Cemal Anadol - Türkçülük Mücadelelerinden Milliyetçi Harekete

Page 1



Ka pak dü.z·eni : M USTAFA KAR Kap a k F i l m 'AS Röprod ük!siyon Ka pa k Baskı ASLAR M a:rbaası D izg i �Ş I K 1M atbaası Baskı ıEVi N ıMatıbaas ı isteme Adres i : ·M İ LLİYET Ç i AN·A D O LU YAYINLARI P.K. 562

-

iSTAN'8UL


Türkçülük Mücadelelerinden . Milliyetçi Harekete

Cemal Anadol

. MiLLiYETÇi

ANADOLU YAYINLARI


«Su kopan fırtına Tüı1< Ordusudur Yarabbi. Senin uğrunda ölen ordu budur Yarabbi, Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyid namın Galip et, çünkü bu son ordusudur lslimın. YAHYA KEMAL»


öNSöZ

Tarih mil letlerin mücadelelerinden ibarettir. Haya­ tın temel i ve hatta hayatın ta kendisi demek olan «mü­ cadele» gerçeği, milletler için de geçerlidir. Tahtıreval­ liler sistemine benzetebileceğimiz dünyada; mensup olduğu mi lleti sevme ve yükseltme düşüncesi demek olan milliyetçilik bütün milletler için kabulü zorunlu i lahi ve tabii kanundur. «Türkçülük» Türk Milliyetçiliğinin adıdır. Basit olarak Türkçülük, Türklüğün yüceltilmesi ve ölümsüz­ leştirilmesi için çal ışmaktır. Türkçülüğü bir diğer şekil ­ de büyük Türkelinde, Türk milletinin kayıtsız şartsız hakimiyeti , bağımsızlığıyla Türklüğün her yönden bü­ tün milletlerden ileri ve üstün olması ülküsü şeklinde tarif edebiliriz. Tariflerden de anlaşı lacağı üzere Türkçülük bir ül­ küdür. Bir mil letin yürütücü ve yaratıcı kuvveti olan ül­ kü «insanı umut içinde yaşatan, ruhunu kuvvetli tutan, erişilmesi her vakit mümkün olmayan uğrunda fedakar­ l ık yapılmaktan çekinilmeyen yüce dilelrndir. Türk ülkü· sü «Kızıl E lma» adıyla bilinir. Büyük ve üstün bir Dev­ let kurarak bu devletin içinde bolluk ve mutluluğa ka­ vuşma olarak yorumlanabilirse de gerçekte Kızıl Elma 5


gök kuşağı gibidir : Yaklaşıldıkça gösterilen hedef uzak­ laşır, ileriye, hep daha ileriye yürüyüş sağlanır. Müs­ lümanlıktan önce Kızıl Elma; Osmanhlarda Nizam-ı Alem şekl inde ifade bulur. Oğuz, Cengiz, Timur, Fatih, Yavuz Cihan hakimiyeti peşinde koşarak Kızıl Elma'ya en çok yaklaşan öncül erdi. Adeta bir altın kazık ( Kutup yıldızı) şeklinde Türklüğe yol gösteren -K ızıl Elma'ya1 varabilmek için bazı ara safhaları aşmak gerekir. Bu safhalar, gerçek «Milliyetçi Büyük Türkiye» ve Turan'­ d ır. Bugün Türkçülüğün ara hedefi Kızı l Elma'nın i l k basamağı olan Büyük Türkiye'dir. Bu amaçla yüzdeyüz yerli, yüzdeyüz milli doktrin hazırlanmıştır. Bu doktrin baıtınm bürokrat montajist düşüncesinin karşısında, Türklüğün toplum yapısı ve batı toplumuyla taban tabana zıt olduğu gerçeği ile çık-· m ış, Türk'e has gerçek ve şartlardan hareket ederek ha­ zırlanmıştır. M i l li değerlerde öze dönüş ve toplumcu­ luk, «Her şey Türk için, Türk'e göre, Türk tarafmdam> ilkesiyle hareket eden doktrin'in temel vasıflarıdır. Ma­ teryalist, komünist ve kaıpitalist emperyal izmin karşısı­ na üçüncü yol olarak dikilen �<Doktriner Türk M i l liyet­ çiliği», Türkmen'in kanını ve ahn terini emen çarkları parçahyarak Milli Devletin kurulmas ın. sağhyacaktır. «Mevcut yabancılaşmış siyasi, iktisadi, kültürel düzen yerine Türk milletinin menfaatlerini ön plana alan ger­ çek refah, huzur, saadet ve hürriyet düzenini getirecek­ tir. «Büyük radikal değişim» olarak tarif edebileceğimiz Türkçü inkilap gereklidir. ü lkü geleceğin hedefidir. Çağlar üstünden aşarakl çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkacak Türk 6


Milleti için ikinci basamak Ergenekon seddinin erime­ siyle Pan Turanizm olacaktır. Pan Turanizm'in kelime anlamı ·«Türk Birliği» demektir. Türkçülük yalmzca Tu1 rancılık'dan ibaret olmadığı gibi, Turancilık amacı ta­ şımıyan bir milliyetçilikten de bahsedilemez. Zira mil­ l iyetçil ik <<Aym soydan gelerek aralarında kültür, tarih ve ülkü birliği bulunan tabii kütle olarak tarif edebile­ ceğimiz millete dayanır. Dolayısiyle tutsak Türk ilkesi­ ni Türkiye'den ayrı saymak milliyetçilikle bağdaşmaz, böyle bir düşünce temeline oturan üçüncü yol olan M i l ... li Doktrin'in bayrağı açılmıştır. Milliyetçi hareket yürü­ yüşe geçmiş ve m i lletin içine yayılmıştır. Her geçen. gün titreyip düşünerek kendine dönen, kutsal ızdırabı paylaşanların sayısı artmakta, saflar s ıklaşmaktadır. ·Bu durum kara ve kızıl emperyalizmle, kokuşmuş azınhk­ tin gelişmesini durdurabi lmek için bütün imkanlarını seferber etmelerine yol açmaktadır. Bilinen odur ki kav­ gamız mücadele şartlarının eşit olmadığı zor, çetin ama mutlaka başarılması gereken bir kavgadır. Bazı düzen­ lemeler, imkansızl ıklara rağmen yürüyen Türkçü Hare­ ketin zafer günlerini yaklaştıracaktır. Mücadelemiz basit, sıradan bir mücadele değil­ dir. Türklüğün varlık yokluk mücadelesidir. Bunu bile­ rek teşkilatlanmaya yardımcı olup bir misyoner gibi ge­ ce - gündüz demeden çal ışmak; feragat ve fedakarı ık­ ta yarışmak gerekir. Bayrak açılmış yürüyüş başlam ış­ tır. Zafer Türk Milliyetçilerinin olacaktır. TANRI TORK'ü KORUSUN VE YÜCELTSiN. MiLLiYETÇi ANADOLU VAYINLARI

7


TORKÇOLOK MOCADELELERI TARiHi D ünya tarih l erinen en eskis i o l a n « Herodot Tari­ hhmde sözü geçen Skitler yahut İskitler (Saka Türk l e­ ri ) en eski Türk boyu , H u n l a r i se, Türk tarih inde a d ı geçen e n eski devl ettir. Hun a d ı , Ç i nce 'de; H i ung-nu yan i « ku zeyin Çin ' l i o l maya n h a l k ı » demektiı r . Di l a raşt ı rmacı l a r ı na göre de; H un, Türkçe'de « i n­ san, h a l k » demektir.

M.ö. 58'e doğru H u n l a r a rası ndaki ekonomik sar­ s ı l ma, d o l a y ı s i y l e, a skeri güçsüz l ü k ve hanedan üyel e­ ri a ra s ı nda ki a n l a şmazl ı kl a r, dolayı s ı y l a 5 Tanhu-hakan ortaya ç ı km ı ştı . En büyük kardeş Ta nhu Ho-han-yeh ( en eski Türk ta rihinde Ç in kaynakları esas a l ı n d ı ğ ı ndan Türk a d l a n Ç in'ce o l u p, Türkçe l eri bi l inmiyor. ) duru­ m u d üzeltmek için Ç i n hi mayes i n i kabu l eği l imi göster­ m işti . Küçük kardeş Çi-Çi buna karş ı ç ı ktı ve bu nun ata­ l a ra karşı h i ya n et o l a ca ğ ı n ı , i stik l a l den fedaka r l ı k ed i ­ l emeyeceği n i söyled i . Ç i n vesi ka l a r ı nda yer a lan bu sözl er, dünyada i l k defa « m i l l iyetç i l i k» d uygusun u n di­ le get'i r i l işi o l a ra1k b i l inmektedi r . ü nlü Sinoı,c).g Fr. H i rtıh 'e göre de Ç i-Çi, ta rihte m i l l iyetçi l iğ i , d evl et siyasetinin temel i saya n i l k devlet a da m ı d ı r . 8


Türkl erin tari h sahnesi ne ç ı k ı ş l a rından itibare n güç l ü o l ma k, is t i k l a l l erin i sürdürmek, mil l eti güçlü ve m utl u k ı lma k şek l i ndeki « m i l l i ü l kü », «Türk B ir l i ğ i » n in g e r çe k l eşm es i amacına bağ lanm ı şt ı r . B u d a b i r ba­ k ı m a , mil l et naza riyesi o l a n d i l , d in, ta rih, örf ve adet­ l er, an 'a neler ve desta n l ardaki ortak a n l ay ı ş ş u u runa bağ l ı o l a n b i r gerçektir. -

Türk m i l l etinin ekonom ik ve kültürel bağ ı m s ı z l ı ğı­ nı her tü ketme tehl ikesi , daima e sar et korkusunu v eya kokusunu getirm i şt i r. idrak ettiğimiz d evir, Türk l üğün son bağımsız ka­ lesi o l a n Tü rkiye C u mhuriyeti n i n gerçek s ah ip l e ri Türk­ lerin m i l li ü l kü l er etraf ı nda birl eş·m eleri i htiyacı n ı zo­ run l u k ı l ı yor. Beşbin yı l l ı k Türk ta ri hine ve Türk k ü lt ürün e paha

b i çHmez hizmet l eri o l a n Alman a s ı l l ı Rus Türko l oğ u Ra dlof 'un Uygurca b i r metin üzeri n deki ça l ı şma l a r ı n­ dan sonra söy l e d i k l eri , bugün de ana davalar ı m ıza ye­ niden ı şık tutuyor: «- Türk l erin d esta ni va r l ı ğ ı n ı n kaynağı o l an Oğuz'un daha b i r çok a s ı rl a r, yeni meti n l e r l e Türk n e­ s i l l erini n önüne ç ı kaca ğ ı nı şimdi rahatça söyl eyeb i l i­ yoru m . » 3 8 harfl İ· G ök-Türk a lfa besi i l e yazı l m ı ş olan a n ıt­ l arda bu şu ura nas ı l e rişi l d i ğ i n i daha a ç ı k görüyoruz: g i b i gökte yaratı l·m ı ş Türk B il ge Kaa n ' ı m » d iye başl aya n ü n l ü Türk başbuğu «s e s i m i son­ suzluğa kadar işit . » derken , ta rih boyu g e l e ce k nes i l l e­ re ses l en iyor. «Ben Gök-Tanrı

9


Ya pt ı kl a r ı , hep « Türk ' e göre, Türk ta raf ı ndan, Türk

i ç i n » ya pı l·m ı·ş . Bi l ge Kaan 'a göre ; Türk M i l l eti, ina n ı p da düş­ manlara kana rsa, yok olur . N eden yen i k düşü l d üğünü, n için tutsak o l unduğu­ n u bi l mek g erek . B i l ge K aan «Türk B i r l i ğ i » n i na sı l kur­ d u ğ u n u a n l at ı yo r . H i ç bi r m i l l etin tari h inde b u kadar güçl ü bir « m i l ­ li ş u u r » a yakl aşan herhangi bir o lay veya .belge gös­ t e ril emez. Rus Çarı 2. N iko l a ' ya ; « S iz bu Türk'leri bir yener­ siniz, iki yeners in iz. B u n l a r sonunda topa rl a n ı p, s izi n ba ş ı n ı za be la kes i l i r l e r, hatta sizi yenerler. B u n u n .i çin on l a r ı i·çten yıkmak gerek . D i ' l l er i n i bozma k, d i nl er i n i yıkmak, k ü l türl erin i mahvetmek, h ü l asa m i l li u n s u r l a ­ r ı na tecavüz etmek gerek .. . » d iye ya zd ığ ı için Su lta n 2 . M a h m u t ta ra f ı n da n bugün Fe n e r 'deki R u m P atri kha­ n es i n i n ka pa l ı ·d ura n o rta ka p ı s ı önünde ast ı r ı l a n O r­ todoks P a t riği 3 . G regoryus g ibi , Türk ta rihi boyunca, aynı s i l ah ı k u l lanma k i steyen pek çok d üşman çıkmış­ tır.

M .S . 58 5 'te Ç in H ü kümdarı Kaotsu , kan ları a ra s ı nda ç ı kan ta ht kavga l a r ı n da uzatt ı ğ ı za man, başta Kaan o l ma k üzere, yi·m l eri ni n, d i l l er i n i n, töre v e yasa l a r ı n ı n ni ( 1) şart koşmuştu.

Gök-Türk ha­ ya r d ı ·m e l i n i T ü rk l erin g i ­ Çinl i l eşmesi­

G ök-Türk Kaa n ' ı Ş e - Tu , verg i vermeyi, at gönder­ meyi kabu l ediyor, fakat e l biselerinin ön l erini kesmeye, omuzla r ı nda d a l g a lanan saç örg ü l er i n i çözmeye, d i l l e ,10


rini değ işti rmeye, uza k ça ğ la rdan gelen t � re ve gele­ neklerin b i r tekini b i l e d eğ iştir,m eye rıza göstermiyordu . i şte b u sebep l ed i r ki; O rhun anıttaşlar ı nda yazıl ­ d ığı gibi; « G ök basmadıkça ( çökmed i kçe ) , yer del inmed i k­ çe, Türk m Hleti , sen i n yurdunu ve töreni k i,m bozabi­ l ir ? . . . » Ta r i h i n en eski devirl erindenber i Türk kaan ve s u l ­ tan l a r ı , lslam iyetten önce v e son ra «Türk» a d ı nı yücelt­ mek i ç in , büyü k mücad el e l er verm işl er, çoğu kahra­ man l ıklar gösterm i ş l erd ir. «Türk» a d ı , desta n l ara , efsa n e l ere, kahrama n l ı k hi­ kaye l erine konu o l mu ş , yer l i . ve yabancı pek çok kişi, bu kon uda önem l i eseil er meydana g etirm iş l er d i r . D ivan-ı Lügat-üt-Türk a d l ı ö l ü msüz eserin sa h i b i , ü n l ü Türk d i l bi l g in i Kaşga r l ı Mahmut, kitabının baş ı n­ da şöyle seslen iyordu : - « G ördüm ki Tan r ı , devlet güneşini Türk burç­ l a rından doğurdu . On l a ra ü l ke l erin yöneti m i n i ihsan et­ ti . Türk a d ı n ı Ta nrı ken d i a rmağan etti . Türk l er i d evir­ ler için Han - Haka n kı l d ı . B ütün insanlığın ida r e diz­ g:n l eri Türk'ün el inde ol d u . H er k i m k i mura d ı na ermek i sterse , Türk l üğe bağ1 ı ka l s ın. Çünkü Türk l ük tem i z yürek l i l ik, m ertl i k, m er­ hamet, a da l et, ha kta nır l ı ğ ı n ha muruyl a yuğurum l uştur . Bu haslet l e r Türk'e Ta nrın ı n ikra m ı d ı r. Türkl üğe sayıg ı ­ n ın tem e l i de Türkçeyi öğretmek, T ürkçe konuşmaktır. Türk l üğün destanlarını d i n l eyin, öğrenin, övünün . ..

11


D ünya n ı n öyle devi rleri o la ca kt ı r k i , öyl e gün l er gel ecekt ir k i , O ğuz Türl deri, d ünyanın yönetim i n i e l l e­ rin e a l aca kl a rd ı r. Yeter k i , Türklü k l er i n i unutm ı ya l a r, Türkl üğe l ay ı k o l a l ar .» Kaş.ga rı ı ıMahmut'un yazd ı ğ ı son sat ı rlar ı ç ı n ün­ l ü eseri n d e B uhara l ı ve N işa bur l u , söz l er i n e güven i l ir iki i m a m ı n Hazreti Peygamber i m ize a it sözl eri o l a ra k a ç ı k l an ı l makta d ı r. D iva n-ı Lügat-üt Türk 'ün «Türk M a ddes i >mde de şu satı r l a r yaz ı l ı d ı r : «Tü rk, Peygamber N u h 'u n oğ l unun a d ı d ı r. B u , Tanrı nı n Nuh oğlu Türk'ün oğul l a r ı na verdiği bir add ı r . B iz « a d o l a rak Türk a d ı n ı u l u Ta n r ı verm iştir» dedik. Çünkü b ize, Kaşga rl ı Ha l ef o ğ l u imam Şeyh Hüseyin, ona da l bn ü l Ga rki den i len k i ş i , ibnü Ebüddünya o l a ra k ü n l ü E ş Şeyh Ebu B ekir E l · M üfid ü l C ercerai'n i n dün­ yanın sonu üzeri n e yazd ı ğ ı kita b ı nda ulu Peygambere tan ı kla varan b i r « Had is» yazm ı ş . H a d i s şöy l ed i r : {<Yüce Tanrı "Ben im b i r ordum va r d ı r, ona Türk a d. ı n ı verdim . O n l a r ı Doğuda bi r l eştir d i m . B i r u l usa kı­ za rsam Türk l er i o u l usun üzerine gönderirim" d iyor. » i şte b u , Türk l er i ç i n bütün insa n l ara ka rş ı b i r üs­ tü n l ü ktü r. O n l a r ı yeryüzünün en yüksek yerinde, hava­ sı en temiz yerini verm iş, o n l a r içi n « Kendi O rd um » de­ ·m i ştir. « 1 243 Kösedağ sava ş ı nda, Ana dol u Sel çukl u la­ r ı n ı yen i l giye uğrata n Moğo l l a r , Ana d o l u içl erine i l er­ l em eye baş l am ı ş ve Anad o l u 'daki Türk b irl i ğ i ni çökün­ tüye sürük l em i ştir. 12


B u esnada O rta Asya 'da n O ğuz a sı l l ı Türkmen boyla r ı d eva m l ı g e l mekte ve Anado l u 'yu yurt tutmak­ tad ı rl a r. B u n l a r a rasında g e l en ve Karaman yöres ine yerl eşen Karamanoğulları, yaban c ı d i l ve kü ltürlerin Türkçeye yeğ tutulduğu bu çağda , Türk d i l ve k ü l türü­ ne, gerçek Türkl ük bi l i nciyl e sa h i p ç ıkm ı ş l a rd ı r. « B ug ünden sonra; Diva n,da, D erga h 'da, Barigah' da , M ec l i s 'de ve M eydan 'da Türkçe'den başka d i l ku l­ l a n ı l mayacakt ı r . » diyen Kara manoğlu M ehmet Bey ' i n 1 3 Mayıs 1 277 'de tertemiz b i r Türkçe i l e ç ı kard ı ğ ı fer­ man, bugün nesi l l ere i bret o l a ca k b i r değer taşı m ak­ tad ı r. Kara manoğu l ları , b i r yanda n ken d i sanat ya pı ları­ nı Türk g e l enek ve görenekl erine uygun ş�ki l de yapar­ l a rken bir yandan da e1g emen l ikleri a lt ı na a l d ı k1l a r ı boy­ la ra Türk di l i n i kul l a nmay ı ı emretm i ş l erd i r . işte bu, özl ü ve a n l a m l ı ferma n, 1 3 Mayıs 1 277 d e Karam a noğl u M ehmet B ey tara f ı ndan bu a m a ç l a ya­ y ı n l a n m ı şt ı r . ·

N itek im; Çağatay d i l ve edebiyatı n ı n g ü ç l ü ism i; şair h ü kümdar H üseyin B a ykara 'n ı n oku l a rkadaşı o l a n A l i Şir N eva i de, Türkçe'n in Arap v e Fars k ü ltürlerinin bas kı l a r ı a l tı na g i rdiği dönemde; M uhakemet-ü l LQga­ teyn ( ik i d i l i n duruşma s ı ) isi1m l i ü n lü eserinde şöyl e söylüyordu: «Türkçe'd e, i nce l ikler, d eri n l ikler, ve yüksekl ikler pek çoktur. Bu gün e ka dar hiç kiım se bun ları a raşt ı ra­ rak m eydana ·çı ka rmad ı ğ ından ötü�ü g izıl i ka l·m ı şt ı r. «Türk'ün b i lg isiz ve zava l l ı gen ç l eri, güzel sana-

13


rak «Farsça» ş i i r yaz·m aya özeniyorl a r . 8 ir :insan, etraf1 ı ve iyi d üşünse, Türkçe'd e bu kadar gen iş l ik l er, zen­ g inlikler d u ru p dururken bu d i l 'd e ş i ir söyl emen i n da­ ha yerinde ve daha ko l a y olacağını anlar. «Türk d i 1 i 'nin o lg u n l uğu , yüksekl iği b u ka da r ta­ n ı kl a r l a meydana ç ı ka r ı l d ı , gerekt i ki, bu ha l k a ra s ı nda yetişen şairler, san'at sah ipleri, san'at l a r ın ı öz-d i l l eri du rurken özge d i l i l e ortaya atmama l ıyd ı l a r, ve bu işe g i rişmeme l i d iyd i l er . «Ana d i l im üzerinde düşünmeye koyu l dum: Tü rk­ çe'n i n deri n l i k l er i ne da l ı nca gözlerime on sekiz bin a l emden daha y üksek b i r a l em görün d ü . B u alemin süs­ l er, bezekler içeris inde eng i n l eşen göğü , dokuz gökten daha üstün dü. B u erdem l er, yücel i k l er hazi nesinin in­ c i l er i yı l d ızla rdan daha pa r l a kt ı . B u a l emin bahçel er i ­ n e da l d ı m , gü l l eri güneşler gi biyd i . Her ya n ı nda göz­ l er görmed ik, el a ya k değmedik n e l er n e l er va rd ı . A·m ­ ma bu t ı l s ı m ı n y ı l a n ları pek korkunç, hu g ü l l erin d i ken­ l er i pek yamandı 1 -

«B u n l a r ı görünce d üşündüm ve ded im ki, d emek bizim Türk oza n l a r ı bu korku l u ve üzüntü l ü şeyl erden ç ekind i k l eri için Türkçe'yi b ı rakı p boş l a m ı ş l a r ve böy­ l e g öç ü p g itm iş ler! ben bu a l emden vazgeçemedlm . Korkma­ d ı m, y ı l ma d ı m , güç l ük l eri yend im, çeti n l i kl eriyle sava ş­ t ı m , emekl erimi esirgemedi m . B u a l e m i n a yd ı n l ı k a lan­ l a r ı nda i l ha m ı m ı n şah lanan atı n ı koşturdum, s ı n ı rs ız uz­ l a r ı nda haya l imin h ı rç ı n kuşunu hava l and ı r d ı m . » Çeşitl i etnik gruplarda n meydana g e l m i ş o l an koz­ mopo l it O s·m an l ı topl umunun 623 yı l l ı k muhteşem im«Fakat

14


pa ratorl uğu n a s ı l y ı ktı ğ ı n ı « Tarihe Hükmeden M i l l et: TÜ R KL E R » i s im l i 2 ci ltl i k k itabı m da beli rtm işüm . N eta ic- ü l Vu kuat i si m l i eserind e M u stafa Paşa bu sebepl eri şöy l e a n l at ı r : «1M eratib-i d ev l ete vu:sü lüın y-0l u dahi şu veçhi l e id i ki, devş i rm e çocukl a rı n ı n v e seferl erde a l ınan üse­ ra efta l i n i n güzideleri ifraz ve Ed irne ve B u rsa ve Ge­ l ·i bo l u ve G a l ata s a ra y l a r ı nda terbiye ve tel kin-i şera it-i Ham iyye o l u n d u ktan sonra Saray'ı Pad i şa h iye a l ı n ır ve b i r müd det hidmet-i Hüm·a yunda bu l unup l i yakatine gö­ re kesb-i derecat ederek ba 'dehu ( B ö lü ka ğa l ı k l a r ı ndan veyahut ( üzen g ia ğa l ı!dar ından ) ki, Mir-i Alem ve Mir­ a h u r- ı evvel ve san i ve ka pucuba ş ı l ı ktan kinayed ir --bi­ riyle çirağ o l up bir zaman dahi o l h izmetl erde isbat-ı l iya kat etd ikten sonra , h a l l erine g öre Mir-i l iva l ı k ve­ yah ut (Beyl er-bey l i kl e ) ta şraya gönderi l ü r ve b i r vakit dahi idare-i mül kiyye ve o rd u lar maiyetinde a hva l - i h a r­ biyyeye kesb i v ukuf ederek ıbadehu ta l i i 1m üsa it o l u p da h idemat-ı cel i l eye muvaffa k o l ur ise mans ı b-ı veza­ ret i l e i kram k u l unur ve D ivan-ı H ümayun 'da ka id o l ur .i d i . . » .

B i r yaba n c ı tarihçi de o dönemi_ şöy l e a n l at ı r : «Osman l ı cemiyetinin · i çinde b i r a y r ı cem iyet var­ d ı r, bu, Türk cem iyeti d ir. Eski Türk l erin soyundan g e­ · l en bu Türk cem i yeti , ça l ı şka n d ı ır, b u n lar, ata ' l a r ı n ı n d ürüst l ü k v e yüce l i kl er i n i ha la sürdürmekted i r l er. D ev­ l et'in teme l ya p ı s ı na e l -koym u ş o l a n O sman l ı c �m iy e­ ti, o s ı ra da bu Türk cem iyetini henüz tamamen e l e ge­ ç i rebi l m iş değ i l d i . B u , a ncak 1 7 . yüzy ı l da m ü mkün o l a ­ b i l ecekti, b u s o n u ç i se, ülkenin ve dev l et i n yeniden


«devşirmel erin » bask ı s ı altına düşmesine yol a ça cak­ tır. H er a l anda ve her yönde a hl aksız l ı kla rdan, za ra r l ı eyl em l erden başka b i r yara r geti rmeyen «dönmel e r l e devş i rmeler» gerçekten de 1 7 . yüzyı l da devl eti baş­ tan sona egemen l iğ i a l tına a l dı. ,

«H ı ristiyan ı rk l a rdan devşiri l m i ş « dönme vez i r l er, paşa l a r ve Beyle r B eyl eri>>nden kuru lan bu egemen s ı n ıf, çoğun l uk l a , « R um ve S lav» ı rk l a rındand ı r . B u d u­ rum o ka dar gel işti k i , «Kanuni Sulta n Sül eyman » dö­ neminde, İsta nbu l d ipl omasisi 3 ya bancı d i l ku l la n ı yor­ d u : O s ma n l ı ca R u mca H ı rvatça 1 -

-

-

«Vened i k a rş iv l eri , O s ma n l ı ü l kes i n i n çeş itl i yön­ lerinden, özel l i k l e Ba şkent i stanbu l 'dan gönder i l m i ş o l a n o dönem R umca s i y l e yazı l ı «bel gelern'le do l ud u r . » O devirde, t ı pk ı bugünkü g i b i « Türkç ü l ük» l e suç­ lanan b i r «Van i M ehmet Efen d i » ç ı kmışt ı r ve Tü r k dün­ yasına hediye ett i ğ i Ara is-ü l Kur 'an ve n efa is-ü l Fu rkan is i m l i öl ü msüz eserinde; Kur'an-ı Kerim 'de geçen Zü l ­ ka rneyn ' i n Türkl er i n ata s ı O ğuz H a n o l duğunu söyl ü­ yordu . ,

Türkç ü l ü k cereya n ı n ı n i l k ö n c ü l eri nden biri de S ü­ l eyman H ü s n ü Paşa 'd ı r. O , O sman l ı h ükümetin i n en ağ­ da l ı bir d i l ku l la n dığ ı sıra la rda Osman l ı d i l i d iye bir d i l tan ı ma d ı ğ ı n ı resmen haykırmış, b u di l in Türk d i l i o l ­ duğunu -i l er i sürm üştür . Türk d i l i n i n bütün Türk i l l erin­ de konuşu l duğunu ispat etmişti r. O , baştan başa haya­ tın ı Türk l üğün yüksel mesine ada m ı ş, gerek ka l em i y l e, gerekse kı l ı nci y l e bu a l anda en önde savaşm ıştır. M os­ kof l a yapt ı ğ ı mız savaşta enönde onu görüyoruz. O , h i ç bi r Tü rkün Türk devl etleri hakkında b i l g i sah i b i bu l un16


mad ı ğ ı b i r d evirde m i l li tarihimizi oku l k itapla r ı na so­ kan ve b izde m i l l i yetçil i k, şuurununuya nma s ı na ça l ı ­ şan i l k Türkçümüzdür. S ü l eyman H üsnü Paşa i l eri fikir­ l i, Türkl üğün ka l k ı nması i ç i n her çareye başvuran, meml ekette meşruti b i r idaren in kuru l ması n ı i ste­ yen bir va rl ı k idi. Bütün Türklük al em i n i bi r bü­ tün ha l inde d üşünen S ü l eyman Hüsnü Paşa O sm a n l ı tabi rinin d oğ ru o l ma d ı ğ ı n ı i d d ia ed iyord u : H er şeyden evvel ta m mana s iy l e d eğer l i b i r asker o l a n pa şa, haya­ t ı nı n m ü h i m bir kısm ı n ı cephel erde geçirm·iş ve küçük 1 ü büyük l ü ta m 84 sava şa katı l ·m ıştı: Ayrı ca ka lemiyle de m i l l etin e m i l li tar ihi m i l li d i l i öğretmeğe ça l ı şan pa­ şa zaman ın ı n büyü k b i r d eğ eri i d i O . M eml ekette pa­ dişa h ı n baskı s ı na dayana,ma m ı ş ve bu baskı ya so n ve­ rerek M eşrutiyeti i l a n etmek i çi n hayat ı n ı hor görmüş, eşi b u l unmaz bir vatan evlad ı d ı r. -

1 883'te K ı r ı m'ın Bahçesa ra y ı n a değerli b i r Türk evlad ı da, « D i l i d i Hmden, d i n i d i nimd en o l a n bütün Türk l er bir m i l l etti r. Ka b i l eci l i k yok . M i l l et var . . . » di­ yordu . .

G a spı ra l ı lsma i l Bey'in « D i l de b i r l ik, fikirde, ·i şte bir l ik» tezi, y ı l l a r sonra bugün Tü rk iye n i n içinde bu­ l u nduğu ortamda b i l e bütün Türk m i l l etini , çağ l a r üze­ r inden a ş ı raca k; i l i mde, fende, medeniyette i l eri m i l let­ l er sev i yesine getirecek g ü ç l ü ka lkınma ham l e lerine ı ş ı k tı,.ıtuyordu . '

Türk d i l in i e n iyi şeki l de k u l lanarak, m i l l etinin gö­ r.ü ş ve inanışla r ı n ı en özl ü ve a n l a ml ı b i ç i m d e a ksetti­ ren büyük ozan ve m utasavvıf Yunus E m re'den günü­ müze pek çok Türk ç ü ş a i r, ed i p ve yazarlar ç ı km ı şt ı r . 1F.

2/17


Ömer Seyfettin d e bunla rdan biridir. Aşa ğ ı da k i satı r l a r, onun «Türkl ü k isi m l i , çok değerl i eserinden a l ı nm ı ştı r.

M efkuresi»

« B ir çocuk nas ı l Türk m i l letperveri o l u r ? Konuştuğu Türkçeyi sever, konuştuğ u l isan ı yazar ve bunu, b u güzel İstanbul Türkçes i n i h erkese öğretmeye ça l ış ı r . 1

2

-

D in i g i b i , m i l l iyet i n i d e sever v e m u ka ddes b i l i r . Türklü ğ ü n a l eyhinde b u l una n l ara karş ı Türkl üğ ü m üdafaa eder. M i l l iyeti n e söz söy l etmez . Türkl üğün, d ünyda ki m i l l etl erin heps inden daha necip ve cesu r o l ­ duğunu hatı rdan ç ı ka rmaz. H a n g i m i l l etten o l u rsa o l ­ s u n ; Türkçe öğren ip, Türk m i l l i yetine ka r ı şan muha c i r­ l ere t ı pkı eski kan ka rdeşi imiş g i b i muamele eder. -

3 H er f ı rsatta Tü rklüğü metheder, Türkl üğe k ı ymet verir. Her fı rsatta Türk tarihin i, Türk c i hangir­ l erini, Türk i\l i m l erini anar. -

En büyük c i hang i r l erin ç ı kt ı ğ ı gibi, lbni S i ­ n a ve U l uğ B ey g ibi, e n büyük a l i m l erin de Türk m i l ­ l etinden gel d i ğ in e i m a n eder. 4

-

H er şeyden evvel Türk ta rihine vukuf pey­ d a eder. Türk l ü ğe da ir yazı l a n edebi ve fenni şeyl eri di­ ğ e r görüşl ere terci h eder. 5

6

-

Askerl ik, tücca r l ı k, san'atkarl ı k, memurl uk, has ı l ı hang i m es l ek için haz ı rl a n ı rsa haz ı r l a n s ı n , en ba ş­ ta gelen emel i , Türkl üğe, Türk mefkuresi n e hizmet et­ mek o l ur. 7

18

-

-

Şahsi · hayat ı n ı n fan i, fa kat m i l l iyet i n i n, Türk-


l üğünün ebedi o l duğunu hat ı r ı ndan ç ı karmaz. H erkes m eza ra g i recek ve ö l ecektir. Ta rihe g i ren kah raman l a r öl mez l er . M i l l et l erinin ka lbinde yaşa r lar. M i l l iyetperver o l mak i steyen her çocuk da nasıl o l ursa o l sun, iyi bir nam i l e Türk tarih i ne g i rmeye ça l ı ş ı r . D ü nyada tarihe g i ri p, şanı ı b i r hat ı ra b ı rakmak ka dar yüce ve g ı pta ed i­ l ecek şey yoktur . R u hunda büyükl ü k ve yüksekl i k m ey­ l i o l a n çocuk, mutlaka Türk m ill iyetperveri o l u r . H er yerde, her vakit ve h er işte birinci o l maya gayret gös­ teri r. Yoru l maz b ı kmaz, üşenmez. Vücu dunu izcili kle ve idman l a fikrini bi l g i ve fen l e, ruhunu m i l li mefkure i l e kuvvet l en d i r i r B i lg isiz b i r kuvvet ve cah i l bir kafa a l ­ t ı n da sağ lam b i r vücut h i ç b i r işe yara maya cağ ı g i b i , mefkuresiz bi r i l im , mefküresiz b i r a l im d e , h i ç b i r işe yarama d ı kta n başka Türk top l umuna da tar i fs i z zarar­ l a r ı dokunur . » ,

.

Türk edebiyat ı , bütün M üs l üma n l ar ı n ortak ma l ı h a l ine gelen « M evlid» isi m l i ö l ümsüz eserin yazarı Sü­ l eyman Ç e l ebi den Ya hya Kema l 'e kada r büyük u sta lar ç ı ka rm ı ştır. '

«Ben bir Türküm; din im cinsim uludur. Sinem, özüm ateş ile doludur. insan olan vatammn kuludur. Türk evladı evde durmaz giderim.» ,

d iyen Meh met E m i n Yurdaku l «Türk m i l l iyetçi l iğ i>mi ne ka dar güzel d i l e getiriyor d eğ i l mi 1 Ve M ehmet Akif, Türk Ordusu'na ithaf etti ğ i «iS­ TiKLAL MAıR Ş I » ·i le Türk m i l l iyetçi l eri 'ni n gönü l lerinde en b ü y ü k tahtı ku ruyor. 19


Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak, O benimdir, o benim milletimindir ancakl Çatma, kurban olayım çehreni ey nazh Hilal; Kahraman ırkıma bir gül, ne bu şiddet, bu celal ? Sana olmaz, dökülen kanlarımız sonra helal. Hakkıdır, Hakka tapan milletimin istiklal. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım; Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? şaşarım ! ICülcremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. . Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Garbın afakını sarmışsa çel ik zırh l ı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, «Medeniyyet» dediğin tek dişi kaimış cana.var? Arkadaş, yurduna alçakları uğratma sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın. Doğacaktır sana vadettiği günler Hakkın, Kimbilir, belki yarın, belki yarından da yakm. Basttğ ın yerleri «toprak» diyerek geçme, tam 1 Düşün altındaki binlerce kefensiz yatam. Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atam, Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatam. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda 7 Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şühedal 20


Cam, cananı, bütün vanmı alsm da Hüda, Etmesin tek vatanımdan, beni dünyada cüda. Rühumun senden, ilahi, şudur ancak emeli: Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli l B u ezanlar -ki şehadetleri dinin temeli. Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli. O zaman vecd ile bin secde eder - varsa - taşım. Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanh yaşım; Fışkınr, ruh-i mücerred gibi yerden na'şım l O zaman yükselerek arşa değer belki başım 1 Dalgalan sen de şafaklar gibi ey nazh Hilal l O lsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal ! ; Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet, Hakkıdır, Hakka tapan milletimin istiklal . Ahmet Vefik Paşa 'dan, D r . R ı za N ur 'a , Prof . D r . R emzi Oğuz Arı k 'a , Yahya Kema l 'e, Ahmet H i kmet Müftüoğl u 'na «Tü rkç ü » d üşüncenin büyük öncü l erini m i nn et ve ra hmet l e a n ı yoru z . insanl ı k ta r i h i n d e a s ı r l a r i l erled i· k çe, görüşler v e düşüncel er de i l erl iyor, m i l l et l erin hayatı nda v e gel iş­ m esinde i se, ta k i p ettikl eri veya edecekleri doktr i n l e­ rin önemi büyül< o l uyord u . B u doktrin l er a ra s ı n d a ; « m i l l iyetç i l ik» gel işen za­ ·m a n ı n d oğ1r u ltusunda, g ittikçe ·d aha büyük l b i r önem kaza n ıyor. 21


işte Türk m i l l etinin d e tarih inde; bi l hassa B a l kan Savaşı ndan Cumhuriyet yı l la rına ka dar geçen zaman­ da, önem i ve l üzumu daha iyi anlaş ı lan « m i l l iyetçi l ik » f i k r i , b i r m i l li kurtu l uş şuu ru » i çerisinde, d üşma n l a r ı ­ m ız l a ya pt ı ğ ı m ız sayı s ı z sava ş l a rdan daha g ü ç lü b i r b i­ ç i m de ortaya ç ı karken, ünl ü Türk fik i r adam ı Ziya Gök­ a l p, i l k d efa «Türkçü l ü ğ ün Esas l a r ı » a d ı a lt ında ; g er­ çekte «Türk M i l l i yetç i l iğ i » doktri n inin prens i pl erini i l im o l a ra k topl um a ta kd im ediyordu ,

.

ö l ü m ü n ü n 50'nci y ı l dönümünde a n ı l a n Ziya ·G ök­ a l p, bugün m eydana gelen buhranla rda i ç ve d ı ş d üş­ m a n l a rı m ı z ka rş ı s ı n da; önem i daha çok a nl a ş ı l an « m i l ­ li :ü l kü l e r etrafı nda b i r l eşme» fik r i n i n öncü l üğ ü n ü ya­ pa rken a d ı n ı (<Ö l üm süz i s i m l er» a r a s ına katı yord u ,

.

D i l de, güzel san atla rda hu kukta , ekonom i d e, po­ l itika da , a h l a kta ve ·e ğ itimde yapı l·m ası gereken deği­ ş i k l ikleri ve d in de Asr-ı Saa dete dönmeyi planla maya ça l ı şan Göka l p ı n f i kirleri o ·g ünün topl um unun gel iş­ mesi i ç in son derece b üyük b i r önem taş ı yord u . D üşün­ cel erinin temel felsefesi , bugün dahi pek az değ i ş i k l i k­ l er l e, Tü rkçü l ük ve Türk M i l l iyetçi l iğ i i çin b irer rehber o l m u şt u r '

,

'

·

·

'

.

3 MAYIS 1944 (<3 M a yı s 1 944» ü nl ü «Tü rkçü l ük» ha reketini, bu

o layın unutu l maz kahra manı Ats ı z, aynı is i m l i yazı s ı n­ da şöyl e anlatı yordu :

«3 Mayıs Türkçülüğün ta rihinde bir dönüm nok­ ,

tas ı o l du

22

.

O zamana kada r ya lnız

duyg u ve d üşünce


o l a n , ebedi ve i l mi s ı n ı rl a r ı pek de a�mayan Türk1çülük, 1944 yı l ı nın 3 M ay ı s ı nda bi rdenbire hareket o l uverdi . Al i Suavi ' l er, S ü l eyman Paşa 'lar, M ehmet Emin' l er, Ziya G öka l p'ler, R ı za N u r'lar ya l n ı z duygu, d üşün­ ce, i ş Türkçüs ü i d i l er. Hareket Türkçüsü o l m a m ı ş l a rdır. Ç ı rağan bask ı n ı Türkçü Al i Suavi'n i n siyasi bir hareke­ tiyd i . Bunun Türkçü l ükle i lg i s i yoktu. S ı hhiye veki l i o l ­ d u ğ u zaman gayr ıtürkl eri atara k yerine Türk l eri yerleş­ tiren R ıza N u r da fi i li Türkç ü l ü k ya pıyord u . Fakat bu da hareket değ i l d i . Türkç ü l ü kte i l k hareketi, 3 M ayıs ·1944 çarşam­ ba günü, Anka ra'daki bi rkaç bin m eçh u l Türk genci ya ptı . Bu ba kı mdan Türkçü lük tarihirıde onların h usu­ si bir şerefi vard ı r . *

Bundan sonra 3 ·M ayıs Türkl erin günüdür. Ona bir bayram d iyem iyeceğ iz. Çünkü, yı l l a rla süren büyük ı s­ t ı ra b ı m ı z o gün başla m ı şt ı r. O na b i r matem demek de kaab i l de§i l dir. Ç ünkü , bunca s ı kı nt ı l a r ı n a ra s ı nda bi­ ze büyük bir imtihan vermek, yürekliyle yüreks izi er meydan ı nda denemek, yahşı i le yamanı a y ı rmak fı rsa­ t ı n ı verm iştir. O güne kadar tehl ikelerden gaafil bir ço­ cuk topl u l uğ u i l e yürüyen T ürkç ü l ük, 3 Mayısta g af l et­ ten ayı l m ış, maskel erin a rka s ı ndaki iğrenç yüzl eri gör­ müş, can d üşman l a r ı n ı ta n ı ·m ı ş, dost sand ı ğ ı ha inleri a yı rt etm iş, haya l in yumuşak bu l utları ndan gerçeğ i n sert topra k l a r ı na düşm üştür. B öyle sağ l a m b i r sonuca varmak i çin çekil en bun-

23


ca s ı k ı nt ı la ır boşa g itm i ş say ı lamaz. B undan dolayı b iz 3 Mayısa Tü rkçü l erin g ünü deyip çıkıyoruz. T'Ürkçıü l- ü k, tek san d ı ğ ı düş·m an ı na karş ı 3 Mayıs hareketini yaparken onun çift o l duğunu a c ı bir dene­ me ile öğren d i . Bu m i l li ha reketin zaferinden korkan Türkç ü l ü k düşman ları , Tü r kçü l er orta çağı a n d ı ran vah­ şetlerl e h a pse atı l ır ve a leyh l erinde tür lü yay ı n l a r ya­ p ı l ı rken , on lar ı ta rtı ş·m a ya çağ ı rmak garabetin i de gös­ terd i l er. Ta rih bunu bağ ı ş la mayacak ve Türkçü l erin gü­ nü olan 3 M a yıs, b ir gün Türklerin günü o l u nca o n l a r tar i h in büyü k m ahkemesinde l a y ı k o l duk l a rı aki bete uğ­ rayacaklard ı r. Türkçül erl Top l u veya ya l n ız, her yerde 3 M a y ı s ı a na l ı m . Ana l ı m v e Kür Şad ' ı n hat ı ra s ı n ı yücelte l i m.»

Tü R K Ç O L O K «Türkçü lük» n e demekti r ? Bu konuyu; «Türk M i l­ liyetçileri»n i n ruh l a r ı n ı asırlar boyu b i r meş'a l e gibi ayd ınl atacak o l an Ats ı z 'ı n kend isinden d i n l eye l i m : «Türkçü l ük, Türk m i l l iyetçi l iğ i n i n a d ı d ı r . Kel ime­ nin sonundaki ek, yerine göre mensupl uk, sevgi, taraf­ tar l ı k gösteren b i r ektir. Türkçül ü k de Türk sevgisi ve ta rafta rl ı ğ ı demek o lduğuna göre, kel ime yerinde kul la­ nıl m ıştır. Başka m i l l etl erin T ürk'ü sevmesi de gerçek­ ten b i r sevg iye değ i l , geçici bir nezakete, menfaat icap­ lar ı n a , s i yasi zaı r uretl ere i şa rettir. H a kiki o larak Türk'ü Türkten baş ka s ı sevemez. Türkçü lük, bir ü l küdür. ü lkü l er, m i l l et lerin mane­ vi g ı da s ı dı r . ü l küsüz m i ll etl er i n en ta l ih l is i , nihayet si24


lik ve sönük ka l maya mahkumdur. Eğer bu m i l l et ta­ l ih l i d e deği lse onun sonucu yen i lmek, ezi l m ek, hari­ tadan s i l i nmek, hatta yok o l makt ı r . ü l kü l er, hakikatle haya l in karışmasından doğmuş o l an , d üne ba ka ra k ya­ r ı n ı a n l aya n, m i l l etlere h ız veren ve uğrunda ö lünen bü­ yük d i l eklerdir. M i l letler, ö l eb i l d ikleri kadar yaşamak hakkına ma l i ktirl er . Türkçü l ük, büyük Türk i l inde Türk uruğunun kayıt­ s ı z - şarts ı z haki,m iyeti ve isti kl a l i i le Türkl üğ ün her yönden bütün m i l l etl erden i l eri ve ü stün o l ması ü l kü­ südür. Bu ü l kü, geçm işte b i rka ç kere gerçekl eşmesi bü­ yük Türkç ü l ük ü lküsü ve inancı i l e yetişen gen ç l ik sa­ yes i nde ya r ı n yen iden gerçek o l a cakt ı r. Türkçü lük, dün b iır kaynaktı , bugün çayd ı r . Ya r ı n .coşkun b i r ı rniak o l a ­ ca k ve önünde yaban c ı d u ygu v e düşüncel erden gelen bütün engel l er ya kı l acakt ı r . Türkçü l ük, dört kayna ktan gel iyo r : Kökü ç o k eski o l a n Türk uruğunun ş u u ra lt ı n­ d a yüzyı l l a rdan beri yaşaya n , m i l l iyetç i l ik; 1

-

2 Tanzimattan sonra Avrupa 'da ki m i l l iyetçi l i k­ l ere benziyen halkcı bir hareket i n bizde de tatb ik o l u n­ m as ı n ı istiyen m i l l iyetçi l erin ha reketi; -

D evlet i m izin içindeki ya ba ncı unsurl a r ı n iha­ neti dolayısiyl e doğan tepki; 3

-

Türklerin 200 yı ldan beri çektik l eri büyük sıkıntıla r ve geçird ik l eri felaketlerin verd iği u ya n ı k l ı k. 4

-

B u dört kaynaktan g e l en düşünceler birbi .r iyle ka25


r ı ş ı p yuğru l a ra k bugünkü Türkç ü l üğü ortaya ç ı karm ı ş­ tır. Türkler, Türkçü l ük l e g ü ç l enecek, kur u l a cak, i l erl i­ yecekt i r .

1

ıB ir

m i l l et yüksel mek i rades i n i ta ş ı mazsa , kendisine güven i o l m azsa , ba şka ları n ı ta kl itten başka bir şey ya p­ mazsa, geçm işiyle övün mezse, başka ları ndan üstün ol­ mak i stemezse, ü l kü için ö l ü m ü göze a l mazsa , savaş­ tan korkarsa o m i l l et içi nden çürümüş demektir . Bugün ü l kü l er ve kahramanlar çağ ı nda yaş ı yoruz. Geçm i ş haklara daya n ı l arak dava ları n öne atı l d ı ğ ı , he­ sap l a r ı n görü l düğü g ü n l erdeyiz. Ka n çağ l ıya n l a r ı , k ı l ı ç şak ı rtı l a rı ve g ü l l e ses l eri için de yarı n ı n neler hazı r l a ­ d ı ğ ı n ı bi l em iyoruz. B u kas ı rga a ra s ı nda , m i l l et l erin yal ­ n ı z geçm i ş l eri n i hatı rlaya ra k m i l li ü lkül erine yap ı şt ı kla­ rını görebi l iyoruz. Mazis i o l m ı ya n , ya hut o l up da unu tan, m i l li ü l küsü bul un m ı ya n l a r d evri l iyo r

­

.

insa n l ı ğ ı n ta rihinde büyük kas ı rga l a r eski den za­ man zaman g e l i p geçerd i . G itgide bu kas ı r g a la r s ı k l a ­ ş ı yor. B u g i d i ş l e tarih, edebi b i r kas ı rgadan ibaret ka­ lacak gibi g özüküyor . Bugü n ayakta ka l a b i l mek için es­ kisi kadar sağ l a m o l ma k yeti şm iyor. Ç o k g ü ç lü, çok sağ lam, çok sert, çok yü re k l i o l ma k ge r ek i yor . Bunun da bizim için birinci şartı Türkçü l ük ü l küsüne s ık ı s ı k ı ya ya p ı ş m a ktı r Ş a ş ı ran, ü rken, sapıtan m i l l etl eri tarih ba­ ğ ı ş l a m ı yor .

.

Türkçü l ü k ü l küsü , bizden amansız bir vazife a h la kı i sti yo r Subay h iç yorulmadan a ltı saat l i k ta l im ini yapt ır ı r sa, öğ r et men b ı k ma da n öğ r et ici l i k işini yaparsa, memur s in i rlenmeden ha l ka k o layl ı k göstermekte de­ vaı m ederse, doktor her şeyden önce yurtta ş l a r ı n ı n sağ ,

.

-

26


l ığ ı i l e ilgi l i o l u rsa , öğr� nc i h erşeyden önce ders i n i bel­ l emeğe ça l ı ş ı rsa ve bütün vazife l er l e rütbeler ara s ı nda n e caka , ne g österiş, ne da l kavu k l u k, n e de i l gisiz l i k o ı ­ madan b i r a h en k kuru l ursa; a şağ ı da k i l e r yuka r ı n ı n buy­ ruğunu u kafa l ık saymaz, yuka rda k i l er de a şa ğ ı n ı n d oğ­ ru 'İhtarlarına kızmazlarsa , bütün karş ı l ı k l ı i ş l erde, gö­ rüşme ve konuş·m a l arda ne ikiyüzl ü l üğe kaçan neza ket, ne de kaba l ığa ka çan sert l i k bu l u nmazsa vazifen in biz­ den istediği şey yap ı l m ı ş o l u r .

G erçekten Türkçü o lma k ko l a y deği l di r . H e r önü­ n e gelen Türkçü o l am ıyaca ğ ı gibi, her Türkçüyüm d i­ yen d e Türkçü say ı lamaz .

H er Türkçü, bu l u nduğu yerin vazifesi n i inançla yaparsa , Türkç ü l ü k ü l küsü sağl a m l a ş ı r . Türk l ü k güçle­ nir. Türkçü l erin ilk işi; vazife l erin i , arınm ı ş gön ü l ve i na n m ı ş yür ek l e ya pmakt ı r .

TURANCILIK OLKOSO «Turancı l ık ü l k ü s ü » n ü de « 3 Mayıs 1944» ün bir başka bü yüğünden ; merhum N ejat Sançar'dan d i n l eye­ lim: «Turancı l ı k, bir ü l künün a d ı d ı r . B üyük bir soyun ü l küsünü n a d ı . . . B u ü l kü : «Türk soyunun Türk toprakla­

rmda bağımsız, hür ve her yönden yükselmiş bir ton­ lum haline gelerek yaşaması» şeklinde özetl enebi l ir . Turanc ı l ı k, m i l li b i r ü lküdür. Çünkü , b i r mi l lete m en s u p insa n l a r ı n maddi' ve m anevi en yüksek saade­ te kavu ş ma ları dava s ı d ır. Tura ncıl ı k aynı zama nda, ı n -

27


sani b i r ü l kü d ü r . Çünkü hiçbir mil l ete, h içbir topl uma karş ı d eğ i ldir. B ütün ü l kü lerin, bütün fikir ve inanç l a r ı n o l duğu gibi, Turanc ı l ı k ü l küsün ün de hem d ost l a r ı vard ı r, hem de d üşma n l a r ı . . . Turanc ı l ı k, Türkl eri saadete götürecek b i r fikir o l ­ duğu i ç i n , m i l l i ruh ve m i l li şuur sa h i b i her Türk b u ül­ künün dostu d u r . Soyumuzun yüce l m es i n i ve saadete kavuş·m as ı n ı istemeyen bütün Türk d üşma n l a r ı ise Tu­ rancıl ı ğ ı n da düşma n ı d ı r . M i l l i ü l k ü l er, eriş i l mesi g ü ç v e çetin hedeflerd ir. Fa kat ta rih g österiyor ki, büyük m i l l etl eT, en çetin en­ gel i-e ri dahi a şa ra k ü l k ü l erinin hedef l erine ul aşm ışlar­ d ı r. Türk l er de ·m i l li ü l kü l eri n i gerçekl eştirebi l ecek bü­ yük bir m i l l ettirl e r. Tura nc ı l ık ü l küsünün ta rihte birka ç kere gerçekleşm iş o l masının sebebi budur. O nun için­ dir ki, bugünkü ve ya rı nki d ünya şa rtla r ı n e o l u rsa o l ­ sun , bu m i l li ü l kü , hir g ü n muhakkak yine b i r gerçek o l a ca kt ı r . Tura n c ı l ı k ü l küsünün düşman l a r ı h e m Türkl üğün, hem de insanl ı ğ ı n düşma n ı d ı rl a r . Bu büyük ·m i l li ve in­ sani ü l küyü yermeleri ve ko rkun ç bir fikir gibi göster­ meye ça l ı şma ları bunda n d ı r . Fakat bu yo l d aki bütün gayret l er i boşuna d ı r. Çünkü, t em iz ve ü l kücü Türk gö­ n ü l lerini i lahi b i r ateş gibi sara n bu imanı, o gön l l er­ den ç ıka rma k i m kansızd ı r . Ve onun i ç i n d i r ki, Türk l ü ­ ğün kökü nü kazı madan, bu ü lkün ün yoked i l mesi m um­ kün değ i l d i r .

28


Tu rancı l ı k ü l küsünün a t eşled iği gönü l l erin say ı s ı h ız l a a rtmakta d ı r. T ı pk ı b i r ç ı ğ g' i b i . . . B u . ateş in Türk dünya s ı n ı i l a h i b i r ha l e g i bi saracağ ı g ü n l er çok uzak­ l a rda değ i l d ir. Türk soyunun, kendi topra k l a r ı nda hür, bağ ı ms ı z v e büyü k saadet l er içinde yaşaması en tabii h a kkıd ı r Tanrı , Türk'ü bu saa dete l ay ık o larak ya ratm ı şt ı r . Onun içindir k i Tura n c ı l ı k, bir gün muha kkak gerçekleşecek­ tir ü l kücü Türkler bu günün uza k o l ma d ı ğ ı na i ma n et­ mektedirler . » .

.

OLAY YAPAN AÇI K MEKTUPLAR (3 Mayıs'ın yaratılmasma ve arkasından Türkçü­ l üğe karşı o meşhur haçlı seferinin açılmasına sebep, Atsız'm zamanın başbakanı Şükrü Saraçoğlu'ya yazdı­ ğı açık mektuptur. Bu açık mektuplar o sıralarda çok azıtmış bulunan yerli kızı lların faaliyet ve maksatları­ nı hükümete bildirmek ve dikkati çekmek üzere kaleme ahnmıştı. Yayınland ığı sırada memlekette büyük akis­ ler bırakan ve Türkiye'yi kızıl afete karşı ayağa kaldı­ ran bu mektuplardan ikisini de aynen veriyortJz.) Sayı n Başveki l, Hem T ü rkçü, hem de başve k i l o l duğunuz 'İçi n �ize bu a ç ı k mektubu yaz ı yorum. Ya l n ı z ba şveki l o lsayd ı nız bun l a r ı yazmak emeğ ine katlanmazd ı m . Çünkü Türkçü o l mayan bir başvek i l e h ita p etmen in n e kadar boş o l­ d u ğ u n u bi l i r i m . Ya l n ı z b i r Türkçü o l sayd ı n ı z yine yaz­ maya l üzum görmezd i m . Ç ünkü, faydas ı z ka l a ca k o l ­ d u ktan sonra, s izden d a h a eski Türkçü l e r l e yurdun 29


d ert l erini h er zaman konuşabiHr im. Fakat Türkçü o la ­ rak i da re ı m a kinesinin başında olduğunuz için sizi n l e konuşmaktan fayda l ar doğabi l eceğine inanıyor, onun i ç i n s ize h ita p ediyoru m . M i l l et M ec l isinde, 5 Ağustos 1 942 günü verd i­ ğ in i z nutukta : «Biz Türküz, Türkçüyüz ve daima Türk­

çü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi ol­ duğu kadar ve laakal o kadar bir vicdan ve kültür me­ selesidir.» dem iştiniz. Türk, ta rihi i l e uğra şm ı ş bir mü­ nevver o l a ra k söyl eyeb i l irim ki n e ı rk ı m ız ı n , n e d e dev­ l et i m izin ta rih inde, Türk m1 i l l iyetç i l i ğ i resm i bir a ğ ı z­ d a n b u ka dar kesin söz l er l e h i çb i r za man a ç ı ğa vuru l ­ m a m ı ştı . B u sözl erin Türkçü çevrel erde nas ı l sevinçle Fa kat a radan karş ı l a n d ı ğ ı n ı ·a n l atmaya l üzum yok t ur bi rbu çuk yı l ı aşan biır za man geçtiğ i ha l d e biz, bu Türk­ ç ü l ü ğü n iş a la n ı na geçmed i ğ i n i görmekten doğan bir s ı k ı nt ı i ç i n deyiz. Fikirler i ş ha l i n e ge:di ğ i zaman ma­ n a l a n ı r B u na ü l kü deriz. iş ha l in e g e l m iyecek, fikir­ l er ise ham haya l den başka bir şey d eğ i l d ir. Yetm i ş y ı l d a n beri işl ene i ş l ene bug ü nkü duruma erişen kuvvetl i Türkçülüğün a rt ı k tatbikat a l an ı nda da kendi n i göster­ mesi zaman ı e l bette gel m i ştir. işte bu satı r l a r ı n güttü­ ğ ü i stek, s i ze, Tü r kçü l üğ ü n n i ç i n ya l n ı z sözde ka l a ra k. bugünün imka n la r ı n i sbeti n d e iş h a l i n e gelmed iğin i sormak v e Türkçü l ü k tatbikat sahas ı na geçmed iği için yurd umuzu n düşm a n ı olan fikirlerin nası l gel işip yay ı l ­ d ığ ı n ı a nl atmakt ı r . •B ir başveki l .e hangi s ıfat ve s ü retl e b u soruyu soruyorsun d iyemezs i n iz. Ha lkçı oir h ü ku­ m etin başveki l i iseniz, mensup bu l u nduğunuz partin i n gazetel eri tarafı ndan birçok defa tekra rlandı ğ ı g i bi re­ j i m i m iz d emokrat bir reJimse ve siz de birçok defa .

.

­

30


söylediğ iniz g ibi ha l k a ra s ı ndan .Yetişm iş ol m akta ki gu­ ruru bel irten söz l erinizde sam i m i iseniz ve eğer M i l l et M ec l is i n i n aza l a r ı Rakikaten bizim vek i l l erimiz isel er, siz de b i r başveki l , ha l k a da m ı , demokrat, ha l kç ı ve .Türkçü o l ma k dolay ı s ı y l e ben i d i n l em eye mecbursu­ nuz. Yok, bu n lar doğru d eğ i l d e birer gösterişten i ba­ retse, ş ü phes iz, ben i m bu h ita b ı m c üretkarl ı ğ ı da aşan bir küstahl ı kt ı r ve bunun i ç i n i l k karş ı l ı ğ ı da O rhun'un susturu l ma s ı d ı r . Say ı n Başveki l , Esef l e söy l em eye m ecburum k i , Türkçü lük naza ri­ yat sahas ı nda ka l maya d evam ederken, bu m· i l l etin ve b u ü l kenin düşma n ı o l a n solcu fikirler bazen s insi, ba­ zen a ç ı k yürü m ekte, propagandas ı n ı yapma kta deva m ediyor. Ha l bu k i sizin Türkçü ve partinizin a lt ı okundan bi r ta nes ini n de m i l l iyetçi l - ik o l ma s ı na göre bunun böy­ l e o l maması i c a p ederd i . Pek uzun konuşara k esastan ayrı l m a ktansa örnek vererek bugünün g erçeklerini gös­ termek da ı h a d oğ ru 01 l a ca ğ ı ndan size ·m emlekeHmizin, kanun l a r ı m ı z ı n m i l l iyetçi l i§i i l e, sizin Türkçü l üğünüzle bağdaşmas ı kaa b i l o l mayan o layları göstereceğ i m: Birka ç g ü n önce, Ba .l ta c ı oğ lu İ sm a i l Hakkı 'n ı n Em inönü H a l kevinde ver d i ğ i bir konfera nsta m ü h i m b i r ha dise o l d u . G a zete l er i n ancak m iza h sütun l a r ı nda yer a l a n bu had iseyi b i l mem i şittiniz m i ? H erha l de i ş itme­ m i ş ·o l a ca ğ ı n ı z bu vakayı ben size kı saca anl a.t a yı m : Ba lta c ı oğ l u 'nun m i l l iyetç i l ik lehinde s·öz söy l eyeceğ i n i haber a l an bazı zü mre l er ( ya n i so l c u lar, komün ist, ya­ n i vatan h a i n l er i ) , bu konferansta b i r hadise ç ı kar. m a­ ya karar veriyorlar. Konferans günü sa lonun sol tara31


fı n ı ( d i kkatin izi çekeri ·m !) do l du ruyorlar ve konferans­ çıyı kürsü ye g e l d i ğ i zaman l üzumundan fazla, dakika ­ l a rca s ü ren a l kı ş l a r l a i l k n ümayişi ya p ı yo r l a r . Faka t b u n ümayiş a l k ı ş şekl inde o lduğu i ç i n k imsen i n akl ına kö­ tü b i r şey g e l m i yor. H erkes bunu t erbiyes i z b i r sevgi gösterişi sa n ı yor. Konferans ı n b i r yerinde B a lta c ı oğ l u hoşa g iden b k jest ve teşbih yaptığ ı zam a n herkes g ü­ l ümsüyor. Fakat sol taraf bu g ü l ü mseyişi kahkaha l ar şekl inde uzun zaman d evam etti riyo r Yine k imsen in a k l ı na b i r şey gel .m i yar. H e r kes bunu da kıt terbiyel i­ l erin bir g ü l üşü s a n ı yor. Fa kat b i ra z sonra , B a lta c ı o ğ l u Türk t i yatrosu ndan bahsett i ğ i s ı rada y i n e a yn ı s o l ta­ rafta bir öksürme başl ı yor, çoğa l ı yor, g ü rü l tü h a l i n i a l ı yo r . Yine kimse bunun b i r komünist nümayişi o l du­ ğunun fa rkı nda değil . Konferansçı gürü ltüden dolayı susmaya mecbu r o luyor . H e r kesin gözü öksüren l er i n üzeri nde iken sol ta rafı n en a rka s ı ndan b i r n efer ka l kı ­ yor ve öksüren lere doğru : «Üniversite gençleri ! Dinle­ meye mecbursunuz!>> d iye bağ ı r ı yor. i şte o zama n , sa­ londa ki ler i l k önceki a lk ı ş ı n , daha sonrak i kah kaha n ı n v e ş i md iki ök s ü rü k l e r in mana s ı n ı a n l ı yor. M ünevver b i r Tü rk o l duğu ana l ş ı l a n n efer gencin sert i htarı üzeri n e b i r anda öksürm e l er kes i l iyor ve o anda işi kavraya n­ l a rdan m i l l iyetç i bir tı bb i y e l i sağ tarafta n ayağa kalka­ .

rak öksürenlere: «Namussuz komünistler! Milliyetçilik hakkmda söz söylendiği için böyle yapıyorsunuz değil mi7» diye haykı rıyor. Ta bii k i , haysi y et ve namusu bi r burjuva uydurma s ı diye t e la kk i eden komü n i st l erden kimse bu t a h ki re a l d ı rm ı yor. Ya l n ı z k end i l er i n e çevri l ­ m i ş o l an ateş l i bak ı ş l a r a lt ı n da s i n i p s u suyor l a r . O za­ man B a l tacıoğ l u , nü mayi şç i l e r e baka ra k şöyl e d i yo r :

«Kor-ktuğum için sustum sanmaym. Sadece acıdığım 32


için sustum.» Hatip konfera n s ı na devam ed iyo r . Ken d i­ s ine has o la n belagatle komünistl i ğ i paçavraya çeviren b i rka ç söz söy l üyor. Art ı k bu ka darına daya namayan ve konferan s ı n bitmek üzere o l d u ğ u n u s �zen marks ist ta s­ l a k l a r ı sa lonu terk etmeye baş l ıyo r l a r . Fakat bunu da n ümayiş şek l i nde ve kasdi b i r gürültü i l e ya pıyorl ar. S a l onun d ış ı n da , hol de, i kişer üçer kişi l i k grupl a r ha­ l i nde toplanan bu güruhun a ras ı n da m erak dolayısiyle dol aşan m i l l iyetçi bir ün iversite genc i b u tas laklardan birinin B a l tacıoğ l u 'ya tu l umbac ı ağzıyla b i r küfür sa­ vurd u ktan sonra : « . bize milliyetçilik dolması yuttura­ caktı .» ded iğini iş itiyor. B u s ı rada i çeriye resmi k ı l ı k­ l ı dört beş po l isin gel d i ğ i görü l ünce ta slaklar çabuca k sokağa f ı r l ayıp kaybol uyorlar. . .

Fakat şaş ı l aca k nokta şu ki : H a l k Partisi ' n in bir mebusu, H a l k Parti si 'n i n bir m üessesesinde vatan ve m i l l et d üşman l a rı ta rafı ndan ta hkir o l unduğu ha lde k i msen i n k ı l ı k ı m ı l da m ı yor. N e ha l kevi , ne po l is bir ta­ kibat veya tahkikat yapmaya l üzum görmüyor. Ayn ı ge­ ce l eyli t ı p ta lebe yurtla r ı nda m i l l iyetçi lerle solcu lar a ra s ı nda başlayan m ü na kaşa dövüşe binmek üzre i ken her yerde da ima görü l en uzlaştı r ı c ı tarafs ı z l a r ı n araya g irmesiyle mese ı e · kapa n ı yor. Say ı n B aşveki l 1 i şte Türkç ü l üğün hakim o l d uğu b i r Türk ü l kesin­ d e böyl e bir o l ay o l u yor. i ş i n en kötü ciheti de b u nümay i ş i yapa n l a r ı n hem ün iversite l i , hele b i r çoğ u nun dev l et pa ras ı y l e ta l ebe yurtları nda okuyan ta l ebeler o l uşudur. Demek k i devl et bi l meden koynunda y ı l a n besl iyor. K ı z ı l göz l ü , s insi ve zihirl i y ı l a n lar. B u y ı l anF. 3/33


l a r ya rın bi rer doktor o l u p yurt köşel erinde vazife a l d ık­ l a r ı zaman i l k i ş l eri ba lta l ama ha reket l erine g i rmek o l a ­ ca k, vata n ı a rka da n vuraca klar, bek l ed i k l er i k ı z ı l saba­ h ı Türkiye 'ye get irecek o l a n ya bancı o rd u l ara ajan l ı k edecekl erd i r . Zaten top l u ve teşk i l at l ı b i r ha l de d a ha ş i m d i den konfera nslarda n ümayiş yapma l a r ı da bu günden aja n l ı k etmeye baş l a d ı k la rı n ı n del i l i d i r . B u n ü­ mayişi yapa n l arı n a ra s ı nda , Al ma nya 'ya tah s i l e gönde­ ri l erek komünist l ik ya pt ı ğ ı için ta l ebe müfettişi ta raf ı n­ dan geri a l ı na n , fakat bazı mebus amca l a r sayes inde Ankara ünivers ites ine doçent o l arak g iren bir kom ün is­ tin iki kardeşi n i n b u l unması da b i l mem ki ibret l e ba­ k ı l maya değmez m i ? Aca ba , böy l e bir vaka başka ü l kel erde o l a b i l ir m i ydi ? Rusya 'da m?tırksizme, A l ma nya ve ita l ya 'da m i l ­ l i yetç i l iğe ayk ı r ı en ufak bir ha reket nas ı l karş ı l ı k gö­ rürdü ? Hatta şu küçük B u lgarista n 'da B u l garl ı k a l eyhi n­ deki b i r söz veya ha reket tasa rlaması nası l karş ı l a n ı r­ d ı ? H erha l de kökünden kazı nmak suretiyl e karşı l a n ı r­ d ı . Yaz ı k k i a nayasa m ı zda yasak ed i l m iş o lan yaba ncı f ikirleri beni mseyen ve yar ı n devl ette m ünevver taba­ kav ı teşki l edecek o l a n çocu k l a r m i l l iyetç i l iğe ka rşı g e l d i k l eri ha lde o n l a ra b i r şey ya pm ı yoruz.

Jstanbul 'da Türklüğe karşı yapılan küstahlıklar bu kadar deği ldir. Yine halkevinde istiklal Marşı çal ınır­ ken ayağa kalkmayan melezleF, bir erkek _ l isesinde Türk­ çülükle alay ederek: <<Arabacı araba olmadığı gibi Türkçü de Türk değildirl» diyen tarih öğretmeni, bir kız ortaokulunda talebesine: <eTürk değil misiniz? Allah be34


lanızı versin. Alman veya lngil iz olmadığ ıma pişma­ nım.» diyen başka bir tarih öğretmeni hep mi l li şerefi­ mize saldıran, fakat karşılık görmediği için küstahlığım arttırmakta devam eden mikroplardır. Bu m i krop l a r ı n teh l i kesini a rt ı k ö rtbas edecek çağda ve d u ru mda deği l iz . Vakt i y l e ba şvek i l ismet Pa­ şa : « Hava teh l i kesi vard ı r en a şa ğ ı 500 u ça ğ ı m ız o l ­ m a l ı ! » d i yerek teh l ikeleri o l duğu g i b i göstermek usu l ü­ n ü koymuş, s izden önceki başveki l R ef i k Saydam d a : « D evlet teşki latı A d a n Z y e kada r bozuktu r, d üzelt­ mek i stem d i yerek a ç ı k konuşma usul ünde b i r a d ı·m daha atm ı ştı . S i z de i hti ka r l a başa ç ı kamad ı ğ ı n ızı , zey­ tinya ğ ı ticaret i y l e u ğraşan bazı kimselerin devlet i n ba­ ş ı na bela o l duğunu söy l emek l e bu ç ı ğ ı rda d evam et­ mekte o l duğu nuzu gösterd i n i z . B u n l a ra bakarak kuv­ vet l e u muyorum ki s iz i n l e a ç ı k konuşmak kaabi l di r . G erek reisicu m h u r ismet İnönü, gerekse s i z nutukl a r ı ­ n ızda m i l l et i n işbirl i ğ i n i istememi ş m i i d i n iz ? işte ben de s izin sam im i sözlerinize bütün m i l li ve şahsi sam i m iyetim le ceva p vererek işbi r l i ğ i ya p ı yor, dev l et i ş l e­ r ine yuka rdan bakt ı ğ ı n ı z içi n a nca k aşağ ı da n görü l me­ si kaa b i l o l a n ve sizin naza r ı n ıza u laşamayan bazı o l ay­ l a r ı s ize haber ver iyorum . ­

Say ı n Türkçü Başve k i l 1 Yuka rı da a n l att ı k la r ı m ı m ünferit vaka l a r o l a ra k sayamayız. Solculuk, gördüğü müsamaha ve kayıtsız­

hktan faydalanarak sinsi sinsi ilerliyor. Liselerde bu fikre saplanmış hastalar görülüyor. Bunlar arkadaşlan­ na «yakmda hepiniz komünist zindanlarmda çürüyecek­ siniz!» demek cüretini gösterebiliyor. Yüksek öğretim

-

35


de bu h astal ık daha çok artıyor. Arasına gayrsmemnun­ ları, gayritürkleri de alarak büyüyor. Yalnız mahrem ve samimi düşünce halinde kalma yarak hareket haline geçiyor. Boy boy dergi leri çı�oyor. Bu dergilerde ayn ıl teranelerie ahlaka, vatan ve şeref duygusuna, millet ha­ kikatına saldırı lıyor. Taassubla mücadele ed il iyormuş gibi gözükerek mukaddesatla eğleniliyor. Bu dergiler­ den biri ka pat ı lın ca aym imzCJlarla bir başkası çık ıyor Bu işsiz güçsüz serse riler parayı nereden buluyor? Sa· tılmayan bedava dağıt ı lan dergileri nasıl yaşıyor? Fa­ kat en zorlusu siz bunlara nası l göz yumuyorsunuz? Dergilerle ve hatta günlük gazetelerle i şlen en bu vatan düşmanı fikrin bazen devletçi , bazen v ata nc ı bazen in­ sancı, bazen i limci kılıklarla Türk mi l let ini zehirlemesi­ ne niçin müsaade ediyo rsunu z ? Niçin bu memlekete istiklali çok görmüş, onu ba ş kalarına köle etmek iste­ miş olanlara yüksek makamlarda yer veriyorsunuz? Bunlar demokrasinin icapları ise o zaman ·memleket­ te, bi l hassa ilmi alanda da geniş bir fikir hürriyet i ol­ ması gerekir Bu söz l erim, d em okrasiye has tesa m u h .

,

.

i l e karş ı l a n ı rsa daha söyl eyecek ç o k sözleri·m vard ı r . O zaman ben s i ze i l mi sahada b i l e f ik i r hürriyetinin nas ı l o l ma d ı ğ ı n ı , bu hürriyet i boğmaya ça l ı şan l a ı n k i m­ l er o l duğunu, bize başka l a r ı n a k ö l e etmek i stedikl eri ha l de m üh i m mevk i l er işga l eden lerin l istesini, Türkçü­ l ük l e e ğ l enen, Türk gel d iğ i ne p işman o l an öğretmen l e­ r i n k i m l er o l duğunu söyl eyeb i l irim ve ina n ı n k i sözl e­ _rim i şahitler ve ma ddi del i l l er i l e ispat edebi l ir i m . Fa­ kat bunun için bu ön sözümün nas ı l karş ı lanaca ğ ı n ı bi l ­ m em lazımd ı r. B u söz l erim in göreceği karşı l ı k Tü rki­ ye'de ciddi bir yazı hürriyetinin o l up o l ma d ı ğ ı n ı göste­ recek, m i l l et fert l erinin hiçbir ka rş ı l ı k beklemeden hü36


kOmete yard ı m etmesi kaabi l m i d i r, bunu ortaya ko­ yacak, s izin de ha kiki b i r d emokrat ol u p o l madığ ı n ızı bel i rtmek bak ı m ı n da n pek önem l i b i r sonuç vererek da­ ha birçok ka ranl ı k nokta l a r ı n a yd ı n lanma s ı na ya rd ı m edecektir. Aksi ta kdirde, eski bir ta r i h i efsaneyi tanzi1r ederek d i yebi l ir i m k i , 700 y ı l önce Ana d o l u 'ya gel en 400 a rs lana ka rşı l ı k, bugün 400 koyun hal inde çad ı r­ ları m ızı yen i den dererek a rs l a n l a r ı n gel d i ğ i yo l u n ta m d i kine doğru yola koyu l m a m ı z gerekecektir. Maltepe, 2 0

Şubat

1 944

ATSIZ iKiNCi AÇIK MEKTUP Say ı n Başveki l , Ö rhu n 'un mart sayısı nda s ize h ita ben yazd ı ğ ı m a ç ı k mektu p Türkçü çevrel erde çok i y i karşı l a ndı . Yur­ d un tür l ü bölge l erinden a l d ı ğ ı m mektu plarla tel grafla r büyük b i r efka n ı u m u m iyeye tercüman o l duğumu bana a n latt ı . S ize geli nce, bunu sizin d e i yi karşı l a d ı ğ ı n ı zı bi l iyoru m . Orhtın'u okuduğunuz za man h içbir şey söy­ l ememiş, ya l n ı z a c ı a c ı g ü l ümsem i ş o l sa n ı z . b i l e yine iyi karş ı l a m ı ş olduğunuza ina n ı r ı m . Çünkü ben o acı g ü l ümseyişin mana s ı n ı a n l a r ı m . Çünkü, gön l ün üzün bi­ z i m l e b i r l ikte çarpt ı ğ ı na , y u rt mesel e l e r i n i t ı pk ı b izi ·m g i bi d üşündüğün üze i na n c ı m ı z var d ı r. Q rh u n 'u n resmi maka m l a r tarafı ndan ta mamen norma l karş ı lanması da T ü rkiye'de yazı hürriyeti o l d u­ ğunu göstermek, h ü kümeti n sam i m i Türkçü l ü ğünü be­ l i rtmek bakım ı ndan çok iyi o l d u . Çünkü her ba k ı mdan

37


s u katı lmam ı ş Türk olan O rhun, bi,r Türk ü l kesinde, bir Türk h üku meti taraf ı ndan ka pat ı l amazd ı . Türkl üğün davas ı n ı hayk ı ran, Türk l ü k d üşman l a rı üzerine resmi bak ı ş l a r ı çekmek isteyen O rh u n gibi b i r dergi a nca k Türk d ü şma n l a r ı n ı n hakim o l duğu b i r ü l kede, mesela ça r l a r ı n veya ha l ef l erinin ü lkesinde kapa t ı l a b i l i rdi . Sayın Ba ş ve ki l : B izim anayasa m ıza göre komünizm Türkiye 'de ya­ sakt ı r ve d evletim iz m i l l i yetçi b i r devlett i r . Tü rk ı rk ı n ı n h ususi ya pısı na, a h laki ve m i l li temayü l l erine a yk ı r ı o lan kom ü n izm i Türkiye'ye sokmak isteyen ler m i l l et bakı-m ın dan soysuz ve namert o l du kl a r ı g i b i k a nu n na­ za rın da da h a i nd i r l e r . H i çbir m i l l et ken d i m i l l i yapı sına d ü ş man sayd ı ğ ı f i k i r l eri kendi ü l kesinde ya şatmaz. H ürriyetin ve demo ka s i n i n a nayurdu o l a n lngi l t ere ' d e b i le, s ava ş ba ş l a r baş l amaz faşist f ı rkas ı lağved i l i p aza l a r ı ha p i se atı l d ı . B ütün d ünya da, y u rt düşma n l arı­ na m üsa maha gösteren hatta o n l a ra m evki ve selah iyet veren tek dev l et Türkiye ' d i r . B u müsamaha d ev l etin kuvvetinden , ken d ine g üvencinden de doğab i l i r . F akat, Türkiye 'n i n en kuvvetl i o l duğu bir çağda, b üyük ve şan ­ l ı Fat i h ' i n yapt ı ğ ı .m üsamahanın sonradan baş ı·m ı za n e bel a l a r getir d i ğ i d üşünü lü rse, yurt v e m i l let d ü ş m a n ­ l a r ı na mü s amaha göst ermektek i büyük teh l ike d erha l a n l a ş ı l ı r . En sa ğ l a m gövdeleri yere v u ran şey de küçü­ c ü k birka ç m ikrobu n o gövdede b i r köprü ba ş ı kurma­ s ı d ı r . Derha l tem izlenmezl erse zaman l a çoğa l ı p uzviye­ tin can a l a c a k b i r no ktas ı n ı ta hrip ederl er. S onra s ı y ı ­ bm v e ö l ümdür.

Türkiye'de komünistler var mıdır sorusu birtakım­ ları tarafından sorulabil ir. Şunu unutmamalı ki, komü38


n istler hiçbir zaman biz komünistiz diye açıkça kendi­ lerini ortaya vermezler. Onlar Halk Partisinin çok elas- '· tiki olan altı okundan halkçıhğı ahp kendilerini halkça yurtseverler gibi ortaya atarlar. _F akat onların hakiki' benliğini anlamak için dahi olmaya lüzum yoktur. Irk ve aile düşmanlığı , din ve savaş aleyhtarlığı, faşistliğe hücum perdesi altmda milliyeti baltalama, yurdumuz­ daki azınl ı klara aşırı sevgi, her şeyi iktisadi gözle gö­ rüş onları açığa vuran damgalardır. En büyük düşman­ ları olan mill iyetçilere ı rkçılık noktasından saldırmala· rı, milliyetçilikte ırkçılığın temel olduğunu bilmelerin­ den dolayıdır. Temeli yıkalan yapının bir anda çökece­ ğini de çok iyi kestirmişlerdir. i şte bu usta komünist l er, komün izm a l eyhtarı ve Türkçü Tlirki ye'de s i nsi sinsi her yere e l atm ış l a r, mü­ h i m mevki l ere geçmi ş l er, tuttuk l a r ı köprüba ş l a r ı ndan Türkiye'yi ta hrip etmek için ş i d deti i bir taa rruza g iriş­ m i ş l erd i r. Fakat b u n l a r s ı n ı r l ardan gel en mert bir d ü ş­ man o l ma d ı kları ·i çin ko l a yca sez i l emezler. B u n l a r, pa­ raşütl e i nen bozguncu casu s l a r g i b i ü l kenin ü niforma­ s ı n ı giym i ş o l d u k l a rı n dan her Türk bun l a r ı seçemez. O nun için b u n l a r s insi s i l a h l a r ı y l e bi rçok Türk'ü vurup m i l l iyetç i l i kten a y ı rabili r l er. Say ı n Başveki 1 1 Sözü çok uzatmama k ı ç ın bu ikinci mektubumda maa rif sahas ına g i rm i ş o la n komünist l erden bahset­ mekle ikti fa edeceğ i m . B u n l a r, vata n düşma n l a r ı na ka r­ ş ı pek kayı ts ı z davra na n Maa rif Veka l etini n gafl etin­ den fayda l a nara k müh im yerl ere geçm iş l er ve ora dan zeh irlerini sa çmaya · baş l a m ı ş l a rd ı r . Maarif Veka l et i 39


Türk l ü k d üşma n l a rı na karşı o ka da r gaflet içinde bu l u­ n uyor k i , size yazd ı ğ ı m i l k mektupta ta l ebesine : Türk

değil liz

Allah belanızı versin ! Alman veya lngi­ olmadığ ıma pişmanım» diyen bir ta rih öğretmen in­ misiniz?

den bahsettiğim h a l d e ş imd iye ka dar bu öğretmen i n k i m ol duğunu araştı rma k za hmetine bi l e kat l anma d ı . Bunun l a beraber Maarif Veka l etine hak vermemek de e l den gelmiyor. Çünkü onun ku l la n d ı ğ ı memurlar a ra­ s ı nda öyl e l er i va r ki, bu zava l l ı tarih öğretmen i o n l a r ı n yan ı n da vatan kahra m a n ı ka dar a s i l ka l ıyor. ö rnek m i istiyorsunuz ? işte s ı ra s ı y l e ver i yoru m : B ugün Maarif Veka l etine bağ l ı D i l Kuru m u aza s ı ndan v e An � a ra 'daki D evlet Konservatuva rı öğret­ m en l er i n d en b i r Sabahattin Ali va r d ı r . H emen hemen b ü tü n ken d i s i n i ta n ıyan l a r ı n kom ü n istl i ğ i n i b i l d iğ i Sa­ bahattin Ali 1 9 3 1 yı l l a r ı n da Konya 'da 14 a y hapse mahku m ed i l m i şt i . Sebebi d e başta o za manki reisi­ cumhur Atatürk o l duğu ha l de bütün dev l et erka n ı n ı ve rej i m i tehz i l eden manzu m bk hezeya nname yazma­ s ı yd ı . Bazı m ı sra l arı n ı bugünkü bazı mebus l a r ı n da b i l ­ d i ğ i bu hezeya nnamen i n tama m ı n ı Konya 'da ki a d l iye a rşivinden b u l u p ç ı ka rmak kaabi l d i r . 1

-

Sayın

B u raya b i l mecbu riye yaza rken bü­ yük b i r ıstı rap d u yduğum iki m ı sra ında (beni mazur görmen izi rica eder i m ) bu vatan h a i n i şöy l e d iyord u : Başvekil !

ismet girmed i mi hala hapise Kel Ali'nin boynu vurulmuş mudur? Maarif Veka l etin i n sevg i l i memuru bul unan bir komü n i sti n, hapise g i rm es i n i temenn i ettiğ i ismet, pek 40


kolayl ı kla a n l ayaca ğ ı n ı z gibi, o za manki başveki l , şim­ d iki reisicumhur ve hepsinin ü stünde lnön ü zafer leri­ n i n başkuman dan ı ism et lnönü o l duğu gib i , boynunun vuru l ma s ı n ı i sted iği Kel Ali de, Ayva l ı k 'da Yuna n 'a i l k kurşun u atan a la y ı n kumandan ı Ali Çetinlcaya'd ı r. Bu h ezeya n la r ı yaza n Sabahattin Ali, bugü n kü ltür işleri­ n i n m ü h i m bir mevk i i nde, Maa rif Veki l i Hasan Al i 'n in şahsi sempatisi sayes inde, batı rmak istediği Türk m i l ­ l etin i n para s ı y l a ra hatça yaşa maktad ı r . Bugün Anka ra 'daki D i l Fakü ltesinde fol kl or doçenti o l a n b i r Pertev Naili Boratav va rd ı r . Nas ı l b i r kom ü n i st o l d uğunu b i l ha ssa ben ç o k i y i b i l i r i m . 1 93 6 da M aarif Veka l eti ta rafı ndan Asu r v e Sümer d i l l erini öğrenmek için Alma nya 'ya gönder i l m i şti . Fa kat daha Türkiye'de i ken başl a d ı ğ ı komü n istl i ğ i o rada azıtt ı ğ ı i ç i n a rkada ş l a r ı Z i ya Karamuk ( şi m d i Samsun Lises i m üd ü rü) , Fazıl Y i n a l ( ş imdi Anka ra 'da a rşiv m ütahas­ s ıs ı ) ve Şükrü Güllüoğlu ( ş imd i istanbu l 'da ticaret l e meşgu l , tarafından kendisine ihta r yapı l m ı ş , a l d ı rma­ y ı n ca res·m en şika yet e d i l m i ş ve Maarif Veka l eti ta ra­ f ı ndan gönderi l en m üfettiş Reşat Şemsettin ( şi m d i m ebus ) tarafında n s u çu sa bit görü l erek d erha l Türki­ k i ye 'ye dönünde i l k önce Maarif Veka l etinde bir am­ sonra d oçent o l a cakt ı . Fa kat komü n izm i n fazi l etine ba­ k ı n ı z k i yar ıda ka l a n iki y ı l l ı k b i r tahsi l den sonra Tür­ k iye'ye dönünce i l k önce Ma rif Veka l etinde bir a m ­ b a r mem u ru tayin ed i l m işken b a z ı mebusl a r ı n a raya g i rmesiyle fo l kl o r doçent l i ğ i n e getir i l d i ve dört y ı l ka­ zanm ı ş o ld u . i l k mekt ubunda s ize a n latm ı ş o l duğu m _ Em inönü H a l kevinde nümayişte, sa l onun s o l tarafı nda oturup g ü rü ltü ç ı ka ra n l a r a ra s ı nda işte bu Pertev Naili B oratav ı n iki t ı bb i ye l i kardeşi d e vard ı r . 2

-

'

41


B ugün Ista nbu l ü niversites inin pedagoji ens­ titüsü ba ş ı nda bir Profesör Sadrettin Celal va rd ı r. Tür­ k iye'de bu kürsüye l a y ı k birçok kimseler va rken onu n buraya geti r i l mesinin sebebi s ı rf maarif veki l i i l e a ra ­ s ı ndaki şahsi dost l u ktur. B u Sadrettin Celal 1 9 20 'de Moskova 'daki enterna syona l komünist kongresine Tü r­ kiye mümess i l iyim d iye giden, 1 92 1 - 1 924 y ı l lar ı nda i sta nbu l 'da Aydınlık d iye azg ı n b i r komün ist dergisi ç ı ­ kararak Türk m i l l iyet i n i ba lta l a maya ça l ı şa n , Tü rkiye' de b i r s ı n ı f i hti l a l i ya pa ra k Türk m i l l et i n i birbi rine k ı r­ d ı rmaya uğra şan, birçok askeri t ıbbiyenin komünist o l a­ rak oku l dan kovu l ma s ı na sebebiyet veren ( şi m d i Rus­ ça 'dan ya pt ı ğ ı tercüme l erle edebi komün izm yapa n Hasan Ali Ediz ve Ana do l u 'da b ir kasa bada mahpus olan Hikmet Kıvılcım b u askeri tı bbiyel i l erdir ) , sonun­ d a bu yüzden ken d i s i de ha pse g iren bir vatan haini­ d ir. B i r vata n ha i n i ve hapisten ç ı km ı ş bir sa b ı ka l ıy ı Türk üniversitesinde pedagoji enstitüsünün baş ı na ge­ tirmek şahaser bir gafl ettir. 3

-

B ugün Ankara 'daki D i . Kurumunun aza s ı n­ dan ve geçen d evrenin mebuslarından ( evet say ı n baş:­ veki l , partin izin mebu s l a r ı n da n ) b ir Ahmet Cevat va r­ d ı r . T ürkçeyi t ı pk ı İ stanbul R u m la r ı ş ives iyl e konuşa n bu d i l c i d e 1 920 y ı l la r ı n da R u sya'ya ka çm ı ·ş v e ora da «Türk Komünist F ı rkas ı M erkezi Komitesi n i n Harici Bürosu » aza s ı o l muştur. Tra bzon 'da 1 9 2 1 'de ha l k ta­ raf ı n da n l in ç e d i l en 1 6 kom ünist hakk ı n da R u s komü­ n i st l erinden Pavloyiç'e yazd ı ğ ı mektub u , O rhun 'un 20 Şubat 1 934 tarih l i d ö rdüncü say ı sında neşretm iştim . Pavloviç'in inkılapçı Türkiye a d ı i l e 1 9 2 1 'de M oskova ' da neşrettiği k itab ı n 1 1 9 - 1 2 1 . sayfa ları ndan a l ınan bu m ektubu tekrar neşre d i yorum : 4

42

-


Aziz yoldaşım Pavloviç, 28 Kanunusanide Trabzon cıvarmda

vahşicesine öldürülerek denize atılmış olan Yoldaş Suphi ile Tür­ kiye Komünist Fırkarsmın merkezi komitesi azalarmdan 4 kişi ve 1 2 'diğer komünist yoldaşlar hakkında sizinle ciddi görüşmek istiyorum. Kaybolan yol daşlarımız hakkında epey zaman ma­ lümat alamadık. Fakat sonra onların Trabzon burjuvi­ zisi tarafından elde edilmiş cellatlar tarafından öldü­ rüldükleri anlaşıldı. Ta Erzurumdan başlayarak bizim yoldaşlarımız aleyhinde nümayişler başlamıştı. Halka diyorlardı ki : «Rusya'dan gel miş olan komünistler bolşeviklerdir. On­ lar mağazaları kapamak için geldiler. Kimsenin almak ve satmak salahiyeti olmayacaktır. Sonra taharriyata başlanacak, hekesin eşyası ve parası müsadere oluna­ �aktır. Komünistler dinsizdir. Al laha inananları hapse atacaklardır. Din, ticaret ve hususi mülkiyet bolşevik­ ler tarafından menedilmiştirn. Nümayişçiler arasında burjuvazi tarafından para ile elde edilmiş ve polis teşkilatı tarafından komünist­ ler aleyhine tevcih edilmiş cahil şahsiyetler çoktu. Bun­ lar bizim yoldaşlara hücum ederek -taşlamışlar ve parça . parça etmeye kalkm ışlardır. Yolda bizim yoldaşlara kim­ se ekmek ve atları içinı y_em satmıyordu. _ Hükumet ise bol­ şevikleri himaye rolünü takınmaya çal ıştığını göstermek istiyordu. Komünistleri müdafaa için hükumetin tedbir al­ dığı yalandır. Bizim mevsuk menbalardan a ld ığım.ız ha­ berlere göre polisler ahaliyi dükkanları kapamaya teşvik 43


ett ik l eri gibi müdafaasız kalmış olan yo l d aşla r ımızı taşla mak içi n de halkı tahıik etmişlerdir. Bu gibi hücumlaraı yoldaşlarımız dört yahut beş şehir ve kasabada maruz kal­ m ışlardır. Fakat bu yo ldrış lar en vt!hşi hücuma Trabzon' da uğram ı ş l ard ır. Bunlar Trabzon'a gelir gelmez ahal inin bağınp ç a ğır m a l a r ı v a tahri k l eri altında l imana sevk edil­ mişlerd i r. Burada onların üzerinde bu lun an birkaç taban­ ceyı aldılar .ve sonra cebren bir motora koyarak den!zr' açıldılar. Bu motorun arkasmdan ikin c i bir motor da sa hilden ayrıldı. Bu moto rd a sHah l ı adamlar var d ı . Bizim arka daşl a n bağ l Gı d ı l ar ve süngüleyip denize attılar. Ve bunların ta yfası herkese Türk komünist�erinin d e n iz ı n di­ b i ne gittiklerini anlatıyor l ard ı Rusya Şura l ar Cumhuriye­ ti mümessili, yoldaşlarımızı istikbal etme!< istem i�. fc:kat va l i buna mani olarak mümessil in evinden çıkmamasım emretmiş. Aksi halde halk ta ril fm d an parçalanacağm ı bil­ d i rm iştir . Rus mümessilinin bu vakayı Mos kova v e Anka­ ra'ya haber vermesi ve bizim yol d aş l arın cellatlar elinden a l ınmas ma çal ışması lazımde . Fakat yazık ki o sırada. Trabzon'daki Rus mümessili cesur bir adam değildi. Trabzonrda bunu bilmeyen yoktur. Motorlar ve sahi�le­ ri malümdur. Bu hadisenin Be l ediye Reisi yl e M i l l i Mü­ dafaa · Cemiyeti riyaset divanı tarafmdan yapıldığı söy­ leniyor. Burada ( Rusyada ) ise bu meseleye dair hen uz bir karar aı l ınmamıştır. Fakat arttk susmak da imkan ha­ ricindedir. En iyi ve cesu r arkadaşlarımızdan 1 6 yahut 1 7 s i n i kaybettik. Bizimle hemfikir o lup ce l la t l a r ı n tec­ ziyelerini istemelisiniz. Trabzon'a gelecek her komü­ nistin öldürülmesfne karar verilmiştir. Anadolu burju­ vası barbarca yaptığı cinayetlerden masul olmadığını gördüğünden komünistleri şiddetle takipte . devam edi­ yor. Cellatlar tarafından öldürülmüş o lan bizim en de,

­

.

44


ğerli yoldaşlarımızı müdafaa etmeyi üzerinize alacağı­ mzı ümit ederim. Komünist selamlan va hürmetler. Ahmet Cevat Türk Komünist Frrkası Merkezi Komitesinin Harici Büro Azası Görü l üyor k i G iritl i Ahmet Cevat� m i l l i ve d i ni ge­ l enek lerine çok bağ l ı o l an Tra bzon ha l k ı n ı n, d i n ve m u ­ kad desat a l eyhine tah rikat yapan 1 6 komünisti y o k et­ mesini «Anado l u bu rjuva la r ı n ı n barbarl ı ğ ı » d i ye vas ı f­ l a n d ı rıyor. B u ha reketi Türk po l is i ve M i l li M ü dafaa C e­ m iyeti ( yani M ü dafaa-i H u ku k Cem iyeti ) yptı rm ı ş d iye­ rek ku rtu l u ş sava ş ı nda önderl i k eden ve H a l k Pa rtisi­ n i n baş l a ng ı c ı o lan teşki latı tahkir ediyor. 1 6 serseri ge­ berti l d i d iye yabancı b i r dev l eti T ürkiye işl erine karı ş­ t ı rmaya kışk ı rtıyor. B ütün b u n l a r ı yaptı ktan sonra d a y ı lan g i b i Türkiye'ye süzül erek s i z i n partinize g i rebi l i­ yor ve g eçen devrede mebus l uğa ka d a r yüksel iyor. Ş i m d i de Türk d il in i ya ratacak olan D i l Kurumunda bü­ tün d i l l erin Tü rkçeden ç ı kt ı ğ ı n ı ispata yeltenecek kadar m i l l iyetçi l i k ya p ıyor. B iz buna razı değ i l iz , say ı n Baş­ veki l , Akı l ve mant ı k d a buna raz ı d eğ i l d i r. M u staki l Türkiye'yi yaratan ve bu gaza topra k l ar ı n ı n a l tı nda s ı ra dağ l a r gib i yatan şehitl eri mizin ruhları da buna razı de­ ğ i l d i r . Siz d emokrat Türkiye'nin c idden demokrat o l d u­ ğuna inand ı ğ ı m ı z başveki l i, herh a l d e m i l l etin a rzusunu yerine getireceksiniz. B una inan ı yoruz.

Sayın Başvekili Bu saydıklarım komünist oldukları müsbet vaka­ lar ve vesikalarla bilinen kimselerdir. Yoksa bunlann 45


yanında daha birçoklarını saymak her zaman kaabildir. Boğaziçi Lisesinin son sın ıfmda iken arkadaşlarına kar­ şı komünizmin müdafaa ve propgandasını yapan, onla­ rın milli mukaddesat diye bildikleri şeyleri tahkir eden, «günün birinde hepiniz komünist zindanlarında çürüye­ ceksiniz» diye bağıran ve hükumete haber verilmekle tehdit olunduğu zaman : �<Ben karakola gidersem onbeş dakikada çıkarım ama siz girerseniz kolay kolay çıka­ mazsınız» diye mukabi l tehdit savuran Doğan Aksoy, nihayet Rusya'ya kaçarken yakalandığı evrakı arasında Moskova damgal ı mektup zarfları bulunduğu, dolabın­ da Lenin vesairenin fotoğrafları yakalandığı ve milli mukaddesata karşı olan hareketleri arkadaşlarmın şa­ hitliği ile sabit olduğu halde maalesef mahkum edi l­ medi. Davas ı n d a ş a h it o l a rak ben i m de bu l unduğum bu komün istin b i lakis l ise imt i han l a r ı n ı vermesine mü­ saade ed i l d i . Ş imdi fel sefe ta l ebes i o l a rak ünivers ite­ d e bu l unuyor. Esef l e söylemek icap eder ki bugün Kars va l is i o lan baba s ı n ı n nüfuz ve hat ı rı ku l la n ı l a rak, mah­ kum e d i l mesi gereken bu m i kır op, serbest b ı ra k ı l d ı . Sayın Başvek i l 1 B u n l a r ı gören vata nperver Türk çocu k l a r ı n ı n kafa s ı n d a n neler geçtiğ i n i b i r l ahza d ü ­ şündünüz m ü ? Bu çocuk l a r bana : «Testiyi kı ra n l a suyu geti ren bir o l duktan sonra n için ça l ı şa l ı m ? N i çin yur­ d umuza bağ l ı o l a l ı m ? » d iye sorduk l a r ı zaman ben ma­ ku l bir ceva p veremed i m . B u ceva b ı s izden rica ed iyo­ rum . Evet i Komün istler g iz l i propaga n da l a r l a ordumu­ zun a ra s ı na kadar soku l maya ça l ı ş ıyorl a r . Yine esef l e söy l üyorum k i hükumet b i r ordu mensubunu kom ün ist­ l iğe ba ş l a m ı ş gördüğü za man c i dd i l eş i yor da bin l erc e 46


rnaarif mensubunu kıpkızı 1 komünist gördüğü zaman a l d ı r ı ş etm iyor. M aa rif Şura s ı n da «aile biır zeh i rdir» d i­ yerek cemiyetim izin t emel·i n i y ı kma k isteyen bi r Sad­ rettin Celal 'i pedagoji profesörl üğünde tutma kla bütün a la y kumandan l a rı n ı komünistten seçmek a ra s ı nda ne fark var ? Ta l im h eyeti a rası nda komü n ist l er kaynaşan D i l Fakü l tesind e so l cu . doçentlerin yapa ca ğ ı za rar iki yedek subay ta l ebes i n i n komünist l iğ i nden bin kere kor­ kunç d eğ i l m i d iır 7 D a ha bi rkaç g ü n ö n ce İ stanbul T ı b­ bi yes inde kimya doçenti H a l i l , a sker ta l ebel ere h ita­ ben : «Askerden n efret eder i m » d iye bağ ı rd ı . B u sözün a lt ı n da solcu temayü l ün a çı ğ a vuru luşu n u sezm iyor m u­ sunuz? B u sol cu la r ı n , a rt ı k eski f i k i r l er i nden caym ı ş o l ­ d u k l a r ı d a m ü dafaa maka m ı nda söyleneb i l i r. Fakat «sözü namus saymak» hususundaki g e l en eğ im izi « b u r­ juva b u d a l a l ı ğ ı » di ye gören kom ü n i stl erin verd i ğ i söze inanmak, vatan ve m i l l et karş ı s ı nda en büyü k gafl et de­ ği I m i d i r ? D ün dönen l erin yar ı n y i n e dön meyecekl eri­ n e hangi tem i natla inanab i l i ri z ? O n l a r sam i m i o l ara k dönmüş o l sa l a r b i l e vakt i y l e i ş l e m iş o l dukları s u çtan d o l a y ı , h i ç o l mazsa bugü n ·m i l l et · i ş l erine karışmak h a k­ k ı ndan mahrum ed i l mel i d eğ i l m i i d i ler ? Tövbekar o l ­ m u ş b i r fah işe a rtı k na m u s l u sayı l d ı ğ ı h a l de, n as ı l na­ m u s l u a i l e lerin h a r i m i n e a l ınmazsa, eski düşünceler in­ d en dönmüş o l a n komü n i stlerin de d ev l et h a r i m i n e a l ınmama l a rı gerekkd i . Yüzel l i l i kler d e affedi ldi . Fa­ kat onlara hükümet makinesinde en küçük bir vazife ve­ r i l iyor m u ? Yüze l l i l i k l e r a caba komü n i stlere göre da­ ha m ı suç l u durla r ? U n utmamak lazı m d ı r ki bu komü­ n istl er yurdumuzun i ç i n d e ka l ı p d evl ette yer işga l etti k47


çe yarın s ı n ı rlard a yurdu korumaya koşaca k olan Türk çocu k l a r ı ken d i lerini ve cephe geri l e r i n i emniyette say­ m ıyaca k l a rd ı r. Aca ba hang i d üşünce ve hang i takti k, vatan çocukları n ı n bu emn iyetsiz l i k d uygusunu g ider­ mekten daha üstün tutu l a bi l i r ? Fransa 'da o l up biten l er, h ü kumette yer a l m ı ş kom ünistlerin bir vata n ı nası 1 ba­ t ı r d ı kların ı pa rlak bir örnek hal inde gösterm iyor m u ? B u kom ün i stleri i l erde Türkiye i ç in s eve seve can ve­ recek Türkçü gen ç l erin tuta b i l eceğ i yerl erden uzak l a ş­ t ı rma k, farzı m uha l , bir m esel e doğursa b i l e , Türk o ğu l 1ar ı n ı ı st ı ra p i çinde b ı rakmakta n doğacak m i l li zaaf ka­ dar teh i ikel i o l a b i l i r m i ? Say ı n Başveki l 1 B ütün m i l l iyetç i Türkler sizi n l e bera berd i r . S i z­ den, ta r i h i m izin bu çeti n a n ı n da vata n düşma n ı komü­ n i zm l n ezi l mesi n i , b i r daha baş ka l d ı ra m ı yacc:ık şeki l ­ d e ez i l m e s i n i istiyorlar. M evcut kanµn l a r kafi d eğ i l se bu bozguncu l a r oca ğ ı n ı n kökünü kurutmak i çi n yen i ka­ n u n l a r yapı n ız . Kanun, m i l li vicda n ı n ma kesi o l u rsa manası o l ur. M i l li vicdan vata n düşma n l arınn ı tepelen­ mes i n i istiyor. Yu rtsever Türk çocu k l a rı n ı n gözü önün­ de kötü b i r örnek olan « komünistl ere mevki vermek» usu l ün ü derha l ka ld ı r ı n ız . Yuka rda verd iğim örnek l er ya rı n ı n n es l i n i yet i ştirecek o l an maarif sahas ı n ı n bu m ikroplarla nas ı l bulaşm ı ş o l duğunu gösteriyor. Hayda rpaşa Li sesindeki son hadise bu b u l a ş ı k l ı ğ ı n görü l ü p b i l inen son del i l i d i·r . B u o la y l a r ka rşı s ı n da Ma­ a r if Veka l etine d e bir vazife düşüyor. B u vazife klasik­ l erin tercümesinden, sanki yabancı d i l ve hatta Türkçe öğret i m i pek yo l unda g i d iyormuş da s ı ra ken d i s i n e gel­ miş g i bi bazı l isel ere konu l a n latince ve yunanca d ers48


!erinden daha i l eri ve ü stün bir vazifedir. B u vazife Türk maa r i f i n i öğ retmen o l su n , öğrenci o l sun, bütün kom ü n ist l erden tem iz l emek vazifes i d i r . M a a rif Veka l e­ ti b i r yandan, dersine b i r tek gün gelmeyen öğretmen­ l erden doktor ra poru isteyecek ka dar g üvensiz l i k göste­ r i rken, bir yandan ka n u n l a nm ı zla yasak edi l en fi kirleri Tü rkiye 'ye sokmaya ça l ı şm ı ş o l a n l a ra karşı şa şı l aca k b i r güven l e hareket edi yoır . B unu maarif veka l etin i n kö­ tü n i yetine veya kasdi ha reketine yora mayı z . Çünkü o takd irde maarif veka l et i n i n de vata n i hanetinde ortakl ı ­ ğ ı n ı ka b u l etmek i c a p eder. B u n u , o l sa o l sa , gaf l ete ve­ reb i l i riz. Her ne ka dar bir veki l in gaf l et i mazur görü l ­ mezse d e ken d i s i n e yapı lan i hta r l a r l a bunu ta m i r ede­ rek iyi n iyetini g ö stermesi h er zaman kaabi l d ir . Aks i ta kd irde veki l l i k sanda l yes i n i n , d i l ed i ğ ine d i l ed i ğ i mev­ k i i vermek i çin kuru l muş b ir l ü ks sanda l yes i o l a rak te­ l a kkisi mana s ı çı kar ki bunu da demokrat ve h a l kçı Tür­ k iye hükumetine yakı şt ı ramayız. Maarif Veka l et i ş i m d i ­ ye kadar l nönü Ansi kloped i s iy l e ve b irçok kita pl a r ı n it­ hafiyle devl et ba şkan ı na ka rşı o l an bağl ı l ı ğ ı n ı göster­ meye ça l ı şt ı . B u bağl ı l ı ğ ı n sa m i m i o l duğunun ispat za­ m a n ı gelmişt i r . M i l li şefe ka rşı o hezeya n l a r ı yaz m ı ş olan vatan haini başta o l ma k üzere bütün b u sayd ı ğ ı·m komün istleri ha l a m ü h i m vaz ifel erde tutmak bu ba ğ l ı l ı k­ la tezat teşki l eder . B a ğ l ı l ı ğ ı n ispatı için b u n l a r ı n vazi­ felerine derha l son veri l mes i za ru r i d i r . Hatta ş i mdiye ka dar her nası l sa b i r gaf l et eseri o l a ra k bun l a r ı vazi fe­ de tutma kta n doğan utancı s i l eb i l mek için b izzat Ma­ a rif Vek i l in i n d e o m a ka m da n çek i l mesi çok vatanper­ vera ne b i r jest o l u r d u . M a l tepe, 2 1 M a rt 1 944 ATS IZ F . 4/49


ATSIZ'IN M ODAFAASI Şükrü Saraçoğlu'ya hitaben yazı lan ikinci açık mektupta kendisine ıc<vatan haini» dendiği için Hasan A l i ve Falih Rıfkı'nın kışkırtmalariyle Sabahattin Ali ' nin açtığı davada, Atsız, çok güzel b;r savunma yaptı. Atsız bu savunmasında şöyle diyordu: « M a a l esef kend isine vata n daş den i l en b i r şahs ı n a çt ı ğ ı haka ret davas ı n ı n hesa b ı n ı vermek için ka rş ı n ı z­ da bu l u n uyoru m . Müdafaaya başlarken şunu bel i rtmek isterim ki, mahkemen i z i n vereceği ka ra r ı l eh ime çevir­ mek için kanunun kaçamak yo l la r ı n ı a r ı yacak değ i l i m . Ceza l a rdan, hapisl erden v e daha i l eri s i n den korkan b i r i nsan değ i l i m . Başvek i le yazd ı ğ ı m a ç ı k mekt u p l a r ı hem m i l l i bir heyecan, hem de m i l li ve son u cuna va rd ı r ı l ­ m ı ş b i r ş u u r i ç i n d e yazd ı m . Anka ra 'ya d a her türl ü ne­ ticeleri göze a la ra k ve ken d i m i değ i l , uğrunda her şe­ ye razı o l d u ğ u m vata n davas ı n ı n küçük b i r safhas ı o l a n b u davayı müdafaa etmek i ç i n ge l d i m . Çünkü b u dava , göründü ğ ü g ibi i k i şa h s ı n dava s ı değ i l , i k i mefku ren i n çarpışma s ı d ı r . B u dava Türkçü l ü k i l e komünizm in, b u m i l l eti hü r yaşatmak isteyen lerle yaba n c ı merkez l ere bağ l amak isteyen lerin, mazinin şeref m iras ı na bağ l ı ka l­ mak i steyenl erl e bütün m u kad desatı inkar eden l erin da­ vas ı d ı r . Bu dava i ki kişi a ra s ında ç ı kan bas it bir haka­ ret dava s ı o l sayd ı bu a l a kayı çekmez, günün münakaşa mevzuu o l mazd ı . Dava c ı , m i l li öfken i n açığa vuru l u ­ şundan korka ra k jandarma ve po l is h i m ayes i nde mah­ kemeye gel mez, i lk d uruşmada bizzat şah i d i o l d uğunuz m i l li a lakadan d ehşete d üşerek pencereden a tl a y ı p kaç­ mazd ı . 50


Dava c ı , geçenki iki otu rumda ben i itham etmeye ye l teni rken ben im « büyük zevata taa rruz edeek ken d i ­ m e b i r mevki tem in etmek» şiarı nda o l duğumu ve m em­ l eketteki zararl ı bir cereya n ı n ,mü mess i l lerin den bu lun­ duğumu i l er i s ü r d ü . Bu sözler mah kemen in f i krini a l ey­ h ime çev i rmek i ç i n ortaya atı l m ı ş g ü l ünç iftira la rd ı r. D ava cı çok iyi bi l i r k i , ko l ayca bir mevki tem i n etmeni n yo l u büyük zevata çatmak d eğ i l , o n l a ra da l kavukl u k et­ mekt i r . N itekim kend isi bu yo l la b i r mevk i tem i n et­ m iş, anca k o rta ta hs i l l i o l duğu, a h laks ı z l ı ğ ı yüzünden Almanya 'dan kovu l d uğu, Atatürk ve İnönü a l eyhinde yazd ı ğ ı o haya s ızca manzumeden dolayı b i r y ı l h a pse mahkum ed i l d iğ i ha l d e bugün Konservatuvar g i b i yük­ sek b i r mektebi n öğretmen i o l m u ştu r . Bana gel ince: B ü­ tün haya t ı m biır mevki tem in i i ç i n uğraşma d ı ğ ı m ı n ö r­ nekleriyle d o l u d u r . N itekim ş i m d i de ka rşı n ı zda d u ru r­ ken Tü rk l ü k ve ha ki kat davas ı n ı m ü dafaa etti ğ i m i çi n , hayat ı n da beşinci defa o l a rak, vazifesinden ç ı ka r ı l m ış, geçi·m vas ıta s ı e l i nden a l ı n m ı ş bir insan o la ra k bu l unu­ yoru m . Ş u n u da söyl emek isterim k i , yazı ile kend i l e r i n e h ü cu m etti ğ i m insa n l a r, mesel a komünist N a z ı m H i k­ met, komü n i st Saba hattin A l i , komün i st Ahmet C evat, komünist Pertev N a i l i , komün ist Sa d rettin Cela l , komü­ n ist ham i s i Hasan A l i her günün a da m ı Fa l i h R ı fkı ve emsa l i , dava c ı n ı n i d d ia ett i ğ i g i b i büyük k i·m se l er de­ ğ i l , küçük, l üzumu n dan fazl a küçük k i mselerd ir. ,

,

B ura da ·i k i nokta ya d i kkati nizi ç e kmek i sterim . B i­ rin c i s i d a va c ı n ın , ben im yazı m l a şeref ve hays i yeti n in kı r ı l m ı ş olduğunu idd ia etmesi , i kincisi de k ı rı l a n şe­ ref ve hays iyet i n i tam ir etmek ·i çin benden 1 0 .000 l i ra i stemes i d i r . Dava cı n ı n d i l l ere destan o l an, mua l l i m 51


m ekteb indeki hayatından bahsetm iyeceğ im. Fakat i ki m üsbet had iseyi de a n l atma dan geçem iyece ğ i m . B ir in­ c i hadise Sabahattin A l i ' n i n 1 928 y ı l l arı nda tah s i l için gönder i l d iğ i Al manya 'dan h ı rs ı z l ı k yüzünden kovu l ma­ s ı d ı r . Bu sözlerim i n şah i d i o za,m an ikisi de ·m aarif e r­ kan ı ndn b u l u n a n iki mebustur: R eşat Şemsettin ve C e­ vat D u rsunoğ l u. ikinci had ise a yn ı Sabahattin Al i 'n i n b e l k i d e b u kovu l ma n ı n verd iği ki n l e Atatürk ve lnönü a l eyh i nde ma l üm hezeya nnameyi yaza ra k bir y ı l hap­ se mahküm ed i l mesid ir. Ş i m d i ben soruyo ru m . H ı rs ı z­ l ı k yapt ı ğ ı için yabancı b i r m em l eketten kovu l a n , vata­ n ı ve b üyükleri tehzi l ettiği için de b i r y ı l hapse mah· kum e d i l en bir adam hangi yüzde şerefinin k ı r ı l d ı ğ ı n­ dan bahsedeb i l iyo r ? B ir h ı rs ız ı n ve b i r ha i n in şeref i va r m ı d ı r ? Şeref l i bir i nsansa bunun 1 0 .000 l ira i l e ta­ m i r ed i l eceğ i n i nas ı l düşünüyor ? » « Şi m d i Ba şvek i l e iki a ç ı k m ektubu y-ezma m ı n se­ beplerine gel iyoru m . Bu sebep l eri izah için müsaa deniz­ le biraz maziye dönece ğ i m . Bu mem lekette sinsi ve ha­ i n bir cereya n var. Sabahattin A l i 'n i n d e içinde b u l u n­ duğu bu cereya n bizi isti k l i3 1 i m izden mahrum ederek ya­ bancı b i r merkeze ba ğ l amak isteyen kom ü n i zm cereya­ n ı d ı r . B u cereyan 1 92 1 'de İ stanbu l 'da ç ı kmaya baş l a­ yan Aydınhk mecmuasiyle ken d isini gösterd i . 1 9 24 y ı 1 ı na ka dar ç ı ka n Ayd ı n l ı k 'ta , Türk iye'de b i r s ı n ı f ihti la­ l i o l ma s ı için ne gerekiyorsa ya pı l d ı . Len i n , beşeriyet tari h i n i n en büyük b i r peyga mberi, b i r d a h i s i o la ra k g österi l d i . Hatta bizim i sti k l a l sava ş ı m ı z v e i nk ı l a b ı m ı z b i l e komünist ihti la l i n i n ta bii b i r neticesi sayı l d ı . Ben, Ayd ı n l ı k mecmuas ı n ı n fiki r l erde ya pt ı ğ ı ta hribatı göz l e­ r i m l e gördüm . O za man askeri tıbbiye ta l ebesiyd i m . 52


K ı rktan fazla a rkad a ş ı m ı z ı n bu suçla l ekel end iğine, b i r­ çoğunun istikba l in i n mahvo l duğuna, o n l a r ı n Tü-rkiye i ç i n ebediyen kaybed i l d iğ i ne şa h it o l d u m . B u mecmua ka patı l d ı kta n son ra komün ist şair Nazım H i kmet 'in faa­ l iyeti ba şla d ı . Pol onya l ı bir dönmen i n torunu o l a n Na­ zım H ikmet, Kurtu l uş Sava ş ı s ı ra s ı nda R u sya 'ya kaç­ m ı ş, orada öğren d i ğ i şeylerle Türkiye'ye dönerek ve edebiyatı komünist propagandası için bir vas ıta g i bi ku l l a nara k faa l iyete geçm i şt i . M a z i m i z l e a lay ed iyor, m ukadd esatı m ı z ı tahkir ediyor ve Sa l k ı msöğüt a d ı nda­ k i manzumes iyle beyaz ord u l a r ı kova l ayan kızı l atl ı la­ rı ca n l a n d ı rıyord u . M a l ü,m d u r k i komünistler kendi l eri­ ne «kızı l », ken d i l erinden o l maya n l a ra da «beyaz» der­ l er . Türk ordusu da beyaz ord u l a rda n d ı r . Nazı m H ik­ m et, bu manzumesiyle yara l ı bir .k ı z ı l süvari için «artık beyaz ordu l a r ı n a r d ı n da n k ı l ı ç sa l l amaya cak» d iye ya­ n ı p ya k ı l ıyor, bu a pa ç ı k propaga n daya karşı da h ü kO­ met şa ş ı l acak b i r soğukka n l ı l ı k l a h i çbk şey ya pm ıyor­ d u . B u sükuttan cüreti a rta n N az ı m H i kmet, n ihayet ta­ r i h i m izin büyük şahsiyeti o l an Nam ı k Kema l 'e de sa l ­ d ı rd ı . Cevap veren, N am ı k Kema l 'i müda· taa eden ben o l d u m . O zaman ben im a l eyh i m de davayı a ça n , beni « hükümeti tahki r ve gençl iği ceza kanunu nda yazı l ı s u ç­ l ·a ra tahrik>> i l e suçlandı rmak isteyen a d l iye vek§ l eti i d i . Fa kat a d a l et tecel l i etti . Ya l n ı z m i l li b i r d üşünce · i l e ya pt ı ğ ı m b u hareketin cürüm o l m ad ığ ı anlaş ı l d ı , beraat etti m . » « B ütün bun l a rdan başka Sabahattin Al i 'n i n nas ı l b i r sinsi maksatla hareket ettiğine dair s ize son ve kat'i bi r del i l daha vereceğ i m : « D eğ i rmen» a d l ı hi kaye, ki­ tab ı n ı n sonunda pembe kağ ı t üzerine yazı l m ı ş bir tav53


zih va r . B u ta vz i h te şöy l e d en i l iyor : «Bir Orman, Kazlar,

Bir Firar, Candarma Bekir, Bir Siyah Fanila için, Komi­ ki şehir adh hikayelerin Osmanl ı imparatorluğu zama­ nındaki Anadoluyu anlattığı, okunduğu zaman anlaşıl-1 ınakta ise de bunu burada ayrıca tavzihe lüzum gör­ düm.» B u tavz i h in ne büyük bir ya l a n o l duğunu kita b ı n kendisi bize i spat ed i yo r . Ç ün kü O sman l ı i m pa r a t orl u ğ u za ma n ı n ı a n l attı ğ ı iddia ed i l en « B ir S iyah Fa n i la i ç i n » a d l ı h i k a yede ve kita b ı n 1 9 2 . sa yf a s ı n d a kaza kay­ m a ka m ı n ı n m e l on şapka s ı ndan bahso l unduğu g ib i , Ko­ m i k i Şeh i r a d l ı h i ka yed e ve kitab ı n 1 99 . sayfas ı n da da cazbant ta n ba hso l unuyor. O sman l ı devri nde melon şap­ ka ve cazbant o l ma d ı ğ ı na göre demek ki S a b a hattin Al i bu h i kayel eri cumhuriyet zaman ı n ı tehzi l için yazm ı ş , fakat ,m aksad ı n ı maskel emek i ç i n sonuna o pek zava l­ l ı ca tavz i hi koym a ya l üz um, g örmüştür Şim d i kendisine ikinci oturumda ki söz l erini hatı rlatıyoru m : Sözün, h e l e bir mahkeme h uzurunda ver i l en sözün nam'-1S demek o l ­ ­

.

duğunu b i l en b i r insa nsa v e ken d i sinde zerre kada r şe­ ref ve hays iyet varsa ka l em in i kırs ı n ve ş i m d i m ahke­ me sa l on undan ç ı k ı p g its i n . » « M uhtere m

haki m

.

B u ra ya kadar verd i ğ i m iz iza hatl a m em l eket i m i zd e kornü n i �min nas ı l ıb i r 'S eyir takip ettiğin i , maa rirfe ya n i T ürklüğün d i ma ğ ı na nas ı l e l atm ı ş olduğunu a n l attım . B u a ra da Sabahattin Al i 'n i n o yn a d ı ğ ı ro lü d e Q'Ö ste r­ d i m . Ben, mem l eketini seven b i r Türk o larak bu teh­ l i keye karş ı nas ı l ha reket ed e b i l i rd i m ? 1 9 24 y ı l l a r ı n d a , Doğu kaza l a r ı n ı n bi rin d e bir k'Ö Y ve öğretmeni o l a n D ün da r a d l ı bir genç, Şeyh Sa it isya n ın ı n hazı r l a n d ı ğ ı ­ n ı sezm iş bunu kaza n ı n m üd dedi u mum i l iğ·ine, daha ı

,

54


sonra Da h i l iye Veka l etine b i l d i rm i şt i . Fa kat e l l e tutu l u r del i l l ere m a l ik o l ma d ı ğ ı için söz l erine kimse a l d ı rma1m ı şt ı . i nkı la p ta1rih i m izin ·m eçhu l , fakat pek şerefl"i b i r şeh i d i o l a n D ünda r ' ı n ded i kl eri ç ı kt ı . Taassup v e i ha · net i l k önce o n u şehit etti . B ugün de ben, · sab ı k b i r 1 i ­ se öğretmen i , başka bi r teh l i keyi haber veriyorum . D ündar'ın e l inde müspet d e l i l ler oma d ı ğ ı hald e dedik­ l eri a ynen ç ı kmışt ı . Ben bi rço k müsbet del i l lerle teh l i­ keyi haber ver iyorum . B u teh l ikeyi Başveki l e haber ve­ r i rken, gerek ,m azi s·iyle ve g erekse ha l iy l e vata n ı y ı k­ mak i sted i ğ i besbeni o l a n b i risine vatan ha i n i d ed i ğ i1m için suçl u o l a ra k ka rş ı n ızda bul unuyorum . Söze baş l a r­ ken de bi ld i rd i ğ i m 1g ibi ka ra r ı ken d i l eh ime 1ç ev i r·m ek i ç i n h i çb i r kaçamak yo l u a rama d ı ğ ı ma ·inanman ı z ı r i ca ederim . Şu kad a r söyl eyebi l i ri·m ki Sabahatt i n Al i b i r kom ün ist o l duğu, yani rej i m i değişt iır mek v e ist i kl a l i­ m i z i yoketmek isted i ğ i , yani vatan h a i n i o l duğu i ç i n :B aşveki l e o l a n mektubumda 'b ir vatan h a i n i n i n Maari·f Veka l eti ta rafı n dan korunduğunu bel irtmek · i ç i n bu ta­ biri ku l l and ı m . Yoksa mektubun sebebi ka l maz, .M aa­ rif Veka l et i n i n gafl eti a n l at ı l a mazd ı . B u tabi ri c ü rmi bir ka s ıt l a ku l l a n m ı ş o l sayd ı m bizzat ken d i s i n e ka rş ı kul l anı rd ı m . i fademe d i kkat o l unursa görü l ü r k i bura­ d a vata n haini tab i ri s ı fat o l a rak değ i l , t ek baş ı na ve i s i m o l arak kul l a n ı l m ı şt ı r . Acaba b u yazı mda Sabahat­ tin Al i 'nin bi r tahriki yokmudur ? H iç şüph es iz va r . F a ­ kat bu tah r i k beni m sahsi izzetinefsime d eğ i l , ·m i l li ve vatani d uygu l a rı ma karşı ya p ı l m ı ştı r. B'i r i n sa n ı n kar ı ­ s ı n a ve çocu k l a r ı na karş ı haka ret nas ı l tahrik sebebi sa­ yı l ı yorsa mukaddes vata na karşı ya pı l a n tecavüz d e a y­ n ı H e bi r tah r i k vesi l es i o l mak i ca p eder. O nıu n i ç i n d e yaz ı l ar ı m şa h ı s l ar ı hedef tuta n sat ı r l a r değ i l , m i l l i h e55


yacanın makesi o l a n yaprakla rd ı r . Manası « bu d a l a , pespaye» demek olan « a l ı » kel i­ mes i n i , b i l erek kendisine soya d ı diye seçen bir şa h ı s , hakim 2000 l i ra ta kdir ets in diye 1 0 .000 l i ra isted im d iyen bir insan, kendi i ra d esiyle d eğ i l de akı l hoca s ı Fa l ih R ı fkı 'n ı n k ı şkı rtma s ı y l e dava a çan bir a d a m , va k­ tiyle A l manya 'dan kovu l ma s ı n ı ve Konya 'da ma l u m şe­ k i l de hapse g i rmesini gerekti ren hadiseler o l masa bi l e haysiyet v e şerefinin k ı r ı l d ı ğ ı n dan bahsedemez . M u hterem haki m . Söz l er i m i bitiri rken s i z belki ben i m b i r ta lepte bu­ l unmamı beklers iniz. Ben büyük b i r vicda n huzuru ve inanç sağl a m l ı ğ ı i l e, bütün sam·i m i yeti m l e s ize her şe­ yi a n l attı m . Sizden beraat i stem iyoru m . A i l e ocağ ı ma bir an önce dönmek için s izden çabuk bir karar vermen i­ zi istiyoru m . Bu ka rar, ben i m ma hküm iyeti m i i steme­ sine rağmen, ben de doğru bir ka nun adamı i ntiba ı n ı yaratt ı ğ ı i ç i n , kendisine ka rşı içimde büyük b iır sayg ı doğan müddei u m u m i H a d i Tan 'ı n ta l e bine iştirak şek­ l inde tece l l i edebi l i r . Böyle o l u rsa , b i r vata ni şeref da­ vas ı yo l u nda o l a ca ğ ı için hayatı m ı n en büyük övün cü o l a cakt ı r . Eğer o l u rsa , böyle b ir mahkOm iyetten doğa­ ca k şeref oğl uma b ı ra ka ca ğ ı m yegane m i ra s ı m , şeref m r ra s ı n ı n sağlam b i r ha l ka s ı o l a ca ktı r . » S O R G U LAR «Türkçü lü k » Davası sa n ı kl ar ı n ı n sorgu l a r ı s ı ra s ı n­ da söyl ed i k l erinin «Türkçü l ük Ta rihi »m izde önem l i ye­ ri va rd ı r . l�te bu ç i l ekeşl erden b i ri Hasan Ferit Ca nse­ ver ş u n l a rı söyl üyord u : 56


Hakim - Ocakta ki vazifeniz ne za man baş l a d ı ? Cansever - Türkocak fa rı n ı n i l k kuru l uşundan be­ rı umumi katip o l a ra k ça l ı şt ı m . Hakim - B u faa l iyete n e zaman baş l a d ı n ı z ? Cansever - Daha Tı bbiyede ta l ebe- bu l unurken , 1 3 2 6 senesinde ba şla d ı m . Hakim - Ken d i a rzunuzla m ı ? Cansever - Ta bii ken d i a rzum l a efen d i m . M a ­ mafih bir a rka d a ş ı m ı n bu hususta d i kkatimi çekmesi­ nin de bu faa l i yete geçmemde ro l ü va rd ı r . Hakim - i l k gün lerden beri katib-i umumi m·i id iniz? Ca nsever - i l k za ma n larda b itta bi kat i b- i u m u mi d eğ i l d i m . O zaman yapt ı ğ ı m i ş mektep içinde Türk ta­ l e bey i Türkçülü k hususunda ikazdan ibaretti . B u ha re­ ket önce Askeri Tı bbiye ' den baş l a m ış, sonra M ü l ki T ı b­ bi yeye geçmiştir. Hakim - S iz hangisinde i d i n i z ? C ansever - B en sivi l tıbbiyede i d i m . O s ı ra da Türk kel imesi bir ha ka ret kel imesi o la ra k kul lan ı l ı rd ı . H iç un utmam, bazı Arnavut ta l ebeler «Al t u rpu vur Türk'e, yine yazık bu tu rpa h> d iyerek Türk ta l ebeye ha­ ka ret ederlerd i . i şte O ca k bu s u retle ve sadece h i çbir hamisi b u l unmayan Türk'e yar d ı m için teşekkü l etm i ş­ tir. ,

H a ki m - Efen d i m . Türkoca k l a r ı ndaki Türkç ü l ü k f i k i r ve faa l iyeti ne merkezde i d i ? 57


Cansever - Şöyl eyd i : O sım a n l ı ca m ias ı içinde Türk u nsuru en çok c efa görmüş, ihma l e d i l m i ş ve her türl ü m i l li teş k i l atta n :mahrum bir ha l de bul u nuyord u . B una ka rş ı d iğer u nsurlar ı n ( hususi v e ·m i l l i teşki latla­ rı sayesinde) i çtimai, i ktisadi ve harsi seviye l eri Türk­ l e re naza ran daha çok yükselm i şti . B i z de, M eşrutiyet hükumetinin ca m ia s ı n ı teşkil eden unsu r l a rdan b ir i o l a n T ü rkler i ç in hususi bir gayret s·a rfederek on l arı n i çti­ mai, iktisadi ve bedii seviye lerini yükseltmek i stiyor­ d u k . O cak n iza mnamesi sarahaten bu fikri ifade edi­ yord u . N izamna menin 'm ü h i m bir maddesi siyasi h i çb i r faa l iyette bu l unma m ı za izin verm iyordu . Hakim · - S izin Türkçü l ü k hususu ndaki f i k i r l eri­ niz nedi r ? Cansever - B i r m i l l eti teşki l eden fert l erin m i l ­ l iyetç i l ik hususunda çok s ı kı v e sa m i mi tesan üt bağ­ l a r ı i l e b i rbirl erine bağ lanma l a rı sayes i n d e o m i l l et i n yaşayaca ğ ı na ve m i l li va rl ı ğ ı n ı n vücut bula rak d eva m edeceğ ine i na n ı r ı m . M esela efen d i m , M ı s ı r' ı düşüne­ l im . Çok eski zama n l a rdan beri M ıs ı r'da yaşayan b i r m i l l et va r . B u M ı s ı r, son raki a s ı r l a r i ç inde bi rçok isti­ l a laıra uğra m ı ş , ba şka m i l l etlerin itaatı nda yaşa m ı ş , fa ­ kat bugün ha la o rada eski M ı s ı r l ı l a ra benzeyen b i r m i l ­ l er var . Sonra Ç i n . Ç i n l i l er d e a s ı rl arca Türk pençesi a ltında kıvrand ık l a r ı h a ld e bugün o sahada eski si g i b i b i r Ç·i n m i l l eti va r . Ve sonra Yahud i l er . B u ·m i l l et, a s ı r­ l a rdan ber i vata nsız yaşad ı ğ ı halde bugün dünya n ı n b i r­ çok yerlerine yayı lm ı ş bi r Yah u d i m i l l eti va r. i şte bu, a ncak o m i l l etin fertl er.i a ra s ı ndaki tesna üt bağ ı n ı n s ı k ı o l uşunda n d ı r. Ya n i b i r m i l l eti n fert l eri birb i r l erine s ı k ı 58


ve sam i m i tesa nüt bağ l a rı y l e bağ l a n ı rsa o m i l l eti n ya­ şamaması imka ns ı zd ı r. Sözl erim in hü lasası şu ki, m.i l letin her ferdi d iğer fertle ri n i n zevk, e l em ve ı st ı ra pl a r ı y l a a laka d a r o l a rak yaşa s ı n l a r . işte ben im m i l li tesanütten, Türkçü lükten a n l a d ı ğ ım bu . Hakim - Masonluk hakk ı nda fik i r l er i n iz ve meş­ gu l iyetiniz va r ·m ı 7 Ca nsever - Va r efend i m . Mason l u k ha reketin i takip ettim ve öğrendim . Çün kü b u , g i z l i bir teşekkü l ­ d ü r. Ve ben gizl i her şeyden kor kar ı m v e nefret ederi m . Hakim - S iz mason musunuz ? Cans ever - N e m ü na sebet efend i m . Ben o n l a r ı n eserlerini oku ya rak bunu öğrend i m .

H a k i m - F i k i r l eri ni terv iç ediyor musunuz ? Cansever - H a y ı r efend i m . O n l ar beynel m i l e l ci düşünürler, ben m i l l i yetçiyi·m . O n l a r •m i l leti n yok edi l ­ mesi ne, ben ya şamas ı na ta raftarım . V e sonra şunu da söyl eyeyi m : B en maso n l a ra düş·m an d eğ i l im , fi kre düş­ man ı m . N itekim ben i m a rka daşlanm a ra sı n da mason çoktur. Ve hiçbir ine karşı düşma n l ı k gösterm i ş deği­ l im . Zeki Velidi 'yi nereden ta n ı rs ı n ı z ? Hakim Cansever - Zeki B eyi 1 927 senes i nde Ankara rd a tanı d ı m . B en o zama n Ankara 'da O cak katib:-i u m um i ­ s i i dim . Zeki B e y Ankara 'ya resmi bir i ş için gelm i ş . B u a r-ada O cağa da uğra d ı . -

Hakim - Zeki Vel id i 'nin Tü rk i y e deki muhacir '

59


Türkista n ! ı l a r l a i hti laf l a r ı n ı b i l iyor .m usunuz ? t';a nsever - Evve l ce b i l m i yordu m : Daha doğrusu ya l n ı z SCJdri Maksudi Bey i l e a ra s ı a ç ı k san ı yo rd um . Türk Yurd u 'n u ç ı ka rmaya başla y ı p da bu işlerle uğraş­ m a ya baş layı nca o zaman Zeki Bey i l e Türkistan l ı d i.,. ğ er muha c ı r l a r a ra s ı n da ihti laf o l du ğ u n u da öğren d i m . Hakim - Ara daki i hti l a f ned i r ? Cansever - Efen dim, d ı ş Türkl erden bi l hassa Ka­ za n l ı la rda b i r aayr ı l ı k fikr i vard ı r . Zeki B ey önce bu h i­ ti lafın ha i l ine uğra ş ı yord u . Tata rlar, tica reti e l l erinde .bu l un d u ra rak bütün Türkista n 'a hakim vaziyete geçm i ş­ lerd i . Sonra eskıi b i r medeniyetin m erkezi e l l erinde i d i . ihtima l bu hususta gizl i bir R u s propagandası da vard ı . işte bütün bu sebepl erden hası l o l a n bu a yk ı rı f i kri önlemek Zeki Bey' t n düşüncesi i d i . Hakim - Zeki Vel i d i s izin l e konuşma l a r ı nda üze­ rin izde ne g i b i bir i ntiba b ı ra km ı şt ı r ? Ca nsever - Asya l ehçelerini i y i b i l en , Türk tari­ h i n i iyi b i l en br a l im , sonra mem l eketi d üşman i st i l a­ s ı a ltı nda ve a i l esiyle çocukları ora da. ka l m ı ş b i r vatan­ perver o l a ra k tan ı r ı m . Savcı - Yapı lan isticva plar da gösteriyo r k i Dr. Hasan Ferit Ca nsever daima s i ya si faa l iyetten ve b i l � ha ssa ı rkçı l ı k g ib i faa l i yetl ere önaya k o l mamak i ç i n bu yol da ça l ı şa n la ra tavsiye ve nasihat l ar da b u l u n m u ş . B izce meçh u l vaziyette o lan nokta , mecmu a l ariy l e v e hatta sözl eri y l e da h i da ima ı rkç ı l ı k ve siyasi faa l i yet­ te b u l unan bu çocu k l arı ba rışt ı rmak istiyor. B u nokta­ n ı n izah ı n ı rica ede ri m .

60


Cansever - Efendim, barı ş, s u l h ve sükun . . F i­ �ir l erin yay ı l ma s ı na, i n kişa f ı na h izmet eden budur. M e­ sela şimdi bura da s ükün o l masa, ben size bu fikirleri m i a n l ata bi l i r m iyim ? Ben Türkçü l ük sahası nda yan l ı ş bir ha reket g,ö rüyoru m . O nun i,çin evve l,a ıb unu o rtadan ka l ­ d ı rmak i stiyorum . V e sonra b u yüzden d e hakarete ma­ ruz ka ld ı m . Faris Erkman diye bi risi En Büyük Tehlike d i ye b i r kitap yazd ı . B u kita pta , Türk ç ü l eri Alman be­ şinci ko l u gösterd i kten sonra Türk Yurdu 'na da temas ederek ismim zikred i l meden bana da b i r çamur att ı . B u ra da şunu da i l ave edeyi m : B u adam sonra dan ba­ na müracaat etti ve ben de kend isini muayene ett i m . işte bundan d o l a y ı ben ah laki ol mayan bu kavga l a ra n ihayet vermek i sted i m . B u rada b i r tezat o l a cağ ı n ı san­ m ı yo ru m .

DR. HASAN FERİT CANSEVER Türk m i l l i yetçi l iğ i n i n u n utu l ma s ı imkans ı z ve e n ·m uhterem isim l erinden biri olan Dr. Hasan Ferit Can­ sever, 1 908 sonras ı n ı n Türkç ü ! ük hareketlerinden bu ya na, bu ,m i'l l ete h içbir ka rşı l ı k bekl emeden hiz,met yo­ l u n da ömür tüketmiş b i r Türk evl a d ı d ı r . Türk m i l l iyetçi'l iğinin tar i h i nd e ·m üstesna b i r yer i o lan, Türkocak l a rı n ı n uzun y ı l l a r u m umi katipl i ğ i n i ya­ pan Dr. Hasan Ferit Cansever, oca kl a r ı n Türklük yol u n­ daki h izmetlerind e i l k a k l a gel ecek i s i m l erdendir. Hasta l a ra h izmet yo l u nda eşine az rasl a n ı r bir in­ san o l a n Dr. Cansever, hekim l i k sanatı ile b i r yandan Türkl erin tek tek hayatl a r ı n ı kurtarmaya ça l ı ş ı rken , di­ ğ er yanda n d a Türkç ü l ü k a l an ındaki unutu l ma z h izmet61


! eriy l e, Türk c emiyet i n i n yara ların ın sa rı l m a s ı n da bü­ yük h iz·met görım üştür. 1 944 k a s ı rg a s ı s ı ras ında tevkif edild i ğ i s ı rada, yedek tabi p yü zba ş ı o l a ra k orduda vazife görmekte id i . Aske ri tevkiıfhanedeki müs amaha l ı , a ncak son derece salb ı r l ı , yumuşak, şeıfkatl i ve insanca ha reketleri He bü­ tün Tür kıç ü l e r i n ka l'.b l e ri n i fetıhetm i1şti r . B ütün Türkçü­ l ere bo l bo l ·c eza da ğ ı ta n i lk ım aıh kemed e ha k i m l er he­ yetine ve bi l!h assa savcı ya karşı davra n ı ş l a r ı , m uıhte­ rem Dr. Cansever i l e b i r l i kte ayn ı sanda lyel erde uzu n aylar ı nı g e çi ren öteki Türk9ü lerin a s l a un u ta m a d ık l a r ı hat ı ra l a r o l m uşt u r.

Dr. Hasan

Ferit

Cansever,

Ta n r ı ' n ı n kend i s i n e b a ­

ğ ı ş ı o lan yü ksek a h l a k ı , sağ lam ka ra kteri , vazife d uygu­ su, eng in ·m üsamaha s ı , T ürkçü l ük f ik i r l eri ve ça l ışm a g ü cü i l e, büt ün Tü rk n es i l l er i i ç i n en g üzel örnekl erden b i r is id i r .

ATSIZ'IN SORGUSU Ats ız ise sorgusunda şöyl e konuş u yord u : - Evvela m e m l ekett e n e gibi b i r f i k i r reya n ı u ya nd ı rm a k i sti yo rdu n u z , teziniz ned i r, onu latı n ? H ak i m

ce­ a n­

At s ı z - · Efend im, ben i m yara t m ak i ste diğ i m ce­ reya n , ya n i m ü dafaa ettiğ i m f i k i r Tü rkçü lüktür . H a k i m - Sade Tü rkçü l ük m ü ? Ats ız - Evet, s a d e Türkçü l üktür. Ya l n ız Türkçü­ l ü k den ince b u nun iç inde b i r tak ı m unsur l a r va rd ı r.

62


M esela ı rkçıl ık, Türkçü lü ğ ü n ayrı l maz parça s ı d ı r . Yan i bu ta b ir efra d ı n ı cam i , ağya r ı n ı m a n i bi r ta rif o l un ca b u mefh u m l a r da buna g irer. M ·i l l iyetç i l i k umumi bir ta bird i r . H a lbuki burada evvel k i ifadel erde Türkçü l ük ve m i l l iyetç i l i k a yr ı ayrı şeylerm i ş g i b i söy l en d i . H a l ­ b u k i m i l l iyetç· i l ik den ince, mesela Fransızın m i l l iyetçi­ l iğ i de m i l l i yetçi l ikti r . Ha l buki bizim m i l l iyetç i l i ğ i ·m i zi n a d ı Türkç ü l üktür. Ya n i Türkçü lük, doğ rudan doğruya Türk m l l iyetç i l i ğ id i r . H a k i m - Turanc ı l ı k ned i r ? Ats ı z - Turanc ı l ı k da Türkçü l üğün aynı d ı r . Na­ s ı l ki marksizm i l e kom ü n izm d e a şa ğ ı yuka r ı bird i r . Hakim - Siz Tura n c ı m ı sınız ?

Atsız - Efendim, milletlerin ü ç ü lkü merhalesi vard ır. Birinci merhale istiklaldir. ikincisi \ milli birlik kurmak, yani sın ırlar dışındaki ırkdaşlarını kurtarmak­ tır. üçüncüsü cihan ı istiladır. Eğer şimdiye kadar hiç­ bir millet ciham işgal edemediyse, bu ayn ı ülküyle ya­ şayan başka m i l l etlerin mukavemetiy le karşılaşmasm ­ dandır. Bu zaten biyolojik bir hadisedir. -B ütün nebat­ lar ve hayvanlar da !bunu 1yapmak !için çalışır lar. Yalnız mukavemetle karşılaştık ları için bunu ·yapamazla r. Yal ­ n ız ara yerde bazı zayıflar imha olur. Hakim O ha l de sizin f i k i r ve kanaatınız da bü­ tün d ı ş Türkleri bi raraya toplaya ra k bir d ev l et kurmak­ tı r. -

Ats ız - Evet. Hakim -·- B unu ne sebep l e istiyorsunuz? 63


Atsı z - ü l kümüz gayem izd ir. Gayem ize va rmak için bunu i stiyoruz. Hakim - l rkçı l ı k hususunda ki nokta-i naza rı n ı z ? Ats ı z - Efendim, en sa ğ l a m m i l l etler m ütecan i s m i l l etl erd ir. B üyük dev l et l er i n y ı k ı l ma s ı na e n m ü h i m sebep, a m i l , i ç l erine ka r ı şan yaba n c ı unsurlard ı r. C ih a n tar i h i ş i m diye ka dar dört büyük i m pa rator l uk kayd et­ m i ştir. Arap, Roma, Osma n l ı ve İ ngi l iz i m pa ratorl u kla­ rı . B un l a rdan i l k ü ç ü y ı kı l m ı ş l ard ıır . D örd üncüsü yaşa­ makta d ı r . B unun sebebi i l k üçünün i çinde ken d i l erin­ d en o l ma yan - insan l a r ı n va r l ı ğ ı d ı r . l ng i l iz i mpa rator l u ­ ğ u ise, i ç i n d e yabancı ı rk l a r işe ka rı şmad ı ğ ı n dan yıkı l ­ ·m a m ı şt ı r . B en i m ı rkç ı l ı ktan gayem bu tarihi hata n ı n te­ kerrür etm em es i d i r . Ve mem l ekettek i vazifelerin bu va­ ta n ı n öz çocu k l a r ı n a , ya n i Türklere veri l mes i d i r . B u , l az ı m ve zaruri b i r i ştir. Hakim - B üyük M i l l et M ec l isi hakkında ne düşü­ n üyorsunuz ? Atsız - M i l l et M ec l i s i tam b i r mecl is değ i l d i r. Çünkü m ebusl a r intihapla değ i l , tayi n l e, ya ni nas ı p la gel mekted i r l er . O nun i çi n rey vermen in bk kıymet i yoktur. B en h i ç rey vermem . B i r kere Y ü ksek M ua l l im ' de iken verd i m . B iz 200 k i ş i ka dar Serbest F ı rkaya rey verm işt i k . Fakat gazetel erde herkes H a l k F ı rkas ı 'na ver­ m i ştiır d i ye i la n o l undu . D emek ki rey l eri m i z ekarte ed i l d i . Hakim - Efendim, bel k i H a l k F ı rka s ı namzet l er i ekseri yet kaza n m ı ş l a r d ı r. Ats ı z - Efendim, ekseriyet kaza n m ı ş o labi l irler . 64


Fakat sadece biz 200 kişi Seribest F ı rka 'ya rey verd i­ ğ im i z ha l de bütün reyl eri n H a lk F ı rka s ı 'na ver i ld i ğ i i l a n olundu. H a k i m - Efend im , yan i bundan n e dern ek isti­ yorsun uz ? ·�ts ı z - Ya n i m i l l etin reyiyl e seçim yap ı l ma d ı ğ ı­ n ı , mebusl a r ı n b ir m em u r g ibi tayin ed i l erek gel d i kl e­ rin i söy l em i ş o l uyorum . Hakim - Peki icraat ve faa l i yet ha kkın da n e dü­ şünüyorsunuz? Ats ı z - Efend im , yukardan gelen i l hama göre o n l a r d a kanu n l a r ı kalb u l etmekıl e yetin iyorlar. N iteki m ·mebusl a r ı n ken d i l eri de bunu kabu l ediyorl ar. icraatı , kanun l a r ı vesa i reyi ya pan ya l n ı z veki l l er hey et i d ir . Hakim n i z ned i r ?

-

C umhuriyet rej i m i hakk ı n d a ki düşünce­

Ats ı z - B izim Cumh u riyet m i efen d im ? Hakim - :Evet efen d i m . Ats ı z - Evet . . . Efen d i m , b u s ua l i n mahkemeyl e i lg is i n i a n l ayama d ı m . Ha ki:m - F i k i r v e ka naatl a r ı n ı z ı a n lamak i ç i n so­ ruyoruz efend i m . Ats ı z - Efendi'm, ben mahkemeye l rkçı l ı k ve Tu­ rancı l ık fiki r l erinden dol a yı gel d i·m . O nun i ç in :b u hu­ sustaki fikirl erim in n i ç i n soru l duğunu an l ayama d ı m . Fakat be n i m mahkümiyeti md e m i l l i b i r .menfa at varsa bun l a rı kab u l ederim . i ddia m aka m ı n ı n hakk ı mdaki büF . 5/65


tün fikirlerini de kabu l e d erim . Hatta i d d ia makam ı n ı n b i l me d i ğ i daha ıbazı şeyler va r k i bura da on l a r ı d a söy­ l erd i m . Fa kat zannetmiyorum ki ben i m mahkGm iyetim­ de m i l l l b i r menfaat o l s u n . B u nun i çin m üsaa de eder­ seniz bu sua l e ceva p vermeyeyi m . Savcı - Efe n d i m , bun l a r .m ektup l a r ı n da va r zaten . Hakim - Efen d i m , b iz sizin fikirlerinizi öğrenmek istiyoruz. Atsı z - { B i ra z durdukta n sonra ) Kanaatim , haki­ k i b i r C u m h u riyete ta rafta r ı m . Kanaatim budur. Hakim - Şimd iki Cumhu riyet rej i m i m i z ? Atsı z - Takd ir buyuru rsunuz k i , k l a s i k b i r cum­ h u riyet değ i l d i r . Cumhur, h a l k demek o l duğuna göre intihab ı n tek derecel i o l ma s ı , mebus l a r ı n serbest seçi l ­ mesi lazı m d ır. Sonra f ı rka l a r ı n birden fazla o l ma s ı ve bun l a r ı n birbirl erin i kontro l etmesi l a z ı m d ı r . B un la r o l ­ ma d ı ğ ına göre bugünkü -reji m k l a s i k ·m anas ıyla bi r cumhuriyet say ı lamaz. Hakim - Türk m i l l eti hakkı nda n e düşünüyorsu­ nuz ve N ej det Sança r 'a bunu ·m ektupla ıbi l d i rd iniz m i 7

Atsız

Efendim, son tahkikat raporunda benim Türle milletini tahkir ettiğim söyleniyor. Bu, dünyada en imkansız bir şeydir. B en Türk ·m i l l eti şuurunu kay­ -

betm iştir d iyebi l i ri m . Fakat bu Türk m i l l etin i tah k i r i ç i n değ i l d i r, bir teessü rün s evkiy l e d i r . isterseniz iza h edeyim, hangi teessürün sevkiy l e . o l d u ğ u nu . . .

iki büyük hadise beni muztarip etmiştir. Birisi bir 66


filmdir. Mişel Strogof ad h bir film oynamıştı. Bunda isyan eden Türk kabileleri vahşi kabileler olarak, isya­ m bastıran Ruslar ise, medeniyet mümessili d iye gös­ teril iyor. Ve halk bunu alkışhyor. ikincisi : Ben Boğazi­ çi Lisesi'nde öğretmen olduğum için Eminönü Bebek tramvay yolunda her zaman Türk ve gayntürk talebele­ re rastlanm. Bunlardan Kolejin Türk ve gayntürk erkek talebeleri birleşerek bizim mektebin kız talebelerine söz atarak feci şekilde sarkıntıhk ederlerdi. Eskiden ol­ sa, bu, linç ile karşılamrd ı . Ben bunu gördüğüm za­ man memleketimizde köp_ek kadar değer vermediğim Ermeni ve Rum palikaryalanyle birlikte namuslu Türk kızlarına sarkıntıl ık ettikleri için milletimizin düştüğü aşağı l ık dereceden duyduğum teess ü r dolayısıle elbet­ te muztarip olurum. iBunlar Türk çocuklarmın milli şu­ urunu kaybetmiş kısmıdır. işte bu teessürle öyle bir cümle sarf etmiş olabilirim. Bu, mi lleti tahkir etmek değil, olsa olsa m,i lli şuuru uyand1rmak içindir. Haki,m - Türk b irl iğ i n in taha kkukuna tarafta r o l ­ duğunu zu söyl em iştiniz. B un u n taha kkuku için h i ç b i r harekette bu l un d unuz m u ? Ats ız - Fii li b i r hareketim yok efen d i m . H a k i m - N eşri:yatl a r fila n 7 Ats ı z - Yazı ıl ar ı m da Türk birl i ğ inin n e şeki l de o l ­ mas ı lazım gel d iğ i hakkı nda b i r kayı t yoktu r Ben ya l ­ n ı z bun u n b izim için za ruri o l duğunu bel i rtti m . Şa hsi ka n a atı ma göre bu iş şöyle o la b i l i r : B u , önce neşriyat vas ıtas ıyl a Türk m i l l eti n i n ka lbi ne yer l eştiri l i r. Bu fiki r­ l e i ş ba ş ı na gelenler o z·a ,m anki siyasi ş a rtl ara göre bu­ nu n iza ma soka r l a r . B u progra m l a Türk b i r l i ğ i bir gün .

67


tahakk u k edeb i l i r . Şahsi kanaat ı m budur efend i m . H a k i m - S i z i n yazı l a r ı n ızd a başka ne g ib i m üs­ m i r bir faa liyetiniz var ?

Atsız - Efendim, yazılarımda Türklerin yalnız Türkiye'de yaşamadıklarmı , vaktiyle birkaç kere birleş­ miş olduklarını, mazide olan şeylerin istikbalde de ola­ bileceğini müteaddit defalar belirttim. Hatk im - O rhun mecmuası nda B aşveki l e m ektu pları hangi sebepl e n eşrettin iz 7

a ç ık

Ats ız - Efen d i m , sebebi şudur: G erek reisicum­ h u r, g erek başveki l m ütead d it nutu k l a r ı nda m i l l et fert­ l erini h ükumet l e i şbirl iğine çağ ı rd ı lar. B u müşkü l du­ rumdan ç ı km a n ı n yo l u ya l n ız h ü kG·m etin el inde değ i l­ d ir. Vatanda ş l a r ıbizi m l e işbi r l i ğ i ya ps ı n ded i ler. B en, ,m ünevver bir vatandaş olarak bunu s a m i m i tel akki et­ tim . Ve o mektu p l a r ı m la h ü kumetle ·i şbirl i ğ i ya pt ı m . Ya pt ığ ı m işbirl i ğ i vata n ın d üş ma n l a r ı o l a n fa kat birta­ kı·m h imayel ere dayanarak mühi m mevki l ere geti ri l mi ş bu l u na n komü n ist l eri a ç ı ğa vurmaktı . Hakim - Komün istlerin muzı·r faa l iyetleri nel erdir 7 Ats ı z - E fen d i m şudu r : Devletimizin

barışmaz can düşmanı eskiden beri Rusya'dır. Eski Rusya mert bir düşmand ı. Çünkü görünerek, açıkça gelirdi. Fakat bugün onun varisi olan Rusya namert bir düşmand ır. Çünkü hem d ışardan, hem de içerden halkımızı yıka­ rak, kandırarak geliyor. Hakim - B izdeki faa l iyet şeyler i nası l d ı r ? 68


Atsız - Efendim, komünistlik; mil liyetleri, vatan­ ları ·kald ırarak bütün insanları Moskova'ya bağlamak fikridir. Bizde bir vakit orduya nüfuz etmek istediler, muvaffak olamad ılar. Sonra maarife başvurdular. Şim­ di maarife nüfuz etmeye uğraşıyorlar. öğretmenleri el­ de ederek az zamanda bir gençlik yetiştirmek istiyor­ lar. Bunu Fransa'da yaptılar ve 25 yılda Fransa'yı yık­ tılar. Hakim

-

Anka ra 'daki dava d a Hk celse nas ı l o l -

du ? Ats ı z - Efendim, i l k celse şöyle o ld u : Sa l on ga yet ufa kt ı . B u sa lonun yar ı s ı ka dard ı . B en , a d ı m söy ­ l en i p de içeriye g i rd i ğ i m zaman sa l onun hakimin otur­ duğu yere kadar d i n l eyic i l er l e do l m u ş o l duğunu gör­ d ü m . lçe•r deki l erin m ühi·m bir ıkı sın ı k ı z d ı . Ve ben i çe­ r iye g ü ç l ü k l e g i rebi l d i m . Sonra Sabahattin A l i çağ ı rı l d ı . O g i rerken ka l aıb al ı k daha a rttı ve i çeriye çok müşkü­ l at l a g i rdii . Sabahattin Ali girer girmez «melün geldi», ­

· «komünist şeytanı geldi» diye birtakım sesler ve hat­ ta: şimdi burada tekrar edemiyeceğim birtakım galiz küfürler yükseldi. B un l ar ı haki m de d uyd u . Avukatl a r b u şart l a r dahi l inde duruş·m an ı n ya pı l a mayaca ğ ı n ı sö.y­ l ed i ler. Çünkü hakj.m·l e bizim a ra m ı z bi l e d in l eyici l er­ l e d o l muştu . Cel senin yuka rda , a ğ ı r ceza s a l onunda ya­ pl'l a ca ğ ı söyl en d i . · Ben oraya çıkt ı·m . Ka l a ba l ık da yu­ ıka rı ç ı km ı şt ı . B ek l e d i·m . ·M eğerse bu, bir takti k i m i ş . S a lo nu boşa ltma taktiğ i . . . B irisi yan ı ma g el erek «dava baş l ad ı , seni çağ ı rıyo r l a r» d ed i . Aşa ğ ıya indim . B u se­ fer po l is ve jandar ma kordonu yapı l m ı ştı . i çe riye a z dinley ici a l ı nm ı ştı . Kap ı lar ka patı l m ı ştı . B en i çeri b i n müşkülat l a g i rebi l di m . D aha i lk sorg u l a rıd a d ı şardan ·

1

69


g ürü ltü l er, «a ç ı n ka pıyı », sesl eri ve ca m k ı rı l,m ası ses­ l er i duyu l d u . Sonra ka pı Z'O rland ı . Po l is le r müdaha l e ,etmek isted i ler. Fakat ka p ı l a r çatı rdaya ra k a ç ı l d ı ve d ı ­ ·şarda'ki l er i çeri gi'rmeye baş l a d_ı l ar. Sabahatt i n Al i bun­ dan fena ha l de ürktü , benzi sarard ı . Sa l on a l tta o l du­ ğ undan pencereden afi.a d ı , kaçtı . Jandarma l a r kend isi­ ni kaçan bir mahkum sanarak yaka l a y ı p müddeiu m u m i­ l i ğ e verdi k l er i n i sonradan söyled i l er . Hakim - Sonra n e o l d u ? Ats ız - 'Efend i m öğ l eden so nra a ğ ı r ceza sa lo­ nunda d u ruşma ya ba ş l a nd ı . Bu i l k 1d u ru ş·mada Saıba hat­ tin A l i g en.ç l i ğ i tahrik edecek bir harekette bul undu . B e­ n im müdafii ·m o l a n avukat Hamit Şevket ince: «Bu da­ va iki şahsm değil, iki fikrin ve ü lkünün davasıdır» de­ m i şti . B un u n üzerine Saba hattin Al i : «Atsız, bu davayı

aleldae bir hakaret davası şeklinden çıkarıp da ü lkü davası şekl ine sokacak olursa, ihtar ederim: ki bundan hem kendisi, hem de memleket büyük zarar görecek­ tir.» dedi . B u , a pa Ç ı k bir komü n ist tehd i _d i ·i d i . Ve g e nç­

l er üzeri nd e büyü k tesi r ya ptı . B u n dan sonra ken d i s i a l eyh ind e ya pı l a n ha reketl erde muha kka k ki büyük b i r rol oyna d ı . Haki·m

-

Zeki Ve·l i d i 'yi nereden tan ı rs ı n ı z ?

Ats ı z - Zeki Vel i d i B ey 1 927'den beri hoca·m d ı r, o ra dan tan ı r ı m . Haki m - M ünasebetl eriniz nası l deva m etm iştir 7 Ats ız - Efen d i m , kendisinin en hevesl i ta l ebesi i d i m . Tabii bu, a ra m ı zdaki münasebeti sami,m i l eşti r1m iş70


t ir. Sonra ben mezun o l d u kta n sonra Türkiye . Enst itü­ süne asistan o l dum . Gerek Türk tarihi profesörü Zeki Velidi ve gerek Türk ede b iyatı ta rihi profesörü Köprü­ lüzade Fuat, Enstitüde ça l ı ş ı rl a rd ı . Bu m ünas ebet l e sa­ m i m iyetimiz daha a rtt ı . Sonra Zeki Vel i d i B eyi n a ce l e yazd ı ğ ı Ara p harf l i yazı l a r ı benden başka k i mse okuya­ maz. B u n l arı da tem ize çekerdim . Sonra Ö zbekçe yaz­ d ı ğ ı yaz ı l a rı bizi m ş ivem ize çevi rird i m . Bu itib a r l a i l ­ m i münasebetlerimiz gayet samimi b i r şek i l a l d ı . Hak i m - Zeki Vel i d i nin düşü�ce l eri hakkı nda n e­ l er b i l i rs i niz ? '

Ats ı z - Ef e ndim kend i vata n ı n ı n ecnebi işga l i a lt ın da b u l unmasından do layı büyük ı stı ra pl a r duym u ş­ tur. O ğ u Ha r ı n ı ve ka rı s ı n ı ora da kaybetm i ştir. Ve son­ ra kend isi bir i l i m ada m ı d ır . Türk ta rih i n i n bugün dün­ ya da yegane otoritesid i r . B u ba k ı m da n ken d isine hü r­ m et d uyar ve büyük k ı ymet veriri m . ,

- - ·ı

Haki m - B u Pertev Naili ı rken T ü rk mü d ür ? Ats ı z - Türktür efend i.m ve komün ist l er a ra s ı n­ da n a d i r Türkl erden b ir i d i r .

H a ki m - Nası · I komün ist o lm u ş a caba ? Atsı z - Bu, garip b i r mese l ed i r efen d i m . Ben, onun komünist ol uşunu a d ı m a d ı m ta'k i p ettim . B i da­ yette P ertev m i l l iyetçi id i . Atsı z M eomua 'y ı beraıber ç ı ­ karm ı şt ı k . Pertev, ün iversite sen e l eri nde aşk hayatında m uvaffa k o l ama m ı ştı . B irka ç genç k ı za evl enme tek l i f etmiş v e hepsinden red cevabı a l m ı ştı . B un u n üzerine, üniversiteni n ah laks ı z kızları ve erkekleriyle a rka daş o l ­ du, o n l a r l a ge z in t i l e r yapt ı . B u suret l e burjuvalar a ra-

71


s ı n da e lde edemediği aşk muvaffak iyetl erini o n l ar a ra ­ s ı n da e l de etm i ş o l d u . B u s ebe pten kü ltür ba kı m ı ndan, fiki r 'b ak ı m ın dan onların hepsinden yüksek o l duğu ha l ­ d e o n l arın tesirinde ka ld ı , komüni stl i ğ e m ey l etti ve burjuva cem·iyeti n i n düşm a n ı o ld u .

SANÇAR'IN SORGUSU Hakim - iddia maka m ın ı n son tahki kat kara rı n­ d a k i idd i a l arını din l ed i n iz. B una ka rşı n e d iyeceks i n iz ? Sançar - Efend İ'm , önce i·d d ianamed e diğer sa­ n ıklar l a b irl ikte ben i m hakk ı m da da « h iya net-i vatan i­ ye» tabiri ku l l a n ı1l·mas ı n ı reddederi·m . Ben bir Türk mil­

liyetçisiyim. Hayatın manasım mensup olduğ um mil let _ uğrunda savaş diye anlayan bir kafa taşıyorum. B i na e­

na l eyh bir vatan ha ini o l mam müm kü n değ·i l d ir. Vatan haini d iye k im e d en eceği y ü ksek h eyetini z c e de ma­ ı o.m dur. B ir Vahdeddin, bir Damad Ferid vatan h a i n i­ d ir. Yüze l l i l i'kl·e r, Çerkes Ethem, Şeyh Said d e vata n h a i n id ir. . . Ç ü n kü vatana ihanet etmişlerd i r . . . Fa kat

kalbi Türklük sevgisiyle dolu olan bir Nejdet Sançar asl a vatan ha i ni o l a maz. O nu n i ç i n bu i d diayı yüksek huzurunu�da n efret ve şiddetl·e reddederi.m . Sonra yine, idd ianamede, Ats ız'dan bahse d i l en kı­ s ı mda , bizi ·m baba tarafı m ızın üçüncü göbekten H erisi­ n in Rum dönmesi o l mas ı rivayet inden bahsolunur. Haki ·m - Efendi·m, onla r başka, siz ı rkç ı l ı k , Tu­ ranc ı l ı k hakkın daki fikirlerinizi s öyl eyini z. Sançar

Efend i·m , müsaade edin, ben i m içi_n !bun l a r müh i·m . 1ıB u dö nm.e l ik meselesinin i l mi i m kansı z72

-


l ı ğ ın ı sorgusu s ı ras ında Atsız söyleyecektir. B en , ş u nokta dan temas edeceğim : B ize ş i m d iye ka dar bazı ı rk­ l a r fana d o l unmuştu . B u isna d l a r d a i·ma komün istl er­ den, gayri Türk l erden g·e l m i ştir. Hakim - Bu isnad ları k i m l er va pm ı ştı 7 Sançar - Komünist ·m ecmual arda yapm ışl ard ı . Atsız'a Boşna k l ı k, Çerkesl ik ·isnad o l u n muşt u . Bana da B a l ı kesir'd e b ir Türkçe öğ retmeni Çerkes dem iş ve bu­ n u nüfus kütükl erinde ya ptı ğ ı tetkikatla öğren d i ğ i n i söylem işti : Sonra yine bir başkas ı babam ı n Ara p o ldu­ ğunu ·i l eri sürmüşt ü . Şimdi d e dönm e l i ğ imiz söy l eni­ yor . . idd ia la r ı n ne kadar gü lünç olduğu ·m eydanda d ı r . D önme bir soydan ge· len v e Ara p bir baban ı n iki çocu­ ğundan ıbiri Boşna k, d iğeri Çerkes o l uyor. B i z·i m Türk o l d uğ um uza sadece Ç ifteçi oğ l u i l e a d ı mız kafi d e l i l d i r. Eğer Rum dönmesi 01l sayd ı k Ç i1tÇioğ lu d eğ i l , mese l a G a rsonoğ l u o l urduk . Sonra Ats rz'ın da, ıbeni·m d e ah­ l a k ı m ı z, karakterimiz Miılattan önceki yıllarda yaşayan Kun Türkl erinin ah lak ı ndan, kara kterinden fark l ı d eğ i l ­ d i-r . .

·

Haklm - D emek efen d i·m , siz tamamen · Türksün üz. Sançaır - G erek baba ve g e rekse a na cihetinden Türkü.m ve bunun l a övü nç duyuyorum . Haki·m - B u ı rkç ı l ı k v e Tura ncı l ık fikirl erine kar­ ş ı ne d iyeceksi ni z ? Sançar - Efen d i m , ı rkçı l ık v e Tura nc ı l ı k fikirle­ r inden gerek s ö zl e, , gerek yay ı n l a r vas ı tasıyla bahset­ mek h içbir zaman Teşki latı Esasiye Kanu n una ayk ı rı de73


ğ i ld i r . B unun böyle olma d ı ğ ı b i rç o k resmi vesika l a r l a sabittir. Çünkıü gerek devlet v e h ü kumetin baş ı n d a bu­ l unan l a r ı n m u htel if vesi l e l erle s öyledik l eri sözl er ve gereks e bu husustaki resmi neşriyat bize ı rkç ı l ı k ve Tu­ rancı l ı k f i k i rleri ni y ı k ı lmas ı değ i l , b i l a k i s tutu l ma s ı i c a p eden f ik i r l er o l a ra k göstermektedir. M esela bugün M ecl is reis vekill er·i nden Şemsettin G ünaltay ' ı n va ktiy­ l e neşretti ği 5 ci ltl i k b i r ta rih i vard ı r . Müsaade ederse­ n iz bu kita ptan bazı sat ı r l a r o kuyayım . Bu k i ta b ı n bü­ tün c iHlerinin üzeri nde «Maarif Vekaleti neşriyatmdan,

Sayı: 5» yazılldır. işte:

«Aynı bir kavmin muhtel if boyları arasında derin bir boşluk açan bu hal, milliyet fikrinin inkişafına kuv­ vetli bir hail olmuştur. Bugün·bile şimal ve Azerbaycan Türkleri arasında, kendilerini Osmanh ve Kaşgar Türk­ lerinden ayrı addedenler gö r ülmekte d ir. Nasıl ki bi zd e de Orta Asya ve Volga boylarındaki kardeşlerinden ha­ berdar olmayanlar çoktur . » B i r başka misa l :

'

« G örülüyor ki m i l li tarihini yazmak isted iğimi z Türkler elyevm dini , dili ve binaenaleyh pek az fark· larla harsı ve seciyesi müttehit olan elli milyona yakın muazzam bir kitle teşkil etmektedirler.» B u n l ar, Turancı l ı k fikrine dair iki küçü k m i sa l . Ayn ı eserden ı rkç ı l ı k f i kirl erine dair d e bir i k i pa rça okuyayım : i k i Kun Türk'ü kra l i çes·i n i n kendi o ğu l l a r ı n ı d eğ i l de, b i rb i rl eri n i n oğu l la r ı n ı vel ia ht yapmak i çi n yapt ı k· �

74


ları müna kaşadan bahsederken :

«Kendi oğul larını her ne pahasına olursa olsunı tahta çıkarmaya çal ışan ve bu gayeyi temin için en menfur cinayetlere kadar giden bazı valide sultanlar ya­ n ında bu iki hatun ne kadar yükselmektedir. Fakat unutulmamalıdır ki entrika ve cinayetlerle Osmanl ı tarJ­ hini lekeleyen kadınlar neslen ya lslav, ya Cermen ve­ ya Rum idiler. Huhan Tanjunun menafi-i milliyeyi bu kadar sam imi bir surette derpiş ve her şeyin fevkinde gören hatunları ·i se Koyunlu ekabirinden birinin keri­ meleri idiler.» Hakim - B u n l a ra göre Turancı l ık ve l rkçı l ı k nedir?

B u f i k i rl er e göre Turanc ı l ı k yery ü z ü n­ deki bütün Türklerin b i r bütün o l ara k tel a kk i edilme­ s i d ir. l rkçı l ı ğ a gel i nce, en eski gü n l erde n bugüne ka­ d a r iki ana esas etrafı nda topl anm ı ştır. B unl ardan birin c i si Türk soyu nun üstün vas ıf l a ra sah i p bu l unmas ı , ikin­ c isi ise Türk dev l et hayat ı n d a k i b ü yük küçük bütün mevk i l ere Türklerden gayri h içbir yabancı n ı n getiri lıme­ mesidir. i şt e bu f i ki r l er ne ben iını, ne şunun, ne b u n u n d ur. B un l a r yirm i as ı rl ık T ür k t a ri h i n in f i kir l er i d i r . Sançar

-

­

­

H a k i•m

-

Siz d e bu f ik i rde m i s i n i z ?

Sançar Tama men b u f i k irdeyi m . Ya l n ı z şunu a ç ı klayım k i , Türk birl i ğinin bugünün meseles i o l ·m a y ı p, ta rih ini ta yin edemeyeceğ i1m ıb ir g e l eceğe a i t bir f i k i r o ld u ğ una ina n ı yoru m . Yok s a Turancıhk m esela bu­ gün R u sya 'ya hemen savaş a ç ı p ora d a ki Türk l er i kur­ tar,maya teşebbüs g ib i çocukca bir fi kir değ i l d ir -

­

.

75


Hakim - Irkçıfrk mese l es i '? Sa nça r - I rkçı l ı k m esel esine gel ince, Türkün üs­ tün vas ıfl ı bir ırkı o l d u ğuna kendi m i b i l d i ğ i m i l k gün­ l erden beri ina n ıyorum ve öl ünceye kadar da i nanaca­ ğ ı ·m . ikinci prensibe gel ince: Türk hayatında, prensip o l a ra k, Türkten başka s ı n ın ro l oynamas ın a ta raftar de­ ğ i l i·m . Fakat bu tama·m en bir prensip ·m eseles i d i r . Y o k­ sa bugün M ec l is reisinin Arnavut, M aa rif Veki l in i n B oşna k o lduğuna d a i r ha l k arasın d a söyl enen sözler be­ n i m doğrudan doğruya i lg i l endi ğ i m m ese l el er değ i l d ir. Başkan Paşa - Tü rkçü lüğü ka ç kuşağa a rarsın ı z ?

kad a r

Sançar - ü ç göbek mese l esine temas etmem i i s­ tiyorsu nuz ga l iba efen d i·m . B u ü ç batı n , ıbir prensip m e­ sel es1id iır. Çünkü her fi kri bir prensibe bağ l a m a k l az ı m­ d ı r. F a kat biz ·mutl a ka ve sadece üç batından beri Türk o l a n l a. r Türk demiyoruz. M esela a na s ı Türk o l maya n b i r i nsan bu ı rka ıb izim kadar, g erçek bir Tü rk kada r hizmet edeb i l irse e lbette k i o da Türktür. M isal o l a ra k Yı l d ı r ı m B ayez i d ' i söyl eyebi l ir i m . Y ı l d ı rı m 'ı n a nn es i­ n in bir B izans prensesi o l d u ğ u ma l um du r . Fa kat ne ben, n e d e Atsı z bu babm da n Y ı ld ı nm 'ı gayrıtürk say­ m ı ş değ i l iz. B en , Irkımızın Kahramanlan ad l ı kitab ım ­ d a anası R um o l a n Yı l d ı rı m 'ı bir Tü rk kahra ·m anı diye gösterd i m . Eğer ü ç bat ı n mese l es i n i değ i şmez esa s o l a ra k a l sayd ı m , Y ı ld ı rı m ' ı kitabıma koyma -m arn lazım­ d ı . D emek ki soyunda gayr ıtürk bir i nsan bu l una n bir kimse de Türk sayı l abi l ir . Şu şartla ki bu m emlekette Y ı l d ı nm B ayezi d kadar yara r l ı k gösterm i ş o l s u n . Savcı - D em i n M a a r.if Veka l etinin ta rih kitapla76


r ı n dan bahsett i l er. Teşk i l at ı Esas iye Kan u n u n u tarih ki-. ta pları mı temsH eder ? Sança r - Efen d i m , ba na burada yarım saat m ü ­ saade etsen iz, ı rkçı l ık v e Tura ncı l ık Teşki l atı Esas iye­ ye aykırı o l.m a d ı ğ ı n ı ispat ederim . Hakim - Efend im, onu m ü dafaan ızda yapars ını z . Sançar - Efen d im, ş u kadar söy l ey i m : l rkçı l ık ve Turancı l ı k Teşki l at ı Esa siye'de kel ime o l a ra k ve ismen mevcut değ i l d ir. Fa kat devl etin res·mi neşriyat ı , fi i l i ha­ reketl eri tamamen bunu gösteriyor. Şemsettin G üna l ­ tay'ın devletin resmi damgas ı n ı taş ıyan, 5 ci'l t l i k M u­ fassa l Türk Ta r i h i i l e merhu m R ıza N u r B ey'in 1 2 c i l t1.i k Türk Ta rihi başta n başa ı rkçı l ı k ve Turanc ı l ı k fikir­ l eriyle d o l u d ur. l rkç ı l ı k ve Turancı l ı k Teşki l at ı Esasiye­ ye a yk ı r ı o lsayd ı , bu kita pl a r ı n ç ı kmaması ica p ederd i . H ü kOmeti n resmi b i r kom ünist l ik neşriyatı var m ı d ı r ? Sonra m üsaa denizle bir noktaya daha temas ed eceğ i m . Ergeneko n , B ozkurt v e Gökbörü g iıbi m e cmua lar y ı l l a r­ ca kapak l a rın ı n ü stünde « l rk l a r ı n üstünde Türk ı rk ı I » düsturuyla çıktı l a r . l rkçı l ı k böyle büyük b i r s u ç o l sayd ı bu mecmu a l a ra y ı l la rca m üsaade edi l.ir m iyd i ? B ir ko­ m ü n ist mecm u a s ı ka pağ ı n ı n üstüne «rejim l erin üstün­ de kom ü n i st rej i m i » g ibi bir şey yazara k ç ı ksa buna 'İzin veri l i r m i ? Başkan Paşa - Soya d l a r ı n ı z n eden ayrı ? Sançar - Efen d i m , bu soya d ı mesel es i o rtaya ç ı k­ t ı ğ ı zaman ben biri nci askerl i ğ i m i yapıyordum . Ve Ça­ nakka l e 'de, Ezine'de i d i m . S ı k ı ş ı k bir za mana ras�l a d ı , m uhabere edemed ik. Atsız ayrı a ld ı , ben ayrı a l d ı m . 77


Hatta baba m ı z ı n soya d ı d a başka d ı r. Başkan Paşa - Son radan değiştirmeye n i yet et­ mediniz m i ? ·

Sança r - Hay ı r efend i m . Soya d l ar ı m ızın ayrı o l ­ ması a yn ı soydan o l d uğumuzu inkar ettir·m ez. O n u n için bun ları sonra d a n değ. iştirmeye l üzum görmed i k . Esasen a s ı l a i l e a d ı,m ı z Ç iftçioğ l u 'd u r . Ş i m·d i k u l l a n d ı k­ l a r ı m ı z ta kma a d lar ı m ı z . . .

TORKEŞ'iN SORGUSU Hakim - Son tahkikat ka ra rı n da hakk ı n ızda i leri sürü l en l eri ·d i n l ed i niz. B un l a ra ka rşı ne diyeceksi niz ? Türkeş - Efen d i m , önce b en i çok m üteess i r eden bir nokta ıh a kkı nda b i r iki şey söyl ememe y üksek mah­ kemen iz i n ·m üsaades i n i di l e r i m . Son tahkikat ka ra r ı nda d i ğer ·m aznunl a rıla b erab er bana da vata n ha in l iğ i isnat o l u nmuştu r . B u nu ş i d detl e r ed dederim Ben, yeryüzün­ .

de milleti ve vatam her şeyden çok severim. Kel imenin mutlak manasiyle milletsever, yurtsever bir Türk suba yıyım. Son tah k i kat ka rarı nda ben i m h a kk ı mda : «Atsı z ' ı gölgede bı rakacak kadar Tura n c ı , ı rkçı v e m.e nf i » ıbuyu­ ru l m a kta d ı r . Bu mefh u m l a r hakk ı ndaki kanaatla rımı yüksek mahkemenize sunmak i ster.im . B.en daima dev­

letimin kabul ettiği prensiplere inandım ve onlara hür­ met ve riayetten aynlmadım. Ben koyu bir mill iyetçi­ yim, fakat zannedildiği manada ırkçı değilim. Yani memleket içersinde aynlıklara ve düşmanhklara yol aç�cak hiçbir fikrim yoktur. Valmz ben Türk milletinin •

78


yeryüzünde eşsiz bir yaratı lışa sahip olduğuna ve kah­ ramanl ıkta bu milletten üstün bir millet bulunmad ığı­ na iman ediyorum. B una en ya k ı n .m isa l o l a ra k da is­ tikla l Sava ş ı n ı g österiyorum. Dört taraftan sar ı l m ı ş o l ­ duğumuz ha l d e b u kahra man l ı ğ ı m ız ve üstün ya rat ı l ı­ ş ı m ı z sayes i n ded i r ki bizden her bakıım dan on ·m isl i , yir·m i m is l i üstün b i r d üşmana karşı ü stün gel m i ş v e is­ tik l a'l im izi , yere düş·müş o l a n bayra ğ ı m ı z ı ku rta rm ı ş ve onu tekra r yüksel tm işi z d i r Bu, m i l li has l etimizden H eri gelm işti r . Ben buna 1i man e d i yorum. B un u k ısaca ve askerce ş·ö yle izah ve h u l asa edeb i l i r i m : Bir Türk bö­ lüğü , üç, beş ve daha fazl a düşman bö l üğ ünü tepel e­ yeb i l i r, kol a yca tepel eyeb iılir. Ve tepelemişt i r de . . . .

B izi·m kışla l a rı mazda, yüksek mahkemeniz d e ta k d i r buyuru r l a r, «Bir Türk on düşmana bedeldir», «Bir Türk dünyaya bedeldir» g ib i Atatürk tarafından i ra d ed i l miş vecize l er a s ı l ı durur. B u üstü n l ü ğ ü oku l lardan başl ayarak ıbütün a skeri hayat ı mda bana öğretmenlerim, k ıta l a rd a kaımutanila nm ve genera l l er i.m da ima tekrar l a­ m ı sl a r, telkin etm i ş l e rd i r . ­

Hakim - Evvel a ş u noktayı size sora l ıım : Türkiye' de ·mevcut saf b ir soyda n gel me V1e kar ı ş ı k ırktan o l a n­ l a r ın b u l unmayaca ğ ı ha kk ındaki düşüncen izin ne o l du­ ğunu şey etmek istiyorum. Tü rkeş - B ugün d ev l et imizin kabul ett i ğ i ve ü z e ­ r inde yürü dü ğ ü prensip bence de en doğru , en m a k u l prensipt i r . Ya n i Türklüğü her şeyden üstün görmekle

beraber gayntürk unsurları da gerek kültür, gerek tel­ kin yoluyla çok kısa zamanda temsil etmek . . . B en d e bunu doğru görürü1m . i dare iş:i ne g e lince : Ben i m d e

79


şahsi kanaatim m üh i·m i ş l erimizi görecek şahsiyet l erin ya tam a m iyl e Türk o lan, yani tems i l o l unmuş ve ken­ d is i n i Türkten başka b i r şey saymayan veyahutta Türk ı rkı n da n gelen kimsel er tarafı ndan ida re o l unma s ı n ı uy­ gun b u l urum . Hakim - Ka r ı s ı k ı rk l a r hakkında n e o la ca k ? Türkeş - Arzettiım efen d i m,, Mademki Türk1l eş­ m işti r, dedes i veya n inesi şöyl e d i r d iy1e a ra n ma s ı n ı doğru b u l m·a m . Savcı d iyor .

-

Efend i m ; Türk l eş m iş ise

kabu l

ederim,

Hakim - D em ek Türküm d iyen l eri kabul eder.im d i·yo rsunuz? Tü r � eş - T ü rklü ğ ü tamam iyl e temess ü l etm iş o l an l a r ı . . . Efend i m , ya l n ız demek kafi _ gelmez . B ug ü n bir Ya hud i de gel i r, ben Türküm der. Fa kat o n u n d i l i Türkçe d eğ i l d i r, a nanesi Türk · değ i l d i r. Herşeyi başka­ d ı r. B una Türk d enemez. B en i m s ö y l ed i ğ i m a na nesi , d i l i v e her şeyiyle Türk o l masıd ı r. Hakim l eyin i z ?

-

Turanc ı l ı k hakk ı ndaki fiki.r l erinizi söy­

Türkeş - Benim fikrime göre her şeyden mühim olan Türkiye'dir. Memleketimizin i l im, irfan, sanayi, ik­ tisat vesair sahada en ileri dereceye ulaşması için ça­ l ışmak lazımdır Tura n , ya n i Türk b i r l i ğ i ya l n ı z Asya­ . . .

daki ler d eğ i l , bütün Türkl er d i r. Yani i l mi mana s ı ndan başka o l a ra k büt ü n yeryüzündeki Türkl erd ir. Yan i Tü rk birl i ğ i ya l n ı z As·yad akH erl e değ H , B u lgaristandaki, Yu80


nan istandaki vesa ir 'Yerl erdeki Türkl eri de i ç i n e a l a n bir mefhu mdur. Hakim - Hazı rl ık tahkikat ı nda : « Kü çü k n üfus l u m i l l etl:er teh l ikeye ma ruzdu r . O n u n i ç i n i l k f ı rsatta bü­ tün Tü rklerin b i r leş·m esi l az ı m d ır . » d iyorsunu z ? Tıü rkeş - Efend i m, ıiza h edeyi·m : B u nl a r ben i m , · istikba l e a it temenn i l erimden ibarettir . Tabiati y l e tak­ d i r buyu rursunuz ki b i r dev l etin kuvvet i n i . teşki l eden bi rçok u nsu r l a r va rd ı r . B unl ardan b i risi de d ev l etin nü­ fusudur . B u Türk b i r l i ğ ine a it temen n i l erden birisi o l a ­ b i l ir. B en ta hki katta bunu a rzett im . Tavz i h etmek ist iyo­ ru·m . B ugün n üfusumuz azd ı r. B u nu -çoğa ltm a k i çin he­ m en ka l k ı p birl iğe doğru yürüyel im demed i m" Bu da isti kba l e a it b i r ·m ese l e d ir. Ve dev l etimiz i çin bir kuv­ vet teşldl eder. ,

Başkan Paşa ş ey edebi l i r ?

-

Peki, ıbu f ı rsat tan ,i stifad e nas ı l

Tü f'1kıeş - Efendim, m esela 1 9 1 7 'd e o l duğu gibi 1 9 6 5 d e veya 1 999 'da R usya ''da b i r i hti l a l zuhu r e d e­ b i l i r . O zamana kadar Türkiye harp endüstrisi bak ı,m ın­ dan da, Him ve i rfan ba k ı m ı nd a n d a i l erl emiş b u l unur. Ve Tü rkiye'nin m üzahereti H e b u b i r l iğe doğru yürüne­ b i l i r . işte f ı rsat b udur. '

Başkan Paşa - B i rl i ğ in h u d u d u ne oıla cak 7

Türkeş - Türklerin bir bayrak altında birleşmesi. Başka n Paşa - Coğrafi hudutl arı soruyoruz ? Türkeş - Efend i1m , coğrafi h udutlar, kesH olara k bu l unduğu yerlerdir.

Türkl er i n

f.

6/8 1


Başkan Paşa D em i n b ütün Türkler ded i n iz. B u l garista n 'da f i l an da Türk va r . i ra n 'da , İng i l izl eri n e l ind e d e va r ? -

Türkeş - Efend iım , e n büyük Türk küt l es i R u sya ' da o l duğu g iıb i , bizim başka sebepl er,d en, ba şka a m i l ­ l erden de e n büyük düşma n ı m ı z R usya 'd ı-r . B izi b u ha­ le getiren, bize d i ş b i l eyen, i m pa rator l u ğumuzu yarça l a ­ yan d a R usya 'd ı r . B ugünkü coğ rafi . vaziyetimiz d o lay ı ­ s iy l e b iz i m l e da laşmaya , uğra ş1mava mecbu r ka l a ca k o la n d ev l et de yine o d u r . O n un için ben i,m kanaat ı m ­ c a en büyük düşman ı m ız R usya 'd ı r . B ulgarista n kü çük­ tür. fran b izden her 'ba'k ı m dan geri d i r . İ ng i l i z l ere gel in­ ce onların el inde yal n ı z K ıb r ı s vard ı r . K ıbr ı s 'ta ·i1se yet­ m iş , seksen bin Tü rk va r d ı r . H a k i m - Atsız, demek s ize Turancı l ı ktan ba h se­ derd i ? Türkeş - Türk birl iği n d en kon uşurduk efend i,m . Hakim - N e derd i s i ze ? Türkeş - «Mazide o l ·m uş o l a n şey l er i stikba lde de o l abi l i r» şekl · ind e Ali Fuat Paşa n ı n bi r sözü va rd ı r . B u sözün gayet doğru o l duğunu söy l erd i . Türklerin O ğ uz Han zam a n ı nda bir leşt i k l eri g i b i i st i kb a l de de b i r­ l eşebi1l ecekl-erini ko nuşurd uk . '

Hakim - Atsız H e nas ı l tan ı ştın ı z ? Türkeş - Efend im, ben H a rbiyede iken, hatta da­ ha eski den beri tarih ve b i l hassa Türk ta r i h i ne ve ede­ biyatına mera kl ı i d iım . Harbi yede Hüs eyin adl ı b i r s ı n ı f a rkadaşı m vard ı . Konuşurken bana Ats ı z'dan bahseder-

82


d i . E d i rne'de iken ta lebe.si i·m i ş . B i r g ü n Ats ı z ' ı n Kah­ rama n l ı k ve To p ra k - Mazi a d l ı ş i i r l erin i o ku d u . kend i ­ s i n i bu suret l e tan ıd ı m . B i r y a z tatH i i st an b u l ' da kend i­ s ı n ı z i ya ret ett i m . B u s uretl e tanı ştı k .

TANYU 'NUN SORGUSU Hakim - Son ta h k i kat ka ra r ı na ka rş ı d iyecek l e­ rin izi k ı s·a ca a n la t ı n 7 Tan y u - 1 9 1 7 'de d oğd u m . Çocukl uğumum kağ­ n ı a ra ba l a r ı i çe rs in d e geçmişt i r . Ç ü n kü o s ı ra l a r Yunan i·ş·g a l i ne ra st l a r . D üş m a n i l erl erken ka ğnı a r aba s ı i çin­ de ya ş a yı ş ı m ı z sonra i l kmektepte oku r ken, mekteb i m i ­ zin c i va r ı nda bu l unan Yah u d i ve E rm en i l e r i n ya ptı kla­ r ı ben i m üzerimde tes ir b ı ra km ı şt ı r . Hakim - O n l a r ı n ya pt ı kları nel er ?

- Efen d i m , m ektebimizin c i va r ı n da Ya h u ­ d i v e Erım en i m ahal l e l eri vard ı . B u n l a r b i z i m o l ma d ı ğ ı ­ m ı z zamanl ·a r mektebi m izi taşfa r l a r, ç ö p l e r in i dökerl er, s o n r a bizleri yo lda n geçirmezl er·q i . i şte bu g ibi had i ­ se ler beni m ruhu mda büyük a kis l e r uya nd ı rm ı şt ı r . Ta nyu

Son ra y i ne b i r hadi seden daha bahs edeceğ i m . · 1 933 veya 34'te Ank a r a 'da bir Ya h u d i t i care th a n e si H a l k Pa r tls i 'n i n ka ğ ıtta n b i r !ba yra ğ ı n a ıbir ot u ra k s a r­ m ı ştı . B u had i se o za m a n l a r ç ı kma kta o l a n Ankara Haf­ tası a d l ı gazetede neşro l unmustu r . B u d a ben i·m üze­ rimde çok tes i r yapt ı , i şte b ö y l e b irçok h a d i s el e r be­ n;i1m :mHl iyetçi l iğ i•m i tah r· ik eyl em i şti r . ben Turan c ı ! ı ğ ı v e ı r kç ı · I ı ğ ı ayr ı o l a ra k değ i l , Tü r kçü-l ü k kel i mes i n i n içine dah i l u ns u rTanyu - Esasen

83


l a r o l a ra k tan ı yorum, sayıyorum . Ya n i Tura n , Türkçü­ l ük m efküresi n i n içinde bir u nsurd u r . Ve biz bunu s iya­ si bir gaye o l a ra k d eğ i l , b i r ü l kü o l a rak sayıyoruz . Sonra tahkikat s ı ra s ı nda 1g erek iddia maka m ı öğe­ rek diğer b i r şah ı s (bu sözl .e Ka m u ra n Ç ı kr ı k kasded i l ­ m i şt i r ) d a i m i ol a rak b i r darbe-i hükumetten bahsetti­ ler, a d eta bun u te lkin ettH er. H a l bu ki böy l e b i r · ş·e v ka­ tiyen bah is konusu d eğ i·l d i r . G ü re m ' i n ma ksat ve gaye­ l eri a r·a s ı nda b i r da rbeyle ş i m d i k i hükO ·m et i d üşürü p yerine ·maksat v e gayel -e rim ize uygun ıb i r h ükumet kur­ mak fikri kati yen yokt u r . B öy l e ıb irşey bizim ·d üşünce­ mizle ta·m ıbir tezat tes k i l eder. H em , ıhü kümet darbel erini ya pacak o l a n l a r ı n b üyük şahs iyet l er ol ması l az ı md ı r . M esela Abd ülaziz'i tahttan ind i ren ve Vah d ett i n ' i ha lıl eden h e p b üyük k i mseler, m u hterem g en era l l erd i r . B iz on k i ş i b i r o r d u m u i d i k �i böyl.e b i r d a r.be-i hüku­ m et ya pa l ı m ? B iz, f i ki r l er i m izin memlekette yay ı l:m ası suretiyle tatlbi·k ·mevk i ine girmes ine ta rafta r d ık . H em bu şa rt l a r a lt ı nda da rbeyi ancak ma rks ist l er ya pa r. Çünkü bugün h ükümet m -i l l i·y etçi bir hüku mettir. '

.

Hakim

·

Siz Türk ı rk ı n ı nası l a n l ıyo rsu nuz ?

Ta nyu - Ben ı rk d eyince aynı hususiyeti yaş ı yan, a yn ı vas ıf l a r ı ta ş ı ya n ve ayn ı kaab i l iyete sah i p o l an . . . Hakim - ( sözün ü keserek ) Kaab l iyetten maksa­ d ın ız ned i r ? Tanyu - E1f end i m , ıbaz ı vas ı f l a r va rd ı r k i ·m i l l et­ l erde ba sk ı n o l a ra k görü l ü r . M esela Türkl eri n kahra­ man ve ha rpçı ol uşl a r ı � ibi . Sonra mese l a Yahud i l er hiçb i r zaman kahraman o l a maz. N i teki1m Faşizm lta l ya ' 84


da o ka dar tesir ya pt ı ğ ı ha l d e İta lya nl a rı kahra man ya­ pama ni ı şıt ı r .

SOFUOÖLU'NU N SORGUSU Sofuoğ l u - Ş i md i m üsaade eders eniz ben i Türk­ ç ü yapan a 'm i l in ne olduğ u n u i zah edeyi m : Lisede i:ken bana i ki hoca m ın müsbet ve menfi tesirl eri o l,m u ş,t ur . B u n l a rdan b i ri İ ng i l izce, d iğeri edebiyat hoca m d ı . B i­ rincis i komü n i st l i ğ i , ik inc i s i ,m i l l ivetç i l i ğ i , Tü rkçül üğü · te l k i n ederdi . B en bu iki t e l ki n d en kend im için iki nci. \ s i n i i htiyar ett i m . Yani üzeri,mde edebi yat hoca m ı n te lk in l er i tes ir yapa rak bende vatana karşı büyü k a la ka uyand ı rm ı ştı r. M ü l k iveye bu su ret l e gel d i m . M ül kiyede Fuat Köp­ rü l ü , M a hm ut Esat B ozıku rıt g ibi m uhterem ve çok yük­ sek hoca lar l a karş ı l a ştım . Benim m i l ı.iyetçi l ik fiki r l e­ rim üzerinde müess i r o la n lar a ra s ın d a Mah mut Esat Bozkurt, Fua<l Köprü lü ve iktisat profesörümüz Fazı l H a kk ı S u r 'u saymam gerekir. M a hmut Esat Bozkurt'a gel ince, o, ı rkç ı l ı k fikirle­ r iy1l e benim üzeri mde ·ç ok m üessir o lm u ştur. Ayn ı za­ ·m anda Tu ra n cı l ık fikirleri ni de söyl eyeb i l if'i m . B u f i k i r­ ·l eri, 'm i s a l·l er l e süs l eyerek ,ş uuru m uza yerl eşti rm i,ş tir. Hak i m - O günkü Kitap Seven ler toplant ı s ı nd a k i m l er va rd ı 7 Sofuoğ.l u -. B u topl a n� ıda g ö rd üğüm ve sonra­ d an .i s m i n i öğrend iği m muhterem zevat a ra s ı n da Şev­ ket Raşit Hatipoğ l u , ki ha l:en veki l d ir, say'1 avlardan H ayrettin Karan, B esim Ata lay, H ıfzı Oğuz Bekata , ve 85


ş i m d i a d ı n ı hatı rlaya ma d ı ğ ı m diğer k imseler. H ak i m - O

gün neler

konuşu l d u ?

- Kı0 nuş1m al a r ı Hayrett i n Kara n idare ed iyord u . M evzu l a r umum iyet l e siyasi ve a skeri Tü rk tar ih i , .m i l l etim izin tedenn isini 1m ucip o l·a n sebepler ve bunun mütem m i m i olarak me·m l eketim izi ka1l k ın d ı racak a m i l l er i d i . O gün Hatipoğ l u ·m evzuuna m üşahhas m i­ sa ner verd i ki onlardan b i ri d e şuydu : Kend i l er i H a rbi Umumid e İngi l iz l ere esi r düş m ü ş l e r . Ve M ıs ı r 'a g ötü­ rü l mü ş l e r . İ ng i l izler esirleri ıb i r maydanda top l a m ı şl a r ve � ı rayl a «Ara pl a r b u tarafa !>>, « ArnavUıt lar b u ta rafa », « Çerkesler ıbu ta rafa » d iye Türk o l maya n l arı ayı rmak ıı s­ tem i ş ler. B unun üzerine evvel ce Türk geçinen l erin pek çoğu Ara p, Arnavut ve Çerkes vesa i re o l d u k l a r ı nd a n ayrı l m ı ş l a r ve ortada Türk o l a ra k hakiki Türkl erden bir a vu ç insan ka lm ış . Sofuo ğ l u

H a k i m - Siz b i r Türk b i r l i ğ i n i n taha kkukunu ı s t i yo rs u n u z . B u na en gel o l a n ş eyler va r m ı d ı r ?

­

B en i m kanaat ı mca bütün Türk l e r i n ka lıbinde ib i r ü l k ü vard ı r. B u n u ki1m i söyl er, kiım i söy l e­ mez. Büyük lerim izin sözlerinde b i l e bunu i stinta ç ede­ cek tel m i h l er, ip uçları va rd ı r. S o f u oğ l u

-

Hakim • - Ş i md iki hül<ümet bunu tem in e·d ecek vaziyette m id i r ? Sofu oğ l u - Değ i ld i r . H ak i m

-

O h a lde n e yapm;a k

lazı m ?

Benim ka n aa t ı·m ca bugünkü şa rt l a r a l t ın d a Türk b i rl i ğ i ta hakkuk ede.m ez. S o f uo ğ l u

86

-


Yan i b u kudret ve ka b i l iyet bugün m evcut değ i l ­ d i r . B ir idea l i n bütün ,m i l l et i n ruhuna g i rmesi ·lazı md ı r. isti kl a l Sava ş ı m ızdak i i st i k l a l ruhu g ibi . . . Haık i m - B u , h ü kumet a nas ırı arasında gayrı tü rk a nas ı r ı n b u l u n m a s ın dan m ı d ı r ? Sofuoğ l u - Şu 1m uhakkak ki -bu g ib i anas ı r , böy­ l e b i r f i krin yayı l ma s ı na beni ·m ka dar ça l ı şmaz. Hak iım - D evam ed i n iz . Sofuoğ l u - Efendim, önce m ü phem ka l a n b i r noktay ı izah edeceğ i m . « Ş imd i k i hükumet Türk birl i ğ i ül küsünü tahakkuk etti remez» sözündek i hükumet'ten maksa d ı m , Tü rık dev l etin i n ·m iHi ve siya si bütün unsur­ l a riyle b i r l i kte şahsiyet-i m a neviyes i d i r . Yan i bugün m i l l et ve ·d evl et o la rak Türkiye h u d utl arı dah i l i ndeki Tü rk lük cam ias ı Türk b i r l i ğ i ül küsünü t a h a k k u k etti re­ cek i kt idarda değ i ld i r . Çünkü uzun a s ı r l a rdan beri met­ ruk bir vata n ı m ız va r . M i l l et o l ara k d a modern mana­ s iyle can l ı b i r uzviyet teşk i l etm iyoruz. HükQ·m eti m i ­ z in Türk birl i ğ i dava s ı n d a n daha aci l b irta k ı m i ş ler ba­ şar·m ası i ca p eder . Anca k ondan sonrad ı r ki Türk b i r­ l i ğ i davas ı na s ı ra gel i r . Şahsen, modern ve münevver bir m i l l iyetç i s ı fatiyle h i 9b i r Türk'ün başka bir m i l l et in boyundu ruğun da ka lmas ına taha mm ü l üm yoktu r. B u­ n u ka l b i mde b i r ü l kıü o l a ra k taş ı d ı m . •

H a k i m - B a şka a nlata ca ğ ı n ı z va r m ı ? S ofu oğ l u - Türık kel i.m esi n den ne a n l a d ı ğ ı m ı an­ l a t·m ak i steri m : B ence kend isini Tü rkten g ayrı bir şey h i ssetmeyen, Türkçe konu şan Türkl üğün idea l l er i n i ken­ d isine gaye ed i nen i n sa n Türktür. B a ş ka b i r ı rk iddia87


s ı nda bu1l unan lara , kanun on l a rı Türk d iyemem .

Türk saysa · da, ben

TOMTORK'ON SORGUSU Hak i m - idd i a mak1am ı n ın h a k k ı nı zdaki sözlerine ne d i yeceks in i z ? Tümtürk - Efen d i m , önce ş u n u söyleyi1m : B en i m Türıkçü lük f ik i rlerim en a şa ğ ı ı0 n seneden beri meyda­ na gelm i,şti r . Ya n i üzeriım de k.i .m sen in ıtel kin veya tah- ; rik i yoktur. H uzurunuzda maznu n o l a ra k bu l unan a rka­ daş l a rl a tanı şmadan . önce· bu hususta k i f i k kl erim tebel ­ l ür etm i·ş bu l u nu yo rdu . Şu noktayı a rzede'Y i'm ki iben müsta k i l Türkçüyüm . Yani burada k i guru pl a rdan veya şahs iyetl erden h i çbi rine tabi f i l a n değ iHm . Hakim - Tü rkç:ü l üğ ün üze Tura nc ı l ık da dah i l m i ? Tümtürk - Kend i an lad ı ğ ı m �m anada Turan c ı l ı k kanaat l a r ı mda m evcuttur. H a k i m - Siz Tura nc ı l ı ğ ı n e manada a n l ı yorsunuz ? Tümtürık - Türkçül ü kten ayrı ola ra k değil , onu n b i,r cephes i o l a rak b i r Tura ncı l ı k a n•l ı yoru m . . H ak i·m - Türkçülük hususundaki a n layı ş v e ka­ naat ı n ı z n ed i r ?

ifümıtürk - Türkçül ük,

Tü rk m i l l iyetçH i ğ i nden a y­

r ı 'bi r şey değ H , T ü rk ırn i l l iyet,ç i l i ğ i n i n h ususi a d ıd ı r. B ence Türkçü lü k , Tü rk m i l l etin i ve Tü rklü ğ ü b u uğur­ da başka her ,ş eye feda edecek bir kuvvetl e ve taım b i r 88


şuur.ıa seçmektir. Türkçül ü ğ ü n mefhum-ı m u ha l ifi Türk düşma n l ı ğ ı d ı r. Türkç ü l ü ğü n tek ana prensipi va rd ı r : Tıü rke fayda . Türkç ü lüğün m uhtel if cepheleri ara s ı n da Tura n c ı ­ l ı k ve ı rkç l'l ı ğ ı da var·d ı1r. Turanc ı h ğ ı n umdeler i : 1 - Tü rk m i l l et i n in c ismen bugün küçük o l u şu­ n un arızi b i r ş ey o l duğuna ve Türk m i l l etin i n asl en ci­ ha ng ir bünyel i bir m iıH et o ld uğuna ·i nanma k; 2 D ış Türkle r i n i n .yaıbanc ı eM erde e s i r b u l un­ masın ın m iH i ıh ays i yeti muh i l ve acı bir ha l o l d uğuna ve o Türkleri esir tutanlara karşı i ç i1m izdeki m i l li kini da i.ma canl ı tutmak, -

D ünya n ı n bugünkü �artl a r ı a lt ın da y i rmi m i l ­ yonl u k küçü k b i r kütl e n in tutunmas ı n ın zor bu l unduğu­ na ve m H l i istikbal i emniyet aHına a l aıbi lım e k i ç in bü­ yüm.ek ica p ettiğ ine inanmak. 3

-

Ha kiım - B üyükılü kte i-ı maksat ned i r ? Tıü mtürk - ıB u b,ü yük1lük m i l l etin ken d i i çinden ü remesi şekl i nıde o l aıb i l eceği g i b i d ı şa r·da k i m H l etdaş­ l a r ı n mil l ete kat ı l mas ı yl e de o l ab i l i r . Bugün m i l li hu dutla r d ı ş ı nda ka l a n Türklere ka rş ı kard eş l ik duyg u l a rı duyım a k ve on lar ı n ·i yiıl i ğ i n i istemek, 4

-

Yukardaki umdel er içim izde sakl1a nacak h is ve d üşüncel erd i r . B unla rın f i i l iyat sahasındaki tecelıl i ­ s ine gel ince, Türklü ğ ü n son m ü staki l parçası o l a n Ana5

-

89


d o l u 'nun ist i kl a l i n i a s l a teh l i keye sokma·m a k şa rt ı y l a d ı ş Türklerin in ku rtu l ·m a l a r ı i ç i n e l im izd en g e l e n i es ir­ gememek. Ha k i m - l rkçı l ı k hakk ındak i f i ki r l e r i n iz ?

Tümtü rk - Tü rk ı rkçı l ı ğ ı kökü ve m a h i yeti i t i ba ­ riyl e d ünyan ın d iğer ye r l e r i nd e k i ı rkç ı l ı k l a rdan bamba ş­ ka on l a r l a h i çbi r a la kas ı o l mayan b i r düşünced i r . Türk ı rkç ı l ı ğ ı n ı n u m d e l er i şu n l a rd ı r : ,

1 - Türk ı r k ı n ı n f ı tri kaab iıl iyetlerle yaratı lm ı ş a s i l b i·r 1m i l l et o l d u ğ u na inanmak ( B u inanc ı n aynen ve res­

men ifadesi rei·s i cu m h ur i n ö n ü 'nün 1 94 1 Mü l k iye'de verd i ğ i nutulk l a r ı nda bu l u n u r . )

s ene s i nd e

2 - Türk m i l l et i n i n en kıymetl i hazine l er i n den b i r i o l a n F ıtri hassa l a r ı n ı n kaybo·l ma ması ·i çin ya bancı ı rk l a rl a Türk ı rk ı nd a n o l an l a r ı n tesa lübünün zararı ı o l a­ cağ ı . 3 Türkiye'de yaşayan yabancı ı rk i ı l a·ra ka r ş ı Türk m i l l et i n in eze l i !ha ssa s ı o l a n şefkatl e v e tanı b i r hüsnüniyetl e hareket et1m ek·l e b era b e r bun l a r ı n T ü rk­ lüğe kar ş ı ihanet i htima l lerine ka rşı uyan ı k ib ul u nma k -

,

.

Hakim - Ş i1mıd iıki i ·d are adam l a r ı n ı n a ra s ı n d a Türk ı rk ı nda n o l ma y a n l a r ı n Türkiye i çi n ıb ir tehl ike o l a ­ cağ ı hususun:da ve bu n l a rın ha l is Tü rk ka n ı nda n o l m a s ı iha'kkmda 1bi r kanaatınız va r m ı ? ·

­

Tümtürk - Prens i p o la ra k her maka m ı n ı n Tü rk ı rk ından olanl a ra tHş·m i l i l az ı·m d ı r Fakat si1y a sete uğra ş­ mad ı ğ ı m i çin bugünkü devl et a da m la rı nı n Türk 01l u p .o l ­ ma d ık l a r ı hakık ında h i çb ir ma l u mat ı m yoktur. .

90


H a k i m - B u gayeye varma k i i çn b i r m a ksatl a ça­ l ı ştın ı z m ı ? Tümtürk - H a y ı r . Bu nfa r 'ben i m kafamda bu l u­ nan f i k irlerd i r . B u nl a r ın ş imd i ye kada r ne rek l a m ı n ı ne telkinini ve hatta ne de izah ın ı ya pm ı ş değ i l i m .

Hakim - Yazıfa r ı n ızla, T ü rkçü lük Turancı l ı k hak­ k ı nda ? Tümtürk - Efen d i m , ben im yaz ı l an mıd a b i r nokta va rıd ı r . O da sadece Türık m H l etine ka r,ş ı sevg i u yand ı r­ ma k ve kom ü n iz·m e ka rşı uya n ı k bu l u n u l,m as ı n ı n izharı . H a k i m - N e g ib i sevgi ? Tümtü rk

-

Efend i m , ta bii m i l l i sevg i .

Hakim - Sev,g i deyince ba şka ·sevg i l er de, me­ sel a komün izm se vg is i de a k la ge l ebi l i r de . . . Tümtürk - Efen d i m , komün iz.m bi r ha re ketN r

Türklüğe ka rşı

.

Haki1m - Ats ı z ' ı n h ü kumet erkan ı na ka rşı a layl ı sözleri va r m ı d ı r ? Tümtü rık - Hay ı r . Ya l n ız soya d l a r ı n ı n mevzuu ba­ his o· l du ğ u ıbi r kon uşma esnas ında ve « İş», « em kel ime­ l er in in 'bi r1l eşmesiyle meydana geti r i l ecek ıb i r 9 d da n ba­ h is a ç ı ld ı ğ ı b i r s ı rada , soyad l a r ı n ı n baza n i ltiba s la ra meyda n ver.diğinden bahsederek, l a t ife ta rzında R ecep Peker'in a d ın ı n R ecep Poker, Aziz Kansu 'nun da Şev­ ket Az iz Kanı su o·l ab i l eceğ i n i söy l em i şt i Şunu da i l a­ ve edeyi·m k i Recep Poker, a y pard on , Recep Peker h ak­ k ında bu la t i fe .ya pı ld ı ğ ı s ı ra l a rda m uma i l eyh veki l de­ ğ Md i r, mebus da . .

91


BILGIÇ'IN SORGUSU Hakim - D evam e d i n i z . B i lg i ç - Atsızrı n a ç ık mektu p l ar ı ba na çok tesi r ett i . Ç ünkü b en sam i m i b i r komünist d üşman ı yı m . Türık maarif ve irfan o r:d ı:.ısuna kızı 1 b i r hocan ı n b i r docen­ tin kar ı ş·m as ı n ı a rzu et1m ed iğim için b u n l a r benim üze­ ri mde çoık tes i r ya ptı . Atsız'ı lbu yaz ı l ariyl e hü r f iki rl i bi r i nsan o l a rak tan ıd ı m . Ve yazı l a r ı n ı hak l ı b u larak b i ­ r inci cel seden 'S onra Sebat Otel inde kendisin i ziya ret et­ tim . ,

Haki m - Ankara 'ya gel i rken karş ı l a d ı n ız m ı ? B i lg i·ç - H ayır. H atta b i r inci celseye b i le g itme­ dim. Hakiım - N e sebepl e ? B ilg iç B i r i ş m i va rd ı , g i·demed im . Ayı n 2 7 'sin­ de ote l e g ittirm Atsız nas ı l a dam m ı ş d iy e görmek is­ tiyordum . Ote l de y i r m i , y i rm i beş k iş i kadar çoğu H a r­ b iyel i o l mak üzere bi r ka l aba l ık vard ı . Atsız'ı ta n ı ma­ d ı ğ ıım için etra f ı ma bakıyordum . Bu s ı rada bi r is i , h er­ ha lde Atsız'ı a rad ı ğ ı m ı an layarak, bana işa ret ett i . Ben d e g iderek ken d i m i 'takd i m ettiom . -

.

Hakiım - Neler konuşu l u yordu ? B Hgiç - Nejdet Sa n çar ı n zannederi m ta l ebe leri o lacak ki, ·i ki ta lebe o ndan baıh sed iyorl a rd ı . '

H a k i m - Sonra ne o l du ? 1B i lg i ç - Atsız'ın m ahkemesi 3 ·Mayı s 'ta id i . 92


Osman Yüksel 'e gitti k . Osman, dayak had ises i n i a n l at­ tıkta n sonra , i lk celsedeki tezahü ratı n cam k ı rmak şek­ l i nde f i l a n iyi o l mad ı ğ ı n ı , genç l erin davaya göster d i k­ l er i a laka n ı n Atsız'ın şahs ı na i·m i ş g i b i a n l a ş ı ld ı ğ ı n ı , bi­ naena l eyh bu sefer Ad l i:ye Saray ı n ı n ö n ü nde bi r teza­ h ü rat yapa rak a la ka n ı n da·v aya karş ı o l duğunun göste­ r i l mes i n i , ıb unun için ıd e bu tezah ü ratın tesıb it e d i l mek s u retiy l e yapı l ·m as ı n ı i l eri sürdü . Haıkim - B u topl ant ı d a ver i len kara r l arı söy l e­ yin ? B Hgiç - Kara r l a r şun l a rdı : 1 - ü ç M ay ı s günü

Ad l iye Sarayı n ı n önünde yü ksek mektepl i l er ve Hse l i l er guru p grup yer a l acak­ lar. 2 - M ecl i ste «Tü rküm, Tü rkçüyüm » d iyen Baş­ vekil Saraçoğlu'nun aksine Türkçü lüğü vahşet o l a rak gösteren Sabahattin Ali ıg e l i rken yuha çek Hmes i . Fa­ kat bu , sonradan kabu l o l unmad ı . 3 - i stik l a l M arşı söylenmesi, yaşa s ın Türk m i l ­ l et i , Tü rk genç l i ğ i , �ürk haki·m l eri ; · kahro l s u n ko·m ü­ n i stl er, d iy.e bağ ı rmak. Hakim - Ertesi g ü n nümayişe katı ld ı n ız m ı 7 B i lg i ç - iştira k ettim. Ya l n ı z geç geld i m . B en g e l d i ğ i m zaman kaf i l e B e l ed iyeye doğ ru akıyord u . Şa­ ş ı rd ı m . Çünkü veri l en ka ra r nümayişin Ad l iye Sarayı . ö n ü n d e rb a şlayı p o rada sona er·m esi i di . U l us meyda­ n ı na g itmek yoktu . Ben n ümay·i şin i lk safıhas ı n ı n nası l olduğunu b i l miyo rum . 93


Hakim - N e l er görd ünüz ? B i lgiç - Nezahat, Ülker Kaşh ve birka ç k ı z ön­ de id i l er. Ya n l a r ı nda da Sait Danişmentlioğlu vard ı . Nezahat bana «Sait, nerede ıka ld ı n 1 gelsene . . . » dedi . « N ereye g id iyo rsunuz ? » d ed i m . « U l us M eydanına. i s ­ tiık l a l ·M arşı söyl eyeceğ iz» ded i . B ende bu işin emni­ yetin gavretiyle o lduğ u ka naatı uyand ı . Çünkü po l is mü­ daha l e etm iyor, ta l ebe yan ı nda öğ retmenler gibi gidi­ yordu .

TEVETOGLU'NU N SORGUSU H a ki m

-

A n l a t ı n ı z efendi m

,

Tevetoğ l u - H a k i katı n tecel l isine ve ada l etin ta ­ hakku kuna h izmet e t m ek üzere vereceğ i1m ifa d e d e pen­ ce çok müh im bir nokta n ı n za pta geç i r i l mes i n i ta l ep ed iyoru m . M i l l etim in en z a y ı f en sefi l çağ l a r ı nda b i ­ le, ş u taş ı d ı ğ ı m büyük ü n i f ormayı l abis çok şeref l i , çok va ta ns e v er b i r Türk subay ı na , çok yers iz ve çok hak­ s ı z o l a ra k tahri ren vatan h a i n i , küsta h ve şifahen de c ah i l ka ati l ve h a i n d e n d iğ i n i ta riıh imizin h içb i r sayfa s ı yazma m ı şt ı r . Ya r ı n şan l ı tarih i1m ve büyü k ·m i l l etim b u noktayı ta k d i r e decek v e mil l etimiz ica p eden kararı verecekse , d e ş i m d i d en çok şeref l i , çok vata nsever b i r Türk suba y ı s ı fa ti y l e mahkemen iz h uzurunda bana da raci g ö r ü l en bu yersiz ve haks ı z isna d ı ve töhmeti ta­ rihin a d i l h ü km ün ü ıt eslbit edecek mahkemen izin huzu­ runda ş i d de t l e r eddederim . ,

,

H aki·m

-

Teveto ğ l u

94

Arkadaş, :bu n l ara l üzum yok . -

Fakat

ben im

bir vatan haini olarak


ifade vermem mümkün değild ir. B u n l arı reddettiği,m i n zapta geçir i l mesini i stiyo ru m . H a k i m - B u n l ara lüzum yok efen d i m . Eğer sor­ gu nuzda n i mtina ediyo rsa n ı z öyl e yaza l ı m . Tevetoğ l u - Hayır, sorgudan i mtina ediyor de­ ğ i l i m . Şa yet sorg udan imtina ı ,m kayda geçerse b unun sebeb inin d e kayda geçmesi ben i m hak k ı m d ı r i steri m . Çün kü ben k u stah v e vata n h a i n i d eğ i l i m . ,

( Hakim, «Vatan haini değilim» sözlerini zapta ge­

çirdi . )

Teveto ğ l u - Küsta h da o l mad ı ğ ı .m geçsin efen

­

dim. H a k i m - B u n l a ra l üzum yok a rkadaş. Tevetoğ l u - Fakat ben i m ·i ·ç in ku l lan ı l ıyor efen­ dim. Hakim - B u n l arı mü dafaan ızda u z un uzun şey edersin iz. Siz ş i md i şey l eri a n l at ı n . Hak i m - Demek Arts ı z i l e evvel ce g ııyaben tan ı ­ ş ı yordunuz ? Tevetoğ l u - Evet, g ıyaben tan ı yordum . Ats ız ve O rh u n ·mecmua l a r ı n ı o ku mam d o l a y ı s i y l e . . . Hak i m - B u yaz ı l arı g ib i b i r ,i ntiba b ıra ktı ?

d o l ayıs ıyla Atsız s izde n e

Tevetoğ l u - 'B u yazı l a r bende Tü rk çü l ü k ve köy­ cü lük ü l küsü güd en tem iz b i r Türk M i l Hyet,ç i s i i ntiba ı b ı rakm ı ş t ı .

95


H ak i m

- l rkç ı ve Turancı f i k i r l eri va r m ı1yd ı 7

Teve� oğ l u - Arzedeceğ i m efend im . N e·ş r etm ek ­ te o lduğu Ats ı z M ecmua'n ı n b i r·inci sayısı n ı n üzerinde «Tü rkçü l ük ve kö-y cü l ük ım efk G re s i n i taş ı ya n l a r ı n m ec­ muas ıd ı r» y a z ı l ı yd ı k i , !bu n da n ıda Atsız'ı n Türkçü ve köycü o l d u ğ u a n l aş ı l ıyord u . Ayn ı m e cm uada « B ir kuş bak ı ş ı » b a ş l ı kl ı i l k başnıaka l ede hem ken d i s i n i n , hem de m ecmua n ı n prog ra m ı n ı çiziyorıd u . B i rinci Dünya H a rb i nden ist i k l a l H a rbine, Atatürk'ün vatan da doğuşu­ na ve bunu Türk m i l l e ti n i n s inesine nas ı l a ld ı ğ ı na te­ mas eden ya z ı şöy l e b itiyo r d u : «Hangi içtimai akideye

temayül edersek edelim, üzerinde çalışılacak bir saha vard ır: Anadolu, yükselmesi, artması ve . kuvvetlenme­ si lazım gelen bir kütle vardır: Türk köyü ve Türk köy­ lüsü.» B e n Atsız'ı , b ö y l e tan ı d ı m, böyl e sevd i-m . Tevetoğ l u - S ı ra s ı g e l m işken şunu da teba rüz etıt i reyim ki , Atsız'ın eserleri ben i m Türkçülük ve ede­ biy a t s a ha s ı n da fayda l a nd ı ğ ı m bi rçok kayn a kl a r ı n an­ ca k b i ri s i d i r . Zira ben Türkçülük, ·ya n i Tü rk m i l l iyetçi­ l iğ i i l e uğra şm ı ş ki·m varsa onl ara 'ka rşı sevg·i ve s a yg ı d uymuş, eserlerini ta h l i l e derek o n l a rdan daima fay.d a ­ l a nm ı ş ı m d ı r . Hakim - Sonra Atsız i l e m ünasebetiniz nas ı l o l du 7 Teveto ğ l u - B en h a masi ş i i r l e r yaza n b i r g en ç o lduğum i ç i n Atsız b a n a k i m l eri o ku mam l\/e ne l e rd e n fayda l a nma m icap ettiği bak ı m ı n dan yarıd ı m l a rd a bu­ l unuyor, öğütl e r veriyord_u . Ve bana ha lk ş i irlerini ör­ n ek tu tmam ı tavs i.ye ediyord u . ' 96


H akim m iyd i ?

Atsız, Hasan A li Vücel 'e B oşnak der

Tevetoğ l u - lrki b i r isnatta bu l unduğunu hatırla­ m ı yoru m . Ya l n ı z ca h i l o l duğunu , ken d i sa has ı na a it eserl er vermek, ya n i mant ı k yazması ica p ederken man­ t ıksız l ı k ya p ı p edebiyata a it kita p l a r yazd ı ğ ı n ı a l ayl ı bir şek l i d e a n l at ı rd ı . H a ki·m - S i z Türkç ü l ü ğ ü nası l görüyorsunuz ? Tevetoğ l u B en i m f i kirl eri·m e temel o lan esas içtimai prensip i k i ke l i me i l e formü l e ed i l eb i l i r . B u , prağmat i k b i r görüştür; Türk'e fayda . B ütün görü ş l e­ rim, yan i fi kri görüşlerim, buna dayanan fi i l lerim ve bütün hayatım b u form ü lün i fades inden ibaretti r -

. .

.

Hakim - Yan i bunu tam izah ed ini z l Tevetoğ l u - Ben Türk deyince, kendisini Türk

sayan ve bunu bütün hayatınca çal ışmalariyle ispat eden kimseleri anlarım. Türkçülüğe gelince tarihimizin, şanl ı geçmişimizin zikrettiği veçhile Türl<'ün kurtancı, kurucu ve koruyucu bir ruhu vardır. Bu ruh tarihin de­ rinliklerinden bugünlere kadar gelmiş ve Namık Kemal ' de istibdat mücadelesi, vatan muhabbeti şeklinde şim­ şeğini çakmış ve Mustafa Kemal'de inkılap ve cum­ huriyet rahmeti şekline inkılap etmiştir. işte bu ruhun bize gösterdiği yol, Türkçülük ü lküsüdür---ATSIZ DEDi

Ki . . .

B u dava, savc ı n ı n i dd i aya uğraştı ğ ı g i b i yen i b i r rejim ve yen il b i r n izam ku rma dava s ı deği l , Tü rkçü l ük F.

7/97


dü şma n l a r ı n ı n yayga ras ı na a l ·d a nara k kuruntuya ka pı­ l a n l a r ı n h i ç yoktan ortaya aHı kları b i r «aç ı k ka pı l a r ı zorlama» davas ı d ır. B u dava , g iz l i cem iyet, şifre, pa­ ro l a , tel s iz, h ükumet darbes i , vata n ihaneti g i bi efsa­ nelerle d ünyayı velve l eye veren şahsi d üşma n l a r ı n ı n , boş v e haya l i i dd i a l a r ı n ı zorla ispat etmek için masum insa n l a ra , gerçek yurtseverl ere savu rd u k l a r ı -i ft i ra l a r ı n davas ıd ı r.

Kazım Alöç'ü n Turanc ı l a r dava s ı n ı a n l a ş ı l maz bir taassupla ne ka da r van l ı ş bir zaviyeden ·g örd ü ğ ü n ü , ·i d­ d i a l a r ı n ı n ne ka dar çü rük o l duğunu bel i rtmek , bunun sonunda da m üdafaa hakk ı m ı gereğ ince ku l l a nm a k için idd ias ı n ı n mah iyetini a ç ı ğa vurup mahkemen i n ve b ütün d ü nya n ı n önüne sermek icap ed iyor . Savcı yerinde duran lbu a d a m h e r şeyden önce: yazı l ı vesika l a r ı tahrif etm i ştir : « B en « Tü rkiye'n i n d ü nkü, bugünkü s ı n ı rl a r ı » d iyo­ rum . O bunu «ya rınki s ı n ı r la r » d iye tahrif ed iyor. B en « M i l li ü l kü l eri 'n üçüncü merh a l esi ciha n ı kap­ l amaıktı r» di.yorum . C i ha n ı isti laya ka lkt ı ğ ı m ı z ı i lan ed i ­ yor . « Ö l1müş dev l et reisi» nden ba hsed iyorum : « Ö l müş rei s i cumhur» ha l i ne getiriyor. N e ben , a cem i bir l ise öğretmeniyim, ne de o , be­ nim tahrir vaz.ifelerimi d üzelten rb i r edeb i yat öğretme­ nid i r . Ta ş ı d ı ğ ı soya d ı b i l e yan l ı ş o l a n öğretmen l er be­ n i m yaz ı l a rı m ı d üzeltemez . Kazım Alöç ya l n ı z metin tahrifi .y l e ka l:mam ı şt ı r . A l m an l a r ve İta l ya nl a r a l eyhindeki m anzum ve mensur 98


yazı larım kend isince ma l Cı mık en ve Al man l a rı n Ba lkan­ l a ra inerek Tü rkiye ye sa ld ırma l a r ı na muhakkak d iye bakı l d ı ğ ı bir zamanda yazı lm ış o l a n vasiyetnamenin oğ­ l uma a it bö l ümü nde Alma n l a r ve ha l ya n l a r da m i l li düşma n l a r ı m ı z a ras ı nd a sayı l m ışken bana faşist ta kl it­ çisi d iyerek metin tahrifinden daha kötü b ir hakikat tah­ r ifine tenezzü l etm işti r . '

Savcı n ı n ı rkçı l ı kta n dolayı bana yak ı ştı rd ı ğ ı 1 42 . madden in ı rkç ı l ıkla i lg i s i o l a maz. Ceza Ka nununu iyi karı şt ı rs ı n 1 l rkç ı l ı ğ ı suç saya n başka b ir madde b u l a­ b i l irse onu i l eri sürsün . Çü n kü 1 42 . m addede zikro l u­ nan i çtimai ve i ktisadi zümrel er Türkiyedeki ı rkla r de­ ğ i l ; iş1ç i, patron g ib i s ı n ııf lard ı r. l rk l a r i çti mai zü•m re l er d eğ i l ; m i l li, ı rki veya ka vmi zümrel erd i r . 1 42 . madde, meml eketin i ktisadi n izam ı n ı bozmak ve i çtimai bir zümre o l a n a m e l e s ı n ı f ı n ı n d iğerleri üzerine tahakkü­ m ü nü m ü mkün kı l mak için faal iyete g eçen kom ü nistle­ re karşı konmuştu r. Kom ü n istl er için kul l a n ı l a n mad­ de, kom ün ist düşma n l a r ı i ç in d e ku l la n ı l amaz.

Turancılığa gelince : Bunun hakkında fazla soz söylemeye lüzum görmüyorum. Dünyanın hiçbir yerin­ de, kendi devletini büyütmek isteyenlere «vatan haini» denilmemiştir. Biz Ziya Gökalp'ın Mehmet Emin'in şi­ irleriyle beslendik. Haritalarda ırkımızın yaşadığı yer­ lere baktık. Milletimize fenalık edenleri tarihte okuduk ve milli kini ateşten damgalar gibi kalbimize yazdık. l rkçı ve Turancı o l duğumuz için vatan ve mi l l et hain i o l duğumuzu gazete l erde i la n eden örfi idare ku­ manda n ı y l a d uruşmam ı z ı yapan haklm l erin garip bir te99


sadüfle hep Turanc ı l ı ğa a it a d l a r taşı m a s ı Al l a h ' ı n bir l ütfu ve b i r ih ta r ı d ı r. « N oyon» veya « N oyan» ( 1 ) Tu­ ran kumandan l a r ı na veri l en bir rütbed i r . M a h keme rei­ si genera l in soya d ı «Yazgan » ka·t ip manas ı na gel en b i r kel imen in Türkista n telaffuzudur. G enera l peka l a «Ya­ zan » ve «Ya z ı c r n d iye bir soya·d ı a la bi l i rd i . B u n u n Tür­ kista n tela ffuzu i l e o l a n şekl i n i a l1m akla hiç şüphesiz ka lb i n de oraya ka rş ı o l a n sevg iyi göstermi ştir. Alba­ yın soyad ı o l a n « Ka a n » ( 2 ) Tura n impa rato r l a rı n ı n un­ van ı olan bir keJ i.m edir. Haık i m Osman Cevdet'in soya­ dı o l a n «Erkut», Altay d estan ları n daki b i r kahraman'a a ittir. Fazl a o l a ra k 1M i l l et M ecl isi reisıvek i l i n i n « G üna l ­ tay», bi r o rgenera l «Altay», G enel Kurmay Başkan ı n ı n « O m u rtak», İ spa rta ·m ebusunun «Tu ran » soya d la rı n ı ta­ ş ı d ı ğ ı n ı , «Turan » d iye bir vi layet gazetesi ç ı kt ı ğ ı n ı zik­ redeb i l iriz. Görü l üyor ki Turan ü l küsü ve sevg isi bü­ tün m i l l etin gön l ünde, şuurunda , tahteşşuurunda yaşa­ makta ; 'b iz fark ı na varmadan soyad l a r ı m ıza kadar g eç­ mekted ir. 'B i r g özcü nas ı l ya l n ı z sağ gözü tedaviyl e i kt ifa

edemezse bir Türkçü de öyl ece .ya l n ız Türkiye Türk l e­ rini düşünmekl e ka l a maz. N itek i m hü kumet de d ı ş Türk­ leriyle i lg i s i n i 'k esmemiş, i l k uygun fı rsatta Anta kya san ca ğ ı n ı i lh a k etm işti r . Ha l ep ve M u s u l da m i l l i mi­ saka dah i l d i r. Anta kya 'yı i stemek l e ı rk ı m ı z ı n beş i ğ i o l a n ü l kel eri istemek arası nda mah iyet farkı yoktu r.

( 1 ) O zamanki lstanbul Sıkıyönetim Kumandanlarmm

� ;fi��'�

soyadı. (2) Sıkıyönetim Mahkemesinin üy i_. 1 00

� � '=-

ı:..

�JIJ

\ �•-il:ll; ..,

' ' : . -. • '

�·( :-.:

-�


K i·m seden haksız b i r şey ta lep etm iyoruz. Ata larım ı z­ dan ka l a n ·m i ra s ı n ·m efa hirimizin gömü l ü o l duğu top­ rak l a r ı n bizim o l mas ı ü l küsünü ka l biım izde taş ı yoruz. O n l a rı unutmamak istiyoru z . Ben, bun l ar ı şah s ı m için istem iyorum . O ra l arda çift l ik yahut a pa rtman yapaca k deği l i m . M i l l etim için düşündüğüm h a k l a rdan do layı da kimse bana vata n haini d iyemez . Bu çi rkef iftirayı ia­ d eye tenezz ü l et,m iyorum . Çünkü kimin hain, kimin va­ tan perver o l duğunu ta rih tayin edecektir. Hatta etm iş­ tir bi l e . . .

Mahmut Esat Bozkurt'un «Atatürk ihtilali» adl ı ki:.. tabında ve Atsız Mecmua, Orhun, Bozkurt, Çınaraltı ve Tanrıdağ dergilerinde Turancı l ık için çıkan yazılardan hiçbirinin takibe uğramaması bir gaflet eseri değildir .. Çünkü bir devletin 1 93 1 den 1 944 re kadar gaflet etme­ sine imkan yoktur. Kan u n larım ız-da Turanc ı l ı ğ ı s uç sa­ r

yan 1musa rraf b i r ma dde o l ma d ı ğ ı şimd iye ka dar kanu­ ni takibat ya pı l mam ı·şt ı r . Anayasam ızda Turanc ı l ı kta n bah i·s yoktur . Fakat a nayasamızda a h l aktan da bah i s yoktur . Kaz ı m Al ö·ç 'ün mant ı ğ ı i l e yü rürsek a h lakı mü­ dafaa eden insan l a rı da anayasa n ı n anavasıfl arı n ı boz­ m ak l a itham ederek ceza l an d ı rmak ica p eder.

Turancıl ığın yüksek bir ülkü uğrundan can verile­ cek milli bir fazilet olduğunu bErn tesbit ettim. Suç olup olmadığım da mahkemeniz takdir edecektir. Kimsenin görüp b i l med iği vasiyetnamemde baz ı şah ı sl a rı sevmediğim i ç i n beni h i çbir kanun, hiçbir mah­ keme mahkum edemez. Ben, herkesin sevdiği insan l arı sevmeye mecbur değ i l im . H e l e ps ika na l izin o rtaya koy.

1 01


duğu haki katlerden sonra , tahteşşu u r ları ndaki zul met­ l erle, gönü l l erinde yaşaya n ifritl er l e h i9bi r insa n ı sev i l ­ meye layık bu l m uyorum . Bütün d i·d i nmelerden sıo nra b üyük ka inat manzumesi nde meçh u l b i r zerre o l a ca ğ ı ­ m ızı düşünüyo r v e b u kadar boş b i r neticeye varmadan önceki şu k ı sa m isa f i r l i kte ·i nsa n l a r ı n vicda n ına ka r ı ş­ m a k hama katini gösterenl ere a cı yoru m . H içbir hakiki

bahtiyarl ığın bulunmad ığına kani olduğum dünyada tek vazife ve tesel li bulduğum ülkü, şahıslardan sıyrılmış yüksek bir duygu ve düşüncedir. O , çirkin yüzlü ölü­ mü bile güzelleştirip bir sevgili gibi bağrına bastırır. Hayatın zehir zemberek kası rgalarını ruhumuzda nisan rüzgarı gibi estirir. Acıların önünde bizi granit heykel­ ler gibi susturur. Ben bu yolun üzerindeyim. Mazide ve istikbal de yaşayarak, fakat bugünden iğrenerek bu yo­ lun üzerindeyim . Onun içindir ki oğluma zengin olma­ sım, bahtiyarlık için çal ışmasmı değil, Turan'ı kurtar­ mak için yapılacak kutlu savaşta şehid olmasını vasi­ yet ediyorum. Savcı beğenmese de, bütün dünya hoş­ lanmasa da ben böyleyim işte! Vas i.yetnameyi suç say­ m a k i nsan l a r ı n be.yin l erin den geçen 1d üşünce l eri suç saymağa benzer. Acaba Kazı m A l ö ç 23 maznunun ka­ fa l ar ı n da ıkend isi için d o l a şa n m ahrem fikirl erden do­ layı da herhangi /b i r ka nuni madden i n tatb ikin i isteye­ bi l ir m i ? B u kada r büyük, adeta cihanşümul ıb ir davan ı n sorgusunu üzerine a l an Kaz ı m Al öç, dava n ı n a za meti i l e ugun şahsi bir i kbal tem ini hevesiyle işe başlam ı ş, ·müzel erdek·i heybetl i manken l erin a ltı ndan iki d eğnek parças ı ç ı kt ı ğ ı gib i bu a i l evi tahk i katın a ltından da b i r, iki ·m a nyakla masum vatanperverler ç ık ı nca inanama1 02


m ı ş, muhakka k resmi söz lere uygun i fadeler a l ma k için mazn u n l a ra emn i yet m ü d ü rlüğündeki ya rd ı mc ı l a rıyla birlikte her türl ü işkenceler ya pma ktan çekinmem i·şti r . insa n l a r ı n insan g ibi hava v e güneş g örerek yaşaya ca­ ğı kocaman b i r askeri ceza evi va rken mazn u n l a rı s ık ı ­ ş ı k, p i s , b i r ka ryo l a n ı n a n ca k s ı ğd ı ğ ı hücrel erinde g ü ­ neş bu l u nmayan, yaz g ü n l erinde m u s l u k l a rından su ak­ mayan emn i yet m ü d ü r l ü ğ ü neza rethanesine n iç i n gö­ türd ü ğ ü e lıbette mahkemen izce takd i r o l u nm u ştur. B ütün bunla rda n sonra iddan a mes i n i n i k i n c i say­ fas ı nda benim i çin : « Muvazenesizliği ile maruf olan . . .

Nihal Atsız şecaat arzetme kabilinden huzurunuzda öl­ müş bir reisicumhura karşı hakaretimi kanunlarımız suç saymaz demek suretiyle kendi şahsi kin ve ihtira­ sı uğrunda milli mukaddesata bile dil uzakmaktan ha­ ya etmeyen, vicdCJnsız olduğunu ortaya koymuştur.» d i yerek bana haka ret etmekten çekinmemişti r. Gerçi savcı 'K a z ı m ' ın hayk ı ra ra k savurduğu bu kü­ fü r l e r l e ben i m şeref i m i n safiyeti b u l u nmaz. Çünkü be­ nim şerefim bir değ i l , b irkaç yüz Kaz ı m Al öç'ün a l ça l ­ ta maya ca ğ ı kadar yüksektir. B eş i nci s ı n ı f a skeri a d il hakim Bay Kaz ı m Al öç bu d ünya dan şöy l ece b i r gel i p geçecekti r . Fakat b e n m uhteşem a n am ı z ı n bağrı nda , ya­ ni vata n topra k l a r ı nda yata rken ya r ı nki nesi l l er benim ektiğim toh u m u n yem i ş l erini devşirecekl erd ir. « Ö l m üş olan devl et rei s i ne h a karet kanuni ıb i r suç değ i l d i r» derken ben kanuna uygun ıb i r söz söyl ed i m . Kanun a dam ı o l ma s ı gereken v e hukuki :b i r ceva p ver­ mesi icap eden Kazı m buna haya etmeyen, v i cdans ız» 1 03


ke l i meleriyle ka rşı l ık verd i . B u i k i çirkin s ı fat tarih de­ n i len y ı k ı l maz ve aşı nmaz ık aya n ı n duva r l a r ı na çarptı . Fakat h enüz b i r yankı ha l i n d e dönmüş ve b ize erişm i ş d eğ i ld i r . O yankı bize eriştiği zaman bu dava yen i den görü l ecek, fa ka t bu sefer yan ı l maz ta rih in temyizsiz hü­ kü m verd i ğ i bu mahkemede ·m aznun ve mahkum mev­ ki inde Kaz ı m Alöç oturacakt ı r . 1Mahkemede Fehiman ' ı n sorgusunun ya pı l d ı ğ ı 2 9 Eyl ü l 1 944 ta rih l i ce l sede hepim i ze birden «kati l l er, ca­ n i l er» d iye bağ ı ra n : B ize Pera pa las Otel i n i tahsis edem iyeceği n i i l eri sürerek i stihza kaabi l iyetini i spata yeltenen ; « E l bette her tür l ü i:şkenceyi görecek l erdir» diye şecaat a rzeden ;

istediği şekilde ifade almak için anayasam ızla ya­ sak edilen işkence yollarına saparak Reha'yı, Hamza'yı, Hikmet'i, Osman Yüksel'i, Orhan Şaik'i «tabutluk» de­ nilen, tepesinde beş yüzer mumluk üç ampul yanan, bir insanın ancak ayakta durabileceği kadar dar bir hüc­ reye sokan; O amme şahidi d iye ifadesini okuttuğu Külahlı­ oğlu Mehmet'e falaka attiran; Nejdet Sançar'ı ne bir penceresi , ne hava deliği olmıyan bir hücrede 22 gün tutan; Zeki Velidi'yi iki gürı aç bırakan; Beni toprağm beş metre altında küflü ve rutubet­ li kibrit yanmayan ve eşyalar küflenen, duvarlarından lağım borusu sızan bir mezarda bir hafta tutan; •.

1 04


Masum zevcemi tevkjf ettirerek yavrusundan ayı­ rıp o zaman dört yaşmda bulunan küçük oğlumu <ması, babası sağk e n öksüz bırakan bu adamın vicdansız di­ yerek beni tahkire cüret etmesi vicdana karşı bir ifti­ ra ve işgal ettiği makama hakarettir. N et i ce o·ı a r a k ş u n l a r ı söyl ü yo r u m

:

Tü rkçüyüm Türkçü l ü k m i l l i yetç i l iktir. l rkç ı l ı k ve Tura nc ı l ık da bunun şümu l ün e dah i l d i r . M em l eke t ya bu i k i teme l üzerinde yükse l ecek veya y ı k ı l aca kt ı r l rk­ ç ı l ı k ve Turanc ı l ı k anayasaya ayk ı r ı değ i ld i r . Ceza Ka­ ı:ı u nunda sarahat l e s u ç olduğu yazı l may a n b i r hareket­ ten d o l a y ı kimse suçla n d ı r ı l amaz. D ev l et d e icraat ı i l e a ç ı kça l rkçı H a t a y ı i l ha k etmek l e d e Turancı d ı r. Söz l erimi b ft i ri rken ta rihi b ir m i sa l zikretmekten kend im i a la m ı yoru m : Taşa tutu l arak ö ld ü r ü l ecek b i r maznun hakk ı n da isa Peygambere fikri n i sord u k l a rı za­ man i l k önce h i çbir söz söyl emem i ş . isra r o l un unca « i çinizde h i ç günahsız o l a n k i·m se, i l k ta ş ı o ats ı n » d i­ ye ceva p verm iş. S i z d el eğer 'b i r parça o l sun ben im g ibi düş ün­ m ü yorsa n ı z , i yi veya kötü d a i ma doğruyu söy l ed i ğ ime k a n i değ i lseniz isted i ğ i n i z şek i l de karar veriniz. S iz hak i m l er de insan o lduğunuz i çin belki ins a n l ı k :i cabı zühul l erde bu l unabi l irs i n iz . Fa kat yan ı l ma z h a k i m o l a n za man, hepimiz hakkında en adil kararı verecek, lrkçı .

.

,

'

,

ve Turancı olduğum için mahküm olursam bu mahkOm­ ·l uk hayatımın en büyük şerefini teşkil edecektir. SANÇAR DEDi Ki---Ta ri h i n , içyüzünü ta m bir ta rafs ız l ı k l a tesb i t ede­ ceği bir dava ya soku l mu ş b ir za n l ı o l arak b i r ·mü dafaa 1 05


yapı yoru m . Fakat bu müdafaa ken d i m i ç i n d eğ i l d ir. B en burada, kend i m i b i r hakikatı m üdafaa etmek mec­ k i ve vazifesinde görüyor ve bu vazifen in Türk tar i h i­ n e ka rş ı ödenmes i gereken bir borç o lduğuna ina n ı yo­ ru m . B u nun içind i r k i , a şağ ı ki sat ı r l a r ı n, b i r Türk oğ­ l unun ta rihi b i r vaz i f eyi yerine g etirmek istemesi nden başka b i r iddiası yoktur. Bu dava , ·idd ia ed i ld i ğ i g ib i yen i lb i r rej im dava s ı değ i l , ta mamen b i r dava yaratma dava s ı d ı r. Ve b u da­ va ya ratma davasında d iğer zan l ı l a r g ibi ben de gerek m i l l ete ve gerek mahkemeye : «Anayasan ın ana vasıfla­

rma aykırı Turancı l ık ve ırkçılık fikirleri taşımak ve bun­ ları yaymakla suçlu !» o l a ra k ta kd i m ed i l m i·ş , bundan dolayı da «vatan ve millet haini!» d iye i l a n e dil miş bu­ l un uyorum . Bu ta mamen as ı l s ı z iddiayı i l eri süren ve b i rka ç Türk ·m i l l iyetçis ini vatan h a i n i o l a rak i l a n etmek cesaret i n i g österen adam, kendi n i önce sorgu hakimi o la ra k ta n ıd ığ ı m savcı Kazı·m Al öç'tür. Kanunun henüz h i 9bi r · ceza ta yin etmed i ğ i bi rkaç zan l ı ya , eşit a da l et i n h a k i m ( l) o l d u ğ u h ü r vata n d a ş l a r ( I} ü lkesinin yirm i ü ç çocuğuna d u ruşma l a r s ırası nda kaati l , ca ni, vicdansız, küstah g i b i haka ret kel i m e l erini f ı rl a tmakta n çekinme­ yecek kadar ken d in d e cesaret b u l a n Kazı m A l öç . . .

B u dava ya ratma dava s ı nda koz o l a rak ku l la n ı l an Turanc ı l ık ve ırkçıhk konusunu e l e a l madan önce, da ­ va karş ı s ın d a savc ı n ı n d u rumunu bel i rtmek zorunda­ yı·m . B u d urum u n bel i rt i l mes i , b i rta k ı m haki kat l a r ı n ken d i l iğ inden i zah ı sonucunu verecektir. Dava ka rş ı s ı nda Kazı·m Alöç, maa l esef, bu işin an­ l aşı l m a s ı na ça l ışa n bir kimse d urumunda değ i l , adeta 1 06


önceden veri l m i ş b i r ka ra rı ispat etmek i steyen ve bu­ nun için de her ça reye başvura n bir a dam durumunda­ d ı r. Bu ro l , tah kikat s ı ra s ı nda i şkence ve eziyet i l e baş­ l am ıştı r . Anayasa n ı n , işkence ve eziyeti yasak eden 7 3 . maddesine rağmen, G ökya y ' ı n , . Ta nyu 'nun, ö zbek'in ve Türkkan 'ı n emn iyette, tabutl u k den i l en ve hakikaten ayağa ka l d ı r ı l m ı ş b i r tabutta n fark ı o l ma.y an, yah u tt a üzeri n d e ya nan bin'b eşyüz m u m l u k ampu l l erl e m üthiş b i r fa rkı b u l unan feci hücrede saatl erce, g ü n l erce hap­ sed i l işl er i , Kü lah l ıoğ l u M ehmet'e dayak att ı rı l ·m ası ve Ats ı z ' ı n yer a ltında bir hücrede bir h&'fta b ı r a kı l mas ı su­ retiyle adeta çurü meye mahkum ed i l işi b irer hakikatt ı r . :

Sorg u dan önce ya pı l a n b u işkence ve eziyetlerde­ ki ma ksad ı n, zan l ı la ra isten i l en m a l umatı söy l etmek o l ­ duğunu an lamak i ç i n büyük b i r zeka ya ihtiyaç yoktur. Fa kat, Türk C eza Kanununun 243 . mad d esin i n , maz­ nun bu l unan kimsel ere s u çl ar ı n ı söyl etmek i çin işken­ ce eden hü kumet memurl a r ı n ı n beş y ı l a kadar a ğ ı r hap­ s e mahkum o l acağ ı n ı yazmas ı na rağ men, K a z ı m ' ı n bu i ·ş kencel eri g ü n l erce devam et t i r mesindeki cesa retin kend isine n ereden g e l d i ğ i n i d ü şünmek bir z a ru rett i r .

Bizi, anayasaya aykırı hareket etmekle itham ettiği hal­ de, bizzat anayasayı çiğneyen bu adam, henüz kanu­ na göre layık olduğu cezayı görmüş değildir. Fakat o, işkencelere başladığı günden beri, ıstırap çektirdiği in­ sanlardaki vicdan hapishanelerinin mahkümudur. 1 944 yı l ına ka da r suç say ı l·m ayan ve devl etçe d e destekl enen ı rkç ı l ık fikr i , g ü nü n b i rinde bi rdenbire bü­ yük ıbri suç o l a ra k ilan edi l m i şt i r . B unu n böyl e o l·ma d ı ­ ğ ı n ı k i m idd ia edebi l ir ? B en, Cumhuriyetin i l k y ı l l ar ın­ dan beri ya pı l m ı ş o l a n na z ari ve fi i li b irçok ı rkç ı l ı k ha1 07


reket l eri gösteriyorum . Ha lbuki savcı ıbana ı rkçı l ı ktan d o l ayı mahkum ed i l m i ş b i r tek Türk g östereb i l i r m i ? Eğer, d e v l et i n da mg a s ı n ı ta şıyan c i ltler dol usu kitapla­ r ı n yazd ı k l a rı uyd urma, Ta rih Kurultayı ya l a n , iskan Ka­ n unu sahte ise; eğer, askeri oku l l ara a l ı nmakta o l a n g en ç l erde a ranan şa rt l a rı gösteren i l a n l a r şaka , s ubay­ l a r ı n ve h a riciyeci l er i n yabancı ı rkta n kad ı n l a rl a evl en­ m e l eri yasağ ı b i r efsane i:s e ; eğer i st ikl a l M a rş ı b u m i l ­ l eti n v e bu dev l etin m i l li ·ma rşı d eğ i l de; ve eğer y ı l l ar­ dan beri Türk gen ç l erine i n k ı l ab ı n ruhunu d uyurmak i ç in veri l en ders l er b i re r komedi, birer o rtaoyunu ise , h a k savc ı da d ı r . Fa kat n e yapa l ı ·m ki bun l a r ı n h eps i ha­ ki kattı r . O n u n i ç i n d i r ki Türkiye 'd e ben i ı rRc;ı l ı k ve Tura n­ c ı l ı kta n mahkum edecek bir kanun, bir vi cdan yok·t ur. B en , bu m i l l iyetçi l i k f ik irlerimden dolayı b i r Türk mah­ kem e s i nd e mah k u m ed i lemem . Yirmibeş a s ı rl ı k büyük b i r mazi n i n , h a t ı ra l a r ı n , şeref l erin ve m uka ddesatı n gö­ m ü lü b u l und u ğ u topra kl a rı , yan i insa n l a rı insan ya pa n şeyl eri s evmen i n manas ı n ı a n l a maya n l a r ç ı karsa, o n la-. ra sa dece acırı m . Fa kat ben sevglmden bir şey kaybet­ mem . Ve ben , b u ·m u ka ddesatı n maneviyatıyla dol u o l a n gön l üm e ya l n ız Türk'ün aşkını koya r ı m . Benim ka l­ bim B ab i l ku l es i değ i l d i r . O rada Arab ı n , çora b ın yeri yoktu r . B ize 1m a h ke m e huzurunda , vata n h a i n l eri ( I } o l d u­ ğu m u z i ç i n , ka n u n l a rı h i ·ç e saya rak her türlü i şkenceyi m übah gördüğü n ü haykıra n savcıya ş u rac ı kta ö ğretmek isterim k i , bir vatansever vatan haini o lamaz. Koca bir b i r ka leyi bir fişek atmadan koca b i r kol ord usu i l e düş­ ·m ana tes l i m eden b i r Arnavut Tahsin Paşa vatan "1ai1 08


n id ir. Son Türklü ğ ü n idam ferm a n ı o l a n Sevr'i imza l a ­ yan iğrenç e l l erin sah i pl eri ( ki b i ri Ermen i dönmesi , bi­ ri Arap, biri Arnavuttu r ) vatan ha i n i d i rler. M i l li dava­ m ı za a l ça kça ihanet eden ıb ir Çerkes Ethem, Türkl üğün b i r pa rças ı n ı koparmak isteyen bir Kürt Şeyh Sa it de vata n ha i n i d i rl er. Fa kat, ı rk l a r ı n ı ve yurtl a r ı n ı d e l icesi­ ne s even · Türk l er, asl a 1 Eğer b i r tenezzü l o l masayd ı , bu iğrenç küfrü o l ­ duğu gibi i a d e ede rd im . Fa kat ne l üzumu va r ? B i r u m­ mana •çirkef atı la'bi l ir . ıB i r abi de en i ğrenç ·ş eki l de k i r­ l eti l eb i l i r . Fa kat umman yine umman, abide yine a bi­ d ed ir. idd ianamesinde ben i m , ö ğretmen l ik s ı fat ve sa la­ h iyetimi kötü ku l l a nd ı ğ ı m şek l i nde bir şeyl er ka ra l a m ış o l ma s ı na ka rşı şunu derim k i , b u , beş i n c i s ı n ı f a skeri a d l i hakim Kazım A l öç 'ü i l g i l end i ren b i r mese l e değ i l ­ dir . O , ken d i işga l ettiğ i maka m ı n s ı fat v e salah iyetl e­ r i n i korusun , yeter . Beni mk i ba na a ittir. Aks i ta kd i rde ben d e i dd ianames i n d ek i yazı dil inden ve itiraf g ib i kel im e l erin k u l l a n ı ş yerlerini bi lmeyişi nden dolayı ken­ d i s in i l isen i n dokuzuncu s ı n ı f ı n da b i l e edebiyat dersin­ den s ı n ı fta bı ra ka ca ğ ı m ı söyl er, ayn ı ·m anaya gel d i ğ i n i sanara k yanyana ku l l and ı ğ ı donkişot l u k ve şöva l yel i k kel imel erin i n mana s ı n ı n n e .o l duğunu ken d is i n e · öğret­ meye ka lkar, şöva l ye l i ğ i n y i ğ it l i k ifade ettiğ i n i söyle­ d ikten sonra, donk işotl uğun mana s ı n ı a n l atmak için, Servantes'in yel·değ i rmen l erine h ücum eden ka hrama­ n ı n ı göstermek üzre, l spanya lara ka dar gitmez, ona çok .ya k ı n ından, a s ı l donkişotta n çok daha g ü l ünç d onki­ şotl a r ı m isa l vererek bun u da öğretird i·m . 1 09


Beni «mütemerrit maznun>> d iye rütbe lendirmesi­ ne g e l ince; söyl eyeceği m şud u r ki, eğer b u temerrüt a s ı l s ı z b i r dava da ısra rı nı şek l i nd e o l saydı ben i m i ç i n bir utanç o l urdu . Lak in bütün va r l ı ğ ı m l a bağ l and ı ğ ı m b i r ü l kü de, büyük b i r m i l li d ava da , yani T ü rk m i l l i yet­ ç i l iğ i dava s ı n d a , s ı kı ön ünde ça rketmemek şek l i nde te­ cel l i edince, bir şerefti r. Ve savc ı n ı n bana bahşetm i ş b u l unduğu bu rütbe, herşeye rağmen bu şerefi taşı d ı ­ ğ ı m ı n h o ş b i r itira f ı d ı r . B en, büyük Türk ordusunun yedek topçu teğmen i Nejdet Sançar, Türklüğün ya r ı nki sava ş ı nda düşma n ı y ıkma k i ç i n ku l l a naca ğ ı m Türk s ü n g ü l e r i y l e, sokaklar­ d a kaati l l er g i bi teşh i r o l u n u r , g i d i p gel i rken, impa ra ­ tor l u k ça ğ ı ndaki b i r muhakemeyi hat ı r l ı yorum : N a m ı k Kema l ' ı n muhakemes i n i . . . Ta r i h a n l atıyo r k i , koca Ke­ m a l 'e a ğ ı r ıb i r s uç yükleti l mek istenm iş ve o büyük va­ tan çocuğu da bir askeri mahkeme önüne ç ı karı l m ı şt ı . H a l buki o n u n da bu topra k l a r ı ve bu ı rk ı sevmekten başka b i r g üna h ı yoktu . M ahkeme herşeye rağmen Ke­ ma l 'i beraat etti rd i . Ve Kem l 'e uydurma b i r suç y ü k l e­ mek i steyen iğrenç ruh l u insan lar, S ü l eyman 'a b i l e ka l ­ mayan bu d ünya evindeki ihtira s l a r ı n e n ad isi o l a n mevki iht i ra s ı n ı n pençes inde, ta rih in, k i r l i a l ı n l a r ı n a ya p ı ştı rd ı ğ ı a l ça k l ı ğ ı , bu cins insa n l a r ı n l ay ık o l dukia­ r ı o tek rütbeyi , o m üth i ş damgay ı ta rih boyunca ta şı­ maya hak kaza n d ı l a r . O mahkemen in başka n ı o lan S u p­ h i Paşa , bu a d i l ve kahraman hareketiy l e bug ün ta rihln müstesna bi r tahtı nda oturuyor. H a lbuki bir vehme kur­ ban ·g i derek, a ln ı na, yüzyı l l a r ı n si l emeyeceği b i r l eke­ y i de ya pıştırab i l irdi . O nun i ç i n d i r ki «ben i beraat etti rin !» dem iyece1 10


ğ i m . Çünkü ben im i çin suç o l arak gösteri l en ş ey ve bu toprak l a r ı ve bu ı rkı sevmekten başka bir şey değ i l d i r . Yurdumu, ı rk ı m ı seviyoru m . O n u n i ç i n d i r ki Türk ı rk­ ç ı s ıyı m . B u sevginin manas ı n ı a n la maya n l ara sözüm yoktu r. Eğer bu, b i r güna hsa beni mahkum ediniz. Bu mahkG·m iyeti övünçle ka bu l ederim, şeref saya rı m .

«Sizden adalet bekl iyorum !» d a demiyeoeğim. Çünkü adalet her mahkemenin tabii vazifesidir. Ve bu­ nu istemeye lüzum yoktur. Çünkü bir mahkeme adilse, ondan adalet istemek manasız, adil değilse, o zaman büsbütün manasızdır. En büyük m ahkeme o l a n tarihin h uzuruna a l n ı a ç ı'k ç ı kacak ıb i r Türk oğ l u o l a rak h i çbir endi şem yoktur .

On ayı doldurmak üzre olan ve büyük bir kısmı tahta masalar üzerinde yatmakla geçen hürriyetsizliğimi, mil­ lett yolunda çekilmiş şerefli bir felaket olarak sayıyo­ rum. Duvarları, ezilmiş, hayvanların kan lekeleriyle rengini kaybetmiş ( köpeklerin bile yatmayacağı ) pis hücrelerde geçen haftalarım; içine bir ışık sızacak ka­ dar bile küçük bir deliği olmayan, tavanı basık bir in­ de, hayır bir in değil, bir mezarda ışığa, güneşe ve ha­ yata hasret çekerek geçird iğim günlerim, uykusuz ge­ celerim; yarın benim için acı, fakat övünçlü hatıralar olacaktır. B u n l a rdan y ı l m ı ş değ i l i m . B i l a kis bahtiya r ı m . M i l l et yo l unda ı st ı ra p çekmi ş b i r Türk çocuğu o la ra k bahtiya r ı m . Yuva m ı n dağ ıt ı l m ı ş o l ma s ı na ; eşimin bir Türk anası o l ma k şeref i n i kaza naca ğ ı g ü n l erde çekt i ğ i daya n ı l ma s ı gü ç ıst ı ra p l arı ve a k ı ttığ ı g özya ş l a rı n ı u n ut­ mam ı ş o l mama ve bugün hayat kavgas ı nda m ini m in i .1 1 1


yavrusuyla tek baş ı na ka l m ı ş o l mas ı n ı n ruhumda yarat­ t ı ğ ı fırtına l a ra rağmen, bahtiya r ı m .

Türk'ü sevdim, seviyorum, seveceğim. Ama, bu­ nun sonunda ıstıraplar varmış, felaketler varmış, hat·· ta karşılaşılacak türlü kahbelikler doluymuş. Hepsi ka­ bul . Büyük Türk ırkı sağ olsun 1 N ejdet Sançar 1 M ay ı s 1 9 1 O yı l ı nda i stanb u l 'da doğ d u . Hayatı ü l küsünün, inancın ı n kavgas ı n ı vermek­ l e geçt i . Çeşitl i l iselerde öğretmen l i k ya pa rken ta l ebe­ s i n i m i l l i şuurla doldurdu. O n l a r ı n gönü l l erinde Türk­ l ü ğ ü n ateşini tutuştu rd u . Öğretm e n l i k y ı l l a r ı Hasan Al i Yücel ' in M a a rif Veki l l i ği devresine isabet eder. B u y ı l­ l a rda d a rbe üstüne darbe a lan San çar, oku l l a ra ras ı s ü r­ gün rekoru k ı ra n :rürkçü öğretmen l erden birisi o l ·m u ş ­ tur. Suçu Türk o l ma k ve bunun tabii b i r netices i o l a ra k Türkç ü l üğe inanmak·t ı . 1 944 T ürkçü l ü k Hareketinden son ra Türk M i l l iyetç i l iğine ka rş ı ya pı l a n haç l ı seferle­ ri onu Ba l ı kesir'de bu ldu . Tabut l u k l a r, yer d ibi hücre­ leri, M i l l i Şef'in her taş ı n a ltında bir ı rkçı , b i r Turancı bu l ma k için sarfetti ğ i gayretler semeresini ilk plandd verm işti . G ünün en a ktif Türkç ü l e r i zindanda bir a ra ya g eti r i l m i şt,i . Fa kat işkence ve zu l üm bütün Tü rkçü l er i n i na ncı n ı tazel emeye yara m ı ş , h i ç b i risi de ü l kü l e r.inden taviz vermeden inançla r ı n ı n m üdafa a l a r ı n ı yapm ı ş l a r­ d ı r. N ejdet Sançar da yerd ibi h ücre l erine atı l m ı ş , 1M i l ­ l i Ş e f ' in emri i l e hareket eden aktörlerin e n şidd et l i zu ­ l'Ü m l erine m uhata p o l muştur . Ama O , şahs ı nda n çok inanc ı n ı s avunm u ş , perva s ı z, soğ u kka n l ı , tavizsiz, cela­ detl i tutumu i l e haksızl ı ğ ı n karşıs ına d i ki l m i şt i . Savcı ile g iriştiği polem i k l erde üstün zeka s ı n ı ku l lanara k id1 12


d i a maka m ı n ı n i l er i sürd üğ ü bütün i dd ia l ara kar ı şm ı ş­ t ı . N eticede bütün hukuk d ı şı bask ı lara ra ğmen Nejdet Sançar ve a rkada ş l a r ı n ı n şahs ı nda en üst mahkeme Tü rkçü l üğ ü de beraat ettirm i ş o ldu . Türkçül üğün geni ş bir tarihi yazı l d ı ğ ı zaman, b u tarih i çi nde N ejdet San­ ça r ' ı n yer i d aha iyi a n l aş ı l acakt ı r .

TANYU DED i

Ki - - - -

B u dava, Türklerin saadeti, manevT ve maddi sa­ h a l a rda ü stünl ük ve refah ı n ı , gerçek ve hür f i krin, a da­ l et i n ve sam i m i a h l a k ı n zafer i n i a rzu eden, inanan ve Türk gençl i ğ ine vatan ve m i l let yol unda fayda l ı , i y i o l ­ m a l a r ı n ı n eşriyat yo l uy l a sunan veya bel i rtmek i steyen Türk m i l l iyetçi l eri ve Türk vata nseverl erinin d avas ıd ı r. B u dava, tek ve bütün b i r kel ime i l e Türkçü l üğün da­ va ·s ı d ı r. S u ç olmak şöy l e d u rsun, Türkçülü gün, Türk ı rkçı1 ı ğ ı n ı i çine a l an en koyu ·şekl i b i l e resmi a ğ ı z l arda yer bu l m uştur . Turancı l ı ğ ı , yani Türk birl i ğ i g ib i m uazzam ve m u hteşem i nsani b i r mefkureyi, Türklere kar·ş ı mü­ dafaa etmek mevki i nde ka l mak b i l e azap ve ıst ı ra p ve­ ricidir. Türkün ü lküsü, Türklerin o lg u n l u kta, g ü ç l ü kte, iyi1 i kte üstü n l ü ğü dü r . -

Türkçü;

burjuvazi ve proletarya sımfları

tan ımaz.

Kimseyi hiç kimseye sömürtmez, istismar ettirmez.

1".ürk'e uygun biricik yo l un Türkçü l ükten başka türl ü o l a cağ ı na inanm ı yorum . Türkler için, Türkçü lük-: 1F . 8/1 1 3


ten daha tab ii b i r yo l , sevim l i ve ondan daha gerçek, sağ la m ve veri m l i bir a k ı l ve d uygu konusu var m ıd ı r ? Ve bu sebepl e Türkçü l üğ ü , i l er i ve ayd ı n b i r ham l e, ger­ çeği i ncel eyen ve hakikatı a ra şt ı ran, insansever ve ya r­ d ı m eder b i r davra n ı ş ı n . Türkl erce ifade ed i l m iş fel se· fes i , maku l ve biricik ü lküsü tan ı yorum. Türk m i l l iyetçi l i ğ i ü l küsünün, m i l l etin sa m i m , inan­ m ı ş a h lakl ı ayd ı n l a r ı gen ç l i ğ i n şuur ve gön l üne vazet­ mek hak ve salah iyeti n i ha izd i r . B i r d iğer a ş ı g ibi va­ tanseverl ik a ş ı s ı keşfed i l memişt i r ki, resmi m a ka m l a r­ ca ku l l a n ı l s ı n ve ya l n ı z ona i nh isar etsi n . Türkiye'nin yaşaması ve yü kse l mesi · için ça l ı şmak her namus l u Türk'ün ödevi d i r . B u faa l iyet h i çb i r za man teşki lata, ha l kevi vesa ireye i mtiyaz o l a ra k veri l m i ş değ i ld i r . M evcut anayasaya rağ men b i r ortaça ğ m i ihyaya cüret ed i l iyord u 7

zihniyeti

O n l a ra h içbi r za man f i k i r l erin zor ve zu l üm l e ön­ l enemiyeceğ i n i hatı r l at ı r ı m . B una isti bdat devri b i r ö r­ nekti r. Türk m i l l iyetç i l i ğ i n i n değer l i i s i m l er i nden biri o l an Prof. Dr. Hikmet Tanyu, D i l ve Ta rif - Coğrafya Fa k ü l ­ tes i 'n in Fel sefe B ö l üm ü mezun u d u r . Çetin ve mücade­ l e l i bir hayatta n sonra yüksek öğren i .mini ya pm ı ş ve da­ ha genç ya şla r ı n da i ken 1 944 ihanet i n i n zu l müne uğra ­ m ı şt ı r .

Hikmet Tanyu, 1 9 44 ihanet i s ı ra s ı nda, l sta nbul

' Emn iyet M ü d ü r l ü ğ ü 'nde işkenceye maruz b ı ra k ı l a n · Türkçü l erden biris i d i r . M eşhur tabutlukl ara s o k u l m u ş, 114


buna rağmen davayı, em'i r l e yürütmek i steyen o zaman­ ki po l is amirleriyl e .y iğ itçe m ücadele etm i şti r.

Hikmet Tanyu 'nun, beraat etti kten sonra , i şkence­ c i l er için a çt ı ğ ı dava , a nayasayı ve ceza kanununu çiğ­ n eye n l eri san ık sand a l yel erine otu rttuğu ha lde, 1 950 deki umumi af, •i şkenceci l eri ıd e a d a l etin pençesi nden kurtarm ı ştı r .

Hikmet Tanyu 'nun, üniversite öğretim üye l i ğ i için ça l ı şma l a r ı da, 1m i l l iyet.ç i l ere karşı çevrel er tarafı ndan hep a ksat ı l m ı ş, buna rağmen mücadeleci bir ruha ma­ l ik olan Tanyu, pek çok haksızl ı ğa uğra d ı ğ ı h a l d e, s o­ n unda asistan l ı ğ ı eld e etm iş, yine büyük haksızl ı kl a ra göğüs germek suretiyle pa rlak b i r imti hanla d oçentl ik hakk ı n ı kazanm ı ş ve sonu nda da profesör o l muştur.

Hikmet Tanyu, kend i a l a n ı o lan d in l er tarihinde o lduğu ka dar Türkçü l ük a la n ı nda da otoritel er a ras ı n­ d a b i r mevki sah ib i d i r . Eserlerinden çoğu da Türk mi l ­ l iyetç i l i ğ i i l e i l g i l i o l a n l a rd ı r.

H. NiHAL ATSIZ KiMDiR? Kökl ü ıb ir maziye sahip, yüce Türk M i l l etinin yüz­ y ı l l ardanberi şuura ltı nda yerleşen, i ç i m izdeki yabancı­ l a r ı n v e Türk d üşına n l a r ı n ı n ihanetl erine karşı duyu l arı ve birka ç a s ı rda nberi çeki l en s ı k ı nt ı l a r ı n ve felaketl erin meyda na getird i ğ i tepki i l e or·t aya ç ı kan «Türkç ü l ü k ha­ reketleri» n i n, büyü k ü l kücü Ziya Göka l p'in son za man­ l a r ı n da ve onun öl ü m ü nden itibaren, bayra ğ ı n ı teslim a la n hiç şüphesiz ki, N iha l Ats ı z 'd ır. 1 15


Ziya 1G öka l p'in cenaze merasiminde o layl a r ç ı ka­ ran m i l l iyetçi l ik d üşman l a r ı n ı ,evire çevire döven l erin baş ı nda N iha l Altsı z va rd ı . nevrin kozmopo l it teşekkül l eriyle, mi l li duyg u l a ­ rı n ı inc itecek o l ayl a ra ka rş ı ç ı kan o za manki « B ozkurt a mb l em l i » M i l l i Türk Ta l ebe B i r l iğ i , bu d efa da Z iya Göka l p'in tabutuna ka rşı sayg ı s ı z! ık yapa n la ra gereken ders i verm işt i . Fakat ne yaz ı k ki, daha önceleri de b u gibi o l aylar d o l ayısiyle m i m l enen Ats ı z, en a ğ ır ceza­ ya maruz bı rak ı l a rak, 4 Mart 1 9 25 günü Askeri T ı bb i ­ ye M ekte'b i 'nden tard ed i l iyord u . 1 905'te i stanbu lda ·d ünyaya g e l en H üseyin N iha l Atsız, baba tara f ı ndan G ü m üşhane, anne ta ra f ı ndan da a s l en Trabzon l u bir a i l eye mensuptu r. M eşhur Türkçü merhum N ecdet Sançar, Ats ı z ' ı n kardeşid i r . Asker b i r a i l eden g e l en Ats ı z a ma ruz ka l d ı ğ ı ha k­ s ı z l ık, çok g ü ç ge l m i şt i . B ir s ü re Kabata ş Lises i 'nde öğretmen muavi n l iği, Denizyo l l a r ı n ı n 1M ahmut Şevket Paşa g emisinde katip muavin l iği yapt ı ve Edebiyat Fa­ kü lıt esi Tü rko l oji B ö l ü m ü i l e Yüksek ö ğretmen Oku l u ' na kaydol d u . Mezun o l d ukta n sonra , 1 93 1 - 3 3 y ı l l a r ı a ra s ı nda Prof . Fuat Köprü l ü 'n ü n asis·t an l ı ğ ı n ı ya pt ı . '

,

1 933 'te Prof. Zeki Vel i d i Toga n ' ı n , Tar ih K u ru ­ m u Kongresinde ne id üğü bel irsiz kavi m l erin Türk o l ­ mad ı kları n ı ispatlamasıyla ç ı kan tart ı şma l a rda «onun ta l ebesi o l makla iftihar ettiğ i n i » söyl eyen Atsı z, önce M a latya O rtaokul una, sonra da Ed i rne Lises i 'ne s ü rü l­ dü, ü ç ay sonra da Veka l et emrine a l ın d ı . 1 9 34 - 38 y ı l ları a ra s ında Deniz Assu:bay Oku l un- i 1 16


da M i l li M ü dafaa Veka l eti tara f ı n da n işine s on veri l in­ ceye ka dar Türk ç e öğretmen l i ğ i yapan Ats ız, sonra l a r ı d a özel l isel erde g ör e v a ld ı .

B u devrede, O rhun D erg isin i ç ı ka ran Atsı z ; Ko­ puz, Ergenekon, B ozkurt, Gökbörü i l e ç ı kmadan topla­ nan Türk Sazı ve Ta n r ı dağ ı gibi derg i l erde yaz ı l a r ya­ z ı yo r d u .

so l cu Maarif Ve k i l i Hasan Al i Yü­ cel ve meşhur kom ün ist Sa bahattin Al i i l e mücadelele­ r i ve 3 Mayıs 1 944 Tü r k çü l ük o layları vahut « l rkç ı l ı k Tura nc ı l ı k Davas ı » ve « Tabutl uk» h ika y el e r i her Türk M i l l iyetçis i n i n hafızası nda yaşa makta d ı r . 1 944 'te d e v r i n

B ir a ra ortaoku l ö ğ r e t m e n l i ğ i kadro suyla Süeyma­ n iy e Kütüphanes i ne tayin ed i l en Ats ız, burada n emek­ l i o l muştur.

Türk l ük ü l küsü uğrunda, İ nönü i ktidarı z a ma n ında zinda n l a ra atı l ı p sürün dürü len Ats ız, çeşitl i ceza l a ra ça rptı r ı l m ı ·ş , 1 2 M a rt muhtı ras ı ndan sonra da k o m ü nist l er a skeri mahkemel erde ya rg ı l a n ı r la rken, Ats ı z H oca da ibir sivi l m ah k e m e d e b i rbuçuk y ı l a mahkum e d i l iyo r ·du . Ko m ü n i s tl e r in a ff ı i ç i n ç e ş i t l i entrika l a r çev r i l i r k e n o müstesna adam; m i l l et düşma n l a r ı n ı n çoğa l d ı ğ ı , sah­ teka rl a r ı n , n a m u s s uzla r ı n r aha t ça a t oynatt ıkla r ı b i r d e­ virde; ·ş öh ret, mev k i ve menfaat duyg u larınd� n uzak ç i l e dolduruyord u . ­

­ ,

« S u ç l u » o l m a d ı ğ ı için · «af» istemedi . C u mhu rb a ş kan ı n ca « af» e d i l ince; yuva s ı na, kita pla rı n ı n a ra s ı na d ön d ü .

­


Eski ve yen i Türk leh çel erin i , Fars çayı, Fransızca­

yı bi raz da Ara pça b i l ird i . Selçukl u ve Osman l ı ta r i h l e­ ri üzerinde ça l ışm ı ş, Türk tarihi üzerinde topl ama l a r, B ehçet-üt Tevarihten tercüme ettiği «Dokuz Boy Türk­ l e r ve O sman l ı Su lta n l a r ı Ta rih i», «Tevarih-i ,M ü l G k-ı Al-i Osman» i l e Aşı kpaşaza d e 'n i n «Teva rih-i :A l - i O s1m an » ı n ı sad e l eştirerek « Osma n l ı Türk l er i » isim l i kita­ b ı n ı m e yd ana getirm i şti . <c O s m a n l ı Ta r i h l erine ait Ta k­ v i m l e r » , « O ruç B eğ Ta rih i», « Evl iya Çe l eb i Seyahatna1m esinden Seçmel er», «Atsız'ın B i l g i l i B ib l i yogra fya s ı », «Bbu ussuud B ib l iyografya s ı », « A l i B ibi iyografya s r n, « Türk l ü k Ü lküs ü » , «Türk Tarih ind e M es e l e l er», « T ü r k Edebiyatı Ta rihi », « Ed i rne l i N azmi», « B ozkurtl a r ı n ö lü­ mü » « B o zktr tl a r D i r i l iyor», « D el i Kurt», « R u h Ada m » i s im l i eserl eri vard ı r . ,

,

,

D eğer l i M i l l iyetç i i smet Tümtürk 'ün dediği g ibi « 0 ; tuğl a r ı n ve sa n cakl a r ı n ufu kl a ra doğru yar ı ştı ğ ı, kahrama n l ık, şa n ve şeref ard ında koşulan çağ l a rda d ü ny aya g e l m e l iyd i . »

Ve b ü yü k

:ü l kü cü Ats ı z, genç ü l kücü l ere ş ö yl e ses­

l en iyord u :

Senin büyük derdinden başkaları ne anlar? Vicdamm «Paris»e, «Moskova»ya satanlar Küfür diye bakarlar senin dualarma--- Onun, Ziya Göka l p '1t en devi r a ld ı ğ ı kıvı l c ı m ; a r­ d ından «B üyük Tü rk iy e ü l küsü» nü yakan m e ş a l elerl e semaya doğru yük�el iyo r . '

118


1 944'D El<I TÜRKÇÜLÜ K D üŞMAN LARI

D eğerl i ü l kücü merhum Nejdet Sançar, bu isim­ deki yaz ı s ı nda şu�·l a rı yazm ı şt ı : Türk tar i h i n in ka ra b i r sayfas ı o l a n 1 944'teki o meşhur haç l ı seferin de, Türkçü l üğ e ka rşı d üşma n l ı k edenler, b i rbi rl eriyle 1işb i r l iği yapm ı ş çeşitl i g ru p l a rd ı . B u gru p l a r ı n en müh·i m i ve en ş i rretinin yerl i k ı ­ zı l la r o l duğunu kab u l etmek lazı m d ı r . O g ü n l erde kızı l ­ l a r, Türk dünya s ı n ı n s o n ka l es i olan Türkiye'yi d e k ı z ı l M oskof cehenneminde er itmek için, C u mhuriyetten sonra g i r·işt i k l eri gizl i ve a ç ı k propaganda l a r ı n netice­ sini a l mak zama n ı n ı n gel d iğ·i ümid ine kapı l m ı ş l a rd ı . Çünkü kızı l M oskof o rd u l a r ı Avrupa içerlerine doğru i l er l emekte i d i l er . En küçük f ı rsatl a rdan dahi fayda lan­ mas ı n ı b i l en kızı l l ar, Ats ı z ' ı n başbakan Sara çoğ l u Ş ü k­ rü 'ye yazd ı ğ ı a ç ı k mektu plar d o l a yısiyle . meydana ge­ l en hava da n da, dava ları i çi n kazanç sağlamas ı n ı b i l di­ l er. O s ı rada ç ı kmakta olan gazete ve derg i l erde, Türk­ ç ü l üğ e kuduz köpekler gibi sa ld ı ran l a r ı n çoğu , Türkiye' yi M oskova 'ya satmak için y ı l l a rdan beri d i d i n i p d u ra n s i ci l l i veya s i oi ls iz kom ün ist l erd i . B u satı l m ı ş l a r ı n bir k ı sm ı , bugün, yurt d ı şı nda, Krem l i n 'deki efen d i l erine köl e l i k borçları n ı ödemek l e meşgu ldü r l er . 1 944'te, Türkçü l üğün iki büyük unsuru o l a n Tura nc ı l ık ve Türk l rkç ı l ı ğ ı n ı e l e a la ra k Türk ·m i l l iyetç i lerine en a d i ve a l­ ça kça ya lan ve iftira larla yayl ı m ateşi açmaları ve bu iftira kampanya s ı n ı aylarca deva m ettirmeleri d e yine köl e l ik borç l a rı n ı n i cabı id i . Türkç ü l üğe ka rşı haçl ı seferine kat ı l a n ikinci bir

1 19


gru p, sıon i m pa ratorluğ umuzun a rt ı k l a rı o lan devşirme torun ları ve ıbenzerl eridıir. Aıy r ı m i l li dava l a r ı o l an ve bu dava l a r ı n ı sinsi s insi yürütmeye ça l ı şan bu gru p, Türk l ü ğ e karşı bes l ed i kler-i kin ve düş·man l ı ğ ı a çığa vu­ rabi l mek i ç·in, 1 944 o layları n ı f ı rsat sayd ı la r . Türklüğün ve Türkiye'n in can düşma n ı o la n kızı l l arla birl ikte Tü rk mHl iyetıçi lıiğ ine sa l d ı rma l arı ve bu sa l d ı rmayı en uta n­ mazca ya l an ve .ift i ra l a r i l e bes l emeleri, i şte bu şuura l ­ t ı düşman l ı ğ ı n ı n sonucu ve eser.i d i r . 'Bir üç-ü ncüsü, ah l ak, kara kter ve .fazi l l etten yok­ sun ıb u l un a n l a r ı n meydana geti rd iği gruptur . D a lkavuk­ lar, köl e ruh lu l a r, ko rka k l a r g ü n l erini gün etmekten baş­ ka b i r şey düşünm eyen l er ve benzerlerıin i bu g ru pta toplamak m üımkündür. Tanrı 'n ın, yüksek insanl ık vasıf­ l a rı n ı kend i l erinden esi rged i ğ i bu kiş i l er de, yerf.i kızı l ­ l a r l a dev.ş irm e torun l a r ı n ı n b üyük bir şi rretl i k l e d eva m ettird i k l eri kampa nya n ın , resmi tutum ve isteğe uygun o l duğu düşüncesıiyle, Türk lük d ü ş�man la r i y l e a y.n ı cep­ hede yer a l1makta n ç ekin mem.i ş l erdir . .işte, 1 944 kepazel i ğ i s ı rasında, Türk m i l l iyet·ç i l i� ğ i n i yere sermek ıiçin e l e l e verım i ş o l a n l a r ı n büyük ço­ ğ un l uğunu bu ü ç g rupta toplamak mümkü n d ü . O gün­ l erin gazete ve derg i ko l l eksiy-on ları n ı d o l dura n ve b i r d evrıin i bret verici ve yü,z kıza rt ı c ı ves i ka la r ı n ı teşk i l eden yüz l erce v e yüzl erce yaz ı , b u i nsa n l a r ı n kafa l a rı n ­ dan v e ka l em l erinden ç ı k·m ı ş şey l erd ir. ıfakat, haçl ı ruhuyla , 1 944 baharında v e yaz ı n.da Türkçü l üğe ka rş ı n e l er söyl endi ve n e l er yaz ı ld ı ysa , bun l a r ı n heps inin ya l a n ve i ftira olduğu k ısa zamand<:! 1 20


m eyda na ç ı km ı ştı r . Hü:kümet darbe l eri, şifre l er, g izl i cem iyetl er, yaba n c ı larla işbirl i ğ i g i bi iftira ve isnatla­ rın hepsinin, Türkiye 'yi a ya kta tutaca k en büyük ve hat­ ta tek i man ve fi ki r o l a n Türkçül üğ ü yoketmek için u y­ duru lım uş ya l a n l a r o lduğu da böy l ece a n l aş ı l m ı,ş t ı r . Eğer o ya l a n l a r ı n v e ift i ra l a r ı n bir tekıi doğru o lsayd ı , tek parti devrin d e ve bir askeri mahkemede yarg ı l anan Türk m i l l iyetç i l eri topta n beraat edeb i l i r l er m i ydi ? 1

B i l hassa m·i l l iyetçi ve vatansever Türk gençl e r1i , bu konu üzerinde d u rm a l ı , k i m l erin ve ne maksatla Tü rkçülüğe düşma n l ık ettik.l erin i ve etmekt e bul und u k­ l a r ı n ı öğrenerek bunu a s l a akı l l a r ı ndan çıkarma:ma l ıd ı r­ l ar . 1 944 ıkepazel iğinin Türkçülüğün manevi ya p ı s ı n ­ d a a çtı ğ ı yara n ı n büyük o l du ğ u m uhakkaktı r. Fa-kat, Türk m i l l i.yetçi l i ğıi n i n ve d o l a y ı s i yl e Türkl üğün düş m·a n­ l a rını n kesi n o l a rak tes'b iti g ibi bir sonuç ver·m esi ba­ k ı m ında n faydas ı o lduğu da şü ph es i z d i r . Bu iş, 1 944'te k üçük ç a pta ya pı l m ı ştı r . O zaman Maa rif Vek i l i olan Hasan .A l i Yücel, Türkçül ük a l eyh i n e yaz ı l m ı ş yüzl erce yazı dan, kendi . işlerine yaramas ı bak ı m ı ndan en m üh i m l er i n i b i r a raya ge t i rtm e k suretiy­ l e bir ci l t hazır l atm ı ş ve bu tek c i lt devl et pa ra s i y l e ba­ s ı l·m ı·ş tı r . Türk i nki l a p Ta rı iıh i Enstitüsü 'nün 4 s aıy ı l ı ese­ ri o l an bu kitabın adı «lrkçılık - Turancılık» t ı r . Sonra­ dan , za r a r l ı eserl er ara s ı nda sa y ı l a ra k okul kütüphane­ . l erinden toplanan bu kitap bugü n ancak u mumi kütüp­ hanel er·de b u l u nsa g erekti r . ­

Aşağ ıda bu k ita pta yer a l m ı ş yaza r l a r ı n bel l i baş,

1 21


l ı l a r ı n ı n adl a riy l e eserdek i m a ka l e l erinin sayı s ı va rd ı r. O g ün l erin f ıkra ve maka l e sütu n l a r ı n da , mesela Sabi­ ha Zekeriya gibi, Tü rkçü l üğe ka rşı kan kusan daha yüz­ l erce fı kra ve maka l e yer a l m ı şt ı r . Fakat bu kitaba bun­ l a r ı n ancak bir k ı smı a l ın m ı ştı r. An kara 'da , m i l l iyetçi ve mukaddesatç ı genç l iğ i n, Sabahattin Al i 'n i n şahsında komü n izme ka rşı ya pt ı kla­ r ı hareket ves i l e ed i l erek Türkçü l üğe ka rş ı a ç ı l a n haçl ı seferine ka l em l eriyl e kat ı l a n l a r ı n sayısı ha y l i kaba r ı k­ tır, Vatanseverl erin susmaya mecbur ka ld ıkl a r ı o gün­ l erde, Türkçü l ük düşma n l a r ı i l e şahsi ç ıkarları ·i çin her şeyi ya pab i l ecek yarat ı l ı şta o l a n l a r, Türk m i l l iyetç i l iği için i dam :h üküm l eri sayı l a b i l ecek yazı l a r yazmakta bir­ · b i r l eriyl e yar ı şa g i rm i ş l erd i . Başta i stanbu l 'u n ve Anka­ ra 'n ı n büyük ( 1 ) gazetel eri o l m a k üzere birçok vi l ayet gazetecikleri de, Türk l üğ ü aya kta tutacak tek fikir o la n Türkçü l üğe karş ı a kl a haya l e gel meyecek şeki l de i fti­ ra ve ya l a n l a r l a do l u çok a ğ ı r yazı l ar yazm ı ş l a rd ı . B u yaz ı l a r ı n heps ini toplayıp c i l tl er h a l inde yayın­ laım a k çok fayda l ı o l u rd u . B u suret l e gel eceğ i n Türk ne­ s i l l er i , Türk m i l l iyetç i l iği yo l uyle Türk m i l l etine ka rşı işl enen c inayetin ves'ika l a r ı n ı e l ler.i nin a ltında bul un­ d u rm u ş o l u r l a rd ı .

Makale sayısı

Yazarın ad ı

Fa l ih R ı fkı Atay .. . .................. H üseyin Cahit Ya l ç ı n . . . . . . . . . . . . . . . . . As ı m U s . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . N ecmettin Sadak . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

.

.

.

1 22

11 8 5

5


Zekeriya Sertel . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Ahmet Em i n Ya lman . :. . . . . . . . . . . . . . . H akkı N ezih B e l l er ................... N a d i r Nad i . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Ethem izzet Ben ice . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Tahsin B a nguoğ l u . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Yavuz Abada n . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . R efik Ha l it Ka ray Sa l ahattin Batu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Bedrettin Tuncel ...................... B u rhan B elge ........................... . .

. .

. .

.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

.

. .

4 3 3 3 3 2 1

1 1 1

1

1 9 65 y ı l ı nda Cumhur iyetçi Köy l ü M i l l et Partisi ( C . K . M . P . ) ne Genel Başka n seç i l en Sayı n Al parslan Türkeş, b u pa rtiye yepyeni bir yön vererek, bütü n Türk mi l l iyetç i l erini bu çatı a lt ı nda .topla maya baş l a m ı ştır.

TÜRKEŞ MILUVETÇI HAREKET PARTiSiN[ ANLATIYOR : Ş i m d i d e yeni a d ıy l a : M i l l iyetçi Ha reket Pa rtisi­ ni, bizzat Sayı n Türkeş i l e yapı lan röportajda n tan ıya­ lım: M H P 'N I N P O LiTİ KA AlN LAY I ŞI N I N TEM ELi Sual : M i LLIYET1Ç i HAHEKET PARTI S l 'N I N A M A­ CI NEDi R ? C eva p : Amacım ız, M i l l eNm izin bütün fert ve sos­ ya l d i l i1m l erini mutl u k ı l acak M i LLİY ETÇi B üY ü K T ü R­ K i 'f E YI KU RMAKT I R . Türk l ü k şuuru i çinde demokra­ tik m i l l iyetçi l iğ i , dev l etin ve d evlet müessesel erinin ha­ k i m felsefesi ya pacağız. Cumhuriyet Türkiye 's i n i en kı­ s a zamanda ka l k ı n d ı r ı p çağd a ş ·m eden iyet seviyesine u laştıracağız. M1İ LLT D EVLET--G ülü İ KTİDAR i lkel er i n e '

1 23


uyg u n olarak, köyl ümüzü , işçi m iz i , e s n a f ı m ı z ı memu­ rumuzu, i şveren ve serbest ça l ı şa n ı,m ı z ı M i LLT Ü LKÜ­ LER ETRA!FI NDA TOPLAY I P B ü Tü N LEŞT I R E C E G İZ . T a r ih in kendis ine B ÜYÜK M İ LLET ded iği T Ü R K T O P ­ LU M UN A , a d i l , h a ys iye t l i v e m i l l i b i r d üzen g etfrece­ ğ i z . · Tü rk lü ğ ü n e ng i n mazisi ne, üstün k ü ltür ve mede­ n i y et h azi nesine y a kı ş ı r şeref l i bir yöneüm ku ra ca ğ ı z . . B üY üK LO K, ZENGi N Lİ K VE DEM O K R AT İ K HA­ YAT T Ü R K M İ LLET.İ N İ N M i LLT VAS I FLAR I D I R . Cihan i mpa rato r l u k l a r ı kurm u ş , d ünyaya h ü k m etm i ş B ü yü k Türk M · i l l eti 'n i n özlem i , TE KRAR B ÜY ÜM EK, B ÜY Ü K M i LLET-GÜÇLÜ D EVLET O LM AKT I R . P a rt i m i z, M i l le­ t i m izin hakkı o l a n B Ü YÜM E ÖZLE M i N i b ü tü n yön l erly­ le g erçek l eştirecektir. M a z i d e büyük o l a n bir m i l l et, ge­ l ecekte de· b ü yük o l a ca kt ı r . Y ete r k i , bu büyük l üğ ü gör­ müş, a n l a m ı ş M i lH yetçi b i r K a dro, M i l lıiyetçi b i r P a rt i i kt idar o l ab i l s i n Türk ,M i l l eti büyük, k ab i l i ye t l i ve ze k i d i r . Türk M i ll eti, kü l t ü r ve m ed en i y et kuru c u , ya rat ı c ı , teşki lat­ ç ı b i r m :i l l ett i r . Ta rihte h i ç b i r m i l l et , Türk M i l l eti ka­ dar kab i l i yet l i T ü rk M i l l eti k ad a r teş k i l atç ı o l·m a,m ı şt : r . Asya 'da Ç in S ed d i nd e n A:v r u p a da v i y an a k a p ı l a r ı n a ka da r · bayra ğ ı d a l g a l a na n tek m i l l et, T ü rk M i l l eti o l ­ muştu r. Dün büyük o lan, bugün, yar ı n d a büyük o l a ­ cakt ı r . Part im i z, T ü rık M i l l et i n i n ·, B ü Y ü K- G ü ÇLü i K­ TI DAR I N'I TE KRAR K U RACAl<TIR . ,

'

.

'

'

.

T ü rk Mci l l et i , a d a l ete a ş ı k, d em o k ra t bir m i l l etti r . Türk M i l l eti ·İ nsan ha ys·iyet i n e ina n a n daya n ı şmacı b i r m i l l ettir. O 'nun b u vas ı f v e m eziyet l er i n e u yg u n o l a ra k bu aziz topra k l a r üzerinde, bu kutsa l vatan da M i LLT B i R D EVLET M,i LLT B·I R D E'MO KRASi K U RACAG I Z . Y�SAS IN M i LUYE"DC i B üYü K T ü R KiYE, ,

.

1 24

.


YAŞASI N T Ü R KL Ü K , �EŞM E Ü LKÜ SÜ .

YAŞAS I N· M iLLT B Ü T Ü N ­

S u a l : M iL LT D EV L E T N E D E'ME KT I R ? C evap : Dev l et an l ay ı ş ı,m ız, 1m i l l i dev l et fikrine daya n ı r . M i l li Dev l et kavra m ı n ı n ik•i a n l a m ı vard ı r.

1)

B irinci a n la mda. m i l li d evlet , ·devl etin tek ve aynı m i l l etten kuru l1duğunu ifa de eder. M i l li dev l et f i k­ riy l e m i l l iyetç i lıik hukuki b i r anla1m kaza n ı r . Türkiye C um·h uriyeti, m i l li b i r d evl etti r. Z ira , Tü rkiye Cumhuri­ yetini kuran .m i M et, T ü rk M i l l eti 'd i r. B'i r :m i l l etin kend i bağ ı msız devlet i ni k u rma s ı na , o n a kendi a d ı n ı , ü lkü ve özel l i kl erini ver·mesine, m i l li dev l et a d ı veri l ir . ·M i l li devl et, emperya l izme k a rş ı d ı r, devlet l erin eşitl iği i lkesine inan ı r M i l l i dev l et1in görevi , ad ı n ı taş ı ­ d ı ğ ı .m i l l etin, var l ı ğ ı n ı d evam etti rmek, onu koru mak ve yüceltmektir. D ev l et, m i l l eti ve ü l kesiyle böl ünmez bi r bütündü r . 1M i l li d evl et, ülke ve m i l l eti bölmek ıisteyen her davra n ı ş ı yok etm ek zorundad ı r . .Parüm iz, m i l t l d evlet fikri n i n amans ı z savunucusudur, Türkiye H a l k­ ları ·m ez.h ep kı şkı rtmacı l ı ğ ı ve s ı nı f tahrik1ç i l i ğ,i yapan, bu oyun l a r l a m i l l et ve ü l ke büt ü n lüğ üm üzü parça lam a k isteyen her ha i n v e bö l ·ü c ü fikr,in karş ı s ı n d ad ı r . .

'

2)

ı i kinci a n la1mda m i l li dev l et, d ev l etin kend isi­ n i m eydana g etiren m i l l etin bütün fertl erini ve sosya l d i Hm l erini kucakl amak, o n la ra eşit b i r şek.i l de h iz m et etmektir. B u a n lamda ·m i l l i dev l et, b i r h iz·m et ve refah devleti d i r . ,M ıi l l etin varl ı ğ ı , devl etten önce g e l i r . D ev l eti ku­ ran, m i l l etti r. Devletıi n görevi , ,m i l l ete hizm et etmektir .

.1 25


B u h i z·m et i n temel i eş itl ik . M i l l etin fertleri ve sosya l d i l im l er a ra s ında ayı rım ya pan, bazı fert veya sosva ı d i l · iml eri, diğer fert v e s osya l d i Hm l ere ü stün tutan dev l et, ·m;i l li devlet o l amaz. Böyl e bir devlet, zümreci, s ı ­ n ı fçı bi r devlet, yan i sosya l ist veya ka pita l ist b i r d ev­ l etti r . Anayasam ız, 2 . madd esinde d ev l eti m izin mi l li bir dev l et olduğunu öngörmü ştür. Ancak, s iyasi ·i ktida r­ l ar, m i l li dev l et fikrıi n i uyg u l amamakta, bel ir l i züm re ve ya s ı n ıfl ara h izmet etmekt e d i r. ,

­

-

·

Ha l kı m ı z, işçi, köy l ü , esnaf, me·m u r, işveren ve serbest ç·a l ı şa n l a rdan iba rettir. Bun l a rdan her biri, m i l­ l i b-ir sosya l d i l imd i r . Dev l et, m i l l i dev l et o l abi l mek i çi n , bu sosya l d i l i m l erden her b i rine eşit bir şeki lde h.i zmet etmel id i r . Ne yaz ı k k i , s iya si i kti dar l a r ı n sosya l dil i m l ere eş-it muamele ettiğ i , bütün fert l ere aynı şeki i ­ de h izmette b u l u n duğu söyl enemez. K ö y l ü m üz ayda or­ ta lama 55 l i ra ( fert baş ı na ) g i b i cüz'i b i r kaz.a nç l a ge9inmek zorunda ka l ı rken ; vurg un , ka raborsa ve haks ı z kaza nç sa ğ l ı ya n l a r ı n o n 'b i n l erce l irayı batakhanel erde d iğer eğl ence yerl erinde b i r gecede ezmeleri sosya l denges izl i ğ i n a ç ı k m isa l leri d i r . ü l kem izde memL1r, işçi ye esna1f k ı s·m en s osya l sigarta l ı i ken, köylü lerimizin sosya l sigortas ı yoktur. K öyl ü l eri m iz her türl ü teh l i ke­ ye, ya rın end işesine ka rşı ya l n ız b ı ra k ı l m ı ştı r . Böyle bi r rn·i l l i dev l et o l maz. Pa rtim·iz m i l l i d ev l et f i krine ta 1m ina­ n ı r. i ktida r o l duğu gün bütün sosya l d i l im�erim izi ; köy­ l üm üzü, işçimizi, esnafı m ı z ı , m em urumuzu, i şveren ve serbest ça l ı şan ı m ız·ı tam manas ıyla s osya l s igorta l ı edecektir. 'M i l li devl ette devleti yöneten ; ikt:iıda ra sah i p o l a n mıi l l etin bütü n ü d ü r. ·M i l l etin üstünde h i ç bi r fert, züm1 26


re veya s ı n ı f, dev l et i yönetemez. Fert, s ı n ı f veya züm­ r e hak i m i yeti, m i l li devl et f ikrine ayk ı r ı d ı r. Partimiz, m i l li dev l etin yönetim ta rzı o la rak M i LLT D E M O K RAS i­ Yİ SAVU N U R . Sua l : D E M O K RAS İ N E DE,M ' E KTi R 7 C evap : M i l lıiyetçi Hareket 'i n fel sefes i M I LLT D E­ M O KRA S İ Ü LKÜ S Ü D Ü R . D emokrasi en dar a n l a m ın­ da m i l l et hak i m iyet i demektir. Demokrasi m i l l etin; si­ yasi, k ü l tü re l ve i ktisadi i kt ida ra katı l ması, s i yasi kül­ türe l v e i ktisa di hak, im iyetin m i l l ete a it o l mas ıd ı r . B u­ rada önem l e bel irte l'im ki, 1m i l l et kavram ı , mücerret b i r kavram değ i l di r . M i l l et, n e ka pita l istl erin savundukla­ rı gibi, fertlerin ma dd i topl a m l arı ndan, ne d e komü­ n izmde o l duğu g·ib i, komün ist pa rtisi ü ye l erin den iba­ rettir. M i l l et, geçm iş,i, ha l i ve istikba l i kapsıyan ma ddi ve ma nevi bir varl ı kt ı r . M i l l etin ha l deki organik bö l ü­ m ü , a l t ı sosya l d i l imden ; yan i , K Ö YLÜ D E N , İ Ş Ç İ D E N , E S NAFTAN, M EM U R D AN , İ ŞV E RE N D EN ve S E R B EST ÇALI ŞAN LAR I N DAN iba retti r. Bu itibarla egemen l iğ i n ( hakimiyeti n ) sa dece i şverene veya işçiye (komü n i st pa rtisi ü ye l erine ) a it olduğu ü l ke ve s istem d emokra­ tik değ i l d i r. B i r ü l ken i n demo kra ti k o labil mesi i ç i n , si­ yasi, k ü l tü re l ve iktisa di ka ra r l a r ı n a l ı nması bütün m i l­ l et i n , ya n i köy l ünün, işçin in, esnafın, memurun, işve­ ren in ve serbest ça l ı şa n l a r ı n katı l ma s ı lazı m d ı r . H a lbu­ ki, bugün meml eketim izde bu ka ra r l a r ı n a l ı nmas ı na m' i l l etim iz bütün sosya l d i l i m l eriy l e katı la mamakta d ı r . Kara r l a r ı n a 1 ı n mas ına işveren ve onun m üttefi ki o l an bazı bürokratl a r katı l makta d ı r. Esnaf, köyl ü , işçi, küçü k mem u r b u haktan genel l i k l e yara r l anmamakta d ı r . Sua l : S iYASl D EM O K RAS İ N E D E M E KT i R ? 1 27


Ceva p : D emokrasinin i k i ana çeş i di vard ı r. B un­ lar; Si YASl DEM OKRASİ ve iKTISADT DEM O KRASi '­ dir. S i ya si Demokrasi, s iyasi hürriyet l er rejimiidir . Si­ YASi D E'M OKRASL ,m1i l l etin bü1t ün fertl erin i n , s iyasi ka ra rl a r ı n a l ınmas ına eş"it ıbi r şek i l de katı l a b i l:m es i d i r . Vatandaş siyasi ka ra r l a r ı n a l ı nmas ı na , s·i yasi o rganl a ­ r a (Parlamento, bel ediye vs. g ib i ) seçme v e seç i l m e şeldinde katı l ı r . S ivasi o rgan l arın baş ı nd a parlamento gel ir. Parl amento, siyasi temsi l orga n ı o l duğundan, gerçek siyasi demokras1iden bahsedebi lım em iz iç in , par­ lamentoda ·m i l l eti meydana geti ren b ütün sosya l d i l i·m ­ l er i n ; ya ni köy l ünü n, işçinin, esnafın , memurun, i şıve­ ren ve 'Serbest ça l ı şa n l a r ı n temsi l ed Hmes i gerek i r . M i l l iyet-çi Ha reket Partisi, g erçek siyasi demok­ ras'iye ina n ır . B u a m a ç l a , m· i l l etin S· iyasl yönd en tam temsil edi l eb i l mes i için, pa rlamentoda k öy l ü m i l l etve­ k i l leri, işçi ·m·i l l etveki l l eri, esnaf m· i l l etvek i l eri, memu r m·i l etveki l l eri ve serbest meslek mensubu m l l etveki l l e­ rin i n lb u l unmas· ı n ı savunur. Böyl ece siıyasi d emokrasi, s ınıf demokras i l erinden ayıık lanm ı ş, ıhaki m s ı n ı fl a r ı n yön etinı v e sömü rüsün den uzaklaşt ı r ı l m ı ş o l ur . B ugün m em l eket i m iZ)de s1iyasi demokrasi n i n sa dece seçm e yö­ nü, bütün ım i l l ete ta n ı n m ı ş o l u p S E ÇE B İ LM E i M KAN I gerçekl eştir i l ememiştir. ıM .H . P . köylüye, 1i ş·çiye, esna­ fa, ·m emura , i şveren ve s erbest ça l ı şa n l a ra seçeb i lme i:m ka n ı n ı ta1m 1m anasiyla ta n ı ma k , vermek ister. O za­ man pa rlamentomuz.d a Türk M i l l eti 'nin tem s i l cis·i o l a­ rak köyl ü m i l l etveki l l erim 1i z, i şç·i m i l l etvek i l l eri.m iz, es­ naf ·m i l l etveık i l l erim·iz, memur m i l etveki l er1i1m iz, i şveren ve serbest ça ı şan m l l etveki l leri m iz o la caktıır . Bu m i l -

1 28


l etveki l l eri m1iz, b i rb i r l erine yak ı n say ı da , g enel seçim ve gizl i oy esas ı na göre seç i l ecektir. i şte o zaman, asil köylümüz, feda ka r ·işçim iz, çi l ekeş esnaf ıım ı z, m emu­ rumuz, işveren ve serbest ça l ı şa n ı m ız, gerçek d em ok­ rasi ·İ çinde hem S E Ç M İ Ş , hem d e S E Ç İ LM i Ş O LACAK­ TIR. S u a l : T E K BAŞ KA N , T E K M E CLi S S i STEM i N E­ DİR ?

C ev a p : M i l l iyetçi Hareket, TEK BAŞKAN, T E K MECLiS sistem i n i savunur. Ça ğ ı m ız kuvvet l i , a d i l ve hızl ı icra çağ ı d ı r . Türk M ·i l l eti, d Ü nya impa rato r l u k'l a rı kurduğu d evirl erde, KUVVETLi , AD l l ve H IZLI i C RA s i stem ini u yg u l a m ı ştır. Kuvvetl i ve h ı z l ı icra, i cra g ü­ cünün tek e l de toplanmas ı y l a ım ümkündür. B u n u n i ç i n ta rih v e törem ize uygun o l a ra k, BAŞ KANLI K S I STE·M l ' ni savunuyoruz . i cray ı , C umhurbaşka n l ı ğ ı ve Başbakan­ l ı k o l a ra k i k·iye bö l emeyiz. H er konu da bütün l eşmeci ol­ duğumuza göre, icra n ı n baş ı nda da bütü n l eşmeci o l ma1 ı y ı z. Türk tarih fel sefesi ve töres inde i C R A O R G A N ! , h i çb i r za man böl ünmemiş, T E K B i R BAŞKAN tarafın­ dan yürütül müştü r . M i l 1 iyetçi Türkiye' d e demokrati k m i l l i cumhuriyet i lkesi içinde BAŞKAN , yürütme orga­ n ı n ı n tek başı o ·l acak, hem cumhurbaşkan l ı ğ ı , hem de başba ka n l ı k görev i n i üzerine a lacakt ı r . B a şka n , genel o y esas ı na göre ·m i l l et tarafın dan seç i l ecektir. B öy l ece bizzat m i l l ete dayanan başkan, daha kuwet l i ve daha demokratik o lacaktır. Tek B aşkan sistemine uygun o l a rak, yasama or­ gan ı yönünden de TEK M ECLiS S i STEM i N i savunuyo­ . ruz. Avrupa kra l l ı k veya federa l dev l et rejim l erinin bir f . 9/1 29


m.i ras ı o l a n sena tonu n , m i l l et mec l isi ya n ı nda yasama i ş l er i n i geciktirici b i r hüvi yet taş ı ma s ı d o l a y ı s iy l e ka l ­ d ı rı l ma s ı n ı istiyoruz. Tek mec l is, M i lli T E M S İ L esa s ı na dayanacaktı r . B u rada m i l l etim izi tems i l en m· i l l et t a ra f ı n d an ve m i l let i ç inden seç i l en bel i rı.i say ı da İ Ş Ç İ - K öYLü - ESNAF M E M U R - İ ŞVE R EN ve S E R B EST ÇALI ŞAN LAR M İ L­ LETVE K İ L İ o l acaktır. M i l l eti.m iz1i ·m eydana getiren bü­ tün sosya l d i l im l erin m.i l l etveki l i mec l i ıs e gel d i ğ i za ­ m a n , TÜ R K M İLLETİ B İ R B ÜTÜ N O LARAK S i YAST İ K­ Tİ DARA KAT I LACAKTI R .

EKO N O M İ VE KALKI N MA · M ES E LEM iZ S ua l : i KTi SAD İ D E M O KRAS İ N ED İ R ? Ceva p : Siyasi d emokra s i n i n va rl ı ğ ı , ger·çek d e­ mokra s i ni n mevcudi yebi i çi n kafi değ i l d i r . B i r ü lke·de gerçek d emokras iden bahsedeb i l m.e m i z i·çıin , o ü l k e­ d e siya si demokra s i·yi tamam l ı ıyan ·iktisadi demokras i­ n i n de ku ru l ·m uş o l·m a s ı gereki r . I KTISADT D E M OKRA­ Si , ıbir m i l l etin ikti sadi mese l e l erde serbestçe oy sahi­ b i o l a b i l m eıs·i , I KTI SAD1 i KTiDARA, meml eketin iktisa­ di ka ra r l ar ı na hür bir şeki l d e katı labi lmes i d ir. Eğer b i r ü l kede fert l er v e sosya l di l i m l er, iktisa di ka ra r l a r ı n a l ınma s ı na serıb es·t çe ka tı l a m ı yor, oy verem iyorsa , o ü l ­ kede i ktisadi dem o krasi yoıktur . i kt isadi demokra s i ni n varl ı ğ ı , m i l l eti meydana geti ren sosya l d i l i m l erin, üre­ t i m a ra çl a r ı n ı n mü l kıiyetine sah i p o l mas ı na , ka ra, zara­ ra ve fabri ka l a r ı n , i şyerinin yönetim ine katı l ma s ı na ba ğ­ l ı d ı r Bu bak ı·m dan iktisa di demokrasi kavra m ı yl a m ü l ­ ki·yet ve yönetiım aras ı nd a yakın bir mü nasebet va rd ı r . .

1 30


Sua l : DEM O KR AS İ VE M Ü LK i Y ET ARAS I N D AKI M Ü NAS EBET N ED İ R ? Ceva p : D emokras'i, g enel a n lamda, hürriyet de­ m ektir. H ü rriyetin garanti si ise mü l kiyett i r . ·M ü l k sahibi o l maya n i n sa n , gerçek ma n a d a h ür o l amaz. Başka l a r ı ­ n ı n e·mfr v e tes irinde ka l ı r. M ü lk iyet dediğ i m iz za man, biır inci p l a nda ü reti m a ra ç l ar ı n ı n m ü l ki y etin i kasdedıi ­ yoruz. En basit a n l a m ıy l a üreüm aracı ·demek, fa br i ka , makina, toprak, bina ve i şyer i demekt i r . B ug ün dü nya top l um l a r ı na bakt ı ğ ım ızda, ü r eti m a ra ç la r ı n ı n m ü lk i ye ­ tinıin bel iri i s ı n ı f l a r ı n e l i n de o l d uğ un u görü r ü z . B ö y l e ce SI N I F M ü LıKiYETi den,i l en yeni b i r m ü lki1yet tipiyl e kar­ ş ı l aşmaktayız. Ka pita l ist s ın ı f topl um u nda fabr.ika l a r ı n sa h i b i b i r avuç patro n d u r . Patron l a r ı n d ı ş ında ka lan fert ve sosya l d i l i·m l erin fabr ika lar ı n ·m ü lk i yetıi i l e a l a­ kas ı yoktur. Kapita l ist s ın ıf top l u m u yer a l ·m aktad ı r . S osya l ist topl umda, mü lkiyet i n sahib i "d evlettir. i şç i n i n , üretim a ra çl a rı n ı n m ü l kiyeti 'i le h i ç b i r a l a kas ı yoktu r . i ş ç i ça l ı ş ı r, ü r.et i r, sosya l ist devl et onu soya r, sömü r ü r . D u ru m u basit b ir m i sa l l e ele al ı rsak, bugün R usya 'da orta lama i ş·ç i ücreti ayda bin l i ra d ı r. H er ,işçinin ekono­ m iye ayl ı k orta l a ma katkı s ı i se 7000 l i ra d ı r . Komün ist p a rt i s i , y ed i b i n l i ra n ı n sa dece bin l iras ı n ı işç·iye ver­ mekte, ka l an a lt ı b in l i ras ı n ı 1ise gaspetmekted i r . B u m i­ sa l bize, sosya l ist"'.komüni st s öm ürü nü n en t i pik örne­ ğ·i n i vermekted i r . B u nun sebebi , k1o m ü n i st mem l eketl er­ de fertlerin m a l -m ü l k sah i bi o l may ı ş ı d ı r . Komü n ist ve ka pita l ist sistem ler soyguncu , vurgun ve h ı r s ı z s i stem­ l erd i r . Bu siste1m l er, m:i l l eti n can d a m a r l a r ına ya p ı ş m ı ş, m i l l etin kaın ı n ı emen, ima nsız, i nsafs ı z b i rer s ü lük, bi­ rer at s' i n e ğ i d i r . M i l l iyet çi Ha reket, s ı n ıf m ü lk1iyeti ye1 31


rine M İ LL ET M ü LKiYETi f ik rini savunur. M i l l et, mü l ­ kiyete sah ip o l duğu zaman, i ktisadi i kt i d a r ı n sah ibi o l ur. i k tis a d i ka ra r l a r ı n a l ı n ma s ı na hür ıb ir şek i lde kat ı l ma i·m kan ı n ı bu l ur . Böyl ece i ktisa di demokrasi de ta m ma­ nas ı y l a gerçek l eşir. M . H . P . Türk M i l l eti 'n in bütün f e rtl er i n i , yani işçi­ m izi , köy lü m ü z ü , esnaf ı m ız ı , memu rumuzu, işveren ve serbest ça l ı ş a n ı m ı z ı , fabri ·ka la r ın , rnakina n ı n, toprak ve b i n a l a r ı n bir cümleyle üretim a ra ç l a r ı n ı n sahibi y�pa­ cakt ı r. B u , demokratik, mi l l iye t çi huık u k devl eti fik ri n e uy­ gun m i l l i i ktisat po l i ti ka m ı z l a o l aca kt ı r . H erkes, emeğ i­ n in , ça l ı ş·m a s ı n ı n , zeka s ı n ı n ve tasarrufları n ı n son unda ma l a-m ü l ke k a vu şaca ktı r .

B ugün meml eketim izde, Türk M i l l eti 'n i m eydana geti ren fert ve sosya l d i l i m l er , yen i işçi, k ö y l ü , esnaf, memur ve serbest ç a l ı ş a n la r ü r etiım ar a ç l a r ı n ı n ( f a bri ka la r ı n , i şv e r l eri nin ) mü l k i y etin e -sa h i p o l m a d ı ğ ı j.çin, T ü rkiy e d e i kt i s a di demokra s·i yoktu r .

­

'

Sua l : i KTiSADi KALKI N MA N E D E M E KTİR 7 i K­ Ti SADl D EM O KRASİ i LE M Ü N AS E B ETi N E D i R 7 Ceva p : i ktisa di demokrasi ve i ktisadi ka l k ı nma a ra s ı nda ya k ı n b i r m ünas ebet va rd ı r . Ka l k ı nacak Tür­ k iye'de b i n l erce ü reti m a ra c ı , fabrika, a töl ye , makina ve b i n a ya pı l acakt ı r . Ka l kı nma , TASAR R U F ve YAT l ­ R I M a d ı n ı v e r d i ğ i m i z i k i u nsurdan ibarettf r . TASAR ­ R U F gel i r i n b i r k ı s m ı n n ı tüketHm iyerek a rt ı r ı l ması d ı r. M esela, ayda b i n l i ra ka za n ı y o r, fakat bunun yüz l i r as ı h a rcamayıp, bir tarafa koyuyo rsa m, her ay yüz l i'

1 32


ra l ı k b'ir tasa rrufta b u l u n m u ş o l uyoru m . Artı rı l a n bu ge­ lfr ve tasarruf, fabri ka l a ra yatı r ı l d ı ğ ı takd i rde, sermaye birikim·i ve ka l k ı nm a gerçek l eş m i ş o l u r . M i l l iyetçi Ha­ reket'in tasa rruf ve yat ı r ı m po l it i ka s ı , Altı Sosya l D i l i ­ m in kat ı l mas ı y l a başa r ı l a cakt ı r . B u n u n i ç i n hukuken teşk·i latl a nd ı r ı l m ı ş o l a n köy l ü, işçi, esnaf, memur, i ş­ veren ve serbest mes l ek mensupl a r ı m ı z ı n gel i r l er i n i n b i r k ı sm ı tasa rrufa teşv i k ed i l ecekt i r . D urumu bir m i ­ sa l l e a n l ata l ı·m : M esela · işçi send ika l a rı m ız i çerisinde teşki latlan d ı rı l m ı ş i ki m i lyon işçim izin her b i r i nden a y­ d a 50 l ira tasarruf e d i l ecek, her işçi n in y ı l l ık tasarrufu 600 l irayı b u la ca ktır. iki m i l yon · işçiden yap ı lacak bu tasarruf b i r y ı l da B i R M i LYAR i KI YOZ M i LY O N l i ra edecekti r . B u , ka lk ı nma n ı n tasarruf taraf ı d ı r.

YATI R I M pol i tikam ı z ı n esas ı i se, FAB R i KA YA­ PAN FAB R i KALAR K U R MAKTI R . Fa bri ka yapan fa bri­ ka , b ize ma kina ve fabri ka ü retir. Fabrika yapan fab­ rika , tavuk ve yumurtaya benzet i l eb i l ir. Fabrika yapan fabrika , tavuktu r . B unun yumurtl a d ı ğ ı her fabrika ise yumurta d ı r . B ugün Türkiyemizin ka l kı nmak için ihtiya­ cı bu d u r . Yan i yum u rta d eği l , bizzat bu yum urtayı yu­ m u rt l ayan tavuktur, fa brika ya pan fa brika d ı.r . H a l buki ü lkem izd e henüz fabrika yapa n fabri ka yoktur. Çeşitl i i kt i d a r l a r ı n tatbik ettiğ i ikt i sat pa l iti ka s ı y l a daha uzun y ı l la r bunun o l ab i l mesi d e m ü.m kün d eğ i l d ir . B ir fa brika ya pa n fa b r i ka n ı n ma l iyeti a sgari a ltı m i lya r l i ra o l u p, bunun ya pı l m a s ı y ine en a z ı n da n beş y ı l sürer . Ş i m d i iş·çi lerim izden yı l da b i r milyar i k i m i l ­ yon l i ra tasa rruf ett i ğ i m ize göre, b u pa ra beş y ı l 6 m i l­ ya r l ira yapa r . D em ek ki işçi tasarruf l a ı m ız l a beş y ı l da fabrika yapa n fa brika kurab i l i riz. Ayn ı tasa rruf ve yatı-

1 33


nm 1 ş l eri n i , köy lü, esnaf, ,memur, i şveren ve serbest m es l ekte ça l ı şa n l a r ı m ızdan da yapt ı ğ ı m ı z takd i rde, ü l ­ kem izde dev sanayi kuru luş l a rı kuru l a cakt ı r . B u nun so­ nu nda işçi fabrika l ar ı , köyl ü fabr ika l a rı , memur fabri­ ka l a r ı , serbest ça l ı şan ve işveren fa bri ka l an yapı lacak­ tır. S u a l : N AS I L SANAY1i UEŞEC E <3 iZ ? Cevap : Amacı m ız, ba ğ ı•m s ı z ve büyük sa nayi top­ l u m u o l ma kt ı r . Seri üreti-rn ya pan , bü yük ün ite'l i d ev s ı ­ n a i tes•i s l er kuraca ğ ı z . Sanay i l eş·m e hedefim iz ihra cata yönel m iş i·m a l at, özel l i k l e yat ı r ı m ma l ları ( makina ya­ pan makina ) end üstri kur·maktı r. · M ontaj sanay i i ka lkı n­ m a m ı z ı sağ l ı yamaz. · Montaj sanay i i i l e emperya l ist ü l ­ ke'l erin, ·s ömürge paza rı o lmaktan k4rtu l a ma:y ı z . B ugün ü lkem izde !k u ru l a n fabrika l a r ı n h epsi , m ontaj sanay i i ­ dir. B u fabrika la r ı n hi ç b ir mad des i , h i ç b i r m ak inası ü lıkem izde ya pı lma1m aık11:a d ı r. M•o ntaj samııyi inde, bu ma­ kina ve pa rça l a r d ı şa r ıda yapı l ı r, ü lkeye yeni bi r ıitha­ lat biçim i o l arak soku l u r . Montaj sanay i i , rbir ü ret i m mal l arı sa nayii o l:m ayı p, t ü ket i m sanayi-i d i r . Tüketi m s a ­ nayi i ·i l e ülkemiz h i ç b i r zama n ka l k ı namaz . Şu ha lde, m i l li ü reti m ma l la r ı sa nayi i n i kur1m ak zorunda y ı z . S er­ m a ye m a l lar ı veya :ü reti·m ma l la r ı sa nayi i , mak·ina ya­ pan ·m akina sa nay i i kurduğumuz zama n, isted i ğ i m i z ka­ d a r m·i l li falb rika ya pab i l iriz . Z i ra bu san a y i , fabrika ya­ pan sa nayi d i r . M esela tanmsa l ka l k ı nmam ızda g übre fa brika l a r ı na ihtiya c ı m ız vard ı r . B ugün ü lkem izd e b i r gübre fabrikası kurmak i stediğ i.m iz za man, Amerika , A l ­ m anya v eya R u sya i l e a n l a şm a ya pı yoruz. O ü l ke l erden g übre fabrika s ı n ı n makina ve ·m a lzemelerini a l ı p geti ri­ yor, · iste d i ğ i m iz bir yerde bunu monte ediyoruz. Bu,

1 34


montaj sanayi i d i r. B u nun ryerine b i z, ü lkem iz d e ·çok b ü­ yük b i r makina ( fa brika sanay i i ) kur a ca ğ ı z. B u sa n a y i i bize b i n l erce g übre fabrika s ı yapacak1t ı r . . S u fab r ika, g üb re fabrN<a s ı n ı yapan bir fabrika d ı r . Konuyu i y i an­ l a m a m ı z i ç in, tavu k ve yu m u r·ta m i sa l in i tekra r verece­ ğ i z . B iz ş-i1m di , d ı şardan yumurta , yani fabrika a l ıyo­ ruz. H a l bu ki ka l k ı n a b i l m ek i çi n tavu k a l·m a m ı z l a z ı m ­ d ı r. B u tavuk, ü l kem izde h e r gün yumu rt l a yacak, b u yu­ murta n ı n her b i ri 'b i r fa b r ika o l aca kt ı r . Tekrar ediyoruz. ka lkı na b i l mek için, b a ğ ı m s ı z b i r ü l ke o l a b i l ·m ek i çi n , yu­ mu rta ya d eğ i l , tavuğa ihtiyac ı m ı z var1d ı r. Bu gün ü l k e ­ m izde bu a nl a·m da bir tavuğa sah i p deği l iz . Fabrika ya­ pan faibriika nı n en büyük özel l iğ i ş u d u r : Yuka rıdaki m i­ sa l i m i zd e fa rzed e l i m :k i , ü lkemiz i ·ç i n gerek l i gübre fab­ r i ka la r ı n ı n heps i n i k u rd u k . Yen i bir sanayie, mesela çi­ m ento sa nayi i ne ·ilhtİ'ya ç d uyma ktayı z . B ir g übre 'fabri­ kas ı hiç bir za.m an ·ç imento fabrikası ha l in e g e l emez. O ysa, .g übre fabrika s ı ya pan fabrikada yapı l aca k ufak t efek 'b azı d eğişik l i k l er l e , gübre fabrikas ı , çimento ya­ pan ç.i m ento fa brikas ı ha 1 i ne g et i ri l eb i l i r . B u g ü n ü lkem i zde fabri ka yapa n fabrika l a rı kura­ cak d i p l o m a l ı ve diplomasız !bir çok kab i l iyet l i tek n i k e l eman vard ı r . B u n l a r m i l l"iyetçi rıu hta b i r ikt i da r ı bek­ lemekte·d i r . S u a l : KALK I N ·M AM IZ I N PARAS I N I N AS I L B U LA­ CAG I Z ? Cevap : Ka lkı nma, sanayi l eş.m ek .için, m i l li paraya ve dövize iıhtiyacı·m ı z va rd ı r . Ka l kı n ma n ı n ·m i l l i pa ra i l e ka r ş ı l a nan 1k ıs111 ı n a , i ç finansman, döviz i l e ka rş ı l a na n k ı sm ı na d a d ış finansman denir .

1 35


Ka lkınm a m ı z ı n i ç finansman ( m i l l i para ) kaynakları şun l a rd ı r: 1 ) Verg i yol uy l a sağlanan pa ra l ar,

2 ) D evl et borçlanma ları,

3) iktisadi devl et teşekkü l lerinin gel i rl eri, 4 ) Sosya l S i gorta , E1m ekl i Sandı ğ ı ,

B ağ-Kur'dan

sağ l a na cak kaynaklar, 5 ) işçi, Köyl ü , Esnaf, Memur, işveren ve Serbest

Ça l ı şa n l a r Tasa rruf ve Yat1 1ım Sand ı ğ ı nda birikecek ta­ sarrufl a r, 6 ) M odası geçmiş i ktisadi devlet teşekk ü l l erinin tesisl erinin i şç i ve ha lka h i sse senet l eri karşı l ı ğ ı satı l ­ ması ndan elde ed i l ecek kaynak l a r, 7 ) B a nka ve S i gorta l a r ı n temi n ettiğ i kaynak l a r, 8 ) D iğer kaynakla r.

Ka l kı nma m ız ı n d ı ş finansmanı ( döviz) ise şu kay­ naklardan e l de edi l ecektir :

1 ) ihracattan sağ l anan dövizle r, 2 ) D ı ş h izmet gel i r l eri, ( işçi ve diğer hizmet er­ bab ı d övizi eri ) ,

3 ) Turizm gel i r l eri, 4 ) Yabancı sermaye,

5 ) D iğer kaynak l a rdan elde ed i l ecek dövizl er.

Sua l : H E R T Ü R K VATAN DAŞ ! N AS I L M Ü LK SA1 36


H i B i YAP I LACAK, B U FAB R i KALAR I N

O LACAKTIR ?

SAH İ B i

Ki M

C evap : Ka pita Hst ve sosya l ist ekono:m i l erde ay­ n ı tasa rruf l a ça l ı şa n l a ra yan i i şçiye, köyl üye, esnaf ve mem u ra yaptı rı l ı r, fakat fabrika l a r ı n sahibi bir avuç pat­ ron veya ko.m ü n ist dev l et o l ur . B u , insa n ı n i nsan veya d evlet ta ra f ı n dan soy u l up, sömü r ü l mes i , sı0sya l ada let­ sizl i ğ i n en tipi k örneğ i d i r. '

M . H . P . 'n i n savunduğu m i l li demokras·iıde d ev l et veya fert, ya da s ı n ıf sömü rüsü o rta d a n ka l kacağ ı n a gö­ re, bu fabr ika l a r ı n sah ib i , T Ü R K M i LLETi 'N I N B ÜTÜ N FERTLE R i , K Ö Y L Ü LER, İ ŞÇ İ LE R , ES N AF, ME M U R , S E R B EST ÇALI ŞAN LAR o l a ca ktı.r. M esela a ft ı sosya l d i l ime a it o lm a k üzere kurma­ y ı düşündüğümüz tasa rruf san d ı k l a r ı na me·m l.e ketin bü­ tün faa l ( ça l ı şa n ) nüfusu üye o l aca ktır. Köylü , Esn a f ve Sanatkar, işçi, M e m ur, Serbest M es l ek M ensubu ve işveren Tasarruf Sand ık l a rı na üye ,m·i l yo n l a rca vatan d a­ ş ı m ı zdan bağ l ı o l duğu sa n d ı ğa h er ay o rta lama 2 5 - 50 l i ra kesi l d i ğ i n i düşünel i·m . Top l anan para m ikta rı a yd a m Hya ra yak ı n , senede d e m i lya r l a r l a ifade ed i l eb i l ecek ra kkam la.ra u l a şacakt ı r . Böyl ece bu 1:asa rruf l a l a büyük b i r sermaye b i ri kimi sağ lanm ı ş ve yat ı r ı m l a r i ç i n ge­ rekl i finansman tam·in e d Hmiş o l a ca kt ı r. Tasa rruf san d ık l a r ın d a be·ş sene m ü ddetle bu kesi­ l en pa ra l a r ı n bi rikti r i l d i ğ i n·i farzetsek, Türkiye'yi ağ gi­ bi sa raca k bir çok fa brika n ı n kuru l m ası i ç i n gerek l i pa­ ra e l de edi l miş d emekt i r .

.iş1ç i bahsinde veri len m is a l e göre her işçi beş v ı l -

1 37


da orta lama 3 .000 l i ra l ı k ıb ir tasa rrufta b u l u na cağ ı n ­ d a n , he i ş ç i fab r i ka n ı n m ü l k iyetine bu oranda ortak o l a ­ cakt ı r . B u n u n g i b i ça l ı şa n her köy l ü nüfus beş yı l da 1 . 500 l ira ; keza 1her esnaf ve m em u r da beş y ı lda 3 .000 l i ra tasa rruf yapaca ğ ı n dan bu ora n l a rd a ; yat ı r ı m l a ra or­ tak o lacakl a rd ı r. 1M i l l iyet1çi düzend e herkese hakk ı kanun h a k i m iye­ ti a lt ı n da veri l ecek, bu hak l a r sö.m ü r üye ka rş ı tem inat a lt ın a a l ı n a ca kt ı r. B u faıbr'i'ka l a r m em l eket i n her yerin­ d e, her v i l a yet, Hçe ve köyünde ( ta r ı m kent l e r i n d e ) a d i l b ir şeki lde ya pı l a ca k, d a ğ ı t ı l acaık·t ı r . Her v i layet, i l çe ve köyümüz fabri kaya kavuşa cakt ı r. Sua l

:

·M i LLET SE KT Ö R Ü N E.O I R ?

Ceva p : Altı Sosya l 'D i l i m i n , 'Ya n i i ş ç i n i n , köy l ü­ nün, esnafı n , m emurun, i şveren ve serbest ça l ı şan lar ı n ü reti m a ra çl a r ı n a , fabrika l a ra sa h i p o l ma s ı y l a ekono­ m i m·izde yeni bir sektör ortaya ç ı ka cakt ı r . Bu , M i LLET S E KT Ö R ÜD Ü R . B ugün m em l eketi·m izde m i l let sektörü yoktur. Sad ece özel sektör ve dev l et sektörü var1d ı r. M i l l iyetçi d üzende Türk e�k:onom i s i , Ü Ç LÜ S E l<T ö R E DAYAN AN Y·E N l B i R KAR M A E KO NO M İ D üZEN i O LA­ CAKTIR . B u Sektörl er ; D EVLET S E KT Ö R Ü , ÖZEL SEK­ T Ö R ve M İ LLET S EKTÖ R ÜD Ü R . B u vesi leyle ş u ras ı n ı önem l e ıb e l i rte l i· m k i , M i l l iyetçi H areket özel sektöre d üşma n değ i l d i r . Ya n ı n ı z, özel sektör, bugünkü başı boş ha l in den ç ı ka r ı l ı p, 1m i l li m enfaat ve plan hedefleri açı­ s ı ndan daha ver im l i ha l e soku l a ca kt ı r . Devl et sektörü de yeniden d üzen l enecektir. Ç a ğ ı geç m i ş eski m iş, eko na·m iye ve m i l li ka lkınmaya yü k ·

1 38

,


o l a n dev l etç i l ik yerine, çağdaş, modern, m i l li stratej i hedef l eri n e yöne l m i ş b i r dev l et sektörü kuru l acakt ı r . B u d üzende, d ev l et a ğ ı r harp sanayi'i , a lt yapı h i zm et­ l e r i , maden sanayi i g ibi ekı0 nom i k h i z metl er·i görecek­ t i r . Ya n i dev l etiım iz, uça k fabriıka l a r ı , a ğ ı r s i l ah fabrika­ l a r ı , büyük l im a n l a r, ba ra j l a r, e l ektrik santra l l er i , d emfr ve çe l ik fabrika l a r ı , petrol tes i s ve rafine ri l eri ya p ı p ku­ racakt ı r . M i l l et sektörü , h er tü r l ü fabrika yapan fabrikayı kurab i l eceğ i g ib i , tüketi m ma l ı yapa n fabri k a l a r ı . da ( mesela, gübre, tra ktör, şeker, çi·m ento, otomob i l , kam­ yon vs . g i bi ) k urab i l ecekt i r . B a s it b i r d ey i m l e h a la gaz, tuz ve bez sata n , ayakıkab ı sata n b ir devlet, modern ve çağdaş ekonom i de ye r a lama z . ı

SOSYAL GÜVEN LiK VE SOSYAL ADALET ANLAYIŞI S u a l : VATAN LAŞLAR l · M IZ S O SYAL TE H Li KELE­ RıE KAR Ş I NAS I L KO RU NACAKTI R ? Cevap : Dünya teh l i ke l e r l e ·do l udur. B i r teh l'ike­ ye uğ rayan i nsan (hasta ! a nan, ihtiya rl ayan, ·i şsiz ıka l a n ) b i r ta ra·ftan ça l ı şma gücünü b i r ta raftan g e l i r i n i kaybe­ der. B izi.m. kura ca ğ ı1m ı z dev l et, teh l i keye uğraya n her­ kese: Esnaf, işveren, ·m üd ü r, işçi - köy l ü ne o l ursa o l ­ sun, i nsan hays i yetine ya raş ı r asga ri g e l i r ga rantis i v e azami sağ l ı k garantisi tan ı yacakt ı r . ,

B un u n i·çin b i r M·i l li Sosya l S ig1orta kuru l a ca kt ı r . M i l li Sosya l S i,gorta vata ndaşlar ı ya ni köy l üy ü işçiyi, e sna � ı ımemuru, i şv er en ve serbest ça l ışa n ı h i ç bir s e,

,

1 39


bep l e bi rbirinden ayı rm ı ya ca k ve herkese teh l ikeye u ğ­ ra ması h a l inde insan g·ibi yaşama i mıkan ı verecekti r . Ancak, :tekn i k ve i d a ri g ü ç l ü kl·e rle sosya l s i gorta ka p­ sam ı na a l ınmayan l a ra , sosya l sigorta n ı n b ı ra kt ı ğ ı boş­ l u k l a r ı d o ld urmaık üzere bütçeden sosya l g üven l i k har­ ca m a l a r ı ya pı l acakt ı r. Her iki m üessese d e tek e l d e o l a ca kt ı r . Sağ l ı k garantisi ise M i l li Sağ l ı k H izmeti Teş­ ki latı y l a ta n ı nacakt ı r . B u teşkil'at orta l ama o l a rak 2500 n üfusta n mü rekkep o l acak, m erkezi tar ı m kentlerinde en küçük sağ l ı k ü nite l er i n i kura ca ktır. D iğer büyük ı.i ıı i­ tel erde bütün vata n sat:h ı na h i çbir bö lge veya yeri ım­ tiyazl ı yapma dan b i r plan d a h i l inde yapı l acakt ı r . K ı sa ca m i l li sosya l güven l i ğ i m iz devlet i n kucakla­ y ı c ı e l i i l e ve herkese eşi t o l a rak sağ l a nacak·t ı r . Ayr ı ca bu m üessesel er, · bugünkü g ibi tema ruzu teşvi k etm iye­ cek, tasa rrufu ba l ta la m ı ya cak, tembel l iğe pri·m verm i­ yecek ve zava l l ı teşki l ats ı z guru p l a r ı n o muzuna basara k teşk i l at l ı guruplara l ü ks hayat yaşatm ıya ca ktı r. Ancak, d ev l etin sa ğ l ad ı ğ ı b u seviyen in üstüne ç ı k­ mak i ç i n , vata ndaş l a r serbest ka lacaklar ve her sosya l d i l i m , iış çi, köy l ü , esnaf, memur, işveren ve serbesrt ça­ l ı şa n l a r kend i . ·iç i n d e teşkWHla n ı p m u nza m sosya l gü­ ven l ik müesseseleri kura ca ktı r . Bu m ü essesel er bi rbi­ riyl e ya r ı şaca k ve bu ya r ı ş tasarruf ve yat ı nm güoü·m ü­ zü a rt ı ra cak ıka lkı nma, h ız ı.m ı z ı Türk ·M i l l et i 'ne yakı ş ı r bir seviyeye ç ı karaca kt ı r . B i z d e e n a z J a ponya kadar ka lık ı nma h ızı sağ l ıyab i l eceğ iz. Altı sosya l d i l i�m i n sosya l s i g"O rta ve sosya l g üven­ l ik teşk·i latl a r ı n ı n kuru l ma s ıyla ü lkem izde- yen i ku rum­ sa l tas a rruf m ü essesel eri de doğmuş o l a caktır. Sigor1 40


ta l ı la r ı n bu teşk i l ata ödeyecek l eri pirim l er her yı l m i l� yarl a rı b u l acakt ı r . B u tasa rruflarla d a yen i yatı nm l a r ya pmak mü mkü n o lacak,t ı r . Kuvvet l i m a l i kayn ak l a ra sa­ h i p o l a cak bu t e şk i l a t l a r yurdun her köşes inde d ev has­ tahane ve sağ l ı k tes i s l eri kuracak, bura l a rda b ütün va­ tanda ş l a r ı m ı z pa ra s ı z o larak tedavi görecek l erdir. l l a ç­ l a nn büyük b i r k ı sm ı pa ra s ı z, bazı ! a r ı ise çok ucuza sa­ tı l a caktı r . Ayrı ca bu te şk i l a t la r yaz ve k ı z a y l a r ı d i n l en­ me ve tati l tes i s l eri açaca k, b u ra l a r d a köy l ü müz, işçi­ m i , esna f ı m ı z, m em ü r, işveren ve serb est ça l ı şan l arı­ m ız çok ucuz bir şek i l de ka l a b i l ecek l erd ir. ,

Sual : S OSYAL ADALETi N AS I L G E R Ç EKLEŞTl­ R EC E KS i N iZ ? C eva p : Sosya l a d a l et, m i l l et i m eydana g etiren fer1t ve sosya l d i l i m l e r i n m i l li gel i rden ken d i l erine dü­ şen pay ı tam o l a rak a l ma s ı , fert ve sosya l d i l iım l er a ra ­ s ı n da sömürü v e vurguncu l uğun ka lkmasıd ı r . ·

Alt ı sosya l d i l i m i miz ü reti m a ra ç l a r ı n ı n fabrika­ l a r ı n sah ibi o l u n c a ü reti m a raçların ın ma l iyetin e ve ka ­ ra katı lm ı ş, o rtak o lm u ş o l acakt ı r . B un u n s:o nu da tam manasiyle S O SYAL A D A LE T d e sağ l a n ı p, gerçekleşti­ ri l ecektir. Tekra r yuka rıdaki m isa l e dönecek o l ursak, her i ş ç i miz her yı l son u , fabrikan ı n ka r ı n da n h isse se­ ned i ni s:betinde gel i r e l de edecektir. B öyl ece her i ş·ç i, i ş yer i n i n h em saıh ibi, h e m de i ş,ç isi o l a cak, ayl ı k üc­ reti d ı ş ı nda fabrika ka r ı n d a n h i sses i n i a la rak ek bir ge­ l ir ka z a n a ca kt ı r Böyle b i r iktisa di d üzende, gel ir da ğ ı ­ l ım ı d a a d i l o la ca kt ı r . Türk M i l l et i n i m eydana geti ren a lt ı s1osya l d i l i m , yan i i şçim iz, köy l ü müz, esnafım ız, ,

1

.

1 41


mem u rumuz, işveren ve serbes,t ça l ı ş a n l a r ı m ı z fabrika­ l a r ı n m ü lk iyet ve ka r ı na o rta k o l duğu za man, m i l li ge­ l i r i·ş·ç i , köy l ü , esna .f , m emur, i şveren ve serbest ça l ı ­ şan a ra s ı nda a d i l bi r şeki l d e pay l a ş ı l m ı ş, d a ğ ı t ı l m ı ş o l a ca kt ı r . B un u n sonun da sömü r ü v e vurg uncu l u k o r­ tad a n ka lkaca kt ı r . H a lbuki bugün sosya l ist - komünist devlet l e kapita l ist devl ette ,s osya l a da l et , ,f er,t l e r ve sos­ ya l d i l i m l er a ra s ı n da sağ l anama m aktad ı r. Komü n ist d evl ette, bizzat d ev l et, ka pita l ist d ev l ette ise, b i r avuç i ş v eren, diğer fert ve sosya l di l im l er·i soymakta, onla­ rın hakk ı n ı vermemekted i r . Komü n ist d ev l ette b i r i ş­ çi ayd a 7 .000 l ira l ıık gel ir ya ratı r, b u n u n a ncak 1 .000 l ira s ı n ı a l ı r, ka pita l ist d ev l ette ise 1 . 500 l i ra s ı n ı a l ı r . M i l l iyetçi d evl ette ise işçi en a z 6.000 l i ras ı n ı a l a ca k, 1 .000 l i ra s ı n ı sa d ece devl ete ver,g i o la ra k ödeyecekti r. M . H . P . 'n i n iktisa di düzen i nd e herkes fabrika o rta g ı , herkes ü cret ve ge l ir sah ibi, herkes tam a n l a m i-y l e hak sahibi o l a ca kt ı r . B u s i stem, Tü rk M i l l et· i 'n i n ikti sadi bütıü n l eşmesi­ ni s·a ğ l a ya ca kt ı r . E·d irne'deki i ş ç i veya köy l üm üz, Hak­ ka ri ve Kars 'taki fabriık an ı n ortağ ı o lacak, Hakka ri 'deki bir köyl ü veya esnafı m ız E d i rne'deki bir fabrika n ı n or­ tağ ı o laca kt ı r . Böyl ece bütü n vatandaşl a r ı m ı z, aziz yur­ d umuzu n h e r köşes·ine iktisa di a l aka i l e bakacak, m i l li servet ıbü�ün vata n da ş l a r ı m ız ta ra f ı n d a n korunacaktı r . M i l ll serveti ·İ mhaya ka l k ı şaca k gözü dönmüş b i r h a i n , bütün Tü rk M i l l et i 'n i karş ıs ında bu laca kt ı r . ·

Sua l : KALK I NMAN I N G E R EKTi R E C E G i lt·M T VE TEKN İ K KAD ROYU NAS I L Y ETiŞT I RiP 1M .U H AFAZA E DıECEKS i N iZ 7 Ceva p : Sa nayi l eşm e bir tekno l oj i ve i l i m işid ir.

1 42


En mo d ern, en yen i t ekn o l o j iyi a l acağ ı z . Anca k bu şe­ · k i l de ka lkınm ı ş ü lkelerle ara m ı zdaki mesafeyi kısa za­ manda kapatm ı ş o l a b i l i r iz . i l im ve i l mi a ra ştı rmaya bü­ yük yer vereceğ iz. En k ısa zamanda çok b üyük m i kta r­ da i l i m ve te k n i k adam ı yet işti receğ iz. ü r e tim i a rt ı ran , tatbi ki ve a r a şt ı r ı c ı ·i l i m da l ı n a , tekn iğe i l k p l a nda yer vereceğ iz. Eğ iti m s istemi m i z ıü l1ke gerçeklerine ve ka l ­ k ı nma hedef l erine göre yen i den p l a n l an a caktı r . ü reti­ ci, a raştı rma c ı kafa l a ra ihtiyaç va rd ı r. B u gü n en güzi­ de ve tekn i k i l im a dam la r ı m ı z başıka ü l ke l er tara f ı nd a n itha l ed i l m iş , e l i m i zıd e n a l ı nm ı şt ı r . Bun l a ra ka lkınma­ m ızda baş köşeyi vereceğiz. Türk beyn inin d ı şa r ı da , başka ü l keler tarafından sömürü l mes i n i n önüne geçe­ ceğ i z . B una 'müsaade etm iyeceğ i z . B i n l erce ·yetişmiş, dünya ça pı nda k ıy m et a rzeden e l ema n l a rı m ız, gerek l i i l g i ve değer' İ b u l a ma d ık l a r ı +ç i n , yabancı ü lkel erd e ça­ l ı·ş mak zorunda b ı rakı l m ı ştır. U n utu l mama l ı d ı r ıki , bu ü l ­ kede güzi de e l eman l a r, bu 1akir m i l l etin pa r as ı i l e m ey­ dana get i r i l m i şt i r . Beyin sömürü ve ihrac ı na son ver i l ­ me l i d i r . . S u a l : D i KEY E G iTi M , M i LLT E LiT N ED i R ? C evap : M i l lıiyetçi Haeket, e ğ1 it i m po l itikas ında « d i l< ey» ve «yatay eğ itim »i savu n u r . D i key eğitiım l e seç­ kin e l i t yeti�tiri l i r . Bu el it, d ev l etin, ,mıi l l iyetçi - ü lkücü , a raşt ı rm a c ı v e b i l i m c i ka d ros u d u r . B u kad r o ya , « B ey i n Ka d ro» veya «Yönetici Kadro » da diyebi lıi riz . K e ndi m i l­ l i e l it i n i , bi l imci ve ü l kücü ayd ı n ka d ros u n u , tekn isye­ n i n i yetişti rmem iş bi r m i l l etıi n ka lkın ma s ı , va r l ı ğ ı n ı de­ va m etti rme-s i mümkü n değ·i l d i r . Avrupa ü lkel eri , Ame­ rika ve haıtta R u sıya ka lkı n ı rken önce m i l li e l itini yetiş­ tıi r m i ş ve h a l e n de yetıi şt ir m e ye deva m etmektedir. O l 1 43


kem izin az gel işmiş, ka l k ı nma.m ı ş o l m a s ı n n ı en önem l i se·b epl erinden b iris i , i kt i d a r l a r ı n « m i l li el it» pol it i ka s ı ­ n a sah i p o l ma y ı ş ı d ı r . M i l l iyetçi H a reket, «d ikey eğitim » ya n ı n da « yatay eğitime» de önem verir. Yatay eğitim, ha l k eğit i m i d ir. B u eğit i m l e m i l l et imizin bütıünü ; köy l ümüz, iş·çim iz, es­ naf ı m ı z, :işveren ve serbest ça l ı şa n ı m ı z m i l li ü l kü y l e bütü n l eşmiş o l u r . B u ra da Türk M i l l i yet ç i l i ğ i ü l küsü i çin­ de, genel tekn ik ve mesl eki eğ1itim ya pı l ı r. i Ş Ç İ VE S E N D I KAC I L I K A N LAY I Ş I Sua l : N AS I L B i R i Ş V E E M E i< D ÜZE N İ K U R A­ CAKS I N IZ ? Cevap : ·M i Hiyetçi H a reket, i nsan 'şahsiyetine en büyük sayg ıyı duyar. Emek, insan şa hsiyet i n i n bir par­ jas ı , yap ı c ı b i r u nsu r u d u r . Emeğe saygı d u ymaya n , emeğ i 1k orumayan bir görüş, i nsa na da sayg ı d uya maz. ıB u gün yeryüzünd e uyg u l a nmakta olan bazı sistem­ l er, emeğ i ıb ir ma l , bi r eşya o l a ra k görür. Bu sıj ıstem l e­ rin emeğe verd i k l eri değer, bir ma l a , b i r eşyaya veri­ l en değerden fa rkl ı d eğ i l d i r . E m eğ i , bir ma l , bir eşya o l a rak gören, sistem l er b i l hassa kapita lıist bi r marksist (kom ü n i st ) sistem lerdir. Emek, insan şahsiyetinin b i r pa rçası o l duğuna gö­ re, emeği eşya o l a ra k n itelemek, insa n ı eşya l a ş,t ı rm a k demektir. Ka pita l ist ve komünıist s·istemlerd e e m e k sa­ h i b i olan işçi, düşünen, yeni d eğerler ü reten bir i nsan olarak d eğ i l , bir eşya , bir 'm ak ina o la ra k görü lür . . H er m a l ve makinaıda ol d u ğ u gib i , 1iş ç i d e d e a ranan d aha faz l a ça l ı şmak, daha faz l a üretmektir. N ası l , fayda s ı z 1 44


ha l e ,g el en b i r ·m a l atı l ı r , b i r k en a ra b ı r a k ı l ı rs a , bu s i s­ tem l erd e ça l ı şa maz, üretem ez h a l e gelen i!;»Ç i d e a t ı l ı r, bir k e na rd a kend i kaderine bı rak ı l ı r . i ş ç i , b i r ,i nsa n ; emek, i nsan şahsi yet:inin bir pa rça s ı o l a rak kabu l ed i l ­ med iğ i i·ç i n , i nsana sayg ı d uyu l a m a z . Emek, ü retim fa a l iye t in in en k u tsa 1 u nsuru.du.r . Sermaye i l e b i r l ikte emek, ü r et i m i m eyda na g etirir. An­ cak, gerçek bu o l m a sı n a rağ m en uygu l a mada, serma­ ye da 1i•ma emeğ i sömürü r . U y gu la n a n s istem , ister ka­ p it a l is t sistem o l su n , ister d e v l et m ü lıkiyeti s is,tem i ni n ha k i,m o l d u ğ u . kom ü n ist sistem o l,s u n , emek üvey ev­ lat m ua me l es i görmekte, söm ü rü l mekted i r . O ysa , emek­ s ız sermaye h i çb i r ü r:et i m d e bu l un a m a z ·

·

.

M i l l i yetçi Ha reket, ıh er türl ü söm ü rü d üzen i ne ka r­ ş ı d ı r . M·i l l iyetçi H a reket, sermayen i n emeği sömür.m a­ diğ i , sermaye ve emeği m i l li menfaatler i ç i n d e denge­ l eyen bir d üzen ta raf ıd ı r . 1M i l l i yetçi H a re'k et 'de emek ve sermaye b i rb iri n i yok eden, b i r/b i r iy l e ınüca del.e eden iki dü şm a n unsur o l a ra k ,d eğ i l , b i rb i ri n i ta,m a m l ıya n i k i ka r.deş o l a rak e l e a l ı nm a kta , ·d üzen l en mekte d i r . Emeği serma yeye, serm ayey i emeğe boğazlata n , soydurtan sahte, s ın ı fç ı , b ö l ü c ü s i stem l ere i na n m ı yoruz. i n a n ç ve görü ş ü m üz, emek - sermaye barı ş ı d ı r . M i l li kalkı n ma­ m ız ı n , e kon om ik gel·i şmemizin h ı z l a , denge l i ve a di l bir ş e k i l d e o l ab i l mesi a n ca k E M E K - S E R M AY E B Ü T Ü N L EŞıM ES iY 'E M Ü MK ÜND ÜR . ,

,

)

­

L

Sua l : EMıE K - SE R1MAY E

B üT ü N LE Ş MESi NE­

DİR ? Cevc:ı p : M i J l.iyetçi Hareket ' i n temel fel sefes i , M i l­ LT BüT ü NLEıŞ M E ' d i r. M i l l i bütü n l eşme, m i l l i yetçi l i ğ i n ,

F. 1 0/1 45


en mo d ern a n l a m ıd ı r. M i l li s ı n ı rl a r ı m ız i çi n d e 45 m i ! ·

y o n Türk i n sa n ı n ı n h e r konud a , kü l türde, eğitimde, e �o­ nom i d e bütünl eşmes i , tek vücut o l m a s ı gerekir. Kamp­ l a ra ve menfaat g ru p l a r ı n a bölünmüş bir Türkiye ' n i n devl et v e mi l l et o l a r a k va r l ı ğ ı n ı k o r uya b i l m e s i mümkün d eğ i l d i r . Geçird i ğ i m i z son 1 5 yı l , m i l li birl i ğ i m iz, dev­ l et ve ü l ke bütün l ü ğ ümüz yön ü n den pa rça l a y ı cı , bô i ü­ cü, Türk ve Türk l ük is·m i n i tarih sahnes·inden si l ici , ha­ in görüş ve sistem l e r i n kol gezd i ğ i y ı l l a r o l muştu r . Şu­ ra s ı n ı memnun iyet l e kaydetmek gerekir k i , bu hain gö­ r ü ş ve s i stem l ere en az i l tHat eden , bun l a r ı n sa hte ya-· ! a n l a r ı n a i n a n ma ya n top l u l u k, m i l l iyetçi - vatansever Türk iş·çi l er i o l m u ş tur . M i l l etim i z i ve ü l kemizi bu ha · İn görüşl erden ko ru ­ mak i ç i n daha kuvveti i, ça ğ ı n g erek lerine d a ha uyg u n m i l li görü ş l er b u l m a m ı z gerek i r . Ta rihte b i r f i kr i n , tek ba ş ı n a sopa i l e po l is tedbi r l er i i l e -yen i l d i ğ i gö rCı l ın e ­ m işti r . N a s ı l k i , zeh ir·in i l acı pa nzeh i r ise, fi krin de i ı a ­ c ı d ah a kuvvet l i f ik i rd i r . ü lık e m i z,i pa rça l a ma k, m i l l e ti ­ m iz i es·i r etmek, T ü rk işçis ini k ö l e l eştirmek isteyen sos­ ya l i st ve kapita l ist f i k i r l ere karş ı , m i l l iyet ç i b i r fiki r l e karşı çı kmak zorundayız. Tü rk M i l l iyetç i l i k f ik r i n i n tem el i , m i li bütü n l eş·me­ d i r . M i l li bütün l eş.maden ma ksat, Türk ·M i l l et i ' n i tney­ dana geti ren bütün fer·t ve sosya l di l i m l erin tasad a , ka­ der ve k ı va n çta o rtak o l ma s ıd ı r . B u genel prens ibe uy­ gun o l a ra k , M i l l iyetçi H a reket, ekmek - sermaye sah i p- . l e r i n i m i l li bütü n l eşmeye, o rtak ü lkü ve inanç l a ra da­ vet ede r . Emek ve sermaye, m i l li bütün l ük ve menfaat d ı ş ı nda faa l iyette bul unamaz. Emek, ve sermaye, m i i l i menfaatl ere h izmet ett ikl eri ö l ·ç üd e koru n ma l ı , destek­ l en me l i d i r .

1 46


Sual

:

M · i L LT T E K SEN'D iKAC I L I K NE D İ R ?

C eva p : Mıi l fetim izin önem l i b i r k ıs m ı n ı işçi di l i. m i teşki l etmekted i r . ü lkem iz ka lkı n d ıkça , i ş ç i m ikta r ı daha da a rtacakt ı r. O h a l d e m i l li b i r h iz.m et v e r efah devleti o l ma s ı g ereken d ev l etim iz, her şeyden önce va­ tansever Türk i ş ç i l er i n i n sosya l ve e konomik menfaa t­ l er·i n i korumak, d üzen l em ek zorunda d ı r. Hemen b e l ir­ te l i m k i , teş k i l a tl a n ma m ı ş b i r g rubu n, menfa a t l e r i n i sa­ vunabi l mesi, sömürü l m ekten kur,tu labi l mesi m ümkün d eğ i ld i r . En büyük !kuvvet, kend i öz teşki lat ı n ı kurup, buna üye o l ab i l mektir. B i r l i'kten k uvvet doğar. B i rl i ğ i, teşki latı d ı ş ın d a ka l a n işçi, sömü r ü l meğe m a hku m d u r . B u nu ö n l emek i ç i n , demo kratik T E K S E N D i KAC I LI K P R E N S İ B İ N İ get i receğ iz. Her işko l u nda kanun h imaye­ si a l tı nda bi r sen d i ka ku ru l ma l ı ve işç1i l er i m iz gönü l lü o la ra k s e n d i ka l a r ı na üye ya p ı l ma l ı d ı r . M odern demok­ ra si l e r, m ü essese ve teşki latl a r ·dem okrasis i d ir. Ancak, bir m ü essese veya teşki lat ı n ku r u l u ş ve varo l uş amacı­ nı gerçek l eş t ireb i l mesi için, bun un gerek l i kuvvet ve himayey e mazh a r o lm a s ı gerekir. Teşki lat l anma, özel ­ Hkl e işçi l e r i n teşk i l atlanmas ı , ayn ı m enfaate s a h i p h e r şah s ı n ayn ı ö rgüt i ç inde şu veya bu y o l da top lanması d emektir . B ir işçiyi, send i ka s ı d ı ş ı nd a :b ı rakm a k demek, i ş ç i d i l im1i n in teşki latlanmas ı n ı daha peş i n en tah r i p et­ m e k demekt i r . Şu noktay ı tekra rda büyük fayda va rd ı r : H ürrıiyet; i ktidar, k uvvet v e m ü lkiyet sah ibi o l makt ı r . D ı ş baskı l a r a , baş kas ı n ı n e m i r ve müdaha l es i n e maruz ka l mayan h e rkes h ü rdü r. H ürriyet, kuvvet demek o l du­ ğuna ve kuvvet de b i r l i k ve teşki l at demek o ld uğuna göre, anca k teş k i l at l a n m ı ş ve bütün üye·l er1i n i teşk i l at ı i9in de topl ayabi l m i-ş ıb i r sendika , i ş,ç i l erıin hürriyetin i

savunabi l ir .

1 47


Bazı k i msel er, i ş ç i l er· i n demokratik tek send ilka i ç in de topl anmas ı na it i raz etm ekt ed i r . B u n l a ra g öre , tek s en d i ka c ı l ı k, hü rriyetl ere a yk ı rı i.m iş . ·B u g ör ü ş d k:i n o k­ tadan hata l ı ve mahzu r l u d u r . Evve la bugün ü lke·m izde i ş ç i ve kö y lü d ı ş ı nda ka lan bütün sosya l dj l;j m l er; özel­ l i k l e fa brikatör, tücca r, sanayi c i , büyük ç iftçi , avu kat, doktor, m ühend is g iıbi mes l ek ve sosya l. di l i m l e r teş!k i ­ l a n la nma y ön ü nden tek kuru l uş prensib i n e tab i di r . B u n­ l a ra m ensup ki mse l er tek sen d ika veya k u ru l uş l a r ı na üye ya p ı l d ı k l a r ı na göre, ya tek ku ru l u ş çok fayda l ıd ı r, bun u n i çin serbest .mes l ek erbab ı ve işveren ler bu yo la iti l m i şti r veya ıtek ku r u l u ş demokasiye ver hü r i y et e ay­ k ı r ı d ı r . Pekıi bu takdi rde n i ç i n bu şah ı s l a r ı n e H n d en hür­ riy e t le r i a l ı n m ı şt ı r ? ı

M a de m k i tek send ika ve ·t ek ku r u l uş ·s istem i hür­ rıiyete ayk ı r ıd ı r, o ha l d e· n i ç i n ıb i r kıs ı m vatanda ş l a r böy­ l e b i r teşk·i latlanmaya m edbu r ed i l m iş l erdi r ? a u n l a r ı tek kuru l uşa z.o rlayan kan u n l a r ·İpta l ed i l me d i ğ i n e gö­ re, şöy·l e b i r s onu ç l a k a rş ı k a rşı y a k a l ıyor u z . Kanu n l a ­ rı m ız, m i l l et i m i zin b i r 'kı sm ı n ı köl e, bir k ı sm ı n ı ise h ü r ya pm ı şt ı r . B u ıh ü r ya p ı l a n l a rı n baş ı nda i se i Ş Ç i LE R I M i Z g e l m ekted i r . Böyl·e b'i r yoruma i na n m a k D e rh a l de saf­ d i l Hk o l u r . B i la k i s , işveren du r u m u nd a o l a n l a r ı tek ku­ ru l uşa , işçi l eri çok !ku r u l u şa sevkeden zihniyet, zayıfı daıh a çok s ömürme k, ·fakiri daha fak ir, zen g i n i daha z e ngi n ya pmak :z:ihni .y eti dir. M i l l iyetç·i H a reket, bu gö­ rüş ve tutum a karş ı d ı r. Tek kuru l uşun i·şç i l eri m iz i da­ ha kuvvetl i ya pa ca ğ ı na i na n ı r ve dem okratik tek send i­ ka c ı l ık .p rensib i ni savun u r . ı

S u a l : :i Ş Ç i TASAR R UF VE YATI Rl1M SAN D IKLA­ R I N E D İR ?

1 48


Ceva p

:

1M i l l iyetç i H a reket,

ka l kı n m a m ızı n m i l li

kayna'k ve imka n l a r ı n ı za daya n mas ı n ı ister . Tü r:k iv e 'yi Türk l er kal k ı n d ı r ı r. Yaba n c ı

sermaye düşma n l ı ğ ı yap­

m a ma k l a b i r l ikte taş ı:ma s u He d e ğ i rmen i n d ö n m eyece­ ğ i,n e i n a n m a ktav ı z B u sebepl e ka l k ı nm a n ı n tasa rruf v e yat nm u ns u r la r ı n ı karş ı l a m a k üzere b i r iŞÇİ TASAR.­ R UF VE YATlıR liM SAND I G l 'n ı n ku r u l ma s ı n ı öngör,mek­ .

tey.iz .

i ş ç i tasa rruf ve yatı ı m sa nd ı ğ ı n a her ay, her işçi­ den ü cretine göre b i r m i ktar aidat kes i l ecekt i r. D a m l a da m l a g ö l o l u r m isa l i , bu sa nd ı kta b i r i k e n p a ra l a r bü­ yük y ek O nl a ra ba l i ğ o l a ca1ktı r . Ayn ı y o l u m i l l et i m izi ,

meyd a n a getf r e n d i ğer beş s o sya l d i l i m d e de tatbi k

B u di l i m ler, köy l ü , esna f , memur, serbest ça­ l ı ş a n l a r ve i şveren l e r d i l i m l er i d i r . i ş.ç i d i l i m i n i d e bu­ n a ek l e rs e k 6 S O SYAL D i UM o rtaya ç ıkar. i şte b i z, Tü rk·iye ' m i z i n ka l k ı n m a s ı n da M'İLLİ E l< O N O·M İ yo l u o l a ra k b u yo l d a n i stHa d e e d ec e ğ i z . B ö y l ece yaba ncıya m uhta ç o l m a dan 1 O 1 2 y ı l 'İ çinde Avrupa ü l ke l er i se­ v i yes i n e u l aş ı p, B Ü Y ÜK VıE M i LLiVET Ç I T ü R KiY E 'Y i K U RAlCAG IZ. edece ğ i z .

­

·

-

S u a l : i Ş Ç i FAB R l l«ALA R I K U R U LACAK ·M i D i R 7 Yuka rda be l i rtti ğ i m i z i ş ç i T as a r r u f ve Ya­ tırım Sa n d ı k l a r ı nda t op l a nan büyü k pa ra l a r, m e m l eke­ tim izin ka l k ı n m a s ı ,j çin ge r ek l i FAB Ri KALA R I N K U R U L­ MAS IN'DA K U LLANACAG I Z . B i r mem l eket;i n ka l k ı n ma ­ s ı ancak bü yük fabrika l a rı n ya p ı l mas ı y l a mümkü n dü r . B üyü k fabrika l a r ı n baş ında ise FAB R i KA YAPAN FAB ­ Ri KA GE Li R . B i r t e m e l fabrika k u rup, bundan h er g ü n y e n i fabri·ka l a r ü reteceğ iz. B u n u n son unda Türkiye 'm i z k ı sa b i r sü re i ç i n d e sanay i l eş·m iş, ka l k ı nm ı·ş o l a cak, o

Ceva p

:

1 49


zam a n k ıym etl i 'İ şçi l e r i m i z Avrupa 'da başka l a r ı n ı n ya­ n ı nda ·ça l ışmağa g itme�ten , yaba nc ı ya el açmaktan kurtu l acakt ı r . Kuru l a n 'bu FAB RiKA!LAR IN SAH İ B İ l ŞÇ I LE R i M·İZ O LACAKTI R . K i m s e n i n h a kk ı n ı k i m seye yed i rm eyece­ ğ i z . H i ç k i msen i n pa ra s ı y l a başka l a r ı n ı zeng i n ettıi rme­ yeceğ i,z . İ ş·ç i m i z i n a l ı n teri ve ta sa rruf l a rı sonucunda ku­ ru l a n fabri ka n ı n sahib i o l a caktı r . Her işçi sand ı ğa öde­ d i ğ i para n i s betinde h isse senedi a laca k ve bu fa bri ka­ l a ra o rtak o la caktı r . B öy l ece i ş ç i l er i m iz b i r ya ndan m a l - m ü l k ·s a h ibi o l u rken , b i r yandan da b u fabrika l a r ı n y ı l l ık ka r ı na ortak o l a cakt ı r . ' B u n u n sonunda her işçi zeng·i n l eş i p, ço l u ğu ve çocuğu i l e insanca yaşama h a y­ sıiyetine kavuşa ca ktı r . B iz i m a n l ad ı ğ ı m ız m i l l iyetç i l ik i şte b u d u r . YAŞAS IN Z.EN G i N VE H O R T Ü R K i Ş Ç i LE ­ R i l . .. S u a l : I Ş Ç i LE R i ŞYE R LER i N i N KAR I N DAN H iS S E ALA CAK LAR , Y ö NETi:M E KAT I LACAKLAR M i D i R ? C eva p : İ ş ç i l erim iz, ça l ı şt ık l a r ı fabrikan ı n y u k a r ı ­ da a n latı ld ı ğ ı g ib i ortağ ı o l ma d ı k l a r ı d u ru m l a rda, işye­ r i n i n yön et i m i n e ve y ı l l ı k ka r ı n a kat ı l a cakt ı r . O RTAK Y ö N E T İ · M , O R TAK KA R ve O RTAK M Ü LK İYET h a k k ı n ­ d a i l eri sürdüğ ümüz bu fikri m i z i Anaya sa değ i ş i k l i ğ i i ç i n b i r madde o l a rak tek l if edeceğ i z . M i l liyetçi Türki­

ye'de sermayenin emeği ezmesini, sermaye hakimiye­ tini reddediyoruz. Emek - sermaye denge ve barışını, emek - sermaye kardeşliğini ısrarla istiyoruz. Eşyan ı n insanı esir ettiği kapitalist ve tüm insanl ığı köleleştiren komünist sisteme şiddetle karşıyız. ülkücü sistemimiz, milliyetçi demokratik s istemdir. S u a l : G R EV VE TO P LU SÖZLE Ş M E HAK K I N'I SA­ V U N ACAK M l 81ıN I Z ?

1 50


Ceva p : ,jşç'i n1in ·s osya l ve ekonom i k m enfaat i n i n korunma s ı n d a !h a yat şa rtl a r ı n ı n y ü ksel mesinde b i r sos­ ya l pa z a r l ı k ve ba s k ı a ra c ı o la n t o p l u iş sözle şmesi ya p­ ma, g r eve baş vurma ha kk ı n ı n s ı n ı r l a nd ı rı l ma s ı düşü­ nü l emez . i ş ç iye ç a l ı ş t ı ğ ı işyerinde o rta k l ık, yöneti me, ka ra ve mü lkiyete k a t ı l ma hakkı vermeyen bugünkü ka­ pita l i'st d üzen de, topl u · sözleş1m e ve b i lıh assa grev haık­ k ı , sosya l savunma ve d i renme i mka n ı bahşetmekte­ di r. B u h a k l a r s ı n ı r l a n d ı r ı l d ı ğ ı takd i rd e i ş ç i s e rmayen in esa retinde sömürü l mekten başka bir ş a n s a sah i p o l a ­ mayac a kt ı r . B a şka s ı n ı n s ı rt ı ndan zeng i n o l ma y ı tan ım ı­ yoruz . i nsa n şaıh siyet i n i n b i r pa rça s ı o l a n kutsa l eme­ ğ in , söm ürü lmesini i st em i yo ru z . Sermayeye pr i m veren, emeğ i m a hküm eden zih n i yeti ta sv i p etm i vo.ru z . i ş ç i l e­ ri m izin a l ı n teri'y l e başka la r ı n ı n zen g i n o l ma s ı na as la m üsaade edemeyiz. Yuka r ı da a ç ı k l ana n sebeplerle işçi hakları n ı n , s öz­ l eşme ve grev ha k k ı n ı n s ı n ı r l a n m a s ı fikrine katı l m ı yo­ ruz . B ö y l e b i r s ı n ı r l ama, a ş ı r ı b i r söm ü rü d üzen i get i r­ mekten başka h i ç b i r ga yeye h i zmet edemez . S öm ürü­ nün en ıbüyük d üşmanı m i l l iyetç i l ikt i r . Tü rk 'ü Tü rk'e söm ürtmek, Türk M i l l iyetçi l i ğ i n e ters d üşer. Sömürü i mka n ı h a z ı r l a ya n hiç bir k i s i v eya maka m , Türk Mil1 i yetç i lıi ğ i nd en b ahsedemez . S u a l : TAR I M i Ş , TAR l,.M S E N D iKA, S O SYAL S İ ­ GO R TA VE T OPLU S ÖZLEŞM E KAN U N LA R I N I Ç I KAR­ TACAK M i S i N iZ ? Ceva p : Y ı l l a rd a n beri ü l kem iz i n en ço k s ö m u ru ye mahküm o l a n , en fak i r k ı s m ı n ı teşk i l ed�n ta rı m i ş·ç i l eri­ nin iş ve s osya l güv e n l iğ i ni teı:n i nat a lt ı na a l acak, Ta-

1 51


r ı m i ş K a n u n u , Ta r ı m i ş ç i leri Sosya l Sigorta Ka n u n u , Ta r ı m l ş ç i l e r i Top l u Söz l eşme ve G rev K a n u n u n u n ha­ l a ç ıkart ı l maması büyük bir h a ks ı z l ı k ve ta l i hsizl ik kay­ n a ğ ıd ı r . ·M i l l iyetçi Ha reket, ta r ı m işçi l e ri n i bü tün sa m i­ m iyeüy l e destekl er, bu vata n e v latl ar ı n ı n bi r a n önce sosya l ıve e k o nomi k g a ra ntiye kavuştu ru l ma s ı n ı i ster. Ta r ı m Sigorta , Ta r ı m i ş , Topl u Sözl eşme ve Sen d i ka Kanun l a rı n ı ç ıka rtmayı vaad eder. ·

Su l : i Ş Ç İ S i G O RTALARılN I N E G İT i·M i M KAN I N E O LAGA KT I R ? Ceva p : M i l l'iyetçi Hareket, i ş ç i çocuk l a r ı n ı n i l k, orta ve yüksek tahsi l l er i n i n ya p ı l ma s ı nı s a ğ l aya ca'kt ı r . B öylece ıv atansever Türk i ş ç i l e r i n in çocuk l a r ı okuma i mka n ve şan s ı na kavuşacak, ya r ı n k i B üYOK TÜ R KİYE ' n i n b u a ds ı z m i ma r l a r ı n ı n i m ka n s ı z l ık yüzünden hede r o l ·m a l a r ı ö n l enecekti r.

1KÖY VE TARIM MESELELERi S u a l : TAR l,M KENTLERİ N E D·I R ? TOP R AK VE K ö Y REFO R M U NDAN NE A:N LI YO R S UrNUZ 7 Ceva p : Ka l kınmam ı z Tü rk m i l l et i n i n ka l k ı n ma s ı meselesidi r . Türk ıM i l l et i 'n i n en büyük s1osya l d i l i m·i n i köyl ü l e r i m i.z teşk i l etmekt ed i r . Köyl erim izde ya şaya n nüfus, 2 5 m i lvon c iva r ı nda d ı r . S a ğ l a m ve d e ngel i b i r ka l kı nm a ya p a b i l mek k1ö yl erhtı i z i n sosya l v e ekonom i k yapı s ı n ın değ i ştirHmesine bağl ı d ı r . Köy top l um ya p ı ­ m ı z feodal ıb i r görünü m a rzetım ekte d i r .

9 l ş ı k ' ı n bir i ik es i ,

Köycü l ü k a d ı n ı ta ş ı makta d ı r . Köycü l ü k , Ta r ı m Kentl eri projem izin uyg u lanmas ı i l e

1 52


köy l er i m izin ekonomik ve sosya l ya pı değ i ş i k l i ğ·i n i k a p­ samakta d ı r . Ta r ı m Kentleri , köy ve m i l li ka lık ı nm a m ız ı n tem e l projel erin den b i r i s i d i r . Ta r ı m Kent l er i projes i i l e i ki büyük ·d eğ i ş ik l i ğ i -g erçekl eşti receğ iz. B u n la rd a n bi­ risi sosya l , ikincisi 'ise ekonom ik köy kalkı nmas ıd ı r . Köyler i m iz sosya l yön den yen'i b i r yerl eşme bi ·ç i m:ine soku l a ca kt ı r . Köy l ü özü ve -s özü ile sa pma l a r göster­ m eyen, -f akat d a i ma ·i1hma l g ö ren Türk i n sa n ıd ı r . Köy­ l üyü, insanca yaşama düze n i n e sokm a k zoru n dayı z . Yo lsuz, ı ş ı ks ız, su suz, ıo1k u l suz, hasta hanes iz, doktorsuz bir ·o rtam da ya şayan köyl ü i nsan hays i yet ve o nu ru i1ç in­ de yaşa m ı yor de1m ekti r . B ugün ü l kem izde ·m uhta r l ık o l a rak 4 5 b i n , -yer l eş­ me b i rim o la ra k 65 b i n köy va rd ı r . Köy l ü nün i nsan onu­ r u n a uyg u n b i r bi·ç·i mde ya şaya bi l mes i i ç i n , bu köy l er i n yo l , s u , e l ekt r i k g ib i te·m e l a lt yapı tes i s l eri ne; oku l , hastahane, kamu h izmeti yü rüten k u ru m l a r gibi sos.yp l ve k ü l tü rel tes i s l ere ve n ihayet atöl ye, fabri k a ve d iğer ekonom ik 'k u rum l a ra , s i n a i tes·is l ere kavuşim a s ı ·l a z ı m­ d ır. B ugün köyleri•m izin °/o 5 3 'ü n d e s u , 0/o 7 5 'inde yo l , 010 9 8 ' i n d e e l ektrik yok t u r . Köyl ü b a ş ın a d üşen o rta la­ m a m i l l i g e l i r y ı lda 700, a yda 5 5 l i rad ı r . Ka lk ı nma gerç ekçi ve d i n a m i k karar a l ma y ı gerek­ ti r i r . 65 bi n köye s u - .y o l - e l ektr·i k götürmek mümkün d eğ i l di r . H izmet ve ·s·o sya l tes i s l er i kur m a k m üm kün de­ ğ i ldi r. 65 bin köyün her b i rinde b ir fabrika kurmak m ü mkün değ i l d i r. Ya pı l a ca k iş her bö l gede kur u l u köy­ l er a ras ı n d a n bir ta nes i n i ·merkez - cazibe köyü o l a ra k seçmek a lt yapı , s:o sya_I - kü ltürel ve eko no m ik tes is le­ r i lbu merkez köy ü n d e kurm a kt ı r . Bu köy Hk, orta ve daha yükıs ek o ku l l a r ı , tek n ik ve m·e s l eki ve eğitim ku,

1 53


rum larn ı ı , hasta hane, kütüphane ve konfera ns sa l o n l a ­ r ı n ı a d l iye, nüfus, postahane g ib i r e sım l dafrel eri ka p­ sa yacakt ı r B u köy çevres inde ta r ı m a l etl eri , güb re ve i s l a h ·e d i l m i ş toh u m l u k, fa'bria :ve 1i stasyon l a r ı banka ve s igorta g ib i s ın a i ve e konomi k tes i s l e r ku ru l a ca kt ı r . B öyl ece merkez - cazibe köyü, kent l eşecek, ta r ı m kenti ha l·i n i a l acak, ·ç evred ek i d i ğ er kö y ha l k ı n ı , işçi, m üs­ ta hdem ve :m emu r o l a rak kendis·i n e çekecekt i r . Köyde­ ki atı l iş gücü üretici o l a ca k� ta r ımdan end ü st r i ye k_a y­ n a k a k ı m ı baş l ayaca kt ı r . i steyen köylü köyünde k a l a ­ b i l ecek, ciraat işl eriy l e u ğraşa bi l ecekt i r . Köyler a s l a y ı ­ k ı l ·m ayaca k, iım ar görü p, ı s l ah ed i l ecekt i r . .

Sual

:

K ö Y ü N iıKT iıSPJDi

KALKI NıMAS I

NAS I L

O LACAKTI R 7

Cevap : Ş imdi sözü köyün ekıo nom ik ka lk ınmas ı na

geti rm1iş o l uyoruz. Köyün ekono m i k ka l k ın m a s ı iki yön­ lü o l a ca kt ı r . ö nce Kö·y Tasar ruf ve Yat ı r ı m Sand ı k l a r ı n ­ d a topla nan para l a r l a tanım sanayii yatınm l a r ı ya pı l a­ caktı r . B u yat ı r ı m l a r Ta r ı m Kent l eri çevres i n d e ya p ı l a ­ ca k ve ta r ı m m a k ine yapı·m sanayHne yöne· l ecekti r . Ta­ r ı m ma kine ve a l etleri ya pan mak i n e sa n a yH , ta nm m ü­ ca d e l e sanayi i k u ru l acakt ı r . B u sanay i i n ·s a h ibi v e o r­ tak l a r ı köyl ü l erimiz o lacaktı r . Köy kalk ı nmas ı na d ev l et d e bü y ü k m a i l destek l er l e kat ı l a ca ktır. S u a l : TARlıM VE TO PH AK RE FOR M U N E D İ R ? Ceva p : Köyün ekono,m i k ka l k ı nrm as ı n ı n, i ki nci yö­ n u , ta r ı m refo rm u d u r . Tar ı m reformu, üç h a r e k ette n iba rettir : Toprak reformu, tekn i k ve kredi reformu , koo­ peratif l e r . Toprak reform u , i lk o l a rak parça l a n m ı ş, ufa la n m ı ş

1 54


tar ı m topra k l a r ı n ın t:op l u la ştı r ı l ·m as ı n ı .sağ l ayaca kt ı r . Çeşitl i böl g e l erin ik l i m v e tanım ya p ı s ı na g Ö re, ü l kem i z de yüz d ö n ü m s u l u d a n , 300 d ön üm su suzda n aşağ ı ta­ r ı m i ş l et m e l e r-i ekon1om iık d eğ i ldi r . Ta r ı m reformundan amaç, ya l n ı z topraks ı z ç i ft-çiye toprak d a ğ ıtım a k deği l ­ d i r. B u a1m aç kadar ö n em l i d iğer b i r amaç da ta rıım ü r ü n lerini a rt ı rmakt ı r . B u i tiba r l a , su l u tar ıım i ş l etm e l e­ r i 1 00 dönüm d e n susuz ta r ı m i ş l et m e l ef'i ise 300 d ö­ n ü mden küçük o l a maz� B u raka m l a rdan kü çük i ş l etme­ l er, ta rırm ekonom1is1i yön ü n den ver im l i ol,mad ığ ı g i b i , bir ç i ftçi a i l esini de g eç in d i re m e.z Ta nm toprak mül­ k iyetinin asga ri s ı n ı rı ıbu raka m l a rd ı r . B u b ü yük lükt e n a şa ğ ı i ş l et mele r :birleşt i r i l ecek, a sga ri 1 00 veya 300 dön ü m e ç ı kartı l acakt ı r . B u a m e l i yeye, ta r ı m toprak la­ r ı n ı n top l u l laş t r rı l m as ı a d ı n ı veri y oruz Top l u l a ştı rma ka d a r önemM o lan diğer bir tedb i r · d e m i ra s ve satış yo l uyla ta nm i ş l etm e l eri n i n pa rça l a n m a s ın ı n, ufa l a nma­ s ı n ı n önüne g e çm ekt i r . M i ras ka nu n l ar ı n d a ya p ı l acak bir d eğ i ş ik l i k l e , bu pa rç a l a n m a l ara m a n i o l u nacakt ı r . M iras m a l la r ı i ç i n d e bu l u na n ta r ı m i ş l etmesi , ba ğ ımsız bir m i ra s payı o l a ra k , a i l ede ta r ı m m es l eğ i n i s e ç m i ş en eh i l kiş i ye b ı ra k ı l a c a k, d iğer m i ras ç ı la ra h a k l a r ı pa ra o l a rak ödenecektir. Böylece ta rıım ürün ve g e l i r i n i dü­ şüren b i r eng e l a r.ta dan ka lkm ı ş o lacakt ı r. Topra k R e­ form unu g e rçek l eşti recek d i ğer b i r yo l da , topra k-s ı z ve­ ya ye teri ka d a r topra ğ ı o l maya n köy l üye toprak verme­ l i di r . Ta r ı m Kentled ve sanayi l eşme proje m i z, köy nü­ f u sunu n çok bü yük b i r k ı s:m ın ı sanayi ve ·h i zm et sektö­ rüne çekece ğ i i ç i n , k öyü n d e ç iftçi l ik yapa rak ya şama y ı tercih eden ta r ı m sektörü ndeki nüf u s n i sb e t i aza laca k­ t ı r . Böylece topraks ı z veya yeteri kadar toprağ ı o l ma­ ya n k öyl üye veri le1c ek top ra k bölge şa rtl a r ı n a göre su­

ı

,

'

.

.

.

·

·

-

,

1 55


l u a razide 1 00, suıs uz a ra z.ide 300 d önü mden a ş a ğ ı o l­ maya caktı r . B u şahı s l a r köy ler1i n de ka l ıp ç i ftç i l ik ya pa ­ ca ktı r. :S u a l : TO PRAK R E FO R M U N UN N A N SıM AN I NAS I L O LAıCAKTI R ?

Ş E K U VE F i ­

Ceva p : T·o pra k d a ğ ıt ı m ı nda , hazine topra k l a r ı , ku rutu l a cak batak l ı k topra k l a r ı v e özel mü l k toprakl a­ nn bel irH m iktardan yukarı ıo l a n k ı s ı m la r ı dağ ıt ı l acak­ t ı r . özel mülk toıp ra k l a rıda n , Gıün ey D o ğ u bölgemizd e bu l unan feo da l ya p ı dak i köy ağa l a r ı na a it toprak l a r ta­ ma•m en d a ğ ıt ı l a ca k, b i r o rta ,çağ ıka l ı nt ı s ı feo d a l izme son ver i l ecekti r . insa n ı toprak kö l ,e si yapan bu s istem m i l l'iyetçi l ik a n l a yı,�ı ı m ız l a a s la ba ğdaşma1m a kta d ı r. B u t i p toprak l a r tamamen d a ğ ıtı l acakt ı r . Bıi r o rta ,ç a ğ ka­ l ıntı s ı o l n ,f eoda l ya pı d ı ş ı nda ka l a n , ya n i ta r ı m serma­ yes iyl e ta r ı m i şgücüne d a yana n i ş l etmel erd e ise, bö l­ g e ve i k l im şart l a rı na göre b i r üst s ı n ı r tesbit ed i l erek , bu s ı n ı r ı aşan k ı s ı,m l a r kamu la ş,t ı r ı l acakt ı r . D a ğ ıtı l a ca k toprak l a r , bedel i karş ı l ı ğ ı n da ık am u­ l a şt ırı l a cakrt ı r . To praık salh ib i n i n e l i nd en fazla toprağ ı bedel s i z o l a ra k a l ı nımayacakt ı r . ö den ecek bed e l , tü ke­ t·i me d eğ1i l , üret i m e kana l ize ed i l'e cek, bunum i çi n to p­ rak sah ipl'e rine, d ev l1etin bugün e l inde b u l u n a n doku ­ ma fabr ika l a r ı gibi ıhafii sa nayi ku ru l uş l a r ı n ı n h i s'Se' se­ n etleri veri l ecekti r . Y·e n i sa na yi kuru l u ş l a rına da kay­ d ı rma o l acaktı r . Tıo prak d a ğ ıtı l a n köy l ü l ere, b u toprak­ l a r, taks itl erl e bir bedel ka rş ı l ı ğ ın d a v er1i l ecekt-ir . S u a l : K ö Y LONü N K RE D i V E K O OPERAT i F ·M E­ S ELESi N AS I L H ALLEDi LECEKT i R ? .Cevap : Tannı refo rm u . i k i nci rbi r iha r1eket o la rak 1 '5 6


tekn i k ve kredi reformu n u ka psar. Tekn ik a ra ç ve ge­ reç l e re sah i p o l ma ya n , pa ra ve kredi bu l a m ı ya n köy l ü­ ye, toprak dağ ıtmak kafi d eğ i ld ir . Bu toprağ ı ·i ş l etebi l ­ m e!< içi n , ım a 'kıin a , toh u m , gübre ve n ihayet pa raya ih­ tiyaç va rd ı r . Ta r ıım i :;; letnıeci l iğ i nde gerek l i tekn iık a raç­ l a r ve kre d i l er, b i r teşki l at el-iyle 1s a ğ l a nm a l ıd ı r . B u teş­ k i iat, ta r ı m refo r m u n u n ü çü n cü h a reketi o l a n köy Ta­ r ı m K c o p eratif l er i d i r . Köylü l er·i m iz, kooperatif teşki lat­ l a r i ç in d e birl eşti r i l ecekrt i r . B u kooperartH l er•de, her ü ye köyl ü , tnpra ğ ı n ı n ma l'i k i , emeğ i n i n sah ib i ola rak ka la­ cakt ı r . Komün ist ü lkel erdek i , sovhoz ve kıo lhoz t·ip i , devl et çi:ftl i k l er-i ne veya ıko l l-ektif ·çi H l ik l ere karş ı y ı z . B u koopera1 i f l e r sözde kooperatifl erd i r . B u kooperatif l er­ de, köylü toprağ·ı n mffl i k i o l ma d ı ğ ı g ib i , emeğ i n i n de sahi b i değ i l d ir. Komü n i st koopera t i f l erde köy l ü , işçi d urumun da d ı r. B izi:m ku ra ca ğ ı m ız k·o:o peratifl erd e, mü l­ kiyet ve emek köylüde ka l a cak, sadece zama n , kred i, s e r maye , emek ve tekno l1oji isra f ı n ı ö n l emek i çi n eko­ nom i·k a n l a m da koopera tif kuru l aca'ktı.r . Ekonom ide bü­ yük ün!itel i i ş l etmeler daha ver i m l i o l u r l a r . Amaç ver•i­ m·i a rt ı rmak , ü l k em i z i 1ka l k ı n d ır1m akt ı r . B i z komün izm i n ve kapita l izm i n aks i ne , h e rke s i mü l k saih iıb i ya pmak ·i·s­ ted iğ i,m.i z i çin Ta r ı m K·e nt l e r i n i n bu ekono m ik yönün i ç inıde gerçek 9i fH , toprak sah ilb i o l a caktı r . K ö y ıta r ı m ıkıo operatif l �r i , ıteknik a raç v e ikredi da­ ğ ı tını ı nda m ü ess'i r o la cağ ı ıg ib i , pazar l a ma görevi n1i de yü rütecekt i r . H er kövl ü ü r ü nünü, !bu raya satacak, a racı ve tefeci l er , emeks iz para kazanan s ö m ürücü l e r orta­ dan ka lkacaktı r. Soru : KÖYLÜ HAlKKINDA NE DÜ Ş Ü N ÜYORSU­ N UZ VE N ELER YAPAGAKS I N·IZ ? 1 57


Ceva p : N üfusum u zun °/o 70'ini teşk i l eden köy­ lüm üzün teşki lats ı z ve !bak ı msız bir h a l d e kendi ha l ine terked i l m· i ş o ld u ğ u ka naatindeyi·z . B ug ü n e ka d a r g e l en ik t i da r l a r köylünün yüzün ü gü ldürecek ve ı ztı rab ı n ı d i n ­ d i recek h i ç b i r o l u m l u a.d ı m atmam ı ştı r . Seçimd en se­ ç i me «kö y lü efendi m izd i r» deyip yüzüne g ü l müş, çeşit1 i vaatlerde bu lun m uş, se·ç i m bitince semtine dah i uğ­ ramayı a k ı l ve haya l i nden g eçi rmem'i ştir. Ha l ktan ko­ puk ayd ı n züm re karn ı n ı doyu ra n , b ütün ihtiya ç l a rı n ı ü reten ·m akam, rütbe v e i mkan bahşeden köy l ü vatan ­ daş ı m ı z ı da ima hor ve h a k ir görmüş, onun ina n ç ve töre l er i ne- tepeden ba ka rak gerici ve cah i l g ib i terim l er­ l e her f ı rsatta haka ret et·m eyi Harici l i ğ i n b i r rüknü say­ m ıştı r . H a lbuki köylü vata n da ş ı m ız ı n ü ret i m e ve ver­ g i ye yapt ı ğ ı katk ı .y l ·a ü n ivers ite ve yüksek okul l a r ın açı l masında, ayd ı n z ü m ren i n ·y etişmes i nde baş l ı ca ro­ lü o l d u ğ u gerçeğ i n i görmemez l İ'l<ten gelen okumuş ka d­ ro, acaba ken d is i n e bu i m kan l a r ı bahşeden ha lk ı m ıza ne i m ka n sağ l am ı şt ı r ? G ö r ü l ü yo r ık1i b i z·i · m a yd ı n l a r ı m ız Ana do l u tab i ri y l e «a l ·m a ağa c ı d ibinde büyüm ü ş » d a i ­ ma a l ma yı b i lm iş, vermekten her zam a n ka ç ı n m ı ştı r . Tü rk .M i l l et ini n bütün fertleri ni a yn i değerde gören ,M i LL i Y ETÇi Hf.R EK'ET PARTİSİ, Dev l et i.mkan l a r ı n ı n e n b ü y ük k ı sm ı n ı nüfusun °/o 7 0 i ni teş k i l eden ve bu­ g ü ne ka dar kasten g eri b ı rakı lm ! ş o l a n aziz köy l ü yurt­ ta ş l a nm ı z ı n ka lkı nm a s ı n a ve 20'nci a srı n n i metl ·e r i nd en a zami şeki l de fayda l a n ması i çi n •s eferber edece k t i r . Köyl ü . yu r:ttaş·l a r ı m ız ı n çocuk l a r ı na meccanen yüksek tahs i l ya pma i mka n l a r ı n ı sağ l ıyacağ ız. 1

-

Yo l , s u , e l ektri k, o ku l ve sağ l ık hizmetlerini aya ğ ı n a g etirecek, tefeci ve a racı n ı n e lıinden kurtara-

2

1 58

-


cağ ı z . Mahs u l ünü d ev l et rta raf ında n d e ğ er fiat l a aya­ ğ ı ndan a l ı nmas ı n ı gerçek l eşti receğ·iz . M o d ern z i ra1a t yapabHmes i l'Ç l n uzun va.d e l i fa izs iz kred i y l e modern z i raat a l et l er i , g ü bre, toh u m l uk, i la ç l a ma ve s u l a ma tes i s l er-i ne kavu ştura cak, gezici z ı ­ raat uzman la ny l e ·i l mi destek s a ğ l ıyacağ ı z . 3

-

4

-

Arazi v e s ı n ı r ihti l a f l a r ı n ı ha l l edecek, kan dava s ı ve çeşitl i neden l er l e i ş l enen cana kıy.m a g ib i d i n i m i ze ve m i l li törel eri m ize aykı r ı ıbu t i p o l av l a r ı bir daha tekerrür etmemek üzere kova ca ğ ız. ı

5 Köylü gençl eri m i zi n yuva k u rma s ı na engel o l a n baş l ı ğ ı kat'i o l a ra k yasa k l a ya ca ğ ı z . B a ş l ı k verme i m k a n s ı z l ı ğ ı yüzünden k ı z ka ç ı rma ve d o l ay ı s i y l e a i l e­ l er a ra s ı na g iren düşma n l ı k ve c i nayetl ere son verecek, 5 çocuk l u ve daha yuka r ı köyl ü yu rtta ş l a r ı m ı za ve fa­ kir ha l k ı1m ıza m ü n a s i p m ikta rda m aş ba ğ l ı ya cağ ız . -

·

ı

ı

YERALTi .SERVETLERİ Sua l : M ADENLE R iıM iZi Ki M i ŞLETECEKT i R ? .C eva p : Yera ltı servetleri, öze l l ikl·e madenl e r, m i l ­ l i sanay i i , m i l ll savunma v e enerji po l'iti kasın ı n e n önem l i unsurunu teşki l eder. Ka lkı nm a , s anay i i 1:opl u ­ m u ha Hne g e l m ekti r . Sanayi ·ise, m a d enlere ihtiya ç gös­ ter i r . B i r ma kina ya pma k i çi n demi re, b a k ı ra , krom ve a l ü m i nyuma sa h i p o l mak gerek i r . Ç e l ik, sanayi i n can d a m a r ı d ı r. Çel ik ya paıbi l:m ek i çi n dem ire ihtıiyaç var­ d ı r . M i l li Savunma, dev l erim iz in ü lke ve m i l l et b ütün­ l üğ ü müzün ıko r u nm as ı n ı üzerine a l m ışt ır. B u korunma,


yı ya pab i l m ek i ·ç in, uçağa, topa , ta nka , s i lah ve d iğer ma lzem eye iıhtıiya ç vard ı r . B ütün b u savunma a ra ç l a r ı ­

n ı n yapı lab i l mes i , g erekH m a d e n l ere saıh ip olm a k l a m ü mkündü r . Sa n a y i i v e sav u n m a , enerj i kaynak l a r ı na m uhtaçt ı r . Petro l , k ö m ü r , uranyum , enerj ide ku l l a n ı la n madenl erin baş ı nda gel mek·t edi r . ıM il l etl era raıs ı po l it·i kada y ü rütü l en rekabet ıv e m ü ­ ca del en i n a ğ ır l ı k merkez i , maden b ö l g e l erine nüfuz et­ mek, bu bö l1g e leri şu veya bu şeki l de kaza n m a k·t ı r . Ege­ m·en b i r devlet o la rak yaşayabi lmek , bağ ı ms ız l ı ğ ı m ı z ı kaybetmemek i·c;i n yera ltı servet l e r i m ize s a h i p ç ı km a k zorunday ı z . Ka lkınma m ız, maden l e r i.m izi ü retip, d ı şa­ r ı ya satmak l a m üm k ü n o labi l i r . B u n u n için gereken her ça reye baş vurmak zoru nda y ı z . Yera l.tı servet l er i,m iz, en k ı ym eüi hazinem1izd i r. B unla r ı i srafta n, b u nl a r ı yabanc ı i ş l etme l erden, yera l ­ t ı nıda .g_ö m ü lü o l a rıa k yaıta n ıö l ü servet d u ru m u ndan kur­ ta rm ak zorun day ı z . Ka pita Hst ekono m i , özel sektör, ka r amacı güd er. D a ha çok ka r e l·d e edebi l mek i çi n , mas­ rafl ı v e zahm·e t l i m a d en i-e ri i ş l etmez. i ş l ettiğ·i maden­ l erde ·de maden cevıherini n en k o l a y ve verim l i k ı sm ı n ı ç ı ka rtı-r, d iğer k ı s ı m la r ın ı « m a den ka l ma d ı » d i ye kapa­ t ı r . Un utnıama1k zoru n dayız ki, bu ü l ke ihepi1m iz1ind i r . B u ü l kede g e l ecek n es i l l erin, evlatl a rı m ı z ı n ve toru n ­ l a r ı.m ı z ın d a hakkı va rd ı r. 1M i l l i şuur, bug ü n h a r vuru p harm a n sarv urm a y ı ,, ya r ı na hi ç 'bk şey b ı ra km a m a y ı men eder . i ç ve d ı ş · özel şi rketl er, maden l erim i z i n kaynağ ı­ nı a l ı p, ya r ı na ıboş çuku r l a r b ı ra k ı r la r . Ta rih ö n ü nde, b'iz­ d en son raki nesi l l ere nas ı l hesap ver·e ceğ iz ? ıM aden po l itikam ız, m i l l i l eşti rme po l itiıkas ıd ı r . K ı y­ m eHi ve stratej ik m adenl e r i m i z i ·m·i l l et s·eıktörü i ş l ete1 60


cektir. i ç ve d ı ş ' özel s ektör, maden a ra ma ve işletme­ c i Hğ i yapa m ı yaca kt ır. Türk D ev l etin i n , Tür� M i l l et i 'n i n m i l li b i r ikti d a r da , bütün maden l er i a ra ma ve i ş l etme g ü cü o l a ca kt ı r B ugün dünya n ı n en bü y ü k B O RAıKS ma­ d en rezerv i n e sah i p bu l unmakta yız. Bu ma den, Ç ün ya ­ d a sa dece ·i ki ü l ked e va rd ı r. Bora ks maden i , s a na y i i n h e r da l ı n d a ku1 1 a n ı l makta d ı r. En son füze yakıtl a r ı nda da ku l la n ı ld ığ ı i·çin, stratej i'k b i r önem kaza n m ı şt ı r . B o­ raks madenl erim iz, bize 800 m i l ya r l i ra sağ l a ya cak re­ zervd e d i r . 800 m i l yar_ l irayı d ü şü n ü n üz ! B u maden i m iz, bugün yaban c ı ş i rketler i n e l ind e çar çur e d i l m ektedir. .

BANKACILIK ANLAYIŞI Sua l

:

NAS I L B i R BAN KA S i.STE1M i K U RACAıKSl­

N IZ ? Ceva p : B ugün banka cı l ı ğ ı·m ız, mahiyet i itiba riyle

t icaret bankacı l ı ğ ı şekl i n de i ş l emektedıir . Bu t i p ba n ka­ l a r, k ı sa vade l i kred i ver i r l e r . B u kred i l er karş ı l ı ğ ı nda büyük fa·iz ve kaza n ç sağ l a r l a r . Oysa biz im daha çok, tasa rruf, ka lkı nma ve san ayi banka l a r ı na ihtiyacı m ız va rd ı r. ıB ug ün ü lkem izde uzun va del i kre d i veren, ka l ­ k ı n ma v e sanayi ba nka l a r ı adeta yok gibid ir. B u iti­ bar l a , banka s i stem i m i z i değ işt i r-ip, tasa rruf, ka lkı nma · ve sanayi ban ka l a rı n ı k u rm a k zorun dayız. Ha l en yürür­ I Q k·te b u l unan t i ca ret t i p i bank a l a r ı m ı z , ka ynak l a r ı n ı m i l li o lmas ı na rağ,m en, a ra c ı ve tefeci l er i n hizmet inde bu l unmakta , yurtta ş l a r ı m ı z ı n küçüı k tasarruf ve mevdu­ atı i l e top l a m ı ş b u l u n d u k l a r ı 70 m i l ya r l i raya ya k ı n pa­ ra y ı , b üyük faizl e r l e i ş l etmekted i r . B u sömürü ve m i l li menfaatl ere ayk ırı d u rumu değişti receğ iz. B anka l a r, m'i l l i l eşt i r i l ecek, ·m· i l let sektörü i l e ka m u sektörü ve özel _

F . 1 1 /1 6 1


sektörün koord i ne l i hir ş·eıki ld e h izmetine v er i l ecektir. Yen i den kuru l acak tasa rruf ıbankal a r ı n d a , devl et gel i r l e­ ri i l e :m i l li teşk i l at l a r ı n tasa rruf ve gel i r l eri ıbu luna caık, bu büyü k kaynaklar, ka lkınma ve sanayi banka ları ka­ na l ı i l e d ev l eti n ve m i l l etin yenıi kuraca ğ ı ven i ü r et i m a raç l a r ın ı finanse edecektir. B ug ü n kü fa iz s·istemi , ma­ h iyeti itibar i y l e ta mamen d eğ iştiri lecek, yen i bir düzen­ l e m·eye g id i l ecektir.

SAHiLLERiMiZ Sual

:

SAH İ LLER N E O LACAKTI R ?

C evap : Yera l t ı servet l eri g ibi , m i l li savunma ve yurt g üven l i ğ i yönü nden önem a rzeden deniz k ıyı l a r ı ( sah i l l e r ) d e ımi l l i l eşti ri l ecektir. B ug ü n d en i z kıyı l a r ı ­ m ı z b i r süpekl asyon konusu ıha l ine g e l m iş, m i l l i ü l ke­ n i n strateJik ıb i r pa rça s ı o l a n sa h i l l eri m iz özel çıka r l a­ rın ·y uva s ı o l muştur. Turizm Endüstri.s in i G e l i ştirme Ka­ n u n l a r ı He, kıyı l a r ı m ızda yaban c ı d ev l et ve ş i rk etl ere toprak mü lkiyeti kaza n ma ıhakkı dah'i sağ la nm ı şt ı r. K ı ­ y ı la rı m ı z kesin o l a rak ıh i ç b i r şahs ı n , zümrenıin v e ş ir­ ketl erin i nh is a r ı nda o l · maya ca ğ ı g ib i , yabancı l a ra asl a peşkeş çeki l m eyecekti r . Alrtı d i l i mden t eşekkü l eden m i l l et sektörü nün işç'i , köy l ü , esnaf, m e.m ur, işveren ve serbest mes l ek sah ib l erinıin yan i topyekün m i l l et i n em­ rine ta h s i s ed i l ecektir. Al l a h 'ı n n i metl erinden m i l l et ev­ l at l a r ı eşit ·o la ra k ist ifade etme i m kan ı na kavuşacakt ı r . M o·dern v e ekonom i k tati l sitel eri kuru l a cak, vata nda ş­ l anm ız a s·gari ü cret l e a i l e fert l erıin i d in l en d i rm e imka­ nı bu l acakt ı r .

1 62


DIŞ TICA'RET MESELESi S u a l : NAS I L s·i R D I Ş Tİ CA RET R EJ i.M i U YG U LA­ y�C�KS'IN i Z ? Ceva p : D ı ş ticaret, bug ünkü ba .ş ı ıboş ve m·i l li ç ı ­ ka rlanm ıza aykı rı durumdan kurtarı l a cakt ı r . M i l li D ış Tica ret Kurumu a d ın d a .yen i bir kurum kuru l a cakt ı r . B u kurum M i l l et Sektörü i l e D ev l et v e özel s ekt örden se­ ç i l ecek kimse l erden meydana g e l· ecekt i r . D ı ş ticaret, m i Jıli e konomi ve özel l i k l e ka l kı n ma m ız yönünden çok önem l i ıb i r da ld ı r. B u da l , bk yandan üretm iş o l duğumuz ·ma l l a r ı dış ü lk el ·e re sat ı p, döviz ka­ z a nc ı sağlarıken, bir yandan da ka lkınmamı·z i ç'i n g erek­ l i yat ı r ı m ma l la r ı n ın itha l in i sağ laya cakt ı r . B ugü n ihra­ cat .g el i rimiz bir mi lyar doları zor bu l m aktad ı .r . B una ka rş ı l ı k itha lat ·iç in ö ded iğ· i·m iz döviz bk buçuk m i lyar dolar civa r ı ndad ı r . Kapita l ist d ı ş tica ret reji·m inde ü rün­ l erimizi d ı ş ü lkel ere satan kimsel eri kontrol etmemiz çok zordur. Bu yüzden çok büyük sermaye kaıçakçı l ığ ı­ na ve d ö v iz kaybına uğra m aktayız. O ysa, mem l ek etim·i ­ zin ka l k ı nması içıi n sermay.e ve dövize i ht i ya c ı m ı z var­ d ı r. K a lk ı n·m a , b i r sanayi l eş·m e, 'b i·r sermave 'b iriki;m i­ d i r . S a na yi l eşm e ve dolayı-s iyle sermaye ıbi riki m i n i n g erçek l eş eb i l m es1i için, d ı şa r ı dan i tha l ed i l ecek ka l kı n­ ma m a l zemes i ve ma l la r ı n ı a labi l ecek 1dövize, yabancı ü lke para s ı n a ihtiyaç va rd ı r. Dövizi,m iz n e kadar çok o l u rs a , o ka da r çok sermaye ma l ları i·tha l ed i l ebi l ir. B u sebepl e, döviz kaynağı1m ız olan d ı ş t ica retin , bir h ırs ız­ l ı k ve ka ça kç ı l ık yuvas ı ha l inden ç ı ka rt ı l ı p, ka lk ınmam ı ­ za yara ya n bir kurum ha l i ne getiri l mesi Ui'z ımd ı r . B u 1 63


n u n i çi n , d rş tica retin m i l l i l eşti ri l m es i şarttı·r. Ka l d ı ki, d ı ş tica ret i n özel e l l erde o l ma s ı , sa dece döviz ve s er­ maye ka ça kç ı l ı ğ ı na m eydan verm ez, aynı zamanda ka­ ç ı r ı l a n döviz ve serma ye kada.r da verg i gel i r i ve m i l li g e l i r a za l m ı ş o l ur. D u ru m u bugünkü rej i m1den bi r m i sa l l e a ç ı k l aya l ım . ihracat yapan bazı 1Üccar, d ı şa rıda k i b i r tüccara 1 O do­ l a rl ı k bir m a l satm ı ş o l ma sına rağ0m en , ondan sadece 5 do l a r l ı k b i r fatu ra a l abi l ir . Ger·i k1a l a n 5 d o l a r l ı k k ıs­ m ı d ı şa r ı da bir banka ya veya işe ( teşebbüs e ) yatırı l a ­ b i l i r . B u h a l ·d e, b i r taraf.t a n ka l k ı nma n ı n d ı ş f i nans1m a­ n ı n ı teşıki l eden döviz y u rda eksik o l a rak g i rerken, di­ ğer taraftan d a , kaçı-r ı l m ı ş o l a n bu beş d o l a r,d a n d ev l et b i r d o l a r verg i a la c a k ise, bu ver1g i de a l ınma m ı ş o l u r .

DIŞ POLiTiKA, D IŞ EKONOMi K MÜNASEBETLER VE YABANCI SERMAYE Sual

:

DIŞ

P O LİT İ KA

G ö R ü Ş ü N üZ N E'D I R ?

Cevap : M·i l l etl era ra'S ı pol itika günüm üzde b üyük g e l i ş m e l eri n eş iğ inded i r . D ü nya kuvvet dengesi değ iş­ mekte, yen'i süper dev l etler ortaya çıkmakta d ı r . Eski­ den dünya kuwet dengesi , Am eri ka B i r l eşik D ev l et l e­ r i ve Sovyet R usya a ra s ı n d a k i dengeye daya nmaktayd ı . B ugün bu iki sü per devlet yan ında B i r l eş·ik Avru pa , J a ­ pon ya ve Kom ü n ist Ç i n g ibi yen i üç süper varl ık o r­ taya ç ıkm ı şt ı r . D ü nya kuvvet d engesıi , bu beş süper dev­ l etin i l'i şki l erine göre yeni · den kuru l m a kta d ı r. B u süper dev l et l e r a r a s ı n d a , T ü rk devl etin i n , d u ru ·m u n u yen iden gözden geçi r i p , m i l li menfaatl erim ize en uygun o l an ter­ cihi ya pması gerekir. 1 64


Avrupa, B i rl eşıi:k Avrupa idea l ine doğru h ızla i l er­ l emekted i r. ıB u ama ç l a D O KUZLAR d iye b i l inen Avru­ pa 'n ı n ka lk ı n m ı ş ü l ke l e r i , ken d i a ra l a r ı nda O rta k Paza­ rı k u rm u ş l a rd ı r . D ünya n ı n değ işen şart l a r ı i ç i nde, baş­ ta Am·e rika B i rl eş i k D ev l et l er i o l m a k üzere, yeni bir N ATO ittifa k ı n ı n kuru l·m a s ı ndan söz ed i l me ktedi r . M i l1.iyetçi H a reket Partisi , Türkiye 'n i n eski ittifa k ve taah­ hüt l eri n i , m i l li menfaat l er i m iz i n ı ş ı ğ ı n da yen i d en dü­ zen l eyerek bütü n d ünya m i l l etl eri i l e ba r ı şa, ada l ete ve dostl uğa da ya n a n m ü naseb e t l e r kura cakt ı r . ittifak bağ­ l a r ı i l e bağ l ı bu l u n d u ğ u muz, Am�rika B ir l e ş i k D ev l et l e­ r i i l e m i l l i menfaat la r ım ı za uygun o l acak şek i lde daha sa m i m i ve ya k ı n i l i ş k i l er kurma y ı ya ra r l ı görmekteyiz. özel l i k l e son y ı l l a rd a b i r m i l y o n a ya k l a şa n Tü rk işçisi­ nin ·ça l ı şmakta o l d u ğ u B atı A l ma nya ·i l e , eski ta rihi dostl uğum uz·dan d a kuvvet a la rak, d a ha s ı kı ve gen iş m ü na sebetler kuru l m a s ı n ı isteriz. O ra da ça l ı şa n i ş·ç i l e­ rim iz i n , d u rum l a r ı n ı n d üze l ti l mesi ve ha k l a r ı n ın s ü r 'at­ l e temi nat a ltına a l ınmas ı i çi n , bu eski dostum uzun des­ teğ i sağ l anma l ıd ı r. Ayrı ca Sovyet R usya ve d i ğ er kom­ ş u l anm ı z i l e de ·i yi komşu l u k i l i şki l eri nde fayda gör­ mek•teyiz. B a ğ ı·m s ız l ı ğa ve toprak rbütün l üğüne sayg ı , i ç i ş l erine karışmama, b i r a rada ba r ı ş i çinde ya şama esas­ l a r ı n a daya l ı o l a rak, C u mh u r iyeti m iz i n kuru l uşund a n b e r i u ygu l a d ı ğ ı m ız dost l uk v e bar ı ş pol itika s ı n ı gerek1 i saymaktayız . D in , ·t a r ih ve k ü l tür bağ l a rı ·i l e der i n bi r şeki l d e sevıg i v e sayg ı i l e ba ğ l ı bu l u nduğ umuz Ara p mem l eket­ l eri ve fran i l e i l i şık i l eri-m izi iktisadi, s iyasi ve kü ltürel a l a nda h ı z l a çok sa m i·m i b i r ·i şb i r l i ğ i ha l ine sokmayı ge­ rek l i görmekteyiz. O r ta - D oğu 'da sü rek l i bir ba rı ş ı n ku­ ru l ması i·çin lsra i l i l e A ra p l a r a ra s ı n da sürat l e a d a l ete 1 65


d a ya nan ıb ir barış a n d laşmas ı n ı n sayma ktayı z .

kuru l mas ı n ı zor u n l u

Sua l : M I LLETL:ERARASI D I Ş EKON OM İ K M ü NA­ SEBET'L ER I Çıi N NıE DüŞ O N üYO R S UN U Z ? Cevap : 1 D ı ş ekonom i k m ü nasebet l erde ö l çü m i l li menfaati·m izdir. -

2 M i l l iyetçi Hareket Pa rti s i , yabancı sermaye­ ye prens i p i t ib a r i yl e karşı d e ğ i ld i r . -

'M i l li menfaatl eri savuna b i l en ·m i l l i b i r i ktida­ rın el inde yabancı sermaye, m i l li ü l kıü l erin gerçek l eşti­ r i l'mesinde bir a raç o la ra k ku l l a n ı labi l i r . 3

-

D ı ş i l işkil er, zayıf devl et l erin a l eyh ine sonuç doğurmaya ·müsa it ve müsta:i ttir. B u bak ı mdan bu ·İst i ­ dada g a l ebe ça l a ca k ta rzda ve özel bi r itina ile d üzen­ l enmes i gerekir. 4

5

-

ıM i l l iyetç i Ha reket Part i s i , prens ip o la rak, m i l l etl era ras ı ekonom ik teşk i latlara ka rş ı değ i ld i r . -

M'i l li ü lkü l ere ters düş m eyen tek a ltern a ti fin, kı1s a dönem d e uyg u l ama k·abi l iyeti ol·mad ı ğ ı içi n , M i l l iyetç i H a reket Partis i , böl gesel ekon om ik rteşki lat­ l a r ı n ekono m ivi aşarak sosya l , kü ltürel ve siyasa l bü­ tünl eşme a racı o l ara k ku l la n ı l mas ına ka rş ı a çıkca ca­ ziyet a l ma yı bi r görev saya r . 6

7

-

­

Yaba ncı l a r ı n , ü l kenin i·s ted iğ·i yer inde, iste­ d iğ i ö l çüde arazi ve imka n e d i nmel erine f ı rsat vererek Sevr And laşması n ı n dolayl ı uygu lamas ına sebep olaca­ g ı , kü ltürel ve sosya l deformasyona yo l a çaca ğ ı ve m i l li sanayiin gel i ş·mesin' i eng e l l eyeceğ i için ·M·i l l iyetçi Ha-

­

1 66


reket . Pa rtis i, Ortak Paza r ' ı n a ç ıkça ve kes i n l ik l e k a r·ş ı ­ s ın da d ır.

8 - M i l l iyetçi Hareket P a rti s i , K a l k ınm a i ç i n B ö l ­ g e se l i şbirl i ğ i And l aşma s ı n ı n mi l li ya ra r l a r a ç ı s ı ndan ge l işti ri l ip gen i ş l et i l mes inden ya rar umar. 9 - M i l l'iyetçi H a r eket P a rti s i , 3. D ünya ü lkel e­ ri, öze l l i k l e O rta - D oğu ve Afrika ' n ın m ü s lüman ü lke­ l eri ve K ı·t 'a Ç i n ' i y l e tica ri i l işk i l er i g e l i şt i r m en in büyük ya ra r l a r sağ l ayaca ğ ı na inan ı r.

1 O - 1M i l l i ye t ç· i H a reket Pa rti s i , O ı ş i ş l eri te ş ki l a­ tında kö k l ü bir a n l a yış ve kadro ·değ i ş ik l i ğ in i , d ı ş eko­ nom·i k i l i şki leri g e l iştirmekte sağlanacak ya ra r l a r ı n i l k şartı sa ya r . Sua l : YABAN C I S E RMAYE N E D İ R , B U N A KAR­

ŞI M iS i N iZ ? . . . C eva p : Ka lkı nm a n ı n ( sermaye b i riki·m i n i n ) d ı ş fi­ n a n s·ma n ı ( pa ra s ı ) i·ç in g e rek l i döviz, y ab a n c ı s.e rmaye yo l uyla s a ğ l an ab i l i r . Yaba n c ı s e rmay e , en gen i ş a n l a ­ m ı nda, bir ü lk en i n , d iğer b i r ü lkeden karş ı l ı ğ ını h i ç öde­ meks·izin veya b e l i r l i bi r süre s o n ra öd emek üzere a l­ m.rş o l duğu ekon o m i k kaynak l a rd ı r. Sağ l an m ı ş o l a n bu e k'o n o m i k kayna ğ ın karş ı l ı ğ ı h i ç ödenmed i ğ i ta kd i rde, buna bağ ı ş (hibe ) ad ı ver i l i r . B a ğ ı ş v o l uy l a sağ l a n a n yaba ncı ser·m aye, çeş it ve kapsam itiba r iy l e çok da r ve y ete rs i zdi r . ıs u itiıba rla yaban c ı sermaye den i l di ğ i za­ man daha çok !b el ir l i b i r s ü re sonra k ar ş ı l ı ğ ı öden en ka yna k l a r akla gelir. B u n l a r da yabancı serm aye yatı ­ rım ları ve d ı ş borçl a r o lım ak üzere i ki ye ayrı l ı r. P o l itik mahzur o lniayan yaba n c ı sermaye yaıt ı r ım-

1 67


l a rı fa yd a l ı o l abi l i r. M e se l a 1 9 . yüz y ı lda Avru pa ser­ mayes i n i n Am e r i ka 'B i rl eş i k D ev l etl eri 'nde en d ü stri ve dem'i ryo l l a rı ya p ı m ı na y at ı r ı l m a s ı p o l itik b i r ,m a hz u r o l ­ mad ı ğ ı için favda l ı o l,m uş:tu r . Ya bancı sermaye yatı rım l arı , yat ı r ı m şekl i n de ya­ pı l,a n b i r sermaye ha reket i d i r . Bura da yat ı rı:m ya pan ya­ banc ı , f e rt veya tüzel k i ş i l i ğ i fa iz bi r ş irket olab i l eceğ i g ibi , h ü kümet d e o l abi l i r Ya ba n c ı öze l yat ı r ı m la r baş­ l ı ca faydas ı , ka l k ı n ım a i çin g er ek l i makine ve ma l zeme­ n in hemen bi r ka rş ı l ı k ödenmeksizin ıka rş ı l·anımas ı , i ç tasa rrufun a tmas ı v e nihayet tica ret ve d ı ş ö deme a ç ı k­ l a r ı n ı n �ka pa,t ı l mas ıd ı r. Ancak, buna k arş ı l ı k bazı a ğ ı r sa­ kın ca l ar ı da va rd ı r . B ir d e f a , yabancı m üteşebb i s l er ta­ rafı ndan ver i l m ektedi r . H er m üteşebbis gib i , o n l a r ı n da amacı ıka rd ı r. Bu itiba r l a bu tip sermaye bo l kar i mka­ nı o l an a la n l a ra gelecektr . Bu a la n l a r ise daha çok tü­ ketim a l a n ı d ı r ki, b u n u n l a ü l ke ka l k ı nması zor o lur. '

.

ö ze l yaıb ancı sermaye yatı r ı m l a r ı gibi , m i l l etl era­ ras ı özel borçlanma l a ra da d i kkat e di lım e l id i r. B iz ya­ bancı sermayeye p rensi p o l a ra k karşı d e ğ i l iz . Anca k bu kı0 nuda çok u ya n ı k o l ma l ıyız . B u gü n h er ü l ke bundan i stifa·de etm,ekted i r . ·M esela So vyet R u sya ; A·m erika , Japon, Fra n s ı z, Alman yaba ncı s e r m a yes in i a çıkça ü l ­ kesine d av et etmekt e di r . Yatbanc ı bo r, çla nm a l a rda da a l ı nan kredinin uzun vadel i , d üşük fa izl i o l,mas ı na d ikkat ed i lm e l i , b i l hassa i l k y ı l l a r da faiz ve ta ksit öden m e·nıel idir.

DÜNYA GöROŞLERI VE M . H.P. S ua l : M . H . P . HAN G i ALI R ? 1 68

S OSYAL

D EGER I

ESAS


C eva p : Her d oktri n , her s istem k e nd isine ha reket nokta s ı o l arak bel i r l i b i r d e ğ e r i esas a l ı r . S i stemi n m a ­ h iyet i n e göre, 'bu değer; f e r t , s ı n ıf veya ·m i l l ettir. G er­ ç ekte n , kapita l is·t s,istemde a d ı geçen değer f ert iken, m a rksi st - sosya l i st dok tri nd e işçi s ı n ı f ı d ı r. Bu d o ktr i n ­ ler a m a ç o l a ra k , ferdi n ve i ş ç i s ı n ı f ı n ı n m u t l u l u ğ un u e s a s ·a l ı rl a r . Ancak, ka p i ta l izım d e sö z konusu o l a n fert, t o p l u m u ·m eydana g et iren bütün fertl er o lımay ı p, s ad e ­ ce sermaye saıh ibi fertlerd i r. Esasen s ırf s e r m a ye sah i­ b i fertleri ko r uma k için böyl e bir görüş o rtaya a t ı l m ış­ t ı r. i ş ç i s ın ıf ı n ı n es·a s a l ı nm a s ı da sözd e ve görünüşte­ d i r . M a rksi st - Sosya l ist s i stem l e r i n , uy·gu l am a d a işçi s ı n ıf ı i l e i l g i s i y0ktur. B u s i st em d e i ş.ç i s m ı f ı n ı n y e r i n i komün ist pa rtisinin üyel eri a l m ı şt ı r . ıM i l l iyetç i d ü zend e ise

e s as a l ı n a n değer m i l l etti r . Fert ve s ı n ıf i a r m i l l i top l u m i ç inde erim i � b i rb ir i y l e ba­ r ı ş ve d eng e Tç i n d e kaynaşm ı şt ı r. M i l l et h a yatı n ı y ık ı c ı her türlü fert ve s ı n ıf m üca d e l esi y e r i n i m i l l i ıb ütü n l eş­ m·e ye b ı ra km ı ştı r . Her hareket, her d i s i pl i n , her tü r l ü i Hm ve s a n a t ı n hedefi m i l l ete hizmet etm ekt i r . Esa s ı n ı m i l li değer l er ve ü lkü l erden a l1mayan her d ü ş ü n c e , m i l ­ l ete y aba n c ı d ı r . D evletin amaç v e görev i, m i l l et i böl ün­ mez ıbir b ü t ü n o l arak, fertl eri ve sosya l d i l im l eriyl e kül ­ türde, tasada ve k ı va n ç ta kucaık l a·m a k, b i r l e şti rmektlr . ·M i l l et , so sy a l d eğerler in en büyüğü , en tam ı , en

'M i l l et , tarihi, m a n evi, sosya l ve o rg a ni k bi r bütündü r . M i l l e t , mazi:de, ha l d e ve g e l ecekte mevcut o l ab i l en tek ca n l ı va r l ı kt ı r . F e r,t l e r , zümre l e r, ebede uza­ n a n , kahraman l ıklar, k ü l tü r ve değer l e r hazinesi d i r . k utsa l ı·d ı r .

Sual : M .H . P .

NASIL

B i R D Ü N YA

GöRüŞQNE

i NAN I R ?

1 69


Ceva p : Dünya görüşü, keHmen in de bizzat bel i rt­ t i ğ·i g ib i , d ü nyaya bel irl i ıb'ir aç ı da n ba k ı ş ı , o l a y l a r ı be­ l irl i b i r aç ı d a n değerlen d ir i ş i i fade eder. Bu rbakı ş , her­ za m an a yn ı görüş açı s ın d a n ha reketi ve tuta r l ı o l ma y ı gerekt i r ir . B u itiba r l a M1i l l i yetç i H areketin d ü nya g örü­ ş ü , e k o n o m i ·i çin o lduğu kadar, h u ku k, siyaset ve ah l a k i çi n de aynı ö l ç ü y ü k u l l a n ı r .

i l l et l er i n ta r ih, kü ltür ve soy g i ­ b i man evi gü çl eriyle be·l'irl enfr . Bun u inkar etm ek is·mi yönden ımü m k ü n değ i l d i r . Dünya g ö r ü şü , keyf i bi r se­ ç i m i n s'o nucu o l ·m a d ı ğ ı gibi , ferdi b i r d ü şü n c e veya ira­ d e n i n de mahsu l ü değ i l d k . O nu bize, ·m i l li hayatı m ı ­ z ı n ta rihi akı ş ı , ·soyumuz, m·i l li kü l ·t ü r ve kade r i m i z ç i z­ m i ştir. M i l l iyetç· i doktri nin hedef ve görev i , m i l l et i ken­ d i öz flk i r ve kaynak ların a bağ l a mak, m i l l et şuuruna u l aştı rmaktı r. Oü n ya g ö rü şü

m

'

So s ya l i st l\l e

kapita l ist sistem l er, ·m add eci bir d ü n ya görüşüne s ah i pti r . Bu 1s i·ste m l erde h er ş eyin te­ m e !:i madd ed ir. 'İ nsan dah i m addi, e ko no m i k bir var l ı k o l a rak kab u l ed i l ir. 'İ nsan v e ·m i l l et, ekı0 no.m ik o l ayla­ ı rn, ma d d e n i n mahsu lünden ba şka bir şey d eğ i l d i r . M i l l iyet·çi görü ş , ka pita l izm i n v e sosya l izm i n a k­ s ine, manevi b i r dünya görü ş üne sahipt i r. insa n ı sade­ ce ekıono•m ik bir değer o l a rak g ören maddeci l i ğe ·inan­ maz. ·M ·i l l i yetçi Ha rekette i nsan, m a ddi ve ma nevi de­ ğ er l er bütü nüd ür; ve kutsa l bir varl ıkt ı r ; ü l kücü ve ah­ lak sahibid i r . S u a l : T ü RiK v e Tü RKLOK Ş U U R U N E D i R 7 Cevap : Ü lkümüz, Part iım i z yurt sath ında bütün va­ tandaş l arıım ı z ı 'kuca k l a r . ·M i l'l ıiye�çi H a re k et ıher T Ü R K ' ,

1 70


ün partisid i r, her Tü rk vatand a ş ı na a ç ı kt ı r . Türk,çüfük, M i l l i yetç i l i k a n la y ı ş ı m ız; manevi şuurlanmaya daya n ı r . B u temel üzerinde Türk l ük şuu runa eri şm ·i ş samim i o l a ­ rak ken d i s i n i Türk saya n , «Ben Tü rk'üm» d i yen herkes Türktü r . Türkçü lü k ve Türk'ün tay i ni nde, s a p ı k ö l ç ü l e­ re, öze· l l ik l e m ezh epçi l i ğ e, coğ rafyacı l ı ğa , l aboratu a r ı rkçı l ı ğ ına inanm ıyoruz. B a ş ka m i l l etl e r i 'küçü k g ören, d ünya ba r ı ş ı n ı teh l ikeye koyan a ntropo l1oji k ı rkç ı l ık, Türk 1M i l l iyetç i l i k Ü lküsünün d ı·şı n da d ı r . M i l l iyetç i l ik a n l ay ı ş ı,m ız, m aneviyatç ı , a k ı l c ı , d em okrati k, çağdaş bir m i l l i yet ç i l i kt i r N az ist H it l er ı rk1ç ı l ı ğ ın ı n, kom ü n i zm maskesi a lt ın da uyg u l a nan sömürücü R u s ve Ç i n ı r çı ­ l ı ğ ı n ı n, her türlü a ntide·m okrati'k, i n san sevg i s i n e da­ yan mayan emperya l ist ı rkçı l ı ğ ı n ka rş ı s ın d a yı z . Em per­ ya l i st ı rkçı l ık, m'i l l i dev l et f i kr i n i ta n ı ma z . ·M i l l iyetçi H a r�ket, m i l li devlet fikrine i na n ı r bütün dev l e t l e r i n e ş i t Hk ve bağ 11m sızl ı ğ ı n ı savunur, her m i l li d evletin ü lke ve m i l l et bütünlüğüne sayg ı duya r. ,

.

k

­

,

Ka nun la r ı m ı za gö re , Türk va tanda ş ı

­

o l d u ğ u ha l ­

de, T ü rk l ü ğü kabu l etmeyen , C u mhu riyet Türkiye'sini m i l l et i ve ü l kes iyl e böl'm ek !iMeıyen azı n l ık ı rkç ı l ı ğ ı na hayat hakk ı ıta n ı m ı yoru z . Komün ist empe r ya l i z m in Tür­ kiye'yi böl ·m e, p a rça lama siyaseti o l an «Türkiye Ha lk­ l a r r n l af ı na büt ün varl ı ğ 11m ı z l a karşı-y ız.

Sua l : ·M i LLiYETıÇi PARTi N E DıEı M E KTIR ? Cevap : S iyasi parti ler i kti darı e l de et1m ek, iktidar o l mak i çin d emok ratik mücadele yapan kuru l uş l a rd ı r . H er s iyasi parti, b u mücadeley i yapa rken baz ı sosya l grupları esas a l ı r. ısu s osya l g 1r uplar, toplumun m u a y­ yen s ı n ıfl arı o l abi l eceğ i g ibi , �M ·i LLET d e o la b i l fr Eğer ·

.

1 71


b i r pa rti , s ı n ıfçı bir pa r t i ·i se, o z a m a n savunduğu s ı n ı ­ f : n m e n fa a ti n i ö n p l a n da t uta r d iğer s ın ı f l a ra üvev ev­ l at m ua me ! es·i yapa r; o n l a r ı sö·ın'Ürür, ezer. ,

i li m d ı ş ı bir f i k r e g ö re, t o pl um d a iki s ı n ı f va rd ı r . B un l a r i ş ç i s ı n ıf ı il e s e rm aved a r s ı nıf, yani patro n l a r s ı ­ n ı f ı d ı r . Şayet b i r s i yasi p cı rt i , i ş ç i s ı n ı f ı n ı e s as a l ı yo r bu sı nıfın iktidar o l m a s ı n ı s·avu nuyorsa , bu p a rt i , sos­ ya l·ist bir pa rtid i r. S osya l i s t pa rt i n i n a d ı , kıo1mü n i st pa r­ ti, m a rk s i st parti veya işçi partisi de olabi l i r . 'B un a mu­ k ab i l , bazı parti l er, ser.m aya sah ip l eri n i n , patro n l a r ı n menfa atini savunu r l a r . Bu çeşh s ı n ı f partıi leri d e ka pi­ ta l ist parti l erd ir. B u n'lar, sa d ece sermaye sah iplerini n , patron lar ı n iktida r a ge l m es i ni sa vu nu r l a r ,

·

.

sos y a l değer o la rak m·i l l eti , Türk M i l l eti n i n taıma m ı n r esas a l ı r . M i l l et i n tama m ı n ı esas a l a n , m i l l etin bütün f e rt l e r in i n , ya ni işçi n i n , köyl ü n ü n , e s n a f ı n , m emu run, 'İşveren ve serıbest ç a l ı şa n l a r ı n m en­ fa a ti n i svuna n pa rtil ere M iLLiYETÇi PARTi d en i r . M i l ­ l iyetçi parti ler, s ı n ıfçı pa rt i l er-i n ta m k ar şı s ı nda yer a l ı r. M i l l 'iye tçi pa r ti l er s ı n ı f ç ı parti l er gibi, m i l letin sadece bir k ı sm ı n ı esa s a l ıp, d i ğer k ı s ı m l a r ı n ı i nkar etme z B iz im Pa rtim iz,

,

.

S ın ıfçı ve ım i l l iyetçi pa rt i l e r i bi r m i s a l l e a n l atır­ sa k du rum u daha 1iyi ayd ı n latm ı ş o l u r u z . Türk M i l l eti ' n i a l tı ıka ide ?ten meydana gel en bir a i l e kabu l edel i'm . B u ka rdeş l e rin a d ı ; i ş ç i , köyl ü , esn a f , m emur, serbest ça l ı şan l a r ve i şveren · o lsu n . S ı n ıfçı bir pa rti olan sos­ ya Hst pa r.ti, bu ka rdeş l e rd en sadece işçiyi e s a s a l ı r . ik­ tidara gel dikten s on r a da di ğer beş kardeşi ezer. K a pi­ ta l ist part i ise, patronu , i ş v e r e n i esas a l ır. i ktidara ge­ l i nce, d iğe r ka rde ş l e r i n s ı rtından daha zengin o l mak, ,

·

1 72


o n l a r ı n kan ı n ı emmek ister. B una ka r ş ı l ı k M i l l iyetçi Ha­ reket P a rtisi, m i l l i y e t ç i b i r parti o l d uğu i ç i n , bütün kar­ deş leri ayn ı dereced e s ever, h i·ç biri n i n d i ğerini ez me­ s i n i , ka n ı nı em·m es i n i i stem Gz. B u ka rıd eşl e r ara s ı nd a , d üşma n l ı k değ i l , ta :n b i r d o s tluk v e i ş.birl iği kur1m a k is­ ter . A i l ede h i ç bir ferd e üvey evl a t m u a1ın e l esi ya pmaz. '

f\/1 1 1 1 iyetçi pa r t i l er, s ı r: ı f ç ı p:ır t: i ;er g !b i , m i l l eti s ı ­ rnf i a rn ıbö l m e z . B i l a k i s m i l l eti n bLi t ün f e r t ve sosya l d i ­ l i m l e r i a ra s ı nda 'bi rl i k ve bütünlük ;.;.u ra r . M i l leti bö l ü n ­ m ez b ir bü tün h a l inde kaynaşt ı r ı r . .

Sua l : M E·M LEKETi!M iZD EK i HAN G i PAR T i LE RDi R ?

SINIFÇI

PARTi LE R

Ceva p : Nl i l i iyetçi Ha reket d ı ş ı n d a k i pa rt i l er i i k i a na g rupta to p : a ın a k mü mkü nd ü r . B u n l a r, sosy a l i st s i s­ tem i es a s a l a n pa rt i l er l e ka pita l ist s i stHm i esas a l an parti lerd i r .

C um·h u r i yet

te m a y ü l l ü

bir p a rt id i r . Esasen bu pa rt i n i n başka n ı v e yet k i l i o rga n l a ­ r ı , bu göiü ş l er i ıı i yaz ı ve s öz l e r i y l e her y a r d e a ç ıkça söy­ l em e kte d i r l e r . Sosya l ist p a rt i l er, doktri n l eri i cab ı , s ı n ıf­ ç ı , ·d o l ayıs ı i l e de, bö lücü ve m i l l i y etç Hi k ideo l oj i s ine k a r ş ı o l m ak zorundad ı r l a r . H e m sosya l ist o l ma k , yan i s ı n ı f esa s ı n ı kabu l etmek, hem d e m i l l i y e t ç i o l mak m ümk ü n d eğ i l d i r . Çü nkü bu i ki görüş bi rb i r i n i n karşı ­ s ı ndad ı r . S o s y a l i s t parti l erd e esas a l ı na n s ı n ı f işçi s ı ­ n ı·f ı d ır . B un l a rda uzla şm a v e d enge i çind e m i l li bütün­ l e şm e yerine s ı n ı f m ü cade les i esa st ı r . Top r a k işga l l e­ ri n i , fabrika i�ga l l erini, y ü ks ek oku l ve fakü lte i şga l l e­ r i n i , s ı n ı 'f mü c a d e l e s·i s i l ah l ı o l a rak ku l la n ı r l a r . B ütün bu söylenenl e r C u m h u riyet H a l k Parti s i 'n i n davran ı ş, H a lk P a rti s i , so sya l i s t

1 73


eyl em ve düşünce l erinde yı l lard ı r hakim o l a n fik i rd ir . G erçekten b u pa rtinin l ider i , «Toprak işleyenin, su �u l ­ l a na n ı nd ı rn demek suret iy l e köyl erde ana rşıiyi, hukuk d ı ş ı eyl e m l eri ·d estekl emek istem iştir. Ayn ı şek"i l d e b u l ider « Doğa ( tab iat) kanun l a r ı ndan » bahs-ederek de·m ok­ rati'k h u kuk devletinin temel i o l a n C umhuriyet Kan u n v e düzenin d ı ş ı na ç ıkımayı tavsiye v e tahrik etm i şti r . R usyada 1 9 1 7 kom' Ün'ist ihti l a l i nden önce Len in ve Sta ­ l in de «fabrika ça l ı şan ın, toprak işleyenin, s u ku l l a na ­ n ı n» dem iş l er, m evcut düzeni yııkma k i ç i n işç i ve köy­ l üyü b i r l eşmeye, i syana davet etm iş l erdir. Ka pita l i st eğ i l i m de olan parti l er, Ada l et Parti s i i l e C u mh u r i yetç i Güven P a rti s i 'ıd i r . B u Parti lerin hakim fel sefelerinde m i l l et i m eydana getiren sosya l d i l'inı l er­ den sadece işveren d i l i m i önce l i k a l ı r . B i r avuç a z ı n l ı ­ ğ ı n s iyasi ve ikt isadi savunmas ını yapan b u parti l er, m i l l etin d i ğer sosya l d i l i m l erine üvey evl at m uameles i yapar l a r . B unun ·i çin s iyasi iktida r l a r ı , ,m i l letin bütün sosya l di l'im l er i n in desteğini görmemekte, a c iz ve i kti­ d a rs ı z i kti dar örneğ i o l m a kta d ı rl a r . B ugüne kadar ü lke­ m izde iktiıdar o l a n part i l er ve o n l a r ı n s iyasi fel sefefe­ leri kapita l is t eğ i l i m l i o l d uğundan, Türkiye'm iz ka l k ı ­ nama m ı ş, a z ge l işm'iş b i r ü lke o l arak ka l m rştı r. B u pa r­ ti ler i ktidar o ld u k l a r ı sürece de ü lkem izin ka lkınması m üm kün değ i ld i r . Ka pita l ist eğ i l i m l i pa rti l er, bi lhassa ekonomik ve sosya l yönden b i r avuç patro n u savunduk­ l a r ı ndan, b u n l a r i ktida rda zayıf ve a ciz o l maktad ır. Zi­ ra iktisadi ve sosya l menfaatl erin i savunmad ık l a r ı d i ­ l i m l erin, destek v e yard ı m l arı nda n mahrum ka l:makta­ d ı rl a r . B unun sonucu o l arak, par la·mento d ı·ş ı m u h a l ef et be l irmekte, soka k l a r, eğitim yuva l a r ı , anarşi kaynağı ·

1 74


h a l ine g e l m ekted i r . •B u pa rt i l e r, böyl e duru m l a rda za­ a f l a r ı n ı ka patmak i ç i n «Her d emokras id e bir parça anar­ ş i va rd ı m, «Yürümek l e sokaklar a şınım az» g irbi .g ayrı cid d i beya n larda bu lunmakta d ı rl a r . Oysa, gerçek se­ bep, ·m i l li bütü n l eşmeci ve m i l l i yetç i o l mayı şları , ·m i l ­ l eti b i r bütün o la rak tem s i l edemeyişl erid i r. Esa sen bu­ ra da tekrar belrte l i m ki , a ynen sosya l i st sistem gibi ka­ pita l ist sistemde de m i l l et bütü n lüğü kabu l e d i hnez. Ka pita l izmde m i l l et, 'B U RJ UVA yani patro n l a r S IN I F l ­ D I R . B u sistemde, köylü, i ş ç i , e·s naf, m emur, ·V e ser­ best ça l ı şa nlar, burjüva s ı n ıf ı n ı n d ı ş ı nda, ıbu s ı n ı fa ham madde ve mek tem in eden iik inci s ı n ı f vatandaşlardı r.

TORKIVE'DE SiSTEM TARTIŞMALARI Sual : KAR Ş I O LD'U G U N UZ S iSTEıM LER NE D İ R ? Cevap : 1M i l l i yetç i H areket, insan s evgis ine, tam dem okrasiye inan ı r . i nsan l ı ğa d üş·m an, ·i nsan l ı ğ ı bölücü her s i stem ve i d eo l oj iye ka rşıyız . Amac ı m ız, m i l li s ı n ı r­ l a rım ı z içinde yaşayan bütün yurtta şları m ız ı h i·ç bir ayı­ rım ya pmaks ız ı n , d in , m ezhep, s ı n ıf ve ı rk farkı gözet­ meksizin kucaklaım ak sevmek, i nsa nca yaşama şartla­ r ı na kavuşturmaktı r. 1M i'l l et ve ü lke bütün l ü ğ ü m üzü bö1-ü cü, her tü rlü s ı nıf·ç ı , ·m ezhepçi ve ı rkçı s i stem l er i n amansız d ü şman ıyı z . S ı n ıfçı sosya l izme, ka pita l izme, bun l a r ı n birer sapması o l a n kıo müniz.m e, faşizme ve nasyona l sosya l izme karş ı yı z . B aşka m i l l et l erin kü l1ütr ve tarih ü rünü o l a n bu yabancı ideo l oj i l e r Türk m iH eti­ n i n ta rihi kara kteri ve k ü l tü r ü 'i l e ·b a ğdaşamaz. Sua l : KAPiTAUST S i STEM NED i R 1 Ceva p

:

1 ) Kapita l izm, Avrupa memleketl eri n'in ta-

1 75


rih

ve külıt:üründen do ğ 1m u ş , bu ü lkel erin ka l kı nmas ı nda

ku l l an ı l m ı ş ıb ir sistemd i r . Ka pita'l izm, ü retİ'm a ra çları­ n ı n, yan i fabrika , makina ve topra ğ ı n m ü lkiyetini top­ l umda bi r züm renin inhisa r ı n a verir. B u s istemde m ü l ­ k i y et , bütün ·m l l l et i çi n değ i l , sa dece b r i zümre içindir. B i r avu ç kapita l ist d ı ş ı nd a ka l a n fert ve sosya l d i l i m­ lerin üret i m a raçları n ı n ·mü lkiyetine sah ip O 'l ım ası müm­ kün ıd eğHd i r . B u s istem tam amen materya l ist bir g ö­ rüşe daya n ı r . 2 ) K ap ita l i zmde iktisadi faa l iyet in sa i k v e ama c ı , k a p ita l i sti n ( patro n u n ) azam·i ka r sa ğ l amas ı d ı r. B u s i s ­ temde ka pita l istin bütün mü nas eb et lerini ka r ve kazanç a ç ı s ı ndan ·değerl end irip çözmesi prensib i münasebet l e­ ri n i kar ve kaza nç açı s ı ndan d eğerlend i r i p çözmesi p ren ­ s' ibi h i ç bi r s ı n ıf tan ı,m az. B u sistemde m i l l iyetçi l i k , in­ s a n l ık ve gel ecek i,ç in h a l de fedakarl ı k g ib i yüksekdu y ­ g u l a r yoktur . 3 ) K a pita l i zm d e aynen sosya l izm g ibi enternasyo­

n a l ('m i l l etl era ra s ı ) ve l iyetç i l iğe ka rşı d ı r .

em pe ry a l i stt i r .

Bu sebe p l e

mi l­

4 ) Ka pita l i z·m , « G em'i s i kıu r:t a r a n ka ptan , a ltta ka­ lan ı n ca n ı ç ı kıs ı n » fel sefes ine daya n ı r . Her ne paha s ı na o l u rsa o l sun ıkazanç e l·d e etmeğ i ö ngören , ta h r i p k a r bi r reka be t i h ede f a l ı r . 5 ) Yuka r ı ıda s ı ra l an a n sebep l erden ötürü bu si ·s ­

temi me·m l eket i m ize u ygun gö remey i z . B izim m i l li gö­ rüşümüz o l a n D okuz I ş ı k doktrin ine göre her vatandaş m ü l k i yet sahibi o l ma -l ı d ı r. B u n un i çi n sadece sa y ı s ı s ı ­ n ı rl ı bi r züm ren i n ıs ermaye ve mü l k sah ib i o l ma s ı yeri­ ne her vatandaş ı n a d i l ve denge l i b i r ora nda sermaye

176


ve m ü lk sah ibi h a l i ne gel mesi sa ğ l a nma l ı d ı r. Sua l : KAP iTALi ST S i ST E M LE KALK I NAB I Li R M l­ YiZ? .

1Cevap : Ka pita l ist s i ste·m l e ka lkı namay ı z . Çünkü , önce bu s istem· l e m i l l etim iz i n tasarruf yapması m ü1m ­ kün d eğ i l di . Sonra bu s istem, m i l l et s ı rtı ndan sadece topl u mda birkaç kişiyi daha zengin yapmak ister. B u s i stemde m i l l eti m eyda na geti ren fert v e sosya l d i l im­ l erin tama m ı n ı n m a l - m ü lk sahibi o l ma s ı m ü m kün de­ ğ i l d ir . D iğer taraftan ka pita l izm, a d i l d e ğ i l d i r . Ferdi n fer­ d i sömürmesine daya n ı r . N i hayet, ka pita l izm çağ ı geç­ m iş, ta rihe ka nşm ı ş eski b i r s i stem d i r Ş i m d i ıbu se­ bepl eri görel iım : .

Daha önce bel irti l d iği g i b i , ka l k ı nma i ki ha­ reketten ibarett i r . Bun l a rdan biri ncisi , ta sarruf; i k i nc i s i ise bu tasa rrufu n y a t ı r ı ma a ktar ı l ma s ı d ı r . Kapita l ist eko­ nomi sistem inin geçe r l i o l duğu top l u m l arda, tasa rruf d a ha çok ihtiya r i tasarruf nite l i ğ i n d ed ir. Ancak, az ge­ l'i ş m i ş ü lkel erde fert l erin gel i rl eri esasen az o l duğun­ dan, bu nite l i kte ki tasa rruf gücü ve mey l i de çok dü­ şüktü r. B u husus ü l kem i z i·ç i n daha çok söz kon u s u d u r .. G erçekten n üfusumuzu n 24 m i l yonu köylüd ür ve bun l a­ r ı n y ı l da fert baş ı na d üşen m i l li g e l i r ıorta la ·m ası, 7 00 l i r ad ı r Bu 700 l irayı 1 2 aya b ö l dü ğ ü1müz zaman bi r i n­ san ı n ayda 5 5 60 l ira c iva r ında b i r pa rayl a i htiya ç l a ­ r ı n ı g idermesi gerekmektedi r . 5 5 60 l i ra i l e g ı da ·mad­ d e l eri, giyim ve ·mesken gibi , b i r i nsa n ı n yaşa ması i ç i n en za ruri i htiyaç ma ddeler i n i n d a h i gide rl eri n i karsı l aya b i l mesi ,m ü mkün değ i l dir. B u iti b a r l a n ü fusum u zu n ü çte ikisi nden faz l as ı n ı teşk i l eden bu k itl enin ihtiyari tasarr ufta bulunması he türlü i 1m ka n ı n d ı ş ı nd a d ı r . Ka l1

-

.

-

-

F . 1 2/177


d ı ık i , söz konusu 5 5 - 60 l i ra, orta l ama ·g el i r dağ ı l ı·m ı o l u p, ger·ç ekte bu mikta r pa ra dahi b irçok 'k i ms e n i n e l i­ ne geçmemekted ir. 2 - B u s istemde ta sa rru f imka n ı çok s ı n ı rl ı ıbir şe k i l de kapi ta l isti n e l indedir. Bu i mkan da çoğu za man b i zza t ·müteşebb i s i n kend i y a ra tt ı ğ ı bir i mka n o l1m a y ı p,

ban ka l ar ·g ibi kuru m l a rdan a l ınan kred i l er l e sağ la nm a k­ tad ı r . ıBanka l a r bu k red i l eri , ·m i l li top l u m u meyda na ge ­ tiren fert l erin, üç-<beş yüz ·yı l l ı k tasarrufla ı i l e sağ l a­ d ıkları göz önünde tutu l a cak o l u rsa, kayna ğ ı ·m i l li ola n tasarrufl a ı n kiml ere h izmet eyl e d i ğ i daha i yi a n l aş ı l m ı ş o l ur . Kısa ca ka p ita l ist 'S istem, ·m· i l l et e l iy l e ferıd i zeng i n etmek, böyl ece zeng i n i , fakiri daha faki r yapmak s i ste­ m id ir. 3 - Kapita l ist s i stem, ·mah i yeti icab ı kar sa iki i l e hareket eder ve ka pita l ist, e ld e etti ğ i kar l a r ı n ıb üyük bir

k rs·m ı n ı tasa rrufa a yı ra rak yen i yatı r ı m l a r akta r ı r . Az. gel i·ş1m i ş ü l ke l erd e bu yat ı nm l a r ü r et i m sanayi inden çok !tüketim san a y i i n e yön e l i r . Zira, ü ret im sanayi i n i n baz ı da l ları büyük sermayeye iıh Hya ç gösterir, baz ı <fa l l a r ı is e uzun :b i r süre sonra g e l i r- get i r i r. O ysa tüketim sana­ yi'i küçük serımaye i l e kuru l ab i l eceği g ib i , -çok daha faz­ l a kar g etirm e imka n ı na da sahi pti r . ( Koka Ko l a , Tu­ borg b i ra s ı gib i ) . Ancak, tükeüm sanayi i i l e lb i r ü l kenin ka lk ı n m a s ı mümkün deği ldir. N e var ki , ·s anki a n l aş· ·m ı ş l a r g· ibi , Türki'y e'deki i ·ç ve d ı ş özel sektör yuka r ı da da söyle nd i ğ i üzere, hep tüketi1m sanayi ine yatı rı m yap­ m akta d ı r. 4 1 78

- Az

gel i şm iş b i r ü l ken i n ka lık ı n a bil m es i ser-


bi rikiım in e ba ğ l ı o ld uğuna ve serma ye ıbiriki-m i­ nin i l k şart ı ıda tasa rruf o l duğuna g öre, tasa rruf i1m ka­ n ı çok s ı n ı r l ı o l a n kap ita l ist s istem l e a z gel i şm iş ü lke o la n Tür k iye ' n in ka l kı nması i·mkansızd ı r. G erçekten l n­ g i l tere, Almanrya ve Amerika B i rl eş i k Dev l et l er i g iıbi ge­ l işmiş batı ü lkel eri n i n bir ka l k ı n m a ·m odel i ,o l a n kapi­ ta l ist ekonom i , Tü rkiye 'n i n ka lkı nmas ı nda bir 1m odel o l ­ m a şansı n ı kaybet,m i ştir. Z i ra bu ü l ke l er kapita l ist 'Y O i ­ i a kal kı n ı rken ·d ı şa rı da ve ·i çeri de :bü yü k s ö m ü r ü i m ­ kan l a r ı na sah ip ıb u l unmakta i d i . N itekim bu ü l ke l er, d ı ­ şa rda As'Y a, Afrika v e d i ğ e r a z g e l i ş,m i ş ü lke h a lk l a r ı ­ nı� i,ç erde ise hiç bir garantisi o lmayan i şç i l eri sömür­ m ekte i d i l er . O d evirl erde İngi ltere ve Almanya da iş­ ç i l er i n sefal et 'Ücreti d en i l en ıbir ü c ret l e 1g ünde 1 8 sa­ at ça l ı şt ı r ı ld ı ğ ı teslb it edi l miş, 3 - 4 ya ş l a r ı nd aki ço­ cukl a r l a , h a m i l e kad ı n la r ı n istih dam edi ldi ğ i görü lm üş­ tür . B ugün esa sen ken d is i az gel i şm i ş bir ü l k e o l a n Tü rk i ye 'n i n .dı ş ü l ke l eri sömür,m es.i mümkün o l m ad ı ğ ı g ib i , içerde de Sosya l Sigorta l a r Kanunu, ıSend ika l a r Kanu n u , Top l u i ş Söz l eş,m es i Kanunu g ib i sosya l mev­ .z uat, i ş-ç iyi söm ürü l mekten kısmen o l su n korumakta­ d ı r. Ancak hemen bel i rte l im k i , a d ı .g eçe n sosya l mev­ zuat ,ç ok s ı n ı rl ı bi r sahada sö1m ü rü l,m ey e engel o l m ak ­ ta, ıbunun d ı ş ı n da ka l a n ticaret, fbazı sanay i i da l la r ı ve ta nm d a a ş ı rı sömürü yine deva m et m ekt ed i r . maye

:

5 - B i r an için iç ve d ı ·ş 1s ömürü ımümkün o lsa bi l e, bu kadar ada l et d ı ş ı ıbir s istemi uyg u l a mak insan­

l ık duygusuna aykı r ı d ü şmez ·m i ? M i l l iyetç i l ik, mensup o l d uğumuz M i l l etin insa n ı n ı sevmek, onun ı zd ı ra p l a r ı ­ n a s ı ca k b i r yürek l e sah ip ç ıkmak olduğuna göre, kö­ tü l ü kl e r i bu k a da r a ç ı k o la n , tem e l i sömü rmeye daya1 79


nan bir s'i stem i savunma k 1m i l l iyetçi l i k kavra m ı na ters d üşmez m i ? Göz göre göre, bi l e b i l e Tü rk ü Türk·e sö­ mürtmek nas ı l ·m ümkün o la b i l i r ? B i l erek veya b i l m i­ yerek ka pita l izmi savunan b i r k i ş i n i n Türk M i l l iyetç i l i­ ğ i i l e a la ka s ı yoktur . O , o lsa o l s a bir l ng i l iz, b i r ·Fran­ s ı z M i l l iyetçisidir. Z i ra Fransı z ve İ ng i l iz ıM i l l i yetçi l iğ i, feod a l d üzen in y ı k ı l maya yüz tutu p yeni tücca r ve sa­ nayici s ı nı f ı n ı n doğduğu ve b u s ı n ı fı n genel a d ı o l a n burjuva n ı n m i l l et ad ı n ı a l d ı ğ ı ( Nation ) :ke l i mesine b i r ( izm ) takıs ı n ı n ekl enımesiyl e meydana g e l m i ştir. Şu ha l d e Avrupa menşel i nasyo na l izm ( m i l l iyetç i l ik ) bir s ı n ı f, yan i burjuva m i l l iyetçi l iğ i d i r. '

6 Kapita l iz m'in, demokratik rej i m l e d e i lg isi yıoktur . Antid emokratik, ıato riter kapita l ist rej i m l er a ra ­ s ın da faşiz1m i , naziz,m i , baz ı kra l l ık ve teokratik rej i m­ l er i göstermek mümkünd ü r. -

Türkiye'n i n bugüne ka dar ka l kınama m ı ş o l ­ 7 ması d a , y ı l l a rdan beri çeşitl i hükümet v e kanun l a r ı n bi rçok koru yucu tedbir ve hükü m l erine ra ğmen uygu­ lanan kapita l ist s i stemi n yetersizl iğ i n i göstermeye ka­ fi gelmekted i r . -

Sual : SO SYALİ ST EKO N OM İ SiSTE·M i N ED i R ? Ceva p : 1 S osya l ist sist em ka pita l ist s istem i n tam a ksid i r . SO'sya l i st s i stem , üretim ara ç l a rı n ı n özel ,m ü l kiyetini red deder. Ta r ı m toprak l a r ı , makina, fabri­ ka ve b i n a l a r ı n üzerinde d ev l et m ü lk iyetini tan ı r . Bu sistemde bütün ü reti'm a ra ç l a r ı dev l et ma l ıd ı r. Ferdi mü l ki yet yoktur. Sosya l izm kuru l ur kuru l maz, fa brika­ l ar� toprak, 1m akina l a r ve bina lar fertl erin e l inden pa ra -

1 80


sız o l a rak a l ı n ı r, devl etl eştir i l i r . B u düzende dev let d ı ­ ş ı n da hi ç kimse ma l m ü l k sah i b i o lamaz. 2

Sosya l ist s istemde emek hür değ i l d ir . Emek sah ipl eri dev l et ta rafından ken d i l erine gösteri l en i ş l er­ de ça l ış ı r. Devletin gösterd i ğ i i şte ça l ı şmaya n işçi, dev­ l ete ka rşı g e ld i ğ i ·i ç i n ha psed i l ir, sürü lür, para s ı z m ec­ bur ça l ı şma ka mpl a r ı n da ça l ı ştı r ı l ı r. A i l esinden, a na­ s ı n dan, babası n da n , çocu k l a r ı nda n ayr ı yere gönderi l i r . i ktisa di faa l iyeti n tama m ı e n ince noktas ı na ka dar, d ev­ l et ta rafı ndan d üzen l en i r . Böyl ece ü ret i m i n çeş itl i ve ·m ikta rı , ü retim unsurl a r ı n ı n terkip tarz ı , ·m i l li gel i ri n dağ ı l ı ş ı de v l et ta rafından tayin o l un u r . D ev l et v e komü­ n i st parti iç i·çe g i rmiş o l d uğundan, iktisa di faa l iyete yön veren esas itibariyl e kıomün i st parti s i d i r. -

B u s iste m de d ev l et, ekonom ik hayatın her yö nüyl e i l g i l enıd iğ i i ç i n , ekonom ik faa l iyet merkezi b i r p l a n l a ma ya göre yürütü l ü r. Fabri ka ·mü d ü r l er i , hiç b i r konuda serbest kara r veremezler. -Bu plan ıbi r kanun hükım ünde o lup buna uygun ha reket etmeyen l er cezal and ı r ı l ı r . 3

-

Sua l : T ü R K I Y E ' N i N S O SYALİZM L E KALKI N M A­

SI M Ü M K Ü N M Ü D Ü R ? S osya l ist s i stemd e i ktisadi faa l iye­ Cevap : 1 tin tam a m ı dev l et ta raf ı n da n yöneti l d i ğ i i çi n , büyük bir bürokra si ( ·m emur k it l esi ) vücut bu l muştur . B u n u n so­ n u nda ise ekonom ik faa l iyetl erde, şa rt l a r ı n öze l l i ğ i n e g öre verHmesi . gereken s e r i v e a c i l ka ra r i mkan ı orta­ dan ka lkm akta , ka l kı nma h ı z ve temposu yava ş l a m a k­ tad ı r . N iteki ·m bu bü rokrasiden Sovyet yöneti c i l eri de za man zam a n ş i kayette b u l u n m uş l a r ve bazı d eğ işik-

-

1 81


l ikl er yapmak zorunda ka l m ı ş l a r, fa kat h i çıb i r zam a n bu­ nun önüne geçem e m i ş l erd i r . Kruşçef ' i n düşü şü nü n s e­ bepl erinden b i ris i de herşeye rağmen bürokras i ve do ­ l ayısiyle ekonomik ka rar ve icra a ra s ı ndaki yavaş i ş l e­ m ed i r .

s istem bel irl i b i r s ı n ı f ı n ( kapi­ t a l i st s ı n ı f ı n ) s istem·i o l a ra k görür. Hak i m s ın ıf adı ve­ r i l en bu s ı n ıf, top l u mıu n tüm güçl eri n i e l inde tuta r . D ev­ l etin yürütme, yasaıma ve yarg ı gücü bu s ı n ı f ı n e l inde­ d i r. iç ve d ış po l it ikayı bu s ı n ı·f çizer. D ev l et ka p ita l ist s ı n ı f ı n patro n l a r ı n dev l etidir. Bu s ı n ıf ı n yok ed i l mesi i l e h erşeyin yol una g i receğini i d d ia eden ma r k·s ist - sos­ ya l i'st sistem , g ari pt i r ki , dev l et ·m ekan iz·m as ı n ı ell eri ne bı rakt ı ğ ı kom ün ist pa rt i s i üye l erinden o l u şa n bü r ok r a s i il e yeni b i r s ı nıf ya ratm ı ştı r. üstel ik bu yeni bürok­ rat s ı nıfla sosya l ist sistem en az kapita l ist sistem kadar ha lk ve m i l l ete yaba nc ı ve ters düşmüştür. M a rksizm i n uy:gu l amada ha l ka ters v e ayk ı r ı düşmes i n in sebebi, bürokrat s ı n ıfın topl and ı ğ ı komü n ist pa rtis i n·in iş ç i sı­ n ı f ve d iktatorya s ı n ı n yerini a la rak onun a d ına ka rar ver1m.e yetkisini kend isinde görım es id ir. Bu d u ru m marks i tl erin sosya l psikl ojiyi yan l ı ş a n l a m a l arı ndan i l er i gel·m ekte d i r . O ysa en i l kel l erinden e n gel i şm iş ine ka­ dar her �op l umda asga r i iki sosya l d i l im va rd ı r . B un­ l a r yöneten l er ve yön et i l e n l erdir. Yöneten l e r ·i ster mül k sah ib i , ister bürokrat o lsu n , vazife l eri yön etmekt i r . 1M ü l k sah i p l eri yerine bürokrat s ı n ı f gel mek l e bu görev değ i şmez. Deği şen sadece görevin n ite l i ğ id i r . N itekim i kt i d a ra g e l me l eri e l l i yı l ı geçm i·ş . . . o l ma s ı na rağmen, Rusya 'da dev l et ve 1d olayısiıy l e yönetici s ı n ı f o rta dan ka lkmam ı ş, s ı n ıf s ı z top l um ku r·m a iddias ı na rağ men, s ı ö z e l l i k l e k a p ita l ist

­

,

1 82


n ı rl a r yen i b i r şek i l i çinde varl ıkları n ı devam ettirm iş­ tir. 2

-

Sosya l ist s istem, ken d i d ı ş ı n daki sistem l eri,

Ge rçe kten Sovyet Rus;ya 'da . . . mü l k ivetin devl et­ l e·şti r Hmes i i l e sosya· ı s ı n ı f l a r ortadan ka l kmamakta , iş­ çi ve i şveren s ı n ıf l a r ı , yen i şeki l l er a lt ı nda dah i olsa, devam etm ekt e d i r Gerçekte dev l etl eştirHmiş m a l l a r ı n sahibi, 1mücerret iŞÇ İ S I N I F I DEG İ L, B ELK i TAMA­ M I YLA YEN İ Bi R S IN IF, D E,M OKRATİK, TO PLUM LAR ­ DAK İ B U RJ UVAZİYİ AN D I R AN i D AR E C İ LEH S I N I F l­ D I R . Sovyet l er B i r l i ğ i 'nde i şç i ve mem u r l a r KEN D İ LE­ .

R İ N İ SöıM ü Rı EıN B Ü R O K RATLA R A Z I T B İ R S I N I FT I R .

Sosya l izmde bürokratl a r , kapita l izmdeki özel mü l kiyet sah i p l er i n i n fonksiyon l ar ı n ı yapmaktaıd ı r . M i l ovan C i­ LAS 'ın da işaret ettiğ i gibi, bürokratl a r, R ıo ma huku ku­ nun ·t esbi t ettiğ i ·m ü lkiyet vas ı f l a rı n ı , yan· i ku l la nm a , fayda l a nma ve ma l la rı emi r l erinde bu l u n du rma ( .t asa r­ ruf ) h akk ı n a ha izdirler. Sovyet R usya 'da s ı nı f l a r ara­ s ı n d a k i fa rklar g e l i r l erin dağ ı l ı m ında d a a çık b i r şeki l ­ de ortaya ç ı kmakta d ı r. B i r işçi bazan a yda 200 rubl e­ den az kaza n ı r ve ü cret l e ri n orta l a ması 400 rub leyi g e ç­ mezken, büyük bir işletmenin veya :b k ba ka n l ı ğ ı n mü­ dürleri ayda bin l erce rub l e a l mak'tad ı rl a r . Küçük bir im­ Hya z l ı la r zümres i n i n sen e l i k gel irleri ise, bun l a ra ta nı­ nan vi l la ve a raba sah ib i o l ·m ak g· iıb i a yni avanta j l a r h e"" rubl eyi bu l maktaıd ı r. sa ba kat ı l maks ı z ın , onb in l erce özel m ü lki yeti o rta dan ka l d ıran sosya lizmde de s osya l s ı n ıf l a r vard ı r ve !bun l a r ı n fark l ı l ıkl a r ı ndan ortaya ç ı ka n mese l e l er mevcuttur. Bugün uyg u l amada görü l en m a rks i st - sos­ ya l ist s i stem , 1 8 ve 1 9 . yü zy ı l d a k i vahşi, i n sa n l ı k d ı ş ı , 3

-

1 83


a d i l o l maya n l ibera l - ka pita l ist s i stem in, D EVLET KA­ P iTALI Z M ·i NE D ö N O Ş·M Ü Ş Ş EKLİ N DE N başka b irşey d eğ i l d ir . B ura da sanayi l eşme ve ka l kınma ka pita l istl e­ rin yard ı m ı i l e gerçekl eşecek yerde, devlet mekan izma ­ s ı n ı n yard ı·m ı i l e gerçek leşmekte d i r . Ad ına işçi dev l eti den i l en dev l et; po l isi, jandar·m a s ı ve d iğer güç l eri He i ş­ ç i ve k·ö yl .üyü sömü rmektedir. D evl et, teorik yönden iş­ ç i s ı n ı f ı n ı n devleti o l duğundan, i şç i n i n sosya l po l itika a ra ç l a r ı ndan yararla nması ·m ümkün değ i l d i r . Sosya l ada l eti kuracak o l an, send ika l a şma, top l u i ş sözleş1me­ si yapma ve n i ha yet g rev hakk ı yoktur. Zira bu h a k l a r, ma rksi st lere göre, ka pita l i st top l u m l a rd a , i şveren s ı n ı ­ f ı na ka rş ı işçiye tan ınm ı ş h a k l a rd ı r . M a rksist topl umda d ev l et, i-ş·ç i d ev l eti o lduğuna göre, işçinin ken di kendi­ n e ka rş ı g rev yapmas ı , top l u sözleşme m üzakere l erine girişmesi çel i ş i k ıbir d urum a rz eder . O ysa uygu lama­ da bütü n b u n l a r, yen i b ir sömürüsü s ı n ı f ı n sö-m ürme bahanel erinden ıba şka !b i rşey değ i l dri . Ça resiz ka l a n iş­ ·ç i , kom ü n i st pa rtisi ta ra f ı n d a n vurguncu ıb i r ka pita l ist­ ten daha i 'n safs ı z bir şeki l de sömürü l m ektedir. C I LAS ' ı n veciz b i r şek·i lde be l i rtti ğ i g ilbi , «eski ihti la l l erin a k­ sine, kom ü n i st i ht i l a l i , bütü n s ı n ı f l ar ı n orta dan ka ld ı ­ r ı l·m ası yol u nda ya pı l m ı ş o l m a k l a beraber, YEN i B i R S I N I F I N TOTALiTER ( m·üstebit ) HAK l1M IYETI N I TESİ­ SE Y ö N E LTI L M I ŞTI R . ü st ta rafı sa dece da l avere ve ya­ landan iba rettir . » 4 Sosya l i st sistem , i nsan tabiat ı na ayk ı rı d ı r . insa n ı ça l ı şmaya v e yaratmaya sevkeden sa ik, faa l i ye­ ti netices inde b irşey l er kazanma k ve bu kaza n d ı ğ ı şe­ ye sahip o l maktı r . O ysa sosya l ist s istem, ferdi ( özel ) m ül k iyeti ka l d ı rı p üretim a ra çl a r ı üzerinde dev l et mü l -

1 84


� i yetin i

kurmak l a insa n ı n ıb u d u ygusunu red d etmekte, insan l arı b i rer makine ha l ine getirmektedir. B u n u n so­ nucunda ise, ferd in ça l ı · ş·m a şevk ve enerj isi aza l mak­ ta , böylece ma l ve h izmet ü retim kapasitesi önem l i şe­ kilde d ü şmekted i r . ü retim düşüşü ka l k ı nmayı engel l e­ d i ği için, ser,maye bi riki mi de yava şlamakta , geci k,mek­ ted ir. bu l uşudur. insan, uzun ta rihi tecrü bel er sonucu m'Ü l kiyeti bu l·m uştu r. B u itiba r l a ,m ü l k insan içindir. M ü l k i ns a n ı n d ı şa rdan ge­ ı e n baskı lara karş ı b i r savunma silah ı dı;. i nsan ı n mut­ l u l u ğunun, kişi l iğ i n in ve h ürriyetinin garantisi m ü l ktü r . O ıha l d e yapı l a ca k iş, mül kiyeti dev l etl eştirmek deği l , o n u n sömü rü a ra c ı o l m·a s ı n ı önlemektir. B u da m ü l ki ­ yet hakkın ı n d a ğ ı l ı ş ve ku l la n ı l ış yön l erini kontro l et­ mek ve m i l li top l umun her ferd i n in mü l k sah ibi o l 'm a­ s ı y l a m ü mkündü r . Sosya l ist s i s te m tabir ca izse pa pa­ za k ı zı p oruç :bozan insan g ibi ka pita l izme k ı z ı p ferdi mü l ki yeti ka l d ırmak istemiştir . . . Anca k bunu y a pa rke n b e l k i de b i l m ede n koruyucu ·m eleğ· i pozuna gird i ğ i in­ ·s a n ı 'm utsuz, kiş i l i ksiz ve es i r ha l ine ·g etirmişti r . Zira ma rksist - sosya l ist sistem bu süret l e tek ıb i r ,mü lk sa­ h ibi ya ratm ı ş , tüm 'Ü retim araçlar ı n ı n sah ib i olan dev­ l et karş ıs ı nd a fert ya l n ız ve çaresiz b ı ra k ı l m ıştı r . i n sa­ n ı n insan ta raf ı ndan söm ü rü l.mesine son ve rm ey i vaad­ l e işe b a ş l ay ı p sonu n da tek başına bütün insa n l a r ı sö­ mürmeye ka lka n bu sistem , yazık ki, devl etin görevinin in san ı 'm utlu ·kı l mak o l duğunu ·ç ok çabuk unutm uştu r. M ü lkiyet

i n sa n

mıÜessesesi

1

·

.

,

,

B ura da ·m ü lkiyetin gerçekten dev l etleştir i l ' i p dev l etleşt irHmed i ğ i sorunu ü ze r i n d e d e k ı sa ca durmak 5

-

1 85


ge r ek i r . H e m e n b e l i rte l i m k i , 'm a rks i s t uygulama da her şey d evl et a d ı n a ve o n u n tayin ettiği u su l l e re göre ya­ pı l ı r . Anca k, :bu us u l l eii n üstü nde ve her tedb i r i n a r­ kas ı nda komün ist pa r ti s i bu l u nma ktad ı r . P a rt i i se, mes­ l ek s,ah ibi o l muş bir parti büro k ra s i s i i l e tem s i l o lu n ­ makta d ı r. Devlet l eşti r i l m·i ş m ü l k i ye t i i da re e d e n , ondan fayda l a mm, ona hakim olan ve n ih a yet top l u m u n bütün hayatı na h ük·meden si stem bu bü rokra s i de n b a ş k a s ı d eğ i l d i r . Bürokrasinin ( id a re c i l er s ı n ı fı n ı n } top l u m i ç i n ­ d e k i ro lü, idare v e kontro l b a kı m ı nd a n ö n d e gel i ş i , ona d ev l et l eşt i r i l m i ş mü lk i y et i n sevk ve ida resi n de i m ti y a z ­ l ı b i r du rum vermekted i r . Sosya l düzen doğrudan doğ­ ruya d evl et k a pit a l i zm i n i a nd ı rı r. Mü lkiyet, ya ra rlanma ( istisma r ) ve ko ntro l h a kk ı n da n başka , b irşey değ i l d ir. S ı nıf a va ntaj ı n ı n bir aıd ı n ı d a ko n tro l hakkı koy a rs a k, kom ü n i st dev l etlerde e n i nde s o n u n da m ü l k iyete yen i b i r şek i l verJ lım iş , ye n i b i r haki,m v e sömü r ü cü s ı n ı f ı n m eyda n a ge l m iş o l du ğ u n u gö rürüz. B u s ı n ıt kO'm 'Ü n ist pa rt i s i n e m e n s u p m e rk ez i1y etıç i , bürokratik s ı n ıft ı r ve ke nd i nd e n öncel<i s ı n ıf l a r ı n y a pt ı ğ ı n ı . a ynen ya p ı p de­ vam etti rm eye m e obur d ur . 6

-

S o sya l i st s i stem , M a rks ' ı n üst ya p ı d i ye n i ­

t e l e d i ğ i bütün m i l li kü ltür mü esseseleri n i , öze l l ikle mil­ l iyet, d i n , g e l enek, a i l e, s a n a t ve edebiyatı redd e tt i ğ i i ç i n , bu d e ğ erin b i r mah s u l ü o l a n i n s a n a ve onun psi­ kıo l ojisine a ykı rı düş1m ekte ; bu b a kı-� d a n d a ferıd i n ça­ l ı ş1ma şevk ve enej is i kaybo l ma ktad ı r. 7 - M a rks ist (ko l l e ktivist) s istem in daha h ızl ı b i r ka l kınma sağ l ayacağ ı b i l i ms� I o l a rak i spat l a nm ı ş değ i l d ir. Sovyet Rusy a ' n ı n ka l kı nması ç ok büyük ma·

1 86


nevi bedel ler ka rş ı l ığ ı nda o l du ğ u g ib i , komünist rejim bu ülkede iktida rı a l d ı ğ ı za man, geri bir ü lke d eğ i l , kü l ­ tü r sev i yesi yüksek ve ka l kınma n ı n i lk sa·fha l a r ı n ı ta­ maım l a m ı ş bir ü lke bulmuştur . ikinci D ü nya Savaşın­ dan sonra Sovyet R usya 'n ı n s iyasi ve askeri mü daha-. l e l er l e sosya l ist b lok içine zorl a katt ı ğ ı Doğu Avrupa ü lkel er i nd eki g e l işmeyi ise ko l l ektivist s iste·m ı e değ i l , çeşit l i başka sebeb l erle a ç ı k l amak mümkünd ü r . B u ü l ­ kel er yüksek b i r genel kültür ve tekn i k b i l g iye sah i p o l ­ d uk l a r ı g ib i , çok daha önceki y ı l la r-da sanayi l eşme (:k a l ­ k ı nma } yo l una g irmiş bu l u nmakta yd ı . Ka l d ı ki , bu ü l ­ k e l er sosyal ist d iktatörlük reji'm i n e g i rmesel erd i , muh­ tem e l en d aha süratl i ıb i r ekono m i k ka l kı nma göste·rebi ­ l eceklerd i . Çekıo slova kya 'da R u s iş·g a l ine yo l aça n o la y­ l arda hürriyet, demokas i , s iyasi bağ ı msızl ık deneme l e­ ri ya n ı n da Sovyet R usya 'n ı n e�onorn ik hakimiyeti ve sö·mü rüsün den kurtu l ma k, dev l et i ş l etmel erinin g etird i ­ ğ i 'bü rokras i v e verims izl i ğ i aza l tmak g ib i s a i k l erin d e önem l i ro l orynad ı ğ ı a n l aş ı lm akta d ı r . «D iğer ta raftan , sosya l ist diktatö rlük reji·m i uy·g u l aya n geri ka l m ı ş As­ ya , Afr i ka ve Lati n Ameri ka ü l kelerinin bir ekono m i k g e l işme ıgösterd ikl erine d a i r h i· ç b i r bel irti yokt u r . Sos­ ya Hst d iktatörl ük l erde süratl'i ekon om ik ka l k ınman ı n ne g ib i sebepl erl e gerçek l eşmed iği mes e l es i n e gel i nce, i l k o la rak şunu bel irt1m ek gerek i r ki, sanayi ve h izmet­ l er kesim i nde kar sa i k i nd en mah rum o lan devl et i ş l et­ meleri, s i yasi ·m üca d e l e l er ve bürokras i i çi n d e ka l a ra k verim l i l iğ i ve yen i tekn i k l eri n uygu lanmas ı n ı geri plana ·i tmekte dirl er. Benzer şek i l de, ta nm kes i m i n d e de t·o p­ rağ ı n k1o l lekti f l eştiri l mes i , kar ve mü lkiyet saikler i n i n kaybo l ma s ı yahut geniş ö l çüde dara lt ı l.m a s ı yüzünden veri·m l i l ik düşmekte, ·çi·ftçi l erin rej ime karş ı pasif di1 87


ren i ş leri ise büyü k pro b l em l er doğurm a kta d ı r. S o sya l i s t d iktatörl üğün ku ru l ma s ı y l a b i r l i kte mod e rn t e k n i k l e r e v e i ş l e tm e c i l "iğe vakıf e l eman l a r ı n ve vas ıfl ı iş·ç i l e rin kaybed i l mesi , g erek d ev l et idaresinde, gerek s ana y i ve h i zm et l er ksim i n d büyük bo şl uk l a r a çm a kta d ı r . Hürri­ yets izl ikten, ma ddi ve manevi bask ı da n ka ça n l a r s ad e ­ ce ayd ı n yahut eski burjuva s ı n ı f ı na inh isa r etmemekte, vas ıf l ı ve vas ı fs ı z işçi ve ha l 'k dahi dem i r p e nçede·n kur­ tu l·m ak için ç ı rp ı nmaktad ır. 8 - Ma rks ist merkezi - tota l iter

p l a n l am a , kay­ nak ve ya t ı rı m l a r ı n en verim l i a l a n l a ra tahsisi n den çok, y e n i s ı n ı·f ı n (di ktatör· a z ı n ı ı ğ ı n ) si.y asi ikti darı kor u ya ­ bHmesi lçin g e r ekl i te şk i l atın ku ru lması na t a h sis ed i l ­ m ekt e d i r . B ö y l e c e kayna k l a r ı n çok a z bir kısm ı , işçi ve h a l•k ı n yara rına k anal i ze ed i l mekte, buna ka r ş ı l ı k a s ı l büyük k ı s ım , d i ktatörün, ve r i m l i sa nd ı ğ ı a l an l a ra yön e l 1 t ı l m e kte d ı r . •

9 - So sya l is t ekonominin uygu l a n d ı ğ ı m a rksist d iktatörlükl erde, tanm kes·i m i b ü yük :b uhra n la r arzet­ m ektedir. S ovyet R u sya, kol l ektivist tanm ekono m i s i yü zü nden çeşit l i ıbuhra n l a rl a karş ı l a şt ı ğ ı g i b i , şu anda dahi ta r ını kesim i n i n veri m l i l i ğ i meseles i n i h a l l etmiş değ i ld i r. B u buhra n l a r, Küba ve ·M ı s ı r gibi ül ke l er için d e söz konusu d u r . Sovyet tarım ekono m i s i if l a s ı n eşi­ ğ·i nd edir. Bug•ü n Sovyet R u sya ' da patat e s , t e re yağ, buğday ve ek1m ek g ibi en zaruri g ı da m a ddeleri karne­ ye bağlanm ı ştı r. K o m ünis t Partisi G enel S ek reteri B rej­ n ef , Amerika ve Ka nada ' dan buğday a l ma k için büyük çaba sa rfetmekted i r . S ovyet h a lk ı açl ık teh l i kesiyl e kar­ ş ı karş ıyad ı r. Cennet vaa d ed e n kom ü n izm, açl ı k ve k ıt­ l ı k g eti rm i ştir. 1 88


D ev l etl eştiri l en veya k·o l l ektifl eştiri l en çinl i-kl er, Çar l ı k R usya s ı zama n ın d a üreti l en mahsu lü vereme­ mekted ir. 8-u durumu gören Sovyet i darec i l er i , ko l le k­ t if çiftl ikl erde ( ko l hozl a rd a ) işçi o l ara k ça l ı ştı r ı l a n köy­ l ü l ere 1 2 d önüm özel i ş l etme hakk ı ta n rm a k zorunda ka l m ı ştı r . B u özel bahçel erin tüm zi ra at razisine o ra n ı 0/o 1 ,7 'd i r . G e ri ka ka l a n °/o 8 8 , 3 t o p ra k d ev l et leşti·r i l ­ rn i ştir. Ayrı ca h e r köy l ü nün b i r i ki kuyun veya keç i , 5 1 0 tavu k bes l eme hakkı vard ı r . B ugün S ovyet ta­ nm ekonom isinde :b u 0/o 1 ,7 topra kta n tüm S ovyet pa­ tates i n in °/o 60 ' ı , sebzes i n i n °/o 3 9 ' u , meyves i n i n O/o45 ' i üreti l m e kt e, b i r kaç tavuk . v e koyundan ise yu murta­ n ı n O/o 7 3 'ü , et ve sütün °/o 45 'ü , yü n ün °/o 2 1 ' i e l d e e d Hmekted i r . 1 9 64 y ı l ı n da b u özel topra k v e hayva n­ l a rdan Sovyet tar ı m ü rü n l eri n i n °ıo 50's i , yan i ya r ı s ı e l ­ d e edi l m i ş, d i ğer ya r ı s ı d a 0/o 8 8 3 ta rım toprakla r ı n ı kapsayan so vhoz ve ko l h o z l a r d a n e l de ed i l m işti r . Yu­ ka r ı d a ve rd iği m i z bu raka m l a r, sosya l ist ekonom i i l e h ü r ekonom i n i n e n güze l m u kayes e s i ni göster·m ekted ir. ü m it ederiz ki, bu son u ç Türkiye 'de sosya l izmden bah­ seden gafiı· ı ere d e bir ders o l s u n . -

-

,

« R usya''da bürokra si ve s i yasi mücadel e l ere rağ­ ·m en sağ l anan ekonom i k ka l k ınma da, tasa r ruf ve yatı­ r ı m ora n ı n ı n yükselti l mesi , h a l k ı n tüketim i n i n kıs ı l ması , m erkezi plandan sapa n k im se l erin şiddet l e ceza l a n d ı ­ rı l1m as ı , merkezi planda ma l l a ri n ka l ites inden çok, m ik­ ta r hedeflerine yer veri l m i ş o l ması önem l i ro l oynam ı ·ş ­ tı r. Kom'Ün ist düşü nü nr l er Rusya 'da eğitim a l an ı nda fı rsat eşitl'i ğ i n i , ekono m i k ka lk ı nmay ı sağ l aya n bi r fak­ tör o l a ra k i l eri s ü r·mekte i se l er d e R u sya 'd a ( Türk Ta­ tar ıgibi azın'l ı kl a ra yapı lan ay ın m yanın da ) işçi s ı n ıfı 1 89


ı ç ı n f ı rsat eşit l iğ i n in tam o lduğu ş ü phel i d i r . . . B u d u ­ r u m d a S'Osya l i st sistem· i v e merkezi pl : n ı ekon'o m ik ka l ­ k ı nma sebebi o la ra k kab u l etmek g ü ç l eşmekted i r. 1O Sosya l ist ekonomi s istem i n i n uyg u l a nd ı ğ ı ü l k e l e r d e aşa ğ ı d a a n l at ı l a ca ğ ı üzere, i şç i n i n ya rattı ğ ı artık d eğ er ( pl us va l u e ) iş1çiye ka l ma maktad ı r. O ysa marksistler, 1M a rks ' ı n bu teorisi n i n komünist ü lkel e rd e u yg u l a nd ı ğ ı n ı söylemekted i r . Art ı k değer ka pita l ist ekonom i de ·işvere n i n cebine g i rer. 1Sovyet R usya 'da ise bunu d e v l et, d ü pedüz ç a l ımakt a kapita l ist düz e nde k i patro n un g ö r e v in i ya p·m akta d ı r . B u du rum d a göster­ m ektedir k i , sosya l izm de, kapita l izm ka da r sosya l ada­ l et d ı ş ı v e s ö m ü rücü bir sistemd i r . -

,

m a rks i st - so sya l i st sistem a z ge­ l i ş m i ş b i r ü lk e o l an Tü rkiye n i n ka l k ı nma s ı n ı , yan i ser­ m aye b i r i k im i n i gerçekl eşti remez . B u sebep l e r l e

'

S u a l : S O S YAL İZM DE (1MARK S i Z1MD E ) S O SY A L

ADA LET V E S ö Mü R ü VAR M i D i R ?

Ceva p : Sosya l ist ( marks izm ) naza ri o l a r a k sômü­ rüye karşı ç ı km ı ş bir doktrin d i r . Sosva l istl ere göre, - de­ ğeri ( ma l ı ) ya rata n emekt i r . Anca k, ka pita l i st düzende ü retim a ra ç l a r ı n ı n m ü l kiyeti işverene a it olduğu n d a n , i şv eren işçiıy e yaşamas·ı i ç i n g e reken ücreti ver ir, geri ka l a n d eğ er in paras ı n ı c e b i n e a ta r . işverenin, işçiye ve r­ ·meyi p c ebi n e att ı ğ ı b u d eğere, ma rks ist edeb iyatta « a r­ tık değer» denir . Artık değer, s·ömü rünün :kaynağ ıd ı r . Söm ü rü yü o rtadan ka ld ı rmak i çi n , üret i m a ra ç l a rı n ı n ö ze l mü l ki y etin i ka l d ı rm a k l a nrn d ı r . Sosya l ist l e r ikt i d a ra g e l d i kl eri ii l ke l erde ür et i m a ra·ç larının özel mü lkiyetini ka ldı rd ı k l a r ı n ı i l a n e d ip, '

1 90

,


bun l a r ı dev l etl eştirirler. Ş i m·d i soru l a cak sua l ş u d u r : Acaba sosya l i st ü l ke l erde sömürü ortada n ka l km ı ş m ı ­ d ı r ? Başka b i r deyi·m l e , işçi a rt ık d e ğ e ri a lmakta m ı­ d ı r ? D e rh a l cevap verel i m : H a y ı r . Aks i n e , s os y a l i st ü l ­ kel erde dün yada eşine rastla nmam ı ş b i r s ö mü rü var­ d ı r. işçi sö·m ü rü l m ekte, ezi l m ekted i r . Bunun sebebi ba� s itti r . Sos1y a l i stl ere göre, sömür ü nün kaynağ ı ö z e l m ü l ­ kivetti r . S ö mü rünün o rtad a n ka lkaıbi l·m esi ·iç i n öze l m ü l k i yete y an i şah ı s l a r ı n 'm a l - ·mü l k sah ib i o l m as ı hak­ k ı na son vermek lazı m d ı r . H a lbuki bugün Sovyet R us­ ya 'da b ütün üretim a raçları n ı n ; ya n i fabri ka l a r ı n , top­ ra k ve bina l a rın, m a kina l a rın Özel ma l iki, sahibi dev­ lettir. Şu ha lde özel mü l kiy et k a l d ı r ı l ma m ı ş , sadece e l değişti rm i şti r . Patro n l ardan, kapita l i stten a l ı nan mül­ kiyet, yeni b i r patrona , yeni b i r ka p ita l i st e , kom ünist devl ete veri lım iştir. Bütün ü retiım a ra çları tek bi r patro­ na, ya n i dev l ete veri 1 d i ğ i i çi n , dev l et ( işveren ) işçiy i ça l ı şt ı rm a kta , ona ancak ya şayab i l e c e ği ka dar pa ra ver­ mekte, g e r i ka lan ı ( a rt ı k değeri ) ce'b ine atmaktad ır.

D u rumu bir m i s a l l e a ç ı k l a ya l rm . Bugıün kıo münist ü l ke l erd e ·i şçi bir a yda 7 bin l iral ı k değer ya ratmakta , buna ka rş ı l ı k 1 .000 l l ra ü cret a l m a kt a d ı r. G eri ka l a n 6 .000 l i rayı d e v l et i şçi d e n ·ça l ma kta, onu sömürmek­ ted ir. Görülüyo r tk i, sosya l iz;m nazari.y ede başka, tatb i­ katta başka bir sistem o l up, ya l a n ve te n a k:u zl a rl a do­ ludur. ·

Ko·m ün ist dev l et, sömü rü l en parayı, komü n ist pa r­ tisi üye l er i n e ç eş itl i yo l la rla vermektedir. Komü nist toplum b i r üçgene benzeti l i r . ıB u üç,g enin üst köşesin·i komün ist p a rt i s i üyel er i ; orta s ı n ı , subay, m emur ve a r-

191


tist l e r, taba n ı n ı ise işçi ve köy l ü l er teş k i l eder. B ugün ko mü n i s t ü l kelerde, komünist pa rtisi üyel eri n in v i l l a la­ rı, lüks a raba l a r, yazl ı k evleri, özel s ekrete r l er i , m etres­

l er i , yaba ncı ba nka l a rda para l arı , h i zmetçi ve uşaklar ı vard ı r. Zava l l ı i ş ç i i s e k a r ı n tok l u ğ u na ça l ı ştırı l ma kta , kO'm'Ü nist pa rtisi üyel erine hizmet etmekted i r . Sömü rü­ yıü o rta d an ka l d ı rmak, s ı n ı fs ı z b ir top l u m kürmak, eşit­ l iğ i g etir m e k i ç i n o rtaya ç ı ka n sosya l izm, ta ri h te eşi gö� rül me m i ş bir eş i t s izl ik , sömürü düzeni kurımuş, yen i so s ya l s ı n ı f l a r ·m e y d ana g e t i r m i şt i r . B u «Y e ni S ı n ıf» ko­ m ün ist pa rtis i üyelerinden iba retti r ve ka p i ta l i s t toplum­ da pat ro n l a r ı n haiz o lduğu nüfu z ve yetkiye sah i pti r . Kapita l i st topl um da b i r fabrikatör n e ise, l<·o mün ist top­ l umda da komünist part i s i ü y el e r i o d u r . So sya l i zm, sos­ ya l a d a l et a d ı n a en · çirkin, en vahşi sosya l ada l ets iz l i ­ ğ i g et i r m ·i şt l r . Sual : SOSYALiZM İ N M i LLiYET Ç i li K HAKK I NDA­ K i G Ö R Ü Ş Ü N ED İ R 7 Ceva p : M a rks·i�m in, m i l l iyetç i l i k hakk ı ndaki görü­ şü t e o r i d e ba şka , u yg u l a m a da ba şka d ı r . ·M a rksistler te­ oride m i l l iyetçi l iğ i r e dde d er l er , m i l l etl era ra s ı bir d ü ny a ve top l um g ö rü şüne i na n ı rl a r. O n l a ra g öre , m i l l et, tar i ­ h i n bel i r l i b i r dön em·i n de (ka pita l ist merha lede ) ortaya ç ıkm ı ş bir vakıad ı r. Ka pita l izm y ı kı l ı p sosya l iz m ku ru­ l acağ ı na göre, ·sosya l ist m e rh a l e d e m i l l et l er o rtadan ka l kaca kt ı r. 'Bütün d ünya işçiden iba ret b i r topl um ha­ l in i a la cakt ı r . M a rks ve Enge l s , « iş ç i n i n vata n ı ve m i l­ l eti yoktum, «B ütün d ünya iş ç i l er i b i r l eş i niz» d er k en bu­ nu kaste d m i ştir . Keza Len i n , « B iz marksistler m i l l ete ve m i l l"iyetç i l i ğ e inan·m ı yoruz. B iz, ·mi l l etten daha geniş 1 92


bütün dünyayı ka psayan b i r t<>pluma, dünya işç i l er top­ l u muna inan ıvoruz» d emek suretiyle m i l l et ve m lll iyet­ ç i l iğ i inkar etmi ştir. ·M a rksizm, kurnazl ı k ve ya l a n üzerine ıku ru l·muş yı­ k ı c ı , anarşist bi r s i stemdi r. Teori de m i l l et ve m i l l iyet­ çi l iğe inanmazken , uyg u l a mada sa l d ı rgan ve antide­ mokrati k bir ı rkç ı l ı k ya pa r . Tatb i kattan bir kaç ,m isa l vere l i m : Mesela Sovyet R usya , 1 5 f edere devl etten ku­ ru l m uş sosya l ist bir cumhuriyettir. B u Cumhu riyette b i rb i rinden fa rkl ı 1 08 etn i k grup, m i l l et ve ha l k yaşar. Bu 1 08 etn ik gru ptan sadece bi r tanesi R us ı rkından­ d ı r . Sovyet Rusya ' n ı n bugün n üfusu 245 m i l yon c iva­ r ı ndad ı r . 1 5 federe dev l etten biri o l a n R u s federe d ev­ l eti n i n nüfusu i se sadece 1 00 m Hyondur. Geri ka lan 1 4 federe dev l ette yaşaya n 1 45 m i l yon nü fus, U kray­ na l ı , Türk, Ermen i , Gü rcü, Yahu di vs . d i r . B ugün em­ perya l ist Sovyet Ru sya lmparatorluğu 'nda , i·m pa ratorl u­ ğu ·m eydana . geti ren m i l l etl erden sa dece R us uıkı ha­ kimd i r . D iğer m i l l etler bu ı rk ı n , h izmetkar ı , Sovyet a i ­ lesinin üvey evl at l a r ı d ı r . Sta l in 1 945 'd e . «S.ovyet ha l k­ lar a i l esi i çinde AGAB EY, B üyük Kardeş d u rumunda o l a n Rus halk ı n ı n yöneticisi ro lün ü » a çı kça beyan et­ m iştir. Sovyet l erin resmi n ite l i kteki Küçük Fel sefe Lü­ gatında aynen şöyle den i l m ekted i r : «So vyetler B i rl i ğ i ' n in ıbütün m i l l et v e h a l k l a r ı , Büyük Rus H a l k ı n ı ken d i­ lerinin en iyi dostu , rehberi ve ağabey l eri o l a ra k görür­ l er . » Sta l in bir top l ant ı da şöy l e söylemiştir: « Kadeh im i Rus ha lk ı n ı n s ıhhatine kald ı r ı yorum . Zira R u s ha l k ı sa­ dece yönetici bir ·m i l l et değ i l , aynı zamanda açı k bir ruha, sarsı l·m az bir ıka ra kter ve sabra sahi pti m . Sovyet m i l l et l er

a i l e s i nd e R u s m i l l iyetç.i l iğ i, ekoF.

1 3/1 93


nomi k ve k1ü ltür a la n l a rı nda da d iğer Sovy et m il l et l e­ rini sömürmekted ir. M esela, pamu ğ u n o/o 9 5 'i Türkis· tan 'da yetiştir.i l irken, teksti l fabrika l arın ı n a ncak 0/o 5 'i Türkista n 'd a k u ru l m a ktad ı r . 0/o 9 5 te ks i l ,bez, i pl i k v e do k uma fabrika ları ) sanayi i R u s federe devletinde ku­ r u l makta d ı r. Eğer Sovyet i mpa ratorl uğu 'nda Rus ı rkı­ nın söm ü rüsü o lmasaydı , bu f a b r i ka l a r ı n Tü rkistan 'da aç ı l1m ası gereki rd i . Kü ltür em perya l izm i n i n m i sa l i o l a­ rak da Rus d i l in in Sovyet i m pa ratorl uğundaki hakim yerin i göstereb i l i riz. Rus ha l k ı n ı n a l f a be si , s lav a l fabe­ s i di r. Sovy et impa ratorl uğu 'nun d iğer üyeleri, Sovyet Anaya sas ı 'na göre sözde kü ltür özerk l i ğ i ne sah ipken, Özbekistan, Kaza kistan , K ı rg ızistan, Azerbeycan ve Türkımen ista n ' ı n Türkçe a l faıb el er i değiştiril erek zor l a s lav alfabe l eri kabu l ett i r i J m·iştir. B u m i l l etl e r kendi a l­ fabe l er i i l e eğti i m ·V e yazışma yapamamakta d ı rl a r. Ke­ za Sovyet ordusunun eğitim d i l i, rusça d ı r . R usça, R us o l mayan m i l l etlerin idare ve ö ğ ret i m di l i o l a r ı a k hakim l'isan ha l ine g e l m i şt i r . Sovyet R u syada R u s ı rk ı n d a n ol­ m a ya n � i r -şah ı s işçi ve ıköylıü statüsünden mem u r ve idareci statü s ü n e g eçmek i sterse, R usçay ı kend i a na d i l i nden d ah a iyi b i l mek zorundad ı r. Aksi ha l de o ma­ kama geçebi l1m esi m ü m kü n d eğ i l d i r ·

.

Sovyet lmp a ra torluğu 'nda R u s o l ma y an :m i l l et ve bö lgel erde h ızl ı b i r R u s laştı rma po l itikası u ygu l anmak­ tad ı r. 0/o 43'e ç ı ka r ı l1m ı ştı r . Keza ö zbekista n 'd a 1 9 33 y ı l ı nd a n ü fu su n °/o 66'sı Özbek, 0/o 5 ' i Rus i ken, 1 9 59 da Ö z be k nüfus 0/o 62 'ye düşürü l mü�, _Rus nüf us ise 0/o 1 3 'e çıka r ı l m ı şt ı r . R u s l a şt ı rm a pol itikası özel l i k l e şeh i rl erd e sü rdürü l m ekted i r . Ş eh i r l e rd e R u s nüfusun, yer l i nüfusu a ş·m as ı po l itikas ı güdü l mektedi r . N itekim 1 94


özbekista n ' ı n başkenti Taş kent'te R us n üfus 400 .000 i ken Özbek n üfus sa dece 307 .OOO'd i r . Asya cumhuri­ yet l erinde yü rütü l en ko lonizasyon pol itika s ı bi lhassa 1 9 59 - 1 9 6 6 y ı l l ar ı a ra s ında 0/o 30 o ran ı nda artırı l·m ı ş­ tır ..

Sovyet i mpa rato r l uğu 'nda Rus ı rkı n ı n sömü rü ve ko l o n i po l itika s ı , ist ihdam yönünden de uyg u lanmakta­ d ı r. M esela, Rus ı rk ı ndan o l .m ayan cumhu riyetlerde yerl'i ha l k ziraat işç i l iğ i yapa rken, Ruslar fabri ka ve bü­ ro l a rda ça l ışmakta d ı r. Len in, R u s B o l şevik i hti l a l i n i ya parken, Çar l ı k R usya 's ı n ı n haki miyeti nde o l a n d i ğe r b ü tün m i l l etl e re hü r r i yet ve bağ ı ·m s ı z l ı k vaadet miştir. O n l a r ı n desteğ i n i a la ra k i ht i l a l'i başarm ı ş, fakat ko mü n ist d evl·et.i ku rdu k­ tan sonra ıh i·ç birisine bağ ı ms ı zl ı k v ermem i ştir. Hatta B o l ·ş evik ihti l a l inde bağ ı m s ızl ı ğ ı n ı i lan eden Ukrayna, Azerıbaycan, T ürkistan gibi dev l et l e r i b i r ka ç y ı l sonra kızı l ordunun kan l ı ·i şga l leriyle Sovyet i·mpa ratorl uğuna k atm ı şt ı r . Sovyet Rusya ·i mpa ra to r l u ğ u , ken d i s ı n ı r l a r ı i ç in­ d e Rus ı rkç ı l ı ğ ı y a p ark en, emperya l ist emel l er i n i ger­ çekl eştirmek i ç i n , d ı şa rdaki ba ğ ı ms ız dev l etl eri n iç iş­ l e ri n e <;:le ka r ı ş mak ta , o ra la rd a da a yn ı ı rkta n gelen çe­ ş itl i b oy l a r ı tahrik etmekted i r . Son on y ı l ·i ç i nde Türki- · ye'·m izde oyna na n «Türki ye h a l klar r n oyununun a rkas ı n­ d a Sovyet R usya emperya l izm i yatmakta d ı r . T ü rkiye'de Türk M i l l eti 'nd e n başka m i l l et yoktur . Fakat yuka r ı da da a ç ı kl a d ı ğ ı m ız gib i, S ovye t R usya 'da R u s ı rk ından ba ş k a 1 07 etn ik gru p va rd ı r . U n utu l m a ma l ı d ı r ki , ba'Ş1 95


ka l a r ı n ı n işine ka r ı şan, ıbi r gün aynı i·ş in ken d i i çind e de uyan d ı ğ ı n ı görebi l .i r. B iz, başka l a rın ı n işine ka rışmı� yoruz. Başka l a rı n ı n da bizim işi m ize karı şmaması ge­ rekir. Sual

:

O RTAN I N S O LU ( DEM O K RATiK S O SYA­

LiZM ) i LE KALK I N MAıM I Z M üıMKÜ N M Ü D Ü R ? C evap : D emokratik sosya l izm (·o rtan ı n sol u ) i ki a n l amda ku l la n ı l m a kta dı r: 1 ) B i r a n l a m da dem okratik . sosya l izm, kapita l i st e kono.m i n i n baz ı m ahzurl a r ı n ı « Sosya l Po l.itika» t ed bi r l er i y l e g idermeye ·ç a l ışan, t e m e l i n de k a pita l ist eko n o m i y e daya na n b i r s i Stem d i r « O rta n ı n so l u » d iye de a d-­ l a nd ı rı l a n demokratik s·o s ya l i st s·iste·m , d ah a çok m H li gel ·i rin b ö l ü şümü o l ayına müdah a l e etmekte ve bu a ra­ d a m a rksist kapita l ist s istem l erde o ld uğu g ilb i sosya l s ı n ı f l a r ay ı rı m ı n ı ; yan i bölücü lıü ğü, kabu l et·mekted i r . Ancak bu s istem sosya l s igo rt a , top l u m g üvenl i ğ i , to p­ l u iş sözleşmes i , sendi ka l aş·m�a , grev v e l okavt, toprak reformu v e ·d iğer bazı s osya l ve ekonom i k haklarla top­ l umun i ktisadi yönden zayıf o l a n s ı n ı fl arına ( i şç i s ı n ıfı g ibi ) k ı smi hakl a r ta n ı n m aktad ı r Temel i ve öze l l ikle ka l kınma teori si, ka pita l i st s isteme dayanan d emokra­ t i k sosya l izm, Batı Avrupa ü l ke l eri g i ıbi sermave birik i ­ ·m i prob l e m i ni ha l l etmlş 1ü lkel erin Lbaş vurd u ğu b i r s is­ tem d i r . özü ve mah i yeti itibariyle ka l kı nma ve üretim­ den daha çok ·m evcut m i l li g el i rin kapita l ist s isteme naza ran bira z daha a d i l bir şeki l d e böl ü şümüne daya ­ nan bu s i stem az gel i şm iş ü l kelerin, öze l l i k l e Türkiye ' n i n ekono m i s i stem i . o lamaz. Zira önemle bir daha b e ­

­

'

.

.

,

,

-

1 96


l irte l i m k i ,orta n ı n so lu, m evcudu a rt ı rmaktan çok, da­ ğ ıtmak için kuru l-muş bir sistemd i r . O ysa Tü rkiye 'n i n prob l em i , sadece esasen a z ve k ı t o l a n mevcudu bö­ lüşmek değ·i l , a ksine h ız l ı üretim ve adi l dağıtım (bö­ lüşüm ) d ı r. 2 ) D iğer a n l a m da , demokrati k sosya l izm , ma rks iz­

m e daya n ı r. Ancak, ma rks ist sosya l izm in iht i l a l ci meto­ du yerine, seçiım yol uy l a i ktidara g e l m eyi savunur. i k­ t idar o l d u kta n sonra da üretim a raçl a r ı n ı dev l etl eşti r­ meyi düşünür. Ferdi ve özel m ü l k iyete ina nmaya n s is­ tem l erin, yani marksizmi n az gel işmiş ü l ke l er i ka lkın­ d ı ramaya ca ğ ı n r yuka rı da açık l a d ı k . Bu sebepl e ma rks iz­ m in bir çeşid i o lan dem·o kratik s·osya l izm i l e de Türkiye' nin ka l kınab i l eceğ ine ina n m ı yo ruz. Sua l : FAŞİ ST VE NASYO NAL - S O SYALiST S i S­ TEM L E R N E D i R 7

Cevap : 1 ) Faşizm ve Nasyona l - Sosyal izm, B i rin­ ci Dünya Sava ş ı ndan sonra lta lya ve Almanya 'da uygu­ lanan s i yasi ve i ktisadi bir düzen dir. Bu devlet l erin eko­ no·m ik d üzen l e ri, esas itiba riyl e daha çok ka pita l i st s is­ teme d ayanmakta d ı r. lta lya ve Almanya 'da M usso l in i ve H itler iktidara geldikl erinde ü lkelerinde ol dukça gel i ş­ m i ş bir ekonom i ve sermaye stoku bul muşlard ı . B u iti­ ba rl a yapı l a cak iş, esasen m evcut o l a n sermaye stoku­ na yeni i l ave l er ya pmaktan ibaretti . Bu ü lkel erd e d ev l e­ tin 'g örevi , ekonom iyi bir bütün o l arak yönetmek, mi l li h edef l ere kayd ı rmak o l m uştur. 2 ) Faşist ve nasyona l - sosya l işt s istem, Türkiye'de uygu lama a l a n ı bulamaz. Zira yukar ıda da bel irtildiği g i­ bi Türkiye 'de yeteri ka dar sermaye b i riki.m i mevcut de-

1 97


ğ i l d ir . B a şka bir dey i m l e ül kem iz o devirdeki lta l ya ve Almanya kadar ka l k ı n m ı ş bir ülke d u rumunu gösterme­ mektedir . 3 ) Ka l d ı ki, faş i st v e nasyona l - sosya l ist s i stem l er

d iktacı ve tutucu rej' i m l erd i r . B un l ar ı n d iktacı rejim o l uş­ l a r ı serbest seçi m l e re dayanmama l a r ı , muha l efet pa r­ t i l erine yaşama i m ka n ı tan ı ma m a l a r ı ndan i l eri g e l m ek­ tedir. Bu sistem l erde, vatandaş ı n seçim l er yol uy l a be­ ğenmed iğ i s iyasi iktidarı düşürme i mka n ı yoktur. İta l ­ ya v e A' lrn anya 'da uygu l a ma a l a n ı b u l a n fa şist v e nasyo­ n a l sosya l ist s'istem l er, tutucu d i ktatörlü kl e r o l up, ba­ z ı nokta l a rın d a sosya l ist d i ktatörl üğe benzerler. G erçek­ ten her iki s i stemde de tek pa rti hakim iyeti ve baskı , re­ j i m i n teme l öze l l i k l eri d i r. B unun l a b i r l i kte, faşist ve nazist d i ktatö rl ü k, sosya l'i st d i ktatörl ükten ( ma rksizım­ den ) i ktisadi, s iyasi hedef l eri yönün den ayr ı l ı r. Faşist ve nazist d i ktatörlükl er, kapita list b i r ekonom · iye ina­ n ı rken, s osya l ist d iktatörl ük kol l ektivist e'k,o nom iye i na n ı r. Keza sosya l izm, d iktat,ö rlüğü geçici b i r süre için ta n ı rken , faş·iz.m ve nasy;o n a·I - sosya ı.i z'm , sürek l i bir d iktatörlüğe inan ı r, demokrasiyi reddeder. Ancak, sos­ ya l izmin, d i ktatörlüğü geçici o l a ra k savunmas ı sadece naza r i yönden o l u p, uygu l amada o d a sürek l i bir d ik­ tatörlüğe daya n ı r . N itekim , Sovyet R usya 'da 1 9 1 7 ih­ ti l a l i üzerinden ya nm yüzy ı l da n daha faz l a b i r za man geçm i ş o l ma s ı na ra ğmen, demokrati k düzen h a l a ku­ ru l am am ı ş , böy l ece 'b a ş l a ng ı çta d evri mc i ( i hti l a l ci ) bir n ite l i k taş ı yan bu d i ktatörl ü k, bugün tutucu bi r d ikta­ törl ük h a l i n i a l m ı ştır. ,

-

4 ) Faşizm sözü , dar ve g en· iş ·o l mak üzere ·İki an1 98


lamda k u l lan ı l ı r. D a r a n l am da ,fa şizm, 1 9 22 1 9 45 y ı l ­ l ar ı a ras ı n d a ita l ya 'da u ygu l a nm ı ş o la n s iyasi reFm i ifa de eder. G en iş a n la mda faş izm ise, emperya l ist ve tu t u cu d i ktatö r lü k l e re ve r il en a d d ı r Ayr ı ca ma rksist l i­ ter a tl!rde, m a rk s is t o l m ayan her rejime, faşizm den i l di­ ğ i de görü l m ekted i r . Nasyona l - S'Osya l izm veya kısa l­ t ı l m ı ş a d ı y l a nazizm ise, 1 93 1 945 yı l·l a rı a ra s ı nda Al­ ma n ya da uyg u l a nm ı ş o l a n rejiım in ad ı·d ı r . Nasyon a l sosya l izm, a ntropo l oj i k ı rkç ı l ı ğa daya n a n tutucu ve s a l d ı rgan bri rej im d ir. ,

-

.

-

',

-

_

,

5 ) M i l l iy etçi Ha reket, fa şizmi ve nasyona l - sos­ ya l izmi reddede r . Tek pa rtici, ı rkç ı , anti dem okratik ve kapita l ist o lma l a rı bu re j i m l eri , d e mo k ratik m i l l i yetçi­ l ikten a y ı r ı r . Çünk ü d emo kra t i k m'i l l iyetç i l ik, hür seçiım­ l ere, ·çok partHi sisteme, demokrasiye, m i l li i rad e ye ve Türk M i l l etine has b i r topl u mcu l u ğa ina n ı r .

KÜLT O R ANLAYJŞI VE KOLTOR EMPERYALiZMi Sua l : K O LTO R ( HAR S ) N ED İ R ?

Cevap : En i lkel o la n ı ndan en gel i şm i ş olan ı na ka­ da r büt ün topl u m ları n m a n evi ya p ı s ı nda dört tem e l u n ­ sur mevcuttu r: D in, d i l , töre ve sana t . D ins· iz, d i l siz, töres iz ve sanats ı z hiç bir topl um gösteri l emez. B u dört u nsu r u n uzu n bir zaman içinde tabii, ta­ rihi, s iyasi ve iktisadi şa rt l a ra tabi ol a ra k yoğrulması ve kaynaşmas ı kü ltürü meydana geti rir. Görü l üyor ki kü ltür, b i r toplumun maya s ı n ı ve h a r­ c ı n ı teşk i l eden manevi değerlerin bütün üd ü r . Toplu­ m u t e şk i l eden fe r t l e r e ruh bir l i ğ i ve mü şte rek b i r ka 1 99


ra kter veren o n l a rı bi rıb irlerine bağ la ya rak başka top­ l u m l ardan ayr ı özel l i k l ere sahi p , o rg a n i k b i r bütün ha­ l ine getiren ve ıbaşka to pl u m l a r ta raf ı n da n eriti l ip yok ed i l mekten koruyan , kurta ra n kü ltü rdür. B u ndan do la­ yı kü l tür 'm i l l iyetin esa s ı n ı , ruhunu teşk i l eder ,

.

B i r m i l l et b i r savaşta yen i l �bi l i r hatta esir edi le­ bi l ir. Eğer o m· i l let d i l in i , d in i n i , töresi n i , edebiyatı n ı , musikisi n i , o yun l a r ı n ı motiflerini, a h l a kı n ı yan bun la ­ rın bütünü o l a n kültıü rünü ya şatma kta devam edeb l i r­ se, k end i s i d e ya şamakta devam eder ve ergeç ku rtu­ l ur . K u rtul uşu o l ma yan esa ret, kü l tü r esa reti d i r . ,

,

S u a l : K Ü LTÜ R EM PıE RYALIZM i N I N VE K Ü LT Ü R i HTi LA Li N İN GAYES i N ED İ R ? N i Ç i N KAR Ş I S I N IZ ? ıCeva p : Ayrı kültürler var o l duk ça ayrı m i l l iyetl er, dolayısı i l e m i l l et l er de va r o lacakt ı r . Ayrı m'i l l iyetl erin var o l ma s ı emperya l is t bütün akı,m l a r ı n karş ı s ı na d iki­ l en en büyük enge l d ir . Bu sebeple her emperya l ist a k ı m, kend i stratej isine ve imka n l a r ı na göre, hedef a l d ı ğ ı top­ l umun kü ltürünü yok etmeye ça l ış ı r. B u ça l ışma, ba ş ta yayı n yol u ( kitap, bas ı n , ra dyo, tel ev izyon ) o l ma k üzere h e r tıürlıü vasıta v e i m ka n l a , ıbi r süre s i ns i veya a çı k ol arak d i n a l eyhtarl ı ğ ı , d i l i ve b ütün ko l la r ı i l e sa­ natı yozl a şt ı r-ma ve töreyi de tut u cu l u k ve geric i l i k o l a rak gösterme şekl inde yü rütü l ür . B una pa ra l e l o l a ra k da b i lhassa yeni nes i l l ere, yabancı kü ltürle r a ş ı l a n ı r . Emperya l ist a k ı'm l ar s i yasi ikti dara nüfuz ettiği n isbet­ te, bu ta hrip ve aş ı l ama faa l iyetinde dev l et kuvveti ve zor ku l la n ı l maya baş l a r . N ihayet sosya l ist ü lkelerde o l ­ duğu g ibi ta m bir kü lıtıür ihti l a l ine varı r. M i l l etin tarihi ,

­

­

,

200


i l e, kökü i l e bütün bağ l a rı kopa r ı l ı r. B u nun için kütüp­ hanelerden kitap l a r dah i topl an ı r ve yakı l ı r. B u h a d ise i l erici o l dukla rı n ı i l eri süren lerin O rta çağ taassubu ve geri c i l iğ i içinde o l d u k ları n ı a ç ı k olara k g österımekte­ dir. Kü ltür zedel endi kçe, fert l eri, bel l i bir şah s iyeti olan m i l l et ha l ind e birl eşti ren bağ l a r çü rümeye ko p­ maya baş lar; n eticede m i l l et çö z ü lü r ve a ra la r ı nda müş­ terek değerl er, sevg i ve dayan ı ·ş ma o lmaya n bir « yı ğ ı n» ha l ine g·e l i r . B u , emperya l izm in ve y ı k ıc ı bütün a k ı m­ l a r ı n da 'm eydana getirmek isted i kl eri şahsiyetsiz ve hays iyetsiz yı ğ ı n ı n , beden inden ve şah si ç ıkarı nda n başka h i çb i r kayg ı s ı , m i l li mese l e l ere kraş· ı a l a ka s ı h i ç­ b i r yaba ncı mü daha l eye d e mukavemeti yok tur Art ı k o rtada m i l l et ka l mam ı şt ı r, bitmişt i r . B i r m i l l et i yoket­ menin en kes· in yo l u o n un kü l tü rünü yoketmektir. Kü l ­ türü n ü kaybeden b i r m i l l et i ordusu d a ko r u yama z Ç ün­ kü o ordu da o y ı ğ ı n ı n b i r pa rças ı ndan b aşka b i r şey d eğ i ld i r . ,

,

,

.

.

Bunun için M i l l i ye tç i · Ha reket, kü ltü rümüzün bo­ zu l madan gel i ştiri ltnes i ö z l eşmesi konu sunda titizd i r ve onu yo-z laştırmaya , bozmaya ça l ı şan her fikir v e ha­ reketin kes in o la ra k kar·ş·ı s ı n da d ı r.

DiN VE DiN iŞLERİ S u al : Di N R ü Ş ü N OZ :

-

DEVLET I Li Ş K i LE R I HAKKI N DAKI G ö­

Cevap : D ünya d ev l etlerine göz gezd i rd iğ i m izde 201


topl u m l a r ı n d in konusundaki görüşlerini şu şek i l de s ı ­ ra l aya 'b iliriz: 1

2

3

4

-

-

-

-

L,a i k D evl et: D in l e dev l etin ayrı l m as ı , d in i n d ev­ l ete, devletin d i ne m ü daha l e etmemes i . D in in d evlet kontro l ünde olmas ı . Yan i d i n hürri­ yetin in, öğretim ve eğiticm i n i n kı sıtlanma s ı . Devletin dine karşı o l m as ı . Ya n i Sovyetl er B irl i ­ ğ i 'nde, K ı z ı l Ç i n 'de v e diğer dem ir perde ü lkele­ rinde •o l du ğ u g ib i . Bu ü l ke l erde devletin bütün im­ kan la r ı y l a d'i n l e i r o rtadan k al d ı rmaya ve dinsiz ne­ s i l ler yetişt irmeye ça l ı şmas ı . Avru pa 'da ,

Vatika n ve O rta

D o ğ u 'daki

bazı ü l ke­

l erde o l duğu gibi d ine daya l ı devlet s istem leri . B iz vicdan l a r ı n hür o laca ğ ı , d i n ve mezhep çatış­ m a l a r ı n ı n bah i s konusu edi l·m eden M i lli :bütün lüğ ü sağ­ l ayaca k gerçek l a ik l i ğ'i savunuyoruz. D ev l et i-m i z Anaya ­ s a 'm ıza göre l a i ktir. B unun l a beraber Uo/Q U l aım a da d ev­ l etin yer yer m üdaha l es i vard ı r . M İ LLİY ET Ç İ H A RE KET d i n ve vicdan hürriyet i n i n baskıdan azade o l ma s ı n ı , d i­ n i n devlete, devl etin de d i n e müdaha l e etmemes i n i sa­ vunur. La i kliğ i n a n lam ı budur; hür ve medeni ü l kel erde d e tatbiki böyl ed i r. B iz d i n in toplumun ·m anevi ya p ı s ı n daki yerini şu­ urla tesbit etmi·ş o l a ra k vata n da ş l a r ı n ve bi lhassa yeni n es i l l erin d i n l erini g erekt i ğ i g ibi öğreneb i lmel eri 'Ve ya­ şayabHmel eri için her tür lü iımkan ı n sa ğ l a nm a s ı n ı za202


ruri bul makta yız. .M i LLiYET Ç İ HAR E KET, to p l umumu ­

zun m i l l et a n l a y ı ş ı ılçinde bütünl eşmes inde ve M i l l i yet­ ç i l i ğ i n p erıç· i n l eşmes inde ayd ı n d i n a d am l a r ı n ı n hizmet­ lerinin çok büyük o la ca ğ ı inanc ı ndad ır. Sua l : Oi N G ö R ü Ş ON OZ V E İSLA1M iYETLE İ L G İ ­ Lİ YA PACAKLAR I N IZ NELER D i R 7

Ceva p : B iz d in in cemiyetin vaz geçil mez e n önem­ l i unsu r l a rı nda n biri ol duğuna , dinin yeryü�üne insan­ l a bir l ikte geld i ğine onun l a bera ber devam edeceğine kesin l ik l e inan ı rı z . H er ım i l l et i n ıbir ·d i n i vard ı r, dinsiz m i l l et yeryüzünde mev cut d eğ i l d i r . Türk M i l l eti de Müslümand ı r . M ens ub u ol makla şere·f duydu ğumuz son ve en m üteka ·m i l İslam d i n i yeryüzü ndeki din lerin en yücesi rve en gerçekçisid i r . B iz insa n ı n suya , h a vaya , güneşe o l a n ihtiyacı ka dar manevi g ı daya da m u hta ç o l duğuna kuşkusuz ina n ı yor ve ·m anevi değerl ere ön­ celik tan ı yoruz. ,

1 - Din i ıbatı l inanç ve· hurafelerden koruya cak, a s l i­ yetiyl e muhafazas ın da a zami titizl i ğ i g östereceğiz. 2

-

D in i şahsi ve siyasi

3

-

D in i ve d i nce kutsa l saydan değerl eri her türlü sa l d ı rıdan koruyacak, tah k i r rve tezyif ettirmeye­ ceğ iz.

ç ı karl a ra

a l et ettirm eyeceğiz.

4- G erçek din bi l g isiy l e mıü ceh h ez i l im a d a m l a rı ye­ t işt i rece ğ iz .

5

---

D ini ted risa_t ya pa n oku l ları yeniden organ ize ede­ cek 203


a ) ı.m a m Hatiıp o ku l l a r ı n ı i lah iıyat l iseleri ha l i n e getirecek, ·mezunl a r ı na ün·ivers ite v e yüksek oku l lara d evam imka n ı .sağ l ıya cağ ız.

b) Yüksek lslam . Enstit ü l erini Akadem i :h a l ine ge­ tirecek, ü n ivers ite fa yda l a nd ı ra ca ğ ı z .

ünvan ve i mka n l arından

c ) H e r ünive rsitede i lah iyat fa kü ltesi açaca k, üni­ vers ite bütü n lüğünü ku ra ca ğ ı z . 6

7

8

9

-ı D·i yanet i ş l er i Başka n l ı ğ ı 'n ı n i mka n l a r ı n ı a rt ı racak d i n ada,m la r ı n ı n hayat standart l a r ı n ı yükselteceğiz. -

-

-

D iya net i ş l eri B a şkanl ı ğ ı 'na matbaa k u rma ve ge­ niş yay ı n yapma i·mkan ları sağ l ıya ca ğ ı z. D iyan et l·ş l eri '8a şkan l ığ ı 'y l e koord i n e l i b i r şek i l ­ d e ça l ışa cak, fabrika v e işyerlerinde m ora l v e ah­ lak derş l er i ya pma i·m ka n ı vereceğ'iz. .i l k, o rta , l ise ve muadi l i oku l la rda d in, ahl a k ve muaşeret ders l er i n i eh i l e l l erle okuta cağ ız.

1 Q-.He r T ü rk çocuğunu Türk l ük şu uru ve I s la m ahla­ k ı yl a mücehhez kı lacağız.

E�ITIM MESELEMiZ Sua l : N AS I L Bl'R ıE G·l T l<M P O LITIKASI UYG U LA­ YACA!KS iNiZ 7

Cevap : Eğ itim po l itika s ı , h e r m il l et i i u ygu l a d ı ğ ı eğitim s· istem i n i n temel i lkelerini ve ana amaçla r ı n ı tesbit etmekl e yüküm lü b i r i l i·m da l ı d ı r. Eğ iti m po l iti­ kam ız, şu iki a ma ca yöne lecektir. 204


1 }ı

'

2}

E ğ' i t i m in modern l eşmes i .

E ğ i t i m in m i l l il eş m esi -

,

Başka b i r deyi m l e bu, ye n i yetişen n es i l l erin m i l­ li ve mo dern n i te l i k l er e saıh i p o l ması demektir .

·

EGITIMIN MiLLiLEŞTiRME FONKSiYONU E ğ i tim i n m i l l i l eşmesi d emek eğ it i m i n ·m i l li kül­ tür ve gelenekleri genç nesi l l ere ben imsetmes i demek­ ti r . 'B u husus, 'başta d i l , d in , san 'at, ah l a k olma k üzere b i r m i l l etin kü ltü re l gel e n eğ in i genç n es i l l ere a ş ı lama­ sı i l e o l u r. G enç nesi l l er bu m i l li değ erl eri ken d i l eri bir katkı da bu l u nmadan d evra l ı r l a r . Bu sayeded i r ki, m i l­ l et l erin ve kü ltü r l erin d eva m l ı l ı ğ ı sağ l a n m ı ş o l u r Eğer eğitim bu a s l i fıo nks iyonunu gösteremez ise, o mHl etin v a r l ı ğ ı n ın d evam ı , iki nesi l sonu n da teh l i·keye düşer. N itekim 'bugün ü l kem iz ıböyl e ıb ir t eh l i k e i l e k a rş ı ka r­ . ş ı y ad ı r . ·

,

,

.

EGITIMiN MODERNLEŞTiRME FONKSiYONU E ğ it im sa dece .m i l li k ü l tü r de ğ erl eri n i genç nes i l ­ l ere ben·im setmekl ·e ka l·ma ma l ı , a yn ı zamanda da genç­ leri, çağdaş m eden iyetin ( Endüstri ve tekn i ğ in ) ta lep ettiğ i b i l g i ve ma ıh a r et l er l e donatma l ı d ı r. Genç l e r bu ( m odern l eşt i rm e ) vas ı f l a r ı i l e donatı l m ı ş o l ma l ı d ı r k i, m i l l et u l 'U s l a ra ra s ı ya r ı şmada kend i va rl ı ğ ı n ı koruyabi l­ sin . Ç ünıkü i l im tekn ik ve güze l sa n 'atlar hızla i l e r l e­ mekted ir. '

,

B u n l a ra

en iyi d erecede hakim olan m i l let l er, kan-

205


d i m i l li bağ ı ms ız l ı kl a r ı n ı n d eva m ı n ı o d erece iyi ga r a n

­

ti a ltına a l m ı ş o l maktad ı r l a r .

Sua l : E<3 i TiıMD E « ,M , i LLTLEŞTi R M'E» i L E «,M O ­ D E R N LE Ş,M ES i N i N » B i R B İ R İ N E O RAN I NED i R ? C evap : D emek o l uyor k i , h er m i l l et eğitim yo l u i l e «m· i l l i l eşme» ve «modernl eşme amacına yönel m i ş­ tir. Fakat her m i l l ete bu n l a r ı n biribirl eriyl e i l i şki ve orant ı s ı fa rkl ı d ı r. B u i k i unsu ru n en verim l i o ld u ğ u kü l ­ tür po l it i ka l ar ı , « modern l eşmey i», « m i l l i l eştirme» zem i­ ni üzerinde yapan çevrel erde görü l mekted i r . Bu t i p b i r e ğ it i m po l itika s ı v e s tr at e j i s i n i n uygu l a n d ı ğ ı çevrel erde, hem kü ltü re l yozl aşma o l mama kta ve hem de tekn i k ve ekonomik ka l k ı n ma çok ko l ay o l m a kta d ı r . B u n u n en a ç ı k örneğ i n i , bir a s ı rdan beri Ja ponya 'da u ygu l a n a n eğitim p o l i ti k a s ı bü yü k sava ş l a r l a yere seri l en bu m i l ­ l etin çok çabu k aya ğa ka l kmas ı örne ğ i teşk i l eder. Ak­ si h a l d e, ya l n ı z «modern l eş m e » fon ks i yonu tek ba ş ı n a ön plana a l ı n ı rsa , eğ itim ne «ım i l li» ve n e de «modern» o l makta d ı r. Bu yo l l a yeti şt i r i l en nes·i l ler b i rer « köksüz­ l er kitl es i n i » teşk i l etmekte ve böy l e bi r o rta mda da «modern l eşme» o l amamakta , a nca k ve a ncak, bu d u ­ rumda aşağ ı l ı k d uyg usuna göm ü l m ü ş «ta kl itç i l ern doğ­ maktad ! r . ,

O ha l d e m i l li b i r eğ itim po l it i ka s ı , ya l n ı z ca « m i l ­ l i l eştirme» zem i n i üzerindek i b i r «modern l eştirme» i l e başa r ı ya u l aşmakta d ı r . M i l l iyetçi Ha reketi n eğitim po l itika s ı n ı n teme l i b u o lacakt ı r . 206


Sua l

:

E G iT i M D E D E M O K R ATLAŞMA

NE

D E­

M EKT İ R ?

Ceva p : E ğ itimde d emokratl aşma, esas a n l a m ı yla herkese, mensup ol duğu sosya l d i l i m menşelerine, ya­ n i işçi, kö1y lü, esnaf, memur, işveren menşe l i o l u p o l ­ m a d ı k l a r ına ba kmada n , kaa b i l iyet l erini en yüksek de­ recede gel iştirmek için öğren i m İ1mka n ı veri l mesi de­ mektir. Bu s u retl ed i r ki, geniş sosya l d i l i m l erde, şim­ d iye kadar değerlen d i r i l meden ka l a n «kaab i l iyet gücü» harekete g eçiri l m i ş o lur.

B i r m i l l etin gü cü, bu kaab i l iyet yedekl erini hare­ kete geçiriş o ra n ı y l a ö l çü l meye baş lanm ı ştı r. B u b izeı gerçek an l a m ıyla «el itlerin» ( seçkin l erin ) o rtaya ç ı kma­ sı imkan ı n ı verecektir. B ugün h er m i l l et, u l us l a ra ra s ı ya rışm a n ı n b i r zorun lu ğ u o l a ra k e l it yedeklerini hareke­ te geçirmek için yo l la r a rama kta ve b üyük yat ı r ı m l a r yapmakta d ı r. G ü n ümüzün soğuk savaş ı , a rt ı k savaş m eydan la r ı ndan çok, kaab i l iyet yedeklerin i n ha rekete g e ç ir i l mesi nokta s ı nda o l makta d ı r. Emperya l ist m i l l et­ l er, ba şka m i l leti-e rin e l itl erin i ·ça l1m a k yol l a r ı n ı araştı r­ makta d ı r l a r . M isa l , Türkiyem izde O rta doğu Tekn ik ü n i­ versites i �e Fen Lises i d i r. Ya bancı d i l l e öğren im yapan bu o ku l l a rda kaab i l iyet l e r tesbit e d i l i p, çeşitl i yo l la rl a Amerika g ib i d ı ş ü l ke lere g ötürü l mekte, ka ç ı r ı l m a kta­ d ı r. B una müsa a de etmiyeceğ iz. S u l : YEN i O K U L K U R U LU Ş Si STEM iN iZ N E O LA­ CAKTI R ? Cevap : Yeni oku l kuru l uş s i stem i m iz,

Türk l erin 207


gel eneksel demokratik zihniyetine ve oku l kuru l uş a n­ l a y ı ş ı na bağ l ı o lara k d emokrati k « m i l li b i r l i k oku l l a r ı », esa s ında o l a ca ktı r . B izim daha S e l ç�k l u l a r da kuru p ve O sman l ı l a rda gel iştirdiğ i miz bu <«b i r l i k oku l larr n s i ste­ m i , 1 870'1erden itiba ren önce A. B . D . ve daha ·s onra da d i ğer b i r k ı s ı m m i l l etler taraf ı n da n u ygu l a nmaya baş l a nm ı şt ı r. C umhu riyetl e b i rl i kte ıb i z bu geleneğ i yi­ ne ·yaşatm ı ş ı zd ı r . Ama bugün bu s i s t em yen i g ,e l i şme­ l ere göre bazı yen i l eştirmelere tab i tutul m a k zorunda­ d1r.

Bir kere 1 939 'dan sonra baş l aya n devrede, eğ iti­ m im i z m i l li .muhtevadan 1g itıgide uza k l aşt ı r ı l maya ça l ı ­ ş ı l m ı şt ı r. ·B ugün ortaya çıkan «eğitim anarş i s i » işte 1 939 ' 1 a rdan itibaren e ğ iti m e yapı lan bu y a n i ı·ş m ü daha­ l e l erin so n u c u d u r . M i l l iyetç i Hareket'in yen i Tıü rk oku l ku ru l u ş siste­ m i , esas o lara k 5 + 3 + 3/4 sistemine g ö r e o l a ca kt ı r. Yan i d i k ey kuru l uş açıs ından, es a sta Türk k ü l t ürü n ün «demokratik m i l li :b i rl i k oku l s istem i » n e bağ l ı ka l ı na ­ c a kt ı r . Bunu deği ştirmeye h i ç b i r 'Q er �k yoktur . Çünkü . bu sistem, nem demokratik ve hem de m od ernd ir. B ü ­ tün Av rup a 'Ü lke l eri bu s i stem i ye n i ye n i b en i ,m s e mey e baş l a m ı ş l a rd ı r . -

Ya l n ı z ıbu sistem de muhteva yönünden, 1 9 39 '1 ardan itiba ren ba ş l aya n bey n e l m i 'l e l c i ( enternasyona l i st ) zih n i yete son veri p , m i l l iye t ç i ü lküye tekra r dönmek ge­ rek i r. B una göre Türk « O k u l s istem i » , m i l li l eşt i r i l m i ş b i r m uh t e v a y a sah i p o l arak 4 a n a kademede «yatay» biçimde kur u l m a l ı d ı r . Bu ana ka·d eme l er ve bun l a r ı n muhteva ları şöyl e o· l m a l ı d ı r : ı

208


1

) OKUL öNCESi ( 3 - 7

yaşlar arası ) :

O k u l öncesi eğiti'm i , a i l e l erde ya da bu amaçla ku­ ru l m u ş eğ'itim ıku ru m l a r ı nda :veri l en eğiti m i ka psar . B u ka demen in ·Çocu k l a r ı , ·m i l l iyetçi bir eğitimin he­ defl erine göre , i l k teme l içtima i leştirm e şeki l l erini a l ı p bütün Türık ·çocukl a r ın d a askari müşterekl i ğ·i sağ l ayacak «temel eğitim»e baş l a mak i çin bir hazı r l ı ktan g eçerl er. Bu ka demedeki çocu k l a r ı n eğ itim i, çocu kl a r ı n da­ ha sonraki şahs iyetl erinin gel işmesi i ç i n çok önem l'idi r. Çünkü b u devrede, ka rakterinin temel ıbiçim· ı er i n i kaza­ n ı r . Bu eğ itim ka d em.e s i n i n görev i , başl ıca şu nokta l a r­ da tesbit edi l i r. a ) ·M 'i l l iyetçi bir z ihn iyetin i l k duygusa l zem i n i n hazı r l a n mas ı , b ) Çocuk l arda, d iğer çocuklarla :b i r a ra da yaşa­ mak sureti l e «topl umcu» bir zihn iyetin u ya nd ı rı l ması,

c) Ferdi yeteneklerin g e l iştiri lme si, Oku l önces1i eğ it i md e ıbu g ö rev l er , «ıo y um> vasıtas ı i l e çok etk i l i bir biçimde gerçekleştiri l eb i l ir. B u suretl e bir ya ndan ferdi yetenekl erin g e l iştiri l mesine hiz·met ed i lir­ ken , diğer yandan da sosya l şeki l l en d i rmel erin i l k te­ mel l er i atı l m ı ş o l u r. 2)

TEMEL EGiTiM KADEMES i :

T em e l eğitim h erkes i ·ç in mecburidir. B u kademe­ de v eri l en eğiti m, bütün Türk ·çocu k l a rı nda, asgari müş­ ter ekl eri tem i n etmesi bak ı m ı ndan çok önem l id i r. 7 - 1 5 yaşlariridak i gen ç ler, ıbu kademede a l d ı kl a r ı ·e ğitim yo­ l u •i l e şu n itel iki eri kaza n ı rl a r : F . 1 4/209


a ) Türk mi l l ' iyetç i l iğ in i n temel i l ke l erini 'b enimsemek, b) B u i lkel ere g'Ör·e davranmak,

c) Ferdi yeteneklerini en yüksek seviyede g e l iş­ tirmek, d ) Tekn i k ve ekonom ik gel işm·e l erin , b i r m i l l etin fertl erinden ta l ep ett i ğ i as·g ari müşterek b i lg i l eri kaza n­ m ı ş o l m ak . 7 1 5 ya ş l a r a ras ı nd a ki bu ka deme, öğretici a ç ı ­ dan şu 3 a lt ka d em eyi kapsar. -

7 1O

-

-

9.

S ı n ıf l a r : A l t kademe

1 2 . S ı n ı f l a r : O rta ık a deme

1 3 - 1 5 . S ı n ı n� l a r : ü st ka dem, e 3)

ORTA Ö GRETIM KADEMESi :

O rta öğreti m, :teme l eğitim kademesi üzerine da­ ya l ı olara k üç ya d a dört yı l l ık o ku l l ardan m eydana ge­ l i r. ı8 u kademede bir ya ndan genel eğ itim, d iğer yan­ dan da ·m esl eki ve telkn· i k eıj itim veri' l i r . B u na göre bu kad emeni n oku l l a r ı , bel l i baş l ı o l a ra k şu üç grupta top­ l an ı r : a ) G enel Lise, b ) Tekn i k Lise, c ) M es l ek Lises i, a'

GENEL USE :

Bu d a l , k l a s i k Türk kültürü gel eneğ i n e bağ l ı bir

21 0


eğitim vermekl·e yüküm l ü dür. Türk Tör·e si , Tü rk Kü ltü­ rü ve Tü rk Medeniyeti , öğretim progra m l a rı n ı n temel i­ n i teşki l eder.

Bu da l da öze l l ikle Tü rk D i l i , Türk Tariıh i ve Türk Edebiyatı ders l ·e ri ön planda yer a l ı r. Bu da la devam eden Türk çocuk l a rı mi l ll kü ltü r m i rasç ı l a rı o la ra k ye­ tiştiri l mek üzere, klasik kü ltürünün d i l in i ö ğren i r l er. Böylece her :m·i l l etin gençlerinin ist ifade ett i ğ i tabii bir h a ktan bunlar da istifade etmek imkan ı na kavuşmuş ol urlar.

'

"'···

b)

TEKNİK LiSE :

1 ���!���..;� ..�;; �do ... · :-�_ .ı. _ . '

.,

ı,

.'� • , '

' '

üç yı l l ı k o l a n bu öğretim da l ı , b i r yandan yüksek

öğretime, d iğer yandan da bel'i r l i tekn ik iş kes i m l eri­ ne el ·eman sağ l a r .

c)

MESLEK LiSELERi :

O rta seviyede ki m es l eki a lanl a r ı ç ı n eleman ye­ tiştirir . Ayn ı za manda da yüksek öğretim e hazı rlar.

YÜKSEK öGıRETIM : Yü ksek ö ğretim iki ana da 1 üzerinde yü kselme! id ir: ünivers i te l er Yü ksek . Q ku l' lar. a ) ü ni versitel er, bu.günkü şeki lde i·ç ine d ü ştük­ l eri «K itle oku l l arı » durum undan kurta r ı l arak «Türk e l it21 1


l erin'İ>> ( S e�k i n lerini ) yetiştiren ·ku rumlar ş ek l i n e g et i ­ ri l m e l i d ir. ünivers iteler kend i ;iç l erinde ş u üç kademe şekl in de kuru l ma l ı d ı r : Lisans öncesi öğretim,, Lisans öğretimi, Lisans üstü öğretlm' i .

b)

YOKSEK OKULLAR :

B u n l a r sa dece be l i rl i iş ve mes l ek çevrelerinde yüksek derecede ka l i 't iye el eman yet işti ri r l er. B u ku­ rum l a rd a öğretim , l isans önces i ve l isans seviyel er i n i kapsar.

ÇIRAKLI K ÖGRETiMI : B i l indiği . g ibi, geçm i şteki Ahi Teşkilatı yo luyla Türkl er, ç ı ra kl ı k öğreti m i n i , en m odern şek l i i l e ger­ çek leştirmişlerd i . Bugün ç ı ra k l ık eğitimi, oku l sistemi­ m iz i n d ı şı nda b ı ra k ı l m ı şt ı r . Yeni oku l ku ru l u ş sistem i­ m izde bu u nsur, s istem içine a l ı na ca kt ı r. Teme l eğit'i min 5 . yı l ı ndan itiba ren, daha yukar ı kademelere deva m etmek ister:n iyen, y a da d eva m ede­ m iyecek kapasitede o l a n çocuklar, çırak eğiti mine g i­ rip, k ı sa zamanda iş hayatına atı l ı rlar. ( En dü striye l , ev e ko nom isi, sosya l hizmetl er, tar ı m vs. a l a n l a r ı nda ) .

YAYGI N SiSTEM : Asl ı nda toplumun bütün s·o syo kü ltürel kurum ları­ nın (ıba s ı n , yayın, haberl eşme vas ıta l a r ı , gel enek, vs. ) 21 2


fertler üzerindeki etk i l erin in t·ü mü a n lam ı na g e l en yay g ı n eğitim., günümüzde daha çok dar a n l am ı yl a yetiş­ kin l·e r eğ itim i a n lam ı n da ku l lanı l ma kta d ı r. B u eğit i m da­ l ı g enel l eştiril i p, m i l l i Ll l kü ve m·o dernl eşme aracı ola­ rak ku l la n ı l a cak, her köyde ·e tk i l i yay ı n faa l'iyetlerine g i ri şi l ecektir. ­

GENÇLiK BUHRANI VE ÜLKOCO G ENÇLİK Sua l : D ü NYAJDAKi G E N C LI K B U H RAN ! l<AR S IS I N DA TO R K G E N ÇLi G i N i N D U R U.M U N ED i R ? .

.

Ceva p : « G ençlik buhra n ı », «gençl ik krizi» g ib i ad­ l a r verHen gençl i k ım eselel erin i n , çağ ı m ı za ve ü l kemize has özel l i k l eri bu lunmakla beraber, bu konu devrlm ize mahsus ·deği l d ir. Eski M ı s ı r devrinden ka lma Papirus­ l a rda b i l e bu konu dan yak ı n ı lma kta d ı r. B u n u n sebebi fark l ı laşm a d ı r Yan i her genç ve ye­ n i n es i l , kendinden önceki n es i l den , zihniyet, düşıü nüş ve davra n ı ş o l a rak fa rk l ı laşma eğ i l i m·indedir. G enç, böyl ece yen i bir şahs iyet, bir varl ı k o l duğunu göster­ m eye gayret eder. Ara y ı ş l a r içindedir . ö rnek edinece- . ğ i , ben imseyeceğ i , önemseyeceği şahs iyetleri, çevrede, k itapl a rda, rf i l m l erde, tel evizyonda h atta ta rihte arar. N i­ hayet b u l u r ve ben imser, o n l a r g ibi o lmaya ça l ış ı r. D e­ m ek k i , gençl ere iyi, m ü kemmel ö rnekl er gösteri l eb i­ l ir ve ben imseti l eb i lfrse, b uh ra n y ı k ı c ı d eğ i l , ya pıcı yön de m eyveler i n i verir. .

G ü nü müz d e gerek komün'ist, gerek ka pita l i st top­ l u m la r ı n genç l iği, çarpıık örnekler i n , yanl ış yol larda ara-

21 3


y ı ş l a rı n k u rb a n ı o l arak b i r ·ç ı k1m az i ç i n d ed i r . '8 -u çı kma­ z ı usta ca istismar ede n , kul l a n a n emperya l ist i deo loj i ­ ler ve bazı beyne l nı i l. el teşki latl a r, yer yer sun 'i bir !bu­ n a l ı m ya ratm ı ş l a r, bunu Türkiye 'ye de s ı·çratmak i s t e ­ miş.lerd i r . Kapita Hst B a t ı ü l ke l erinde mevcut düzen in b i r par­ çası hal i n e g e l m iş, durumundan memnun iş.ç i s ı n ı f ı n ı k ı ş k ı rtma kta n a c iz ka lan beynel1m i l el :komünizm , ü m id i ­ n i g e nç l ik buh ra n ı n ın ist i sm a r edi l i p, kend i ihtira s l a r ı ­ n ı n m a n ivel as ı ha l ine g etiri ım·es i ne ba ğ l a m ı şt ı r . Uya n ı k, ya t anp e rve r, m i l l iyet·ç i Türk genç l iğ inin em perya l ist menşe l i bu bu!hra n l a h i ç bi r a l akası o l ma mak g e rek i r . Sua l : T üHKi YıE 'D EıK I B1i'R K I S l·M SO L VE SO LCU

GE NÇLIG iN D U R UıM U N EDfR ? Ceva p : B u yabancı l a şm ı ş, emperya l ist ·m aşa l a r ı ­ n ı n Türk Genç l i ğ i i l e h i·ç a l a ka l arı yoktur. T ü rk lükten ba şka b i r menşe ve m en subi yet i n ş uu r.unda , Türk l ü ğ e yalbancı l a şm ı·ş ça r pık zih i n l ere kol ayca çörek l enen k ı ­ z ı l ·i d e o l oj i l e r , bo l para , s i l ah ve a h l a k d ı ş ı yard ı m l a r­ l a , d ı ş desteklerle b i r avuıç sap ı k m i l ita na vata n ı böl ­ me, m'i l l et i pa rça lama görevi yüklenm işti r . An c a k , ce­ s u r, ü lkücü ve d isipl i n i i Türk g en ç l iğ i , o nl a ra gereken dersi verm iştir. G erekirse, hukuk ku ra l l a rı i çi nd e va­ tan ve m i l l et bekç i l i ğ i n de a yn ı ders i ver·m eğe haz ı rd ı r. ü l kücü genıç l i k, Türk l üğün h e m bugü n ü nü n , hem d e ya rı n ı n ı n başl ıca tem'inat ı d ı r . Su a l : TÜ RK G E N C i NAS tL OLMAUD I R 7

C evap : Türk ge n ci , T ü rk kü ltür ve tö r es i ne bağ214


l ı d ı r, vatan ı n ı , m i l l et i n i can ı ndan çok sever, büyü k l e­ r i n i sayar, küçü k l erini g'Özetir. M em l eket! ku rta rma n ı n, yü ksel tmenin i lk şa rtın ın, ken d i n i kurta r m a k vazifel e­ r i n i ya pmak, te ka mü l basamakl a rı nda ma d d i ve m a ne ­ vi ola ra k yüksel mek o l d u ğunu bi l i r. Türk genci m i l l i ­ yetç i d i r , insan l ı ğ ı sever. i nsan s evg isi i l e do l u d u r. in­ san l ı ğ ı n i l er l emes i n i n ve yüksel mesin in, insan l ı k a i l e­ s in i n b i r unsuru o l a n m i l letlerin yüksel mes·i ve i l er l e­ mes i i l e mümkün o laca ğ ı n ı b i l i r . B u itiba r l a m i l l et l er y a r ı ş ı nda Tü rk M i l l etinin ö n safta layık o l duğu :y er i a l ­ ma s ı na ça l rş ı r. Kendi evin'i aç b_ı r a k ı p maha l le n i n ek­ mek da va s ın a g irişme d emek o l a n k oz mo po l i t köksüz, m i l l e t ve · m i l l iyet düşmanı sözde insan iy·e tçi ·ça rpı k gö­ rüş l e re ve i deo lnj i l ere inanmaz. T ü rk kü l t ür ve s o yu n a mensup o l ma n ı n d o ğ r u luk ve a da l et yo l unda b u lunma­ n ı n ugrur ve şuuru i l e önce T ü r k l ü k , so n ra da insa n l ı k i çi n ça l ı ş ı r . Vata n ı n ı pa r·ça la mak, m i l l et i n i bö l m ek i ç i n , kız ı l ve her çeş it emperya l ist g üç l erin g i riştiği o yu n l a ­ ra , bu z i h n iy etteki ·h a i n, gaf i l v e maşa l a ra ka rşı da ima u ya n ı k bir d i kka t iç indedir. Türk genci i ç i n B ÜY Ü K Tü RKLü K Ü LKÜ S Ü h e r şeyin üstün d e d i r YAŞASI N ü LK ü C ü , · MLLIYET Ç i TÜ R K G E N Ç Li G i ! ,

,

.

:N ÜFUS MESELESi VE DOGUM KONTROLU Sua l : N ÜFUS POLiTi KASI NE O LMAUD I R ? D O ­ GUM KON TR O LÜ H.AJKK INDA N E D üŞüN üYOR1S U­ N UZ ? . . . Cevap : Dün ya , nüfus yönü nden yeteri kada r ka­ l a ba ! ı k de ğ i l d i r N üfus bask ı s ı n ü·fu s fazla l ı ğ ı yoktu r . İ l m en ya pı lan hesa plara göre d ünya , ha l en b i l i n e n mev.

21 5


cut i m ka n l a r ı i ç·i n d e

30

m i l ya r insa n ı besl ey ip, ba r ı nd ı ­

rab i l i r . 'B u h esaba deniz l e rin va d ett i ğ i i,m ka n l a r, sen­ tetik g ı da san ayi i ve gezegen l er ara s ı seya h atl a r ı n ge­ tireceğ i i mka n l a r d ah i l değ i ld i r. Parti m iz, nürfus kontro l üne, emperya l izmin

bir

oyu­

nu o lduğu , ,m i l li m enfa a t l e r i m ize a yk ı r ı bu l undu ğ u i ç i n .karş ı d ıJ. ü l k e m iz d e yüz, i k i yıüz m i lyon i nsan besl eye­ b i l i riz. D e l i l l e r i m i z ş u n l a rd ı r

:

1 ) M i l l etl eraras ı po l itika yön ü n d en

M i l l eHera rası pol itikada

:

bir dev l et i n

teren ü ç unsur vard ı r. B u n l a r, n üfus

kuvvetini gös­ çok l u ğ u ü l ke bü ­ ,

yü klü ğ ü ve eko n o m i k ka l kı nma seviyes i d i r .

Ü l kem iz,

yeter büyü k l ü kted ir. N ü·f u sumuz da yüz m i l yo n o l d u ğu gün dünya pol i t ik a s ı n d a önem l'i b i r yer işg a l e d er iz .

i k­

t id a rı m ı z e n k ı sa za manda ü l kem izi e konomik yönden ka lk ı nd ı rm a gü cüne de sah i pt i r . Emperya l ist g üç l er, m i l l etl era ras ı pol itikada a l aca ğ ı m ız yer i b i l d i k l eri için, nüfu sumuzu n a rtmamas ı n ı ç eş'itl i yo l l a rd a n tel ki n et­ ,

mekte d i rl e r . Tü rkiye, jeopo l itik yön den

kıt'a l a r ı n

birbi r i n e ba ğ ­

lan d ı ğ ı , her türlü .ma den l erin bo l m ikta rda o l duğu bir b ö l g e d e d i r K a l k ı n m ış 1 00 m i l yo n l uk bir Türkiye, em­ .

.

perya l istl er in i ş i ne gel·m ez . Ka l d ı k'i , kom ş u l a rım ı z h ı z­ l a a rtmakta , nüfus yönünden R u sya bugün

250

çoğ a lmakta d ı r .

Sovyet

m ilyon c iva r ı n dad ı r. Yu nan ista n , Arap

ü lkel eri ve lsra i l , İ ra n da h ı z l a

çoğ a l makta d ı r. B a ğ ı m ­

s ı z l ı ğ ı·m ı z ı kaybetmemek, ıge l i·şen dü nya şartla rı i ç i n d e

. yı0k o l m a ma1< i ç in h ı z l a nüfu s u m uzu a rt ı rnı a k zorunda­

yız. 21 6


2 ) M i l l i po l t i i'ka yön ünden : :Ekonom i k ka l k ı nmanın · i l k kayna ğ ı , nüfus ve dola­ yısiyle emektir. Çoğa l a n nüfus, ikt i sad i po l itika a ç ı s ı n­ dan · iyi değerlendiril i rse, ka l k ı nma 1h ızı m ı z a rtar. H ızla a rtamayan bir nüfu s , tüketici, b i r toplum m ey dana ge­ t i rir. ü retmek, ·i kt i s a di bakı·m dan büyü·m ek i ç i n tazel e­ nen , genç ve dinamik b i r nüf u s s eyrine ihtiya c ı m ız var­ d ı r. Nüfus a rt ı 'Ş s eyri m i z bugün ıbu temayü l d e d i r Dün­ ya topl um la rı içi nde Türk nüfus, e n genç ve dina m i k b i r ıyap ı da d ı r . B u , ekonom·i k ka lkınma m ı z i ç i n büyük .

bir k a ynakt ı r.

3 ) D oğum kontro l ü , ah l a k ve insan sevgisine d e

a yk ı rı d ı r . Yen i doğum v e n es i l l e ri , m evcut nes i l l e r uğ­ runa feda e tm ek ihtiya ra , ka'b i l iyets ize, temb e l e prim vermek o lur. Ka l d ı ki, doğum kontrol haplar ı n ı n ka n s e r yaptı ğ ı , nes· i l leri bozduğu, rahime ta k ı l a n hel ezo n l a r ı n çeşitl i i l tiha pl a ra ö l üm l ere yo l a çt ı ğ ı d a b i l inmektedir. ,

,

· ü l kümüz, B ÜYÜ K M İ LLiYETÇİ Tü R KiYE 'YI K U R ­ MAKTI R . YAŞASI N 1 00 ·M i LY O N LU KLUK B üYü K TÜ R Ki­ Y E O LK OS O I . . .

H A KIMiYETI, PAHALILIK, VERGi M ESELELERİ

KA.N UN

Soru : KAN UN H A Ki M İYETi HAK K I N DA N E D ü ­ Ş O N OYO RSU NUZ 7 Cevap : . D ev l etin kanunları vatandaş l a r a ra sı nda ayr ı m yapmadan u ygu l a nacakt ı r. Ka n u n l a r Türk M i l le21 7


ti 'n i n öze l l i k l erine, töresine u y;gun. o lara k yen iden ta n­ zim ed i l ecak, dev l etin devam l ı l ı ğ ı , m i l l etin g üven ve huzu ru ıher ·ş ey i n üstünde tutu l a ca ktı r . H ü r o l ara k d ü n­ yaya ge l en i nsanoğ l u n u köl e ya pmaya k imsenin hakk ı o l ma d ı ğ ı g ib i baş ı b o ş sın ı rs ı z bir hürriyet de yoktu r. Kişi devlet güven l iğ ine, m i l li m enfa atl·e re, başka l ar ı n ı n h1ürriyeti n e tecavüz etm e d i ğ i müd detçe h ü rdü r; onu n ki­ ş i s e l hürriyeti he tü r l ü tecavüzden masu n d u r . ıM iLLi­ YıETÇi HAH E KET PARTi S i olarak gerçek hü rr iyeti per­ ç i n l eyeceğiz, gü ·ç l ünü n zayıf ı , zen g i n i n fakiri ezmes ine h a i n l·e rin dev l eti y ı km a s ın a a s la m üsamaha etmeyece­ ğ iz.

PAHALILIK KONUSU : Hayat paha l ı l ı ğ ı ıbugün ü l kem izde ba ş l ı ca soru n h a l i ne gel m·iştir. Ka b i l iyetsiz v e eh l iyetsiz i ktida r l a r ya­ ha l ı l ı ğ ı daha da kör ü k l em ekte, vatan ha i n i komün istl e­ ri n i stisma rına yard ı m c ı 'O l makta d ı r. D a r gel irl i , yoksu l v e ka l aba l ık n ü fus lar ı geçind i rm ek zoru n da ka l a n işsiz, d u l , yeti'm g ibi sayı s ı çok kaba r ı k vatan daş kitlesinden bihaber da ru l rahat po l'itikac ı l a r ı , sal on sosya 1 ist i eri ve m i rasyed i l er a caba ( b i ri ye biri bakar, k ı ya-met ondan kopa r ) ata s·özün ü hiç kaa l ·e a l maz l a r m ı ? Gözlerinde yeşi l g öz l ü k l e T ü rkiye'yi zü m rüt gibi g·ö ren masa ba ş ı fatih leri , oturduk l arı yerden fiat a ya r l amasına g itme ye­ rine, Türk ha l k ı n ı n ·i ç i n e �g i r i p onun l a kaynaşma l ı , ya­ pacakl a rı h er işi yurt g·er:çekl erine ıg öre a yarlam a l ı d ı r­ lar. Okud u ğu iki k itab ı n , ıg·örd:üğ ü yaba n c ı b i r ü l kenin şa rtlarıyl·e Türkiye"n in şanl a r ı n ı n bitıbirine uygun o l u p o l-m a 9 ı ğ ın ı , m i l l et l e bütün l eşerek plan l a ma l ı haya l a l e m i nde değ i l , Anado l u 'da gezmel i d i r . İ şte o zaman, ya p-

218


t ı ğ ı p l a n , ku l la n d ı ğ ı ka l em gerçekç·i o l aca k, m i l l etin ı z­ tı ralbı d inecekti r. M İ LLİYETÇİ H A R E KET o l a ra k ha l k ı ­ m ı z l a e l e l e, g·ön ü l gön ü l e vereceğ iz, h e r za man onun­ la omuz omuza o l'Up d iz d ize oturaca k, prob l em l er i n i n ç-ö zümünde f i k i r teatis inde b u l unaca ğ ı z . Tekn ik kafa la­ r ı n t,e orik b i l'g isiyle vata n da ş ı n prati k bHg·i ve gö rgü le­ rini kaynaştıra ca k, en fayda l ı çözüm �ol unu bu l a ca ğ ız . B u inanç l a insana l r ı rn ızı mut l u , Tü rkiye'm izi güçlü kı­ lacağız. Paha l ı l ı ğ ı n a rtma s ı n da tesi r i büyük o l a n ka ra­ borsacı l ı ğı n , vu rguncu l uğun, tefeci l iğin kökünü kaz ı ya ­ cağ ız, paha l ı l ı ğ ı kes·i n ş,e ki l de ön l eyeceğ iz. Bütün va­ ta ndaş l a r ı n ek,m eğ i n i ve g eç i m i n i her n e � a l ve şart a l ­ tında o lursa olsun güvenl ik a l tına a laca ğ ı z . Her vata n­ d a ş ı n horlanmadan, iti l ip ka k ı l madan :h ürmet ve itina görerek, sağl ık bak ı m ı ve tedavis i n i mecca n i o l a ra k sağ­ l ıya cağ ı z . Fak i r a i l e l eri n çocuklar ı n ı n kabi l iyetl eri n e gö­ re her çeşit öğren i m ya pma la r ı n ı , pa rası z o la rak devl et e H y l e tem i n e deceğiz. Her a i l ey i b i r ev sah ibi yapaca ­ ğ ı z. G ecekondu sorunu n u mutlaka ha l l edecek ; yol, su, e l ektrik ve ka na l izasyon g ib i m ed eni ihtiya çları karş ı­ l anaca k sa kin l erine tapu l a r ı ver i l ecektir. M esken pol i­ t ikas ı yen i den e l e a l ı na cak, hazine a rsa l ar ı n ı işga l e de­ rek fak i r ha lkı m ıza bu arsa l a r ı pa rayla sat ı p vurgun vu­ ran s i·m sa rlara imkan ve f ı rsat ver i l meyecek, d evlet ta­ rafı nda n m·o dern siteler ve bahçe l i konutlar ya pı l ıp ha l ­ k ı m ı za tevzi e d i lecekt i r. D i l en c i l i k g ibi yiüz ka ras ı o l a n i nsan ı a l ça lta n v e m iski n l eştiren sefi l hareket yasa kla­ nacak , ça l ı şma gücü o l maya n l a r ı n d ev l et ta ra f ı n da n ba k ı m l a rı sağ lanacak ça l ı şa ca k ·gü çte o l a n l a ra sıhhat ve kab i l iyet d u ru m la rı na ;g öre iş tem in e d i l ecekt i r . T'Ü rk insanı h er t·ü r l ü a da l et ve m eskenetten ku rta r ı l a cak, Tü rkiye, bir ya nda sefahat ve israf j,ç inde yaşayan vur21 9


gunc u l a r ı n , d iğer yanda sefa l et '.le yoksu l l uk i·ç inde yu­ varlana n , tefec i l erin elinden yaka s ı n ı ku rta ramaya n yoks u l insa n l arı n ü l kesi o l m a kta n ç ı karı l ı p, Türk'ün ezel i i çtimai vasf ı yen iden can l a n d ı rı la ca kt ı r.

VERGi MESELESi : Verg i, devl etl eri a yakta tutan , ba ş l ı ca gel i r kay­ nağı d ı r. Verg i s iz dev l et ·çark ı n ın işl emesi, e l b et ki mrüm­ kün değ i l d i r. Ama vata ndaş ı n kazanc ı n ı e l i n den a l ma k d ü şünces·i de vergi a da l etiyle bağdaşmaz. B ugün ü l ke­ m"izdeki verg i s iste m i gayrı i a d i l d i r . Vatandaşları m ız ı verg i kaçakçı l ı ğ ı g ibi iğrenç b i r yola sevketmekted i r. M esela üç, beş b i n l i ra g ilbi .c üzi b i r kazanç sağ l a yan küçük esnaf ve sanatka r d efter tutmakla mü kel l efti r . Ha lbuki bu y urttaşların kazan d ı ğ ı pa ra ço luk çocuğu­ nun m a işetini dahi .s a ğ l ı yamamakta d ı r . Geçim indiri m i­ n in de ·çok düşük o l ması n eden iv l e verg i ödemek, a y­ rı ca defter tutmayı bi l mediğinden d o l a y ı b i r d e m uha­ sebeci pay ı a y ı r.m a k zorundad ı r . Eğer muhas�beci tut­ makta n ka ç ı n ırsa yapacağ ı urfak b i r usu l 'h atası verg i kaıç akçı l ı ğ ı i l e dam·g a l a n m a s ı n a v e a ğ ı r şeki l de teczi­ ye ed i lm esine yol a çm a kta d ı r . Bu da vata n da ş ı m anen ve maddetenyıkma kta , devl·ete o l a n g üven ini s a rsmak­ ta d ır. B u duru m u yak ı n da n izl eyen M i LLiYETÇİ HAR E­ KET PART i Si ada l etsizl i k l ere son verecek gerek l i her türlü ko lay l ı ğ ı vatandaş l eh ine d eğ i ştirecektir. 1 Küçük esn af ve sanatka r ı , tek vasıta i l e di­ reksiyon baş ında ça l ış ı p, n a kl iyec i l ikle meşg u l o l a n ve bu duru mdaki d i ğe r dar gelfrl i vatan da ş l a r ı defter tut­ ma kü lfetinden kurta ra ca k, bütçesi n i sarsmamak üzere -

220


adil

bir 2

usu l de

şeki l de götürü

-

G eçim indirim i n i

v erg iye tab i .tutacağ ız.

hayat

şartları na g ö re

yen i­

den ayarl ı ya ca ğ ı z .

3

-

4

-

b i r şeki l de a ya rl a nacak. Va ­ ta nda şa , verd i ğ i ve rg in i n i srafa u ğ ramadan yurt ka l ­ k ı nmas ı na sarf e d i l d i ğ i inancı veri l ecektir.

milli

ah l a k

Vef1g i ora n ı a d i l

Servet d ü şma n ı ,

-

olma yan,

şuurla mücehhez, ma l i uzm a n l a r yetiştiri­ ka ça kç ı l ı ğ ı ve vergi israfı ön l enecekt i r.

ve

l ec e k, ver;g i 5

ve rüşvet h a sta s ı

Vatan sevg i s i , Al l ah korkusu ve ka nun

kim iyeti perçin l enecek .

M i l l et za rarına

ha­ ve yurt g e r çek­

l erine aykırı tutu m ve davranı ş l a ra müsaade e d i l meye­ cekti r . B i R İ M İZ H E P i M iZ - HE P i M iZ B İ R İ M İZ i Ç i N

pa­ r.o l a s ı g e rç ek l eşt i r i l ecek m'i l l etin verd i ğ i verg iyi ku l la ­ ' nı rken, b u nu n kutsa l b i r emanet o l d u ğ u n u , m i l l et ya ra­ r ı na k u l l anmakla m ü k el l ef o l unduğu g erçeğ i n i u n utma­ ya ca k , deva m l ı bu şuur i çinde b u l u na ca kt ı r. Döviz ka­ çakçı l ı ğ ına, fatu ra sahteka r l ı ğ ı na , hiyl e l i ifl a s l a ra ve her çeşit a h laks ızl ığa fı rsat ve rm i ye ceği m i z g ibi vatan­ d aş ı n kazancını da gayri a d i l bir şek i l de e l i n den a l a ­ rak, ço l uk çocuğunu a ç v e s ef i l b ı ra km ı ya ca ğ ı z . Her i şte o l d u ğ u g ibi. ' b u konuda da m i l li menfaatl eri, yurt ,

gerçek l erin i , vatanda ş l a r ı m ı z ı n

refah

ve

saa d eti n i ön

p l an da tuta cağız.

ADALET ANLAVIŞI So ru : ADALET K O N USUNDA N E D ü Ş ü N üYO R­

S U N UZ 7

221


Cevap : Dev l etin deva m l ı l ı ğ ı , M i l l eti n yar ı n ı ndan em in o l ması a ncak ada l et l e mü mkündür. ( Ada l et mü l ­ kün teme l i d i r ) prens ib i meselenin e n a ç ı k izah ta rz ı d ı r . B iz Türkiye 'de gerçek ada l eti sağ layaca ğ ı z . Kanu n kar­ ş ı s ı nda bütün vata ndaş l a r ı m ı z ı eşit muamel eye tabi tu­ ta ca ğ ız . M a ka m ı , rütbesi , ve i çHma1 d urumu n e olur­ sa o l su n ha k l ı hakk ı n ı , haksız ceza s ı n ı b u l a caktı r . H a l ­ k ı m ı z ı n h a ksızl ı ğa v e zu l me karşı darb ı m esel ha l i ne ge­ ti rdiği, ( Zeng in a rabas ı n ı dağdan a ş ı r ı r, fakir d üzde şa­ ş ı r ı r ) sözü nü y ı kacak yerine « Ha k l ı a raıba s ı n ı dağda n aş ı r ı r, haks ı z yo l un u düzde şaş ı rı r» prensib i n i ika me edeceğ iz . Zeka , kabi l iyet, teşelJbüs, servet g iıbi konu­ l a rda eşit o l mayan i nsa n ı n a da l et konusunda eşit o l du­ ğ u na ina n ı yo ruz ve 'b unu ger,ç ekl eştireceğ iz . 2359

Soru

:

DE(;IL,

20

SENE

TÜ R K 1M ıi LLETi ' N,i N G E R İ KAL I Ş SE B EB LE­

R-1 ıN E LE R'D iH ?

Cevap : Türk M i l l eti 'nin geri ka l ı ş sebeb i n i n baş­ l ı ca mes'u l ü , siyasi ka dro l a r ve ibu n u teşk i l eden ha l k­ tan kopuk körü körüne 'b atı takl itç i l iği yapa n sözde m ü­ nevverl erd i r . M i LLi Y ETÇi HAR EKET P.AHTiS i o l a rak bu şuu rsuz ta kl itçi l i ğin . kes in o l a rak karş ı s ı n dayız. Bat ı n ı n i l m in i , fen n i n i , tekn o loj i s i n i a l a rak, <laıha d a i l eri g ötü­ receğiz. H m i b i r Y iT1iK o l a ra k kabu l ediyoruz. M i l li kü l ­ türümüzü ve törel erimizi koruıyaca k, ba t ı n ı n kü ltüre ve ekonom i k emperya l izmi n e kesin şeki l de s et çekeceğ iz. Türkl üğü n ıbütnü değerl eriyle birl i kte şah siyeti n i koru ­ ya cak, m i l l etler cam iasında 1mıü mtaz mev'k i in e ç ıka ra­ cağız. lM il�LiYıETÇi H A R E KET .P1A RTI S i 'N IN inancı odur 222


k i , şa hsiyet i n i bu lamaya n m i l l etl erin i l eri g itmes i ve ekonom ik ka lkın mayı yapmas ı mümkün değ i l d i r . inanç­ s ı z, güvençs iz, cesa retsiz, aşağı l ı k komp l eksi taş ıyan k i ş i l er i n ve m i l l·etlerin b ü yük ham l e l er ve i l eri s ı çram a ­ l a r ya pması m ü m kün değ i l d ir. Gün ü müz i da rec i l er i n i n ve m ünevver l e r i n i n geri ka l,m ı ş l ı k yaygara l a r ı m i l let i a ta l ete v e umutsuzl uğa sevk etmektedi r . M1i LLiYETÇ f H A R E K E T PARTİS İ o l a ra k bu yaygara c ı lara katı l,m ıy,o­ ruz . Türk i y e n in Avrupa 'ya 2359 yı l da değ i l ; ş u u r l u ve s i stem l i b i r ça l ı ş·mayla 20 senede yetişeceğ ine, Türk M i l l et i 'n in bunu gerçekl eştireceğ ine i nanıyoruz. M İ L­ L İ YETÇİ HAREK ET PART İ Sİ Tü rk M i l l et i ' n i n büyük i ş­ l erin , zor gün l erin insanı o l duğuna inancı tam d ı r . '

.

GERÇEK MiLLİYETÇi TÜRKiYE Soru

:

GERÇEK M i LLiYıETÇ I TüR K i Y E NASIL KU ­

R U LAB i UR ?

Cevap : G e rçek M i l l iyetçi Türkiye ' n i n kuru l ma­ s ı n da bi rinci şart bi r l i k, beraberl ik ve ka rdeşl ik esa s ı ­ na dayal ı karş ı l ıkl ı sevg i ve sayg ı y l a müm kü n d ü r . Ed i r­ n e 'den, Kars 'a , Hatay' da n, Trabz.o n'a, İstanbu l 'da n , H akka r i 'ye ka da r 4 5 m i lyon Türk, !M i l l et i n i n b i r ıbeyi n g ib i düşünmes i n i, b i r ka l p g i'bi atma s ı n ı sağlama d ı kça, g ü ç l ü Tü �k iy e n in kuru l ma s ı haya l d i r . M;I LLiY ETÇ I H A­ R E KET PAR ·T iS i 'NlN birinci hedefi m i l l et bütün lüğünü sağ l amak, geriye 'ba k·m adan yen i ufa k la ra , u lvi hedef­ l ere G ü ç l ü ve B üyü k Türk iye i d ea l i n e yürümektir . Ama­ c ı m ız m i l l et i m iz i n derd iyl e dertl enmek, neşesiyle ne­ şel enmekt i r . Türk 1M i l l eti ' n i n tari·h baıyunca dünya n ı n g ıpta ettiğ i DEVLET BArBA vasfı n ı gerıç ekl eştirecek, '

223


m i l l etim ize hizmetkar o l ma y ı şeref l erin en büyüğü sa­ yaca ğ ı z . D ev l et ça rk ı n ı i kıba l , koltuk ve servet düşkün­ l erine d eğ i l ; feragat, fazi l et ve m i l l et aşkıyla do l u eh i l e l l er e tes nm edeceğ iz. H azineyi isratf belasından kur­ taracak, tasarrufta ıha türlü çareyıe baş vuracağ ız. K ı r­ tas iyeci! i ğ i , rüşveti, to rpi l i, i l ti ması yerl e ıb ir edeceğiz. D evlet daire l erinde «bugü n g it, yar ı n gel » sözü bah i s konusu .e d i l meyecek, vata ndaş l ar ı.m ı z ı n i·şıi e n seri şe­ k i l de hal l ed i l ecektir. 1M ahkemelerde dava l a r yı l la rca sürüncemede ka l mayaca k, en k ı sa zamanda ad i l b i r şe­ k i l d e ·çözü m e bağ l anma1s ı sağ l anacak, ada l et kad rosu ve i ş l ·e ri ıbuna göre tanzim e d i l e cekt i r . Ta rihi boyunca cihan i mpa rato rlukları kura n büyük Türk M i l l et i 'n i n en­ gin d ehas ı na ve ü stün kabi l iyetine inan ı yoruz, omuz o muza, gön ü l ıg önü l e ça l ışma f ı rsatın ı verec eğ i günü b ek i iyo ruz .

YAŞAS I N 1 00 M i LYON LUıK M iLLi Y ET Ç i VE GÜ Ç L Ü TORKiYE YAŞAS I N AZiZ V E B ÜY Ü K Tü RK M i LLETİ YAŞASIN B U ü LKüNON D Ö N M EZ SAVAŞ Ç I LAH I 1

224


TORKEŞ'LE BiR BAŞKA RÖPORTAJ : « O rta Doğ u » Gazetesinin Ankara Tems i l c is i M u­ amm er Tayla k ' ı n Sayın Türkeş i l e ya pt ı ğ ı b i r m ü l a katın soru ve ceva p l a r ı ise şöy l e i d i : ·M u a m mer TAYLAK - B ugün özel l i k l e şu h u sus­ ları sormak ve düşünce l er in izi öğrenmek ist eri m . Son gün l erde, M H P 's ine v e ü l kücü genç l ere kar­ ş ı sistem l i, itham ed ici şiddetl i hücu m l a r o l uyor. Hat­ ta ma l um çevrel erden gelen bu h iddet ve h ü cum l a r ı n­ da o ka dar i l eri g i d i yorlar ki, M H P 'n in ve Ü l kü O ca k l a­ n 'n ı n ka patı l ma s ı n ı da h i israrla istemekted i r l er. Bay­ ra mda Ankara 'da da ğ ı tı lan b i l d irinin son kısm ı n ı mü­ saa d e edersen iz oku mak i steri m . B u b i l diride bakın ş u n l ar yazı l ı : «Faşist 'kati l ler derh a l yaka l anma l ı ve ceza l a n d ı ­ rı l ma l ı d ı r . » « Faşist M H P ' s i v e ü l kü Ocakları kapatı l ma l ı d ı r.» « Koma n do, janda rma po l is zu l müne· son veri l mel i d ir . » « S ı k ı yönetim derha l ka l d ı r ı l ma l ı dı r. » Ve a rka s ı n dan « Kahro lsun Amerika n Emperya l iz­ m i ve sömü rgeci uşak l a r ı , ka hrolsun faş istl er . Yaşas ı n ha l k ların ve genç l iğin fa şizme ve em perya l izme ka rşı a ktif ve devrimci m ü cade l es i . Yaşa s ı n faşizme karşı devrimci güç birl i ğ i . . . » Altında tab i i ma l u m imza l a r . B u b i l d irinin ha l en F . 1 5/225


s ı k ı yöneti m i n b u l unduğ.u Anka ra 'da dağ ıtı l m ı ş o l d u ğ u d a u nutu l·m ama l ı . i ş t e b u cü retka r davran ı ş ı ve i l eri sü­ rü l en i d d ia l a r kon u l a r ı nda görüşünüzü öğrenmek iste­ rm i . - Komün istl er, T ü rk i ye 'y i a z ı n l ı k ı rk­ çı l ı ğ ı esa s ı na göre pa rça lamak i steyen b ö l ü c ü l er, nıez­ hep a yr ı l ıkla r ını k ı ş k ı rt a ra k Türk D ev l eti n i y ı kmak. Türk vata n ı n ı pa rça lamak isteyen vatan :ha in l eri kend i leri g i ­ b i d ü şünm ey e n , Tü rk i ye 'n i n ıb irl i ğ i n i , dev leti n yaşa ma­ s ı n ı isteyen Türk M i l l iyetçi l er i n e da ima faşist d iye ifti­ ra etmekted irl er . Tür ki y e 'de, on l a r ı n idd ia ettikl eri g ibi ne faş i st n e de faş i st l er va rd ı r . Ama, Türkiye'de Türk vatanı n ı n bö l ünmHzl i ğ i n i , Atatürk'ün ve m i l yo n l a rca Türk şeh i d i n i n emanet o l a rak . b ı ra km ı ş o l d u ğ u Türkiye C u mh u r i yet i n i n , :b ütü n l üğünün ve T ürk 1M i Het i n i n b i r l i ­ ğ i n i ·m uhafaza etmeğ i , korumayı en önem l i görev ka b u l etm iş o l a n yu rtseve r v e m i l l iyetç i l er va rd ı r . ü l kü O ca k­ l a r ı 'bu yu rtsever m i l l iyetçi yüksek öğretim gençl i ğ i n i n meydana get ird iği şeref l i b i r dernekti r . H er dernek g ibi bu d ernek de suç i·ş l ed iğ i takd ir d e bunun hakk ı n da g e­ rek l i i ş l em·i yapa ca k savcı l a r vard ı r, a d l iye teşki latı var­ d ı r, emniyet te·ş ki l at ı vard ı r, idare teşk i l atı va rd ı r . ·M em­ l e ketin va l i l eri, kaymaka m l a r ı vard ı r . Kom ü n i st l er ve ko mü n istlerle lberalber yan daş .o l ara k ha reket eden, ko­ mün i st l eri ka natl a r ı a l tına a l ıp, b ö l ü c ü l eri, vata n y ı kı ­ c ı l r ı n ı ken d i ko l l a r ı na takm ı ş o l a n l a r l a ko l ko l a yürüyen Sayın ıBü l e n t :Ecev it, ü lkü 'Ocakla r ı n n ı kapatı l mas ı n ı , MH P 'n i n kapatı l mas ı n ı i leri sürerek b i r tak ı m çirkin if­ tira l arla lbi r d ev l et a da m ı na ya k ı ş·m a ya n söz l e r l e 'konuş­ makta d ı rl ar. .Ama, Türkiye C u mhur iyeti Dev l et, i b i r h u ­ ku k d evl eti d i r . TÜ R KEŞ

226

:


Hukuk d ev l etinde, devlet i n görevl i organ ları va r­ d ı r. B u n l a r : a d l i ye teş ki l a tı d ı r, b a ğ ı ms ı z mahkemeler­ d ir, s a vc ı l ı kla rd ı r, emn iyet teşki latı d ı r, va l i l erd i r, kay­ m a k am l a rd ı r. Suç i ş l ey_e n va rsa 'b u n l a rı n vazi·f esi su ç l u ­ l a rı kova lamakt ı r. Ka nun d ı ş ı hareket ya pa n de rn ekl er, teşek kü l le r vars a , m e m l eketin -görev l i l eri :b unları takip e der, bun la r :hakkında h em en iş l eme ·g i rişi rl er. B u söz­ l er i i le başta C HP 'sinin Genel 1Başka n ı B ü l ent Ecevit ve o n u n kanatla r ı a l.t ı nda e l e l e :b eraber y ü r ü yen az1g ı n komün i st ler, va ta n yıkı cı l a r ı , vatan h a in l er i , m � m l e keti bö lü cü l ere ta h r i k l e r l e vı kmak isteyen ve d ı şa rda k i kuv­ vet l e r l e işbi r l i ğ i ha l i nde ha reket eden, bö l1g ec i l er, bö­ l ü cü l er, ü lkü Ocakl a r ı n n ı kapa t ı lmas ı n ı , · M i l l iyetç i H a ­ reket Partisi n i n ka pat ı l ma s ı n ı i d d i a eden b i l d i r i l e r ya­ yı n l a makta , beya n l a r vermekte d i r l e r . B u n l a r bu söz l e ­ r i i l e, ıbu dav ra n ış l a r i yıl e herşeyden önce mem l eketi n B aşsavc ı s ı n a , mem l eketin ·S avc ı l a r ı na, m em l eketin va­ l i l erine, mem l eketi n emn iyet m ü d ü r l eri ne, mem l eketin a·d l i ye t e ş k i l a tı na ve ba ğ ı ms ı z m ahk emel ere d i l üza t ı p , h a ka ret etmekted irler. B u söz l er i i l e bun l a r n e demek i stiyor l a r ? ı

«' M em l eket i n g örevl i l er i , g·ör ev l er in i

y a pm ı yorla r , suç i ş l eye n ül kü oca k l a r ı n ı , .M i l l i yet,ç i H areket Pa rt i s in1 i t a k ibata uğ ra t m ı yo r l a r n m ı d emek istiyorl a r ? Aş ika rd ı r k i m e m l e ket in g ö revl i evlatları ka n u n em rettiği vazife­ l erin i ıh i 9bir za man, k i m o lu rsa o l su n , ona ka rş ı yap­ m a kta n ıge r i durmaz l a r . Eğer Ü l kü O ca k l a r ı veya MH P '­ s i ka nu n d ı ş ı lbi r du r um i ç in d e ise .mutl a1ka o n l a r ha k­ kı n da da d evl et in orga n l a rı gerekl i tedbiri a l ma kta te­ r ed d ü t etmezler. Ama ne Ü l k ü O ca k l a r ı , ne ıM H P 'si, ne d e Tü rk i ye ' d e k i Türk ıM i l l eti n in b irl i ğ i n i , Türk Vata ı

227


n ı n ı n böl ünmez l iğini, Türk D ev l eti n i n varl ı ğ ı n ı korun­ ması gerek l i en m uka ddes var l ı k o l arak gören Türk M i l l iyetçi leri suç iş l em i ş durumda d eğ i l d i r l er . O n l a r, suç işl e y en Kom ün istl ere ka rş ı , s uç i ş l eyen vatan yı k ı c ı l a ­ r ı na ka rş ı Türk Anayasas ı n ı ayak l a r a l t ı n da çiğnetme­ ·me azm i y l e, m em l ekette l ekes iz, gö l ges iz rbi r huku k dü­ zen i bu l u nmas ı n ı tem in etmek m a ksa d ı y l e, h ukuk d ü­ zen i n i y ı kmak isteyenl ere karş ı , d evl et kuvvet l er i i l e be­ raber ka nun ·ç erçeves i içinde ha reket ha l i nded i r l er. B u ba k ı mdan b u n l a r ı n ka pat ı l ma s ı n ı gerekti ren b i r durum o l ma d ı ğ ı g i b i , şerefl i vazife lerini bu teşekkü l l e r devam ettirecektir. Ve vatan y ı k ı c ı ! a r ı na karş ı devl et kuvvetle­ rini desteklemeye, Anayasayı korumaya ya rd ı m c ı o l ­ maya şere f l i b i r görev o l a ra k devam edeceklerd i r ­

.

M ua mmer TAYLAK : öze l l ik l e C H P 22 . Kurul tay ı nda başlayan ve o g ü nden bugü ne g itti kçe yayg ı n­ laşan, M H P ted i rgin l i ğ i n i n sebep l eri sizce ned i r ? -

­

TÜ R K E Ş : Tab i i , C H P, Kuru lta y ın da part i m i z e ka rşı yöneti l en ç i rkin ifti ra l ar ve bir pa rtiye yak ı şma­ yan , bir pa rti mensubunun a ğz ı na yakı şmaya n , hele bir pa rt i n i n G enel B a şka n ı olan Sayın Ecevit g ibi bir kim­ seye hiçbir şek i l d e yakı şmayan ıh er tür l ü siyasi neza­ kete aykı r ı , insa n i ı ğa ayk ı r ı ga l iz küfürl ere ka dar vara n söz l e r ve hücumlar M H P 's i n i n n e kadar doğru yol da o l d uğunun ve Türk M i l l eti ta ra f ı n dan gitti kç e nası l be­ n i m sen d i ğ i n i n Tü r k Ge n çl iği tara·f ı ndan onun dava s ı ­ n ı n nası l beni msen d i ğ i n i n ve M H P 's i n i n nas ı l g ü ç l en d i ğ i n i gösteren del i l d irler. C H P 'n i n vata nsever m en­ supla r ı na h itap etmek i steri m . C H P'sinin say ı n genel başka n ı çirkin bir tutum içindedir. Ya n l ı ş bir yo l üze-

­

228


rindedir. Türk M i l l etini böl mek iSteyen, Türk Dev l etini pa rça l amak ve y ı kmak i steyen l er l e beraberd ir. O n l a r l a i şbir l iğ i h a l inded i r . Türk M i l l etine d üşman b i r zihn iye­ tin öncü l üğünü ya pa r durumda d ı r. K endisi ne derece terti p lere girişirse girişsin, Tü rk M i l l etinin a l eyh indeki bu tutum ba şarı kazanamayacaktır. B u tutum u i l e, ıfıe.m kendisi, hem de baş ı n da bu- ·

l unduğu part i ergeç Türk m i l l eti ta raf ı ndan mahküm ed i l ecek ve layı k o l duğu karş ı l ı ğ ı görecekti r . B u ba­ k ı m dan C H P 's i n in Komün ist o l mayan vatansever men­ sup l a r ı n ı uya rmayı ve kend i l i der l erini, i ç l er ine s ı zm ı ş o l a n a ş ı r ı kom ü n istl eri, Ma rks istleri kend i bünye l er in­ de tes irsiz ha l e geti rmeyi , vata n ı pa rça lamak isteyen­ lerl e, Türk ·M i l letini y ı kmak, bö l m ek isteye n l er l e müca­ d e l e etmeye ve bu ta r ihi pa rtiyi bun l a r ı n tesirinden, bun farı n ·e l l erin den a l mayı lb i r vatan vazifesi görmeleri­ n i ve bu hususda başa r ı l ı o l ma ları n ı ken d i l er ine tavsi­ ye etmeyi bu mem l eketin b i r vatandaş ı o l a ra k b i r va­ tandaşl ı k bo rcu sayd ı ğ ı n ı da ıbel irtmek isteri m . ıM ua·m mer TAYLAK : S iyaset i l e u ğ raşmama la­ rı bir kanun gereği o l a n bazı 1m esl eki dernek l erin a s l i görevlerini 'b i r ya na bı raka ra k bizatih i siyaset l e uğraş­ ma l a r ı n ı nas ı l ka rş ı l ı yorsunuz ? -

M es l e k teşekkü l leri, herşeyden ön­ ıTıü RKE Ş : ce ıgayri siyasi teşekkü l l erdir. S iya si beya nat verme­ m e leri, siyasi b i l d iri d a ğ ıtma ma l arı l az ı md ı r . Hatta b u kanun ica b ı d ı r. Ha lbuki, gerek M im a r l a r Odas ı , gerek M ühen d is ler O da s ı , gerek Ma kina M ühendisler O da s ı , Tarım M ühend i s l eri O d a l arı g i b i teşekkü l l erin ida re -

229


.h e y etl erin e a ş ırı Ma rks i stler sızm ı ş bu l un m a kt a d ı r ve

bun l a r ıb u teşekkü l mensupl a r ı n ı n m üsaadesi o l·m adan o n l a r ı n a rzu l a r ı h i l a·f ı na teşekk ü l ü s i yasi ·m aksatl a r l a sö­ mürm.e kted irler. Ve C H P pa ra l.e l in d e ve Marksist ey­ l em l eri d estekl eme yol .u n da b i rtak ı m fa a l iyetl er e a l et etmekted i.rler. Ve bu m a ks a t l a çe·ş itl i demeç vermek­ te, :bi l d i r i d � ğ ıt ma kta d ı rl a r . Yurdumuz e l ekt ri k yönün­ d en s ı k ı nt ı l a r i ç i n d e mem l eketin e l ektr i ğ i doğru dürüst i ş l em ezken, mem l eketin ta r ı m i ş l e r i yüzü stü d ururken, mem l eketi n mühen d i s l ik l e i l'g i l i .ma kina m ühe n d i s l i ğ i i l e i l g i l i b i rçok p r ob l em l er i çözüm bekl er durum da i ken ve !bunları çözmek, bun l a ra 1ç are b u l m a k gö r e v i bu te k ­ n i k e l ema n l a ra , tekn ik ,t e·ş ekkü l l ere a it i ken bun l a r ken­ di g örevl erini b i r yana i te r ek tama men M a rksist eyl em­ l e r i destek l emek, Komünist dev; i mci lerle işbi rl i ğ i ya p ­ mak yo l u n a dök ü l ll)üş , b u y1o l da ya lan, y a n l ı ş b i r takı m beya n l a r v er m ekte l er , :bi r tak ! m parti lerin v e dern e k l e­ r i n ka patı l m as ı i ç in hüküm kesmekteler. B a ğ ı·ıns ı z m a h ­ kemelerin görevl erine m ü da ha l eye ka l l<ı şmakta l a r ve görev l i savc ı l a r ı n ıgörev l erin i ken d i l eri ya pm a ğ a g i ri ş ­ m i ş d u ru md a g ö r ü l ·m ekt e d i r l er . B u n l a r mem l eketi .m iz­ de anarş i n i n h a k i m o l du ğ u n u ispatl ı ya n tu tum l a r d ı r . Ve bu derne k l er bu d av ra n ı ş l a r ı i l e Tü r k i ye 'd e ka nun l a rı i h l a l etmekte ve anarş i y i körüklemekted i r l er . B un l a ra �a rşı so rum l u hükü metler sürat l e t edb i r a l m a k , savc ı la­ rın, po l iti ka yapm a s ı dlo ğru o l m ay a n .b u d e rn e kler i po l i t i ka d an m utl ak a ke n d i d e r n e k f a a l i yet l eri n e sevketme­ l eri i c abet m ekted ir . ·

­

·Mua·m:mer TAYLAK :

- Efe n di·m , :b i r d e « m i l l iyet­

ç i ce ph e » i l e i l ıg i l i b i r sor. u m o l acak. ,M i l l i yet,ç i Ce'phe­ n in teşekkül ünden ve m i l l etçe b e n i msenmes in den ba230


zı çevre l er ,fazlası y l e ted i rg i n o l m u ş gör.ü nüyor. B u çev­ re lerin şöyl e b i r iddia ları va r: M i l l eti cephel ere bö l me­ nin mahzu r l a r ı v ardı r. M i l l iyetçi Cephe d iye bir cephe teşekkü l ett iği zama n, onun karş ı s ında b i r antitez i n i n de teşekkü l edeb i l eceğ i n i ıhesaba katma l ı . M i l l iyetçi c ephe böy l e b ir cephen in teşekkü l ün e a m i l o l u r . Zor l a ­ y ı c ı b i r rol oynar. B u !böl ünme P a r l a men t odan haşlayı p m i l l et içinde ıbö l ü nm e ye ka dar uzar. Ayn ı çevre l erin di­ ğer bir i d d ias ı da , 1 9 6 1 Anayasa m ı z ı n .f ikri ya p ı s ı n ı n sağ b i r cephen in teşekkü l üne imkan vermediği yol u n­ da . Y ı l l a r d ı r , m i l l i b i r l iğ im izi .bö l m ek ve pa rça lamak i s­ teyen l er i n bu i d d i a l a r ı konusunda görüşünüzü öğrene­ b i l i r m i yim 7 TÜ R K E Ş : - B u idd ia l a r tam b i r Ko m ü n i st ya l a ­ n ı d ı r . Ko m ün istler ken d i lerine ka rş ı du ran kuvveti iyi b i l ·m ekted irler. Bu kuvvet Türk M i l l etini n m eşru savun­ ma d u yg usu n dan ve şuuru n dan doğan Tü rk 'M i l l iyetç i­ l i ğ id ir . Bu bak ı m dan Türk 1M i l l iyetç i l i ğ ini gereks iz gös­ termek , Türk ıM i l l iyetç i l i ğ i o l duğu i1ç in Komün izm in doğduğun u i leri sü rm ek g ib i bir a ca ip l i k 'g östermekte­ d i rler. Ha lbuki Tü r ki y e 'd e Komün ist k ı şk ı rtma l a r ı b i l in­ d i ğ i ·g ib i ç'o k eskiden ber i yü rü tü l m ekted i r . Hedefi de son ve !biricik bağımsız Türk D ev l eti n i y ı kmak, o rta da n ka l d ı rmak v e pa r.ça lama k v e Türk mi l leti n i kö l e l iğe gö ­ tü rm ekti . Kom·ü n izm in hedefi bu d u r . Dünya n ı n tan ı d ı­ ğ ı en :k anl ı , en kro rkun1ç em perya l izm o l a n R u s E·mp e r ­ ya l izm i 'n i n kö l e l iğe Tü�k M i l l etini mahküm etme gaye­ s i n i gütmekte d ir. Komüniz.m , Türkiye 'de, M i l l iyetçi C epheye bu y üzden h ücum etmekted i r . Çün kü pa rça ­ l a nm ı ş, d a ğ ı l m ı ·ş ıbi r sağ cephe o n l a r ı n işine gel mekte­ dir . Sağ cephede bu l,unan pa rt i l er u yan ı r l a r ve Komü23 1


nizme ka rşı iŞ'birl i ğ i ya pa r l a r ve müşterek b i r cephe ku­ rara k vatan y ı k ı c ı l a r ı na ka rşı tes i r l i, kanuni tedb i r l er a l acak o l u r l a rsa , ık o m ü n izm i n tah ribatı ö n lenecektir. Ve Kom ü nist k ı ş k ı rtma l a r ı n kökü k azı nacakt ı r ; ıbundan bü­ yük ö l çü de korkuya kapı l d ı kl a r ı i ç i n , ş i m d i e l b i r l i ğ i i le bu m i l l iyetçi cepheye ka rşı 1h ücuma geçm i ş l er d i r Ve bunu n kuru l ma s ı n ı ö n l em ek, kuru lan cepheyi dağ ı tmak için de her ça reye baş vuracaklard ı r. M i l l iyetçi Cephe­ de b u l u na n Türk M. i l l iyetç i l er i ne düşen vazife on l a r ı n bu ma ksatl ı ha reketleri n i kavramak v e o n l a r ı n tuzağ ı ­ n a d üşmemek, aks ine o n l a r ı n hücumu a rttı ğ ı ö l·ç üde birb i r l erine daha s ııkı sa rı l ma k el ele vermek ve müşte rek bir a n l ay ı ş i çind e , müşterek b i r cephe ha l inde ha­ reket ederek mem l e k eti m izi pa rça la mağa yöne l en bu t eh l i keyi o rta dan ka l d ı rm a kt ı r . .

·

..

M uammer B ey bu arada b i r h ususu i l ave etmek ve a ç ı k l ı ğa kavuştu rmak isteri m . Sa y ı n Ecevit'in Bay­ ram Gazetes inde ç ı kan ibi r iddiası ve beya natı i l e i lgi­ l i o l a rak s ize bazı husu s l a rı söy l em·ek ister i m . S o n günlerde birisi Adana 'da , d iğeri d e l sta nıb u l ' da o l ma k üzere mü e ss if i k i ö l üm o l a y ı o l ,m uştur . Ada­ na C H P te şk i l a tına mensup bir i ş çinin ç ı kan b i r kavga sonunda a l d ı ğ ı darbeler netices inde ö l m üş o l duğu ga­ zetel e rde yazı l m ı ş bu l unmakta d ı r D iğer bir ü n i versite­ l i genç de f stanbu l 'daki bi.r kavgada a ld ı ğ ı ya ra n eti­ cesi ölmüş bu l un uyor . B u her iki o l ay ı n da nas ı l ç ı kt ı ­ ğ ı n ı i ncel emek l azımd ı r . Adan a 'daki o lay b izi.m araşt ı r­ mam ıza göre şöyl e d i r: C H P bir to p l a nt ı d ü zen l em işt ir ve onun G enel Başka n ı E cevit de top lantı da bu l unmuş ve konuşma yapm ışt ı r . Bu konuşmadan s.o nra to pl antı ,

.

-

232


dan ç ı ka n CH P ' l i ler o rada bu lunan ü l kü O ca k l a r ı l ev­ has ı n ı görerek Ü lkü Ocakl a r ı n ı n a l eyh i ne küfürl ere g i­ rişm i ş l er, evvela söz i l e sa l d ı r ı l a ra geçm i ş l er, daha son­ ra e l , kol işaretleri i l e yumruk s ıka rak ü l kü O cakl a r ı a l eyh inde :b a ğ r ı şma l a ra ve haykı r ı ş l a ra g i r i �m i ş l er, da­ ha sonra da ü lkü Ocakl a r ı n ı n bu l unduğu pencerel ere tabanca l a r l a ateş etm i ş l erd ir. B u nu n l a da yet i nmeyerek sa l d ı rganlar ü l kü O ca ğ ı M erkezinin b u l unduğu a pa rt­ ·m ana g i rmiş l er ve Ü l kü O cağ ı n ı n ıbu l:u nduğu üçüncü kata ç ı km ı ş l a r ve Ü l kü O ca ğ ı M erkez ine g i rm iş lerd i r . B unun net icesinde Ü l kü O cakl ı l a rl a , ·m e�keze sa l d ı ran­ l a r a ras ında kavga ç ı km ı ·ş tı r. Kavga -sonunda bir i ş·ç i a l d ı ğ ı darbe l erin n eticesinde hasta l anm ı ş ve hastaha­ n ede ö l müştü r. Ta b i i ki, böy l e bir o l a y ı n meyda na g e l ­ m es i n den ve m em l eketin b i r vatanda ş ı n ı n öl·m es i nden üzüntü duymamak ·m ü m kün değ i l d ir. Am a o l a y bu şe­ k i l d e ·m eydana gel mesi C H P G enel B a şkan ı Ecevit'in ya pm ı ş o l duğu k ı ş k ı rt ı cı konuşma l a r ı n ı n net i cesi n d e C H P mensup l a rı n ı n her türl ü a ş ı r ı l ı ğa va ran sa l d ı rgan­ l ı ğ ı n ı n sonucudu r . lsta n:bu l 'daki o l a y da M üca dele B i r­ l i ğ i ·m ensupları i l e d i ğer so l cu gençl ik gru p l arı ve Ko­ mün istl er a ras ı n da ç ı kan kavga neticesinde :m eydana g e l m işti r . N� Ü l kü O ca k l a rı n ı n , ne de ·M i l l i yetçi Hare­ ket Pa rtis inin genç l ik teşekkü l l erinin :bu kavga l a rdan b i r yeri o l mam ı ştı r. D urum bu o l duğu ha l de C H P 's inin G enel B aşkanı , Başba ka n l ı k ya pm ı ş b i r zat gerçekl eri taıh ri f ediyor, ya l a na başvuruyo r ve iftiraya başvuruyor. B u o layl a r ı n ·s oru m l u su o l a ra k M H P s l n i ve ü l kü O cak­ ları n ı sorumlu o l a ra k e l e a l ı yor. H ükü.m et buhra n ı n ı n uzamas ı n da n fayda l a n mağa ka l kt ı ğ ı m ızı ve h ü kQmet buhra n ı n ı n uza masından istifade ederek m e m l eketi ka­ r ı şt r rmağa g i rişti ğ i m izi , kan l ı o layl a ra teşebbü s etti ğ i'

233


m izi i dd ia ed iyo r B u , dü ped üz b i r ya la n d ı r Ve ıbunu söyl eyen Baş!b a ka n l ı k yap m ı ş , CH P 1g i b i b i r pa rt i n in ge­ n e,ı b a şka n l ı ğ ı na ka d a r ç ı km ı ş b i r i n sa nd ı r . Ken d i s i n i ka m uoyu ö n ünde i s pata d avet ediyoru m . V e su ç l u l a r hakkı nda e l i n deki d e l i l leri savc ı l ı k l a ra vermeğe davet ed iyorum ve B ü l ent Ecevit ' i n bu beya nat l a r ı n ı başta Sa­ yı n Baş Savc ı o l mak üzere bütün savc ı l a r ı m ı z ı n ihba r ka bu l et,m es i n i r i ca e d i yoru m . Savc ı l ı k l a r ın ihba r kab u l ederek Say ı n CHP G enel B aş k an ı n ı n b u iddia l a r ı n ı is­ pat etmek üzere d e l i l vermes i n i ta l ep etm e l eri n i ve tah­ k i kat a çma l a r ı n ı Baş Savcı l ı kta n ve Savc ı l ı k l a rd a n i s­ tirham ed iyoru m . B unl a r düpedüz ya land ı r, i ft i ra d ı r . B i z kanun yo lunda h a reket eden b i r teşekk ü l üz ve her şeyden ewe l hedef i m iz Ana-yasayı Sa yı n B ü l ent Ece­ vit ' i n h i maye ett i ğ i ve i şb i r l i ğ i yaptı ğ ı Komün istl erin ve y ı k ı c ı l a r ı n a ya k l a r ı n ı n a lt ı n d a n ku rtarma k , Anayasa­ yı Tü rkiye 'de ba ş l a r üstünde b u l u nd urmak ve gerçek d emokra t i k h uk u k devl e t in i ha k im k ı l m a k üzere m ü ca ­ del e etmekteyiz. B u n l a r ı çiğneyen l eri h imaye eden l er bize bu ifti ra l a r ı yapmakta d ı rl a r . Ama iftira l a r la h i ç b i r neticeye varamazl a r . Say ı n Bü l ent Ecevit y ı l l arca bu if­ t i ra l a r ı tekra r edegel,m i şti r . ,M e m l eketin maıh keme l er i , memleket i n savc ı l a r ı görev l eri n i ya pm ıyo r l a r da · kend i ­ si birta k ı m i d d ia l a r ı n ı i l eri sürüyor d u r u m u n da d ı r . B u d a mem l eket i ç i n hazi n d i r. ,M uammer TAYLAK : - Aç ı kl a m a l a r ı n ı z iıç in te­ şekkü r ederi m , sağ o l u n . . . .

.

ORTAK PAZAR AVRUPA'N IN YENi SÖMÜRGECiLiK HAREKETiDiR Say ı n Türkeş, Part i s i n in « O rta k P aza r» hakkında234


k i görüş l e r i n i d aha a ç ı k şekl i y l e şöy l e ceva p l a n d ı rm a k­ ta d ı r : 2 0 . yüzyı l , başl a r ı n da v e öncel erinde m i l l etl erara­ sı ente.g rasyon isti l a yo luyla

küçük ve eko n o m i k yön ­ den güçsüz ül kel er i n yeri n e g ü çl ü, impa ratorluk l a r ı n ku ru lm a s ı şek l inde ıo lu yo r d u . G ün üm üzde s iyasi, eko­ n'O m i k ve kü ltürel i şb i r l i ğ i saha l a r ı nda bütün l eşme şek­ l i n d e o l makta d ı r . Yaz ı m ı z ı n konusu o l a n Avrupa b ir l i ­ ğ i , a s ı l g a yesi ekonom i k işbi r l iği o l a r a k i l eri sürül m e­ sine rağmen, ek,o nom ik, sosya l , k ü l.t ürel bütü n l e·ş me ü lküsüdür. As l ı nda orta k özel l ik l eri olan, kü ltü r ya p ı ­ l a rı bi rb i r ine benzeyen mıi l l etleri lbi r bayra k a lt ı n da top­ l ama ıü lkü s ü eskiden ıberi b i l inm ekte d i r . N a p o l yon ve H it l e r ken d i m i l l et l erin i n ha k im i yeti a lt ı n da Avrupa b i r­ l iğ i kurm a k a rzusunda i d i l er. Avru pa b i r l i ğ i f i kr i b i r ka:ç saıfıh ada n sonra gerçek­ l eş m e yo l una g i rm işti r . B u b i r l eşme fikri : i k i nci D ün­ ya Sava ş ın d a n son ra daha da g ü çl enm iştir. Avrupa 'da i l k b i rl eşme 1 8 . y üzy ı l d a 1 3 kanto n u n , d ı ş etke n l eri n­ de etk i s i a ltı n da b i ra raya gel m es iyle meydana g e l m iş­ tir. i kinci b i r l eşme, Al.m a nya 'da Napo l yo n':u n i·stHa s ı n­ d a n son ra 39 A l m a n Prensl i ğ i n i n ö n c e gümrük b i rl i ğ i ­ n i kurm a l a r ı y l a a t ı l a n a d ı md ı r . B isma rk zama n ı nd a 1 9 7 1 Anayasa s ı y l a Federa l bi r A l man devl eti n i n d o ­ ğuşunun , ayr ı ca ita l ya 'da 1 9 . asr ı n i l k ya r ı s ı nda Kuzey ve G üney lta lva 'n ı n b i rl eşmesiyle gerçek l eş i r . ü çüncü b i r l eş,m e : Alma nya 'da A l ma n N a syona l Sosya l ist işçi Parti-

235


si l i deri A . H i tl e r ' in ( Avrupa B i rl iğ i ) fikrini güç l endi r­ m ek i çin ya ptı.ğ ı çağ ı rı l a rd ı r. . Bu ü çün oü çağrıyı H it l er ş u nedenl ere daya n d ı rı­ yordu : G ü nü müzde söm ürgec i l i k çözü l mekt e d ir , söm ür­ gel er bağ ı msızl ı k l a r ı n ı kazanmak için Avru pa l ı söm ü r­ geci devl etlere karş ı d iğer g ü ç l er l e i şb i r l iğ i yapma kta­ d ı rl a r.

B u g ü ç l e r ABıD ve Sovyet Rusya 'd ı r. H it l er 1 928 yı l ı nda pa rt i s i n i n tertiplediği M ün ih 'dek.i bir meyda n konuşma s ı nda : B U gü nün süper dev l etleri o l a n Fransa ve lngi ltere, söm ü rgeleri bağ ı ms ızl ı k ları n ı kaza n d ı kça çökeceklerd i r . Fra nsa ve lng i l tere'n i n yer i n i ABD i l e B o l şevik R usya a lacaktı r, g e l eceğ i n süper dev l etl eri Fransa ve lngi ltere değ i l , A B D ve B o l şe v i k R usya o la­ cakt ı r. H itler'in bu teşh isi nde ne ka dar hak l ı ol duğunu Avrupa l ı la r a n cak i kinci D ünya Sava ş ı ndan sonra a n l a­ m ışla rd ı r . ı

ikinci D ü nya Sava ş ı ndan s o n ra yı kı l a n Av ru pa 'da üstün lük ABD i l e SSCB 'n in e l in e geçm i ştir. Avrupa sa­ vun m a s istemi n i n kuru l ma s ı , R usya 'n ı n yay ı lma s iya­ setine ka rş ı b i rleşe rek g ü ç l enme ve O P E C ta rz ı n d a k i iş­ bi r l iğ i n i n kiyafetsiz o l uşu Avrupa birl i ğ i fikri n in dör­ d ü ncü merha l es i n i çabukl aşt ı rm ı ştır. O rtak Pazar'a ta­ rafta r Avru pa ü lkel e ri uygulama fikrini ortaya att ı l a r . B u_ fikirden maksat, e k on o m i k entegrasyon (bütü n l eş­ m e ) yo l uyla Avrupa B irl iğine va r·m akıt:ı . ıB u neden l e 5 Haziran 1 9 5 5 ' d e M essia 'da bir konferans d üzen l en d i . To plantıda Avrupa b i rl i ğ i n i n gerçekl eştiri l mesinde mer­ h a l e g i d i l e rek kuru l m a s ı nda karar b i r l iğine vard ı l ar. B u 236


gel i şmeler sonu c u Al m anya , Fransa, Hol landa, B e lç i ka , Lüksemıb u ııg g i b i a lt ı Avru pa dev l eti n i n Ba l kan d üze­ yi n deki top la nt ı da 25 M a rt 1 9 57 tari h l i R o·m a And l a ş­ mas ı yla O rta k Pazar'ı ku ra n a n d l a şmayı i mza la d ı l a r. And l aşma bu ü l ke l e r i n m ec l i s l e r i taraf ı n da n tas d ik e d i­ l erek 1 9 58 ba ş l a r ı nda yürürl üğe g ird i , daha sonra l a n · İ ng i ltere - İ rl a nda ve D a n ima rka ' n ı n kat ı l mas ı yl a O rtak Paza r ' ı kuran Altı l a r, dokuza yüksel d i l er. Avru pa 'B irl i ğ i fikrini güçlend iren etke n l er a ra s ı n­ da beşi nci o l a ra k gelecekteki ekonom i k hakimiyeti ga­ rant i l eyen ve sanayi ötesi top l u m u ha l in e gel.meyi 0/o 60 ba şara n ABD 'ye meyd a n ı bo ş b ı rakmama, ekonom i k ha ki m iyeti n :kon tro l ü n ü vermeme end i şesi d i r . Av rupa B i rl iğ i tarafta r ı , Avrupa l ı d üşünürlerin korkus u , g e l e­ cekteki ikinci sanayi i·ht i la l in i n kuzey Amerika 'da ger ­ çekl eşeceğ i d i r . B i r i nci sanayi iıhti l a l n i gerçekl eşt i ren Avrupa medeni yet i n b eşiğ i i d i . i kinc i sanayi ihti l a l i n i n Amerika 'da gerçekl eşmesi Avru pa 'y ı sanayi v e ekono­ m ik yönden çökertecektir. ıB öylece medeni yeti n s ı k l et m erkezi Kuzey Ame� rika 'ya kaym ı ş o l a ca �t ı r . Avru pa B i r l i ğ i f i kri n ı n yayg ı n­ l a ş.m as ı n ı ve b i ra n ewel gerçekl eşmes i n i isteyen Avru­ pa l ı düşünürl erin ıb i r ( Avrupa M i l l iyetçi l i ği ) şekl i n d e özetl eyebi l eceğ i m iz f i k i r l eri ağ ı r l ı k kaza n m ı ş bu l unm a k­ tad ı r. Avrupa b i r l i ğ i n i o l u ştura n dokuz l a r ·d aha g en i ş pa­ z a r l a rı ekonom i k 'hak i miyetl eri a lt ı na a l ma k O rtak Pa­ zar çat ı s ı a ltında toplama k i ç i n yoğun faa l iyet l ere g i ri ş­ m iş bu l unmakta d ı r l a r . i kinci sanayi ihti l a l i nedeniyle tekn ik gel işmel er

237


o l a caktı r. Tekn i k g e l i ş.m e l e r i n sonucu üretim b i çim l eri ve f i rma l a r ı n büyüme s i , a z i.ş ç i ça l ı şt ı ra n ( meka n i ze ) s a na y i i ş l etmel e r i n i n doğu ş u mal iyetleri d ü şürecektir. M a l i yetl er i d üşmüş m a l l a r d ü nya piyasa s ı n d a hegemon­ ya ku raca k.t ı r . Bu heg emonya Avrupa s a n a y i s i n i n çö­ küntüs ü n ü hazı rl ayacakt ı r . B u korku dan ötürü Avrupa b i r l i ğ i n i n ,ç abu k l a ştı r ı l ma s ı gerekmekte d i r . O rtak Pazar ü l ke l eri f i na ns m a n kayna k l a r ı n ı ve tekn ik e l eman l a r ı n ı b i ra raya ·g eti rerek d e v ş i rket l e r l e sanayi ötes i topl umu­ na :ba şka b i r deyi ş l e ikinci sanayi ihti l a l ine ortak o l m a k i stem e!<ted i r . Ara l a r ı n da b i r çok iht i l a1f l a r b u l u nmas ı n a rağmen d i a l o ğu !ba ş l atm ı ş ıbu l u nm a kta d ı r l a r . Avrupa d a sağ ve so ! g örüş l e r i k i n c i sa nayi iht i l a l i korku s u y l a da­ ha evvel d e b e l i r t m i ş bu l u nd u ğ u muz g ibi bir ( Avrupa M i l l iyetçi l iğ i ) şek l inde O rta k Pazar m ese l es i n i tekl eş­ t i rm i ş l erd i r . Bu tek l eşt i ime hedefe va rma y ı ko l a y l a şt ı r­ makta d ı r . i k i n c i sanayi ihti l a l i n i n gerçek l eşmes i n d e ( Avrupa ) 'n ı n da p a y ı va r şek l i n d e özetl eyeb i l i r iz. '

O rta k Paza r s iyasi, ekonom.ik, ve kültürel bütün­ l eş.m eden doğan bir Avru pa B i r l i ğ i d i :· . G ü ç l ü Tröst ve Ka rte l l er l e az gel i ş m i ş ü l kelerde menfa at ve ç ıka r l a r ı ­ n ı kor u m a k , ha tta büyütme a rzusu d u r . Daha evve l kay­ bet m i ş :b u l u n d u k l a rı a z g e l i şm i ş ü l ke l er i , eko n o m i k k ı s­ ka ç ·a l t ı na a l mak, d iğer sü per g ü ç l ere terketmemekt i r . Güç l ü .m a li i m ka n l a ra ve organ iza syon l a ra sah i p tröst ve ka rte l i e r s i ya set ve ekonom ik ıbakı mdan az g e l i ş m i ş ü l ke l e rd e di rekt v e e n d irekt yat ı r ı m la r l a kontro l ü e l e a l ­ mak yo l un u seçer l er . Avrupa bugün sa ncı i ç i n d e bu l un­ makta d ı r . i şte a lt ı n yumu rtlayan tavuğu e l i nd en kaç ı ­ ra n Avrupa, ·m i l l et l era rası ekonomik yay ı l ı ma ·g i rd i ğ i ü l­ ken i n ekı0 no m i k hak i m iyet i n i kontro l a lt ı na a la n dev 238


sermaye l i ekon o m i k :bi r l i k l er ( Tröstl er, Ka rtel l er ) ' l e es­ ki a ltın yum u rtl aya n tavuğu kaza n rı: a sava ş ı na hazı r l a n ­ makta d ı r l a r . Yera l t ı v e yerüstü kaynak l a r tükenmek üze­ re o la n Avrupa ' n ı n hamma dde kaynakları bu l ma , d oy­ mak ned i r b i l meyen ş i rketl erine yeni i ş a l a n l a rı a çm a i ştah ı d ı r . Az g e l i ş m i ş ü l ke n i n yönetici l eri bu doymaz canavara a l danma l ı d ı r l a r . D ü nya da yen i ekonomik sa­ vaş bi rçok boyutl-a ra u l a şm ı şt ı r . Ara l a r ı nda rekaibete gi ­ ren gel i ş m i ş ü l ke l erin rekabet l erin den i stifade yo l la r ı n ı a z gel i ş m i ş ü l kel erin yön etici l eri a rama l ı d ı r l a r . D ünya d ün i k i merkezl iyd i , AB D v e S ovyet R usya bu merkezlerin sah ib i i d i l er . B ugün iki merkezl i d ünya O rta k Pazar d en i l en Avru pa B i rl i ğ i ve gel işmekte o l a n Ç i n i l e beraber dörtl ü merkeze dönüşmüştü r . Ara l a r ı n­ d a az g e l i şm i ş ü l ke l eri paylaşm ı ş d u ru mdad ı r l ar. Ba­ za n b u payl aşma l a r b üy ük rekabet l er va rmaktad ı r . ABD , S SOB , Ç i n ve Avrupa B irl i ğ i ( O rtak Paza r ) g i b i b u dört büyük g ü ç a z g e l iş·m i ş ü lkel erden ha m m a d d e a l ı m ı , m a m ü l m a d d e satma kre d i ve f i na nsman ko lay­ l ı k l a r ı bakı m ı nd a n büyük b i r rekabeti n eşi ğ i n ded i r l er. Bu rekabetten az gel i ş m i ş ü l ke l er en iyi şeki l de i stifa­ de etme yo l l a rı n ı a rama l ı d ı r l a r . ·S onuç o l arak Avrupa B i r l iğ i b i r Avrupa m i l l iyet­ ç i l i ğ i ha l ine d ünüş·m üştür. Dörd üncü güç dörd üncü bü­ yük merkezl erden biri deAvrupa o l mak i stem ekte d i r . Avrupa B ir l i ğ i fikri Avrupa 'da s a ğ v e so l ıg örüşleri b i r nevı ( Avrupa ·M i l l iyetçi l iğ i n e ) dön üşmüştür. Türklü k D ü nya s ı n ı n büyük çoğ u n l uğu esi r durum­ da, sömür,g e ha l i nd e d i r . İslam ü l keleri dağ ı n ı k ve peri239


şan h a l ded i r l er . Türkiye, Avrupa B i r l iği i,ç ind e yer a l ­ ·m a ma l ı d ı r. B at ı da h a ç l ı ruh u sönmem işt i r . ü l ke o la ra k ka l kınma m ızı ve güç l en memizi haçl ı ruhuna tes l im e d e­ m eyiz . Türkiye O rtadoğ u 'ya yöne l me l i d ir . O rta d oğu m i l l et l er i ekono m i k ve ka l k ı n ma teşki latı n ı n n üvesi n i Türkiye kurma l ı d ı r.

MiLLi DOKTRiN : 9 IŞIK M HP Genel Başka n ı Sayın Al pa rs l a n Tü rkeş, biz­

zat koyduğu s i stem i şöyl e açıkl ıyor: Bağ ı.m s ı z son Türk dev l eti n i koruyabi l mek için, m i l li bir g6rü ş etra f ı nda b i r l eşmek zorundayı z . Bu gö­ rüş Dokuz I ş ı kç ı görüştür . D o kuz l ş ı kç ı l ı k, Türk m i l l e­ ti ne, ta rih ve kültürüne dayanan, ona inanan b i r doktrin­ d i r . Bunun nasyon a l sosya l izm i l e hiç bir i lg is i yoktu r. Tü rkiyemizin hızla ka lkı n d ı r ı l mas ı , ça ğ l a r üzerin­ den s ı çraya ra k Türk m i l l eti n in atom ve uzay çağ ı na so­ ku l ma s ı i l e m ü m kü n d ü r . Bu da herşeyden önce dünya çapında çok üstün ka l itel i i l i m a da m l a r ı ve yüksek tek­ n i syen l er ka drosu m eydana getirmeye bağ l ı bu l unmak­ tad ı r. '8 izi·m ina n c ı m ıza g:ö re, yabancı m e m l eketl e r i n şa rt l a r ı a lt ı nda meydana getiri l m i ş bu l u nan yaba n c ı doktrin l er ve yöneti m s i stem l eri tak l it e d i l erek Türki­ ye'nin ka lk ı n d ı rı l ması sa ğ l a na maz. N e kapita l izm ve l i­ bera l z i m , ne de kom ü n izm Türkiye i ç i n ya ra r l ı o l a ma z . Türkiye 'yi ka lkı n d ı ra cak sistem v e görüş ancak Türk m i l letinin öze l l i k l erine u ygun, m ü s l ü ma n Türk m i l l eti 240


rea l itesi ni g öz önünde :bul unduran ve modern i l im ve tekn i ğ i yo l gö sterici kabu l eden m i l li lbir görüş o l m � l ı ­ dı r . ·

Bunun k ı saca formülü Türk emek potansiye l i n in, m i l li üretim faktörl erine rasyonel bir şeki l d e bağ l a nma­ s ı , d ev l etin vata ndaşl a ra ü retim yo l l arı nı aça ra k b ütün tedbirl eri a l ma s ı ve kol ay l ı k l a r ı tem i n etmesi ve m i l li g e l i ri n a rtma s ı nda kendisine düşen esa s ro l ü oynama­ sı dır i şte !biz böyl e bri doktri n in sah ibi bu l unduğum uzu i d d ia eden b i r kad ro yu z. 1M i l li görüşüm üzün a d ı «D o­ k u z I ş ı k Doktr i n i » d ir. Bu görüş dokuz a na i l keye da­ ya nmakta d ı r. B u i l keler s ı rasıyla ş u n l a rd ır : .

MiLLIYETÇILIK Her şey Türk m i l l eti ı ç ın, Tü r k ·m i l l eti i l e bera­ ber ve Türk m i l l etine göre söz l er i y l e özetlenebi l ecek Türk m·i l l etine bağ l ı l ı k, sevg i ve Türki ye dev l etine sa­ dakat ve h izmettir.

OLKOCOLOK Türk m i l l etini en i l eri, en ;m edeni, ·e n kuvvetl i bir varl ık ha l in e getirme ü l kü südür .

AHLAKÇILIK gel eneklerine uyg un ve korumayı ve g e l işt i rmeyi ön gören

Türk m i l l etinin ·ruhuna ,

yüksek va rl ı ğ ı n ı esaslara daya n ı r .

f . 1 .6/241


İLiMCiLi K O la y l a r ı ve va rl ı ğ ı ön yarg ı la rdan v e a rt düşünce­ l erden s ı y ı ra ra k i l im manta l ites i i l e i ncel emek ve g i ri­ ş i l ecek her çeşit faa l iyette i l m i önder yapma k prensibi­ d ir.

TOPLUMCULUK Her ·çeş it faa l iyetin topl umun yara r ı na o l a ca k şe­ ki l d e yürütü l.m esi görüşüdür. i çtimai ve i ktisadi o l mak üzere iki ayrı bölü m ü ka psa makta d ı r. iktisadi görüş o la­ ra k m ü l kiyeti esas kabul eden , fa kat mü lkiyetin m i l l et za ra r ı na kötüye :ku l lan ı l ma s ı na karş ı o l an :bi r görüşü be­ l i rtir. Karma ekonomiyi ve ana stratejik iktisadi faa l i­ yet l erin dev l et k:o ntro lunda bu lunmasını öngörür. Sos­ ya l ·görüş o l a ra k sosya l ada l et düzen i , f ı rsat eşitl i ğ i, sosya l güven l i k ve sosya l ya rd ı m l aşma teşki lat ı kuru l ­ mas ı n ı kflbu l eder.

KÖYCÜLÜK ıKöyleri ta r ı m kentl eri ha l inde b i r l eştirerek ka l k ı n­ d ı rmayı öng·ö rür. Köyl ünün tefec i l erin e l inden ku rtarı l ­ m a s ı v e i htiya cı o l a n kredi ve d iğer ya rd ı m l a r ı n sağ l a n­ ması için kooperatifl eşmeyi hedef a l ı r . B i lhassa orman böl ·g esinde ya şaya n köyl ü l eri öncel i k l e ve h ız l a refa ha kavuşturm a k ama c ı n ı güder.

HÜRRiYETÇiLiK VE ŞAHSiYETÇiLiK •B Jrleşmiş ·M i l l et l er Anayasa s ı n da 2 42

yaz ı l ı

bütü n


hürriyet l erin sağl anma s ı n ı gaye ed inm i şti r. insa n l a r ı n şahsiye� o l a rak gel iştiri l mesini topl urııu n ka l k ı nm a s ı için ya ra rı ı bir yo l o la rak kabu l eder .

GELiŞMECILI K VE HALKÇILIK i nsan l a r v e meden iyet l er da ima daha iyiyi, daıha güze l i , daba mükemm e l i istemek ve a ra m akla geHşir. Elde e d i l en l e yeti nmek ve d a i ma d aha i l erisini is t em ek ve bunu e l de etmek için ·g ayret ·göstermek şuu rudu r. An­ ca k bu gayret ve çaba l a rda Türk m i l l etinin tarihi n d en m i l li ben l iğ ind en ve kökünden kopma dan yüksel mek ve i l erlem e k gaye d i r . Yapı l aca k her i şte ha l k a d oğru ha lk­ la be r aber o lmay ı i l er l emen i n, yükse l menin vazgeç i l ­ mez b i r prensibi o l a ra k ka.b u l ederiz.

EN DOSTRi CiLIK VE TEKNIKÇILIK Türk m i l l etinin ka l kı n ma s ı için a ce l e sanayil eş­ mesi lazı m d ı r. D okuz I ş ık görüşü m üzün esa s l a r ı gayet özet o l a ra k bun l a rd ı r. D okuz · I ş ık, nası l ka pita l iz m i , ma rks ist sosya l i zm i ,r edded iy-o rsa , nasyona l s osya l izm i ve faşizm i de red­ deder. N a syona l - sosya l izm ve fa ş izm, kapita l izm in d ejenere bir s a pmas ı o l up, i nsan hak ve hü r riyet l erine i na n mayan gerici d i ktatörl üıklerd i r . ıD okuz I ş ı k ise, i n­ san sevg i y e saygıs ı n a d a ya nan, ferdi ve i ktisadi hürri­ y etl eri bir bütün o la rak gerçekl eştirmek i steyen d emok­ .ratik b i r görüştür. ·i l ah laştı rı l m ı ş faşist devletçHiğe, put­ la ştı rı l m ı ş nazist ı rkç ı l ı ğ a inanm ı yoruz. Fos i l l eşm i ş şöh­ retlerin ya pt ı ğ ı gibi s i yasi kar i yerin i n bel irl i :b ir döne-

·

243


m i nde sosya l ist o l mak, bizim po l i tika ah l a k ı m ı zda yok­ tur. B iz, Türke a ş ı k, Türk vata n ı na a ş ık, Tü rklüğe a ş ı k Dokuz lşı kç ı l a r ı z . Ama c ı m ız ıbu kutsa l vata n üzerinde Büyük Türk ·M i l l etinin ebediyyen bağ ı ms ı z yaşama s ı n ı sağ l a yaca k m i l li görüşü çizn:ıek, bunu savunmaktı r . Türk m i l l etinin yüksel işi için büyü k ham l e l er ·ya p­ m a k zoru n dayı z . ·M i l l ete h izmet yo l u nda ne ka d a r bü­ yük g üç l ü k l er ve teh l i ke l erle karşı karşıya o l duğumu­ zu b Hmekteyiz; fakat güçl ükler :b izim azm i m izi ve mü­ ca d e l e gücü m üzü bir kat daha a rtt ı rmakta d ı r. M uvaf­ fak o l a ca ğ ı m ıza em i n bu l u nuyoruz.

«Koşan elbet varır, düşen kalkar. Kara taştan su damla damla akar. Birikir, sonra bir gümüş göl olur. Arayan hakkı en sonunda bulur. TÜRKEŞ'IN TORK MiLLETiN E BEYANNAMESi 1MH P l i deri A l pars l a n Türkeş 1 9 77 seçim leri ön­ cesi Türk ·M i l l etine hitaben b i r beyanna me yay ı n l a m ış­ t ı r . Türkeş ' i n beya n n a mesi aynen şöy l ed i r : «1 MH P 'n i n l ideri Al pa rs l a n Tü rkeş, 1 97 7 seç i m i eşi ğ in de nefs i n i n v e part i s i n i n h esab ı n ı şöylece vermek m evki inded ir: Alpars l a n Türkeş, yata lak bir ida reye karş ı , 1 fikirsiz b i r hareket sayd ı ğ ı 1 9 60 ihti l a l ine başta , s ı rf bir fikir yön ü vermek ve Cumhuriyet Ha lk Parti s i 'n i n ih­ ti l a l i sömü rmesi ne man i o l ma k için kat ı l m ı ş fakat b u -

244


g i diş önl enem eyince onda n uza k ka l m ış, Türk ·M i l l et i v e tarih i n i n i ht i l a l kad rosuna b i çtiğ i suçlu l u k d a i resi­ nin d ı ş ı n da ka l mayı ve i bras ı na n a i l ol mayı ·ş art b i l m i,ş­ tir. Al pa rs l a n Tü rkeş ve Part i 's i n i n d ü nya görü- . şü , ruhi ·m uh tevaya bağ l ı m i l l iyetçi l ik o la ra k m etbül uğu (bağ l ı o l unan ) ruha ve tabi i l i ğ i m i l l iyete veren bir a n­ l a y ı ş i ç i n d e tek kel im ey l e islam iman ı d ı r. 2

-

Alparslan T ürkeş ve pa rtis i , m i l l iyetç p iği, i ç i kevserl e d o l u b i r kase şek l inde görü r, ana k ı ym eti ka­ sede d eğ i l , kevserde !bu l ur ve o :kevserin nuruna ı ş ı l dat­ t ı ğ ı nispette ka seye değer ver i r. 3

-

4 Al pa rs l a n T ürkeş ve pa rtisi, 'b ugün en keskin buna l ı m ı n ı yaşayan i nsan l ı ğa yo l gösterici istika met ·o kları n ı, Ka i natın Efend isi 'nce ,g eti ri l m i ş ruh ve ah l a k ö l çü l eri o l a rak i lan e d e r v e tasa r ı l a rı n ı , hasretl erin i , her şeyini bu inanç m ih ra k ı nda toplar. -

D ostl uk ve d üşman l ı k kutupla r ı m ızı tayi n d e 5 kıstasları m ız şudur ki : Fert, zümre, s ı n ıf v e maka m o l a­ rak her kim ve her n e o l u rsa o l su n , Hakk ı n düşma n l a r ı d üşman ı m ı z , Hakk ı n dostla r ı dostumuzd u r . -

T ü r k ıM i l l etin i n ·m aruz bul unduğu deri n buna l ım ı n ta rihi g e l işmes i ba k ı m ı ndan yönetic i lerin T ü rk M i l l eti­ n i n dert ·V e ı zd ı ra pl a r ı n ı n sebepl erini teşh is edemed i k­ l erin i, tedbi r ve ,ç arel erde tabana i neme d i kl erini, Tü rk ta r i h i n i gerçek bi r revizyona tabi tutamad ı kl a r ı n ı ve tak l i tçi ka l d ıkları n ı g örüyor uz .

Tü rk'ün ruh köküne inmeyen ve bağla nmaya n her 245


ted bi rin temel s i z ka l a ca ğ ı inancı n dayız. 1 977 seç i m l eri n i n eşi ğ i nde, başta m i l l iyetçi , mu­ ka ddesatç ı Türk g en çl i ğ i !bu l u nmak üzere, Al pa rs l a n Türkeş ve Par.t i s i n i n ıhüviyeti ıbu sat ı r l a rdan v e b u sat ı r­ l a r ı n ifa d e ett i ğ i deri n mana l a rd an iba rett i r . »

ALPARSLAN TÜRKEŞ MHP GENEL BAŞKANI OSTAD N ECiP FAZIL KISAKüREK'iN G öROŞLERI Türk fik i r ha yatı m ı z ı n güçl ü ka l em i ve gerçek üs­ tad N ec ip Faz ı l K ı sa kürek de Say ı n Tü rke ş ' i n beyanna­ mes i üzerine B üyük Türk 1M i l l eti 'ne bir beyanname ya­ y ın lad ı . üsta d bu beya nna mesinde şöyl e d i yo rd u : . <c1MHP G en e l Başka n ı A l pa rs l a n Türkeş'in «Tü rk M i l l et i n e B eya nname»s i n i okudum . P ı l ı -p ı rt ı oda l a r ı n ı n raf l a r ı n da d izil i , ka pa ğ ı a rka­ s ı na devrik ve i ç i boş, hatta s ü prüntü d o l u teneke kon­ s erve kutu l a r ı ha l in deki pa rt i l er a ras ı n d a , bug ü nden iti­ baren 1MHP naza r ı mda bambaşka ıb i r mana ve h üviyet sahibi d i r . O n u , m ü s lüman l ı k v e Türkl üğün gerçek h a k­ k ı n ı vermeye nam·zet b i r topl u l u k o l ara k a n ı yor ve can ı ­ m ı n i çi nden selam l ıyorum . !B u :b eya nna me, ta Cava 'daki mü '·ın i n l e Amerika '­ da k i zenci müs l ü mana ka da r ıbütün İs l a m a l em i n i ihti­ zaza get i recek ve oluş dava s ı n ı teme l l end i recek k ı y­ m ette ta rihi bir hadisedir. i d ea l yum a ğ ı m ı z ı n her l if i n i içinde s a k l a ya n b i r toh u m ıl s l a m a l e m i n i n Türkiye'den bek l e d i ğ i zuhur ve tece l l in i n tohu m u . . . 246


Türkeş !beyannamesinde dört a na esa s ı , bir bina­ n ı n dört direğ i ha l i n de vazetmektedi r.

1 - 1 9 60 g ece ba sk ı n ı n sorum l u l a r ı a ra s ı n d a de­ ği ldir.

2

-

Posa v e kab u k kavm iyetçi l i ğ i n den uza k ve

ruh i m uhtevaye tabi manada m i l l iyetçi dir. 3 Baş ı n ı daya d ı ğ ı tek ruhi m uhteva , yine tek kel i m eyl e ve bütün ö l,ç ü l eriyl e i s l a m d ı r -

'

4

-

.

Son 1 50 y ı l l ı k ta k l it d evremizin bütün sahte­

ka rl ı kl a r ı n ı te21gah laya ca k ve gerçek o l uşu bi l l ü r l aştı ra ­ cak bir ta rih ( revi zyon ) una ta l i ptir. N e 1Me'b us, ne Senatör, ne B a ka n , ne şu, ne b u 1 . . manevi ma kam ve memuriyet i ·A l l a h ' ı n lba na b içtiği bun larda n h i çb i r i tercüme edemez. B u :ba k ı m dan e n canh ı raş ih las v e hasb i l i k kürsüsünden hayk ı rı yoru m : 40 yı l l ık müca d e l e ve yepyeni b i r gen ç l i k inşası haya­ t ı m d a , b u.g ün, :b u beyannameden, bu beya nnamen in sa­ hibi ne ve pa rtisine takt ı ğ ı şeref ve m es u l iyet bazuben­ d i n den snn ra a rt ı k, e m i ry o l maya yak ı n b i r ümid n efesi a l abi l i ri m .

1 50 yı l d ı r herg ü n bira z

daha a rt ı c ı bi r hasret l e ku rta nc ı s ı n ı bekleyen Türk 1M i l l et i n e «:bekled i ğ i n g e l i­ yor ! » m üjdesin i vermenin i l k ü m i d g ünü ıbu ta rihi and ı r. « Em i n o l maya yakı n ü m i d » ı ş ı ğ ı n ı n çaktı ğ ı n ı gör­ d üğüm e ve bu ı ş ı ğ ı n i ce d e1a haya l e d i p d e ka ra n l ı kla­ ra düştüğüne g'Ö re, bundan böyl e yen i inkisa rla taham­ m·ü l ü ka l m ı ya n yan ı k yüreğ i ·m i dava yol unda en kü-çük i stikamet hata s ı na razı o l maz bir

hassasiyetl e bu lbe247


yanna m enin ha l ka l a d ı ğ ı s ı ca k a v u ç l a ra b ı r a k ı y or y ı l l ı k emeğ i m i ğ i n semeres i n i

bu

ı

ve 40

çevre n i n a ks i yoncu ru­

hun da n beki iyor ve i st i yo ru m 1

·i ç i a l ev a l ev müs mman, d ı ş ı pı r ı l pı r ı l Türk ve içi d ı ş ı n a hAkim, d ı ş ı i ç i ne köl e, · çana ğ ı o l m a k eh l iyeti h a ng i

yen i Türk n e s l i n i n maya , topl u l uktaysa ben ora da­

yı m .

A l l ah 'ı n i n a yeti ve R esu l ü nü n ruhan iyeti ıbu yol da­ ki l erin üze r i n d e o l sun l . . »

MHP'NIN DOŞMANLARI KiMLERDiR ? . . ıHer vatans everin m utla ka bi l mesi g ereken bu önem l i soruyu a rtı k pek çok kimse ceva p l a n d ı rabi l mek­ tedir.

Türkeş ve MHP teşki latl a r ta ra f ı nd a n

a l eyı1ı i n d e

yürütü l en i d a r e e d i l m e kt e d i r :

ka mpa n ya şu

- T ü r k i ye g i z l i Ko mü n i s t Pa rt is i

- .Sovyet istihba rat � eşk i l at ı KGB - ıD iğer D o ğ u Avrupa ü l kel eri Komün ist .Pa rtiferi - Doğu Aşrupa S os ya l i st ü l kel eri istihba rat

teş­

.k i l at l a rı - 1Batı Av r upa

ü l kel erindeki Tü rkiye Ko m ünist . P a rt i s i n e ba ğ l ı ya n k uru l uş l a r - Tü rkiye :Komün ist · P a rti si ' n i n Tü r k i y e ' d ek i Y"n ku ru l u ş l a r ı -

Ç in K om üni st P a rtisine bağ l ı

gösteren Türk komün istl eri

248

o l a ra k

fa a l iyet


- Amer i ka B i r l eş i k D ev l et l er i Habera l ma Teşki­

latı : GlıA - T_ü rkiye içi ve d ı ş ı mason IC?ca la r ı - CHP j,ç inde yuva l an m ı ş kom ü n i st l e r .

Şura s ı n ı ayrıca i y i b i l mek gerek i r k i , yuka r ı da s ı ­ ra l anan müessesel er a yn ı zamanda Tü rk Devl eti 'n i n ve m i l l etin in varl ı ğ ı na kasdetm i ş kuru l uş l a rd ı r .

.

Ve MHıp 'n i n bas ı n o rg a n ı «Herg ü n » gazetesi bi r başyazısınc;ia :bu kon u i l e i lg i l i ıo l a ra k ,ş unları yaz ı yor.du : B u n l a r MIHP G en e l B a şka n ı 'n ı n Türk m i l l et i n i için­ de b u l u n duğ u ç ı kmazdan ku rta rmağa kararl ı o l duğunu bi l m ektedirler. 27 Mayıs 1 9 60 da rbes ini izl eyen gün­ l erde Türkeş bu ka ra r l ı ğ ın ı bütün dünya önünde belge­ l emJşt i . D emokrat Pa rti yetk i l i l eri, m i l l etl era ra s ı müna­ sebet l erin te·m e l i n de m i l l et l er i n ka rşı l ı kl ı menfaatleri yatt ı ğ ı gerçeğ i n i unutm u ş l a rd ı . Ameri ka l ı la ra ·m i l l i şe­ ref ve hays iyetim izle bağ d aşmayan tavizler veri l m işti . B u ta v i z l er o dereceye u l aşm ı ştı k i , her ba ka n ı n ka p ı ­ s ı n da b i r Amerika l ı m e m u r oturuyor ve Tü rkiye C u mhu­ riyeti Hükümeti ba ka n l a rı n ı n a l d ık l a r ı ka ra r l a r ı kontro l e d iyo rdu ıBu memurun tas d i k ett i ğ i kara r l a r uygu lana­ b i l iyo rd u . Sayın Tü rk eş M i l l i B i r l ik Kom itesi i ktidarı a l ı r a l maz Amerika B i rl eş i k D ev l et l er i 'n i n Anka ra B ü­ yüke l ç is i i l e bi r görüşme ya para k ken d is i n e şunları söy­ .

lem işti :

«'B iz Türk - Amerika n dostluğuna ka r,ş ı değ i l iz, a n­ cak bu do st l u ğu n her iki ü lkenin ka rş ı l ıkl ı menfaatleri­ n e uygun o l m a s ı gerekt i ğ i n e inan ıyoruz. Dost l uk a ç ık ı

249


ka l p l i l ikle yürüme l i d ir. Ka rş ı l ıkl ı sayg ı , dev l et l er i n İ·ç ­ i ş l e r i n e müdah a l e etmem!e esa s l a r ı na u ygun o l ma l ı d ı r. Tü rk dev l etini başka b i r devl etin oyunca ğ ı h a l ine geti­ ren dostl uğa ka rş.ı y ı z . B öy l e lbi r d ost l u ğ u beni mseye­ me y iz. As ı l o l a n ü l kemizin bağ ı ms ızl ı ğ ı d ı r. Bağ ı ms ı zl ı ­ ğ ı m ızda n tavizler g·e rektiren b i r do stl u ğa evet d i yeme­ yiz.» Tü rkeş daha o y ı l l a rda Tü rk d evl eti n i n bağ ı ms ı zl ı ­ ğ ı k o nu s u nda n e derece hassas o l d u ğ u nu a ç ı kça o rta ­ ya koym u ştu . Böyle b i r zi1h niyet ne A mer i k a ' n ı n ne de i n g i ltere ' n i n i ş i n e gel i rd i . Türkiye 'yi bir endüstri mem­ l eketi h a l ine g et i rerek, O rta Doğu 'da l ider ü l ke yapmak i steye n , bütün es i r Türk l e r i n , bütün mazlum 1m i l l et l eri n kurtu l ma s ı n da n yana o l a n b i r z ih n iyet in Türk iye'de i k­ tidar o l mas ına i n g i l iz l e r ve Amerika l ı la r evet d iyemez­ l er d i . Amerika l ı l a r ı n OiA's ı , İ ng i l i z l eri n E n t e l eja ns Ser­ visi ·e l el e vererek ve Tü.r kiye'deki zayı·f karakterl i bazı k imselerin ya n la rı na a la ra k 1 3 Kas ı m darbes i n i yapt ı ­ l a r.

Dünya ta rih i n de güç l enmede n ve büyümeden düşma n ı ta rafı n dan teşh i s e d i l erek tasfiye ed i l miş ve yen i d e n :b i r siyasi hareketin öncü l üğ ü n ü ya pa ra k başa­ r ı ya u l a şm ı ş pek a z l i der va rd ı r . Sayın T ü r ke ş yuka r ı d a s ı ra l a d ı ğ ı m ız b ütün teşk i l a t la r ı n kurdukl a r ı . tuza k l a ra rağmen Türk m i l l iyetçi l iğ i ni i kt i da r ya pma k i çi n yürü­ d ü ğ ü yo l da , 1 3 Kas ı m 1 9 60 ihaneti s o n unda ye n i d e n ba ş l a ma s ı na rağ m en b ü yük mesafel·er katetm iştir. iM evcut bir sistemin yıkı ·l ma s ı i çi n d ı şarı dan ya p ı ­ l a n h ücum l a r h i çb i r z a m a n yeterl i o l a maz. ö nce siste­ m i n içinde bel l i bazı zaaf l a r ı n ortaya 1ç ıkma s ı gerek i r . D ı ş etken ler lbu zaaf l a rd a n ya ra rl a n ı r l a r . T ü rk i ye ' d ek i 250


sosya l d eğ işme b i rıçok zaaf l a r ı n ortaya ·ç ı kmas ı na selbep o l muştu r. Ş_ayet bu zaaflar devl ete ve m i l l ete bağ·l ı l i­ derl er ta rafından za man ı n da teşh is e d i l i r ve bu l id er l er cesaret l e bu zaafl a r ı n üzeri n e yürü r l e r.s a, d ı ş etken lerin d ev l et ve m i l l et va rl ı ğ ı n ı teh d i t etmes i n e e ngel o l un ur. Tü rk m i l iyetçi l iğ i n i i kt i d a r yapmağa karar verm i ş o l a n MHP mevcut sistemdeki b u zaaf l a r ı n teşıh is etm i ş ve bun l a r ı tedavi ederek, za ma n ı n ta l e p l er i n e , ü l ke şart l a ­ r ı na u ygun ıbi r s i stem i n k u ru l ma s ı i ç i n şerefl i b i r müca­ del eye g i r iş m i ş ve bu m ü ca d e l ede uzun mesa'fe·l er kat­ etm işt i r. Cem i yetl erdeki sosya l değ işme l e r yen i ta l eplerin ifa desi olan yen i a k ı m l a r ı doğu r u r l a r. B u a k ı m l a r ı n l i­ der l i ğ i d ı ş güç l er ta ra f ı ndan yap ı l d ı ğ ı ve bun l a r·l a reka­ bet edecek m i l l i a k ı m l a r d oğ mad ı ğ ı ta kdirde bu d ı ş güç l er sosya l d eğ işmen i n doğ u rd u ğ u tc:ı l epl eri istismar ederek 'bah is konusu cemiyeti a lt üst ederler, dev l eti ve d iğ·e r s iyasi m üesses·e l eri yı karlar. i ç i nde bul u n duğu­ muz za manda sosya l değişmen i n ortaya ç ı ka rd ı ğ ı ta l ep­ l er öze l l ik l e d ı şa bağ l ı komü n i st teşki l atla r tarafı ndan istismar e d i lmekted ir. işte Sayı n Tü rkeş :b u gerçeğ i id­ ra k ederek m i l l etim izin ta l eplerine ve sosya l değ işme temay ü l üne uyg u n o l a n bir ideoloj ik doktriner hareket ba ş latm ı�t ı r. i çtim a i şart l a r ı n meyva s ı o l a n sosya l ce­ reya n l a r o ka dar g ü.ç l ü o l abi l i r k i , önüne ç ı kan ezi l ir, pe­ ş i den giden sürük l en i r . Akı l l ı 1. i derler bu sosya l cere­ yan l a r ı n var l ı ğ ı n ı i n ka r etmezl ·e r. B u n l a r ı n önünde ko­ şa r l a r ve bu cereya n l a rı istedi kl e r i yön e kana l ize e der­ l er. işte ·M HP 'n i n ra d ika l dokuz ı ş ı k d oktri n i , Türk m i l ­ l iyetç i l iğ i , kökl eri n i is l amda , Yunus'ta , H oca ·Ahmet 251


Yesevi 'de b u l a n MHP top l umculuğu böy l e b i r a ç ı da n değer l e nd iri l me l idi r. ıM i l l et i m izin g1er i l iğinden, ezi l m işl i ğ in den, sefa l e­ t i nden ve esaret i n den m isti k :b i r zevk duyan d ü şman ku­ ru l uş l a r, Sayı n Türkeş ' i n ve ·M H P ' n i n bu n iyet i n i i dra k ederek, ıbu ıh a reketi boğ.m a k m a ksa d ı yla sa l d ı r ı l ara geç­ m iş l erdi r . Anca k, MHP ' n i n başar ı s ı , d üşma n ı n d a ba­ şa r ı s ızı ı ğ ı orta d a d ı r. Türk1eş ö n ü n e geç i l mesi müm kün ol maya n bir g üç­ l ü l ük kaza n d ı rd ı ğ ı m i l l iyetçi ha reketi bütün enge l l ere rağmen bu noktaya geti rm işti r. Art ı k Türk m i l l iyet·ç i l e­ r i , Türk m i l l et i n i n yönetim i nd e d iğ1er baz ı s i ya s i pa rti ­ l er l e b i rl i kte s ö z sahibid i r l er. Tek !ba şına i kti d a r o l duk­ l a r ı n da , yen i tbi r Tü rkiye k u ra cak ka d ro l a r ı hazı r l a mak i ç in e l l er i n de daha büyük i m ka n l a r va lid ır . T ü r k ·m i l l iyetçileri bun d a n böyl e ·d e G en e l Başka n Türke ş ' i n çizd iği strateji d oğıru l t:u sunda m üca d e l eye de­ va m e d ecek l erdi r . B u gün e ka dar ki. başarı l ar ve tecrü­ bel e r Türkeş stratejisinin doğruluğunu :ve şaşmaz l ı ğ ı ­ n ı a ç ıkça o rtaya koymuştur. H edef ü l k·e mi·zde i nsan şeref ve haysiyeti n e uy­ ' gun, insa n ı n i nsan ta ra f ı n da n isti sma r edilme d i ğ i , m i l ­ · l i, ha l kça, topl um cu bir d üzen kurmaktır. 1M H P ' n in k a ­ tı l d ı ğ ı koa l isyon h ü kümet l erinden a rzu ettiğim i z d üzen i kurma s ı bek l e n emez . i ç i nde bu l u n duğumuz bu hükü­ metl e-r gelec·ek i ç i n g erekl i m a lzeme ve zem.i ni haz ı rl a­ yacak l a rd ı r . ·MHP tek baş ı na iktidar o l d uğ u n d a , ideo lo­ jisinden taviz vermeksizin bu zem in üzeri n de, haz ı r l a n ­ m ış ma lzeme i l e d okuz ı ş ık d o ktri nine u ygu n evrensel d eğ·e rde, bütün ezi l en m i l l etl er i çi n örnek kabu l e d i l ebi­ l ecek m i l l iyeıt ç i düzen i kuracakt ı r . 252


TüRKEŞ'IN iKi MILLETVEKILINE CEVABI

· Sayın Tü rkeş, üçlü Koa l i syondak i Başbaka n Ya r­ d ı.mcı l ı ğ ı s ı ra s ı nda hakkı ndaki « soru önergesi »n i ş1ö yl e ceva p l a nd ı rm ı ştı : Aıf yonkara h isar M · i l l etveki l i S ü leyma n M ut l u ve Amasya M i l l etv1eki l i Vehbi M·eşhur'un hakkımda ıb i r Mecl is soruştur,m ası a ç ı l ma s ı na da ir önerges i ta rafıma teb l i ğ ed i l mi şti r . Söz konusu önerıge gerek idd i a l arı v e gerekse bu iddia l a rı n dayandı r ı l d ı ğ ı husus l a r bak ı m ı ndan, hiç !b ir c iheti i l e c i d diye a l ı n ı r, e l'l e .t utu l u r itibar ed i l ebi l ir lbir tek hususa sah i p değ i ld ir. H er satırı i l e g ü düm l ü b i r za­ y ı f l ı l ık ve •g ayretkeşHk bel'g esi o l a n ıbu ·ö nerge, maksat­ l ı ya l a n ve iftirala rl a kendi mam u l l eri o l a n yağ l ı kara ça­ muru, tek ko·rk u l a rı o l a n bana ve partime s ı vama g a y­ retin in en .son ö � erğ·i d i r . Ayl ard ı r yüce ·M ec l is l er i l e M ec l i s Başka n l ı ğ ı M a kam ı n ı istismara dayanan v e bu yol la ya l a n ve iftira makinala rına yen i ma lzeme l er sağ­ lamayı düşüne:n bu ka ra l a ma ka mpa nyas ı , bir çok za­ va l l ı ve i l ke l ö r.n eklerin i bu g üne ka dar defa l a rca ver­ miş, bu sonuncusu i l e de şah i ka s ı na u l aşmıştı r. B un­ dan evvel ki hezeya n l a ra karşı l ı k Yüce Başkanl ı ğ ı m ıza ba �vuru la rım ızı önergel erin 1M ec l is Soruştu rma s ı i l e i lg i ­ l i h usus l a r ı n kayıt l ı o l duğu T .B .ıM .. M . B ir l eşik Toplantı­ sı i çtüzüğünün 1 2 1m addesi nde, bir B akan hakk ı n da a n­ ca k Bakan l ı ğ ı n g1ö revl eri i l e i l g i l i işlerden dolayı cezai sorum l u l uğu gerekti ren f i i l l er ise, B a kan l a r Kuru l u n u n genel siyaset i n i i l g i l en d iren h usus l ar, sözkonusu o l du­ · ğ u n d a ·M ecl i s Soruştu rmas ı öne rgesi veri l ebHeceği açı kça zikre1d iı.mes ine rağm·e n bu kura l a uyu l mad ı ğ ı be­ l irti l m iştir. Usu l e u ymaya n ve sadece propaga nda a ma2 53


c ı i l e a l e l us ü l , ça l a ka l em hazı rlanan ıbu önergelerin usul süzl ük s ebeb iyle i ş l eme koyu l ma yarak usu·lün e u y­ g u n ha l e g-eti ri l m.e si n i ta l ep 'e tm iştik. üzül erek kaydet­ m ek zorunday ı m k i , Mecl is B a ka n l ı ğ ı usu l e i l i şk i n ve yüzde yüz yeri nde i kazı·m ızı d i kkate a lm a m ı ş, bu mak­ satl ı ve yan l ı ş uygula maya a l et o l:m u ş, iıstisma ra engel o l a mam ı ştı r. H a lbu k i , uygun muhteva da bu l unamama­ ları sebebi i l e bu önergeler i n ·i şl·eme ıkoyu lım a l a r ı i cab eder . N e yaz ı k ki, Başba ka n l ı k m a ka m ı i çtüzüğe ayk ı r ı b i r işl em i defa l a rca tekra r l a m ış, b i r hakk ı n istisma r e d i l m es i n e sebeb iyet veri 'l mem işt i r . O ka dar k i , Baş­ ka n l ık .m a ka m ından m ütea dd it müra caat l a r ı m ı za usu­ len bir ceva p gönder i l mem·işti r.

H u son önerg e, evve l k i n i n ayn ı n ı n b i r kerre daha ama a cem i ce tekra r ı ndan öteye g itmeyen bi r mah iyette­ d i r. ö nerge, 1ek ya n l ı ol d uk l a r ı ma l ü m bazı gazet·e l e r i n as ı l s ı z haberl erin den d er l em eler ya pmak v e s iyasi ka­ nat le r i herkes ta ra f ı nda n bi l inen yaza rl a r ı n f ı kra ve yo­ rum l a r ı a ras ı na ifade k ı r ı ntı l a r ı monte etmek suretiyle hazı rlanm ı ş propaganda gayretkeş l iğ i örneği o l m akta n öte bir .m a n a taş ı mayan, s i ya s i hayatım ı z ı n yüz ka ras ı n ite l i ğ in d e b i r zava l l ı l ı kt ı r. R a k ip bir ıs i ya s i pa rti n i n l i­ deri o l·m a m ve C HP yöneti·c Her i n i n tohu m l a r ı n ı n atı l ­ mas ı n a sebep o l duğu, '.bünyes i n d e gel işt i r ip hayat ver­ diği, sıo nra da ka natl a r ı a lct ı na a la rak h imaye ett i ğ i anar­ ş i , bö lüc ü l ük, yık ı c ı l ı k, ka rg a şa ve kardeş kavgas ı na, kom ü n iza n faa l iyetl ere d u r d em ek ; i l er i de doğ m a s ı pek m uhtemel b i r i ç savaşa , kardeşin kardeşi vurmas ı na se­ bep o l a ca k gel işm·el e r i eng e l l emek ve 'YOk etmek üzere tavır a l ma m ı zdan sonra yapt ı ğ ı:m ız konuşma ve fi i l l er i n b u tah r ikç i l er i n tezgah ı nd a n a ld ı ğ ı yeni kı l ı k v e muh254


teva İ l'e tak d i m i demek o l a n ya l a n , be'l irsiz i·ftira ve a d i ya k ı ştı rma l a r ı s ı ra lanmakta ; j.lg i l i mevzuat hüküm l erine uy;gun o l a ra k Bakan l ı k g ö revi ve B a ka n l a r Kuru l u G en e l K u ru l u G e n e l poHtikas ı i l e a l a ka l ı t e k bir satır ihtiva et­ memekted i r . B u h a l önerge sah ipl erin i n ç i rkin priOpa­ ganda ve yı pratma m a ksart:l a r ı n ı n en a ç ı k d el i l i d i r. Türk ıM i l l eti n in ö n ünde, her ves i l e ve fı rsattan, her va sıta ile 1m ütea ddit zaman l a rda i'fade ett i ğ i miz g ib i , bi­ zim hang i ide o l oj i d e o·l u rsa olsun ·i nsa n l a r ı n ö l dü rü l me­ s i n e ka rşı bu l un d u ğumuz, gerek gazete, k itap ve d iğer a ra ç l a r i l e yay ı n l a na n b as ı n topl a ntısı , g örüş bel i rt i l me� s i , dem·e ç ve sa i r yo l l arı lb el i rti l i p tekrarland ı ğ ı g-ibi, ay­ rı a yr ı ta ri'h l erde pa rti rteşk i l'a tı nca yay ı nl anan genelge­ l eri m i z l e de orta d a d ı r . 1 9 69 y ı l ı n d a G ünayd ı n gazete­ s i n d e yer a la n demec i m izden itibaren parlamento d ış ı muh al efete v e gayrı meşru yo l l a ra :ka rş ı o l duğu muzu söy l e d ik . Her ves i l·e ·i l e tekra r tekrar ıbel irttik. Art ı k ıbu­ nun a ks i n i ha l{) prı0 pag a n da etmeye ça l ı �ma k, d ikkat ve kötü n iyetten başka şey l e izah edi l em iyecek ka dar a ç ı k­ t ı r . Pek tab i i ki çirkin karanl ı k a maıç l a r ıh a r i ç . Ayr ı ca ; Devtetin bağ ıms ız l ı ğ ı n ı vata n ı n bütünlü­ ğ ü n ü , rej im i n i ş l er l i ğ i n i , m i l l etin egemen l iğ i n i ve varl ı ­ ğ ı n ı yok etmeıyi hedef kabu l etmeyen herhangi bir f i k­ re 1ve fi i l e ka rş ı kuvvet ku l l a n ı l masına katiyet l e ·karşı ­ yız. H iç ki mse, a k s i n e bir tek gerçek o lay dah i göstere­ mez . Ba şka tü rl ü i dd ia l a r ya l a nd ı r, d üz,m eced i r, ma k­ satl ı d ı r, ift i ra d ı r; zava l l ı ruh l a r ı n i ğ renç i1fadele�i d ir. S iyas·i iht i ra s l a r ı uğrunda g-özü dönmüş ö nerge sa­ h ib i , a m a ç l a r ı i·ç i n kara l am a l a r ı n a devl et i n emniyet k uv­ veti-eri n i de h e d ef seçmekıten geri d u rmamakta d ı r. Bu usu l , m i l l i konu l a rdaki hassas iyeti dah i h içe saya n ö l ç ü 255


tan ı mazl ı k, son zama n l a rda en baya ğ ı örnekl eriyle s i ya ­ s i h ayatı m ızda ku l l an ı l ı r o l muştur. P o l i s i taraf tutmak­ la suçlamak, ihtirasta n göz·ü dönm üş1l.üğü ö l çüsüz sa l­ d ı rgan l ı ğ ı neti ces i ma l u m çev rel'erce i dd ia ed i l i r o l m uş­ tur. Pol is, j a n d a rma , d iğer emniyet ve a d l iye teşki l atı ka nunun te şk i l ettiğ i m aka m l a ra bağ l ı ku ru l uşla rd ı r . E m n i yet 1:eşk Ha tı n ı n bağ l ı bu l unduğu makam i ç i ş l eri Ba­ kan l ı ğ ı o l duğu h a l de ; ben i m emir, g örev , yö netim m ü­ nas ebeti m bu l u nma d ı ğ ı , ş i md iye kadar da bu ko nu da ı

h i ç bir teşebbüsüm o l ma d ı ğ ı h a l de, po l is in ben i m bas­ k ı m l a siyas- i c inayetlerde taraf tuttu rduğum , san ı kl a r ı n yaka l a nmamas ı ist i ka m etinde ro l ü m o ld u ğu i d d i a l a r ı , b u gözü d ön m üş lüğün mahsu l ü .o l a n ya l a n ve uydurma­ l a rd ı r . Türkiye Cumlh u riyeti bir aşiret devl et i değ i l d i r . ö ner·g eyi veren i ki i mza sah ibi, k i n v e garez duyg 1:1 suna kapı l m ı ş pa rtizan k i ş i l er o l ara k ıb öyl e i d d i a l a r i l eri sür­ m e kted irler ki :bun l arı doğru saymak T ü rk i ye C u.mhu r i ­ yet i D ev l eti ne ve T ü r k M·i l l eti ne haka ret teşki l e d e r . N e Türk güven i i k kuvvet l'er i baskı a l tı nda kati Here ·g öz yu­ macak k a da r ah l a k ve ·faz i l et du ygus unda n yoksu ndur, n e de d e v l et i n Ad l iye teşki latı , savc ı l a r ve ida re a m i r­ l·e ri eşk i ya l ı ğ ı , kanunsuzl uğa göz yumacak kadar insan­ l ı k h aysiy e tin i ka yb etm i ş kab u l ed i l em ezl er. N itek i-m , ş i m d iye ka dar !h i ç b i r e m n i yet m ensuıbu , h i ç bi r savcı ya·h ut haıki m böyle bir ba skı ve teşv i k id d i a s ı nda bu l un­ ı

mam ı şt ı r . ö n e rge ib öyl es i gözü dön m ü ş iddia k ı r ı ntısı ifa de­ l er l 'e devam 'edip g itm ·e kte, « dört yama l ı ikt i d a r karma­ s r n, «dört .m i l l etveki l l i ve iki bakanl ı parti » şekl indeki kı ska nç l ı k ve ıiıh tirastan gözü dönmüş satı rlarda i mza sah i pl erin i ser1g i l e m e kte dir . Bu g ib i önergelerin isti ·s256


m a r maksa d ıyla nası l 'k u l l a n ı l d ı ·ğ ı n ı n lb i r örn e ğ i de n e ayn ı sat ı rlar a ras ı n da a ç ıkça ortaya ·ç ı km a kta d ı r. önerıg eyi verenl er, ken d i pa rti l er i mensubu bir !başka ş i n i n , y i n e ayn ı ma l·zemel erle i m a l ed i l m i ş , başka

yi­ Bu ki­ bir

önergesin i ken d i lerin e ves i ka o l a ra k kab u l etm ektedi r­ l er. ö n e rge, yuka rda n beri a n l at ı l a n .m esnet l er i bak ı ­ m ı n da n hukuk a d ı na yüz ıka ras ı i d d i a v e del"i l uydurma­ ları ·i l e uzayıp g itmekte d i r . D e l i l , ves ika kavram ı ndan ve kabi l iyetten bil e yıo k s u n ıbu i dd i a sah i pl eri gerçekte, 4 sayia tutan bu akı 1 ve mant ı ktan uzaık yazı ! a r ı ndan ve o satı r l a r ı n a lt ı n d a ki i mza l a r ı ndan mutl a ka utanacaklar­ d ı r. B e lıki « meşhur» o l a ca k l a r ama « mutl u o l am ı ya ca k­ l a rd ı r. » B u zava l l ı ·Ö nerge i l e pa rti l e r i n d eki efend i l erine d ah i ya ranabi l m e l eri uza k !bi r i:hti m a l·d i r . D evl et ve m i l ­ . l et var l ı ğ ı m ıza , bağ ıms ı zl ı ğ ı m ıza kasteden ıko m ü n i st çe­ tel er y ı l lardan ber i her g ü n bir ka ç eylem serg i l erken; ka d ı n , k ız, çoou k, po l is , bekçi vurd u kl a r ı o rtada i ken bu pa rti ve bu M i l l etveki l l eri n d en h i ç biri, b i r tek örnerg e vermed i . Hatta o çetel er eyleml eri ne sah ip ç ı ka r la rken bu m i l l etvek i l l'er·i -o n la rı günahs ı z i l a n e d i p, lbu i şl eri d e po l ise kışkı.rtı·c ı ajan l a ra v e ötek i ·e mn iyet kuvvetl eri.ne m a l etmeye ça l ı ştı l a r . O n l ar ı n g:özünde « y ı kacağ ız» d i­ yenl er ·suçsuz, devl ete, ıb ağ ı.ms ızl ı ğ ı m ı za ·sah' ip ç ı karak «Y ı kt ı rm ı yaca ğ ız» d i yen ler ise suıç l u du r . Gösteri ş l i de­ mokrat i k sol nutuk l a rı a rkas ı ndan ka n u n l a rı m ı z ı n yasak­ l a d ı ğ ı kökü d ı ·ş arda c ereya n l a ra göz k ı rpa n , o n l a r ı n ha­ yat bu1 up g·e l işmesi n i ·sağ l aya n , o n l a r ı ha pisan e l erden sa l ıverip, pa rti ve b e l ed iye l er i n i n ıka d ro lann da bo l ma­ a ş l a rda bes l eyen , böl ücü vaatl er krş ı l ı ğ ı nda i ktida r 't a l ep eden, Türkiye'yi d ı ş a r ı ya j u rna l layıp ko m ü n i s·t part i l er­ l e işbirl i ğ i k u ra n l a r suçsuz kabu l ed i l me kte

ve

tütün bu

F. 1 7/257


İ ş l er suç say ı l,m ama kta, ama, b izi m , kanun l a r ı m ı zı n ya­ saklad ı ğ ı ca n ım ı za kast eden komünizm i ezeceğ im1i zi .söylememizi ?UÇ diye n' ite l endirmekted i r . Bu herşeyin .ötesinde mi l l i şuu r e ks i k l i ğ i d i r . Siyasi ihtiras yüzünden m üfteril i k l e de kıya s l a na m ıyacak kadar a ğ ı r bir zava l l ı­ l ıktı r, i h anetti r . ıs u ma l um çevrel e rin ken d i uydurma l a r ı lb i r ifade de d urma dan s iyaset pazarına ma lzeme yapı lmakta d ı r : B u ben i m m ı i l l iyetçi g enç l erin «zabıta görev l erini ifa et­ tikl eri, zab ı ta ya ya rd ı m· ettikleri» ifa d e ettiğim ya l a n d ı r . B u söz l·e rimde önce a ma ç l a r ı na uygun b i r ·ş eki l d e tahrif ;0d i l m iş, sonra siyasi m a ksatl a r,l a i stismarda kul lan ı l ­ rn ı şt ı r . H a lbuki ifade ed i l ·en kon uşma T .B . M .'M . kü rsü ­ sünden yap ı l m ı ş ve mecl i s zabıtla r ı n a ·g eçm' iştir. Zabıt­ l a r ıorta da d ı r. B en i m o kon uşmamda , po l i se, g·e nera l e s i lah v e bomba i l e sa l d ı ra n la r, konso los kaç ı r ı p ö l d ü ­ ren l er, banka so yu p bomba l a r patlata n , d ev l eti y ı kma­ ya ça l ı şan l a r ıbi r taraf Anaya sa niza m ı na sah i p ç ı ka n , bütün bu f i i l lere ka rş ı o l a n , ka nuna, inzibat kuvvetl eri­ n e say.g ı l ı , on l a ra engel değ i l her vatan d a ş ı n kanunen görevl i o l d uğu ş1eki l d e ya rd ı mcı o l a n l a r da ıkarşı taraf­ tır, yol'u ndak'i ifadem , 'b u kişi l erce « m i l l iyetçi g en ç l er po l i se yard ı m ediyo r l a r» şek l inde ta h r i·f ed i l mi ştir . B e l ­ k i bu ıçevrel er kan u n l a ra, pol ise s a yg ı l ı v e ya rd ı mcı o l ­ m a y ı kabu l etm1eyeb i l i r l er . Fakat vatandaşın emn iyet kuvvetlerine yard ı mcı o l ması bi r kanun buyruğudur. B u­ n u yapmamak yahut buna engel ·o l m a k i steyen yine ka­ n u n l a r naza r ında suçtur. önerg e l er i l e apa ç ı k bir şeki l ­ d e o rtaya ç ı ka n ka bi 1 iyet derecel erine rağ men b u i n ­ san l a rı n engel olm a m a ha l inin kasted i l d i ğ i « va rd ı mc ı ­ d ı rl a rn He, bir l ikte ça l ı ş ma n ı n kasted i l d iğ i , uydurma '

_

·

258

_


«ya rd ı m etmek» fi'i l i ara s ı ndaki mana ve m·ath iyet farkı­ n ı a n l amaktan uza k o l du k l a rı na ihtima l vermiyoru m . B u , ancak s i yas i i hti ras ı n teza h ü rü o l abi l i r. 1Ben «birl ik­ te çal ışma »yı değ i l « engel ol:m a »yı a paçık ifa d e etm iş­ tim . B u g ü n de ayn ı Ha deyi tekra r l a rı m . S i te ö ğ renci Yurdunun, D ev l et Konservatuarlan­ n ı n , D ikimevi M e d i ka Sosya l M e rkez i n i n po l is ta ra f ı n­ dan a ra n ma s ı n ın, önerge sah ibi ta raf ı ndan i d d ia edi l en bu yerl erdeki ka n u nsuz ha reketl ere po l isçe m ü daha le e d i l m emes in i n , güven l i k kuvvetleri n i n a m iri ·o l duğum s ebebine ıba ğ l a n ma s ı b i l g isizl iği göstermekten öte bir mana taş ı mamakta d ı r . ü ste l i k bu b i l g isizl iğe ıbel ıg e o l a ­ rak d1a y i ne aynı gazete yazı l a r ı i l eri s ü rm ekted i r . ü lkü O ca k l a r ın ı n bir dernek o l a ra k siyaset l e uğraşt ı ğ ı ve M i l­ l iyetç i Ha reket ,Pa rt i s i n e bağ l ı o l d uğ u n u n idd ia ed i l e­ ceği ma kam da mecl is değ i l , i çi şleri Baka n l ı ğ ı d ı r. ö n er­ ge sah iplerinin gazete k ü l tü rüyl·e m i l l etveki l l iğ i yapa­ ca k yerde, bu i d d iayı mahkeme ön üne götürüp a d ı ge­ çen d ern e ğ i ka pattı rmaya ça l ı şm a s ı d aha yolunda bir hareket o lu rd u . Ama maksat s i yasi i stisma r ve kara la­ ma o l u n ca bunun yeri yan l ı ş o l a ra k M ec l is kürsüsü ya­ pı l makta d ı r. Pa ra toplama i d d ia l a rın ı n da m uhatab ı yi­ ne i ç i ş l eri B a kan l ı ğ ı ve a d li merci l e r o l ma l ı d ır. B a na a it o l maya n kitap ve i:fad e l eri bana mal eden, kend i zihni istid la l l eri sonunda bana fikir ve tutu m l a r ya kı şt ı ra n bu m i l l etvek i l l eri, son bi r gayretle, ama bu sefer 'g azete ya­ zı larından b i r mesnet d a h i b u l m a k zahmeti ne katlanma­ dan, dört sayfa l ı k ka ra l ama l a r ı n ı son u na e kl e d i kl e r i «Atatürk v e Türk M i l l etine, Atatürk D evri m l erine h a ka­ ret edip ka rş ı çı kma kta d ı r l ar» ifade l i bir sat ı rc ı k , i çin­ de TCK 'n ı n 1 41 ve 1 42 nci ma dd e l erind en de h üküm 259


giyd i rmektedir. i ki bi lıg isizin ıben i, TCK n ı n 1 5 a yr ı mad­ d e ve f ıkras ı ndan 4 sayfa i·ç i nd e iia de bo·z uk l uk l a rı , gra ­ m e r v e i m l a ıhata l a r r , d i l b i l g isi zaaf l a rı i ç i nd e v e bir •çı r­ pıda, üstel i k gazete .h avad isi mesnetl eri, böy l es ine bir gayret l e s u ç l amaya ka l kı şm a s ı s o n uou o ta y a ç ı kan id­ d i a l a r kom ed:i s i hazin v e düşün d ü rücü d ü r . Taş ı d ı k l a r ı r

·

s ıfa•t l a r l a k ı ya s l a nd ı kl a rında zava l l ı ve yeters i z ka l m a k­

tad ı rla r. Kend i l erin i , ih ı rs, ya l a n ve i·f ti ra ·çukurunda bu d e­ rece k a yb e de n m a lum çevreler, zava l l ı g enç l e r i n cena­ z e l e r i n i ve o n l a r ı n a c ı l a r içind ek i a i l e le r i n i de eme l le ri­ nin kirl i yoH a r ı n d a 'b i re r vas ı ta o l a ra k ku l l anmaktan utanmamakta , kaç ı nmamakta d ı rl a r . Aynen tekra r l a n a n sen a ryo l a r h a l i n d e sahn eye kon u l a n bu gösteri l erde icap ett i kçe s ah te ka rl ı k ya pm a kt a n d a k a ç ı n m a m a kta ­ d ı r l a r . 'B u n un bi r ö rne ğ i , ön er.g e d e z i k red i l e n , B u rd urlu H üseyin H ati poğ l u 'nun tel g raf ı ya lan ı d ı r . Bu tel g ra f ı , a d ı geçen y ü reği ac ı ve ı zd ı ra p dolu şah ı s d e ğ i l , cina­ !

bir d e i stis:mara ç evirmek i st eyen Tö:B-DER üyesi M a rks is1 öğret m en l e r ç�km·i;şl erd i.r. Ş i m d i de bu iğrenç te rtip, ya l a n i d d i a l a ra me s n et ya p ı l m1a kta dı r . M uh ter e m B a şk a n, .Y u ka rdan :beri açıkland ı ğ ı g ibi, mezkur önerge ne TBM M . B ir l e şi k toplantısı i· çtüzüğü h ük ü m l er i ne uy­ maktadı r, ne de i l eri .s ü rü l en i d d ia l a ra m esnet gösteri­ l en vesika l a r, ga zete ıhaber l eri ve ya za r l a r ı n kişisel yo­ rum l a r ı o l ma kta n öte b i r d e l i l n i t el iğ e saıh i p bu l un m a ­ m a kta d ı r. Görev ve tıeşk'i lart: bakı m ından h i·ç bi r müda­ ha l e sözk.onus u o l ma d ı ğ ı g i:bi ıbu kon u da .bir tek m a k a m şi kayette bu l un m a m ı �t ı r . ö n e rg en i n maksad ı sa dece, a sl ı , esa s ı , mesned i , i sbatı b u l u nmayan kara la m a l a rl a yet l eri n i

t

·

'

260


siyasi propaganda için Yüce ıMecl is kü rsüsünü istismar ve suisti m a l etmekt i r . .M a ka m ı n ı z ı n ve ·Mıecl'is kürsüsü­ n ün s iya si istismara a l et ed i l m esine m eydan vermeye­ rek, B i rleşik toplantı iç t üzüğü nün a m i r u:s u l hük ü m l eri i l e bel'irti l en nitel ikle re uymayan ve gerek l i şartl arı ta­ şı mayan bu önergen i n i ş l eme konul mamas ı n ı a rzeder, sayg ı l a r sunarı m .

ALPARSLAN TÜRKEŞ BAŞBAKAN YARDIMCISI MiLLiYETÇİ HAREKET PARTiSi GENEL BAŞKANI TüRK AMERiKAN MÜNASEBETLERi MHP G e n e l ı8a şka n ı Sayın Alpa r s l a n Türkeş Tür­

k iyem izin en ö n em l i bi r mesel·e sinde görüşlerini şöyl e a nl at ı yo r : Çağ ım ıızda drş pol itika m i-l l etl erin rv e devl et a dam­ l a rı n ın hergün i:ç inde yaşa d ı k l a r ı b ir m eşga l e o l muşrt:u.r. Çünkü çağdaş e konom·i ve tekno loji m i l l·etler, ü lke l e.r a ra s ında son derece yoğun i l i şki l er meyıda na getirmiş­ tir . ö y l e ki a rtı k h i ç bir m i l l et kendi sın ı rları i ç·ine kapa­ na ra k veya dünyaya husumet i lan ederek yaş ıyamaz. M i l l etlıe r a rasındaki i Hşki l er bu derece ·ö nem ka­ zand ı ğ ı na göre, bütün m'i l letl erin üzerinde a nl a şmas ı gerek l i bazı müşterek prensi pl ere d e i htiya ç va rd ı r . Bü­ tü n insa n l arın, bütün m i l l et l erin iyi n iyetl i o l a ra k ·i ·şbi r­ l lğ i yapm a l a r ı , in8anl ı ğ ın m ut l u l u ğu i ç i n ça l ı şma l a r ı , ç a ğ ı m ı z ı n bütün m i l l etlerinin ıpaylaş.t ı k l a rı bir i nsa n l ı k ü lküsü o l ma l ıd ı r. ifürki ye .C u mhuriyeti bu bakımdan, kuru l d uğu gün261


den ber i «yurtta su l:h, c ihanda s u l h » ifa desiy le, insa n l ı ­ ğa d er i n ızd ı ra pl a r veren savaş yer.i ne, gerek yurt için­ de ve gerek·s e yurt d ış ı n da , iyi ın iyetl'i :ba rı.şç ı b i r pol iti­ ka anl ay ı ş ı n ı beni m sem·i ştir. · Fa kat inan d ı ğ ı m ı z ıbu pol itika a n l ay ı ş ı , tes l i m iyet­ çi değ.i l dir. M i l l et l erin, b i rbi rl e r i n in iç iş·l eri n e ka r ı ş.m a ­ m a k, m i l li ba ğ ı msızl ı ğ a ka rşı l ı kl ı o l a rak sayg ı ·g öster­ mek, toprak ıbütünl üğüne riayet etmek ve m i l li menfa­ atl eri m izi ta m bir titi z l ikl e koru m a k ·i l kel erine daya l ı !b i r şek i l de, bütün m·i l let l er l e .iyi i l işk i l er gel işt iri l mes· i g e ­ rektiğ i ne inan ıyo�uz. ıB u a çı da n :b a kt ı ğ ı m ızda T ü r k i y e n in d ı•ş m ü nase­ betl eri nin gel i şmesi sadece tasvi p edi l ·m ek l e ka l ı nmaya ­ ca k, b i lakis ge Hş,t iri l mesi i ç i n u ğ ra ş ı l ması gereken b i r husustur. F a kat .d ı ş po l iti ka münasebetleri roma ntik i l iş­ k i l er değ i l d i r. ü l ke l e r a ra s ın da , gerçek i ktisa di ve siya­ si ç ı karl·a ra daya nd ı ğ ı veya kü ltür teme M er i n den kay­ naklan d ı ğ ı zaman istikra r ı ı i l işk i l er kur u l ab i l i r . :Türkiye'n in <fı.ş poHtika i nşk i l er i n i n gel'iştiri l mes i­ '

ni de hu aç ı d a n değerl e n d i rmek gerekti ğ i n e .ina n ıyoruz. Amerika n münaseb etl er i n in önem l i sa�ha ­ Türk s ı , i k i n ci D ünya Sava ş ı 'ndan sonra ba ş l a m·ı şt ı r . Sta l i n Rusyas ı 'n ı n baskı l a r ı ka rş ı s ı n da Türk iye, cayd ı rıcı l ı ğ ı g ü.ç l ü m üttef ikl e r bu lmak gereğini d uymuştu r . B u ger­ çe kç i bi r yak l aış ı md ı . Ama . Türk.iye'n in cayd ı r ı cı l ığ ı güçlü m ü tte f i k l er a ra ması , tek ta rafl ı davra n ı ş o l ma­ m ı şt ı r . B u n o kta da Türkiye 'n in menfaati söz konusu o l ­ duğu g ib i , m.ü tteıfi k l erimizin d e menfaat i va rd ı r. H aıtta , müttefi kl eri m izin m enfaati, ın ü kl eer strateji de deği·ş me­ l er selbebiyle müşahhas l a ştıkta n sonra NA�ü 'ya dah i l ed i l m i ş i z d i r . -

2 62


N ü k l er stratej ideki değ işme, Sovyet l e r B irHğ i 'n i n de atom bomba s ı ya pa ra k Ameri ka 'n ı n bu sahadaki te­ kel ine so n vermes i y l e g erçekleşm ·i ştir. Art ı k Amerika , Sta l i n R usyas ı 'n ı n d engelemek i1çi n sadece n ü k l er s i­ lah l a ra güven m em e kte, ıbu ülkeni n etra f ı n da askeri üs­ l er kurma ve .m üttef ikl er kazanma gereğ i n i d uym a kt a dı r

­

.

Sta l in R u syas ı 'n ı n bas k ı l a rı ka rş ı s ı n da Amerika '­ mn s i yasi d esteğ i ve i ktisadi ya rd ı m ı daha eski ta rihl e­ re uzanmakta bi r l i kte Türkiye ve Yun a n i sta n ' ı n N ATO ' ya ka b u l e d i l m es i , Batı 'n ı n bu stratej i s i 'İ l e uyuşmuştur. B u n da Türk iye 'n i n ç ıkar ı , maruz ka l d ı ğ ı ıbask ı ya karş ı cayd ı rı c ı b i r · ittifa k s i stem iyl e savunmas ı n ı g ü ç l en d i r­ m es i , güven l ik d uyg us u kaza n m a s ı i d i . B u noktaya ka da r Türk pol itika s ında faz l a ten k i t edHe'b i l ecek büyü k bir hata yoktu r. Türk po l itikas ı n ı n hatas ı , NA1T O üyel i ğ i n i v e Amerikan ·ittifa k ı n ı gerıçek1ç i , m i l li .menfaatleri bağ l ı ·Ve a k ı l c ı o la ra k değerl end i rm ek yeriın e, duyg'U sa l l ı kla, aş ı r ı hayra n l ıkla e l e a lmak o l ­ muştu r . öve ki bu ro m a nt i k dönemde Türk iye Amerika i l e o l a n i l işki l erini h i ç ıb i r za m a n müza k ere, paza rl ık, ta rtı şma kon usu b i l e ya pm a m ı1ştır. ı M i l l etim iz, i ktisaden ken d is inden zı NATO m üttef i k l er i n den ıb i l e a ğ ı r ıbir fiyeti ko layl ı kla ikabu l etm i şt i r . Bazı Türk a d l i orga n l a r ı n ın ya r·g ı yetk i leri n i

daha g ü ç l ü ba­ askeri müke l l e­ i ki l i a n l a şma l a r b i l e s ı n ı rl a nd ı r­

m ı şt ı r. D ı ş Po l irt:ika a ç ı s ı n d a n bakt ı ğ ı m ızda, b u romantik dönem i n en lbüyü k za ra r ı , ifürki ye 'n i n ken d i s i ni bu ro­ m� ntizm·e a d eta hapsederek dünyadaki gel işmel ere gözl erini kapa m a s ı o l muştur . özel l i k l e ü ç ü ncü D ünya ' 2 63


n ı n s iyasi o l a ra k doğuşun4 tems i l eden Bandung Kon­ ferans ı 'nda k i tutumu muz, başta Ceza y i r oı.m a k üzere M i l li Kurtu l uş m üca d e l es i veren m i l l etl ere ka rşı tavr ı ­ m ız s o n d erece terıs v e onur k ı rı c ı o l muştur. D ünyadaki i lık jM i l li K u rtu l uş Sava ş ı n ı vererek hat­ ta bu sava ş ı mazl u m m i l l etl erin ü m i d i o l a ra k yürü te r e k sonunda ,m i l l iyetçi l ik .ç a ğ ı n ı a çan m i l l et i m iz i n ta rihi m is y o n u na t e r s , ka t iy e n g e rç e kç i o l mayan za rarl ı ro­ m1a nti k tutum l·a rd ı bun l ar. Türk d ı ş pol itikas ı öy l e derin bir u ykuya da l m ı ş v e n ih a yet bi.r protokol faa l iyetinden i baret ha l e g e l m i ş ­ t i r ki , m i l l etçe üzer i n d e hassas iyet l e durduğumuz K ıb­ ı

rı s m es e l e s i nde, hi r •çok ro m a nt i k l er i m izi ç i l e d en ç ı ka ­ ra n Amerikan tutumu o l masayd ı , ıbel k l d u rum ayn ı ş e­ ki l d e d eva m edecekti .

Ancak K ıbrı s mese l esin den son r·a d ı r ki, Türkiye NATO d ı ş ın da k i d ev l et l e r l e v e öze l l i'kl e O rta - D o ğ u ü l­ ke l e ri y l e g erç ek1çi ve is t i kra r l ı i l i şki l er kur.mak gere ğ i­ n i h issetmeye baş l a m ı şt ı r . ıB ugün T ü rkiye ' n i n d ı ş po l itikas ı , y i n e e n ö n em l i mese l e l er i m izden b i r i n i . teşk i l etm ektedi r. Türkiye'nin ekonom·ik ya p ı dan kayna klanan i ktisa­ di bir buna l ım ve d öv i z da r l ı ğ ı i·ç inıd e b u u l nd u ğ u s ı ra­ da, iç ekonomik mesel e l er i m i z i ster istemez, m i l l et l e r­ a rıa s ı bo yu tl a r kazanmakta d ı r. Çok eski za man l a rdan be­ ri uyıg u l a nan çarpık ka lkınma a n l ay ı ş ı , ü l kem izi dövize

bağ ı m l ı ıha l e get i ri nc e , Türkiye'nin döv i z kayna ğ ı o l a n ü l ke l e r l e i l i şkHer i , tabii ki g ündem i n !bi r i n ci m a d des·i­ ni işga l e de c ekt i r . D i ğer ta raftan 1 97 4 Temmuz ha rekatın d a n sonra K rlbrı s meselesi h em Türk iye'n in, hem Doğu Akdeniz'in

264


ve hatta hem de d üınya n ın en önem l i mesel el eri a ra s ı ­ na g i r.m i ış tir . T ü rk i ye , ; o k yakı n ta rihten d ers a l a rak K ıb­ r ı s '1a ısoyda ş l a nm ıız ın :kes i n ve ih l a l ed i l em ez g üven l i­ ğ i n i s a ğ la mak zoru n d a d ı r . K ıbns 'a ver i l ecek da h i l i ve m i l l et l erar a s ı s tatü , sa dece Türki ye ' n i n d e güven l i ğ i

o rad a k i

b a kı m ı n d a n

:

d eğ i l kabul bi r

Türkl er' i n şaya n ı

,

n ite l i kte o l m a kta d ı r . Bıu konuda Türkiye kesi n l i k l e ha k l ı o l d u ğ u ha l de,

Am erika 'da ki

Rum l obis i , Tü rkiye 'n i n bö l g em izde·k i gü­

cünü Yuna n i sta n l eh i n e k ı s m a k i ç i n s i lah a mba rgosu uyg u l atmayı ba ş a r m ı şt ı r . B u nokta d a n itib a re n rrü-rk n i d en gün d eme

g i rm i şt i r .

karş ı dlört l ü ·koa l i syon

-

Amerikan .i l i şk i l eri yer­

Amerika ' n ı n bu tutumuna

h ü k ü m eti, ü s l ere e l koyma k l a

h a k l ı b i r m u kabe l ed e bu l un u l m uştur. Amer i ka , Türkiye i l e o l an i Hşki l er.i ne o l m a s ı gere­ ken bir i ş l e rl i k ka za nd ı rm a k i ç i n uzun s ü re K ıbrıs ko­ nu su n da i n a nd ı rı c ı b ir g e l i·şm e ve i y i n iyet örneğ.i ver­ m em izi iste m i ş ve h a tta Senato , Türkiye 'ye ya pı l a ca k ya rd ı m ve s i l a!h satı ş l a r ı n ı , D ev l et B a ş ka n ı n ı n böyl e bir ra po r verm e s i n e b i l e· ba ğ l a m ıışt ı r . Tü rkiye'n i n K ılbr ıs m e s e l es in i çöz m ek i·çin ya pt ı ğ ı çeş itl i teşebbü s l er, Ameri ka n i cra o rga.n ı

ta rafından

çok

yak ı n ıb i r zamana ka da r « o lum l u » o la ra k n itel end i ğ i h a l ­

de,

ıM ontreux 'de Ecevit - Kara m a n l is görüşm·es i deva m

e d e rıken Cyrus Vance ' i n m a l u m aç ı k la m a s ı ortaya ç ı k­ m ı ştı r. Ta ra f l a r ı n m es e l eyi Çözmek i sted i ğ i ve bu n:uın ge­ reğ i n i n iyice h is se d i l d i ğ i blr s ı ra d a , hatta a mba rgonun ka l km a

iht i ma l i n i n

g ü1ç l en d i ğ:i

bir

dönem de

Cyrus

Va nce ' i n ıbu aç ı k l a m a s ı , ba r ı ş ve n ihai çözü m l e n etice-

' 2 65


l en eb i l ecek o lan d engeyi y e n i d en Yunan ista n l eh i n e bo­ zara k, m eselenin çözümünü zo r l a şt ı r m ı ştı r Türk i ye, m uıha'k k1a k k i o n u r l u ve haysi yetine düş­ kün ıbi r m e m l ek et o l a ra k b u na kar·ş ı çok yön l ü b i r ted­ birler demeti o l u ştu rma l ı d ı r. Hatta , ·M ontreux görüş m e­ sinden ·çok önce yazd ı ğ ı m çeşit l i e s er l er d e, yapt ı ğ ı m konuşm a l a rda v e s o n o l a r a k Hergün G a zetes i n 'e verd i­ ğ im bir m ü l a katta , Ameri.ka ' n ı n ters tutu m u d evam et­ tiğ i ta kd i rde, Türki ye'n i n ka rş ı s ı nda pek çok a lternaıt if b u lu nd u ğu n u T ü rkiye 'ye ka rş ı Am eri ka , m·üttefikl iğe y a:k ı şm a ya n tav ı r l a r.da bu l u n maya yen i den deva m eder­ se, Türkiye'n i n , d u rumu n u yen i d en d eğer l en d i rerek ge­ reki rse bö lgede yen i d enge· statü l er i kurma kta n çekin­ m eyeceğini ve b u nokta·d a !bütün pa rti lerin, bütün Türk m i l l et i n i n a n l aşaca ğ ı n ı , çünkü b un u n a ğ ı m s ı z d ev l et o l up o l mama k m ese l es i h a l i n e g e l m i ş -o l a ca ğ ı n ı bel i rt­ m i ş tim D ı ş po l it i ka da en önem l i m ese le, ka ra r gücünü o r ­ ta ya koymakt ı r O l a y l a r ka rş ı sı nda teh evvüre k·a p ı l ­ m1a k, o l a y l a r kiarş ı s ında s i nm e k ka dar teh l ikel i d i r . B i r ü l ken in pol itika s ı , d ünya tarafından teh evvür o l a rak de­ ğerlen d i r i l m eye b a ş l a n ı r sa , o ü l ken i n en ciddi ve is­ t i kra rl ı politika l a r ı bi l e ina n d ı r ı c ı ve g üven verici o l ­ maz . Dostlar güvenem .e zken , kend i s i ne karş ı p o l itika o l uştu ra n l a r da ıher tavr ı m ız ı h issi ve fevri .g örerek ge­ rekl i etk i l en meden uzak ka l ı r la r .

ı

·

,

.

b

.

ı

.

.

B izim Ecevet' i t en k i t ett i ğ i m i z konu budu r . Tenkit etti ğ i m iz nokta, onun ortaya c i dd i b i r po l it i ka a l ter:n a ­ tifl k1o ymadan, gerek! i inc e l e m ey i ve ka rar o rg a n l a r ıyl a müzakerey i lbi l e yapma dan gerçekten .fevri ve hatta se­ ç i m nutku ta rzı nda ç ı k ı ş yaparak T ü r kiy e n i n sah ip o l .

'

266


m a s ı g'e reken a ğ ı r l ı ğ ı d i kkate a l ma'ma s ı d ı r . Ş i m d i h ü k ü m et i n ıö n ünde bazı f ı rsatl a r va rd ı r . H a ­ r i c i y em izl e ve pa rti l i derleriyl e görüşerek, Am e ri ka n ı n muhte l if d a v ra n ı ş ihtim a l l erine karş ı , c i d di, gerçekç i ve ina n d ı rıcı bir « m i l li a lternatHl er demeti » o l uıştu raıb i l ir ve bu pol itika Türk m i l l etince topta n tasvip e d i l en bir karar o l a ra k d ünya ya ve öze l l i k l e A me ri k a ya b i l d i ri l e ­ bi l ir '

'

.

D ı ş po l it ika çok :h assas de ng e l e r hesabı n a daya­ n ı r . S oğ ukka n l ı l ı k c i d d iyet ve ka rarl ı l ı k g e rek t i r i r . . . Dünya n ın n i ce c i d di mese l e l eri va rd ı r k i , s iyaset m ey­ d a n ı n ı n d uygusa l l ığ ın da yozl a'şt ı r ı l m ıştır. ,

i kt i d a r bu ndan s a k ınm a l ı d ı r .

Türkiye'n.in po l itika s ı , !başka la rına d üşma n l ı k esa­ s ı na dayanmaz. B aşka m i l l et l e r d en topra k ka za nma s i ­ ya set i n i beni msemez. B izim i·çin en önem l i mesel e bu­ günkü s ı n ı r l a r ı m ı,z ı n iıç i nde h ız l a ve d e ng e l i olara k ka l ­ k ınmak s u retiyl e g ü ç l ü b i r m i l l et h a l i ne g el eb i l m ekt i r ıFa kat bu he de f e va ra bi l'memiz i çin , d ı ş i l işkil·e r, yuka r ı da bel i rttiğ i m iz çağdaş ekono m i ve tekno l oj i lbo­ yut l a r ı sebebiyl e, ihma l ed i l emez. Ka l kınm a m ız ı n !ba­ şarı lma s ı nda , g,eHş.m iş ü l ke l erl e işb i r l i ğ i ve ya rd ı m la ş­ ma ge rek l id i r B ug ü n ka l kı nma k isteyen h i ç ıb i r ü l ke, r ej i'm i ne o l u r sa o l su n , kend i n i ıbu iht iy a çtan uzak h is­ setme·mekted ir . :Su i l i ışki l e r i m iz d e Türkiye 'n in topra k bütünl üğü, ·m i l l i b i rl iğ i ve 'ba ğ ı ms ı z egemen l iği en önem l i esastı r ve ıbu konu l a rda ıh i ç bir tav i z ve hatta h iç bi r pa z a r l ı k bi l e kab ul ed i l em ez. Türkiye'n i n ekono m i k ka lkı nmas ı j,ç in gerekl i o l a n kred i ve te kn o l oj i n in tem i n i n d e Ameri ka ıB ir l eş i k D ev­ l et l eri i l e uygun dosta ne münasebet l er i1ç inde bu l un·

.

.

2 67


ma m ız ı n gerektiğine ina n ıyoruz. Sa dece kredi ve tek­ noloji yönünden deği l , siya si o l a ra k da iki ü l ke a ra s ı n­ da güven l i b i r dostl uk o l·ma l ı d ır. Fakat ıA merikan d ı ş pol itika s ı n ı n zaman za ma n , sa d ece Amerikan m·i l li ·m enfaatlerine göre değ i l , baş­ ka faktörl erin de etki l erine göre yön l end iği görül m ek­ ted ir. Türkirye bun l a rı dikkate a l a ra k Am·e ri ka i çindeki etki l i kuru l uş l a r ve çevrel eri, kend i pol irtikas ın ı !ben i m­ setecek şeki l de devreye sokmaya gayret etm·e l i d ir. ıBu yönden Türk iye'nin ka lkı n m·a s ırn n h ızl anması ve güven l iğ i n i n ·ç'Ok ·s a ğ lam bi r şek i l d e destekl enmesi d e önem l i ıb i r m eseledir. Yoksa , başka m i l l et l er i n , ·m esela Yuna n l ı l a r ' ı n yu­ kar ı da işaret edi l en ·çevrel eri ku l la narak Amerika 'n ı n kendi l eh l erinde tavı r a l.mas ı _n ı sağ l a mayı ba şarma l a r ı ka rş ı s ı n da sa dece öfke ve taşk ı n l ı kl a Türk iye'ye hiz­ m et m ümkün o l maz. 1Ç ünkü d ı ş po Hıtika, duygu l a ra , rfevri l iğ e hlç müsa­ it o lmayan, d a i ma katı b i r .gerıçek.ç i l ik ve akı l cı l ı k iste­ yen hassas ıb ir saha d ı r.

CHP

H<TIDARI

VE MHP

Sayın Türkeş, izm.ir'de ·l zm i r G a.zeteci l er Cem iyeti loka l inde yapt ığ ı bas ı n top l a nt ı sında « CHP iktidar ı » i çi n şunl a r ı s·ö yl üyordu : «ıB ugünkü ·i ktidar bun d a n sonra vata ndaşla r ı m ı za daha ·ç ok a c ı , daha -çok gıö zyaş ı , dana çok baskı ve te· rör, daıfıa çok kanunsuzl u k getirecek ve ha l'k ı m ı·z ı ca­ n ın dan bezd ir'i r nokıta l a ra itecekıtir. CHP ikti darı n ı n bir 268


a norma l ak ı l a lmaz ve 'ka n u n tan ı ma z zihn iıyetin i daha

d .i kka t naza r l a rı n ı za sunmak i st iyor u m . CHP içi n e s ı z­ m ı ş o l a n ve yön et i m in·i d e e tk i l e yen k omü n i st ve bö l ü ­ c ü l er :MHP 'ye karş ı !ba r ı şmaz rbi r düşma n l ı k i le adeta h a rıp i l a n etm i ş l erd i r . B i r yandan C H P ' n i n um·ut o l ma­ d ığ ın ı fa rık e'd e rek bu pa rti den ·i stifa e d e n vatandaşları­ m ı.z ı n kitl el·er ha l i n d e :MHP s arf l a r ı n d a topla nma l arı n ı n verd iği ıh ı rs ve k ı sk a n ç l ı k, öbür ya n d a n da b u bö l ücü ve kıom ün.i'st l e ri n düşman l ığ ı i l e C HP, MHP i l e meşru ha lkı n i d a re s in e d aya n a n m.e to d l a r içinde m üca d e l e et­ mek y e r i n e ; y a l a n l a , düzen le, tertip l er l e, suç ima l ve is­ n a tl a r ı yl a dev l et .g ü ç l eri n i ku l l a na ra k r ej i ·m i n teme l i l ­ ke l er i n i d e 'ç i ğ ne y e r ek uğraşmayı k e n din e yo l ·s eçm. iş­ ı

tir .

i d e bu ça r p ı k zihni­ yetl e ri n in em r i n e vererek MHP 'yi a k ı l a l maz h a ya l i suç­ larla, ter t i p l e rl e önceden ya z ı l m ı ş ·ifadeleri iŞıkencel er s-onucunda ıMHP a l e yıh i nd e ifa deyi kend i l iğ i n den ver­ m i şc es i n e m a sum k i m s e l ·er i zo r l aya rak s u ç l u i l a n et­ meye ka l·k ıışmak i çi n yoğun b i r gayret g·ö sterdi ğ i göze

CHP i ktidarı d ev l et

g üç l er i n

ça1rıpma kta.d ı r .

CHP · i ktida r ı n ı n ·M HP a l e yhi n d e

te rt i p l er l e

suç

i ma l etmeye ve daha sonra i m a l ed i l en ü reti l en bu s uç­ l a rl a

·MH P 'y i kam u oyunun naza r ı nda mahkum etmeye

ka lkı şmas ın ı demokrasi m iz ad ına da uta nç verici bir tu­ tum o l a rak ka rş ı l ı yoru m . CHP :ikti dar, ıM HP i l e demokra s i m·izin kura l ları içinde m eşru m ü c a de l e ·çi zg isind e ya r ı şmayı gôze a l­ ma d ı ğ ı n d an, m i l l et i m i z i n huzurunda ıta rtı·ş.m ak�an k o rk­ tu ğundan bu ç ir k i n ve huku k d ı.şı y.al a te vess ü l etmek­ ·

tedir. 269


Ancak şun u h emen ifa d e et m ek isti y-0 r um ki CH P iktidarın ı n bu m ücade l e yol u kend i sine bir şey kaza n ­ d ı rmayaca kt ı r . 1 MH P 'n in büyü y ü p gel i şm esin i ön l eye­ meye c ek ve a ksine CHP tatban ı n da n ·MH P 'ye doğru başl aya n ka ym a y ı daha d a h ız l a nd ı racakt ı r . » 1MHP, nere-den g e l i rs e ge l s i n her türl ü sa l d ırıya, a na r ş i ye ve 'k a nu n s u z l uğ a ka rş ı d ı r. Sa ld ı ran, adam ö l ­ d ü r en , kanunsuz l u k yapa n kim ve ıhangi 1f i kri taş ı rsa ta ­ ş ı sın ·MH P 'bu n l a ra kes i n l i kl e karş ı d ı r. «:M HP, bütü n si­ ya si pa rti l eri v e h ükümeti Anayasam ız ı n baş l a ng ı c ı n ­ da y e r a l a n a n a i lke l e r e tr a f ı n d a !birl eşmeye, ka nu ns uz ­ l u k l a ra , kardeş k a v g a s ı na , y ı k ı c ı l ığa, ve bölücü l üğ·e , a n a rş iye ka rş ı orta k ha reket etmeye, i ç ıb a r ı ş ı zed e l eye­ cek da.v ra n ı ş l a rdan k a ç ınm a y ibr de fa d aıha davet e d e r . » MH P o l a ra k bu za m a na 'ka·d ar o l d uğu g ibi bu n d a n böy l e d e me ş r u , kan u n l a ra sayg ı l ı , hukukun ü st ü n l ü ğ ü i l ke s i n e ba ğ l ı o l a r a k demokrati 'k ·ça l ı şma l a r ı m ı z ı s ü rd ü ­ r e c e ğ i·m iz i , em perya l izm i n ıher tür l üsün:e , y ıkıc ı ve bö­ l üc ü ·h a reket l ere vu rıgu n ve söm ü rü ye ka rş ı m i l l i d o k ­ t ri n i m i z l e k a rş ı ç ı k m a ya d eva m ede c e ğ i m· izi tekrar vur­ g u l a mak i s ti yo r u m . Yine bu vesi l e i l e tekra rlamak a r­ zusunday ı m k i , :M HP, k o m ü n iz m e karş ı o l d u ğ u k a d a r f a ş i z·m e ve na zizme de ş i d d etle ka rş ı d ı r . Ya l a n c ı bk l i ­ dere, programa ve i de o l oj i y e ba ğ l a nmayı 1 M H P 'n in m ensupla r ı en büyük b i r ş e r efs izi i k o l a rak görür ve ka ­ bu l ederler. Taş ı d ı ğ ı m ı:z f i ki r l e r m i l li do kt r i n i m i.z l e aç ıkça o r­ tay a kon u la n m i l li h a y atı m ı z ı n progra m ı n ı çizmektedir . 1MH P, bug ü n kü i kt i d a r ı n kan unsuz l uğuna, zu l ü m ve !baskı larına ra ğmen yı l l a r önce başl att ı ğ ı büyük yü­ rüyü1ş ü n ü sürdürecek ve ha lkı·mız-l a :bütün l eşip iki nci

270


ekonom i k kurtuluş savaş ı n ı n zaferi için ü lkücü ka dro­ l a r ı i l e Türkiye 'nin ya rı n la r ı na ·doğru a ka cakıt ı r . »

VURGUN CU DÜZENLE BiR HESAPLAŞMA Sayı l a r ı g ittikçe ç ı ğ g iıbi a rtan ·şuur l u ü l kücü g enç­ l i k kitl es i de l i derl e r i n i n yol u nda, gerçekl eri şıö yl e d i ­ l e getiriyo r l a r : Sosya l ve ekonom i k tarihi mizin bel i i devrel erin­ deki /b una l ı m l arı ayrı tutacak o.l ursak, toplumumuzda­ ki c i d d i d üzen tart ı şm a l a r ı n ı n ikiyüzel l i yı l l ı k bir mazi­ si o l duğunu gö rürüz . Tü r k - Osma n l ı D ev l eti e l i n d e o la n ve o l m a ya n. sebepl erl e batı l ı la şma k ı s kacına g i rdi kten sonra ta rtı şma l a r ve ıbuna l rm l a r daha da çoğa l ·m ı ştı r . B atı toplum l a r ı n ı n ken d i sosya l m uhteva l a r ı i l e i lg i l i m esel e l eri ülkemizde i l kel·ce, .ta k l itç i l i k l e , gerekl i, ge­ reks i z savun u l ma ya !ba ş l a n m ı şt ı r. Türk insa-n ı n da n bi­ haber batı l ı l aşma yan l ı s ı ayd ı n l a r, Avrupa ' n ı n ç ı kmaz­ l a r ı n ı tenkit edip yen i b i r topl u m yaratma hedefi göze­ ten ıbatı l ı a yd ı n la r ı n ta k l itç i l i ğ i n i ya pa ra k, ül kem izi çı k­ mazla rı n kuca ğ ı na atm ı ş l a rd ı r. ıBatı ayd r n r n temel ü lküsü u mu m iyet l e b i r Avrupa m i l l eti yaratma üzerine odak l a n d ı r ı l·m ışt ı r . B unda n do­ l a y ı sosya l izm t ez l e ri hüma n izm ile kuca k kucağa ye­ şerm1iştir. B ütün bu sosya l o lgu l a r ı Türk düşüncesi açı­ s ı ndan değe r l en d i rm e 'ka b i l iyetinden yoksu n ayd ı n l arı­ mız ( 1) ·çe·ş itli ırk l a r ı n yaşa d ı ğ ı Osmanl ı i1mpa rator l uğu­ na sosya l iz·m i h ü ma n izm i pek l isi ·iç i n d e g etirm i ş l erdir . i l eride kurul a n m i l li dev l et b i l e b u n l a r ı emperya l iz m i n e n na mussuz örtüsü h ü manizm sa fsatas ı ndan kurtara­ mam ı ş, da'ha iş·i n baş ı n da başa rı şansl a r ı n ı tüketmi şt i r . 271


Kuru l a n m i l l i dev l et kadrosuz l u k v e özkayna k l a r ı n da n

kopmuş a yd ı n l a r sayesinde k endi i·ç d inamikl erinden ayrı l m ı ş, çarp ı k bir 'değ e r l en d i rmeye taıbi tutu l a rak ku­ · rıu l uş, uzu n m ücadel en in n edenl eri n i , fonks i yonunu i n­ kar etım i şt i r Ü l kem ize Kafkasya 'dan , G ün ey 'den, B a lka n l a r'­ dan, Çana'kka l e'den, Türk i nsan ı n ı n etten ve kem i kten örd üğü savunma d uvarla r ı ndan g i remiryen em perya l ist­ l er, d aha sonra la r ı l is e l e r l e, kol ej1l erl e, çok u l us l u şir­ k et ler i n yer l i satı·ş mağaza l a rı y l a , a skeri ve ekono m i k yatı r ım l a rıyla g i rm i·ş l e rd i r . H e·m de ken d i l erine yalvar­ ta ya lvarta g i rm i ş l erd i r . Ya l va rmayı p ka rş ı koya n l a rı faşistl i kl e itham ederek g i rm i ş l er d i r . Bu g i r i ş l e r ne ya­ z ı kt ı r ki ba r ı ş a d ı na , kardeş l i k a d ı na , demokra s i ad ı na , özgür l ük a d ı-na , ba ğ ı m s ızl ı k a d ı na o l m u ştur. .

Ş uras ı kafa l a ra yerl eşmel i d i r k i , D ev let-i edeb m üddet i lkes i n i n yı lmaz savunucul a r ı o l a n bizl er, dev­ l etin bug ü nkü nite l i ğ i n i teşk i l eden bu d üzen i y ı kım a k­ ta n çek inmeyeceğ iz. Eğer b i r ü l kede emperya l izm sa l d ırı la r ı n ı bütün ş i ddetiy l e en iğrenç m eto d l a r l a devam ettiriyorsa ve bu söm ürg eci ken d i zihn iyeti doğru ltusunda o ü lkede ortakla r bu l d u ysa . . . B·u ters ine dönen ça rkı d u rd u rm a k isteyen l er karş ı l a rında s·ö mürgen dev l et em perıya Hzm i ­ n i , onun i·şb i rl i k.çi lerini ve ·ç a rpık sol ideo l oj i l eri b u l a ­ ca kl ard ı r .

Düzene en etk i n v e en tuta r l ı savaşı veren Dokıtri­ ner Türk m i l l iyetç i l i ğ i n e reaks iyoner hareketl er, önce d üze n i n a rka s ındaki dayanak g üçl erden gel m ektedir. Türk M i l l iyetç i l i ğ i düşünces i : ·D ün lz·m ir'i i şga l ede n Yunan l ı l a ra neza ret eden l ngi l iz dona nma la rı n ı n AB D 272


Ari.zona zı rih l ıs ı n ın yeri n i , sermay e ihracı n ı n , çok ul us­ l u ş i rketl erin s'Ö m ü rü · ça r kl ,a r ı n ı n a l d ı ğ ı n ı g ö rm ekte , onun ü l k e·m i z d e işb i r l i kç i l eri i l e « m i l li ekonom i » saf­ sata s ı y l a montaj sanayi i avutmasını « u l usal l a sti k » te­ ra n e l er i y l e Türk M i l l e t i n i n m i l li ·duygu la r ı n ı n nası l ya ­ n ı lt ı l d ı ğ ı nı b i l mekıt: ed ir . :Gene ül k üc ü :h a reket b i l m ekted i r ki d üze n değ iş i ­ m ·i n i n i de o log l u ğ unu yap an l a r 'mevcut d üzeni n n i.met­ lerinden en fazla ya ra r l a na n l a r ve bu -d ü zen i n s ivri l tti­ ği k iş i l erdir. S erm a ye ih racı yo lıu yla e l de ett i k l eri f i na nsmanı yat ı rı ma yönelte rek kendi ekono•m ik ıb Ü'YÜ mel erine h ız veren ·m i l l et l er i n s ırt ı m ızdan kurd u k l a r ı tü ketim tO'p­ l um l a r ı ve lbu �o pl u m1 la r ı n l üksü k i n i m iz i 1h er g ü n bi raz daha a rtt ı rmakta d ı r. :S izi•m ka ra ıbasan •ç ı p l ak a ya k ları­ m ı zdan sömürd ükl eriyl e u z ay ı pa rse l l iyen l er bunun he­ sab ı n ı vermel i d i rl er. istersen iz söm ü rü lımem·izin boyut ­ l ar ı na bir ıgö z ata·l ı m . "Bunun i çin Türkiye 'de batı kay­ nakl i destekle, çeş it l i a n l aşmal ar çer,ç evesinde ku ru l a n ve ge·l iri patent v . s . yo l la r ı y l a büyü k ora n l a d ı şa r ı ya a kan çok u l u s l u ş i r k e tl erin Türkiye şub el erine yani hol­ d i ng l er i:m ize baka l ı m .

Yeri

Sermayesi

Onvan Ana do l u Endüstri H o l d i ng A . Ş . Al a rka H o l d i ng A.Ş. B a yka ra H o ld ing A.Ş. Ç . Ova Ho l d i ng A.Ş. Ec zac ı b aş ı H oıl d i ng A.Ş. Koıç Ho l d ing A.Ş .

Kuruluş tarihi

lst. 1 2 .000 . 000 29 . 1 1 . 1 9 69 lst. 50 .000 . 000 2 1 . 1 2 . 1 9 7 2 Ank . 1 0.000 . 000 ea . 5 . 1 9 7 1 Ad . 1 20 .000 . 000 2 2 . 7 . 1 9 7 2 ist .

200.000.000

6 . 2 . 1 970

lst . 2 00 .000 .000 1 1 . 1 2 . 1 9 63 F. 1 8/273


S a n ı r ı z b atı s e rm a yes i n i n Türki.y e;deki ü nite leri­ n in .g ü cünü a ç ı k l a m·a y a bu örnek l er yeter l i d i r . Bu büyük sermaye l i şi rket l er h er y ı l sermaye l er i n i n t u ta rı n da n çok kar e d ebi lımekrte ( Enfl asyon p o l it i ka s ı , verg i ka·ç ak­ ç ı·l ı ğ ı , teşvik ,t edbirleri v.s . y ol u yl a ) . B u kar ı n büyü k b i r k ı sm ı d a d ed i ğ i m iz g ibi patent pa yl a r ı , ö n a n l a ş m a l a r v.s . yo l u y l a d ışa r ı ya a kmakta d ı r. Za t en Türkiye'n i n bu ş i r ket l e r in kuru l a b iıl eceği ekonomik şa rtl a ra erişmes i n i s a ğ l aya n klasik tekno loji batı tara f ın d a n bu a m a ç l a Türkiye'ye yer l eşti r i l m i şt i r . B u şirket l er ve i c raa t l r ı n ı n Türkiye'de gel ir dağı l ı1m ı ibres ine etki l eri ve ıb u yo l la r­ l a ve d i ğ e r yo l l a rla topl umsa l y apı d a sebep o l.d ukl.a r ı a·l eyh d e değ işmel er, Türk to p l u m un u n ken d i çapında tükeüm rtop l um u o l maya i1t i l mes i a s ı l d i kkat e d i l ecek nokta d ı r. ı

Ç ık 11ş ıyo l u d üzen l e h esa p l aşma ta rihin seyri i·ç in­ d ed i r . i k i yüzel l i yı l d ı r, ça rıp ıt ı l m·ı:ş düzen torm ü l l eri ge­ r i tepm iş, Türk i nsanı ba şka , t eped en i n m e ayd ın la r başka d ü n ya l a rd a yaşam ı şt ı r . D üzenl e hesa plaş1m a b u işin sa y ı m dökümü n ü y ap m a ta riih i n seyri i1ç inded i r di­ yoruz, ·ç ü n k ü Türk ·M i l l et ' i -ö yl ·e ıb i r 1a n 'a ·g e l m i şt i r ki bu, .b i r sosya l pat l ama noktas ı d ır. Daha doğrusu uydurım a a c ı .formül l erin tuta rs ı z l ı ğ ı T ü r k top l umunun şu'kaytarm . urlanma seyrini, g e l i ş i m i n i 'h ı;z land ı rm ı ş , a d eta tar i h -onu iıtm i·ş, iıtme krt ed ir. B unun ka-Ç ı n ı l m a z sonucu m u ­ ıh akka k gerçekl eşecektir. Türk ·m i l l eti ta rihi gel i:ş i m s i l ­ s i l e s i önünde, t eme l i nd e 1Türk insa n ı n ı n var o'l u ş değer­ .l eri ve sebepl eri o l m a ya n yaıba ncı genel·l emel er, uydu r­ ma yama l ı bohça s i1stemcikleri tutuna m ı ya ca kt ı r .

274


GüNüMüZ�E TÜRKÇÜLÜ K ANLAYIŞI Kozm opo l it O s ma n l ı topl u munun a çt ı ğ ı ya ra la r ı iyi b i l en büyük m i l l iyetçi l i der A l pars l a n Tü rkeş, «Temel Görüş l er» i s i m l i eserinde; «B en Türküm diyen herkes Türk'tü r . » d iyordu . O na göre : Ka l p l e r i n i gönü l l er i n i Mos kova 'ya, Pekin 'e, bi l ­ m e m n ereye 'b a ğ l a ya n l a r, nüfus kağ ıtl a r ı nda T . C . yazsa da Türk o l mazlard ı . Gaye, yabancı la r l a evl en m i ş yüzb i n l e rce kişi.yi topl Uımdan kopa rma k değ i l , top l u m a kaza n d ı rmakt ı . B u · g ilbi o l a y l a r, «Türk Ta rih i » n i n yazd ı ğ ı bıi·ç i m d e hiyanet­ l er l e tecel l i etmemel i i d i ö n em l i o l a n «Türk» m i l leti n i n bir ·f erd i o l a ra k ken­ d i l eri n i top l u m a dah1i l ve b a ğ l ı g örebi l m e l eriyd i . 1 944 M HI iyetçi l i k o la y l a rı s ı ra s ı nda «B oğa ziçi» 1 i­ ses i nde H ıfzı Tevfik G önensay a d ı n da bir müdür var­ d ı . O nun «Se l an i k dönm esi » o l duğu sö y l en i yord u Ha­ san A li'nin Ats ı'Z Bey i9in <«B u a da m ı atacaksı n . » de­ m es i üze rine ona : <<Ben Türk m i l l iyetçisiyi m . O n u a t­ m a da n önce ben i atars ı n . » d em i şti ,

.

.

.

ist i k l a l Sava ş ı 'm ızda n sonra M u stafa Kema l Pa­ şa , Papa Efti m için « B i r ordunun ya pa m ıyaca ğ ı n ı yap­ tı . » dem i ştıi . Papa Eftim, « İ st i k l a l M a da.l ya s r n i l e ta l t if edi l m i ştir. B una m ukab i l , nüfus kağ ırt:l a r ı n d a «Türkiye Cum­ huri·yeti » yaza n b i r·ta k ı m ana rş istl erin Türk yarg ı o r·g an­ ları ka rş ı s ı nda « B en Türk d eğ i l i m , M üs l ü m a n da d eğ i l im , Türki ye Cumhuri yeti diye d e b i r şey ta n ı m ı yo r u m » d e m e l eri ka rş ı s ı n da o n l a r ı «Türk» saya mayız . ­

.

ALPARSLAN TüRKEŞ'iN BİYOGRAFİSİ T ü rkeş ' in ata l arı Kayseri ' l i d i r . B üyük ·de d es i Arif

27 5


Ağa , Kayseri 'n i n P ı na rba ş ı ilıçes inin Yukarı Köşkerl i kö­ y ünden göç ederek K ı'brı s 'a yerl eşm işıtir. Türkeş, ilk ve orta öğ ren i m i n i Lefkoşe 'de yapm ı ş­ t ı r . i ng i l i·z işıg a l i da resi a lt ı n da duyduğu yurt ve h ü rri­ yet özl emi i l e a i l ece Türkiye 'ye göç etm·işler ve İ sta n­ bu l 'da yer l eşm işl erd i r . KÜıç ük ya şları ndan 1itiıba ren aıskerl i k mesleğine gö­ n ü l veren Türkeş, 1 9 33'.te Ku l el i Askeri Lis·e si 'ne g i r­ m iş, 1 93 6'da üstün başa r ı i l e mezun o l m u ş v e H a rbo­ ku l u 'na geçm i ştir. 1 938 yı·l ı n da Ha nboku l u nu başarı i l e b itirerek, piyade asteğmen i rütbes iy l e, P i ya d e Atı ş O ku­ l u 'na g irmiştir. 1 9 39 yd ı nda t·e ğmen rütbes iy l e ord u safla rına katı l m ı şt ı r . O rda da h izmet l eriyl e muntazam terf i · etm iştir . H a rp Aka dem isi s ı navl a r ı n ı k-a zanarak Harp Aka d em i s ine g i rm iş, !ba şa rı l ı :b ir öğrenim l e Kur­ may S ubay o l mu ştur. 1 948 'de G enel Kurmay l ı kça a ç ı l a n s ı navla rda mu­ '1affa kiyet göstererek Am·e rika 'ya tahs i l e gönderi l mi ş, o ra da Amerika n P iya d e O ku lu ve Ameri kan H a rp Aka .. demisi taıhsi l in i iyi d erece i l e bitirm i ştir. 1 9 55 'te K u rm a y 8 inbaşı Tü rkeş, Amerika 'da Wa­ sh ing·ton 'da bu l unan « D a·i mi G rup» nezd inde, Türk G e­ ne l Kurmay ı 'n ı n tems i l heyeti üyel i ğ ine ata n m ı ş , 1 9 57 y ı l ı sonuna ka d a r bu vazifeyi başa rı i l e ifa etm i şt i r. Türkeş b u süre i çind e « U n ivers ity oıf America » Ameri kan ü ni vers itesi 'ne d evam etm iş, « lnternationa l Econom i c» öğren i m i görmüştür . Yurda dönen Türkeş, 1 9 59 'da A l manya 'ya atom ve n ü k leer oku l una g·ö nderi l m i ş, bu o kul u d a başarı i l e bitirm i ştir. 27 M a y ı s 1 9 60 ta rih i n e ka dar Avrupa 'da çeşitl i NATO top l a nt ı l a r ı nda ve askeri manevra l a rı nda Türk 276


Genel Kurmayı t e ms i l c is· i o l a ra k b u l u n m u ştu r . 1 974'te dörtl ü , son ra da üçl ü k o a l is yo n h ü küme­ t i nde « Başbakan Yard ı m-c ı s r n görevinde bu l unmu ştur . Türkeş, evl'i v e 6 çocuk lbalba s ı d ı r .

TORKEŞ'IN GENÇUGE MESAJ I «1M i l l iyetçi Ha r e k e t » i n örnek l ideri en ç o k s ük u na ve m i l li b i ri.iğe iıhtiyac ı m ız o l d uğu bir s ı ra da Türk genç­ l iğ i n e şu çağrıda bu l u n uyo r : «Ayn ı devl ete, ayn ı d ine, ayn ı kitaba, ·a yn ı pey­ g a m b e r e , a yn ı ·A l l a'h 'a , a yn ı kü ltüre ve a y n ı d evl e te sa­ h i p i nsanla r a d eta b i rbi rle r i n e •ha s ı.m V6 d ü ş.m a n h a l e geti r i l m e k istenmektedi r. ö zel l i k l e bö l.gesel v e mezhep ayr ı l ı k l a r ı baha ne e d i l ere . ontaya ç ı kan k ı şk ı rt m a ha re­ ke t l er i ibr et ve r i c id i r . G ü n g eçm i·y;o r ki bir gencim·i z k u r·şun l a nm as ı n , gün ge ç m i y o r ki b i r a n a n ı n yüreğ ine a teş dü şme s i n . Ana l a r, baba l a r , ev l ·a tıl a r ı n ın can güven l iğ i n den emin o l ­ m a d ı k l a r ı gibi adeta k end i c a n güven l i krl e rind en d e e m i n deği l d i rle r . S ı kı l a n ku r şu n la r , atı l a n bomba l a r ve neticesin de sönen n ice ocak ve bu a c ı ve ibret verici tablonun ortadan ka l �mas ı ve gerçek a nl a m ı i l e ü lke ­ de h uz u r u n tesisi artık k a ç ı n ı l·m a z m iıl l i lbir zo run l ul u k ­ tur. Ş u r a s ı unutu l.m a ma l ı d ı r k i , ki·m ve hangi fikir ta ş ı r­ l a rsa taş ı s ı n l a r heps i lbu vata n ı n evıaıt ları d ı rl a r. Ay n ı soruml u luğu a yn ı kaderin ve kıvanc ı n orta k duygusunu t a ş ı ma kta d ı rl a r . Adeta kan dava s ı na dö nü şt ü r ü l m e k is­ tenen k a n l ı o l ayl a r ı n h lç k imseye b i r netioce sa ğ l a m a ­ yaca ğ ı a ç ıktı r . . . Aks i n e bu tür k an l ı o la y l a r ı n mem l eke­ ti s,o n derece t e l a f is i mÜım kün o l maya n a k i'b et l e re sü­ rükl eyece ğ i muıh a kka ktır. 277


Yarı n ı n ü m i d i o l a n b ütü n T ü rk ge n ç l i ğ i n i bu hu­ s u s i a r üzerinde düş·ünmeve ve kan l ı o l a y l a r ı n i ç i nden s ı yr ı l ıp emperya l ist g ü ç l erin oyun unu boz:m a ya davet ed iyorum . B ütün Türk g·enıçl·e ri n i ü l ke m·esel elerini m a � s a baş ı n da ta rtı ş a ra k ·çözüm l emeye, e l l ere si lah yerine k ita p a l m a ya düşüncelerden d üş.man l ı ğ ı s i l i p yerine kardeşl i ğ i tes i s etm eye ·e l ele vermeye, om u z omuza vermeye k ı saca s ı ( g·ö nül seferberl i ğ in e ) davet ed iy o ­ ·

.

,

,

rum .

Türkiye 'n i n kurtu l uş u Türk gen ç l i ğ i n in emper'ya l iz­ me ka rşı s ık ı l m ı ş ıb i r tek yumru k g ibi ol·m ası ve sonu­ cu ·Ö lüm l ere ka dar va r a n ıher türlü t e dh i ş ve benzeri o l a yl a r a son verip, sevg i n i n , ka rdeşl iğin ve gerçek ba­ r ı ş ı n gerçekl eştiri lım es indedir. Sağcı ve so lcu d iye ya­ pı l a n a y ı r ı m l a r H e ve iç ve d ı ş m ihra kl a r ı n k ı şkı rtma l a ­ rı sonucu meydana g e l diğ i n d e n asla ş ü phe etmediğim ka n l ı o l ay l a r ı n b itmes i n i , her meml eketi seven k imse­ n in a rzu ett i ğ i de a ç ı k bir gerıçekti r . Konu bu noktaya gel mişken bir ıtıususıu da bel irt­ mekte yara r görmekteyim . Türkiye 'deki m·evcut s i y asi pa rti l eri n görüş düşünce ve kavra m fa rk l a rı n ı b i r ta rafa iterek her m i l li konuda 01l•duğu g ibi a n a rş i ve tedh i ş ha­ reketleri karş ı s ın da d a o rtak tutum ta k ı nm a l a r ı ve b i r­ l i kte her t ü r l ü kan unsuzl uğa ka rş ı ç ı k m a l a r ı n ı corun l u­ l u k olarak gör.m ekteyim . Ö z·el l i k l e C HP yön eticilerinin a na rş i k o l a y l a r k a rş ı s ı n d a kes i n bir tavı r a l ma s ı mem l e­ k etimiz açı s ı ndan son derece şarttır. Türkün Türkü k ı r,m a s ı n da a n cak d ü şma n l a r ı n se­ vineceği n i ve a n a rş i n i n emperya l ist güçlerin ekmeğ i n e yağ sü rm·ek d emek o l duğunu h e r Türk g en c i n i n i dra k ettiğ ini bi 1 i yor _ ve Türkiye'n in ba ğ ı ms ızl ı ğ ı n ı n kuru l ma-

.

278


s ı ve ka l kı nm as ı yo l unda Türk genç l i ği n i n 'bi rl eşeceği ­ n i üm i d e d iyo r u m . »

TÜRK

M i LLETi N E

BüYüK ÇAGRl l

Ve son sözü yine « büyük m i l l iyetçi l ide r Tü r ke ş sö y l ü yo r : YÜ C E M i LL:ETi M , B iz, m i l l etçe ş·ah l arnp, h e r türlü haksızl ı ğ ı , a dalet­ sizl i ğ i , h ü r r iyerts iz l i ğ i yenerek kend i özümüze dönme­ n i n ve çağ l a r üzerinden atl aya ra k, i l i m d e , tekn ikte i l e­ riye g itmeni n , b üıyü k devl et ol m a n ı n Tü rk medeniyeti ni yen i d en kurman ı n aşkı ve m ücade l esi i.çin d eyiz . Ben Türk m i l l etin i ; Sokakl a rda ı spanak ·f iatı na satı lan demokras iye, R üşvet, h i l e i l e çi·ğ nenen, ç iğneti l en hukuk düzen·ine,

Ah laktan yoksun ıbi r h ü rr i yete , Tef eci l iğe , ka raborsacı l ı ğa y e r veren b i r e ko no ­ m i ye çağ ı r.m ı yo rum . Türk'l ü k şuu r ve g ururuna , is l 1a m ah lak ve fazHe­ tine , yoksu l l u kl a savaşa , a d a l ette ya nşa , ıb i rJ i.ğ e, ka r­ d eşl i ğe , k ı sa ca s ı hak yo l u, ha kikat y.o l u, ALLAH yo l u ­ na 'Ça ğ ı rı yo r um . Türk m i l l et i n i n g'Önl ü, k ine, ga reze d e ğ i l , sevgiye açı kıt ı r . B ütün yurtta ş l a rı m ı , Türk g enç l i ğ in i , bütün ka l­ bim · l e ve sevg i yl e k!u c a k l a ya r a k , safla rı m ı za ça ğ ı r ıı'fo­ rum. Az iz vatan da ş l a nm , B iz, po l iti ka saha s ı n da müca d e l eye g i rd i ğ imiz a n ­ d a n beri be l l i bi r hedefe a ·ç ı k ve d ürüst yoH a rd a n yü � 1

279


r ü dü k . B u hedef güçl ü , refah l ı ve em n i y etl i Türkiye ü l ­ k ü s üd ü r . Bundan h i ç taviz ve r m ed i k h i,ç şaş ı rmadık v e h i ç ter,e ddüde d üşm e d i k Açık v e d ü r ü st o l du k . F i k i r ve ka naatl·a r ı m ı z ı m i l ­ l etim ize a n larttık be n imsetme ğ e ça l ı ştık. B iee yapı l an ift i ra l a r ı um u rsa m a d ı k . Hatta i.ftirac ı ları n yüzüne b i l e vurm a d ık. K i m i lb i zden görünerek ha i n l ik etti, k i m i biz­ den i ken yo ru l d u a m·a yo rg u nl uğ un u i fa d e edec eğ i yer­ d e :bizi suıç l a d ı . K ' .ıı i k ısa yo l la rdan eğri soka k l a rdan geçip i ktidar a rz.u sunu tatm in etmek iıstiyord u . B izim derin, ciddi ve m eşru yo l umuz onla ra sıkınt ı l ı göründ ü ve ka r ş ı m ı z a g eçti J a r K i m i l er i ihanetl erini gerçek leştir­ mek is te rken MıH P · kaya s ı na çarpt ı fa r ve bize düşman o l du l a r . ,

.

·

,

.

.

bu d üş ma n l ı kla r a a l d ı rm a d ık . Hak b i l cn g rm ız yo l da yürümeğe devam ettiık . i l k günden beri koyd u ğ u ­ muz teşıh is ve bu l du ğ u mu z te d b i r l e rd e y an ı l ma d ı ğ ı m ı z ı o l a y l a r i sp a t e tt i Yüc e ·M i l l etim, Safları m ız, Türk m i l l ·etin i n ve d e vl etin i n ebedi ha­ y atı n ı d ü ş ü n en m i l l iyetç i l er i n v e vatans everl er i n mey­ dana g eti rd i.ğ i bir saft ı r . Yükl en di ğ i·m iz dava sadece b i r s iyasi pa rtinin da­ vas ı d e ğ i l di r Türk m i l l etinin bütününün dava s ı d ı r . Tariıh i bir gerıçeğ i ıbi r kere daha tekra r e d iyor u m : M e deniyetl er i l i m l e, ah lakla kuru l u r . M e den iyet l e r ce­ ha l etle, zu mm ı e, ahlaıh sızl ı kl a çöker G ELEOE G IN 1M ü J D ES i N i G ö N ü LLEHI NDE SAK­ LAY·A N �K SAKALLI D EDEL E R D E N , BAŞ I YAŞ MAK LI N·IN ELE RDEN , M I LL I Y ET Ç i TOR KIY. E 'N IN M i M AR LA­ HI , YAR:IN I N ü M I D L.ıE R I AZİZ G EN Ç LERE KADAR B ü B iz

·

.

.

.

.

1

280

ı


TO N TÜRK ·M i LL:ETi N i M'l-l'P lK1Ti D AR I ·i Ç i N ·G Ö N Ü L S E F E RB E RU G i NE Ç AG I R IYO R U M .

Alparslan TÜRKEŞ ŞAiFAK SÖKERKEN yı l ı n ı n s o n a yl a r ı n da n b irinde b i r cumarte­ s i g ü n ü buıgünkü M i l l iyetçi H areket P a rt i si 'n i n eski a d ıyıla C KMıp 'nin Anka ra 'da Yüksel ca ddesindeıd bina­ s ı n da Gen·ç l i k Kol l a rı n ı n haftal ı k s em in-9.r l erine kimse­ n in gelmed i ğ i n i görerek, bo·s �::.ı�rıda .konuşma s ı na baş­ l ayan ve s a l o n u doldura n KM i l l iyet:çi Ha reket}>in ö l·ç ü l ü 1 i de ri , Türk s i ya si ta rJıh1i n in e n s eviyel i poıl ti i ka a da m ı Alpa rs·l a n Türkeş, 1 5 N i san 1 97 8 g ü n ü P a rti s i n i n An­ k a ra 'da yapt ı ğ ı ve yüzb i n l erce k i s i n i n Taksim M eyda­ n ı 'ndan fersah fersah büyü k Ta ndoğan M eyda n ı na gir­ m eyi başarama d ı kl a rı g ü nde saatl erce yol a ra m ı ş ve m u!h t eşe m ekibin in önüne geçmeyi uzun süre ba şa ra­ mam ışıt:ı . i şte bu yüzden Türkeş, o gün b i r küçük çocukta n daha heyecanl ı i d i . Deme'k ki, uğrunda ıbüyük mahru m i ­ yet l e re kartl a n d ı ğ ı b u mukad des dava, a rt ı k sa h ipl eri­ n i n ; Türk m i l l eti n i n o m uz l a r ı nda yükse lecekti . «Tü r k ·M H l i yetç i Vi ğ i » bu defa, hem de <«doktriner» biçimde; d esta n l a n yl a , şi i r l·eri y l e, marş l a ny l a , m i l il ta­ rih ve e d ebiyatl a r ı y l a bir daha g itmem e k üzere gel m i şti. «Ya nk ı » derg i s i n in sayı n Türkeş ··i « Y ı l ı. n Ad a m r n seçmesin i n gerçek ısebebi, «Tü rk M i l l i yetçi l iğ i >m i n bu ihti şa m ı n ı görm·e mezl i kten gelememesi i di . S o l u n son ç ı rpı n ı·ş l a r ı n ı n sebeb1i d e b u i d i . Çün­ kü, on l a r i steseler d e, istemeseler de yine b üyük l i de­ r i n sözüyl e; « k a ra n l ı k l a rı n a ras ından şafak s1ö küyor»du . 1 9 65

.

28 1


SON SÖZ « 1 977 seçi m l e r i » son ra s ı ,

<<"M i l l iyetçi

s a y ı s ı bir m·i l yona ya k'l a ş a n oy pat la m a s ı

Ha reket», i l e Türkiye

B üyü k ıM i l l et 1M ec l i s i 'ne « 1 6 a lt ı n a da m » g ö n derm i şt i .

ıB u o l a y « G erçek 1M i l l i yetıçi Türk ive»n in «ıM·i LU DEVLET GÜÇ LÜ i KTiDAR » ü m i d i n i n «zafer paro l a s ı » -

idi . D ev l et i n rej i m i n i n a d ı « d em o kra s i » id i ama , da­ ıha

önce

de ona ltı b i n oyl·a M ecli se

g i r i l d iğ i

za m a n ,

M HP ü�çyüza l tm ı şi k ibin o y l a a nca k b i r tek k i ş i ç ı ka ra ­ bi l iyo rdu . Yan i , 3 4 6 ıb i n vaıta n d a ş ı n

o yu

«'boşa » g i d i ­

yo·rd u . B u defa sa n d ıktan i kibuçuk .m i lyo n oy fa r k l a « s a ğ ­ c ı b i r i kti dar» ç ıkm ı ştı . Yaln ı z n e var k i ; ne «Anaya s a » d a , n e de kan u n l a rd a «vata n da ş v i c da n ı » n ı n ken d i r ı ­ za s ı h ila f ı na , vek i l l eri e l iyle /başka l a rı na satı l m a s ı n ı n e ver i , n e d e ceza s ı va rd ı . Ve

sunda

·a d ı na

«demo kra s i » d e n i l e n rej i m , pa r l a mento­

kra l iyet rej i1m l eri·n e bi l e pa rmak ı s ı rtaca � bi·ç i m­

d e «teme l l-i senatö r» d en i l en b i r züımreyi

l etin

bu

.f a k i r ·m i l ­

keses i n d en bes l emek :zorunda ka l ıyordu . Sa n d ı ktan ç ı ka n « Üç l ü koa l isyon »

k ı sa

s ü rüyor,

1 1 AP m i l l etvek i l i , şahs i ç ı ka r l a r ı uğ ru na ( koltuk kar­ ş ı l ı ğ ı ) 'i-ki'buçu k m i l yon se·9men in i ra d e s i n e sayg ıs ı z l ı k ed i yo r v e ikt i d a r « so l » a kay ı yo rdu. 2 'ci •M C h ü-k O m eti

değişm işt i . O ysa k i ,

u ça k l a r

insan­ m ·a n evi değer­

kaçı ran, gem i l er bat ı ra n , ba n ka l a r ' soya n, m a s u m l a r ı ö l d ü.ren, Tü rk a d ı n ı ta ş ı ya n m i U T ve

l er e ka r.ş ı ç ı ka n « a n a rş i st» ! er i n s loga nl a r ı değ i ş.mem i ş­ t i : «Fa ş ist i ktida r - Ku.rtu l uşa ka da r sava ş » v . s . 282


ü l k ü c ü l e r e sa l d ı rı l a r , s iy as i c i na y et l e r b ü yü k bo­ yu tl a ra u l aş ı yo r , ü l k ü c ü l e r·e « iş k e nce» o l a y l a rı , g i tt i k!ç e v ah i m l e ş en s a'Y ı l a r ı y l a e nd i ş e i l e serg i l e ni yordu . Dev­ l et ka d ro l a r ı nda müthiş b i r kıy ı m b a ş l am ı ş, « m i l l i y etç i ö ğ r et men » in yerini «so lcu öğretmem> a l m ı şt ı . O ö ğ r e t­ m en l e r ki, mesela D i�a rb a k ı r' d a k i B ö l g e Toplantısı nda «Türkiye'n in t epe l erine yakında kız ı l bayrak çekeceğ iz . » dem iş l erd i . O ö ğret m en ki, mensubu o l duğu ve i l l eg a l Tıt:P ve K omü n i st B izi·m R a dyo 'dan d estek gören TÖB ­ DER , hep bu imajı serg i l em işti . Yah u d i Rockfel l er Vakf ı 'ndan isüfade ed ip, Ameri­ ka 'ya g i d erek, Yahud i Kissinger'den ders a l a n , B eyne·l ­ m·i l e l Yah u d i 'n in cihan ıh a k i m i ye ti n e h izmet eden «B i l ­ d e rb e rg e r»l e r i n a ra s ı na rahatl ı k l a katı l a n b i r başka n ı n i d a resi n deki hu iktidar; ;g e r ç ekt e «so l » da değ i l , oy için .so l 1un ıbezirgan l ı ğ ı n ı yap ı yo r , so1la da, a narşi,y e de y e ş i l ı ş ı k yakıyordu . ·

« 2 . M C H ü kümet i »n i n T i c a re t Ba k a n ı A gah . O kt a y Güner, A n ka ra ' d a ya pt ı ğ ı ba s ın to p l a nt ı s ı nd a «vata n ­ daş » ı n kan ı n ı emenlerle m ü ca de l e edeceğ iz . » dem iş v e MHP 'nin geti rmek i st e d ik l e ri tedbi r l erden ba,h setm işt i . AP 'de k ı m ı l d a m a l a r ol d u ıv e D e m i r e l ' e 1M HP 'den a yr ı l ­ mas ı n ı i stey e n ba s k ı l a r b a �ladı ; bu s ı ra d a M S P ' n i n Sa­ n a y i B a ka n ı d a kaşla göz ara s ı n d a , piya sa y ı kontro l edecek o l a n Ti·ca ret ıB a ka n.l ı ğ ı na bağ l ı b i r genel m ü dür­ l üğü, ıBaşıb akana fa rketti rmeden b i r ka ra rn a m e i·m za l a ­ ta ra k, kend i b aka n l ı ğ ı na bağlatmaya ka 1l ktı . B u s ı ra d a JıM F ( l ntem a s yo n a l P a ra Fo n u ) heyeti Tü rkiye'ye gehmiş rve Türkl erden «Türk pa ra s ı n ın de­ ğerinin d üşürü l·m es i n i , a ğ ır s anayi ha m l esinin mut l a ka d u r d u ru l m a s ı , k a l k ınm a h ı z ı n ı n d üş ü r ü l m es i » n i a ç ı kç a ı

283


istemişti . Beynel mHel Yahud inin i sted iği, i şte böyl e b i r h ükumetti v e isted iği d e ol muştu . H ü kOmeti böyl e gitti . « ıB a ğ ı msızl ı k» masa l­ l a r ıy l a /ha l k ı uyuta n l a r, l:MF 'n i n em irl erine boyun eğdi­ ler. Ağ ı r sanayi ıh a m l es i du rduru l du rve Türk pa ra s ı n ı n değ·e ri, bir ıç ı rp ı da O/o 3 8 'e ka dar d üşürü l üverd i . 2 . 1MC

ü n l ü Sa kh a ro .f , !bugün dah i R usya 'da yılda en a z bin k i ş i n i n i d a·m ed i l d i ğ in i s öy l er . ıFa kaıt bizi.m s o l cu­ l a r la , o n l a rı n h�lm i leri bu g e r· ç eğ i g örmez l ikten gel irler. 'Bu i kt i d a r ı n baş ı , B u lgari sta n 'da ; b i r şah s ın be s l e di ğ i ü-çüncü tavuğun beyanname i l e devlete a it o l duğ unu , m i l letten g i z l e r v e o rej i,me hayra n l ı k n uru k l a r ı çeker . R u sl a rd an söz ederken d e : <dk i ü lke a ra s ında ki i Mşki l er, ya1l n ı z hükumetl eri­ n i n değ i l , ha lk1l a r ı n ı n kaynaşma s ı y l a sağ l a m b i r zem ine oturab i l i r . » der. O yısa ki, R u sya 'da « seyahat h ü rr iyet i » '

yoktu .

Türk akınc ı bey l eri, a s ı rl a r boyu üç kıt'ada at oy­ n att ı k l a r ı bura la ra ak ın l a r d üzen l ed i k l eri zaman; Türk olmayanla rl a , Türk d ü ş·ma n l a r ı korkudan titrer ve kaç ı ­ şaca k del ik a ra rl a rd ı . B u k o rku n u n sebebi şuydu: ,

«Türkler geliyor- - - -»

'

ıB ug ün de Türk ol·m aya n ı a rl a , T ü rk düşma n ları n ı n İ'ç i·n deki ayn ı korku d ur:

«Türkler gel iyor- - - -»

Evet i . . . B i z ge!iyor.uz, biz i . . . · MHP artı k i kt i d a rd a deği ldi . Fakat ; Yahu d i M a­ son, dön m.e , Kom ünist i stemese de te k ra r g e l e ce krt: i ve g e ım e l i ydJ . ,

.

284


i Ç i N DEKiLER 1 - Ö'ıN · S öZ

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

• • et

6

TAR i H i

8

. • • . • • . • • • • • • • • • •

2 - T ü RKÇü LOK 1M ü CADELELE R·I

• • • •

3 1MAYIS 1 944 ..... ...... .............. 4 - Tü R KÇ ü LüK . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . · TURANOI LIK ü LKüS ü . . . . . . . . . . . . . . . . . . .S O LAY YAPAN A Ç l: K 1MEKTUP LAR . . . . . 6 7 lıK i N Ci AÇ IK 1M E KT'UP . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 8 ·AT<SI Z '1IN M ÜOAFAAS I . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9 - S· O·R ·G U L.A-R . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . . . . 10 ATS IZ ' IN SO RG US U . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11 S ANÇAR ' IN SO R GU S U . . . . . . . . . . . . . . . . . 12 TüRK EŞ ' i N S OR G U S U . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3

-

.

.

-

.

22· 24 27 29

-

37

-

50

-

.

-

--

·5 6 62

72 78

...............

83

........ S OR G US U 1 5 -TüMTüRK 'üN S O R G U S U . . . . . . . . . . . . . . .

85

13 14

-

TAN YU 'NU N S ORG U S U

S O FU O G LU 'N UN

16

-

:S i LGi:Ç ' iN

17

-

TEVETO G LU 'NU N

.

....... ........... SO R G U S U . . . . . . . . .

SO RG U S U

1 8 - AT1S IZ DED i K i . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 19 SANÇAR DED i ıK i . . . . . . . . . . . . . 20 TANYU - D ED i K·i . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .... . ıH . N iHAL ATSIZ Kl·M D lıR ? . 21 1 944'TEK i Tü RKıQü LüK D Ü ŞıMANLAR I 22 TÜRKEŞ, ·MHP 'YI AN LATI Y O R . . . . . . . . 23 24 M HP 'N i N POLiTiKA AN LAYJ.ŞI . . . 2 5 - M1ILU D EVLET NE DE·M EıKTIR 7 . . . . . . . 2 6 --- D 8MOKR�S I N.E D E M· E K T i R 7 . . . . . . . . . 27 S IYA:Si D EıM OKıRASl N E DE·M EKTI R 7 TE K BAŞKAN , T1EK :M·E CLIS S I STE·M I 28 N E·D l·R l . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 29 - EKıQN10M I VE ıKALK·IN:MA M E S E LE M IZ -

.

.

.

.

.

-

.

-

.

.

.

.

.

.

.

-

.

94 97 1 05 113 11 1 5 119 1 23

.

.

.

1 23

.

1 25

.

-

92

.

-

-

88

1 27 ·1 27

-

.

·

1 29 1 30 285


30 - DEM O KRASİ VE M ÜLKİYET AR1A SI N DAKi M Ü NASE B ET N E D i R ? . . . . . . . 3 1 - E K O N OM iK KALKI N1MA N E D EMEKTİ R ? iKTi SAD i D•E,M OKRAS I i LE 1M ÜNAS E B ET'I N ED iR 7 . . . . . . . . . . . . . . 32 NAS I L SANAY i LEŞECEGIZ . . . . . . . . 33 KALK I N M AM I Z I N PA RA:S I N I NAS I L B U­ LACA G I Z ? ................................ 34 - HER T Ü R K VATANDAŞ ! NAS I L ·M ÜLK SAH i f3 İ YAP l .LACAK, 18ıLJ FAB R iKALAR I N SAH İB İ . K İ'M O LACA K ? . . . . . . . . . . . . ......... 35 M İ LLET S E KT Ö R Ü N ED İR ? 3 6 - S O SYAL G üVE N Li K ve S O SYAL ADALET AN LAY I Ş I . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 37 - SO SYAL ADALET N AS I L GE RÇ EKLE Ş İR ? 38 K A L K I NıM AN1I N G E RE KTi R D I G i İ LM İ ve T E K N İ K KAD RO NAS I L Y.ETI ŞTl:R İU R 7 39 - D İK EY E G ITI M: M'İL.!Ll ELiT N E D İR ? 40 - İ ŞÇ i ve SE NıD İKAC I UK AN LAY I Ş I . . . . . E1MEK , S E RiMAYE ıB üTüN LEŞ M ES i N E41 DİR ? : . . . . . . . . . . . . . 42 - T EK Tİ P M1i LLl S E N D I KA C I L:I K N E D İ R ? 43 - İ Ş Ç İ TASA R R UF VE YATI RlıM SAN D I K LAR I . . . . . . .... . .. ... .. ... 44 İ Ş Ç İ FABR İ KALA R I .................... 45 - iŞ Ç i L1E R iN i Ş Y E R İ NDEN K A R ALMA ve Y ö N ETi.M· E KATILMALAR I . . . . . . . . . . . . 46 - G REV VE TOıP LU S ÖZLEŞ M E . . . . . . . . . . . .. . .. .... ... 47 - TAR lıM iŞÇiLERi K, öy VE T�R1l:M KENTLER i . . . . . . . . . . . . 48 49 E K O NO M İ K K ö Y KALK INM�S I . . . . . . . . .

.

.

.

.

.

-

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

131

1 32 1 34

-

.

.

-

.

.

1 35

1 37 1 38 1 39 1 39

-

.

.

.

.

1 42

1 4'3 1 44

-

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

-

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. .

.

.

.

.

.

.

.

-

-

286

.

.

.

1 45 1 47 1 48 1 49

1 50 150 1 .S 1 1 52 1 54


50 51

-

-

TO P RAK VE TAR I M R E F O R:M U .. KöYLü K R ED İ S İ ve KOO PE RATİFLE R M ES ELE·S i . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . MH P 'N I N KÖYLÜ i Ç İ N YAPACAKLAR ! YER�LTi S ERVETLER i· M iZ . . . . . . . . . . . . . . N AS I L B İ R BANKA S İ STıE M I ? . . . . . . . . SAH i LLE R İ M lZ .......................... D I Ş T i CAR ET :MES E LES İ . . . . . . . . . . . . . . . D I Ş P O L İT İ KA G ö R ü ŞLE R i . . . . . . . . . . . . D,I Ş E K O NO M İK 'İ Lİ ŞKİLER . . . . . . . . . . . YABANCI SE R1MAYE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . MHP ve D ÜN YA G Ö R Ü ŞLERi ........ T ÜRK v e Tü R K L ü K Ş U U R U . . . . . . . . . . . · M İ LLİYETÇİ PARTİ N E D E M EKTİ R 7 . S I N ·I FÇI PARTi LER ................... TüRKİYEıD E S i STE M TARTIŞMALA R I KAPiTALi ST S i S T E M . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . SO SYALİ ST E K O NO M i SlSTE·M I . . . . . . SO SYALİZM - MARK'S iZıM ' DE S O SYAL ADALET VE Sö:Mü R ü . . . . . . . . . . . . . . . . . SO SYALiZM İN ·M i LLiYETÇi LiK HAK­ K I N DA G ÖR Ü Ş Ü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . O RTAN I N S O LU ( D EM ı QKRATi K S O S­ YALİZM ) İLE K A LK I N ıMlAK ·M O:M K üN MÜDÜR? ıFAŞiZ:M VE N ASYıQ N AL S O S Y'AL İ ZM . . K Ü LTÜ R AN LAYlıŞI v e K Ü LT Ü R E;MP ERYA·L iZM I ........................ ........ D İ N ve D iN İ Ş L E R i . . . ... EG iTi·M ıM E S E LE M l'Z . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

.

.

.

.

52 53 -

-

54

55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67

-

-

-

.

.

.

.

.

.

.

..

.

.

.

68 -

69 -

.

70 71 -

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

71 73

-

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. .

.

.

.

.

.

.

.

.

1 54 1 56 1 57 1 59 1 61 ·1 62 1 63 1 64 1 ·6 6 1 67 1 68 1 70 1 71 1 73 1 75 1 75 1 80 1 90 1 92

1 96 1 97

1 99 20 1 204

74 - EG iTi,M i N M i LLLEŞTIR'MıE ve MOD E R N -

287


75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89

�EŞT i R M E M ES E L E S İ . . . . . . . . . . . . . . . . . . - GEN ÇLiK B U H fü�N LAR I ve Ü LKÜ C Ü G EN ÇLi K . . . . . . . . . . . . . . . . . . � . . . . . . . . . . . . . . - T Ü RK GENCİ NASı l L O LMAUD I R 7 . . - N ÜFUS M ES ELE S İ ve 0 . 0 G U M K O N TR·O LÜ .................................... - KAN U N H A K İ M İY E T i PAHAUL I K , VE R ­ V E R G İ ·M'ESELEıl!E R i . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . - G E RÇ E K M i LL i YETÇ İ TÜR K İYE N AS I L KU R U LU R ? .............................. - Tü R K E Ş 'L E 'B İR R ö P<O RTAJ . . . . . . . . . . . . - O RTAK PAZA R , AVR U PA' N I N Y EN i S ö�M ü R GEC i li K H A R E KETİ D İ R . . . . . . . . . - M i LLT D O KTR İ N : 9 I Ş IK . . . . . . . . . . . . . . . - T ü RK E Ş iN TÜ R K M İ LLETi NE BEYAN 1NAM ESİ ................................. .

'

-

-

-

-

96 288

21 3 21 4 21 5

,

21 7 21 3 225 234 240

'

ü STAD N E C İP FAZIL K ISAK ü R E K ' iN G Ö R Ü Ş LE R İ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . M H P 'N i N D ü Ş M A N LA R I . . . . . . . . . . . . . . . T ü R KEŞ I N 2 M i LLETVE K I LiN E C EVA B l TÜ R K AM E R i KA N i L I ŞK iLE R i . . . . . . . . . . . CH P IKTİD1A R I. VE 'MHP . . . . . . . . . . . . . . . . . . VUHG U N CU D Ü ZEN LE B İ R H ESAPLAS·

:

'

1

.

244 246 1248 253 261 268

,

MA

90 91 92 93 94 95

205

..

.....................................

G Ü N ÜM ÜZ D E TÜ R KÇ Ü LÜ K AN LAY I Ş l Tü RK EŞ ' i N B İ Y OG RAF i S i . . . . . . . . . . . . . . . T ü R K E Ş ' i N G E N Ç LI G E M E SAJ I . . . . . . . . . TÜ RK M i LL ETiN E '8 üYü K ÇAGH I . . . . . .

ŞAFAK S ö KEH KEN . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ·S·01N S ÖZ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. .İ Ç I NDEKiıl.�E R

27 1 275 275 277 279 28 1 282 285




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.