Fethi Tevetoğlu - Milli Mücadele Yıllarındaki Kuruluşlar

Page 1



MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR


. \TA T Ü R K K Ü L T Ü R , D İ L V E TA R İ H Y Ü K S E K K U R U l\1 U T A R İ H K C R lJ l\1 U Y A Y I N L ,\ R I

T C R K

XVI. Dizi

-

Sa. 53

MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKI KURULUŞLAR .

Karakol Cemiyeti Türkiye'de İngiliz Muhibleri Cemiyeti Wilson Prensibieri Cemiyeti Yeşilordu Cemiyeti

Dr. FETHİ TEVETOGLU

T Ü R K T A R i H

K U R L' :-.1

C

B

ıg88

A

S I ;..ı E V

i - i\ :\ K A R A


ISBN 975-16-0052-9


Milll Mücadele'ye silah ve cebhane kaçırmak için Muavenet-i Bahriye Grubu ve Karakol Gerniyeti kadrolannda çalışarak İstiklal Madalyası kazanmış ALEMDAR GEMiSi DESTAN/kahramanlarından Babam: Deniz Gü verte Subayı TEVETOGLU ALi DURSUN KAPYANın aziz hatırasına


İÇİ N D E K İ L E R Sahife O�S Ö Z

.............................................................................................................

IX-X

B i rinci B ö l ü m Karakol Cemiyeti . Hüseyin Rauf ve Kara Vasıf Beyler'in Tutuklanması . . Karakol Cemiyeti ve Mustafa Kemal Paşa Sivas Kongresi'nden A.B.D. Senatosu'na Çekilen Telgraf ................................ Karakol Cemiyeti ve Bolşeviklerle İlişkiler Baha Said Bey ve Bolşevikleri e İlişkiler .......................................................... Baha Said Bey'in Yanlış Davranışları . Baha Said Bey'in Mektubu .

........................................... ....................................................... ............ .. ........................

..........................................................

..........................................................

.....

................................................. ................

................................ ..................................................

3

ı8 ıg

32

34 36

39

42

İkinci Bölüm GİRİŞ T ürkiye'de İngiliz Muhibleri Cemiyeti .............................................................. Beyanname ............................................................................................................ Program Said Molla'nın Papaz Frew'ya Mektubları ........................................ ................ İngiliz Muhibleri Cemiyeti ve Satılmış Basın ................................................... İngiliz Muhibleri Cemiyeti Kurucu ve Destekcilerinin Yıkıcı Çabaları ......... İngiliz Muhibleri Cemiyeti'nin Yıllık Genel Kongresi ..................................... İngiliz Muhibleri Cemiyeti ve Malta Sürgünleri ............................................... Hainlerin Cezalandırılması .................................................................................. Yüzellilik İngiliz Muhibleri Cemiyeti Yöneticilerinin Sonuçları ...................... Said Molla'nın Receb Peker'e İki Mektubu ......................................................

. .

................................................................................................................... .

.. .

I02

.

I II

. . . .

Üçüncü Bölüm Wilson Prensibieri Cemiyeti Wilson Prensibieri . Wilson Prensibieri Cemiyeti'nin Kuruluşu Wilson Prensibieri Cemiyeti ve Basın Wilson Prensibieri Cemiyeti Esas Nizamnamesi

.................................... ............................................................. .........................................................

.................................................................. ...............................................

I47 ı5ı ı 54 ı 57 ı6o


İÇİNDEKlLER

VIII

Wilson Prensibieri Cemiyeti'nin W. Wilson'a Muhtırası . .. . . . .. Muhtıra İçindekiler ................................................................................................ Wilson Prensibieri Cemiyeti ve Üniversiteliler . Vahdet-i Milliye'nin Protestosu . ... .... . ... ... . ... .. ... .. . . .. . .. . ... Halide Edib ve Amerikan Hey' etleri . . ... .. .. .. ..... .......... ..... .. Halide Edib'in Mustafa Kemal Paşa'ya Mektubu ... ... .. . .. . .. . . . ... . Halide Edib ve Edgar L. Browne . . . .. .. .. .. . . . . Amerikan Mandası İle İlgili Yazışmalar ve Sonuçlar ...... ......

..... ... ... ..

....... ...........................................

.

..

. .

.

. ..

.

.

...

................. . ....

.

..

.

..................... ......

.

...

.. ... ...

.

.

.

...

.. ...

.

. ...

.

..

. .........

..

. ...

..

... . ... ..

...

.

.

..

.. ...... ....... ... .....

........................................

I68 I 7I I75 I8I I82 I86 I89 I 93

Dördüncü Bölüm Yeşi1ordu Cemiyeti . ................ ............ ............... ....... .................. Yeşilordu'nun Kuruluş Sebebi . Yeşilordu Beyannamesi . .. . . Yeşilordu Talimatnamesi . . .. . . . Yeşilordu Nizamnamesi . . Yeşilordu Hakkında Nureddin Paşa'nın Uyarısı .. .. ... . .. . . . . . Yeşilordu Cemiyeti Mahkemesi Tutanakları'ndan Nazım Bey'in Yazılı Savunması . . Mehmed Şükrü Bey'in Duruşması .. . ....... Şeyh Servet Efendi'nin Duruşması . ... .. . . . . . Vakkas Ferid'in Duruşması . ............ .. . . . . . . . . Baytar Salih'in Duruşması ..... ....... .. .. . .. . .. Karar . ................................................. ............... .... ...... .... Kay na kça İ N D E K S ··········································································································· ...... ..

............. ...............................................................

................. ....... ......... ....... ..

.................. ... .......................................

...

...... ............... .....................................

........................................................................... ....... .... ....

..

.....

.. ..

...

.. .. ... .......

...........................................

..... .. .................................................................. ......................................................... ..

.

........ .

......

.

... .. ........... ....... .. ............................... ..

..

.. .

..

.. ..

.. ..

.. .... ... ... ...... ....... ................... .. ...

..........................................

.................................................................................................................. ... .....................

Beş tarihi resim

I 97 207 225 226 228 232 233 244 247 25I 253 255 260 26 I 27I


ÖN SÖZ Türk milleti tarafından, Mustafa Kemal Atatü"rk'ün başbuğluğunda, Avrupa­ sömürgeci devletlerine karşı yapılmış Milli Mücadele'nin tam anlaşılması ve :oğru değerlendirilmesi için, bu yıllarda faaliyet göstermiş kuruluşların da bilin­ ::ıesi lazımdır. :-_;n

(Milli Mücadele nilanndaki Kuruluşlar), gizli olan ve olmayan diye sınıflandı­ :ılabileceği gibi; yararlı ve zararlı olanlar diye de ikiye bölünebilir. Bunların bir ;asmı, Milli Mücadele'yi oluşduran, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını destek­ ;eyen, kurtuluşun başanlmasında, zaferin elde edilmesinde büyük yardımı ve emeği geçen yararlı kuruluşlardır. Bir kısmı ise, Milli Mücadele'ye karşı, sömürgecilerin parayla satın aldıkları 1atan hainleri tarafından yönetilen; Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarına düşman zararlı kuruluşlardır. Bunlardan bazıları İstanbul'da, bazıları ise yurd dışında, Rusya'da kurulup .-\nadolu'da faaliyet gösterrneğe çalışan cemiyetlerdir.

(Milli Mü"cadele Yıllanndaki Kuruluşlar)'ın bir üçüncü grubu ise, başlangıçda ıyı maksadlarla kurulup yararlı hizmetler görmüş ve fakat sonra tehlikeli ve za­ rarlı bir gelişme göstermiş olanlardır. Çoğunun kuruluş yeri ve merkezi İstanbul'dadır. Bunlardan bazıları İstan­ bul'un çeşidli bölgelerinde ştıbelere de sahib bulunuyorlardı. Bu kuruluşlardan bir kısmının Anadolu'da şubeleri açılmışdır.

(Milli Miicadele Yıllanndaki Kuruluşlar)'ın en önemli sayılanları, yurdumuzu işgale kalkışan Avrupalı sömürgecilere karşı şahlanan Türk milletinin, Anadolu ve Trakya'nın her köşesinde oluşdurdukları (Müdafaa-i Hukuk) milli direniş ku­ ruluşlarıdır. (Muhafaza-i Mukaddesat ve Miidafaa-i Hukuk), ( Vitayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hu­ kuk-u Milliye Cemiyetı) , ( Trabzon Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyetı), (izmir Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyetı), ( Trakya - Paşaeli Müdafaa Hey 'et-i Osmani­ yesı), (izmir ilhakı Red Hey 'et-i Milliyesı), (Aydın Hey 'et-i Milliyesı), (Deniz/i Reddi ilhak Hey 'et-i Milliyesı), (Adana Mudafaa-i Hukuk Cemiyeti), (Akhisar Reddi işgal Ce­ miyeti), (Balıkesir ve Alaşehir Kongre/en), (Balıkesir Hareket-i Milliye Reddi ilhak Kon­ gresı),(Rodos ve istankiiy Adaları Müdafaa-i Hukuk-u istamiye Cemiyetı), (Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetı) v.b. gibi adlarla ve (Müdafaa-i Hukuk) davası-


ÖNSÖZ

X

nı desteklemek amacıyla, ı 2 Adalar bölgesi dahil, yurdun dört bir bucağında oluşan ve faaliyete geçen bu kuruluşlardan, burada bahsedecek değiliz. Bu milli kuruluşlardan, işgal altındaki İstanbul'da faaliyet gösterenierin ba­ şında: (KARAKOL CEMirETİ) gelmektedir. Biz burada, Milli Mücadele'ye büyük yararlığı dokunmuş bu (KARAKOL CEMirETİ) ile; Milli Mücadele'yi baltalarnak isteyen düşman kuruluş (TÜRKirE 'DE İNGiLiZ MUHRİBLERİ CEMirETİJni ve ayrıca (WiLSON PRENSİBLERİ CEMirETİ) ile, (rEŞİLORDU CEMirETİ/ni tanıtacağız. Bizce bu konu, Milli Mücadele Tarihi'ınizin bir önemli bölürnüdür. Uma­ rız ki: Karanlık taraflarını kısmen aydınlatrnağa çalışdığırnız bu gizli ve açık, ya­ rarlı ve zararlı faaliyetleri sergilenen dört ayrı kuruluş, ileride bu alanda yapıla­ cak geniş ve derin araşdirrnalara bir başlangıç, bir örnek olurlar. Çankaya: g EylUl ı g85

Dr. Fethi TEVETOGLU


B i r i n c i B ö lü m KARAKOL CEMİYETİ



KARA KOL CEMİYETİ Türk siyasi tarihinde ve Milli Mücadele sırasında adına sık sık rastlanılan kuruluşlardan biri Karakol Gerniyeti veya Karakol Grubu' dur. 1 Büyük Nutuk2 başta, Milli Mücadele ile ilgili eserlerin hemen hepsinde, bu kuruluş üzerinde ileri-geri çeşidli yorumlar, değerlendirmeler yapılmış ve hükümler ileri sürülmüştür. Bu cemiyet, işgal altındaki İstanbul'da Milli Mücadele'ye düşman kuruluş ve faaliyetler karşısında, Milli Mücadele'yi desteklemek için büyük çaba harca­ mış Gizli Grublar içinde en eski ve en önemlilerinden biridir. Diğer bazıları ise şunlardır: Ankara'da kurulup İstanbul'da teşkilatı bulunan Miisellah Milli Muda­ faa Grubu, kısa adıyla Mim Mim Grubu, Sehat Milli Grubu, rıldınm Grubu, Muave­ net-i Bahriye Grubu, Fethiye Grubu, ravuz Grubu, Namık Grubu; sırasıyla Hamza, Mücahid, Muharib ve Felô.h adlarını almış ve ( Güneş) takma ad ve imzasını kul­ lanmış Kurmay Topçu Binbaşısı Ekrem (Emekli Korgeneral Ekrem Baydur) ta­ rafından yöneltilmiş Ankara'ya bağlı grub v.b. 3 Bazı kaynakların İstanbul'da 13 Kasım ı g ı g'da kurulduğunu kaydettikleri 4 Karakol Cemiyetı'nin tam ve gerçek kuruluş tarihinin ı g ı 8 yılı Ekim ayı sonuna veya Kasım başlarına kadar gerilere gittiği anlaşılmaktadır. Önce, son bulan ( ittihad ve Terakkl Fırkası)'nın başsız kalan mensubları ara­ sında gizli bir korunma ve direniş grubu halinde oluşan Karakol Cemiyeti, daha sonra Anadolu'da başlatılan Milli Mücadele'yi destekleyen bir gizli kuruluşa dönüşecekdir. Kasım ı g ı 8 Cumartesi'yi 3 Kasım Pazar'a bağlayan yağmurlu, zifiri ka­ ranlık bir gecede, Enver, Tal'at ve Cemal Paşaların da dahil bulundukları 8 karabahtlı İttihadcı -diğer beşi: Dr. Nazım, Dr. Bahaeddin Şakir, Cemal Azmi, Beyrut Valisi Azmi ve eski Polis Müdürü Bedri Beylerdir- Boğaziçi kıyılarından ayrılıp, U-67 Alman Denizaltısı ile SivastopaJ yakınındaki Eupatoria Qewparori2

1 .) . ss.

Dr. Fethi Tevetoğlu: Karakol Cemiyeti,

Tiirk Kiiltiiriı;

725-32. 757-G3; Ayrıca bk. Tiirk Ansiklopedisi'ndeki Kara

Ağustos ve Eylul 1 970, Sayı: 94 ve Vasıf ve Karakol Cemiyeti madde­

��imiz. Cild XXI, ss. 24!:1-49. 293-94. 2 Gazi Mustafa Kemal (Atatürk ): Nuluk, Devlet Basımevi, İstanbul 1 938, ss. 52-53, 2g ı -g2. 1 Diğer gizli kuruluşlar için bk. Tiirk Ansiklopedi.ri'ndeki Gizli Grublar, Fethiye Grubu, :Ojneş Grubu ve Hamza Grubu maddelerimiz. Cild XVII, ss. ı go-92, 393-94 ve C.XVIII, s.458. ' T.C. Genelkurmay Başkanlığı Harb Tarihi Dairesi Resmi Yayınları: Tiirk istikliil Harhi, :_-.kara ıg64, ıg65, C.II, ks.II, s.5o; C. VI, s.43.


4

M İLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

ja) !imanına, Türkler devrindeki adıyla Gözleve kıyı kasabasına doğru Karade­ niz'in karanlık sulanna açılmışlardır *. İşte, dönüşü olmayan bu acı yolculuğun başlamasından kısa bir süre önce kurulan, daha sonra düşman kuvvetlerinin işgal ve kontrolu altındaki İstan­ bul'da eski İttihadcılardan Kurmay Albay Kara Vasıf Bey başkanlığında (KG.) rumuzu ile faaliyete geçecek bulunan bu gizli cemiyetin vücuda gelişi hakkında anlatılan ve yazılan hatıra ve kaynaklarda şu bilgiler verilmektedir: 5 I. Dünya Harbi'nin son ayları içinde bir gün, Kuruçeşme'deki Enver Paşa ralısı nda ünlü İttihatolardan Kara Kemal (eski İaşe Nazırı), yurdu terk etmek üzere bulunan Tal'at Paşa dan gider-ayak bir ta'limat alır. Kara Kemal, yine eski İttihatcılardan Kurmay Albay Kara Vasıf Bey'i gizlice evine çağırarak Tal'at Pa­ şa' dan aldığı emir gereğince, lider kadrosundan yoksun kalmış arkadaşların İtti­ hadcılığı sürdürebilmeleri için gizli bir kuruluşla birbirlerine bağlanmaları ve bir parola kabul ederek birbirlerini tanımaları lüzum ve zamretini belirtir. '

,

'

Kara Kemal in bu gizli cemiyetin kurulması yolunda Kara Vasıf a söylediği gerekçe şudur: "ingiliz:J.er, Ermeni sü"rgiiniine ve katline adı karışmış bulunan ittihatcı­ ları birer birer tutuklamakdadırlar. Biz varlığımızı ancak bir teşkilatta korumak zorunda­ yız. ittihatcılıkda sebat edecekel.er, gizli bir kuruluşla birbirl.erine bağlanmalı ve bir parola kabul ederek birbirl.erini tanımalıdırlar. Paşa il.e aramızda - KARAKOL - kelimesi ka­ rarlaşdınlmışdı. Bu ad, her ikimizin isimlerinin başında "KARA " takab/arımızla müŞte­ rek bulunmaktadır. Bu parolayı (KG.) diye kısaltırsak, hem Tal'at Paşa 'nın dediği olur, hem de ikimizin remzini taşımış bulunur." ,

Böylece, Kara Kemal ve Kara Vası/ ın adları başında müşterek olan (KARA) lakabını da taşıyan bu (KARAKOL) adı, ilk kurucular tarafından da memnun­ lukla kabul olunmuşdur. 1 935'de Baha Said Bey'den şahsen duyduğum vej�it ettiğim bilgilere göre, Milli Mücadele'yi desteklemek amacıyla faaUyete geçen KARAKOL CEMiYETi nin ilk ve asıl kurucuları şu üç kişiden ibarettir: 6

Kurmay Albay Kara Vasıf Bey Davavekili Refik ismail Bey Emekli riizbaşı Bahô. Said Bey • Bazı kaynaklar bu geminin Balkan Harbi'nde Sultan Hamid'i Selanik'den İsıanbul'a geti­ ren "Lorelei" adlı Alman sefaret gemisi olduğunu yazmaktadırlar. ; Hüsameddin Ertürk: iki Devrin Perde Arkası, İstanbul ı 957, ss. 2 ı 7 - ı 9. '' Küçük yaşlarımda Samsun ve Merzifon'da eniştem Avukat Sadık Ceyhan ile ağabeyi Avu­ kat Abdullah Ceyhan (bölgedeki ünleriyle Elbistanlı Muhami Biraderler) Beylerin çok yakın dostu ve arkadaşı olarak evimizde misafir kaldığı günlerde tanıdığım rahmetli Tayyare Cemiyeti Müfetti­ şi Baha Said Bey'i ( ı 882 - ı 6 Ekim 1 939), 1 934/ 1 936 yıllarında Askeri Tıbbiye öğrencisi bulundu­ ğum sırada;yine o yıllarda Kabataş Lisesi öğrencisi olan yeğenim Doktor Sedad Ceyhan ile birlik­ de Samatya'daki küçük ahşab evinde sık sık ziyaret ederdim. Bu ziyaretlerde Baha Said Bey'den


5

KARAKOL CEMİYETİ

KIJruluş Merkezi de: İstanbul'da Bab-ı-Ali Caddesi Resne Fotoğrafhane­ si'nde BaM Said Bey' e aid yazıhanedir. Nitekim, yapdığı araşdırma ve derlemelerde, bu kuruluşun faaliyetlerine ta­ nık olmuş ve çoğu Karakol Cemiyetı nde bizzat çalışmış bulunan: (Refik ismail, Galata/ı Şevket, Edib St'TVet, Kazım Özalp, Tevfik Sılay, Dr. Lutfi Kırdar, Ahmed Ka­ ra, ,Ziya Kılınçoğlu, Ferid Hama4 Aziz Ak, Faik Kaltakkıran, Hafız Besim, Mehmed Ali Donuker, Merdiven Köyiii Asaj, Şiikrii Oğuz, Mustafa Muğla/ı, ihsan Öna4 Ahmed Harndi Başar, Abdu/halik Berzenci, Cafer Erçıkan, ihsan Namık Poroy, Mehmed Nazmi Kalyoncu, Emin Arı raşın, Bican Bağcıoğlu, Kıvameddin Burslan, Reşad Mimaroğlu, Kamil Kutlu, Samatyalı Riişdü: Nevzat Tandoğan ve Dr. Galib Beyler) ile konuşmuş sayın Hasene /!gaz da Karakol Gerniyeti ilk kurucularının (Kara Vasıj, Refik ismail ve Bahô. Said) Beylerden oluşduğunu bildirmekdedir. 7 '

Baha Said Bey 'den tesbit ettiğimize göre, Kara Vasıf Bey, daha sonra yine es­ ki İttihatcılardan Kel Ali (Ali Çetinkaya), renibahçeli Şiikrü: Çerkes Reşid ve Sevki­ yatçı Rıza Beyid i de kurucu olarak teşkilata katarak, ( Karakol Cemiyetı) nin " redi­ ler" diye bilinen ilk (Faaliyet Grubu)'nu kurmuşdur. Daha sonra bu gruba, eski İttihatcılardan Karadeniz Bağazı Komutanı Kurmay Albay Galatalı Şevket, İs­ tanbul'da bulunan eski X. Kafkas Fırkası Komutanı Kurmay Yarbay Kemaled­ din Sami ( I 884-I5 Nisan I 934), Kurmay Albay Edhem Servet Boral ( I 876-2 I Eylfıl I 956), Piyade Yarbayı Rıza Oapon Rıza diye anılır) Beyleri de alarak Ka­ rakolcuların I I kişilik ilk (Merkez Hey'eti)'ni oluşdurmuş ve grubun (K. G. ) ru­ muzlu bir de mühürünü kazdırmışdır. '

Tarık Zafer Tunaya, kuruluş hakkındaki değerli araşdırmasında, "İstan­ bul'da Müdafaa-i Hukuk davasını desteklemek gayesiyle kurulan gizli cemiyet­ ler" 'in başında gösterdiği Karakol Cemiyetı nin - İstanbul Belediyesi memurların­ dan Serezli Ahmed İdikut ile Kabataş Lisesi Tarih Öğretmeni Galib Vardar Beylerden aldığı bilgilere göre - Kasım I g i g'da kurulduğunu; kuruluş yeri ve merkezinin (Bab-ı-Ali Caddesi Resne Fotoğrafhanesi'nde Baha Said Bey'in yazı­ hanesi) olduğunu; kurucu ve idarecilerinin ise, Reis: Kara Vasıf, Miralay Şev­ ket, Onuncu Kafkas Fırkası Kumandanı Kaymakam Kemaleddin Sami, Kayma­ kam Edib, Binbaşı Ali Rıza, Mütekaid Yüzbaşı Baha Said, Davavekili Refik İs'

çok maceralı geçmiş hayat hikayesini diniediğim gibi, ittihad Terakki Fırkası, Karakol Cemiyeti ve Milli Mücadele kadrosundaki faaliyetleri ve Atatürk'le olan arkadaşhğı ; ı 9 ı 4/ ı 9 ı 5 yıllarında Hükumet tarafından vazifelendirilerek Anadolu'da Bektaşiler arasında yapdığı incelemeler; kendile­ rine Kürt diyen Türk aşiretleri arasındaki araşdırmaları gibi çeşidli konuları, konuşmaları sırasında tesbit etmişdim. (Baha Said Bey hakkında daha fazla bilgi için - Tıirkiye'de Sosyalist ve Komiinist Faaliyetler 1910 - 1%0, Ankara ı 967 - adlı kitabımda 277, 282 ve 349· sahifelere, özellikle 282. sahi­ felerdeki dipnota bakıla). 7 Hasene Ilgaz: Milli Mücadele'de varlığı gizli kalan bir cemiyet: KARA-KOL Cemiyeti, Tarih ve Edebiyat Mumuası, ı Ocak ı 98 ı , Yıl XVII, Sayı ı 93, s. 1 2.


6

MİLLİ M ÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

mail, Dr. Abdulhak Adnan (Adıvar) ve Erkan-ı Harb Kaymakamı Çolak Sala­ haddin Beyler'den ibaret dokuz kişiden oluşduğunu bildirmektedir. 8 Tunaya'nın derlediği bilgilere göre Karakol Cemıjetı'nde hizmeti geçenlerden adları tesbit olunabilenler şunlardır: Kara Vasıf, Galatalı Şevket, Kemaleddin Sami, Kaymakam Edib, Binbaşı Ali Rıza, Emekli Yüzbaşı Baha Said, Dava Vekili Refik İsmail, Dr. Abdülhak Adnan (Adıvar), Kurmay Yarbay Çolak Salahaddin, Hüsameddin (Ertürk), Emin Ali, Topkapılı Mehmed, Muhabere Me'muru Cemal (Darüşşafaka Lisesi Anbar Me'muru), Polis Müdürlüğü Siyasi Kısım Amiri (Gözlüklü) Cemal, Bah­ riye Kolağası Hakkı, Yavuz Çarkçı Yüzbaşısı Giridli Mehmed, Topçu Kolağası Muhlis, Jandarma Yüzbaşı Enver, Topçu Zabiti Şefik, Polis Müdürlüğü Siyasi Kısım Me'murlanndan Saib, Polis Siyasi Kısım Başme'muru Serezli Ahmed (İdikut), Yenibahçeli Ahmed Şükrü (Oğuz), İhsan (eski Bahriye Vekili), Şer'iye Mahkemesi Başkatibi Naci, Kalender Hasan, Askeri Tekaüt Sandığı me'murla­ rından Tevfik Sükuti, Adliyeci Tal'at Beyler. Tunaya, Müdafaa-i Hukuk Devresi kuruluşlannı sınıflandınrken, İstan­ bul'un büyük yardım ve desteğine işaretle şöyle demekdedir: 9

"Milli Miicadele 'ye hasım unsurlar yanında payitaht aynı harekete kuvvetle miizahir, gizli ve gayet geniş taşkilô.tlı cemiyetleri de sinesinde banndırmışdır. Kara­ kol Cemiyeti, Mim Mim Grubu, istanbul Müdafaa-i Hukuk Gerniyeti gibi te­ şekküller bu müsbet durumun canlı delilleridir. Filhakika istanbu� resmi Osmanlı Hü"kumeti'ne rağmen, Anadolu'nun malzeme ve personel tedariki bakımından en müessir ve verimli kaynağını teşkil etmişdir." Bizim yukarıda verdiğimiz onbir kişilik ilk Yönetim Kurulu, ı Numaralı Topkapı Karakol Grubu şefi Hüsameddin Ertürk'ün eserinde de - bir farkı ile ay­ nı kimseler olarak gösterilmekdedir. 10 Farklı olan bir kişi, Baha Said Bey'den tesbit ettiğimiz listede Edhem Servet (Bora!), Ertürk'ün listesinde Edib Servet Bey' dir. Türk Milli Mücadelesi'nin içinde bulunmuş kahramanlardan biri olarak yarattıkları, yapdıklan ve yaşadıkları bu mücadelenin hatıra ve tarihini ilk önce yazmak şerefi Kurmay Albay Mehmed Arif Bey'indir. Milli Mücadele kahra­ manlanmızın çoğunluğu sağ iken yazılmış ve çıkarılmış bu eserinde Arif Bey, Karakol Cemıjeti 'nin hizmetleri için şunları söylemektedir: ı ı Tarık Z. Tunaya: Tiirkiye'de Siyasi Partiler, İstanbul 1 952, s.520. 9 lbid, s. 477 10 Hüsameddin Ertürk: a.g.e., ss. 2I]-ı8 11 Mehmed Arif (Kunnay Albay): Mücô.hedô.t- ı Milliye Hô.tırô.tı, 1 335- 1 339 Anadolu İnkılabı, İstanbul 1 924, ss. 77-79, Dipnot (ı7). Ayrıca bk. aynı eserin tarafımızdan sadeleşdirilmiş Latin­ harfli baskısı, Hayat Tô.rih Mecmuası, Mayıs 1 972, Sayı: 4, s.35, Dipnot (ı7). 8


Karakol Cerniyeti Haşkanı ve Arkadaşları Oturanlar : Sağdan; Kara Vasıfın kardeşi Fahreddin, Kara Vasıf, Dayı Mesut, Ayaktakiler : Sağdan; Nairn Cevaı. Erki'ını harp Ali Rıza, Yeni bahçeli Şükrü Oğuz


KARAKOL CEMİYETİ

7

"izmir'in Yunanlılar tarafından işgalinden önce eski Sivas Meb 'usu Kara Vôsıf Bey 'in teşebbiislniyle istanbul'da gizli olarak bir (Karakol Cemiyeti) kurulmuş ve is­ tanbul'un i'tilaf Devletini tarafından işgaline kadar takdire değer bir surette hizmet gömiişdiir. " ". . . Anadolu Milli Hareketi 'ne yardım hususunda bu cemiyet, vazifesini hakkıyla yapmış ve nakliyat hususunu ustaca idare eylemişdir. Harbiye Dairesi Reisi Kurmay Albay Ömer Lutfi (Yenibahçeli) ve Esliha (Pi­ yade ve Makine/i) Şubesi Miidiirii Kurmay Binbaşısı Naim Cevad Bey 'in vatansever­ ce hizmetini ve istanbul halkının (mavnacılar, hamallar, arabacılar, giimriik, deniz­ yol/an, posta-telgraf ve polis) me 'mur ve miistahdemlninin fedakarca gayret ve çaba­ lan sayesinde Ferid Hiikumeti 'nin ve ingilizler'in kontrollan altında bulunan anbar ve depolanndan geceleyin aşın/mak suretiyle muhtelif tarihlerde istanbul'dan 56.(}()() mekanizma, 320 makine/i tüfek, 7500 tüfek, bir batarya top, 2(}()() sandık cebhane, 70.(}()() takım elbise, 700.(}()() gem, nal ve mıh, 75.(}()() matara, 7.(}()() tona yakın mal?..eme ve muhtelif asker! eşya A nadolu ya geçirilmişdir. -?,onguldak tiiccarlannın kiralamış bulunduklan Fransız bandıralı Komilof, Mecda Westa vapurlan ile istanbul'dan inebolu ya ve Samsun 'a yapılan muhtelif se­ fer/erde birçok miihimmat ve asker! eşya sevk ve nakil olunmuş ve bu sevkiyatta mez­ kur vapurlarda ko miser/ik vazifesini gören Deniz Yüzbaşılığından emekli Gelibolu 'lu Mehmed Kaptan 'la, emekli ismail Hakkı Kaptan 'ın ve Beykoz 'lu Adil, Rizeli Giiverte Üsteğmeni Tevetoğlu Ali Dursun Kaptan gibi arkadaşlannın birçok fedakar­ ca hizmetini geçmişdir. " "Anadolu ya yapılan sevkiyatta Esliha Şubesi 'nden Binbaşı Cemal Bey, Maçka Silahhanesi Müdiirü" Binbaşı Bahaeddin Bey, Saraçhane Müdü·ro· Binbaşı Topçu Halid Bey, Sevkiyat Müdür Muavini Yiizbaşı ismail Hakkı Bey ve Yüzbaşı Arab Mehmed Ali Bey, Tophane Sevkiyat Miidiirii Siivari Binbaşısı Ahmed Bey (Erkan-ı Harb lakabı ile ünlü) ve Teğmen Ahmed Efendi'nin geçmiş hizmetleri takdire şayan­ dır. " Ertürk'ün verdiği bilgiye göre Karakol Gerniyeti Nizamnamesı'ni Kara Vasıf Bey kaleme almışdır. Tunaya'nın Ali Fuad Cebesoy'dan aldığı Karakol Gerniyeti (Teşkilat-ı Uvıumiye Niz.am namesı) 'nin birinci maddesi, kuruluşun amacını şöyle açıklamakdadır: 12

Madde 7: "Karakol Cemiyeti, milletin vahdeti, hü"rriyet ve hakimiyet-i mutlaka­ sını ve vatanın, siyasi ve coğrafi ve iktisadi tamami ve istiklalini te 'mine çalışır. iş­ bu mukaddesat-ı tabiiye-i milliye ve miilkiyeyi muhil her nevi ukud, kuyud ve şurutu suret-i kat 'iyyede red ve keenlemyekun ad ve ilan eder. işbu hukuk-u milliye ve 12

Tank Z. Tunaya: a.g.e., ss. 52 1 -23.


8

MİLLİ M ÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

miilkiyeyi her miitecaviz ve miistevliye karşı icabında sildh kuvvetiyle mü'dafaa ve muhafaza için Karakol Cemiyeti, milletin kudret ve harniyet-i milliyesine, alem-i is­ ldmın saldbet ve gayret-i diniyesine, milletierin hukuk-u tabiiyelerini teslim ve mü'da­ faa eden teşkildt-ı beyne/mi/eliyenin müzaheret-i medeniye ve necibanesine istinaden Tü.rkiye 'de berveçhi ati teşkildtı icra ve izhar eder. " Tunaya'nın belirttiğine göre: " Cemiyetin tam manasiyle Mü.dafaa-i Hukuk doktri­ ni 'ne dayandığı ve aksiyon programını buna göre ayarladığı anlaşılmakdadır. Nitekim Ce­ miyet, Sivas Kongresi 'nde reisi Kara Vasıf Bey tarafından temsil edilmiştir. " Bir Genel Merkez'e bağlı, her Vilayet ve müstakil Sancak'da birer şubesi bulunması gereken Cemiyetin teşkilatma iiid her lı.usus gizli kalmışdır.

Karakol Cemiyetı'nin faaliyetleri sekiz bölümde toplanmakdadır: I. Siyaset-i umumiye, istihbarat, um ur-u hiiriciye; 2. Propaganda ve Kara­ kol şubelerinin te'sisi ve teşkilatı; 3· Milli: Ordu ve Muharebe Çeteleri teşkilatı, seferberlik ve harekiit-ı harbiye; 4· Kuvve-i umumiye, esleha, mühimmat, malze­ me tedarik ve ihzarı; 5· Umur-u maliye ve hesabiye; 6. Nakliyat ve sevkiyat; 7· Muhabere, muvasala; 8. Muiimeliit-ı ziitiye, mahakim ve umur-u cezaiye.

K a r a k o l G e rn i y e t i P r og r a m ı 7 Saadet-i beşeriyeyi te 'min, istiklal ve hukuk-u milliyeyi istihsal ve tamami-i va­ tanı mü'dafaaya çalışan bir cemiyet vardır. ismi "Karakol" 'dur. -

"Karakol"'un maksadı milletiere hiimyet ve hukuk-u tabiiye ve serbesti-i inkişa­ 2 fını temin ettirmek ve akaid-i vicdaniye ve menafi-i hukuk-u vataniyeye muhalif her nevi istibdadı kırmak esası dairesinde çalışan biitün hükumat ve cemaat ile birlikte çalış­ makdır. -

3 "Karakol" kuvvetini, insaniyel aleminin en necibi bulunan sulhperver heyetierin ve umum sosyalist ve arnele gruplarının miizaheret-i beyne/mi/eliyesinden ve Türk, Müslüman aleminin yüreğinden ve maksadını kabul eden her ferd ve cemiyetin muavene­ tinden alır. -

4 "Karakol" 'un dahildeki faaliyeti: Vahdet-i milliye ve mülkiyeyi, hürriyet ve hukuk-u tabiiyeyi teşebbüsat-ı meşrua-i sakitane ile te 'mine ma 'tuf ve maksur olup şu ka­ dar ki her hümyeti boğan, her hakkı ezen ve yalnız kuvvet ve menfaal önünde secde eden müstebid/ere karşı indeliztırar sitah-ı ihtildle sarılacak ve kırılmaz bir azim ile yumruğu­ nu sallayacak, h ür ölecek fakat esir ve zelil yaşamayacakdır. -

"Karakol", bu maksad-ı mukaddesin elde edilmesi uğurunda dökülecek kanlar, söne­ cek ocakların maddi ve manevi mesutiyel-i az!mesinin, kendilerini kudretu/lah fevkinde nazım-ı cihan addeden mü"tecaviz zebunkeş/ere aid olduğunu ildn eyler.


KARAKOL CEMİYETİ

9

5 "Karakol" 'un hariçdeki faaliyeti, ikinci maddede mezkur desatir-i insaniyeye imtisal ve tevfik-i hareket eden bilcü"mk kuvay-ı haneiye ik teşrik-i mesaiyi istihdaf ederek teşekkü'/at-ı mevcudeye müzaheret eyler ve onlardan da mü"tekabikn yardım bekler. -

Tüzük ve Programı, Kara Vasıf Bey tarafından kaleme alınmış Karakol Ce­ miyeti, İstanbul ile Anadolu'daki Milli Mücadeleciler arasında bağlantı sağlamak için, Kocaeli bölgesinde bir (Menzil Teşkilatı) kurmuşdur. Bu Menzil Komutan­ lığı'na da, Karakol Merkez Hey 'eti tarafından, daha önce Maltepe Atış Okulu Müdürü bulunan Yenibahçeli Şükrü Bey tayin edilmişdir. Bu sayede, Anado­ lu'ya geçeceklerin işleri kolaylaşdırılacakdı.

(K G.) parolalı Karakol Grupu'na dahil bulunan diğer kimselerin adları şun­ lardır: Kara Vasıf Bey'in kardeşi Muhiddin Bey, Erzincanlı Kurmay Binbaşı Rıza Bey, ittihad ve Terakki Fırkası iktidarında Rize Meb'usu bulunan Sudi Bey, Sabancalı Hakkı Bey'in kardeşi Veteriner Yüzbaşı Baki Bey, bir ara Mahmud Şevket Paşa'nın Yaverliğini yapmış Binbaşı Hüseyin Kadri Bey, Kurmay Albay Arif Hikmet Bey, eski süvarİ binbaşılarından tüccar Tolçalı Süleyman Bey, eski­ den topçu binbaşısı olan Üsküdar'da Divitçiler Mahallesi'nde oturan eski İtti­ hadcılardan İhsan Bey, eski İttihadcılardan ve Balkan Savaşı ikinci devresinden i'tibaren Teşkilat-ı Mahsusa'ya dahil bulunan Ahmed Hilmi Bey, "Çolak" laka­ bıyla anılan İbrahim Bey, Maçka Kışiası'ndaki silah ve cebhane depolarından malzeme kaçırarak Anadolu'ya Kuvva-i Milliye'ye gönderen Mitralyoz Binbaşısı Cemal Bey, Harbiye Nezareti Daire Müdürlerinden Kurmay Binbaşı Naim Ce­ vad Bey ve Erkan-ı Harbiye Dairesi Reisi Kurmay Al bay Yenibahçeli Ömer Lütfi Bey. Ayrıca, teşkilatı Kocaeli bölgesinde yöneten ve bir çok vatanseverlik örnekle­ ri veren Yenibahçeli Şükrü Bey'in maiyetinde de birçok değerli subay ve siviller bulunuyordu. Kadıköy İnzibat Karakolu'nda vazifeli Piyade Yüzbaşısı Siyah! (Arab) Dayı Mes'ud (Gürbüz) Bey, Doktor Fahri Bey bunlardandır. Muharrem Giray ise, (Karakol Cemiyetı) ile ilgili hatıralarında şunları bildir­ mekdedir: 13

" Güzel İstanbul'umuz, düŞmaniann işgali ik müdhiş bir baskı altına girmiş ve baskı arttıkça Tü'rk gençliğinin de tahammülü" tü"kenerek, ters tepkiler belirmeğe baş­ lamışdı. Bu ters tepkilerin ilk esen· (Karakol Cemiyeti) 'dir. Bu gizli cemiyeti kuran yedi kişiden yalnız ikisinin, Albay Kara Vasıf ve yine Albay Galata/ı Şevket Bey 'in adlan biliniyor idiyse de, diğer beşinin, yani Baha Said,Refik İsmai� Sevkiyatçı (İs-

13

Muharrem Giray: İstanbul'un Işgalinde Gizli Bir Teşkilat (Karakol Cemiyeti), Yakın Tiiri­ 345-46.

himiz, c.l, ss.


ıo

MİLLİ �!ÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

tanbul Meb 'usu) Binbaşı Ali Rıza, Berlin Sefiri iken bir kaza neticesinde vefat eden Kemaleddin Sami (Paşa) ve Albay (istanbul Meb 'usu) Edib Servet Bey '!erin adlan bir sır olarak zafere kadar gizli tutulmuştur. "14 "Bu cemiyet ilk toplantısım hiç umutmayacak ve göze göriilmeyecek bir yerde, Mahmudpaşa Camii avlusundaki kahvede yapmışdı. işgal kuvvetleri, gerek içimizdeki soysuztarla ve gerekse Rum ve Ermeni gözciilerle, kendi gizli kurullarının biitiin ça­ lışma/anna rağmen, (Karakol Cemiyeti) 'nin ne adını, ne kurucu/arını, ne de yerini bulamamışlardı. " "istanbul'da Giilhfıne Parkı 'nda, çarşaf/ı Tü"rk kadıniarına saldırmağa yeltenen üÇ Fransız eri, bıçakla ağır surette yaralanmış ve ifade veremeden ölmiişlerdi. Bir sa­ niye içinde ortadan kaybolanfailler, Karakol Gerniyeti 'ne mensubdular. " "Aleyhinde yazılan bazı yazılara rağmen, Karakol Cemiyeti 'nin, Milli Miicade­ le'mizin en kara günlerinde, kendilerinden miihim istifadeler te 'min edilen birçok ordu mensuplarını ve bilhassa yiiksek riitbeli kumandanlanmıı:.ı Anadolu ya geçirmek, işgal kuvvetlerinin muhafaza ve kontrolu altında bulunan silfıh ve cebhfıne depolannı basa­ rak, nöbetçileri yok etmek suretiyle, Anadolu 'nun silfıh ve cebhane ihtiyacım sağla­ mak, karşılamak gibi çok biiyük yardım ve hizmetleri aslfı inkar edilemez. Karakol Gerniyeti'nin diğer bazı yerlerde olduğu gibi, bir de Anadolu yakası teşkilfıtı vardı ki bu miilıim işi idare eden de, daima alçak-gönüllii yaradılışı ve davranışları ile arka­ daşları arasında pek sevilen renibahçeli Şiikrit.. (Oğuz) Bey 'di. ranında Dayı Mes 'ud (Git."rbüi.) ve ihsan Beyler bulunuyor ve henüz askeri menzil teşkilfıtı yapıl­ madığı için kara sevkiyatını pek güÇlükle başarıyordu. Denizden de sevkiyatçı Ali Rıza Bey, takacılar, motorcu/ar vesair deniz vasılalan ile Karamit."rse� Mudanya gibi Anadolu iskelelerine sevkiyat yapıyordu. " "Karakol Cemiyeti, istanbul'un ünlü" rediler'ini de elde etmişdi. Dı:.. rı:.b. Saf­ vet, Dz. rzb. Arab Ferhad, Arab Hulusi, Kasabın Fehmi, Ecı:.acı Ahmed Numan, gaı:.inocu Galata/ı Hamdi, Bahriye/i KüÇük Hüseyin Beyler gibi göziinü· budakdan sakınmayan hamiyetti Tü"rk evlfıdlarına bir kere (görelim sizi!) denmiş; bunlar da Beyoğlu 'nu avuçları içine alıvermişlerdi. " "Karakol Cemiyeti, gizli faaliyetlerini en çok yüksek tahsil gençliği arasında göstererek, yurdsever gençlerin Milli Mücadeleye katılmalannı sağlayor ve bu kit."ltit."rlii gençlerimiz o saflar arasında çok faydalı hizmetler göruyorlardı. Bu gençler arasında bilhassa Tıb ve Hukuk fakit."lteleriyle,Mü"lkiyeliler daha kalabalık ve ateşli idiler. " " Hüsameddin Ertürk (a.g.e., ss. 2 q-ı 8), Karakol Gerniyeti'nin ilk yedi kurucusu olarak (Kara Vasıf, Baha Said, Ali Çetinkaya, Yenibahçeli Şükrü, Çerkes Reşid, Refik İsmail, Sevkiyatçı Rıza) Beylerin adlannı verdiği halde; Muharrem Giray, bunlardan ancak dördünü tekrarlıyor ki, onlar da (Kara Vasıf, Baha Said, Refik İsmail, Sevkiyatçı Rıza) Beylerdir. Diğer üçü yerine, kuru­ cu Yediler'e (Galatalı Şevket, Kemaleddin Sami ve Edip Servet) Beylerin dahil bulunduğunu ileri sürüyor.


ll

KARAKOL CEMİYETİ

Osmanlı İmparatorluğu Teşkildt-ı Mahsusası'nda ve Mütareke Yılları'nın M.M. Grubu Başkanlığında bulunan, Karakol Cemiyetı nin de ( ı Numaralı Top­ kapı Karakol Grubu Şefi) olan Hüsameddin Ertürk, değerli eserinde şu noktaya '

dikkati çekmekdedir:

"ralnız. şurası tarihçilerimiz. için bilinmesi gereken miihim bir noktadır ki, Kara Kemal'in Talat Paşa 'dan aldığı talimat ile harekete geçip, Kara Vasıf Beyle işbirliği yapıp (KG.) riimuz.lu Karakol Teşkilô.tı 'nı kurmalanndan önce, istanbul'un çeşidli mahalle ve semtlerinde birçok vatanseverler (Milli Teşkilô.t) kurmuş/ardı. Bu sebeb/e, Milli Direniş'in ilk şerefi, Karakolcu/ardan önce, bu ilk milli kuruluşlan oluşduran mechul kahramanlara diişmekdedir. Milli Miicadele uğrunda bu gidi teşkilô.t içinde ilk kurban verdiğimiz. kimse, Tevfik Sü'kutz Bey 'dir. Tekaüt' Şubesi memurlanndan olup Karakol kuruluşuna dahil bulunan Tevfik Siikutl, guya Damad Ferid Paşa ya suikast diiz.enlediği suçu ile tu­ tuklanarak, Divan-ı Örfi'ye teslim edilmiş ve bu mahkeme karan ile idam olunmuş­ dur. Diğer tarafdan o tarihde rüt' besi Mitralyöz Binbaşısı olan Cemal Bey (Paşa) Karakol teşkilô.tına dahil olup, Maçka Kışiası 'ndaki cebhane ve silô.hlan Kuvay-ı Milliye emrine teslim ettiğinden Divan-ı Harb karariyle mahkum edilmiş, fakat ha­ yatını kurtarmışdı. "15 Ciddi bir araşdırma sonucu, kuruluşda vazife görmüş pekçok vatanseverden bilgiler derleyen VII. Dönemde Hatay, VIII. Dönemde Çorum Milletvekilliği yapan sayın Hasene Ilgaz, Karakol Gerniyeti hakkında şu açıklamalarda bulunu­ yor: 16

" ... Karakol Teşkilô.tı, iki manaya gelir: 7 - Doğrudan doğruya muhafız. mana­ sına; 2 - Kara-Kol manasına. Bu her iki anlamdan anlaşılac_qğı_ üzere bu �i:Et J askeri değil, vatanzdir. Tür' k milleti_n_in -�nk�ldı�i.,;;ak-istendigini��-- egeme�tifj�[n -elden-- gittigm!goren,­ �a�eviyatid� ���;ılmarmş- otO.n-vaTandai_lan si_lô.ha saTı.liı_ai_a, istiklô.li korumağa [;ş­ vl_k ve bir organizasyona bağlamakiçin vatani bir ayaklarım�--ve k�;Şı koy�� cemiy�- -- · --� · - --- tf_�/;r.�k(Kar�k�l_G_�miy_eii) kf!_iulmuştu�-__

Bu cemiyet, kendisinden sonra kurulan vatanl_jı_üj_ii.!L ihtilô.l c!!!!i:zetlerine, isimle­ rine, . tejkilô.tlanna dokunmadan, yardım cemiJeti olarak onlara.. fıemen-kQI_Tilüi:Ji-ce­ miyetlere yardım ederek faydalı olmağa çalışmışdır. Erz.,urum Kongresi (23 Temmuz. 7979 Çarşamba)'nden önce iz.mir ve çevresinde kurulan Reddi ilhak (77 Mart 7979 Paz.artesi) ve Edirne civannda Trakya cemiyet­ leri (Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-i Osmaniyesi) (2 Aralık 7978 Paz.,artesi) ve is­ tanbul'da milli diğer teşekküller meydanda yokken Karakol Gerniyeti her yere kol-bu15 16

Hüsameddin Ertürk: a.g.e., s. 219. Hasene Ilgaz: a.g.m., s. 1 1 v.d.


12

MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

dak salmış, yeni teşekküller meydana çıkınca onltırltı ilgilenmiş, elinden gelen büt" ün vatani yardımltın yapmakdan aslô. geri kalmamışdır. Karakol Cemiyeti, istanbul 'un belli başlı büyük ve kaltıbalık semtlerinde inan­ dıkltın kimseler/e temasitır yaparak onltırdan faydaltınmasını bilmişdir. Beşiktaş 'da Resne Kadısı Halil ihrahim ve Binbaşı ismail Hakkı (Şinanay), istanbul tarafında Muğltılı Mustafa ve Kaymakam Hajız Besim ve arkadaşltın, Üsküdar'da Jandarma Binbaşısı Remzi, Topçu ihsan (eski Bahriye Nazın) çok yararlı hizmetler goTrrıüŞlerdir. Karakol Gerniyeti Merkezi, Kadıkiiy, ra/ova, Gebze ve yoresi Karakol Gerniyeti şubeleriyle beraber çalışır; Anadolu 'ya kaçmak isteyenlere, Kuvay-i Milliye çeteler şefi renibahçeli Şükrü ile Necati ve Kaymakam Fehmi Beyler yardımcı olurlardı. Binbaşı Necati Bey, Maltepe Atış Okulu 'nda idi. Milli çete/erin giydirilmesi ve gıdaltırıyltı ilgilenirdi. Topkapı civarında Rusameddin (Ertürk), Eyüb, BakırkOy" ve Kasımpaşa civarında Kasımpaşa/ı Bahriye/i Şevket (Erkan-ı Harbiye 'de ruzbaşı idi), adeta Bahriyeyi Karakol Gerniyeti 'ne bağlamış, çok çalışmışdır. 17 Bu zat, To­ pal Osman tarafından oldu·rv.·ten Trabzon Meb 'usu Ali Şükrü. Bey 'in kardeşiydi. Karakol Gerniyeti yalnız istanbul'da çalışmış; diğer Anadolu şehirlerinden bir çoğu ile yazışarak onitırın istedikleri yardımlan yapmışdır. Ali Hikmet Paşa (Ayerdem), uzun sü.re muhalif Hükumetin Harbiye Nazırı olan Nazım Paşa 'yı bile Karakol Gerniyeti 'nin fikrine ve vatanın kurtarılması hede­ fine sevk etmişdir. Harbiye Nezareti 'ndeki her şube, Karakol Gerniyeti ile gizli bir çalışma yapar, boylece istenilen her şey koltıyca sağlanırdı. Karakol Gerniyeti 'nde üye kaydı gibi bir seremoni yoktu. Amaç için çalışanlar, memleketin halinden üzü"ntü duyanltır, Cemiyetin tabii üyesi idi. ittihatcı/arın hemen hepsi, askeri kıtaat karargahları, Hükumet teşekkülleri, telgrafçıltır, Süleyman Nazif, Velid (Ebuzzıya), Kara Kemal, Salih Reis ve kardeşi Ferid Hama� Osman Kah­ ya,Kızıltıy Gerniyeti mensupları, vatanı kurlarmağa mahsus bir cemiyetin varlığını bilenler, hatta evvelce umudsuz ve korkak oltın şübheliler bile cemiyete alınmış ve on­ lara imkanlar sağltınarak hizmetlerinden faydalanılmışdır. Karakol Gerniyeti'nin kurucuları: Kara Vasıf, Refik /smail ve Bahô. Said'dir. Cemiyet 'in tüzüğünde şube, kol gibi kayıtltır da yokdur. Merkez oltırak bir yer goste­ rilmemişdir. ratnız üÇer kişilik hücreler halinde çalışılan binlerce vatandaş vardır ki bunlar da birbirlerini aslô. tanımazlar. 17 Yazarın Notu: Babam, o zamanki Güverte Üsteğıneni Ali Dursun (Tevetoğlu),Yüzbaşı Şevket Bey'le ve yine Deniz Yüzbaşısı Hasan Settar (Tatar Hasan) Bey'le birlikde Muavenet-i Bah­ riye Grupu kadrosunda ve Karakol Cemiyeti'nde (Bartın-Zonguldak-Ereğli bölgesinden) Ankara'ya silah-cebhane ve Milli Mücadeleci sevkinde çalışmışdır. (Bk. Alemdar Il. Kapdanı Tevetoğlu Ali Dursun: Milli Mücadele'nin Bir Deniz Kahramanlığı: Alemdar Destanı, Hayat Tarih Mecmuası, Kasım 1 973, Sayı ı ı , s. 1 5-23). F. T.


KARAKOL CEMİYETİ

13

. . . Bu kadar geniş ve gizli çalışanlar bu teşkilatın içinde ve başında kim olduğu­ nu asla bilmedikini gibi, herkes aldığı ödevi en iyi şekilde yaparak o giinlerin şartla­ n içinde memlekete faydalı olmuşdur. Bunun için tam olarak Karakol Cemiyeti'nde ödev alanlan saptamak miimkiin olmamışdır. Karakol Cemiyeti'nin vesikalanndan bir kısmını Adnan (Adıvar) Bey sak/ardı. Bu vesikalarla Çolak Kemaleddin Sami Paşa ilgilenirdi. iskeçeli Arif Bey, Çiirü"ksulu Mahmud Paşa'nın Kabataş'daki evinde otururdu. Trakya Cemiyeti ile de atakalı olan iskeçeli Arif Bey, Trakya'daki çalışmalarla ilgi kurardı. Karakol Cemiyeti, Tekketerden çok faydalanmışdır. Merdiven Köyii 'ndeki Bektaşi Tekkesi, Sultan Tepesi'ndeki Öz.,bek Tekkesi (Özbek/er Dergahı) bunlardan ikisidir. Bu Tekkeler, Anadolu ya giden ve gelenlere menz.il vaz.,ifesi göriirdii. Bu Tekkelere, Merkez. 'in parolasıyla giden herkes hiisnü· kabul göriir, icab eden mahalle gönderilirdi. Üsküdarlı tiiccar Abdu/halim Bey, Anadolu ya gitmek isteyenlere çeşidli yardım­ larda bulunurdu. Emin Paşa (Mehmed Emin Koral) (7887- 7959), Karadeniz. Boğaz.ı Müstahkem Mevki Komutanı idi. Bu zat kendi kıt'alannı adeta Karakol Cemiyeti emrine ver­ mişdi. Emin Paşa ya şifreler Şevket Galata/ı ve Kemal yoluyla giderdi. Bu z.,at ve istanbul'da bulunan kıt 'alar, Şevket Galata/ı 'nın elindeydi. " Hasene Ilgaz Hanım da Cemiyetin Yönetim Kurulu'nda şu yedi kişiyi göstermekdedir: Şevket Galatalı Refik İsmail Kemaleddin Sami 4 Kara Vasıf 5 Edib Servet 6 - Baha Said 7 - Ali Riza (Binbaşı emeklisi, eski İstanbul Milletvekili). ı

2 3

-

-

-

-

-

Bu zevattan başka Karakol Cem iyetı nde çalışanlardan muhtelif şekilde bahse­ den sayın Hasene Ilgaz'ın makalesinde şu kimselerin adlarını da tesbit ediyo­ ruz: '

M. Kazım (Orbay) Hüseyin Rauf (Orbay) Darüleytamcı İsmail Hakkı (Başak) Rami Bey (Karta! eşrafından) Topçuoğlu Nazmi (eski Ticaret Bakanı) Sabancalı Baki


M İLLİ M ÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Naim Cevad (Harbiye Nezaretinde) Çenberlitaşlı Cemal (Emekli) Kara Bekir Paşa Binbaşı Asım (fopçu Dairesi Reisi) Adil Agah Bey (Yenişehirli Haydar Bey'in Dayısı) Hasan Ali Kuşçalı (felgrafçı) Muhiddin Bey (Gebze Kaymakamı, eski Çatalca Askerlik Şube Müdürü) Binbaşı Hüseyin Haki (Askeri Saraçhane Anban Müdürü) Süleymaniye Anbar Müdürü Faik Dişçi Şevki Sevkiyatçı Harndi Bey Maliye Nazırı Reşad Bey v.b. Bu değerli hizmetler gören vatansever Karakol'cular listesine, Anadolu'ya geçmeleri gerekenierin bu seyahatlarını kolaylaşdıran ve güvence içinde sağlayan Üsküdar Jandarma Komutanı Remzi Bey de eklenmelidir. 18 Karakol Cemiyeti'nde hizmet vermiş vatanseverlerden biri de, Milli Müca­ dele'nin Canik Mutasarrıfı ve Trabzon Valisi Hamid Bey diye ünlü kahraman­ larından Hamid Kapancı (Rodos, I 878 - İstanbul, I I Haziran I g28)'dır. Devlet hizmetinde uzun yıllar atak, cesur ve çok yetkili kişiliği ile vatan ve millet uğ­ runda bir şeref destanı yazmış bu örnek vatansever için genç meslekdaşları (Meşhur Vali/er) eserinde şöyle yazmaktadırlar: 19

". . . Bu devrede Istanbul 'da Göz Tabibi meşhur Es 'ad Paşa 'nın Milli Kongre hazırlıklan çalışmalanna katılmış, hatta bir ara istanbul 'da Ahmed Rıza Bey delô.­ letiyle bir kısım eski devlet biiyüklerinin kurduk/an ( Vahdet-i Mülkiye Cemiyeti)'ne girmiş; Es 'ad Paşa'nın ve Kongre üyelerinden birçoğunun tevkifleri sonrasında yine istanbul 'da Kara Vasıf Bey 'le Miralay Re'fet Bey 'in, Şerif ve Şevki Beyler/e, Baha Said Bey 'in katıldıklan (Karakol Cemiyeti)'ne dahil olmuşdur. 1919 yılının 19 Ma­ yısı ve Mustafa Kemal Paşa 'nın bir kısım arkadaşlanyla Samsun 'a çıkış haberi, çoklan gibi Hamid Bey 'i de memleketin kurtuluşu uğrundaki çaba/ann başanya ula­ şacağı hakkındaki inancını artırmış; yüreği ferahlamış ve Canik Mutasamflığı 'nı bu inançla kabul ederek kendini Anadolu ya atmışdır. " Karakol Cemiyeti mensublan arasında, kullanılan takma adlar konusunda da, değerli araşdırıcı Il gaz, şu bilgileri vermekdedir: 20

Gazi Mustafa Kemal: (Nuh); Şevket Galata/ı: (isa); Ali Fuad Cebesoy: (Musa) ve Kara Vasıf (Cengiz). 18 19

Yunus Nadi (Abalıoğlu): Kurtuluş Savaşı Anı/arı, İstanbul 1978, ss. 192-97. Hayri Orhun, Mehmed Belek, Celal Kasaroğlu ve Kazım Atakul: M�şhur

ı g66, s. 428. 20 Hasene Ilgaz: a.g.m.

Vali/n,

Ankara


KARAKOL CEMİYETİ

ıs

Cemiyetin muhtelif şube, bölüm ve kademelerinde çeşidli vatani hizmetler gören Milli Müdideleci vatanseverlerden de şöyle bahsedilmekdedir:

"Eşkiyalar işi ile Dariileytamcı ismail Hakkı (Başak) meşgul olurdu. Kartat eşrafından çiftçi Rami Bey, eşkiyalar Karta/'a geldiği zamarı hemen Karakol Gerni­ yeti'ne bilgi verirdi. Karakol Gerniyeti'nin Genel Merkez'i istanbul içinde belirli olmamakla beraber ekseriya Taksim'de Refik ismail Bey'in yazıharıesirıde; sorıra Ayaspaşa'da Namık Paşa Konağı 'nda oturarı Şevket Bey'in evinde; Nişarıtaşı'nda tekrar Galata/ı Şevket Bey 'in evi ile Kemaleddirı Sami'nin evinde; Sultan Hamamı'nda Naci Bey'in yazı­ hanesinde ve başka çeşidli evlerde toplanılırdı. Mali Kol başda, bazı kollarla temas yeri 1 Numaralı Vakıf Hanı'nda Üsküdarlı Ahmed Halim Bey'in yazıhanesiydi. Yönetim Kurulu'nda herkes vazifeliydi. Galata/ı Şevket, istanbul'daki büt. ü·n teş­ kilô.tla teması sağlar, teşkilô.tın silô.hlanmasını ve yazışmalannı o yapardı. Ali Rıza Bey sevkiyat, propaganda işlerini ve milli basını aynı hedefe yöneltmek için gereken­ ler/e ilişki kurmayı sağ/ardı. Kemaleddin Sami, sitahianma ve bazı yabancı gazete­ ler/e ve askeri teşkilô.tla temas kurardı. Kara Vasıf ve diğer arkadaşlar da Karakol Gerniyeti'nin büyümesi ve diğer kuruluşlarla ilişki kurma hususlan ile ilgilenirlerdi. Baha Said'e gelince: Milli Mücadele için fevkalô.de yararlı hizmetler gören bu zat, Hürryet'in ilô.nından sonra iran'ı, Turan 'ı kılık değişdirerek başdan başa gez­ miş, dolaşmışdır. Tü.rklük için durmadan çalışmışdır. Bahii Said o zaman emekli Yüzbaşıymış. "Papas Frew, ingiliz Enteli.fans Servisi'nin istanbul Şefi idi. Aynı zamanda Kaptan Bennett'le temas ederdi. Bütün ingiliz şifreleri bu adamın elindeydi. Bilhassa Ferid Paşa Hükumeti ile yapılan konuşmalan bundan öğrenmek mümkündü·r. Ferid Paşa ile ingilizierin düŞlince/erini öğrenmek için Papas Frew'nun sempatisini kazan­ mak için Lami, KüÇük Kemal'in (izmir'de Moralızade Halil Bey'le çalışır) çabala­ nyla te'min edilmişdir. Papas Frew'nun şifrelerini çalarak çöi_erıin Karakol Cemiye­ li'ne hizmet eden Lami olduğu söyleniyorsa da, bunun KüÇük Kemal olması ihtimali daha kuvvetlidir. Bunu, Ali Rıza Bey'le çalışan Mehmed Ali Donuker'den öğrenmek mümkü·n olabilir. Ali Rıza Bey, Papas Frew'nun gizli haberlerini her zaman Genel Merkez'e ge­ tirir ve ona göre işlem yapılırdı. Meselô.: Bedir Haniılardan Cemi! Paşazadelerden Celô.det ve Kamuran Ali, Diyarbakır'da isyana kalkacaklan zaman, burada Ferid Paşa'dan talimat almışlardı. Bunun ne zaman olacağını Karakol Teşkilô.tı Frew 'nun dosyasından öğrenmiş ve doğrudan doğruya Mustafa Kemal Paşa ya haber vermiş ve gerekli tedbir alınmışdır. Ferid Paşa HüJıumeti'nin Elazığ Valisi Kayserili Ali Galib'e, Sivas Kongresi'ni bastırmak için verdiği emir ve talimat yine bu kanaldan haber alınmış ve şifre ile Mustafa Kemal Paşa ya bildirilmişdir. Bunun üzerinedir ki, Gazi Mustafa Kemal


M İLLİ MCCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

ı6

Paşa'dan aldığı emir/e Malatya civanndaki Alay Komutanı ilyas Paşa, Ali Galib ve Cemi! Paşa kuvvetlerini dağıtmışdır. Karakol Cemiyetı'nin Erzurum ve Sivas Kongreleri ile olan ilişkisine de deği­ nen sayın Ilgaz, şunları belirtrnekdedir: "Karakol Cemiyeti, Erzurum Kongresi'ne katılmak isteyen Hüseyin Rauf (Or­ bay) Bey 'i kendi çalışma arkadaşı saydığından, başka birini göndermek lüi..umunu hissetmemişdir. Sivas Kongresi'ne gelince, bu kongreye delege giden Kara Viisıf ve Rauf Beylerdir. Sivas Kongresi 'ne Bekir Siimi Bey de katılmışdır. n

Karakol Gerniyeti ile iki önemli şahsiyeti, Kara Vasıf Bey ve Kernaleddin Sa­ mi Paşa hakkında Halide Edib Adıvar'ın yazdıkları son derece ilginçdir. Sivas Kongresi'nde Arnerikan Mandası'nı savunanların gerçek kaynağına da ışık tutan bu satırları da kuruluşun büyük hizmet hanesine eklerneyi vazife sayıyoruz: 21 "Karakol adını taşıyan bir gii..l i birlik en önemlisi ve en iyi sonuç verenidir. Bu­ nun reisi Kara Viisıf Bey'di. Ufak tefek, esmer ve sağır olan bu adam çok büyük hiZmetler görmüŞdür. Bir çocuk kadar saf göz/eri ve konuşması onun içsel ve insani vasıflannı derhal açığa vururdu. 7908 'den i'tibiiren bir hayli ihtiliilci Türk liderleri tanımışdım ve yıllarca Milli Mü"ciidele 'nin en niiz.ik devirlerini yaşamışdım. Fakat hiç bir zaman Viisıf Bey kadar prensibierine sadık insana rastlamamışdım. Şahsi şöhret onu hiç bir prensibinden ayıramazdı. Derdi ki: "Milletimii..i kurtarabilecek olan şey kolaylıkla elde edilecek bir başan değildir; ancak manevi kudretimiz, hürri­ yet aşkımız, hak ve adii/ete inancımız kurtarabilir. Gerçi bu adamın adı bugün en az geçerse de, bence gelecek Türkiyesi 'nin en gerçek bir yurtsever ömeğidir. Onun is­ tediği hür bir iç idare kurmak ve hiç bir güce dayanmamakdı. " n

"Karakol ile ilişkim, hayli drama benzeyen bir toplantıda olmuştur. Benim ora­ ya gitmemi, tabii çok dikkatli ve gizli bir şekilde te 'min etmişlerdi. Gider gitmez karşı karşıya geldiğim ilk simii Kaymakam Kemiil Bey (Kemiileddin Siimi Paşa) ol­ du. Bu adam Suriye'de okul/ara ve yetimevlerine çok yardım etmişdi. Hemen, karşı karşıya oturduk, bir kiiğıt üzerine milli maksadımızı tesbite çalışdık Tabii O, mem­ leketin coğrafya durumunu çok iyi biliyordu. Çoğu subay olan bir hayli genç Tiirkle­ rin şübhe gö"türmez çoğunlukda olduklan yerlere gidecek/erdi. Bu, Türkiye'yi paylaş­ maya hazırlanan 1'tiliif kuvvetlerinin pliinlanlanna karşı halkı uyandırmak ve hazır­ lamak için yapılmışdı. Kara Viisıf Bey, bu kuruluşun ruhu, Kemiileddin Siimi ise, eli-kolu ve idiire ci­ hazının başıydı. O, istilii kuvvetleriyle yakından temasda ve aynı zamanda el altın­ dan Anadolu'ya siliih kaçırtmak yollannı temin etmekdeydi. Hattii, ingiliz ve Fran­ sız kuvvetlerinin depolanndaki birçok siliihı kayıkçılar, gemiciler ve orada çalışan 21

Halide Edip Adıvar: Tiirk'iirı A teşle imtiham, İstanbul

1 97 ı,

ss.

25-26.


KARAKOL CEMİYETİ

başka kimseler yoluyla elde edip Anadolu ya göndertirdi. Bun/ann arasında 320 ma­ kine/i tüfek, 7500 tüfek, bir top, 200 sandık mermi, 70. rxxJ ü"n iforma vesaire Anado­ lu ya kaçınlmışdı. Kemiileddin Sami, istanbul'da X. Fırka (Tü"men) komutanı oldu­ ğu zaman, bü"tü"n gü·n görevini gördüMen sonra, geceleri de ihtilô.li hazır/ardı. Gece yansından sonra, Üsküdar tarafına geçerek çeşidli birlikler/e ilişki kurar, hazırlanırdı ve çoğu zaman gece saat ikiden sonra bize gelir ve derdi ki: "Doktor Adnan, o kadar yorgunum ki, yatsam, vüeudum kendimi yatakdan yere atıyor. " Vali Tahsin Uzer, Makedonya'daki eşkiyalık olaylarını anlattığı eserinde, o tarihde Kıdemli Yüzbaşı bulunan Kara Vasıf Beyden de bahsetmekdedir. 22 Ağustos Nahiye Müdürü ile Jandarma Komutanı arasında bir cinayet olayı yüzünden çıkmış anlaşmazlığın incelenip giderilmesi görevinde Tahsin ve Vasıf Beyler birlikde bulunmuşlar.

"Kara Viisıf Bey 'le sonradan aramızda bir fikir anlaşmadığı çıkdı, hatta (Asır) gazetesinde birbirimize karşılıklı, dokunaklı yazışmalarda bulunduk" diyen Uzer, dipnot olarak da şunları yazmakdadır: "Kara Viisıf Bu zat değerli bir askerdir. Daha sonra kendisiyle Erzurum 'da çok anlaşdık, birlikde çalışdık Milli Meclis 'de bulunduk ve Su-i kasd Olayı 'nda asıldı. " * Karakol Cemiyetı nin Anadolu'daki Milli Miicadele'ye pek büyü� hizmetler yapdığı, yerli - yabancı birçok araşdırıcı ve tarihçinin eserlerinde belirtilmiş bu­ lunmakdadır. Bu kuruluşun en önde gelen kurucu liderlerinden Baha Said Bey'in tamamen iyi niyetle kendi başına buyruk, Bolşeviklerle anlaşma imzala­ ması gibi, Ankara'daki Milli Mücadele kadrosunun, özellikle Mustafa Kemal Paşa'nın dış politikasına ters düşen zararlı davranışları sonucu nasıl kapatıldığını ileride ayrıntıları ve belgeleriyle göreceğiz. '

Sırası gelmişken burada belirtmek istediğimiz iki önemli husus şunlardır: ı Karakol Cemıjetı nin Milli Mücadele'ye en büyük hizmeti, düşman işga­ li altındaki İstanbul'dan Anadolu'ya silah, cephane ve mücadelecilerin kaçırıl­ masını sağlamasıdır. -

'

2 Milli Mücadele'ye düşman İşgal Kuvvetleri ile Darnacl Ferid Hükumeti ve suç ortaklarının, İngiliz Muhibleri Cemiyeti gibi kuruluşların haince plan ve faaliyetlerini günü gününe Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarına haber vermesi­ dir. -

22 Tahsin Uzer: Makedonya Eikiyalık Tan'hi ve Son Osmanlı riinetimi, Türk Tarih Kurumu Ya­ yımı, Ankara ı 979, ss. 239-40. • Kara Viisıf Bey, Atatürk'e Su-i-kasd konusunda kurulan İstikiiii Mahkemesi'ne sevkolun­ muşsa da, suçsuz bulunarak beraat etmişdir. Yıllar sonra,kulakları çok ağır işiten bu Milli Müca­ dele kahramanı, Kızıltoprak'da trene yetişrnek istediği bir sırada, koşduğu tren-hattı üzerinde, düdüğünü duymadığı trenin altında kalarak, 9 Aralık ı 93 ı Çarşamba günü feci bir kaza sonucu vefat etmişdir.

F 2


ıB

MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Olayların üstünden yıllar geçdikden sonra, görgü tanıklarının pek çoğu ha­ yatta yokken yazılmış hatıralar, hiç şübhe yok ki, tarafsız sayılamaz ve gerçekleri aynen, oldukları gibi sergilemez. Bu bakımdan da tarihin doğru yazılmasına ya­ rarlı olmaz, zararlı olur. Hele kendi suçlarını küllemek, örtrnek çabasındaki tah­ rifçiterin gerçekleri değişdirmeleri, millete ve tarihe ihanetin bir acı örneğidir. Biz bu duygu ve düşüncelerle, Milli Mücadele'yi yaşamışların hatıralarından dikkatle derlediğimiz bilgileri doğru değerlendirrneğe büyük titizlik gösterdik ve çaba harcadık. Hüseyin Rauf ve Kara Vasıf Beylerin Tutuklanması : İstanbul'un işgali, Meclis'in dağıtılması meselesi de, Sivas Kongresi'nde tartışılan Amerikan Man­ dası konusu gibi, Karakol Cemiyetı nin Başkanı Kara Vasıf Bey ile Hüseyin Rauf Bey'i yakından ilgilendirmekdedir. '

Yunus N adi (Abalıoğlu) bu konuda şunları söylemekdedir: 23

"Malum olduğu iizere Paşa 'nın (Mustafa Kemal) ihtimal verdiği miihim hadi­ se, 76 Martta istanbul'un işgali şeklinde gerçekleşdi, ve o akşam ingiliz gizli zabı­ tası reisi Tuzbaşı Bennett 'in gönderdiği otomobil/i ingiliz polisleri Meclis 'e girerek Rauf ve Kara Vasıf Beyleri istediler. ingilizler aşağıda istedikleri adamlan bekler­ ken, biz yukanda fırka (parti grubu) odasında bir saatten fazla sü"ren bir müzakere ile Rauf ve Kara Vasıf Beyleri firara ikna için uğraşdık. Evvelô. iki asker elbisesi getirildi. iki arkadaş iki nefer gibi savuşabilirlerdi. Bunu kendileri doğru bulmadı/ar. Sonra Meclis binasının bitişik bulunduğu Ayan Dairesi 'nden geçilip gidilebilirdi. Bu­ nu da Hüseyin Rauf Bey istemedi. Nihayet iki arkadarş Allaha sığınarak ingilizlere teslim olup gittiler. " "Rauf Bey şu neticede karar kılmışdı: Karanmız karar. Ancak biz hadisenin bu kadannı kafi gö"rerek savuşursak, Meclis 'in alt tarafı panik yaparak dağılır, gi­ der. Ben istiyorum ki Meclis dağılmasın, fakat dağıtılsın. Onun için, olacak olanları biraz beklemek lô.zım. Bunu bilhassa kendim için vazife gö"riiyo rum. Bakalım ne zu­ hur eder?" ". . . Şu Rauf ve Kara Vasıf Beylerin, savuşmak imkanı varken, ingiliz zabıtası­ na teslim olup gitmelerini ne Sü"reyya (ibrahim Süreyya Tiğit), ne ben bir türiii hav­ salamıza sığdıramıyorduk. " ". . . Eğer mu·cadele yü"rüyecekse, Anadolu da Rauf ve Kara Vasıf Bey/erin vücud­ lanndan aslô. müstağni değildi. Rauf ve Kara Vasıf Beyler ingiliz zabıtasına teslim olmayacak/ardı. Kendilerine bin rica ve minnet/e arzolunan kaçma imkanlanndan be­ hemehô.l istifade edecekler, bir kerre Meclis 'den savuşup gidecekler, ondan sonra da A nadolu ya geçmek çaresini bulacak/ardı. " 23

Yunus Nadi (Abalıoğlu): a.g.e., ı 75-76,

1 79-86.


KARAKOL CEMİYETİ

ıg

". . . Rauf Bey b u işte yirmi-otuz kişiden karar istemeye bedel evvela kendi kara­ riyle hareket edecekdi. Bugiin tarih olmuş olan bu lıadisede umumi ve kat '! fikrim odur ki, Rauf Bey 'in siirü"klendiği netice, galiba kendisinin o zaman için öyle olma­ sını daha uygun gördiiğii neticesi idi. Hakikati ifade etmek için i 'tirafına mecburum ki Kara Vasıf Bey, neticeye kerlıen (istemiyerek) sü"rü"klenmişdir. Kulaklan ağır işitir olduğu için balıse kanşamayan Kara Vasıf Bey, sabit bir lıeykel gibi sadece söylenen sözleri zeki gözleri ile ve merak ile takibe çalışıyordu. Vaziyelin ağırlık merkezi Ra­ uf Bey üzerinde toplanmış olduğu için, kendisi hiç bir fikir ileri su·remiyor, ikinci bir tabi halinde ne denilirse onu yapacak halde bulunuyordu. Fakat Allalı bilir ki eğer kaçılsın fikri galip gelseydi bundan o memnun olacakdı. Kaçılmasın marifeti galip geldiği zaman da kendisini tıpkı mukaddes bir maksat uğrunda hiç deprenmeden selı­ paya giden biri gibi gördu·m. Eğer hissirnde aldanmıyorsam, onun itirazsız Rauf Beyle beraber gidişinde bir kurbanlık koyun hali vardı. " Karakol Cemiyetı'nin faaliyetleriyle sonu üzerinde Tunaya şunları söylemek­ dedir: "Cemiyet programını gerçekleşdirmişdir. Evvela silahlı teşkilô.t vü"cude getirilmiş, bu lıususda Hamal/ar ve sair Esnaf Cemiyetlerinin yardımından bilhassa faydalanıl­ mışdır. Aynca Üskudar şubesinin idaresine tevdi edilen bir Menzil Hattı da kurul­ muşdur. Kaymakam Muğla/ı Mustafa Bey ile, Harnal teşkilô.tı reisierinden Salih ve Osman Reisler, Cemiyetin başda gelen elemanlan arasındadır/ar. Cemiyet kurucusu Kara Vasıf Bey ile "Hey 'et-i Temsiliye" adına hareket salô.­ lıiyetini lıô.iz, Sivas Kongresi Başkanı Mustafa Kemal Paşa arasında bazı fikir ilıti­ lô.flan çıkmışdır. Aynı zamanda cemiyet içinde sarsıntılar olmuş ve "Hey 'et-i Temsi­ liye 'nin emri uzerine Karakol Gerniyeti lô.ğvedilerek yerine Miidafaa-i Milliye Teşki­ lô.tı ve Mim Mim Gruplan kurulmuşdur. "24 Karakol Cemiyeti Ve Mustafa Kemal Paşa: Türk Milli Mücadelesi'nin Baş­ buğu Gazi Mustafa Kemal Paşa nın üstün yeteneklerinden biri de, ', cvresindeki kişi, topluluk ve kuruluşların davaya zararlı olmaya başladıkları anda, bunları kontrol altına almasını ve gerekince de tam zamanında safdışı etmesınİ bilmesi ve başarmasıdır. '

Milli Mücadele tarihimizde başlıbaşına lüzumlu, yararlı bir araşdırma ve inceleme konusu olan bu çok önemli husus çerçevesi içinde Çerkes Edlıem, Topa! Osman Ağa olayları gibi örnekler verilebilir. Kurulduğu Kasım rgıB'den kapandığı Nisan rg2o'ye kadar, _iizellikle _Milll Mücadele'nin !@şından, zafere ula§masına kadar daima _y_atansever biı--kay..gL v.e ça���;__fedakar kadrosu ile daima Mi.lli��L�yi 1ies.teklerniş Kara�ol_G_�"!iY_!�! ��· _b az! -�:n ���l�:ını�_yanlış tutum v_e fu�liy�!!_e_tiy!e ��rarlı iş__

2'

Tank Z. Tunaya: a.g.e., s. 522.


M İ LLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

20

le!: �a_y����laması üzerine kapatılarak Miidafaa-i ve Mim Mim Grubları'na dönüşdürülmüŞdür: - -- - -

-

--- - · - - -

-

-

.

'!fijjjy!_!_eş�rı__a �atılmış

-�

Milli Mücadele'nin başı Mustafa Kemal Paşa, "İstanbul'da mevcud teşkilatı­ mız" diye bahsettiği kendi yakın arkadaşları tarafından İstanbul'da kurulmuş bu gizli milli kuruluşun varlığını, yararlı destek ve çalışmalarını ayrıntılarıyla bili­ yordu. Fakat bu cemiyete hiçbir şekilde girmemişdi. Karakol Gerniyeti'nin asılsız, hayall (Milli Ordu)'sundan, bu ordunun (Başkumandan)'ından ve (Büyük Er­ kan-ı Harbiye)'sinden bahseden basılı bazı evrakının, bildirilerinin Milli Müca­ deleciler arasında kuşku uyandırması ve hele cemiyet kurucularından Baha Said Bey'in I I Ocak I g2o Pazar günü Baku'da Karakol Gerniyeti ve Uşak Kongresi Hey 'et-i icraiyesi adına Bolşevikler! e bir anlaşma imzalaması bardağı taşırmışdır. Son derece yanlış yorumlara yol açmış ve zararlı sonuçlara ulaşmış bu davranış­ lar üzerine Karakol Gemiyetı'nin kapatılması zorunluğu doğmuşdur. Atatürk Nutuk' unda ( Karakol Gemiyetı) ' nden şöyle bahsetmekdedir: 25

"Biz Erzurum 'da kongre kararlarının her tarafça aniaşılmasını ve her yerde uy­ gulanmasını sağlayacak tedbirleri atmağa çalışırken, Karakol Gerniyeti 'nin Teşkilat-ı Umum!ye Nizamnamesi (Karakol Gerniyeti 'nin Genel Kuruluş Tiiz iiğit) ve Karakol Gerniyeti Vezaif-i Umum!ye Talimatnamesi (Karakol Gerniyeti'nin Genel Görev rönetmeliği) diye basılı bir takım kağıtlann, bit.tiin Orduya, komutan, subay, herke­ se dağıtıldığından haberdar edildik. Bu yönetmeliği okuyan, bana en yakın komutanlar dahi, bu teşebbitsiin benden geldiğini sanarak bir çok şit"bhe ve teredditdlere ditŞmitŞler. Benim, bir tarafdan, kon­ grelerle açıkça mitŞterek mill! faaliyetlerde bulunurken, bir tarafdan da esrarlı ve miithiş bir komite kurmakla uğraşdığım zannına ditŞmit"şler. Hakikaten bu teşkilatın ve teşebbit"slerin elebaşları istanbul'da bulunuyorlarmış. Teşebbitslerini benim adıma ve hesabıma yapmaktaymışlar. Karakol Gerniyeti 'nin Teşkilat-ı Umum!ye Nizamnamesi 'ne göre, Genel Merkez ityeleri ve sayıları ve toplantı yer ve tarz/arı, nasıl seçilip vazifelendirildikleri kesin olarak gizli ve saklı tutulur. Bir de, en ufak bir sım açığa vuran veya Karakol Gerniyeti 'ni tehlikeye atan ve hatta tehlikeye atabilecek bir şitphe getiren derhal i 'dam olunur. Vazife-i Umum!ye Talimatnamesi 'nde de "bir.millf ordu " 'dan bahsolunuyor ve bu ordunun Başkomutanı ve Bityuk Kurmay Hey 'eti, Ordu ve Kolordu ve Tit"men Komutanlan ve Kurmaylan seçilmiş ve tayin edilmiş olup, saklı ve gizli tutulur. Bunlar vazifelerini tamamen saklı tutarak gizlice yaparlar" açıklaması okunur.

2'

Gazi Mustafa Kemal (Atatürk): Nutuk, 1 000 TEMEL ESER, 67, 1 973, ss. 86-88 ve 496-97 .


KARAKOL CEMİYETİ

21

Efendiler, derhdl komutanlan uyardım ve bu tü?.ü'k ve yönetmelik hü"kü'm lerini as/E uygulamamalan /azım geldiğini ve teşebbüsü'n kaynağını araşdırmakda olduğu­ mu bildirdim. Sivas 'a vanşımdan sonra, oraya gelen Kara Vdsıf Bey 'den anladım ki, bu işi yapan kendisi ve bdzı arkadaşlanymış. Her hdlde bu hareket tarzı doğru değildi. Herkesi i 'damla tehdid ederek meçhul bir merkeze, meçhul bir başkomutana, meçhul bir takım komutanlara ilaale mecbur kılmaya kalkışmak çok tehlikeliydi. Hakikaten, derhal, bü"tü"n Ordu mensublannda birbirlerine karşı bir gü-vensizlik ve korku başladı. Mese/E, herhangi bir kolordu ko­ mutanının, "benim komuta etmekde olduğum kolordunun acaba meçhul ve gizli ko­ mutanı kimdir? Bu gizli komutan acaba ne vakit ve nasıl komutayı ek alacak? Ve aceba nasıl muamele yapacak? " gibi haklı bir takım vehimlere kapılması ihtimalden uzak değildi. Sivas 'da Kara Vdsıf Bey 'e, gizli merkezin gizli Başkomutanının ve gizli Bü'y ü'k Kurmay Hey 'eti 'nin kimler olduğunu sorduğum zaman, "hepsi siz ve arkadaşlarınız­ dır" cevabını vermişdi. Bu, büsbü'tü'n beni şaşırtmışdı. Bu cevab, elbette mdkul ve mantıklı olamazdı. Çü"n ku· bana as/E, böyle bir teşebbüs ve leşki/Ettan kimse bahset­ miş ve iznimi almış değildi. Bu cemiyetin, sonradan, bilhassa istanbul'da, aynı ü"n van altında fadliyetine de­ vama çalışdığı anlaşı/dıkdan sonra, kuruluşunda ve buna ddir bize vermek zorunda kaldıkları bilgilerde samimilik bulunabileceği iddia olunamaz. " Atatürk, daha sonra, bu konuda yapdığı bir uyarmasını da belirterek, Al­ bay Şevket Bey' e yazılmış şu ta'mimini aynen vermekdedir:

razı ik,

72 Mart 7920

Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Albay Şevket Beyefendi 'ye, istanbul'da bulunan teşki/Etımızın gayeyi gerçek/eşdirrnek hususunda yeterli ol­ madığı anlaşılmakdadır. Çeşitli zamanlarda ve bilhassa bugü"nkrde Ankara 'ya gelen ve durumu yakından bilen bdzı kimselerin verdiği bilgilere göre, bundaki başansıdı­ ğın sebebinin, Anadolu ve Rumeli Mü'dafaa-i Hukuk Gerniyeti Teşki/Etı adı altında Karakol Nizamndmesi 'nin uygulanmasına çalışılması olduğu anlaşılmışdır. Karakol Nizamndmesi, birçoklarını teşkilalla temas kurmakdan ü"rkü"tmüŞdü"r. Bu sebeb/e Müdafaa-i Hukuk Teşkilatı Nizamndmesi esasına gö"re teşkilatı kurma, bilhassa istanbul .için yeterlidir. Zira istanbul'da esas kuvveti, fikir akımlarını birkş­ dirmekde arama/ıdır. istanbul'da fiill hareketler ve husus! teşebbü"sler için dahi kuru­ lacak silahlı teşkilatta, Müdafaa-i Hukuk Nizamndmesi ekinin uygulanması kdfidir. istanbul Merkez Hey 'eti ve ona bağlı şubelerdeki iddre hey 'etlerinin meydana çıkmasında sakınca gö"rülüyorsa, bu hey 'etleri kuracak olan kimseler, şahıslarını gizli


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURU LUŞLAR

22

tutabilir/er. Bu esasa göre kurulmuş ve kurulacak olan teşkilôtın ve Merku. Hey 'eti ik idare Hey 'etleri 'ni kuran kimselerin adlannın giivenilir vô.sıta ik gönderilmesine yiiksek liituf ve himmetleri bilhassa is tirham olunur, efendim. Hey 'et-i Temsiliye adına Mustafa Kemal Mustafa Kemal Paşa (Atatürk)'nın "istanbul'da mevcud teşkilôtımıı:. " diye bah­ settiği, kadro ve faaliyetlerini ayrıntılarıyla öğrenmek istediği kuruluş hakkında Hüseyin Rauf (Orbay) Bey'in batıralarında da şu aydınlatıcı ve tamamlayıcı bil­ gilere rastlanmakdadır: 26

"Benim de Bahriye Naı:.ın bulunduğum Ahmed iı:.ı:.et Paşa kabinesi istifa ik çekildikden sonra, ingiliz/er, Mondros Miitarekesi hükümlerini adeta hiçe sayarak, başianna buyruk hareketkrk asıl maksad/annın ne olduğunu, yani diinyaya hiikme­ den muazzam kuvvetlerine güvenerek, bizi eı:.e eı:.e imhô.ya karar vermiş olduklannı ji 'kn belirttikr. işte o zaman ben, memkketin başına tahminleri aşan bir ağırlıkla bir anda çöken bu felôketin kararttığı buanltıcı hava içinde kurtulmanın çarelerini araşdınrken, eskidenberi tanıdığım bazı değerli, vatansever arkadaşlarla temasda bu­ lunuyordum. " "O zaman istanbul'da, ittihad ve Terakki 'den kalan en temiz, dürüst, memk­ ket uğrunda her fedakarlığa hazır bildiğim vatanseverlerden Kara Vasıf Bey 'k, Arabyan Hanı 'nda yazıMnesi bulunan tiiccardan Haşim Bey 'k hemen her giin bulu­ şur, derdkşirdik. Kara Vasıf Bey 'i, eskiden tanırdım. Haşim Beyi de, Kuşçubaşı Eş­ ref Bey vasıtasıyla tanışdığım ağabeyi dolayısıyla tanımışdım. Aydın/ı Topçuoğlu Nazmi Bey 'i de, onlar bana tanıtmışlardı. Bunlar memkketin kurtulmasından başka bir şey düŞü"nmeyen ve bu uğurda her tehlikeye, her zorluğa göğüs gerrneğe azim/i va­ tanseverlerdi. " ". . . Daha doğrusu Kara Vasıf Bey, renibahçeli Şükrii (Oğuz), Japon Rıza gibi bazı arkadaşlan ik, iktidan bırakan ittihad ve Terakki Fırkası 'nın istanbul'da ka­ lan ekmanlan idi. Bunlar Talôt, Enver ve Cemal Paşa/ann daha istanbul'da iken, memkketin kö"tüye giden vaziyetini dikkat naı:.anna alarak, her ihtimak karşı son bir müdafaa tertibatı almak maksadıyla gizlice kurmuş olduklan (islôm ihtilôl Komite­ si) erkanından idiler. ittihad ve Terakki ortadan kalkdıkdan sonra, sahibsiz kalacak olan istanbul'da, düŞmanla işbirliği yapmalan ihtimali olan azınlık/ann, Tiirklere karşı her hangi bir tecavüzkarane hareketlerini önkmek için, gereken tedbirleri gizlice almak hazırlığında bulunuyorlardı. işte ben, bunlann Taksim 'deki gizli merkezlerine gider, bilhassa Kara Vô.sıf Bey 'k derdkşir, her giin değişen vaı:.iyete ve bilhassa ve 35·

26

Feridun Kandemir: Hatıralan

ve Siiylemedikleri İle Rauf Orbay,

İstanbul ı g65,

ss.

28-2g, 33


KARAKOL CEM İYETİ

23

azınlıkların arttıkça artan şımarıklıklarına ve Hiikü.metirı za 'fı yiiziinderı hadis olan duruma karşı neler yapmak gerekdiğini konuşurduk. " Rauf Bey hatıralarında, Karakol Gemiyetı n deki arkadaşlarının kendilerine pa­ ra yardımında bulunduklarını da şöylece açıklamakdadır: '

"Mustafa Kemal Paşa 'nın Üçiincii Ordu Müfettişliği ile Samsun 'a, onu miitea­ kih benim de Bandırma yolu ile Garhi Anadolu ya hareketim gü'nleri yak/aşdığı sıra­ da bir gü·n, (Raufcuğum, demişdi, çok şiikü·r bu işler yoluna girdi, gidiyoruz, hen Samsun 'a çıkar çıkmaz sen de hiç bir şü'hheyi davet etmeyecek şekilde Bandırma yolu ile gerekenler/e temas ederek, Ankara ya gider, oradan Ali Fuad Paşa ile birlikde ha­ na ittihak edersiniz. . Planı m ız bu. . . Lakin para meselesini ne yapacağız? Girişeceği­ miz işlerde, şü'hhesiz ki, paraya ihtiyacımız olacak. . . Fakat biliyorsun, bende biraz para vardı, hepsini (Minherj 27 yuttu. Serı de henden farklı değilsin. Aylık/arımızla ne yapabiliriz? Gerçi hen, Miijettişlik ödeneği olarak bir mikdar para alacağımı umuyorum amma, birçok masraflanmız olacak, bunları ne ile karşılayacağız?) dediği zaman, hakikaterı bu ciheti hiç kaale almadığımızı görerek, hen de (Ne yapacağız?) diye dü'şü'rıü'rken, durumu kendilerine açdığım Karakol Gerniyeti arkadaşlan arasında cidderı alçak-gönü'llü' ve fedakar olan Topçuoğlu Nazmi Bey, hiç tereddüd etmeden: (O ciheti hiç düjü'rımeyirı. Ne /.azımsa hen te 'mirı ederim, merak etmeyin) demiş ve Mustafa Kemal Paşa Anadolu ya geçdikden sorıra benimle Bandırma ya geldiği za­ man (Topçuoğlu Nazmi Bey), hana kendi kesesinden beşbin lira vermişdi. Biz Amasya 'dan i'tiharerı her işimizi bu beşbin lira ile gördiik. ihtiyaçlarımızı karşıla­ mak ü'zere bu parayı hen, beraberimizde oları ihrahim Sü'reyya (Yigit) Bey 'e vermiş­ dim, o da gerekdiği surette sarfederdi. " Rauf Bey, Mustafa Kemal Paşa'nın Harbiye Nazırı Şakir Paşa tarafından "İttihadcı" sanıldığı ve fakat gerçekde Ittihadcı düşmanı olduğu hususunda da aynen şu açıklamayı yapmakdadır:

"Karakol Gerniyeti erkarıırıdarı, daha sorıra Halk Partisi istanbul Müfettişi oları Avukat Refik ismail Bey anlatırdı: (Mü'tareke esnasında, kurtuluş çarelerini araya­ rak bir şeyler yapmak istediğimiz gü'rı lerde, pek yakın dostum oları Harbiye Nazırı Şakir Paşa yı ziyarete gitmişdim. Hoş-beşden sonra şuradan buradan konuşurken, sözü· Anadolu ya intikal ettirerek: - Paşam, bu tezehzü'h ne olacak?DüŞmaniann bu hfılleri vesiyle edip her tarafa el uzatma/anndan korkuyorum, dedim. Paşa da: - ra, hakkın var. A mma bu işleri kavrayıp Layıkıyla dü'zeltecek adam yok. . . Deyince hen de: - Aman Paşam, genç Anafarta/ar Kahramanı ne gü'rıe duruyor? dedim. Paşa he­ men irkildi: - Mustafa Kemal mi?. . . Evet, muktedir bir kumarıdandır amma, ittihat­ çı imiş, öyle diyorlar. 27 Ali Fethi (Okyar) Bey tarafından çıkarılan, M ustafa Kemal Paşa (Atatürk)'nın da ortak bulunduğu ve hükumetten düşürmek istedikleri Tevfik Paşa ve yurddan kaçan ittihad ve Terakki liderleri aleyhinde neşriyat yapdıkları gazete. ( ı -s ı sayılık tam kolieksiyon u, İstanbul Belediye Kütübhiinesi 6g nurnarada mevcuddur.)


MİLLl MÜCADELE YILLARINDAKi KURUi.UŞLAR

- Ne miinasebet Paşam, dehşetli ittiJıadcılık düşmanıdır. Enver'i bulsa, bir ka­ şık suda boğar. . . - Sahi iiyle mi?. . Tabii sen daha iyi bilirsin, bu zatın ittihadcı dü-şmanı oldu­ ğunu bana söylediğin çok iyi oldu. Bunun üzerinde duralım. . . Ben bu konuşmayı, ertesi günü aynen Mustafa Kemal'e anlattım. " Mustafa Kemal Paşa (Atatürk), başbuğluğunu yapdığı Milli Mücadele'yi hedefine ulaşdırmaya kararlı idi. Bu mücadelenin liderliğini ele geçirmek için çeşidli yollardan çaba harcayanların en güçlülerinden biri, yurd içindeki, yurd dışındaki ve bilhassa İstanbul, Trabzon, Berlin, Batum, Baku ve Moskova'daki İttihadcı faaliyetlerin de mihveri sayılan Enver Paşa idi. Mustafa Kemal Paşa'nın Karakol Cemiyetı'ni şiddetle red etmek zorunda ka­ lışı, bilhassa, Sivas Kongresi arefesinde kendi haberi ve ilişiği olmadan adının bu işde kullanıldığını öğrenmesi üzerinedir. Bir yandan Kara Vasıf Bey Sivas Kongresi ve Hey'et-i Temsiliye kadrosunda - Mustafa Kemal'in en yakınların­ dan biri olarak - vazife görürken, öte yandan Karakol Gerniyeti kurucularından İt­ tihadcı emekli Yüzbaşı Baha Said Bey'in Kafkasya'da Bolşeviklerle Karakol Gerni­ yeti ve Uşak Kongresi Hey 'et-i icraiyesi adına müzakereye geçmesi ve I I Ocak I g2o Pazar günü anlaşma imzalaması, daha önce de belirttiğimiz gibi, Milli Mücadele'nin gerçek lideri Mustafa Kemal Paşa'yı tedbir almaya sevketmişdir. Yoksa, Mustafa Kemal Paşa, sırası gelince ve mesela İttihatcılan kötüleme­ ğe katkışan yabancılara karşı, ittihad ve Terakki'nin kusurlarına ve yaniışiarına rağmen, İttihadcıların vatansevediğini "münakaşa üstünde" tutmuş ve: "Başlan­ gıcından çok zaman sonrasına kadar ben de bu cemiyet içinde bulundum" demişdir. 28

Mustafa Kemal Paşa'nın, Karakol Cemiyetı'nin baş kurucusu Kara Vasıf Bey'in Sivas Kongresi'nde ve (Anadolu ve Rumeli Mürlafaa-i Hukuk Hey'et-i Temsili­ yesi)'nde kendisiyle çalışmasını kabulü ve ona mühim vazifeler ve temsilcilikler vermesi; ve yine 8 Ağustos I 9 I 9 Cuma günü tutuklu bulunduğu İstanbul Beki­ rağa Bölüğü'nden kaçarak EylUl ortalarında Sivas'a gelen Halil Paşa'yı "Bol­ şeviklerden silah, cebhane ve para almak" üzere Baku'ya gönderişi, Mustafa Ke­ mal Paşa'nın Milli Mücadele hizmetlerinde eski siyasi mensubiyetlere bakmadı­ ğını, ancak İttihadcılığın veya İ'tilafcılığın yeniden hortlamasına müsaade etme­ diğini açıkça göstermekdedir. Bu hususta Fethi Okyar ve Celal Bayar başda ol­ mak üzere, Mustafa Kemal Paşa (A tatürk)'nın Milli Mücadele başından hayatının sonuna kadar beraber çalışdığı daha pekçok İttihadcı örnekleri verilebilir. Mustafa Kemal Paşa (Atatü"rk)'nın Karakol Gerniyeti ile ilgili durumunu, en ya­ kınında bulunanlardan Mazhar Müfid Kansu, hatıratarında şöyle nakletmekde­ dir: 29 2" Falih Rıfkı Atay: Atatiirk 'iin Hô.tıraları, I 9 I 4· I g i g, Ankara I 965, s. 94· Mazhar M ülid Kansu: Erzurum 'dan Öliimu.ne Kadar Atatu"rk 'le Beraber, I 3 7-4 1 . 20

SS.

I . cild,

Ankara I g66,


KARAKOL CEMİYETİ

"Bir an rahat ve huzur yokdu. Meselenin birini hallederken, ö'biirü� daha Önem­ lisi ve hatta beteri çıkıyordu. Bu arada bir de (Karakol Cemiyeti) diye bir şey, birden karşımıza çıkıvermişdi. Bu cemiyet ve propagandası, biitiin mesaimizi, Erzurum Kongresi 'nin henüz gelişen faydalı çalışmalarını, Mustafa Kemal Paşa 'nın biitün ileriye aid plan ve miilahaza­ lannı topyekun silip süpü'rebilecek ehemmiyette bir gaileydi. istanbul'da (Karakol Cemiyeti) adı ile gizli bir cemiyet kurulduğunu ve bü'tün yü'ksek komuta hey 'etine, ordu makamları na, idare amirlerine miiessir telkinlerde bu­ lunulduğunu, cemiyetin tüzü'k, yö.netmelik ve emirlerinin tebliğ edildiğini Üçü.ncii Kolordu kanalı ile ögrenmişdik. Haberi ve haber/e beraber cemiyetin tüziik, yönetmelik ve ilk tamimlerini aldığı­ mız an, Paşa 'nın Sivas Kongresi hazırlığı miinasebetiyle Vali Reşid Paşa (Sivas Valisi) ile en çetin muhaberelere girişdiği ve telgraf makinesi başında muhaberede bu­ lunduğu bir zamana rastlıyordu. .(aten Paşa 'nın sinirli olduğu bir zamanda bu ha­ berin alınması Paşa yı büsbiitü'n hiddetlendirmişdi. Gerek bu sahneler, gerek Paşa 'nın Karakol Gerniyeti hakkındaki şedid hareket tavrı ve vaziyeti her tarafda aydınlanıncaya kadar hakikaten üzü'cü' ve yorucu olmuş­ du. Bu husustaki notlarımı hatıra defterimden safha safha ve aynen nakletmeyi o aniann heyecan, endişe, dü'şiince ve hareketlerini daha etraflı ve daha iyi ifade/en­ direbitmek ve tesbit etmiş bulunmak için lüzumlu göniyorum. 8 Ağustos 7335, Cuma. "Hoppala! Başımıza bir de (Karakol Cemiyeti) çıkdı. Bu, gizli bir cemiyetimiş, hem de or­ du/an, kolordulan, başkomutanı, genel-kurmay hey 'eti, sivil idare kadrosu olan cemi­ yet. Pek de esrarengiz ve tedhişkar bir teşekkü'l. idamsız işi yok! Cemiyet aleyhinde dü'şiinmek, konuşmak, çalışmak hep "idamlık" işlerden. Ayrı­ ca cemiyet azası, vazife sahibleri, genel merkez ve şubelerinin yeri, her şey her şey bir sır. Bunlardan bahsetmek, bunları haber vermek, hatta bü'tü'n bu sır olan esası, va­ zife ve faaliyetlerden en küÇü'k bir noktayı dahi ağızdan kaçırmış bulunmanın cezası dahi i 'dam, yani resmen ipe çekip asmak değil de, gizli bir kurşun sıkıp yoketmek : 'ö1dü'rmek ' veya 'ö1diirtmek!. Kazım Bey 'in (Kazım Dirik) Kolordudan getirdiği tüziik ve yönetmelikden baş­ ka bu gizli cemiyet hakkında henüz hiç bir şey bilmiyoruz. Fakat istanbul'da te­ şekkül eden bu cemiyetin tüziik ve yönetmeligini bütü'n Ordu makam ve mensublarına ve bu arada Anadolu 'daki sivil teşkilata dağılmış olduğunu yine XV. Kolordu subay­ /anna, Ordu Müfettişliği 'ne ve diğer makamlara dağılılmak üzere gönderilen nüsha­ lardan anlaşılıyor.


\1İLLİ \1CCADELE

YILLARINDAKi KURliLUŞLAR

Tiiziik ve ranetme/ik 'deki hiikiimler de bunu anlatıyor. Gerniyeti kim kurdu, nerede kurdu, bahsettiklen· kuvvet ve topluluk bir blöfden mi ibaret, yoksa hakikaten bir çoğunluğa, bir iktidara, samimi bir vatan kurtarıcılığı gayretine mi dayanıyor. . . Henuz hiç bir şey belli değil. Fakat Mustafa Kemal Paşa, bu hareketten tamamiyle gayrı memnun. Erzurum Kongresi 'ni başarıyla sona erdirmiş olarak Doğu VildyetlerimiZde tam bir birlik sağlanmış ve diğer bit"tiin kuruluşlan bir/eşdirmiş bulunurken, böyle esran­ engiz bir cemiyetin ortaya çıkması, vatan savunması yolunda sarfolunan gayretleri kuvvetlendirmez, aksine zayıflatır, diyor. Doğru diişiinüyor. Bu giZli Cemiyet, hiç şubhe yok ki, bir şiddetlenme ve kararsız/ık vesilesi olacak, çalışmamızı durak/ata­ cak, işimizi dağıtacakdır. 9 Ağustos Gizli Karakol Gerniyeti gerçekden bir tehlike, vaziyet yirmidört saat içinde belli oldu. Sağdan soldan sızıntılar başladı. Geeeki toplantımızda Paşa: - Gö.rüyorsunuz ki, muhtelif yerlerden aldığımız haberler, bu gizli cemiyetin tarafımızdan kurulduğu zannının yayıldığını gösteriyor. Bir nifak unsuru halinde bu cemiyetin giZli, kapalı, kanştıncı mesaisine fırsat vermek ve musaadekar davranmak bütün çalışmalanmızı geriletir ve hatta bozabilir. Dedi. Gerçekden gelen haberlerin mütalaasından kamu-oyunda bir kararsız/ık hasıl olduğu ve çok yerlerde cemiyetin Mustafa Kemal Paşa tarafından kurulup gizli bir surette faaliyete geçmiş bulunduğu zannının yayıldığı sarahat/e anlaşılıyordu. Paşa: - Bu hususda her tarafa tebligatta bulunmalıyız. . . Diyerek, Hayati Bey 'e bir emir ve ta 'mim sureti dikte ettirdi ve hemen telgrafla her tarafa bildirildi. Paşa bu ta 'mi m inde, Karakol Gerniyeti ile hiçbir ilgisi bulunmadığını, (Karakol Cemiyeti) adına gönderilmiş bulunan tüzük ve yönetmelikler/e her tit"rlu· emrin tatbik edilmemesini ve bu muzır teşebbuslere kapılarak bir ikilik vukua getiri/memesini isti­ yor ve bu teşekkulu·n kimler tarafından kurulmuş olduğunu aynca tahkik ettirdiğini bildiriyordu. Aynca, Erzurum Kongresi 'nin aldığı karar/an, bildiriyi, Şark MU"dafaa-i Hı ­ kuk Gerniyeti Tuzugit"'nu· daha çok sayıda bastırarak bütün vatandaşiara dağıtmak karannı aldık. Paşa: - Doğu vildyetlerimizde ve aşiretler reisieri üzerinde herhangi bir tereddud yer­ leşmemeli, birliğimiz bozulmamalı.


KARAKOL CEMİYETİ

'2 7

Tezinde her şeyin başında ısran muhafaza ettıgı ıçın Paşa 'nın tamimi ve gönişlerini bildiren husus! bir mektup da ayrıca Mutki aşireti Reisi Hacı Musa Bey 'e, Şımaklı Abdurrahman, Dirşev/i Ömer, Misarlı Resul, Garzanlı Cemi! Çeto Ağa/ara ve Bitlis eski meb 'usu Sadullah, Şeyh Mahmud, Nurşin/i Şeyh Haya/eddin Efendilere de gönderildi. Bununla beraber, biz yine Sivas Kongresi 'ni toplamak, istanbul'daki efendiler/e uğraşmak yolundaki mesaimize hummalı bir surette devam ediyoruz. 74 Ağustos. (Karakol Cemiyet-i Hafiyesi) zararlı çalışmalarına devam ediyor. Te 'sirleri de olmuyor değil. Bu esrarengiz cemiyetin zihinlerde uyandırdığı tereddüdler, şiibhe ve vehimler yetişmiyarmuş gibi, Mustafa Kemal Paşa 'nın kişiliği ve çalışmalan etrafın­ da h usule getirdiği tereddü"dler de ayrıca bir sıkıntı mevzuu oluyor. Trabzon Valisi yakın arkadaşım olduğu ve ne yapdığımızı, ne yapmak istediği­ mizi bildiği halde tereddiid ve vehimlere boğulmuş, Karakol Gerniyeti 'nin Mustafa Kemal Paşa tarafından kurulup idare edildiğini zannederek bana yazdığı mektubda ne kadar sinirli ve hırçın davranıyor. Arkadaşım mektubunda: - Mesaimden memnun değilseniz bunu şimdiden haber vermenizi rica ederim. Bu takdirde daha ö"nceden işden çekilmek ve herhangi şekilde şahsiyet kıncı bir mua­ meleye ma 'ruz kalmak istemem. Benim de en az bir izzet-i nefis sahibi ve haysiyetli, şerefli bir insan olduğum gözöniinde tutulmalıdır. Karakol Gerniyeti 'nin umumi vazi­ feler hakkındaki talimalına göre, benim ya kolumdan tutu/up atılacağımı, ya asıla­ cağımı peşinen kabul etmekliğim gerekiyor. rerime oturacak valinin tayin edilmiş bu­ lunduğunu peşinen kabul etmekliğim gerekiyor. rerime oturacak vali tayin edilmiş bulunduğuna ve bunun adının şimdiden gizli tutulduğuna dair olan tebligatın "mu­ hafaza-i esrar noktasından " vaki ısrarını nazara almıyarak ve hatta aramızdaki ya­ kın dostluğun icablarını bir istisnaya vesile kılarak beni haberdar etmenizi rica ediyo­ rum. Diyor. Gerçekden karışdırıcı, bozucu ve yıkıcı bir faaliyet karşısındayız. Mektu­ bu Paşa ya okudum. Mü"teessir oldu: - Kendisine hemen cevap ver, böyle bir cemiyet/e uzakdan yakından ilişkimiz olmadığını bildir. Tamimimiz icabı bü"tü"n işlerde mü"teyakkız olmasını, Erzurum Kongresi kararları çerçevesinde verdiğimiz talimat ve faaliyeti nazar-ı dikkate alması­ nı, mesaisinden memnun bulunduğumuzu kendisine seLamlarımla birlikde yaz. Emrini verdi ve iLave etti: - Bu ve diğer cemiyetler/e istanbul'dan alacaklan her türlü" emir ve talimattan hemen bizi haberdar etmesini de aynca kendisine bildir. Paşa böyle gizli ve esrarlı bir cemiyetin kurulmasından birazcık üzü"n tü" duy­ makla beraber:


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

- Millet bizimle beraberdir. Açık çalışıyoruz ve milletin dediğini yapıyoruz. Biiyle dramatik roller/e sahneye çıkanlan millet tutmaz. Demekle, Cemiyetin gizli ordudan, başkomutandan, kolordu ve tiimenlerden, mülki teşkilô.t kadrosundan bahseden tiilimatını gülü"nç bulmakda: - Eğer bunların hepsi bir arada mevcud olabilse, memleket bugiin bu halde bulunabilir mi idi? Demekdedir. Ben de onun gönişiinde muŞterekim doğrusu. Hangi ordu, hangi ko/ordular, hangi askeri ve sivil teşkilô.t varlığı? Nerede bunlar? Bununla beraber bu ana kadar gizli Karakol Gerniyeti 'nin kimler tarafından kurulmuş bulunduğunu da henüz ögrenebilmiş değiliz. Gerçekden esrarı sıkı muhafa­ za edebilen bir cemiyet!. . Erzurum Kongresi 'nden sonra işte biz bir tarafdan Kongre kararlarını uygula­ maya, bir tarafdan Sivas Kongresi 'ni hazırlamaya çalışırken bir yandan da Karakol Gerniyeti başda gelmek üzere binbir müşkütatla uğraşıyorduk, istanbul Hükumeti 'nin baskısı da gün geçtikçe artıyordu. " Mazhar Mülid Kansu, hatıralarında daha sonra bu gizli Karakol Gerniyeti bilmecesinin çözülüşünü de şöyle anlatıyor: 30

"Erzurum 'daki mesaimizden bahsederken bizi ve Mustafa Kemal Paşa yı hayli sinir­ lendiren, üzen lü"zumsuz bir terör teşkilô.tının ortaya çıkmış olmasına işaret etmiş ve bu teşkitatın (Karakol Gemiyeti) adı ile çalışmaya başladığını, fakat, bir muamma halinde gizli kaldığını belirtmişdim. Başkomutanı, Genelkurmay Başkanı, Ordusu ve bir hükumet teşkil edecek me 'm ur kadrosu mevcud olduğunu ve zamanında ö"lü"m saçarak meydana çıkacağını ilan eden bu cemiyetin ortalığı bir hayli kanşdırmasına rağmen kimler tarafından kurulduğunu ögrenememekliğimiz gerçekden bizler için bir husus! üzüntü konusu ol­ makda devam ediyordu. Meğer bu eser Kara Vasıf Bey "zade-i marifeti" imiş! 'Kara Vasıf Bey, Paşa ile Manda meselesini münakaşa ederken bahis gele gele (Karakol Gemiyeti) 'ne dayandı. Paşa merakla: Kimdir bu Karakol Gerniyeti 'ni kuran/ar? Diye sorunca Kara Vasıf Bey: - Benim. . . Deyivermesin mi? Hayret içinde kaldık. Paşa: - Pekata, Başkomutanınız, Genelkurmay Başkanınız kim? lO

Jbid,

S.

254·


KARAKOL CEMİYETİ

Diye sonınca da: - Hepsi siz. . . Diyerek itave etti: - Her şeyi hazırlayan, tü";; iiğii teksir eden, her tarafa gönderen bendim. Mak­ sadım bir terô"r ve tedhiş uyandırarak zaafa duçar olanlan silkindirmeyi te'min eyle­ mekden ibaretti. . . Bir kôrdü"ğü"mü· çô";; müj oluyorduk amma, Paşa, Milli Mücadele kuvvetlerini ve tarafdarlannı şaşırtan bu teşebbüsü· asta af/etmiş bulunmuyordu. " Hiç şüphesiz, Milli Mücadele'ye başından sonuna kadar hatası-savabı ile fa­ kat daima samimi bir vatanseverlikle canıyla-başıyla hizmet verenlerden Kurmay Albay Kara Vasıf Bey gibi bir kahraman hakkında, yıllar sonra günün gereklerine göre kaleme alınmış hatıralarda alaylı, küçültücü sözler kullanmak yersizdir, haksızdır ve diğer bir Milli Mücadeleci'nin kalemine yakışmaz. Hüseyin Rauf, General Ali Fuad Cebesoy, Mehmed Arif Bey, Rıza Nur Bey, Halide Edib Hanım gibi diğer zevatın hatıralarında ise Kara Vasıf Bey'in Milli Mücadele'deki hizmetleri, takdir ve şükranla anılmakdadır. Nitekim Mustafa Kemal Paşa (Atatürk)'nın, Milli Mücadele başlangıcından i'tibaren Kara Vasıf Bey'e İstanbul, Sivas ve Ankara'da, Milli Mücadele'nin en üst kademeleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde birçok mühim vazifeler ve mevkiler verişi, kuşkusuz, bu muhterem kahramanın vatana hizmetleri karşılığı­ dır. "

Milli Mücadele kahramanlarından General Ali Fuad Cebesoy; (Milli Mücadele Hatıraları)'nda Kara Vasıf Bey'in vazife ve hizmetleriyle Karakol Gerniyeti hakkın­ da şu aydınlatıcı bilgileri vermekdedir: 31

"27 Haziran 7979 akşamı A masya 'da son defa olarak toplanmışdık Mustafa Kemal Paşa, Kazım (Dirik) Bey 'e bazı emirler dikte ediyordu. Bir tarafdan da İstanbul'a yazılan mektuplar temize çekiliyordu. Bunlan bizimle beraber gelen Maliye Müfettişi Arif Bey gô"tü"recek, Kara Vasıf Bey 'e verecekdi. Dağıtım onun vasıtasıyla yapılacak­ dı. Alınacak cevablar da yine onun kanalından bize bildirilecekdi. Bu fikri bize Hüseyin Rauf Bey vermişdi. Kara Vasıf Bey ve arkadaşlan İstanbul'da gizlice faali­ yette bulunuyorlar, muhitlerini gittikçe genişletiyor/ardı. Bu teşkitattan Mustafa Ke­ mal Paşa 'nın da haberi vardı. İstanbul'da bulunduğu sıralarda kendileri ile temas etmişdi. " ". . . Kara Vasıf Bey derhal faaliyete geçmiş, temaslar yapmış, bu arada eski Sadnazam Müjir Ahmed İzzet Paşa ile eski Ayan Meclisi Reisi Ahmed Rıza ve 31 General Ali Fuad Cebesoy: Milli Miicô.dele Hô.lıraları, İstanbul 1 953, ss. 74-75, 9 1 -95, 1 39 · 1 57· 1 70•7 1 , 1 73•76, 374"77 -

ı

16,


30

MİLLİ M ÜCADELE YILLARIN DAKi KURULUŞLAR

Najia Nazırı Ferid (Ahmed Ferid Tek) Bey/erin miitalô.alannı almış ve giivenilir bir adamı ile A nkara ya yollamışdı. " ". . . istanbul'daki miimessilimiz Kara Vasıf Bey 'den kurye ile gelen mektublan Önce ben okuyor, sonra şifre ile Erzurum 'a bildiriyordum. " ". . . istanbul'daki miimessilimiz Kara Vasıf Bey, Mustafa Kemal Paşa ya hita­ ben yazdığı ve bana gönderdiği uzun raporunda (Enver Paşa ile ilgili haberden) şu satırtarla bahsediyordu: Enver Paşa 'nın Erzurum 'da olduğu, harekatın milli deği� eski ittihadcı ricali­ nin kışkırlması ve hatta Bolşeviklik amacı ile yapıldığı, ingiliz propagandası ile Amerikan mv:messiline de aksetti. Aranızda bilhassa Enver Paşa ile rical-i mahkii.me ve sabıkanın bulunması her tarafda harekatı tasvib eden tarafsız ve bazı hayırsever Hiirriyet ve i 'tilô.fçılan bile pek fena yorumlara sevkettiğini ehemmiyetle arzederim. " "Atıldığımız Milli Mv."cadele 'nin particilikle bir ilişkisi yokdu. Bu raporu şifre ile Erzurumda bulunan Mustafa Kemal Paşa ya bildirirken ne kadar sinir/en miş, Damad Ferid ve arkadaşianna ne kadar lô.net etmişdim. Bizi can evimizden vurmak istiyorlardı. A ma gayelerinde muvaffak olamadılar. Aldığımız karşı tedbirlerle bunu da önlemesini bildik " ". . . . Milli teşkilô.tımızın istanbul Miimessili olarak vazife gö'ren Kara Vasıf Bey de Kongreye katılmak üzere Antep murahhası (delegesi) olarak Ankara ya gelmiş ve bir hayli de malii.mat getirmişdi. Bana da Vali Paşa 'nın ne alemde olduğunu sor­ muşdu. Vali Muhiddin Paşa, Kırşehire gitmişdi. istanbul Haberalma Merkezimiz, Valinin Hacı Bektaş Çelebi yi elde etmeğe çalışacağını, Mill! Teşkilô.tı dağılabilmek için emrine ingilizler tarafından mü'him mikdarda para verilmiş olduğunu bildirmiş­ di. " Ali Fuad Paşa, (Manda Meselesi) başlığı altında Kara Vasıf Bey' le ilgili hatıraları­ na şöyle devam ediyor: " Wilson Prensibieri'nin tatbiki sırasında Amerika 'nın Osmanlı imparatorluğu üze­ rinde bir manda alması fikri de ortaya atılmışdı. Filistin ve Suriye yi dolaşdıktan sonra istanbul'a gelen bir A merikan hey 'eti (King - Crane Mission) temaslarda bu­ lunmuş, umumi efkan mü'mkü'n mertebe yoklamış ve bazı devlet rica/i ile aydınlan­ mızın çoğunluğu A merikanın lehinde ve ona mü'temayil (meyilli, yatgın) göninmü'şdü'. Hey 'et azalan, eğer A merikan Mandası istenirse bu isteğin Senato ta­ rafından kabulü' ihtimalinden de bahsetmiş!erdi. Milli Teşkilô.t 'ımızın istanbul mü'messili Kara Vasıf Bey bu temayülü' Erzurum 'da bulunan Mustafa Kemal Pa­ şa ya arzedilmek üzere uygun bir vasıla ile Ankara ya bildirmişdi. Ben de bu mektu­ bun bir özetini derhdl şifre ile Paşa ya arzetmiş, sonra da asıllannı göndermişdim. " "Anadolu 'da silô.hlı mü.cadeleye başlayan bizler, A merikan Mandası meselesini müzakere konusu yapmış ve bunu kabul etmemişdik. Fakat A merikan yardımına ver-


KARAKOL CEMİYETİ

diğimiz iinemi de belirtmişdik Mustafa Kemal Paşa 'nın Istanbul miimessesilimiz Kara Vasıf Bey 'in mektubu iizerine giinderdiği şifre, durumu pek giizel anlatmakda­ dır: Şifre: 752

Erzurum: 79 Temmuz 7979

Yirminci Kolordu Kumandanı Ali Fuad Paşa Hazret/erine 7 Bahsedilen Amerikan manda ve miizaheretinin gayet dikkatli olarak tahlili ve milli gayemiz/e mukayese olunması pek mü"himdir. Dersaadette ziimre mesainin gayesi olan milletin vahdet ve mülkiin tamamisi ve istik/.at ve hakimiyetin te 'mini noktasından tasvir ve irae edilen Amerikan mandasının kabu/ii halinde bu gaye ma­ sun kalabilir mi? fstiklô.l ve hakimiyete hiç bir veçhile hale! gelmernek şar!iyle Ameri­ kalı/ann iktisadi ve fenni müzahereti ne tarzda olmakdan bir mazarrat tahaddiis et­ meyebilir. Bunun için pek kapalı olan bu hassas noktayı Önce temasda bulunulduğu söyleni/en ilgili ve yetkili zevatla bir kere daha etraflıca gönişerek emniyete raptı ve derece-i şamilesinin tesbiti gerekmekdedir. Bu yapıldıkdan sonra Vilô.yat-ı Şarkiye Kongresi 'nde ve sonra Sivas Kongresi 'nde mü"zakere edilmek üzere vakit kaybetmeksi­ zin bildirilmesini rica ederim. -

2 Mill! arzuya ilişkin ve uygun olmayan kararlar hiç bir zaman millet na­ zannda makbul sayılmayacağı için milli ve vatani mukadderatımızda milli vicdana tercü"man olmakdan ibaret bulunan vazifemizi yapmak için mill! arzunun görüŞ vt eğilimini beklemeden hiç bir meselede yetkili gö"rü"n memiz uygun değildir. Bu sebebden ö"tü"rüdü"r ki, tarafımızdan icabetle temas ve irtibatı Kongre kararianna dayandınla­ rak millet adına yapılmasını tercih etmekdeyiz. Hamdolsun vatanımızdaki milli cere­ yanın pek ziyade inkişaf ve taazzuvla kuvvet kazanmakda oluşu bizleri daima bu noktaya cezb ve davet ediyor. -

3 Şurası da dikkat nazannda tutulmalıdır ki memleket ve milletin mukadde­ ratı hakkında A merika veya her hangi bir devletle anlaşmağa yetkili olabilecek bir hükumet ancak mill! hakimiyet esasını kabul ve mill! şuranın vü"cudü"nii tasvible ona dayanmasını terviç eden (tutan, destekleyen) bir hükumettir. Şu takdirde merkezi" hükumeti terkip edecek zevatın mutlaka bu vasıflarda olması gerekmekdedir. Bizde olduğu gibi çalışmalannız da bu noktanın sağlanması doğrultusunda olmalıdır. -

4

-

Yakında Kongre 'nin kararlannı öğrenmiş olacaksınız, gözlerinizden öperiz. Mustafa Kemal

Mustafa Kemal Paşa 'dan aldığım bu şifre/i telgrafı okudukdan sonra uygun bir vasıtayla istanbul'daki miimessilimiz Kara Vasıf Bey 'e göndermişdim. "


MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Dr. Rıza Nur Bey de hanralarında "Karalcol Cemiyeti" için: "Bu Cemiyet Anadolu 'ya adam kaçırma/c, millete ümid vermek gibi bazı hizmetler yapıyordu " de­ mekdedir. 32

Sivas Kongresi'nden A.B.D. Senatosu'na Çekilen Telgraf* Ali Fuad Cebesoy'un hatıralarında konu ile ilgili bölümde şunlar yazı­ lıdır: :ı:ı

Amerikan Mandası, Sivas Kongresi 'nde geniş bir şekilde gorüşme konusu olmuş­ du. 71 Eylul 7979 Perşembe günü yayımlanan Kongre Beyannamesi 'nden de anlaşı­ lacağı gibi, Erzurum kararlarının tekran mahiyetinde idi. Binaenaleyh burada da açı/c bir kapı bırakılmış değildi. Yine yedinci maddede: "Devlet ve milletimizin dahili ve harici istilclalini vatanımızın tarnarniyeti mahfuz lcalmalc şartıyla altıncı maddede­ ki musarrah hudud dahilinde milliyet esaslarına riayetkar ve memlelcetimize karşı is­ tila emeli beslemeyen her hangi devletin fenni, sınai, iktisadi yardımını memnunlu/cia lcarşılarız " denilmiştir. "Burada "her hangi devlet " 'den kasdediten mana, hiç şübhesiz Amerika Birle­ şilc Devletleri idi. Çünlcii bu tarihlerde biiyü/c devlet olarale yalnız A merika bir istita emeli beslemiyordu. Umumi Kongre Hey 'eti, yıllardanberi aleyhimizde yapılmalcda olan lco'tu· propagandaların meydana getirdiği fikir cereyanlarını düze/tmele için Ame­ rika Kongresi 'nden bir hey 'etin memlelcetimize gelere/c incelemelerde bulunmasını oy­ birliği ile kabul etmiş ve bir telgraf çelcilmişdi. Şimdiye kadar neşredilmemiş olan bu ingilizce telgrafın tercümesi aşağıdadır:33

Birleşik A merika Devletleri Senatosu Başkanlığına Rumeli ve Anadolu 'nun bütün Müslit'man halkını temsil eden ve Osmanlı im­ paratorluğu 'nun A nadolu ve Rumeli 'deki bütit'n vitayetlerinin temsilcilerinden oluşan Sivas Milli Kongresi, 4 Eylul 7979'da bir araya gelmişdir. Amaçları şunlardır: Memleket hal/cının çoğunluğunun arzularını yerine getirmek, bit'tün azınlıkları hima­ ye altında bulundurmak, bütit'n vatandaşiann can ve adalet yolundaki halelarını te 'minata (gu.venceye) bağlamak. Sivas Milli Kongresi, Osmanlı imparatorluğu halkı içindeki çoğunluğun istekle­ rini belirten bir karar suretini 9 Eylul 7979'da oy birliği ile kabul etmişdir. Bu lca­ rann taşıdığı prensibler, Sivas Kongresi 'nin, kongre dağılmazdan önce uyeleri arasın­ dan seçeceği Merkez Komitesi 'nin ve imparatorluk sınırlan içindeki diğer bütit'n tali (birinciyi izleyen, ilcinci derecede/ci) lcuruluşlann gelece/cdeki hareketlerine rehber ola­ calcdır. u Dr. Rıza Nur: Hayat ve Hfıtırfıtım, İstanbul, ı 968, s. 58o. n A. F. Cebesoy: a.g.e., ss. ı 75- ı 76. Yazarın Notu: 1 984 Eylülünde California'da Stanford Üniversitesi'nin (Savaş, İhtilfıl ve Ba­ rış) konularıyla ilgili Hoover Enstitüsü'nde, Amerikalı gazeteci Louis E. Browne'ın evrakını inceler­ ken (Collection: 69033-9. 1 7 Box ı) içinde bu telgrafın orijinalini de gördüm. Birinci orij inalinin Amerikan Senatosu'na gönderildiği bilinen bu tarihi belgenin kaleme alınışında yardımı dokunan Mr. Browne'a ikinci orijinal nüshasının verildiği anlaşılmakdadır. F. T. *

,


KARAKOL CEMİYETİ

33

izlenecek politika ile ilgili olan bu karar gereğince Sivas Milli Kongresi, Birleşik A merika Devletleri Senatoru 'na şu ricada bulunmagı, bugün, yine oybirliği ile karar­ laşdırmışdır: Üyelerinizden oluşan bir komiteyi Osmanlı imparatorluğu 'nun her köŞe­ sine göndermenizi diliyoruz. Bu komite özel çıkar ve ilişkisi olmayan bir millete has berrak göruŞle, Osmanlı imparatorluğu 'nda fiili surette hu'ku'm süren hal ve şartlan tetkikden geçirmelidir. Böyle bir tedkik, Osmanlı imparatoru/uğu 'na aid nufusun ve arazinin mukadderatı hakkında bir banş andlaşması gereğince keyfi kararlar verilme­ sine meydan bırakılmazdan Önce yapılmalıdır. Sivas Milli Kongresi adına: Başkan: Mustafa Kemal Başkan- Vekili: Hüseyin Rauf 2. Başkan- Vekili: ismail Fazı/ (Emekli General) Sekreter: M. Şü'krü

Sekreter: ismail Hami

Görülüyor ki, bu telgrafda da "Manda " meselesine deginilmemişdir. Çünku· Kongre Kararları açıkdır ve "Manda " yı reddetm;şdir. " A li Fuad Cebesoy, hatıralarında, Kara Vasıf Bey'i yakından ilgilendiren (Kara­ kol Cemiyeti)'ni ise ayrı bir bölüm olarak yazmakdadır. Bu kuruluşun tarihi ve faaliyetleri hakkında en aydınlatıcı ve tamamlayıcı bilgileri de veren bu kısa bölüm ün buraya aktarılmasını yararlı buluyoruz: 34 "DüŞmanlanmızın meş 'um tasavvur ve icraatını gözden uzak tutmayan bazı harniyetli vatandaşlar, bir gün Mahmudpaşa Camii avlusunda toplanmışlar, milli bir cemiyet teşkilini kararlaşdırmışlardı. Vaktiyle Albay Kara Vasıf Bey 'in bana Anka­ ra 'da vermiş olduğu tüzük ve programlar işte bu cemiyete aiddi. Karakol Cemiye li 'nin Merkez Hey 'eti, aşağıda adlan yazılı yedi zattan müte­ şekkildi: Baha Said, Refik ismail, Miralay Kara Vasıj, Kafkas Fırkası Komutanı Çolak Kemal (Kemaleddin Sami Paşa), Karadeniz Boğazı Komutanı Galata/ı Şev­ ket, Sevkiyatçı Ali Rıza (istanbul Meb 'usu Ali Rıza) ve Albay Edib Servet (eski milletvekillerinden Edib Servet Tore) Beyler. istanbul'un o tarihlerdeki özelliği dikka­ te alınırsa bu Merkez Üyeleri 'nin ad ve kimliklerinin gizli kalmasını tabii gormek /azımdır. Albay Kara Vasıf Bey Ankara ya ve Sivas 'a geldiği zaman gerek cemiyetin merkezinden ve gerekse kimler tarafından teşkil edildiğinden bahsetmemişdir. Bununla beraber Baha Said ve Refik ismail Beyler istisna edilecek olursa digerleriyle iş üze­ rinde muntazam haberleşmemiz vardı. ller birinin istanbul'da mü'him işlerin başında bulunduklan da bii.ce biliniyordu. Fakat cemiyet merkezini teşkil ettiklerinden haberi­ miz yokdu. 3'

lbid,

ss.

374-77·


34

\ I İLLİ \ 1 Ü CADELE YI LLARI !'i DAKİ K C R C LCŞLAR

Karakol Cemiyeti 'nin Andolu ile olan haberleşmesin i, makamının şifresinden ya­ rarlanarak Albay Galata/ı Şevket Bey yapıyordu. Albay Kara Vasıf Bey arkadaşımız iş başında bulunan veya bulunmayan fakat Kuvayi Milliye 'ye tarafdar olan aydınlar­ la Anadolu arasındaki haberleşmeyi idare ediyordu. Bu haberleşmeden bir kısmını ev­ velce neşretmiş ve bazı bilgiler de vermişdim. Kara Vasıf Bey daha sonra Anado­ lu 'nun istanbul'daki bir miimessili olarak ortaya çıkmışdı. Kemaleddin Sami Bey 'in askeri işlerle meşgul olduğunu biliyorduk. Sevkiyatçı Ali Rıza Bey 'in de mavnacı ve diğer taşıtçılan idare ettiğini haber almışdık Kara­ kol Gerniyeti'nin bir de Üskiidar Grubu vardı. Bu grubun istanbul ile Anadolu ara­ sında muntazam bir menzil hattı kurmuş 'Jlduklan biliniyordu. Bu menzil hattı ger­ çekden mü"him bir kuruluşdu. Ankara 'da milli idare resmen işe başlayıp yonelimi eli­ ne alıncaya kadar diizenli ve başantı faaliyetlerde bulunmuşdu. Grubun başında Ye­ nibahçeli Şükrü" (Oğuz) Bey olmak üzere birçok kıymetli arkadaşlar bulunuyordu. Yenibahçeli Şü"krii Bey, menzil işlerini işletebitmek için Kocaeli Kuvayi MilliyeUmum Komutanlığı 'nı da üzerine almışdı. Topkapı Grubu Hey 'eti de çok mü"him hizmetler gormüjdü". Bu grubda TeşkilAt-ı Mahsusa 'dan Sü"vari Yarbayı Hü"sameddin (Ertü"rk) Bey 'le değerli arkadaşları vazife gorü"yorlardı. Karakol Cemiyeti, istanbul halkının muhtelif tabaka ve sınıflanndan kendisine bir hayli tarafdar toplamışdı. Bunların arasında Kurmay Akademisi, Üniversite 'nin çeşitli Fakülteleri, Hukuk ve Mülkiye Okullarının hamiyetti ogrencileri vardı. Bu va­ tansever ogrenciler istanbul ve Anadolu milli teşkilAtında geniş bir surette yer almış­ lardı. Cemiyet, istanbul'u Anadolu 'ya bağlayan Kocaeli yolunu daima elinde bulun­ durmak ve kontrol altında tutmak için çaba harcamışdı. Başda Şile Yenikoy 'ü" olmak üzere, Bakkalkoy, Paşakoy ve yoresi Rumları, ingiliz ve Yunan/ılann yardımı ile ayn ayrı mü"teaddid çeteler teşkil ettikleri gibi, izmit bolgesinde de kuvvetli Ermeni çeteleri kurulmuşdu. Geyve Bağazı 'nda bazı Rum koyleri de bunlann hareketlerine katılmışlardı. izmit, Sapanca, Adapazan, Hendek ve Dü";:;ce'deki Çerkesler ve bilhas­ sa A bazalar, Padişah yanlısı bir kuvvet olarak teşki/Atlandınlıyordu. Bunlara karşı aynı bo1gede yaşayan Karadenizlileri kazanmak ve onlardan silAhlı bir kuvvet vücuda getirmek /Azımdı . . . . Karakol Gerniyeti ile Kocaeli Grubu 'nun faaliyeti ve gayretleri elbette bu ka­ dar değildir. Sayısız himmet ve fedakarlıktarla doludur. Onları bütün ayrıntıları ile yazmak, bu kuruluşlarda hizmet gormüj arkadaşlanmızın vazifesidir. " KARAKOL CEMİYETİ VE BOLŞEVİKLERLE İLİŞKİ İstanbul ve Anadolu'daki birçok aydınlar, tek kurtuluş yolunu Amerika, İn­ giltere veya Fransa gibi bir devletin koltuğu altına girip, bunlardan birinin Manda rejimini kabul etmekde görüyorlardı. Sayılan az bir kısım aydınlar da,


KARAKOL CEl\1 İYETİ

35

o yılların modası uyarınca Bolşeviklik heveslisi idiler. Almanya'dan yeni dönen ve İstanbul'da M. <.,ekeriya (Sertel)'nın da dahil bulunduğu bir gizli kuruluşu oluşduran Spartakist gençler, bunların başında geliyorlardı. Fakat tanınmış orta yaşlı aydınlar, hatta Milli kadrosunda yer almış kimseler arasında da bu "Bol­ şevik Heveslisi" örneklere rastlanıyordu.

Kazım Karabekir Paşa bu konuda şunları açıklamakdadır: 3; ". . . istanbul'da iken Bolşevik olmaya ve bu suretle kurtulacağımıza dair bu ar­ kadaş/arda gödiıgiim fikrin olgun bir hale gelmesi. . . Bereket versin benim daha evvel­ . den vaziyeti kavrayarak 7 7 Hazirandaki miitalô.amı arkadaşlanmız hiısn-iı" kabul et­ . miş bulunuyor.' Bu, i'tilô.f ziı mresine karşı elimizde bir tehdid silô.lıı olabilir, fakat bugiin Bolşevik olmakla Türkiye biisbiitiı"n ayaklar altında ve bir lıerciı.merc ve kan ve ateşler içinde uful eder. Ben bunu istanbul'da iken bu arkadaşlara /ô.zımı gibi is­ bat etmişdim. " Sonyel de eserinde Karakol Cemiyetı nin Bolşeviklerle ilişkisi üzerinde şunları belirtmekdedir: 36 '

"Rauf Bey, istanbul'da iken siirekli olarak temasda bulunduğu Karakol Cemiye­ li kuruculan Kara Vasıf'la arkadaşlannın, Bolşevizmin önemini inceledikden sonra devrimci Ruslardan yararlanma çarelerini aradıklarını ve gizlice bazı girişimlerde bu­ lunmuş olduklannı anlatmzşdı. " Karakol Cemiyetı'nin Bolşeviklerle anlaşma imzalaması konusuna, Bahô. Said Bey'in Rusya'daki faaliyetlerine geçmeden şu hususu belirtmek yerinde olur: Bu cemiyetin kurucuları ve yönetim kurulu üyeleri arasında Amerikan Mandası'na tarafdar bir-iki kişi bulunmuşdur. Ama, Bolşeviklik yanlısı hiç kimse yokdur. Düşünce ve ideolojisini yakından bidiğimiz, şuurlu bir Türk milliyetçisi olan Baha Said Bey ise, Bolşeviklerle teması, Milli Mücadele'ye silah, cebhane, erzak ve para yardımı sağlamak için yapmışdır. Fakat onun Ankara'daki Milli Müca­ dele merkezinden, Mustafa Kema� Kazım Karabekir Paşalar ın bilgi ve tasvibleri dışında şahsi atılımı ile yapdığı bir anlaşmanın yararlı olmayışı, haklı tenkidlere ve Cemiyetin kapatılmasına yol açmışdır. Hiç bir yetkiye sahib olmadan yapılmış bu anlaşmada Balıa Said Bey'in Bolşeviklere bol keseden ta'vizler verdiği gerçekdir. Fakat bunların boş laflar ve yerine getirilemiyecek vaadler olduğu, sonunda meydana çıkmışdır. Bu sebeple, Balıô. Said Bey'i eleşdirmede ileri giden bazı kimseler, bu Dağıstanlı, Rusça baş­ da beş dil bilen emekli Yüzbaşıyı, Azeri Binbaşı rusuj <.,iya Bey'le karışdırarak "Bolşevikleşdirmeğe" kalkmışlardır ki, bu doğru değildir. Bu hataya düşenleri çok iyi teşhis ve teşhir eden Kavm Karabekir Paşa: 35

36

Kazım Karabekir: İstik/al Harbimiz, İstanbul ı g6o, s. s6. D r. Salahi R. Sonyel: Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika, I, Ankara 1 973, s. 85.


M İLLT MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

"Moskova 'ya gitmek üzere 7336 (7920) senesi Şark Mıntıkası 'na gelen Bekir Sami, Yusuf Kemal Bey Hey 'eti 'nden Yusuf Kemal Bey, Bolşevik olmakla Avru­ pa 'nın tasal/ulundan kurtulacağımız kanaatinde halA ısrar ediyordu. Muhaveremiz o zamanda yazılıdır. " demekde ve yine: 37 "Moskova 'ya gö'nderdiğimiz Doktor Fuad Bolşevik olmuş, bir Bolşevik kızıyla evlenmiş, Şark 'a dönüp gelişinde fikri bü"sbü'tü"n değişmiş ve Bolşevikler hesabına ça­ lışmışdır. Bunun gibi Azeri Binbaşı Yusuf .('.iya da vardır" açıklamasını yap­ makda; fakat bunlar arasında BaM Said Bey "den bahsetmemekdedir. Ancak, Baha Said Bey'in Rusya'da bulunduğu sıralara rastlayan, Türk Komü'nist Gruppası ve Tü'rk Komü'nist Fırkası'nın kuruluşunda adı geçer. Fakat bu, tıbkı Ankara'da görülecek emsali gibi, Bolşeviklerden yardım sağlayıncaya kadar düşünülmüş bir göz-boyama ve aldatma denemesinden, Bolşevik liderlerin yar­ dım için aradıkları şartı yerine getirmiş görünmekden ibarettir. Vaktiyle de belirttiğimiz gibi, 38 bütün bu kadroda adı geçen İttihadcılar, as­ lında komünizmin, bolşevizmin şiddetle karşısında ve amansız düşmanı bulun­ dukları halde Tü"rk Komü'nist Gruppası'nı ve Türk Komünist Fırkası'nı teşkil etmiş­ lerdir. İttihadcıların kurduğu Tü'rk Komünist Fırkası, Bolşevikleri avlayamayan bir oltanın yemi mahiyetindeydi. Kuşkusuz Mustafa Subhi ve yoldaşları bu ittihad­ cıların dışında idiler. BAHA SAİD BEY VE BOLŞEVİKLERLE İLİŞKİLER Hiç şübhe yok ki, Anadolu'da Milli Mücadele'ye başlayan Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, büyük ölçüde bir askeri ve ekonomik yardıma muhtaç bu­ lunuyorlardı. O günkü şartlar içinde bu yardım ancak Doğu'dan sağlanabilirdi. Bolşevik ihtilali yapılah henüz iki yıl olmamışdı ki, Anadolu'da İngilizlerin baş çekdiği Avrupa sömürgecilerinin insafsız saldırılarına karşı bir Türk Milli Mücadelesi başlamışdı. Bu mücadele, aynı zamanda sırtını İngilizlere dayamış iç düşmanlara, talihsiz son Türk Padişahı'nın temsil ettiği rejime karşıydı. Bu milli ayaklanma her bakımdan tam bir halk hareketiydi. Bu vasıflarıyladır ki Bolşevikler, Türk Milli Mücadelesi'ne başından i'tibaren çok yakın bir ilgi duy­ muşlardır. Kuşkusuz bu ilgi, fırsattan yararlanıp Türkiye'yi komünist yapmak plan ve hülyasından da gelmekdeydi.

Lenin başda, komünist liderlerin Türklere ve Milli Mücadele'nin başbuğu Mustafa Kemal Paşa'ya karşı duydukları sempati, aslında ta Çanakkale Zaferimiz­ den kaynaklanmakdadır. Bolşevik !iderler, - yine Anafartatar Komutanı başda Mehmedcik'in Çanakkale'de İngiliz ve Fransızlara karşı yarattığı destanla r Kazım Karabekir: a.g.e., .1H

349-5° ·

s.

s6 Dipnot (2) .

Dr. Fethi Tevetoğlu : Türkiye 'de Sosyalist ve Komiinist Faô.liyetler, ı g ı o- ı g6o, Ankara ı g67,

ss.


37

KARAKOL CEMİYETİ

sömürgecilerin Boğazlardan girmelerine engel oluşu sonucudur ki, Rusya'da yapdıkları ihtilali başanya ulaşdırmak fırsaunı bulmuşlardır. Bu yüzden Türkle­ re şükran borçludurlar. Büyük kısmı Müslüman Türk kardeşlerimizin bağışları olan Sovyet yardımı, Çanakkale Destanımız sonucunda duyulan şükranın ödeni­ şi sayılabilir. Türkler, müşterek düşmanımız İngiliz ve Fransızlan Çanakkale'de ağır ka­ yıblarla mağlub etmeselerdi, Çarlık rejiminin imdadına yetişecek sömürgeci dev­ letler, çok mümkündü ki Bolşevik ihtilali'ni tamamiatmaya bilirlerdi. Ç anakkale'den kısa bir süre sonra aynı düşmana ikinci dersi verecek olan dünkü Anafartatar Kahramanı Mustafa Kemô.l Paşa başbuğluğundaki Milli Mücadeleciler'i desteklemek, her açıdan Bolşevikterin prensibierine uygun ve yaranna idi. -

Bu düşünceleriedir ki Bolşevikler, İstanbul'da iken ilyaçev adlı bir Sovyet subayı ile görüşmüş bulunan Mustafa Kemô.l Paşa (A tatü.rk)'nın Samsun'a çıkma­ sından pek kısa bir zaman sonra, onunla ilk ilişkiyi Sovyet Süvari Albayı Semen Mihailovich Budienny başkanlığındaki bir hey'et vasıtasıyla Havza'da Ali Baba nın Mes'udiye Oteli'nde başlatmışlardır. 39 Bu görüşmenin bilinmeyen kesin tarihi, 25 Mayıs ı g ı g Pazar günü ile - 1 2 Haziran ı g ı g Perşembe günü arasındaki ı g günden biridir. '

Bu tarihden sonra Sovyetlerle, Türkiye'de, Rusya'da ve Kafkaslar'da bir çok dostça - fakat her iki tarafın da dikkat ve kurnazlığı altında - görüşmeler, top­ lantılar olmuşdur. Başlangıçdaki bu ilk ilişkilerin bazıları, resmi olmayan bazı kişi veya kuruluşlar aracılığıyla yapılmışdır. Az sonra belgeleriyle ayrıntılı bir şe­ kilde göreceğimiz Baha Said Bey tarafından, (Karakol Gerniyeti ve Uşak Kongresi Hey 'et-i icrô.iyesi adına) yapılmış görüşme ve anlaşma da bunlardan biridir. Sovyetlerin Türkiye'ye gönderdikleri ilk elçi sayılabilecek Semen ivanoviç Ara­ lov, 40 Ankara'ya hareketinden önce Lenin tarafından kendisine şu ta'limat veril­ mişdir: 41 -'" Dr. Fethi Tevetoğılu : Komünizm Karşısında Atatürk, reni Ses Gazetesi, Samsun, 2 - 8 Ağustos ı g63, Nu. 3954 - 396o; İngilizcesi, "Atatürk Against Communism", The Week, Ankara, 8/ ı ;jl :ı cı Februvary ı 9G3, No. 45-.J), pp. ı o- ı ı , ı :ı- ı :ı, ı :ı- ı 3 . 40 ıg Eylül ı g68'de Sovyetler Birliği'ni resmen ziyaret eden Başbakan Süleyman Demirel'in beraberindeki Türk Hey'eti'nde ben de vardım. O sıra, Adalet Partisi Samsun Senatörü, Cumhuri­ yet Senatosu A. P. Grup Başkanı, Cumhuriyet Senatosu Dışişleri Komisyonu Başkanı ve Genel İdare Kurulu üyesi bulunuyordum. 20 Eylül I g68 Çarşamba günü saat I 3'de Moskova'daki Türki­ ye Büyükelçiliği'nde düzenlenen kabul resmine katılan Sovyet misafirlerinden biri ve bence en önemlisi "Atatürk nezdinde Sovyet Büyükelçisi" Aralov'du. Kendisi ile yapdığım konuşmanın izle­ nimleri (Bugünkii Rusya) adlı kitabımdadır. 41 C.!. Aralov: Vospomendni Sovietskago Diplarnato (Rus Dip/omatının Hatıraları) 7922- 7923, Moskova ı g6o, s. 3 2. Ayrıca bk. Dr. Fethi Tevetoğlu: Türkiye 'de Sosyalist ve Komiinist Faaliyetler, 7970- 7960, Ankara ı g67, s. I 28; Benim Giirdiğum i Bugünkil Rusya, Ankara I g68, ss. 73-74.


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

"Tabi!, Mustafa Kemal Pafa sosyalist değil; fakat göninüje göre iyi bir lefki­ liltçı, liyakat/ı (yetenekli) bir komutan, millf burjuva ihtilillini idare ediyor, ilerici bir adam, akıllı bir devlet adamı. " "0, istililcılara karfı bir kurtuluş savafı yapıyor. Emperyalistlerin kibirlerini kı­ racağına, Padişahı da hempalanyla birlikde silip süpüreceğine kaniim. Türk halkının ona inandığını söylüyorlar. Ona, Turk halkına yardım etmemiz lil?.ımdır. ifte sizin va?.,ifeni?. budur. Türk Hükumeti 'ne, Tü"rk halkına saygı gösterini?.. Büyüklük tasla­ mayınız. Onlann işlerine kanşmayınız. "

Her iki taraf birbirini inceliyor, ölçüyor, kolaçan ediyordu. Mustafa Kemal Paşa başda, yanında bulunan en yakın arkadaşları - örnek olarak 7/6/ ı 335 ( ı g ı g) tarihli Havza'dan yazılmış mektubunda Bolşeviklikden bahseden Kurmay Binbaşı Hüsrev (Gerede) 42 henüz o tarihlerde Rus ihtilalinin gerçek bünyesi ve mahiyeti hakkında açık, ayrıntılı bilgiye sahib değillerdi. Bunu, güvenilir arka­ daşlara yerinde inceletmek suretiyle alınacak raporlardan öğrenmek ve herşeyi buna göre düzenlemek, ayarlamak ve yönetmek gerekiyordu. Atatürk, Örnek bir ustalıkla bunu yapmışdır. Mustafa Kemal Atatürk'ün siyasi faaliyetleri arasındaki en büyük başarıla­ rından biri, istediği yardımları yurda ve millete zarar getirtıneden sağlamak yo­ lunda, yurd içi ve dışındaki komünistleri ustaca idare etmesidir. Sovyetlerle resmi ilişkiler, Ankara'daki Mustafa Kemal Paşa'nın bilgi, direk­ tif ve kontrolu altında, Doğu'da, Erzurum merkezinde vazifeli Kazım Karabekir Paşa kanalıyla düzenli bir şekilde yapılıyordu. Bu konuda, yani Bolşevikliğin, komünist reJımın içyüzü hakkında Mustafa Kemal Paşa'ya verdikleri raporlarla Kazım Karabekir Paşa 43, Ali Fuad Paşa 4\ Dr. Rıza Nur45 ve Dr. İbrahim Tali Öngören 46 Beyler'in büyük hizmetleri ol­ muşdur. Mustafa Kemal Paşa ile Kazım Karabekir Paşa'nın, sorumsuzca, kendi baş­ larına hareket eden bazı arkadaşlarına, şahsi atılımlarıyla işleri karışdıran, bozan ve güçleşdirenlere kızmakda hakları vardı. İşte Baha Said Bey örneği bunlardan biri ve en önemlisidir. Konu ile ilgili resmi belgeleri incelemek, herşeyi gün ışığına kavuşdurmakdadır. 4 2 Kazım Karabekir: a.g.e., ss. 6o-62. 43 44

Kazım Karabekir: a.g.e. Ali Fuad Cebesoy: Milli Milcadele Hatıraları, İstanbul

ı 955; Moskova Hatıraları,

İstanbul

ıgss. 4 5 (Tiirk Hey 'eti 'nden Dr. Rıza Nur Bey 'in Komiinizm Tehlikesi Hakkında Uyarıcı Bir Raporu), bk. Dr. Fethi Tevetoğlu: Tiirkiye 'de Sosyalist ve Komu.nis Faaliyetler, 7970- 7960, Ankara ı g67, ss. 336-48. •" (lbrahim Tali Bey 'in Raporu), bk. Dr. Fethi Tevetoğlu: Atatu.rk 'le Samsun 'a Çıkan/ar, Kültür ve Turizm Bakanlığı yayınları, Atatürk Dizisi: 24, Ankara ı g87, ss. ı 6s-68.



KARAKOL CEMİYETİ

39

BAHA SAiD BEY'İN YANLlŞ DAVRANIŞLARI Kazım Karabekir Paşa, 3 Mart ı g2o Çarşamba günü Ankara'dan Hey'et-i Temsiliye adına Mustafa Kemal imzasıyla aldığı Baha Said Bey'e ilişkin şifre üzerine son derece sinirlenmişdi. Konu hakkında şunları yazıyor ve aşağıdaki belgeleri veriyor: 47

"Akşam Ankara 'dan aşağıdaki şifreyi aldım. Ve göriişlerimi yazdım. Kara Vasıf Bey ve Uşak Kongresi korkunç yanlışlıklar yapıyor. Fakat bunları giicendirme­ den uyarma uygun olur. Baha Said'i gönderenler onu uyarıp yetkisini geri almaz/arsa da Bolşevikler de biliyorlar ki Tiirkiye'de Hey 'et-i Temsiliye vardır. Ve Doğu işlerinde onun icra vası­ tası Kazım Karabekir'dir. Şu veya bu cemiyet veya kişilerin anlaşmaları ehemmiyeti hô.iz değildir. Fakat ciiriim olmadan Hey 'et-i Temsiliye 'nin başka vasıtalarla yanlış doğrultuda yiiriimesi tehlikeli olur. Birkaç kere daha yazmış olmakla beraber Hey 'et-i Temsiliye 'yi esas hakkında bir daha uyarmak faideli olur. (*) Gelen şifre: Ankara 31317336 75. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa Hazret/erine Bizzat Kazım Paşa Hazretleri tarafından açılacakdır: istanbul'dan Kara Vasıf Bey 'den gönderilen 26/Şubat/7336 tarihli mektubunda Tiirkiye ihtilô.l hareketini temsil eden Karakol Gerniyeti 'yle Uşak Kongresi Hey 'et-i icraiyesi adına hareket eyleyen Kafkasya 'daki temsilci Baha Said Bey 'in Bolşevikler/e yapdığı bir ittifak anlaşması miisveddesi ile bunun maddeleri hakkında değişiklik ve açıklamaları kapsayan bir miitalô.aname (gö"riiş yazısı) ekliydi. Mektub ve ekindeki bilgilere göre Geçici Tiirk ihtilal Hiikumeti 'ni temsil eden Uşak Kongresi Hey 'et-i icraiyesi ve Karakol Kurtuluş Gerniyeti ile Kızıl Ordu 'ya mensub olub bugiin istan­ bul'da bulunan Albay ilyaçef arasında karar/aşdırılan ittifak esaslarının tarafımız­ dan beyaza çekilip imzasından sonra Karakol Gerniyeti tarafından miihiirlenerek teati olunacağı (karşılıklı sunulacağı) zikrolunuyor. Anlaşmanın maddeleri genellikle bugiinden yerine getirilmesini Üstlenemeyeceğimiz hususları ihtiva ediyor. Vasıf Bey 'in içeriye ve dışarıya karşı Karakol Gerniyeti adı altında geçici bir komitenin merkez hey 'eti olarak hareket ettiği ve Baha Said Beyin de Karakol Gerniyeti 'nin ve Uşak Kongresi'nin yetkili ve miistakil temsilcisi olarak Bolşevikler/e bü"tü"n memleket mu­ kadderatına aid anlaşmaları yapdığı anlaşılıyor, sabit oluyor. Vasıf Bey 'e verilen ce47 •

Kazım Karabekir: a.g.e., ss. sog-s ı ı .

Baha Said'in ı ı Ocak ı g2o'de Baku'da ı s maddelik bir anlaşma imzaladı ğı ve buna aid bilgi 1 2/Nisan'da Baha Said'in mektubu üzerine Hey'et-i Temsiliyenin ı s ve ı 6 Nisan şifrelerin­ den daha aynntılı olarak anlaşıldı.


MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

vabda: Karakol Cemiyeli 'ni ve özellikle bu cemiyetin içeride ve dı[anda miistakil ha­ rekete me;::. un bir merkeı:. hey 'etini ve Baha Said Bey 'in sıfat ve yetkilerini tanımakda ve böylece Baha Said Bey tarafından gerçeğe uymayan sıfat ve yetkiyle ba[lamıf olan müzakereye ve yapılmıf olan anlafmaya temasda maı:.ur bulunduğumuı:.u bildirdik Gerek Vasıf Bey 'i gerek arkada[lannı Anadolu ve Rumeli Mü"dafaa-i Hukuk Gerni­ yeti 'nin istanbul Merkeı:. Hey 'eti olarak tanıdığımıı:.ı yoksa iç ve dıf siyasette ayn ayn iki komitenin anla[mıf fekline deLalet edecek her türlü muameleleri ve teı:.ahüratı kat 'iyyen red ettiğimizi, iç ve dıf siyasi tedbirler ve uygulamalarda millete karf!, dünyaya karşı, tarihe karf! Hey 'et-i Temsiliye 'nin sorumlu olduğunu ve diğer taraf­ dan Kolordu Komutanları arkadaşlarımıı:.ın bu konudaki gönişlerini almadan, düŞüncelerini öğrenmeden cemiyetimizin hiç bir taahhü"de giremiyeceğini açıkca belirt­ tik. Ve bundan böyle aynı ları:. ve harekete devamlan takdirinde muamele ve ili[kiyi kesrnek mecburiyelinde kalacağımıı:.ı yaı:.dım. Bu hususlar Rauf Bey 'e bildirilm i[dir. B aha Said Bey 'in Baku 'da bulunduğu anlaşılıyor. Oradaki zevata bu adamın cemi­ yetirniz ve memleketimiz adına hiç bir sıfat ve yetkisi olmadığına dair taraf-ı aliniz­ den mektubla malumat verilmesini rica ederi;::.. Hey 'et-i Temsiliye adına: Mustafa Kemal 20. Kolordu Komutan Vekili Mahmud Kazım Karabekir Paşa da 5 Mart ı g:w Cuma günü Ankara'daki 20. Kolor­ du Komutanlığı kanalıyla Hey'et-i Temsiliye'ye verdiği cevabda, gelen şifreyi son derece dikkatle ineelediğini belirttikden sonra kendi düşünce ve görüşlerini bil­ dirmekdedir. Bolşeviklerle işbirliğinin hassas, tehlikeli, yararlı ve zararalı olabile­ cek hususlarını cevabında sergileyen Kazım Karabekir Paşa, Bolşeviklerle her uygulamanın Erzurum kapısından geçerek kontrol altında bulundurulması mec­ buriyetine dikkatlerini çekiyor. İstanbul'daki Kara Vasıf ve arkadaşlarını uyar­ mak suretiyle kırmadan, danltınadan ortaklaşa hizmetlerin sürdürülmesine çalı­ şılması hususunu tercih ettiğini bildiriyor. Baha Said Bey'in yetkilerinin tekzib olunmasını da şimdilik uygun bulmuyor. "Onu cereyanına bırakmak fakat bu işi de İstanbul Şubesi nezdinde yapılacak uyarı ile değişdirrnek ve düzeltmek yolunun uygunluğunu" arzediyor. Rus Albayı İlyaçef hakkında da çok dikkatli davranılmasını, bir casus olabileceğini işaret ediyor. Bu yazı şmalardan sonra Kazım Karabekir Paşa'nın ı 8 Mart tarihli şifresini Dağıstan'daki Halil ve Nuri Paşalar'a götüren Topçu Teğmeni İbrahim Efendi, Baku'dan Trabzon'a dönerek ı ı /Nisan 1 920 Pazar günü 3· Fırka Komutanı'nın aşağıdaki şifresinde bulunan bilgileri vermişdir:

75. Kolordu Komutanluğı 'na 7 - 78 1 Mart tarihli makamınızdan gö.nderilen fifrelerinizi Halil ve Nun· Pa­ fa/ara ula[dırmakla gö'revlendirilmif Topçu Teğmeni ibrahim Efendi bu gece (91


KARAKOL CEMİYETİ 70) 'da Trabzon 'a donmiişdiir. ibrdhim Efendı 5 1 Nisan 'da Baku 'dan ayrılmışdır. Dağıstan 'da bulunan Nuri Paşa ile gonişmiişlerdir. Halil Paşa 7 1 Nisan 'da Kara­

bağ 'a gitmişdir. 2

-

ibrahim Efendi 'nin verdiği bilgiler aşağıdadır:

a) Baku ya vardığımda gondermiş bulunduğunuz zarfı Halil Paşa ya verdim ve içinde yazılı olanlar KüÇiik Talat ile birlikde Paşa tarafından okundu. Daha sonra cevab vereceklerini soylemişlerdir. ibrahim Efendi daha sonra Doktor Fuad'ı gormüŞ durumu ve olub-bitenleri anlatmış ve bunun üzerine Fuad Bey arkadaşlarını toplamış ve derhal Tü"rkiye 'nin yeni vaziyelinin gerekdirdiği şekil ve tarzda çalışılmasına ve ittihad ve Terakki prensibierinin tesbit ey/ediği milliyet dusturları çerçevesinde çalışan ve şimdiki Azerbaycan Hükumeti 'ne yoldaşlık etmekde bulunan Halil Paşa ve arka­ daşlarına kendileriyle Bolşevik genel siyasetine gore ıŞbirliği eylemeleri lüzumunun an­ /atılmasına karar vermişler ve daha sonra Halil Paşa grubunun da uz/aşma-uygun­ Luk yazısını almışlar ve biZzat Halil Paşa 'nın da kuvvetli vaadini sağlamışlardır. Gerek Rus ve gerekse Tü.rk komitesinin uygun bulmalan üzerine Halil Paşa 'nın ih­ tilal ordusu emir ve kumandasını üstline alması uygun gorulmekdedir. b) Evvelce Azerbaycan 'da bulunan Tiirkler iki grup halinde toplanmış/ar. Halil Paşa, KüÇük Talat, Baha Said, Komiser Tahsin, bô.zı subaylar, iki doktor (Fuad Bey Grubu), ruzbaşı rakub, yedek subaylardan Sü.Leyman Efendiler, ikinci grub ka­ yıdsız-şartsız Türkiye 'nin kurtuluşunu amaç bilen bir gaye takib eylemekdedir. Gaye­ Lerinin gerçekleşmesi için Bolşevikler/e işbirliğini Lüzumlu go.rmekdedirler. Bu grub Bolşeviklerce çok gü"venilen bir grub sayılıyor. c) iki grubun ortaklaşa yapdıkları bir toplantıda Bolşevikler/e işbirliği yapılma­ sına karar verilmiş ve bunun için de şunlar kararlaşdırılmışdır: 7) ingiliz siyasetinin pek ateşli tarafdan olan şimdiki Azerbaycan Hükumeti'ni en kısa bir zamanda yıkmak ve Bolşevikler/e anataşacak bir hükumeti iktidara getir­ mek.

2) Bu maksad için derhal faaliyete geçmek uzere her iki grubdan seçilmiş bir komite kurmuşlar, bu komite Halil Paşa, Doktor Fuad, Süleyman, Kurmay Musta­ fa, Baha Said ve Süleyman Beyler'den oluşmakda ve şu şiibelere ayrılmış bulunmak­ dadır: A) Harekat Şubesi: Kurmay ruzbaşı Mustafa Bey, Baha Said, Süleyman, ra­ kub ve üÇ de Rus bolşeviği. B) Neşriyat Şubesi: Şefi Doktor Fuad Bey. Bu şube bir gazete yayınlayacakdır. C) Propaganda Şubesi: Şefi ,Zor Mutasarrıfı Salih ,Zeki Bey. Daha sonra uzun uzun Baku'da bulunan subaylarımızın ve ihtilal ordusu­ nun neler yapacağı hakkında ayrıntılı tahmin ve planlar ileri sürülmekdedir.


� I İLLİ � ! C C:.\DELE YI LLARI ;\/ DAKİ KLRCLCŞLAR

BAHA SAİD BEY'İN MEKTUBU Trabzon'un Soğuksu mevkiindeki 3· Tümen Komutanlığı karargahından I I Nisan I 336 ( I g2o) Pazar günü çekilen şifre şu idi : 48

75. Kolordu Komutanlığına Telsiz telgraf işaretiyle para yardımında bulunmaları için Halil ve Nuri Paşala­ ra hitaben yazılan yüksek emirlerinizi Baku ya gö'tü'ren zat önceki gü'n Batuma dönmiiş ve 7. A lay Komutanı Rıza Bey 'e, Baha Said Bey 'den getirdiği 5 Nisan tarihli mektub suretiyle şifre suretlerinin aşağıda dere edilmiş olduğu maruzdur: 3. Fırka Kumandanı Rü'şdü'

Su ret istanbul'dan buraya Moskova 'nın murahhası avdet etti. Mustafa Kemal Pa­ şa ya bildiriniz. Moskova ya gönderilecek murahhas hey 'etini göndersin. Pek mü'sta 'ce/dir. Ve /.ô.zımdır. Oradan gönderilecek adamı titizlikden bulamaz/arsa bura­ da Kü'çü'k Tat.at ile beraber ben varım. Kızılordu 'nun bü'tü'n Kafkas umuru, şimdilik benim mukadderatıma bağlanmış haldedir. Halil Paşa Karabağ'da Ermeni/ere karşı hareket eden kuvvetleri tanzim ile meşguldü'r. Nuri Paşa bir ahmak, hain gibi genel milli durumu sarsacak çocukluklar yaparak Azerbaycan Hükumeti ve ingiliz tarafda­ n oldu. A rtık O, ihtit.al kuvvetleri nazannda kirli bir nokta oldu. Esefle söyleyeyim ki böyle oldu. Bugü'n Denikin 'in Hazer Denizi filosu, Azerbaycan ile birleşdiği gü'ndü'r. Bunun vahimliği muhakkakdır. Tü'rkiye ye yardım edebilecek Rusya bunu biraz daha kapayacakdır. Amirat Sergiev, Azerbaycan Hükumeti ve Ermeniler fena halde durumu gü'çleşdiriyorlar. Erzurumun Ermenileri tutuklaması e/zemdir. Artık burada Halil ve falan paşalar yoktur. Halil'in de dahil olduğu genel teşkit.at var­ dır. Onun vasıtası da benim. Onun için haberleşmeyi o şekilde dü'zenlesin. Tü'rk Komünist Fırkası adına olacakdır. Vasıtamız Hacı Şahin Beyzade Ahmed Bey 'dir. Rıza Bey akrabasıdır. Kendisi Batum 'dadır. Mü'mkü'n olduğu kadar deniz eratı, me­ selô. bin kadar topçu, kaptan, makinist, hesab memuru, er, gemici olarak bir mevcu­ dun muhtelif ihtisas adamlan olmak ü'zere seçilerek gönderilmesine çalışınız. Ancak Azerbaycan 'a aid olan bu filonun Rus elinden kurtarılması buna bağlıdır. Filonun toplam gü'cü' 40 top, 70 gemidir. Bunlara burada 3-4 parça da yerli harb gemisini de ilave etmek gerektir. redi buçukluk ve onbeş buçukluk arasında muhtelif topları, ma­ kinalı tüfekleri, uçaksavar toplan vardır. Çoğunluğu tüccar gemi/eridir. Üç tane kü'çü'k torpito vardır. Buna karşılık kuzey filosu daha kuvvetli ise de henüz ortada yokdur. Çü'nkü' Volga buzlan daha erimedi. icabında bu filo Baku yu tehdid edecek4H

Jbid, SS. 6 1 6- ı g.


KARAKOL CEMİYETİ

43

dir. Bundan başka Azerbaycan 76 bin tüjek, iki kiiçük tank, 720 makinalı tüfek, top mermisi, beş milyon piyade fişeği aldı. Beş bin kadar Rus askerini belki ordusun­ da kullanacakdır. Bu, gidişata tabidir. Şimdiki halde Azerbaycan Hükumeti, tama­ men ingiliz elinde bulunmuş gö'rü.lüyor. Onun için Kuzey harekatı Tü'rkiye 'ye imkan derecede yardıma engel oluyor, demekdir. Eğer Erzurum 'da Ermeniler aleyhine Ordu Kumandanı 'nın da Hali/'e bildirdiği gibi bir gosteriş hareketi bile yapılsa burada va­ ziyet biraz dü.zelecekdir. Azerbaycan 'da iç durum, hiikumet fırkaların temsilcileriyle teşekkül ediyor. Kuvvetli fırka sayılan Müsavat, 70 Ermeni meb 'usunun da Taşnak reyiyle çoğunluğu koruyarak ancak iktidar mevkiinde kalıyor. Kurtarıcı görünen bu hükumetin şiarı da samimi surette iran-ingiliz ittifakına uygunluk gösterme şeklinde belirdi. Ve iran ile dö'rt maddelik bir anlaşma da yapdı. Şehbender, iktisad, Demir­ yolları, Limanlar, ittihad, Ahrar, Sosyalist, Komü.n ist Fırkaları 35 rey ile itthad ederek (beraber olarak) azınlıkdadırlar. Mü'savat 'ın 70 Ermenı� 5 Rus ve başka rey­ leri ile 45 reyi vardır. Sosyalist nazırlar istifa ettiler. Şimdi vekaleten mevkilerinde bulunuyorlar. ikinci grubun hepsi ingiliz aleyhdarı ve ihtilô.lcidir. Mamafih Komünist Partisi hepsinden daha kuvvetli olduğu için yeni seçim olursa çoğunluğu onlar kazanacağından bu parlamana benzeyen kaptüre hey 'eti dağıtmak istemiyor/ar. Komü'nistler de hiç bir müŞterek hikmet kabul etmemek şiarında oldukları için kabi­ neye dahil olmuyor/ar. Gü'rcistan, Batum 'u kendilerine bırakdırmak için Azerbay­ can 'a hey 'et gonderdi. Azerbaycan buna uymakdan, boyun eğmekden başka çare bula­ mayacakdır. Onun için bizim en kuvvetli çaremiz Kars, Ardahan, Batum teşkilô.tını takviye ederek kuzeyden Karadeniz sahiliyle gelen kızıl kuvvetle bir yol açmak ola­ cakdır. Azerbaycan 'dan yardım ü'midi beklemek Şeytan 'dan rahmet ü'midi beklemek kadar abesdir. Batum teşkilô.tını takviye için lü'zumu kadar masraf go'rü.lmü'şdür. Buraya sür'atle birkaç yüz nefer gondermek de lô.zımdır. O da tezkereyi getirene ten­ bih edilmişdir. Azerbaycan 'ın dört uçağı, dört de deniz-uçağı oldu. Mümkünse bir iki havacı subayı en çabuk yoldan gö'nderiniz. Havacı Ahmed Nü'zhet orada ise söyleyi­ niz gelsin. Gence 'de telsiz telgraf istasyonu yokdur. Baku istasyonu alır, cevab vere­ mez. Astergan cevab verir ve alır. Paro/anız bugü'n Astergan 'a goderilmişdir. Şifre de gönderilmişdir. Bir hafta sonra Astergan sizi, siz de Astergan 'ı arayınız. Buranın telsiz telgraf istasyonu iki gündü'r Hükumetin emriy le mü'hü'rlenmişdir. iş/emiyor. Kuzey ile haberleşme vasıtası olmasından korkuluyormuş. Bununla beraber açdırırız. Şifremiz/e aynı işaret/e arasınlar. Baku istasyonu açıldıkdan sonra haberleşmemizi sağlayabileceğiz. Yakında Demirhan Şura 'da bir istasyon kurulacakdır. Bundan son­ ra göndereceğim mektubda stratejik genel durumu bildireceğim. Dağıstan 'ın vaziyeti Nuri Paşa Bolşevikler/e te 'sisi-i muhaseme ve terndid-i harekat için Azerbaycan 'dan külliyetli miktarda akçe istenmişdir. Bu mektub mahalline erişdirilmeli. Halı! ve Talô.tın da dahil olduğu Komitemiz, Mustafa Kemal'in bildirisini ve Kolordu 'nun tebliğini kendisine tebliğ etti. Artık onun kendi başına hareket etmesi ısrarla sürdükçe aramız bozulacakdır. Enver Paşa 'nın 3 1 Şubat isviçre mektubu buraya gelmişdir. O da Moskova 'ya gitmek arzusundadır. ingilizler ona istanbul'un Türkiye 'de kalması ve Türk memleketlerinin mü'stakil olması şartıyla korunma ve saldın ile ilgili bir an­ laşma yapılmasını teklif etmişler. Şu kadar ki: Hindistan, Mısır v. b. bilô.d-ı islô.mi-


44

MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

yede Tiirkler ihlô.l-i asayişe değil tesis-i tabiiyete mazhar olsunlar. Radek Bolşevik murahhası ile de Mustafa Kemal adına gönderilen su ret. . . şeklinde yakın bir islika­ melle göTiişmüŞ. Her hiilde Mustafa Kemal'de bulunan asıl metne onun Hey 'et-i murahhasa ile cevab vermesi lô.zımdır. Dağıstan şimdiki halde Denikin 'den kurtul­ muşdur. rani Denikin kuvvetleri tamamen tahliye etmişlerdir. roksa cebren, kahren alınmadı. Kızılordu kuvvetleri Mustafa Kemal'de olan metin gereğince Tiirklerin n­ zası olmadıkça Dağıstan 'a giremeyecekdir. rahut halkın çoğunlukla reyi gerekdir. Fakat yine Tiirklerin muvafakatı şarttır. İşte hal ve mevki bu suretle lehimizdedir. ralnız Azerbaycan başları derd anlamıyor. Tiirkistan tamamen temizlenmişdir. Hey 'et-i Nezzar Komiser Hey 'eti, tiimiiyle İslamdır. Ekseri Valiler Tiirk 'diir. Hey 'et-i Nezzar içinde iki Tiirk vardır. Moskova 'nın Kafkas Vekili yanımda komiser olmak şartiyle Umum Kafkas Komitesi beni şimdiiik Başkumandan mevkiinde bulun­ duruyor. rani biitiin bu işleri alelhesab ben gö"riiyorum. Bir Tiirk subayı Harbiye Dairesi Reisi, bir Tiirk kurmay subayı, Harekat Şube Reisi, bir Kızıl Albay da be­ nim Kurmaybaşkanım seçilmişdir. rani Kuvve-i İcraiye 'nin yansı artık Tiirk, yansı da Kuzey temsilci/eridir. Techizat, serferberlik vesair teşkilô.t, genellikle Rusyalı/ann elinde, Kurmaybaşkanı olan Albayı Mustafa Kemal tanır. İstanbul'da bulunuyordu. Ekonomik yardıma bir hafta sonraya kadar yani telgraf haberleşmesi kuruluncaya kadar sabretmek /ô.zımdır. istenildiği kadar yardım edilecekdir. Artık ulaşımı ciddi ve pek gizli bir surette teşkil etmekden başka işimiz yokdur. Bu mektubumda her keli­ meyi olduğu gibi kabul ediniz, genel hatlan yazdım. Şiibheli olan bir şey de yazma­ dım. Bahii Said Şifre anahtan Fransızca harflerle tertip edilmiş, karşılık rakamlar da Fransızca yazılmışdır. Üç grupludur. Görüldüğü gibi bu mektub, Bahii Said Bey ve arkadaşlarının Bolşeviklerle ilişkileri ve genel durumu nasıl karışdırdıklarını ve tehlikeli bir mecraya sürükle­ diklerini sergilemekdedir.

Kazım Karabekir Paşa, Hey'et-i Temsiliye'ye �id bu mektubu aynen, diğer bilgilerin de önemli özetini Ankara'ya bildirmiş ve Mustafa Kemal Paşa ya şunu yazmışdır: '

Erzurum: 72/417336 Mustafa Kemal Paşa Hazret/erine ,(ata mahsusdur: Baku 'ya göndermiş olduğumuz memurumuzun Baku 'daki Tiirk Komiinist Fır­ kası 'ndan getirmiş olduğu 5/Nisan/7336 tarihli mufassal mektup aynen 7 75 No. ile parça parça şifre ile yazılacakdır. Bundan başka alınmış olan bazı bilgiler ve miita-


KARAKOL CEMİYETİ

45

/Qalar da ekde sunulacakdır. Istanbul'dan yiiksek adınıza imzalanıp Rus Bolşevik Murahhası 'na verilmiş olan aslı zat-ı samilerinde bulunan bir mukaveleden Baha Saiıi Bey çok bahsediyor. Bunun Rauf Bey tarafından zatıalilerine gönderilen muka­ vele olduğunu zannediyorum. Liizumundan dolayı bir suretinin acele olarak iş 'ar bu­ yurulmasını istirham ey/eriz. 75. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Baha Said Bey'in verdiği bilgiler üzerinde Kazım Karabekir Paşa şu soruları sormuşdur: Erzurum: 731417336 Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine ..(:ata mahsusdur. Baku 'daki Tiirk Komiinist Fırkası 'ndan ve Baha Said Bey 'den son zamanda alınan ve Hey 'et-i Temsiliye ye sunulan m�lumat-ı aciz/erini zat-ı samileriyle ôi.el ve açık olarak aşağıdaki noktalar hakkında gônişiip-derdleşmeye sunuyorum: a) Baha Said Bey 'in mektubunda bahis olunan ve yü'ksek adınıza imza edilen ve içindekiler henüz mechuliimü?. bulunan metnin Dersaadet 'de (Istanbul'da) bir hey 'et tarafından Bolşevik/erin murahhasları ile teati edilmiş bir nevi itilô.fname oldu­ ğu his edilmekde ve Baha Said Bey 'in Kurmaybaşkanım dediği Rus Kurmay Alba­ yı 'nın zat-ı samilerince tanınmış olduğundan ve Moskova 'nın Istanbul murahhasının Baku ya dôndiiğiinil.'n zat-ı samilerine arzedilmesinden bahsedilmesi bu hissi takviye eylemekdedir. b) İ'tilô.fcılann İstanbul'u işgal günü' Valilere telgrafla yazdıklan beyannarnede bazı zevatın tutuklanıp muhakeme edileceklerinden ve bilô.hare zuhur edecek hallerden dolayı sorumlu olacaklanndan kapalı ve manalı cümleler/e bahis eylemeleri Istan­ bul'da Bolşevikler/e teati edilmiş işbu anlaşmadan haberdar olduklannı da kapalı su­ rette anlatmakdadır. c) rusuf ,Ziya Bey 'in Azerbaycan 'dan külliyetti bir para ile gelip Oltu ya gitme­ sinin ve benimle gô"ritjdü'ğü' halde Oltu 'da bilgim dışında bazı icraata teşebbüs eyle­ mesinin zikri geçen anlaşma ile ilgili olduğu kuşkusunu uyandırdı. d) Bolşevik/erin harekete geçmeleri bizim tarafımızdan teklif olunduğu halde zikri geçen hareketin bazı kayıd/ar altında Tü'rklerin hareketleriyle şarta bağlanması ve daha kış ortalannda iken taraf-ı samilerinden 75. Kolordu 'nun seferberliğinin tek­ lif buyuru/ması da bu anlaşma ile ilgili bulunduğu zannını htisıl etti. Bundan dolayı yukandaki anlaşma ve sözleşmenin yapılıp yapılmadığı veyahud acizane bilgim dı-


MiLLI l\1ÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

şında bu gibi diğer anlaşma ve söi:.kşmekrin bulunup bulunmadığı hakkında tenvir buyurulmaklığımı istirham eylerim. Kazım Karabekir Daha sonra konu ile ilgili yazışmalarda Kazım Karabekir Paşa, Halil ve Nuri Paşalara yazılan yazıların adres yokluğundan yerine ulaşamadığını belirterek şunları ileri sürmekdedir: ". . . Bittabi bundan sonra Baku 'dan hiç bir şahs-ı miinferidin imza ve salahiyeti kabul edilmeyerek daima Komite 'nin müŞterek karar ve selahiyeti tebliğ olunmalı ve oradaki Bahô. Said Bey 'in de ancak o Komite 'nin bir ferdi ve eğer seçime mazhar ol­ muşsa o Komite 'nin başkanı unvanını taşıması ve böyk iblağ huyurulması lazım­ dır. "

Kazım Karabekir Paşa' nın yazıları üzerine Hey'et-i Temsiliye'den verilen uzun cevap ve açıklamada Mustafa Kemal Paşa, zikri geçen anlaşmanın kendisi tarafından imzalanmamış bulunduğunu bildiriyor ve durumu aydınlığa kavuş­ duruyordu. Bunların sonucunda ise Karakol Gerniyeti kapatılacakdır. Ankara: 751417336

-?,ata Mahsus Çok ecekdir.

75. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa Ha;:.retkrine C. 72136 şifreye Bahô. Said Bey 'in bahseykdiği mukavelename önce de arz. eykdiğim gibi tara­ fımdan imza olunmamışdır. Sureti aşağıda arz. olunur.

M. Kemal

Su ret Rusya Miittehid Sovyetler Cumhuriyeti adına hareket eden ahali komiserkri sov­ yetinin Kafkasya 'daki iştirakiyun Fırkası Kafkas Mahalli Merkez. Komitesi temsilcisi ik Tiirkiye ihtilô.l hareketini temsil eykyen KARAKOL CEMirETi VE UŞAK KONGRESi HEr'ET-i iCRAirESi adına hareket eden Kafkasya 'daki temsilci BAHA SAiD arasında aşağıdaki anlaşma akdolunur: 7 Anlaşmayı yapan taraflar gerek memleketleri içindeki karşı ihtitalkrde ve gerek dışdaki Batı Avrupa istilô.cı hükumetlerine karşı bütü·n vasıta ve kuvvetleriyle yekdiğerine yardım etme esası içinde koruma ve saldırmaya ilişkin bir sözleşme akd ederler. -

2

-

Anlaşmayı yapan tarafların işbu anlaşmayı yapmakdaki başlıca amaçları:

a) Bü"tü·n istam ülkelerinin Batı Avrupa emperyalistlerinin boyunduruğundan kurtulması. b) iran, Arabistan, Mısır, Hindistan v. b. gibi istam ülkelerinde Batı Avru­ pa 'nın emperyalist burjuva hükumetlerine ve bilhassa Asya ve Afrika 'da ingiliz. em­ peryalistine karşı mücadele.


KARAKOL CEMİYETİ

47

c) Bugiin teşekkiil etmiş bulunan ve Avrupa emperyalistlerine karşı açılan miica­ dek sonunda teşekkiil edecek olan sovyet tarzı idaresinin kabul ve te 'yidini te 'minden ibarettir. 3 işbu gayeye ulaşmak için Rusya Sovyetleri Cumhunyeti, zikri geçen Tiirki­ ye ihtilal teşkilalına silah, miihimmat ve para vesair tedarik ve te 'mini hususunda kemaliyk ibrazını taahhü"d eyler. Tiirkiye ihtilal teşkilatı işbu anlaşmanın imzasın­ dan sonra silah, miihimmat ve para ihtiyacını Rusya Sovyetleri 'ne bildirecek ve mez­ kur sovyetler işbu istenilen şeyi ihmal göstermeden kabul ve yerine getirecekdir. -

4 ,Zikri geçen Tiirkıye teşkiliıtı, Rusya Cumhuriyeti 'nden isteyeceği miktarda siliıhlı askeri kuvveti Denikin, Kolçak ve Rusya Sovyetleri Cumhuriyeti diğer diişmanlanna karşı harbelrnek için hazırlamayı taahhiid ederler. -

5 Tü"rkiye Geçici ihtilal Hiikiimetini temsil eyleyen Karakol Cemiyet-i ihtiliı­ liyesi ve Uaşk Kongresi Hey 'et-i icraiyesi, Batum, iran, Afganistan ve Hindistan 'da ingiltere aleyhine bir ayaklanma viicuda getirmek için gereken atılırnlara hemen baş­ layacaklan ve Rusya Sovyetleri Cumhuriyeti de gereken para, silah ve miihimmatı kamikn tedarik etmeyi teahhü"d ederler. -

6 Batı Avrupa emperyalistleri aleyhine isliım iilkekrinden yapılacak işbu mil­ ll ihtiliılkri koruyacak, destekleyecek olan Rusya Sovyetleri Cumhuriyeti bu Müslu·man ülkelerinden her birinin tam islik/alkrini tanıyacağını ve iç meselelerine kat 'iyen kanşmayacağını ve yerli ahalinin arzusu na ters düŞen sosyal ve siyasi kuru­ luşlar meydana getirilmesini istemiyeceğini teahhü"d eder. -

7 Rusya Sovyet Cumhuriyeti, Batı emperyalistlerine karşı ayaklanan biitiin Mü.slü.man ülkelerini ve bu hareketlerin başındaki her hü"kumeti işbu saldın ve sa­ vunma anlaşmasını kendisi imza eykmişçesine miittefik ad ve kabul ettiğini teahhüd eder. -

8 işbu memleketteki sıyasi ve sosyal idare tarzının te 'sis ve teşkili ahalisinin serbest seçim ve arzu ve ictihadına tabi olup anlaşma yapan taraflar zikredilen ka­ vim/erin arzulannı zorlamayacaklannı ve baskı altına sokmayacaklannı teahhü"d ederler. -

9 Tiirkistan 'da miiteşekkil olan Sovyetler idaresinin tahkim ve tarsını ıçın icab eden tedbirlerin alınmasını Tiirkiye Geçici ihtilal Hü"kumeti kabul ve teahhüd eyler. -

10 Denikin ve Kazaklara karşı Dağıstan 'da yapılan miicadekkrde Dağıstan­ lı/ar, Sovyetlerin idare tarzı lehine temayül eylediğinden işbu memleketteki işçi ve köyiii ve ahalinin serbest arzusuna uygun teşekkül eyleyen Sovyet/ere mü"zaheret göster­ meyi, Tiirkiye Geçici ihtiliıl Hü"kumeti teahhüd eyler. Dağıstan Hü"kumeti 'nin terkib tarzına gelince, bunu tayin Dağıstan işçi ve köyiii kongresinin hakkı olup anlaşmacı taraflar bu mes 'eleye kat 'iyyen kanşmayacaklannı teahhü"d ederler. -


MİLLİ l\1ÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

77 Rusya Sovyetleri Cumhuriyeti ve Tiirkiye ihtiliil Hükumetinin ingiltere ve Rusya emperyalistlerine karşı Kaficasyada açacağı ortaklaşa hareket, Avrupa emperya­ listlerinin emir ve nufuz.u altında işbu anlaşmanın hedef bildiği amaçlara ters düŞen hareket ve bugü"n anlaşmacı tarafları yekdiğerlerinden ayıran Gürcistan ve Ermenis­ tan ve Azerbaycan mevcud hü.kumetlerı. tarafından ihlal edildiğine go.re Türkiye Geçici ihtilal Hükumeti 'ni temsil eyleyen Uşak Kongresi Hey 'et-i icraiyesi ve Karakol ihtilal Gerniyeti yukarıda anılan üÇ hiikumet gerek Rus emperyalistleri gerek ingiltere ve ge­ rek Batı Avrupa 'nın diğer istiliicı devletlerine karşı aniaşmış taraflar ile birlikde ha­ reket edecek hiikumetlerle bu hususda Kafkas mahalli teşkiliitına yardımcı ve muza­ hir olmayı teahhü"d eyler. işbu hiikumet darbesini Azerbaycan 'da tatbik için Tiirkiye Geçici ihtilal Hü"kumetı� Azerbaycan Tiirk ahalisinin ırk! temayüllerinden ve A;:.erb�y­ canlılarca ü"nlü" Tü"rk milliyetçilerinin nüfuz. ve şahsiyetlerinden yararlanmayı teahhüd eyler. Azerbaycan ihtiliil Hu"kumeti 'nin teşekkul tarzı, Azerbaycan işçi ve Kiiylü Kongre­ sinin serbeslee vereceği karar dairesinde olacağından anlaşmacı taraflar, kongre karar­ larına muhalefet etmemeyi teahhüd eyler. 72 Gu.rcistan, Ermenistan, Azerbaycan, Kuz.ey Kafkasya gibi biitü"n Kafkas hü"kumetlerinin tam istikliilleri anlaşmacı taraflarca kabul edilmiş olduğundan bunla­ rın yekdiğerinden ayrı bir surette müstakillen veyahud Kafkas ittihadına katılmak suretiyle veyahud federasyon şeklinde büyiik devletlerden birine ittihak şeklinde hüku­ met te 'sis eylemeleri hususunda ilgililerin kemaliyle serbest bırakılacaklarını ve bu mes 'e/eye hiç bir suretle müdahale etmeyeceklerini anlaşmacı taraflar kabul ve te­ ahhüd eyler. işbu anlaşmanın iki nüshası evvelemirde bir tarafdan Rusya Sovyetleri 73 Cumhuriyet Hükumeti 'nin Kafkasya 'daki temsilcileri yani Rusya Komünist Parti­ si'nin bu bolgedeki Komitesi ve diğer tarafdan da Karakol ihtiliil Gerniyeti 'nin ve Uşak Kongresi icra Hey 'eti'nin temsilcisi tarafından imz.a edilecekdir. Bu suretle im­ z.alanmış nüshalardan bir tanesi Karakol ihtiliil Gerniyeti ve Uşak Kongresi Genel Merkez./eri tarafından tasdik edilecek, diğer nüshası Dışişleri Ahali Komiserleri Sovyet Reisi ve Rusya Sosyalist Federatif Sovyetler Cumhuriyeti 'nin Merkez. icra Hey 'eti Reisi tarafından tasdik olundukdan sonra karşılıklı imz.a edilen anlaşma taraflarca birbirlerine sunulacakdır. 74 işbu anlaşma 73. maddede zikredilen surette imza edildikten sonra kesin­ lik kazanmış olacakdır. An/aşmacı tarafların Kafkasya 'daki temsilcileri kendi imza­ larını mü"teakib anlaşmayı yürürlüğe koyacak ve bağlı bulundukları hükumetlerinin tasdikini beklerneyerek ortaklaşa uygulamaya geçeceklerdir. -

-

-

-

75 işbu anlaşma Baha Said Bey tarafından 7920 yılı Ocak ayının 77. (Pa­ zar) günü" Baku şehrinde akid ve imza edilmişdir. -

Hey 'et-i Temsiliye Adına M. Kemal Görüldüğü gibi bu davranış "çizmeden yukarı çıkmak" sözü ile de vasıflan­ dırılması çok hafif bir cür'et; aşırı, patolojik bir atılganlıkdı . Nitekim, Anado­ lu'daki Milli Mücadele liderlerini çileden çıkardı.


49

KARAKOL CEMİYETİ

Kazım Karabekir Paşa, şöylece köpürerek, eserinde konu ile ilgili diğer önemli belgeleri de veriyor:

"Bu ne ciir'ettir? Uşak Kongresi de kim oluyor? Ordu 'da kimler acaba malu­ mattar? Kayıdsı;::. -şartsu:. felaketimizi mucib olan bu cinayeti nasıl irtikab etmişler? Bu muahedenin kuvve-i te 'yidiyesi nedir? Hususiyle ben Şarkın kumandanıyı m, ben­ den habersiz neye muvaffak olunabilir? ikinci şifre 17'de geldi: Ankara: 76/Nisan/7336 15. Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir Paşa Hazret/erine C. 131411336 şifreye

imza edilmek ii;::.ere Kara Vasıf Bey tarafından gönderilen anlaşma suretini ar­ zetmişdim. Buna verdiğim cevabı ve bu miinasebetle Rauf Bey 'e yazdığım telgrafı aynen aşağıda sunuyorum. Kat 'iyyen imza etmedim ve Rauf Bey de hiç bir muame­ lede bulunmadı . Baha Said Bey yalan işaa ediyor. Kara Vasıf Bey Karakol Cemiye­ ii adına bilgimiz dışında imza etmiş ise bundan da malumalımız ve buna muvafa­ katımız yokdur. Bu hususda sizin bildikleriniz dışında hiç bir muamele yapılmadığı­ na tam i 'timad buyurarak arzu buyurolduğu gibi red ve tekzib ve Bolşevik ve Kafkas işlerinde vukubulacak tasavvur ve teşebbiislerimizi aynen zatıalinize arz etmedikçe bundan sonra da hiç bir şey yapılmayacağını arz ederim. Birinci Su re t (Rauf Bey 'e yazılan mektubun suretidir) Vas if Bey 'in taraf-ı alinızden dahi mütalaa huyurulduğu beyan edilen 20/Şubat/ 1336 tarihli mektubu ve iki kıt 'a melfufu alındı. Esas meJtıil hakkında miitulô.a ser­ dinden önce hakkında şunu yüksek dikkatinize vaz ederi;;.. Vasıf Bey 'in içer�ıe ve dı­ şanya karşı Karakol Cemiyeli adı altında miistakil bir komitenin Merkez Hey 'eti olarak hareket ettiği ve Baha Said Bey 'in Karakol Gerniyeti 'nin ve Uşak Kongre­ si 'nin yetkili ve müstakil temsilcisi olarak Bolşevikler/e bü'tiin memleketin mukaddera­ tına aid muô.hedeler akdettiği sabit oluyor. Vasıf Bey 'e cevaben yazdığım ız mektubda Karakol Gerniyeti ve bilhassa bu cemiyetin içeride ve dışanda miistakil harekete me 'zun bir merkez hey 'etini ve Baha Said Bey 'in sıfat ve yetkisini tanımakda ve bi­ naenaleyh Baha Said Bey tarafından gerçeğe uymayan sıfat ve selahiyette başlamış olan müi..akereye ve yapılmış olan muahedeye temasa ma ';:.ur olduğumuzu bildirmek Vasıf Bey ve arkadaşlannı sadece Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Gerniyeti istanbul Merkez Hey 'eti olarak tanıdığımızdan böyle olduğunu temin ve te 'yid edil­ medikçe ve miihim karariann eski merkez hey 'etinden olup istanbul'da bulunan arka­ daşların müzakere ve mü.nakaşasından geçdiği anlaşılmadıkça nazar-ı i 'tibaro. alın­ mayacağı yazılmışdır. F. 4


so

M İ LLİ

M ÜCADELE

YILLARIN DAKi KLRL LuŞLAR

Vasıf Bey 'in mektubunda istanbul'a Bolşevik temsilcisi olarak albay ilyaçev 'in geldiği ve yapılacak ittifaknarneyi bu kimsenin alıp gö"tiireceği kayıdlıdır. Zat-ı-allniz bu zatla gö"riişdü"n üz mii? Gerçekden yetkili bir kimse midir? Ve bugiin imzamız al­ tında yeddine bir vesika vermek hususunda reyiniz nedir? Bundan başka Baha Said Bey 'in yapdığı 15 maddelik Muahedename 'yi gördiinüz mii? Bizce bu anlaşma mad­ delerinde bir defa sahtekarlık vardır. Çiinku· Tiirkiye geçici ihtilal hiikumetini temsil eyleyen Uşak Kongresi icra Hey 'eti ve Karakol ihtiliil Gerniyeti gibi ifadeler gerçeğe aykırıdır. Anlaşma maddeleri genellikle bugiinden yerine getirilmesini Üstlenemeyeceği­ miz hususlan ihtiva eyliyor. Zat-ı-allniz bizzat ilyaçev ile gö"rüjüp yetki derecesini anladıkdan sonra bugu·n için üstlenebileceğimiz noktalarını ihtiva etmek üzere kısa bir anlaşma esası hazırlar ve onu şifre ile bize bildirirsiniz. Biz de bir tarafdan Kol­ ordu kumandanları arkadaşlarımızın bu hususa dair ne düjiindüklerini ögrenmeğe ça­ lışırız. Ancak ondan sonra taahhüdatta bulunabiliriz. Ve taahhüdlerimizin Karakol Cemiyeli, Uşak Kongresi icra Hey 'eti gibi hey 'etler tarafından te 'yidine ve bu suretle dışa karşı tam bir birlik ve beraberlik içinde olmadığımızı gösterip yaymaya meydan verecek bir davramşa elbette razı olmayız. Vasıf Bey ve arkadaşlarıyla Karakol mes 'elesi hakkında pek ciddi olarak göru�meniı:.i rica ederim. Eğer bu arkadaşlar bi­ zim evvelce Karakol'un intişar etmemesi hakkında verdiğimiz kararım yaptığımız tebligatı itibar nazanna almamış/arsa bıi.e karşı doğru hareket etmemiş olurlar. Ve bundan böyle aynı biçimde harekete devamları takdirde kendileriyle muamele ve irti­ batı kesrnek mecburiyelinde kalacağımızı kendilerine an/atınız. Halil ve Nuri Paşala­ ra Erzurum iizerinden yeni talimat göndenlmişdir. Gerekirse deliilet-i alinizle de göndeririz. Kafkasya 'ya bir temsilci göndermek liiz ımsa Bekir Sami Bey 'in gitmesi lüi.umunda direniyorum. işde Baha Said Bey 'in maksada ve gösterilen itimada karşı ne yolda muamele ettiği meydandadır. Edib Bey ne maksadla ve ne vakit italya 'ya gönderilmişdir? Mir-i mumaileyh için Vasıf Bey 'in istediği vesika ve talimatı verebil­ mek için evvelii bunun sıfat ve seliihiyeti ve seyyahat sebebini bilmek liiz ımdır. ikinci Suret (Vasıf Bey biraderimize) Hey' et-i Temsiliye Adına Mustafa Kemal Baha Said Bey'in kendi başına kalkışdığı akılsızca davranış ve O'na bu yet­ kiyi verenlerin idraksizliği, Milli Mücadele'nin başı ve sorumlusu Mustafa Ke­ mal Paşa (Atatürk) tarafından bu suretle gerekli cezaya çarptırılmışdı. Hatasını anlayan Baha Said, oradaki geçici ilişkilerini derhal keserek ve Enver Paşa'ya bağlı İttihadcılara da iltifat etmeden Ankara'ya dönmüşdür. Yunan kuvvetleri­ nin Polatlı'ya doğru ilerleyişleri sırasında halkın paniğe kapılmamaları için teşkil edilen irşad hey'etlerinde vazifelendirilen Baha Said Bey, resmi bir devlet vazife­ sine talib olmamışdır. r 6 Şubat 1 925'de Türk Tayyare Cemiyeti'nin Cevad Ab­ bas Gürer ve Fuad Bulca başkanlıklarında kuruluş ve faaliyeti sırasında Müfet­ tişlik göreviyle yetinmiş; bu kuruluşa ölümüne kadar yurd çapında büyük hiz­ metlerde bulunmuşdur. Ressam, şair ve filozof Baha Said, r6 Ekim r g3g'da eberli aleme göçmüşdür.


İkinci Bölüm Milli Mücadele'ye düşman bir kuruluş:

TÜRKİYE'DE İNGiLiZ MUHİBLERİ CEMİYETİ (Association of the Friends of England in Turkey)



GiRiŞ Türk Milli Mücadelesi'nin başbuğu Mustafa Kemal Atatiir/Cü ve onun büyük eserini tam olarak anlayabilmek için, Atatı.i'r/Cün, Milli Mücadele'yi ne büyük zorlukları aşıp, yenerek kazandığını bütün gerçekleriyle öğrenmek lazımdır.

Mustafa Kemal Atatı.i'rk, yalnız yurdumuza saldıran yabancıları temizlemek, cephedeki düşmanı denize dökmekle zafere ulaşmamışdır. İçerideki ve dışarıda­ ki, yerli ve yabancı çeşidli düşman kuruluşların faaliyetlerine de karşı durmuş, �on vermişdir. Milli Müc�dele'yi "hayal ve macera" sayan yüreksizlerle, Türklüğe ve vata­ na ihanet eden bazı satılmışlar, milletin ve ülkenin kurtuluşu konusunda bir olumsuz noktada birleşmişlerdir. Bunlar, yurdun parçalanmadan muhafazasının .Milli Mücadele ile değil de, ancak İngiliz, Amerikan, Fransız veya İtalyan Man­ dası gibi büyük devletlerden birinin himayesi altına sığınınakla mümkün olaca­ ğına inanmışlardır. İngiliz, Amerikan, Fransız veya İtalyan Mandasını savunmuş kuruluşların kurucu ve üyeleri incelenince görülecekdir ki, bunlar arasındaki satılmış vatan hainlerinin sayısı çok fazla değildir. Bunların mühim bir kısmı (Yüzellilikler) listesine girerek yurddışı edilmişlerdir. Yüreksizlerin birçokları ise daha sonra hatalarını anlamışlar, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarına, Milli Mücadele'ye katılmışlardır. Zayıf iradeli gafil, korkak ve safdillerin, satılmışlar ve gerçek hainlerle bir araya gelerek yabancılarla birlikde kurdukları Milli Mücadele'ye düşman kuru­ luşların en azılısı, "Türkiye' de İngiliz Muhibleri Cemiyeti Association of the Friends of England in Turkey" 'dir. =

Bu cemiyetin kurucusu Said Molla şöyle demekdedir: "Anadolu 'da Mustafa Kemal'in girişdiği macera, er-geç akamete (sonuçsuzluğa) mahkiimdur. .(ira, milletin, bilhassa bu harbin galibieri olan biiyiik devletlerle uğraşacak ne maddi ne de manevi taka­ tı (giicü) kalmışdır. Esasen Padişahımız Efendimiz de boyle manasız mukavemetler ve sergiizeştler peşinde koşanların bu memlekete zarar vereceklerini, ancak sı.i'kiinet ve i 'tidal ile memleketi kurtaracak bir su/ha (banşa) vanlabileceğini beyan buyurmuşlardır. Bundan dolayı Halifemiz ve Padişahımız Efendimiz 'in gosterdikleri yolda gitmek cı.i'm lemize borç olmuşdur. " Bu kuruluşun gördüğü yıkıcı işler, düzenlediği haince faaliyetler, Milli Mücadelecileri ve onların başbuğu Mustafa Kemal Paşa'yı çok uğraşdırdığı için­ dir ki Atatiirk Nutuk'unda bu konuya oldukça geniş yer vermişdir.


54

MİLLI M ÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Çeşitli eserlerde Milli Mücadele'ye karşı olan kuruluşların adları anılmış ve faaliyetlerine kısaca değinilmişse de, bunların içyüzleri yeterince açıklanmamış, anlatılmamışdır. Daha önce Hayat Tan·h Mecmuası 'nda tarafımızdan kısaca tanıtılan (Türki­ ye'de İngiliz Muhibleri Cemiyeti - Association of the Friends of England in Turkey) hakkında bu kez yerli ve yabancı kaynaklardan bulup derlediğimiz bilgi ve belgeleri bu kitabımızda ayrıntılarıyla sunarak, Milli Mücadele Tari­ hi'ınizin bir karanlık köşesini daha aydınlatmak istedik. Bu araştırınayı yapar­ ken özellikle "Milli Mücadele Tarihi'ınizi genişletmeyi ve düzeltmeyi mümkün kılan ve olaylara tarafsız tanıklık ederek ışık tutan "belgeleri kaynak seçdik.


İNGiLiZ M UHİBLERİ CEMİYETİ

55

TÜRKİYE'DE İNGiLiZ MUHİBLERİ CEMİYETİ

(The Association of the Friends of England in Turkey) Büyük Türk milletinin, Mustafa Kemal Paşa başbuğluğunda, Anadolu'da başlattığı Milli Müdidele hareketini ve Müdafaa-i Hukuk davasını, işgal altında­ ki İstanbul'dan binbir tehlike ve zorluk içinde savunan ve destekleyen vatanse­ verlerin kurdukları (Karakol Cemiyeti) 49, (Güneş Grubu) 50, (Hamza Grubu) 5 1 v.b. gibi (Gizli Grublar) 52 bulunmakdadır. Bunların tersine, Milli Mücadele'ye karşı düşmanla işbirliği yapanların yönettikleri bir takım ihanet kuruluşları da vardır. . Bu Milli Mücadele'ye düşman kuruluşların başlangıçta gizli kalmış, ortaya çıkmamış olan asıl kurucuları ve perde arkası yöneticileri, yerli vatan hainleri ile, yabancı düşmanlardır. Bu kuruluşların göstermelik yöneticileri, kandırılmış üyeleri ise, vatan hainlerine alet olan umudsuzlar, korkaklar ve düşmandan yar­ dım uman zavallılarla, safdiller ve gafillerdir. Milli Mücadele'ye düşman bu çeşid kuruluşların en başda gelenlerinden biri, genellikle (İngiliz Muhibleri Cemiyeti), bazı yazarlarca da (İngiliz Dostları Derneği), (Türk-İngiliz Dostluk Derneği) şeklinde anılırsa da 53, tam ve doğru adı ile (Türkiye' de İngiliz Muhibleri Cemiyeti Association of the Fri­ ends of England in Turkey) 'dir. =

20 Mayıs ı g ı g Salı günü 54 Beyannamesini Dahiliye Nezareti'ne vererek ku­ rulan bu cemiyet aslında, Türklere karşı körükörüne ve şahsi bir düşmanlık po­ litikası gütmüş bulunan eski İngiliz Başbakanlarından William Ewart Gladstone ( ı 8og- ı 8g8)'un tesirinde kalmış olan David Llyod George ( ı 863- 1 945)'un Türkiye üzerindeki planlarını gerçekleşdirmek için kurulmuş, açık faaliyetleri kadar gizli fesadlıkları da bulunan bir casusluk teşkilatıdır. Bu kuruluşun, yayınladığı beş maddelik bir bildiriye göre amacı, idaresi al­ tında milyonlarca İslam nüfusu bulunan İngiltere ile Hilafet ve Saltanatı kendi­ sinde toplayan Osmanlı Devleti arasında öteden beri var olan bağları ve dostlu­ ğu kuvvetlendirmekdir. ingiliz Muhibleri Cemryetı'nin kurulmasında, İngiltere'nin teşvikinin ve Padişahın arzu ve tasvibinin amil olduğu anlaşılmakdadır. Kurulu­ şun asıl amacı ise Türkiye'de İngilizler lehinde bir hava yaratmak ve Amerikan tarafdarlığına karşı İngiliz tarafdarlığını yaymak ve benimsetmekdi. ingiliz Mu­ hiblej Cemiyetı'nin, daha önce kurulup kısa bir süre sonra dağılan, fakat propa'" Dr. Fethi Tevetoğlu : Karakol Cemiyeti, Turk Kültu·riı� Ağustos Eylul 1 970, sayı 94 ve 95, ss. 725-32, 757-63. so Dr. Fethi Tevetoğlu: Güneş Grubu, Tu.rk Ansiklopedisi, C. XVIII, ss. ı 90-92. sı Dr. Fethi Tevetoğlu: Hamza Grubu, Türk Ansiklopedisi, C. XVIII, s. 458. " Dr. Fethi Tevetoğlu : Gizli Grublar, Türk Ansiklopedisi, C. XVIII, ss. 393-94. .iJ M. Zekeriya Sertel : Hatırladıklanm, ( ı gos- 1 950), İstanbul ı g68, s. 29 . .s< Alemdar, 2 1 Mayıs ı g 1 g Çarşamba, sayı 1 49- 1 459, s. 2. Not: Bazı yazarlar eserlerinde bu cemiyetin kuruluş tarihini Ağustos 1 335 ( 1 9 1 9) olarak göstermişlerse de ,doğrusu 20 Mayıs 1 9 1 9'dur.


MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURU LUŞLAR

s6

gandası kuwetle devam eden Wilson Prensibieri Cemiyetı'ne karşı bir alternatif ha­ linde oluşduğu söylenebilir. Fakat bu iki kuruluşun faaliyetleri incelenince görülecekdir ki, ingiliz Muhibleri Cemryetı' nin kuruluş ve hızla yayılışı da, Türki­ ye'de Amerikan Mandası tarafdarları sayısının artmasına ve gittikçe tesirli bir hale gelmelerine yol açmışdır.

Dr. Mine Ero!un değerli araştırmasında belirttiği gibi s;; "Siiylenebilir ki, bu yiizden Amerikan mandası tarafdarlan, ingiliz mandasını istemeyenierin katıldığı bir cep­ he vasfmı da kazanmışdır. Fakat bu her iki grupdan farklı diişiinenler de vardır: Bunlar, kurtuluş çaresini silôha sanlmakda buluyor/ardı. Tü"rk halkının biiyü"k çoğunluğunu bun­ lar teşkil ediyordu. " Atatü"rk Nutuk' unda bu kuruluşdan şöyle bahsetmekdedir: 56 "istanbul'da mühim addolunacak teşebbüslerden biri ingiliz Muhibleri Gerniyeti idi. Bu isimden, ingilizlere muhib (dost) olanların teşkil ettiği bir cemiyet anlaşıl­ masıni Bence, bu cemiyeti teşkil edenler, kendi şahıslarını ve şahsi çıkarlarını seven­ ler ve şahıslarıyla çıkarlannın korunması çaresini Lloyd George Hü"kumeti marifetiyle ingiliz himayesini te 'minde arayan/ardır. Bu bedbahtların, ingiltere Devleti 'nin, kü.l halinde bir Osmanlı Devleti muhafaza ve himaye etmek emelinde olup olamayacağı­ nı, bir def'a müliihaza edip etmedikleri (iyice düşünüp düşünmedikleri) eliy-i te­ emmü"ldü"r (düşünülecek bir nokta, üzerinde durulacak bir hususdur). Bu cemryete intisab edenlerin başmda Osmanlı Piidişiihı ve Halife-i ruy-i zemin (Yeryüzünün Halifesi) ü·nviinını taşıyan Vahdeddin, Diimad Ferid Paşa, Dahiliye Neziireti 'ni işgal eden Ali Kemal, Adil ve Mehmed Ali Beyler ve Said Molla bulu­ nuyordu. Cemiyette, ingiliz milletine mensub bazı sergüi.eştçiler de vardı . Mesela: Rii­ hib Frew gibi. Bu cemiyetin iki cebhe ve mahiyeti vardı. Birı· aleni (açık, gizli olmayan) ceb­ hesi ve medeni teşebbü"satla, ingilıi. himayesini taleb ve te 'mine ma 'tuf mahiyeti idi. Diğeri hafi (gizli, saklı) ciheti idi. Asıl faaliyet bu cihette idi. Memleket içinde teş­ kilôt yaparak isyan ve ihtilôl çıkarmak, milli şuuru felce uğratmak, ecnebi müdaha­ lesini kolay/aşdırmak gibi haince teşebbü"sler, cemiyetin bu gizli kolu tarafından idare edilmekdeydi. Said Molla 'nın cemiyetin açıkdan yapdığı teşebbüslerde olduğu gibi, gizli cihetinde de ondan daha çok rol oynadığı görü"lecekdir. Bu cemryet hakkında söylediklerim, sırası geldikçe vereceğim izahat ve icabında göstereceğim vesikalarla da­ ha viizıh anlaşılacakdır. " Kazım Karabekir Paşa da eserinde, bu kuruluşun beyanname ve programını aynen yayınlayarak şunları söylemekdedir: 57 ss sr. s

'

Dr. Mine Erol: Tiirkiye 'de Amerikan Mandası Meselesi, 7979- 7920, Giresun 1 972, s. 49· Gazi Mustafa Kemal (Atatürk): Nuluk, İstanbul 1 938, s. S· Kazım Karabekir: lstiklal Harbimiz, İstanbul ı 96o, ss. ı s6·S7·


İNGiLiZ MU HİBLERİ CEMİYETİ

57

"İngiliz Muhibleri Cemiyeti beyanname ve proğramını da hatıra/anma yazıyorum. reni nesil gö'rsiin ki, Erzurum 'da millet, istiklali için Erzurum Kongresi toplamak karannı verirken, istanbul'daki Padişah ve Hü'kumet ve bunlar gibi millet kanını emmeğe hazırlanan tufeyliler (çanakyalayıcılar), Tü'rkü'n geleceği için neler/e meşgul olmuşlardır. reni nesle ibret olsun ki, emre ram olan menfaatperest mahluk­ larla (em re uyan çıkarcı yaratıklarla) milletin yolu bir uçuruma müntehidir (uçurumda son bulmakdadır). Kendi bağnnda ve kendi hü'r evlô.dları ile kendi hükumetini kurmadıkça her millete olduğu gibi mazlum Türk milletine de istikbal yokdur. "

Jiischke'nin İngiliz belgelerine dayanarak yazdığı eserinde de bu cemiyetin kuruluşu şöyle belirtilmekdedir: 58

"Said Molla, Türkiye' de İngiliz Muhibleri Cemiyeti' ni, tam Lloyd Ge­ orge 'un Amerikan Devlet Başkanı Wilson, Fransız Başkanı Clemenceau ile birlikde, runanistanın izmire asker çıkarmasını tasvib suretiyle Türk milletine darbelerin en miidhişini vurduğu bir zamanda kurdu. Ataşemiliter Deedes 'in Molla 'nın ingiliz dostluğu çabasını 7 Mayıs 7979'da açıkdan açığa reddetmesine rağmen, Said Molla, 23 Mayıs 'da, yani büyü"k Sultan Ahmed Mitingi 'nin yapıldığı günde, bütü'n belediye başkanianna birer telgraf göndererek az Önce kurulmuş olan cemiyeti, yeni mahalli şubeler açmak suretiyle desteklemelerini istedi. " Görülüyor ki, Türk mensubları bakımından (Türkiye' de İngiliz Muhible­ ri Cemiyeti), başda Padişah VI. Mehmed Vahideddin ve Sadrazam Damad Ferid Paşa, Dahiliye Nazırı Ali Kemal, Adil, Mehmed Ali ve Sadeddin Beylerle Ayandan Hoca Vasfi Efendi olmak üzere, İngilizlerin idareye bir an önce el koymasını iste­ yen ve İngiliz himayesi projesini hazırlayan, milli güç ve güvenden yoksun, umudunu yitirmiş gafıller, korkaklarla, bir takım satılmışlar tarafından, İngilizle­ re muhabbet ve tarafdarlık, kendilerine çıkar sağlamak için, Milli Mücadele'ye karşı kurulmuş bir ihanet şebekesidir. Nitekim, tam metni "İngiliz Devlet Arşivi Dışişleri Bakanlığı Siyasi Belgele­

ri, Sınıf 37 1"'de bulunan (Türkiye'de İngiliz Muhibleri Cemiyeti) 'nin 27 Ka­

sım ı g ı g'da Padişah'a sunduğu bir manifestoda, Milli Mücadele için şöyle de­ nilmekdedir:

"ilkin istanbul'da ve bizzat .(at-ı-Şahane 'nizin yakınlan arasında meydana ge­ len bu ihtilô.lci akım, şimdi birçok gizli komplolar kuruyor. "59 Mustafa Kemal Paşa ve karargahının dört gün önce Samsun'a çıkdıkları ; Kazım Karabekir Paşa'nın Erzurum'da faaliyette bulunduğu ve bütün Anado58 59

Gotthard jaeschke: Kurtuluş Savaşı ile ilgili Ingiliz Belgeleri, Ankara 1 97 1 , s. 3· Dr. Salahi R: Sonyel: Tiirlc Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika /, Ankara, 1 973, s. 63.


sB

M İ LLİ MÜCADELE YI L LARINDAKi KURL' Ll'ŞLAR

lu'nun yer yer Milli Mücadele için kaynaşdığı bir tarihde, 23 Mayıs ı g ı g'da, İstanbul'dan Said Molla'nın imzası ile bütün belediye başkanlarına çekilen birer telgrafla, İstanbul'da (20 Mayıs ı g ı g) kurulduğu bildirilen başlıca kurtuluş yolu (?) (İngiliz Muhibleri Cemiyeti) 'nin her vilayette şubelerinin açılması isten­ mişdir. Ayrıca halkın İngilizlere karşı derin muhabbet (?) ve tarafdarlık ( ? ! ) bes­ lediği ; İngiliz himaye ve müzaheretini (koruma ve arkalanmasını) acele bekledi­ ği yolunda kaleme alınmış "düzme", "ısmarlama" telgrafların bütün işgal kuv­ vetleri komiserlerine, Hükumete, gazetelere ve Paris Barış Konferansı'na gönde­ rilmesi bildirilmişdir. 60 ı Haziran 1 335 ( ı g ı g) tarihinde İstanbul'da bulunan Miralay ismet Bey tara­ fından Erzurum'daki arkadaşı Kıiz:.ım Karabekir Paşa ya yazılmış ve gönderilmiş Özel mektubda da, bu kuruluş ile ilgili şu dikkate değer satıriara rastlanmakda­ dır: 61 '

". . . ,Zamanın yal.du:.lı hapı Manda Meselesi ya; istanbul'da da bir müddetten beri hangi mandayı arzu etmeliyiz diye fa 'ıilô.ne cereyanlar var. Alemdar ve Türkçe istanbul gazeteleri ingiliz mürevvici (taraflısı), istanbul ingiliz Muhibleri Gerniyeti namında bir cemiyet teşkil etti, imza topluyorlarmış. Galibıi ingilizleri isteriz diye. " ı g ı 8 yılı başından bu yana açıkdan açığa İngiliz propagandası, İngiliz savu­ nuculuğu yapan Said Molla, öte yandan Amerikan aleyhdarlığı yapmayı, Ameri­ kan politikasını savunanları yermeği; manda meselesi meydana çıkınca, açıkca İngiliz himayesini isteyerek Amerikan mandasına karşı durmayı ; İngiliz manda­ sına erişemeyeceğini anlayınca da "İngiliz Muhibleri Cemiyeti manda istemi­ yor" iddiasını yaymayı ihmal etmemişdir. 62

Said Molla, devamlı surette Anadolu'daki Milli Mücadele'ye karşı olmak­ dan, her türlü mandayı reddeden Mustafa Kemal Paşa'nın şiddetle aleyhinde bu­ lunmakdan geri durmamışdır. Kurucu ve "fa'al aza"'ları arasında Hdlide Edib (Adıvar) ve runus Nadi (Aba­ lıoğlu)'nin de bulundukları, 4 Aralık ı g ı 8 Çarşamba günü kurulan (Wilson Prensibieri Cemiyeti) 'nin kuruluş ve faaliyetlerinin 6 ve ı s Aralık ı g ı 8 tarihli gazetelerde haber verilişi 63, bu işde gecikmiş bulunan Said Molla'ya ateş püskürtmüşdü. 64 Dikkate değer bir hususdur ki, (Wilson Prensibieri Cemiyeti) mensubl< rı başında Hdlide Edib Hanım'la runus Nadi Bey'in adiarına rastlanmasını yadır� a60

Kazım Karabekir: a.g.e., ss. 33-34.

6 ' Ibid, ss. 59-oo.

62

ileri, 4 Eylul ıgıg Perşembe, Nu. 596.

63

Vakit, 6 Aralık ı g ı S Cuma, Nu. 403, s. ı ; 1 5 Aralık ı g ı S Pazar, Nu. 4 ı 2, s. 2.

64

Tür/eç� istanbul, ı6 Aralık ı g ı S Pazartesi, Nu. gS, s. ı .


İNGiLiz MU HİBLERİ CEMİYETİ

59

yan ve yeren Said Molla, bu kuruluşda kendi görmek istediği ve "bulunsalardı haydi neyse ne" dediği, kısacası beğendiği kimselerin adlarını da sıralamışdır. Altı ay sonra ise, bu saydığı hanım, bey ve paşaların kendi kurduğu (İngiliz Muhibleri Cemiyeti) 'nin açıklanan kadrosunda yer aldıkları görülmekdedir. Padişahın ve kendi şahıslarının emniyetleri için İngilizlerden güvence dile­ nen Damad Ferid Paşa ve Said Molla gibi omuzdaşları, (İngiliz Muhibleri Ce­ miyeti) gibi bir kuruluşu kurmak ve desteklemekle İngilizlerin gözüne girecek­ lerini, güvenlerini kazanacaklarını ve yardımlarını sağlayacaklarını sanıyorlardı.

Damad Feridin görüşünce, Türkiye eğer bir himaye altına verilecekse, Fran­ sa'nın çürümüş ve Amerika'nın manda yönetiminde tecrübesiz olması sebebiyle, "Padişahdan köylülere kadar bütün Türkiye'nin en içten dileği", böyle bir ida­ renin İngiltere'ye verilmesiydi. 65 Said Molla, ". . . Milletimizin biiyiik çoğunluğunun Amerika muhit ve tarihinden haberdar olmadığı, buna mukabil kendisi gibi ingiliz muhabbetini taşıyaniann kat 'i galibiyete ulaşdığı " yollu gerekçesiyle: "Anadolu koŞelerine kadar memleketimizin biitiin muhitinde ingilizler hakkında biiyiik bir hiirmet ve muhabbet inkişaf eylem iş olduğundan, Tiirkiye 'de ufak bir ingi­ liz miizaheretinin biiyük ve vasi ' mikyasda başanya ulaşacağı pek aşikardır" hüküm ve sonucuna vardığı yazılarını devamlı olarak yayımlamakdadır. Said Molla, "İngiltere ve Biz" başlığı altındaki seri makalelerinde: "Os­ manlı/ar, eski Tü'rkler ancak ingiliz kavm-i necibinin samimi müi.aheretiyle te 'min-i hayat ve refah edebilir" tezini savunuyordu. 66 Çıkarmakda olduğu reni istanbul gazetesinin birinci sahifesinde, Sultan VI. Mehmed Vahideddin Han ile, (alem-i İslamın muhib ve müzahir-i hakikisi İngilte­ re Kralı ve Hindistan imparatoru Haşmetlu George Hazretleri) diye vasıfiandırdı­ ğı İngiltere Kralı'nın yan yana büyük boyda resimlerini sık sık yayınlıyordu. 67

Said Molla'n ı n şiddetli İngiliz tarafdarlığı ve Milli Mücadele düşmanlığı su­ retinde beliren alçakca propagandaları, hürriyet ve istiklal taraflısı milliyetçi çev­ relerde nefretle karşılanıyor; kendisine karşı gösterilen protesto hareketleri, reni istanbul matbaası önünde şahsına fi'len taarruz edilerek dayak yemesine kadar ileri götürülüyordu. 68 6; ingiliz; Devlet Arşivi Dışişleri Bakanlığı Siyasi Belgeleri, Sınıf 37 I, 4 I 8 I /8 I 369 ve 8 I 370 ve Calthorpe'dan Curzon'a kapalı tel yazıları :-.-o. I I S3 ve I I S6, istanbul, 29.:). I 9 I 9; Dr. Salahi R. Sonyel: a.g.e., s. I OO. 6 6 Yeni istanbul, 9 Kasım I 9 I 8 Cumartesi, :--l u . I ; I I Kasım I 9 I 8 Pazartesi, Nu.3. 6 7 Yeni istanbul, I2 Kasım I 9 I 8 Salı, Nu. 4; I 6 Kasım I 9 I 8 Cumartesi, Nu. 6. ''� "Sahib-i imtiyazımız Said Molla Bey'e alçakca bir taarruz", Yeni istanbul, :ı6 Kasım I 9 ı 8 Salı, Nu. ı 8.


6o

MİLLI MÜCADELE YILLARI:'IJDAKİ KURULl!ŞLAR

Diğer yandan, yine Milli Mücadele şuurundan yoksun diğer bir umudsuz ve şaşkınlar grubu da, Said Molla'nın bu İngiliz dostluğu faaliyetleri ile yarışırca­ sına bir Amerikan veya Fransız mandası tarafdarlığı gibi yanlış ve zararlı çaba­ lara başvuruyorlardı. Paris'deki Fransız yöneticileri arasında Genelsekreter olarak Doktor Lutji Bey'in de bulunduğu (Fransa - Türkiye Cemiyeti) , Düyı1n-u Umı1miye Mek­ tubcusu Vahid Bey'in Genelsekreterliğinde İstanbul'da da (Türkiye - Fransa Muhadenet Cemiyeti) 'ni faaliyete geçiriyordu. 69

Said Molla'n ı n i �birlikçisi Refi' Cevad (Ulunay) açıkca: (ingiliz/eri istiyoruz!) başlıklı yazısında: "Ingiltere ile hareket ederek asri düjiince ile miicehhez bir Tiirkiye olalım. Çünkü" kuvvet nurdur. Nur ise irfandır" diye nur ve irffinını ortaya dökdüğü gün, Alemdar gazetesinin aynı sayısında: " Ingiliz dostluğuna a 'zam i bir kıymet ve ehemmiyet veren bilci.imle Osmanlılardan miirekkeb olmak üzere İngiliz Muhibleri Ce­ miyeti teşekkül etmiş ve diin (20 Mayıs 1919 Salı) beyannamesini Dahiliye Nezareti'ne tevdi' eylemıŞdir" haber ve ilanı da yayınlanmış bulunuyordu. 70 Milli Mücadele'nin şiddetle karşısında olan Alemdar gazetesi, kurulan (İngi­ liz Muhibleri Cemiyeti) hakkında ayrıca şu bilgi ve notu vermekdedir:

"Cemiyet, memleketin en yüksek simalannın dahi tasvibiyle vü"ciide gelmıŞ olup ihmalimizin şimdiye kadar izhar edemedik/eri bfpayan (sonsuz, tükenmez) ingiliz muhabbetinin tezahiirü"ne hizmet edecekdir. Cemiyetin başka bir gayesi olmayıp vata­ nını, istikbalini düŞünen her Jerd aza olur. Cemiyetin merkezi Cağaloğlu 'nda Sıhhiye Müdiriyet-i Umumiyesi karşısında istanbul idarehanesinin üst katındaki daire-i mahsusadır. Aza, tahrirf ve şifahi miiracaatlarla kaydolunmakdadır. " Alemdar'ın notu: "Şehrimizde bir İngiliz Muhibleri Cemiyeti teşekkül ettiğini bildirerek dü"n akşam matbaamıza verilen yazıyı yukanya derceyledik. ingiliz dostluğunun bu mülk ve millet için ne büyük bir beka (devam, bakilik) arnili olduğunu son zamanlardaki neşriyatımızla daima tekrar ey/iyoruz. Bu dostluğun daha belirli bir çerçeve içinde te­ cellisini gösterecek olan yukandaki cemiyetin kuruluşu cidden şayan-ı şü.krandır. An­ lamakla mü"sterih oluyoruz ki, hakikatın parlak ışıklan artık yollarımızı aydınlatıyor ve bütün millet böyle bir cemiyete istinad etmemıŞ olsa bile bu dolstluğu yine sinesin­ de bü"tiin hararetiyle taşıyor. "

6''

Alemdar, 4 Haziran 1 9 1 9 Çarşamba, sayı 1 62-1472, s. 2.

"' Alemdar, 2 1 Mayıs 1919 Çarşamba, aded 1 49- 1459. ss.

ı

ve 2.


İNGiLiz M UHİBLERİ CEMİYETİ

(İngiliz Muhibleri Cemiyeti) , 2 3 Mayıs ı g ı g Cuma günü saat birbuçuk­ da şu kimselerin cemiyet merkezinde toplanmalarını ilan ediyordu: 7 1

ihsan Bey

Eski Beyoğlu Mutasamfı

Ahmed Harndi Paşa Erkim-ı Harbiye Mirlivalanndan (Genelkurmay Tuğgeneral­ lerinden) Ekrem Bey

Osmanlı yazarlarmdan

Emin Arı Bey

Eski Adiiye Müfettişlerinden

Enver Bey

Harbiye-i Bahriye Mira/aylanndan (Deniz Albayı)

Tevfik Cenan Bey

i 'tibarlı tü"ccarlardan

Celô.l Dino Bey

Mülk sahibierinden

Celil Bey

Kadıko)• Gaz Şirketi Hukuk Müjaviri

Cemal Bey

Amasya Mutasarrıflığmdan emekli

Hakkı Bey

Osmanlı Bankası Hukuk Müjavirlerinden

Saim Bey

Osmaniye Matbaası Müdürü.

Safvet Paşa

Eski Muş Mutasamfı

Ali Rıza Bey

Kıbns ingiliz Mektebi eski Doğu Dilleri Muallimi

Abdülmü'min Efendi Fatih Dersiamlanndan Abdurrauf Bey

Eski Erkan-ı-harbiye Miralaylarından

izzet Paşa

Burdur Mutasamflığmdan emekli

Nazım Paşa

Eski Selanik Valisi (Nazım Hikmet 'in Dedesi)

Nebil Ziya Bey

Umum Şirketler Komiseri

Nü2:.het Paşa

Eski Vali (Mersin Mutasamflığmdan emekli)

Mehmed Galib Bey

Piyade Miralaylarından

Aynı gün saat üçde de cemiyetin kadın üyelerinden bulunan şu Hanım efendiler Merkez binasına davet edilmekdeydiler:

Belkıs Ömer Hanımefendi " Seher Nü2:.het " Ayşe Cellle

(Nazım Hikmet 'in Annesi)

Fatma Cevdet Melek

"

(İstihlak-i Milli Cemiyeti Reisesi)

Nadire Cemal Nesibe Ziya

"

Naime Cemal 71

Alemdar, 23 Mayıs ıgıg Cuma, aded ı s ı - ı 46 ı , s. 2.


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Aynı gün (2 3 Mayıs ı g ı g Cuma) Said Molla, birer telgrafla bütün Belediye Başkanlarına "İstanbul'da İngiliz M uhibleri Cemiyeti"'nin kurulduğunu bildir­ mişdir. 72 İ ki gün sonraki basında, (İngiliz Muhibleri Cemiyeti) Yönetim Kuru­ lu'nun şu kimselerden kurulduğu ilan edilmekdedir: 73

Fahri Başkan: Adil Beyefendi

Defter-i Hakani Emini

/. Başkan: Mehmed Naz;ım Paşa

Eski Selanik Valisi (Naz;ım Hikmet 'in Dedesi)

Il. Başkan: Harndi Paşa

Erkan-ı-Harbiye Mirlivalarından

Başkanvekili: Naz;ım Paşa

Eski Suriye Valisi

Üyeler : Asaf Bey

Eski Amedi-i Divan-ı Hiimayun (Padişah Diva­ nı Başkatibi)

Subhi Bey

Eski Şehremini

Nebil ,Ziya Bey Enver Paşa

Umum Şirketler Komiseri Erkan-ı-Harbiye Ferikliğinden emekli

Ömer ,Ziyaeddin Efendi

Ulema-i islô.miyeden

Abdurrauf Bey

Eski Erkan-ı-Harbiye Miralaylarından

Safiyiiddin Bey

işkodra eski Valisi ve Milli iktisad Bankası Miidiirii

Cemal Bey

Eski A masya Mutasamfı

Vahid Bey

Miilga Muhacirin Komisyonu Reisi

Mahmud Celô.leddin Bey Eski Giimiişhiine Mutasarrıfı Aynı faaliyetler, İstanbul dışında da görülüyor; bazı kaza ve vilayetlerde şu­ beler açıldığı haberleri basında yer alıyordu: 74

Edirne 23 Bugiin burada İngiliz Muhibleri Cemiyeti teessiis ederek be­ yannamesini neşretmiş ve faaliyete başlamışdır. Biitiin halk, cemiyetin kurulmasını sevinçle karşılamışdır. -

24 Mayıs, Edirne mahreçli diğer bir haberde de aynen şöyle denilmekde­ dir: 75

Edirne 24 Mayıs - Osmanlı tarihinin buhran ve felô.ket devirlerinde daimi bir iyiliksever ve samimi bir dost kurtarıcı olarak iin salmış olan necib ingiliz; milletine 72

Dr. Utkan Kocatürk: Atatiirk ve Tiirk Devrimi Kronolojisi 7978- 7938, Ankara 1 973, s. 33· 25 Mayıs 1 g ı g Pazar, aded 1 53- 1 463, s. 2. Hadisat, 25 Mayıs 1 9 1 9 Pazar, Nu. 1 45, s. 2. ikdam, 26 Mayıs 1 9 1 9 Pazartesi, Nu. 8oo8, s. ı .

73 Alemdar, 74

7;


İNGiLiz MUHİBLERİ CEMİYETİ

ve ingiltere Devleti 'nin iinlii fazilet erbabına miiraccatla milli iimid ve istek/ere tereliman oluyoruz. Milletin umumi temayülii ile aLakadar olmayan şuursuz yıliann gaflet ve hü'sra­ nını ebedl olarak maziye gö'men Osmanlı/ık, bugiin mukaddesatını korumak gayesiyle kollannı Biiyiik Britanya 'daki vakur ve adil dost/ara uzatıyor. Mevcudiyet-i umumi­ yemizin muhafazası hususunda biitiin Edirne ve çevresi biiyük çoğunluğu adına In­ gilterenin adil yardım ve korumasını beklediğimizin Londra Hükumeti 'ne derhal bil­ dirilmesi. Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ilmi yardımcılarından ve Edirne Kongresi üyelerinden Dr. Rifat Osman Bey'in Edirne'deki durumu anlatan hatı­ raları çok ilginçdir: 76

"Trakya Kolordusu 'nun harekatı, bidayeten, istanbul'dan mülhem ve o zamanın bazı mü'teneffizanı taraflanndan teşci edilen Trakya Müdafaa Hey 'eti 'nin kararları­ na bağlı idi. Halbuki Müdafaa Hey 'eti 'nin kalbgahı olan Edirne 'de herşeye bumunu sokan ve "Temin " isminde gazete çıkaran Neyyir adlı bir seeiyesizin etrafında topla­ nan/ar, "Hiireriy t ve i 'ti/ô,f Fırkası ", "ingiliz Muhibleri Gerniyeti" gibi ü'nvanlarla halk arasına iftirak ve ihtiLaf tohumları saçmakda idiler. Bunların faal azalarından olup her sözün başında bir ayet ve hadis okuyan hocalar, dedeler ve bendeler de, cühela ve avam kiitlelerini zehiriemek için yanşa çıkmış/ardı. Bunlann içinde Kazas­ kerlik, hatta ŞeyhülisLamlık tevcihatı vaadini almış/ara bile rastlanıyordu. Pa/asım, rastgele, bir sert taşla bileyen asker bozuntuları bildikleri ayet ve hadisiere üÇ beş da­ ha iLave eder etmez etrafa, cihada çıkıyorlardı. Edirne Erkek Muallim Mektebi 'nde yapılan umumi kongrede, bu muhalefet erkanı, müdafaa aleyhinde karar vererek salo­ nu terketti/er. O tarihde, Rıdvan Nafiz Bey, Neyyir 'i tevkif ve ortadan kaldırmayı pek ateşli ve haklı mü.talaa ve hitabeler/e Cafer Tayyar Bey 'e tavsiye eylemiş ise de bir neticesi görolmedi ve Neyyir de kollarını saliayarak serbestçe işine devam etti. Müdafaa harekatım ihLal eden iki ecnebi subayı da, bu sahne/erin faal aktörlerinden idiler. Biri, General F D ' Esperey 'in ajanı ve diğeri de A mira! Calthorpe 'un men­ subu olan bu iki genç subay, gö"rün ü.rde, Müttefik Ordular erkanından olarak aynı istikamette çalışıyordu. Fakat, gerçekde birbirlerini boğmaya hazır iki kurt idiler. Bunlardan Fransız Teğmeni, Cafer rayyar Bey 'i Sadrazam Ferid'in elinden kurta­ rarak Edirne 'ye getirmeye muvaffak olmuşdu. ingiliz Teğmeni ise, Neyyir 'in peyki veyahud topraklara düŞmüş kara gölgesi idi. Şu suretle, her iki partinin refakat ve hizmetinde, nifak ve nizaı köTükleyen ve mahiyetlerı· meçhul olan dostları da vardı. ingiltere himayesini taleb. . . Fransa mandasım iLan! Tabii, Müdafaa Hey 'eti, bu n/a­ nn hiçbirine yanaşmıyor ve büyük bir toplantı ile "Muhafaza-i istik/ô,l" ve "Müda­ faa-i Memleket" diyor ve gözlerini Anadolu ya çeviriyordu. " '6 Dr. Ri[at Osman: nesi (Bk. Tevfik Bıyıklıoğlu:

Edirne 'de Yirmibeş Yıl, Trakya 'da

Basılmamış eser, Türk Tarih Kurumu Kütübha­

Milli Miicô.dele, I. Cild, Ankara 1 955, ss. 346-4 7).


MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Trakya ve Anadolu vilayetlerinde de bu çeşid iğrenç propagandalar yapma­ yı başaran (İngiliz Muhibleri Cemiyeti) Başkanlığı tarafından 28 Mayıs ı g ı g tarihli basında yayınlanan Beyanname v e Program şudur: 77

B ey a n n a m e idaresi altında milyonlarca ehl-i fsliim bulunan ingiltere devlet-i muazzamasıyle Hiliijet ve Saltanat-ı seniyye arasında asırlardan beri devam etmekde olan samimi dostluğu siirdiirmek ve kuvvetlendirrnek menafi-i isliim iyenin ehemmi olduğu halde hiikumeti yed-i gasbına geçiren serseriler tarafından bu an 'ane-i kadimeye ve menafi-i fsliimiyeye mugayir bir siyaset-i sakime takib olunarak ingiltere devlet-i fahimesiyle kezalik dost-u kadimimiz olan Fransa ve Amerika ve iıalya hiikumet-i muazzaması aleyhine Hiikumet-i Osmaniye 'nin harbe sürüklenmesi hasebiyle brodet husuliine sebe­ biyet verilmesine ve arzusu hiliijında cebren harbe sevkolunan millet-i fsliimiyenin ka­ dim dostları hususen ingiliz kavm-i necibi hakkındaki muhiileset ve muhadeneti kat 'iyen tağyir etmeyip hissiyal-ı isliim iye kemafıs sabık berdevam bulunmasırıa bina­ en iki millet beynindeki meveddet ve muhadenet-i kadimenin te'yid ve takviyesi ve in­ giltere devlet-i jahimesinin muavenet-i hayırhahiinesiyle Memalik-i Osmaniye 'nin te 'min-i vahdet ve hukuku için (İngiliz Muhibleri Cemiyeti) namıyla bir cemi­ yet teşekkiil etmişdir. Cemiyet-i mezkure münhasıran ihtisasat-ı milliyeyi temsile sal­ dir. ingiliz kavm-i necibi hakkındaki muhabbetini izhar ve cemiyetin maksadına iş­ tirak etmek arzusunda bulunanlar cemiyete dahil olabilirler. ratmz harb-i meş 'uma ve esnay-i harbde irtikab olunan fecayie sebeb olanlar kabul olunmaz. Program 1 ,(ir-i idaresinde milyonlarca nufus-u isliim iye bulunan ingiltere devlet-i fa­ himesiyle, Hiliijet ve Saltanatı cami' Devlet-i Osmaniye beyninde mine/kadim mev­ cud olan revabıt-ı muhadenetin te 'yid ve takviyesi vesailinin istihsali için merkezi Is­ tanbul'da olmak iizere (İngiliz Muhibleri Cemiyeti) teşekkul etmişdir. -

2 Bu gayeye vusul için cemiyet, iki milletin menaji-i miitekabilesini te 'lif ve tanzim edecek esbaba tevessul edecekdir. -

3 Milel-i miitemeddinenin, ale/husus ingiliz kavm-i necibinin ilmi, edebi, ic­ timai, iktisadi terakkiyalından Osmanlılan mustejid edecek ve Osmanlılan da ingi­ lizlere vesair milel-i mu'temeddineye tamlacak neşriyat ve te 'sisata hizmet eyleyecekdir. -

4 Beşeriyelin muhibb-i-miişfiki, medeniyet-i hakikiyenin samimi hadimi ve Osmanlı/ann hayırhahı olan bilciim le akvô.mın Osmanlılar hakkındaki malumatım tevsi ' ve Osmanlıları yakından tanımamakdan yahud ilkaat-ı garazkaraneden ta­ haddus eden zehablan izahat ve deliiii ile tashih için icab eden teşebbU'satda buluna­ cakdır. -

77

Alemdar, 28 Mayıs ı g ı g Çarşamba, aded: ı s6- ı 466,

s.

2.


İNGiLiZ MUHİBLERİ CEMİYETİ

Cemiyetin maksadiarını tasvib edenler cemiyete dahil olabilirler, harbe ve harb facialarına sebeb olanlar kabul olunmaz. Milli şuurdan yoksun, mücadele gücünden nasibsiz, tek kurtuluş ümidini bize saldıran ve uşaklarını saldırtan düşmanların yardım ve koruyuculuğuna bağlamış kimselerin satılmış kalemleri, "İngiltere ve Biz" başlıklı yazılarda şöyle diyorlardı: 78

". . . Hiikumet-i Osmaniye 'ye daima adl ve hakkı, rahm ve şefkati ve kanun dai­ resinde meşriitz bir tarz-ı hayatı telkin ve tavsiyede musırrane sehat eden ve yegane dostumuz olan ingiltere bugiin de bizi şu uaziyetden kurtaracak yegane bir halaskarı­ mız olabilir. Fakat zannederiz ki bugiinkü' mü'şevveş anlarda atılacak adımların he­ defden şaşmaması için gözlerı'mizi dört değil, sekiz açmalıyız. Onun için bize lô.zım olan diistur-u siyaset: Evvelô. ternarniyet ve istiklô.liyet ve ondan sonra ingiltere 'den taleb-i himaye ve muavenet. . . "

Giresun'da da, "İngiliz dostluğuna tercüman olabilmek ve İngilizleri hürmetlerimizden haberdar edebilmek için" bir (Türk-İngiliz Dostluk Vurdu) kurulmasına çalışdıklarını bildirenler, izleyecekleri amaçlarını şöyle belirtiyorlar­ dı: 79

"Türkleri ingiliz.lere, ingilizleri Tü'rklere tanıtmak ve Tiirkiin en kolaylıkla temessül edebileceği kanaatinde bulunduğumuz şayan-ı temessül Angio-Sakson medeniyetinin neşr ve ta 'mim ine tavassut etmek. " Edirne'de yayımlanan Necat Gazetesi'nde, Çorlu'da da bir (İngiliz Muhib­ leri Cemiyeti) Şubesinin kurulduğu haber veriliyordu. 80 Bu cemiyetin Edirne ve çevresinde günden güne yayıldığı 8 ı ve Edirne İngiliz Muhibleri Cemiyeti başkanlığına Sami Paşazade Süleyman Bey'in seçildiği bildiriliyordu. 82 İstanbul'da ve Anadolu'da Milli Mücadele şuur ve gücünü parçalamak, yo­ ketmek için çalışan düşmaniara destek, yardımcı ve oyuncak olan yerli düşman­ lar da, Ali Kemal'in 7 Ağustos ı g ı g Perşembe günkü (Türkiye ve Mandater­ lik)83 konulu başyazısında şiddetle savunduğu " İngiliz Mandası'nı istememiz el­ zemdir" görüşünü gerçekleşdirmek çabası içinde idiler. Dr. Rıza Nur hatıralarında, (İngiliz Muhibleri Cemiyeti) kurucularının amacını kısaca şöyle belirtmekdedir: 84 78 79

Alemdar, 30 Mayıs ı g ı g Cuma, aded ı s8- ı 468.

Tr'irlcçe İstanbul, ı 6 Haziran ı g ı g Pazartesi, Nu. ı g8, s. 2 . İlcdam, 20 Haziran ı g ı g Cuma, Nu. 8o33, s. 2. 8 1 İlcdam, 25 Haziran ı g ı g Çarşamba, Nu. 8o38, s. 2. 80

82

İlcdam, 27 Haziran ı g ı g Cuma, Nu. 8o4o, 83 Sabah, 7 Ağustos ı g ı g Perşembei s. ı .

s. 2 .

"4 Dr. Rıza Nur: Hayat ve Hiitıriitım, İstanbul ı g68, 3· C., ss. sg8-gg.

F. 5


MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

66

"İstanbul'dan Said Molla İngiliz Muhibleri Cemiyeti adına İngiliz Papa­ . zı Frew ile beraber Anadolu 'da Milli Hareket aleyhine bir ayaklanma vv"cuda getir­ mek için gayret ve tejkitatta. Bunlar bilhassa Hristiyanlara bir Jey yaptırıp biitiin ci­ hana Milli Tejekkiil'iin Hristiyanları katliam ettiğini yaymak, müdahale vü'cuda ge­ tirmek gayesini güdiiyorlar. " Dr. Satahaddin Tansel, "Bu Kuruluşun en ileri Üyeleri" olarak Ömer Samı CoJar dan aktardığı şu listeyi vermekdedir: 85 Sadık Bey - Hiirriyet ve İ'titaf Gerniyeti Bajkanı Memduh Paja - Eski İçijleri Bakanı Cemi! Paja - Şehremini Ahmed Zü'lkifl Paja - Damad A li Rü'jdii Efendi - Temyiz Mahkemesi Bajkanı Kamil PaJazade Abdullah Bey - Eski Ticaret ve Ziraat Bakanı Harndi Paja - Bejinci Kolordu Komutanı KamilpaJazade Şevket Bey - Ziraat Bankası Müdiirii Said Molla - Eski Damjtay Bajkanı Enver Bey - Emekli Kurmay Albay Sadreddin Bey - Eski Tahran Sefiri Sajiyüddin Bey - Milli iktisad Bankası Miidü'rü' Nebil Ziya Bey - Umum Şirketler Komiseri Abdullah Zü'hdii Bey - Muharrir Ahmed Paja - Bahriye FeTikierinden Halid Bey - Eski Maliye Veznedan Nazif Sü.mri Bey - Danıjtay Dairesi eski üyelerinden Mahruki-zade Cafer Bey - Eski Bombay Bauehbenderi Emin Bey - Eski Mabeyincilerden Halil Rij'at PaJazade Ahmed Rij'at Bey Nüi.het Paja - Mersin Mutasamflığından emekli Vahi Bey - Eğitim Bakanlığı Eski Muhasebe Mü'dü'rii Girid/i Ahmed Cevad Emre de, ilmi hiçbir değer taşımamakla beraber büyük bir ad takdığı hatıra kitabında, (İngiliz Muhibleri ve Ali Kemal) başlığı altında şunları yazmakdadır: 86 "İstanbul'da Padijah-Halife Vahideddin ile Sadrazam Damad Ferid etrafında (İn­ giliz Muhibleri) ismiyle bir cemiyet tejkil edilmijdi. Bu cemiyetin propagandacısı "' Dr. Selahaddin Tansel: Mondros 'dan Mudanya 'ya Kadar, not 1 4. M

Ahmed Cevad Emre: lki Nes/in Tarihi, İstanbul 1 g6o,

ss.

i,

c.,

Ankara 1977, ss. 1 39-40, Dip­

23 1 -32.


İl\:GİLİZ M UHİBLERİ CEMİYETİ

Said Molla adında bir hdindi. Ingiliz Rahib Frew isminde bir düŞman ajanı ile ele­ le vermişdi. Bu cemiyetin en tabii ü'yeleri Hü'kumet erkanıydı ki Dahiliye Vekili ola­ rak Ali Kemal başda ge/irdi. işgale karşı memleketin her tarafında protesto mitinglerinin bü'yü'k te 'siri üzerine (İngiliz Muhibleri Cemiyeti) tarafından Said Molla 'nın imzasıyla, bü'tü'n vilô.­

yetlere ve müstakil ilçe/ere telgraflar çekilmiş, halk bu cemiye/e girrneğe davet edilmiş­ di. Bu menfi hareket ü'zerine ingiliz telgraf ajansı Reuter, "Tü'rk halkının ingiliz mandaterliğini istemekde olduğu " haberini yayınlamışdı. Mitingierin te 'sirinden telaşa düŞen ingiliz Komiserliği, Mustafa Kemal'in geri çağırı/masını istemişdi. Erzurum Kongresi ile meşgulken gelen bu daveti red eden Mustafa Kemal alenen isyan haline geçmişdi. Bunun ü'zerine Dahiliye Vekili Ali Kemal, şifre/i telgraflar çekerek bü'tü'n vilô.yetlere: Mustafa Kemal Paşa 'nın vazifesin­ de muvaffak olamadığından, ingiliz Komiserliği 'nin ısrarı ile aziedildiği haberi veril­ miş; artık kendisiyle hiçbir resmi muameleye girişilmemesi ve hiçbir isteğinin kabul edilmemesi emir ve ihtar edilmişdir. Bu tebliğinde Ali Kemal şunları da söylüyordu: "Bu vahim dakikalarda memur, ahali, her Osmanlı ya düŞen en büyük vazife, Sulh Konferansı 'nca mukadderatımıza dair karar verilirken ve beş senedir yapdığımız cin­ net/erin hesabiarı gö'riilü'rken artık aklımız ı başımıza devşirdiğimizi göstermek. . . Bir daha bu memleketi leke/ememek değil midir?" Doktor Rıza Nur Bey, İngiliz Muhibleıi Cemiyeti ile ilgili olarak şunları yazıyor: 87

"ingiliz/er, Fransız/ar bir düziye Anadolu ya giriyorlar. ingilizler izmit, Eski­ şehir, Samsun ve Merzifon 'dalar. Erzurum 'a kadar hulul etmek istiyorlar. Adana, Urfa, Maraş ve Ayıntab 'ı Fransızların işgaline terketti/er. italyanlar Antalya ve Konya 'da. italyanlar Ereğli kö'mü'r havzası ile izmir 'i de istiyorlar. ingilizler ve Fransız/arsa buraları italyanlara vermek istemiyor/ar. El çabuk/uğu edip Yunanlıları izmir'e çıkaracak/ar. (75 Mayıs 733517979) . . . ingiliz/er, Papas Frew, Said Molla ve Ali Kemal'ler tarafından idare olunan ingiliz Muhibleri Gerniyeti 'ni teşkil ediyor. Hü'rriyet ve itilô.f hortluyor. Bunlar da Tü'rkü'n menfaati aleyhinde çalışıyorlar. ingilizler Tü'rkiyeyi parçalamak bunun için de tefrika yaratmak için propaganda yapıyorlar. " Anadolu'nun gerçek sesi, Kastamonu'dan "Şimdi de ingiliz himayesini ıstıyor­ lar! " diye haykıran ve Alemdar gazetesindeki yazıları ile İngiliz himayesini iste­ mekde ısrar eden Ferid Paşa nın uşaklarına ve bu arada Rıza Tevfi/(e şiddetle çatan (Açıksöz) gazetesinden şöylece yükselrneğe devam ediyordu: 88 '

'7 Dr. Rıza Nur: Hayat ve Hatıratım, İstanbul I g68, s. 557· "" Açıksoz, Kastamonu, 26 Temmuz I 336 (I 920), Nu. 65.


68

MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

"runan taarruzundan memnun ve İngiliz himayesini talebde musır olan bu se­ filler bilsinler ki Anadolu, daima hiir ve rnü:skakil yaşamak azmindedir. Anadolu 'nun iymanı, İngiliz parası ve İngiliz mel'aneti ile haleldar olamaz ! " B u teşkilatın içyüzünü, gelişmesindeki v e oldukça ilgi görmesindeki sebebie­ rin bir kısmını Ahmed Reşid (Rey) Bey'in hatıralarından öğrenmek mümkündür: 89

". . . Bu vasıtalardan biri, mahud Venizelos, diğeri de Frew isminde Hind hizme­ tinden İstanbul hizmetine nakledilmiş casus bir papazdı. İngiltere Bitkumdan 'nın vekili sıfatıyle güvenine mazhar olan sefir veya mu"messilin böyle tezvir ve iğfale ve maksadı yalan dotanta elde etmeğe alet olması, ingiliz siyasetinde hoşgöriilemiyeceğini bilen Lloyd George 'un Papas Frew ya bazı husus! memurlan katarak, bunlara yeteri kadar yardımcı ve bir hayli tahsisat da vermiş olduğu işitilmişdi. Vak 'alar bu söylen­ tiyi doğrulamışdır. Bu adamların hazırladıkları "tezvir hey 'eti" hemen Mu.tareke yi mu.teakib işe başlamış ve herşeyden evvel Damad Ferid'le Mediha Sultan 'ın oğlu Sa­ mi yi elde etmişdi. (İngiliz Muhibleri Cemiyeti) de bu yadigarlann eseridir. Memleketimizde eskidenberi İngiltere lehinde mevcud olan dostluk hissiyatı, ittihad Terakki Hükumeti erkanının Almanya ya aldanmış olmalanyle, hatta harbe girmele­ riyle de bozulmamışdır. Düvel-i Mü'telife (Aniaşmış Devletler "İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya ') 'nin galib gelmesiyle biten harbden sonra bu müzevirlerin himmetiyle meydana böyle bir cemiyet çıkdığı zaman doğru ve özlü Türklerden bir çoğu hem es­ ki dostluğun yeni bir eseri, hem de Almanya hesabına harbe girmekden dolayı çekdik­ leri pişmanlık azabının teskinine medar olmak üzere, ingiliz dostluğunu desteklemek demek olan bu cemiyete girmeği sür'atle kabul etmişler, fakat maalesef bunların ara­ lanna bazı şahsi çıkar arayanlar da karışdığından, böyle bir iyi niyetle entrikacılann ellerine düşmüşlerdi. İşte bu sahtekarların düzen ve yalan-dolanlanyla Padişah 'a hem zekii ve bilgi sahibi, hem de İngiltere 'nin gu.venini taşıyan gibi gösterilen eniştesi Fe­ rid Paşa, mujarünileyh indinde (adı anılan yanında, yani Padişahca), zaten beğeni­ lirken, eşi Mediha Sultan 'la övey oğlu Sami 'nin devamlı şahidlik gayretleriyle, Sul­ tan Mehmed Vahdeddln nazannda - fazla olarak - Saltanatın biricik dayanılacak aleti, hayat-ı Hümayunun başlıca koruyucusu sayıldı. O dakikadan i 'tibaren Sadra­ zam 'dan sonra Padişah da Papas Frew 'nun bityukluk tasiayan pençesine girdi. Söylentiye göre bu arabozucu hey 'et, içyuzleri hakkında Padişah 'a söyleyebilece­ ğim gerçekleri ö"nleyerek önceden te 'sirsiz bırakmak niyetiyle Fransız politikası taraflı­ sı olduğumu Sarayda yaydıkları gibi, Damad Paşayı da aleyhime kışkırlmak maksa­ dı ile kendisini Hakanın gözünden dujürüp sadareti elde etmek emelinde bulunduğu­ ma inandırmışlar. Damad Ferid Paşa, bu türlü uydurma/ara daima inanır olduğu için, derhal beni kendine rakib addetmiş. "

"" Ahmed Reşid (Rey): Gordiiklerim - Yapııkiarım 1890- 1922, İstanbul

1 945,

ss.

252-54.


İNGiLiz l\1UHİBLERİ CEMİYETİ

6g

Padişah'ın, İngilizlere karşı güttüğü politika ile ve bu yolda kullandığı Said Molla ve İngiliz Muhibleri Cemiyeti gibi şahıs ve kuruluşlarla ilişkisi, yabancı yazarların eserlerinde de şöylece açıklanmakdadır: 90

"Padişahın, ingilizierin mütareke şartlan nı ögrendiği zaman izzet Paşa ya şun­ ları söylediği rivayet edilmekdedir: (Bu şart/an, çok ağır olma/anna rağmen, kabul edelim. Öyle tahmin ede:rim ki, ingilizierin Doğuda asırlarca devam eden dostluğu ve lutufkar siyaseti değişmeyecekdir. Biz on/ann miisamahasını daha sonra elde ede­ riz.) " (L 'Illustration, 6 Ağustos 7927; Belleten XXVIII 757). "Sultanın ingiliz dostluğuna kur yapmak için kullandığı baş şahıs Said Molla idi; Molla hedefine iki yoldan, bir gazete ve bir cemiyet vasıtasıyle varmak istiyordu. reni istanbul gazetesinde (Nu. 7, 9 Kasım 7978) Said Molla 'nın (ingiltere ve Biz) başlıklı bir yazısı çıkdı. Bu yazıda Molla, 7809, 7840 ve 7858 yıllarına aid ingiliz yardımını anlattıkdan sonra söi.lerini şöyle bitiriyor: "Mr. Lloyd George, eski Türklerin bir kere daha muhabbet ve teşekkürlerine müstahak olursa, şimdi. . . kabine­ sinin istamlar hakkındaki muhakkak an 'anatını parlak bir surette yaşalacağına şübhe yokdur. " Said Molla 'nın ingilizlere ne kadar kabaca yaltaklanmağa çalışdığını 74 Kasım tarihli gazetenin Nu. 6 mishasında çıkan George V. ile Mehmed VI. 'nın resimleri göstermekdedir. Bu resimlerin altında şunlar yazılı idi: "iki taedar-ı müfahham hal-i mühadenette! " Molla, onlara karşı hoş görünmek kasdiyle Hayri Efendi 'nin 7 7 Ka­ sım 7974 tarihiyle Cihad ilô.nı için verdiği fetva yı bozmasını Şeyhii/istam ihrahim el-Haydari'den istedi. ingiltere ye karşı bu yaltaklanma, milli duygu/u Türkleri o de­ recede kızdırdı ki, sansiir bile "Türkçe istanbul" 'un bazı yazılannı çıkarmak mec­ buriyelinde kaldı. " Jaeschke'nin Luke, Rey ve A tatü.rk' ün eserlerini kaynak göstererek Rew Frew hakkındaki hüküm ve kanaatİ şudur: 9 1 "iskoç Presbyterian Kilisesi 'nin Padişah 'ın teveccü'hüne mazhar Papazı, kendi teşebbü'sü ile (İngiliz Muhibleri Cemiyeti) ile elele asrarengiz bir dostluk politi­ kası ortaya çıkarmışdı. " Mustafa Kemal'in Ocak-Mart ı g ı g aylarındaki faaliyetleri hakkında da bilgi veren Jaeschke, Papas Frew'nun Mustafa Kemal ile mülakatından da bahsetmekdedir. Atatürk'ün hatıralarında bu konu tam ve etraflı olarak an­ latılmakdadır. 90 91

Gotthard Jaeschke: a.g.e., ss. 2 ve 3· Ibid, s. ı oo, N. ı g.


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Hatıraları tesbit eden Fatih Rıfkı Atay:92

Mustafa Kemal'le konuşanlar arasında Anadolu ya gitmek sergiizeştini tehlikeli bulanlar az değildi. ingilizlere i 'timad verebilecek, yahud, Fransızları kazanabilrek, veya italyantarla iyi geçinme yollarını arasak, gibi ümidler besleyenler vardı " dedik­ den sonra, Atatü"rk'ün şu sözlerini naklediyor: "- Şahsen bunlara inanmıyordum. Fakat inanmakda olanları hadiseler fikirle­ rinden caydırmakda idi. Meselô. bir şayia çıkar, sefaretlerden birinin Papazı, Vahded­ dln 'le mü"lô.kat aramışdır ve kendisine bilmem ne manada te 'minat vermişdir. Saray ferahlık içindedir. Bu ferahlık, etrafa da sirayet eder. istanbul her giin bu tiirlu· baş­ ka bir soylenti ile çalkanmakda idi. Bir giin, Umumi Harb 'de istanbul otellerinden birinin müdiirii iken tanıdığım bir zat, Şişli 'deki evime geldi. Fethi Bey de yanımda idi. Birçok şeylerden bahsettikden sonra, bana dedi ki: "- Burada ecnebilerle temasdayım. Size ne kadar ehemmiyet verdiklerini de bili­ yorum. ingiltere Sefareti'nde Mosyo· Frew sizinle gorüjmek istediğini birkaç defa tek­ rar etti. ister misiniz, sizi bizim evde buluşturayım? "Fethi Bey 'e doğru dondu·m, kabul et, der gibi baktı: "- Konuşalım, dedim, fakat o istiyorsa. . . " "Davet giinu· bir hanımın salonundayız. Biraz sonra"- Mosyo· Frew " dediler, içeriye giren zat, oturduğu m kanapenin soluna yerleşdi. "Fransızca gorojüyorduk: " - Ben çokdan beri Tiirkiye 'de yaşayan bir ecnebi­ yim, diye soi..e başladı. Tiirkleri, daha doğrusu ittihad ve Terakki idaresi 'ni bii..zat gordü"m. Ne fecidir efendim, bilirsin,ii... Umumi Harb 'de şahid olduklarımı tekrar et­ mekden utanırım. Belki de hepsini anlatsam, medeniyet alemi Tü"rkiye yi mahveder. "- Fakat, dedim, sil:. benimle gorujmek istemişsiniz. Bu hanım ve kocası delô.­ let ettiler. Sizinle konuşmamın faydalı olacağım soyledi/er. Bana bunları soylemek için mi bu miilô.katı aradınız? "-ittihad ve Terakki 'nin cinayetlerini evvelô. tasdik etmelisiniz. " "- Ben ittihad ve Terakki'nin mü"messili değilim! "Nutkuna devam etti. Canım sıkılmadı deği� fakat bunu mü"mkiin olduğu ka­ dar saklamağa çalışdım: "- Evet, ittihad ve Terakki 'nin miimessili değilim. Jtakat miisaadenii.. le soyle­ yeyim ki, ittihad ve Terakki vatanperver bir cemiyet idi. Başlangıcından çok zaman sonrasına kadar ben de bu cemiyet içinde bulundum. Cemiyet hiç bir vakit sii.. in bu tezyiflerinii..e hak verecek bir mahiyet almamışdır. Çok kusurları ve yanlışları olabilir. A ma, vatanperverliği miinakaşalann ü"stü"ndedir. 92

Fal ih Rıfkı Atay: Atatürk 'iin Hatıralan 1914- 1919, Ankara ı 965, ss. 93-95.


İNGiLiz MUHİBLERİ CEMİYETİ

"Bu �atın, bu miilô.katı niçin istediğini halô. anlamadım. Fakat bir kiiçiik hatı­ rarnı ilô.ve edeyim: Ankara 'da bulunduğum sıralarda bir giin Antalya 'ya geldiğini ve istanbul'da kendisinden "Gene gonişelim! " vaadi ile ayrılmış olduğumu hatıriattığını ya�dılar. Ne cevab verdiğimi tahmin edersini�? Ecnebilerle bu temaslar, beni, tanı­ dık/arımdan bir çoğunun diişiincelerinden u�aklaşdırmağa yardım etti. "Benim kanaalim o idi ki ve daima o oldu ki, diinyada insan diye yaşamak is­ teyenler, insan olmak vasıflarını ve kudretini kendilerinde go.rmelidirler. Bu uğurda her tiirlii fedakarlığa ra�ı olmalıdırlar. Yoksa hiçbir medenz millet, onları kendi sıra­ sında ve safında gormek isteme�. "istanbul'u işgal eden i'tilô.f Devletleri 'nin temsilcileri, politikacı/an, hatta as­ kerleri bir noktayı anlamaya çok ehemmiyet veriyorlardı: Tiirkiye 'de biitiin memlekete nüfu�unu hissettirecek bir teşkilô.t olmasına ihtimal var mıdır? Boyle bir teşkilô.t var­ sa onun başına geçebilecek şahsiyetler kimler olabilir? ittihad ve Terakki 'yi hiç hatır­ lanndan çıkarttıklan yokdu. " Milli şeref ve İstikiali için Anadolu'da kükreyen Türk milleti, yabancı baskı­ sının, manda yönetiminin her çeşidine "Hayır! " derken, İstanbul'daki "Manda­ cılar", "Amerika mı? İngiltere mi?" diye Amerikalılardan ve İngilizlerden çok, Türk vatanı ve milleti üzerinde "açık artırma" dellallığı yapmakdan bir türlü ge­ ri duramıyorlardı.

Mustafa Kemal Paşa'nın, daha Amasya'da iken, Çanakkale Müstahkem Mev­ kii Komutanı Albay Şevket Bry'den aldığı telgraf, İstanbul merkezinin bir ümid­ sizliğe doğru gittiğini ve Nigehbancılar ile Hürriyet ve İ'tilaf mensubları ve İn­ giliz Muhibleri' nin bir cebhe, bir blok oluşturduklarını ; bu blokun sözcü, öncü ve yazarlığını yapanlardan Ali Kemal, Said Molla, Refi ' Cevad ( Ulunay) ve Albay Sadık gibi şahıslar da, Müslim, gayrı Müslim, herkesi Kuvvayi Milliye aleyhine kışkırtıyorlardı. 93 Bu konu ile ilgili olarak General Ka�ım Ö�alp'ın hatıralarında verdiği bilgi ve Mevki-i Müstahkem Komutanı Albay Şevket Bry in imzasını taşıyan 4· I I . I 335 ( I g ı g) tarihli, Said Molla nın ele geçirilen altı mektubundan bahseden belge çok ilgi çekicidir ve bu belgelerin doğruluğu üzerinde kuşku bırakmamakdadır: 94 '

'

". . . Damad Ferid, ecnebf mudahalesiyle memleket içinde sozu·nv.· geçirmeğe çaLı­ şırken halk, çesidli propaganda/ann te 'siri altında bulunuyordu. Ferid kabinesinde en faal bir siyaset takib edenlerden Dahiliye Na�ın Adil Bey, ingili� Muhibleri Gerni­ yeti 'ni kurmaya ve bunu memleketin her tarafına duyurmaya çalışıyordu. Bu cemiyetin kurulmasında gudiilen gayeyi anlamayan ba�ı saf kimselerin de cemiyete girdiklerini 93

Mazhar Müfid Kansu: Erzurum 'dan Öliimiine Kadar Atatiirk 'le Beraber, Ankara 1 968, 2. C.,

s. 436. 94 Kazım Özalp: Milli Miicadele 7979- 7922, 7. C., Ankara 1 97 1 , ss. so-5 1 , 69 ve 2. C., Ankara 1972, Belge: 88.


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

veya girrneğe çalışdık/arını işitiyordum. Hatta o giinlerde Bandırma 'dan istanbul'a giden bir tanıdığıma Adil Bey, Bandırma 'da bir (İngiliz Muhibleri Cemiyeti) şubesi kurmasını teklif etmiş; mıihiir ve talimat vermişdi. Bunu ögrenince derhal ö'nıine geçdik Aldığımız tedbirlerle böyle bir cemiyet kurmaya kimse cesaret edemedi. Büyiik devletlerden birinin himiiyesi altına girmedikce Türk milleti yaşayamaz dü'şü'ncesinde bulunanlar, Amerika veya ingiliz mandasını isterneyi tasavvur ediyorlar ve Amerika yı tercih etmenin faydalı olacağını söylüyorlardı. istanbul'dan o zaman Kuvayi Milliyeye tarafdar görünen mü'him bazı şahsiyetterin de bu jikirde oldukları­ nı gelenler an/atıyorlardı. "Amerika, Türkiye Mandası 'nı kabul etmezse İngilizlerden rica edilecek ve ona kabul ettirmeye çalışılacakdır. Eğer bu Manda meselesi olmazsa, büyük devletler Tü'rkiye yi kendileri için bir takım niifuz bölgelerine ayıracaklar, veyahud her devlet hü'kumetimizin bir şubesini niifuzu altına alacakdır" diyerek, Mandayı daha tercih edilebilir bir şekil olarak göstermek istiyorlardı. Saray ve Hükumetin ecnebi kuvvetle­ rin te 'siriyle kendi mevki 'lerini korumak arzusunda bulunduklan görülüyordu. Fakat, Kuvayı Milliye tarafdan görülen ve milliyetperver bilinen bazı kimselerin de, bu Manda jikrini benimserneleri hayret ve ibret vericiydi. Türk milleti kendi mevcudiyeti­ ni silô.hı ile kurtarmaya karar vermiş ve mücadeleye atılmış bulunuyordu. Milletin verdiği karann en isabetli bir tedbir olduğuna şübhe yokdu. Kendi fedakarlığına güvenerek bıitün düŞmaniara karşı silô.ha sarılmış olan milletimiz, esaret fikirlerini ji 'len de reddetmiş bulunuyordu. Hal böyle iken, kendilerini salô.hiyet sahibi sayanla­ rın İstanbul'da şu veya bu ecnebi mü'messili ile görüŞerek millet niimına taleblerde ve vaadlerde bulunmaları çok miiniisızdı. Ben, bulunduğum bölgede, hiçbir surette Man­ da fikrinden bahsedilmesine dahi müsaade etmedim. " ". . . Diimad Ferid ve tarafdarlan, durmadan Kuvay-ı Milliye aleyhine çalışıyor­ lardı. Bunlardan birinin Papaz Frew ya yazdığı mektublar ele geçmişdi. Bu mektub­ larda Kuvay-ı Milliye 'nin dağıtılması için dü'şünü'len plô.nlar tafsilô.tlı olarak yazıl­ mışdı. Her nevi ' propaganda viisıtasına müracaat ederek, Meclis-i Meb 'usiin 'ın top­ lanmasının gecikdirilmesi ve Ali Rıza Paşa Hükumeti 'nin dü'şürü'lmesiyle tekrardan Diimad Ferid'in iktidara getirilmesi ve Anadolu içerifinde Kuvay-ı Milliye aleyhinde isyanlar tertibi kararlaşdırılmışdı. istanbul'da yapılan bu menfi çalışmalarla ilgili haberleri, Mevki-i Mü'stahkem Komutanı Miralay Şevket Bey 'in bir telgrafından anlamak mü'mkü.ndü': "Said Molla 'nın ingiliz Riihib Frew ya yazdığı mektublar 6. n umaraya kadar yakalandı. Son mektubların huliisasından mıntıkay-ı iililerine iiid kısmı aşağıdadır: 7 -Seçimi mümkün olduğu kadar gecikdirmek ve terk etmek için faaliyete geçmek. 2- Çerkes ve Arnavud'lar arasına mü"naferet sokarak ve bu kere Manyas ve ha­ valisinde gerek Ahmed Anzavur gibi eşhiisı ö'teye beriye göndererek para kuvvetiyu


73

İNGiLiz MCHİBLERİ CEMİYETİ

Kuvay-ı Milliye aleyhine tahrikat yapmak, şuriş çıkarmak ve bu veçhile Diivel-i i-ti­ tafiye'nin müdahalesini eelbederek kabinenin düŞmesini hazırlamak. 3 - Mektublar sureti Sivas'a, Amerika ve Fransız mümessillerine ve Hiıklımete verilecekdir. 4 - 7 7.35 Mevki-i Mü'stahkem Kumandam Miralay Şevket". (Belge: 88). "O zamanlarda ortaya çıkmış olan Bozkır isyiim, bu tertibierin bir eseridir. (Nigehban) ve (Kızıl Hançer) cemiyetleri de bu tertibierin içinde gizli olarak faaliyet­ lerde bulunuyorlardı. " Ta başlangıçdan beri Anadolu'daki milli mukavemeti zayıflatmak ve parça­ lamak şeklindeki haince çabaların varlığı, Mustafa Kemal Paşa n ın bildiği bir ger­ çekdi. 2 I Ekim I 9 I 9 Salı günü Salih Paşa ile Amasya' da görüşülen protokollar­ dan dördüncüsü imzalanmış; Mustafa Kemal Paşa ile Bahriye Nazırı Salih Hulusi Paşa arasındaki gizli protokolun 6. maddesi şu idi: 95 '

"İngiliz Muhibleri Cemiyeti 'nin kapı kapı dolaşıp ahaliye kağıt mühü'rlet­

tirmelerine mani ' olmak. "

Yine, Harbiye Nazırı Cemal Paşa ya Amasya'dan Mustafa Kemal Paşa nın verdiği cevabda da şu hususlar yer almış bulunuyordu: 96 '

'

"istanbul 'da ingilizler ve İngiliz Muhibleri Cemiyeti, i 'titaf ve Hü'rriyet ve Nigehbancılar vesairenin birleşerek Anadolu'da Teşkitat-ı Milliye'yi ihtal ve Hükumeti iskat için teşebbüse girişdikleri, Adapazan ve Bursa'da son gü'nlerde bu te­ şebbü'sü'n fiiliyalı gö'rü'ldügu· ve Konya'ya gönderilen Vali Subhi Bey'in, İngiliz Muhibleri Cemiyeti istanbul idare Hey 'eti azasından olduğunu Konya 'da bulu­ nan Re 'jet Bey 'e ifade eylemiş bulunduğunun. . . " Mazhar Müjid Kansu, yine bu konu ile ilgili hatıralarında, Atatü'rk'le ilgili olarak şu mühim konuşmaları da naklediyor: 97 ". ..Ha�ta böyle bir buhranlı günlerde, yani Rahib Frew'nun bu gizli tertibatı leşkıl. ve Said Molla gibi hainleri para kuvvetiyle elde ederek ve ortalığa bol bol para­ lar saçarak Kuvay-ı Afilliye'yi mahv-ü iza'?e gayret sarfettiği bir zamanda, bir gece Mus�afa Kemal Paş� mn yatak odasında bırkaç arkadaşla gö'rii şmekde ve ahvalı� Pa­ şa bıze �nlatmakd� ıken, bırdenbire Paşa ayağa kalkdı; "Siz, Rahib Frew'ya yalnız devlet mı para venyor da bu teşkitatı yapıyor zannediyorsun uz? Ben Padişah 'ın da 9;

Mazhar Müfid Kansu: a.g.e., s. 423.

96

lbid, ss. 440-44 ı .

97

lbid, ss. 48o-48 ı .


MİLLİ M ÜCADELE YILLARINDAKi KURCLUŞLAR

74

buna yardımda bulunduğunu zannediyorum. Siz ne fikirdesiniz?" dedi. Biz de, ihti­ maldir, dedik ve sonra Paşa: "Dahası var. Bu Rahib Frew, benim aldığım hususi malumata gore, Hükumetin de en sevgilisi. GoTiiyorsunuz ya, bir Papaz, hayatımız­ la, istikbalimizle, istiktalimizle nasıl oynuyor. O Papaz, memleketinin Türkiye üze­ rinde nüfuz ve hakimiyetine çalışıyor. Ulemadan Said Molla da Türkiye 'nin hakimi­ yetini kaybederek ingiliz hakimiyeti altına girmesi için çalışıyor. " diye çok öfkelen­ di. Hüsrev Sami de bu sıra: ''ra Padişah?" dedi. Mustafa Kemal Paşa: "Evet, o da Said Molla-yı-evvel. Fakat arkadaşlar, bu millet, hiçbir zaman, bir hain Padişahın, bir Rahib Frew 'nun, bir Said Molla 'nın esiri, eğlencesi olamaz. Cihanı başianna toptasınlar da gelsinler; iş kalabalıkda değil, hak ve hakikattedir. Hak ve hakikat ve millet rehberimizdir. Mutlaka biz muvaffak olacağız. Şimdiye kadar olduğu gibi, bütün manialan hertaraf edeceğiz. Vakit yak­ laşdı. Pek yakında tam istiktal ve hakimiyetimize kavuşacağız/ " diyerek bizim de ye­ niden kuvve-i maneviyemizi artırdı. " İstanbul'da kadınları bile İngiliz Muhibleri Cemiyeti'ne sokduran sebeb­ lerin, meb'uslar üzerinde kötü te'sirler yaratabileceği düşünce ve kaygusu ile, Meclis'in yurd içinde bir yerde toplanması uygun görülüyordu. Cemiyet, Dahiliye Nazıriarının da kendi kurucularından olması sebebiyle oldukça hızlı gelişiyordu. Hemen her gün İstanbul gazetelerinde (İngiliz Mu­ hibleri Cemiyeti) şubelerinden birinin bir çalışma ve faaliyet haberi yer almış bulunuyordu: 98•99 İngiliz Muhibleri Cemiyeti'nde

i. M. C. Şehremini Şu 'besinden: Bazı hususlar hakkında fikir alış-verişinde bulunulmak üzere şubemize kayıd/ı bütün üyelerin bu ayın yirmibeşinci Pazar günü· ogleden sonra ikide Katib Muslihiddin Mahhal­ lesinde Şehremini Caddesinde bulunan şubemize teşrifleri rica olunur. Kadıköy'ünde İngiliz Kolleji İngiliz Muhibleri Cemiyeti KadıkO'y Şu 'besi 'nden:

ingiliz dilinin yayılması ve umumileşdirilmesi için Kadıkoj 'ü'nde eski Alman Mektebi binasında bir ingiliz Kolleji açılacakdır. Bu kolle;� Osmanlı Darülfü'nunu eski muallimle­ rinden Doktor Niyazi Bey 'in idaresi altında ingiliz muallim ve muallimeleri tarafından yonetilecekdir. Bu yıllık Ana-sınıfı ve ilkokul bolümü· açılacak ve dil ogrenmek isteyen ha­ nım ve beyler için haftada üÇ gün aynca dersler dü'zenlenecekdir. Eğitim ücretinin her ke­ seye elverişli olabilmesine gayret edilecek ve onbeş güne kadar tamamlanıp hazırlanacak ve eğitime açılacakdır. Kayıd işlemi için Teldeğirmeni 'nde Rasim Paşa Mahallesi ihtiyar Hey 'eti 'ne müracaat olunması. 96

Dersaô.det, 24 Temmuz 1 336 ( 1 920) Cum a rtesi, Nu. 1 7 , s. 4·

99

Dersaô.det, 2 1 Eylul 1 336 ( 1 920), Nu. 68, s. 4·


İNGiLiz MUHİBLERİ CEMİYETİ

75

(İngiliz Muhibleri Cemiyeti), İstinye, Yeniköy, Kumkapı, Beşiktaş, Be­ voğlu, Kadıköy, Haydarpaşa, Kızıltoprak, Feneryolu, Fatih, Makrı (Bakır)köy, Ortaköy, Vaniköy, Tophane, Kandilli, Paşabahçe, Üsküdar Hanımlar Şubesi, Gedikpaşa, Çamlıca, Beğlerbeği,Erenköy şubelerinin kurulup açıldıklarını ilan ederken, cemiyetin kalemşörlerinden Refi ' Cevad (Ulunay) da aynı gün, "Ameri­ ka Mandası Olacaksa" başlığı altında şöyle yazıyordu: 1 00

"... işte burada manda meselesine avdet ediyoruz. Amerika harbe insani bir mak­ sadia girmişdi. A merika, Avrupa 'daki siyasi cereyanlara o kadar alô.kadar değildi. Daha doğrusu onu bu harbe sokan ami4 ingilterenin biiyiik kafalı diptomat/an idi. Amerika kendi halinde bırakılması kat 'iyen caiz görii/meyen Tiirkiye mandaterliğin i deruhde ettiği anda memlekette e/'an mevcud olan ve tiirlii tiirlii kisveler altında faa­ liyet gösteren ittihad ve Terakki 'nin bu sefer yeni bir hiiviyet ile yaşamasına chem­ rniyet vermeyecektir. Bu ise öliimlerin en feciidir. Bu toprak yaşayacakdır, yaşamağa lô.yikdir. ittihad ve Terakki eli ona şifa vermez, veremez. Çü'nku· nalbanddan dişçi, demirciden saatçi olamaz " Aynı kalemler, "Amerika değil, İngiltere" 1 0 1 , "İngiltere - Türkiye" 102 başlıklı yazıları ile de İngilizlere davetiye çıkarırlarken, Anadolu, "Mandadan evvel istik­ lal" diye bu manda taraflıianna ateş püskürüyordu. 103 Milli: Mücadele hareketinin "bir İttihadcı oyunu" olduğu yakışdırmasını dil­ lerine ve kalemlerine dalayan İngliz mandacısı İ'tilafcılara bir karşılık olmak üzere Kastamonu'daki Açıksöz Gazetesi, Sivas Kongresi'nde yapılan yeminin suretini yayınlıyordu: 104

"SAADET VE SELAMET-i VA TAN VE MiLLETTEN BAŞKA KON­ GRE'DE HiÇBiR MAKSAD-I ŞAHSI TAKiB ETMErECEGiME, iTTi­ HAD VE TERAKKi CEMirETi'.NiN iHrASINA ÇALIŞMA rA CA GIMA, ME VCUD FIRKA-i sirAsirEDEN HiÇBiRiNiN AMAL-i sirAsirESiNE HADiM OLMA rA CA C/MA VALLAH, BiLLAH ! "

1 00 101 102 103 104

A lendar, 1 8 Ağustos 1 9 1 9, aded 1 46- 1 546. Alemdar, 22 Ağustos 1 9 1 9, aded l 'j0- 1 550. Alemdar, 26 Ağustos 1 9 1 9, aded 1 54- 1 554· Açıksoz, Kastamonu, 24 Ağustos ı g ı g, Nu. ıo; Hüsnü (Açıksöz)imzalı başyazı. Açıksoz, Kastamonu, ıg Ekim 1 9 1 9, Nu. 1 7, ss. 3-4. Bu Yeminin tam metni şöyledir:

" Makam-ı Celil-i Hilafet ve Saltanat'a, İslamiyete, Devlete, millete ve memlekete ma'nen ve maddeten hizmetten başka bir gaye takib etmeyerek her türlü ihtirasat-ı şahsiye ve siyasiyeden ve fırkacılık amalinden münezzeh bir azm-ü iman ile çalışacağıma ve ittihad ve Terakki Cemiyeti'nin ihyasına çalışmayacağıma namusum ve bilcümle mukaddesatım namına vallah, billah ! " (B k. Uluğ İğdemir: Sivas Kongresi Tutarıakları, Ankara ı g6g, s. 3).


M İLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR İngiliz Muhibleri Cemiyeti tarafından gazete idarehfmelerine bırakılan açıkla­

mada şunlar deniyordu: 105

"Cemiyetimizin gayesi ve malesadları hakkında şu aralık bazı söylenti/erin do­ /aşması, bizi, aşağıdaki açıklamayı yapmağa mecbur etmişdir: Gerniyetimiz herşeyden önce vatanını sever ve bu sevginin liiz umlu bir unsuru ol­ duğu inancıylıı da ingiliz dostudur. Fakat ingiltere veya her hangi bir devletin (Manda) 'sına deği� istiklô.limize dakunacak mahiyette bir müdahalesine bile tarafdar olmamışdır ve olamaz. ingiliz Muhibliği memleketimizde Gemiyetirniz tarafından meydana getirilmiş bir şey olmayıp unutu/ıımaz büyiik tarihi vak 'alar mahsulii olmak üzere kendi kendine oluşan ve bizim için çok uzun bir geçmişin değişiklik ve inkılab­ lıırı tesiriyle kurulmuş, meydana gelmiş bir kadim muhabbettir. ingiliz dostluğunun maddi ve manevi yararları, menfaalleri yalnız bize hasrediimiş değildir. Bundan biitiin islô.m aleminin yararlanacağını ve pay sahibi olacağını düŞü'nmek, meselenin önemini ve gayemizin büyüklük ve mahiyetini takdir etmeğe yeter. Tarih ve hukuk esaslarına dayanan hayat hakkımız zaten inkar olmadığı gibi, birçok sebebler/e diinya barışının bozulmasını koruma bakımından da devletimizin evvelden olduğu gi­ bi tam istiklô.linin herhô.lde mahfuz kalııcağına inanan Gemiyetimiz, bu kanaatinin fi 'len gerçekleşmesini "müŞterek çıkarlarımızdan ö'tiirii" en çok i'tibara sahib iyilik sever ingiltere Devletinin yardımı ile sağlanacağı inancında bulunduğu için, yurdu­ muzda çok eskidenberi kökleşmiş olan ingiliz dostluğunun bir kat daha büyiimesine hizmet etmeği vatanseverlik vazife ve borcu saymışdır. Bu sebeple meslek ve maksadı­ mıza ters düŞen, uymayan söylenti/erin Gemiyetimizle hiçbir miinasebeti olmadığını açıklamak isteriz. " Sivas Kongresi'nin 8 EylUl I 335 ( I g I g) Pazartesi günkü Dördüncü Genel Toplantısı'nın Üçüncü Oturumunda Hami Bey (ismail Hami Danişmend), konuş­ ması arasında, (İngiliz Muhibleri Cemiyeti) ile ilgili olarak şunları söylemek­ dedir: 106

". . . Meselô. istanbul'daki İngiliz Muhibban Cemiyeti, her gü'n her tarafa paralar sarf edip duruyor; fazla olarak Dahiliye Nazırı Adil Bey 'in de riyaseti altın­ da bulunduğundan adeta resmen tevessii' ediyor ve yine resmen icra-yı faaliyet ediyor. Hatta bendeniz Ankara 'da iken Ali Fuad (Gebesoy) Paşa, Vali Muhiddin Paşa 'nın me 'zunen istanbul'a gidip orada Muhibban Gerniyeti azasıylıı temas ettiğinden ve Ankara ya avdetinde epeyce para getirmiş olduğunun da pek muhtemel bulunduğun­ dan bahsetmiş ve Muhiddin (Ankara Valisi) 'in o sırada Vilayette de bir Muhibban şubesi küŞadiyle meşgul olduğunu anlııtmışdı. Bu gibi bir takım teşkilatın entrikai ı­ rından kurtulmak için her hô.lde gizli teşebbüs /ô.zımdır. " Samsun'a çıkdığı günden başlayarak Milli Mücadele'yi destekleyen güçlere büyük değer veren Mustafa Kemal Paşa, bu mücadeleyi köstekleyen kişi ve kuruı o; Vakit, 4 Eylul ı g ı g Perşebne, Nu. 663, s. 2. 106 Uluğ İğdemir: Sivas Kongresi Tutanak/arı, Ankara ı g6g,

ss.

61l-6g.


İNGiLiZ l\fUHİBLERİ CEMİYETİ

77

luşlann davranışiarına da çok dikkat ediyor ve bu hainliklere karşı Türk milleti­ ni sık sık uyarıyor; hainlere de gerekli sert İhtarları yapıyordu. Jaeschke şöyle yazmakdadır: 107

". . . Said Molla, 23 Mayıs 'da, kurucusu bulunduğu Türkiye' de İngiliz Mu­ hibleri Cemiyeti' ni himaye etmelerini biitiin Belediye Reisierinden istediği zaman, Mustafa Kemal 26 tarihli tamimi ile: "istiktal-i milli ve siyaslmizin kurtarı/masının ancak milletin yekviicud olarak miidafaası ile kabil olacağı miitahazasıyle siyasi maceralardan kaçınılması ihtarında bulundu. JJ

Said Molla 'nın, 9 Kasım I 9 I 8' den beri yayımladığı Yeni istanbul (39· sa­ yısından sonra Tiirkçe istanbul) gazetesindeki aşırı İngiliz tarafdarlığı ile, (Türkiye' de İngiliz Muhibleri Cemiyeti) adlı ihanet kuruluşunun en çok faaliyet gösteren, "İngilizden çok İngilizci" bir yöneticisi olduğu biliniyordu. Said Molla'nın derecesinde fa'al çıkaretiardan başka, kurucu ve yöneticiler arasında birçok gafiller, İngilizlere yaranarak millet ve şahısları için fayda sağla­ yacaklarını sanan safdiller de bulunuyordu: Eski Dahiliye Nazıriarından Memduh Paşa, Şehremini Cemi! Paşa, Padişahın damadı Ahmed .(iilkifl Paşa, Temyiz Mahkemesi Başkanı Ali Riişdii Efendi, eski Ticaret ve Ziraat Nazırı Kamil Paşazade Abdullah Bey, Ziraat Bankası Müdürü Kamil Paşazade Şevket Bey, eski Tahran Sefiri Sadreddin Bey, yazar Abdullah .(iihdii Bey, eski Maliye Veznedan Halid Bey, eski Şura-yı Devlet Tanzimat Dairesi üye­ si Nazif Siirlın Bey, eski Bombay Başkonsolosu Mahrlıklzade Cafer Bey, Sadrazam Halil Rifat Paşazade Ahmed Rifat Bey, Emin Bey, Bahriye Feriklerinden ressam Ah­ med Paşa ve Maarif Nezareti eski Muhasebe Müdürü Vahl Bey gibi ünlü ve say­ gı değer kimseler de bunlar arasındaydı. 1 08 107

G. Jaeschke: a.g.e., s. 1 23. Dr. Fethi Tevetoğlu: İngiliz Muhibleri Cemiyeti, Hayat Tarih Mecmuası, İstanbul, Şubat ı 972, 8. Yıl, Sayı ı (85), ss. 4-9. Not: Bizim tam bir tarafsızlık ve gerçekcilikle incelediğimiz belgelerden ve karşılaşdırarak kaynak edindiğimiz gazete kolleksiyonlanndan çıkardığımız bu listeler hakkında, Kamilpaşazade Hilmi Beyefendi'den ı Man 1 972 tarihli bir açıklama mektubu aldık ki bu yazıyı kitabımızın ikin­ ci bölümü sonuna ekiemiş bulunuyoruz. Sayın Hilmi Kamil Bayur, lutf ettikleri bu mektubun bir bölümünü aynca (İngiliz Muhibleri Cemiyeti'ne Katılanlara Dair) başlığı altında Hayat Tarih Mec­ muası 'nda da - Mayıs 1 972, Sayı 4 (88), s. 49 - yayınlamışlardır. Yalnız bu mektub ve yazılannda, hassas ve vatansever Hilmi Beyefendi: "Mütareke günlerinin Alemdar Ga.ı:etesi 'nden, Muhibler Cemiyeıi hakkında gördüğü yazıla­ n nakleden Alman yazan Yaşke (doğrusu Jaeschke), işin bu cebhesini tabii bilemez." diye, :\!illi Mücadele tarihimiz ve Atatürk üzerindeki araşdırma ve eserleriyle büyük bir otorite olan Prof. Ja­ eschke'ye tarizde bulunuyorlar ki, bu düpedüz bir haksızlıkdır; Jaeschke'nin Türk Milli Mücade le Tarihi'ne hizmetini bilmernekdir veya inkar etmekdir. Görüldüğü gibi, benim yapdığım araşdırmalar ve edindiğim sonuçlarla onaya koyduğum de­ ğerlendirmeler ise tamamen tarafsızdır. Hisse değil gerçeğe, belge ve güvenilir kaynaklara dayan10"


:\i İLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Politika ile ilişiği bulunmadığını sık sık iddia ve ilan etmeyi lüzumlu ve ya­ rarlı gören bu kuruluş, öte yandan seçimler öncesinde, destekteyeceği mensub­ larını (Kadıköy Müntehib-i-sanileri) diye açıkca aday olarak göstermekden de geri durmamışdır: 109 "İngiliz Muhibleri Cemiyeti tarafından Kadıkiiy mü"ntehib-i-sanileri olarak

gösterilen ve bir büyük ekseriyetle kabulleri kuvvetle beklenen zevatın adlarını aşağıya dercediyoruz: Şehremini Cemi/ Paşa Kurena-yı sabıkadan Emin Bey .(iraat Bankası Müdürü. Kamilpaşazade Şevket Bey Padişahın husus! tabibi emekli Ferik Arif Paşa Deniz albaylığından emekli Sermed Bey .(iraat Bankası teftiş hey 'etinden Cemal Bey Şura-yı Devlet azalığından emekli Nazif Sü.run Bey Erkan-ı-harb Harndi Paşa Eski Maliye Veznedarı Halid Bey Bingazı Düyun-u Umumiye Nazırlığından emekli Nuri Bey Sabık Şeyhulistam Cemal/eddin Efendi merhumun kardeşi Meclis-i Eytam üyelerinden Sami Molla Bey Sabık Mabeyn-i Hümayun katibierinden Hakkı Bey Eski Ankara Defterdarı Neş 'et Bey Eski Şura-yı Devlet azasından Vahid Bey makdadır. Said Molla ve benzerleri ile diğer İngiliz Muhibleri Cemiyeti yöneticileri arasındaki ayırımı en güzel bir şekilde rahmetli hocam Prof. Hikmet Bayur yapmışdır ki bu, sayın Hilmi Ka­ mil Bayur için yeterli bilgiyi vermekdedir. Öte yandan, Hindli araşdırıcı Faroz Ahmed'in Ali Haydar Midhat'ın (Hiitıralarım) adlı kita­ bından - İstanbul ı 946, s. ı 99 ve Fitzmaurice'in raporundan - İngiliz Dışişleri Bak. kayıt No. ı 95/245 ı 1340 - faydalanarak (İttihat ve Terakki 7908- 7974) adlı eserinde - İstanbul ı 97 ı , s. ı 92 yazdığı, doğruluk derecesi bizce mechul, şu satırları da, konu ile yakından ilgili bulunduğu için buraya alıyoruz: -

"Tiirkiye'de devlet idaresinin yabancılar larafmdarı denetlenmesi Kamil Paşa 'rım siyiisi fikirlerinin temel unsurlarmdan biridir. İnal ve Hilmi Kamil Bayur tarafırıdarı yazıları biografilerirıde bu noktaya değirıilmeme­ si, Kamil Paşa 'nın ne yaz:.ılarırıda, ne de konuşmalarmda bu düşlineesini açıktamam ış olmasındandır. Belki de hayiiiını kaleme alanlar, eski biografi yaz;ma geleneğine uygun olarak,kahramanlarının kişiliğini tekeleyecek ay­ rıntıları kitabiarına atmarnayı uygun bulmuş/ardır. Oysa, Kamil 7908-9 yıllarında Ali Haydar Midhat 'a, 7973'de de Fitz:.maurice 'e bu düşiincesindm so"z; etmişdir. " İbrahim Alaeddin Gövsa da (Tiirk Meşhurları Ansiklopedisı) 'nde - s. 204 - Kamil Paşa için şunla­ rı yazmakdadır: "İngiliz; politikasma tarafıartığı ile tanılırdı. Hatta Rodos 'a siiriilmek ihtimaline karşı İz:.­ mir'de İngiliz; Konsolosluğurıa szğınacak kadar bu laraftarlığı ileri go"t iirmuj olduğu rivayel edilir. " 1 09 Alemdar,

4 Kasım ı 9 1 9 Salı, aded 323-2624, s. 2.


İNGİLİZ MUHİBLERİ CEMİYETİ

79

Deniz albaylığından emekli Rıjkı Bey Beğlikçizade Mehmed Ali Bey Eski Maliye Tahrirat Miidiirü. Hüsnü Bey Erkan-ı-harb Ferikliğinden emekli Enver Paşa Mu 'teber tüccarlardan Nuri Bey Erkan-ı-harbiyeden emekli Cemal Paşa Deniz yarbaylığından emekli Mümtaz Bey Gazi Muhtar Paşa 'nın Kayınbiraden· Sadeddin Bey Eski Anadolu Demiryollan Müdv."rii Hayri Bey. Bu isimlerden bir kısmının (İngiliz Muhibleri Cemiyeti) kurucu, yönetici veya üyelerinden bulunuşu ; "politika ile ilgisi olmadığını iddia ettiği" halde bir siyasi seçim için resmen aday göstermesi ve bunu ilan etmesi, bu kuruluşun po­ litika ile de ilişkisini isbat eden belge ve örneklerden biridir. Cemiyet, Kadıköy adaylarını ilan ettikden 4-5 gün sonra, Evrak-ı Havadis de çıkan seçim haberleri arasında kendi adının geçdiğini de görerek, Cemiyet adına aday göstermek ve ilan etmekden vazgeçdiğini; şubelerine bu yolda tebliğatta bulunmuş olduğunu ilan etmek mecburiyeünde kalmışdır. ı ı o '

Teşkilatın asıl Başkanı olduğu anlaşılan ve yeraltı çalışmaları ile tahrik, teş­ vik, tertib ve tezvir işlerindeki ustalığından ötürü Hindistan'dan Türkiye'ye geti­ rilmiş bulunan İngiliz Papazı Rew. Frew (Rahib Dr. Robert Frew) ile, İngiltere El­ çiliği Baştercümanı Mr. Andrew Ryan ve haber almada, siyasi ve idari işlerde ça­ lışdırılan Askeri Ateşe Sir Wyndham Deeds gibi İngilizler de kuruluşa dahil bulu­ nuyorlardı. Fakat bu yabancıların hiçbiri, Said Molla kadar aşırı İngiliz taraflısı ve azılı Türk düşmanı değildi. 28 Mayıs ı g ı g Çarşamba günü Ryan'a İngilterenin destek ve yardımını so­ ran Said Molla, Elçilik Baştercümanından şu karşılığı almışdı: ''ranıltıcı ümidleri bırakınız ! " İngiliz Dışişleri Bakanlığı (Foreing Office) v e (Public Record Office) arşivle­ rindeki belgeler de, Said Molla 'nın ne aşağılık bir yaratık olduğunu ve alçak du­ rumunu aydınlatmakda, ortaya koymakdadır. Setahi R. Sonyel, sunduğu belgele­ rin İngiliz Muhibleri Cemiyeti ile ilgili bölümünde şunları yazmakdadır: ı ı2

"izmir'in işgalinden sonra istanbul'da kurulan ve gayesi Türkiye 'yi ingilizierin güdü"m üne vermek olan İngiliz Muhibleri Cemiyeti de arada sırada ingiliz 1 10

A lemdar, 8 ve 9 Kasım ı 9 ı 9 Cumartesi ve Pazar, aded 328-2628 ve 329·2629, s. 2. Gotthardjaeschke: Tiirk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi, Ankara ı 970, s. 38. 1 12 Selahi R. Sonyel: ı 9 1 9 Yılı İngiliz Belgelerinin Işığıncia Mustafa Kemal ve Milli Mukave­ met Il, Tiirk Kiiltiiro� Mart ı 970, Sayı 89, ss. 3 1 7·3 18. 111


8o

MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

riiksek Komiserliği'ne gönderdiği ya?.ılarla sahneye çıkıyordu. Amirat Robeck 'in 2 Kasım 7979'da Lord Cur?,on 'a gönderdiği 2048/M. 7997 sayılı ya?,ıda, İngiliz Mu­ hibleri Cemiyeti 'nden iki ya?.ı alındığı, bunlardan birinin Said Molla tarafından gönderilen 8 Ekim tiirihli bir mektub olduğu; mektubunda, ingiliz. riiksek Komiserli­ ği 'nin bu cemiyeti teşvik etmemesinden şikiiyetçi olduğu bildiriliyordu. ikinci ya?. ı, Said Molla 'nın iç durum hakkında kaleme aldığı bir rapordu. Said Molla, Milli Hareket 'le ilgili olarak şöyle diyordu: "Anadolu 'daki cereyan, ingiliz. çıkarlarına kar­ şı dış kuvvetler tarafından yaratıldı. Anadolu 'da olup bitenleri halk tasdik etmiyor. "Bu belgeler, ingiltere Dışişleri Bakanlığı 'nda bii?,ı yorumlara yol açtı. W S. Ed­ wards, 7 7 Kasımda şu yorumda bulundu: "Bu, bi?,den ödenek aldığına diiir milliyet­ çi ga?,eteler tarafından itharn edilen cemiyettir. Bu cemiyet, hiç şiibhesiz. ittihad ve Terakki aleyhtarı, ingili?. tarafdiindır. Öte yandan Milliyetçiler arasında da epey sempati?_anı olması gerek. Ne olursa olsun, Tiirkiye 'nin meselesi hal/edilineeye kadar bu cemiyet/e sıkı ilişki kurmak güÇ bir durum yaratabilir. " (PRO. , F0.377142271 75207 7). Bu mektublar hakkında ayrıntılı bilgi vermeden, konuya ışık tutan bir lari­ hi belgeyi, Hey'et-i Temsiliye'nin (27 Teşrin-i Sanİ 1 335 günü saat 5·45'de) Mustafa Kemiil Paşa başkanlığında yapılmış oturumuna aid tutanağı okumakda yarar vardır: 1 1 3

Reis Paşa - Viisıf Bey daha gelmedi. Hüsrev Bey -Şimdi gelecek efendim. Okunacak bii?.ı telgraflar var, emir buyu­ ru/ursa onlan okuyalım. Reis Paşa - Viisıf Bey bir defa gelsin, onu dinleyelim, ondan sonra, bakalım ne te 'sir yapacakdır. (Said Molla 'nın Riihib Frew ya ya?.dığı mektublar okundu, Viisıf Bey geldi.) Reis Paşa -Nereden bu mektublar elde edildi efendim? Viisıf Bey -Defterden kopye ediliyor. . . Bunlann fotografisini almak Iii?. ı m geli­ yor. . . Kopyalan bir torpido ile Paris 'e gönderildi. Bu vekayi fiilen hiidis oluyor. Ali Kemal falan hususundan bahseden şeyler var ki doğru. . . Kanaat hiisıl oluyor. . . Bu­ nun için fotografisini almak /ii?, ım. Bu da gece olacak. Bu da epeyce bir iş. . Nihayet tutu/sun diye karar verildi. Bunlann suretleri hiikumete de veriliyordu. Takibat yapa­ mıyor, yapmıyor. Nihayet tutu/sun denildi. iki polis, iki ?,abit taharTiyat yapa­ cak. . . Onuncu Fırka Kumandanı gönderecek. . . Evden alacak. . Bu suretle meydana çı­ kanlacak. Belki daha başka evrak da meydana çıkacak. Harbiye Nii?.ın da bunu ka­ bul etti. . . Bu bir kaç gü"n ?,arfında yapılacakdı. Halbuki ben istanbul'dan çıkalı yir­ mi gü"n oldu bir teşebbüs yok. . . Dahiliye Na?,ınnın ihmali pek bü"yükdü"r. 1 13 Uluğ İğdemir (Hazırlayan): Hey 'et 'i Temsiliye Tutanak/arı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, XVI. Dizi-Sayı 26, Ankara ı 975, ss. ı 27-28.


İNGİLİZ MUHİBLERİ CEMİYETİ

Reis Paşa -Defteri muhafaza eden adam bizim mi? Vasıf Bey -Evet bizim. Reis Paşa - Bunu aldıramaz mıyız? Vasıf Bey -Aslı olmadığı için olmaz. Reis Paşa - imzası yok mu? Vasıf bey - Yalnız "S" harfi var. Riistem Bey (Ahmed Riistem, Alfred) - Bu mektublara cevab yok mu? Vasıf Bey - Hayır yok. Defterden kopya ediliyor. (28 Teşrin-i Sani 1 335 günü saat 2.3o'da) Mustafa Kemal Paşa başkanlığında yapılan toplantının ikinci oturumunda da, konuyla ilgili şu konuşma geçmekde­ dir: 1 1 4

(Şevket Bey 'den gelen telgraf okunur. Said Molla 'nın mektublannın deften· hak­ kında.) Reis Paşa -Belki bu mektublar uydurmadır. Para almak için böyle bir şey yapmışdır. Fuad Paşa -Fakat söyledikleri çıkıyor. Bekir Sami Bey -Her şey miimkiin. Yalnız isbatı miimkiin değil. "Papaz Frew, Intelligence Service (ingiliz Haberalma Servisi) 'in istanbul şefi idi. Aynı zamanda Yui.başı Bennett 'le temas ederdi. Biitu·n ingiliz şifreleri bu ada­ mın elinde idi. Bilhassa Ferid Paşa Hiikumeti ile yapılan konuşmalan bundan öğrenmek miimku"ndu·r. Ferid Paşa ile ingiliZierin diişiincelerini öğrenmek için Papaz Frew 'nun sempatisini kazanmak ui.ere Lami, Kiiçiik Kemal'in (izmir Moralızade Halil Bey 'le çalışır) çalışmalanyla te 'min edilmiştir. Papaz Frew 'nun şifrelerini çalan, çöi.en Karakol Gerniyeti 'ne hizmet eden Lam i olduğu söyleniyorsa da bunun li.ü"çu"k Kemal olmak ihtimali daha kuvvetlidir. Bunun için Ali Rıza Bey 'le çalışan Mehmed Ali Donuker'den gerçeği öğrenmek mu.mku·n olabilir. (Ben bu hatıralan Mehmed Ali Donuker 'den aldım.) Ali Rıza Bey, Papaz Frew 'nun giZli haberlerini her zaman Merkez-i Umu­ mi'ye getirir, ona göre işlem yapılırdı. MeseLa: Bedir-Hanlı/ar'dan Cemi/ Paşa zade­ lerden GeLadet ve Kamuran Ali, Diyarbakır'da isyana kalkacakları zaman burada Ferid Paşa 'dan talimat almışlardı. Bunun ne zaman olacağını Karakol teşkiLatı Frew 'nun dosyasından öğrenmiş, doğrudan doğruya Mustafa Kemal Paşa 'ya haber verilmiş, tedbir alınmışdır. "

, ,, lbid, s. 1 48. F. 6


MİLLf MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR SAİD MOLLA'NIN PAPAZ FREW'YA MEKTUBLARI

(İngiliz Muhibleri Cemiyeti) ile ilgili en önemli belgeler, Said Molla 'nın Papaz Frew 'ya yazdığı gizli mektublardır. Cemal Kutay, bu mektublarla ilgili ola­ rak şu bilgileri vermekdedir: 1 1 5

". . . Said Molla, Ingiliz Intelligence Servisi 'nin Anadolu 'daki Milli Hareketi has­ tırabitmek için kendisine çeşidli imkanlar bol bol verilmiş olan Papaz Frew 'nun "elinden herşey gelen sarıklı dostum " dediği kişidir. Milli Hareket 'in istanbul'daki gizli haber-alma teşkilatının başında olan rah­ metli Kara Vasıf (remen 7872-istanbul 9 Aralık 7937) Bey 'in: "Diinyamn zaman zaman en kurnaz, zaman zaman en buda/ası " olarak vasıflandırdığı Said Molla, Papaz Frew ya gönderdiği çok gizli mektubları, Kara Vasıf Bey 'in ismini açıklama­ dığı, Damad Ferid Paşa kabinesinde nazırlık yapan tanınmış bir ailenin çok giizel ingilizce bilen kızına terciime ettirir ki, bu genç kız, inebolu üzerinden Ankara ya geçen ve Milli Mücadele saflannda dögiişen yiğit bir subayın nişanlısıdır ve vatanına yönelen ihanetin bu çok ö"nemli belgelerini kendisinden isteyen ve adını Milli Mü"cade­ le 'nin baş harfiarinden alan (Mim Mim Grubu) 'na iletir. Bu mühim ihanet belgelerinin (M.M.Grubu) tarafından elde edildiğini be­ lirten Hasene /!gaz da şu bilgi ile konuya açıklık kazandırmakdadır: 1 1 6

"Papaz Frew 'nun gizli evrakını Karakol Cemiyeti' ne mal eden Adil Agah Bey 'dir. " ". . . renişehirli Haydar Bey 'in dayısı Adil Agah Bey, yaşlı olmakla beraber, ce­ miyetin (Karakol Cemiyeti'nin) biiyü"mesi ve propaganda işlenyle uğraşmış, ec­ nebilerden haber toplamış, Anadolu 'dan gelen kuryeleri ve başka evrakı yılmadan da­ ğıtmışdır. Adil Agah Bey bu temasını Merkez-i Umumi üyesi olan Ali Rıza Bey vasıtasıyla yapardı. " {Türkiye'de İngiliz Muhibleri C emiyeti) 'nin yerli başı Said Molla tarafın­ dan, yabancı başı İngiliz Rahibi Frew (Dr. Robert Frew) 'ya yazılmış mektublar, Molla'nın ihanet ve marifetlerini bütün çıplaklığı ile ortaya koyduğu, sergilediği gibi; Milli Mücadele'nin başbuğu Mustafa Kemal Paşa 'nın bu kuruluş üzerinde neden dikkatle durduğu ve NUTUK'unda bu konuya neden geniş yer verdiği gerçeğini de aydınlatmakdadır: 1 1 7 ı ı;

Cemal Kutay: İstanbul'un işgal edileceğini (M.M. Grubu) kimden ve nasıl öğrendi), Soh­

bet/er, Ocak-Şubat-Mart ı 972, s. 89.

1 16 Hasene llgaz: "Kara-Kol Cemiyeti", Tarih ve Edebiyel Mecmuası, ı 93 ( ı ) ss. 1 5- ı 6. 1 17 Mustafa Kemal (Atatürk): a.g.e., ss. 209-2 1 7 .

ı

Ocak 1 98 ı , yıl 1 7, sayı


İNGİLİZ MUHİBLERİ CEMİYETİ

"Miiciidelô.t-ı Milliye esnasında maruz kalmış olduğumuz ziihir ve hafi müjki­ lô.t hakkında, esaslı bir fikir husulü'ne medar ve ensiil-i iitiye için ibret ve intibiihı mucib olacak mahiyette bulunan, mevzuubahs vesiiiki, aynen ıttılaınıza vazetmeği mü'nasib mü'talô.a ediyorum. Bu vesaik, İngiliz Muhibleri Cemiyeti' nin guya Reisi tanınmış bulunan Said Molla 'nın Mister Frew narnındaki Riihibe giı'nderdiği mektublann suretleridir. " "Efendiler, bu mektublann suretlerinin alındığını hisseden Said Molla 'nın, Tü'rkçe istanbul gazetesinin 8 Teşrinisiini 7979 tarihli nushasında, mezkur mektub­ lardan bahsile uzun ve şedidü'llisan bir tekzib neşretmiş olmasına rağmen, hakikat, gayrıkabil-i inkardır. Bu mektublar suretleri, Said Molla 'nın evinden ve mektubların müsveddelerinin yazılı bulunduğu bir defterden aynen istinsah olunmuşdur. Bundan sarfınazar, mektublar muhteviyatı, memlekette zuhur eden ahviil ve hiidisiit ile ve ta­ ayyü'n eden bazı eşhas ile tetabuk-u tam ifade etmekdedir. Şimdi müsaade buyurursa­ nız, bu mektublan tarih sırasiyle arzedeyim: Birinci Mektub

Aziz dostum; Verilen ikibin lirayı Adapazarı 'nda Hikmet Bey 'e giı'nderdim. Oradaki işlen'miz pek yolunda gidiyor. Birkaç gü'n sonra netiiyic-i müsmiresini elde edeceğiz. Şimdi al­ dığım şu miilumiitı, şu tezkerem/e size tebşire mü'saraat ettim. rann sabah bizzat gelib tafsilô.t vereceğim. Kuvay-ı Milliye tarafdar/annın Fransaya fevkalô.de inhimiik gösterdiklerini ve General Despre (Franchet d'Esperey) 'nin Sivas 'a gö'nderdiği ziibitlerin, Mustafa Ke­ mal Paşa ile gö'rüjerek ingiltere Hükumeti aleyhinde bazı kararlar ittihaz ettiklerini Ankara 'daki (N. B.D. 28513) adamımız suret-i mahsusada bir kurye ile gönderdiği mektubda bildiriyor. (D. B. K 9713) her ne kadar cemiyelimize dahil ise de, bu ziitın Fransız/ara casusluk ettiği ve sizin bu teşkilô.ta riyiiset eylediğinizi işaa ve beyan ey­ /ediği kanaati, bendenizde hiisıl olmuşdur. Bu mesele hakkında da, kanaat-i iililerine ve i 'timiid-ı üstadiine/erine muhalif olarak vukubulacak beyiiniitımla şimdiye kadar o zat hakkında göstermiş olduğunuz i 'timattaki hatô._yı izhar etmiş olacağım. Dü'n sa­ bah, Adil Bey 'le birlikde Diimad Ferid Paşa Hazretleri 'ni ziyaret ettim. Biraz daha sabır ve intizar buyurmaları lüi.umunu tarafınızdan kendilerine tebliğ ettim. Müjiirün-ileyh hazretleri ceviiben size teşekkür etmekle beraber Kuvay-ı Milliye 'nin Anadolu 'da tamamen köksaldığını ve mukabil bir hareket neticesi olarak rüesii-yi mel'unesi tepelendirilmedikçe, kendilerinin mevki-i iktidara gelemeyerek ,(iit-ı Şiiha­ ne 'nin de tasvibine iktiran eden mukavele ahkiimının, Konferansda mü'dafaasına im­ kan olmadığını ve Kuvay-ı Milliye 'nin dağıtılması için ingiltere Hükumet-i fahimesi nezdinde teşebbüsiit-ı seria icra edilerek müŞterek bir notanın, meb 'usanın intihabın­ dan evvel Biib-ı-iilf'ye verilmesini ve çetelerimizin Adapazarı, Karacabey ve Şile 'de Rumiara karşı ika edecekleri harekiit-ı tecavüi.iyeyi esas ittihaz ederek Kuvay-ı Milli­ ye 'nin iisiiyişi ihlô.l ettiklerini ileri sürerek, maksadın tesriine çalışmamızı ve ingiliz


MiLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURU LUŞLAR

matbuatının Kuvay-ı Milliye aleyhinde neşriyatta bulunmasının te 'minini ve suret-i mahsusada torpito ile gönderilen (A. B. K 1912) 'ye telsiz telgrafla diin göTiişdim iğii ui. mesai! hakkında talimat verilmesini rica ediyor. Bu gece onbirde Adil Bey (K) 'de siz;i görecek ve Ferid Paşa 'nın baz;ı husus! ricalannı daha tebliğ edecekdir. Badehu, Zat­ ı-Şahane ile Mister (T. R.) göriişebilecekdir. Refik Bey 'e artık i 'timad etmeyin iz;. Sa­ dık Bey de bizimle çalışabilecekdir. Hiirmetlerimi takdim ederim. Said 1 1 Ekim 1919 Tahşiye: Karacabey 'le Bozkır 'dan henuz bir haber almadık. İkinci Mektub

12 tarihiyle Ankara 'daki (N. B. D. 28513) tarafından gelen mektubda, Sivas Hey 'et-i Temsiliyesi 'nden Erkan-ı-harbiye Mira/aylığından miitekaid Vasıf Bey 'in, Despre ile temas etmek iiz;ere gönderileceği ve birkaç giine kadar yola çıkacağı bildiri­ liyor. Hikmet Bey paraları almış. Biraz; daha para istiyor. Evvelki gu·n sizi ziyarete geldiğimde takib edi/diğimi söylememişdim. Avdetimde biri sarı bıyık/ı ve diğeri kum­ ral ve köse iki şahsın sokak başında beni beklediklerini gördiim. Gece olduğu içi1ı epeyce korkdum. ralnız; biribirierine yavaşça "bu Said Molla imiş. Artık gidelim " dediklerini işittim. Bu faz;la temas benim hakkımda hayırlı olmayacak. Fuad Paşa Tiirbesi civanndaki göruŞdiiğiimui. haneyi işgal edebilirseniz; temas yapabileceğiz;. Na­ zım Paşa cemiyelimizden haberdar olmuş. Bana çok teessuf etti. Musaadenizle (N. B.D. 49511) tertibine kendilerini idhal ettim. Hane meselesi hal/edilineeye kadar teması miişariinileyh yapacakdır. Karacabey 'de (N B. D. 28913) 'e gonderilen binikiyuz lira vasıl olmuşdur. Hareket edeceklerdir. Ferid Paşa, Bab-ı-ali 'ye verilecek notaya her dakika muntaz;ırdır. Zat-ı-Şahtine, bu vaz;iyetten pek miiteessirdir. Teselli ettir­ meniz ve daima kendisine u.·midbahş beyanatta bulundurmanız menafiimiz icabından­ dır. Bizim padişahlann, her şeye karşı z;ayıf olduklarını unutmayınız;. Seyyid Abdul­ kadir Efendi, o mesele hakkında pek tuhaf beyanatta bulundu. Guya arkadaşları "muhalif-i harniyet olur" diyorlarmış. Artık siz; icabına bakınız;. Polis Miidiiriı' Nu­ reddin Bey 'in tebdili rivayet olunuyor. Hepimizin hamisi olan bu z;at hakkında Lazım gelenlerin naz;ar-ı dikkatini celbettiriniz;. Hiirmetlerimi takdim ederim. Said 18119 Ekim 1919 Tahşiye: Ali Kemal Bey o z;atla göruŞmuŞ. Muhavereyi idare edemediğinden muhatabı maksadını anlamış ve hatta kendisine kemal-i hakaret/e "biz;, siz;in ingiliz; hesabına çalışdığınız;ı anladık" demiş.


İ NGiLiz MCHİBLERİ CEMİYETİ

8J ·

Üçüncü Mektub

Yapılan propaganda/arı, Goi. Tabibi Esad Paşa kolu ve bilhassa Çiirüksulu Mahmud Paşa, malumat-ı resmiyeye istinaden, miitemadiyen tekzib ettiriyor ve hal­ kın teskin-i heyecanına çalışıyorlar. Bu adamlara müracaatlerinde hiç cevap verilme­ mesini, du·n karar/aşdırılan zata, Zat-ı-Şahane vasıtasıyle emir vermenizi nca ve hiirmetlerimi takdim ederim. Said 79 Ekim 7979 Dördüncü Mektub

Aziz Üstad; Muhibler arasında Franmason teşkilô.tı badi-i i 'tiraz oluyor. ittihadcı/arın isrine imtisalden çekiniliyor. Bu teşkilô.tın idaresine kalb, ruhiyle tenmiye edilmiş gençlerin ithaliyle bu programı tatbik edebileceğiz. Benim kisve-i zahiriyemin haylu/eti hasebiy­ le, muhibbi kadzminiz (K B. V. 4135) esasat-ı mukarrere dahilinde işe başlayacakdır. Ankara ve Kayseri 'den yine haber yok. Hiirmetlerimi takdim ederim Üstadım. s.

79 Ekim 7979 Beşinci Mektub

Üstad; Kasidecizade Ziya Molla diin Adam Block 'a haber gondermiş, kadim dostu ol­ duğuna iğtiraren benim başda bulunduğum Muhibler Gerniyeti 'nin mazhar olduğu himayenin, ingilizierin seciyesi ile gayr-i-kabil-i te 'lif olduğunu ve bunun efkar-ı umumiyede fena te 'sirler yapdığı nı ve bu cihetle erbab-ı namusun temsil etmesi lô.zımgeldiğini, bilvasıla bildirmiş ve benim aleyhimde pek fena şeyler ilô.ve etmiş. Bu zatın bana karşı husumet-i şahsiyesi olduğunu hatırlatmak isterim. Ziya Molla 'nın damadının hemşiresi mukaddema benim zevcem idi. Kendisini tatlik ettiğimden dola­ yı bu husumet bana tevcih edilmişdir. Adam Block Hazret/eri'ne iblô.ğını ve Ziya Molla 'nın halen ingiliZ tarafdan olmayıp Harekat-ı Milliye miirevviçlerinin bir pro­ paganda vasıtası ve Mustafa Kemal Paşa ile aralannda miinasebet mevcud olduğunu ve hakkımdaki isnadatiyle mahiyetini gostermekde olduğunu nazar-ı ustadanelerine arzetmek isterim. S. 27 Ekim 7979 Haşiye: Mahzur yoksa Adam Blok Hazret/eri 'ne size olan hizmetimi iblô.ğ edinız.


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

86

Altıncı Mektub

Muhterem Üstad; Ankara 'dan (N. B.D. 295/3) 'ten kuriye ile gelen 20 Ekim 1919 tarihli mektub­ da, (K. D. S. 9317) talimatımız veçhile orada bırakılarak kendisi Kayseri'ye hareket etmişdir. Tatimatın musaddak suretini de Galib Beye gönderdiğini bildiriyor. Evvelki tahsisatın sarfolunmasından yeniden tahsisat istiyor. Teşkilô.t-ı hafiyenin tevessii etti­ ğine ve riiesay-ı şerireden yakasım kurtaran muhiblerimizin, şimdilik köylerde kalmak şartiyle el altından işe başladıklarını tebşir ve tertibat-ı ahire-i iistadanelerinin seme­ rebahş olacağını beyan ediyor. (M. K. B.) fasih Tiirkçesi sayesinde miihim rol çeviri­ yormuş. Hele hocalığına diyecek yok diyor. Tatimatın (X. VV) tertibi tamamen ih­ zar edilmiş, aramıza, yeni yabancılar girmemiş ise meydana çıkmadan, maksad ji '/en te 'min edilmiş olacakdır. ren i tahsisatın irsaline intizaren kuriye (4. R.) burada alı­ konulmuşdur. S. 23124 Ekim 1919 Haşiye: Ahmed Rıza Bey 'in İtalya Mandası hakkındaki beyanatını risalenin nihayetine ilô.ve ettim. Kendisinin Fransa 'ya geçmesi, bizce tehlike olub bunu te 'min ediniz. Yedinci Mektub

Üstadı m; Ali Kemal Bey diin o zatla göTV.ŞmüŞ. Matbuat meselesinde bir an teenni lô.zım olduğunu söylemiş. Bir kere lehine icale edilen erbab-ı jikr-ü· kalemi evvelkine muha­ lif bir gayeye sevketmek, bizde kolaylıkla mümkün olmaz. Biitiin resmi memurlar, Harekat-ı Milliye 'yi şimdilik iyi göroyor demiş. Ali Kemal Bey, talimatımza harfi­ yen riayet edecek, ,Zeynelô.bidin partisiyle de teşrik-i mesaiye çalışıyor. Hulô.sa; işler bulandınlacak. Bugü"nlerde Fransa ve A merika mehafilinde benim ismimden çok bahsediliyormuş. Bunun hikmetini halô. anlayamadım. Harekat-ı­ Milliye tarafdarlan nın, bu Hükiimetin siyô.si memurlan üzerinde yapdıklan te 'sir neticesi olarak hayalımın muhafazası size mevdiidur. Ben, bu ü"mniye ile kendimi teşçi ediyorum. Hikmet ile bizzat göTüŞdü"m. Bu sefer kendisini mütelevvince gördüm. Maamafih te 'minat-ı kaviye verdi. "Ben merdim, sözümden dönmem " dedi. Sivas vak 'ası nı nasıl buldunuz? Biraz düzensiz ama yavaş yavaş düzelecek Kadıköylü de işi deruhde ediyor. Fakat mel'un İttihadçı matbuat, bazan bizim işlere mani oluyor. Bunlann yazılanna dikkat lô.zım. Paşamız halô. sinirli. Ne vakit olacak? diyor. Ha­ ne meselesinin halô. hallolunmamış bulunması, temas ve münasebetlerimizi işkal edi­ yor. (N. B. S. 49511) Konya 'ya ehemmiyet verilmesini tavsiye ediyor. Size şifahen izah ettiği mesele hakkında nazar-ı dikkatini celbetmemi rica ediyor. Ali Kemal Bey 'in son jetaketi üzerine beyan-ı teessü·r ettiğinizi söyledim. Bu zatı elde bulundurmak lô.-


Ä°ngiliz :'vluhibleri Cemiyeti Kurucusu Said Molla


İ1'iGİLİZ MUHİBLERİ CE�IİYETİ

zım. Bu fırsatı kaçırmayalım. Bir hediye takdimi için en miinasib bir zamandır. 79 Ekim tarihli mektubumu almadığımza miiteessin·m. Vasıtayı biraz sıkışdınnız. Tehlikeden ictinab etmek, benim için pek miihimdir. reni parola gönderiniz. Hikme­ te ve Kadıkö"yliiye vereceğim. Hiirmetlerimi takdim ederim Üstadım. s. 24 Ekim 7979 Haşiye: Birkaç defadır söylemek istediğim halde unutuyorum. Mustafa Kemal Paşa ya ve tarafdar/arına biraz müsaid göninmeli ki, kendiSi kemal-i emniyet/e bura­ ya gelebilsin. Bu işe fevkalô.de ehemmiyet veriniz. Kendi gazetelerimiz ile tarafdarlık edemeyiz. Sekizinci Mektub

Aziz Üstad; intihabatı ta 'vlk ve ta 'Ilk için gerek Mustafa Sabrı· ve gerek Harndi ve Vasfi Efendiler/e uzunuzadıya, talimalınız dahilinde göTV.Şdü"m. Muvafakatierini istihsal ettim. Mahallô.tta propagandalar başladı. icab edenleri elde edecekler. Bol para tevzii suretiyle arayı teşettü"te uğratacaklardır. Zat-ı-Şahane 'nin bu hususda tenviri e/zemdir. Maksada rey ve tedblr-i ü"stada­ neleriyle vasıl olacağımızı te 'min ederim Üstad. s. 26 Ekim 7979 Dokuzuncu Mektub

(9. R. ) kuriye geldi. Keskin teşkilô.tı bitmişdir. Arkadaşlara propaganda için tali­ mat verdim. Muvaffakiyelimizin ilk semeratını karlben iktitaf edeceğimizden eminim Üstadı m. s. 27128 Ekim 7979 Onuncu Mektub

Aziz Üstad; Mabeynde, yeni kabine teşkili tertibat ve tasavvuratı, şay i' olmuşdur. Bu işin tesrii elzemdir. Anadolu teşkilatımızın bazı tertipleri Kuvay-ı Milliye 'ce anlaşılmış, alelhusus Ankara ve Kayseri 'de aleyhimizde faaliyet başlamışdır. Kürt Cemiyeti, ver­ diği vaid hilafına faaliyet gösteremedi. Çete/erimizden bir kısmı tenkil olunuyor. Her­ çi-had-abad mutasavver kabinenin mevki-i iktidara getirilmesi mutlak elzemdir. Ali


88

MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Rıza Paşa 'nın, tertibatımıza karşı tedabir-i mania ittihaz edeceğini de tahmin ediyo­ rum. Bozkır'a gidecek adamlarımız tanınmış şahsiyetler olması hasebiyle fazlaca te­ vahhuş gösteriyorlar. Konya 'da (K B. 8717) 'e sizin vasıta ile hadisenin teşdidi hak­ kında tebligat icrasiyle propaganda hey 'etlerinin bu mesele için faaliyete davet edilme­ si liiz um ve zariiretini arzeder ve takdim-i ihtiramat eylerim. s.

29130 Ekim 7979 Benim bir mektubumdan Hikmet 'e bahsedilm iş. Bu mektubun muhteviyatını ne­ reden öğrenmiş/er? Bizzat Hikmet 'le gönişdiim. Ve bunun vaki ' olduğunu kemal-i hayret/e Hikmet 'den dinledim. Casus benim muhitimde midir, yoksa sizde midir? Onbirinci Mektub

Aziz Üstadım; . . Kürt Teali Gerniyeti 'ndeki samimi dostlarımızla gö rüjdü·m. reni geldik/erinden, birkaç giin sonra verilen talimat dairesinde tertibat ittihaz edecek/erini, yalnız Kiirdistan 'a gö.nden"lecek muhtelif arkadaşlar için biiyük bir tahsisatın vücuduna ihti­ yaç olduğunu söylediler. (D. B. R. 3174 7) 'den gelen mektubda irae ettiler. Urfa, Ayın­ tab, Maraş 'da Fransızlar aleyhine lü?.. u mundan fazla tahrikat yapdıkların ı ve Kolor­ du Kumandanı 'nın takib ettiği siyaset-i leyyine hitafına ahatiyi ima/e ettikleri miindericdir. Kabine Riyaseti 'ne ,Zeki Paşa 'nın getin.lmemesi hakkında beyan olunan . . mütalea doğru değildir. Bu zat, Kü rtler üzerinde hakimdir. Eski Ermeni kıtali unu­ tulmuşdur. Sizce varid mü.talea, herhalde bugiin için nabemevsimdir. Bunu, icabında . te 'vil etmek mü.mkü ndü·r. Himmet-i Üstadanenize her dakika muntazırız. Karşıdaki vak 'ayı diğerlerine de verrneğe çalışıyoruz. iktiramat-ı acizanemi takdim ederim. s. 4 Kasım 7979 Onikinci Mektub

Aziz Üstadım; Ahmed Rıza 'nın Tan muhabirine olan beyanatı bittabi nazar-ı dikkatinizi cel­ betmişdir. Emir Faysal'a Fransızlar ile i'ti!af akdini tavsiye etmesindeki meaninin şamil olduğu niikte-i siyasiye nazar-ı üstadane/erinden uzak kalmamalıdır. Kuvay-ı Milliye rüesasının, Fransaya ahiren şayan-ı dikkat bir surette eser-i temayül göster­ dikleri gibi, Irak 'da çıkardıkları iğtişaşa mukabil, diğer cihetten Suriye 'deki hakimi­ yetinize de darbe vurmak istiyorlar. Bu kuvvetin idamesinde gösterilecek ihmal ve te­ seyyiib alem-i istam 'ın ingiltere aleyhindeki galeyan-ı fevkatadesiyle neticepezir ola­ cakdır. Bu nokta-i miitenabihayı, ehemmiyetle giı"rmek ve rical-i aliye-i siyasiyenize


İ:'\G İLİZ :\ICHİBLERİ CE:\IİYETİ

8g

gostermek ehem ve elzemdir. Şu miitaleamla, kıymet-i ilmiyenize karşı bir duŞnarnda . . bulunduğuma hukmetmeyiniz. Çunku· Turkiye uzerinde, sizden başka bir kuvvetin idame-i nufuz ve hakimiyeti, gaye-i siyasiyemize miinafidir. Fransa, italya ve bilhas­ sa A merikanın gerek n·cali ve gerek matbualiyle bu kuvvete karşı izhar eyledik/eri te­ mayulat-ı muhtelife, satvet-i siyasiye ve askeriyenizin duçar-ı istikrab olduğunun bir delil-i bahiridir. Ahmed Rıza gibi Clemenceau ve Pişo 'nun, muhtelif rical-i siyasiye­ nin en samimi ve kadzm dostlukianna mazhar olmuş zevatın Fransa 'da mühim bir rol çevireceğinden ve efkarı, mana-yi tammiyle celb ve cezbedeceğinden emin olunuz. Bu zatın, isviçreye geçeceğine miitedair malumata nazaran oradan birtakn·b Fransa­ ya geçmek emelinde olduğuna kani olabilirsiniz. Balıkesir civarındaki kuvvetlerimiz bozularak firar etmiş ve (A. R.) mevkiinde ihtifa eylemişdir. reni kuvvetler ihzar edili­ yor. Beşbin liradan aşağı olmamak ui_ere tahsisat istiyor. Karamandan (D. B. S. 401 5) 'ten gelen mektubda şimdilik intizar zaruretinde olduklarını ve Kayseride (K. B. R. 8714) 'ten gelen mektubda da, kanben harekata başlayacaklarını bildiriyor. .(iya Efendi de (H. K.), (C. H.) mevkilerinde teşkilat bittiğinden yalnız tahsisatta oraya hareket etmek mecburiyelinde olduğunu şifahen beyan ediyor. Arzu ederseniz vaziyet hakkında şifahen tafsilat verecekdir. Şiddetli takib edildiğimizi, tertibatımızdan Si­ vas 'ın muntazaman haber aldıklan nı arzedebilirim. Meh med A li 'ye emniyet etmeyi­ niz. Ketum değildir. Herhalde boşboğadık ediyor. Tertibat ve teşkilat-ı hariciyede bendenizden başkasını istihdam etmeseniz daha musib hareket edersiniz. A li Kemal Bey 'in listeye idhali zarorzdir. Bu kadar esrarım ız ı taşıyan bu zatı giicendirirsek ter­ . tibatımız tamamiyle eyadi-i ağyara geçer. Bu zatı sıkça, sıkça kollayınız. Hurmetle­ rimi takdim ederim Üstadım. s.

5 Kasım 7979 Kemal yakalanmış, mensubiyeti i'tibariyle (K. B.R. 7517) 'in teşkilatta derece-i mu·nasebeti meydana çıkmış demekdir. Bu zatı himaye e/zemdir. Atatürk, Nutuk 'u nda, bu son derece önemli belgeleri verdikden sonra, bu geniş tertibata mani olmak ve yaratılan tehlikeli durumları ortadan kaldırmak için ellerinden gelen her çare ve tedbire başvurduklarını belirterek şöyle devam ediyor: "Şimdiye kadar ifade ettiğim ve bundan sonra sırası geldikçe hatıriatmağa çalı­ şacağım malum isyanlan, ihtilal/eri, resmz düŞman kuvvetleri tecavüzlerini basdır­ . mak, hertaraf etmek için çok uğraşdık. A li Rıza Paşa Kabinesi, gozüne batan Kuva­ y-ı Milliye 'yi batırmağa ve bunun için bizimle didişmeğe hasr-ı nazar etmekden başka bir yardımda bulunmadığı gibi, ondan sonra mevki-i iktidara gelen rojeka-yı kirarnı dahi, onun isrini takibden ve binnetice felaketten felakete ve rezaletten reziiiete sürüklenmekden başka bir hizmet goTrrıediler. "


go

MİLLİ

l\fÜCADELE

YILLARIJ\'DAKİ KURL LUŞLAR

Daha sonra, bütün bu gizli kundakların kaynağının Rahib Frew'nun dirna­ ğında toplanarak oradan Said Molla gibi din kardeşlerimiz olacak hainlerin kafa­ Ianna zerkedilip uygulamaya gidildiğini belirten Atatiirk, Rahib Frew ya bir an için olsun bu faaliyetlerini durdurur ve bu işden uzaklaşır ümidi ile mektub yazdığını söylüyor ve şunları ekliyor: '

"Mektubun iyi anlaşılabilmesi için şu malumatı da ilô.ve edeyim, ki ben, Mister Frew ile İstanbul'da bir iki defa miilô.kat ve miinakaşatta bulunmuşudum. Frew ya Fransı�ca olarak gönderdiğim mektubun Tiirkçesi şudur: Mister Frew ya .(at-ı-alini�le Mö'syö' Marten delô.letiyle, vukubulan miilô.katlarımı� hatırasını memnuniyetle muhafa�a etmekteyim. Senelerce memleketimi�de ve milletimi� arasında yaşamış olan �at-ı-alinizin, hakkımı�da en doğru fikir ve kanaatler/e miicehhe� bu­ lunacağını�ı iimid ederim. Halbuki, maatteessüj, İstanbul muhitinde temasını�a ge­ len ba�ı gafil ve menfaatperest kimse/erin, sizi yanlış istikametlere sevkettiklerini pek biiyük teessiifle anlayorum. E�cü'mle Said Molla ile tertib ve tatbikine başladığını�, mevsukan haber alınan planın, ingiltere milletinin cidden takbihine se�a bir mahiyet­ te olduğunu ar�etmekliğime müsaadeni�i rica ederim. Milletimi�, Said Molla 'nın de­ ği� fakat hakiki vatanperverlerimi� na�ariyle gö'rü'ldü'ğü' takdirde, böyle plô.nların ar­ tık memleketimizde ve milletimi� ü'�erinde eriy -i tatbikı kalmadığına kolaylıkla hükmolunur. Nitekim daha bugünü·n vakayiinden olan Adapa�arı ve Karacbey hadi­ satının, man�ara-i akameti sö'zü'müi.ü. te ylde kafidir. Fakat, buna ne hdcet vardı? ingil� �abiti Noel'in, Diyarbekir havalisinde, Kü'rt ahali-i İslô.miyesini, i�lô.le birçok çalışdıkdan sonra Malatya 'da, Elô.zi� Vali-i sabıkı Galib ve Malatya Mutasamfı Halid Beyler/e Sivas aleyhine ihdasına çalışdığı vak 'a, netice itibariyle bü.tü'n alem-i medeniyete karşı mucib-i hacalet değil mi idi? .(at-ı alini�e kemal-i ciddiyet ve samirniyetle ar�ederim ki, İngili� milleti, mille­ timizin hüsn-ii na�ar ve i 'timadını kıymetden ari gö'rü'yorsa, bundaki hata pek am ik­ dir, aksi takdirde ise, kullandığım� vesait pek hatalı olup, netice ve semere verecek mahiyette değildir. Said Molla vasıtasiyle Adapa�arı 'na gönderilen ikibin liranın, ya­ kında müsmir netice vereceği hakkındaki va 'din butlanını, vakayi ' si�e isbat etmiş olacağından, fa�la söi.e lüi.um görmem. Bahusus, si�inle temasa gelen sahtekGrlar tarafından Osmanlı Padişahı 'nın da, müŞterek mesai ve mesailini�de �lmethal göste­ rilmesi pek hatamakdir. .(at-ı-alini� pek ala takdir edersini� ki, .(at-ı Şahane, ga;·­ rimes 'ul ve bitaraf olu b irade ve hakimiyet-i milliyemi�in taalluk edeceği hakayi�c ı tebdil ve tağyir buyurma�lar. Memeleketimi�de bulunan İngili� me 'murln-i siyasiyr­ nin, şü'bhes� İngili� milletinin, temayü'lô.t ve menafiine mugayir olarak, vatan ve milletimi� aleyhinde gayri-insani ve gayri-medeni bir tar�da vuku ' bulmakda olan te­ şebbiislerini, elimi�de mevcud vesaik ile ingil� milletinin na�anna ar�edersek, netice dünyaca şayan-ı takdir görülme� �annederim. Fakat, bu hususda garabeti i 'tibariy le şunu da ar�etmek mecburiyelindeyim ki,�at-ı-alileri, silk-i ruhaniye mensub iken si-


İNGiLiz MUHİBLERİ CEMİYETİ

yaset manevralannda, ale/husus mukateleye miincer olacak vaziyellerde rolör olmak sevdasında bulunmamalıydınız. .?)it-ı-alinizle vuku ' bulan miil.ô.katlanmda, sizi bu kabil bir reciil-ii siyasi olarak değil, insaniyete hadim, adalete muhabbetkar bir zat-ı faziletkar te/.ô.kki etmişdim. Bunda ne kadar aldandığımı son malumat-ı mevsukamın te 'yid etmekde olduğunu iblağla kesb-i şeref eylerim. Mustafa Kemal" Said Molla' nın gerçek kimliğini gün ışığına çıkaran bu oniki mektubu ile, Mustafa Kemal Paşa'nın Papaz Frew'ya yazdığı mektub, İngiliz Muhibleri Ce­ miye ti' nin yeraltı ve perde-arkası faaliyetlerinin ve Türklüğe karşı işlenen insan­ lık dışı cinayetierin ffiillerinin kimler bulunduğunu bütün çıplaklığı ile ortaya koymaktadır. Bu mektublar ışığında Nutuk 'daki şu kayıdlar da konuyu büsbütün aydınlı­ ğa kavuşdurmakdadır: ı 1 8

"Efendiler! Ali Fuad Paşa, 28 Ekim 1919 tarihli bir şifresiyle, istanbuldaki teşkil.ô.­ tımızın namıma gönderdikleri bir telgrafı bildirdi. Bu telgrafda verilen malumat miihimdi. Çerkez Bekir 'in ihdas ettiği ma '!um vak 'a, Adapazan ve civarında Kuvay-ı Milliye aleyhinde mebde-i isyan te/.ô.kki edilmiş. Bundan ne suretle istifade olunacağı hakkında (..(:at-ı Şah!ine, Ferid Paşa, Adil Bey ve Said Molla ile Ali Kemal Bey 'den miirekkeb) bir hey 'et, bir takım tasavvuratta bulunmuş/ar. Bu telgrafda, yukarıda ismi geçen Hikmet hakkında da izahat veriliyordu. Bu Hikmet, iki ay önce Amasya 'dan Adapazan 'na gelmiş. O hava/ide ö"tedenberi kendi­ sine ve ailesine muhalif olanlan n TeşkiLat-ı Milliye 'ye dahil olduğunu anlamış. Hik­ met Bey, A masya 'dan geldiğini ve beni tanıdığını ve TeşkiLat-ı Milliye 'ye ancak kendisinin me 'zun olduğunu ileri siirerek, Sivas 'la muhabereye kalkışmak ister. Mu­ halif taraf man i ' olur. Hikmet, muhalif teşkiLat yapar. Bunu hisseden Said Molla, Hikmet 'i elde edecek çareyi bulur. Kendisini Hristiyanlar aleyhinde bir isyana teşvik eder. "Efendiler, Hikmet hakkında ve düşmanlarımızın Hristiyanlar aleyhinde hare­ ket tertibierine dair verdiğim malumat, bilahare temas edeceğimiz bazı vaziyellerin siihuletle aniaşılmasına yarayacağı için, zaid addolunmamasını rica ederim. , Mustafa Kemal Paşa' n ı n 1 2 Kasım ı g ı g Çarşamba günü Sivas'dan Harbiye Nazırı Cemal Paşa' ya gönderdiği şifrenin sonuncu maddesinde belirttiği gibi 1 1 9 , Said Molla'nın Papaz Frew' ya yazdığı mektubların içindekilerden bu İngiliz casu­ sunun, Kuvay-ı Milliye aleyhdarlarına, yani millet düşmaniarına bir sığınak ve koruyucu olduğu da görülmekdedir. '" l bid, lbid,

1 l 'l

ss. ı BB-Bg. SS.

<lO.'j.


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Mektublarda adı geçen, maslub Kazım' ın kardeşi Hikmefin, başına bir ta­ kım silahlı kimseler toplayarak Adapazarı yöresinde bazı ayaklanma hareketleri­ ne girişmesi; Değirmendere'de, Geyve'de, Karacabey'de buna benzer davranışla­ rın düzenlenişi; Gv."miücineli fsmaif in tertibiediği çetenin Kuvay-ı Milliye aleyhine ayaklanışı; tutuklu Nigehbancıların hepsinin bir günde salıverilişleri hep İngiliz Muhibleri Cemiyeti' nin marifetleri dizisinden, karanlık ve bulaşık işlerdendi. Şahsi çıkarları ve siyasi hırsiarı yüzünden hasımlarını tamamen yok etmek düşüncesiyle, Anadolu'daki milli şahlanışı bir "Jöntürk - İttihadcı" hareketi ola­ rak kabul ettirmeğe çalışan Damad Ferid, Said Molla, Papaz Frew v.b. ile, İ'tiliif ve Hürriyet partililer, Milli Mücadele ve millet düşmanları, her taraftaki kurtu­ luş çabalarını çeşidli iftiralarla baltalamaya çalışıyorlardı. "Üstad" diye hitabettiği Papaz Frew'nun her işe yarayan kirli bir aleti oldu­ ğu, kendi yazılarındaki ifadelerinden de anlaşılan Said Molla, Osmanlı Meb'usan Meclisi'nde Mahmud Celal (Bayar) Bey tarafından yapılan bir konuşma üzerine Papaz Frew'ya aynen şu j umalı vermişdir: 1 20

"Aziz Üstad Diin, Meclis-i Meb 'usan 'da vaki ' olan miinakaşat ve beyanat, size arzettıgım hususatı te 'yid etmedi mi? Kabul ve tasdik etmek mantık! bir zarurettir ki, Meclis-i Meb 'usan 'da Mustafa Kemal Paşa 'nın mensublan vardır. B un/ann faaliyette bulun­ ması, Anadolu 'da tasavvurlarımızın kuvveden fiile iysaline (ulaşdırmaya) suret-i kat 'iyede mani teşkil eder. Dersaadet 'de (istanbul'da) çetecilerin miimessillerine hakk-ı hayat verilmemelidir. Diinkii Meclis 'de Hü"kumeti "acz " ile ilham eden ve çetecilerin harekatını milll kıyam mahiyetinde göstermeye çalışan Saruhan (Manisa) Meb 'usu Mahmud Celal Bey, ittihad ve Terakki 'nin seramedamndandır (başda gelenlerindendir). izmir ve hava/isinde çete hareketini bu adam tanzim ve techiz etmişdir. Bu gibi kimselerin meb 'usluk sıfatı munzam olarak Meclis kiirsüsiinde Mustafa Kemal'e kalben zahlr olan matbuat vasıtasiyle bizzat makarr-ı Hilafet 'de icra-i faaliyetine müsamaha gösterilirse, Anadolu 'da çetecileri tenkil için başvurduğumuz biitiin çareler, neticepezlr olamaz (sonuçlanamaz). Mahmud Celal Bey, runan nüfuz sahasına terkedilmesi karargir olan izmir, Saruhan, Aydın havalisindeki çeteleri teşkil, teçhiz ve idare edenlerin başında olarak . mutlak serbest! içinde mesaisine (çalışmasına) devam ediyor. Haddizatında mü teferrik olduğu tahmin edilen bu hadiseler arasında ahenk müŞahede etmekdeyim. istikbal için hiç de ü"mid verici olmayan bu çaba/ann menbamdan tasfiyesi şart olduğu ka­ naatindeyim. Ferid Paşa 'mn da kanaatinin bu merkezde olduğu malumunuzdur. 12° Celal Bayar: Ben de razdım, C. 7, İstanbul ı g6g, ss. 2206-2207. (Ayrıca bk. Cemal Kutay: Celal Bayar, Bir Tiirk 'iin Biyografisi, İstanbul, ss. 48-49):


İNGİLİZ MUHİBLERİ CEMİYETİ

93

AziZ Üstad!. Bu komitecilerin hepsinin, Osmanlı hududu dışında ve ingiliz idaresindeki malum ada/ann birinde toplandırı/ması bahsindeki kararın tatbiki zama­ nı çokdan gelmişdir, kanaatindeyim. Bu netice Dersaadet 'de, idarenin daha kat 'i ola­ rak İngiliz kontrolu altına vaz 'ı (konulması) için de mantık! sebeb teşkil edebilir. Ma 'lum isimler arasında bu adamın ve Meclis-i Meb 'usan 'daki beyanatını te 'yid ve tasdik eden diğerlerinin de ithalini bilhassa şayan-ı tavsiye bulurum. Ali Kemal'in vaziyetindeki tebeddiile (değişikliğe) nazar-ı dikkatiniZi celbederim. Son miilô.katımızda bu hususda Zat-ı Şahane 'nin ma 'lum zevata emir vereceğini vaad buyurmuşdunuz. Hiirmetlerimi takdim ederim. " Cemal Kutay, Bayar hakkındaki (Bir Tiirk 'iin Biyografisi) kitabının 47· sahi­ fesinde Said Molla'nın mektubu ile ilgili olarak şu bilgiyi de vermekdedir: 1 2 1 "Celô.l Bey, Ege cebhesindeki faaliyeti dolayısiyle zaten şiibhe ve zan altında idi. Meclis 'deki beyanatı ile bu şiibhe, tahmin çevresini aşmışdı. ingiliz Muhibleri Cemiyeti erkanı bir tarafdan da Celal Bey 'in şahsına indiri/ecek bir darbe ile Ku vay-ı Milliye 'yi sarsmayı tecriibe ettiler. Bu hakikale aid bir vesika, Göz Doktoru merhum Esad Paşa 'nın evrakı arasın­ da mevcuddur. Fakat Paşa, M. M. Grubu 'nun, istanbul'dan Anadolu 'ya insan ve vasıta sevkini te 'min eden gizli mukavemet teşkilô.tının başlanndandı. Bulgurlu Köyii'niin altındaki büyük çiftliği, Ümraniye üzerinden izmit 'e ulaşan yolun güzer­ gahında olduğundan, toplanma yeri vazifesini göTiiyordu. Daha sonra Mustafa Ke­ mal Paşa 'ya, Cevad A bbas (Giirer) Bey eliyle gönderilen Said Molla 'nın Papaz Frew 'ya yazdığı mektubların müsveddeleri (Biirhan 36) rum uzu ile çalışan bir va­ tanperver tarafından ele geçirilmiş ve Esad Paşa 'ya verilmişdi. Bu (Bü"rhan 36) ru­ muzunun, rusuf Mazhar Bey 'e * ô.id olduğu anlaşılmışdır. Otuzdan fazla olan bu mektublardan bir kısmını A tatü"rk, istanbul'un işgaline takaddü"m eden giinlerde ve işgal devresindeki menfi unsurların faaliyetini belirtmek bakımından büyiik Nu­ luk 'una almışdır. (Biirhan 36), Esad Paşa 'ya verdiği raporda şun lan kaydediyordu: - Said Molla 'nın Rahib Frew 'ya hitaben yazdığı mektublardan birisinin daha müsveddesi malum menba 'dan alınmak suretiyle leffen takdim edilmişdir. Said Molla . diin akşam iizeri yanında Ali Kemal ve Hasköylü Hikmet olduğu halde, Balta Li­ manı 'nda Damad Ferid Paşa 'nın yalısına gitmişdir. Mektub müsveddelerini te 'min ettiğimiZ menba 'dan aldığımız ma 'lumata nazaran, öniimüzdeki Çarşamba akşamı Divanyolu 'ndaki mahud binada toplanacaklar ve ağieb-i ihtimal, bu ictimaa Rahib Frew ile Knoka da iştirak edeceklerdir. (Bü"rhan 36) 12 1

Ibid, ss. 2207-22o8 dipnot. Yusuf Mazhar Bey, (İstibdad devrinde) Hariciye Nezareti Tercüme Kalemi Mühimme Müdürü, Harbiye ve Tıbbiye Mektebleri ahlak ve kitabet Muallimi iken Bingazi'ye sürülen ve da•


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURU LUŞLAR

94

Bayar ve Kutay' ın eserlerinde Said Molla'nın bir jurnalı için verilen bu bilgi, .Nutuk 'da yer alan Said Molla ya aid oniki diğer mektubun elde edilişini ve 30 mektubdan ı 2'si olduğu hususunu da aydınlatmakdadır. '

Hakimiyet-i Milliye Gazetesi, bu mektublardan ikisini (Resmi hiyanet vesikası Satılmış vicdanlardan bin) başlığı altında yayımlamışdır. 1 22 Said Molla'dan Papaz Frew'ya yazılmış 30 mektubdan biri de, Lion Meb'usu M. Andri Ferburg un Fransız parlamentosu kürsüsünden okuduğu metinler ara­ sında bulunmakdadır. Cemal Kutay'ın yayınladığı bu mektub da şudur: 123 '11ziz Dostum, Size Meb 'usan Meclisi 'nin ictimaa davet edilmesinin en biiyiik hata olduğunu arzetmişdim. Hadiseler beni te 'yid etmekdedir. intihabat, ittihad ve Terakki 'nin de­ vamı olan muarızların adamlannın seçilmesiyle neticelenmişdir. Bunların başına da, Bahriye/i Rauf geçmişdir. Mustafa Kemal'in sağ kolu olan bu adam, vaktiyle Hami­ diye Gemisi ile yapdığı korsanlığı siyaset sahasında devam ettirecek ve hepimizi bir emrivaki karşısında bırakacakdır. Onun yegane gizli maksadının, bugiin fiilen mev­ cud işgali resmi safhaya sokarak Meb 'usan Meclisi 'nin çalışmasına ingiliz makam­ larını müdahale ettirmek ve bu suretle Meclis 'i Anadolu 'nun emin bir yerinde topla­ narak meşru ' hükumeti Mustafa Kemal'e intikal ettirmek ve bu suretle de, bilhassa dü'nya Mü'sliimanlannın heyecan ve aLakasını te 'min ettirmekdir. Makam-ı HiLafet olan istanbul'un, Halife Hazret/eri 'nin muvafakati ile dahi olsa resmen ecnebi işgali altına girmesi cihan Miislü'manlan arasında muazzam te 'sir yapar. Rauf bu gaye peşindedir. Hem Osmanlı Meb 'usan Meclisi 'ni Ankara 'nın parlamentosu olarak ora­ ya almak istiyor, hem de istanbul'u resmen işgal ettirerek mü.cadelelerine hak ve meş­ ruiyet kazandırmak istiyor. Bunun tevlid edeceği tehlikeyi ancak siz idrak edebilirsi­ niz. Alınacak bir çok tedbirler vardır. Son iş 'arınız ü'zerine intizardayım. Bu intizar uzun sü'rmez de, iş işden geçmeden bu meş 'um hazırlık için sizi şifahen de ikaz ede­ bilirsem memnun ve mü'sterih olurum. " Bu mektub ve bundan önceki jurnal, İngiliz adası Malta'ya sürülen Hüseyin Rauf (Orbay) Bey'in de dahil bulunduğu Türk aydınlarının tutukianma ve sürgününü hazırlayan gizli şebekeyi gün ışığına çıkarmakdadır. Saruhan (Mani­ sa) Mebusu Mahmud CeLal Bey'in jurnal konusu olduğu halde tutuklanmak ve sürülmekden kendisini koruyuşu, tuzağa düşmeyişi ise, Galib Hoca'nın üstün sezgi, dikkat ve duygusu sonucuydu. ha sonra Habeşistan Maslahatgüzarlığı'na tayin edilen Mazhar Bay'in oğludur. Birinci Dünya Harbi'nin başında Mustafa Kemal'in refakat zabiti olarak hizmet etmiş ve mahrem işlerde vazife görmüşdür. '22 Hakimiyet-i Mi/liye, 6 Eylul ı 920 Pazartesi, sayı (i ı . l 2l

Tarih Konuşuyor, Mart ı 964, C.

I,

Sayı 2 , s. ı s6.


95

İNGiLiz MUHİBLERİ CEMİYETİ

Mahmud Celiil (Bayar) Bey'in I 3 Mart I 920 Cumartesi günü Meclisde yapdı­ ğı konuşma üzerine yukarıda metni verilen jurnalın kaleme alınmasından daha önce, A lemdar Gazetesi hde Oğuz Tekin imzası ile (İzmir' de Hal ve Mevki) 124 ya­ zısını yazan kimse tarafından: "GalibHoca takma adı ile kılık ve ad değişdirerek milli mukavemet cebhesi kurduğuna dair" verilen haberle yapılan şikayet ve jurnallerin bulunuşu, dikkati çekici bir noktadır. Belki de Oğuz Tekin takma adı ile ilk jur­ nalı kaleme alan kimse, daha sonra Papaz Frew ya verilen jurnalı yazan Said Molla nın ta kendisidir. '

'

Yıllar sonra, sayın Celal Bayar' ın değerli Milli Mücadele hatıriarında konu­ ya ışık tutulmuş ve ilgili belgeler açıklanmışdır.

Bayar, eserine ekiediği belgeler arasında İngiliz Muhibleri Cemiyeti'nin Be­ yannamesi'ni 1 25 , Said Molla'nın Papaz Frew ya yazdığı I I Ekim I 9 I 9 tarihli mek­ tubu 126 yayınlamış; Hürriyet ve İ'tilaf Fırkası İkinci Başkanı Gü'miilcineli ismail imzasını taşıyan bir mektubun da fotokopisini vererek, Sultan Vahdeddin'in Yeğe­ ni Damad Ferid Paşa'nı n üvey oğlu Hürriyet ve İ'tilaf Fırkası üyelerinden Sami Bey'in Milli Mücadele Devri'nde İngiliz Casusu Papaz Frew'n u n adamı olduğu­ nu 127 belirtmişdir. '

Bayar hatıralarını şöyle anlatmakdadır:

12H

"1919 Ağustosunun sonlarına doğru Hoca Esad Efendi (Ileri) cebheye geldi. Çok i/nemli bir sır tevdf edecekmiş gibi sessizce yanıma sokuldu. rukarıda kaydetti­ ğim istanbul seyahatinde edindiği intibaları anlattıkdan sonra, Çine kasabasında ye­ ni bir sü"rprizle karşılaşdığını siiyledi. Bu son soi.leri, yakınımızda geçen bir hadise; bir entrika başlangıcı olduğu için diğerlerinden daha çok üzerinde durolmağa değer mahiyette idi. Hoca Esad Efendi, ingiliz gizli teşkiliii ının insanları birbirine kat­ makda çok mahir bir elemanının, içimize sokulduğunu, Aydın 'dan derd/i vatandaşla­ rımıza yardım bahanesiyle Çine'ye yerleşdiğini, endişeli bir lisanla fısıldadı. Hoca şoyle diyordu: * "15 Ağustos 7979 tarihinde, istanbul do.n ü.şümüi.den bir hafta sonra, Miralay (Albay) rü"tbesinde Emiling adında bir ingiliz subayı, Çine 'ye geldi: "Halimize acı­ dık/arını, bize yardım için geldiklerini" soyledi. Bana ismimi sordu, soyledim: - Esad. . . - ingilizler Türkleri sever, bir heyet gelecekdir. Size acıyacakdır, dedikden sonra Galib Hoca nerede? diye sordu. ı1 '

A lemdar, ı 6 Kasım 1 �) 1 9 Pazar, aded 336-2636. ss. 2-3. Celal Bayar: a.g.e .. C. 7, İstanbul ı cı69. Belge ı ı8. s. 23.1 2 . ı H. J bid. Belge ı :ı ı . ( ı ı Ekim ı �) I 'J Cumartesi günü yazılmış ı . \laktub), " lbid. C. 3· İstanbul ı cı66. ss. <J3 I -:J 2 . d i p n ot . ı 1' lbid, C. ; , ss. 2 I <J +-9'i·

12'

ss. 23.1 9-60.

-

Hoca Esad. Celal

ne 11;Önderm i şdir.

Bayar'a

anlattık ları n ı hat ı ra h a l i nde kendi el yazısı ile de

y azm ı ş

kendisi­


M İLLI M ÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

96

Onun yeri belli değilıiir. Her tarafı gezmekdedir. - Niçin, Cetal Bey, Galib Hoca olıiu? Anlaşılıyor ki, usta İngiliz casusu, kıyajet ve isim değiştirerek benim buralarda hizmette bulunduğumu haber almış, peşime takılmışdı. Kuvay-ı Milliye 'yi kendisi gi­ bi diişiinenlerle birlikde içinden uyararak dağıtmaya çalışacak, hiç olmazsa Doğu Anadolu 'da faaliyet gösteren Mustafa Kemal Paşa ile birleşmemize engel olmak yolu­ nu tutacak ve hazırlayacakdı; tabii İngilizler için de siyasi sempati yaratmaya çalı­ şacakdı. . . . Ordu Papazı Albay Emiling propagandasına devam ederken, 5Z Tiimen Ku­ mandanı 'na, "Heyet-i Temsiliye" namına, yani Sivas 'da bulunan Mustafa Kemal Paşa 'dan 7Z Kolordu Kumandanlığı yoliyle bir şifre gelıii. Bu şifrede: "Tiirkiye 'de hayli zamandanberi bulunmuş bir İngiliz papazı (Frew) başda ol­ duğu halıie, Hiirriyet ve İ'titaf mensublan ile İngiliz Muhibleri Gerniyeti'nin Anado­ lu 'da ifsadatda bulunduklan "yazılı idi. 129 Daha sonra, İngiliz Muhibleri Cemiyeti' nin nasıl bir kuruluş, fesatçı Pa­ paz Frew'nun kim olduğunu anlatan Cetal Bayar, şunları yazmakdadır: 130

". . . Casus Papazı Tiirkiye 'ye Lloyd George göndermişdi. Siyasi sebebi çok hazin­ dir. İngiliz Başvekili Lloyd George, daha gençliğinden beri Gladstone 'un şahsi, bize karşı köni könine düŞmanlık politikasının te'siri altında kalmış mutaassıp bir politi­ kacı idi. Tiirkleri sevmiyordu. . . . Tiirkiye 'yi parçalayarak zayıf ve hiç bir suretle kımılıiayamıyacak mutlak bir aciz içinde bulundurmayı kurmuşdu. Bu emeline erişmek için her çareye başvurmak­ dan çekinmiyordu. Elinde önemli sayılan iki vasıla vardı: Dış ilişkilerde runan Baş­ vekili Venizelos, diğeri de Hind hizmetinde çalışdınlan casus Papaz Frew 'du. Ordu Papazı Albay Emiling denilen kişi, bu adamdı. " Nfışid Hakkı Uluğ, eserinde son Türk Padişahı Vahideddin Han ın kaçışını anlatırken, olayın İngilizlerle olan ilişkisine de şöyle değiniyor: 1 3 1 '

". . . rakayı kurtarmak için de ingilizlere sığınmanın en doğru bir yol olacağını ona telkin etmişlerdi. İngilizlerin de kendi niyetleri vechile Osmanlı Saltanatını, Mı­ sır gibi hakimiyetleri altına sokmak için bu fırsatı her zaman ele geçmez bir vesiyle sayarak meseleyi el altından könikledikleri şiibhesizdir. Bu mesele hakkında Saray ile İngiltere arasında bir haberleşme vasıtası olacak diğer adamlar yok değil ise de, bu alçaklığı yapacak, üstlenecekler de vardı. Bunlar bir "Sultanzade " ile Rahib Frew denilen kimseler olsa gerekdir. Çü'nkii Sultanzade Sami, Vahideddin 'in kız -kardeşinin oğlu olup kendisi gençliğinde bir İngiliz mü'reb­ biyesinin eline verilmiş, yahud bir İngiliz ögretmen tarafından yetişdirilmiş olmasın1 29 130 ı31

M. Şefik (Al bay Aker): 57. Tümen ve Aydın Milli Cidali, İstanbul 1 937, C. Celal Bayar: a.g.e., C. 7, ss. 2200-2228. Naşid Hakkı Uluğ: Halifeliğin Sonu, İstanbul 1 975, ss. 72-73.

2,

s.

go.


İNGiLiZ MUHİBLERİ CEMİYETİ

97

dan dolayı daima işin içine ingiliz/en' kanşdırırdı. Rahib Frew denilen şahsı Sa­ ray 'a dadandırmakda bu Sultanzade 'nin ilgisi vardır. Bazı zevatın telkinleri, Sultan­ zade ile Rahib Frew 'nun teşvikleri Vahideddin 'e pusulayı şaşırtmış ve bu suretle kaç­ ma kararını verdirmişdi. Rahib Frew, aslen isveçli olup memleketinde ruhban mesleğine girerek eğitimini bitirdikden sonra, Hollanda ya ve sonra ingiltere ye gelmiş, ingiliz uyruğu olmuş ve rahibliği sırasında büyük bir suç işleyip bundan ö'tü'rü' cinayet sanığı olarak yargıla­ nacağını öğrenince kaçmış ve bir sü're sonra tekrar ingiltere ye dönmüŞ ve ingilte­ re 'nin Başkonsolosluğuna atanarak diplomatik servise girmiş ve sonunda buraya gel­ miş bir sefil ahliıksızmış. " Hô.lide Edib Adıvar da ( Tü'rk 'ü'n Ateşle imtihanı) adlı eserinde konu ile ilgili şu değerli bilgileri vermekdedir: 1 32 "Milli Misak 'ın yayınlanması, italyan ve Fransız işgal Kuvvetleri merkezlerin­ de iyi karşılanmakla beraber, ingiliz merkezi somurtkan bir vaziyet almışdı. Bunun­ la beraber, kimse yeni bir hareket beklemiyordu. Şubatta durum sallantılı bir hal aldı. Kemô.leddin Sami gece yarısından sonra bize ziyaretlerini sıklaşdırmış ve istan­ bul'daki ingilizierin siyasi hareketleri hakkında raporlar getirmişdi. Bunların birinde, Mill! Hareket aleyhinde bulunmak üzere Said Molla 'nın adamlarının Anadolu ya gittiği belirtiliyordu. Adapazarı 'nda Çerkezleri harekete ge­ çirmeğe çalışıyorlardı. Bü'tü'n raporlar kü'çiik sarı kağıt parçaları üzerine yazılmış ol­ duğu için, ben doğruluklarından şü'phe ediyordum. Sordum: "Bunları nasıl elde ettiniz, Kemal Bey?" "Said Molla 'nın katibliğini yapan bir akrabasından. " "Doğruluklarından emin misiniz?" "Çocuk bü'tü'n kalbiyle bizden yana. " "Bu kağıdiarı çalmayı doğru bulan bu adam niçin asıllarını almamış?" "Said Molla kendisinden şüphe etmesin diye. " Ben bunların doğruluğundan tamamen emin değildim. A ncak 1920'de, Mill! Hareket 'i hemen hemen ortadan kaldıracak bir durum hiisıl olduğu zaman ben de Jikrimi değişdirdim. " "Kemaleddin Sami bunlara çok önem veriyordu. Bunlardan bir tanesi daha son­ ra Chicago Tribune 'de ve bazı Fransız gazetelerinde çıktı. Bunlardan biri, adı Fores­ ter olan bir ingilizle Ferid Paşa arasındaki bir konuşmadan bahsediyor ve ingilte­ re 'nin tıpkı Mısır gibi Tiirkiyeyi ele almasını belirtiyordu. " Bazı gizli Amerikan belgelerinden, Said Molla'nın bu mektublarının İngiliz­ ce ve Fransızca tercümelerinin, milliyetçiler tarafından Amerikan ve Fransız res132

Halide Edib Adıvar: Tiirk 'ün Ateşle lmtihanı, İstanbul 1 97 1 , ss. 54-55. F. 7


g8

!\1İLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURCLUŞLAR

mi makamiarına verildiği anlaşılmaktadır (Orhan Duru : Amerikan Gizli Belgele­ riyle Türkiyenin Kuruluş rı/ları, İstanbul ı g78, ss. 54-57). Osmanlı İmparatorluğu'nun Teşkilat-ı Mahsusa'sında ve Mütareke yıllarının M.M. Grubu Başkanlığında bulunan Süvari Allıayı Hiisameddin Ertv."rk 'e göre Milli Mücadele'ye karşı kurulan ve Hilafet Ordusu adı verilen Kuvay-ı İnzibati­ ye'nin arkasındaki ihanet kuruluşlarının başı da (Ingiliz Muhibleri Cemiye­ ti)' dir: 1 33

" istanbul'un her semtinde mahalle muhtarlanna yapılan tebligatta Hilafet Or­ dusu sayılan Kuvay-ı inzibatiye 'ye gönü"llii asker kaydı lüzumu tam im edilmişdi. Biz de gizli teşkiliıtımz::::. vasıtasiyle ve mülga Teşkilat-ı Mahsusa 'nın bütün elemanlannı seferber ederek mukabil propaganda ve telkinler/e halka bu teşkilata girmemelerini an­ latmışdık. Süleyman Şefik Paşa 'nın daveti bu yüzden nefret ve Lanetle karşı/anmış, arzu ettiği alakayı bulamamışdı. Nihayet Hilafet Ordusu 'nun temeli, Milli Mücade­ le 'ye muhalif kalmış olan (Nigehban-ı Askeri Gerniyeti - Kızıl Hançer Gerniyeti ingiliz Muhibleri Gemiyeti) mensublanyla Kocaeli ve hava/isinde Padişaha sadık kalmış Çerkeslerden teşkil edilen efrad ile atılmış ve böylece bir fırka meydana getiri­ lerek, maaş ve ücretleri ingilizlerden verilmek suretiyle ortaya çıkmışdı. " Ertü.rk, Mütareke yıllarının adsız kahramanları arasına "başı sarıklı din adamlarını, imam ve müezzinlerini, kürsü vaizlerini, tekke mensublarını, medre­ se hocalarını" da eklemenin gerekdiğini belirttikden sonra şunları yazmakda­ dır: 1 34 ". . . Bunlar dini mefkiireler sevkiyle Mill! Mücadele 'nin başansına can ve gönülden çalışmış/ar, kavlen ve fi 'len bu uğurda ellerinden geleni yapmışlardır. Bil­ hassa son Padişah ve Halife Sultan Vahideddin 'in itimadını kazanmış ve Mütareke yıllarının uğursuz baykuşu sayılmış Papaz Frew 'nun çevirdiği fırıldakları pek güzel anlamış ve ona, onun uyguladığı metodlarla cevab vermiş olan bu din adamlarını burada ölmüŞlerse rahmet/e, yaşıyor/arsa selametle anmak da bizlere düŞen bir vazife­ dir. Papas Frew, Padişaha, eğer bir (ingiliz Muhibleri Gemiyeti) kurulur ve bilhassa sank/ı din adamlan buraya alınırsa, ingiltereyi kazanmak kabil olacağını ve imza­ lanacak anlaşmada da ingilterenin desteği ile şartların oldukça hafif kaleme alınaca­ ğını telkin etmiş. Bu maksadla kurulmuş olan ingiliz Muhibleri Gerniyeti 'nin baş­ kanlığına Said Molla getirilmiş,Jakat perde arkasında en büyük rolü Papas Frew al­ mışdı. Papas çok cö"mertti. Çünkü. harcadığı para, ingiliz Gasusluk Teşkilatı 'nın örtülü ödeneği idi. Topkapı, Şehremini fakirlerine her hafta bedava dağıtılan kurban etlerinin sayesinde Tü"rk milletini midesiyle satın alacağını uman bu zavallı Papazın dölcdüğü paranın kendi cebinden çıkmadığı biliniyordu. Mahalle imam/an, medrese ve tekke şeyhleri bu bağışlarla ingiliz Muhibleri Gerniyeti'ne sokulmak isteniliyordu. " 133

Hüsameddin Ertürk: İki Devrirı Perde Arkası, İstanbul '" Hüsameddin Ertürk: a.g.e., ss. yıo-2 ı .

1 957, s. 4 1 2 .


İNGiLiz MUHİBLERİ CEl\IİYETİ

99

İNGiLiz MUHİBLERİ CEMİYETİ VE SATILMIŞ BASlN İstanbul'un işgali karşısında Hürriyet ve İ'tilaf Partisi'nin satılmış basını se­ vinçlerini gizlemiyor, tek üzüntülerinin, böyle bir tedbirin bu kadar gecikdiril­ mesinden doğduğunu açıklayordu. İngiliz Muhibleri Cemiyeti de buna benzer duyguları dile getiriyordu. m Tek kurtuluş yolunu ve aydınlık yarınları, İngiltere mandasına girmekde gören İngiliz Muhibleri Cemiyeti yönetici ve mensubları, Anzavur'u Mustafa Ke­ mal'e ve Yunan'ı Türk'e tercih edecek kadar alçalmış; vatan ihaneti bataklığına gırtlaklarına kadar batmış bulundukları halde: "ingiltere, her zaman ingiltere! " di­ ye barbar bağırıyorlardı. 1 36 Bir gün sonraki satılmış basın organları tarafından yayımlanan (İngiliz Mu­ hibleri Cemiyeti'nin Beyannamesi) ise aynen şöyleydi : 1 37

"Vaziyet-i hazıranın kemal-i siikun ve vakar ile telô.kki olunması lô.zım gelen zamanda beynelanasır te 'min-i vijak ve hu"sn-ii muaşerete i 'tina eyleyecekferine şüphemiz olmayan muhterem milletdaşlarımıza bir takım bedhahların neşriyatına rağmen istikbalimizin muz/im olmadığını beyana liizum görmeyiz. Cemiyetimizin ötedenberi biitiin eviad-ı vatanı n kemal-i sadakat ve ta 'zim ile Hilafet ve Saltanat-ı seniyye etrafında toplanıp her tü"rlu· ihtilal ve ihtilô.f amiz siyaset ve harekatdan te­ vakki ve miicanebet eyleyerek memleketimizin selamet ve saadetini mucib olacak suret­ de tanzim-i harekat edilmek gayesini takib eylediğinden Gemiyetimize mensub efradın bu noktaya fevkalô.de aif-ı dikkat eyleyerek mukaddes vatanımız için yegane vesile-i necad olacağı muhakkak olan bu gayeye son derece riayet eylemeleri liizumu ehemmı­ yetle beyan olunur. " fU

Suret-i hakdan görünerek, bu samimilikden yoksun sahte beyannameleri yayıniayan İngiliz Muhibleri Cemiyeti ve onun satılmış yayın organları, öte yan­ dan vatan haini Anzavur'un boy resmini vererek, 7 Nisan 1 920 Çarşamba günü, (Biga, Gönen ve havalisini gayr-ı milli çetelerden tathir eden "temizleyen" Ah­ med Anzavur Bey) iğrenç başlığı altında, yaratdıkları kendi kahramanlarını tak­ dim ediyorlardı. 1 38 Üç gün sonra, aynı boy resminin altına ve başlığına, utanmadan, (Pek mu­ hik "hakkı yerine getiren, doğru" ve musib "isabetli, rastgelen" bir tevcih), (Bu "; Salahi Ramazan Sonyel: Tiirk Kurtuluş Savaşı ve Dış Polıtika, C. I, Ankara ı 973, s. 207. ıSir Harry Luke'nin eserinden ve İngiliz Dışişleri Bakanlığı Arşivinden (FO/so47/E 3662) naklen.) ı .ır. A lemdar, 27 Mart ı 920 Cumartesi, aded 465-2765. ır Alemdar, 28 Mart ı 920 Pazar, aded 466-2766, s. 2. 13' A lemdar, 7 Nisan ı 920 Çarşamba, aded 476-2776, s. ı .


ıoo

MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

kere uhdesine Mir-i miranlık rütbesi tevcih ve Karasi Mutasarrıflığına tayin edi­ len Ahmed Anzavur Paşa) sözlerini yazıyorlardı. 139 Bolu İli Jandarma Komutanlığı Tarihçesi'nden alınan şu bilgi de, Anzavur Ayaklanması'nın arkasında kimlerin bulunduğu gerçeğini açıklamakdadır: ı 40

"Marmara 'nın doğu bölgesinde isyan çıkarmak için gönderilen Kam o Bekir de faô.liyette bulunmaya başlamışdı. AhLaksızlığından dolayı ordudan kovulan Kamo Bekir, İngiliz Casusu Molla Said'in te 'min ettiği para ile atlı asker toplamaya baş­ lamışdı. " Bugün artık araşdırıcıların incelemesine sunulan İngiliz Gizli istihbarat Ra­ porları, Anadolu'nun Bozkır, İzmit, Adapazarı, Hart, Balıkesir, Bolu, Bursa ve Trabzon dolaylarında Kemalistlere karşı yerli direniş ve ayaklanmaların düzen­ lenmesi ve bazı azınlıkların kötüye kullanılmalarında, Dô.mad Ferid emrinde­ ki (Hürriyet ve l'tilaf Partisi), (İngiliz Muhibleri Cemiyeti) ve (Nigehban) kuru­ luşlarının ihanetlerini açıklamakdadır. 1 4 1 İngiliz Muhibleri Gerniyeti'nce satın alınmış zehir kusan iğrenç kalemler, (Bir İngiliz Nokta-i-nazarı) ı 42 , (İngiltere nokta-i-nazarı tebeddül eder mi?) ı43, (İngiltere Siyaseti) ı4\ (İttihad Terakki ve Kuva-yi Milliye'nin i'tilafı) 1 4 5 , (Yaşasın ( ! ) Kuva-yi Milliye) ı46, (Mustafa Kemal İsyanı - Kemaliler) ı 47 ve nihayet (Ah­ med Anzavur Bey - Bursa'nın temizlenmesine doğru - Kuva-yi Milliye'nin hezi­ meti) ı 48 başlıklı hayasızca yazıları "Refi ' Cevad" veya "Said Molla " imzalarını da atarak yayınlamakdan çekinmiyorlardı. Sık sık (Said Molla Bey'le mülakat) yayıniayan Alemdar gazetesi, ı 7 Ocak 1 920 Cumartesi günkü (397-2697) sayısında: (Ahval-i hazıra - Mukadderatımız ve İngiltere - şayan-ı dikkat tafsilat) başlığı altında, (İngiliz Muhibleri Cemiyeti kurucularından ve İkinci Reisi Said Molla Bey'in elkar ve mütalaaat-ı siyasiyesini öğrenmek istedik) diyerek, kendisine sorduktan sorulara alınmış şu cevabiarı ve­ riyordu: ı 49 1 39

140

Alemdar, ıo Nisan ı 920 Cumartesi, aded 479-2779, s. ı .

Rüknü Özkök: Dui.ce - Bolu isyan/arı, İstanbul ı 97 ı , s. 232. Salahi R. Sonyel: a.g.e., s. 2 ı ı . 142 Alemdar, ı 9 Ocak ı 920 Pazartesi, aded 398-2698, s. ı . 143 Alemdar, 2 ı Ocak ı 920 Çarşambai aded 400-2700, s. ı . 144 Alemdar, 7 Şubat ı 920 Cumartesi, aded 4 ı 7-27 ı 7, s. ı . 14; Alemdar, ı 7 Mart ı 920 Çarşamba, aded 455-2755, s. ı . 146 Alemdar, ı 7 Mart ı 920 Çarşamba, aded 455-2755, s. ı . 147 Alemdar, ı 9 Mart ı 920 Cuma, aded 457-2757, s. ı . 148 Alemdar, 2 ı Mart ı 920 Pazar, aded 459-2759, s. ı . 1 49 Alemdar, ı 7 Ocak ı 920 Cumartesi, aded 397-2697, s. 3 · 141


İNGiLiZ MUHİBLERİ CEMİYETİ

101

"Ahviil-i hazıra birkaç kısma ayrılabilir. Bugiinlerde Meclis-i Umumi'nin kiişa­ dı, Biikumetin devletlerden birinin muavenet veya himayesini taleb etmesi, Anadolu ahviili gibi miitalfıa dermeyan edilecek muhtelif meseleler vardır. dedikden İngilte­ re'nin Türkiye hakkındaki politikasını ve Lloyd George'un durum ve tutu­ munu öven izahlarından sonra, " - Muhibler Gerniyeti'nin umumi ahvali­ miz hakkında bir teşebbüsü var mıdır?" sorusuna şöyle karşılık veriyor: "

"- Bunu mufrediitıyle birlikde bildirrneğe salfıhiyetim olmamakla beraber te 'min ederim ki Cemiyet, vazife-i vataniyesini biiyük bir cesaret-i medeniye ile ifa etmişdir. Gerniyeti te 'sis eyleyenlerden bulunduğum cihetle o zaman düjü"ndügu·mu- şimdi size söyleyebilirim: Bu Cemiyet, biraz evvel izah ey/ediğim vechile ingiltere 'de lehimizde olan temayü"lfıtı takviye eylemek ve bilhassa milletin ekseriyet-i azimesinin ismetini is­ bat eylemek ui.ere teşekkul etti. Buna da hemen hemen muvaffak oldu. Miitareke 'den sonra merakiz-i medeniyenin hiçbirinde lehimizde niimayişler görulmediği halde, Lon­ dra 'da bu maksadla mitingler akdolundu. Bizzat Theodore Morrisson 'dan aldığım bir mektubda Cemiyetimizin te 'sirat hissesinden bahsediyordu. Bu zat aynı zamanda Ti­ mes 'de bizi mudafaa etmek lutfunu da gösteriyordu. O zaman ingililere 'deki rical-i siyasiyenin nutuklannı gö.rdiinüi.; birçok merakiz-i medeniyede siibık Tu.rkiye impa­ ratorluğu 'ndan bahis makaleler görolmesine rağmen, bizzat Lloyd George 'un Tv.·rkiye imparatorluğu 'nu ne suretle yad ettiğini işittik. General Sortis 'in, Gapten Bennett 'in, Lord Edington 'ın, Ağa Han 'ın, Emir Ali 'nin, Lord Emitt/e 'in, Sir Jim Mans­ her'in, Miralay Algerton Durand'ın, Amirat Sir Edmund'ın, Sir Edward Ciad­ son 'un, rakub Hasan 'ın, Lord rarmoor'ın, muhterem dindaşımız Londra istam Ce­ miyeti Reisi Marmaduke Picthall'in, Montague 'niin ve daha birçok zeviitın Avam Kamarası 'nda ve hiiricde bizi ne suretle mudafaa ettiğini biliyoruz. Son zamanlara kadar aleyhimizde ingiltere 'den bir beyaniit-ı resmiye işitilmedi. Bilfıkis Balfour, ne kadar tevecciihkiir göru.ndii. Fakat A nadolu harekatından ve Merkez-i Ritajet ve Saltanatda bile hata ittihadcı meb 'us/arın ta yin veya intihabın­ dan sonra teşebbüsiitımızdan fazla şeyler beklemek doğru olamaz. Biraz evvel söyle­ mişdim ki seyyiiit-ı miiziye, faillerinin tecziyesiyle imha edilebilir. Fakat o seyyiiitın devamı, bilfıkis memleketin hayatına taalluk eder. . - Cemiyet ingilizlerden maddeten ve ma 'nen bir muavenet gördu· mü"? - Cemiyelde şahsen ve aileten ingiliz dostlan mevcud bulunmasına ve ingilizierin şahıs i 'tibiiriyle bu z:.evata ibraz-ı muhabbet eylemekde olmasına rağmen, Cemi­ . yetin ingiltereden böyle bir muavenet görmesi gayr-ı kabildi. Çünku· biraz:. evvel izah ey/ediğim vechile ingiltere Hiikumeti, ingiltere 'de Tiirkiye 'nin lehinde veya aleyhinde . olanların ortasında - tabir ciiizse - bitaraf kalarak Turkiye 'nin ahvalini tedkik ile meşgul oluyor ve neticeyi bu tedkikine istinad etiirmek isteyordu. Biniienaleyh, her­ hangi bir muiivenet-i maddiye ve maneviye ile bu ahviili sun 'i bir surette bir tarafın lehine eelbey/eyerek bitaraflığını ihlfıl etmek, Llyod George kabinesi için gayr-ı kabil­ di. Biihusus bu kadar JelCıketlerden sonra Tiirkiye 'de husule gelen ahviil-i ruhiyenin


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KCR(jLLŞLAR

102

hakikatini aniayarak ona gore takib-i siyaset edecek olan bir devletin böyle muavenet­ lerle sun 'i hareketler vücV.de getirmesi, o devletin kendi kendisini alıiatması olurdu ki, Lloyd George kabinesi için bu kabil deği/ıli. Eğer ingiltere böyle bir muavenet göster­ miş olsaydı, Anadolu harekatının zuhuruna imkan tasavvur edilebilir miydi? Pek kuvvetle zannediyorum ki ingiltere, burada tatbik etmek isteyeceği siyaseti bu uzun Mütareke senesinde bu kadar feliiketlerden sonra hakiki çehremizin kendi kendine zu­ hur edeceğini farzederek bu çehrenin bu suretle kendiliğinden tezahiir eylemesine ta 'lik ediyordu. Onu bilmelidir ki bu çehrede (ittihad ve TeTakki) yazılı olıiuğu görülıiükce ingiltere 'nin bize ufak bir muavenet göstermesini beklememeliyiz. Emin olmalıyız ki ingilteTe bize bundan sonra muavenet edecekse lngilteTe 'de tarihine istinad eden mu­ hafazakarlığın arnaliyle kendi tabiiyelinde bulunan Müslümaniann memnun edilmesi esasına müsteniddir. roksa ingiltere: iran ile akd-i i 'tiliif eyleyib Basra 'da müstaki­ len, Bağdad ve hava/isinde taht-ı himayesinde bir idare teşkil ettikden sonra Tiirki­ ye'ye desl-i muavenetini uzatmakda bir menfaati olmadığını takdir etmeliyiz. ralnız Boğaz/ann vaziyeti ve Anadolu menafi-i iktisadiyesi varid-i hatır olabilir ki: Bu hu­ susda da ingiltere bizimle deği� fakat Miittefikleriyle halli mesele edebilir. Şu halıle bu muavenete nailiyet için Türkiye 'de diinyanın nefretini eelbeden bazı harekatın bundan sonra olsun vukua gelmek ihtimali olmadığını göstermekliğimiz, ingiltere 'de ve alem-i is tam 'da bizi müdafaa edenleri harekat-ı müstakimanemizle takviye ey teye­ rek her halıle bir anasır-ı muzır olamayacağımızı isbat eylemektiğimiz icab edü"b ba­ zı eTbab-ı fesadın dedikodusu gibi ingiltere 'nin burada menafi-i maddiye te 'min ede­ rek tarafdar celbedeceğini ve her halıle bize muhtac olıiuğunu zannetmek, büyük bir beliihetdir. " Her cümlesinde bir İngiliz uşaklığının, bir casusluğun ve vatan hainliğinin iffi.desi sırıtan bu aşağılık demeçin sahibleri, şahlanan ve kükreyen Türk milleti­ nin Milli Mücadele'sini düşmanlanmız yararına ve kendi çıkarlarına baltalamak için her çareye başvuruyorlardı. Yunan gazetelerinden ve İstanbul'daki rumca, ermenice gazetelerden aktardıklan haberleri, Yunan sürülerinin saldın ve cina­ yetlerini sevinçle büyük manşetler halinde veriyorlar; düşman parası ile çıkan paçavralannda, (Mustafa Kemal'e karşı) başlığı altında daha da ileri giderek, vicdanlan sızlamadan: (Kuvay-ı Milliyecilerin alçaklığı ! ) ı so diye namussuzca yazı­ lar yayımlıyorlardı. İNGiLiZ MUHiBLERi CEMİYETi KURUCU VE DESTEKCiLERiNiN YlKlCI ÇABALARI Hayatından ve kendi çıkarından başka birşey düşünmeyen VI. Mehmed Va­ hideddin ile, izzet ve Kamil Paşalar ın "bu adem deli" dedikleri ı s ı ; Vahideddin'in ıso ısı

Alnndar, 5 Temmuz 1 920 Pazartesi, aded ss8-28s8, s. I .

İbnülemin Mahmud Kemal İnal: Osmanlı tanbul ı g6g, s. 2036.

Drori 'nde Son Sadniizamlar,

Dördüncü Basılış, İs­


İNGiLiz MUHİBLERİ CEMİYETİ

103

de: "Deli mıyım, hiç onu saclarete getirir miyim?" dediği halde, abiası Mediha Sultan ın baskı ve isteği ile Sadr-ı-azam yapdığı ve defalarca hükumet kurdurdu­ ğu İngiliz hayranı Damad Ferid Paşa ve onun hükumetlerinde en mühim mev­ ki'lere getirilen Ali Kemal, Adil Bey, Mustafa Sabri Efendi v.b. Said Molla'nın Pa­ paz Frew ile yönettiği İngiliz Muhibleri Cemiyeri'ni her şekilde desteklemişler ve böylece Milli Kurtuluş hareketinin karşısında yer almışlardır. '

Bir zamanlar ittihad ve Terakki'yi göklere çıkaran 1 52 Damad Ferid in Ayan azası iken kurucularından ve ilk Başkanı bulunduğu Hürriyet ve İ'tilaf Fırkası (Partisi) 153, kuruluşundan i'tibaren İ ttihad ve Terakki Cemiyeti (Partisi)'ne düşman kesilmişdi. Mütareke ve işgal yıllarında ise İngiliz siyasetini de benim­ seyerek, bütün teşkilatı ve yayın organlarıyla yurd ölçüsünde, İttihadcı saydıkla­ rı Milli Mücadelecilere karşı yaygın bir yıkıcı saldırı ve propagandaya girişmiş­ lerdir. İ'tilaf Devletleri, özellikle İngilizler, kurdukları esaslı haber alma ve propa­ ganda şebekesi ve bilhassa İngiliz Muhibleri Cemiyeti aracılığı ile büyük para da harcayarak, planlı ve sistemli büyük faaliyetler göstermişlerdir. Bu yıkıcı ça­ lışmalar, irticaı körüklemek, cahil halkı Hilafeti desteklemeğe yöneltmek; gerici bazı unsurlada azınlığın menfi tutumlarından yararlanarak bunları Anadolu'da­ ki milli direnişe karşı koydurmak amacını gütmüşlerdir. Meclis-i Meb'usan'ın açılmaması için büyük çaba harcamışlardır. Ayrıca ingiliz Muhibleri Cemiyetı'nin Padişah'a baş vurarak bu Meclisin meşru' olmadı­ ğını ileri sürüp feshini isteyeceği öğrenilmişdir. 154 Değerli hocam rahmetli Necati Akder, (Milll irade ve Ordu) hakkındaki ince­ lemesinde şöyle demekdedir: ı ; ;

"Yıkıcı faaliyetlerin tek timsali, her devir ve çevrede sosyalist ve komiinist propa­ gandalan olmamışdır. Bu tiirlu· propagandalar daha eski bir yıpratma ve parçalama siyasetinin izindedir. Bazen en kuvvetli yardımcılannı Miislü"man aydını kılığına biiriin miiş kimselerden seçmektedir. ingiliz casusu Papaz Frew ile işbirliği yapmış Said Molla bunlann en tipik misalidir. Milli Miicadele yi içinden yıkmak iizere fetva vermiş olan Şeyhülislô.m Mustafa Sabri yine aynı sınıfın mensubudur. Milli Mücade­ le, hep o tü"rlü" dü"şmanlar ve diişmanlıklara giiğiis geri/erek başanlmıştır. " 1 12

Ibid, s. 2034 (Lu tfi Simavi Bey'in hatıralarından naklen). Dr. Rıza Nur: Hiimyel ve l'tilô.f nasıl doğdu, nasıl iıldii?, İstanbul ı 335 ( ı g ı g), s. ı s. 11' Mazhar Müfid Kansu: a.g.e., C. 2, s. 526. 1 11 Prof. Necati Akader: Milli İrade ve Ordu, Tiirk Kiiltiiriı; Ağustos ı g72, C. X, sayı ı ı 8. s. 1 13

gg8.


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Prof. Akder, bir başka yazısında da şu haklı hükme varır: 1 56 "Atatürk inkı­ lô.plarının lslô.miyet aleyhine tefsiri, mô.hud Papaz. Frew ve Said Molla ortaklığında oldu­ ğu gibi, soysuı;laşmış Ortaçağ skolô.stiği ile Batı sömU"riicU"liiğii 'nU"n menfaal ortaklığını temsil eder. " Nitekim, sayıları az olmakla beraber, Anadolu'da vazife gören Milli Müca­ dele'ye inanmayan Padişah yanlısı idareciler, İngiliz Muhibleri Gerniyeti'ni des­ teklemekden geri durmuyorlardı. Ankara Valisi Muhiddin Paşa (Ulunay), bunlar­ dan bir örnekdir. Birinci Dünya Savaşı sonunda 30 Ekim ı g ı 8'de imzalanan Mondros Müta­ rekesi'nden kısa bir süre sonra, Ankara'ya gelen iki bölük kadar İngiliz askeri, İstasyon'da karargah kurmuşlar ve şehri kontrol altına almışlardı. Daha sonra bir Fransız askeri birliği de gelerek, yapımı henüz bitmemiş bulunan ittihad ve Terakki Klübü binasına - ilk Büyük Millet Meclisi, şimdiki İnkılab Müzesi yerleşmişlerdi. Şehrin içinde dolaşan İngiliz ve Fransız askerleri, Türk ve Müslüman ahaliye baskı ve sataşmalarını gün geçdikce artırıyorlardı. Sadrazam Ferid Paşa'nın yakın adamı olan Ankara Valisi Muhiddin Paşa (Ulunay) da, adeta işgal kuvvetleriyle işbirliği yapmış, onların buyruğu altına girmiş gibiydi. İngiliz Muhibleri Gerniyeti'nin yayın organı Alemdar Gaı;etesi 'ni çıkaranlar­ dan biri bulunan Refi Cevad (Ulunay) 'ın babası Vali Ali Muhiddin Paşa, İngilizle­ rin te'siri ile, aralarında Kınacıı;ô.de Şô.kir, Bulgurluı;ô.de Mehmed, Aklarbaşı Sô.dullah, Hanifı;ô.de Mehmed, eski Haymana Kaymakamı Rif'at Bey'lerle, Karabiberin Hasan ve Hacıbayram Şeyhi Şemseddin Efendı lerin de bulunduğu doksanüç kişiyi tutuk­ layarak, İngiliz Muhibleri Gerniyeti'nin isteklerini yerine getiriyordu. '

Vali Ali Muhiddin Paşa, İngiliz Muhibleri Gerniyeti'nin gelişmesine çalışır­ ken, bütün bu baskılardan yılınayan yurdsever Ankaralılar, İngilz Muhibleri Gerniyeti'ne karşı (Azm-ı Milli Gemiyeti)'ni kurmuşlardır. 1 57

Feridun Kandemir, (istik/ô.l Savaşı 'nda Boı;guncular ve Casuslar) adlı eserinde Viihideddin'in yardımcılarını şöyle belirtiyor: 1 5 8 "Vahzdeddin 'i bu hiyiinet yolunda teşvik ve teşçi ' ile, yardımcıları olan Diimad Ferid Paşa, (Hiirriyet ve i 'tilô.f Fırkası), (ingiliz. Muhibleri Cemiyeti), (Askeri Ni­ gehbiin ve Kız.ıl Hançerliler) cemiyetleri ile bunlardan doğan (Cemiyet-i Ahmediye) ve (Taiili-i islô.m) cemiyet/eri, ingiliz. Intelligence Service gibi giz.li teşki/ô.tlarıyle de daima temas halinde ve çok defalar onlardan direktifler alıp, maddi yardımlar da ı ;• Prof. L\'

1 ;s

Necati Akder: Hatıralar ve Düşünceler, Tiirk Kiiltiiriı� C. X, Ekim ı 97 ı , sayı ı o8, s. 923. Mahmud Goloğlu: Üçincu· l Meşrutiyet 7920, Ankara ı 9 70, s. 7· Feridun Kandem ir: 1stiktat Savaşı 'nda Bo<.guncular ve Casuslar, İstanbul ı 964, s. 9·


İNGi Liz MUHİBLERİ CEMİYETİ

1 05

gorerek bü"tiin güÇleriyle tam bir işbirliği halinde bir tek hedefe, Anadolu 'da bir milli idare ile ordu kurulmasına mani ' olmak hedefine yonelip, bu maksadla ellerinden ge­ leni yapmağa bajlamıjlardı. " Damad Ferid Paja, Ali Kemal Bey ve Said Molla n ı n bir ve beraber faaliyetleri­ nin dikkate değer bir belirtisi de her üçünü öldürtmek için gizli bir kuruluşun ve şebekenin meydana getirildiği iddiası ile dört kişinin Örfi İdare kararı sonun­ da asılmalarıdır. ibnülemin, bu olayla ilgili olarak şunları yazmakdadır: 1 59 '

"Ferid Paia ile esbak Dahiliye Nazırı Ali Kemal Bey 'e ve Adiiye Müstejarı Said Molla ya sui-kasd tejebbüsü.nde ve vasi ' tejkilô.t-ı hafiyyede - genif, yaygın gizli kuruluj - bulunduklan iddia edilen kimselerden Dırama/ı Rıza Bey, eski Bahriye Yüzbafılarından Halil ibrahim Efendi, Üsküdar Belediye Dairesi 'nin Doğancılar mevkii me 'muru Mehmed A li Bey ve Maliye Nezareti muhassasat-ı-Zatiye mümey­ yiz-i evveli Tevfik Sükuti Bey, Birinci idare-i Örfiye Divan-ı Harbi 'nde icra kılınan muhakemeleri neticesinde i 'dama mahkum olarak sadır olan ferman-ı hiimayun muci­ bince 7338 Ramazanının 24 'üncü Cum 'aertesi günü sabahı Beyazid meydanında asılmıjlardır. " Londra Sefareti'mizde katib bulunurken belki takdim edilip elini dahi sık­ madığı Gal Prensi - daha sonra V//. Edward - 'nin yakın dostu olduğunu hika­ ye ederek, Umumi Harb'den sonraki Mütareke' de, izzat Paja "A man Efendimiz, Ferid Paia mecnundur. Bu misil/u vezaif kendisine tahmil olunamaz " dediği halde, eniştesinin "Londra ya gidince Krala, babasının bir eski dostu geldiğinden kabul edilme­ sini bir tezkire ile reca edeceğini ve bu suretle ittihadcı/arın düjü"rdükleri çukurdan devleti kurtaracağını " söyleyerek attığı palavra ve yalana inanan Vahideddin'in ona en mühim vazifeleri verişi, Osmanlı Devleti'ni ortaklaşa batırıncaya kadar sürmüş; öte yandan Yeni Türkiye'nin doğuşuna engel olmak istemişlerse de, kendileri yıkılıp gitmişlerdir.

Reşid Bey, tarihi değer taşıyan hatıralarında Damad Feritlin yalancılığı ve Vahideddin'in nasıl kandırıldığı hakkında, İngiliz Muhibleri Cemiyeti ile de ilgili, şu örneği vermekdedir: 160 ". . . Frew takımı da bu fırsattan yararlanarak Saray-ı Hü"mayun 'a daha çok so­ kularak ingiltere Devleti 'nin Ferid Paja ya tam güveni olduğunu, beklenen zamanın­ da bunun bilfiil asan goTü.leceğini, daha bir takım boj ümidler/e birlikde arzetmekden çekinmediler. Ferid Paşa da Veliahd sarayının etrafına bir casus jebekesi yerlejdir­ mek, bir yere gittiğinde kendisini ta 'kib ettirmek gibi klô.sik tedbirlere awı derecede i 'tina gostermekden geri durmadı. ıs9

1 60

İbnülemin Mahmud Kemal İnal: a.g.e., Ahmed Reşid Rey: a.g.e., s. 268-6g.

s. 2058.


MİLLİ MÜCADELE YiLLARIN DAKi KURCLCŞLAR

ı o6

Frew 'nun verdiği iiğud uyannca bir yandan da re 'sen ,Zat-ı Şahane 'ye vermekde olduğu te 'minat arasında ilçuyü i kaybeden Sadr-ı müşarün-ileyh, yine Tevfik Pa­ şa 'dan işittiğime göre, bir gün de ingiltere Hükumeti 'nin Türkiye 'ye beş milyon lira borç vermeği kabul etmiş olduğunu Padıjah 'a arzetmiş. Bundan bir, iki gün sonra da Tevfik Paşa 'nın Mister Adam Block tarafından kendisine verilecek husus! bir çay ziyafetinde, istanbul'daki ingiliz mümessili A mirat de Robcek 'le görojeceğini Padişa­ hın huzurunda bir münasebetle söylemesi uzerine ,Zat-ı Şahane de ingiltere Hükume­ ti 'nin böyle mühim bir meblağ ödünç vermesini genellikle kabul etmesinden ö'türü A mira!'e mahzuziyet-i Seniyeyi husus! olarak bildirrneğe Tevfik Paşa 'yı memur et­ miş. Tevfik Paşa, Amiral'e bu irade-i Seniyeyi tebliğ edince Amirat hayret içinde ka­ larak: - Böyle birşeyin kat 'iyen asl-ü esası yokdur. Demiş. Tefik Paşa da olayı olduğu gibi Padişah 'a arzetmiş; o zaman Padişah: - Demek ya Sadnazam yalan söyluyor, ya ingiliz mümessili? Deyince Tevfik Paşa: - Sadrılizam yalan söyler mi, söyleme;:. mi bilmem; fakat ingiliz mümessili Amirat'in böyle bir yalanı söylemeyeceğine eminim; sözleriyle mukabele etmiş. Fakat Padişah, bu kadar mühim bir konuda böyle korkunç bir yalanla kendisini aldatan Damad Ferid Paşa 'yı yanında tutmaya devam etti. " Reşid Bey, Meclis'in feshi hususundaki görüş ve teşebbüsler hakkında da şöyle demekdedir: 1 6 1 "Meclis 'in feshi teşebbüsü de Ferid Paşa 'nın, yani Papaz Frew 'nun, eseridir ki bundan maksad, kabul edilecek sulh lô.yihasının Millet Meclisi 'nde mu·nakaşasına mahat bırakmayarak Meclis-i VV.kelô. mazbatasına ekli olarak doğruca Padijah 'a ar­ ziyle taraf-ı Şahane 'den hemen tasdik ve imza buyuru/masını kolaylaşdırmakdı. MV."hr-i Hümayun 'un betekrar Ferid Paşa 'ya verilmesi de ,Zat-ı Şahane 'nin önceden bu fikri kabul ettiğini gösteriyordu. " Ferid Paşa uşakları ile Papaz Frew şebekesinin vücuda getirdikleri mel'unlukların yankı ve izleri, Milli Mücadele tarihimiz için güvenilir, objektif kaynakların he­ men hepsinde lanetle anılmakcia ve yerilmekdedir. Bemard Lewis'in de Milli Mücadele tarihimizi "genişletmeyi ve düzeltmeyi mümkün kılan kaynaklardan" bulduğu Eskişehir Meb'usu Miralay Mehmed Arif Ayıcı lakabı ile anılır - Bey'in eserinde şu satırlar yer almakdadır: 1 62 -

1 61

Ibid, s. 298, 2. dipnot. Mehmed Arif: Anadolu İnkılabı Mücahedal-ı Milliye Halıral-ı 1335 (1919) - 1339 (1923), İstan­ bul 1 340 ( 1 924), ss. 1 3 , 40; (Hayal Tarih Mecmuası ilavesi olarak, Mayıs 1 972, Fethi Tevetoğlu bas­ kısı, ss. 8 ve ı 7). 1 62


İNGiLiZ MUHİBLERİ CEMİYETİ

"Mondros Miitarekesi hiikiimlerinin her vesiyle ile İ'ti!af Devletleri tarafından su-i isti'male uğratılması, millet ve memleket aleyhinde gizli hiyanetlerin tertib edil­ mekde olduğu endifesini tevlid etmekte idi. Memleketin mukadderatı ile alakadar olan her vatandaş, ecnebilerin giinden gv:ne artmakda olan siyasi tahakkiimleri karşısında, İstanbul Hükumeti'nin aciz ve meskenetini gö"rdükçe, gayn iktiyari olarak "ne yapacağız?! " suatini sormağa mecbur oluyordu. İzmih/ale doğru sü"rüklenmekde olan vatanı n tahtisi için Anadolu 'nun vasi' kucağına atılmakdan başka bir çare olmadığına kani 'bulunanlar gibi İngiliz ve A me­ nka mandasını düŞü.nenler de az değildi. " "Taşkınlıklannı pek çok artırmış olan Rumlar, İzmir'in runanlılar tarafından ifgal olunacağını açıkca ve öğü"nçle söylemekden çekinmiyorlardı. Bir tarafdan da İn­ giliz dostluğunun lüzum ve zaruretine dair propaganda yapılıyordu. Avrupa ve hasse­ ten runan gazetelerinin İzmir ifgali hakkında vaki ' olan neşriyatına karşı sitkutu ihtiyar eden Ferid Hükumeti, acaba İzmir'in ifgaline veya İngiliz mandasına muva­ fakat etmif mi idi?" ". . . Hiirriyet ve İ'ti/af mensublan, Kuvva-i Milliye aleyhindeki tezvirlerinden ve İngilizlerle ifbirliğinden kat 'iyen geri durmuyorlardı. Nihayet Vahideddin 'in de iftira­ ki ile dahi/en tahrikat ve fesadlık/ara ve Damad Ferid'i tekrar iktidar mevkiine seçe­ bilmek için her tü"rlii tedbirlere başvurdular. " Türklüğe ihanet eden bu bedbahtların soyları ve kimlikleri hakkında İbniii­ emin 'in eserinde şu dikkate değer bilgiler vardır: ı rıı

"Damad Mehmed Ferid Paşa, Şura-yi Devlet azasından Seyyid Hasan İzzet Efendi'nin oğludur. 7853'de İstanbul'da doğdu. (Taymis) gazetesinde vefô.tından bahsedilirken mensub olduğu ailenin esas i 'tibariyle (İsluven-Sloven) ve Kara-dağ kö"ylerinden Poşasi karyesinden olduğu ve bu ô.ilenin X VII. Mitadi ruzyılda bir dere­ ceye kadar ehemmiyeti haiz bulunduğu ve o sırada İs/amiyeti kabul ey/ediği beyan o­ lunmakdadır. Kara-dağ köy/iilerinden bir Hıristiyan ailenin bilahare Miislim olması miimkin ise de Kara-dağ köyli.isii Nesranidir, Müslim olsa yine olmaz. Seyyid miiddeô.sınca - asılsız yere iddia edilen şeyden ötürü as/en Hıristiyan olan bir aile ev/ad ve ahfadının (Seyyid) olmasına tabiatıyla imkô.n yokdur. " -

İbnülemin, Said Molla için de şunları yazmakdadır: 1 64 " Vatan haricinde birçok yerde döniib dolaşarak 74 Temmuz 7930'da Trakya 'da ö"lmüŞdiir. Şeyhulistam Cemalüddin Efendi 'nin kardeşi Neş 'et Molla 'nın oğludur. Hal-u· kalini bilenler (Said-i Şaki) nô.miyle yô.d eder/erdi. " 1 63

164

İbnülemin Mahmud Kemal İnal: a.g.e., s. 2029. lbid, s. 2058, 3 dipnot.

·


ıo8

M İLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

lbn-ül-Emln, Sadrazam Ahmed Tevfik Paşa'nın kendisine şunları da söylediği­ ni nakleder: 165 "fstanbul'a gelen Rejet Paşa, Padişah ile gö'rü'şdükde (Sarayın kapısını kapat­ dınnız, kimseyi içeri almayınız. Münasebetsiz adamlar gelir, söz olur. -?_at-ı Şahane­ niz yalnız setam/ık resmini icra içün Cami-i-Şerif'e çıkınız, başka bir yere gitmeyi­ niz) demiş. Halbuki Padişah, bundan sonra Mustafa Sabri ile Ali Kemal'i huzuru­ na kabul etmiş. Ben, i 'tiraz ettigirnde (iiç dört dej'a geldiler. Kabul etmedim. Israr etdiler. Belki mühim bir şey söylerler diye çağırdım. Kabinenin gevşekliğinden ve Anadolu 'ya karşı miisaid davranıldığından, bir gün kendilerinin ezileceğinden bahs etdiler. Sözlerine ehemmiyet vermedim. Hatta Said Molla 'nın bir kağıdını getirdiler, açmadı m, şurada duruyor) dedi. " ". . . Padişah 'ın - mü"him bir şey görmüŞ gibi - Said Molla 'nın kağıdını açmadı­ ğından bahs etmesi de acaib-i ahvalden sayılır. Said Molla kimdir? Hangi hak ve satahiyel ile iimur-u devlete müdahaleye kalkışıyor, ne sıfatla (kağıd) yazıyor, suatini irad etmek ve (kağıd) 'ını kabul etmeyü"b başına aldırmak tazım ge/irdi. " A li Fuad Türkgeldi de, Padişah'ı son derece kızdırdığı halde Adalet Bakanlı­ ğı Müsteşarlığı'na yükselebilen Said Molla ile ilgili olarak şunları yazmakda­ dır: 166 ". . . 7 Teşrin-i-sani 1335 Cuma gü"nü· yine mezkur salona çıkınca acele ile beni çağırtdı. Elinde ma 'hud Said Molla 'nın idaresi altında neşredilmekde olan Türkçe istanbul gazetesi vardı; kendisi pek miiteheyyic bir vaziyelde olduğu hô.lde adı geçen gazeteyi bana verdi (Kadın Zihniyeti) başlığı altında ve "kü"tübhanedeki küflü. kitab­ lar" diye kütüb-i fstamiyeyi tezyif yolunda münderic olan bir bendi göstererek (siz bu gü·n setam/ık resminde bulunmayın; Sadaret makamı ile Meşlhat 'e (Şeyhistamlık Dairesi 'ne) birer tezkere müsveddesi hazırlayın ve "neşriyat-ı vakıayı alem-i fstam adına Halife sıfatıyla /.ô, 'net ve kemal-i-nefret ile protesto ediyorum "ibaresini aynen dere edip, setam/ık avdetinde müsveddeyi bana da gösterin " dedi. Ben de müsveddeyi hazırlayıp setam/ık avdetinde kendisine sununca yukansına kurşun kalemi ile (pek muvafıkdır) ibaresini yazdılar. O güne kadar -?_at-ı Şahane 'yi bu derece hiddetlı görmemişdim. Bu tebligat üzerine adı geçen gazete hakkında ne yapıldığını bilemem. Bildiğim bir şey varsa o da birkaç ay sonra yine Ferid Paşa 'nın son sadarelinde Said Molla 'nın Adiiye Nezareti Müsteşarlığı 'na ta 'yin kılınması ve Adiiye 'de hakim-i­ mutlak sıfatını almasıdır. "

". . . Bu sırada meydan alan şeririerden biri de Adiiye Müsteşarlığı 'na ta 'yin kıL ­ nan ma 'hud Said Molla olub Arif Hikmet Paşa 'nın nezaretine kadar Adiiye Dairesi bunun şerrinden kurtulamamışdır. " 16; 166

Ibid, ss. 20�)7-98. Ali Fuad Türkgeldi: Go'riip İşittilclerim, ll. Basılış, Ankara 1 949, ss. 273, 283.


iNGiLiZ MUHİBLERİ CEMİYETİ

ı og

İstiklal Harbi başlangıcında 57· Tümen'in hizmetlerini ve Aydın milli :nücidelesini anlatan emekli Albay Şefik Aker de eserinde İngilizler ve İngiliz \luhibleri Cemiyeti için şunlan yazmakdadır: 167

". . . 78 Teştinievvel 335 tarihiyle Hey 'et-i Temsiliye 'nin iş 'arına atfen XII. Kol­ ordu Komutanlığı 'ndan bir şifre almışdık. Bu şifrede Tü"rkiye 'de uzun seneler bulun­ muş bir ingiliz Papazı başda olduğu halde (Hürriyet ve i'tilô.j) mensublarıyle ingiliz Muhibleri Gerniyeti 'nin Anadolu 'da ifsadatda bulunacakları yazılı idi. " "335 - XII. Kolordu Komutanlığı 'ndan gelen 78- 70-335 (7979) tarihli şifrede başlarında ingiliz Papazı Frew olduğu halde i'tilô.f ve Hürriyet Partisi kişileriyle ingiliz Muhibleri Gerniyeti halkı ulusal birlikden ayırmak için fesad karışdıracakları, Temsil Hey 'eti Reisliği 'nden bildirildiği ve müjsidlerin çalışmalarına meydan verilme­ mesi bildirilmişdi. Buna bütü"n mevki ' komutanlarının ve mill! hey 'et-i merkeziyenin giizlerini tamamen açdık. " ". . . ingilizlerin kışkırtmasıyla Kuvay-ı Milliye aleyhine harekete geçen cahil An­ zavur Ahmed adındaki Jandarma Mira/ayı, Şubat -336 sonlarında Biga 'da Gavur Imam adındaki cahil bir yobaz ın tarafdar/arım da başına toplayarak Karabiga 'da is­ yan çıkardığı Temsil Hey 'eti Reisliği 'nden ta 'mzmen gelen şifreden anlaşıldı. " "ingiliz parmağı ile, istanbul'da Kuvay-ı Milliye 'yi tanıyan Ali Rıza Paşa ka­ binesi isti 'fa etmiş (Temsil Hey 'eti Riyaseti 'nin 4-3-336 (7920) tarihli şifresinden). 7-3-336 (7920) tarihinde Temsil Hey 'eti Riyaseti 'nden gelen malumatda, ingilizler Boğazlardaki hakimiyetlerini te 'min etmek ve Kuvay-ı Milliye 'ye tabi ' Anadolu aksd­ mıyle istanbul arasında tampon teşkil etmek için Hürriyet ve i'tilô.J, Kızılhançer ve Nigehban asker! partileriyle yapdıkları anlaşma neticesinde bir Cemiyet-i Ahmediye teşkil eldiler ve bu cemiyet Teali-i-islô.m ismindeki fesad cemiyeti ile birleşdi. Bunlar Anadolu 'da Kuvay-ı Ahmediye teşkilatı yapmağa başlamışlar. Anzavurun hareketi bunların işidir. " ". . . Başda ingiliz Papaz ı Frew olarak Hü"rriyet ve i 'tilô.f vesiiir muhalif partiler birleşerek (78- 70-335 A tatü"rk 'ün istihbarat şifresinden) Anadolu 'daki Hü"rriyet ve i'tilô.f teşkilô.tı vasıtasıyla yapdıkları gizli teşkilô.t ile Anadolu halkı üzerinde propa­ gandalar yapdırdılar. Kimisi bu harekatın ittihadcı hareketi olduğunu, kimisi Atatü"rk 'ü ve onun teşkilô.tını bolşeviklik yapmak için olduğunu yaymağa bu vechile milleti zehirlerneğe başladılar ve Anadolu 'da bazı valiler Ferid Hükumeti 'nden aldığı ta 'limat ile A tatü"rk 'ü"n teşkilô.tı aleyhine halkın bô.zı saf ve şuursuzlarını silô.hlı ola­ rak bir bir ayaklandırdılar. "

ı67 M . Şefik Aker: 1stikliil Harbi Başlangıcında 57 Timen i yılı Askeri Mecrnua'nın tarih kısmı), İstanbul 1937, ss. 8g- ı 1 2 .

ve

Aydın Milli Cidiili, III. ci/d ( ı o6 sa­


ı ıo

MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

". . . ingiliz adamlan bu yapdıklan nı tamamlamak için bazı Hürriyet ve i'tiliıf Partisi adamlarını 60'ar ingiliz lirası aylıkla Anadolu yu fesadlamak için göndermiş olduklan işitildi (19-3-336 tarihli istihbaratdan). " ". . . Yukarıda bahsetdiğim üzere ingilizler namına başda bir ingiliz Papaz ı ol­ duğu halde bir tarafdan medme/erin yetişdirdiği hocaların bazılan Teali-i isliım Ce­ miyeti adı altında diğer tarafdan Hürriyet ve i'tiliıf Partisi mensublarıyla Nigeh­ ban 'cı, Kızılhançer'ci denilen ve Türk milletinin kurtuluş tarihinde uğursuz izler bı­ rakan partilerin bazı adamları, Atatürk 'e ve ona bağlanan Türk Kuvay-ı Milliye­ si 'ne ve teşkiliıtına karşı siliıhlı siliıhsız savaş açdılar. " ". . . Bu kardeşlerimiz, ingiliz/erin aleyhimizde/ci siyasetine kimi bilerek, kimisi bilmeyerek keskin ve kanlı birer alet oldular. Anadolu illerinde en ziyade bazı hocalar ve Hürriyet ve i'tiliıf mensublan vasıtasıyla gizli gizli leşkiliıt yapmağa, kardeşleri­ nin kanlarını dökrneğe başladılar. ingilizierin her vechile bu işlerde yardımlarını gördüler. .(ava/lı Türk vatanseverlerini bir tarafdan Adana 'da, Ayıntab 'da Fransız­ larta ve diğer tarafdan Ermeniler/e islik/al ve yurd kurtuluşu adına savaş yapartarken bu gafil partiler mensublan, kardeşlerini arkadan ve içeriden vururcasına çeteler, kı­ yamlar çıkarmağa başladılar. " İngiliz Muhibleri Cemiyeti'ni bir fesad yuvası kuruluş olarak lanetleyen Anadolu basınında (İngiliz Muhibleri Cemiyet-i fesadiyesi) başlığı altında şu çe­ şid haber ve yazılar yer alıyordu: 168

"ingiliz Muhibleri Gerniyeti fesad ocağı, istanbul'da Cağaloğlu 'nda Hasan Fehmi Paşa 'nın konağında Said Molla 'nın taht-ı riyasetinde kuŞad edilmişdir. Resm-i kuŞadda Sıhhiye Umum Müdiirü Dr. Abdullah Cevdet, esbak Dahiliye Nazırı Mehmed Ali, Hafız ismail, .(eyneliıbidin, Vasfi Hoca, Harbiye Nazırı Ve­ kili Kiraz Hamdi, Şerif Paşa 'nın biraderi Fuad vesair eşhas hazır bulunmuşdur. Esna-yı kuŞadda Said Molla, Mehmed Ali ve Hafız ismail irad-ı nutuk ederek ingiltere ve Fransa 'nın lemadi-i Ömu·r ve afiyetine duahan olmuşlardır. " Basında yer alan (Said Molla'nın Rezaletleri) başlıklı diğer bir haber de şu idi: 169

"Said Molla 'nın riyasetinde bulunan ingiliz Muhibleri Cemiyeti, akdetdiği bir ictima 'da Merkez-i Umu mf mühü"rü"ne ingilizce ibareler iliıve edilmesini ve mektebler­ de ingilizce tahsilinin mecbun olmasını ve tedrisatı /cami/en ingilizce olmak üzere leylf bir mekteb açılmasını taht-ı karara almış ve bu kararlarını Hükumete bil.dir­ mişdir. " 168

A çıksoz, Kastamonu, 2 Eylul 1 336 ( ı 92o), Nu. 75, s. 3 ·

169 Açıksoz,

Kastamonu, 9 Eylul ( 1 920), Nu.

77,

s. 4·


İNGİLİZ MUHİBLERİ CEMİYETİ

I I I

Anadolu'da Milli Mücadele hareketlerinin gittikçe gelişmesine ve kuvvetlen­ mesine karşı İngilizler, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarına karşı daha anlayışla değişik bir politika izlemek gerektiğine inandıkları halde 170 , yalnız Lloyd George ve İngiliz Muhibleri Gerniyeti öncüleri düşmanlık faaliyetlerini gittikçe artırmaya çalışıyorlardı. Ruslar tarafından "gerici bir kuruluş" olarak vasıflandırılan İngiliz Muhible­ ri Gerniyeti hakkında Bolşeviklerin Ankara Büyükelçisi A ralov şunları yazmakta­ dır: 1 7 1

". . . Feodal/er, nice çeteler, nice isyanlar tertipiediler! Bütün bunlar İttihad ve Terakki Fırkası 'mn artıkları *, (İngili?. Muhibleri Gemiyeti) ve daha başka gerici teşkitatlar aracılığı ile iş gören Gur?,on,Llyod George ve Öteki emperyalistlerin ö'nderli­ ği ile yapılmakdadır. "İngili?. Muhibleri Gerniyeti İstanbul'da, İngiliz Intelligence Service leşki/atının temsilcisi Rahib Frew 'nun para desteği ile Padişah Vahldeddin ve Sadna?,am Damad Ferid Paşa tarafından kurulan gerici bir teşkitattır. Bu derneğin başında, o ?,aman/ar İstanbul'da çıkmakda olan gerici (reni istanbul) ga?,etesinin sahibi Said Molla bulunmakdaydı. " İNGiLiZ MUHİBLERİ CEMİYETİ'NİN YILLIK GENEL KONGRESİ

ı 6 Temmuz 1 920 Cuma günü yıllık Genel Kongre'sini yaparak yeni Yöne­ tim Kurulu'nu seçen İngiliz Muhibleri Cemiyeti, kongresinin sonucunu şöyle ilan ediyordu: 1 72 "İngili?. Muhibleri Gerniyeti 7336 (7920) senesi umumi kongresi İstanbul ve cı­ vannda olan bilcümle şubeleri murahhaslanndan teşekkiil ederek ni?,amnameye uygun intihabat icra olunuh yeni yıl İdare Medisi Hey 'eti 'ne ittifakla aşağıdaki ?,evat seçil­ mişlerdir: . Fahn Başkan: Ziraat Bankası Umum Müdü'rü" Kamil Paşa?,ade Şevket Bey. 170

G. jaeschke: Kurtuluş Savaşı ik ilgili ingiliz Belgeleri, Ankara 1 97 ı , ss. 252-57 "Türk Dost­ Iuluğunun Değerini Anlayan İngiltere." 171 S. İ. Aralov: Vospomindni Sovietskago Diptomato (Sovyet Diptomalı 'nın Hiitıraları) 1922- 1923; Moskova 1 96o, s. ı ı 6 ve dipnot 3 1 . • Not: İngiliz Muhibleri Cemiyeti'ni İttihat ve Terakki Fırkası'nın anığı saymak yanlışdır. Bu kuruluşun siyasi işbirlikçisi ve anakları Hürriyet ve İ'tilaf Fırkası ile Nigehban ve Kızılhançer cemi­ yetleri mensublarıdır. Nitekim Çerkez Edhem de hatıratarında Poyraz ve Alaşehir çetelerinin mil­ li kuvvetiere karşı ayaklanmalarını anlatırken: "Anlaşıldığına göre bu muhalefet zümresi İstanbul Ferid Paşa Hükfımeriyle ve İngiliz Muhibleri Cemiyeti ile münasebette idi. Ve hemen hepsi itti­ had ve İ'tilaf zihniyetinin esiri idiler." demekdedir. (B k. Çerkes Edhem 'in Hiitıraları, Dünya Gazetesi Basımı 1 962, s. ı 6; ayrıca Bk. Zeki Sarıhan: Çerkez Edhem 'in ihaneti, İstanbul ı 984, s. ı s, dipnot 3.) F. T. 172 Alemdar, ı7 Temmuz 1 920 Cumanesi , aded: 572-2872, s. 2.


ı 12

MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Birinci Başkan: Adiiye Miisteşan Said Molla Bey. Falıri İkinci Başkan: Erkan-ı Harb-ı Balıriye Reisi Enver Bey. F a ./ı r i a z a - i - k i r a m : . Şv"refa-yi kirarndan ve Daro"llıikmet-iil İslamiye azasından Şerif Sa 'deddin Paşa Adiiye Nazın Ali Riişdii Efendi A yan İkinci Reisi Aristidi Paşa A yandan Azaryan Efendi Eski Dahiliye Nazın Ali Kemal Bey Eski Dalıili:p Nô.zın Melımed A li Bey Yaver-i-Jıas Hazret-i Şehriyari Harndi Paşa Mahkeme-i Cinayet Birinci Reisi Arifi Bey İstanbul Valisi Abdullah Bey Eski kurenadan (mabeyncilerden, Padişalıın yakınlanndan) Faik Bey. İstinaf Müdde-i Umumisi Cevad Bey Darollıikmet-ül İslamiye azasından Hoca Rasim Efendi. D a i m i A z ala r: Ayandan eski Şuray-ı Devlet Reisi Rıza Tevfik Bey (Bôliikbaşı) Ayan Reis Vekili Vasfi Efendi Posta ve Telgraf Umum Müdiiro· Refik Halid Bey (Karay) Eski Selanik Valisi Melımed Nazım Paşa (Nazım Hikmet 'in baba tarafından Dedesi) Eski kurenadan Reşid Bey Eski İşkodra Valisi Safiyiiddin Bey Şehremini Vekili Salim Paşa Hatib-i şehir Darolhikmet-ül İslamiye azasından Hafız İsmail Efendi Mü"lga Cemiyet-i Rü"sumiye azasından Leon Bey Şirketler Komiseri Nebil Bey Sadrazam Halil Rif'at Paşazade Alımed Rif'at Bey Medresetül-kazat Müdü·,u· Hoca Mü.n ir Efendi Deniz Albaylığından emekli Sermed Bey Müfettiş: Beykoz ve Paşabalıçe Şube Reisi Abdi Bey Merkez-i Umumi: Cağaloğlu'nda Hasan Fehmi Paşa Konağı. İngiliz Muhibleri Gerniyeti'nin yukarıdaki yeni yöneticileri, kuruluşundan bu yana faaliyetlerine ön safda katılanlar ve en son kongrelerinde cemiyeti ele geçirmeğe çalışacaklar bir bir incelenirse, bunların çoğunluğunun Hürriyet ve


İNGİLİZ MUHİBLERİ CEMİYETİ

ı

13

İ'tilaf Partisi mensubları bulunduğu görülür. Milli Mücadele sonunda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce (Vatan Haini) ilan edilerek yurddışı edilen (Yüzellilik­ ler) listesinde bu şahıslardan bir çoğunun bulunuşu da dikkat edilecek bir nok­ tadır.

Tarık z. Tunaya nın eserinde de belirtildiği gibi, "ingiliz Muhibleri Gerniyeti faaliyetini müŞterek elemanlada bağlandığı Hiirriyet ve i'ti!af Fırkası 'nın hareket progra­ mına göre ayarlamış, bu fırkayı ve etrafını saran diğer cemiyetleri takib etmişdir. "1 73 '

Bu son derece kuvvetli olan yakınlık ve ilişkiden ötürüdür ki kuruluş, Hürriyet ve İ'tilaf Fırkası ile birlikde İstanbul'da Şehremini'nde "Hamiyet-i Va­ tan" adlı bir cemiyet kurmuşlar; 174 sosyoloji ile uğraşacağını ileri sürerek bir de "Anadolu Tahlis ve Teavün Cemiyeti" kurmaya kalkışmışlardır. 175 Her fırsattan yararlanarak faaliyetlerini tazeleyen ve duyuran cemiyet, 1 9 Ağustos 1 920 Perşembe günkü gazetelerle ş u ilanı yayınlamışdı: 1 76

"Ad/iye Mü"steşan Said Molla Bey 'in taht-ı riyasetindeki ingiliz Muhibleri Ce­ miyeti'nin istanbul Klü"bü"'nü"n Cuma günü" Cağaloğlu 'nda Hasan Fehmi Paşa Ko­ nağı 'nda resm-i kuŞadı icra olunacakdır. Cemiyet, Türkler arasında ingiliz muhibli­ ğinin neşir ve ta 'm im ine sarf-ı mesai edecek ve Türkiye ile İngiliz ticaretinin inkişa­ fına çalışacakdır. Cemiyetin şimdiki halde oniki fahri, ondört fa 'al a 'zası mevcud­ dur. " Görüldüğü gibi, daha önce politika ile ilişkisi bulunmadığını iddia ederken, seçimler için Kadıköy aday-adaylarını ilan eden cemiyet, bu defa da Türk - İn­ giliz ticaretini gelişdirmekden sözedecek kadar şaşkındır. Başlangıç günlerinde, İngilizlere binlerce üye kaydettiklerini söyleyen demek yöneticileri, şimdi 1 2 fah­ ri ve 14 fa'al üyesi bulunduğunu ilan ediyorlardı.

Enver ,Ziya Karai'ın yayınladığı 177 (Türkiye'de İngiliz Muhibleri Cemiyeti)'ne girenlere verilen üye kartı örneği * , 586 numaralı üyenin "Sirkeci Harnallar Ke­ sedarı Raşid Ağa " olduğunu gösteriyor ki, bundan da Cemiyete her sınıf ve ta­ bakadan kimselerin alındığı anlaşılmakdadır. Bu hususda Bayarın eserinde (Ce1 73 Tank Zafer Tunaya: Tirlciye'de i Siyasi Partiler, İstanbul 1 952, s. 436. m lbid, s. 436, dipnot 6. m A lemdar, 28 Eylul 1 920, aded: 643-2943. 176 Alemdar, 19 Ağustos 1 920 Perşembe, aded: 6o3-2go3, s. 3· 1 77 Enver Ziya Karai: Tiirlciye Cumhuriyeti Tarihi (1918- 1944), İstanbul 1 944, s. 3· * Not: Cemiyetin ilk üye kartı örneği: "Avrupa'nın en büyük hatası "İttihadcılık" ile "milli­ yetçilik"'i birbirine kanşdırmasıdır. Şimdi so.ooo'den çok İngiliz Muhibleri var" diye yazan (Aic­ vam) gazetesinin ı B Eylul 1 9 1 9 Perşembe günkü sayısında yayınlanmışdır. F. T. F. 8


M iLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULCŞLAR

1 14

miyete nasıl üye toplandı?) başlığı altında şu dikkate değer bilgi verilmekde­ dir: 178

"ingiltere Elçiliği Baş-tercümanı Mr. Ryan harekete geçdi. Hiirriyet ve i'titaj Partisi genel merkezine başvurdu, parti reisi Sadık Bey 'le gö"rüşdü� maksadı anlattı. Bu zat bilindiği gibi açıkdan ingiliz himayesini (mandasını) taleb ediyor, propagan­ dasını yapıyordu. Bu sırada eski Şura-yı Devlet (Danıştay) üyelerinden Said Molla, Partide hayli nüfuz sahibi idi. Hemen ortaya atıldı. Bu karlı işden kendi hesabına fayda sağlamak istedi. ingilizler de kendisini tanıyor/ardı. ingiliz Haber-alma Dai­ resi'nde çalışıyordu. Molla: - istediğiniz işi arzunuza göre ben yaparım, dedi. Cemiyetin kuruluşundan önce istanbul'da ingilizlere muhib (dost) olarak kaç ki­ şinin cemiyete üye olacağının bilinmesi lazım geliyordu. Said Molla ya: "Siz yardımı bu suretle yapacaksınız, para için sıkıntı çekmeyiniz. Bize (ingi­ liz/ere) dost cemiyet kurulmasını arzu eden kimselerin adresi ve imzalannı taşıyan bir mazbata te 'min ediniz. " Denildi. O da bu işi üzerine aldı. Alemdar Gazetesi sahibieriyle elele verdi. Bu gazete Vahideddin ve Damad Ferid'e olduğu kadar, ingilizlere de sıkı sıkıya bağlıy­ dı. Bağlılığını milli harekete ve onu idare edenlere karşı şiddetli yazılan ile gösteri­ yordu. imzalanacak mazbatada şu satırlar vardı: "Aşağıda imzası bulunan bizler, adalet ve insanlığın hamisi ingilizlere muhib (dost) olduğumuzu imzamızla tevsik ve (ingiliz Muhibleri Cemiyeti) namiyle bir ce­ miyet teşkiline karar verdiğimizi beyan eyleriz. " "Bir hafta sonra mazbatalar Mr. Ryan 'a sunulduğu zaman o ve yanında ingi­ liz gizli servisinin seçkin siması General Deedes 1 79 hayretler içinde kaldı. Mazbata­ lardaki bilinen ve bilinmeyen, yani gerçek ve uydurma imzaların sayısı ellibini aşmış­ dı. " "ingiliz Muhibleri Gerniyeti için bir hüviyet varakası yapılmışdı. Bu vesikaların baş tarafının sağında Türk, solunda ingiliz bayrağı vardı. Rengi, açık kırmızı idi. Cemiyetin mühüründen başka ü"stü.nde, sahibinin fotoğrafı ile Said Molla 'nın imzası 178

Celal Bayar: a.g.e., ss. 2203-2204. Sir Wyndham Deedes, o sırada İngiliz Askeri Ataşesi bulunuyordu. Bu şahıs ve Türki­ ye'deki faaliyetleri için bk. John Presland: Deedes Bey, London 1 942. 1 79


İNGİLİZ MUHİBLERİ CEMİYETİ

ı ı5

bulunuyordu. Bu vesika sahibieri adeta imtiyaz/ı bir sınıf olmuşdu. Vesikalar, kav­ galarda polise, vergi işlerinde tahsildam karşı kullanılabiliyordu. " ı so Sık sık politika ile ilişiği olmadığını ilan eden ve (Said Molla Beyeferıdı'nin :ıek mühim izahatı)'na 1 8 1 lüzum gören Cemiyet, kayidierini yenilemek; hüviyet :. arakalarını değişdirrnek gibi mecburiyetlerle de karşılaşmışdır: 182

"ingiliz. Muhibleri Cemiyeti Meclis-i idaresi, 2 Eylul 7920 Perşembe giirıii saat beşde ictima ' akdeyleyerek Cemiyetin niz.,amnamesi ve kuruluş maksadına uygun ola­ rak hiç bir şekil ve surette siyasetle uğraşmayıp mv."nhasıran ictimaiyatı naz.,ar-ı dik­ kate alarak kat 'i surette bu sahada çalışmağa karar verdikleri gibi, istanbul ve civa­ rında bulunarı yirmibeş şubesinin tanzim ve tekamiiliirıe ve kayıd muamelelerinin ye­ nilerıerek icrasına dair kararlar ittihaz olurım uşdur. Cemiyetin hiiviyet varakaları değişdirilmek, yenilenmek ve kayıd muameleleri ya­ pı/dığından evvelce kayıd/ı bulunarı z.,evat hiiviyet varakalan ve iki aded ufak kıt 'ada fotoğraflan ile her giirı Cağaloğlu 'nda cemiyet merkez., kilibiine miiracaat eylemeleri liiz., u mu ilan olunur. " (Cümle düşük) "Haber aldığımız.,a göre ingiliz., Muhibleri Gerniyeti 'nin rıiz.,amrıamesirıde Hey 'et-i idare 'ce baz.,ı değişiklikler icra edilmekdedir. Bu değişiklik gereğince istan­ bul'un muhtelif mahallerinde bulunarı şubeler lô.ğvedilecek ve Cemiyete kayıd/ı biitiirı az.,alar, Merkez., Hey 'eti 'ne merbut bulunacağı gibi, az.,aya fotoğrafilerini havi birer hiiviyet varakası (kimlik kartı) verilecekdir. " 1 83 İngiliz Muhibleri Cemiyeti'nin Kiraz., Hamdi Paşa tarafından Bandırma'da da kurulmak istendiği bilindiği gibi 1 84 , Tokat Meb'usu Nazım Bey'in komünistlik suçundan sorgusu yapıldığı sırada da kuruluşun bahsi geçmişdir: 185

"- işte Nazım Bey, siz.,e şu gösterdiğim (ingiliz. Muhibleri Cemiyeti) beyanna­ me ve programını bundan bir sene evvel 70 Ağustos 7335- 7979 Pazar giinii Amas­ ya 'da Re 'fet Paşa 'nın yaveri Hikmet (Gerçekçi) Bey 'e vermişsiniz.,. Buna ne dersiniz.,? - Ben böyle bir şey vermedim. Re 'fet Paşa bu inkılô.bın riiesasırıdandır. Ben delimiyim ki böyle muz.,ır bir kağıdı bu adama vereyim? Hatta bu beyannameyi bile bilmiyorum. Talimatname sokaklara, kahve/ere asılmışdır. Ben Sivas 'a gittiğim vakit Re 'fet Paşa ile raveri orada idiler. Madem ki A masya 'da kendilerine böyle bir be18°

Kemaleddin Şahrlı: Miilareke Acıları, İstanbul ı 930, ss. ı 32-38. Almıdar, 26 Eylul ı 920 Pazar, aded 64 ı -294 1 . 1"2 Almıdar, 4 EylUl ı 920 Cumartesi, aded 6 ı 9-29 ı 9, s. 2. 1"3 Almıdar, 5 Nisan ı92 ı Salı, Nu. 9 (899-3099), s. 4· 181

184

18'

Selim San bay: islilcliıl Savaşı 'rıda Mudumu-Bolu-Du'<.ce, Aydın ı 943, s. 2 ı Dr. Fethi Tevetoğlu: Tiirlciye'de Sosyalisi ve KomU'rıisl Faaliyeller (1910- 1960), Ankara ı 967, s.


M İLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

ı ı6

yanname vermişim, Sivas 'da beni göriince bunu neden Paşa Hazret/erine arzetmemiş­ lerdir?" Görülüyor ki İngiliz Muhibleri Cemiyeti'nin tüzük ve programı, Milli Mücadele mahkemelerinde "muzır propaganda evrakı" sayılarak araşdırma ve sorgu konusu olmuşdur. İngiliz Muhibleri Cemiyeti'nin içyüzünü ve Halife'nin İngilizlerle yapdığı söylenilen gizli anlaşmanın metnini Yusuf Hikmet Bayur, Atatürk için yazdığı eserinde şöyle açıklamakdadır: 1 86

"- ingiliz Muhibleri Cemiyeti. - Esas bakımından amaç, ingiltere 'nin dostlu­ ğunu kazanmak ve o, Osmanlı banşında en te 'sir/i devlet olacağından böylelikle ba­ nşın elden geldiği kadar hafif olmasını sağlamaya çalışmak idi. Ancak A merika 'nın aksine olarak o devirde ingiltere alabildiğine sömiirgeci ve emperyalist bir devletti ve onun Başbakanı Llyod George, Tiirklere karşı çok düŞmanca duygular besliyordu. Bu gibi etkiler altında Cemiyet 'de iki tiirlii üye ortaya çıkar: A) Samimi olarak ingiliz dostluğundan fayda umup kö'tii işlere kanşmayanlar; B) Cemiyeti, Millf Miicadele aleyhinde kullanmak suretiyle ingilizlere yaranmak ve özel menfaal elde et­ mek isteyenler. Bu ikinci takımın başında eski Şurayı Devlet üyelerinden Said Molla diye biri vardı ve Papaz Frew adında bir ingilizle işbirliği yaparak Millf Mücadele 'yi balta­ lamaya çalışıyordu. Cemiyet Ağustos 7979'da *, yani Yunan 'ın izmir'e girmesinden üÇ ay kadar sonra, kurulmuşdu ve samimi olan üyeler ingiltere 'yi Yunan 'ı desteklemekden vazge­ çirmek için Cemiyetin faydalı olabileceğini sanıyorlardı. Atatürk, Büyük Nutuk 'da bu cemiyet için ağır sözler kullanmışdır. Bunlar doğ­ rudur, çü'nkü samimi denebilecek üyeler hem pek azdı; hem de işler kô'tü gidince ses­ siz kalmışlardı. " ". . . ingiliz mandasını isteyenlerin ileri sürdükleri düjü'nceler arasında şu yön de vardı: ingiltere uzun zamandan beri sömürgelerinde pek çok Müslü'man uluslarını yönetmekde olduğundan bizlere karşı nasıl davranılması gerekdiğini bilir ve onun yönetimi bizlere yabancı gelmez. Bu işte ingiltere'ye atfedilen bilginin temeli ise gerçekden Müslümanlarca hiç bir vakit kabul edilmemesi gereken bir yö'ndü'. O da şudur: Vicdanlannı satın alabileceği bazı din adamlanndan kendi egemenliğinin islô.m şeriatma uygun ve ona boyun eğ186

Yusuf Hikmet Bayur: Alaliirk, Ankara ı g63, ss. 203-206. • Cemiyet'in kuruluş tarihi (20 Mayıs ı g ı g Salı)'dır (Bk. Dipnot: 54). F.T.


İNGiLiz MUHİBLERİ CEMİYETİ

ı ı7

. menın Miislü manlar için vacib olduğunu guya isbat eden fetvalar almak ve halkın kukla durumuna düjü"rülmüj olan bir hü"kü"mdara bağlılığını sö"miirerek onun vasıla­ siyle ulusu boyunduruk altında tutmak. " "Halife-Ingiliz Gizli And/aşması. - Bu konu ile ilgili olarak 72 Eylul 7979'da Sadrazam Damad Ferid ile Ingiliz murahhası arasında imzalandığı ve az sonra Pa­ dişahca onaylandığı ileri sürülen bir gizli anlaşma Fransızlarca ele geçirilip yayın­ lanmışdır. Bu belgenin gerçekden var olup olmadığı üzerinde çok tartışılmışdır, ancak o sırada duruma ve hem Ingilizierin hem de Padişahın istek ve düjü.ncelerine çok uy­ gun olduğu ve bunların kağıd üzerine dökülmesinden ibaret bulunduğu için gerçek durumun bir ifadesi sayılabilir. Onun 4. ve Z maddeleri yukarıda andığımız fetva işine verilen önemi gösterdiği gibi Ingiltere 'nin o devirlerde bü.ıü·n Müslüman hükümdarlardan veya Ağa Han gibi dınl önderlerden nasıl faydalandığını gösteren bir ömekdir. Tü.rlü. yerlerde yayımianmış olan andiaşmanın metni aşağıda gö"rü.lecekdir. Bu, ilk olarak 22 Ocak 7920 günlü. The New York Herald Tribune adlı Amerıkan gazetesinde çıkmışdır. Daha sonra (Ankara And/aşması) adını taşıyan ve 20 Ekim 7927 'de imzalanan Türk-Fransız Anlaşması 'nın imzalayıcısı, Fransız Meb 'usan Meclisi 'nin Dışişlen. Komisyonu Sözcüsü" Franklin-Bouillon bu belgeyi kendisinin elde etmiş olduğunu, ancak bir A merikan gazetesinde yayımianmasının daha te 'sirli olaca­ ğını düjü"ndügü"nden onu anılan gazeteye verdiğini bizlere söylemişdir ve olayın kesin olarak doğruluğu üzerinde direnmişdir. 72 Eylul 7979 günlü. olan metin şöyledir: "7 - Ingiltere Hükumeti kendi kumandası altında Tü"rkiye 'nin tamamıjet ve istik/.5/ini deruhde eder. "2 - Istanbul makaTT-ı Hiliifet ve Saltanat olacak ve Boğazlar Ingiltere 'nin murakabe ve kontrolü"ne tabi' tutulacakdır. "3 - Tü"rkiye mü.stakil bir Kürdistan teşkiline mürnanaat etmeyecekdir. "4 - Bunlara karşılık Türkiye, Ingiltere 'nin Suriye ve Elcezire hakimiyetini, icabında muavenet-i fiiliye ibraziyle te 'min ve Hiliifet 'e aid manevi kudret ve seliihi­ yetin Ingiltere 'nin lehinde gerek Suriye hava/isinde ve gerekse Müslü"manlarla meskun diğer aksamda isti 'malini taahhüd eder. "5 - Milli cereyanlann önüne geçebitmek için Tü"rkiye 'de yeniden te 'sis edilecek olan yan meşrotl idareye karşı vuku 'bulacak aksü"lamelleri Ingiltere Hükumeti teskin için bir kuvve-i zabıta tahsis edecekdir. "6 - Türkiye, Mısır ve Kıbrıs üzerindeki bü.tü"n hukukundan feragat ederek husus! ve yan resmi mahiyeti haiz olan Ingiltere Hükumeti konferansda Türk mu­ rahhaslannın bu babdaki arzularını is 'afa meyli olacak ve bunun kabulünü der 'uhde edecekdir. (Cümle düşükdür.)


i\1İLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURCLUŞLAR

ı ıB

"7 Sulh şartlannın kararlaşmasırıdan sonra .(at-ı Şahane dö"rdiincii madde­ deki hususları tevsi' için ingiltere Hükumetiyle ayrıca bir mukavele taati edecektir Bu mukavelenin hiikiimleri gizli tutulacakdır. -

"işbu mukavelename Dersaadet 'de niishateyn (iki nusha) olarak tanzim ve tara­ feyn-i akideynce (anlaşmayı akdeden iki tarafca) teati ve kabul edilmişdir. " ". . . Ancak şu yön ii de söylemek gerekir ki bugiine kadar bu belgenin gerçekden var olup olmadığı kesin olarak anlaşılmamışdır. Vahideddin bir ingiliz savaş gemi­ siyle istanbul'dan kaçarken bunu ya yok etmiş veya yanında gö"tiirmiiş olmalıdır. in­ giliz/er ise bu belgeyi o sırada yalanlamış olmalarına gö.re bunu -eğer var idiyse- ya­ yınlama/arı beklenemez. " Hürriyet ve İ'tilaf Partisi, Sulh ve Selamet-i Osmaniye Partisi ve Nigehban Cemiyet-i Askeriyesi gibi Milli Mücadele'nin karşısında olan kuruluşlar hakkın­ da da dikkate değer bilgiler veren Bayur, İngiliz Muhibleri Cemiyeti ile hem kadro ve hem işbirliği yapan bu fesad ocaklarının birincisi üzerinde şu görüşle­ rini belirtmekdedir: 187

"Sonda tamamiyle düŞmaniara alet olacak olan bu parti, aşağı yukarı aynı öi_de olan daha bir takım partilerin başı sayılabilir. Durum gelişip o, hiyanet yolunda ilerledikçe bu gibi partiler gitgide Hiirriyet ve i'tiliif'a katılıp onun içinde eriyecekler­ dir. . . . Hiirriyet ve i'tiliif Partisi, Ocak 7979'da, Meşrii.tiyet 'in başlannda kurulmuş olan eski partinin bir devamı olarak, yeniden kurulur. Başlangıçda ittihad ve Terak­ ki 'nin sebeb olduğu yıkımiara karşı dikilmiş olan ve onun eski rakibi sayılan bu par­ ti iyi karşılanır. Ancak gitgide, o sırada Osmanlı ya aşırı düŞmanlık gösteren ingil­ tereye doğru yönelmesi ve çok geçmeden Tü.rkliiğii yok etmek amacını güden Sevr Andiaşması 'nın temsil ettiği siyaseti desteklemesi onu yurd düŞmanlan arasında en başda bir mevkie getirecekdir. ileri gelenlerinin en belli başlılan da Lozan Andiaşma­ sı hü"kü"mleri gereğince vatan haini damgası ve (750'/ikler) adı altında yurd dışına siirü"leceklerdir. "Hiirriyet ve i'tiliif, istanbul dışında birçok şubeler açabilecekse de, çok geçme­ den hiyanet yoluna sapması ve bu şii.belerin pekçoğunun Milli Miicadele aleyhine du­ rum alıp Tü"rkiye Biiyük Millet Meclisi'ne karşı ayaklanmalan kışkırlması ve des­ teklemesi, partinin Anadolu 'da sönmesini gerekdirecekdir. " İstanbul ve Anadolu'daki milli gücü yıpratıcı çeşidli yıkıcı propagandatarla zayıf iradeli aydınlarda tek çıkar yol olarak manda idaresi fikrinin yaygın hale gelmesine sebeb olan İngiliz Muhibleri Cemiyeti, Türklüğü yok etmek planında bütün işbirlikçileri ile birlikde hezimete uğramışdır. "Lloyd George, hazırlamış ol­ duğu pliin ı Papaz Frew ile Ferid Paşa 'nın beceremeyeceklerine emniyet hıisıl ettikden son187

Ibid, ss. 2o6-2o8.



İNGiLiZ MUHİBLERİ CEMİYETİ

I

19

ra tatbilcini bizzat eline almışdır. " 1 88 Amma, o da, Türk milli iradesinin şahlanışı ve ulaşdığı parlak sonuç karşısında, Türk milletinin hak ve hukukunu teslime ve tanımaya mecbur kalmış komutan ve diplomatlan gibi, gerçeğe boyun eğerek tarihi dersini almışdır. Kazanamıyacağını anladığı 1 9 1 9 seçimlerine girmeyen, yapılmasını isteme­ yen ve son Osmanlı Meb'usan Meclisi'nin açılmasına şiddetle karşı olan Hürri­ yet ve İ'tilaf Partisi ile İngilizlerin faaliyetleri yanında, İngiliz Muhibleri Gerni­ yeti de Padişaha başvurarak bu Meclisin meşru' olmadığını ileri sürmüş ve fes­ hedilmesini istemişdir. 189 Ankara'ya yerleşen Mustafa Kemal Paşa ve Hey'et-i Temsiliye, İstanbul'da bulunan kendilerine tarafdar bir Meclis ve çeşidli gizli milli kuruluşlar sayesin­ de faaliyetlerini büsbütün gelişdirmeği başarmakda idiler. Yalnız meb'uslann, subayların ve mücahidlerin değil; i'tilaf devletlerine aid silah depolarının basıla­ rak çeşidli ağır ve hafif silah ve cebhanenin de Anadolu'ya ulaşdınlması, işgal kuvvetlerinin başında bulunanları ve onlara uşaklık eden yerli yardakçılarını çi­ leden çıkarıyordu. Birçok milletvekilinin ve milliyetçi aydının tutuklanıp Mal­ ta'ya sürülmeleri; 1 8 Mart 1 920 Perşembe günü son Osmanlı Meclisi'nin İstan­ bul'da son toplantısını yaparak, süresiz olarak kendi kendisini tatil edişini kafi görmeyen Padişah'ın 1 1 Nisan 1 920 Pazar günü Meclis'i tamamen feshedişi, hep İngilizlerle, İngiliz Muhibleri Gerniyeti'nin marifetleri ve son boş çabaları­ dır. İNGiLiZ MUHİBLERİ GEMİYATİ VE MALTA SÜRGÜNLERİ Kapatılan son Osmanlı Meb'uslar Meclisi'nin birçok üyeleri Anadolu'ya geçmişler ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Ankara'da açılmasını sağlamış ve Milli Mücadele'nin zafere ulaşmasını gerçekleşdirmişlerdir. Osmanlı Meclisi'nin mühim bir kısmı da, diğer Türk aydınları ile birlikde, İngiliz Muhibleri Gerniyeti yöneticilerinin ve İ'tilafcıların düzenledikleri kundak­ lar sonucu, verilen jurnal listelerine uyularak İngilizler tarafından tutuklanıp Malta Adası'na sürülmüşlerdir. Edirne Meb'usu Şeref Bey'in hatıriarından yararlanan Fevziye A bdullah Tan­ sel, bu hususda şunları yazmakdadır: ı90

1""

Ahmed Reşid (Rey): a.g.e., s. 27 3. M . Tayyib Gökbilgin: Milli Miicô.dele Başlarken, ikinci Kitab, Ankara ı g65 , s . 2g6. 1 90 Favziye Abdullah Tansel: Ziya Golcalp Killiyô.tı i ll, Limrıi ve Malta Mektubları, Ankara ıg6 5, s. XXX. (Ayrıca bk. Mehmed Şeref: Malta Hatırim - Malta'da Türkler, Hakimiyet-i Mil/iye, 3 Mayıs 1 92 1 Salı, Nu. 1 7 5). 189

-


1 20

MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

"Malta sürgiinlerinden Edirne Meb 'usu Şeref Uluğ, Hürriyet ve İ'ti/af Merkez-i Umumisi'nden Ali ve Tiirkiye 'yi istila için Rusya imparatoru 'na jumal talcdim et­ miş bulunan Sadıle Beyler'in, Said Molla 'nın, Mustafa Sabri ve Karta[ furuncusu A 'yandan Vasfi Hoca 'lan n, Riza Tevfik 'in, Tal'at Paşa 'nın bendelerinden eski Da­ hi/iye Nô.zın Adil Bey 'in, Edirne 'yi Yunanistan 'a terlcetmemiz için çalışan Salim Paşa 'nın v. b. İngiliz hafiyelerinin, ingiliz me 'murlanna verdileleri jumallar üzerine Malta 'ya sü'rüldü"klerini, ingiliz zulmü'nün bu sürgü'n siyaseti lcadar, istanbul Hüku­ meti 'nin istenilen kimseleri tesliminin de bir zillet olduğunu lcaydediyor. " Ali ihsan (Sabis) Paşa, harb hatıralannda, kendisinin de aralannda bulundu­ ğu Malta sürgünlerinden bahsederken, onları şöyle sınıflandırmakdadır: 1 9 1 ". . . O zamana kadar hayatlanndan iimidi kesmiş göninen istanbul sürgü'nleri, harb mücrimi sayılan nô.zırlar, Ermeni tehciri ile ilgili zannedilen vali/er, İttihadcı Mer/cez-i Umumi azalan, Ziya Gö'kalp, Ağaoğlu Ahmed, Sa/ah Cimcoz, Celal Nu­ ri, Velid Ebuzziya vesaire vesô.ire. . . "

Ali İhsan Paşa daha sonra şu dikkate değer hususu belirtiyor: "Artı/c hepimiz platonik birer Anadolu mücô.hidi, aşırı derecede Mustafa Kemal ta­ rafdarı, nasyonalist veya ingiliz tabiriyle (Kemalist) kesilmişdik " İçlerinde Hüseyin Rauf (Orbay), Kara Vasıf, Ket Ali (Çetinkaya) ve Galatalı Şevlcet Beyler gibi Anadolu'daki Milli Mücadele'ye daha ilk günlerden beri katıl­ mış kimselerin de bulunduğu 1 44 Malta sürgününün büyük çoğunluğu, Mal­ ta'dan kaçınca veya serbest bırakılınca, veya İngiliz esirlerine karşılık verilerek değiştirilince derhal Anadolu'ya gelmişler ve Milli Mücadele'ye katılmışlardır. Gazeteci ve kalem erbabı olanlarından bazıları da Milli Mücadele'yi İstan­ bul'dan desteklemeye çalışmışlardır. İngiliz Muhibleri'nin casusluk ve jurnalcılığı ile ömürlerinin iki yıldan uzun bir süresini zulüm ve işkence içinde esarette geçiren bu 1 44 Malta Sürgünü'nün kimlikleri incelenince, çoğunun ünlü devlet ve fikir adamı vatanseverler, kahra­ man askerler, komutanlar oldukları görülmekdedir. Bunları jurnal eden vatan ve millet hainlerinin adlarını ise daha sonra ( I so'likler) listesinde bir bir bulaca­ ğız. 28 Mayıs I g ı g Çarşamba günü İngiliz otoritelerince İstanbul'da yapılan ani bir baskıola Bekir Ağa Bölüğü'nden 67 tutuklu alınmış; bunlara son dakikada, Kars Ştırası üyelerinden I I kişi de eklenerek toplamı 78 tutuklu o gece Prencess Ena gemisi ile Malta'ya sürülmüşlerdir. İçlerinden ı 2 kişi (Abbas Hilmi Paşa, Sa­ id Halim Paşa, Midhat Şü"krü' (Bleda) Bey, Hacı Adil Bey, Mahmud Kamil Paşa, Ziya Gö'kalp Bey, Halil (Menteşe) Bey, Kara Kemal Bey, Ali Mü'n ij Bey, Ahmed Şü'lcrii Bey, Ahmed Ağaoğlu Bey, Hüseyin Tosun Bey) 29 Mayıs ı g ı g Perşembe günü Limni'ye 191

Ali İhsan Sfıbis: Harp Hiilıralarım,

5. Ci/d,

Ankara

ı gs ı ,

s.

29.


İ NGiLiZ M U HİBLERİ CEMİYETİ

!2!

(Mondros !imanına) indirilmişler; 2 1 Eylul 1 9 1 9 Pazar gunune kadar burada kaldıkdan sonra Malta Adası'na getirilmişlerdir. Malta'ya ilk olarak Mart 1 9 1 9' da Ali ihsan Sabis Paşa ile emir onbaşısı ihrahim Ahmed Onbaşı sürgün edil­ mişlerdir. Muhtelif kafileler halinde değişik yerlerden, değişik zamanlarda ve değişik gemilerle İngilizler tarafından Malta Adası'na sürülmüş 1 44 sürgünün, kendile­ rine verilen sürgün numarası sırası ile adları ve kimlikleri şöyledir: 2667 Ali ihsan (Sabis) Paşa (İstanbul 30 Ağustos ı 882 - a.y. 9. 1 2. 1 957); VI. Ordu Komutanı 2668

ihrahim Ahmed Onbaşı; Ali İhsan Paşa'nın emir onbaşısı.

2675 Hüseyin Cahid (Yalçın) (İstanbul ı 875 - ı 8 Ekim 1 957); İstanbul Meb'usu, Tanin Gazetesi Başyazarı. 2676

Cetal Bey, Albay.

2677

Şerafeddin Efendi, Yüzbaşı.

2678

Hazım Bey, Binbaşı ; Garnizonculardan.

2679

Mehmed Tevfik Bey, Yarbay.

268o

Ahmed Tevfik Bey, Albay.

268 ı

Ömer Bey, Binbaşı.

2682

Tevfik Hadi Bey, Polis Siyasi Kısım Müdürü.

2684

Yusuf ,(iya Bey, Emekli Binbaşı, İ ttihad ve Terakki Üyesi.

2685 Habib Bey, Bolu Meb'usu (Bulgur Kralı). 2686 Mehmed Sabit Bey, Elazığ Valisi. 2687 Veli Necdet Bey, Dahiliye Nazırlığı Müsteşarı, Muhacirin me'murların­ dan, eski Diyarbakır Meb'uslarından. 2688 Hasan Fehmi Bey (Hoca), Kastamonu Meb'usu. 2689 Ali Fethi Bey (Okyar) (Pirlepe 29 Nisan ı 88o - İstanbul 7 Mayıs 1 943); İstanbul Meb'usu, ittihad ve Terakki Umumi Katiblerinden, İzzet Paşa Kabine­ si'nde Dahiliye Nazırı. 26go Tahir Cevdet Bey, Adana ve Van Valisi. 26g ı Rahmi Bey (Avranos), İzmir Valisi. 26g2 ismail Canbolat Bey (İstanbul ı 88o - İzmir 1 3 Temmuz 1 926) ; eski Dahiliye Nazırı, İ ttihad ve Terakki ileri gelenlerinden. 2693

Midhad Akif Bey, İ ttihad ve Terakki Bolu Katib-i Mes'Ulü.


!22

MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

2694

Cemal Efendi, Bekirağa Bölüğü Muhafız Bölüğü Komutanı.

2695

Abdulgani Bey, Yarbay.

2696

Nevzad Bey, Binbaşı, Musul Merkez Komutanı.

2697

Miimtaz Bey, Emekli Albay, Enver Paşa'nın Yaveri.

2698

Dr. Fazı/ Berkl, Kastamonu Meb'usu.

2699

Halil Sezaf Bey, Askeri Doktor (Yüzbaşı, Operatör).

2700

Ahmed Cevad Bey, Albay, İstanbul Merkez Komutanı.

270I

ihrahim Bedreddin Bey, Diyarbakır Valisi.

2702 Atıf Bey, Çanakkale Meb'usu ve ittihad ve Terakki Merkez-i Umu­ mi a'zalarından. 2703 Ferid Bey, (Hamal Ferid Bey diye tanınmış İttihadcı); Hukuk Fakültesi me'zunlarından ve eski İstinaf Mahkemesi A'zası ; ittihad ve Terakki Beyoğlu Katib-i Mes'ullerinden. 2704

Macid Bey, Divan-ı Muhasebat Mümeyyizlerinden.

2705

Hüseyin Kadri Bey, Karesi (Balıkesir) Meb'usu.

2706 Hoca Rijat Efendi, Dersiam, İzmit eşrafından, ittihad ve Terakki Temsilcisi. 2707

Mazlum Bey, Binbaşı, Garnizonculardan.

2708

Ahmed Haydar Bey, Binbaşı.

2709

Sami Bey, Albay.

27 r o

ihrahim Hakkı Bey, Binbaşı.

27 I I

Mustafa Asım Bey, Of Mutasarrıfı.

27 I 2

Hilmi Bey, Kırşehir Mutasarrıfı.

27 I 3 Cihangiroğlu Aziz Bey (Rankroj), Teşkilat-ı Mahsusa' dan, Kars Şuralar Cumhuriyeti kurucularından, Kars Ştirası Adalet Bakanı. 2 7 1 4 Pavlo Jamusev, Kars Ştirası Rum Üyesi. 27 I 5 Cihangiroğlu Hasan Han, Teşkilat-ı Mahsusa'dan, Kars Şuralar Curr huriyeti kurucularından, Kars Ştirası Savunma Bakanı. 27 I 6

Alibeyzade (Alibeyoğlu) Mehmed Bey, Kars Valisi.

27 I 7 Cihangiroğlu ihrahim Bey (Aydın), Teşkilat-ı Mahsusa'dan, Kars Şuralar Cumhuriyeti kurucularından, Kars Ştirası Başkanı. 27 I 8

,Zekeriya ,Zihni Bey, Edirne Valisi.


İNGiLiz M UHİBLERİ CEMİYETİ

27 ı 9

Ahmed Muammer Bey, Konya Valisi.

2720

Musa Bey Salahov (Sa/akova), Kars Polis Müdürü.

272 ı

Yusufoğlu Yusuf Bey (Hasopof), Kars Ş urası Gıda Bakanı.

2722

Tauchitgin Memlejeff, Kars Emniyet Müdürü.

2723

Ganz Bey, İ ttihad ve Terakki Temsilcisi, Katib-i Mes'ul.

2724

Ahmed Bey (Erener), eski Sivas Valisi.

2725

Radjinski Matroi, Kars Ştırası Rus Üyesi.

2726

Vafiades Stefani, Kars Ştırası Rum Üyesi, Sosyal Yardım Bakanı.

2727

Mehmedbeyoğlu Muhlis Bey, Kars Ştırası P.T.T. Genel Müdürü.

1 23

2728 Salô.h (Selô.haddin) Cimcoz Bey (İstanbul ı 87 7 - İstanbul 1 947), İstan­ bul Meb'usu.

2729 Mehmed Sabri Bey (Toprak), Saruhan Meb'usu, eski Ziraat Vekillerinden, Katib-i Mes'ullerden. 2730

Süleyman Sudi Bey, Rize Meb'usu.

273 ı

Ubeydullah Efendi, İzmir Meb'usu.

2732 Siileyman Nu 'man Paşa, Doktor, Sahra Sıhhiye Reisi (Ordu Sağlık Müfettişi). 2733 Memduh Şevket Bey (Esendal) (Çorlu ı 883 - Ankara ı 6 Mayıs 1 952), Musul Valisi. 2734 Mustafa Hayri Efendi (Ürgiiblü) (Ürgüb ı 867-Ürgüb 1 922), Şeyhü'l İs­ lam ve İzzet Paşa Kabİnesi'nde Adiiye Nazırı. 2735 Nazırı. 2736 2737

Pirzade (Pırpırzade) ihrahim Saib Bey, Şuray-ı Devlet Başkanı, Adiiye Ahmed Nesimz Bey, Hariciye Nazırı. Faik (Öz) Bey, Doktor, eski Merzifon Kayınakamı.

2738 Şükrü Kaya Bey (İstanbul ı 883 - İstanbul ıo Ocak 1 959), Mülkiye Müfettişi, Muhacirln Umum Müdürü. 2739

Hacı Ahmed Paşa, Enver Paşa nın Babası.

2740

Hamid Rıza Bey, Bursa Meb'usu.

2742

Zülfizade Zulfi Bey (Tiğrel), eski Diyarbakır Meb'uslarından.

'

2743 Pirinççıoğlu Feyzz Bey, Diyarbakır Meb'usu, eski Nafıa Vekillerinden. Ziya Gökalp'in Dayısının oğlu. 2744

Sarafoğlu Michel, Osmanlı Ordusu'nda Teğmen, Tercüman.


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

verı.

2745

Tahir Efendi, rüzbaşı.

2746

iv.et Basri Bey, Diyarbakır Askerlik Dairesi Katibi.

2747

Mehmed Hilmi Bey, emekli Kurmay Binbaşı.

2748

A bdullAh Murgan, Çavuş.

2749

Mehmed A bed, Er.

2750

Mustafa Sıdkı, Onbaşı.

275 1

Şevket ..(iya Efendi, Süvarİ Teğmeni, Fakreddin Paşa (Tü"rkkan)'nın Ya-

2 752 Fakreddin Paşa (Tü"rkkan), (Rusçuk ı 868 - İstanbul 22. ı o. ı 948) Medi­ ne Muhafızı. 2754 Nazırı.

Prens Mehmed A bbas Halim Paşa (Şubra ı 886 - Kahire 1 934), Nafıa

2755 Prens Mehmed Said Halim Paşa (Kahire ı 863 - Roma 6 Aralık 1 92 1 ), Sadrıazam. 2756 Midhat Şükrü" Bey (Bleda), Burdur Meb'usu, ittihad ve Terakki Genel sekreteri. 2757

Hacı Adil Bey, Meb'usan Meclisi Başkanlarından, Dahiliye Nazın.

2758

Mahmud Kamil Paşa, eski V. Ordu Komutanı, Harbiye Müsteşarı.

2759 ..(iya Gö"kalp Bey, (Diyarbakır 1 876 - 25 Ekim 1 924), Ünivetsite Pro­ fesörü, Ergani - Maden Meb'usu, ittihad ve Terakki Merkez-i Umumi A'zası. 2760 Halil (Menteşe) Bey (Milas ı 874 - Milas ı Nisan 1 948), eski Meb'usan Meclisi Başkanlarından, Dahiliye, Hariciye ve Adiiye Nazırlarından. 276 1

Kara Kemal Bey, eski İaşe Nazın.

2762

Ali Mü"nif (reğena) Bey, Adana Meb'uslarından, Nafıa Nazın.

2763 rif Nazırı.

Ahmed Şü"krü" Bey (Kastamonu 1 875 - İzmir 1 3 Temmuz 1 926), Maa­

2764 Ağaoğlu Ahmed Bey (Şuşa ı 868 -İstanbul 19 Mayıs 1 939), Üniversite Profesörü, Gazeteci, Afyonkarahisar Meb'usu. (Malta dönüşü diğer birçok arka­ daşları gibi, Anadolu'ya geçmiş; önce İstişare Hey'eti'ne, sonra Matbuat Umum Müdürlüğü'ne getirilmiş; II. ve III. Dönem'lerde Kars Milletvekili olarak T.B.M.M.'ne katılmışdır.) 2765 Hüseyin Tosun Bey, Milli Ajans Müdürü, eski ittihad ve Terakki Er­ zurum Meb'uslarından. 2767

Mehmed Arif Bey, Binbaşı, Garnizonculardan.


İ NGiLiz MUHİBLERİ CEMİYETİ

2768

Nuri rusuj, Bitlisli Çavuş.

2769

Nuh Eyü"b, Mürsel Paşa'nın emireri.

1 25

2770 Hakkı Mü"rsel Paşa (Mürsel), Hacı Kula-oğlu (Erzurum ı 88 ı - İstanbul 2 Şubat 1 945), 5· Kalkas Tümeni Komutanı. (20 Nisan 1 9 1 9'da Batum'da İngi­ lizler tarafından tutuklanarak Çanakkale'de hapsedilmiş ve sonra Malta'ya sürülmüşdür.) 277 ı

Çürüksulu Mahmud Paşa, A'yandan (Senatör).

2772

Mehmed Cemal Paşa (Mersin/i), Isparta Meb'usu, Harbiye N azın.

2773 ismail Cevad Paşa (Çoban/ı), (İstanbul 1 87 1 - a.y. 13 Mart 1 938), Er­ kan-ı Harbiye-i Umumiye Reisi (Genelkurmay Başkanı), Harbiye Nazın. 2774

Hasan Tahsin Bey, Erzurum ve Şam Valisi.

2775 Mehmed Es 'ad Paşa (Işık), Göz Doktoru, (İstanbul ı 865 - İstanbul 1 945), Kızılay Başkanı, Miili Kongre'nin kurucusu ve Başkanı. 2776 Hüseyin Rauf Bey (Orbay) (İstanbul ı 88 ı - a.y. 1 967), Bahriye Nazın, Sivas Meb'usu. 2777

Ahmed Şevket Bey (Galata/ı), Albay, İstanbul Merkez Komutanı.

2778 Kara Vasıf Bey (Karakol) (Mustafa Vasıf Bey) (Yemen 1 872 - İstanbul 9 Aralık 1 93 1 ), Kurmay Albay, Sivas Meb'usu, Karakol Cemiyeti kurucusu ve Başkanı. 2779 Meb'usu.

Mehmed Şeref Bey (Uluğ) (Edirne 1 874 - Ankara 1 939), Edirne

2780

Ahmed Faik Bey (Kaltakkıran), Edirne Meb'usu.

2781

Nu 'man Usta, İstanbul Sosyalist Meb'usu.

2782 Ali Said Paşa (Akbaytogan) (Manyas 1 872 - İstanbul 29 Mart 1 950), 25. Kolordu Komutanı ve İstanbul Muhafızı, eski Yemen Komutanı. 2783 Ebüzziyazade Velid Bey (Abdurrahman Velid) (İstanbul ı 88 ı - a.y. ı ı Ocak 1 945), Tasvir-i-elkar Gazetesi sahibi ve başyazarı, İstanbul Gazeteciler Ce­ miyeti Başkanı. 2784 Süleyman Nazif Bey (Diyarbakır ı 87o - İstanbul 1 927), ünlü yazar, şair ve eski Valilerden. 2785 Celal Nuri (ileri) (Gelibolu ı 87 7 - İstanbul 1 939), Gelibolu Meb'usu ve İleri Gazetesi Sahibi. 2786

islam Ali, A li Said Paşa'nın Yemenli evladlığı.

2787

Ahmed Emin (ralman) Bey, Vakit Gazetesi Başyazarı.


MİLLI MÜCADELE YILLARIN DAKi KURULUŞLAR

ı 26

2788

Mehmed Muammer Bey, İstanbul Polisi Siyasi Kısım Müdürü.

2789

Hilmi Abdu/kadir Bey, Emekli Binbaşı.

2790

Ecz;,acı Mehmed Bey, İş adamı.

279I Aka Giindiiz. (Enis Avnl, Hiiseyin Avnl) Bey (Selanik I 885 - Ankara ; Kasım I 958), Alay gazetesi Başyazarı. 2792

Re'jet Paşa, eski Samsun Komutanı.

2793 Ali Bey (Kel Ali) (Çetinkaya) Afyon I 878 - İstanbul 2 I Şubat I 949) . ı 7 2. Alay ve Ayvalık Cebhesi Komutanı, Afyon Meb'usu. 2794

Ali Seydl Bey, A'yandan (Senatör).

2795

Mehmed Kamil Bey, Musul'lu Gazeteci.

2796

Kırz;,ô.de Mustafa Bey, Trabzon tüccarlarından ve gemi acentası.

2797

A bdiisseLami Paşa, Doktor 3· Ordu Sağlık Müfettişliğinden emekli.

2798

Mustafa Reşad Bey, İstanbul Siyasi Polis Müdürü.

2799

Hacı Ahmed Efendi, Sivas tüccarlarından, İ ttihad ve Terakki delegesi.

28oo Mustafa A bdu 'lhô.li� Bey (Renda) (Yanya I 88 I -Ankara I Ekim I 957), Bitlis ve Haleb Valisi. 28o i

Basri Bey, Kurmay Yarbay, Cevad Paşa'nın damadı.

2802

Agah Bey.

2803 Yô.kub Şevki Paşa (Subaşı) (Harput 1 876-İstanbul 20 Aralık I 939), IX. Ordu Komutanı. 2804

Murad Bey.

2805

Ali Genani Bey, Anteb Meb'usu.

2806

Andava/lıoğlu Mehmed Ağa, Yozgadlı.

2807

Siileyman Fô.ik Paşa, Yozgadlı.

2808

Ali Naz. mi Bey.

2809 28 1 0

Mehmed Naz;,ım Bey.

28I I

Mehmed Atıf Bey, Dişçi.

28 I 2

Siileyman Necmi Bey.

28 1 3

Sefer Efendı� Emekli Yüzbaşı.

28 I 4

Burhô.neddin Hakkı Bey.

Hacı ilyas Sami Bey, Muş Meb'usu.


İNGiLiZ MU HİBLERİ CEMİYETİ

28 I 5

Mehmed Rif'at Bey, Polis Müdürü.

28 I 6

Mehmed Nuri Bey.

1 27

28 I 7 Mehmed A li Bey, eski Trabzon Gümrük Müdürü (Ruşen Eşref Ünaydın'ın Kayınpederi). 28 I 8

Cemal Oğuz Bey, Murahhas.

28 I 9

Mehmed Adil Bey.

2820

Mehmed RüŞdü" Bey.

Çoğunluğunu vatansever Türk parlarnenterlerinin, asker ve yöneticilerinin oluşturduğu Malta Sürgünleri, İngiliz Muhibleri Cerniyeti ile İ'tiHif Fırkası rnen­ sublannın hainliklerine kurban gitmişlerdi. Anadolu'dan, Milli Mücadele'nin zafere doğru gelişdiği müjdeleri geldiği halde, İngiliz uşaklannın ihanetleri dur­ mamış, devarn etmişdir. I 7 Ocak I 9 I 9 günü resmen kullanılmaya başlayan Kara Liste (Black List)'lerin hazırlanmasında ve Malta Sürgünlerinin seçim ve toplanmasında İn­ giliz Muhibleri Cerniyeti'nin rolü büyüktür. 192 HAİNLERİN CEZALANDlRlLMASI Düşman işgali altındaki İstanbul'da her türlü işkence ve ölümü göze alarak Milli Kurtuluş faaliyetlerini yürüten Kuvay-ı Milliyeciler, Said Molla'nın evini yakdırarak ona ilk cezayı vermişlerdir. Kandemir bu olayı şöyle anlatmakdadır: 1 93

". . . Said Molla, bir yandan istanbul'da, hatta aydın gençler arasında bile propa­ gandalar yaparak, bir tarafdan da ingilizlerden aldığı paralarta Anadolu 'nun çeşidli yerlerinde ayaklanmalar düzenlerneğe çalışarak milli davaya şiddetle karşı duruyor ve bu yolda Rahib Frew 'nun kulu, kO"lesi gibi çalışıyordu. Kendisini bu hainlik ve alçaklık yolundan çevirmek için yapılan bü"tv:n te­ şebbü"sler suya düŞmüŞdü·. Sultan Vahideddin 'in ve onun iş başına getirmek için çır­ pındığı Damad Ferid Paşa 'nın da ellerinde kukla gibi oynayan bu Said Molla, Is­ tanbul'da Polis Müdü·ro· Nureddin gibi bir takım hempalanyla da elele vererek, Milli Hareket 'in en azı/ı, hatta asıl düŞmanlanndan da beter bir düŞmanı kesilmişdi. Azdıkça azan bu adam, Mollalığını ve Tü"rklü"ğü.n ii unutarak ingilizleri Milli Kuvvetler aleyhine kışkırlmak için: 192

Bilal N. Şimşir: Malta Siirgiinleri, Milliyet Yayınları, İstanbul 1 976, s. 56·57· Feridun Kandemir: Said Molla'nın Evi Nasıl Yakıldı? (İngiliz Muhibleri Cemiyeti'nin Es­ ran), Resimli Cuma, Nu.2- ı 2 , 28 Temmuz 1 926-6 Ekim 1 927. 1"3


1 28

MİLLl MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

- Milli çeteler A nadolu 'da Rumlan kesiyor/ar, siz ne duruyorsunuz? diyecek kadar kiiçiiliiyor, me/'un/aşıyordu. Diğer tarafdan ingilizlere giderek, Damad Ferid Paşa 'nın: - Kuvay-i Milliye Anadolu 'da gittikçe kö"kleşiyor. ingilizler de bu hale seyirci kalmakda deuam ederlerse, yani Milli Kuvvetler'in başında bulunanlar tepelenmeı:;ler­ se, benim de tekrar iktidar mevkiine gelmem imkanı kalma;;;. Halbuki Padişahımıı:;ın da tasvibine iktiran eden sulh anlaşmasının akdi, ancak benim iş başına gelmemle miimkiindiir. Bu sebeble Milli Kuvvetler'in ingilizler tarafından bir an evvel dağıtıl­ malan lazımdır. Mesajını bildiriyor ve ingilizleri buna göre harekete geçirmek için elden geleni yapıyordu. Rahib Frew ile gizlice haberleşen Said Molla, daha yakından temas edebilmek için, onun istanbul tarafında Fuad Paşa Tiirbesi civanndaki bir eui merkez yapma­ sını tavsiye ediyor ve yazdığı gizli * mektublarda şöyle diyordu: "Tiirkiye iiı:;erinde sizden başka bir kuvvetin nufuı:;unun ve hakimiyetinin idame­ si, siyasi gayeterimize muhalifdir. Bu gu'nlerde Fransa ve Amerika mehafilinde benden çok bahsedildiğini haber alıyorum. Milli Hareket tarafdarlannın, bu hu"kumetlerin siyasi memurlan u"ı:;erinde yapdıklan te'sirler neticesi olarak, hayalımın muhafazası siı:;e mevdu 'dur. " Diğer bir yazısında da, Anadolu 'daki gizli teşkilatlanndan baı:;ı kısımlannın Kuvay-ı Milliye 'ce anlaşılarak bilhassa Ankara ve Kayseri 'de aleyhlerine faaliyete ge­ çi/miş olduğunu, Kiirt Taall Gerniyeti 'nin va 'di hilafına hiç bir yardımda bulunma­ dığını, bu yu'ı:;den çetelerinin bir kısmının Mustafa Kemal Paşa tarafdar/annca tenkil edildiğini ve biitiin bunlann öniine geçilmek uzere - vaad buyuru/an Damad Ferid Paşa Kabinesi 'nin - bir an Önce iş başına getirilmesini yanayakıla anlatarak istiyor ve (tertibat ve teşkilat-ı hariciyenizde benden başkasını kullanmayınıı:;) diyordu. Böylece kendini ingilizlere satan bu sefil mahlukun biitiin derdi, Mustafa Ke­ mal Paşa yı, biiıu·n etrafındakiler ve biitu'n kuvvetleriyle mahvederek, Pôdişah ve Ha­ life esir durumda da olsa, su'receğini vehmettiği bir saltanatta, kendi payına duŞecek servet, debdebe ve darat içinde yaşamakdan ibaretti. Fakat Milli Mu'cadele ye karşı artan azgınlıklan ve bu arada Adapaı:;an, Kara­ cabey gibi yerlerde, ingilizlerden aldığı paralarla çıkardığı ayaklanmalarla da yetin­ meyerek Konya ya ve daha başka yerlere kadar fesad kanştıran elini uı:;atmağa yelte­ nişi, Mustafa Kemal Paşa yı da çileden çıkarmışdı. - Bu mel'unu susdurmak ve hareketsiz bir hale getirmek için ne yapmalı? En kesdirme yolu yakalatıp A nadolu ya kaçırmak veyahud canını cehenneme göndermek• su gizli mektubların kopyaları, Ankara'ya bağlı İstanbul Teşkilatı'nın fedaileri tarafından ele geçinierek Mustafa Kemal Paşa'ya götürülmüşdür.


İNGiLiZ MUHİBLERİ CEMİYETİ

1 29

di. Fakat o sırada ingilizierin de işgali altında bulunan istanbul'dan kaçmak iste­ yenlerin bile ne kadar tehlikeleri goze alarak zorlukla kaçabildikleri bilindiğinden, za­ ten çok ihtiyatlı, tedbirli bir halde yaşamakda olan Said Molla yı kaçırmak, pek ko­ lay bir iş değildi; o"ldiirmek ise doğru bir hareket sayılmıyordu. - O halde onu yıldırmak için yuvasını yıkmakdan başka çare yok, denildi ve istanbul'daki gizli teşkilô.ta bu vatan haininin yuvası olan ingiliz Muhibleri Gerni­ yeti Merkezi 'ni yakmak emri verildi. istanbul'da tanınmış ittihadcı/ardan Kara Vasıf ile Goz doktoru Es 'ad Pa­ şa 'nın idare ettikleri gizli teşkilô.t, yani Karakol Cemiyeti, bu vazijeyi iistiine alarak faaliyete koyuldu. Daha once kimliklerini gizleyerek ingiliz Muhibleri Gerniyeti 'ne kaydettirifmiş Komiser Erzincalı Şakir ve Sadık Baba ile, yine Karakol Gerniyeti 'nin emin ve sadık adamlanndan Sirkeci 'deki Balkon/u Kahve yi - sırf bir gizli merkez halinde kullanmak için - işleten Urfalı Şakir'i bu işe memur etti. ingiliz Muhibleri Cemiyeti, Cağaloğlu 'nda Emniyet Sandığı 'nın bir az daha ilerisindeki karşı koŞede bulunan Hasan Fehmi Paşa Konağı 'nı "Merkez " yapmışdı. Said Molla da yine o civarda, şimdiki Sağlık Miidiirlügii'niin karşısındaki Çocuk Esirgeme Kurumu Merkezi ile Borekçi Fınnı arasındaki - bugü"n bir virane halinde bomboş bir arsa olan - üÇ katlı konakda oturuyordu. Said Molla yı cezalandırmak isteyenler, bu işlerde hiç bir suçu olmayan Fehmi Paşa ya karşı duyduklan saygı dolayısıyle, onun ingiliz Muhibleri Gerniyeti tarafın­ dan işgal edilmekde olan konağını yakıp yıkmaya kıyamadılar. - :(_aten asıl giinahkar bu me/'un Molla değil mi? O halde onun yuvasını yak­ mak daha doğru olur. . . Diyerek harekete geçdiler. Sadık Baba ve Komiser Erzincan/ı Şakir, Nur-u-Osmaniye Camii'nde yatsı na­ mazını kılıp dualannı ettikden sonra: - rarabbi, şu din ve millet düŞmanı hain Molla 'nın hakkından gelirken, sen bize yardımcı ol. . . diyerek camiden çıkıp bir müddet dolaşdılar. Gece yansından epeyı sonra Cağaloğlu 'ndaki fınnın onü.ne geldiler. Sokak, derin bir sessizlik içindeydi. Henüz ne Cağaloğlu Hamam ı, ne de fınnı kapılan nı açmış/ardı. Erzincan/ı sivil komiser Şakir, lokum kıvamında sakız-kabağı biçimindeki dina­ rnit parçasını ateşleyerek, sokak kapısının yanındaki - camı aceleyle kesilip açılmış pencereden içeri koyuverdi. rayından fırlayan ok gibi yan yana ileri fırlayan dinamit, tahta do"şeme, merdiven, kapı ve eşya ile dolu sofada bir anda yapacağını yapmış, evi alt katından tutuşturmuştu. - rangın var!. . .Jeryadlanyla yataklanndan fırlayanlar arasında, başındaki tak­ kesi, Üstünde etekleri ayak/anna dolanan entarisi ile Said Molla da bulunuyordu. Fakat yazık ki, Said Molla 'nın evi sigortalıymış. Bu yüzdendir ki, hain Mol­ la, evinin kimler tarafından yakıldığını pek alô. anladığı halde, sırf sigorta parası F. 9


M İLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

olan 38 bin lirayı almak için, Kuvay-ı Milliye Lafını bile ağzına almakdan çekinerek, bu darbeyi sinesine çekmiş gô"ründii. O tô.rihden sonra da, başına gelebilmesi artık gözle gôri.iliir derecede muhakkak olan yeni felaketlerden korunmak için susup, sinme­ yi uygun buldu. " 8 EylUl I 92 I tarihli ikdam Gazetesi, Anadolu Ajansı'nın müjdelediği Refet Paşa'nın 6 Eylul tarihli zafer bildirisini yayınlarken, Ahmed Cevdet Bey ertesi gün aynı gazetede (Bütün Anadolu şehirlerinde halkın savaşmaya andı)'nı belirtınesi­ ne karşılık, İngiliz Muhibleri, A lemdar 'da, Mustafa Kemal ve arkadaşlarına sal­ dırmakdan bir an geri kalmıyorlardı. Halk, İstanbul camilerinde Milli Mücadele'nin zaferi için dualar ederken, Said Molla ve işbirlikçileri hala fesad kuruluşlarının yeni kongreleri ile uğraşıyor­ lardı. Hürriyet ve İ'tilaf Fırkası'ndaki iç mücadele ve bozukluğu bu kuruluşun bünyesine de aktaran ve Said Molla'nın elinden cemiyeti kendi idarelerine geçir­ mek isteyen Miralay Sô.dık ve Gü"miilcineli ismail grubu, 22 EylUl I 92 I günü Şeh­ zadebaşı'nda bir kongre yaparak eski yöneticileri düşürmüşler veMiralay Sô.dık, Gü"mülcineli ismai4 Vasfi ve Rasim Hoca'larla, Mısırlı Kaptan Lutfi, eski Şebinkara­ hisar Meb'usu Feyzi, Evranoszô.de Sô.mi, eski Beyoğlu Mutasarrıfı Sô.dullah Bey'le­ rin dahil bulunduğu yeni bir idare hey' eti seçmişlerdir. Başlangıçda tam bir işbirliği ile ihanet programlarını birlikte yürüten ve bir kayda göre 194, İstanbul'da Şehremini'nde (Hamiyet-i Vatan) adlı bir ayrı cemi­ yeti de birlikde kuran Hürriyet ve İ'tilafcılarla İngiliz Muhibleri Cemiyeti, işin sonunda tam bir post kavgasına düşmüşler; Mu'tedil Hürriyetperveran hizbin­ den faydalanan Mustafa Sabri ve Said Molla grubu da, 1 9 Ekim I 92 1 Çarşamba günü Noter huzurunda ayrı bir kongre yaparak başka ve yeni bir Yönetim Ku­ rulu seçmişlerdir. Fahri Başkaniıkiara eski Şeyhulislam Mustafa Sabri Efendi ile Kô.mil Paşa-zô.de Şevket Bey 'i 195; Daimi Başkanlığa Said Molla' yı; Yönetim Kurulu üyeliklerine: Rıza Tevfik Bey, Darü'lhikme üyelerinden Hô.fız ismail Efendı� eski Şehremini Selim Bey ve tüccardan Nemli-zade Besim Bey/erin seçildiği İngiliz Mu­ hibleri Cemiyeti, bundan sonra hiçbir şey yapamamış; Anadolu'da Milli Mücaı9'

Türk İnkıl.iibı Tarihi Enstitüsü, Dosya Nu. 39· Daha önce de belirttiğimiz gibi (bk. Dipnot: 54), Hayat Tiirih Mecmuası 'nın Şubat 1 97 2 ta­ rihli sayısında bu konuda yayımlanan bir yazımız üzerine Sayın Hilmi Kamil Bayur'dan aldığım ı Mart 1 972 tarihli mektubdan, büyük ağabeyleri hakkındaki savunma ve açıklamayı buraya ay­ nen alıyoruz: " ... Bu kuruluşu perde yaparak Said Molla'ların, Rahib Frew'lerin Milli Mücadele'ye karşı mel'unca t�şebbüs ve faaliyetlerden geri kalmamış olduklan bir gerçekdir. Fakat o günleri ailem içinde yaşamış ve kardeşlerimden ikisinin hangi düşünce ve kanaada bu cemiyeıe girdiklerini ya­ kından gördüğüm için, sizin de pek iyi takdir buyuracağınız gibi -sair birçok kimse gibi- bunların Said Molla paralelinde bir faaliyet içinde bulunmuş olabileceklerini sanmak haksızlık ve büyük hata olur. Şevket Bey'in o günlerdeki sözleri hala kulağımdadır. Harbin bizim için elim neticeleri­ ni hafifletmek üzere tarihi Türk-İngiliz dostluğunun bir an evvel teessüsüne yardımcı olmak Ziraat Bankası U.Müdürü Şevket Bey ile kardeşi (Tevfik Paşa kabinesine daha sonra Ticaret ve Ziraat ı95


İNGiLiZ MUHİBLERİ CEMİYETİ

dele'nin tam bir zafere erişmesi ile, destekçi ve işbirlikçisi Hürriyet ve İ'tilaf Fır­ kası'nın akibetine uğramışdır. 196

Nevzat Tandoğan'ın İstanbul Polis Müdüriyet-i Umumiyesi Birinci Şube Müdürü bulunduğu sırada Said Molla ve İngiliz Muhibleri Gerniyeti mensubla­ rının gizli ve kirli işlerinin ortaya konmasında mühim hizmetleri geçmişdir. 197 Anadolu'daki Milli Mücadele hareketinin zaferle sonuçlanan başarısı üzeri­ ne, bu harekete karşı durmuş ve menfi cebhe almış olan kuruluşlar ya kendilik­ lerinden dağılmışlar; bir kısmı adli takibata maruz kalmış ve İstiklal Mahkeme­ lerince Türk inkılabının düşmanı ilan edilmişlerdir. (Kürdistan Teali Cemiyeti, İngiliz Muhibleri Cemiyeti, Hürriyet ve İ'tilaf Fırkası, Nigehban Cemiyet-i As­ keriyesi, Türkiye Sosyalist Fırkası, Tarik-i Salah Cemiyeti, Şark-ı Karib Çerkes­ leri Te'min-i Hukuk Cemiyeti). 198 (Türkiye'de İngiliz Muhibleri Cemiyeti)'nin başlıca yöneticileri olanlardan: Said Molla, Hafız ismail Efendi, Rıza Tevfik, Miralay Sadık, eski Şeyhülislam Mus­ tafa Sabri, eski Evkaf Nazırı Vasfi Hoca, Yaver-i Has Kiraz Harndi Paşa, eski Da­ hiliye Nazırı Adil ve Mehmed Ali Beyler ve Çerkes Ragıb, Milli Hükumetce düzen­ lenen I 50'Jik kara )isteye girmişler; vatanhaini olarak yurd dışına kaçmış veya çıkarılmışlar ve böylece bu cemiyet bir ihanet örneği olarak tarihe karışmışdır. Nazırı olarak girmiş bulunan) Abdullah Bey'in başlıca endişeleri olmuşdu. Her ikisi de halim, se­ lim, siyasi fırkalardan ve siyasetten uzak kalmış; biri bankacılıkda, öteki Danıştay'da senelerce başa­ rılı hizmetlerde bulunmuş, mükemmel insanlardı. Bütün ailemiz gibi onlar da aynca o yıllarda Anadolu'da Milli Mücadele'ye katılmış üç yakınımız (İlk önce Hikmet Bayur, arkasından subay kardeşim Selahaddin ve eniştemiz Naci Paşa) ile de gerçekde gönülden o tarafa bağlı idiler." Sayın Hilmi Kamil Bayur'un, gerçekden ı so'likler arasında bulunmayan kardeşlerini savun­ maları haklarıdır. Geride kalanların hadiselere ışık tutarak suçsuzları savunup temize çıkarmaları ne kadar "hayr ve sevab" ise, tarihi tahrif ederek suçlulan suçsuz göstermek çabası da o kadar "şer ve günah"dır. Biz daima objektif kaldık ve haklıyı, suçsuzu, haksız ve suçlu göstermekden son de­ rece kaçındık. Hiç şübhe yok ki, yurdumuzun mühim bir bölümünün işgal altında bulunduğu o buhranlı yıllarda, vatan eviadları da bölük bölükdür. Bir kısmı Milli Mücadele tarafiısıdır. Kamil Paşa ailesi mensublarının hepsi Milli Müciidele'ci olabileceği gibi, bir kısmı yurdun kurtuluşunu İngiliz hi­ mayesinde görmüş bulunabilir. Sayın Hilmi Bayur'un, bizim pekçok yerli kaynağın müşterek olarak verdiklerinden taraf tut­ madan aktarmış bulunduğumuz liste ve bilgileri tenkidden önce, İngiliz kaynaklarına dayanılarak yazılmış ve iddia edilmiş şu kabil kötü hükümleri aydınlığa kavuşdurup çürütrneleri çok daha ya­ rarlı olurdu: " Kamil Paşa ünlü bir İngilizciydi ve İstanbul'daki İngiliz Büyükelçiliği tarafından desteklenip tutulduğu herkesçe biliniyordu." (Feroz Ahmed: TM roung Turlu, The Commitee of Union and Prog­ rtsr in Turkish Politics 1908- 1914, Oxford University Press 1 969; Türkçe tercümesi (Nuran Ülken): ittihad ve Terakki, 1908- 1914 (]iin TiirkleT), İstanbul 1 97 1 , s. 92 v.b.) 196 İngiliz Muhibleri Cemiyeti'nin kongresi ve akibeti için bk.: Edgar Pech: us Allis d La Turquie, Paris 1 925, s. 1 7 ; Die Welt des lslams, X, 54· 197 Hayri Orhun, Mehmed Belek, Celal Kasaroğlu, Kazım Atakul: Meşhur ViilileT, Ankara 1 969, s. s87. 19s Tarık Z. Tunaya: a.g.e., s. 754·


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

YÜZELLİLİKLER ARASINDAKİ

İNGiLiz

MUHİBLERİ CEMİYETİ

YÖNETiCiLERİNİN SONUÇLARI Başda Mustafa Kemal Atatiirk olmak üzere Milli Mücadele'yi yürütenler, Milli Mücadele sırasında İstanbul'da ve Anadolu'da düşmanlarla işbirliği yap­ mış vatan hainleri ile, bunlara destekçilik eden gaflet ve dalalet içinde kalmış korkak, ümidsiz, şahsi çıkarını ve hayatını düşünmüş kimseleri bir bir cezalan­ dırmayı da ihmal etmemişlerdir. Bunların mühim bir kısmı İngiliz Yüksek Ko­ miserliği'ne sığınarak yurd dışına kaçmış 199; diğer bir kısmı da ı so'lik bir va­ tanhaini listesiyle yurd dışına çıkarılmışlardır. Dikkate değer bir nokta, Milli Mücadele'nin zaferi üzerine ve özellikle Ali Kema!in ( ı 8 Kasım 1 922'de) linç edilmesinden sonra, başlarına geleceği kestiren hainlerin İngilizlere sığınınası ve yurd dışına kaçmalarıdır. Milli Hükumet ve Türkiye Büyük Millet .Meclisi tarafından vatana ihanetleri sabit görülen ı so va­ tan haini arasında İngiliz Muhibleri Cemiyeti yöneticileri de bulunuyordu: ı.

Yaver-i Has Kiraz Harndi

2. Haderne-i Hassa Komutanı -?,eki

3· Hazine-i Hassa Müfettişlerinden Kayserili Şiihan Ağa 4· Tütüncübaşı Şiı.Jcrii

S· Serkarin raver 6. Yaverandan Kurmay Albay Tahir 7· Seryaver Avni 8. Eski Hazine-i Hassa Müdürü ve Defter-i Hakani Emini Refik g. Eski Şeyhülislam Mustafa Sabri

ı o. Eski Adiiye Nazırı Ali Riı.Şdl ı ı . Eski Ziraat ve Ticaret Nazırı (Artin) Cemal 1 2 . Eski Bahriye Nazırı Cakacı Harndi (Paşa)

' 3 · Eski Maarif Nazırı Rumbeyoğlu Fahn· 1 4. Eski Ziraat ve Ticaret Nazırı Kızılhançerli Remzi

ı s. Eski Maarif Nazırı Hadi (Paşa) ı 6. Eski Ayandan Şura-yı Devlet Reisi Ru:.a Tevfik (Boliikbaşı) i Diirıemirıde Muhalefet, ( ı g ı g- ı g26), İstanbul ı g84, s. 199 Nurşen Mazıcı: Atatirk

1 39·


İI\:GİLİZ MUHİBLERİ CEMİYETİ ı 7.

1 33

Eski Bem Seliri Reşad Halis

ı 8. Kuvve-i İnzibatiye Başkomutanı Siileyman Şefik Paşa 1 9. Süleyman Ş. Paşa'nın Yaveri Süvarİ Yüzbaşısı Tahsin (Bulgar adıyla ünlüdür) 20. Kuvve-i İnzibatiye Kurmaybaşkanı Albay Ahmed Refik 2 1 . Kuvve-i İnzibatiye Mitralyöz Komutanı ve Damd Ferid'in Yaveri Tank Miimtaz:. (Göl:,tepe) 22. Kuvve-i İnzibatiye Komutanlarından İzmir Kolordusu Komutanı Ali Nadir Paşa. 23. Kuvve-i İnzibatiye komutanlarından ve Nemrud Mustafa Divan-ı Harbi'nden Yarbay Fettah 24. Kuvve-i İnzibatiye mensublanndan Çopur Hakkı 25. Eski Bursa Valisi Giimiilcineli İsmail 26 Ayandan Konyalı .(eyneliibidin 27. Eski Cebelibereket Mutasamfı Faniı:.ade Mes 'ud 28 Hürriyet ve İ'tilaf Fırkası lideri A ibay Sadık 29. Eski Malatya Mutasarrıfı Bedirhani Halil Rahmi 30. Eski Manisa Mutasamfı Girid/i HiisnV: 3 ı . Eski Harb Divanı Başkanı Nemrud Mustafa Paşa 32. Uşak Belediye Başkanı Hulusi 33· Eski Adapazarı Kaymakamı Hain Mustafa 34· Eski Tekirdağ Müftüsü Hafız:. Ahmed 35· Eski Afyonkarahisar Mutasamfı Sabit 36. Gaziantep Mutasamllarından Ce/ii/ Kadri 37. Hürriyet ve İ'tilaf Fırkası Genelsekreteri Adanalı .(eyneliibidin 38. Mülga Ayandan eski Evkaf Nazırı Vasfi Hoca 39· Eski Harput Vali Vekili Ali Galib 40. Eski Bursa Vali Vekili Az:.ıZ Nuri 4 1 . Eski Bursa Müftüsü Ömer Fevz:.i 42. Eski İzmir Kadı Danışmanı Ahmed Asım 43· Eski İstanbul Muhafızı ve Divan-ı Harb Reisi Mustafa Natık


1 34

M İLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

44· Eski Dahiliye Nazın Ayandan Adil 45· Eski Dahiliye Nazın Ayandan Mehmed Ali 46. Eski Edirne Valisi ve Şehremini Vekili Salim (mirimiran) 47· Kütahya'da Yunanlılara Mutasamflık eden Hoca Rasihzade ihrahim 48. Adana'da Valilik eden A bdurrahman 49· Eski Şarki-Karahisar Meb'usu Ömer Fevzi 50. İşkenceci adıyla ünlü Mülazım Adil 5 ı . İşkenceci adıyla ünlü Mülô.zım Refik 52. Eski Kırkağaç Kaymakamı Şerif 53· Eski Çanakkale Mutasamfı Mahmud Mahir 54· Eski İstanbul Merkez Komutanı Emin 55· Kilis' de Kaymakamlık eden Sadu/lah Sami 56. Eski Dahiliye Nezareti Davavekili ve Bolu Mutassarıfı Osman Nuri 5 7. Çerkes Edhem 58. Edhem 'ın kardeşi Refid 59· Edhem'in kardeşi Tevfik 6o. Kuşçuba[ı E[ref (Sencer)

6ı . Kufcuba[ı E[refin kardeşi Hacı Sami (Sencer) 62. İzmirli eski Akhisar Komutanı rüzba[ı KüÇül Edhem 63. Düzce'li Mehmedoğlu Sami 64. Burhaniye'li Halil ihrahim 65. Susurluk'dan Demirkapılı Hacı Ahmed 66. Hendek kazası Sünbüllü köyünden Bağ Osman

67. Eski İzmir Mutasamfı ihrahim Haleieı 68. Beraev Said

6g. &rze/c Tahir 70. Adapazarı Harmantepe köyünden Maan Şirin 7 1 . Söke Ereğiisi Teke köyünden Kocaömeroğlu Hüseyin 72. Adapazan Talustanbey köyünden Bağ Kamil 73· Hamle Ahmed


İNGİLİZ MUHİBLERİ CEMİYETİ

1 35

74· Maan Ali 75· Kirmasti'nin Karaosman köyünden Harunreşid 76. Eskişehirli Hızır Hoca 77· Biga'lı Nuribeyoğlu İsa 78. Adapazarı'nın Şahinbey köyünden 1\lizım 79· Gönen'in Tuzakçı köyünden Lampat rakub 8o. Gönen'in Keçeler köyünden Emekli Binbaşı Ahmed 8 ı . Gönen'in Bayramiç köyünden Kumpat Hafız Said 82. İzmir'de Davavekili Said 83. Şam'lı Ahmed Nuri 84. Eski İstanbul Polis Müdürü Tahsin 85. Eski İstanbul Polis Müdür Muavini Kemal 86. Emniyet-i-urnurniye Müdür Muavini Isparta'lı Kemal 87. Eski İstanbul Polis Müdürlüğü Birinci Kısım Baş-Memuru Hajız Said 88. Eski İstanbul Polis Müdürlüğü Birinci Şube Müdürü Şeref 8g. Eski Arnavutköy Merkez Memuru Hacı Kemal go. Eski Polis Baş-Memurlarından Namık 9 ı . Şişli Komiseri Nedim 92. İzmir Merkez Memuru, Edirne Polis Müdürü ve Yalova Kaymakamı

Fuad 93· Adana'da Polis Müdürlüğü eden Yolgeçen'li rusuf 94· Eski Unkapanı Merkez Memuru Sakallı Cemi! 95· Eski Büyükdere Merkez Memuru Mazlum g6. Eski Beyoğlu İkinci Karnİseri Fuad 97· Serbest! Gazetesi sahibi, Hürriyet ve İ'tilaf azasından Mevlanzade Rıfat. g8. Türkçe İstanbul Gazetesi sahibi Said Molla gg. İzmir'de Müsavat Gazetesi sahibi, Darülhikmet azası İzmir'li Hafız İs-

mail ı oo. Aydede Gazetesi sahibi ve eski Posta-Telgraf Umum Müdürü Refik Halid(Karay)


MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR lO

I . Bandırma Adalet Gazetesi sahibi Bahriye/i Ali Kemal

1 02. Edirne'de (Te'min) ve (Elyevm), Selanik'de (Hakikat) gazeteleri sahibi .Neyir Mustafa 1 03. Eski Köylü Gazetesi yazarı Ferid 1 04. Alemdar Gazetesi sahibi Refi' Cevad I os. Alemdar Gazetesi sahibi Pehlivan Kadri 1 06. Adana'da (Ferda) Gazetesi sahibi Fanzzade Ali ilmi 1 07. Balıkesir'de (İrşad) Gazetesi sahibierinden Trabzonlu Ömer Fevzi I o8. Haleb'de (Doğru Yol) Gazetesi sahibi Hasan Sadık 1 09. Köylü Gazetesi sahib ve müdürü İzmirli Re 'jet I ı o. Tarsuslu Kamil Paşazade Selô.mi I I I . Tarsuslu Kamil Paşazade Kemal I I 2. Süleymaniyeli Kiirt Hakkı I I3. Muastafa Sabri Hoca'nın oğlu ihrahim Sabri I I 4· Fabrikatör Bursalı Cemil I I 5· İngiliz casu su ünlü Çerkes Ragıb I I6. Fransız subaylığı yapan Haçinli Kazak Hasan I I 7. Eşkiya Reisi Siingiilii Davud I I 8. Binbaşı Çerkes Bekir I Ig. Bursalı fabrikatör Cemil'in kayınbiraderi .Necib I 20. İzmir eski Umlır-u İslamiye Müfettişi Ahmed Hulusi I 2 I . Uşak'da Madanoğlu Mustafa I 22. Gönen'in Tuzakçı köyünden Yusufoğlu Remzi I 23. Gönen'in Bayramiç köyünden Hacı Kasım oğlu Ziihdii I 24. Gönen'in Balcı köyünden Kocagözlin Osman oğlu Şakir I 25. Gönen Muradlar köyünden Koç Mehmedoğlu Koç Ali I 26. Gönen Ayvacık köyünden Mehmed oğlu Aziz I 27. Gönen Keçeler köyünden Bağcılı Ahmed oğlu Osman 1 28. Susurluk Yıldız köyünden Molla Siileyman oğlu izzet I 29. Gönen Muradlar köyünden Hiiseyin oğlu Kazım


I 37

İNGiLiZ MUHİBLERİ CEMİYETİ

I 30. Gönen Balcı köyünden Bekir oğlu Arab Mahmud I 3 I . Gönen'in Rüstem köyünden Gardiyan Yusuf I 32. Gönen'in Balcı köyündan Ömer oğlu Eyiib I 33· Gönen'in Keçeler köyünden Talustan oğlu ihrahim Çavuş I 34· Gönen'in Balcı köyünden Topa! Şerif oğlu ihrahim I 35· Gönen'in Keçeler köyünden Topa! Ömer oğlu idris I 36. Manyas'ın Bolcaağaç köyünden Kurtoğlu ismail I 37· Gönen'in Keçeler köyünden Muhtar Hacı oğlu ishak I 38. Marmara'nın Kayapınar köyünden Yusuf oğlu ishak I 39· Manyas'ın Kızlık köyünden Ali Bey oğlu Sabit I 40. Gönen'in Balcı köyünden Veli oğlu Selim I 4 I . Gönen'in Çerkes Mahallesi'nden makineci Mehmed oğlu Osman I 42. Manyas'ın Değirmenbağazı köyünden Kadir oğlu Kamil I 43· Gönen'in Keçidere köyünden Hüseyin oğlu Galib I 44. Manyas'ın Hacıyakub köyünden Çerkes Said oğlu Salih I 45· Manyas'ın Hacıyakub köyünden maktul Şevket'in biraderi ismail I 46. Gönen Keçeler köyünden Abdullah oğlu Deli Kasım I 47· Gönen'in Çerkes Mahallesi'nden Hasan Onbaşı oğlu Kemal I 48. Manyas'ın Değirmenbağazı köyünden Kadir oğlu Kamil'in biraderi Kazım Efe I 49· Gönen'in Kızlık köyünden Pallaç oğlu Kemal I 50. Gönen'in Keçeler köyünden Tuğ oğlu Mehmed I 95 I , yılında yayınladığı (8o Yıllık Hatıralanm) adlı, olaylardan çok sonra kaleme alınmış kitabında Dr. Cemi! Topuzlu, bu konu ile ilgili olarak şunlan yazmakdadır: 200

''Nis 'e gittikden sonra Avukat Muhiddin Baha (eski Bursa Milletvekili, Pars) tarafından (Millet Yolu) adıyla Bursa 'da neşredilen gazetenin 5 Temmuz 7920 tarihli nüshası elime geçdi. ilk sahifede (Ankara Bidayet Ceza Dairesi) 'nin bir kara­ n vardı. Tarihi bir vesika değeri taşıyan bu (Mahkeme Karan) 'nı aynen yazıyoruz:

ıoo

Dr. Cemi! Topuzlu: 80 rı/lık Hatıralarım, İstanbul I 95 I ,

ss.

22 4-29.


:O.fİLLİ l\!ÜCADELE YILLARINDAKi KURULCŞLAR

"Hıyanet-i vataniye ciirmü'nden maznun-u-aleyhim olan Damad Ferid Paşa ve rüjekası ile muin ve muzahirleri haklarmda Merkez Bidayet Mahkemesi Ceza Dai­ resi 'nde icra kılınan muhakeme neticesinde maznun-u merkumamn kanaat-i hakiki­ ye-i milliyeyi tedabir ittihazırıda fiilen men ve hakkı kazasına müdahale eden ve Ha­ life-i Miislimzn Padişahımız Efendimiz Hazretlerini esaretten ve hi/af-ı marazi-i all-i Hitafetpenahz işgal olunan ve makarrı hitafet ve saltanat olan istanbul ile ec­ za-i memalik-i Osmaniye 'den izmir, Adana, Maraş, Ayırıtab, Urfa ve hava/isini iş­ galıien tah/is ve istiktal ve hakimiyet-i milliyeyi te 'min ve istamlann mukaddesat ve can ve malına tecavüzden sıyanet vezaif-i diniye ve vatanperveranesini ifa için mü'ca­ dele eden Muslimzni ve bu maksad-ı miibeccelini te 'mine ve taarruzat-ı vakıayı def'e matuf olarak teşekkül eden Büyük Millet Meclisi 'ni zat-ı Hazret-i Padişahz'ye baği şeklinde göstermekle beraber Meclis-i Atı-i mez;kurun meşruiyetine isyam mutazam­ mırı her tiirlii muhalefet ve ifsadatta bulunduklan ve bunlardan Ferid Paşa 'mn ma­ kam-ı iftayı hitaf-ı şer 'i şerif alet ittihaz ederek Şeyhulistam Diimzade A bdullah Efendi'ye neşir ve itan ettirdiği fetva ile efkar-ı istamiyeyi tağlit ve Ahmed Anzavu1 gibi bir takım eşhası düŞmanlardan tedarik ey/ediği para ve sitahiarta teçhiz ve Hall­ fe Ordusu adı altında toplama ve salılırtma ve bir de bu vezaifin te 'min ve tedvin için fevketade Müfettiş-i Umumilik ihdas ve binnetice Biga, Gönen, Karacabey, Düzce, Gerede, Bolu gibi Anadolu 'nun birçok yerlerinde ve ahiren rozgat ve tarafla­ nnda kan dökülmesine sebebiyet verdikleri istima kılınan şahidierin şahadeli ve kıraaı olunan evrak-ı mevcude miinderecatı gibi detail ve emarat ile sabit olmuş olıiuğundan bunlardan Damad Ferid, Şeyhulistam Diirrzzade Abdullah, Adiiye Nazın Rüjdü� Müsteşan Said Molla ve Kiraz Harndi denmek/e ma 'ruf Harndi Paşa, Nafıa Nazın Cemi! (Dr. Cemi! Topuz/u), Dzvan-ı-Harb Reisi Mustafa Natık Paşa, Sü'leyman Şefik Paşa, Ahmed Anzavur Ağa, Maliye Nazırı Reşad Bey, Maarif Nazın Fah­ reddin (Rumbeyoğlu), Ali Kema� Refi Cevad, Pehlivan Kadri, Mustafa Sabri, Kon­ yalı ,Zeynetabidin, eski Dahiliye Nazın Mehmed Ali, Polis Umum Müdu·rv.· Hasan Tahsin ve Ali Nadir Paşa, raver Paşa, Doktor Rıza Tevfik, eski Dahiliye Nazın Ayandan Adil, eski Konya Valisi Cema� Ayandan Keçeci-zade izz.et, Mevtanzade Rıfat, Refik Halid, Tayyar Paşa, Vasfi Hoca ve i'titaf Fıkrası Reisi Sadık Bey 'le Şaban Ağa 'nırı hareketlerine temas eden Hıyanet-i Vataniye Kanunu 'nun 2. maddesı mucibince derdestlerinde tekrar muhakeme edilmek üzere idamlanna,ceraim-i mez;kure­ de fer'an zirnethal olduklan anlaşılan eski Dahiliye Nazın Reşid Bey, Kara Said Paşa, Remzi Paşa, Defter-i Hakani Emini Refik Bey, Harndi Hoca, Saffet, Evra­ nos-zade Sami Bey!erin de Ceza Kanunun 'nun 45. maddesi detaletiyle mezkur 2. maddesine tevfikarı derdest olunduk/annda tekrar muhakemeleri yapılmak üzere onar sene miiddetle kü'reğe konuimalanna ve Usul-ü Muhakemat-ı Cezaiye Kanunu 'nun 377. maddesi gereğince biitiin mal, mülk ve eşyalannırı haczine ve kendilerinin hu­ kuk-u-medeniyeden iskatianna 76 Şevval 7338 ve fi Temmuz 7336 (7920) tarihinde gıyaben bilittifak karar verilıii. " ". . . A radan dört sene geçdi. 5 Ağustos 7924 tarihinde, 750'/ikler listesine konu/­ mamamdan istifade ederek ihtiyar! menfarndan istanbul'a döndiim, vatanıma kavuş­ dum. "


İNGİLİZ M UHİBLERİ CEMİYETİ

ı 39

". . . istanbul'a do.nmiişdiim. Hekimlik yaparak çoluk çocuğum u yetişdirrneğe çalı­ şıyordum. Bir gv:n, Ankara 'da teşkil edilen (Hey 'et-i Mahsusa) adlı komisyon tara­ fından çağın/dım. Muhatabım olan reis, talebem Doktor Emin Paşa, bana şu iki suali sordu: 1 - Damad Ferid kabinesine niçin girdiniz?

2 - (ingiliz Muhibleri Cemiyeli) 'nin başkanlığını yapdınız mı? Birinci soruyu cevablandınrken, Nafıa Nazırlığını niçin kabul ettiğimi, uzun uzadıya izah ettim. . . . ikinci soruya da şu yolda bir cevab verdim: Miı:tareke esnasında ve Şehremini bulunduğum sıralarda (ingiliz Muhibleri Ce­ miyeti) adlı bir kurumun kurulduğunu biliyordum. Bir glin gazetelerde, bu te­ şekküllin fahrf başkanlığına seçildiğimi okudum. Lakin hiç kimse bana miiracaat ederek bu hususda muvafakatimi almış değildi. Aynı zamanda bu cemiyetin hiçbir toplantısına da katılmamışdım. Lakin vaziyelin nezaketini gozonü.nde tutarak, bu mevzuu kurcalamakdan da çekinmiş, sakınmışdım. Hey 'et Reisi 'nin yanından aynldım. Ertesi glinü; istanbul'a donrnek iizere trene binerken, yakın dostum olan bir doktor arkadaşıma rastladım. Bana: - Kardeşim Cemi! Paşa, dedi, dlin Hey 'et-i Mahsusa liyelerinden bir akrabam­ la konuşdum. Seni, Nafıa Nazırlığını kabul ettiğin için deği�· fakat ingiliz Muhib­ leri Gerniyeti Fahrf reisliği * yüzlinden mahkum edecek/ermiş/ . . . Hakikaten, birkaç ay sonra, istanbul Valiliği 'nden bir tezkere aldım. Bunda, medenz haklanmdan mahrum edildiğim yazılıydı. Lakin daha sonra neşredilen birka­ nunla affedildim. " Ankara Bidayet Ceza Dairesi'nin gıyablarında ölüm, kürek ve sürgün ceza­ larına çarptırdığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ı so'likler adını verdiği bir liste ile yurddışı edilmelerine karar aldığı bu vatan hainlerinin mühim bir kısmı, af çıkdıkdan sonra da yurda dönmemişlerdir. ı so'liklerin sonuçlarını araşdıran bir eserde Said Molla için şu satırlar yer almakdadır20 1 :

"ingiliz casusluk o·rgü"tiinden Rahib Dr. Robert Frew ile ingiliz Muhibleri Gerniyeti'ni kuran, ingilizlere casusluk eden, Şuray-ı Devlet Reisliği (Danıştay Baş­ kanlığı), Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı go.revlerinde bulunan, eski Şeyhlilislô.mlardan Cemaleddin Efendi'nin yeğeni, Mustafa Neş 'et Molla 'nın oğlu Said Molla, 7922'de • İngiliz l'vluhibleri Gerniyeti'nin siyasi seçimler için yayınladığı aday listesinin başında da Dr. Cemi! Topuzlu Paşa bulunuyordu. 201 İlhami Soysal: 150'likler, İstanbul ı g85, s. ı 52.


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Romanya 'ya kaçanlıı r arasında yer alıp ISO'likler listesine girdikden sonra yurd dı­ şında da çeşidli boyalıı ra boyanmış, her gittiği iilkede olııylıır yaratıp hapisiere diişmüŞ ve sonunda sefa/et içinde ö"lmüŞdiir. " İNGiLiZ MUHİBLERİ CEMİYETİ'NİN İLK BiLDİRİSİ

Dr. M. Şiikrü" Hanioğlu'nun (Doktor Abdul/ııh Cevdet ve Dönemı) üzerindeki de­ ğerli doktora tezinde verdiği bir belge, Dr. Abdullııh Cevdefin (ingiliz Muhibleri Cemiyetı) ile olan ilişkisini de aydınlatmakdadır. 202 "Abdul/ııh Cevdet, yedi arkadaşıylıı beraber (ingiliz Muhibleri Cemiyeti) 'nin ilk beyannamesini hazırlıı mış ve kuruculıırın başında yer almışdır: B ey a n n a m e Zfr-i idaresinde milyonlıı rca ehl-i isllim bulunan ingiltere devlet-i muazzamasıy­ lıı Hillifet ve Saltanat-ı Seniye beyninde asırlıırdan beri herdevam olıı n muhlidenet-i samirniyenin idô.me ve takviyesi ve menafi-i isllimiyenin ehemmi olduğu halde hiiku­ meti yed-i gasbına geçiren bô.zı serseriler tarafından bu an 'ane-i kadfme ve menafi-i isllimiyeye mugayir bir siyaset-i sakime takib olunarak ingiltere devlet-i fahimesiyle kezalik dost-u kadfmimiz Fransa ve Amerika ve ltalya hü"kumat-ı muauaması aley­ . hinde hükumet-i Osmaniye 'nin harbe sü.rü"klenmesi hasebiyle bü"rudet husulüne sebebi­ yet verilmesine ve arzusu hillifına cebren harbe sevkolunan millet-i isIlimiye 'nin ka­ dim dostları hususan ingiliz kavm-i necibi hakkındaki mukaleset ve mukadeneti ka­ tiyyen tağyir etmeyü"b hissiyal-ı isllimiye kemafissabık herdevam bulunmasına binaen iki millet beynindeki mu·veddet ve muhlidenet-i kadfmenin temin ve takviyesi ve ingil­ tere devlet-i jahimesinin muavenet-i hayırhlihlinesiyle memalik-i Osmaniye'nin te 'mi­ n-i vahdet ve hukuku için (ingiliz Muhibleri Cemiyeti) namıylıı bir cemiyet teşekkül etmişdir. Cemiyet-i mezkure, miinhasıran (hiç bir te 'sire tabi' olmayıb miinhasıran) ihtisasat-ı milliyeyi temsile saidir. ingiliz kavm-i necfbi hakkındaki muhabbetini izhar ve cemiyetin maksadına iş­ tirak etmek arzusunda bulunanlıır cemiyete dahil olıı bilirler. ralnız harb-i meş 'uma ve esna-yı harbde irtikab olunan Jecayie sebeb olıın lıır kabul olunmaz. Abdullııh Cevdet ve yedi imza Bu ilk taslıığın hemen hemen aynı olıın Abdullııh Cevdet ve dört arkadaşının imzasını taşıyan diğer bir taslıık ise ("Aslını Ele Geçirdiğimiz Bir Vesika-i Hıya net: ingiliz Mandasına istinaden Vatanı idare Etmek isteyen ingiliz Muhibleri'nin Beyannamesi 'ni Neşrediyoruz ), Cumhuriyet, 28 Temmuz 1927.

·

'

202 Dr. M. Şükrü Hanioğlu: Bir Siyasal Diişiiniir Olarak Doktor Abdullah Cevdet ve Diinemi, İs­ tanbul ı g8 ı , ss. 303-305.


İNGiLiZ M U HİBLERİ CEMİYETİ

Bu ikinci tasltığın bir özeti için ise B/cı:.. "Miitareke Seneininde A bdul/ııh Cev­ det imzasıyla Neşredilen Beyanname", Son Telgraf, 20 Kanun-i-sani 7347 - 25 Ce­ maziyü"liihir 7342, s. 2 " kendisinin kuruluşdaki roliinii te 'yid etmelcdedir. Bazı iddi­ alııra göre, Abdullah Cevdet 'in arkadaşlanyla birlilcde gerçekleşdirdiği bu teşebbiisden ö"nce kurultın ve çok daha ılım/ı bir "İngiliz Muhiblni Cerniyeti" vardı ve bu kimse­ ler daha sonra cerniyeti ele geçirmiş/erdi. (Bkz. "İngiliz Muhibleri Gerniyeti Dallıı ndı Budak/ıındı , Cumhuriyet, 27 Ternmuz 7927). "

Görv."ldiiğii gibi Abdullııh Cevdet ortaya çıkarak doğrudan görev almamakltı bir­ likde (Abdul/ııh Cevdet'in görev almadığı cemiyetin idori kadrosu için Bkz. '"İngi/i{. Muhiblni Gerniyeti Hey 'et-i İdaresi", Türkçe İstanbul, 28 Eylul 197911335, s. 1) . bu örgiitiin kuruluş ve dü"şv"nce yapısının oluşturulmasında etkin bir rol oynamışdır. Ancak cemiyetin faaliyetini dü"şiiniildügü"nde A bdullah Cevdet 'in uzun vadede bu et­ kinliğini siirdiirmediği helirtilebilir. " SAİD MOLLA'NIN İKİ MEKTUBU Yurd dışında sürgünde iken de millet ve vatana zararlı bölücü çabalannı sürdüren Said Molla, öte yandan, Receb Peker gibi iktidar partisi otoritelerine j urnalcılık yaparak yaltaklanmaya çalışmışdır. Said Molla, Receb Peker'e, Te­ rakkiperver Cumhuriyet Fırkası gibi muhalifleri yararına Mısır'da gösterilen faa­ liyetleri haber vererek göze girrneğe ve af olunınağa çalışmışdır. Çankaya'da, Cumhurbaşkanlığı Arşivi'nde suretleri bulunan bu iki ilginç mektub, Said Molla'nın hainliğini kendi kalemiyle sergileyen ibret verici belge­ lerdir: 203

Muhterern R«eh Beyefendi;

Kahire, 26 Ocak 1 924

Mısır 'da Halife'ye muavenet eden zenginler Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ıçın gayet gizli olarak aralannda iiine dercine başlamışlardır. Dü"n, bundan bizim memnun olacağımızı zanneden Mısır'lı bir tü"ccar 700 Mısır lirası verdiğini ve bu para Terakkiperver Fırkası galebe ederek Halife 'yi iiide edeceğini ve bizim de mü"ref­ fehen İstanbul'a azimet edeceğimizi söylüyordu. Bunun üzerine tedkikata başladım. Bu iiinenin Riliil-i Ahmer'e gönderileceğini veya gönderildiğini ögrendiğim gibi, bü"tü"n bu şeylere tavassut eden idarenin Riliil-i Ahmer olduğunu istiğrab ile öğren­ dim. Hatta bun/ıınn Hindistan 'a giderek Halife 'yi iiide ettirmeğe muvaffak olacağın­ dan bahisle bir iiine açtırmaya teşebbii.s edeceklerinden muhabere neticesinde Tü"rki­ ye 'nin vaziyet-i hazırasından sonra, Hindistan 'dan kendilerine iiine verilmeyeceğini bildirdiklerini ve malcsadlannı gidip şifahen izah ve isbat etmeleri liiz ım geldiğine dair de Hindistan 'daki dostlanndan -ki bu meyanda Musevl bir tüccar imiş-vesayada bu­ lunduğunu burada yü"lcsek bir Prenses 'den haber aldım. 203 Cumhurbaşkanlığı Aııivi, (A-IV-ı 2-a, D-68, F- 1 4- ı ).


1 42

MİLLİ !\IGCADELE YILLARI!'\DAKİ KCRCLLŞLAR

Hilô.l-i Ahmer yiiksek azasından bulunan bu Prenses, kemal-i şiddetle Mustajc Kemal ve ismet Paşalar aleyhinde idare-i kelô.m ettiğini ve hizmetlerini unutturduğu­ nu söyledi ki, miinakaşaya lui.um görmeksizin dinledim. Terakkiperver Fırkası 'nır. yaza doğru açacağı mv."cadele-i kat 'iyenin menba-ı atisi Mısır ve Hindistan alacağın: ve fakat Mısır'ın nihayet-iin-nihaye 1(}()() ingiliz lirasından fazla te 'minine imkar. olmadığı gibi, Tevhid-i Efkar mel'un ibn-i mel'ununun ve muhalif gazetelerin Mı­ sır'ı ingiltere aleyhine teşvik etmeleri neticesi olarak buradan Tiirkiye 'nin şimdik;. muhalifleri için böyle iane/erin fazla dercine imkan yokdur. Şiibhesi?. ki Velid'lere u emsaline me 'ket (geçim yeri) olan şu teşebbusden icab edenleri haberdar eden adamlar da burada vardı. Ancak Hindistan mes 'elesi busbiitiin başkadır. Ümid etmemekle be­ raber Hilô.l-i Ahmer veya Terakkiperver Gerniyeti 'nden açıkça murahhaslar i 'zamınc; (gö'nderilmesine) dair hakikaten orada teşebbiise hak varsa ve hatta hafiyyen böyle bir azimet vukua gelecekse, bunu tedkik etmekle mania teşkil etmek muvafık olur zanne­ diyorum. Memleketin para kuvveti ile ifsad edilmemesi ve bu ahaliye acınması ve maa­ zatlah bir ihtilô.lin memleketi tarU'mar edeceğinin layiki ile diişiiniilmesi zımnında ce­ reyan eden ihtirasata ağlamamak elden gelmez. Said Molla Aslına mutabıkdır. 71211341

Suret Burada hiçbirşeye kanşmamak suretiyle ikamet ediyorum. ,Zaten bir sene evvel neşrettiğim bir risale ile siyasetle hiçbir alô.kam kalmadığını ve Hanedan-ı Ali Os­ man 'ın idare-i hu'kumet edecek ehliyeti haiz olmadıkianna kanaalim olduğunu ilô.n etmişdim. Eski muhaliflerin o giinden beri artan husumet ve adavetleri ve Abdulmecid'in eski ve yeni muhalifleri bir/eşdirrneğe muvaffak olması neticesinde hepsinin aleyhimde hareketleri Avrupa 'da islirahatımı ihlô.l etmişdi. O zaman Mısır'a geldim. Çiinkü' Kral da muhalifler/e beraber hareket eden sabık Hidiv 'in aleyhinde olduğu için, men­ faatı i'tibariyle Mustafa Kemal Paşa tarafına mü'teveccih idi. Kra� muhalif partinin bana da adavetlerini biliyordu. Prenses Şivekar 'ın Rauf Bey 'le olan maceralarından fevkelô.de bir alô.ka duyuyordu. Çu.nkü' Kralın Şivekar'dan bir kızı vardı. Ben de ge­ rek kanaalim ve gerekse Kral'ın arzusu ile buradan, bu kısım aleyhine bir vaziyet almışdım ki, buna karşı Rauf'un emri ile ru?.ellilikler'den hiçbir tanesi hakkında yapılmayan muameleyi istanbul'da bana yapdılar. Emvalimi alenen sattılar. Bu ka­ nun/ann kü'lliyen haricinde bir şeydi. Otomobilimi zaptettiler, iade etmediler. Bittabi Hükumet de beni i/.zam etmediğinden Şivekar Hanım 'ın arzusu yiiriıdü'. Rauf istedi­ ğini yapdırmışdı. Muahedenin ahkamı parçalandı. Her neyse, bu'tü'n bunlardan sonra Hidiv Ankara 'dan yü?. görrneğe başlayınca Mısır'da mevkiim kesb-i mu'şkilô.t etti.


İ:'\/GİLİZ :-.1CHİBLERİ CEJ\1İYETİ

Bu cihetle şimdi sükunet-i tamme içinde ailem/e bir tarafa çekilerek yaşamaya mec­ burum. Bundan dolayı biiyle şeyleri, buradaki hadisatı yazmak benim için iyi değil­ dir. Sözümde durarak siyasete hiç karışmamak benim ve ailemin hayatı iycabıdır. Ne yapayım ki muhaliflerinizin ne vicdansız adam olduklarını biliyorum. Koca bir im­ paratorluğu ondört sene içinde parçalayan Cavid'ler ve emsali eşhas o muhaliflerinizin içindedir. Aranızdaki fark; onlar koca bir imparatorluğu parça/adı/ar. Cavid'leri, En­ ver'leri devleti (milyonlarca) borca sokdular. Kendileri yüzbinlerce altun te 'min ettiler. Hatta son Lozan 'da Cavid, Fransa hesabına Devleti - Tü"rk müjaviri olduğu halde - zarara sokmakla meşguldü". Siz ise küÇülmüŞ bir devlete gö"re idare teşkil ettiniz, Lozan zaferini, harikasını te 'min ettiniz, ismet Paşa yüzbinleri istihkar etti. Yalnız memleketin menfaatine hizmet etti. Bu vaziyet karşısında size muhasım olmak ve düjmanlıkda devam etmek benim için namussuz/uk, vicdansızlık olurdu. Geçen sene San Remo 'da ilk dej'a kendisiyle görojdü"ğü"m Vahdeddin 'e bü"tü"n bu hakikatleri söyleyerek bir beyanname neşretmesini ve hakikati i 'tiraf etmesini ve millet arasında tefrikaya nihayet verilmesini rica ettim. Evvela beni tasdik etti. Fakat yirmi gü"n son­ ra sarfınazar etti, beni aldattı. Gazetelere beyanata geçdi. Binaenaleyh bu hissime mugayir halleri gördükçe yazmadan duramıyorum. Sizlerden de şahsım için hiç bir iyilik ne beklerim, ne isterim. Yalnız bu yazılarımı nazar-ı dikkate atmasanız bile "mahrem " tutmanızı, memlekete faide maksadıyla mü"tataatını yazan bir adamın va­ tan hartcinde mevkiinin müjkilleşmesine sebebiyet vermemenizi namusunuzdan temen­ ni etmek hakkımdır. ihtiramat. Said Molla Aslına mutabıkdır 71217347



Üçüncü Bölüm WiLSON PRENSiPLERİ CEMİYETİ



Wi LSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ İnsanlık tarihinin örnek savaşçısı Türk askerinin, çeşidli cebhelerde yazılmış kahramanlık destaniarı na ve kazandığı zaferiere rağmen, Osmanlı imparatorlu­ ğu, I. Dünya Harbi sonunda, Almanya - Avusturya ile birlikde, yenilen tarafcia sayılıyordu. Bu sebebiedir ki Türkler, 30 Ekim ı g ı 8 Çarşamba günü, (Teslim Olma ve Tutsaklık Belgesi) sayılacak Mondros Mütarekenamesi'ni imzalamak zorunda kalmışlardır. İ'tilaf Devletleri ile, Osmanlı Devleti adına Bahriye Nazırı Hiiseyin Rauf, Hariciye Müsteşarı Reşad Hikmet ve Kurmay Yarbay Sadullah Beyler tara­ fından imzalanan bu 25 maddelik (Mütareke), maddeleri bir yana, kelimenin manası bakımından ad olarak da, Türkler için "savaş halinin bırakılması" şek­ linde bir anlaşma olmakdan çok uzakdı. Bu, savaşdığımız düşmanların, İslam Alemi'nin de başı bulunan Türk Dev­ leti aleyhine yüzyıllardır süre-gelmiş gizli anlaşmalar ve siyasi dolaplarla düzen­ ledikleri bir ölüm planının fermanı, bir i'dam hükmünün ilk i'lamı idi.Bu, Türk'ü haritadan silme, tarihden çıkarma, yok etme kararı idi. Mondros Mütarekenamesi'nin hiç bir yanıyla bir barış başlangıcı olmadığı, Türklerin hakları doğrultusunda yararlı en ufak bir müsbet unsur taşımadığı aşikardır.

A tatiirk, konu ile ilgili olarak şunları söylemişdir: 204 "Osmanlı Devleti bu Miitareke ile kendini kayıdsız; şartsız; düŞmaniara teslim etmeğe muvafakat etmişdir. ralmz; muvafakat etmiŞ değil, düŞmanların memleketi is­ tilô.sı için onlara muaveneti de vaad eylemiŞdi. Bu Mü.tareke, olduğu gibi tedkik edil­ diği takdirde memleketin başdan nihayete kadar iŞgal ve istilô.ya maruz; kalacağı ka­ naatini o z;aman dermeyan ettim. " Mondros Mütarekesi'nin zayıf ve çürük maddeleri hakkında, Atatürk Üni­ versitesi eski öğretim üyelerinden .(iya So mar da şunları yazmakdadır: 205

"Pamuk ipliğine bağlanmış fakat her an ve fırsatta kopacak fırtınaların kolayca baş vereceği gelecek ihtimal/eri, yani İz;mir ve Kilikya iŞ_{!allerini, Pontus Hareketi, 20'

205

M . Cemi! (Birsel): Lozan, İstanbul 1 933, s. 203.

Ziya Somar: Manda ve Meşhur Mandacılar, Tarih Konuşuyor, Mart ı g6s , C. III, Sayı: 1 4,

ss. ı 1 44- 1 1 47 ve ı 1 7 2.


M İLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Doğu Ermenistan işini gizli olarak içine almış, Tiirk Devleti 'ni bir çıkmaza sok­ muşdu. " "Bundan kuvvet ve cesaret alan azınlıklar, (Wilson Prensibleri) ile kendilerine vadedilen (Muhtariyet) 'i gerçek/eşdirrnek amacıyla, ingiliz ve Amerikan himayesini bir dayanak olarak ortaya alınca, kendilerini ortada ve sahibsiz kalmış gören bazı Tü"rk yazar ve politika adamlan da, aynı himaye veya manda politikasıyla Türki­ ye yi yeni bir kurtuluşa kavuşdumıak ve çıkmazdan kurtarmak fırsatını bulacaklarını sandılar. " Mütareke'nin büsbütün karışdırdığı, bir cadı kazanı haline getirip kaynat­ mağa başlattığı fikirsiz haykırışlar ortarnı İstanbul'da, bir anda gösterişli adlar ve programlarla ideal ve düşünceden yoksun bir sürü cemiyet (dernek), fırka (parti) ve kısa sürelerde ad değişdirerek çıkıp-batan gazeteler türernişdir. Bu Mütareke sonucunun, işgal altındaki bazı İstanbul aydınlarında yarattığı "kendine güvenmeme" ve "aşağılık duygusu", onları bir ruh bunalımı ile iç çöküntüsüne sürüklerniş, urnudsuzluğa düşürrnüşdür. Milli irade aşkından yok­ sun bu yüreksiz aydınlar, bir sığıntı halinde büyük devletlerden birinin "Manda Yönetimi" altına girrneği, tek kurtuluş çaresi sanrnışlardır. Türkiye'de Arnerikan ve İngiliz mandası tarafdarları böyle türernişdir. Fransız ve İtalyan mandası da söz konusu edilrnişdir, amma bunlar yalnız sözde kalrnışdır. Özetle bir kuşbakışı tablosunu çizrneğe çalışdığırnız bu (Mütareke Devri), Türk tarihinin çelişkilerle dolu, acı bir ibret çağıdır. Wilson Prensibieri Cemiyeti, işte bu fikir ve idrak yoksuniuğu çağının tipik kuruluşlarından biridir. Bazı kaynaklarda (Tü"rk Wilsoncu/ar Birliği), 206 (The Wilsonian League), 207 (The league of Wilsonian Principles) veya (Liga der Wilson-Prinzipien), 208 (Wilson Birliği), 209 , 210 , veya ( Wilson Prensibieri Demeği/ 1 1 diye de anılan bu kuruluşun o günkü Türk gazete ve kaynaklarındaki tam ve resmi adı : (Wilson Prensibieri Cemiyeti)' dir. incelenince anlaşılacağı gibi, çok kısa örnürlü fakat te'siri sürekli olan Wil­ son Prensibieri Cemiyeti, Milli Mücadele'nin başlaması arefesinde İstanbul'da ço­ ğunluğu gazeteci-yazar, profesör, doktor ve avukatlardan oluşan bir aydın guru­ bun, Amerika'dan yardım sağlamak umuduyla kurup faaliyete geçirdikleri bir kuruluşdur. 206

Fatih R11k1 Atay: Çankaya, Istanbul 1 969, s. 1 43. Dr. Mine Erol: Türkiye 'de Amerikan Mandası Meulesi (7979-7920), Giresun 1 972, s. VII v.b. 20' Gotthard Jaschke: Ein Amerikanisehes Mandal fiir die Tiirkei?, Die Well des Is/ams, Vol. VIII, Nr. 4, ss. 220"221 . Gotthard Jaschke: Kurtuluş Savaşı ile ilgili ingi/iz Belgeleri, Ankara 1 97 1 , s. 1 66. 209 Tevfik B1y1klıoğlu: Atat irk i Anadolu 'da (7979, 7927), I, Ankara 1 98 1 , s. 24. 210 Dr. Selahaddin Tansel: Mondros 'dan Mudanya 'ya Kadar, I. c, . Ankara 1 977, s. 1 4 1 . 2 1 1 Dr.Salahi R . Sonyel: Tiirk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika, Ankara 1 973, s . 1 00. 20 "


1 49

WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ

İçlerinde linç olunacak A li Kemal ve yurd dışına sürülecek Refik Halid (Ka­ ray) gibi Yüzellilik'lerin de bulunduğu bir kadrodan, Halide Edib (Adıvar) Ha­ nım, runus Niidi (Abalıoğlu) ve Geliil Nuri (İleri) Beyler başda, Cemiyet'in kurucu ve mensuplarından çoğu, çeşidli faaliyetleriyle iyi niyet taşıdıklarını ortaya koya­ caklar ve Anadolu'ya geçerek, Mustafa Kemal Paşa'nın önderlik ettiği Milli Mücadele saflarına katılacaklardır. Bu bakımdandır ki, Wilson Prensibieri Gerniyeti asla, ondan az daha sonra kurulan ve türlü yıkıcı faaliyetlerde bulunan (Türkiye'de İngiliz Muhibleri Cemiyeti) gibi, Milli Mücadele'ye düşman bir kuruluş sayılmayacakdır. Fakat, Wilson Prensibieri Gemiyetı nin de, Milli Mücadele'nin (Ya istiklal, ya ölüm ! ) parolasına ters düşen, kurtuluş yolunu ancak Amerikan "Himaye" veya "Manda"sında bulan bir umudsuzluk ve sığıntı kuruluşu olmakdan ileri gitme­ diği ; Türk kamuoyunu ve Sivas Kongresi'ni "Manda" tartışmaları ile oyaladığı görülecekdir. '

Şunu da belirtmeliyiz ki, (Kürdistan Teali Cemiyeti) gibi bölücü siyasi amaç taşıyan ve Milli Mücadele'ye düşman olan bazı kuruluşlar, Wilsoncu/arın körükörüne savundukları Wilson Prensib/en nden yararlanarak vücud bulmuşlar­ dır. Eroğlu'nun da belirttiği gibi: 212 "Cemiyet, Kürdistan muhtariyeti ile ilgili olarak Amerikalılarla temaslar kurmuş; İngilizlere derin ve samimi bir i'timadla bağlanmış, (Hürriyet ve İ'tilaf Fırkası) ile özel ilişkiler kurmuşdur. Milli Müca­ dele'nin karşısında olan Cemiyet, (Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti) ile birleşmeği reddetmişdir." 2 1 3 '

Mütareke Devresi'nde enflasyon halinde kurulan ve kapanan bu çeşid pek çok parti ve derneğin çatıları altına koşuşan ve çevrelerinde toplanan halk, tam bir şaşkınlık ve kargaşalık içindeydi. Bu parti ve dernekleri kuran ve yönetenler arasında temiz, samimi vatanseverler bulunduğu gibi, fikir ve maksadları bunla­ ra ters düşen samimiyetsizlere, kaybolmuşlara, çıkarcı satılmışlara ve biiiniere de rastlanmakdaydı.

Wilson Prensibieri Gerniyeti kurucu ve mensublarını incelerken de bu tipik örneklere rastlanacak; hatta bunlardan, Wilson Prensibieri Gem iyetı nin bir alterna­ tifi olarak kurulan bir başka cemiyetin, Türkiye'de İngiliz Muhibleri Cemi­ yeti nin casusluk kadrosunda yer alıp ihanetlerini açıkca sürdürecekler de görülecekdir. '

'

Bir çıkıp bir batan ve az sonra yeni adlarla yine yayın alanında gorunen pek çok sayıdaki gazete ve dergiler ise,halkın zihnini büsbütün karışdırmakda, fikir ve düşüncelerini alt-üst etmekdedirler. Bu gazete ve dergilerin çoğu, Türk 212 213

Prof. Dr. Hamza Eroğlu: Türk Devrim Tarihi, Ankara 1 970, s. 52. Prof. Dr. Tarık Z. Tunaya: Türkiye 'de Siyasi Partiler, İstanbul 1 952, ss. 425-27.


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

ı so

milletinin kurtuluşunu ancak taraflısı bulundukları Amerikan, İngiliz, Fransız, İtalyan veya Rus gibi yabancı devletlerden birinin destek ve yardımıyla mümkün görmekdeydiler. Taraflısı bulundukları yabancı devlet lehinde propagandaya başlayınca, kar­ şılarında olan diğer gazete ve yazarların şiddetli yaylım-ateşlerine uğramakday­ dılar. Şahsi çıkarları yüzünden uşaklık ettikleri yabancı milletin savunuculuğunu yapan bu taraflar, birbirlerine en ağır suçlamalarda bulunarak kıyasıya saldır­ makdadırlar. Bir yandan, düşmanların ortaklaşa düzen, plan ve saldırılarıyla koca Os­ manlı İmparatorluğu parçalanmış batarken, manzara şöyledir: Mondros Müta­ rekesi'nin haksız olarak uygulanması ve yurdun çeşidli bölgelerinde yerli azın­ lıklarla yabancı düşmanların işbirliği halinde Müslüman Türk Milleti'ne reva gördükleri insanlık dışı zulüm ve işkenceler, çok az sütü bozuğu ihanete; pek çok düşüncesiz, korkak, kararsız ve umudsuzu gaflete düşrneğe ve düşmana alet, oyuncak olmaya; bir avuç vatansever, cesur Türk eviadını da kahramanca mücadeleye sevketmiş bulunmakdadır. Ma'sum halk içinde yolunu yitirmiş çare arayan umudsuzlar bir sağa, bir sola koşuşmakdadırlar. Yönünü şaşırmış, aldatılmış gafiller, zavallılar ise kasıtlı hainlerin, satılmışların tuzaklarına düşürülüp, onların kötü emellerine alet ol­ makdadırlar. Ölümü hiçe sayan gerçek vatansever kurtarıcı birkaç feda! ve kah­ raman da bu curcuna içinde bir kurtuluş yolu aramakdadırlar. Kısacası, bu birbirine ters düşen insanlar, grup ve kuruluşlar, Mondros Mütarekenamesi'nin imzalanışını izleyen ı g ı 8 Aralık ayının son günlerindeki çelişkiler çağında ortaya çıkmışlardır. (Vakit) ve (Akşam) gazetelerinde şu haber yer almışdır: 2 1 4

"İki aydan beri İstanbul'da siirekli olarak fırkalar (siyasi partiler),cemiyetler (demekler) kurulmakda ve bir çok gazeteler yayınlanmakdadır. Şimdiye kadar kuru­ lan yeni fırkalar şunlardır: 7

-

Teceddüa Fırkası

2

-

Hürriyetperver Avam Fırkası

3

-

Selamet-i Osmaniye Fırkası

4

-

reni Hiirriyet ve İ'tilaf Fırkası

ren i cemiyetler (dernekler) de şunlardır: 7 214

-

Sulh ve Müsalemet Gerniyeti

Vakit, 26 Aralık ı g ı 8 Perşembe, Nu. 423,

s.

2.


WiLSON PRENSiBLERi CEMiVEli

2

-

3

-

ısı

Setarnet-i A mme Gerniyeti Wilson Prensibieri Gerniyeti

Şimdiye kadar çıkan gazetelerden başka (Memleket), (Şuun), (Cemiyet-i Ak­ vam), (Adalet), (Sa/Qh) iinvanıy/a yakında beş gazete daha çıkacağı haber alınmış­ dır. Bugiin çıkmakda olan gazetelerden bazı/an mesleklerini savunmak, yiiriitmek ve takibetmek iizere yeni cemiyetler leş/ciline teşebbiis etmişlerdir. (Akşam) "' Konu üzerinde değerli bir araşdınna yapmış ,Ziya Somar, haklı olarak şu hükme varmakdadır: 2 1 5

"... Miitareke 'nin biisbiitiin kanştınp, fikirsiz bir hareket ortamı halirıe getirdiği (istanbul) 'u, bir anda gösterişli program/an, fakat fikirden yoksunluklan ile bir siirii (Fırka) ve (Cemiyet) mahşeri haline getiren bu (politika ruhu) 'nun biitv."n idraksizli­ ği, bu (kafa) '/ann kıtlığından başka bir sebeb/e açıklanamaz. (Wilson Prensibieri Cemiyeti) bu idraksiz ve fikirsiz politika ortamının en tipik örneklerinden birisi ola­ . rak diişiinv"lebilir. "' WiLSON PRENSİBLERİ I. Dünya Harbi'nin bitiminden dokuz ay önce ilan edilen 1 4 maddelik (Wilson Prensibleri), görünüşde, yenen ve yenilen milletiere eşit haklar tanıyan yeni ufuklar vadetmişdir. Fakat bu prensibierin İ'tilaf Devletleri'nce Türkiye'de uygulanması, hiç de hak eşitliği çerçevesinde olrnarnışdır. I. Dünya Harbi sonunda bütün milletierin barış özlediği bir atrnosferde, adaleti ve sürekli barışın düzenini tesbit ve temel prensibierini teşkil etmek üze­ re Amerika Birleşik Devletleri'nin 28. Başkanı Thomas Woodrow Wilson ( ı 8561 924) tarafından 8 Ocak ı g ı 8 Salı günü Arnerikan Kongresi'nde açıklanan ( Wilson Prensiblen) diye ünlü ( 1 4 Nokta) ( 1 4 Maddelik Barış Programı) şudur: 216

7 Milletler arasında gizli anlaşmalara son verilerek açık diplomasi usuliiniin uygulanması. -

21 5

Ziya Somar: (Wilson Prensibleri) Osmanlı topluluğunun ırk ve milliyetlerini yerinden oy­ natıyor, Tarih Konuşuyor, Cild 3, Sayı: ı 7 , Haziran ı g65, s. 1 373.

216 Wilson'un 1 4 Maddelik Banş Programı ile ilgili demecinin tam metni için Bk. Foreign Re­ lations, 1918, Supplement ı , part pp. 4- ı 2 ; Bemis, A Dip/omatic History of the United States, pp. 1 2526; Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti: Tarih, IV, İstanbul 1 93 1 , s. 2; G. M. Gathorne - Hardy: The Fourtenı Points and the Treaty of Versailles, London 1 939, pp. 8-ı ı ; H. J. Carman - Harold C. Syrett: A History of the A merican People, New York 1 952, Il, pp. 430-3 1 ; Herbert Hoover: The Ordeal of Woodrow Wilron, Mc Grow-Hill Co., Ine., New York 1958, pp. ı B-27; Fahir H. Armaoğlu: Siyasi Tarih ( ı 78g-ı g6o), Ankara ı g64, ss. 455-56; Celal Bayar: Ben de Tazdım, İstanbul ı g6s, 1. C., ss. 14, 23-24; Laurance Evans: United StaJes Policy and the Partition of Turkey, (1914- 1924), Baltimere ıg65; Arthur S. Link, William B. Cotton, William M. Leary, Jr.: American Epoche, New York ıg66, pp. 2 1 5-ı6; Erıcyclopedia Britanica, IX, pp. 565-66.


1 52

MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

2 Karasulan dışında/ci denizlerde gerek savaş zamanında, gerek barış zama­ nında gidiş-gelişin tam olarak serbestliği. -

3 Barışı kabul eden ve onun siirekli olması için birleşen biitiin milletler ara­ sında iktisadi engellerin imkan derecesinde kaldın/ması ve ticari mesele/erde eşit hak­ lar tanınması ve le 'sisi. -

4 Her milletin siltihlarını kendi içgiivenliğini sağlayabileceği şekilde en aşağı bir miktar ve seviyeye indirmesi hususunda yeterli giivence alınması ve verilmesi. -

5 Sö"miirgelere aid biitiin istek/erin, hakimiyet meselesinin hallinde, ilgili aha­ linin çıkarlarını da burayı sömiirge olarak yönetecek devletin hakkaniyete uygun istek­ leri derecesinde dikkate almak suretiyle meselenin geniş ve tamamiyle tarafsız bir yol­ dan açıkca, serbestçe tartışma sonunda halli ve ayarlanması. -

6

-

Rus topraklannın tamamen boşaltılması.

7 Biitiin diğer milletler gibi, haiz olduğu islikitili hiç bir kayıt altına alın­ madan Belçika 'nın boşaltılması ve onan/ıp eski haline getirilmesi. -

8 Fransız topraklannın tamamiyle boşaltılması ve işgal altında olan kısmı­ nın onarımı. Alsace-Loraine hakkında 7877 tarihinde Prusya tarafından Fransa ya yapılan haksızlık, elli yıla yakın bir siiredir cihan barışını boza-geldiğinden umumun menfaati namına barışın tekrar sağlanabilmesi için bu haksızlığın diizeltilmesi. -

9 italya sınırlarının yeniden tesbitinde, milliyetler arasındaki sınır çızgısı açıkca anlaşılacak surette bir diizenleme yapılması. -

70 Milletlerarası mevkilerinin korunması ve te 'mini istenilen Avusturya ve Macaristan milletlerinin muhtariyete kavuşmaları ve serbest olarak gelişmeleri için ge­ rekli imkanlar sağlanması. -

77 Romanya, Sırhistan ve Karadağ'ın boşaltılması ve işgal olunan toprakla­ nn onarımı; Sırhistan 'a, denize serbest çıkış yeri sağlanması. Muhtelif Balkan dev­ letleri arasında dostça yapılacak fikir teatisi (alış-verişi) sonucunda ve tarihin oluş­ durduğu bağlar ve milliyet farklan dikkat nazanna alınarak bir diizenleme yapılma­ sı. Bu devletler hakkında siyasi ve iktisadi istikliile ve toprak biitu"nliiğiine ilişkin milletlerarası bir gu"vence sağlanması. -

72 Şimdiki Osmanlı imparatorluğu 'nun Tiirklerle meskun kısım/anna tam bir hiikiimranlık hakkı tanınması, fakat bugu"n Tu"rk hakimiyetinde bulunan diğer milliyet/ere de tam bir emniyet içinde yaşama ve kolayca gelişme imkanının giivence altına alınması. Çanakkale Boğazı 'nın milletlerarası bir gu"vence altında biitiin mil­ letierin gemilerine ve ticaret ulaşımına açık kalması. -

73 i'tiraz edilmeyecek bir şekilde Polonyalı ahali ile meskun olduğu sabit araziye şamil bulunmak uzere bağımsız bir Polonya Devleti kurulması. Bu devlete, denize serbest bir çıkış yeri sağlanması. Siyasi ve iktisadi islikitili ile toprak bu"tiin liiğiinu·n milletlerarası sözleşmeler/e giivence altına alınması. -


WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ

1 53

14 Kat 'i sôi.leşmelere uyarak kiiçuk, buyuk bütün devletlere eşit olarak siyasi istikl.d� karşılıklı toprak bütu"n lugu· garantisi vermek maksadıyla milletler arasında bir genel Milletler Gerniyeti kurulması. -

Fakat acı gerçek şudur ki, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Wilron, ken­ disinden beklenen tarafsız, dürüst ve gerçekci bir dış politika yerine, I 4 Pren­ sib'ine ters düşen, ancak Yahudilerle, Ermenilerin ve Hıristiyan sömürgecilerin çıkarları doğrultusunda iki yüzlü bir politika izlemişdir. Bugün, özellikle Osmanlı Devleti'nin parçalanmasından doğmuş ülkeleri ve Ortadoğu'yu uğraşdıran, tehdid eden zorluk ve tehlikelerin temelinde, bu iki yüzlü Wilson politikası yatmakdadır. Bugünkü Ortadoğu çekişmelerinin teme­ linde bu yanlış ve haksız politikanın payı vardır. Wilron'un Kongre'de yapdığı konuşmada Türklerle ilgili olan I 2. Madde şudur: 2 1 7

"Bugün Osmanlı imparatorluğu 'nda Türklere emin bir egemenlik hakkı tanı­ mak /azım gelir. Bununla beraber, Tu"rklerin hakimiyeti altında bulunan diğer milli­ yetler mensublarına da - özellikle Ermenileri kasdetmekdedir - serbest bir gelişme im­ kanı verilmelidir. Çanakkale Boğazı, Milletlerarası güvence altında bütu·n milletierin gemilerine ve ticaret ulaşırnma açık bulundurulmalıdır. " 3 I Temmuz I g i 8 tarihli Millerin hatıra ve yazılarına göre bu husus şu an­ lama gelmekdeydi: " Tu.rkiye 'nin bağımsız ayrı bir devlet olarak egemenliği, mevcud Türk Hükumeti veya ileride gelecek hükumetler yönetiminde devam edecek; buna karşılık (3 Mart 7878) Ayastefanos (Hagios Stephanos) Andiaşması 'nda da zikri geçen madde uyarınca, Türk olmayan milliyet/erin güvenliğinden Türkler sorumlu tutulacak ve bunların otonom yönetim/en· sağlanacak. " Yorum ve uygulamalar hep böyle kendi çıkarlarına göre idi. 2 I Eylul I g I 8 tarihli, Amerika Devlet Başkanlığı Sekreteri Robert Lansing ( I 864- I g28)'in hazırla­ dığı Amerikan Barış Programı'ndaki I 7. Madde gereğince de: Ermen istan ve Suriye, himaye altına alınacakdır ve her iki memlekete de kendi başianna idare kurmaları yolundaki garanti en kısa zamanda tanınacakdır. " "

Paris Barış Konferansı'na katılan Amerikan Hey'eti'ndeki Lansing, Başkan Wilron'a şöyle bir telgraf çekmişdi: 2 1 H "Kurulacak Ermenistan 'ın Akdeniz 'de bir lima­ na sahib olması ve koruyucu kuvvetlerce himaye altına alınması gerekmekdedir. Fransa bu hususu sağlayacaksa da, Ermeniler ingilizleri tercih etmekdedir/er. " Wilson'un Barış Konferansı için deniz yoluyla Avrupa'ya gelişinde yanında bulunan, bölge meseleleriyle ilgili müşaviri Dr. lsaiah Bowman ( I 878- I gso), Baş­ kan'a gururla şöyle diyordu:" Bana neyin haklı ve doğru olduğunu söyleyin, onun mu"cadelesini yapayım! " 2 17 m

Tasvir-i Ejlciir, 1 4 Kanunusanİ 1 334 ( 1 4 Ocak 1 9 1 8) Pczartesi. Robert Lansing: The Peace Negotiations, New York 1 92 ı .


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

1 54

Wilson, ı o Aralık ı g ı 8'de, Alman Kolonileri'nin ve Türkiye'den ayrılan bölgelerin, Milletler Birliği ( The League of Nation)'nin ortaklaşa malı sayılacağına ve küçük milletlerce yönetileceklerine dair umudunu iffide etmişdi. Beş gün sonra da İngiliz Commonwealth liderlerinden biri olan, Güney Afrika'nın ünlü sömürge yöneticisi General Jan Smuts'un Almanya, Avusturya ve Türk impara­ torluklarından alınan topraklar hakkındaki teklif ve tavsiyesi (The League of Nations, a Practical Suggestion) adlı bir broşür halinde yayınlanıyordu. 2 1 9 İşte, daha Milli Mücadele'nin fi'len başlamamış bulunduğu bu karışıklık, kararsızlık ve umudsuzluk devresinde, İstanbul'daki bazı aydınların bir kurtuluş çaresi ve ışığı diye gönül bağladıkları Wilson Prensibieri etrafında toplanmak ve bir kuruluş halinde faaliyete geçmek teşebbüsleri görülecekdir.

Wilson Prensibieri Gerniyeti adını alan bu kuruluşun başlıca !iderleri, kurul­ masında ön-ayak olan Hô.lide Edib (Adzvar) Hanım'la, makaleleriyle kuruluşu ve amacını savunan, Cemiyet'in ateşli tarafdan Ahmed Emin (ralman) Bey'dir. Bi­ lindiği gibi, her ikisi de öğrenimlerini İstanbul'da Amerikan Robert Kollej i'nde ve Amerika'da görmüşlerdir. WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ

Kurucular ve Kuruluş Wilson Prensibieri Gemiyeti, 4 Aralık ı g ı 8 Çarşamba günü, kuruluş yeri ve merkezi İstanbul'da (Vakit) Gazetesi idarehanesinin üst katındaki (Matbuat Ge­ miyeti)'ne aid oda olmak Üzere, faaliyete başlamışdır. 220 Bazı yazarlarca bu cemiyetin 4 Kanunusanİ 1 335 (4 Ocak ı g ı g)'de Nuruos­ maniye'de (Zaman) Gazetesi idarehanesinde kurulduğu yazılmışsa da, 22 1 tam ve doğru tarih, bizim yukarıda verdiğimiz (4 Aralık ı g ı 8 Çarşamba)' dır.

Wilson Prensib/en'nin ı 2. Maddesi'nin uyandırdığı umudla Wilson Prensibieri Gemiyetı'ni kurmak fikri, Jaeschke nin de belirttiği gibi, İstanbul-Üsküdar'daki (Amerikan Kız Kolleji)'nin ilk öğrencilerinden Hô.lide Edib Hanım'dan kaynak­ lanmışdır. 222 Kurucuların başı sayılan Hô.lide Edib-Adzvar, kurucularının adlarını verme­ den, kuruluşunu ve ortadan kalkışını belirttiği Wilson Prensibieri Gerniyeti hakkın­ da şunları yazmakdadır: 2 19

Laurence Evans: United States Policy and the Partition of Turkey, (1914- 1924), Batlimore ı956, s. 92. 220 Vakit, 6 Aralık ı g ı 8 Cuma, Nu-403, s. ı .

221 Tank Z. Tunaya: a.g.e., s. 445· 2 22 Gotthard Jaeschke: Ein Amerikanisehes Mandal fiir die Tiirkei?, Die Well des lslams, Leiden ı g63, Vol. VIII, Nr. 4, ss. 220-2 1 .


WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ

"O giinlerde Wilson 'un 74 Prensibi şamalayla ilô.n edilince, biitiin diinyada biiyiik bir te'sir yapdı ve Tiirklerin çoğunlukda olduklan yerlerde, istiklô.llerine doku­ nulmayacağı sanısı belirdi. Bu go'riişlere inanan Tiirk aydınları, Miittefiklerin hiç ol­ maı.sa, iki şeyden sakınacaklanna inanıyorlardı: Bunlardan birincisi şuydu: Tiirki­ ye 'nin doğusunda ve batısında bir Ermenistan kurmaya teşebbus etmeyecekler. Çiinkü� Ermeni go'çü'rme ve toptan oldu'rme/erinden o'rıce de buralarda Ermeni nüfusu en aı. % 2, en çok da % 20'yi geçmemişdi. ikincisi: runanlılara Ortadoğu 'da yer vermeye­ cekler. Çü'nkü� boyle bir teşebbüsün bu iki millet arasında kanlı bir mücadele açacağı muhakkakdı. Eğer Mü'ttefikler bu iki şeyden kaçınmış olsaydı/ar, bugünün tarihi bambaşka bir biçimde gelişecelaii. " "Bütü'n diinyada kuvvetli bir te 'sir yapan ve yenilmiş m illetlere bir aı. umud ve­ ren Wilson Prensibleri, biı.i de büyiik çapda etki/edi ve istanbul'da Wilson Prensibie­ ri Cemiyeti, tanınmış yaı.arlar ve avukatlar tarafından kuruldu. Galiblerin, yenilen milletiere hiç bir ta 'vi;; vermeyecekleri seı.iliyordu. Taksim faciasına uğrayan Tü'rkiye, tabii olarak, dikkatini Wilson gibi hiçbir ülkeye go';; dikmeyen adamın tarafına çevir­ di. Gaı.ete temsilcileri, Vakit Matbaası 'nda toplanarak, Paris 'de bulunan Başkan Wilson 'a bir (Muhtıra) go'rıdermeğe karar verdiler. Bu muhtıranın esası, Ameri­ ka 'nın Tü'rkiye 'ye o'rıce belirli bir ;;aman için barış te 'min etmesi, yani saldırıdan ko­ runmasını sağlaması, aynı ;;amanda, Türkiye 'ye iktisadi yardımda bulunması, bu yıllar içinde Tiirkiye 'ye uı.manlar go'rıdererek yeni bir rejim kurması ve iç kalkınmayı sağlamasından ibaretti. Cemiyet 7978 yılı Kasım ayında kuruldu. iki ay içinde de ortadan kalktiı. Çiinkü� Doğu Anadolu, ta başından beri bunun aleyhindeydi. "223 Milli Mücadele'ye düşman faaliyetleri yüzünden vatan haini ı 5o'liklerden biri olarak yurd dışına çıkarılmış Refik Halid Karay da, Wilson Prensibieri Cemiye­ lı nin kurucu üyelerinden biriydi. Refik Halid, Atatürk'ün ölümünden kısa bir süre önce, 23 Mayıs r gg8 Pazartesi günü,Büyük Millet Meclisi'ne gönderdiği af layihasından 224 faydalanarak yurda döndüğünde yazdığı hatıralarında, Wilson Prensibieri Cemiyetı nden şöyle bahsetmekdedir: 225 '

'

". . . işte A li Kemal ile ilk sohbetim boyle, garib bir tarı.da geçmişdi. . . Sonuncusu da oyle garib oldu ya! Geçelim, gelelim Matbuat Gerniyeti toplantısına: (Vakit) idarehanesinin üst katında bir odada toplandık O gün neler konuşduğu­ muı.u bilmiyorum, fakat şurası hatırımda kalmışdı: Ali Kemal Bey, (Matbuat Ce­ miyeti) idare hey 'eti aı.asından ittihadcı olanlarına pek neı.aketle muamele et"! iş, bu . hasım muhitte kendisine bir dost ve bir hü'rmet havası te 'minine çalışmışdı. Uç gü'n sonra aynı odada ( Wilson Prensibieri Cemiyeti) İdare Hey 'eti toplanmışdı: Ali Kem Halide Edib Adıvar: Memoirs, London 1 926, pp. 1 48, 1 90; The Turkish Ordeal, London 1928, ı s; Tiirk 'ün Ateşe imtihanı, İstanbul 197 1 , ss. 14 ve 22. 224

225

Dr. Tevetoğlu: Açıklıyorum!, Ankara 1965 ss. 104- 1 09. Refik Hilid Karay: Mine/bab ilelmihrab, İstanbul 1 964, ss. 64-65 .


ı 56

MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

mal yine içindeydi ue takırdı dinlemesini hiç sevmeyen (Sabah) Başyazan, Halide Edib Hanım 'ın nutkunu -belki hayatında ilk defa olarak, alışkanlığı dışında- son derece samimiyetle, adeta can kulağıyla dinliyordu. Bu Cemiyetin aslı, faslı ne idi? Azasından olduğuma rağmen, ualtahi, benim bu hususda uazıh bir fikrim, daha doğrusunu siiyleyeyim, hiçbir JikTim yokdu. . . Bir aleşam Kollej 'deki evime Halide Hanım her zamankinden başka bir çehre ile gelmiş,ağır bir mukaddeme yapmış ue neticede memleketin muhtelif fikirlerini tem­ sil eden zeuattan miirekkeb bir cemiyet teşkilinin pek faydalı olacağını siiylemişdi. Gitmek üzere ayağa kalkdığı zaman ben, misafirimin en ruh/u noktayı en sona sak­ ladığına kaniydim. Nitekim kapının önü'nde giiya fazla bir ehemmiyet veriyormuş gi­ bi: - Aceba, dedi, Ali Kemal Bey 'in bu hususda fikri nedir? Belki beraber çalış­ makda mahzur görmez. . . Kendisiyle bu ciheti bir def'a konuşur musunuz? Konuşdum. Tıbkı, Matbuat Gerniyeti işinde olduğu gibi muhatabım "Mfrim. . . Vaz geç böyle şeylerden. . . Hiç firenk/er bu maskaralık/ara metelik verirler mi?" gibi bir i'tirazda bulundu; nihayet yan uadetti, sonunda toplantıya geldi ue ga­ zetesinde cemiyeti medhe kadar vardı. Unutamadığım hatıra/ardan biridir: Giineş içinde pan! pan! ışıldayan bir yı­ kanmış kış giinii Halide Hanım 'ın Kollej 'deki evinde Ali Kemal, Celal Muhtar ue ben -( Wilson Prensibieri Cemiyeti) uesilesiyle- bir ögle yemeğinde buluşmuşduk. . . (Handan) muhamresi bu basık tavan/ı, mini mini hiicreli A merikan köŞkiiniin bir az !oş, bir az dar ue fakat pek samimi, pek aileuf muhitine ne kadar yaraşmış, hoş bir rayiha ile evi tiitsü'lemeğe mahsusmuş gibi ocakda aheste aheste yanan odun/ann karşısında, kaba tahtadan yapılmış bir geniş koltuğa yaslanarak bize memleketin derdierini ne te 'sirli anlatmışdı! Ali Kemal bu ziyaretten pek memnun audet ediyor­ du. Hatta arabada Celal Muhtar 'a "Mfrim, demişdi, Halide Hanım bir harika, bir irfan menbaı. . . Memleket için bu kadınla beraber çalışmak ayrı bir zevk, ayn bir kuvvet! " Akşam ü'stii Halide Hanım da bana Ali Kemal için şöyle diyordu: - Pek "korekt ", pek nazik bir adam. . . iyi bir yiireği uar gibi. . . Her halde be­ raber pekata çalışılabilir! Bu karşılıklı hüsn-ii nazara rağmen çalışılamadı. " Dahiliye Nezareti (İçişleri Bakanlığı)'na sunulan dilekçede kurucular: Halide Edib (Adwar) Hanım, Dr. Celaleddin Muhtar (Özden), Ali Kemal ve Hiiseyin Auni Beyler olarak belirlenen Wilson Prensibieri Cemiyetı'nin ilk Yönetim Kurulu'nda Halide Edip (Adwar) Hanım ile, Refik Halid (Karay), Ali Kemal, Hüseyin ve Katib: Ragıb Nureddin Beyler yer almışlardı. Faaliyet Hey'eti Üyeleri ise: Ati ve İkdam gazeteleri Başyazarı Celal Nuri (ileri), Akşam Gazetesi Başyazarı Necmeddin Sadık


1 57

WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ

(Sadak), Zaman Gazetesi Başyazan Gevad, Sabah Gazetesi Başyazan Ali Kemal, Yeni Gazete Başyazan Mahmud Sadık, Vatan Gazetesi Başyazan Ahmed Emin (ra/man) ve Yenigün Gazetesi Başyazan runus Nadi (Abalıoğlu) Beylerden olu­ şuyordu. İstanbul'daki İngiliz Genelkurmay Başkanlığı gizli istihbarat raporundaki kayıdlara göre ise Cemiyet: "Halide Edib ve Rıza Tevfik 'in kurduğu ve Robert Kollej Müdiirii Dr. Ca tes 'in desteklediği Wilson Prensibieri Derneği" diye anılmakda ve ta­ nımlanmaktadır. 226 ı g ı g yılı sonlarında İngiltere'nin İstanbul'daki siyasi temsilcisi bulunan Thomas B. Hohler de, bu derneğin önemli olmadığı görüşünde idi. 24 Aralık ı g ı 8' de İngiliz Hariciyesi memurlarından Rennie'ye gönderdiği 3223 sayılı mek­ tubda onun bu görüşü yer almışdı. 227 I. Dünya Harbi'nin yenilmiş tarafında bulunmakdan duyulan acıyı ancak Başkan Wilson'un ı 4 Prensibi ile giderebileceklerine inanmış Cemiyet mensubla­ rı, Wilson Prensibieri Gemiyetı'ni, Türkiye'nin Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Ak­ vam) kadrosunda diğer devletlerle eşit hukuka sahib bir üye olmasını sağlamak amacıyla kurduklarını bildiriyorlardı. ileri gelen üyelerinin birçoğu, o günkü ünlü gazetelerin başyazar ve sahib­ Ierinden oluşan Wilson Prensibieri Gemiyetı'nin ayrı ve özel bir yayın organı yok­ du. Kuruluş ve amacı, mensublarının kalemleriyle kendi gazetelerinde açıklanan ve savunulan bu kuruluşu basında Minber, 228 Tari k 229 gibi bazı gazeteler iyi kar­ şılamışlar; Söz 230 gibi bazı gazeteler ise bu cemiyeti "Temelsiz Bir Bina" saymış­ lardır. Nitekim, Wilson Prensibieri Gemiyetı'nin büyük bir başarı sağlayamadan kı­ sa bir sürede Mütareke çağının gürültülü havası içinde kaybolduğu görülecek­ dir.

Wilson Prensibieri Gerniyeti ile ilgili toplantıların, (Matbuat Gemiyeti) ve "Bütün Türkçe gazeteler mensubları" ile ilgili imiş gibi gösterilişi, bazı gazetecileri çok kızdırmışdır. Söz ve Serbest! gibi bazı gazeteler Cemiyeti şiddetle protesto etmiş­ ler; Ahmed Emin'e hitaben çok ağır yazılar yazmışlardır. WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ VE BASlN

ismail Subhi (Soysallıoğlu) Bey'in Müdür ve Asaf Muammer Bey'in Başyazar bulundukları Söz Gazetesi'nde (Wilson Prensibieri Gerniyeti ve Matbuat) başlığı al­ tında şu protesto yazısı yer almış bulunmakdadır: 231 226 ingiliz Devlet Arşivi Dışişleri Bakanları Siyasi Belgeleri, Sınıf 37 1 , 227 Fo/ 4 1 94/3223. Dr. Salahi R. Son yel: a.g.e., s. 6, 29. dipnot. 228

F, o/4 I 4 1 /7 ı , Aralık 1 9 18.

Minber 1 334 (Nu. 35, 36, 38, 44). 229 Tarik 1 334 (Nu. ı o, ı ı , 1 2 , 1 3). 230 İsmail Hakkı: Temelsiz Bir Bina, So?.., 6 Kanunusani ı 335 (6 Ocak ı 9 1 9 Pazartesi), s. ı . 231 So?.., 7 Aralık 1 9 1 8 Cumartesi, Nu. 25, s. ı .


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

"Diinku· refik/erimizden bazıları, (Wilron Prensibieri Cemiyeti) ünvanı altında teşekkül eden Cemiyetin müteşebbisleri "Umum Türkçe Gazetelerin erkanından " iba­ ret olduğunu yazdılar. Bunun asıl ve esası olmadığını beyana mecburuz. Bü'tü'n ba­ sın adına diye ötede beride bazı ifadeler, bazı yazılar görüliiyor. Bu gibi gerçek dışı şeyleri her def'a tekzib mi edelim? Madem ki bazı teşebbü'slerden bizim gibi bazı ye­ ni gazeteler - ya kasıd/ı olarak yahud kasıdsız - haberdar edilmemişlerdir veya ha­ berdar edilmiş isek bile fikir ve ictihadımıza uymadığı için o teşebbüse katılmamış ve muzahir bulunmamışızdır. Neden "Matbuat" adını ve "Tü.rkçe Gazeteler Mümessil­ leri" fıkrasını kullanıyorlar? Bu gerçek-dışı bir ifade demek değil midir? Olra olra öyle bir teşebbüse veya diğer bir teşebbüse katılanların isimlerini yazmakla her mah­ zur ber-taraf olurdu. Eğer maksad Basın 'ın bütün gücünü· temsil ve temessül ettir­ mek ise onun tarzı bu değildir. Yoksa bu memlekette hata - bir sıfatın ve bir mesle­ ğin mensubları içinde bile - ayrılık gayrı/ık, senlik benlik, öz/ük ögeyilik ayınmı mı vardır? (Söz) bu gibi hareketleri protesto eder. " Aynı gazetenin ertesi günkü sayısında da, (Garib Bir Teklif) başlığı altında Wilron Prensibieri Gerniyeti teşebbüsüne aid ve altında bazı imzalar bulunan bir kağıdın gazete idarehanesine getirilerek imza edilmesinin istendiği belirtilmekde; ''Ne ictimaında ve ne de teşekkülünde atakadar ve haberdar almadığımız böyle bir te­ şebbüse müteallik kağıdı bizim de imzalamaklığımız teklifini pek garib bulduk ve bittabi' bilgimiz bulunmadığını belirterek red ettik" denilmekdedir. 232

Söz gazetesinin bu protesto yayımını sütunianna aktaran Serbesti gazetesi de bir yandan bu açık mektubları İçişleri Bakanı'nın dikkatine sunarak kanuni iş­ lem yapılmasını istemekde; öte yandan, Mevlanzade Rifa t ın kaleminden Ahmed Emin' e ateş püskürüp, saldırmakdadır: 23 3 "Wilson Prensibieri Gerniyeti adı altında oynamak istediğiniz role dair yazdığı­ mız mü'tataalan görmemiş gibi davranıyorsun uz " diye başlayan yazı son derece şid­ detleniyor: ". . . Bu kuvveti, bu vekaleti ve cür'eti size kim verdi? Ve bu memleketi ne sı­ fatla temsil edebiliyorsunuz? Tü'rk değilriniz, Osmanlı ülkesinin mahsulü değilrini.z, değil­ siniz, değilriniz. Buna itaveten siz umum matbuatın bu sakim fikre muvafakat eylediğini söyleyorsunuz. Ne büyük cü'r 'ettir. işte sızi alenen üÇ Tü'rk gazetesi tekzib ediyor ve yüzü'nüze çarpıyor. Diğer Tü'rkçe gazeteler de tasdik etmiyor. "

Ahmed Emin Bey, bütün bu saldırılara rağmen, kısa bir süre faaliyetten son­ ra çalışmalarını durdurup kendi kendine kapanan Wilron Prensibieri Cemiyetı' nin savunmasını yapıyor ve bu teşebbüsün yarıda bırakılmamasını ileri sürüyordu. Ahmed Emin, (Muattal Bir Teşebbüs) başlıklı yazısında şöyle diyordu: 234 232 233

Soz, 8 Aralık ı g ı 8 Pazar, Nu. 26, s. ı . Serbest� g Aralık ı g ı 8 Pazartesi, Nu. ı 6g, s. ı ; ı o Aralık ı g ı 8 Salı, Nu. 1 70, s . ı .

23' Ahmed Emin: Muattal Bir Teşebbüs, Muvakkat, 2 Şubat ı g ı g Şubat Pazar, Nu. ı 6 (46o), s. ı .


WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ

1 59

"Son ;:.amanlarda gerek Istanbul ve gerek ta[ra okuyucularımı;:.dan aldığımı;:.­ mektublarda bilhassa Wilson Prensibieri Cemiyeli 'nin muattal bir halde kalmasından jikayet edilmekdedir. Bilindiği gibi bu Cemiyet bilhassa ga;:.ete Ba[ya;:.arlanndan olu­ jan bir hey 'et tarafından, memleketimi;:. hakkında milletlerarasında mevcud va;:.iyet ve yurdun gelecekdeki ihtiyaçları soğuk-kanlılıkla tedkik edildikden sonra kurulmuj ve iyice tesbit edilmi[ bir programla ortaya çıkmı[dı. Ga;:.etelerimi;:.den bir çoğu ile kamuoyunun miihim bir kısmı bu programa taraf­ dar bulundular. Diğer bir kısmı aksine, bu lejebbüsii büyük bir muhalefetle kar[ıladı. Hata bugü"n genç mü"tefekkirlerimiz arasında öylelerine rastlıyoru;:. ki, Cemiyetin maksadını tamamiyle yanlıj bir surette tefsir etmi[ler ve milli mevcudiyeti bugiinkü" durumda en ehven bir surette korumak ve milli geli[meğe aid sebebleri ve vasılalan ha;:.ırlamak maksadıyla lejekkül eden bu Cemiyet 'i tersine, yabancı himayesine taraf­ dar ve serbest bir milli inki[aja aleyhdar diye anlamışlardır. Cemiyetin va;:.ifesi, bu yanlış fikirlere karşı mü"cadele etmek ve kendisini umumi efkara doğru bir surette ta­ nıtmakla beraber tarafdar ka;:.anmağa çalışmakdı. Eğer bu ;:.eminde faaliyet gösterilseydi, gelecek hakkında umumi efkarın büyük bir kısmında, muayyen bir gayeye doğru kat 'i bir birlik husule gelir ve bu birliğin gelecekdeki mukadderatımı;:.ın taayyü"n etmesine mutlaka büyük bir te 'siri olurdu. Esef olunur ki Cemiyet yavaş yavaf faaliyetine sekte verdi. Bundan bi;:. de okuyuculanmı;:. kadar şikayetçiyi;:.. Okuyuculanmızla birlikde Cemiyetin idare Hey 'eti 'ne sitem et­ mekden kendimizi alamıyacağı;:.. Son gü"nlerde haber aldığımıza göre, Cemiyet tarafından Avrupa 'ya gönderilen Muhtıra, A merika çevrelerinde derin bir te 'sir hasıl etmi[dir. Yalnız Muhtıra 'nın bir kısmı gazetecilere ve fikir adamianna aid mahdud imzaları havi olması ve umumi efkann Muhtıra 'daki fikirlere ne dereceye kadar katıldığı hakkında mü"sbet bir fikir peyda etmek imkanı bulunmaması, bu te 'siri bir a;:. ta'dil etmi[dir. Bize kalırsa bu vaziyet karşısında Cemiyet mutlaka yeniden faaliyete geçme/i, muhtelif vasıtalarla umumi efkarın oyuna mü.racaatta bulunmalı ve nokta-i na;:.arını milletin çoğunluğuna kabul ettirmeği başaramazsa bile belirli bir doğrultuda bir cere­ yan uyandırmağa çalışmalıdır. O cereyanın amacı da umumi efkarın banş meselesini masa bajında çö";:.ü"mlenecek bir pazarlık meselesi diye telakki etmesine mani ' olmak, milletin geleceği hakkında mevcud durumun bü"tü"n gerçekleri dikkat nazarına alın­ mak [artıyla düŞü"ndü"ğü"nü· tesbit etmek ve ortalıkda her hô.lde geleceği muayyen ve . mü"temadi bir surette dÜfÜnÜ·r ve muayyen bir gaye takib eder milli bir dimağ bulun­ masını temin etmek olmalıdır. Hiçbir hedef tanımayarak ve hiç bir mill! kuvvet tara­ fından sevk ve idare edilmeyerek ;:.amanın dalgalan arasında yuvarlanıp gidecek olur­ sak varacağımı;:. yer her halde setamet sahili değildir. "


W i l s o n P r e n s i b i e r i G e rn iy e t i ESAS NİZAMNAMESİ '35 Madde 7 Merkezi istanbul'da Nuruosmaniye 'de ",(aman Matbaası " olmak üzere (Wilson Prensibieri Cemiyeti) namiyle bir cemiyet teşkil olunmuşdur. -

Madde 2 - Cemiyetin maksad ve gayesi aşağıda izah olunur: a - Memleketin Akvam Gerniyeti'nde mü'savi hukuku haiz bir uzuv ve milletler arası müdidelede belli başlı bir amil olabilmesi için ihtisaskar bir hükumet makinesi­ ne mazhar olması, kendi ihtiyaciarına göre metin ve salim bir surette inkişaf edebil­ mesı. b - Bütün ahalinin Osmanlı vatandaşı sıfatıyla memleket hayatına katılması hususunda eşit hukuk ve vazifelere mazhar olması ve istirahat, gü'ven ve mutlulukla­ nnın sağlanmasını üstlenecek şartların meydana getirilmesi. c - Kamuoyunun bir kısmında hakkımızda gü'vensizlik ve antipati bulunan i 'ti/af Devletleriyle A merika ya gü'ven telkin edilmesi. ç - Haricen siyasi ve iktisadi islik/alimizin sağlanması, yabancı sermayesinın memlekete siyasi değil iktisadi bir esas ü'zerine girmesi, iktisadi bölgelerin nüfuz ayı­ rımına mahal kalmaması ve iç işleTimize müdahale alışkanlık/arına karşı kavi bir sed vücude getirilmesi. d - Dışandan onurumuzu yaralayacak kontrol ve koruyuculuk teklifleri yapıl­ masına mahal bırakmaksızın sırf kendi ihtiyaçlanmız ve arzu/arımız açısından hay­ siyetimize uygun ve i'tilaf Devletleri yle Amerika için kabule şayan bir programla or­ taya çıkmak ihtiyacı. Madde 3 - Cemiyetin şimdilik yirmi kişiden oluşan bir çalışma Hey 'eti ile bu faaliyet hey 'eti arasından seçilecek beş kişiden oluşan bir ranelim Kurulu vardır. Madde 4 - Cemiyete, Çalışma Hey 'eti 'nin çoğunluğunca uygun görülenler uye kaydolunur. Madde 5 - Cemiyet, Çalışma Hey 'eti 'nin çoğunluğu karanyla fesholun ur. Cemiyet'in kurulmasından az bir zaman önce, Ortadoğu ve Anadolu'da in­ celemeler yapmak üzere İstanbul'a King - Crane Komisyonu gibi Amerikan Hey'etleri gelmişdi. Bunlarla yakın ilişki ve temasları olan Amerika dostu Halide '" Tarık Z. Tunaya: a.g.e., ss. 446-47 'den bazı kelimeler sadeleşdirilerek alınmışdır.


I6I

WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ

Edib (Adıvar) Hanım'la, Ahmed Emin (ra/man) Bey'de, Wilson Prensibieri Cemiye­ lı'ni kurma fikrinin böylece doğduğu söylenebilir. runus Nadi Abalıoğlu, yıllar sonra kaleme aldığı (Kurtuluş Savaşı Anılan) ad­ lı kitabında şunları yazmakdadır: 236 "Hatırlardadır ki, Mondros Miitarekesi 'nin ilk günlerinden i'tibaren buralarda değer kazanan, geçerli olan bir fikir de Mandacılık 'dı. Bu "Manda " kelimesi de Versay Konferansı 'nın icadlarından bir şey olup, galip devletlerin istilô. politikalarını örtrneğe yarar bir tabirden ibaret bulunduğu halde bir aralık memleketimizde: "Biitiin bü'tiin mahvolmaktansa ehven-i şer (daha az zarar/ısı) sayılacak bir devletin himaye­ siyle vaziyeti kurtaramaz mıyız?" zihniyetinin belirmesi neticesi olarak ve buna diğer propagandalar da eklenerek yavaş yavaş meydan almışdı. Bu ciimleden, iinlii prensib­ leriyle adeta yeni bir peygamber gibi göriilen " Wilson "'un memleketinden bir takım hey 'etler istanbul'a gelerek burada, Suriye 'de ve Doğu taraflannda bazı tahkikat ic­ rasına girişmişlerdi. Bunlar,gittikleri ü"lkenin halkına: - Hangi devletin mandasını istersiniz? suatini sorup, cevablar alıyor/ardı. Buna karşı ingilizler ve tarafdarlan dururlar mı?. . . Derhal (ingiliz Muhibleri Cemiyeti) şeklinde diğer bir kuruluş ve (ingiliz Mandasını isteriz) diye bir teşebbüs.' " Cemiyet kurulmadan önce, Vakit Gazetesi Başyazarı Ahmed Emin (rat­ man)'in (İstikbal Düşünceleri) başlığı altında yazdığı seri makalelerde, 237 ileride bu Cemiyet'in kuruluş amacına temel olacak düşüncelerin savunulduğu; ülkede yapılacak köklü bir reform ve kalkınma hareketi için gerekli uzmanların Ameri­ ka'dan getirtilmeleri, Amerika'dan yardım istenilmesi gibi fikir ve önerilerin yer aldığı görülmekdedir. Bu yoldaki faaliyet ve yazılarından ötürü Türkiye'deki İngiliz ve Fransız dostu gazetecilerin ve milliyetçi aydın çevrelerin şiddetli tenkid ve saldırılarına uğrayan Ahmed Emin (ra/man), Türkiye'nin geleceği ile ilgili bir projede dikkate alınacak önemli hususları beş madde halinde; Türkiye'de yapılacak köklü re­ form için getirilmesi lüzumlu uzmanlar konusunda İngiltere, Fransa v.b. gibi Avrupa ülkelerine Amerika'yı tercih edişinin gerekçesini de altı madde halinde açıklamakdadır.

Ahmed Emin'in birinci bölümde Türk kamuoyunun dikkatine sunduğu beş husus şunlardır: ı Koruma, vasilik ve denetim şeklindeki yabancı müdahalelerinin önüne geçmek ve milletin kendinden aldığı kuvvetle ve mukadderatına sahib olduğu inancıyla yaşamasını ve gelişmesini sağlamak. Yabancı sermayesini memlekete siyasi değil, iktisadi bir esas üzerine sokmak. -

m 23 '

Yunus N adi (Abalıoğlu): Kurtu[uf Savajı Anıları, İstanbul I 978, ss. I 26-27. Vakit, 30 Kasım I 9 I B Cumartesi, Nu. 379, s. I ; I Aralık I 9 I 8 Pazar, :'1/u. 398, s.

I.

F. 7 7


ı 6cı

:\IİLLİ l\ IÜCADELE YILLARI!\'DAKİ Kl:RüLlJŞLAR

2 Birçoklarımızın farkına bile varmadığı halde, yıllardan beri yavaş yavaş maddi ve manevi alanda bir çöküş halinde ve nüfus azalması tehlikesiyle karşı karşıya bulunan yurdumuzu köklü ısiahat -reform- tedbirleri ile kurtarmak. Asılsız esassız ümidlerle vakit kazanınağa çalışmanın ve üstünkörü işler yapma­ nın başkalarını değil, kendi kendimizi aldatmak demek olduğunu nihayet anla­ mak. -

3 Bizim ısiahat -reform- vaadierimize artık inanmayan ve yurdumuzda mutlaka bütün ahalinin hukuk ve menfaatlerini garantileyen, üstüne alan, dış dünyanın da inanabiieceği bir idare sistemi kurulmasında ısrar eden Avrupa ve Amerika'da güven sağlamak. -

4 Yurdumuzda yaşayan unsurlar arasındaki akıllı ve ölçülü kimselerde güven uyandırmak, inanç yaratmak. -

5 Yurdumuzun devletler arasında eskisi gibi birbirleriyle çekişme, reka­ bet konusu olmasına fırsat yaratmamak ve son vermek. -

Aşırı Amerikan tarafdan Ahmed Emin'e göre, yurdumuzda köklü bir reform yapılması için gereken uzmanların Amerikadan getirilmesi sebebleri de şunlar­ dır: Amerikalılar, Panama, Filipin ve Küba'da yapdıkları ısiahat ile bu alanda tecrübeli eleman ve uzmanlara sahibdirler. Vurdumuzdaki nüfus azal­ masını önlemek ve korumak için gerekli yardım kuruluşlarını en iyi çalışdıran da Amerikalılardır. ı

-

2 Amerika, ülkemizden uzakdadır ve kendi sınırları dışında bir siyasi emeli yokdur. -

Amerika, yüksek medeni likirierin savunucusu olarak ortaya atılmışdır ve bütün dünyada sanıldığından çok büyük maddi ve manevi güce sahibdir. 3

-

4 İngiltere ve Fransa'da hakimiyet ve istiklalimizin tam olarak muhafaza­ sına samimi surette taraflı bulunanlar, Avrupa devletlerinden birinin işlerimizle fazla ilgilenmesinin diğer Avrupa milletlerini kıskançlığa, rekabete sürükleyeceği­ ni düşünerek Amerikadan uzmanlar getirtmenin en uygun yol olacağını kabul­ etmekdedirler. -

5 Çeşidli Avrupa devletlerinin iktisadi çıkarları, Amerikalıların yurdu­ muzdan kendi hesabiarına husus) bir surette fayda sağlamak fikrine düşmeleri­ ne karşı bir engel teşkil eder. -

6 Amerikalı uzmanlar, yurdumuzdaki gerçekleri ve işlerin içyüzünü göre­ cekleri için aleyhimizdeki haksız kışkırtmalar artık te' sirsiz kalacak, sönecekdir. -

Ahmed Emin, görüş ve düşüncelerini şöyle bağlamakdadır: "İşte bu sebeb/er/e, A merikadan uzman getirilmesini, yurdumuz ıçın en uygun, hatta içinde bulunduğumuz şartlara göre başlıca hiil çaresi sayıyoruz. Eğer bu


WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ

gönişlerimizi banş müzakereleri başlamadan Arnerikaya ve diğer i'tilô.f Devletleri 'ne kabul ettirebilirsek, istiklô.l hakkımızı, şeref ve kaysiyelimizi saldırılardan korumuş, aynı zamanda geleceğimiz için kuvvetli ve yararlı bir yardım sağlamış oluruz. " Ahmed Emin (ralman), daha sonraki günlerde, (Ali Kemal ve ittihadcılar) baş­ lıklı bir yazısında da Cemiyet'in yabancılarda Türkiye yararına yarattığı güveni şöyle belirtmekdedir: 238 ". . . Ecnebilere bizim lehimizde fikir verecek şey, nifakımız değil, ittihadımızdır. Nitekim (Wilson Prensibieri Gemiyelı) 'nde muhtelif kanaatlerde gazetelerin birleşebil­ meleri, ecnebiler arasında gü'ven yaratacak yolda bir te 'sir hasıl etmişdir. " Gerçekci bir metodla inceleni nce, Ahmed Emin in daha sonra yazdığı (irşad ve Himaye) 239, (Vekalet ve istiklô./) 240 v.b. gibi yazılarındaki yanlış yoruma yer bı­ rakmayan açık görüş ve düşünceleri, konuyu tam olarak aydınlatmakdadır:

". . . Tarihde bir tek millet gö'riilmemişdir ki kendi arzusuyla istiklô.linden vazgeç­ Bir milletin, başka bir milletin himayesi altına girmek istemesi ya bir intihar sin. karandır veyahud mukadderat-ı aliyesi hakkında her halde pek yanlış ve cahilô.ne bir tedbirdir. . . . Hakimiyeti kendi sinesinden almayan ve harici bir kaynakdan gelen hakimiye­ tin te 'siri altında yaşayan bir millet, ruhsuz bir cesedden farksızdır. " Ahmed Emin, Cemiyet'in kuruluşundan üç gün sonra (Bir izahat/41 başlığı altında şu açıklamayı yapmışdır: (Wilson Prensibieri Gemiyeti) adında bir cemiyetin teşekkülü' kulakdan kulağa duyulduğu zaman birçoklan işin neden ibaret olduğunu anlamağa bile merak etmek­ sizin bir gü'cenme tufanı kopardı/ar, "beş-on macera dü'şkü'n ü' birleşmiş bize kendi kendimizi idare kabiliyelinden yoksun bulunduğumuzu iddia ederek A merika 'nın hi­ mayesini istiyorlarmış. Hiç bir vekalet sıfatları bulunmadığı halde bü'tü'n millet adına söz söyleyorlarmış " demege başladılar. Esef olunur ki yurdumuzda birinin aleyhine bir suç/andırma manası taşıyan herşeyi araşdırmadan kabul etmek ve her işin içinde kuşku yaratacak taraflar aramak meyli pek kuvvetlidir. Ta 'lim ve Terbiye Gerniyeti 'nin merkezinde, muhtelif cemiyet­ ler temsilcilerinden kur/u bir hey 'et huzurunda Wilson Prensibieri Gerniyeti 'nin içyüzü' ve amacı üzerinde bazı izahlar verdiğim sırada orada bulunaniann birinden duymuş pek muhterem bir zatın söylediklerini diniediğim zaman kulaklanma inan238

Vakit, ı s Aralık ı g ı 8 Pazar, Nu. 4 ı 2, s. ı .

239 Vakit, 7 Haziran ı g ı g Cumartesi, Nu. 579, s . ı . 24() 241

Vakit, 7 Haziran ı g ı g Cumartesi, Nu. 579, s . ı .

Vakit, 7 Aralık ı g ı 8 Cumartesi, Nu. 404, s. ı .


MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

mayacağım geldi. Cahil sınıfiara değil, aksine en aydın sınıfiara mensub olan adam­ lar inanışianna aykın olan bir fikri olduğu gibi tekrar edecek kadar fikir sağlamlığı gosteremezlerse ve buna tahrif hırsına karşı gelemezlerse kO"tiimserliğe düŞmernek nasıl miimkü"n olur? Wilson Prensibieri Gerniyeti 'ni oluşduran kimseler bir yabancı devletin himayesi­ ni isternek şoyle dursun, tersine her tiirlii himaye tekliflerinin ö"n ü.n ii almağı ve istiklô.­ limizi ve kalkınma, gelişme serbestliğimizi sağlamayı amaç edinmişlerdir. Bir yabancı devletin himayesi altına girmek istemek, düjku·n devletler sırasına girmeği kabul etmek demekdir. Boyle bir istek hiçbir Tiirkiin aklının kenanndan ge­ çemiyeceği gibi, derin düjü"nü"r gayrı-Miis/im Osmanlılar da bu jikre tarafdar ola­ mazlar. Çü"nkii vesayet altına giren bir millet, kendi kendinden iimidi keserek herşeyi em­ ri altına girdiği milletten beklerneğe başlar ve bir milleti yiikseltebilecek başlıca kuvvet olan milli azim ve iymandan yoksun kalır. rabancı koruyucu/ar, yurdu madde ola­ rak Cennete çevirseler bile yerli ahali bu Cennete göniillu· bir surette bağlı olmayan bir misafir durumunda bulunurlar. Wilson Prensibieri Cemiyeti, himaye ve vesayet Jikrini reddetmekde, fakat bu yurdu asnn ihtiyaç/anna uygun ve gerçekden oturulabilecek bir hale koymak için pek çok mü.tehassıs dimağlann yardımına muhtaç olduğumuzu öngö.rdügii için belirli bir siire herşeyi idaremizde kendilerinden fikir alınacak ve her vilô.yetimiz için liizumlu uzmanlardan kurulu bir islô.h hey 'eti davet edilmesine tarafdar bulunmakdadır. Ecnebi miitehassıs fikri zaten memleketimiz için yabancı değildir. Fakat şim­ diye kadar yurdumuz "Müjavir" adı altında gelen yabancı mü"tehassıslardan hemen hiç faydalanmamış ve bu müjavirler gerek dışanda ve gerek içeride ancak göz boya­ mağa yarayan bir vasıla hizmetini goTrrı üjlerdir. Bu def'a işi, sırf kendi ihtiyaçları­ mı;::. açısından, tamamiyle sağlam ve samimi bir şekilde tutup, bizim akıl yordamıyla yapmak istediğimiz ve daima yanm yapdığımız işleri ilmi ihtisas ve yetki ile yapabi­ lecek adamların çalışmalarından geniş bir ölçiide yararlanarak gerçeklelşdirmemiz /ô.zımdır. rurdumuz ekonomi bakımından sandığımızdan çok düjkü"ndu·r. Sanayi açısın­ dan bir varlık göstermek şöyle dursun, bir zirai iiretim merkezi haline bile gelerneyen ve kendi ahalisinin karnını doyurarnıyan bu memleketin iiretim kaynaklarını harb bü.sbü"tü"n kurutmuşdur. Vatanımızı iiretici bir hô.le koymak için yapılması /ô.zım ge­ len çalışmanın bugiinkii durumda yabancı uzmaniann yardımından uzak kalarak gerçekleşebileceğini sanmak, kendi kendimizi aldatmak olur. Bu miitehassıslann geti­ rilmesi ile dışanda uyandıracağımız gü.ven, hem varlığımızı bağımsız olarak devam ettirmeği, hem yurdun sağlam bir temele dayalı bir surette gelişmesini, hem de muh­ taç olduğumuz yabancı sermayelerini tedarik etmemizi sağlayacakdır. Wilson Prensibieri Gerniyeti 'nin uzmanlan özellikle Amerika 'dan getirtmemiz i . öngörmesine çeşidli sebebler vardır. Bu sebeb/er, bir kaç gu·n önce yazdığımız bir ma-


WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ

ı 65

kalede belirtilmişdir. Bunlara eklenecek şu noktanın da dikkate alınması gerekdir ki, Avrupa devletleri harbin zararlannı onarmakla meşgul bulunacaklan sırada A merika, harb yıllannda artırdığı ve yığdığı sermayeyi dışanya gönderebilecek bir durumdadır. Gerek ingiltere 'de ve gerek Fransa 'da bizim hakkımızda iyilik severlikle fikir besleyen çevrelerin, bizim Amerika ile ilişki kurmamızı olumlu karşılayacak/arına ve her hangi bir Avrupa devleti ile bu biçimde bir işbirliği yapmanın yurdu nüfuz bölge­ lerine ayırmak demek olduğunu takdir eyleyeceklerine şü"bhemiz yokdur. Cemiyet mensublan tarafından ortaya konulan Jikirierin bü"tü"n millet adına söylendiği noktasına gelince, bu cihet memleketimizdeki siyasi terbiyenin kıtlığından husule gelmiş bir yanlışlıkdır. Bir ülkede her hangi bir grup kendi adına bir fikir ve inanış ortaya koyabilir. Bunun aksine inananlar kendi fikirlerini ileri sü"rmekde serbesttirler. Her iki taraf milleti değil ancak kendi mensub bulunduklan kuruluşu temsil eder. rapdıklan hareketten başka hiç bir kimseye bir sorumluluk payı düŞmesi lazım gelmez. " Ahmed Emin (Çıkmaz ratlarda) başlıklı diğer bir yazısında da Wils-on Pren­ sib/en ni savunarak şöyle demekdedir: 242 '

". . . Bugü"n gerek ingilterede ve gerek Frarısada birbirine uymayan iki fikir cere­ yanı vardır. Birincisi, harbin netice/erini, göTiin üŞde olmasa bile gerçekde, eski emper­ yalizm fikirleri açısından alarak, elde edilen galibiyelin mü"kiifatı olarak bü"yük bir garıimet payı beklemekdedir. ikincisi Wilı"orı Prensibieri 'ni samirniyetle kabul ederek harbin gerçekde yü.ce fikirler uğrunda yapıldığını, galebe sonucunda istilii fikirlerine düŞmek uygun olmadığını ve her milletin hakkına saygı göstermek gerekdiğini ileri sü"rmekdedir. Bizim için elbette ikinci cereyarıa sarılmak liiz ımdır. Sonunda bu cere­ yanın başarı sağlayacağı ü"mid olunabilir. Ne çare ki Almanya ya bile son derecede uygun barış şartları teklifine tarafdar oları Wilı"orı Prensibieri tarafdarları bizim şid­ detle aleyhimizde bulurımakdadırlar. " Bu satırlar, Wils-on Prensibieri Gerniyeti 'ni kuran ve bu prensibieri savunanla­ rın ümid ve amaçlarını açıkca ortaya koymakdadır. Ahmed Emin Bey (ra daha fe­ na olursa?j 2 43 başlıklı yazısını da şöyle bitirmekdedir:

"Bizim fikrim ize göre bir millet hiçbir zamarı ye 'se düŞmemeli, geleceği hakkın­ da daima ü"midi muhafaza etmelidir. Fakat memleketin böyle bir zamanda sahibsiz, dü"mensiz olarak, cereyana kapılıp gittiğini gördükçe, i 'tiraf ederiz ki, ye 'se dü"şmeme­ ği çok muŞkil buluyoruz. "

2' 2 241

Vakit, 8 Aralık ı g ı 8 Pazar, Nu. 405, s. ı . Vakit, ı g Aralık ı g ı 8 Perşembe, Nu. 4 1 6, s . ı .


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

ı66

Aynı günkü bir yazıda (Wilron Prensibieri'ne dair miihim izahat) başlığı altıncL=. bir Amerikalı diplomatın verdiği konferans özedenerek şöyle denilmekdedir:

"Barış iki tiir/ij olur, ya silahlı banş veya dostça banş. Birinci şekilde bir barı;-: biiyiik ordularta korumak gerekir. Dostça banş ise ancak adalet sayesinde sağlanabı­ lir. işte Wilron Prensibieri böyle adalete dayanan bir banşı ö'rıgö'mıekde olduğu lfiT. cihana yeni bir hiimyet bahşeden bir doktrin mahiyetindedir. " Fakat ne yazıkdır ki Mustafa Kemal Paşa (A tatıirk)'nın bile başlangıçda ümici bağladığı bu prensibler "cihôna yeni bir hiimyet sunan bir doktrin niteliğinde" oldu ­ ğunu isbatlayamamışdır. Ünlü 1 4 Maddelik Banş Programı ile bütün dünyaya bir umud ışığı saçan Başkan Wilron, ne acıdır ki uygulamada kendi prensibierinden uzaklaşarak sa­ mimiyetsiz olduğunu ortaya koymuşdur. Nitekim Mustafa Kemal (Atatiirk) de ta­ rihi Nutuk 'da, Wilron 'un önce değer verdiği bu 74 Nokta 'sından aynldığını görünce, Başkan Wilron 'un "Self-determinasyon" hakkında orijinal tutumundan uzaklaşdığına işaret etmişdir: 244

". . . i'tiraf ederim ki ben de milli hududu Wilron Prensibieri 'nin insani maksad­ Ianna göre tesbit etmeğe çalışdım. O insani prensibiere dayanarakdır ki Tiirk siingiilerinin tesbit ettiği hudutlan mudafaa etmişimdir. Zavallı Wilron, anlamadı ki, kuvvet ve şeref ve haysiyetin mudafaa edemediği hatlar başka hiç bir prensib/e mu'dafaa edilemez. "245 Yalnız İstanbul'daki bazı aydınlar değil, Anadolu'nun çeşidli yerlerinde va­ tanın kurtanlmasına çare arayan diğer kahramanlar arasında da Wilron Prensib­ leri 'ni tek teselli çaresi bulanlar vardı. 246 Nitekim Hacim Muhiddin ve Mehmed Vehbi Beylerin baş-çekdiği Balıkesir bölgesi vatanseverlerinin (Hareket-i Milliye Kongresi) sonunda İngiltere, Amerika, Fransa ve İtalya siyasi mümessillerine yol­ ladıkları 7 Maddelik, işgalleri protesto eden, tarihi bildirinin ilk iki maddesi ay­ nen şöyledir: 247 7 Anadolu, ekseriyeti kahire-i nufus, an 'anat-ı tarihiye, temayiitat-ı milli­ ye, umran ve medeniyet-i maziye i'tibariyle tamamiyle Tiirk ve istamdır. Sulh-u ciha­ na esas ittihaz edilen Wilron Prensibieri mucibince de Anadolu 'nun hiç bir yeri ecne­ bilere teslim edilemez. -

244

Mustafa Kemal Atatürk: Nutulc, I, s. 229.

'45

Uluğ İğdemir: Atatrirlc 'rin raşamı, I. Cild ı88 ı - ı 9 ı 8, Ankara ı g8o, s. 1 3 1 .

247

Kazım Özalp: Milli Miiciidele, 1919-1922, Il. Cild, Ankara 1 97 1 , 1972, s . 3 · lbid, s. 47·

246


WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ

2 Anadolu Tiirkleri Wilson Prensibieri'nin 72. Maddesinin derhô.l tatbik edi­ leceğine ve A merika gibi muazzam bir devlet-i medeniyenin muhterem Reis-i­ Cumhuru tarafından A merika milleti nô.mına irad edilen sözlerin yalanlardan ibô.rel olamıyacağına kani 'dir/er. -

Ruşen Eşref (Ünaydın) Bey de Samsun'dan yolladığı 6 Kanun-u-evvel 334 tarihli (istanbul için) başlıklı yazısında Wilson Prensibieri için şunları yazıyordu: 248 -

". . . Bir tarafdan Rusların bu son galeyô.nı, harbden yorulmuş - kabahali kud­ retsiz/ikden ibô.rel bir çok biçô.re millet çocuğunun cesedi ve kanıyla beslenmiş - Avru­ pa iilkelerinde bir bora çılgınlığıyla esip herkesi iirkiitiiyor, titretiyor. Bir tarafdan da Wilson yeni diinyô.dan ihtiyar kıt 'aya tô.ze bir fikir getiriyor. Onun fikri nihilizm ile kanşık lüi.umundan fazla gü"rültülü" bir istikbal fikri olmakdan çok hô.li istikbô.le ge­ çirecek daha pratik, daha curcunasız, daha herkesin işine elverişli bir geçiş devresi fikridir: Her millet mukadderô.tına hô.kim olacak,dini ve milliyeti her saldından uzak olarak serbest bulunacak. . . Eğer bu nazariye beşeriyel siirü"sü"niin son cılız kuzulannı yutmağa yeltenen sin­ si ve ihtiyar bir kurt masalı değilse çok a 'ta. . O vakit herkes ihtirô.sını bir tarafa gömüp bu yeni mefkurenin muzaffer olmasına çalışma/ı. . . "

Ne acıdır ki olaylar, Wilson Prensibieri'nin bir "İhtiyar Kurt Masalı" olduğu­ nu ortaya koymuşdur. Yunanlılar tarafından İzmir'in işgalinde Eleftherios Veni?.elos ve Basit ,Zaharof kadar, David Lloyd George ile George Clemencau ve Dünya Barışı Güvercini halinde sembolleşldirilen Woodrow Wilson da sorumlu ve suçlu idiler.' Wilson Prensibleri, dünya barışını gerçekleşdirmek, insan haklarını teslim etmek ve selfdeterminas­ yon'u sağlamak yerine, Lloyd George ve Veni?.elos gibi saldırgan sömürgecilere destek ve kuvvet kaynağı olmuşdur.

Venizelos açıkca, bütün istek ve davranışlarının Başkan Wilson \ın yüce (? ! ) prensibierinden ilham aldığını haykırıyordu. 249 Başda Wilson \ın kendisi bulunmak üzere, Müttefik Milletler'in !iderleri, asılsız soykırım söylentileri uydurarak Milli Mücadelecileri sindirrneğe çalışmış­ lar ve zaten uygulamadıkları I 2. Madde'yi de tehdid konusu yapmışlardır: 250

"Tiirk Milli Uyanışı 'nı, (reni Bir Ermeni Katliô.mına Başlangıç) şeklinde Fransız kamuoyuna tanıtan Ermeni propagandası, runan propagandasının da deste­ ğini göfflıiişdiir. Ağustos sonunda bô.zı gaı:;etelerde çıkan Atina kaynaklı haberler, 248 Vakit, 20 Aralık ı g ı 8 Cuma, Nu. 4 1 7, s. ı .

249 Le Temps, 20 Ocak ı gıg, s. 2 ; Le Petit journal, 4 Şubat ı g ıg, s. ı . 210

Yahya Akyüz: Trirk Kurtuluş Savaşı ve Fransız Kamuoyu (7979-7922), Ankara 1 975, s. s ı .


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

ı 68

Wilron 'un Türk Hükumeti'ne bir telgraf göndererek, Ermeni katliamının -böyle brr fey olmadığı halde- hemen durdurulmasını istediğini, yoksa 12. Madde 'nin uygulıı n ­ mıyacağını söylediğini bildirmekdedir. "2 5 1 WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ'NİN W. WİLSON'A MUHTIRASI Wilson Prensibieri Cemiyeti'nin, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Wo­ odrow Wilron'a gönderdiği "Muhtıra" konusu üzerinde ilk ciddi araşdırrnayı ya­ pan sayın Dr. Mine Ero� ı g84 Eyllıl'ünde bizim de orijinalinden incelerne fırsa­ tını bulduğumuz (Yale Üniversitesi, Mendal House Arşivi, Drawer 3 1 , 237)'deki önemli belgeyi, değerli eserinde ayrıntılarıyla ortaya koyrnuşdur. 252

Bu belge, Falih Rıfkı Atay ın güzel ve keskin kalemiyle anatomisi yapılan, az önce bahsi geçen (Wilson Prensibieri Cemiyeti 'nin Amerika Cumhur Başkan ı Wilron'a gönderdiği Muhtıra)'dır. '

Bu rnuhtıranın ilk dört sahifesinde Wilson Prensibieri Cemiyeti kurucu­ larının istekleri; son beşinci sahifesinde ise, "bütün milletiere hak tanıyan Prensibie­ rinden ö"tu·rü· Bajkan Wilron 'a derin fÜ"kranlannı sunan " bu kimselerin imzaları bu­ lunrnakdadır. Dahiliye Nezareti'ne verdikleri dilekçe ile (4 Aralık ı g ı 8 Çarşamba) gunu kurulan Cemiyet'in ilk iş olarak (S Aralık ı g ı 8 Perşembe) günü Amerika B. D. Başkanı W. Wilron'a sundukları bu Muhtıra'ya (The Wilsonin League - Wilroncu­ lıır Derneği) adına imza koyan (Kornite)'yi oluşduran ı 2 kişi şunlardır:

Halide Edib (Adıvar) Dr. Celô.l Muhtar (Özden) (eski Bakan) Ahmed Emin (ralman) (Vakit Gazetesi) runus Nadi (A balıoğlu) (Yeni Gün Gazetesi) Velid Ebuı.ı.iya (Tasvir-i Efkar Gazetesi) (imzası okunarnadı) (Robert Kollej Türkçe Profesörü)

Ali Kemal (Sabah Gazetesi) Ahmed (Salih ?) (Ati Gazetesi) Celô.l Nuri (İleri) (İkdarn Gazetesi) Prof Ncemeddin Sadık (Sadak) (Akşam Gazetesi) Mahmud Sadık (Yeni Gazete) ı; ı m

L 'Echo de Paris, 27 Ağustos ı g ı g, s.

ı.

Dr. Mine Erol: a.g.e., ss 36, 39-4 1 , ı ı g. v.b.


ı 6g

WİLSON PREI\SI8LERİ CEMİYETİ

M. Cevad (ibrahim) (Zaman Gazetesi İmtiyaz Sahibi) Hiç bir tartışmaya lüzum kalmadan, bu oniki kişinin Wilson Prensibieri Cemiyeti kurucuları oldukları söylenebilir. Bu imzaların çoğunun tanınmış ga­ zete sahibi ve başyazarlara aid olduğu görülmekdedir. Nitekim bunlardan gaze­ te sahibi olanlar, sütunlarında, 6 Aralık ı g ı 8 Cuma gününden i'tibaren, Cemi­ yetin tüzük, yönetmelik ve programını yayınlamışlar; bunlar Üzerindeki açıkla­ malarıyla kuruluşun amacaını sergilemiş, ortaya koymuşlardır. Dr. Erol da değerli araşdırmasında: "Cemiyet kuruculanndan ve en hararetli ta­ rafdarlanndan Halide Edib (Adıvar) hatıra/annda kendisininki de dahil olmak iizere hiç kimsenin adını vermeyerek, bunun tanınmış yazarlar ve avukatlar tarafından kurulmuş oluduğunu soyler. Ancak bu Cemiyet tarafından Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Wil­ son 'a gonderilmiş olan Muhtıra 'nın altındaki imza/ar, Wilson Prensibieri Gerniyeti 'nin kurucusu ve başlıca mensublannın kimler olduklarını bize tanı tıyor" demekcledir Tesbit ettiğimiz bir garip noktayı burada belirtıneden geçemiyeceğiz: Halide Edib-Adıvar, Ahmed Emin Tatman ve Tunus Nadi Ahalıoğlu gibi kurucular, olaylar üstünden yıllar geçdikden sonra, günün gereklerine uygun kaleme alınmış hatı­ ralarında, Wilson Prensibieri Cemiyeti'nden ya hiç bahsetmemişler (Tunus Nadi); ya konuya kapalı - üstü örtülü değinmişler (Halide Edib); yahud da kuru­ cu bulunmadıklarını ısrarla iddia etmeğe kalkışmışlardır (Ahmed Emin). Bu boşuna çabanın, "Amerikan Mandacılığı" damgası yememek; yemişse bundan temizlenmek, kurtulmak gayretinden doğduğu anlaşılmakdadır.

Ahmed Emin ve Rauf Ahmed Beyler makaleleri ile; yine Ahmed Emin, Ta'lim ve Terbiye Cemiyeti'ndeki bir konferansıyla açıkca Wilson Prensiblen nin Türki­ ye için Amerikan yardım ve müzaheretinin; Amerikan uzmanlada gerçekleşmesi mümkün bir reformun savunuculuğunu yapmışlardı. Yedi Gün Gazetesi sahibi ve Başyazarı Tunus Nadi Bey de 8 Aralık ı g ı 8 Pazar günü yazdığı bir makalede Wilson Prensibieri Cemiyeti'nin Beyannamesini inceleyerek, takdimini ve sa­ vunmasını yapmış; oradaki 4· Maddenin istiklalimizi güven altına aldığını iddia etmişdir. 253 Sonraki yıllarda Amerikan Mandası üzerinde ve Wilson Prensibie­ ri Cemiyeti ndeki arkadaşları hakkında yazdıkları yazılar ise günün gereğine uygundur. 254 '

,

'

Wilson Prensibieri Cemiyeti faaliyetlerine ve Amerikan Mandası'na taraf­ dar olanların en hararetlileri, davaları uğrunda gösterdikleri bitmek-tükenmek bilmez çabalar ve yazdıkları makalelerle Halide Edib Hanım, Ahmed Emin ve Rauf Ahmed Beylerdi. Dr. Erol un da belirttiği gibi: "Bunlar, bu fikri ortaya atanlar olduklan gibi, olayiann da yardımı ile yayılmasında başlıca rolü" oynamış/ardır. Bunlar'

253 reni Giin, 8 Aralık ı 9 ı 8 Pazar, N u. gs, s. ı

n,

V .d .

254 Yunus N adi: Mustafa Kemal Paşa Samsun 'da, İstanbul ı gss, ss. go-g4; Kurtuluş Savaşı Anıla­

İstanbul ı g78, ss. ı s6- ı 6o.


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

1 70

dan, Halide Edib 'in istanbul'daki A merikan Kollej 'nin ilk kadın me 'z unu, Ahmed Emin 'in yüksek tahsilini A merika 'da yapdığı ve Rauf Ahmed'in de kendi ifadesiyle iki yıl orada bulunduiu malumdur. "255 Wilson Prensibieri Cemiyeti ortadan kalkdıkdan sonra da, bunların fikirleri­ ni yaşattıkları ve başcia seçkinler olmak üzere aydınlar arasında yine pek çok ta­ rafdar kazandıkları ve davalarını bazı yakın Hey'et-i Temsiliye üyesi arkadaşlan­ nın sözcülüğü ile Sivas Kongresi'nde dahi uzun ve çetin tartışma konusu yap­ dırmaya yol açdıkları görülecekdir.

Halide Edib'in yardım ve aracılığı ve Charles R. Cranein marifeti ile, ı g ı g yı­ lında (Black Arrow) vapuru ile Amerika'ya eğitim görrneğe gönderilen altı genç­ den ikisi, sonraki yılların ünlü komünisti M. <.,ekeriya (Sertel) ile, eşi Sabiha <.,eke­ riya (Serte/) idi. ilham Gazetesi, bu altı genç hakkında şu bilgiyi vermekdedir: 256 "Zekeriya Bey - Hukuk Fakültesi me 'zunu, istanbul Vilô.yeti Muhacirin Müdürliiğü 'nde memur. Sabiha Hanım, Selanik Terakki i'dadisi 'nden me 'z un, kıy­ · metli yazılarıyla tanınmışdır. Fatma Hanım, Darülfünun Fen Fakültesi 'ne devam eden çalışkan bir talebedir. Fethiye Hanım, Bursa Darülmuallimatından me 'z undur. Muallimelik ediyordu. Fethiye Hanım, gemide üjiitmüj. A merika 'da tü"berküloz teda­ visi gô"rmüj, fakat iyileşemeyerek New rork'da vefat etmiş ve Charles R. Crane 'in . say/iyesindeki aile mezarlığına gômülmüjtür (Dr. Fuat Mehmed (Umay): A meri­ ka 'da Türkler ve Gôrdüklerim, istanbul 7347, ss. 7 72- 7 74). Şükrü. Hiiseyin Bey, Burdur/u bir gençdir. Robert Kollej 'de ingilizce tahsil etmekde idi. Ahmed Muzaffer Bey, Robert Kollej son sınıf lafebesi, Maliye 'de tahsil edecekdir. " Bu altı gençden ikisi, Sabiha - <.,ekeriya çifti, Halide Edib Hanım la, Ahmed Emin Bey'in Selanikli hemşehrileri idiler. Amerikan yardımının tipik "besle kar­ gayı, oysun gözünü" örneğini verecek bu kimse, yıllar sonra zamana uygun ka­ leme aldığı hatıraların da, Amerika' da tahsillerini sağlatan velinimetleri Halide Edib için şunları yazmakdadır: 257

"Ben (Bekirağa Bölüğü) 'ndeyken eşim Sabiha, Halide Edib ile ilişki kurmuş ve onun yanında gizli faaliyete başlamışdı. Halide Edib o zamana kadar siyasetle uğ­ raşmamışdı, ama artık o da herkes gibi kendini siyasete vermişdi. Bir yandan gizli mukavemet hareketleriyle ilişki kuruyor, bir yandan da A merika 'nın yardımını elde etmeye çalışıyordu. Onun düşü"ncesi şuydu: "Ordumuz kalmamışdı. Düşman kuvvetli, biz ise zayıf­ dık. Dağınık ve perişan bir hale düşdük. Bu durumda İngiltere, Fransa, İtalya gibi m

2S6 ıs1

Dr. Mine Erol: a.g.e., s. 65. ijham, 3 Aralık ı g ı g Çarşamba, Nu. l23, s. ı . M. Zekeriya Sertel: Hatırladıklanm ( ı gos-ı gso), İstanbul ı g68, ss. 76-78.


WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ

biiyü'k düŞmaniara karşı duramayıı:. ve onlan memleketten çıkaramayız. Bu kuvvetleri ancak Amerika 'nın yardımıyla memleketten kovabiliriı:.. " Halide Edib, Amerika 'nın emperyalist bir devlet olmadığını sanıyor. Washing­ ton 'un iyi niyetine inanıyordu. Tü"rkiye 'yi düŞdugu· feliiket uçurumundan kurtarmak için, A merika, biı:.den birşey istemiyecekdi. ralnız:. işgal kuvvetlerine karşı Türkiye'yi koruyabilmesi için Türkiye 'nin Amerikan Mandası 'na girmeyi kabul etmesi gerekiyor­ du. Biz:. A merikan himayesine girerken, iktisadi yardım da giı"recek ve böylece hem iş­ galden kurtulmuş olacakdık, hem de bağımsız:./ığımıı:.a kavuşarak kalkınma imkanları bulacakdık. Oysa A merika, ingiltere 'nin harb yorgunluğundan yararlanarak Ortadoğu 'ya gir­ mek istiyordu. Bunun için de Türkiye 'yi seçmişdi. Memlekette bir de A merikan Mandacılığı örgütü. kurulmasına yardım etmişdi. Halide Edib 'in bu çocukca hayaline inanan/ar, onun etrafında toplanıp bu örgütii kurmuş/ardı. Kurucular arasında gaı:.eteci Ahmed Emin ralman ve o sıralar­ da Kıı:.ılay Derneği Başkanı olan Hamid Bey de vardı. 258 Bu işde Halide Edib 'in samimiyetinden ve iyi niyetinden şübhe etmek kolay de­ ğildir. Çünkü" Halide Edib, romantik bir kadındı. Siyasetten anlamaı:.dı; bütün ha­ yatında temiz:. ve namus/u kalmışdı; son derece vatanseverdi. Bu duŞüneesinde de va­ tanı kurtarmak duygusundan başka bır neden aramak doğru olmaz:.. Kıı:.ılay Başkanı Hô.mid Bey de öyleydi. Halide Edib, Buyü'k Mecmua 'da biı:.e katılmış ve derginin başyaı:.ılannı uzerine almışdı. Her hafta birinci sayfadaki başyaı:.ıyı o yaı:.ıyor, derginin genel havasını da o verrneğe çalışıyordu. Garibdir ki, dışardaki faaliyetlerinde A merikan Mandası işle­ riyle uğraşdığı halde, Buyük Mecmua 'da bu konuya hiç dokunmuyor,sô.dece edebiyat­ la uğraşıyordu. "

Muhtıra İçindekiler Wilson Prensibieri Cemiyeti kurucuları, 5 Aralık ı g ı 8 Perşembe günü Baş­ kan Wilson 'a İngilizce olarak yazılmış bir Muhtıra göndeıirlerken, İ'tilaf Devlet258 Kı zılaycı Hamid Bey diye ünlü (Abdülhamid Hasancan) (Istanbul ı 87o a.y. 28 Kasım 1943), Milli Mücadele'de Hey'et-i Temsiliye'nin ve T.B.M.M. Hükumeti'nin İstanbul'da çok büyük hizmetler gören diplomatik temsilcisidir. Wilson Prensibieri Cemiyeti ile ilişkisi olduğuna hiçbir eserde rastlanmamışdır. Bazı yabancı kaynaklarda Manda tarallısı gösterilen Vahdet- i Milli­ ye Hey'eti (The National League) adlı " Milli Vahdet" teşekkülünün, Milli Blok'un kuruculanndan bulunan Kızılaycı Hamid Hasancan'ı, Sertel'in, hatıralannda Wilson Prensibieri Cemiyeti kurucu­ lanndan gösterişi bir kasıt de�ilse, bir yanlış hatıriama olmalıdır. Belki de, Kızılavcı olan Celal Muhtar'la bir kanşdırmadır. (Kızılaycı Hamid Bey hakkında aynntılı bilgi için Bk. Fethi Teveoğlu: Kızılaycı Hamid Bey, Atatıirk A raştırma Merkeı:.i Dergisi, Temmuz ı g87, Cild: III, Sayı: g, ss. 68 ı ­ go.) -


l j '2

!\IİLLİ !\ICCADELE YILLARiN DAKi KURULUŞLAR

leri'ne de Fransızca yazılmış bir mektub yollamışlardır. 2 59 İ'tilaf Devletleri'ne gönderilen bu mektubda özetle şöyle denilmekdedir: 260

"Tiirk aydınları ve basın mensubları memleketlerinde en iy i şekilde bir reform yapabilmek mevzuunda fikirlerinin teatisi için bir cemiyet kurumuş/ardır. Gaye/eri, ala<akları kararlar ile barışın neticesine te 'sir etmekdi. Barış Konferansı 'mn tayin edeceği sınırlar içinde diğer aynı ırkdan olan milletler gibi hiir olma yolundaki inki­ şaflarını garanti altına almasım istiyorlardı ve milletlerarası bir idarenin kısa iJ'm iirlu olacağını belirttikden sonra, Wilson Prensibierine uygun olarak Tii'rkiye yi medeni milletlerle Yirminci Yuzyıl'a yakışır şekilde aynı seviyede tutacak bir reform komisyo­ nunun teşkilini Başkan Wilson 'dan ıstedik/erini yazıyorlar ve A merika 'dan tatmin edici bir karşılık alınması için ingiltere 'nin aracılığım taleb ediyorlardı. " Kurucular, Amerika'ya gönderdikleri Muhtıra'da da şöyle diyorlardı: 2 6 1 "Dini hoşgörü ve siyasi eşitlik üzerine kurulmuş gayri-mütecanis halkı başarılı bir surette armoni içinde bir hayata kavuşduran Amerika Cumhuri­ yetinden yardım ve tecrübelerini Türkiye'de gayri mütecanis dinler ve ırklar meselesinin çözümü için kullanılmasını" istemekde ve böylece, "Amerikanın çok muzdarip ve kederli bir milleti barışçı ve yeni bir hayata kavuşduracağım 'be­ lirttikden sonra," son yıllarda Tiirkiye 'nin vatanseverleri ve aydınlarının tarihi gele­ nekler ve ırklar arasındakı anlaşmadıklardan kendileri tarafından teşebbü's edilecek her hangi bir sistemin soysuz/aşarak bir istibdad haline geleceği" kanaatine vardıkları yazılmakcia ve bu sebebden bu vatanseverler ile aydınlar kendi milletlerinin, "belli bir siire içinde muktedir devlet işlerine vakıf yabancı bir idarenin rehberliğine ihtiyacı olduğu " fikrini taşıdıkları ifade edilmekdedir. Bundan sonra Muhtıra, "Tiirk imparatorluğu 'ndaki karışık meseleler ve çeşidli kavmi unsurların bulunması yuzu.nden, muhtelif devletlerin V.yelerinden oluşacak bir komisyonda maksad ve metod ayrılıklan olacağı için reformun tek bir devlete mensub bir komisyon tarafından başa­ rılı bir surette yapılabileceği " yazılıyor ve Amerika'nın kendi müttefikleri ile Türkiye arasında aracılık yapması isteniyordu. Muhtıra'da bundan sonra şu satırlar yer almakdadır: "Bizim arzumuz nihai istiklôlimizi tehdid edecek bir vasilik olmayıp, geri kalmış insanlan bir müddet eğitimden sonra şerefli bir mevkie yükselterek onlara milletler camiasında bir yer verilmesidir. " Milli şuur ve irade yob,_ınu umudsuzların Amerika'ya sığınrnak için kullan­ dıkları ifadeler açıklanınca, Mustafa Kemal ve arkadaşlarını ne rnüşkil duruma 2i'> 2"" 2'"

O rij i nali, (Yale Cniversitesi !\lendell House Arşivi, Drawer 3 1 , 237)"de. lbid, ss. 39•40-

Dr. Mine Erol (Sümer): Wilson Prensibieri Cemiyeti'nin Amerika Cumhurbaşkanı Wil­ son"a göre gönderdiği :\ luhııra, Tarih Araşdırmaları Dergisi, C. l l l , Ankara ı g66, ss. 237-4�,.


WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ

1 73

sokduklan anlaşılmakda; Falih Rıfkı' n ın kalemiyle yapılmış eleştirilerin ne kadar haklı ve yerinde olduğu görülmekdedir. Muhtıra'nın bundan sonraki bölümü, Amerika'dan yardım olarak istenen ve milli ihtiyaçlar olarak vasıflandırılan hususlardır ki , bunlar dokuz madde halinde sıralanmışdır. Bu dokuz maddelik bölüm, İstanbul gazetelerinde yayın­ lanan Wilson Prensibieri Gerniyeti beyannamesinin ikinci kısmı ile aynıdır. Bu dokuz maddenin incelenmesinden çıkan sonuca göre, Türk Hükumeti şeklen mevcud olup hiç bir "kanun yapma", "kaza ve icra" yetkisine sahib ol­ mayacakdır. Bütün yönetim, Amerikan baş-müsteşariarından oluşan bir komis­ yonun elinde bulunacakdır. Amerika'nın rehberlik edeceği Türkiye'nin Ordusu da olmayacak ve sadece başında Amerikalı bir Genel Müfettiş ile onun seçeceği bir heyetin bulunacağı polis ve jandarma kuvvetleri vazife göreceklerdir. Wilson­ cu/ara göre, Amerika Türkiye'yi koruyacağı için, onun Ordu beslemesine lüzum yokdur. 8. Maddede belirtildiği gibi, bu Amerikan rehberliği ve eğitim çağı, bu "Terbiye ve İrşad Sistemi" en az 1 5 ve en çok 25 yıl sürecekdir. Bu zamanın bitiminden sonra Amerikalılar çekilip gidecek ve Wilson Prensibieri Gerniyeti kuru­ cu ve savunucularına göre, geride hür, kuvvetli, kültürlü, refah içinde, bütün et­ nik unsurları müşterek değerlere sahib bir Türkiye, bir Küçük Amerika bıraka­ cakdır. Kurucuların amac, hayal ve umudları bu idi.

Vakit Gazetesi'nde şöyle bir haber yer almakdaydı: 262 "Matbaamıza haber verildiğine gore bazı adamlar kapı kapı dolaşarak ecnebf mandası hakkında oy toplamakdadırlar. Bunlar bazılarını emekli/ere şu kadar maaş verecek, menfaaleriniz şoyle sağlanacak gibi vaadler/e kandırmakda; bazılarına millf meseleler hakkında bol bol te 'minat vermekde, bazılanna karşı da korkutma ve baskı gibi vasıtalara miiracaat etmekdedir/er. Esef olunacak tarafı, bu hareketlere bazı zabıta ve Belediye memurlannın da ka­ tılmasıdır. Adlarını sayabi/eceğimiz bazı itibartı kimselere bu son git'nierde zabıta memurlannın da katılmasıyla bu konuda başvurmalar olmuşdur. BV:tiin millet ferdie­ rinin geleceğe aid isteklerini hiç bir baskıya uğramadan belirtmeleri gereken bir za­ manda bu gibi yollara mV:racaat olunması esef vericidir. Mesele hakkında Dahiliye Nazın Beyefendi ile Şehremini Paşa 'mn, Polis Um um Müdiirii Nureddin Bey 'in na­ zar-ı dikkatlerini celbederiz. " Falih Rıfkı Atay, konu ile ilgili olarak şunları yazmakdadır: 263 "Soysuz Osmanlı aydınlarını bir yana bırakalım. Vatanseverlik/erine hiç şiibhe olma­ yaniann imzaladığı bir tarihf belge, 7978'deki iç çokV:şV:n ne kadar derinlere kadar . Amerika Dışışgittiğini gosterir. Belgenin TV:rkçesi yok edilmiştir. Fakat Ingilizeesi 2'•2 2"3

Vakit, 28 Ağustos ı g ı g Perşembe, Nu. 656, s. Falih Rılkı Atay: a.g.e., s s . 1 43·44.

2.


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

1 74

leri Bakanlığı arşivinden alınıp A nkara Üniversitesi Tarih A raşdımuıliırı Dergisi'nin 1//'iincii ci/d 4-5'inci sayısına ek olarak yayınlanmışdır. Birinci imza Halide Edih,

sonra sırası ile Yunus Nddi, Ahmed Emin, Velid Ebıu;ziya, Ce/ô.l Nuri, Necmeddin Sadık (Sadak) gibi isimleri göniyoruz. Bu dilekçe (Tiirk Wilsoncu/ar Birliği) adına 5 Aralık 7978 tarihi ile A merika Birleşik Devletleri Başkanı Woodrow Wilson 'a ve­ rilmişdir. Belgede, Tiirkiye 'deki dinler ve ırklar meselesinin çö"z,iimlmmesi için A mm"­ kan yardımı istenmekde, Tiirkiye vatanseverlerinin ve aydınlannın tarih ve gelenekle­ riruien ve ırklar arası anlo.şmazlıklardan dolayı Icendileri tarafından kabul edilecek herhangi bir sistemin bir miistebitliğe soysuz/aşacağı kanısına vardıklan bildirilmek­ dedir. Bu sebeb/e kendi milktlerinin, belirli bir zaman içinde, devlet işlerini bi/m ya­ bancı bir idarenin yönetimi altına sokulmaya ilıtiyiicı olduğu inancındadırlar. Dilekleri, gelişmemiş ve geri kalmış bir milkt� belki bir zaman için eğitmekdir. Belge, bu ônsö"z,den sonra şartlara geçiyor: 7 cakdır.

-

Padişahın hü"kü.mranlığı ve Türkiye için meşruti bir hükumet şekli koruna­

2 - Bü.tiin seçimlerde nisbi temsil azınlık/ann hak/anı te 'min edecekdir. Bü"tiin Osmanlı uyrukları, en alttan en üste kadar, hiikumet memurluk/anna alınacakdır. 3 - Finans, tarım, endüstri, bayındırlık, eğitim bakanlıklannın her birine uz­ man yardımcılan ile birlikde bir A merikan Başmüsteşarı getirilecek, bu mü"steşarlar­ dan kurulu A merikan Komisyonu, yeni esasliıra gô"re gereken reformlan yapacak, yeni metodlan getirecek, sosyal refah ve ögretimle ilgili biitiin çalışmalan düzenieyecek ve tamamiyle idare edecekdir.

4 - Adiiye reformu için A merikan Müsteşarı 'nın uygun göreceği memleket ve milletlerden seçilecek uzmanlardan bir hey 'et kurulacakdır. 5 - Jandarma ve polis işleri bir A merikan Umumi Müfettişi 'ne ve onun seçe­ ceği memur/ara bırakılacakdır. 6 - Tiirkiye'nin her vilô.yetinde görevi yerli idarede reform yapmak olan bir Amerikan Başmüfettişi ile ona bağlı uzmanlar bulunacakdır.

7 - Bu şekildeki yerli idare her vilô.yetin özel olarak ve en iyi yolda gelişmesi için A merikan yardımı ile yü"riitiilecekdir. 8 - Amerikan yönetimi en az onbeş, en çak yirmibeş yıl siirecekdir. A meri­ ka 'dan yönetmesi istenen Tiirkiye 'nin nnırlan Banş Konferansı 'nda tesbit edilecek­ dir. "

Viyana kııpılanna kadar giden koca Osmanlı imparatorluğu 'nacn son aydınlarının, hem de koyu milliyetçi aydınlar kuşağının son söi:.ii bu idi. Paris 'de Osmanlı Devleti 'ni ortadan kaldırmak isteyenlerin, gerekçe olarak bu belgeyi yabancı dillere çevirmekden başka kullanacaklan hiçbir zahmetleri yokdu. "


WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ

1 75

Türk'ün istikl.alini kurtaracak güneş, Anadolu'dan doğacakdı. Bab-ı-ili'nin de Wilson Prensibieri'nden ve yabancılardan meded uman inanışlanna: "BUNLAR MiLLETi KANDIRMAK, MiSKİ.NLİGE SE VK ETMEK DEGiL MiDiR? HAN­ Gi WiLSON PRENSiBi? WiLSON PRENSiBLERİ DEMEK, SURirE, FiLiS­ TiN, IRAK, i.?,MiR, A DANA 'DA VUKU B ULAN iŞGALLERE SEriRCi KAL­ MAK MI DEMEKDiR?"264 diye kükreyen Mustafa Kemal Paşa Başbuğluğundaki Milli Mücideleciler, Türk'ün hak ve şerefini kurtaracak ve koruyacaklardı. WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ VE ÜNİVERSİTELİLER

Wilson Prensibieri Gerniyeti ve Wilson'un ileri sürdüğü prensibler karşısında Türk Üniversitesi'nin bazı öğrenci ve profesörleri de umudlanmış, konuyla ilgi­ lenmişlerdi. Fakültelerden birçok öğrencinin imzaladıklan (Üniversitelilerin Türk Gençliğine Seslenişi) şöyle idi: 265 "Ey harpten yorgun ve yaralı dönen Kardaş! Umudsuz/uğu kalbinden kopar at. Azminde - karar ve niyetinde - metin ol! Yıizyılımızda zafer ordu/ann yenmesinden tkğil, meflcurelerin üstünliiğiinden doğar. Ordu, gelip-geçici bir kuvvet, fakat meflr:ii.re, beşeriyeti bir noktaya tahri/ce mulctedir bir lcudrettir. Bugiiniin meflcuresi karşısında kendini asLa malchur - yenilmiş, bozguna uğratıl­ mış- gö.rmeyecelcsin. ( Wilson) tarafından ifade olunan ulvi -yüee- esaslar, senin sev­ gili Tü.rlciye 'ne en bujiilc modem başaniann /cazandıramıyacağı canlılık ve yenilen­ meyi verecelcdir. . . . Biz Icendimiz için va 'dolunmuş mutluluk ve seLameti bütu·n milletiere balışeden (Wilson Prensibleri) 'ni memnunlukla kabul ediyor ve müşterek ö"mür süren ve coğraf­ yalan dahilinde bu yeni kuruluş devresinde bağımsızlığa kavuşacak milktleri tebrilc­ lerle, saygıtarla seLam lıyoruz i " Bundan kısa bir süre önce d e iki Üniversite öğretim görevlisi, Mehmed Emin (Erişirgil) ve Ahmed Cevad (Emre) Beyler, Sö� Gazete.n nde çıkan ( Wilson Prensibini Hakkında) başlıklı tenkid yazısında, ötedenberi Wilson Prensibini Cemiyetı nin sözcülük ve savunuculuğunu yapan ve kendilerinde Cemiyet'in "en gayretli ku­ ruculanndan biri" izlenimini uyandıran Ahmed Emin Bey'e Cemiyet ve failiyede­ ri hakkın da şu beş soruyu yöneltmişler ve bunları cevablandırmasını rica etmiş­ lerdi: 266 '

'

26<

s.

399

·

265 266

Mazhar Müfıd Kansu: Erzurum 'dau Ölu"müne Kadar Atatürk 'le Beraber, 2. C., Ankara ı g68, Soi.,

3 Ocak

ı g ı g Cuma, Nu. 52, s. ı .

Soi., 20 Aralık ı g ı 8 Cuma, Nu. 38, s. ı .


MİLLİ M ÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

7 Müjavir ve Müfettişiere verilmek istenilen geniş yetkiyi, Bakan ve Valilerin emri sınıriaya bilecek mi? Sımrtadığı takdirde, eskidenberi muhtelif hizmetler için ge­ tirtilen müjavirler ve mütehassıslar ile şimdi getiriilmesi istenilenler arasında ne fark kalır? Sınırlandırmadığı takdirde ise yabancı müjavirler gerçek Bakanlar, müfettişler de gerçek Valiler hükmü'nde kalmaz mı? -

Karşılıklı yetkileri sınıriayacak kanunun 75-25 yıl yü"rü'rlü"kde kalması, ktı­ pitülasyon mahiyetinde bir dış taahhüd altına girmeden mü'mkü"n olabilir mi? 2 Bakanlıklanmızda ve bü"tü"n vitayetlerimizde yapılması gereken reformu ka­ rarlaşdırmadan ve kesin bir program çizmeden - bir asırdan beri Biib-ı-iili'nin her sı­ kışdığı vakit yapdığı gibi - mü"him bir teklifle ortaya çıkarsak A vrupa kamuoyunu samimiyetimize inandırabilir miyiz? -

3 Geniş yetki yabancı unsurda, sınırlı yetki yerlilerde olan ülkelerde halkın kendi kendilerini idiireye daha kolaylıkla alışdığı kanaatinde misiniz? Biiyle olduğu takdirde kanaaliniz hangi tarihi belgeye dayanıyor? -

Geniş yetki belli-başlı kendi uzmanlanmıza da verildiği takdirde daha büyük maddi ve manevi menfaaller sağlanamaz mı? 4 rabancı uzmanlara ihtiyacımız herkesee musaddakdır. Millet Meclisi 'nce uygun bulunacak programına gore bunları liizum gordükce ve arzu edeceğimiz !ilke­ den getirtmek her hu"kii.metin hem hakkı, hem kat 'i vazifesidir. Fakat hakimiyetten vazgeçmek manasma gelmiş olacak bir geniş yetki ile ülkenin islah ve idaresini onbeş veya yirmibeş yıl gibi uzun bir su.re için yabancılara ihale, sipariş etmeğe kalkışmak hukuk-u-esasiye müelliflerinin kabul ettikleri (Millf Hakimiyet) koidesine ters düşmez mi? -

5 Her milletin kendi mukadderiitına hakim olmasını ve ancak serbeslee haki­ miyetini kullanabilen milletierin Milletler Gerniyeti 'ne girebilmesini, Tu.rklerle meskii.n olan yerlerde Tiirk hakimiyetinin sınır/anmamasını kabul eden Wilron Prensibieri ile Cemiyet 'in programı arasında zıdlık yok mu? ren i esaslara gore hu"kii.met yonetimine katılmak hakkına siihib olan azınlıkların sarih haklarına ve Wilson tarafından va 'dedi/en gelişme ve kalkınma serbestliğine Cemiyetin bu teşebbiisuyle taa"uz edilmiş olmaz mı? " -

Ahmed Emin, Üniversite profesörlerine hitaben yazdığı (Hakikati Gormek Cesareti) başlıklı makalesinde Wilson Prensiblen· Cemiyetı'ne yöneltilen yukanki so­ ruları cevablandırmakda ve yanlış yorumları düzeltmeğe çalışmakdadır: 267

". . . şurasım arzetmek isterim ki ben, birçoklarının sandığı gibi W. P. C. 'nin mu.teşebbis ve kurucusu değilim. Cemiyet 'in idare Hey 'eti 'nde bile bulunmuyo­ rum. Bunun için Cemiyet adına soi. soylemeğe hiç bir sıfat ve yetkim yokdur. Ancak ır.-

Vakit,

21

Aralık 1 9 1 8 Cumartesi. :\u. 4 1 8, s. ı .


WiLSON PRE:-.;SiBLERİ CEl\lİYETİ

1 77

W P. C. 'nin her halde hararetli bir tarafdan olduğum için sualleriniz.e cevaben kendi

şahsi düŞüncelerimi bildirmeMe hiç bir sakınca görmüyorum. W P. C. 'ni teşkil eden kimselerin maksadı, buhran dakikalarını geçirinceye kadar Avrupa 'nın gözü"nü boyamak değildir. Biz. kendi nefsimize karşı tamamı'yle samimi kalarak, yurdun ihtiyaçları açısından cihanın durumunu inceledik. En sağlam, hatta başlıca sağlam uzlaşma imkanı olarak programımızda yazılı esasları bulduk. Biz bu esasları kamuoyunun görüŞü şeklinde değil, filan ve filandan kurulu bir cemiyetin görüŞleri şeklinde ortaya koyduk. Herkes inancında hürdür. Bizim kabul ettiğimiz esasları kendi fikirlerince fena, hatta memleket için zararlı sayanlar bulunabilir. Bu gibi kimselerin yapması gereken şey, uygulama yeteneği olmak şartıyla ortaya daha güzel bir program koymak ve kamuoyunu bunun lehine çevirmeğe çalışmakdır.

ralnız duygu/ara dayanılarak yapılan taşlamalardan hiçbir yararlı sonuç çıka­ maz. Sorularınızın tümünden çıkan sonuca göre, sizin başlıca kuşkunuz, Cemiyet tarafından kabul edilen programın istikliilimizi sınıriayacak neticeler hasıl edebilmesi­ dir. Halbuki Cemiyet 'in en birinci amacı, istikliilimizi zedelenmekden kurtarmakdır. istikliilimizi kurtarmak için geniş yetki/ere sahib uzmanlar getirtmek çaresine baş vurulması, hem milletlerarası durumdaki sebehlerı·n, hem de kendi ihtıyaçlarımı­ zın bir neticesidir. Gerçeği saklamakda yarar değil, zarar vardır. i 'tiraf etmeliyiz ki, Tanzimat devrinden beri bizim islik/iilimiz bir söz olmakdan ileri geçmemişdir. Kapitülasyonlar sonunda yabancılar kendi yurdumuzda, hatta kendi Hükumetimiz nazannda imti­ yaz/ı bir sınıf mevkiinde bulunmuş ve bilhassa ekonomi açısından gelişmemiz imkanı tamamı'yle kısır bırakılmışdır. Meşruliyelin iliinından sonra vaziyet ıy ileşecek yerde, hakkımızdaki milletlerarası haksızlıklar ve kayıd/amalar biisbiitün artmışdır. Harbin ilanından bir iki ay önce Şark viliiyetlerine geniş yetki ile bir yabancı genel müfettiş ta 'yinini ve Ermeniler hakkında Kanunuesiisi (Anayasa) dışında müsaadeler gösteril­ mesini kabule mecbur olduğumuz gioi, o sıralarda Fransa 'da imzaladığımız borçlan­ ma anlaşması da memleketi ekonomi bakımından açıkdan açığa yabancı nüfuz. bölge­ sine ayırdı. Umumi Harbin iliin ından sonra Milletlerarası vaziyettm faydalanarak kapitülasyonları kaldırdık Fakat bu hareketin hükmünü; bir çok uğraşdıkdan sonra ancak iki mü"ttefikimize kabul ettirebildik. i 'tiliif Devletleri ha/ii kapitülasyonların kaldırılmasını tanımamakdadıralr. Harb sırasında Almanya ve Avusturya-Macaristan nazarında kapitülasyonların guya mevcud olmamasına ve yapdığımız bü"tü"n fedakarlıklara rağmen bu iki devletten hiçbir zaman istikliile ve eşit haklara sahib bir devlet muamelesi görmedik. Şimdi Ermeni meselesinden ve Harbin uz.,amasına sebeb olduğumuz.,dan dolayı bizim aleyhimize anlatılamıyacak derecede şiddetli intikam hisleri besleyen ve bu his­ /ere hakkımızdaki eski dini taassub ile türlü tiirlü çıkar konuları karışdıran i'tilaf Devletleri 'yle son derecede uygunsuz bir durumda barış müzakeresinde bulunacağız. Bizim vaktiyle kendilerine bü.tün iimidlerimizi bağladığımız. mü"ttefiklerimiz. bizzat F 72


M İLLİ M ÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

yardıma muhtaçdırlar. Lehimiz.de harcayacaklan her söi.,iin faideden çok zararı ola­ cakdır. Başlıca dayanağımız, Wilson Prensibieri'nin tam olarak uygulanması iimidi­ dir. Halbuki bu prensibierden bizi ilgilendiren 72. Madde 'nin bizim hareket serbestli­ ğimizi kayıdlandıracak bir surette yorumlanacağı muhakkakdır. Olacak şey değil amma cihan olaylan bizim son derece lehimizde cereyan etse ve her nevi bağlılık, himaye ve vesayetten masun olarak işin içinden sıyrılmak miimkiin olsa bile gelecek hakkında olumlu surette ne iimid edebiliriz? Diinya yiiziinde serma­ yenin son derecede sınırlı ve bahalı olduğu ve devletlerden bir kısmının harb borçlan­ nın yiikiinii kendi milletlerinden kaldırarak zayıf bulduklanna, tiirlii tiirlii şekillerde yiikletmeğe çalışacağı bir sırada dış harcamalanmız ve ekonomimizin gelişmesi için muhtac olduğumuz parayı, istiklô.limiz korunmuş bulunmak şartıyla nereden sağlaya­ cağız? Para da bulsak nüfusdan, ü"retim araçlarından, teşkilô.ttan yoksun bir ülkeyi, güÇiii devletlerle olan ilişkilerde tamamiyle eşit bir iiye halinde bulundurmak ve her cins saldırı fikrinin öniine geçmek için gereken maddi ve manevi kudreti nereden ala­ cağız? Maddi durumu herkesin bildiği bir halde olan bir memleketin biitu·n noksanla­ nnı bir avuç aydın sınıfdaki kararlılık ve iyi niyet karşılayabi/ecek midir? Terbiye, eğitim, seeiye bakımından aralannda büyü"k bir benzersizlik bulunan, en müdhiş bir milli tehlike karşısında birleşemiyerek yeme-içme ve dedikodu ile vakit geçiren, en seç­ kinlerden oluşan Milli Kongre 'de iki ay içinde ancak seçim yapabilen ve meydana en kiiçiik bir olumlu eser koymayan; Rumlar göTiişlerini yabancılara bildirmek için ko­ laylıkla dört-beş Fransızca ve ingilizce gazete çıkarabilirken koca istanbul'da sayı­ sız Tiirkçe gazetelere mukabil bir tek Fransızca gazete te'sis edemeyen aydın sınıfları­ mızın kendi başianna memleketi canlandırma ve kuvvetlendirme ve istiklô.limizi sağ­ lamlaşdırma hususunda az zamanda Herkuleesine başarılar gösterebileceklerine sami­ mi surette emin miyiz;? ruzyılımıza mahsus ince ihtisas, teşebbiis kuvveti, istiklal fikri, teşkiLat yeteneği bulunan yerli, milli uzmanlan m ız ın sayısı aceba kaç kişidir? Bir iki nesilden beri daha uygun şartlar çerçevesinde başa çıkaramadığımız işle­ ri, şimdi son derecede muŞkil koşullar içinde ve eskisine kıyas edilerniyecek kadar az sayıdaki araçlarla bir iki yılda yapabileceğimizi hangi esaslara dayanarak iddia ede­ biliriz? Bu durumda i'tilô.f Devletleri ısrar etmeseler bile, biz; sırf kendi çıkarlanmız açısından buraya yetiştirici ve klavuz sıfatıyla yabancı uzmanlar gelmesini arzu et­ meliyiz. Banşdan önce kendimiz bu isteklle bulunursak ve buna ihtiyacımız olduğunu saflıkla i 'tiraf edersek hakkımızda gü"ven uyandırmış oluruz. Sık sık yazdığım ız gibi Amerika 'nın seçiminden maksad da tarafsız/ığı, bizden uzak olması, siyasi yoldan ekonomik çıkarlar sağlamakdan çekinen, uzak duran bir davranış içinde bulunması, ortaya koyduğu prensibier/e kendini bü"tü"n medeniyet alemine karşı bağlamış olması ve pek çok dışan gönderilebilir sermayeye sahib olmasıdır. Gelecek uzmaniann mı, yoksa bizim kendi sorumlu Nazırlanmızın (Bakanlan­ mızın)mı daha çok yetkiye sahib olacaklan meselesi bir vasilik sistemi içinde bahis


WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ

' 79

konusu olabilir. Fakat bir terbiye sistemi içinde bunun hiç bir mevkii yokdur. Bir Niizınn kendi başına iş go'rmeğe ve maiyetindeki miitehassıs bir dairenin kararını keyfi bir surette değişdirme veya kaldırmaya yetkili değildir. Bakanlığı içinde bulunan yetenekli uzmanlar tarafından verilen kanuna uygun bir karara karşı vazifesi onay ve uygulamadan ibarettir. rabancı uzmanların bulunması, yurdumuzda bir tiirlii yerine getirilmeyen bu esasın uygulanmasını sağlayacak, temin edebilecekdir. Miiddet mesele­ sine gelince, Cemiyet 75 i/ii 25 yıl kadar bir zaman birçok uzman dimağlardan ya­ rarlanmaya ihtiyacımız olduğunu diişiinmiiş ve giiven sağlama maksadıyla bu düŞlineesini açıklamışdır. Bakanlıklanmızda yapılması gereken reformu kararlaşdırmadan belirsiz bir tek­ lifle ortaya çıkı/dığı yolundaki eleştiriye gelince, Cemiyetin yapabileceği şey, sistemin ana çizgilerini çizmekdi. Bunu Cemiyet yeterince ve açıkca yapmış bulunmakdadır. Bakanlıklarda ve viiiiyeilerde yapılması gereken reformun tefemıatına gelince ancak uzmanlar geldikden ve onlarla goTüşü'ldü'kden sonra boyle kesin bir program çizilebi­ lir. Eğer biz ne yapmamız /iiz ım geldiğini kat 'i surette bilseydik ve yeni yeni hesabsız tecriibelerle vakit kaybetmek alışkanlığında bulunmasaydık dışandan uzman getiril­ mesine zaten ihtiyacımız olmazdı. Üçü'ncü' eleştiri yanlış bir telkinin mahsulü'dü"r. işin içinde yetkinin yabancıya ve yerliye aiıi olması meselesi katiyen bahis konusu değildir. Bahis konusu olan mesele, yetkinin ecnebi olsun, Tü"rk olsun ihtisas çerçevesinde mutlaka ihtisas sahibine iiiıi ol­ masından ibarettir. Tü"rk uzmanlanmız olan alanlarda elbette herşeyden once onların oy ve faaliyetinden istifade ederiz. Fakat bizim her sahada yeter sayıda uzmanımızın olduğunu ve bunların kendilerine yetki verildiğinde memleketi az zamanda kurtaracak teşebbü's kudretini gostereceklerini iddia etmek, bir tarafdan kendi kendimizi aldatmak ve diğer tarafdan yeni manasıyla devlet vazife ve faaliyetlerinin neden ibiiret olduğu­ nu unutmak demekdir. Do'rdü"ncü" eleştiriye yukanki açıklamalar yeterli cevab teşkil eder. ralnız şurasını tekrar etmek isteriz ki, Cemiyetin kabul ettiği esaslar, uzman dimağlardan yurdun yaranna faydalanmak amacını hedef almış olup as/ii milli hiiki­ miyetin başkasına terki demek değildir ve Tü'rk hakimiyetinin terndiıli miiniisına gel­ mez. Fakat sırf kendi gerçek ihtiyaçlanmızın mahsulü" olarak, boyle bir proje ile i'ti­ liif Devletleri ve A merika kamuoyunu kazanmaya ve bu ülkelerde samimilik ve iyi niyetimiz hakkında gerçek bir güven uyandırmayı başaramazsak barış masasında ken­ dimizi muhakkak bir tehlike karşısında bırakmış oluruz. Gelecek bahis konusu olduğu zaman hiıldete kapılıp ortada olan gerçekiere goz yummağa hakkımız yokdur. Vazifemiz, hesab ve tedbirle hareket etmek ve vaziyeti olduğu gibi go'rmek cesaretini ne kendi kendimizden, ne de başkalarından nez ' etme­ mekdir. "


MİLLI M ÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

ı So

Yıllar sonra, Wilson Prensibierine büyük ümid bağlayıp aldanmışların başın­ da gelenlerden Ahmed Emin ra/man, (Yakın Tarihde Gördüklerim ve Geçirdikle­ rim) adlı 4 cildlik hatıralarının ilkinde bu konuda şunları yazmakdadır: 268

"Vakit gazetesinin 30 Kasım ve 7 Aralık 7978 tarihli sayılarında çıkan ve (is­ tikbal Diişiinceleri) başlığını taşıyan iki makale ile Amerika ile işbirliği fikrini orta­ ya attım ve Miitareke yıllannda bu konu etrafında hayli yazı yazdım. 7945'de De­ mokrasi cereyanı başladıkdan sonra tek partiye yapdığım hiicumlara karşı tek parti muhiti "A merikan Mandası tarafdarlığı etti, istiklal prensibine karşı geldi" diye ba­ na vakit vakit yaylım ateşi açdı. Halbuki ben hiç bir zaman manda tarafdarlığı et­ medim. (Amerikan Mandası) isteyenlere karşı geldim. razılanmda ileri siirdiiğV:m esaslar şunlardı: "Devletin istiklal haklannı hiç bir zaman tehlikeye koymamak, bir ecnebf mV:rakabe ve himayesi manasını taşımamak üzere, ecnebi miitehassıslarını esaslı islô.hat davamızda işbirliğine çağırmak ve bunları bizim hakkımızda hiç bir fena emel ve ihtirası olmadığını daima belirtmiş olan Amerika 'dan seçmek. . . " Bir mü'ddet sonra toplanan Sivas Kongresi, (Milli Misak) içinde aynı kanaatı ifade et­ miş, bir ecnebi milletin müzaheretini ve işbirliğini sağlamak lüzumunu ileri siirmüj, bununla Amerika yı kasdetmiş, yalnız Amerika söi.V:nü' doğrudan doğruya kullanma­ mağı mü'nasib görmüjdii. 4 Aralık 'da Halide Edib Adıvar 'ın teşebbiisü· ile kurulan ve ilk toplantısını Matbuat Gerniyeti binasında runus Nadi, Necmeddin Sadak dahil olduğu halde mil­ if emel/ere hiZmet eden bü'tV:n gazetecilerin iştirakiyle yapan ( Wilson Prensibieri Ce­ miyeti), 6 Aralık 'da bir bildiri yayınladı, Wilson Prensibieri 'nin Tiirkiye ile ilgili olan 72. Maddesinin mü'tarekeye ve banş müzakerelerine esas olması /ô.zım geleceği­ ni, bu maddenin başlıca silô.hımız diye her gü·n biitü'n gazetelere geçirilmesinin mV:nasib olacağını ileri sV:rdii ve Tü'rkiyeyi zamanın seviyesine ulaşdırmak üzere A merika 'nın yardımıyla en az 75 en çok 25 yıllık bir terbiye ve irşad sistemi kurul­ masına tarafdar olduğunu ilô.n etti. Bu bildiri bütün galib devletlerin temsilcilerine gönden'ldi. ingiliz ve Fransız mandalarına tarafdar olanlar veya Wilson Prensibieri 'nin bil­ dirisini her hangi bir sebeb/e yadırgayanlar 7 Aralık 'dan başlayarak yaylım ateşi aç­ dı/ar. Cemiyetin cevabı şu oldu: "Bil:. millet adına değil, kendi adımıza konuşuyo­ ruz. Tarafdar olmayanlar kendi düjü.ncelerini diledikleri yolda belirtmekde serbesttir­ ler. " Bıyıklıoğlu, kurucu ve destekcilerinin umudları boşa çıkan Wilson Prensibieri Cemiyetı nin kendi kendine kapanışını şöyle iffide etmekdedir: 269 '

2""

bul

Ahmed Emin Yalman: Yakın Tarihde Giirdiklerim l ve Geçirdiklerim, 7. Ci/d (7888- 7978), İstan­

1 970, 269

ss.

323-24.

Tevfik Bıyıklıoğlu: Atatürk Anadolu 'da (7979- 7927) /,

2.

Basım, Ankara

ı g8 ı ,

s.

24.


WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ

ı8ı

"istanbul'da Aralık 7978'de kurulan Wilson Birliği, Wilson 'a bir muhtıra gondererek" Tiirkiye 'ye maliye ve iktisad alanlannda yardım etmesini ve 25 yıl siire ile miişavirler gondermesini" ister. Fakat, iki ay sonra, A merikan sempatisinin Erme­ ni/erin tarafında bulunduğu belli olunca, Cemiyet faaliyetini keser. " İstanbul'da, İzmir'in işgali üzerine yapılan protesto toplantı ve mitinglerin­ de Halide Edib Hanım büyük çabalar harcamışdır. Bu toplantı ve mitinglerde alınan kararlar da Amerika Cumhurbaşkanı Wilson'a bildirilmişdir. Kemal Arıbur­ nu eserinde bu protesto yazılarından örnekler vermekdedir: 270

Vahdet-i Milliye 'nin Protestosu Başkan Wilson 'a çekilen telgraf "izmir'in Yunan askeri tarafından işgali, biiyük ve ali prensibierinize aykırıdır. izmir vitayeti ahalisinin yiizde sekseni Tiirk 'diir. işgal keyfiyeti ahali arasında /ev­ katade galeyanı mucib olmuşdur. Tü'rk milleti pek ziyade me 'yusdur. Prensibierinize ve her tiirlii adalet hislerine aykırı olarak işgalin devamına rıza giısterirseniı:. orada yeni bir Makedonya teşekkül edecek, bu suretle diinya barışı tehdid olunacakdır. Şark meselesinin halli, milli unsurların ruhuna tecavüz/e değil, belki tarafısız bir milletin kontrolu altında ko'klü' reformlar yapılması ile kabildir. Vehdet-i Milliye Hey 'eti, bu ralarını dikkat nazannıza arz ve bü'yü'k nüfuz ve muavenetinizi istirham eyler. " ı 6 Haziran r g r g Pazartesi günü başlamış ve birkaç gün sürmüş olan "kart­ postallar göndererek yapılmış protestolar" da çok ilgi çekici idi. İstanbul'daki İngiliz, Fransız ve Amerikan temsilcilerinden her birine çeşidli kimselerin iki üç günde gönderdikleri kart sayısı ı 3o.ooo'i bulmuşdu. Bunlar­ dan biri şöyleydi: 27 1 Dersaadet 'te (. . . ) Sefarethanesi vasıtasıyla

Do'rtler Meclis-i A lisi 'ne izmir'in Yunanlılar tarafından işgalini şiddetle protesto ile bu haksızlığın tamirini rica ederim. izmirli Veli Hüseyin 20 Haziran ı g r g Cuma günü başlayan ve Sultan Ahmed Camii'nin resmini taşıyan bir kartın üzerine yazılmış protesto yazısı ise şöyleydi: 272

Dersaadet Amerika Siyasi Mü'messili Mr. Bristol vasıtasıyla Başkan Mr. Wilson ce­ nablanna 270 . 271 272

Ibid, s. 24 . Ibid, s. 25. Ibid, ss. 3 0- 3 ı .


ı82

MİLLl MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Prensibierinizin 72 nci maddesi, Tiirlciye 'nin istiklô.l ve hakimiyetine miitealliktir. Tarafınızdan vaz edilen bu esas, izmir'in Yunanlılar tarafından - ve/ev muvakkaten ol­ sun - işgali iizerine şiddetli surette sarsılmışdır. Prensibierinizin müdafaası herkesden çok zat-ı-aiflerine diişmelcdedir. Kayaoğlu Ahmed Yine ı o Teşrin-i-evvel 1 335 ( ı g ı g) Cuma günü Sultan Ahmed Camii'ndeki toplantıda sıra ile Dr. Rıza Nur, Vasıf (Çınar), Mehmed Emin (Yurdakul)Beyler ko­ nuşmuşlar ve burada alınan karar üzerine düzenlenen şu protesto yazısı, Halide Edib Hanım, Dr. Rıza Nur ve Kemal Midhat Beyler tarafından İ'tilaf Devletleri mümessillerine verilmişdi: 273

"Asaletmeap, 7979 yılı Ekim 'inin on uncu Cuma giinü" Sultan Ahmed Cami-i şerifinde ve diğer camilerde toplanan biz. Dersaadet aha/isi, bü"tiin partiler ve cemiyet­ ler ve Üniversite dallan murahhaslan, aşağıdaki istek/erin, temsil ettiğiniz bü"yiik millet ve devlete ve Banş Konferansı 'na acele bildirilmesini, zat-ı asilô.nelerinden is­ tirham ile kesb-i şeref ederler. 7 - ...........................

2 - Mora 'da, Tesalya 'da, Girid ve Makedonya 'da ve Adalar'da Tü"rk unsuru­ nu imha ve mülklerini gasbetmek suretiyle siirdü"rü"len Yunan istilô. usulü"nu·n izmir ve hava/isinde de derhal tatbik edilmesi sonucu, yurdlannı terkeden binlerce ailenin yaklaşan kış mevsiminde büsbü"tiin helô.k olma/anna mani olmak için işgalin kaldıni­ masında ittizam-ı sü"r'at olunması. . . 3 - Işgalin, Paris Banş Konferansı karariyle vuku bulmuş olması, onun bir mahiyet-i tecavü"zkarane alamıyacağına kanaat verdiği için, hiçbir mukavemet fikrin­ de bulunmayan ve hiikumetin sü"kunu emreden tebliğlerine itaat eden ma 'sum halkın uğradığı mü"dhiş ziyan/ann bitaraf ve i'tilô.f Devletleri tabaasına yapıldığı gibi laz­ min ettirilmesi.

istanbul aha/isi, demokrat milletierin kendisini teyid etmelerine ve acele olarak adaletin tezahü"rü" için yardımlannızı beklemelcdedirler. " (Bu muhtıra bü"tu·n camilerde okunmuşdur.)

Halide Edib Ve Amerikan Hey' etleri Amerikan Mandası fikrinin ilk öncüsü ve Wilron Prensibieri Cemiyetı'nin baş­ kurucusu Halide Edib Hanım, düşünüş ve görüşeleri te'sirinde kaldığı Robert Kollej Müdürü Dr. Caleb Frank Gates (Chicago 1 857-Denver, Colorado 1 946)'in çok yakın dostu idi. m

Kemal Anburnu: Milli Mucadele 'de Istanbul Mitingleri, Ankara

1 95 1 , s. 20.


WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ

ı 88 ı - ı 8g4'de Papas olarak Türkiye'de misyonerlik eden; ı 8g4'de Har­ put'daki Amerikan Fırat Kolleji'ne müdür getirilen ve ı go3- 1 932 yıllarında ara­ lıksız İstanbul'da Robert Kollej Müdürlüğü yapan bu ünlü misyonerin gününde Kollejin Türk Dili ve Edebiyatı Kürsüsü'nde Tevfik Fikret vardı. Fik­ refin oğlu HaluRun daha sonra " Papas" oluşunda ilk te'sir ve tohumun Dr. Ga­ tes'den geldiğini söylemek kehanet değildir. Öğrencisi Agop Dilaçar ın Türk Ansiklopedisi'nde - Cild XVII, s. ı 66 - 28 milletten öğrencisi bulunan Robert Kollej 'de Tiirk dostu olarak,dirayetini özellikle Balkan ve I. Diinya Harb/eriyle Miitareke rzttan 'nda göstermişdir" diye abartarak "Türk dos­ tu? " tanıttığı işte bu Dr. Gates, dirayetinden örnek bir davranışla, Paris Barış Konferansı'na katılan Başkan Wilwn'a "Türklerin kendi başlarına reform hare­ ketlerine girişemiyeceklerini, kötü idareden onların da ıztırab çekdiklerini" söyle­ yerek Amerika'nın Osmanlı İmparatorluğu'nu tümüyle mandası altına almasını ve bunun Yakın-Doğu'ya huzur, güven ve barış getireceğini yazmışdı. 274 'Wilron Prensibieri Gern iyeti 'n in kuruluşunda maddi ve manevi yardımları görülen Gates, Mütareke yıll �rında ve Milli Mücadele sırasında Ortadoğu'ya ve özellikle İstan­ bul'a gelen bütün Amerikan Hey'etleri ile Halide Edib Hanım'ı, Ahmed Emin ve Rauf Ahmed Beyleri temasa geçirmişdir. Ta eski Büyükelçi Henry Morgenthau'ın oluşdurduğu Misyon ile kurulan ilişkiler süregelmiş; H. C. King ve Charles R. Cra­ ne'den oluşan Dr. Albert H. Lybyer, Dr. C. Montgomery ve ruzbaşı W. rate'in de müşavirlik ettikleri ünlü King - Crane Hey 'eti275ile ilk temas da yine bu üç ateşli Amerikan Mandası tarafdan (Halide Edib, Ahmed Emin, Rauf Ahmed) ile vaki' ol­ muşdur. (Türkiye Mandaları hakkında Milletlerarası Komisyonun Amerika şubesi) (The American Seetion of the International Commission on Mandates in Turkey) adını taşıyan ve 3 Haziran ı g ı g Salı günü İstanbul'a gelen bu Hey'et, Amerikan Mandası tarafdarlarınca büyk bir sevinçle karşıianmış ve dört gün kaldıkdan sonra 7 Haziran Cumartesi günü Filistin'e gitmişdir.

Rauf Ahmed, 4 ve 7 Haziran Çarşamba ve Cumartesi günleri İstiklal Gazete­ si'nde Amerikan Mandası lehinde iki ateşli yazı yazmışdı. Kurmay Binbaşı Hiisrev (Gerede) Bey'in 7 Haziran 1 335 ( ı g ı g) Cumartesi günü, Erzurum'daki Kazım Karabekir Paşa'ya yazdığı: "Mustafa Kemal Paşa 'nın karargahında Havza 'dayım " diye başlayan mektubunda şu satırlar da yer almak­ dadır: 276 274 Dr. Mine Erol (Sümer): Robert Kollej Müdürü Dr. Gates'in Paris Banş Konferansı dola­ yısıyla gönderdiği bir mektub, Tarih Araşdırmaları Dergisi, C. II, sayı 2-3'den ayrı basım, Ankara ı g64, ss. 233-36. 275 King - Crane Komisyonu hakkında ayrıntılı bilgi ve Hey'etin bildirisi için bk. Vakit, ı Ağustos ı 335 ( ı g ı g). 276 Kazım Karabekir: istiklal Harbimiı;, İstanbul ı g6o, s. 6 ı .


MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

". . . . Rauf Ahmed (istiklô.l), Cemiyet-i Akvam 'ın miirakabası altında olmak v."ze­ re tavsif edilen bir (Manda) usuliinii tervic ediyor. istiklô.liyet-i tammenin hiç bir va­ kit naszbedar alamıyacağını, ismen olsa bile bin tiirlii kayıd/ar ve şartlar altında esa­ ret halinden farkı bulunmayacağını, binaenaleyh Amerika gibi tarafsız ve prensibieri­ ne sadık bir hiikumetin himaye değil fakat miirakaba tarzında olan (Manda) 'sını ileri siiriiyor. " Kütahya'daki sürgün haya.tından dönerek yeniden (Vakit) Gazetesi Başya­ zarlığına geçirilen Ahmed Emin de eski fikrini tekrarlayan bir makale yayınlamış­ dır. O da burada: "Tam istiklô.limize hale! vermeksizin yabancı uzmaniann yetenek, tecriibe ve faaliyetlerinden geniş ölçüde yararlanmayı " savunmuşdur.

Halide Edib, King - Crane Komisyonu'nun başlıca otoritesi ve Ortak başkanı bulunan Charles R. Crane ile yakın temas halinde idi. Bu Komisyon, Suriye ve Filistin başda, özellikle Arab il ve ülkeleriyle ilgili Manda konusunu incelemek amacıyla Paris'den, Wilson tarafından gönderilmişdi. King - Crane Komisyonu, in­ celemelerini bitirdikden sonra Başkan Wilson'a verdiği Yakın Doğu Raporu'nda Türkiye ile ilgili olarak şu hususları da ileri sürmüşdür: 277 1.

Kilikya hariç, bir Ermeni Mandası kurulması.

2. Bir mandacı altında ve Türkiye'den ayrı uluslararası bir İstanbul Devleti kurulması. 3. Ayrı bir Türk Devleti için bir Mandacı bulunması. 4.

mesı.

Türkiye'ye uygulanacak manda rejimi altında İzmir'e özerklik verİl­

S. Bütün Anadolu'yu, Ermenistan, İstanbul Devleti ve Türk Devleti'ni

kapsayacak tek bir genel Manda kurularak bunun Amerika Birleşik Devlet­ leri'ne verilmesi. Ayrıca Komisyon'un iddiasına göre, Sivas Kongresi'nin bir Amerikan Man­ dası istemesi bekleniyordu. Şu likirierin takibeisi Halide Edib Hanım'dı. Erzurum ve Sivas Kongreleri za­ manında yazdığı mektublar ve yapdığı konuşmalada da bu konuları Mustafa Kemal Paşa ya ve Kongrelere ulaşdıran Halide Edib Hanı m'ın yakın dostu Kara Vasıf Bey'di. Kara Vasıf Bey'in kulağı sağır olduğuna, hiç İngilizce de bilmediği­ ne göre, onun Charles R. Crane veya Amerikalı gazeteci Edgar Louis Browne gibi­ lerle bizzat temas ettiği düşünülemezdi. Kara Vasıf Bey'in Amerikan Mandacılığı '

,

ı-- a) "The King-Crane Report on the Near East", Editor arıd Publisher, C. LV, No. 27, 2 Aralık 1922, ss. 1 - 1 7. b) Harry N. Howard: An American Experiment in Peace-making, the King-Crane Commissi­ on, Mos/em World, Nisan 1 942, ss. 1 22- 1 46.


WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ

ı Bs

çabaları, Halide Edib Hanım'dan kaynaklanıyordu. Nitekim, Ali Fuad Paşa'nın Kara Vasıf Bey den aldığı mektublar hakkında Mustafa Kemal Paşa 'ya verdiği ra­ porlarda: "Kara Vasıf, yani takma adıyla Cengiz 'den Halide Edib Hanım 'ın gönişleri­ nin yer aldığı uzun mektublar" diye balısedişi de bunu isbatlamakda, doğrulamak­ dadır. '

20 Eylul 1 967 Çarşamba günü, Moskova Büyükelçiliğimizde düzenlenen kabul resminde, kendisiyle şahsen de tanışdığım Sovyetlerin ikinci Ankara Elçisi Serneo lvanoviç Aralov 278, 1 922-1 923 yılları Türkiyesi üzerinde kendi işlerine ge­ lecek şekilde yorum yapdığı hatıralarında, Halide Edib Hanım'dan da (Toplum Hatibi Halide Edib) başlığı altında aynen şunları yazmakdadır: 279

"Bir giin eşim/e beni, Tiirkiye Biiyiik Millet Meclisi Başkanvekili Dr. Adnan Bey 'le, eşi, yazar ve toplum hatibi Halide Edib Hanım ziyaret ettiler. Benim Tiirkiye 'de bulunduğum yıllarda Adnan Bey 'in Önemli bir ro/ii yokdu. Miihim ba­ kanlık/arda (içişleri ve Sağlık Bakanlık/arı) bulunmuş olmasına rağmen oldukça renksiz bir kişiliği vardı. Daha sonra, Tiirkiye dışındaki hayatı, O 'nun Milli Miica­ dele hareketine ihanetini ve yıkıcı çalışmalarını meydana çıkardı. Orta yaşlı, kiiltiirlü; enerjik bir kadın olan eşi Halide Edib Hanım 'ın hayatı oldukça ilginçdir. Halide Edib, kızıla çalan saçlarıyla, koyu gri gözleriyle, dış göninüŞü'yle çekici bir kadındı. Halide Edib, bir milli kuruluş olan Türkocağı 'na se­ çilmiş ilk Tü'rk kadını idi. Kandisi, pedagojık çalışmaları olan yetenekli bir yazardı . /. Dünya Harbi 'nde hemşirelik yapmışdı. Politik görü'şleri bakımından ]ö.ntü'rk Par­ tisi (ittihad ve Terakki) liderlerine, özellikle Cemal Paşa ile Talat Paşa ya yakındı. Milli taassuba, Ermeni katliamına aktif olarak karşı durmuşdu. Daha ilk gü'nü'nden­ beri Türkiye 'nin istik/.ô.li için yapılan mücadeleye katılmış ve emperyalizme karşı olan görüŞlerini açıkca savunmuşdu. rabancı isti/.ô.cılara ve Padişah idaresine karşı yapdı­ ğı şiddetli mü.cadelelerden öiü'rü; ingiliz/erin baskısıyla, Saltanat Mahkemesi tarafın­ dan ölü'm cezasına çarptırılmışdır. istanbul'dan Anadolu ya kaçmak zorunda kala­ rak, orada gönüllü' olarak Mustafa Kemal'in ordusuna katılmış ve runanlılara karşı savaşmışdır. Karşılıklı komplimanlarla hal-hatır sormalardan sonra politik konulara geçdik. Adnan Bey, çoğunlukla susuyordu. Biz Halide Edib 'le konuşuyorduk. Sovyetler Birli­ ği hakkında oldukça bilgisi vardı. Emperyalistler üzerı.nde, aramızda tartışma başla­ dı. Halide Edib, Birleşik Amerika 'nın, hiçbir ard düŞünce beslemeden, herhangi bir politik ve ekonomik baskıya başvurmadan Tü'rkiye ye yardım edebileceğini, bunun için de Türkiye 'nin Amerikan Mandası 'nı sağlamaya çalışması gerekdiğini ileri sü.rüyor­ du. Halide Edib, Amerikan Mandası sağlandığı takdirde, Amerika 'nın Tü'rkiye'yi in­ giliz baskısına karşı savunacağını da söylüyordu. Ben, Amerikan emperyalistlerinin 278

279

Dr. Fethi Tevetoğlu: Benim Gordiiğiim Bugiinlcii Rusya, Ankara ı g68, s. 73· C. I. Aralov: Vospominania Sovietslcogo Diplomata, 1922- 1923, Moscow ı g6o, ss. 7 ı -72.


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

ı 86

Tiirkiye 'yi, en aşağı Avrupalı siimürgeciler kadar esaret altına almağa kabiliyetli ol­ duklannı soyleyerek onunla tartışdım. Bunun üzerine Halide Edib, Birleşik Ameri­ ka 'nın Filipin/ere yardımını omek olarak ileri sürdü·. Ben de kendisine, tarihin, bu yardımın karşılığını, neye mal olduğunu gosterdiğini ve Filipin/erin, tamamiyle A me­ n"ka 'nın boyunduruğu altına girdiğini soyledim. Şimdi, ikinci Dü"nya Harbi 'nden sonra, Halide Edib 'in bel bağladığı Birleşik Amerika 'nın yardımlannın neye mal olduğunu goniyoruz. Halide Edib Hanım, tipik bir burjuva toplum kadını idi. ,Zaman imtihanını veremedi. Milli Mücadele hareketi, derebeylik/e ve emperyalizmle savaş, onun gücünün dışında idi. Kocasıyla birlikde, ingiliz liberalizminin kanatlan altına sığın­ dı. "

Halide Edib 'in Mustafa Kemal Paşa ya Mektubu Wilson Prensibieri Cemryetı nin kurucusu ve başı, Amerikan Mandası fikrinin ateşli savunucusu Halide Edib Hanım, Sivas Kongresi arefesinde Mustafa Kemal Paşa ya ı o Ağustos ı g ı g tarihli bir mektub göndermişdir. Bu mektub, Halide Hanım ın Manda hakkındaki fikir ve görüşlerini yansıttığı kadar, bu konuda her fırsat ve kanaldan yararlanarak nasıl çaba harcadığının da bir örnek belgesidir. Mektubda Vôsıf ve Rauf Beylerden bahsedişi de dikkat olunacak bir hususdur. incelenmesinden çok mühim gerçekler çıkan bu uzun mektub şudur: 280 '

'

'

Mustafa Kemal Paşa Hazret/erine Muhterem Efendim, Memlelcetin siyasi durumu en had bir devreye geldi. Kendimize bir yon tayini için, Türk Milleti'nin zarını atıp müsbet bir tutumu benimsernek zamanı geçmek üzere bulunuyor: Dış durum, istanbul'da şoyle goriinüyor: Fransa, italya, ingiltere, Türkiye 'de mandaterlik meselesini A merika Senato·· su 'na resmen teklif etmiş olmakla beraber, bü"tün kuvvetlerini Senato 'nun kabul etme­ mesi için sarf ediyorlar. BolüŞmeden hisse kaçırmak tabii iŞlerine gelmiyor. Suriye 'de hüsrana uğrayan Fransa, zarannı Tü"rkiye 'de telafi etmek istiyor. İtalya namuslu bir emperyalist olduğundan, savaşa ancak Anadolu 'nun bolüŞmesin, 'e pay almak için girdiğini açıkdan açığa soylüyor. İngiltere 'nin oyunu biraz daha inC?­ dir. ingiltere, Tiirk 'ün birliğini, çağdaş/aşmasını, hakiki istiktal kazanmasını, islik­ bal için olsa bile, istemryor. reni vasıta ve fikirler/e tamtimen çağdaş ve kuvvetli bir 280

Mustafa Kemal Atatürk: Nutulc,

ı ooo

Temel Eser Nu. 67, İstanbul ı 873, ss. ı 15- 1 20.


WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ

Miisliiman- Tiirk hükumeti, başında Hilô.fet olursa, ingiltere 'nin Mü"sliiman esirleri için kö"tii bir örnek teşkil eder. Tiirkiye yi biitiiniiyle ingiltere ala bilse, kafasını, kolu­ nu koparır, birkaç senede sadık bir sömiirge haline koyar. Buna en başda, bilhassa dini sınıflar, memleketimizde çokdan tarafdardır. Fakat bunu Fransa ile dögüŞmeden yapabilmek miimkiin olmayacağından tarafdar olamaz. Fakat Tiirkiyeyi bü"tiin halinde muhafaza zaruri göTiiliri se, yani bölü"ş menin ancak biiyük askeri fedakarlık­ larta olabileceğini an/arsa, Latinleri sokmamak için, Amerika fikrine yardımcı ve ta­ rafdar olur. HileJim Ingı/iz siyas-et adamları arasında zaten 6u /ılcre temay�! var. Morisson gibi iinlii simalar, Amerika 'nın Türkiye 'de umumi manda almasına taraf­ dar oluyorlar. Dığer bir çözü"m yolu da, Türkfyeyi Trakya 'dan, izmir 'den, Adana 'da� belki de Trabzon 'dan ve mutlaka istanbul'dan mahrum ettikden sonra, eski "Kapitü"las­ yon " 'lan ve boğulmağa mahkum iç sınırlarıyla müstakil bırakmak. Biz. istanbul'da, kendimiz için, biitü"n eski ve yeni Tü"rkiye sınırlarını içine al­ mak iizere geçici bir Amerika Mandası 'nı "ehven-i Jer" olarak gÖroyoruz. Sebehkri­ miı. şunumhr:

1 Aramızda, hangi şartlar altında olursa olsun, Hristiyan azınlıklar kala­ cakdır. Bunlar hem Osmanlı vatandaşlık haklanndan faydalanacaklar, hem de dışar­ da bir Avrupa devletine dayanarak kanşıklık çıkaracak/ar, devamlı müdahaleye yol açacak/ar, zaten göro"nüjden ibaret olan istiklô.limizden azınlıklar adına her yıl bir parça daha kaybedeceği;::,. -

Sağlam bir hiikumet ve çağdaş bir idare kurulması için, Patrikhane 'nin siyasi imtiyaz/an, azınlıkların kuvvetli devletler vasıtasıyla devamlı tehdidi ortadan kalk­ malıdır. KüÇiik ve zayıf bir Tü"rkiye, bunu yapamayacakdır.

2 Birbirini yok eden, menfaat, hırsız/ık veyahud macera ve şiddet uğruna ya­ şayanların hırsını tatmin eden hiikumet nazariyesi yerine, milletin refah ve kalkınma­ sını sağlamak, halkı, köyleri, sıhhati ve zihniyetiyle çağdaş bir halk haline koyabile­ cek bir hiikumet nazariyesine ve uygulamasına ihtiyacımız var. Bunda gereken para, ihtisas ve kudrete sahib değiliz.. Siyasi dış borçlar, siyasi esareti artırıyor. Taraf tut­ ma, cahillik ve çok konuşmakdan başka müsbet bir netice veren yeni bir hayat yara­ tamıyoruz. Bugü"nkü. hiikumet adamlarını takdir etmese bile, halkı ve halk hiikumeti kurul­ masını faydalı bilen Filipin gibi vahşi bir memleketi, bugü·n kendi kendini idareye muktedir çağdaş bir makina haline getiren A merika, bu hususda çok işimiz.e geliyor. Onbeş yirmi sene zahmet çekdikden sonra yeni bir Tiirkiye ve her ferdi, tahsili, zih­ niyetiyle hakiki istiktali kafasında ve cebinde taşıyan bir Tü"rkiye yi, ancak yeni dü"nyanın kabiliyeti yaratabilir. -

3 rabancı devletlerin Tü.rkiye üzerindeki rekabetlerini ve kuvvetlerini memle­ ketimizden uzaklaşdırabi/ecek bir yardımcıya ihtiyacımız var. Bunu ancak, Avrupa dışında ve Avrupa 'dan kuvvetli bir elde bulabiliriz. -


M İLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

ı BB

4 Bugiinkii oldu-bittileri kaldırmak ve bir an önce davamu;ı diinyaya karşı savunmak için gerekli kuvveti haiz bir devletin yardımını isternek /azımdır. istitacı A vrupa 'nın binbir vasılasına ve me/'un siyasetine karşı böyle bir vekil sıfatıyla A me­ rika 'yı kendimize kazanarak ortaya atabilirsek, Şark Meselesi 'ni de, Tiirk Meule­ si 'ni de gelecek için kendimiz halletmiş olacağız. Bu sebeblerden dolayı, bir an ö"nce istememiz /azım gelen Amerika Mandası da, tabii mahzursuz değildir. Gururumuz­ dan epeyce fedakarlık etmek mecburiyelinde bulunuyoruz. Yalnız bazılannın düŞiindiiğii gibi, Amerika 'nın resmi sıfatında, dini temayiil ve taraf tutma yokdur. Hristiyanlara para verecek misyoner kadını A merika 'sı, A merika 'nın idare makina­ sında bir mevki tutmaz. A merika 'nın idare makinası, dinsiz ve milliyetsizdir. O, çok ahenk/i, farklı cins ve mezhebde adam/an, çok kaynaşmış bir halde, bir arada tut­ manın yolunu biliyor. -

Amerika, Doğu 'da mandaterliğe ve Avrupa 'da gaile yiiklenmeğe tarafdar değil­ dir. Fakat on/ann gurur meselesi yapdıkları Avrupa 'ya, usulleri ve idealleriyle bütün bir millet olmak iddiasındadır/ar. Bir millet samirniyetle Amerika milletine başvurur­ sa, Avrupa 'ya, girdikleri memleket ve milletin haynna nasıl bir idare kurduk/an nı göstermek isterler. Resmi Amerika 'nın ö"nemli şahsiyetleri arasında lehimize epeyce bir temayül meydana geldi. istanbul'a Ermeni dostu olarak gelen bir çok mü"h im A merikalı­ lar, Tü.rk dostu ve Türk propagandacısı olarak döndü"ler. Bu akımı temsil eden resmi ve gayri resmi Amerika 'nın fikri, gizli olarak şu­ dur: Tü"rkiye 'yi, olduğu gibi, hiçbir parçaya ayırma mak, eski sınırlan içinde biitün halinde muhafaza etmek şartıyle umumi ve bir tek manda almak istiyorlar. Suriye, Amerika Komisyonu oradayken, umumi bir kongre yaparak Amerika 'yı istemişdir. Amerika 'da, Suriye 'nin bu arzusu pek hararetle karşı/anmışdır. Resmi Amerika bizim toprak/arımız üzerinde Ermenistan kurmağa niyetli görünmüyor. Eğer manda alır/arsa, bütün milletleri eşit şartlar altında bir memleket eviadı olarak kabul edip a/acak/annı, en önemli çevrelerden haber aldım. Fakat Avrupa, mutlak bir Ermeni.ı·tan meselesi yapmak -bilhassa ingiltere-Er­ menilere tavizler vermek istiyor. A merika umumi eficannda zulüm görmüŞ Ermeniler adına bir oyun oynamağa çalışıyor. Avrupa korkusu, bizim fikir adam/anmızı düŞündürüyor. Reşad Hikmet Bey gibi, Cami Bey gibi, hatta milli birliğe şekil veren diplomat/anmızın, Ermeni meselesi için bir çöi.iim yolu tavsıyeleri var. Resmen size yazı lıyor. Çok tehlikeli anlar geçiriyoruz. Anadolu 'daki mücadeleyi dikkat ve sevgiyle takib eden bir Amerika var. Hükumet ve ingiliz/er, bunun, Hristiyan/arı ö"ldürmek,ittihat­ çı/arı getirmek için bir hareket olduğunu, A merika 'ya telkine el birliğiyle çalışıyorlar. Her an bu Milli Müciidele 'yi durdurmak için kuvvet gönderilmesi düŞiinülüyor, bunun ıÇin ingilizleri kandırmağa çalışıyorlar. Milli Mü"cadele sü"r'atle ve mü"sbet ar-


ı Bg

WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ

zu/arla hmıen meydana çıkarsa (ve Hristiyan düŞmanlığı gibi bir rengi de olmazsa) Amerika 'da hemen yardımcı bulacağını, yine çok önemli çevreler garanti ediyorlar. Sivas Kongresi toplanıncaya kadar, Amerika Komisyonu 'nu (King-Crane Komis­ yonu) alıkoymağa çalışıyoruz. Hatta Kongre 'ye Amerikalı bir gazeteci gönderrneğe de belki muvaffak olabikceği;:;. işte bü.tün bunlar karşısında, davamızda yardımcı olabilmesi için, bu fırsat da­ kika/arını kaybetmeden, bölüŞülme ve çölerne korkusu karşısında, kendimizi Ameri­ ka 'ya başvurmağa mecbur göniyoruz. Vasıf Bey kardeşimizk bu hususda ortak olan noktaları, kendisi de ayrıca yaza­ cakdır. Tü.rkiye 'yi azim ve irade sahibi, geniş kafalı bir iki kişi belki kurtarabilir. Macera ve boğuşma devri artık geçmişdir. Cekcek için kalkınma ve birlik savaşı açmağa mecburuz. Sınırlarında bu kadar çok eviadı ölen zavallı memkketimi;:;in, fi­ kir ve medeniyet savaşında kaç tane şehidi var? Bi;:; Tü"rkiye 'nin hayırlı ev/adların­ dan, yarının kurucuları olmalarını istiyoruz. Rauf Bey kardeşimi;:;k, sizin birlikde, temelkri bik çölcen zavallı memkketimi;:; için uzakları görerek düjü"nüp çalışmanızı bekliyoruz. Hü"rmetkrimi gönderir, başarılarımza dua ederim. Millf davada canıyla ve ba­ şıyla çalışanlar arasında, sade bir Tü"rk askeri tevazuuyla sizink beraber olduğumu ifade ederim. 70 Ağustos 7979

Halide Edib

Milli davaya bağlılığını samimi olarak iffide eden Halide Edib Hanım, ne ya­ zık ki tek kurtuluş ve bölünmekden korunuş çaresini Amerika Mandası'nda görmekdedir. Bunun için de türlü yollardan çaba harcayarak Mustafa Kemal Pa­ şa'yı bu yola getirmekde ısrar ediyor. Dr. Gates ve Charks R. Crane gibilerin te' si­ ri altında kaldığı; Amerikalı Gazeteci Browne'ı Sivas'a göndererek, Kara Vasıf Bey'e mektublar yazdırıp onu bizzat konuşdurarak Sivas Kongresi'ne Amerikan Mandasını kabul kararı aldırınaya çalışdığı anlaşılmakdadır. HALiDE EDİB VE EDGAR L. BROWNE

Halide Edib Hanım, bizzat sürdürdüğü şahsi faaliyetleri yanında, yerli ve ya­ bancı elemanları kullanmak suretiyle de Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının "Amerikan Mandası" hakkında müsbet bir karar almaları yolunda çok çaba harcamışdır. Erzurum ve Sivas Kongreleri sırasında görülen Amerikan Mandası propa­ ganda ve faaliyetlerinin asıl kaynağı, Halide Edib Hanım ve arkadaşları, yani Wil-


ıgo

�fİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KlJRULUŞLAR

son Prensibieri Gerniyeti mensublandır. Cemiyet, kısa bir süre faa.liyet gösterdikden sonra kapanmış gibi görünüyorsa da, te'sirli çalışmalarını uzun zaman sürdürmüşdüro Fakat sonunda görülecekdir ki bütün bu çabalar: - Hayır Paşalar hayır, hayır Beyefendiler hayır, hayır Hanımefendiler hayır, MAN­ DA roK. rA iSTiKLAL, rA ÖLÜM VAR!. . 0 0

Diye haykıran Mustafa Kemal Paşa'nın çelik iradesi karşısında boşa çıkacak, bir sabun köpüğü gibi sönüp yok olacakdır. Daha önce yayınlanmış bir araşdırmamızda da belirttiğimiz gi­ bi m ,Türkiye' deki genel durum ile Milli Mücadele Hareketleri'nin gerçek gücü ve yönü hakkında inceleme yapıp rapor vermek; Manda konusunda nabız yok­ lamak, fikir almak için İstanbul ve Anadolu'ya gelen veya gönderilen tek, çift, hey'et halinde, sivil-asker, erkek veya kadın Amerikalılar olmuşduro Bunlardan en dikkate değer ve önemli olanı, Mustafa Kemal Paşa'nın da şahsen görüşdüğü ve takdir ettiği, Sivas Kongresi'ndeki tek yabancı ve Hristiyan gözlemci: Chica­ go Daily News Gazetesinden Louis Edgar Browne'dıro

Atatürk hayranı iki yabancı dostumun, Amerikalı Profesör Fredercik P. Lati­ mer Jr. 282, İngiliz yazar Lord Kinross'un 283 , hakkında geniş bilgi verdikleri Browne üzerinde, ı g6g'da bizim de yapdığımız ve yayınladığımız ayrıntılı araşdırmayı, ı g84 Eylulünde Kaliforniya'da Stanford Üniversitesi'nin (Savaş, ihtilal ve Barış) konularıyla ilgili Hoover Enstitüsü'nde , basılmamış (Papers of Louis E. Browne) dosyası (Collection: 69033-90 I 7 ,Box I ) üzerinde çalışarak daha da derinleşdirdiko (Milli Mücadele 'de Mustafa Kemal Paşa - General Harbord Gônişmesi) başlıklı ayrı bir eserde, ayrıntılarıyla sunulacak bu konuya burada kısaca değinmekle yetine­ ceğizo Charles Ro Crane'in gözlemci olarak Sivas Kongresi'ne davet edilmesi . için uğraşan Halide Edib Hanım, Crane'in vakit darlığı bahanesiyle Kongre'ye geleme­ rnesi üzerine yerine Amerikan Gazeteci Louis Edgar Browne ( I 8g i - ı gs ı )'ı gönder­ meği başarmışdır. (Amerika Senatosu Başkanına, Sivas Milli Kongresi Adına Başkan, ikinci Başkan, 2. ikinci Başkan ve 2 Sekreter imz;.alarıyla yollanmış telgraf) ile, (Browne'ın Sivas Kon­ gresi ile ilgili telgrafları - ilk 7 tanesi mevcud değil) ve Halide Edib in İstanbul: 7 Ağustos ı g ı g Perşembe tarihli ı o sahifelik (Letters to the A merican Public - Ameri­ kan Kamuoyuna Mektublar)'ının da bulunduğu (File 3 b) de : (Tü"rkiye 'ye Manda ko­ nusuyla vaz;,ifeli Müttefikler Komisyonu Amerikan Bölümü· Baş-üyesi Charles Ro Crane 'in '

'

281 Dr. Fethi Tevetoğlu: Milli Mücadele'de Mustafa Kemal Paşa - General Harbord Görüşmesi, II, Tiirk Kiiltii..U� Yıl VII, Sayı 7 7 , ss. 324 v.b. 282 Frederick P. Latimer Jr.: The Political Philosophy of Mustafa Kemô.l Atatürk; As evidenced in his published speeches and interviews, Princeton Üniversitesi, Doktora tezi, ı g6o, pp. so-s6 v.b. 283 Lord Kinross: Atatiirk, London ı g64, pp. ı 86, ı g2.


WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ

ıgı

72 Ağustos 1919 Salı giinii Mr. Browne 'a bir kart gondererek onu Istanbul'daki Ameri­ kan Biiyiikelçiliği 'ne çağırmış ve 20 Ağustos 'da - bilindiği gibi sonra 4 Eylul ı g ı g Perşembe gününe kalmışdır- Sivas 'da yapılacak Milli Miicadeleciler Kongresi 'ni izle­ mek üzere oraya gitmesini istemişdir. Gidiş imkanlannı hazırlamaya Halide Edib Hanım yardımcı olmuş ve yanına Cengiz 284 adlı bir genç katılan Gazeteci Browne, Haydarpa­ şa 'dan Sivas 'a hareket etmişdir) bilgisi de yazılıdır. Kinross da eserinde konu ile ilgili olarak şunları yazmakdadır: 285

". . . 14 Mayıs 'da, izmir'in işgalini emretmiş Avrupalı Biiyükler 'in yapdığı (Türkiye'de kurulacak Ermenistan ve Boğazlar ü'zerinde bir Amerikan Mandası) tek­ lifini Wilson kabul etmiş ve 26 Mayıs 'da Damad Ferid'in (Türkiye 'nin biiyük kuv­ vetlerden birinin himayesine koyu/ması) kararını açıklaması üzerine, biitiin bunları Mustafa Kemal Paşa derhal ve şiddetle protesto etmişdir. " Kinross daha sonra konu üzerinde başka örnekler de vermekdedir. Mustafa Kemal Paşa yı ve Milli Mücadele gücünü, varılacak sonucu ıyı ve doğru değerlendirdiği meydana çıkan Mr. Browne hakkında Sivas'da yayımlanan irade-i Milliye Gazetesı'ndeki şu teşekkür yazısı 286 , bir yabancı gazeteciye Milli Mücadele'nin en üstün bir merhalesi olan Sivas Kongresi'nden verilmiş en büyük bir şeref nişanı değeıindeydi: '

T e ş e k k ii r Teşkildt-ı Milliye nezdinde Amerika Matbuat-ı Umumiyesi miimessili Mister Browne, onbeş gündenberi Sivas 'da bulunarak Mustafa Kemalı Paşa ve eski Bahnye Nazın Rauf Beyefendi 'yle vesair Kongre ô.zô.larıyla miitakatlar ve temaslar yaparak Kongre 'nin ô.mô.l-i meşruanna ve leşki/dtının viis 'at ve ehemmiyetine kesb-i vukuf ve nüfuz edip ô.mô.l-i milliyeye tereliman olacak surette raporlar verdiğinden dolayı ken­ disine teşekkiirii veeibe biliriz. Browne 'ın verdiği haberlerden manşet olan biri şöyledir: (Konya, 1 Eylul 7979 Pazartesi: Bü'tiin Anadolu haksızlık karşısında alevlenmiş durumda. . . Hüku­ met (istanbul Hükumeti) Müslü'man halkı sessizce teslim olmaya zorluyor. Kurul (Hey 'et-i Temsiliye) -yani Mustafa Kemal tarafından sevkedilen Milliyetçi/er- Hüku­ meti 'n (istanbul Hiikü'meti'nin) ya müzakere yoluyla Yunan/ılann memleketten git­ melerini sağlamasını, yô.hud da memleketi savaşa gotiirmesini istiyor.) 284

(Cengiz), Karakol Cemiyeri Başkanı Kara Vasıf Bey'in takma adıdır. Kara Vasıf Bey, Halide Edib Hanım'ın da yakın dostu ve aynı doğrultuda çalışan fikir arkadaşıdır. Mümkündür ki Kara Vasıf Bey (Cengiz), Mr. Browne'ı beraberinde getirmişdir. Nitekim Mustafa Kemal Paşa da: "O günlerde İstanbul'dan gelen bazı kimseler, Amerikalı Mr. Browne adında bir gazeteciyi Sivas'a getirrnişlerdi." demekdedir. (Bk. Mustafa Kemal (Atatürk): a.g.e., s. 1 07). 285 Lord K.inross: Atatiirlc, London ı g65, s. ı 6g. 286 irade-i Mi/liye, ı 7 Eylul ı 335 ( ı g ı g) (2 ı Zilhacce ı 337) Çarşamba, Nu. 2, s. 4·


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Gerçek şudur ki: Mr. Brown, ideal ve idealist bir gazeteci örneğidir. Kimse­ nin hesabına, parayla satın alınmış bir uşak olarak buraya gelmemiş; vazifesini şerelle yapmayı amaç edinmiş bir gözlemci olarak çalışmışdır. Mustafa Kemal Paşa başda, Rauf Bey, Ali Fuad ve Re 'fet Paşalar ve Ahmed Riistem Bey gibi konuş­ cluğu Milli Mücadele liderleri ile yapdığı röportajlar, Amerika ve dünya basını­ na Milli Cebhe hakkında verdiği doğru-dürüst haberler, kendisi hakkında büyük bir takdir ve şükran yaratmışdır.

Halide Edib in de belirttiği gibi, Chicago Daily News'un muhabiri Mister Browne, Türklerin görüşlerini almakda yararlı hizmet görmüşdür. 287 '

Bu bahsi, Browne'ın verdiği haberlerden bazılarını buraya akdarmakla ta­ mamlayalım:

"Ankara, Asya Tiirkiyesi, 4 Eylul 7979 - Yann Sivas 'da toplanacak olan Müdafaa-i Hukuk Kongresi, Padişah ve tahtını korumak istiyor; fakat eğer Padişah milletin isteğini dinlemezse, Kongre bunun sonuçlanndan sorumluluk kabul etmeye­ ,, cekdir. " 1 3 Ekim ı g ı g, Chicago Daily News, ı . sahife, büyük siyah harflerle: PA­ DiŞAH ÜL TiMA TOM KABUL ETMEYiNCE YENi TÜRKiYE MECBUREN KURUL UYOR. Louis Edgar Browne Anadolu Liderlerini Dinliyor. Milliyetçiler VI. Mehmed'e istanbul Telgrafhanesine koşarak tekliflerini kabul etmesini istiyorlar. istekleri­ nin kabul edilmemesi üzerine Anadolu istanbul'la ilişkilerini kesmişdir. ,

"Mr. Browne. . . Türkiye topraklannda yedi ay geçirdikden sonra henüz Paris 'e gelmişdir. (Paris, 73 Ekim 7979) " ". . . Kemal Paşa ve Rauf Bey 'le aynı yerde kaldım. Bu zatlann Osmanlı impa­ ratorluğu 'nun liderleri olduklan münakaşa giitü"rmez. , KüÇük Asya 'da durumu tetkik etmek ıÇin gönderilen Amerika/ı Komisyon üyesi Charles R. Crane, Sivas Kongresi 'ne gözlemci olarak katılmaya davet edildi,jakat kafi zamanı yokdu, onun yerine ben gittim. , "Kongre 'nin vardığı kararlan Dahiliye Nazın 'na telgrafla haber verdikleri za­ man, Nazır bunlan Padişah 'a bildirmeyi reddetti ve Mustafa Kemal ile Rauf'a 'Ha­ inler ve Caniler' diye hitabetti. Bunun üzerine onlar da Dahiliye Nazın 'na 'ingiliz­ /ere birkaç meteliğe satılmış ucuz balık ' diye hitabederek cevab verdiler. Bunun üzeri­ ne Mustafa Kemal telgrafhanede, benim de hazır bulunduğum, bir genel kurul topla­ dı. Rauf Bey, bütün konuşmalan bana tercüme etti. Mustafa Kemal derhal zecrf hareketlerin liiz ım olduğunu ısrarla söyleyince pek sevindi. Bununla beraber Mustafa Kemal, Anadolu 'nun desteği olmadan harekete geçmeyi reddetti. O akşam şahid oldu­ ğum kadar verimli bir haberleşme, aslii işitmedim. Yarım saat içinde Erzurum, Er"- Halide Edib (Adıvar): a.g.e.,

s.

53·


WiLSON PRENSİBLERİ CEMİYETİ

1 93

zincan, Musul, Diyarbakır, Samsun, Trabzon, Ankara, Malatya, Harput, Konya ve Bursa telgrafla Sivas 'a bağlandı. Hattın bir başında Mustafa Kemal, diğer başında da sırasıyla bu şehir ve vilô.yetlerin aslceri komutanlan ve miilki amirleri yer almış­ lardı. Biitiin durum olduğu gibi izah edildi. Bir tek istisna (italyan işgalindeki Kon­ ya) ile Anadolu, Mustafa Kemal'e kendi karariy le hareket etmesi ve sonuna kadar işi göiü'rmesi için talimat (yetki) verdi. " AMERİKAN MANDASI İ LE İLGİLİ YAZIŞMALAR VE SONUÇ İstanbul'da, Amerikan Mandası ile ilgili kaynaşmalar, oradaki halkı huzur­ suz kıldığından çok, Sivas Kongresi'ni toplamak üzere hazırlıklarını tamamlayan Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını çok meşgul etmiş ve kuşkulandırmışdı. Temmuz sonlarında Mustafa Kemal Paşa ile Amasya'da bulunan eski Valilerden Bekir Sami Bey arasındaki yazışmalar da, bu hususda diğer bir örnekdir.

Bekir Sami Bey'in mektublarındaki görüş ve ifadeler de, ismet (inönü) Bey ta­ rafından ı Haziran 1 335 ( ı g ı g) tarihinde Kazım Karabekir Paşa'ya yazılmış mek­ tub örneği de 288, İstanbul'daki manda tarafdarlığı hava ve manzarasını aynen yansıtmakdadır. Bu mektublardaki ifadeler, Wilson Prensibieri Gerniyeti öncüsü Halide Edib Hanım ve arkadaşlarının yazılarında kullandıkları söz ve tabirlerin aynıdır. İstanbul'daki çeşidli partilerin birleşerek Amerikan Hey'eti'ne bildirmek üzere aldıkları ortaklaşa kararlar ise, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını çok üzmüşdür.

Kara Vasıf Bey'le olan yazışmalar ve özellikle Kongre'deki uzun kısır tartış­ malara yol açmış Amerikan Mandası konusundaki görüşmeler, denilebilir ki, İstanbul'da cemiyetin kuruluşu son buldukdan sonra da çabalarını artırmış ve sürdürmüş Wilson Prensibieri Gerniyeti mensublarının hazırlık, düzen ve teşvikleri sonucudur. Fakat tarih göstermişdir ki, Mustafa Kemal Paşa (Atatürk), bu propaganda ve tertibierin tesirinde kalmamış ve bu çetin, karışık kördüğümü de, son derece ustalıkla çözmesini ve karşısındakileri darıltmadan, kendine ve davaya düşman kılmadan yanına almasını başarmışdır. Amerika'nın durum ve davranışı sonucunu da Hikmet Bayur şu satırtarla iffide etmekdedir: 289

"A merika Senatörlerinin dü'şü'nceleri, 7979 yazında Anadolu 'yu dolaşmış olan A merikalı Hey 'etler'in tedkikatını da lüzumsuz bırakmış ve Tiirkiye 'deki A merikan Mandası propagandacı/annın zahmet ve ü'midleri boşa çıkmışdır. Son Amerika tem2�8 2""

Kazım Karabekir: a.g.e., ss. 59-6o. Yusuf Hikmet Bayur: Tu"rlciye Devleti'nin Dış Siyasası, İstanbul 1 942, s. 4 1 .


194

MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

silcileri Paris 'i 7979 sonlannda terk etmişler ve ondan sonra A merika, Avrupa ve rakınşark meselelerinin hallinde daha ziyade seyirci vaziyeti almışdır. " Yazılar ve olaylar açıkca göstermekcledir ki, Ahmed Emin ralman, daha Wil­ son Prensibieri Gerniyeti kurulmadan bu Cemiyeti ve programını tanıtmaya başla­ mışdır. Cemiyetin kurulup faaliyette bulunduğu sürece, hatta çalışmalarını ya­ vaşlattıkdan, sona erdirdikden sonra da Ahmed Emin, Wilson Prensibieri Cemiye­ lı'nin ateşli bir savunucusu kalmışdır. Yunus Nadi (Abalıoğlu)'nin yalnız kendi imzasıyla Başkan Wilson'a yazdığı bir mektub da, Amiral Bristol'un 7 Mayıs 1 920 tarihli bir yazısına eklenerek A.B.D. Dışişleri bakanlığına yollanmıştır (Orhan Duru: a.g.e., ss. 8g-g2).


Dördüncü Bölüm YEŞİLORDU



YEŞİL ORDU CEMİYETİ

Milli Mücadele yıllarında gizli ve açık faaliyetleriyle içeride ve dışarıda büyük yankılar uyandıran siyasi kuruluşlardan bir önemlisi : (reşilordu)'dur. Yirmi yıl kadar önce, (Türkiye'de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler) üzerin­ deki araşdırmamızda 290, ilk kez ayrıntılı geniş bilgiler vererek tanıttığımız (reşit­ ordu Cemiyeti) hakkında bizden önce ve sonra yapılmış diğer incelemeleri de dik­ kate alarak burada, (Millf Miicô.dele rıllanndaki Kuruluşlar) adlı bu eserimizde da­ ha tam ve daha derli-toplu bir bölüm meydana getirmeği yararlı bulduk.

(reşilordu) adı, ileride görüleceği gibi, çeşidli "kurtarıcı" silahlı kuvvetiere ve­ rildiği yolda, yine "kurtarıcılık" iddiasındaki siyasi grup ve kuruluşların da adı olmuşdur. (reşilordu) adı ilk kez yurd dışında, Rusya'da bir efsane halinde duyulmuş­ dur. Yeşilordu, Kafkas Türkleri ve Müslümanları tarafından kurulan ve Bolşevik Kızılordu ile birlikde Denikin'e ve İngiliz taraflısı hükumetiere karşı çarpışan bir ordunun adıydı. Anadolu gazetelerinde, sınınmızı aşarak Erzurum'a doğru gel­ mekde olan böyle bir hayali reşitordu 'nun müjdesi verildiği görülür. 29 1 Bemard Lewis d e : ... reşitordu diye bilinen bir komiinist hareket, genellikle Ana­ dolu işlerinde belli bir rol oynadı " demekdedir. 292 "

Bir de 1 920 yazında Ankara'da kurulup, 9 Mayıs 1 92 ı 'de İstiklal Mahke­ mesi'nin reşilordu'cular hakkındaki kararına kadar süren yurd içindeki (Tiirkiye reşitordu Teşkilô.tı) veya (reşilordu Cemiyeti) adlı kuruluş vardır. Bizim titizlikle üzerinde durduğumuz (reşilordu), işte bu sonuncusudur. Bolşeviklerle ve özellikle Enver Paşa ile ilgili, Rusya'dan Anadolu'ya gelecek yardım kuvvetlerine verilen (reşilordu) adının yurd içinde efsaneleşen te'sirlerini ortadan kaldırmak gerekiyordu. Dışarıda, içeride ve hatta doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisi içinde baş gösteren Bolşeviklik tehlikesini önle­ mek, kontrol altına almak ve kendilerinden yardım umulan Bolşevikleri gücen­ dirmeden oyalamak; (Cemiyet-i Ahmediye)'nin menfi ve muzır telkinlerine karşı halka gerçekleri anlatmak ve onları Milli Mücadele'nin zaruriliğine inandırmak 290 Dr. Fethi Tevetoğlu: Atatürk'ün kapattırdığı Kızıl Teşekkül: Yeşilordu, Tiirk Kii/tiiriı� Ka­ sım ı 966, C. V, Sayı: 49, ss. 62-74; Tiirkiye 'de Sosyalisi ve Komiinisl Faaliyeller (7970- 7960), Ankara 1967, ss. 1 28- 1 83 v.d. 291 Açıksoz, 1 2 Temmuz 1 920, 2 Ağustos 1 920; Öğiil, 10 Ağustos 1 920. 292 Bernard Lewis: The Emergence of Modem Turkey, London ı 968, s . 367.


ı gB

MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

gibi düşünceleriedir ki Mustafa Kemal Paşa, bir yerli (Yeşilordu)'nun resmen ku­ rulmasını, başlangıçda uygun bulmuşdur. Ayrıca, bazı Milletvekili yakın arka­ daşlarını kendi istek ve teklifi ile bu kuruluşun Genel Merkez Hey'eti kadrosun­ da görevlendirmişdir. Rahmetli Celiil Bayar, 3 Haziran 1 g85 Pazartesi günü saat 1 7 - 1 g'da, arka­ daşlarım Tekin Erer ve Abdullah Uraz'la birlikde, kendilerini Çiftehavuzlar'daki evlerinde ziyaretimiz sırasında bir sorum üzerine, Mustafa Kemal Paşa (Atatıirk)'nın bir-iki defa kendisine de bu kuruluşa girmesini "i'ma ettiği" halde girmeyip" Atatiir/(ü gücendirmeden konu dışında kaldığını şöyle ifade etmişler­ di:

"A tatiirk, Meclis içindeki komiini.zan kaynaşmalan dikkatle izliyordu. Kendileri­ ne Yeşilordu adını veren grubun başında Hakkı Behiç bulunuyordu. Terbiye/i, kiiltiirlii bir zattı. Bilhassa Osmanlı tarihi ve özellikle Yeniçeriler ui.erinde geniş bil­ gi sahibiydi. Fransızca diline gerçekden vakıf bir arkadaşımızdı. Çok okur ve diinya siyasi olaylarını yakından takib ederdi. Yalnız kendisi zaman zaman nö'bet hiilinde babalan tutarak delilik krizleri geçiren acınacak bir ruh ve akıl hastasıydı. Normal zamanında konuşması zevk/e dinlenir bir aydın tipi idi. Komiini.zan fikirlere safiyelle inanmışdı. Israrla bu jikir/erin savunuculuğunu yapardı. Kendisi dostum olduğu gibi, cemiyetine girenler arasında da bazı yakın arkadaşlarım vardı. Taşhan karşısında, vaktiyle baytarların kullandıkları bir binada toplanırlardı. Ara sıra bunları ziyaret ederdim. Fakat asla onların bu Yeşilordu Gerniyeti'ne girmedim. " Rahmetli Celal Bayar'ı Yeşilordu kurucularından göstermek isteyen kasıtlıların çabaları boşdur, yersizdir. Yeşilordu'nun kuruluş ve faaliyet günlerinde iktisad Vekili Yusuf Kemal (Tengirşenk)'dir. (Göreve başlayışı: 3 Mayıs ı g2o; görevden ayrılışı: 27 Şubat ı g2 1 ). Mustafa Kemal Paşa'nın (Yeşilordu) üzerindeki düşünce ve istekleri başında bu kuruluşun, Rusya'da ve Anadolu'da hız alan komünist gelişmelerin yolunu kapatması amacı bulunduğu kuşkusuzdur. Sayın Celal Baya-l ın verdikleri aydınlatıcı bilgiler ışığında şu sonuca varmak­ dayız: Rusya'dan Türkiye'ye girmek isteyen (Yeşilordu)'nun ve Baku'da kurul­ muş (Türkiye Komünist Partisi)'nin Anadolu'da faaliyet göstermelerini önlemek gerekiyordu. Bunun için Mustafa Kemal Paşa'nın bir "tedbir" olur düşüncesiyle Ankara'da kurulmalarına göz yumduğu ; hatta arkadaşlarını vazifelendirerek kontrolu altında bulundurmak istediği aynı addaki "benzer", "taklid", "danışık­ lı" ve "muvakkat - geçici" kuruluşların ilki: (Yeşilordu)'dur. Bu cemiyetin ilk kuruluşunda, sonraki faaliyetlerinde ve nihayet İstiklal Mahkemesi'ne verilişinde, saflarında yer alanların bir kısmı Hükumet ve Meclis üyesi kimselerdi. Bir kısmı da kendilerini Bolşeviklere kapdırmış; Türkiye'nin kurtuluşunu komünizmde gören zavallılardı. (Yeşilordu)'nun yurd için tehlikeli bir yolda olduğu ve mensublarından bazılarının işi açıkca ihanete kadar ileri


YEŞİLORDU CEMİYETİ

ı gg

götürdükleri anlaşılınca, Mustafa Kemal Paşa'nın uyarmasını dinleyenler, (reşilor­ du) içindeki faaliyetlerine son vermişlerdir. İleride ayrıntılı bir şekilde belirtilece­ ği gibi, kızıl faaliyetlerini içeride ve dışarıda sürdürmekde ısrar edenler ise, İstik­ lal Mahkemesi'ne sevkedilip cezaya çarptırılacaklar ve (reşilordu) mahkeme kara­ rı ile kapatılarak tarihe karışacakdır. Mustafa Kemal Paşa'nın dikkatinden kaçmamış çok önemli bir husus: "Halk Zümresi", "Halk Şu'ralar Fırkası", "Halk İştirakiyun Fırkası" ve "Yeşilor­ du" gibi kuruluşlarda daha çok İttihadcıların hakim bulundukları ve mühim rol aynadıkları gerçeğidir. Milli Kurtuluş Mücadelemizin ilk, pek karışık ve bunalımlı günlerinde, dört bir yandan saldıran çeşidli düşmaniara karşı, Meclis, Hükumet ve Milli Ordu dışında savunma çareleri de arayan bazı safdillerle, belirli kasıtlı kimselerin, adeta bir "kurtarıcı kuvvet" manasında kulakdan kulağa fısıldayıp yaydıkları isim: ''rEŞiLORD U" idi.

''rEŞiLORD U" 'nun ilk kaynağı bolşevik Rusya'daydı. Vaktiyle Rusya'da, Denikin Ordusu gerisinde, yerli Müslüman Türklerden kurulmuş bir rEŞiL­ ORDUnun destani menkibeleri duyulmuşdu. 293 Daha sonra, Birinci Eskişehir Hareketi sırasında, Doğu'dan bir rEŞiLOR­ D Unun yardımımıza geleceği söylentileri yayılmışdı. 294

Enver Paşa kamutasında Kafkaslarda hazırlanan bir süvarİ kuvvetinin de ''reşilordu " namıyla Türkiye'ye geçip, Anadolu hareketine yardımcı olacağı söyleniyordu. Enver Paşa komutasındaki bu reşitordu'nun İngilizlere karşı savaşa­ rak bütün İslam alemini Batı emperyalizminin esaretinden kurtaracağı propa­ gandası da yapılıyordu. Bu konuyla ilgili, yabancı mahreçli çeşidli haberler bizim basınımızda da yer alıyordu. Ankara'da çıkmakcia olan, Milli Hükumet'in sözcüsü Hakimiyet-i Milliye Gazetesi, Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle kurulmuşdu. Gazetenin imti­ yaz sahibi ve mes'ul müdürü Receb <.,iihdii Bey'di. Haftada iki defa yayınlanan Hakimiyet-i Milliye'de sık sık reşitordu'ya aid haberlerin yer aldığı göze çarpı­ yordu. "Bolşevizm ve Avrupa" başlığı altında şu haber verilmekdeydi:

"Times Gazetesi ", Tiı"rkistan "da teçhiz edilım bir ordunun Erdebil şehrin i zaptel­ . ligini ve Bağdad iizerine yiı"riimekde olduğunu yazıyor. Denikin Ordusu, gv"ney sını­ . nnda leşekkv"l eden reşilordu tarafından tazyik edilerek perişan bir surelle ric'ate mecbur edilmiş ve kendisi onsekiz milyona yakın altun parayı hamilen firar etmişdir. reşilordu, Denikin Ordusu 'nun harekatına devam ederek, Lebroyansk, Aleksandrovsk şehirlerini ve Nagarovsk yoresini kamilen ele geçirmişdir. reşilordu geçen sene (7979) teşekkiil etmiş ve o zamandan beri tensikatını ikmal ederek bugiine kadar kuvvetini 293 Lord Kinross: Atatiirk, London ı g64, s. 247 · 294

General Ali Fuad Cebesoy: Milli Miiciüüle Hiitıralan, İstanbul 1 953, s. 45 1 .


M İLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

200

artırmışdır. Miktan ikiyüzbin 'e yakın olarak tahmin edilmekdedir. Yeşilordu 'nun miihim bir kısmı dahi Batum üzerine yü'rü'müjdü'r. "295 Aynı gazetede (Alem-i İslam) başlığı altında şu haber de bulunmakdadır:

"Çiçerin, Sovyet Hiikumeti 'nin Doğu 'daki tahrikat ve faaliyetinin, başlıca Hin­ distan 'ı ingiliz esaretinden ve Afganistan 'ı ingiliz tesirinden kurtarmak maksadına matuf olduğunu alenen bildirmekdedir. Gerek Afganistan 'a ve gerek Hindistan 'a şim­ diye kadar çok silah ve miihimmat ve bir hayli ihtilalci gö'nderilmişdir. Hindistan 'ı hedef almak üzere büyiik bir ordunun hazırlandığı, ve yalnız Tiirkistan, Afganistan ve yöresinden bu orduya katılan Yeşiller'in toplamı ikiyüzbin 'e yak/aşdığı rivayet edilmekde, bir tarafdan da Hindistan içinde, bilhassa merkezi Pencab olmak üzere geniş bir teşkilat vücuda getirilmekdedir. " 296 Kafkasya'ya aid olmak üzere de şu haber verilmekdedir:

"Paris 'den bildirildiğine göre (Yeşilordu), programının ilk safhasını tatbike baş­ lamışdır. Baku 'den hareket eden (Yeşi/ordu) 'nun Tiflis Üzerinden ilerleyeceği tahmin olunuyor. Yol boyunca bu orduya devamlı olarak islam gönüllü'ler katıldığından Ba­ tum 'a ulaşıncaya kadar ordunun kuvveti bir kat artmış bulunacakdır. Kızıl ve Yeşil Bolşevik Ordulan 'nın Azerbaycan ile anlaşarak bu memlekete dahil oldukdan sonra Gürcistan ve Ermenistan sınırlarına dayandıkları malumdur. "297 General Ali Fuad Cebesoy hatıralarında, Rusların gizli maksadiarını şu sa­ tırlarla açıklamakdadır: m

"Enver Paşa ve arkadaşları, Rus Sovyet Hükumeti ile çok iyi niyetler/e anlaş­ mak ister/erken, onların gizli maksatlarını da anlamışlardı. Bununla beraber islam alemindeki ve Şark milletleri nezdindeki şö'lıretlerine ve Alman askeri ricalinden bazı­ larının dostluğuna gü'venerek ve o tarihlerde dünyaya hakim olmak isteyen ingiliz emperyalizmine karşı Ruslardan istifade ederek bir cihad açmayı düjü'nmüjlerdi. Böylece Anavatan 'a hizmet edeceklerine inanıyorlardı. Fakat herşeyde olduğu gibi, si­ yaset aleminde de kuvvet hangi tarafda ise son sözü'n de o tarafda kalacağı mülaha­ zasını unutmuş/ar, daha doğrusu ihmal etmişlerdi. Rus Sovyet Hükumeti, o sıralar­ da Berlin 'de bulunan Üçüncü' Enternasyonal aziisından meşhur siyasi yazar Radek ve arkadaşları yolu ile Talô.t, Enver ve Cemal Paşatarla temasa geçmiş ve eski Os­ manlı Devleti 'nin bu üÇ rica/i ile anlaşmak için her çareye başvurmuşdu. Acaba Rus20'

296

Hakimiyet-i Mil/iye, 28 Ocak 1 336 ( 1 920), Nu. 5, s. 2. Hakimiyet-i Mil/iye, 29 Mart 1 336, Nu. 18, s. 2.

,,,- Hakimiyet-i Mil/iye, 3 Haziran 1 336, Nu. 35, s. 4·

2'"

l 'jH- 1 5 9 ·

General Ali Fuad Cebesoy: Moskova Hatıraları (2 1 . 1 1 . 1 920 - 2.6. 1 922), İstanbul 1 955, ss.


YEŞİLORDU CEMİYETİ

20 1

lar, neden AnadoLu iLe doğrudan doğruya temas aramamışLar ve Ankara 'nın iLk Murah­ has Hey 'eti kendiLiğinden Moskova ya geLdiği haLde onlarla bir muahede akdini iste­ memişlerdi? Biitiin bunlar eLbette sebebsiz değiLdi. Çiinkii Meşrutiyet ve Cihan Harbi devrini idare etmiş olan ittihad ve Terakki erkanı, harbin kaybediLmesi iiz;erine memleketin hiiricine çıkmak zorunda kaLmışlardı. Bu z;evatın o tarihlerde tekrar Tiirki­ yeye dönerek iş başına geçmelerine ihtimaL yokdu. Fakat OsmanLı Hükumeti'ni idare ettikleri vakit Pan-isLô.m ve Turaniz;m siyasetini giittiiklerinden, isLô.m aleminde ve Şark miLLetLeri nezdinde şö'hretlen' ve nüfuzları vardı. Sovyet Rusya Biikumeti bun­ lardan iki bakımdan yararlanmayı düŞiinmüŞdü'. Biri, mü.tereddid durumda buLunan isLô.m aLemi iLe Şark miLletLerine Enver Paşa ve arkadaşları vasıtasıyla istikLô.L ve hiirri.yet vereceğini vadederek hem Orta Asya 'da ve Hindistan 'da, ingiLiz. emperyaLiz­ mi iLe miicadeleyi te 'min; diğeri ise, Enver Paşa ve arkadaşlarının Türk Ordusu 'nun takviyesi maksadıyla AnadoLu ya gö.tiirecekleri Azerbaycan piyadeleri ile Kafkas sü.va­ rilerinin arkasında Üçiincü' EntemasyonaL'e bağLı ve kendilerinin vü'cuda getirdikleri Türk Komü'n ist Partisi 'nin teşkiLatını AnadoLu ya sokarak, Ankara Biikumeti iLe Enver Paşa tarafdarLan arasında çıkması muhtemeL anlaşmadıklardan fayda/anmak, AnadoLu 'da da Kafkaslar'da ve Ukrayna 'da oLduğu gibi, bir Türk Şuralar Hükumeti kurmakdı. Bu hiikumet, tabiatıyla Moskova 'nın niifuz;u aLtına girecekdi. Bu suretLe AnadoLu 'nun miLLi direnişini ingiLiz. emperyaLizmine ve biitün AvrupaLı/ara karşı ken­ di kozu gibi kuLlanacak ve gösterecekdi. işte Sovyet Rusya Hükumeti 'nin, Enver Pa­ şa ve arkadaşlarına göstermiş oLdukları kolayLık ve vaadierin içyiiz;ii ancak bunLar oLabiLirdi. " A Li Fuad Cebesoy, Moskova'da Türk Murahhas Hey'eti azası Doktor Rıza Nur Bey'le birlikde Enver Paşa'yı ziyaretlerinde ve daha sonra Elçilik'de ı s Nisan r g2 r 'de yapdıkları konuşmaları naklederken, şu dikkate değer karşılıklı ko­ nuşmaları da veriyor: 299 "Enver Paşa birden heyecan/andı. Oturduğu koLtukdan ayaga kaLkdı, sesi titre­ yordu: - Fuad Paşa, çok iyi söyLüyorsunuz ve anLatıyorsunuz. Benim içimin vatan aş­ kı ile ne kadar doLu oLduğunu biLirsiniz;. Bu acı giinlerde memLeketimin hizmetine ko­ şamazsam yadeLlerde vicdan rahatı iLe nasıL çaLışabiLir, nasıL yaşayabiLirim? Ben va­ tanımı çok seviyorum. Dikkat ettim, göz pınarlannda iki damLa yaş taneLenmıŞdi. Onları bana göster­ mernek için pencereye doğru yürüdü'. Sonra tekrar geriye dönerek sordu: - ŞuraLar Fırkası 'nın teşkiLine zamanın miisaid oLmadığından bahsettiniz. HaLbuki reşitordu teşkiLô.tı yapıLmadı mı ve resmen Komünist Partisi teşkiL ediLmedi mi? 2?9

lbid, s. ı 84.


M İLLİ !\1ÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

202

Ben de miiteessir olmuşdum. Ne çare ki, hakikatleri olduğu gibi siiylemeğe mec­ burdum. Anadolu 'da bir ö'liim-kalım miididelesi devam ediyordu. - Paşam, dedim. Memlekete karşı olan bağlılığınızdan kimse şiibhe edemez. Biliyorum, hamiyel ve vatanperverliğinizin hududu yokdur. Fakat Umumi Harb 'e girişimizde, idaresinde ve siyasetinde baş rollerden birini oynadınız. Şimdi de devletin idaresini halka doğru gö.tiirmek gibi siyasi bir mesleği kendinize şiar yapmışsınız. Halbuki iizerlerine biiyük mesutiyeller almış ricalin zaman zaman bunların hesabını vermeden yeni faaliyetlere girişmemesi halk idaresinin en birinci şartı değil midir? Si­ zin gibi bü'tü'n ö'm riinde memleket uğrunda hiç bir fedakarlıkdan çekinmemiş ve çe­ kinmeyecek olan muhterem bir askerden bu hareket tarzını beklemek hakkımızdır. Gerek reşitordu teşkilatının ve gerekse Komiinist Partisi 'nin teşekkülü' bir tedbirden ziyade bir hata olduğu sonunda anlaşıldı. Birincisi lağvedilmişdir. ikincisi de edilmek üzeredir. " Ali Fuad Paşa'nın bu son satırlardaki açıklaması çok değerlidir. Mustafa Ke­ mal Paşa ve arkadaşlarının bilgisi ve kısmen de kontrolu altında kurulmuş reşit­ ordu ve Türkiye Komünist Fırkası ( I 8 Ekim I 920) gibi kuruluşların "tedbir" düşüncesiyle meydana getirilclikleri ve fakat bunun bir"hata" olduğu anlaşılarak kapatıldıkları gün ışığına çıkıyor.

Ali Fuad Cebesoy, şu değerli bilgileri de vermekdedir: 300 ". . . reşitordu Gerniyeti 'nden başka Moskova 'daki Üçü.ncü' Entemasyonal'e bağlı, Tiirk milli hareketinin içtimal bir inkıtaba çevrilmesi maksadiyle Ruslar tarafından bir Tü'rk Komünist Partisi teşkil edilmişdi (70 Eylul 7920). Merkezi Baku 'da olan Tü'rk Komünist Partisi (doğru adı Tiirkiye Komiinist Partisi 'dir.), ajanlan vasıtasiy­ le memlekete nüfuz etmeye çalışıyordu. Anadolu 'nun birçok yerlerinde reşitordu teşki­ latı ile bu Tü'rk Komünist teşkitatı birbirlerine kanşmışdı. Menşei Rusya 'da olan Komünist Partisi ile memleket dahilindeki reşitordu 'nun karışdırı/ması çok muz ır ve tehlikeliydi. reşitordu 'nun dağılmasına bunun da başlıca am il olduğunu sanıyorum. JJ

Daha önce de belirttiğimiz gibi, 30 1 daha başlangıçdan itibaren, reşitordu ha­ reketinin arkasında ve zaman zaman içinde, Baku, Moskova ve Üçüncü Enter­ nasyonal ile de ilişkili bir gizli komünist nüvesinin varlığı aşikardır. Bolşevikterin teşkil ettikleri Rusya'daki (rEŞiLORD U) ile ilgili olarak, Mus­ tafa Kemal Paşa n ı n I 3 Şubat I 920 tarihli bir telgrafında da kayıt mevcuddur. Üçüncü Kolordu Komutanlığı eliyle gönderilen bu telgraf aynen şöyledir: 302 '

300 General Ali Fuad Cebesoy: Milli Miiciidele Hiitıraları, İstanbul 1 953, s. 466. 111 1 Dr. Fethi Tevetoğlu: a.g.e., s. ı 86. 302 A tatiirk'iin Tiimim, Telgraf ve Beyannameleri (Derleyen: Nimet Arslan), Ankara ı g64, s. ıg6.


YEŞİLORDU CEMİYETi

Müdajaa-i Hukuk Gerniyeti Sivas Hey 'et-i Merkeziyesi Riyaseti 'ne: 7

-

Bulgaristan 'da komü"n istlerin Rus bolşevikleriyle işbirliğine karar verdikleri,

2

-

Bolşevik/erin Kınm ranmadası 'nı işgal eyledikleri,

3

-

reşilordu 'nun iran 'a dahil olduğu haber alınmışdır. Mustafa Kemal

İlıni bir eser olmamakla beraber, inanılır, doğru "istihbarat" hatıraları Cumhu­ riyet Gazetesi'nde tefrika edilmiş ve sonra da kitab halinde yayımianmış (M. M. Grubu Başkanı) Süvarİ Albayı Hüsameddin Ertürk de bu çeşidli (rEŞiLORDU) efsane ve rivayetlerine temas etmekde ve konu üzerinde geniş bilgi vermekde­ dir. 303 Bolşeviklerin (reşilordu)'su ile, Anadolu'da kurulan (reşilordu) arasındaki iliş­ kiler de bu hatıratta şu satırlarla aydınlatılmakdadır: 304

"Bolşevik Rusya, kuruluşunu medyun bulunduğu Tü.rklere karşı hiçbir minnet­ tarlık duymuyordu. Bunun için türlü çare/ere başvurmuşdu. Kafkasya 'da akledilen ve Azerbaycan Türklerinin iştirak ettiği Şuralar Kongresi, reşilordu fikrini ortaya at­ mışdı. " ''Anadolu 'da kurulan Mi/ll Hükumet de reşilordu ya yeterince kuvvet ayıracak­ dı. Anadolu 'daki bozguncular, Mustafa Kemal'in muhalifleri ise, reşilordu 'nun Kaf­ kasya 'dan inerek evvela Anadolu yu işgal edeceğini ileri sürüyor/ardı. Hakikatta bu reşil'in altında "Kızıl" renk sıntıyordu. Bolşevik/erin, islam ittihadı propagandası gülü"nç bir tertipti. isliım Dü"nyası bu takdirde yalnız efendi değişdirecek, ingilizierin idaresinden Bolşevik/erin boyunduruğu altına geçecekdi. Moskova, her gün talepleriyle Ankara yı muŞkül bir duruma sokmuş bulunuyordu. Mustafa Kemal Paşa, bu fikre şiddetle muhalefet eden Kazım Karabekir ve Cafer Tayyar Paşaların ısrar/arına rağ­ men şiiyle bir plan düzenlemişdi: Batı Demokrasileri 'ni, Tü"rkler Bolşevik olacak diye korkutmak, onların daha ileri gitmelerine man i olmak idi. " "Fakat, Büyük Millet Meclisi 'nde bilhassa ikinci Grup 'un bu oyuna bile ta­ hammülü yokdu. Onlar, kelimenin bile ağıza alınmasını istemeyecek derecede aşın­ milif bir taassuba ma/ikti/er. Diğer tarafdan aynı oyunla Mustafa Kemal, Mosko­ va 'nın sempatisini kazanarak reşilordu 'nun sınırlarımızdan içeri girmesine, Bolşevik­ /erin Anado/uyu istila etmelerine mani olmuşdu. Hatta (reşilordu) 'nun bir modeli de Anadolu 'da kurulmuşdu. " 1 92o'de Erzurum'da teşkil olunan milis müfrezesine de (rEŞiLORDU) adı takılmışdı. 14 Mayıs 1 920 Cuma günü, Ankara'nın takviyesi için "Umumi Harb 303

530-554·

Hüsameddin Ertürk (Yazan: Samih Naliz Tansu): 2 Devrin Perde A rkası, İstanbul 1 95 7, ss.

304 Ibid, ss. 534-35 .


204

I\fİLLl MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

fficiasından artakalan Erzurum dadaşlarından" kurulu küçük bir atlı mülrezeyi yola çıkaran Kazım Karabekir Paşa, şu bilgiyi vermekdedir: 305

"Bu kiiçiik mUjrezeyi manen biiyiitmek için, buna rEŞILORDU adım verdim. Işte, Ankara ya hediye edeceğim bu Erzurum kabadayılanndan oluşan atlı müfrezeye bir de büyü'cek yeşil bayrak verdim. Buna kumandan olarak da Erzurum/u -Ebulhin­ di Kiiyiinden- Cafer Bey 'i tayin ettim. Ne gan"bdir ki, bizim (rEŞILORDU) Anka­ ra ya gittiği sırada, oradaki akıllılar da bu isimde bir cemiyet kurmuşlar. . . " "14 Mayıs 'da mutad Cuma giinü· Çocuklar Ordusu teftişini miiteakib 36 atlıdan oluşan Cafer Bey MUfrezesi 'ni yeşil bayrağı ile yola çıkardı m. Pirarileri en yakın miilkl makamlara veya müfrezeye teslim edecekler. Benim kumandamda reşil lslô.m Ordusu geliyor diye propaganda yapacaklar. rollardaki biitiin mevki/ere açık telgrafla rEŞILORD U Müfrezesi 'nin hareketini yazdım, resmi makamlara kuvvetini bildir­ dim. "

Kazım Karabekir Paşa n ı n burada belirttiği gibi, Ankara'daki reşilordu, Haziran-Temmuz aylarında kurulmuş bulunuyordu. '

Hakimiyet-i Milliye Gazetesi, Kazım Karabekir Paşa (reşilordu)'su veya (Erzu­ rum Kuvvay-ı Milliye Müfrezesi) hakkında (Erzurumlu Kardeşlerimize) başlığı altında verdiği haberde dadaşlara şöyle sesleniyor ve "hoş geldiniz" diyordu: 306

"Diin Erzurum 'dan gelen kırk kişilik bir Kuvvay-ı Milliye Sü.vari Müfrezesi, Anka­ ra cadde/erinde vatanperverane heyecanı yeniden yeşil bayrağı ile dalgalandırdı. Erzu­ rum 'lu Cafer Bey 'in kumandasında bulunan bu müfreze bir pişdar makamındadır. Müfreze, Meclis-i Milli önü'nde selô.m vaziyetini aldı; müfrezenin en başında giden Erzu­ rum/u 12 yaşlannda Edib307 ismindeki kahraman müsellô.h yavrucuğun: -:Dediler ki In­ giliz ve runan, sevgili vatanımıza el atmışlar. Annerne yalvardım beni gönderdi, şehidlen­ mizin yanında bir de benim cismim bulunsun " mealindeki kısa nutku, Meclis-i Milli azalan m ve hazır bulunan halkı ağ/attı. Şeci Erzurumlu/ara hoş amed!.' " Aynı gazete, daha sonraki sayısında da, Mayıs ortasında Erzurum'dan çıkıp,

Ağustos başında Ankara'ya ulaşmış bu müfreze için şu kısa bilgiyi veriyordu: 308

"Birkaç aydır yolda bu müfreze, (reni Han) MUfrezesi'ne katılarak (reni Han), (Zile), (Tokat) kazalan dahilinde icra olunan harekat-ı te'dibiyede başanyla ·'"' Kazım Karabekir: lstilclal Harbimiz, İstanbul ı 96o, s. 729. Bulunan bu Fransızca meku­ bun tam metni için b k. Dr. Mine Erol: a.g.e., s. ı 2 ı . ""' Hakimiyet-i Mi/liye, 2 Ağustos ı 336 ( ı 920), Nu. 52, s. 3· .ıo' Bu zayıf, cılız Erzurumlu kahraman çocuk, daha sonra Erzurum Belediye Başkanı, Trab­ zon Sağlık Müdürü, Erzurum Senatörü ve (27 Ekim 1 965/3 ı Mart 1 967) Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı olan rahmetli O. Edib Somunoğlu'dur. 10" Hakkimiyel-i Mi/liye, 5 Ağustos 1 336 ( 1 920), Nu. 53, s. 2 .


YEŞİLORDU CEMİYETİ

vazife ifa etmiş ve asilerden iiç makine/i tüjenk ile altmış kadar esir ve bir miktar hayvanlar almışdır. " Yurddışı, yurd-içi bu çeşidli (rEŞiLORDU) lardan asıl incelenmesi gereken, başlangıçda Mustafa Kemal Paşa' nın bilgisi altında kurulduğu anlaşılan, sonunda yurdumuzdaki ve Meclis içindeki gerçek bolşevizm ve komünizm tarafdarlarını da tescile yarayıp İstikiiii Mahkemesi'ne intikal ettirilen, Ankara ve Eskişehir'de yuvalanmak istemiş adı "reşil" aslı "Kızıl" olan ''rEŞiLORDU" teşkilatıdır. Bazı müelliflerin (reşilordu) için: "1920 senesinde rastlanan bu ismin gizli bir ce­ miyete mı� yoksa hayall bir teşkilata mı aid olduğu hususunda henüz müsbet veya menfi bir hü"kü'm vermek kabil değildir" şeklindeki tereddüdlü, şübheli nokta-i nazariarı yersizdir. 309

Tunaya, daha sonra devamla şunları da yazmakdadır ki, bu ifadelerinden reşitordu'nun önemli bir kuruluş olduğu anlaşılıyor: ''Atatü.rk 'e göre bir cemiyet/ir, teşkilatının her tarafa yayıldığı söylenmiş, muzır gaye/i olduğu tahakkuk ve bu sebeb/e de lağvedilmişdir. Programı vardır; kurucu ve idarecileri arasında Umumi Katibi Hakkı Behiç, Çerkes Edhem, Reşid ve Tevfik kardeşler bulunmakdadır. Rusya ve Asya 'dan Anadolu hareketini desteklemek gayesiy­ le gelecek tamamen hayali bir askeri kuvvet kasdedilmekde, bu suretle halkın cesareti artdırı/mak istenmekdedir. Diğer bir fikre nazaran rEŞiLORD U sosyalizan bir teşkilattır". Başka bir izaha göre bu teşkilat ile "Kuvay-ı Seyyare" arasında bir bir­ lik mevcuddur. Mese/e aydınlanmaya muhtaçdır. " Evvela bu adın Denikin Ordusu hareketleri ile duyulduğu meydandadır. Mete Tunçay'ın Şevket Süreyya Aydemire atfen ileri sürdüğüne göre de: ''reşilordu sözünün o sıralar Ukrayna 'da faaliyet gösteren köylü-anarşist Makho 'nun çetelerine verilen ad olduğu " iddiası mevcuddur. 3 1 0 Türkiye'de ise, gerçek komünist hüviyeti mahkemece tesbit, bizzat Atatürk tarafından tavsif ve tesçil edilen reşilordu'yu, hala "sosyalizan bir teşkilat" olarak göstermek ise, 3 1 1 'koruyuculuk' değilse, 'iştirak'çilikdir.

Remı:.i Balkanlı da, büyük emek mahsulü eserinde, bu cemiyetin "komünist" olduğunu ve "muvazaalı bir cemiyet bulunmadığını" şöylece belirtmekdedir: 3 1 2 "T B.M.Meclisi 'nin Ankara 'da kuŞadından (23 Nisan 1920) hemen birkaç haf­ ta sonra, (reşilordu) namı altında bir komünist cemiyet kurulmuşdur. " ". . . Hemen ilave edelim ki, bu cemiyet muvazaalı bir cemiyet değildir. " 309

Tarık Z. Tunaya: Tiirkiye'de Siyasi Partiler, (1859- 7952), İstanbul 1 952, s. 53 1 . Mete Tunçay: Türkiye'de Sol Akımlar ( ı go8- ı g25), Ankara ı g67, s. 75, Dipnot 27. 311 Lütfi Erişçi: Türkiye 'de ifçi sınıfının tarihi, İstanbul ı gs ı , s. ı 6. 312 Remzi Balkanlı : Mukayeseli Basın ve Propaganda, Ankara ı g6 ı , ss. 487-88.

3 10


MİLLİ M ÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Bazı Batılı yazarlar eserlerinde bu reşilordu dan (Green Apple - reşil Elma) diye bahsederler ve (Ankara Komiinist Partisi) nin takma adı olduğunu ileri sürer­ ler ki, şübhesiz bu da yanlışdır. lAqueur ün Pavloviç'e atfederek Ankara'daki komünist kuruluşlar hakkında verdiği bilgi de karıştırmalar ve yanlışlarla dolu­ dur. 313 Bilhassa, "reşil Elma 'nın yalancıkdan komünist, türlcçü ve isliimcı programının, kendisine dostlannca (Türk Marksı) adı verilen Kar Ali Bek - Kara Ali Bey tarafın­ dan yazıldığı soylenir "tarzındaki kaydı, 314 bu yanlışlıklara bir ömekdir. Kar Ali Be/Ci "sabık Nazır muavini Jöntürk" diye vasıfiandıran lAqueur'ün, "Ali Bey " na­ zırlık ve başkumandan vekilliği yapmış Enver Paşa n ın takma adı olduğuna ve Enver Paşa "Halk Şuralar Fırkası" 'nı teşkil ve programını tanzim ederek (İttihad ve Terakki Cemiyeti Merkez-i Umfımisi)'nin mühürü üzerine bir müstear adla imza attığına göre 31 5 Laqueru 'iin Türkiye 'de kurulmuş reşilordu için verdiği bilgi yanlışdır ve karışdırılmışdır. '

'

-

'

Esenkova, Fransızca olarak yayımianmış (Türkiye'de Komünizm) adlı maka­ lesinde, (reşilordu)'yu haklı olarak "ilk büyük komünist kuruluş" diye zikrediyor ve şunları söylüyor: 31 6 "Bu teşekkiilün yapdığı fenalığı Mustafa Kemal, büyük Nutuk 'unda soy/emiş­ dir; yoneticileri devlete karşı komplo kurduklarından o teşekkülü"n yıkıcı gayeler gü"ttü"ğü soylenildi. Bir başka düŞü.nüŞe go.re bu teşekkül sadece efsanede yaşadı ve "reşilordu " 'dan anlaşılan şey, Millf Hareket 'i desteklemek için Rusya 'dan ve As­ ya 'dan gelmiş bir ordudur. Bazı/anna go"re de, "reşilordu " sosyalist bir kuruluşun adı idi. rine bazılan da onda "semavi bir kuvvet" gordüler; boşuboşuna ateşlenen halk muhayyelesi ondan bir efsane yarattı, amma yeni bazı temel bilgiler onun hak­ kında daha sağlam bir fikir edinmemizi sağladı. (rEŞİLORDU) Ankara 'da Büyük Millet Meclisi 'nin açılışından birkaç hafta sonra kurulmuşdu. Kurucuların Mus"tafa Kemal'in şahsi dostları, İçişleri Bakanı olan Genel Sekreter Hakkı Behiç Bey gibi yakın mesai arkadaşlan olmasına rağmen bu teşekkül açıkca komünist temayü"llü idi. Mustafa Kemal ve Büyük Millet bu komünist sever ve lrmdini komü"n ist diye iliin eden teşekkülden ne bekliyor/ardı? İnsana oyle geliyor ki, kurucular sadece Tü"rki­ ye 'nin ve Asya 'daki Türk halklannın geleceğini düŞünen ve bu siyasi komünist kuru­ luş sayesinde Bolşevikleri yegane sosyalist Müslüman kuvvet olan Türkiye ile anlaş­ maya mecbur etmeyi, ve para yardımını kesmesinler diye onlara daha fazla ilimat 313 Walter Z. Laqueur: Communism and Nationalism in the Middle East, Third Edition, London I g6 I , SS. 207-2 I I . 3 1 4 lbid, s . 2og. m a) Wipert von Blücher: Deutschlands Weg nach Napallo, Wiesbaden I 95 I , s. I gg; b) A. F. Cebesoy: Moskova Hatıraları, İstanbul I 955· ss. I57-I85. c) Gotthard von Jaeschke: Le Rôle du Communisme dans /es relations Russo- Turques de 7979 a 7922, Orient, Paris, Vol. 7, Nu. 26, ss. g i -32. 316 Enver Esenkova: Le Communisme ro Turquie, Est el Ouesl, Paris I6-go September No. 326, SS. I 4-2 I .


YEŞİLORDU CEMİYETİ

telkin etmeyi isteyen Tiirk idealistiDi idiler. Fakat az bir zaman sonra bu kuruluşda Moskova 'dan gelen ajan komünistler yuvalanmaya başladılar. Öyle ki, Mustafa Ke­ ma/'in lcmdisi de güÇ durumda kaldı. Üstelik Çerkes Edhem ve kardeşleri - Milli Hareket 'ten ayrılanlar - oraya katılmış/ardı. Bunun üzerine Mustafa Kemal bu te­ şekkülii dağıtmaya karar verdi (1927). " YEŞİLORDU'NUN KURULUŞ SEBEBi

reşitordu Cemiyetı nin ileri gelen faal yöneticilerinden biri ve Mustafa Kemal Paşa'yı temsil eder durumda olan Meb'uslardan Yunus Nadi (Abalıoğlu), reşil­ ordu'nun Kızılordu'ya benzetiterek Bolşeviklerden yardım alma amacıyla kuruldu­ ğunu ileri sürmektedir. 317 '

Halide Edib Adıvar, Milli Mücadele yıllarından sonra kaleme alınmış hatı­ ralarında, eşi Dr. Adnan Bey'in de kurucularından biri bulunduğu reşitordu Ce­ miyeti ile ilgili olarak şunları yazmakdadır: 3 1 8

" . . . Biiyiik Millet Meclisi 'ne bağlı iki tiirlii amaç, miicadele halindeydi. Bunlar­ dan birine Batı Mefkuresi, o"tekine Doğu Mefkuresi denirdi. Batı Mefkuresi 'ne dayanmış olanlar, Büyü"k Millet Meclisi 'ne şekil vermekde daha fazla başarı sağlamış olmalarına rağmen, iktisadi, sosyal ve milli eğitim sorun­ larında 7839'da başlayan Batı orneğine doğru giden yolu tamamen tutamamış/ardı . Bunlar, Batı mefkuresine bağlı olmakla beraber, dış siyasette Doğu ve azeilikle Rus­ ya ya eğilimli idiler. Fakat, Rusya 'nın iç şeklini kat 'iyen Tiirkiye ye uygulamak iste­ mıyor/ardı. O zaman Ankara 'da bulunanların yiiksek ogrenim gormüj ve ilim kafalı­ /arı,pek az olmakla beraber, hepsi Batıya bağlı adam/ardı. Bunlar, şiddetle Sovyet şekline karşı idiler. Bilhassa, muntazam olmayan kuvvetlerin Orduya te 'sir etmesine muhalif idiler. Çiinkü� tek dayanabileceğimiz kuvvet Orduydu. Bu aralık, Doğu mejkuresini çoziimlemek güÇdii. Çiinkü� çok karışıkdı. Bu Doğu mefkuresinin çeşidli bolü.miDinden biri de komiinizmdi. Bunun en onemli tarafdan, belki Hakkı Behiç 'di. Bu adam, ittihad ve Terakki 'nin idealist üyelerinden ve aynı zamanda maliye ile uğraşan kişilerindendi. Ruhen çok samimi bir insandı. Tü'rklüge çok bağlı olmakla beraber, sınıf, servet ve din gibi şeylerin aleyhinde idi. Biraz da kafasında anormallik vardı. Kendisi karargahın karşı tarafındaki küÇü"k bir sırtta otururdu. Orada, hep her nevi insana rastladığımız gibi, kendi çocuk/anndan, evlô.d/anndan başka, bir sü·rü· de kO"peği vardı. Bununla beraber fikir meselelDi üzerinde tartışmalardan kaçınırdı. Is­ rarla ü'stiinde durduğu tek nokta, Batı medeniyetinin sona ermiş olması idi. Batı mefkuresine tarafdar olanlara bundan dolayı şiddetle aleyhdardı. Mustafa Kemal Pa317

lı s

Yunus N adi (Abal1oğlu): Ç"lus Edlıem Kuvvetlerinin ihaneti, İstanbul 1 955, s. 1 1 . Halide Edib-Ad1var: Tiirk 'rin Ateşle lmtihanı, İstanbul 1 97 1 , ss. 1 34- 137·


208

MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

şa da, bugü"nlerde Sovyet sistemini merakla i.?.lemesine mukabil, ondaki bu his, bir idealden çok, her nevi ihtimali tetkik etmeye dayanıyordu. " ". . . Bu aralık, Batının siyasetinden dolayı şaşırmış olan halk da, Doğu siyaseti­ ni, muhtelif şekillerde ve kendilerine göre yorumluyorlardı. Mesela düzensiz kuvvetle­ rin şef/eri. Bunlar, Yeşilordu adı altında bir kuruluşu Hakkı Behiç'in başkanlığında kurdular. Edhem de bunlara katılınca, Yeni Dünya ismi altında bir gazete çıkarma­ ya başladılar. Fakat, Mustafa Kemal Paşa bundan kuşkulanarak Yeşilordu yu orta­ dan kaldırdı. Bunun dışında bir de u lema sınıfı vardı ki, bunlar da Doğu Mefkuresi 'ni eski is!ô.m Demokrasisi halinde diriltmek istiyorlardı. işte bunlar, Mustafa Kemal Paşa yı eski ls!ô.mi şekilleri gözden geçirmeğe sevk etmişlerdi. Bu iki mefkure arasındaki ça­ tışma sırasında, Mustafa Kemal Paşa 'nın emri ve arzusuyla Komü.nist Partisi kurul­ du. Buna kendini iten şey, bana gö"re, Rusya 'da bulunan Tü"rkler arasındaki komü"nist unsurlara karşı vaziyet almakdı. Aynı zamanda, o günlerde, komünist sis­ temini de adeta bir harita halinde tesbit eden bir inceleme ile uğraşıyordu. Ben "şah­ sen " bunlardan bir şey anlam ış değilim. Baku 'deki Türk Komünist Partisi 'nin başında Mustafa Subhi adında, Bolşevik­ /erin çok tuttuğu bir adam vardı. Ankara 'daki Komü.nist Partisi 'nin faaliyeti hakkın­ da pek bir şey hatırlamıyorum. Aralarında yakından tanıdığım bir Hakkı Behiç var­ dı. Bu aralık, Rus Sefareti de henüz tamamen kurulmuş değildi. Fakat, kendilerine Bolşevik denilen bir takım adamlar Rusya 'dan gelip gidiyorlardı. ilk gelenler Tü"rkler ve Müslüman/ardı. Sonradan, Ruslar da bunlara katılmaya başladılar. Her halde, Rusların çok şeytanca hazırlanmış bir propaganda sistemi olduğu açıkdı. Bunların arasında önce YEŞiLORDUya girmiş olan Diyarbakır/ı Vakkas adında pek ganp bir adam vardı. Onu bana Hikmet (Bayur) Bey getirdi. Önce, anlaşacağımızdan emin gibi göro.nerek hemen propagandaya başlamışdı. Açıklarda vaaz eden bir hoca gibi yere bağdaş kurup oturur, Rus propagandasının alfabesini başından sonuna kadar tekrar ederdi. En çok ele aldığı mevzu zenginlik ve fakirlik sorunlarıydı. Sınıfların kaldırılması üi_en.nde uzun uzun durur, gayet mana­ sız konuşduğu zaman bile, samimi görü"nü"rdü·. Kısaca, Rus propaganda alfabesini ezberlemişdi ve bunu başdan başa her yerde tekrar eder dururdu. O konuşurken Türk rençberlerinin ellerinde kazma kürek, bütün ev veya mal-mülk sahibierine hücum et­ meleri tehlikesini insan gözleriyle görür gibi olurdu. Rus komünistleri arasında dikkati çeken bir adam Verloff'du. Ufak tefek, küÇük yüzlü� kocaman kafalı bir adamdı. ince uzun bir sakalı vardı. Göz/eri durmadan par/ardı. Hep siyahlar giyerdi. Belinde bir kemer, ayaklarında da, dizlerine kadar çı­ kan bir çizme vardı. Ukraynalıydı. Beni görmeye geldiği zaman yanında bir de tercü.man getirirdi. Burada şunu tekrar etmek isten·m ki, Mustafa Kemal Paşa, Komü"nist Parti yi kurdurduğu zaman, önce Dr. Adnan 'ın başa geçmesini istemişdi. Fakat, Dr. Adnan, dış siyasete muhalif olmakla beraber, Batı mefküresinin sonuna


YEŞİLORDC CE�IİYETİ

209

kadar taraflısı olduğu için bunu istemedi. işte, benim vaziyetim de aşağı yukarı biiyleydi. " YEŞiLORD U CEMiYETi nin Ankara Hey'et-i Merkeziyesi'nde vazife görmüş bulunan o zamanki Türkiye Büyük Millet Meclisi Matbaası Müdürü, gazeteci-yazar Feridun Kandemir ( r 8gs- r g7 7), Milli Mücadele tarihi üzerindeki değerli araşdırmalarından (Atatürk'ün Kurduğu Türkiye Komünist Partisi ve Sonrası) adlı eserinde Yeşilordu Gerniyeti hakkında aydınlatıcı bilgiler vermekde­ dir. Kandemir, Mülkiye Kaymakamlarından Malatyalı Vakkas Ferid ve Baytar Binbaşı Hacıoğlu Salih Beyler tarafından Yeşilordu Cemiyetı'ne kaydedilişini şöyle hikaye etmekdedir: 3 1 9 - Yeşilordu Cemiyeti, Avrupa emperyalizmiyle miicadele, yani vatan ve milleti kurtarmak gayesini takip eden bir mukaddes cemiyettir. Memur olmanızın ehemmiye­ ti yok. -?.ira azaları m ız kamilen meb 'us/arta me 'murlardan mv:rekkebdir. Esasen sizi de Mustafa Kemal Paşa Hazret/eri'nin tensib ve tasvibiyle davet ediyoruz. - Anlamadım?. . . - Evet, Paşa Hazretleri, Gerniyete kaydedi/menizi tensib buyurmuşlardır. A ma, bana bu hususda bir emirleri olmadı . . . Öyledir efendim . . . Karşımdakiler kat 'i konuşuyorlardı . "Paşanın tensib ve tasvibini" uydurmak ce­ saretini gösteremezlerdi. içime bir şiiphe girdi. Her şeyin üstlinde bilerek, her işaretini, her arzusunu bin bir tehlike ve musibet­ le çevrilmiş bahtsız yurdun kurtuluş ve setarneti için, hayatımız bahasına da olsa te­ reddütsüz yerine getirmeyi kudsi bir vazife saydığımız Paşa 'nın, hakikaten böyle bir tasvib ve tensibi varsa . . . işte bu şü"bhe ile, karşımdakilere: O halde, dedim, bana yarına kadar müsaade buyurun, bir kere sorup an/ayayım. . . Onlar yanımdan ayrıldıktan sonra, kalktım Meclis 'e gittim . Paşa yerinde yokdu. Belki o da bilir diye Meclis Başkatibi Receb (Peker) Bey 'i ararken, Doktor Adnan (Adıvar) Bey 'le karşılaşdım. Kendisine meseleyi aniatmağa başladım. Daha söi.ü"mü· bitirmeden: - Tabii tabii. . . dedi, gireceksin. . . Paşa 'nın haberi var. Hatta Cemiyete girme­ lerini istediklerinin listesini beraber yapdık. Seni de bu listeye koyan O 'dur. . .

SS.

3 19

Feridun Kandemir: Atatiirk 'iin Kurduğu Tlirkiye Komiinist Partisi ve Sonrası, İstanbul ı g66,

I 0- 1 2.

F. 14


210

MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Ben yine tereddü"tle: - Ama, Adnan A muca dedim, matbaadaki işleri biliyorsunuz. Sabahlara kadar nasıl çalışdığımızı Paşa da biliyor. Bir de bu Cemiyet araya girerse, korkarım ki asıl işler aksar. . . Beni bu işe sokmasalar daha iyi olurdu. . . - Bu da vazife. . . Memleket hizmeti. . . Zaten kaç kişiyiz? Ben girmiyeyim, sen girme. . . Kim girecek? Hep girdik. . . Ocaklı/ar (Tü"rkocağı) memleket işlerinden yorulmazlar. . . Doktor Adnan Bey 'i - Babamın da pek samimi, yakın dostu olarak - A muca diye pek sayar, severdim. Üstelik burada, Murtafa Kemal gibi amirimdi de. . . Çaresiz, susup boynumu bü"kerek matbaaya dondü·m. . . . Ertesi gü"nü; Vakkas ve Salih Beyler cevab almak üzere yine matbaaya geldi­ ler ve bu sefer oturup, hemen oracıkda, çantalarından çıkardıkları kara kaplı bir def­ tere, kaydımı yaptılar. Bana da, teşekkürler ve hayırlı olması temennileriyle Yeşilordu Gerniyeti aziisı olduğumu belirten, bir kağıt verdiler. Ve iki gün sonraki toplantıla­ nnda bulunmam ı rica ederek, aynlıp gittiler. Tarif edişleri ü"zerine gittiğim - ve sonralan Bursa Meb 'usu Şeyh Servet Efen­ di 'nin evi olduğunu anladığım - yerdeki ilk toplantımıza Vakkas, Salih Beylerden başka, yine yüzünü· ilk defa go.rdügü·m Arif Oruç Bey 'le, ogretmen Nuri Bey isminde biri ve sonlarına doğru gelen Hüsrev Sami Bey ve şimdi ismini iyi hatırlayamadığım sank/ı bir zat vardı. Evvelô.: "Usulen. . . " diye bana bir şeyler tekrar ettirerek, kısaca bir yemin ettir­ diler ve sonra müzakere başladı. Mü.zakereyi Arif Oruç Bey idare ediyordu. Bütün dava, aza sayısını çoğaltmakdı. Bu arada bana da, evvelô. matbaadaki mü.rettip, makinist, musahhih gibi kimseleri irşad ile bir an evvel Gerniyete kaydetmek gorevi düŞüyordu. A ma, halô. Cemiyetin maksat ve gayesinin ne olduğunu anlayabilmiş değildim. Bilmem neden, sormaya da dilim varmıyordu. Bu lô.yıkiyle tanımadığım insanlar or­ tasında bir şaşkınlık, pısınklık içinde idim. Bu halimi mi farkettiler, yoksa kendileri için de lüzumlu mu gordü"ler, Öğretmen Nuri Efendi yi Taşhan 'daki Hacı Şükrü" Bey 'e gondererek onda bulunduğu ve henüz yeni hazırlandığı anlaşılan YEŞiL OR­ DU CEMiYETi BEYANNAMESi'ni getirtmek istediler. Bu arada Hüsrev Sami Bey de A nkara 'dan başka Eskişehir'de de teşkilô.t yapıl­ mağa başlandığını ve Mustafa Kemal Paşa 'nın buna son derece ehemmiyet vererek, kendisine bu hususda yakından ilgilenmesi için talimat da verdiğini anlattıkdan son­ ra, hatınmda kaldığına gore, Eskişehir'den sonra teşkilô.t yapılmasını düŞü"ndü"kleri diğer bazı yerlere giden vali ve mutasamflara da talimat verildiğini, hatta bazı/anna yemin ettiri/diğini de soyledi.


YEŞİLORDU CEMİYETİ

21 1

Bu konuşma esnasında, Cemiyetin Ankara 'daki Umumi Merkez 'inde aza olarak Sıhhiye Vekili Doktor Adnan (Adıvar), Maliye Vekili Hakkı Behiç, eski Dahiliye Vekili Tokat Meb 'usu Nazım, Muğla Meb 'usu runus Nadi, Saruhan Meb 'usu Ib­ rdhim Siireyya, Eskişehir Meb 'usu Eyüp Sabri, izmit Meb 'usu Harndi Nam ık, Sa­ ruhan Meb 'usu Reşid, izmit Meb 'usu Sırrı, Dersim Meb 'usu Doktor Mustafa Bey­ ler/e, Bursa Meb 'usu Şeyh Servet Efendi 'nin bulunduğunu öğrenip bunlar arasında, en faal ve her şey ile meşgul olarak Hakkı Behiç, runus Nadi, Eyüp Sabri, Çerkes Reşid Bey/erin adı geçdiğini gördu·m. " Kitabında, oldukça sadeleşdirilmiş bir dille reşitordu Beyannamesi (ss. 1 3- 1 4), reşitordu Talimatnamesi (ss. 1 48- 1 5 1 ) ve reşitordu Nizamnamesi (ss. 1 55- 1 57)'ne de yer veren Kandemir, Cemiyet in faal üyeleri Vakkas Ferid, Bursa Meb'usu Şeyh Servet Efendi ve Hakkı Behiç Beylerin faaliyet ve konuşmalarını da nakletmekde­ dir. '

dir:

Fatih Rıfkı Atay, "reşilordu " hakkında şu kısa fakat özlü bilgiyi vermekde­

320

"ittihadcı/ar da Ankara ya haber vermeden Ruslarla yaklaşmak istemişlerdir. Fi­ kirleri şu idi: Biz bu işi kendimiz başaramayız. Rus devrimine yanaşmalıyız. Müsliiman diinyasında komiinist devrimini ö'mek edinecek bir sosyalist ihtilô.l yapma­ lıyız. Tarihe reşitordu diye geçen kuruluş bu düjiincenin eseridir. reşitordu Gerniyeti Umumi Katibi Hakkı Behiç ki bir ara Maliye Bakanı idi: "Biz Gerniyeti gizli kur­ muşduk. Türkistan 'da, iran 'da, Azerbaycan 'da birçok kuruluş/ann bulunduğunu ha­ ber almışdık. Hepsini birbiri ile bağlamak istedik. " demişdi. Bu, islô.mlar arası ge­ niş bir elbirliği planı idi. Batı emperyalizmine karşı büyü"k Doğu devrimi ile daha sı­ kı bir yakınlık sağlanacakdı. Sonra da eğer gene Rusya ile sınırdaş olursak (henüz değildik) bundan doğabilecek tehlikeleri önlemekdi. Anadolu halkının da morali yükselecekdi. Mustafa Kemal: "Faydalı olur" diye hareketi başlangıçda tuttu. Gü'vendiği ar­ kadaşlanndan bir kaçını da teşkilat içine sokdu. Daha sonra Çerkes Edhem, reşitor­ du 'nun başlıca dayanağı sayılmışdır. Eskişehir'de Arif Oruç adındaki adamının ba­ şında bulunduğu gazete iyice solculuk karakteri almışdır. Durum tehlike gösterince Mustafa Kemal, reşitordu Cemiyeti 'ni, hayli güÇlü"kle, dağıtmak zorunda kalmışdır. " Sarnet Ağaoğlu da (Kuvay-ı Milliye Ruhu) adlı eserinde Hakkı Behiç için dik­ kate değer bilgiler vermekdedir: 32 1 "Hakkı Behiç, kafasından ziyade hisleriyle hareket eden bir idealist olarak gözü'kmekdedir. Bir nevi islô.mi komünizm tarafdanydı. Fakat garip ve izahı müjkül bir şekilde Çerkes milliyetçiliği de göze çarpmakdadır. Türkiye Komü'nist 32°

32 1

Falih Rılkı Atay: Çankaya, İstanbul ı g6g, s. 257 . Sarnet Ağaoğlu: Kuvay-ı Milliye Ruhu, İstanbul 1 964, s. 220.


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

212

Partisi Umumi Katibi idi. Bu sıfatla, komünizmin memleketimizde ilk izahını ya­ panlardan birisi oldu. (reni Giin) gazetesinde bu maksadla yazdığı seri makaleler ol­ dukça kuvvetli sayılabilir. " General Ali Fuad Cebesoy, (Milli Mücadele Hatıraları)'nda ( reşilordu Cemiye­ tı) nin kuruluşu sebebini şöyle anlatıyor: 322 '

" reşitordu 'nun kuruluş sebeblen.ni bize şu şekilde anlatmış/ardı: Miiessisler, bir­ birini takip eden kanlı ve tehlikeli vaziyeilere sebeb olan dahili ihtilô.flar karşısında yeni zihniyete giire yetiştirilmemiş bir ordu ile iş gönilemiyeceğini diişiinmiişler, inkılô.p maksadını daha kolaylıkla aniayabilecek bir teşkilô.t kurmayı kararlaşdırmışlardı. ra­ pılacak bu teşkilô.tla isyanlar bastırılacakdı. reşitordu 'nun kuruculan aynı zamanda Mustafa Kemal Paşa 'nın Meclis 'de pek yakın arkadaşları olduklannı da ilen. siiriiyorlardı. Halbuki gaye ve maksadlan yalnız bu kadar değildi. Hariçde islam memleketlerinde gizlice reşitordu teşkili için çalışan arkadaşlarıyla muhaberede bulu­ narak on/ann mesaisinden de faydalanmışlardı. Hudud dışındaki bu teşkilô.tı Anka­ ra ya bağlarlarken, hariçteki islô.m memleket/erinin, islô.m Sosyalist ittihadı sayesinde belki de Rus istilô.sından kurtanlabileceği iimidine diişmüjlerdi. reşilordu 'nun gizli siyasetini takip etmiş olanlar, bir tarafdan Tiirkiye 'nin biitiin islô.m kiitleleri ile mü"ttehiden hareket ettiklerini göstermek suretiyle harice karşı kuvvetli tanınacaklarını sanmışlardı. Diğer tarafdan ise, Rus/arı, ayrıca Müsliiman memleketleri ile siyaset yapmakdan kurtarıp Tü.rkiye yi tutmakla biitiin islô.m alemini tutacaklan için Rus­ lar hesabına da karlı bir iş olacağı kanaatini taşımış/ardı. o tarihlerde reşitor­ du 'nun bizce gizli kalmış olan siyasetini Moskova 'dan döndükden sonra Umumi Ka­ tibi Hakkı Behiç Bey 'den ögrenmişdim. reşiiordu 'nun idare Hey 'eti ve Umumi Katibi vardı. Ciddi ve esaslı çalışmağa başlamışlardı. Matbu ' nizarnname/erini ve muvazzaf memurlannı her tarafa göndermiş/erdi. Biitiin bunların, Mustafa Kemal Paşa 'nın malumat ve muvafakatı ile yapıldığını yayarak tarafdarları nın sayısını hız­ la arttırıyor/ardı. Dahili ayaklanmalara karşı teşkilô.t yapmakdan ibaret olan hedefini çokdan aşmış bulunan bu reşitordu Gerniyeti hakkında Mustafa Kemal Paşa 'nın dikkat nazarını çekmişdim. Üzerinden pek az zaman geçdikden sonra Mustafa Ke­ mal Paşa, Cemiyetin kendisinden gizlediği birçok teşebbiisleri haber almış ve derhal dağılmasını istemişdi. Paşa 'nın bu kararı haklı ve yerinde idi. Fakat buna rağmen Cemiyetin, Biiyük Millet Meclisi içindeki tarafdarlan kalmış, bazı yerlerdeki teşkilatı da faaliyetine devam etmişdi. Hatta Çerkes Edhem Bey ve kardeşleri bu teşkilô.ta girmiş ve ona kuvvetli bir mesnet olmuşdu. Cemiyet, muntazam ordu fikrine de ta­ rafdar değildi. iç ayaklanmalan hasdırmak hususunda ve Demirci savaşlannda milli davaya bir hayli hizmeti dokunan Çerkes Edhem Bey ve müfreze/erini, hayali çok geniş olan politikacılanmız, aldatmış/ar, reşitordu içinde yine gizli bir teşkilô.t yap­ mışlar ve o tarihlerde anlaşmaz[ığa düŞen Anadolu 'da, yeni yeni gailelerin çıkmasına sebebiyet vermişlerdi. Daha Adapazan Ayaklanması 'nın bastırı/dığının ertesi giinü� 322

General A. F. Cebesoy: a.g.e., ss. 45 1 -452; 464-466.


YEŞİLORDU CEM İYETİ

213

Edhem Bey 'i yakından takip eden bu politikacılar, onu kandırarak Padişah 'a, Damad Ferid'e ve ingiliz Kumandanlığı 'na mektublar yazdırmışlardı. Sonraları Ed­ hem Bey bu gizli teşkilatın bir aleti olmuşdu. Vaktiyle Yunanlı/ara karşı kahraman­ ca savunduğu vatanını bırakarak Yunanlılar tarafına geçmişdi. Politikacılar, onu va­ tan hainliğine kadar siiriiklemişlerdi. " ". . . Müjritler, bazı yeni teşebbüslere başvurmuş!ardı. Garbi ve Orta Anadolu is­ yanlarında ve Yunan umumi saldırısının Bursa-Uşak hattına kadar ilerlemesinden sonra Batı ile anlaşmak hususundaki ü"mitleri kalmayınca, Rustarla bir askeri ittifak yapı lamayınca Sivas Kongresi 'nden ben· diişü"niilen ve bazı yerlerde hiicreleri bile te­ şekkül etmiş olan Yeşilordu Gerniyeti'ni resmen ortaya çıkarmış/ardı. Bu hususta Meclis Reisiyle Vekillerin de muvafakatini almışlardı. . Bir miinasebetle evvelce de ar­ zettiğim gibi Cemiyetin kuruluş gayesi, dahili isyan/ara karşı imanlı ve şuurlu bir teşkilatın viicuda getirilmesinden ibaretti. Cemiyetin bu dış göninüŞiiydii. Gerçekde ise bambaşkaydı. " "Cemiyet 'in lağvından sonra ve Moskova ya gideceğim sıralarda ziyaret ettiğim Yeşilordu Umumi Katibi Hakkı Behiç Bey bana, Cemiyet 'in içyüi.ii hakkında şunla­ rı anlatmışdı: Sivas Kongresi 'ni m liteakıp Hey 'et-i Temsiliye 'de aza bulunduğum zaman, dış politikamızı birçok cebhelerden tetkik ederken Garbın memleketimiz.i yoketmek isteyen siyaseti karşısında Şark 'a ve Rus inkılabı 'na yaklaşmakda memleket için büyiik bir necat ümidi görmüŞdü·m. Müslü"man aleminde Rus inkılabı 'nı tadilen vü"cuda getiri­ lecek bir Sosyalist ittihadı fikrine bağlıydı m. Bu Jikrimi Mustafa Kemal Paşa ya da açmışdım. Paşa tarafdar gö"rü.nmüŞdü. Memleket dahilinde Rus bolşevizmine muvazi bir cereyan hazırlamaya başlamışdık. Hey 'et-i Temsiliye 'de Hiikumet işleriyle meşgul olmak vazifesini üzerime aldığım zaman, bir tarafdan bu mesleğimi tervice çalışır­ ken, diğer tarafdan da haricen efkan hazırlamak üzere gizli bir teşkilat viicuda ge­ tirmişdik. " "Gizli olarak vü"cuda getirdiğimiz teşkilatın adı Yeşilordu ydu. Ayni zamanda Türkistan 'da, iran 'da, Azerbaycan 'da diğer birçok kuruluşların bulunduğunu haber almışdık Oralardan faaliyette bulunan arkadaşlarımızla haberleşerek onların çalış­ malarından da faydalanmak ve hududlarımız dışındaki teşkilatı memleket içine bağ­ lamak istedik. Bu suretle bir tarafdan yeni kabul edecekleri sosyalist siyaseti ile koru­ mayı, diğer tarafdan bizi biitün bu İrlam kütleleri ile birlikde hareket eder gibi göste­ rerek kuvvetlendirmeyi düŞü.ndü"k. Eğer biz bu siyasetimıi.de muvaffak olursak, Rus­ lar, Müsliiman memleketleriyle ayrı ayrı siyaset yapacakları yerde, bizimle siyaset yapmak veyahut bizi tutmakla biitiin islam alemini tutacak/arına kani olacaklar­ dı. Bu hareketimiz/e diğer mü"him bir nokta-i nazarı da halledecekdik Hariçde çalı­ şan arkadaşlarımız bu memleketin bizim kadar hak sahibi evladlarıydı. DüŞmanları­ mızın takip ve tazyiklerinden firara mecbur olmuş kimse/erdi. Memlekete dönemedik­ leri bir zamanda kendilerine az veya çok muavenet imkanını vermiş olacak ve onları daha büyiik bir gayretle bulundukları muhitlerde çalışdıracakdık.


214

M İLLİ M ÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Tiirkiye Büyiik Millet Meclisi açıldıkdan sonra meydana Cemiyet altırak çıkmış ve ben de Umumi Katip 'leri olmuşdum. Cemiyet 'in teşkilô.tı bir hayli biiyüdükden ve genişledikden sonra, Mustafa Kemal Paşa 'nın güvenini kaybetmişdik. Bunun iizerine Gerniyeti dağıtmak mecburiyelinde kaldık. Bizi dinlemiyerek faaliyette devam ve sehat edenler birer vesileyle malıkum oldu/tır. " Atatürk ise, reşilordu hakkında şunlan söylemekdedir: 323 "Bazı müblıem mesailin kolaylıkltı izalıına yarayacagını sandığım ıçın yuce hey 'elinize, bir (reşilordu) 'dan balısedeceğim: Türkiye Büyük Millet Meclisi 'nin ve Hükumeti'nin teşebbüsünden sonra Anka­ ra 'da, "reşilordu " adı altında, bir cemiyet teşekkül etti. Bu cemiyetin ilk müessisleri, pek yakın ve malum arkadaş/ardı. Maksad-ı teşkili izah için, dalıili isyanltın ve bu isyanltıra karşı gönderilen nizarniye kuvvetlerinin ve mill! müfreze/erin gösterdikleri bazı vaziyet ve manzaraları lıatırltımak gerekir. Usat, nizarniye efradına, Halifenin fetvasından, Padişalı 'ın askerliği affettiğinden, Ankara 'daki Hükumet 'in gayrimeşrui­ yetinden balısederek onltırı sü"lıuletle iğfal ettikleri mü"kerreren göro"ldu·. Fillıakika, bir­ çok yerlerde, bazı nizarniye efradı, usatltı musademe etmeksizin, bilô.kis silahitırını bırakarak köylerı"ne, memleketlerine savuşuyorltırdı. Mill! müfreze/erin inkılô.b-ı mak­ sadı daha sülıuletle anltıdıkları ve usatın iğfalô.tına kapılmadıkltın anltışılmışdı. Bu sebeb/e Osmanlı Ordusu 'nun bekayası denilebilecek o/tın o tarihlerdeki yorgun ve bez­ gin ve yeni inkılô.p mefkuresine göre yetiştirilmemiş kıtaat ile inkılô.bı başarmak lıu­ susundaki müjkülô.t, malısus bir derecede idi. Orduyu, yeni zinniyete göre, şuurlu bir na/e getirmek, o günlerin şartltın içinde pek muŞkül altıcağı zelıabı vardı. Binaena­ leylı evsaf-ı istinat yapmak fikri, bazı zevatta hakim olmaya başltıdı. rekdiğerini velıyeden ve kanlı ve mü"lılik vaziyeller arzeden dalıili ilıtilô.lô.t karşısında, bu arzetti­ ğim fikir ve temayül kuvvet/endi. Nihayet bazı zevat, böyle bir teşkil vücude getirmek üzere fiilen teşebbüs aldılar. Ben, bir tarafdan Ordumuzu ilıya ve takviye esbabına tevessül ederken, teşekkül etmiş bulunan mill! müfreze/erden de, her türlü malızurltırı­ na rağmen, her yerde bizzarur azami istifadeye çalışmakdaydım. Fakat ciddi inzibat ve kayıdsız-şartsız ve tereddü"tsüi. itaat isteyen ciddi askeri vazife/erin ancak munta­ zam ordu ile kabil-i lfa olduğu hakikatini unulmaya elbette malıal yokdu. Milli müfrezelerden istifade, zaman kazanmak maksadına muslenit oltıbilirdi. Şüphesiz is­ tilıdamltırı zarun o/tın milli müfreze/erin, gü"zide ve şuurlu kimselerden terkip edile­ bilmesi şayan-ı arzu idi. reşitordu teşkilô.tının ilk mü"teşebbisleri meyanında bulunan yakın arkadaş/tır, malıza bana yardım maksadiyle ve beni ayrıca yarmamak fikriyle, kendileri teşebbüs altırak, faaliyette bulunmayı mü"nasip gö"mıüjler. Bana, yalnız, na­ fi ' bir iş yapacak/tırını söyleyerek basit bir tarzda bu teşebbüslerinden balısetmiş/erdi. Ben, cidden çok meşgul olduğum için, arkadaşitırın bu teşebbüsleriyle uzunca bir za­ man alô.kadar oltımadım. reşilordu teşkilô.tı, nev 'ama lıafi bir teşkilô.t mahiyetinde 321

Kemal Atatürk: Nutuk, 6. Baskı, İstanbul ı g6g, C. Il, ss.467-7 1 , ve 495·


YEŞİLORDU CEMİYEli

215

teessiis ve oldukça tevessii etmiş. Katib-i Umumi'si Hakkı Behiç Bey ve Ankara 'daki Hey 'et-i idaresi, ciddi ve esaslı faaliyet sarf etmişler. Matbu ' nizarnname/eri ve mu­ vazzaf memurlan her tarafa göTıderilmişdi. Talnız, bir noktayı da işaret etmeliyim ki, Teşilordu teşkitatı ile iştigal edenler, işin benim malumat ve muvafakatim ve ar­ zum dahilinde olduğunu söyledik/erinden, her tarafda, benim namıma teşkitatı tevsi ' ve takuiyeye çalışanlar çoğalmış. Tatbik edilmekile olan teşkitat, sadece milli miijre­ ze/er viicuda getirmek gibi mahdud bir sahadan çıkmış,çok umumi bir gayeye te­ vecciih ey/emiş. Teşkitatın miiessislm" meyanına, meb 'us bulunan Çerkes Reşid Bey ve Ankara üzerinden Tozgat 'a gidip gelirken olacak, Çerkes Edhem ve biraderi Tev­ fik Beyler dahil olmuşlar. Bundan başka, Edhem ve Tevfik Bey müfrezelerinin tek­ mil efradı, Teşilordu 'nun adeta esasını teşkil ey/emiş/er. " ". . . A rzetmişdim ki, her yerde, Teşilordu teşkitatını, benim namıma yapıyorlardı. Şahsen tanıdığım zevattan biri, Erzurum/u Nazım Nazmi Bey 'in, me 'mur bulundu­ ğu Malatya 'dan gö.nderdiği bir mektubda, Teşilordu teşkilatının mucib-i memnuniye­ tim olabilecek tarzda tevsie çalışıldığı bildiriliyordu. Bu haberden mü"teyakkız olarak, bu hafi cemiyet hakkında tetkikatta bulundum. Bu cemiyetin, muzır bir şekil ve ma­ hiyet aldığına kani ' oldum. Der'akab tağvı cihetini düjü"ndu·m. Tanıdığım arkadaş­ lan tenvir ettim. Nokta-i nazanmı söyledim, icabını yapdılar. Fakat, Katib-i Umu­ mi olan Hakkı Behiç Bey, Cemiyet 'in tağvı hakkındaki teklifimin gayrikabil-i is 'af ve tatbik olduğunu ve çünkü" vaziyelin tahminden daha büyük ve daha kavi olduğunu ve bu Gerniyeti te 'sis edenlerin nihayete kadar, maksadianndan aynimayacaklarına dair yekdiğerine söz vermiş olduklannı, bir vaz 'ı mahsus ile ifade etti. Vakayi' göster­ di ki, biz bu hafi cemiyetin men 'i faaliyetine çalışdığımız halde muvaffak olamadık. Cemiyet rü"esasının bir kısmı ki, Reşid, Edhem, Tevfik biraderler başda bulunuyor­ lardı; faaliyetlerine, ve bu def'a bittabi', tamamen menfi ' ve aleyhtarane bir tarzda, devam ey/emiş/erdi. Eskişehir'de çıkarttıklan (Teni Dünya) gazetesi ile de, fikir ve maksatlannı mü"tecavizane bir surette neşrettiriyorlardı. " "Muhterem Efendiler: reşitordu teşkitatından bahsederken, iZah etmişdim ki, kuvvet teşkilinde mütehalif iki nokta-i nazar musademeye başlamışdı. BiZim takibet­ tiğimiz; muntazam ordu leşki/i fikrine muanz olarak, "milis " diyebileceğimiZ bir ne­ vi' teşkitat fikrine, umumi bir cereyan verrneğe çalışılıyordu. Reşid, Edhem ve Tevfik biraderler, Kütahya civannda, Kuvay-i Seyyare namı altında ellerinde bulunan kuvve­ te istinaden, bu cereyanın başında ve hararetli bir surette çalışıyorlardı. " reşitordu ve Halk İştirakiyun Fırkası içindeki kızıl faaliyetlerin başlıca so­ rumlularından biri olan Nazım Bey i (Ali Nazım (Öztürk) Resmor, ı 867 Erzu­ rum - 4 Temmuz 1 935 İstanbul) daha ilk günden i'tibaren teşhis ve tesbit eden Mustafa Kemal Paşa (A tatürk), onun hakkında Büyük Millet Meclisi'ne şu izahatı veriyor: 324 '

32'

lbid, ss. soo-so ı .


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

216

"Efendiler! 4 Eylul 7920 tarihinde Tokat Meb 'usu bulunan Nazım Bey, 89 re­ ye karşı 98 rey ile Meclisçe Dahiliye Ve/ca/etine intihab olundu. Nikım Bey, dakika fevtetmelcsi.zin biiyiik isti'cal ile Vekalet makamına gidip ifay-ı vazifeye başladı. Ba­ dehu, Hey 'et-i icraiye Reisi bulunmam hasebiyle beni ziyarete geldi. Ben, Nazım Bey 'i kabul etmedim. Meclis-i Ali'nin mazhar-ı i 'timad ve intihô.­ bı olan bir vekili kabuletmemekle, ihtiyar ettiğim muamelenin mahiyet ve nezaketini elbette takdir ediyorum. Fakat, memleketin biiyuk menfaati, beni bu yolda harekete mecbur tutuyordu. Bittabi, hareketimin sebebini izah ve isbat edeceğimden ve iz;ah edeceğim noktanın Meclis-i Ali 'ce mu.him gö.rüleceğinden emindim. Efendiler, Meclis azalan meyanında, aykın bir takım prensipiere temayul göste­ renler zuhura başlamışdı. Bunlardan biri olmak üzere, Nazım Bey ve rojekast en çok nazar-ı dikkatimi celbetmişdi. Nazım Bey 'in, daha Sivas Kongresi esnalannda, kendisinden aldığım safsatalarla mali bazı mektuplanyla ne zihniyet ve mahiyette olabileceğini anlamışdım. Naz:.ım Bey, meb 'us olarak Ankara ya geldikten sonra her gün yeni yeni faaliyetler gösteriyordu. Teşekkiile başlayan her hiz:.b-i siyasi ile temas fırsatını kaçırmıyordu. Nazım Bey, biz;z:.at ve bilvasıla ecnebi mehafilinden bazılariy­ le temas yolunu bulmuş ve teşvik ve muavenete de mazhariyetini te 'min etmişdi. Bu zatın, (Halk iştirakiyun Fırkası) diye gayr-ı-ciddf, sırf cem menfaal malesadıyla bir fırka teşkili teşebbüsü ve onun başında gayn·- milli faaliyet sevdasında bulunduğu, mutlaka masmuunuz olmuşdur. Bu zatın, ecnebi mehafiline casusluk ettiğine de asla şübhe etmiyordum. Nitekim, bilahare istiklal Mahkemesi birçok hakikatleri meydana koymuşdu. " "işte Efendiler, bu Nazım Bey, bizzat ve arkadaşlan vasıtasiyle yapdığı müte­ madi propaganda sayesinde ve bize muhalefete hazırlananlann, menafi-i aliye-i mil­ leti unutarak, yardımlariyle Dahiliye Vekaleti 'ne geçirilmişdi. Bu suretle Naz:.ım Bey, Hükumet 'in, bu"tün dahili idaresi makinasının başında, memleket ve millete deği� fakat, paralı uşağı olduğu kimselerin arzusuna en buyük hizmeti ifa edebilecek vaz:.i­ yete gelebilmişdi. Bittabi, Efendiler; buna asla razı olamazdım. Onun için Dahiliye Vekili Nazım Bey 'i kabul etmedim ve istifaya mecbur ettim. " Ne gariptir ve dikkate şayandır ki, ilk Hükumette, yurd içindeki tehlikeli cereyanlarla en çok ilgili Dahiliye Vekilliği'ne, kısa sürelerle hep komünist veya komünizme sempati besleyen kimseler geliyordu. Cami Baykul ve Hakkı Behiç beylerden sonra, 4 EylUl 1 336'da Meclis'çe seçilip, Mustafa Kemal Paşa'n ı n basi­ retli davranışı ve reddi ile 6 Eylul ı 336 günü, "sağlık durumu Dahiliye Vekale­ ti'ni kabUle müsaid olmadığından" gerekçesiyle istifaya mecbur edilen Nazım Bey, 48 saatlik üçüncü ihtilalci sosyalist Dahiliye Vekili'ydi.

Çerkes Edhem'in hatıralarında bu konu ile ilgili şu dikkate değer kayıtlar bu­ lunuyor: 325 m

Çerkes Edhem 'in Hiitıraları, İstanbul ı g62, ss. 1 03- 1 05 .


YEŞİLORDU CEMİYETİ

217

"Şu giinlerde Dahiliye Vekaleti boşalmışdı, buraya bir ;:;atın getirilmesi Mec­ lis 'de bahis konusu oluyordu. Bu mesele etrafında Meclis 'de oldukça miicadele ve miinakaşanın biiyüdiiğü� neticede Meclis Reisi bulunan Mustafa Kemal Paşa 'nın ar­ zusunun aksine olarak Dahiliye Vekaleti 'ne Tokat Meb 'usu Na;:;ım Bey intihap olunduğunu bir gece beni ziyarete gelen meb 'us dostlanmdan ba;:;ılan haber verdiler. Bunlann söylediklerine göre, Mustafa Kemal Paşa, Dahiliye Vekaleti 'ne Miralay Re'fet Bey 'i seçdirmeğe gayret etmiş, fakat muvaffak olamamış. Ziyaretime gelen meb 'uslardan birkaçı müstesna, diğerleri Mustafa Kemal Paşa yı haklı görüyor/ardı. "GörüŞme devam ederken, kapının öniinde bir otomobil durdu. Mustafa Kemal Paşa gelmişdi. Yanında Diyarbakır Meb 'usu Hacı Şükrü" Bey vardı. Salona girince etrafında bulunduğumuz büyük masanın başına onlar geçdiler. Mustafa Kemal Paşa . mü teessir gö"rü"nüyordu, bir miiddet sonra bahsi açdı. Na;:; ı m Bey 'in kırtasiyeci bir adam olduğu etrafında konuşdu; içişlerinin henüz nazik ve ehemmiyetli bir safhada bulunduğunu söyledi ve bana bakarak Meclis 'deki meb 'uslardan şikayet etti. Her hangi bir iç kanşık/ıkdan ve uygunsu;:;lukdan dolayı mes 'uliyet kabul edemiyeceğini, icap ederse Meclis riyasetinden istifaya da ha;:;ır bulunduğunu ima etti. " "Ben, Tokat Meb 'usu Nazım Bey 'i tanımıyordum. Onun yerine Mustafa Ke­ mal Paşa 'nın ittimas ettiği Miralay Re 'fet Bey 'i son tertipler sırasında ve ondan da­ ha evvel Demirci Mehmed Efe 'nin yanında görmüŞ, konuşmuşdum. idare kabiliyeti­ nin derecesini tabialiyle bilemiyordum. " "Hazır bulunanlar eleseriyelle yine Mustafa Kemal Paşa 'nın tarafını tutuyor/ar, hususi surette bu meseleye müdahale etmemi istiyorlardı. Ricalan şöyle idi: Eğer Na­ zım Bey 'e bir selô.m gönderirseniz onun istifa etmesi pek miimkiindü·r. " "Ben böyle bir selô.mı ve tarafımdan yapılacak bir tavsiyenin tehdid manasını taşıyacağım düŞünerek kendilerine dedim ki: - Şu halde ben yarın kendisini yerinde ziyaret eder, mü"nasip surette istifasım rica ederim. Muhatablarım ise buna şöyle mukabelede bulundular: - Bir kere vazifeye başladıkdan sonra olacak bir istifa hem umumi efkarda, hem de kendisinde fena te 'sir yapar. Buna meydan kalmamak ül:.ere Hacı Şükrü" Bey aynı zamanda Nazım Bey 'in şahsi dostlarındandır; selô.mımzı ve nokta-i nazanmzı bu geceden kendisine ulaştınrsa çok uygun olur kanaatindeyiz. " "Israrlar karşısında Hacı Şükrü. Bey 'i selô.mımla beraber Nazım Bey 'in evine gönderdim ve şöyle konuşmasım da tenbih ettim: Tamamiyle ortadan kalkmayan fev­ kalô.de hal i 'tibariyle, hususiyle Dahiliye Vekaleti gibi bir vazifede bazen sü.r'atli emir ve icraata gitmek çok muhtemeldir. " "Bir takım mecburiyeller olacak. Kendisinin liyakat ve iktidanna bütün arka­ daşlar gibi benim de i'timadım olmakla beraber, bugü"n bu vazifeyi kabul etmemesini uygun bulanlardanım. Kendisini ileride daha büyük makamlarda görmek temennisiyle şimdilik yeni vazifesinden istifa ederek Meclis azalan arasında vazifesine devam et­ mesini uygun buluyorum. Bununla beraber karar yine kendisinindir. "


218

MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

"Mustafa Kemal Paşa, vakit gecikdiğinden bahsederek ayağa kalkmışdı, gider­ ken Hacı Şiikrii Bey 'i ,Ziraat Mektebi 'nde bırakabileceğini söyledi, ve ikisi de salon­ dan ayrılıiılar. Hakikaten vakit çok ilerlemişdi, diğer misafirler de gittiler. Ben de odama çıkarak yatağıma w::.andım. Bir saat geçmişdi ki, bulunduğum köŞkiin kapısı çalındı. Az bir miiddet sonra ev sahibi ile birlikde Hacı Şiikrü" Bey gönindii. Cebin­ den bir kağıt çıkartıp uzattı, alıp okudum. Nazım Bey, Meclis Riyaset 'ine hitapla yeni vazifesinden isti 'fa ettiğini bilıiiriyordu. " Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 6 EylUl 1 336 ( 1 920) günkü 6o. toplantı­ sında bu isti'fa okunmuş ve oylanarak kabul edilmişdi: 32 6

Biiyuk Millet Meclisi Riyaset-i Celilesine Ahval-i sıhhiyem, Dahiliye Vekaleti 'ni kabule musaid olmadığından vekalet-i mezkureye diğer bir zatın intihab huyurulması musterhamdır. 5 Eylul 1336. Tokat Meb 'usu ve Dahiliye Vekili Nazım

Gerçekler şunu ortaya koymuşdur ki, reşilordu, Birinci Büyük Millet Meclisi devresinde, efsanevi bir başlangıçdan sonra, yarı gizli olarak kurulan ve faaliyete geçen, Ankara'daki ilk komünist teşkilatıdır. İlk teşebbüs ve kuruluş tarihi 1 920 yılının Haziran ve Temmuz aylarıdır. Enver Behnan Şapolyo, Yeşilordu Cemi­ yeti'nin 3 Mart 1 920'de kurulduğunu kaynak göstermeden belirtiyorsa da, 3 2 7 bunu doğrulayan başka bir kayda rastlanılmamışdır. 23 Nisan 1 92o'de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin faaliyete geçmesinden ancak bir-iki ay sonra teşekkül ettiği kuşkusuz olan Yeşilordu Cemiyeti'nin 3 Mart 1 92o'de kurulduğu­ nu iddia etmek güçtür. Birçok yazışmalardan da meydana çıkan bu kuruluş ta­ rihinin 1 920 yazında olduğu anlaşılıyor. 1 939'da kendisinden konu ile ilgili ba­ zı karanlık noktaları aydınlatmasını istediğim rahmetli Dr. Rıza Nur Bey de: "Kuvvetle zannediyorum ki 7920 raz iptidasıdır" demişlerdi. 32 8

Şevket S. Aydemir: "reşilordu 'nun 7920 sonlarında kuruMuğu anlaşılmakdadır. Çiinkü beyannamelerin Genel Kurmay 'a intikali Merkez Ordusu 'nun 10. 1. 1921 şifr�­ siyle (N. 647) olmuşdur" diyor ki, yanılmakdadır. 3 29 326

327 328

329

T B.M.Meclisi ,(abıt Ceridesı; Cild 3, s . 524. Enver Behnan Şapolyo: Mustafa Kmıal ve Milli Miicadele'nin iç Almıi, İstanbul ı g67, s . ı 23. Dr. Fethi Tevetoğlu: a.g.e., s . 1 44. Şevket S. Aydemir: Te/c Adam, 2. Cild, İstanbul ı g64, s. 370.


YEŞİLORDU CEM İYETİ

219

Mete Tunçay da, " Yeşilordu, 7920 ilkbaharında Anadolu 'da kurulan gizli bir cemi­ yetin adıdır. "330 diyor ki, yine hataya düşmekdedir. Nureddin Paşa'nın Genelkurmay'ı uyarması, işlerin en son salhasındadır. Ye­ şilordu'nun yeminli kuruluş ve yayılma faaliyetleri, propaganda işleri; gazete ve beyannameleri neşri, bildiriler dağıtması, yurdiçi ve yurddışı gizli komünist ku­ ruluşlarla temasları ve nihayet orduya sızma gayretleri en az 8-g aylık bir za­ manda olmuşdur. Emniyet-i Umlımiye'nin resmi tezkeresiyle 7 Kanunevvel 1 336 ( ı g2o)'da Halk İştiriikiyun Fırkası'nın resmen tanındığı bildirildiğine göre, Yeşilordu'nun da ı 920 sonlarında kurulduğu iddiası hesabsız ve ölçüsüzdür. İstikiiii Mahkeme­ si huzurundaki ifadesinde Vakkas Feridin: " Partinin miilga Komiinist Partisi'ne in­ kılô.b ettiğinden malumatım yokdur. Ben burayı Eylul'de terk ettiğimi vesika ile isbat ede­ rim"demesinden de, Yeşilordu'nun Eylul ı g2o'den önce kurulduğu aşikardır. Bay­ tar Salih'in mahkeme ifadesi de bu hususu doğrulamakdadır. Danışıklı (Türkiye Komünist Partisi)'nin Yeşilordu'dan sonra, bütün bu mu­ zır cereyanları kontrol altına almak üzere kurulduğu katiyede bilindiğine ve bu resmi partinin ise ı 8 Ekim ı g2o'de kurulmuş bulunmasına göre, Yeşilordu'nun bu tarihden önce mevcudiyeti kabul edilmelidir. İncelemeler açıkca ortaya koymakdadır ki, kurucuları ve faal üyeleri arasın­ da komünist olmayan ve nitekim meselenin içyuzu meydana çıkınca, Atatürk'ün uyarma ve isteğine uyarak, bu kuruluşla ilişkilerini derhal kesen "yanılmışlar", "aldatılmışlar" bulunduğu gibi; Mustafa Kemal Paşa'ya son derece yakın ve bu hareketin gelişmesini, gerçek yüzünü takip, teşhis ve tesbit ile vazi­ feli oldukları anlaşılan anti-komünist kimseler de mevcuttur. Diğer tarafdan, maksatlı olarak Yeşilordu Cemıjetı'nin teşekkülüne ve bu hareketin yürütülmesi­ ne, idaresine sonuna kadar devam etmiş; kapatılmasına rıza göstermemiş; mese­ lenin mahkemeye intikalinde de suçu sabit olmuş veya faaliyetlerini, Yeşilordu'yu takip eden (Halk Zümresi)'ne veya (Halk İştirakiylın Fırkası)'na intikal veya (Gizli Türk Komünist Partisi)'ne ittihak ettirmiş, Rusya'daki komünist kuruluş­ ların işbirlikçisi ve Ankara'daki Rus elçisi Budu Mdivanı'nin alet ve ajanı kimse­ ler, aşın bolşeviklik ve komünistlik tarafdarları da vardır. Bunlar, malumatı olmadan Mustafa Kemal Paşa'nın adını istismara yelten­ mişler; bazıları, yollarının hak yolu, Allah yolu olduğunu iddia ederek atılım ve faaliyetlerine "dini'', "islami'' bir veche vermek sahtekarlığında da bulunmuşlar­ dır. Adana Milletvekillerinden Damar Ankoğlu, hatıratarında şöyle diyor: 331

"Rus elçisi Mdivani'nin gösterişi seven bir arnele bozuntusundan farkı yokdu. " 330 Mete Tunçay: a.g.e., s. 74· 33 1 Damar (Zamir) Ankoğlu: Hatıralanm, İstanbul

ı g6 ı , ss. 205-207.


MİLLI MCCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

220

". . . HiikUmetimi;:;den ar;:; u ettiğini göremediğinden, el altından tarafdar kazanıp Meclis 'e bumunu sokmak istedi. Bu ar;:;ulannı yerine getirecek ;:;evô.tı bulmakda . miişkii/ata uğramadı. Esô.sen komv"ni;:;me hazırlanmış bir ;:;emin de mevcullu. Mdi­ vani 'nin gelişinden sonra * kalpaklan kırmızı çuhalılann adedi de artmaya başlamış­ dı. reşilordu miintesipleri var kuvvetleriyle gizliden giı;liye çalışmakda devam ediyor, başı Çerkes Edhem ve kardeşlerine kadar dayanıyordu. Eskişehir'de Arif Oruç'un çı­ kardığı (reni Diinyô.) gazetesi de bu zeminde ya;:;ılanna devam ediyor, munta;:;aman Ankara ya gönderiliyor, bir kısmı da miive;:;;:; ilere elden sallırılıyordu. " ". . . Meclis 'de, Tesaniil, istik/al, Halk ,Ziimresi, Isiahat namlan altında lama­ men grup hô.linde taa;:;;:;uv etmemiş hi;:;ipler mevcullu. Fakat bunlann içinde isim vermeyeni adsı;:; şekilde sinsi sinsi çalışan, Nô.;:;ım (Tokat), Mehmed Şiik:rii (Afyon), Şeyh Servet Efendi ve arkadaşlan Tiirk komünizminin öneiiieri sayılıyor/ardı. " reşilordu'nun kurucu ve yöneticisi Merkez Teşkilatı'ndan başka, Ankara ve Eskişehir'de birer "Hey'et-i Merkeziye" veyahud Vilayet İdare ve Bölge Hey'et­ leri de vücude getirilmişdir. Bu hareketin Ordu'ya yayılmasına da büyük çaba harcanmışdır. reşilordu ayrıca, Eskişehir'de açık komünistlik propagandası ya­ pan, Arif Oruç ve Mustafa Nuri tarafından idare edilen (Yeni Dünya) adlı bir de yayın organını faaliyete geçirmişdir. Bursa, Afyon, Kayseri, Elazığ ve Mersin gi­ bi bazı illerde de Vilayet Merkez Hey' eti teşkiline teşebbüs edilmişdir. Hükfımete başvurulmadan, izinsiz ve yeminle, güvenilir üyeler almak sure­ tiyle kurulan reşilordu'nun kadrosunda, 1 4 Büyük Millet Meclisi mensubu bulu­ nuyordu. Umumi Merkez'inde ilk kabinedeki Sıhhiye ve sonra Dahiliye Vekili ve Meclis Reisvekili bulunan Dr. Adnan (Adıvar), Dahiliye ve Maliye Vekili Hakkı Behiç, eski Valilerden Tokat Meb'usu Nô.;:;ım, Muğla Meb'usu runus Nô.di (Aba­ lıoğlu), Saruhan Meb'usları ibrô.him Siireyya ve Reşid (Çerkes Edhem'in ağabeyisi), Eskişehir Meb'usu Eyiib Sabn� İzmit Meb'usları Sım ve Harndi Nô.mık, Dersim Meb'usu Dr. Mustafa Beyldl e , Bursa Meb'usu Şeyh Servet Efendi, Eskişehir Meb'usu Rusrev Sô.mi ve Bursa Meb'usu Muhiddin Bahô. (Pars) bu Meclis men­ subu üyelerdendi.

reşilordu'ya girmiş bu meb'usların yemin töreni, Şeyh Servet Efendı nin dela­ letiyle Hakkı Behiç Bey'in evinde yapılmışdır. Bunlar arasında en faal görünenler Hakkı Behiç, runus Nô.di, Eyüp Sabri, Nô.;:;ım ve Çerkes Reşid Bey/ddi. '

Eski bir komünist yazar, reşilordu Genel Merkezi'ne dahil parlamento üye­ leri arasındaki vekilieri sayarken, rahmetli Celal Bayar ın adını da ekiemişdir ki, yanlış ve yalandır. Rahmetli Dr. Rıza Nur Bey'den şahsen bu konuda sorduğum ve öğrendiğim husus, Celal Bey' in ne reşilordu'ya, ne de Türkiye Komünist Par­ tisi'ne girmediği şeklindedir. Nitekim daha önce ve son 3 Haziran ı g8s'de sayın •

Budu ivldivani, Verbov ve Angarskij Upmal'dan sonra Ankara'ya ı g Şubat ı g2 ı 'de gelmiş Sovyet temsilcisidir.


YEŞİLORDU CEMİYETİ

22ı

Baya;la yapdığım görüşmelerde, kendilerinin bu iki kuruluşda asla bulunmadı­ ğını aynntılanyla açıklamışlardır. Aslında, (Yeşilordu) Umumi Merkezi'nde 14 parlarneoterin mevcud olduğu İstiklal Mahkemesi tutanaklarınca da tesbit edilmişdir ve burada Geliii Bey'in adı hiçbir şekilde geçrnemekdedir. Nazım Bey, mahkeme huzurunda kendisiyle bir­ likde 1 3 Meclis üyesinin adlarını saymış, yalnız Afyonkarahisar Meb'usu Meh­ med Şiikrii Bey' i unutmuşdur. Yeşilordu'nun Ankara Merkez Hey'eti'ni teşkile, Eskişehir Meb'usu Rusrev Sami Bey'le, Hayvan Hastahanesi Müdürü Binbaşı Hacıoğlu Salih Bey vazifelendi­ rilmişlerdir. Hacıoğlu Salih Bey, daha başlangıçda azılı bir komünistti ve nitekim ileride, 1 927 komünist tutuklamalanndan sonra, Sovyetlerin İstanbul Konsolos­ luğu'ndan vize alarak Moskova'ya kaçmış ve Stalin'in ı 930 yıllarında sürdürerek veya kurşuna dizdirerek tasfiye ettiği ı ooo kadar Türkiyeli komünistler meya­ nında bir kolhaz'da öldürülmüşdür. 332 Mülkiye kaymakamlanndan Vakkas Ferid, Öğretmen Manastırlı Mustafa Nu­ Gazeteci Arif Oruç, Meclis Matbaası Müdürü Feridun (Kandemir) Beyler de Ankara Merkez Hey' eti'nde bulunuyorlardı. n,

Yeşilordu'nun Ankara ve Eskişehir'deki gizli komünist kuruluşlarla ve Rus­ ya'daki Türkiye ile ilgili komünist eleman ve teşekküllerle irtibatı bilhassa Bay­ tar Hacıoğlu Salih, Vakkas Ferid ve Arif Oruç Beyler'le oluyor ve bu yolda bolşevik teşkilatçı Şehidullah ile oğlu ,Ziynetullah Nuşirvan'ın, Rus Sefaretinden Şerif Mana­ tof ile Ernek Gazetesi sahibi Ahmed Hilmi ve Bakkal Ahmetlin faaliyet ve çalış­ malan görülüyordu. Sonuç ise, Gebesoy'un özetiediği gibi şöyledir: 333

33 2 a) Aclan Sayılgan: S.S. C. B.

ve Sultan Galiev, Ankara ı 966, s. 64. b) Aclan Sayılgan: Soldaki Çatlaklar, Ankara ı 966, ss. 6-7. NOT: Hacıoğlu Salih'le ilgili olarak ı 967'de yayımlanan kitabımızda şu bilgi yer almakdadır: "Baytar Salih'in karısı Sabiha Sünbül, halen ( ı 967) Moskova'dadır. ı 965 Şubatında kendisiyle ko­ nuşan (A.A.)'ya aynen şunları nakletmişdir: ı 929/ ı 930 yıllarında Türkiye'den, abiamın öldüğüne dair ve yurda dönrnerni bildiren bir haber alrnışdırn. Önce Sovyet Dışişleri'ne müracaat ettim. Ba­ na, Türk Sefareti'ne başvurmarnı bildirdiler. Türk Sefareti'ne gittim. Bana kahve ikrarn ettiler, hüsn-ü kabul gösterdiler. Ve bir dilekçe ile müracaat etrnerni istediler. Sefareti ikinci ziyaretimin gecesinde, polisler yattığırnız odayı bastılar ve kan-koca, bizi Merkez'e götürdüler. "Bir kahveye Sovyetleri sattın" itharnı ile Çeka bizi ı s yıl 6 ay Toplanma Kampı'nda ikarnete mahkum etti. İlk zamanlar, Altaydaki bu kampta kan-koca beraberdik. Kısa bir zaman sonra bizi ayırdılar; kısa bir müddet sonra da kocarn Baytar Salih'in inme inerek (?) öldüğü haberini verdiler. Kızım da Azer­ baycan'da ölmüşdü. Ben (Sabiha Sünbül), Kruşçef zamanına kadar karnplarda, kolhozlarda kal­ dım. Kampdan kurtulunca, Düşkünler Vurdu'na koymak istediler. Fakat Nazım Hikmet'in delale­ tiyle Hükumet bana 8o ruble aylık bağladı." (Bk. Dr. Fethi Tevetoğlıı: a.g.e., s. ı 47, Dipnot). 333 Ali Fuad Cebesoy: a.g.e., s. 466.


222

MİLLl MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

"Anadolu halkı ne reşilordu 'ya ve ne de Komiinist Partisi 'ne iltifat etmemişler­ di. Bu teşebbiislerin ancak bazı yerlerde, o da mahdud kimseler iizerinde te 'siri gonilmiişdii. Fakat bir kısım meb 'uslanmızın kendilerini bu yeni cereyanlara kaptır­ mış olmalan soylentisi fena bir te 'sir bırakmakdan hali kalmamışdı. Bu gi;;li teşki­ latın ve cereyanın Orduya da sirayet belirtileri goriilmiişse de derhal aniine geçilmiş­ di. "


YEŞİ LORDU' NUN YAYIMLADIGI BEYANNAME, TALiMATNAME VE NİZAMNAMELER



YEŞİLORDU BEYANNAMESi

Eski diinya, birkaç zenginin, milyonlarca insanlan esir gibi çalıştırarak, bu mil­ yonlarca insanın açlık ve sefa/etine karşı kendi rahatlık/arını te 'min etmesinden başka birşey değildir. Köyliiler, çiftçiler, bağcılar, bahçeciler, kunduracı/ar, yemeniciler,duvarcı/ar, ma­ rangoz/ar, arabacı/ar, velhasıl ayağı ile ve kolu ile çalışan biitiin işçiler, geceyi giindiize katarak çalışır çabalar/ar, pek zorlukla karınlarını ancak kuru ekmekle do­ yurabilirler. Hasta olurlar, aç ve ildçsız kalırlar, onlara ne ekmek veren olur, ne de ilaç veren ve ne de hekim getiren bulunur. Diinyada yenen, giyilen her şeyi fukara meydana getirir. Evleri, konak/an, sa­ ray/an arnele çalışarak yapar. Fakat kendi aç, çıplak, sefil, evsiz, yurdsuzdur. Aşar diye alırlar, vergi diye alırlar, iade diye alırlar. .?_ava/lı köylü� her tiirlii vergi/ere katlanır, ne yolu yapılır, ne mektebi yapılır, ne çocuğu oku tu lur. . . Fukaranın haynna h iç bir iş gönilmez. Ne davasına bakan olur, ne de kimse ona, insan diye bakar. Sanki Allh köylüyü� ameleyi, fukarayı, zenginlere kul kö"le ol­ mak için yaratmışdır. Ey köyliiler, fukara/ar, ey çalışkan çiftçiler, namus/u ırgat/ar ve arneleler gö?_le­ rinizi açınız, etrafımza dikkatle bakınız!. . . Etrafınızda bulunan beyler, ağalar kim­ lerdir bilir misiniz? Onlar da sizin gibi insandır. Allahın indinde aranızda hiç bir fark yokdur. Allah insanlan hep eşit yaratmışdır. Sizi fukara yapan, cahil yapan bu ;:.alim adamların şerrinden kurtulmak için, başınızı bir az kaldınnız, sesinizi yiiksel­ tiniz, onlardan korkmayını;:;,! Onlar kendi kendilerine size bir şey yapamaz/ar. Rus­ ya 'dan gelen haberlerden, Rusya 'da çiftçi ve askerin yapdıklan işleri herkes yavaş ya­ vaş ögreniyor. Onlar yeni bir diinya yapıyorlar. Eski idare/eri, eski hükumetleri ta­ mamen değişdirmişler, yeni idare, yeni hükumetler yapıyorlar. . Yeni dü.nya bambaşka oluyor. Yeni dünyada hiikumet hep fukaranın eline geçdi. Hükumet adamlarını fukara seçiyor. Vali/er, mutasamf/ar, kaymakamlar hep orta­ . dan kalktı. .?_engin, fakir, büyük, küÇük, bey, ağa hep eşit oldu. Rü tbeler hep /ağvol­ du. Bütü·n insanlar kardeş ve arkadaş gibi çalışıyor, geçiniyor. Dögmek, sögmek gibi şeyler ortadan kalkdı. Hep kardeş ve arkadaş oldu. Nefer, neferliğini ve vazifesini bi­ liyor. .?_abitinden ne emir alırsa derhal ifa ediyor. Çünkü o emri neferin ifa etmesi, vazifedir. .?_abitin va;:;,ifes! söylemek, neferin de yapmakdır. işte o kadar. . . Vazifesini yapmayan her kim olursa olsun, mutlaka şiddetle ce­ zalandırılıyor. Mal, mülk sahibi olmak da yasak olduğu için rüŞvet, anafor, hırsızF. 75


MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

lık, yalancılık, dolandıncılık, kamikn ortadan kalkmışdır. Herkes insanlığı anlamış, herkes birbirine eşit olmuş. . . Biz de biiyle olacağız, biz de bu yola gidiyoruz. YEŞİLORDU TALiMATNAMESi

7 Asya 'nın saf ve nezih ahlô.k ve ma işetini, emperyalist, kapitalist namları altında Avrupa sefahetk ihlô.l etmek için her vakitten ziyade Şark 'a taarruz ederek zavallı Asya halkını ezip yutmağa çalışan bugiinkii asker, tiiccar ve politikacı Avru­ pa 'nın bu yoldaki çalışmalarına karşı durarak Asya 'da ahlô.ki ve insani bir yaşama ve Şark 'da da, Şark 'ın kendisine mahsus olan temiz ve saf ahlô.kını tesbit edip koru­ yacak bir ittihad viicuda getirmek gayesiyle çalışan fikir sahibierinin viicuda getirecek­ leri mesai silri/esine ve içtihad saflarına "rEŞiLORDU" namı verilmişdir. -

2 rEŞiLORDU, ihtikar, hırsıdık demek olan sermayeyi, Allahın kullan arasında ağır, elim fakr-ii servet ihdas eden temelliikieri mazlum insanlan birbirine kırdıran ve tiiccar A vrupa 'nın muhtekir ve sarraf diptomatları elinde cihanın bir oyuncak ve insanların birer esir olmasını isti/.zamdan başka neticeler vermeyen her muharebeyi ve her askerfiği nefretle karşılar ve bunlarla miicadek eder. rEŞiLOR­ DU'nun biitiin saflan ve biitiin çalışmalan bir noktaya miiteveccihdir: Beşerin saade­ ti ve buna varmak için samimi bir Asya halk ittihadı. . rEŞiLORD U'nun yeşil ci­ had bayrağında şu ciimkyi aynen nakşedilmiş bilmelidir: Asya, Asyalılarındır. Asya artık kapılarını muharebe, sermaye, ihtikar, sınıflar, ihtiraslar facialanna ebediyerı kapamışdır. -

3 rEŞiLORDU, bir Umumi Merkez ik Vilô.yetler, Liva merkezleri olan şehirlerde, kaza merkezi olan kasaba/arda, nahiye ve köylerde kurulmuş Merkez Hey 'etleriyle idare olunur. Umumi Merkezler, halkın saadeti, beşeriyelin kemal, refah miisavatını kendisi için umde edinmiş insanlardan teşekkiil eder. Bunların arasına sermaye sahiblerinden, faizcilerden, büyü"k emlô.k sahiblerinden, bilhassa şehirlerde, kasabalarda oturup, köylerde köylüleri çalıştırarak arazi ve değirmen işletenler ve bu suretle köylüyü· ortakçı/ık ve mü"rabahacılık adları altında ezmeğe alışmış olan kimse­ ler bulunamaz. Büyiik tüccardan, komisyonculuk, dellô.llık, sarraflık gibi müstahsil­ lerk müstehlikler arasında ihtikara alışmış, gayri insani kazançlar peşinde koşmuş adamların merkezlerde yeri yokdur. -

Merkezlerde çalışacak arkadaşlar, beşer arasında sınıf, fakir/ik, zenginlik farkla­ n gözeten kanunlarla meşbu olmasın, hakiki insanlık saadetini görecek derecelerde rohen yükselmiş memurlar, doktorlar, muallimler, san 'atkarlar, rençberler, yarıcı lar, hizmetçiler velhasıl aylık ve gü"ndelik iicretlerk çalışan ve yaşıyan fikir ve beden kuv­ vetleriyle meşgul insanlardan seçilirler ve bunlar merkezlerde inkılô.p nü"vesini teşkil ederler. Merkezler teşekkül eder etmez, bü"tü"n arkadaşlar gayelerine siidık kalacaklarına ve inkılô.bın fiilen tahakkukuna kadar biitiin teşkilô.t ve icraatta son derece gizliliğe ve son derece samirniyete bağlı ve riayatkar olacaklarına yemin edeceklerdir.


YEŞİLORDU CEMİYETİ

227

4 YEŞİLORDU, ô.lemde başlayan sosyalist ve bilhassa bolşevik harelcô.tının yanlış olarak bir şelcavet ve yağmacılık suretinde teliikici olunmasından çılcacak lcan­ şılclığın aniine geçecek ve bu babdaki efkô.r ve temayiilleri Icendi gayesine doğru çelce­ cek ve Icendi malesadı dairesinde temerkiiz ettirecelcdir. Bilhassa Rusya 'dan bizim ta­ rafa geçecek her hangi bir adam, ehemmiyetle tetkik nazan altına alınacak ve bu hô.le göre el altında bulundurulacalcdır. -

5 Merkez dışında arkadaş bulup fikir ve teşebbiis ordusunu çoğa/tmale en miihim bir işdir. .Nô.musuna, fikrine emniyet olunacak her kimse diğer maddede tas­ rih olunan (tü"ccar, komisyoncu, sarraf ve ihtilcô.ra alışmış kimse) içinde bulunsalar da gaye/erimize sô.dık kalacağına Mer/cez Hey 'etlerince tam lcanaat bulunmak şartiyle efrad meyanına alınır/ar. -

6 Alınacak her kimsenin, efraddan bir rehberi ve iki şô.hidi bulunur ve bun­ lardan başicasını tanımaz. Efrad, mer/cez/erden verilecek emir/ere ô.id düŞiincelerini rehberiere bildirmek hakkı da efrad için kabul edilmişdir. -

7 Yeminini tutmayıp gaye/erimize varmamıza ô.id teşebbüslerimizi baltalamale suretiyle ihô.netleri, mer/cezlerin şô.hidlere ve deliliere dayanan tah/cikatı ile sô.bit olan­ lar idam o/unurlar. İdam kararını her hey 'et Icendi mes 'uliyeti altında icra eder. Her mer/cezin ehemmiyetine göre, ikiden on 'a kadar jedô.isi ve icra adamlan vardır. YE­ ŞİLORDU'nun piş-i-azmine dikilecek engelleri cebren kırarak, istihsali zaruri göru"len malesatlar hakkında, merkezlerden verilen kararı, gizlice ve gecilcdirmeden ic­ ra ederler. Fedô.iler, merkezlerinin verecekleri kararlar ile gere/ediğinde birleşirler. Me­ se/ii köy/erin ikişerden ibô.ret olan fedô.ileri, lcö"yiin tô.bi olduğu nahiyenin fedô.ileri ile ve sırasiyle lcasaba fedô.ileriyle birleşerek, takım, bölük, tabur hô.linde toplanırlar. Ta­ kım, bölük, tabur sancaklan yeşildir. Fedô.iler, umumiyel/e aslcerlik etmiş pişkin ba­ bayiğitlerden seçilir. Fedô.i, yazıldığı giinden i 'tibô.ren yanında bir mavzer/e ü"çyü?. fi­ şe/c bulundurur. -

8 YEŞİLORDU bir "Beşer Saô.deti" teşkiliitıdır. Onun nazannda kan dökmek, kadınları, dul ve sefil, evliidiarı kimsesiz ve yetim bırakmak dü"nyô.nın en büyük fenalığıdır. Ancak halkı muharebe gibi siyasi musibetlerden, fakirlik ve serma­ yedarlık gibi sosyal sefahat ve sefaletierden kurtarmak, büyiik te 'sisleri yıkmak ile ka­ bil olacağından, gayemizin husulü"ne kadar maatteessüf bu yolda bô.zı icraatta bulun­ mağa muztar kalacağız. -

9 Gayeterimize jikren karşı olanlar, kendilerinden fiili zararlar gelmedilcçe, ıslah ve idô.resi kabil unsurlar sayılır pe bunların fikri muhalefet/erine, fikri mü'dafaa ve teşebbüslerle mukabele edilir. Fiilen muhalefette bulunanlar jaô.liyetlerini, o yerin mer/cez hey 'etini malesat uğrunda, zorluğa düŞü"recek dereceye vardırdıklan takdirde, ilk defa uyuşturucu usuller/e ısliiha çalışılır, ısliiMan iimid lcesildiği zaman, nô.çar imha o/unurlar. -

70 Servet ve sermaye sô.hiblerinden ve büyiik emiii/c ve akar erbô.bından olup da jikrindeki yü"leseklik, ruhundaki necabet sô.ikası ile gayelerimizi lcendisi için de bir -


228

MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

ideal edinen/erin, YEŞİLORDU'ya girmek teşebbiisiindeki ciddiyeti, servet ve serma­ yesinden Ordu 'ya edeceği fedakarlıkltı iilçiiliir ve ilk tecriibe bu fedalcarlıkla başlar. İnkıtaba başlamak zamanı gelinceye kadar, hiikumetlerin bugiinkü' teşki­ 11 tatlannı muhafaza /aı:.ım geleceğinden ve Mf şekavetten ibaret olan her nevi hırsız­ lık, yağmacılık kat 'iyyen memnu ' ve menfor olduğundan merkezler, hü'kumetlerin her türlü' meşru ' ve kanuni çalışmalanna müzahir olacak, şekavetin önü'ne geçebitmek için elden gelen çabayı yapmakda kusur etmeyecekdir. Her merkez, bulunduğu yerin en niifuzlu ve en aydın hü'kumet memurlarını elde ederek,gayemize yararlı kılmağa çalışacakdır. Şu kadar var ki: Bunun için biraz fazla dikkat ve fazla ihtiyat /azım­ dır. -

12 Umumi Merkez, nezaret ve mürakabesini, murahhaslan vasıtasıyla ya­ İ par. rEŞ LORDU'nun jikirierini yaymağa mahsus bir gazetesi olacakdır. -

NETiCE

Alem, bir biiyiik inkıtap karşısındadır. Avrupa 'da bir kısım ilim adam/an, "Sosyalizm " mesleği dairesinde, Batının medeniyet perdesi altındaki redaet ve cinayet­ lerini yıkmak, ortadan kaldırmak için "Bur.Juvazi " denilen muhtekir ve muhterislerle mücadele ediyor. Bunların en büyük gayesi, çok zenginlerin taşkın sefahetleriyle, fu­ kara takımını yoksullukdan doğan sefa/etine bir had tayin etmekdir. "İslamiyet ve Şer-i Muhammed!" bu esaslan binü'çyüz yıl önce, Zekat, Fitre ve Kurban gibi veei­ beler/e koymuş ve terviç etmiş olduğundan, Müslü'manlar bu alemin terviç etmiş oldu­ ğu bu sosyal inkıtaptan zarar gö'rmek değil, aksine fayda/anacak/ardır. Bunun içindir ki, teşkitatımızın bir umdesi de sosyalizm harekatından istifade etmek ve onlara yar­ dım etmekdir. Her merkez hey 'eti, bu umdeyi göz öniinde ehemmiyetle tutacak ve in­ kıtabın tamamiyle husulü'ne kadar Zekat, Fitre ve Kurban gibi şeriatın fukara hakkı olmak üzere zenginlere yük/ediği veeibeler/e miinasib surette toplatarak,çalışma gücünü' kaybetmiş olanlara dağıtacakdır. YEŞİLORDU NİZAMNAMESİ

1 TÜRKirE rEŞİLORD U TEŞKiLA TI, Avrupa emperyalizminin hülul ve istila siyasetini Asya 'dan tard etmek üzere teşekkül etmiş bir mv."cadele kuruluşu­ dur. -

2 rEŞİLORDU umum Türkiye'de dahi her nevi emperyalizm cereyanlarını ve sermaye/erin haksız tegallüp ve tahakkümlerini ref ve izale etmekde tereddüt et­ mez. -

3 rEŞİLORDU, arazi ve umumi servetten bütün efrad-ı aha/inin, ancak zati safleri ve maddi ve manevi kabiliyelleri nisbetinde fayda/anmasını te 'mine çalı­ şır. -


YEŞİLORDU CEMİYETİ

4 Su, hava, ışık ve hararet gibi hayatı menfaallerden sayılan ve umumz olan toprağın hiikii.metçe idaresini ve halkın meccanen müŞterek mesaisine tahsisini esaslı ısiahat cümlesinden sayar. -

5 Menkul ve servet sağlayan sermayelerden hasıl olacak faydanın şahıslara ve , aile/ere değil, bü'tiin efrad-ı ahaliye te mini için iktisadi idarede hiikii.metin şiddetli müdahalesine tarafdardır. -

6 YEŞiLORDU, servet tevlid etmeyen sus ve kullanma eşyasının bugü'ne ka­ dar devam edip-gelen tasarruf hakianna riayet etmekle beraber bundan sonra birikme­ sine mani olacak tedbirleri vazifelerinin en ehemmiyetlisi olarak telakki eder. , 7 YEŞiLORDU, cemiyet hayatında Halk Hü'kii.meti ni ve tam bir "iştirak-i mesai" usulü'n ü' kabul eder. -

-

8 YEŞiLORDU, harb ve askerlikden, kuvvetin kaynak olduğu temellük hak­ kı davalanndan nefret eder. Muharebe ve mücadeleyi, ancak bu dava/ara mani olmak , için emperyalizmi imhô. edinceye kadar meşru görebilir. -

9 YEŞiLORDU, yığılmış veya miras kalmış altun/ann gölgesinde daima , amir ve mü'tehakkim yaşayan azınlıklara mukabil, ı:.arurf ihtiyaçlan nı bile te min edemiyerek mü'temadiyen azınlıklar hesabına çalışan esir insaniann teşkil edeceği ço­ ğunluk ordusudur ve hedef bu çoğunluğun refah ve saadeti, hiirriyet ve selametidir. -

70 YEŞiLORDU, yalnız:. adalf ve fikri emeğinin karşılığı olarak yaşayan , rençber, amele, hademe, me m ur gibi beşeriyelin hakiki hadimlerini teşkilatının en sağlam unsurlan olarak bilir. -

77 YEŞiLORDU, ı:.atl sa y ile cemiyet hayatında yer bularnıyacak aceı:.eyi ve ihtiyar, malul ve mariz olan/an, umumf hayatın ortaklaşa ve eşit menfaatlerinden ayıramaı:,. -

72

-

YEŞiLORDU aile hayatına saygı/ıdır.

73 YEŞiLORDU, islamiyelin biitiin içtimat esasianna dayanarak asr-ı saa­ detin müŞterek samirniyetini iadeye ve Batıdan gelen kendini beğenmiş ihtiraslan As­ , ya dan atmağa çalışmakta yolunu Hak yolu, Allah yolu bilir. -

74 YEŞİLORDU terbiyede, geleceği haı:.ırlama işlerinde, kardeşliği her şeye hô.kim kılmak umdesini kabul eder. -

75 Okul eğitimini, cemiyetin müŞterek hayatındaki esaslara göre, parasız:. mecburi ve yatılı olarak sağlamaya tarafdardır. -

76 YEŞiLORDU adalet esaslannda, neticeler ve hadiseler ile değil, sebebler , , ve te sir/er/e miicô.delenin verimli ve te sir/i olduğuna inanır. Bu sebeb/e, her nevi ih­ tiraslarla rüÇhan ve tefevvuk iddialannı, ruhf marazlan, irsl illetleri ıslah edecek mü'esseselere mahkeme/erden, hapishanelerden ve bunlara miintehi olan biitü'n ciirü'm ve ceı:.a hakkındaki nazariyelerden ı:.iyade ehemmiyet verir. -


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

7 7 - YEŞiLORD U, m ağır ciirmii emperyalizm oltırak telôkki ve idam ceza­ sını yalnız bunun tarafdarltın hakkında meşru ' mukabele oltırak lcııbul eder. 78 YEŞiLORDU, ah/ak işlerinde içtimal fayda esasını takip eder. Hayır ve şer ancak cemiyetin ve beşeriyelin müşterek saadeti itiyadiyle kabil-i tefrikdir. -

79 - YEŞiLORDU, kızıl inkılôp ordultınnın samimi bir lcıırdeşlik ile ebediym bağiısı

ve

miittefikidir.

20 - YELiLORDU'nun farilc alômeti, yeşil bayrakdır. is/am lcıırdeşliği bu bayrak altında teessüs ve insanitır arasında kızıl ve yeşil bayrakltın n ittihadı, mes 'ud inkılôba ve gerçek saadete yönelen çalışmaltın tamamltıyacakdır. 27 YEŞiLORD U, Tü"rkiye 'de gizli bir Umumi Merkez ile idare olunur. Umumi Merkez, bütiin YEŞiLORD U teşkilôtına malik memleketler/e bağlı olduğu gibi, Moskova ve Kızılordu 'ltın merkezi ile de miinasebettedir. -

22 Köylere lcııdar her memlekette, YEŞiLORD U'nun Umumi Merkez 'ine bağlı gizli Merkez Hey 'etleri vardır. -

23 Teşkilôtın şimdilik vazifesi, işbu programdaki esasltınn hallcıı neşir ve Iti­ mimi ile gelecekdeki faaliyet zemininin hızltı hazırltınmasıdır. -

24 Umumi Merkez fiilen harekete geçmek zamanını, dış merkezler/e haber­ leşme ile tesbit ederek büyük faaliyet merkezlerini ta yin ve murahhasltınnı izam eyle­ yecekdir. -

25 YEŞiLORD U'nun inkılôp hareketi, tahmin olunduğundan daha yakındır ve beşerin saadet ve kurtuluşu bu harekettedir. -

26 - YEŞiLORD U'nun teşkilôtına mmsub olup da emperyalizm lehinde gaye­ mize hıyanet eden derhal idam olunur. 27 - idam hükmü; Umum Mer/cez 'ce verilir ve şimdilik gizli ve hususl vasıta­ ltırltı icra edilir. 28 YEŞiLORDU'nun umumi masraf/tın, gizli surette topltınacak ianelerle, mmsubltınnın vereceği aidattan tedarik olunur. -

29 iane topltımakda şilctiyetlere ve YEŞiLORD U'nun teşkilôtının genişletil­ mesine mani' altıcak baskı/tır ile, aleyhtan cereyanltın arttırmağa sebeb altıcak zor ve tehditler lcıı t 'iyym yasakdır. -

30 - Umumi Merkez ve gelirleri, Merkez Hey 'eti 'nden gönderilecek yüzde yir­ mi hisse ile, kendi hususl teşebbüslerinin sağltıyacağı menfaallerden terekküp eder.

37 - YEŞiLORDU umdelerinin neşr ve tamimi için malcııle, risale ve kitabitır yazan fikir ve lcıılem erbabı, Umumi Merkez 'ce taltif edilir. 32 - YEŞiLORDU, umdelerinin aleyhinde neşriyat ve teşvikatta bulunanltıra, şimdilik beşerin saadetine raci o/tın büyü"k inkılôbın mahiyeti ihtiyatlı bir lisanltı an­ ltıtıltırak fikirlerini düi_eltmeğe gayret edilir.


YEŞİLORDU CEMİYETİ

231

Açıkca görülmekcledir ki, bu gerçekden ibret verici belgeler, rEŞiLOR­ D Unun bildiri, tüzük ve yönetmeliği, harfi harfine komünizmin, bolşevizmin Rusya'daki kanlı, milyonlarca insanın hayatına malolan tatbikatının kopyası prensib ve metodlardan oluşmakdadırlar. Ayrıca İslam dinini istismar etmek üzere ne sahte ve korkunç yorumlara da yer verdikleri sergilenmekdedir. Bütün bunlar, rEŞiLORD Unun gerçek yüzünü ve amacını açıklamakdadır. Herbiri üzerinde dikkatle incelemeler yapılması zorunlu olan bu belgeler­ den yalnız son "Nizamname", ileride, ı g3 ı 'de İnkılap Yolu adlı gizli ve yasak komünist dergisinin 3-4. sayısında tam metni çıkan 57 maddelik (Türkiye Komünist Partisi Programı) ile karşılaşdırılması, 334 yalnız rEŞiLORD Unun o günkü değil, günümüze kadar zincirleme devam edegelen komünist faaliyetle­ rin topyekun mahiyetleri hakkında doğru bir değerlendirme ve hükmü ortaya koyar. 335 Ankara Merkez Hey'eti'nin Vakkas Ferid Bey başkanlığındaki, Saruhan Meb'usu Reşid, İzmit Meb'usu Harndi Namık ve Bursa Meb'usu Şeyh Servet Efen­ dı lerin de hazır bulundukları bir toplantıda, Vakkas Bey, reşilordu' culara "Yoldaş­ larım" diye hitabederek yapdığı konuşma arasında, Mustafa Kemal Paşa'nın ken­ dileriyle hem-fikir oldukları propagandasını da sokuşduruyordu: '

"roldaşlanm, ben tam on yıldır bu yoldayım, genç yaşımda istanbul'da bulun­ duğum sırada iktisad dersleri arasında merak ederek tekrar tekrar okuduğum birçok kitablar meyanında Karl Marks 'ın (Kapital) 'ı ile de gözlerim açılmağa başladığı za­ mandan beri, bizim zavallı, perişan ve harap memleketimizin kurtulup refah ve saa­ dete kavuşması için tek çıkar yolun hangisi olduğunu bulur gibi olmuşdum. Bu yot sosyalizm yoludur. Bilhassa bugiin içine diişdiiğiimüi_ felAketlerden biz, sosyalizmden başka bir yolla kat 'iyyen kurtulamayız. Diişmanlan memleketimizden def edip atsak bile, bu yolda bulunmazsak, kat 'iyyen fakr-iı" zaruretten ve sefa/etten kurtulmamıza imkan yokdur. Esasen, Mustafa Kemal Paşa Hazretleri de tamamiyle aynı fikirde­ dirler. Huzurlanna kabul olunmak şerefine mazhar olduğum Paşa Hazretleri, evet, bizimle aynı fikirde olduklannı sarahaten ifade buyurmuş olduklan gibi, bize çalış­ malanmız hususunda muvaffakiyeller dileyerek, direktifler de vermişlerdir. roldaşlanm, bu fikir ve gaye ertrafında bu memleketin bü"tiin mü"nevver eviAdla­ riyle köylüsü� çiftçisi ve kadını-erkeği birleşip elele vermedikçe, kurtuluş yolu yokdur. Ve bugiin hamdolsun bu yolda yalnız da değiliz. Komşumuz ve diinkü. biaman düŞmanımız büyiik Rusya da, yapdığı bolşevizm inkıtabından sonra, dost hatta kar­ deş göi_ii ile bakdığını açıkca ifade ettiği Tü"rkiye 'ye bu yolda her yardımını yapmağa n•

Dr. Fethi Tevetoğlu: a.g.e., ss. 406- 1 5 . TKP Programı için ayrıca bk. a) lvar Spector: The Soviet Union and the Muslim World, 7977- 7958, University of Washington Press, Seatıle 1 959, ss. ı 1 4- 1 7. b) N ejdet Sançar: Gizli Komünist Belgeleri, Ankara ı g66, ss. 60-72. 335


232

MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

hazırdır. Bundan emin olun. . . Hayretler peşinde koşmuyoruz, evet, Rus bolşevik yol­ daşlanmızla bilfiil elele verip, aynı malesat ve gaye uğrunda, zô.lim, cebbar ve kah­ har A vrupa emperyalizmine karşı miicô.dele edeceğimiz giin yakındır. . "

YEŞİLORDU HAKKINDA NUREDDİN PAŞA'NIN UYARISI Faaliyetlerinin bilhassa Ankara, Eskişehir başda gelmek üzere Bursa, Kon­ ya, Kayseri ve Elaziz gibi şehirlerde 8-9 ay kadar sürdüğü anlaşılan rEŞiLOR­ DU HAREKETi nin 1 92 1 Ocak ayında ilk patlak verişi, her tarafda ve bilhassa sokulmak istedikleri Ordu saflarında girişdikleri propaganda faaliyetlerinin va­ him bir manzara arzetmesiyle olmuşdur. Açıkdan komünizm övücülüğü yaparak gemi azıya alan bir takım Cemiyet mensunlarının tutumları; rEŞiLORDU HAREKETini istismar için gayret göstermiş Çerkes Edhem'in malum ayaklanması ve ihaneti, reşitordu faaliyetinin hızla durdurulmasını ve tamamen hertaraf edilmesini gerekdirmişdir. 1 9 Ocak 1 337 ( 1 92 1 ) günü, Merkez Ordusu Komutanı Nureddin Paşa, Er­ kan-ı Harbiye-i Umfımiye Başkanlığı'na (647 Numaralı) şu şifreli telgrafı göndermişdi:

"Me 'zun veyô. me 'mur olarak giden bô.zı Meb 'uslarımız tarafından öteye beriye verilen iki nsalenin suretlerini leffen takdim ediyorum. Millet için elde edilmesi murad edilerı mes 'ud gayeyi arzu edenlerden im ve bu­ nun için milletin içtimal seviyesiyle miitenasip bir içtimal salah ve idô.re yeniliğine doğru gitmemiz lazım geldiğine de kaniim. Ancak bu gibi inkılaplann dağuracağı ihtilal ve inhilaller, kiitlerıin terbiyevl seviyeleriy le mô.kusen miitenasiptir. Binaenaleyh, bizde bu, şiibhesiz ô.zaml olacakdır. Miilkiimü"ziin miihim kısım­ lannı işgal eden bir hô.rici düjman karşısında bulunduğumuz bir sırada, vaziyelimi­ zin böyle bir sarsıntıya tahammül edemiyeceği tabildir. Bu sebeb/e tedricl salô.ha tô.bi olmak mecburiyetindeyiı:;. Binaenaleyh, bu gibi propagandalar bugiirı için zararlı ve bô.zı yabancı unsur/a­ nn telkinleri eseri olarak kabul edilebilir. Bu hususlarda Tiirkiye Biiyiik Millet Mec­ lisi Hükumeti 'nin nokta-i nazarı hakkında malumat verilmesini istirham eylerim. " Nureddin Paşa'nın bu takdire değer uyarıcı şikayeti sonucu, Erkan-ı Harbi­ ye-i Umfımiye Reisi (Genelkurmay Başkanı) Fevzi Paşa da, Vekiller Hey'eti Re­ isliği'ne 24 Ocak 1 92 1 tarihli şu tezkereyi yazmışdır:

"Merkez Ordusu tarafından elde edilip takdim kılınan rEŞiLORD U teşkilô.tı­ na ô.id talimatnô.menin, Bursa Meb 'usu Şeyh Servet Efendi tarafından ve diğer be­ yannamenin de Tokat Meb 'usu Nô.zım Bey 'in kardeşi -hô.len A masya 'da bulunan-


233

YEŞİLORDU CEl\IİYETİ

Lutji Efendi tarafından dağı tıldığı, vuku ' bulan istizaha cevaben Merkez Ordusu Komutanlığı 'ndan bildiritmekle arzolunur. " Bunun üzerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükumeti Reisi sıfatıyla Mustafa Kemal Paşa da işi adalete intikal ettirmiş ve Ankara İstiklal Mahkemesi Riyaseti'ne şu tezkereyi yazıp göndermişdir:

"Me 'zunen veya me 'muren giden bazı Meb 'uslar tarafından Harbiye-i Umumiye Riyaseti 'nin 79 Ocak 7927 tarih ve 647 numaralı tezkeresiyle tevdi ' olunan reşitordu Teşkilô.t ve Talimatnamesi ve olbabdaki Merkez Ordusu Komutanlığı 'nın tahriratı, Vekiller Hey 'eti 'nin 23. 7. 7927 tarihindeki toplantısında okunarak, musaddak suretleri rapten irsal kılınmışdır. " İhsan Eryavuz başkanlığındaki Ankara İstiklal Mahkemesi, yarı gizli (rE­ ŞiLORDU CEMirETi) meselesine el koyunca, gerekli tahkikatı yaptırdı ve To­ kat Meb'usu Nazım Bey ve arkadaşlarının muhakeme edilmelerine lüzum gördü. Bunun için Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden müsaade istenmişdir. Büyük Millet Meclisi'nin önce Üçüncü Şube'de ve sonra 2 1 Mart 1 337 günü gizli otu­ rum yapan Umumi Hey'et'te verilen karar gereğince Tokat Meb'usu Nazım, Af­ yonkarahisar Meb'usu Mehmed Şiikrii ve Bursa Meb'usu Şeyh Servet Efendı lerin dokunulmazlıkları kaldırılarak, bu üç Meclis üyesi muhakeme edilmek üzere İs­ tiklal Mahkemesi'ne verilmişlerdir. Adli formaliteler tamamlanınca, ilk olarak Nazım Bey tutuklu olarak İstiklal Mahkemesi huzuruna çıkarılmışdır. '

Bu muhakemenin safahatı, rEŞiLORD Unun kuruluşundan i'tibaren geçir­ diği bütün gelişmeleri ve faaliyetleri açıklaması bakımından çok önemlidir. Ayrıca, rEŞiLORDUnun devamı mahiyetindeki (Halk Zümresi), (Halk İşti­ rakiyun Fırkası) ve (Gizli Türk Komünist Partisi) ilişkilerini de gerçek taraflarıy­ la ortaya koymakdadır. Bu sebeble, muhakeme tutanaklarından konuyu aydınlatan bölümleri bura­ ya aynen almakda fayda ve zaruret mevcuttur. İstiklal Mahkemesi Tutanakları, Türkiye'de ilk kez tarafımızdan yayımlanan Türk komünistlerinin yurd dışında çıkardıkları kitab ve dergilerden ayıklanmış bilgiler, ı g67'de sunduğumuz kitabımızda ayrıntılarıyla sergilenmiş bulunu­ yor. 336 YEŞİLORDU CEMİYETİ MAHKEMESi TUTANAKLARlNDAN Mahkeme Başkanı (İhsan Eryavuz)'nın Nazım Bey'e ilk sorusu şu olmuş­ dur:

- Evvelce siyasi partilerden hangisine mensup idiniz? 336

ı ı B-335·

Dr. Fethi Tevetoğlu: Türkiye'de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler (1970- 7960), Ankara

ıg67,

ss.


l\IİLLİ :\ !ÜCADELE YILLARINDAKi KCRULUŞLAR

- Evvelce İttihadcı idim. - Ankara'da bir " reşitordu Cemiyetı" kurulmuş, zatıaliniz de bu cemiyetin Genel Merkez üyelerinden bulunuyormuşsunuz. Bu cemiyetin kuruluş maksadı nedir ve zatıallniz bu cemiyette ne tarzda vazifede bulundunuz? - Bu cemiyet, Avrupa emperyalizmi ile mücadele cemiyetidir. Bendeniz de azadan bulunuyordum. Aynı zamanda Genelsekreter seçildim. - Genel Merkez'deki üye arkadaşlarınız kaç kişi idiler ve adları nedir? - Hepsi de milletvekili olan Şeyh Servet Efendi, Doktor Adnan Bey, Hakkı Behiç Bey, Eyüb Sabri Bey, Yunus Nadi Bey, Hüsrev Sami Bey, İbrahim Süreyya Bey, Çerkes Reşid Bey, Sırrı Bey, Doktor Mustafa Bey, Harndi Bey, Muhiddin Baha Bey, bendeniz ... Şimdi hatırıma gelen işte bunlardır. - Bu cemiyet teşkilatını nerelere kadar genişletti ve bu suretle teşkilata me'mur edilen kimlerdir? - Teşkilat aslında hazırlık mahiyetinde idi. Arkadaşlar, emin oldukları kimseleri bu gayeye hizmet için teşkilata me'mur ediyorlardı. Ankara'da ve Es­ kişehir'de birer "Merkez Hey' eti" vardı. Diğerleri henüz teşekkül etmemişdi. - Ankara'da merkez teşkilatını kim yaptı ve Ankara merkezi kimlerden mü teşekkildi? - Ankara'da bir Merkez Hey'eti teşkilini Genel Merkez kararlaşdırdı ve bu işe Hüsrev Sami Bey'i me'mur ettiler. Sonraları anladık ki , Baytar Salih Bey'le bazı kimseler bu teşkilatı daha evvel yapmışlardır.. . Zannederim Konya Meb'usu Refik Bey de bu meyanda idi. - Eskişehir teşkilatma dahil Mustafa Nuri adında bir öğretmenin ifadesine göre, zatıallniz bir gün Eskişehir'e gelerek Behram Lutfi Bey adında bir zatı görmüş ve verdiğiniz fikir ve izahat dahilinde orada da teşkilat yapılmasını em­ retmişsiniz. Şu halde Eskişehir teşkilatının da tarafınızdan vücuda getirilmiş ol­ duğu anlaşılıyor. Lutfen bu hususcia izahat verir misiniz? - Biz, Yeşilordu Genel Merkezi'nin taazzuv etmesini müteakip, bazı Meb'uslar, bayram tatili münasebetiyle Bursa'ya gidiyorduk. Genel Merkez'den Yunus Nadi, İbrahim Süreyya ve daha hatırlayamadığım bir iki arkadaş bera­ berdik. Trenin Eskişehir'de durması sırasında Yunus Nadi Bey, Behram Lutfi adında bir zatı bendenize getirdi ve dedi ki : "Bu benim emin olduğum bir kim­ sedir. İbrahim Süreyya ile beraber, bunun Eskişehir teşkilatma me'mur edilme­ sini uygun gördük. Yemin ettirelim, çalışsın." Tabii, pekala dedim. Biz Bursa'da iken onlar bu teşkilatı yapmışlar. Beh­ ram Lutfi'den başka kimseyi bilmiyorum. Yalnız Bursa'dan Ankara'ya dönüşümüzde, Eskişehir Merkez Hey'eti'nden bir mektubla bir zat geldi. Mek-


23 5

YEŞİLORDU CEMİYETİ

tubda: " Eskişehir'de bir Merkez Hey'eti vücuda getirdik. Bu mektubu getiren Mustafa Nuri Efendi'dir. Bura hakkında ondan malumat alırsınız" deniyordu. Bu Mustafa Nuri Efendi meğer Manastırtı imiş. Faal Hey'et'ten olan Eyüb Sab­ ri Bey de Rumelili olduğu için ona sordum, lehinde bulundu. Mustafa Nuri'yi, bu gelişlerinde, Taşhan'daki lokantada sarhoş olarak Bol­ şeviklik lehinde konuşduğunu görmüşler, haber verdiler. Hacı Şükrü Bey'in odasında, Eyüb Sabri Bey'le Hüsrev Sami Bey'e dedim ki: "Yeşilordu böyle aşırıların, gece gündüz sarhoş adamların elinde kalırsa, biz bundan çok zarar görürüz. Tahkik ediniz, eğer bu adam gerçekden dediğim gi­ bi ise, işden çıkarınız." Her ikisi de Mustafa Nuri'nin lehinde bulundular. Bu hususda malumatım bundan ibarettir. - Hükumete bir resmi beyanname vermeden böyle bir cemiyet teşkili ve bu teşkilatın vatan muhitine teşmili, devletin kanunlarıy!a kabil-i te' lif midir) - Biraz önce arzettiğim gibi, "reşitordu ondördü Büyük Millet Meclisi üyelerinden olmak üzere, en seçkin ve aydın ricaiden teşekkül etmişdir. Bunlar içinde o vakit Maliye Vekili olan Hakkı Behiç ve Sıhhiye Vekili olan Doktor Adnan Beyefendiler de dahildi. Tabii bu noktayı onlar da düşüneceklerdi ve şübhesiz ki, düşünmüşlerdir de. .. Fakat iç ve dış vaziyetimiz i'tibariyle Hükume­ te böyle bir beyanname verip resmen ortaya çıkmanın, Avrupalıların üzerimize pek fena hücumlarını çekeceğini düşündük. Bu suretle beyanname verilmemesi fikrini en çok,Genel Merkez'de bulunan bu iki vekil arkadaşımız izah ve müda­ faa ettiler. Biz de bittabii bu düşünceyi akla yakın bulduk. ",

- B.M.Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa Haz ret/en nden yapılan kanuni tah­ kikattan, reşitordu Gerniyeti ismiyle bir hey'etin kuruluşundan haberleri olmadığı­ nı ve sonraları bu teşkilatın vücudunu hissetmeleri üzerine işe müdahale ile faa­ liyetin tatil edilmesi hususunda kat'i ve şiddetli emirler verdiklerini beyan bu­ yurdular. Şu halde Hükumet Başkanı'nın bilgisi dışındaki bir cemiyete, kanu­ neo teşekkül etmiş bir cemiyet denilebilir mi? '

- Bu sual yalnız bendenize değil, bütün arkadaşlarıma sorulması lazım ge­ len bir sualdir. Ben ve hatta belki arkadaşlarım da, Vekiller Hey'eti'ne dahil iki mühim zatın içinde bulunduğu bir hey'etin gizli ve pürüzlü sayıtaeağına aklen de, mantıkan da kat'iyyen ihtimal veremezdik ... - Filhakika Hükumet Başkanı, b u reşitordu Cemiyetı'nin ilgası lüzumuna dair kat'i bir emir verdiler mi? Verdilerse, bunun üzerine cemiyet ne şekil aldı? - Genel Merkez, reşitordu için iş taksimi yaparken, Hakkı Behiç Bey'le Ad­ nan Bey'i Hükumetle ve bilhassa Hükumet Başkanı Mustafa Kemal Paşa Haz-


MİLLl MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

retleri ile temasa me'mur etmişdi. Tarihini hatırlamıyorum, fakat Paşa Hazretle­ n'nin cepheye gidecekleri günlerdi, arkadaşlarımız Hakkı Behiç ve Doktor Ad­ nan Beyler, temas neticesinde Paşa'nın sırf Çerkes Edhem'in Yeşilordu'ya dahil bulunuşundan dolayı, faaliyetin terk edilmesi emrini verdiğini söylediler. Bunun üzerine uzun müzakere cereyan etti ve nihayet denildi ki : "Bunda bir yanlış an­ lama var. Mustafa Kemal Paşa cebheden dönünceye kadar muvakkaten faaliyeti tatil edelim. Dönüşlerinde görüşüp anlaşalım. İşte bu suretle kısa bir zaman için faaliyet tatil edildi. Zaten faaliyet denilen şey de, Meb'uslardan ve hariçten bu mefkureye "ideale" taraftar olanların yemin ettirilmesinden ibaretti. Bunu bı­ raktık ve Ankara Merkez Hey'eti'ni de, Konya Meb'usu Refik Bey marifetiyle, bu işleri durdurduğumuzdan haberdar ettik. - Siz Meclis'de bu hususa dair izahat verdiğiniz sırada, Bursa Meb'usu Muhiddin Baba Bey: "Biz, Paşa'nın emri üzerine faaliyeti tatile karar verdik. Fakat Nazım Bey, siz yardakçılık ediyorsunuz. Biz böyle emirlerle dağılamayız" tarzında sözler söylediğinizi, hatta bunları arka arkaya yeminlerle yüzünüze kar­ şı söylediğini hatırlıyor musunuz? Muhiddin Baha Bey'in bu ifadelerine ne der­ siniz? - Bendeniz, Meclis'de gürültülü bir müzakere kopması üzerine asabım bo­ zulmuş, hakikaten pek müteessir bir halde idim. Yoksa Muhiddin Baha Bey'in sözlerini ben de yeminlerle red edebilirim. Buna ne hacet. Faaliyetin terk edil­ mesi lüzumunu, arzettiğim gibi ben, Konya Meb'usu Refik Bey marifetiyle bu­ raya, Merkez Hey'eti'ne arzettim. Sorulursa eminim Refik Bey hatırlarlar. Öte yandan, onüç kişinin kabul ettiği bir şeye, yalnız benim muhalefet etmem, aklın da kabul edebileceği bir şey değildir. Zaten ben böyle bir muhalefette bulun­ muş olsaydım, bunu derhal Reis Paşa Hazret/en'ne arzetmeleri lazım gelmez mi idi ? Halbuki böyle hiç bir şey olmamışdır. Bunun bir delili de, Reis Paşa Haz­ ret/en' nin cebheden dönüşlerinde, Genel Merkez'in yine toplanarak bu işle meş­ gul olması ve benimle Yunus Nadi Bey'in, yine Genel Merkez kararı ile Reis Paşa Hazret/en'ni ziyaret edip, kendisi ile temas etmemizdir. Biz, bu suretle Reis Paşa ile iki defa görüşdük ve kendisi ile anlaşdık. Hatta bu temasların birinde, Hakkı Behiç Bey de, tesadüfen bulundu. Ethem'in Yeşilordu'ya girmesinin, kendi tensibiyle olduğunu i'tiraf etti. Yine o gün, Hakkı Behiç Bey'in tetkiklerde bu­ lunmak üzere, Yeşilordu adına Moskova'ya gitmesi tensib olundu. Paşa Hazretleri de bunu tasvib ettiler ve yine bu temasdan sonra Halk Zıi"mresı'nin taazzuv etme­ sine bizzat Paşa Hazret/en'nin tensibiyle karar verildi. Hülasa daha bir çok şeyler yapıldı ve böylece 20 Eylul ı g2o tarihine kadar Paşa Hazretleri ile temasda bulu­ nuldu. - Mahkemenin ve evvelce bu hususta tetkiklerde bulunan Büyük Millet Meclisi Üçüncü Şube'sinin Reis Paşa Haz retlen' nden yaptıkları tahkikatta, Hüku­ metin ''reşilordu " teşkilatından asla haberi olmadığını ve bunun faaliyetini ter­ ketmesi hakkındaki emri, cebheden dönüşlerine kadar muvakkaten değil, kat'i


YEŞİLORDU CEMİYETİ

237

surette vermiş olduklannı ve o zamana kadar sizi bu işde görmediklerini ve bir gün Yunus Nadi Bey'le birlikde kendilerine müracaat ve "Bolşevizm Komünizm" hakkında mübahasada bulunmanız üzerine: "Biz bunlardan hiç biri o/amayız. Ancak bir halk teşkiliitı yapmalıyız ki, halk istifade etsin" buyurduklarına ve bunun üzerine evvelce hazırlamış bulundukları Halk Programı'nı size göster­ diklerini kat'i olarak ifade buyuruyorlar. Reis Paşa Hazret/eri'nin şu ifadeleriyle sizin hareket ve beyanatınız arasında sarih bir tezat ve muhalefet var. Lutfen bu hususu tevhid ve tesbit eder misiniz? - Yüksek hey'etiniz her şeyi hal edecekdir. Bir şey arzedeyim; Komünist Fırkası burada teşekkül ettiği vakit, Dahiliye Vekaleti'nden vilayetlere bir tamim yazılmış ve bunda: "Komiinist Fırkası resmen teşekkiil etti ve (rEŞiLORDU), Komiinist Fırkası 'na inkıliib etti" denmişdir. Bu resmi tamim de gösteriyor ki, re­ şilordu'dan Hükumetin haberi vardır. - Eski ifadelerinizde, "reşilordu " Cemiyeti'nin, Hükumetin ve Hükumet Re­ isi'nin malumat, tensib ve muvafakatiarı altında kurulduğunu ve kurucularca dışdan gelecek inkılab selinin tahriblerinden memleketin korunması bir umde ve emel olduğunu söylemişdiniz. Halbuki, kısmen bizzat tanzim etmiş olduğu­ nuzu i'tiraf ettiğiniz "reşilordu Gerniyeti Talimatnamesi'�nin 23 üncü maddeleriyle 37 nci maddesinin son fıkrasında, bu teşkilatın "Hü"kiimeti yıkmak" hedefi güttüğünü ve bunun için "her merkezin, bulunduğu yerde en nüfuz/u ve miinevver Hü"klimet me'murlarını elde ederek gayeye yararlı kılmağa çalışmasını ve bu hususda faz­ la dikkatli ve ihtiyatlı bulunulması liiz ım olduğunu " yazmışsınız. Buna ne dersiniz? Nüfuzlu Hükumet me'murlarını kazanmak isteyişinizin sebebi nedir? - Bir kere, Genel Merkezimizde, Maliye ve Sıhhiye Vekilieri gibi iki Hükumet recülünün bulunuşu da gösterir ki, Genel Merkez, Hükumetle te­ sanüt halindedir. Hükumet, Doğu'daki sosyal inkılabı okşar bir halk teşkilatı yapacakdı. Fa­ kat bu teşkilata, içimizden bazı mefsedet erbabının, mürtecice karşı koymaları ihtimali vardı. Memleketi, din ve şeriat perdesi altında ateşe vermeleri ihtimalin­ den korkulurdu. Nitekim, Haziran ve Temmuz aylarında, Sivas'ın göbeğinde böyle bir ateş parlamışdı. Eğer memleket içindeki münevverler birleşip bir mef­ kure etrafında toplanmamış olsalardı, maazallah irticaa kendi elimizle meydan açar ve kaş yapalım derken göz çıkarırdık. Hükumet'in başında bulunanların hepsi halkçı olamaz. Halkın, hükumet idaresine karışmasını, havsalası alamayan insanlar ve me'murlar pek çokdur. Mustafa Kemal Paşa Hazretleri de, Yunus Nadi Bey'le vaki olan ikinci temasımız­ da, bunu tasdik etmişler ve hatta buyurmuşlardı ki : " Bundan sonra, ancak halkçı­ lık ruhunda olan arkadaşlanmızı Vali ve Mutasamf yapmalıyız ve onlara mahrem tali­ matlar verme/iyiz. " Ve yine buyurdular ki: "Ben zaten böyle yapıyorum. Nihad Paşa giderken de kendisine talimat vermişdim. "


MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Bu sebeb/e, Genel Mer�?. 'imiı:. her halıle dahili bir teşevviiş endişesiyle buna liizu m gö"rmiişdiir. 37 nci maddenin "Hiilcumetin bugiinlcii teşlcildtının aynen muhafazası elzem olıluğuna ddir olan " sarahati de bunu isbat eder. - Kısmen bizzat kalerne aldığınızı i'tiraf huyurduğunuz ''reşilordu Tdlimat­ ndmesi nin bazı maddeleri ve bilhassa 1 3 üncü maddesi, cemiyetinizin Büku­ mete karşı gizli tutulmasını, sonra revkalade tedbirlerden bahsetrnekde ki, Büklımetin malumatı altında ve prensib ve mesleğine uygun olduğunu söyledi­ ğiniz bir cemiyetin bu derece gizliliğe riayetkar olması sebeblerini izah buyurur musunuz? '"

- Evvela, ondört kişilik bir merkezin, uzun uzadıya müzakere ile karar ver­ diği esaslara dair, yalnız benim mütalaaını beyana hakkım yoktur. Hakkı Behiç ve Muhiddin Baha Beyler bana karşı gazatelere verdikleri beyanlarda, "reşitor­ du ·�ya ancak kendilerinin hi tab etmek hakları olduğunu bütün aleme i'tiraf ve ilan ettiler. Benim "reşiiordu "'ya hi tab etmek selahiyetirn yoksa, pek tabii olarak, ona aid işlerde rnuhatap da olarnam. Yalnız şu kadar arzedeyim ki, bu gizlilik Büklımete karşı değil, sosyal inkılablardan kuşkulandığı bilinen emperyalist Av­ rupa'ya karşıdır. Biz Avrupa'nın Şark sosyal inkılabını Anadolu'da boğmaya kalkarak, mernleketimize saldırma�ından korkuyorduk. İşte gizliliğin sebebi bu­ dur. - Talirnatname'nizin 2 ı ' den 33'üncü maddesine kadarki fıkralarda, bir in­ kılab yapmak için lüzum görülen silahlı kuvvetlerle, maksadımza muhalif olan­ ları imha için fedailerden bahsediliyor. Şu hale göre, siyasi ve içtimal gayelerini­ ze varmak için bu mernlekette vatandaş kanı dökmek ve bunun için kuvvetli fe­ dai teşkilatı kurmak istediğiniz görülüyor. Bu noktada rnahkemeyi tenvir buyu­ rur musunuz? - Bu talimatname yapılırken, zaten vatandaş kanı dökülüyordu. Ortada bir çok fesadlar vardı. Sonra "Kuvay-ı Milliye" namiyle toplanan derme çatma adam­ ların günün birinde ellerindeki silahları Hükumet aleyhine çevirmeleri ihtimali de vardı. Genel Merkez işte bu ihtimalleri düşünerek bu maddeleri koymuşdu. - Meclis Reisi Mustafa Kemdl Paşa Hazret/en'nin emirleri üzerine reşitordu Cemiyetı'ni bir kısım arkadaşlarıniz ilga etmiş oldukları halde; siz ve bazı arka­ daşlannız Cerniyeti ipka ve teşkilatı ikrnal eylernişsiniz. Daha sonra da, reşitordu Cemiyetı'ni Ankara Merkez Hey'eti'nin karariyle Komiinist Partisi ile birleşdirip, tek bir cemiyet halinde yaşattırmışsınız. Bu hali lutfen izah eder misiniz? - Biraz evvel de arzetrnişdirn, rnuvakkaten faaliyeti terkettikten, zannederirn iki gün sonra, Yunus Nadi Beyle birlikde Mustafa Kemdl Paşa ile görüşüp, faali­ yete devarn olunması müsaadesini aldık ve bütün arkadaşlar ta Eylfıle kadar mütesanit kaldık. Eskişehir'den alınan bir rnektuba Genel Merkez'den yazılacak cevab için Hacı Şükrü Bey'in odasında toplanrnışdık. Orada Hakkı Behiç Bey bize aynen: "reşitordu " aleyhinde yapılan propagandalarda bunun bir irtica teşlcildtı ol-


YEŞİLORDU CEMİYETİ

239

duğu sôyleniyormuş. Binômaleyh, ben de bundan sonra doğrudan doğruya komünistlik edeceğim. isteyen benimle beraber çalışır" dedi. Biz kendisine, toplanıp bu meseleyi halletmeği teklif ettikse de, bir cevab alamadık ve yirmi gün kadar sonra gazetelerde Komünist Partisi kurulduğuna dair bir haber, arkasından da Hakkı Behiç Bey'in Genelsekreter imzasıyla ya­ yınladığı bir Beyanname gördük. Bundan anlaşıldı ki, Yeşilordu'da çalışan arka­ daşlardan bazıları, burayı bırakarak, bir Komünist Fıkrası teşkil etmişlerdi. Bu­ nun üzerine biz, Şeyh Servet Efendi ile birlikde, Komünist Fıkrası'na dahil ol­ madığımızı "Yenigün" ile "Yenidünya" gazetelerinde ilan ettirmek istedik. Fakat bu gazeteler ilanlarımızı basmadılar. İki gün sonra, Meclis İkinci Reisi Hasan Fehmi Efendi, Şeyh Servet Efendi'yi görmüş ve demiş ki: "Siz bir ilan yazmışsz­ nız, bunu Paşaya gô"tiirmiişler, Paşa da, Halk Zıimresi riyasetten izin alınmadan yapıl­ mışdır, mv:racaat edip izin alsınlar' direktilini vermişler. Bu sırada bir iki yerden aldığımız mektublardan da, komünist tabirinden ürküldüğü anlaşıldı. Ben müşkül bir vaziyete girdim. Bu işi bir namus meselesi telakki ettim. Çünkü "Yeşilordu " Genel Merkezi'nin tensibiyle taşraya giden bazı kimselere yemin ettirmiş ve ellerine itimadnameler vermişdim. Bu sebeble, elde mevcud olanları toplayıp "HALK iŞTiRAKiYON FlKRASI" namiyle bir fırka haline koymak ve Hükumete resmen tasdik ettirip karışıklığı ortadan kaldırmak münasib olur diye düşündüm. Ankara Merkez Hey'eti de tabii buna dahildi. Oturduk, programları yapdık ve Hükumete verdik. - Fakat bu fırkanın resmen kuruluşundan evvel, arkadaşlarınızdan Bursa Meb'usu Şeyh Servet, Erzurum Meb'usu Asım ve Karesi Meb'usu Basri (Çan­ tay) Beylerle, Meb'us Memduh Bey'i alarak, Hacı Musa Mahallesi'nde bir eve götürmüş. Bu evde sonradan kim olduklarını öğrendikleri Salih, Ziynetullah, Hüsnü Beyler ve zatıalinizle, yüzleri açık ve sırtlarında birer manto bulunan Halime Yoldaş, Rahime Yodaş, Fatma Yoldaş denen üç de kadın ki, toplamı yedi kişiden oluşan bir heyetle buluşmuşlar. Evvela HALK İŞTİRAKiYON FlR­ KASI ismine (BOLŞE ViK) kelimesinin de ilavesini bahis konusu etmişsiniz ve gelen Memduh, Asım ve Basri Beylere: "Ziimre şu hey 'etle birleşiyor" buyurmuşsu­ nuz. Buna karşılık bu beyler de: "Biz, Ziimre Programı 'nı ve takib ettiğiniz ga­ yeyi ô'ğrenmek isteriz" demişler. Bunun üzerine, kendi fikir ve maksadımza güya çekemediğiniz bu zevatı evlerine yalnız koyuvermemişsiniz. Şeyh Servet Efendi'yi bunların yanına katmışsınız. Bundan maksadınız da HALK ZÜMRESi efradının malumatı olmaksızın, kendi kendinize diğer bir hey'etle birleşrneğe cür'et eylediğİnizi ve meclisinizde açık saçık bulunan İslam kadınlarının mevcu­ diyetinden başkalarının haberdar olmamasının te'mini imiş. Karasi Meb'usu Basri Bey böyle diyor. Siz ne dersiniz? - Bir kere şunu yüksek vicdanımza arzederim: Bu toplantı eğer gizli olsay­ dı biz o üç zatı oraya davet etmezdik. Bunların içinde yalnız Basri Bey, Yeşilor­ du'ya muhalifdir. Biz o gün HALK ZÜMRESi PROGRAMI ile, hazırlanmış olan


MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

diğer bir programı tedkik için gittik ve istedik ki, içimizdeki müfritlere karşı muhafazakar bir ekseriyet te'min edelim. Basri Bey muhafazakar bir zattır. İşte böyle toplandık Ve biz, Ziynetullah'ın evinde otururken o üç kadın geldi. Biz bunları Zinetullah'ın haremi, hemşiresi ve akrabası sandık. Bunlar Ankara so­ kaklarında dahi aynı kıyafette, yani uzun mantolarla ve başlan örtülü gezerler. Bunlar, İstanbul'daki bazı belli ailelerde artık adet olduğu gibi,erkek misafirler­ den kaçmazlar ve onlara izaz ve ikram ederler. Vakıa bu bize garip geldi am­ ma, kabahat bizim değildi. Zira biz, kadınlar geldi diye o meclisi bırakıp çıka­ mazdık.

- Komiinist Fırkası kuran arkadaşlannızdan neden ayrıldınız da, yine komünist esaslan güden bir başka fırka kurmak istediniz? - Benim kurduğum "iŞTiRAKirON" Fırkası Programı'nın birinci madde­ sinde: "Asr-i-Saadet samimiyet-i miişterekesini iade ve ihya edecek ve hurafeler ve batıl­ lada miicadele edecekdir" cümlesi sarihdir. Bunda biz, büyük bir inkılab ile bera­ ber, büyük bir muhafazakarlık iltizam eyledik Diğer bir maddede de: "Aile hu­ kuku şeriat dairesinde mahfu::; ve nikah muhteremdir. " demişdik Komünist Fırkası ise, bunları tanımaz. Sonra komünist adı da, memleketin kabul etmeyeceği bir isimdir. Ben programımızı resmen verip de, müsaade almak için Dahiliye Veki­ li'ne gittiğim zaman, Adnan Bey: "Komiinist Fırkası varken, neden siz de aynı esas­ larda bir fırka daha kuruyorsunu::;? Onlarla birlikde çalışsanı::; daha iyi olmaz mı?" de­ mişdi. Ona da aynı şeyleri söyledim. Buna rağmen, Komünist Fırkası ile görüşüp bazı noktalarda birlikde hareket etmeği düşünebilirdik. Adnan Bey de bunu uygun buldu ve bize müsaade verdi.Fakat o sırada Edhem hadisesi çıkdı. Komünist Fırkası tuhaf bir duruma girdi. Görüşmedik ve iş böylece kaldı. - Baku'da bulunan Mustafa Subhi'ye, dört arkadaşınızia birlikde imzalayıp bir mektub göndermişsiniz. Bu mektubda, Anadolu teşkilatından ve işlerin yo­ lunda olduğundan, yalnız paraya ihtiyacınız bulunduğundan bahsediyorsunuz. Bunun üzerine Ruslar, zatıalinizin hüviyetini tahkik için sağdan soldan soruşdu­ ruyorlar. Valilik ettiğinizi, Meclis'de üye bulunduğunuzu öğrenince, ne derece iş görebileceğinizi anlamak için de, ayrıca tahkikat yapıyorlar ve para istediğini­ zi Bolşevik liderlerinden Radek Yoldaş'a havale ediyorlar. Radek de istediğiniz 40o.ooo altunu çok buluyor. Bu sırada Bakı1'da, Türkiye İştirakiyun Partisi Kongresi toplanıyor. Anadolu ve Eskişehir adına i'timadnameyi harnil olarak oraya giden Edhem Nejad adındaki biri, Bolşevik Komitesi'nin maliye işlerine bakan " İstasva" adındaki Rus kadını ile aniaşıyor ve bu kadın: "İhtiyar komünistler, genç komünistlere yardıma hazırdırlar" diye araya giriyor. Dört beş gün sonra da Mustafa Subhi'ye evvela yüzelli bin, sonra yüzbin ve nihayet yüzellibin daha ki, toplam 400.000 altun verilmesi kararlaşdırıldığını bildiriyor. Bunun üzerine siz de Afyonkarahisar Meb'usu Mehmed Şürü Bey'le tekrar bir mektub yazarak Mustafa Subhi'yi buraya davet ediyorsunuz. Bu arada Rusların verdiği ilk taksit olan ı so.ooo altun da buraya geliyor ve burada harici bir


YEŞİLORDU CEMİYETİ

hey'et tarafından teşkilat ilerigelenlerine dağıtılıyor. Lutfen bize bu hususcia doğru olarak izahat verir misiniz? - Benim böyle şeylerden kat'iyen haberim yok. Ne mektub yazdım, ne de Mustafa Subhi'yi tanırım. Belki bir tezvirdir... İmzaını göstersinler... Bu husus­ da söyleyecek başka sözüm yokdur. " Bundan sonraki duruşmada, tanıkların dinlenmesine geçilerek, Yunus Nadi Bey'in yazılı şahadeti okundu. Yunus Nadi Bey bu şahadetinde aynen şöyle di­ yordu: ı rEŞiLORD U CEMirE Ti nin hikmet-i teşekkülü, girişdiğimiz istiklal ve kurtuluş mücadelesinde Garb emperyalizmine karşı Büyük Şark İnkılabı ile da­ ha sıkı, makul ve mantıki bir yakınlık te'mininden ve zaten vaziyetin iycabı bu olduğuna göre, şayet bir gün Ruslarla sınırlarımızda buluşma husule gelirse, memleketimizde tahripkar te'sirler yapabilecek meçhul inkılaba, meydan verme­ mekden ibaretti. -

Böyle bir samimi fikirle kurulmuş olan Cemiyet, ilk nazarda belki yanlış te­ lakkilere uğrayabileceğinden, bir müddet için aleniyet ve resmiyet peyda etmiye­ rek, kendisine zemin ve zaman hazırlaması uygun olacağı düşünülmüşdü. Şimdi, kuruluş tarihinden ne kadar zaman sonra olduğunu hatırlayamadı­ ğım bir günde, her halde geçen yaz esnasında bir arkadaşımla ben, vaziyeti Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne arz ile müdavele-i efkar eylemek istemişdik. Açığa vurulması o zaman için henüz münasip görülmemiş olan Cemiyet'in ha­ kiki mahiyeti ne Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne, ne de diğer müdirao-ı umurumuza karşı da meçhul kalması, bizlerin hatırımızdan geçmiş bir şey de­ ğildi. Mustafa Kemal Paşa Hazretleri, Cemiyetin her ne sebeble olursa olsun resmiyet ve aleniyet peyda etmeyerek gizli bir şekilde olmasını uygun bulmadı­ lar ve derhal faaliyetin tatil edilmesini şiddet ve ehemmiyetle tavsiye ettiler. Keyfiyet, derhal toplantıya davet edilen arkadaşlara tebliğ olundu ve tatil-i faali­ yete karar verilerek, herkes dağıldı. Ondan sonra Yeşilordu Cemiyeti kalmamış­ dır, denilebilir. 2 Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'nin Yeşilordu hakkında verdikleri yega­ ne emir, faaliyeti tatil emridir ve bu emir muvakkat değil, kat'i idi. Öyle de ya­ pılmışdır. -

3 Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'nin emirleri arkdaşlara tebliğ olunciuğu zaman, müzakere yapılmış ve pek tabii olarak herkes fikir ve mütalaasını ileri sürmüşdür. Ancak aradan çok zaman geçmiş olmak hasebiyle bugün, o toplan­ tıda kimin ne dediğini tamamiyle hatırlamak mümkün değildir. Kim ne demiş olursa olsun, muhakkak olan şudur ki; neticede faaliyeti tatil kararı verilerek dağılınmışdır ve ondan sonra ben ve yakın bildiğim arkadaşların arasında Yeşil­ ordu adına hiç bir faaliyet yapılmamışdır. -

F 16


M İLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR 4 - Bursa Meb'usu Şeyh Seıvet Efendi, Yeşilordu Genel Merkezi azasın­ dandı. Tabii toplantılarda hazır bulunmuşdur. Belki hepsinde değil, fakat her halde hazır bulunabildiği toplantılara katılmış olamak gerekir. 5 - Yeşilordu için bir Dahili Nizarnname (İçtüzük) yapılacakdı. Fakat

böyle bir nizamnamenin tanzimi ile Genel Merkez'den geçiritmesine imkan ve zaman bulunamadı. Tokat Meb'usu Nazım Bey tarafından bu maksatla bir müsvedde kaleme alındığından haberdar oldumsa da, o dahi Genel Merkezce müzakere edilip, karara bağlanamamışdı. 6 - Yeşilordu'nun Ankara'da Genel Merkez'den başka bir de "Hey'et-i Merkeziye" 'si kurulsun diye düşünüldü ve buna biri Hüsrev Sami Bey olmak üzere,birkaç arkadaş me'mur edildi ise de, bu iş bir türlü muntazam yürüyeme­ di. Ankara'da bu Merkez Hey'eti teşekkül etmiş olduğu söylendiği halde, Hüsrev Sami Bey, kendisinden soruşuma cevaben, bu işle meşgul olmamış görünüyordu. Zaten bu Merkez Hey'eti'nin bizim Genel Merkez'le belli başlı bir bağlılığı olmuş olduğunu da hatırlamıyorum. Ondan sonra ise biz faaliyeti tatil etmiş olduğumuzdan, Cemiyetin zaten pek iptidai olan varlığı ortadan kalkmış ve binaenaleyh Merkez Hey'eti'nin varlığı ve yokluğu ile uğraşmağa mahal görülmemişdir. Ankara Merkez Hey'eti'nin kimlerden teşekkül etmiş olduğunu bilmiyorum. Yalnız söylenilen isimler arasında belli başlı bir Baytar Salih Efendi ismi hatı­ nmda kalmışdır. Bu zatı dahi şahsen tanımam. Diğerlerini ise ne ismen, ne de şahsen biliyorum. Bu merkezin faaliyeti hakkında da Genel Merkez'imizin uzun boylu mallı­ matı yokdur. Zaten faaliyet gösterecek kadar zaman da geçmemişdir. Yalnız ne­ den sonra, Baytar Salih Efendi ismini Gizli Komünist Fırkası ile kanşık gördüğüm zaman, acaba bu zat, Ankara Merkez Hey'eti ile mi, bu şekiliere is­ tihale ederek yürümüşdür, yoksa şahsen mi böyle hareket etmişdir, diye şübhe ettim. Bununla beraber, bu şübhenin de iffi.de edeceği büyük bir mana yokdur. Bizce, faaliyeti tatil karanndan sonra Yeşilordu'nun aslı da, fer'i de kalmamış olamk lazım geleceği yegane ve kat'i hakikattir." Yunus Nadi Bey'in ifadesine karşı ne diyeceği sorulan Tokat Meb'usu Nazım Bey şu cevabı vermekdedir: - Bir kere Yunus Nadi Bey'in ifadesinde bir yanlışlık veya karışıklık vardır. Birinci faaliyeti terk emri ki, onun kimlere tebliğ edildiğini bilmiyorum. ihtimal ki Yunus Nadi Bey'le diğer bir arkadaşımıza böyle bir tebliğ vaki olmuşdur. Fakat faaliyete devam emri ki, ikinci tebliğdir, benimle Yunus Nadi Bey'e em­ rolunmuşdur. Zaten Yunus Nadi Bey cevabında, Paşa Hazretlerinin yanına be­ nimle beraber gittiğini de zikretmiyorlar. Halbuki Paşa Hazretlerinin yanına birlikte gitmiştik; hatta yanlanndan çıkıp, yine birlikde Genel Mcrkez'e geldik, arkadaşlar bekliyorlardı. Bu neticeden pek ziyade memnun oldular ve ilk eser


YEŞİLORDC CE�IİYETİ

2 43

olmak Üzere Halk Ziimresı'ni teşkile karar verdiler: Halk Zü"mresı'nin programını Yunus Nadi Bey bizzat yazdı. Halk Ziimresi Nizamniimesi esasisinin onsekizinci maddesine kadar olan maddeleri esas olmak üzere programı bizzat Yunus Nadi Bey kendisi yazmışdır. Reis Bu husuta aydınlanmak üzere Mahkeme, Yeşilordu Merkez Hey'eti üyelerinden T.B.Millet Meclisi İkinci Reisi İstanbul Meb'usu Dr. Adnan (Adı­ var) Bey'in de ifadesine müracaat etmişdir. Adnan Bey ifadesinde: Paşa'nın ver­ diği emir üzerine Yeşilordu Gerniyeti'nin tatil edildikden sonra tekrar faaliyette bulunmadığını ve mahud Yeşilordu Tiilimatniimesı'nin Genel Merkez kararıyla tanzim edildiğine dair malumatı da olmadığını beyan eyelemekle hem sizi tek­ zip, hem de ifadeleri mesbuk olan Yunus Nadi Bey'le diğer rüfekanızı te'yid ve tevsik ediyorlar. Bu babdaki mütalaanız nedir? - Yeşilordu'nun Komünist Fırkası'na kalbolunduğunu Dahiliye Vekili sıfatı ile yine bu Adnan Bey, bütün vilayetlere yazmışdı. Onun o resmi telgrafiardaki imzası, beni tasdike yeter. Bundan sonra öteki tanıkların ifadeleri okunuyor ve mahkeme Reisi: - İşte, size şu gösterdiğim "ingiliz Muhibleri Cemiyeti " Beyanname ve Prog­ ramı' nı bundan bir yıl önce ı o Ağustos 1 335 ( ı g2o) Pazar günü Amasya'da Re'fet Paşa'nın yaveri Hikmet Bey' e vermişsiniz. Buna de dersiniz? - Ben böyle bir şey vermedim. Re'fet Paşa, bu inkılabın rüesasındandır. Ben delimiyim ki böyle muzır bir kağıdı bu adama vereyim ! Bunun esası yok­ dur. Hem niyçün vereyim? Hatta bu Beyannameyi bile bilmiyorum. Talimatna­ me sokaklara, kahvelere asılmışdır. Ben Sivas'a gittiğim vakit Re'fet Paşa ile yaveri orada idiler.Madem ki Amasya'da kendilerine böyle bir Beyanname ver­ mişim, Sivas'da beni görünce bunu neden Paşa Hazrederine arzetmemişlerdir? Efendim, mesele başkadır: Ben Dahiliye Vekaletine intihab edildiğim zaman, bu vekalete o zaman henüz Paşa olmayan - Re'fet Bey de namzetti. Benim seçi­ lip, onun seçilmemesi tabii yeislerini mfıcib olmuşdur. Bundan dolayı şimdi bu işi ortaya atıyorlar. Ben Meb'us olarak buraya geldiğim vakit, Re'fet Bey de bu­ rada Meb'us idi. Niçin o zaman bu işi meydana koyup da, benim Meb'usluğu­ mu iptal ettirmediler? Sonra kabinenin ilk teşekkülünde ben Hey'et-i Vekile ka­ rarı ile Dahiliye Müsteşarı oldum ve bir ay Dahiliye Müsteşarlığı yapdım. Eğer hakikaten böyle bir şeyim olsaydı, Hey'et-i Vekile buna mavafakat eder miydi? Halbuki bu müsteşarlık makamından ben kendim istifa ettim. Nazım Bey, Mahkeme Hey'eti huzurunda söylediklerinden başka, durumu daha da aydınlatmak amacı ile hazırlamış olduğu Müdafaaname'yi bütün Meb'us arkadaşlarıyla beraber, Mahkeme Başkanlığına da verdi.


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KCRULUŞLAR

NAZlM BEY'İN YAZILI SA VUNMASI Vaki olan soruşdurmalardan başlıca dört mesele ile alakah zannedildiğim anlaşıldığından, bunlar hakkındaki müdafaalarımı hülasaten arzediyorum: ı - Yeşilordu'ya niyçün girmişim ve resmi ruhsatla açılmamış doluğunu neden dikkat nazarına almamışım?

Verdiğim ifadelerde de açıkca belirtildiği gibi, Yeşilordu, Garb emperyaliz­ mine karşı bir mücadele teşkilatı idi. Büyük Millet Meclisi'nin çalışma hedefi de budur. Yeşilordu Genel Merkezi, hepsi Büyük Millet Meclisi üyelerinden ol­ mak üzere ondört zattan müteşekkildi ve hepsi Hükumetin siyasetine hakkıyla vakıf ve müzahir kimselerdi. Fazla olarak içlerinde Maliye (Hakkı Behiç), Sıhhi­ ye (Dr. Adnan) ve iktisad Vekili (Yusuf Kemal) olmak üzere üç de nüfuzlu Hüktımet uzvu vardı. Böyle bir Hey' et muzır ve Hükumetten gizli sayılabilir mi? Rusya ile dostluk te'sisi için Moskova'ya gönderilen Büyük Millet Meclisi Hükumeti murahhasları, Rusya sosyal inkılabına bizim de mürevviç (tarafdar) olduğumuzu Moskova'da ifade etmek zorunda kalmışlardı. Bunun için de An­ kara'da bir teşebbüs lazımdı. İşte Yeşilordu'nun kuruluşunun siyasi sebebi bu idi ve murahhaslarımız Moskova'da gazetelere bu sayede, resmen beyanatta bu­ lunarak Bolşevik liderlerini bize imale ettiler. Açık kurulmaması da yine politik sebeblerledir. Çünkü Garb emperyalistlerinin Anadolu'da, Şark sosyal inkılabını okşar bir fikir cereyanından kuşkulanarak üzerimize daha kudurmuşcasına sai­ dırınağa kalkmaları ihtimali vardı. Bu iki siyaset ve iki mecburiyet, içimizdeki Meb'uslarla Hükumet üyeleri tarafından güzelce izah ve isbat edilmişdi. Ve her temasda bu hususda yeni deliller veriliyordu. Milli Meclis varken, onun içinden böyle bir çalışma hizbi çıkarmak bir cürüm ise, bu cürümden bütün arkadaşların aynı derecede sorumlu olmaları lazım gelmez mi? 2 - Yeşilordu'nun faaliyetini terketmesi Hükumet Reisi tarafından emro­

lunmuş ve diğer arkadaşlarım da bu emre uymuşlarken ben ve başka bir iki zat neden teşkilatı devam ettirip genişletmişiz? Bu iddia tamamiyle batıldır. Burada yalnız üç noktayı dikkat nazarına arzedeceğim :

A - Hakkı Behiç Bey'le faaliyeti terkettiğini Meclis'de alenen iddia eden Muhiddin Baha Bey'in "Yeni Gün" gazetesinde çıkmış iki yazısı vardır. Rica ederim bunları dikkatle okuyunuz, görürsünüz ki Muhiddin Baha Bey, Yeşilor­ du'yu, hatta narnma kadar bütün teşkilatıyla benimsemiş olduğunu bütün ciha­ na ilan etmişdir. Ayrıca Yeşilordu'yu Komünist Fırkası'na kalbeylediklerini (dönüşdürdüklerini) ve bunun kendilerinin hakkı olduğunu iddia ediyorlar. İlga edilmiş terkedilmiş bir şey hakkında böyle bir iddia sahih olabilir mi? Olursa şimdi nasıl oluyor da yalnız bendeniz suçlu sayılıyorum?


YEŞİLORDL' CEr.1İYETİ

B - Aynı zamanda Yeşilordu ve Komünist Fırkası Genel Merkezi'ne de dahil bulunan Doktor Adnan Bey imzasİyle - Komünist Fırkası'nın kuruluşunu müteakip Dahiliye Vekaleti makamından bir resmi ta'mim vardır ki, meali şu­ dur: "Türkiye Komünist Fırkası hazırlıklarını tamamlayarak resmen kurulmuş­ dur. Ve Yeşilordu tamamiyle Komünist Fırkası'na kalbolmuşdur." Demek ki, Dahiliye Vekaleti ve dolayısıyla Hükumet, Yeşilordu'nun varlığı­ na ve faaliyette devam ettiğine ta Komünist Fırkası kuruluncaya kadar vakıfdı ve bu terviç ediliyordu. Şimdi rica ederim, nasıl olur da onlar faaliyeti terketmiş ve yalnız ben faaliyette devam eylemiş sayılınm? Faaliyeti terketmeyi onlar kabul etmiş, ben de etmemiş isem, nıçın kendi iddiaları veçhile yirmibeş kişiden mürekkep olan Genel Merkez beni, kararları­ na boyun eğmeğe davet etmemiş ve yine niçin Hükumet Reisi'ni haberdar edip, elimdeki evrakla mühür vesaireyi almamışlar ve bu babda Hükumet Reisi'nin müdahalesine başvurmamışlardır? Madem ki verilen emri dinlememişim, daha o zaman hakkımda takibat yapmaları lazım gelmez miydi? C - Guya Yeşilordu faaliyeti terketmiş iken, ben Yeşilordu Ankara Merkez Hey'eti'ni Komünist Partisi Genel Merkezi ilan etmişim ve birlikde çalışmışım. Ortada bu iddiayı isbata yarar hiç bir delil yokdur. 4 - Halk İştirakiyun Fırkası narnma guya ben ve diğer arkadaşlarım, Rus­ yadaki Mustafa Subhi veya başkalarıyla muhabere etmiş ve guya Rusya'dan ilk taksit olarak - yüzbin altın almışız ... Bu para, Halk İştirakiyun Fırkası'na bil­ hassa benimle Şükrü ve Servet Efendilere verilmiş ... Bu isnadlar o kadar vahidir ki, adeta kendi kendilerini cerh ve red ediyorlar. Eylule kadar çalışdığım Yeşii­ ordu Genel Merkezi'nden Rusya'ya ne adam, ne mektub, ne haber, hiç bir şey gönderilmemişdir.

Sonra, yüzbin altın Rusya'dan hangi vasıta ile Ankara'ya gönderilmişdir? Hesab edilirse, yüzbin altın, yediyüz eski okka eder. Yediyüz okka altın o vakit­ ki Gürcistan ve Ermenistan hükumetleri içinden nasıl geçirilmiş, bizim hududa ta Ankara'ya kadar nasıl nakledilmiş? Bunun için bir kere üç araba lazımdır. Yolların hali iycabı, buna hiç olmazsa, yirmi-otuz atlı muhafız lazımdır. Kars'dan Ankara'ya kadar bir çok hükumet merkezlerinden geçecek olan bu kalabalık kafileyi, mahalli hükumetler nasıl olmuş da görememiş? Görmüşse niçin el koymamış? Buraya, hükumet merkezine haber vermemişler? Farzedelim ki bu paralar da mektublar gibi yine bir sihir ve füsun ile Ankara'ya kadar gel­ miş olsun,bunlar ne vasıta ile kimlere verilmişdir? Verildi ise piyasada görülme­ si lazım gelmez mi? Eyluldenberi piyasada böyle bir altın baliuğu mu vardı? Varsa, altı aydanberi bu memlekette kimlerin altınla oynadığı Hükumetin ne­ den dikkat nazarını çekmemişdir? Ve neden derhal tahkikata geçilerek bu altın­ lar ve onlarla oynayanlar meydana çıkarılmamışdır?


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Bir de şu var: Halk İştirakiyun Fırkası Nizamnamesi'nin bir maddesindeki: "varidat, iane ve teberruatla daha yüksek teşkilattan gelecek paradan ibarettir" kaydı, Hükumetce de tasdik edilip, tanınmışdır. Komünizmin gayesi de dünya­ da birdir. Komünistler bütün dünyada birbirlerine yardımcıdırlar. Bizim karşı­ mızda bugün bir tek düşman mevcuttur ki, doğrudan doğruya garp emperyaliz­ minin şer ve şekavet aletidir. Biz, Halk İştirakiyun Fırkası, Komünist Partisi , bilmem ne partisi hepimiz onunla çarpışıyoruz. Bu fırkalara Rusya hatta İtalya, hatta Fransa komünistlerinden yardım gelirse, bunu şerre, şekavete ve fesada mı hamledeceğiz? Keşke bütün dünya komünistleri bize el uzatsalar ve yardım et­ selerdi de biz de yalnız Garbın değil, bütün beşeriyetİn şekavet ocağı olan em­ peryalizmin yıkılmasına hizmet edebilseydik. Binaenaleyh, şu yüzbin altun me­ selesi bir tasni'den ibarettir. Sorgum sırasında bir de hükumet devirmekden bahsediliyor. Bu evvela aklen, mantıken muhaldir. Çünkü, Büyük Millet Meclisi bugün Garb emperyalizmi ile dövüşüyor. Halk İştirakiyun Fırkası'nın çalışma hedefi de odur. Şu halde hükumet devirmek fikri nereden çıkıyor? Bu fiilen aksi sabit bir şeydir. Halk İştirakiyun Fırkası'nın kurulduğu günlerde Edhem takımı, muhalefete yönelip isyan eder hale gelmişdi. İşte o zaman bütün fırka derhal vaziyetini aldı, Hükumete müzaherete karar verdi. Hükumet, mahrem surette buna vakıfdır. Taklib-i hükumet fikri ve iddiası yokdur. Bu iddia tamamen batıldır. Be­ nim bildiğim, Anadolu'daki bu günkü hükumet, tam bir hükumettir. Onun yı­ kılacak hiç bir tarafı yokdur. Yalnız bir şey yıkılmak lazım geliyor ki o da: Anadolu Halk Hükumeti'nin, hala zincirinden kurtulamadığı sabık hükumet usulüdür. Anadolu, İstanbul'la alakayı kestiği halde, hala Bab-ı-ali zihniyeti, ha­ la Tanzimat denilen Garp usfılü zincirine sım sıkı bağlıyız. Bunların artık yıkıl­ ması zamanı gelmişdir. Bunu Büyük Millet Meclisi kürsüsünden, muhterem meb'us arkadaşlarım da defalarla bağıra bağıra söylemişler, gazeteler açıktan açığa yazmışlardır. Bununla beraber zamanı gelmeden, ne yapmak, ne de yık­ mak doğru olamıyacağından, Halk iştirakiyOn Fırkası, Hükumetin bugünkü teş­ kilatını müsaid vakdi gelinceye kadar muhafaza etmesini ve ona her türlü müzaherette bulunmağı, kendisine umde edinmişdi. Görülüyor ki, Hükumeti devirmek meselsi bir vehim ve hayalden ibarettir. Hülasa, Yeşilordu, Hükume­ tin fiili kabul ve tasvibine mazhardır.Yeşilordu ile beraber kurulduğu, nizamna­ mesi tarihinden anlaşılan, Komünist Partisi de öyledir. Birincisine Hükumetten üç Vekil dahil, ikincisinin nizamnamesi Eskişehir Liva (Mutasamflık) Matbaası'nda basılmışdır ve Hükumetin gözü önünde neş­ redilmişdir. Binaenaleyh gizli değillerdir ve ben bunlardan mes'ul ve muhatap olamam. Yeşilordu Merkezi'nden yalnız benim faaliyeti terketmemiş olduğum ise, aklen, mantıken ve usulen merduttur. Komünist Partisi ile Yeşilordu Cemiye­ ti'nin birleşmeleriyle, Yeşilordu'nun Halk İştirakiyun Fırkası haline gelişi de,


247

YEŞİLORDU CEMİYETİ

resmi ruhsatla vukubulmuş olduğundan, kanunidir ve memleket ıçın hayırlı ol­ muşdur. Benim ise bu teşkilattan evvel Komünist Partisi ile hiç bir alakam yok­ tu. Kendi başianna yapmış olduklan şeylerden de elbette ben mes'ul olamam. Mustafa Subhi kimdir bilmem. Binaenaleyh bütün bütün tarihe karışmış olan Yeşilord u ve Komünist Partisi aleyhinde şimdi takibata girişrnek bilmem ki, kanuna ne derecede uyar? İ 'tilaf Hükfımetleri'nin, son konferansa Ankara Milli Hükumeti'ni davet etmeleri üzerine Anadolu'da komünizm cereyanlarının artık durması, durdurulması siyaseten lazımdı. Bu lüzumu derhal takdir eden her iki fırka da faaliyetlerini durdurdular ve bizim murahhaslarımız Avrupa ga­ zetelerine "Anadolu'da komünizm ve bolşevizm yoktur ve yaşayamaz" diye be­ yanlarda bulundular. Bunlar kafi görülmek lazım gelirken, işi takibata, ma'sumlar üzerinde te'diblere kadar vardırmak bilmem ki, ne derece maslahata ve insafa muvafık olur? Şunu i'tiraf etmeliyim ki, İ'tilaf Devletleri bu defa da bizi aldatmışlardır. Bilmiyorum, bizim takdir edemediğimiz daha başka bir hikmet var da, vatanın yüksek siyaseti uğrunda behemehal birkaç ma'sumun ezilmesi, feda edilmesi hala gerekiyorsa, o başka. ..Vatan yolunda şehadet, mutlaka muharebelerde kur­ şun ve süngü ile ölmekden ibaret olmadığını fikir ve iman sahibieri bilirler. işte ifademin zübdesi bu olup, birinci günü alınıp okumadan ve imza etmeden, üze­ rine kararlar verilen ifadelerim hakkındaki iddia ve istidalarda henüz israr et­ mekde olduğumu da arz eylerim. Büyük Millet Meclisi azasından Tokat Meb'usu Nazım MEHMED ŞÜKRÜ BEY'İN DURUŞMASI Yine sanık olduğu halde tutuklu bulunmayan Afyonkarahisar Meb'usu Mehmed Şükrü Bey, Başkanın, isim ve hüviyet tesbiti için sorduklarını cevab­ landırdıkdan sonra, başka bir soru beklemeden, pek heyecanlı bir ifade ile şöyle devam etti: - Evvela beni buraya sevk için isnad edilen cürüm nedir, bunu anlamak istiyorum? Ona göre beyanatta bulunacağım. Benim anladığıma göre, ben Mec­ lis'de yokken, hakkımda bir karar alınmış. Lakin bana isnad edilen cürüm, si­ yasi olduğundan, kararın Kanun-u Esasi gereğince Meclis ekseriyeti ve ta'yin-i esami ile alınması icabederken, böyle yapılmamışdır. Bu, Kanun-u Esasi'ye bir darbedir. Ben takrirler verdim. Dün bana tezkere tebliğ olunduğu zaman, Reis Paşa Hazretleri'ne "Meclisce bir karar verilmeden İstiklal Mahkemesi'ne gitmekde ma'zurum" demişdim. Zira Meclis'de ben yokkken konuşulmuş ve ben müdafaada bulunamamışdım.


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Memlekette istiklali te'min için kanunun harfiyen tatbiki lazımdır. Bunun içindir ki dahili nizamnamemize ve kanuna aykırı olarak verilen karann kanuni bir mahiyeti olmadığını beyan ederek iki takrir verdim. Bu takrirlerim, Reis Pa­ şa'nın bugün bana söyledikleri veçhile gizli oturumda okunmak üzere havale edilmiş... Buna rağmen burada isbat-ı vucud ettim. Yalnız söyleyeyim ki, Ka­ nun-u Esasi'nin 79· maddesi gereğince, çoğunlukla verilen bu karar, adi cürümlere münhasırdır. Adi suçların görülme yeri ise, yüksek mahkemeniz de­ ğildir. Yüksek mahkemenizden bugün bana tebliğ olunan cürüm ise bir siyasi cürümdür.Yani ortada kanuni bir karar yokdur. Bu sebeble, Büyük Millet Mec­ lisi'nde kanuni bir karar alınıncaya kadar yüksek mahkemenizde sorulacak sual­ lere cevab vermekde ma'zurum. Ayrıca şu noktayı da kayd ve işaret etmek iste­ rim ki, bu mesele Meclis'de bahis konusu edildiği zaman, sizler de Meb'us sıfa­ tıyla Meclis'de hazır bulunmuş ve rey vermişdiniz. Bu suretle lehde olsun, aleyhde olsun re'yini belli etmiş olan hakimlerin, hakimliklerini icra etmeleri hukukun esas kaidelerine uymaz ve bundan başka, Büyük Millet Meclisi, kabul ettiği Teşkilat-ı Esasiye Kanunu" nun birinci maddesinde memleket mukadde­ ratına fiilen el koymuş olduğunu ve icra ile teşrii selahiyetleri nefsinde topladığı­ nı kabul etmiş ve böylece hükumet işlerini de, kendi içinden ayırdığı vekilieri ma'rifetiyle görmekde olduğundan, Meclis azasından her birinin mes'uliyeti, Vekillerin mes'uliyetinin aynıdır. Bu da pek tabiidir. Binaenaleyh evvela Mec­ lis'de bir şubede hakkımda tahkikat yapıldıktan sonra, bir Yüksek Divan kurul­ ması ve muha.kemenin orada yapılması lazım gelir. Bu cihetler böylece hal edil­ meden evvel, yüksek mahkemenizin bana soracağı suallere cevap vermemekde ma'zurum. Bu kanuni mazeretimi muhterem heyetiniz elbette takdir eder. Afyon Karahisar Mebusu Mehmed Şükrü Bey'in isteği yerine getirilerek Meclis kararı alındıkdan sonra, İstiklal Mahkemesi huzurunda şu suretle sorgu­ ya çekildi: - Bu Yeşilordu teşkilatma zat-ı-aliniz dahil misiniz? - Dahil olmadığım gibi, aleyhindeydim. Vakıa bana gelip teklif ettiler. Vakkas geldi; Hakkı Behiç, Doktor Adnan, Muhiddin Baha Beylerle yirmidört kişilik bir teşkilat olduğunu söyledi. Fakat ben girmedim. - Meclisin Üçüncü Şubesi, bu meseleyi tahkik ederken muhterem Meb'us­ lardan bazılarını dinlemiş. Bunlardan Karasi (Balıkesir) Meb'usu Hasan Basri Bey şöyle bir ifadede bulunmuş: Musa Mahallesi'ndeki bir evin odasında toplanıp Ankara teşkilatını yapına­ ğa çalışan kadınlı erkekli davetliler arasında Tokat Meb'usu Nazım Bey'le siz de varmışsınız. Mahkemece gizli komünist cemiyetinin Ankara Merkez Hey'eti azasından bulunduğu tahakkuk etmiş olan Baytar Binbaşı Salih Bey de orada imiş. Ayrıca Halime, Rahime, Fatma Yoldaşlar denen ve sırtlarında palto, yüzleri açık üç tane de İslam kadını varmış ... Bu toplantı ne maksadla, kimlerin


YEŞİLORDU CEl\IİYETİ

2 49

tensibiyle vaki oldu ve neye karar verildi? Lutfen bu hususları tavzih buyurur musunuz? - Bendeniz Kasım başlarında buradan, memleketim olan Karahisar'a git­ mişdim. Sahibi bulunduğum "İkaz" Matbaası'nı, matbuat ve istihbarat idaresine satmış olduğumdan onu Ankara'ya nakledecekdim. Aynı ayın ondokuzunda matbaayı buraya getirdim. Fakat Matbuat ve istihbarat İdaresi almakda baha­ nelerle fırsatı kaçırdığından binbşeyüz lira avansı geri vererek matbaayı geri al­ dım. İşte o sıralarda, aşağı-yukarı Aralık başlarında Hükumet tarafından teşkil edilip Yeşilordu ile birleşdiğini Dahiliye Vekaleti'nin tebliğinden öğrendiğim Komünist Fırkası'nın içine, hain Edhemle kardeşi Reşid de girmişdi ve Edhem Eskişehir'deki "Yeni Dünya" Matbaası'nı Ankara'ya naklederek, burada Umumi Katib Hakkı Behiç Bey'in sorumluluğu altında o ma'hud "Yeni Dünya" gazete­ sini neşre başlamışlardı. Bu gazete Edhem'i "Milli Kahraman, Kolordu Komu­ tanı" diye tavsif etmekde idi ki, bu halin iyi olmadığını bir çok arkadaşlar gibi bana söyleyen ve Edhemle kardeşlerini yakından tanıyan Afyonkarahisar Meb'usu arkadaşım Hulusİ Bey aynı zamanda "komünistliği ilmi şekilde kendi esasianınıza tevfik suretiyle yeni bir parti teşkilinden" bahsetti ve bu işi görüşmek üzere ben de Nazım Bey'in evine davet edildim. Nazım Bey'in evinde ben, Hulusi Bey, Şeyh Servet Efendi ve ilk defa tanışdığım Hacıoğlu Salih, Hacı Hilmi ve Ziynetullah Beyler vardı. O gece böyle bir fırkanın kurulması bahis konusu oldu.Esasen daha evvel Salih Bey, Nazım Bey'e müracaatla bu mesele üzerinde mutabık kalmışlar; son karar için de bizim gibi bazı zevata müracaat ediyorlarmış. Ben bu noktada likrimi beyan ederken dedim ki , madem ki, Komünist Fırkası kurulmuş ve Hükumet tarafından da resmen tanınmışdır, o halde ancak "adetlerimize ve şeriatimize uygun esaslara dayanan bir fırka teşkil edilebilir ve ilerledikçe de ilmi propagandatarla faaliyetini arttırarak karşısındaki fırkayı günün birinde söndürebilir. İşte ben böyle bir fırka kurmak prensibime muvafık olduğundan bahisle, müzakerelere katıldım ve kurulması uygun görülen fırkanın programını tetkike koyuldum ... Bu esnada ben, Şeyh Servet, Nazım ve Hulusİ Bey, dördümüz, "Asri Saa­ det'deki müşterek samimiyet" kaydının programa sokulmasında ısrar ile "aile hakları şeriat dairesinde mahfuzdur" kaydını da eklettik. Böylece Komünist Par­ tisi'nce vaktiyle kaleme alınan program üzerinde daha bazı ufak-tefek değişiklik­ ler de yapıldıkdan sonra hazırladığımız Fırka Programı ile Nizamname'yi Nazım Bey ve Şeyh Servet Efendi ile birlikde imzalayarak Dahiliye Vekaleti'ne verdik. Hükumet de, programının her sahifesini tasdik ederek fırkayı resmen ta­ nıdığını 7 Kanun-u-evvel ( r g Aralık r g2o) gunu Emniyet-i Umumiye Müdürü'nün imza ve mührünü taşıyan bir tezkere ile bize bildirdi. Bundan sonra fırkanın çalışma şeklini tesbit için arkadaşlar tarafından Ziynetullah'ın evinde bir toplantı düzenlendiği bana haber verildi. Oraya gittiğİrnde isimlerini söylediğiniz kimselerle karşılaşdım. Oturduk ve Umumi Merkez'in kaç şubeye bölünmesi lazım geleceğini müzakere ettik ve "Matbuat", "İrşad", "Maliye",


MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

"Teşkilftt" olarak dört şube olmasını kararlaşdırdık. Biz ilmi bir surette çalışmak istiyorduk. - Eski ifadenizde, Halk İştirakiyun Fırkası'nın, Edhem'in katılmasıyla, mem­ lekete zararlı olabileceğini hissederek, Türkiye Komünist Fırkası'nı teşkil etti­ ğinizi ve isimleri bahis konusu, Yeşilordu ve komünist cemiyetleri idare hey' et­ lerini teşkil ettiği söylenen sabık Hacıoğlu ile arkadaşlarının son zamanlara ka­ dar cemiyetinizle alakadar olduğunu bilmediğinizi ifade buyurmuşsunuz. Hal­ buki, Yeşilordu ve Gizli Komünist Partisi'nin birleşerek Halk İştirakiyun Fırka­ sı'nın vücuda geldiğine dair, arkadaşlarınız Nazım ve Baytar Binbaşı Salih Bey­ lerio Yeşilordu ve Gizli Komünist Teşkilatları'na hitaben yazıp, dağıttıkları bil­ diride bakınız ne diyorlar:

"Yeşilordu ve Tiirkiye Gizli Komiinist Partisi Umumi Merkezleri, Üçiincii Enternas­ yonal'e kabul edilmiş Rusya Bolşevik programını diistur olmak iizere kabu/ii uygun göTrrı iiş ve ikisi birleşerek memleket içindeki cereyanlan birleşdirmeye karar vermişdir" de­ nildiğine ve Halk İştirakiyun Fırkası Umumi Merkezi azalarından Nazım ve Sa­ lih Beyler tarafından imzalandığına ve tarihsiz olan bildiriye numara konuldu­ ğuna ve bildiri metninde: " Yeşilordu talimatniimesindeki 37. maddeyi te 'kiden dikkat nazannıza sunan;:,. Yeni Umumi Merkez 'ce ittihaz olunan parola (EMEK) 'dir" denil­ diğine göre, bu Halk İştirakiyun Fırkası'nın, Yeşilordu gizli cemiyetinin yalnız ismini değişdirmiş bir başka şekli olduğu hissolunmakdadır. Zat-ı-alinizin bu hususdaki malumatı nedir? - Eski ifademde arzettiğim gibi, Edhem ile diğer ile, o fırkanın zararlı olacağına kanaat getirmişdim. Bu kiyun Fırkası ile işbirliği yapınağı uygun bulduk ve bu Meb'usu Hulusi Bey'le de ilk evvel görüşdüm. Tekrar iki safhada mütalaa etmelisiniz.

bazı kimselerin girişleri kanaatimle, Halk İştira­ hususda Afyonkarahisar edeyim ki, bu meseleyi

Birinci safhası, Yeşilordu ile Gizli Komünist Partisi'nin birbirleriyle anlaşıp birleşmesi ve yahud münferiden faaliyette bulunması şeklidir ki, ben bunların hiç birisi ile alakadar değilim. Esasen o zaman burada da değildim. İkinci safhası ki, Komünist Fırkası teşekkül ettikden sonra, Edhem ile kar­ deşinin oraya girmesi ve yine onların gazeteleri olan "Yeni Dünya" nın o za­ manki yayınları. Ve bunların resmi ve gayrı resmi adamlar göndererek şurada burada sözde teşkilatta bulunmaları, memlekette bir terör yapılması, Edhem'in diktatörlüğe heveslenmesi endişesi, beni bu fırka ile çalışınağa sevkeden amilleı ­ dir. Binaenaleyh, 7 Kanunuevvel'de (Aralık'da) Hükumet'den resmi beyannamc­ sini alan Halk İştirakiyun Fırkası Umumi Merkezi, şimdi okuttuğunuz şekilde bir karar vermemişdir. Hayır, böyle bir karar yokdur ve hatta fırkanın kuruluş maksadına tamamen aykırıdır. Çünkü, (Asr-ı Saadet'de müşterek samirniyet ve aile hakları mahfuzdur) şeklinde ve bilhassa Rusya'daki zararlı şekillerin memle­ ketimize girmemesi şeklinde yazılmış ve kabul edilmişdir ki, bu fırkanın kararı­ na muhalifdir.


YEŞİLORDU CEMİYETİ

- Kendileriyle iş birliği ederek Halk İştirakiyun Fırkası Umumi Merkezi'ni teşkil eylediğiniz kimselerden bazılarının i'tirafiarına göre, varlıkları memleket alıvali ile alakadar olmayan bazı dış teşkilat, paraca yardım vadetmişlerdir. Bu vechile dahilden veya hariçden Karadeniz'e veya size, yani gazetenize nakdi yar­ dımda bulunuldu mu? - Bunu iki suretle reddederim. Benim yardıma ihtiyacım yokdur. Fikirleri­ mi neşreden, mevki tutmuş gazetem var. Bugünkü mücahedelerin başlangıcında yapdığım neşriyat yüzünden İstanbul'daki Vükela Meclisi kararıyla üç defa ga­ zetemin kapanması da gösterir ki, rastgele bir gazete sahibi değilim. Makinele­ rim var, matbaam var, ailemin serveti var. Ben böyle isnadları kat'iyen kabul et­ mem. Bana İngilizler, lehlerine propaganda yazıları yazınam için neler vadet­ mişlerdir, bilenler çokdur. Ben paraya tama' eden adam değilim. - Birçok ifadelerinizde, memleket için çirkin bir diktatörlük te'sis edeceğine kanaat getirerek, kendisinden daima kaçındığıniZI söylediğiniz asi Edhem ve kardeşi Tevfik ile filhakika daha evvelce o kadar münasebet ve samimiyetiniz yokken, Edhem'in isyanı arefesinde, Hükumet ve Ordu'ya karşı aldığı muhalefet vaziyetini tamamİyle belirttiği bir anda, Reşid ile pek sıkı temasa geldiğiniz ve gizli gizli görüşdüğünüz ve Edhem'in te'dibinden vaz geçilmesini vatan ve millet menfaatine uygun bulduğunuz kanaatini ihsas ederek, teşebbüslerde bulundu­ ğunuz söyleniyor. Lütfen bu hususu tenvir buyurur musunuz? - Dediğiniz doğrudur. Ben Edhem'in kardeşi Reşid ile görüşdüm. Bir top­ lantıda Tokat Meb'usu Said Bey tarafından çağrıldım. Bizi Yunus Nadi ve Kazım Beyleri rehin olarak Paşa'nın nezdine gönderdiler. Gittik. Paşa vesikaları okudukdan sonra, hey'et giderken bana işaret etti. Geriye kaldım ve kendisine (bunun tepelenmesi lazım geliyor) dedim. Eğer kuvvetlerimiz müsaitse, bu fırsatı kaçırmayalım. Bunu tepeleyelim de­ dim. Ve bu işe Meclis'de müzaheret edeceğiınİ söyledim. Paşa teşekkür etti. O vakit ben, bu adamların içyüzlerini anlamak için sık sık görüşmeği lüzumlu gördüm. Bunu Paşa da biliyordu. Bunları Paşa Hazretleri'nden sorabilirsiniz. Vicdanından eminim. Sizi bu hususcia daha ziyade tenvir edebilirler. ŞEYH SERVET EFENDi'NİN DURUŞMASI - Ankara'da teşekkül eden Yeşilordu'nun Umumi Merkezi azasından bu­ lunduğunuz söyleniyor. Bu cemiyetin maksadı neydi ve zatınız bu cemiyette ne gibi vazifeler gördünüz? - Böyle teşekkül edecek derecede bir Yeşilordu Cemiyeti bilmiyorum. Ha­ zırlık mahiyetinde, bazı zevat ile bir kaç defa müzakerede bulunmuşdum. Mak­ sad, memleket içtimaiyatını ıslah için fikri ve arneli teçhizatta bulunmak, likirie­ rin terbiyesine çalışmak, Şarkcia çıkan son içtimal hadiseye karşı da İslam dini ve mezhebi an'aneleri dairesinde varlığımızı muhafazaya çalışmakdan ibaretti.


MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Bu maksadın maddi delili olmak üzere görüşüten en mühim sözler bu nam ile bir ilmi cemiyet teşkil ettiğimizdir. Nizamnamenin sarih maddelerinin birincisi: CAsr-ı-Saadet'in samimiyet-i müşterekesine rücu'). İkincisi: Hukuk-u aile vesaire ahkamına şeriat dairesinde maddeleri hakkın­ da müzakeredir. Hulasa, Yeşilordu narnma teşkilat meşkilat bilmiyorum. Duymadım. Çünkü Bursadaydım. Oradan geldikden sonra toplantılar da tatil-i faaliyet etmişdi. Bursadan dönüşümde ortada bir şey yokdu. - Tokat Meb'usu Nazım Bey mahkeme huzurundaki ifadesinde Yeşilordu Cemiyeti'nin Merkez-i Umumi azası olarak vazife gördüğünüzü ifade ediyor. - Yukarıda da söylediğim gibi bir cemiyet-i ilmiye ve tenviriye mahiyetini geçmemek üzere muayyen bir maksat uğrunda çalışmak istemişdik. İşte o ka­ dar. - Demek Yeşilordu Nizamnamesi'nden ve Talimatnamesi'nden malumauar değilsiniz? ... Bakınız işte nizarnname ve talimatnameler. - Hiçbiri yok. Böyle birşeyler varmış diye haber almışdım. Nazım Bey'e sordum. Ben Bursa'da iken birşeyler yapmış olduklarını söyledi ... Bu vasıfları haiz olduklarına emin olduğumuz bazı zevatı alarak yarın bir yerde toplanacağız ve orada birleşeceğiz demişdim. Ertesi gün Ziynetullah Bey'in evinde toplandık. Fakat hakikaten benim de müteessir olduğum bir hal karşısında kaldık. Evde her ne kadar mütesettire (örtülü, kapalı) olsalar da, o müzakere esnasında,islam hanımlarının bulunması doğru değildi. Çünkü muhitimizin an'anelerine muhalif ve suitefehhüme çok müsaid bir haldi. Müteessir olmakla beraber, kuru bir taassuba hamledilmesini önlemek, o günkü toplantıyı da bozmamak için açıkdan bir soğukluk gösterme­ dim. Lakin Basri gibi pek dindar bir adamı davet ettiğimden dolayı çok mah­ cub oldum. Çünkü bütün hayatım daima karşımdakiler ve muhitimdekilerin her türlü hislerine saygı göstermekle geçmişdi. Her ne ise, oradaki müzakerede, Basri Bey'e programı okuyalım, dedim. Fakat hazırlanmamış olduğundan oku­ namadı. Şubeler intihabı meselesi çıkarıldı; iş münakaşaya dökülünce, zaten mahcubiyetten bunalmış olduğumdan artık biz gidelim, diye ayağa kalkdım ve Basri Bey'in evi yakınmış, oraya gittik. Giderken yolda dedim ki: (Birader çok malıcup oldum. Lakin bunları biz kendi hallerine bıraktıkça bu marazi halde yuvarlanır giderler. Biz metin olalım, bunlara yaklaşarak irşad tecrübelerini yap­ dıkdan sonra silkip atalım. Daha hüsnüniyete, hayra matuf bir çok ilmi ve dini düşünederim var. Gelin görüşelim, dedim. Gelmediler, ertesi gün ben gittim. - ilmi tetebbuunuz ve derin kanaatİnize müstenit içtimal akide ve gayeteri­ nizi memlekette tatbik etmek emeliyle bir fırka teşkil edilir ve o fırkanın U mu­ mi Merkez azası meyanında bulunur, velev bir müddet gaybubeti müteakip av-


YEŞİLORDU CEMİYETİ

2 53

detten sonra olsun bu fırkanın mesai derecesi ve kendisine nakdi yardımda bu­ lunan zevat veya hey'etlerin olup olmadığı hakkıdan arkadaşlarınızda istifsarda bulunmaz mısınız? - Bendeniz yolda gelirken bugün böyle fırkaların devamı, bugünkü siyase­ timiz için ancak hayırlı olmayacağını anladıklarından dolayı faaliyetlerini terk et­ tiklerine dair haberler işitmiştim. Esiisen benim kanaatim de kat'i surette o merkezde temerküz etmişdi. Ancak ferdi ve ilmi irşadlardan başka, bizim fırka ve cemiyet halinde çalışmamız faydasız olduğunu anlamışdım. Bu sebeble artık böyle şeyleri sormak icab etmedi ve bundan böyle de kat'i kanaatim ferdi irşad­ larla çalışmakdan ibaretti. VAKKAS FERİD'İN DURUŞMASI Şimdi sıra, Yeşilordu'nun kurulmasında en önemli rolü olan, eski Mülkiye Kaymakamlarından Vakkas Ferid Bey'e gelmişdi. Mahkeme Reisi, hüviyetini tesbitle, Malatyalı ve kırkbir yaşında, son memuriyetinin de Alacadağ Kayma­ kamlığı oluğunu anlayınca, muhakemesine şöyle devam etti : - Siyasi ve içtimai fırkalardan hangisine dahilsiniz? - Siyasi mesleğim sosyaldir. Meşrutiyete kadar hiç birisine intisab etmemişdim. Mesleğim ilmi idi.Meşrutiyetten sonra siyasi hayat açıldı. İttihad, İ'tilaf Fırkalarını tetkik ile İttihad'a intisabım vardı. - Ankara'da Yeşilordu namiyle bir cemiyet teşekkül etmiş ve sonra bu ce­ miyet bir İstihale geçirmiş, bazı beyannameler yapmışlar. Bu hususdaki malu­ matınız? - İstanbul' da iktisad dersine meraklı idim. "Kapital"i ve aksini mütalaa · et­ tim. İttihad'a muti idim. Sosyalistliği severdim. Mütareke'de kaymakam idim. Bir gün imzasız bir mektub aldım. Rauf Bey ile Paşa yazıyordu. Bu umumi ol­ sa gerekti. Mektubu aldım. Maraş, Ayintap vak'aları oluyordu. istifa ettim. Ma­ raşa gittim. Orada gönüllü sevkettim. Sivas'a geldim. Salahaddin Bey'in tavsiye­ si ile Meclis'in açılışında buraya geldim. Tavsiyeyi Paşa'ya gönderdim. İşierin çokluğu sebebiyle birkaç gün sonra Paşa ile görüşdüm. Bana iki kişi gösterdi. Hakkı Behiç ve Erzurum Meb'usu Necati Beyler.. Sosyalistliğime dair bir şeyler sordu, onları takdim ettim. Necati Bey sosyalist değildi. Hakkı Behiç ile teması­ mız fazla idi. Anadaluyu gezdim, halkı ikna ettim. Bir çok lakırdılarla bezgin bir vaziyette duran ahalinin manevi kuvvetlerini yüksel ttik. Arkadaşlarla Yeşilor­ du Umumi Merkezi'ne gittik. - Bu suretle teşekkül etmiş olan Yeşil Ordu'da bir müddet faaliyetten son­ ra karar vermişsiniz, Ankara Merkezi'ne müracaat etmişsiniz. - Bunlar Şb.beyi açmak istediler. Beni sosyalist fikrimden dolayı kabul edi­ yorlardı. Ankara Merkez Hey'eti'ni teşkile Hüsrev Sami Bey ile Binbaşı Salih


254

MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Bey memur idi. İkinci teşkilat Eskişehir, onu teşkile Manatof me'mur edilmişdi. Ramazan Bayramı münasebeti ile Bursa'ya giderken Süreyya ve Yunus Nadi Bey, Behram Bey'i tahlif etmişler (yemin ettirmişler). Eskişehir ve Konya'da Maarif Müdürü, polis vesaireden mürekkep bir hey'et teşekkül etmişdi. Aydın Mutasarrıfı'nı da yemin ettirerek göndermişlerdi. Ben gelirken gazeteler Bol­ şevikierin lehine dehşetli propaganda yapıyorlardı. Elaziz Valisi'ni, Kayseri Muta­ sarrıfı'nı yemin ettirmişlerdi. Faaliyeti tatil etme sebebleri, bir hey'et Rusya'ya gönderilecekdi. Yunus Nadi Bey'le, Nazım Bey'i murahhas tayin ederek göndermek istiyorlardı. Hükumetin vesika meselesi ve para meselesi mani oldu. Sırrı Bey'in, Meclis-i Meb'usan'da buna dair bir yazısı vardır. Elli kişiye yemin ettirdiler, bir kuvvet meydana geldi. Mustafa Kemal Paşa Hazretleri heyetin içindeki azaların bazısına i'tiraz etti. Edhem Bey'i Merkez'i Umumiye almışlar, Paşa bundan muğber mi olmuş bilmiyorum. "Tatil-i faaliyet edeceksiniz" de­ miş. Onun üzerine bir ictima aktedildi. Tatil edelim mi, etmiyelim mi? Bunun millete faydası olduğunu izah için de Paşaya bir hey'et göndereceklerdi. Reşid ve Süreyya Beyi memur ettiler. Bunun içinde birçok nazırlar vardı. İsrar üzeri­ ne Paşa Hazretleri'ne tatil-i faaliyet emrini verdirmişlerdi. Bir gün Yunus Nadi Bey ile Nazım Bey, tekrar Paşaya gönderilmişdi. Yine muvafakat cevabı alına­ madı ve terk edildi. Yeşil Ordu teşkilatı burada netice buldu. Hey'et 1 3 kişi idi. - İçtima'ları nerede yaptınız? - Ekseriya Şeyh Servet Efendi'nin evinde, bazan Hacı Şükrü Bey'in odasında, birkaç defa da reji'de, iki üç defa da İzmit Meb'usu Harndi Bey'in evinde yapdık. - Bu tatil-i faaliyet kararına Merkez'i Umumi içerisinden i'tiraz edenler kimlerdi? - Ben herşeylerine vakıf olamadım. Buna ittifakla karar verildi. Birkaç kişi bilahare çalışacaklardı. Nazım Bey, Şeyh Servet Efendi, Süreyya, Hüsrev Sami Beyler. - Bu tatil-i faaliyet kararı üzerine Ankara Hey'et-i Merkeziyesi ve Merkez-i Umumi azasından iki zat ehemmiyet vermiyerek faaliyetlerine devam etmişler ve muahharen Yeşil Ordu'nun ismini "Hali Komünist Partisi" ne kalbeylemişler, bu hususdaki ma'lumatınız. - Ankara Hey'et-i Mekeziyesi, son zamanlarda Merkez-i Umumi'ye karşı bir vaziyet aldı. Şeyh Kutbeddin Efendi de vardı. Ankara Hey'et-i Merkeziyesi Binbaşı Salih Bey ile bir de muallim Nuri Efendi vardı. Sonra tahlif olunarak daha bir takım kişiler alındı. Bunlar da Ankara Hey'et-i Merkeziyesi'ne dahil­ dir. Ben hiç bir zaman Salih ve Nuri ile reji'de buluşmadım. Salih'in sosyalist bir fikirde olduğunu Merkez'i Umumi'ye bildirdim.


YEŞİLORDU CEMİYETİ

255

İslamlan ittihad ettirmek maksadımızdı. Nizarnname olarak elime bir kağıt verildi. Nizarnname böyle olur. Hüsrev Sami Bey Merkez-i Umumi ile münase­ bette bulunurdu. Ben nizamnameyi götürdüm. Fakat kabul edilmedi. Resmen ayrıldık. Terk-i faaliyet edilmeden bir soğukluk görüldü. Tarihini tesbit ede­ mem, ayrılık oldu. Ben şahsen döğüşecekdim. Bahçede Zinetullah ile tokat to­ kata vuruşduk. Esbabı, beyanname yazmışlar. ittihad, bolşevik beyannameleri varmış. Bu benim asabıma dokundu ve gürültü oldu. Şerif Manatof ve Salih ile benim aram açıkdı. Ondan sonra Zinetullah ile iki defa görüşdüm. - Yeşil Ordu talimatnamesini gördünüz mü? - Görmedim, duymadım. Yeşil Ordu kapital ve emperyalizme karşı bir heyet halinde vücuda gelmişdi. Esas talimatı Hakkı Behiç Bey tarafından kaleme alınmışdı.Bir gün gittim, okunuyor, Eskişehir'de tab' edilmişdi. Bir de dahili ni­ zamname olacakdı. Partinin mülga "Komünist Partisi" ne inkılab ettiğinden malümatım yokdur. Ben burayı Eylülde terk ettiğimi vesika ile isbat ederim. - Varmış malumatınız. - Ta'yin olunmuşdum ... Ruslar geldi, istikbale gittik. Bir gün oraya gıttım. Orada Türkçe bilen Ali Oruç Bey vardı. Salih elinde bir zarf, Ali Oruç'a verdi. Ali Oruç beni sosyalist biliyordu. iyice dikkat ettim. Komünist mühürlü bir ni­ zamname vardı. Bakmak istedim. Salih, Ali Oruç'a "Bu Hükumet haliyesidir gösterme" dedi. O da cebine koydu. Bunun ne olduğunu anlamak istiyordum. Bana haliye demesi de gücüme gitmişdi. Hacı Şükrü ile geldim ve mühürlü bir komünist taşkilatı gördüğümü söyledim. Ayrıca, Paşaya da gördüklerimi resmen bildirecekdim. Bu hususda polis dairesinde verilmiş ifadem de vardır. - Bu Yeşil Ordu teşkilatının bazı şubeleri memlekette kendi maksatlarına muhalif olan kimseleri imha etmek ve teşkil ettikleri feda! kütleler ile Hükume­ t-i Milliye'yi devirerek bir inkılab yapmak fikriyle Ruslarla münasebete girişmiş­ ler ve onlardan nakdi yardım ve faal muavenet talep etmişler, sizin bu hususda­ ki ihtisasat ve malumatınız nedir? - Ruslar geldiği zaman, haftasında bir memuriyetle gittim. Ruslar burada iken, iki defa ziyaretlerine gittim. 29 Eylül 1 336 tarihli seyahat ilmühaberim vardır. Ben kazaya kaymakam oldum. Cebheye birçok efrad sevkettirdim. BAYTAR SALiH'İN DURUŞMASI Kimliği tesbit edilerek, 41 yaşında, Trabzonlu, evli ve Ankara Memleket Hastahanesi Müdürü olduğu anlaşılan Baytar Salih'in sorgusuna geçildi. Reisin: "Siyasi fırkalar veya sosyal grup ve zümrelerden hangileri ile müna­ sebette bulunduğunuzu ve hangi tarihde, ne suretle yeni bir fırka kurmuş oldu­ ğunuzu izah eder misiniz?" sualini şöyle cevablandırmışdır:


MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

- Fikren Halk İştirakiyun Fırkası'ndanım. 1 336 - 1 920 senesi Nisanının son günlerinde, Ankara Millet Bahçesi'nde Vakkas Ferid ve Şerif Manatof tarafın­ dan sosyalizm ve Rus Bolşevik İnkılabı hakkında konferanslar verilmişdi. Bun­ lardan aldığımız malumattan pek memnun olduk. Bu inkılab mefkuresinin in­ sanları kurtarıcı bir mefkure olduğuna fikren ve ruhen kanaat getirmişdim. Ci­ hanın bir cüz'ü olan memleketimizin de, bu cereyandan istiffide etmek istediği­ ni görüyordum. Vakkas ile fikir teatisinde bulunduk. "Bunun memlekette ne suretle intişannı istiyorsunuz?" dedim, anlattı. "Büyük bir teşkilatı kabul eder misiniz?" dedi. Ben de, kabul ederim, cevabını verdim. "O halde birkaç arkadaş ile işgörebilecek bir vaziyette birleşrnek lazım geldiğini" söylediler... Yanılmıyor­ sam, Maarif Vekaleti İlk Tedrisat Mümeyyizliğinde Nuri Bey isminde bir zatın Vakkas ile münasebette bulunduğu anlaşılıyordu. Temas ettim. Bu zat sosya­ lizm hakkında fikirler besliyordu. Nihayet anlaşdık, hemfikir olduk. Bu sırada Vakkas, "Birkaç gün sabrediniz. Burada bu mefkureyi taşıyan ve halkı bunun etrafında toplamak isteyen bir teşkilat vardır. Sizi onlarla temas ettireceğim" de­ di. Haziranın ondördüncü günü Nuri Bey'le beni, bahsettiği yere, yani Rej i (Tekel) İdaresi'nde bir odaya götürdü. Orada bir zat ile görüştürdü. Bu zat, Tokat Meb'usu Nazım Bey'di. Onunla komünizm esasları üzerinde beş on da­ kika konuşduk. Nihayet: "Pek ala dedi, sizi teşkilata kabul edeyim. Siz de bu esaslar dairesinde arkadaşlarınızı aydınlatırsınız! " Bundan sonra bize Yeşilordu Nizamnamesi diye bir şeyler verdi. Dışarı çıkıp da bu nizamnameyi okuyunca, hey'et-i umumiyesini matluba muvafık bulmadım. Vakkas Ferid ile bu hususda çok münakaşa ettik. Nihayet fırka halinde meydana çıkmak ve açık surette halkı aydınlatmak vazifesine devam etmek üzere (Halk iştirô.kiyun Fırkası) teşekkül etti. - Cemiyetinizin Türkiye dışındaki komünist teşkilatları ile alaka ve bağlı­ lık derecesini izah eder misiniz? - Memleketimizin dışındaki teşkilattan hiç biriyle doğrudan doğruya bir münasebetimiz yoktur. Yalnız Baku'da bulunan ve işittiğimize göre esirlerden müteşekkil bir fırka varmış. Oradan Süleyman Sami isminde birisi gelmiş. Onunla görüşdük. Vaziyetimizi sordu. Genişlernek için imkansızlık ve maddi va­ sıtalara ihtiyaç olduğunu söyledik. Para bulunursa, ileride gazeteler kurmağa imkan bulunacağını söyledik. O da oradan para göndereceğini, ancak büdce yapmamızı söyledi. Biz de bir büdce tanzim ettik. Sokakda bulunan dilenci ço­ cukları toplayıp mektepler açmak, sonra kazalarda, nahiye ve köylerde teşkilat­ lar; hademe, me'mur, katib gibi maaşla çalışdırılacak kimseler için ve her şey için ayda 700 8oo lira kadar taksitlerle bir de matbaa mübayaası için lazım olan paraları tesbit ettik. Yapdığımız büdceyi alıp giden Süleyman Sami'den şimdiye kadar da bir haber gelmedi ! -

- İfadelerinizde reni Diinya gazetesi mes'ul müdürü Arif Oruç Bey'in teşkila­ tınıza dahil olduğunu ve Ankara'da bulunduğu müddetçe Hey'et-i Merkezi­ ye'niz toplantılarında hazır bulunduğunu söylemişdiniz. Halbuki Arif Oruç Bey sizin (Nigehban) ve başka adı ile (Kızıl Hançer) ve (Halô.skô.rô.n) askeri ihtilal cemi-


257

YEŞİLORDU CEMİYETİ

yetlerine dahil olduğunuzu, mitralyöz zabiti Sadri Efendı den duymuş ve bunun üzerine sizden ve cemiyetinizden rabıtasını kestiğini bildiriyor. Hatta asi Edhem'e: "Size ve teklifierinize kapılmamasını, aksi takdirde vatana fenalık yapılmış olaca­ ğını" söylemiş. Hakikaten Arif Oruç sizin cemiyetinizden alakasını kesmiş midir? Ferid Efendı'nin: ''reşilordu Gerniyeti muvakkat bir müddet için mesaisini tatil edecekdir. Mührü" bir yere gö.mü"nü"z " dediği andan sonra sizinle işbirliği etmemiş midir? Bu­ ralarını tesbit ediniz ! '

- Arif Oruç Bey'in beni karışdırdığı bütün bu mülahazalar ve mütalaalarını şiddetle reddederim. Ne Nigehban, ne gizli komite, teseyyüb, hükumet düşürücü, ihtilal yapıcı bir komite ve ne de Halô.sk.ir, "Kızıl Hançer" askeri komniteleriyle hiçbir zaman münasebet ve irtibatta bulunmadım. Benim ruhumda, i'tikadla­ rımda, mefkurelerimde, memleketin bir ferdini dahi imhaya ma'tuf olabilecek bir hey'etle iştirakim imkanı yokdur. Ben ilim ve fenle milletimin tenevvür ve saadetini isteyenlerden im . . . Kırk kırkbir senelik hayatımda bir kimseye bir fıske dahi vurmuş v e küçük bir fenalık etmiş adam değilim. Arif Oruç'un bizimle teşrik-i mesaisi meselesine gelince; ve burada ifade ettiği vechile: Bizi kanlı bir adam görerek bizden ayrı­ lamadığından bahsetmesine yerden göğe kadar teessüf ederim.Komünizm esasa­ tı dahilinde bizimle daima beraber çalışacağını (Yeni Dünya) 'sı Ankara'ya gel­ dikden sonra dahi söyleyen bir arkadaşımızın böyle bir mahkeme esnasında ve milletin mevcudiyetiyle böyle bir hadise etrafında adeta beni medhaldar göstere­ cek bu derece su-i-zan altında bırakmak istemesine tekrar tekrar teessüf ederim. Bütün bu zan ve vehimleri adeta iftira diye şiddetle reddederim." - Memlekette komünist teşkilatını te'min için ne gibi bir mülahaza ile hu­ dudumuz dışındaki bir milletin parasından istifade etmek istediniz? Bunu da izah ediniz ! - Biz bu parayı Baku'da bulunan ve Türk esirlerinden müteşekkil olan Türkiye Komü"n ist Fırkası'nın reisi Mustafa Subhi ile ismini unuttuğum diğer bir aza tarafından imza edilmiş i'timadnameyi haiz olan Siiley man Samı den istedik. '

- Zat-ı-alinizden başka bu Yeşilordu ve Tü.rkiye Komünist Gerniyeti teşkilatma dahil olmuş Ordu mensublarından kimler vardı, isimleri nedir? - Birkaç baytar arkadaş vardı .. Kenan Efendi vardı. .. Hey'et-i Merkeziye'ye müracaat edilirse, defter-i mahsusda isimleri tamamen görünür ve bunlar da, son zamanlarda girmişlerdi. - Bir memleketin mevcudiyeti ve istiklali, Ordusuna ve Ordusunu teşkil eden bütün mensublarının her hususda vahdetine mütevakkıf olduğu ve böylece askeri kanunların zabitanı siyasetle iştigalden sarih bir surette menettiği halde, zat-ı-alilerinin ve gizli cemiyetinizin Ordu ve zabitanını ele almak üzere komünist teşkilatını Orduya sokmaktaki maksadınızı lütfen izah buyurunuz? F. 17


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

- Milletin her sınıf efradı tarafından hazmedilmeksizin yapılacak olan bir inkılabın, herhalde birçok sarsıntılara sebeb olacağını bildiğim için ve memleke­ timizin bu gibi sarsıntılara artık tahammülü kalmadığına kani' bulunduğum­ dan, efrad-ı milletin hangi sınıfdan olursa olsun hepsine bila istisna komünizm esasları dahilinde tenviratta bulunmağı bir vazife addetmişimdir. - Mahkemeye bir mektub yazarak, ifadelerinizle mahkemeyi tenvir edece­ ğinizi bildirmişsiniz, söyleyiniz.

- Nazım Bey'in Komünist Partisi ile olan münasebetlerine dair vaki olan yanlış rivayetler ve bunların verdiği neticeler hakkında biraz malumat vermek isterim. Gerek Hükumet ve gerekse Mahkemeyi tenvir etmek için bunu bana­ vicdanım emrediyor. reşilordu Merkez-i Umumisi'nin bir kısmı tatil-i faaliyet et­ miş iken, "diğer bir kısmı gizli komünist partisi teşkiline kalkarak faaliyetlerini devam ettirmişler" tarzında olan mütalaalar kat'iyen gayrıvakidir. Çünkü Hüku­ met, Edhem hadisesinden elde etmiş olduğu evrak meyanında Komiinist Partisinin mührüyle mühürlenmiş evrak da bulduğu zaman, hükumet darbesi yapacak gizli bir komitenin var olduğuna zahib olmuş ve bu komite ile meb'usların münasebetini de velev rivayet şeklinde işitmiş bulunduğundan meseleye o nis­ bette ehemmiyet vermişdir. Halbuki meselenin aslına tamamen vakıf olarak te'minen söyleyebilirim ki, Nazım Bey'in Türkiye Komünist Partisi'nin faaliyet ve devamında hiçbir te' sir ve ma'lumatı yokdur. - Saniyen, umumi elkarda ve Tiirkiye Halk lştirakiyiin Fırkası'na mensub azalar arasında maalesef bir tevehhüm uyandığını hissettiğimden, bu babda ba­ zı izahat vermek isterim: Bu tevehhüm nedir?

. Guya Edhem hadisesi sebeb ittihaz edilerek Tv"rkiye Halk lştirakiyiin Fırka­ sı'nın faaliyetine Hükumet bir sekte vurmak maksadıyla bu gibi tevkilatı icra et­ mekdedir. Bunun bir vehimden ibaret olduğuna bendeniz şahsen kaniim. Çünkü bir fırkanın faaliyetine sed çekmek isteyen Hükumet, o fırkanın progra­ mını tasdik etmez ve o fırkayı tanımazdı. Edhem'in ilk isyan alametleri meydana çıkdığı zaman aldığımız malumata göre Edhem'le Re'jet ve Fahreddin Beyle-lin aralarında mevcud bir münaferet git­ tikçe büyüyerek ehemmiyetli bir mesele şeklini almışdı. Bu neticenin cebhedeki kuvvetler arasında bir müsademeyi intac edeceğinden korkuluyordu. Mensub olduğum Halk lştirakiyun Fırkası Merkez-i Umumısi'nde yapdığımız bir icti­ ma'da bu mesele müzakere edildi ve akibeti vahim olacak olan böyle bir vak'anın ne yapıp yapılarak önlenmesi için fırkaya mensub meb'usların bütün mevcudiyetleriyle sarf-ı mesai etmeleri icabeder diye görüşüldü. Şu vak'a da gösterir ki : Ne benim ve ne de arkadaşlarımın Edhem'in hüku­ meti devirmek maksadı ile yapdığı harekatta hiçbir dalılimiz yokdur.


YEŞİLORDU CEMİYETİ

2 59

Mustafa Kemal Paşa nın memlekete zararlı olduğunu görerek, kapatılması gerekdiğini bildirişine rağmen, gizli gizli faa.liyetine devam eden "reşilordu ve Tiirkiye Komiinist Partisi" nin başında, en inatçı "baş" olarak, Ankara Hayvan Hastahanesi Müdürü Baytar Hacıoğlu Salih Bey'in bulunduğu, İstiklal Mahkeme­ si'nin eline geçen " gizli" bir tamim ile de, kat'i şekilde sabit olmuşdu. Baytar Salih'in, kafadar yoldaşı Edhem'e de imzalattırıp, partilerinin teşkilatma gizlice gönderdikleri bu ı numaralı tamim aynen şu satırları ihtiva ediyordu: '

,

"roldaşlıır; Anadolu 'nun geçirmekde olduğu buhranı ve Şark inkıtabı 'nın bugiin miiteveccih olduğu genişleme ve yayılma hedefini dikkat nazanna alıın reşitordu ve Tiirkiye Gizli Komiinist Partisi Umumi Merkezleri, Üçiincii Enternasyonalca kabul edilmiş olıın (Bolşevik Fırkası Programı) 'nın düsturul-amel ve düsturul inicı/ab olam/c üzere kabuliinii muvafık gôTrrı üj ve her ikisi birleşerek, memleket içindeki biitiin ictimai (sosyal) inkıtab cereyanlıın nı bir/eşdirrneğe karar vermişdir. " "Biiyü'k Millet Meclisi 'nde leşelekül etmiş ve teşekküliinden beri halka ve halk inkıtabına doğru masum adımlıın nı da atmış olıın (Halk .?,ü"mresi) ile beraber, hepsi birden, diğer teşkilattan her tiirlü" atakayı kesme/c için: (Tiirkiye Hal/c iştirakiyun Bolşevik Fırkası) adını almışdır. Gazetelerde ilan olunduğu vechile, bu miittehid ve samimi teşkilatın, son defa teşekkül eden (Tiirkiye Komü"nist Fırkası) ile hiçbir miinasebeti yokdur. " "Kapitalizmin ve emperyalizmin beşeriyel için bir bela olduğuna ve zavallı Ana­ dolu emekçilerinin artık tegallüp ve tehakkü"m sınıfından kurtulması zamanı gelmiş buluduğuna kani' olıın (Tü"rkiye iştiralciyun Bolşevik Fırkası), biitiin cihana saadet ve Tiirklere artık rahat ve se!amet verecek olıın muazzam emekçiler infcı/abında gayet samimi ve gayet doğru olmayı ve ihtirasçı fiil ve şahıslıırdan kaçınıp sakınmayı en birinci hareket düsturu tanımışdır. Bundan sonra (Tiirkiye Halk iştirakiyun Bolşevik Fırkası) bayrağı altında birleşecek olıın (Anadolu Halk Teşkilatı) 'nın da bu samimi­ yel ve ciddiyeti umde edinmelerini ehemmiyetle tavsiye ederiz;. Şurası iyi bilinmelidir ki, yiirekden gelmeyen gôriinüjler ve gösterişler altında saklı hırslar ve emeller daima felaket getirir ve hiçbir zaman payidar olıı maz. (reşilordu Dahili Nizamnamesi), bil­ hassa onikinci maddesiyle bu hususda lüzumlu takyidleri düjü"nmüjdiir. Pek yakında neşir ve tebliğ edilecek (Tiirlciye Halk iştirakiyun Bolşevik Fırkası Nizamnamesi) 'nde de bu kayıdlıır tekrar edilecekdir. reni Umumi Merkez 'ce kabul olunan parolıı (EMEK) 'dir. Bu in/cı tabdan en çok müstefid olııcak kôyliilerdir. Onlıın daima uyan­ dırmalı, teşkilata bağlıı malıdır. Umumi Merkez 'e yazılııcak tahrirat için adres: "An­ kara Hayvan Hastahanesi Müdiirii Salih 'dir! " Bu tamimin altında reşitordu mühürü ile, mümessili (Salih Hacıoğlu) ve (Ka­ lib-i Umumi Edhem) imzaları vardı.


MİLLİ MCCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

KARAR İstiklal Mahkemesi, burada duruşmaları görülen malum kimselerden başka daha birçoklarını da sorguya çekip muhakeme ettikden sonra 9 Mayıs 1 92 1 Pa­ zartesi günü kararını vermişdi. Bu kararname aynen şöyle idi:

Tiirkiye Biiyiik Millet Meclisi Biikumeti 'ni devirerek milletin arzusu hilô.fırıa bir hükumet te 'sisine sa'i olmak cü"rmü"rıderı maznurı-u aleyhirı kü"rıyeleri yukanda yazılı oları Edhem, Tevfik, Reşid, Yüzbaşı ibrahim, Jandarma Yüzbaşısı Sami, Erkarı-ı-harb Yüzbaşısı Halil, polis Artin, Manyaslı Şevket, Çerkes A hmed, Reşad, Kü"tahya Mırıtıka Kumandanı Binbaşı A bdullah ve Mülkiye Kaymakamı Lutfi 'rıirı işbu hiikumet devirme cürmürıü· irtikaplarırıdarı ve sorıra düŞman tarafırıa firarlan aniaşılmasına birıaerı cü.m lesirıirı i 'damlarırıa ve menkul ve gayrimenkul mallarının haczine. . . Hafi "gizli " Komünist Partisi teşkili suretiyle gene hükumeti devirme cü.rmürıü· irtikap teşebbüsünde bulundukları anlaşılan Tokat Meb 'usu Nazım 'ın tev­ kif edildiği tarih oları 12 Nisan 7337'derı ve Baytar Binbaşı Hacıoğlu Salih Eferı­ di 'nin 77 Karıunusarıi 7337'derı ve Matbuat Müdü"rlügü· me 'murlanrıdarı ,Zinetullah Nuşirevarı 'ın da 27 Karıurıusarıi 7337'derı i 'tibarerı Ceza Karıunu 'nun 46. Maddesi delô.letiyle, Hiyarzet-i Vataniye Karıunu 'nun 72. Maddesi mucibirıce on beşer sene müddet ile küreğe konmalanna ve diğer maznurılardarı Bursa Meb 'usu Şeyh Servet Efendi ve Afyon Meb 'usu Mehmed Şükrü. Bey ile diğerlerinin mes 'uliyetsiz/iklen"rıe karar verilmişdir! " B u arada, (Yeni Dünya) gazetesi Başyazarı A rif Oruç d a tutuklu kaldığı müddet kafi görülerek tahliye ve milli maksadın istihsaline kadar Hükfımetin uygun göreceği bir yerde ikamete me'mur edilmişdir.


KAYNAKÇA K i t cı b 1 a r: ABALioGLU, YuNus N Ani: Mustafa Kemal Paşa Samsun 'da, istanbul 1 955· Çerkes Edhem Kuvvetlerinin İhaneti, İstanbul 1 955. , Kurtuluş Savaşı Anılan, İstanbul 1 978. AnıvAR, HALiDE EniB: Memoirs, London 1 926. , The Turkish Ordea� London 1 928. , Tiirk'iin A teşle İmtihanı, İstanbul 1 97 1 . AGAOGLU, SAMET: Kuvay-ı Milliye Ruhu, 4· Baskı, İstanbul 1 973. AHMAD, FEROZ: The Young Turks, The Commitlee of Union and Progrees in Turkish Politics 1908- 1914, Oxford University Press, 1 969. (Türkçe tercümesi: Nuran Ülken) ittihad ve Terakki 1908-1914 (Jön Tiirkler), İstanbul 1 97 ı . AKDEMİR, A. HünAi: Diinyada ve Bizde Casusluk, İstanbul 1 949· AKER, M. ŞEFİK: İstiklô.l Harbi Başlangıcında 57. Tiimen ve Aydın Millf Cidali, İs­ tanbul 1 949· AKŞİN, ABDÜLAHAD: Atatiirk'iin Dış Politika İlkeleri ve Diplomasisi, İstanbul 1 964. AKYÜZ, YAHYA: Tiirk Kurtuluş Savaşı ve Fransız Kamuoyu (1979-1922), Ankara 1 975· ALTAY, FAHREDDİN: 70 Yıl Savaş ve Sonrası (1912- 1922), İstanbul 1 970. ARALOV, C. 1. : Vozpomindni Sovietskago Diptomato (Sovyet Dip/omatı 'nın Hatıralan), 1922- 1923, Moskova 1 96o. ARAR, İsMAİL: Atatiirk 'iin İzmit Basın Toplantısı, İstanbul 1 96g. ARIBURNU, KEMAL: Milli Müdiıkle 'de İstanbul Mitingleri, Ankara 1 95 1 . ARIKOGLU, DAMAR (.�amir): Hatıralanm, istanbul 1 96 1 . ARMAOGLU, FAHİR H . : Siyasi Tarih (7789- 1960), Ankara 1 964. , 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, 1 9 1 4- 1 98o, Türkiye İş Bankası Kültür Ya­ yınları, Ankara ı g84. ATATÜRK, GAzi MusTAFA KEMAL: Nutuk, İstanbul 1 938. Atatü"rk 'iin Büyiik Söylevi'nin 50. Yılı Semineri, Bildiriler ve Tartışmalar, Ankara I 98o. ATAY, FAı.iH RıFKı: Atatiirk 'ü"n Hatıralan 7914- 1979, Ankara 1 965, Çankaya, İstanbul 1 969. AYBARS, ERGÜN: İstiklô.l Mahkeme/eri, Ankara 1 982. AvnEMİR, ŞEVKET S.: Tek Adam, İstanbul 1 964. AYTEPE, Oauz: Hey 'et-i Temsiliye 'nin Dış Siyaseti, Hacettepe Üniversitesi, Atatürk ve İlkeleri ve İnkılab Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara ı 985. ----- .• _____

_____ _____

____

____,


M İLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

BALKANLI, REMzi: Mukayeseli Basın ve Propaganda, Ankara I 96 ı . BANARLI, NiHAD SA.Mi: Resimli Tiirk Edebiyatı Tarihi, Devlet Kitapları, İstanbul I 97 I - I 976. BAYAR, CELAL: Ben de Yazdım, Z C., İstanbul I 96g. BAYrOK, TANER: ingiliz Kaynaklanndan Tiirk Kurtuluş Savaşı, Ankara I 970. BAYUR, YusuF HiKMET: Atatürk, Ankara I 963. _____ , Tü"rkiye Devleti 'nin Dış Siyasası, Ankara I 973· BETİN, SAFFET Ü RFi: Atatürk inkılô.bı ve ,Ziya Golwlp - Yahya Kemal - Halide Edib Adıvar, İstanbul I 95 I . BIYIKLIOGLV, TEVFiK: Trakya 'da Milli Mücadele, I. Ci/d, Ankara I 955· , Atatürk Anadolu 'da I, Ankara I 959; 2. Baskı, İstanbul I g8 ı . BiRSEL, M . CEMiL: Lozan, İstanbul I 933· BLÜCHER, WiPERT voN: Deutsdılands Weg Nach Napallo, Wiesbaden I 95 I . BuRÇAK, RIFKI SA.LiM: Tiirk-Rus-ingiliz Mü"nasebetleri 7 797- 7947, İstanbul I 946. CARMAN, H. J . - SYRETT, HAROLD C.: A History oj the A merican People, New York I952 CEBESOY, ALi FuAD: Milli Miicadele Hatıralan, İstanbul I 953· _____ Moskova Hatıralan, 2. Baskı, Ankara I 982. DARENDELİOGLU, İLHAN: Tü"rkiye 'de Komü"nist Hareketler, 5· Baskı, İstanbul I 979 · DuRU, ÜRHAN: A merikan Gizli Belgeleriyle Türkiye'nin Kurtuluş rı/lan, İstanbul I 978. EDHEM, ÇERKEs: Çerkes Edhem 'in Hatıralan, İstanbul I 962. EMRE, AHMED CEvAD: iki Neslin Tarihi, İstanbul I 96o. ERişçi, LüLFi: Tü"rkiye 'de işçi Sınıfının Tarihi, İstanbul I 95 1 . EvANs, LAURANCE: United States Policy and the Partition of Turkey (7974- 7924), Bal­ timore I 965. GATHORNE, G. M. - HARDY: The Fourteen Points and the Treaty of Versailles, Lon­ don I 939· GENELKURMAY BAŞKANLIGI HARB TARİHİ DA.iREsi REsMi YAYINI: Türk istiklô.l Harbi, C. II, ks. II; C. VI, Ankara I 964- I 965. Gowöw, M AH MUD : Üçiincii Meşrutiyet 7920, Ankara I 970. ____ , Cumhuriyet 'e Doğru 7927- 1922, Ankara I 97 1 . GöırniLGiN, M . TAYYiB: Milli Mü"cadele Başlarken I ve Il. Kitab, Ankara I 965. GövsA, İ BRAHiM ALAAnDİN: Tiirk Meşhurlan Ansiklopedisi, İstanbul I 943· GüRALP, ŞERiF: İstiklô.l Savaşı 'nın İçyüzü� İstanbul I 958. G üRSEL, HALUK F.: Tarih Boyunca Türk-Rus ilişkileri, İstanbul I 968. HANiOGLU, DR. M. ŞüKRÜ: Bir Siyasal Düjü"niir Olarak Doktor Abdullah Cevdet ve Donemi, İstanbul I 98 ı . HARRis; G EORGE S.: The Origins of Communism in Turkey, Stanford, Califomia 7967; (Türkiye'de Komünizmin Kaynakları, 2. Baskı, Çeviren: Enis Ye­ dek, İstanbul I 976). HoESTLER, CHARLES: Turkism and the Soviets, London I 957· H ooVER HERBERT: The Ordeal of Woodrow Wilron, New York I 958. _____

,

,


KAYNAKÇA

İGDEMİR, ULuG: Sivas Kongresi Tutanak/an, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara I 96g. _____ , Hey 'et-i Temsiliye Tutanak/an, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 1 975· , A tatürk 'iin Yaşamı, I. Cild, ı 88 ı - ı 9 ı 8, Ankara 1 980. İNAL, İBNÜLEMiN MAHMUD KEMAL: Osmanlı Devri 'nde Son Sadrıazamlar, 4· Basılış, İstanbul ı 969. İ NGiLiz MuHİBLERi CEMiYETi: ingiliz Muhibleri Gerniyeti Nizarnname-i Dahi/isi, Dersaadet, Hilal Matbaası ı 335· jAESCHKE, GoTTHARD: Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi, Ankara 1 970. , Kurtuluş Savaşı ile ilgili ingiliz Belgeleri, Ankara ı 97 ı . I<ANDEMiR, FERiDUN: izmir Suikasti 'nin içyiizü� İstanbul 1 955. , istiklô.l Savaşı 'nda Bozguncu/ar ve Casuslar, İstanbul 1 964. , Hatıralan ve Söylemedikleri ile Rauf Orbay, İstanbul 1 965. , A tatürk 'ü"n Kurduğu Tü"rkiye Komü"nist Partisi ve Sonrası, İstanbul 1 966. KANsu, MAZHAR MüFiD: Erzurum 'dan Ölü"m üne Kadar A tatürk 'le Beraber, 2 Cild, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 1 966, 1 968. KARABEKiR, KAzıM: istiklô.l Harbimiz, 2. Baskı, İstanbul 1 96g. KARAL; ENVER ZiYA: Türkiye Cumhuriyeti Tarihi (7978-7944), İstanbul 1 944. KARAL, HALiL İ BRAHiM: Turkish Relations With Soviet Russia During the National Liberation War of Turkey 7978- 7922: A Study in the Diplomacy of the Kema­ list Revolution, Doktora Tezi, University of California, Los Angeles 1 967. KARAY, REFiK HALiD: Mine/bab ilelmihrab, İstanbul ıg64. KıNRoss, LORD: A tatü.rk, London 1 964. KoCATÜRK, DR. UTKAN: Atatü"rk ve Türk Devrimi Kronolojisi (7978- 7938), Ankara 1 973· ____ , Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Kronolojisi (7978- 7938), Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 1 983. KoçER, KEMAL: Kurtuluş Savaşı 'nda istanbu� İstanbul ı 946. KuRAN, AHMED BEDEvi: inkılô.b Tarihimiz ve Jön Tü"rkler, İstanbul 1 945. KUTAY, CEMAL: Millf Mücadele'de ilt Komünistler, İstanbul 1 965. _____ , Mi/If Mücadele 'de Yeşilordu Efsanesi, İstanbul ı 965. , Çerkes Edhem Dosyası, Cild 1 -2, İstanbul 1 973· , Kurtuluşun ve Cumhuriyetin Manevi Mimar/an, Ankara 1 973. KüRKÇÜOGLU, PROF. DR. Ö MER: Tü"rk-ingiliz ilişkileri (7979-7926), Ankara 1 978. LANsiNG, RoBERT: The Peace Negotiations, New York 1 92 1 . LAQEUR, WALTER Z.: Communism and Nationalism in the Middle East, London 1 96 1 . LEwis, BERNARD: The Emergence of Modern Turkey, London 1 968. MAZıcı, NuRŞEN: Belgeler/e A tatürk Döneminde Muhalefet (7979- 7926). İstanbul I g84. MEHMED ARiF (Kurmay Albay, AYicı lakabı ile ünlü): Miicahedat-ı Milliye Hiitıratı, 1 335- 1 339, Anadolu inkılô.bı, İstanbul 1 924. (Aynca Bk. aynı ese____

____

____ ____

_____

____

____


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

rin tarafımızdan sadeleşdirilmiş baskısı, Hayat Tarih Me cmuası , Mayıs 1 972). MERAM, ALi KEMAl.: Tü"rk-Rus İlişkileri Tarihi, İ stanbul ı g6g. MısıROGLV, KADiR: Kurtuluş Savaşı 'nda Sank/ı Mü"cahidler, İ stanbul ı g6g. MiDHAT, ALi HAYDAR: Hatıralanm, İ stanbul 1 946. NuR, DR. RıZA: Hü"rriyet ve İ'ti/afNasıl Doğru, Nasıl Öldü?, İstanbul 1 335 ( ı g ı g). : Hayat ve Hatıralanm, İ stanbul I g68. ÜRHUN, HAYRi; BELEK, MEHMED; KAsAROGLU, CEL�L; ATAKUL, KAzıM : Meşhur Vali/er, Ankara I g6g. ÜZANKAYA, PROF. DR. ÖzER: A tatürk ve Laiklik, Ankara 1 98 1 . ÖzALP, KAzıM : Milli Mücadele 1919- 1922, 2 C., Ankara 1 97 ı ve 1 972. ÖzKÖK, RüKNÜ: Düzce-Bolu isyan/an, İ stanbul ı 97 ı . Ö zTOPRAK, DR. İ zzET: Kurtuluş Savaşı 'nda Tü"rk Basını, Ankara 1 98 1 . PECH, EDGAR: Les Allies et La Turque, Paris 1 925. PRESLAND, jOHN: Deeds Bey, London 1 942. REY, AHMED REŞİD: Gordü"klerim - rapdıklanm 1890- 1922, İ stanbul 1 945· RiFAT ÜSMAN, DR. : Edirne 'de rirmibeş rıl, (Basılmamış eser), Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi). SA.Bis, ALi İ HsAN: Harb Hatıralarım, 5 C., Ankara ı 95 ı . SANÇAR, NEJDET: Gizli Komü"nist Belgeleri, Ankara I 966. SARIBAY, SELİM: İstik/al Savaşı 'nda Mudumu-Bolu-Düzce, Aydın I 943· SARIHAN, ZEKi: Çerkes Edhem 'in İhaneti, İ stanbul ı 984. SAYILGAN, AcLAN: S. S. C. B. ve Sultan Galiev, Ankara I 966. : Soldaki Çatlaklar, Ankara ı 966. : Sol'un 94 rılı (1871- 1965), İ stanbul 1 968. : Tiirkiye 'de Sol Hareketler (1871- 1972), İ stanbul 1 972. SERTEL, SABİHA: Roman Gibi, 1919- 1950, İ stanbul 1 978. SERTEL, M. ZEKERiYA: Hatırladıklanm (1905- 1950), İstanbul 1 968. SoNYEL, DR. SALAHi R. : Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika I, Ankara 1 973. SoYSAL, İ LHAMi: 150'likler, İstanbul 1 985. SPECTOR, lvAR: The Soviet Union and the Mos/em World, 1917- 1958, Seattle 1 959. ŞAHRÔ, KEMALEDDİN: Mütareke Anılan, İstanbul 1 930. ŞAPOLYO, ENVER BEHNAN: Kuvay-ı Milliye Tarihi, İ stanbul 1 953· : Mustafa Kemal Paşa ve Mill! Mücadele 'nin İç Alemi, İ stanbul 1 967. ŞEHiDOGLV, SüREYYA H.: Eylul 1920 Baku Kurultayı ve Mill! Mü"cadele 'ye Sağdan Soldan El Koyma Çabaları, İ stanbul 1 975. ŞiMŞİR, BiLAL N.: İngiliz Belgelerinde Atatürk (1918- 1938), C. 2, Ankara 1 975. : Malta Sürgü.n leri, İ stanbul 1 976. TANSEL, FEvziYE ABDULLAH: Ziya Gokalp Külliyatı-11, Limni ve Malta Mektubları, Ankara I 965. TANSEL, SELAHADDiN: Atatürk ve Kurtuluş Savaşı, 1919-7922, Ankara 1 965. _____ : Mondros 'tan Mudanya 'ya Kadar, I.C., Ankara 1 977. Tarihte Türk-İngiliz İlişkileri, Ankara I 975· ____

____ ____ ____

____

____


KAYNAKÇA

Açıklıyorum!, Ankara 1 965. : Tiirkiye 'de Sosyalist ve Komiinist Faaliyetler 7970-7960, Ankara 1 967. : Benim Gördügu·m Bugü"nkii Rusya, Ankara ı 968. ____ : Atatiirk'le Samsun 'a Çıkanlar, 2. Baskı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Atatürk Dizisi: 24, Ankara ı 987. TOPUZLU, DR. CEMiL: 80 rıllık Hatıralanm, İstanbul 1 95 1 . TuNAYA, TARIK Z.: Tiirkiye 'de Siyasi Partiler 7859- 7952, İstanbul ı 952. TuNÇAY, METE: Tü"rkiye 'de Sol Akımlar (7908- 7925), 3· Baskı, Ankara 1 978. TüRKGELDi, ALi FuAD: Görüp işittiklerim, 3· Basılış, Ankara ı 984. T.C. Genelkurmay Başkanlığı Harb Tarihi Dairesi: Tü"rk istiklô.l Harbi, Ankara 1 964. UMAY, DR. M. FuAT: A merika 'da Tü"rkler ve Gördü"klerim, İstanbul 1 34 1 ( ı 923). ULUBELEN, ERoL: ingiliz Giı;li Belgelerinde Türkiye, İstanbul 1 967. Uwö, NA.şio HAKKI : Siyası ronleriyle Kurtuluş Savaşı, İstanbul 1 973· : Hali feliğin Sonu, İstanbul 1 975. uZER, TAHSiN: Makedonya Eşkiyalık Tarihi ve Son Osmanlı ronetimi, Ankara I 979· ÜNÜVAR, GEN. VEYSEL: istiklô.l Harbi'nde Bolşeviklerle Sekiz Ay (7920 - 7927), İstanbul 1 948. YALMAN, AHMED EMiN: rakın Tarihde Gördiiklerim ve Geçirdiklerim, I. C. (18887978), İstanbul ı 970. YAMAKOGLU, CiHAN : Mahmud Es'ad Bozkurt, Kültür ve Turizm Bakanlığı Ya­ yınları, Türk Büyükleri Dizisi: 59, Ankara 1 987 TEVETOÖLU, DR. FETHi: ____ ____

____

YERASiMos, STEFANOS: Tiirk-Sovyet ilişkileri, Ekim Devriminden Milli Mu·cadele 'ye, İstanbul ı 979· YıLMAZ, MusTAFA: Mill! Mü"cadele 'de reşilordu, Hacettepe Üniversitesi, Atatürk il­ keleri ve İnkılab Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 1 985 . ZüRECHER, ERiK jAN: The Unionist Factor: The Rôle of the Commitlee of Union and Progress in the Turkish National Movement 7905- 7926, Brill Leiden 1 984.

M a k a l e l e r: AKDER, PRoF. NECATi: Milli irade ve Ordu, Türk Kültürü, Ağustos 1 972, Sayı: I 1 8, S . 998. ARMAOGLU, PROF. FA.HiR: Atatü.rk 'ün Dış Politikası, Türk-Sovyet Münasebetleri, Cumhuriyet, 1 5 Kasım 1 964 BAYUR, HiLMi KAMiL: ingiliz Muhibleri Gerniyeti'ne Katılanlara Dair, Hayat Tarih Mecmuası, Mayıs 1 972, Sayı: 4 (88), s. 49· BAYUR, YusuF HiKMET : Tiirkiye - Rusya Miinasebetleri, Adalet, s-25 Ocak I 96s. : Mustafa Subhl ve Milli Mücadele'ye El Koymaya Çalışan Başı Dışarıda Akımlar, Belleten, Cild: XXXV, Sayı: 1 40, Ekim 1 97 1 . : Mustafa Suhbi Olayı, Milliyet, 1 2 Haziran 1 97 1 . BaRAK, SAnİ: ilk Türk Komünistleri istiklô.l Mahkemesinde, Günaydın, 25 Tem­ muz - 1 4 Ağustos 1 976. BozKURT, MAH M UD Es ' AD: reşil Elma, Yeni Gün, 20 Ekim 1 920.

____

____


MİLLİ M ÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

ÇoRuHLU, DR. SA.MiH (PRoF. DR. AKDES NiMET KuRAT'ıN TAKMA ADI): irtiktal Savaşı 'nda Komünizm Faaliyeti, Yeni İstanbul, ı 6-2s Mayıs ı 966 ve 7- ı 7 Temmuz 1 966. ÇuKUROVA, BüLENT: Kurtuluş Savaşı 'nda istanbul Gizli Grup/an, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Mart ı 986, sayı: s, ss: s ı 9-26. EROL, DR. MiNE (SüMER): Wilson Prensibieri Gerniyeti 'nin A merika Cumhurbaşkanı Wilson 'a Gönderdiği Muhtıra, Tarih Araştırmaları Dergisi, C. III, Ankara 1 966, ss. 237-4S· EsNOKOVA, ENVER: Le Communisme en Turquie, Est et Quest, Paris, ı 6-3o Sep­ tember, No. 326, ss. 1 4-2 1 . FLEMİNG, jACKSON (Çev. Emre A. Erkan): Tu"rk Toprakları için Manda/ar, Asia December 1 9 1 9, Vol. XIX, No. 1 2, American Asiatic Association, (Türk Dünyası Araştırmaları, Yıl: 2, Cild 2l ı 2, Haziran 1 98 1 , ss. 39so). GiRAY, MuHARREM: istanbul'un işgalinde Gizli Bir Teşkilat (Karakol Cemiyeti), Ya­ kın Tarihimiz, C. I, ss. 34s-346. HowARD, HARRY N . : An American Experiment in Peace-making, the King Crane Commission, Moslem World, Nisan 1 942, ss. 1 22-46. ILGAZ, HASENE: Milli Mu"cadele 'de varlığı gizli kalan bir cemiyet: Karakol Cemiyeti, Tarih ve Edebiyat Mecmuası, Ocak ı 98 ı , Sayı ı , ss. ı o-20. İ HsAN NuRi: Wilson Prensibieri ve Kürtler, Jin 1 33s, Sayı : ı s. İ sMAİL HAKKI : Temelriz Bir Bina, Söz, 6 Ocak 1 9 1 9 Pazartesi, s. ı . jAESCHKE, GOTTHARD: Prerident Wilson alr Schiedrtrichter zwischen der Tu"rkei und Armenien, Mitteilugen des Seminars für Orientalische Sprachen zu Ber­ lin, Berlin 1 93s, Sonderabdurck ss. 7s-8o. _____ : Ein A merikaniseher Mandat ju"r die Tu.rkei?, Die Welt des Islams, Lei­ den 1 963, Vol. VIII, Nr. 4, ss. 2 1 9-34. _____ : Le role du communisme dans ler relationr rurro-turquer, de 7979 a 7922, Orient, 1 963, No. 26, ss. 3 1 -44. (fürk-Rus Münasebetlerinde Komüniz­ min Rolü, Çeviren: Nevzad E. Yalçıntaş, Yeni İstanbul, 1 9-23 Ağustos 1 964). _____ : Neuer zur Rurrisch- TU"rkischen Freundrchaft von 7979- 7938, Die Welt des Islams, 1 96 1 , vol. VI, Nr. 3-4, ss. 203-223. ( 1 9 1 9- 1 939 Yılları Ara­ sındaki Türk-Rus Yakıniaşması Hakkında Bir İnceleme, Çeviren: Hüse­ yin Zamantılı, İstanbul Üniversitesi 1 98 1 Yıllığı, Sosyoloji Konferansları (Atatürk Özel Sayısı 1 9. Kitab), İstanbul ı g8 ı . _____ : Kommunismur und islam in Turkischen Befreiungrkriege (irtam 'ın ve Komu"nizm 'in irtiktal Harbi 'ndeki Rolu� Die Welt des Islams, 1 938, Band: 20, ss. ı ı o- 1 37 , Çeviren: Hüseyin Zamantılı, Türk Dünyası Araştır­ maları, Ağustos 1 98 1 , Sayı: 1 3, ss. 200-207): KANDEMİR, FERiDUN: Said Molla 'nın evi narıl yakıldı?, ingiliz Muhibleri Gerniyeti 'nin emin, Resimli Cuma, Nu. 2- 1 2, 28 Temmuz 1 926 - 6 Ekim 1 92 7 . _____ : rakın tarihimizin şimdiye kadar tamamen aydınlatılmamış çok ilgi çekici bir olayı: reşitordu Cemiyeti, Yakın Tarihimiz, C. I , ss. 6g-7 2 v.d. 287298.


K.AYNAKÇA

KtrrAY, CEMAL: İstanbul'un işgal edileceğini (M. M. Grubu) kimden ve nasıl öğrendi?, Sohbetler, Ocak-Şubat-Mart 1 972, s. 89. ÜKYAR, PROF. OsMAN: Tiirk-İngiliz DüŞmanlığı, Dostluğa Nasıl Dö'ndü"? Milliyet, 3 Kasım 1 967. SoMAR, ZiYA: Manda ve Meşhur Mandacılar, Tarih Konuşuyor, Mart 1 96s, C. 3, Sayı: 1 4, ss. ı 1 44- 1 1 47 ve ı 1 72. _____ : (Wilson Prensibleri) Osmanlı topluluğunun ırk ve milliyetlerini yerinden oynatıyor, Tarih Konuşuyor, C. 3, Sayı: 1 7, Haziran ı 96s, s. 1 373. SoNYEL, SELARİ R. : 7979 Yılı İngiliz Belgelerinin lşığında Mustafa Kemal ve Mill! Mukavemet II, Türk Kültürü, Mart ı 970, Sayı: 89, ss. 3 ı 7- ı 8. ____ : The Angio- Turkish Conflict Fifty Years Ago, Belleten, Cild: 37, Sayı: ı4s, Ocak 1 973, ss. ı 1 3- 1 22. TEVETOGLU, ALi DuRSUN: Milli Mücadele 'nin Bir Deniz Kahramanlığı: Alemdar Des­ tanı, Hayat Tarih Mecmuası, Kasım ı 973, Sayı: ı ı , ss. ı s-23. TEVETOGLU, DR. FETHi: Komü"nizm Karşısında Atatiı.rk, Yeni Ses (Samsun), 2 - 8 Ağustos ı 963, Nu. 39s4-396o; İngilizcesi, "Atatürk Against Commu­ nism, The Week (Ankara), 8, ı s, 22 February ı 963, No. 4s-47, pp. ı o­ ı ı , 1 2- 1 3 , ı 2- I 3" : Atatü.rk'ü·n Sovyet Politikası, Önasya Mecmuası, Kasım 1 96s, Yıl: 1, Sayı: 3, ss. 4-s. _____ : Atatürk 'ün Kapattırdığı Kızıl Teşekkül: Yeşilordu, Türk Kültürü, Ka­ sım 1 966, Yıl: s, sayı: 49, ss. 62-74. : Mill! Mücadele 'de Mustafa Kemal Paşa - General Harbord Gö"rit'şmesi, II, Türk Kültürü, Mart 1 969, Yıl: VII, Sayı: 77, ss. 324 v.d. : Atatiı"rk 'le Samsun 'a Çıkan/ar, V, General Kazım Dirik, Türk Kültürü, Aralık 1 96g, Yıl: VIII, Sayı: 86, s. ı ı ( ı ı s). ____ : Mill! Mücadele 'nin Gizli Kuruluşlanndan: (KARAKOL CEMİYETİ), I ve Il, Türk Kültürü, Ağustos - Eylul ı 970. Yıl: VIII, Sayı: 94 ve 9S, ss. 72s-32 ve 7s7-63. : İngiliz Muhibleri Cemiyeti, Hayat Tarih Mecmuası, Şubat ı 972, Yıl: VIII, Cild: ı, ss. 4-9. ____ Gizli Grub/ar, Türk Ansiklopedisi , C. XVII, ss. 393-94. : Giı"neş Grubu, Türk Ansiklopedisi, C. XVIII, ss. ı 90-92. ____ : Hamza Grubu, Türk Ansiklopedisi, C. XVIII, s. 4s8. : Kara Vasıj, Türk Ansiklopedisi, C. XXI, ss. 248-49. ____ : Karakol Cemiyeti, Türk Ansiklopedisi, C. XXI, ss. 293-94. Uw6, MEHMED ŞEREF: Malta Hatıratı-Malta 'da Tü"rkler, Hakimiyet-i Milliye, 3 Mayıs 1 92 1 Salı, Nu. ı 7s. ULUNAY, REFii CEvAD: İngilizleri isteriz, Alemdar, Nu. ı 1 49 ÜNAL, TAHSİN: İlk Tü"rk-Bolşevik Mü"nasebetleri, Hayat Tarih Mecmuası, Eylul 1 967, Cild: 6, Sayı: 8, ss. 7 - 1 ı . YALÇIN, HüsEYiN CA.Hio : Tarihi Mektublar, Tanin, 1 3 ve 26 Şubat I 94S· YALMAN, AHMED EMiN: Muattal Bir Teşebbüs, Muvakkat, 2 Şubat 1 9 1 9 Pazar, Nu. ı 6(46o), s. ı . _____

_____

_____

____

____

____


Ansildopedi ve Arşivler: Cumhurbaşkanlığı Arşivi Emniyet Genelmüdürlüğü Arşivi Encyclopedia Britanica İngiliz Devlet Arşivi Dışişleri Bakanlığı Siyasi Belgeleri İslam Ansiklopedisi Meydan Larousse Türk Ansiklopedisi Türk İnkılab Tarihi Enstitüsü Arşivi Türkiye Büyük Millet Meclisi Zabıt Ceridesi T.C. Paris Büyükelçiliği Arşivi Yale Üniversitesi Mendeli House Arşivi

Gazete ve Dergiler Açıksöz (Kastamonu) Akvam (İstanbul) Albayrak (Erzurum) Alemdar B elleten Dersaadet L'Echo de Paris Editor and Publischer Hadisat Hakimiyet-i Milliye Hayat Tarih Mecmuası İfham İkdam


İleri İrade-i Milliye İ stanbul Jin (Türkçe-Kürtçe Mecmua) L'Illustration MefkGre Mes'uliyet Minher Moslam Worfd Muvakkat Öğüd Peyam-ı Sabah Resimli Cuma Sabah Serbesn Söz Tarih Konuşuyor Tari k Tasvir-i Efkar Tercüman Le Temps Türk Kültürü Türkçe İstanbul Vakit Die Welt des Islams Yakın Tarihimiz Yenigün Yeni İstanbul



İNDEX A Abalıoğlu, Yunus Nadi, ı B,

sB, 1 49, 1 57, ı 6 ı ,

ı 68, ı 6g, 1 74 ı&ı, 1 9{. 207, 220, 234· 236, 238, 24 1 , 242, 2S I , 2S4

Abbas Halim Paşa, ı 24 Abbas Hilmi Paşa, ı 20 Abdi Bey, ı 1 2 Abdulgani Bey, ı 22 Abdulhalim (Üsküdarlı tüccar), 1 3 Abdulhamid Han, Il., (Sultan Hamid), 4n Abdullah Bey, ı ı 2 Abdullah (Binbaşı), 26o Abdullah Murgan Çavuş, ı 24 Abdullah Zühdü Bey, (Yaşar), 66, 77 Abdulmecid, ı 42 Abdurrahman, 1 34 Abdurrahman (Şırnaklı}, 27 Abdurrauf Bey 6 ı , 62 Abdülmü'min Efendi, 6 ı Abdülsellami Paşa (Doktor), ı 26 Adalet Gazetesi (Bandırma), ı 36 Adalet Gazetesi, ı s ı Adalet Partisi, 3 7 m Adana Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, IX Adil (İşkenceci), ı 34 Adil Agah, ı 4, B2 Adil Bey (Dahiliye Nazırı), s6, S7· 62, 7 1 ,

72, 76,

83, B4, 9 1 , ı o3, 1 20, 1 24, ı 3 I , ı 34 · 1 38 Adil Beykozlu (Deniz Subayı), 7 Açıksöz Gazetesi (Kastamonu), 67, 7S

Adam Block, Bs ı o6 Adıvar, Halide Edib,

ı6, 29, 58, 97, 1 49, ı s4, • .1 6, ı s 7 , ı 6o, ı 68- 7 ı , ı 74, ı Bo-86, ı 89-9 1 , ı 93 . 207 Adıvar, Dr. Abdullah Adnan, 6, ı 3, 1 7 , ı 85, 207 2 ı i , 220, 234· 234·26, 240, 243 "4·) . 248

Agah Bey, ı 26 Ağa Han, ı o ı , ı 1 7 Ağaoğlu Ahmed, 1 20, 1 24 Ağaoğlu, Samet, 2 ı ı Ahmed (Keçeler köyiinden}, ı 3S Ahmed Asım, ı 33 Ahmed, Bakkal, 22 ı Ahmed Bey (Hacı Şahinbeyzade), 42

Ahmed Cevad Bey, (Aibay), 1 22 Ahmed Harndi Paşa, 6 ı , 62 Ahmed Halim (Üsküdarlı), ı s Ahmed Haydar Bey, 1 2 2 Ahmed Hilmi, 9 , 2 2 1 Ahmed Hulüsi, 1 36 Ahmed İzzet Paşa, 22, 29 Ahmed Muammer Bey, 1 23 Ahmed Nesimi Bey, 1 23 Ahmed Nüman (Eczacı), ı o Ahmed Nuri, • 3S Ahmed Paşa, 66, 7 7 Ahmed Refik (Kuvve-i inzibatiye Kunnaybaşkanı), 1 33 Ahmed Rıza Bey, 1 4. 29, 86, 88, 89 Ahmed Rifat Bey, 66, 7 7 , ı 1 2 Ahmed Rüstem Bey (Alfred Bilinski), B ı , 1 92 Ahmed Salih, ı 6B Ahmed (Süvarİ Binbaşı), 7 Ahmed Şükrü Bey, 1 20, 1 24 Ahmed, Teğmen, 7 Ahmed Tevfik Bey, 1 2 1 Ahmed Tevfik Paşa (Sadrazam), ı oB Ahmed Zülkifl Paşa (Damad), 66, 7 7 Ahmedoğlu Osman, 1 36 Ahrar Fırkası, 43 Ak, Aziz, 5 Aka Gündüz (Enis Avni), ı 26 Akbaytogan, Ali Said Paşa, ı 2s Akder, Prof. Necati, 1 03, 1 04 Aker, Şefik, 1 09 Akhisar Reddi İşgal Cemiyeti, IX Akşam Gazetesi, ı so Aklarbaşı Sadullan, 1 04 Alemdar Gazetesi, sB, 6o, 67, 77m, 9S· ı oo, 1 04, I 1 4, 1 30, 1 36

Alemdar Gemisi Destanı, I, ı 2 m Ali Baba, 37 Ali Beyoğlu, Sabit, 1 37 Ali Cenani Bey, ı 26 Ali Galib, ı 6 Ali Galib (Elazığ Valisi, Kayserili}, ı s , 1 33 Ali Haydar Midhat, 78 m Ali Kemal, s6, 66, 67, 7 ı , Bo, 84, 86, 9 ı ' 93· ı os, ıoB, ı ı 2 , ı 38, ı 49, ı ss-s7. ı 63, ı 68

I 03,


27 2

MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR

Ali Kemal (Bahriyeli) ı 36 Ali M ünif Bey, ı 20 Ali Nadir Paşa, 1 33, ı 38 Ali Nazmi Bey, ı 26 Ali Oruç, 2SS Ali Rıza Bey (Kıbns İngiliz Okulu Öğretmenle­ rinden), 6 ı , B ı Ali Rıza, Binbaşı (İstanbul Milletvekili, Sevkiyatcı), ıo, 1 3, ı s, 33· 34· 82 Ali Rıza Paşa, 87, 88 Ali Rıza Paşa Hükümeti, 72 Ali Rüşdü Efendi, 66, n. I 1 2, ı 32 Ali Seydi Bey, ı 26 Ali Şükrü, Trabzon Meb'usu, 1 2 Alibeyoğlu Mehmed Bey, 1 22 Alsace - Loraine, ı S2 Altay, Fahreddin,2sB A.B.D. Snıatosu, V II, 32, 33 Amerikan Banş Programı, ı S3 Amerikan Kız Kolleji, I S4 Amerikan Mandasi, ı 6, ı B, 39, 30-33, S3· sB-6o, ] I , ] 2, ] S, 1 0] , I 48, ı 6g, J 7 I , ı Bo, I 82-89, I 93 Amerikan Robert Kolleji, ı .H• I .)] , I ] O, I 82, I 83 Anadolu Ajansı, ı 30 Anadolu Milli Hareketi, 7 Anadolu Tahlis ve Teavün Cemiyeti, I I 3 Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemişeti, IX, 24, 40, 49 Andavaiiioğlu Mehmed Ağa, 1 26 Ankara Andlaşmasi, ı ı 7 Ankara Komünist Partisi, 206 Anzavur, Ahmed, 72, 99, I OO, I 38 Arab Ferhad (Dz. Yzb.), I O Arab Hulüsi, ı o Arab Mahmud, 1 37 Arabyan Hanı, 22 Aralov, S. İ. 37 m, ı I I , I 85 Ankoğlu Damar, 2 I 9 Arif Hikmet (Kurmay Al bay), 9 Arif Hikmet Paşa, 1 08 Arif, İskeçeli, I 3 Arif, (Maliye Müfettişi), 29 Arif, Mehmed (Kurmay Albay, Ayicı Arif diye ünlü), 6, 29, ı o6 Arif Paşa, 78 Arifi Bey, I I 2 Aristidi Paşa, I I 2 Asaf Bey, 62 Asaf (Merdiven Köylü), 5 Asaf Muammer, I S7 Asım Bey (Erzurum Mebusu), 239 Asım, Binbaşı, 1 4

Asır Gazetesi, I 7 Atatürk, Mustafa Kemal, VII, IX, 1 4 - ı B, 20 3 1 ' 33· 3S - 40, 42 - 46, 48, so, S3 · ss - 57 . 6] , 6g - 7 1 , n 74, 76, Bo - a3 , s5, a7, 90 - 94, g6, gg, 1 02 , ı og - I I I , ı 16, I 19, 1 28, 1 30, 1 32, 142, 1 47, 1 49, ı ss. ı 66, I ] 2, ı 75, ı S ı , ı 83 86, ı 8g - 93· ı g8, 19!), 202, 2Q3, 205, 207 2 1 ], 2 1 !), 23 1 , 2 35 - 38, 24 1 , 243· 247· 2S3 · 254 , 259 Atatürk İnkılaplan, 1 04 Atay, Fa.Jih Rıfkı, 70, ı 68, 1 73, 2 1 1 Atıf Bey, I 22 Ati Gazetesi, I .)6 Avam Kamarası, ı o ı Avni ( Başyaver), 1 32 Ayastefanos Andlaşması, I S3 Aydede Gazetesi, I 35 Aydemir, Şevket Süreyya, 205, 2 I 8 Ayerdem, Ali Hikmet Paşa, 1 2 Ayşe Celile (Nazım Hikmet'in Annesi), 6 I Azaryan Efendi, ı 1 2 Azerbaycan Hükümeti, 4 I -43 Azmi, Beyrut Valisi, 3 Aziz Nuri, I 33 Azm-ı Milli Cemiyeti, 104 B Bağ Kamil, I 34, Bağ Osman, ı 34 Bağcıoğlu, Bican, 5 Baha Said, VII, + 6, g, I o m, ı 2 - ı s, 20, 24, 33, 35 - 42, 44 - 46 48 - .)0 Bahaeddin, Binbaşı, 7 Bahaeddin Şakir, Dr. 3 Baki (Sabancalı), I 3 Baki (Yüzbaşı Veteriner), 9 Balıkesir Hareket-i Milliye Reddi İlhak Kongresi, IX Balıkesir ve Alaşehir Kongresi, IX Balkanlı, Remzi, 205 Basri Bey, (Kurmay Yarbay), I 26 Başak, İsmail Hakkı, ı 3, ı 5 Başar, Ahmed Hamdi, 5 Bayar, Celaİ, 24, g:.ı - g6, I I 3, I g8, 220, :.ı2 ı Bayiç, Hakkı Behiç, I g8, 205 - 208, 2 1 1 - 1 3, 2 ı 6, 220, 234 - 36, 238, 239· 244, 248, 249· 2.)3, 255 Baykut, Cami, 2 I 6 Bayur, Hilmi Kamil (Kamilpaşazade), 77 n , 7 8 n, I 16 Bayur, Yusuf, Hikmet, I ı 8, I 93· 208 Bedirhani Halil Rahmi, ı 33 -


273

İ NDEX Bedri (Polis Müdürü), 3 Behram Bey, '-�54 Bekir Sami (Bk. Kunduh) Bekirağa Bölüğü, 1 70 Bektaşi Tekkesi, 1 3 Bele, Re'fet, 73, ı oll, ı ı s, 1 30, ı g2, 2 1 7 , 243, 2S8 Belkıs Ömer Hanım, G ı Bennett, İngiliz Yüzbaşı, ı .� . ı B. H ı . ı o ı Beraev Said, 1 34 Berzek Tahir, ' 34 Berzenci, Abdulhalik, s Besim, Hiifız (Bk. Hafız Besim) Bıyıklıoğlu, Tevfik, ı Bo ı Numaralı Topkapı Karakol Grubu, ı ı Birinci Büyük Millet Meclisi, 2 1 ll I. Dünya Harbi, 14-7, ı s ı Birinci İdare-i Örfiye Divan-ı Harbi, ı os Black Arrow Vapuru, 1 70 Bleda, Midhat Şükrü, 1 20, 1 24 Bolak, l\Iehmed Vehbi, ı 6G Bolşevik Kızılordu, 1 97 Bora!, Edhem Servet (Kurmay Al bay), s- 6 Bowman, Dr. lsaiah, ' S3 Bozkır İsyanı, 73 Bölükbaşı, Rıza Tevfik, 67, 1 1 2 , 1 20, ı 30-32, 1 31l, 1 S7

Bristol, Am iral, ı ll ı , 1 94 Bdowne, Edgar L., ı ll4, ı llg-g2 Budienny S. M., 37 Bulca, Fuad, so Bulgurluzade Mehmed, 1 04 Burhaneddin Hakkı Bey, 1 26 Burslan, Kıvameddin, s (Bütün Anadolu Şehirlerinde Halkın Savaşmaya Andı), ı 3 o Büyük Mecmua, 1 7 ı Büyük Millet Meclisi, 1 04, 1 3B c

Cafer Bey (Ebulhindi Köyünden), 204 Cağaloğlu Hamamı, 1 29 Calthorpe, Amiral, 63 Cami Bey, ı 88 Cavid, Maliye Vekili, 1 43 Cebesoy, Ali Fuad, 7, 23, 29-33, 38, ı ıı s. ı 9s, 2oo - 202 2 1 2, 22 1 Celal Bey, Albay, 1 2 1

Celal Dino Bey, 6 ı Celal Kadri, ı 33 Celadet, ı s. 8 ı Celil Bey, 6 ı Cemal (Artin Cemal),

ı 32

Cemal Azmi, 3 Cemal Bey. G ı , 62. 71l Cemal, Binbaşı, 7 Cemal (Çemberlitaşlı), 1 4 Cemal Efendi, ı 2 2 Cemal, Gözlüklü, 6 Cemal (Konya Valisi), ı 31l Cemal, Mitralyaz Binbaşısı (Paşa), g, ı ı Cemal (Muhabereci), 6 Cemal Oğuz Bey, ı 27 " Cemal Paşa, 3, 22, 73, 79, 9 1 , ı 2s , ı Bs, 200 Cemaleddin Efendi, 71l Cemi! (Bursalı), ı 36 Cemi! Çeto (Garzanlı), 27 Cemi! Paşa (Dr., Topuzlu), ı G, GG, 77, 71l Cemiyet-i Ahmediye, 1 04, ı og, 1 97 Cemiyet-i Akvam, ı ll4 Cemiyet-i Akvam Gazetesi, ı s ı Cengiz, (Kara Vasırın takma adı), q ı Bs Cevad Bey, ı ı 2 Cevad İbrahim, ı 69 Ceyhan, Abdullah, 4 m Ceyhan, Sadık, 4 m Ceyhan, Dr. Sedad, 4 m Chicago Daily News, 1 92 Chicago Tribune, 97 Cihangiroğlu Aziz Bey, 1 22 Cihangiroğlu Hasan Han, ı 22 Cihangiroğlu İbrahim Bey, 1 22 Cimcoz, Salah, ı 20, ı 23 Clemenceau, G., s7, B9, 1 67 Crane, Charles R., 1 70, ı ll4, ı 8g, ı go, 1 92 Cumhuriyet Gazetesi, 1 40, 203 Curzon, Lord, Bo, ı ı ı ç Çakmak, Mareşal Fevzi, 232 Çanakkale Boğazı, ı S3 Çantay, Hasan Basri, 239, 248, 2S2 Çerkes Bekir, 9 1 , 1 36 Çerkes Edhem, 1 9, 1 34, 205, 207,

2o8, 2 1 ı - 2 1 3, 2 ı 6, 220, 232, 236, 24o , 249-s ı , 2s7 � Çerkes Ragıb, ı 3 1 , ı 36 Çerkes Reşid, s, ı 34, 205, 2 ı ı , 220, 23 ı , 234, 249, 25 1 , 26o 76, B ı , 9 1 ,

Çerkes Tevfik (Edhem'in kardeşi), 1 34, 205, 26o Çetinkaya, Ali (Kel Ali), s, ı 20, ı 26 Çınar, Vasıf, ı 82 Çiçerin, G.V., 200 Çocuk Esirgeme Kurumu Merkezi, ı 29 Çocuklar Ordusu, 204 Çopur Hakkı, ı 33 Çürüksulu Mahmud Paşa, 85, ı 25 F. 18


MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR D Darnacl Ferid paşa,

I I,

ı s, 1 7 , 30, s6, S7· S9 · 63, 66, 68, 7 1 , 72, B ı , 83, B4, 9 1 -93, 9S · 97, ı oo, 1 03- 1 09, l l l , 1 1 4, 1 1 7 , 1 1 8, 1 27 , 1 2B, 1 3B, 1 39· 1 9 1 , 2 1 3

Danişmend, İsmail Hami (Sivas Kongresi Sekreteri), 33, 76 Dayı Mes'ud (Bk. Günbüz), ı o Deeds, Sir Wyndham, s7. 79· ı 1 4 Deli Kasım, 1 3 7 Demirci Mehmed Efe, 2 ı 7 Demirel, Süleyman, 37 m Denikin, A. İ. (Rus Generali), 42, 44, 47, 1 97 Denikin Ordusu, � ��· 20S _ Denizli Reddi İlhak Hey'et-i Milliyesi, IX D'Esperey, General F., 63, B3 Dilaçar, Agop, ı 83 Dirik, Kazım, 2s, 29, ı B3 Doğru Yol Gazetesi (Haleb), 1 36 Donuker, Mehmed Ali, s. ı s, B ı Durand, Algerton, ı o ı Duru, Orhan, gB Dürrizade Abdullah, Şeyhülislam, 1 38 Düvel-i İ' tilaliye (B k. İ'tilaf Devletleri), 73 Düvel-i Mü'telifa (Anlaşmış Devletler : İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya) (Bk. İ'tilaf Devletleri), 68

E Ebuzziya, Velid, 1 2 , 1 20, ı 2s, ı 6B, 1 74 Eczacı Mehmed Bey, 1 26 Edhem Nejad, 240 Edib Servet (Kurmay Albay, İstanbul Meb'usu), s. 6, 10, 1 3 , so

Edington, Lord, ı o ı Edirne Erkek Muallim Mektebi, 63 Edirne Kongresi, 63 Edmund, Amiral Sir, ı o ı Eğilmez, Cafer Tayyar, 63, 203 Ekrem Bey, 6 ı Elyevm Gazetesi (Edirne), 1 36 Emek Gazetesi, 22 ı Emiling, Albay, gs, g6 Emin (Merkez Komutanı), 1 34 Emin Ali, 6, 6 ı Emin Bey (eski Mabeyincilerden), 66, 7 7 , 78 Emin Paşa, Doktor, ı 39 Emir Ali, ı o ı Emir Faysal, 88 Emittle, Lord, ı o ı Emre, Giridli Ahmed Cevad, 66, I 7S Enver (Jandarma Yüzbaşısı), 6

Enver Bey (Deniz Albayı), 6 ı , 66 Enver Paşa, 3, 22, 24, 30, 43, 1 43,

1 97 , 1 99- 20 1 ,

206

Enver Paşa (emekli), 62, 79, ı ı 2 Enver Paşa Yalısı, + Erçıkan, Cafer, s Eren er, Ahmed Bey, 1 23 Erer, Tekin, 1 98 Erişirgil, l\lehmed Emin , 1 75 Ermeni Mandası, ı B4 Eroğlu, Prof. Dr. Hamza, ı 49 Erol, Dr. Mine, s6, ı 6B, ı 69 Ertürk, Hüsameddin, (i, ı o m ı ı , 1 2, gB, 203 Eryavuz, İhsan, 233 Erzurum Kongresi, ı ı, ı 6, 25, 26, 2B, 57, 67,

ı B4,

ı B9

Erzurum Kuvay-ı l\lilliye Müfrezesi, 204 Es'ad Paşa, Göz Doktoru (Işık) , 1 4, Bs, _ 1 29

93, 1 25,

Esendal, Memduh Şevket, ı 23 Esenkova, Enver, 206 Evranoszade Sami, 1 30, 1 3B Eyüb Sabri, 2 1 1 , 220, 234, 235 F Faik Bey, ı ı 2 Faik (Öz) Bey, Doktor, 1 23 Faik (Süleymaniye An bar Müdürü), 1 4 Fanizade Ali ilmi, 1 36 Fanizade Mes'ud, 1 33 Faroz Ahmed, 7B m Fatma Cevdet Hanım, 6 ı Fatma Hanım, ı 70 Fatma Yoldaş, 239, 2-1-B Fazı! Berki, Dr. 1 22 Fehmi, Kaymakam, 1 2 Felah Grubu, 3 Ferburg, M. Andre (Lion Meb'usu), 94 Ferda Gazetesi, 1 36 Ferid 1 36 Ferid Paşa (Bk. Darnacl Ferid Paşa) Fethiye Grubu, 3 Fethi ye Hanım, ı 70 Fettah, (Yarbay), 1 33 Feyzi (eski Şebinkarahisar Meb'usu), 1 30 Forester, 97 Fırat Kolleji, 1 83 Fitzmaurice, 78 m Franklin - Bouillon, ı 1 7 Fransa - Türkiye Cemiyeti (Bk. Türkiye - Fransa Muhadenet Cemiyeti), 6o Fransız Mandası, S3· 6o, 1 48, ı So


iNDEX Frew (İngiliz Casusu, papas) (Dr. Robert Frew), ı s , s6 , 67-70, 72-74, 7g, B ı -83, go-gs, g7, gB, ıo3- ı o6, ı og, ı ı ı , ı ı B, 1 27 , 1 28, ı 3g

Fuad, I 3S Fuad (Doktor), 36, 4 1 Fuad (Komiser), 1 35 Fuad Paşa Türbesi, 84 G Galib Bey, 86, go Galib, Dr., 5 Galib Hoca (Celal Bayar'ın takma adı), 94 - g6 Gani Bey, 1 23 Gardiyan Yusuf, 1 37 Gates, Dr. C. F., 1 57 , 1 82 , 1 83, ı Bg Gayrı - Müslim Osmanlılar, ı 64 Geçici Türk ihtilal Hükumeti, 3g George, V. (İngiltere Kralı), sg - 6g Gerçekçi, Hikmet, 1 1 5, 243 Gerede, H üsrev, 38, Bo, ı 83 Giray, Muharrem, g Giridli Hüsnü, 1 33 Gizli Grublar, 3, 5S Gizli Türk Komünist Partisi, 233, 242, 254, 26o Gladson, Sir Edward, ı o ı Gladstome, W . E., 5S. g6 Gövsa, İbrahim Alaaddin, 78 m Göztepe, Tarık Mümtaz, 1 33 Green Apple - Yeşil Elma, 206 Gümülcineli İsmail, 92, gs, ı 30, ı 33 Güneş Grubu, Güneş (Emekli Korgeneral Ekrem Baydur'un takma adı), 3, S5 Gürbüz, Dayı 1\les'ud (Piyade Yüzbaşısı, Arab) 9 Gürer, Cevad Abbas, so, g3 H Habib Bey, 1 2 1 Hacı Ahmed Efendi, ı 26 Hacı Ahmed (Demirkapılı), 1 34 Hacı Ahmed Paşa (Enver Paşa'nın Babası), Hacı Bektaş Çelebi, 30 Hacı Hilmi, 24g Hacı İlyas Sami Bey, ı 26 Hacı Kasımoğlu Zühdü, ı 36 Hacı Kemal, ı 3s Hacı Musa, Mutki Aşireti Reisi, 27 Hacı Şükrü, 2 1 0, 2 1 7 , 2 1 8, 23s, 238 Hacıoğlu İshak, ı 37 Hacıoğlu Salih, 2og, 2 1 0, 22 1 , 249 Hacim Muhiddin, ı 66

ı 23

Hadi Paşa, 1 32 Hafız Ahmed, 1 33 Haf1z Besi m, s. ı ı Haf1z İsmail, 1 1 0, ı 1 2, 1 30, 1 3 1 , 1 35 Haf1z Said, I3S Hali Komünist Partisi, (Bk. Gizli Türk Komünist Partisi) Hain Mustafa, 1 33 Hakikat Gazetesi (Selanik), 1 36 Hakimiyet-i Milliye Gazetesi, 94, ı gg, 204 Hakkı Bey, 6 1 , 78 Hakkı, Deniz Subayı, 6 Hakkı Mürsel Paşa (Hacı Kulaoğlu), I 2S Hakkı, Sabancalı, g Halaskaran Cemiyeti, 256, 2S7 Halid (Topçu Binbaş1), 7 Halid Bey, 66, n 78, go Halife - İngiliz Gizli Andlaşması, 1 1 7 Halife Ordusu, 1 38 Halil İbrahim, 1 34 Halil İbrahim, Resne Kadısı, 1 2 Halil İbrahim, Yüzbaşı, ı os Halil, Kurmay Yüzbaşı, 260 Halil Paşa, 24, 40-43, 46, so Halil Sezai, (Askeri Doktor), 1 22 Halime Yoldaş, 23g, 248 Halk İştirakiylın Fırkası, 1 99, 2 ı 6, 2 1 9, 233, 239, 24S· 246, 250, 2S ı , 2S6, 258, 25g

Halk Programı, 237 Halk Şu'ralar Fırkası, ı gg, 2o ı , 2g6 Halk Zümresi, 1 99, 2 1 9, 220, 233, 236, 243, 259 Halk Zümresi Nizamnamesi, 243 Halk Zümresi Programı, 23g Hallık (Fikret'in oğlu), ı 83 Harnal Ferid, s, 1 2 , 1 22 Hamdi, 87 Harndi Bey (İzmit Meb'usu), 2S4 Harndi (Galatalı gazinocu) 1 0 Harndi Hoca, ı 38 Harndi Namık, 2 ı ı , 220, 23 1 , 234 Harndi Paşa (V. Kolordu Komutanı), 66, 78, 1 32 Harndi Paşa (Kiraz Hamdi), 1 1 2, ı ı s. 1 3 1 , 1 32, 1 38

Hamdi, Sevkiyatçı, ı 4 Hamid Rıza Bey, 1 23 Hamidiye Gemisi, 94 Harniyet-i Vatan Cemiyeti, 1 1 3, Hanifzade Mehmed, 1 04 Hamte Ahmed, 1 34 Hamza Grubu, 3, SS Hanedan-ı Al-i Osman, ı 42 Hanioğlu, Dr. M. Şükrü, 1 40 Harbord, General, ı go

ı 3o


MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR Hareket-i Milliye Kongresi (Balıkesir bölgesi), ı 66

Harunreşid, ı 35 Hasan Fehmi Hoca, ı 2 ı , 239 Hasan Fehmi Paşa, ı ı o, ı 29 Hasan Fehmi Paşa Konağı, ı 29 Hasan İzzet Efendi, ıo7 Hasan Onbaşıoğlu Kemal, ı 37 Hasan Sadık, ı 36 Hasan Settar (Tatar Hasan), ı 2 m Hasan Tahsin Bey, ı 2s, 1 3B Hasancan, Kızılaycı Hamid Bey, ı 7 ı Haşim, tüccar, 22 Hayati Bey (Atatürk'ün Özel Kalem M üdürü), 26

Hayaleddin, Nurşinli Şeyh, 27 Hayat Tarih Mecmuası, S4 Haydar Bey (Yenişehirli), 82 Hayri Bey, 79 Hazım Bey, ı 2 ı Hey'et-i Nezzar Komiser Hey'eti, 44 Hey'et-i Temsiliye, 22, 39, 40, 44,-46,

4B, 50, Bo,

Hikmet (Hasköylü), B3, B4, B6, B8, 9 ı , 92, 93 Hilafet, ı 1 7 Hilafet Ordusu, gB Hilal-i Ahmer, ı 4 ı , 1 42 Hilmi Abdulkadir Bey, 1 26 Hilmi Bey (Kırşehir Mutasarrıfı), 1 22 Hoca Rirat Efendi, 1 22 Hoca Münir Efendi, 1 1 2 Hohler, Thomas B., 1 5 7 Hoover Enstitüsü, ı 9o Hulfısi (Uşak Belediye Başkanı), 1 33. 249 Hürriyet ve İ'tilafcılar, 7 ı , g6, 1 07 , 1 30 Hürriyet ve İ'tilaf Fırkası, 30. 63, 67, 9S · 99, ı oo. 1 03, ı o4, ı oB, 1 09, ı ı 3, ı q, ı ı B, ı ı 9, ı 2o, 1 27 , 1 30. ı 3 I , ı 49

Hürriyetperver Avam Fırkası, ı so Hüseyin Avni, 1 56 Hüseyin Haki, Binbaşı, 1 4 Hüseyin Kadri, Binbaşı, 9 Hüseyin Kadri Bey (Balıkesir Meb'usu), ı 22 Hüseyin Tosun Bey, 1 20, 1 24 Hüseyinoğlu Galib, ı 37 Hüseyinoğlu Kazım, 1 36 Hüsnü bey, 79, 239 Hüsrev Sami (Bk. Kızıldoğan)

1 3 , 1 4, ı 6

6,

g , 1 0, ı 2

84, g6, ı ı 9, I 70, 1 9 1 , 2 ı 3 Hızır Hoca, ı 35

Ilgaz, Hasene, s. ı ı , Isiahat Hizbi, 220

İbnülemin (Bk. İnal), 1 07 İbrahim Ahmed Onbaşı, ı 2 ı İbrahim Bedreddin Bey, ı 22 İbrahim Çavuş, ı 37 İbrahim, Çolak, 9 İbrahim Hakkı, ı 34 İbrahim Hakkı Bey, Binbaşı, ı 22 İbrahim Sabri, ı 36 İbrahim, Topçu Teğmen, 40, 4 1 İbrahim, Yüzbaşı, 26o İdikut, Serezli Ahmed, 6 İfham Gazetesi, 1 70 İhsan Bey, 6 ı İhsan, Topçu Binbaşısı, (eski Bahriye Vekili),

İkaz Matbaası, 249 İkdam Gazetesi, ı 3o, ı s6 İkinci Dünya Harbi, ı B6 iktisad Fırkası, 43 İleri, Celal Nuri, ı 2o , 1 2_1, 1 49, 1 _16, ı 6B. ı 74 İleri, Hoca Es'ad Efendi, 95 İlyaçev, Sovyet Albayı, 37, 39· so, 45, so İlyas Paşa, ı 6 İnal, İbn-ül Emin, 7 B m, 1 04, 1 07 , ı oB İngiliz Commenwealth, 1 54 İngiliz Dostları Derneği, SS İngiliz intelligence Service, 1 04, ı ı ı İngiliz l\1andası, _1, sB . 6.1. 67 , 7 1 . 72, 7 G, ı o7, ı 4o, ı 4B, ı 6 ı , ı Bo . İngiliz Muhibleri Cemiyeıi (Bk. Türkiye'de Ingi­ liz Muhibleri Cemiyeti}, 1 7 , ı 6 ı İngiliz Muhibleri Cemiyeti Beyannamesi, 64, gs , 99· 243

.

İngiliz Muhibleri Cemiyeti'nin Ilk Bildirisi, 1 40 İngiliz Muhibleri Cemiyeti'nin Yıllık Genel Kon­ greleri, ı ı ı İngiliz Muhibleri Cemiyeti Programı. ()+ İngiliz Muhibleri Cemiyeti ve !\ !alta Sürgünleri, 1 19

İngiliz Yüksek Komiserliği, Bo, 1 32 İngiltere Devleti, 56 İnkılab M üzesi, ı o4 İnkılap Yolu Dergisi, 2 3 ı İnönü, İsmet, 5B, 1 42 İrade-i l\1illiye Gazetesi. ı �p İrşad Gazetesi (Balıkesir) ı 36 İsa, (Şevket Galatalı'nın takma adı}, İslam Sosyalist İttihadı, 2 1 2 İsmail (l\1anyaslı), ı 37 İsmail Canbolat Bey, 1 2 1 İsmail Cevad Paşa (Çobanlı), ı :.15 İsmail Fazıl. Emekli General, 33

14


İ NDEX

İsmail Hakkı, Yüzbaşı, 7 İslam Ali, 1 25 İstanbul Devleti ı 84 İstanbul Hükumeti, 1 20 İstanbul l\lüdafaa-i Hukuk Cemiyeti, 6 İstasva, 240 İstiklal Gazetesi, ı 83 İstiklal Hizibi, 220 İstiklal Mahkemesi, 1 97 · ı <Jil. 1 99· 205, 2 1 6, 233 İştirakiyun Fırkası, 4fi İştirakiyun Fırkası Programı, 240 İtalyan Mandası, 53, 86, 1 48 İ'tilaf Devletleri, 7, 4.1• 7 1 , 1 03, ı o7 , 1 47 , ı s ı , ı 6o, ı 63, 1 7 1 , 1 72 , 1 7 7 . 1 78, ı 82 , 247

İ'tilaf ve Hürriyet Fırkası (Bk. Hürriyet ve İ'tilaf Fırkası), 73 ittihad Fırkası, 4 3 İııihadcı Merkez-i Cmumi Azalan, 1 20 İ ttihad ve Terakki Cemiyeti (Fırkası), 3, 9, 22, 24, 4 1 , 61l, 70, 7 1 , 75 · <) 2, 94 · 1 02, 1 03, ı ı ı , ı ı 8, I ll,'j, 206, 207 İ ttihad ve Terakki

Klübü, 1 04 İzmir İlhakı Red Hey' et-i Milliyesi, IX, ı ı İzmir Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyeti, IX İzzet Basri Bey, ı 24 İzzet Paşa (Sadrazam), 69, 1 02, 1 05 İzzet Paşa (Emekli Mutasarrıf), 6 ı J Jaeschke, Gotthard, 5 7 , 69, 7 7 Jöntürk Partisi (B k. İ ttihad ve Terakki),

ı 85

K Kadiroğlu Kamil, 1 3 7 Kalender Hasan, 6 Kaltakkıran, Ahmed Faik, ,1, ı 25 Kalyoncu, Mehmed Nazmi, 5 Kamil Paşa, 1 02 Kamilpaşazade Abdullah Bey, 66, 7 7 Kamil Paşazade Kemal, 1 36 Kamil Paşazade Selami, 1 36 Kamilpaşazade Şevket Bey, 66, 7 7 , ı ı ı , Kamo Bekir, ı oo Kamuran Ali, 1 ,1, 8 ı Kandem ir, Feridun, 1 04, ı 27, 209, 2 ı ı , Kansu, Mazhar Mülid, 24, 28, 7 3 Kapancı, Hamid, 1 4 Kaptan Lutli, 1 30 Kara Ahmed, 5

Kara Bekir Paşa, 1 4 Kara Kemal (İaşe Nazırı), 4, ı ı , ı 2o, 1 24 Kara Said Paşa, ı 31l Kara Vasıf, VII, 4- 1 <), 2 1 . 22 , :.ı8-3 ı , 33-35,

39 , 40, 49, ,'jO, 8o-82, 84, l 2 ,'j , 1 29, 1 84-86, 1 89, 1 93 Karabekir, Kazım, 35, 38, 39, 44-46, 49 , s6-s8, ! 83, 1 93 · 203 , :.1 04

Karabiberin Hasan, 1 04 Karakol Cemiyeti, 1, V, VII, X, ı -so 55, Karakol Cemiyeti Genel Görev Yönetmeliği, 20 Karakol Cemiyet-i Haliyesi, 27 Karakol Cemiyeti Kocaeli Grubu, 34 Karakol Cemiyeti Menzil Teşkilatı, 9 Karakol Cemiyeti Merkez Hey' eti, 9, 33 Karakol Cemiyeti Programı, 8 Karakol Cemiyeti Teşkilat-ı Cmumiye Nizamnamesi, 7, 20 Karakol Cemiyeti Topkapı Grubu, 34 Karakol Cemiyeti Üsküdar Grubu, 34 Karakol Cemiyeti ve Cşak Kongresi Hey'et-i İcraiyesi, 24, 37 · 46, 47 · 48, ,10 Karakolcular, 5, ı ı Karakol Grubu 3, 9 Karakol l\lenzil Hattı, 1 9 Karakol Teşkilatı, ı ı Karai, Enver Ziya, ı 1 3 Karay, Refik Halid, ı 1 2, 1 35 . 1 38, 1 49, I ,'j,'j , 1 56 Karlıdağ, Dr. Abdullah Cevdet, ı ı o, 1 40, 1 4 1 Kars Şurası, ı 2o Kasabın Fehmi, ı o Kasidecizade Ziya Molla, 85 Kaya, Şükrü Bey, 1 23 Kayaoğlu Ahmed, ı 82 Kazak Hasan, ı 36 Kazım (Maslub), 92 Kazım Bey, 25 1 Kazım Efe, ı 37 Kazım (Şahinbeyli), ı 35 Kemal (Ispartalı), 1 35 Kemal (Polis Müdür Muavini), 1 35 Kenan Efendi, 257 Kemal Midhat, ı 82 Kemaleddin Sami, (Paşa), s . 6, 1 0, 1 3 , ı s , ı 6, 1 7 , 33· 34. 97

ı 30

Kılınçoğlu, Ziya, 5 Kınacızade Şakir, 1 04 Kırdar, Dr. Lutfi, 5 Kırzade Mustafa Bey, ı 26 Kızıl Hançer Cemiyeti, 73,

98, 1 04, ı o8 ,

ı

ı o, 256,

257

Kızıl Ordu, 39, 42 Kızıldoğan, Hüsrev Sami, 235· 242, 2,13-55·

74, 2 1 0, 220, 22 1 , 234,


MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR King-Crane Mission (Hey'eti, Komisyonu), so, ı 6o, ! 83, ! 84, ı 8g Kinross, Lord, ı go Keçecizade İzzet, ı 38 Knoka, 93 Kocaeli Kuvay-ı Milliye Umum Komutanlığı, 34 Kocaömeroğlu Hüseyin, 1 34 Koç Mehmedoğlu Koç Ali, 1 36 Kolçak, A. V. 47 Komünist Fırkası, 43 Koral, Mehmed Emin (Paşa), 1 3 Koraltan, Refik, 236 Kornilof (Fransız Vapuru), 7 Köylü Gazetesi, 1 36 Kumpat Hafız Said, I 3S Kunduh, Bekir Sami, ı6, 36, 50, S ı , 1 93 Kurtoğlu İsmail, 1 37 Kuşçalı, Hasan Ali, 1 4 Kuşçubaşı Eşref, 22 Kutay, Cemal, S2, 93, 94 Kutbeddin Efendi, Şeyh, 254 Kutlu, Kamil, 5 Kuvay-ı Ahmediye Teşkilatı, ı og Kuvay-ı İnzibatiye, gB Kuvay-ı Milliye, 7 1 -73, 83, 84, 86-Bg, g ı , 92, g6, 1 00, 1 02, 1 03, 1 07 , 1 1 0, 1 27 , ı 30, 2 1 1 , 238 Kuvay-ı Seyyare, 2os Küçük Edhem, 1 34 Küçük Hüseyin, Bahriyeli, ı o Küçük Kemal, ı s, S ı Küçük Talat, 4 1 , 42 Kürdistan Teali Cemiyeti, 1 3 1 , 1 49 Kürt Hakkı, 1 36 L Lami, ı s, S ı Lampat Yakub Lansing, Robert, I S3 Laquer, W alter Z., 206 Latimer, Jr. Frederick P., ı go The League of Wilsonian Principles, 1 4S Llyod George, D. ss, 56, S7· 6S, 6g, 96, ı o ı , ıo2, l l l , ı ı 6, ı ı S, ! 67 Lenin, W. 1 . , 36, 37 Leon Bey, 1 1 2 Lewis, Bernard ı o6, 1 97 Lorelei (Lorelay) Alman Sefaret Gemisi, 4 n Luke, Sir Harry, 69 Lutli, Dr. 6o Lutli, Mülkiye Kaymakamı, 26o Lybyer, Dr. Albert H., ı S3

l\ 1

Maan Ali, 1 35 Maan Şirin, 1 34 Macid Bey, 1 22 Madanoğlu Mustafa, 1 36 Mahmud Celaleddin Bey, 62 Mahmud Kamil Paşa, 1 20, 1 24 Mahmud Mahir, 1 34 Mahmud Sadık, ı 68 Mahmud Şevket Paşa, 9 Mahmud, Şeyh, 27 Mahmud, 20. Kolordu K. Vekili, 40 Mahruki-zade Cafer Bey, 66. 77 Makam-ı Hilafet, 94 Makho, 2os Malta Sürgünleri, VII, 1 20- 1 27 Maltepe Atış Okulu, g Manatof, Şerif, 22 1 , 254, 255, 256 Mansher, Sir Jim, 1 0 1 Marten, M . go Marx, Karl 23 1 Matbuat Cemiyeti, 1 54, 1 55, ı ,)6, 1 57 , ı Bo Mazlum, 1 35 Mazlum Bey, ı 22 Mdivani, Budu, 2 ı g, 220 Mecda Westa (Fransız Vapuru) 7 Meclis-i Meb'usan, 72, 92, 1 03 Meclis-i Vükela, ı o6 Mediha Sultan, 68, 103 Mehmed Abed, 1 24 Mehmed Adil Bey, 1 27 Mehmed Ali (Dahiliye Nazırı), 56, 57, ı ı o, ı ı 2, 1 27 , 1 38 Mehmed Ali, Beğlikçizade, 79 Mehmed Ali Bey, 1 05, 1 3 1 , 1 34 Mehmed Ali, Yüzbaşı (Arab), 7 Mehmed Arif Bey, 1 24 Mehmed Atıf Bey, 1 26 Mehmed Galib Bey, 6 ı Mehmed, Giridli, 8 Mehmed Hilmi Bey, 1 24 Mehmed Kamil Bey, 1 26 Mehmed Kaptan, 7 Mehmed Muammer Bey, 1 26 Mehmed Nazım Bey, 1 26 Mehmed Nazım Paşa (Nazım Hikmet'in Dedesi), 6 ı , 62, 1 1 2 Mehmed Nuri Bey, 1 27 Mehmed Rirat Bey, 1 27 Mehmed Rüşdü Bey, 1 27 Mehmed Sabit Bey, 1 2 1 Mehmed Şükrü, Afyonkarahisar Meb'usu, VIII, 220, 22 1 , 233· 240, 24S. 247· 24S. 2S4. 2SS· 26o


279

İ NDEX

:\1ehmed Tevfik Bey, ı 2 ı :\lehmed, Topkapılı, 6 :\lehmetbeyoğlu Muhlis Bey, ı 23 :\lehmedoğlu Aziz, 1 36 Mehmedoğlu Osman, 1 37 Mehmedoğlu Sami, 1 34 :\1elek Hanım, 6 ı Memduh Bey, 1 39 Memduh Paşa, 66, 7 7 Memleket Gazetesi, ı s ı Mendal House Arşivi, ı 68 Menteşe Halil, ı 20, ı 24 Mes'udiye Oteli, 37 Mevlanzade Rı fat, I 35· I 38, I sB Miller, 153 Millet Yolu Gazetesi (Bursa), ı 3 7 Milletler Birliği (The League of Nation), 1 54 Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Akvam), I S3 · I S7 Milli Kongre, 1 4, 1 7B Milli Misak, 97, ı Bo Milli Mücadele (Türk Milli Mücadelesi), S3· B2,

92, gs, 1 03, 1 04, I I I , I ı 3 , I 16, I I B, 1 20, 1 2B, 1 30- 32, ı BB, ı go, ı g2, 1 97 , 2og

Milli Mücadeleciler Kongresi (Bk. Sivas Kongre­ si) Milli Teşkilat, ı ı :\!im Mim Grubu (Müsellah Milli Müdafaa Grubu) 3, 6, I I , ı g, 20, B2, g3, gB, Mimaroğlu, Reşad, 5 M. Şükrü (Sivas Kongresi Sekreteri), 33 Minber Gazetesi, 23, I S7 Molla Süleymanoğlu İzzet, ı 36 Mondros Mütarekesi, (Mütarekenamesi), 22, 1 07 , 1 47 , ı so, ı 6 ı

1\lontgomery. Dr. G . . 1 83 Moralızade Halil, ı s, B ı Morgenthau, Henry, ı B3 l\1orrisson, Theodore. ı o ı Morisson, ı B7 Muavenet-i Bahriye Grubu, I, 3 l\luğlalı, Orgen. Mustafa, s. ı 2, ı g 1\luhafaza-i Mukacidesat ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, IX Muharib Grubu, 3 1\luhiddin, Gebze Kaymakamı. q Muhiddin, (Kara Vasırın Kardeşi), 9 Muhiddin Paşa (Ulunay) (Vali), 30, 76, ı o4 Muhlis (Topçu Subayı), 6 Murad Bey, ı 26 Musa, (Ali Fuad Cebesoy'un takma adı), ı 4 Musa Bey Salahov, ı 23 Mustafa Asım Bey (Of l\1utasarrıfı), 1 22 1\l ustafa. Doktor. 2 ı ı . 220. 2:H

Mustafa, Hayri Efendi (Ürgüplü), (Şeyhü'l İslam), 1 23 Mustafa (Kunnay Yüzbaşı), 4 1 Mustafa Natık, 1 33, ı 3B Mustafa Neyyir, 63, 1 36 Mustafa Nuri Bey, 2 1 0, 220, 22 1 , 234, 235, 254, 2S6

Mustafa Reşad Bey, 1 26 Mustafa Sabri, 87, 1 03, ı o8, ı 2o, 1 30-32, 1 3B Mustafa Sıdkı, 1 24 Mustafa Subhi, 208, 240, 24 1 , 24S· 247 , 257 Mu'tedil Hürriyetperveran Hizbi, 1 30 Mücahid Grubu, 3 Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, 203 Müdafaa-i Hukuk Kongresi (Bk. Sivas Kongresi) 1\ lüdafaa-i Hukuk Teşkilatı Nizamnamesi. 2 1 Mümtaz Bey. 79 Mümtaz Bey (En' cr Paşa'nın Yaveri), 1 22 Müsavat Fırkası, 43 Müsavat Gazetesi (İzmır). ı :;:, 1\lüsellah Milli Müdafaa Grubu (Bk. Mim Mim Grubu) Müttehid Sovyetleri Cumhuriyeti (Rusya Sovyet­ ler Cumhuriyeti), .ı.6-4B, ·

N Naci (Şer'iye Mahkemesi Başkatibi), 6, ı s :-.iadire Cemal Hanım, 6 ı Naim Cevad, 7, g , ı 4 Naime Cemal Hanım, 6 1 :-.:amık, 1 35 :'liamık Grubu, 3 :-.iamık Paşa Konağı, ı s Nazım, Dr. 3 Nazım Paşa (Eski Suriye Valisi), 1 2 , 62 Nazım (Tokat Meb'usu ve Dahiliye Vekili) (Bk. Resmor) :'liazif Süruri Bey, 66, 7 7 , 7B Nebil Ziya Bey, 6 1 , 62, 66, ı 1 2 Necib (13ursalı), 1 36 Necat Gazetesi (Edirne), 6s Necati Bey (Erzurum Meb'usu) 2S3 Necati, Binbaşı, 1 2 Nemlizade Besim, 1 30 Nemrud Mustafa Paşa, 1 33 Nesibe Ziya Hanım, 6 ı Neş'et Bey, 7 B Nevzad Bey, ı 22 The New York Herald Tribune, ı ı 7 Nigehban-ı Askeri Cemiyeti, 73, gB, 1 00, 1 04, ı oH, 1 1 0, ı ı H, ı 3 ı , 256. 257 Nigehbancılar, 7 1 g2


MİLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR Nihad Paşa, 237 Niyazi, Doktor, 74 Noel (İngiliz Subayı) go Nuh, (Gazi Mustafa Kemal'in takma adı), ı 4 Nuh Eyüb, ı 2s Nu'man Usta, ı 2s Nur, Dr. Rıza, 29, 32, 38, 6s, 67 , ı 82 , 2o ı ,

p

Pallaçoğlu Kemal, 1 37 Pan- lslamizm, 20 1 Paris Barış Konferansı, sB, 67, ı s3. 1 74, Pars, Muhiddin Baha, 1 37. 220, 234, 2 ı 8,

220

Nureddin Bey (Polis Müdürü), 84, Nureddin Paşa, VIII, 2 1 9- 232 Nuri Bey, 78- 79 Nuri Paşa, 40-43, 46, so Nuri Yusuf, I 2S Nuribeyoğlu İsa, I 3S Nur-u Osmaniye Camii, 1 29 Nuşirevan, Nimetullah, 22 1 , 239, 200

1 27

249, 2S2, 2 SS·

Nüzhet Paşa, 6 ı , 66 o

Oğuz, Yenibahçeli Ahmed Şükrü,

ı 82, ı 83 236, 244,

248

Patrikhane, ı 87 Pavlojamusev, 1 22 Pavloviç, 2o6 Pehlivan Kadri, ı 36, ı 38 Peker, Receb, 1 4 1 , 2og Pirinççioğlu Feyzi Bey (Ziya Gökalp'ın Dayısının oğlu), 1 23 Pirzade İbrahim, Saib Bey, ı 23 Pişo, 8g Pontus Hareketi, 1 47 Poroy, İhsan Namık, s Prencess Ema Gemisi, ı 20 R

s. 6, 9, ı o, 22,

34

Oğuz Tekin (Said Molla'nın takma adı), 9S Okyar, Ali Fethi, 23 m, 24, 70, 1 2 1 Orbay, Hüseyin Rauf, VII, 1 3, ı 6, ı8, 1 9, 22, 23, 29 , 33 , 3s. 4o, 4s, 29, 94, ı 2o, ı 2s. ı 42. !47· ı 86, ! 89. 1 9 1 , 1 92, 2S3

Orbay, M. Kazım, 1 3 Oruç, Arif, 2 1 0, 2 1 1 , 220, 22 1 , 2s6, 2S7· Osman Kahya, 1 2 Osman Nuri, 1 34 Osman Reis, ı g Osmanlı Devleti, s6 Osmanlı İmparatorluğu; 98, ı o,'j , ı. p Osmanlı Meb'usan Meclisi, 94, 1 1 9 Osmanoğlu Şakir, 1 36

200

ö

Ömer Bey, 1 2 1 Ömer, Dirşevli, 27 Ömer Fevzi (Trabzonlu), 1 33. 1 34, 1 36 Ömer Llıtfi, Yenibahçeli (Kurmay Albay), Ömer Ziyaeddin Efendi, 62 Ömeroğlu Eyüb, 1 37 Önal, İhsan, s Öngören, Dr. İbrahim Tali, 38 Özalp, Kazım, s, 7 ı Özbek Tekkesi (özbekler Dergahı), 1 3 Özden, Dr. Celal Muhtar, ı s6, ı 68

7· 9

Radek, Karl B., 44, 200, 240 Radyinski Matroi, ı 23 Ragıb Nureddin, ı s6 Rahime Yoldaş, 239. 248 Rahmi Bey (Avranos), ı 2 ı Rami, (Karta! Eşrafından), 1 3, ı s Rasihzade İbrahim, ı 34 Rasim Efendi. ı ı 2, ı 3o Raşid Ağa, ı ı 3 Rauf Ahmed, ı 6g, 1 70, ı 83, ı 84 Re' fet, (İzmirli), ı 36 Re'fet, �firalay, ı 4 Re'fet Paşa 1 26 Refik Bey, 84, 1 32 Refik Bey, (Defter-i Hakani Emini), 1 38 Refik (İşkenceci), ı 34 Refik İsmail, 4, s. 6, g, ıo n, 1 2 , ı 3, ı s,23, 33 Remzi Oandarma Binbaşısı), ı 2, 1 4 Remzi (Kızılhançerli), ı 32 Remzi. Paşa, 1 38 Renda, Mustafa Abdu'lhalik, ı 26 Rennie, ı s7 Reşad Halis, ı 33 Reşad Hikmet (Hariciye Müsteşarı), 1 47, ı 88 Receb Zühdü, 1 99 Resmor, Ali Nazım (Öztürk), VIII, ı ı s, 2 ı s,- ı 8, 220, 22 1 , 232"34 236, 242, 243· 247· 249 · 2SO , 252, 254. 25G. 258, 200 Resul, Misarlı, 27

Reşad (Maliye Nazırı), ı 4, ı 38 Reşid Bey, 1 1 2 , ı 38


28ı

İ NDEX Reşid Paşa (Sivas Valisi). 25 Reuıer Ajansı, 67 Rey, Ahmed Reşid, 68, 6g, ı o6 Rıdvan Nafız Bey, 63 Rıfkı Bey, 79 Rıza Bey (Dıramalı), ı os Rıza (Piyade Yarbayı, Japon Rıza),

5, 6, ı o

n, 22,

42

Rıza (Erzincanlı Kurmay Bin başı). 9 Rirat Bey (Kaymakam), ı o4 Rifat Osman Bey, Doktor, 63 Robeck, Amiral, 8, ı o6 Rodos ve İstanköy Adaları �lüdafaa-i Hukuk-u İslamiye Cemiyeti, IX Robeck, Amiral, 8o, ı o6 Rumbeyoğlu Fahri, ı 32 , ı 38 Rüşdü (Samatyalı). 5 Rüşdü (3. Fırka K.), 42 Ryan. Andrew, 79 ı ı 4

ı 34

s

Sabit (Muıasarrıf,), ı 33 Sabis, Ali İhsan Paşa, ı 2o, ı 2 ı Sadak, Necmeddin Sadık. ı s6, ı s7 . ı 68. ı 74, ı So Sadeddin Bey, 57 · 79 Sadık Baba, ı 29 Sadık, Al bay (Hürriyet ve İ'tilaf Cemiyeti Başkanı), 66, 7 ı , ı ı 4, ı 20, ı 30, ı 3 ı , ı 33 · ı 38 Sadreddin Bey (eski Tahran sefıri), 66, 77 Sadri Efendi, 257 Sadullah Bey (Beyoğlu M utasarrıfı), ı 3o Sadullah Bey (Kurmay Yarbay), ı 47 Sadullah (eski Bitlis Meb'usu), 2 7 Sadullah Sami, ı 34 Safıyüddin Bey, 62, 66, ı ı 2 Safvet Bey, ı 38 Safvet, Dr. Yzb., ı o Safvet paşa, 6 ı Saib (Polis Me'muru), 6 Said (Davavekili), ı 35 Said Bey (Tokat Meb'usu), 2 5 ı Said Halim Paşa, ı 2o, ı 24 Said Molla, VII, 53, s6-6o, 66, 67 6g, 7 ı -74, n ,

79 > 8o, 82-85, 88-93 > gs, 97 · ı oo, ı o3- I O') , ı ı o- ı 6, ı 20, ı 27-3 ı , ı 35> ı 38, ı 39· ı 4 ı -43 Saidoğlu, Salih, ı 37

Saim Bey, 6 ı Sakallı Cemi!, ı 35 Salah Gazetesi, ı 5 ı Salahaddin, Çolak (Kurmay Yarbay), 6 Salih, Baytar Hacıoğlu, VIII, 234, 239, 250, 253-55> 259

Salih Hullısi Paşa, 73 Salih Reis, ı2, ı9 Salih Zeki (Zor Mutasarrıfı), 4ı Salih Paşa, ı ı 2 , ı 2o, ı 34 Saltanat Mahkemesi, ı 85 Sami (Mediha Sultan'ın oğlu), 68, 95 Sami Bey, Albay, ı 22 Sami Uandarma Yüzbaşısı), 26o Sami Molla, 7 8 Samipaşazade Süleyman Bey, 65 Sarafoğlu Michel, ı 23 Sebat !'vlilli Grubu, :� Sefer Efendi, ı 26 Seher Nüzhet Hanım, 6 ı VIII. Edward (Cal Prensi), ı os Selamet-i Amme Cemiyeti, ı .1 ı Selamet-i Osmaniye Fırkası, ı 5o Selanik Terakki İdadisi, ı 7o Selim Bey (eski Şehremini), ı 3o Sencer, Hacı Sami (Kuşçubaşı Eşrerin Kardeşi),

242, 248,

Serbesti Gazetesi, ı 35, ı 57 , ı s8 Sergiev, Amiral, 42 Sermed Bey, 78, ı ı 2 Sertel, M . Zekeriya, 35, ı 7o Sertel, Sabiha Zekeriya, ı 7o Servet, Şeyh, Bursa Meb'usu, VIII,

220, 23 1 -234,

239, 242, 245. 249, 2 5 ı , 2,14, 26o Seyyid Abdulkadir Efendi, 84 Sılay, Tevfik, 5

Sırrı, İzmit Meb'su, 2 ı ı , 220, 234, 254 Sivas Kongresi, VII, 8. ı s, ı G, ı 8, ı 9, 24, 25, 2 7 , 28, 3 ı -33> 7 5 · 76, ı 49> ı 7o, ı 8o, ı 84, ı 86, ı 89, 2 ı 3, 2 ı 6, ı go-93 Sivas Kongresi Beyannamesi, 32 Sivas Kongresi'nde Yapılan Yemin, 7.1 Sivas Kongresi'nden A.B.D. Senatosu'na Çekilen Telgraf, 32 Smuts, General jan, ı 54 Somar, Ziya, ı 47 , ı s ı Somuno,:(lu, Edib, 204 Sonyel, Dr. Salahi, Ramazan, 35, 79, 99 n Sortis, General, ı o ı Sosyalist Fırkası, 43 Sovyet Rusya Hükümeti, 200, 20ı Soysallıoğlu, İsmail Subhi, ı 57 Söz Gazetesi, ı 57 , ı 58 , ı 75 Stalin, J. W., 2 2 ı Stanford Üniversitesi, ı go Subaşı, Yakup, Şevki Paşa, ı 26 Subhi Bey, 62, 73 Sulh ve Müsalemet Cemiyeti, ı 5o Sulh ve Selamet-i Osmaniye Partisi, ı ı 8


M İLLI MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR Sultan Ahmed Camii, ı 8 ı , ı 82 Sultan Ahmed Mitingi, S7 Süleyman Bey, 41 Süleyman Efendi, 4 1 Süleyman fi:ıik Paşa, ı 26 Süleyman Nazif, 1 2, I2S Süleyman Necmi Bey, 1 26 Süleyman Nu'man Paşa, Doktor, 1 23 Süleyman Sami, 256, 257 Süleyman Sudi Bey, 9, 1 23 Süleyman Şefik Paşa, g8, ı 33, ı 38 Süleyman (Tolçalı tüccar), 9 Süngülü Davud, 1 36 ş Şaban Ağa. 1 32 . q8 Şiikir (Erzincanlı Komiser), ı 29 Şiikir Paşa Harbiye Nazırı, 23 Şiikir, ürfalı Kahveci, ı 29 Şapolyo, Enver Behnan, 2 ı 8 Şark !\lüdafaa-i Hukuk Cemiyeti Tüzüğü, 26 Şark-ı Karib Çerkesleri Te'min-i Hukuk Cemiyeti, 1 3 1 Şefik (Topçu Subayı), 6 Şehbender Fırkası, 43 Şehidullah, 22 ı Şemseddin Efendi, Şeyh, 104 ŞerMeddin Efendi, ı 2 ı Şeref (Birinci Şube Müdürü), ı 35 Şerif, 1 4 Şerif, (Kaymakam), 1 34 Şerif Sa'eddin Paşa, ı ı 2 Şevket, Galatalı (Kurmay Albay), 5, 9, ı o n, 1 3 , ı s, 2 1 , 33, 34, 7 ı -73, s ı , 1 20, ı 2s Şevket (Kasımpaşalı Bahriyel i Yüzbaşı), ı 2 Şevket Ziya Efendi, 1 24 Şevki, 1 4 Şevki, Dişçi, 1 4 Şinanay, Binbaşı İsmail Hakkı, ı 2 Şivekiir, Prenses, 1 42 Şuralar Kongresi, 203 Şuray-ı Devlet (Danıştay), ı 1 4 Şuun Gazetesi, ı s ı Şükrü Hüseyin Bey, 1 70 Şükrü (Tütüncübaşı), 1 32 Şükrü, Yeni bahçeli, s , 9, ı 2 T Taali-i İslam Cemiyeti, 1 04, ı og, ı ı o Tahsin (Komiser), 4 1 Tahir Cevdet Bey, 1 2 1

Tahir Efendi, 1 24 Tahir, (Kurmay Al bay), ı 32 Tahsin (Bulgar adıyla ünlü), 1 33 Tahsin (Polis Müdürü), 1 35 Tal'at, Adliyeci, 6 Tal'at Paşa, 3, 4, ı ı , 22, 43, 1 20, ı 8, 200 Ta'lim ve Terbiye Cemiyeti, 1 63, ı 69 Tandoğan, Nevzat, s , 1 3 1 Tansel, Fevziye Abdullah, ı ı g Tansel Dr. Saliihaddin, 66 Tarik Gazetesi, 1 57 Tarik-i Saliih Cemiyeti, 1 3 1 Taşhan, ı g8 Taşnak Fırkası, 43 Tauchitgin MemlejeiT, ı 23 Taymis (Times) Gazetesi. 107 Tayyar Paşa, ı 38 Teceddüt Fırkası, ı so Tek. Ahmed Ferid, 30 Te'min Gazetesi (Edirne), 1 36 Tengirşenk, Yusuf Kemal, 36, 1 98, 244 Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, 1 4 ı , ı 42 Tesanüt Hizibi, 220 Teşkilat-ı Mahsusa, ı ı , 34, g8 Tevetoğlu, Ali Dursun Kaptan, I, 7, ı 2 n, Tevetoğlu, Dr. Fethi V, X Tevfik Cenan Bey, 6 ı Tevfik Fikret, ı 83 Tevfik Hadi, Bey, 1 2 1 Tevfik Paşa, 23 m Tevfik Sükuti, 6, ı ı , ı os Tevhid-i Efkiir Gazetesi, 1 42 Times Gazetesi, ı 99 Topa! Osman Ağa, 1 2, 1 9 Topa! Şerifoğlu İhriihim, 137 Topçuoğlu, Nazmi, 1 3, 22, 23 Toprak, Mehmed Sabri, ı 23 Topuzlu, Dr. Cemi!, 137-39 Töre, Edib Servet, 33 Trabzon M uhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti, IX Trakya Müdafaa Hey'eti, 63 Trakya - Paşaeli M üdafaa-i Hukuk Cemiyeti, 63 Trakya - Paşaeli Müdafaa Heyet-i Osmaniyesi, IX, ı ı Tuğoğlu Mehmed, 1 37 Tunaya, Tank Zafer, s. 7, 8, ı g, ı 1 3, 20S Tunçay, Mete, 20S, 2 1 9 Turanizm, 201 Türk Devleti, ı 84 Türk - Fransız Anlaşması, ı 1 7 Türk Şuralar Hükumeti, 2o ı Türk - İngiliz Dostluk Derneği, SS· Gs


iNDEX Türk Wilsoncular Birliği, 1 48, 1 74 Türkçe İstanbul Gazetesi, sS, 69, 7 7 , 1 08 Türkgeldi, Ali Fuad, ı o8 Türkiye Büyük Millet Meclisi, 29, ı ı g, 1 39,

2 1 4,

2 1 8, 233· 23S· 243· 246, 248, 26o

Türkiye - Fransız Muhadenet Cemiyeti, 6o Türkiye Geçici ihtilal Hükumeti, 47, 48 Türk Komünist Fırkası, (Baku), 36, 44, 4S Türk Komünist Gruppası, 36 Türk Milli Mücadelesi, 36, 37 Türk Tayyare Cemiyeti, so Türkiye Komünist Partisi, ı gB, 20 1 , 202,

Vahdet-i Mülkiye Cemiyeti, 1 4 V ahi Bey, 66- 7 7 Vahid Bey, 62- 78 Vahideddin, Sultan VI. Mehmed (Halife-i Müsli­ min, Osmanlı Padişahı), s6, S7, sg, 68-7o 73, 83-Bs. 87, go, g ı , 93, gs-gB, ı o2, ı os, ı o6, 1 08, I I I , 1 ı 4, ı ı 8, ı ı g, 1 28, ı 38, 1 43, ı g2

Vakit Gazetesi, ı so, ı s4. ı 6 ı . , 1 73, ı So, Vakit Matbaası, I SS Vakkas Ferid, VIII, 208-2 1 1 , 2 1 9, 22 1 ,

23 1 , 248,

253· 256 2og,

Vardar, Galib, S Vasli Efendi, Hoca,

Türkiye Komünist Partisi Programı, 2 3 1 Türkiye Mandalan Hakkında Milletlerarası Ko­ misyon'un Amerika Şubesi (The American Seetion of the International Commission on Mandates in Turkey). 1 83 Türkiye Sosyalist Fırkası, 1 3 1 Türkiye Yeşilordu Teşkilatı (Bk. Yeşilordu) Ce­ miyeti Türkiye'ye !\landa Konusuyla Vazifeli Müttefik­ ler Komisyonu, ı go Türkiye'de İngiliz Muhibleri Cemiyeti (The As­ sociation of the Friends of England in Tur­ key), V VII, X 1 7 , 5 1 , .H- 1 43 · 1 49 Türkkan, Fahreddin Paşa (Medine Muhafızı),

1 3 1 , ı 33· 1 38 Vatan Gazetesi, I S7

2 1 9, 249 · 2SO, 2S7-S9

1 24

Türkocağı,

ı 84

S7. 87, ı ı o, ı ı 2 , 1 20, 1 30,

Veli Hüseyin, ı 8 ı Veli Necdet Bey, ı 2 ı Velioğlu Selim, 1 37 Venizelos, E., 68, g6, ı 67 V eriolT, 208 Versay Konferansı, ı 6 ı Viiayaı-ı Şarkiye Kongresi, 3 ı Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Ce­ miyeıi, IX, 1 49 w

Wilson, Thomas W., S7· ı s ı , 1 53-55 ı s 7 . ı 66-6g ı 7 ı , ı 7 2, 1 74, ı 7s, ı 8 ı , ı 83, ı 84,

1 85, 2 ı o

u

Wilson Prensibleri,

..

Wilson Prensibieri Cemiyeti, V, X,

250

ıBı

s6, sB, ı 4s.

1 47 - 1 94

Wilson Prensipleri Cemiyeti Esas Nizamnamesi, 1 04, 1 36,

1 38. 1 5 7

ü

30, ı s ı , • S4· ı ss. ı 6s-67 ı 7s.

1 76, 1 78, ı Bo

Umay, Dr. Fuad Mehmed, 1 70 Umum Kafkas Komitesi, 44 Upmal, Angasskiy, 220 m Uraz, Abdullah, 1 98 Uşak Kongresi Hey' et-i İcraiyesi, 20, 39, 49 Uzer, Tahsin, 1 7

V Valiades Sıefani, 1 23 Vahdeı-i Milliye'nin Protesıosu,

19ı ,

1 94

U - 67 Alman Denizaltısı, 4 Ubeydullah Efendi. 1 23 Uluğ, Mehmed Şeref, 1 1 9, 1 20, 1 2,') Uluğ, Naşid Hakkı, g6 Uluı.ay, o:ıi' Cevad, 6o, 7 1 , 75, ı oo,

Üçüncü Enternasyonal, 200-202, Üçüncü Ordu M üfettişliği, 23 Ünaydın, Ruşen Eşref, ı 67

ı6ı,

ı 6o

Wilon Prensibleri, Derneği, The Wilsonian League, ı 48

1 48

y

Yakın Doğu Raporu, ı 84 Yakub Hasan, 1 0 1 Yakub (Yüzbaşı), 4 1 Yalçın, Hüseyin Cahid, ı 2 ı Yale, Yüzbaşı W., 1 83 Yale Üniversitesi, ı 68 Yalman, Ahmed Emin, ı 2s, ı 54, 1 57, 1 58, ı 6 ı 63 ı 6s, ı 68-7 ı , ı 674-76, ı So, ı s3, ı B4. ı 94 Yarmaar, Lord, 1 0 1 Yaşar, Emin Ali 5 Yaver Paşa (Serkarin), Yavuz Grubu, 3

1 32, 1 3g


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAKi KURULUŞLAR Yeğena, Ali Münif, 1 24 Yeni Dünya Gazetesi, 208, 220, 239, 249, :ıso, :ıs6, :ıs7. :ı6o Yeni Gazete, ı s7 Yenigün, 1 57 , ı 6g, 2 1 2, 239, 244 Yeni Hürriyet ve İ'tilaf Fırkası, ıso Yeni İstanbul Gazetesi, 69, 77, ı ı ı Yeşilordu Cemiyeti, V, VIII, X, ı9s, 1 97-26o Yeşilordu Cemiyeti Beyannamesi, 2 1 o, 2 1 ı , 22S Yeşilordu Dahili Nizamnamesi, 2S9 Yeşilordu Hakkında Nureddin Paşa'nın Uyansı. 232

Yeşilordu Nizamnamesi, 228 Yeşilordu Talimatnamesi, 226, 237, 238, 243 Yeşilordu Teşkilat ve Talimaınamesi, 233 Yıldırım Grubu,.3 Yiğit, İbrahim Süreyya, ı8, 23, 21 ı, 220, 234, 254 Yurdakul, Mchmed Emin, ı82 Yusuf Kemal (Bk. Tengirşerk) Yusuf Mazhar Bey, 93 Yusuf Ziya Bey, 1 2 1

Yusuf Ziya, (Azeri Binbaşı) 3S· 36, 4S Yusuf (Yolgeçen'li), 1 3S Yusufoğlu İshak, 1 37 Yusufoğlu Remzi 1 36 Yusufoğlu Yusuf Bey, 1 23 Yüzellilikler, VII, 53, 1 1 3, 1 20, 1 32-39 z Zaharof, Basil, 1 67 Zaman Gazetesi, ı s4. IS7 Zaman Matbaası, 1 6o Zekeriya Zihni Bey, 1 22 Zeki, (Hademe-i Hassa Komutanı), 1 32 Zeki Paşa, 88 Zeynelabidin (Adanalı), 1 33 Zeynelabidin, 86, 1 1 0, 1 33, 1 38 Ziya Efendi, 89 Ziya Gökalp, ı 2o, ı 24 Ziynetullah (Bk. Nuşirevan) Zülfizade Zülfi Bey (Tiğrel), 1 23



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.