde

umumi

Turkrstana

,.o

harp meydanı haline girdi'" demişti. M . Na7.1rov, Knmnııınistiçcskaya partiya ıı;lavc zıışçitc zamcvaııiy Oktyahrskaya revolyutsii, Taşkent l 9(ı9. s 63


ESKi SOVVETLER BİIU.i(; i 'NDEKİ TÜRKLÜ(;f!N VE İSi.AMiN RAZI l\IESEl.t:LEl�İ

1 55

Basmac ı l ı k hareketi 1 9 1 9'un ortalarına kadar Rusya 'yı büyük teh l ike altına sok­ tu. Rusya i le Türkistan arasındaki yol lar kesi lm işti. Sovyet Rusya dev let i n i n ve Komün ist Partis i ' n i n vek i l i o larak Türk istan'da çalışan Georgi Safarov'un fikrine göre, "Sovyet Türkista n ' ı ( l 9 l 9 'da) "ha}'at" veya "ölüm" karşısında duruyordu"4�9• Sovyet Rusya rehberleri , Türkistan'da kendi leri n i n haki miyetini d ikte etmek içiıı plan lar hazırlama işini ciddi leştirdiler. Moskova, bunun için tek yol olarak Türkistan cephesi n i teşkil etmeye karar verd i . Sovyet Rusya 'nın Doğu Cephesi Komutan ı M ikhai l Vasi lyeviç Frunze, 1 3 Ağustos 1 9 1 9'daki emirnamesinde, Rusya Başko­ mutan l ığı'nın emrine göre, doğu cephesi n in güney kısm ı n m Türkistan cephesi o la­ rak tayin edildiğini" bildirdi. Frunze, Bişkek şehrinde doğan M oldav halkından ve Çar Rusya'sı ordusunda tıbbiye hizmeti nde bulunan bir subayın oğlu idi. O, gençli­ ğini Türkistan'da geçird i . Bunun için , Türkistan lı ların örf ve adetlerini ve biraz olsa da d i l i n i biliyordu. Rusya Başkomutan lığı'nın 1 5 Ağustos l 9 l 9'daki emri esasında Frunze 1 8 Ağustostan iti baren Türkistan cephesinin komutanlığı görevine başladı4411• Bu cephe emri altma Sovyet Rusya'nın 1 ,4, 1 1 ve "Tilrkistan" 441 orduları getirildi, Frunze görevine başlamak münasebetiyle verdiği em irde, , " Türk.is/an seferinin mı/ 44 maksadı. hiitün Türk.is/an 'ın işl(al edilişinden iharellir 2" d iye esas amacı açık ladı. Türkistan dışından Türkistan ' ı işgal etmek için gönderi len 1 . Ordu 1 3 Eylül 1 9 1 9'da Taşkent dem i r yolunun Muğacar istasyonunda Rusya ' n ın başka askeri kuv­ vetleri i le birleşt i . Frunze, Len in'e gönderdiği telgrafta Rusya ile Tilrkista n ' ı n bir­ leştiğini haber verd i . 1 9 1 9 eylülü sonunda Türkistan cephes i n i ziyaret eden, Sovyet Rusya Cumhuriyeti Devlet Başkanı M ikha i l Kalenin. subaylar karşıs ında, "Bizler şimdiye kadar kapalı halk.a içinde idik. Simdi hıı halka açıldı. Demek ki, hiz do.�rıı­ 44 ' dan doğruya Taşk.enı 'e gidehilecej!iz'. · demişti. Türkistan cephesi, her şeyden önce , Rusya' n ı n Türkistan yolunu açtı. Frunze ve onun genel kurmayı 22 Şubat l 920'de Taşkent'e ge ldi ler. Frunze Taş­ kent'e gel iş i münasebetiyle verd iği emirde, "Sosyalizm adına Türkistan 'daki yol­ daşlara yardam vermek için merkezden (Rıısya 'dan demek i.ı·tiyor) Relen a.ı·keri 444 kuvvetleri ıehrik edece,{!im" demişti. Basmacılık ile K ızıl ordu arasındaki savaşlar 1 920'de de 1 9 1 8- 1 9 1 9 yıl ındaki savaşlar gibi ciddiyetle devam ediyordu. r-ergana Yadisi'nde Mehmet Emin Bek, Şir Muhammed Bek, Nur Muhammed Bek, Hal H oca, Parpi Korbaşı gibi m i l l i mücadele komutanlığı altındaki mücah itler Kızıl Ordu'yu heyecan içine sokmuşlardır. Mehmet Emin Bek başkan lığında 29 Eylül 1 9 1 9'da kurulan Fergana muvakkat hüküınet i , ahalinin milli s iyasi ve İs lam ruhunda yetişmesi hareketlerine devam etmekteyd i . Korbaşların bir bayrak altında hareket etmeleri meselesinde de çabalar harcanmaktayd ı. Rusya başkomutanlığı 4 Şubat l 920'de Türkistan cephesi komutan l ığına devamlı o larak Basmacı lar aleyhinde savaş yürütü lmesi emrini verd i . Aynı zamanda Korbaşı lar i le sulh şartları şuydu: 1 ) İ syan ın her bir önderi barışa kadar işgal ettiği toprakları kend isi idare edecek. 2) Si lah ları ve askerlerin i Kızıl Ordu'ya tes l i m et4JIJ

Safarov (2).

s.

87.

440 M. V . Fnııızc. Izhrannic proizvodcniya. Mosknva 44 1

1 957. c. 1. s. 230-232.

'Tllrkisıan Ordusu" Orcnhurg piyade tümeni (J Tugay'dan ibaret). hir süvari liiıneııi ve liiınen lere

ilanı etmeyen topçu hirlikleriııdcıı teşkil edilm iştir. llu ordu Dogu Cephesi ' ıı i ıı güney kısııııııcla han:kcllc idi. Frunzc

(8),

442 Ozbckistan 44:1 4H

s.

1 49- 1 50.

SSR Tarihi. c. 2. Taşkent 1 958. s. 1 06.

Üzhckistan ( 1 0). s . 1 09. Fnınzc (il), s. :m2.


BA \' M İ RZA l l A Y İT

156

meyecek. 3 ) Korbaşı ların hakim bulunduğu vi layetlerde Sovyet idareleri teşki l ed il­ meyecek. 4) Korbaşı lar Kızıl Ordu'nun tugay komutanı rütbesini taşımaya hak ka­ zanacak445• Korbaşı lar arasında Sovyet K ızı l Ordusu 'nun sulh şartlarına inananlar görünü­ yordu. Bazı korbaşı ların sulh yoluyla vakit kazanmak, Kızıl Ordu'nun Türkis­ tan 'daki iç durumunu öğrenmek ve mücahitlere askeri talim vermek yoluyla savaşa yeniden başlamak fikirleri de ortaya çıkmaya başlad ı . İ lk defa Fergana mücahitleri­ nin başkomutanı Mehmet Emin Bek. 7 Mart l 920'de K ızı l Ordu'nun Kazan Tatar Tugay Komutanı Yusuf İ brahimov44fi vasıtasıyla K ı z ı l Ordu'nun Fergana cephesinde savaşta bulunan 2. P iyade Tümen Kumandan ı Rokhalski i le su lh anlaşmasına imza attı. Mehmet Em in Bek. 1 4 mayısta Şir Muhammed Bek ile su l h meselelerinde ko­ nuşmak n iyetiyle yola çıktı. O, yolda iken, Korbaşı Hal Hoca, Uçkorğan kazası yanında onu hain olarak suçladı ve ö ldürttü447• Mehmet Emin Bek. Sovyetler ile anlaştığı için Şir M uhammed Bek Emir-i Leşker-i İslam görevini kabul ed iyor. O, Garbaba köyünde ( A ltıarık kazası i le Fergana şehri arasında) korbaşılar ve ahal i vek i l lerinin kuru ltayını teşk i l etti. Şir Muhammed Bek hükümet reisi ve başkomutan olarak seç i ld i . Kızıl Ordu muvaffaki­ yetsizlik içinde, Korbaşılar i le sulh yapmak taktiğine devam etti . Mayıs l 9 1 9'da Türkistan Sovyet Cumhuriyeti'nin Kom iserler Şuras ı ' n ın başkanı Sorokin, Fergana'ya gelmiş ve Korbaşılara sulh tavsiyesinde bulunmuştur. Sorokin netice alamadan Taşkent'e geri gitti. Türkistan Komünist Partis i ' nin 6. Kurultayı, 1 1 Ağustos 1 92 1 ' de Basmac ı l ık a­ leyhindeki savaşı ciddileştirmekle beraber Korbaşı lar ile sulh meselelerinde müzake­ releri devam ettirmenin mühim bir vazife olduğu hakkında karar almıştı. Ağustos 1 92 1 'de Kızıl Ordu ' nun Türkistan'da cephe içinde bulunan 1 . Ordu komutanı zinovyev, Fergana Vad i s i ' ndeki Yazavan kazasında Şir Muhammed Bek i le sulh mese lesinde konuşmuştur. Muhammed Bek, " Türkistan için hütün dahili işlerinde hukuken muhtar�veı verilmesi, sulhun ilk şartıdır" diye bi ldirmişti. Her ikisi an laşa­ mad ı lar. 1 1 Eylül 1 92 1 'de Taşkent'ten Türkistan. cephesinin Harbi İnki labı Şura­ sı'nın , Türkistan Merkezi İcraiye Komutas ı ' n ı n üyesi ve Türkistan Komünist Parti­ si Sekreteri Nazir Torekul i le Sovyet Türkistan Merkez-i İcraiye Kom itesinin Reisi (Devlet Başkanı) Abdullah Rah imbay ve Si l in, Fergana'ya geldi ler ve Korbaşı lar ile sulh antlaşmasını yapmak için çal ıştılar, ancak anlaşamad ılar. Frunze, mücah it komutanlarıyla sulh anlaşmasının mümkün o lmad ığını anlad ık­ tan sonra 1 3 Eylül 1 92 1 'de Basmac ı l ık aleyh inde bütün kuvvetleri seferber etmek ve savaşı müdafaa şekl inde değil hücum şekl inde devam ettirmek emrini verd i . Ama bununla beraber Frunze de, sulh tekl iflerinden vazgeç memekteyd i. Kızıl Ordu 1 920'de H ive Han l ığı ' n ı ve Buhara Em irl iği ' n i işgal etmişti. Sovyet Rusya, Türkistan ' ın bu bölgelerinde halk cumhuriyetleri teşki l ettird i . Bun lar vasıta­ sıyla bu bölge lerde Rus hakim iyetini teşkil etmek gayretleri de devam ettiri lmektey­ d i . Halk ise Rusya' nın hakim iyetini tan ımanın aleyhinde bul unmaktayd ı . Bunun 445 446

Baymiıza Hayıı. Turkestan im XX. .lahrhundcrt. Oarınsıadı 1 956.

s.

1 80.

Yusuf İ brahimov ( 1 895- 1 96 1 ), 1 9 1 8 "ılcıı heri Tilrkısıiııı Sovyct t'unıhuriyeıi Merkezi k ra Komite­ si 'ııiıı iiyesi: Kızıl Ordu ' ııuıı 1 !azar Denizi ve Orcııtıurg cephelerinde siyasi komiser, Türkistan cephesi Harbi- İ nkılatıı �iırası Oyesi. sonra Tatar Tugayı 'nnı k onı u ı mı ı . 1 92 l "dc Ukrayna'nnı Türkiye"deki elçisi. sonra Sovyetler'ın bazı siyasi görevlerinde bulınıdu. İ kinci Dünya Harbi 'ndc Sovyel Ordusu'ııda siyasi komiser idi. Sovyet kaynakları İ brahinıov·mı Basmacılık aleyhindeki hizmetlerini çok zikrediyorlar. ' ' Özbekistan Sovyet Eııtsiklopcdiyası", c. 4. s. 5 1 8 ( İ bralı inıııv. maddesi). 4�7 Bak. Ali Bademci, Türkistan Milli İ stiklıil lfa reketi ve Enver Paşa. İ stanbul 1 975, s. 3 1 1 -3 1 3 .


ESKİ SOV\'ETl.ER BİRLİCİ'NDEKİ TÜRKl.ÜCÜN VE İSl.lMIN BAZI MESELELERİ

1 57

içindir ki , Buhara ve Harezm Halk Cumhuriyetleri ' nde 1 920'den itibaren m i l l i mü­ cadeleye başland ı. Sovyetler bunları da Basmac ı l ık diye göstermekteydi ler. Buhara ve Harezm topraklarındaki hürriyet mücadelesi, Fergana, Semerkant, Sir-Derya vilayetlerindeki m i l l i mücadeleye i l ave oldu. Türkistan Cephesi Komutanı Frunze l 920'den beri kendi mevkisinden memnun deği ldi. O, 1 9 N i san 1 920'de Lenin'e yazdığı mektupta, kendisinin "başka bir yeri 44 ve göreve tayin edi l mesi ricasında" bulunmuştur 73 Lenin, onun ricasını kabu l etmemişti. Frunze, Rusya siyasetinin Buhara ve H ive Hanl ığındaki zaferi için, ça­ lışmalarıyla temel oluşturmuştur. Rusya, bu devletlerin tamamen Rusya'ya i lhak edi lmesini 47 yıl beklemişti ( 1 873- 1 920). Frunze bU devletlerin topraklarını işgal etmek için K ızı l Ordu'ya .emir ve ordunun harekatında komutan lık etm işti. Onun emrinde bulunan Rus askerleri 1 Eyl ü l l 920'de Buhara şehri n i işgal etm i şlerdi. Bunun i le beraber Frunze 1 O Eylül l 920'de Türkistan Cephesi Komutan l ığı göre­ vinden alın ıyor ve Rusya' n ı n Güney Cephesi Komutanı o larak tayin edil iyordu. Türkistan 'da Basmacı lık, Enver Paşa'nın Buhara topraklarına girmesinden sonra daha da alevleniyor, heyecan halinde ve şiddetle devam ediyordu. Enver Paşa, 2 Ekim 1 92 1 'de Buhara şehrine geldi ve 8 Kasım 'da Doğu Buhara seyahatine ç ıktı ve K ı lıköl kazasında mücah itlerin komutanı Molla Nafıs Korbaşı tarafından kabul ed il­ d i . Enver Paşa, 9 Kasım 1 92 1 'de ilk defa Türkistan 'da aşağıdaki beyanatta bulunu­ yordu: "Arkadaşlar! Türkistan 'ın mukaddes davası uğrunda yapılan mücadeleye hen de karışmaya geldim. İçinizde hizimle heraber çalışmak isteyen varsa. teki(/' edeceğim yemini kabzı/ etsin! Fakat, içinizde çoluk çocuğunun Rusların eli altında olduğunu 4" düşünerek endişe ve tereddüt gösteren varsa açıkça söylesin. . Emrediyorum"4 . Toplanan mücahitler beraber muı.:adele etmek için yem i n i kabul ediyorlar. De­ mek ki, Enver Paşa' nın Türkistan'da m i l l i mücadeleye girişi tarihi 9 Kasım 1 92 1 'de K ı l ıköl kazası merkezinde başlamıştır. Türkistan mücah itlerinin vekil leri 1 5 N i san 1 922'de Kafırn igan kazasında topla­ narak Enver Paşayı siyasi rehber ve başkomutan olarak seçtiler. Enver Paşa ' n ı n Türkistan mücadele meydanında görünmesi, Rusya'nın Doğu v e Türkistan politika­ sının çöküşünün başlangıcı idi. Sovyet Rusya, ona, Darvaz, Karatekin, Kölab, Duşenbe ve H i ssar gibi şeh ir ve vilayetlerde kend isinin arzusu esasında müstakil bir devlet kurabi leceklerini vaad ediyorlardı. Buna karş ı l ık, ondan Türkistan meselesine karışmamasını talep ediyorlard ı . Enver Paşa, Sovyet elçisine "Sulh anlaşması ancak Türkistan topraklarındaki hütün Rus askerleri çekildikten sonra söz konusu olahi­ 44� lir" diye cevap verd i . Enver Paşa, 1 9 Mayıs l 922'de Sovyet Rusya devletine, Azerbaycan Sovyet Cumhuriyetinin Başkanı Neriman Nerimanov vasıtasıyla bir ültimatom (talepname gönderd i. O, her şeyden önce Rus Ordusunun Türkistan'dan geri al ınmasını talep etmi şti 4s0• Rusya Komün ist Partisi Merkezi Komitesi 1 8 M ayıs l 922 'de ( Enver Paşanın ültümatonundan bir gün önce) Türkistan ve Buhara meseleleri hakkında yen i bir karar al ıyor, Basmacılık aleyhinde harbi tedbirlerle beraber, ahali arasında 447"

İnest ra ııııny a voeıınaya iııtcrVl'ntsiya i

A l ına-Ata 1 964. 2. c. i l , s . .599.

44"

voyııa v Srcılııey Azii

i

Kazakhstaııe.

Milli l larckctlcri. lstanbııl 1943. s. SK Enver l'aşa'nın TOrkisıan Kurtuluş Savaşı. 1 97 1 . s. 1 2 1 .

Abılullah Reccb Baysun, Türkistan

44'> Tekin 4fü

!fraj ılnıısk:ıya

Erer.

E n ver Paşa'nın ültimatom (talepname) yazısını ilk ılcfa .1. Castagnc yayınladı. Onu B . l layit. Turkcstan ( 1 3 ). s. 1 94-l 95'tc Almanca olarak yayın ladı. Raşka dillerde de tcrcomc var ııııılır bil inmiyor.


BA YMİRZA llA YİT

ISfl

propagandanın da ciddi olarak teşk i l edi lmesinin zaruri olduğu bu kararda belirt i l i ­ yordu. Veri len kararda, "Enver Paşanın ahali arasında İngil izlerin casusu v e Şark halkların ı n düşmanı" alarak gösterilmesi için propaganda yürütülmesi yolunda tali­ mat veri lm iştir45 1 • 1 922 ' n i n yaz aylarında, Rusya Harbi İşler Komiseri Trotskiy, Başkomutanı Kamenov, Kızıl Ordu Suvari Kuvvetleri Komutanı Budyennıy ve Rusya ' n ı n Türkistan 'daki savaş dunı•nunu öğrend ikten sonra Türkistan 'a s i lah ve yeniden çok sayıda asker gönd ermeye karar veriyorlardı. Enver Paşa hakkında ha­ berler toplamak i�· i n Sovyet istihbaratı (GPU)Doğu Şubesi müdürü Agabekov452• Moskova'dan B u hara'ya gönderilmişti. Enver Paşa, 4 Ağustos 1 922'de Belcuvan'ın bir tepel iğinde Kurban Bayramı nama­ zından sonra arkadaşları ile oturmaktayd ı. Kızıl Ordu askerleri Enver Paşa'nın kararga­ hına hücum etti ler. Enver Paşa ve arkadaşları geriye çeki liş yerine kılıçları i le karşı hü­ cuma başlıyorlar. Enver Paşa, 1 1 Rus askerini öldürmesine rağmen şehit oldu. Yine onun komutanlarından Devletment Bek bu mücadelede yeni bir kaygının doğmasına sebep oldu. Şair Çolpan, Enver Paşanın şahadeti üzerine yazdığı şi irin son beytinde: "En so11Ri ümidini kmıga hoyaxaıı, Ah kanday UKırsız zamanlar kelgen '.J Feryadım diinvam hof!.up öldiirsiin, Kapkara hııl. . ınga şc,ytanlar gülsün"

diye yazm ıştı4''211• Sovyet Rusya rehberleri, Enver Paşa'dan sonra Türkistan 'daki milcadelen in bite­ ceğin i sanıyorlardı, lakin Basmacılık sona ermed i . Buhara Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Osman Hocanın 9 Aralık 1 92 1 'de m i l l i mücah itler tarafına geç işi, Harezm Halk Cumhur reisi Peh l i van Niyazın M art 1 92 1 'de Kızıl Ordu komutan l ığı taratindan hapsed i lmesi, onun yerine getiri len Ata Mahdum' un 1 922'de hapsed i lmesi ve onun hapishaneden kaçarak m i l l i mücah itler tarafına geçmesi, c iddi savaşlar ile tan ı nan Cunayıd Han ' ın faal iyetlerini artırması, Türkistan mücahitlerin in vekillerin i n Semerkant şehrinde, N isan 1 922'deki kurul­ tayda Türkistan Türk M üstakil İ sla m Cumhuriyeti'ni teşkil edişi gibi hadiseler, Basmac ı l ı k faal iyetlerinin devam ettiğini gösteriyordu. Sovyet Rusya'sı harp kuvvetlerinin başkomutanı S. Kanenov, 1 9 : 2 ve 1 923 'te Türkistan'a geldi ve burada Basmac ı l ık aleyhindeki yeni savaş planları n ın icra ed il­ mesi emrini verdi451h . Ti.lrkistan 'da Sovyet askerlerinin sayısı artırı ldı. Bu yüzden Kızıl Ordu mücadelen i n devam ettiği yerlere asker göndermeye imkan buldu. Kızıl Ordu Basmacıl ığın birinci devrini yok ett i . Basmac ı l ı k hareketi umum iyetle mağlu­ biyete uğradı. Basmacı l ığın ikinci devri, 1 924 'ten itibaren başladı. M ücadele, bazı köylerde, ormanlar içinde, kumluklarda, dağlarda. hudutlara yakın yerlerde, si lahları olduğu zaman devam etmeye başlad ı. Sovyet Rusya 1 9 l 8 'den itibaren 4 cephe ( Doğu, Ku­ zey, Güney ve Türkistan) teşkil etmişt i . Bun lardan 3 cephe 1 92 1 y ı l ı n ı n sonuna kadar bitiri ldi. Lak in, Türkistan cephesi n i 1 926 yıl ına kadar devam ettird i . Basmacı451 M. İ rkacv,

l s toriya grajılanskoy voynı v Taıljikistaııc, Duşanbe 1 963. s. 328-329.

452 Agabckov°lı. Turkcstan (

1 3). s. l 95'de hatalı olarak Kuzey Kalkasyalı diye belirtmiştim. do�rusu. o

Ernıcııi " ılir. Bak: R. Hayit. Turkcst:.ın zwischcn Russl:.ınd und Chinc. Aınsıerdaııı 1 97 1 . s.

�s�a

<;olpan·ııı Enver l'aşa·ya bağışlanmı şiiri Togan

( 1 l.

olduğu (ve tehlike altına girmemesi) için. şiirin altına konulınamıştır.

452b

276. dip not �O.

s 454 'te yayınlaılı. Şairin ısmi. o vakit hayatla

il Ş . İ ııoyatov. N:.ırodi Srcdncy Azii v llorhc protiv intcrvcnlov i Unutrenscy Kontcrrevolyat�ii. s. 294.

M os kva 1 984.


ESK İ SOVYETLER BI RLi(; i •NDEKİ TflRKLÜ G ÜN VE İSLAl\1 1 N Bı\ZI MESEU:U:R i

159

l ı k aleyhindeki savaşları Türkistan cephesi yerine teşk i l �di len "Orta Asya Askeri M ıntıkası" devam ettird i . Ti.irkistan cephe komutanl ığı i le Sovyet Rusya devleti ve Komi.in ist Partisi Ti.irk istan Komisyonu (8 Ekim 1 9 1 9-Mart 1 923) beraber çal ıştı. Komisyonun üyesi V. Kuybeşev' i n 5 Kasım 1 920'de Taşkent'te verd iği beyanata göre, "Kom isyon Rus proletaryasının raiye yetkisine sah ip" idi 453 Basmac ı l ığııı ikinci devrine 1 93 5 y ı l ı nda son veri ldi. Tacikistan Sovyet Cumhuriyeti Halk Komi­ serleri Şurası Başkanı Abdul luh Rah imbay, Rusya, Basmacılık hareketini 1 935 'te 44 ortadan kaldırdı " 5 d iye mal umat verd i . Basmac ı l ığın mağlubiyete uğramasının çok sebepleri vardır. Korbaşı lar kendi a­ ralarında intizam lı birl ik yaratamad ılar. Si lah taşıyan kuvvetlerin merkezi komutan­ lığı teşk i l edi lemed i . Mi.icah itlerin si lah ları, Rı.ıs askerleri n i n si lah ları karşısmda ehemm iyetsiz idi Mücahitlerin mak ineli tüfekleri bile yoktu. Savaşlar neticesinde iktisadi buhran başlamıştı. Rusya, askerlerine Türkistan haricinden yiyecek getiri­ yordu. Lakin, bun ları Ti.irkistan l ı l ara vermiyordu. Ortada TliıYstan Türk leri ve Müslüman larına yardım eden kuvvetl i bir İslam devleti de yoktu. Afgan istan dev leti Ti.irkistan mücah itlerine yardımda bulundu. Lak in kendisi zay ı f bir devlet olduğu için Ti.irkistan 'a fazla yardım verecek durumda değildi. İngi liz ordusu 1 3 Ağustos 1 9 1 8'de Hazar vi layetine girdi ve onun Aşkabad şehrindeki idaresi 5 N isan 1 9 1 9 ' da şehri terk etti . Batı Avrupa dev letleri, "ı"iirkistan meselesi ne yaklaşmad ı lar ve Tür­ kistan d ışarıdan yardım alamadı. Sovyet Rusya, Basmac ı l ık aleyh inde l 9 1 9'dan itibaren ortalama o larak y ı lda 1 40.000- 1 60.000 neferden ibaret bul unan asker ve subaylarını cepheye getird i . Kızı l Ordu, Basmac ı l ık aleyhinde tank. uçak, top ve gaz kul landı. Hatta, çöl lerdeki bazı kuyular zeh irlend i . Sovyet Rusya. Türkistan l ı lar arasmda az da olsa. ahal i arasında Sovyet propagandası taşıyan, bazı kişi leri kendi tarafına kazand ı ; Türkistanlı olmayan, Rusya hakim iyeti altında yaşayan M ilslü­ manlardan bazı kişileri Türkistan mücadelesi aleyhi nde h izmet etmek için kandırdı. On altı y ı l devam eden, ( 1 9 1 8- 1 934) Rusya tarafından Basmac ı l ı k den i len ve bu terminoloji i l e dünya tari hi ne giren Türkistan hürriyet müc<ıdelesi, bu güne kadar ne Rusya ve ne Türkistan tarafından unutulmamış tari h i bir cereyandır. Moskova'da 1 98 1 'de yayın lanan bir eserde: '55 "Basmacılık aleyhinde. vatandaşlık harbinin bir kısmı olarak dramatik. a11uı11sız (Oiestocinnaya) ve şiddetli (Napriiennayal bir şekilde devam ettirilen mücadele, Sovyet halkından (o zaman Sovyet halkı d�ve beyit terim yoktu) pek çok faal�veti ve kıırhan vermeyi gerektirdi. Bıı yüzden hıı savaş bizim tarihimizin (5,'ovyet Rll.\ya tarihi demek iste,(!;inde o/sa gerek) kahraman/ık sayfa/arı şek/inde göriifnıe/idir "451' diye yazılmıştır. Basmacılığın çetecilik veya Haydutluk hareketi olmadığını, onun milli karaktere ve Ti.lrkistan'a has hususiyetleri olduğunu öğrenmek için Sovyetler Birliği'nde i leri sürülen bizi fikirleri unutmamak gerekiyor. Türkistan Cephesi'nin komutanı Frunze'ye göre. "Basmacılık çetecilik değil. Eğer höyle olsa idi, onları hir müddet önce ortadan kaldırmak mümkün olacaktı "457 Frunze ayrıca: Basmacılık hareketi. ' "yok olsun ..

45J

H . Hayi t . Tllrk Dil ııyasıııdıı l(ııs EıııpHryııliznıiııin İzleri, 2. baskı. İstanbul 1 97K. s. 1 3 5 .

454 A. Rahi ıııhacv, Tacikistan. Moskova 1 936. s. 1 7.

455 Sovyct kaynaklarının ço�unlu�u. basıııacıl ı�ın iç isyan oldu�undmı halıscııııcktcdirlcr. Blıylc hir tik i r

lıulfılıdır. çünkü Türkistan l ı lar rej i m için dcgil. m i l l i istikhll içııı hareket elliler.

�56

/\.

1.

Zcvc l ov . Yu. 4.

Moskva 1 9!1 1 . s .

4 � 7 Frunzc,

/\ . Polyakov.

/\. 1 . Çugııııov. Baznaçcstvcı. Vcızııikncıvcnil'. Sıışçnost. Krakh.

İzlıra n n ic proizvodcııiyıı. c . 1. Moskva 1 957. s. � 1 3.


160

BA YMIRZA HA YİT

Sovyet hakimiyeti ve müstakil Müslüman devletini kuracağız " gibi şiarları taşıyor­ du ..4JH dem i şti. Frunze yine başka bir beyanatında: "Basmacılık aleyhindeki savaş, tamamen yeni, ayrıca hususiyeti var olan ve kendisini mahsusu düşman ile savaş dem ektir"4s' d iye fikir bildirm işti. Stal i n ' e göre: "Basmacılık hareketi, Orta Asya 'da 1 9 1 8- 1 924 yılları arasında zen­ ginler ve mollalar tarafindan yürütülen açık ,çiyasi haydutçuluğu şeklinde göründü. Bunu yapanların isteği, Orta Asya cumhuriyetini Sovyet Ruı;ya 'dan ayırmaktan ibaret idı"4�1 • Sovyet Rusya'nın Basmacılık aleyhindeki savaşlarda göze görünen komiseri Skalov şöyle yazmıştı: "Basmacılık Türkistan halkının yabancı hakimiyet aleyhindekı .4M milli i.\yanı olarak devam etti ' . " Bolşaya Sovetskaya Entseklopediya"da ( 1 927, 1 Baskı, cilt 5, s. 35) şöyle yazılmıştır: "Basmacılık, Sovyetler aleyhinde siyasi ve maıı" tıklı olarak devam ettirilen hir karakter taşıdı. O, üç cumhuriyette (Türkistan, Buhara ve Harezm) çiftçi ahalinin umum hareketi derece.�ine kadar yükseldt'. Bu ansiklopedi­ nin 2. Baskısında ( 1 950, cilt 4,s. 286), ayrıca: "Basmacılığın n�yeti, Orta Asya Cumhu­ riyetlerini Sovyet Rusya 'dan ayırmaktır " diye fikir bildirilm iştir. Türkistan Sosyalist Muhtar Cumhuriyetinin Devlet Başkanı Kaygısız Atabay, 14 Temmuz l 922'de Taş­ kent'te şöyle söylem işti: "Bmmacılık bir halk isyanıdır" 462• Türkistan'da Sovyet hakim iyetini teşki l etmekte şöhret kazanan, Valeriy Kuybeşev bu hareket için şunları söyled i: "Basmacılık dediğimiz hareketi sadece haydutluk diye kabul etmek hata olacak­ "6 ' tır. Çünkü o siyasi bir inkı/aptır ' - . Basmac ı l ı k hakkında, Sovyetlerin bakış açısıyla yazan Sovyet komiserlerinden G i nzburg ve Vasi levskiy' i n fi kirlerine göre, "Basmacılığın şiarları, Türkistan, Tür­ kistanlılar için, " Türkistan 'ı Ru.\ya 'dan kurtarmak " ve "Zulümsüz Türkistan " gibi hedeflerden ih a retti r'.4<'4 . Sovyet edibi Boris Pi lnyak şöyle yazm ıştı: "Basmacılar isim ve şerefsahibidirler"465• Basmac ı l ı k aleyhindeki savaşlarda Sovyet Rusya' n ı n süvari birliklerine deva m l ı olarak 1 2 yıl komutan l ı k görevinde bulunan Yakov Arkadyeviç Melkumov, M osko­ va'da 1 960'da yayın lanan, Turkestantse (Türkistanlılar) adlı hatıra eserinde (s. 3 ) aşağıdaki fikirleri b i ldirmiştir: "Suvari birliklerinin komutanı olarak Orta Asya 'nın dağları ve çöllerinde 12 yol se/erde bulundum . . . Seferlerin büyük yükünü benimle taşıyan askerler ve komutanlar doğum yerleri dolayısıyla Türkistanlı değildiler. Onlar için yerli ahalinin hayatı anlayışlı değildi ". Basmac ı lığın tabiatları hakkında Sovyetlerin bazı fikirlerini d inledikten sonra, bazı Türkistan m i l l i yetç i lerinin fikirlerine de d ikkat vermeliyiz. Bunlardan, bir m isal o larak, Özbekistan Sovyet Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesi Reisi Sadullah Kas ım Hocan ın 1 929'daki fikrini hatırlamak yeterlid ir. O şöyle demişt i : "Basmacılık me4�K 459

4c.o

461 462 46J

Frun7.e (25). c. 1. M os kva 1 929. s. l 2K.

"Krasnıy Arkhiv". Dergi. Moskova Sıalin.

Soçinenii. c.

''.Jizn Nal�ionalnostey". 1 923. N o .

Şavka! Urazacv.

1 940, No. 1 00. s. 4 1 .

V . 1 48. 2-3 pasaj alan "Yaş Tlırkisıaıı" 1 933. No. 39, s. 5 .

Lenin i stroiM'stvo Sovel�koy ııosudarstvenll()!;Iİ v Turkesbıne. Taşkent 1 967. s.

405.

V. K. (= Valercy Kııyhaşev). Oasıruıçeskiy rrost. "Jizn Nationaln ostey" 2.6. 1 920, No. 1 6, s. 1 . Kuyhaşev şcıyle yazm ıştı: "Fergana cephesi siyasi cephedir ki, hu bizim Buhara ve Afganistan 'a karşı münasehetlcrimizi tayin ediyor. Bu cephe ortadan kaldırı lmadıkça hu ülkedekiler hizim kuvvetimize inanınazlar··. A. Kokanhaev. Borha s hasmııı;cstvom i uproçnenie Sovel�koy viesti v J<'ergane, Taşkent 1 958 ' s. 6 1 .

4<>4

Ginzbul"I!. "Novıy Vosıok" 1 926. No. 1 0- 1 1 . s. 1 82; Va.�ileveskiy. ••Novıy Voslok" 1 9JO. No. 29. s. ı :n.

46� B .

Plin'yak.

Tacikistan. M oskova 1 9� 1 . s. 7�.


ESKi SOVYETLER BIRLit.i'NDEKI T0RKl.üC(JN VE İSLAMIN BAZI MESELELERİ

161

selesinde ihtimal bizi her tarafta suçlu görecekler. Basmacılık hareketini itibardan düşürmek için onu ehemmiyet.\·iz bir hareketi olarak gösterebilir/er. Fakat, bizim için bunun gibi/erin hiç bir ehemmiyeti yoktur. Biz Basmacılık hareketine bir milli "" inkılap halinde hürmet edeceğiz ve ona kıymet vereceğiz"4 .

Sovyetler B irliği' nde tabi idir ki, Sovyetlerin görüşlerini taşıyan, eserler ve ma­ kaleler yayı n land ı . Fakat, Basmacılık mese lelerine dair bulunan arşivleri yay ın la­ mak için izin veri lmedi. Sovyet ideoloj isi bu güne kadar Basma�ı l ığın ruhundan kurtu lamadı . Bunun içindir ki, Basmac ı l ı k meselelerinde yazılan eserlerde tarafsız davranmadığı gayet açıktır467• Sovyetler Birliği'nin dışındaki memleketlerde Bas­ mac ı l ı k hakkında yazı lan eserler ve makaleler vasıtasıyla fikirler b i ldirildi4611• Fa­ kat Basmac ı l ı k tarihini araştıran i l m i bir eser günümüze kadar hiç bir yerde neşre­ d i l mem iştir. 4'"'

Ziya Said. Tarih Tilga Kirdi. Taşkent 1 932. s. 1 9.

4<•7 Sovyetler B irli ği ' nde Basmacılık meseleleri hakkında yazılan kitap. risaleler ve makalelerin hihli yogratyas ı bu gllne kadar yayınlanmadı Sovyetler " i n bazı eserlerini. Turkestan ( 1 1 ). s . 179185. Sowjetrussische Orlcntpolitik a m Beispiel Turkestans. Köln 1 962. s. 86. 269-280 ve Turkestan zwischen (20), s . 3 5 4- 3 7 7 ' de göster miştim . S ov ye tl er B i r l i ğ i ' ndc yazıl an hazı eserlerin hihl iyografya� ı hepsi olmasa da. Zevelov (24), s. 226-23 1 ; Şamagdiev (3). s. 37 l -3 87 'de bil d iril ­ mişt i r . Sovyet matbuatından verilen haberler vasıtasıyla son olarak aşağıdaki eserlerin yayınlandığını öğren­ dik (hunların 1 6. 6. 1 9K5'c kadar Batı Avrupa kiıtllphanclerinde, olmadıklarım öğrendim): L ıııı i n , B. , Yayınlayan. Dıısmııçestvo, Sotsia lno po l iti ç ez kıı ya suşçnost, Taşkent 1 984: s. 1 5 5 : J itov K . E. Basmııı;cstvo vrag sozidatcl'nogo mırodn. Taşkent 1 984; Yusupov, K . E . Bııznıııı;estvo Taşkenı 1 984. Yu A. Pol yako v : A. L Çugunov. Bor'ha s Basnıaçcstvom v Sredncazintskikh rcspuhlikakh SSSR, Moskova 1 9111, 279 s. So v yet edebiyatı Basmacılık hakkında pek çok roman. hikiiye ve şiirler orta ya koymuştur . Sovyct Rus ve Sov ye t "mil li" edebiyatında Basmacılık konusu ve tasviri hakkında ayrıca ara şt ırma yapı lm al ı ­ d ır. 4<ııl

Sovyetler Birliği dışında yayııı lanan bazı eserlerde Basmacılık hakkında likirler ortaya koyulmuştur

Yayııı lanan bazı makaleler (dipnotlarda bahsedemediğim) de vardır. Bunlardan haı.ılarıııı aşağıda misal olarak gösteri yorum: Edw:ırd A l l worıh. Editör, Central Asia. A Ccntury of Russian Kule. New York 1 967. s. 221!-BO. 24 1 -2. 250-3. 261. 285. ( H e lene Carrere d' Enc:ıusse ' n i n makalesidir); Alex andrc Renn igsen. Chant:ıl Lemercier-Qualqııejay. l siıım in the Sovid ll nion. London 1 967. s. 85. 98, 1 06. 1 08. 1 40, 1 46. 1 54 : A. B enni gsen. S . Endres W i ınhush. Muslim Nııtionııl·Comnıu nisnı i n t h e Soviet Union. Chicogo 1 979. s . 26. 76. 8 7 . 2 1 3 ; Olaf Caroe, Sovict Empire, Thc Turks or Ccntral Asin ıınd Stalinsm. London 1 95 3 . s. 1 3 . 2 1 , 14. 42. 1 00- 1 . 1 1 8 . 1 20- 1 . 1 21-4. 1 27-30. 240; Mıırie B ro x u p. The Basmııchl. "Centr:ıl Asian Survey". O x ford 1 981. Yol. 2. N o . 1 . s . 578 1 ( s . 7 1 - 8 l ' d c verilen B i b l i yografya i�indc Sovyetler B i r l i ğ i ' ndc Basmac ı l ı k lıakkıııda yaz ı l an eser ve makaleler vardır): Ahmet Ccheci. Tllrkistan°da Hasmacılık ( M i l l i Kurtuluş Hareket i ) . "Töre". Ankara 1 97 5 . No. 5 1 . s. 211-45; ,Joseph E. F:ıllon. T h c responsc of national libcration nıovcmcnts in Sovict domination in southern Ccntrııl Asia: A parallcl hctwecn the Hasmachi insurııcncy ond thc c u rrcnt Afııhan rcvolt. "Ccntral Asia". Pesh:ıwıır 1 980. Yol. i l . N o . 6 . s . 69- 1 05 . B . H ay i t ( 1 3) . s. 1 73 -2 1 4 : A yn ı m il c l l i f. Turkestcn zwichen . . . (20). s . 2611-286: Aynı mOcll i f ( 3 5 ). s . 8 1 -89: Aynı muel l i f. Soviet Rııssian ( 3 ). s. 24-4 5 : 1 1 3·20: Charlcs Hostler. Turkism and the Sovicts. London 1 957, s. 65. 1 54-5. 1 63-66. 2 1 9 ; El la Mai l:ırı. Le proccs des Basmachis. Des nıonts ccl ectes aııısavles rougcs. Paris 1 934. s. 2 1 5 -224: Martha Olcotı. Thc Bnzmachl or Frecmcn's rcvolt in Turkcstıın, 1 9 1 8 - 1 924, "Soviet S t ııdies" Glaskow 1 911 ı . . Y o l . X X X l l l . N o . 1 . s . 15 2-369 ; Alexandcr Park. Bolshcvizm i n Turkestan. 1 9 1 7 -27. N e w York 1 957. s . 14. 40- 1 . 49-5 1 . 1 5 7. 1 67. 2 1 1 ; M ich:ıcl Rywki n. Moscow's Muslim Challenge, Soviet Ccntrııl Asin. Ncw York 1 98 2 . s . 14-44; Z. Y. Togan ( 1 ). s . 11!6-474; Gcoffre y Wheelcr, Thc Modern History of Sovict Central Asia . London 1 964. s . 1 05. 1 07- 1 1 . 1 22 . 1 18-9. 1 92. 210. Yadyan:ıth ( 5 ). s . 5 1 . 79. 81. 1 1 6-9. 1 14 - 1 53 ; Clenda Fraser. Basmaclıl 1. " Ceııırn/ A.riaıı Surl'l'_ı· " vol. 1. No . 1 . 1 982. s. 1 -7 1 : vol. 6. No. 2. 1 987. s. 7-42. Abad �alı Puri. Türkistan mihe Müslüm muzalimiit. isliimahad 1 983. adındaki eser Tilrk istan'daki Basınacılık hakkında lshiııı ülkelerinde yazılan ilk eser olabilir.


162

BAYMIRZA llA \'İT

XX .

YÜZYILDA TÜRKİSTAN'DAKİ MİLLİ VE SOVYET DEVLETLERİNİN KARAKTERİ"

X I X . asrın ortalarında Batı Türkistan'da Buhara, H ive (Haremi), Hokand (=Kokand) hanlık devletleri ve Doğu Ti.lrkistan'da Yakup Bey Devleti mevcuttu. Bunlardan, H ive ve Hokand devletleri XV( .. asrın başında Temiroğul ları devletine son veren Özbek-Ti.lrk-Şeybani Han süliilesi devletinin XVI 1-XVl l 1. yüzyıllarda parçalanı­ şı dolayısıyla meydana gelen devletlerdir'"'". Doğu Ti.lrkistan l 877'de devlet vasfın kaybetmeye mecbur oldu. 1 2 Kasım 1 933'te teşki l edilen Doğu Türkistan Cumhuriyeti ise 1 6 N isan 1 934'te Çin ve Rusya'nın faaliyetleri ile ortadan kaldırıldı. . Batı Türkistan'daki devlet lerden Hokand (=Kokand) H an l ığı bu gi.lnki.1 Türkis­ tan 'ın üçte i k i k ısm ını idare eden, o zaman kuvvetli bir devleti idi. Rusya Türkistan bozkırlarını (Ulu, Orta, KUçi.lk Ci.lzleri) X V l l . isrın ortasından X I X . asır başına kadar ist i l a ettikten sonra, Hokand devletinin kendi hakim iyeti altına almak faaliye­ tine başlad ı . Rusya ordusu, 1 852 yı l ında Hokand Hanlığı'nın Aral gölü etrafındaki Akmesçit istihkamına hi.lcum etti ve bunu işgal ettikten sonra, Hokand Han l ığı 'nı n bütün toprakların ı gasbetmek için faal iyetlerin i devam ettirdi . Rusya ile Hokand arasında 1 852- 1 876 yıl larında devam eden 24 sene l i k harbin sonunda Rusya H okand devletin i yok edebildi 470• Bu hanl ığın bir parçası olan Alay Havzas ı ' n ı n471 hükümda­ rı Kurbancan Datha472• Hanım Rusya hak im iyetinin tanıyan, lakin dah i li meselelerde Tiirk Tarih K urunuı 'nun X . Kurultayı (Eyliil 1 9K6)'nda okunan tebligdir İlk baskısı. X. T ii rk Tarih Kurumu Konı:resi, Tİ K, Ankara 1 99 1 , s. 787-80 1 ; XX. asırda TOrkistan'da milli ve Sovyet devletlerinin karakterlerini. yayına hazıfl"ayan Miraziz Aza nı. Şark Yulduzı. Tagkrat 1 992. no 1. s . 1 4 1 - 1 5 1 .

469

Buhara. H i ve ve Hokand Hanlıklar'ı ve milli devletlerinin tarihi için. misal olarak. aşagıdaki eserler ve makaleler önemlidir. V. Barthold . Moskova 1961, Soçiııeniya, il. 1. s. 268-292; Vclidov. Zeki (= Zeki Vdidi Toı;an). Nekotonc tlannı po istorii Ferıtanc XVllli:o stoletiya", Pmlokoly 1.asedaniy i soobşçt.ııiya çlenov Turkcstanskogo knı_ıka lyı.ılıteley arkheologiya". Taşkent 1 9 1 5 . 2. kitap. s. 68-1 1 8; Z. V. Togan. Bu Günkü Tilrkcli (l'Orkistan) ve \'akın Tarihi, 2. baskı. İstanbul 1 98 1 . s. 1 98-273; P. P. İ vanov. Oçerki po L\1orii Srcdncy Azii (XVJ. serl.'dina XIX v.), Moskova 1958. s. 1 78-2 1 3 (Hokand Haıılıgı hakkında): V. P Nalivkin, Knıtlwya i�toriya Kokand�koı:o klıan�tva, K.a�.an 1 886; P. Lerch, Khivc odor Klıoroznı. Peıersburg 1 1!71; Gcns/Graf v. Hehııcrscn. Nııdıridıtcıı iiher Chiwa, Bııchıır.ı, Chokand und den ııordwcsllichcn 'llıcil dl'S chiııcsio;chcn Staııtcs, Pcıersburg 1 819 ; RichanJ A. Pien::e. Sovicl Ccntnıl Azia. A Bihlioı.ınıphy. Paı1 1 : 1 558-1 866, lkrkeley 1 966. s. 1 7 - 20; Mary Hoklsworth. Tıırke.�bın in thc Ninclt.'cnth Ccntry, Oxforcl 1 959; Skıinc. Fr.uıcis H. H. :ınd l�oss. Edwaıd. Hcarl or A'iia, A Histon' or Ru�ıın Turkcstan ıınd the <.:entral Asian Khanstos rrom thc eıırlil.."'I tinıl'S, Lorxkm I R99; N. V. Khan ;kov. Opio;:ınic Bııkharskoı:o Khan�tva, Petersb urg 1 84'.l; (2"1 ed . ); Ole Olu lS.:n. ·nıc Emir or Bukhııra ıınd hi� üıuntry, Copenhagen-L.cırxlon 1 9 1 1 ; Spulcr. H:utolcl Gl'7.Chichtc Mittl.'!asicı\'i, Lcidcn/Kiiln 1966. s. 253-275; Strong. John W. Rıı.'i.tjıın rel:ıtion� with Khiwa Uııklıar.ı ııııd Kokıı nd. l ll00- 1 851! Dısseratatioıı. 1 larvartl. Cambiıidge/Mass . 1963; Hayil. Baynıimı. Türkistan. Rusya ile Çin ıırasııııla. lstıuıbul 1975. s. 27-38: Ali Suavi. hazırlayruı M. Abdulhalik Çay. m,·c l lanlı�ı. isıanbul 1 977 . l l okand l lanlıgı'nııı tarihi giiniimüzc kaı.Jar yeterli derecede araşlırı lmanııştır. Tiirkisıaıı · ııı ilçte ikisini teşki l eden ve X I X . asır sonunda Rusya istilası ile devlet mevcudiyetini kaybeden bu hanlıQ.ııı ıarihini araşıırmak. Tiirk tarihçilerinin görevlerinden birisıı.Jir. Hl Alay Havzası. Pamir ve Zarafşaıı dagları ile baglanan Alay dagıııııı. uzunluQ.u batıdan doQ.ru 1 30 kilometre. gen işligi 8- 1 2 k ilometre. sathı 1 7 1 2 ki lometre kareden ibarettir. Yiiksekligi 3000 metredir.

Kurbmıcaıı Datha. (1 lokand l lanlığı ordusunu Başkomutanı Alimk u l " un eşi) 1 H76'da Rusya'nııı Hokmıd HanlıQ.ı ' na son ·.�ı ınesindcn itibaren Alay l l avzası ' n ı n hiikliıııdarı olarak bu bölgeyi ınlisıakil idare elti (dogumu 1 8 1 1 . ölümO 1 Şubat 1 907). Rus askerleri onu I H76"da esir alarak üeneral Skohelcv ' i n huzuruna getirdiler. Skobclev R u s askerleri aleyhindeki savaşı durdurmasını takp el l i. Kırbancaıı Datha Hanım . ona dahili işlerinde hagınısız kalmak şartı ile savaşı durduracagını bildirdi. Skobelev bu talebi kabül elli. Alay l lav1.ası yarı m ii stak i l halde 1 922"ye k atl ar . fakat K urbanean Datha'nııı illiinıOııc.leıı sonra Rus idaresinin tesirli kontrolii al tı nd a yaşadı . Kızıl Ordu birlikleri 1 923 " tc bu havza i şgal ettiler. K urbancaıı Hanıın·ııı hususiyetleri. cesurluğu savaşları ve Ruslar"a karşı gösterilişi cesaret hakkında. ivaıı

472


ESKi SOVYETLER BIRLIC l'NDEKI TfiRKLfi{;fJN VE ISLAMIN BAZI M ESELELERi

1 63

bağımsız küçük bir A ltay Devleti kurdu. Rusya, Kurbancan Datha'nın 1 907'de ölü­ münden sonra bu yarım müstakil devletin dahili işlerine karışmaya başlad ı . Kızıl Ordu 1 922'de A lay bölgesini işgal etti. Rusya, l 865'te bağımsız Buhara devleti hudutların ı işgale başladı. Rusya ile Bu­ hara arsındaki ( 1 865- 1 868) muhabere sonunda, Buhara devleti mağlubiyete uğradı . 2 3 Haziran l 868'de Rusya i l e Buhara arasında i mzalanan sulh anlaşması i l e Buhara devleti kendisinin Hocent, Oratepe ve Cizzah şeh ir ve vi layetlerini Rusya'ya verme­ ye mecbur oldu. Rusya ile Buhara arasında 28 Eylül 1 873 'te 1 8 maddeden ibaret yeni bir anlaşma imzaland ı. Buhara Emirlik devleti, H ive Han l ığı'nın mağlubiyetin­ den sonra harici siyasetten vazgeçmeye mecbur oldu ve Rusya'nın kontrolü altında bir devlet şekl ini aldı. Buhara devletinin topraklarında bir kısm ı Rusya'ya i lhak edildiğinde, onun toprakları takriben 245 . 000 kilometre kareden ibaretti. Em ir, dev­ letin mutlak hakimi idi. D ivan-ı Bey veya Kuş Bey (Başbakan) hükümet işlerini idare ediyordu. Devlet hayatı ve hukukçuluk, l slam şeriat esasında devam ettiril­ mekteydi. Tesirli din adamları devlet hayatını din hayatının bir parçası sıfatında . görülüyordu. Onlar, okullarda fenni ilim lerin öğretilmesine izin vermiyorlard ı. Bu­ hara Emiri ordu hayatına ehemmiyet vermemişti. Ona göre orduyu modernleştirme­ ye lüzum yoktu, çünkü Rusya, Buhara için himaye garantisi vermişti XX. asrın başında Buhara em irliğinde "yeni leşme"(ced itç il ik) cereyanı başlad ı. Yeni leşme. fikirlerini taşıyanlar, mi lli eğitimi ve devlet idaresini zaman talepleri esasına göre teşkil etmek düşüncesindeydi ler. Buhara devleti, l 920'ye kadar Emirlik rej imi altında m i l li ve dini esaslarda yaşamaya devam etm iştir. Sovyet Rusya, 1 9 1 9 ' dan beri Buhara Emirliği'nden Sovyet hakim iyetini teşkil etmek için teşebbüslerde bulunuyordu. Bunun için Buhara Em irliği' nden kaçarak Semerkant, Çarcoy, ve Taşkent şehirlerinde yaşamakta bulunan Buhara ceditçileri­ nin bir grubu ile işbirl iği yapmaktayd ı. 25 Eylül l 9 l 8'de Taşkent'te Buhara Komü­ nist Partisi ' n i teşkil eden "genç Buharalı lar" (komünist olsun olmasın) Emirlik rej i ­ m i n i ortadan kaldırmayı amaçlamışlardı. Sovyet Rusya devleti v e onun Türkistan cephesi komutan lığı ve Türkistan komisyonu, Buhara devletinde Sovyet hakim iyeti­ ni kurmak için hazırlıklarda bulunuyordu. Lakin, Buhara Em irliği ' n in Kızıl Ordu tarafından işgal zamanı tespit edilmemişti. Rusya'nın Türkistan Cephesi Komutan lı­ ğı, l 9 l 9'un sonunda Buhara seferine hazırlıklar yapmak emrini alm ıştı. Yalnız Bu­ hara devletini işgal etmek, "Buhara ihti laline yardım etmek" maskesi altında ger­ çekleştirilme liyd i. Türkistan Cephesi'nin Komutanı M. V. Frunze kendisinin harp planlarında"önce ihtilal, sonra ordu harekatı"n ın lüzumlu olduğunu ileri sürmektey­ di. Bunun için, Buhara'lı bir grubun "ihtilal başladı, yard ım edin iz" diye beyanatta bulunması yeterliydi. Sovyet Rusya'nın, Taşkent, Semerkant. Kagan, Çarcov şehirlerinde "Buhara ihtilaline yardım ediniz" diyebilecek 1 5-20 kişiye yakın Buharalı veya Rus İmparatorluğunun diğer Türk Müslümanları vardı. Frunze, 1 2 Ağustos 1 920'de Türkistan cephesinin ordusuna verdiği emirde, Buhara Emirliği'ni işgal etmek planlarını tayin etmişti. Frunze, 25 Ağustos 1 920'de verdiği emirde, Kızıl Ordu'nun 28'i 29'a bağlayan gece Buhara seferinde başlaya­ cağını bildirmişti. Bu tayin edilen vakitte Rusya'nın 1 0.000'e yakın askeri, 38 top, 53 tank, 1 72 makineli tüfek, 8 zırhlı araç (otomobil), 5 zırhlı tren ve 1 1 uçak ile Buhara devletine hücum ettiler. Kızıl Ordu birlikleri, 1 Eylül 1 920'de Buhara Emirliği'nin başkent Buhara Yuvaçcv. Kurlıancan Datha, Karakirııiziskaya Tsaritsa Alaya (Kurbancan Datha Kırgızlar"ın A­ lay'daki Kraliçes i ) " l sıoriçeskiy Vesınik" Dergi. Petersburg 1 907. c. 1 1 0, s. 945-980'dc rufassal malümaı vcrmişıir. Ayrıca bak. Baynıirza Hayit. Turkestan im XX- .Johrhundcrt, Darınstacl 1 956 s. 20. Aynı nıücl lit: Türkistan Rusya ile (,.'in arasında. s. 90-9 1 .


BA YMIRZA H AYiT

1 64

şehrini işgal ettiler. Aynı günlerde Bakü'de Şark Hakları Kurultayını toplayarak "emperya­ lizm aleyhinde" konuşuyorlardı. Kızıl Ordu'nun zaferi "Buhara ihtilali"olarak ilan edtldi. Bu fikir günümüze kadar devam etmektedir473• Sovyet Rusya ordusu, 2CX) seneden fazla m i l l i ve İslam-i esaslarda yaşayan Buhara Eminlik yönetimine son verdi. Sovyetler Birli­ ği'nde yayınlanan eserlerde, Buhara devletinde Sovyet Rusya ordusunun istila hareketleri inkar edilmektedir474• 6 Ekim 1 920'de Buhara Emirliği, Buhara Halk Cumhuriyeti olarak i lan edi l iyor. Ne Sovyet ordusu, ne de Emir rej im inin hakimiyetini temsilen görevlendirildiğinden bahse­ diyorlardı. Buhara Halk Cumhuriyeti'nin hükümeti Genç Buharalılar'a veriliyor. Ama. hükümeti, Sovyet ordusu ve Rusya'nın Buhara'daki s iyasi vekilleri kontrol ediyorlardı. Halk Cumhuriyeti i lan edi ldikten sonra da, Kızıl Ordu, Buhara devletinden geri çeki lme­ di. Rusya Sovyet Sosyalist Federe Cumhuriyeti i le Buhara Halk Cumhuriyeti arasında Moskova'da 4 Mart 1 92 1 'de Müttefiklik Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmanın birinci maddesinde, Sovyet Rusya devleti, Buhara Halk Cumhuriyeti'ni bağımsız bir devlet olarak tanımıştı475• Buna rağmen, Sovyet Rusya, Buhara devletinin içişlerine karışmaya devam ediyordu. Buhara hükümeti ise, devleti milli ve İslam dini esaslarıyla idare etmek yolunda bulunuyordu. Yalnız 1 923'ten itibaren Buhara Halk Cumhuriye­ ti'nin mühim makamları Buharalı veya Rusya hakimiyeti altındaki Müslümanlar arasın­ dan yetiştirilen komünistler vasıtasıyla idare edi liyordu. Buhara Komünist Partisi yegane parti olarak devlet hayatını tayin ediyordu. Üyeleri 1 200'den fazla olmayan bu Komünist Partisi Şubat 1 922'den itibaren Rusya Komünist Partisi 'ne Rusya Komün ist Partisi'nin "Vi layet Komitesi" hukuku verilmiştir476. Böylece Buhara Komünist Partisi doğrudan doğruya Rusya Komünist Partisi Merkezi Komitesi'nin Orta Asya Bürosu' na itaat edi­ yordu477. Bu.parti ise, Buhara devletinde Sovyet Rusya'nın ve komünizmin silahı sıfa­ tında kullanı lmaktaydı. Buhara hükümeti, Buhara cumhuriyetinin Sovyetleştirilmesi'ne önem vermiyordu. Buhara Halk Cumhuriyeti'nin Sovyetleştirilme siyaseti ise Mosko­ va'daki ve Taşkent' teki komünist rehberleri için ciddi bir mesele idi. Mesela. 23 H aziran 1 923'te Buhara'ya Rusya Komünist Partisi'nin komisyonu geldi . Bu komisyon, B uhara Cumhuriyeti hükümetini, Sovyetleştirme cereyanına engel olmakla suçlamıştı. Rusya Komünist Partisi'nin Orta Asya Bürosu, Buhara Komünist Partisi içindeki mill iyetçiler aleyhinde ciddi bir savaş hazir� ığı hakkında 4 Temmuz 1 923 'te karar verm işti47N. Sovyet Rusya devleti, Buhara Cumhuriyeti'nin yalnız Sovyetleştirilmesini deği l. aynı zamanda bu devletin ortadan kaldırılması yolunu aramaktaydı. Bunun için 1 920'den beri Türkis­ tan Muhtar Sovyet Cumhuriyeti, Buhara ve Harezm Halk Cumhuriyetleri topraklarında 47.l Sovyctlcr ' i ıı Buhara ilıtiliili dedikleri olaylar için. misal olarak, lıak. A. İşanov

Fchcda ııarodnoy Sovet�koy rcvolyutsii v Rukharc, Taşkcnı 1 957: K dcsystilotiya HııkharskO)' i Klıorcınskoy rcvolyııtsii (Slıornik sıaıcy), Taşkcnı 1 930: 1. M. Munıınıov. (yayınlayan). 50 l ct Hııkharskoy narodnoy Sovctskoy rvolystsii, Taşkcnı 1 972 ve d i�crlcri 47� Bak : A. l �a ııov Bsklıoszkaya Naroskaya Ruspııblika, Taşkeııı 1 989: .J. P. �ııra (lO\'. Bııckhıı m kaya opsontsiya Sovol�kikh voysk v 1 920, "'Uçenıııy Zcpiski ... Moskova Ün iversitesi. 1 954. No 1 67. s. 3-24: M. V . Frunze. Sobranic soçinanic c. 1 . Moskova-Lcningrad 1 939 ve di�crlcri. 475 RSFSR ile Buhara ; ialk Cumhuriyeti arasında imzalanan anlaşmayı ilğrenıııek için lıak. Sornznıy dogovor nıcjdu Rossiys koy Sotsialistiçcskoy Fcdc rat ivnoy Sovctskoy Respııh likoy i lhıkharaskoy Sovetskoy Rcspuhlil<ov (01litsialnıy tekst), Moskova 1 92 1 . il Hayil. llic Türkvölkcr in der Sowjctunion sait 1 91i, yayııılayan "Dic Oricntierung . Dergi. Miinilı 1 968: Aynı nıilcl l i t: Tiirk l>iinya­ sında Rus Emperyalizminin İı lcri 2. Baskı. İstanbul. 1 9 78. s. 1 27- 1 33. �71' A. M . Bogouıdinov. İstoriyıı Komnıuııislisçcskikh O rganizatsii Sredncy Azii. Taşkent 1 967. s. 684. �77 it 1-1. Anıinova. yayınlayan. Oçeski İstorii Kommıınistiçeskoy Parti: llzhekistana. Taşkent 1 974. .

.

,

s. 1 72 . HK . B H�yiı. Sowjctrussizcbe Ozientpolitik an Haispocl Tıırkcslans, Köln 1 962. s. 1 07 .


ESKi SOV\'ETl.EK BIKLİGİ'NDEKI TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN RAZI M ESELELERİ

165

yeni Sovyet Cumhuriyetler' i teşkil etmek prqjesini muhakeme etmekteydi ler. Rusya Komünist Partisi 'nin Merkez Komitesi, 3 1 Ocak 1 924'te bu projeyi yeniden dile getirdi ve Orta Asya . Bürosu başkanı Rudzutak'a, Buhara. Harezm ve Türkistan Muhtar Sovyet Cumhuriyeti vekillerini toplayarak yeni Sovyet Cumhuriyeti ' ne taksim etmek meselele­ rinde konuşmak ve bu sahada tedbirler almak yetkisini vennişti. 25 Şubat 1 924 'te Buha­ ra Komünist Partisi'nin M erkezi Komitesi, Buhara Halk Cumhuriyeti'ni feshetmek kararı aldı. Buhara Komünist Partisi, Eylül 1 924 'te umum Buhara Halk Kurultayı'nı teşkil etti, ancak kurultayın vekillerinden çoğu okuma yazma bilmeyen ve siyasi tenni­ nolojilerden habersiz çiftçilerden ibaret idi. Kurultayda, Buhara Halk Cumhuriyeti 'ni Buhara Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olarak ilan ettiler. Aynı kurultayda, Buhara top­ raklarının yeniden teşkil edi lecek Özbekistan ve Türkmenistan Sovyet Sosyal ist Cumhu­ riyeti' nin ortadan kaldırılmasına karar verdiler. 27 Ekim 1 924 'te Buhara Sovyet Sosya­ l ist Cumhuriyeti'nin ortadan kaldırılması resmen i lan edildi. Buhara devletinin toprakları üçe taksim edildi. Bu üç kısım, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan lı terkibi gibi gösteri lerek SSCB'ne ilhak edildi. Zamanım ızda yalnız Buhara vi layeti mevcutturm. Türkistan ' ı n başka bir parçası bulunan H ive (=Harezm) Hanlık devleti, Hokand ve Buhara devletleri gibi Rusya tecavüzü karşısında kalm ıştı. Rusya, H ive devletini işgal etmek için 1 56 yıl faaliyetlerde bulundu4110• Rusya, son olarak 3 Aralık l 872'de H ive Hanlığı 'nın işgal edi lmesi kararını vermişti. Şubat 1 873 'te Rusya ' n ı n 1 2 .300'den fazla askeri, 56 top i le hanl ı k topraklarını zaptetmeye başlad ı lar4H 1 • 29 Mayıs l 873 'de Türkistan genel valisi Von Kaufmann ' ı n komutan l ığı alt ındaki 6965 Rus askeri, han l ığın başkenti H ive şehrini işgal ettiler. Von Kaufmann, H ive Hanını 1 2 Ağustos 1 873 'te 1 8 maddelik bir anlaşmayı imzalamaya mecbur etti. Zapt edi len 76000 ki lometre kare toprak Rusya'nın mülkü olarak i lan edildi. H ive Hanl ığı dah i l i işlerinde müstakil, devlet halinde Rusya' n ı n kontrolü altında yaşayabi lecek nizam­ nameyi kabul etmeye mecbur ed i l m işti . Böyle bir durum, l 920'ye kadar devam etti . Rusya'daki Şubat 1 9 1 7 ihtilal inden sonra, H ive Hanlığı ' ndaki bazı m i l li kuvvetler Rusya' nın H ive'deki iktidarını tanımamak hareketinde bulundu lar. Bun ların arasın­ da Yamut-Türkmenlerin başkanı Cüneyt Han mühim rol oynamaktayd ı. H ive'deki m i l li kuvvetler, Ekim 1 9 1 7 komünist ihtilal inden sonra da Rusya hakimiyeti nden kurtulmak için faaliyetlerde bul unuyorlard ı . H ive şehrindeki kışlalarda bulunan 300'e yakın Rus askeri, "Askerler Şurası"n ı teşkil ettiler, Rusya hakim iyetini sağla­ mak için karar verdi ler. l 9 1 8 ' in sonu ve 1 9 1 9 'un başında Cüneyd Han ' ı n askerleri i le Rusya . Kızıl Ordu birl i kleri arasında ciddi savaşlara devam edi lmiştir. 9 N isan 1 9 l 9 'da Türkistan M u htar Cumhuriyet i ' n i n veki l leri, Rusya ve Cüneyd Han' ın ve­ k i l leri arasında su lh anlaşması imzalanm ıştı. Sovyet Rusya devleti an laşmanın ikinci maddesinde, H i ve Hanl ığı halkının kendi kaderini tayin edebi leceğini hükme bağlı­ yordu482. Sovyet Rusya, bu anlaşmayı, H ive Hanlığı ' n ı gelecekte itaat ettirmek için bir ön an laşma olarak görmilştür. 22 Aralık l 9 l 9'da Sovyet Rusya' n ı n "Türkistan Cephesi İ ht i lal ve Harp Şlıra­ sı"ile Sovyet Rusya ' n ı n "Türkistan Kom itesi," "H ive Hanlığındaki emekç i leri" 479

Buhara Vilfiycıi. 1 43300 kilometrekare büyüklU�üııdc olup Özbekistan SSC"nin %3.2 'siııi teşkil ediyor. Vilayetin merkezi Buhara şehridir. Vi layete 1 5 ilçe ve 9 kasaba baj_!.l ıdır. Bak. U zhck.� kay a Sovctskaya Soutilatiçcskaya Rcspııhlika, K. /\. Zu farov tahriri altında. Taşkent 1 98 1 . s. 468. 4 KO K 4 ı

B. Hayiı. Türkistan ( 1 ) . s. 100.

i. Muıninov. yay ın layan : Taşkent 1 976, s . 1 22 . K 4 2 Nepcrnv

İsloriya Khıırezma s drevncyşikh vremen do neşikh do neşikh dncy,

Gaib. İz islorii Khoreznskoy

s

drcvneyşikh 1 920-24 yy. Taşkent

1 962. s. 1 25-6.


BA Y M I RZA H A YiT

166

kurtarmaya karar verdi. K i m i Ordu birlikleri 25 Aralık l 9 l 9'da H ive Han l ığı'nı isti la etmeye başladı ve ilk olarak H ive şehrini 25 Ocak l 920'de isti l a etti . K ızı l Ordu'nun bu zaferi "Hive halkının ihtilali" olarak i lan edild i. Şubat l 920'de han l ık rejimi ortadan kaldırıldı ve Harezm Halk Cumhuriyeti i lan edildi. Hükümet Haziran 1 9 1 8 'den beri Urgenç şehrinde Sovyet Rusya ile iş birliği yapmakta olan "Genç H ivevi ler"in İ htilal Kom itesi tarafından kuruldu. 1 3 Eylül l 920'de RSFS R i le Harezm Cumhuriyeti arasında 24 maddelik anlaşma imzalandı . Sovyet Rusya hü­ kümeti anlaşmanı n b irinci maddesinden Harezm Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını tanıdı. ;Çarlık Rusya'nın H ive Han l ığı'ndaki tesisleri ve diğer imtiyazlarından vaz­ geçti4113. H arezm ' i n bağımsızl ığını tanımak, bu bölgede Sovyçt tesirinin durdurulma­ sı manası taşımıyordu. Sovyet Rusya'nın �hrezm 'deki temsi l c i l iği her şeyden önce Harezm Cumhuriyeti'nde komünist partisini teşki l etmek içen harekete geçti. Harezm, Kızı l Ordu tarafından işgal edi lene tadar, bu bölgede h içbir yerli komünist yoktu. "Genç H iveli ler"arasında komünizme yakınlık duyan bazı insanlar ortaya ç ıkarı l ıyordu ve 28 mayısta komünist partisinin kurulduğu açıklanıyor ve bu sayede Harezm' i Sovyetleştirme cereyanı başl ıyordu. Harezm Komün ist Partisi, m i l li duy­ gularla devleti idare etmek hareketlerinde bulunan m i l li hükümet aleyhi nde faal i­ yetlere sokuluyordu. H arezm hUkümeti, 1 92 1 'de ilk defa komün istleri tutuklamıştı. Halk Cumhuriyeti 'nin hükümeti ile Sovyet Rusya'nın bu cum huriyetteki temsilci le­ ri arasında h içbir zaman dostluk ru h u meydana gelmemiştir. Harezm devletinin hükümeti, devleti m i lli menfaatler doğrultusunda idare etmek arzusunda bulunuyor, Sovyet Rusya ise Harezm'de Sovyet komünizm rej i minin taleplerini yaymak yolun­ daki faaliyetlerini devam ettiriyordu. Karakum çöllerinde, Harezm'de Sovyet Rusya hakimiyeti aleyh indeki savaşları devam ettirmekte o lan Cüneyd Han'ın askerleri, Ocak 1 924'de H ive şehrini kuşattı­ lar. Şehirdeki l 5000�e yakın kişi de ayaklanmaya iştirak etti. Sovyet Rusya rehberle­ ri , bu durumun vahameti ni anlayarak Rusya Komünist Partis i ' n i n, Orta Asya bürosu kanal ıyla 6 Ocak 1 924'te "Harezm 'de anti Sovyet ayaklanman ın bastırıl ması için" askeri birlikler gönderilmesine karar verd i. Rusya'nın 4. ve 82. Süvari alayları 4 Şubat 1 924'te H ive şehrinin yeniden işgal etti ler. Harezm Cumhuriyeti 'nde askeri harekatı idare etmek içini Şubat 1 924 'te i. S. Kutyakov komutanl ığı altında H arezm cephesi teşkil edildi. H ive (Harezm) Han l ığı 'nı 1 920'de işgal eden Sovyet askeri birliklerinin komutan ı N . A. Şaydakov, Harezm Halk Cumhuriyet i ' n i n Harbiye Başkanı o larak tayin edildi. K ızıl Ordu 1 924 yılının şubat ayı sonuna kadar Harezm' i n bütün şehirlerin i işgal etti484• Sovyet Rusya reh'bederi ve onların Taşkent'teki veki l leri Mart 1 924 'ten itibaren Harezm Cumhuriyeti 'nin ortadan kaldırılması meselesi ile ciddiyetle meşgul oldu lar. Rusya Komünist Partisi, Orta Asya Bürosunun temsilcisi Meclauk, Mart 1 924 ' te Harezm Komünist Partisi Merkez Kom ites i ' n i n toplantısında, Harezm Cumhuriye­ t i ' nin ortadan kaldırı lmasını talep etm işti. Harezm 'deki komün istler Temmuz 1 924'den beri Harezm ' i kavi mlere göre parçalamak propagandasını yürütmekteydi­ ler .Sovyet Rusya, son olarak Eylül 1 924'te Harezm' i n kavimler arasında taksim 4K3 RSFSR ile Harezm Halk Cumhuriyeti arasındaki anlaşmayı öğrenmek için hak. Sobranic uzakoneniy i rasprojenli raboçego i kresl'yanzkogo pravitelslva, No: 29. 24.4. 1 92 1 ; Dokumenty vneşry politiki SSSR. Moskova 1 959, c. 3. s. 1 78- 1 85 ; l storiya Khorrsnkoy Nıırodnoy Sovetskoy Respuhliki, Shornik dokumentov, Taşkent 1 976. s. 56-6 1 ; Joseph Castagne, Le Turkestan depnis la Revolution Russe ( 1 9 1 7-22), "Revne du Monde Musehnan"'. c. 50, s. 208- 1 2; R. Hayiı. Turkestan (4), s. 1 50- 1 54.

4 K4 Muıninov.

l storiya Kharezma ( 1 3), s. 1 74.


ESKİ SOV\'ETl.ER DİRl.İG İ'NDEKI TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN DAZI MESELELERİ

1 67

edi l mesine karar verd i . 20 Eylül 1 924 'te Harezm kurultay ı n ı topladı lar. Sovyet Rus­ ya' n ı n Harezm Cumhuriyeti ' ndeki siyasi vekili, i. M. Bık, kuru ltay binası etrafına Rus askerlerini getirdi ve kurultay minberinden "Sovyet hakim iyet i n i tanıyacak mısınız yoksa tanımayacak mısın ız?" diye bağırdı. Onun sesine d ışarıdaki askerler silahlarıyla eşl i k ediyorlard ı. Kuru ltay, korkunç baskı altında kalarak Harezm devle­ tinin tasfiyesine karar vermeye mecbur olmuştur485 Harezm Halk Cumhuriyeti, 20 Ekim 1 924'te Harezm Sosyalist Sovyet Cumhuriyeti o­ larak i lan edilmişti4116• Bununla beraber bu cumhuriyetin SSCB'ne ilhak edilmesi hakkında da karar alınmıştır4117• Son olarak 30 Ekim 1 924'te yapılan "Harezm Kurultayı"nda Harezm topraklarının Özbek, Türkmen ve Karakalpak kavimleri arasında taksim edilmesine karar verilmiştir. Böylece, Harezm devleti yok edilmiştin. M i l li nıha sahip olan Harezm devleti­ n in rehberleri, Harezm devletine son veımek için Sovyet planları aleyhinde protestolarda bulundular ve Harezm' in bağımsız bir devlet olarak yaşamasını istediler41111• Fakat, Sovyet Rusya rehberleri, onların isteklerine ehemmiyet veımedi. Harezm toprakları, Özbekistan, Türkmenistan SS Cumhuriyetleri ve Karakalpak muhtar vilayetlerine taksim edilerek, bunların vasıtasıyla SSCB'ne ilhak edildi. Harezm ismi bu güne kadar yalnız bir vilayet olarak devam etmektedir4119• Rusya'da komünist ihtila l i nden sonra, Buhara ve Harezm m i lli devletleri yan ı nda 1 9 1 ?'nin sonunda Türkistan ( Kokand) ve Alaş Orda m i l li muhtariyet devletleri teş­ kil edi l miştir. Türkistan m i l l i rehberleri 12 Aralık 1 9 1 ?'de Kokand şehrinde (sabık Türkistan Genel Val i l iği topraklarında) Türkistan M i lli M uhtar Cumhuriyeti ' n i (sa­ bık Step Genel Val i l iği topraklarında) i lan ettiler. Bun lar, ken d i lerinin parlamentola­ rı, hudutları, adl iyeleri ve hükümetleri ile m i l li devlet karakterlerini taşımaktaydı lar. Bunların yaşamasını ne Bolşevik Ruslar ve ne onların rakipleri olan Beyaz Ruslar istiyorlardı. Türkistan M uhtar Cumhuriyeti, Taşkent'teki Sovyet Rus Komiserliği kararı ile Kızıl Ordu'nun hücumuna uğradı. 20 Şubat 1 9 1 8'de K ızıl Ordu birlikleri ve Ermeni lerin Taşnak sutyun partisinin si lah l ı kuvvetleri Hokand şehrini işgal etti­ ler. Şehirde I OOOO'den fazla Türkistanlı öldürdüler490• Böylece, Türkistan M i lli Muhtar Cumhuriyeti ' ne son veri lmişti. Omsk şehrindeki anti Sovyet Beyaz Rus hükümeti 22 Ekim l 9 l 9'da A laş Orda A laş Orda hükümet i n i n faaliyetlerde bulun­ masını yasaklam ıştı. Buna rağmen A laş Orda yaşıyordu. Sovyet Rusya ' n ı n K ır­ gız(=Kazak) İhtilal Kom itesi de 9 Mart 1 920'de Alaş Orda ' n ı n faal iyetlerini yasak­ lamıştı. Aralık l 920'de A laş Orda hümeti ve onun askeri birlikleri, Sovyet ordusuna tes l i m oldu. Türkistan ve A laş Orda Muhtar M i lli devletleri n i n teşki l ed i l işi, Tür­ k istanlı ların m i l l i devletç i l i k iradesinin sönmemiş olduğunu ifade ediyor ve o dev­ letlerin Sovyet Rusya S i lahlı Kuvvetleri vasıtasıyla ortadan kaldırıl masıyla49 1 m i ll i 485

.Johanns Bcnzing, Turkcstan, Bcrli n 1 943. s. 34. H. İ nayatov. yayınlayan, İ storiya Khorezmskoy Narodnoy Sovctskoy Respulıliki ( 1 920- 1 924 gg. l Taşkent 1 926, s. 269.

4116 487

İsıoriya Bukharaskoy i Khorezmskoy Naroılnıkh Sovetskikh Respııblik, ha:mlayanlar: P. V.

Volobuev ve arkadaşları. Moskova 1 97 1 . s. 1 76.

4KK

4K9

İstoriya kommunnistiçeskikh organi7.ıttsii Sreılney Azii, Taşkent 1 967. s.

733.

Harezm vilayeti, Osbekistan SSC'nde, 4500 ki lometrekare lıOyüklüğünde, 9 kaza ve 3 şehirden ibarettir. Merkezi Urgenç şehridir. . 490 Şamuhtar A Şamagdicv. Oçerki istorii grajılanskov voynı v Fcrganskoy doline, Taşkent 1 % 1 , s. 54; R. Hayiı Sovieı Russiım Colonialism anıl lmperialism in Turkestan, ColtJb'Tl 1 965. s . 22. Colone l P. T. Etherton. İn ıhc Hrart of Asia, Lonılon 1 925. s. 1 54 "de 14000 'den fazla Müslilman ·ın tlldilrüldüğündcn lıahsedilıııiştir. 4•ı ı Sayın hocalarım Prof Dr. Franz Taeschner ve Prof Dr. Uothard Jııschke'niıı himayeleri altında l 950'dc l lokaıııl muhtariyeti ve Alaş Orda muhtariyetinin kısa tarihini "Dia nalionalcn Kcgiarungcn


HAYMİRZA l lAYIT

1 68

hürriyet meselesinde komünizm rej i mi ile m i l li duygu ve istekler arasında kıyasıya bir mücadele başlıyordu. Şubat 1 9 1 8 'den 1 934'e kadar devam eden Türkistan M i lli mücadelesi, Sovyet terminoloj i sinde "basmacı l ı k"diye gösteri len hürriyet savaşları. tarihte unutul mayacak bir manzara arz eder. Türkistan muhtariyetini yok etmek, 1 6 sene l ik kan l ı harbin doğmasına sebep olmuştur. M i l l i mücadelenin bir muvaffakiyeti olarak, Türkistan milliyetçilerinin vekil leri tara­ fından 1 5-20 N isan l 922'de Semerkant şehrinde tescil edilen kunıltayı görmek müm­ kündür. Kurultay, 20 Nisan 1 922'de Tü rkistan Türk M üstakil İ sl im Cumhuriyeti'ni ilan etmişti. 36 maddeden ibaret bulunan devletin nizamnamesi4'2 cumhuriyetin geçici anayasası karakterini taşımaktayd ı. Bu cumhuriyet yalnız üç ay yaşayabildi. Sovyet Rusya ve onun Türkistan'daki, b i lhassa Taşkent'teki veki l leri 1 9 1 7'den beri Türkistan'da Sovyet karakterin i taşıyan bir devletin teşkil edi l mesine ehemmi­ yet vermekteydiler .Rus Sosyal Demokratları ve Sosyal İ htilalci ler parti lerinin men­ supları, 1 9 Kasım 1 9 1 Tde sabık Türkistan Genel Valiliği ' n i Sovyet rej imi esasında idare etmek için Ruslardan oluşan 36 komiser tayin etmişlerdi. Kend i hakim iyetleri­ ni bütün Türkistan 'da yaymak içini çalışan Rus komiserleri, N isan 1 9 1 S'deki Sov­ yetler' in kongresinde Türkistan ' ın devlet sistem i meselesini muhakeme ettiler. 30 N isan 1 9 1 S ' de Türkistan M uhtar Sovyet Cumhuriyeti ' n in teşkil edildiğini beyan ettiler. Rusya Sovyetler Federe Cumhuriyeti 'ne bağ l ı o larak i lan edi len bu Sovyet Muhtar Cumhuriyeti, Türkistan m i l li menfaatlerine uygun bir devlet şekli değildi. Bunun için çok örnekler vardır. Mesela, N isan l 9 l 8 ' deki Sovyet kongresinde Tür­ kistan için M illiyetler Kom iserliği tesis edi lmişt i4'3• Türkistan'ın tarihi sahipleri olan Türk Müslümanlar için ayrıca bir kom iserl iğin teşkil edi lmesi, bu Sovyet dev­ letinin gayrı m i l l i karakteri de olduğunu göstermekte idi. Moskova'dan Taşkent ' e baş komiser o larak gönderilen A . P . Kobozev, cumhuriyeti devlet başkanı v e Kası m 1 9 1 7'den beri Taşkent'te Sovyet Komiserler Şlıras ı ' n ın başkanı olan Kolesov'da başbakan olarak seçilmiş lerd i . Bu Sovyet Muhtar Cumh uriyet i ' n i n yetki l i leri sosyal mesele lerde dahi Türkistan lı lar ile Rusların hukuklarını aynı derecede görmemişler­ dir. Zira l 9 l 9'da Hokand'daki destek dükkanlarında ekmek, işsiz Ruslara 80 kopeğe, işsiz Türkistan lı lara 1 ruble 70 kopeğe satı l m ıştır4'4• Sovyet Rusya devleti 1 920 y ı l ın ı n ortasına kadar Türkistan M uhtar Sovyet Sos­ yal ist Cumhuriyeti'nin idari şekil leri ve hukukları hakkında kesin bir karar vereme­ m iştir. Rusya icra Komitesi, 27 Ağustos l 920'de "Türkistan Cumhuriyeti hakkında "bir karar olarak "Türkistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyet i 'n in, RSFSR ' ı n muhtar bir von Kokand (Choqand) und der Alasch Ordo" adlı doktora tezim vasıtasıyla ilk deıa Batı Avrupa ilim dünyasına sokmaya nıuvatl'a k olabildim. Sovyetler Birliği'nde bu milli devletler aleyhinde çok eserler ve makaleler yayınlandı. Bunların bibliyografyasını hazırlamak mllhim bir ilmi görevd ir. lfokand ve J\laş Orda milli devletleri hakkında Sovyetlcr Birliği dışında bildirilen tikirleri öğrenmek için bak. Z. V. Togan ( 1 ) Bu ııünkü Türkeli, s. 364-78; J. Castagne, ( 1 5) s. 46-52; B. Hayit, Turkestan im X X . (4). s. 59-70; Aynı müellif Turkesıan ( 1 ) s . 245-259; Alex:ınder A . Park. Bolshevizm in Turkestan 1 917-1927. New York 1 957, s . 1 9-23; Ha.�an Oralıay. Thc Alash Movemenl in Turkestan" Cent ral Asian Suıvey" Oxford 1 985. Vol 4. No: 2 s. 4 1 -58. 492

Türkistan MllslllmHnları'nın ikinci kurultayında verilen kararname, ''Yaş Türkistan" Dergi.

Paris-Berlin 1 932. No: 29 s. 9- 1 7 ; Hayit (4). s. 204-209.

49J

A. A. Gordienko Tvorçcskaya rol Sovet�kaya gosudarstva i prava v sotsialistiçcskom prcobrazovanii Turkeslana, Taşkent 1 959. s. 1 3 7. Türkistanl ı Turar Rıskul, Türk istan Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin devlet başkanı olduktan sonra 1 920 yılının başında Türkistan Mil liyetler Komiserl iği'ni ortadan kaldırdı. Sovyeı Rusya devletinin Türkistan Komisyonunun emirnamesi ile hir komiserl i k 1 92 1 'de yeniden teşkil edilmiştir.

-194

A. A. Gordienko Sozdanic Sovetskoy natsional'noy ııosudarstvcnnosli v Sredncy Azii, Moskova 1 959. s. 8:l


ESKİ SOVYETLER BIRLi(;i'NDEKI TÜRKLfJ(;fJN VE İSLAMIN BAZI MESELELEld

169

bölgesi o lduğunu bildirm iştim. Eylül l 920'de bu Sovyet cumhuriyeti nin yeni ana­ yasasını kabu l ettiler. N isan l 920'de Sovyet devleti, M oskova'da bu anayasayı tas­ dik etti. Taşkent'te faal iyetlerde bulunan Sovyet Muhtar Cumhuriyeti ' n i n hükümeti ve askerleri Türkistan 'da Sovyet hakimiyetini engel leyebi lecek durumda deği ldi ler. Türkistan m i l li mücadelesi (basmacı l ı k hareketi) Türkistan 'daki Sovyet hakimiyeti ni yok edebi lecek duruma gelmişt i . Sovyet Rusya rehberleri, Türkistan'da Sovyet ha­ kim iyetini kurtarmak için çok tedbir almış lardır ki, bunlardan ikisi çok önem lid ir. B irincisi 1 1 Ağustos l 9 l 9'da Rusya'nın Türkistan cephesinin ve ikincisi de Ekim 1 9 1 9'da Rusya devleti ve Komünist Partisi Türkistan Kom isyonunun kurulmasıdır. Bu kom i syona Türkistan ' da d iktatörlük yetk isi ile çalışma izn i veri lmişti . Komisyo­ nun faal iyeti 2 Şubat l 925 'te durdurulmuştur41J6. Türkistan Cephes i ' nin komutanı Frunze 14 Ağustos 1 9 1 9'da verdiği emirnamede "Ordunun harekatının e.rn.v maksa­ dı, bütün Türkistan 'ı işgal etmekten ibare/lir "d iye belirtmiştir. Bu cephenin, Tür­ kistan' ı yeniden işgal etmek, Buhara ve H ive devletlerini Sovyetleştirmek sahasında büyük gayrette bulunduğunu herkes iyi b i l iyor. Türkistan cephesine 4 Haziran 1 926' da son verilmiş ve onun görevlerini Orta Asya Harbi M ıntıkası devam ettir­ m iştir497. Türkistan M u htar Sovyet Sosyal ist Cumhuriyeti RSFSR ' i n bir parçası sıfatında 1 924 yılının sonuna kadar yaşad ı. 1 924 'ten itibaren Sovyetler B irl iği devleti nin Türkistan siyasetinde ve Türkistan tarih inde i l k defa, kavim leri birb irinden ayırmak yolunda Sovyet Cumhuriyetleri'nin kurulmasına önem veri ldi. Sovyet Rusya 1 920'den beri Türkistan'da yen i devlet memuriyetleri teşkil etmek planlarını i leri sürüyordu. Sovyetlerin h izmetinde bulunan Türkistanlılar böyle bir planı Türkista n ' ı parçalama siyaseti o larak kabfıl ediyorlardı. K ı z ı l Ordu 1 92 3 y ı l ı n ı n sonuna kadar Türkistan topraklarında kesin zafer kazanamam ış ancak 1 924 'te Buhara ve Harezm devletlerinin m i l li varlıklarına son veri lebilm işt i . Türkistan M u htar Sovyet Cumhu­ riyeti ' nde Sovyet rej im i n i tesirlerini arttırma hareketleri şiddetle devam ettirilmek­ teyd i. Sovyet devleti, Türki stan ' ı istediği şeki lde idare edebi leceğine inand ıktan sonra Türkistan kavi mlere bölerek parçalamaya cüret edebi l d i . Türkistan Sovyet. Cumhuriyet i ' n i n Rudrutak başkanl ığındaki hükümeti 27 Eyl ü l 1 920'de Türkistan ' ı kav i m lere ayırmak kararını alm ıştı. Sovyet rej im i , Türkistanlı komünist yan l ı ları 1 920'de Türkistan Türk Cumhuriyeti'nin kurulmasına karar verm işlerd i . Sovyet Rusya Türkistan Kom isyonunun başkanı Yan Ernstoviç Rudrutak 1 920'de Türkistan Komünist Partisi Merkez Komites i ' nin bir mecl isinde, "Ben Türk Cumhuriye­

ti'nin teşkil edilişi aleyhindeyim. Hakikatte, tek bir Türk m i lleti mevcut değil­ d ir. Lakin, Türkmenler, Kazaklar, Kırgızlar ve Özbekler vardır" 49" d iye tali mat

verm işti. Eki m 1 924 'te Türkistan Muhtar Sovyet Cumhuriyeti, B uhara ve Harezın Cum­ huriyetleri 'ne son veri ldi. On ların toprakları ve ahal isi, Özbekistan ve Türkmenistan Sovyet Sosya l ist Cumhuriyetleri 'ne, Özbekistan 'a bağ l ı bulunan Tacikistan M u htar Sovyet Cumhuriyeti ' ne, Kara K ırgız Muhtar V i l ayeti ' ne ve Kırgız (=Kazak) M uhtar

49S

Şavkaı Urazaev, Turkcstanslrnya ASSR ·pcrvoc sot�ialistiçeskoc ııosudarstvo v Srcdney Azii, Moskova 1 96 1 . s. 62.

4% 497

Ş. Urcı.zaev, V. 1. Lenin i stroitel'stvo Sovet�koy ııa�udantvcnno.�ti ve Tıırkestanc, Taşkent 1 96 7, s. 48 1 .

Grajdanskaya voyna i vocnnaya intcrventsiya v SSSR. Enısik lopı.:diya S . S . Klıroınov tahriri altında. Moskova 1 983. s. 606.

41J8

G. F. Dakhşkygcr. İstorioııraliyıı Sovctskoııo Kıızııkhsıaoa. Alma-Ata 1 969, s. 20-2 1 .


DA\'M İRZA HAYİT

170

Sovyet Cumhuriyetlerine taksim edildi. Bunlardan Özbekistan ve Türkmenistan 1 3 Mayıs 1 925 ' te SSC B ' ne i lhak edildi. 5 Aralık 1 929'da Tac ikistan 'a Sovyet Sosyal ist Cumhuriyeti adı verildi ve bu toprakları da SSC B 'ne i lhak ettiler. 26 Ağustos 1 920'de Rusya Sovyet Federe Cumhuriyeti idaresi altında teşkil edilen Kazakistan Muhtar Sovyet Cumhuriyeti ise 5 Aralık 1 936'da Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olarak SSCB 'ne i lhak edildi. Kara Kırgız ( 1 926'dan beri Kırgız ad ını taşıyordu) Kuhtar V ilayeti, 1 Şubat 1 926'da Sovyet Muhtar Cumhuriyeti ve 5 Aralık l 936'da Sovyet Sosyal ist Cumhuriyeti ad ıyla SSCB'ne i l hak, Ekim 1 924'te teşki l edilen Karakalpak Sovyet muhtar viliiyetine 25 Haziran 1 930 M u htar Sovyet Cumhuriyeti statüsünü verdiler. 5 Aralık l 936'dan itibaren bu "Sövyet" bölgesi Özbekistan idare­ si altında bulunmaktadır. Böylece, Türkiştan tarihinde i l k defa kavimlerinin isim le­ rini taşıyan, Sovyet term inoloj is inde m i l letler d iye ad landırı lan, Sovyet rej i m i ka­ rakterini taşıyan, devlet teşekkülleri meydana çıkarılmıştır. Bunlar Sovyet felsefe­ sinde "Sosyalist m illi müstakil devletlerdir". Bunların hatta sözde anayasaları, "Yüksek Sovyet"ded ikleri parlamentoları, hükümetleri, devlet hudutları ve ad l iye organ ları vardır. Bun lar devlet karakterini taşıyorlar, lakin, bunlar öze l l i k leri i le Sovyetler Birliği devletinin gerektiği saman kullanabi leceği cumhuriyetler olarak p lanlanmışlardır. Bunu l 977'de kabul edilen Sovyet B irliği Anayasası'ndan ve Tür­ kistan 'daki Sovyet cumhuriyetleri nin anayasalarından öğrenmek çok kolaydır. SSCB Anayasası'nın 72. Maddesinde ise "her bir müttefik cumhuriyetin kendi isteği ile SSCB'den ayrılmaya hakkı vardır" d iye yazılmıstır. Sovyet kanunların­ da Sovyet cumhuriyetlerini hangi yo l veya müessese ile SSCB'den ayrı labi lecekleri hakkında h içbir işaret yoktur. Sovyet hukukçuları zaten "SSCB'de paralel hüküm süren müstakil devlet hakimiyet yoktun" şeklinde bir ifade kul lanmaktadırlar499 . Türkistan ' da Özbek Kazak, Kırgız, Tacik ve Türkmen isim lerini taşıyan Sovyet Cumhuriyetleri Sovyet devletçi l iği nazariyesinin umumi fikirleri aksett irirler. Bun lar devletler şekl inde görünüyorlar. Lakin Sovyetler' i n " m i l l i müstaki l sosyalist devlet­ leri" tam manasıyla Türkistan m i l l i öze l l ik leri aleyhinde faaliyetler göstermekte­ d i rler. Sovyet cumhuriyetleri Türkistan'da m i l letsiz yeni bir Sovyet m i l letini terkip etmenin vasıtası rolünü oynamak mecburiyeti altında yaşamaktadırlar. Böyle bir fikri beyan etmek için bize aşağıdaki Sovyet kaynakları ve görüşleri cüreı vermekte­ d i rler: 1 - Doğu H alkları Emekçi leri Komünist Ü niversitesi ' n in Rektörü Eroydo 1 92 5 'te şöyle yasm ışt ı : "Komünist cemiyetin inkişaji neticesinde insanlar milli inkişafları v e münase­ betleri unutacaklar. Bu suretle, millet ölecekti/00. •

2- Sovyetler B i rl iği'nde cidd iyetle, resmi olarak "sosyalist m i l letleri birbirlerine

(shlijennie) ve onları asi m i l ize etmek (sliyanie) siyaseti revam ettiril mekted i r.

Böyle bir siyasetin sonucu hakkında Sovyetlerin resm i bir dergisi aşağıdaki fikri ortaya koymaktadır: M i lletlerin kendi aralarında asim i l izasyonu m i lli toprak muhtariyetleri nin, hatta müttefik cumhuriyetleri milletsizleştirecektir501 . 499 StM>

..

Sovetskoc Gasudarstvo i Pravo" Dergi . Moskova 1 976. No: 7, s. 32. G . J . Broydo. Milliyet meselesi, Moskova 1 925, s. 1 1 "Kızıl Özbekistan" gazetesi. 25 Mayıs 1 96 1 'de yazmıştı: "Konıllnizınde milli farklar kaybolacaktır. Komünizm nihai zaferlerinden sonra milletler tek bir millet olarak ortaya çıkacaklar"- Bu "Sovyetler milleti" demektir.

"Sovestkoe Gosudarslvo i Pravo" Dergi 1 96 1 . No: 12 s. 25, Abdurrahman Avtorchanov. Das koınmunistische Proııram zur Entnationalisicrunı: dcr Nationalitüten der UdSSR, München 1 964. s.

soı

2!1'dcıı alınan pasa,jdır.


ESKİ SOVYETLER BİRLlt.l'NDEKI TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN RAZI MESELELERi

171

1- Sovyet devletç i l iği "şeklen m i l li, manzume olarak sosya l ist kültür" siyasetr e­ sasında yaşamaktadır. Buna göre, Türkistan 'daki Sovyet cumhuriyetlerinin hükü­ metleri h içbir zaman kendilerinin m i l li kültür pol itikasının yürütemezler. Böyle . "şeklen mi lli kü ltür" siyasetinin bir parçası olarak Ruslaştırma siyaseti ciddiyetle devam ettirilmektedir. Okulların çoğunluğunda dersler ana di linde değil, Rus d i linde verilmektedir. 2- Türkistan' daki Sovyet bölgelerinde Rus ahal isinin sayısına arttırmak siyaseti neticelerini gösterm iştir. Mesela, l 979'daki nüfus sayım ıza göre, Kazakistan Sovyet 1 Sosyal ist Cumhuriyet i ' nde ( 1 979) 599 1 205 Rus ve 5289349 Kazak yaşıyordu51 2• 3- Sovyetler Birl iği nde yayınlanan kaynaklardan öğreniyoruz ki Sovyet cumhu­ riyetleri m i l li ve bağımsız bir ekonomi siyaseti yürüme hakkına sahip değil lerd ir. Bu yüzden bu Sovyet devletleri Sovyetlerin tabii kaynaklar merkez halinde yaşamakta­ dırlar. 4- Türkistan 'daki Sovyet devletlerin in mühim kol ların ı Ruslar idare etmektedir­ ler. Devlet "başkan larının" "başbakan ların" "bakan ların" yardımcı ları. Devlet G ü­ ven l i k Kom iteleri ( KG B), deıniryolları ve genel Posta M üdürlüğü temsilcileri, harp kuvvetlerinin komutanları, Komün ist Partisi merkez komitelerinin ikinci sekreterle­ ri, ağır sanayinin idareci leri hep Ruslardan seçi l ir. Yukarıda kısa olarak ifade edilen esaslara göre Türkistan 'daki Sovyet devletleri­ nin hiç biri, ne m i l l i ne de bağımsız devlet niteliğini taşıyor. '

TÜRKİSTAN MİLLi HAREKETLERİNİN KISACA KARAKTERİ* Türkistan 'da Rus hakim iyetine karşı devam ettirilen m i l l i bağımsızl ı k hareketi­ nin kendisine has tarihi olduğu gibi zamanım ızda da onun bazı yansımaları vard ır. M i l li hareketinin mühim devirleri aşağıdaki lerden ibarettir: Birinci Devir: 1 7 1 7 yılında başlayan 1 895'te biten 1 78 yıllık bir zamanı içine alan, Rus ihtilasının başlayışından XIX. asır sonunda yabancı hakimiyetinin Türkistan'da yer­ leşmesine kadar olan devirdir. Bu devir, Türkistan devletlerinin (Kokand, Buhara ve H ive Hanlıkları) kendi lerini Rusya hücumlarına karşı müdafaa etmelerinden ibarettir. Rus istila­ sına uğrayan bölgelerde ise milli ayaklanışlar bu devrin mühim olaylarındandır. İ kinci Devir: Tlirkistan'da Çarlık Rusya' s ı hakimiyetinin devrid ir ki, bu l 927 'ye kadar devam etmiştir. l 865 'ten itibaren 1 9 1 7 'ye kadar devam eden m i l li isyanlar, Çarl ı k Rusya'sı hakim iyetini tehl ike altına sokan m i l l i hareketlerdir. Bun la­ rın arasında 1 898'deki Endican ayaklanması ile 1 9 1 6'daki Genel Türkistan ayak­ lanması büyük rol oynam ışlardı. Üçüncü Devir: l 9 l 7 'de Çarlık rejim ine son veri lişinden 1 934 'e kadar devam etmiştir. Bu devrin özell ikleri, 1 9 1 7 y ı l ı n ı n sonunda Tü rkistan ve Alaş Orda Muh­ tar Cumhuriyetlerinin ilan edi lmesi ve 1 9 1 8-34 arasında Türkistan hayatında bü­ yük bir tarihi cereyan olarak kabul edilen milli mücadelenin ( Rusların Basmac ı l ı k dediği hareket) sürmesidir. Bu devir, l 920'de R u s K ızı l Ordusu tarafından Buhara !iOı

Naselenie SSSR. Po dannım Vsesoyuznoy perepisi neseleniya 1 979 goda, Moskova 1 980, s. 28 Kawkistan S. S. Cumhuriyeti'nin 1 979'daki nüfusunun sadece o/o36'sını Kazak Türkleri. % 40.8 'ni Ruslar teşkil etmiştir. .

Bu bölüm müellif tarafından Anti Bolşevik M illetler Bloku'nun (Anli Bolşevik Block of Nations) ve Avrupa Hürriyet Şurası 'nın ( European Freedom Council) Londra'<la 2 1 -24 Kasım 1 984'tcki knnfi:ransın· da verilen tehli !t<lir.


172

DA \'MiRZA

I l ı\ YİT

ve H ive Han l ı kları 'nın i şgal edi lmesi, bun ların halk cumhuriyetleri o larak i lan ed i l­ mesi bu halk cumhuriyetlerinin bağıms ızlı klarının Sovyet Rusya tarafından tan ı nma­ sı, 1 924'te müstaki l devletlere son veri lmesi, on ların topraklarına yeniden teşki l edi len Özbekistan v e Türkmenistan Sovyet Cumhuriyetleri vasıtasıyla SSC B ' ne i lhak ed i l mesi ve Türkistan ' ı 1 924'te beş parçaya ayırmaları ve Türkistan l ı ların m i l li hürriyet mese lelerindeki faal iyetler gibi hadiseleri içine almaktad ır. Dördüncü Devir: 1 934'te m i l li mücadeleye son veril mesinden sonraki yani l 935 ' ten başlayarak l 980'e kadar olan süredir. Türkistan'da Sovyetleştirme siyaseti­ nin devam ettiri l mesi , Sovyet devlet ve komünist partisi idarelerinde mesul yerlerde çal ışan Türkistanlı komünistler ile Moskova'nın Türkistan siyaseti meselelerinde tar­ tışmalar, "mi l li ruh taşıyan komünistlerin, yani komünizm nikabı altında faal iyette bulunan m i l l iyetçilerin, Sovyet rej i minden Türkistan için m i l li fayda yolundaki çabala­ rı, m i l li ananelerinden vazgeçinne sahasında olan tedbirleri, Moskova'nın "devlet ve

komünist partisi idarelerinin m illiyetçilerinden ve halk düşmanlarından tem iz­ lenmesi'' siyaseti ve terör bu devrin acı, lakin çok ciddi meseleleri olarak öze l l iğini

muhafaza eder. Bu devirde ( 1 937-39) iki milyondan fazla Türkistanlıyı hapsediyorlar, onlardan bir kısmını bilhassa devlet ve Komünist Partisi idarelerinde rehberli k mevki­ lerinde bulunanları ölüme mahkum ediyorlard ı . l 939'dan itibaren Türkistanl ıları Sov­ yet Ordusu'na almaya başlıyor ve A lmanya-Rusya harbinde Türkistanl ı ları cephenin ön kısım larına gönderiyorlar. Sovyet Ordusu' nda bul unan Türkistan lı lar "Sovyet vata­ nı" için savaşma arzusunda olmadıklarından toplu halde A lman safları na geçiyorlar. 1 942-45 yıl larında Almanya harp kuvvetleri dairesinde Türkistan M i lli Ordusu ( 1 944 başına kadar Lejyon adıyla yürütülüyordu)'nun 270.000'e yakın askeri Sovyet Ordusu aleyhinde Türkistan hürriyeti için savaşlarda bulunuyorlardı. 1 93 5-80 yıl ları arasındaki mi lli hareketin mühim noktalarından birisi, Ti.irkis­ tan 'da Türk ve İ slam kü ltürUni.l n birlik yolu mese lelerinde M oskova i le 'rürkista n l ı Komünist l iderler v e ayd ın lar arasında devam eden tartışmalardır. Türkistan l ı lar kendi leri n i n kü ltür birl iğin i muhafaza ediyorlar. Moskova ise bu birliği ortadan kaldırmak ve her bir kavim için kendisine has o lacak bir şekilde "mil li", mazınunda ise "sosyal ist" kültür yaratmak niyetinde bulunmaktaydı . Ortada devam ettiri len tartışmalarda Türkistanl ı lar kendi kültürlerini mazmunda "m i l li", şeki lde "sosyalist" olarak devam ettirmek için faal iyette idiler. M oskova 1 950170 yıl ları arasında 650'den fazla Türkistanl ı komünist ve devlet l iderlerin i mevki leri nden alm ışt ır; ( i l ave: )İşbu tebl iğinden sonra l 986'da öğrendik ki. Gorbaçov devrinde 7000'den fazla Türkistanlı komünist l ider görevlerinden uzaklaştırılm ış, hatta Özbekistan Pamuk-Sanatı Bakan ı Vahabcan Usman 30 Ağustos l 986'da ölüm cezasına mahkum ed i l m iştir. (Neue Zürzher Zeitung, 29. 8 . 1 986). Türkistan ' ı n bu günkü m i l li hareketi vatan mevcudiyetini koruınuya ayrıca dikkat vermekted ir. Türkistan'daki umumi vaziyet, Sovyet Rusya ' n ı n Türkistan siyaseti ve Türkistanlı aydın larının düşünceleri d ikkatlice araştırıldığında ve buna i lave olarak son zamanlarda ( 1 985 ' ten sonra) Türkistan 'da yaşamakta olan bazı ayd ınlardan öğrend iğime göre; aydın lar, Türkistan' ı n Rusya işga l i altında bulunmakta olduğunu iyi b i l i yorlar. Onlar, ayrıca M oskova ' n ı n baskısı altında istekleri n i açıkça M oskova nezdi nde beyan edebi lme hakkına ve i m kananına sah ip olduklarını da b i lmektedirler. Onlar, kendi lerin i n Rusya hakimiyeti alt ında yaşayan insan lar o ldukları n ı iyice anlamışlar. Bütün bu şartlara rağmen, Rus hakimiyetine teslim olmadı klarına da i nan ıyorlar. Bunun i Ç i ndir ki Türkistan l ı lar i le Ruslar arasındaki iht i laf (zıddiyet) Rusya devlet i n in şovenizmi i le Türkistan m i l l iyetç i l iği ve komünizm in ( A l lahsızlık) ile İslam arasındaki düşman lık ruhunda devanı


ESKİ SOVYETLER RİRLl(; i'NDEKI TÜRKLÜCÜN VE iSi.AMiN BAZI M ESELELERİ

1 73

etmektedir. Türkistanlı lar, diğer mazlum m i l letler gibi kendilerinin m i l li hürriyet içinde yaşama arzularını kamu oyuna b i ldirmek için çabalar göstermekteler. Onlar geçmişte olduğu gibi bugün de kendi lerin i n m i l l i ve dini traj ik kaderlerin i soydaş ve d indaşlarına ve diğer insan lara anlatmaktalar. Türkistan l ı lar. Türkistan m i l l i hürriyetine kavuşmak i ç i n v e efkarı umum iyeden destek a lmak maksadıyla bugüne kadar çektikleri zülmü ve Rus emperyal izminin milletleri ezme siyasetinin gelecekte Türkistan başına getireceği felakatleri gerçekçi dış dünyaya b i l d irmek yolunda çaba sarfediyorlar. Rusya Sovyet emperyalizmi aleyhi ndeki m i l l i hareket, hii.la aşağıdaki şekilde de­ vam etmektedir. 1 - Moskova bütün gayri Rus Sovyet Cumhuriyetleri ' nde, bilhassa Türkistan' da, şiddetli ve yaygın bir Ruslaştırma siyasetini yürütmekted ir. Türkistan l ı lar Rus d i l i n i öğren iyorlar, lak in b u güne kadar ana d i l lerinden vazgeçmed i ler. Gelecek zaman­ larda da bunları ana d i l lerinden ayırmak mümkün ol mayan bir faaliyet hali nde gö­ rünmektedir. Demek ki, Rus d i l i ile Türk d i l i aras ındaki mücadele devam edecektir. 2- Sovyet rej imi, Türkistanl ı ve başka Müslümanların zihninden İ sla m ' ı silmek düşüncesindendir. Sovyet rej imi ne kadar İslam'dan uzaklaştırma siyasetini ciddileş­ tirm işse, Türkistan Müslümanları da o kadar İslam dinine sarılmışlar. Sovyet l iderlerin Türkistan'da İslam tesirinin yükselmekte olduğu yolundaki şikayetleri İslam ' ı n yaşa­ ma kabiliyetinin kuvvetli olduğunu i fade etmektedir. Tlirkistan'da m i l l iyetç i l ik ve İslam iyet cephe birliğini teşkil edeb ilm iştir. Böyle bir durumda, Türkistanlı lar h içbir zaman "Sovyetler insanları" veya "Sovyet m i l leti" olmak n iyetinde değildirler. Kendi varl ıklarını ( m i l l iyetini ve dinini) korumak için Moskova'nın Sovyet insan ları ve Sov­ yet m i l leti yaratmak siyaseti aleyhinde çalışmaktadırlar. 3- Sovyet rej imi, Türkistan'ın tarihi kültürünü ve ruhi hayatını komünizme yararlı halde kullanmak yolundadır. Türkistan lı lar kendi lerinin kültürlerini komünizmden a­ yırmak ümidiyle harekette bulunmaktalar. Burada bir misal o larak, "Sovyet Özbekis­ tan'ı" gazetesinin 4 Ocak 1 984'te yayınlanan "Tarihi Düşünce, Milli ve Enternasyo­ nal Cihetler" (müellifi: H. Polat) adlı makaleden bir pasaj vermek istiyorum. Makalede Özbek Türkleri kendilerinin tarihini aşağıdaki cümleler i le anlatmayı arzu etmiştir: "Tahii, Ozhek halkı, diğer halklar gihi, kendi tarih ve milli düşüncelerini muha­ faza ed�vor. Bıı kendiliğinden ortaya çıkmamıştır. Bu, münevverlik mücadelesinin neticesi olarak mevcuttur. . . O, kendisinin milli mevcudiyetini (gerekli olduğu zanuın silah kuvvetiyle) milli ruhunu açıkça [(ÖSlerdi. . . İnternasyonalcı (=heynelmilelci) hisler heslemek kendi topraklarını ve vatanı unutmak manasını veremez ". Türkistanlı larda tarih şuurunu varl ığı meselesinde başka bir düşünce tarzın ı da hatırlamak isteğindeyim. Türkistan'ın i.i n l ü edibi Cengiz Aytmatov, "Ve Uzun Yüz Yıllar Bir Gün Kadar Sü rüyor" (Rus d i l inde) adl ı romanında şun ları yazm ıştır: "Geçmişinden toplu olarak hahersiz kalan insan, dünyada kendi mevkisini tayin etmek zorunda kalır. Milletin haşka milletler içindeki tarihi tecrüheleri dışmda ya­ şayan hir insan. kendisini tarihi akımm (perspektif) dışmda hu/arak. yalnız hıı gün için yaşayahilir". Türkistan l ı lar bunun gibi i fadeler i le kendilerinin tari h i n i korumak ve dünyadaki olayları takip etmek arzusundadırlar. 4- M i l l i d iren i ş Türkistan l ı ların nüfusunun artmasına da bağlı görünmekted ir. Uzman lara göre, X X I . asrın başında, Türkistan lı lar Sovyetler B irliği' nde Ruslardan sonra, ikinci büyük nüfus kitlesi olacaktır. Hatta, bu gün de Özbek-Türkleri, Ruslar ve Ukraynalılardan sonra nüfus cihetinden 3 . büyük kitleyi teşkil etmekted ir. Bu sebeple, Türkista n l ı ların nüfus sayısının artışı, Türkistan m i l l i mücadelesinde bir


174

BA YM İRZA HA YiT

"kuvvet" (potansiyel) olarak kabul edilmektedir. Moskova, Türkistan l ıların, nüfus artışından büyük endişe duymaktadır. Bunun için son zaman larda mecburi doğum kontrolü uygulanmaktad ır. ( Bak. "Tercüman" 22. 1 . 1 987, s. 4). 5- Sovyetler B irl iği 'nin Afganistan'ı işgali, Türkistan m i l li direnişi nezdinde, Sovyetlerin, zayıflığının bir görünüşüdür. Türkistanlı lar, M oskova 'nın Afganistan tecavüzünü kesinl ikle ve şartsız reddetm işler. Türkistanlı lar, (Özbekler, Kazaklar, Türkmenler, Tacikler) Afganistan m i l li hürriyet mücadelesinin dayanma merkezidir. Sovyet ordusunun arkası nda yaşamakta olan Türkistanl ı lar, Afganistan mücahitleri­ ne el lerinden gelen yard ı m ı vermekteler. Afganistan mücahitleri arasında, Afgan is­ tan 'da yaşamakta o lan Türkistan l ı lar (Özbekler, Türkmenler ve kend i lerini Özbekle­ re yakın tutan Tacikler) mühim rol oynamaktalar. Herat ve Kunduz şehirleri tarafın­ dan gelen Özbek vekil lerinden öğrendiğime göre, Afganistan 'daki Türkistan l ı lar Afganistan 'da Ruslar aleyh inde ciddiyetle savaşmaktalar. Ama, bunların faaliyetleri yaln iz Afganistan m i l li istiklali için savaşa katıldıkları için, Müslüman Şark ve Batı ülkelerinde tanınmam ıştır. Aslında onlar m i l li mücadelenin önünde bu lunmaktalar, çünkü hudutlara yakın yerlerde yaşıyorlar. B i l ind iği gibi, Ruslar Afganistan halkının . m i l li direnişini Basmacılık d iye propaganda etmekteler. Demek ki, Türkistan 'da 1 9 1 8-34 'te ye alan Basmac ı l ı k hareketi Afganistan 'da yeni bir teşkil ve şartlar için­ de devam etmektedir. Afganistan milli mücadelesi ve Sovyet ordusunun Afganis­ tan 'daki başarısızlığı, Türkistan'daki m i l li muhalif grupların güçlenmesine sebep o lmaktadır. Kuzey Afganistan'daki bu günkü mücadele, geçm işteki Türkistan m i l li mücadelesinin devamı olarak kabul edilmektedir. Türkistan, Rusya i le Çin arasındaki maceraların merkezi olmaktadır. Çin, Batı Türkistan'da (Sovyet Cumhuriyetleri 'nde), Rusya, Doğu Türkistan'da kendi tesirle­ rini arttırmak yolunda teşebbüslerde bulunmaktadır. Türkistan l ılar her iki güç karşı­ sında mevcud iyetini korumak mecburiyeti altındadır. Onlar, iki kuvvetin i l işkisinden fayda görmeyeceklerini seziyorlar. Batı Türkistan 'da Çin propagandası zayıftır. Doğu Türkistan 'da ise Rusya propagandas ı kuvvet l id ir. Ç i n l i ler, Batı Türkistan'ı "Çin toprağı" d iye adlandırıyor. Ruslar ise, "Doğu Türkistanlar isterse, Çin'den ayı larak müstakil devlet kurabi lirler" diye propaganda yürütmektedir. Bu ise tesirli­ dir. Sovyetlerin A lma Ata şehrinde "Şark Türkistan Azad lık Şurası" adında bir teş­ ki latı çalışmaktadır. Bu teşki lat İ slam-Doğu ül kelerinde de kendi temsi lci lerini seç­ miştir. Bun lar, "Rusların yardımı olmadan Doğu Türkistan Ç i n l i lerden kurtu la­ maz"diye bu propaganda yürütmektedirler. Bununla Batı Türkistan m i l li hareketine (dış ülkelerde de) darbe vurmaktadır. Türkistan kendi mevcudiyetini korumak için mi lli mücadeleye meydanında bulun­ maya mecbur o lmaktadır. Rusya aleyhinde cephe açmak kan dökmek. hapishanelerde yatmak, Sibirya'da sürgünlerde ölmek, Türkistan için bir zevk ve heves değil, belki milli varlığını korumanın bir mecburiyetidir. M illi varlığı koruma meselesinde mesuliyeti. önce Türkistanlı lar taşıyacaklardır. Böylece Türkistanlılar, demokratik, insanperver devletlerden ve kendi lerinin soy ve din kardeşlerinden yardım istemeye haklıdırlar. Türkistan için yardım ricalarında bulunmanın bazı manevi cihetleri vardır. Bun­ lardan birisi Amerika B irleşik Devletleri Kongresi tarafından l 959'da kabul edi len "Esir Milletler Haftası" kanunudur. Bu kanunda, diğer mazlum m i l letler arasında Türkistan ' ı n ismi de mevcuttur. Esir M i l letler Haftası Kanununun ası l amacı, zama­ nım ızda istiklali olmayan m i l l etlerin gelecekte mi lli istiklal lerine kavuşması mesele­ sini ortaya koymaktadır. Başka birisi ise, İ ngi liz hükümetinin sözcüsünün Kasım 1 962'de Birleşmiş M i l letler Teşkilatı Genel Toplantısı'nda Türkistan meselesi nde mühim bir soruyu ortaya atmasıdır. O, Sovyet Orta Asya Bölgeleri (Türkistan)' in


ESKİ SOVYETLER DİRLIG l 'NDEKI TfiRKI .fiGfiN VE ISLAMIN BAZI MESELELERİ

1 75

istik lal tarih i ne zamandır" d iye sormuştu. Türkistanl ı lar bu iki istiklal tarihi ne za­ mandır"diye sormuştu. Türkistanlı lar bu iki mühim meseleden haberdardırlar. Fakat Batı ve İ slam alemi bu meselelerin aydınlatılması konusunda aciz kalm ışlardır. Oysa Türkistanlı ların k i m l iği, m i l li mağrurluğu ve geleceklerine i nanmaları onlara yapıla­ cak her bir yard ım için yeterl idir. Son zaman larda, bazı grupların Afganistan'daki bağımsızl ık savaşını Amuderya (Ceyhun)'nın ötesine kadar götürmeye çaba sarf ettikleri anlaşılmaktadır. Onlar, Sov­ yet Birl iği sınırları içinde, yani Tllrkistan 'da askeri bir ayaklanmayı teşkil etmek gaye­ sini i leri sürmüşler ve bazıları, Türkistan 'daki m i li hareket öncüleri i le bu mesele hak­ kında konuşmuşlardır. Türkistan lı ların vekili "evet, böyle bir m i l l i ayaklanma için imkan söz konusu olabil ir. Fakat, buna rağmen şu anda Türkistan'da Sovyet hakimi­ yetine karşı böyle bir tedbirin al ınması m ilyonlarca Türkistan lının boşu boşuna ölü­ münden başka bir şey getiremez; önce hazırl ık yapmak gerekiyor. Bununla beraber, Türkistan'a dost olan devletler Türkistan m i l li mücadelesini himaye etmeye hazır olmalarıdırlar" diye cevap vermiştir. Türkistan lı lar, i l k olarak m i l li şuurlarını korumak ve bu vesileyle Afganistan m i l li mücadelesini desteklemek arzusundadırlar ve bu sahada ciddi bir şekilde çal ışmaktadırlar. Türkistan m i l li bağımsızlık meselesinin çözülmesine bel l i tarih vermek söz ko­ nusu deği ldir. Türkistan m i l li istiklalinin yolu uzun, uzak ve müşküldür. Lakin bu zahmetli yol, Türkistan için zaferle son bu lacaktır.

TÜRKİSTAN'IN BUGÜNKÜ BAZI MİLLİ VE M İLLETLERARASI MESELELERİ• Türkistan, 5 .497.963 k ın2 bUyüklüğündedir. Onun, dünya edebiyatında yalnızca Türkistan ad ı ile batı kısm ı (3 .994 .400 km 2 ): bu günkü Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Tacikistan Sovyet Cumhuriyetleri . Sovyet Rusya ha­ kimiyeti altında, doğu kısm ı ise Doğu Türkistan adıyla ( 1 .503 .563 km 2 ) bu günkü Sincan-Uygur Muhtar Bölgesi, Çin Halk Cumhuriyeti hakimiyeti altındadır. Gi.i ney­ Türkistan ise A fgan Türkistan'ı ad ı altında Afgan istan devleti hudutları içindedir. Türkistan toprak büyi.iklllği.i bak ım ından büti.in Türk toprak ları nın çoğunluğunu teşki l eder, bu bakımdan ahal isinin günüıni.lzde takriben 50 m i lyonu Türk ve Mi.is­ lüınan' dan i barettir. Bu Ti.Irk yurdu, Moğolistan, Çin, Tibet, H indistan (bir koridor ile), Pakistan, Af­ ganistan, İran, Kafkasya (Hazar Denizi vasıtasıyla), Talar Başkurt, Güney Sibirya (Uguro-Fin kavimleri ve Rus ahal isi ile) mem leketlerin komşusudur. Malumunuzdur ki, Türkistan, dünya Türklüğünün beşiği ve Anadolu 'nun ve bu günkü Türkiye'nin ana çeşmesid ir. Türkistan, Türk kü ltürünü ve ruhunu i lk defa yaratan, yaşatan, dünyaya yayan ve tanıtan bir ülke olduğu gibi, İslam kü ltürünün de eşi olmayan bir merkezdir. Türkistan. 33 mi lyon kmr den fazla topraklarda yerleşen komşu memleketlerle doğrudan doğruya iktisadi, siyasi ve kü ltürel temaslarda bul unabi lecek jeopolitik ehemmiyeti haizdir. Türkistan, tarihte olduğu gibi zamanım ızda da Asya'nın Avrupa yolu ve Avrupa'nın Asya kapısı rolünü oynamaktadır. O, ayn ı zamanda Orta Doğu­ nun anahtarlarından birisid ir. Türkistan hududundan Kab i l 290 ki lometre, İslamabat 700 ki lometre, Tahran 640 ki lometre, İran Körfezi 1 000 ki lometre ve Erzurum 1 0 1 0 k i lometre . uzakl ı ktadır. "Tlirk Oca�ı"n ın /\nkarn'ıla 2 l . J . 1 9H7'ılcki kunılt;ıyınıla sunulan ltbligdir.


176

BA \'MİRZA HA vl..-

Batı Türkistan ' ı n Rusya, Doğu Türkistan ' ın Çin tarafı ndan isti lası ve Güney Türkistan ' ın Batı Türkistan 'dan ayrı lması meseleleri ayrı bir konudur. Fakat, unut­ mamak gerekiyor ki, Buhara ve Harezm devletleri Batı Türkistan 'dan Rusya'ya yalnız 1 924 yıl ında i lhak ed i len devletlerdir. "Burası nerede?" d iye soran lar da az değildir. Rusya ve Çin devletlerin in propa· gandaları ve siyasetleri neticesinde, on ların emperya l izm i ve koloniyalizm i hükmll altındaki mazlum halkımızın mazlumluğunu da ispat etmek, zaman ım ızın m üşklll meselesi olmaktadır. Sovyetler B irliği' nin 1 9 1 9 sonunda Afganistan' ı işga l inden sonra Türkistan'ın bir parçası o lan G üney Türkistan da Rus boyunduruğu altına gird i . Bu işgal ile Türkistan için serbest devletler i le temaslarda bulunmaya imkan kalmad ı . Türkistan, yalnız Çin ve Rusya hakim iyetin in, komünizm rej im i nefesleri içinde yaşamaya mecbur edi len bir ü l ke hal ine gird i . Bugünkü Türkistan, boğul­ makta bul unan bir Türk yurdudur. Türkistan Türkleri için yaşamanın yegane yolu, kendi lerinin hürriyet davalarını devam ettirmek ve hürriyetleri ni kazanmak için dostlar edinmekten ibarettir. Ruslar, Ç i n l i ler ve başka m i l letlerin bazı i l i m ve ha­ berleşme adam ları, Türkistan ' ın işgal ed i len bir ülke, lakin tes lim olmayan bir m i l let o lduğunu b i l m i yorlar. Türkistan 'da 1 9 1 7- 1 9 1 8 y ı l larında i l an ed i len m i l li mücadele (Basmac ı l ık) 1 93 3-34 y ı l larında Doğu Türkistan istiklalinin i lan ed i l işi, l 944-45 'te 270.000'den fazla Türkistanl ı askerin A l manlar ile birlikte Sovyet ordusu aleyhinde, Türkistan hürriyeti için savaşa girmeleri de i lave edileb i l ir. Doğu Türkistan l ı genç­ lerin l 965 'te Pekin'de protesto yürüyüşleri, Ağustos l 986'da Özbekistan Sovyet Cumhuriyeti Pamuk Ziraatı Bakan ının M oskova'daki Yüksek mahkeme tarafından ölüm cezasına mahkum edi l mesi, Aralık l 986'da A l ma-Ata şehrindeki ayaklanma. çocukl uğundan beri Taşkent şehri dolaylarında yaşayan 1 8 yaşında, m i l l i ve d ini duygu ları n ı bir şiir i le ifade eden Başkurt Türk şairi N izameddin Ahmedoğlu'nu 20 y ı ldan fazla hapishanelerde ve psikiyatri k l i n ik lerinde tutulması, Türkistan Türkle­ r i ' n i n sönmeyen m i l l i arzularının bazı örnekleridir. Moskova'nın emri i le l 98586'da Batı Türkistan ' daki Sovyet Cumhuriyetlerinde Komünist Partisi ve Sovyeı devletinin yüksek makamlarında çal ışan 7000'den fazla Türkistan l ı n ın görevlerin­ den uzaklaşt ırılmasını , onların bir kısm ı n ı hapsed i l mesini de dikkate alma l ı . Bun la­ rın çoğu m i l li duyguları yaşatmak arzusunda olan şah ıslard ı . Şunu d a kaydetmeliyiz ki. Kuzey Afganistan 'da yaşanmakta bul unan Türk ler' in Afganistan mücah itleri i le birl ikte Rusya hakimiyetinden kurtulmak yol undaki sa­ vaşları, Türkistan m i l li mücadelesinin devam etmekte o lduğunun bir ifadesidir. Afganistan 'daki Türkler Afgan istan m i l l i mücadelesinin ağır yükünll taşımaktalar. Onlar, bir taraftan Afgan istan istiklali için savaşmaktalar, başka bir taraftan i se Tür­ kistan m il li hürriyeti için temel kurmak hareketindedirler. Onlar için savaştan başka çıkar yol kalmad ığını çok kaygı l ı bir durum olarak b i lmekteyiz. Bazı imkansızl ıklar sebebiyle, Kuzey Afganistan'daki Türk ler' in bugünkü Afganistan'da kanl ı savaş­ larda bulunmalarının, Türkistan m i l li mücadelesinin devam etmekte o lan yeni bir şekl i o lduğu. dünya efkarı umum iyesine an latı lmad ı . Sovyetler B i r l i ğ i tarafından Afgan istan'ın işgal ed i l işi v e Afgan m i l li mücadele­ si, Türkistan'da m i l li düşüncelerin yeniden alevlenmesine yol açtı . Sovyet Rusya hakim iyeti altındaki mazlum Türkistan l ı lar Afganistan mücah itlerine yardım et­ mekteler. "Onların yard ı m ları nelerden ibaret ve nas ı l teşkil etmekted ir?" şekl i ndeki sualin cevabını muayyen bir zaman geçti kten sonra, tarihten öğreneceğiz. Rusya ve Çinliler. Türkistan'da Ruslaştınna ve Çinlileştinne siyasetlerini devam ettir­ mektedirler. Onlar, Türkistan'da Rus ve Çin ahalisinin sayılarını artınnak, Tiirkistanl ıları kendi vatanında Ruslar ve Çinliler karşısında azınlık haline getirmek yolunda sistemli


•:SK i SOVYF.TLF.R BİRLiCi'NDF.KI TÜRKLfJ(;fiN VF. ISLA M I N

RAZI

MESF.LELERİ

1 77

olarak tedbirler almaktalar. Bunun içindir ki, zamanımız.da Türkistan'daki Türklüğün "var­ lığı" büyük bir tehlike altındadır. Türkistanlılar bunu bilmiyorlar. Bunun için varlıklarını ebediyen korumanın tek yolu olarak milli istiklal kazanmayı görmektedirler. Türkistanl ı lar için Rusya ve Çin aleyhinde mücadele etmek, bunun için şeh it vermek hapishanelerde yatmak, hakaretler altında yaşamak. bir zevk. heves. şaka, neşe, oyun, serser i l i k veya akı lsızlık alameti değil, belki mücadele yoluyla m i l letin varlığını yaşatman ın tek yoludur. Sovyet-Ruslar ve Komünist-Ç i n l i ler TUrkistanlı­ lardan sadık "vatandaş lar" yapamad ıkları için şikayetç idirler. Türkistan 'da mevcut bulunan 3 kuvvet ( Rusya, Çin ve Türkistan) arasında düşmanlık duyguları çok de­ rindir. Buna son vermek mümkün, çünkü Türkistan, kendi istiklal ine sah ip o lduğu günden itibaren Rusya ve Ç i n i le dost olarak yaşamaya hazırdır. Türkistan meselesinin bazı açık unsurları vard ır: Bunları şu şeki lde ortaya koya­ bil iriz: 1 - Türkistan 'ın tabii dostları, Tiirkiye, Is lam mem leketleri, Sovyetler Birliği ve Çin'deki maz!Cım m i l l etler. Avrupa, Amerika. Afrika ve Asya'daki insan haklarını hi maye eden teşekkü l l erdir. 2- Türkiye'de Türkistan 'a karşı gayet derin sam imiyet vardır. M i l letin bu tabii samim iyeti devlet idaresinin sam imiyeti deresinde gösteri lm iştir. Türk m i l letinin Türkistan samim iyeti, devletin kültiir ve politikasının b i r parçası haline getiri lme­ miştir. Türkiye'de Türkistan tarihini, coğrafyasını, edebiyatı ve kültürünü, Tlirk is­ tan 'daki İ slam' ı, onun terakkiyat temayü l lerini. TUrkistan' ı n bu günkü durumunu ve ruhunu bi lenlerin sayısı çok azdır. 3- Türkistan meselesi ls lam aleminde unutulmuş bir durumdadır. Her zaman İ s­ lam davası ve Ümmet-i M uhammed gibi fazi letler hakkında konuşuyoruz. Ama, tarihte İslam için büyük hizmetlerde bulunan, İ�lam kü ltllrünün esas kaynaklarını yaratan ve bugün de l slam hayatında mühim rol oynamakta bulunan Türkistan' daki İslam kültürünü, yanı zamanda Müslüman ları, A l lahsızl ık politikasından kurtarmak, Türkistan'da İ slam ' ı korumak meselesi ve İslam davası ve ümmet esaslarının bir parças ı o larak meydana çıkarı lmadı. Bunun birkaç sebebi var. Lakin bunlardan baş­ ka bir fırsatta ve şeriat içinde bahsetmeliyiz. 4- Amerika B irleşi k Devletleri 'nin kongresi l 959'da "Esir M i l letler Haftası" (Captiva Nations Week) kanununu kabül etmiştir. O konuda Türkistan da başka m i l letler yan ında hürriyetini kaybeden m i l let olarak gösteri lm iştir. Bu kanuna daya­ narak, Amerika'da her y ı l ı n 1 3 Aral ık günü, Türkistan Günü olarak i lan ed i l m iştir. Bu günde Amerika'nın her yerinde Amerika bayrağı yan ında Türkistan m i l li bayra­ ğını görmek mümkündür. Tabiidir ki, bayrak d i kmek görevi Türkistan l ı larındır. Türkistan l ı mücahirler böyle bir mühim lütuftan m i l li menfaatleri için faydalanmayı b i lmed i ler. Esir M i l letler Haftası Kanunu kabül edi ld iğinden beri aradan 27 yıl geç­ tiği halde ( 1 959-86) Türkistan l ı lar Amerika'da bu "Türkistan günü" hakkında tek bir makale yayınlayabi lm işlerdir. 5- İ ngi ltere'nin B irleşmiş M i l letler Teşki latı'ndaki veki l i, B irleşm iş M i l letlerin 26 Kasım l 962'deki umumi toplantısında, sömürgeci l iğe son veri lmesi hakkındaki konuşmasında, Türkistan ' ın X I X asır sonuna kadar Rusya tarafından işgal ed i ldiğini kaydettikten sonra, "Sovyet Orta Asya toprakları için verilecek istiklal ne za­ mandır?" d iye sormuştu. Moskova bu güne kadar bu tarihi soruya cevap vermed i. Aradan 25 sene geçmişt ir. Ama, bu güne kadar hiçbir devlet Sovyetler Birliği devle­ tinden bu sua l i n cevabını talep etmemiştir. 6- Sovyetler Birl iği devletinin resmi daireleri, dış ülkelerde Türkistan m i l li me­ selesinin ortaya ç ıkarı lmaması yolunda ciddi faal iyetlerde bulunmaktadırlar. Sov-


178

DA YMI RZA l l A Y İT

yetlerin dış mem leketlerdeki Türkistan siyasetinin kendisine has bir sistem i vardır. Onların bu sahadaki diploması, propaganda faaliyetleri, m i l letler arası komün izm kol ları, radyoları, gazeteleri, dış ülkelere gönderilen geçici veki l leri, casusları ve bun lara yakın bulunan kişi leri, dış ü l kelerde Türkistan meselesini Sovyetlerin bakış açısından göstermek için çalışmaktadı rlar. On lar, bu sahada muvaffakiyetler de kazand ı lar. Sovyetler aynı zamanda çok korktukları Türkistan lı muhacirlerin m i l li hareketlerini de durdurmak için ciddi tedbirler almaktalar. On lar, Türkistan l ı muha­ c irlerden Sovyet vatanperverleri, Sovyetseverler ve Sovyetler'e karşı h iç olmazsa tarafsızları yetiştirmek yolunda çalışmaktalar. Türkistanl ı m ücahitler arasında Tür­ kistan' ın m i l li anlamdaki geleceğinde üm itsizl ik yaratmak, muhacirlerin m i l li birli­ ğin i, onların aras ındaki sam imi bağları koparmak, dış ülke lerdeki m i lli hareketi durdurmak, Türkistan örf adetlerini ve Türk lehçelerini bilen, fakat Türkistan mese­ lesine karşı yabancı duyguları taşıyacak kişi ler haline getirmek. Türkistan l ı gençlere Kiril harflerini öğretmek yoluyla onları Sovyetlerin kültürü altına <\Jmak, Türkistan lı muhacirler arasında Türkistan 'daki Sovyet tedbirlerine karşı iyimserlik kazanmak, Türkistan m i l li hareketinin göze görünen kişi leri aleyhinde töhmetler yürütmek ve sahtekar fikirleri yaymak gibi devam ettiril mekte bul unan tedbirler, Sovyetler B irli­ ği'nin Türkistanl ı muhacirler arasında kullanılmakta olduğu siyaseti faal iyet leridir. Bu sahada, Sovyetlerin "vatan" cemiyetleri ayrıca rol oynamaktadırlar. Sovyetler, Sovyetler Birliği 'nde muhacir olan kişi ler arasında kend i tesirlerini yaymak için, KGB'nin idaresinde "Rodina" (vatan) cem iyetini teşkil ettiler. Mosko­ va'daki bu cem iyetin Taşkent ve A l ına-Ata şehirlerinde şubeleri aç ıldı. Dış ü l ke ler­ deki yurttaşlar ile kü ltür temasları kurmak için Özbekistan "Vatan Cem iyeti" ve "Kazakistan Vatan Cem iyeti" günümüzde devamlı faaliyetlerde bul unmaktad ırlar. Taşkent'teki "Sovyet Vatan Cemiyeti" 30 yı ldan beri "Aydın" gazetesini yayın la­ maktad ır. Bu gazete Latin-Türk harfleri i le yayın lanmaktad ır. Taşkent'teki bu cemi­ yet 1 O ' dan fazla risale ve kitap yayın landı ve bunları Türkistanl ı muhac irlere gön­ derdi. A lma-Ata şehrindeki Sovyet Vatan Cemiyeti, Kazak-Tlirk şivesinde "B izd ing Vatan" ve Uygur Türk şivesinde "Bizn i n Vatan" gazetesini yayın lamaktadır. Gaze­ teler, kitaplar çeşitli yol lar ile Türkistan lı m uhacirlere parasız olarak gönderil mekte­ dir. Sovyet "Vatan" cemiyetlerinin her bir gazetes i devam l ı olarak Türkistan l ı lara Kiril harflerini öğretmekted ir. Türkiye ' de bu gazeteleri, takriben 800 kişiye okut­ maktadırlar. Taşkent'teki "Sovyet Vatan Cemiyeti"ne bağlı bulunan "Vatandaş" radyosu her gün 2 saat 20 dakika Türkistan l ı mücahitlere yayın larda bulunmaktad ır. Komün ist partisi Türkistan l ı muhacirler ve dış ülke ler için propaganda yapacak dergi ve gaze­ telere ayrıca önem vermektedir. Bunu, Özbekistan Komün ist Partisi ' n in B irinci Sekreteri Osmanhocayev'in 4 Ekim 1 986'da Özbekistan Komünist Partisi Merkezi Kom ites i ' n i n toplantısında bildirdiği aşağıdaki fikri ispat etmektedir:

" İdeoloii mücadelesinin ciddileştirilmesi, Taşkent radyosunun dış ülkelere ya­ yınları, Cumhuriyetin Dışişleri Bakanlığı 'nın. dış ülkeler ile dostluk ve kültür müna­ sebet/eri, Özbekista11 ı·aıan ceıniyeti11i11, Sovyet Özhekİ.\'llln 'ı dergisinin Aydm l{ll­ zetesi11i11, Roduga yayınları şubesinin işlerinin daha iyi düzenlenmesini talep et­ mektedir " (Ozhekista;, Komünisti " Dergi. Taşkent, 1 986, Na: 1 1, s. 22-23).

Kanaatimce, Komünist Partisi ' n in talepleri çok mana l ıd ır. Sovyetler, daha fazla­ sını kazanmak arzusundadırlar. Sovyet lerin zikredilen "vatan" cem iyetleri ve y ı l lar­ dan beri Çin Halk Cumhuriyetleri aleyhinde çal ışmakta bulunan A l ma Ata şehrinde­ ki "Şarki Tlirkistan Azadlık Şürası" dış mem leketlerin büyük şehirlerde, b i lhassa Türkistan l ı ların yaşadığı bölgelerde vek i l lerini çalıştırmaktad ırlar. Sovyetlerin


ESKİ sovn:ıu:R B İR tİ G İ'NllEKI TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN RAZI MESELELERİ

179

"Sovyet Özbekistan ' ı " dergisi ise ayda bir defa, Özbek Türkçe 'si, Arap İngiliz, Al­ man, Fransız, Dari, Urdu ve Rus d i l lerinde yayınlanmaktadır. Sovyetlerin resmi idareleri, niçin bu kadar masraf ve teşebbüslerde bulunma zaruretini duydu lar? Çün­ kü eğer onlar Türkistan muhacirlerin in dış ülkelerdeki Türkistan davası meselesin­ deki seslerini durdurabilse ler, o zaman, Türkistan 'daki Türkistanlı ların feryatların ı boğacaklar v e onların m i l li hürriyet arzu larının dış ü lkelerde zikred ilmesini d e dur­ durabi lecekler. Sovyetlerin asıl dertleri budur. Bunun için ben zatıal l i lerin ize Sov­ yetlerin bu siyasetin i anlatmaya mecbur oldum. Türkistan meselesinin bazı dış görünüşlerine biraz d ikkat gösterdikten sonra, or­ taya"Türkistan m i l li meselesinin çözümü yolunda neler yapabil iriz. Bu soruya aşağıdaki fikirlerimiz i le cevap arayacağız: 1 - Her şeyden önce, Türkistan Türkleri ve Müslümanların m illi benliğini kuv­ vetlendirmek ve desteklemek gereklid ir. Bu ise, onların tarihteki rol lerin i ve gelecek için m i l li ümitleri ni, kendi leri nin kim liğini tayin etmek ve anlatmak için zarurid ir. 2- Amerika'nın Esir M illetler Haftası kanunu Amerika'da Türkistan Günü, Birleşmiş M i lletler Teşki latı ' nda "Türkistan için istiklal zamanı nedir?" diye sorulan sualin manasını iyi anlamalıyız ve etrafım ıza anlatmal ıyız. Bu suali taşıyacak ve cevabını talep edecek dünya efkarı umum iyesini hazırlamak gerekl id ir. 3- Türkistan. İslam'ın mOhim bir bölgesi olduğu için bu ü lkede resmi Allahsızlık aley­ hinde gayrı resmi yükselmekte bulunan Müslümanlık ruhunu hesaba katarak Türkistan'da İslam'ı himaye etmek üzere bütün İslam memleketleri ile iş birliğini teşkil etmek zaruridir. 4- Dünyada Türkistan termi noloj isini kul lanmak yerine Orta Asya ve Orta As­ ya Türkleri veya Orta Asya ve Kazakistan term inoloj isi kul lanı lmaktadır. Bunun ile beraber, Türkistan ' ın tarihi ism ini (Türk yurdu ad ını) inkar etmek, temayül leri de çoğalmaktad ır. UN ESKO'ya göre Orta Asya, Sovyetler B irl iği ' ndeki Cenubi Sibirya (Hakas, Tuva, Altay dağları), Sovyetlerin Kazakistan Orta Asya dedikleri cumhuri­ yetleri, Çin haki m iyeti altındaki Doğu Tilrkistan (Çingang-Uygur Bölgesi demekte­ ler), Ç i n ' in Lançov vilayetine yakın toprakları, Moğolistan, Tibet, H indistan ' ın Pencab vi layetleri, Pakistan, Afganistan ve l ran mem leketlerinden i barettir. Demek ki, Türkistan, Orta Asya değil, Orta Asya'nın bir parçasıdır. Türkleri Orta Asya'nın hangi coğrafi kısmında aramaktalar? Eğer Orta Asya'da Türk yurdunun yerini göste­ remezsek, aradan zaman geçtikten sonra, hayalperest birisi ortaya çıkacak 'Tibet, Orta Asya'daki Türkler' in yeridir' d iyebi lecektir. Vatan ın varlığı onun ismi ile hi­ maye edilebil ir. M üs lümanlar için Rusya Müsl ümanları, Çin Müslümanları şeklin­ deki hatal ı term inoloj i ler kullanılmaktadır. Tabii, Çinli M üslüman lar var, bun ların yanında Çin hakim iyeti altında bulunan Türk M üslüman ları da var. Rusya M üslü­ man ları dedikleri zaman. Türkistan, Tatar, Başkurt, A zerbaycan, Kuzey Kafkasya ve K ırım M üslümanları' n ı anl ıyorlar. Böyle bir terminoloj iyi kullanmak tehl ikel idir, çünkü bu Türk ve Müslümanların mem leketlerinin isim lerini unutturmaya yardımcı si lah olacaktır. Aynı zamanda, Sovyetler, Batı ve Şarkın bazı ilim adamaları, hatta ' Müslümanların bazı fikir adamları da, Sovyet M üslümanları şekl indeki term inoloj iyi çok kul lanmaktalar. B i l miyorlar ki, veya istemiyorlar ki, Sovyetlerin var olduğu yerde Müslüman l ık, M üslüman l ığın var olduğu yerde Sovyet olmaz. Sovyetler Bir­ liği' ndeki Müsl üman lar daha Sovyet insan ı olmadı lar ve olamazlar. Bunun için onlara Sovyet Müslümanları demek hatadır ve sahtekarl ıktır. Sovyetler. "Sovyet Şarkının M üslüman ları" (Muse:mane Sovetskogo Vostoka) term inoloj isini kul lanı­ yorlar. Bu terminoloj iden de Sovyet M üslümanları şek linde bir mana ç ıkarı lmaz. Şunu da b i l meliyiz ki, Sovyetler B irliği 'nde h içbir M üs lüman kendisinden "Ben Sovyet Müslüman' ıyım" diye bahsetmiyor.


180

BA Y M İ RZA HA YİT

Sovyetler B irl iği 'ndeki Türkler'e, Rusya Türkler' i term inoloj isi de kullan ı l mak­ tadır. Rusya Müslümanları ve Rusya Türkleri d iye beyanatlarda bulunmak Çarl ı k Rusya'sının kü ltür pol itikasının bir mahsU lü i d i . Zaman ında bunları Türk- M üslü­ man m i l li l iderleri de kullanmaya mecbur olmuşlard ı . Bolşevizm Rusya'sı zamanın­ da ise bunlara ne Ruslar ne Rus olmayanlar hiçbir zaman R usya Türkleri dememiş­ ler. Rusya'nın Türkleri yok. Rus Türkü yok. Rus M üslüman ' ı yok. Fakat, Rus haki­ m iyeti altında yaşamakta bulunan Türkler var. Türkistan gibi bir Türk yurdu, Rusya için, Rusya ise Tü rkistan için yabancı mem leketlerdir. Türklüğü ve Müs­ lüman l ığı şerefsiz hale getiren term inoloj i leri düşüncelerim izden ç ıkarmal ıyız. Okul, kitaplarında Orta Asya Türkleri term inoloj isi yerine Türkistan veya Türkistan Türk­ leri isimlendirmesini (term inoloj isini) kul lanmalıy ız. Beyan ettiğim term inoloj i meseleleri, yaln ız dilcilik i l m inin lügatçı l ı k alametleri değil, siyasi v e milli mese leyi doğru anlamanın bir n i şanıdır. Eğer, Türkiye'de term inoloj iyi doğru kul lan ırsak, elbette ki bunu dünya da anlayacaktır. 5- Türkistan her bakımdan Türklüğün ve İslam ' ı n merkezlerinden birisi olduğu için, Türkistan Araştırma Enstitüsü 'nü kurmal ıyız. Dünyada 40'dan fazla Orta Asya Araştırma Enstitüleri, merkezleri, üniversitelerin bilim dal ları, cemiyetleri çal ış­ maktadırlar. Bunların çoğun l uğunun Orta Asya'sı Türkistan 'dır. Türkiye'de böyle bir enstitünün kurulmasının kültür hayatında büyük ehemm iyeti vard ır. İ lmi, m i l li ve İ slam ruhunu taşıyan Türkistan Araştırma Enstitüsü, Türkistan'ın ve onun Türk ve Müslüman komşularının geçm işini ilmi esaslarda öğrenilmesine ve bu sahada çal ışacak i l i m adam larının yetiştirilmesine vesile olacaktır. Aynı zamanda M i l letler arası Türkistan Derneği teşk i l edi lmiştir. Böyle bir Dernek, Türkistan'da demokratik bir hayatı ve Türkistan' ın hürriyeti davasını savunan, Türkistan'ı m i lli ve insan hakları sahasında m üdafaa edecek kab i l iyette olmal ıdır. 6- Sovyetlerin Türkistan l ı muhacirler arasına Komünizm gayesini getirme yo­ luyla, bunlardan kend ilerinin dış ülkelerdeki siyasi istihkamlarını teşkil etmek faa l iyetlerine son veri lmelidir. Sovyetlerin muhac irler aras ındaki hareketlerine karşı durabi lecek Türkistan lı m i l l i kuvvet vard ır. Lak in bu, Sovyetler Birl iği ' n i n maddi ve başka i m kanlarına nazaran zayı ftır. Türkistan l ı muhacirler ne maddi v e ne siyasi cihetten Sovyetlerin dört gazete, bir dergi, iki saat yirm i dakikalık radyo yay ın ları aleyhinde faaliyette bulunab i l irler. Bunun için on ların m i lli iradeleri n i i fade etmelerine yardımda bulunmak gerek iyor. Y üz bin lerce Türkistan l ı muhaci­ rin çocuklarını dış ül kelerde Sovyet tesiri altında kendi baş larına bırakmak, gele­ cek için felaketlere yol açacaktır. Türkiye 'de ve Türkistan 'a dost bu lunan memle­ ketlerde Sovyetlerin "can l ı posta kutu larının" çalışmalarına göz yum mak, Türkis­ tanlı ların yaşad ı kları devletlerin menfaatleri ve Türkistan m i l li davası için zararlı­ d ır. 7- Büyük önder Atatürk, Türk tarih inin anahtarları meselelerinde verdiği tali­ matta, Türk tarihinin ilk kitabına Türkistan Türk tarihinden başlanmasını istemiş ler­ di. Aradan 55 y ı l geçtiği halde, Türk tarihinin Türkistan tarihinden başlayan kısmı yazı lmadı. Atatürk'ün tavsiyesini yerine getirmek için daha kaç yı l beklemek gere­ kiyor? Kanaatimce böyle bir tarih eserini (ci ltlerden ibaret) yazmanın vakti geldi. Dünyanın kültürlü m ii ietlerinin ansi klopedi leri var. Türkistan' ın m i l li ansiklopedisi yok. Bil iyoruz ki, ansiklopedi m i l letin aynasıd ır. Türkistan ansiklopedisini yaratmak mühim bir i l mi vazifedir. Buna yardın etmel iyiz. 8- Sovyetlerin dış ü lkelerde devam l ı olarak ''Türkistan'da Komün izm M ucizesi" şiarı altında yürütülmekte oldukları propagandası karşısında, hakikatleri gösteren, m i l letler arası d i l lerin birisiyle Türkistan dergisi yayınlanmalıdır.


ESKİ SOVYETLER DİRLİGİ!NDEKI TÜRKLÜGÜN VE İSLA M I N DAZI MESELEl.ERİ

181

9- Türkistan meselesi yalnız bir milli mesele değil, be lki m i l letler arası bir prob­ lemdir. Komün ist Ç i n l i ler, Sovyetler Birl iği 'ndeki bütün Türkistan ' ı Çin toprakları diye i lan ed iyorlar. Sovyetler B irl iği ise, Doğu Türkistan isterse bağımsız devlet olarak yaşayabi lir veya komşu kardeş Sovyet cumhuriyetlerine katı labi lir demekte­ dir. İki büyük devlet Türkistan topraklarında kendi iştahları n ı kandırmak siyasetini devam ettirmekteler. Sovyetler Birliği Anayasasına göre her bir Sovyet cumhuriyetinin SSC B 'nden ayrılma hakkı vardır. Demek ki, "Türkistan 'daki beş Sovyet cumhuriyeti Moskova merkezinden ayrılab i lecektir. A ma, bunu icra etmeye Sovyetlerin kanunu izin ver­ memektedir. Sovyetler, Sovyet Anayasasına zıt hareketleri durdurmak, insanlara hak tan ı mamak için mi l letler arası anlaşmaları icra etmemek niyetindedir. Türkistan ' ın sulh yoluyla Sovyetler B irliği ' nden ayrılma hakkına yard ı m etmek mil letler arası problemlerin birisidir. Bütün imkanlarım ızı hesaba kattığım ız halde, Türkistan'da Türklüğü ve İslam ' ı korumak için m i l letler arası dairelerde tedbirler almalıyız. Bunlar nelerden ibaret olur meselesi ise, ayrıca yeni düşüncelere ve izahatlar sebep olacaktır. Dünya Türklüğü, Türkistan, tarihinin imtihanlarını kazanm ış ve yaşamaya kabi­ liyet l i olduğunu da ispat etmiştir. Bugün Türklüğün çoğunluğu esaret altındadır, lakin yaşamaktad ır. M uhterem devlet başkanımız, Kenan Evren' in Bursa şehrinde buyurdukları i fadeyle "Türkiye, dü nya Türklüğü nün son kalesidir." Mazl u m Türkler bunun ile övünüyorlar. Onlar, b u son kalede ışık v e meşalc aramaktalar. İ nanıyoruz ki, Türkiye bu kutsal görevi şerefle becerecektir. Dünyan ın her halkı "ben yaşamal ıyım" demektedir. Buna bütün halkların hakları var. B iz, Türkler' in de yaşamaya hakk ı m ız var. Bunun için, Ya Al lah sana yalvarı­ yoru m : dünyada ne olursa olsun, Türkler var ve sağ olsunlar.

T Ü RK İ STA N ' I N G E LECEG İ M ESE LES İ Sovyetler B irliği Afgan istan ' ı işgal ettiğinden beri, İslam ve Batı alem inde Tür­ kistan meselesinde yeni bir uyanış cereyanı başladı . Her tarafta Türkistan hakkında fi kirler bildiri lmektedir. Afganistan faciası Türkistan mese lesi i le meşgul olman ın zaruri bir vazifesi olduğunu ortaya çıkard ı. Bugün Türkistan meselelerinde dünyanın çok mem leketlerinde fikirler oluşturulmaktadır. Lakin bugüne kadar Türkistan ' ı n hürriyet meselesini i leri süren ve Türki stan ' ın istiklali meselesini hal letmek için ciddi çalışmaya cüret eden hiçbir devlet veya müessese yoktur. Şuna d ikkat çekmek isterim ki, eğer Türkistan 'da Rus hakim iyeti devam ederse, o zaman Rusya h içbir vakit şarktaki komşularına rahat vermeyecektir. Rusya'yı Orta Doğudan kovmanın tek yolu Türkistan ' ı n istiklalidir. Okuduğumuz yazılar, gördüğümüz hadisleler ve mücahit hareketinden öğrendik ki, Türkistan hürriyetçi l eri (kendi mem leketlerinde çok kuvvetli, dışarıda ise zayıf), hürriyet davalarını devam ettireceklerdir. Türkistan 'daki mücahitler, Türkistan' ın m i l li kurtu luşu için hal ihazırda dışarıdan gelecek yard ı m ı beklem iyorlar. Afganistan faciası da onlara çok şeyler öğretti. Türkistan geçmişte yalnız bırakılm ı ştı. Şimdi A fganistan yalnız durumda Ruslar aleyhinde mücadelesini yürütmektedir. Ama Afganistan mücah itlerini hürriyet sever ve insan haklarına hürmet eden ü lkeler hi­ maye etmektedirler. B ugünkü ve gelecekteki Türkistan için mühim mesele, Türk ve Müslüman varl ığını korumaktan ibarettir. Bu ise gelecekteki istiklal savaşı için te­ mel olacaktır. Türkistan l ı lar, Türkistan istiklal davasında yalnız deği l ler. Türkistan 'a manevi yardımda bulunacak kaynaklar. Mesela, ABD'nin l 959'da kabul edi len M i l letler Haftası Kanunu, 1 966'da B irleşm iş M i l letler Teşki lat ı ' n ı n genel meclisin-


DA YMIRZA l lA y t · ı

182

de, "Türkistan için istiklal ne zaman verilecek" gibi sorulmuş sorular vardır. Tür­ kistan gibi mazlum bir m i l let zulme uğram ışl ığı sonsuza kadar çekmeye mahkfımdur d iye düşünen lere ancak hayalperestl iği yakıştırırız. Türkistan ' a hürriyet fırsatı gel inceye kadar, Türkistan l ı lar sevd ikleri mücahit ve şehit şair Abdulham it Sü leyman Çolpan tarafından bildiri len, aşağıdaki manaca hürriyet sevdasıyla özetlenebilecek şu şiiri fıs ı ldayacaklar: "Ağlama yur<lum eğerci bu gününele yok balurr, Gelecek günler<le bt1/ıt yıldızım oynap kaltrr! "

TÜRKİSTAN 'DA TÜRKÇÜLÜGÜN BAZI MESELELERf Türkistan 'da Türkçülük ded iğim iz zaman, her şeyden önce bu mem leketteki ve­ ya bu ülkeden başka ülkelere giden Türkler' in tarihte yaşadıkları ve zamanı m ızda da yaşamakta oldukları gözümüzün önüne geliyor. Türkçülüğün mevcudiyetini, Türk­ çülük için bir temel olarak görmekteyiz. Aslında, Türklük ve Türkçülüğü birbirinden ayıramayız. Lakin, Türklüğü bir varlık, Türkçülüğü ise onun mefkflrevi yolu olarak kabül edersek, o zaman Türklük bir "beden" Türkçülük ise onun "kanı" ve "ruhu" olabilir. Kültigin Abidesi'ndeki "Üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk milleti; ilini, töreni kim bozabilir!" şeklindeki ibare, belki Türkistan 'da Türkçü lüğün baş­ laması yani Türk bedenindeki kan kaynayışlarının ve ruhunun d ışarıya yay ı l masının bir örneği olabil ir. Kültigin Abidesi ' ndeki derin fikir, dolayısıyla Türkçü lüğün de temel i oluyor. Türkistan 'da Türkçülük çeşitli zamanlarda türl ü siyasi dalgalar içinde bulunuyor. Bun lara; Y i i . asırda Arap istilası ve bunun ile İslam dininin ilk defa Türkler arasına girmesi, Türkler tarafından İslam ' ın kolayca kabül edilmesi, X l l l . asır başında Mo­ ğol istilası, Türkistan 'da Moğol ve Çağatay sülalesinin X I Y . asrın sonlarına doğru yaşaması ve bu sülalelerin Türkler tarafı ndan Türkleştirilmesi ve İslam laştırılması gibi siyasi ve kültür cereyanları misal olabil irler. Türkistan, Türkçillüğün, bununla Türkçülük metküresini tayin eden Türk bilgin le­ rinin beşiği olduğu gibi, onun Türkçülük ruhunun devam l ı yaşamasına hizmeti geçtiği unutul mayacak bir haki kattir. Divan ü Lügat-it Türk ile dünya Türkiyat ilminin teme­ lini atan Mahmut Kaşgarlı, Kutadgu Bilig ve Türklük devlet nazariyesi ve devlet fe lse­ fesini ifade eden Yusuf Has Hacib, Divan-ı H i kmet ile İslam dininin talimatlarını halka, halk dinine indirmek zaruretini hisseden Hoca Ahmet Yesevi, Nevai gibi iil i m­ ler, Türk fi kir hayatının büyük simalarıdırlar. Türkçülüğün tesirlerini, ayrıca Abu Ali İbn Sina, Farabi gibi fikir üstatlarının eserlerinden de görmek mümkündür. Mir A l i Nevai, XV. asır sonundan itibaren Türk di linin zaferi için yol açm ıştı . Nevai'ye göre, kavim lerin çoğunluğunda kati nazar Türk m i l leti tek bir m i l lettir. B u fikrini ş u satırlarda dile getirir: Gar bir kavm, 1:cır yüz, yoksa ıniııidir, Muayyen Türk milleti hud menindir".

Demek ki, Türklük ve Türkçü lük ideali için bir muayyen bir Türk m i l leti vard ır. Türk m i l letinin kavim leri, Türk m i lletinin ortak gayesi ülküsü altında bütün leşmiştir. 'TOrk Ocağı''nın 2R Mart 1 987'<.le Ankara'ı.Ja tertiplenen "Tllrk Milliyetçiliği Araştırmaları" konulu ilmi kongresiııı.Jc okunan tebliğdir. Yayını "l>ojtu Türkistan Dergisi" Mayıs 1 987, No: 1. s. 4-5; Türkistan, Dergi, 1 988. No:�. s. 4-7: Müstakil Harııılık, 1,?azcte. Taşkent. 1 992. No: 5, s. 7 .


ESKİ SOVYETLF:R BİRLİGİ'NOF:Kİ TÜRKl.ÜGÜN VE İSi.AMiN RAZI MESELELERİ

IH3

T Ü R K İ STA N ' DA T Ü R KÇ Ü L ÜGÜ N G EÇ M İ Ş İ Türkistan'da Türkçü lüğün kend isine has uzun bir geçmişi vard ır. Bu ise Türk fi­ kir tarihi ve hayatının mühim bir dalıdır ki, bunlar zaman ı m ıza kadar sistemli olarak araştırılm ıştır. Fakat izhar etme l iyiz ki; "kültürel Türkçü lük", "siyasi Türkçülük" ve "d ini Türkçülük" her zaman dışarıdan gelen hücumlardan kendisini korumak mec­ buriyetinde kalmıştır. Türkçülük de kend isini korumak izin cephe lere girm iştir. Bunları, Rus ve Çin istilası zamanında bazı m isal lerde görmekteyiz. Çin devleti, 1 75 5-65 y ı llarında Doğ Türkistan ' ı istila etmişti. Rusya ise X V l l l . asrın başından X I X . asrın sonuna kadar Batı Türkistan'daki Türk devletlerini işgal edebilm işti. O devirde, Batı Türkistan' daki siyasi Türkçülük korkunç bir buhran içerisindeydi. Batı Türkistan 'da 3 ' ü göçebelik ve 3 ' ü şehir hayatına göre tanzim edilmiş (Küçük Cüz, Orta Cüz, Ulu Cüz, Hokand Han l ığı ve Buhara Em irliği) altı devlet mevcut idi ler. Doğu Türkistan 'da ise şehir m ı ntıkası şekl inde devletler vard ı . Böyle b i r görilnüş, siyasi Türkçü lüğün düşkün lük, çöküş zamanında Türklüğün siyasi yönden parçalanma halinde devam etmesi, 13-us ve Çin isti laları için kolaylık yarattı. Lak in Türkistan 'daki on iki devlet Çin ve Rus aleyhinde savunma savaşla­ rında bulundular. Bunu Rus ve Çin tarihçileri de inkar etmekted irler. Buhara ve H i ve Devletleri 1 873 yılından itibaren 1 924 y ı l ına kadar, kend ilerinin dahili istiklal leri ni muhafaza edebi ldiler. Siyasi Türkçülüğün mağlub iyeti, tabiidir ki, kültürel Türkçülük için de bir dar­ beyd i . Rus ve Çin hakim iyeti altındaki Türkistan Türkçülüğll serbest yaşamaya imkan bulamad ı . Hakim m i l letlerin siyasetleri ve onların kültürel pol itikas ı , Türk­ çülüğün her cephesine karşı ve aleyhi nde bir davranış içeris indeyd i. Buna rağmen, Türkçülük de tesl i m o l mamışt ı . Çar Rusya ' s ı Türkistan 'da "Ruslaştırma ve H ıris­ tiyan laştı rma politikasını devam ettirmekteyd i. Rus kilisesinin M üslümanlar a rasındaki misyoneri İ lm inskiy l 876'da "müşterek bir Tü rk-Tatar dili yeri­ ne, her boy şivesinin ana dil olarak kabôl ettirilmesini" talep etti. Çarlar, böyle bir n iyeti icra edemediler. İ lminsky'in planlarını Sovyet Rusya icra edebildi. Çar Rusya'sı devrinde Türkistan 'daki Türkçülük için büyük bir tehl ike olarak, Türk dili yerine suni Sart d i l i getirilmek pol itikası görünmekteyd i. Böyle bir hareke­ tin başında, m isyoner İ lm inskiy ' i n talebesi, Türkistan Genel Valisi'nin kültür mese­ lelerindeki danışman Ostroumov bulunmaktayd ı . Ostroumov, 30 yıl ( 1 887- 1 9 1 7) "Tü rkistan Vilayeti gazetesi"nde baş yazarl ık görevinde bu lundu. O, bu gazeteyi Sart dilinde yayın layarak Sart dilini teşvik etmekteyd i. Ruslar Türk dili ve Ti.irk mil leti yerine Sarı d i l i " ve "Sarı mil leti"ni yaratmak niyetindedirler. Ostrouınov başkan l ığındaki Türklerden "Sartlar" türetmek siyaseti aleyhinde Türkistan lı Şir A l i Lapin, "bizde Sart m i l leti yoktur, yerli halk Sart kelimesini kul lanmamaktad ır ve bundan sonra da kul lanmayacaktır" diye cevap verm işti. Rus lar kendi lerinin siyase­ tini takip ettiler. Lakin maksatlarına ulaşamad ılar.

BOLŞEV İ ZM DEVR İ NDE T Ü RKÇ Ü L Ü K 1 97 1 'den itibaren Türkistan 'da "Bolşevizm devri" başlad ı . Komünist Rusya'sı Çar Rusya'sı gibi Türkistan'da Türkçülüğü inkar etmekteydi. Ancak inkar ve baskı­ lara rağmen Türkçülük çal ışmaları tesirinden hiçbir şey kaybetmedi, günli müze kadar da etk i l i faaliyetini sürdürmektedir. Mayıs 1 9 1 8 'de "Türk sözü" gazetesi yayınlanmaya başlandı. Haziran 1 9 1 8 'de ise Türk Ocağı" teşki l edildi. "Türk sözü" gazetesi, "Türk Ocağı nın fikirlerini takip ettiriyordu. Sovyet Rusya bu yayın çalışmalarını 1 9 1 9 yıl ında yasak lad ı . Abdul "


BA \'MiRZA HA \ti

184

Rauf Fitrat 1 9 1 8'de "Çağatay Görüngü" adl ı kültür derneğini teşki l etm işti. Bu der­ nek, edebiyat ve d i l yol uyla Türkçülük kültürüne h izmet etmekteydi . Dernek, birkaı; edebi ve sahne eseri yayın lanmıştı. Türkçü lük, bu derneğin temel gayesiyd i. Sovyeı hükümeti 1 925'te "Çağatay Gürüngü" derneğini "Pantürkçülük" i le suçladı ve yasak etti. Türkistanl ı b i lgin ler, T\lrk dilinin gelecekteki rolünü araştırmak yolundaki ça­ lışmaların ı devam ettirdi ler. Sovyet Rusya'nın kültür politikası ise 1 920 yılının sonunda Türkistan Türklüğü ta­ rihinde i l k defa "Özbek dili" denilen fikri ortaya çıkarmıştır. Bunun için Ocak 1 92 1 'de Taşkent şehrinde "Birinci Özbek �il ve İ m la Kurultayı"nı teşki l ettirmişti. Bu kurul­ tayda Özbek dili na:zariyesi hakim olmadı. Çünkü Türkistanl ı Türkçü fikir adamları buna razı olmamışlardır. Fitrat, Türk Çağatay dilinin zengin ve yüksek edebiyat varlı­ ğından bahsetmiş ve bu fikrini kurultay katı lanlara açıklanmıştır. Fitrat kurultayında;

"Osmanlıca 'ya bakarsak, onun Türkçe, Arapça ve Farsça 'dan; Tatarca 'nın Türkçe, Arapça ve Rusça 'dan; Özbekçe 'nin ise, Türk, Arap ve Farsça 'dan teşkil elliklerini görürüz. Eğer, biz hu 3 şiveden Arapça, Farsça ve Rusça yı çıkarırsak, o zaman bizler Türkçülüğümüzün en büyük ideal ve hed�fıne ulaşmış olacağız" d iye

açıklamada bulunmuştur. Fitrat. 1 93 0 yılına yakın ise;

"Türk dili. dünyanın en zengin dillerinden birisidir. O, 1000 yıla yakın bir çöküş devresini yaşadı, lcikin ölmedi. Biz Türk dilini seviyoruz. Çağatay Türkçe 'si, başka şivelere nazaran, yüksek tekamüle sahiptir" demişti. O, Türkçülük çalışmaları içeri­

sinde Çağatayca'yı himaye etmekteydi. Kasım 1 925 yılında Taşkent'te 1 O Türkistanlı ve 2 Rus alimi bir i lmi toplantı yaptı. Sovyet devletinin niyeti, bunun vasıtasıyla, "şiveler"i müstakil diller olarak ilan ettir­ mekteydi. A ma ümitleri suya düştü. Uzmanlar, Türk dilinin lügat zenginliğini ve gra­ mer birliğini teşkil ettiğini bildiren bir görüşü ileri sürdüler. Türk şivelerinin birbiri ile yakınlaşmasının mümkün olacağını ve bunun için de şiveler arasındaki yabancı keli­ melerin temizlenmesi ve yerlerine Türk kel i melerinin getirilmesi gerektiğine karar verdiler. Uzman lar, terminolojinin Türk kel imelerinden teşkil edi l mesini talep etti ler. Bütün bunlara rağmen, Sovyet rej i m i bu fikirlere itibar etmedi ve Türkçülük a­ leyh indeki kültür politikasını devam ettirdi. Rus devletinin ve Komün ist Partisinin Türkistan Kom isyonu Başkanı Rudzutak, Taşkent'te 1 920 yılında; "haki katen, Tür­ kistan 'da yegane Türk halkı yoktur. Türkmenler, Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler vardır" d iye beyanda bulundu. Moskova bu fikir i le, Ocak 1 920 yılında Türkistan Komünist Partisi ve partinin Türkistan M üslüman Bürosunun Kurultayı' nda, "Tllr­ kistan M uhtar Sovyet Cumhuriyetleri"; "Türk Cumhuriyeti" olarak "Türk Komünist Partisi" olarak adlandıracak, Müslüman Türk ordusu kurulacak, Türk Cumhuriyeti bağımsız anayasaya sahi p olacak" şeklinde alınan kararları yok etmenin yolunu da göstermiş oluyordu.

T Ü R K İ STA N' iN

S

CUMHUR İ Y ETE A Y R I L M ASI

Neticede Türkistan (Batı Türkistan) 5 Sovyet memuriyetinde, kavim ler esas alı­ narak ayrı l m ış oldu. Sovyet rej imi, sistemli olarak; Özbek, Kazak, Kırgız, Türkmen, Tacik m i l letlerinden, d i l lerinden, bunların geçmişte zorla Türkleştirild iğinden, on la­ rın kendi lerine has tarihçi lerden, edebiyatlarının da ayrı ayrı olduklarından günümü­ ze kadar propaganda yoluyla bahsetmeye b(lşlad ı lar. Sovyet Rusya' n ı n Türkistan' ı parçalama siyaseti neticesinde, Türkistan'daki Türkçülük içerisinde; Özbekç i l ik, Ka:zakçı l ık, Türkmenci l ik, Kırgızcılık ve Tacikç i l ik duyguları ortay çıktı . Lakin, böyle kavim duyguları, Türklükten vazgeçmek manasını h içbir zaman taşıyamad ı.


ESKi SOVYETl.ER BİRIJ (; i•NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN RAZI MESELELERİ

IHS

Bu kabileler, Türkler'in ve Türkistan ' ı n büyük nehirlerid ir. Onların ataları Türk idi. Onlar dalga dalga nehir gibi akmışlardı, ama döküldükleri deniz yine Türk deniziy­ di. H iç kimse, bu günkü Türkistan 'da menşesinin Türk olduğunu inkar etmemektedir ve gelecekte de Türk ırkının bir parçası olarak, TÜRKİ STAN L I OLARAK yaşaya­ caklarına şüphe ile bakmamaktadır.

� TRAT V E T Ü RKÇ Ü L Ü K Türkistan 'da Türklüğü korumanın tek yolu, Türkçülüğün yaşatılmasına bağlıdır. Türkistan aydınları; komünizm rejimi altında. Rus şovenizminin baskıları karşısında, cesaretle Türkistan'da Türk benliğini ayakta tutmak için ellerinden gelen her türlü tedbiri almaktadırlar. Cezasının çok ağır olmasına rağmen; Fitrat, Çolpan, Mağcan. Kasım Tınıstan, Elbek gibi Türkçülüğün gayelerini taşıyan şairlerin şiirleri halk içerisinde bu güne kadar yaşamaya devam etmektedir. Halk bu güne kadar Fitrat'ın 1 9 1 7 'de yazmış olduğu "EY T Ü RK OG LU" şiirini unutmamıştır. Fıtrat şöyle yazmıştı: "-EY TÜRK OÔLU, KİMİN OÔLU SEN, DÜŞÜN. GÖZÜNÜ A Ç, DÜNYA YI GÖR, SÖNMEKTE OLAN A TEŞLERİ YA K TOPRA K A L TINDA YA TA N A TA NI UNUTMA. SEN TÜRKSÜN. . . ESİRLİÔİ KA B UL EDEBİLECEK MiSİN?. . "

Fitrat yine kendisinin "Teınir Sağanası" konulu sahne eserinde Timur'u şiddetli bir sesle m i l letin karşısına çıkarıyor. Sahne üstünde karanl ı k bir bulut, bulut arka­ sında ve arasında Timur'un ruhu, nur içinde görünüyor. Timur, emreden sesi i le

"Ben sizlere çok şeyler hıraktım. Ne oldıı ki, hir zamanlann şerefli ve cesur hir mil­ letinin t.'Vldtları şimdi başka bir milletin zulmü altında kalmış. . . Kimler bağlarından kuşlarını kovmakta?. . A talar mirarından neler yaptınız? Sizlerden talep ediyorum, kalkınız. . . Sizlere emrediyorum, kalkınız. . . Ülkeyi düzeltiniz, evlôtlarımın hür yaşa­ malarım temin ediniz. Eğer böyle yapmazsanız, ülke büyük bir mezarltk haline gele­ cek " diye hitap ediyordu.

ÇOLPAN VE TÜ RKÇÜ LÜ K Türkistan 'daki Türkçülüğün karanlık günlerinin yıldızı, şair Çolpandı. Hürriyetçi, mücadeleci, korkmaz, cazibeli, sevilen ve tesirli şair Çolpan, her şeyden önce m i l l iyet­ ç i l iği i leri sürüyordu. Ona göre, Türkçülüğün yaşaması için, milli hürriyet kazanması şarttı. Çolpan, halkçı şair olduğu için halkını seviyor ve onun kuvvetine de inanıyordu. O, m i lletinin mücadelesi hakkında aşağıdaki beyit i l i fikri n i belirtmişti: " ' UL UÔ, KA TTIK, AÔDA R U VCI BiR KÜRES. YA BAR BOLIŞ, YA YOK BOLIŞ, YOK YARAŞ. . .

'

Çolpan'ın şiirleri. Sovyet rejimi tarafından 1 938 yılından beri yasaklanmıştır. Lakin. bu gün de her bir aydın gizli olarak, onun şiirlerini teksirle çoğaltarak okumakta, okutmaktadır.

ELBEK VE TÜ RKÇÜ LÜ K Türkçülüğün yaşamasının esaslarından birisi de yukarda da belirttiğimiz gibi "Türk dilini himaye etme meselesi"d ir. Şair E lbek,Türk d i l ini korumak düşünce­ siyle aşağıdaki şi irini yazm ışt ı .


DA YMİRZA l lA YiT

186

"-Munlu kuşum sayrab sayrab kel anlat. Kimler erür Türk dilini satğucı? Bülbül kebi sayrab turga11 bu tilni, Uyalmadan (utanmadan) hu ülkeden atğucı? "

M A G CAN V E T Ü RKÇ Ü L Ü K Türkçülüğün başka bir tesirli siması, şair Cumabay'dı Onun, Türkistan 'daki Türkçülüğü, Osmanlı Türklüğü ile aynı tarzdaydı. İ stanbul ve Anadolu toprakları yabancılar tarafından işgal edildiği zamanlar şair Mağcan, "Alıstağı Bavrıma" (UZAKTAKİ KARDEŞ i M E) adl ı bir şiir yazm ıştı. "A lısta avır azap çekken bavrım Kuvargan hayçeı,:ekdey kepken bavrım " UZA KTA AZA P ÇEKMEKTE OLA N KA RDEŞİM SOLMUŞ LALE HA LiNE DÜŞMÜŞ KARDAŞIM "

Şair, uzaklara giden Osmanl ı Türkleri'ni A ltay dağlarındaki Türkler ile birleş­ meye davet ediyordu. Mağcan, bu güne kadar Türkistan Türkçülüğünün yüksek ' derecede tasvir edişi ile m i l letin saygısını kazanan, unutulmaz şairdir. O, "Türkis­ tan" ad l ı şiirinde: TÜRKİSTAN İKİ DÜNYA EŞİGİ GOY (Türkistan iki dünyanın kapısı) TÜRKİSTA N ER TÜRK 'ÜN BEŞİGİ G O Y Türkistan e r Türk 'ün beşiğidir. TA MAŞA TÜRKİSANDA Y CERDE TUVGA N Temaşa, Türkistan toprağında doğulan TÜRKTÜN TA NRI BERGEN NESİBİ GOY Tanrı 'nın Türk 'e verdiği hissesidir. .5air, Emir Timur 'u da çok sevmişti. O, " Timur " adlı şiirinde: "KÖK TANRISI TANRININ TUKUMU COK, ZA TI COK Gök Tanrısı olan tanrının tohumu yok, nesli yok CER TA NRISI TİMUR 'DİN TUKUMU TÜRK, ZA TI OT Yer tanrısı Timıır 'un tohumu Türk, zati ateştir '

SONUÇ Bunun g i b i d uygu larla yaşayan ve yaşat ı l a n Türkç ü l ü k günü müze kadar devam etmekted ir. Cengiz Aytmatov ve bunun gibi yazarların m i l li d uygu ları, şair Dukanbay Doscan, edip Mehmet Ali M u hammed (onun "Ölmez Kaya l ar" kon u l u rom a n ı n a bak ı n ı z) g i b i şairlerin Türkç ü l ü k leri gün ü m llzde b i l i nmekte­ d i r. Şair Fitrat' ın: EY TANRIM, EY TÜRK TANRISI EY MÜSLÜMAN ALLA H '/ TÜRKLÜGÜN, MÜSL ÜMANLIGIN NE GÜNA HI VA R DIR Ki, ONLA R BÖYLE KARA GÜNLERE UGRADI. . .

Sorusuna cevap aramak gerek. İşte Türkistan 'daki Türkçülük böyle b i r sual i n ce­ vabını aramaktadır.


F.:SKİ SOVYETl.Ell BİRl.İGİ'NDEKI TÜRKl.fıGfrN VF.: İSLAM I N RAZI M ESELF.:LERİ

1 87

TÜRKİSTAN; il. DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA " (1939-1 945) 1 935 yılı sonuna kadar Türkistan Türkleri, Sovyet Ordusu'na seferber ed i l m i­ yordu. l 935 ' te kabul edilen "Sovyet Ordusu'na seferber etme" kanunuyla 1 935-38 y ı l ları arasında, az sayıda Türkistan l ı Kızıl Ordu h izmetlerine alınm ışlardı . 1 939 sonunda Sovyetler B irl iği ile Finlandiya arasında devam eden harp sebebiyle Tür­ kistanl ı lardan Kızıl Orduya asker seferber etmek faaliyetleri yoğunluk kazanarak, devam ettiri lmiştir. Haziran 1 94 1 'de Almanya i le Sovyet B irliği arasında başlayan savaşın ilk yıl larında ( 1 94 1 -43) K ızıl Ordu'da takriben 4.847.775 Türkistan lı bu­ lunmaktayd ı. 1 8 ile 65 yaş arasındaki Türkistan l ı lar cephe hizmetine seferber edil­ m iştir. Türkistan lı ların 1 939-45 yıl ları arasında devam l ı olarak K ızıl Ordu hizmetine alınmasından önce Sovyet rej im i Türkistan 'da felaketli siyasetin acısını yaşamak­ tayd ı. Sovyetler B irliği Komünist Partisi'nin Merkezi Kom itesi tarafından Stalin ' in d irektifleri doğrultusunda kabul edi len "Devlet ve Komünist Partisi idarelerini halk düşmanla rından ve milliyetçilerinden temizleme" hakkındaki kararı netice­ sinde 1 937-39 y ı l ları arasında Türkistanlı lardan takriben 2 m i lyona yakın kişi hap­ sed i l mişti. Böyle bir terör yılının sonunda, korkunç y ı l ların tesiri altındaki Tiirkis­ tan l ı lar Kızıl Ordu hizmetine çalışmaktaydı. i l . Dünya S avaşı sonunda K ı zıl Ord u 'ya seferber e d i len Türki stan Tiirkle­ r i ' n i n say ı s ı hakkında malu mat yoktur. Lakin, M i l l i Türki stan B i rl i k Kom ite­ s i n i n 1 942-43 y ı l larında A l manya tarafı nda cephede b u l unan Türki stan Lejyo­ n u ' n un askerlerine soru lan soru lara a l ı nan cevaplardan, harp devrinde K ı z ı l Ord u ' da b u l u nan Türk istan l ı ların sayısı hakk ında gerçeğe yakın m a l u m at a l ­ mak m ü m k ü n o l m uştur. Toplanan malu matl ara göre, 1 94 3 ' te K ı zı l Ordu ' n u n 6 askeri bölgesinde ( M i ns k ve Kyev bölge lerinde 997 . 802 nefer; M oskova, Le­ n i ngrad, U zak şark, Kuzey Kafkas) 1 . 1 75 . 802 Türkista n l ı asker b u l unmaktay­ d ı . S ovyetler B i r l iği ' n i n d iğer askeri bölgelerinde b u l unan Türkistan l ı ların say ı s ı hakkında m a l u mat a l ı n mamıştır. A l man savaş daire leri n i n verd i k leri m a l u matlara göre, Sovyet ler B i rl iği i l e A l manya aras ı nda savaşan i l k y ı l larda ( 1 94 1 -42) Sovyet lerin Batı cephes i nde takriben 2 m i lyona yakın TUrki stan l ı asker bul unmaktayd ı . Torgau şehrinde yerleşen A l man Harp Eserleri Başkan­ l ı ğı ' n ın 1 943 'te verd i ğ i malumatl ara göre, savaşın ilk y ı l larında ( 1 94 1 -42) Sovyet Ordusu' ndan 1 .7 00 .000 'e yak ı n Türkista n l ı , A l manlar tarafı ndan esir a l ı n m ıştır. Alman-Sovyet savaşından önce, Sovyet Ordusu'na çağrılan Türkistan l ı ların B ir­ l iği arasındaki savaşta moral ve maddi kuvvetlerini kaybeden K ızıl Ordu, A l man­ ya'nın Polonya'daki işgal hudutlarını gönderdiği askerlerini ne silah yönünden ne de manevi yönden desteklemişti. A l man Ordusu karşısında bulunan Türkistanlı Sovyet askerlerinin çoğunluğu el lerinde tüfeğe benzer tahta parçaları taşıyorlard ı. Almanlar ilk defa hudutta bulunan Sovyet askerlerinden Türk istan l ı lara ağır darbe vurmuş lar­ d ı . Bunun neticesinde Türkistan l ı ların bir kısmı ölmüş, çoğunluğu ise Alman lara tesl im olmuş veya onlara sığınmıştır. Sovyet Ordusu' nda h udutlarda bulunan Tür­ k istanlı ların yalnız az bir kısmı geri çek ildiler. Lakin bunlarda Alman ordusu tara­ fı ndan esir alınmış veya öldürülmüştür. Ankara Ü niversilt:si'nin "Dünya'da Tiirklcr" konulu sempozyumu (27-28 Nisan 1 987) ınunda okunan tebliğ. "Tanıtım" 1 987. No: 94. s. 1 9-2 1 : "Şark Yultluzı" (Yayına hazırlayan: M i raziz A zam). Taşkent 1 992. No: 3. s. 1 5 1 - 1 56: "Ka7.akeli" gazete Almatı 30.4. 1 997. s. 6 (Yayına hazırlayan : Fadil Alil


188

BA Y M İ RZA H A YİT

i l . Dünya Savaşı sırasında Sovyet Ordu 'sunda bulunan Türkistanlı askerlerin, Sovyet vatanı denilen, aslında Rusya vatanperverliği ruhunu taşıyan Sovyetler Birli­ ği'nin batı bölgelerindeki topraklarını müdafaa etmek için moral kuvvetleri yoktu. H iç kimse 1 937-39 yol larındaki Stalinzm-Bolşevizm terörünün tesirinden kurtula­ mamışt ı . Türkistanl ı askerlerin çoğunluğuna Rus d i l i n i bilmedikleri için "ikinci sınıf asker" gözüyle bakılmaktaydı. Buna rağmen Türkistanl ı lar kend i vatanlarından uzakta cephelerde bulunmaktaydı . Her bir Türkistanl ı Sovyet askerlerinin kafasında "Neden ben buradayım?" sorusu vardı. Bununla beraber Sovyet ordusunda Türkistan m i l l i kurtuluşu için Rusya aleyhinde General M irşeker başkan lığı altında teşki l edi­ len gizli bir teşkilat M insk şehrinde yerleşerek, Türkistanl ı Sovyet askerlerin i n Al­ manya aleyh inde ciddi bir savaşa girmemelerini teşvik etmekteydi. K ızıl Ordu ko­ mutan l ığı sadece 1 944-45 yılları arasında Türkistanl ı askerleri kontrol altına alabil­ m iştir. Sovyetler Birliği'nin cephelerinde Türkistan lı askerlerin sayısı aza l m ıştı. Cephe gerisindeki işlere Türkistan l ı Sovyet askerleri tayin ed ilm işti. Doğrudan doğ­ ruya cephede ( 1 944-45 ' te) savaşta bulunan Türkistanl ı Sovyet askerlerinin az bir kısmı Al manya'ya sığınmışlardı. Alman propagandasının hatası da Sovyet ordusuna yardımcı bir rol oynamıştır. A lman ordusu ile beraber Türkistan lı askerler Sovyet ordusuna karşı cephelerde bulundukları halde, Alman propagandası, "Bolşevizm in ana-kaynağının Moğol ve Asyalılar olduğunu" ileri si.irmekten vazgeçmem iştir. Böylesine hatalı bir propaganda her şeyden önce Türkistanlı ları korkutmaktayd ı. A lmanların Sovyet ordusundan aldığı esirler ve Sovyet ordusundan kaçarak A l man ordusuna sığınan sabık Sovyet askerlerine karşı yaptıkları kötü muameleler, Sovyet askerlerinde A l manlara karşı güvensizlik duygusu yaratm ıştır. Sovyet ordusunda iki m i lyona yakın Türkistan l ı Türk ve Müslüman askerin bulunması Türkistan ' ı n savaş devrindeki insan politikası yelinin derecesini göstermekteydi. i l . Dünya Savaş ı, Türkistan Türkleri ' n i n ananevi harp kabil iyetlerinin devam etmekte olduğunu gös­ termiştir. Türkistan l ı lar savaşa korkmadan giriyorlardı. Ti.irkistan, Sovyetler B irliği 'nin savaş yıl larındaki iktisadi iht iyaçlarını tem in e­ den bir merkez olmuştur. Bunun için Türkistan'ın zengin maden ocakları ve ziraatı imkan vermekteyd i. Mesela 1 945 yıl ında Sovyetler Birliği'nin kömür rezervinin %26.7'si, petrol rezerv inin %32 'si, bakırın %76'sı, civanın % 1 OO'e yakını, çinko ve kurşunun %86'sı, bizmutun % 1 OO'ü, kromun %90 ' ı , mangan rezervinin %95 ' i Tür­ kistan'da bulunmaktayd ı. i l . Dünya Harbi 'nden önce Sovyet mütehass ıslarının bil­ d iklerine göre, yalnız Karaganda'daki kömür ocağı Sovyetler Birl iği 'nin kömllr ihtiyaç larını 1 20 yıl karşı layacak kadar zengindir. Karaganda'daki kömür ocağında savaş yıl larında her gün 3 1 .3 1 4 ton kömUr çıkarı lm ıştır. Savaş y ı l larında 1 50 demir maden i ocağı keşfed i l m işti. Cezkazgan mangan maden ocağı, Ukrayna' nın A lman lar tarafından işgal inden sonra, Sovyetlerin Krivoy Rog maden ocağı yerine h izmete soku lmuştur. Sovyetler B irliği 'nin batı bölgelerinin (U krayna, Belorussiya gibi) A lmanlar tarafından işgal edilmesinden sonra, Sovyetlerin maden ve ekmek i hti­ yaçları Ural, Sibirya ve Türkistan tarafından tem in edilmiştir. A lman-Sovyet sava­ şından önce Sovyetler B irliği ' nde ç ıkarılan demirin %68 ' i , çeliğin %5 8 ' i ve alUm in­ yum %60 ' ı batı bölgelerinde bu lunmaktayd ı. Fakat harp, bun lara son verdi. Sovyet­ ler Birliği devleti 1 6 Ağustos 1 94 1 'de Harp-İktisadiyatı P lanı ' n ı kabul etmiş ve ac i l o larak Batı bölgelerinde kurtarılması mümkün olan zanaatı Türkistan, U ral v e Sibir­ ya'ya yerleştirmeye başlamıştır. Buna göre Ukrayna, Belorussiya, Moskova ve Le­ ningrad vi layetinden Temmuz -Kasım 1 94 1 'de 1 563 fabrika. (bun lardan 1 3 60 ' 1 harp sanatına ait), Sovyetler B irliği'nin doğu bölgelerine gönderi lm iştir. Bun lardan 260'dan fazlası Türkistan'a gönderilm iştir. Ukrayna gibi zengin bir mem leketin


ESKİ sovn:Tt,ER RiRıJ(; i •NDEKİ TfiRKl,Ü(;fıN VE İSLıi.MIN RAZI l\IESEU:U:Ri

IH9

Almanya tarafından işgalinden sonra Sovyetler Birliği'nin harp ihtiyaçları yükünün büyük kısm ı n ı Türkistan taşım ıştır. Türkistan Kızıl Ordu'ya giyecek, pamuk,- yün, ipek, meyve, sebze, et, yağ, ekmek ve şeker tem in etm iştir. Türkistan ' ı n yer altı maden zengi n l i kleri, ziraat ve hayvancı l ı k imkanları hakkında burada bahsetmenin gereği yoktur. Çünkü, bunlar hakkında "Türkistan' ın iktisadi Problem leri" (Die Wirtschafts-Probleme Turkestan, Türk Kültürünü Araştırmaları Enstitüsü yayın ları 32, seri V l l , Sayı A 1 , Ankara 1 968, 244 s.) ad l ı eserimde malumatlar vermeye ça­ l ışmıştı m . Şunu da bel irtmel iyiz ki, Türkistan' daki dem iryol ları, i l . Dünya Savaşı y ı llarında Sovyet ordusu için mühim h izmetlerde bulunmuştur. Mesela, Aşkabad dem iryolu 1 942'de 1 00 bin vagon asker taşımıştır. Savaş için gerekli bulunan en­ düstri ve ziraat mahsul lerini cepheye taşıma ve cepheden Türkistan 'a bağlama me­ selelerinde Taşkent, Aşkabad ve Türkistan-Sibirya dem iryolları mühim roller oyna­ m ı şlardır. Savaş devrinde Sovyetler B irl iği ' n in batı bölgelerinde 3 m i lyona yakın insan Türkistan 'a göçmen olarak gönderi lm iştir. Bun lardan 2 m i lyon 400 bin'i Kazakistan Sovyet Cumhuriyetinde 7 1 6 bin kişi Özbekistan Sovyet Cumhuriyeti' nde, kalan kısmı Türkmen istan, Kırgızistan ve Tacikistan Sovyet cumhuriyetlerinde yerleşti­ rilmiştir. Türkistan ahalisi bunların ev, yiyecek giyecek ve hayat ihtiyaçları nı tem i n etmiştir. Yetim kalan çocukların çoğun luğu d a Türkistan ' a gönderi lm iştir. Bunlarla Türkistan Türk ahal isi insanperverl i k ruhuyla münasebetlerde bulunmuştur. Mesela, Taşkentli Yetim Çocuklar Evi 'nden 16 nefer, 1 6 mi llet ve kavimden gelen yetim çocukları kend i h imayesi ve aile terbiyesi altına alm ıştır. Her bir çocuk için Türk Müslüman ism i verm iş ve onların Türk Özbek lehçesinde ve Müslümanlık ruhunda yetiştirmiş ve çocuklara soyadı olarak Şahmahmud, baba ad ı olarak Şahahmed, ana adı olarak Bahri isim lerini vermiştir. Bu çocuklar, çeşitli m i l letlerden gelen ai lelerin çocukları oldukların ı sonra öğrenm işlerdir. Fakat bu güne kadar Şahmahmud'un aile ananesine bağlı olarak yaşamakta ve çal ışmaktadırlar. Türkistan, umum iyetle Sovyetler Birl iği 'nin harp ekonomisinde mühim rol oy­ nam ıştır. Bunu Stalin 1 943 'te aşağıdaki fikirler ile bildirmişti: "Orta Asya ı1e Kaza­ kistan Sovyet Cumhuriyetleri, Kızıl Ordıı 'nun en mühim silah anıharı uldıı ".

Stal in, ilk defa Orta Asya ve Kazakistan terminoloj isini kullamın Sovyeı ko­ münist rehberi olmuştu . Açıkça kaydetmeliyiz ki, Stalin term inolojisi mese lesi ndeki bu "nıh-ı m irasını" günümüzde Batı da taşıyanlarda vardır. İ kinci Dünya Savaşı yıllarında Türkistan bir taraftan Sovyet ordusunun askeri potansiyel inde ehemm iyetli rol oynamış, d iğer taraftan iktisadi imkanları ile Sov­ yetler Birliği ' n in harp ekonom isine ait talepleri ni karşı lamaya mecbur edilm iştir ki, bu da Sovyetler Biri l iği'nin savaşı kazanmasında mühi m temel lerden birisi olmuş­ tur. İkinci Dünya Savaşı bununla beraber Türkistan m i l l i meselesini ortaya ç ı karm ış oldu. A lman-Sovyet Harbi 'nin başladığı y ı l larda Almanya'da bul unan Türkistan l ı mü­ nevverler, 1 939'da Polonya' n ın Al manya ile Sovyetler Birliği arasında taks im ed il­ mesinden sonra, Türkiye'ye gelmişlerdi. Ayn ı yıl lardiı Paris'te yaşayan Mustafa Çokay ve Berlin'de bulunan Vel i Kayum Han gibi iki Türkistan l ı münevver, Sov­ yetler B irl iği hakimiyeti altmda yaşamakta bul unan Türk kavim leri nin muhac ir münevverlerden gelen harp esirlerinin l istesin i hazırlamakla meşgül oluyorlard ı . Aralık 1 94 1 ' de Mustafa Çokay ölüyor. Yazılı olmayan bilgi lere göre, Sovyetler Birl iği 'ndeki Türk kavim lerinin A l ınanya'daki muhacir rehberleri, esirleri çalışmaya sokmak için l i steler hazırlanmışlardır. 1 942 y ı l ı başına durum değişm iştir. Sovyet Rusya hakim iyeti altında bulunan gayrı Rus m i l l etlerin Al manya'da bulunan bir


1 90

DA \' M İ RZA l l A YİT

kısm ının lejyonlara kabiilüne karar veri l m iştir. Böylece A lmanya hakimiyetindeki topraklarda Ermen i. G ürcü, Kuzey Kafkas, A zerbaycan, İdil Ural ve Türkistan lej­ yonları kuru lmuştur. Türkistan lejyonunun birinci taburu, 2 Mayıs l 942'de Bryansk ormanlarında Sovyet ordusuna karşı savaşa girmiştir. Ağustos 1 942'ye kadar Veli Kayyum Han başkanl ığında Türkistan M i l li B irlik Komitesi kuruluyor ve ayn ı za­ manda "M i l li Türkistan" dergisi ç ıkıyor. Derginin birinci sayısı ( 1 5 .8. 1 942). "Bizim Yol" adı ile baş l ıyor ve "Bizim yol babalar yoludur; istiklôl yoluclıır." diye beyanatta bulunuyor. A lman devleti, m i l li kom itenin bu siyasi yönünü öğreniyor, lakin onun bu siyasi niyeti aleyhinde bulunmuyor. Tilrkistan lejyonunun cephedeki asker ve subayların sayısı 1 944 yılı sonunda 1 8 1 .402 kişiydi. Bunlara i lave olarak askeri üniforma taşıyan ve lejyona mensup olan işçi birlikleri vard ır ki, bunların sayısı 85 binden fazlayd ı. 1 944 sonunda ise Türkistan lejyonunda 267 binden fazla Türkistanlı hizmetteydi. Askeri komutanlık A lman ordusu tarafından tayin edil iyordu. Türkistan l ı lardan tabur ve alay komutan­ ları, takım komutanları çok sayıda vardı. Lejyonun siyasi ve m i l li işleri M i l l i Tür­ kistan B irlik Kom itesi tarafından idare edi l İnekteyd i. Her bir asker ve subayın ( lej­ yonda h izmette olan A lmaıı asker ve subayların da) sol el inde "Türkistan, A l lah bizimle" damgası vard ı . Askeri and, Kuran-ı Kerim karşısında iki kı lıç birleştiri lerek Türkistan bayrağı altı nda kabül edi l iyordu. A l manya'da teşkil edi len Azerbaycan, Kuzey Katkas, İdi l-Ural ve Türkistan lej­ yonların ı n tarih i günümüze kadar yazı lmad ı . Yalnız Türkistan lejyonu hakkında bazı kaynaklarım ız vard ır. Lakin bunların yayınlarında harp kuvveti (asker sayısı) ve onların faaliyetleri meselelerinde malümat hemen yok gibidir. Türkistan lejyonu, Sovyet Rusya ordusu aleyhinde c iddi olarak savaşlara katıldı. Ruslar, Türkistan m i l li askerlerinden esir almıyor. onlara "Kara Faşistler·· d iyorlardı. A lınan esirleri yerinde öldürüyorlardı. Türkistan lejyonu 1 944 yılı sonuna kadar takri­ ben 65 bin şehit vermiştir. 900'e yakın lejyoner. Sovyet Partizan Birlik lerine kaçm ış­ lardı. Lejyonerler Alman asker ve subayları ile umum iyetle iyi anlaşıyorlardı. Bazen aralarında anlaşmazl ık da oluyordu. Türkistan lejyonu Özbek, Kazak. Kırgız. Türkmen ve Tacik kavim lerinden ibaretti. Bununla beraber Türkistanlı lar "Türklük birliği"ni Sovyetleri yıl larca yürüttüğü parçalama siyaseti karşısında bile göstermeye kabiliyetli olduklarını ispat etmişlerdi. Tabii. Sovyet propagandası Türkistan lejyonunu içinden bozmak için çok çalıştı. Buna rağmen, Türkistan m i l li birliğini bozmamıştır. A l ımın devleti 24 Mart l 945 'te Türkistan lejyonunu Türkistan M illi Ordusu, Türkistan M i l li B irlik Kom itesini, Türkistan Milli Hükümeti olarak resmi bir vesi­ ka i le tan ıdı. M i l li hükümete A l manya ve ona dost bulunan devletler ile diplomatik münasebetlerde bulunmak hukukunu da verm iştir. Almanya'nı bu tedbiri biraz ge­ cikmiş olsa da tarihi bir hadise olarak, böyle bir tanıma kararın ın vesikası da zama­ nın Türkistan' ın m i l l i meselesine bir bakış olarak ehemm iyetl id ir. i l . Dünya Savaşı'ndan sonra. A lman ların himayesi altı nda tutulan Türkistanlı e­ sirlerin ve Türkistan M il l i Ordusunun asker ve subaylarının hayatında acı bir devir başladı. İttifakçı devletlerin (Amerika, İ ngi ltere ve Sovyetler B irliği) devlet başkan­ larının Yalta şehrindeki şubat 1 945 'teki anlaşmasına göre, her bir devlet savaştan sonra kendi vatandaşların ı geri alacaktı. Böyle bir anlaşma. hürriyeti ol�n bir devlet vatandaşı için gayet tabii bir mesele idi . Ama. Sovyetler Biri liği için böyle bir kanı­ rın uygulanması çok kişinin ölümüne sebep olacaktı. Yalta Anlaşması esasında, A merika. İngi ltere ve Fransa ordusunun m ınt ıkalarında bul unan Türkistan lı esirler ve mi l li askerler Sovyetler B irl iği ' ne gönderi lmekteyd i. Sovyetler B irl iği ' nden gelen pek çok Türk, bu cüm lede 200 binden fazla Türkistan lı, Sovyetler Birliği'ne gitmeyi


ESKi SOV\'f:TLF.R BIRı.IGl'NDF.Kİ TfiRKl.flGflN vr. İSi.AMiN RAZI l\IF.St:u:Lr.RI

191

reddediyorlard ı. İttifakçı devletlerin subayları. Rus subayları ile beraber nerede bir sabık Sovyet ordusuna karşı savaşan askerleri görseler, derhal Sovyet subaylarına tesl i m ediyorlard ı . Amerika'daki Ermen iler kendi Ermen i lerini kurtarmak mesele­ sinde muvaffakiyetle çalışıyorlardı. Sovyetler Birl iği ' ne gitmek istemeyen Türklere yard ım verecek bir devlet aran ıyordu. Almanya'da bu lunan iki Türk talebesinin himmeti ile l 945'te Türkiye Genelkurmayı'nın Bavaria'daki Amerikan ordusu nezn indeki temsilcisi Yüzbaşı İhsan Ünesen ( 1 966'da vefat etti) ile tan ıştı m. Ondan bize yardım etmesini rica ettik. O, acele olarak Türkler' in listesinin hazırlanmas ını rica etti. İ hsan Bey l istesinin bir nüshasını kendisi aldı. başka bir nüshasını ise kanı­ yolu i le Ankara'ya gönderd i. İhsan Bey'in bulunduğu uçağa Yugoslavya üzerinde ateş açı l m ış ve uçak dUşürtülmüştii (onun çantasındaki liste kaybolmuştu.) Gönderi­ len ikinci l iste ise. Ankara'ya ge lmiş, Ankara'da mesul iyetli işadamları bu liste esasında, A lmanya'dan 1 00 bin'e yakın Tiirk ' i.in getirilmesi meselesini muhakeme etm işler. Aralarında, "eğer bunların arasında 1 O bin Sovyet casusu olursa ne yapa­ bil iriz" sorusu doğmuş ve "kabul edil mesin" diye karar verilmiştir. Tlirkiye'ye baş­ vuran bu kadar insanın yüz kişisinin bile casus olamayacağını maalesef görmemiş­ ler. Yardımsız kalan Ti.i rkler. Kasım l 945'e kadar, Sovyetler Birliği ' ne s i liih kuvvet ile tesl im ed i l m iştir. Kas ım l 945'te Eizernover' in Rusya'ya ki msenin zorlukla gön­ deril memesi hakkında emri esasında. 6-7 bin Türk şu cüm leden takriben 800 Tür­ kistan l ı, canlarmı kurtarabilmiştir. Sovyetler Birliği'ne zorla gönderilen Ti.irkistan­ lı ların subayları; Sovyet Ceza Kanunu esasında savaş şartlarında derhal kurşuna dizilmiştir. Kalanlar ise. 20-25 sene sureyle cezaevlerinde. bi lhassa Sibirya'da si.ir­ gün lerde bulunmuş lar, sağ kalanlar, sonra vatanlarına gelebilmişlerdir. İttifakçı devletler, günümüze kadar Sovyetler B irliği'ne gönderi len sabık Sovyet askerleri hakkındaki arşivi yayınlamadılar. i l . Dünya Savaşı y ı l larındaki Tiirk istan' m Sovyet harp hayatına kattığı hisse hakkında. Sovyetler B irliği 'nde yazılan bir çok eser vard ır. Türkistanl ı larm, A lman­ lar ile beraber Sovyet Rusya aleyhindeki savaşları hakk ında Sovyetler Birl iği ' nde yazılan çok m i ktarda eser, bu cüm leden romanlar. makaleler ve hatıralar vardır. Almanya'da Sovyetler Birliği 'nden gelen Türklerin i l . Dünya Savaşı yıl larmda m i l li hürriyet davas ı, devam ettirdikleri mücadeleleri. savaşlar hakkında bazı eserler ya­ zı ldı. Lak in. bunlar, Tllrkistanlı ların. hareketini tam ve doğru ifade etmemişlerdir. i l . Di.inya Savaşı yıl larında Ti.i rkistanlı ların iki cephede, Sovyetler ve Almanlar tarafm­ daki savaşları ve Türkistan ' ın o yıl lardaki durumu hakkı nda günümlize kadar m i l li duygu ve kaynakları esasında yazılan eser yaratılmam ıştır. i l . Dünya Savaşı. devrinde A lmanya ile beraber savaşın Türkistan milli Ordusunun tarihte bıraktığı bazı mllhim izler vard ır. Bunları aşağıdaki noktalarda beyan edebiliriz: 1 - Tlirkistanlı beş kavmin vekil lerinden ibaret bir TUrkistan ordusunun kurul uşu, Türkistan 'da m i l li Türk duygularının ölmediğin i ispat etti. 2- Tlirkistanlı lardan Sovyet insanları yaratı lmadığı tasd ik edildi. Çünkü Türkis­ tan M i l li Ordusu ' nda Sovyet hakimiyeti hizmetinde bulunan bütün sosyal gruplar (Öğretmenler, parti ve devlet idarelerinde çal ışan şahıslar, subaylar, komün ist ler. hatta ki pol itkomiserler, talebeler, işçi ve çiftç iler) vardı. 3- Türkistan lejyonu. sonra Türkistan m i l li ordusu. Sovyet ordusundaki Türkis­ tan l ı lara psikolojik yönden tesir etti. Bunun neticesinde Sovyet devleti. l 926'dan beri Orta Asya Askeri Bölgesi ismini taşıyan bölgenin ismini Türkistan Askeri Böl�esi olarak değiştirmeye mecbur oldu. 4- Al manya'da bulunan kaynaklardan bil iyoruz ki. Türkistanlı lejyonerlerin ve sonraki Türkistan Milli Ordusu. askerleri sayısının çok luğu i le Almanya'da teşkil


BA YM İRZA llA YiT

192

edi len bütün m i l l i komite, A zerbaycan adına Yarbay Fatihali Bey ve Türkistan tara­ fından bendeniz, A lman Kara Kuvvetleri Komutanl ığı ' nın Türkiye A lmanya'ya karşı cepheye girerse, Türkistan ve Azerbaycan askerler Türkiye aleyhinde cepheye girebi l ir m i?" sorusuna "Kesinl ikle hayır, Türkiye aleyh inde cepheye giremeyiz!" d iye cevap vermiştik. Bununla Türklüğümüzün yolu tayin edilmiştir. Alman Savaş Komutanlığı da bizim Türkiye aleyhinde cepheye girmemize razı olmuştu. 5- Türkistan'da savaş zamanında ve savaştan sonra ' m i lli ordunun ruhu esası nda yine bir m i l l iyetç i l i k akımı ortaya çıktı. Bunun için Sovyetlerin savaş y ı l larındaki Türkistan l ı ların A l manya ile Sovyet Rusya aleyh inde cepheye girmelerinin sebeple­ rini ortadan kaldırmak ve milli hareketi tesirsiz halde göstermek niyetiyle yürütü len propagandası da yen i m i l l iyetçilerin ortaya çıkması için bazı imkanlar vermiştir. Sovyetler ordusu A fgan istan ' ı 1 979 yılı sonundan itibaren işgal ettiği ilk aylarda, bu işgalci ordu esasında Türkistanlıların sayısı çoktu. Türkistan lı Sovyet askerleri, Afganistan mücahitleri aleyhinde verilen emir esasında hareket etmed iler. Bun lar için Sovyet Askeri Komutan l ığı aci l olarak, A fganistan'dan çok m iktarda Türkistan­ lıyı geri almaya mecbur oldu. Maalesef, Batı ülkelerinde günümüze kadar Türkistan ' ın i l . Dünya Savaşı y ı l la­ rındaki ( 1 939- 1 945) umumi meseleleri araştırılmamış bir konudur. Türkistan ' ın savaş yıl larındaki genel savaş manzarasını (insan ve maddi potansiyel leri ve m i lli hareketi) öğrenmek için h iç olmazsa Sovyetlerin eserleri, tenkidi göz ile tetkik ed il­ memel id ir.

TÜRKiSTAN'IN ADI ÜZERİNE • "Türkistan" isimlendirmesi ( terminoloj isi), İran dilinden gelen "i" izafeti ve "stan" eki ile "Türkler' in yurdu (= memleketi, eli, ülkesi)" manasını vermekted ir. Zaman ım ızda bilhassa 1 945-50 yıl larından sonra bu, dünya Türklüğünlin beşiği olarak tanıtı lan Türk yurdunun ismiı:ıin kullan ı l ışında birkaç karışık fikir mevcuttur. Türkistan adının i l imde ve haberleşme organlarında kul lanım ında "balta girmem iş orman"ın karanl ığındaki keyfiyetine son vermek n iyetiyle, Türkistan ' ı n tarihte ve günümüzdeki anlaşılışı hakkında fi kirlerimizi bi ldirme yolu ile hakikati aramak ümid indeyiz. Türkistan kelimesini doğru anlamak ve anlatmak Türkistan Türkleri için hayati bir meseledir. Türkistan, Asya mıntıkasının "Orta Asya" veya "Merkezi Asya" �63 bölgesinde yerleşmiştir. Bu memleket. uzun zamandan beri Ti.Irk kavim lerin in, son zamanlarda =

Turkiston nedir"! Turkiston. Dergi. lsıanlıul l lJ8R No. 1. s 3 - 1 1 : "\'ıışlık". Dergi. Taşkı:nt 1 992. No. 1 -2, s. 40-44; "'Egemen Kazakistan". Alma-Ata. J.7. 1 996. s. 5.

�m Edwa rd Balfour. The Encyclotxdiıı ur lnıfüı and Eııstern ıınd Southern Asia, c. 1 . Graz 1 %7. s. 6 1 9: "Mı:rkczi Asya coğrafyacılar. etnologlar ve si yasetçilı:r tarafından çeşitli olarak kullanılan lıir terim­ dir. Bu ıımıımiyetlı: Kuzey'de Asya'daki Rusya. üoney'de. İran vı: Afganistan. Batı ıarafından doğuya dı:vam eden Çin-Taıariyc ( Doğu-Ttırkistan ve lç-Moğolisıan demek olsa gerek) ve llalıda Hazar denizi etrallarındaki ıopraklardmı iharetti". Rusya coğrafyacıların Merkezi Asya toprakları hakkında başkalarından ayrı fikirleri vardır. Onlara göre. Merkezi Asya SSCB-Asya'daki kısmı: Çin Sı:ddi Matlı (lançov bölgesiyle hcrahı:r). lndus nchrinın yukarı kısmı. Tihcı. Alganislan ve Moğolistan' dan ilıaret lıulunan topraklardır. Fazla lıilgi almak içın

lıakınız: Bolşay a Sovetskaya Entsikloprdiyıı. 2. Baskı. c. 46. s. 527. E. M. Mıırzacv. lstoriya otkrıtiyıı i

isalcdcvoniyu sovel�koı:o Azii (Sovyet Asya·sının kcşfedılını:si ve araştırma tarihi): Moskova 1 %0. s. 8: N . M. Şçukina. Kok soz davalas karta Tscntral n oy Azii? (Merkezi Asya haritası ne usülda tı:şkil edil­ di"). Mosknva 1 955. s. 5. Rus cografyacılarının likirlerine göre Merkezi Asya'nın lıOytıklO�ll 6 milyon

ki lometre kareden ibareıtir. Richaıll N. Fcreyı: < Professor. Harvarıl Ü n i ve rsites i ). The meaninıı or


ESKİ SO\'\'ETl.ER RİRLİG İ'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN DAZI MESELELERİ

193

da yaşamakta bu lunan (Kazak, Kırgız, Özbek, Tacik, Türkmen, .Uygur ve diğer) kavim lerin ana vatanıdır. Bu ülken in "dünya Türklüğü"nün beşiği olduğunu inkar eden hiçbir ilim adam ı yoktur. Tllrkistan'da 1 5 yı ldan fazla Çar Rusya'sı hizmetinde bulunan A l manyal ı Franz von Schwarz isimli bir zat, hatta belki bir mübalağa olu­ rak, "Türkistan İ ndo-Germanlar' ın Beşiği" adında eser�04 yazmıştır. Biz burada, Türkistan ' ın "beşikl ik" rolü meselesine değil, onun ism inin tarihte kullan ı l ı şına dikkat etmel iyiz. Tarihçi lerin verdikleri mal umatlara göre, Türkistan kel imesi Sakalar (İskitler) devrindeki abidelerde (mi lattan önce V l l . asır ve m i l attan sonra i l . asırda), . "Turkistanak" olarak i fade edilmi ştir�0s. Türkistan kel i mesi eski Orta Asya tarihi nde de zikred i lmiştirs0". Bu isim İran ve Ermeni edebiyatında V I . asırdan beri geniş ölçüde Doğu halk ları arasında kullan ı l mı ştır. Ermeni müverrihi Musa Harinaki V l l l . Asırda, Arap seyyahı Yaklıbi, kendisinin "Kitaba' l -buldan" adlı eserinde (89 1 yıl ın­ da) Türkistan adı altında İdil (bugünkü Volga) nehrinden Tanrı dağlarının doğu taraflarındaki toprakları anlamışlardırs07• İran l ı ların uzun geçmişe sah ip olan "Avista" destan ında Tlirkistan ve Turan sözleri kullan ı l m ıştır. "Avista"ya göre, Tanrı dağlarının doğusundan İdil nehri, Seyhun (bu günkü Sir Derya) ve Ceyhun (=Anıu Derya) aralarındaki Horasan'a kadar devam eden topraklar Turan veya Tiir­ kistan'dır. Tiirkistan 'da V l l l . asrın başında, İslam ' a geçtikten sonra Araplar, Tür­ kistan yerine "B i lüd-al -Türk"ü kullanmışlar, bu da Türk yurdu, yani Türkistan de­ mek idi. Mahmut Kaşgarl ı, Divan ü Lügati't-Tiirk ad l ı eserinde, B ilad al-Türk 'ün hudutlarını Çin 'den Hazar denizine, B izans, Kıpçak, Rusya'ya kadar devam eden topraklardan ibaret olarak göstermiştir. Başkurt-Türk ası l lı, lakin H ıristiyan d inini kabül eden, uzun y ı l lar Çin 'de Rus kil isesinin m i syoneri olarak çalışan ve Çin dili­ nin iyi b i len Biçurin, Çin kaynakları hakkında yazd ığı bir eserinde; Çinli lerin Tür­ kistan hakkındak i fikirlerini aşağıdaki cüm lelerle d i le getirm iştir: "Hazar den izinden Kukunor (Kuh-i nur)'a kadar olan topraklarda yerleşik ve göçebe bir kavim yaşıyor. Bu kav im Türkçe kon uşuyor ve Muhammed kanunlarına ( İ slam demek istiyor) ina­ nıyor. Bu insanlar kend i lerini Türk olarak tavsif ediyor ve yaşad ık ları ülkeye de Türkistan d iyorlar"51111• Tabiidir ki, geniş toprakl'ara sahip bulunan Türkistan' ın hudutları zaman zaman değişmiştir. Türkistan, Hunlar ve Köktürkler zamanından beri "dünya Türklüğünün merkezi olarak" dünya tarihi sahnesinde bulundu. Bu ülke büyüklüğü dolayısıyla bazen Turan adı ile tanıtılmıştır. Mesela Karahanlı lar devleti zamanında Turan keli­ mesi Türkistan manasında kullanılmıştır. Türkistan'ın büyük hükümdarı ve komutanı Emir Temir şerefine Karsakpay kazasında 1 39 1 yıl ında yazılan bir abidede "Sultan-ı Central Asia ( Merkezi Asya'nııı manası). "Con li:rence on the Study of Central Asia. 1 0- 1 1 Mart 1 983. cditcd by David Nollc, Washington 1 983. s . ı ı ·e gllre, UNESKO (Birleşmiş M i l letlerin Terbiye. i lıııiyct ve Kültilr Tcşkilatı)'nıııı huzurıında Mcrkc;ıi ı\sya Kültürünü Araştırma llluslararası Cemiyetinin llyelcri Afgmı isımı, İ ran, Mo�olistmı. SSCll. Çin ( Do�u T!irkistan. Tibet ile beraber) Pakistan ve l l indis­ tan'dır. Demek ki Tllrkistan yalnız Merkezi Asya dcgil. o Merkezi Asya'nııı bir kısmıdır. Kaydetmeliyiz ki. Türkçe'de kullanılan orta ile merkez süzlerinin manası aynıdır. Bakınız: Türk sözlllklcrineı

�ıı.ı Frnnz vor Schwaı71 Turkcstan die Wicgc der lndo-Gernııı nischcn Völker. Freinburg 1900. Z.Cki VcliıJi Togan. Türkistan ismi, huıJuıJi ,.e mcsahatı hakkınıla. i stnnbul. 1 927. s. 3.

fü5

�<�• Fran z Althci ııı. Ruth S ti ch l . Gcschiclıtc Mittclasicns im Altcrtum ( Kadimi Zmııa nda Orıa Asya Tarihi). llerliıı 1 970, s. 764'tc Batı ve Doğu Turkistaıı haritası vardır. 507 Z. V. Togan. Tiirk·Tiirkistan, Toprak Yayınları. İ stanbul 1 960, s. 1 6. O � H Mıınakh lakinof (= Biçuriıı). Opisanic Cııııeariy i vostoçnoeo Turkcstana v den·nem i nineşncm sostayaniy. Prcndcııo s Kitaykoııo (Cııııearya'nııı ve Do�ıı Türkistaıı'ııı ııcçmişıcki ve hu eilnkli durumunun tasviri. <,:incc'den tcrciimc), Peıersburg 1 1129. c. 1. s. I0- 1 1 .


BAYl\Iİ RZA l l AYİT

1 94

Turan" den i lm iştir5119• Ama, Türkistan yerine her zaman "Turan" kelimesini kullan­ mak bir adet hal ine girmemiştir. Türkistan toprakları X. asırdan itibaren tamamen bu isimle tasvir edilmiştir5 1 11• Bazı ilim adamları, Türkler' in bu günkü Türkistan 'da yalnız VI. asırdan itibaren yaşamaya başladıklarından bahsetmekteydiler. Rus Türkoloğu Malov böyle b ir fikir aleyhinde aşağıdaki hakikati belirtmektedir:

"Türkler Milattan önce V. yüz yılda büyük ölçüde, şimdi yaşat/ık/cm yerlerde ,.H 1• yaşıyorlartlt Türkler, Türkistan topraklarının çeşitl i kısım larında kavim veya kavim başkanla­ rı isim leri altında devletler teşk i l etm işler, lakin bunların bütünü birbirlerine bağlı halde yaşam ışlardır. O devletlerin idarecileri h içbir zaman kendi lerini Türkistan kelimesinin dışındaki bir ifade ile göstermemişler. Türkistan'da ve oradan başka yerlere göçmüş olarak dış ülkelerde yaşayan Türkler, kend i lerini, siyasi ve kültürel hayatlarında her zaman büyük bir Türk ailesinin mensupları olarak hissetm işler. Onlar tarihte biz Türk'üz ve Türkistanlıyız demişler. Ama, Türkistan ismi ile bir devlet kurmamışlar. Onlar için Türkistan tabii bir terminoloji (isimlendinne), toplayıcı yurt ismi ve menşesi olmuştur. Bu ise, Türkistan kelimesinden vazgeçmekalameti olamaz. Türki stan (Türk yurdu) tarihte başından çok facialar geç irmiştir. İskender Zülkarneyn, İ ran, Arap, Moğol ve Çin istila ları bunların birer görilntüsüdür. Tür­ k istan bunların hakim iyetinden kurtulmuş, lakin yeniden başkalarının hakim iyet tuzağına düşmüştür. Son "tuzağı", Ç i n l i ler ve Ruslar kurmuşlard ır. Türkistan ' ın ne usulde on ların tuzağına düşmüş olduğu meselesi ayrıca bir mülahaza ister. B iz burada bu mülahazaya girmeyeceğiz; bunun sebebin i de anlayışla karş ı laman ızı rica edeceğiz. Çünkü bu mesele Türkistan ' ın tarihi istikbali meselesi ile bağlıd ı r. Rusya l 7 l 6'dan iti baren Batı Türkistan ' ı işgal etmek siyasetini devam ettirmekte idi. Çinli ler ise 1 75 5-65 yıl larında Doğu Türkistan ' ı işgal ettiler. Doğu Türkistan 1 882'ye kadar Çin ordusu tarafından idare ed ildi. 1 882-84'te ise, Çin'in batı bölgesi "Hsi-yu" ve 1 8 Kası m 1 884'te ise Çin İ mparatorluğunun "Yeni V i layeti" "Ç incang" olarak i lan ed i l m iştir. Bu zamandan beri Batı Avrupa'nın i l i m adamları Doğu Tiir­ kistan'ı Çin tabirine göre, "Çincang-Sinkiang" şeklinde kul lanmakta, buna rağmen Batı Avrupa edebiyatında Doğu Türkistan term inoloj isi de ara sıra kullan ı lmaktad ır. Rusya Batı Türkistan' ı isti la etmeye 1 7 1 6' dan itibaren başlad ı. 1 734 'ten itibaren Türkistan ' ın bozkır vi layetlerin in bir kısm mda hakimiyeti ele ald ı . Rusya ile Tür­ kistan hanlıkları arasında devam eden Rusların istila hareketleri, han lık devletleri nin kendi lerini koruma faal iyetleri l 853 'ten itibaren ciddi bir cereyan hal ini alm ışt ı . Rusya, 1 865'e kadar. Ural nehrinden (eski ad ı Yay ık, Cayık) başlay ıp Aral-Balhaş­ l ssık göl leri dolaylarını ve Taşkent vi layetine yakın toprakları işgal etti. Batı Tür­ kistan' ın işgal edi len toprakları l 865 ' e kadar Rusya 'nın Orenburg Vali-i UmGm iyyesi vasıtasıyla idare edildi. Rus devleti, 2 Şubat l 865 'te Türkistan'da işgii l edi len l ssık gölün batı tarafından Ural nehrine kadar ki topraklarının "Türkistan vilayeti" ad ıyla Orenburg Genel Valisi tarafından idare ed ilmes ine karar verd i. Bunun ile i lk defa Türkistan bir ınemuri bölge s ıfatında görünmeye başlad ı . Rus lar bu ism i elbette ki hav�.:!dn veya yer altından almadı lar. Halk arasmda Türkistan sözü �<�J

Ebııl (;azi Balıadıır Han, Rodoslovnaya Turknıcn

(Scccr:ıyi Tlirkıııcn) Tcn:üıııc. Kononov . Mos­

kova- Lcningrad 1 958. s. 87. dipnot 5 1 . � ıo

Mustaliı Çokayo�lıı, Türkistan . .. Yaş TOrkisıan" Paıııyaıi Mııstafö <.;okay Beya ( Yaş Tiirkistan­ Mııstafa (,."okay Bey hatırası için). Paris 1 949150. s. 9 (Rus dil inde yazı l an işbu makale. Tiirkistan nedir denilen suale verilen cevabın bir güriiniişiidiir)

511

Bakınız: Bayıııirza Hayit. Tllrkistaıı,

Rıısyıı ve Çin arasında.

İstmıbul 1 975. s. 34K. dipnot 1 6.


F.SKI SOVYF.TLER DİRl.l(; İ 'NDEKI TÜRKLfJGÜN VE İSi.AMiN RAZI MESELELERİ

195

yaşıyordu. Halkın ruhuna dikkat vermek gerekl iydi. Taşkent şehri ve Buhara Em irli­ ği 'nde birkaç şehir ve kaza işgal edild ikten sonra, Rusya Türkistan idaresi meselesi­ ni yeniden muhakeme etmeye başladı. l 867'de Rusya Harp Bakanı M i lyutin baş­ kan lığındaki bir komite, Türkistan 'ın gelecekteki idaresi meselesini tartışmıştır. Türkistan vilayetinin Türkistan Genel Valiliği olarak Rusya Harp Bakanl ığı'na bağlı halde idare edi lmesine karar verildi. Çar, 1 1 Temmuz 1 867'de bu Genel Vali­ lik hakkındaki kanuna i mza atmıştır51 2• Türkistan Genel Val i l iği'nin merkezi olarak Taşkent şehrini tayin ediyorlar. Bu Genel Val ilik vasıtasıyla H ive Han lığı. Buhara Emirl iği ' n i n bir kısmı ( 1 87 3 ' e ka­ dar), Hokand Han l ığı'nın bütünü ( 1 876'ya kadar) ve Pam ir bölgesindeki ( 1 875'e kadar) topraklarda Rusya hakim iyeti yerleşti. Rusya hakim iyeti altında devlet olarak (Rusya'ya i lhak edil meden) devam eden Buhara ve Hive devletleri ni kontrol hukuku da Türkistan Genel Val i l iği 'ne verild i. Türkistan V i layeti adı altında idare ed i lmekte bulunan Ural ve Turgay vi layetlerinin idaresi Türkistan Genel Val i l iği idaresi nden çıkarı larak, bun lar Orenburg Genel Yal i l iği'ne itaat ettirildi. 2 1 Ekim l 868'de kabul edi len "N izamname" esasına göre TUrkistan' ın Akmolla ve Cetitam (=Ruslarca, Semipalantinsk) vilayetleri Batı Sibirya Genel Val i l iği ve Step Genel Val i l iği'nin teşkil edilmesi ile Türkistan'ı parçalamak için ilk ad ım atı l m ıştır. TUrkistan ' ı n haya­ tındaki bahtsızlık (Rusya hakimiyeti altına girmesi ) yanında, tesadüfen veya planla­ narak mevcut bulunan "bahtlıl ık" olabilir ki Türkistan isim lend irmesi (term inoloj isi) yaşamaya devanı etm iştir. Step Genel Val i l iği 1 .606.687 kilometre kareden fazlam ve Türkistan Genel Val i l iği ise 1 .969.983 ki lometre kare büyüklüğünde idi 5 14• Bun­ dan da anlaşıl ıyor ki, h iç olmazsa bu günkü Türkistan' ın yarısından fazlası Türkistan ad ı altında idare etmişlerdir. Çinliler ise, Doğu Türkistan ' ı n hiç olmazsa 1 000 ki lo­ metre kare toprağına da Türkistan ad ını vermemişlerdir. Türkistan X I X . asır başlarına kadar İ ngiliz edebiyatında Buhara adında tanıtıl­ m ıştır. Batı Tlirkistan 'a Büyük Buhara ve Doğu Türkistan 'a Küçük Buhara de­ m i ş ler. İ ng i l izler X I X . asırdan itibaren Batı Türkistan'ı Türkistan (=Turkestan) d iye isim lendirmişler ve Batı Avrupa edebiyatı da Türkistan (=Turkestan) term ino­ loj isini kul lanmaya başlamıştır. Ne Avrupa ve ne Rusya edebiyatında Batı Türkis­ tan demek adet hal ine ge lmiştir. Bu mem leketin sahipleri, bilhassa onların münev­ verleri umum iyetle Türkistan term inoloj isini kullanmışlar ve Türklüğün büyük bir ülkesini bat ı, doğu ve güneye ayırmadan tek bir ifade ile yani bir Türkistan ismi altında tan ımışlar ve tanıtmaya çalışmışlardır. Rus edebiyatında XIX. asırdan beri Doğu Türkistan term inoloj isi kul lan ı l ıyordu. Fakat bu term inoloj i tarih, coğrafya ve etnografya teri m i olarak kullanılmamıştır. Doğu Türkistan Türkleri 'nin münevverle­ ri ihtimal XX. asırda Doğu Türkistan terminoloj isini kul lanmaya dikkat etm işlerdir. 1 930' 1ardan sonra Doğu Türkistanc ı l ık gayesi yükselmeye başlıyor. Bunun ile yavaş yavaş Türkistan terminoloj isinde ikilik (Batı ve Doğu Türkistan ) fikri başlıyor. Ama, Tilrkistan' ın batı kısm ındaki ler kendi lerini bu güne kadar Batı Türkistan l ı değil Tiirkistanlı olarak tanıttılar v e h issetiler. Batı Avrupa ve Birleşik Amerika Devletleri' nde,asrım ızın i l . Dünya Savaşı sonu­ na kadar ( 1 945 y ı l ı) ve 1 950-80 yıl larında Türkistan adı altında birkaç eser yayın­ lanm ıştır. Rusya İ m paratorluğu ' nda ise 1 924 'ten sonra Türkistan term inoloj isini 512

W. Harllıold, Soçinenic (Eserler). Moslwva 1 963. c. 2. 1 . kısım. s. 3:i7: Nallula Aranov i ç 1 l a l liıı k Rossii (Orta Asya'nın Rusya'ya ilhak edilişi). Moskova 1 965, s. 22:i.

Pris0t:dincnic Sn:dncy Azii 51 3

Rossiya.

51�

011-�cha-Clcinow.

c.

1 8 . Kirgizskiy krny ( K ı rgız=Kazak bölgesi). Peıcrshıırg 1 903 .

Tiirkcstaıı. Lcipzig 1 942. s . 4 1 1 -2.

s.

1 7:i .


196

BA \' M İ RZA l l A \'İT

kul lanm ıyorlar. Fakat, 1 924 'e kadar ki Türkistan meselelerinin araşt ırmalarında bu term inoloj iyi kul lanmak mecburiyeti altında kalıyorlar. Bu günkü Sovyet Rusya, "geçm işteki" Türkistan terminoloj isi hakkında malumatlar veriyor, lakin bu günkü mevcudiyetini ise inkar ediyor. Mesela. "Great-Sovyet-Encyclopedia" (2 . baskı, N ew York, c. 43, s. 439) şöyle yazm ıştır. "Tü rkistan Tü r k memleketi demektir (bu ifade ansiklopediye aittir). Uzun zamandan beri Orta Asya ve Merkezi Asya'daki bölgenin tarihi, coğrafi teri­ midir". Bu günkü Türkistan 3 kısımdan (batı, d�Şu ve gün�y) ibare�tir. Batı Türkistan . . . _ _ 1 · . Doğu Turkıstan 3 .999.400 kılometre kare topraktan ıbarettır· ıse 1 . 503.563 kı lo­ 1 metre kareden ibarettir5 6• Demek ki, Umum Türkistan 5 .497.963 kilometre kareden ibaret bulunan Asya'nın büyük mem leketlerinden birisidir. Güney (Afgan) Türkistan hakkında ise Avrupalı lar (şu cümleden Ruslar) tarafından yazılan eserler vardır. Çince yazılan eserler de çoktur; fakat, bu güne kadar bunlardan netice çıkararak m i l li ve İslami ruhta yazılan eser olmad ı . Doğu Türkistan ve Güney Türkistan hak­ kında m i lli, i l mi ruhta bir tefsirli eser yazıl ınca, bu yazımızda dikkatimizi Batı Tür­ kistan 'a yan i dünya edebiyatında Tü rkistan denilen Türk bölgesine çevirmekteyiz. Ü m it edeceğiz ki, aradaki boşluğu Doğu Türkistan l ı i l i m adamları veya onlara dost bulunan ve onun problemlerini iyi bilen başka i l i m adamları dolduracaktır. Sovyet Rusya İ mparatorluğu'nda Türkistan term inoloj isinin kullanılmasın ın 1 924'ten itibaren yasak ed ildiği çok kişi lerin malOm bulunduğu bir görünüştiir. 1 4 Ekim 1 924. Türkistan kelimesinin siyasi ve coğrafi term inoloj iden çıkarılma günildiir. SSCB' nin Merkezi İcraiyye Komitesi, bugünkü Türkistan Sovyet Cumhuriyeti'ni lağvetmeye, Buhara ve Harezm Halk Cumhuriyetleri 'ni ortadan kaldırarak on ların topraklarını Özbekistan ve Türkmenistan Sovyet Cumhuriyetleri 'ne (Özbekistan için Tacikistan Muhtar Sovyet Cumhuriyeti'ne) taksim etmeye karar verdi. Böylece Tür­ kistan adını Sovyetler Birliği'ndeki coğrafi isimler arasından çıkard ılar517 . Türkistan' ı parçalamadan önce Türkistan termi noloj isinin kullan ılışı ve onun i­ dare ed i l işindeki isim meselelerinde Türkistanl ı lar ile Sovyet Ruslar arasında çok tartışmalar devam etti. H atta kend i lerinin komünist olduklarını gösteren, lakin m i l li duygu lardan da vazgeçmeyen Sovyetler' in Türki stan lı liderleri, Türkistan ' ı n idare hayatı meselesinde Moskova yolundan dışarıda bul unan kararları da kabfıl ettirmede kabil iyetl i olmuşlard ı . Mesela, Türkistan Komün ist Partisi Müsl üman Bürosunun Şubat l 920'deki 3. konferansı, "Türkistan Cumhuriyet i ' n i n ismi, Türkistan Ti.irk Cum huriyeti olarak değiştiri lmelid ir"51 " d iye karar kabul etm işti . Hatta "Müslüman" komün istleri Moskova'dan Türkistan için iç ve dış politi kada bağıms ızl ı k talep et­ mişlerd i. Buna karşı Moskova'dan "Türkistan bağımsızlığı için mücadele, bizim için bir yenilik değil, lakin bunun Sosyalizm ile alakası yoktur"m d iye cevap gel m işt i . 515

B . Hayiı;Dic Wirtschaf••problcmc Turkcstans (Tiirkistan iktisadiycti protılcnılcri), Tiirk Kült üriiııli Araşıırma Eıısıitiisil. Ankara 1 968. s. 26.

rn. 517

Zeki Vclidi Togan. Bugünkü Türkcli (Türkistan) ve \'akııı Tarihi. 2. llaskı. lstaııbul 1 9!1 1 .

s.

1

Chamhcrs Encyclopt.'dı.ı. 1..ondon 1 959. c. 1 4. s. 27: "Thc tcıııı Turkestan ha' disappcan:d fronı ılıc adıııinistraıive noıııcnclmurc of tlıc USSR; aml what Turkcsıan under thc Tsıırs now constiıutes, in thc Uztıck. Turkıııcn. Tajik and Kirghiz Sovict Socialist H.cputılics of Ccnırnlasia, il� wcll <l' a port of Kaı.akhsıan". 5 1M

llakıııız: B. Mayii. Sowjctrus.�ischc Oricntpolitik anı Bcispicl Tıırkcstans (Sovycı Kıısyıı 'nııı Tiirkisıaıı ıııisalindcki Doğu Politikası). Külıı-Berliıı 1 962. s. 1 23 .

wı A. Arşaruııi; il Gahidııll iıı, Oçcrki l'anislıımizmıı i Pııntürkizmıı v Rossii (Rusya'da l'an-İslaınizııı ve l'an-Ttırkizm ' i n parçaları). Mosknva 1 93 1 . s. R!!


ESKİ SOV\'ETLER BIRLİGİ'NDEKi TfiRKLÜGÜN VE İSLAMIN BAZI MESELELERİ

1 97

Türkistan 'da bir Türk Cumhuriyet i ' n i müstakil yaşatmak meselesindeki Türkis­ tan lı "komün istler"in talebi, Rusya'nın Türkistan cephesi komutan ının talebi ile reddedi ld i . Lenin, 1 3 Haziran l 920'de Rusya devleti ve komünist Partisi ' n in Tür­ kistan Komisyonu' na, "Türkistan ' ın (etnoğrafik ve d iğer h ususlarda) Özbekiye, Kirgiziye ve Türkmeniye şeklinde bölünmüş harita la rını hazırla mak; bu üç grubu birleştirmek veya ayırmak için şartları etraflıca açıklamak" görevini yüklemişti. Türkistan 'daki Sovyet-Rus liderleri Len i n ' i n bu talimatını icra etmek meselesinde, Türkistan kavim lerinin birini başkasından ayırmak için karar verdi ler. Bunun için Türkistan l ı komünistlerin bir kısm ını da kazand ı lar. Şunu da kaydetmek gerekir ki, Sovyet rej i m i Türkistan'da (Buhara ve Harezm Halk Cumhuriyetleri i l e beraber) kendi siyasetil")İ yerine getirmek için U mum Tür­ kistan terminoloj i s i nden istifa etti. Buhara ve Harezm devletleri ile Sovyet Türkis­ tan ' ının i ktisadi mesele lerin i bir merkez altına almak için Sovyetler 1 922 'de aşağı­ daki fi kri ortaya atm ışlardır:

"Buhara, Harezm ve Türkistan 'ın kültürel şartları, üretim güçlerinin ortak özel­ likleri ve karşılıklı ilişkileri vardır. Umumi kültür, tarih ve so.1yal şartlar zemininde meydana gelmiş olan hu cumhuriyetlerin demogrqfik maddi ve manevi kültürünün müşterek olduğunu helli etmektedir". Bundan da fazla, Sovyetler, "' Türkistan 'ın başlı başına m ütecanis hir diinya " olduğunun unutul maması gerektiğinden bahset­

nıekteyd i ler520• Sovyet rej i m i zaten 1 920'de Türkistan 'da Türk halkının var olduğunu inkar et­ mekteyd i . Rusya devleti ve Komünist Partisi 'nin Türkistan Kom isyonunun başkanı Rudzutak 1 920'de Taşkent şehrinde Türkistan'da Türk Cumhuriyeti 'nin teşki l ed i l iş i aleyh inde aşağıdak i açık fikrini v e talebi bildirmişti: "Türk Cu m h u riyeti'ni teşkil etmek kararına razı değilim. Bil kara r milli­ yetçilerin tesiri altında kabul edilm iştir. Ha kikaten, Türkistan'da yega ne Türk halkı yoktur. Türkmenler, Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler vardır". Moskova'nın en korkutucu ve kuvvetli icra heyeti başkan ının böyle bir beyanatı­ nı herkes anlayabi l iyor. Sovyetler bir taraftan Türkistan m i lli birliği, başka bir ta­ raftan bu birliği tasvir eden Türkistan termoloj isi aleyhinde bulundu. Bu ise bir Tür­ kistanl ı Sovyet tarihçisi ve hukukçusu, Turan Rısku l başkanl ığında "Türkistan birli­ ği" hakkındaki plan aleyhinde Sovyet rej i minin iç dünyasını aşağıdaki fi kirler ile i fade etm iştir: " Böyle bir plan, Marks-Len in'in m illetler meselesindeki talimatına aykırı, Pan-Türkizm ve Pan- İ sla m izm değirmenlerine su akıtıcı, Türkista n'a Rusya aleyh inde faaliyetler sürmek, son olarak Tü rkista n ' ı Rusya 'dan ayırma yolunu göstermekteydi521 • Sovyetler, Türkistan term inoloj isini kul lanm ıyorlar, lakin zaruret hal inde Tür­ kistan tabirinden vazgeçm iyorlar. Bunu Lenin ' in Türkistan hudutlarının nerelerde olduğu fi krinden öğrenmek mümkündür. Len in'e göre: "Türkistan, Ural, Turgay, Akmola, Semiplatinsk (Cctitam), Fergana, Semerkand, Yedisu, Sir Derya, Hazar denizi boyu, Hive ve Buhara vilayetle­ rinden i ba rettir"522• 520 Dolu nıalı1maı

521

için bakınız: B. Hayit (9

=

Turkistan), s. 348.

�cvkct Urazacv, V. 1. Lenin i sovctskoc gosudarstvennoc stroitclstvo v Tıırkcstanc (V. 1. Lenin ve TUrkistan 'da Sovyct devletin teşckk!ilii), Taşkent 1 967. s. 459. 522 V. 1. Lenin. Polnoc sobranic soı;incnic (Eserlerini dolu toplumu). c. 1 6. s. 1 6 1 . pasa_j alan Lcnin.V. 1. Lenin i narotlı Srctlney Azii (V. 1 . Lenin ve Orta Asya halkları). Taşkent 1 967, s . 2 1 .


BAYM IRZA l lAYİT

198

Demek ki, Lenin, sabık Türkistan ve Bozkır Genel Valilikleri ve Buhara ve H ive devletlerinin topraklarının tam manasıyla Türkistan olduğunu inkar etmem iştir. Sovyetler Birliği'nin resmi makam ları, 1 924 'ten, bilhassa 1 1. Dünya Savaşı'ndan sonra, Türkistan yerine Orta Asya ve Ka:ıakistan terminolojisini kullanmaktalar. 'Ne için Kaza­ kistan Sovyet Cumhuriyeti'ne de Orta Asya demiyorlar?' şeklindeki suale cevap venne­ m işler. Sovyet coğrafyacıları, hatta Orta Asya'nın bir kısmı olduğunu da tanımıyorlaı·m. Sovyetler B irliği 'nde ve dış memleketlerde W i lhelm Barthold gibi meşhur bir Şarkiyatçı 'nın rolünü ve onun hayat boyu Türkistan araştırmalarına ciddi d ikkat sarf ettiğini ve kıymet l i eserler yazdığını anlayanların sayısı çoktur. Barthold 1 902 'de Türkistan hudutları hakkında aşağıdaki fikrini bi ldirmişti: "Türkistan Avrupa-Asya kıtasının batı- merkezi kısm ında büyük bir bölü­ mü işgal eden, eskiden beri Turan veya Türkistan den ilen memleketti r ki, bu Türklerin mem leketi demektir. Bu ülke batıda U ral nehri ve Haza r denizi do­ ğuda Altay dağı ve Çin hududu, güneyde İ ran ve Afganistan, kuzeyde Tobol, Tomsk vilayetleri arasındadır ve Avrupa 'nın üçte bir kısmını teşkil ediyo r"524 • Barthold 1 923 'te Taşkent Üniversitesi ' nde "Türkistan tarihi" konulu dersleri vermişti. 1 927'de ise kendisinin "Türkistan Kültür Hayatı Tarihr' ( İ storiya kulturnoy jizn Tu rkestana) eserini yayınlamıştı. Bu alim, Türkistan sever idi. Lakin, Rus İ mparatorluğunun siyasi menfaatleri dairesinde çalışmaktaydı . Sovyet rej im i , dünyaca tanınan bu bilim adam ının fikrini, yani ispat edi l m iş tarihi haki katle­ ri kabul etmedi . İ kinci Dünya Harb i 'nden son Batı Avrupa v e Birleşik Amerika Devletleri' nde Türkistan terminoloj isi yerine "Orta Asya, Merkeı.I Asya (Central Asia)" terminolo­ j isini kul lanmak fikirleri i leri sürüldii. Bu sahada, Londra'da teşkil edi len "Orta Asya A raştırma Merkezi (Centeral Asian Research Centre)" "keşşafl ık" rolünü oynadı demek hata ol maz. Bu gün dünyanın (Sovyetler Birl iği dışındaki) bir çok ü l kelerinde 40'dan fazla Orta Asya araştırma enstitüleri, merkezleri, cem iyetleri ve d iğerleri çal ışmaktad ırlar ki, bunların çoğunluğu klasik isimdeki Türkistan meselele­ riyle meşgul oluyorlar, lakin Türkistan sözünü kul lanmaya mecburiyet has ıl olursa, cüret edebi l iyorlar. Türkiye'de de, Türkistan terminolojisi yerine Orta Asya veya Orta Asya Türkleri demek adet haline gelmiştir. Bunun birkaç sebebi olmalıdır. Bu fikir teka­ mülü bugüne kadar araştırılmadı. Belki, böyle bir zevk, Barthold'un İstanbul Üni­ versitesi' nde devam ettirdiği "Orta Asya Türkleri Tarihi" dersleri tesiri altı nda l 927'den sonra mı başladı? Barthold, l 927'de "Türkistan Kü ltür Hayatı Tarihi" ad lı eserin i yayınladığı halde, İstanbul'da Orta Asya Türkleri Tarihi d iye ders vermiştir. Niçin böyle oldu? Sovyet rejiminin rehberleri mi ona tesir etti l er; "Türkistan deme­ yeceksin, Orta Asya d iyeceksin" mi ded iler? Her halde acınacak bir durum ki, bir Türk yurdunun i l i m veya fikir adamları başka bir Türk yurdunun ismini d i le getir­ meden, umum olarak Orta Asya Türkleri term inoloj isini ku l lanmaktadırlar. UNESKO'ya göre orta Asya'da çok halklar yaşıyor (bakınız dipnot 1 .) Eğer Türki­ ye'de Türkistan adının doğru kul lanışı mümkün olmazsa, o zaman Türkistan termi­ nolojisini "Türk m i l letinin yaşadığı vatan" şekl inde dünyada himaye etmek mesele­ sinde çok müşkülatlar ortaya çıkacaktır. 523

E. M . Murzaev. Srednaya Aziya (Orta Asya). Moskova 1 957, s. 9: "Bazı yabancı ilim adamları Orta Asya ile Merkezi Asya'yı farkında değildirler. Buna rağmen Orta Asya terimi dUnyanın coğrafya edebi­ yatında çoğunlukla kullanılmaktadır". 524

Ensiklopcdiçeskiy slovar Peıersburg, c. 84,

s. 1 94-304.


ES Kİ SOVYETLER BİRl.İGİ'NDEKİ T(lRKLÜGÜN VE ISLAMIN RAZI MESELELERİ

1 99

Zaman ımızda, Batı Avrupa, Amerika v e bunlardan i lham alarak şark v e İ slam memleketlerinde, Türkistan kel i mesi yerine umumiyetle Orta Asya demek yavaş yavaş bir adet şeklini almaktadır. Hatta ki bazı Türkistan l ı lar, üstatlarının veya yazıların tesiri altında olabil i r, Türkistan termi noloj isini kul lanmaya cüret edemi­ yorlar ve Orta Asya demekteler. Sovyetlerin Türkistan l ı lar arasından dış ü lkelerde vazifelendirilen bazı kimseleri, Türkistan sözünü kul lanmamak için teşviklerde bulunmaktalar. Sovyet B irliği d ışındaki ülkelerde Türkistan term inoloj isini i l imden çekip çıkarmak teşebbüsleri yolu i le, bilinerek veya bilinmeyerek, Sovyetlerin ga­ yelerine hizmet etmek temayülleri devam ettiril mektedir. Hatta ki Münih / A l man­ ya'daki "Hürriyet" (Liberty) radyosunun yetki lileri Kasım l 978 'de Türkistan 'a yaptığı yayın larda Türkistan term inolojisinin değil, "Orta Asya ve Kazakistan" ter­ mi noloj isinin kullan ı lması emrini verdi . Bunun gibi temayüllerden öğreni l ir ki, ba­ balarımızın "Dev vuranı, değirmenci de dövebi l ir" dedikleri masal Türkistan mese­ lesinde de var im iş. Türkistan ' ı Rusya "devleri" vuruyorlar, bunlara i lave olarak onu Batıdaki ve hatta kandaşlarımız arasındaki i l i m adamları da "değirmenci" ruhunda "dövmekteler". Bazı insanlar da vard ır ki, Orta Asya yerine Türkistan sözünün kullanı lışı her ci­ hetten ehemm iyetli deni ldiği vakit, "biz Batının Orta Asya fik irleri i le beraber ola­ rak, kendi menfaatlerimizi bu yolla korumalıyız" d iye ortaya çıkıyorlar. B i l m iyorlar ki, Türkistan spekülasyon malı değil; Türkistan ismi meselesi m i l letin şerefi, ad ı, varlığı, gelecekte kiml iğini tayin etme ve sezme vasıtası, bu günün ise milli davası­ nın bir parçasıdır. Türkistan term i nolojisi meselesinde Sovyet Rusya'nın yeni bir oyunu kend isini sahnede göstermekted ir. Sovyetler, Batı Türkistan'ın ism ini söylemeyi kabu l etme­ dikleri halde Doğu TUrkistan ' ın ism ini zikrediyorlar, lakin Batı Türkistan ' ı ise Orta Asya diye tasvir ed iyorlar524". Batı Türkistan ' ı Orta Asya d iye, Doğu Türkistan ' ı ise bu isimde d i le getiren lerin sayısı da dış ülkelerde, hatta Doğu Türkistan l ı lar arasında da yüksel mektedirm. Bun lara rağmen, Doğu Türkistan hiila Çinli lerin verd ikleri "Çincang" adından kurtu lamadı . Türkistan terminolojisi yerine Orta Asya (Central Asia) terminolojisini kullanan araştırmacılar ve yazarlar, "niçin böyle bir iyi n iyetli olmayan duruma girmişler" 524" Mesela. bakınız; il A. Liıvinskiy. l>revnaya etnokultu rnaya abşçennost Vostoçnoııo T u rkcsta ıı a i Srednaya Azii (Doğu Türkistmı ve Orta Asya'nın kadimi etno-kllltilr umumiyliği). "Narodı Azii i Atriki". Dergi. Moskova 1 983, No: 6, s. 6 1 -69; Litvinskiy, yayınlayan. Vostoçnıy Turkestan i Srednayıı Aziyıı. İstoriya. Kultura, Svyazi (Doğu Tiirkistan ve Orta Asya. Tarih. Kültür. Temaslar). Moskova 1 984. 239 s . Alma-Ata şehrinde ··şarki Ttırkistan Azadlık Şiıras ı " (,.' i n l l a l k Cumhuriyeti aleyhinde çalış­

maktadır.

525

Doj!u Türkistan Sesi dergisinin birinci sayısında yayınlanan haritada. Doğu Türkistan ismi yazılmış. "İslam Ansi klopedisi" ( 1 3 1 Cüz)'nde s. 408'dcn itibaren X V I asırdan Rus istilasına kadar Orta Asya Türkleri" konusu altında (Doç . Dr. Mehmet Saray m ak a les i) Batı Türkistan ıarilıi bahsedilmiştir. (Orta Asya TOrklcr i l ) ; s . 424 'den ama Batı Türkistan ise Sovyet Cumhuriyetleri adları ile SSCB diye gösterilmiştir. "

.

itibaren ise ··şarki Türkistan Tiırkleri" tabirini kullanı lmıştır.

Aradaki

fikir ayımıalarına bakınız!

"Ccntral Asian Survcy" Dergisi. Oxford 1 986. Yol. 5. No:3/4. s . S-239'da Orta Asya meseleleri hakkın­ da makaleler yayınlanmış. Balı Türkistan d i yemem iş ler . s. 24 1 -254 'de ise "'Eastcrn Tıırkest an El iıes" konusunda makale yayınlanmıştır. Görilyonız ki. bir taralla Batı Türkistan için Orta Asya. başka bir

tarallan Doğu Ttırkistan'dan bahsedil mektedir. Doğu Tıırkistanl ı Gulamuddin Paht a .

"Chanı:inı: Mııslcnı Status in Eastcrn Turkcstan" konulu. Jauıııal. lnstitutc of Musleın Minoraıy Affairs. 1 9H<ı. Yol . 7. No_: 1 . s. 1 24. nıakalesi mlc "Eastcm Turkestan is bonlerecl lıy lhrcc Sovicı Central Asi:ın Rcpulılics ( Kazakhstan. K i rghizistan. Tajik istan) in the Northwest" (Doğu Türkistan ' ın Kuzeybatı 'daki hudüdu. üç

Sov yct Orta Asya Cumhuriyetleri. (Kazakistan. K ırgızistan, Tacikistan ' d ı r) yazmıştır. l3öyle bir tabiri bu

güne kadar hiçbir Türk i stan l ı kullanmamıştı. l l atta. Balı Türkistan münevverleri. Doğu Torkistan · ı

"Çincang" terminolo_jisi i le i fade etmeyi çirkenc olarak seçiyorlar.


BA \'MiRZA llA \' iT

200

şekl indeki suale cevap bulamad ık. Belki, "Sovyet reJ ımını araştıran lar" Türkistan meselesini bilmed ikleri için, terminoloj iyi kul lanışta karışıklık lara yol açıyorlar. Profesör A lexandere Bennigsen ' e göre, Orta Asya araştırmacı larının çoğunluğu "Sovyet mütehassısları" olarak tahsi l görmüşler. Bunun için onların Orta Asya gö­ rüşleri Rus ların veya Sovyetlerin ölçüsünde olabi l ir5u'. Türkistan term inoloj isinin kullan ı lmaması sahasındaki temayül lerin siyasi sebebi olabilir d iye şüphelenmekle hakl ıyız. Fakat, bu şüpheyi tasd iklemek için e l i m izde kaynak yoktur. Sovyet Rusya'nın n iyeti ise malumdur. Sovyetler dışında faal iyetler­ de bulunan bazı i l i m adamlarının Türkistan sözünü kullanmama fikirleri i le Sovyet­ lerin fikirleri arasında bir bağlantı vardır. Ama "onlar niçin Sovyet gayesine bağl ı olarak hareket etmekteler" şek lindeki sulh cevabını burada aramayacağız. Kim ler, nerelerde, hangi mevki lerde ve niyetlerle Türkistan adını kul lanmama duygusu ve faal iyetinde iseler o zaman onlara hatırlatmak gerekiyor ki, Türkistan ismi yaşama kabil iyetine sahiptir. Bunu aşağıdaki hususiyetlerde görebi leceğiz: 1- M i l letin 2000 yı ldan fazla zamandan beri kul lanmakta olduğu Vatan ismini kısa vakit içi nde unutmaya hiçbir imkan yoktur. 2- Türkistan'da Türkistan term inolojisi, günümüzde de yaşamaktad ır. M esela, Tü rkistan dağı, Tü rkistan şehri, Türkistan Sibirya demir yolu (2.552 kın uzun­ luğunda) Türkistan harbi bölgesi gibi. 3- XX. asır başında teşk il edilen TUrkistan m i lli teşkilatları ve hUkUmetleri 527 ve Türkistan 'da ve dış ü l kelerde yayınlanan gazetelerin ve dergilerinin isim leri de Tür­ kistan ismi ni528 taşımaktadır. 4- Temmuz 1 959'da Amerika B irleşik Devletleri Kongresi tarafından kabul edi­ len "Esir M i l letler H aftası (Captive Nations Week) kanununda (Public Law 86-90) Türkistan ' ı n ismi de zikred ilmiştir. Bu kanunda 'Orta Asya' deni lmem iştir. Her yılın 13 A ralık günü A merika'da "Türkistan Günü" olarak hatırlanmaktad ır, "Orta Asya Günü" değil. 5- Kasım 1 962'de B irleşmiş M i l letler Teşkilatt'nın genel toplantısında İ ngi lte­ re 'nin vek i l i , 26 Kasım 1 962'de, "Türkistan ' ın 3 Özbek devletinin Rusya tarafı ndan işgalinin l 876'da tamam landığını" beyan etmiştir. Demek ki, Bi rleşmiş M i l letler Teşkilatında da bu term inoloj i bahis konusu olmuştur�2'. Dünyanın bir çok ansi klopedisi5"'0, Türkistan maddesinde, Türkistan ' ı tafsilatlı olarak tasvir etm iştir ki, bunlar da Türkistan ism inin yaşama kabi liyeti için bir del i l 5ı<ı Bak ın ız: 527

Confcn:ncc ( 1 ) . s . 4 1 -42.

İşbu teşkilatlar: Türkistan Müslliman Şurası. Türkistan Milli İttihiid Fırkası, Torkisrnn Milli İstiklal Fırkası. Tlirkistan Milli Birliği. Milli Türkistan Birlik Komitesi; Milli devletler: Türkistan Muhtar Cum­ huriyeti ( 1 9 1 7- 1 K yıllar). Tlirkistan T!irk-İslfim C111nhuriyeti ( 1 922 -yıl ) . Türkistmı Ulemaları Kuru l t ayınd a 1 9 1 ? 'de verilen Tiirkistan ' ı n gelecekteki idare hayatı hakkındaki kararını da umıtmanıak gere ki r . ( Bak: il l layit, Soviet Rııssias lmperialisnı and C l onı a l is m i n T ıı rk est an ) 528

Tiirkistaıı 'da yay ın l anan gazetelenkn Türkistan ismini taşıyanları: Sadayı Tii r kis t a n ( 1 9 1 4- 1 5). l l lııj!; Tü rkist a n ( 1 9 1 7- 1 9 1 H). D ı ş ü lkelerde aşagıdaki Dergi ve G azetel er TUrkisıan i s m i n i taşımaktaydı­ lar: \'eni Tiirkistan ( Dergi İstanbul); Yaş Til r kista n Dergi. Paris-Bcrlin); Milli Türkistan ( Dergi Berl in-Düsserdort). Yeni Tiirkistan (Gazeıı: Berlin), TUrkistan'ın Sesi ( Derg i İstanbul), Sııııt-al Tür­ kistan ( Kahire. Dergi). Hür Türkistan için (Gazete, İstanbul). G iiniiıniizdc yal n ız, Doj!;u Tilrkistan Sesi" (Dergi. lstanhul) mevcuttur. 5 29

Bak: Statnıcnt hy Sir l'atrick Dcan, K. C. M. G., pcrnıancnt rcprcscntativc of thc Unitcd Kingdonı to thc Unitcd Nations in the l'lenary, on Monday, 26'h of Novcnıhcr 1%2 New York. SJO Aşagıdaki Ansiklopediler Türkistan terminolojisinin kullanılışı hakkında dolu veya kısa malumiitlm vermişler IJcrtelsm:ınns Lcxikon, 1 985, Ci lı 1 4, S. 3 1 1 ; llolşaya Sovetskııya E n ts ikl opediya , Cilı 55. S . 238; Brockhau.� Enzyklopedic, Ci l t 1 9. S. 1 36- 1 37 ; Britannica's Conclse l'ktured Encyclopedia, Lomlon


ESKi SOV\'ETLER BIRLİGl 'NDEKİ TÜRKLÜ(; ÜN VE İSLAMIN BAZI MESELELERi

201

oluyor. Bunlardan Ancyclopedia Americana" (c. 27, s. 246) "Türkistan Orta Asya'daki bir bölgedir" (Turkestan is a region of Central Asia) d iyerek, bizim "Türkistan Orta Asya değil" dediğim iz hakikati gösterip vermekted ir. Türkistan ' ın kendisine has özellikleri vard ır. Onun tarihi, kUltürU medeniyeti, İ slam dini hayatı ve İslam kültürünün tekamü l ündeki ayrıca l ı k l ı rolü, zengin Tilrk d i l i ve edebiyatı, örf adetleri, müziği, halk destanları, güzel sanatları, mimarlığı, spor faaliyetleri, aile hayatı, çeşitli yemekleri gibi bir tak ı m hususiyetler vard ır. Türkistan zengin bir mem lekettir. Bunu geçmişte yazılan eser ve makaleleri m izde çok defalar göstermiştik. Türkistan, vadi ler, çöl ler, dağlar, büyük tarlaların merkezidir ki, bun­ larda yer altı ve yer üstü zengin l i kleri yatmaktad ır. Türkistan madenler merkezi olduğu gibi ziraatçı l ı k ve hayvancı lığın da merkezidir53 1 . Türkistan 'da eski zamandan beri günümüze kadar Türkler, onların kavim leri, ya­ şamaktad ırlar. Y u karıda bildiri len kısa fikirlerimiz ile, "Türkistan nedir?" sualine "Türkistan budur." diye cevap verebi lmiş olmakla, bu yazımızın görevini icra etmek yoluna bir adım ilerlemiş ol unacaktır. Merhum şair Mağcan Cumabay ( l 894- l 938)' ın zevkle yazılmış mısralarına da di kkat etmeliyiz: " Türkistan iki dünyanın (bu dünya ve ahiretin) kapısıdır, Tıirkistan er Tür,k 'ün beşiğidir. Temaşa Türkistan toprağında doğulan, . Türk 'e Tanrı verdiği bir hissedir uz. ..

1 9.'\9, Ci l t 14. S. 27; Collierı; Encyclopcdia, Ci lı 22. S. 526; Con...crvation.� l �xkikon. Lcipzig 1 1155. Cilı 1 5. S. 261 -262; Diccionario Enciclopcdico Salvat, Bal1'elono, Buenns A ires 1 %4. Cilı 1 2, S . 1 57- 1 511; Encyclopedia Aım:ricana. Cilt 27, 246, 247 (S. 247: Türkistan haritası); Enciclopcdia RrasileirJ Marito, Cilt 20. S. 4; Enclclopcdi Darsa, Cilı 1 3. Rio <le Janei S. 375; Encyclopediıı Brı t a ıı icıı, Cilı 1 il. S. 792 -7911 (Türkistan h:ııitcsiyle); Enciclopcdla Europca. Cilt 1 1 . S. 529-530; Enciclopcdia Hoepl i, Milano 1 %9, Cilı 7. S. 539-540; Enzyklopediıı des lslııms. Cilt 4. S . 1 048- 1 049; Enciclopcdiıı İtuliaııu. Cilı 14. S . 559·567 (S. 5M'dc Türkistan haıitcsi); Enciklopcdiya l�k.�ioı:rJliçcskoı:o :t..a voda. Z:ıb'll:h 1 954. Cilı 7 S. 526. Enciclopcdia M olla, Mil:ıno 1 %11. cilt 1 4 . S. 8 1 90; Entsiklopcdiı;eskie Slovar. Russko Hiblingraliçcskogo İnstituta. Granat. Cilt 4 1 . S 1 1 2- 1 6 L Entsiklopcdiı;eskie Slovar, S. Pctersburg 1 902. Cilt 34. S. 1 74 - 204 (Banolcl'un ın:ıkalesi); Entsikloecdya Povszckhna. Varşova 1 903. Cilt 1 4. S. 632-638; Encyclopcdii in Twintiı: Delen, Groıc Winklcr Prıııs Amstcrdmıı. Cilt 1 8 . S. 498: Enriclopcdiıı l l niversal İ l ııstrada. Cilt 65. Maclricl 1 926 . S. 448-485; Encyclopedia Univerı;alis, Paris, Cilt 20, S. 975- 1 976; Enciclopcdia Univcrsal Sapcna. B arsc lono 1 965, Cilt 9. s. 8775; Enciclopcdia Universale Unidi, Milan, Cilt 1 4. S. 1 951 96; Enl�ik.lopcdiyai Sovet Tacik. 1 978; Grıınde Diziona rıo Enciclopedico l!tel. Toıino 1 972, Cilt 1 H. S. R 1 2; Grand Laroııssc Encyclopcdiquc. Cilt 20, S . 558-559; La Grandc Encyclopcdia. Cilt :ı 1. S. 503-570 ( Paris 1 902); Grandc Enciclopcdia Portııı:ncsa e Hmsileirc, Lishoa. Rıo de .laneinı. Cilt 33. S. 259-262: Hayat An.�ik.lopedisi. İ stanbul. Cilt 6. S 3 1 73 : Der Gros.o;c Hcrdcr. Cilt 9. S. :l5R; İslam Ansiklopedisi. lstmıbul. Cilt 1 2. S. 2: .Jiidisches Lcxikon Berlin. Cilt IV/2, S. 1 084; De Katholicke Enciclopodic, Antweıfon 1 954, Cilt 24, S. 4 1 0-4 1 1 ; Kazak Sovcl Entsik.lopediyesi. Cilt 1 1 . S. 2 1 8 : Kirj!iz Sovct Ent�ik.lopediycsi; Lessi o l l ni\'Crsalc İtaliano. Roma 1 980. Cilt 23. S. 537-511!; l\1cyers Enzyklopeılısches Lcxikoıı, 1 979. Cilt 24, S. 38; Der Nene Herdcr. Freiburg 1 968. Cilt 6. S. 4 1 3 ; llcr Nene Knor. Cilı 9, S . 6 1 07; Ottur Slovnik Naııçny, Pr.ıg 1 906. C i l t 25. S . 9 3 ] ; Özbek Sovel EntsiklopL-diyesi. Taşkent. Cilt 1 1 . S. :l67 ; Salnıon.�ens Konversation.� Leksikon, Kopcnh:ıgen . S. 910-93 1 ; Svensk Upplaı:sbok.. Malnıii 1 96 1 . Cilt 29. S. 1 206; Schweizer Lexikon. Zürich 1 948. Cilı 7. S. 607; Türkmen Sovet Eııtsik.lopediyesi Uisc Tietosanaki.ia. C i lt 2 1 . S. 644 ; The World Hook Encyclopcdia. Chicago 1 9711. Cilt 19. S. 4 1 2; Zedlerı; Universal Lexikon Leipzig 1 745. Cilt 45. S. 1%7.

SJI Türkistaıı' ııı (Balı kısmını) ayrıca hususiyetlerini aşağıdaki yazılarımda i liııle ctnıişlinı: l'acts Aboııt Turkcstan Puhl ishe<l hy Turkcstanian-Anıeric:ın Ass:ıociation. New York 1 98 4 ) ; "Veni Diişüııcc" gazetesi. 1 5 Şubat 1 98 5 - 1 rv!art 1 9 8 5 ; Türkistan im Herzen Eııroasicns (Avrupa-Asya kalhindcki Türkistan). Köln 1 91!0. 301! s. SJı

Ka1��k-Türk lehçesinde: "Tlirkistan eki dilııya esigi ğoy


BA YMİRl.A llA YİT

202

Sovyet Rusya hükümeti 1 924 yıl ında Türkistan' ı parçalama siyasetini ciddiyetle devam ettirm i şti. Sovyet rej i m iyle beraber çalışan çok m i ktardaki Türkistanlı Ko­ münistler, Moskova' nın parçalama planı aleyhinde bulundu l ar. Bun ların fi kirlerin i Türkistan Komünist Partisi Merkezi Kom itesinde çal ışan Sultan Hocan, Türkistan Komün ist Partisi ve Türkistan Merkezi i cra iye Komutasının 1 O Mart 1 924 'teki top­ lantısında aşağıdaki beyanatı bildirilmişt i : "Türkistan'ı ayrı ayrı cumhu riyetlere bölmek mü mkün değil, çünkü Özbek, Türkmen ve başka milletler yok.· M illi h ud utlar teşkil etmekle, Özbek. Türkmen gibi Türk kavimlerine suni Y arlık verilmiş olacaktır". H ocan ' ın işbu fikrini Sovyetler Birliği hükümetinin Türkistan Kornisyonu baş­ kan ı, Yan Ernstoviç Rudzutak reddetm iştir ve Moskova'nın aşağıdaki fikrin i bild ir­ m işti : "Türkistan'da yegane Türk halkı yoktur. Burada Kazaklar, Türkmenler, Öz­ bekler var"533 Sovyet devleti Türkistan' ı 5 parçaya böldü. Bununla,. Türkistan halkları parçalandı. Kavimler arasında anlaşmazlık duyguları payda boldu. Prof Dr. Ahmadali Askarov'a göre, Sovyetlerin parçalama siyaseti Türkistan halkları arasındaki birliğin yerine zıddiyetleri ortaya çıkardı. Mesela, Tacikistan İ l imler Akademisi Tarih Enstitüsü direktörü, Rahim Masov, 1 99 1 'de Rua dilinde "Balta ile Parçalaş Tarihi"adl ı kitabını yayınladı. O, parçalaırıa siyasetini yürütmek için Özbekleri suçluyor, Ona göre:"İyi ki Rus ağalarımız var; olmazlarsa, Özbekler Tacikleri yok ederlerdi"534• Görülüyor ki, Türkistan' ı n parçalama siyaseti Türkistan halklarını birbirinden uzaklaştırdı. Sovyet rej i m i 1 924 'ten sonra Türkistan terimini kullanmasına izin vermemişt i . Buna rağmen, bazı Türkistan l ı münevverler Türkistan terim i n i h imaye etmekteydi­ ler. Bun ların arasında i l k cesaret gösteren şair Mamadali Manmudov'dur. Bu şair 198 1 'de '!Şark Y ı ld ızı" (Taşkent) dergisinde kend isinin "Ölmez Kayalar" konulu roman ı n ı yay ınlamaya muvaffak olmuştu. Romanda, Türkistan ' ın Rusya tarafından işgalinden bahsed i l m işti. Romandaki, Türkistan' ın Rusya tarafından zorluklarla zapt edi l işi hakkındaki fikirler, Sovyet rehberlerini rahatsız etti. Özbekistan Yazarlar B irliği bu roman hakkında muhakeme başlattı. Onun eserlerini 1 0 yıl yayınlamaya izin veri lmedi. Mahmudov aradan 1 2 yıl geçtikten son aşağıdaki fikrini bildirm iştir: "Meselen in acınacak tarafı şu ki, glinümüzde istiklal hakkı nda çok konuşmakta bulunan bizim bazı yazarlarımız, şairlerim iz, i l im adamlarım ı z eserimi (Ölmez Ka­ yalar) Özbekistan Yazarlar Teşki latı'nda muhakeme ettikleri vakit, '"Rus hükümeti Türkistan ' ı basıp almadı (zaptetmedi), belki onu Rusya'ya i lhak etti. Bunun büyük tarihi önemi vardır."diye bağıranlar,mile l l i fı m i l l iyetçi, Türkçü ve Pantürkçü olarak suçladı lar. Özbekistan bağı msızlığına kavuştuktan sonra, bu şair Özbekistan Kü ltür Yakfı 'na başkan olarak seçilm iştir. Ahmada l i Mahmudov, Türkistan terimi ve bunun halk hayatındaki tekamülü hakkında aşağıdaki fikrini bildirmiştir: "Kanaatimce, biz her şeyden önc:e halkımızın düşüncesine kendi tarihi ve Tür­ kistan 'ın umum yerli haklarına mukaddes bulunan tek bir medeniyetimizin varlığı duygusunu sokmalıyız . Sovyet devrinde hayal edilen Özbekistan Medeniyeti, Kaza­ kistan Medeniyeti, Kırgızistan Medeniyeti, Türkmenistan Medeniyeti gibi terimler, ana vatanımızı işgal edenler tarafından durmadan takip edildi. Merkezi A.ıya mınıı-

HJ 534

Türkistan er Türktin bcsigi ğuy Tamdşa Türkistanday cerde tuv�an Türklc:rc Tcnri bcrgen ncsihi ğoy"'

Ohşçcstvcnnıc Naulı.i v llzbclı.istanc. Dergi; 1 984. No. 5, s. 5 . Özbclı.ista n'ıla İçtimai Fanlar. Dergi. 1 99� . N o . 8. s. 28.


ESKi SOV\"ETLER HİRl.lt.l•NDEKI TÜRKLfıt.fJN VE ISLAl\11N BAZI M ESELELERİ

203

kasında kadim zamandan beri yaşamakta bulunan Eller ve Elet/erin zengin mirasına Türkistan Medeniyeti demek doğrudur, çünkü bu medeniyet hin yıllardan heri böyle anlaşılmıştır. Şimdi asırların gerçeğini ortaya koymak ve ona kendi adını vermek lüzum/udur"535•

Türkistan 'da ki eski Sovyet cumhuriyetleri, 1 99 1 ' in sonundan beri Bağımsız cumhuriyetler olarak yaşamaktalar. Bunun içindir ki, Türkistan lı aydın ların bir kıs­ m ı , Türkistan sözünü kullanmaya imkan bulabildi ler. Ayd ın lar, Türkistan terimini h imaye etmekteler, "Yaş Len inçi gazetesi" 3 1 Aral ık 1 99 1 'de "Orta Asya m ı Tllr­ kistan mı?" ad l ı bir makale yayın lad ı . Makalede, "Türkistan'ı Orta Asya d iye

adlandırmak kime ve niçin zaruri old u ? Tarih kitapları bu meselede sükunet içinde . . . Alim leri m iz de böyle." Diye yazılmıştı. Bu sorunun cevabını Taşkent Üniversitesinin tari hçi doçenti Bahtiyar isabekov verd i . İsabekov 'a göre, " Bin yıl­ lardan beri Türkistan adını taşıyan topra klar, son 70 yıla yakın va kit içinde insanla rın hatırasından kaybolmaya başladı . . . Şimdi Orta Asya denilen bu mem leket, Rusya em peryalizminin baskınına uğrayan Tü rkista n'ın bir kısmı­ dır. Şimdiki Orta Asya cumhu riyetleri, yani Batı Türkista n'ın dışında Çin hakim iyeti a ltında bulunan Doğu Tü rkistan (Sinja ng-Uygur M u htar Vilayeti) ve Afganistan'ın kuzeyindeki Güney Tü rkistan, yakın zamana kadar ye�ane Türkistan olarak tasavvur edilirdi", " Biz Rusya'nın adını Doğu Avrupa veya U ral Etrafı diye değiştirsek, bize ne cevap verirlerdi? Veya İspanya, ' Pi rene yarım adası' olara k gösterilirse, buna İspanyonlar ne d iyecekler? H iç bir halk buna razı olmazdı. Maalesef, biz buna (kendi vata nımız adını değiştirilmesine) alıştık"536•

Rusya hükumeti. Türkistan terimi yerine Orta Asya terimini ortaya çıkard ı . İ kin­ c i dünya savaşına ( 1 93 9- 1 945) kadar Batı coğrafya edebiyatında TUrkistan kel imesi çok kullan ı l m ıştı. l 945 'ten sonra. Türkistan adı n ı ciddiyetle yok etmeye çalıştı lar. Türkistan terim i yerinde zamanım ızda her yerde, hatta Türkistan 'da da. Orta Asya, Merkezi Asya (Central Asia) teriminin kullanı l ışı bir adet halını aldı. N için böyle oldu? Çar Rusya'sı hiç olmazsa Batı TUrkistan ' ı n Pam ir Dağından Aral ve Balkaş Gölünün Kuzeyine kadar devam eden topraklarını Türkistan ad ıyla idare etm işti. Bu isim 1 924'e kadar Sovyet-Rusya tarafı ndan da ku llan ı ldı. Sovyet Rusya. 1 924'te Türkistan'ı, 2 Sovyet cumhuriyeti. 2 Muhtar bölge olarak taksim ettikten ve bunları l 935'ten itibaren 5 Sovyet Cumhuriyeti olarak ilan ettikten sonra, bu Sovyet-Cumhuriyetlerinden 4 'ünü (Kırgızistan, Özbekistan. Tacikistan. Türk­ menistan) Orta Asya teri miyle ifade etıi)m. Kazakistan' ı ayrı bir coğrafi m ıntıka olarak gösterdi. Sovyet-Ruslarının "Orta Asya" ve "Kazakistan'ı" yanında, Rus�a'nın Mer­ kezi Asya (Tsentralnaya Aziya) terimi de bugUne kadar kullanılmaktadır 3". Şunu da unutmamak gerekir ki, Dünyadaki Ansiklopedi lerden yalnız ikisi (Edwar Balfour. Thc � J� Maıııaclali Mahımıclov. Kaclırya!lar ehccliclir. Özlıckisıan Edebiyatı ve Sanalı. gazete 24 Anılık 1 993. s. 2. Şair Mahıııudov. Devlet lıaşkaııı Karinıov·a suikast yapanlardan birisi olarak suçlandı . "Mahkeme'". onu 1 O yıl hapis �ezasına çarptırdı. Şunu da lıildirıııcliyiın ki. lıu şairin ıalıiaıında terör yoktu. O. Sovyeı devrinden kalan töhmetin kurbanı olmamış mıdır? mı SJ? SJH

Bahtiyar İsabckov, Ü tmüşll (gcçmişni) unutan. "Türkistan" gazete. 25 Ocak 1 992, s. 2.

Dolu maliımaı için bakınız: E. M. Murzaev. Srcdnaya Aziyıı. Moskova 1 9 5 7 .

IJolşaya Sovetskaya Entsiklopediya. 2. Baskı. Cilt 46. s. 527: V. M ikhayloviç Sinisın. Tscntralnaya Aziyo. Moskova 1 959. s. 9. İşlıu mtıel l i fe gore. Mı:rkezi Asya'nın topraklarının uzunluğu 2200 kilometre. genişligi 3700 kilometre. dllnya haritasının 5 1 . 73. 30 (Gııney) ve 1 1 7 ( Do�u) derecesi arasıııdadır. Mer­ kezi Asya'nııı sathi 4.360.000 kilometre karedir. Bundan dönte üçü Çin"de. dönte bire yakıııı Mo�olis­ tan"da. kalan kısmı Sovyı:tlcr Birligi'nde.


204

DA YMİ RZA HA YİT

Encyklopedia of lndia and of Eastern and Southeren Asia; Bolşaya Sovetskaya Entsiklopediya) Merkezi Asya terimi hakkında malumat vermiştir.

20. yüzy ı l ı n 60' ıncı yıl larında Birleşmiş M i l letler Teşki lat ı ' n ı n Tal im-Terbiye, İ l im ler ve Kültür Teşkilatı (UN ESCO) tarafından yen i bir Merkezi Asya teri m i orta­ ya çıkarı ldı. Bu teşk i latın programına göre, Merkezi Asya; Hind istan, Pakistan, Afgan istan, İ ran, Tibet, Çin (Doğu Türkistan ve Lançov vi layeti}, Moğolistan, Ka­ zakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacik istan, Türkmenistan, Tuva ve Buryat M u htar Bölgesi' nden i barettir).53Y UNESCO önce Tahran'da Merkezi Asya Medeniyeti (Svi l l izasyon) Enstitüsü'nü teşki l etm işti. 1 995 'te Semerkand'da U luslararası Mer­ kezi Asya Araştırma Enstitüsü'nü teşkil etmiştir. Bu Enstitüye Özbekistan, Erme­ n istan, Çin, H indistan, İran, Kazakistan, K ırgızistan, Pakistan, Rusya, Tacikistan, Güney Kore, Türkiye ülke leri üye olarak kabu l edilm iştir540• UNESCO' nun progra­ mından ve teşkil edi len Merkezi Asya enstitülerinden, Türkistan' ın Orta Asya veya Merkezi Asya olduğu manası ortaya çıkmamaktad ır. Zaman ım ızda, i l i m adam ları­ nın, medyan ın, hatta devlet adam larının Türkistan' ı, Orta Asya veya Merkezi Asya d iye anlatmaları ve bu terminoloj iyi kul lanmalarının i l m i hakikatle alakası yoktur. Çok okunan ve tesirli bir dergi aşağıdaki doğru fikri ifade etm işti: "Batı araştırmacıları l 950'den itibaren, hata olarak, Sovyetlerin Türkistan için

kullandıkları Merkezi Asya terimini kabul ettiler. Onlar, bununla Türkistan adını Batı ve İslam Doğunun efkarıumumiye ruhundan ayırmaya yardımcı oldular"54 1 •

Yukarıdaki fikre bir Türkistan l ı alimin fikrini de ilave etmek zaruridir. Profesör M irartuk (Taşkent Üniversitesi) yazm ışt ı :

"Orta Asya yasa ma (suni) ve bir hayal isi mdir . . . Türk halkının mekan ı, güneşli ülkesinin kadim adı Tü rkistan' dır"542• Profesör Kazakbay Mahmudov, " . . . m u kaddes vatanım ızın adına, kadi m i T ü r k hakanları devrinden başla narak Türkista n denildi" 543 d iye yazm ışt ı . Şair ve Edebiyat tarihçisi M uhammed A l i , 'Türkler, Türkistan ve Turun terimlerini eski zaman lardan beri kul lanmaktalar.' diye fikir bild irmiştir ve bunun için, mevcut bu­ lunan m iktarda kaynaklardan bahsetmişti. O, uzak geçmişi olan Türkistan ' ı544 doğru anlamaya davet etmişti.

539

ProF. Dr. Richarcl Fryc. Thc Mininı: of Ccntral Asia. "Conforence of Stucly of Ccntr:ıl Asia" ( Marclı 1 0- 1 1 . 1 983) edeted by David Nolle, Washington 1 983. p. 1 1 . Obşçestvennıe Nauki v Uzbckisıanc. 1 986, No. 1 , s. 56. lzvestiyıı Akaclcmii Nııuk Tııcik.�koy SSR. Otılclcnic Obşçcstvennikh Nauk. Duşanbe 1 969, No. 1 (55). s. 87 göre Merkezi Asya teri miyle Afganistan, Hindistan. Pakistan, lran v Sovyet Oıt:ı Asya'sı anlaşılır. �411 Newslcttcr. Rcscarı.:h Cenıre for İ slamic History, Arı anıl Culture. l stmıhul. April 1 998, No. 45. p . 27. Egcr hu Enstitoye Enncnislan llyc olarak kabul edilmişse. niçin Afgan istan. Tllrkıııenistan. Gilrcistmı. Azerbaycan. Kuzey Kafkasya. Mogolisıan lllkelcrinin ilyc olarak kabul edilınedi�inin sebebini bilılirmc­ cliler.

lslamic World Defence Quaıtal. Dergi . London, 1 982. No. � . p. �9: "Since 1 950 Westcrn Rcsearchers havc wrongly aılopteıl the Sovieı Terın. 'Centrnl Asia' for Turkcsıan. Thcy lıave ıhus hel pcıl in suplanıing thc name Turkestan in the mindof llıe Public in ılıe Wcsı as wcll as in tlıe İ slaıııic Orıcııl". �42 Prof. Mirartuk, Tanrıtaj!-Tyanşan m ı? . Üzbckistan Edchiyaıı ve Sanalı. 25. 1 2. 1 992. s. 3. Profcssor Mirartıık. Özbekistan Bakanlar Kurulunun Atamaşınaslık (Terminoloji) Konııtası Coğralya Terimleri Bolumonıın Başkanıdır. 5�3 Ka1.akbay Maınuclov. Tarih ve Takdir. Kadimi vatan. Özbekistan Edctıiyatı ve Sanatı. 1 7 .9. 1 993, s. 2; Dr. Mirsadık İ shakov. "Nônıı (adı) A1.al (e1.el) Türkistan" konulu ıııakalcsinıle Türkistan adıııııı uzun �4 1

1.zmııandan heri kullaıııldığını çok kaynaklar ve misallerle bildirmişti. Geniş bilgi için bakınız: Özbekis­ tan Eılehivatı ve Sanatı. 12 Kasını 1 993. s. 1 ve 5 . �44 Muhaı;ııııcd A l i . Öz-özin'i anlah yet (Kendi kendini duşun). "Yaş Leninçi". 30-3 1 Ağustos l 9R8.


ESKİ SOVYETLEI{ DİRLİGl'NDEKİ TfiRKl.ÜGÜN VE İSLAMIN RAZI MESl:: L ELEIÜ

205

Türkistan şairleri ve edipleri Türkistan atamasının (terminoloj isini) ve Türkistan adının vatan duygu larıyla bağlı olduğunu tasvir etmektedir. Onlardan burada bazıla­ rının Türkistan manzarasını zikredel i m . Şair Erkin Vahid. Türkistan; Ü mitli Gü­ nün Mübarek adl ı makalesinde, Sovyet Rusya tarafından Türkistan' ın parçalanma­ sının manası olmadığını ifade etmek için aşağıdaki fikrini bi ldirmişti: " H iç bir tarih­ çi, hiç bir hukuk-şinas veya devletin araştırıcısı, Kazak' ın yeri nerede bitiyor ve Özbek' i n yeri nerede başlıyor, bilm iyor" d iye yazm ıştı. Ayni şair, "Türkistan bir, Vatan bir" adlı şiirinde, "Kadımı ana bu toprak, Türkistan bir, Vatan bir. Biz için ca11da11 da aziz, Tiirkistatı bir, Vatan bir" diye yazm ıştır�4� .

Şair Rauf Parfı Türkistan ' la ilgili duygularını aşağıdaki beyitle ifade etm işti : "Görünüz tarihni, ah Türk halkım, Gözümde yarın 'ın .\·evinçi var. O Turandır, Türkistan 'dır, o he/ki içimi kazanan öç.·"!'46,

Şair Tora M i rza, 5 ' e parçalanan Türkistan ' ın birleşmesi meselesinden "Türkistan" konulu şi irinin bir beyitin de "Beş birader bölünmüş (parçalanmış) Beş parmak birleşirse, Olur müşt "!'47 d iye bahsetm iştir.

Şair Yoldaş M uk i moğlu Ataş, "Turan Turnaları" şi irinde " Türkistan m ı yaise Turan iki ad bir hanedan. Tek (=yegane) beşik, iki isim İkiz vicdan. iman Tanrıdan bize verilen in 'am (hediye)!'411 d iye yazm ıştır.

Şaire Sam iye hanım, "Uyandım" adlı şi irinin bir beytinde, Türkistan'da teşk i l lan bağımsız devletler şerefiyle ·

o-

"Türkistan, Turan geldi, Mustakil zaman geldi, Azal( e.\'ki) armaııgeldi

Emir 'im uyandı " diye yazmıştı��.

545 " ÖzMkistan Edebiyatı ve Sanatı" 29.6. 1 990. w. "Üzbekistıın Aviizı". 2. 1 0. 1 992. s. 2. �47 548

s.

2.

Ana Türkistan . "Erk". gazete. Taşkenı. 1 7.9. 1 990. s. 2 . "ÜzMkistan Edebiyatı \'e Sıuıatı". 1 8.8. 1 995. s . 4 .

549 " l\ l illi Tikleniş". gazete. Taşkent 1 9 Man 1 996. s. 3 . Şair Tahir Kahhar. Erk kiini (Goııo) şiirinde. Özbekistan Edebiyatı ve Sanalı. 1 6 .7. 1 992. s. 1 \le; "Hiz kim'! Aslen Türkistanlıyız, Alp Tun�a dek bir Tllrk ka nlımız. \' llzlerre devlet kurıın hanlımız, Yurdum, sönmez şanı var" diye yazmışlı.


BA \'M İ RZA llA \'iT

206

Şair Nurali Kabul, 24. Mart l 996'da Türk Devletleri ve Toplulukları kurultayı m inberinde aşağıdaki şiirini okumuştu: .. Türkistan 'ım-Turanım,

Büyük kısmetlerden yaratılan canım. BalJUrilar imkan im, Tim uriler kanım. Türk abamdan (=atam 'dan) Miras kalan makanım ..t�o A tacanım, Türkistan- Turanım .

Şair Temirhan Medetbek, "Türkistan" ad l ı şi irinde, "Kendi 'nsen benim büyük destanım, Damır 'ında yatıyor Türkistan, 551 Tarihin katlı-katlt astarında" d iye Türk�tan duygusunu tasvir etmişti.

Tabiidir ki, Türkistan ' ı n kullan ı lışı meselesi alim lerin fikirlerinde deği l, belki resm i kurultaylarda da muhakeme edildi. Türk Devlet ve Topluluk ları Dostluk, Kar­ deş lik ve İşbirl iği (=TDTDK-İşbirliği) 2. Kurultayı (Antalya, 1 993) 'Orta Asya' terim i yerine 'Türkistan' terimin in kullanılmasına karar verd i . TDTDK-İşbirl iği 2. Kurultayı (İzmir 20-23 Ekim 1 994) aşağıdaki kararı kabu l etm işti:

"Orta Asya Cumhuriyetleri deyimi tarihi ve bilimsel gerçekleri yansıtmadı­ ğından bu deyimin yerine Tü rkistan Cumhuriyetleri teriniinin kullan ılmasını tavsiye ederiz"552•

Türk Dünyası Tarih Araştırmalar Kongresi (Ankara 5-9. Eyl ü l 1 994) aşağıda ki kararı vermişti: "Protokol 3, madde 2: Orta Asya tabiri yerine Türkistan tabiri­

ni kullanılması zaruridir".

Türk Dünyası İzmir 1 . İ ktisat kongresi ve Türk halkları Asamblesinin 4. Kurul­ tayında karar veri l m işti : Tarihe mal olmuş yer adlarının değiştirilmesine izin "

verilmemeli; Türk Coğrafyasında Orta Asya Cumhu riyetleri tabiri yerine Tür­ kistan Türk Cumhuriyetleri deyimin kullanılması zaruridir"553• Y ukarıda zikir

edi len 4 Kuru ltay (Antalya, İzmir, Ankara) da verilen karaları bu eserin başka bir bölümünde de b i ldirmiştim. Bunları burada tekrarlad ım. Çünkü verilen kararların c idd iyeti vard ır. Türkistan �dını kullan ı l masının zaruriyeti meselesi Türkistan 'da teşkil edi len iki kurultayda da: muhakeme edildi. Bun lar birisi, Türkistan şehrinde 23-26 Mayıs l 997'de yapılan Türk Tarihinin Meseleleri Sempozyumu idi. Bu toplantıda Anka­ ra Ün iversitenden Prof. Dr. Mustafa Kafal ı, Oı1a Asya Türkleri deyim inden mutlaka Türkistan Türkleri olarak anlamasını, tari hi bir coğrafi ad ın değiştirilmesi için hiç bir esas olmadığını bir çok delil lerle ortaya çıkard ı . Sempozyumda Kazak Üniversite­ sinden Prof. Dr. Membet Koygeldiev' in "Tutas (Bütün üyle) Tü rkistan İdeyesi" konulu tebliği Sempozyuma katılan Türk Dünyası tarihçi lerinin d ikkatini çekti. Geldiev, "Tutas (Bütünüyle) Tü rkistan ideyesi Türk halkla rıyla beraber yaşa­

maya

5511

ss ı

başlam ıştı.

Tü rkcli-Türkistan

biz için

her şeyden önce

birinci

"Adalet", gazele. Taşkenı 16 Mart 1 996. s. 1 . Nurali 'nin "Türkistaııım-Turnnım" adlı şiirini Kuralıay vekil leri alkışlarla dinlediler. Bu şiir lnıgllnc

kadar yayınlanmadı. Şairin el yazması lıcnim arşivimde lıulıınmakıadır.

ss2 SSl

"Ka:r.ıı k Eli". gazcıa. Alma Ata. fı.6. 1 997. s. I . Dr. Zakir Avşar.

1 1 . Tllrk Dr\'lrt vr Toplulukları Dostluk. Kardrşlik \'C İşbirlij!i Kıırult11yı. "Yeni

Forum" dergi. A n k ara 1 994. No. JCl6. s. JJ.


ESKİ SOV\'ETl.ER BİRl .İGl'NDEKI TÜRKl .Üt.fiN VE ISL\MIN B.\ZI l\IESELEl.ERI

207

konseptsiyon, ümit ve gayedir"554 diye fikir bi ldird i . Onun bu fikri alkışlarla tebrik

edilmişti. Türkistan Terimi meselesine çok d ikkat veren başka bir kurultay 1 6-20 Eylül 1 998 'de Türkistan şehrinde yapılan "8. Türk Dünyası Gençlik G iinleri ve Kurultayı" idi. Bu kurultayda, 1 7 Eylül l 998'de "Türkistan Ortak Evimiz" konusu a l tı nda çal ışan sempozyumda aşağıdaki fikir birliğine varı lmıştır: "Ayrıca bölgenin

tarihi mirası üzerine yapılan kon uşmala rda çıkan sonuç o olmuştur ki; Orta Asya bölgesi gerek tabii kayna kla rı, etnik yapısı ve homojen idari an layışı, gerekse tarihi-kültürel mirası sebebiyle aslında bir bütünü, Türlerin kad im vatanı Türkistan'ı temsil etmektedir. Bölgenin bugü nkü anlamda böl ünm üşlii­ ğü, Stalinst dönem idaresinin milletleri yozlaştırarak birbirlerine düşman etme politikalarının bir ürünüdür. Nitekim Sovyet öncesi Orta Asya(Tiirkistan)'da, m illi kim liğin Tü rk, Türki ve Tü rkista nlı olarak zaten var olmuş olması, bizleri bugünkü Sovyet sonrası Orta Asya 'sında bu kim liklerin yeniden tesisi gerekti­ ğine inandırmaktad ır"555•

Türkistan terim i ve Türkistan. Türklüğün birl iği meseleleri, muhakemeleri sade­ ce matbuatta, kurultaylarda bazı televizyonlarda değil, belki yeni bağımsız Türkis­ tan 'daki devletlerin başkanları tarafı ndan da ifade ed ilm iştir. Özbekistan Cumhuri­ yeti başkanı İs lam Karimov, Mayıs l 995'te Özbekistan parlamentosunda, Tacikis­ tan, Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Özbekistan haklarının tarihi, ruhi, kültür ve dini 4akınlığından zikir ettikten sonra: "Bizim vatanımı: hir hiiyiik e v ve hiiyük ai/edir"- 56 dem işti. O, niçin Türkistan ' ın büyük ev olduğunun ehemm iyetinin A lman d i l inde yayın lanan kitabında beyan etmişti: "Özbekistan'da "Türkistan

bizim u m u m i evi m iz" ha reketi dairesinde devam ettirilen etnik siyaset maksadı ve m ��m � nu cihetind.�n beşeri.yetin menfaa � ıe rini k� ruy� n � �s &�t bir cereyan­ _ temın edılebılır· · . dır, çunku bunu nla bolgede mılletlerarası bırlık

Maalesef, Türkistan aydın ları bir devlet başkan ı tarafından resmi olarak beyan e­ d i len Türkistan Birl iği gayesinin ilmi yönden devamlı olarak derin araşt ırmaların ı yapmad ı lar ve araştırma sonuçlarını halka bi ldirmedi ler55". Türkistan 'da kii lti.lr hayatının tekamülü için temel hazırlamak niyetiy le, 2 1 Ka­ sım l 995 ' te "Türkistan Hakları Kültür Forumu" kurultayı toplandı. Kuru ltay heyeti­ ne Türkistan ' ı n 4 devlet başkanından tebrikname geldi. Bun lardan Özbekistan K ır­ gızistan ve Tacik istan Devlet başkanları "Merkezi Asya Hak ları Kiiltür Forumu" adını kul lanm ışlar. Kültiir Forumu Kurultayı'nda Çingiz Aytmetov'a söz veri ldi. Aytmetov, Türkistan terimini kul lanmad ı. Ona göre, "Merkezi Asya sadece coğrafi anlam değil, aynı zamanda bu ülkenin halk ları yegane d i l , inanç, yegane tarihi ve geleceğe sah iptirler." Türkistan Halkları Kültür Forumu ad ıyla toplanan kuru ltayda, niçin ortaya Merkezi Asya terimi çıkarıld ığı hakkında günüm üze kadar hiç bir haber yayın lamad ı . Kurultaya katı lan lar, Merkezi Asya Halkları Kültür Hadımla rının Asamblesi (Encümeni) adında bir teşki lat kuru lmasına karar vermişler. 55� Kurul taya katı lanlardan hiç ki mse, ' B iz Tlirkistan Halkları Kü ltür Kurultayına toplandık da, şimdi niçin Merkezi Asya Halk ları Kültürü Hadımlarının bir heyetini teşk i l etmekte554

İbrahim Koç. Türk Dün}"Hsı artık bir bütüıı. ··nırk iyc·· gazele. 30 A�usıos 1 997. s. 1 4 "Kazak Eli'', 6.6. 1 997. s . 5 . 551' il . Türk Düıı)'ası Gençlik Giinlcri ,., Kurultayı. Tiirk Yurdu" Kasını 1 998. N o 1 3 5. s . 60-6 1 557 "Narodııoc Slova". gazcta. Taşken! 1 7 Mayıs 1 995. s. 3 . 5 � 8 lslanı Karinıov. Ushckistan an der Schwcllc ıııın 21. .Jahrhıındl·r Gcsr. Tiinnes Vcrlag. Diisscldorr. 555

..

Yayın yılı göstcri lıncnıişlir.

5W

"Pravda Vostoka". gal'clil Taşkent 22

Kasını 1 995. s. 1 .


BA Y M İRZı\ l lA \'İ'I

20H

yiz?' diye sormam ı ştır. Kurultay iyi niyetle Türkistan adıyla toplanmıştı. K i m lerin tesiriyle bu kurul tayda tekrar Merkezi Asya isimli önceki hayal i ortaya koydular. Acaba,bunun sebebini gelecekte öğrenmek imkanı olab i l i r mi? Türkistan terimini i lm iyette ve devlet hayatında kul lanmasını sevmeyen ler, Tür­ kistan ismi nde bir devletin yaşamadığı fikrini ileri sürüyorlar. Bu düşünce yan l ıştır. Türkistan 'daki h iç bir devlet. devletin Türkistan olduğunu inkar etmemiştir. Emir Temir' in damgasında, "Biz kim nıiilk-ii Turan Emir-i Türkistann111... Biz kim, milletlerin en k'ulimi ve en uluğu, ç611 Türk 'ü11 baş boğununuz " diye yazı lm ıştı. 1 9 1 7- 1 9 1 8 yıl larında Kokand şehrinde Türkist.an M il l i M uhtarı Devleti faal iyetler­ de bulunmaktaydı . Rusya Akademisi tarafından yayınlanan bir eserde, "Nisan 1 922 'de Türkistan Miislümanlarmm konRresi Semerkant 'ta tantana ile Türkistan Türk Cumhu­ ı riyetini ilan ettı 56 diye yazı lmıştı. İ kinci Dünya Savaşının 1 942- 1 945 yıl larındaki devresinde, Almanya ile Sovyetler aleyh inde savaşan Türkistan lejyonu ( l 945 'ten itibaren Türkistan M i l l i Ordusu)nun M i l l i Marşı "Güzel Türkistan" idi. Bu marş za­ manımızda (makamıyla ve sözleriyle) Türkistan'daki bir çok Türk okulunda kullanıl­ maktadır. Bugi.inkii Ti.irkistan'da Türkistan adını taşıyan dergiler. gazeteler ve dernek­ ler faaliyette bulunmaktalar. Mesela, Taşkent'te "Türkistan" gazetesi, Almatı'da "Cas Türkistan" dergisi, Taşkent'te Türkistan Halk Birl iği derneği gibiler, çalışmaktalar. Tiirkistan terim ini Ti.irk teriminden ayırmak mümkün değil, ama, bazı ilim adamları, mesela Özbek TUrklerinin umum Türklerin bir kısm ı olduğunu inkar etmekteler. Bunu Prof. Ahmadali askarov ve Prof. Borıbay Ahmedov'un, "Biz bilen ve bilmeyen tarih. Özbek halkının kelib çıkışı (menşei) tarihi" adl ı makalesinden öğrendik. Bu iki alim aşağıdaki fikri ortaya koymuştu: "Orta Asya halklarının bağımsızlık yoluna geçişi "

münasebetiyle Türk Dünyasında Türk ruhunun, birçok şair ve yazarlar arasında, 20'li yıllardaki keyliyet görünmeye başladı; yani 'Özbek, Kırgız, Kazak, Türkmen halkları Türk milletidir', Orta Asya kadim 7.a manlardan beri Türklerin yurdudur, 'Turan Türk demektir', 'Türkistan Türklerin vatanı' diyenler de yük..eldiler .. .. . Özbekler, bazı şahısla rın gayri ilmi fikir bild irmelerine karşı, Türk değil (emes) belki Türki zaband ır. Doğru, dilimiz Tü rki, lakin Türk dili ile Özbek dili a rasındaki fa rk büyükdir. Hazırgı za man Özbek edebi diline saf Türk dili denilemez. Özbek'in dili, tarihi ve kültürü de sa f Türk'ün değil. . . Hazır (gün ü m üzde) Orta Asya 'da Türk dili değil, belki Tü rki dilleri a rasın­ da teşkil olan Özbek, K ırgız, Kazak, Türkmen ve Karakalpak deyilen halkların dilleri vardır"562

Profesör Aşraf Ahmedov, Özbekler Türk deği l, Turk'dırlar. Ona göre, Türkler Küçük Asya'da var. Özbek ler ise Turk 'dır, diye fikir bild irmiştir. Bu profesör, Parsi lerin Avesta destan ında zikir edilen Tu r kavm inin ad ı n ı i leri sUrml'ış. O, Öz­ beklerin ınenşeinin bu Tur kavram ından olduğu kanaatinded ir563• Elhamdülil lah,

� f�) Eşkalııl 1 lalikov. l\luslakıllık v e l\lanaviyct. "Özlıckistan Edelıiyatı ve Sanatı" 1 6 Mayıs

1 995. s . 2 .

Bu damga 1 993'c kadar Samcrkanrta gizli saklanmıştır.

56 1

Rolıcrı Grigor'cviç Landa.

İslam v isturii Rossi.

Moskova 1 9'l5. s. 2 1 1 .

562 "Özbekistan A va z ı". 20 Ocak 1 994. s. 5. sc.:ı- Aşraf Ahıııcdov, Turklık mı. Özbeklik mi'!. "Muhikat", dergi Taşkent 1 994. No. 1 1 - 1 2. s. 2 5 . Pror Ahıııedov. U N ESCO'nun Scııı erkent şehrindeki

lntcrmılional lnstilulc of Ccntral Asian Sludics'in


ESKi SOVYETLER B I RLi(;i•NDEKI TÜRKLfJCfiN VE İSLAMIN BAZI MESELELERİ

209

Türkistan 'da, bu cüm leden Özbekistan ' ı n, Türklüğünü inkar eden çok az sayıdaki "al im lerin" halk arasında tesiri yoktur. Bugüne kadar siyasetçi ler, etnograflar, tarihçi ler, coğrafyacı lar, basın yayı n çalı­ şanları, devlet lerin üniversiteleri, Türkistan terimini bir tarih i hakikat ve faktör o la­ rak kabul edemed i l er. Yer yüzünde 1 03 orta Asya-Merkezi Asya Enstitüleri, i l m i dernekleri, araştırma merkezleri, bizim anlattığımız Türkistan meseleleriyle meşguldurlar. Dünyada, hiç o lmazsa, bir Türkistan Araşt ırma Merkezini teşkil ede­ med ik. Kanaate geldik ki, Türkistan adını Türkistan'da halk arasında yaşamakta bulunan atasözü "Zamana zornıkı, Temaze gö'niki" manasını taşıyan istilacı kuv­ vetin siyasetine alt edi l d i . Herkes bilme l idir ki, asırlarca yaşamakta bulunan Türkis­ tan tabirin i dünyada tamamen yok edebilecek kuvvet yoktur, çünkü Türkler yaşa­ maktadırlar.

TÜRKİSTAN'DA CEDİT EDEBİYATININ TESİRLİ VEKİLİ: SAİD AHMED HOCA SİDDIKi" (1864-1927) Rusya hakim iyeti altındaki Türkler arasında başlayan Yeni leşme cereyan ın, bil­ hassa İsma i l Gaspı ra l ı 'nın "Tercüman" ( 1 883- 1 9 1 5) devrinin, 1 9. yüzy ı l ı n son u ile 20. Asrın başındaki göze görünen temsilci leri arasında, Türkistan 'da Said Ahmed H oca Siddıki bulunmaktadır. Türkistan l ı edebiyat araştırmacı larından birisi, Sıdd ıki' n i n Türkistan (=Yesse) şehrinde o lduğundan bahsetmektedir5"" . Başka bir edebiyatçı, onun Semerkantl ı olduğunu haber vermektedir565 . Said Ahmed, Sidd ı ki ve Aczi tahallusları ile yazd ığı şiirleri ile tanınmıştır ve bu sebepledir ki o, Türkistan edebiyat tari h i nde Siddıki adıyla zikredi l mektedir. O, hayatı n ı saatç ı l ı k (saat tam iri işleri), dokumac ı l ık, terzi l ik, musikişinas l ı k ile geçirmiş; hayatının son vakit lerinde ise Semerkant yakı n ı ndaki Halvay ı köyünde çiftç i l i k ile meşgul olmuştur. O, Buha­ ra'da medrese tahsili yapmış; sonra 1 90 1 - 1 903 y ı l larında I rak, M ısır ve Rusya'yı gezm iştir5"". Arap, Fars ve Rus d i l lerini iyi bil iyordu: H alvayı Köyünde yaşarken çiftç i l i k yan ı nda UsGl-i Cedit oku lunu kurmuştu ve ders de vermekteyd i. Şair Siddıki, 1 895 'te Buhara'da zaman ının meşhur din adamı ve terakkiperver şairi, Katta-Korga n l ı Muhammed Açı l Muradoğlu M iri (ölümü: 1 898 'de) ile tan ış­ m ıştır. M iri, Semerkant'ta kad ı l ı k görevinde bul unmakta, birçok şiirleri ile İslam'a soku lan hayalperestlik aleyh inde fikirler yürütmekte, zamanın istekleri esasında fikirlerde bulunmak ve çal ışmanı n zaruri olduğunu teşv ik etmekteydi. M i ri, belki Türkistan'da ced itç i l iği teşvik eden ilk din adamı olab i l ir. Şair Siddıki, M ir i ' n i n "Ben suçlu yüzümle }cızla hakim olamam; insanları Azrail gihi hoğamıyorum; mille­ tim gerilik altında boğulmaktadır" fikrin in tesiri a ltında bulunuyordu. U lema arasın­ da M iri vasıtasıyla başlanan Yeni leşme cereyanında Semerkant Müftüsll Mahmud H oca BehbUdi de bulunmaktaydı . S iddıki'nin şi irlerinin bir çoğu Behbüdi tarafı ndan neşredi len "Ayna" dergisi ve "Semerkent" gazetesinde yay ın lanm ıştır. Direktörüdür. Dünyanın Türkler veya Dogu halkları meselelerinde yazılan hiç hir eserin Ü1.bckleriıı. farsların Avesta destanında bildirilen Tur kavminden oldukları hakkında hir şey okumadım. A. Ahmedov'un rüyası Özbeklerin Tilrk olmadıklarını i fade ediyor ve hu yanlış likri Türk halkının tarihteki görilnüşllnc: ters dllşiiyor. •

"Türk Kllltilrü" Ankara 1 990. No 322. S. 1 ()9- 1 1 3 .

564 Arslan Subutay. Dichtcr und Dichtunl{ in Turkcstan, "Osteuropa" 1 930-3 1 . S. 39 1 -2.

B Kasımov. Sa id A h med Siddıki-Aczi tavalhıdınııı 1 25 yıllıj!ı 11ldıd11n. "Özbekistan Edebiyatı ve Sanalı". 1 0 Kasını 1 989. s. 3 . sc,c, Üzbckiston Sovyct Ansiklopedisi, Cilt 1 . s. 1 74.

5<ıS


210

BA Y M I RZA H AYİT

Siddıki, Türkistan'da Rusya hakimiyetin i çok tenkid eden korkmaz bir şaird ir. Rus memurları ona ceza vermeye teşebbüs ediyorlar. Bunun üzerine 1 898'de Türki­ ye'ye kaçıyor. Ancak 1 90 1 'de tekrar Semerkant'a dönüyor. Vatanı nda acele olarak faaliyete başlayan şair, Rusya hakim iyetinden kurtu lmak ve m i l l i varl ığı korumak için kendi halkına, "Eğer sizler mutlu halk olmak isterseniz, o zaman dört vazifeyi unutmayın ız: devletin d i l i n i öğren iniz ( Rus d i l in i demek istiyor. BH); teknik sahibi o lunuz; ilm iyet esasında yaşayın ız; hukuku anlayabi l in iz" 567 şek li nde tavsiyelerde bulunur. Sıddıki 1 9 1 3 ' e kadar kendi şiir ve hikayelerin i Türkistan'da neşretmeye muvaf­ fak o lamam ıştır. O, i l k defa 1 9 1 3 'te Azerbaycan'da "Ancuman-ı Arvah ve "M ir'at-ı İ bret" gibi hikaye kitaplarını neşrettirebi lm iştir. Onun bu eserleri, Buhara, Semerkant ve başka şehirlerde çok okunmuştur. Onun dergilerde neşred ilen şiirleri çoktur. M aalesef bunlar bugüne kadar toplanarak neşredilmedi. Sıddıki, 1 9 1 5 'te oku l lar için Türkçe "Aynul Adab" isim li şiir antoloj isini neşretmiştir. Onun fikirle­ rinin yayın lanmas ında ve Türkistan fikir hayatında terakkiyat yolunu bild irmelerinde Behbüdi' nin rolünü de unutmamak gerekiyor. Çünkü Behbüdi ona ıııefkurevi baba­ l ı k yardım larında bulunmuştur. Sovyet Rusya hakim iyeti devrinde şair hakkında 3 makale ( İ n kılab Dergi, 1 924, No: 1 1 - 1 2; Maarir ve Okutğuvçı, Dergi , 1 928, No: 3; Bara-yi edebiyatı sotsialisti, Dergi, 1 936, No. 2-4) yazı lm ıştır. Taşkent kütüphanelerinde zikred i len dergi ler mevcuttur, Lakin edebiyat araştırmac ı ları bu dergilerde Siddıki hakkında yaz ı lan makaleleri bulamamışlardır. Çünkü dergilerdeki sahifeler kesip alınm ıştır. Siddıki, İsma i l Gaspıral ı ' nın fikirlerini "Tercüman Gazetesi" vasıtasıyla öğren­ m iş ; Onun birçok fi kirlerinin ve usu l-i cedit okul sisteminin taraftarı o larak görün­ müştür. O, Gaspıra l ı ' n ı n "Di lde, Fikirde, İ şte B irlik" şiarin i benimsemiş ve bunun icras ı n ı n istemiştir. Fakat Siddıki, Gaspıra l ı ' n ı n "Rusya Müslümanl ığı" isim li risale­ sinde, "Rusya bütün Orta Asya'yı istila etmelid ir." şekl i nde açıkladığı fi krinin aley­ h inde olmuştur. Siddıki, Rusya istilasını Türkistan için zu lüm boyunduruğu olarak kabul etmiştir. Zeki Yelidi Togan'a göre, Gaspıralı şöyle yazmıştı."Seyahatlarıında gördüm ki, bizi m büyük biraderimiz olan Rus m i lleti kadar hiçbir mil let kendi teba­ alarına karşı böyle samimi ve insani muamelede bulunmuyor"5611 Siddıki ise, Rus istibdadından şi kayetçidir. O, Gaspıra l ı ' n ı n bu fi krini hiçbir zaman kabul etmemiştir. O, Ruslar aleyhinde olmağa devam etmiştir. Rusya hakim iyeti, onun için kurtuluş yolu deği l, belki m i l letin mahved ilmesi için bir köprüdür. Sidd ıki' nin icadı bugüne kadar araştırılmadı. Sovyet rejiminin ceditçilik mesele­ sindeki mefkfırevi durumu, umum ceditçilik fi kirlerini araştırmaya imkan vermemiştir. Şair ve edebiyat tarihçisi Yadid Mahmud569 i lk defa olarak " İ n kilab" (Semerkent 1 924, No: 1 1 - 1 2) dergisinde "Türk şairi Aczi" ad l ı makalesi vasıtasıyla 567 Baymirza Hayit. D i c jünı:stc özbckischc Litcratur, "Ccntral Asialic Joıımal" Yol. Y l l. 1 962. No. 2 . s . 1 27 . K 56 2'.eki V e l i di Togan , Hııj;;.iııkii Tiirkili-Türkistan ve Yakın Tarihi, İ slanbııl 1 98 1 (2 bask ı). s. 5 5 3 .

569 Vadid Mahmud. Tilrkistaıı'da cedid edebıyatının tesir li şairi v e edebiyat tenkidçisi i d i . Müfüi ve Terakki perver (Ceditçi) ı:::,•lıbüdi. ona manevi "farzentim" demişti. Yadid. 1 937- 1 956 'da ( 1 9 yı l ) Sovyel hapishanelerinde "mill iyetçı ve halk düşmanı" olarak yatmıştır. 1 956'dan sonra doğduğu yerde yaşamaya im kan bulamadan Düşenbe şehrim: gidiyor ve orada eniştesi Sadriddin Ayni'ııin evinde yaşıyor. Düşenbc'de iki ciltlik "Farhang-i zabiin-ı Tacik" lu gatıııııı yazılmasına ka tıl m ışt ır. O. belki 1 97!!-79 (?)'de öldii. Edebiyat araştımıacısı, B. Kasımoğlu, Vadid'in Sıddiki hakkında yazdığı makalesini 1 960'lı yıl larda Taşkent ' ıe k i Nevayi Kiitiiphancsindc bulmuştur. K ütii ph anede mevcut bulunan makale son zamanlarda " İnk ıl ab" dergisinden kesip alınmıştır. Demek ki yok e tm i ş ler. ·'Yadid. bize biraz da olsa Siddıki'yi öğretmektedir. Acaba. bize Yadid'i kim ve ne zaman öğretccektır?"


[SKi SOVVETLER B iRl.iGi'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN RAZI MESELELERİ

211

Siddı ki'nin fikir dünyasını, m i l let severl ik v e vatanseverlik duygularının o rtaya çıkarmıştır. Sovyetler B ir l i ğ i ' nde 1 98 5 'den sonra uygu lanmaya başlanan "Aç ı k l ı k (G lasnost) S iyaseti ' n i n tesiriyle o l acak, Tllrki stan ' ı n yakın tari h ideki fi k i r cereyan ların ı n öğre n i l mesi i ç i n yol aç ı l m ı şt ı r. B u n u n i ç i n , Taşkent' te neşre­ d i l mekte olan "Özbekista n Edebiyatı ve Sanatı" gazetesi ( 1 O Kas ı m 1 989, s . 3) V a d i d Mahmu d ' un 65 y ı l dan beri h i çbir dergide bahsed i l meyen maka l es i n i, kısalt ı l m ı ş şeki lde, yen i den yay ı n lamaya cüret etmiştir. Ced it edeb iyat ı n ı n tes irli şairi b u lunan S i dd ı k i ' n i n düşüncelerini, biraz o l sa da an lamak i ç i n , Vad id Mahm u d ' u n Özbek-Türk ş i vesinde yazd ı ğ ı aşağıdaki fi k i r l eri n i beraber okuya l ı m : '"Bıı makalemizde araştırmak istediğimiz, Samerkentli muasır şairimiz A czi 'dir ismi Said Ahmad Hoca, unvônı Siddıki 'dir. . . Bu şair son devirde, !ahiri caizse. Oyğanış (uyanış) devri şairleri arasında mühim orun tutadır. A czi 'nin içtimai fikir­ leri hakikaten Oyğanış devrinin ruhini taşahhus etedir. . . Kolımızdagi eserleri içtimai dertler bilen (ile) kömülgen (gömiilgen) vaktinde ya­ zrlan nerselerdir. . . Biznin şair eski şiirin şekil cihatlarını, ifade tarzını aynen kahul kı/ıh, içige eskiği tamamile karşı holgan öz ruhuni, yeni ruhni kizgizgendir. Acz� şivede Fuzıili yolıınıın tutgan şairlerdendir. Bıı şairimiz hem Aşıkdır. Fakat, bunun ışkı, ne ıı ta­ savvuf ışkıdır ne realist şairlerinin zahiri ışkıdır. Şairimiz aşıkdır, maşuk ise halkdır, milletin ışkı ve derdi bilen (ile) .rnğarılğan şairdir. Unin hu heyecanları yasama eınesdir, çindir, tabiidir. . . Bir milletin, bir kavmının yaki bir gruhnin etibar kazanmağı, özine yaşatma­ ğı üçün (için) birden-bir vasile bo/ğan bir mefküregi malik holışı badehadır (Şartdir). A czi öz milletinde şıı mefkürenin yoklığını aççık (acı) olarak sezgendir. Vatan harabesinin is/ôhı üçün Mas/eki-Baetihar kerakligini halkıga talkın kı/makçı boladtr. . . Derdin nime(ne) deh soraganlarga, "İttihad" deydir, tabibini ise "Ancunıan­ Cemiyet " haznıi ekenini ve davasının ise "Maslahat-Maşvarat " bolışı kerakligini aytadır. Sıınin bilen öz halkının hiç "ittihad. uyuşmak, maslahat/aşmak ' degen (deyi/en) medeniyet m uesseselerigi yakınlaşmaslığından zar/anadır. . . Şairimiz u katta bir ink.ılabgaça (inkılaba kadar) çozilgen (devam eden) ahirgi )son) asırnın yetişdirgen kişisidir. Şu devirde yetişgen muta.flkkirlerimiz kabi (gibi) zu da, tamamile Orus (Rus) istila siyasetige düşman bir ruhga nuilikdir. . . Behbüdi öz işlerinde her vakit Aczi'yi birinci yardımcı olarak görmüştür. . . Orus . (Rm) milletçilik (milliyetçiliği) zaharlı zahimleri A czi 'nin bağrığa çukur izler kaldıri,andır. U, her vakit elinin kanlı pançeler aslıda (altında) kalışıdan zar/anandır. Her tamanga karasa şuni köredir. Her vakiadan şuni ihtihrdc etedir ". Siddıki (edebi mahlası ile Aczi) terakkiyat taraftarı ve hürriyetçi bir şairdir. O, aynı zamanda kabi l iyetl i bir tercüman edi. Rus şairi Gogo l ' ın "Şinel" (askeri pal­ to)hikayesinin 1 908- 1 O'da ilk defa Özbek Türkçe' si ne tercüme eden Şair Sıddıki'dir�70• 1 989 y ı l ı şairin doğumunun 1 25 . y ı l ıd ır. Şairin edebi m irasının her yönüyle araş­ tırılması, Türkistan ' daki ceditçilik edebiyatının tesirli bir parçasının öğreni lmesi ve öğreti lmesine vesile olacaktır. ·

Özbekistan t;debiyatı ve Sanatı, 1 Aralık 1 989. s. 3


212

BAY M İ RZA HA\'l 1

EMİR TEMİR HAKKIN DA SOVYET MEFKURESİ VE BUNA KARŞI TÜRKİSTANLI İLİM ADAMLARININ FİKİRLERİ* Türkistan ' ı n büyük Hakanı Emir Temir ( 1 3 36- 1 405) Türkistan için m i l li bir kalı raman olarak b i l inmektedir. Bu büyük insanın devrinden beri aradan çok yıl lar geçt i. Lakin o her vakit dünya fikir hayatında i l i m adamlarının d i kkatinden uzak kalmadı O tarihte unutulmayacak bir Hakan mertebesine ulaştı. Temir hakkında dünyada türlü türlü fikirler vardır. Şunu hemen kaydetmek gerekir ki, bugüne kadar Temir hakkında mufassal halde yazılan bir eser henüz mevcut deği l . Temir h e r memleketten evvel, Türkistan için büyük ehemm iyet taşımaktadır . Çünkü onun tarafından kurulan büyük i mparatorluk ile Türkistan Ortaçağda dünya m i l l etleri arasında büyük bir mevkie u laştı . Türkistan ' ı n hürriyeti el inden çıktıktan sonra dahi onun önemi gene de artmaktad ır. Kim idik? Dün ne idik? Bugün ne hal­ deyiz? Şek l i ndeki sorular Türkistan TUrkleri 'ni n kalbinden giderilem iyordu, gideri­ lemezdi. Madem ki, Türkistan Tem ir gibi büyük insan ları yetiştirebi liyor, o halde ne için müstaki l m i l let hal inden mazlum mil let hal i ne geldik? Bunun çok sebepleri var. Bunlar hakkında burada fikir yürütmekten vazgeçecek m iyiz? Temir, Türkistan için büyük hizmetler yapm ıştır. Ondan sonra başa geçen evlatları Onu unutuverdiler. Türkistan Han ları ve Beğleri Temir'in yolundan gitme­ d i ler. Kendi aralarında kavgalar eksik olmad ı . Temir'in m irası böylece elden çıktı. Temir M i l leti mazlum laştı, cefalar gördü. Lak in h içbir zaman ü mitsiz olmad ı . Maz­ lum Türk m i l leti büyük kahraman ını her zaman hatırladı . Emir Temir ne tarih sahifelerinden ve ne de kalplerden gitmedi . Tem ir, m i lli uyanış için b i r timsal hal ine getirildi. Bunu Ruslar çok i y i sezd i ler. Bu sebepten on lar, Türkistan halkının kalbinden Tem ir ruhunu silip atmak için hare­ kete geçti ler. Rusya tarihçil iği, Tem ir' i anlatırken maksat l ı o larak fikirleri ni bildir­ mekten vazgeçmed i. On ların fikrince, Temir "baskıncı, hain, zalim, hunhar" o larak vasıflandırı lmakta idi. Türkistan milli tarihçi leri ise, Temir'in müdafaası için hare­ kete geçtiler. Lakin bunlar, resmen ve mecburen bu durumdaki tari hçi l i k üsl ubunun boyunduruğundan kurtu lmad ı lar. Sovyet Rusya devrinde, Emir Tem ir meselesi ayrıca bir mesele hal ine getiri ldi. Komünist rej i m i, halka, bu halkın geçmişini inkar ettirici bir şekilde propaganda ed i l mesini talep ett i . Sovyetler, gençlerin ata ve analarından, tarih inden vazgeçiş esasına göre terbiye veri lmesini istedi ler. Sovyetlerin politikası, Tlirkistanlı lar ne kadar özgeçmiş lerinden, şeref ve haysiyetlerinden uzaklaşırlarsa o derecede komü­ n izme yakın laşırlar ümidi üzerine kurul muştu. Moskova'nın bu şeki ldeki politikası­ na TUrkler önem vermed iler, ku lak asmadılar. Bu sebeptend ir ki Temir gibi Ti.irk büyükleri her zaman m i l letin kalbinde saklanıp kalıverdi. Yeni devir tarihimizde birinci olarak Abdul Rauf Fıtrat, yüzyılımızın yirminci y ıl­ larında ( 1 920 olabilir) ·· ı EMİR SAGANASI" (Temir'in türbesi) adlı sahne eserini ortaya koydu. Ancak bu sahne eseri, halkın şuurunda Tem ir' in ülküsü doğrultusunda m i l li ülküyü yüceltici ııirelikte bulundu; bu sebeple eseri Sovyetler yasakladılar. Sov­ yetler, elbette bu devirlerin tarihini yazdırırken, Temir ve onun devrini örtbas etmek istemekteydiler. Sovyet tarihçiliği Temir hakkında aşağıdaki fikirleri ileri sürmekte idi: •

"TÜRK'[ ÇAGIU", İstanbul. Şubat

1 980. N o . 1 O . s . 42-45;

s . 1 5- 1 8 (= Tiirkistan 'da Emir Teııı ir hakkında yeni tikirkr).

"Milli Tiirkistan".

Dergi. 1 969. N o . 1 26.


ESKİ SOVYF.Tl.ER BİRl.İG l'NDEKI TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN BAZI M ESELELERİ

20

"Temir Orta Asya'daki devlet faaliyetinin icabı olarak tamamen inkar etsek b i le herhalde o, cihan tarihine en acımasız isti lacı lardan birisi s ıfatıyla ebediyen girip kaldı 57 1 ." Sovyetlerin tarih kitaplarından birisinde de Temir'in seferleri "yalnız talancıl ık­ tan ibaret olan seferler" olarak gösteri lmektedir572• Ruslar Türkistan tarih ine ve Tem ir'e her zaman kendi m i l li çıkarları açısından "şoven l ikle" bakmaktadırlar. Mesela bir oku l tarih kitabında 1. Peter' in tarihi şahsi­ yeti kayded i l iyor ve onun faaliyetleri i leric i lik, tekamülcülük olarak vası flandı r ı l ı­ yor, lakin Temir hakkında ise, "Temir, ona bağlı feodal reisler. mazlum, zaval l ı halkın bağımsızlık hareketlerini dehşetl i b i r şek i l d e bastırdı." demektcdirlersn. Rusya şovenizm inin bu şekildeki fikir ve düşünceleri hesapsız bir şeki lde devam edip gelmekted ir. Komün izm gayesi ve Rusçuluk menfaatleri ile bağlanan tarihçilik yanında, Temir' i gerçek kişil iği i le, hakikatler çerçevesinde öğrenme hareketleri de devam etmektedir. Lakin bun ların çoğu Temir hakkında geniş bilgi vermekten u­ zaktır. Dünyada hüküm süren büyük hakanlar hakkında birçok edebi eserler yazı lm ı ştır. Tem ir hakkında ise bu hususta ki mse cüret ederek böyle bir teşebbüse giremedi . Ancak b u hususta i l k olarak Türkistan 'da yaşamakta olan Rus yazarı Sergey Borodin ilk adı m ı attı. Rusça olarak "SEM ERKANT ASMAN I N D A YU LDUZLAR" (Semerkant Göğünde Y ı ldızlar) a d l ı iki c i l t l i k romanını 1 965 yıl ın­ da neşretti. Borodin, Temir devri ve Tem ir'in şahsiyetini tasvir ettiği bu eserinde Temir' in adaletl i hareketleriyle i lgi lenmiş ve onları fark edebilm iştir. Bu eser tarihte Temir hakk ında yazı lan i l k roman olarak gösteri leb i l ir. Borod i n ' i n "Semerkand Asman ı ' nda Yu lduzlar" roman ından sonra Türkistanl ı tarihçi İ brahim Mom inoğlu (Mon inov), 1 968 yıl ında dikkat imizi çeken bir eser meydana getird i . Onun yeni eseri "EM İ R TEM İ R ' İN ORTA ASYA TARİ H İN D E TUTTUÖU Y E R V E OYN A D I G I ROL" (Emir Temir' in Orta Asiye tarihi d e tutğan omı ve rolı) ad ı ile neşredi ld i . Ne yazık ki bu eseri halen ele geçiremed ik. Fakat bu eser hakkında Sovyet gazetelerinde b i ldirilen haberler arasında biz genel olarak malumat alabildik. G azete haberleri nden öğrendiğim ize göre, tarihçi İbrah im Monioğlu Tem ir hakk ında gerçekç i ve tarihi ve sikaları bir bir ince leyerek bu eseri kaleme a l m ış­ t ı r. B i ldiri l diğine göre Tem ir devrini iki devreye ayırmaktad ır. B irinci devir onun "bağımsız, güçlü, merkezi dev let kurmak için uğraşı", ikinci devir ise "Temir' i n askeri seferleri"ni i htiva etmekted ir. "Özbekistan M edeniyeti" gazete­ sinde 5 Türki stan l ı tari hçinin bu kitap hakkındaki fi k irleri, düşünceleri ç ı km ı şt ır. B u fi k i rler şöyledir: "İbrahim Mominoğlu yukarıda gösterilen devirlerde Emir Temir'in oynad ığı rolü doğru bir şek i lde inceleyip verm iştir. O devirlerde yazılan kaynaklardan dikkatl i bir şeki lde faydalanm ıştır." Bu tarihçiler yazı larına şöyle devam etmektedirler: "Müe l l i f öz risiilesinde Emir Temir' i n kendine has vatanperverlik hisleri ni bi len, ruhunu bi len, sosyal gerçekleri düşünen cesur ve tedb irl i devlet adam l ığını ispat için A l i Yezdi' nin "ZAFER NAME" adl ı eserinden de örnekler getirmiştir." Beş Türkistan l ı tarihçi fikirlerine şöyle devam ediyorlar:

57 1 ÖZbek istaıı SSR Tarihi. 1 . 1 . Taşkenı 1 956. s. 369. 572 İstoriya tadjikskogo naroda. Moskav. 1 964, 11. 1 . s. 333. S?J

istoriya SSBR. Moskav 1963, No. 52, s. 84-85.


BAYMI RZA llA\ 1 1

214

"Bazı burj uva alim leri (Baymirza Hayıt Sovyet Rusya bilgin lerin i de bu gnıhıı dah i l eder), eserlerinde Temir' in zeki ve bilgi l i kişileri etrafından uzaklaştırı ldığıııı yazmaktadırlar. Bu gibi ası lsız ve kül l iyen uydurma hususlara karşı müel l i f eseriııılı· Emir Temir' in alim leri takdir edip onları etrafına topladığını, onların mem lekctır adaleti kurmalarına, memleketin birçok meselelerine hal çaresi getirmelerine yardıııı ettiğini ispatlamaktadır." Beş tarihçi sözlerine devam edip: "Burjuva a l im lerin i n eserlerinde, birçok rivayetlerde Emir Tem ir' in aslında cahıl ve merhametsiz bir şahıs olduğu gösterilmek istenmektedir. Onlara göre Temir kahı gazabı i le dehşet l i bir kişi olan ve o kendi saltanatını kan dökerek yükselten bir kişı d ir. Ancak şurası da bir hakikattir ki o, bilgili, merhametli, affedici bir şahsiycll' sahipti." diye yazm ışlardırm. Eğer bu beş tarihçinin sözlerine İ brah i m ' i n kitabını okumazdan önce inand ırahi lirsek, o vakit şüphe yok ki, Temir hakkında eser yazan alim, Sovyet tarihçi l iği çiı gisinin dışına ç ı k ıp, birinci olarak Temir' in Türkistan için büyük bir önere sahip olduğunu gösterip h izmet vermektedir. Demek ki bu bile Türkistan 'da Tem ir ve onun devrini öğreniş sahasında yeni bir cereyanın başladığını göstermektedir. Temir hakkında yukarıda zikredi len fi kirleri öğrendikten sonra Şair M uhammed A l i ' n i n "ŞARK Y U LDUZI" gazetesinde neşredi len "G U MBAZDAGI N U R" desla· nı bize u laşt ı . Şimdi bu destandan bazı kısımları n ı burada okuyalım: Şair şöyle di· yor: "Tem ir seni-yasırmaq neçün Kara demek menin, üçün ardır. Vicdan haqqı· hürmeti, lakin Mehrimge ten zahrim hem bard ır! Her nersede bar ikki taraf, Tayaqan ın hem ikki tamamı . . . Avrupaga panca urgali UI Bayazit-Osman i Arslan Yer titretib ulgurmay hali, Bolganıda yer bilen yaksan, Russiyanı yutmaq qasdıda Ağız açgan sahrayı acdar Altın Orda, qıpçaq daştide Yer yüziden ketgendc badar Temir, A vrupanın çehresi Senge memnun boldı oşanda! Köp garayıp tarihinin işi. İ ltifatı qızıq eken-de ... "

M uhammed A l i şi irinin sonunda: Gumbazda aynaydı Oşa nur, aşa nur, Ujg asta yan/aydı, Aftdbını çara, Zevallar. . . A rıda maqbara. . .

Yur, iikem, qam yur! A /dmda hayal/ar. . . A rtda makraba. . . ...m

Şairi anladık zannediyorum. Elbette, Temir hakl ındaki bugünkü hissiyat budur. Temir'in mezarı asırlar boyu halkımızın ziyaretgah yerlerinden biridir. Asırlarca, bu büyük insanı n me.rarını yabancı devletlerin bakanları, veki l leri ziyaret etmezler­ di. Fakat Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Süleyman Demirel Semerkand'a gel­ d iği zaman, yüzy ı l lar sonra, i l k olarak Tem ir' in ruhumi yadett i . Onun mezarına gül 574

öztıckisıan Medeniyeti, Taşkent. 1 8.2 1 969, s. 3.

575

Muhammed

Ali destanını net öğrenmek için bakınız:

"Ş H r k Y u 1 d u z ı", Taşkent 1 968. No ı 1 . s. 3 - 1 7 .


ESK i SOVYETLER Bİ RLİGl'NDEKI TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN BAZI MESEl.ELERİ

215

çiçekler götürdü. Bu bile devletler hayatında yeni bir devir başlangıcıdır. Acaba Türkistan 'da Tem ir hakkında başlayan bu fikir cereyanına karşı Sovyet mefkuresi, düşüncesi yeniden hücuma başlamaz m ı? . . .

ESİR TÜRKLER HAKKINDAN İKİ SOHBET 1. Rus ve Çin Politikasının Temeli Türklerin İ m hasını hedef almıştır" S.T.: Çin devletinin, Doğu-Türkistan politikasının tesiri ( muhtar bölgeler dedik­ leri parçalama siyaseti ; kültür idareleri: enstitüler, okullar, müzeler, tiyatrolar, rej i me h izmet ettiri len gazete ve dergi ler; sistemli asimile faal iyetleri; Doğu Türkistan'da Çin ahal isi sayısını arttırma tedbirleri) yüzünden Doğu-Türkistan Türklerinin mevzii m i l l iyetç i l ilk olayları çı karma yerine, tam bir Türk M i l liyetçi liği şuuruyla Çin haki­ m iyetine karşı topyekun m i l li bağımsızl ı k hareketine girişebi lmesi mümkün olabi le­ cek midir? B.H.: Asl ında, bu suale Doğu Türkistan meselesini iyi bi len arkadaşlarım ızdan birisi cevap vermel idir. Fakat, bu Türk mem leketi hakkında da el ime geçirebildiğim kaynakları okudum ve onlardan olan tesiratım neticesinde bu soruya cevap vermek cüretini bulab i ld i m . Tarihten öğrendik ki, her hak im m i l letin devlet idaresi, mazlum m i l leti hakim iyeti altında tutar ve menfaatleri için h izmet ettirir. Mazl Gm m i l letin insan ları ise hakim m i l letin zu lmünden kurtulmak için yol lar ve imkan lar arayacak­ tır. Tabi, Doğu Türkistan 'da Çin teh l i kesi büyüktür. Hakim devletin en mühim ted­ birlerinden birisi, mazlGmları parçalama siyasetidir. Bunun tesiri vardır. Kabileler arasında mevcut bulunan Çin aleyh indeki m i l l iyetç i l i k o layları, Doğu Türkistan l ı la­ rın m i l l i bağımsızl ı k hareketinin bir parçasıdır. M i l li istiklal hareketleri, arzuları ve o layları önce küçük kavimler içinde alevlenmektedir. Bun lar ise, top yekun Ti.lrk m i l l iyetç i l iğinin ve istiklal hareketlerinin zaman şeraitine bağlanan görünüşleridir. Doğu Türkistan'da Çin hakimiyetine karşı top yekun m i l li bağımsızl ık hareketine girebi lmek için çok imkanlar vard ır. M i l li hareket içinde yaşayan her Doğu Türkis­ tan l ı, kabi le ler yoluyla istiklal alı namayacağı n ı iyi bilmektedir. M i lli hareket için kabileler, bir nehird ir. Onların denizi ise Doğu Türkistan ' dır. Doğu Türkistan hürri­ yet meselesini bu noktada görmel iyiz. Kanaatimce, Doğu Türkistan m i l li bağımm:­ l ığı mese lesinin geleceği hakkında önce ilmi araştırmalara, sonra onlardan doğacak fikirlere ihtiyacımız büyüktür. S.T. : Türkistan l ı ların gün ümüzün Sovyet siyaset ine karşı çok ceph e l i d ire­ n i şlerini ve m i l li hususiyetleri n i kaybetmeme faal iyet lerini yeterli ve ümit verici bul uyor musunuz? B.H.: Sovyet Rusya hakimiyeti altında yaşamak mecburiyeti altında bulunarı Tür­ kistan lıların çok cephel i derinişleri, Sovyet rejimi aleyhine değil, belki Rusya emper­ yalizmi aleyhinedir. Onların milli hususiyetlerini kaybetmeme faaliyetleri günümüzün şart ve şeraitleri içinde yeterl idir. Gelecek için ümit vericidir. Bugünü Türkistan'da Rusya Politikası bir meseledir. Türkistanl ıların m i l li faaliyetleri ise başka bir mesele­ dir. M i l li ve dini İslami ruhiyet ile Rusya şovenizmi ve komünizmi arasında büyük bir zıddiyet var olduğunu, biz gördüğümüz bir rüya yoluyla değil, Türkistan'da devam etmekte bulunan iki fikir cereyanının savaşlarından öğrenmekteyiz. Türkistan ' ı n milli ve dini hususiyetleri, Rusya ve Komünizm felaketinden kurtulabilecek derecededir. Fakat bu dünya efkarıumumiyesine iyice aksettirilememektedir. • K

Yeni Dllşüncc", 1982, No. 43 (30 Temmuz), s. 1 6- 1 8 . Sohbeti yürüten: Saadettin Topu1.0glu (= S T).


216

BAY MİRZA HAYI 1

S.T.: Türkistanl ı ların ' hürriyet hareketinden' vazgeçemed iklerini, bir m i l l i ben l ik içinde bulunduklarını b ilmekteyiz. Rus Komünizm d iktatörlüğü, Türkistanlıları kavi m lere göre tertipleme siyasetiyle, yavaş ve sinsi asi m i lasyon hareketleriyle m illi şuur ve birlikten uzak tutma çabasındadır. Gelecekte de olsa, Rus i Şgal i ndeki Tür­ kistan Türklerinin top yekün bir dönüm noktasına u laşıp ulaşamayacağın ı ve m illi bağımsızlık hareketine girişip girişemeyeceğini açıklayab i l ir misi n iz'! B.H.: Rusların ve Sovyet Komünizm rej iminin Türkistan m i l l i şuuru aleyhinde kul landıkları siyaset ciddiyetle devam ettirilmektedir. Sovyetlerin önce "Sosyalist m i lletleri birbirlerine yakınlaştırma" ve sonra"sosyalist m i l letleri, Sovyet m i l letinde eritme" yolunda kullanmakta bulundukları tedbirleri düşünürsek on ların, Ruslaştır­ ma siyaseti, Türkistan için büyük teh l i kenin açık görünüşüdür. Türkista n l ı lar, hattii Sovyetlerin mühim idareleri h izmetlerinde bulundukları halde, Sovyetler tarafı ndan Türkistan başına getirilen felaketi iyi sezmektedirler. Niçin, Sovyet rej i m i n i taşıyan Ruslar kendilerin i seviyorlar da, bu rej im zulmü altında yaşayan Türkistan l ı lar ken­ d i lerini sevmesin ler? B i l iyoruz ki, her şahsın kendisine has mağrurluğu vardır. İn­ san ların mağrurlukları toplumun da mağrurluğunu himaye edecektir. Sovyetlerin, kavim lerden m i l letler yaratma siyaseti Türkistan l ı lar arasında "Kavim ler sevgisi"nin yükselmesine sebep olmuştu. Ama bu, Türkistan l ı ların birbirlerinden ayr ı l d ı kları, Türklük duygu larından vazgeçemedikleri manasını veremez. Kavim dedik leri za­ man, ister-istemez bunların kökü mese lesi ortaya çık ıyor. Bun ların kökü ise Türk'tür. Rusların"Türkistan kavimlerini ayırma siyaseti yanında, Türkistanl ı ların da kendi lerine has m i lli birleşme siyaseti vardır. Bugünde olduğu gibi gelecekte de Türkistan Türkü, top yekün bir varlıktır. Türkistan lı ların m i l li bağımsızlık hareketi uzak vakitlerden beri devam edecek bulunan, bitmeyen ve devam edecek bulunan bir m i lli hayat cereyanıdır. Türkistanl ı ların geçmişteki ve bugünkü m i l li bağımsızlık hareketlerinin kendisine has tarihi ve yolu vardır. Eğer, Sovyetler, "Türkistan 'da kavim lerden m i l letler yaptılar" ve bununla onların ruhi hayatından Türklük ve m i l li birlik şuurunu da yok edebi ldi ler" d iye fikirler mevcut olursa, bunlar yan l ı ştır, ya­ n ı lmadır. Türkistan lı lar, beş yarmağın bir kol teşki l ettiğini unutmadı lar. Onlar biz ' beş parmakl ı (:Kabileli) Türkistanl ıyız' diye yazmaktalar. S.T.: Sovyet Anayasasında, Sovyet M illi Cumhuriyetleri halklarına bağı msızlık hakkı (suverin itet)tanı nmasının manası nedir? Sovyet Cumhuriyetleri ' Rusya İ mpa­ ratorluğunun yönetim mekan izmasının bir görünüşüdür veya Rus müstem leke lerid ir' denilebi l i r mi, devamı mıdır? B.H.: l 977'de kabul edi len SSCB Anayasasının 76-77'tıci maddesinde SSCB 'ni itti ffikdaş dedikleri "Cumhuriyetleri", "Bağımsız Sovyetler Sosyalist Devletleri" diye yazm ıştır. Fakat bunlar, Sovyet anayasanın Madde 73 'te gösterilen hukuk dairesinden dışarı çıkamazlar diye de tahditleşmiştir. Anayasasının 72' nci maddesinde hatta, her bir ittitakdaş Sovyet Cumhuriyetinin SSCB'nden gönüllü ayrı lmasına da hak tanın­ m ıştır. Lakin, böyle yazıların hakiki manası var m ıdır? Sovyetler Birliği Anayasasının "Suverenıtet" hakkındaki maddelerinin siyasi oyun olduğunu herkes biliyor. Sovyet Sosyal ist Cumhuriyetleri (bunların sayısı bugünkü Türkistan'da beştir) hakikaten Sovyet-Rusya imparatorluğunun yönetim mekanizması bölgeleridir. Sovyet rejiminin "Sovyet Cumhuriyetlerine bağımsızlık hakkı" dediği sahtekarlık ifadelerinin mufassal araştırmalar yoluyla öğrenilmesi mühim bir meseledir. Sovyet Rusya'nın Türkistan'da devam ettirmekte olduğu siyaseti, müstemlekecilik hakimiyetinin ayn ı görünüşüdür. Sovyet Cumhuriyeti de vardır. Buna ismen müstemleke d iyemeyiz. Ama, Rusya; Sov­ yet Cumhuriyeti içinde yaşamakta bulunan (Tatar, Başkurt, Saha (Yakut), H akas, Tuva, Dağıstan gibi) Türk ülkelerinin müstemleke olduğundan bahsedebiliriz.


ESKİ SOVVETLER BİRLİGİ'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLA MIN BAZI MESELEl.ERİ

217

S.T.: U luğ Türkistan dediğimiz büyük mıntıkada yaşamakta bulunan Türkler, kendi lerinin bir d i l ve bir kökün bölüm leri olduklarını b i l iyorlar, buna inanıyorlar. Tabii, Sovyet Rusya ve Çin propagandasının tesiri altında kalan bazı insanlar da kendi lerinin Türk o l madı kları kanaatindedirler. Bunların sayısı çok azdır ve tesiri de yok derecededir. Şunu da bi lmeliyiz ki, Ruslar ve Ç i n l i ler kendi hakimiyetleri altın­ da yaşamakta bu lunan Türklerin Türk olduklarını inkar ediyorlar. B.H.: Bunlar tam manasıyla Rusya ve Çin kültür emperyalizminin eserleridir. Türkistan hakim leri kendi lerinin kültür politikası ile Türkistan m i l l i kü ltürü aleyh in­ de cephe içindedirler. Onların kültür pol itikası, Türkistan Türklerinin m il li varlığını tüketmek niyetinded ir. S.T.: Birleşmiş M i l letler yasaları, insan hakları evrensel beyannameleri, j enosit suçlarını cezalandırma kararları, yaln ızca temenni kuralları mıd ır? Bunların mevcut olduğu bir dünyada dahi azim i le, toptan tehcir ve jenoside uğrayan ve uğramaya devam eden 1 00 m i lyona yakın Türk'ün haklarının aranması veya hiç olmazsa yok olmasının önlenmesi için neler yapı lmal ıdır? B.H.: B irleşm iş M i l letler Teşki latının yasaları, İ nsan Hakları Beyannamesi, in­ sanlara ve mazl um m i l l etlere manevi yardım verici ehemm iyettedir. Fakat onların icrası meselesinde çok karışıklıklar vard ır. Eğer dünyamızda mevcut bulunan insan­ ların hak ve m i l letlerin hürriyeti meselelerindeki kararlara bütün devletler ve şu cüm leden Sovyetler B irl iği riayet etseyd i, o zaman, mazlum Türkler de bugüne kadar m i l li bağımsızlık kazanmak yolunda ilerlemiş olacaklardı. Burada, B irleşm iş M i l letler Teşki latının Kasım 1 962 'deki mec l isinde beyan edi len bir tarih i hadiseyi hatırımıza getirecek olursak, mesele daha açı k ortaya ç ı kabilir. Dünyada müstemle­ keci lik durumuna son vermek meseleleri muhakeme edi ld iği zaman, İ ngi l tere ' n i n Birleşmiş M i l letler Teşkilatındaki vek i l l i 2 6 Kasım 1 962 'de U mum Meclis salonun­ da "Azerbaycan ve Türkistan (o, Orta Asya toprakları dern işti-B.H .)ın bağımsızlık vakti ne zamandır?" diYe fikrini söylemişti . Aradan 20 yıl geçiyor. Lakin, bugüne kadar Sovyetler Birliği hükürneti bu suale cevap vermedi. Hürriyetçi devletlerin B irleşmiş M i lletlerdeki veki l lerinden birisi de "bu sual in cevabını istiyoruz" diye hiç bir yerde konuşmadı. Dernek ki, Sovyetler Birl iğinde ve Çin'de hürriyetsiz yaşa­ makta bul unan Türklerin insani ve m i l li haklarını koruma meselesi i l e Birleşmiş M i l l etlerin kararları ve beyanatları arasında büyük çelişki vard ır. Meseleni n mühim tarafı, mazlüm Türklere milli bağımsızl ık faaliyetlerinde Birleşmiş M i l l etlerin ka­ rarlarından istifade ederek, dünya efkarı umurniyesinin dikkatini Türklerin hürriyeti için de kazanmaktan ibarettir. Bu sahada, yalnız mazlum Türklerin veki l leri ve onla­ rın dostları büyük rol oynayabileceklerdir. Bfrleşrniş M i l letler kararları esasında Türkler için de, insan haklarını ve m i l l i bağımsızl ık hakkını kazanmak meselesi dost devletlerden alınacak manevi yardı ma bağlıdır. Ama bun ları kendi himayesi altına alabi lecek bir dost devlet olabilecek midir? Her şeyden önce B irleşmiş M i l letler Teşkilatında Sovyetler B irl iği'ndeki ve Çin'deki mazlum Türklerin takd iri meseles i ve ortaya koyulan "Azerbaycan ve Türkistan bağımsızl ığının vakti ne zamandır?" sorusunun muhakeme ed i l mesi mühimd ir. S.T. : Komün izm propagandas ı n ı n şah s ı n ız i l e i lg i l i son hücumlardan birisi hakkında s i z i n fi krinizi öğrenmek arzusundayız. Boğaziçi Ü n i vers itesi taraFın­ dan teş k i l e d i l en U luslararası Atatürk Kuru l tayında, 1 3 Kasım 1 98 1 'de " Bazı Sovyet kaynak larının Atatürk hakkındaki dü°şünce leri" konusunda b i r teb l i ğ vermiştin iz. B u k o n u d i n leyicilerin d ikkat i n i çekmiştir. Aradan 1 O g ü n geçtikten· sonra, 23 Kasım 1 98 1 'de " B i zi m Radyo" aleyh i n izde bir makale yay ı n lad ı . B u mesel ed e s i z i n fikri niz nedir?


2 1 11

HA Y MİRZA HA Yl I

B.H.: Sovyet rej iminin yıl lardan beri şahsıma karşı devam ettirmekte olduğu çir kin propagandasından Komünizm, Sovyetl e r Birliği, Türkistan ve İ slam meselelc riyle meşgul bulunan araştırmacı lar veya kuruluşlar haberdard ı rlar. S ovyet Prop;ı gandası 1 95 8 'den beri sistemli olarak şahsıma karşı çeşitli yol larla yalan lar yay­ maktadır. Bu yalancılık propagandası, beni CIA ' n ı n ajanı, Nazi ada m ı , vatan haini, m i l l iyetçi, şiddet l i anti-komün ist, Sovyet varl ığını sahteleştirici d iye g östermektedir. Sovyetlerin şahsım hakkındaki yalan larının başka b i r niyeti vard ı r. Tarafımdan Tür­ kistan meselelerinde yazı lan eserler, makaleler ve u l uslararası konferanslara takdim ettiğim tebliğler, ister-istemez Türkistan'a g i rd i ler. Bun lar hür d ünyada b i l inmekte­ d irler. Sovyetler, ben im Türkistan ve mazlum Türklerin m i l li davası m e selelerindeki fikirlerimden kurtulmak veya bun ların tes i r lerin i azaltmak n i yetiy l e , fikirlerime karşı cevap yerine şahsıma karşı yalan söy l e meyi tercih etm işle rd i r. " Bazı Sovyet kaynaklarının Atatürk hakkındaki düşünceleri" konusu Sovyet ideo logl arını kızd ırdı. Çllnkü M i l letlerarası Atatürk Kuru ltayında benden başka hiç k i m s e , Atatürk ile Sovyetler arasındaki münasebetler Atatürk ile Komün izm arasındaki tükenmez mü­ cadele meselelerinde tebliğ vermed i ler. Kuru ltayda b i l d iren fi kirlerimi ehemmiyetsiz göstermek için şahsıma karşı hücuma başladı lar. Bu defa, Türkiye Cumhuriyeti aleyhinde ve Türkiye'ye Komün izm i getirmek yolunda Sovyetler B i r l i ğ i ' n i n parası ve himayesi i le ciddiyetle çalışmakta bul unan TKP'sinin organı "Bizim Radyo, her türlü itirafı ortaya koydu. Her ikisi de onun fikir tesirinden kurt u l m a yolu açı l ışını iyi b i liyor. S.T.: Sovyet Ordusu 1 979'da A fganistan istilasına istilasına başlad ığı zaman. Türkistan'dan hareket etmiştir. Afgan istan'a giren işgalci çoktu. A ldığı m ı z haberlere göre Türkistanl ı Sovyet askerleri, Afganistan mücahitlerine karşı sam i m i yet göster­ mişler ve bunun ile Sovyet Ordusunun ilk d emora l i ze edi lmes i n i sağlamışlardır. Sovyetler Birliğinin Afganistan 'daki savaş ında Türkistan lı ların aldıkları ro l hakkın­ da fikirleri niz nedir? B.H.: Türkistan ' ın, Sovyetlerin Doğu politikası için merkez olduğu g i z l i bir me­ sele deği l. Türkistan'ın jeopolitik durumu ve ikt isadi imkanları, Sovyetl e r i n şarktaki faaliyetlerine temel olmaktadır. Sovyet Ordusunun A fganistan 'a g i rm e k yolu Tür­ kistan 'dayd ı . Sovyet Ordusu Afganistan isti lasına başladığı aylarda, Ordu iç inde Türkistan l ı Sovyet askerleri çoktular. Bun lar Sovyet Ordusu ile A fga n i stan 'a gir­ dikleri zaman, burada Amerikalı, Çinli, Pakistan l ı veya başka "Emperyal i st devlet le­ rinin askerleri ni" aram ışlar. Lakin, bun ları görmemişler, çünkü bun lar zaten A fga­ n istan 'da yoktular. Türkistan lı lar görüyor ki, A fganistan 'da yabancı d üşman yok, fakat Sovyet ist i lasın ı durdurmak için savaşta bulunan A fgan mücah itleri var. Sov­ yet Propagandası ise, mücahitleri Basmac ı l ı k diye anlatm ıştır. Bu tabir 1 9 1 8-35 'te Türkistan m i l li mücadelesine karşı kul lan ılan tab irdi. Türkistan l ı Sovyet askerleri biçare Afganistan l ı d indarlar ve soy kardeşlerinin faciaların ı gördükten s o n ra, m üca­ h it ler aleyhinde savaşmaktan vazgeçiyorlar, hatta mücah itlere sağl ık ve yemek yar­ d ım larında bulundular. Türkistanlı lar, Afganlı lara s i lah ve para veriyorlar ve on lar­ dan Kuran-ı Kerim sat ı n al ıyorlar. Bunun için Sovyet Ordusu Komutan l ığı acele olarak ordu içindeki Türkistanlı askerleri Afgan istan 'dan geri alm ış. Sovyetlerin Afganistan 'a girme siyasetini bütün Türkistanl ı lar reddetmişler. Her yerde, okul lar­ da, iş yerlerinde, idarelerde, Türkistan l ı lar, "ne o ldu da, küçük ve zayı f d ünyaya Komün izm ve Moskova'yı hakim etmek idd iasıyla çal ışmakta bulunan Sovyetler B irliği gibi büyük bir devlet için teh l ikeli olmuştur? Sovyet Ordusunun A fgan istan 'a �irmesi, Sovyetlerin Şarkta ilerlemeleri olamaz mı? Biz M üslümanlar, A fgan M üs'jmanlarına karşı ne hak ve sebeple savaşa gireceğiz? diye münakaşalarda bulundu-


ESKİ SOVVF:TLER BİRl.İGİ'NllEKİ TflRKl.frGfiN VE İSi.AMiN BAZI l\IESF:l.El.ERİ

219

lar. Sovyetlerin Afganistan ' ı isti la etmeleri, Türkistan ' ın başına yeni bir felaket getird i . Türkistan için çıkabi lecek serbest komşu devlet Afganistan ' d ı . Bunun kay­ bed i l işinin acı olduğunu bilmeyen Türkistan l ı yok dersek. hata etmeyiz. Eğer, Sov­ yet Rusya A fganistan'da darbeye uğrarsa, o zaman, Türkistan m i l li bağımsızl ı k hareketi de yeni b i r devre girmiş o lacaktır. Türkistan l ı ların Afganistan mücahitlerine karşı büyük sam i m iyetleri var. S.T.: Dünya Türklüğünün geleceği ile ilgili çalışmalar, Türkiye içinde ve dışın­ da. nasıl olmalı ve ne şeki lde organize edilmelidir? B.H.: Sualinizin çok ehemmiyetli ve gerekli olduğunu anlıyorum. Dünya Türk­ lüğünün geleceği hakkında Türkiye'de ve Türkiye d ışında ortaya konan çok fikirler vard ır. Her şeyden önce onları tertipli halde öğrenmel iyiz. Yapacak işlerimizin te­ meli, Türkiye Cumhuriyetinin, Umum Türk Kültürünü koruma politikasını yarat­ maktan ibarettir. Eğer, Tllrkiye Cumhuriyeti, Umum Türk kültürünün himayecisi rolünü oynamazsa, o zaman bütün Türkler de h imayesiz kalacaklardır. Gönül leri m iz istiyor ki, Türkiye dünya Türklüğü meselelerinin çözülmesi için merkez olmal ıdır.

2. Esir M illetler Haftası ve Mazlum Türkler" VATANA HASRET: "Esir M i l letler Haftası" tabiri d ünya l i teratüre i l k defa

nerede ve nas ı l g i rm iştir?

BAY M İ RZA HA Y i T (=B. H.): "Esir M i lletler Haftası"nın kutlanması ilk defa 1 959 yıl ında Eisenhower zamanında ABD Kongresi 'ne teklif ed ilm iştir. Tek l i fle, Sovyetler Birliği hakim iyetindeki d iğer azı n l ı klarla birl ikte Azerbaycan, Kuzey Kafkas, İdi l-Ural, Türkistan Türkleri 'nin isim leri de zikred i lmiştir. Ayn ı bildiride Kırım, Hazar, Yakut, Tuva Türk lerinin isim lerinden bahsedilmemesi üzüntü ile karşı lanm ıştır. Tek l if ABD Kongresi' nde kabul edi lerek, Amerikan ve dünya kamu­ oyunda da ilgi gördü. Türkistan T!.l rkleri olarak Bolşeviklere karşı fi i l l i mücade leyi başlattığımız ve i l k defa kan dökülen gün olan 1 3 Aralık ( 1 9 1 7 ) ta kutlanı r ve Tiir­ kistan bayrağı Amerikan bayrağı yanında ası l ır ve ABD'nin bütün eyaletlerinde Türkistan günü kutlanıyor. Buna dayalı olarak dünyanın d iğer ü lkelerinde de "Esir M i l letler Haftası" kutlanmaya başland ı . Çok acıdır ki, "Eski M i l letler Haftası"n ın "Esir Türkler Haftası" olarak değer­ lendirilmesi konusu Türkiye Büyük M i l letler Meclisi ' nde de görüşülmesine rağmen bu tek l i f kabul edilmedi. Bu hadise bizleri ne kadar üzmüşse, Türk efkarı umum iyesinin "Esir Türkler" meselesine sahip ç ı kması da bizi o kadar sevindirm iş­ tir. VATANA HASRET: Türkiye'de "Esir Türkler" meselesine gösteri len ilgi i le i lgili olarak bir değerlendirme yapar m ısın ız? B.H.: Türkiye ' nin "Esir Türkler" meselesine karşı büyük sami m iyetini görüyo­ ruz. Eğer Kerkük'ten, Azerbaycan'dan, Türkistan 'dan veya diğer Esir Türk İ l lerin­ den birinden ge ldiğinizi söylerseniz büyük i lgi ile karşı laşırsınız. Ancak esefle söy­ lemek gerekirse, devletim izin Esir Türkler meselesinde ciddi hiçbir çalışması olma­ mıştır. Bu konuda ne yapı labileceği konusunda bir program ortaya konamam ıştır. Hatta, Esir Türkler'in ıstırabını her zaman yüreğinde duyan ve meseleyi gündeme getiren Türk m i l l iyetçi leri hala anlayamad ığımız sebeplerle ırkçı, Turancı vb. şek il­ lerde suçlanmak istenmiş, mahkemelere sevk edi l m işlerdir. Buna rağmen, zaman zaman bazı devlet memurları m i l letim izin Esir Türkler mevzuundaki hassasiyetine paralel o larak bizlerle i lgilenmiştir. Öze l l ikle Mehmet Turgut Bey ' i n Taşkent seya· •

"Vutana Hasret'', gazete, Fr:ınkfurı/W. 1 982. No. 20.


220

Bı\ YMİRZA l lAYİT

hati sırasındaki intibalarını bir kitap olarak değerlendirmesini burada zikretmeden geçemeyeceğim. V.H.: Sovyetler Birliği'nin Türkistan 'daki soydaşları m ıza karşı takip ettiği kül­ tür politikası üzerine b i lgi verir misiniz? B.H.: Öncelikle ve ehemm iyetle bizi bölmeyi dened i ler. Aynı m i l letin ev ladı o­ lan, Türk olan bizleri ayrı ayrı kavim lerm iş gibi göstermek isted i ler. Bizlere, siz Türk değilsiniz, Özbeksin iz, Kazaksınız, K ırgızsınız, Türkmensiniz, Başkurtsunuz, vb. diyerek birliğimizi parçalamak istedi ler. Bu sebeple her birim ize ayrı birer d i l uydurdu lar. Bugün Sovyetler B irl iği 'nde yaşayan Türkler, alfabeleri 2 4 harften meydana geldiği halde, 44 harften ibaret o lan bir alfabeyi kullanıyorlar. Sovyetler bu konudaki çal ışmalarında epeyce mesafe kaydetti ler. Buna rağmen soydaş ları mız Sovyetler B irl iği 'nin kü ltürümüzü tahrip etme politikasına karşı yiğitçe direniyorlar. Geçenlerde Moskova'da "Literatürnaya Gazete" de çıkan bir makalede, "Biz Türk kavim lerinin şairleri, eserlerim izi tercümesiz duyurabi leceğiz" den i l iyordu. Asl ında Türkistan Türkleri ve d iğer Türk kavim leri arasında her şeye rağmen dil birliği de­ vam ediyor. V.H.: Sizin Türkistan ile ilgili kitaplarınızda üzerinde en çok durduğunuz bir ko­ nu da, Sovyetler B irliği ' nin Türk keli mesini yeryüzünden si lmek arzusunun bir parçası o larak, 'Türkistan' kel imesi yerine ' Orta Asya ve Kazakistan' kelimelerinin kul lan ı l ması konusundaki ısrarl ı tutumu. Bu konuda neler d iyeceksiniz? B.H.: Ruslar 1 924'te 'Türkistan' kelimesinin kul lan ı l masını yasak ettiler. Tür­ kistan bil indiği gibi Türke l i demektir. Türk kelimesinden kurtulmak için 1 924 ' ten itibaren bunu kanunen yasak ettiler. Şimdi bu ke lime yerine Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Tacikistan Cumhuriyetleri 'nin umumi adı olarak "Orta Asya ve Kazakistan" d iyorlar. Rusların bu i fadelerine karşı Batı dünyası ise Merkezi Asya tabirini kullanmaktadırlar. Böylelikle Batı dünyası da bi lerek veya b i l meyerek Sovyet B irliği ' n in bu stratej isine alet olmuştur. V.H.: Esir Türkler meselesi konusunda bugüne kadar yürütülen çal ışmaların ne­ ticeleri i l e i lg i l i olarak neler söyleyebi l i rsi niz? B.H.: Y azılı yayın larımız·yukarıda da bahsettiğimiz gibi özel l ikle Sovyetler B ir­ liği'nde ilgi ve endişe i l e karşı land ı. Yayın larım ıza karşı sürek li neşriyatta bulunul­ du. Ayrıca çalışmalarımız hür dünyada da önemli tesirler yarattı. ABD'den Endo­ nezya'ya kadar yazdıklarımız, söylediklerim iz yayı lıyor. Meselelerimiz zaman za­ man konferanslarda konuşuluyor, tartışı l ıyor. Ancak bizim için netice d iyebi leceğim şey soydaşlarımızın e·saretten kurtarı lması, hürriyetlerine kavuşturu lmasıd ır. Konuya bu açıdan yaklaştığım ızda tabii ki ortada bir netice yok. Hür dünya bu meseleleri zaman zaman sadece d i le getiriyor. O da her zaman deği l . Bu konuda bizlere, esir Türkler davasına inanan insanlara çok büyük görevler düşüyor. ' Esir Türkler dava­ sını hür dünya için cazip bir konu haline getirmeliyiz. V. H.: Sizin de yakından bildiğiniz gibi, Türkiye'de muhte l i f esir Türk il lerinden göçme cemaatler var. Onların kurmuş olduğu dernekler var. Siz, Esir Türkler Dava­ s ı ' n ı Türk kamuoyuna devlet adamlarına daha iyi anlatabi lmek maksadıyla zaman zaman bir araya gel iyor, meselelerinizi tartışıyor musunuz? B.H.: Kültür meselelerini konuştuğumuz, birleştiğimiz bir teşki latı m ız olmadı. Her bir kavmin ayrı ayrı problemleri var: Batır Trakya'dakiler Y unan l ı larla, Ker­ kük'teki ler ı rakla, Batır Türkistan Sovyetler B irliğiyle, Doğu Türkistan Çin' le, A­ zerbaycan İ ran i le mesele sah ibi. Zaman zaman bir araya ge l iyor,uzun uzun tartışı­ yoruz. Meseleyi kendi aramızda sam im iyetle götürmeye çalışıyoruz. Türkiye'ye dışarıdan gelen cemaatler genel l ikle zayıftır. Türkiye'nin yakı n tarihinde bazı mih-


ESKİ SOV\'ETLER HİRLİGl'NOEKİ TÜRKLÜGÜN VE ISLAMIN BAZI M ESELELERİ

221

raklar, "Esir Türkler Meselesi"ni kasıtlı olarak kamuoyuna yanlış olarak takdim ettiler. Biz de bu yüzden, yan l ış anlaşılab i l ir ve Türkiye'ye zararı dokunabi l ir diye bahsettiğiniz şekilde bir teşki latlanmaya gitmed ik. V.H.: "Esirler Türkler Meselesi" i l e ilgili olarak bundan sonraki dönemde ya­ pılması gereken çalışmalar neler olabilir? B.H.: Umumi o larak gerek devlet yard ım larıyla, gerekse meseleye inanan in­ sanların gayretleri ile Esir Türkler' in iç inde bulunduğu vahim durum bütün çıplaklı­ ğıyla Türk ve dünya kamuoyuna anlat ılmalıdır. Bu başarıl ırsa. A l ı nacak tedbirler ve yapı lacak çal ışmalar kolaylaşacaktır. Şimdi Sovyetler B irliği ' nde 50 mi lyon Türk var. sayı m ız gittikçe artıyor. Şu anda Kızıl Ordu'daki her 4 askerden birisi Türk'tür. Biz Türkiye'deki Türklere bu meseleyi iyi anlatmazsak kötü neticeler doğar. Sonra birbirimizi seveceğiz. Türkiye için atom bombası, Sovyetler Birliği' ndeki Türkler­ dir. V.H.: Sohbetimizin sonuna yaklaşm ış bulunuyoruz. B ize bir hatıranızı nakleder . . . ) mısınız . B.H.: "Hayat çok güzel, ama hayat yolu çok müşkül" Gelecekte bu isimde -A l­ manca olarak " Das Leben ist schön, aber sein Weg war schwer- hatıralarım ı topla­ yacağım bir kitap yayınlamak istiyorum. Orada hatıralarını heps ini okumak mümkiln olacak. Takdir edersiniz ki, mü lteci olarak yaşamak çok zordur. Güçlü düşmanlarla, im· kansızlıklar içinde bir mücadele vermek ve başarıya u laşmak zorundasın ız. Böyle bir hayatı n her an ı önem l i hatıralarla doludur. Kızıl Ordu'da askerl ik yaptığı m ı yu­ karıda da belirtmiştim. O zaman Almanlar bizi düşman olarak görüyorlard ı . Zira onlara karşı savaşıyorduk. Türkistan M i l l i Ordusu' nda Almanlarla beraber Ruslara karşı sayaşt ığımız y ı l larda da Ruslar bizi düşman olarak görüyorlard ı . Savaş sonun­ da A l man Ordusundaki Türkistanl ı ların Ruslara iade edi l mesi konusu gündeme geldi. Öze l l ikle o gün lerde çok sıkıntılı günler geçirdik. İnşal lah kitap yayı n lanı nca ilgilenen ler daha teferruatl ı olarak öğrenmiş olurlar. V.H.: Esir Türkler Haftası münasebeti i le b izlere röportaj imkanını sağladığınız için çok teşekkür ederiz, sayın hocam. B.H.: Asıl ben size teşekkür ederim. Sizlerin şahsında Esir Türkler Davası ' na il­ gi duyan, çal ışmalarım ızda bizlere her türlü yard ı m ları yapan kardeşlerim ize de teşekkür ederim . A l lah Türk dünyasını bugün içinde bulunduğu s ıkıntı lardan kurla· racaktır. Bunun için çal ışmak zorundayız. A l lah yard ımcı mızd ır. '

TÜRKİSTAN GERÇEKLERr Tü rkistan Meselelerine G iriş Türkistan "Türklerin toprakları" manasına gelir; Asya'dadır; Orta Asya'nın bir kısmıdır deneb i l ir. Bu m ı ntıka Türklerin (Özbekler, Kazaklar, K ı rgızlar, Kara kalpak­ lar, Uygurlar) ve Taciklerin yerlisi oldukları ve yaşadıkları sahadır. Türkistan tabiri (mi lattan önce 7. ve m i lattan sonra 2. asır) Saka Devleti devrinde "Türkistanak" şek­ l inde kullanılm ıştır. Türkistan, bu ad ile eski zamanlarda da biliniyordu. Türkistan adı Şarkta 6. asırdan itibaren kullan ılmaya başlanmıştır. Türkistan üç kısımdan teşekkül eder: Batı Türkistan, Rusya'nın Doğu Türkistan, Ç i n ' in idaresindedir; Afgan Türkis«Yeni Düşünce». 1 5 .2. 1 985. 22.2. 1 985. 1 .J. 1 985. Hayit'iıı "l<'acts about Turkcstan" konulu ris:ılcsiıı­ dcn ıercüıncdir.


222

DA YMİRZA HA YİT

tan ' ı adı verilen, Güney Türkistan ise Afgan istan ' ı n bir kısmını teşki l etmektedir. Rusya, 1 9. asır ortalarına doğru Ural nehrinden l ssık Gölünün Batı kısmına kadar ki araziyi zaptettikten sonra, 25 Ocak l 865 'te 'Türkistan' ad ı altında bir idari vi layet kurdu. Rusya bu yayılma politikasını yürütmek için 1 7 Temmuz 1 867'de de Tllrkistan Umumi Val iliği İdaresini tesis etti. Rusya bu idari Teşekkül sayesinde Hokand Han­ l ıkları ile Buhara Emirl iği ve Hive Hanlığı topraklarını tamamen işgal edebilecek bir vaziyete geldi. Bu idari teşekkül kurulduktan sonra, Rus literatüründe Batı Türkis­ tan'dan yalnızca Türkistan diye bahsedi lmektedir. Bu tabir 1 9. asırda İ ngil izler tara­ fından Batı Avrupa'ya sokuldu. Batı Türkistan' ın Avrupa l iteratüründe umumi bir Türkistan tabiri ile tanınmış olması, bugünkü bilim alanında da aynı şekilde kullanıl­ masına sebep oldu. B izim bu yazıda bahsedeceğimiz Türkistan, yalnızca Sovyet Rus İmparatorluğu dah i l indek i Türkistan'dır. Buhara ve H ive 'yi de içine alan (Pamir dağ­ larından Balhaş gölüne kadar ki) Türkistan Umumi İdaresi 1 867'den l 9 l 7'ye kadar devam etti. Eski, Çarlık Umumi İdaresi 1 9 1 S'den 1 924 Ekimine kadar, Sovyet Rusya Hükümeti altında bir "M uhtar Türkistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti" olarak idare edildi. 1 924 yıl ında Sovyet idares i Türkistan ' ı, Buhara ve H ive (Harezm) Halk Cum­ huriyetlerini, bir sürü Sovyet Cumhuriyetine böldü, bu suretle de Türkistan namından kurtuldu. O tarihten beri Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Taci­ kistan isim leri Klasik Türkistan adının yerine geçmektedir. Bu beş Sovyet Cumhuri­ yetine Sovyet siyasi ve coğrafi tenninoloj isinde "Orta Asya ve Kazakistan" adı veril­ mektedir. "Orta Asya", Rus coğrafi l iteratüründe Merkezi Asya'nın bir kısmı değildir. Sovyetler Türkistan tabirini siyasi maksatlarla terk ettiler. Bunu iı;pat eden pek çok del i l vard ır. Bu tabiri terk etmelerinin başlıca sebeplerinden biri Moskova'daki Sovyet yüksek makamlarının Türk kelimesinden duydukları dehşetti; çünkü Türk kel imesi, Türk mil letinin vahdetini ifade ediyordu. Sovyet tarih ve coğrafi l iteratürünün büyük bir kısm ında Türkistan tabirine karşı doğan politik hareket bir tarafa, Türkistan tabiri daha ziyade tarihi bir manada kullanılmaktadır. Bunu "Büyük Sovyet Ansiklopedi­ si"nde görüyoruz. (2. C ilt. 43, sahife 439): "Türkistan (yani Türklerin toprağı) uzun yıl lar, geniş Orta ve Merkezi Asya mıntıkalarını ifade etmek üzere kullanı lan tarihi bir coğrafi terimdir" Sovyet ma�amları ekonomik, askeri ve psikoloj i k sebeplerle Türkistan kel imesi' n i aşağıdaki yerlerde kul lanm ıştır: - Türkistan, H indistan, Pakistan, Afganistan, İran ve Yakın Doğu hinterlandı ile i lgili o lmak üzere "Türkistan Askeri Mıntıkası" vard ır; - Türkistan ' ı Sibirya'ya bağlıyan 2552 km. uzun luğunda bir "Tilrkist<1n-Sibirya Demiryolu" vardır; - Tam Türkistan' ın ortasında, Zara fşan nehrinden Altay vahalarına kadar uzanan ünlü "Türkistan Dağları" vardır; - Türkistan ' ın merkezinde bir Türkistan şehri vardır. Mamafih Sovyetler, Türkista n l ı ların gün lük hayatlarında Türkistan kelimesinin kul lan ı lmasına müsamaha göstermezler. Ancak 1 924'ten önce yapılmış olan i l m i araştırmalarda Türkistan kelimesinin k,u l lanılmasına müsamaha gösteriyorlard ı . Bunun dışında "Orta Asya v e Kazakistan" umumi tabirini kullanırlar. Bugüne kadar hiçbir Türkistan l ı kend isini Orta Asyal ı veya Kazakistan lı olarak tanıtmamıştır. Batı Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri ve İslami Şark dahil Batı dünyası araş­ tırma eserlerinde, l 945- 1 946'dan sonra gün üm üze kadar Türkistan tabirinin kul la­ n ılmasında garip bir temayül görülmektedir. Çeşitl i sahalardaki ( İ s lami araştırmalar, Sovyet araştırmaları, siyasi i l imler, sosyol�j i, etnoloj i k gazetecil ik) ilim adam ları neşriyatta Merkezi Asya tabirini kullanmakta ve gerçekte Türkistan ' ı kastetmekte-


ESKİ sovn:TLER B İ R LİGİ'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLA M I N BAZI MESEi.ELER!

223

dirler; çünkü yaptıkları araştırma bütün Merkezi Asya'ya ait değildir; meselenin tekn ik izah ı yoktur. Türkistan'a niçin Merkezi Asya dendiğini h içbir i l im adam ı izah veya ispat etmem iştir. Türkistan kel i mesini inkar eden Sovyetler, Doğu Türkistan keli mesini bugüne kadar kullanmışlardır. Sovyetler gibi hareket eden bazı i l i m a­ damları da vardır. Neden böyle yapıyorlar? Bu süale bir cevap bulamıyoruz. "Sovyet etütleri yapan uzmanlardan" bir çoğunun Türkistan' ın gerçek problemlerini kavra­ yamam ış olmaları çok mümkündür. Diğer taraftan Türkistan ' ı inkar etmeyen pek çok i l i m adam ı, gıtzeteci, gazete ve mecmuayı da unutacak değil iz. Bu hususta "Encyclopedia Americana" Vol XXVl l, sah i fe 246\la "Türkistan Merkezi Asya'nın bir bölgesidir" ifadesinin yer aldığı görülmektedir. Türkistan tabirine dünyan ı n d iğer çeşitl i ansikloped ilerinde de rastlanmaktad ır, ve bu eserler bu ülkenin tam coğrafi vaziyetini göstermekte ve tarih i inkişafı hakkında bilgi ler vermekted irler. İ l im Kütüphaneleri de Türkistan mevzuu na temas etmektedirler. Biz Batının demokratik devletlerindeki iki mühim tutum üzerinde durmak isteriz: B iri, Amerika Birleşik Devletleri Kongresin in "Esir M i l letler Haftası Kanunu"dur; (Public Law 86-90, July 1 959); bu kanunda Türkistan tabiri sarih olarak zi kred i l ­ m iştir. İ kincisi de B irleşmiş M i l l etlerde İ ngi ltere temsi lcisinin 26 Kasım 1 962 'de verdiği beyanattır; bu beyanatta temsilci "Türkistan ' ı n üç Özbek devletinin Rusya tarafından zaptı l 867'de tamamlanmıştır." demiştir. Ne Sovyetler Birl iği ' nde ne de dışarıda sürgünde o lan h içbir Türkistanlı, kendi­ sini Orta Asya l ı saymaz. Bu hususu Sovyetler B irl iğindeki, Sovyet Tilrkistan 'daki, ve hariçteki Türkistan l ı ların yaptıkları neşriyatta görmek müm kündür. (Mesela, "Yeni Türkistan" Gazetesi, İstanbul", "Yaş Türkistan, Paris-Berl in", "M i l l i Türkistan, Berlin-Düsseldorf', "Hür Tlirkistan için, İstanbul" vs) Türkistan­ l ı lar, Türkistan tabiri altında m i l l i hüviyetlerini ispat ve bu suretle mevcudiyetlerini muhafaza etmek istemektedirler.

* Hudut Türkistan ' ı n h ud u d u K u zey-Doğu da İ d i l ( V ol ga ) nehri ağzından H azar den izi ne, Kuzey istikameti nde Ura l ' a kadar (neh ir ve dağlar) uzan ı r ve G ü ney S i b i rya hududuna dayan ır. Doğuda hududu A ltay dağları teşk i l eder. B urada Türkista n ' ı n Moğol istan ve Ç i n i l e hududu vard ır; G ü ney-Doğu istikameti nde Ç i n ' deki Doğu Türk istan, ve G ü neyde Pam ir dağları hududu teşk i l eder. A fgan Koridoru vas ıtası i l e de Paki stan ve H i ndistan 'a bağl a n ı r . G ü neybat ı d a ise h u d u d u A fga n i stan ve İ ran teş k i l eder. Daha sonra h ud u t Hazar den izi nden K afkas lara uza n ı r . H udut İ d i l ağzından A l tay dağlarına kadar 3000 km. uzun­ l u ğu ndad ır.

* Yüz ölçümü Türkistan ' ı n yüz ölçümü 3,994,400 km 2 ' d i r. Yani Türkistan Sovyetler B irl i ­ ği 'ndeki toprakların takriben beşte biri kadardır. *

COG RAFİ H USUSİYETLER:

- Çöller Sarı-Su nehri ve Balhaş gölü arasında Betpak-Dala (450 km. uzunl uğunda; 2 2 1 80.000 km ) Kara-kum (350.000 km ); K ızıl-kum (300.000 km 2); Mirzakol ( 1 0.000 knı2) Bundan başka d iğer çöl ler de vard ır.


224

DA YMI RZ.A H A YİT

- Dağlar En mühim dağlar Türkistan hududu boyunca uzanan şu dağlardır: Kuzeyde M ugodzar, Doğuda Altay; Güneyde Tiyenşan: Tanrı Dağı; A l ay, Pamur ve Kopet Dağı. Ayrıca ülke iç inde 1 5 'ten fazla dağ silsilesi vardır. (Nurata, Türkistan, Çatkal, Karatau, Alatau vs.).

- Göller Türkistan'da küçükl ü büyüklü 25.000 göl vardır. En mühim leri şunlardır: H azer Denizi (406.000 km2), Kafkasya. Tataristan, Rusya ve Karadeniz' le irtibatı vardır; Aral Gölü (66.458 km2) Balkaş Gölü ( 1 7.660 km2) ve l ssık-Kol (5.895 km2).

- Vadiler Türkistan vadi leri i le Unlu bir ülkedi r. 30'dan fazla mühim vadi vardır, bu vadi ­ lerden Fergana vadisi b i lhassa mühimd ir. Deniz seviyesinden 900 metre yüksekte olan bu vad i 800.000 kın2 olup Sovyetler Birl iği pamuğunun l /3 ' ünU ve ipeğinin % 3 5 ' i n i üretmektedir. Ayrıca TUrkistan ' ın merkez bahçesidir.

- Nehirler Türkistan'da 8 tanesi 1 000 km'den uzun 4500 nehir vardır (Ural 1 1 60 km; Tobol 1 200 km, işim 2200 km, İ rtiş Türkistan topraklarında 1 800 kın, Çu 1 030 kın. İ l i 2800 km, Sir-Derya 2529 km, Amu-Derya 2480 km) 4 0 nehrin d e uzun lukları 5001 000 km arasındadır.

- iklim İklim bütünüyle kara iklim idir, yan i ; yazları kuru ve sıcak, kışları kuru ve soğuk. Isı muhte l i f mıntıkalarda değişiktir. Yazın ortalama ısı Kuzeyde 20 santigrat ve Güneyde 50 santigrat olabilir. K ışın ısı, sıfırın altında aynı derecede soğuktur.

* Jeopolitik Vaziyet Türkistan "Avrasya'nın" merkezidir. Buradan Yakın Doğuya, Avrupa'ya ve d iğer Asya ülkelerine ulaşmak aynı derecede kolaydır. Tllrkistan hududundan (kuş uçuşu) Moskova'ya mesafe 1 000 km. Horkov'a 770 km, Rostov'a 7 1 0 km, Türkiye'de Erzu­ rum'a 1 0 1 0 km. Bağdat da 1 2 1 0, Tahrana 640 km, Kab i l 'e 290 km. İslamabad 'a 700 km. Lahor'a 840 km. Urumçiy'e (Doğu Türkistan da) 590 km, Novosibirsk'e 420 km, Mongolya'ya 740 kın, Basra Körfezine takriben 1 000 kın. mesafededir.

* Nürus Türkistan ' ı n nüfusu 1 979'da 40. 1 65.000 civarında idi. Türkistan'da Uç gurup aha l i vardır:

A. Tü rkistan'ın yerli halkı: 1 979'da 28 mi lyon Türkistanl ı (Özbek, Kazak, Kırgız, Tacik, Türkmen, Karakalpak, Uygur, Azerbaycanlı, Tatar ve yerli Yahudi) vardır. Y ı l l ı k tab i i nüfus artışı % 3,5 'tur. Azerbaycan lı, Başkurt ve Tatarların da Türkistanl ı lar i le çok kuvvetl i bir bağı vard ır, çünkü onlar da Türk ve MüslUman'dır, örf ve adetleri de aynıdır. Özbekler bu gurup içinde 1 2.5 milyon kişi i le en kuvvetl i guruptur. Sovyet nüfüs uzmanları, 2000 y ı l ında, tabi i nüfus artışı dolayısıyla Özbeklerin, Sovyetler Birli­ ğinde, Ruslardan ikinci en büyük nüfus gurubunu teşki l edeceklerini tahmin etmek-


ESKİ SOVYETLER BIRLl(;l•NDEKI TfiRKLfJ(;fıN VE ISLAMIN BAZI MESELELERİ

225

tedirler. Türkistan l ı ların müşterek bir l i sanları, tarih, kültür, din, örf ve adetleri var­ dır ve aralarındaki bağ çok kuvvetlidir. Sovyet ve bazı Bat ı l ı uzmanlar, Taciklerin ( 1 979'da 2.9 milyon) Tacik d i l ini konuştuklarından dolayı Türkistanlı sayılamaya­ caklarını i leri sürmektedirler. Taciklerin Tacikçe konuştukları doğrudur, ancak bun­ lardan asgari 1 .3 m i lyonu Özbek Türkçe'si konuşmaktadır ve 1 m ilyon Özbek de Tacikçe konuşmakta veya en azından bu d i l i anlamaktadır. Yalnızca dağlı Tacik ler (Şugnan lar, Ruşanlar, Yazgulim ler, Bartanglar) Özbek Türkçe'sini anlamamakta ve gerçek Tacik d i l i n i de bilmemektedirler. Tacikler de Türkistan halkına dahildir, ve her yönden gerçek yerli halkla beraber yaşamaktadırlar.

B. Sömürgeciler gurubu: Sömürge idaresi yöneticileri olarak 1 979 y ı l ında 9. 1 32 . 825 Rus vardı . Bun ların çoğu endüstride çal ışan usta işçiler, askerler, devlette çal ışan personel, komünist teşkilatında ve Sovhozlarda çalışan kimselerdir. Yalnız Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinde 6 m i lyona yakın Rus vard ır.

C. Sürgün Edilen Guruplar: Ukraynal ı, A lman, Beyaz Rus, Ermen i, Gürcü, Letonyalı, Estonyal ı vs.den mın­ tıkaya sürgüne gönderilmiş 3 mi lyon insan vardır. Bu insanlar büyük ölçüde Rus kültürünün tesiri altında kalmışlardır; çünkü bunların Türkistan 'da ist i fade edecekle­ ri kendi lerine mahsus kültür müesseseleri yoktur. Bunların çoğu Ruslarla işbirl iği halinde imtiyazlı unsurlar o larak çalışırlar ve Türkistan lı larla hiçbir temasları yoktur.

TÜRK İSTA N ' I N EKONOM İ K POTANSİY E Lİ Sanayii ham maddeleri Türkistan Rusya'daki sanayi için çok ehemmiyetl i bir ham madde bölgesidir. Her zaman pek doğru olmasa bi le, bunu Sovyet istatistiklerinde görebi l iriz.

Kömür Türkistan da 50'den fazla kömür rezervleri vardır ve bu Sovyetler kömür üreti­ minin % 45' ini üretir.

Petrol 80'den fazla petrol alanı olup daha bir çoğu işletmeye açılmamıştır. En mühimle­ ri şun lardır: Emba-Ural (Bakü'den sonra ikinci olduğu söyleniyor), Neft-Dağ, And ican, A ktuba ve Zangi Ş lak. Sovyetlere göre Mangışlaktaki rezerv Venezüel­ la'daki kadar büyüktür. Sovyet Aktuba petrol rezervlerin in Mangışlak 'tak inden büyük olduğunu söylüyorlar. Uzmanlara göre Neft Dağ'da dünyanın en büyük petrol rezervleri bulunuyor. Acil bir durumda Türkistan Sovyetler Birliği'nin bütün petrol ihtiyacını karşılayacak durumdadır.

Gaz Sovyetler Birliğindeki gaz rezervlerinin % SO'si Türkistan'dadır. Buhara'daki "Gazlı" bütün Sovyetler B irliği 'ndeki üretimin % 1 2,8'sini sağlar.

Diğer sanayi ha m m a d d eleri 800 kadarı A ltay bölgesinde olmak üzere, 900 demir cevheri sahası vard ır. Sarıbay bölgesi, Sovyetler B irliği demir ve manganez rezerv inin % l 8 ' in i teşkil etmektedir. Türkistan ' ı n demir ve manganez rezervleri Sovyetler B irliği' ndeki top-


BA \'M İRZA HA \'İT

226

lam rezerv in % 82'sidir. Cezdi ve Nazya-Tas bölgelerinde zengin demir cevheri ve manganez rezervleri mevcuttur. Türkistan 'daki sanayi, hammadde ve rezervleri Sovyetler Birl iğindeki toplam re­ zervlere nazaran n ispetleri şöyledir: Bakır % 76, Civa % 86, Uranyum % 60 (Yakutiye ' de uranyum keşfinden önce % 1 OO'dü), B izmut % 1 00 (B izmut Sovyetler B irliği 'nde yalnızca Kamprisay da vardır), Toryum % 1 00. A ltay bölgesindeki 800 madendeki demir cevherinin % 54 'ünde altın da vardır. Sovyetler Birl iği 'nin en büyük altın kaynağı Semerkand bölgesine M uru-Tau' dadır. Sovyetler Birl iğindeki fosfor ve sülfür rezervlerinin % 90' ı da Türkistan'dadır

Endüstri Sovyetler Birliği'ndeki sanayiin yalnızca % 6'sı Türkistan'dadır. Bu sanayi Sovyetler Birliği imalat sanayii için ham madde hazırlar. İmalat, Türkistan dışında gerçekleştirilir. Mesela Türkistan, Sovyetler B irliği'ndeki pamuk ipliği üretiminin % 96'sını gerçekleşti­ rir, buna mukabil tekstil sanayinin yalnızca % 5,2'si Türkistan'dadır.

Ziraat Türkistan'da ( l 977 'de) kul lanı labilen ziraat arazisi 265 mi lyon hektardı. Bunun 42.20 1 .000' i (buğday, pamuk, pirinç, mısır, şeker pancarı, sebzeler, çayır, meyveler vs.) için ( 1 982'de) ku l lanı ld ı . Türkistan, Sovyetler Birliği toplam pamuk üretiminin % 96'sını, (yı lda takriben 8.6 mi lyon ton); ipeğin % 80' i, pirincin % 80'i, meyvenin % 80' i (yalnızca Özbekistan 'da). Tlirkistan ziraat üretimi yalnızca kendi hal kını beslem iyor; ihracat da yapıyor. Pamuk, meyve, sebze, mısır vs. yetiştiri lmesi su lama sayesinde yap ı l ı yor. 1 982 y ı l ı nda 8.322.000 hektar arazi sulan ıyordu.

Hayvan Yetiştirilmesi Türkistan hayvan yetiştirmek için fevkalade bir yerdir. Hayvan beslemek için çok güzel meralar ve bitkiler vardır. 1 983 yılında Türkistan'da; 5.7 mi lyon büyiikbaş hayvan; 4.2 milyon domuz ve 60.3 mi lyon koyun vardır. Koyun yetiştirme Sovyetlerden önceki ( 1 9 1 6 yılındaki) seviyeye varmamıştır. Domuz bölgedeki Ruslar tarafından yetiştiril­ mektedir ve adedi artmıştır. Türkistan geleneksel olarak yetiştirilen at ve deve aded i hakkında istatiksel bilgi yoktur. Ziraat ve hayvan yetiştirilmesi Türkistan'da 3 853 Sovhoz (hükümet çiftl iği) ve 1 9 1 9 Kolhoz (Kollektif çiftlik) tarafından yapıl ır. Kolhoz üyeleri doğrudan doğruya hükümet müstahdemleri değildir; Sovhozlarda çal ışanlar ise devlet memurudur. Sovhozların arazisi 226.3 mi lyon hektar ve Kolhozların arazisi 39.2 mi lyon hektar ekilebilir topraklard ır. Sovyetler Birliği' nde özel mülkiyete müsaade edil mez.

Ulaştırma Demiryol ları 20720 kilometre, karayol ları ( 1 84.000 ki lometresi asfalt kaplama) 238.400 kilometredir.

İdari Bölünme Halen Türkistan i1�:::ri bakımdan şöyle bölünmüştür: 5 Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti (Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan); Sovyetlere göre bu cumhuriyetler hükümran cumhuriyetleridir; Özbekistan'da Muhtar Sovyet Sosyalist Cum­ huriyeti (Karakalpakistan); 43 vilayet, 506 kaza; 246 şehir; 446 yerleşme yeri: 4445 köy. Türkistan bir İ slam ü lkesidir. Müsl ümanların % 94' ü Sünni 'dir. İ slamiyet, Sov­ yet rej i m i nce baskı altında tutulmakla beraber, hala Müsl üman lar üzerindeki tesiri


ESKi SOVYETLt:R Bİ RLİG İ'NDEKI TÜRKLÜGÜN VE İSLAMIN BAZI MESELELt:Rİ

227

büyüktür. Halen ne kadar cam i mevcut o lduğu bel l i deği ldir. Türkistan 'da; Hazreti Muhammed ' i n Hadisi şerifini bir araya getirmiş o lan İsmail Buhari; İslam tıbbının kurucusu Abu Ali İbni Sina (Avecenma); İslam felsefesinin banisi Farabi (Aris­ to'dan sonra ikinci hoca: mual l i m i san i); İ slam ansiklopedisini yazan Al Birun i; Cebir ilmini keşfeden A l Harazim i; İslam astronom isinin kurucusu A l Marginani; İ slam ' ı n en ünlü astronomu U luğ Bey gibi ilim alem i ne şeref veren insanlar yetiş­ m iştir. Sovyet rej i m i ile başlayan İslamiyet ve d insizl ik arasındaki mücadele bugüne kadar devam etmektedir.

* Lisan, Edebiyat, Kültür

· Lisan: Halk ın esas l isanı Türkçe o lup, şu lehçeler vard ır: Özbek, Kazak, Kırgız, Karakalpak ve Türkmen lehçeleri halkın % 90' ı tarafından konuşulur, geriye kalan % 1 O'u Tacikçedir. Türkistan lisanına Çağatay Türkçesi de denir. Türk lisan ının, ilk "l isan iyat" alimi, 1 1 . asırda "Divanı Lügati Tlirk"ü yazan Kaşgarl ı Mahmud' dur.

· Edebiyat Türkistan edebiyatı İslami şark edebiyatının en zenginidir. B i r çok edebiyatçı il­ m i eserleriyle dış ü lkelerde bile ün kazanmış lardır. Mesela; M ir Ali Şir Nevayi, Gedayi gibi. Çağım ızda ve günümüzde de, komünist ideoloj i çerçevesinde çal ı şmak mecburiyetinde pek çok istidatl ı şairler vardır.

· Destanlar Meşhur Türkistan destanları şun lard ır: Manas, Alpamiş, Oğuz Han. Dede Kor­ kut. Son 500-600 y ı l içinde, Şah-Senanı gibi destan hüviyetini kazanan manzum eserler de vardır. Folklor; kelimelerin çifte manasından faydalanan oyun (orta oyunu) (Askiya); peri masalları ve destan söyleyenler ( Bahşi); Komedyenler ( Kızıkçı); pek çok h ik­ met söyleyen latifeciler (Nasrettin Hoca); büyük yalancı lar (A ldar Kosa); peri ma­ sal larından alınma halk dansları kukla (Koğurcakbaz)dan oluşur.

Müzik Musikinin büyük bir mazisi vard ır. Halk çok hassastır. Bu sebeple bilhassa mu­ sikicil iğe, şarkı söylemeye ve şiire büyük değer verirler. Orij inal Türk 111elodi lerinde ve şarkı larında biraz H ind, Arab ve Acem tesiri vardır. Halen Avrupa melod i l eri de artmaktadır.

M imarcılık Tarihi binalarda doğu İslii 111 üslubu mevcuttur. B inaların içinde tahta işine, taş mozaiğe, renklere ve akustiğe ve yazılara bilhassa ehemm iyet veri lm iştir. Modern binalarda bile K lasik Türkistan motiflerini bul maktayız. ( Bazen yalnızca, bazen da Rus üslubu ile karışık)

Şehirler Halen Tiirk istan'da 246 şehir vardır. Semerkand 2500 yıl önce, Taşkent, üş, Hocent (3000 y. önce) Merv, Buhara, Termiz şehirlerinin kuruluşu ise 2000 yı ldan önceye gitmektedir. Sovyet rejimi sırasında yen i şeh irler de kurulmuştur, bu yeni şeh irler sanayi yerleşme yerleri olup, her zaman Türkistanl ı ların şehir kurma gele­ neğine de uymamaktadır.


228

BAYM İRZA HA \' i l

Milli Sporlar Çeşitl i at yarışmaları vardır; çok mi ktarda atl ı ların iştirak ettiği sporlar pek po pülerdir; "kuraş=Güreş" bir güç yarışmasıdır. Ok ve yayla, tüfekle av; at yarışı (1 1 lak); ip can bazlığı (arbaz) m i l li sporun mühim şeki lleridir.

H A L K I N M Ü H İ M A DETLERİ Giyim Bölgelere göre, ama m i l l i geleneğe uygun olarak giyinilir; mesela özel serpuşlar (doppi), paltolar (çapan), kuşaklar (bel bağı), çizmeler (etik) giyilir. Kadın lar ipekten veya d iğer kumaşlardan renkli uzun elbiseler giyerler.

G ıda Türkistan mutfağı çok çeşitli ve lezzetl idir. Pişirenin zevkine göre çok çeşitli yemekler hazırlan ır. Umumiyetle koyun eti, pilav, ekmek, meyve çok yen ir, çay içilir. Bugün b i le i nsanlar yere oturur ve yemeklerin i e lleriyle yerler. Başl ıca ye­ mekler: Pilav, şiş kebabı, mantı, meyve ve ekmektir. Pilav m i lli yemektir.

M eskenler Evlerde yerler halı döşelidir, duvarlara k i l im ler ası lır ve köşelere süs için porse­ lenler konur.

Aile hayatı A i lenin en yaş lısı ai lenin reisidir. Eğer büyük anne veya büyük baba sağ ise ai le­ nin meseleleri hakkında o karar verir. Türkistan halkının özel bir karakteri vard ır. H içbir şey istemeden, ziraatta, mesken inşasında birbirlerine yard ım ederler (mesela hasatta, kanalların i nşasında) camiada, parasız, bu şekilde birbirine yardıma ' h aşar' denir; işe yardım edenlere yaln ızca yiyecek veri lir.

TÜ R KİSTAN TARiHİNDE N PARÇA LAR Türkistan ' ın dünyan ın en eski medeniyet ve kültür merkezlerinden biri olduğu hemen herkesçe b i linen bir şeydir. Aşağıdaki satırlarda Türkistan 'daki siyasi inkişafı zaman s ırası ile hülasa etmeye çal ışacağız: M ilattan önce 7. ve M . S. 2. asır: Saka Devleti (Batı edebiyatında: Scythia) başkent l ssık Göl civarında idi. M i lattan önce 7. ve M . S. 8. asır: Soğd (Sogdiana) Devleti; başkent Semerkand idi; M i l addan önce 329- 1 5 5 yıl ları: (Büyük İskender'in Feth i) Türkistan 'da küçük devletlerle beraber H e l enizm; M. Ö. 2. asır ve M . S. 4. Asır: Kuşan İ mparatorluğu; başkent Katta-Kurgan ci­ varında Kuşan iye idi; birinci asırdan itibaren Peşaver oldu: M. Ö. 220 ve M. S. 220 yılı: Hun İmparatorluğu; Türkistan bu İmparatorluğun bir kısmını teşkil ediyordu. Halihazırda tarihçiler Hunlar' ın Türk olduğu neticesine vardı lar; 220-394 Y ılları: H u n ' ları, Siyenpi (Ç ince de: Sie-yen-t'o) boyu takip etti. Bu Altaylar' dan gelen bir Tüı K. gurubu idi; 374-396 Yılları: Batı H unlar Avrasya'da, ve bilhassa Doğu ve Güney Avrupa'da hüküm sürdüler. Batı Hu:-::df, imparatoru Attila'nın idaresinde meşhur oldular (400-453); 394-552 Y ılları: Türkistan'da Avar Devleti; bir Türk boyu olan Avarlar, S iyenpi Devlet i ' nin yerine geçti. Avarları, Gök Türkler takip etti; Avarlar da Kuzey Kafkas ve Kuzey Karadeniz üzerinden Tuna Nehri havzasına göçtüler. 558-835 Yılları: Avarlar, Tuna Nehri havzasında, ve b i lhassa Macaristan 'da kendi devletleri n i kurdular.


ESKi SOVYETLER BIRLIGl'NDEKİ TÜRKLÜGfıN VE ISLA M I N BAZI MESELELERİ

229

400-567 Yılları: Türkistan Ak Hun Devletinin (Yunan edebiyatında: Hephtalit; H intçe'de: Turuşka: Çince de: Ye-ta-Arapça'da: Haytal) Bu İ mparatorluk Gobi Çölün­ den, Yayık (Ural) üzerinden ve Hazar denizinden İndus nehrine kadar uzanıyordu. 552-745 Y ılları: Gök Türk imparatorluğu. Bu İmparatorluk Güney Sibirya üze­ rinden Pasifik Okyanusuna kadar bütün Amu Derya havzasını kapl ıyordu. 65 1-751 Yılları: Türkistan'ın İslamiyet'i kabulünün başlangıcı (Merv şehrinin 65 1 'de ve Taşkent ve Fergane vadisinin Müslüman Arap orduları tarafından fethi) ve Talas bölgesinde Çinlilerin mağlubiyeti üzerine 75 1 yılında İslam ' ın Türkistan'da zaferi. 745-920 Yılları: Gök Türk İmparatorluğunun dağı l masından sonra Türkistan ve çevresinde şu devletler kuruldu: Türkeş, Uygur, K ırgız, Kara H ıtay ve Karluk. Karluklar b i l hassa meşhur oldular. Karluklar, Altay dağlarından Aınu Derya ve Tarım havzasına kadar hükümran oldular. 920-1 1 3011 2 1 2 Yılları: Karahan l ı İ mparatorluğu. Bu İmparatorluk, Karluk Devletinin bir devamı idi; bununla beraber 920 yıl ından itibaren Karahan, Karluk Devleti imparatoru unvanı altında idi; 1 032 yıl ında bu imparatorluğun Doğu (Tiyenşan doğusu, Başkent: Kaşgar) ve Batı kısm ı Tanrı Dağı batısı, başkent: Özgent. daha sonra Semerkant) olmak üzere ikiye ayrı ldı. Doğu Karahan Devletini 1 1 30 yı lında Kara H ıtay Devleti, ve Batı Kara Han Devletini de 1 2 1 2 y ı l ı nda Harazim Şah imparatorluğu za13tetti . 888-999 Yılları: Samani Devleti. Türkistan tari h i nde i l k Müsl üman devlet b u devlettir. Arkadan Kara H a n İmparatorluğu v e Gaznevi Devleti takip etti. 4. Asırdan 1 23 1 'e kadar: Harazim Devleti. Bu devlet 1 2 . asırda zirveye ulaştı . Bu imparatorluk, Hazar denizi ile Aral gölü arasında Tanrı dağlarına; 1 1 29- 1 1 43 'te Amu Derya'ya Tarbagatay dağlarına ve Balkaş gölüne kadar uzandı . Bütün bunlar Cengiz Han tarafı ndan zapt edi ld i . 962-1 1 87 Yılları: Gaznevi İmparatorluğu Samani Devletinin ve Horasan Emirliğinin Gazne'deki Türk kumandanı tarafından kurulmuştur. (Gazne bugün Afganistan'dadır). Bu imparatorluk (988- 1 030 yıllarında Sultan Mahmud zamanında) Hazar denizinden, Sir Derya'ya ve Umman Körfezine ve Delhi 'ye kadar uzanıyordu. Bu büyük İmparatorluk tedricen Selçuk Türkleri ve H indistan'dan Gor'lar tarafından ortadan kaldırı ldı. 1 220- 1370 Y ılları: Moğol Hanedanından Çağatay Devleti. Cengiz Han, doğu İ­ ran dah i l Batı ve Doğu Türkistan topraklarının idaresini oğlu Çağatay 'a bıraktı . Bu devrede Moğo l ların Türkleştiri lmesi ve İ slam iyet'e girmeleri tamamland ı . 1370- 1 405 Yılları: Timur (Timurleng) İ mparatorluğu: H ind istan, Kafkasya, İ­ ran, Suriye ve Anadolu' nun bir kısm ı, ve Moskova'ya kadar A ltın Ordu arazisinin fethed i l mesi i le bu imparatorluk büyüdü. Başkenti Semerkand idi. 1 405- 1 507 Yılları: Timur ve halefleri İmparatorluğunun devam ı . Timur İ mpa­ ratorluğunun son hükümdarı Herat'ta H üseyin Baykara idi. 1 526-1 858 Yılları: H indistan ve Afganistan'(da Tirnur İmparatorluğu. Buna büyük Moğol İmparatorluğu da denir. Bu İmparatorluğun kurucusu Timur'un torunun torunu Zahirüddin Muhammed Babür'dür. ( 1 483- 1 530). Bu İmparatorluğa İngiltere son venniştir. 1 505-1 920 Yılları: Özbek-Türk İ mparatorluğu ( 1 7 . asrın sonuna kadar), veya Türkistan da Şaibani Han tarafı ndan kurulan Özbek Türk sü lalesinin devlet leri. Özbek ler Tim ur' un halifeleri nden kurtu ldu lar. 1 685 y ı l ına kadar o ldukça bir birl ik vard ı ; daha sonraları devlet daha küçük parçalara bölündü. 1 5 1 2 yılında Özbekler: Harazim bölgesinde kendi devletleri n i (H ive Han l ığını) kurdular; diğer bir kısmı da 1 720 yıl ında Fergane vad isinde Kokand Hanl ığı d iye b i l inen devleti kurdular. Özbek İmparatorluğunun merkezini teşkil eden Buhara Emirliği Türkistan ' ı n d iğer toprak ları ve Kuzey Afgan istan ' ın hükümranı oldular.


230

RAYl\I İ RZA l lAYl'I

1 7 1 6 Yılında Ruslar i lk defa olarak Tobol ve İrtiş nehirleri arasında Türkistan i ­ çine i lerlemeye teşebbüs ettiler (Buchholz sefer kuvveti) v e Çerkoski seferi kuvveti­ n i de H ive'ye gönderdi ler. Her iki teşebbüste başarısız oldu. 1 732- 1 852 Yılları: Rusya Türkistan'ın Kuzey kısmını zaptetti (Ural nehrinden, Güney Sibirya'ya, Aral ve Balkaş göllerin i n kuzeyine kadar). 1 837- 1 845 Yılları: Sultan Kenesarı ' n ın Rus hakimiyetine karşı mücadelesi . 1853 (3 Temmuz) 1895: Türkistan'daki üç devletle (Kokand, Buhara ve Hive) Rusya arasında harp harekatı. Bu suretle, 1 895'te Ruslar bütün Türkistan'ı zaptetmiş oldular. 1 873 Yılı ( 1 2 Ağustos): H ive Hanlığı ve aynı y ı l (28 Eylül) Buhara Emirl iği Rusya tarafından h imaye altına alınmış devlet o larak kabu l ve i lan edildi ler. 1 876 Yılı (8 Şubat): Rusya kokand Han l ığı n ı n başkentin i işgal etti; 1 9 Şubatta Han l ığı kaldırdı ve Han l ığın toprakların ı Rusya'ya kattı . 1 880 (6 Temmuz)-1881 (8 Ocak): Göktepe'de Ruslar ve Teke Türkmenleri ara­ s ında harp. 1881 (9 Aralık): Rusya ve İran arasında anlaşma; Atrek nehri hudut olarak kabul edildi. 1 895'te Rusya Türkistan'da Pamir dağlarına u laştı; Merkezi Asya'da nüfuz böl­ geleri mevzuunda (Türkistan, Afganistan, H indistan ' ın kuzeyi ve Pamir, Bedahşah dağları bölgesi) Rusya ile İ ngiltere arasında Pamir muahedesi imzalandı. 1898: And ican şehrinde Rusya'ya karşı başkaldırma. 1916 (17 Temmuz): Türkistan' ııı Rusya'ya karşı ilk defa genel olarak başkaldırması. 1 9 1 7 (8 Şubat): 1 9 1 6 Başkaldırması Ruslar tarafından bastırıldı. 347 Türk l iderinden bir kısmı ölüme mahkum edildi; 1 68000 Türk Sibirya 'ya sürüldü; 673,000 Türkistanl ı mücadelede öldürüldü. Şu bat 1 9 1 7: Türkistan da Çarlık idaresinin sona ermesi. Mart 1 9 1 7- Kasım 1 9 1 7: Türkistan'da muvakkat Rus Cumhuriyeti idaresi; genel hükümet statüsünün kaldırı lması; bir hükümet komitesi kuru lmas ı . 1 9 Kasım 1 9 1 7: Komün ist Ruslar Taşkent' i zaptetti; Türkistan Sovyet R u s Halk Komiserl iği i lan edi ldi. Buna Türkistan l ı lar katılmad ı . I U A ralık 1 9 1 7: Kokand'da M i l l i M uhtar Türkistan Cumhuriyetinin ilan ed i l me­ si (Kokand ' ı n Muhtariyeti). 13 Aralık 1 9 1 7: Taşkent'te Türkistan hürriyet gösteri leri; Sovyet kıtaları tara­ fı ndan halk üzerine ateş edi lmesi. 1 959 yıl ından beri 1 3 Aralık Amerika Birleşik Devletleri ' nde Türkistan günü i lan edilm iştir. 12 Şu bat 1 9 1 8: Sovyet Rus kıtalarının Kokand'a taarruzu ve Türkistan M uhtar Cumh uriyetinin mevcudiyetine son veri l mesi. 1 2 Şubat 1 9 1 8: Fergana'da hürriyet mücadelesinin başlaması; Sovyet Ruslar, hürriyet mücahitlerine Basmacı (eşkıya) ad ını verdi ler. 25 Ocak 1 920: Kızıl ordu H ive Han l ığını zaptett i. Harazim ( : H ive) Halk Cum­ huriyeti 'nin ilan ı . 1 920, 2 8 Ağustos-2 Eyl ü l : Sovyet kıtalarının Buhara Emirliği topraklarında su­ vaş harekatı ve Buhara şehrinin işgali. 6 Ekim 1920: Buhara Halk Cumhuriyeti ' n i n ilanı. 1 3 Eylül 1 920: Rusya ve Harazim arasında ittifak; Rusya tarafından Harazim ' in hükümdarl ık haklarının kabulii (Bu anlaşmanın 1 . maddesi) 4 Mart 192 1 : Rusya ve Buhara arasında ittifak ve Buhara'nın hükümran lık hak­ ları n ı n Rusya tarafı ndan kabu lü (anlaşmanı n 1 . maddesi) 8 Kasım 192 1 : Osmanlı İmparatorluğu eski Harbiye Nazırı ve Başkumandanı Enver Paşa'nın Türkistan'daki bütün hürriyet mücahitlerinin kumandasını deruhte etmesi; Sovyet Rusya'nın yüksek alamıa geçmesi; 1 00.000 Sovyet askerinin Türkistan'a gönderi lmesi. ·


ESK i SOVYETLER BİRLi(;i'NDEKİ TÜRKLÜCÜN VE İSLAMIN BAZI MESELELERİ

231

4 Ağustos 1 922: Belcuvan 'da Enver Paşanın Sovyet askerleri tarafı ndan şehit e­

d i l mesi .

1923: Türkistan'daki (Basmacı) hürriyet hareketinin ilk safhası n ı n sona ermesi. 20 Mart 1924: Rusya Komünist Partisi Merkez komitesi, Türkistan M uhtar

Sovyet Cumhuriyeti, Buhara ve Harazim Halk Cumhuriyetlerinin lağved i l mesini emretti ve yerlerine Özbekistan ve Türkmenistan Sovyet Cumhuriyetlerini; Tac ikis­ tan ve Karakırgız'ı m uhtar bölge olarak kurdu. 27 Ekim 1924: Yukarıdaki Cumhuriyetlerin tamamen ve son olarak ortadan kaldırıl­ ması, Özbek Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinin, Türkmen Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinin, Özbek Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti içinde lağvedilmesi, Kırgız muhtar eyaletinin kaldı­ rılması, Türkistan'ın bazı kısımlarının Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyetine katılması. 1 934 Mayıs: Basmacı hareketinin mağlup edildiğinin ilanı. 1 925'ten başlayarak zamanım ıza kadar: Rusya' nın Türkistan'da Sovyetleş­ tirme, sömürgeleştirme ve Ruslaştırmayı yoğunlaştırmas ı . Türkistanl ı ların m i l l i hürriyet mücadelelerine devam ı .

TÜRK İSTA N ' I N G E LECEG İ M ESELES İ Rusya'nın Türkistan'daki Sovyetleştirme, sömürgeleştirme ve Ruslaştırma ey­ lemleri Çarl ı k zaman ında neyse, bugün de odur. Türkistan ' ı n m i l l i istiklaline kavuşması, yan i m i l l i mevcudiyetini güvence a ltına alması için en mühim meselesidir. Bu meseleye, yani Türkistan'ın istiklal i ne bir çözüm bulunab i l mesi için, İ ngi ltere Hükümetinin 26 Kasım l 962'de B irleşmiş M i l letler toplantısında ortaya attığı suale cevap veri l melidir. İ ngiltere Hükümetinin B irleşm iş M i l letlerdeki temsilcisi, Rusların Türkistan ' ı zaptetme hadisesini an lattıktan sonra ş u suali sordu: "Sovyet Merkezi Asya topraklarının, yan i Türkista n ' ı n istiklale kavuşma tari hi hangi gündür?" Baskı altındaki hürriyete susam ış Türkistan halkı, bu sualin cevabını beklemek­ tedir. Bu mesele yalnızca Türkistan ' ı n bir m i l l i meselesi değildir, ayn ı zamanda m i l letlerarası bir meseled ir.

TÜRKİSTAN'IN BUGÜNKÜ MESELELERi'" Türkistan, 5 .497.963 k i lometrekare büyüklüğündeki topraklardan ibarettir. Onun, dünya edebiyatında yalnızca Türkistan adı ile tanınan Batı kısmı (3.995.400 km2 ) ded ikleri bugünkü Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Tacikistan Sovyet Cumhuriyetleri, Sovyet Rusya hakim iyeti altında ve Doğu Kısmı, Doğu Türkistan ad ıyla ( 1 .503 .563 km 2 ) dedikleri bugünkü Si ncan-Uygurlar bölgesi, Çin Halk Cumhuriyeti hakim iyeti altındadır. Giiney Türkistan ise Afgan-Türkistan a­ dıyla Afganistan devleti hudutları içindedir. Türkistan, toprak büyüklüğü cihetinden Umum-Türk toprakların ı n çoğun luğunu teşkil ediyor. Onun ahalisi günümüzde takriben 50 Mi lyon Türk ve Müslümanlardan ibarettir. Bu Türk yurdu, Moğolistan, Çin, Tibet, H indistan (bir koridor i le) Pakistan, Af­ ganistan, İ ran, Kafkasya (Hazar denizi vasıtasıyla ), Tatar-Başkurt, Güney-S ibirya (Uguro-Fin kavim leri ve Rus ahalisi i le) memleketlerinin komşusudur. «Do�u Tilrkistan'ın Sesi», Temmuz 1 987 4. «Tanıtını» 1 987. No: 94. s. 2-.'i.

1 0;

cilı. no:

1 4, s. 4-8: «Bayrak» 1 8-24 Ağustos 1 987. s . 9-


232

BAYMİRZA HAYl·ı

Malumunuzdur ki, Türkistan dünya Türklüğünün beşiği ve Anadol u ' nu n ve bu­ günkü Türkiye ' n in ana çeşmesidir. Türkistan, Türk kü ltürünü ve ruhunu i l k defo yaratan, yaşatan, dünyaya yayan ve tanıtan bir ülke o lduğu gibi, İslam kü ltürüniln de eşi o lmayan b ir merkezidir. Türkistan, 33 m i lyon kilometre kareden fazla topraklarda yerleşen komşu mem­ leketlerle doğrudan doğruya iktisadi, siyasi ve kültürel temaslarda olunabi lecek jeopolitik ehemm iyete sahiptir. Türkistan, tarihte olduğu gibi zamanım ızda da As­ ya' nın Avrupa yolu ve Avrupa'nın Asya kapısı rolünü oynamaktad ır. O, ayn ı sa­ manda Orta Doğunun anahtarlarından birisidir. Türkistan hududundan Kabil 290 kilometre, lsliimabat 700 kilometre, Tahran 640 ki lometre, İran Körfezi 1 000 ki lo­ metre ve Erzurum 1 O 1 O kilometre uzaklığındadır. Batı Türkistan ' ın Rusya ve Doğu Türkistan ' ın Çin tarafından istilası ve Güney Türkistan ' ın Batı Türkistan'dan ayrı lması meseleleri ayrı bir konudur. Fakat, unut­ mamak gerekiyor ki, Buhara ve Harezim devletleri Batı Türkistan'dan Rusya'ya yalnız 1 924 y ı l ında ilhak edilen devletler idi ler. Zaman ım ızda Türkistan ' ı n fazi letlerini ve jeopolitik mevkisini b i lmeyenler çok­ tur. H atta , Türkiye'de Türkistan denildiğinde "burası nerede "diye soran lar da az deği ldir. Rusya ve Çin devletlerinin propagandaları ve siyasetleri neticesinde, onla­ rın emperyalizm ve kolon iyal izm hükmü altı nda mazlum halkın mazlum luğunu da ispat etmek zamanı mızın müşkül meselesi olmaktadır. Sovyetler Birliği, 1 979 so­ nunda Afgan istan ' ı işgal ettikten sonra Türkistan ' ın bir parçası olan Güney Türkis­ tan 'da Rusya boyunduruğu altına girdi. Böylece Türkistan için serbest devletler ile temaslarda bulunmaya imkan kalmad ı . Türkistan yalnız Çin ve Rusya hakim iyetini Komün izm rej i m i kafesleri içinde yaşamaya mecbur edilen bir ü lke hal ine girdi. Bugünkü Türkistan, boğulmakta bulunan bir Türk yurdudur. Türkistan Türkleri için yaşamanın yegane yolu, kendi lerinin hürriyet davalarını devam ettirmek ve hürriyet al mak için dostlar kazanmaktan ibarettir. Ruslar, Ç i n l i ler ve başka m i l letlerin bazı i l i m ve haberleşme adam ları, Türkistan' ı n işgal edilen bir ü l ke, lakin tesl im olmayan bir m i l let o lduğunu b i l i yorlar . Türkistan ' da 1 9 1 7- 1 8 yıl larında ilan edi len m i l l i muhtariyet cumhuriyetleri, 1 9 1 7- 1 934 ' te devam ettirilen m i l l i mücadele (basmacı­ l ık) 1 93 3-34 y ı l larında Doğu Türkistan istiklalinin i lan ed i l işi, 1 944-46'da yaşayan İ l i şehrinde merkezi bu lunan Doğu Türkistan Cumhuriyeti, tes l i m olamazlığın bir alameti idi ler. Bunlara, l 942-45 'te 270.000'den fazla Türkistan l ı askerlerin A lman­ lar ile birlikte Sovyet ordusu aleyhinde, Türkistan hürriyeti için savaşa girmelerini de i l ave ed ile b i l inir. Doğu Türkistan l ı gençlerin 1 98 5 ' te Pekin 'de protesto yürü­ yüşleri, Ağustos 1 986'da Özbekistan Sovyet Cumhuriyeti Pamuk-Sanatı Bakanı n ı Moskova'daki Y ü ksek Mahkeme tarafından ö l ü m cezasına çarptırı lması Ara l ı k l 986'da A l ma-Ata şehrindeki ayaklanma, çocukluğundan beri Taşkent şehri etrafın­ da yaşayan, 1 8 yaşında, m i l l i ve dini duygularını bir şiir ile ifade eden Başkurt-Türk şairini N izamiddin Ahmedoğlu'nun 20 yı ldan fazla hapishanelerde ve psi kiyatri kliniklerinde tutu lması Türkistan Türklerinin sönmeyen m i l l i arzularının bazı bir görünüşleridir. Moskova'nın emri i le 1 985-86'da Batı Türkistan 'daki Sovyet cum­ huriyetlerinde Komünist Partisi , ve Sovyet devleti nin yüksek makamlarında çal ışan 700'den fazla Türkistan lının görevlerinden uzaklaştı rı lması, on ların bir kısm ı n ı n hapsed i lmesini d e d ikkate almal ıyız. Bunların çoğunluğu m i l l i duyguları yaşatmak arzusunda bulunan şah ıslardan ibaret idi. Şunu da kaydetmeliyiz ki, Ş imal i-Afganistan 'da yaşamakta bulunan Türklerin, Afganistan mücahitleri ile birli kte Rusya hakimiyetinden kurtul mak yol undaki sa­ vaşları, Türkistan m i l l i mücadelesinin devam etmekte o lduğunun bir ifadesidir.


ESKİ SOVYETLER DIRLi(;l•NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLA M I N BAZI MESELELEIÜ

233

Afganistan'daki Türkler, Afgan istan m i l l i mücadeles i n i n ağır yükünü taşımaktalar. On lar, bir taraftan Afgan istan istiklal i n i için .savaşmaktalar, başka bir cihetten ise Türkistan m i l l i hürriyeti için temel kurmak hareketindedirler. On lar için savaştan başka çıkar yol kalmadığını çok kayg ı l ı bir durum olarak bi lme liy iz. Bazı imkansız­ l ıklar sebebiyle, Ş i mal i-Afganistan'daki Türklerin bugünkü Afganistan 'da kan l ı savaşlarda bulunmalarını, Türkistan m i l l i mücadeles i n i n devam etmekte olan yen i b i r şekl i olduğu, dünya efkarı umum iyesine anlatı lmadı. Sovyetler B irl iği tarafından A fgan istan ' ı n işgal ed i l işi ve A fgan m i l l i mücadele­ si, Türkistan'da m i l l i düşüncelerin yeniden alevlenmesine yol açtı. Sovyet Rusya hakimiyeti a ltındaki mazlum Türkistan l ı lar, Afganistan mücah itlerine yardım ver­ mekteler. Onların yardımları nelerden ibaret ve ne usulde teşki l edi l mektedir denilen sualin cevabı n ı be l l i bir zaman geçtikten sonra tarihten öğrenebi leceğiz. Ruslar ve Ç i n l i ler Türkistan'da Ruslaştırma ve Ç i n l i leştirme siyasetlerin i devam ettirmektedirler. On lar,Türkistan'da Rus ve Çin ahalisinin sayı larını artırmak, Tür­ kistan l ı ları kendi vatanında Ruslar ve Ç in l i ler karş ıs ında azı n l ı k haline getirmek yolunda sistem l i olarak tedbirler almaktalar. Bunun içindir ki, zaman ı m ızda Türkis­ tan 'daki Türklüğün varl ığı büyük bir teh l i ke altındad ır. Bunun için varl ı kların ı ebed i korunmanın tek yolu olarak m i l l i istiklal kazanmay.ı görmektedirler. Türkistan l ı lar için RL1sya ve Çin aleyhinde mücadele etmek, bu yolda birçok şe­ hit vermek, hapishanesinde yatmak, hakaretler altında yaşamak; zevk, heves, şaka, neşe, oyun, serser i l i k veya akılsızl ı k alameti deği l, belki mücadele yoluyla m i l letin varl ığını yaşatman ın te� yoludur. Sovyet-Ruslar ve Komün ist-Ç i n l i ler Türkistan lı­ lardan sad ık "vatandaş lar"yapamad ı klarından şikayetçidirler. Türkista n l ı lar ise, on ların hakim iyetinden kurtulamadıkları için şikayetçidirler. Türkistan'da mevcut bu lunan 3 kuvvet (Rusya, Ç i n ve Türkistan)arasında düŞman l ı k duyguları çok derin­ dir. Buna son vermek mümkün, Türkistan, kendi ist i klaline sah ip olduğu vakitten iti baren Rusya ve Ç i n i le dost olarak yaşamaya hazırd ır. Türkistan meselesinin bazı dış görünüşleri vard ır. Bunları aşağıdaki noktalarda görmek mümkün oluyor: 1 - Türkistan' ın tabii dostları, Türkiye, İ s lam memleketleri, Sovyetler Birliği ve Çin devletindeki mazlum m i l letler, Avrupa, Amerika, Afrika ve Asya'daki İ nsan H akların ı h imaye eden teşekkü l lerdir 2- Türkiye 'de Türkistan'a karşı gayet derin sam im iyet vardır. M i l letin bu tabi i sam im iyeti devlet idaresi n in sam im iyet dereces ine götürü lmem iştir. Türk m i l leti n i n Türkistan sam im iyeti, devletin kültür pol itikasının bir parçası haline get irilmem iştir. Türkiye'de Türkistan tarih i n i, coğrafyasını, edebiyatı ve kültürünü, Türkistan 'daki İ s lamı, onun terakkiyat temayü l leri ni, Türkistan' ın bugünkü durumunu ve ruhunu bi len lerin sayısı çok azd ır. 3- Türkistan meselesi İ slam alem inde unutulmuş bir durumdadır. Her zaman İ slii m Davası ve Ü m met-i M u hammed gibi fazi letler hakkında konuşuyoruz. Ama, tarihte İ slam için büyük hizmetlerde bulunan, İ slam kü ltürünün esas kaynakların ı yaratan ve bugün d e İslam hayatında mühim rol oynamakta bulunan Türkistan'da yarat ı lan İslam kü ltürünü, ayn ı zamanda Müslümanları, A l lahsızlık pol itikası ndan kurtarmak, Türkistan'da İslam ' ı korumak meselesi umum İ s lam davası ve ümmet esaslarının bir parçası olarak meydana ç ıkarı lmad ı . Bunun birkaç sebebi var. Lakin, bun lardan başka bir fırsatta ve şerait içinde bahsetmel iyiz. 4- Amerika B irleşik Dev letleri n i n kongresi 1 95 8 'de "Esir M i l letler Hafta­ s ı"(Captive Nations Week ) kanunu kabul etmiştir. O kanunda, Türkistan da başka m i l letler yan ında hürriyeti n i kaybeden m i llet olarak gösteri lm iştir. Bu kan una daya-


234

HA \' M İ RZA l l A YİT

narak. Amerika 'da her y ı l ı n 1 3 Ara l ı k günü 'Türkistan Günü' olarak i lan ed i l m i ştir. Bu günü Amerika'nın her yerinde Amerika bayrağı yanında Türkistan m i l l i bayrağı­ nı dikmek mümkündür. Tabiidir ki, Bayrak dikmek görevi Türkistan l ı ların zimme­ tinded ir. Türkistan l ı muhacirler böyle mühim lütuftan m i l l i menfaatler için fayda­ lanmayı bi lmedi ler. Esir M i l letler Haftası kanunu kabul ed i ldiğinden beri aradan 27 y ı l geçtiği halde ( 1 959-86) Türkistanl ı lar Amerika'da bu Türkistan Günü hakkında tek bir makale yayın layabi l miş ler. 5- İngiltere ' n i n Birleşmiş M i l letler Teşkilatındaki vek i l i B i rleşmiş M i l letlerin u­ mumi toplantısında, 26 Kasım 1 962'de sömürgeci l iğe son verilmesi meselelerdeki konuşmasında, Türkistan'ın 1 9' uncu asın sonuna kadar Rusya tarafından işgal edil­ d iğini kaydettikten sonra, "Sovyet Orta Asya toprakları için verilecek istiklal ne zamand ır?" diye sormuştu. Moskova, bugüne kadar bu tarihi soruyu cevap verme­ d i . Aradan bu y ı l 25 sene geçecektir. Ama, bugüne kadar biç bir devlet, Sovyetler Birl iği devletinden bu sual in cevabını talep etmem iştir. 6- Sovyetler B irliği devletinin resm i daireleri dış ülkelerde Türkistan m i l l i me­ selesinin ortaya çıkarı lmaması yolunda ciddi faal iyetlerde bulunmaktadır. Sovyetle­ rin dış mem leketlerdeki Türkistan siyasetinin kendisine has bir sistem i vard ı r. Onla­ rın bu sahadaki diplomasisi , propaganda kabi l iyetleri, U luslar arası Komünizmin kol ları. radyoları, gazeteleri, dış ülkelere gönderi len geçici veki l leri, casusları ve bunlara yakın bulunan kişi leri, dış ülkelerde Türkistan meselesini Sovyet noktaina­ zarından göstermek için çalışmaktalar. Onlar, çok koktukları Türkistan l ı muhacirle­ rin m i l l i hareketleri ni de durdurmak için ciddi tedbirler almaktadır. Onlar, Türkis­ tan l ı muhacirlerden Sovyet vatanperverleri, Sovyet severler ve Sovyetlere karşı h iç ol mazsa tarafs ızları yetiştirmek yolunda çalışmaktalar. Türkistan l ı muhacirler ara­ sında Ti.i rk istan ' ı n m i l l i mazmundaki geleceğine ümitsizl ik yaratmak, muhacirlerin m i l l i birliğini, on ların arasındaki sam imim bağlanışlarını bozmak, dış ülkelerde m i l l i hareketi n i durdurmak, Türkistan örf adetlerini v e Türk lehçeleri ni bi len, fakat Tür­ kistan meselesine karşı yabancı lar gibi duygular taşıyacak kişi ler hal ine getirmek; Türkistan lı gençlere Kiril harflerini öğretmek yoluyla, onları Sovyetlerin kültür tesiri altında almak, Türkistan l ı muhacirler arasında Türkistan 'dak i Sovyet tedbi rlerini karşı hayırhah lar kazanmak, Türkistan m i l l i hareketi nin göze görünen kişi leri aley­ hi nde töhmet ler yürütmek ve sahtekar fi kirleri yaymak gibi devam ettiri l mekte bulu­ nan tedbirler, Sovyetler Birl iği ' n in TUrkistan l ı muhacirler arasında kul lanmakta bulunan siyasi faal iyetlerin görünüşleridir. Bu sahada, Sovyetlerin "Vatan" cemi­ yetleri ayrıca rol oynamaktad ır. Sovyetler, Sovyetler Birl iği 'nden muhac ir olan kişi1er arasında kend i tesirlerini yaymak için. KG B ' n in bir idaresi olarak "Rodina·· (Vatan) cem iyet ini teşkil etti ler. Moskova'daki işbu cem iyetin Taşkent ve Alma-Ata şehirlerinde şubeleri açı l d ı . Dış ü lkelerdeki yurttaşlar ile kültür temasları kurmak yolunda Özbekistan "Vatan" Ce­ m i yeti ve Kazakistan"Vatan" cemiyeti günümüzde devam l ı faaliyetlerde bulun­ maktadır. Taşkent' teki Sovyet "Vatan"-Cemiyeti 30 Y ı ldan beri Arap ve Lat in-Türk harflerini ile "Ayd ın"gazetesi ni yayınlamaktadır. Taşkent'teki bu cemiyet I O 'dan fazla risale ve k itap yayınlandı ve bunları Türkistan l ı muhacirlere gönderdi . A lma­ Ata şehrindeki Sovyet -Vatan-Cemiyeti, Kazak -Türk şivesinde"" Bizd in Vatan "ve Uygur TUrk şivesi nde "B izning Vatan" gazetes ini yayınlamaktadır. Gazeteler, ki­ taplar çeşitli yo l lar i le Türkistan l ı muhaci rlere parasız olarak gönderilmekted ir. Sov­ yet "Vatan" cemiyetlerin i n her bir gazetesi devam l ı olarak Türkistan l ı lara Kiri! harflerinin öğretmektedir. Türkiye'de işbu gazeteleri, takriben 800 kişiye okutmak­ talar.


ESKİ SOVYF.Tl.F.R HIRl .İGl'NDEKİ TÜRKl .flGÜN VE iSi.A M i N RAZI l\I ESELF.LERİ

235

Taşkent'teki Sovyet- "Vatan"cemiyetine bağlı bu l unan Vatandaş radyosu her gün 2 saat 20 dakika Türkistan l ı muhacirlere müteveccih yay ı n l arda bulunmakta­ d ı r. Komün ist partisi Türkistan muhacirleri ve d ış ü l keler için propaganda yapacak dergi ve gazetelere ayrıca önem vermektedir. Bunu Özbekistan Komün ist Parti­ si'nin birinci sekreteri Usmanhocayev' i n 4 Ekim l 986'da Özbekistan Komünist partisi Merkezi Kom ites i ' n i n top lantı s ı nda bild iren aşağıdaki fikri ispat etmekte­ dir: "İdeoloj i mücadelesinin ciddi leştirilişi. Taşkent radyosunun dış ülkelere yayı nla­ rının, cumhuriyetin Dışişleri Bakan lığı' nın, dış ülkeler ile dostluk ve killtiir münase­ betleri Özbekistan cemiyeti nin Vatan cemiyetinin "Sovyet Özbekistan" dergisinin "Aydın" gazetesinin, "Raduga" yayın ları şubesinin işlerini daha iyi düzen lemesini talep etmektedir (Özbekistan Komünisti, Dergi, Taşkent, 1 986, No. 1 1 , s. 22-23). Kanaatimce, Komün ist Partisi ' n in bu talepleri anlaşılmaktadır. Sovyetler, daha fazlası n ı kazanmak arzusundadırlar. Sovyetlerin zikred ilen "Vatan" cemiyetleri ve y ı l lardan beri Ç i n Halk Cumhuriyeti aleyhi nde çalışmakta bulunan Alma-Ata şeh­ rindeki ''Şarki Türkistan Azad l ı k Şurası" dış memleket lerin büyük şehirlerinde, bilhassa Türkistanlı ların yaşad ığı bölgelerde, kend i lerinin vek i l lerini çal ıştırmakta­ d ırlar. Sovyetlerin "Sovyet Özbekistan"dergisi ise ayda bir defa, Özbek-Türkçe, Arap. İngi l iz, A lman, Fransız, Dari, Urdu ve Rus d i l lerinde yayınlamaktadır. Sov­ yetlerin resmi idareleri, niçin bu kadar masraf ve teşebbüslerde bulunman ın zaruriyetini iyi anlad ı lar? Eğer on lar Türkistan l ı muhacirlerin dış ülkelerdeki Tür­ kistan davası meselesindeki ses lerini durdurabilseler, o zaman, Türkistan'daki Tür­ kistanlı ların Ah ü ı:'.� ryatlarını boğacaklar ve on ların m i l l i hürriyet arzu ları n ı dış ül kelerde zikir ed il mesini de durdurabi lecekler. Bu da Sovyetlerin esas dertle­ ri !Bunun için ben 1.ati alilerinize Sovyetlerin bu hileli siyasetini biraz giriz anlat ımı­ ya mecbur o ldu. Türkistan meselesi nin bazı dış görünüşlerine biraz dikkat çektikten sonra. ortaya Türkistan M i l l i meselesi nin çözümü yolunda neler yapabi l iriz denilen soru Ç!kıyor. Bu soruya aşağıdaki fikirlerimiz ile cevap arayacağız: 1 - Her şeyden önce, Türkistan Türkleri ve Müs lümanlarının m i l l i ben liğini kuv­ vetlendirmek ve desteklemek gerekl idir. Bu ise, on ların tarihteki rol lerin i gelecek için m i l l i ümitlerini, kendi lerinin kiml iğini tayin etmek v an lamak için zarurid ir. 2- Amerika ' n ı n Esir M illetler Haftası kanununu, Amerika'da Türkistan Günii, Birleşm iş M i l letler Teşkilat ı ' nda 'Türkistan için istiklal zamanı ned ir?' den ilen sual in mazmun ların ı iyi anlamalıyız ve etrafım ıza an latma lıyız. Bu sual i taşıyacak ve cevabı n ı talep edecek dünya etkarıumum iyesini hazırlamak gereklid ir. 3- Türkistan İslam ' ın önem l i bölgesi olması sebebiyle bu ülkede resmi A l lahsız­ lık pol itikası aleyhinde gayri resm i yükselmekte bulunan M üslüman l ı k ruhunu hesa­ ba alarak Türkistan 'da İsliim ' ı himaye etmek için bütün İslam mem leketleri ile iş­ birl iğin i teşkil etmek zaruridir. 4 - Dünya da Türkistan terimi yerine Orta Asya veya Orta Asya Türkleri teri mi çok kullanı lmaktad ır. Bununla beraber, Türkista n ' ı n tarihi ismini {Türk yurdu ad ını) inkar etmek temayü l leri de çoğalmaktad ır. UN ESCO'ya göre, Orta Asya-Sovyetler B irl iği ' ndeki güney Sibirya ((Hakas, Tuva, A ltay, dağları), Sovyetlerin Kazakistan­ Orta Asya dedikleri cumhuriyetleri, Çin hakim iyeti altı ndaki Doğu-Türkistan (S in­ can-Uygur Bölgesi demekteler) Ç i n ' i n Lançov vi layetine yak ın toprakları Moğol is­ tan. Tibet, H i nd istan' ı n Pencap vi layetleri, Pakistan, Afgan istan ve İran mem leketle­ rinden i barettir. Demek ki, Türkistan Orta Asya değil, Orta Asya ' n ı n bir parçasıdır. Türkleri Orta Asya ' n ı n hangi coğrafi bölgesinde aramaktalar? Eğer Orta Asya'da


236

BA\'Mİ RZA llAYİT

Türk yurdunun adını gösteremezsek olab i l ir ki, aradan zaman geçtikten sonra, ha­ yalperest birisi ortaya ç ıkarak Tibet Orta Asya'daki Türklerin yeridir d iyebi lecektir. Vatan ın varlığı onun ismi ile himaye edile b i l in ir. Son vakitlerde, Sovyet Rusya ve Çin hakimiyeti altındaki M üslümanları, hatta Sovyetler B irl iği' ndeki Müslüman la­ ra, Sovyet M üslüman ları deni len hatalı term inoloj i ler kul lanılmaktadır. Tabii, Çinli Müslüman var. Bun ların yanında Çin hakim iyeti altında bulunan Türk-Müsl üman­ ları da var. Rusya M üs lümanları ded ikleri zaman, Türkistan, Tatar, Başkurt, Azer­ baycan, Kuzey Kafkasya ve K ırım M üslümanlarını anl ıyorlar. Böyle bir terminoloj i kul lanmak teh likelidir, çünkü b u Türk v e M üslümanların memleketlerinin isim lerini unutturmaya yardımcı silah olacaktır. Aynı zamanda, Sovyetler, Batı ve Şarkın bazı i l im adamları, hatta M üslümanları deni len term inoloj iyi çok kul lanmaktalar. B i lmi­ yorlar ki veya bi lmek istemiyorlar ki, Sovyet var olduğu yerde Müslüman l ı k, M üs­ lüman l ık var yerde Sovyet olamaz. Sovyetler B irliği ' ndeki Müslümanlar daha Sov­ yet insan olamad ı lar ve olamazlar! Bunun için onlara Sovyet-Müs lüman ları demek hatad ır ve sahtekarlıkt ır. Sovyetler, "Sovyet Şark ı ' n ı n Müslüman ları"(M usel mane Sovetskogo Vastoka) terminoloj isini ku llan ıyorlar. Bu termi nolojiden de Sovyet­ M üslümanları den i len mana anlaşı lamaz. Şunu da bil me l iyiz ki, Sovyetler B irli­ ği ' nde h içbir Müslüman kendisini "ben Sovyet M üslüman ' ıyım" diye hissetmiyor. Sovyetler Birliği'ndeki Türklere, Rusya Türkleri den i len termi nolojiyi de kul­ lanmaktalar. Rusya-Müslümanları ve Rusya Türkleri d iye beyanatlarda bulunmak Çar Rusya' sının kültür-politikasının bir mahsulatı idi. Zamanında bunları Türk­ M üslüman m i l l i liderleri de kul lanmaya mecbur olmuşlard ı . Bolşevizm Rusya'sı zaman ında ise bun ları, ne Ruslar ve ne gayri Ruslar h içbir zaman Rusya Türkleri dememişler. Rusya' nın Türkleri yok. Rus Türkü yok. Rus M üslüman ' ı yok. Fakat, Ruslar hakim iyeti altında yaşamakta bulunan Türkler var. Türkistan gibi bir Türk yurdu, Rusya için, Rusya ise Türkistan için yabancı mem leketlerdir. Türklüğü ve Müslümanlığı şerefsiz hale getiren terminoloj ileri düşüncelerimizden ç ıkarmal ı ­ yız. O k u l kitaplarında Orta Asya Türkleri terminoloj isi yerine Türkistan veya Tür­ kistan Türkleri atamasın ı (terminoloj isini) kul lanmal ıyız. Beyan ettiğim term inoloj i meseleleri, yalnız d i l ilminin lügatç ılık alametleri değil, belki siyasi v e m i l l i mesele­ yi doğru anlamanın bir n işanıdırlar. Eğer, Türkiye'de terminoloj iyi doğru kul lansa­ n ız, elbette ki bunu dünya da anlayacaktır. 5- TUrkistan ' ın her bak ı m ından Türklüğün ve İslam ' ın mühim merkezlerinden biri olması sebebiyle Türkistan Araştırma Enstitüsü'nü kurmalıyız. Dünya da 40' tan fazla Orta Asya Araştırma Enstitüleri, Merkezleri.Üniversiteleri B i l i m Adamları, Cemiyetleri çalışmaktadırlar. Bunların çoğunluğunun Orta Asya'sı, Türkistan 'd ır. Türkiye'de böyle bir Enstitünün kurul masının ve İ slam ruhunu taşıyan Türkistan Araştırma Enstitüsü, Türkistan ' ı n ve onun Türk ve M üslüman komşularının geçmi­ şin i.bugününü ve geleceğini i lmi esaslarda öğrenmeye ve bu sahada çal ı şacak i l i m adam larını yetiştirilmesine yol lar açacaktı r. A y n ı zamanda U l uslararası Türkistan­ Derneği teşk i l ed i lmelid ir. Böyle bir dernek, Türkistan 'da demokrasi, m i l l i ve insan hakları sahasında Türkistan ' ı müdafaa edecek kab i l iyette olmal ıdır. 6- Sovyetlerin Türkistanlı muhacirler aras ına komünizm in gayesini sokma yo­ luy la, bun lardan kend i lerinin dış ülkelerdeki siyasi istihkam larını teşk il etmek faali­ yetlerine son veri lmelid ir. Sovyetlerin muhacirler arsındaki hareketlerine karş ı dura­ bi lecek Türkistan l ı m i l l i kuvvet var. Lakin, bu Sovyetler B irliği ' n in maddi ve başka imkanlarına nazaran zay ıftır. Türkistan l ı muhacirler, ne maddi ve ne siyasi yönden Sovyetlerin 4 gazete, !lir dergi, 2 saat 20 dakikalık radyo yayınları aleyh inde cephe­ de bulunamayacaklardır. Bunun için on ların m i l l i iradelerin i ifade etmelerine ya-


ESKİ SOVYETLER RİRLIGl'NDEKİ TÜRKÜICÜN VE İSLA MIN DAZI M ESELELERİ

237

d ımda bulunmak gerekiyor. Türkistan l ı muhacirlerin yüz bin lerce çocukların ı dış ülke lerde Sovyet tesiri altında kendi başlarına bırakmak, gelecek için felaketlere yol açacaktır. Türkiye ' de ve Türkistan'da dost memleketlerde Sovyetlerin "canlı posta kutularının" çalışmalarına göz yummak, Türkistanl ı ların yaşad ıkları devletlerin menfaatleri ve Türkistan m i l l i davası için zararl ıdır. 7- Büyük önder Atatürk, Türk tarihinin ana hatları m�selelerinde verdiği tali­ matta, Türk tari h i n i n ilk kitabını, Türkistan Türk tarihinin yazıl ışından başlatmasıyla konuya verdikleri önemi gösterm işlerdi. Aradan 5 5 yıl geçtiği halde, Türk tarihinin, Türkistan tarihinden başlanan tarihi yazı lmadı. Atatürk'ün ümidini yerine getirmek için daha kaç y ı l beklemek şarttır? Kanaatimce, böyle bir tarih eserini (ciltlerden ibaret) yazma vakti geldi. Dünyanı n kültürlü m illetleri n in ansiklopedileri var. Tür­ kistan ' ın m i l l i ansiklopedisi yok. Bil iyoruz ki, ansiklopedi m i l letin aynasıdır. Bunun için Türkistan Ansiklopedisi 'ni yaratmak mühim bir ilmi vazifedir. Buna yardım etmeliyiz. 8-Sovyetlerin, d ış ülkelerde devam l ı olarak, "Türkistan 'da Komün izm-Mucizesi" şiarı altında yürütmekte oldukları propagandası karşısında, hakikatleri gösteren, U luslar arası d i l lerin birisinde.Türkistan dergisi yayın lanmal ıdır. 9- Türkistan meselesi yalnız bir milli mesele değil, belki Uluslar arası bir problemdir. Komünist Çinliler, Sovyetler B irliği'ndeki bütün Türkistan Çin toprakları d iye ilan edi­ yorlar. Sovyetler Birliği ise, ' Doğu Türkistan isterse bağımsız devlet olarak yaşayabilir veya komşu-kardeş Sovyet cumhuriyetlerine koşulabilir.' demekteler. İki büyük Türkis­ tan toprağında kendi iştihalarını kandırmak siyasetini devam ettirmekteler. Sovyetler Birliği ' n i n Anayasasına göre her bir Sovyet cumhuriyetinin SSC Birli­ ğinden ayrılma hakkı vardır. Demek ki, Türkistan'daki 5 Sovyet cumhuriyeti Mos­ kova merkezinden ayrı labilecektir. Ama, bunu icra etmeye Sovyetlerin kanunu izin vermemekted ir. Sovyet Anayasasına zıt olan hareketleri durdurmak, insan lara hak tan ımak için U lus lar arası anlaşmaları irca etmek niyetinde, Türkistan' ın su lh yo­ luyla Sovyetler B irl iği'nden ayrı lmasına yardım etmek U l us lar arası problemlerin b irisidir. Bütün i m kan larım ızı hesaba aldığımız halde, Türkistan'da Türklüğün ve İslamı korumak için uluslar arası dairlerde tedbirler almalıyız Bun lar nelerden ibaret olur meselesi ise, ayrıca düşünmeyi ve açı klamayı gerektirecektir. Dünya Türklüğü, şu cüm leden Türkistan, tarihin bütün imtihan ları n ı kazanmış ve yaşamaya kab i l iyet l i olduğunu da ispat etmiştir. Bugün Türklüğün çoğu esaret altın­ dadır, lakin yaşamaktadır. Muhterem Devlet Başkan ımız Kenan Evren, zat i l i lerin i n Bursa şehri ndeki buyurdukları ifadeye göre, Türkiye dünya Türklüğü n ü n son kalesidir! Mazlum Türkler bunun i le övünüyorlar. On lar, bu son kaleden ışık ve meşale aramaktalar. İ nanıyoruz ki, Türkiye bu fahri görevi şerefle becerecektir. Dünyanın her bir halkı "ben yaşamalıyım"demektedir. Buna bütün halkların hakları var. B iz, Türklerin de yaşamaya hakkımız var. Bunun için, Ya A llah sana yalvarıyorum; dünyada ne olursa ol.\'un Türkler var ve .rnğ olsunlar ".

SOVYETLER; TÜRKLERİN TARİHİNİ BOZMAYA ÇALIŞIYORLAR• Dünyada "meslek" olarak Türkistan tarihi ile meşgul bu lunan uzmanların sayısı çok azd ır. Türkistan araştırmaları; bazen Rusya ve Ç i n tarihini, bazen İslam tarihini inceleyen araştırmaların ve oryantal istlerin tekelinde yürütülmektedir. Türkistan «Bayrak» 2 6 Nisan-2 Mayıs 1 988, s. 2.


BA Y M I R7.A HA \'İT

238

tarihi araştırmaları, tesadüflere ve kendi hal ine bırakı l m ıştır. Türkiye 'deki tarihçi ler, İslam alem indeki İslam araştırmac ı ları; Türkistan ' ın, Türklüğün ve İslam iyet ' i n ayrılmaz b i r parçası olduğunun yeterince gösterememişlerdir. Ti.lrkistan' ı n modern tarihi araştırmaları ise, Sovyetologlar ve Rusya tarihi mütehassısları tarafından yü­ rütülmekted ir. Türkistan'da Türk-İslam kültürü,. tarih i araştırmalarına ehemm iyet verilmem iş­ tir. Bugüne kadar Bartold'un "Türkistan Külti.lr Hayatı Tarihi" ad l ı Rus d i l i ndeki eseri; bu konuda yazı lan yegane kitapt ır. Bu eser 60 yıl önce yazı lmıştır. Geçen zaman içinde Bartold 'un fikirlerine i lave edilebi lecek ve onun bazı fikirlerinden vazgeçi lecek tarih i delil ler ortaya çıkmıştır. "Türkistan Kültür Tarihi" yazı lırsa ve buna Türkistan 'daki Türk-İslam tarihi de i l ave edil irse, Türkistan Kü ltür Tarihi'ni öğrenme ve öğretme yolu açılacaktır. Türk Kültür Tarihini yazmak meselesinde Ocak 1 964 ' te bir üzücü hadiseye şahit olmuştum. O hadiseyi burada anlatırsam, belki gelecekte faydalı bir netice alabi lmemiz mümkün olabilir.

Ü ZÜ C Ü B İ R O LAY -Delhi'de, U luslar arası Şarkiyatçı lar Kurultay ı ' nın son toplantısındayd ık. Ku­ rultayda gelecekte yapı lması gerekl i bulunan bazı araştırma konularına yard ım ve­ ri lmesiyle ilgi l i tavsiye d i lekçeleri ve önerileri taıtışıld ı . Öneri lerden birisi, "Tibet Ansiklopedisi ' n i hazırlanmak ve yayınlamak arzusu idi. Başka bir teklif 4 c i ltlik "Türk Kültür Tarihi" bas ı l ması konusunda yardım ricasıyd ı. Bu tek lifi Pr. Zeki Velidi Togan verm işti. Kurultay bu teklifi kabul etti. 4 ciltlik Türk kültür tarihi konulu esere yardım ricasında bulunan konuşmanın yapı ldığı dakikalara çok rahatsız olmuştum. Zorlukla nefes alabil iyordum. Kurultayın yapı ldığı binanın avlusunda Toğan Hocan ın elinden tutum; ona "-Hocam, d i lekçeniz ile dünyanın iki binden fazla i l i m adamı karşısında. Türk ilim adam larını rezil ettiniz. Böyle bir di lekçeye ne lüzum vardı? Dört c i lt gen işl iğinde bir eseri, Kültür Bakanlığı veya 20-30 Tiirk zengini neşredebil ird i. H er halde şerefli bir araştırma için bizleri şerefsiz etti­ niz."dedim. Hoca. çok kızd ığımı ve heyecanlı o lduğumu sezdi ve "-Sen haklısın,, sana meseleyi an latacağım." dedi. O, Delhi 'de ve sonra Türkiye'de niçin böyle bir d i lekçe verdiğini sebepleriyle anlattı. O, buna mecbur kalmış. Çünkü böyle bir ese­ rin yayın lanmasına yard ım etmemişler. ·•

TA R İ H İ M İ Z İ BAŞK A N LAR MI YAZS I N ! ... Aradan 24 y ı l geçti. Tiirk Kü ltür Tari hi eserinin yazı lmasının motorları o lan Z. Y. Toğan ve Dr. Emel Esin hanım bizim dünyadan ayrı l d ı lar. Eser yazı lmad ı . Tibet Ansikloped isi" i s e yayınlandı. U m u m Tiirk Tari h i ' n i n yazı l ması, araşt ırma­ ların mühim bir sahasıdır. Kendi kültürümüzü kend i m iz anlamazsak. ne usu lde bunu başkalarına anlatabi leceğiz? ... kendi kü ltürümüz ile yaşayamazsak, ne şek i l ­ de başka kültürlerden örnekleri, m i l l i kültüriimiizün tekamülü için hazıııedebi lece­ ğiz? . . . N e yapal ım? Yabancı meslektaşlarımızdan "Türkistan Kültür Tarihi'ni bize yazıp veriniz ve yayınlayınız" diye ricalarda mı bulunalım? . . . Hayır! ... Bunu yapamayız. Bu meselede ilk girişimi Türk alim leri yapma l ıdır.

T Ü RK İ STA N ADI U N UTTURU LUYOR Sovyetler B irliği 'nde Türkistan Tarihi i le meşgul bulunan tarihçiler, l 924'ten son­ ra "Türkistan Tarihi" yerine, Kazakistan. Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan tarihlerini yazmak ile meşgul oldu lar. Bununla çıkmaz bir yola girdiler..


ESKİ SOV\'ETLER B İ IUJ(; i 'NDEKİ TÜRKLÜGÜN \'E İS l .A M I � Dı\ZI M ESEl.El.El(İ

239

Sovyetlerin "Orta Asya ve Kazakistan" dedikleri ve Ç i n l i lerin "Şi ncanğ" dedik­ leri term inoloj i leri, Batı ve doğu ilim adam larının ve haberleşme vasıtaların ın ruhu­ na gird i . Bu term inoloj i ler, "Türkistan" ad ı n ı n ku l lanı lmas ını durdurmaya yol aç­ maktadır. Sovyetler Birl iği dışarısındaki 40'dan fazla "Orta Asya Enstitü leri", "A­ raştırma Merkezleri" mevcuttur. "Türkistan term inoloj isi yerine "Central Asia" termi noloj isini kullanmak adet hal ine gel mektedir. Dünyada h iç ol mazsa tek bir resmi "Türkistan Araştırma Merkezi" yoktur ... şunu da bilmeliyiz ki; "ben Orta Asyalıyım", "Kazakistanlıyım", "Şincanl ıy ım" diyen Türkistan l ı da yoktur. . . Yıllardan beri milletlerarası ilmi v e siyasi encümenlerde v e yazılarımda "Türkistan" te­ rimi kullanılmasının zaruretini anlatmaya gayret ettim. Sovyetler, beni "sahtekar, Pantürkist, hain, burjuva milliyetçisi" ithamlarıyla suçlamaya kalktılar. Batının bazı ilim adamları ise beni "Pantürkçü, Panislamcı, Şovenist milliyetçi" şeklinde suçladılar... Şark mil letleri nin, İslam ül kelerinin birçok ilim adamları dah i "Türkistan" kel i ­ mesini bil memekte. yerine "Orta Asya" terimini kul lanmaktadırlar. Anladım k i , "Türkistan" termi noloj isini h i maye etmek için büyük, kuvvetl i b i r i l m i grubun ça­ l ı şması gerekl idir. Araştırmalarda "Tllrkistan" adını kul lanmak girişiminde, Türkiye tarihçilerinin verecekleri yardım ları ehemm iyetlidir. İ l k hata zaten İstanbul 'da baş­ lamıştır. Bunun ne şekilde olduğunu beyan edeceğim : Sovyetler, "Türkistan" terimini ortadan ka ldırımık için, kendi i l i m adamlarından isti fade etmektedirler. Bunun en iyi misa lini meşhur alim Bartold'da görmekteyiz. Barthold 1 927 'de İstanbul Üniversitesinde dersler veriyordu. Konusunu ·'Oı1a Asya Türkleri Hakkında Dersler" olarak seçm işti. Onun dersleri i l k olarak Türkçe'de yay ı n lan ıyor, daha sonra A lman ve başka d i l lerde neşredil iyordu. Rus d i l i nde ise neşri yoktur. Görülüyor ki; "Türkistan" teriminden vazgeçirmek hareket i, her şeyden önce Türkistan'a her ci hetten yakın bulunan Türkiye'den başlat ı l m ıştır. Bunun için Türk tarihçi lerin o zaman yapı lan hatanın düzetilmes i hususunda girişimde bul un­ maları zaruri bir meseledir. Devletler tarihinde, Türkleri yine "Türkler'' yoluyla yok etme cereyanı vard ı . Modern zamanda da Türkistan Türkleri 'ni. Tiirkiye Türklı:­ ri 'nin bazı aydınları vasıtasıyla müşkül duruma sokmuşlardır. Eğer, Modern Tür­ kistan araştırmacı ları, "Türkistan" term inoloj isini hi maye edemezlerse , o zaman, Türkistan 'da Türklüğün gelecekte ebediyen inkar edi l mesi için zamanımızın tema­ şacıları ile "Türkistan" adını yok eden lerin hizmetkarları rolünü oynam ış olacaklar­ d ır. Modern Türkistan tarih i araştırmalarının bazı meseleleri arası nda, Türkistan Türkleri 'nin komşu Türkler, İslam Dünyası Çinli ler, Ruslar, H indistan l ı lar ile olan kü ltürel temasların ı araştırma problemi de vard ır. Bunun ile Türkista n ' ı n modern tarih i meselelerin i İ slam alemine bildirmek, ulaştırmak bugünkü araştırmalarda d ikkat edilmesi gereken taleplerden birisidir. Araştırmacılar için malumdur k i . İslam dünyasında Türkistan ' ı bilmeyenlerin sayısı çoktur. İ slam dünyasındaki Türkistan hakkındaki bilgi ler. H ıristiyan-Batı dünyasındaki bilgi lere nazaran çok zayı ftır.

SOVY ETLER İ N SAHTE LEŞT İ RME GAY RETLER İ Türkistan yeniçağ ve modern tarihini sahteleştirme cereyanı devam ettirilmekte­ dir. Mesela, Sovyet tarihçi leri, Türkistan ' ı n Rusya tarafı ndan isti lasını "Türkistanlı­ ların gönüllü olarak Rusya i le hemfikir olduk ları" manasında; Türkistan' ııı Rusya'ya i lhakın ın terakkiperver bir cereyan olduğu fikrini ileri sürmektedirler. Ve bu mese­ lelerde birkaç eser yayınlamışlardır. Türkistan ' daki m i l l i hareketleri ise "gerici l ik" ve "feodal İsliim" hareketleri d iye adlandırılmaktadır. Bunlar tarihi tahrif etmek demektir. Sovyetlerin Türkistan tarihi meselelerindeki sahtekarlık ları ilk defa Batı


Bı\ Y M I RZı\ l lAYh

240

A vrupa'da araştırı l m ıştı. 1 956 'dan sonra Sovyetler, Batı ülkelerinde Rusya 'nın Tür­ kistan politikası meseleleri hakkında i leri sürülen görüşleri "sahtekarlık" d iye suç­ lamaktadır. El imde yeterli kaynaklar olmadığı için, Çin Halk Cumhuriyeti ' nde " Do­ ğu Türkistan Tarihi", meselelerinde yazılan eserlerde de "sahtekarlık" temayül leri var olup olmadığından haberim yoktur. Türkistan Tarihini tahrif edenler aleyhinde araştırmalara başlanma l ıd ır. Modem Türkistan tarih i araştırmaları meselelerinden en mühimi ve araştırmacı­ ların şerefli borcu; tarihteki hakikatleri, h içbir sosyal , maddi, siyasi menfaat ve duy­ gunun tesiri altında kalmadan, cesaretle ortaya çıkartmaktan ibarettir. . . Modern Türkistan Tarihi Araştırmalarının i lmi kıble namesi, hakikati göstermektir. . .

MODERN TÜRKİSTAN TARİHİ ARAŞTIRMALARININ BUGÜNKÜ MESELELERİ * Modern Türkistan Tarihi araştırmalarının bugünkü meseleleri konusuna girme­ den önce, kısaca o lsa da dikkatimizi Türkistan ' ı n geçm işine vermel iyiz.

Eski Devrinde Türkistan Türkistan ' ı n eskiçağı, esasen Saka (lskit) İmparatorluğu devrinde, yani M. Ö. i l . asırda başlamıştır. Eskiçağ devri içinde Kuşan imparatorluğu ( M . ô . i l . asır v e M . S . 220. y ı l lar), Soğd iye Devleti, H u n İ mparatorluğu (220-496. Y ı l lar), Sien-pi, Avar, Akhun ( H ind Sanskrit d i l inde Turuşka yani Türkler), Göktürk İ mparatorluğu onun devamı o larak Uygur, K ırgız, Kara-H itay, Türgeş, Karluk ve onun devam ı olarak Karahan l ı lar imparatorluğu dev letlerinin yaşad ıklarını ve o devirlerin ehemm iyetini tarih i l m i araştırmıştır. Tarihçi ler. son zamana kadar, Sakalar, Hunlar, Kuşanlar ve Sien-P i ' lerin Türkler ile alakadar olmadıklarından bahsetmekte idi ler. XX. Asırdaki tarih araştırmaları, böyle eski fikirleri ortadan kaldırdı ve bunun ile Türkistan Tarihi meselelerinde yen i ilaveleri, b i lgi l ileri meydana ç ıkardı. Mesela Profesör A kışoğlu'nun başkanl ığı altındaki arkeoloj i araştırma heyeti 1 96 1 'de l ssık Göl ya­ kın larındaki l ssık Korgan Şehir Abidesi'ni (kalıntı larını) ortaya çıkarmıştır. Bir kabirden Hükümdarın tacını buldular. Tiic ' ın üstünde "Kurt" işareti vardı. Bunun i le beraber eski Türk harflerinde yazılan bir Gümüş tabak' ı da ortaya çıkard ı. İ nceleme sonucunda kabirden çıkarılan, Tac'ın Saka hükümdarına ait o lduğu anlaşıldı. Kay­ naklar, lssık-Korğan şehrinin, Sakaların başkenti olduğunu açıkladı. Eğer, Sakaların Türkler ile alakası veya bağlantısı ol masayd ı, neden Saka hükümdarı, tacında "Kurt" işareti taşımış ve niçin bulunan Gümüş tabak' ta 26 Türk harfi yazılm ıştır? . . . Tarih­ ç ilerin fikirlerine göre, Sakalar yalnız Türklerden ibaret değil, belki Türkler' in ege­ menl iği altındaki bir çok kavim lerin birleşmesinden meydana gelen bir İ mparator­ luktu. Maalesef Prof. Akışoğlu'nun " l ssık-Korğan Arkeoloj i Araştırmaları"n ın neticesi bugüne kadar mufassal bir şeki lde yayın lanmadı. Tarihçiler, uzun y ı l l ar, Sien-Pi' lerin Ç i n l i o lduklarından bahsetmekteydi ler. Ancak bir Fransız alimi o lan Paul Pell iot, Çin kaynakları arasında bir Sien-Pi lügati buldu. Ve Sien-P i ' lerin d i l i ­ nin "Türkçe" olduğunu ispat etti. Kuşan İmparatoluğu'nun yalnız İ ndo­ German lardan ibaret olduğuna dair fikirler ileri sürmüştür. H u n lar' ın bugünkü Türkler'in ecdatları o lduğu da yavaş yavaş kabul edilmektedir. Bütün bun lara rağ­ men bazı eserlerde günümüze kadar, Türklerin 6. Asırdan itibaren tarihte görün­ düklerinden bahsedi l mektedir. Mesela Prof. Dr Bertold Bpuler tarafından yayınlanan «Dolu Türkistan'ın Sesi», Dergi, lstanhul 1 989. Cilt 6. Sayı: 2 1 . s . 1 8-28 .


ESKi SOVYETLER BIRLl(;l'NllEKI TÜRKLfl(;(JN VE İSLA MI N RAZI M ESELELERİ

241

ve çoğunlukla yazılan Orta Asya Tarihi (Geschich ite M ittelisian Leiden-Köln 1 966, 3 7 1 s.) konulu eserin 1 22 sayfasında "Türklerden önce Orta Asya ve Sibirya Tarihi", 1 87. sayfasında "Türkler' in tarihte görünüşlerinden bu yana Orta Asya Tarihi" ve 36. sayfasında ise "Tibet Tarihi" konularıyla ilgili fikirler i leri sürü lmüştür. Demek ki., Türklerin yal n ız 6. Asırdan beri değil mi lattan önceki tarih lerde göründükleri hakkında mufassal bir eser yazı lmasına ihtiyaç vardır.

Ortaçağ Devrinde Türkistan Türkistan' ın Orta Çağ Tarihi, Araplar vasıtasıyla İslam' ın 65 1 -75 1 . Y ı l larda Türkistan 'a girişi ile başlamaktadır. Türkistan, X l l l . asır sonuna kadar tamamen İslam laşm ıştır. lslam Tarih inde teşkil edi len ilk devlet, merkezi Buhara şehrinde bulunan Samanoğu lları (Saman i ler) devletidir. Bu devlet, 888-999 yıl larında Tür­ kistan ' ı n İslam laştırı l masında ve kültür hayatında büyük rol oynam ıştır. Karluklar' ın devamı olarak 920'den beri siyasi, iktisadi, ve ruhi hayatı tayin etm iş bulunan Karahan l ı lar İ mparatorluğu, İslam ' ın Doğu Türkistan 'da hakim iyetini tem in etm iş­ tir. Karahanl ı lar, 1 032 yıl ında "Batı" ve "Doğu" olmak üzeri iki kısma ayrı ldı lar. İ mparatorluğun doğu kısmı Kaşgar şehrinden, batı kısmı ise Özkent ve sonradan Semerkant şehirlerinden idare edilmekteyd i. İmparatorluğun doğu kısm ı na M üslü­ man olmayan Kara-H itaylar l 1 30'da ve Batı kısmına ise Müslüman olan H arezm Devleti 2 l 2'de son vermiştir. Türkistan Ortaçağ Tarihi'nin başka mühim taraflarını aşağıdaki tarihi cereyan­ larda görebi l iyoruz. i l i . asırda teşkil edilen "Harezm Devleti", i l . asırdan itibaren, "geniş topraklarda devam ettirilen hükümdarlık" manasındaki i İmparatorluk olarak XIII. asrın başlarına kadar devam edegelmiştir. Orta-Doğu ve Türkistan' ı Cengiz Han'ın istilası devrinde, Moğollar aleyhin­ de savaşı·ı savunan yegane devletti, Harezm İmparatorluğu'na Cengiz Han ordusu son vermiştir X-X l l . asırlarda Gazneliler Devleti, Xl-X l l . asırlarda Selçuk İmparatorluğu ve Türkistan'da Moğol hakimiyeti X l l l-XIV. asırlarda Çağatay Devleti onun Türkleşmesi ve İslamlaşması cereyanı, XIV.asır başında Doğu Türkistan'daki Çağatay ulusu hakimiyetinin Türk-Devlet hakimiyeti altına alınışı, XV. asrın başından itibaren Doğu Türkistan'da Sayyidiye (Hocalar) hakimiyetinin başlaması lşkıya ve İsakiya tarikatları arasındaki "Akdağlı", "Karadağlı" çekişmesi neticesinde Doğu Türkistan'da devlet birliğinin bozul­ ması ve XVl l . asırda Doğu Türkistan'da Çinliler, Cungarlar ve Müslüman Türkistanl ılar arasında hakimiyet için savaşlar, Ortaçağ Türkistan'ının esaslı görüntülerindendir, olayla­ rından ibarettir. 1 370- 1 507 arasında meşhur Em ir Timur imparatorluğu ve Emir Timur oğu l ları devri, Babür tarafından kurulan Hindistan Devleti'nin 1 526- 1 858 yıl ları arasında 332 yıl yaşaması ise Orta çağ Tllrkistan Tarihi'nin tekamü l devri idi. Tllrkistan'da Timuroğulları hakim iyetine Özbek-Şeybani Sülalesi son verm iştir. Özbek Şeybiini Devleti ' n in X V l l . asır sonralarında parçalamasıyla birlikte, X V I . asrın sonlarından itibaren Türkistan'da "Buhara", "H ive", "Hokand" hanl ık devletleri ve bozkırlarda ise "Ulu-Cüz", "Orta Cüz" ve "Küçük-Cüz" göçebe devletlerinin teşkil edi l işleri, Doğu Tlirkistan'da "A ltışehir devletleri 'nin meydana gelişi; Tilrkistan ' ın siyasi yönden çökmeye başlaması, karşı kuvvetlere nazaran devlet zayıfl ığının bir alameti idi. Ortaçağ Türkistan devri, Türk İslam kü ltür, i l im ve ruhunun zaferleri devri ol­ muştu. İ bn Ali Sina, Farabi, B iruni, Al-Fargani, Harezm i, Mahmud Kaşgari Yusuf H as H acip, Hoca Ahmed Yesevi, İsmail Kabir Buhari, Tirmizi, U luğ Beğ. A l i Kuşcu, M i r A l i Ş i r Nevayi, Babür gibi i l i m v e fikir alem inin büyük simaları b u de· virde yetişmişler ve etrafa tesir bırakmışlard ır.


BAY M İ RZA l lA\' l l

242

Ortaçağ Türkistan ' ının başka mühim am i l leri; Çağatay U l usu Devleti ' n in tama men Türkleştiri lmesi ve İslamlaştırı lması, Selçuklular vasıtasıyla A nadolu'mın Türkleşmesine temel atı lması, Türkoloj i i lm i n in yarat ı lışı, Türk devlet felsefesinin ortaya çıkarılması, İsliim' ı n bugüne kadar ehemm iyetini kaybetmeyen Sah ih-i Buhari eserinin yazı lışı, İbn Sina'nın "Al-Kanun" eserinin yalnız doğu i lm i hayatın da deği l, batının en azından 500 y ı l tıbbiye i l m ine verd iği tesirler, Harezmi tarafın dan dünya ilm ine, Logaritma i lminin i lave ed i l işi, Yesevi Tarafı ndan İ slaııı· Tasavvuf fikirlerinde Türk üslubunun teşkil edilmiş olması, Türk d i l i n i n edebi dil derecesine yükselti l mesi, Timur ordusunu İ zmir'i işgali neticesinde Ege denizi sa­ h i l lerinde "Türkleşme" cereyan ının başlanışı gibi lerden ibarettir.

Yeniçağ Devrinde Türkistan Türkistan ' ı n Yen içağ Tarihi X V l l l-XIX. asırlar arası ndaki devirdir. Bu tarihi devrin mühim görünüşlerini aşağıdaki noktalarda tasvir etmek mümkündür. X V I . asrın ortası nda başlayan, tarihte Cungar, Oryat, Kalmık isim lerinde görü­ nen, Batı-Moğol kavim lerinin Batı ve Doğu Türkistan ' ı istila etmek üzere başlattık­ ları savaşlar X V l l l . asrın ortasına kadar devam etmiştir X V l l l . asrın başında Tür­ kistan'da 1 2 devlet mevcut idi. Bunlardan üçü bozkırlarda, üçü Batı Türkistan böl­ gesinde, 6'sı da Doğu Türkistan bölgesinde yaşamaktayd ı lar. Rusya'nın Türkistan ' ı işgal girişim leri 1 7 1 6 y ı l.ı nda başlam ıştı. 1 73 1 - 1 852 y ı llarında Aral v e Balkaş göl le­ rinin kuzey taraflarını işgal etmiştir. Buhara Devleti son olarak 1 849 da Ceyhun nehrin i n batı tarafı ndaki Türk topraklarını, "zamanımıza kadar bahsed i lmekte olan" Afgan Türkistan ' ı n ı (Belh, Meymene, Andhoy, Kunduz, Ş ibargan, Mazar-ı Şerif vi layetlerini), Afgan istan Devlet i ' ne tes l i m etmeye mecbur kalm ıştır. Rusya, 1 866 y ı l ı na kadar Hokand Han l ığı' nın Taşkent'e kadar uzanan topraklarını, Yed isu vi la­ yetlerini işgal eder. Buhara Devlet i ' n i n topraklarından ise Semarkant, Hocent gibi önem li şeh ir ve bölgeleri 1 868 yıl ına kadar ele geçirir. H ive Devleti ise, 1 873 'tc savaşı kaybetmiş ve Rusya'ya itaat edecek devlet hal ine gelm işti. Bir kısım toprakla­ rı Ruslara i lhak edilmiştir. Ruslar, 1 876 Hokand Hanlığı ' n ı n başkenti Hokand Han­ l ığı Devlet i 'ne son verirler. Buhara ve H ive Devletleri 1 873 'ten itibaren Rusya ' n ı ıı hi mayesi altında "yarım müstak i l Devletler nizamnamesiyle" yaşamaya zorlandı lar. Rusya, tarihte çok zikir edilen Göktepe Savaşı sonunda 1 88 1 'de Göktepe Kales i ' n i v e l 884'te Merv şehrini v e Ahç ı l Teke vadisini, son olarak d a l 895 'te Buhara Dev­ leti ' n i n Pamir dağlarındaki bölgeleri ni işgal etti. Doğu Türkistan, X V l l . asırdan beri ciddi şeki lde devlet buhranı içinde yaşa­ maktayd ı . Şehir Devletleri arasındak i savaşlar, Cungarlar ' ı n istila hareketleri. Cungarlar ile Ç i n l i ler arası nda, Doğu Türkistan üzerinde hakim iyet kurma savaşları, Şehir- devlet hükümdarlarının bazen Cungarların bazen de Ç i n l i lerin tarafına geç­ meleri, 1 75 5 'te Ç i n l i ler i le Cungarlar arası nda işbirl iğin i n teşk il edilişi gibi sebepler, Ç i n l i ler tarafı ndan Doğu Türkistan ' ı işgal etmeye imkan lar yaratmıştı. N itekim 1 755-65 yıl larda Ç i n l i ler, Doğu Türkistan' ı istila ettiler X l X . asır ortasında Doğu Türkistan devlet müst'lkil liğine kavuşmuştur. Böyle mühim bir tarihi cereyanda, tarihte Yakup Bey olarak tanman Piskentli Muhammed Yakup Pir-Muhammed M irzaoğlu mühim m i oynam ıştır. O, l 865-67'de "Başkomutan" olarak l 867'den itibaren de "Hükümdar" olarak faaliyetlerde bulunmuş ve 12 yıl Doğu Türkistan ' ın istikla l i n i koruyabi l m iştir. O' nun 1 877 y ı l ında ölümü, l 878'de yeniden Ç i n hakimi­ yetine açmıştır. Tarihi vesikalardan, Rus ve Çin kaynaklarından öğrenmekteyiz ki, Türkistan ' ı n Ruslar v e Ç i n l i ler tarafından işgali kolay b i r mesele olmam ıştır. Rusya'nın Türkistan


ESKİ SOVYETLER RİRLİGİ'NllEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLı\l\11N RAZI M ESELELERİ

243

istilasını ifade eden eser ve makaleler bibliyografyası 6 1 7 ci lt'den ibarettir. Ç i n l i le­ rin Doğu Türkistan 'daki 1 82 1 - 1 83 1 ve 1 85 5-80 yıl larındaki siyasetleri ve askeri hareketleri hakkında Ç i n d il inde 400 cilt eser yazılm ıştır. Türkistan Devletler i ' n i n arşivleri Ruslar ve Çinl iler tarafından işgal edildikten sonra, m i l l i ruhtaki yazılar. H iç olmazsa vesikalar bugüne kadar i lmi araştırmalar için açı lmam ıştır. Türkistan ' ın yeniçağ devri; yabancı hakim iyeti n tecavüzleri, m i l l i müdafaalar, müstaki l devletler hal inde yaşamadan mahrum olmak devri olmuştur.

Türkistan'ın Modern Ta rihi Türkistan ' ın asri zaman (modern) tarihi; XX. Arsın başından bugüne kadar ki, devirden ibarettir. Türkistan modern tarihinin temel esaslarını aşağıdaki noktalarda açıklamak mümkündür: Ruslar ve Çin l i ler işgal altında tuttukları Türkista n ' ı n idari teşkilatından Tür­ kistanl ı ları uzak tutmaktad ırlar. Ruslar, Türkistan 'da Avrupa usulündeki iktisad i düzeni teşk i l etme girişim lerinde bul undu. (Mesela, Dem iryolu inşaatı, ürünlerin ve maddelerin yeni teknik esasına dayalı şeki lde değerlendirilmesi gibi) Ruslar ayrıca teksti l sanat ı n ı ilerletmeye, pamuk mahsülatını artırmaya dikkat etm iştir. X I X . asrın sonundan bu yana devam ettiri lmekte bulunan Rus kolon iyalizm i X X . Asır başından itibaren ciddi leştirildi. Türkistan 'daki kültür arazileri n i % 50'si Rus kolonistlerine veri lm iştir. Bunun neticesinde Türkistan halk ının sosyal düzeni bozulmuştur. Yerl i halkın fakirleşmesi, hayatın bir parçası şeklini almıştır. Buhara ve H ive Hanlık Devletleri, Avrupa tekamülü ile uyuşamadılar. Ortaçağdan beri devam ettirilen dev­ let idare sistemi eskimişti. Türkistan'da XX. asır başında Yeni leşme (Ceditçi l ik) hareketleri h ızla terakki etmeyi hede f al mıştır. Batı Türkistan 1 9 1 7 y ı l ın a kadar Askeri Halat Kanunu i le idare ed i ld i . Rus kaynaklarına göre, Türkistanlı lar 1 9 1 6 y ı l ına kadar 4000'den fazla isyan hareketi nde bulunmuşlardır. On ları n l 9 l 6'daki genel halk ayaklanması; Rusya Parlamentosunda, Rusya aleyhinde açı lan ikinci cephe sıfatında değerlend irilm işti. İşbu isyan bugüne kadar tarih araştırmacı ları n ı n m ü h i m konu larından birisi olarak zikred i lmektedir. Rusya 'daki 1 905 ihti lali, Türkistan m i l l i hayatı için bir yen i l i k getirmed iği gibi, Çin 'deki 1 9 1 1 inkı labı da Doğu Türkistan için m i l l i hayata imtiyazlar vermedi. Çin ihti lal inden sonra Cumhuriyet H ükümeti, 1 9 1 2 'de Yang Tsen-hsi n ' i Doğu Türkistan Genel Valisi o larak tayin etm iştir. Yang 1 6 yıl Ç i n l i lerin siyasetini uygu ladığı halde, Doğu Türkistan için, hiç olmazsa memuriyet ıslahatı vermem iştir. Rusya'da Şubat 1 9 1 7, Türkistan 'da m i l l i ruh taşıyan gazete, dergi ve cem iyetle­ rin teşkil edi lmesine yol açm ıştır. Türkistan m i l l i rehberleri, korkmadan kend i leri­ nin arzu ları n ı izhar etmeye imkan kazanmışlardır. Fakat on lar Rusya' n ı n Cumhuri­ yet devlet adamları ile Türkistan " ı n Türkistanlılar tarafı ndan, Rusya Federasyonu içerisinde idare edi lmesi meselesinde anlaşamam ışlardır. Ekim 1 9 1 7 'den itibaren Komünist ihti lal in neticesinde .. Türkistan'da m i l l i me­ selelerde i lerleme cereyanı devam etmiştir Bolşeviklerin "Halklara Hürriyet" şiarları ve kararları esnasında Aralık 1 9 1 7 'de Hokand ( Kokand) şehrinde "Türkistan M il l i Muhtar Cumhuriyeti". Orenburg şehrinde ise "Ataş Orda M i l l i Muhtar Cumhuriyeti" ilan ed ildi. Bunlar, Türkistan'daki ve Moskova'dnki Komünist Rus rehberleri ni telaşa düşürdüler. Moskova, Taşkent ve başka şeh irlerdeki Rus komün istleri ile Türkistan m i l l iyetç i leri an laşamadı lar. Sovyet Rusya Devleti, 1 9 1 8- 1 9 y ı l larında Türkistan Muhtar Cumhuriyetleri Hükümetleri ' n i n faal iyetlerini si lah vasıtasıyla yasaklad ı . Bunun ile modern Türkistan tarih inde ve Rusya tarih inde asri zamanın


DA \' M İRZA HA YİT

244

unutu lmaz mücadelesi başladı. Şubat 1 9 1 8 de Kokand şehrini Bolşevik Rus ve Sosyalist Ermeni askerlerinin hücum larından korumak yoluyla başlayan mücadele, 1 934 y ı l ına kadar yerlerde (dağlarda, çöllerde, bazı vadi lerde) umumiyetle devanı etti. Bolşevizm propagandası bu m i l l i kurtu l uş hareketi n i "Basmacılık hareketi" diye i lan etti. Fakat, bu hareketin haydutluk hareketi" olduğunu ispat edemed i . 1 6 yıl devam eden, dünya tarihinde "Basmac ı l ı k Hareketi" adıyla tanınan kan l ı , korkunç mücadelede, m i l let ve İ slam için Türkistanl ı l ardan iki m i l yona yakın kişi can ver­ m iştir. Kaynaklara dayanarak çekinmeden d iyebi l iriz ki; dünyanın mazlum olan hiçbir m i l leti, kendi hürriyeti için "var veya yok olma" n iyetiyle Türkistan gibi l (ı yıl, modern gel işmenin olduğu bir zamanda, mücadele vermem iştir. Basmac ı l ı k hareketi yoluyla 3 Mayıs 1 920'de Semerkant şehrinde "Türkistan Türk-İslam M üs­ taki l Cumhuriyet i ' n i n ilan edi lmesi ve Enver Paşanın 1 92 1 de Türkistan M i l l i Mü­ cadelesinin Başkomutan l ığı görevine şerefle başlaması, Basmac ı l ı k devrin in en mühim manzaraları ve ümit lerinden birisi idi. Maalesef bugüne kadar iş bu m i l l i mücadelenin tarihi mufassal olarak yazı lmad ı . 1 9 1 8 den itibaren, Sovyet Rusya, b i r taraftan m i l l i mücadeleyi mahvetmek v e diğer taraftan Türkistan' ı Sovyetleştirmek siyaseti ile meşgul oldu. Sovyet Rusya'nın Tür­ kistan'da "Sovyetleştirme siyasetinin mühim tedbirlerini şu şekilde i fade edebiliriz.

Batı Türkistan'da Sovyetleştirme Siyaseti Rusya'nın Kızılordu 'su, 1 920'de H ive ve Buhara H an l ığı'nın batı topraklarını, Buhara şehri i le beraber işgal etti ve Harezm ve Buhara Halk Cumhuriyetleri 'ni teşk i l ettirdi. Sovyet Rusya , bu siyasetinde Genç Buhara l ı lar' ı teşkil ettirdi. Sovyet Rusya, bu siyasetinde Genç H iveli ler' i kendi maksadı için iyice kul lanabilm iştir. Ekim 1 924 de Buhara ve Harezm Halk Cumhuriyetleri ortadan kald ırılm ıştır. Onların toprakları "Özbekistan" ve "Türkmenistan" Sovyet Cumhuriyetleri 'ne tak­ sim ed i l mekle, SSCB'e i l hak edilm iştir. Rusya, 400 y ı l gibi uzun bir zamandan beri yaşayabilen bu iki Türkistan Devleti'ne son verm iştir. Ekim 1 924'te Türkistan beş Sovyet cumhuriyetine ayrılarak parçalandı. "Tür­ kistan" ism ini ku l lanmak yasakland ı . Tlirkistan 'da Türklük çalışmaları aleyhinde cephe al ındı. Sonraki vakitlerde Kazak,. Kırgız, Özbek, Tacik ve Türkmen kavimle­ rini müstaki l m i l letler sıfatında tasvir etmek, Sovyetleştirme siyasetinin en önem l i , fakat Türklük i ç i n büyük teh l i ke l i b i r pol itikası olmuştur. l 9 l 8 ' den beri Komünizm gayesini propaganda etmek, m i l l i gayeler aleyhi nde cepheler açmak, mem leketin Türkistan l ı lar tarafından idare edi l mesine izin verme­ mek, rej im için sad ı k o lan m i l l i kadrolar yetiştirmek gibi tedbir ve politikalarına devam etm işlerdir. 1 927'den itibaren göçebe ahaliyi mecburen yerleştirmeye başladılar. Çiftçi leri zorlukla kollektifleştird i ler. H ususi mülk sahibi olmayı yasakladı lar. Türkistan top­ raklarındaki maden ocakları, topraklar, fabrikalar devlet mülkü olarak 1 9 1 8 yı l ında ilan edi l m işti. Sınıflar mücadelesi şiarı altında iktisadi ve d ini hayatta tesirli bulunan Türkistan l ı lar'ın tutuklaı ı · �ası ve onlardan çoğunun Sibirya ve Ukrayna'ya sürgün edilmesi, hapsedi len lerin bir kısmının kurşuna d izi lmesi gibi rej im pol itikaları, Sov­ yetleştirme cereyanı n ı n �n korkunç tedbirleri olmuştur. 1 9 1 8- 1 927 y ı l l arında '·Komünizm" "İslam" ile yan yana yaşama politikasını yü­ rütmüştür. Sovyet rej im i l 928'den itibaren İslam aleyhine ciddi harekete başlam ı ş­ tır. 1 7.000 den fazla cami kapatılm ış, çoğu harap edi lmiştir. Bugünkü Batı Türkis­ tan 'da yalnız tarihi abide olarak 400'e yakın cam i ve medrese binaları nıevcuttur. Bunlardan 8- 1 O tanesi ibadet için açık bırakı l m ıştır. Din erbapları yok edi l m iş, dini


ESKİ SOVYETLER BİRLl(;l 'NDEl<I TÜRl<l.ÜGÜN VE İSLAMIN BAZI MESELELERİ

245

terbiye yasaklanmış, Kur'an-ı Kerim nüshaları toplanmış ve ateşe veri lm iştir. Al­ lah 'ı inkar ederek, dini merasimlere son verd i ler. Türkistan M üslümanlarının İ s lam alemi i le serbest münasebetlerini durdurdular. "İslam ' ı yok etme Politikası ' nın, Sovyet Devlet i ' n i n ve Komün izm i n esas n iyeti olduğunu da hiçbir zaman i nkar etmemişlerdir. J 929'dan itibaren Türkistan 'da "sanayileşme pol itikası"na önem verd iklerin i görmekteyiz. Ama, b u ise hammadde üretimini hızlandırmak ve bun ları Rusya dev­ leti menfaatleri doğru ltusunda kul lanmak düşüncesinde devam ettiri lm iştir. l 930'dan sonra mefkure meydanında "mücadele şiarı" altında, m i l l i fikirler, an' aneler, İslami ruh, m i l l i meden iyet, örf ve adetler ve İ s lam gaye leri aleyhinde faaliyetler başlad ı . Sovyet Kültür Pol itikası, Türkistan'da Türk m i l letinin mevcut d iyetini inkar etm iştir. Bunun için de "Umum Türkistan Tarihi' nden bahsed i l mesini izin vermemektedirler. Kavimlerin, kabi lelerin "müstaki l d i l ler" derecesine getiril­ mesi, her bir Türk kabi lesi için ayrıca kiri l alfabesi esası nda çeşitli alfabeler oluştu­ ru lması, "Arap harfi" yerine Rus-kiril harfinin getiri lmesi, d i le Rus kelimeleri n i n girişi; Sovyetleştirme siyaseti içindeki ' K ü ltür Politikası ' n ı n temel esasını teşk i l etmekted ir. Sovyetleştirmenin çok teh l ikeli bir görünüşü; Sovyet Rusya ve Türkistanlı o lma­ yan Avrupalı kavimlerden kolon istlerin getiri lmesidir. Bugünkü Batı Türkistan'da 1 O m ilyon 'a yak ın Rus ve Türk-Müslüman olmayan ahal i yerleştiri lm iştir. Bugünkü Sovyet Kazakistan Cumhuriyetin'nin umum ahal isinin çoğunluğu Ruslardan ibaret­ tir. Türkistan 'daki mühim devlet ve Komün ist Partisi müesseselerinin başkan ları, mesela KG B başkan ları, demir yolu başkanları, ordu komutan l ıkları, hudut kuvvetle­ rinin komutanları, başbakanlar, başkan yard ımcı ları, bakanlar veya bakan ların yar­ d ı mcı ları, hatta savc ılar, Ruslardan ibarettirler. Yukarıda kısaca da olsa verdiğimiz malumatlardan, Sovyetleştirmenin ne lerden i­ baret olduğunu ve bunun ne sonuçlar getireceğini öğrenebi liriz. Sovyet devletinin esas niyeti, Rus kültürünü esas alarak Sovyet insanı ve Sovyet millett' teşkil etmektir. Doğu Türkistan 'da Sovyetleştirme Siyaseti Türkistan modern tarihinin son dönem indeki tarihinde, Batı Türkistan i le Doğu Türkistan 'daki had iseler arasında bir benzerlik yoktur. Bu bakımdan Doğu Türkis­ tan ' ın 1 930-60 yı larındaki durumunu aşağıdaki noktalarda beyan edeceğiz: Çin hakim iyeti altındaki bu ülke, şekilce Çinliler, mazmunen ise 1 924 yıl ından iti­ baren Rusya hakim iyeti altında bulunmuştur. Çinliler' in Genel Val isi Yang, l 9242S'te, memlekette S Sovyet konsolosluğunun kurulmasına izin vermişti. l 928'den beri genel vali tayin edilen Çin-Şu J i n Sovyetleştirme siyasetini devam ettirmiştir O, 1 93 1 'de Sovyetler için, Doğu Türkistan' ın şehirlerinde "Ticari bürolar" açmaya izin vermişti. Sovyet Devleti 1 933 yıl ında Çin emrine, 1 0.000 Mançuryal ı ile Çinlilerin askerini üniformasını giyen 7000 Sovyet askeri vermiştir. Fakat, Genel Vali kendi hükümetinden korktuğu için yalnızca Sovyet Devleti'nin emri altında çal ışmaya razı olmuyordu. Sovyetler 1 933 'te Şeng' i Genel Vali olarak tayin ettirdi ler. Şeng, Çin Komünist Partisi 'nin değil, Sovyetler B irliği Komünist Partisi'nin üyesi idi. O, 12 yıl Doğu Ti.irkistan'da Sovyet siyasetini devam ettirdi. 1 944'de ise görevinden ayrıldı. 1 93 1 -33 yıl larında Doğu Türkistan M i l l i Mücadelesi devam etmekteyd i. 1 2 Ka­ sım 1 933 'te "Şarki Türkistan Cumhuriyeti" ilan edi ldi. Bu Cumhuriyet, Ç i n l i ler, Dunganlar (müsl üman Ç i n l i ler) ve Ruslar tarafından saldırı altında bulundu. Böy le bir fac ialı durum içinde Cumhuriyetin Devlet Başkan ı H oca N iyaz H acı, şubat 1 934'de Sovyetler B irliği ile "işbirliği antlaşması"na i mza atm ıştı. Bakanlar Kuru lu,


246

BAY M I RZA l lAYIT

bu anlaşmayı kabul etmem ıştır. Cumhuriyetin başkanı Hoca Niyaz Hacı, 1 934 'te Yenihisar şehrinde bulunan Cumhuriyet hükümeti üyelerin i tutukluyor ve onları Çinli lere tes l i m ediyor. Başbakan Sabit Abdu lbaki ve Bakanlar, ölüme mahkum edi liyor. Hoca N iyaz Hacı, Sincang dedikleri mem leketin Genel Yali yard ımcısı olarak tayin edi l iyor, fakat l 942'de de Hoca N iyaz ölüme mahkum edi l i r. (2) Şarki Türkistan M i l l i Cumhuriyetin' i ortadan kaldırmalarından sonra Altay ve İ l i bölgelerinde m i l l i mücadele şiddetlenmişti. Mücah itler 7 Ağustos 1 944 'te yeniden "Şarki Türkistan Cumhuriyet i ' n i i lan etti ler. Mücahitlerin rehberlerinden Ali Han Töre, Reisicumhur olarak seçilmiş ve Çin Devleti bu Cumhuriyet H likümeti i le mü­ zakereye başlamaya karar verm işti. Üri.i mçi 'de 14 Ekim 1 945 'te iki tarafın vek i l leri arasında başlayan görüşmelerde, m i l l i Cumhuriyetin heyet başkanı olarak tayin edi len Ahmet Can Kasımi bulunuyordu. Bu kişinin aslında bir Sovyet ajanı olduğu­ mı ise bilm iyorlard ı . Kası mi, Ç i n l iler'den "A ltay", " İ l i" ve "Tarbağatay" vilayetleri­ nin Sovyet h imayesi altına veri lmesini talep etmiştir. Daha sonra bu adam ın, M i l l i Cumhuriyetin böyle önem l i b i r görevine ajan olarak getirildiği anlaş ı l m ıştır. Çin devletinin vekil leri i le Şarki Türkistan Cumhuriyet i ' n i n vekil leri 12 Tem­ muz 1 946'da "Doğu Türkistan ' ın İdaresi" meselesinde anlaşmaya varırlar. Doğu Türkistan Hükümeti, Genel Vali başkan lığında 1 5 Türkistanl ı ve 1 O Ç i n l iden ibaret şekilde teşkil edilecek diye karar veri lm iştir. Çin devletinin 1 944'ten beri Genel Valisi olan U-Cung-Şin, aynı zamanda "Başbakan" olarak seç i ld i . Onun yardımcısı olarak "Ahmet Can Kasımi" seçi lmiştir. Burada cumhurbaşkanı Ali Han Töre ortak­ l ıkta görünmüyordu. U-Cmıg Hüki.i meti' nde 7 m i l l iyetçi Türkistan lı üye vard ı . Altay Bölgesi ' n i n mücahit l ideri olan Osman Batır ve Ali Beg Rahimi; "u-Cung/Kiisımi Hükümeti ' n i tan ı m ıyorlard ı . Çin Devleti, 1 947 yılının başında U-Cung H ükümet i ' ne son verd i . Ç i n l i ler Doğu Türkistan tarihinde ilk defa olarak. mill iyetç i, Türkçü bir zat olan Dr. Mesut Sabri Baykuzu 'yu "Genel Vali" olarak tayin et i ler. İsa Yusuf A lptekin, Hükümetin "Genel Sekreteri" olarak atandı. Dr. Sabri ve Alptekin, 1 Ocak 1 949'da görevlerinden u­ zaklaştırıldı lar. Yerine Türkistan l ı olmayan "Burhan Şehidi" , -Genelvali- yardımcı­ lığına ise Türkista n l ı mücahit Mehmet Emin Buğra tayin edildiler. Doğu Türkistan, 29 Eyl ü l l 949'da Komünizmin hakimiyeti altına girdi. M i l l i Ç i n Devlet i ' n i n Genel Valisi Burhan Şeh idi, Komünist Çin Devleti nin d e "Genel Valisi" o larak tayin ed i ldi. Çin Halk Cumhuriyet i ' n i n rehberleri 1 95 5 y ı l ına kadar Doğu Türkistan 'da Komün izm hakim iyetini kuvvetlendirmek ve halk arasındaki tesirin i arttırmak n iyetiyle faaliyetlerde bulunmaya başlad ı lar. 30 Eylül l 955 'te Şincang Uygur Muhtar Bölgesi ' n i teşki l ettiler. Bölge 1 O muhtar bölge ve "sancakla­ ra taksim ed i ld i . Çin Komün izmi devrinde Doğu Türkistan 'da bir ç o k sosyal v e kültür değişik­ likleri meydana geld i. M i l l iyetçi Çinli lere nazaran, Komün ist Ç i n l i ler, Doğu Tür­ kistan 'da "İ lericil ik" rolünü oynuyorlard ı . Okul lara di kkat ed i l iyor, önem veri liyor­ du. Yerli ahal iden kişi ler dahi, idari işlere tayin edilmeye başlanmıştı. Ahali arasında İ slam aleyh inde faaliyetler devam ettirilmiştir. Lakin, cami leri bozmak, yıkmak meselesinde Ruslar gibi vahşi hareketlere bulunmamışlardır. Komünist Ç i n l i lerin "i lericil iğinden bir başka numune" ise, Komün izm devrinde Doğu Türkistan' a Ç i n l i göçmenlerin yerleştiri lmesini devlet siyasetinin m ü h i m bir vazifesi derecesinde gösteri lmesid ir. Bunun neticesinde Doğu Türkistan'da umum ahalinin çoğunluğunu Çinli ler teşkil etm iştir. Bu ise. M i l l i Çin Devlet i ' n i n "Cah i l l ik siyaseti"ne nazaran, Komünist Ç i n ' i n "Ayd ı n laştırma Politikası ' n ın çok tehlikeli olduğunu göstermekte­ dir.


ESKİ SOVYETl.ER D İ l{LİG İ 'N DEKI TÜRKl.ÜGÜN VE İSi.AMiN DAZI MESEi.Ei.ERİ

247

Güney Türkistan yan i "Afgan Türkistan ' ı" 1 979'dan beri Afganistan 'da Komü­ nizmin altında Sovyetler Birl iği hakim iyetine girdi. Burada da bir çok sosyal, iktisa­ di ve fi kir değişiklikleri mevcuttur. Güney Türkistan ahalisinin bir kısm ı mücadele etmektedir. Bir kısmı ise muhacir olmuştur. Bir kısmı da Komünizm ve Rus hakimi­ yeti altında hayatlarını devam ettirmekted irler. Komün izm devrindeki Türkistan Tarihi; yalnız bir terkibdeki ve bir manadaki "Komüniz gayesi ifadesi ' n i vermektedir. "Komünizmin ismi birdir. Fakat Türkis­ tan ' ın üç tarafında devam ettiri len pol itika da ve parçalanan m i l letin hayat yol larında ayrıl ık lar çoktur.

Modern Türkistan Ta rihi Çalışma larında Dikkat Edilecek H ususlar Türkistan ' ı n geçmişi ve modern tarihi meselelerinden bazı fikirlerim izi bu şekil­ de ifade ettikten sonra karşım ıza "Türkistan ' ı n modern tarihi araştırmalarının bu­ günkü meseleleri nelerden ibarettir? . . . " şeklin de bir sual çıkmaktadır. Bunun için tarih araştırmaları ile alakadar bul unan bazı meselelere dikkat ver­ meye ihtiyaç vardır. Bun ları aşağıdaki şeki lde bir noktada toplayabi liriz: çok kitap­ lar risaleler ve makale yayınlandı. Lakin, bugüne kadar: olayları birbirine bağlayan, hadiseleri genel anlamda ele alan içtimai ve siyasi muhit içindeki durum ları genel olarak yorumlayan Türkistan Tarihi ile ilgili eserler azdır, Tiirkistan Tarihi meselele­ rinde yazı lan eserlerde üç türlü temayül vardır. bunlardan b irisi; hakim devletlerin siyasi menfaatlerin i hesaba katarak yazılan eserlerdir. İ kincisi; Türkistan ile hakim devletler d ışarısında yazı lan eserlerdir ki, bunlar Türkistan Tarihi'ne objektif bir gözle bakmışlardır. Lakin onların çoğunluğu hadiselerini bağlantı larını ve manasını hesaba katmamaktadırlar. Bunlar genelde "enformasyon"şekl inded ir. Üçüncü tema­ yü l ise; m i l l i duygular ve mü lahazalar esasında yazı lan eserlerdir. Bun ların sayısı ise çok azd ır. Hülasa; zaman ı m ızda, Türkistan Tarihini genel olarak ele alan, ortaya çıkmış bütün hadiseleri neticeleri ile birl ikte tasvir edebilen eserlere ihtiyacımız vard ır. . . Dllnyada "meslek" olarak Türkistan Tarihi i l e meşgul bulunan mütehassısların sayısı çok azd ır. Türkistan Araştırmaları; bazen Rusya ve Çin tarihini, bazen İslam tarihini inceleyen araştırmacıların ve Oryantalistlerin araştırmaları yoluyla devam etmiştir. Tür­ kistan tarihi araştırmaları, tesadüfi bir hal olarak bırakı lmıştır. Türkiye'deki tarihçi ler, İslam Alemindeki İslam araştırmacıları; Türkistan' ın, Türklüğün ve İslamiyet'in ayrıl­ maz bir parçası olduğu sıfatını göstermişlerdir. Türkistan'ın modem tarihi araştırmaları ise, Sovyetologlar ve Rusya tarihi mütehassısları tarafından yürütülmektedir. Sovyetler Birliği 'nde Türkistan ' ın kavimler esasında veya Orta Asya diye birçok eserler yazı ldı. Çin Halk Cumhuriyeti ' nde de "Şincang Uygur Muhtar Bölgesi Halk ları ' n ın tarihi hakkında bir çok eserler yazı ldığını Batı ü lkelerinde yayın lanan bazı dergilerden öğrenmekteyiz. Sovyetler B irliği'nde Türkistan tarihi hakkında yazılan eserlerin temayü llerinden habersiz kalıyoruz. Çünkü "Sinologlar" bu mese­ leye d i kkat etmektedirler. U mum Türkistan tarihinin yazılışından önce dünyada eskiçağdan beri bugüne kadar yayınlanan bütün dil lerdeki kitap ve i l m i makalelerin bibliyografyasının ya­ zıl ması gerekl idir. Bu ise; Türkistan tarihi araştırmalarında "anahtar rolünü oynaya­ caktır. Belki bir takım kişi ler, "böyle bir işi becermek müm kün deği l," d iye ortaya çıkarak "bibliyogratya"dan vazgeç il mesi için hareket edebil irler. Lakin. günümüz­ deki teknik imkan ları hesaba alırsak, Türkistan Tarih i hakkında umum bir bibl iyog­ rafya hazırlamak o kadar müşkül bir mesele olamaz. Böyle bir bibl iyografya, her zaman kul lanı labi lecek şeki lde. dev irlere ayırmak suretiyle hazırlanmalıdır.


248

BA \' M İ RZA HA \'l I

B ibl iyoğrafya yanında 4-5 ciltli "Türkistan Tarihi" yazı lmalıdır. Bugüne kadar Pr. Spuler' in "Orta Asya Tarihi" adlı eseri vardır. Bu eser, Türkistan ' ın uzak geçmişinden bugüne kadar ki hayat yolu ve tarihi cereyanları tam olarak tasvir etmemektedir. Türkistan 'da Türk-İslam Kültürü Tarihi araştırmalarına önem veri lmemiştir. Bu güne kadar Bartold'un "Türkistan Kü ltllr Hayatı Tarihi" adl ı Rus d i l indek i eseri, bu konuda yazı lan yegane kitaptır. Bu eser 60 yıl önce yazılmıştır. Geçen zaman içinde ise ortaya yeni kaynak ve bilgiler çıkm ıştır. "Türkistan Kültür Tarihi"ni yazmak. günümüz için ve gelecek için de müh im b ir araştırma konusudur. H iç olmazsa, "U­ mum Türk Tarihi" yazılırsa ve buna Türkistan 'daki Türk-İslam Kü ltür Tarihi i lave edi lirse, Türkistan K ültür Tarihini öğrenme ve öğretmeye yol açı lacaktır. U m um Türk Tarihi'nin yazı lması, araştırmaların mühim bir sahad ır. Kend i kü ltürümüzü kendi m iz anlamazsak, ne usulde bunu başkalarına anlatabileceğiz? . . . kendi kü ltürü­ müz ile yaşayamazsak. ne şeki lde başka kültürlerden örnekleri m i l l i kültlirUmi.izüıı tekamülü için hazm edebi leceğiz? Ne yapalım? . . . Yabancı meslektaşlarım ızdan "Türkistan Kültür Tari h i ' n i bize yazıp veriniz ve yayın layın ız" diye ricalarda mı bulunalım? . . . Hayır . . . bunu yapamayacağız. Bu meselelerde " i l k teşebbüsü" Türk alim leri yapmalıdır. Türkistan tarihi, şu cüm leden modern tarihi araştırmaları, Türkistan 'da İ slam ta­ rihi araştırmalarının da ortaya çıkmasına ve bu konuyla i lg i l i taleplerin artmasına sebep olmaktad ır. Çünkü İslam; Türkistan'ın m i l l i hayatını tayin etmektedir. İ slam Komünizm devrinde çok darbe gören, lakin varl ığını koruyabilen bir din ve hayat yoludur. Türkistan dışında, İslam ' ın Türkistan'daki geçmişi hakkında yazı lan eserler vard ır. Lakin, bun ların çoğunluğu. İslam ruhunu taşamamaktadırlar. Sovyetler Birli­ ği'nde, bilhassa Türkistan 'da "İ slam" yeni bir şek ilde yaşamaya mecbur oldu. Müs­ lümanl ık, yalnız "Al lah", "Kur' an-ı Kerim" ve "M uhammed Resulullah'a inançtan ibaret deği l . Bugünkü Türkistan' daki M üs lüman lar, bilhassa genç nes i l, İslam dün­ yası nın yeni bir şekildeki görünüşüdür. İslam ' ı n bir parçasının neden böyle bir du­ rum içine girdiğinin sebepleri bugüne kadar iyi bir şeki lde araştırı lmam ıştır. "Ko­ münizm devrindeki İ slam ve İ slam Halkları Tarih i ' n i yazmak için l 979'dan beri devam edegelen çalışmalarımız muvaffakiyetl i bir netice vermed i. Modern Türkis­ tan Tarihi araştırmaları İslam Araştırmaları nı da kendi içine almalıd ır. Sovyetler Birliği 'nde Türkistan Tarihi i le meşgul bulunan tarihçi ler, 1 924 'ten sonra "Türkistan Tarihi" yerine, Kazakistan, K ırgızistan, Özbekistan, Karakalpakistan, Tacikistan, ve Türkmenistan tarihlerini yazmak ile meşgul oldu lar. Bununla çıkmaz bir yola girdi ler. Sovyet Cumhuriyetleri ' n i n geçmişteki tarihini yazmak sahasında birçok karışık fikirler ortaya ç ıkm ıştır. Bazı tarihçi ler bu şek i ldeki tarih araştırmalarında "salatacılık" durumundan kurtu l mak için faal iyete başlamış­ lardı. Sonunda i lk defa, Kasım 1 974'te Sovyetler Birliği İ l i mler A kadem isi ' n in Ta­ rih Enstitüsü "Orta Asya ve Kazakistan ' ı n Eskiçağ devrinden bugüne kadar ki tari­ hi" hakkında bir eser yazmak için, bir ilmi mec l is teşkil etti . Bu Mecl iste 27 tarihçi ve Türkolog alim, fi kirlerini bildirdi ler ve bu konuda eser yazmaya karar verd i ler. N isan l 975 'te And ican şehrinde bu eserin projesi muhakeme ed ildi. Eserin 4 ciltten ibaret olarak yazı lmasına karar verd iler. Ancak bugüne kadar alınan bu karar icra edilmed i . "Sovyet tarihçi lerinin bu konuda 1 975 'ten sonra neden ses çıkarmad ıkla­ rı?" sorusuna cevap için kaynak yoktur. Sovyetlerin "Orta Asya ve Kazakistan" dedikleri ve Çinl i ler' in "Şincang" de­ d ikleri term inoloj i leri, Batı ve Doğu i l i m adamlarının ve haberleşme vasıtalarının


ESKi SOVVF.Tl.F.R D İ Rl.İG İ'NDEKİ TÜIU�l.ÜGflN VE iSi.A MiN HAZI M F.SF.LELEltİ

249

ruhuna girdi. Bu termi noloj i ler, "Türkistan" adının kullan ı l masını durdurmaya yol açmaktadır. Sovyetler B irliği d ışarısında 40'tan fazla "Orta Asya Enstitüleri" "Araş­ tırma Merkezleri" mevcuttur. "Türkistan" terminoloj isi" yerine "Central Asia" ter­ minolojisini kul lanmak adet hal i ne gel mekted ir. Dünyada hiç ol mazsa tek bir resmi "ben Orta Asyalıyım" "Kazakistan l ıyım", "Şincanl ıyım" d iyen Türkistan l ı da yok­ tur. . . . Batıdaki araştırmacı ların çoğunluğu v e İslam alem i n i n araştırmacı ları, neden "Türkistan" ismini kul lanmaktan vazgeçmektedirler?. Bunun sebeplerini öğrenmeli­ yız. Modern Türkistan Tarihi araştırmalarının bugünkü zaruri meselelerinden birisi,, araştırmalarda "Türkistan" terminoloj isinin himaye edilmesi ve tari hi vesikalar esa­ sında bu term inoloj inin ehemmiyetinin gösterilmesinden ibaret olmalıdır. . . . Bendeniz, yıl lardan beri mil letlerarası i l m i v e siyasi toplantı larda v e yazı larımda "Türkistan" term inoloj isinin kullanılışı zaruretini anlatmaya çalıştım. Sovyetler ben i "Sahtekar, Pantürkist, hain, burj u vazi m i l l iyetçisi" sıfatında gösterd i ler. Batınııı bazı i l i m adamları ise beni "Pantürkist, Pan islamcı, Şovenist m i l l iyetçi" şekl inde suçla­ dı lar. Şark m i l letlerinin, şu cüm leden İslam ülkelerin in de bir çok i l i m adamları "Tür­ kistan" kel imesini bilmemekte, yerine "Orta Asya terim i n i kul lanmaktadırlar. An la­ dım ki, "Türkistan" term i noloj isini himaye etmek için büyük, kuvvetli bir i l m i gru­ bun çal ışması gerekl idir. Araştırmalarda "Türkistan" adını kul lanmak girişiminde, TUrkiye tarihçi lerinin verecekleri yard ı m lar ehemm iyetlid ir. İ lk hata zaten İ stan­ bul'da başlamıştır. Bunun ne şeki lde olduğunu beyan edeceğim: Sovyetler, "Türkistan" term inoloj isini örtadan kaldırmak için, kendi i l i m adamla­ rından istifade etmektedirler. Bunun en iyi misal ini meşhur alim Barto ld'da gör­ mekteyiz. O, ömrünün büyük kısmını Türkistan tarihi araştırmalarına bağışlam ıştı. 1 922 yılında Taşkent Oniversitesi'nde "Türkistan Tarihi konusunda dersler verd i. Onun bu dersleri 1 923 'te yayınlandı. O, 1 924'te Helsinki 'de "Türkistan'da Yeni Araştırmalar" konusunda bir konferans verm işti. 1 927'de ise Rus d i linde "Türkistan Kültür Hayatı Tarihi"ad l ı kitabını neşrettirmişti. Bartold 1 927'de dersler veriyordu. Konusunu "Orta Asya Türkleri Hakkında Dersler" olarak seçm işti. Onun dersleri ilk olarak Türkçe'de yayın lan ıyor, daha sonra, Alman ve başka d i l lerde neşredi l iyordu. Rus di linde ise neşri yoktur. Görü lüyor ki; "Türkistan term inoloj isinden vazgeçir­ mek hareketi, her şeyden önce Türkistan 'a her cihetten yakın bulunan Türkiye'den başlatılm ıştır. Bunun için, Türk tarihçi lerinin o zaman yapı lan hatanın düzeltilmesi hususunda girişimde bulunmaları zaruri bir meseledir. Devletler tarihinde, Türkler' i yine "Türkler" yoluyla yok etme cereyanı vardı. Modern zamanda da Türkistan Türkleri ' n i Türkiye Türkleri ' n in bazı aydın ların ı vasıtasıyla müşkil duruma sok­ muştur. Eğer, modern Türkistan araştırmacıları, "Türkistan" terminolojisini himaye edemezlerse, o zaman, Türkistan 'da Türklüğün gelecekte ebediyen inkar ed i l mesi için zamanımızın temaşacı ları ile "Türkistan" adını yok edenlerin hizmetkarların rolünü oynam ış olacaklardır. Türkistan yeniçağ ve Asri zaman tarihi araştırmaları başka mühim bir cephesi; "Türkistan milli hareketleri tarihinin araştırılması" meselesidir. Türkistan milli hareketleri hakkında yazılan bazı kitap ve risaleler, kitaplardaki bölüm ler, bazı ma­ kaleler var. Bun lar, m i l l i hareket tarihini tam manasıyla ifade etmektedirler. Bunun için araştırmaların bir parçası olarak "m i l l i hareketleri tarih i"ni mufassal halde öğ­ renmek ve yayınlamak gereklidir. Bugüne kadar Türkistan'da Türk ve İ s lam fikir hayatı ve Türkistan Edebiyat Tarihi yazı lmadı. Fikir ve edebiyat tarihini b i lmeden,


250

DA YMIRZA H A YİT

Türkistan ' ı n Genel Tarih i ' n i anlamakta belki zorluk çekilecektir. Tarih eserleri ya­ zıldığı zaman; tarihi şah ıslar, vakitleri, coğrafya isimleri ve had iselerden zikredil­ mekteyd i. Aynı zamanda tarih sayfalarına giremeyen, fakat isimsiz tarih yapanların tad ih lerin i, hiç olmazsa zamanın fikir ve edebiyat cereyanların ı hesaba alarak yaz­ masını bi lmedik. Bunun içindir ki, zaman ın ruhunu öğrenmek bakımından, Türkis­ tan fikir ve edebiyatı tarihinin araştırılmasına dikkat etme li, önem vermel iyiz. Modem Türkistan tari hi araştırmalarının bazı meseleleri arasında, Türkistan Türk leri ' n in komşu Türkler, İ slam Dünyası, Çinli ler, Ruslar, H i nd istanlılar ile olan kü ltürel temaslarını araştırma problemi de vard ır. Bunun ile Türkistan ' ı n modern tarihi meselelerini İslam alemine bild irmek, ulaştırmak, bugünkü araştırmalarda d ikkat edi lmesi gereken taleplerden birisidir. Araştırmacılar için malumdur ki, İslam dünyasında Türkistan ' ı bi lmeyenlerin sayısı çoktur. Türkistan hakkı ndak i İ slam dünyasındaki bilgi ler, H ıristiyan Batı dünyasındaki b i lgi lere nazaran çok zayıftır. Bugüne kadar Türkistan 'daki İslam abidelerinin tarihi albümü neşredilmemiştir. Sovyetler Birliği'ndeki ve Çin Halk Cumhuriyeti'ndeki arşivlerde bulunan belgeler esasında ve mevcut bulunari abidelerin fotografyasını yayın lamak mühim bir vazifed ir. Batı Avrupa ve bazı Arap kaynaklarının verd ikleri haberlere göre, Rabıta'ül al­ A lami A l-İslami Teşkilatı, Taşkcnt'teki Sovyetlerin "Orta Asya ve Kazakistan M üslüman Dini İdaresi" ile yakından temaslar kurmaya başlam ıştır. Eğer böyle bir haber doğru ise, o zaman, Rabıta, bu imkanlar yoluyla İs lam abidelerinin album şek l inde abideleştiri lmesi, yayınlanması için teşebbüste bulunursa, İslam için mühim h izmetlerde birisini yapmış olacaktır. . . Modern Türkistan tarihi araştırmalarının bir başka meselesi, "Tllrkistan İ ktisadiyeti Tarihi" ve "Tarihi Coğrafya" sahalarında araştırmaların devam ettiril me­ si; bu konularda yazılan eserler azd ır, hatta bunlar i ktisadiyet ve coğrafya tarihleri­ nin bir zerresi durumundadır. Bunun için bu konularda yazılacak eserlere ihtiyacı­ mız büyüktür. Son vakitlerdeki arkeoloj i araştırmaları neticesinde, tarih öncesi ve yazı l ı tarihin başlanışından beri mevcut bulunan, lakin haber olarak kum ve topraklar altında kalan bir çok şeh ir veya insan yaşayan merkezler keşfedildi. Bunların, Türkistan Coğrafya Tarihi ve kültür tarihi içerisinde tasvir edi lmesi gerekl idir. Türkistan yeniçağ ve modern tarihini sahteleştirme cereyanı devam ettiri lmekte­ dir. Mesela, Sovyet tarihçileri Türkistan ' ın Rusya tarafından istilasını "Türkistan l ı­ lar' ın gönüllü olarak Rusya i le hem fikir oldukları" manasında; Türkistan ' ın Rus­ ya'ya i lhakının terakkiperver bir cereyan olduğu fikrini i leri sürmekted irler ve bu meselelerde birkaç eser yayınlamışlardır. Türkistan'daki m i l li hareketler ise "gerici­ l ik" ve "feodal İ slam" hareketleri d iye adlandırılmaktadır. Bunlar tarihi tahri f etmek, demektir. Sovyetler'in Türkistan tarihi meselelerindeki sahtekarlıkları i l k defa Batı A vrupa'da araştırı l m ıştı. l 956 'dan sonra Sovyetler, Batı ü lkelerinde Rusya ' n ı n Tlir­ kistan po litikası mese leleri hakkında ileri sürülen görüşleri "sahtekarl ık" diye suç­ lamaktadır. Elimde yeterli kaynaklar olmadığı için, Çin Halk Cumhuriyeti"nde "Do­ ğu Türkistan Tarih i" meselelerinde yazı lan eserlerde de "sahtekarlık" temayülleri var ol up-olmadığından haberim yoktur. Türkistan modern tarihi araştırmalarının ciddi meselelerinden birisi, Türkistan Tarihini tahrif edenler aleyh inde araştırmalara başlanmasıdır.

Dipnot: Bu çok değerl i makale, maalesef Doğu Türkistan ' ı n yeni ve yakm ça,C!; tarihi i le güncel durumu konusunda dergimizin paylaşmasına olanak bulunmayan bazı de-


ESKi SOVYETLER RiRLi(;i'NDEKİ TÜRKLfit.üN VE İSLAMIN RAZI M ESH.ELERİ

251

ğerlendirmeler ve bilgiler içermekted ir. Eminiz ki, bunun tek nedeni, konu üzerinde bilgi akışı sürecinin genelde var olan yetersizliğidir. Makaleyi, heyeti umiyesinin fevkalade değeri ve önem i dolayısıyla aynen yayıml ıyoruz. Belirttiğimiz aykırı l ı klar için sayın okurlarımızdan özür d i l iyoruz. Ayrıca, bu notu düşme zorunluluğunu duyduğumuzdan dolayı, saygıdeğer yazarım ızdan bizi anlamaların ı ve bağışlamala­ rını d i leriz.(Doğu Türkistan ' ın Sesi Dergisi Yazı Kuru lu.)

BUGÜNKÜ TÜRKİSTAN' IN BAZI PROBLEMLERİ" Türkistan ' ı n problemleri çoktur. Biz onların bazılarını ifade edebileceğiz. Prob­ lem lerden birisi ve mühimi Türkistan ' ı n iktisadi meseleleridir. Sovyetler B irliği imparatorluğunun son günlerini görmekteyiz. Bunu açı k olarak Leningrad Beled iye­ si Başkanı Anato l i Sobçak, 30 Ağustos 1 99 1 'de, Sovyetler B irliği Parlamentosunun m inberinde, "Eski B irlik şimdi yaşamıyor ve o geri gelemez. Ukrayna ve d iğer cum­ huriyetler kend i lerinin devletçiliğini teşk i l etmek için hakiki bağıms ızl ık ve hürriyet yolunda kararlıd ırlar. Günümüzde hiç kimse onları bu yoldan vazgeçiremez" (Die Welt, Bonn, 30.08. 1 99 1 , s. 2 ) demiş ve bunun ile Sovyetler B irl iği devletinin sahne­ den indiğini açı kça bi ldirmişti. Sovyetler Birliği'nde milli bağımsız devletler kuru lmaktad ır. Lakin bazı Sovyet rehberleri ve Batı-Avrupa haberleşme vasıtaları, Sovyetler Birl iği 'ni yeni bir idare şeklinde kurtarmak için propagandalar yürütmekteler. Onların çoğunluğu, Tllrkis­ tan'daki bugünkü iktisadi durumdan bahsettikten sonra, "Orta Asya'daki Sovyet cum­ huriyetleri bağımsız olamazlar, çünkü bunlar Sovyetler B irliği'nin ' fakirler evi'dirler. Bun lar Rusya'nın başına yük olacaklar. İ ktisadi cihetten zayıf oldukları için kendileri­ ni idare edemezler" diye yanlış fikirler yaymaktalar. Onlar, Sovyetler Birliği impara­ torluğunun dünyanın 'fakirler evi ' olduğunu bil iyorlar, lakin bunların arasında Tiir­ kistan' ın ayrıca ' fakirler evi' olduğunu ileri sürmekteler. N için, Türkistan' ı n ' fakirler evi' derecesine getiri ldiğini söylemiyorlar? Ne sebeple, Türkistan ' ın hammaddelerinin ehemmiyetinden bahsetmemektedirler? Sovyetlerin kaynaklarına göre, Türkistan Sov­ yetler Birliği ' n in umum petrol rezervinden %32'sine sahiptir. Bu ülkede 80'den fazla petrol yatağı vard ır. Mangışlak yarımadasındaki petrol rezervi Venezuela'daki petrol rezervi gibi zengindir. Sovyetler Birliği'nin kömür rezervlerinden %30'unu Türkis­ tan'daki rezervler teşkil ediyor. Bugünkü Türkistan 'da SO'den fazla kömür ocağı mev­ cuttur. Bunlardan Karaganda Kömür Ocağı, Sovyetler Birliği 'nin kömür ihtiyacını 1 20 yıl temin edebi lecektir. Sovyetler Birliği 'nin %50'ye yakın gaz rezervi Türkistan'da bulunmaktadır. Sovyetlerin resmi malfımatlarına göre, Türkistan, Sovyetler B irliği'nin bakırının % 70' ini, c ivasının % 1 OO'ünü, kurşun ve çinkosunun % 86'sını, kromunun % 90' ını, uranyumunun % 90'ını, bizmutunun % 1 00'ünü, mangan ının % 42'sini ve nikelinin % 80' ini karşılamaktadır. Türkistan dünyanın en zengin altın memleketidir. Türkistan, Sovyetler Birli­ ği'nin pamuğunun % 96'sını, pirincinin % 65'ini, ipeğinin % 90' ını, kenafının % 99'unu, kavçuğunun % I OO ' ünii ve meyve üretiminin % 66' ın ı temin etmektedir. Türkistan Sovyetler B irliği 'nin hayvancı lık merkezlerinden birisid ir. Türkis­ tan 'daki 2 1 3 m i lyon hektardan fazla yayla alanları, en azından 1 00 mi lyon hayvan yem verebi lecektir. Yukarıda bild irdiğim rakamlar hakkı nda, Sovyet Batı ülkelerinin kaynakları esa­ sında, "Türkistan ' ın iktisad i problemleri" (TKAE, Ankara 1 968, Alman d i l inde) •Yeni l'orum,., Ankara. Ekim 1 99 1 . No. 269. s. 46-49.


252

HA \'MİRZA 1 IA YİT

konulu kitabımda mufassal malumat verm işti m. Bu kitabın tenkidini Sovyetler B ir­ l iği'nde ve batı ü l kelerinde yaptılar. TUrkistan ' ın zikrettiğimiz zenginliklerine inan­ mayanlar varsa, niçin i tiraz bild irmediler. Bu kadar zengin bir ülkenin insanları, günüm üzde dünyanın en yoksul insan lar derecesinde yaşamaya mecbur olmuşlar. N için böyle olmuş? Fakirl iğin alametleri nelerden ibaret? Türkistan her şeyden önce, Moskova' nın koloniyal sömürgeci l i k siyasetinin kurbanı olmuştur. Moskova, Türkistan zenginliklerine mutlak hakim o lmuş. halk kendi zenginl iğinden istifade edemiyor. Halkın sosyal durumuna baka­ lım. Yalnız Özbekistan Sovyet Cumhuriyetinde 9 mi lyona yak ın insanın ayl ı k ka­ zançları hayatını tem in edecek derecede deği l . 3,2 m i lyon insanın ayl ı k kazançları 50 rubledir. 8 m i lyon 700.000 kişi aylık 75 ruble kazanabil irler. İ stimal mal ları ise bunlara nazaran 2-3 defa pahal ıdır. ("M ülakat, Taşkent 1 99 1 , No. 4, s. 3 1 ). Devlet. pamukçu çiftçi lere bir ki logram pamuk için 50 tiyin (kopek-yani yarım ruble) veri­ yor. Türkiye çiftçi leri 1 990'da bir kilogram pamuğu dünya pazarında 1 . dolar 65 c:ellfe satmışlar. Türkistan l ı lar serbest pazarda bir kilogram salatalığı 50 kopek vere­ rek satın al ıyorlar. Türkistan 'da zaman ımızın en mükemmel pamuk köleliğini ya­ ratmışlar. Moskova' nın Türkistan'da devam ettirdiği sömürgeci l i k siyaseti, bu mem leketi dünyanı n büyük hastanesi haline getirilm iştir: - Sovyetler Birliği 'nin pamuk üret ir.ı inin % 65 ' in i gerçekleştiren Özbekistan ' da, zeh irli kimyevi gübreleme neticesinde 3,5 m i lyon Türkistan l ı sarı lık hastal ığı ile yaşamaktadır! - Kazakistan 'ın Cetitam (Sem ipalatinks) vilayetinde devam ettirilen atom bom­ bası denemeleri netices inde bir mi lyondan fazla insan radyasyon hastal ığı ile yaşa­ maktadır. - Sovyetlerin Pamuk-Monoku ltur pol itikası neticesinde Amu- Derya ve Sir-Derya suları pamuk olanlarında kul lan ı l makta, bu sebeple Aral Gölüne su girmemektedir. Aral-Gölü 20 1 0 y ı lına kadar tamamen kuruyacaktır. Aral Gölü çevresinde bir buçuk milyondan fazla insan türlü türlü hastalık lar ile yaşamaktad ır. - Kadınların sosyal durumu felaketler iç inded ir. Mesela Özbekistan 'da 1 986-89 yıl larında 753 kadın kendini öldürmüştür ("İnsan ve Siyaset, Dergi 1 99 1 , No. 6 s. 68). Bu hadise İ slam tarihi nde ilk defa görülmüştür. Bugün Türkistan 'da 2 m i lyondan fazla işsiz var. Türkistan 'da yaşamakta bulunan Ruslar arasında işsizl ik yoktu. G ıda maddeleri yeterli olmadığından devlet insan lara satılacak gıda mal larını tayin etm iş­ tir. Ona göre, devlet dükkanlarda can başına gün lük norm olarak 34 gram et, 26 gra m pirinç, 16 gram pam u kyağı, 33 gram u n ve 1 ,5 gram çay satı labi lecektir. Ahali devlet dükkanlarından bunları da alamıyor. Meyveler memleketinin çocukları meyve sözünü bil iyorlar, lakin onların çoğunluğu meyveleri görmem işler. Demek ki, bugünkü Türkistan ' ın problem lerinden birisi, çok bozuk olan ekono­ m id ir. Moskova zengin memleketten fakirler memleketi yaratmıştır. Türkistan başı­ na getiri len rezaletlerden kurtulabi lecek. Bunun yegane şartı; bağımsızl ığını kazan­ masıd ır. Bağımsızlık, Türkistan ' ı "Fakirler-Evi" denilen töhmet ve hakaretlerden kurtaracaktır. Türkistan ' ı bugünkü perişanlık, açl ık, hastal ıklar, hakaretler, gün lük hayat ın ah ve feryatlarından kurtaracak yegane yol budur. Gelecek Türkistan kend i­ sinin iktisad i tekamülü için yabancı ülkelerden yardım almaya mecburdur. Bu ise, yalnız How-Know yol uyla devam ettirilebi lecektir. Türkistan ekonomisinin geleceği, bu mem leketin siyasi hayatından ayrılmaz bir problemdir. Geçen yıl Türkistan'daki Sovyet Cumhuriyetleri bağımsızlıkların ı par-


ESh:i SOVvt:TLUt BİR LİGİ'NDEh:İ TÜlth:Lü(;üN VE İSLA MIN HAZI M ESELELERİ

25�

lamentolarının dek larasyonları vasıtasıyla bildird i ler. Lakin, bağımsızlı k açıklamala­ rı kağıt üstünde kaldı. Sovyetler Birliği ' nde bağımsızl ığını ilan eden Türk Cumhuri­ yetleri Azerbaycan ' ı örnek alamadı lar. Azerbaycan ilk olarak Sovyet Sosyalist ter­ minoloj isinden vazgeçerek, yalnız Azerbaycan Cumhuriyeti ism ini alın ış, kendi m i l l i bayrağını dikm işti. Türkistan 'daki Sovyet Cumhuriyetlerinden yalnız Kırgı­ zistan, Sovyet Sosyalist denilen terminolojiden vazgeçti. Kalan ları ise bu yo la gir­ mediler. Moskova'da 1 9-22 Ağustos 1 99 1 'de devam ettirilen Devlet-Dramı neticesinde S B 'deki M i l li Cumhuriyetlerin m i l li ruhlarında yeni bir cereyan ortaya çıkabildi. Bu ise, Cumhuriyetlerin m i l l i bağımsızlığını resmi bir şeki lde i lan etmekten ibaret idi. Özbekistan ve Kırgızistan Cumh uriyetleri 3 1 Ağustos 1 99 1 'de bağımsız dev letler olarak yaşayacakları hakkında kanun kabul ettiler. Türkistan 'daki diğer Sovyet cumhuriyetleri Kazakistan, Tacikistan ve Türkmenistan bağımsızl ıklarını 3 Eyl ül 1 99 1 'de ilan ettiler. Bağımsızl ıkların ı beyan eden cumhuriyetler, Sovyet Sosya list veya Sovyet ad ı ile yaşayamazlar. Halk, Sovyet ve sosyalist term inoloj isi altında çok zahmetli ve dehşetli hayat geçird i . Bağımsızl ıktan sonra Sovyet Cumhuriyeti ad ıyla hareket etmek ve görünmek eski Sovyet rej iminin devam edişinin belirtisi olacaktır. Tabiidir ki, bağımsız devletler kend i lerinin m i l l i ananesine bağlı m i l li bayrak ve m i lli marşla­ rını da yaratacaklar. Prezident Gorbaçov, bütün kuvvetiyle SSSR terminoloj isini korumak için faal iyetlerde bulunmaktadır. Değişen bir söz var; o da Sosyalist yerine Suveren sözünü getirecekler. Soyez Sovetskiklh Suverennikh Respu liki demek istiyorlar. Bu, Hoca A l i 'den Ali Hoca yapmaktan ibarettir. Bağınısız dev letlerin bugünkü rehberleri bilme lidirler ki, Sovyet-Rus boyunduruğundan kurtulan cumhu­ riyetleri yeniden bir tuzak içine sokmaya hakları yoktur. Bağımsız devletler, her şeyden önce müstakil halde yaşamayı öğrenmel idir. Bunun için demokrasi gerekli­ dir. SB Komünist Partisi yasak edildi. B u partinin nizamnamesine göre, Sovyeı Sosyal i st Cumhuriyetlerindeki Komün ist Partiler S B KP'sinin şubelerid irler. Bugün­ kü Türkistan' da, Kazakistan ve Tacikistan Cumhuriyetlerindeki Komünist Parti lerini yasak ettiler. Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan neyi bekl iyor? Eğer böyle yaparlarsa, o zaman, on lar, halka karşı h i lekarlık yapacaklar. Komün ist Partisinin mülkü devlet mülkü olarak i lan edilmel idir. Bu mülkten bir vakıf teşkil edi lerek, bağımsız devletlerde demokrasinin tekamülünün kuvvetlendiri lmesine yard ı m edil­ mel idir. Bağımsız devletlerin hükümetleri, şimd iye kadar Komün ist partisinin idare­ sinde bulunan halk i letişim araçları nın (matbuat, radyo, televizyon, kağıtlar, parti binaları, makineleri) demokratik parti lere veri lmesi zaruridir. Bağımsız devletlerin halklarının, serbest nefes alarak, "Elhamdül i l lah, şimdi başım ızda sopa sal layan Bolşevizm-Komünizm ve Rusçuluktan kurtulduk." demelerine imkan veri lmelidir. Son vakitlere sayı ları l 2 'ye varan Türkistanl ı bazı komünist rehberler ve onların hi mayeci leri, önce ekonom ik yönden yükselelim. sonra bu bize istiklal getirecektir d iye hayallerde kuruyorlard ı . Her şeyden önce siyasi hayatın mi lli menfaatler yolu, sonra bu yol ile ekonomik gelişmeye başlamak şarttır. Dünya pazarına çıkışın yega­ ne yolu, bağımsız devlet olarak harekette bulunmaktadır. Bakın ız, Moskova Türkis­ tan 'a, Türkistan pamuğunun % 60' ı n ı dışarıya satmak için izin vermiştir. Ama. cumhuriyetlere d ışarıdan gelecek dövizlerin yüzde 40'ının Moskova'ya veri lmesi şarttır. Şimdi, böyle bir iktisadi terakkiyata bakınız! Türkistan l ı lar kendi toprakla­ rından pamuk mahsulünü al ıyorlar; bunun için çok .a ğır bir emek sarf ediyorlar. Sonra pamuktan d ışarıya satabi lirler! Gelen 1 00 Dolar olursa, bundan 40 dolarını Moskova'ya verecekler! Demek ki, böyle bir yolla ekonom ik gel işme olamaz.


254

BA \' M İ RZA l l A \' İT

Bugünkü Türkistan' da belki, 5 devlet bağımsız halde yaşayacaktır. Bu devletler gelecekte siyasi ve ekonom ik birliktelik oluşturup Türkistan bayrağı altında birleşe­ bi lecekler mi? Türkistan'daki Sovyet cumhuriyetleri l iderleri nin l 989'da A l ma-Ata şehrinde ve Ağustos 1 99 1 'de Taşkent'te toplanmaları, en son konferansta "Mas lahat Şurasını" teşki l etmeleri, gelecekte meydana çıkan devletlerin hareket b irliğini ya­ ratmak yo luyla faaliyetlerde bulunmalarını gösteren bir görünüş olabil ir. Gelecekte, 5 devletin Türkistan Federasyonu teşkil ed i l irse, bunun u luslar arası siyasi hayatta ehemm iyeti büyük olacaktır. * Bağımsız devletlerin i lan edilmesiyle, m i l letin geleceğine güvenl i k ve m i l lete refah temin edile b i l inir. Lakin. bugünkü Sovyetler B irliği ' nde devam ettirilmekte bul unan siyasi oyun lar, bağımsızl ık hareketlerine engel olacaktır. SB'nin Halk Kongresi 2 Eylül 1 99 1 'de eski Sovyetler Birliği ' n in 1 O Sovyet Cumhuriyetinden i baret birlik veya konfederasyon teşki l etmek için muhakemeye başlad ı . Bu "B irl ik" savunma, dış siyaset ve iktisadi meseleleri idare edecekmiş! Anlamaları gerek ki, devletlerin hukukların ı, yeni bir Birlik idaresi altına sokmak bağımsızl ı k hudutların ı suiistimal etmek olacaktır. Sovyet Rusya, Amerika ve Batı Avrupa l iderleri Sov­ yetler B irl iği ' n in parçalanmaması için yollar izlemekteler. On lara göre Sovyetler B irliği 'nin inkırazı anarşiye yol açacakmış! Bu fi kirleri ile halkların Selfdeter­ mination hak larını hesaba almamaktalar. Eski Sovyetler B irliği 'ndeki Cumhuriyet­ ler, kend i lerini egemen devletler olarak i lan ettikten sonra, dünya halklarıyla siyasi ve ekonomik işbirliği yapmalıdır. Onlar, bunu yapamazsalar, o zaman, bağı msız dedik leri devletler, Rusya'nın yeni bir nikab altındaki vilayetleri sıfatıyla yaşamaya mecbur olacak Devletlerin merkezi idaresi (SSSR) yerinde Devletleri n Koordinas­ yon M erkezi teşkil ed i l irse, o zaman, böyle bir müessese devletlerin işbirliğini idare edecek ve devletlerin dış ve iç politikasına karışmayacaktır. Bugün Tiirkis­ tan ' ın bazı problemlerinin temeli, m i lli bağımsız devletlerin kurulması ve onun geleceğini savunması meselesidir. Bunun için Türkistan her şeyden önce, Türk Dünyası (Azerbaycan, K ırım, Dağıstan, Tataristan, Başkurdistan, Yakutistan, Şarki Türkistan, Kuzey Türkistan, Türkiye Cumhuriyeti), B eloruslar, Estonlar, Latviye­ l i ler, Liton iye l i ler, İslam Mem leketleri ile sıkı temaslarda bulunmal ıdır. Türkistan için Batı-Avrupa ve A merika ile i l işkiler çok önem l idir. Türki stan'da bağımsızlık kanun larının kabul edildiğini Batı matbuaları yansız 4-5 söz ile bildirdi ler. Tiirkis­ tan- Rusya ile arasındaki temas lara yen i bir mana verilmel idir. Türkistan, Rusya i le sam imi dost olarak, halkların eşitliği esasında yan yana yaşamaya hazırdır. Tarihte ispat ed ilmiş bir durum var. O da, Rus şovenizmi gayrirusların mil liyetç i l iği için ilham verm iştir. Rusya. hakim millet duygusundan, Türkistan ise, ınazl Gın mi llet duygusundan ayrı lmalıdır. Bugünkü Tlirkistan 'da 10 m i lyona yakın Türkistanlı o lmayan insan ( Ruslar, Ukraina l iler. A lman lar, Kore l i ler ve başkaları yaşamaktadır. Türkistanl ı lar bun larla kü ltür temasları kuramadı l ar, çünkü rej i m buna izin vermemiştir. Rusyal ı olmayan insan lar. Rus kültürü tesiri altında yaşamaktadırlar. Türkistan ' ın mühim problemle­ rinden birisi, Gayri-Türkistanlı unsurlar ile yakından münasebetlerde bulunmak meselesidir. M i lli azınl ıklar Türkistan'da kendi hususiyetleri n i korumakta hak l ıd ır­ lar, lakin bunlar Türkistan içinde, Türkistan l ı lara karşı olumsuz duygularla yaşama­ ma! ıdırlar. Bugünkü Türkistan ' ın problem lerinden birisi, onun kültür hayatı meselesidir. Sovyet rej imi devrinde Türkistan ' ın yalnız Özbekistan kısm ında 1 0.000'den fazla tarihi abide bina bozu l muştur. Bunları. A l lahsızl ık hareketi yoluyla yok etm iş ler. Bozulan o tarihi kü ltür merkezlerini yeniden d ikmek mümkün değil. Mevcut bulu-


ESKİ sovn:Tl,ER R i R ıJ(; i·NoEKİ TÜRl\l,ÜGÜN VE ISl.AMIJlıi BAZI l\IESELELF.ld

255

nan az sayıdaki tarihi abideleri himaye etmek, kültür hayat ının bugünkü mühim bir vazifesid ir. Sovyet siyaseti mil leti Ruslaştırmaya ayrıca önem verm iştir. Şahısların isimlerine ov ve viç eklerinin getiri lişi; Rus d i l inde ders verecek okulların sayısının artırılmas ı ; şehirlerin, kazaların, köylerin ve sokakların çoğunluğuna Rus coğrafi veya Rus şahıs isim leri veri lmesi; Türk d i l birliğini parçaladıktan sonra, Türk şivele­ rine Rus sözlerinin soku lması ; devlet memuriyetinde Rus d i l inin bir devlet d i l i ha­ l inde kullanılmas ı ; kitaplar, dergiler ve başka vasıtalar i le Rus kültürünün devam lı propagandası; Rus ve Gayrı-Türkistanlıların Türkistan 'a yerleştirilmesi ; devlet ida­ relerinde Türk şive leri n i b i lmeyen memurların sayısının artt ırı l ması; Rus d i linin ikinci anadi l olarak kullan ı l ış ı ; Rusların "Ağabeyler" derecesine getirilmesi, Ruslaş­ tırma politikasının tesirl i görünüşlerid ir. Sovyet Cumh uriyetleri kendi hudutları içindeki dil leri ni devlet dili olarak kanunla kabul ettiler. Fakat böyle kanunun işlev­ lik kazanması mesele leri daha hal led i lmem iştir. Şahısların isim lerindek i ov ve viç ekleri ve Türkistan coğrafyasındaki Rus isim leri bugüne kadar devam etmektedir. Devlet idarelerini ' anad i l i ' esasında yürütmek Devlet-Dilleri kanununun esas kısmı olduğu halde, bugüne kadar icra edi lmem iştir. Çar ve Sovyet Rusya'sı hakimiyeti devrinde Türkistanlı ları kendi tarihlerinden a­ yırmak sahasında c iddi çal ışmalar yapı l mıştır. Türkistan'daki m i l li okul larda "Orta Asya ve Kafkasya'nın" 1 2 asırlık tarihini öğrenmek için yalnız bir saat vakit ayrı lm ış­ tır. Bugünkü Türkistan'da Umum Türkistan Tarihi okutulmadığı gibi, kendi kav im le­ rinin tarihi de öğreti lmemekted ir. Altı yı ldan beri 'Yeniden Yapılanma' ( Perestroyka) demekteler. Lakin, okul ların derslik kitaplarını, tarih sahasında da, milli esasta (milli hususiyetleri hesaba alan) hazırlamadı lar. Taşkent'teki kütüphanede 80.000'den fazla el yazma olduğu halde, bunların 400 nüshası fişlere alınm ıştır. Alfabelerin değiştiril­ mesi neticesinde tarihi fikir hayatını ve kültürünü öğrenmek yolları kesilm iştir. Rus alfabesi bugüne kadar kul lanı lmaktad ır. Bazı okullarda Arap alfabesi öğreti lmektedir. Lakin bu yolda bugüne kadar ciddi bir adım atamadılar. Azerbaycan münevverlerinin Türk Halkları alfabesini Latin harfleri esasında teşki l etmek yolundaki teşebbüsleri, Türkistan münevverlerinin bu sahadaki faal iyetlerinin bir parçası haline girmemişt ir. Sovyetler Birliği ' ndeki Türklerin alfabe lerini birleştirme meselesinde çok konuşuyor­ lar. Bir grup, Rus alfabesi devam etsin; bir grup Arap harfleri esasında, başka bir grup Latin harfleri esasında alfabe olsun diye fikir bildirmektedirler. Türkistan ' ı n bugünkü problem lerinden birisi, İ slam dini meselesidir. Türkis­ tan ' ın İs lam dünyası ve İ slam dini için verdiği hizmetlerin i unutanların say ısı azdır. Bolşevizm i le İs lam arasında ciddi savaşlar devam etti. Devlet vasıtasıyla devam ettiri len İs lam aleyhindeki tedbirler ve umum A l lahsızl ık pol itikası İ slam ' ın dış görünüşlerine çok darbe vurdu. Ama. Müsli.i man ların kalbinde yaşayabildi. Mosko­ va, 1 988'den itibaren di nler aleyhim.Jeki siyasi yolundan vazgeçti . Sovyetler Birli­ ği'nde bütün d in lerin hadim leri kend i d inlerini yaşatmaya imkan kazandı lar. Bugün Türkistan 'da İslam ' ı, Müslümanların günlük hayatı ve inançları nın temeli halinde devam ettirmek faal iyetleri vard ır. Tabii İslam bu ü lkede eski mevkisin i kazanmak için biraz zamana muhtaçtır. Memlekette İ sliim dini ta l imatını bütün Müslümanların ruhunda yaşatmak için bugünkü şartlar imkan vermemekted ir. Müslüman lar için yalnız 205 cami mevcuttur. Dini kitapların sayısı da çok azdır. Bun lara rağmen. dini hareket Türkistan ' ın her yerinde devam ettirilmektedir. Al lahsızlık siyaseti devrinde İslam. Müslümanların kalplerinde yaşıyordu. İslam 'ın dış görünüşlerinden dini bayramlar, kurbanlık kesişler, dini merasimler, müezzinlerin namaza davet sesleri, Hac seyahati, dini kitaplar okuma ve okutmalar, gençlere ve başkalarına dini talimatı öğretmek. cemaat olarak namazlar kılmak, oruç tutmak gibiler yasak edilmişti.


DA Y M İ llZA l l A YİT

256

Dinlere serbestlik verildikten sonra birçok dini tarikat ve H ıristiyanlar Türkistan'da te­ sirlerini artırmak yolunda bulunmaktalar. İsveç'te Hıristiyan Propaganda Merkezi, radyo vasıtasıyla Müslümanların dilleri ve şivelerinde, 24 saat durmadan İsevilik talimatını pro­ paganda etmekteler. İslam' ın her tarikatı ve mezhebi de kendi yolunu öğretmek için faali­ yet göstermekte. Şiilik propagandası İran yoluyla devam ettirilmekte; Vahabilik tarikatını Suudi Arabistan yoluyla, İ smaill iye tarikatını Pakistan yoluyla, Ahmediye tarikatını H in­ distan yoluyla Türkistan'da yaymaktalar. Müslümanlar altmış yıldan fazla Allahsızlıktan çektiklerini unutmayan bir devirde, Türkistan'da mezhep, tarikatlar ve Hıristiyanlık faali­ yetleri. Müslümanların İslam talimatını icra etmelerine engel olabilirler. Her şeyden önce, Müslümanlar, İslam yoluna davet edilmelidir. Şimd i 45-50 yaşındaki İslam ' ın ne olduğunu bilmeyen insanlar arasına, mezhep tarikat ve dini tartışmaları sokmak Türkistan'daki İs­ lam'a darbenin yeni bir görünüşü olacaktır. Biz her şeyden önce, dinden uzaklaştırılan Müslümanlara hakiki İslam yolunu öğretmeliyiz. Eski Müslümanların İslam' ın ne olduğu­ nu bilmeyen çocuklarına, şimdiden itibaren mezhep ve tarikat tartışmaları ile yakınlaşmak Türkistan'da İslam'ın oturtulmasına :mrarlı olacaktır. Ti.irkistan'ın sonsuz problemleri var: Aral Gölünü kurtarmak; radyasyon hastalarının, sarılık hastalarının, şifaları için aç insanlara ekmek olabilmek, işsizlerin iş temin etmek gibi sosyal problemleri vardır. Aşağılık duygusu altına sokulan mil lete milli gururu öğretmek, İslam yoluyla insanların ahlaksızlıkları aleyhinde ciddiyetiyle çalışmak, eğer milli bağımsız devletler (3 . 9. 91 'deki Batı Avrupa haberlerine göre Kazllkistan, Tacikistan ve Türkme­ nistan Sovyet Cumhuriyetleri de kendi bağımsız devletlerini ilan etmişler) olduğumuz doğruysa. o zaman devletleri halka demokrasi yoluyla hizmet etmeye, zorlamak gereklidir. Rusların Batı Avrupalıların ve Amerikalıların bazı kişi leri, Türkistan'da belki İslam Fundamentalizminin ortaya çıkabileceği, bunun için dikkatli olmak gerekliğinden söz etmekteler. İslam Dünyası Türkistan ile yakından meşgul olmamaktadır. Milli hllıTiyetçilik hareketi durmayacak ve yaşayacak bir heyecan içindedir. Bugünkü Türkistan'ın büyük problemi, cumhuriyetleri bağımsız halde idare etmek meselesidir. Batı ülkelerinde Sovyet­ ler Birliği İmparatorluğunun yok edil işinden korkmakta bulunanların sayısı çoktur. Kafala­ rında büyük pazllr var! Sovyetler Birliği'nde 1 5 devletin meydana çıkışından korkuyorlar. Belki. Rusya Sovyet federasyonu içinde bulunan Türk Kavimleri, Tataristan. Başkurdistan, Yakutistan memleketleri de bağımsızlıklarını kazllnmak için dünya piyasasına çıkabilir. N için, böyle devletlerden korkuyorlar? Böyle düşünme zarureti yoktu. Bizim dünya niçin Hind okyanusundaki 20 ki lometre kare toprakta yaşayan 3000 kişiden ibaret bulunan. Nauru adasıııın bağımsızlığını l 967'de tanımadan korkmamış? M i lletlerin istiklal lerinden korkmak. iğvagerlerin bir oyunu olabilir!

VATANIMIZI ZİYARET ETTİM (1 2-25 Temmuz 1 992)

"

Vatan ve hürriyet! Bu iki söz kendini bi lenler için kutsal bir değer. Tanrının in­ san kalb ine verd iği bir duygu olmakla beraber aynı zamanda bir mesu l iyet kaynağı"TÜllK DfiNYASI ARAŞTIRMALARI", 1 99:\. No: 8J. s. 65-92; "Yeni l<'onım" Aıık:ıra 1 99:\. No: 287. 28-:\9; "Tiirk Yurdu" 1 99:\ (Ocak). No: 69. s. 9- 1 0: "Türki�tıın", 1 99:\, No. 1 7- 1 8. s. 25-:\8. Karadeniz T. Ü . . Kafkasya ve Orta Asya fllkeleri l lyııulııma ve Araştırma Merkezi, Araştı nııa Dizisi No. 2. Trabzon 1 99:\. s. 1 -W; "Hareket". Moskova 1 9%. No. J. s. 5- 1 7. No. 4. s. 5- 1 2: "Centnıl Asiaıı Monitor'', Ncw Ynrk 1 993. Bagıııısız bir devletin hilkiilm:li tarntiııdan beni vatandan kovlayan tedbir. yalnız benim için dcgil. Rusya •

s.

emperyalizmi ve Bolşcvızmindcn kurtuluş lıarckdi için bir lıakarcnir. Bu makale Tllrkistaıı'da. ayrıca Özlıckis­ tmı 'da ve dış Lilkclerdc dikkatle okundu. Türkistan nK-selelcriyle ım,-şgul bulunan insanlar Oztıckistmı hilkilıneli­ ııin istiklal devrinde de Koıııilnizııı ruhundan kurtulaıııadıgı kanaatine vardılar.


ESKi SOVYETLER etaLIC l 'NDEKI TÜRKLÜCÜN VE tsLA M IN BAZI MESELELERi

257

d ır. Vatan ve onun bağımsızl ığı için çal ışmak bazılarım ız için farz, bazı larımız için de vatan ismi ve onun taşıdığı anlam şemsiyesi altında yapı lan t icaret spekülasyonu­ dur. Biz Türkistanlı lar vatanseveriz. Yazık ki, hepimiz vatanperver değiliz. Ancak bu yazının ortaya ç ıkardığı farklı sebeplerden dolayı söz konusu tariflerin ayrıntıla­ rına girmek istemiyorum. Ben bir vatansever olarak, m i l li azatlık meydanındaki mücadelemi sürdürdüm ve sürdürmekteyim. İ nanıyorum ki, bu gerçeği hiç kimse inkar edemez. Gelecekte tarih Türkistan istiklali için devam ettirilen mücadele kimin nasıl rol aldığını yazacaktır. Vatan derdiyle her zaman Türkistan davasının içinde oldum. Halkımızın, zamanı bel l i olmasa da, bir gün mutlaka istiklal ine kavuşacağı inancıyla yaşadım ve çal ış­ tım. Vatandan 52 y ı l uzakta kaldım. Bu devrenin 2 yıl 6 ay ve 1 2 günlük bölümü Kızıl Ordu, savaş ve harbi esirl ikte geçti ki, bu dönem hayatımın manasız bir parça­ sıydı. 1 5 M art J 942'de, m i l l i hürriyet cephesine girdim ve o günden beri bu cephe­ deki mücadelede devam etmekteyim. Türkistan meselelerindeki açık fikirlerim, komünizm-Sovyet d iktatörlüğünü ve bunun i le paralel giden Rusya-şovenizm ini rahatsız etti. Bu nedenle Sovyet propa­ gandasının yoğun ve devam l ı hücum larına maruz kaldım. Ele geçirebildiğim kay­ naklara dayanarak söyleyebilirim ki, ben Sovyetlerin sayısız h ücum ları altında kalan ve bunlardan çok darbe gören bir fikir adamı olarak meydanda durmaktayım. Eski Sovyet tarihçi lerin i n b ildiri lerine göre, Sovyetler B irliğinde şahsıma ve fi kirlerime karşı yazılan kitap, risale, makale, radyo ve televizyon yayınları 1 OOO'den fazladır. Bunların aleyhine, Sovyet propagandasının yalanların ı ortaya koyan bir ciddi eser yazmadım. Sovyetlerin şahsıma ve fikirlerime karşı sahtekarlık esasında yürüttükleri yalancı siyaseti, Gorbaçov dönem inin son y ı l larında, 1 989'dan itibaren biraz yumuşamaya başlamıştı; fakat bu durum Sovyetlerin bana karşı devam ettirdiği yalancı propagan­ danın durdurulduğu anlam ını vermemekteyd i, çünkü aleyhimdeki iftiralar devam etmekteydi . Mesela, 1 989 yılı eylül ayında İstanbul'da Türkistan l ıların kurultayı top land ı. Bu münasebetle Özbekistan Sovyet H ü kümeti ve Komünist Partisinin resmi gazetesi "Sovyet Özbekistan "da 1 5 Aralık 1 989'da, Derviş Ali ismiyle yayın­ lanan "Ölüyü D iri ltmeye Çabalayanlar" adl ı makaleyle şahsıma karşı aşağıdaki iftiralarda bulunuldu:

"Herkes tarafından, atın yuları gibi bilinen Baymirza Hayit her zaman olduğu gibi çeşitli memleket/ere seyahatler yapmaktadır. Bu seyahatlerde, Orta Asya cum­ huriyet/erine komünist zulmü konusunda tebliğler vermektedir. Bu yılın yaz ayların­ da o, Türkistanlı muhacirler arasında Sovyetlere karşı siyasi faaliyetler canlandır­ mak amacıyla bir kere daha İstanbu/ 'a ge/dt'.

Ben 1 989 senesinde Türkiye'de bulunmadım, Sovyet idareleri bu durumu bil­ dikleri halde töhmetten çekinmem iştir. 1 989 y ı l ı mart ayında Birlik Halk Cephesinin gösterilerinde, şair ve hafız Dadahan Hasan, muhacirlerin anavatana geri gelmeleri için i mkan veri l mesini talep etti. Sovyet yandaşları B irlik Cem iyeti aleyhinde yazmakla kalmayıp, Dadahan ' ı n talebini geri çevird i ler. "Sovyet Özbekistan" gazetesi 1 O M art 1 989 tarihli sayısında aşağıdaki tutarsız ve mantıksız fikirleri bildirdi: "Onun (=Dadahan ' ı n demektedir) konuşmasına göre, aslı Türkistanlı olup dış

ülkelerde yaşayan muhacirlerin ata toprağına geri dönüşleri gerekiyormuş. Dadahan 'a göre, onlar vatanlarını özlemişlerdir. Aynı zamanda Hitler 'in dalkavuğu (Çanağının yalayıcısı) ve dış ülkelerde bizim için mücadele eden "Baymirza Hayit 'i de birlikte alıp getirmeleri şartmış ".


RAY M İ RZA l lt\ YİT

2511

Gazetenin fikrine göre gösteride kabul edilen kararlara, bazı nazik ve karanlık kon u lar yansımamıştır. Gazete, yazm ıştı:

"ahi halde Türkistan 'ı yeniden kurmak. Baymirza Hayit 'e saygılı olmak ve ona itaat etmek, demokratik birlik esasına dayan hakimiyet kurmak kararını, alınan

kararlara ilave etmek l{erekecekti."

Resmi bir gazetede bi ldiri len yukarıdaki haberlerin ne derece gerçekten uzak kalan yalanlardan ibaret o lduğunu anlamak zor olmasa gerek . M i l li mücadele hare­ ket i mizde ve fikirlerimde hiçbir zaman "Baymirza Hayit'e itaat etmek" gibi bir düşünce yoktur ve o lması mümkün deği ld ir. Bunu yukarıda söz edi len gazete ve onun idareci lerinin gayet iyi bilme leri gerekirdi. İ nsanları insan lara itaat ettirmek sadece komünist rehberlere ait olan bir tarzd ır ve komünist hakim iyeLin son derece kötü bir şekl idir. "Sovyet Özbekistan 'ı" gazetesinin yukarıda bi ldirdiği vesveseden üç ay sonra ü­ zerimde dolaştırı lan kara ifüra bulutları i l k defa hakikat güneşi altına girdi. M i l let­ vek i l i ve şair Muhammed Sal ih ve gazeteci Enver Corabayev arasında hir mü lakat olmuştu. Enver bey, Salih beyden onun New York seyahaiı n ı ve Nevruz bayramının nas ı l geçtiğini öğrenmek istemiş. Salih bey umum malumat verdikten sonra beni de bu seyahatinde gördüğünden bahsetmiş. Bunun üzerine Corabayev hakkında bilgi istemiş. Bu mülakat " Yaş leninct' gazetesinin 23 Haziran l '190 (Sayfa J ) sayısında "Kader Mücade ledir başl ığı altında yayın lam ıştır. M uhammed Salih Be) , "

"Baymirza Hayit yurtdışında yaşayan yurttaşlar arasında meşhur şahıs hesaplandı "

demiş. Enver Corabayev aşağıdaki fikirleri bild irmiştir.

"Şu anda her ikimiz Baymirza Hayil 'in bir his/eti vatanı haini o/duğun:ı hir kere daha tekrarlamaya cazim edebi/emiyoruz. . . Bizler hwf tanıdıi!ıınızdaıı heri mathuatdan ve radyodan "Baymirza Hayil hain, Hit/er 'in çanaf:ının yalayıcısı ·· gihi sözleri defalarca duyduk ve okuduk lakin onun satılmış oldıı,İ{una ilişkin hiçbir delile rastlayamadığım için, hıı adama he/ki haksız o/ara 'Hain · damgm·ı hasılmış olacağını düşünerek ve hu [!.ihi !fiiralar atılan başka yurttaşlar ve hu kişi hakkında derin düşünmeye başladım ".

Bu gibi fikirler sonucunda vatanım ızda benim hakkımda biraz daha yumuşak fi ­ kirler doğmaya başlad ı. Fakat komünizm mefkuresi buna tahammül edemed i. Sov­ yet ideologları, Muhammed Sal ih ve Enver Corabayev mülakatı yayınland ıktan sonra tekrar bana karşı hücuma başlad ı lar. "Yaş Leninci" gazetesinin 5 Temmuz 1 990 sayısında (s. 3 ) M. Şarapov adl ı bir kişi "Karışık Takdirler" ad l ı bir makale yayı nlad ı . Bu makalede hakkımda eski töhmetler d i le getirtilmiştir. Gazete şöy le yazm ıştır:

"Şimdi gençler hir taraficı dursun. artık yaşlılar da tarihi şahısların kim olduklarını doğru olarak düşünemiyor ve anlamıyor/ar. Yıllardan heri hain ve Halk-Düşmanı olarak ilan edilenler hakkında tamamıylafarklı düşünceler ileri sürülmektedir. Yakııı­ da Yaş leninci gazetesinin 23 Haziran 1 990 sayısında ilan edilen gazeteci Corabayev 'in Milletvekili ve Şair Muhammed Salih ile mülakatında dile alınan Baymirz.a Hayit iıı taktii.-! bahis-müzakereler içiıı sebep oldıı. Mülakatta ilk defcı oıı ım takdirini değerlenmesine başkaca şekil verildi. A caba, hakikat böyle mi? Ben onıın savaş yıllarındaki.faa!iıwt/erini Özhekistan SSR (Sovyet Sosyalist Respublikası) Dev­ let Güvenlik Komitesinin arşivinde saklanan do.\yulardan hir değil çok kereler en ince ayrıntısına kadar öğrenmiştim. Konuşmayı mütalaa ettim ve rahatsız oldum. Bunun için elime kalem aldım ve her şeyi açıkça yazmak istedim. " '

Yukarıdaki cüm leleri yazan adam, KGB'den ben im hakkımdaki vesika ve yazı­ ları iyi öğrenen kişiymiş! Demek ki, o KGB'nin güven l i bir hizmetçis i ! Şarapov


ESKi SOV\'F.Tl.EH. HIRı.IGl'NDEKI TÜRKl.fiGfıN VE iSi.AMiN Hı\ZI MESELELrnl

259

benim hakkında iftiralar başladıktan sonra aleyh imde her tUrlii sözleri sarf etmekten çekinmemiştir. Töhmetçiler "eski tas, eski hamam" olarak kalmışlar. Şarapov ' u n hakkımda yazd ığı töhmetlere karşı cevap verebi l irdim. Ama, bunu yapmadım; aklı­ ma halkımızın "Eşei{in kulağına tambur çalsamz da. o hundan zevk alma; ·· denilen atasözü geldi" Ona cevap yazsam da, o bunu anlamaz! Sovyet ideolojisi niçin he­ nimle bu kadar çok meşgul oluyor? Bu sorunun cevabını vermek gerekir. Saparov'un aşağıdaki fikirleri ile Sovyetlerin kötll niyetleri ni ortaya çıkaran sebeple­ ri anlamak çok kolaydır:

"Büyük vatanperver Dr. Hayit 'in gayeleri, şimdi memleketimizde güya yeni milli siyasetin temeli olmaktadır. "

Şarapov vasıtasıyla zikredilen töhmetler aleyhinde hiç olmazsa iki-üç ayd ı n ı m ız ortaya çıkıp c�vap vermed i. Komünizm rej iminin uzak yıllar devamlı sözcüsll bulunan "Pra11da" 30 Aralık l 990'da "Pravda Yastaka" (Taşkent) gazetesinin Başyazarı R. Safarov' un bir ma­ kalesini yayınlamıştı. Safarov, H llrriyet Radiosu'nda benim kitabımın memlekette şimd iye kadar neşred i l memesi hakkındaki yayına cevap verm iş ve bunun i le beraber bana karşı eski töhmetleri de yeniden başlatmıştır.

Vatanda hakkımda m üspet fikirlerin ortaya çıkışı ve Sovyetçikleri n bunlara karşı h ücu m la rı Aydın larım ızdan bazıları, 1 99 1 'den başlamak üzere, Tilrkistan milli meseleleri ve benim bu konudaki il mi görüşlerim, bunların yorum ları hakkında yurttaşlara fikirler b i ldirmeye başladılar. Türkistan'ın Özbekistan bölgesinde ilk defa "Mühı­ kat" (Taşkent) dergisi ben imle yaptığı miilakatlar yardımıyla fikirlerimi halka du­ yurmak cesaretin i gösterm işti. Bu dergi, zamanında Özbekistan Komün ist Partisi Merkez Komitesinin organıydı. Bu derginin başyazar yardımcısı İslam Usmanov'un yurtdışındaki yurttaş-Özbeklere olan özel ilgisi sebebiyle derginin 1 . sayısında ( 1 99 1 ) Zuhuriddin M irza Abid Tiirkistani, ikinci sayısında Dr. Temir Kocaoğlu ile yapı lan mlllakatları yayın ladı. İslam bey yazdığı bir mektupla benimle Dergi için bir sohbet yapmak arzusunda olduğunu bild irmişti. Onun ricasını kabul ettim. Bana yönelttiği 9 sorunun cevabını ona 9 Ocak 1 99 1 'de göndermiştim. İslam Usmanov 'un benimle mektupla yaptığı sohbetin tamamı mektup yoluyla, onun giriş sözil i le bir­ l i kte "Mülakat" dergisinin 1 99 1 yılı. mayıs, No, 5, s. 62-69'da "Yatan meniki benim hemdir"adı altında yayın ladı. Dergi fikirlerimi değiştirmeden yayınladı. Ben onun sorularına tüm içtenliğim, vicdanım ve duygu larımla cevap vermiştim. "Mülakat " dergisinde yayınlanan mü lakatımız "Özbekistan Edebiyatı ve Sanatı " gazetesi 23 Haziran 1 99 1 'de (s. 6) yayınland ı . Mem leketten bana gelen haberlere göre yaptığım sohbet yurttaşlarımız arasında çok iyi bir tes.ir bırakmıştır. Komilnizm, Sovyetizm, Sovyet-Rusya imparatorluğu ebedi olacaktır diye düşü­ nen ve buna sam im iyetle inanan Özbekistanlı komünistlerin rehberleri, bildirdiğim fikirleri tekrar öğrendikten sonra çok rahatsız oldu lar. "Miilakat "ta sohbetleri ya­ yın lanan aziz yurttaşlarını, Zuhuridd in ve Dr. Temir beylere karşı herhangi bir hü­ cum başlamadı. Komünist-Sovyet yöneticileri bütün d ikkatlerin i bana çevirdi ler, çünkü verd iğim beyanat. Sovyet devrinin yakın geçm işindeki faciaları açıkça, hiçbir gerçeği gizlemeden, tarafsız olarak tasvir etmekteydi. Benim mülakatım Özbekistan Komilnist Partisi Merkez Komitesinde olanları rahatsız etti ve onların eski ale�j isinin yeniden başlanmasına bahane oldu. Bu sebeple "Miilakat " dergisinin Başyazarı Barat Baykiibilov, onun yardımcısı İslam Usmanov ve Dergi heyetinin Komün ist Parti Komitesinin sekreteri Corayev,


260

BA YMİRZA H A Y i T

Özbekistan Komünist Partisi M erkez Komitesinin işkencesi altına alındı lar. M erkez Kdmite, zikredilen bu kişi leri ben im sohbetimin yayınlanması meselesinde sorumlu tuttu. "Mülakat " dergisinin ( 1 99 1 yıl, nr. 5) benim sohbetlerim i n yayınlanması taraf­ tarları, fikirlerini n aleyhi nde bulunanlara nazaran çok idi. Komünist yöneticilerin bir kısmı da bu durumdan hoşnut olmadı lar ve mülakatımız aleyhinde yeni cephe açtı­ lar. Komünizm ve R usya-sever meddahlar Özbekistan Komünist Partisi Merkez Komitesinin birinci sekreteri İ slam Kerimov'a çok sayıda şikayet mektubu yol ladı­ lar. Bunların yanında dergi heyetinin asil üyelerinden olan halk şairi Şükrul lah bey, Sovyetler B irliği İ limler Akademisinin muhabir üyesi Profesör Tursunov, Özbekis­ tan İ l im ler Akademisinin muhabir üyesi Profesör Ahmedov ve Profesör Polatov, Özbekistan Komünist Partisinin birinci sekreteri Kerimov'a, Dergi hakkında sür­ mekte olan söylentilere esas olmadığı ve "Mülakat " dergisinin yurtdışında yaşayan vatandaşların durumu i l e i lgili olduğu yol unda mektuplar gönderd i ler. Özbekistan komünistlerinin Yeni-Babası bu gibi tavsiyelere cevap vermemiştir. Sonra neler olmuştur? Bu sorunun cevabını aşağıdaki bazı örneklerle verebi leceğim: 2 0 Haziran 1 9 9 1 tarihinde sohbetimin yayınlanışından 20 gün sonra, Dergi ku­ rulunun Komünist Partisi teşki latının toplantısı yapıldı. Toplantıda Şildi Karimov'un "Takdir ızdırabı " adl ı makalesi ve İ slam U smanov'un ben imle yaptığı sohbetin yayını meselesi tartışıldı. Sonuç olarak, sohbet makalesinin hazırlanmasından so­ ruml u olduğu halde komünist Usmanov"a söz konusu B. H ayit ' i n mürekkep şah ıs olduğunu bilmeden, i lgili dairelerdeki evrakları, belgeleri tam olarak incelemeyip konuya yüzeysel yaklaştığı sebepl i kınama cezası vermeye" karar verildi. 24 Haziran 1 99l'de "Mülakat" dergisinin tahrir kurulu toplantısını teşki l ettiler. Bu toplantıda benimle yapı lan sohbet konusu tartışılm ıştır. Toplantıya katı lan Cum­ hurbaşkanının B i l im, Kültür, Basın ve İdeoloj iye meseleleri danışması Bahtiyar Nazarov, Siyasi B i l im ler Enstitüsünün rektörü İskandarov, beni m sohbetimi yayın­ lamadan önce, makale yazısını okumadıkları için makalenin yayınlanması aleyhinde konuştular. Nazarov i le Temmuz 1 99 1 'de Berlin'de U luslar arası Ural-Altay Konfe­ ransında beraberd ik. N azarov ben im sohbetimin yayın lanışı meselesinde Taş­ kent'teki ciddi tartışmalar hakkında bana b i lgi vermemiştir. Toplantıda "Mü lakat" dergisi tarafından benim sohbetimin neşredilmesi meselesinin Özbekistan Komün ist Partisi Merkez Komitesinin İdeoloj iye Bölümüne devredi lmesine karar verilmiş. 29 Haziran 1 99 1 ' de Taşkent Komünist Partisinin mecl i s salonunda ideoloj i ala­ nında çal ışanların mec l isi devam etti. Mecl iste ilk olarak Özbekistan Komün ist Par­ tisi Merkez Komitesinin sekreteri K Yusupov konuşmuştur. Sonra söz, Özbekistan Komünist Partisinin ve Sovyetler Birl iği KP'sinin sabık sekreteri N uritdin Muhitd inov'a veri l miştir. O kendi hayatı hakkında malumat vermiş. Onun konuşma­ sından sonra, mecl istekilerden birisi, Muhitdinov'dan "Siz Mülakat dergisiniıı 5. Sayısında Baymirza Hayit 'le yapılan sohbeti okudunuz mu?" d iye sormuş. Muhitdinov'un cevabı ise şöyleydi (Kasetten alındı):

"Ben dergiye abone değilim. Ama söz ettiğiniz yazıyı okudum. Doğru, bugünler­ de basında her türlü fikirler yayınlamakta; bilemiyorum, "Mülakat " bu yazıyı neleri göz önüne alarak yayınladı? Ben şahsen B. Hayit 'in tanımıyorum ve onu görmedim. A ma, Namangan 'da çalıştığım sıralarda onun okul müdürü olduğunu biliyorum. Moskova 'da KP Merkez Komitesinde sekreter olarak çalıştığım sırada onun hakkııı­ da çok şey duydum. Onun Türkistan 20. Yüzyılda ' eserini Rus dilinde okudum. O, Sovyet düzenini suçluyor ve " Türkistan kullar memleketi halındadır " diyor. Onun bu konuda yürüttüğü fikirlere hepimiz hayret ederdik. Daha sonra etkili devlet dai-


ESKi SOVYETLER BİRLIG İ 'NDEKI TÜRKLÜGÜN VE ISLAMIN BAZI MESELELERİ

261

relerinin araştırmalarından anlaşıldı ki, o, eserlerinde %90 Amerika istihbarat teşkilatının kaynaklarından istifade etmiştir. Bundan sonra da Özbek aydınları basın yoluyla kendi düşüncelerini bildirdiler. Ben şahsen "Mülakat " dergisinin baş re­ daktörüne 4 soru yöneltmek istiyorum: 1) Söz konusu sohbet hangi maksatla basıldı? 2) Makalenin yayın tarihinin, hayatınızdaki değişim günlerine rastlamasının hir sebebi var mı? 3) Dergide makalenin çıkışı konusunda Savaşa (2. Dünya Savaşı) katılanların fi­ kirlerine niçin baş vurulmadı? 4) Bu sohbet Sovyet kişileri için kutsal sayılan mayıs ayında ortaya çıktığı için bana huzur vermemek tedir ".

Sovyetlerin eski gözdesi, benim hakkımda ne derse desin, fakat burada bana kar­ şı yapılan töhmetin tek bir konusunda cevap vermem gerekir. Benim "Türkistan 20. Yüzyılda " konulu k itabım Amerikan istihbaratının topladığı malzeme lerden değil, alın terimle Avrupa kütüphanelerinde kaynakları öğrenerek, uzun ve yoğun çal ış­ malar sonunda yayınlandı. Sovyet propagandasının beni m aleyhimde başlayan mü­ cadelesi, beni m güya Amerika hizmetinde olduğum yalanından ibaret bulunan ah­ laksız iddiaları i leri sürmek i le devam ettirildi. Moskova ' n ı n etk i l i devlet memurları çok iyi b i lirler ki, ben h içbir zaman Amerikan h izmetine bulunmadım. Muhitdinov görevlerde bulunduğu zaman benim aleyh imde hiçbir söz söylemem iştir. B i lmedim, Komünist Partisi zikredi len toplantıda onu benim aleyhimde niçin kul land ı? 1 Ağustos 1 99 1 'de Özbekistan Komünist Partisi Merkez Komitesi "Mülakat

dergisinin Başyazarı ve derginin Parti sekreterini hir meclise davet etmiştir. Merkez Komitenin toplantısında benim "Mülakat " dergisinde yayınlanan .mhbetim muha­ keme edilmiştir. Toplantıya Özbekistan KP Merkez Komitesinin Kontrol Komisyo­

nunun başkan yardımcısı 1. P. A lesiç yönetmiştir (Bu şahıs şimdi Cumhurbaşkanı i daresinde çalışmaktadır). Bu toplantı, "Mülakat" meselesi n i Parti Kontrol Komis­ yonunun genel toplantısında tartışmak kararını almıştır. 1 Ağustos 1991 'de saat 1 6'dan itibaren KP Kontrol Komisyonu genel kurulu 20'ye yakın delegenin katılımıyla toplandı. Bunu komisyonun başkanı Yoldaşov yönetti (Bu şahıs şimdi, Özbekistan Yüksek Şurası= Parlamentonun başkanı). Komisyon başkanının yardımcısı lnagamov, "Mülakat"ta yayınlanan sohbetim hakkında bir konuşma yaptı. Bundan sonra söz, KP Merkez Komitesinin İdeoloji Bölümü müdürü Sayidcanov'a verildi. . Bu kişi konuyu değerlendirmesi sırasında "Vatan haini Baymirza Hayit ile sohbet düzen­ lemek büyük bir yanlışa yol açan ayıptır " demiştir. Derginin başyazarı kendisini himaye ediyor, lakin yardımcısı Usmanov'u suçlamıyor. Sonra söz, İslam Usmanov'a veri ldi. Meclisin ona yönelttiği soru şöyleydi: "Baymiruı Hayit ile sohbet etmek fıkri kime aittir? Usmanov, "Baymirza Hayit 'in şahsı konusunda çeşitlifikirler yürütülmektedir. Bu konuya açıklık getirebilmek amacf)'la SÖZ konusu sohbeti organize ettim" diye cevap verdi . U smanov'dan sonra Komisyonun başka altı üyesine söz verilmiştir. Meclis sonuç olarak "Mülakat"ın adını değiştirme kararını kabul etmiş. Böylece, "Mülakat" dergisinin adı "İtikaf' olarak değiştirildi. "İtikat" dergisini Özbekistan KP Merkez Komitesi "İnsan ve Siyaset' dergisine ilave olarak yayınlamaya karar verdi. Görülüyor ki durum "Seyir kör'ündür, uıman zor'wulur" diye tarif edilen atasözüne ne kadar uymaktadır.

Özbekistan bağımsızlığının ilanından sonra ben i m Özbekistan fikir haya­ tında tasvir edilişim Türkistan'daki Sovyet Cumhuriyetlerinin, son cüm leden Özbekistan 'ın bağım­ sızl ı k ilanından sonra (Ağustos sonu 1 99 1 ) hakkımdaki eski soğuk hava değişmeye


262

DA YMIRZA l lA YiT

başladı. Ayd ınlarımız benim bazı makalelerimi Özbek Türkçe' sinde neşretmeye başlad ı. Aydınlarım ızdan bazıları beni halkım ıza doğru anlatmak için teşebbüslerde bulundu lar. Vatan toprağına ayak basmamdan 9 gün önce şair M i raziz A 'zam "Ede­ biyat ve Sanat " gazetesinin 3 Temmuz 1 992 sayısında (s. 5) "Hayınirw Hayit 'iıı .'Sahs�veıt' adl ı makale yayınladı. İslam Usmanov ve Muhammed Haydar beyler tarafından yayınlanan, "Baymirza Hayit: Vatan benimkidir de " adl ı risale, vatanı­ m ızda artık bana karşı yen i bir fikir akımının başlandığından yakımlı haber ver­ mekteyd iler. Münevverlerin makalelerinde beni de tasvir etmelerini, onlar tarafından ben im bazı yazı larımın Özbek Tllrkçe' sinde yayın lanmasını, şahsiyetim hakkında açık fikirlerin veri lmesini bağımsızl ığım ızın i lk görllnüm leri olarak takdir etmekte­ yim ve şükranlarım ile bu kanaatte devam edeceği m . Özbekistan Radyosunun "Vatandaş" programında v e televizyonda hakkımda müs­ pet fikirler bildirilmeye başlandı. Suudi Arabistan'da yaşamakta olan yurttaşlardan öğrendiğime göre, " Vatandaş-Radio.vu " 1 1 Mayıs 1 992'deki yayınında, beni İstikliil­ Mücahidi olarak tasvir etmiştir. Bağımsızlığın i lan ı ile birlikte geçmişte bana karşı yapılan Sovyet hakaretlerinin yavaş yavaş ortadan kalkmakta olduğunu se1.mekteyiın. Özbekistan Yazarlar B irliği, Ekim 1 99 1 tarihindeki 1 O . kurultayında şair Nurali Kabul, benim Yazarlar B irliğine üye olmam hakkında önerge sunmuş. Kurultay vek i l leri ise bu önergeyi tartışmasız ve alkışlarla karşılayarak beni birl iğe Uye olarak kabul etm işler. Yazarlar B irliğinin Başkanı. sevimli edibimiz Adil Yakubov'dan 22 Ekim 1 99 1 saat 1 7.46 'da Al man d i l inde yazı lan aşağıdaki telgrafı ald ı m :

"Özbekistan Yazarlar Birliğinin 10. Kurultayı, sizin meşhur bir tarihr,:i, edeb�val<;ı. a­ raşllrmacı ve tanınmış ilim adamı olduğıınuzu göz (;nüne alarak, Yazarlar Birliğine �e olarak kabul edilmenize karar verdi. Bu vesikyle .vizi tebrik ediyor ve sağlıklar dil(voruz. Ümidimiz, sizinle yakında görüşmektir. Yazarlar Birliği Başkanı: Adil Yakuhov ". Y ukarıda bild irdiğim bu güzel haberden 5 ay 8 gün sonra, 3 1 Mart l 992'de Öz­

bekistan Yazarlar B irl iğinden A lmanca yazılan aşağıdaki telgrafı aldım:

"Hürmetli Haymirza Hayit, Size sevinerek bildiriyoruz ki, Ozbekistan Yazarlar Birliğinin ödiil heyeti ve Öz­ bek Edebiyatı Propaganda Merkezi sizi ÇOLPAN ödülüne layık gördü. Biz sizi hu ödiil ve Nevruz bayramı münasebetiyle kutluyoruz. Yazarlar Birliği Başkan ı : Cemal

Kemal, Propaganda Merkezi Başkanı: Töre M irza". 1 992 yılının başından itibaren vatandan ben i an layanların sayı ları artmakta diye düşünmekteyim. Fakat eski Sovyet sahtekarlığı ortalığı yeniden bu land ırd ı . Bu sefer Hukuk Doktoru Boris Aranoviç M irenskiy' i n "insan haklarının koruyucuları niçin canhazltk yapıyorlardı " başl ıklı makalesi "Halk ve Demokratiya" dergisinin 1 992, No. 2, S. 1 1 'de, bana karşı yapı lan eski Sovyet töhmetleri ni yeniden can landırdı. M irenskiy şöyle yazm ışt ı :

"Baitırıcı vatanperverlifr,i, öz halkını gerçekten sc!vnıekten ayırmak gerekir. Milli dil konıısundalci .mn radikalizm vatanperverlik dei{il, belki de alc.\·idir. Özbekistan Yazarlar Birliğinin son kurultayında Hit/cr A lmanya 'sının vicdanen hizmet eden. daha sonra da faşi.vtlerin savaş kostümlerini, sosyoloji elbisesine de,{!iştiren Baymirza Hayit, Biriiğin tanı iiyesi olarak seçildi. Bu durumu nasıl kabul edilehi/ir:' Onun sabık vata111 Özbekistan, yetimler yurdu haline geldiği zamanlar. harbi i.vtilı­ haratı ve Türkistan lejyonunun nasıl faal�vet gösterdiğini ve hıınıın nemi himaye edild({!i konusundaki malümatlar onda yeterli miktardadır. "

Ben. M irkenskiy gibi Sovetç ik-Rus şovenistlerinin, bağımsızl ı k dönem inin baş­ lanışındaki bu faaliyetleri i le meşgu l olmam, çünkil bunun için boştan boşa verecek vaktim yok. Ben, komünist d iktatörlüğünün en parlak devirlerinde bana karşı ve


ESK i SOVYETl,ER BİRIJ (; l 'NDEKI TÜRKL(i(;üN VE İSLAMIN DAZI M ESEl,ELERİ

263

ben i m Türkistan m i l li meselelerindeki fi kirlerime karşı yalan propagandalar ve ifti­ ralar "Some Problems of Modem History of Tıı rkestan" (Modern Türkistan tari hinin bazı problem leri) "Tu rkestan und der Orient" (Türkistan ve Şark) gibi risalelerim ve "Die K unst der Verlcumdungen aus Moskau" (Moskova'nın ift iralar sanatı) başlıklı makalem i le kısaca cevap verm iştim. Bunlar M irenskiy gibi sahtekarlara veri lmiş cevabın bir örneği olabil irler. Şimdil ik, milli bağımsızlık devrine girdikten 5 ay sonra eski Sovyet fik irlerini tekrarlam ıştır. M i renskiy ' i n iftiralarına karşı birkaç söz yazmak konusunda düşünürken, 1. Al layarov'un "İ mperiyal tefekkür ve hayat tar­ zından vazgeçiş istiklal takazası" konulu makalesi "Erk" gazetesinin 24-4. -5 . 5 . 1 992 (s. 4-5) tarihli sayısında yayınlandı. M irenskiy ve ona benzeyenler " Erk" de bildiri­ len aşağıdaki fikirleri okuduktan sonra, belki de kendi lerine göre insafa gelebil irler:

'"Muhacirlerle yaşayıp, halkımızın menfaatlerini her zaman korumaya çalışan Baymirza Hayit 'i, Mirenskiy, Hitler Almanya 'sına vicdanen hizmet eden, .f(ışistler harhi elbisesini hııgünkü so.ıyoloji giyimi ile değiştiren şahıs olarak tarff' ettikten sonra, onun Yazarlar Birliğine üye olarak kahu/ edilmesini protesto etmiştir. Baymirza Hayit 'i, Mirenskiy gibi/erin attıkları taşlardan koromak gerekmez, çünkü o huna muhtaç değil­ dir. Fakat onun eserlerinin geniş halk kitlelerine olduğu gibi aktarılması gerekir ".

Kanaatimce, Mirenskiy' ler bu cevabın manasını anlayabi l irler. Özbekistan Ya­ zarlar B irliği'nin M irenskiy'e cevap verip vermed iğin i bilem iyorum !

Vatana girişimden önceki tebdirler 1 99 1 'den itibaren çoğunluğu Türkistanl ı aydınlardan olmak üzere "Ne zaman l(eleceksiııiz? Sizi milletimizi beklemektedir? Gibi heyecanlı haberler alabil­ dim. Sağ olsun lar, belki ilk olarak Taşkent Üniversitenin Rektörü, Sovyetler Birliği Halk Kongresinin üyesi, Profesör Erkin Yusupov, 9 Aralık 1 99 1 'de vatanı ziyaretim için davet etmişti. Maalesef, vize alamadım. Aralık 1 99 1 'de Özbekistan İ l i m ler Akademisi Tarih Enstitüsünün direktörü Profesör Ahmadali Askarav ile üç gün sam i m i sohbetlerde bulunduk. Sohbetimiz esnasında ben im vatanı ziyaret etmek meselesini de biraz konuştuk. Benim vatanı ziyaret meselesi, Türkistan' da ve vatan d ışındaki yurttaş larım ara­ sında devam l ı olarak tartışı lmaktayd ı. Aradan 5 1 yıl geçtikten sonra, Ekim 1 99 1 'de İstanbul'da görüşebilen oğlum Bekm irza'nın Ocak 1 992'de vefat edişine kadar, benim vatana gelişim konusunda faal iyetlere başlamış ve onun ölümünden sonra torunum Şöhret bu hareketi devam ettirmiştir. Namangan vi layetindeki bin lerce yurttaşım Cumhurbaşkan ına ve Parlamento prezidentine benim vatana girişim ine izin veri lmesi meselesinde dilekçe vermişler. Bazı kişi ler Şöhrete "Eğer sen savaşa katılanların rızasını almazsan, hüyükhahanı davet edemezsin " diye akıl verm işler. Şöhret, Uyçi nahiyesi ve Namangan şehrinde yaşanmakta bulunan savaşa (2 . dünya savaşı) katılmış askerlerin razıl ık imzalarını toplamış ve Uyçi nahiyesi hakiml iğinde tasdik ettirerek Taşkent'e göndermiş. Özbekistan ' ı n her yerinde beni m vatana giri­ şim hakkında müspet hareketler başlamıştır. Muhacirlikte yaşamakta olan Türkistanl ıların temsilcileri, Özbekistan Cumhurbaşka­ nı Kerimov'dan benim vatana gelişimin sağlanmasını rica etmişler. Aralık 1 99 1 'te Tür­ kistan Kültür ve Sosyal Yardım Derneği, U luslar arası Türkistan Cemiyetinin Başkanı Profesör Dr. Ahad Andican, Kerinıov'dan "Veli Kayum Ha11 ve Haymirza Hayit 'i11 vata­ na girişleri için izin vedişini " talep etmiş. Kerirnov, N isan 1 992'de Suudi Arabistan ' ı ziyaret ettiği günlerde muhacir Türkistanlılar temsilcisi Ahmadali Türkistani "Dr. Baymirza Hayit'in Vatana girişine izin verilmesine istemiş". Tabii ki. yurtiçinden ve yurtdışında gelen yoğun istekler Özbekistan hükümetini son derece rahatsız etti. vata11a


264

BA YMİRZA HA YiT

Ben, vatana girmek için Türkistan'dan bir davet beklemiyordum. Hiç bekleme­ d iğim vakitte, Özbekistan Cumhuriyeti Yüksek Şurasının İ lim, Tal im-Terbiye ve Kültür M i rası M uhafıze Komitesinin Başkanı ve Özbekistan i l im ler Akadem isyeni n Tarih Enstitüsü Direktörü Profesör Dr. Ahmadali Askarov'dan 25 Mayıs 1 992'de gönderilen aşağıdaki faks-haberini aldım: "Republic of Usbekistan Academy of Science 70, Gogol Street, Taslıkent 700000

Tel . 37 1 2) 3 33802 Faks. 37 1 2) 33490 1 Köln. Germaniya Faks. 22 1 ) 1 32 967

Dr. Baymirza Hayit'e Özbekistan Yüksek Şurasının 9. Genel Toplantısında türlü nedenlerle yurtdı­ şında yaşamakta olan Özbek yurttaşların Özbekistan 'a gelip-gidişlerine imkan veren tarihi önerge kabul edildi. Bu münasebetle ben Özbekistan Yüksek Şurası­ nın İlim, Talim-Terbiye ve Kültür Mirası Koruma Komitesinin başkanı ve Özbe­ kistan İlimler A kademisi Tarih Enstitüsünün direktörü S!fatında s izin ve eşinizin, size uygun bir zamanda anayurt Özbekistan 'a teşriflerinizi bekliyorum. Özbek halkı ve onun ilerici aydınlar ordusu sizi, büyük tarihçi, ilim adamı, 50 yıldan beri ideoloji meydanında A nayurt Türkistan 'ın bağımsızlığı için eseriyle durma­ dan çalışmakta olan vatanperver olarak tanımaktadır. Şimdi bizler için, sizin gibi değerli bir alimle birlikte, aynı saflarda, cumhuriyetim izin bağımsızlığı mefküresi için savaşmamız gerekir. Bağımsız Özbekistan 'ın ilim adamları sizi beklemektedir.

Size hürmet ve ihtiram i le Özbekistan Yüksek Şurası İ l i m bölümü Komitesinin Reisi, Özbekistan İ l im ler Akademisi Tarih Enstitüsü Direktörü. Akadem ik Ahmadal i Askarov. imza, 25.05 . 1 992" Davetin büyük bir nezaket çerçevesi içinde yap ıldığını unutmamak gerekir. Pro­ fesör Askarov'dan çok defa telefonlar geldi. Özbekistan Dışiş leri Bakanı Abdurrazakov beyefendiden bana vize verilmesi hakkında Bonn 'daki Rusya büyü­ kelçiliğine telgraf geldi . Bu arada Rusya'nın Lüksemburg'daki Sefiri Cengiz Aytmatov vize meselesinde yardım ett i . V ize aldım, vatana gidebilmek için yol açıld ığına memnun olduk. Bu yolculukta bize ailece uzun yıllardan beri yakın dost olan Kaynar ai lesi de katılmaya karar verdi.

Vatandayım . Vatanı m ızı 52 yıl, 6 ay, 1 1 gün (24. X l l . 1 939- 1 1 . Y i i . 1 992) görebilmeye imkan bulamamıştım. Bu kadar uzun vakit geçtikten sonra vatanımızı ziyaret etmenin ateşi içindeydim. N ihayet niyetime yetiştim. 1 2.7. 1 992 saat 1 6.30'da Özbek Havayol ları­ nın uçağı i le Taşkent havalimanına indik. Uçak durduktan sonra "Baymirza Hayit"i bekliyoruz" d iye bir ses duyduk. İ lk olarak uçaktan çıktım. Yere ayak bastıktan sonra diz çökerek toprağı öptüm. B izi, Cumhurbaşkanl ığından Bahtiyar N azarov, Akademi ve Parlamentodan Prof. Askarov, Yazarlar B irliğinin Başkanı Cemal !<..a mal, başka münevver yurttaşlar ve akrabalarım karşı ladı lar. On lar i le samim iyetle selamlaştık. Haval imanının salonunda çay içtik. Sonra otele hareket etmek için d ışa­ rıya ç ıktık. Amerika'dan gelen yurttaşlarımız Said Burhan ' ın kızı video kamera i le bizi fi lme almaya başladı. Bahtiyar bey benden tekrar diz çökerek toprağı öpüşümü­ zü rica etti. Ruhuma bir karan l ı k çöktü; sanki oyun için sahne açı ld ı . Diz çökerek -toprağı öptüm. B izi karşı layanların hiçbirinde fotoğraf makinesi, v ideo kamerası yok idi. Bu "merasimden" sonra Türkistan Ote l i ' ne geldik. Yaklaşık 2 5-30 kişiden olu­ şan grupla kahvaltıya oturduk.

·


ESKi SOVYETLER BIRLit.l'NDEKI TÜRKLfi(;fiN VE ISLAMIN BAZI MESELELERİ

265

Yemekten önce Özbekistan Dışişleri Bakanı ekselans A bdurrazakov otelde ben i ziyaret etmek lütfunda bulundu. Samim iyetle görüştük. Sayın Bakan "Enver 'derı (Al taylı) selam var" ded i . Ben de ona "Lütfen benden ona selam bildiriniz" dedim. Bakan 'a muhacir Türkistan l ı ların bağımsızlığının i lan edilmesi münasebeti ile teb­ riklerini bildirdim. Bakan' a yurtdışında hiç olmazsa birkaç ü lkede Özbekistan elçili­ ği açmanın önemini, bağımsızlığı pekiştirmek için muhacirleri de seferber etmek gerekl i l iğini beyan ettim . Bakan, "Bizim dövizimiz az. Biz halka ekmek bulmakla meşgulüz" dedi. O, biraz nefes aldıktan sonra, "Muhacirler buraya mesçitler kurmak için gelmekteler" dedi . Ben, "Bu meseleyi başka bir zamanda konuşahiliriz. " dedim. Şair Nurali Kabul bey b izi akşam yemeğine evine davet etti. Profesör Askarav, "Yok biz size gelemeyiz, çünkü A bdulrauf Maksudi bizi davet ettt' dedi . Ben, Askarov' a "Abdulrauf beyin yemeğini çok yedik. Abdulra�l beyi de alarak Nurali Bey 'e gidelim " diye fikir bildirdim. O, cevap olarak " Yok, bu olmaz dedi. Saat

16 ya yakın odama telefon geldi. Tel�fonda benim ile konuşmak isteyen kişi bana kendisinin ismini söyledi, fakat. ses iyi gelmediğinden o kişinin ismini anlayamadım. Telefon eden kişi, "Abdulra�fa gitmeniz gerekli, yoksa işler hozulabilir. " ded i .

Telefon kesildi. Akşam Abdulrauf beyin evinde m isafir olduk. 13.7.1 992'de Taşkent ' i n anıtlarından bazılarını gördük. A skarov "Siz ailenizin

yanına vararak o yerdeki merasimden sonra Taşkent 'e geri geldiğiniz vakit, Prezident sizi kabul kılacaktır, siz ancak Prezidentle görüştükten sonra, cemaat teşkilatları ile temaslarla bulunabilirsiniz" dedi . Ben Profesör Askaroy' a "Prezident 'i ziyaret etmeyi herkes isteyecektir. Prezident 'in işleri çoktur. Onun programı esasında hareket etmeliyiz. Eğer prezident cenap/arıyla görüşmek .firsatı olmazsa, o zaman cemaat müesseseleriyle konuşmalar için mümkün olmayacak mı? " d iye sordum. O, "Prezidellt sizi kabul edecek sonra sizi kabul edecek sonra siz halkla temaslarda bulunabileceksiniz. " ded i. Meseleyi anlamad ı m : ben Prezident' i

ziyaret edeceğim d iye rica etmem iştim. Askarov'un verdiği haberin, manasını da anlayamadım. Zihnimde "Prezident ile görüşmek zaruri/iğini kim ve n.için planladı ?

Eğer Prezident ile görüşmezsem, o zaman benim memleketteki serbest konuşmaları­ ma da imkan verilmez " soruları, şeki l lendi. Olayların gidişini beklemeye karar

verdim. Profesör Askarov, 1 4.7. 1 992, saat 6.00'da Namangah ' a doğru yola çıkacak­ l ığım ızı bi ldirdi. 14.7.1992, saat sabah 6.00'da otelin kapısında yolculuk için hazır olduk. Saat 7.00'ye yakın yola ç ıktık. Çatkal dağı üzerindeki N amangan 'a u laştığım ızda saat 1 6.00 olmuştu. Namangah vilayeti sın ırları içine girdiğimizde, val i l i k mensupları ve ahali tarafında çok sam i m i olarak karşılandık. Nanamgah şehrine gird iğimiz vakit, halk bizi büyük bir sevgiyle, müzik sesleri, çiçekler i le karşı l ad ı. Kalabal ı k içinde yurttaşlarımın bir kısmı i le kucaklaşarak selamlaştım. Valinin m i safirhanesinde yardımcısı Di lşada han ı m ı n m isafiri olduk. Onun tat l ı konuşmaların ı d in ledik ve tatlı yemeklerini yedik. Yolda çok yoru lduğumuz için, Dilşada hanımdan bize Y arkorgan köyü, Uyçi nahiyesinde ata-anamın evine gitmek üzere izin istedim. Dilşada hanım, Bahtiyar Nazarov ve başka resmi şah ıslar val i l iğin m isa firhanesinde kalmamızı istedi ler. Ben ise " Yok hiz burada kalamayacağız, ak.si halde ana-babamın ruhları rahatsız olur " dedim. Ben onlara derd imi an latamadığım gibi onların bu isteklerin i kabul etmeye razı olmadım. Benim doğduğum köy, Namangan ş�hir merkezinden 1 O kilometre mesafeydi. Tartışmalar devam ederken, eşime devam etmekte olan münakaşan ın mazmununu anlattım. Eşim de evimize gitmeyi istedi. O, "Dilşada hanım ", eşim kendi evine ginnek için 52 yıl bekledi. B ize tem iz ev lazım değil, ne olursa olsun biz eşimin ana-baba evinde kalacağız. Bu insan ın bir ahlaki meseled ir"


26'i

DA \' l\I İ RZA

l l AYİT

dedi. Di lşada hanım ve onun ile beraber olanlar eşimin de ricasını kabul etmediler. Eşim ağlamaya başladı. B izi devlet misafirhanesinde mecburen tutamayacaklarını anlayınca, ana-babam ın evine (ben doğulan ev) gitmem ize izin verd i ler. Di lşada harun ile birlikte köye hareket ettik. Evim izin yakın ında bizi akrabalarını ile bin lerce hemşehrim karşı ladı lar. Onlarla selam laştıktan sonra eve girdik ve dualar okuduk. Akşam evim ize ziyarete gelenlere mikrofon la konuşma yapmamı rica ettiler. Ben on lara selam ve ihtiram larını bildirdikten sonra hayat hikayem i, vatandan mecburen ayrı ldığım ı ve Rusya-komünizmin getird iği facialar hakkında malumatlar verdim. 15.7.1 992'de ana-baba ve bütün evlatlarımız, Müslüman kardeşlerimizin ruh larına Kuran-ı Keri m okundu, bugünü dualarla geçirdik. Ziyaretçileri m iz ile 16.7. 1992 saat sabah 2 . 30'da kadar sohbette bulunduk. 16- 1 8.7. 1 992'de oğlum Bekm irzanın torunu Kahraman ' ı n sünnet düğünü i le meşgul olduk. Evimiz her gün sabah 6.00'dan geceleri sabah 2-3 'e kadar misafirle­ rimizle doluydu. Sağ olsunlar; okul arkadaşlarım, beraber çal ıştığım öğretmenler, uzak ve yakından gelen dostları, tanıdıklarımı, beni matbuat ve Sovyet radyoları vasıtasıyla tanıyanları gördüm; onlarla geçmiş mese leler hakkında konuştuk ve soh­ betlerde bulunduk. Evimize en azından 4000 kişiden fazla ziyaretçi geldi. 1 8.7.1992'de, öğleden sonra. Paça ata nehrinin çıktığı yerin yakınına gittik. Evde olduğum günlerde 24 saat içinde ancak 2 veya 3 saat uyuyabiliyordum; halsiz kal­ m ıştım. Bu arada ağır bir barsak enfeksiyonu geçirdim. Din lemek için geldiği m iz nehrin kıyısında 1 6 saat uyuyarak kendime geldim. 1 9.7.1 992'de Ahsikent ve And ican şeh irlerini ziyaret ettik. Andican 'da Babur Üniversitesi Tarih Bölümünün müdürü Profesör Rustambck Şamsitdinoğlu ile tarih araştırmaları meselesi nde konuşmalarda bulunduk. Yabancı d i l ler enstitllsünün rek­ törü Profesör M uhtarcan beyinde ziyaret ettik. Gece yarısı (20. 7 . 1 992) Yarkorgan köyüne döndük. 20.7.1992'de öğleden önce Namangan il valisinin yardımcısı Di lşada han ı m ı zi­ yaret ettim. Sami m i konuşmalardan sonra köye geldik. O günü evde geçirdik. Profe­ sör Askarov akşam 2 1 .7. 1 992, saat 8 .00'de Taşkent'e yolculuk için araba geleceğini b i ldirdi ve Taşkent'e buluşmak üzere bizlerden ayrıldı. 2 1.7.1 992 saat 7.30'da Taşkent'e gitmek için hazır olduk. Saat 1 1 - 1 2 arasında val i l iğe araba meselesinde telefon etti ler. Orada bizi Taşkent'e gönderecek otomobil hakkında malfımatları yokmuş. 1 6. SO'ye kadar bekledik. Sinirlenmiştim: kalbim de ağrıyordu. Evim izde, val i l i kte görevli olan ve aile üyelerimden birkaç kişi vardı. Ben onlara, saat 1 7.00'ye yakın, "Ailemizde 4-5 araha var. Yola çıkmak için h u kadar bekledim (saat 7 .30- 1 6.45=9. 1 5 saat) "Hiç olmazsa iki taksi ça,�ırmaz mıydı­ nız'! Ne kadar insaf'iız ve merhametsiz insanlarsınız :-> Ağır kalp hastası olan 75 ya­ şındaki ve çok yorulan benim gihi hir insana yaptığınız muamele ahlahızlıktır! "

d iye avazım çıktığı kadar bağırdım. 2-3 kişi d ışarı çıktı. B irisi geri geldi ve yarım saat sonra araba geleceğini söyledi . Kalhozdan "Toyota" markal ı araba kiralam ış lar. Araba, saat l 7.20'de geldi. Yola çıktık. Araba eski ve bozukmuş. 300 ki lometrelik Namangan Taşkent yolu 9 saat 30 dakika sürdü. Yolda 4 kere kontrol ettiler. Refa­ katçi bir subay akrabam olmasaydı, belki de yol larda kal ırdık. 22.7. 1992, saat 02.30'ta Taşkent'e "Türkistan" otel ine geldik. Saat 1 6.00'da Prezidentin matbuat işleriyle görevli had imi Abdükahhar İ brah imov geld i . O zat, "f'rezidentin vakti olmadığı için sizi kahul edemeyecek " eledi. Ben, "Bu haheriniz için teşekkür ederim; f'rezidentin mesııliyetli işlerinin çokluğunıı ve hunun için beni kahııl edemeyeceğini anlayabilirim. Zaten, f'rezidenti ziyaret etmek benim planım dejtildir " ded im. Prezident ile görüştükten sonra halk i le


ESKi SOV\'F.TLF.R HIRLIG l 'Nl>Eh:I Tf:RKl.f!(;fıN VE ISLA MIN BAZI MESELEl.F.Rİ

267

i l işki lerde bulunabi l irsiniz! Şekl i ndeki haberin aslında h ilekar bir plan olduğunu anladım. Güzel Fergana vadisinden Taşkent'e dönene kadar Prezident zatıali lerinin beni belki 1 0- 1 5 dakika kabul edeceğini. sonra cemaat teşki latları ile görüşmeler yapabi leceğimi düşünmüştüm. Ancak. anlaşıldı ki bana böyle imkanları vermemek için önceden planlanmış Bolşevik taktik-tuzağı hazırlamışlar. 23.7. 1992 saat 1 01 0.30 arasında Dış işleri Bakanı Abdurrazakov bey geldi. Bakan, "Pre:.idell f< '

Namangam 'dan sizin hakkınızda çok kötü rapor geldi. Bunun için Prezidenı si:e kırıldı" ded i . Sayı n Bakandan, raporun mazmunun bana bildirilmesini rica ettim. Bakan "Bu hükümet işidir. Hunu size bildiremem" ded i . Ben , •He/ki NamanKaı r vila­ yet hakimli,i!inden (Valinin, Hakim diyorlar) hirisi henim hakkımda tamamen asılsız hir ijiira haheri vermiş olahi/ir. Madem ki, Prezident hana kırgın o zaman ne gihi hir hata işlediğimi hildirmelidirler" dedim. Saat l l . l 5 'de Bahtiyar Nazarov geldi

oteldeki odamda üç kişi Askarov, Nazarov ve ben var idik. Masanın llstllnde İstan­ bul'a dönüş için uçak bi let lerimiz vard ı . Nazarov'a " İstanhu/ 'a ııçak yerini ayırtmcık için Özhek Hava Yolları hürosıına gitmek üzereydim " ded i m. Nazarov ise, "Hııncı

gerek yok. Sizin hu hafia içinde memleketten çıkmanız /cızım, çünkü ikinô dünya savaşına katılanlar sizin hurada olmanızı protesto ed�vorlar" dedi.

Böyle bir soğuk talep karşısında sinirlend im. Ben Nazarov'a "Kim böyle bir ah­ laksız emri verdi? S izlerin savaşa kat ı lan askerleriniz ile bizim Türkistan ' ı n istiklali için savaşan askerlerim iz arasında büyük fark var. S izin harp malfil leri niz "Kom ünist Partisi ve Stalin için savaşacağız" diye yemin ettiler. Biz ise A llcıh için Türkistaır i.\·tiklali için savaşacağız" d iye yemin ettik. ded im. Nazarov, bizim savaşa katı lanlar bizim vatandaşlarımızdır ve onların ehemm iyeti büyllktür dedi . Nazarov'dan 'Benim vatandan çıkarılma emrini siz m i verdiniz?' d iye sordum. O, bu emri Prezidcnt'in verd iğini b ildird i . Ben "Uçak varscı hııgün memleketten çıkahilirim." dedim. Bunun üzerine Prof. Askarov ertesi gün (24.7 . 1 992) Tarih Enstitüsünde çal ışan tarihçilerin toplantısı olacağını bi ldird i . Ben bu toplantıda tarihçi ler ile beraber olmak arzusun­ dayım. Tarih enstitüsünde Almanya'dan getirdiğim 38 kg ağırlığındaki eserlerimin fotokopisini takd im edeceğim i bild irdim. Nazarov. "Hayır, oraya gidemez.\"iniz" dedi. O, kitapların ızı birisine bırakmanız mümkün dedikten sonra, Askarov, "Hıı :.at benim davetlimdir". Nazarov ona "O zaman .wrumlııluk siziır" ded i . Askarov, hunu kabu l etti. Ben Yazarlar B irl iğine de gideceğimi söyled im. Nazarov kesin l ikle oraya gidemeyeceğini bildirdi. Nazarov'un getirdiği bu emirname ben i m keyfıyetimi boz­ du. Bir insana ve Türkistan istiklali için uzun yı llar faal iyette bul unan bir ilim ada­ m ına " Vatandan çıkmak " talebini bildirmek hakaretin çirkin bir görünüşü oldu. Soğuk emirnameden sonra, otelde gördüğüm her kişiye " Tebrik edebilirsiniz! "

Hakimler vatandan git dediler. Milletimiz ve şu cümleden sizler sağ olunuzlar.1 Ben ş_nhsıma karşı yapılan bıı harekatı hayatım hoyıınca unutmam. iyi ki, emirname Moskova 'dan de,{(il, Cumhurhaşkanından gelmiş. Bıı emir henim için hir yönüyle · hakaret, ama başka bir yönüyle de şereftir. " diye sohbetlerde bulundum. Nazarov

tarafından bildiri len haberden sonra otele ziyaret için gelenlerin sayısı azaldı. 24.7. 1 992 (Cuma günü), Yemekten önce Akademisi ' n i n Tarih Enstitüsüne git­ tim. Prof. Askarov ben i tarihçi meslektaşlarıma kısaca tanınıktan sonra sözü bana verdi. Ben önce l i k le selam laştım sonra götürdüğüm kitaplarımın, risale makaleleri­ nin ve dış ülkelerde eserlerim hakkında bildiri len kritiklerin fotokopi lerini enstitü direktörline çok kısa izahat ile takdim enim. Sonra. dış ülkelerdeki Türkistan araş­ tırmaları hakkında b i lgi verd im. Tarihçi ler ile devam ettirilen bu kısa sohbetin ara­ m ızda kurulacak sam im iyetin başlangıcı olmuştu. Toplantı sırasında bütün sohbetle­ rimiz sıcak ve sam i m i bir şekilde sürdü.


DA \'M i R7.A H A YİT

268

2 5 . 7 . 1 992 , Cumartesi sabah, ben im doğduğum köyden torunum, teyze m i n i k i o ğ l u ve bi rkaç akrabam ote le geld i ler. On lar ben i m m e m l eketten g i d i ş i m i öğ­ renm i şl er, ama bunu sebebi n i an layamamış l ar. Ben akrabalarım a memleketten ç ı k ı p gidişim hakkında malumat verme m i şt i m . Torunum, "Niçin çabuk gitmeye karar verdiniz?"diye sord u . Ben ona, B en kendi isteğimle gitmiyorum . Hükümet benim memleketi bugün terk etmem için emir vermiş" ded i m . Onlar da heyecan­ l an d ı l ar. Özbekistan 'dan mecburen çıkıp gitmek hakkındaki emirnameyi duyduktan sonra görüştüğüm yurttaşlarıma, çürüyen eski komünizmin, İstiklal-Bayrağı altında Yeni (Neo)-Kornünizrn şekl inde yaşadığını h issettiğimden bahsettim. B izi yolcu etmek üzere Taşkent havaalanına akrabalarına ve bana yakın bir grup ayd ın larımız gelmişlerdi. H erkes suskundu. Hava alanının yolcular salonuna gird i k­ ten sonra, beni yeniden m uhacir durumuna soktukların ı ve vatandan Sovyetlerin eski siyaseti esasında kovdukların ı üzülerek düşünmeye başladım. Türkistan'da üç ay kal ınabi lecek vize veri l m işti. A lm a-Ata, Bişkek, Aşkabad, Duşanbe, Buhara ve Semerkant şehirlerini de ziyaret edecektim. Oralara gidemedim, çünkü bundan utandım. Ben kardeş Cumhuriyetlerdeki dostlarıma "Bana Özbek "

dediniz, fakat Özbek 'i, bir Özbeği vatandan kovdular. İstiklal 'a kavuşan bir zaman­ da, Neo Komünistler benim Komünizm aleyhindeki fikirlerimin korkusundan kurtu­ lamadılar" d iyecek durumda deği l i m . Zaten, Özbekistan'da şahsıma karşı yapı lan

hakaret neticesinde irademde biraz zayıfl ı k başlamıştı. 25.7. 1 992'ye kadar 52 yıldan sonra ilk defa gördüğüm vatanı mda, 13 gün yaşa­ yabildim. Vatanımızı ziyaret ettim. Bununla Vatanımız meselelerindeki çok hadiseyi öğrenebi ldim.

Anayurdumdan getirdiğim hatıralar Vatanı ziyareti m in en öneml isi ve ben i memnun eden tarafı, aradan 52 yıl geç­ tikten sonra aile fertlerini görmek oldu. A ilemizde ben dahi l 1 26 kişi var. Bunlardan teyzem Tazahan ve eniştem Abdulğanı beni doğduğumdan ben i tanırlar. Torunum Şöhretle i l k defa Ekim 1 992 'de İstanbul ' da görüşmüştüm. Dernek ki, ben köye gel­ d iğim gün ailede beni tanıyan 3 kişi vardı. M isafirlerimiz çok olduğundan aile üye­ ·lerimiz ile toplu olarak sohbetleşernedik. Ama, aramızda derin bir samimiyet doğdu, sanki hepim iz aynı zamanda aynı yerde yaşamışız gibi. Muhacir olmam ve Türkistan hürriyeti meseleleri ile meşgul olmamı bahane ederek Sovyet rej i m i onları her türlü baskı altında tutmuş. Son kardeşim Hasiyet (hanım) Ekim 1 99 1 'de 50 seneden sonra i l k defa 1 99 1 ' de görüşebildiğim oğlu Bekm irza, Ocak 1 992 ' de vefat etmişler. Ev­ latlarım sağ olsunl ar, onlar beni tanımadıkları halde, çünkü onlar ben vatandan gitti­ ğimden sonra dünyaya gelmişler, beni hürmetle kabul ettiler. A i le üyelerimizden başka, gençl i kte beraber bulunduğumuz arkadaşları da görebildim. Vatandaşlarının şahsıma karşı gösterdiği hürmet, sam imiyet ve eserlerim hakkında bazı aydın ları mı­ zın iyi n iyetli fikirleri beni çok sevindirdi. Şimdi sıra, bazı konular hakkındaki bi lgi lendirmeye geldi. 1 ) Ben bir Türkistan l ı olarak doğdum. Ben im doğduğum tarihte Türkistan Rus­ ya'ya tabi bulunan halk ve mem leket deği ldi. 1 925'e kadar hepim ize Türkistan l ı diyorlard ı . 1 925'ten itibaren Özbekistan l ı oldum. Hepimiz Sovyetler Birliği'nin vatandaşı olarak i lan ed ildik. Muhacir olduktan sonra Sovyet devletinin beni vatan­ daşlı ktan çıkarıp-çıkarmadığını b i lemiyorum. Sovyetler Birliği adını taşıyan devlet yok edildikten sonra ben Özbekistan'ın tabi i vatandaşı o lduğum düşüncesindeyim. Mesele böyle değilmiş. Özbekistan'ın yeni vatandaşl ı k kanunu ç ı karm ışlar. Buna


ESKi SOVYETLER BIRLIC i'NDEKİ TÜRKLÜCÜN VE ISLAM I N BAZI MESELELERi

269

göre Özbekistan vatandaşı olmayı isteyen muhacir Türkistanlı şu cüm leden Özbek­ ler, önce Prezident'e bağlı bir kurul tarafından incelenir, eğer kurul uygun görürse, bir muhacirin vatandan olup-olabilemiyeceği meselesi, Prezident onayına sunulur. Böyle bir kanun maddesi d iğer Türk cumhuriyetlerinin h içbirinde yok. Özbekis­ tan 'dan başka cumhuriyetler bağımsızl ıklarını i lan ett i klerinden sonra kendi muhac irlerini horlamadı lar. 2) Dışişleri Bakan ı, "Muhacirler buraya mescitler kurmak için geliyorlar" de­ m işti. Muhacirler Özbekistan ' a yalnız mescitler kurmak için gelm iyorlar. Eğer mu­ hacirler 230 cami yapabilselerdi, bu sayı Sovyet vahşetinde yok edi len 23 .000 cami­ nin sadece % I O' unun teşki l ederd i. M uhacirlerin Özbekistan' da 30 cam i inşa ede­ cek maddi ve manevi güçleri yoktur. Özbekistan devlet yöneticileri muhacir iş a­ dam larının memlekette iş yapmak istediklerini bilmektedir. Yönetici lerin umum muhacirlere sempatisi olmasına rağmen, hükümet bazı muhacirlere inanmıştı. Bazı muhacirler Prezident' in veya bazı bakanların sadık iş adamları sıfatında çalışmakta­ dırlar. U nutu lmamal ı ki, Özbekistan devletinin B irleşmiş M i l letler Teşki latındak i temsilcisi bir muhac irin oğludur. Özbekistan hükümetinin muhac irleri aşağı görme duygusunda olduğunu anladım. Eski Sovyet cumhuriyetleri, şimdiki Bağııns ız­ Devletler (Ukrayna, Ermenistan, Azerbaycan, G ürcistan, Belorusya, Estonya, Latviya, Litvanya, Kazakistan, K ırgızistan, Tacikistan ve Türkmenistan, Rusya hatta Rusya'ya bağlı devletlerden Başkurdistan, Tataristan) dış ülkelerde yaşamaya mec­ bur olan muhacirler ile birlikte kendi m i l letlerinin dünya kurultaylarını tertiplediler. Hatta, Prezident Kerimov "Dünya Tacikler Kurultayına " tebrik mesajı gönderdi. •

Türkistan 'daki kardeş cumhuriyetlerde muhacirlerle dostluk ve işbirliği isteği mev­ cuttur. Özbekistan hükümeti neden kendi muhacirlerinden korkuyor ve neden 'Dün­ ya Özbekler Kurultayı 'nı toplayamıyorlar?" Böyle sorulara başka bir vakitte dokü­

man lar ile cevap vereceğim. 3 ) Benim memleketten çıkmam için veri len emirnameden anladım ki, Özbekis­ tan 'da komünizmin yeni bir şekli ortaya çıkm ıştır. Durum gerçekten böyle m i ? Tür­ kistan ' ın Özbekistan ' ında, " Yeni-Komünizm var mı? Bu soruya bazı örneklerle ce­ vap verebilirim: Sovyetler B irliği Komünist Partisini faaliyetleri durdurulduktan sonra Rusya hü­ kümeti, Sovyetler B irliği ve Rusya Komünist Partisini lağvetmeye karar verd i . Ko­ münist Partisi bütün yeni dev letlerde kapatıldı. Özbekistan 'da Komünist partisi yasak edi l medi. Komünist Partisinin ismi Özbekistan Halk Demokratik Partisi ola­ rak değiştiri ldi. Bu parti, Komünist Partisi mülkünü kendi mülkü olarak i lan etti. Eski Sovyetler B irl iği yerinde teşkil edi len bağı msız devletlerin hiçbir partisi, Ko­ mün ist Partisinin mülküne sah ip olamadı ; çünkü bunları "devlet mülkü" olarak i lan ed i lm işti. "Halk Demokrasisi" deyimi komünizmin ilk zamanlarında devletin bir şekli sı­ fatında çok kullan ı l ıyordu. İ kinci dünya savaşından sonra Komün ist rej imi altında girilen Doğu-Avrupa devletleri kend i lerini Halk-Demokratik Cumhuriyetleri olarak i lan etmeye mecbur olmuşlardır. Bugün eski Halk Cumhuriyeti terminoloj isini hiçbir devlet kul lanmamaktadır. Yalnız Özbekistan'da Halk-Demokratik term inoloj isi devam ettirilmektedir. Özbekistan 'da demokrasinin varolduğunu iddia ediyorlar. Bu demokrasi nerede? Demokrasi esasında yaşamakta olan devletlerin temel i parlamentolardır. Özbekis­ tan 'da Parlamentoya "Ali Kengeş" (Yüksek Şura) demekteler. İşbu "Parlamento" Sovyetler devrinde teşkil ed ilmiş olup kanunlar ve yönetme kontrolü üzerinde hiçbir yetkisi yoktur. "Parlamento"nun başkanı veya "millet vekilleri" Prezident


2711

BA \'l\llRZA i l :\ YİT

Karimov'dan izin almadan bir iş yapamazlar. Partilerin serbestl iği, fikir ve gösteri özgürlliğü hakkında çok konuşuyorlar, fakat bunların uygulanması için ne Halk Demokratik Paı1isi ve ne Prezident tarafsız halde hareket etmemekteler. İ ktidarda bulunan Halk Demokratik Partisi dışında bulunan partilere serbest çalışma imkan ını vermiyorlar. Prezident Karimov aynı zamanda H DP'nin başkanıd ır. Bu partinin bütün yönetic i leri eski Komün ist Partisi yönetici leridirler. B i l indiği gibi, Özbekis­

tan Halk Birlik Cephesi i lk olarak 1 989'da Özbekistan için bağımsız bir devlet davası i le faal iyete başlayan bir teşkilattır. Bunu komünizm haki miyeti yasak ede­ mem işti. Fakat, bugünkü devlet idarecileri bu teşkilatın faaliyetlerini durdurmak için e llerinden gelen her türlü tedbiri kullanmaktadır. Halk Birliği parti olarak i lan edi l ­ m işti. Bunu eski Sovyet v e bugünkü "Parlamento" yasak etti. Şimdi H a l k B irliği Cephesinin başkanı Abdurrahim Polat ' ın başına getirilen felakete (onu demir so­ payla dövmüşlerdi) ve "Erk" Partisinin haline bakınız? Şimdi "Erk" Partisinin ça­ l ışmalarını da durdurdular. Halk Demokratik Partisi, basın, radyo, televizyon ların mutlak hakimidir. 4) Söyledikleri ve matbuatta yazdıklarına göre, Türkistan 'da yaşamakta bulunan Ruslar arasında huzurluk varm ış. Onlar yerli halkın baskısında memleketi terk et­ meye mecbur kalıyorlarm ış. Böyle söylentiler tamamen gerçeklere aykırıd ır. Ne Özbekistan'da ve ne de d iğer cumhuriyetlerde Rusların ü l keden gitmeleri için b ir hareket yoktur. Fakat, bu gibi söylentiler, Neo Komünizm için gerekl idir. Ası l amaç, Ruslar ile Özbekler arasında önce soğuk savaş yaratmak, sonra bunu sıcak savaşa döndürmektedir. O zaman, Neo-Komünizmin yöneticileri Rusları, Özbeklere karşı seferber edebil irler. Son örneği Tacikistan' da gördüğümllz gibi "Rus ahalisini h i ma­ ye etmek" bahanesiyle Rus ordusundan 1 ().()()()' den fazla asker buraya getiri i ll i . Görii lüyor ki, Yeni Komün izm eskisi gibi Rusya'nın tam desteğini al maktad ır. Rus­ ya Savunma Bakanı General Graçev, " Rus ordıısıı Rus ahalisinin şan ve şere.fini korumak için onlar nerede olursalar da. onları askeri kuvvetle korumc�va ha=ırdır"

("İzvestiya" gazetesi, 6 . 6 . 1 992, s. I )diye yazmıştı. 5 ) Unutmamak gerekir ki, Neo-Komünizm kendi varl ığını sürdürmek için Neo­ Kolonial izm 'den destek alabil ir. Prezident Karimov, Özbekistan ile Rusya arasında­ ki anlaşma meselesinde aşağıdaki beyanat ı verm işti: " İki memlekete giriş-çıkış v e bir yerden başka bir yere !{öçii temin etmek için za­ ruri tedbirler alacat!ız. "

("Pravda" 2.6. 1 992; "Özbekistan A vazı" 3 .6. 1 992, S. 1 ). A l ınacak böyle bir tedbir, gelecekte m i l letim izin başına büyük felaket getirebil ir. An laşma esasında Rusya'dan Özbekistan ' a 4-5 mi lyon Rus göç ederse, Özbekis­ tan'da Özbeklere ne kal ı r? Rusların Özbekistan'a serbest göç etmeleri, Özbekis­ tan' ın Rusya'nın bir vilayeti hal ine gelmesi için kaçınılmaz bir sonuç olacaktır. Özbekistan Prezidenti Karimov ve onun hükümeti "İslam-Fundumanta l izın"i term inoloj isinden korkmaktad ır. O, Tac ikistan 'daki komünist liderlerden kurtu lma hareketin i "İslam-Fundamental izm i"nin bir görünüşü olarak düşünüyor. Bu Faundamentalizm Afgan istan'dan gelmekteymiş? Kanaati mce, Türkistan 'da İslam­ Fundal izm ini anlayanların sayısı çok azd ır. Türkistan tarihi, devletin din adamları tarafından idare edildiğini bild irm iyor. Din adamları h içbir zaman ne Han ve ne Emir olmamışlar. Karimov, kendisinin Faundamentalizm korkusunu Rusya'da da uyandırmak istediğinded ir. Tuhaf bir durum ki, bağımsız bir devleti n Cumhurbaşka­ nı 8 Ekim l 992 'de B işkek şehrinde aşağıdaki beyanatı vermiştir:

"Rll.\ya, Orta Asya 'da yüzyıllardan beri ôsayişe garanti olan büyük devlettir. Rm­ ya devleti Orta A�ya 'daki devletleri ve kendisinin asc�vişini gelecekte de korumalıdır ".


F.SKİ SOVYETl.ER B İRLICl'NDEKI TÜRKLÜ(;ÜN VE İSLAMIN BAZI M ESELELERİ

271

( l<Çari mov'un bu beyanatı Radio Liberty'nin arşivindeki kasette saklanmaktadır.) B i l m iyorum, başkaları böyle bir beyanatı ne şekilde düşünürler? Ben, böyle bir isteği Türkistan' ı gelecekte tekrar Rusya hakim iyeti altına sokman ın ön çalışmaları olarak anl ıyorum. 6) Şimdiki Özbekistan'da Neo-Kolon ia l izmin etki leri ni görmekteyiz. Rus d i l i günümüzde de hak i m dildir. R u s d i l inde yayınlanan "Pravda Vostoka" gazetesi (bu gazete uzak y ı l lardan beri yayın lanan komünizm ideoloj isinin tesirli silahı idi) gün­ lük '.))arak 1 27.039 nüsha yayınlıyor. Özbek Türkçe' siyle yayınlanan üç merkezi gazete (Özbekistan Avazı, Türkistan, Özbekistan Edebiyatı ve Sanatı) ise günlük ve birisi haftalık olarak 67.460 adet neşredilmektedir. Özbek Türkçe' s iyle yayın lanan üç gazetenin toplam tiraj ı Rus d i l indeki "Pravda Vostoka" ad l ı sadece bir gazeten in tiraj ına göre 59.579 adet daha azdır (Bakınız: Özbekistan Edebiyatı ve Sanatı gaze­ tesi. I 0 7 . 1 992, S. 1 ). Neo-Komi.inizm şimdi yayın lanmakta olan bir tak ım gazete ve dergi lerin eski isim le­ rinin değişı;ri l işi meselesinde görünmektedir. İsimleri değiştirilen gazete ve dergiler hangi isimle n.: zamandan beri çıkarı lmış olduk larını bild irmey i llizumlu görm üşler. M esela, "Özbekistan A vazı" gazetesi nin 1 9 1 8 'dc " İ ştirakiyu n" (=Konıün iı.nı ) !:;miyle çıkarıldığı bildirilmiştir. Demek ki, komün izm ruhu h iç olmazsa gazete isimlerinde varlığını sürdi.irmektedir. 7) Neo-Komünizm. bugünki.I istiklale de hakim olma çabası içindedir. " Ö:.he­ kistun Avazı " gazetesinin 1 .9. 1 992 sayısında '"Miistakıllık kıırhanları " başl ığı altın­ da, bağımsızlık için mi.icadele ve bu yolda kendi lerini feda eden m i l li istiklalci Behbudi, M ü nevver Karı, Fitrat, Çolpan gibi milli şahsiyetlerle beraber komü­ nizme hizmet eden Os man Yusupov, Yoldaş Ahunbabayev ve Şarııf Raşidov gibi leri ce hi.irriyet için mücadele verenler olarak tasvir etm iştir. Böyle bir fikri orta­ ya atan ların bilmeleri şart ki, adı geçen üç Özbek komünist l iderinin m i l li hürriyet mücadelesiyle hiç alakası yoktur. Eski komünist liderlerini müstakil l i k için müca­ dele ettiler demek, tarihi sahteleştirmektedir. Komünistlerin hürriyetten ne anladık la­ rını Özbekistan Cumhuriyet inin sabık Kü ltür Bakanı, şimdi Özbekistan U luslar arası Kü ltür ve Marifet Birliğinin başkanı eski komünist Naim Gayibov'un aşağıdaki yazısından iyi öğrenmek mümkün ol uyor: "Sözün açıkçası sadece hen değil. Komünist Partisi üyelerinin çop;ıınlııKıı. Ko­ m ünist Partisinin gayelerini hürriyet olarak anlamıştık. Onun amaçları ve talimatla­ rını ciddiyetle icra etmeye çalışmıştık. " (Özhekistan Edeh�vaıı ve Sanalı '", 28.8. 1 992, s. 6)

Bugün Özbekistan'da Raşidov gibi Komün izm-Sovyet büyükleri halkın başına gelebi lecek teh l i keleri göz öni.lne almadan komünizm diktatörlüğünün Özbekis­ tan' daki gözdelerinden övgülerle süz etmekteler. Bugünkü müstaki 1 bir devlet, Raşidov' un şahsına sığınarak merasim ler düzenlemekte, onu "/uılk 'a Jıiımet ecleıı vatanperver, büyük devlet erhahı . olarak tanıtmaktadır. Unutulmaması gereken nokta. Raşidov'un Ruslaştırma siyasetinin Özbekistan'daki en mühim vasıtası olma­ sı, pamukçu luk meselesinde Moskova ' n ın istek leri ni şartsız-sözsüz icraatç ısı. bunun i le Aral Gölünü facialar gölü durumuna getiren, uzun y ı l lar, öli.l müne kadar, Mosko­ va'nın en inançl ı Özbek-Komünist l ideri olduğudur. Bağımsız bir devlet geçmişte halkına eziyet edenleri ebedileştirmeli mi? diye sormak gerekiyor. Bağı msızl ık için can veren m i l l i l iderlere ehemm iyet vermiyorlar da, neden komün ist l iderlerini gök­ lere çıkartmaktalar? Evet, Neo-Komünizm istiklal termi noloj isini kul lanıyor. ayn ı zamanda bağımsızlık i lan edi lmeden önceki Komün ist "Hiiyükleri "ni de mantıksız olarak istiklalin bir parças ı sıfatında göstermekteler. Bağımsız dev letin rehberleri .


272

BA YMIRZA HA YiT

bugüne kadar eski Rusçu luk ve Sovyetçi l i k ruhundan ayrılamadıkları için, isim lerin­ deki "ov", "viç " i lavelerinden kurtulamadı lar. Çar ve Sovyet Rusya devrinde so­ kaklar, köyler, kazalar, şehirlere verilen Rus isimleri de komünizmi ifade eden i­ simlerin çoğunluğu da günümüze kadar kul lanılmaktadır. 8) Devlet eski komünizm numunelerini yeni-komünizm esasında devam ettir­ mektedir. Özbekistan Prezidenti 3 Temmuz 1 992'de "Bayramlar kanun"u na i mza attı. Bayramlar dah i l i nce 8 M art (uluslar arası kadınlar günü im iş, dünyanı n h içbir yerinde eski Sovyetler Birliği 'nin d ışında, böyle bir U luslar arası Kadınlar Günü yoktur) günü de bir m i l li bayram ı olarak i lan edilmiştir. 9 M ayıs ("Zafer Bayramı ") gününü de milli bayram o larak i lan etmişler. Komünizmin bayram gün lerini bağım­ sız bir cumhuriyetin m i l li bayramı olarak kanunlaştırmanı n manası nedir? Bayramlar hakkındaki yeni yasaya göre Ramazan ve Kurban bayramlarını n sa­ dece birinci gün leri bayram olarak tanınmıştır. Bu iki bayram dünya M üslümanları, Türkistan Müslümanları için, d ini ve m i l li ananelerin parçasıdır. İ slam dünyasında Ramazan bayramı 3 gün, Kurban bayramı da 4 gün kutlanmaktadır. . . Bıı"na bugün ki modern Atatürk Türkiye'si dahildir. Özbekistan'da ise ikisinin de birer güıi bayram edilmesine izin veri lm iştir. Böyle bir kanun, Müslümanlık için saygısızl ı ktır. Dini bayram lar meselesinde hiç olmaı:sa Atatürk'ten örnek a lı nmamıştır. Almanya ' n ı n Bonn şehrinde Rheinland-Pfalz devletinin sabık devlet bakanı H einz Schwarz tara­ fından çıkarı lan " Usbekistan Brief" (Özbekistan Mektubu) bülteni, 1 992, No. 1 s. 2'de " Uzmanlar, memleketin prezideııti İ slam Karimov'u "Özbekistan' ı n Atatilrk' ü" olarak ifade ediyorlar." diye yazı lmıştır. Kerimov'u "Özhekistan 'ın Atatürk 'ü " olarak tanım layan uzmanların hangi delihanede bulunduklarını öğrenmek gerekiyor. Atatürk gibi büyük bir şahsiyetin manevi varl ığını yeniden sadece bir kavmin rehbe­ rine "takdim " etmek manasız bir düşüncedir. Atatürk yalnız m i l l i hayata bağlı olan bayramları kanuna koymuştur. Bunun için lslam ' ı n her iki bayramını tabii olduğu halde kanunlaştırm"ıştır. Kerimov'un "Özbeklerin Atatürk 'ü " yapmadan önce onun soyadım Kerimoğlu veya Kerimzade olarak değiştirmelidir. 9) Özbekistan 'daki N eo-Komilnizm in şimdiki tavırlarını Özbekistan' ı n sabık Başbakanı Şükru l lah M irsaidov'un aşağıdaki beyanatından daha iyi öğrenmek mümkün olur:

"Dünün üst düzey komünistlerinin yeni şapka giydiklerini ve onun altında onla­ rın eski kulaklarının kımıldamakta olduklarını görmek oldukça gülünçtür. Ben ciddi prensiplerimi devam ettirdim ve ettireceğim. Fakat iktisadiyetin /ihera/leştirilmesi ve cemiyetin demokratlaştırılması, cumhuriyeti çıkmaz yoldan kurtarabilir. Şimdi, iktisadiyeti ve toplumu Şark despotizmi ile yönetmek hiçbir şeye yaramaz. " ( "Moskovskie Novosti " gazetesi 4 Ekim 1 992, s. 9)

Özbekistan'da ve Türkistan 'ın başka bağımsız devletlerinde yaşamakta ve yaşa­ tı lmakta olan Yeni-Komünizm ve Yeni-Kolon ializmin fikirde, çal ışmada ve toplum hayatındaki yansımalarını ilmi prensip esasında öğrenmek için bir i lmi araştırmanın yapı lmasına ihtiyaç vardır. Ben vatanım ıza girdikten sonra Neo-Komünizmin manevi kurbanı oldum. Halk arasında, "Taziyeye giden insan kendi haline ağlar " derler. Ben de kendi hali me, derdime dönüyorum. Beni vatandan kovdular. Şu anda meşhur halk şiiri Sofizade'nin bir beyti akl ıma geld i: "Kovsunlar, kovsunlar; kovamazlar suhdnımı (sözümü) ddhinim (boğazım)den " ! Beni vatandan kovanlara d iyeb i l irim k i , sizler beni vatandan Neo-Komünizmi n kuvvetini göstermek i ç i n cismen ç ıkarabildiniz, fakat bunun ile ruhumun vatanda daima yaşamasına yol açtınız! Sizlerde devlet iktidarı harbi ve siyasi propaganda


ESh:İ SOVYETl.F.R HİRL!G İ ' N llF.Ki TflRKl.ÜGÜN VE İSi.AMiN RAZI M ESELELERİ

27.1

gücü var. Ama, miHetimizde iman, gurur, vicdan, adalet, insaf, misafirperver­ lik, açık gönüllülük, ahlak ve namus var. Milleti m böyle faziletlerle yaşadıkça ben de onun bir hizmetkarı old u(tum için onun ruhunda yaşayacağım. Sovyet rej i m i milletim izin faziletlerini yok edemedi. Ama, rej i m bu n ları suiistimal etti. Millet vakti gelince kendi yolun u bu lacaktır. Benim vatandan çıkarıl mama bahane olarak, savaşa-katı lan ların protesto etmele­ rini gösterdi ler. Ben 270.000'e yakın Türkistanl ı m i l li askerin birisi olduğumu h içbir vakit ve hiçbir yerde inkar etmed im. Türkistan m i l li ordusu, ikinci dünya savaşı devrinde, A lmanya ordusu ile beraber, Türkistan ' ın istiklalini kazanmak için komü­ n izm ve Sovyet-Rusya empel")'al izm i aleyhinde savaştı. N için eski Sovyetler ve onların şimdiki kalıntıları herkesten çok Türkistan M i l ll Ordusu meselesinde bana karşı hücumda bulunuyorlar. Sovyet Ordusunun günüm üzde yaşamakta bu lunan savaşa katılanları, benim öz vatanımda hiç olmazsa 3 ay yaşamama mi.lsaade etme­ miş ler! Kanaatımca, ben i vatandan çıkarmak için bu "savaşçılar " kullanılm ıştır. 2. Dünya Savaşı zaman ında Alman ordusu ile beraber çal ışan "Rusyo Hürriyet Ordusu "nun komutanı Andrey Vlasov'a, H itler Al man Feldmarşali unvan ını ver­ m işt i. Rusya'da Gorbaçov devrinden beri Vlasov 'u komünizm ve Stalinizm'e karşı savaştığı için Rusya hürriyeti için savaşan kahraman olarak i lan ettiler. V lasov, Sovyet ordusunda general idi. Bu adam ve onun arkadaşları hakkında Rusya'da c i lt c i lt kitaplar yazı ldı ve yaz ı lmaktadır. Ama, Türkistan M i l l i Ordusu hakkında olayları tarafsız ve doğru olarak an latan hiç olmazsa bir kitap ne dış ül ke lerde ve ne Türkis­ tan 'da yazı lmadı. Özbekistan bağımsız devlet olduğu halde, Sovyet yanlıları ne zamana kadar aleyhimde iftiralarını devam ettirecekler? Savaşa katı lan Rus askerleri Stalin ve Rus halkından memnun olabil irler. Stalin savaş b ittikten sonra Sovyet subaylarının Kreınel'deki toplantısı nda. "Ben şeref bardağımı. savaşı kazanan Rus halkının şerefine kaldırıyorum " de­ mişti. Unutulmamalıdır ki, o, Sovyetler Birliği halklarının şerefine dair bir söz de söy­ lemed i . Ben Rus halkına mensup olmadığımdan Sta l i n ' i n şerefli insanlarından biri olamad ım. Böyle olmak arzusunda da değildim. Savaşa katı lanlar (bunlar .ı·cıvaş�fahriyaları da diyorlar) Prezident Kariınov' uıı imzaladığı yasaya göre. 9 Mayıs gününde "'Z.af'er Güııü " bayram ını yapacaklar. Özgürlüğüne kavuşmuş bizim m i l let, niçin Rusya'nın "Zafer Bayramı " gününü kutlayarak ve eski Sovyetler Birliği bayram ını bir mi lli bayram olarak kabul etmeye itiraz etm iyor? Bunu yapamıyor. çünkü bu mil let, komünizm-Stal inzm' den ald ığı darbelerden daha kurtu lamad ı . Meselenin en üzücü tarafı. m i l li askerlerimiz ilerde istiklal bayrağı altında Sovyet-Zafer Günü gösteri yürüyllşllne katılmaya mecbur edilecekler. Hayatta bu lunan savaşa katı lanlar, Stal in ruhunu yaşatan Karimov'a "dualo r " okumalı lar! Mem lekette olduğum zaman şuna inandım ki, benim vatana girişim ve sessiz­ sedasız vatandan çıkarı l ışını eski Sovyet taktik lerinden birisid ir. Anlaşıl ıyor ki, ben im güzel sözlerle davet ed i l işime karar verdiler. Bunu yapmaya mecbur oldu lar, çünkü halkım ızdan ve muhacirlerim izden yoğun baskılar gelmekteydi . Daha fazla tepki görmemek için beni davet etmeye karar verm işler. Ama, bunun ile beraber bir bahane i le acele olarak vatandan kovu lmamı da planlamışlardır. Yatanda bu lundu­ ğum günlerde basın, yayın, tv ve halkla herhangi bir şeki lde görüşmeme izin veri l­ memesi meselesi dikkate a l ınmalıdır. Kendi kend ime şu soruyu sordum : Ben Özbekistan Yazarlar Birl iği 'nin üyesi, aynı zamanda Çolpan mükafatının sah i bi, Özbekistan Parlamentosu İ l im Kom itesi


274

Bı\ \' l\I İ RZA l l A\'1 1

ve Akadem isinin davetlisi olduğum halde zikrettiğim kurum lar benim vatandan kovulmam aleyhi nde niçin bir tepki göstermedi ler·� Neden hükümete itirazda bu­ lunmadı lar? Kim lerden ve niçin korktular? Ben bu sorularıma cevap verecek du­ rumda değilim. Dünyanın hiçbir yerinde Özbekistan 'da hükilmet yo luyla gördüğüm rezaleti görmem iştim. Başımdan geçen bir olayı an latayım: 1 3- 1 6 Mayıs l 988'de Doğu Türkistan ' ı n (Çinliler bu ülkeye Şincang diyorlar) Batı-Asya Cem iyetinin misafiri oldum. Urumçi, Turfan ve Tanrı dağı eteklerinde bulundum. Orada Çinli, Uygur, Kazak, Özbeklerin vekil leriyle sohbetlerde bulundum; tebl iğler verdim. Oradaki komünistlere, Sovyetler Birliği'ndeki Komünizm-Marksizm-Stal in izm ve bunların haik düşmanl ığı faal iyetlerini, Çinli lerin Doğu Türkistan'da yürütmekte oldukları siyasetin Uygur halkı için zararl ı olduğunu açıkça ifade ettim. Onlardan bazıları fi kirlerime karşı geldi ler, ama hiç kimse bana, Özbekistan 'da olduğu gibi "su.m11ıı: " demedi. Hiç kimse memleketi terk edi11 iz de demed i. Almanya' da işlerim çok ve hasia olduğumdan Çinli ve Doğu Türkistanl ı l iderlerden beni acele olarak geri gön­ dermelerin i rica ettim. Onlarla sam im iyetle vedalaştım. Komün izm hakim iyeti altın­ da bulunan bir mem leketin insanları hürmette kusur etmedikleri halde, komünizm hakim iyetinden kurtuluş yolundaki bağımsız bir devletin memurları Özbek-Türk örf ve adetlerine uymayan bir davranışta bul undular. Vatandan çıkarılmamdan sonra ortaya atılan gerçeğe uymayan söylentiler

Özbek istan 'dan ç ı karı lışımdan sonra ayd ın lar ve halk arasında kend i arzumla memleketten ayrıldığımı ve buna benzer asılsız sözleri yay m ışlar. bu iğvalardan ibaret bulunan söy lentilerden bazı ların ı aşağıda bildiriyorum: 1 - "Hayit. havanın sıcaklığını ve iklimi kaldıramadığı için Ozhekistan 'dan r,:ahıık gitmeye mechur kaldı. " Benimle temaslarda (Namangan ve Uyçi 'de) bul unan yurt­ taşlarım söyleyebilir ki, köyde bulunduğum gün lerde üstümde kışlık kıyafet (Çapan) olduğu halde misafirleri m izi karşıladım. Ben 45-60 derecelerdeki s ıcak l ığı gören bir insan ı m . 2 - Bazı kimseler, "Hayit 'e Namangan v e Uyçi 'de hakaret etmişler, O h u nedenle üzülerek Özhekista11 'da11 gitmeye karar verdi " demişler ki bu da asılsızdır. ÇünkU, Namangan-Uyçi'de hiç ki mse bana hakaret etmed i . 3- "Hayit, hükümet siyasetine muhalif' olduğundan hükümet temsilciler�yle anla­ şamadı. Bu sehepten Özbekistan 'dan çıkarılmıştır ". Bu da uyduru lmuş bir fikirdir. Memlekette bulunduğum süre içinde hilkilmet siyasetine karışmadı m ve hükümetin herhangi bir kişisi ile tartışmad ı m . Bunun için iki video fi l m kamerası ve 3 kaset makinelerinin çalışmaları şahit olabi lirler. Sahtekarlara gerekli olursa, çeki len 6 video- fi l m ve 1 4 kasetten kopyalar gönderebilirim. 4- Sovyetlerin 2 dünya harbine katılan askerlerinden bir grup güya Me111/eke tte 11 gediniz; gitmeseniz sizi öldüreceğiz " demişler. Savaşa katılan asker ve subaylarla görüştüm. Ama, on lardan h içbiri bana karşı nezaketsiz olmad ı . H iç ki mse "Se11i öldüreceğiz " demed i. Töhmetçiler, ben im sözlerime inanmazlarsa. o zaman savaşa katılanlardan sorma!:.'.!ırlar. Dedikoducular bunu yapamazlar; çünkü gerçeklerden korkarlar. 5- Prezident ' i ı ı g : ı im, Kü ltür, Basın ve İdeoloj i işleriyle görev l isi, "Bahtiyar "

Nazarov geçmişte Hayit 'e karşı eser yazmıştır. Nazarov, Hayit 'i cıffedenıedi ve hu nedenle sonuç olarak onu vatandan çıkardı. " Bu sözlerin de gerçek ile alakası yok­

tur. O, Prezident Karimov'dan çok korkuyor. Kendi başına karar veremez. Bunun için ben im vatandan ç ıkarılmamdaki etkin rol ona ait değildir. İ htimal yukarı ma­ kamlara benim hakkında doğru olmayan malumatlar verebilm iştir.


ESKi SOVYETLER Bİ RLICi'NDEKI TÜRKLÜCÜN VE ISLAMIN BAZI M F.SF.l.El.ERI

275

Vatanda benim hakkımda devam ettiri len söylentile�. yurt d ışında yaşayan mu­ hacir yurttaşlarım arasında da dağılmaktadır. HUkUmet, ben im vatandan çıkarı lışını sebeplerini kendine bağ l ı olan gazeteler ve radyolarla da bildirmedi. Kend i lerin in basın hürriyetine "Sahip olduklarını " tahmin eden gazeteci ler b i le bana karşı kul la­ n ı lan ahlaksız tedbir hakkında haber vermedi ler. Vatandaşlarım ve dostlarım emin olsun lar ki, ben istiklalin sağlam yolda yaşa­ ması için, Neo-Komün izm in ve Neo-Koloniyalizm ve Sovyet ideoloj isinin kalıntıla­ rına karşı çalışmalarımda devam edeceğim. Dadahan Hasan beyin aşağıdaki şiirleriyle buruda yazıma son veriyorum. "Üstad Baymina llayit'e! Y u rd'un geçici liderleri, 52 yıldan sonra yurda teşrif eden büyük üstat Baymirza Hayit hazretlerine "gediniz" dediler. Bu ne aşağılık ve utanç verici bir durum! Nahdt, sizdek ndrnı itler ket dese Bile almadım gündhiniz ne idi? Nahdt çinarlarını kumurska yese, Bile almadım gündhiniz ne idi? Gündhiniz rdstm değenimiz mu? Vatan, millet ğamin yegeniniz mu? Özxelerden büyük ekeniniz m u ? Bile almadım, gündhiniz n e idi? Altmış yıl ki, hak-hakikat dediniz, Baskınçı ydv senge la 'nal dediniz. Türkistan bu büyük millet dediniz.

Bile almadım. gündhiniz ne idi? Bu Türk dünyasına aylın ne holgan? Ziydlısın közü kaçan oyulğan Ar-ndmU.\'I kay (neredeki) kahrga kiimülgwı ?

Bile almadım, günahiniz ne idi? Yalışiğa kin yokdır, yamanlar içre, Rahman kanday (nasıl) yaşar şaytanlar içre Badhaht zamadır bu zaman içre Bile almadım, günahiniz ne idi? Çidalmaymen, çidalmaymeıı im

hiilga, Bu yurt o./ışar bııgün suyuk aydlga, Kanday tapay cevab bu şum savalga, Bile almadım, günahiniz ne idi? Dadahan Hasan isyan 25 Temmuz 1 992, Taşkent


RAYMİRZA l l AYİT

276

TÜRKİSTAN'DAKİ ETNİK GRUPLARIN SİYASİ-SOSYAL VE İKTİSADİ HAYATA TESİRLERi'" Türk dünyasının başındaki büyük dertlerden birisi, Türklerin topraklarında ya­ şamakta olan etni k gruplardır. Rusya ve Çin emperya l izmi ve koloniyalizm in getir­ diği büyi.lk facialar da yerl i Türk ahalisi yanında yabancı etnik grupların çoğal ma­ sıyla orant ı l ı olarak artmıştır. Türk dünyasındaki etn ik grupların Türk ülkelerindeki durum ları ve tesirleri günümüze kadar i lmi araştırmaların konusu olamam ı ştır. Ti.irk ülkelerindeki Türk olmayan Etnik grupların arasında Rusların sayısı çoktur. Bazı Türk topraklarında, mesela Saha (Yakustistan), Kırım, Tataristan, Başkurdistan, Kuzey Kafkasya, A ltay bölgesi, Hakas, Tuva ve Kazak istan'da Ruslar ahal inin ço­ ğun luğunu teşkil etmektedirler. Biz bu problemi Türk dünyasının büyük bir parçası olan Türkistan örneğinde tan ım lamaya çalışacağız. Batı-Türkistan 'da (bugi.lnkü Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, . Tacikistan ve Türkmenistan bağımsız cumhuriyetleri) 1 993 yılı tahmini hesaplarına göre 36 m i lyon Türk ve Müslüman yaşamaktadır. Doğu-Türkistan'da (Şinjang Uygur Muhtar Bölgesi, Çin devleti içinde) 1 2 m ı lyondan fazla Türk ve G üney Tiirkistan'da (Afganistan' ın Kuzey vilayetleri) 3 mi lyondan fazla Türk yaşamaktad ır. Demek ki, zaman ımızda Büyük Türkistan'da 5 1 m i lyondan fazla Türk ve Müslüman kendi tarihi topraklarmda yaşamaktad ır. Bunların karşısında ise Türk ol mayan etnik gruplar mevcuttur. Bun ların arasında Ruslar ve kü ltilr yönünden onlara yakın bulunan Ukraynalı lar ve Beloruslar sayıca çoğunluğu teşkil etmektedirler. Bugünkü Batı Türkistan'da 9 mi lyondan fazla Rus, 1 ,5 mi lyona yakın U kraynalı ve 400.000'e yakın Belorus yaşamaktadır ve bu Slav kavim leri, kendi aralarında bir Kültür-Bloku teşkil ediyorlar. Bunlar bağımsızlık devrinde de, Slav devletleri nin çok tesi rli ve ciddi kuvvetleri olarak meydanda bulun­ maktalar ve kendilerini eski Rusya imparatorluğu veya eski Sovyetler Birliği'nin tem­ silci leri gibi görmektedirler. Koloniyalizm siyaseti nin neticesinde bugünkü Kaı.akis­ tan 'da 6 M i lyon 200 bin (umum ahalinin % 36,8' i), 889.000 Ukraynalı (Ahalinin % 5, I ' i), 1 84.000 Belonıs (Ahalinin % 1 , I ' i) bu lunmaktadır. Yani Slav kavimlerinden 7.273 .000 kişi, 7.300.000 kişiden ibaret bulunan Kazak Türk lerinin karşısında, Kazak­ Türk lerinin tabii anayurdunda yaşamakta devlet mekanizmasında ve ekonom ide ö­ nem l i pozisyonlarda bulunmaktadırlar. Slav Etnik grupları, sanayide mutlak hakim durumdadırlar. Sanayideki yerli halk oranı Kazakistan 'da % 9,2, Özbekistan'da % 1 1 , 1 , Tacikistan'da % 1 0,9, Türkmenistan 'da ise % 9,5 kadardır. Sanayide çal ışan ve idare etmekte bulunan S lav Etnik grupları oran ın % 90' ını teşki l etmekted irler. Sovyet Rusya devletinin stratej i ve iktisadi siyaseti neticesinde Türkistan' ın ekonomik anahta­ rı Rusların Ukraynal ı ların ve Belorusların el lerine veri lm iştir ve bunlar eski Sovyet iktisadi siyasetini devam ettirmektedirler. Ti.irkistan Türklerinin topraklarına İ kinci Dünya Harbi 'nden sonra bir m ilyondan fazla A lman getiri l miştir. A l ınan etnik grubundan çoğunluğu Kazakistan'a gönderi l­ m iştir. Bugünkü bağımsız Kazakistan'da 700.000' den fazla A lman yaşamakta ve çalışmaktadır. Kazaki:::::. ıı tam manada Koloniyal izm in kurbanı durumundadır. Kendi memleketleri olan Kazakistan'da Kazak-Türkleri umum ahalinin % 43'iinü teşkil etmekted irler. Bunlcıı :: Kazakistan'da yaşamakta bulunan 375 .000 Özbek-Ti.irkünü 33 8.000'e yakm Tatar-Türkünü ve 200.000'e yakın Uygur-Türki.ini.i ilave edersek, Kazakistan'daki Türk ahalisi, umum Kazakistan ahal isinin % 48,3 üne ulaşacaktır. Çarl ık Rusya'sı devrinde azın lıkta bulunan Slav Etnik grupları, zamanım ızda Kaza"Tiirkislaıı" Dergi. 1 995. No .2 1 -22. s. 5-8: "Hcrııiiıı", gazete. 27-30.6. 1 995 .


ESh:İ SOV\'ETl.rn BİIU.i(; i'NllEh:İ TÜRKLÜGÜN VE İSLA M I N RAZI MF.SELEU:Ri

277

kistan ahalisinin çoğunluğunu teşki l etnıektedirler. Bunlara A lman Etn ik grubu da i lave edilmiştir. Türk olmayan Etni k gruplar Türkistan siyasetinin, sosyal ve ekonomi hayatının geleceğini ve şeklini tayin etmekted irler. Bugünkü Kazakistan'ın Kuzey bölgeleri, Çar Rusya'sı tarafından 1 9 1 3 yıl larında Aral ve Balkaş Göl leri çevresinin Rus v i layetleri hal i ne dönüştürülmesi hakkındaki planların gerçekleştiği gibi bir gö­ rüntüdedir. Bugünkü Rus etnik grubu Kazakistan'ın Kuzey kısm ı n ı Rusya'nın bir vilayeti şekl inde görmek istiyor. A leksander Soljenitsin ve başka bazı Rus fikir adam­ ları açıkça, Aral-Balkaş Göllerinden itibaren Güney-Sibirya'ya kadar devam eden Kazak-Türk topraklarının Rusya'ya i lhakını talep etmektedirler. Ruslar, Kazakistan'ın Kuzey vilayetlerinde yaşadıklarını öne sürerek, M uhtar-bölge hakkı talep etmişlerdir. Kazakistan parlamentosu l 992'de bu talebi reddetm işti. Şimdi ise Rus etn ik grubu M uhtariyet değil Kazakistan' ın Kuzey vilayetlerinin doğrudan doğruya Rusya'nın bir bölgesi olmasın ı talep etmektedirler. Bunlardan örnek alan A lmanlar da kendi leri için Muhtariyet talep ettiler ve bu istek Kazakistan Devlet Başkanı N ur sultan Nazarbayev tarafından redded i ldi. Kazakistan 'da yaşamakta olan Uygur-Türk Etnik grubu da, Uygurlar için M uhtariyet talebinde bulundu ve Nazarbayev Kazak Türk mill iyetçilik duygularını bozmamak için etnik grupların Muhtariyet taleplerini reddetti. Doğu-Türkistan 'da "Çin etnik grubu" çoğunluğu teşkil etmekted ir. Doğu Tiir­ kistan'daki Ç i n l i etn ik grup ile yerli Türklerin sayıları hakkında malumatlar çel işki­ l id ir. Ç i n l i ler, Ruslar gibi, kendi hakim iyetleri altındaki Türklerin "Türk" olduklarını inkar ediyorlar. Ç i n l i ler Doğu Türkistan 'daki Ç i n l i lerin sayısının tahm inen 9- 1 O m i lyon ci varında olduğunu, yerli ahal i n i n (Uygur, Kazak, Kırgız, Özbek, Tac ik) ise 6-7 M i lyon kişiden ibaret olduğu belirt i l mekted ir. Doğu Türkistanlı lara göre ise bu Türk ülkesi nde en az 1 5-20 Milyon Türk mevcuttur. Çin komünist devleti 1 950 den itibaren, Doğu Türkistan'da 9 muhtar-eyalet yaratm ıştır. Ç i n l i ler bunların araların­ daki temasları bozmak ve Doğu Türkistan 'daki Türk birliğini ortadan kaldırmak s iyasetini yürütmektedirler. Rusya ve Çin kend i hakim iyeti altında bulunan Türkleri parçalamak, Türk kavi m lerinin birbirleri i le kardeş ve ırkdaş olduklarını inkar etmek ve yabancı etnik grupları Türkler aras ına yaymak pol itikalarını daima uygulamışlar­ dır. Ç i n l i ler Doğu Türkistan'da devamlı olarak Çin etn ik grubunun sayısın ı arttırmak siyasetini devam etti rmekted irler ve Çin devleti bu Ülkeye her gün yeni Ç i n l i göç­ men ler yerleşmektedir. Kolonizasyonun böyle devam etmes i hal inde yakın gelecek­ te, Doğu Türkistan'daki Ç i n l i lerin sayısı Türklerin say ısına oranla artacak ve Türk­ ler kendi memleketlerinde azı n l ık bir etnik grup hal ine geleceklerdir. Doğu Türkis­ tan uzun süre Ç i n l i lerin mutlak hakim iyeti altında kal ırsa, Doğu Türkistan Türkleri­ nin varl ıklarını sürdürme i htimal leri çok zay ı ft ır. Bugünkü Afgan istan hudutları içinde bulunan Güney-Türkistan, A fgan istan ' ı n Kuzey vi layetlerinden oluşur v e Afganistan 'daki Türklerin hayat merkezi rolünü oynamaktad ır. Güney Türkistan 'da 3 mi lyondan fazla Türk yaşamaktad ır. Bun ların yanında Peştu etn ik grubu yaşamaktad ır ve bun ların sayısı Türklere oranla azı n l ı k durumundadır. Fakat Türkler uzun süre b u azı n l ığın hakim iyeti altında yaşam ışt ır. Afgan istan Komün istlerin ve Rusya' ııın hakim iyetinden kurtu lduktan sonra, General Raşid Dostum Kuzey Afganistan ' da Türk ve Tacik etn i k gruplarından ibaret muhtar bir bölge teşki l etmek faal iyetinde bu lunuyordu. Fakat, H ikmetyar i le beraber Afga­ n istan merkezi hükümeti aleyh i nde bir cephe oluşturma giriş iminden sonra, Kuzey­ Afganistan'da Türk M uhtar Bölgesi teşkil edi l işi meselesinde bir i lerleme olmad ı . A ld ığımız haberlere göre, Rusya v e Özbekistan hükümeti dostum ile müzakerelerde bulunmuştur. Rusya ve Özbekistan devletleri İ slam Fundamentalizm i n in Türkistan'a Afgan istan 'dan get irildiği inancındadırlar. Amu-Deryanın sol tarafında, Afgan i stan


278

BAYMİ RZA llA YİT

devleti içinde yen i bir Türk devletinin Federasyon şeklinde yaşaması fikri, Rusya ve Özbekistan yöneti m lerini korkutmuş mudur bilmiyoruz. Belki, Rusya, Tacikistan ve Özbekistan, General Dostum'un silah l ı kuvvetlerinden korkmuş olabil ir. Özbekistan ve Tac ikistan'ın kendi m i l li orduları olmadığı için, Dostum ' un 70.000 den fazla s i lahlı askeri bu yönetim leri endişeye sevk etm i ş olabi lir. Afganistan'daki etnik gruplar arasında devam etmekte bulunan rekabet ve silahlı mücadele, Türklerin muhtariyet yolunu kolaylaştırabi l ir. Müzakereler ve sulh yolu ile Türkler için Afga­ nistan 'da bir muhtar devlet teşkil etmek mümkün olmazsa, bu memlekette iç-savaşın devam etmesi kaçını l maz gibidir. Türkistan 'daki etnik gruplar yalnızca S lav kavimleri ve Çinli lerden ibaret değil­ d ir. Bun ların yan ında Koreli, Gürcü, Ermeni, Farsi, Dugan ve Yahudi etnik grupları da yaşamaktad ır. Bun lar Türkistan ' ı n siyasi, iktisadi ve sosyal hayatında Türklere oran la daha imtiyazlı durumdadırlar, çlinkü Ruslar bunları Ruslaştırmak ve yeri i halktan ayırmak yoluyla Rus tesirinin artırabi leceği inancındaydı lar. Bun ların ara­ sında Türk lehçe lerini konuşabi len insan sayısı çok azdır. Bun lar kendi aralarında anad i l leriyle, Türkistanl ı larla ise Rus d i l iyle konuşuyorlar. Slav, Alman veya Türk olmayan Diğer etnik gruplar kendi eski vatan larına bağlıdırlar. Mesela, Özbek­ Türkleri Taşkent şehrinde Dağlık Karabağ-Kom itesini teşkil ederek, Karabağ facia­ sından zarar gören Azerbaycanl ı lara yardım etmek isted ikleri zaman Taşkent'teki Ermeni Cemaatı bunu protesto etti ve bu nedenle Özbekistan hükümeti Karabağ Komitesini yasaklad ı. Yahudi ler ise İsrail devletiyle ve eski Sovyetler B irliği ' nde yaşamakta bulunan Yahudi ler ile sıkı temas hal indedirler. Türkistan 'daki Kore l i lerin bir grubu Kuzey-Kore ile ve bir grubu da Güney-Kore ile yakın i lişki içerisi nde çal ışmaktadırlar. Türkistan 'da sayıları 200.000 kişiden ibaret bulunan Fars etnik grubu, Tac ikleri Türklerden ayırmak yoluyla, kendi lerini ve Tacikleri İran'a bağla­ mak arzusundadırlar. Kendi leri M üslüman olan Çinli Dunganlar da Çin i le temaslar­ da bu lunmak eği l i m leri içindedirler. Sovyet-Rusya imparatorluğu, Türkistan l ı olmayan, fakat Türk etnik gruplarından olan Türkleri de Türkistan 'a göndermiştir. Bunları n arasında, Azerbaycan, Dağıstan, Kırım, Başkurt, Tatar, M eshet ve Çuvaş gibi gruplar vardır. Bunlar Türkistan Türk­ leri ile kardeşlik ruhuyla yaşamaktadırlar. Lakin, Sovyet rej im i lüzumlu gördüğü zaman bun lardan bazı larını Türkistan l ı Türkler i le kan l ı çarpışmalara yöneltmiştir. Özbekistan ' ın Fergana vadisinde, bir grup Meshet-Türkü i l e Özbek-Türkleri arasın­ daki kan lı drama buna bir örnektir. Meshetler, Fergana vadisinde Özbek-Türk lerine oranla daha yüksek derecel i bir hayat seviyesinde yaşamaktayd ı lar. Sovyet hükumeti bu iki Türk grubunu kışkırtarak kan lı mücadeleyi başlattı ve güvenliği temin etmek bahanesiyle Özbekistan'a KGB ' nin 20.000 den fazla elit askeri ni gönderd i . B unlar bugüne kadar Rusya'ya geri dönmemişlerdir. Sovyet rej i minin darbesine uğrayan Me.>hetlere Özbeklerin düşman olduğu propagandası yapıldı. Türkistan ' a bilhassa çoğunluğu Özbekistan'a sürgün edi len Meshetlerin bazıları, düşman larının k i m olduğunu anlamadı lar. Sovyetler B irliği devleti 1 924'te Türkistan' ı parçalama kararı verm işt i . Moskova 1 924 'ten itibaren Türkistan' ı 5 parçaya böldü. Bunun neticesinde Türkistan' da beş Sovyet-Cumhuriycti yani Kazakistan, Kırgızistan, Taci kistan, Türkmenistan, Özbe­ kistan ve Kara-Kalpakistan gibi bölgeler yaratıldı. Böylece Türkistan'daki Türkler ve M üslümanlar 6 etn i k gruba taksim edildi. Türkistan'da Türklük ad ı yok ed ildi. B u ise Mahalli-Vatanperverl i k ( Lokal-Potriotizm) duygu ların ı ortaya çıkardı. Eski Sov­ yet cumhuriyetlerinin yerine bağımsız cumhuriyetlerin oluşması neticesinde, bugün Türkistan 'da 5 Bağımsız Cumhuriyet ve bir Özbek ( Kara-Kalpak) cumhuriyeti ıııev-


ESKİ SOVYF:TLER Bİ RLİGİ'NDF:Kİ TÜRKLÜGÜN VE İSLA M I N RAZI MESELELERİ

279

cuttur. Bu devletler bugüne kadar federasyon veya konfederasyon şeK l i n i alamadılar. Türkistan 'daki devletlerin kendi aralarında, hiç olmazsa i ktisadi sahada, işbirliği o luşturabi lmeleri yolunda hareketler vardır. Fakat bu teşebbüsler günümüze kadar henüz ciddi bir düzeye u laşamam ıştır. Türkistan 'daki her bir cumhuriyette Türk Etn ik grup ları yaşamaktad ır. Eski Tür­ kistan hududu içinde yaşayan Türkistan l ı lar, mem leket parçalandığı tarihte yaşadık­ ları topraklarda kalm ışlard ır. Bugün Kazakistan ' ı Özbekler olmadan, Özbekistan' ı Kazak, Kırgız, Tacik, Türkmen, Uygur grupları olmadan, Tacikista n ' ı da Özbekler o lmadan düşünmek mümkün değildir. Bu şek i ldeki bir dağılım Sovyetlerin Emper­ yal ist siyasetinde de uygun olmuştur. M oskova, Cumhuriyetler içinde yaşamakta bulunan Türk etnik gruplarını lüzumlu gördüğü zaman, cumhuriyet adını taşıyan boy aleyh ine kışkırtabi l mek için ortam hazırlam ıştır. Bunun son örneği ni, Kırgızistan' ın üş şehrindeki Özbekler ile Kırgızlar arasında teşk i l edi len s i lah l ı çarpışmada göre­ b i l i riz. Ele geçirilen video kayıtlarına göre Sibirya'dan K ırgız kalpağı (şapkası) giyen 30 kadar Rus üş şehrine ge l iyor ve Özbek mahal lesinde ateş açıyorlar. Öz­ bekler. Kırgızların olayları başlattığını sanarak cevap veriyor bu arada Kırgız şapka­ s ı n ı taşıyan Ruslar ortadan kayboluyorlar. Bu hadise Rusların isted ik leri zaman Ti.irk boyları nı birbirlerine düşürebilecekleri ni gösterm iştir. Günümüzde, Özbekler ile Tacikler arasında çarpışmalar başlat·ıbilmek için çalı­ ş ı lmaktadır. B i l indiği gibi, Tacikistan 'da bir mi lyondan fazla Özbek, Özbekistan'da ise 600.000 den fazla Tacik yaşamaktad ır. Tacikistan'da Tacikler m i l ' : ve d i n i duy­ gular i le hakimiyette bulunan eski Komünist l iderler aleyhinde, devleti m i l l i !eştirmc ve eski Komün ist liderleri tem izleme faal iyetlerine başlad ı l ar. Böylece Tacikistaıı devletinin eski Komünist Liderleri ile m i l l iyetçi ve İ slamcı Tacikler arasında savaş başlad ı . Tacik l iderleri bu olayları İ slam-Fundamentalizm i n i n Afgan istan 'dan gelen tesiri ile faal iyete geçtiği şeklinde Moskova'ya ve Taşkent'e bildirmiştir. Taş­ kent'teki eski Komün ist l iderler olayı Moskova'ya havale ediyorlar. Sonuç olarak Rusya, Tacikistan 'daki Rus ahalisini korumak ve Rus askerlerine yard ım etmek bahanesi ile Tacikistan'a 40.000'den fazla asker getirm iştir. Bu askerler Afganistan, Tacikistan ve Özbekistan hudutlarında operasyona başladılar. Muhalefet kuvvetleri içim.le Tacikler i l e Özbekler beraber hareket etmektedirler, ve devletin Neo Komü­ n ist l iderlerinin kuvvetleri de Ruslar, Tacikler ve Özbeklerden teşk il edi lmiştir. Günümüzde bir grup Tacik, Özbekistan cumhuriyeti nde bulunan Buhara ve Semerkant şehirleri n i n Tacikistan 'a i lhak ed ilmesi talebinde bulun maktad ır. Böyle bir talebin ifade ed ilmesi de, Özbekler ile Taciklerin araların ı bozmak çabasını gös­ termektedir. Türkistan 'daki Ruslar çitle vatandaş lık (Rusya ve yaşad ıkları cumhuriyetlerin vatandaşl ığı) taleplerin i d i le getirmektedirler. Rusya Federasyonu Savunma Bakanı, Ruslar nerede yaşıyor olurlarsa olsunlar, Rus ordusu orada onların haklarını himô­ ye edecektir demişti. Zaten, Türkistan 'da Bağımsız devletler oluşmasından sonra Rusya ordusunu Türkistan'dan geri çekmemiştir. Bu ordu Türkistan 'daki Rus ları korumaya kararl ıdır. Türk olmayan etnik gruplar Türkistan bağımsız devletlerini yeni facialar içerisine sürükleyebil ir. Bağımsız devletlerin bugünkü liderleri, böyle bir tehl i keyi bil iyorlar ve seziyorlar. Bu nedenle Türkistan cumhuriyetlerinin bugün­ kü l iderleri Rusya i le uzlaşma temelinde işbirliği yapmaya d ikkat etmektedirler. Bugünkü Kazakistan'da Türk olmayan etn ik grupların ahalinin % 47. l ' i n i teşkil ettiği noktasından yola çıkan Nur sultan Nazarbayev, Avrasya Federasyonu projesin i ortaya attı . Fakat bu proje Bağımsız Devletler Toplumu y:>netici lerine çok cazip gelmem iştir. Rusların l iderliği altında oluşturulacak böyle bir Avrasya Federasyonu


ıııo

BA Y M İ RZA il:\ \"İT

h içbir Bağımsız devlete fayda getirmeyecektir. Türkistan dah i l i ndeki ve dışarısında­ ki Rus teh l i kesinden korunmanın tek yolu, her şeyden önce Türkistan Cumhuriyetle­ rinin Federasyonunu teşkil etmektir. Rusların kültürel ve ekonom i k tesirinden kur­ tulmak için bir temel olacaktır. Ti.irkistan'da Rus kültürünün tesirinin büyükl üğü unutu l mamal ıdır. Kazakistan 'daki Kazak-Türklerin i n yüzde 40' ı kendi anad i l in i b i lmemektedir v e A l ma-Ata şehrinde, doğan Kazak gençleri n i n yüzde 90 ' ı anad i l i n i bilm iyordu. (Bakınız: Prof. Dr. Ravşanbek Absattarov, Konstitutsiya=Anayasa= cene ult sayasati=siyaseti, "Akikaf', Dergi, Al ına-Ata 1 993. Nr.7, S. 4-8). Bu durum az da olsa d iğer bağımsız devletler için de mevcuttur. Türkistan'daki Türk ve Müslüman ol mayan Etnik Gruplar, H ı ristiyan dini pro­ pagandasına arac ı l ı k rolü oynamaktad ırlar. Yazılı kaynaklara göre, Türkistan 'da H ı ristiyan misyonerleri çok ciddi faal iyet yürütmekted irler ve bun ların çoğunluğu hükümetlerin himayesini görmektedir. H ıristiyan di ni ni n Türkistan M üslüman ları arasında yayı lmasına, Türkistan 'daki hükümetlerin İ slam-Fundamentalizmi aleyh in­ deki siyasetleri de ayrıca rol oynamaktad ır. Hıristiyan dini, M üslüman o lmayan etn ik gruplardan isti fade etmektedir ve bun lar açıkça çal ışmaktadırlar. İslam ' ı n te­ kamülü yolundaki hareketlere izin verilmemektedir ve İ slam-Fundamenta l izm ine karşı hareketler İ slam düşman l ığı için temel olmaktadır. İ sliim-Fundamental izm i aleyhinde, yabancı devletler ile cephe birliği teşkil etmek için resmi anlaşmalar hazırlanmaktadır. Özbekistan ile İsrail arasında imzalanan "İslam Fundamentalizm i aleyh indeki işbirliği an laşması" bunun için b i r m isal olabil ir. Türk dünyasının her ü l kesinde Etnik Problemler vardır. Türk ve M üslüman ol­ mayan Etn ik gruplar yerli Türk halkları için her zaman problem yaratabi l i rler. Türk tarihçi leri, etnogratları, sosyologları, hukukçuları ve devlet adam ları kend i mern le­ ketlerindeki etn ik grupları, onların arasındaki fikir ve siyasi cereyan ları derin bir şeki lde araştırmalıd ırlar. İçeriden veya dışarıdan gelebilecek teh l i keleri durdurmak için bu çok mühim bir görevdir.

WİLHELM BARTOLD'UN 'TÜRKİSTAN KÜLTÜR HAYA Ti TARİHİ' ADLI ESERİ VE ONUN TÜRK KÜL TÜRÜ ARAŞTIRMALARI İÇİN EHEMMİYETi'" Rus edebiyatında Vas i l i y V lademiroviç adıyla gösteri len, Petersburg'da A l ınan ai lesi nde W i lhe l ın ismi veri len Bortold ( 1 869- 1 930), Petersburg Üniversitesinin Şarkiyat Fakültesinden mezun o lduktan sonra, ilk defa Türklerin tarihinin araştırıl­ masına dikkat vermiştir. O, 1 989' da "Yedisu tarihinden parçalar" (Oçerk İstori i Sem ireç'ya) ad l ı eserini yayın lamıştı. Bartold l 898'de " Moğol İsti lası Devrinde Türkistan" (Turkestan v Epokha Mongolskogo Naşestviya), 1 . Kısım; l 900'de 2. Kısım, konu lu eserini yazm ıştırm. Bartold "Türkistan Kü ltür Hayatı Tarihi" eserin­ den önce Türkistan ve başka Türkel leri meseleleri nde ciddi i l m i eserler yaratm ışt ı r. Bun ların arasında, aşağıdaki eserler Türkistan'daki ve Kafkasya'daki Türklerin tarihi ile i lgi lenm işt ir: iV. Uluslar Anısı Tiirk Kiiltiir Kurultayına sunulan tclıligdir. Bu tclılig kısm;a M i l l iyctçı l larckcı 1 3 1 9911. s . 6 "da yayınlandı. (4-K Agustos 1 997).

Temmuz

�?r. İşlıu eser ıııcrlıııııı Pror Dr. 1 lakkı Dursun Y ı ldız ıma fın dmı "Mo�ol İstilasına Kadar ki TOrk isımı" adıyla isıanlıul 'da yayınlandı. Eser. "l\lnj!nl İ stilası DcHiııdc Tilrkistaıı" diye ıcrcllnıc edilirse doı1.rıı olacaktır.


ESKİ SOV\'F:Tl.ER D İ R ı.i(;i•NDEKİ TÜ RK Lfi(; fıN VE İSi.A M i N BAZI M t:SELEU:Ri

2H I

-Eski Zamandan 1 7 . Asra kadar ki Asar Denizi ve Amu Deryanın Aşağı Bö lgesi Hakkında Malfımatlar (Svedeniya ob Aralskom more i nizov'yıkh Am u-Dar'i s drevneyşikh vremen do X V l l veka), Taşkent 1 902; -Türkistan 'da Sulamacılık Tarihine Dair (K istorii oroşeniye Türkistan 'a), SPb 1 9 1 4; - U luğ Bey ve Onun Zamanı ( U lugbek i ego Yrema) 1 9 1 8 - Türkistan Tarihi (İ storii Turkestana), Taşkent 1 922; - H azar Denizi Etrafı ndaki Vi layetlerin Müslüman Dünyası Tarihindeki Yeri ( Mesto prikaspiysk ikh oblastey ve istorii müslümanskogo m i ra), Baku 1 925 . Bartold' "Türkistan Kü ltür Hayatı Tarihi" (İstori i Ku ltürnoy J izni Turkestana) ad l ı eserini 267 sayfa olarak, Len ingrad, l 927'de yayın lanm ıştır. Bu eserin Rus d i l indeki ikinci baskısı Moskova 'da 1 963 'te yayı nlandı 577• Eserin birinci kısmı, Türkistan ' ı n Müslüman l ı k devrine kadar ki kü ltür hayatı, bi lhassa devletler tarihi ve İs lamiyet ' ten önceki halk lar hakkında malumat vermektedir. Baı1old'a göre, Tlir­ kistan 'daki kültür Rus halkının H ı ristiyan dinini kabul etmesine kadar uzun zaman yliksek derecede devam etmiştir. Tiirkistan'daki kadimi halklar olarak ZarafŞan vadisindeki Soğdları ve Amu Deryanı n deltasındaki Harezml i leri göstermekted i r. Bartold'a göre, Türkistan'daki bu iki ahali bölgesi İran kav i m lerindendir ve bu i­ ki devlet Parsilerin A hemendi İmparatorluğu içinde bulunmuştur. Şah Dariy' (mi­ lattan önce 522-486 yıllar)nin kabrindeki yazıda, Soğdlar ve Harezm li ler, Dariy tahtın ı h imaye eden halklar sıfatında gösteri lm iştir. Soğdların ve Harezm lilarin Parsi kavimleri şeklinde göstermek meselesi tartışı lacak konulardan birisidir. Makedonya l ı A leksander (doğu edebiyatı nda-İskender)in İran ve Türkistan seferi devrinde Türkista n ' ı n şehirc i l iği yüksek devrini yaşamaktayd ı . Türkistan şehirleri içinde Marakanda (sonra Samerkent) büyük şehirlerden hesaplan ırd ı . A leksander hakim iyeti altında Türkistan 'da yeni şehirler kuru lmuştur. M i lattan önce I V-1 1 . asırlarda Türkistan 'da devam eden Makedonya-Yunan ha­ kimiyetine mi lattan önce 2. yüzy ı lda doğudan hareket etmekte bul unan H u n lar son verm işler. Hun lar' ın istilası devrinde Batı Türkistan ' ı n orta bölgelerine kaçan ahal i ; Ç i n kaynaklarında Usun v e Yuaşi olarak gösteri lm iştir. Yueşi ler, m i l attan önce 1 . asırda Kuşan olarak anlatılm ıştır. Kuşan imparatorluğunun i lk merkezi Fergana vadisindeki Kasan şehri olmuştur. Kuşan imparatorluğu H indistan ' ı işgal ettikten sonra Peshavar şehri n i Başkent olarak seçmiştir. Bartold, Hunların tarihte görünmelerinden önce m i lattan önce 7. yüzyıl ve m i la­ d ı n 2. Yüzyı l ına kadar hak im olan Saha (Saka) devleti hakkında bilgi vermem iştir. Bartold ' a göre Türkler, Türkistan 'da esas rolü 6. asırdan itibaren oynamaya baş­ l ıyorlar. Ti.irkistan' daki Türkler 6. asırdan itibaren Bizans, Fars ve Çin hudutlarına kadar kendi ordularını harekete geçiriyorlar. Türklerin hakimiyeti Türkistan 'daki eski kü lti.ir hayatını bozmam ıştır. Farslar, 6. asırdan itibaren Amu-Deryanın sağ akım ındaki toprakları Türkistan olarak tanı m ışlar. Bartold'a göre, mi lattan 2 asır önce başlanan Kervan-yolu Ti.irkistan kü ltürünün tekami.il i.i için mühim rol oynamıştır. Bartold, eserinin ikinci kısm ında Türkistan' ın İslam devrine girişinin ilk görü­ nüşlerine di kkat etmiştir. Araplar 7 l 2 ' de Buhara ve çevresini işgal ettikten sonra d i l lerini Türkistan 'da edebi dil haline getirme hareketini baş latm ışlardır. Bununla İslam'ı yayma faaliyetleri devam ettirilm iştir. Bartold, meşhur Muhammed İ bn İs­ mail Buhari'nin 870'te Samerkent'e yakın Harteng köyünde vefat ettiği hakkında 577 işbu eser. 1 963'dc Akademik V. V. Bartold. Soı;incniya, i l . çası 2. s. 1 7 1 - 1 93 . sayfalara bazı il:ıve­ lerle tekrar yayınlanmıştır.


282

DA \' M İ RZA l l A \'İT

mal fi mat vermiştir. Türkistan 'da faaliyet gösteren ve İslam kültürü ve ruhi hayatı n ı n meşhurlarından Tirmizi, Hoca Ahmed Yesevi, Bahauddin Nakşibend g i b i İ slam büyükleri hakkı nda eserin bu bölümünde b ilgi veri lmem iştir. Barthold, Türkistan 'a İslam girdik sonra inşa edi len ilk cam iler, rabatlar ve medreseler hakkı nda b i lgi vermiştir. Fakat, İslamiyet içinde yükselen i l m i hayat (mesela, A l-Harezm i, A l­ B iruni, Marğınanı, İbn A l i Sina. Farabi gibi alim lerin tesirleri) meselelerinde b i lgi vermem iştir. Bartold, Türkistan'da İslami devrin başlamasından X I . asır ortalarına kadar devam eden d i n i hayat içindeki cereyanlara d ikkat verm iştir. Bartold eserinin Türkistan ve Türkler alt konulu kısm ında Türklerin hakim iyet hudutların ı tasvir etm iştir. Şehirde yaşayan Türkler ile çöl lerde yaşayan Türkler arası nda iktisadi temaslar devam etmiştir. Türkistan 'da Türklerin hakimiyeti devrinde İslam dini hayat ı n ı ahali arasında yaymak için dervişlik hareketi yükselmiştir. Bartold, Sufızm, yan i dervişlik hareke­ tinin tekamülü hakkında İslam ' ı n Türkistan 'da yay ı l ış ı devrinde fikir yürütmeden, Türkistan 'da Türklük hakim iyeti devriyle ilgi l i derin fikirler bi ldirmiştir. 1 1 66 ' vefat eden Abdulkadir Giylani ilk defa İslam' ı halk arasında yaymaya başlamıştı. Onun yolunu l l 27'de başka bir Abdulkadir devam ettirmiş. Bu ise Harezmde Dervişlik okulunu teşki l etmiştir. Abdulkadir' in hareketini devam ettirenler Kadiriye tekkesi adı altında faaliyetlerde bulunmuşlar. Bun ların arasında Şeyh Hakim Ata (=Süleyman Bakırğan ı); Sayid Ata şöhret kazanmış üstatlar olarak tan ınm ıştır. Harezm'de Kadiriye tekkesi yanında Necmiddin Kübra tarafından teşkil edilen Kubravi tekkesi dervişlik faal iyetinde bulunmuştur. Bartold, eserinin Türkistan ve Türkler konulu bölümünde Hazret-i Türkistan'da faaliyet gösteren Hoca Ahmed Yesevi hakkında b i lgi vermiştir. Yesevi ' nin dervişlik tal imat ı Türkistan ' ı n bozk ırla­ rında tesirli rol oynam ıştır. Buhara'da Bahauddin Nakşbendi yalnız Türkistan 'da değil, Ortadoğu 'da da İslam talimatı meselelerinde tesirli rol oynamıştır. 1 1 . Asırda Yusuf Has Hacip Balasugunlu'nun Kudatgu B i l ig adlı eseri yazılmıştır. Eser U ral dağına kadar yayılm ıştır. Bartold, Kaşgarlı Mahmut D ivan-ı Lügat-it Türk adl ı eseri hakkında mallımat vermemiştir. Türkistan'da Karahanlı lar; Harezmşahlar, Oğuz ve Selçuk devletleri Türk kültürünün tekam ülü için imkanlar yaratmış lar. Bartold eserinin i V . bölümünde Türkistan 'da Moğol hakim iyeti meseleleriyle meşgul olmuştur. M oğol ları n Türkistan istilasından sonra, X I V . asrın başından itiba­ ren Türkistan'da G u lca v i layeti, İ l i nehri etrafları, Sır-Derya ve Amu-Deryanın Ü rgenç şehrine kadar ki topraklarının hakim iyeti veri lm işt i . Harezın, Moğol lar tara­ fından işgal edild ikten sonra, Cengiz Han, Mahmut Yalavaç ' ı Mavera-ün nehri vi la­ yetlerinin hakim i olarak tayin etmişti. Yalavaç sözü eksi Türkçe'de Elçi demektir. Çağatay ulusu Türkleşme ve İslamlaşma cereyan ı içine giriyor. Çağatay devleti buhran içindeyken, ortaya Emir Temir çıkıyor. Bartold, Teın ir' i TUrkistan'da Mo­ ğol-Çağatay devleti dairesinde görmüştür. O, Temir'in rolünü bu eserinde ciddiyetle göstermemiştir. Tem ir' in Barlas kaviminden olduğunu beyan etmiş; fakat bu kavm in Türkler olduğunu bel irtmemiştir. Bartold zikredi len eserin V. kısm ında Özbek Han lığı mesele leriyle meşgul ol­ muştur. Emir Temir 1 405 'te, Çin seferinde iken Yesse (=Türkistan) şehrinde ölü­ yor. Onun oğlu Şahruh ve torunu U luğ Bey, Temir imparatorluğunun parçalanma­ ma� • için çaba gösteriyorlardı . Fakat Temir devleti birliğini koruyamad ı . 1 469'da itibaren Temiroğul ların ı n devleti inkıraza uğramıştı. Şeybaniler Türkistan ' ı işgal ediyorlar. Muhammed Şeybani l 505'te Timurilerin başkenti Semerkant' i işgal edi­ yor. Şeybani Han, 1 5 1 O'da İ ran l ılarla savaşta ölüyor. Onun yerine Ü bayd u l lah gel i ­ yor. O d a 1 5 39'da ölüyor. Şeybani sü lalesi devlet birliğini koruyamam ıştır. Türkis-


ESK i SOVYETLER D İ RLİGİ'NDEKİ TÜRKLfi(; fiN VE ISLA M IN DAZI MESELELEl{I

2H�

tan ' ı işgal eden Türkler'e Özbek adı veril iyor. Türkistan 'daki Özbek devletin in Buhara'daki bir kısmının hükümdarı Abdul l.,ı h Han, l 5 5 7 ' den itibaren Maveraünnehr ve H arezm 'deki Özbeklerin umum hanı o larak tanım ıştır. l 598'de ölüyor. Sonra Şeyban i ler' in arasında hakimiyet kavgası başl ıyor. Hakim iyet Astrahanl ı lar'ın e l i ne geçiyor. Türkistan 'daki Özbek-Şeybani sü lalesi 3 han l ığa ( Buhara, Harezm ve Fergana) bölünüyor. Zaten Özbek-Şeybani sülalesinin hanı Abul H ayır ( 1 428- 1 468) devrinde Özbekler arasında parçalanma hareketi başlamıştı . Abul Hayir Han karşıtı Özbeklerin bir kısmı Özbek-Şeybani hakim iyetinden ayrı­ l ırlar. Bun lar sonra, Kazak adıyla tan ındı lar. Bartold eserinin Vl. bölümünde Rus hakimiyeti altındaki yerleşik ve göçebe hayat mese lelerini araştırmıştır. Bartold'a göre, "Rusya, Türkistan ' ı Sibirya'yı işgal ettiği usulde Rusya'ya i lhak edemezdi . Türkistan ' ı işgal etmek hlikümetin emriyle devam ettirildi." Rusya, Kazak-Türk Cllzlerinin isti lasından sonra l 822 ' ye kadar eski unvanları saklad ı. 2 1 Ekim l 868'de kabileler esasındaki idare yerine Ural, Tur­ gay, Ak molla ve Sem ipalatinsk (Ceti taın) vi layetleri teşki l ed i ld i . Bununla kab i l e birliklerine darbe vuruldu. Türk�stan Genel Val i l iğindeki Kazaklar d a kab i le esasın­ da deği l, yaşad ıkları yerlerin adlarına göre parçalanarak idare edi ld i . Rusya, göçebe ahalinin yerleştirilmesini öne sürmüştür. Mesela, l 867'de Türkistan umum ahalisi nden % R4'ü göçebelerden ibareli . l 877 'de ise göçebe ahalisi umum ahalinin yüzde 47'sini oluşturuyordu. Rusya hükümeti göçebe halkı yerleştirme yo­ luyla bunları Ruslara yakınlaştırmayı arzu etmişti. Yerleşik hayata geçiri len göçebeler Ruslarla değil, kend i din ve kan kardeşleriyle birleştiler. Bartold'un "Türkistan Kültilr Hayatı Tarihi" eserin V l l . Kısmı Türkista n'daki Rusya hakimiyeti_yıllarındaki okullar mese lesiyle meşgul olmuştur. Rus-Yerli oku l ları vasıtasıyla Tllrk ve M üslü. manian Ruslaştırmaya ehemmiyet veri lm iştir. Rusya'nın Okul lar-Politikası Türkis­ tan ' ın yerli ahalisini Ruslaştırma ve Hıristiyanlaştırma niyetiyle devam ettirilm iştir. Eserin V l l I. Kısmı, Rus göçmen leri hareketi nin tekamülü mese lesinin araştırıl­ masından ibarettir. Bartold'a göre Türkistan ' ın işgal ed i lişi Rusya'dan Türkistan 'a göçmen gönderi lmesine imkan yaratm ıştır. Türkistan' ı n yerli Rus kolon izasyonu, bir taraftan Ural-Orenburg ve başka taraftan Sibirya'dan başlam ıştır. Bartold, 1 9 1 Tye kadar Türkistan ' a gönderilen ve burada yerleştiri len Rusların sayısı ve bunların Tllrkistan i ktisad i ve sosyal hayatındaki hakim iyeti hakkında fikir bildirmemiştir. Eserin I X . Kısmı, Şehir hayatı mese lesine ayrılm ıştır. Rus göçmen leri nin ço­ ğunluğu Türkistan şehirlerinde yerleştirilm iştir. Mesela, 1 9 1 l 'de Fergana şehrinin 1 1 000 olan nüfusunun 7000 ' i n i Ruslar oluşturuyordu. Eserin X. kısmı, "Yerli ler (yani Türkistanl ılar) ve Rus hakimiyeti"; Rusların Tür­ kistan ahalisinin idare etmek meselesini ifade etmiştir. Rusya hakim iyeti Yerli lerden idare etmek hukukunun almıştır. Fakat., dini meseleler için Müslümanlar arasından. kadı, müftü seçmeye izin verilmiştir. Türkistan Genel Valisi, Taşkent'in Rusya tara­ fından işgal edi lmesi devrinde Ruslar hizmet eden Said Azim-Bay gibi yerli insanlara inanıyor, lakin bunlara da yerli ahal iyi idare etmek hakkını vermemişt ir. Zi kredi len eseri n Xl. bölümünde "idare hayatının Avru palaştırılması ve Yer­ liler" konusu ele alınmıştır. Yerli halkın Türkistan Genel Val i leri, Rus memurların­ dan yerl i halkın d i l i n i öğrenmeyi talep etmiştir, fakat bunu uygulayamamışlar. Tür­ kistan ' ı n yerli aha l i tarafından idare ed i l mesine izin veri l mem iştir. Avrupalı laştırı lan idare heyeti yerli halktan Rusya'ya sözsüz itaat etmeyi talep etm iştir. Türkistan idare etmede, Türkistan l ı ların katkısı ol mamıştır. Bortold eserinin son kısm ını oluşturan X l l . Bölümde, Rus hakimiyeti ve Han­ lıklar. Buhara konusundan bahsetm iştir. Bu bölümde Rusya'nın Türkistan'daki 3


DA \' l\I İ RZA HA \' İ'I

284

Han l ı k devletiyle (Kokand, Harezm ve Buhara) münasebeti ve Hanlıkların Rusya i le münasebetleri, on lar i le Rusya arasındaki muharebeler, Rusya tarafından l 876'da Kokand han lığının ortadan kaldırı lması, istila sonunda Harezm ve Buhara dev letle­ rinin bağımsızl ığına son veri lmesi ve bu iki Hanl ığın Rusya hakim iyeti altındaki yarı bağımsız devlet haline getiri lmesi muhakeme ed i l miştir. Rusya'nın Buhara politika­ sının temel i nde İ ngi ltere ve Afganistan meselesi vard ı . Bartold'un "Türkistan Kültü Hayatı Tarihi" konulu eseri Türk Kültür hayatının öğren­ me ve öğretilmesi için mühim bir kaynaktır. Eserde kültür hayatı ile ilgili bazı sahalar, mesela islamiyet'ten önceki resim, eski abideler, İslam devrindeki mimarlık, el sanatı, ziraatçılık kültürü, sulamacılık, nakkaşlık, hattatlık, edebi hayat, ilmi araştırmalar, Türkis­ tan 'da Rusya hakimiyet devrindeki kültürün durumu gibi problemlere dikkat verilmemiştir. Türkistan kültürünün Sovyet Rusya devrindeki görünüşleri bu esere alınmamıştır. Bartold'un bu eserinden beri aradan 70 yıl ( 1 927- 1 997) geçti . Devir içinde b irkaç yeni kaynak meydana çıktı. Eser, Rus dilinden başka dillere tercüme edilmemiştir. Bartold'un "Türkistan Kültür Hayatı Tarihi" eserinin, tenkidi noktainazarda i l a­ veler ile s7H Türkçe'ye tercüme edilerek yayın lanması faydal ı bir hizmet olab i l ir.

DOGU TÜRKİ ST AN'IN TÜRK DÜNYASl'NDAKİ ÖNEMi * Türk Dünyası nın muayyen toprakları 1 0.496.076 ki lometre kareden ibarettir. Bun­ lardan Doğu Tü rkistan 1 .828.4 1 8 kilometre kare bllyüklüğündedir579. Bu Türk Yurdu, dünya Türklerinin en eski topraklarından birisidir. Doğu Türkistan'ın üç tarafı dağlar­ dan (Altay Dağı, Tanrı Dağı ve Koyunlu Dağı) ibarettir. Ü l kenin Doğu tarafı kum çölüdür. Doğu Türkistan'da 320 den fazla nehir vardır. Bunların en büyükleri Tarım Deryası (2, 1 79 kilometre uzunlukta), İ li, l rtış, Manas, Ulungur, Karaşehcr nehirleri­ dir. Ü l kede I OO'den fazla göl vardır. Bunlardan Sayram Gölü den iz seviyesinden 2070 metre yüksekliğinde, 454 kilometre kare büyüklüğünde; Buğda Gölü 1 980 metre yük­ sekliğinde ve 5 kilometre kare büyüklüğündedirsıııı. Dünyanın büyük çöllerinden birisi olan, Taklamakan Çölü ise tahminen 500.000 kilometre karedir. '

Doğu Tü rkista n; Batı Tü rkistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan Cum­ h u riyetleri ile Pakista n, Hindistan, Kaşmir, Tibet, Moğolistan ve Çin ülkelerine komşudur. Bunun içindir ki, Doğu Tilrkista n ' ın jeopolitik önemi büyüktür. Bu ı ülkelerle Doğu Türkistan 'ın kara yolu bağlantısını sağlamak çok kolaydırs" . Tarihi İ pekyolu 'nun önem l i bir kısmı, günümüzde yeni leşm iştir. Doğu Tü rkistan Türk dünyasının zi raat merkezlerinden biridir. Bu ülkede 1 95 mi lyon hektar ekilebi l i r toprak mevcuttursHl. Doğu Türkista n ' ı n pamuğu Ç i n devle-

578 Eserin tenkidi nokıaınazarda ( Edition Crıtique) yayınlanması için l'rof. Fuat Köprülii .nün. Banold " uıı "İsliiın K llllürü" adlı eserinin Tiirkı,:e yayınında kullandı�ı llslübu örnek olabilir. •

Tarih. Tilrk Düny ası Tarih v e K Ullllr Dergisi, İsıanbul. 1 999. No. 1 45, S . 36-39: Milliyetçi Hareket. gazete. İstanbul 1 8 A ral ı k 1 998, s. 1 5 . 25 ı\rnlık 1 998. s. 1 5 ; Tiirk Diplomatik, gazele. İsıanbul, No. 5 1 52, 1 999, s. 1 2- 1 4. � 79 Bayıııimı

l layit. Snvyeller B irliğindeki Türklüğün ve İslfiııı ' ı n bazı meseleleri. Türk Dünyası Araş­ M. R ıza Bekin. Doj!u Ttlrkistan Gerçcj!i, "Do!!,u Tlirkis­ tan " ı n Meseles i". İstanbul 1 99K. Nr. 55. s. 3 . SMO Siııcıııı� lly�ur Vtoııom lhyoıııııııı ll mıııni A h valı, Unııııçi 1 984, s. 8- 1 O. tırıııaları Vakfı yayı ıı ı , İstanbul 1 987, s. 6 1 .

MI

İsa Y us u f Alptekin. Doj!ıı Tiirkistan Davası. l sta n bııl 1 992. s. 40-44. Dış ülkelerle bağlamın kara­ yol ları tasvir edilmiştir

�M2

İ s nıml Cengiz,

Doı!u Tilrkisıan'ın \ CJ" Allı Ve Tabi Zcn�inlikkri Ve Sırıııcjik Koııunıu, ''Doğu

Türkisıan'ııı Sesi" 1 998. Nr. 55. s. 9.


ESKİ SOV\'ETLER BİRLl(;l'NOEKİ TÜ RKl.fı(;fıN VE İSLAMIN BAZI MESELELERİ

2H5

t i n i n ihtiyaçların ı tem i n etmekted ir. Ç i n l i ler, 4. yüzy ı lda Doğu Türkistan vasıtasıyla pamuk kü ltürünü öğrenmişlerdir. Batı Tü rkistan ve Azerbayca n ' ı n pamuğu Rus­ ya'n ın, Doğu Türkista n ' ın pamuğu ise Ç i n ' i n tekstil sanayisinin teme l i n i oluştur­ maktadır. Doğu Türkistan, ayn ı zamanda meyve, sebze ve b i lhassa kavunlar ül kesi­ d ir. Yap·ay sulama, Batı Türkistan'da ziraat için büyük bir ihtiyaçtır. KAZAKiSTAN

ÇIN

ı ıaeı

HAt.K CUM

Çin'lil r tarafından dev lı işgal edilen Uoğu ü rkistan H aritası .

Doğu Türkistan yalnız Türk Dünyası içinde deği l, bütün dünya çapında yer altı zengin l iğine sahiptir. Maalesef Çin kaynaklarından veya başka kaynaklardan bu konuda doğru istatistik tem i n edi lememektedir. Çünkü, Doğu Türkistan ' ı n yer altı zenginliği stratej i k bir mesele o larak gizl i tutulmaktadır. Buna rağmen, ü lkedeki petrol rezervlerin i n İ ran ve lrak'taki rezervlerden on misli fazla olduğu söylenebi­ l ir. Ülken in 25 yerinde altın yatakları. 1 2 bölgesinde petrol yatakları, 7 yerinde bakır madenleri, 7 yerinde kurşun madenleri, 1 O yerinde demir yatakları, 3 yerinde de uranyum yatakları mevcuttur. Doğu Türkistan'da 1 22 çeşit maden olduğu tespit edilmiştir. Çin 'deki maden çeşitlerinin % 8 1 ,J ' ü Doğu Türkistan 'da bulunmaktadır. Kömür rezervleri, 1 mi lyar 600 mi lyon tondur. Asl ı nda araştırmacı ların tahm in lerine göre bu rezervi n 1 70 m i lyar tonu aştığı id­ dia edilmektedir. Yalnız Taklamakan Çölü' ndeki petrol rezervinin tahminen 50 m i lyar ton olduğu b i l inmektedir. Çin Halk Cumhuriyeti Başbakan ı ' n ı n ifadesine


BA \'MİRZA HA YiT

2116

göre "Dünyanın en büyük petrol yatakları ve Asya'nın en zengin altın yatakları n ın bu lunduğu ülke Doğu Türkistan'dır511). Çin Devleti, Doğu Türkistan 'dan, her yıl ortalama hesapla, 4 mi lyon tonu Taklamakan Çölü ' nden ol mak üzere 1 O milyon ton petrol elde etmektedir5114• Taklamakan petrol havzasında hiçbir Doğu Türkistan l ı çal ı ştırılmamaktad ır. Doğu Türkistan sanayii, tamamıyla, Çinliler tarafından idare edi lmektedir. Doğu Türkis­ tan ' ı n tarım havzasında 1 7 ü l keden 68 petrol şirketi arama yapmaktadır. Ç i n ' i n Doğu Türkistan' da atom denemeleri yaptığın ı bütün dünya bilmektedir. Ayn ı şeki lde R usya ' n ı n atom deneme merkezi, Batı Türkistan 'ın Semey vilayetidir. B u iki emperyal ist devlet, ne yazık ki Türkistan ' ı n batısını da. doğusunu da cehen­ nem kapısı haline getirmiştir. Doğu Türkistan ' ı n en mühim meselesi nüfus mese lesidir. Doğu Tilrkistan'da 30 milyon Türkün yaşad ığı bilinmektedir. Ancak yazılı kaynaklar Doğu Türkistan ' ın nüfusu hakkında çok karışık ve yan l ış bi lgi ler vermektedirler585• Türk kaynaklarına göre l 876'da Doğu Türkistan ' ı n nüfusu 4.799.700 kişiden ibarettir. Ç i n l i lerin l 959'da neşrettikleri istatistiklere göre ise Çinli göçmenlerle birl ikte bu ii l kede 5 . 8 1 0.800 kişi yaşamaktad ır. Buradan anlaşıl ıyor ki, 83 yılda nüfus her yıl ancak ortalama 1 2 1 5 kişi artmıştır. Bu saçmal ığı nası l izah etmek mümkündilr? 1 98 3 ra­ kamlarına göre: Uygurlar 6. 1 70.000, Çinliler 5 .346.000 , Kazaklar 950.000, Çinli M üslüman­ lar 588 .000 kişiden ibarettir586• 1 949'da Doğu T ü rkistan 'daki Çinli lerin say ı sı 200.000'den fazla değildi. Çin Devletinin 1 970'de ilan ettiği plana göre bu Türk ülkesine 1 00- 1 50 m i lyon Çinli yerleştirilecektir. 1 990- 1 995 arasında 9 mi lyondan fazla Ç i n l i yerleştirilm iştir. Bu rakam ın 1 00 veya 1 50 mi lyona çıkması demek. Doğu Türkistan Tilrkleri ' n i n kend i vatan larında boğu lması, yok edi lmesi demektir. Bu vah im teh l i ke maalesef dehşet saçmaktadır. Çin H ükümetinin Doğu Türkistan Türklüğil 'nü yok etme politikası uzun bir geçmişe dayanır. 1 884' te Doğu Türkistan adı Şincang (Avrupa edebiyatında Sinkiang olarak tanıtılm ıştır.) yani "Yeni Ü lke" olarak değiştiri lmiştir. 1 Ekim 1 95 5 'ten beri bu Türk ü lkesini "Sincang-Uygur Avtonom Reyonu" adıyla idare etmekted irler. Bu isimden önce İ li-Kazak Muhtar Dairesi (29. 1 1 . 1 954) Kızıl-Su-Kırız M u htar Dairesi ( 1 4.7. 1 954). Aksay-Kazak M u htar Kazası (6. 5 . 1 950), Hayankun Kazak Muhtar Dairesi (30.9. 1 954 ), Taşkargan Tacik M u h tar Kazası ( 1 7 .9. 1 954) de teşk i l edilm iştir587• Politikan ın esası, Doğu Türkistan teriminin kullanı lmasını enge l lemektir. 1 944 Ağustosunda 5HJ Cc ngi ı

(4), s. 1 0- 1 1 .

584."Gl'O", Dergi. H a mhu rg 1 99. Nr. 1 2_ s . 99.

585

hakın ı ı: Alptekin (3) 48-5 1 .

58'' Sultan M ahmul Kaşgarlı .

Do�u Türkislıtn Üzerine Sııikast Planı, "Doğıı Türkisıan 'm Sesi'". 1 9K9. 21 . s. :ı. Prof. Dr. Mehmet Sara. Oo�u Tlirkistıın Tlirklcri Tarihi. 1. lstıınbul 1 997. s. 24"dc Dog u Tilrkistmı nll l\ısunun 40 milyona yakın olduğundan bııhsetmektcdir. Bunlardan Uygurlar 24.000.000. Kazaklar. 3.000.000. Çin liler 1 1 .000. 000 olarak gösterilmiştir. Nr.

587

Alcksy A. Maskalov. Politika KNR v Naısional'no yıızikovam vop �osı, l ')47· 1 97N, Moskova 1 98 1 . s. B:'i-86 Kon s ı :ı ntin Flegontoviç Kotv. Mestnaya Natsiomıl'naya Avtoninıaya v Kitaykoya Narodnoy Rcspulılih (Na prime Sin"tsyıın-Uyfıırskoy Aıvıonomy Oblasıi. Moskova 1 959, s. 8!!'e Dogu Tllrkis­ tan"d:ı teşkil edilen Şincang-Uygıır AvtoRayonu i ç i nde 6 muhtar bi.llgc var. l:lunlıırdan ikisi muhtar ' hölgcsidir. •

Çin devletı

ıçıııdc teşkil edilen M uhtar hölgclcr vaktlı yaşayabilecekler. Çın:nlay, 2 Eylol 1 968"dc Doğu

Tiirkisıan vekillerini kııhul etmişti ve aşağıdaki beyanaıı vermişti: ·-çindc devanı eııirilıııckıe bulunan M i l l i Toprak muhtariyeti geçici bır sıstcnıdir. Bunları gelenekte liigclilccektir. şovinzııı. poliıaka pokina."Menjdunorodyaj izn"' Dergi. Moskova 1 974.

Nr. 2. s. 92.

B. Kubaorv. solsi:ıl


ESKi SOVYF.TLER BİRLİGİ 'NDEKİ TÜRK LfJ(;fıN VE İSLı\ MIN RAZI M ESELELF.ld

2K7

Wu Chung-Hsin, Doğu Tü rkistan valisi olarak tayin edilince "Şinjang halkı Çin m illetinden ayrı bir millet olmayıp, onun bir kabilesidir" d iye propaganda yü­

rütmeye başlamıştı. Komün ist Ç i n ' i n İstanbul Başkonsolosu da 1 989'da "Çin Halk Cumhuriyetinde Türkler yok, Doğu Türkistan yok"51111 d iye beyanatta bulunmuştur. 1 988'de Doğu Türkistan'da bulunduğum gün lerde, Doğu Türkistanl ıların münev­ verlerine ve Ç i n l i lerin Doğu Türkistan'daki idareci lerinden bazılarına ü lken i n adın­ dan ' Ş i ncang' kel imesinin çıkarı lmasını, bunun yerine Doğu Türkistan Uygur Avtonom Vilayeti adı veri lmesini rica ettim. Ayn ı şeki lde rayoıı söz ü nde n de vaz­ geçi lmesi gerektiğin i söyledim. Çünkü rayoıı sözü Fransız d i l inde Kaza veya h i r Bölüm manasın ı vermekted ir. Sovyetler Birl iği nde birkaç köyü içine alan bir idari birime raymı deni lmektedir. 1 . 828.4 1 8 ki lometre kare büyük lüğündeki bir ü lkenin bir küçük kaza ( i l çe) şekl i nde ifade edilmesinin mantıksızl ığın ı i leri sürdüm. Kız­ m ad a n ben i d i n leyen Ç i n l i ler Şincang ve Rayon sözlerinden vazgeç meyecekleri n i hissettirdiler. Türk Münevverleri ise hiçbir fi k i r beyan etmedi ler. Anlaş ı l ıyor k i , Doğu Türkistan ' ı n varlığı h e m isim, h e m cisim olarak mutlaka yok edi lecektir. Doğu Türkistan'daki hal k ve buradan göçmüş olan Türkler, kendi lerini Doğu Türkistanlı olarak h i ssediyorlar. Çin kanunlarına göre, halk kendilerini vatanlarının adıyla ifade edemiyorlar. Yani ben Doğu Tü rkistanlıyım d iyem iyorlar. Göçmen Doğu Türkista n l ı lar ise bu terimle kend i leri ni ve dava ların ı yaşatmaktad ırlar. Doğu Türkistan lı ların seslerini işitenler varsa da, onlara yardımcı o labi lecek bir kuvvet ortada görülmemektedir. Bugün geçerli olan Rusça da, resmi o larak Doğu Türkistai1 (Vostoçnıy Turkestan) terimi kullanıl ıyor. Fakat, l 925 'ten itibaren Batı Türkistan teri mini kul lanmadı lar; hala Orta Asya terim i kullan ı l ıyor. Türk Yurdunu i fade eden Türkistan terimi, yok ed i lmeye çalışıl ıyor. 1 970'1i yıl lardan sonra Doğu Türkistan l ı göçmen ler arasında Uyguristan terimi­ nin ku llanı lması görüşü i leri sürü ldü. Almanya'da ilk defa, Georg Vasel, 1 93536'da Doğu Türkistan, Sinkiang yada Uyguristan konusunu muhakeme etm işti 5"9• Vase l ' in makalesinden 34 y ı l sonra Kazakistan ' d aki Uygurların da Uyguristan ke l imesine temayü l ettikleri görü ldü. Ancak, bu terim ne Doğu Türkistan halkı, ne de göçmen Doğu Türkistan l ı ların çoğunluğu tarafı ndan kabu l görmedi 5ııc1• Zaten böyle bir durum Doğu Türkistan tari hi teri mini dünyaya an latmaktaki müşkülat yanında, yen i bir müşkii latın daha ortaya çıkmasına sebep o lurdu. Sovyet Rusya ' n ı n bir sürü cumhuriyete bölerek ortadan kaldırdığı Türkistan kavram ı, artık rakipleri­ miz tarafından Pan-Tü rkçü, Turancı, Pan İ sliimcı diye suçlan ı lan bir kavram hali­ ne ge ldi. Rakiplerimizin tesiri de maalesef çok fazlad ır ve birçok cumhuriyete bö­ l ünmüş olan Türkler' in bir araya ge lmeleri mümkün olamamaktadır. Doğu Türkistan ' ı Türk Dünyas ı ' n ı n diğer ülkelerinden ayırt etmek mümkün de­ ğildir. Tarihi eserlerden, Doğu Türkistan ' ı n m i l attan önce Saka Devlet i ' n i n hudutları için olduğunu b i lmekteyiz. Ayn ı şeki lde, Hun Tü rkleri ve Büyük Gök Türk İ m­ paratorluğunun da hudutları içinde yer al ıyordu. Gök-Türklerin içindeki Türk boylarından Uygur' lar 744 ' te Orhun nehri kıyısındaki Ordu Balık şehrinde miis­ takil bir Uygur Devleti kurdular. Bu devleti 840'da K ırgızlar yıktı. 1 3 Uygur boyu Karabalagasun civarında mağlup olduktan sonra, Kaşgar, Beş balık, Tanrı Dağı·

� KK

"lloj!ıı Tllrkistırn'ın Sesi" 1 989. N r . 24.

� K'I Bakıım:: Georg Vascl.

ı ı . s. 87- ı cxı.

'i'!O

s.

�.

Ost-Turkestan, Sinkianı: odcr Uygursitan, "Ostcurop:ı. . Dergi . l lJ�V16. No:

Dolu malumat için bakınız: Hacı Yakup Anat.

tmı · m Sesi"

1 998.

nr.

54. s. 36-44.

lloj!u Türkistan mı, l lyı:ıı ristaıı m ı '!, "Doi).ıı Tilrkis­


RA Y M İ RZA l l A \'İT

2HH

nın güneyi Koço ve Hotan bölgesine göç ettiler. Turfan merkez olmak üzere yeni bir Uygur Devleti kurdular. 856'da Mengli Kağan "Alp Kutluk Bilge" unvan ıyla Uygur Kağanı olarak görev ald ı . Bu devlet 343 yıl yaşam ı ş ve 1 205 ' te Moğol isti la­ sıyla ortadan kalkmıştır. Türk Dünyası tarihinin mühim bir parçasını da Karahanlılar teşki l eder. Bu Türk devleti bugünkü Doğu ve Batı Türkistan ' ı teşki l eden gen işlikte tek b i r devlett i . İşbu devlet 840 ' ta kurulmuş v e 372 y ı l hüküm sür­ dükten sonra, 1 2 1 2'de Karahıtay Dev leti ' nin darbesiyle varlığını kaybetmiştir. Cengiz Han da Uygurlar ve Karluklarla beraber l 2 l 8'de Karahıtay Devletine son verd i . Emir Temir 1 365 'te Batı Türkistan 'da kendi hakim iyetini teşkil ettikten sonra, Doğu Türkistan'daki Çağatay ulusunun hanlarını da h imayesi altına ald ı . Doğu Türk istan 1 2 1 S' den 1 679'a kadar Çağatay ulusu ad ıyla idare edi l m iştir. Doğu Türkistan 1 659'dan itibaren müstemleke dönemine girdi. Moğolların Kalmık diye adlandırılan kabilesi, Doğu Türkistan 'ın Saidiye devletine hücum etmiş ve İ l i vadi­ sini işgal ettikten sonra, Cungariye adında bir devlet kurmuştur. Çinliler 1 758 'de Cungariye devletinin hakimiyetine son vermedi ler. Doğu Türkistan'ın Güney kısmını da işgal ettiler. Bu istilalar sonucunda Doğu Türkistan'da, 1 06 y ı l Çin hakimiyeti devam etti. Batı Türkistan' ın, Taşkent'e yakın Dışkent şehrinde doğan Muhammed Yakup, Kokand Hanl ığı namına, 1 864'te Kaşgar' ı geri aldı. Ayrıca, küçük beylikleri birleştir­ mek için faal iyetlerde bulundu. Buzuruk Han' ı l 867'de Mekke'ye gönderip kendisini Doğu Türkistan hakimi ilan etti. Ölüm tarihi olan 29 Mayıs l 877'ye kadar Doğu Tür­ kistan' ın mutlak hakimi oldu ve bağımsızl ığını korudu. Onun ölümünden sonra, Çin tekrar Doğu Türkistan' ı işgal etti. Ü lke 1 878 'den itibaren Mançu-Çin hakimiyeti altına girdim. Rusya'da Doğu Ti.irkistan' ı kendi hakimiyetine almak için 1 85 1 'den beri uğ­ raşmaktadır�92. 1 2 Kasım 1 93 3 ' te uzun süren kan l ı savaşlar sonucunda, Doğu Türkistan Türk İ sla m C u m h u riyeti kuru ldu. Ç i n l i ler, Ruslarla elbirl iği ederek, 1 934'te bu devleti yok etti ler. Fakat Doğu Türkistan ' ın dev leti hürriyet mücadeles i n i durduramad ı lar. 7 Ağustos 1 944'te Bulca şehrine yeni bir Doğu Türkistan Cumhuriyeti i lan edildi. Bu müstakil cumhuriyet Sovyetler Birliği ve Ç i n devletlerinin m üşterek kuvvetleriyle l 945 'te ortadan kald ırıldı. Fakat Doğu Türkistan l ı ların hürriyet mücadelesini dur­ durmak mümkün ol muyordu. Çin, politi kasını değiştird i . Dr. Mesut Sabri Baykuzu'yu Doğu Türkistan genel valisi olarak tayi n etti . Bununla Çin tari hinde bir Türkistan l ı şahsiyet bu mevkie getirilmiş oldu. Bu şahsiyet m i l l iyetçi, zaman ın ge­ reklerini iyi bi len bir devlet adamıyd ı . Ç i n l i ler ve Ruslar elbirl iğiyle Mesut Sabri Baykuzu dan kurtulmanın yolunu arad ılar. N ihayet Çin hükümeti Rusların tazyiki altında 1 Ocak l 949'da onu görevinden uzaklaştırd ı . Mesut Sabri ' n i n görevi 1 8 ay ve 2 gün devam etmiştir. O, Şincang adı n ı Doğu Türkista n olarak değiştird i . M i l li ruhun yeşermesini tem in etti. Onun yerine Sovyetlerin casusu olarak tanınan Bur­ han Şehidi Genel Vali oldu. Onun zamanında Komünizm Doğu Türkistan 'da res­ m i leşt i . Sovyetler Birl iği i le Çin, Kuzeybatı Askeri Bölge Komutanı Çang arasında gizl i bir anlaşma yap ı ld ı . Bundan sonra, 26 Eyl ü l l 949'da Doğu Türkistan resmen '

hazı eslTler ve makaleler yayınlandı. Mesela, Muhammed Emin Buğra. Doğu Tilrkislan Tarihi. Cogr-Jti ve şimdiki

�·ıı /.aımuııını;m kadar muli:ssel Dogu Trırkislan tarihi yazılmadı. Huna rağmen Dogu TOrkist.1n tarihi ile ilgili

dunımu. İstmıhul 1 952: Aynı nıııellel' Doğu Tllrkistruı Tarihi. yayııılayruı: Fatma Buıı:ra Ankara. 1987: İsa Yusuf

"Çin Mllstcrnlckcis". İstruıbul 1 %0. 32 s. IJayıııimı l layit. Tiirkiı.tı n Devletlerinin Milli Miicadclclcri Tıırihi,

Türk Tarih Kunıımı yayım. Ankarn 1 995. 1 4-2 1 . 1 35-1 55. 307-340 salıili:lcr Mehmet Saray (Hl 327 s:

ı\ndrcw ()

W. Foıtx.'S. Do�u Tilrkistıın Harp Beyleri. lngilizce'dlıı çcvin.-n -Enver Cruı. Miinih 1990: Hmıs-Jung Zicnımın. Dic Uczichıını.>cıı Sinkiaııı:; (Oı.1turkl'Slan) zıı Chmıw und der UDSSR, 1 9 1 7- 1945. Bochuııı 1 9K4. 59� Dolu mahııııat almak için bakınız: Zicmann

( 13)


ESK i SOVYETLER BIRLl(;l•NDEKİ TÜRKLfl(;flN VE İSLAMIN BAZI M ESELELERi

289

Komünizm hak i m iyetine girmiş oldu. Hürriyet ınücadelesi bu tarihten sonra da de­ vam etti. Mücadele l iderleri arasında, Osman Batur, Canım Han Hacı, Ali Beg Hakim 593, gibi çok tanınmış şahsiyetler bulunmaktaydı . •..

B u dehşetli mücadele, başarısızl ıkla sonuçlandı, ama hürriyet v e istiklal irade­ sinden vazgeçi lmedi. Doğu Türkistan 'ın m i l l i kurtuluş mücadelesi, Türk dünyası için bir örnek teşkil etmektedir. Doğu Türkistan, i k i ejdarha arasında kendi varlığını, kendi d i l ini, dinini, kültürü­ nü, edebiyatını müziğini ve örf adetlerini yaşatmak, m i l li devlet olma idealini muha­ faza etmek bakımından değil, aynı zamanda İ pek Yolunun merkezinde bulunan ve yer altı zenginl i kleri göz kamaştıran bir ülke olarak da Türk Dünyasının çok önem l i b i r parçasını teşk i l etmektedir. 1 99 t 'de istiklal lerine kavuşan Batı Türkistan Türk Cumhuriyetleri Çin i le temas hal indedirler. Kazakistan, Çin ile yaptığı bir anlaşmaya göre Dengiz Bölgesinden Doğu Türkistan'a kadar bir petrol boru hattı inşa edecektir. 2,6 mi lyar dolarlık bu yatırımın önem l i bir kısmını Çin yapacaktır594• Özbekistan Fergana vadisindeki Namangan şehrinde eski İpek Yolu merkezini canlandırmaya karar verm iştir595• Çin'e gidecek olan petrol ve Özbekistan'dan gelecek olan İpek Yolu, Doğu Türkistan'dan geçecektir. Ka7.akistan, Doğu Türkistan üzerinden demiryoluyla Çin'e bağlanmış bulunmaktadır. Çin'in iç vilayetleriyle Avrupa arasındaki nakliyat için kurulacak olan Trans-Asya demiryolu Doğu Türkistan 'dan geçerek, İspanya'ya ulaşacaktır. Bunlar­ dan görü lüyor ki, Doğu Türkistan Avrasya'da çok mühim bir stratej i k ülke olacaktır. Doğu Türkistan'ın Türk Dünyası'nın kültür hayatına da büyük katkısı vardır. Karahan l ı lar Devletinin hakanı Satuk Buğra Han İslam dinin kabul etm i ş ve 920'de devletin d i n i n i resmen İslam olarak i lan etmiştir. Bununla İslam iyet Çin Seddi'ne uzanm ı ştır. Kaşgarh Mahmud Türkoloj i i lminin temel lerin i atan Doğu Türkistan l ı al imd ir. Onun, 1 1 . asırda (takriben 1 076- 1 077) yazd ığı "Divan-ı Lügat it Türk" adl ı eseri Türkoloj i 'nin temel taşı vasfını sürdürmektedir. Karahanlılar devrinden zamanımıza u laşan, başka bir büyük eser, Y usuf Has Hacib'in "Kutadgu Bilig" adl ı eseridir. 1 069- 1 702'de yazı lan bu eser Türk devlet felsefesinin teme l i n i teşki l eder. B u eseri meşhur Wilhelm Bartold. "Xf. yüzyılda Türk dilinde böyle bir eserin yazılmış olması bir mucizedir" diye vasıflandırı lm ıştır596• Eğer Türk hakanları ve Türk devlet adamları Yusuf Has Hacib ' i n bu eserdeki tal i matıyla hareket etse­ lerdi .Türk Dünyası son asırlarda içine dliştüğü karan l ı ktan kurtu lab i l ird i . Türk Dün­ yasının edebiyat tarihinde de Doğu Türkistan ' ın rolü büyüktür. Bu konuda 1 98 8 'de yayınlanan Uygur Edebiyatı tarihi yeterl i b i l gi vermektedir597• Türk Dünyasının i l im adamları ve devlet adamları her cihetten çok önem l i olan Doğu Türkistan' ın tarihini, kültürünü, sanatını, edebiyatını, dinini, ruhi hayatını mücadelelerini ve bugünkü acıklı durumunu dünyaya anlatamamışlardır. Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Pror. Dr. Reşat Genç, 1 6 Aralık 1 995 'te «Doğu Türkis­ tan'da Öğrenci Hareketleri» konulu sempozyumda şöyle söylem iştir: wı

Doğu Türkisıan ' ın Çin Komllniznı aleyhindeki hürriyet mücadelesi hakkında aşağıdaki eserlere bakılmalı: l l Urriyet lljtrunıla Do{!u Türkistan Kızak Türkleri, lznıir 1 96 1 . 2 1 0 s: Hızır llck Gayraıullah. ı\ltaylarıla Kanlı G ü nler, lstıınbul 1 977. 272 s: Zunnıın Taipov, V bor'bc7.a Svobodıı. Moskova 1 97. 1 20 s.

594

"Thc M üslim World", Karachi. 25 . iV. 1 998 . s. 5.

�'>�

"The M üıllinı World", 1 4. XI. 1 998. s. 6.

�""

Mahınuı A.-l;ın. Kutaılgu Dilig'ıleki Toplum ve Devlet Anlayışı, l sıan bul 1 987.

S'l?

s. J.

Vahitcan Galiır ve Aksar Huseyn. Uygur Klasik Edebiyah Te-L.leri, Beijing 1 981 1 . 1 72 sayfadan iban:nir.


BAV M İ RZA l l AYIT

290

"Doğu Türkistan 'ın tarihimizde, o ırmaktan akıp gelen diğer Türk devlet ve top­ luluklarını kültür hayatına hu şekilde doğrudan ve büyük katkılar sağlamış olmak itibarıyla çok müstesna bir yeri vardır. . . Doğu Türkistan 'a ve oradaki Türk variığı�98 11a, Uygur TürkU 'nün varlığına bizim kendi kendimize, kültürümüze, medeniyeti­ mize, tarihimize sahiplenmek ile aynı manayı ifade edeceği hiç şüphesizdir". 1 0 Aralık 1 948'de B i rleşmiş M i lletlerin İnsan Hakları Deklerasyonu, Doğu Tür­ kistan gibi hak isteyen insanlar için büyük manevi ehemm iyet taşır. Bundan Doğu Türkistan istifade edememiştir. Bugün Tibet her yerde konuşu lmaktad ır. B iz n için Doğu Türkistan meselesini insan hakları çerçevesinde mütalaa edip dünyaya duyu­ ramadık? Mamafih bizim ahu-feryatlarım ızı bu dünyada dinleyenlerin sayısı çok azdır. H iç o lmazsa İ slam Dünyası ve bunun iç inde yer alan Bağımsız Türk Devletleri­ nin yard ı m ını alabilmel iyd ik. Doğu Türkistan'a komşu bu lunan Türk cumhuriyetleri, Doğu Türkistan ' la i lg i l i meselelerde Çin devletinin arzuların ı kabul ettiler. Çin i le yaptı kları anlaşmalara göre Doğu Türkistan Ç i n ' i n dah i l i işidir ve Çin'in dah i l i işle­ rine karış ı l mayacaktır. Bu sebeple, kardeş Türk Cumhuriyetleri Doğu Türkista n ' ı n istiklaliyle i lgi !enememektedirler. Ancak, Doğu Türkistan ' ı n bağımsız b i r devlet haline gelmesi, h içbir devlete ve halka zarar getirmez. Dünya Türkleri zulüm altında inlediler ve mazlumluktan kurtu lman ın çok güç olduğunu gördüler ve sezd i ler. Bu bakımdan insan l ığın Doğu Türkistan'a yardımı şarttır. Doğu Türkistan ve başka ülkelerdeki diğer mazlum Türkler insan halkları savunucu ların ı n ve i nsafl ı, insanperver insan ların yardım larından ümidi kesm iş olsalar bi le, mücah it ve şehit Şair Süleym a n Çolpa n ' ın m ısralarında görüldüğü gibi, kurtu luş ümidini muhafaza etmektedirler:

"Af:lttnuı yurdum eğer hu günümle yok httlıttr, Gelecek gt/11/ercle httfltm yıltlızı oyıwp kttlttr "�99•

TÜRK-İSLAM KÜLTÜRÜNÜN TÜRKİSTAN'DAN OSMANLI DEVLETİNE AKIMI MESELELERİ HAKKINDA BAZI AÇIKLAMALAR • Oğuzların Kayı boyu, Batıya hareket etmesinden önce Bal kaş gölünün Batı tara­ fı nda yaşamaktayd ı . Bu boydan Osman Bey tarafından idare edi len bir aşiret, Batı ü l kelerine yolcu ol uyor. Bu aşiret 1 070 y ı l larında Anado l u ' nun Van Gölü bölgesi n i n kuzeybatı topraklarında yerleşti . Seyhan (=Sır derya) nehrinin Aral gölüne yakın bölgesinde Oğuzların K ı n ı k kavmi yaşamaktaydı . B u kavm in başbuğu v e Oğuz ordularının komutanı (Subaşı). Selçuk, 903 'te Oğuzların başkenti Yeni kent şehrinden çıkmaya mecbur oluyor. O. aşiretiyle Seyhan nehrin i n orta akım ındaki Cand (Cent) şehrine gel iyor. Selçuk 1 03 5 ' e kadar Ceyhan(=Amu derya) etraflarına sefere çıkıyor. Selçuklu lar, Ceyhun nehri etrafları n ı işg�! etmeye başl ıyorlar. N i hayet Selçuklu lar Sultan Alp Arslan 59K l'rof. Dr. Reşat G""'.'.

"l\.aş�arlı Mahmuıl'a �lire Doj!u Tllrkistan ve Tilrk DU n ya sı ", Doğu Tiir­ Y urılu Yayını. yayına hazırlayan: Y liccl

kistan'ıla öıırcnci l larckctlcri Senıpozyonıu B ı l ıl i riler. Tiirk

1 lacaloil.lu. Ankara 1 995. s. 64.

51J<J

H;ı;ıııirza Hayil. Tilrk Dilnyasıııılan Rus lıııp�ryıılizminin İ zleri , salıalı gazcıcsi yayıııhırı. ıır. 1 11. İstmılııı l 1 978. s. 302. .

Vll M illeılcr Ara�ı Tiirkoloj i Kongrcsi'nde ( İstanlıul 9 Kasım 1 999) sunulan tclıliı_!in yazısıılır. lşlıu «Milliyetçi Hareket .. 6 Temmuz l 998'dc yayınlanılı.

telıliı,!in k ısaca yazı s ı


ESKİ SOVYETLER DİRLİGl'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE ISLAl\11N DA7,l l\1ESELELERİ

291

komutası altında 1 07 1 'de M alazgirt meydan savaşını B izans ordusu aleyhine kaza­ n ıyor. Bununla Türkistan 'dan Batıya hareket eden Selçuklu lar ad ını taşıyan Türkler, Anadolu ' nun Türkleşmesi için temel atm ışlardır. Anadolu'da Türk-Selçuklu devleti­ ni kuranlar, Türkistan l ı Türklerdir. Anadolu'ya Türkistan'dan gelen Kaya kabi lesi­ nin Osman aşireti 1 299'da Osmanlı devletini kurmuştur. Türkistan'dan yola çıkan bu iki Türk kavm i büyük bir h ızla Anado lu'nun hakimiyetini ele geçirm iş ler. Fransız tarihçisi Rene Grousset'e göre "Türkler 20 yıldan daha az bir müddet (1 064- I OH I yılları)içinde Anadolu yarımadasında yeni bir Tiirki.�tan teşkil edehildiler". Bu Yeni -Türkistan ' a Türkler kend ilerinin eski Türkistan kll ltUrünü de beraber getirm iş lerd ir. Osmanlı devleti, Selçuklular gibi, Türkistan 'daki savaş usul lerin i devamlı olarak kul lanmış lard ır. Türk savaş kültürü, i nsan ve onların cesareti, at ve k ı l ıç esasında teşki l ed i l mişti. At, Türkler için gii n l iik hayat ve savaş faaliyetlerin in kaynağı ol­ muştur. Eski Türkler, Türkistan 'da bayraklarının tepesine at kuyruğu (tuğ) takmış­ lard ı . Osman l ı larda bu adeti devam ettirdi ler. Anadolu ve Osma n l ı imparatorluğunda Türk kü ltüri.iniin mühim bir göri.inüşll M i marl ık sanatıdır. Türk mi marlığı Tllrkistan'da meydana gelm iş, ge l işmiş ve bura­ dan Anadolu'ya geçm iştir. Türklerde haberleşme üslubu Türkistan 'da başlanm ı şt ı . Türkistan 'daki Türkler, haberci leri ni eşkinci sözüyle an lam ışlard ı . Bu söz, haber getiren, haber alan. zama­ n ı m ızın postacı manasını vermekteydi . Osman l ı devletinde eşkinci tam manasıyla haberleşmeci olarak kullan ı lmıştır. Osman l ı lar bunun yan ı nda, çapar ve ulak sözle­ rini eşkind sözüne ilave etm işler. Çopar ve ulak sözleri Türkistan Türklerinde, Çoparlar At üstünde acele haber götiiren ler, ulaklar ise u lak fi i l i nden ge lmiş ve sözü ha,<f,layıcı olarak anlaşılm ıştır. Osman l ı lar Posta lıkta bu üç sözü kul lanm ışlar. Osmanlılar, kervancılık hayatını Türkistan'dan getinnişler. Şahıslar ve devletler arasın­ daki iktisadi bağlanışlar, kervancılık yoluyla devam ettirilmişti. Selçuklular ve Osmanlılar kendi devletleri içinde veya dış ülkelerde iktisadi temasları yani ticareti kervanlar vasıta­ sıyla devam ettinnişler. Türkistan İpek Yolunun ortasında bulunması dolayısıyla kervancı­ lık hayatını idare etmeye çok önem vermişti. Kervanların rahatlıkla hareket etmeleri için istihbarat evleri kurulmuştu. Konak evleri genişletildiğinden sonra "Kervansaray" adıyla Kervan-tüccarlarını himaye etmek merkezi olmuştur. Selçuklar ve Osmanlılar kervansaray inşaatına çok önem vermişler. Bunun neticesinde kervansaraylar, kervanların çoğalmasına imkan vem1işti. Demek ki, kervansaraylar ilk olarak Türkistan'da ortaya çıkmıştır. Osmanlı devleti ve imparatorluğunda da böyle bir cemaat müessesine ayrıca önem veri lmiştir. Tür­ kistan'daki ve Osmanl ı devletindeki kervansaraylar, ticaret, haberleşme ve insanların bir birine yakınlaşmasının merkezi olarak hizmette bulunmuşlar. Türkistan 'da yüksek sanat derecesine bulunan çadırcı l ı k Osmanlı ların hayatında da büyiik rol oynam ıştır. Türk ordularının ve göçebe ahalisinin seferleri TUrkis­ tan 'daki çadırc ı l ı k kü ltürünU bir bölgeden başka bir bölgeye taşımak için yol açm ış­ tır. B i l indiği gibi, çadırlar yalnız ordu seferleri için değil, belki göçebe Türk lerin hayatı için de mühim idi ler. Osmanlı lar Türkistan'da harbi kanun sıfatında kullanı lan ' savaş sonu öze l l ikleri' yaşamasın ı devam ettirmişler. Türkistan'da Gök-Türkler devrinden beri devam etti­ rilen Savaş-Sonu zaferinde kullan ı lan adete ehemm iyet verm iş ler. Türkler, zaptedi len bölgenin ahal isiyle hoşgörü esasında münasebette bulunmuşlar. Ordu, zaptedi len topraklardaki yerli ahal inin gün lük iktisadi yaşantı larına dokunmamıştır. İ şgal edi len bölge lere kontrol için Ti.irk boy ların ı gönderm işler. Türklerde harbin ah lak düzeni olarak işgal edi len toprakların ahal isinin dini, d i l i ve örf-adetlerine karışmam ış lar. Böyle bir adeti esas ında Selçuklu ve Osma n l ı ordusu da uygu lamış-


292

BA Y M İ RZA HA Yİ'I

tır. Osman l ı lar zapted i len topraklardaki ahaliyi İ slam laştırma ve Türk kültürün!I zorlukla yaymayı düşünmem işler; devlet hakimiyetin i korumuşlar. Lakin, h içbir zaman ahali arasında m i l l i-şovenizm siyaseti n i kul lanmamışlar. Türkistan 'daki Türk devletleri gibi Osman l ı devleti de savaşta tes l i m o lan ahal iye karşı ırkç ı l ı k-siyasetini ku l lanmamışlar. Kendi ırkını başka ırktan üstün tutmak düşüncesi Türk dünyasının tarih inde hiçbir zaman görülmemiştir. Lakin, Türk hükümdarları kend i devletleri içinde ve işgal edi len ül kelerde Türklerin şan-şereflerini himaye etmişlerdir. Türk-İslam ruhu ve i l m iyetinin çok tesirli müessesi olarak ortaya çıkarı lan med­ reselerin anavatanı Türkistan'dır. İslam ' ı n i l k devrinde mektepler vardı . Lakin, yük­ sek derecel i tahsil merkezleri yoktu. İslam ' ı n medrese adıyla Y üksek tahsil devri ilk defa 1 O. asırda Türkistan'da başlamıştır. İ slam ' ı n i lk medresesi 937 yılında Buhara . şehrinde teşk i l edi len Paracek Medresesi idi. W i lhelm Bartold'a göre, Buhara'da teşki l edi len i l k medrese, Orta Şarkta teşkil edi len medreseler arasında _en eskisid ir. Buhara'da teşkil edi len Medrese, bütün İslam dünyası için örnek olmuştur. Bu esasta Osman lı devletinde medreseler faaliyetlerde bulunmuştur. Anadolu '·da ilk medre­ seleri X l l . asırda Selçuklu lar teşkil etm işler. Osman l ı lar, medreselerde yal n ızca İslam ilah iyatı tahsi l iyle meşgul olmam ış, dünyevi i l im ler de öğretm işlerdir. Bun lar aynı zamanda i l m i araştırmaların merkezi olmuştur. Türkistan Ortaçağda dünyanın meşhur alim lerini yeti ştirm iştir. Bun ların arası nda 795-857 yıl larında yaşayan Abdulcabbar Muhammed İ bn M usa A l-Harezm i vard ır. Bu al im, dünyada ilk defa Cebir (Algebra)ve Logaritma i l m ini keşfetm iştir. Abdul Nasir Farabi (873-950 ) dünya felsefecileri arası nda Aristo'dan sonda, Ustad-ı Sani o larak tanınan a l i m idi. Abu A l i İbni Sina (980- I 037) kendisinin "Kanun al­ Tıbbiye" eseri i le dünya tıp ilm inde şerefli bir yer alm ıştır. Onun tıbbiye sahasındaki tal imatı yal nızca İslam dünyasında değil, hatta Avrupa'da da 600 yıla yakın okutul ­ m u ş v e tıbbiyede ku llanıl mıştır. Türkistan'da doğan v e burada yüksek tahsil yapan, i lm i n büyük bir siması da Abul Rayhan Muhammed A l-Biruni (973- 1 05 1 ) dir ki, onun felsefe, tıbbiye, fizik, riyaziyat, astronomi, meteoroloj i , jeoloj i ve tarih i l i m leri hakkında yazılan I OO'den fazla eseri vard ır. H ind istan tari h i n i dünyada ilk defa yazan bu alimdir. O, yalnız Türk-İslam dünyasında deği l, dünyaca tanınmış bir a­ l i md ir. Al-Biruni Türklük tarihi nde ilk defa 1 2 sene l i k Türk tak vimini yazan fıl i ınd i r. 1 5 . asırda Semerkand'da-Astronomi i lm i n i n 3 büyük siması Türk-İslam kü ltürü­ nün yüksel mesinde faal iyetlerde bulunmuşlardı. Bun lardan birisi, Salahiddin İ bn Muhammed Kazı zade Rumi'dir ki, bu alim U luğ Bek ' i n hocasıyd ı . Başka birisi, Emir Temir'in torunu, Türkistan hakanı, güzel medrese binalarını kurduran. i l m i hayat ın tekamülü i ç i n birçok tedbirler kul lanan, M i rza U luğ Bek'd ir. B u hakan ve alim Semerkand'da Türk tarihinde i l k defa 1 428/29'da Rasathane teşkil ederek yap­ tığı gökyüzü araştırmalarıyla dünya astronomi ilminin alim leri arasında şere fl i bir yer almıştır. Astronomi ilminin üçüncü bir s iması A l i Kuşçu id i. O, U luğ Bek 1 449'da ö ldürüldükten sonra, İstanbul ' a gelmiş ve burada dostu U l uğ Bek ' in yıl­ dızları araştırma ananesi n i ve talimatını devam ettirmiştir. Divan-ı Lügat-it Tt;;·k adlı eserin yazarı, dünyanın ilk Türkolog'u, günümüze kadar kıymetini kaybetmeyen alim Kaşgarlı Mahmut, Türkistan 'da yetişmiştir. Yusuf ( Has Hacib) Balasagunlu " !-:udadgu B i l ig" ad lı eseriyle Türk sosyoloj i ilmini yaratmıştır. İ slam dünyasının, şu cümleden Türklerin unutulmaz simaları Türkistan'da ortaya çıkm ış lar. İ slam i lahiyat i lm inin baş ında İsma i l Buhari (8 1 0-870) gelmektedir. Onun hadis derlemeleri İslam i lahiyat ilminin alim leri tarafından "Sahi h- i Buhari" olarak tanınmıştır. Onun bu eseri, Kuran-ı Kerimden sonda, İslam ' ın ikinci kitabı olarak zaman ım ıza kadar hizmet etmektedir.


ESKİ SOVYETLER BİRLİG İ'NDEKI TÜRKLÜGÜN VE İSLAM I N

RAZI

M ESELELERİ

293

Türkistan 'daki İ slam ilmi n i n büyükleri arasında Burhanedd in Al-Fargani Al­ Marginanı {ölümü 1 1 97 )bulunmaktadır. Onun 7 ciltlik "H idaye" ad l ı eseri zamanı­ mıza kadar İslam şeriat mahkemelerin i n kaynak eseri o larak yaşamaktad ır. Abu İsa Muhammed Tirm izi {ölümü: 889 veya 893) "Cami-el Sahih" ad l ı eseriyle İslam dünyası nda şöhret kazanmışt ır. İslam ilminin başka bir tesirli a l i m i Seyyid B urhaneddin Tirmizi (ölümü: 1 240/4 1 )dir. Bu at im Mevlana Celateddin RGmi' nin ataheği ve piri idi. O, 1 23 1 'de Konya'ya ge l iyor ve burada M ev lana'nın müritlerinin dini terbiyesiyle meşgul oluyor. Mevlana Celaleddin Rumi Türkistan' ı n Merv ve Tirmiz şehirlerindeki medreselerde tahsil almıştır. Onun Türkistan 'daki Türk-İslam ruhunun Anadolu'da yayı l masındaki hizmetleri bugüne kadar unutu lmamıştır. İslam dini hayatının büyük bir başka ve çok tanınan siması Hoca Ahmet Yesevi (ölümü: 1 1 66 )dır. Pir-i Türkistan olarak tanınan ve ilk defa İslam vasıtasıyla A l lah ' ı anlamak için halk d i l iyle hareket ekmek zarOril iğini bild iren, i l k Türk sufısi v e şai­ ri,."Divan-ı H ikrnet" eseriyle meşhur olmuştur. O, aynı zamanda Yesevilik tarikatının kurucusudur. Onun talimatı esasında Buhara'da, Muhammed Bahauddin Nakşibendi (ölümü: 1 389) tarafı ndan teşki l edi len Nakşibend iye tarikatı tekamül etmiştir. Yesevi tarikatının dili Türkçe idi. Merhum Prof. Dr. İ brahim Kafesoğlu'nun fikrine göre Yesevilik Türkistan'dan, kuzey bozkırlarından başka, Altın �rdu sahasında, Afganis­ tan'da Horasan bölgesinde yayıl ırken bir yandan da Maveraünnehir'de Nakşibendilik ve Anadolu'da Bektaşi l ik ve benzeri tarikatların ortaya çıkışlarını hazırlam ıştı. Bütün İ slam tarikatları içinde Nakşibendiye tarikatı İslam ülkelerinde (Türkistan, Başkurt, Tatar, Anadolu, M ısır, Kafkas, H indistan) günümüze kadar gen iş bir alana yayılan tarikat olarak devam etmektedir. Dr. M üjgan Cumbur' un i fadesine göre Yesevi'nin Doğudaki hikmet geleneği, Batıda asırları ve nesi l leri birbirine bağlayan yunus gele­ neği olarak devam etmiştir. Hoca Ahmet Yesevi Türk-İslam Mutasavvıf edebiyatının temelini atm ıştır. Onun "H ikmet" eseri zamanım ızda da mahiyetinin kaybetmed i . Türkistan'dan Osmanlı devletine taşınan akımlar içinde Vakıfç ı l ık, sosyal hayatta öneml i rol oynamıştır. Buna göre, Vakıflar, Osmanl ı imparatorluğunda Halk tarafın­ dan teşkil edilen kültür-ilim ve sosyal hayatın kaynakları ve temelleri olmuşl<ır. Türkistan'dan Osmanl ı Türk topraklarına Müzik aletleri (ney, saz, tanbur, çang, giccak, boru, kamey, sumey)ve Türkü söylemek sanatı girmiştir. Osmanlılardaki ev içini benzetme sanatı, düğün, cenaze merasimleri Türkistan'daki klasik merasimlerin aynısıdır. . Emir Temir ordusunun Osman l ı devletine karşı seferi devrinde vah im Ankara savaşından sonra, Tem ir ordusu Bursa ve İzmir şehirleri ni zaptetmiştir. O, Ege böl ­ gesinin Türk beylerini hakim iyeti altına alm ıştır. Bu ise Osman l ı hakim iyeti altında bu lanmayan Ege bölgesinin Türkleştiri lmesine yol açmıştır. Osmanlılarla Türkistan Hanlıkları arasındaki siyasi ve askeri temaslar Osmanlı impa­ ratorluğunun sonuna kadar devam etmiştir. Türkistan ile Osmanlı lar arasındaki kültürel ve ruhi temaslar 1 9. Asırda, İstanbul ' un Üsküdar kısmında 1 8. asırda teşkil edilen Nakşibendiye tekkesi vasıtasıyla devam ettirilmiştir. Üsküdar'daki, İstan!:ıul Sultan Ah­ met mahallesindeki ve Tarsus'daki Türkistanl ı lar tarafından kurulan Tekkeler, Türkis­ tan l ı hacıların toplanma merkezleri olarak hizmet etmiş ve bu Tekkeler Türkistan Türkle­ riyle Osmanl ı Türkleri arasındaki dostluk ve hoşgörünün devam ettiri lmesinde ayrıca rol oynamışlardır. Ü sküdar'daki Nakşibendiye tekkesinin Şeyhi , Şeyh Süleyman Buhari 1 882/83 (hicri l 298)te, kendisi tarafından yazılan "Lügat-ı Çağatay ve Türk-i Osmanı" adlı eseri yayınlamıştır. Bu eser, Çağatay-Türk ve Osmanlı-Türk lehçelerinde konuşan insanların bir-birbirini kolay anlamalarına yol açm ıştır. Osmanlı devletinin sonunda Türk subaylarının Türkistan'a akımı başlıyor. Bunlar­ dan Enver Paşa.Türkistan m i l l i mücadelesinin Başkomutanı görevini savaşlarda idare


294

HA Y M İ RZA ll A YiT

ederken, 4 Ağustos 1 922'de şehit oluyor. Enver Paşa ve onunla beraber Türkistan mücadelesinde komutanl ı k h izmetinde bulunan Osmanlı subayları, Osmanl ı larla Tür­ kistanl ı lar arasındaki bağlantıların gayet tarihi ve tabii kaynaklardan ibaret olduğunu yeniden ispat etmiştir. Türkistan ' ı n Üsküdar'daki Nakşibendi tekkesi binası 1 . Dünya Savaşı 'ndan sonra m i l l i ruh taşıyan Osmanl ı subaylarının ve devletin bazı siyasi ha­ dim lerinin Anadolu'ya gizli geçiş mekanı olmuştur. 200 yıla yakın Türkistan l ı Türk­ lerle Osmanl ı ve Türkiye cumhuriyetinin temasları için h izmette bulunan tekke binası­ nı 1 990 yıllarında Amerikalılara satm ış lar. Şimdi bu tekke binası ve arazisi Amerika B irleşik Devletlerinin Kültür-Merkezi olarak kullanılmaktadır. Öğrendik ki, tarih

yaratmak müşkül, ama 200 yıllık tarihi dolara satmak kolay olmuş!

Türk-İslam kültürünün Türkistan'dan Osman l ı devletine akım ı hakkı nda kısa a­ çıklamalar vermen i n maksadı, uzak geçm işten beri Türkistan Türkleriyle Osman l ı lar arasında devam eden kültür, din , düşünce bağlantı larının görünüm lerini göz önü­ müze getirmektir. Geçmiş devirlerdeki ve zamanım ızdaki bazı şartlar, Türkistan kültür hayatıyla Osmanl ı kültür hayatının tarihinin yegane bir ak ım olduğunu göste­ ren araştırmalar için imkan vermedi. Türk kültürünün Türkistan'dan Osmanlı devle­ tine getirilişi ve Osmanl ı devleti içinde bunun yaşaması n ı , iki Türk ülkesinin kü ltür hayat ı n ı n tekamül ünü ;geçmişini ve bugünkü durumunu doğru dlirüst ifade eden temel eserler yaratılmad ı . 1 960-70'1i yıllarda Umum Türk Kü ltür tarihini yazmak meselelerinde Türkiye'de ve uluslar arası Türkologlar arası nda tartışmalar devam etti. Ama, günümüze kadar böyle bir temel eser yarat ı lmad ı . Böyle bir eseri yarat­ mak yoluyla, Türk i llerindeki kültürün birbirine bağlı olduğunu önce Türklere ve bununla beraber b i l im yoluyla insanlığa anlatmak, Türklük araştırmaları nın zaruri görevlerinden birisidir.


ESKİ SOV\'ETLER BiRLİG İ 'Nl>EKİ TÜRKLÜGÜN VE ISLAMIN RAZI !\ I ESELELERİ

..

..

111. BOLUM

ESKİ SOVYETLER BİRLİGİ 'NDEKİ İSLAM'IN BAZI MESELELERİ

295



ESKi SOVYETLER BIRLiGl'NDEKI TÜRKLÜGÜN VE ISLAMIN BAZI M ESELELERi

297

SOVYETLER BİRLİGİ'NDE İSLAM ARAŞTIRMALARININ TEMA YÜLLERi" Sovyet Rusya' n ı n İ slam araştırmaları, Çarlık Rusya'sının İslam ' ı öğrenme ana­ nesin i n başka bir düşünceyle devam ettir i l işidir. Bunun için, Çarl ık Rusya'sı devrin­ deki, İ slam araştırmaları hakkında kısa malümat vermel iyiz. M oldavya hükümdarı Dm itriy Kantemir, Rus Çarı 1. Peter' inin arzusu doğrultu­ sunda· 1 7 1 1 'de "Sistem kitabı veya Muhammed Dininin Durumu" ( K niga sistema ili sostayanie M uhammedanskie religii) ad lı eserini yazd ı. Bu eser l 722'de Petersburg'da yay ı n landı. Eser 6 bölllmden ibaret idi. B irinci bölüm "Sahte Pey­ gamber Muhammed Hakkında" başlığını taşımaktaydı . Bu eser ile Rusya'da ilk defa İslam ' ı sahte görmek faaliyetleri başlamıştır. Kuran-ı Kerim Rusya'da ilk defa 1 7 1 6 'da Fransızca'dan Rusça'ya, Peter Posnikov tarafından, tercüme ed ilm iştir. Bu eser "Al-Kuran-ı M u hammed Hakkı nda veya Türkler' in Kanunu" (Alkoran o Magomete ili zakon turetskiy) ad ını taşım ıştır. 1 790'da Kuran' ın ikinci tercümesi, "Arabistanl ı Muhammed ' in Al-Kuran K itabı" adıyla yayınlanm ıştır. Çarl ık Rus­ ya' sının İslam araştırma merkezleri Petersburg ve Kazan şehirlerinde idi. G. S . Sablukov 1 862'den itibaren Ortodoks dininin Kazan şehrindeki Diyanet Akademi­ s i ' ne Doğu İ l leri için profesör olarak tayin edil iyor, ayrıca "İslam ile münakaşacı alim" olmak vazifesini üzerine al ıyordu. Sablukov, i l k defa Kuran-ı Kerim in 1 878'de Kazan şehrinde Arap dilinden Rus dil ine tercümesini neşrettirm işti. Bu tercümenin ikinci baskısı 1 907'de yayınlandı. Sovyet İ slam araştırmac ı ların ın fikir­ lerine göre, bu eser bu güne kadar kıymetin i kaybetmem iştir. Sablukov, Ortodoks H ı ristiyan dinini kuvvetlendirmek için İslam aleyhtarlığı ruhunu taşıyan iki eser daha yazmıştı. ( 1 . Prilojenie perevodu Korana= Kuran tercümesine ilaveler, Kazan 1 879; 2. Svedeniya o Korane. Zakonopojitel noy knige Mokhammedanskoga verouçen iya= Kuran Hakkında Malümatlar, Muhammed Dininin Kanun Hal indeki K itabı, Kazan 1 884 ). Çarl ık Rusya 'nın İ slam araştırmaları arasında, zamanı nda, çok yankı uyandıran bir diğer eser, V ladem ir Solovyev tarafından yazılan "M uhammed ' i n Hayatı ve Dini Tal imatı" (Magomet, ego j izn i i rel igioznoe uçenie) ad ıyla 1 896'da neşred i len kitaptır. Solovyev, Muhammed ' i n peygamber olduğunu i n kar etmemiştir. Fakat o, "İs/dm dini kültürsüz halklar için yararlıdır ve üniversel kültüre (H ıristiyan l ı k kültürüne) geçmenin haş/angıcıdır" demiştir. Rusya'da 1 9 1 2 'ye kadar İslam meseleleriyle meşgü l olan hiçbir dergi yayınlanma­ mıştır. İlk defa 1 9 1 2'de W i lhelm Barthold'un tahriri altında "İslam Dünyası" (Mir Isla­ ma) adıyla yayın lanan dergi 1 9 1 3 'ten itibaren İslam dünyasının tarihi hakkında değil, onun zamane hayatını tahlil etmekle meşgül olmuştur. Bunun içindir ki, 1 9 1 3 ' te derginin iki sayısı "Pan İslamizm ve Pan Türkizm" meseleleri hakkındaki makaleler ile çıkarıl­ dı. Mart 1 9 1 7 'den itibaren "İslam Dünyası" yerine "Müslüman Dünyası" dergisi çıkarıl­ dıysa da dergi, Ekim 1 9 1 ? 'deki Komünist ihtilal inden sonra yayınlanmadı. • i l k b11skısı: Milletler 11rıısı birinci lslilm Araştırmaları Sempozyumu. Dokuz Eyliil Üniversiıesi yayını . İzmir 1 985. s. 34 1 -355; TUrk Dllnyası Araştırmaları. 1 986. No: 4 1 , s. 1 83-200.


29K

HAYl\1 İ RZ.\ l lAYİT

Çarl ık Rusya'sı devrinde İ slam meselelerinde birkaç eser yay ı n landı"00• Lak i n , bunların bibliyografyası zamanım ıza kadar mükemmel olarak hazırlanmad ı. Evgeney A leksandroviç Belyaev tarafından yazılan "Atheist N eşriyatı" tarafından 1 93 1 'de Moskova'da yayın lanan "İslam" konu lu kitapta, Çarlık R usya'sı devrinde İ slam hakkında yazılan 1 59 eserin bibl iyografyası neşred ildi. Belyaev'e göre, Çarlık Rusya'sı devrinde yazı lan İ slam hakkındaki kitaplar, İsliim aleyhi ndeki propaganda­ nın gayesi doğru ltusunda "Müslüman dini inançları aleyhindeki savaşların silahla­ rına yardım etme niyetini taşıdılar "6()/. Sovyet Rusya, Çarl ı k Rusya'sının son zamanlarında İ slam meseleleri i le meşgul o lan birkaç i l i m adam ını h i zmetine aldı . Sovyet hükümetinin i l k devrinde Barthold, S. F. Oldenburg, l . Y . Kraçkovskiy, F . l . Şçerbatskoy, V.F. Gord levskiy, A.E. Şmidt, A.A. Semenov, 1. Reisner gibi alim ler, İslam araştırmaların ı devam ettirdi ler. Lakin, bunlara İslam araştırmaları için ne bir cemiyet ve ne bir dergi veri ldi. Çarl ık Rus­ ya'sı devrinde İs lam araştırmaları ile meşgul bul unan alim ler, kend i fik irlerini bazı Sovyet dergilerinde yazmaya başlad ı lar. 1 9 1 8 ' de, Sovyet devri nin birinci y ı l ında W i lhelm Bathold, "İslam: Umumi parçalar" adl ı eserin i neşrettireb i l d i . Ayn ı yıl yine onun "Müs lüman l ı k Medeniyeti" ad l ı eseri yayın landı. Bathold'un bu eserini Profe­ sör Fuad Köprülü, l 940'da İstanbu l ' da "İslam Medeniyeti Tarihi" ad ı i le(ikinc i baskısı 1 963 ' te Ankara'da) yay ı n lad ı . Bathold'un bu eseri Türkçe 75 sayfadan ibaret olduğu halde, Köprül li ' nün izahları ve düzeltmeleri 1 65 sayfa kadar tutmuştur. Esere ayrıca 89 sayfalık i laveler yazm ıştır''°2• Barthold ' un eseri, Sovyet Rusya'nın İ slam araştınnaları hakkında neşredi lmiş ilk eseri o lduğu için Sovyet gayelerini taşımakta­ d ır. Köprülü, Barthold'un son fikirlerin i aşağıdaki ifadelerle tavsiye etmişt i : "Barthold, eserinin .m11u11da. nıiistenılekeci hüyiik A vrupa devletleri11i11 medeni vazifelerini göstermek ve onu müdafaa eımek is/emiştir. İlmi ve ıarihi değil. tama­ mıyla siyasi mahiyette olan hu görüş, bir Rus alimi için belki tabiidir: fakat. Türk ve İsllim mütefekkirleri, Enıperyafü.nıin (vurgular F. Köprülü 'nündür) hu gibi manasız miid4/aalarını ancak ibretle karşılayahilir/er"<ıA1�. İslam araştırmaları, Çarl ık Rusya'sı devrinde devlet siyaseti ve H ıristiyan l ı k menfaat lerin i i leri sürme v e İ slam tesirin i zayıflatma yolunda devam etmekteyd i . Böyle bir ruh, Sovyet Rusya devrinde tamamen değişti . Sovyet İ slam araştırıcı ları arasında yer alan Sm irnov, Ekim 1 9 l 7 'dek i komünist inkı labı ndan sonraki İslam araştırmalarının hususiyetleri hakkında aşağıdaki fikirlerin i bildirmişti: "İslônıişinaslık, Sovyet düzeni şartları içinde ilmin müstakil hir sahası olarak mutlaka yeni bir gaye kalıbına girdi. İslam 'ı ve başka dinleri öğrenme meseleleri büyük Ekim İnkılabından sonra, her şeyden önce, bizim memlekette, geçmişin hiiyle zararlı kalınır/arını emekçilerin düşüncesinden ve hayatından dışarıya çıkarmak. ilmi materyalizm görüşlerini propaganda etmek ve Sovyeı insanlarım komünizm <ıı14 rulıuııda terhiye etmek zarureti yolunda yiirütüldü" • ı�•ı

Çarl ı k Rusya'sı devrinde İ slam meseleleri hakkında yazılan eserlerin Onvanları ve kısa açıklaımıları içi n bakınız: Wilhclın Barthold. Soçincnic, c. <ı. 1 %(ı. s. 286-2%; İ slam kitabımla 1 93 1 . Helyaev tarn­ fıııdan yazılan bibl iyografya.

<rlll

N . A . Siıııimov. Oçerki istorii izuçeniya İslama v SSSR. Moskova 1 954. s . l 7<ı.

<rlıı Hak :

J66.

W. Harthold- M . Fuat Köprülü. İslam Medeniyeti Tarihi. 2 . Baskı. Ankara s . 8 1 -246: s . 277-

(rl!J Harılıold-Köprli l li 0).

m.ı

s. 246.

Siınirııov (2). s. 1 42. Luzıan K l i nıoviç. İsl:inı, 2 . Baskı. Moskova 1 96;. s . 6. ··sovyct İ lanı araştırn:ıla­ rı. Marksıznı-Leninzının dinler ve onları ortadan kaldırmak yolları hakkındaki tal i ırnillarına d ayanırlar" Sovycller Birlil\i'nde İ sliiın araştırıııalarıııııı tcnıayullcri ve maksatları hakkında bakınız: 13ayıııirza l l ayil.


ESK i SOVYETLER BI RLi(; l 'NllEKİ TflRKLfi(;flN VE İSL\ l\ l l N HAZI l\1ESELELEIÜ

29'J

Sovyetler' in Sm irnov gibi bir İslam araştırmacısının böyle açı k bir fikri n i hiç k imse i nkar edemeyecektir. Smirnov, Sovyetlerin İs lam araştırma mese lelerindeki n iyetlerin i izhar etmiştir. Sovyetler B irl iği ' ndeki İslam araştırmaları Sovyet komli­ nist rej im i n i n başlangıcından bu güne kadar, komünizm in A l lahs ızl ı k siyaseti ve mefkuresini kuvvetlendirmek ve İslam ' ı ortadan kald ırmak yolunda devam etmekte­ d ir. Böyle, rej im ihtiyaçları için h izmet eden İslam araştırmaları nın temayü l leri n i öğrenmek i ç i n Sovyetler Birliği ' n i n ilk devrinden başlayarak son y ı l lara kadar İslam hakkı ndaki eserlerinden bazıların ı n mazmun ve manalarına d ikkat etmel iyiz. Sovyetler B i rliği ' n i n i l k devrinde İs lam hakkındaki neşriyatlar, devletin ve Komünist Parti s i ' n i n dergi leri nde yay ı n lanm ıştır. İs lam araştırmaları için ne bir enstitü ve ne bir dergi teşk i l e d i l m iştir. Sovyet devrinde i l k defa, Rusya Federa­ t i f Sovyet Cum huriyeti M i l l iyetler Komiser l i ği ' n i n resmi gazetesi. "J izn N a tsiolnostey" ( M i l l iyet ler H ayat ı )'da 1 920'de "K uran ve İ n k ı labı ( Koran i revolyutsiya) ad ıyla b i r makale yay ı n lanmışt ı . Bu makal ede "K uran-ı Kerim i n tal imat ların ı n komü n i st i h t i l a l i n e "yak ı n l ığı"ndan bahsed i l m i ştir. 1 922'den itiba­ ren Sovyet rej i m i n i n, İ s lam araştırmaları yoluyla bek lediği neticeler ortaya çık­ m ıştır. 1 92 2 ' de Barthold'un " M üslüman D ü nyası" ( M u s u l m a nskiy M i r) kita­

bı yayı nlandı. Bu kita pta, İ sla m ' ı n tarihi ehemm iyeti, Orta ça�da İ slam meden iyetinin yüksek mevkisi, bu medeniyetin "düş mesi", yen i dev i rde İ slam d ü nyasının d u ru m u , İ slam d ü nyasının etnogra fi k d u r u m u , A nıp d i l i v e kültürü nün rolü ha kkında m a l ü matlar veri ldi kten sonra , İ slim tarihi sahasında Arap d i linde, Batı Avrupa dillerinde ve Rus d i linde yazı lan eser­ ler ta h l i l ed i l m iştir'.ı15 • Harthold ' u n eseri Sovyet rejiminin taleplerini dik ka te a l m a m ıştır. Bu eser yanı nda, 1 922' de, Moskova 'da M i r-Said Su ltan G a l iyev tarafından yazı lan, " M üs l ü m a n la r A rasında Din Aleyhtarl ığı Propaga nda­ sının Usulleri" ( M etodu antire l igioznoy progandı sred i M usu lman) ad l ı , M i l l i ­

yetler Kom iserl iği tarafı ndan yay ı n lanan risale Sovyetlerin M ü s l i.l manlar aras ı n­ d a İ s lam aley h i ndeki i lk teşebbüsleri için örnek teşk i l etm i ştir. Su ltan Gal iyev, bir Müslüman d i n adam ının oğlu, önce "İ slam 'da yenic i l ik" ru­ hunu taşıyan, sosyal ist, kom ünist, sonra m i l l iyetçi olarak ortada görünen, zamanın ın Müslüman ları arasından gelen Sovyet rehberlerinden, Azerbaycan komünist rehber­ lerinden Nuriman Narimanov' dan sonra İslam aleyh inde ortaya çıkarılan ikinci bir Müsl üman idi. Su ltan Gal iyev'e göre "İslam aleyhindeki propaganda yaparken İslam aleyhinde savaşan misyonerlerle hareket etmek mümkündür". O, Müslilmanlar ara­ s ında yürütülecek din aleyhi ndeki propagandan ın M iislüman lar arasından yetiştirilen Sovyet elemanları vasıtasıyla yapı lması fikrini i leri sürmüştür'�"'. Sovyet rehberleri ve İslam araştırmac ıları, Su ltan Gal iyev ' i n risalesini Müslüman lar aras ında çok m i ktarda okutuyorlard ı . Fakat, onun tarafından bi ldirilen "dikkat l i ol mak gerektiği" fi krin i hesaba katmıyorlard ı . Yalnız l 93 5 'te "Savaşçı Al lahsızlar Cem iyetleri B irli­ ğ i ' n i n Başkanı Yaroslavskiy, "Müslümanlar aleyhindeki dini propagandanın, Mü.ı·­ '.07 lümanlar ara.l'lndan gelen ortaklar tarafindan yürütülmesi gerekli hir kaidedir" d iye yazm ıştır. SO\· yctl c r

Birlij!i'nde

İslam " A raştırması" Meselesi. "Milli Türkist•ın". Düssclılorf. 1 964. No: 103 A.

l fı-2 1

'� 15

Lhı eser 1 %6'ıla

r� ır. H a y ııı i mı l layit.

1 65 .

Hartholıl.

Snı;iııcııic, c. 6. 205-297'de yenide n yay ın l an d ı .

s.

Sowjctnıssischc Oricntpolitik a nı llcispicl Tıırkcs İans. Köln-Herlin 1 962. s. 1 6 1 .

<ril7 Eınilyan Yaroslavskiy.

Prolctıırskaya rcvolyutsiya v hor'hc s rcli!'icy, Moskova 1 935.

s. J (ıK.


BA Y M İ RZA l lA YİT

Sovyetler Biri iği 'ndeki İsliim araştırmaları, 1 9 1 8-�3 arasında bir taraftan İslam düşmanlığı ruhunu taşıyıp başka bir taraftan İslam ile komünizmi bir göstermek, yan i İslam ' ı komünizme hizmet ettirmek meseleleri i le meşgul oldular. Sovyet Rusya dev­ leti ve Komünist Partis i ' nin 1 9 1 8-20 arasında Türkistan'daki vekili Ahmet K levlev, Türkistan Komünist Partisi'nin Haziran 1 9 1 8 'deki kurultayında,..:•a{,, dini ve Kurdn 'ı ilmi olarak araştırmaya çalıştım; hen, Müslümanların peygamberi Muhammed'in bütün talimatlarınm sosyalist yolda olduğu kanaatini hasıl ettim, bilhassa, onun ko­ münist olduğunu öğrendim "6118 diye beyanatta bulunmuştu. K levlev' i n bu fikri, 1 92J'e kadar Sovyetler B irliği 'ndeki Müslümanlar arasında yayınlanmıştır. Hatta, 1 923 'te "Novıy Vostok" (Yeni Şark) dergisinde yayınlanan "Müslüman Kültürü Tarihinde

' Komünistlik Akımı" 611 ı adlı makalede, İ slam kültür tarihinde komü n izm akımı ve görüşlerinin var olduğundan bahsedilm iştir. Sovyetler Birliği'ndeki İ slam araştırmaları, Lenin'i peygamber olarak göstermek için teşebbüslerde bulunmuştu. Buna dayanarak, l 926'da Allahsızlar Cemiyeti, Taş­ kent'te "Lenin'i peygamber midir?" konusunu muhakeme etmek için alimleri toplamış

ve Lenin'in peygamber olduğunu ispat etmek için fikirler ileri sürmüşlerdir. Alimler, Sov­ yetleıin bu fikirlerini kesinlikle reddetmişler. Sovyet nazariyeci leri, "Lenin, hakikaten peygamberdir. lakin, taktik cihetinden peygamber sözü kullamlmazsa iyi olur ' " 1 0 diyerek münakaşayı durdurmuşlardır. Hatta Lenin' i Mesih gibi gösterenler bile vardır6 1 1 . l 922'de yayın lanmaya başlayan "Novıy Vostok" umumiyetle İ slam meseleleri üze­ rinde dunnuştur. Dergide İslam hakkında yazılan makaleler, komünist ideolojinin göriiş açısını yansıtıyordu6 1 2• l 922'den itibaren yayın hayatına ginneye başlayan "Şark'" (Vostok) mecmuasında da İslam meseleleri hakkında makaleler yayınlanmıştır. Sovyetler B irliği'ndeki İslam araştırmaları, 1 923 'ten itibaren Komünist Parti­ si'nin d in ler aleyh indeki s iyasetine temel ler hazırlamak yolunda devam etmiştir. Rusya Komiinist Partisi ' n i n 1 923 'te toplanan 1 2 . Kurultay ı ' nda "Din ler Aleyhinde Tarğıbat (aj itasyon) ve Teşvikat (propaganda)" hakkında ayrıca bir karar kabu l e­ d i lmiştir. Bu kararda, "Sovyetler B irl iği' ndeki 30 mi lyon luk Müslüman ahali aras ın­ da bu güne kadar yeterl i derecede, dokunul maz halde din ile bağlanan Orta çağın hurufatın ı n yaşamakta o lduğu" kaydedildikten sonra, "bu hurufatı ortadan kaldırmak için yol bulmanın ve usu l leri hazırlamanı n zaruri olduğu" bir vazife olarak ortaya konulmuştur6 13• İ slam araştırmaları böyle bir kararın mecburiyeti altında devam ettirilm iştir. "İ slam araştırmaları" 1 924 ' ten itibaren Al lahsızl ı k Teşkilatı ' n ı n İslam <�ıx Ahmet Klcvlev tarafından Torkistan Komllnisı l'artisi"nin kunıltayında bildirilen fikirlerini çok iyi öğrenmek için bakınız: Antmpov Matcrialy i dokıımcnt 1. s'czd KPT, T aşkent 1 934. s. 42: Revolyııtsiya v Srcdncy Azii, c. 1 Taşkent _1 928. s. 1 7 - 1 R: Hayit (7), s. 58.

<��ı Fazla maliımat almak için bakınız: Z. Narşirvanov, Konımıınistiçcskic tcçcniya v istorii " musıılmanskoy kultıırc, ·Nov ıy Vosıok'". Dergi, Moskova 1 923. No: 4. s. 274-279. Sovyelleriıı İ slam" d a komünistlik hareketi dedikleri cereyanı ö�renmek içın bakınız: i z isıoriı kommunistiçcskogo dvijcniya v İslamc. "Vostok". Dergi Moskova. 1 924. No: 4. '' 10 M ıı s l afa Çokayoğlu, Turkcstan pod vlastyu Sovatov. Paris, 1 935, s. 49. 1' 1 1 . S Veltmann. İz revolyutsionnogo eposa sovetskoııo Vostoka, "Novıy Vostok" 1929. No: 26/27, a. 354 ·ıe yazmıştır: Allah uzun zaman ıııuvafakkiyetsiz bir adamı arad ı ve onu nihayet bulabildi. Ona kendi­ sinin aklından bir parçasını verdi ve onu yer yıızııne gönderdi . Allah taralindan seçilen isim. Lenin idi. Lenin yer yüzüne kendisinin parlak hikmeti ile indi". r. ı 2 ı-.Jovıy Vosıok" dergisinde İ slam hakkında yayınlanan makaleler için örnekler: K . I' . . Dob .

rolyııbovskiy. Vozniknovenic lslama v novom osvcşçenii. 1 923. No: 4. 32R-34K: M. N . Pod znamcııom İslama. 1 923. No: J; 1 Fiolcıov. Sııdoproizvodstvo v mııslmanskikh sııdakh (sııdc Kazicv) Srcdncy Azii, 1928, No: 23/24, s. 204°217 vs. 1' 1 � KPSS v rczolyutsiyııkh i rcşeniyakh s'c-.r.doY, ko nferen tsiy i plcnıınıov, 7. Baskı. c. 1 . Moskova l 95il, s. 744.


ESKİ SOVYETLER Bİ RLİGİ'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE ISL A \11N BAZI MESELELEH .İ 0 301

aleyhindeki faaliyetler için bir vasıta olarak h izmet etti rilm iştir. İslam araştırmaları, İ l i m ler Akademisi tarafından umum iyetle devam ettiri lm iştir. A l lahsızlar Birliği ' n i n başkanı Emi lyan Yaroslavskiy d in ler aleyhinde, ş u cüm leden İslam a leyh indek i hareket ve fikirleri idare etmiştir. Onun yazılarında, "din a leyhtarlığı propagandası ve İslam ' ı n sosyal damarlarını faş edecek vazife leri ile bağ l ı İslam hakkında yen i tipte bir edebiyat yaratı lması 6 1 4 görüşü işlenm iştir. Sovyetlerin "Ateist". "Bezbojnik" ( A l lahsız) ve "Din Aleyhtarlığı" (Antirel igiozn ik) gibi dergileri İslam meseleleri i le meşgul o lmuşlar, ancak bu dergi lerde İslam' ı n i l mi araştırması mese­ lesi deği l , belki İslam'a karşı hücum etmek, İslam ' ın emirlerini sahteleştirmek ve M üslüman lar arasında komün izm ideoloj isini yaymak mese leleri ele alınm ıştır. 1 925 'te ilk defa M üslümanlar için Tatar (Türk) d i l inde "Fen hem Din" d erg isi neş­ red il meye başlanmıştır. Bu derginin görevi. Müslümanlar arası nda "Marksizm ' in doğrultusunda İslam dininin köken ini ve tekamülünü münakaşa etmek" ol muştur. Sovyet İ slam araştırmaları, 1 930'dan itibaren bir taraftan Sovyetler Birliği ' nde İslam aleyhinde hareket etmek ve başka bir taraftan Sovyetler dışındaki İslam' ın durumunu öğrenmek meseleleri ile meşgu l o lmuştur. Sovyetler Birl iği ' ndeki M ils­ lüman lar aras ınd.a din aleyhindek i propagandaların neticesini i l k defa Luzian K l i moviç, 1 929"da "Doğuda Sosyal izm Kuru luşları ve Din" (Sotsialistiçeskoe stroite l ' stvo na Vostoke i Rel igiya) ad l ı kitabında bildiri lm iştir. K i moviç 1 92 8 ' de Sovyetler B i rl iği' nde i lk defa, " Kura n ' ı n M azmfın u" ( Soderjanie Korana) ad l ı kitabında, K uran-ı Kerim 'e karşı hücumları baş latm ı şt ı . A y n ı y ı lda N . A . S mirnov ' u n "İ s lam v e Bugünkü Şark" ( lslam i sovremennıy Vostok) ad l ı eseri yay ı n lanmıştır. B u eserin ikinci baskısı 1 930'da " B ugünkü İ slam" (Sov remennıy lslam) adıyla yay ı n land ı . Sm irnov'un bu eserleri, İran, Türkiye, H indistan ve M ıs ı r' da İ s lam 'ın durumundan bahsetmekteyd i . Sovyetlerin İslam ' ı n emirlerini kend i lerine göre değişti ren yazı ları arasında, K l imoviç tarafın­ dan yazı lan ve "Ateist" ( A l lahsız) dergisinin l 930'daki 53. sayıs ında yayın lanan " H ac İslam ' ı n Canavarı" (Hac-vampir Islama) ad l ı maka lesi ayrıca ro l oynam ış­ tır. l 92 8 ' den itibaren Sovyetler Birliği' ndeki bütün İ s lam mem leketlerinde ( Da­ ğıstan, Azerbaycan, K ı rım, Başkurd istan, Tataristan ve Türkistan) "Savaşç ı A l lah­ s ızlar Birliğinin" M ü slüman d i l lerinde "Al lahsızl ık" ad ı n ı taşıyan dergisi yay ın­ lanmaya baş l ıyor. Bun ların arası nda 1 92 8 'de Semerkant şehrinde i l k defa Özbek­ Türk lehçesiyle yazı lan " H udasızlar" dergisi de var i d i . Aynı yı lda M. To m a­ ra' n ı n "Atei st" dergisinde ( 1 930. N o : 53) "Vahabiznı iıı Kaynakları" ( lstoki Vakhhabizma) ad l ı makalesi, İslanı ' ın bu ak ı m ı hakkında veri len ilk bi lgi ol­ m uştur. Sovyetler Bi rl iği ' ndeki İslam araştırmalarının tems ilci leri "Ateist" dergisi etra­ fında toplanmıştır. Bu dergi, 1 93 1 ' de beş Sovyet İslam araştırmacısının makale lerini " İ slam" adı altı nda neşretti. Bun ların arasında M . Tomara'n ııı "İslam ve Komü­ n izm" ad l ı makalesi de var idi. Tomara. Sovyetler Birliği ' nde ilk defa, İslam i le komünizm arasında büyük ayrı l ığın varlığına işaret eden yazardır. Sovyet İslam araştırıcı ları, İslam ' ı n menşesi ve onun ilk devri meselelerinde kendi lerine has. rej imin taleplerin i ortaya çıkard ılar. İslam ' ı n menşesi ve i l k devri hakkında Sovyet-Rus a l i m leri 5 gruba ayrı l ıyorlard ı . Bun lardan h içbir grup. İslam dininin meydana çıkışını ve tekamülünü insaniyetin ruh hayatında mevcut bulunan büyük değişiklik ve İslam ' ı n zamanım ıza kadar oynamakta olduğu büyük kü ltür ve medeniyet rolünü kabu l etmemiştir. '' 1 4

Sıııirnov (2). s. 1 62.


BA \'M İ RZA llA \'İT

302

Sovyetler B irliği ' ndeki İslam araştırmaları, Hz. Peygamber' in yaşayan i nsan ol­ madığın ı propaganda etmek için de çok çalışmışlardır. Peygamber' in yaşadığını inkar eden i lk Sovyet yazarı, L. K l i moviç, "Muhammed yaşam ış mıdır" (Suçekstvoval l i M ohammed) adlı makalesini "Voynstvuynuçe A teizm (Savaşçı Al lahsızlık) dergisinde ( 1 93 1 'de No:2-3) neşretmiştir. K li moviç, Muhammed ' i n tarihi şahsiyet olduğunu i nkar etm işti. Ona göre. tarih. Muhammed' in (as.) bir şah ıs olduğunu bildirmemektedir. K l imoviç ' i n Muhammed ' i n (as.) "efsanevi bir insan" olduğu fikrini !3elyayev. Tolstoy, Tomara, V in n i kov gibi Sovyet a l im leri kuvvet lendiriyorlar. Aradan 29 yıl geçtikten sonra Edebiyatçı, Belyayev, yeniden, 1 960'da "Nauka i Religiya" ( 1 960. No: 1 O) dergisinde "M uhammed yaşamış mıdır (Suşcestoval l i Muhammed)" mese­ lesini alev lend irmiş ve s. 45 ' te "Mııhammed 'in hayatı hakkında inandll'lcı malii­ matlar yok" d iye ortaya çıkm ıştır. Fakat, o Hz. Muhamnıed ' in yaşayan şahsiyet olduğunu inkar etmemiştir. Sovyet "İslam araştırmacı ları". Kuran-ı Kerim aleyh inde de fikirler i leri sürdüler ve bu fikirleri n i bu güne kadar devam ettird i ler. Kuran' ı A l lah ' ın emirlerinin kitabı şek l i nde deği l . Belki birkaç müe l l i fin eseri şek l i nde göstermektedirler. "Bolşaya Sovetskaya Entsik lopediya" ( Büyük Sovyet Ansikloped isi. 2. baskı .c. 22, s. 564) Kuran ' ı n "müe l l ifinin M uhammed" olduğundan bahsed i lmiştir. Sovyetlerin Kuran hakkındaki fikirlerinin bütünü, Kuran 'daki İslam ' ın emirlerini hayaller, inançsız hikayeler ve A l lah'la alakasız sözlerden ibaret göstermek n iyetiyle yola çıkm ış lar­ dır1' 1 5. Aradan 85 y ı l geçtikten sonra, Sovyetler Birliği ' nde Krnçkovskiy. 1 963 'te Kuriin ' ı n Arap dilinden Rus d i l ine tercümesini neşretmiştir6 1 6. Bu Kuran neşriyatın­ da. Kuran hakkında izah yazan Kraçkovskiy sayfa 654 'te, "İshim 'ı Kıırôn esasında göstermek hüyük hatadır" dedikten sonra, "O (yani Kuran), İslam tekamü l ünün ancak yirmi senesini tasvir edebilir"6 17 d iye yazmıştır. Kuriin-ı Kerimin i l k defa Sovyet devrinde tercümesin i neşretm iş bulunan, bu Sovyet-Rus İslam araştırmacısı, izah ı nda (Koran, Rusça, s. 655) "Kıırcin Muhammed 'in kendi icadıdır" diye yazm ış­ H tır61 . Sovyetler B irliği 'ndeki İslam araştırmaları. İslam ' ı n menşesi, Muhammed Pey­ gamber ve Kuran-ı Kerim hakkında Marksizm-Lenin izm ideoloj isi dairesinde fikir­ ler bel irtmek yoluyla Allahsızlık siyaseti n i n mefkfırevi icracı ları sıfatını almıştır. Sovyetler B irliği' ndeki İslam araştırmaları 1 950'den itibaren Sovyetler Birliği İ l im­ ler Akademisi ' n i n " İ lmi Ateizm" Enstitüsll, Üniversitelerin " İ lmi Ateizm Fakültele­ ri", " B i l i m ler Cemiyeti" (Obşçeştvo Znanie), İslam memleketleri ( Dağıstan, Azer1'1 � Sovyc t ler ' i n Kurfüı aleyhindeki umumi likirlcrindcn ha7.ılarıııı Oğrcnmek ve hunlanlan neııcc çıkar­ nuık için bakınız: L. K l inıoviç. İslam, 2. naskı. Moskova 1 965. s. 4 1 -2 1 3 : Aynı nıllel l i [ Çto doljcıı Ateist znat' o Korıınc? (Al lahsız K u ran hakkında neleri hilmcli'I). " l'a rlinay;ı .lizıı' K;ızakstana". D erg i . Alma-Ala 1 95H. No: 6: A . Artıkov. Komünizm ve Din ( Kuran hakkında tenkidi nıill:ilmzalar). Taşkent

1 %2 ; M. Ahılull:ıev. Koran, ''Nauka i Rdi giy:ı", Dergi. 1 94. No: 4. s. �2-15: I{ . R. M :ı v l yu t ov . İslam. M oskova 1 974. s. 44-69; A. E. lkrıels. Sila traılitsii (011 oılno�· priç i n pnçitııniyıı Korana v ııaşc

vrcmya). "N:ıuka i Kcl i gi ya" . 1 975. No: 4: M. Toktayigiıov. Kuran Turalı l lakikatlar, Alın:ı-Aı:ı l <XıK: 1 . Filişıinskiy. Koran knk pamyatnik a rııbskoy slovcstnosti, "Nııııka i Reli�iya" 1 9HO, Nn: 12; D. Ercnıcc\", Kornıı bak istoriko-elno�rafiçcskiy istnçnik. "Aziya i Afrika Scgondny:ı". Dergi. Mosknv:ı 1 9110. No: 1 2. s. 56-5K.

6

1 1'

Evgeney Aleksandroviç Hclyaev. Arahi, lslanı i arabskiy knlirat v ranııee Srcdne,·ekovic. M osk o­

v:ı 1 9tı5. s. 116.

617

tı l K

N ugınmı Aşirov. Mıısııhııanskaya propovcd. Moskova 1 978. s. 4 .

l sl anı v istorii nıırodnv Vostok:ı. Moskov:ı 1 911 1 . Bu cseıin s. 9- 1 H ' d c M . H. Piloırnvskiy ' i n "Mııhıınınıcd, Proroki, Ljiproroki, Kakhiny" a d l ı makalesine d e ayrıca hakılınalıılır.


ESKİ SOVYETLER RİIU . İGİ'NDEJ.;İ ıt m KLfi(; fiN \'E lsı.ı\l\llN HAZI l\IESELELERİ

303

baycan, Tataristan, Başkurdistan ve Türkistan)ndeki, i l i m akadem i lerinin ateizm şuraları, bu memleketlerdeki üni versitelerin i l mi ateizm fakü lteleri tarafı ndan idare edilmektedir. İ lm i n d i n lere, din lerin i lme "zıt olduk ları n ı i fade etmek için Mosko­ va'da " İ l i m ve Din" (Nauka i Religiya) dergisi yayın lanmaktadır. Bu dergide de İslam ' ın emirlerini sahteleştiren birkaç makale yayınlandı 6 1 9• Sovyetler. bu dergide yayın lanan İslam meseleleri hakkındaki makalelerini " İ s lam araştırmaları olarak göstermektedirler" 620• Sovyetler B irl iği ' ndeki İsliim araştırmalarınııı bir başka esas konusu, İs lam kül­ tllrünün geçm işteki büyük s imalarının fikirlerini İ slam aleyh inde kul lanmaktan iba­ rettir. Sovyet İsliim araştırmac ı ları n ı n fik irlerine göre, Farabi, İbni Sina. Birlıni, Ömer Hayyam, Kaşgarlı Mahmut, Yusuf Has Hacip, Durbek, Sekkaki, Atayi, Lütfi. Nevayi, Maşra, M i rza Abdülkad ir Bedii gibi şahsiyetler İslam aleyhinde fikir bildi­ ren kimseler i m iş62 1• Sovyet İslam araştırmacı ları. hatta, Hoca Nasreddin' in "din " N ım ka i l>cliı:iya" dergisinde, 1 9<ı4'ten heri l sliiın ıı leyhindc misi\1 olanık J!llrUlecek, aşaj!ıdaki makaleler yıızılııııştır: V. E. Çertikhin, Kritika idcologiy soHemennnJ!O l siıınıa ( Doklara tezi) 1 %4, No: 1 . s . 12-:15: M . Abdullacv, Koran, 1 964 Nn: 4, s. 3 2- :1 5 : t•orıını Atcistov Sredncy Azii, 1 9<ı4, No: !'i, s. 1 2- 1 9; L. Klimoviç, Islanı i sovremcnnost', 1 965. No: 7. s. 2 1 -24. No: K. s. 5 1 -51; A. Akliev. Holşc litcrııtııry po kritikc l s la nuı , 1 %5. No: 9. s. K5-K6: Kliınoviç. Çcrnıy lslam. 1 965 . No: 1 1 s. 60-64; Kli ıııoviı;. Ohşçcslvcıınye idcııly lslıı nııı, 1 965 No: 9, s. 1 6-2 1 : Klimoviç, Nravstvcnnyc poııı;cniya Islamu, 1 9(ı5 . No: 1 0 s. 1 5-20; A . Akliev. Ura1.a. "Magamct" v l/fa, 1 9(ı(ı, No : (ı, s. 72-73; V. l\lıızokhin, lsl:ım i hıl. 1 967 . No: 1 . M . Effendiev. Kulı svyatikh v lslaıııc. 1 967. No: 2; G . Karaev. lsl anı i ıloislam�kic kııltl•. 1 967. No: 4, s. 46-49; S. Doı:jenov. lslıım vçc ru i scı:odnya, Musul ınaniıı li ya". 1 967, No: 4. s. 50-5 1 : F. Saı:ırov. l s la ııı i Vino 1 967. No: 4. s. 51-56: R. Maviyuıov. Çemıı pokorcn provm•erıııy'!, 1 967 No: 5 , E. Hayramov. Nrvcryyuşçie Musulnıııne. 1 967. No: 6. s. 36-37; O. Bolşkov. lslııııı l.apn•şçııct, 1 967 . No: 7. s. 3K-40; O. Alacv, Ktotakoy Yassavi'!, 1 967. No: 5. s. 3K-40; K. N u mag:aınlıcıov. Allah v şkole. 1 967. No: 7. s . 46: Fazliclclin Muhııınıncclicv. Velikiy Khadj (ltoman, l lac hakkında hic\'İ roman). 1 %7, No: 4, 5. <ı, 7, H, 9, 1\1. l l aşimov. Alcistiçeskie Sovcty zarahotoy, 1 %7. No: 9. s. :ı2-TI: Kritika idcoloı:iya sovrcmcnnoı:o lslanııı 1 967, No: 1 O: Aziııı Rahiınov. Ali Şir Nenıyi poct vozrojılcniyıı. 1 %8 . N ' : 5, s. 59-6 1 : A . A k l iev, Çto tııkoc Şariat?, 1 961!. No: 6. 52-56: Yu. l'ctraş. Sulizm, 1 96K. No: 2: M. Khal ıııııh:ıınıncdov, O Çcm govoryat Mıısıılıııanskic pro po vod ııi ki'!, 1 96K, No: 6: E. Frnlova: l{ıı n niy lslıı m : Ego sotsialnaya suşçnosl i istoriçeskaya role. 29 7 1 . No: 1 O: N. /\şirov. Evohıtsiya Islama v SSSR. 1 97 1 . No: 3. 4. 5. 6. 7. 9: N. /\şirov. lslıım i natsioırnl'ııyc otnoşcniyıı "N:uıka i Rcligiya" 1 973. No: 5. s. 62-65: O. Alacv. Poçc ımı clo ıııcstıı svy a toc'! ( H oca Alımcı Yassavi 'ııin camisi ve kahri meselesi). 1 973. No 9. s. 47-49; �- Maj idov. Mıılly protiv rodnoı:o ya zi ka , 1973, No: 9, s. <ı.'­ <ı5; Yu. Khoritskııyıı, Taşkent-Dom ıı tci z nıa , No: 2. s. 5-7: R . M:ıvlyuıov. pos t ll roza, 1 975, No: H, s. SH -<ı l ; T. Saidhııcv, Kurhan-Hııyraııı, 1 97!'i, No: 1 1 , s. 35-36; N. ı\şirov, \' kri\'0111 zcrkııla. Kak idcoloı:i antisovctizıııa izo Grajayut polojcnic natsiy i Islama v SSSR'!, 1 975. No: 1 1 , s. 90 -94 : No: 1 2. s . f!:l-KK: G. Kcriıııov. Mirac. 1 9 7 6. No: 6. s. 46-47: /\yııı ıııliclli[ pyatııitsa, 1 976, N o : IO, s. 60-<ı l ; R. Ma vly utov, G . Kcri ıııov, Mevlud, 1 976. No: 2. s . 66-6K: K . Kcriınov. l\1 ilotstınye (Zekai). N. İ. iL 1 977, No: K, s. 59-<ıO; R. M nv lyııtov, Nikah, 1 978. No: 9. s. 40-43. G. Keriıııov. Kak Islaııı otn os i tsya k ist uss t v u '! 1 9KO. No: 4, s. 4 1 -42; M. Usıııanov. Kak sozdavalsya Koran'! 1 9KO. No: 9. s. 12-37: G. M . Keriıııov, Şariııl i ego sotsial' ııayıı suşçnost', Tanıtma "N aroılı Azii i Afriki". dergi. 1 979. s . 235-236: M. H. Mujukhova. Proniknovcnie lslamn k (:cçiııtsam i l nguşaııı, "Arklıeolog:içeskic paıııyaıııiki Çiçeno-lnguşii". Grozıı ıy 1 979. s . 1 25 - 1 50: Nauka i Rcligiya 1 91!0. No: 9, l .. l'oloııskaya. Islanı i pol i ti ­ ka na sovrcıııcnnom Vostokc, 1 9K3. No: 4. s. 57-60: Aynı ıııile l l i t'. M ıısıılıııanskic ldcyııi c tc c;e n iy i kontscptsii, 1 9 K3. No: 6. s. 57-6 1 : G. Snesarov, Khorczm�kic svya ti : Sultan Vals. No: H. s. 32-36: Aynı ıııiiell i f. Hazmı Ali, 1 91!3. No: 1 0. s . 3 1 -33: /\ynı ınilcll i [ Pehlivan Mahmud. 1 983. No: 1 2. s . 24-27: Aynı nılic l l i L Şeyh Yıısııf Khanrnılil ııi. 1 9K4. No: 1 2. s. 30-33 ve digcrlcrı.

C> l lJ A l lahsızlık nılıııııu taşıyan v e dinler ;ılcylı iııdc nıctkUrcvi cephede tıulııııan

''20 T. Stcıskeviç.

Prohlcıııi islanıove de ııiy:.ı na stranitsakh jıırnal:.ı "Nakua i lkl iı:i y:.ı", Aziya i Afrika

Scgm.lııya". Dergi. Moskova 1 91:!4. No. 9. s. 54-55.

''21

Fazla ıııaliııııat için tıakınız: 1. M. Moıııinov ( Yayınlayan).

İlmi ııtcizmin csaslıırı (Üztıckisıan H i ­

liınlcr /\kadeııı isi larnfıııdan neşred ilen li:lseli: v e hukuk hiliııılcri için o k u l kitahı). Taşkent 1 963: "Üzhe­ k i sıan Medeniyeti". gazele. 6.7. 1 979. s . 1. Türkistan'ılaki Sovycı Cuınhuriyctlcri ' n i n ansiklopc<lisindc Tilrk istan'da veya onun ctnıfııııla yaşayan İslfiııı ıııeıleniyctinııı simaları da "İslünı'dan ıız<ık lik i r adamla­ rı" şeklinde gcıstcrilıııiştir. Tiirkıııcnisımı Sovycl Ansik lopedisi lıattıi. Mcvl füıa. ı\hdıırrazzak Tusi'yi


BA YMIRZA l lA \' i T

304

aleyh indeki fikirlerinin i l mi A l lahsızl ık için zay ı f derecede kullan ı l makta o luşun­ dan" şikayet etmektedirler622• Sovyet İ slam araştırmac ı larının verdikleri bilgi lerden öğreniyoruz ki, "İslam, Sovyetler B irliği 'nde yok ed ilmiş dindir". Onlara göre "Sovyetler B irliği ' ndeki İslam ' ın, yalnız kalıntı ları mevcuttur". Sovyet araştırmaları, şimdi "İslam kal ı nt�la­ rını" da ortadan kaldırmak yolunda yürümektedirler. Soyyetler Birliği dev letinin ve Komünist Partisi'nin resmi olarak A l lahsızl ık politikasını yürütmekte olduğu i l i m i ç i n g i z l i b i r mesele değildir. Sovyetler B irl iği ' nde, lslarnsızlaştırma politikası mev­ m cuttur . Bunun manası, Müslümanları İslam dininden ayırmak, onlardan A l lahsız kişi ler yetiştirmektir. Sovyet İslam araştırmaları, Sovyetler B irliğinde yaşamakta olan İ slam ' ı bütün hususiyetleri ve görüşleri i le ortadan kaldırmak yolunu izlemek­ teler. Sovyetler' in deposunda İslam meseleleri ile ilgi l i eserler çok miktarda mev­ cuttur. l 980'den sonra yazılan eserlerden bazıları624 A l l ahsızl ı k siyasetinin mühim olduğundan bahsetmektedirler. Sovyetler tarafından İ slam hakkında ve İslam ' ı orta­ dan kaldırmak meselelerinde yazılan eserlerin ve büyük makalelerin bibliyografyası bu güne kadar ne Sovyetler Birl iği ' nde, ne de başka memleketlerde yazı lm ıştır. ··aıcisı" (Allahs11.)

idi diye yazıııışıır. Azim Ralıinıov. Al i Sir Navayi-poct vozro.idenia, "Nauka i

Rel ijliya" 1 9611. No: :'i. s. 6 1 . "Maalesef, yalnız Allahsızlar· şairin mirasım.lan bıı gllne kadar istifade

edemediler" diye şikayetle hıılıınmıışlıı.

622

''23

"Nakua i Reli�iya", 1 964. No: 5.

s.

13.

Sovyetler'in lslcirnsızlaşıırıııa siyasetinin gi\rllnOşleri ve tesiri hakkını.la World Mııslinı Yoııth Association ( R iyadh)ın VI. milletler arası kurultayına tarafımdan "De l slam isation Polir ın thc Sovict Union and the rcuction of M usl ums" konusunda tehliğ yazısını göndermiştim. Bu konuda kongreye çok miktarda tehliğ geldiği için hıı konunun kahul edilmediğini bildirdi. Kongreden sonra (iğrendim ki kong­ reye hu konuda haşka hir tchliğ gelmemiştir. Bu tebliğin Tllrkçc'si ''Bclı;:clerlc Türk Tarihi Dc rı;:isi" nde yayınlandı. 624 Allahsızlık siyasetinin mefkurevi şeklinde İshiııı meseleleri hakkında yayınlanan ve Allahsızlık Fa­ kültcleri"nde ve Yüksek okulların haşka fakülte talebelerine aşağıdaki kitap ve risaleler Oğrctilıncktedir (Misiil olarak veriyoruz): Ahabaz:ıtov. M. M., O vrrdo porejitikov i aılatov v (:eçeno-İnguşetii i pntyakh ikh preodoloniya, Grıızn ıy' 1 9M: M. A. Ahdullaev. Porojitki İsla m a i ikh vred, Moskova 1 %3; A. Ahdussaıncdnv (haş muhar­ rir). Islam v SSS R. Osobennosti protcsens sokularizal�i v rcspublikakhs sovcl�koı:o Vostoka. Moskov:ı. 1 97:\: Hııscin Aknaı;ırov. lsliim dini cana ömllr şımılı�ı. Alma-Ala 1 977; Nugrnan Aşirov. �volut\iya Islama v SSS R, Moskova 1 97J:- A . V. Cabbarov. Tefekkür (:ıra�ı ve Huriirat. Taşkent 1 979; "Özhckisıan Medeni­ yeti". gazete. 9. l 2. l 9K 1 . s. 4: '"Bu eser. Sosyalist cemiyette din kalıntılarına son vcnııek cereyanını itiulc ı,'lınck­ tedir"; lsa Cahharov. Zulmetten maril"cte, Taşken t 1 91!4. Kitap. "Dinden Allahsızlığa göçmenin tekaın(llü'"nden hahsctnıektcdir. "Sovyel Üzhekistanı" 1 5. 1 . 1 985. s. 4; Dadahaeva, Kuran i jen şçi na, Duşcnhc 1965; üadciev. Scmcıudin. Suşçııost ideologiya İslama i ego preodelen iyıı, Mahaçkala l 9:'i9; Pı.ıt i prcodeloniya idL'l>loı;:iya İslama. Mahaçkal.ı 1 96� : Mir ı:lazanıi Nauki i Korana, Malıaçkala 1 966; Çadcicv ve Kcnnı Şıravov, Islam i Moral, Malıaçkala. 1 970: Ş. G. Gaın711tov. Protivopol�jnosl sot�iali�tiçeskojlo intirnationalizma i ideoloı;:iya Pani�lanıiznıa, Mahaçkala 1 966 : M. Kh. Giınatudinov. Dog'i Antibog v l:ı:lıımc ( i sliim'dıı Allah ve Allah aleyhtarlı�ı). Alma-Ata 1976; Yu. V. Gon kovskiy (baş muharrir), lslam v stranakh blejnoı;:o i srednogu vostoka. Moskova 1 9K2; Islam v i�torii narodov Vostoka, Moskova 1 911 1 ; lslam: ReligiyH, Obşçestvo, Gosııdar..tvo, Moskova, 1 984: Aşirov. Islam i Nat�ii, Moskova. 1 97J; L. Kliıııoviç. Islam, 2. Baskı. Moskova 1 965; Kulicv Nedir. A n tin a uçn aya suşçnost lslama i zııc.laçi ateistiçeskogo vospi tan iya trudyaşç ikhsya v usloviyukh sovet�koı;:o Turkmcnistana, Aşkahad 1 960: O V7Jlimosvyo7j rcliı:iomykh 1 nat�ioneli�tiı;eskikh perc.iitkov, Aşkahaıl 1 982: Makatov, İrşad. Prcodclenie percjitkov kulte svyatikh prol'ia'iC eteistiı;iskoı:o vospitaniya (Doktora Tezi .. Yayınlayan: lnstitut Atci7Jlıa), Moskova 1 965: 1. M. Morninov. İlmi Hleizmin esasları, Taşkent, 1 962 . 3 1 3 s. Allahsızlık dersleri için okul kitabıdır. Mullaev. M.. Proi�khojdcnic i rcakstionnoı;:o sıışçnost �Hriata, Dıışenhc 1 967: il Palvanova. Kad ınla r ve İslilm, AkşahıııJ 1 965: Yııriy Grigor'eviç Pctraş. İslam cana azırğı rnczgil. Fnınzc 1 968; Talih Saidhaev. lslıım i olışçestvo. Moskova 1 9711. T. A. Stetskeviç. Sovet�kaya i'itorioıır.ıtiya o modernizator..kikh tendenl�yakh v Isla�. "Po cı:ıp:ıın razvitiya Ateiıma v SSSR" kitabında. s. 2 1 8-24 1 ; B. U. Tsavkilov. Moral bl ama, Nalçık 1%7: Adil Yakııhov. Diyanet, Roman, Taşkent 1 978. lkş höloınden iharet televizyon lilıni ( 1 979): M. V. Vagahov. lslıım i jcnşçiııa. Moskova. l 96K. s. 2�0.


ESKİ SOVYETLER D I Rl.IGl'NDEKİ TÜRKLÜGÜN \'f. İSi.AMiN DAZI MESEl.ELEIÜ

:l05

Sovyet-İslam araştırmacı ları, c idd iyetle bütün olarak, İ s lam ' ı öğrenmek istiyorlar. Şunu da unutmamak gerekiyor: İ sliim dünyasının her bir sahasını çok iyi öğrenen yegane dünya devleti Sovyetler Birliğidir. Buna rağmen, Sovyetler Birliği'nde İ slam kültürünün büyük temsilci leri (Abu. A l i İbn S ina, Farabi, Birüni, Nevayi gibi) hakkında çok eserler yazıldı ve onların eserleri yayın landı. Bun ların hepsi Mark­ sizm-Leninizm tefsirleri ile (interpretation) yazılm ıştır. Sovyetler Birliği ' nde İs lam araştırmaları i le tanınan N. A. Sm irnov. Sovyetlerin İslam araştırmaları yolunu aşa­ ğıdaki cüm lelerle ç izmiştir: "Sovyetlerin lslôm araştırmacı/arım. lslôm 'ın menşesi ve başlangıçtaki şeklini ilmi araştırmalarla zayıflatmak ve ilmi taleplere cevap veren müspet misallerle çeşitli tarihi zamanlarda Is/dm 'ın .rn.\yal rolünü meydana çıkaran edebiyatlar yara­ tılmasına dikkat etmek görevi bekliyor. B i lhassa, istismarcı sınıfları muhafaza etmekte olan lslam ' ı n bu günkü rolünün iç yüzünü göstermeye çok d i kkat etmek zarurid ir. . . Bizim islômi edebiyatımızın, Sovyet mensuplarını v e dini yaşamakta olan cımı­ huriyet ve vilôyet/erin ahalisini aydınlatması, bizim propogandistlerimizin insan­ lar arasındaki dini kalıntılar aleyhinde mücadelesini silôhlandırma.ı·ı, dini anane­ lerin kalıntılarının yok edilmesine yardım etmesi zaruridir. Böyle bir edebiyat. insanlara Sovyet vatanperverliği ve halkların dostlıığu .fikrini telkin etmeliclir""24". Sovyetlerin Sm irnov vasıtasıyla yazdı kları böyle fikirleri açıklamaya lüzum yoktur. Çünkll mesele anlaşı lmaktadır. Batı Avrupa'da ve son zaman larda B irleşik Amerika'da Sovyetler B irliği ' ndeki İ s lam ve Müslümanların durumları hakkında çok eser yayı nland ı . Bu eserlerde ob­ jektivizm ruhu var, lakin M üsli.lman lık ruhu görünmüyor. Eserlerin kaynakları ço­ ğun lukla Rus d i l inden alınmıştır. İ slam dünyası nda, az sayıda, Sovyetler Birliği' ndeki İ s liim ve komünizm ile M iislümanlar arasındaki mücadele ve komiinizmin İslam politikasını tenkit eden eserler vardır. Bunların kaynakların ı n çoğunu Batı mem leketlerindeki eserler teşkil ediyorlar. Bunun için, bunlar, Batı devletlerinde yayın lanan, meselii. "Sovyet Müs­ lümanları" şekl indeki term inoloj iyi kullanmaktadırlar. "Sovyetlerden M üslüman, Müslümanlardan Sovyet olmayacağın ı anlamak zaruridir. Sovyetler B i rl iği'ndck i h içbir M üslüman ' ın kendisini "Sovyet M üslllman ' ı" olarak hissetmed iğini İs lam araştırmacı ları göz önüne almalıdırlar. M üstakil İslam memleketlerinde, Sovyetler B irliği' ndeki İs lam ve Müslümanla­ rın meselelerini i l mi olarak araştırmaya çok az ehemmiyet veri lmektt: olduğunu da arz etmek gerekl idir. Bunun sebeplerini öğrenmek İslam araştırmalarının arzu ların­ dan biri olabi lir. İ slam, Sovyetler B irliği ' nde yeni bir şeki l aldı. A l lah'a. Hz. M u hammed'e ve K uran-ı Kerim'e inanan, fakat İslam ' ı n başka emirlerini icra ede­ meyen ve bi lmeyen M üslüman l ı k ortaya çıktı. M illi ve dini hürriyetlerine sah ip bu lunan İslam dünyasında kom ünizm hakim iyeti devrindeki İslam ve İslam kavim­ lerinin tarihi hakkında c iddi, ilmi ve İslam gözüyle yazılan bir eser bu güne kadar ortaya çıkmadı. Bu sahada J 979'dan beri devam ettirdiğimiz faal iyet leri miz bu güne kadar, b ize malum ol mayan sebeplerle, neticesiz kaldı 625 • Sovyetler B i rliği ' ndeki 62�a 62�

Sınimov (2). s. 270-27 1 .

Aşağıda tarafımdan. �suvyetler DirlilH'ııde Komünizm Hakimiyeti Devrinde İsliinı \'e Mllsllinrnn Kavimlerin Tarihi" eserinin yazılması meselesinin tarihçesini anlatmak arLusunda buhıııuyorııın: 22 Marı 1 979: Diiııya Moslüman Gençliği Birliği'nin Genel Sekreteri Dr. Abdulhaınid F.bu Siilı:y­ ınan. hu teşkihitııı i V . konti:ransının umumi toplantısında komünizmin hakimiyeti altındaki Müslümanlar hakkında esaslı ve ciddi doküıııanıasyonlu ilmi eseri. benım yazmamı tekl i f etti. Mcclıs bu tckl i li "'Allah


BAVM I RZA l l AV İT

306

İ s lam araştırıcı larının Sovyet devleti ve komünizm ideoloj isinin hizmetine devanı edeceğine şüphem iz yoktur. Buna rağmen uluslar arası İslam araştırmaların ın, Sov­ yetler Birl iği' ndeki İ slam araştırmalarının ardındaki hakikati ortaya çıkarmaktan vazgeçmeyecekleri kanaatini taşıyoruz. Çünki.i İ slam bir Allah, bir Kuran ve bir

Hz. M uhammed'e dayandığı için bölü n mezdir.

SOVYETLER BİRLİGİ'NİN MÜSLÜMAN TOPLUMLARINI İSLAM'DAN UZAKLAŞTIRMA POLİTİKASI9 Rusya'nın anti-İslam politikasının tarih i bir geleneği vardır. 1 5 52-54 yıl larında Rusya, Astrakan ve Kazan Müslüman bölge lerini fethetm işti 6 26• Bu yol la İslam dün­ yası tari hine ilk defa bir dış güç girmiş ve Rusya'nın anti-İs lam politi kası da gelene­ ği de başlamıştı. Rusya X I X . yüzyı l l ı n sonlarında Pamir dağlarına kadar olan bölge­ deki İslam ü l kelerini işgal etm işt i . Bu ü l keler: K ırım, Kuzey Katkas, Azerbaycan, Allah diye" kabul elli. 25

Mayıs 1 979; Yukarıda zikredilen teşkilatın genci sekreterine esirin layihası ve Haziran 1 979: Genci sekreter. eser ile ilgili bazı sorularl a mektup gönde rd i . 4 Aj!ustos 1 979: Genci sekretere cev ap ıııcktubunu yazd ı m . 13 Aj!ustos 1 979: G ene l sek rete rde n telgraf geldi. M aliımaı l ar rica edi lmi ştir. K itap yazmak için burs mese­ lesinde h i lgi veri lme mi ş t i r: 27 Mayıs 1980: Ahclu l Aziz Ü nivcrsites i ' nin Rektörü Prof. IJr. Ö mer N es i r

burs verilmesi için ricalarda bulunarak yazıları gönderdim. 26

.

hu eser içın burs verileceğini bildirdi. Koıııışıııa saatinde bir Til rki sı an lı "bursu Jeddah'daki Tilrkisıanlı­

l ar olarak verebiliriz" dedi. Bunu kabiıl cııim yerine getirilmediler. Tilrkistanlı lar v;ıadlcrimi yerin e gcıirınecliler. 5 Şubat 1 9H I : l sl am Tarihi. Sanatı ve Kllltürll Merkezi ( İ stanbu l)'nin Genci Direklöril l'rof. Dr. i hsanoğlu'na bu eser için yard ım vern11:lcrini rica ederek. proje ile. mektup yazd ım. 3 Mart 1 9H l : i h san oğlu ' n dan . tavsiyeler i l e mektup geldi. 9 Mart 19H l : Prof. Dr. i hsanoğlu"na yine me kt u p yazdı m. 2 1 Nisan 1 98 1 : l'rof. D r . İ h sanoğ lu ' ndan yeni den tav s iye l er i l e mekt up geld i . 1 Ş u b a t 1 9H2 : Rabıta al A lami İslami"nın. genel sekreteri Şeyh M uhammed Al-Harakani'ye proje ve mektup yazarak esere yar­ dım vermelerini rica enim. Taahhiıtlil olarak gönderdiğim bu mektup geri geldi. Bunu postadan ala n olm am ış . il Nisan 19112: Şeyh Al-Harakani'ye yeni mektup gonderdim. Cevap gel medi . 1 Temmuz 1 9H.': Orıı;anisation of lslamıc Confercncc 'nin Genci Sekreteri l l abi b Chaııi zat ı ail ilerinc. lslamic Solıdarity Fund' ııı başkanı Ahhas Ghazazi zatı ali le ri n e kitap projesi ile beraber eseri yazmak ıçin yard ım ricasında mektup yazd ım. On lardan cev ap ge l med i . Nisıın 1 984: Karac h i ' d e lslamic Univcrsity'in Rek liirii ve Usiıl Al -D i n ve Dev.ıh Fakültcs i ' nin Dckarıı'ııa hu eser meselesinde yardım edilmesi için ıııilracaaııa hulun­ cluııı. 15 Mayıs ')114: Usiıl Al-Din ve Davalı Fakilltcsi'nin dekanı Prof Dr. A n is ı\hıııcd 'c proje ve mck­ tııp y azd ı m . Bu gil ne kadar cevap gelmed i . 21 Ocak 1 9H5: lslaıııic Bank. lslaıııic Rcscarch and Trai n i ng lnstiıuti ' n i n başkanı Prof Dr. Nevzat Y alçınlaş Beye fondi ' ye eser hakkında yardım yolunu i zleyen mek­ tup yazdım. 6 Mart 19115: Prof Dr. Y alç ın ıaş· ı n mektubu geldi. Projeyi ayd ınlatımımı rica et mi ş ler. 1 5 Nisan 19115: Pmf Yalçınıaş · a eserin mühi m mese leleri n i i fad e ede n mekt u p gönderd i m. 1 2 Temmuz 1 9115: lslamic Oevc l opment Bank. lslamic Rcsearclı and Training ıııstiıııtc-den mektup geldi. (Jeddah. Suudi Arabistan), k itap pro_jesini. Bank Şıırası'na havale edilmiş. 29 Ekim 1 9115: Prof Y al çıntaş 'tan

Anılık Mart 1 911<1 :

mektup geldi. Akademik heyet bu eser meselesini makul görmüştür. Bazı istekler bildirilmiştir. 25 19HS: Pro f. Yalçııııaş'a mektup yazdım ve cnstitilnün arzusunu kahiıl ettiğimi hildirdim. 1 7

Enstitüden mektup gel di . H

Nisan 19116: Enstitüye yazdım. Mayı s 1 986: En s t ıtil n il n yeni Başkanı Pror

K orkul Özal' dan mektup geld i . Mesele muhakeme edilecekmiş.

Netice: 25 Mayıs l 9 79 'daıı bu glinc kadar, yazılacak bu eser için b irnz da ol s a maddi ımkfüı hu l am a ­ dıııı. 7 yıl i şbu eseri yaznı.ıya burs aradım. Y ard ım alamadım. Acaba. hürriyet içindeki l slıinı dünyası Sovyetler Birliği'nde rej imin kurban ları olan 1 5- l <ı mi lyon d an fazla Milslilmanla(ın faciaları ve onhırın bugünkll Sosyal- i ktisadi rlıırumları. dini hayalı. İslam davasını n bir parçası için yani 60 mi lyondan fazla Müslllmanın. şehitleri ve i myat ta k il cr i n i lıcsaha a larak her hir Müsliiman başına bir US. Ccnt verme i m kan ı yok mudur" l l iç olmazsa Snvyctlcr Birligi 'ndeki İ slam faciasını gı1rcn ve yaşayan Türkısıanlı muhacirler niçin hu ilmi ve zaruri mesel e yi himaye etmediler'' Acınacak dıınımdur ki. i sl<im ılc l\.onıii­ nizm arasındaki mücadele tarihi giinilmilze kadar (Ocak 2000) yaz ı l m adı . •

i l k baskısı:

r.ır,

"Bclııell'rle Türk Tarihi l>cr�isi". İ stan bul . Mart 1 986 No: 1 J.

Astrahan ve Kazan han l ı k l arı hakkında bakınız:

505-22.

İslam

s.

54-57.

Ansiklopedisi.

c.

1,

s.

6XO-X2.

s.


ESKi SOVYETLE R BIRLiCi•NDEKI TÜRKLÜGÜN VE ISLAMIN RAZI M ESELELERİ

3117

Tataristan, Başkurdistan ve Türkistan'dı627• Yalnızca Buhara Emirl iği ve H ive Han­ l ığı 1 873- 1 920 yı lları arasında Rusya'nın ham i l iği altında, bağımsız politik statüleri­ ni koruyabi l d i ler6211• Rus Kızıl Ordusu 1 920'de bu ülkeleri işgal etmişti. Bu ü lkeler 1 924 'e kadar Halk Cumhuriyetleri şek linde varl ıklarını sürdürdüler. Bu tarihten sonra Rusya Türkistan bölgesindeki tarihi İslam devletlerin i n varl ıklarını sona er­ d irm iş oldu. A l man İslam b i l i mcisi Becker 1 9 1 4'te çok hak l ı olarak şunu gözlem lemişt i : "Rusya İ s lam'a karşı o lan mücadelesiyle genişlem iştirm. 3 7 2 y ı lda ( l 552'den l 924'e kadar) Rusya, K ırım 'dan Pamir dağlarına kadar o lan İslam bölgelerin i fet­ hetmede başarı l ı ol muştu. Rusya şu anda 4 mi lyon 4 1 4 bir kilometrekare l i k İslam bölgelerine hakimdir. Uzman lara göre şu anda Sovyet Birliği 'nde 60 mi lyon civa­ rında Müslüman bu lunmaktadır. İslam ü l kelerini fethetme ve ayn ı zamanda bu bölgede anti-İslam po litikası uy­ gulama Rus İmparatorluğunun politikasının amacıyd ı. Çarl ı k Rusya' sının anti-İslam politikasının amacı şuydu: Çarl ı k Rusya'sında İslam ' ı n etkisini zayıflatmak ve Müslüman ları H ı ristiyanlaştırman ın bir yolunu bulmak. Rusya, İslam ' ı n örgüt yapı­ sını ortadan kald ırmada büyük ölçüde baskı uygulamıştır. 1 83 1 'de Kırı m ' ı n fethin­ den 59 yıl sonra, Rus hükümeti K ırım M üslümanlarının d ini bir yönetim kurmaları­ na i l k defa izin verm iştir. l 872'de Kafkasya'da, l 878'de Orenburg'da İslam dini yönetimlerinin kuru lma­ sına izin veri lmed i. Bu yönetim lerin d ini l iderleri Rus İçişleri Bakan l ığı tarafından atanıyordu 6311• Bununla beraber Türkistan için böyle bir d ini yönetim kurulmasına izin v�rilm�� i. Rusya'nın Türki �tan Genel Valisi Dukhowski l 98� ' lı nda şöyle f _ dem _ıştı: "Bızım esas amacımız Musluman dayanışmasını yok etmektır ·1 . Müslüman ü lkelerin feth i n i takiben Rus H ı ristiyan k i l isesi Rus hükiimeti n i n yardı mıyla misyonerl ik çal ışmalarını başlatma gayret ine girişti, fakat başar ı l ı o lamad ı. Bir İ s lam şehri olan Kazan, Müs lüman ları H ı ristiyan laşt ı rma merkezi oldu. X I X . yiizy ı lda burada, esas olarak N i kolai İ lminski çalışmıştı. Kazan ve Kahire'de 1 5 y ı l ( 1 846- 1 86 1 ) Türk ve İslam d i l lerini öğrenmiş ve Rus imparator­ luğunda Müslümanları H ıristiyan laştırma politikasının d i n i l ideri ol muştu. Arap alfabesi yerine Rus a l fabesinin öğreti l mes i n i önermişti. Rus laştırma pol itikasıyla Müslüman ları H ıristiyanlaştırmayı ummuştu. Rus Eğitim Bakan ı Tolstov l 870 ' te emir vermişti: "B izim vatan ı m ı zda (Rusya i mparatorluğunda demek istiyor- B . H . ) ya.şayan bütün yabancı ların (mesel a Müsl üman lar) eğitimi Rus laştırmayı (obrusi n i i ) ve Rus insan ıyla asi m i l e olmayı (s lyan i) amaçlamıştı 632• Macar Şarki ­ yatç ısı Herman Vambery X I X . yüzy ı l ı n sonunda şöyle demişti:"Rus hükiimeti islôm 'u en.fazla zarar veren !{üçtür ve en tehlikeli rakip olmaya dcı devam edecek­ tir "�·ı.ı. 627

Rusya·nın lsliim illkderini işgıili konusunda lıir kaç kitap ve makale basılmıştır Yalnızca Tilrkis­ tan'ııı. işgali ile ilgili Rus kaynaklarınııı lıilıliyografyası 6 1 7 cilıten ibarettir . Baymirza Hayit. ı·urke.�tan zwischen Ruuland um/ Clıina. Aııısterd:ıın 1 97 1 . s. 1 1 8.

''211

İslam kOlliirtl ve ruhu açısından Buhara ve Hive devletlerinin ve aynı ismi taşıyan �chirlcrin gerçek önemi MüslOman bilim adamları tarafından henilz incelenmemiştir '"Buhara ve Hive'nin lslam killtüriin• deki roıo·· konusunda lıir incelcıııc yapmak çok yararlı olur.

eıı•ı

H. Hayiı. Tıırkeslan im XX. ./ahrhundert. Darmstaclt 1 956. s. :\05.

c.fü "G/aııbe iıı der 2. Welt". Dergi. c.Jı

''·12

l 9RO. No. 7-K.

s.

8.

E. K. Bcndrikov. Oçerki po i.�torii namdııo1:0 obramvaniya v Turkestaııe. Moskova 1 %0.

Hayiı (2).

s.

1 60 .

c.J:ı Hcrıııan Vmnlıery. Der Jslam im neıınzelınten Jahrhıındert. Lcıpzıg 1 875.

s.

293.

s. 76.


HA\'MİR7,,\ l l A \' IT

30H

Ve gerçekten bu, çok yakın zamana kadar, hatta komünizm devri boyunca da doğrudur. Rusya'da i ktidardaki bütün l iderler İ slam'dan uzaklaştırma pol itikaları vasıtasıyla İ slam ' ı bertaraf etmeyi amaçlam ışlard ır. Çarlık dönem i boyunca amaç, M üslüman ları H ıristiyan lığa döndürmekti. Komün izm dönemi boyunca da, Rus devleti Müslümanlardan d insiz insanlar yaratmaya çalışıl ıyordu ki böylece komü­ nizmi M üslümanlara öğretebi lecekti. Bu da sonuçta İ slam üzerindeki Rus hakim iye­ tinin başarısının garantisi demektir. Çarlık Rusya'sı doğrudan doğruya İslam'dan uzaklaştırma politikaları uygulama durumunda değildi; şimdi ise . Sovyet Rusya islam ' ı mümkün olan her türlü radikal araçla yok etmek istiyor. Rusya'nın Sovyet l iderliği 23 Ocak 1 9 1 8 'den itibaren, din ve devlet ayrımını ger­ çekleştirmek, böylece gelecekteki İ slam karşıtı politikalarına bir temel bulmak iste­ m iştir. Başlangıçta İ slam ' ı direkt olarak karşı larına almadı lar. Propaganda ve askeri yollarla Rus idaresini sağlamlaştırmayı denediler. Bu yalnızca üstün olan İslam 'a karşı bir muharebe değil, aynı zanwnda Müslümanların özgürlük isteğine karşı da bir savaş­ tı. 1 924'e kadar Sovyet Rusya özgürlüğün itici kuvveti ve Türkistan'daki Basmacı hareketinin özgürlük savaşçılarına karş ı güçlerini harekete geçirdi. Rusya Türkistan 'da mücahitlere karşı yürüttüğü savaşı kazandıktan sonra Sovyet rej i m i adım adım İ slam aleyhinde tedbirler almaya, Sovyetler Birliği' nde İslam ' ı ortadan kaldırmak için yol lar bulmaya ve Müslümanlara karşı olan niyetini açıkça belirtmeye başlad ı . l 925 ' ten l 927 'ye kadar Sovyetler B irl iği İ slam karşısında rad ikal önlem ler al­ maya baş lam ıştı. Hatta Sovyet liderliği İslam ' ın ve komünizmin ayn ı doktrin oldu­ ğunu bel irtm işti. Moskova tems i lcisi Ahmet K levlev 1 9 1 8'de Semerkant ve Taş­ kent'te Muhammed ' in tüm doktrinlerinde sosyalist bir çiz7 i gördüğünü bel irtm işti. Hatta peygamberin komü nist olduğunu bile ileri sürmüştü<ı3 Rus Sovyet liderliği, 1 926 'ya kadar İslam ' ı ortadan kaldırmak için deney imde bulundu. Bu deney im ler boyunca mesela 1 9 1 8 y ı l ında Türkistan 'daki vakıf var l ıkları ve şeriata dayalı yargı lama düzeni yasaklandı. Lakin bunlar. 1 922'de yeniden M üs­ lümanlara iade edildi. Y ine aynı y ı l larda Türkistan'a şeriata dayal ı yargı lama düzeni geri veri ldi; fakat 1 923 ' te yeniden yasaklandı 635• l 9 l 9'da Sovyet Rusya hükümeti, "ŞCıra-yı U lema"nın kurulmasına izin verdi. Fakat bu İ slam örgütü 1 925 'te yeniden yasaklandı. Sovyetler Birliği 'nin komünist l iderl iği, Marksist görüş ışığında İ slam ' ı öğrete­ rek ve Müslüman lar arasında tahribat yaparak, İslam karşısında radikal önlemler almayı dened i. Bu amaçla, Sovyetlerin İ slam araştırmaları ded ikleri. fakat tümüyle İ slam manasını tahrip eden sayısız kitap, broşi.lr ve el kitapçık ları basıldı''·'''. Anti-İslam propagandas ı, tün İ slam örglltlerinin yasaklanması. cami lere ve vakıf varlık larına el konulması, çeşitli İslam l iderlerinin tutuklanması, İ slam nüfusu d ışın­ da bazı kimselerin İslam ' a karşı savaş için eğitilme leri Sovyet hükümet inin anti­ İ sliim propagandaların ın ilk ad ı m ıydı. 1 929'da radikal kanadın İslam karşısında en önemli belgesi olan ve bu dini topluluğu ilgi lendiren bir ya:K. o,;ıktı. Bu yasaya göre her İslam toplumu her Müslüman'ın ad ve adre­ sini İçişleri Bakanlığı 'na vennek zorundaydı. Bu kanun yardım fonlarının organize edilme­ sini, kütliphanel�r ·:,uru imasını, eğitim için sınıflar açılmasını, dini kitapların yayınlanması­ nı resmi ve özel yerlerde İslami törenlerin yapılmasını yasakladı. Sovyetler Birliği İçişleri Bakanl ığı'na bu dini topluluklar üzerindeki kontrolünü sürdürmesi emredi lmişti. •

63� 635 "31'

P. Antropov. Materialy I dokmnenly J.s 'eı.d Kompartii 1"ıırke.�lana. Taşkent 1 934. s. 42

H . H:ıyiı. Sowjctrııssischc Oricntpulitik anı Bcispicl Tıırkestans. Kiiln ·Hı!rlin 1 %6. s. l .'19-60.

Fazla bilgi için bakınız: N . A. Snıinıov. Oçerki isıorii iı.uçeniya /slaırıa v SSSR. Moskov:ı 1 9.54. s. 1 :10- 1 60.


ESKİ SOVYETLER HIRLİGİ'NDEKİ TÜRKLÜGfiN VE İSLAl\11N BAZI M ESELELERİ

309

Bu kanun l 975 'te bazı ek düzenlemelerle tamam land ı, fakat dini uygulamaların serbestliği için hiç bir şeki lde bir ferah lama, bir kolaylık getirmem i şti. Önceki gibi dini toplulukların devlet idarelerine kend i lerini kaydettirmeleri gerekiyordu. Hü kü­ met. camilerin ku l lan ım ına son verme yetkisine sah ipti. Dini eğitim yalnızca izin verilmiş olan okul larda gerçekleştirilebildi. Dini topluluk kurma izni, bu izn in geri al ınması, cam i lerin kapanması ve cam i kul lanımı, Moskova' daki Sovyetler Birliği Bakan l ı k Konseyi 'nin Dini İ şler Kurulu'na bağl ıydı 637• İslam ü l kelerindeki Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri ' n in hükümet otoritelerinin d ini topluluklar kurmaya ve kaldırmaya hakkı yoktu. Sovyetler Birl iği Başkanl ı k Konseyi Din İşleri Şurası ' nın istatistik olarak tüm İ slam topluluk larını kayıt etmesi gerekiyordu din lerin, bu en üst düzeydeki denetleyici otoritesi d ini toplulukları kontrol etmek ve d insizlik propa­ gandası n ı açı kça örgütlemek zorundaydı 6-"'. l 929 'da, kanuna dayal ı zorunlu kayıt başladığında hiç bir Mi.isli.iman, cam i leri ve burada dua eden, namaz kılan kimseleri kaydettirmeyi düşünmed i . Çünkü İslam hayatında böyle bir şart gerek l i değildir. Sovyetler B irl iği İçiş leri Bakan l ığı'ndan herhangi bir izin al madan dini törenlerini yapmaya devam ettiler. İzinsiz olarak dini uygulamaların gerçekleştirilmesi, Sovyetler tarafından devlete karşı i l legal bir hareket olarak değerlendirilmiştir. Böylece Sovyetler l 930'da İs­ lam 'a' karşı cepheden taarruza başlam ıştır. İslam'a karşı rad ikal savaş başlam ı ştı 639• Sovyetler, Müsl üman ların içindeki mi­ l itan ateist derneği üyelerini karşı saldırıda ku l land ılar. Bu ateistler, Sovyet polisi ve gizli servisi arkalarında olduğu halde hareketi başlattı lar. Bu yard ı m larla gerçekleşen i lk adım, imam, müderris ve şeyh gibi d ini kişi leri nezarete almaktı. Sonra cam i ler kapatıldı ve d iğer amaçlar için kul lanıldı. 1 9 1 2 'de Rus İ mparatorluğu'nda Buhara ve H ive Emirlikleri ' ni saymazsak 2432 1 cam i vard ı6411• Yaln ızca Buhara'da Bolşevizm 'den önce 324 ve H ive'de 20 cami vardı'"11 • 1 93039 arasında Sovyet rej i m i 26.000 civarında cam iyi kapattı ve bir kısmını da yıkt ı . Bunların 1 4.000 ' i Türkistan 'dayd ı . 7000' i Tatar-Başkurdistan 'da, 1 000 kadarı da Kırım'daydı . 1 93 8 'de Kırım 'da tek bir cami bile kalmamıştı 642• Aynı zamanda, mevcut bütün Kuran baskıları toplatılıp yakı ldı. Bütün dini eği­ tim merkezleri 1 926'dan önce kapandı . Hatta Müslümanların d ini tören lerini kend i evlerinde yapmalarına bile izin verilmed i . Dini bayramlar, dini n i kahlar, oruç tutma, Mekke'ye hacca gitme yasaklandı. İslam,varl ığının maddi biçim lerinden feragat etmek zorunda kald ı . Sonuç olarak İslam dış görünüm leri ni kaybetmeye mecbur oldu. İslam ya lnız Müslüman ların kalplerinde kaldı. Sovyetler B irliği hükümeti bütün anti-İslam çabasına karşı l ı k i l . Dünya Savaşı boyunca İslii m ' ı n varl ığını kabul etmek zorunda kaldı. 1 942'de M üslüman lar için 4 dini idare kurdular. Bu davranışla İ slam hareketinin resmi olarak tanındığını açıklı­ yorlard ı . Bu Müslüman yönetimler, Sovyetler B irl iği Bakanlar Konsey i ' ne bağlı Din 6�7 Di nl e r

hakkında 1 929'daki kanuna yeni ilaveler yazısını ö�rcnınck i ç i n

bakınız: "Ostcnıopa" Dergi.

Aachı:n 1 977. No: 1 , s. A- 1 -6.

<ı.lK "Osıcuropa' .

1 977 . No: 1, s. 1 7 .

<ıW /\kxandcr llcnnıgscn s. 1 49-SO.

and Chmııal Lcınerc ıcr-<)ucıqucjay. /.�lam iıı

""0 Haııs H rackcr. Kımımı1111.m111.\· 11111l lsl11m. K i lap 1

güre 26.279 ca ıı ı i v:ır idi : R . Hayi ı : Zıır Situation lslaın" konulu k i ı apd;ı . Landau: 1 98]. s. 20 1 . "" 1

von

1. Tiibıngcn

50 Millionım

H . Hayi ı . Tıırkestaıı im Heneıı Eııroa,fieııs. K ii l n 1 9BO. s . 249.

''42 A l i Kaıııcrııır 11ıe Mo.dems. "Rcligıons i n ıhc Sovicı

tlıe

1 969,

Soviet Uni1111 .

London 1 %7.

s . 5 1 � Bcnııı gsc n ( 14 ) . s. l 4lJ 'a

Mosleın.v in der UılSSR. "Wclıınachı

Unıon" ( kitap) Monilı 1 960, s. 1 46.


DA \' !\1İRZA llA YİT

310

İşleri Kurulu tarafından kontrol ve finanse ediliyordu. Önceki gibi "dini idareler" M üslümanları ve topluluklarını kontrol, İ slam ' ı n uyan ışını önleme olduğu kadar, M üslümanların komünizm ve Sovyet hükümetine sadakatlerini kuvvetlendirme görevini de üstlenmişti.643 Buna ek olarak Sovyet İslam pol itikasının barış gösterisi olarak Sovyetler B irliği d ışında hizmet etmeleri gerekiyordu. Sovyet yönetimi bu dört dine İ slam yönetiminin varlığına, İslam' a özgürlük tan ımak için deği l, İslam ' la daha yoğun olarak mücadele edebilmek için hoşgörü gösteriyordu. l 940 'tan beri Sovyet hükümeti. İslam ' ın Sovyetler Birliği içinde artık var olma­ dığını bel i rtiyordu. Bu mesele ile i lgi l i beyanatları, çeşitli Sovyet yayınlarından öğrenmekteyiz. Büyük Sovyet Ansik lopedisi'nde (2. Baskı, 1 953, s. 5 1 9) şunu oku­ yabil iriz: "Sovyetler Birliği 'nde İslam, ancak sömürgeci toplum biçiminin bir kalın­ tısı olarak vardır ". Küçük Sovyet Ansiklopedisi l 958 'de 4. bölüm 22. sayfada şun­ ları yazmaktadır: "Sovyetler Birliği'nde İs laın'dan uzaklaştırma politikasın ın açık bir bi ldirisiyd i. Sovyetler B irliği l iderliğine göre, bu gün ancak İslam ' ı n kal ıntı ları mevcuttu. Günümüzde Sovyet l iderl iğinin izn ine sahip yalnızca 50-60 cami bu lun­ maktad ır. Sovyetler Birl iği 'nde çalışan İslami l iderler ve faaliyette bulunan cam ile­ rin sayısı hakkında kesin bir bilgi yoktur. Genel tahmin yalnızca kültürel bir eser olarak korunmuş 1 000 civarında cami olduğudur. Aynı zamanda Müslümanlar için iki de d ini okul vardır: Buhara'daki M ir-Arap Med­ resesi ve Taşkent'teki A l-Bukhari. Buralarda 80- 1 00 dolayında öğrenci eğitim görmek­ tedir644 . Sovyet rejiminden önce, yalnız Buhara'da 1 85 medrese olduğu bilinen bir ger­ çektir. l 900' 1erde Türkistan'da 336 medrese ve 1 4.000 dolayında öğrenci vardır.ts. Sovyetler Birl iği düzenl i olarak Allah karşısında savaşmaktad ır (Allah ' ı n ol ma­ dığını iddia ederler). Kutsal Kuran ve Muhammed' in de karşısındadırlar. Sovyetler İ slam ' ı n bütün "kal ıntı larından" kurtulmayı amaçl ıyorlar. İslam 'dan uzaklaştırma politikasını zorla uygulamak için yol ve fırsatlar arıyorlar. Birçok Sov­ yet yayını bu konu hakkında bi lgi vermiştir646• Anti-İslam propagandası ve genç neslin A l lahsızlık eğitimi günümüz Sovyetler B irliği'nde önem l i rol oynamaktadır. r.ı:ı

Ru konuda Sovyetlcr B i rl i ğ i ' n dek i bazı Müslüman l iderleri beyanaılarda bulunımışlar. Mesehi. Kaf­

kasya, Miislilımınlar idaresi Başkanı Yardımcısı M!i llli /\hınet Ahidullalı Bazgazi şöyle demişti: "Ne /\llalı'a ne de !'eygamber'e inanan Sovyct l iderleri y i ne de /\llah' ııı i s tedi ği ve M uhmımıed ' in keraıncllc­

rinc gilre yaşamaktadırlar". Pasaj Nugınan Aşirov'un Evolut.ı·iya Islama v SSSR. M os kov a 1 97 1 .

s.

5 1 'den alındı. Kuzey-Katkasya Kadısı G . Omcrov şöyle demiştir: "Komlinizın Munaınıncd ' i n amac ı yd ı ,

bu d a Kuran tali matına tümden denk duşıncktcdir''. S. Gadjiev. Islaın i Moral. Mahaçkala l 'J70. s. 1 :l 644

Cha n t:ı l Leıncrcicr-Qualqucjay. L'lshım en Union Sovietiquc. "L' A l tc rnat i vc". Paris 1 9!11 . s. l 4 ' c öğren c i v e Taşkent 'deki /\ 1 - B u h ari Medrcsesi 'ndc 30 öğren c i va r.

göre, Buhara'daki medresede 5 0

M5

"""

H. Haknazarov, l.vlıim ılinijeııe iimı1 r. Alın;ı-Ata 1 967. s. 64.

Sovyctlcr'in anti-lsliim politikasının yolları ve !isliıbunu ifade eden bazı eserlerini Sovyetler llirli­

ki 'mle İslıim t1rt1$tırmt1lt1rın111 tenuıyı1lleri konusun da bildirmiştim. Onlara ilave olarak aşağ ıdak i cscrle­ rıııe d.: bakmalıyız: E.

Dollacva. Alei.vtik terb(veııiıı ııeticecilifti, 'Türkmenistan Koınmıınısıi", 1 984. No: s. 49-52; C;ıbhanıv. lsa. Obqe.m•eıııııy progre.u, Bıt ı Relig(vıı. Taşkent 1 973 : Aynı m üel l i f. Salılft ılilnyC1 kıırtış ve ılalırililı. "Şark Y ı ldızı". Taşkcnı 1 91!5. No: 4, s. 1 60-4 : İlmi Clleiznı ve t1tei.vıik ıerb(re, Taşkent, 1 979; T. İzimbetov . /.r/ıinı ve Milli amme/er merıı.vinıler lıenı ıle ıırf-atletler. "Ösbekistan Koınnıiinisıi", 1 9114. No: 9, s. 70-76; U. Kama lo v. Otmil�· .mlkttlıırıgt1 kar$ı küreş, (siyasi aj i ıaıs i y:ı ve hayat konulu kitab 'da). Taşkcnı 1 974, s. 1 89-96: 1. Kariınov. A tei.rtik terb(venin vımtıılıırı, T aşk ent l 9 R 5 : 6.

A. Koçk:ırov. Atei.�tik terbiyeııin /..enin prcmipleri. "Özhekist:ın Koınınünisti". 1 9114. N o : 4. s. 5 1 -5 7 ; Rahim M:ıcidov, Preodelenie relixioznosti v ııdoviyaklı perek/ıoda k mt.�ializma. Na materialiaklı 1'aciki.uant1, Duşanbe 1 970 . 2 1 0 s . : D. A. l'ctruşcv . Sot.ı·iıılnıe korni l.vlC1mC1 i puti ego premleleıı(ı•ıı v usloviyakh sovctskogo Turkcstana. Moskova 1 964 ; D. Ş al ğ ınb aev . Atei.vtik nıuilıattinx ıırtıılıkı, "K;11.a­

il. s. 62-(ı6 (s. 64'e göre. Alına-Ata şehrinde ateizmin 1 04 lcktörli 2522 bulunmuştur Bu şehirde 1 9114 'de 2 1 ateist iinivcrsitc Alliihsızlık rı oliti k <L�ı güden organizatörler i ç i n eğilim okulları açmıştır: T. A. kistail Koımıııısıi" 1 9114. No:

pr:ıpagandist. A llahsızlık laaliyetlerini yürlilen 260 organi1.atör hareket


ESKi SOVYETLER RİRLİGİ'NDEKİ TÜRKLfiGÜN VE ISLAMIN BAZI MESELELERİ

311

Şimdi Sovyetlerin İslam' dan uzaklaştırma politikası karşısında Müslümanların tepkisinin doğurduğu meseleleri düşünmek ve İslam ' ı yaşama arzu larının devam ını d ikkate almak zorundayız. Müslümanların oruç tutma, hacca gitme, zekat verme, namaz kıl ma, İ slam edebiyatı ve özellikle kutsal Kuran ve bayram lardan ve İslam ' ı n gerektirdiği diğer tüm kutlamalardan vazgeçmek zorunda olduklarını önceden be­ l i rtmiştik. Bütün bunlar Sovyetlerin anti-İ s lam pol itikasının sonucudur. Gerçekte bu, eski ve genç Müslüman l ar inançlarından vazgeçmek istiyorlar demek deği ldir. İ slam halen inananların kalplerinde yaşamaya devam etmekte ve hatta imkan bu lduğu zaman da meydana çıkmaktadır. Müslümanlar bu gün Sovyetlcrin anti İ slam pol iti­ kasına tümden karş ıdır. Bununla beraber ateist devlet karşısında açıkça savunma durumunda da deği ldir. Diğer yanda Sovyetler, İslam ' ı n yaşamaya kabiliyetli oldu­ ğunu ve "İslam ' ı ortadan kaldırmanın güçlülüğünü" kabfıl etmektedirler. Bunu aşa­ ğıdaki yayınlarından görebil iriz:

"Bolşevikler dini merkezleri ve camileri kapatmak, dini kişileri baskı altında tutmakla ters sonuçlar elde etmişlerdir. İlk olarak, kutsal olaylardan kahramanlar yaratmakla, din otoritesi halkın göz önünde yükselmiştir. İkinci olarak, ruhi görev­ leri yerine getirmek için insanların gayreti artmıştır. Üçüncü olarak, bilinç altında gömülü olan din, illegal olduktan .ı·mıra bir bilinç ve bir idrak meselesi haline gel­ mişiir" 647 •

. Moskova'da Sovyetler Birliği Din İ şleri Konseyi İ slam İ ş leri Bölüm Başkanı, komünist, ateist ve aynı zamanda İ slam konusunda uzman olan Abdul lah N uri l laev şöyle demektedir: "İslam, bir yaşama düzeni demektir. Yalnızca insanın Allah'la olan ilişkilerini düzen­ lemekte kalmaz, aynı zamanda insanların kendi aralarındaki ilişkilerini de düzenler<..ıH.

"Ateistlerin İs/dm ve Kuran karşısındaki saldırıları yalnızca başarısız olmakla kalmamış, gerçekte İslam için olumlu sonuçlar da doğurmııştıır··<..ı•ı. "Dini ve milli ideolojiler birbirleriyle bağlantılıdırlar"650• Dinden vazgeçmek güç bir cereyandır. İslam kalıntısının tamamen ortadan kal­ dırılması, ateist adımların her alanda doğru hesaplanmalarını gerektiren oldukça �51 uzun bir za maıı ister •

Sovyetler İ slam kalıntı larını ortadan kaldırmada başarı l ı olamad ıklarını kabul etmişlerdir. Komün ist rej im, bazı Müslümanları döndürerek onları ateist yapabil­ m iştir, fakat onların sayısı çok azdır. İ slam hayatının, temel varlığı ai led ir. Sovyet sosyologlar bir kısım talebeye Al lah ' a inan ıp inanmad ıklarını sormuş, bir çoğu "e­ vet" d iye cevaplayınca bunun sebebi soru lmuştur. Müslüman öğrenci ler de: "Bizim ataları mız M üslüman'dı, işte biz bu yüzden Müslliman' ız." d iye cevap vermiştir.

Steıskeviç, Sovetikogo i.ı·tori11grı1fiy11 11 nıeılerııizıılr$kiklı teıııfenıs(vııklı v hlıınıe, "Po eıapaııı razviıiya Ateızııı v SSSR ( Leningrad 1 967 kııahıııda. s. 2 1 K-24 1 . G. Snıvr. ı.�laııı v Ahklıazii i prıli pre11ılele11iya ego prejetkoı• v .wıvrenıe111ııklı ıufıwiyııklı, Tillis 1 972. 225 s; A. Artikov. Yeni Sovyel ırıerasiıııleri ı/t/zenletımek ,o yapnJak ıfitıi mermim/erin yok olması ılemektir, "Özbekistan Koınınünisıi" 1 985. No: .. 7 , s. 72-77: N . Hayımıradov. Razıım protiv reliı:ii, Agitaıor Tacikist:ına" 1 985. No: 1 5. s. 2 1 -22; T. Hidirov. Novie .m vetskie prazdniki i ohryaıli ıle_v.vtvemwe sred.l"lvo ateistiçe.l"koı:o vospilaniya trııı(vıı$çiklı.�yıı, " ı\ k ad emi i Naıık Turkıııen SSR. Scriya Ohşçeıvenıııklı Naıık" l 9R5. No: 4. s. 9 1 -94: Giskaça Alei.�tik Söıliik, Aşkabad 1 985 ( 1 5 .000 nüshe). ve diğerleri. 647

Yasmı-Gırey Cabağı, S11vetskiy S11yıız i /sfı1m "Wcstnik lııstitııta po izııçcniyıı istorii i kııltur SSSIC. Münih 1 954 . No: 3. s. 52.

Cı4M "Frankfrırler 649

Allgeırıeine Zeitung". 4 Mayıs 1 979, s. 9. "Ö zbekistan Koınıııunisti"" 1 980. No: 6 , s . 52.

<ıso 65 1

"Kazakistan Koınınunisıi'" 1 978, No: 4. s. 95. Raşıd Mavlıııov. /.1"la111 . Moskova 1 974,

s. 1 67.


312

Rı\ YMİRZı\ H ı\ YİT

İslam içinde geleneğe bağlı bir grup insana ait olma duygusu aynı zamanda İs­ lam'a da gerçek bir üyelik anlamındadır. Bütün Müslümanlar Kel ime-i Şahadet getirebi lir. Bu da onların A l lah 'a, Kuran' a ve peygambere inandıklarını gösterir. Ü mmetin bir parçası olduklarını hissedebi l irler652• Müslümanların İ slam hakkında bildiklerinin tümü budur. Şu da önem le belirti lmedir ki, Sovyet hükümetinin İ s­ lam'dan uzaklaştırma pol itikası altında Müslüman lar, Arap alfabesinin yerini eski Slav alfabesinin alması dolayısıyla Kuran' ı okumazlar, üstüne üstlük elde yal nızca bir kaç Kuran baskısı vardır. . Birçök Müslüman, namaz, oruç, hac, zekat ve d iğer İ slam şartlarının anlamını da bilmez. Bütün bunlara rağmen on lar Milsliiman'dırlar. Şöyle derler: "Biz de Müslümanız, fakatkafirler tarafından yönetiliyoruz65J. Komünistler, ateistler "Is/dm kt1/ıntıltm geçerli ve çok yönlüdür: komünizm yo­ lı�vla bıı kalıntılardan kurtulmak gerekir, fakat büyük çaba sarf edilme/idir''54 de­ mektedirler. Sovyetlerin bu amacı karşıs ında İslam dllnyasının büyük bir bölümii şunu söyle­ yebilir: Sovyetler Birliği'nde yeniden İslam laştırma gerekl id ir. Eğer dünyadaki tüm Müslümanlar A l lah 'a karşı görevlerini tam olarak yerine getirebilirse, buna kolayca erişilebil ir. İslam dünyasında sayıc� çok az ateistten başka kimse Sovyetler B irli­ ği'ndeki Müslümanları yalnız bırakma n iyetinde değildir. Bu aynı zamanda Mosko­ va'nın A l lahsızl ı k politikası karşısında bütün M üs lümanların görevidir.

AFGANİSTAN İŞGAL EDİLEN ÜLKE, TESLİM OLMA YAN MİLLET• ÇAR VE SOVY ETLER B İ RL İ G İ A FGAN İ STAN D E R D İ NDE Rusya, X I X yüzyılın başından beri cidd iyetle Afganistan'ı işgal etmek v e b u ve­ si leyle sıcak bir deniz olan H int Okyanusuna açı lmak için çalışmakta idi. S ıcak den izlere ulaşma emeli ·kaynağını Rus Çarı 1 . Petro'nun "Rusya, Türkistan ve Afga­ nistan vasıtalarıyla Hindistan 'a giriş yolunu izlemelı" şekl indeki siyasi vasiyetinden alıyordu655• Rusya, bu n iyetle X I X . yüzy ı l başına Amuderya'ya kadarki Türkistan topraklarını işgal ederek Afgan istan' a komşu ol muştu. Rusya, yukarıda bahsettiği­ miz emeli sebebiyle durmadan A fgan istan ' ı n dahi li ve harici durumunu öğren iyor ve Rus tesirini Afganistan'da yaymak gayretlerini gittikçe h ızlandırıyordu. Çarl ık Rus­ ya'sının Afganistan ve İ ran üzerinde daha etrafl ıca bilgi sahibi olmak istemesi, Rus­ ya'nın İran 'daki d iplomatlarından Tebriz Konsolosu N i kolay Vladem iroviç'in 1 95859 yıl larında yaptığı Horasan araştırma seyahati neticesinde ileriye silrülınüştli 65''. ''51 Türkistan ·ın (Sovyet

term ino loj i s i nde Orta Asya ve Kazakisımı) Müsliiınan dini yönetiminin sahık haşkanı Ziyaııddin �ahahan 1 979"da Duşanbe şehrinde lıcyan etmişti: '"Sovyetlcr Bırlig.i'nnı Do�u M Os hlnıanları iimmeıin kopmaz bir parçasıdır. Dıınyadaki hU!On Milslümanlar tek vUcuııur. Onun bir kısmın­ daki rahatsızlık hii\On vücut ıaratindmı hissedilir'". Hans Brae ke r idam in der Snwjetııni11n, akıudlc Analyse:ı des B undes i n sı iı u ı fiir Ostiorsehung. Köln 1 980. No: 8. s . 6.

­

.

<ıs�

"lınpact lnternationa/".

CıS4 Scrah u ıdin

"'

Derg i . London. Ek i m 1 980,

s.

5-6.

Uadcıev. Puti pre11dele11iya ideologiya idama, Mahaçkala 1 963. s. 1 1 7 .

İlk baskısı "Anııyurt", Frankfurt 1 984. No: 1 0. s. 24-3 1 . Sovyetlcr Birliği 'nin Afganistan'daki tccavi.lz siyaseti. onun ilk defa Türkistan"da kullandığı metodun son göriiniişü olduğu için hu konuyu. eserin hu hölüııılinde ıle i fade etıncye cesarcı etıiııı. c,ss

B. Hayiı. Tıukesıan iııı Herzen Eutoasiens. Kiiln 1 980. s. 279.

Mc. Daha

fazla bilgi için hak. Nnradı Azii Afriki. No: 2. Moskov a 1979. s . 1 4 0- 1 49: Ozlıck Sov yc ı An­ siklopedisi. � . 1 2. s . 282: Bolşaya Sovetskaya Entsiklopediyc, c. 46. s. 63.


ESKİ SOVYETLEI{ Bİl{LiGi'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE İSLı\ M IN BAZI MESELELEIÜ

313

Moskova'da X I X yüzyılın sonlarında "Hint Okyanu.m 'na Kiden yo lda hir menzile 6-''7 sahip olmak için Herat (Afganistan) şehrini işgdl etmel�yiz " şekl inde fikir yürü­

tülmekteyd i . Çarlık Rusya'sı, Horasan ' ı mükem mel denebi lecek bir şeki lde öğren­ m işti. Fakat İngilizlerle bir sürtüşmeye girmemek için A fgan istan ' ın işgalini i leri bir tarihe atmayı uygun görmüştü. Fakat Çarlık Rusya'sı Afgan istan ' ı n işgalini gerçek­ leştirmeden tarih sahnesinden inm işti. Çarlık Rusya ' sının emeli Sovyetler Birliği ' n in de rüyalarından birisi olmuştu . Komün ist Rusya, her şeyden evvel Afgan m i l letinin elit tabakası arasında sam im iyet kazanmak için faal iyetlerde bul unuyordu. Lakin Sovyetler l3 irliği ' n in Afganistan ' ı işgal şekl indeki esas fikrini gizl i tuttuğu da söylenmezd i . Len in. 1 9 1 9 Temmuzu' nda Sovyetler Birliği 'nin Atganistan'da ve Doğuda neler yapmak n iyetinde olduğunu aşağıdaki şeki lde bel irtm işti:

"Cumhur�vetimizin-Sovyet Rusya 'nın-Af.l!,anistan, Hindistan ve Rmya dışında hıılıınan haşka Müslüman memleketlerdeki faaliyetleri. Rmya 'daki c,:ok miktarda ' H müslim ve gayrimüslim halklar arasındaki faaliyetlerin aynasıdır '5 ".

Demek ki. Sovyet Rusya İmparatorluğu. hakim iyeti altındaki Müslüman lara kar­ şı ne şeki lde davranırsa, Rusya haricindeki Müslümanlara da yanı şekilde davran­ mak n iyetinde id i. Sovyet Rusya, önce Afganistan ile İ ngi ltere arasındaki harpte Afganistan ' ı destekler mahiyette göründü. 1 9 1 9'da Afganistan ' ı n istiklalini tan ımış­ tı. Kab i l 'deki Rus elçisi Yakov Zaharoviç Surits, Afganistan Dışişleri Bakanı Mah­ mut Bek Tarzi ile 1 920 ağustosundan itibaren sam i m i temas larda bulunmuştu . Uzun süren müzakerelerden sonra 1 3 Ağustos 1 92 1 'de Sovyet Rusya i le Afganistan ara­ sında her iki tarafın da tasdi kiyle bir dostluk anlaşması imzalanmıştı. Rusya ' n ın Afgan istan'daki elçisi Surits, görüşmelerden birinde Amanul lan Han'a "Ru.\·ya Soıı­

yet hükümeti ile Afgan devletinin doğuda ortak menfaatleri vardır ve her iki devlet için hağımsızlık en ön mesele yoktur" dem iştir. Ayrıca Lenin de Amanul lah Han'a "Hiçhir kuvvet Afganistan 'ın bağımsızlığını ne kuvvet ne de hile ile ortadan kaldı­ ramaz" diye yazm ıştı 659• Sovyet Rusya liderlerinin bu şeki ldeki beyanatları el bette

Afgan idarec ileri arasında Rusya lehinde bir hava yayılmasını sebep oluyordu. Af­ gan liderleri, Sovyet Rusya'nın "devamlı dostluk" ile başlayan beyanatlarına inanı­ yorlardı.

A FGAN İ STA N ' DA KOM Ü N İ ZM ÖNCES İ SOV Y ET FA A L İ Y ETLER İ Sovyet Rusya, dostluk ve yard ım maskesi altında Afgan istan 'da gelecekte yü­ rütmeyi tasarladığı faaliyetlerine zemin hazırlamaktayd ı. Sovyetler, Afganistan 'da bir taraftan iktisadi tedbirlerle göze çarpıyordu, mesela; yol, fabrika. sulama tesisle­ rinin inşaatları, geniş hac i m l i ticaret faaliyetleri vb ... , d iğer taraftan da Afganistan'da Afganlar arasından "Sovyetperverler", "sosyalistler", "terakkiperverler" ve "cumhuriyetçiler" arıyorlar ve bu konuda da başarı l ı oluyorlardı. Özell ikle gençle­ rin eğitimiyle yakından i lgi leniyorlard ı. Afgan istan talebeleri için Sovyetler B irli­ ği'ndeki, bilhassa Türkistan'daki yüksek oku lların kapıları açı l m ıştı . Çok sayıdaki Afgan talebenin Sovyetler B irl iği ' nde yüksek öğrenim gördüğünden bahsediyorlar­ dı, ama yüksek tahsi l gören lerin sayısı hakkında hiçbir malümat vermiyorlard ı . Sovyetler, dostluk maskesi altında v e devam lı surette Afgan istan'a yard ım etmek niyetlerinden bahsederek. ülken in her tarafından geniş propaganda faaliyeti başlat"57

<ı5 H

Diı: Wclı. Honn. 7. 1 . 1 98 1 .

V. 1.

MIJ W

Lenin

O Srcdnı:y Azii i Kazakhsıanc.

1. Lenin. Orta Asya ve Kazakisıaıı Hakkında, Taşkent, 1960, s. 45


314

HA \' M İ RZA llA \' İT

mışlardı. Bu faal iyetler, köylerde, vadilerde ve çöllerde kendi temsi lci lerini seçmek ve onlarla sıkı bir temas kurmaya kadar varmıştı. Sovyetler Birliğ i ' n i n Afganistan siyasetinde, Afgan istan'a ve Afgan lı lara dost olan Batı devletlerin in,bilhassa Türki­ ye'nin Afganistan üzerinde tesirini bitirmek önemli bir yer tutuyordu. O sıralarda Türk subayların ın Afgan ordusu ve Afgan pol is teşkilatında sam imi müşavirl ik faa­ l iyetleri söz konusu idi. Sovyetler bu il işki lerden ve Türk-Afgan dostluğundan kor­ kuyorlard ı . Türk subay ve uzman larının Afgan istan'da bulunmaları, Sovyet Rusya hak i miyetinde bulunan Türkistan Türkleri için de dikkat çekiciyd i . Afganlar i l e Türkiye Tiirkleri 'nin iş birliği Türkistan mi lli menfaatleri i ç i n de oldukça miihim bir durum arzediyordu. Moskova lıer şeyden evvel Türk uzmanların ı Afganistan'dan uzaklaştırma yolları nı izled i. Afgan Başbakanı Davut Han sayesinde emel lerine eriştiler. Türk uzmanlarının Afganistan 'dan ayrılmasından sonra, Afgan ordu ve polis teşkilatında meydana gelen uzman açığını bizzat kend i leri doldurmaya gayret ettiler. Bu vesi leyle 1 960 yılından itibaren Afgan istan'a Sovyet uzman ları, iktisatçı­ lar, mühendisler, subaylar ve çeşitli müşavirler gönderilmeye başland ı. Krallık rej i ­ m i n in i leri gelenlerinin bu uzman kadrosunun faaliyetleri hakkmda malumatları oluyordu. Fakat, bu kend i kend i lerini davet eden m isafirlerden nasıl kurtulabilecek­ lerini bilem iyorlardı. Kabil'de l 968'de halk arasında "Zahir Şah' ın tahtının dört kolundan üçünün Ruslara ait olduğu" şeklinde şayialar dolaşıyordu. Sovyetler ise bu arada kral lık müessesesinin içine bile nüfuz ederek gelecek için hazırl ıkların ı ta­ mamlamakla meşgfıldiiler6611• Sovyetler, kral l ık rej imine son verd i kleri ana kadar, ü lkedeki adamları vasıtasıyla nerede ise her ağaç ve taş hakkında mal umat sahibi olmuşlardı. Subaylar arasında temin ettikleri Sovyetperverler ise gelecekteki ihtilalin ası l gücünü oluşturmak üzere bir kenarda duruyorlard ı.

K RA L L I K REJ İ M İ N E SON VER İ L M ES İ Afganistan'da gizli olarak 1 965 yıl ında Halk Partisi kurulmuştu. Sovyetler Birli­ ği 'nin maddi desteği ile faaliyetlerin i devam ettiren bu parti komll nistlerden miite­ şekkildi ve bu öze l l iğini bu gün de korumaktadır. Partinin l iderlerinin çoğun luğunu Sovyetler B i rl iği 'nde tahsil gören Afgan subaylar teşkil ediyordu. Afgan komünistleri bilhassa Kara ve Hava Kuvvetleri nde bulunan Sovyeı taraf­ tarı komün ist subaylar, 1 7 Temmuz 1 973 'te havadan ve karadan kralın sarayına hücum ettiler. Bu anda Kral Zah i r Şah İ talya'da, Başbakan Davut Han ise Kiibil'de bulunuyordu. Komünist subaylar kral l ı k sarayını, hükümet binasını ve radyo istas­ yonunu işgal ettiler. Aynı giin radyo kana lıyla kral lık rej iminin kaldırı ldığını ve cumh uriyetin i lan edildiğini bi ldirdi ler. Bu olayı gerçekleştiren ihtilalci Afganların çoğun luğunun isim leri bu güne kadar açıklanmadı. Eski Başbakan Serdar Muham­ met Davut Han cumhurbaşkanı olarak sahneye çıkarılm ıştı. Sovyet dostu olarak tanınan Davut Han, ihtilalci lerin itimadını kazanm ıştı . Kendisi komünistlerle hemfi­ kir değildi. Onlarla birlikte hareket etmek yerine, komünistleri oyalamak niyetin­ deydi. Kendi politikasını takip etmek için yol lar arıyordu. Davut Han dış politikada Rusya ile ebedi dost olmak niyetinde idi. Aynı zamanda Suudi Arabistan 'dan da yard ı m al mak için harekete geçti. 1 978 yılı başında Moskova'da martta ise Riyad 'da görüşmelere katı ldı. Brej nev, Davut Han'dan Halkçı Partinin hükümete kabul ünün istem işti. Fakat Davut Han için bunu kabul etmek mümkün deği ldi. Çünkü Davut Han m i l l iyetçi ve İslamcı Afganlı lardan korkuyordu. <ıW

Daha fazla hilgi için hak. G. Nollan, Role Spuren im Orienl, Köln 1 %3.

ıhc Sovict Union. Hradshcr. H. S. Nonh Carolinc 1 983, s. 324.

s.

1 1 3- 1 79; Afganisıan and


ESKi SOVYETLER BiRLİGl'NDEKi TÜRKLÜGÜN VE iSLı\MIN BAZI l\IESELELERI

JJS

Sovyetler, Afganistan 'da krallık rejimine son vererek cumhuriyet i lan ettirmek su­ retiyle ilk emel lerine erişmişlerdi. Komünist ideoloj iye göre, sosyalist ihtilalden önce bir burjuva ihtilali olmalıyd ı . Burjuva ihtilali ise ülkede anarşinin baş göstermesini sağlar ve bu da komünist ihtilal için bir temel oluştururdu. Sovyetler Afgan istan 'da işte bu teoriye göre faaliyette bulunuyorlardı . Davut Han ' ı n iktidarda bulunduğu beş yıl içinde Afganistan iktisadi bakımından oldukça geri gitm işti. Milletin büyük ço­ ğunluğunu fakirler teşkil ediyordu. 1 977 yıl ında kişi başına m i l li gelir 1 50 dolardan ibaretti<m 1 • Devlet de ancak dış borçlanma i le hayatını devam ettirebi l iyordu.

İ LK KOM Ü N İ ST İ HT İ L A L İ Sovyetler ve A fgan komünistleri 1 978 yıl ında siyasi sahnede görünmeye ve çe­ şitli faaliyetler göstermeye özell ikle ehemm iyet veriyorlard ı . Afganistan 'da komü­ nist bir ihtilal için artık sadece bir bahane aranıyordu. 1 7 N isan 1 978'de il legal Af­ ganistan İşçi ler Send ikas ı ' n ı n başkanı Mir Akberi Haydar öldürüldü. Halk Partisi, Haydar' ın cenazesinden sonra ahal inin çoğunluğu Halk Partisi'nin gayretleriyle sokaklarda kalmaya devam ed iyordu. Davut Han ve hükümet, komünist l iderlerin maksatlarını bil iyorlard ı . Davut Han komünist liderlerden Muhammed Nur Taraki, Babrak Karma! gibi lerini hapsettirmek için emir verm işti. Fakat hükümetin tedbirleri gecikm işti. Komün istler plan gereğince harekete geçti ler. Bu arada 26 N isanda ko­ mün ist liderlerden bazı larının hapsed i lmesi gerçekleştirilebilmişti. Davut Han, 27 nisan gününü sarayına davet ettiği sanatç ıların oyunlarını seyretmekle geçirdi. Ayn ı günün gecesi Sovyet dostu ve Sovyetler Birliği 'nde tahsil görmüş ve ihtilalc i l i k metotlarına vakıf b i r subay olan Albay Dagarval Abdülkadir komutasındaki askeri uçaklar cumhurbaşkanlığı sarayı n ı bombaladı lar. Bu arada bir grup asker de saraya girerek Davut Han 'ı ve aile efrad ından 1 7 kişiyi öldiirdiiler. Böylece 27 N isan 1 978'de ülken in hakim iyeti komünistlerin eline geçmiş oldu. Bu fi i li durum, resmi olarak da i lan edildi. İhtilalin komutanı Al bay Abdülkadir, İhtilal Konseyi'nin baş­ kan ı ; Muham nıed Nur Taraki ise başbakan oldu. Ordu ve polis teşkilatı komünistle­ rin ihti lal leri e�nasında ve daha sonra pasif kalmayı tercih etm işti. Bir kısım asker ise komünizm in emrine girmeyi reddederek, rejim aleyh inde faal iyetlere başlam ış­ lard ı . Fakat bunların silahlı kuvvetler arasında tesirli olmaları müm kün deği ldi. Za­ ten komünistler hemen faal iyete geçerek kendilerine itaat etmeyen askerlerden 1 2.000 kadarını öldürmüşlerdiM2• İ htilal 27 N isan 'da gerçekleştirildiği halde Sovyet resmi haber ajansı TASS, ha­ beri Pakistan haber ajansına dayanarak ve 28 N isan 'da olmuş gibi bildird i. Sovyetler B irliği, Afgan istan 'daki komünist ihtilalde kendi lerinin katkısı olduğunun bilinme­ sini istemiyordu. Böylece Sovyetler Birliği 'nin ihtilal ihraç eden sosyalist ülke ol­ mama pozisyonunu gözlemek maksad ını güdüyorlard ı . Komün istler ü lkenin idaresine el koymalarına rağmen, halkı kendi yan larına çekmeyi başaramad ılar; m i l letin çoğun luğu alelacele komün izm aleyh ine çalışmaya başlam ıştı. Hatta komün izme sadakat gösteren Afgan askerlerine karşı silah kul la­ nı lmaya da başlan ı l m ıştı. Zaten Afganistan'daki sosyal durum komün izm için mü­ sait şartları ihtiva etmiyordu. Müslüman halk komünizm in ne olduğundan habersiz bir durumda idi. Bunun için 1 0- 1 5 kişinin ihtilal yapması ve komünizmi öven hare­ ketler asla halka mal edilemezd i . Bunun için Afgan komünistleri, Sovyetlerden de­ vam l ı surette aldıkları yardımlara rağmen m i l leti tesirleri altına almayı başaramad ı<ı<ı l Frankfurıcr Al lgemcinc Zeitııng.

29.4. 1 978. s. �-

<ı<ı� The M usliııı World Legııc Journal. No: 2. Mekka 1 979. s. 55.


B ı\ \'Mİ RZA

316

l l A \'İT

lar. Afganistan 'daki komün ist teme lin zayı flığı ve m i l letin komünizm a leyhindeki heyecanı, Afgan komünistlerini devam l ı surette Sovyetler Birliği 'nin yardım larına muhtaç ett i . Bu arada Türkistan'da yaşayan Müslüman-Türk ahali arasında Sovyetler B irli­ ği' ndeki komünizmin de temelsiz olduğu kanaati hasıl oldu. Moskova, Afganis­ tan'da idareye hakim olan kadronun kend i okullarında yetiştirildiğini saklamaya özel gayret gösteriyordu. Afgan lı komünist liderler ülkede kendi hakimiyetleri ni tesis edebilmek, Sovyetler ise umumi olarak ülkede komünizm in yerleştirilebi lmesi­ n i sağlamak için tedbirler a l ıyorlardı. Moskova her ne kadar ü lkeyi komünizmin tuzağına di.i şürmi.i ş ve i.ilkeyi genel manada ele geçirmişse de, komünizmin Afgan istan 'dak i durumu, özel li kle başarı­ sızlığı Sovyetler Birliği için büyük bir sıkıntı arzediyordu. Bu sebeplerden dolayı her iki taraf da, bu sıkıntılı ortamdan kurtulmak için çareler arıyordu. Sovyetler ül keye çok sayıda müşav ir göndermeye başladılar, fakat bunlar da Afganistan'da komi.i ni;o:­ m i güçlendirecek durumda değil lerdi. 3 Aralık l 978 'de Nur Muhammed Taraki başkanl ığındaki A fgan heyeti Mosko­ va'da görüşmelere başladı. 5 Aralık 1 978 'de Sovyet Sosyal ist Cumh uriyetleri B irliği ile Afgan istan Demokratik Cumhuriyeti arasında dostluk, iyi komşuluk ve yardım­ laşma an laşması imzalandı. Bu antlaşmanın birinci maddesiyle her iki taraf da bir­ birlerinin m i l li bağımsızlığına, toprak bütii n lüğüne saygı gösterme ve birbirlerin in işlerine karışmama ilkelerini tantanalı bir surette açıkladı lar. 4. maddede ise her iki tarafın askeri alanda da iş birl iği yapmaları söz konusu edi l iyordu 663 • Dışarıdan bak ıld ığı takdirde devletler arasında bu türden anlaşmaların tabii oldu­ ğu kesindir. Fakat böyle bir anlaşma Sovyetlerin kendi emel leri doğru ltusunda hare­ ket edebil meleri için sadece bir alettir. Tarih bu türden anlaşmalardan bir kaçına, 1 92 1 'de Rusya ile Buhara ve Harezm Halk Cumhuriyetleri arasında da şahit olmuş­ tu. Rusya, bu anlaşmalarda iş birl iğinden bahsediyordu. Ama bu anlaşmayı imzala­ yan devletler Rusların kendi toprakların ı Sovyetler B irliği ' n i n bir vi layeti gibi idare etmesini engel leyememişlerdi . Sovyetler, Afganistan'da komünizmin tesirin i sağlamak için rej im taraftarlarına çok yard ım ettiler. Bunların da rej imi kurtaramamaları . üzeri ne Moskova. Kabil' de tekrar bir saray ihtiliiline meylett i . 1 4 Eylül 1 97 9 d a Tara k i . ikt idardan indirildi. Yaralı bir vaziyette Sovyetler Birliği 'ne giden Taraki, daha sonra da orada öldü. Yerine getirilen Hafızu llah Amin. i lk iş olarak Taraki taraftarlarından 200 kişiyi idam ettird i . Moskova. saray ihti lalini başarı ile gerçekleştirerek iktidara gelen A­ min' i tebrik etmeyi ihmiil etmiyordu. Bu arada Afgan istan ' daki komünistler de bir kısm ı Halk Partisi diğer kısmı da Parçam-Bayrak Partisi saflarında olmak i.izere ikiye ayrı ldı. Bu partilerden her ikisi de komi.inist parti olmakla birlikte çal ışma metotlarında bazı küçük ayrı lık lar göze çarpıyordu. Hafızu l lah A m i n ' in de Afganis­ tan' da komün izm in yerleşmesini sağlayamaması, ahalinin komün izm aleyh indeki silah l ı ve si lahsız faal iyetlerini engelleyememesi üzerine, Moskova için tek yol ola­ rak direkt müdahale kalm ıştı ve Afgan istan'da dolayısıyla bütün dünyada komün iz­ min imajını hi maye etmek için Sovyet K ızıl Ordusu 'na görev veri ldi. '

SOVYETLER İ N ASKERİ M Ü DAHA LES İ Afganistan'daki Rus m üşavirleri Afgan ordusunda mühim mevki lerde bul unu­ yorlard ı. Fakat bunlar da ü l kede hakim olmaktan uzaktı lar. Yavaş yavaş Afgan is1"'·1

Sovyel-A l)!.aıı Antlaşması. ··sovyet Özbckisıaııı" Gazetesi. 6 1\ralık 1 978.


ESK İ SOVYETLEI{ B İ R L i(;i 'NDEK İ T Ü RKL Ü G Ü N VE İ SL A M IN BAZI l\tESE l .ELlmi

317

tan 'a Rus askeri sevk edil meye başlandı. Türkistan, Rusya ' ııın Afganistan ' ı işgal planında önemli bir üs haline getiri lm işti. Zaten Türkistan askeri bölgesi yıl lardır Afgan i stan'daki askeri meseleler ile i lg i l i o larak çalışmalarını yürütmekteyd i . 1 979 yılının ortasından itibaren Rus askerleri kara yolu i le Türkistan'dan Afgan istan'a getiri lmeye başlanm ıştı . Aralık ayında ise Rusların ü l kedeki askeri varl ık larını art­ tırma faal iyetleri ciddi şeki lde artmıştı. Londra'daki askeri uzman lara göre. Sovyet­ lerin A fgan istan 'a müdahale planı işgalden 4-5 ay önce hazırlanm ıştı '".ı . Rusların askeri tedbirleri ciddileştirdiği Amerikalılar tarafından 1 979 Nisanı'ndan beri bilinmekteydi. Amerika, Sovyetler Birliği'ni, Afganistan'daki askeri kuvvetleri ile ilgi li olarak beş defa ikaz etmişti. Amerikan Dışişleri Bakanlığı 22 Aralık 1 979'da yaptığı bir basın toplantısında Afganistan'daki Sovyet faaliyetleri hakkında bilgi vennişti61'". Ameri­ kalıların verdikleri malünıata göre, Ruslar 26 Aralıkta Afganistan' ın kuzeyinde Afgan Türkistmıı denilen topraklarda 5 tümenden ibaret bir askeri kuvvet toplamışlardı. Rusya, Türkistan 'daki emekli askerleri bile seferber etmişti. 27 Aral ık gecesi Kı­ zıl Ordu karadan ve havadan Afganistan ' a gird i . Hava Kuvvetleri Kab i l yakınların­ daki Bagram Hava Üssi.i 'nü kendi lerine merkez olarak seçti ler. Diğer Afgan şeh irleri de hemen işgal edildi. Bu arada Nur M uhammed Taraki i le birl ikte Rusya'ya gide­ bi len ve 1 4 Eylül 1 979 'dan beri Prag-Moskova arasında mekik dokuyan Babrak Karmal da 27 Aralık 1 979'da Kab i l ' e geld i . Ruslar, kom ün ist Afgan subaylarınııı da yardım larıyla Hafızul lah Amin ve arkadaşlarını öldürdüler. Bu arada Babrak Karına! da cumhurbaşkan lığına getiri ldi. Sovyet l iderleri, Afgan istan' ııı işgali ile meselenin hallolacağı hayal i ne kapıl­ m ı şlard ı . Afganistan'a sevk edi len Sovyet askerlerin in büyük çoğunluğunu Ti.irk ve M üslüman lar teşkil etmekteydi . Zaman içinde bu askerlerin Afganlı lara karşı sıı­ vaşmaktan kaçıııd ıkları ve onların saflarına geçtikleri gözlend i . Afgan mücahitlerin­ den Kuran-ı Keri m alarak karşıl ığıııda yiyecek i laç ve hatta on lara s i lah larını hediye ettikleri di kkati çekt i . Bu durum Sovyet l iderleri için komü nizmin A fgan i s t a n ' d a k i başarısıııdan da önemli idi. Ruslar, daha sonra Afganistan 'a sevk ettikleri bu M üs­ lüman askerleri geri çekmek zorunda kalm ışlardır. Bun lardan boşalan yerleri de, Rus. Ukraynalı ve A vnıpa Rusya'sından getirdikleri askerler i le doldurdular. Kızı l Ordu'nun Afganistan ' a gireceğini Afgan halkının bildiği gibi, Batılı devletler de b i l i yordu. Lakin bek lenen bu faciayı durdurmak için "hiir dünya ya mensup h i ç b i r devlet ciddi bir gayrette bulunmadı. "

İ ŞG A LDEN SONRA K ızı l Ordu'nun Afgan istan ' ı işga l i n i n üzerinden 8 yıl geçti . Hür dünya, Sovyeı­ ler B irliği ' n i n askeri kuvvetlerini Afganistan'dan çekmes i n i talep etmektedir. Bu talep günümüze kadar beş defa da Birleşmiş M i l letlerde kabul ed ilmiştir. İ slam ül­ kelerinin dışişleri bakanları da çeşitli defalar baş vurarak, Rusya' n ın Atgan istan 'daki askerlerini çekmes ini istemiş lerdir. Hatta İtalya, Fransa ve İ spanya Komünist Parti­ leri, Yugoslavya, Arnavutluk; Çin ve Romanya gibi komünist ülkeler de Afgan is­ tan ' ı n K ızıl Ordu tarafından işgalini kınadıklarını bi ldirmişlerdir. Moskova, dünya­ nın her tarafından yükselen bu türden sesleri duyduğu halde. h içbir reaks iyon gös­ term iyor ve dünyanııı Afgan istan ' ı unutacağı günleri bekl iyor. Bu seslere ne kadar az ehemm iyet veri l irse, Afgan halkı aras ındaki çaresizl i k duygusunun o kadar büyük olacağı, bunun da Afgan m i l l i mücadelesine darbe vuracağını iddia edenler de nıevc.ı..ı

1'1'5

Dic Wclı. 1 .2 . 1 980. s. Dic Wclt. :'i . 1 . 1 980.


HAYM l l(ZA llA\'İT

31H

cut. Sovyet liderleri A fgan m i lli mücadelesini tesir altına alabi lmek için Afganistan ile Pakistan arasında Cenevre'de devanı eden görüşmelerine ehemm iyet vermiyor­ lar. Eski A fgan d iplomatlarından, daha sonra Pakistan'a iltica ederek mücahitlerle iş birliğine başlayan Abdülmecid Manga l ' ın verdiği malumata göre Afgan istan De­ mokratik Cumhı.;riyeti ' n in Dışiş leri Bakanı Şah Muhammed Dost, em irleri doğrudan doğruya Moskova'dan a l ıyor'""'. Aynı diplomatın verdiği bi lgiye göre, Karına! hi.i­ küıneti varl ığını sadece, şeklen devanı ettirmiştir. Hükümetle i lg i l i bütün işler ise Ruslar tarafından, t\ fganistan'daki askeri ve istihbarat teşkilatları vasıtasıyla yürü­ tülmekted ir. İ şgalin 8 ' i nci yılında varılabi lecek netice, Kızıl Ord u ' nun A fgan istan ' ı bu süreye kadar işgal altında tutmasına rağmen, Afgan halkın ı n kalbini kazanamad ı­ ğıd ır.

A FGAN M İ LLİ M Ü CAD E LES İ N İ N DURUM U Afgan m i lli mücadelesi A fgan istan 'da komünizm in baş göstermesi i le ortaya çıkmıştır. Lakin Kızıl Ordu'nun Afganistan ' a girmesi i le bu hareket daha da alev­ lendi. Endonezya'daki "Afgan Halkı İ le Kardeşlik Teşki latı"n ın verd iği bi lgi lere göre, mücahitler bir taraftan K ızı l Ordu'ya d iğer taraftan da Karnıal gibi yerli ko­ münistlere karşı savaşmak mecburiyetindedirler. Ruslar, Afgan halkının hürriyete verdiği değeri önceden bi lmekle birlikte, bunların işgalin akabinde tes l i m o lacakla­ rın ı zannediyordu. A fgan mücahitleri, Rus silah larından korkmadı kların ı m i l li mü­ cadeleleri ile bütün dünyaya ispat ettiler. Durum çok ciddidir ve Afganlılar için ya var ya yok olmak meselesid ir. Maddi planda iyi teşh is edi lmemiş olmalarına rağmen, kalplerindeki A l lah sevgi­ si, O' nun yolunda öl mekten şeref duymaları ve istiklale verdikleri değer bu müca­ delen in gid işatını tayin etm işler. Bu güçler, Afgan mücahitlerinin Kızıl Ordu 'ya ve A fgan ordusuna karşı zaferler kazanmalarını sağlamıştır. Rus lar, Afgan istan 'da kaç askerin ö ldüğünü resmen açıklayamamaktadırlar. Batılı istihbarat teşki latlarının ve mücahitlerin verdikleri bi lgi lere göre, Afganistan' ın işga l i en az 1 2.000 Rus askeri­ nin hayatına mal olmuştur. A fgan ordusunun mevcudu 1 979'da 90- 1 00.000 iken, bu sayı 1 983 'te 20-25 .000'e inm iştir. Afgan ordusu saflarından kaçanlar hemen müca­ h itlerin yan ında yerlerini al ıyorlar. Mücahitlerin modern s i lah ları yok denecek dereceded i r. İ laç ihtiyaçları büyüktür. Yara l ı lara ve hastalara tıbbi müdahale yapılabi lecek i mkan yoktur. Blltlln bu yok­ luk lara ve çok şehit vermelerine rağmen mücahitler ci hat yo lundan ayrılmay ı şeref­ sizlik olarak kabu l etmekted irler. A fgan m i l li mücadelesi n in merkezleri "Merkezi Afgan istan" d iye ad land ırabile­ ceği m iz Kabi l civarı ve Pjanc Şir vadisi, Kuzey Afganistan yani A fgan Tlirkistanı ve Badahşan vilayetidir. Bun ların dışında Afgan istan 'daki her köy, maha l le ve şehir mücahitlerin hareket dairesi içinde bulunmaktadır. Mücahitlerin esas kuvvetleri A fgan istan'dadır. Afganistan m i li mücadelesinin l iderleri siyasi plandaki çalışmala­ rını bi lhassa Pakistan-Peşaver'de yürütmekted irler. A fgan m i l li mücadelesinin te­ şekkü l leri 7-8 part iden i barettir. Bun lar arasında "Gii11ey Af°Raııista11 Miisliinıwılar Birliği " i s i m l i bir teşkilat da vard ır ki, Afgan m i l li mücadelesi nde Türk kavimleri nin faal iyetlerini organize etmektedir. Bu teşki latın başkanı Azad Beg'dir. Afgan m i l li mücadelesindeki diğer teşkilatlar ve başkanları da şunlard ır: H izb-i İs lami: Bşk. G. Hikmetyiir ve Y. Kha l ı ; Cem iyet-i İ slami: Bşk. Mevlana Burhaniddin Rabbani; Surrah-ı M i l li İnkı labi İslami: Bşk. Seyyid G iylani; Necat-ı <ıı.cı

Thc Muslinı Worlıl l..cg uc Journal. No. 9. 1 9!!4. s. �<ı.


ESKİ SOVYETLER BİRLİGİ'NDEKİ TÜRKLfı(;fJN VE İSLAMIN 11.\ZI l\1ESHELEltİ

319

M i l li, Bşk. M uhammed Nabi 'dir667• Bunlar, Prof. Dr. Seyyid Sayaf başkanl ığındaki A fgan M i lli Mücadele Cephes i ' nde birleştirilmiş lerdir. Fakat, değiş i k bir çok kay­ naktan öğren iyoruz ki, her Afgan kurtuluş teşkilatı kendi başına hareket ediyor ve m i lli kuvvetlerin parçalanmasına sebep oluyor. Bi lhassa Ruslar bu teşki li\tlar hak­ k ın d a dünyaya çok iğrenç haberler yaymaktad ırlar. Ruslar mücahitleri "Basmacı" olarak ad land ırmaktadırlar. Bu söz Türkçe olup, basmaktan gelmekte ve eşkıya şekl i nde anlaşılmaktad ı r. Ayn ı :sim Ruslar tarafından 1 9 1 8-34 y ı l ları arasında mey­ dana gelen Türkistan m i l l i mücadelesine katı lanlar için de ku l lanılm ışt ır. Ruslar böylece - m i lli bir hareketi tamamen eşk ıyalık olarak n itelend iriyorlar. Afgan istan mücadelesi bir çok ortak özelli kleri sebebiyle Türkistan m i l l i mücadelesini tekrar dünya kamu oyunun gündemine getirmektedir. Batı l ı kaynaklardan öğrendiğimize göre Ruslar, mücah itlere karşı başarı kazana­ bi lmek için köyleri, kasabaları ve şeh irleri sık sık bombalamaktadırlar. Bu sald ı rı lar­ da bin lerce sivil A fgan l ı da hayatını kaybetmektedir. Bunun son örneği Pancir Şir vadisinin N isan 1 984 'ten beri bombalanması ve bu bombalamalar esnasında katle­ di len bin lerce insand ır. Bu vadinin bombalanmasında bu güne kadar en ufak bir kesinti olmam ıştır'''ı11. Sovyetler Herat şehrindeki mücahitlere karşı Haziran 1 984 'de ' 1 0 .000 ' i aşkı n asker ile sald ırmışlard ır'"' 1• 2 Haziran'da bu vilayette 1 2.000 Rus. 5 .000 Afgan askeri, 400 'den fazla tank ve uçağın desteğiyle mücah itlere karşı saldı­ rıya geçm iştir670• Ruslar bu sald ı rı lar esnasında zeh irl i gaz kul lanmaktan da kaç ın­ mam ışlardır. Ayrıca, A fgan çocukların ın kendi lerine Ruslar tarafından at ı lan içi patlayıcı madde dolu oyuncaklarla katlettikleri de bir gerçektir.

RlJS TECA Y Ü Z Ü N Ü N N ET İ CES İ Afganistan 'da 8 yı ldan beri devam etmekte olan Rus işgalinin netice leri hakkın­ da fikir yürütmenin zamanı gelmem iştir. Buna rağmen Afgan istan ' ı n başına Rus tecavüzünü getiren bazı sebepleri göz önüne getirmek mümkündür. Federal Alman Parlamentosu 25 Ekim 1 984 'te ve sonra yaptığı oturumda geçen senelerde olduğu gibi, Afganistan 'daki Sovyet varlığını muhakeme etti. Federal par­ lamentoda bulunan bütün paıti ler Sovyetleri Afganistan'da bir katliam başlatmakla suçladı lar. CDU m i l letvekili J ürgen Todenhöfer yaptığı konuşmada Sovyetlerin Afga­ nistan 'da yaptıkları zulmün çapı konusunda bilgi verdi . Todenhöfer'e göre Kızıl Ordu bu güne kadar 4.7 m i lyon civarında kad ın, çocuk ve ihtiyardan müteşekk i l Afgan l ıyı ü l keyi terk etmek mecburiyetinde bıraktı. Bir m i lyondan fazla Afganlı Rus sald ırı ları neticesinde hayatını kaybetti. Yüz binlercesi dövüldü ve çeşitl i fi i li tecavüze maruz bırakıldı. On binlerce çocuk Sovyetlerin oyuncak tipindeki bombaları ile ya öldü ya da sakat kald ı ''71 • Bu malümatlar, artık bütün dünya kamu oyunda kabül görmektedir. Dünyanın çok devletleri ve Doğu B loku ülkelerinin büyük çoğunluğu, (Güney Yemen ve Libya bunlar arasında deği ldir) Afgan istan 'daki Rus varl ığına son veri l­ mesine karar verd i . Fakat dünya m i l letlerinin bu ta lepleri Rusya tarafından ısrarla duymazl ı ktan gel indi. Buradan çı kan sonuç, Rusya ' n ın kendi isteğiyle Afgan istan ' ı terk etmeyeceğinin kesi n olduğudur. Fakat Afgan mücah itleri, yılmayan tavı r ve imanlı mücadeleleri ile Rusları Afganistan ' ı terk etmeye mecbur edecek güçted irler. cı<.?

Thc Mıısliııı World Lcgııe;: Joııırnıl. S . 7. 1 9114. s.

Cı<ı8 Nl!ııl! Züricher Zeiıııııg. S. 415. 25.4. 1 <JK4. eıeı•ı Nl!ııc Zürichl!r Zei ı ııng. 1 9.7. 1 9114. 670

Ncuc Züriclıcr Zcitııııg. 1 9.7. 1 9114.

<•7 1 Kölm:r Sıadl Aıızcigcr. 26. 1 O. 1 9114. s. 7.

s . 5.

�I.


DA \'MİRZA l l A YİT

320

A FGAN İ STAN M ESE LES İ N İ N ÇÖZ Ü M Ü Afganistan'ın m il li bağımsızlığının yeniden sağlanmasının zamanımızın mühim meselelerinden birisi olduğunu inkar eden hiçbir insaf sah ibi yoktur. Hatta. Rus iş · adamları arasında da Rusya'nın Afganistan'daki hakim iyeti aleyhinde bulunanlar az deği ldir. Ayrıca, Sovyetler Birl iği ' nde yaşayan 60 m i lyonu aşkı n M üslüman ' ın R us­ ya' nın bu tavrınm aleyhinde olduğunu bil iyoruz. Afganistan bağımsızlık mücadele­ siyle Türkistan m i l li mücadelesi arasında manevi bir bağın ve hedef birliğinin mev­ cut olduğu da kesindir. Afgani stan ' ın m i l l i bağımsızlığını yeniden kazanmasın ın yegane teminatı Afgan m i l leti ve mücahitlerdir. Hür dünya mensubu devletler de Rus isti lası aleyhinde büyük bir güç oluşturabilirler. Çünkü Afgan ile Afganistan ' ı ilgilend iren mahalli bir mesele değildir. Afgan istan' ın istiklalinin sağlanması nı özellikle İslam dünyası için büyük bir görev, bunun da ötesinde bir mecburiyettir. Burada İslam dünyası ve Pa­ kistan' ın Afgan meselesine gösterd ikleri sam im iyet, himmet ve yakınlığı ayrıca kaydetmek gerekmektedir. Üç milyondan fazla Afganlıyı mü lteci olarak kabul ede­ rek on lara barınacak yer tem in etmek, ayrıca Afgan m i lli mücadele teşki latına sın ır­ ları dah i l inde serbest çalışma imkanı vermek gibi fedakarl ıklarda bulunan Pakistan yönetim ine ve m i l letine şükran larım ızı bi ldirmek her şeyden önce bir insan lık bor­ cudur. Rusya tarafından Afganistan' ı n başına getirilen facialar saymakla bitecek gibi deği ldir. Bu facia, en kuvvetl i manasını her iki taraftan da dökülen bunca kandan bulmaktadır. Rusya'nın Afgan istan'dan çekilmed iği her an. binlerce insanın öl ümü­ ne yol açacaktır. A ld ığımız haberlere göre. A fgan m i l leti emperyalist Rusya'ya karşı mücadelesine devam etme azim ve kararındadır.

DÖ RT M İ LYONDAN FAZLA A FG A N LI Y U RDUNU TERK ETM İ Ş Fac ianın bir diğer kısm ında mü ltecileri görmekteyiz. Afgan m i l letinin dörtte biri yani 4.7 mi lyon Afgan l ı şu anda ü lkelerini terk etmiş durumdadır. Bunların hayatını korumak da, bütün devletlere düşen ciddi bir insan lık görevidir. Atganistan ' ı terk edenler arasında 700 binden fazla Tiirk'ün bulunduğunu görilyoruz. Bun lara yard ım etmek ise herkesten önce bize (Türk Dü nyasına) düşmektedir. Afgtın istan meselesinin c,:özü ın ü mümkün müdür? El bette müm kündür. Sadece Afgan istan'daki Rus varlığı aleyh inde kararlar al mak, konuşmalar yapmak, yazılar yazmak. Afgan m i l letine iyilik duygularını bildirmek. dünya kamu oyuna ara sıra Afgan istan 'daki durum hakkında malumat vermek sonra da seyirci rolünü oyna­ makla. Afgan meselesinin çözümü mümkün değildir. Zaten mesele tamamen bir kör dövüşü şekline girm iştir. Daha önceleri de bahsettiğimiz gibi "hür dünya" Rusya'ya Afgan istan ' ı teı k etmesi için notalar veriyor; fakat bu tavırların h iç birisi Rusya tarafından c idd ıye alınm ıyor. Böyle bir durumda ne yapılabilir? Yapı labilecekler çoktur ve bunlar Rusya'yı Atganistan'dan çekil meye zorlayacak nitel iktedir. Bunları kısaca şöyle özetleyebil iriz: 1 - 1-liir dünya, Afganistan m i lli mücadelesini bütün imkanları i le takviye etmel i ­ d ir. Bu imkanlar arasında si lah, tıbbi teçhizat. maddi v e d iplomatik yard ı m ları saya­ biliriz. 2- Mü ltec i lere, hür dünya tarafından gereken kabul ve saygı gösterilmel idir. Bu bir insan l ık hizmeti olduğu gibi, mültecilerin Afgan istan'ın gelecekteki kadroların ı teşk i l etmesi bakımından da Rusya'ya vurulacak bir darbe olacaktır. Sovyetler, ayn ı malı iyette çalışmalarla 1 O binden fazla Afgan l ıyı eğiterek Afgan istan' ı bu günkü durumuna getirmeyi başard ı lar. Bun lar, Rusya'nın Afganistan 'dan çekilmesi halinde


ESKİ SOVYETLER BİRLiCi'NDEKİ TÜRKLfi(;fiN VE İSLAMIN BAZI M ESELELEIÜ

321

bile orada faaliyet göstermeye devam edeceklerdir. Bunlar aleyhi ndeki en tesi rl i kuvvet ise, m i l li ve İ slami manada eğiti l m iş, modern i l i m lerle donatı lmış Afgan gençleri olacaktır. 3- Afganistan için hür dünya devletleri arasında bir koordinasyon merkezi ku­ rulmalıd ır. Görülen odur ki, Birleşmiş M i l letler bu güne kadar bu meseley i çöz­ mekten aciz kalmıştır. Koordinasyon Merkezi, Afganistan ve Afganistan 'a komşu bulunan ü lkelerin meseleleriyle meşgfıl olma l ıdır. 4- Afganistan m i l li mücadele teşki latının bir çatı altında geleceği açısından ha­ yati önemi haizdir. Mücadelenin askeri ve siyasi koord inesinin temin edilememesi, Afganistan meselesinin çözümünü geciktirecektir. Aynı zamanda milli mücadele de büyük teh l ike altına girmiş olacaktır. 5- M i l li mücadele kuvvetlerini birleştirerek bir Afgan istan M i l li Ordusu haline getirmek ve bu ordunun mensuplarına da Cenevre Antlaşması i le tanınan hak lardan yararlanma imkanı vermek. Böylece karşı kuvvetlerin eline geçen mücahitler eşkıya deği l, esir statüsüne kavuşacaklardır. Bu uygulama gerek Afgan ordusundan ve gerekse Sovyet ordusundan mücah itler safına geçmeyi düşünen M üsl üman ve Türkleri de cesaretlendirecektir. 6- Geçen yıllar ve tarihi tecrübeler Rusların Afganistan'dan kendi arzuları ile çıkmayacaklarını ortaya koymaktadır. Bunun için ordusunun Afgan istan'dan çek il­ m esi için son ve kati bir tarih tespit ed ilmelidir. Bu sürenin dolmasından itibaren Afgan istan' ın istiklaline kadar Rusya'ya karşı yeni müeyyide ler getirmek mecburi­ yeti vardır. Bu müeyyideler arasında önce Sovyetler B irl iği ile siyasi i l işki lerin ke­ silmesini sayabi l iriz. Böyle bir müeyyide önce İslam ülkeleri tarafından tatbik edil­ mel idir. Diplomatik temasların kesilmesi de Rusya'yı Afganistan'dan çıkartmaya yetmezse, müeyyidenin ikinci kademesi olarak ticari ve kültürel i l işki lerin kesilmesi söz konusu olabil ir. Sovyet diplomatlarının İslam ülkelerinden kovulması veya onla­ rın bir bakıma izole ed ilmesi manasına gelecek olan bu m i.l eyyide kesinl ikle R,us­ ya'yı Afganistan'dan çekil meye zorlayacaktır. Afgan istan işgal altı nda bir mem leket, Afgan l ı lar teslim ol mayan bir m i l lettir. Mazlum lara yard ı m etmek ise, bütün insanlar için bir mecburiyettir. Fikirlerimi büyük insan ve hürriyetçi Atatürk' ün aşağıdaki sözleri i le noktalamaktan mutluluk duyacağım: "Milletlerin lıürriyet mücmlelelerine yem/mı etlilmelitlir '"72•

TÜRKİSTAN KADINLARININ YESEVICİLİK ANANESi" Ah met Yesevi'nin "Divan-Hikmet" ad lı eseri, onun hayatı ve ondan sonra, halk arasında Ti.irk Dili vasıtasıyla A l lah'a yakın laşma niyetlerini i fade etmen in en tesirl i b i r ruhi kuvveti i d i . Tahmin lere göre, Yesevi'nin "Hikmet" konusu altındaki el yaz­ maları, 1 5 . asırdan itibaren meydana çıkmıştır. Az sayıda mevcudu bulunan elyaz­ maları. "H ikmet"in halk arasıvda yay ı lmasına tesirl i olamam ışlard ı . "Hikmet" 1 9. asır sonuna kadar, dar bir çevre içinde, Yesevi'nin talebeleri. müritleri tarafı ndan ve Yesevi (Dervişlik) Tarikatının tekkelerinde çok okunuyor. Lakin halk "H ikmet"den uzakta kalmaktayd ı . " H ikmet" ilk olarak 1 887 Kazan şehrinde, l 880'de Taşkent'te ve 1 88 l 'de İ stanbul 'da bası lmıştır. Üç y ı l içinde Türk aleminin üç kü ltür şehrinde 672 .

Ncw Spot. Ga;ı:ctc. Ankara. 9. 1 1 . 1 9114. s. 4 .

M i llctleranısı A h m ed Yescvi Sempozy u m u HildirilerL

Feryal Mathmısı. Ankara 1 992. s. 45-47.


322

BA YM İRZA l l A YİT

(Kazan, Taşkent, İ stanbul) "Hikmet"in bası lması bu eseri okuyanların sayısı çoğal­ m ıştır. 1 9. asır sonlarında yayınlanan "H ikmet"lerin nüshaları 3000'e yakın olmuş. Bunun için basılan " H ikmet"ler umum halka Yesevi talimatını anlatm ışlard ı . Yesevi'yi halk arasında yayan v e onun fi kirlerini geniş miktardaki halk gruplarına anlatan yegane kuvvet, Türkistanl ı Türk-Müslüman kadın ları olmuşlard ır. Kadınlar arasında Yesevi'nin hikmetlerini öğrenmek ve öğretmek faal iyeti Yesevi'nin hayatı devrinde başlamıştı. Onun kızı Gevher Şahnaz hanım, babasından öğrendiği hik­ metleri, önce komşularına sonra etraflarındaki köy ve aul' lardaki kadınlar arasında okuyor ve onlara "Hikmet"i başka kadınlara öğretme üsluplarını da öğretiyordu. Bu ise Yesevi'den ve Gevher Şahnaz hanımdan sonra kadınların devamlı ananesi girmiştir. Bu an'ane on ikinci asır sonundan zamanımıza kadar, sekiz yüzyıl boyunca devam etmektedir. Gevher Şehnaz hanım devrinde "Hikmet"i öğrenmek, öğretmek ve okumak bir adet haline girmişti. Sonbahardan i lkbahara kadar "Hikmet"i ezberden okuyan kırk kadın-kızlar, köy­ lerde, şehirlerin mahal lelerinde, yurt'larda (=çadırlarda) toplanıyorlar. Bun lar dört köşeli bir daire teşkil ediyorlar. Rivayetlere göre bunlar Çi ltanları tasvir ediyorlar. Çiltan(Türkiye Türkçesi'nde:çilten: kırklar) hakkında Türkler arasında çok hikayeler var. Bun lar meleklerdir. Başka tasvire göre, kırıklar, kırk kişinin bir n iyet toplumudur. Umum iyetle Çiltanlar, insanlara hayırlı olmak niyetini taşıyan toplumdur. Bunun için olabil ir ki, kırk kadın-kızlar Yesevi H ikmetlerini umum olarak okumakla Allah yolun­ da hayırlı hareketlerde bulunduklarını ifade etmek istediğinde bulunmuşlar. "H ikmet"i ezberden okuyan kırk kadın-kızlar diz çökerek oturuyorlar. Onların arkasında dinleyiciler oturuyorlar. Ergenl iğe yetişen erkek çocukları kad ın-kızlar toplumuna almıyorlar. Ortada yeşi l bir ağaç ( 1 - 1 ,5 metre yüksekl iğinde) dikiyorlar. H ikmetler okunmadan önce dua okuyorlar. Dua ve h ikmet okuma sesini aralarında bulunan ihtiyar hanım idare ediyor. Kırk kadın-kızlar, "bir defa bism i l lah irrahmanirrahi m dedikten sonra kırk defa A llahu Ekber diye dua okuyorlar. Bunun devamı olarak kırk kadı n kızlardan birinci On-Kadın, "H i kmet"i okumaya başl ıyorlar. Kalan üç onluk gruplar okumayı s ırasıyla devam ettiriyorlar. Onluk gruplar "H ikmet;; parçaların ı seçmekte serbesttirler. ·�H ikmet"ten okuma merasi m i iki saa't kadar devam edeb i l ir. Okumanın sonunda kırk kad ın-kız beraber "Hi kmet"in M ünacat be-dergah-ı kadi ' l-hacat celle celalu hu" (Bütün ihtiyaçları yerine getiren yüce A l lah ' ı n celali yücedir, dergahına münacat) kısm ının şarkı olarak söylüyorlar. Şarkıya yavaş sesle başlanıyor;rnünacatın ortasında sesler yüksekleşir; en sonunda yavaş-yavaş yüksek sesten sakin ses vermeye başlıyorlar. Şarkı bir ney'in seslere uygun makamıyla devam ettiri liyor. H i kmetler'in okunmasından sonra; "Pir-i Tür­ kistan" şerefi için dua okunuyor. Camları açıyorlar; ortadaki mum-çırasını söndürü­ yorlar. "H i kmet" okuma merasi m inden sonra, çay içmeye başlıyorlar. Çay merasim i vaktinde "Yesevihan' lar (Yesevi'yi i y i bilenler) Yesevi hayatı v e tal imatı hakkında hikayeler söylüyorlar. H i kayelerin çoğunluğu, Yesevi'nin H i l vat'dak i hayatından bahsediyor. Yesevi'nin, Peygamber' in yaşına girdikten sonra, yeraltında kurulan hanede yaşad ığı hakk;ı;�a hikayeler vardır. Hoca Ahmet Yesevi, yeraltındaki hanede altm ış y ı ldan fazla yaşam ış. Bu ise, onun "terk-i dünya" ettiği manas ı n ı bildirmekte­ d ir. O A l lah 'a s ığını� ile A l lah'a yakın olmak n iyetinde bulunmuştur. Halk aras ında bugüne kadar devam etmekte bulunan hikayelere göre, bugünkü Türkistan (=Yese) şehrinde Yesevi'nin Halvethanesi (Tek başına yaşama odası) onun şerefi için Emir Tem ir tarafından yapı lması emir edilen ve Temir'den son inşaatı tamamlanan Yesevi Camisinin batı tarafında bulunuyordu. Kazakistan İ l imler Akadem isi 1 972-73 . yılla­ rında Yesevi halvethanesinin bulunduğu yeri öğrenmek için arkeoloj i kazılar yürüt-


ESKi SOVYETLER BIRLl(;t•NDEKI TÜRKLÜ(; ÜN VE ISLAMIN BAZI M ESELELERİ

323

müştü. Öğrendiklerine göre Yesevi hayatı devrindeki küçük H i lvathaneye i lave olarak on dördüncü asır sonunda Büyük-H i lvathane kuru lmuştur. Bu bina içinde bir mescit dört yatakhane, dört taharethane, bir ambar ve bir odun hane bulunmuştur. Bu Halvet hanenin altında bir salon kurulmuş ve zikir için kul lanılm ıştır. "Yesevihanların hikayelerinin çoğunluğu H i l vat'taki Yesevi hayatının görünüş­ lerini tasvir ediyor. Yesevi'nin sabırlı olduğunu, onun halvette geçen altmış yı ldan fazla hayatında tamam ıyla A l lah ile bağlandığını ve insanın iradesiyle türlü zahmete katlanacağı hikayeler yoluyla anlatıl ıyor. Bolşevizm devrinde, ayrıca, 1 925- 1 989 arasında, Yesevi eserlerini okumak, in­ sanlara onun tal imatlarını bildirmek, onu zaman ının ve günümüz büyük bir müte­ fekkir insan ı, İslam hayatında ilk defa dini talimatın halka halkın d i l i ile anlatmaya cesaret eden bilim adamı sıfatında göstermek yasak edilm işti. Hatta, Yesevic i l iğin gerici bir faaliyet ve bir hayal olduğunu da propaganda etmişlerd i ; ama asırlardan beri kadınlar arasında devam ettirilen Yesevi Okulları, Bolşevizm devrinde de gizli o larak yaşatılm ıştır. Kadın lar, iş yerlerinde ve ziraat işlerinde, imkan buldukları toplantı larda (mesela, düğünlerde Yesevi H i kmeti' nden parçalar okumuşlardır. Tür­ kistan kadınlarının Yesevicilik ananesi, bir taraftan Pir-i Türkistan ' ın fikirlerinin halk arasında yayınlanmasına, genç nesi l leri Yesevi talimatı için kazanmaya, H ik­ met ' i n yaşamasına ve himaye edi lmesine bir temel olarak h izmet etmiştir. Ben bu kısa tebl iğimde, gördüklerimi, işittiklerimi ve İ slam-Doğu ü lkelerinde yaşamakta bulunan Türkistan l ı kadın-kızlar arasında da Yesevicilik ananes ini devam etkinliğini · gördüğüm için bu konuyu ifade etmeye cüret edebildim . Kadın lar, Yeseviciliğin kan damarı olarak hizmette bulundukları halde, maalesef bu konuda araştırma ya­ p ı lmam ışt1r. Kadın lar, "H ikmet"i, okumaları ve "Hikmet"i ezberden gençlere öğ­ retmeleri yoluyla Yesevi' nin dilinin Karluk-Türkçesi olduğunu ifade eden fikirlerle beraber, Türk lehçelerini de günümüze kadar yaşatmaya imkan bulmuşlar. Bu günkü Türkistan kadınları Y esevi ananesi yeniden yaşamaya başlamıştır.

TÜRKİSTAN'DAKİ MEDRESELERİN İSLAM-TÜRK KÜLTÜRÜNDEKİ ROLÜ• Arapça bir kelime olan Madrasa I Medrese, İ slamiyet' in ilk devrinde mescitler ya­ nındaki dershane manasını vennekteydi. Dershaneler, İslam ' ı n ilk iki asrında Kuran-ı Keri m ' i öğretmek ve namaz kıldıracak din adamlarını yetiştinnek ile meşgul olmuş­ lardı. Mektepler, okuma-yazmayı öğretm iş ve mektep mezunları Kuran-ı Kerim nüs­ halarını çoğaltmak ile meşgul olmuşlardır. Mektepler, V l l l . asır başından itibaren İslam dini kaidelerini öğreten talim-terbiye müessesi şekl ini almışlar. Bununla beraber, medreseler X. asırdan itibaren yüksek seviyeli okul şeklini almışlardır. Türkistan 'da Medreseler X. asırdan başlayarak yüksek derecel i talim-terbiye ve i l i m öğreten merkezler olmuşlardır. İslam ' ın yüksek seviye l i okul merkezi, i lk defa Buhara şehrinde teşkil edi l miştir. Y azılı kaynaklara göre, Auhara'daki Faracek M ed­ resesi 937 yılında kurulmuş ve derslere başlamıştır. Dünyada tanınan Şarkiyatçı ve Türkistan araştırmaları ile meşhur bulunan Wilhelm Barthold'a göre, Buhara'da teşki l edi len Faracek Medresesi, Ortadoğudaki bütün medreseler arasında en eskisiDoğu Türkistanlı Abdul Şlikür Turan'dan Ankara'da bu ananenin Doğu Tiirkistan 'da da yaşamakta olduğunu öğrenebildim.

X. Vakıflar Haftası Kitabı. Türk Cumhuriyetlerindeki Külliir Varlıkları ve Değerleri. Yakıtlar Genci Müdürlüğü Yayınları. Ankara. 1 993. s. 79-83.


324

BA YMİRZA HA YİT

dir. Ona göre, medreseler yüksekokul sıfatında ilk defa Türkistan 'da teşkil ed i lmiş ve buradan İslam dünyasının batı tarafına, İran- Irak, Suriye, Anadolu ve M ısır'a yayı lmıştır. İslam ' ı n eski medreselerinden biri, Kahire'deki A l -Azhar (=Ezher) cami sindeki dershane 976-996 yıllarında medrese derecesi n i alabilm iştir. Türkis­ tan 'daki Medreseler İslam dünyasındaki yüksek derecel i din erbaplarını yetiştirmek ve çeşitli i l im dalları n ı öğretme ve öğrenme merkezleri olarak h izmet etm işler. Tür­ kistan 'da X-X l l . asırlarda teşki l edi len medreselerden 1 7 medrese Semerkand 'da idi. Tesirli din erbapları, han lar, beyler ve zengin lerin h i mmetleri i le medreseler teş­ k i l edi l m iştir. H immetli i l im severler medreseleri maddi yönden desteklemek için vakıflar kurmuşlar. İsliim iyetin ilk vakıfçılık müessesesinin anavatanı Türkistan'dır. Türkistan d ışında bulunan Müslümanlar Türkistan'dan vakıfçıl ığı öğrenm işler. Av­ rupa da bunlardan vakıfç ı l ığı öğrenm iştir. Türkistan 'daki vakıfların tarihteki sayısı hakkında genel bi lgi veren kaynakları bilm iyoruz. Rusya Türkistan ' ı işgal ettikten sonra, vakıfnameleri toplatm ış. Bun ların bugüne kadar nerede saklanmakta olduğu da bi linm iyor. Yazı l ı kaynaklar Türkistan 'da vakıf sayısının çok olduğundan haber vermekte. Fakat m i ktarın ı tay in edemem işler. Rus kaynaklarına göre, Fargana v i la­ yeti valisi Geppener, 1 897 yılında bu vilayetin 3 kısm ında (And ican, N amangan, üş kazalarında) 765 adet vakfın mevcut olduğunu bi ld irm iştir. Burada vakıflar meselesi n i i fade ed işi mden maksat, bunların İslam Türk bilimi­ nin tekamülü için yaptıkları fedakarlı kların unutu lmaması gereğidir. Vakıflar, Ziraat topraklarından, kervansaraylardan, dükkan merkezlerinden, sadakalardan; han, emir, beylerin, zenginlerin altın paralarından teşkil edi l m iştir. Vakıfların gel i r paralarından onda üçü müderrislere, yarım ı i se talebelere, cami lerin imam ve müez.zinlerine ve­ rilm iştir. Ortaçağda, Buhara ve onun etrafındaki medreseler ve dini idareler Cubayri, Semerkand etrafındaki ler ise Hoca Ahrar Vakfı tarafından tem i n edi l mişt i r. Bazı medreselerin kend i lerine has vakıfları var idi. Meselii, Buhara 'daki Hoca N ihal Medresesi 'nin vakfı, 377 hektardan ibaret ziraat topraklarından teşki l ed i l mi ştir. Medreselere vakıf ge l irleri dışında sadaka ve zekatlardan ge lir sağlanmış; padişah, bey ve zengin Müslüman lar hediyeler verm işlerdir. Bun lardan öğren iyoruz ki, m i l let i l m i-marifeti çok sevap l ı olarak hissetmiş ve bunun içindir ki, tal im-terbiyeye para vermeyi bir şerefl i vazife olarak kabul etm iştir. Türkistan 'daki medreseler, müderrisler tarafından seçi len ve han veya beyler ta­ rafından tasd ik ed i len şeyh-üt iılema ve tayin edi len müteve l l i ler vasıtasıyla idare ed i l m iştir. Müderris ( Profesör)' ler şeyh-ül ulemalar tarafından göreve davet edil­ m iştir. M üderrisler, hayat boyu kendi görevlerinde bulunmuş lar. Şeyh-ül u lemalar medrese derslerinin tertipli devam etmesi, talebeleri nin sadakat i l e tahsi l görmeleri ve müderrislerin i lmi münakaşalarını idare etm işler. Medrese lerin iktisadi meseleleri mütevill iler tarafından idare edi l m iştir. Her bir medrese binası, dershanelerden, talebe odalarından, kütüphane ve mes­ citlerden ibarettir. Her bir medresede 1 50-200 talebe tahsi l görmüş. Bunun için, onlar her zaman müderrisler ve şeyh-ül ulemalar i le konuşmaya i mkan bulab i l m iş­ lerd ir. Rusya isti lasından önce X I X . asır başında Türkistan'da orta hesapla 600 medrese faal iyette bulunmuşt• ır: Buhara'da 1 85, Harezm Hanl ığında 65, Marğilan şehrinde 25, Semerkand'da 20, Hocent'te 20, Andican'da 1 8, Namangan'da 1 4, Teşkent şehrinde 1 4 medrese vardı. X I X . asır başında Türkistan (=Yesse) şehrinde 7 Medre­ se vardı. Bun lardan en eskisi Hoca Ahmet Yesevi'nin medresesi idi. Eskiden beri devam etmekte bul unan medreseler yanında l 860'a kadar Fargana v i layetinde 3 l , Semerkand vilayetinde 1 7 ve Sır derya vi layetinde 1 O medrese kuru l muştur.


ESKİ SOVYETLER HİRLİGl 'NDEKI TÜRKLfıGÜN VE İSLAMIN BAZI M ESELELERİ

:us

M edreseler, I X . asrın sonundan itibaren yalnız ilahiyat i l m i n i değil, tabiat ve iç­ timai i l i m leri de öğretmeye başlad ı l ar. Türkistan 'daki medreselerin ders programla­ rında X I . asırdan itibaren İslam tal imatı (Kuran-ı kerim, İ slam hukuku, mantık) yanında Arap dili, şiiriyet, felsefe, tarih, coğrafya, mühendi s l ik, riyaziyat, kimya, tıbbiye i l i m lerini öğretmek ve öğrenmek meselelerine ayrıca önem veri lmiştir. Talebeler medreselerde 1 0- 1 5 yıl tahsil görmüşler; yukarıda zikred i len i l im dal­ larını, b i lhassa i lahiyat i l m i n i mükemmel öğrendikten sonra, ehli ilim olarak tanı­ t ı l m ışlar. Medreselerden mezun olan lar, müftü , kadı, i mam, tekke şeyh i, lisan, mektep öğretmen i, medreselerde müderris, tabip, mühendis, astronom devlet memu­ ru, şair gibi vazifelere tayin edi l m işler. Türkistan 'daki medreselerin çoğunluğu X. asırdan itibaren İ slam-Türk i l m i nin a­ nahtarı ve araştırmaların merkezi olarak h izmete devam etm işler. İslam dünyasında ve dünyada şan-şerefler kazanan, Türkistan 'daki medreselerde tahsil gören i lm i n büyük simaları b u medreselerin dünya i l m indeki ehemm iyetini ifade etmektedir. Türkistan 'da İslam-Türk kültürünün büyük simalarından bazı larını m isal olarak zi kretmel iyiz. B i l i m dünyası bugüne kadar meşhur matematikçi, 795-857 yılları arasında ya­ şayan Abdu lcabbar M uhammet ibn M usa Al-Harezi m i ' y i şerefle hatırlamaktadır. Al-Harezi mi, Cebir (Algebra) ve Logaritma i lmini keşfetm iştir. Abunasır Farabi (873-950) dünya felsefecileri tarafından Ustad-ı Sani olarak tan ımıştır. O, Aristote­ les felsefesini açıklayan ayn ı zamanda İslam-Türk felsefe oku lunu kuran büyük bir s i ma idi. Türk-İ slam tıp i l m in in kurucusu Abu A l i ibn Sina (980- 1 037) "Kanun-al tıbb" ad l ı eseri ile dünya tıp i l m inde şerefli bir yer alm ıştır. Onun tıp sahasındaki tal imatı, hatta Avrupa'da 600 yıla yakın okutu lmuş ve tıpta kullan ı l m ıştır. Ortaçağ İslam-Türk kültürünün bir meşhur siması, Abul Rayhan Muhammed A l ­ B i runi (973- 1 05 1 )'dir. " İ slii m Ansiklopedisi'ne göre, b u sima "yalnız İslam alem i ­ nin değil, bütün dünyanın orta çağda yetiştirmiş olduğu en büyük i l i m s imalarından biridir." Al-B iruni, i l m i n bir çok dal larında yazd ığı eserleri i le meşhur olmuştu. O, fe lsefe, tıp, fızik,matematik , astronom i, meteoroloj i , jeoloj i ve tarih i l m i ile meşgul olmuş ve 1 OO'den fazla eser yazm ıştır. O, ilk defa Hindistan tarihi ve etnografyasın ı İslam dünyasına tanıtan alim idi. Al-B iruni, i l k olarak Türk tarihinde, 1 2 sene lik Türk Takviminin Merkezi-Türkistan'daki tatbikini yazmıştır. Türkistan medreselerinde tahsi l gören, X I . asırdan beri bilim hayatında yaşa­ makta bulunan büyük sima Kaşgarl ı Mahmud ve onun " Divan-ı Lugat-it Tü rk" eseri, X I . asırda Türk devlet felsefesine temel kuran başka bir sima Yusuf Has Hacib Balasugunlu "Kudatgu Bilig" ad l ı eseri i le Türk-İ slam siyasi felsefesinin kapıcısı olmuştur. . X l l . asırda Edib Mahmud Yugnaki, "Atabet-ül Hakayık" ad l ı eseri i l e Ti.irk d i ­ l i nde i l k defa destan yaratan bir s imadır. Türk-İslam astronomisini teşk il eden i l k alim, Abul Abbas A l-Fargani, A vrupa edebiyatında Alfraganus olarak tan ınm ıştır. Bu alim İslam astronom isini teşk i l e­ den ler arasında şere fl i bir yer almaktadır. O Fargana vadisinde I X . asır ortalarında yaşam ıştır. XY. asırda Semerkand'da Astronomi i l m inin üç simasi İs lam Türk Kü ltürünü yüksel işine büyük hizm�tlerde bulunmuşlar. Bun lardan biri, Salahadd in M usa İ bn Muham med Kiizizade Rum i ' d ir. O, U luğ Beg'in hocasıyd ı . Başka biri, Türkistan Hakanı Uluğ Beg (22.3 . 1 394-27.2 . 1 449)'dir ki, O Semerkand, Buhara ve G ijdivan'da kurdurduğu güzel medrese leriyle 1 428-29'da Semerkand'da kurduğu Rasathane ve burada yaptığı yı ldız i l m i araştırmalarıyla, klasik astronomi atiın lerinin


326

BA \'MİRZA HA YiT

arasında fahri yer alan hükümdar ve alim olarak şeref kazanm ışdır. Onun vakit cetveli günümüzde yalnız bir dakika fark etmektedir. U luğ Beg'in dostu ve yı ldızlar

i lm i n i n başka bir siması A l i Kuşçu'dur. O, Uluğ Beg 1 449'da öldürüldükten sonra İstanbul ' a gelip U luğ Beg araştırmaları doğrultusunda araştırmalarını devam ettirm iştir. . Türkistan Medreseleri, İ slam dininin büyük s imalarını yetiştirmiştir. Onların ba­ şında İsmail Buhari ( 8 1 0-870) gelmektedir. O, hadisleri toplamak i le şöhret kazan­ m ıştır. Onun tarafından yazılan H adisler "Sahih Buhari'' adı i l e İ s lam dünyasında tanınmış. Bu eser, Kur'an-ı Kerim' den sonra İslam ' ı n ikinci bir kitabı olarak şimdi­ ye kadar İslam dininin h izmetinde bulunmaktadır. İslam dini tal imatının büyük simaları arasında Burhaneddin A l-Fargani Al­ Margınani (ölümü 1 1 97'de) Hidaye ad l ı eseri ile İslam-Şeriat hukuk kaidelerini toplamıştır. O, Türkistan ' ı n Fargana vadisindeki Margı lan şehrinde doğmuş ve i l k fikirlerin i buradan yaymaya başlamıştır. Onun 7 ciltten ibaret olan H idaye eseri zaman ım ızda da şeriat mahkemeleri için mühim b ir kaynak o larak h izmette bulun­ maktadır. Türkistan 'da yetişen İslam talimatı alim lerin meşhur b iri de Abu İ sa M uhammed Tirmizi (ölümü:889-893 y ı l lar arasında)' d ır. O, tarihi Tirmiz şehrinde doğmuştur. O, İslam-Türk kültüründe "Cam i'al Sahih" adl ı eseri i le tanınm ıştır. İslam i l m i n in baş­ ka bir tesirli vekili, Seyyid Burhaneddin Tirmizi (Ölümü : 1 2401 1 24 1 )'dir. Bu filim, Mevlana Celaleddin Rumi' n i n atabegi ve piri idi. O, 1 23 1 'de Konya'ya gelmiş ve Mevlana' n ı n müritlerinin dini terbiyesi ile meşgul olmuştur. O, hayatının sonunda Kayseri 'de imam olarak çalışmış ve burada ölmüştür. Burada, meşhur M ev lana Rumi'nin Türkistan Horasan bölgesinde medrese ·tal imatını aldığını da hatırlamak gerekiyor, çünkü Mevlana, A nadolu'daki faaliyetleri ile Türkistan medreselerin i n yetiştiren v e Türkistan 'daki Türk-İslam ruhunun Anadolu 'da yayılmas ında hiç unu­ tulmayacak bir simadır. Türk-İslam kültürünün tesirli siması Hoca A hmet Yesevi'dir. O, İ slam dinini Türk halkına yakınarak an latmak için XII. asırda ilk olarak Türk tasavvuf edebiyatı­ nı ve bununla beraber Yesevi tarikatini kurmuştur. Onun Türk-İ slam kü ltüründeki rolü hakkında Prof. Dr. Yaşar Ocak, Prof. Dr. Orhan Cezm i Tuncer ve Metin Hanoğlu beylerin tebliğlerinde yeterli malCımat verilmesi sebebiyle, bu konuya fazla girmeyeceği m. Fakat, kaydetmel iyiz ki, Hoca Ahmet Yesevi yolunda Bahaudd in A l­ Buhari Nakşbendi ( 1 3 1 8- 1 3 89) kendi tarikatını teşki l etm iştir ve bu N akşibendiye Tarikatı o larak Türkistan ' da, bütün Orta Şark ve H indistan 'da yay ı l m ıştır. Anado­ lu'da X I V . asırda Hacı Bektaş Vel i tarafından Bektaşi Tarikatı teşki l edilm iştir ki, bu da Türkistan'daki medreselerin ve Yesevi' n i n fikirlerini devam ettiren bir tarikat o larak hizmetlerde bulunmaktadır. Medreselerde şiiriyete çok ehemm iyet verilmesi sebebiyle Türkistan'da X. asır­ dan XX. asır başına kadar en azından 30.000 şair Yetişmiştir . Bun ların arasında, Herat'ta kendisi de şair olan, Sultan H üseyin Baykara sarayından meşhur N uriddin Abdurrahman Cami ( 1 4 1 4- 1 492) ve Mir Ali Şir Nevayi ( 1 44 1 -3 . 1 . 1 50 1 ) gibi şairler, "şairler şahı" olarak tan ı n m ışlar. Timurlar devrinde Türk Edebiyatının büyük vekil­ leri Şair Atayi ve Sakaki gelecekte Türk d i l indeki şiirin tekamü l ü için büyük etki b ırakm ışlar. Nevayi bunlardan örnek alarak şiirde Türk d i l i n i n zaferin i hazırlamıştır. İslam-Şarkının hamse şairleri arasında ilk olarak o hamsesi n i Türk d i l inde yazm ıştır. Nevayi "Muhakemet-ül Lugateyn" adl ı eseri ile Fars d i l i ile Türk d i l i arasında tartışma başlatmıştır. O, Türk d i l i n i n zenginl iği ve üstünlüğünü ispat etmiştir. Onun eserleri, bugüne kadar Türkistan 'da zevk ile okunmaktadır.


ESKİ SOVYETLER BIRLIGl'NDEKI TÜRKLÜGÜN VE ISLAMIN BAZI M ESELELERi

327

Türk-İslam kültürünün büyük simalarından biri, Zahiruddin Babur ( 1 4821 5 1 2)'dur. Babur, dünyada bilindiği gibi, Türkistan ' ın Fargana vadisinden Kabil yoluyla Delhi 'ye gel m iş ve H indistan-Türk İ mparatorluğu temelini atmıştır. Bu kumandan, devlet erbabı vt: şairin H indistan ve Afganistan 'da teşk i l ettiği devlet, İngiliz siyasi terminoloj isinde Büyük M oğol İ mparatorluğu olarak tanıtılm ıştır. Babur tarafından teşkil edilen İmparatorluk 1 856'ya kadar devam etm iş; aradan 430 y ı l geçtikten sonra İ ngi l izler tarafından son veri lmiştir. Babur' un meşhur Türk şairi olması da Türk-İslam kültürünün tesirli olarak devam etmesine bir kuvvet olmuştur. Onun Baburname divan ı günümüze kadar çok okunan ve bu eserden öğreni len tarihi hadiseleri ifade eden büyük bir kaynaktır. Şunu da kaydetmeliyiz ki, Kazan-Tatar Türklerinden Abdunasir Husrev ve Şehabiddin Mercani, Buhara medreselerinde tahsil görmüşler ve eserleriyle Rusya imparatorluğundaki Türk-Müslüman aydınları arasında şöhret kazanmışlardır. Türkistan 'daki medreseler XV l l . asır başına kadar Türk-İslam ruhi hayatında büyük rol oynad ılar. Buhara'da X V I . asır sonundan itibaren medreseler hayatında yeni bir fikir cereyanı başlam ıştır. Buhara devletinin emiri Abdul lah Han, Buhara'da kend i adında güzel ve büyük bir medrese kurdurmuştu. O, 1 5 87 yılında Buhara' dak i müderrislerin mec l isini çağırd ı . Müderrisler, bu medreseye şeyh-ül ulema seçecek­ lerdi. M üderrisler tartışmalar sonunda kimin bu göreve layık olduğunu seçmeleri gerekiyordu. M ünazara sonunda iki müderris, Buharalı Mevlevi Mufsar S.idreddin ve İ ran ' ın Şiraz şehrinden gelen M irzacan Şirazi, tartışmayı devam ettirdiler. İ kisin­ den birisi, şeyh-ili ulema olarak seçi lmeliydi. Sadreddin, medresede ananevi i l im leri öğretmeyi devam ettirmek fikrini; Şirazi ise medresede yal nız İ l ahiyat ilmi (d ini tal imatlar) ' n i öğretmek fikrini ileri sürmüştü. Tartışmayı Şirazi kazanm ış; şeyh-üt ulema görevine tayin edilmiştir. Şirazi 1 O- 1 2 sene içinde bu medresede dünyevi deni len i l i m leri öğreti lmesini durdurdu. Bundan örnek alarak, başka medreseler de ders programından i lahiyat ilmi dışındaki ilim dallarını ç ıkarmak yolunda bul undu­ lar. Buhara medrese leri, X V l l l . asır başında eski ders ananelerinden ayrı ldı lar. Bu Ttirkistan 'daki başka medreseleri de etki led i. Tllr�istan 'da X I X . asır sonunda 22 medrese eski i l i m merkezliği hususiyetin i kaybetmem iştir. Şeyh-ul U lema Şirazi devrinde ve ondan sonra da müderrisler arasında medreselerde umum i li m ler öğre­ tilmesini talep eden lerin sayısı da az deği ldi. Abu Said, Damullah Fazi l, Mümin Hoca, M u l lah H udaberdi, Şehabiddin Mercani ve Ahmed Danış gibi ilim adam ları, medreselerde umumi i l i m lerin tarihi-ananevi şekilde öğreti lişi sahasında faal iyetler­ de bulundular, lakin, m uvaffakiyet kazanamad ı lar. Medreseler, X I X . asırdan X X . asır başına kadar, bazı fi k i r adamları n ı terbiyelemişler. Bun ların arasında, Ağaki, M un is, İbrahi m Abay, M olda K ı l ıç, S ıddıkı, Mahmud Hoca Behbudi, Münevver Kadri, Sadriddin Ayni, Abdulrauf Fitrat gibi şairler, tarihç i ler bulunuyorlard ı. Mü­ nevverler, medrese derslerinde dünyevi i l i m leri öğretmek yolunu açamad ıkları için, X I X. asırda bütün İslam dünyas ı, bu cüm leden K ırım, Tatar-Başkurt; Azerbaycan'da başlanan terbiye işlerinde Yeni leşme (Ceditçilik) cereyanına girdi ler. Ceditçiler Avrupa'nın asri tal im-terbiye yolu ile zaman tekamülünü Ttirkistan'da da kul lanmak yolunda bulundu lar. Fakat, bun ların hareketleri l 930'a kadar Bolşevizm rej iminin kurbanları oldu lar. Doğu Tllrkistan 'da Çin ve Batı Türkistan'da Rusya hakim iyetinin haşlamasıyla Medreseler müşkül bir durum içine girmişlerdir. Hakim devletler, medreselere önem vermeme siyasetini devam ettirdi ler. Vakıfları kendi kontro lü altında tuttular. Rusya'nın Türkistan Genel Valisi Duhovskiy 1 898 'de aşağıdaki emirnameyi bil­ d irmişti:


3211

RA Yl\IİRZA HA \'iT

1 ) Rus memuriyeti M üsl üman teşekkül leri ve medreseleri hayatına aktif karışmal ı, 2 ) Türkistan'da M üslüman lar için dini idare teşkil etmek izn i veri l memelidir, 3 ) Bütün M üslüman oku l larını Rusya memurlarına itaat ettirmek şarttır; 4) Türkistan'daki M üslümanlara, Rusya devletinin Yahudi ler için tayin edi len şartlar kullan ı lmalıdır. Bunun için devlet hesabından mektep öğretmenlerine 3,5 ruble, medrese öğretmenlerine 7 ruble ayl ık maaş tayin edi lmesi zarurid ir. Rus isti­ lasından önce Türkistan Genel Val i l iğinde 400'e yakın medrese vard ı . l 876'da ise Türkistan ' ın dini hayat merkezleri bul unan 3 vilayette 1 3 8 medresede dersler devam ettirilm iştir. Medreseler parasız halde, ama ahalinin günli.lk yard ı m ı ile işlerini de­ vam ettirm işler. Türkistan l ı zenginler ve münevverler medreselerin yaşaması için faaliyetlerde bulunuyorlar. Medreselerin sayısı 1 893 'te 3 1 3 'e yükselmiştir. Türkis­ tan 'da 1 9 l 6'da 449 medresede dersler devam ettirilmiştir. Bu ise ahalinin medrese ruhunu yaşadığından göstermekteyd i . Türkistan ' d a Rusya Komünizm-Sovyet hakim iyetinin başlama y ı l larında ( 1 9 1 81 924) medreseler var veya yok ol mak şartları içinde bulundu lar. Buhara ve Harezm Halk Cumhuriyetlerinin hükümetleri 1 924 'e kadar bütün vakıf ve medrese binalarını devlet mülkü olarak ilan etm işlerdi. Türkistan Sovyet Cumhuriyetinde 1 Ocak 1 923 'te Maarif Komiserl iğinde, Vakıflar Genel Mi.ldürlUğü teşkil ed ilm iştir. Bu müesseseye bütün medrese binaları ve vakıflar teslim ed ilmiştir. 1 924 'te 1 O medrese Sovyet okul ları olarak kullanılm ıştır. Kalanlarının faaliyetle­ ri yasak edi l m iş ve vakıfların bütünü Sovyet-Rusya devletine veri lmiştir. Sovyet R usya devleti ancak 1 928'de medreselerin faaliyetleri ni durdurabi lm iştir. Zamanında, takriben 900 y ı l, Türk-İslam kü ltürünün merkezi bul unan Ti.lrkis­ tan'daki medreseler, vakıflar ve kütüphanelerin yok ed i l işi, Komün izm perdesi altında yaşayan kültür aleyhtarl ığı vahşi l iğinin bir göstergesidir. Türkistan 'daki medreseler yüz bin lerce çeşitl i bilim dal larında alimler, din er­ bapları, tarihçi ler, dilci ler, siyasetçiler, şairler, hattatlar, mi marlar, devlet adamları yetiştirmiştir. Türkler ve başka M üslüman bilim adamları, Türkistan 'da yetiştirilen, çok tanınan fikir hayatının bazı simaları hakkında araştırmalar yapm ışlar. Ti.lrk­ İslam dünyası, Türkistan 'daki medreselerin Türk-İ slam kü ltüründeki rolünü göste­ ren, mufassal araştırmalardan sonra, tarihte çok az zikred ilen astronomi, din, edebi­ yat, tıp, kimya, fizik, matematik, m i marl ı k sahasında hizmetler gösteren çok mi ktar­ daki kültür hayatının tems i lcileri hakkında eserler yaratmad ı. Kend isi A lman olan ve Rusya i lmi hayatında İslam ve Türkistan araştırmaları i le dünyada tanınan, Wilhelm Barthold, "Türkistan Kü ltür Hayatı Tarihi" ( lstoriya Kul'turnoy J izn ' Turkestana) adl ı ilmi bir eser yazd ığı ve yayın ladığı halde, biz Türkler ve umum Müsl ümanlar Türkistan ' ı n Türk-İslam kü ltüründeki rolünü ifade eden, zaman ı m ızın talepleri ara­ sında, kendi m i l letimiz ve i l im için çok zaruri bulunan ciltlerden oluşacak eserler yaratamadık. İ nşal lah, devrimizin genç alim leri bu boşluğu doldurmak onurunu elde edeceklerd ir.

TARTIŞMA Başkan-Efendim, Sayın Baymirza Hayıt Hocama teşekkür ediyoru m . Çok heye­ canl ı konuştu, meseleleri d i le getirdi. Biraz uzad ı ; ama, zevkle d inledik. Tabii çok şey söyleneb il ir. Vaktimiz de kalmad ı . Ben sadece şunu söyleyeyi m : Terminoloj i meselesinde çok hak l ı lar. H e r şeyi yerli yerinde kullanmamız lazım. Bu düşüncelerden hareketle, Türk Tarih Kurumu bir karar aldı, önümüzdeki y ı l inşal lah, Türk Dünyası Tarih Araştırmaları Kongresi toplanacak. Bütün Türk dünyasındaki


ESKİ SOVYETLER HİRLİCl•Nı>EKI TfiRKLfi(;fiN VE İSLA M I N RAZI MESELELERİ

329

tarihçi leri, d iğer ilgili b i l i m adamların ı-Kore Kültür Tarihi de dah i l tabii-davet ede­ cek ve bir hafta boyunca, Türk tarihine nas ı l bakılmalı, nası l incelenmeli? Önce bir tespit yapacak, bugün nedir, Türkiye'de nedir, diğer Türk ü lkelerinde, hatta bazı Türk topluluklarında, başka ülkelerde yaşayan Türk topluluklarındaki durum nedir, dünyada bu konuda neler yapı lmaktadır, hangi müesseseler vard ır, niyetleri nedir, hangi çalışmaları yapmışlardır, o bilgi birikim i nedir ve bundan sonra ne yapılmalı, nasıl yaklaş ı lmalı? sorularına cevap aranacaktır. Gerçekten bu bllyük bir ihtiyaç. Ü m it ediyorum, o toplantıda, kongrede bunlar büyük ölçüde ayd ınl ığa kavuşacak ve bir hareket noktası, bir zemin teşkil edecektir. Efendim çok geciktik; ama, 5 dakikayı geçmemek kayd ıyla tartışmaya açıyorum. Ayhan D Ü RR Ü O G LU (Sanat Tarihçi) -Efend im, Horasan 'da ilk medrese olan Hargird -iki eyvan lı- şunun için kurulmuştu: İslamiyet bir bütündür, bölünemez. Ancak, tabii ki onun da ufak mezhepleri olabil ir. B i naenaleyh, Hargird'te kurulan bu ilk medresen in, bir eyvanında Şiil ik, d iğer eyvanında Sünn ilik öğretilm iştir. Ve, serbest bırakı lan öğrenci lere "Hangisini istiyorsanız onu seçiniz; ama iyi öğreniriz" kaydıyla bun lar öğretilm iş. Sonra bu eyvanlar dörde çıkarı lmış ve ün iverse l, bey­ nelm i lel, ulus lar arası kültllr. .. işte Farabi ler, İ bn Sinalar, bu üni versitelerde ders verm işlerdir. İ şte bu büyük hoşgörü, bu büyük insanc ı l prensipler, hüman izm ; Rum-Ortodoks Patrikhanesine dahi elini sürmeyerek, onları örf, dil, din ve adetlerinde serbest bıra­ kan Fatih Sultan Mehmet'e, o esnada Avrupa'da ad ım başına giyotinle kafa kesme­ ye devam eden engizisyon işkencelerinin hüküm sürdüğü devirde, bütün dünyaya hümanist prensipleri vazedegelm iştir. O halde, inşallah bugünden sonra da, İslam iyet bir bütün olarak, bütün mezheplerde, hep beraber bu eğitim müesseselerinde feyz vermeye devam eder. Sağ olun efend im. Başkan -Başka söz almak isteyen? . . Buyurun Sayın Hocam! Prof. Dr. Mehmet SARAY -Muhterem din leyenler, Türkistan ' ı n yetiştirdiği en büyük al im lerden biri olan dostum Doktor Hayit' in söyledikleri, tabii hepi mizin kalbini dağladı . Yalnız, bir şeyi unutmamak lazım, kardeşlerimiz o esaret y ı l ları n ı yaşarken, Türkiye Cumhuriyeti Devleti de, muazzam bir psikoloj ik Sovyet baskısın­ da kalm ıştır. Bunu benim aziz dostum çok iyi bil irler. Ben yaşad ım, kendileri ben­ den daha çok çile çekti ler, "Aman Hoca, Sovyetlerle ilgili bir şey konuşmuyorsun deği l m i?" diye verdiğimiz tebliğler kontrol edi l irdi. A l lah'a şükür şimdi iyi gün lere geldik. Dostum Profesör Yediyıldız' ın da ifade ettikleri gibi, şimdi devletim izin tertip e­ deceği Türk Tarih Kurumuyla başlayacak olan bir seri vard ır;. Müşterek tarihim iz, müşterek kültürümüz, sanatımız ve müşterek dilim i z ile i lgili kongreler, her sene yap ı lacaktır. Ben bu müjdeyi sizlere arz etmek için buraya geldi m . İ kinci cümle d e , elbette Türkistan ' ı n tarihi yeniden yazılacaktır; çünkü, ben ka­ ğıdımda burada okurken ded im ki, "Devletlerarası hukuk hiçe sayılarak, bu Türk ülkeleri işgal ed i lm i ştir." Ayıbını Ruslar daha önce de sakladı lar, şimdi de saklıyor­ lar ve ben burada zaman olmadığı için arz edemiyorum, tarihim izin fevkalade ö­ nemli kaynakları Rusların elindedir. Üstad ım Baymirza Beyin oralardan koparabi ldiği kadar, Batı dünyasında temin edebi ldiği kadar ve bendenizin de yazd ıklarım ız, bu malzemelerin haricinde kalm ış­ tır. Yani, esas malzeme, Rusların elindedir. Ümit ediyorum, onu da bir gün, Rus insanı, o da insafa gelecektir, nihayet bu bir kültür had isesid ir. Her birim izin tarih in-


BAY M İ RZA HA YİT

330

de, şu veya bu gel işmeler olabilir. Medeniyete ve kültüre katkı olacağı ümidiyle, ü m it edeli m Rus dostlarımız, bu arşivleri ve bilhassa Türkistan devletlerini, Hokant' ı , Buhara'yı ve H ive'yi işgal ettikten sonra özellikle toplayıp gittikleri kıy­ metli eserleri kullanmamıza izin verirler. O zaman Türkistan tarihinin, kültürünün ve medeniyetinin m uazzam l ığı daha güzel bir şekilde ortaya çıkacaktır. Saygılarımla. Başkan -Efendim, çok teşekkür ediyorum. Hem bizi gerçekten sabırla dinleyen konuklarımıza, hem sizler adına konuşma­ cı larımıza teşekkür ediyorum ve oturumumuzu kapatıyorum.

TÜRKİSTAN 'DA İSLAM'IN YAKIN GEÇMİŞİ VE BUGÜNKÜ DURUMU• BAŞKAN (Prof. Dr. Turan Yazgan)

Kıymet l i hocamız Dr. Baymirza Hayit, "Türkistan coğrafyasında, Sovyetler B ir­ l iği' nin, eski Sovyetler Birliği' nin hakimiyet sahasında İ s lami değerler" konusunda tebliğ sunacak Baym irza Hayit, Türk dünyasıyla ilgi l i mücadeleye s ilahla başlamış, si lahı bı­ raktıktan sonra da, elli y ı l ı aşkın bir zamandır kalemle devam etmekte olan, hem mücahit hem ilim adamı, çok kıymetli bir hocam ızdır. Zaten, "hepiniz tanıyorsunuz. Şimdi, o durumdayım ki, bir tarafta Ekrem bey, bir tarafta H ayıt bey, bir tarafta gene çok kıymetli hocalarım. Sözlerini kesmek olmuyor. Cam i lazım olunca mescit haramdır. Onun için kesem iyorum. Başlangıçta rica ediyorum; hocam mümkün mertebe d iğer arkadaşlarım ıza da konuşma fırsatı verecek şeki lde tebl iğinizi sunu­ nuz. Buyurun. Baymina HayiJ:

Sayın Başkanım, aziz hemşerilerim, hürmetli beylerim; Bugün, üçüncü gündür, İ slam ' ı n değerleri hakkında felsefi konuşmalar, i lahi ta­ l imatlar ile meşgul olduk. Dün öğlenden sonra biraz .celallendik; çünkü medyanın İ slam hayatındaki, umumen bizim hayatımızdaki durumu hepimizi celallendirdi, uykudan uyandırdı. İslam ' ın en mühim değerlerini teşkil eden kuvvet Müc:lüman insanlardır. Bunun için her şeyden önce komünizm devrindeki eski Sovyetıer Birlil!i 'nde yaşayan ve rej imin kurbanı o lan Müslümanların facialarını göz önüne gı:tıı ı ı iy�. Rusya em­ peryal izm i ve şovenizmi n komünizm gayesiyle birleşen hakim iyeti devrinde ( 1 9 1 8- 1 9909) 24 m ilyondan fazla M üslüman öldürüldü. Bu sayı Stal in devrinde Sovyetler B irliği 'nde öldürülen 44 mi lyondan fazla insan ı n % 54.5 ini teşki l etmek­ tedir. Bunlar İ slam'dan vazgeçmedikleri, Sovyet rej iminin A l l ahsızl ık politikasına itaat etmedi kleri, m i l l i ve d i ni ananelerinden vazgeçmedikleri, milli ve dini hürri­ yetlerin i kazanmak için Sovyet Rusya emperyalizmi aleyhinde mücadelede bulun­ dukları için öldürülmüşlerdir. Zaten Sovyet Rusya'nın bir antiislam siyaseti vard ı. Sovyetler, umum iyetle İ s­ lam ' ı yok etme yerine niyetini taşıyorlardı. Onlar, islam ' ın "Hayat Yolu" dini oldu. ....

İlk baskısı,

İslami De�erlerin Gelece�i ( 1 -3 Aralık 1 995) Türkiye Diyanet Vakfı, Ankara 1 997. adlı

eserin 2 1 9-226. sayfalarında.


ESKİ SOVYETLER BIRLiC l 'NDEK I TÜRKLüCfrN VE ISLAMIN BAZI MESELELERİ

331

ğunu iyi bil iyorlardı. İslam 'a son verilmedikçe M üslümanları tam manasıyla Sovyet insantarı şekl ine getirmen in mümkün olmayacağını da iyi b i liyorlardı. Komün izm diktartoryası nın, İslam' ı yok etmek siyaseti hakkında yazılan eserler ve toplanan kaynaklar çok o lduğu için, bunlar üstünde fazla durmaya gerek yoktur. Müslümanla­ rın sayısını azaltmak, az nüfuslu Müslümanları komünizme inandırmak için onları A l lah düşmanları olarak eğitmek ve bu yol la Ruslaştırmak, Komün izm d iktatoryasının temel siyaseti olmuştur. Stalin, onun işçi leri, Müslümanlara karşı katl iam siyaseti yürütmüşlerdir. İ kinci Dünya Savaşından sonra K ırım, Çeçen, l nguş, Kabardin, Balkar ve Ah ıska Türk ve Müslümanlarını umum iyetle kendi vatan topraklarından başka bölgelere sürgün etmek tedbirleri, dünyada son 500 yıl içinde başka örneği görü lmeyen bir vahşettir. M üslümanlar vatanlarından uzaklara sürgün edi ldikten sonra, onların yerine Rusları ve başka S lav kavim leri getiri ldi. Günümüzde, bu Müslüman ü lkelerinde Rus ahal isi çoğunluğu teşkil etmektedirler. Sovyet rej im i bir taraftan M üslümanların çoğunu öldürmek i le meşgul oluyor, başka bir taraftan ise İslam abidelerini yok efme siyasetini yürütüyordu. Rusya İ m­ paratorluğunda 1 9 1 2 'ye kadar 2432 1 cami ibadet için h izmet ediyordu. Bunlara i lave olarak yalnız Buhara şehrinde 364 ve H ive şehrinde 20 cami mevcuttu. Sovyet Rusya İ mparatorluğunda l 939'a kadar yal nız 1 OO'e yakın cam i ayakta kalm ış, bun­ ların 8 ' inde ibadet için izin veri lm iştir. Kalan cami lerin hepsi yok edilmiştir. Kı­ rım'da 1 OOO'e yakın cami vardı;. l 93 8 'de bu bunlar tamamen yok edilmiştir. Sovyet rej iminin cam i ler ile kil iseler meselesinde iki yüzlü pol itikası vardı. M üslümanların cam i lerin i yok ediyorlar, lakin Ortodoks k i l iselerin i bozmuyorlardı . Demek k i , Ortodoks dininin had im leri, rej im i idare eden A l lahsız komünist l iderleri i le gizli bir anlaşma yapabilmişler. Komünizm bütün dinlerin mensupları arasında Allahsızlık propagandasına ehem­ m iyet vermişti. Böyle bir tedbir Müslümanlar arasında ciddiyetle devam ettiri lm işti. Sovyet liderleri l 958'de İslam dünyası tarihinde ilk defa, Aşkaabad şehrinde bir Al­ lahsızlık üniversitesi teşkil etm iştir. Eski Sovyetler Birliğindeki M üslümanların yurtla­ rında böyle kaç tane Ateizm Üniversiteleri teşkil edildiği hakkındaki kaynakları öğre­ nemedik. Fakat Özbekistan m isalinde durumu biraz öğrenebiliriz. Burada 1 970'e kadar 2 1 8 Al lahsızl ık asistanı hazırlama okulları teşkil edilmiştir. Bu ülkede 28 A l lah­ sızl ık Üniversitesi tesci l edilmişti. (Bkz: "Özbekistan Komünisti", Dergi, Taşkent 1 970 H 6, S.63). Bunların yanında Taşkent Üniversitesinde bir A llahsızlık (Ateizm) Fakültesi açmışlar. Sovyet A l lahsızlık propagandası devlet h imayesi altında y.ilrütül­ müştür. Sovyet Devleti, Türkistan şehrindeki Hoca Ahmet Yesevi Camisinin A l lah­ sızlar Kulübü olarak kullanı lmasına izin vermişti. A l lahsızlar, 1 988'e kadar her gün burada votka içerek dans ediyorlard ı. Müslümanlar Sovyet baskısından korktukları için böyle bir A l lahsız tedbir aleyhindeki hoşnutsuzluklarını bildiremiyorlardı. Sovyet l iderlerine göre Sovyet Rusya devleti içi nde 1 9 1 Tde 40 milyon M üslü­ man vardı . 1 O Aralık J 955 ' te Kuruşçev, Keşmir' de, Sovyetler B irl iği'nde 1 5 m i lyon M üslümanın var olduğunu bild irmişti. Aradan 37 yıl geçtikten sonra ( 1 9 1 8- 1 955) 25 m i lyon M üs lüman yok olmuştur. Bu kaybolan Müslümanlara ne o ldu? Bunları öl­ dürdüler mi? Yoksa bunlar A l lahsızlaştırıldı mı? Dünyanın hiçbir İslam araştırmacısı bugüne kadar bu suale cevap bulamam ıştır. Sovyetlerin M üslümanlar arasındaki Al lahsızlık propagandasının tesiri büyük olmuştur. Sovyetlerin 1 989'da verdikleri malumata göre, eski Sovyetler Birliği 'nde eski M üslüman ai leleri arasından 2 1 ,4 mi lyon A l lahsız yetiştirilmiştir. Bun lardan 1 5,8 m i lyon Al lahsız, Türkistan ' ı n bugünkü 5 bağımsız devletinde yaşamaktadırlar.


BA \'MİRZA l l A \' İT

332

1 924'ten beri İslam dini dersleri verilmediği ıçın, 1 9 1 7'den sonra doğan Müslü­ manlar A l lah'a inanıyorlar, lakin, A l lah'a inandık ları halde, İslam ' ın ne olduğunu bilmemektedirler. İslam tarihinde ilk defa Sovyet Birl iği 'nde Al lah ' ı n sıfatlarını bil­ meyen, Kuran ' ı Kerim'deki tal imatlardan habersiz kalan, namaz kılmayı ve oruç tut­ mayı bilmeyen, haccın ne olduğunu bilmeyen ve cam i lerin İ slam dini hayatındaki mahiyetini bilmeyen yeni bir tip Müslüman yetişti. Bun lar, elhamdülillah, Allahu Teala'nın varl ığına, Kuran' ı Kerim'e ve Peygamberimize inanan, hiç olmazsa Keli me­ i Şehadeti kendi şivelerinde söyleyebilecek Müslümanlard ır. Bun ların gelecekte İslami değerleri yaşatabilecek, İslam ' ı anlayan Müslümanlar olmalarına önem veri l melidir. Komünizm hakim iyeti İslam ' a ciddi bir darbe vurdu. Buna rağmen Müslümanlar şehitlerinin ruhlarını yaşatmak için ve İslam talimatının ananelerine ehemm iyet verdikleri, m i l l i duyguları, geçmişteki ecdatları nın Müsl üman olduğunu unutmad ık­ ları, Rusya komün izm zulm ünün ebedi olamayacağına, bilhassa Cenabı Allah'ın adaletine inanmaları neden iyle İslam ' ı kendi kafalarında, gizli olarak yaşatabildi ler. Eski Sovyetler Birliği ' ndeki İslam 1 99 1 'den beri komünizm hakim iyetinden kurtu ldu. Bu durum, Müslümanların komünizm tesirinden tamamen kurtulduğu manasını veremez. Komün izm devrinde, çok m iktarda ana d i l ini b i l meyen, rüşvetçi ­ l iği iyi öğrenen i nsan t i p i ortaya ç ı km ıştır. Bunlar komünizmin insan ruhuna getirdi­ ği alametlerdir. Eskiden Sovyetler Birliği, bugün BDT'de bulunan 6 bağımsız devlet ve Rusya Federasyonunda bulunan M uhtar cumhuriyetlere İ slam meselesinde komün izmden "mirasın" temelinde, 2 1 m i lyondan fazla ana ve babalw aslen Müsl üman olan Al­ lahsız vard ır. Yok ed ilen İ slam abideleri de komünizmden kalan "miras" içinded ir. Eski Sovyetler Birliği' ndeki İslam ' ı n mühim merkezi olan Özbekistan'da 1 990' a kadar 1 0 binden fazla İs lami ve başka tarihi abideleri yok etm işlerdir. Bun ları yeni­ den yapmak mümkün değildir. İ slam dini terbiyesini vermek, yasak edi ldiği için İ slam dinini b i len ve dini tali­ matları öğretecek din erbapları yetiştiri lememiştir. Eski Sovyetler B irliği ' ndeki 4 İslam dini idaresi Müslüman lara İslam ' ı öğretmek ve İslam ' ı dışarıdan gelen hi.i­ cum lardan koruma i mkanını bu lamadı lar. İ slam Sovyet Devletinin anti-İslam siya­ seti sırasında İslam ' ın dış hususiyetleri, (Namaz, bayramlar, az m i ktarda kalan rıı ina­ relerden namaza davet sesleri, kurban kesmek, oğlan çocuklarının sünnet düğünleri gibi) kaybetmiştir. İ slam her Müslüman ' ın kalbinde, dışarıya görünmeyen halde yaşamıştır. Mazlum M üsl ümanlar Sovyetler B irliği dışındaki serbest MUslUmanlarla temasta bulunamam ış lardır. Komünizm rej i m i 1 99 1 ' in sonunda hakimiyetten vazgeçmeye mecbur oldu. Eski Sovyetler B irliği harabeleri üzerinde m i lli devletler kuruldu. Müslüman lar böyle devletler teşkil edi ld iği için sevinç duyuyorlar. İnsanlar m i l l i devletlerde İslam için tam m analı hürriyet geleceğine i nanıyorlar. Yeni devletlerin anayasaları din ve vic­ dan hürriyet i n i tanımıştır. Din lere hürriyet i lan edildikten sonra, M üslüman lar görü­ yorlar ki, namaz kıldıran din adamı yok. İ badethanelerin sayısı çok az. Namaz kıl­ mayı bil meyen M üslümanların sayısı çok, ciddi çal ışan dini müesseseler yok. Müs­ lümanlar acele olarak mescitler kurmaya başlamışlar. Eski komün ist partisinin Al­ lahsızlık propagandacı ları mescitlerde imam lık görevlerine geliyorlar. Müsl ümanlar, İs lam tal i matını öğreten kitapları alam ıyorlar. Buna rağmen, Özbekistan, Tacikistan, Türkmen istan, Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Başkurdistan, K ırım ve Kuzey Kafkasya'da can l ı ve tesirl i İslam hayatı başlamıştır. Tacikistan Müslümanlarının çoğunluğu Cumhuriyetin idaresindeki_ eski komünist l iderlerden, devlet idaresinin Tacik Müslümanlara teslim ed il işini yeni parlamento için ·


ESKİ SOVYETLER BİRl ,İ(; İ 'NOEKİ TÜRKÜIGÜN VE İSi.AMiN HAZI l\ I ESEl.ELERİ

333

bütün parti lerin iştiraki ile yen i seçi m yapılmasını talep ed iyor. Eski komünist l iderleri bunu reddediyorlar. Burada bugüne kadar devam eden vatandaşlık savaşı başlıyor. Komünistler haki miyetleri ni devam ettirmek için Rusya'dan ve Özbekistan'dan yar­ dım almaya teşebbüs etmişler. Tacikistan 'ın devleti m i l l i leştinne hareketini komünist liderleri, Tacikistan Müslümanlarının "Afganistan'dan gelmekte olan İslam fundamental izm i" olarak suçlamış ve Tacikistan ' ın eski ve yeni Komünist liderlerini kurtarmak tedbirlerini devam ettirmeye karar verm iştir. Vatandaşlık savaşının azabını görenler Müslümanlardır. Bunun için burada bir m isal vermel iyim. "Washington Post" gazetesinin 22 Ağustos 1 992'deki sayısı, 3 ay içinde (Mayıs-Temmuz 1 992'de) 20.000'den fazla Tacik öldürüldüğünU, 50 bin ailenin evinin bozulduğunu ve 1 00 binden fazla Tacikin Afganistan 'a kaçtığın ı haber verm işti. Atgan istan 'a kaçan Tacik Müslüman muhacirlerinden 1 992-93 ve 1 993-94 'teki kış aylarında 80 bine yakın insan soğuktan ve açl ı ktan ve tıbbi i laçları alamadıkları için canlarını kaybetmişlerdir. Taci­ kistan faciasına Abhazya ve Çeçenistan, A fganistan ve Azerbaycan M üslümanların ın fac ialarını i lave edilmiştir. İslam hareketi eski Sovyetler B irl iği 'nin bugunkü İslam ülkelerinde bazen devam lı, bazen tesadüfi hal lerle devam etmektedir. Birçok şehirde İslam okul ları açıldı. Rusya Federasyomı'nda 20 m i lyondan fazla Müs lüman var, bunların dini l iderleri, Rusya Federasyonu Müslümanları İttifakı Teşki latını kurdular. Bu faaliyet İslam ' ı n geleceği için çok mühimdir. B DT'deki Müslüman rehberleri, İslam ' ı himaye etmek ve İslam hayatını normal halde devam ettirmek için maddi ci­ hetten zayıftırlar, çünkü Müslüman ların % 98'i fakirdir. Suudi Arabistan, Ti.irkistan'da 1 00 cami inşaatının parasını tem in etmiştir. Türkiye Diyanet Vakfı ve Zaman müesse­ sesi Türkistan ve diğer BDT ülkelerinde cam i kurma faaliyetlerini devam ettirmekte­ dirler. Dışarıdan BDT'deki Müslümanlar için din kitapları gönderi lmektedir. Fakat bunlar talepleri karşı layam ıyorlar. Gönderilen dini kitapların çoğun luğu İslam dini mezhepleri veya tarikatlarının fikirlerini ifade etmektedir. Müsl üman ülke lerdeki dini hayatın aç ık olarak devam etmekte olan gel işmesini durdurmak için, hükümetler İslam fundamenta l izm i aleyh inde cephe açmışlar. Bu anti İslam-fundamantalizm i şiarı a ltında İ s lam hayatının normal devam etme yolunu kesmekteler. M üslüman l iderlerinin hiç birisi " B iz şeriat esas ında devlet teşk i l ede­ ceğiz" denilen bir fikre sah ip deği ldir. Bugünkü Müslüman memleketlerindeki hü­ kümetler ise Müslümanların dini faal iyetleri ni İs lam dini esasında devleti idare et­ mek i steyen i nsan lar şeklinde propaganda yaptırmaktalar. Malumdur ki, İ slam fundamantal izm i İran'daki "Şi i İ slam" ihtilalinden sonra Batı ülkeleri tarafından ortaya çıkarı ldı. S iyasi menfaatler için İs lam düşmanlığı gayret ini ortaya çıkard ılar. Dini hayatı devam ettirmek meselesinde Müslüman lar müşkü l durum iç i nde ya­ şamaktadırlar. Mesela, Özbekistan 'da Bayram Günleri Kanununda Ramazan Bay­ ram ı için 1 gün, Kurban Bayramı için 1 gün ayrılmıştır. Özbekistan Cumhuriyet i ' n i n Prezidenti Karimov, 6 Eyllil 1 993 'te ulus lar arası bir toplantıda "Özhekistan 'da /sicim gayesinin yaşamasına izin vermeyeceğiz" (The Musl i m World, 1 8-25 Eylül 1 993, s.3) diye beyanat verm iştir. Büyük Britanya' daki İsli\m Vakfı ' n ı n "Central Asia Brıef" ad l ı dergisi 1 993, No: 5, s.8 Prezident Kerimov ' un eşi Londra'da H ı ristiyan dini l iderlerinin arzusuna göre Özbekistan'da H ı ristiyan teşki latlarının ve H ıristiyan m i syonerlerinin kend isinin himayesine al ınması hakkındaki protokole i mza atmıştır. Bu haber İ slam ülkelerinde heyecan yarattı. Bu haber belki hata olab i l ir diye düşünülmüş; doğru olup olmadığı­ n ı öğrenmek için f!rotokolden bir nüshasın Kerimov'a, başka hükümet makam larına ve Maverünnehr Müslüman Dini İdaresine gönderilm iştir. Haziran 1 993 'ten bugüne kadar Taşkent'ten haber ge lmem iştir.


334

DA YMIRZA HA YiT

İslam dini, Sovyetler devrinde ateizm politikasının darbesini almıştı. Zamanımızda ise Ortodoks ve Hıristiyan dininin başka bütün mezhepleri İslam aleyhinde cephe birliği teşkil ettiler. Komünistler Müslümanlardan Allahsızlar yaratmak yolunda idiler. Şimdi, dünya Ortodokslarını idare eden Rusya Ortodoksları, İslam'ı ortadan kaldırma yoluna girdiler. Mos­ kova'da 1 994 yılının başında dünyanın 20 devletinden gelen Ortodoks Kilisesinin Vekilleri Kurultayında, İslam aleyhinde ciddi bir karar verilmiştir. Karara göre "Bütün Sovyetler Birliği halklarına ve Orta Asya ve yeni bağımsızlığına kavuşan devletlerdekilere, Hıristiyanlık inan­ cımızı, maddi ve manevi zenginliğimizi anlatmalıyız... Biz, Hıristiyan olmayan, İsa için ibadet yapmayan, Sibirya, Kafkasya, Orta Asya halklarının ne kadar fakir olduğunu biliyoruz. İşte bu halklara H ıristiyanlığın ne kadar modem bir din olduğunu anlatarak onların H ıristiyan olmaları için çalışacağız. .. Bütün Orta Asya ve bağımsızlığını yeni elde etmiş devletlerde ve bu devletlere önderlik edecek olan ve Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlıyan ülkenin Hıristi­ yanlaşması için büyük faaliyetler başlatmalıyız". (Nuri Yılmaz, Türk Dünyası Ortodoks Çemberinde, "Türkiye Gazetesi, 1 5.4. 1 994. s. 2- 1 3). Hıristiyanlar bu karardan sonra BDT'deki Müslümanlar arasında ciddi faaliyetler teşkil etmişler. Bugünkü Türkistan şehirle­ rinde H ıristiyan okulları teşkil etmişler. İncil'i Kazak Türkçe'sine tercümesini İstanbul'da yaptırmış; bunları Kazak münevverlerine hediye etmişler. 1 970'ten beri M üs lüman d i llerinin bütün şivelerinde İ sveç'ten H ıristiyanl ığı öğ­ reten radyo yayınları günümüze kadar devam ettiri l mektedir. Özbekistan 'daki H ıris­ tiyan Baptist K i lisesinin başkanı bayan \: 5a' nın Ekim 1 994'te K ıbrıs 'ta bi ld irdiğine göre, Taşkent'te bu K i liseni n özel radyosu Özbek (Türk) ve Rus d i li nde yayına başlamıştır. (The Musl im World, 1 5 . 1 0. 1 994, s. 4) Kuveyt' in Orta Asya Müslümanları Komitesinin Başkanı, Şeyh Al Şamari, Ocak 1 994'te Moskova'da İslam radyosunun teşkil edileceği hakkında haber vermiştir. Böyle bir radyo yayına başladı mı bunu bilemiyoruz. Bu radyo kurulmuş olsaydı, onun yayınlarını dinleyenlerden birisinden haber gelmiş olurdu. İslam dünyasının eski Sovyetler Birliğinde­ ki Müslümanların yazgısı ile meşgul olmadığını, acı olsa da, İslam hakkı için, açık söyle­ mek gereklidir. Yapılabilecek çok şeyler var dediler. Bunlan yapamadık., çünkü bağımsız İslam devletlerinden yardım alamadık. Rusya Müslümanlar İttifakı Genel Sekreterinin Eylül 1 995 'te İslam için 1 9 1 ?'den beri hiç kimseden yardım gelmediği hakkındaki beya­ natı doğrudur. 1 878'de Dünya Müslüman Gençlerinin 4. Kurultayında, Sovyetler, İslamsız bir cemaat yaratmak yolunda muvaffakiyete eriştiler. İslam dünyasında, Sovyetler Birli­ ği'ndeki İslam'ın kurtarılması yoluna girilmeli diye ricada bulunmuştum. Böyle bir siyaset yoluna giremedik. İslam' ı Allahsızlık politikasından korumak için bir vakıf kuruluşu zaru­ riliğini bildirdik ve yardım aradık., bunu bulamadık. 2000 vekillerden ibaret bulunan ... İslam ile komünizm arasındaki mücadele tarihini yazmak görevini bana vermişti. Ben böyle bir eseri hazırlamak niyetiyle yardım almak için İslam teşkilatlarına 2 1 9 sahifeden ibaret mektuplar ve raporlar göndermiştim. Burs arzu etmiştim. Bunu da yapamadık. Ce­ nabı A l lah'ın lütfu ve dökülen kanlann yekunu olarak çok tehlikeli zulümden kurtulduk. B izler, bunun ile yeni bir görevler devrine girdik. N eler yapmalıyız? Kanaatimce eski SB'deki İs lam ' ı himaye etmek yolundaki bu sahada 1 6 y ı l harekette bulundu m . Bu acı meseleyi Türkçe ve İngil izce "İslam and Turkistan under the rule of Rusia" konulu kitapta yayınladım. H izmetlerimize aşağı­ daki noktalarda dikkat etmel iyiz: - Komünizmin Rusya şovenizm ine dayanan anti İ slam siyasetinin bütün hüccet­ lerini yayınlamak zaruridir. - Yok edilen İslam tarihi abideleri (cami ler, medreseler ve İslam büyüklerinin türbeleri) l istesini hazırlamak, i mkanlar dah i l inde onların tarihini yazmak ve yayın­ lamak mühim bir görevimizdir.


ESKi SOVYETLER BİRLİGİ'NDEKİ TÜRKLÜGÜN VE iSLAMIN BAZI MESELELERi

335

- Bugünkü B DT'deki İ slam halklarının yaşadıkları ülke lerdeki İslam tarihini yazmak gereklidir. - A llahsızlar olarak terbiyelenen eski Müslümanların büyük şehir ve kazalarında i mam hatip okul larını teşki l etmek, üniversitelerde i lah iyat fakü ltelerini açma yo­ luyla yüksek seviye l i din adamı ve araştırmacılar yetiştirilmel idir. - Türkiye dışındaki, B DT ve Çin'deki İ slam ı mükemmel öğrenecek i lmi araştır­ ma merkezini teşkil etmek, araştırmaları Müslüman i l im adamlarına havale etmek, siyasi şahsiyetlere ve matbuatlara kaynaklar esasında hazırlanan yazıl ı fikirleri bil­ d irmek gereklidir. - Türkiye' deki ve İslam mem leketlerindeki dini hayat hakkında eski komünizm hakim iyeti altında bulunan M üs lümanlara devam l ı olarak haberler vermel iyiz. - BDT'de faaliyette bulunan dini ve kültür hadimlerinin birlikte çalışmaları yo­ lunu aramalıyız, koordinasyonsuzluk devaml ı muvaffakiyet getirmez. - İ slam radyosu ve kuvvetli tefevizyon yayınların ı teşkil etmel iyiz. - Dünyadaki, İslam fundamentalizmi dedikleri efsanelere ciddi cevaplar vermek, "Pan Türkizm" ve "Pan İslamizm" dedikleri iğvalara devamlı olarak reddiyeler verilmesi şarttır. - B iz, H ıristiyan m isyonerlerin M üsl ümanlar arasındaki faal iyetlerini durdurabi­ lecek kuvveti teşk i l etmeliyiz. - Önümüzdeki mühim görevlerimizden birisi, facialar içinde yaşamakta bulunan Doğu Türkistan için hürriyet davasına önem vermektir. - Müslümanların çoğunluğu, umumi Müslümanlar hakkında habersizdir. Birbirimizi öğrenmeye ve öğretmeye ehemmiyet vermeliyiz. Bunun için el kitapları yazmalıyız. - Teşekkürler. BAŞKAN- Efendim, tabii, şu kürsüde oturan hocalarım ızın hepsine karşı, benim, şahsen, boynum kı ldan incedir. Onun için, sizlerden, vaktin kullan ı lışı konusundaki hatalarım ızı bağışlamanızı rica ediyorum. Şimdi, Türkistan' ın büyük l iderlerinden, çok kıymet l i hocamız U beydul lah Bey konuşacaklar. B uyurun.

Dr. Ubeydullah A B DURRAZA KOV Biz değerl i Baym irza Hayit' ı tanıyoruz. K ırk sene Sovyetler B irl iğine karşı uğ­ raşmış; ama, şimd i, bağımsız Özbekistan'a karşı koymak mı yardım etmek mi gere­ kir? Bana göre yardım etmek gerekir . . . . Bizde Kocatepe Camii gibi cami yok. Küçük küçük cami ler var. .. Cumhurbaş­ kanı Kerimov izin vermezse, bir tane cami çalışmaz. . . Ama, Kur'an ' ı Kerim ' i kim iyi okur, namazı kim iyi kılar? Bunun hesabını yapmak mümkün değil. Baymirza Hayıt'ın konuşma metodoj isi, Sovyetler B irl iğine karşı antipropaganda · şeklinde. Sovyetler B irliği öldü gitti. Şimdi, onlara yardım gerek. Tacikistan' da 50 bin Tacik öldü, hiç kimse yardı m etm iyor. Yalnız konuşuyoruz, Müs lüman lar birle­ şin diye. M üslüman M üslüman ' ı öldürüyor, h iç kimse yardım vermiyor. Afedersiniz, bu konuşma değildi, bu bir derdi dile getirmeydi. Teşekkür ederim"673• ·

öB

Ben Özbekistaıı 'da İslam'ın durumu hakkında biraz malumat vermiştim. Bunu, Abdurru.zakov "Ôz­

"ıekistan 'a karşı koymak mı gerekir diye anlamıştır. Elimdeki kasete göre, O "Baymirza Hayit Komüniz­ me karşı mücadele de muvatliıkiyet kazandı. Şimdi, o Özbekistan aleyhinde çalışmakla" demişli. Toplan­ tıda ona cevap veremedim. Vakit bitmişti. Eğer Abılurrazakov Sovyet ruhundan kurtulmuş olsaydı. beni Özbekistan düşmanı sıfatında görmezdi .



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.