özgürlük yolu Nurgocay Batur'un Anılarıyla
Osman Batur Prof.Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
ISTANBUL, 2006
YlllAR HAKKINDA
Prof. Dr. Gülpn Çandartıoilu- 29 Mart l 942'de Eski�ehir'de doğan Gülçin Çandarlıoğlu, 1954 Dumplupınar İlkokulu, 1957 Eski�ehir Kız Ortaokulu, 1960 Üsküdar Kız Lisesi'nden mezun oldu. 1964 Haziran'da lstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünü bitirdi. Umumi T ürk Tarihi Kürsüsü'nde asistan oldu ve doktora tezini l 967'de "Sarı Uygurlar ve Kansu Bölgesi Kabileleri" üzerine hazırladı.
l 973'te "Ötüken Bölgesindeki Büyük Uygur Kağanlığı" isimli tezi ile doçent ve l 982'de "Orta Asya'da T imuriler, Çin'de Ming Münsabetleri (Ch'en Ch'eng elçilik raporu)" isimli takdim tezi ile profesör oldu. 1986'da rotasyonla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'ne geçti ve Fakülte'nin Tarih Bölümü'nü kurdu. 1989-1995 yıl ları arasında iki dönem Fen-Edebiyat Fakültesi'nin Dekanlık görevini yürüttü. 1995-2001 tarihleri Kazakistan'da Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk Kazak Üniversitesi 1. Rektör Yardımcılığı ve Kırgızistan'da Manas Uluslarası Türk Kırgız Üniversitesi Orta Asya Araştırmaları Merkezi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü kurucu başkanı olarak görev yaptı. Halen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen-Edebiyaı Fakültesi'nin Tarih bölüm başkanlığını yapan Çandarlıoğlu'nun yayınlanmış bir çok kitabı, Türk Dünyası ile ilgili zengin bir slayt arşivi ve külüphanesi vardır. Ord. Prof. Dr. Zeki Velidi Togan, Prol. İbrahim Kalesoğlu, Prof. Dr. Bahaeddin Ögel ve Japonya'nın ünlü Gök-Türk tarihi ve dili uzmanı Prof. Dr. Masao Mori ile birlikte çalışan Çandarlıoğlu İngilizce, Almanca, Rusça, Farsça, Arapça, Çince, Japonca dillerini ve bir çok Türk lehçelerini bilmektedir.
özgürlük yolu Nurgocay Batur'un Anılarıyla
Osman Batur Prof.Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
f'
J'
.
.
.
.
��·. ,'···· ·· ··· I!
-
'
.
.
'
DOGU KÜTÜPHANESi
Özgürtiik Yolu/ Nuıgocay Batur'un Anılanyla
Osman Batur Prof.Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Yayın Yönetmeni Erol Cihangir
Grafik Uygulama Sercan Arslan (0212) 520 21 50
Tashih Abdülvahab Kara
Mizanpaj . Bilgehan Ankan (0212) 527 29 49 1. Baskı, 2006, lstanbul
Ofset Baskı An Matbaacılık, Davutpaşa Cad. Emintaş Sanayi Sitesi
No: 103/431 Tel: (0212) 493 34 55 Topkapı/1STANBUL
© Bu kitabın bütün yayın haklan Kültür BakanlıQı Tel� Haklan Mukavelesi gereOi yazanna aittir..
MILLETLERARASI NEŞRiYAT NUMARASI ISBN 975-00125-9-3
DOCU KÜTÜPHANESi
ncaretlıane SokaQı, Tevfik KuşoQlu lşhanı Nu: 41/16 CaQaloQlu-ISTANBUL. Tel: (0212) 520 2719
web: www.dogukutuphanesl.com e-mail: bilgi@dogukutuphanesi.com
İçindekiler Sunuş Giriş
.
.
. . . .. . .......... .. . . . . .. . . . .. . .. . . ..
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Nurgocay Batur Anlatıyor
.
.
.
.
.
.
Osman Batur Dağa Çıkıyor Moğolistan İle Anlaşma
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
7 11
� . . . . . . . . . . . 14 .
. . .. .... . .. .. ... . 35
... . . ...... . .. . . ... . 38
Mareşal Çoybalsın İle Görüşme ..... . . . . . . . . . 52 .
Mücadele Başlıyor
.
. . . ... . . .. . . . . . .. . . . . ... . 54
Kazakların Moğolistan'a Göçü
.
.
.
Çin Hükümeti'nden Gelen Teklif
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Bağımsız "Altay Cumhuriyeti"nin Doğuşu Yol Ayrımı: Çin ile Rusya Arasında . . .
.
.
Osman Batur'la Delilhan'ın Fikir Ayrılığı Urumçi'de Çin Hükümeti ile Anlaşma Büyük, Zorunlu Göç
.
.
.
.
.
. . .. .
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Arkada Çinli Askerler, Önde Yalçın Dağlar Himalayalar'a Doğru
.
.
.
.
.
.
.
. . .
.
..
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Nurgocay Batur'un Çocukları ve Torunları Nurgocay Batur'un Şeceresi Bibliyografya İndeks
.
.
.
.
.
Fotoğraflar . Harita
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
. .
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Yazarın Diğer Yayınları
.
.
.
.. .
.. .
. .
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
. .
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
. . . .
.
.
.
.
.
.
69 78 91 101 118 129 148 166 192
. 197
. 204
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
. . .
.. ..
. . .
.
.
.
Uzun Göçün İlk Durağı Hindistan ve Keşmir Nurgocay Bahadır'dan Sonra Osman Batur
.
.
. 206
.
.
.
.
.
.
.
207 208
. 215 .
.
.
.
.
.
.
.
223
. 233 .
234
Kendilerinden çok şey öğrendiğim,
Zeki Velidi Togan İsa Yusuf Alptekin Polat Turfani ve Nurgocay Batur'u Rahmetle anarken, Kitaplarından ve sohbetlerinden yararlandığım,
Mehmet Rıza Bekin Paşa Ahmet Rıza Bekin Delilhan Canaltay Hasan Oraltay Kıvılcım Sabri Baykuzu Erkin Alptekin Fatma Buğra Hızırbek Gayretullah Madalim Çalışkan Kutluhan Şakirov ve Nurgocay Batur'un Hanımı Caksıhan'a Teşekkürlerimi sunarım...
Sunuş
Siz değerli okuyucularıma bu kıymetli hatıraları sunarken, düşündüm ki sizler bana "Sen bu kişilerle nasıl tanıştın, bu bilgileri nasıl topladın?" diye sora bilirsiniz. O yüzden ben de sizlere önce özgeçmişim hakkında kısa bilgi vermeye karar verdim. Baba tarafından dedem, İsmail Çandarlıoğlu Antalyalı, Orta Asya'dan Toroslara göç eden bir Türkmen (Yörük)
aile büyüğü. Kendisi ben çok
küçükken vefat ettiği için onunla ilgili hatıralarım çok azdır. Anne tarafından dedem, Süleyman Artan ise Kırımlı. Kırım'dan, Romanya'ya oradan da Eskişehir'e gelmiş bir aile. Çocukluğum, anneannemle dedemin yakınında onlardan destanlar, kahramanlık hikayeleri dinleyerek geçti. Annem, Zekiye Artan Çandarlıoğlu ile Ord. Prof. Dr. A.Z.V. Togan'ın eşi Nazmiye Togan kardeş çocukları olup çok iyi arkadaş idiler. Türkistanlı büyüklerin bir kısmı ile daha çocuk luğumda Togan ailesinin evinde tanıştım. Liseyi bitirdiğim zaman İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümüne kayıt yaptırarak Togan Hoca nın öğrencisi oldum. Bu sırada kızları, İsenbike Togan ile sınıf arkadaşı olduk ve ikimiz, hocamızın '
bize gösterdiği yoldan ilerleyerek bugünlere geldik.
Lisans öğrenciliğim sırasında Çince dersine gelen hocamız sayın Polat Turfani, bir .Uygur Türkü olup Doğu Türkistan (Hsin-chiang) liderlerinden sayın
İsa Yusuf Alptekin'in sekreteri idi. Daha sonraki yıl larda Alptekin ailesi ile Ataköy'de ohız yıl komşu olarak oturduk. İsa bey ile Fatma Hanım'ın manevi kızları oldum. Onların evinde pek çok mümtaz kişi ile tanışma fırsahnı buldum.Togan Hoca'nın başkanlığını yaptığı Türkistan
(Doğu Türk İlleri) Göçmenler
Derneğinde Genel Sekreter olarak, Sayın Emel Esin,
Ziyaeddin Babakurban, Hızırbek Gayretullah gibi isimlerle yıllarca birlikte çalışhm. Bu yüzden ilk yazılanın da çocukluğumda etk ilendiğim destanlar ve yaphklan ile destanlaşmış tarihi kişiler hakkında olmuştur. Doğu Türkistan'ın (Hsin chiang) özgürlüğü için savaşan ve bu uğurda canını veren Osman Batur hakkında da bir şeyler yazmak isteyince merhum İsa Yusuf Alptekin'e "Bu konuda
nereden bilgi bulabilirim" diye sorduğumda, beni Osman Batur'un silah arkadaşı Nurgocay Batur ile tanıştırarak "En iyi o bilir. Ne istiyorsan ona sor." dedi. 1970'li yıllarda merhum Nurgocay Batur, zaman zaman bize gelerek Osman Batur ile ilgili hatıralarını ve yaşadıklarını detaylı şekilde anlattı. Annem de börek, kurabiye ve çay ikramı ile bize moral verdi.
Nurgocay Batur, anılarını Kazak Türkçesi ile Türkiye Türkçesini karıştırarak anlahyordu. Bu neden le ben önce anlamaya çalışıp, sonra da Türkiye Türkçesi ile yazmaya gayret ediyordum. Anlatılanlar çoğalınca makaleden vazgeçip bunları kitap halinde yayınlamaya karar verdim.
Daha sonra bunların düzgün Türkçe ile yazıl ması epeyce vakit aldı. Doçentlik ve Profesörlük sınavlarım, yurt içi ve yurt dışı idari görevlerim bu hatıraların yayınlanmasını geciktirdi. Yayınlamaya karar verince de aradan uzun yıllar geçmişti. Bunları sadece bir kişinin hatırası olarak değil, dönemin büyüklerinden duyduklarım ve okuduklarımla da bir leştirmenin daha uygun olacağını düşündüm. Bölgede o dönemde yaşayan Türk ve Amerikalıların yayınlan mış hatıralarını okudum. Halen hayatta olan büyükler le veya onların çocukları ve torunları ile görüştüm. Anlatılanları mukayese etmeğe çalıştım. Sonuç şu anda elinizde bulunmaktadır. Ayların ve günlerin isimleri Türkistan' da kullanıldığı şekilde verilmiş, Çince isimler uluslararası transkripsiyonla yazılmaya çalışılmıştır. Yaşayan Kazak büyükleriyle görüşmelerimi organize eden ve bu eserin düzelt melerinde yardımcı olan Yrd. Doç. Dr. Abdulvahap
Kara ya eseri yayınlayan Doğu Türkistan Vakfı men '
,
suplarına ve başkan Emekli General Mehmet Rıza
Bekin'e, hazırladığım haritayı bilgisayar ortamında çizen Dr. Aydın Usta ya, matbaada son tashihini yapan Dr. Mesut Aydıner'e, kitabın teknik düzen lemelerini yapan Erol Cihangir'e ve Doğu Kütüp hanesi basım ekibine teşekkürlerimi sunarım. '
Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu Ataköy, Ocak 2006
Giriş
Doğu Türkistan (Hsin-chiang) Türklerinin XX. yüzyılın istiklal mücadelesine baktığımızda göze çarpan mümtaz şahsiyetlerden biri Osman Batur'dur. Bu efsane kahraman yerli yabancı bir çok araştırma cının eserine konu olmuştur. İslam öncesi Türk devlet lerinden beri kullanıla gelen atlı savaş taktiklerini maharetle Çinli askerlere karşı uygulayan Osman Batur'un savaş dehası, bir çok kimsede hayranlık uyandırmıştır. Hatta bu yüzden Osman Batur'un
XIX. yüzyılda yaşamış büyük lideri Böke Batur'un yanında yetişerek, savaş oyunlarını öğrendiği
Kazakların
söylenmiştir.Gerçekte, Osman Batur ile Böke Batur bir birlerini hiç görmemişlerdi. Osman Bahtr 1890 yılında Altay dağlarında dünyaya geldi. Babası İslambay annesi Ay�a hanım idi. İslambay, Kazak Türklerinin Orta Cüz kolunun
Kerey kolundan, Molkı aşiretinden gelmekteydi. Osman, babası tarafından Türk örf ve adetlerine göre yetiştirildi. İlk gençlik yıllarında mücadele hayatına baş lamış olsa da onun aktif direniş hayatı 1930 yıllarından itibaren başlamaktadır. Onun mücadeleye başlamasın da Doğu Türkistan (Hsin-chiang) Genel Valisi Sheng
She-t'sai'ın Türklere karşı yürüttüğü acımasız poli tikalarının büyük bir rolü bulunmaktadır.
12 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Sheng She-t'sai'ın politikalarını daha da ağır laştırması üzerine 1 935 yılında ülkenin kuzeyinde yer alan Köysu'da ilk Kazak Kurultayı düzenlendi. Zayıp Teyci'nin başkanlığında toplanan bu kurultayda Sheng She-t'sai'ın politikalarına boyun eğmeme kararı alındı. Ancak, Kurultay sonrasında müslüman lar üzerindeki baskılar daha da arttı. Çinliler bu dönemde toplumdaki önemli bireyleri tutuklamaya başladıkları gibi, cami ve mescidleri de yıkmaya başladılar. Bu olaylar halk arasında büyük infiale neden oldu. Sheng She-t'sai bu infiali önlemek için Türkistanlıların silahlarını toplatmaya başladığında Osman
Batur silahını Çinlilere teslim etmeyerek
mücadelesini başlattığını göstermiş oldu. Bundan sonra kendini takip edenlerle dağa çıktı. Askerleriyle
1942 yılında Altay dağlarında Çinli askerlere kurduğu pusu her ne kadar çok başarılı olamadı ise de onun ilk ciddi silahlı direnişi olması bakımından oldukça önem lidir. Bunun yanında bu saldırının halk arasında Osman Batur'un şanını artırarak kitleler halinde katılımları başlatması açısından da ayrıca büyük önemi vardır. Bundan sonra O, Altay'daki Çin garnizonuna saldırmış ve buradaki Çinli askerleri bölgeyi terke mecbur etmiştir. Böylelikle Altay'ın kontrolü Osman Batur'a geçmiş oldu ve bundan sonra o bölgeyi milli bir direniş için organize hale getirmeye çaba sarf etti. Osman Batur bundan sonra Altay dağlarında yaşayan halkların adeta ümidi haline geldi ve
1 943
yılında yapılan bir şölende kendisine Batur unvanı ver ildi, büyük bir beyaz keçe üzerinde havaya kaldırılarak Han ilan edildi. Öte yandan, Çin tarafında bu hareketler takip edilmekteydi. Çinliler bu durumu birkaç eşkiyanın dağa çıkması olarak görmekte ve onları küçümsemek-
Özgürlük Yolu 1 13
teydiler. Osman Batur ise Han ilan edilmesinden sonra Moğolistan ile ilişkiye geçerek onlardan yardım aldı. Bu yardım sayesinde Çin hükümetinin göndermiş olduğu birlikleri dağıtmayı başardı. Bu olaydan sonra Osman Batur'un gücünü daha iyi bir şekilde anlayan Urumçi'deki Çin yetkilileri Pekin'den takviye kuv vetler istediler. Bu durum Çin tarafının Osman Batur'un gücünü artık dikkate aldıklarını tüm açıklığı ile göstermektedir. Osman Batur'un bu başarısından sonra çevrede ki diğer Türkler de, Çinlilere karşı hareketlenmeye başladılar. Bu isyanlardan biri de, başında Ali Han Töre nin bulunduğu 1944 Kulca isyanıdır. Bundan sonra Doğu Türkistan Cumhuriyeti kuruldu. Bu Cumhuriyeti ilk tanıyan Altay milis kuvvetleri başkanı Osman Batur oldu ve her iki taraf birlikte hareket et meye başladılar. Bir süre sonra da Osman Batur yeni Cumhuriyetin Altay valisi ve askeri kumandanı ilan edildi. '
Ancak her yıl böyle başarılarla geçmiyordu. Özellikle 1946 senesi bir çok zorluğu beraberinde getir di. Ali Han Töre'nin esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolması bu dönemdeki karışıklarda büyük oranda etkili olmuştur. Ancak Cumhuriyetin başına bir kişi getirilmeli idi. Yeni Cumhurbaşkanı Ahmet Can Kasımi oldu. Onunla birlikte Cumhuriyette Rus et kisinin tedricen arttığı görüldü. Büyük ümit bağladığı Cumhuriyetin Sovyetlerin güdümüne girmesi, Osman Batur için yıkım oldu. Hükümete ·güvensizlik göstermesi üzerine de tüm görevlerinden alındı. Hatta Cumhuriyet kıtaları üze rine sevk edildi. Bunun üzerine o, Çinlilerle işbirliği yaph. Altay bölgesini Cumhuriyet kuvvetlerinden kur tardı ise de fazla tutunamadı ve Beytik dağlarına geri çekilmek zorunda kaldı.
14 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Bu yıllarda Çin tarafında da ciddi anlayış değişiklikleri olmaktaydı. 1 947 yılı başlarında Pekin Hükümeti Urumçi'de ilk defa Türkleri yüksek makam lara tayin etmişti. Mesud Sabri Baykuzu genel vali, İ sa Yusuf Alptekin hükümet genel Sekreteri ve Canımhan Hacı Maliye bakam olmuştu. Mesut Sabri Baykuzu, Osman Batur'u Urumçi'ye davet etti ve o da bu davete olumlu karşılık vererek 1948 yılında Urumçi'ye geldi. Halk burada onu çok iyi karşıladı. Fakat Çin içişleri o günlerde çok karışık günler geçirmekteydi. Çin'deki Milliyetçi kanat, sosyalist kanatla yapmış olduğu mücadelede güçsüz düşmüştü. Bu arada Sabri Baykuzu, Genel Valilik görevinden alı narak yerine Burhan Şahidi getirildi. Sosyalist Halk Cumhuriyeti Çin'de hakimiyeti ellerine geçirirken Genel Valilik makamında Burhan Şahidi bulunuyordu. Çin Halk Cumhuriyeti'nin ülkeye hakim olması, Osman Batur'un konumunu derinden sarstı. Batur, onlarla yaptığı birkaç mücadeleyi kazandı ise de 1951 yılında Çinlilerin yaptığı bir baskın ile yakalandı. Türlü işkenceler gören Osman Batur, 29 Nisan 1951 yılında infaz yoluyla şehit edildi. Osman Batur'un hayatı ve mücadelesi üzerinde bir çok yazı yayınlandı. Elinizde tuttuğunuz anılar Osman Batur hakkında bugüne değin yayınlanmış eserlerin içinde belki de en önemlilerinden biridir. Çünkü bu anılar 1942 - 1 951 yılları arasında en yakının da bulunan Nurgocay Batur'un anılarıdır.
Nurgocay Batur Anlatıyor Nurgocay Batur, Osman Batur ile beraber büyüdü. 1942-1952 seneleri arasında beraberdiler. Doğu Türkistan'ın on vilayetinden biri olan Altay vilayetinden idiler.
Özgürlük Yolu 1 15
inkılap yaptıkları 1 933 senesinde Japonya'da yetişmiş Çin asıllı Sheng She-tsai ve adamları Doğu Türkistan'a "Yeni Ülke" manasında Hsin-chiang ismi ni taktılar. Rusya ile anlaşıp yeni bir rejim kurdular. Türkistan'ı 14 parçaya böldüler. 14 millet dediler. Maksat, milleti birbirine düşürmek. 1 938 senesine kadar idare nispeten daha yumuşak idi. Birkaç mektep açıp yollar yapabildiler. 1 938 senesinde i darenin sosyalizm olduğu açıkça göriildü. Yavaş yavaş bütün Türkistan'a yeni rejim getirmek istedikleri anlaşıldı. Kendilerine karşı gelenleri nezaret altına almağa başladılar. Türkistan'ın 10 vilayetinin bilgili, değerli ileri gelenlerini merkez Urumçi'ye toplayıp nezaret altına aldılar. Bu 10 vilayetin insanları birbirinden habersizdi. Rejim çok sert tatbik edildi. Bir kazadan diğerine gidebilmek için o kazanın kaymakamından ve karakolundan pasaport almak lazımdı.
1939 senesinin sonlarında, Altay Vilayetindeki Kazak Türklerinin elindeki silahla rın hepsini topla dılar. Bütün bilgili başkanları tutukla dılar. 1940 senesi birinci ayın onüçüncü günü Altay vilayetine bağlı, Köktogay kazası imamı Akit Hacı 'yı hapsettiler. Oğul, Kara Kalman'ı da götürdüler. Bir hafta sonra kaymakam kendisi Akit Hacı nın kışlağına geldi. Buvnltogay boyundaki Şakürti denen yerde Akit Hacı'nın camii kü tüphanesindeki dini kita pların hepsini toplayıp yaktılar. '
1 94:0 senesinin birinci ayının ondördüncü günü Çinli kaymakam kasaba halkını camiye topladı. Kendisi caminin minberine ayağında çizmeyle çıkarak konuşma yaptı. Orada bulunan halk buna dayanama yarak kaymakamın yakasına yapışıp yere indirdiler. Onu ve yanı nda bulunan 37 Ç inliyi öldürdüler. Böylece isyan başlamış oldu.
16 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Halk, Köktogay karakolunu ele geçirdi. Üçüncü aya kadar kendi kendini idare etti. Üçüncü ayın yedinci gününde hükumet askeri kuvvet gönderdi. Bu isyanı başlatan reisin ismi Esim Han idi. Hükumetin resmi kuvvetleri geliyor diye haber verdiler. Halk buna karşı çıktı. Gönderilen kuvvetler 500 resmi asker imiş. Türklerin ellerinde kay makamı öldürdükleri zaman ele geçen 7 tüfek vardı. Bu tüfeklerle binyediyüz kişi gönüllü olarak çinli askerlere karşı çıktılar. Bu bile bile ölüme gitmek demekti ki bu da rejimin insanları hayatından bezdirdiğinin en kuvvetli örneklerinden biridir. Üçüncü ayın 17 ve 18. günlerinde Şakürti'de çarpışma oldu. Atılan kurşunlara aldırmadan gönüllü olarak sabahtan akşama kadar çarpıştılar. Hava karardıktan sonra baskın yaptılar. Çinli askerler kaçtı. Bu çarpışmada 40 kadar tüfek ele geçirildi. Yüz asker öldürüldü. Üçyüz kişi şehit oldu. Çinliler kaçtı, Türkler kovaladı. Üçüncü ayın ondokuzuncu gününde, Sartogay' daki cephaneliği ele geçirdiler. Buradan 40 tüfek ile çok sayıda mermi ele geçti. Bu sırada Çingil halkı kasa banın Çinli kaymakamını öldürüp, kaymakamlığı elle rine geçirmişlerdi. Bunlar da Nurgocay Bahadır, Osman Batur ve arkadaşları ile birleşti. Eski devirler den kalma Canibek Batur un sancağı saklı duruyordu. İki kaymakamlığın Türk halkı birleştikten sonra bu ta rihi sancak çıkarıldı. Bu sancağın alhnda birleşen Türkistanlılar, "Türkistanlılan zulümden kurtarma teşkilatı" adı ile büyük bir teşkilat kurdular. Bu kuru mun teşkilat başkanlığına In s Han, Kadirbay, Ü kür day (Çince bir rütbe) Erteke biy getirildi. Canlarını dişderine takıp, mallarını, canlarını feda ederek vatanı '
Özgürlük Yolu 1 17
kurtarmak için mücadele edeceklerdi. Irıs Han, herkese bunları anlatmağa çalışıyordu. "Şimdiye kadar hiç bir hükumetin demokratik idaresine karşı gelmedik. Bizim malımıza, canımıza, namusumuza, hürriyeti mize, dini inançlarımıza, mukaddes kitaplarımıza kasdetmelerine dayanamadığımız için bu hükumete karşı çıkıyoruz. İcabında bir kişi kalmayana kadar savaşacağız, bu zalimlerin elinden milleti kurtara cağız." diyordu. Bu sırada halk arasından çıkan gönüllü, cesur, kahraman delikanlılar savaşa iştirak ediyordu. Bu delikanlılara Batur ismi veriliyordu. Kazak Türkleri, eskiden beri iyi silah kullanan nişancı kimselerdi. Bu sebeple düşmandan ele geçen silahları iyi kullandılar. Bu arada Altay vilayeti valiliğinin Kazak Türklerinden dört elçi geldi. Bunlar, Merkez Hükfrmeti başkanı Sheng Shii Sai nin emri ile gelmişlerdi. Hükumet "sizin şakayetçi olduğunuz hususlar hükumetin emri ile olan şeyler değil; Köktogay'daki Çinli kaymakamın hatası. Onu da zaten sizler öldür müşsünüz. Hükumet olarak bu kusurunuzu affedi yoruz. Hükumet baba, millet onun çocuğudur. Baba çocuklarının kabahatini affeder. Sizler isyan et meyin. Ne istiyorsanız bize yazın, sizlerin isteklerini yerine getireceğiz." diye haber göndermişti. '
Irıs Han ve bütün büyükler şöyle cevap verdiler: "Zaten biz düzgün bir rejime karşı gelmedik. Biz Türkistanlılar şi�diye kadar yaptıklarına bakarak, Shegg Tu-pan hükumeti'nin komünist rejimi yer leştirip, elimizdeki malımızı, salahiyetimizi alıp ye rine ortak hükumet veya diktatörlük kuracağından hiç şüphemiz kalmadı. Bizim ne silahımız ne de kuvvetimiz vardır. Bizim isteğimiz hilafına Tür-
18 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
kistanlılan 14 kısma bölüp ayn millet gibi göstermek gayesinde olduğu kanaatindeyiz. Sheng Tu-pan hükumeti bütün ileri gelenlerimizi hırsızlık suçu ile tutuklayıp hapse attı. Bunlar serbest bırakılsın, hükumet hırsızlığına son versin. Malımıza, canımıza, namusumuza, dini inançlarımıza kastetmesin, komü nist olmayacağına dair söz versin. O zaman biz kendiliğimizden Sheng Tu-pan hükumeti ile anla şırız. Bizim bu isteklerimiz yerine gelmezse bir dam la kanımız kalana kadar savaşırız." Üçüncü ayın yir mibeşinci gününde elçiler geri döndüler. Dördüncü ayın beşinci günü, hükumete karşı gelen iki kaymakamlığın halkı, Bulgun ırmağında bir leşmek üzere göç ediyorlardı. Dördüncü ayın alhncı gününde iki uçak gelip, broşür atlılar. Broşürlerde şöyle yazıyordu. "Sizler hiçbir yere gitmeyin. Hükumet kuvvetinden hiç kimse kurtulamaz. Ins Han, Esim Han, Kadirbay, Nogay bay, Akteke gibi birkaç bozguncunun arkası na takılmayın." Hayahndan bezmiş olan millet böyle propagandaya kulak asar mıydı! Dördüncü ayın ondokuncu günü hükumet merkezinden gönderilen kuvvetler, Bulgun ırmağının Kümüstü Çaganirge isimli yerinden gelip, Türkistan lıların yollarını keserek savaş ilan ettiler. Türkistan lıların Allah'tan başka kimsesi yoktu. İki bin kişi ellerindeki sopa, süngü, kazma, kürek gibi el silahları ile ölüme gittiklerini bile bile buna karşı durdular. Bu gelen askerin kumandanı Rusya'da yetişmiş İligan idi. Akşama kadar ellerindeki az kuvvetle karşı durdular. Karanlık basınca baskın yaphlar. Bu sırada beş şehit vererek Kişgey Batur, Çinli askerlerin kumandanı İli gan Polkovnik'i yakalayarak öldürdü. Bu arada on arkadaşı ile kendisi de şehit oldu. Çinliler mağlup olup
Özgürlük Yolu 1 19
geri çekildiler. Yüz asker öldürüldü. Türkler de 250-300 kadar şehit verdi. 280 tüfek, 600 deve yükü cephane, 2 telsiz ele geçirildi. İki kaymakama bağlı Kazak Türkleri göç ederek Bulgun Irmağı boyunda Yarıntı isimli kışlağa geldiler. Yarıntı'nın yukarı tarafında Çurgun dağı vardı. Burası Moğolistan hududu idi. Hudut işaretleri vardı. Yarıntı'daki, Sheng Tu-pan hüku metine ait hudut karakollarını Kazak Türkleri zaptet mişti. Dördüncü ayın son günlerinde Dabısın Tanku Üçkız karayolu ile hükı1rnet askeri geldi. Yarınh'da Kazak Türklerinin oturduğu yere hücum ettiler. Bunlara karşı 11 gün savaşıldı. Havadan 7 uçak, yerden bir sürü asker Türkistanlılara hücum ediyordu. 11 gün içerisinde Nogaybay Zatelbay başkanlığında üçyüz seksen kişi şehit oldu. Türkler 2 tayyare düşürdü. 200 silah ele geçirdi. Bu savaş sırasında, Dış Moğolistan'a bağlı Kazak Türklerinden dört kişi geldi. İsimleri Baltabay, Tümenbay, Elgaysa. Bunlar burada sava şanlara şu haberi getirmişlerdi. "sizlere Kaşgar hükumeti huduttan yer verecek. Sizler bizim hududa sığınınız." Halk buna aldanarak, beşinci ayın onbeşinci günü çoluk çocuk ve yaşlılar Şuurgun dağ yolu ile oraya gönderildi. Baturlar'ın yolu hükumet kuvvetleri tarafından kesildi. Savaş başladı ve Türklere 11 tank hücum etti. 1300 adam akşama kadar dayanabildiler. Baturlar göç eden çoluk çocukları ile Moğol hududun daki Maykantas ovasında buluştular� Kandırıldık laruu anladılar. Sheng Tu-pan hükumeti ile, Moğol hükı1rneti bir araya gelip onları ezmek istiyorlardı. Buraya geldikleri günün akşamı iki taraftan da baskına uğradılar. Kazaklar, Şuurgun dağına çekildiler. Bir taraftan Moğol hükumeti, diğer taraftan Sheng Tu-pan hükumeti tekrar baskın yaptılar.
20 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Baturlar, mal mülk, çoluk çocuğu bırakarak Bey dağına çekilmek zorunda kaldılar. Oradan Kişik Kapdık'a oradan da Büyük Kapdık'a geldiler. Hepsi burada birleştiler. Burada birleşenler binyediyüz kişi oldular. Burada ondokuz gün kaldılar. Açlıktan her şeyden sıkıntı çektikleri zamanlar idi. Kaptık'ın doğu tarafındaki Kaysuyu denen yere bir bölük ı Moğol askeri geldi. Orada Türkistanlı nöbetçiler vardı. Bu askerler ile nöbetçiler çarpıştı. Ve Baturlar'a haber geldi. "Biz bu askeri çevirdik. Bunun hepsini imha ettik. 4 makineli tüfek, 1 havan topu, 56 tüfek, birkaç tane otomatik tabanca ele geçirdik. Bizden Musa Batur şehit oldu. Birkaç kişi yaralandı." Baturlar bun dan sonra Beylik dağına çekilmeye karar verdiler. lrıs Han, burada arkadaşlarını topladı. Hep beraber ant içtiler. Bu ant içmenin sebebi şu idi:" buraya kaçıp gelen binyediyüz kişinin çoluğu çocuğu düşman elinde kalmıştı. Bunları düşman elinden kurtarabilmek için tekrar Çingil Köktogay'ı ele geçirip oradaki halkı kur tarmak lazımdı. Altay dağına çekildikten sonra, Çin hükumeti ellerinde bulunan ana baba, çoluk çocuk ve akrabalardan vekil gönderip propaganda yaparak bu topluluğu küçültmeye çalışacaktı. Bu sebepten dolayı Irıs Han hepsinden bu propagandaya aldanrnayacak larına dair söz istedi. önce Irıs Han, Aduvbay, Esim Han, Akteke beyler yemin ettiler.· Sheng Tu-pan hükumeti ile iyi bir netice alıp anlaşabilmek için kan larının son damlasına kadar savaşacaklardı. "Hürri yetimizi verir, isteğimizi yerine getirirsen anlaşırız; olmazsa bu savaştan dönmeyeceğiz." diyerek yemin ettiler. Teşkilat başkanı Irıs Han burada altı kişiyi
1 1
bölük
=
ellialtı kişi.
Özgürlük Yolu 1 21
kumandan olarak tayin etti. Osman Batur, Süleyman Batur, Nurgocay Bahadır, Kemal Batur, Aktaylak Batur, Seyit Batur. Bundan sonra Beytik'e geldiler. Beytik karakoluna hücum ettiler. Kap karakolunu elle rine geçirdiler. Buradan at ve yiyecek içecek temin etti ler. Beytik dağında 13 gün kaldılar. Doğu taraftaki Karakaydı Kucurtu'da gizlendikleri zaman 7 tayyare aniden saldırıp onları bombaladı. Karadan üç bin asker hücum etti. Sabahtan akşama kadar savaşhk. Akteke başkanlığında yüz adam şehit oldu, kırk kişi yaralandı. Burada bir gün savaşıldı. Üçüncü günü Ulaştı yoluyla Harmanlı dağına çekildiler. Harmantı'ya geldikleri gece Nurgocay Bahadır nöbetçi oldu. O yolun üstünde de büyük bir tepe vardı. Nurgocay Bahadır on askerle birlikte tepede gizlenip, nöbet tutarlarken doğu taraftan bir ses duyuldu. Dürbünle baktığı zaman yerde bir şey göremedi. Yol hizasından yukarıya doğru bakınca bir de ne görsün bir tayyare geliyor. Neyse ki tayyare onları görmedi. İyice yaklaştı. Batur çok yük sekte oturuyordu. Pilot'a nişan alarak ateş etti. Tayyare isabet alarak düştü . Arkadaşları onu alkışladılar. Düşen tayyare tamamen yandı. Ondan ancak iki makineli tüfek iki mavzer alabildiler. Buraya geldik lerinin dördüncü günü havadan dört tayyare, yerden beşbin asker hücum etti. Üç gün savaşıldı, onsekiz kişi şehit düştü. K�rşı tarafın yüz askeri öldürüldü. 50 silah, birkaç deve yükü yiyecek içecek ele geçirildi .. Buradan yine çekildiler. Üç gün üç gece yürüyerek Şakürti'deki camiye geldiler. Burada cuma namazı kıldılar. Teşkilat başkanı Irıs Han bir plan hazırladı. "Biz her taraftan gelen Sheng Tu-pan hükumeti'nin askerleri ile savaşırız. Evelallah mağlUp olmayız. Yaptığımız savaşlarda bir şey kaybetmedik. Biz daha üstün geliyoruz, bizim çoluk çocuğumuz soydaş larımız hep onların elinde. Biz bu yaz mevsimindP onları Çin'in elinden kurtarabilirsek daha da büyü-
22 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
rüz. Bütün Türkistan toprağı olmasa da Altay vila yetini Çin askerlerinden temizleyebiliriz. Oradaki soydaşlarımız da bize katılınca bütün Türkistan için daha rahat mücadele edebiliriz." Altay ırmakları taştığı zaman Çinliler geçemiyordu. Irıs Han da bun dan istifade etmeyi düşündü. Çingil tarafından gelen yolu Süleyman Batur, Seyit Batur başkanlığındaki askerlerle beraber lrıs Han kendisi tutacaktı. Osman Batur, Nurgocay Bahadır ve Kemal Batur, Altay vila yeti Sarsümbe'den gelecek olan Kara Ertis'i Merzim çayında yolunu kesecek oldular. Bu planı uygulamak üzere, Yayla dağına çıkmak için bir yol vardı, buraya geldikleri zaman yolların hepsinin düşman tarafından tutulduğunu gördüler. Çünkü Çinliler iki gurubun bir leşerek kuvvetlenmesini istemiyorlardı. Onların çok yakınına geldiler. Gece baskın yaparak yarıp araların dan geçmek istediler. Altıncı ayın onyedinci günü akşamı Koybagar, Çağıdul, Karasu, Aksay yollarını düşman kapatmıştı. Saat 4 civarında savaş oldu. Çarpışa çarpışa ilerlediler. Akşam saat 10 civarında Çağıdul yolunu yarıp, dağa çıktılar. Keme] Nurpeyis Seyitgazi başkanlığında yüzaltmış kişi şehit oldu. Dağdaki yaylaya çıkanların bir kısmı ile birleştiler. Başka dağ yolları ile Kara Ertis'deki Mayem çayının geçit yoluna varıp oradaki karakolu ele geçirdiler. Osman Batur'la, N urgocay Bahadır 380 deve ile iki yüz askerin Kök Togay daki Çin askerlerine yemek götürmekte olduğunu haber aldılar. Bala Ertis ırmağı na dağ yolu ile gelirken Nurgocay ve Osman Batur başkanlığında üçyüz kişi kişi ile muhasara altına aldılar. Sabahtan akşama kadar çarpışıldı. Neticede hepsini ele geçirdiler. Burada bulunan halktan asker toplayıp, Irıs Han a haber göndererek Kök Togay da bulunan halkı kurtarmak için 500 asker ile Osman Batur, Kemal Batur, Nurgocay Bahadır oraya gittiler. Irmağın üstünde bir köprü vardı. Köprüye akşam '
'
'
Özgürlük Yolu 1 23
baskın yapıp kurtardılar, kapattılar. Orada bulunan iki bin aileyi kurtardılar. O sabah 9'da vilayetten 2 tayyare geldi. Durumdan habersiz ormanda beklemekte olan Osman Batur aniden gelen ve çok alçaktan uçan bu tay yareye nişan aldı. Bir tanesi düştü. Öbürü yere inmeden geri döndü. Orada 8000 Çinli asker vardı. Köprü yıkılnuştı. Dört bin tanesi hücum etti. Fakat sudan geçemediler. Köprünün olduğu yerde karşılıklı savaş oldu. İki yüz düşman askeri öldü, 50 tüfek ele geçirildi. Kalanlar geri çekildiler. Kurtarılan iki bin aile Yayla dağlarına çıkarıldı. Bu sırada Yayla dağına çıkacak olan yolun Üç Koşugurd mevkiinde, Irıs Han başkanlığında bin aile ile beş bin asker bekliyordu. Düşman askerlerinin dört bin tanesi oraya baskın yap mıştı. Onlar 500 düşman askeri öldürüp iki yüz silah ele geçirerek düşman askerini çevirmişlerdi. Bu savaş sırasında Çupan Molla, Cıl Kaydar başkanlığında 80 şehit vermişlerdir. Osman Batur onlardan haber almak için Sütlü Bay başkanlığında oniki kişi gönderdi. Üç gün sonra haber geldi. Irıs Han "Yayla dağında
Kayırlı, Çingi Kayırtı ırmaklarının birleştiği yerde buluşalım." diyordu. Osman Batur başkanlığında 600 asker Kayırtı'ya geldi. Irıs Han bin aile ve 420 askerle Çingil kayırtı yoluyla gelerek Osman Batur'la birleşti ler. O dağda iki gün boyunca, iki taraftaki Türkistan lıları birleştirip, Yayla dağlarına yerleştirmekle meşgul oldular. Üçüncu günü sabah Köktogay'dan çıkan ve bilinmeyen bir yoldan gelen Çinliler baskın yaptılar. Yolun Cengi Kayırtı ile birleştiği yerde Baturlar· ve arkadaşları onları çevirdi. Burada çok şiddetli bir çarpışma oldu. İlk günü ikiyüz Çinli asker öldürüldü. 500 at, 50 tüfek, iki yüz deve ele geçirildi. On Türk şehit oldu. İkinci günü Irıs Han başkanlığında bir toplantı yapıldı. Bu toplantıda Ins Han "Ne pahasına olursa
olsun bu düşmanı geri çevirmemiz lazım. Yoksa Yayla dağında oturan Türklere rahat vermezler."
24 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
dedi. Irıs Han yaptığı büyük toplantıda savaşta kahra manlık gösterenlere Batur unvanını verdi. Bu unvanlar ondan sonra da kullanılmıştır. Irıs Han daha önce bir teşkilat kurmuştu. Çıkardığı bir kanun vardı. "Türkis tanlıların milli ordusu ve ellerinde silahlan olmadığı için, kim düşmanı öldürüp eline silah geçirebilirse ona kendisi sahip olur. Başkasına vermek zorunda değildir. Fakat isterse başkasına satabilir." Ele geçen 400 tüfeği ortada topladı. "Bu tüfekleri savaşa katılan tüfeği bulunmayan yiğitlere bir kereye mahsus olmak üzere veriyorum" dedL Bütün halkı ve askerleri toplayıp bir konuşma yaptı. Bu konuşmada "Bütün delikanlılar canını feda etsinler. Zenginler bu harpte malını feda etsin. Ancak böyle isteğimize ulaşabili riz." dedi. Bu sefer Irıs Han, altı kişiye halkın önünde Batur unvanı verdi. Osman Batur, Süleyman Batur, Nurgocay Batur, Kemal Batur, Aktaylak Batur ve diğer bir Süleyman Batur. Altı kişiye ele geçen silahtan altı mavzer ve altı dürbün mükafat olarak verildi. Diğer tüfekler millete bırakıldı. Tahminen yedinci ayın yirmibirinci günü Kayırtı'da pusuda bulunan düşman askerlerine baskın yapıp geri çevirmek için karar aldılar. Kuzey taraftan Irıs Han ve Süleyman Batur, batı taraftan Osman Batur, doğu taraftan Nurgocay Batur başkanlığındaki kuvvetler hücum edecekti. Yedinci ayın yirmidördüncü günü sabah saat üçte hepsi birbirlerine işaret vererek hücuma geçtiler. İlk önce düşman Köktogay'a geri çevrildi. Osman Batur'un hücum ettiği yerdeki düşman geri çevrildi. Osman Batur ve arkadaşları, Yakub Bey başkanlığında yedi kişi şehit vererek 150 düşman öldürüp 80 tane tüfek aldılar ve batı taraftaki tepeyi ele geçirdiler.
Nurgocay Batur başkanlığındaki kuvvetler saat 3'ü on beş geçe hücuma geçtiler. Akteke başkanlığında ondört kişi şehit vererek doğu tarafındaki tepeyi ele
Özgürlük Yolu 1 25
geçirdiler. 300 düşman askeri öldürerek 180 tüfek elde ettiler. Irıs Han ile Süleyman Batur başkanlığındaki kuvvetlerin hücum ettiği tepeyi düşman çok iyi tut muştu. Savaş sabah saat 3'ten akşam saat 17'ye kadar devam etmiş olduğu halde düşman daha çekilmemişti. Irıs Han, Osman Batur ve Nurgocay Batur'ı yüz asker ile oraya çağırdı. Düşman bütün kuvvetini oraya yer leştirmişti. Yer ormanlık olduğu için hep birlikte ormanın arkasından hücum ederek düşmanı püskürt tüler. Samırgan başta olmak üzere 50 şehit verildi. Düşman dayanamayarak kaçtı. 600 at, 400 tüfek, 300 deve yükü cephane ele geçirildi. Yayla dağında seki zinci ayın sonlarına kadar Çinliler Türklere hücum etmedi. Yayla dağında bulunan sivil halk Bala Ertis ırmağı, Saykum (Çöl), Bulak (nehir) ve Kuy (bataklık) ırmaklarında bir araya toplanıp yerleştirildiler. Doku zuncu ayın yedinci günü orman yolundan üç b in düş man askeri aniden Kuy'a baskın yaptı. Saat 2'de, 500 aileyi ele geçirdi. Nurgocay Batur ve yanındakiler Tar şadı geçidinde beklerken haber geldi. Irıs Han başkan lığında bütün askere emir verilip düşmana karşı dur dular. Dokuzuncu ayın sekinci günü sabahı düşman eline geçen 500 aile de kurtarıldı. Bu savaşta Ziyacan ve Aktay lak başkanlığında altmış kişi şehit oldu. 500 deve yükü cephane, .bin at, 400 tüfek, dört ağır makineli tüfek ele geçirildi. Dokuzuncu ayın sonuna kadar düş man bir daha hücum etmedi. Dokuzuncu ayın yirmiyedinci günü Sarsümbe Altay vilayetine haber almak için gönderilen casus Türk geldi. Ondan öğre nildiğine göre Sheng Tu-pan hükumeti Batur'ları yok etmek için bütün Doğu Türkistan'daki avcı ve nişancıları-topladı. Resmi asker ile birlikte onları yok etmeye karar aldı. Altay Vilayeti'nden toplanan bu askerlerin yola çıktıkları haberini alan Irıs Han, halktan asker topladı. Düşmanın geleceği yolda Işkıntı, Tuldı,
•
26 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Mezinsayı isimli uç geçit yol vardı. Irıs Han kuman dasındaki kuvvetler düşmanı arkasından takip ederek Işkın Tuduldu dağlarına gelip dar geçide girdikleri sırada çember içine aldılar. İki bin Türk askeri ile beş bin Çin'li asker arasındaki aralıksız beş gün savaş oldu. Bu savaşta Osman Batur yaralandı. Keles Batur başkanlığında bulunan altmış kişi daha yaralandı. Yerde beş bin askerle savaşılırken, havadan da yedi uçak gündüzleri devamlı olarak bölgeyi bombaladı. Alhncı gün saat S'te bir Çinli esir ele geçirildi. Onun söylediğine göre Çin kuvvetleri çok ölü ve yaralı ver miş. Hiçbir yerden giriş çıkış olmadığı için, perişan halde bulunan Çinliler yol bulsa kaçacaklarmış. Baturlar onların kaçabilecekleri gibi bir yolu boş bırakarak akşam bütün kuvvetleri ile hücum ettiler. Düşman askerleri kaçtı. Bu sırada Çinliler altı bin askerden ibaretti. Üç bini ölmüştü. Kalanlar apar topar kaçtıkları için getirdiklerinden hiçbir şey götüremedi ler. Kalan iki bin deve yükü cephaneden 800 tüfek, 8 makineli tüfek, 4 havan topu, iki bin at ele geçti. U çaktan atılan bir mektup bulundu. Irıs Han herkesi toplayarak Sheng Tu-pan'ın yazmış olduğu mektubu okudu. Sheng Tu-pan, mektubunda: "Altay halkının
hükumetten her istediğini kabul edeceğim. Ateşi kesin, savaşı durdurun. Kazak halkının ileri gelen başkanlarını sizlere elçi göndereceğim, ortada hükumet ile anlaşamayacak bir şey yoktur. Merkezde bulunan başkanlarınızdan da elçi göndereceğim." di yordu. Onuncu ayın başında Baturlar asker toplayarak 700 asker ile Irıs Han başkanlığında Çingil kazasına geldiler. Onuncu ayın beşinci günü Çingil kazasmdakı iki bin aileyi kurtardılar. Bu sırada Çingil kazasındaki tayyare meydanına Urumçi'den gelen uçak indi. Baturlar dürbünle onu gözlüyorlardi. Akşam onlara baskın yapıp ellerine geçirmeyi düşünüyorlardı.
Özgürlük Yolu 1 27
Düşman askeri azdı. Uçağı ele geçirmek kolay olacaktı. Yarım saat sonra uçaktan inen dört kişi ata binerek eline beyaz bayrak alıp Baturlara doğru yürüdüler. O sırada Nurgocay Batur ve iki yüz kişi nöbette idi. Bu adamların elinde silah yoktu. Jandarmalar bunları daha yakına getirdiler. Gelen adamlardan biri Kazak halkının liderlerinden bir din adamı olan Canımhan Hacı idi. İkincisi ise Çingil halkının lideri Nazır Teyci idi. Bunların yanında iki tane de Çinli hükumet adamı vardı. Bunlar elçi olarak geldiklerini, Başkan lrıs Han'la görüşmek istediklerini söylediler. Nurgocay Bahır onları Irıs Han'a götürdü. İki saat beklettikten sonra lrıs Han onlarla görüştü. Canımhan Hacı, Irıs Han'a şunları söyledi: "Ben senin
namına Sheng Tu-pan ile anlaştım, sen ateşi kesip, savaşı durduracaksın. Buna karşılık Sheng Tu-pan hükumeti senin her istediğini kabul edecek. Bunun için yemin ettiler. Ben de Irıs Han'ı bu konuda ikna ederim diye söz verdim. Sen Köktogay'a yürüye . ceksin, orada Sheng Tu-pan hükumetinden gelen bir Çinli elçi ile bir anlaşma yapıp, bu anlaşmayı imza layacağız." dedi. lrıs han bunları kabul etti. İki gün görüşme oldu. Sonra herkesi toplayıp bir konuşma yaptı: "Biz on ay Sheng Tu-pan Hükumeti'ne karşı
savaş yaptık. Her savaşımızda muvaffak olduk, savaşı kazanmış durumdayız. Ben Sheng Tu-pan hüku meti'ne madde madde bütün milletin isteklerini anlatacağım. Bütün şartlarımızı kabul ederse anlaşa cağız. Kabul etmezse savaşa devam edeceğiz." Irıs Han'ın silah arkadaşları: "Siz onlarla anlaşamazsanız Sheng Tu-pan Hükumeti sizi merkeze götürüp gider. O zaman biz sizi kaybederiz." dediler. Irıs Han; "Hayır, beni götüremezler, beni götürseler de siz varsınız zaten Sheng Tu-pan Hükumeti Türkistan
28 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
liderlerinin hepsini nezaret altına almış durumda. Bizim on aydır devam eden başarılı ayaklanmamız sayesinde kendi liderlerimizi bize elçi olarak gön deriyorlar. Onun için merak etmeyiniz. Beni götürse ler de sizler varsınız." dedi. Irıs Han Köktogay'a gitti, onuncu ayın sekizinci günü oraya vasıl oldu. Irıs Han'ın çoluk çocuğunu da hükumet daha önce götürmüştü . Merkezden uçak ile Altay, Kazak Türklerinin liderlerini getirmeye başladı. Hacı Canımhan, Bukat Beysi, Halil Teyci, Kalman gazi, Delilhan Teyci, Çeri Zengi, Nazır Teyci, Rahat Teci gibi büyükler gelenler arasında idi. Sheng Tu-panı temsilen Çu Tin-can geldi. Kendisi aynı zamanda Sheng Tu-pan'ın akrabasıydı. Başkan Irıs Han bu elçilere beş ana esas etrafında toplanmış olan yirmi madde sundu: ·
1) Merkezde nezaret altında bulunan bütün Türkistanlı liderleri serbest bırak. Ölenlerin cesetlerini, dirilerin kendisini gönder. 2) Herkes sahip olduğu toprakta kendi hakim olsun. Türkistanlıların çoğunlukta olduğu yerlerde hükumet başkanlığı, kaymakam, vali, belediye reisliği gibi görevler için Türkistanlılar kendi aralarından kişi ler seçsinler. Bizim toprağımıza Çinliler girmesin. Sheng Tu-pan Hükumeti, hükumete karşı suç işledi diye hapsettiği kişileri açık ve adil usulle muhakeme etsin. Milletin suçu varsa millete açıklayınız. Milletin liderlerini sorumlu tutunuz. Üzerimize askeri kuvvet göndermeyiniz. 3) Dini inanışlarımızda serbest bırakınız. Yer altı madenlerimizi bizden izinsiz işletmeyiniz. Bizim toprağımıza göz dikmeyiniz. Adil olunuz. Biz size vergi veririz.
Özgürlük Yolu 1 29
Bütün maddeleriyle birlikte Irıs Han'ın istediği kabul edildi. Tahminen onuncu ayın onüçüncü günü Sheng Tu-pan Hükumeti, Altay vilayetinin başkanlığını Irıs Han'a verdi. Altay halkı yedi kaza idi. Bu kazaların kaymakamlık, belediye reisliği ve diğer resmi memur lukların tayini Altay halkına verildi. Irıs Han bu sırada hasta idi. "Ben valiliği kabul etsem de çalışamam" di yerek büyük liderlerden Bukat Beysi ile Hacı Canım han'ın birlikte bu görevi yapmalarını istedi. Çingil kazasına Nazır Teyci kaymakam olarak getirildi. Köktogay kazasına Rahat Teyci kaymakam oldu. Buvrıltogay kazasına Nur Muhammet kaymakam oldu.
Altay vilayetinin kaymakamlığına Hacı Nebi getirildi. Buvırşın kazasına Reşat kaymakam oldu. Koba kazasına Turusbek kaymakam olarak getirildi. Cemeney kazasına Altın Bek kaymakam olarak getiril di. Altay vilayetinin bütün hükumet memurlukları Kazak Türklerine verildi. Nezaret altına alınan liderler den hayatta kalanların hepsi geri gönderildi. Ölenlerin cesetlerini verdiler. Müftü Akit Hacı, Beysi, Menkey Teyci, Önerhan, Baykadamı Ükirday, Bayanbay Ükir day, Dönen Zalın ölenler arasında idi. 1940 senesi, böylece Irıs Han'ın başkanlığında anlaşma ile sona erdi. Irıs Han, gelen Çinli elçilere tüfek, makineli, süngü, bıçak, sopa, kazma, kürek gibi silahları teslim etti. Çinli "bu nedir" diye sorduğu zaman Irıs Han "siz
önce silahlarımızı topladınız. Sonra canımıza, hür riyetimize, nihayet dinimize tecavüz ettiniz. Biz de isyan ettik. Elimizdeki sopalarla, sizin elinizdeki silahlan aldık. Bakın buradakiler hep sizin silah larınız, siz yapın veya dışardan getirtin. Bizim dedik-
30 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
terimizi tutmazsanız biz gene elimizdeki sopalarla yeni getirttiğiniz silahlan sizden alır, gene sizi yene riz." dedi. Irıs Han muradına ermişti. 1940 senesinin Onikinci ayında müsterih olarak vefat etti. Altay vilayeti, kendi kendini idare ederek 1941 senesine girdi. 1941 senesinin beşinci ayın beşinci günü Sheng Tu-pan Hükumeti'nin Altay valisi Bukat beysi ve Canımhan Hacılara emir vermiş. "Benim Rus dost
larımın yer altından maden çıkaracak mühendisleri gelecek. Rusya ile anlaşmamız var. Köktogay kaya sı'nda yeraltında kıymetli madenler var, bunu çıka rırsak hükumete faydası olur. Fakat bu madeni çıkar mak için 8000 işçi lazım. Bu işçileri Çingil halkından toplayıp verirseniz onlar çalışır" demiş. Köktogay kaymakamı olan Rahat, Çingil kaymakamı Nazır Teyci'ye; "Merkezden emir geldi. Bu emire göre berel, uranyum ve elmas taşlan çıkarılacak, gelen mühendislere yardım ederek 8000 işçi vereceksiniz, dışarıdan işçi alamayacaksınız" diyerek bunu halka açıklamasını söyledi. Bütün millet bu emre karşı çıkh. Millet 1940 senesindeki ilk anlaşmaya uymayan bu emre uymayacaklarını kendi memleketlerindeki madenleri başkalarına kazdırmayacaklarını söyledi. 8000 işçinin verilmesini isteyen hükumetten millet şüphe etti. Merkezden gelen bir listede, 1940 senesi sava şına katılan erkeklerden hepsinin ismi vardı. Millet bir dilekçe yazarak 1940 senesi anlaşmasını hükumetin bozduğunu ve işçi olarak gitmeyeceklerini belirtip merkeze gönderdiler. Yeni bir teşkilat kurdu lar. Teşkilat başkanlığına Halil Teyci, Nazır Teyci, Rahat Teyci, Kumar Teyci, Esim Han Ükürday ve askeri başkanlığına Süleyman Batur, (Çeruvçi Kabilesinden), Osman Batur, Nurgocay Batur, Kapas
Özgürlük Yolu 1 31
Batur, Saib Teyci, Ahmet Batur getirildi. Beşinci ayın yirmibeşinci günü Rusya'dan mühendisler gelerek, Altay vilayetindeki Sarsümbe'ye gittiler. Bu mühen disler yanlarında Çin askerleriyle beraber maden çıkar mak için gidiyorlardı. Türkistanlılar Köktogay'a ge lerek yolu kestiler. Mühendisler onlara yaklaştı. Türkistanlılar aralarından bir kişiyi vekil gönderdiler. Kusan isminde biraz Rus-ça bilen bir adam onların adına "Bizim toprağımızdan hiç kimseye bir taş ver
meyeceğiz, sizler Köktogay'a gelmeyin, biz hü kumete de itiraz ettik. Hükumet ile anlaşana kadar sizler geri çekilin" dedi. Bunların yanında 300 kadar Çinli asker vardı. Bizim nöbetteki 500 askere baskı yaparak yola devam etmek istediler. Bu geçitten geçmek isteyen askerlere elimizde silah olmamasına rağmen kazma kürek, sopa süngü, bıçakla saldırarak ve bir çok kurban vererek düşmanın çoğunu mahvettik ve düşmanın çok azı kaçabildi. Bizim halk, Yayla dağlarına çıkarak iki kaza hükumetiyle bağlantımızı kesip yollara nöbetçi koyarak yedinci ayın yirmibeşinci gününe kadar bek lediler. Bu sırada hükumet bizi asker ile bastırmağa karar almıştı. Bunun üzerine merkezden beş bin asker Çin Kara Kuvvetleri Başkanı Sheng tze-huei denen bir Çinlinin kumandasında geldi. Bunlar, milleti Baturlardan ayırmak ve almak için Yayla dağına kadar çıkh. Baturlar, Çolak Bulak yolunda bekliyordu. Nöbetçilerden haber geldi. Sheng Tu-pan askeri geliyordu. Baturlar da milletin arasından asker topladılar. Çin askerleri 7. ayın 29'unda Baturlan bashrmak suretiyle dağ yoluna girdi. Onlarda Çolak Bulak geçidinden saat 5 sıralarında karşılık verdiler. Karşı karşıya savaştılar, akşam saat 9'da bir çok kurban vererek hücum ettiler. Bu ,hücumda Türklerin elinde
32 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
300 deve cephane ve 140 tane tüfek geçti. Biraz geri çekildiler. Ahmet Batur başkanlığında 62 kişi şehit verdiler, bir çok Çinli askerleri öldürdüler. Sabah saat 8 de havadan 5 tayyare gelip bombaladı. Yerden Çinli askerleri hücuma geçti. Akşama kadar savaştılar. Akşam saat 8'de yeni hücum için Süleyman Batur, Osman Batur ve Nurgocay Batur başkanlığında 500 asker ile hücuma geçtiler. Bölge dağlık ormandı. Orman arası ile Çolak Bulak'tan, Tomar Bulak'a geçmek isteyen hükumet askerine Tomar Bulak geçidinde karşılık verip girdiler. Bir bölüm Çin asker lerini geçidi kapatarak kuşathlar. Sopalarla hücum ettiler. Burada düşmandan 300 asker öldürüldü. İki yüz tane tüfek ele geçti. Seyit Gazi başkanlığında 80 kişi şehit oldu. Nurgocay Batur ile beraber otuz kişi yaralandı. Sekizinci ayın beşinci günü, Doğu Tü rkistan askerleri Çolak Bulak ve Tomar Bulak yoluyla çe kilmek mecburiyetinde kaldı. Bundan sonra Tarşatı yoluyla dağ arasından geçip dar geçitte bekleyip hü cum etmeğe karar verildi. Baturlar çekildikten sonra Tomar Bulak'da düş man askeri sekiz gün kaldı. Bu sekiz gün içerisinde 7 tayyare her gün hem askerleri hem sivil halkı bomba ladı. Yayla dağı orman olduğu için çok zayiat verilme di. Sekizinci ayın onüçüncü günü Tarşah yoluna bakan hükumet askerleri yürüdüler. Süleyman Batur ve Osman Batur başkanlığında ki askerler ileri taraftaki ormanın arasına gizlenmişlerdi. Çin askerleri farkında olmadan Tarşah geçidinden geçmeye başladılar. İki suyun birleştiği yere geldiklerinde Baturlar karşılık verdiler. Çin askerine çok zayiat verdirildi.
Özgürlük Yolu 1 33
Sık çam ağaçla rırun arkasında saklanıyorduk. Yüksekçe bir yerde bir çam ağacının alt kısmında Süleyman Batur vardı. İyi nişan alabilmek için ağacın bir dalını kesmişti. Konuşmalardan kumandanın orada olduğunu anlayan bir kurnaz Çinli, Süleyman Batur'un bu aralıktan baktığı bir sırada alnından vurdu. Kuman danlarının şehit oluşu millete fena tesir etti. Bu savaş tan 60 şehit bir o kadar yaralı ile çıktılar. Bundan sonra halk ümitsizliğe kapılıp, Çinlilere teslim olmaya karar verdi. Teşkilat başkanları, reisler, askerler hep dağda kaldılar, diğerleri Karataş mektebinde toplandılar. Canımhan Hacı'yı dağlardakilere vekil gönderdiler.
"Siz yanlış hareket ettiniz, silahlarınızı teslim ediniz. Hükumetle anlaşacağız" dediler. Hükumetin bunlara dokunmayacağına Canımhan Hacı kefalet verdi. Karataş mektebine bunların hepsini getirdiler. Bir grup Türkistanlı silahlarını teslim etti. Bu sırada Osman Batur yüz kişi ile ayrılarak çöl ortasındaki Karamay dağına çekildi. Bütün silahlarını teslim ettikten sonra onuncu ayın onüçüncü günü Karataş mektebinde hükumetin gönderdiği Sheng tze-huei ile diğerlerini görüştürmek istediler. Oraya bütün teşkilat başkanları, Kazak Türklerinin bütün liderleri çağrıldı. Hükumete karşı duran teşkilat başkanları ile halk liderlerinin top landığı sırada Ching chu-huei "Sizler sivil halksınız.
Yeraltındaki hazineyi hangi devlet ile anlaşıp, madeni çıkarıp faydalanmaya hükumet salahiyet lidir. Toprak hükumetin, sizlerin değil. Sizler hem hükumete karşı geldiniz hem de bizim dostlarımız Rus mühendislerini öldürdünüz. Yalnız hükumet sizlerin yanlışlarınızı ve hatalarınızı affedecek, siz leri bastırmak için gelen hükumet askerlerinin bu seferlik masraflarını sizlere yükleyeceğiz" diyerek beş bin at, bin deve, on bin koyunu T gün içinde toplayıp kendilerine vermeye mecbur etti. Nurgocay
34 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Batur ve arkadaşları dokuz gün içinde eksiksiz hepsini teslim ettiler. Onlar bunları aldıktan sonra çekip gitti ler. Teslim işi bittikten sonra bütün başkanlar yine Karataş mektebine çağrıldı. Canımhan Hacı da orada hazırdı. O sırada vilayetten bir tayyare geldi. Tayyare ile Canımhan'ın oğlu, Hacı Delilhan, bir Çinli memur, Sheng tze-huei geldi. Sheng tze-huei "Biz bütün asker lerimiz ile merkeze Urumçi'ye döneceğiz. Sizler yer lerinize dağılınız. Osman Batur'u kış geldiği ve yere kar düştüğü zaman siz vekil gönderip çağırarak alınız. " diyerek hem oradakilere hem de Canımhan'a emretti. "Bu gelen tayyare sizlere geldi. 1940 senesinde Irıs Han ile anlaşma yapan Sheng Tu-pan 'ın İç İşleri Bakanı Sarsümbe 'de (Altay vilayetinde) sizleri bekli yor. Siz teşkilat başkan ları ve teşkilatın askeri başkanları olarak bu adamla görüşüp ziyaret etmeniz lazım " dedi. Savaşa katılan teşkilat başkanları, askeri başkanlar Canımhan Hacı'dan görüşmeye gitsek mi gitmesek mi diyerek fikir sordular. Hacı Canımhan
"1940 senesinde Sheng Tu-pan bana yemin ederek vaad edip sizlere göndermişti. Irıs Han ve siz mil letvekilleri ile anlaşmıştık. Ins Han ile yapılan anlaş manın maddelerinde topraklarınıza, mülklerinize, madenlerinize dokunmayacağız, demişlerdi. Ben ne bileyim. Bugün maden kazmaya, yer altından hazine çıkarmaya hükumet salahiyetli diyorlar. Bunu siz de biliyorsunuz. Ancak bu sefer bana hiç kimseye dokunmayacağız, cezalandırmayacağız diye vaatte bulundular. Şimdilik dokunduğu bir şey yok. Yalnız harp tazminatı aldılar. Gidip gitmemek sizin elin izde" dedi. O zaman Türkistanlıların teşkilat başkanı, milletvekilleri yakın yerdeki vilayete varıp İçişleri Bakanı ile görüşelim diye karar verdiler. Varmayacak lara zor yok. Varacak olanlar parmak kaldırsın dediler. Kabul edenler; Halil Teyci, Rahat Teyci, Kumar Teyci,
Özgürlük Yolu 1 35
Borambay Teyci, Kara Kalman, Esim Han Ükürday, Şeri zengi, Nakıştay Zaim, Karipbay, Zeynel Ükür day olmak üzere toplam onüç kişi kabul etti. Bunlar Sarsümbe'ye vilayete gittiler. Sheng Tu-pan'ın İçişleri Bakanı Çu Dun-can ile görüştükten sonra orada beş gün kaldılar. Beş gün sonra iç işleri bakanı 13 kişilik heyeti çağırmış "sizler benimle görüştünüz, ben çok
memnun oldum. Şimdi Sheng Tu-pan'ı memnun etmek için Sheng Tu-pan ile görüşüp dönseniz fena olmaz." dedi. Vali, Bukat Beysi ba şkanlığında on üç adam Urumçi'ye gitti. Bunlar Urumçi'ye vardıklarında göz hapsine alınmışlar ve her gün sorgulanmışlardı.
Osman Batur Dağa Çıkıyor Kış gelip de kar yağdığında halk kışlağa çekildi. Kışlağa çekilen halk arasına Osman Batur da katıldı. Osman Batur'a, hükumet Sarsümbe vilayetinden Kasen Zengi başkanlığında vekil olarak bir heyet gön dermişti. Kasen Zengi, Osman Batur'un akrabası olu yordu. Gelen heyet Osman Batur'a "Silahlarınızı tes
lim edin. Elindeki 5-10 silahla sen bir şey yapa mazsın. Silahını ver kendi milletinin içerisinde kal." demişlerdir. Osman Batu r, gelen heyeti kaldığı yere getirme den yolda onlarla konuştu. Osman Batur, vekillere "Sizler bana niçin geldi
niz? Sizin bağlı bulunduğunuz hükumet yalancı bir hükumettir. 1940'ta yapılan anlaşmayı madde madde kabul ettiği halde, şimdi bu anlaşmayı bozdu. Milleti asker kuvveti ile bastırdı. 1941'de yapılan savaşta Hacı Canımhan'ı gönderip milletin silahlarını teslim etmesini istediniz. Bu durumda millet silahlarını tes-
36 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
lim etti. Yine hükumet verdiği vaatlerde durmayıp milletin ileri gelenlerinden onüç tane milletvekilini merkeze götürdü. Bu milletvekilleri ne zaman hükumet tarafından serbest bırakılırsa ben de, o zaman silahımı kendiliğinden teslim ederim. Eğer bunlar serbest bırakılmazsa 1940'taki anlaşmanın maddelerine uyarak silahımı size teslim etmem ve tek başıma kalana kadar hükumetle savaşırım." demiştir. Osman Batur, bu konuşmaları yaptıktan sonra gelen vekilleri geri çevirdi. Heyet vekilleri, vilayete vardıklarında kış mevsi mi sona ermişti. Sheng Tu-pan hükumeti 1942'nin ikinci ayının yirmibirinci gününde dört tayyare ile kışlakta oturmakta olan millete broşür dağıttı. Dağıtılan bu broşürlerde millete hitaben "Os man'ın yanından ayrılın. Osman taraftan olanlar Osman'ın yanına; hükumet taraftan olanlar ise hükumet tarafına geçsin. Osman'ı yakalayacağız ve yanındakilerle beraber gereken cezasını vereceğiz." deniliyordu. ·
Osman Batur ise bu broşüre karşılık olarak "Benimle beraber olanlar hayatlarının sonuna kadar Sheng Tu-pan hükumeti'ne karşı koyacaklardır. Hükumete karşı olmayanlar ise benim yanımda dur masın gitsin." demiştir. Millet bunu duyduktan sonra, Osman Batur taraftarları Osman'ın yanında kaldı. Osman'ın fikrini kabul ehneyenler ise dağıldılar. 1942 yılının üçüncü ayının 13.ünde çevreyi çok iyi bilen iki bin asker, Türkistanlılardan kılavuz alarak Osman Batur'un bulunduğu yer olan Karamay'a geldiler. Osman Batur tarafında iki yüz aile vardı. Ve de Osman Batur 13 tüfeğe sahipti. Hükumet kuvvetleri gelip Osman'ı bastırdı. Osman'ın bulunmadığı bir yerde 3 tayyare aralıksız Osman'ın kuvvetlerini bom baladı. Osman bulunduğu çölden, Altay dağlarına çek ilmeye mecbur kaldı.
Özgürlük Yolu 1 37
Dördüncü ayın yedinci günü, Osman Batur kendi kışlağı olan Öndürgara'ya geldi. Bu sırada hükumet kuvvetleri gizli bir yol bularak aniden Batur'un kışlağı olan Öndurgaray'a baskın yaph. Osman'ın yanındakiler tamamen teslim oldu. Kemal Batur, Kapas Batur ve Zeynel Batur başkan lığındaki 9 tane tüfek askerlere teslim edildi. Osman'ın çoluk çocuğu da düşman elinde kaldı. ·
Osman Bahir, komşusu olan Çakabay Süleyman ile büyük oğlu Şerzimanla birlikte Altayın karlı dağlarına kaçıp gittiler. Bu sırada Osman'ın ve Süleyman'ın çoluk çocuk ları ile birlikte 25 kişi de askerler tarafından vilayete götürüldü. Halk, "Osman Batur üç adam ile gitti. Çoluk çocuğunu bizim elimize bıraktı. Osman Batur'u biz çağınp getiririz." dedi. Askerler bunları halka bırakmayı kabul etmedi ve Köktogay kazasına şehir içine götürdü 1942'nin dokuzuncu ayına kadar hükumet Osman'ı durmadan aradı, fakat bulamadı. Nerede olduğunu bilemedi. Sadece Nurgocay Batur ve Kapas Batur biliyordu. · Onlar 1942'nin dördüncü ayından başlayarak dağda kaldığı müddetçe gizli olarak Osman Bahlr'a yiyecek, içecek ve giyecek gönderip durdular. 1942'nin sekizinci ayından başlayarak hüku met askerleri 1940 savaşına katılan ileri gelenleri her yerde hlhlklamaya başladı. Kadir Bay, Kayım Kazı, Osman Batur'un kardeşi Delilhan başkanlığında savaşa kumanda etmiş olan 60 adamı hapse attı. Bu sırada Kemal Bahir, Kapas Batur, Zeynel, Cemşit Han, Keşafat Bahir bunların Osman'ın akrabaları olduğunu
38 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
ve bu silahlı kişilerin dokuzuncu ayın lS'inde kaçarak Osman'ın yanına geldiğini duyunca O da onuncu ayın onuncu günü 13 arkadaşıyla Osman'ın yanına gitti. Osman Batur'ın yanında şuradan buradan kaçarak toplanan yüz kişi vardı. Hükumet ise, Osman Batur ve arkadaşlarını yakalamak için iki bin adam göndermişti. 1942'nin üçüncü ayında hükumet askerlerinin ko naklarına baskın yapan Osman Batur ve adamları birçok silah topladılar. Sık sık yer değiştirerek baskın yaphlar ve hükumet askerlerini perişan ettiler. 1943'ün dördüncü ayında Karamay dağına gelerek saklandılar.
Moğolistan ile Anlaşma Beşinci ayın onüçüncü gününde küçük bir dağ olan Karakoben seruluk dağına gelip konakladılar. Nöbetçilerden birisi uzaktan bir adamın geldiğini haber verdi. Bu adam hemen yakalandı. Bu habercinin elinde bir mektup vardı. Bu mektup Sarsümbe vilayetinden Rus elçisi, Bay Mirza 'dandı. Bay Mirza bu mektupta şöyle yazıyordu. "Ben batı Türkistanlı bir Kazak delikanlısıyım ve Sarsümbe'de Rus elçisi olarak duruyorum. Köktogay'da Rus mühendis lerinin çıkardığı pek kıymetli taşlar var. Yine Rusya' ya götürülecek bol miktarda altın, öküz ve koyun var. Biz bunları Rusya'ya götüreceğiz: Biz bunu yaparsak Rusya, Sheng Tu-pan Hükiimeti'nin içimizdeki adamlarını alıp çekilecek. Böylece kendi başımıza kalacağız. Bizim bu değerli taşlarımızı götürerek hay vanlarımızın hepsine sizlerden yol istiyoruz." "Sheng Tu-pan Hükumeti bize, anlaşma boyunca her seferinde o çıkardığımız kıymetli nurdan taşlarımızı götürüp gidebilirsiniz. Yalnız Altay vilayetinde dağda yürüyen Altay'ın yerli halkından Osman Batur adında birisi vardır. O benim siyasetime de karşı gelm i ş olup, bu sizlerin Altay'dan götürecek
Özgürlük Yolu 1 39
olduğunuz madenlerinizi, hayvanlarınızı alırsa ben karışmam" "1941'de yapılan Sheng Tu-pan anlaşması ile Köktogay'dan maden çıkaracak olan birkaç mühendis ölmüştü. Bunu da Rusya hükumeti bir kaza olarak bilmişti. Sheng Tu-pan hükumeti kendisi bir hükumet olmasına rağmen bunun suçunu sizlere ve yerli halka yüklemişti. Bunun için ben sizler ile doğrudan doğruya görüşmek istiyorum. Osman Batur, Süleyman Batur siz arkadaşlarınızla beraber bir yer belirtin. Benim ile görüşün" Mektup ile birlik te bize bin tane kurşun, elbise, ayakkabı, yiyecek, kibrit gibi şeylerden hediye göndermişler. Osman Batur yanındaki arkadaşlar ile birlikte fikir teatisinde bulun du. Alınan kararda, yerli halkın ve Türkistan toprağının hepsinin hürriyetini, dinini, milletini, bütün toprağına sahip çıkıp kendisine mal eden Sheng Tu-pan'ın komünist rejimine karşıyız. Bütün hudutlarımızda başta Rusya olmak üzere komşu devletlerin hepsiyle düşman değiliz. Sadece Sheng Tu-pan'ın komünistlik rejimi ile diktatörlük yapan Sheng Tu-pan'a karşıyız. Toprağımızdan Sheng Tu pan'ı çıkaracağız ve kendi malımıza k0 dimiz sahip olacağız" diyerek fikirlerini açıkça mektuba yazıp Bay Mirza'ya bildirdiler. Yani kendisiyle görüşmeyi de kabul ettiler. Alhncı ayın 12'sinde, Örtön Say denilen karayolu üstüyle işaretle anlaşıp görüşecek oldular. Kara Yakup'u geri gönderdiler. Alhncı ayın onikinci günü randevu verilen yere Osman Batur; Süleyman ve Kemal Batur ile otuz kişilik bir heyet gitti. Bu heyet randevu verilen yerde Köktogaydan gelen Bay Mirza ile görüştü. Arabadan inen Bay Mirza'run yanına önce Kara Yakup gitti. Nihayet iki heyet birbirine tam güve nemediğinden yanlarında askerlerle birbirlerine yak laştılar ve görüştüler. Bay Mirza, Sheng Tu-pan hükO.meti'nin Ruslardan siyasetini ayırdığını, Rusların Almanlarla harp ettiğini uzun uzun (dört saat) anlath.
40 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Bay Mirza bunlardan sonra yol verilmesini istedi. Osman Batur da bunu kabul etti. Bay Mirza gitmeden önce Osman Batur'ın niçin Sheng Tu-pan hükumeti'ne karşı geldiğini sordu. Onlarda Sheng Tu-pan hüku meti'nin kara siyasetinin kötü olduğunu ve komüniz min Türk milletinin bünyesine uygulanamayacağını, Türk topraklarının bir karışının bile verilemeyeceğini söylediler. Osman Batur aynca Sheng Tu-pan Hüku meti'nin egemenliğini kabul etmeyeceklerini ve onları topraklarından sürüp atacaklarını aynca komşu dev letlerin kendi topraklarına göz koymasını istemedik lerini söyledi. Bay Mirza tekrar Sheng Tu-pan hükume tini hangi yolla kovacaklarını sordu. Osman Batur ve arkadaşları da bütün Doğu Türkistan halkının bir leşerek karşı koyacaklarını söylediler. Ancak silahları yoktu. Ayrıca yardım edecek bir devlet yoktu. Bay Mirza, Osman Batur'a; "Gayelerinizden dönmeyecek olursanız, Rusya da silah verir. Batı tarafında Kazakistan vasıtasıyla Rusya ile anlaşırsınız, silah alırsınız. Kazakistan ile anlaşmanın kolayını bula mazsanız, hudutlarımız bitişik olan doğu tarafdaki Moğolistan ile dost olursunuz silah alırsınız. Bütün dünya devletlerinde silah sabn alacak usuller var. Sizler silahı o devletlerin istediği şeyi verip satın ala bilirsiniz" dedi. Sonra Nurgocay ve arkadaşları Bay Mirza'ya dediler: "Sizin elinizdeki Altay'dan çıkar dığınız maden ile bütün kıymetli taşlarımızı götürüyorsunuz. Sayısız hayvanlarda götürüyor sunuz. Bu götürdüğünüz şeyler Çin'in değil bizim, biz buna müsaade ediyoruz, sadece buna karşılık şu anda siz elinizde bulunan silahlan bize veriniz" dediler. Türkistanlıların elinde az miktarda silah vardı. Baturlar, "bunun hepsi Çin hükumetinde kayıtlı, huduttan çıkana kadar hiç kimseye bunu vermeye ceğiz ve satmayacağız" dediler. Bay Mirza "Sizler Rusya hududuna geçerek hudut karakollarına haber
Özgürlük Yolu 1 41
verirseniz Rus devleti sizlerle goruşur. Sizler de anlaşın silah isteyin. Rusya hududuna geçmek için imkan bulamazsanız Moğolistan hükumetinin hudu du sizlere çok yakındır. Sizler ona haber ederseniz Moğol hükumeti ile anlaşırsınız ondan silah satın alabilirsiniz" dedi. Bu suretle Baturlar Mirza'dan epey şey öğrenmiş oldular. Bay Mirza gitti. Altay dağına çık hlar. Altay dağında sekizinci ayın 25'ine kadar Kara dürgün denen yaylada at besleyerek orada beklediler. Sekizinci ayın yirmialtıncı günü, Moğolistan hudu duna varıp hudut karakolu ile konuşmağa karar veril di. Osman Batur, Karadürgün'de kaldı. Doksan altı asker ile Suluvbay Batur, Kemal Batur, Kapas Batur Moğolistan hududunu içerilere kadar bilen Nurgocay Batur'u gönderdi. Nurgocay başkanlığındaki heyet dağda iki gün iki gece yürüyerek Moğol hududuna, Kartal yuvası denen yere geldiler. Daha sonra lshgoy denilen yere geldiler, öncü asker gönderdiler. Öncüler, "orada hiç kimse yok" diye geldiler. Nurgocay ve arkadaşları saat 3 sıralarında yollarına devam ettiler. Önce hiç kimse yok denen yere geldiler. Sonra Moğolistan hükumetinin Sarkobu'daki (geçit) karako luna 30 km. uzaklıkta olan Sortumsuk denilen bir yere geldiler. Sortumsuk'a geldikleri zaman hiç kimse yok sanarak çekinmeden yürüyorlardı. Bu arada Saksak ırmağı denilen bir ırmak vardı. Bu ırmağın her yerinden geçilmiyordu. Irmağın Karutgöl denen bir müsait yerinden karşı tarafa geçtiler. Karşıya geçer geçmez aniden üzerlerine ateş açıldı. Baturlar da ateş açmağa mecbur kaldılar. Nurgocay ve arkadaşları dil bilmediklerinden onların "Ateş açmayın" demelerini karşı taraf anlamadı. Onlardan iki kişi vurularak öldü. ' Onlar da mecbur kalarak oradaki dört askeri öldür düler.
42 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Bu hadise dolayısı ile hudut karakolu ile anlaş mak için görüşmeye yüzleri tutmayarak geri dönüyor lar. Ve Osman'ın yanına geliyorlar, hepsi beraber Çüzüğe denilen ormanlık bir dağa gelip yerleşiyorlar. Nurgocay ve arkadaşları orada saklandıkları sırada Moğol tarafından gelen yola koydukları nöbetçiler uza ktan beş kişinin gelmekte olduğunu söylüyorlar. Nurgocay oraya gidiyor. Ormanın arasında saklanarak onları dar yoldan yakalıyorlar. Onlara nereden geldik lerini anlamak için soru soruyorlar. Bunların Moğolis tan'a bağlı Kopdangol denen ırmakta duran Kazak Türkleri olduğunu anlıyorlar. Zaten kendileri de bunu söylüyorlar. Kamikaş başkanlığındaki beş kişilik heyet kendilerini Moğol hükumetinin Baturlara gönderdiğini doğrudan doğruya onları arayıp geldiklerini söyledi ler. "Osman Batur başkanlığında sizi arayıp geli yoruz. Moğol hükumeti sizlere yakın komşu olduğundan sizlerle anlaşıp dost olmak istiyor. Sargobu karakoluna gelirken dil bilmediğiniz için böyle bir hadisenin meydana geldiğini anladık. Onun için sizleri aramaya geldik" dediler. Moğol Hükumeti, Türkis-tanlılara 10 tüfek, 5 mavzer, 3 dür bün hediye olarak göndermiş, bundan anlaşıldı ki Moğol hükumetinin Baturlara silah vermeye çekin meyeceğini ümit ettiler. Göndermiş oldukları hediyeleri kabul ettiler. Nurgocay ve arkadaşları Canebil başkanlığında 3 kişilik bir heyet gönderiyor lar. Heyetin eline bir mektup veriyorlar. Nurgocay ve arkadaşlarının bütün gayesi Çin hükumetinden istik lallerini almak, kendi topraklarına kendileri sahip olmak, böylece vatan uğrunda savaşmak, istiyorlardı. Bunun için ihtiyaçları silahtı. "Kim silah verirse o bizim dostumuz, çekinmeden dost olabiliriz" diyerek elçileri geri gönderdiler. On beş gün sonra Canebil başkanlığındaki heyet geri döndü. Moğol Hükumeti Canebil'e 1 mavzer 3 tane tüfek vermiş. "Osman Batur'un kendisi gelsin veya ileri gelen arkadaşların-
Özgürlük Yolu 1 43
dan birkaçını göndersin. Moğol hükumetinin Saksay ırmağındaki Kızılkaya karakolunda görüşüp oradan icap ederse bir miktar silah verebiliriz" demiş. Nurgocay ve arkadaşları bu cevabı aldıkları sırada halktan "hükumet dağda bulunanların ailelerini toplayarak şehre götürüp göz hapsine almak istiyor", diye haber geldi. Nurgocay ve arkadaşları atlı adam larının bir kısmını saklandıkları yere bırakarak acele olarak Osman Batur başkanlığında ikiyüz kişi ile oraya gittiler. Sheng Tu-pan askerleri Doğu Türkistanlı 400 aileyi Kayınbulak, Batbakbulak denen yere oradaki halk arasından ayırıp şehre götürmek için 500 asker ile çember içine almış. Nurgocay ve arkadaşları da dışar dan gelerek hemen çarpışmağa başladı. Düşman Nurgocay ve arkadaşlarının çoluk çocuk, ana baba, akrabalarının hepsini bir çukura toplayarak şehre götürmek için kordon altına almıştı. Baturlar orman aralarından gizlice gelerek bunları muhasara ettiler. Saat 9 sıralarında Baturlar bunlarla çarpıştılar. Baturlar yolları iyi biliyorlardı. Orman arasından gizli gizli yakın gelip çarpıştılar. Düşmanın en sağlam işgal ettiği yer Samırsıntı tepe idi. Baturlar oraya Osman Batur Başkanlığında, Nurgocay Batur ve Suluvbay Süleyman bey tepeye hücum ettiler. Bu tepeyi düşman elinden kurtarıp almaya karar aldılar. Bir tarafındaki tepeye elli kişi ile Kemal Batur'ı gönderdiler. Nurgocay Batur'ın tarafındaki tepeye elli kişi ile Kapas Batur'ı gönderdiler. Her tarafta çarpıştılar. Sisten istifade ederek tepeyi ele geçirdiler. Bu tepedeki düşmanlar çekildikten sonra Kemal Batur'a ve Kapas Batur'a haber gönderdiler. Onlar da tepede düşmanları sıkıştırmışlar. Akşam saat 8'de Kemal Batur, Baturların yanına gelip "Düşmanlar bir araya toplanıyor kaçacak gibi görünüyor" dedi. Bunun üzerine Nurgocay Batur ve arkadaşları da o tepeyi boşalttılar. Düşmanın elindeki
44 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Türkistanlılardan bir kaçı sisten istifade ederek Baturlara sığındı. "Düşmanlar bir araya toplanıyor. Karanlık olduktan sonra Çinliler Türkleri makineli tüfek ateşine tutup kaçacaklarmış" dediler. Bunun üzerine Nurgocay Batur ve arkadaşları Çinlilerden önce davranarak Çinlilerin meydana getirdiği çemberi yarıp ailelerinin yanına gittiler ve hep birlikte mücadele ederek Çinlileri kovaladılar. Bu arada oniki kişi şehit oldu. Ailelerini ele geçirdikten sonra onları Işkınlı Tultu dağına yerleştirdiler. Bu olaydan bir hafta sonra Çinliler bin asker ile Baturlara hücum etti ler. Nurgocay Batur ve arkadaşları buna Karasu denilen yerde karşılık verip sabahtan akşama kadar çarpışhlar. Bu çarpışmada Nurgocay Batur ayağından, Kapas Batur göğsünden yaralandı ve on kişi şehit oldu. Buna karşılık, Çinlilerden seksen kişi öldürdüler. Ve 36 silah ele geçirdiler. Diğerleri kaçtılar. Nurgocay Batur ve arkadaşları tekrar halk arasına döndüler. Surda 30 gün kalarak yaralıların iyileşmesi ile meşgul oldular. Bir ay sonra Kapas Batur iyileşti. Kapas Batur, Kabil başkanlığında Moğolistan'ın vadettiği karakola 13 kişi heyet gönderdiler. Türk Moğol dostluğu ile ilgilenen Kombruk Cımba isimli adam da buraya geldi. Kapas Batur ve Kabil başkan lığındaki heyete 60 tüfek ve altı bin tane de mermi verdi. "Burası dağ yolu olduğundan size fazla silah veremeyeceğiz" dedi. "Osman Batur'u bundan sonra bize göndereceği heyet yol karlı olduğundan bize gelemez. Onun için Maykantas'daki Moğol hükume tinin 6. Karakoluna gelsin" diyerek Kapas Batur ve Kabil başkanlığındaki heyete vaad etti. Bu sırada eski Batur Canibek'in sancağını alacak hükumet adamları Canibek'in dördüncü göbekten torunu Zarkan Batur'u tutuklayacak olmuştu. O hükumete yakalanmadan Nurgocay Batur ve arkadaşlarına kahldı. Sancağını da
Özgürlük Yolu) 1 45
beraber getirdi. Kürtü denilen yerde sancağı merasim ile sandıktan çıkardılar. Hükumete bir mektup gönder erek, "bizim her şeyimize tecavüz ettiniz. Eski miras sancağımıza da göz altınız. Sizin gibi hükumetten hiçbir şey beklenmez. Hayatımızın sonuna kadar milli davamızdan çekilmeyeceğimize ve sana karşı gelmeyeceğimize ve kararımızdan dönmeyeceğimize and içiyoruz" dediler. Canibek'in sancağının alhnda bin aile toplandılar. Her kazaya adamlar gönderdiler. "Bizim davamız milli davadır. Bizi destekleyiniz, hepimiz seferber olalım" diye propaganda yaptılar. Dokuzuncu ayın yirmiyedinci günü 1940'ta teşkilat başkanı olan Irıs Han'nın oğlu Esen'i tutuklamak için hükumet baskı yapmış. Esen, kendisi elli kişi ile dağa çıkmış. Askerler Esen'in köyüne ateş açıp akrabalarını ve 150 tane çoluk çocuğu öldürmüşler. Dağa çıkan Esen de, Nurgocay Batur ve arkadaşlarına mektup yazarak anasını gönderdi. O, Osman Batur'a oğlunun mektubunu verdi, selamını söyledi. "Aman oğlumu da yanınıza alın, oradaki Irıs Han'a bağlı halkı düşman elinden kurtarın" dedi. Osman Batur hemen iki yüz asker ile bu işe Nurgocay Batur'ı memur etti. Bu sıra da Moğol hükumetinin onlara vaat ettiği tarih de yak laşmıştı. Osman Batur'un Nurgocay Batur'a verdiği emir şöyleydi: "Irıs Han'ın akrabalarını düşman elin den kurtarıp . Moğol hududuna yakın yerdeki Yarıntı'ya yerleşeceksin. Esen'i beraberinde götürüp Moğol Hükümdarı ile tanıştıracaksın. Moğol hükumetinin hudut karakol komutanı ve Moğol hükumeti ile anlaşacaksın. Çin hükumetinden tecavüz görüp kaçarsak sizler hükumet olarak bize yer verin biz oraya gelip yerleşelim. Bize Moğol hükumetinden müsaade alın. Moğol hükumetine benim selamımı söyle. Biz Çin hükumetine hiçbir zaman teslim olmayacağız. Karşı duracağımızı onlara bildirdim. Bunun için önceden de söylediğim gibi
46 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
ihtiyacımız olan silahı Nurgocay Batur ve yanındaki halkın dört lideri Canat Zengi, Zel Zengi, Azami Ükürlay, Sali Yakın Teyci ve beraberindeki heyete verebilirsin. Bu seferde silah temin edemezseniz, silah verecek yeri belli edersiniz" diyerek Heyetle Moğol hükumetine hediye olarak 30 lan2 alhn, 30 halı, 12 at gönderdi. Heyet onuncu ayın ilk gününde yola çıktı. Uç gün üç gece yürüyerek Çingil kazasına geldil er. Çingil kazasında oturan Irıs Han'ın akrabaları ve 500 aileyi yanlarına alarak Yarıntı'ya kadar göç ettiler. Çingil kazasındaki hükumet kuvvetleri onları takip etti. Onlar da Sözlük denen yerde pusuya yathlar. Üst lerine geldiklerinde saldırdılar ve askerleri geri çevirdiler. 30 asker öldürdüler. Ondört silah ele geçirdiler. Nurgocay Batur ve arkadaşları yollarına devam ettiler. Göç eden aileleri Monçukızıl, Yarıntı aralarına Bulgun Irmağı boyuna yerleştirdi. Nurgocay Batur ve arkadaşları göç eden halkı nöbetçi askerlere teslim ettiler. Nurgocay Batur 33 kişi ile Salıyakın Teyci, Esen Ükürday, Canat Zengi, Zel Zengi ile beraber Moğol hududuna gelerek nöbetçilere işaret ettiler. Bir Moğol askeri geldi. Kendisine Osman Batur'dan geldiklerini söylediler. Asker 6. Karakoldaki başkana haber ver meye gitti. Onuncu ayın onbirinci günüydü. Akşam saat sekizde Nurgocay Batur ve arkadaşlarını sınırdan içeri aldılar. Yalpak'a orman arasına yerleştiler. Sabah saat lO'da karakol başkanlığından haber geldi: "Siz lerle alakadar olacağız. Hükumet memuru Ulan-
2
1
lan= 1 O mıskal
Özgürlük Yolu 1 47
Batur'dan çıktı. Dört gün içerisinde gelip sizlerle görüşecek. Sizler onunla ile anlaşınız" dedi. Nurgo cay Batur ve arkadaşlarına yiyecek içecek temin etti. Dört gün sonra Ulan Batur'dan Yemen Albay geldi. Yanında bir tane Rus vardı. 10 asker ile Nurgocay Batur ve arkadaşlarının yanına geldi. Osman Batur'ın yolladığı mektup ve hediyeleri verdiler. Nurgocay Batur ve arkadaşlarına iki gün süre verdiler. Merkez ile haberleşeceğini söyledi. İki gün sonra Yemen Mayor Albay bir Rus ile beraber geldi. Onlar "Osman Batur'un dediklerini hükumete an lattık. Kabul etti. Yalnız şu anda 6. Karakolda fazla silah yok. 11. Ayın sonunda yine buradan haber alıp Moğol hükumeti silah temin etmek için hazırlanıyorlar. Çin hüku metinden bağımsızlık alana kadar siz bu Calpak-bul gun ırmağına gelip yerleşebilirsiniz. Düşman işga linden topraklarınızı boşalttığınız zaman tekrar dö nersiniz." dediler. 33 kişiye 33 tüfek, 6 başkana 6 mav zer Osman Batur'a ve Süleyman'a 2 dürbün, 2 mavzer verdiler. Nurgocay Batur ve arkadaşları bunları alıp 1 1. ayın sonunda tekrar gelmek üzere ayrıldılar. Moncukkızıl'daki halkın yanına geldiler. Oradaki askerlere Moğol hükumetinden aldıkları silahları verdiler. Oradakileri korumak için Esen ve adamları kaldılar. Nurgo.cay Batur kırk kişi ile buradan geri döndü. Esen, düşman saldırısına uğrarsa Moğol hududuna gelecekti. Nurgocay Batur kırk kişi ile Osman Batur'a geldi. Nurgocay Batur yokken Osman Batur'un yanına bin aile (Buvrıl togay ırmağındaki kışlak köylerine) gelip yerleşmişlerdi. Moğol Hüku metinin verdiği cevapları Nurgocay Batur anlattı ve üç gün izin alarak evine gitti. Bir gün kaldıktan sonra Osman Batur'dan haber geldi: "Uçargıltay yolunu bekleyen nöbetçi askerlerden haber geldi. Sayısız düşman askeri bize baskın yapmak için geliyorlar-
48 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
mış. Bunun üzerine 1 700 asker toplayıp beklediler. Bu sefer hükumetin topladığı 8.000 asker atla, deveyle kal abalık bir topluluk geliyordu. Buna karşı durdular. Karabulgun boyunda Nurgocay Batur ve arkadaşları ırmağın her iki tarafından çevirmişlerdi. Düşman buraya gelip baskın yaptı, sabahtan akşama kadar karşılık verdiler. Düşman akşam ırmağın yukarı tarafı na girdi. Casanbay başkanlığındaki yüz elli kişi çoluk çocuk öldürüldü. Irmağın baş tarafını işgal etti. Köy mektebi denen bir mektep vardı. Nurgocay Batur arkadaşları buraya yerleştiler. Bütün köy halkını Soylutu, Denge ovalarına kadar göç ettirdiler. Üç gün gündüzleri çarpışarak burada kaldılar. Üç gün sonra gece saat 2'de nöbetçi Türkistanlı askerlerden haber geldi: "Düşman sessizce harekete geçerek tamamen etrafımızı çevirdi." Türkistanlılar askerlere alarm verdiler. Sessizce mekteplere toplandılar. Irmağın doğu tarafında büyük bir tepe vardı. Bu tepeyi düşman işgal ederse Türklerin kaçacak hiçbir yönü kalmaya caktı. Baktılar bu tepe işgal edilmemişti. Sadece yakın mesafeden sarılmışlardı. Türkler bu tepeye ateş açarak saat 4'de tepeye çıktılar. Bu tepenin ismi Döre Kerişi idi. Öldürülen 30 Çin askerinin 30 tüfeği ellerine geçti. Türkler bir şehit vermişti. Ayrıca 10 at ölmüştü. Burada sabahtan akşam saat S'e kadar aralıksız savaş oldu. Türkler ellerine tüfek veya mermi geçiremediler. Saat 5 ten sonra düşmana karşılık veren kumandanlar Osman Batur'un yanında toplandılar. Burada düşmana nasıl davra-nacaklarını kararlaştırdılar. Türkistanlılar az, Çinliler ise fazlaydı. Ayrıca Türkistanlıların elindeki tüfek sayısı azdı. Cephane bitmek üzereydi. Burada aldıkları karar her taraftan karşılık vermekti. Bu da hiçbir netice vermedi. Derenin doğu tarafındaki bir tepede düşmanın bir bölük askeri vardı. Türkistan lılara yakın bir yerde bulunuyordu. Türkistanlılar bun-
Özgürlük Yolu 1 49
dan istifade etmeyi, hep birlikte buraya saldırıp silah ele geçirmeyi kararlaştırdılar. Osman Batur, Nurgocay Batur, Kemal Batur 300 askerle canlarını dişlerine takarak gizlene gizlene buraya vardılar. Saat 6'da baskın yaptılar. 180 Çin askeri öldürerek bu tepeyi ellerine geçirdiler. Dört şehit vererek düşmandan 160 tüfek aldılar. Akşam oldu oturdukları yeri düşman işgal etti. Türkler deredeki Kökten mektebine gelip yerleştiler. Akşam saat 8'de düşmanın bir kısım asker ine yine hücum ettiler. İki Türk şehit oldu beşi de yara landı. Bir makineli tüfekle 1 7 tüfek elde ettiler. Akşam karşılıklı ateş kesildi. Türkistanlı askerler Kökten mek tebine toplandılar. Osman Batur halk arasından mermi toplamak üzere yüz askerle evine gitti. Irmağın doğu tarafındaki Soyultı Kerişi'ni 300 askerle Nurgocay Batur, batı tarafındaki bir tepeyi 300 askerle Kemal Batur bekledi. Suluvbay Batur ve Kapas Batur, Osman ile beraber gitti. Akşamları kar yağdı. Hiç çarpışma olmadı. Nurgocay Batur ve arkadaşlarının bekleyip yattığı yer ile düşmanın yattığı yerin arasındaki mesafe 7-8 kilometre idi. Sabah 9'da Nurgocay Batur ve arkadaşlarının beklediği Soyultu Kerişi'nden yarıp geçmek isteyen düşman askeri baskın yaptı. Irmağın kuzey tarafından Nurgocay Batur güney tarafından Kemal Batur k�rşılık verdi. Nurgocay Batur ve arkadaşlarının işgal ettiği tepeyi ele geçirmek isteyen düşman ile şiddetli çarpışma oldu. Nurgocay Batur'ın olduğu taraftan iki kişi şehit oldu. Şıbaraygır Kapas başta olmak üzere beş kişi yaralandı. Düşmandan çok sayıda asker öldü. Düşman zayiatına bakmadan ilerledi. Saat l l 'de Kemal Batur tarafından düşman çok kuvvetli saldırıda bulundu. Oradan da karşılık veriyorlar. Oraya Osman Batur, Suluvbay Batur gelip birleştiler. Düşmanın
50 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
ekseriyeti Kemal'in olduğu tepeye kadar kaydı. Nurgocay Batur'un olduğu tepeye Osman Batur Kapas Batur'u yollamış, "Sen orada bekle düşman bütün
kuvvetini bize kaydırdı. Onun için Nurgocay askeri ile buraya gelsin, buradan karşılık verelim." demiş. Nurgocay
Batur
tepeyi
hemen
Kapas'a
bıraktı.
Irmaktan geçerek Osman Batur'un yanına gitti. Burada şiddetli çarpışmalar oldu. Düşman zayiatına bak madan ilerlemeye devam etti ve aileleriyle birlikte Moğol hududuna giderek, oradan silah temin edip, kuvvetlendikten sonra tekrar gelerek çarpışmaya karar verdiler. Böylece onlar Moğol hududuna kadar çek ildiler. Çörgökdü denen kumluk ile gündüz sakla narak, geceleri yol alarak sekiz gün sonra Karamay
dağına
geldiler.
Armantı dağının
eteğinden hüku
metin ana karayolu geçiyordu. Nurgocay Batur ve arkadaşları orada düşman olup olmadığını öğrenmek için öncü gönderdiler. Öncüden haber geldi: Düşman, Armantı yolunu yani Nurgocay Batur ve arkadaş larının geçecekleri yeri tamamen kapatmıştı. Buradan geçmek çok zordu. Nurgocay Batur ve arkadaşlarına oradan dağa çıkmak için Kayçı yolunu yarıp çıkmak tan başka çare kalmamıştı. Akşam saat l O'da kara yol una yanaştılar. Düşmanın beklediği yerden ateş açarak Kayçı'dan Armantı dağına yarıp çıktılar.
3 kişi şehit
oldu. Çoluk çocuktan on kişi yaralandı. Armantı dağının doğu tarafına geçtiler. Buradan durmadan
Ü çkız dağına geçtiler. Üçkız dağından Bulgun ırmağı koyundaki Monçu Kızıl'a geldiler.
yürüyerek, Nurgocay
Batur
ve
arkadaşları
Moncu
Kızıl'a
geldiğinde orada oturan Esen Ükürday'a da düşmanın baskı yaptığını anladılar. Esen Ükürday düşman ile çarpışmış, Ramazan Nürpeyis başta olmak üzere çoluk çocuk da dahil yüz adam şehit vermiş. Esen'in yanında toplanan milletten iki yüz aileyi düşman iline geçirmiş. Esen iki yüz aile ile Moğol hududuna yakın Yarıntı'ya varmış. Nurgocay Batur ve arkadaşları da oraya ge-
Özgürlük Yolu 1 51
lerek birleştiler. Moğol hükumetine elçi gönderdiler. "Sizin hududunuza geçeceğiz. Bize yol verin" dediler. Düşman askeri Nurgocay Batur ve arkadaşlarını karadan kovalayamadığı için havadan üç gün bombal adı. Bu üç günde Nurgocay Batur ve arkadaşları Moğol hududuna girdiler. Moğol hududuna girdikleri zaman orada da üç gün bombalandılar ancak insanlara tesir etmedi birkaç tane hayvan öldü. Bulgun ırmağındaki Yalpak denen büyük ovaya Maykantas'ın dibine yer leştiler. Nurgocay Batur ve arkadaşlarına Moğol Hükumeti "teşkilatınız var mı?" diye sordu onlar da, Irıs Han zamanında teşkilat kurduklarını şimdi de reis lerinin Osman Batur olduğunu söylediler. Onlar Nurgocay Batur ve arkadaşlarına "Siz teşkilabnızı tekrar düzene koyun. Biz sizi tanıyalım, sonra istediğiniz kadar silah veririz" dediler. Nur gocay Batur ve arkadaşları bunun üzerine geri dön düler. 1944 senesinin üçüncü ayın yeniden teşkilatla narak aralarında bazı kararlar aldılar:
1) Komünizme asla müsaade etmeyeceğiz. 2) Çin hükumetini topraklarımızdan çıkara cağız. 3) Bu uğurda ölünceye kadar silahı elimizden bırakmayacağız. Teşkilat başkanlığına Osman Batur ve muavin liğine Şakabay Süleyman Batur getirildi. Askeri başkanlığa Suluvbay Batur tayin edildi. Muavinliğine Kemal Batur getirildi. Ayrıca dört tane kumandan tayin edildi. Bu kumandanlar Nurgocay Batur, Kapas Batur, Manat Batur, Kaydar Zengi idi. Orduya bin beşyüz kişinin asker olarak kaydı yapıldı. İkinci ayın onaltıncı günü Canibek Batur'un sancağını mevlit oku tarak merasim ile çıkardılar. Sancağın etrafına topla nan teşkilat başkanları, kumandanlar ant içtiler.
52 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Mareşal Çoybalsm İle Görüşme Osman Batur ve arkadaşları kurdukları teşkilatı Moğol Hükı1metine haber verdiler. Moğol hükumeti oniki gün sonra bu teşkitlatı tanıdığını bildirdi. Dördüncü ayın ilk günü 6. Karakoldaki General Macik 'den Nurgocay Batur ve arkadaşlarına müjdeli haber geldi: "Sizler bizim hava meydanına bir heyet gönderin. Yarın sabah saat 9 da yüksek mevkide bir büyük adam gelecek onu karşılayınız." Nurgocay Batur ve arkadaşları Kapas Batur, Esen Ükürday başkanlığında yirmi kişilik bir heyet gönderdiler. Türkistan heyeti tayyare meydanına vardığında iki uçak inmiş bulunuyordu. Buraya gelen adam, Moğol hükumetinin başkanı Mareşal Çoy Balsın imiş. Türkistan heyeti ile görüştü: "Sizleri ve Osman Batur'u görmek için geldim teşkilatınızı tebrik ediyorum. Osman Batur ile görüşeceğim" dedi . . Türkistan heyeti Osman Batur'a geldi. Mareşal Çoy Balsın ile olan görüşmesini anlattı. Nurgocay Batur ve arkadaşları bu sırada General Macik ile temasta bulund.ular. Dördüncü ayın üçüncü günü mareşal, teşkilat başkanı Osman Batur, askeri başkanları ile beraber kırk kişiye davetiye gön dermiş ve "6. Karakola (Yastap'a) Nurgocay Batur ve arkadaşları gelsin" demiş. Nurgocay Batur ve arka daşları da Osman Batur'un davet ettiği kırk kişi ile beraber saat 12'de 6. Yastap'a vardılar. Moğol hükume tinin keçe çadırdan yapılmış dairesine girdiler. Oradan, yanın saat sonra Mareşal'ın oturduğu daireye gittiler. Mareşal ile görüştüler. Mareşal, "Sizlerle görüşmek için geldim. Sizlerin teşkilatlanmanızı tebrik ederim. Sizlerin aynı zamanda bir Doğu Türkistan Hükumetini de kuracağına inancım var. Sizin teşkilatınızı ben tanıdım. Benim dostum olan Rusya da tanıyacak" dedi. Koyun kestirerek ziyafet
Özgürlük Yolu 1 53
verdi. Mareşal Çoy balsın yemekte Baturlarla konuş tu. "Biz Moğolistan bundan 34 sene evvel Çin rejimine bağlı, yani sömürge idik. Bizde aynı sizin gibi Suhu Batur başkanlığında teşkilat kurup Moğo listan'ı bağımsız bir hükumet yapmak için çalıştık. Ben o zaman Suhu Batur'un arkadaşı idim. Dost olarak ihtiyaçlarımızı silahlarımızı Rusya'dan temin ettik. Neticede biz istiklalimize 191l'de kavuştuk. Şimdi kendimiz bir hükumetiz. Bize Kızıl Batur (Ulan Batur) diye bir isim taktılar biz onu da kabul ettik. Bizim hiçbir işimize Ruslar karışmıyor. Dostluktan başka bir alakamız yoktur dedi. Biz keçe örtüsü ve ağaç iskeleti olan çadırlarda yaşayan Kazak ve Moğol halklarının çocuklarıyız. Biz aşiretlerin içerisinde aynı evde oturan, aynı yaşayışta olan kardeş gibi milletiz. Ben sizlerin istiklalinize kavuş ması için elimden gelen yardımı yapacağım. Sizler 1943'ten beri benim hükumetim ile temasa geçtiniz. İ stediğiniz silahlan kendi fabrikam olmadığı için dostum olan Sovyet hükumetine gidip orada 3 ay kalarak temin ettim ve sizin teşkilatınız için hazır halde bir miktar silah getirdim" dedi. il. Dünya harbi için hazırlanmış otomatik model silahtan teşkilat başkanı olan Osman Batur'a ve askeri başkanlara 12 otomatik, 12 mayzer, 12 dürbün ve yanındaki arkadaşlara 40 tane 5 kurşun atan tüfek verdi. 12 tüfek ü zerinde altın plakalarda Baturların isimleri yazılı idi. Bundan sonra "Sizlere getirdiğim silahı 2 gün sonra yukarıdaki Bulgun kışlağından alabilirsiniz" dedi. Türkistanlılar da memnun olarak döndüler İki gün sonra giderek silahları aldılar. 1500 tane 5 atar, iki yüz tane makineli tüfek, iki yüz otomatik, 8 ağır makineli tüfek, 4 havan topu aldılar. Üç gün içerisinde bütün ,1skerlere silahları dağıttılar. Dördüncü ayın d okuzun cu günü Mareşal Çoy Balsın'ı davet ettiler. Maykantas'
54 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
da Bulgun Yalpağı na 30 tane keçe yurt diktiler. Mareşal Çoybalsın ve General Macik çok sayıda muhafızlarla birlikte davetlerini kabul ederek geldiler. Orada 4 tay 4 beygir, 30 koyun ke&tiler. Milli oyunlar gösterdiler. Kendilerinin verdikleri silahları kullanan askerleri gösterdiler. Mareşal Çoy Balsın çok beğendi. Askerler çok heyecanlı ve çok cesaretli diyerek tebrik etti. Orada dört saat kaldı. Dört saat sonra en kıymetli halılardan 30 tane halı, boyunlarında birer çift tilki postu ile süslenmiş 12 koşu atını hediye olarak verdi ler. Mareşal Çoybalsın, Yastap'a döndü. Dönerken Türkistanlılara "Sizler yerlerinizi işgal edip yutan düşmanlarınız ile ne zaman savaşacaksınız?" diye bir soru yöneltti. Onlar da "Bizim beklediğimiz silahtı, sizin yardımınızla silaha da kavuştuk. İ nşallah yakın günde savaşacağız. Savaşmak için çok heyecanlıyız" diye cevap verdiler. Bundan sonra Mareşal gitti. '
Mücadele Başhyor Ayın onaltıncı günü Osman Batur bütün teşkilatı topladı. Burada arkadaşlarına, askere ve halka hitaben büyük bir nutuk söyledi. "Muhterem Türkistanlılar, bizim düşmanımız büyüktür ve çoktur. Biz bunun büyüklüğünden ve çokluğundan korkmayacağız. Bizim Allah'ımız var. Asırlardan beri Türk kahraman ları hiçbir savaştan korkmamıştır. Türklerde ölmek var dönmek yok. Asırlardan beri Türk kahramanları savaştan dönmemiştir. Bizde savaştan dönmeyeceğiz. Bizim inancımızda ve dinimizde ölen şehit kalan gazi inancı vardır. Biz birinin namusuna, toprağına, mülküne tecavüz için savaşmıyoruz. Kendi namusu muzu, dinimizi, milletimizi, toprağımızı savunmak için, bizi tamamen yok etmeyi düşünen, toprağımıza
Özgürlük Yolu 1 55
göz atan ve dünyanın hiçbir yerinde olmayan, bizi askeri kuvvet ile bastırmak isteyen rejime karşı olarak savaşıyoruz. Biz Türk evladıyız, Türk kahra manıyız. İ stiklalimizi alana kadar yolumuzdan dön meyeceğiz." Hepsi bir ağızdan heyecanla gözlerinden yaşlar akarak savaş nağraları athlar. Eskiden ellerine geçmeyen silah şimdi ellerine geçtiğinden dolayı Türkistan'ın istiklalini kazanmış gibi heyecanla Allah, Allah diye tekbir getirdiler. "Ayın onyedinci günü yola çıkacaksınız" diye emir verdi. Bu sırada Çin askerleri Moğolistan hududuna geçip, Moğollara sığınan Türkistanlıları Çin sınırından geçirmemek ve geçmeye kalkanları da yok etmek için bekliyorlardı. Çin askerinin Türkistan'ın Altay vilayetine geçmesi için tek bir tane kara yolu vardı. Çoncu şehrinden çıkıp kumluktan geçip, Beytik dağının eteğinden geçirilerek Taturgar'a, Karamay, Kaskırsokkan, Dabısıntunku, Armantı Kayçı'yı geçerek Sartogay ırmağına gelindi. Yolun bitiminde Kelen Sayıntu kurganında Çinlilerin istihkamları vardı. Bu yol Kaşuvun'dan geçerek Üçargıltay'a varırdı. Üçargıltay'dan, Çaldır Karat göl Turgundu' dan geçerek, tepeden aşarak Köktogay kalesine girerdi. Sartogay'da 4 bin asker Kosaral'da (Kosaral Bulgun ile Çingıl ırmağının bfrleştiği yerdir.) 4 bin asker Li Zu huy yolunu keserek oraya yerleşmişlerdi. Baturlar onları çember altına alıp geri çevirmeye karar verdiler. Onyedinci günü yola çıkhlar. Moğol hududundan çıkıp kendi topraklarına geldiler. Mançu Kızıl denen yere geldiler. Askeri de oraya bırakhlar. Askeri oraya yerleştirdikten sonra kumandanlar savaş planını hazırladılar. Aniden Çin askerinin yattığı yeri gece karanlıkta dört tarafından çember alhna alıp şafak la beraber hücum etmeye karar verdiler. Burada
56 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
kumandanlar kendi aralarında istişare yaptılar ve dost ları olan Mareşal Çoy Balsın'a: "Biz düşmanı çember altına alıp ateş açtığımız zaman sizden yani Moğol Hükumetinden savaş uçakları da düşmanı bomba layıp Nurgocay Batur ve arkadaşlarını desteklesinler" ricasında bulunmaya karar verdiler. Kendi aralarından Kemal ile Nurgocay Baturlar'ı elçi olarak seçtiler. Önce Osman Batur'a söylediler. Osman Batur "çok güzel bir fikir; dostumuz Mareşal Çoy Balsın'a söyleyiniz inşal lah kabul eder," dedi. 6. Yastap'a vardılar. General Macik, Nurgocay Batur ve arkadaşlarını Çay Balsın ile görüştürdü. Nurgocay Batur ve arkadaşları fikirlerini arz ettiler. Çay Balsın bu fikri kabul etti. "Sizler ateş altına aldıktan sonra bize telsizle haber verin, oranın haritasını da verin" dedi. Planımızdan bir parça hari tayı oraya verdik. Ayın ondokuzuncu günü Nurgocay Batur ve arkadaşları askerlerinin yanına döndüler. Bir gün hiç kimseye gözükmeden yürüdüler. Yirminci günü askere emir buyurmuş askerlerin planları olduğu yerleri de işgal ettiler. General bir havan topu 2 tane makineli ile iki yüz askeri Çingil ırmağının geçit yoluna yerleştirdiler. İki yüz tane asker, 2 makineli 1 havan topu Bulgun ırmağının yatağına yerleştirdiler. Kemal Batur, Kapas Batur, doğu taraftaki tepeyi aldı. Sulubay Batur, Nurgocay Batur tarafındaki tepeyi aldılar. Sabah saat 3'te işaret aldığı yerlerin hepsini işgal ettiler. Alarm verdiler. Saat 3'te Nurgocay Batur ve arkadaşları ateş açtılar. Nurgocay Batur ve arkadaşlarının çıktığı tepede kuvvetli, 300 asker varmış. Aniden ateş aldıklarından bir saat çarpıştılar. Bir saat sonra Nurgocay Batur ve arkadaşları el bombası kullanarak o tepeyi ele geçirdil er. 250 Çinli askeri öldürdüler, 50'si kaçtı. Tepeyi ele geçirdikten sonra Kemal Batur tarafından ateş açıldı. Onlar işaret edilen tepeye Nurgocay Batur ve arkadaşlarından bir saat sonra yetişebilmiş. Yarım saat soıi.ra Kapas Batur'un çıktığı tepeden ateş açıldı.
Özgürlük Yolu 1 57
Nurgocay Batur ve arkadaşları hep beraber hücuma geçtiler. Her hücumlarında içeri girmeye başladılar. Nurgocay Batur ve arkadaşlarının çıktığı tepeden 600 çinli asker öldürülerek dört karargah ele geçirildi. Kemal Batur çıktığı tepeden iki tane tepe ele geçirmiş, sol elinden yaralanmış, Kapas Batur da üç tepeyi ele geçirmiş. Saat 7'de dost Moğol hükumetinden istedik leri tayyare gelecekti. Bu sırada iki tayyare geldi. Nurgocay Batur ve arkadaşlarının işaretlerine uyma dığından ateş açıldı. Yakına gelemedi. Uzaktan kaçtı. Saat 7.30 da döndü, dört taraftan tayyare sesi çıktı. Nurgocay Batur ve arkadaşları dürbünlerle baktılar, dost Moğol hükumetinin uçağı olduğunu işaretinden anladılar. Nurgocay Batur ve arkadaşları işgal ettikleri yerden işaret verdiler. Düşman olduğu yerleri işaretle gösterdiler. Onüç savaş uçağı düşmanı bir saat bombal adı. Nurgocay Batur ve arkadaşları da bu bombardı manın neticesinde biraz daha ilerlediler. Bir gün sonra her iki saatte bir ara vererek 13 uçak, 4 saat bombaladı. Nurgocay Batur ve arkadaşları da epeyce ilerleyip düş manı çember altına aldılar. Bu günden sonra Moğol uçakları gelmediler. Nurgocay Batur ve arkadaşları üç gün üç gece durmadan ateş açıp hücum ederek bütün tepeleri ellerine geçirdiler. Düşman ormana sığınıp kaldı. Nurgocay Batur ve arkadaşları Osman Batur'a "Biz onları yenebilecek durumdayız. Yalnız kuvvet lerimiz az. Bize "biraz takviye kuvvet gönderiniz. Bilhassa havan topuna ihtiyacımız var." diye haber gönderdiler. Nurgocay Batur ve arkadaşlarına telsizle haber geldi. Onlara 300 asker 30 havan topu gönderdik lerini bildirdiler. Bu kuvvet saat 4'te yetişebilecekti. Nurgocay Batur ve arkadaşları buna göre plan hazırla yarak saat 5-6 sıralarında bütün Çin askerlerini ele geçirmeye karar vermişlerdi. Bu sırada Çin askerleri Baturlar'a karşılık verecek durumda değillerdi. Bunun için bir taraftan yarma hareketi yapmaya çalıştılar.
58 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Dördüncü günü akşam Baturlar'ın baskın yapacağı saatten önce Çin askerleri Çingil Innağı'nın boyundaki Türkistanlı nöbetçileri yarıp çıktılar. Sartogay'a çek ildiler. Önlerinde Döntü denen bir geçit yol vardı. Baturlar burada bekleyerek onlarla savaşmak istediler. Oraya gittiler. Sabah saat 3'te geçit yolunda bekleyip ateş ettiler. General Li Zu-huy'un başkanlığında burada 4 bin asker varmış. Çok zaiyat vermelerine rağmen, buradan bir kısmı geçti. Baturlar'dan Sulubay başta olmak üzere otuz kişi şehit oldu. Elli asker yaralandı. 2200 düşman askeri öldürüldü. Cephanelerini, tüfek lerini ellerine geçirdiler. Bu sırada, Çingil kazasından beş kişi ile Nazır Teyci'nin kardeşi Halil geldi. Çingil kazasına bağlı bütün Kazak Türkleri Çingil kaymakamı Saler'den korkarak bütün halkı Çoncu'ya göç ettirdi. Şehitlerin cenazesi kaldırıldı. Bir gün sonra beş yüz asker ile Çin askerleri takip edildi. Bir gün bir gece yol yürüyerek Sastav'da onlara yetiştiler. Göç edenlere haber gönderildi. "Biz düşman ile savaşacağız, düş man ile aranızı açın" dediler. Çingil kaymakamı beş yüz asker ile Baturlar'a karşılık verdi. Sekiz saat karşılıklı mücadeleden sonra üçyüz kişi öldü. İkiyüz kişi teslim oldu. Tamamen göç ettirdiği halk kurtarıldı. Halkı geri kendi yerine göç ettirerek, Çingil kazasına yerleştirdiler. Böylece, Çingil kazası Baturlar'ın eline geçti. Osman Batur bu sırada Çagangol'a gelip yer Jeşmişti. Bütün askerler Osman Batur'ın yanına top landılar. Savaşa ara verdiler. Çingil kazasındaki millet liderlerinden Nazır Teyci, Uvatkan, Latif, Cıl Kaydar, Saksaybay başkanlığında ikiyüz kişilik bir heyet geldi. Halk liderleri Osman'ın teşkilatını tebrik ettiler. "Düşmanın elinden kurtarıp bizi kendi toprak larımıza getirdiğiniz için size ve askerlerinize çok teşekkür ederiz" diyerek Osman Batur'a minnettarlık larını bildirdiler. Dördüncü ayın yirmi beşinci günü Osman Batur, büyük bir toplantı yaptı. Toplantısında:
Özgürlük Yolu 1 59
"Sırf Çingil kazasının milletine değil, bütün Doğu Türkistan milletinin, toprağını düşman elinden kur tarmak için Allah'a güvenerek bütün milletin seferber olacağına güvenerek kendini milleti uğruna ada dığını" söyledi. " İnşallah yakın zamanda hepimiz kur tulacağız. Biz karanlığın altındaydık, bize inşallah güneş doğdu. Ben komşumuz Moğol hükumeti ile dost olarak silah almağa anlaştım ve silah aldım. Benim kumandanlarımın, askerimin elindeki silahlar eski tip silahlar değil, il. Dünya harbi için hazırlan mış modem silahlardır. Siz Altay Kazak Türkleri silah kullanmasını, ata binmesini düşman ile harp etmesini iyi bilen bir milletsiniz. Bütün erkek, kadın hepiniz silaha sarılacaksınız. Ne kadar erkek olursa olsun ben silah temin edeceğim. Sizler, milletin lider leri, halktan asker toplayın. Biz size silah temin ede ceğiz" dedi Millet liderleri alkışlayarak kabul ettiler. Beşinci ayın, onuncu günü 600 asker Alkaydar, Toktavbay Mukay başkanlığında geldi. Osman Batur hepsini silahlandırdı. Cılkaydar'ı askerlerin kuman danlığına tayin etti. Mukay'a yüzbaşı rütbesi aynı şe kilde Toktavbay'a da yüzbaşılık rütbesi verdi. Bunlar Baturlarla birleştiler. Eski Başkan Sulubay şehit olmuş tu. Onun yerine Başkumandanlığa Kemel, muavin liğine de Nurgocay Batur geçti. Bu arada Köktogay kazası halkından Baturlara haber geldi. Çin Hükümeti Köktogay kazasına bağlı bütün milleti Sarsümbe'ye göç ettirecek olmuştu. Bundan maksat Çin Hükumeti eli silah tutan Kazak Türklerini Baturların yanına gönder memekti. Türkistanlılardan ne kadar çok kişi Baturların tarafına geçerse, o kadar kuvvetleneceklerine kanaat getiriyorlardı. Onun için Altay toprağındaki Kazak Türklerini göç ettirip Erenkabirga dağı, Bogda dağı, Urumçi nin etrafına yerleştirmek istiyorlardı. Bu haberi aldıktan sonra Osman Batur bütün askerlerine emir verdi. Emir üzerine Kemal, Kapas, Alkaydar başkan'
60 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
lığındaki 1500 asker Sartogay'da bulunan Çin askerleri ni geçirmemek için oraya gitti . Nurgocay Batur, 500 asker ile Cemet yüzbaşıyı, Haydar yüzbaşıyı yanına alarak Köktogay kazasındaki Çin askerinin Sarsüm be'ye göç ettireceği halka destek olmaya gönderildi. Kemel kumandan, Sartogay'a gitti. Nurgocay Batur beşinci ayın, onalhncı günü yola çıkh. İki gün iki gece yürüyerek Köktogay yoluyla Üçargıltay'a geldi. Burada bir çiftçiden üç gün önce iki bin askerin Köktogay halkuu Sarsümbe'ye göç ettirmek için Açugul yolu ile gittiğini haber aldı. Köktogay kazasuun dağından üç büyük yol gelir di. En büyük yol, genişliği kamyon geçebilecek kadar olan Atçuluk yolu idi. İkincisi Belekin Argıltay yolu idi. Üçüncü yol Uça yolu idi. Nurgocay Batur, askeri bu üç yola nöbetçi gönderdi. Elli kişi ile Nurgocay Batur Argıltay'da bekledi. Argıltay eskiden düşman ordu larının karargah kurduğu bir yerdi. _ Saat 16'da Uça tarafındaki nöbetçiden haber geldi. "Tünke'nin gi rişinde çok kalabalık bir millet toplanıyor, sivil mi asker mi anlayamadık." Nurgocay Batur yanına elli kişi asker alarak hemen gittiler. Saat 5'te oraya vardılar. Çin askerinin göç ettirmek istediği bin aileydi. Onlar önce toplanıp yola çıkmışlar. Asker daha sonra gelecekmiş. Nurgocay Batur bunların liderlerini çağırdı. Milletin lideri olarak Abdurrahman Zengi, Zel Zengi, Müşteri Zengi, Kasenbay, Akmollil Zengi geldiler. Nurgocay Batur'u gördükten sonra hepsi onu kucakladılar. Ağladılar. "Siz lerin yanına gelmeyi çok istiyorduk. Düşman bizi zorla toprağı mızd an ayırıp başka yere götürüyordu." dediler. Nurgocay Batur da onlara " Sizl ere Osman Batur'un seJamı var. Bütün Altay Kazak Türklerin i, bütün Türkistanlıları Osman'ın etrafı na toplayacağız." dedi. Onlar hemen kabul ettiler. Nurgocay Batur ile beraber göç ettiler. Üçargıltay'a
Özgürlük Yolu 1 61
sabah üçte geldiler. Oraya geldiklerinde Nurgocay Batur Argıltay'daki asker içine girdi. Argıltay'daki nöbetçiden silah sesi duyuldu. Baturlar da düşmanın geldiğini anladılar. Nöbetçi "Düşman beklediğimiz yere geldi" diye haber verdi. Baturlar da ateş ettiler. Atçugul yolunu bırakarak Belekin Argıltay yolu ile gittiler. Çay ağzında beklediler. Bir saat sonra düşman Üzerlerine geldi. Baturlar da oradan karşılık verdiler. Düşman dağın kenarındaki çukurda bir kuyuya yer leşti. Baturlar da etraflarını çevirdiler. Bunlar 2500 asker imiş. Köktogay kazasındaki kaymakamlığı göç ettirip geliyorlarmış. Baturlar onları çember altına alıp üçgün üç gece savaştılar. Düşman çok zayiat verdi. Üç yüz deve, 500 at, deveye yüklü 500 tüfek, ele geçirildi. Köktogay kazasında oturan şehir içindeki Kazak Türklerinden yüz aile vardı. Meyirbay, Kansultan, Kapdol, Kacat, Toktamış, Kavun başkanlığında yüz ailenin hepsini öldürmüşler. Çin dili bilen tercüman Rabayoğlu Kamilan vardı. O da Çin askerlerine "sivil milleti öldürdünüz", demiş. Askere karşı geldin diye onu da öldürmüşler. Bu haberi Çin askerinin içinden kaçıp kurtulan Ceniskan isimli Kazak Türkünden aldılar. Ceniskan "Çin askeri çok zayıfladı. Sizler biraz sıkıştırırsanız teslim olacak gibi görünüyor" dedi. Baturların askeri peşyüz kişi idi. Bunlardan on asker şehit olmuş, on beş asker yaralanmışh. Baturlar o akşam dağ tarafındaki büyük bir tepeyi ele geçirmeye gayret ettiler. Saat 19:30 da Baturlar hücum etti. Nurgocay'ın askerleri makineli tüfek ile zayiat larına bakmaksızın tepeye toplu halde hücum ettiler. Yarım saat sonra tepeyi ellerine geçirdiler. O tepeyi işgal edenler Çin askerinin en savaşçı ve kuvvetli Silivtan denen bölüğü imiş. Nurgocay ve askerleri 300 asker öldürdüler, 180 silah ele geçirdiler. Çarpışma
62 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
ertesi sabah saat 8'e kadar devam etti. Onlar çok heye canla bunları mağlup etmeye başladılar. Sartogay'daki Osman Batur'un kumandanı Kemal'dan haber geldi. "Sizlerin esir ettiğiniz Çin askerlerini kurtarmak için Sartogay'dan üç bin atlı Çin askeri size doğru yola çıktı". Baturlar da o tarafa hemen adam gönderdiler. Gördüler ki hakikaten üç bin atlı asker çakal gibi geli yor. Baturların askerlerinin sayısı az olduğundan iki tarafa karşılık veremediler ve çember altındaki askerleri kurtardılar. Nurgocay Batur ve arkadaşları o bir aileyi götürüp Çingil Kaymakamlığına yerleştirdiler. Yuka rıdaki liderleri Osman Batur'a götürdüler. Osman Batur'u bunlar da tebrik ettiler. "Kendisinin askerleri bizi düşman elinden kurtardı. Sizlerle birleşip bu uğurda çalışacağız." dediler. Erkeklere silah verdiler. Karakas Nebi asker başkanı oldu. Bu asker de Osman Batur'un emrine girdi. Osman Batur, askerleri topla yarak büyük bir toplanb yaptı. Askerlere emir vererek Köktogay şehrini ele geçirmek için karar aldılar. Kemal Batur, Nurgocay Batur kumandanlığında 1 700 askeri ile Köktogay önlerine geldiler ve şehri çember altına aldılar. Köktogay'da on beş gün savaştılar, oniki tepeyi ele geçirdiler. Üç yüz asker öldürdüler ve iki yüzünü de esir aldılar. Ele geçirdikleri askerlerden öğrendiklerine göre; Duban hükumeti talebe okutacağım diyerek altı şehir Uygur Türklerinin 16-30 arasındaki gençlerinden 30.000 adamı silah altına almış. Nurgocay Batur ve arkadaşları, Köktogay şehrini çember altına alırken, Çin hükumeti de Köktogay'ı onlara vermemek için karar almıştı. Nurgocay Batur ve arkadaşları, Kökto gay'ı çember altına aldıklarının onaltıncı günün-de karayolda bekleyen nöbetçilerden haber aldılar. Habere göre sayısız denecek derecede kalabalık bir Çin ordusu geliyordu. Atçugul yolu, Karasu Çalıgır yollarını 500 asker ile Nurgocay Batur bekleyecekti. Belekin, Argıl-
Özgürlük Yolu 1 63
tay yolunu ise Kemel başkanlığında 500 asker bekledi. Kızılgıya, Uça yolunu 500 askerle Kapas Batur bekledi. Alhncı ayın yirmiyedinci günü sabah saat 2'de Çinliler beklenilen yere geldiler. Baturlar karşılık verdiler. Her taraftan saldırı başladı. Nurgocay Batur'ın beklediği Atçugul yolu kamyon geçecek kara-yolu üstü idi. Vadiyi geçtiler. Nurgocay Batur ve arkadaşları taş ve toprakla doldurarak yolu kapatmışlardı. Nurgocay Batur orada beklerken, Çin askerleri geldi. Her taraftan karşılık vererek savaştılar. Düşman askerinin çok luğundan bir kısmı savaşıyor, diğer bir kısmı da arkadan vurmaya çalışıyordu. Buradaki askerlerden 260'ını öldürmelerine rağmen yola çıkamadılar. Çinliler Karasu tarafını sarmışlardı. Arka taraftan gelen kurşun lar Elif Bey başkanlığında on kişiyi şehit etti. Nurgocay Batur ve arkadaşları geri çekilerek, şehitlerin cenazelerini geri gönderdiler. Karasu tarafındaki asker lerle öğleye kadar çarpıştılar. Çinliler dağların arasın dan çıkarak Türkleri arkadan çevirdiler. Nurgocay Batur ve arkadaşları buradan çekilerek Tevelek Asuvında tepeye varıp beklediler. Bir saat sonra düş man askerleri buraya geldiler. Akşam saat 6'da Kemel'den haber aldıktan sonra bulundukları yeri terk ettiler. Osman Batur'dan "Biz oradan çekildik siz de çekilin." diye e:qıir geldi. Böylece saat 19'da bekledikleri yolu bırakarak Salıgır'a toplandılar. O gün Elif Bey ve Moldiyar başta olmak üzere elli kişi şehit oldu, elli de adam yaralandı. Çin askerleri kara yolunu izleyerek, Köktogay'a kadar devam ettiler. Akşam Kemal Batur ile, Nurgocay Batur karar aldılar. Karayolu üstünde Kara Ötkel denen bir geçit vardı. Sabah bu geçitte bek leyip, saldırıya geçelim dediler. Sabah Baturlar 500 asker ile oraya doğru yola çıkhlar. Sabah saat 7'de oraya ulaştılar. Çin askeri buradan çoktan geçip gitmiş. Geçitte 500 asker bekliyordu. Baturlar dağ arası ile
64 1
Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
aniden gelerek ateş açtılar. Üç saat içinde 250 asker öldürüldü, onüç asker canlı olarak ele geçirildi. Saat 13'de Çin askeri gelmeden, Baturlar kendiliğinden çek ildiler. Dört adam şehit verdiler, altı asker yaralandı. Akşam Osman'dan haber geldi. "Sizler oradan çekilip buraya geliniz. Köktogay'daki milletin çoğu elimize geçti. Kurudam'ın bize lüzumu yok" dedi. Baturlar dönüp Osman'ın yanına geldiler. Yayladağ'a çıkarak at beslemeye karar verdiler. Osman Batur Üçgöl denen Yayladağı'na çıktı. Yedinci ayın yirmisinde büyük bir toplantı düzenledi. Teşkilatın ileri gelen liderleri ile büyük askeri kumandanlar oraya geldiler. Bu toplantı da Sheng Tu-pan Hükı1meti'nin baskı altında tuttuğu Türkistanlıları kurtarıp bunların bütün erkeklerini silah altına alarak ordu ve teşkilatı kuvvetlendirme kararı alındı. "Kendiliğinden gelip Çin hükumeti bizlere dokunmazsa biz de onlara dokunmayalım." dediler. "Silah tutan askerlerin sayısını artırmak, Çin hükumetinin işgali altındaki Türkistanlılara propa ganda yapmak ve teşkilatın maksadının, bütün Türkistan'ın el birliği ile Çin'den istediği ola'\ istik lallerini almak ve kendi topraklarında kendilerinin sahip olma kararını millete anlatmak." O günkü alınan kararlardan en önemlisi de buydu. Bu sıralarda millet arasına tek tek girip propaganda yapmaya imkan yoktu. Bu sebeple birkaç kişinin yanına beş yüzer kişi vererek köylere gönderdiler. Bunlar propaganda yapacak ve gelmek isteyenleri, beraberlerinde Osman Batur'ın yanına getireceklerdi. Altay şehri, Sarsümbe kazası, Buvurçun kazası, Akçiğ kazasına propaganda yapmak amacıyla bir grup kuruldu ve başkanlığına da Nurgocay Batur'u tayin etti. Yardımcı Manat Batur beşyüz kişi ile hepsi bir yerlere tayin edildiler. Cılkaydar yüzbaşı'yı (Moğol hükumetinin gönüllü olarak Türkistan'a gelen milis asker başkanı) Arif bay,
Özgürlük Yolu 1 65
Kurmaz üçünü beraber beşyüz asker ile Cemeney kazasına, Sağır dağına gönderdi. Beşyüz kişi ile Kapas B atur'u Şoncı karayollarının geçit yerlerini mayınla makla görevlendirdi. Böylece bu yoldan geçecek asker lere mani olmağa çalışmak için Kapas'ı gönderdi. Köktogay ve Sartogay'da yerleşen Çin Hükumet asker lerinin dışarıya çıkıp, baskın yapmasını önlemeği bin asker ile Kemal Batur üzerine aldı. Yedinci ayın, yir mibirinci günü Nurgocay yola çıktı. Osman Batur onların silahını, yiyecek ve içeceğini temin ederek, bir telsizle beraber merasimle bizzat uğurladı. Eski Baturlardan miras olarak kalan Canibek Batur'un san cağını Nurgocay Batur'un eline verdiler. Osman Batur, Nurgocay Batur'un eline gizli olarak bir mektup verdi. "Altay vilayetinin vali muavini Hacı Canımhan'ın eline gizli olarak vereceksin ve cevabını da getire ceksin." dedi. Nurgocay Batur'a bu emri vermesindeki sebep, onun Carumhan'ın çok yakın akrabası oluşu idi. Hacı Canırnhan, milletin büyük bir lideri olup, aynı zamanda kendisi çok milliyetçi bir insandı. Bu da Çin hükumeti tarafından bilinmekteydi. Osman Batur'un, Hacı Canırnhan'a candan sevgi ve itibarı vardı. Her zaman aralarında gizli haberleşme vardı. Gidilecek yol, Moğolistan'a bağlı Altay dağının doğu tarafı idi. Moğolistan hududu boyunca yürü yerek, Dayıngöl başından itibaren Carurnhan Hacı'nın yaylası, Örrnegeyti, Aksala, Batamayun yollarından Altay tarafına geçilmesine karar aldılar. Bunun için Moğol hükumetinden izin alınması gerekiyordu. Moğol hükt1rnetinden izin isteyerek üç gün Dipçin göl' de beklediler. Mareşal Çoy Balsın'dan emir geldi. Kendilerine izin verildiği, istedikleri yol ile geçebilecek lerini söyledi. Emir geldikten sonra Tümçüngöl yolu ile Delivün'e gidildi. Buranın sakinleri, Moğol hükumetine
66 1
Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
bağlı Kazak Türkleriydi. Bunlar askerleri çok iyi karşıladılar. Yol boyunca Canibek Batur'un sancağına sarılarak "Yaşasın Türkistan askerleri" diye tezahürat yaptılar. Askerler bundan sonra yedi gün daha yol yürü yerek, Dayıngöl'e geldiler. Burada bulunan Kazak Türkleri de onları çok iyi karşıladı. Burada yedi gün kalarak, yiyecek ve içeceklerini temin ettiler. Altay dağına geçilecek yollara öncü gönderildi. Askerler burada iken, Osman Batur'dan Moğol hükumetinden kendilerine "Moğol Kazak Türklerinin milis askerin den, sizlere gönüllü olarak yardım edecek 500 adam, sizlerle Kabıy başkanlığında birleşecek" diye haber geldi. Bu sırada gönderilen öncüler geri dönerek yol larda bekleyen askerler olduğunu haber verdiler. Bunun üzerine askerler Kur'an hatmi indirip, mevlit okuttular. Bu yolu, sekizinci ayın, sekizinci ilk günü akşamı yararak geçmeyi kararlaştırdılar. Yola çıkıl dığında Kabıylar onlara yetişemedi. Arkadan gelmeleri için haber bıraktılar. Moğol hükümetine bağlı Kazak Türkleri onları merasimle geçirdiler. Sekizinci ayın ilk günü akşam saat 22'de Moğol hududu tarafından dağın eteğine geldiler. Hududa 500 metre kaldığında atlarını bırakarak, kendi askerlerine parola verdiler. Askeri üç kola ayırdılar. Sağ tarafa Manat başkanlığın da, sol tarafa Caksıbay başkanlığında yüzer asker ile sessizce yaklaşmaya başladılar. Nurgocay Batur 150 asker ile yolun üst to rafından yürüdü. Burada bekleyen nöbetçi askerin Çin askeri mi yoksa Çine bağlı Türkistanlıların askeri mi olduğunu anlayabilmek için kendi dillerinde "Size ateş açtığımız zaman teslim olun. Biz sizlere ateş açmayalım." diyerek üç kere seslenmeye karar verdiler. Hava çok karanlık, biraz da
Özgürlük Yolu 1 67
yağışlı idi. Nurgocay Bahır'un geldiği yoldan silah sesi çıkmayınca yanlarındaki askerlerle çok yavaş yürü yerek yakın mesafeye geldiler. Takriben 50 metre kaldığında yuvarlanan bir taşın sesi üzerine nöbetçi asker ıslık çalarak hemen onlara ateş açtı. Nurgocay Batur ateş açmadan önce aldıkları karar boyunca "Müslüman iseniz, Türkistanlı iseniz bize ateş açmayın. Düşman Çin için kurban olmayınız." di yerek üç kere seslendi. Karşıdan ateş açıldı. Nurgocay Bahır da ıslık çaldı. Bahırlar da ateş açtılar. Ellerindeki el bombası ile bombaladılar. Yarım saat dayanamadan asker sesi kayboldu. Baturlar, dağın tepesini onların oturduğu yeri işgal ettiler. Üç asker esir düştü ve yüz at ele geçti. Hava çok yağışlı, dağın tepesi çok karanlık idi. Hepsi orada birleşip ellerine geçen askerleri sorguya çektiler. Anlaşıldığına göre orada bekleyen asker, Altay Çin hükumetine bağlı Kazak Türklerinden milis asker toplamıştı. Çin askerleri, kendileri böyle dağbaşı soğuk yerlere gelemediği için onları kandı rarak partizan askeri diye toplayıp, Sarsümbe halkın dan da bin asker partizan hazırladı. Sıyırçıbay Gerim Zengi Efendi ile Sarsümbe'nin yerli Moğolu Bürbücap'ı bin askerin kumandanlığına tayin etti. Nurgocay Batur ve arkadaşlarına karşı koymak için dağdan gelen yola bölük bölük göpdeildiler. Nurgocay Batur ve arkadaşları esir olan askerden bütün sırrı öğrendiler. Sarsümbe halkı bütün Yayla dağa geliyorlar. Nurgocay Batur ve arkadaşları üç askere broşür verdi ve ayrıca mektup yazarak "Sizler nerede bekle seniz de bize ateş açmayın. Bize karşı gelmeyin, düş mana aldanmayınız. Düşmanın kendi askerinin elin deki, size verdikleri silah nasıl? Sizler daha iyi bilir siniz ki bu ikisinin arasında çok fark var. Çin hükumetinin verdiği hediye silah ile bize karşı gele-
68 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
mezsiniz. Bizi durduramazsınız, sonra aldanmış olur sunuz. Burada bize yanın saat dayanamadınız. Bu da size kuvvetli bir delil" diyerek ismi geçen kumandan lara gönderdiler. Yol açıldıktan sonra Altay'ın Türkistanlıların Yayla dağlarına geçtiler. Sabahtan Aksala'ya denen yaylaya geldiklerinde, Aksala yolunu bekleyen Rakım Zengi komutasında 250 asker Batu.dara ateş açmadan teslim oldu. Beş kişi ile Rakım teslim olmadan, Sarsümbe kalesine kaçıp gitti. Nurgocay Batur ve arkadaşları 250 askerin hepsi kendi milletinden olduğu için maksadını anlattıktan sonra serbest bıraktı. Yayla dağına çıkan Kazak halkının hepsi, Bahırları alkışlayarak karşıladı. Hiçbir sivile dokun madan, Sarçokı yaylasındaki yolu bekleyen Kerim Zengi Sıyırcıbay başkanlığındaki askere geldiler. Onlara "Yakınlaşmadan önce sizler elinizdeki Çin silahlarını vererek bize teslim olun. Sizler bize Çin hükumeti emrettiği için karşı duruyorsunuz. Sizlerin Çin hükumetinden silah alıp bize karşı durmanızı suç saymayacağız. Ellerinizdeki silahlan bize verip teslim olun. Zaten ellerinizdeki silahlar bize karşı işe yaramaz" diyerek mektup gönderdiler. Mekruhu alıp okuyan askerler, Nurgocay Batur'a bir mekhıp ile adam gönderdiler. "Biz sizlerin dediklerinizin hepsi ni anladık biliyoruz. Biz sizlere düşman değiliz. Mecburiyet karşısında yapıyoruz. Burada bizi kon trol eden Çin memuru var. Biz hiç ateş etmeden tes lim olursak, bizden şüphe ederler. Akşam yattığımız yerden etrafımızı sararak ve havaya ateş ederek gelin."
Özgürlük Yolu 1 69
Kazaklarm Moğolistan'a Göçü Baturlar akşam onların bulunduğu yeri sardılar. Karanlık bastıktan sonra havaya doğru yağmur gibi ateş yağdırdılar. Hemen teslim bayrağını dikerek tes lim oldular. Yanlarında beş tane Çin memuru vardı. Hepsi silahını teslim ederek Baturların ellerine geçti. Çin memurlarının eline broşür vererek şehre bıraktı lar. Onlara dokunmadılar. Bu sırada Nurgocay Batur'un elindeki Osman Batur'un mektubunu Rakım berli denen bir şahısla (Canımhan Hacı'nın akrabası idi) gönderdiler. Bundan sonra Sarsümbe'deki Kazak Türklerinin liderlerini toplantıya çağırdılar. Sarçokı, Karasas'a halk arasında olan liderlerin hepsi Baturların toplantısına geldi. Bu toplantıya Moğol hükumetinden gönüllü olarak gelen Kabiy başkanlığındaki askerde katıldı ve birleşti. Sekizinci ayın, sekizinci günü yapılan toplantıda Nurgocay Batur ve arkadaşları Osman Batur'un gayesini anlattı, halk candan isteyerek dinledi, gönülden karşıladı. "Eskiden millet lider lerinde, elde silah yok Çin hükumetine nasıl karşı gelinir diye bir kanaat vardı. Bugün sizlerin ellerinizdeki modern silahlarınız bizi inandırdı. Bütün Altay halkı umumi Doğu Türkistan'ı elleri mize geçireceğimize biz de kanaat getirdik. Biz siz leri candan isteriz, destekleriz" diye söz verdiler. Toplantıya gelen liderlerinin ismi Çokay Zalın, Tatan Zalın, Irısbek Ükürday, Rakım Zalın, Nur Muhammed Ükürday, Çakobay Şerif Han, Ögüsü Bayzalın, Kerim Zengi, Yamılyıka Müftü, Esen beysi, Asıgay beysi. Nurgocay Batur ve arkaşlan burada halkın başkan lanna şöyle dedi: "Sizlerin bizimle birleşme isteğiniz hakikat olursa bizimle beraber Osman Batur'un yanı na göç edin" Millet liderleri onlardan şöyle ricada bulundular: "Biz Sarsümbe'ye bağlı Kazak Türklerin-
70 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
den 10.000 aile varız bunların hepsini göç ettirirseniz sizlerin şimdiki işgal ettiğiniz yerlerinize sığmaz biz sizleri nerede olsa da destekleriz. Biz sizleri kendi namusumuz, hürriyetimiz, toprağımız için destekle riz". dediler. Bu sırada 10.000 aileden, iki üç bin aile beraber gideceklerdi. 500 asker ile Kabiy, Kanas yoluna gitti. Beraberinde milleti göç ettirip, o yol ile geçirmek için ikiyüz elli kişi ile Manat Batur, Tarsulmaz yolu ile geçecek milleti göç ettirmek için oraya gitti. Nurgocay Batur, Örmügöytü, Aksala Botamoyun yolu ile göç edecek milleti göç ettirmeye karar aldı. Geride kalanlar da dokuzuncu ayın sonunda ekinleri kaldırdıktan sonra gelmek üzere Sakal-ı şerif ve Kuran-ı Kerim üzerine ant içtiler. Bu sırada iki bin Çinli asker, Baturlara katılan milleti, müdahale edip ayırmak için milletin göç edeceği yolu kapamak gayesi ile Sarsümbe şehrinden çıktı. Nurgocay Batur Karasas'da idi, Kusman denen bir şahıs ile Canımhan Hacı haber gön dermiş. Osman'ın mektubuna da cevap yazmış. O şahıs Nurgocay Batur'un eline Canımhan Hacı'nın Osman Batur'a yazdığı mektubu da verdi. "Sizlerin yollarınızı kapamak ve sizleri yok etmek için Sarsümbe kalesinden iki bin asker dün çıkıp gitti dikkatli olunuz" demiş ve Nurgocay Batur'a mektup yazmış "Sen ve Manat ikiniz geldikten sonra sizlere güvenerek sizlerle göç eden bu üç bin aileyi Moğol hükumetinin emrine bırakmayıp nasıl olursa olsun Osman Batur'un yanına götürün. Osman Batur'un yanına götürmeye kanaat etmezsen bunları da aynen 9. ayda gelip götürürsün, dışarıdaki işin ne olduğunu ben bilmiyorum, benim sizlere tavsiyem size inanan millete zahmet çektirmeyin, rica ederim." deyip haber göndermiş. Nurgocay Batur kendilerine sığınan milleti tek yol ile geçirmeğe karar verdi.
Özgürlük Yolu 1 71
Nurgocay Batur, askerleri ile beraber Üçülük yolu ile Örmögöytü, Aksala yolunun birleştiği yere gitti. Nurgocay Batur o yola geldiğinde Türkistanlıların o yolda bekleyen nöbetçi askerlerine aniden orman aralarından hükumet askerleri baskın yaptılar. Kumar başkanlığında 13 asker şehit oldu, beş asker yaralandı. İki yolun birleştiği yeri düşman işgal etti. Nurgocay Batur orman içinden gelerek bunlara sabah saat sek izde karşılık verdi. Şehitlerinin cenazelerini ele geçirdiler. Nurgocay Batur ve askerleri düşmanın yüz askerini öldürüp 50 tane silah ele geçirdiler. Aksala, Botomoy yolu ile iki bin aileyi sağ salim Moğol hududuna geçirdiler. Öbür taraftan 1500 aileyi Manat Batur getirdi. Hepsi Dayıngöl'de milleti topla yarak Osman Batur ile telsizle konuştular. Nurgocay Batur ve arkadaşları bir gün önce Osman Batur'dan gelen emir üzerine, 3500 ailenin hiçbirisini bırakmadan göç ettirdiler ve 21 gün yolculuk yaparak bu aileleri Osman Batur'a teslim ettiler. Dokuzuncu ayın, on birin ci günü Osman Batur kumandanları ve kendisine bağlı millet liderlerinin hepsini toplayıp bir merasim yap tırdı. Merasimde Yırgıltı'da at koşturuldu, pehlivan güreştirildi ve milli oyunlar oynandı. Toplantıya Moğol Hükumetinin diğer bir generali olan Macik de katıldı. Gelen 3500 aileden bin tane asker silah altına alındı. Bu askerlerin silahlarını da Moğol hükfunetin den temin ettiler. Moğol hükumetinden aldıkları silahların karşılığında 10.000 koyun ve 5.000 at ver meye karar verildi. Bu hayvanlar halk arasından toplanıp verilecekti. Bu kararı millet liderleri de kabul etti. Nazır Teyci, Uvatgan Kuycan, Saksayban Ükür day, Aseni Kurlay, Salih Teyci, Vakit Teyci, Şeri Zengi bu hayvanları toplayıp Moğol hükumetine tes-
72 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
lim edeceklerdi. Dokuzuncu ayın sonuna kadar hepsi teslim edildi. Bir toplanhda resmi olarak asker başkan ları belli edildi. Başkumandan Kemal Batur ve muavi ni Nurgocay Batur'a gösterdikleri kahramanlık dola yısı ile Batur ismini verdiler. Diğerleri Rakım Batur, Keşepat Batur ve Kangeldi Kıysa Batur idi. Bütün Türkistanlıları Osman Batur'un kuman dasında toplamak ve kurtuluş savaşına çağırmak kararlaştırıldı. O, Askeri üç tarafa tayin etti. İki bin asker ile Kemal Batur, Nurgocay Batur, Manat Yüzbaşı, Nebi Yüzbaşı Kıydar Yüzbaşı, Sarsümbe'yi icab ederse bütün Sarsümbe, Buvırşın, Kaba, Borul, Togay, Cemeney bir Batur halkını toplamayı üzerine aldı. Cemeney ve Savur halkını Çılgaydar Arip Bay ile Mukay Yüzbaşı toplamayı üzerine aldı. Barköl, Concı, Cemsarı Pirken, Sandaba taşlamağa Kapas Batur, Rakım Batur, Caksıbay üzerlerine aldı. Vazife alanların hepsi, dokuzuncu ayın, onyedinci günü yola çıkmaya karar verdiler. Herkes vazife aldığı bölgeye doğru yola çıktı. Nurgocay Batur ve arkadaşlarına Canibek Batur'un kutsal sayılan sancağı verildi. Nurgocay Batur ve arkadaşları bütün askeri Çingil ırmağı kıyısında Baysun Kanangı Togaya çağırdılar. Dokuzuncu ayın, yirmibirinci günü ikibin asker oraya toplandı. Yola çık mak için hatim indirip mevlüt okutmaya Akıt Hacı'nın oğlu Kalmanka'yı çağırdılar. Kalmanka gelip, hatim indirip mevlit okudu. Tekbir söyleyerek iki bin askeri dua ederek yola çıkardılar. Dört gün, dört gece yol yürüyerek Kızılgayın'a geldiler. Kızılgayın'da askeri istirahat ettirdiler. O gece yürüyerek sabah 4.50 de aniden Sarsümbe kalesini muhasara ettiler. Bütün çıkış yollarını kapattılar. Gece gündüz onbir gün savaştılar. Onbir gün sonra 500 asker ile Manat yüzbaşıyı Buvrıltogay kasabasına gönderdiler. 500 asker ile Nebi yüzbaşıyı, Buvurçun kasabasına gönderdiler. Yine 21
Özgürlük Yolu 1 73
gün kadar, Sarsümbe'den hiç kimseyi dışarıya çıkar madılar. Otuz asker şehit oldu. Üç bin düşman öldürdüler. Osman Batur'a haber gönderdiler. Üç kaza ya bağlı Kazak Türklerinden 10.000 aile ellerine geçti. Sarsümbe şehrine giremediler. Kurtardıkları 1 0.000 aileyi nereye götüreceklerini Osman Batur'a sordular. Osman Batur'dan gelen telgrafta "kurtardıkları aileleri Köktogay Çingil yerlerine ve benim yanıma göç ettir Sarsümbe'ye girmeyin" deniyordu. Onlar da kur tardıkları bütün aileleri göç ettirdiler. Bütün aileleri Ertis kıyısında, Sargulsun, Çibeti, Cosatı ovalarına topladılar. Buradaki 10.000 ailenin liderini çağırıp toplantı düzenlediler. Toplantıda, Kemal Batur arka daşlarının teşkilat kurucularının gayelerini uzun uzun anlattı. Yine bu sırada Osman Batur' dan gelen telgrafın haberini anlattılar. Halk onların gayelerinin ne oldu ğunu iyice anlamış oldu. Millet liderlerinden de bir kaçı konuştu. Konuşanlardan bazıları şunlardı: Çokay Zaim, Öğüşçübay Zaim, Nevruz, Bay Zengi, Datan Ükürday. Bunlar konuşmasında "Biz sizleri istiyor duk. Candan yürekten seviyorduk. Hiçbir insan hür riyetini, namusunu, dinini ve toprağını kaybedip kötü rejimin altında kalmayı kabul etmez. Biz bunun için sizleri seviyorduk sizlerin teşkilatlarınıza ve Osman Batur'un yanındaki Türkistan kahramanları na gönülden bağlı olacağımıza söz veriyoruz" dediler. "Toprak kazanmak, istiklal almak zahmetsiz, kan dökmeden olmaz kurban vermeden davanın kazanıl mayacağını biz de biliyoruz. Biz de sizinle birlikte canı gönülden savaşacağız" dediler. Nurgocay Batur ve arkadaşları millet liderleri ile her kabile başkanın dan yirmi kişilik heyeti Osman Batur'a göndermek iste di. Bütün millet gönülden karar verdikten sonra, Nurgocay Batur ve arkadaşları bunların hepsini Osman Batur'un yanına götürdüler. Ertis Boyu ile yukarı tarafındaki yol arasında sekiz gün göç ettirerek,
74 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarhoğlu
Karatünge'ye geldiler. Üçargıltay, Sarbastav Teklide yoluyla Nurgocay Batur ve arkadaşlarının göç ettirdiği Türkistanlıların önünü düşman keserek kapatmıştı. Nurgocay Batur ve arkadaşları bu haberi aldıktan sonra bir bölük askeri Türkistanlıların arka tarafına bırakırlar. Kemal Batur ve Nurgocay Batur başkan lığında bütün askerler -muhafız olarak Esengarası, Çulgavgarası Tasbastav yollarına bölük bölük asker bırakarak- saat 4'te Tekil'i Sarbastav yolunda bulunan düşmana saldırdılar. Saat 4'ten 9'a kadar 800 asker öldürdüler. 400 tane silah ele geçirdiler. Düşman askerini eskiden kışlık karargah olarak kullandıkları Argıltay'a çekilmeye mecbur ettiler. O bölgede bulu nan Türkleri iki gün bir gece göç ettirerek sağ salim Sekbiltay, Çankan ovalarına götürdüler. Düşmanın eline, iki bin koyun sekiz kişilik bir aile, altı tane de çoban geçti. Sekiz Türk askeri şehit oldu. Kemal Batur, Nurgocay Batur, Nebi Manat başkanlığındaki asker lerin muhafazasında 1 0.000 Türkistanlı aileyi Osman Batur'un yanına götürdüler. Daha sonra oraya Kapas Baturlar da geldiler. Onlar da 5.000 aileyi göç ettir mişlerdi. Bu aileleri Tüyogum, Kızılçalıbel Kanoba, Katınoba, Üç plak, Karamay çöllerine yerleştirdiler. Bu çöller, yazın kuru, kışın kar yağdığından yeşillik oluy ordu. Cemeney'e giden Cılgaydarlar'dan da haber geldi. Türkistanlıların himayesine 3.000 aile geçti. Bu aileler, Rus hududuna yakın Maygapşaga'ya yerleştir ildiler. Çin askerleri zaman zaman bunlara hücum edip rahat vermediler. "Biz ne yapacağız." diye Osman'a haber gönderdiler. Osman Batur, dost Moğol hükumeti vasıtasıyla Maygapçagay'ın Rusya tarafındaki hudut tan yol verilmesini rica etti. Ruslar da hemen kabul edip, onları Maygapşagay'ın Rusya hududuna ge çirdiler.
Özgürlük Yolu 1 75
Onbirinci ayın, onüçüncü günü Osman Batur büyük bir toplantı düzenledi. Bütün önde gelen halk liderlerini, bütün teşkilat kurucularını çağırdılar. Bu toplantıda teşkilatta bir yenilenme oldu. Osman Batur'un muavini olan Süleyman Batur'un yerine uzun zaman Rusya'da kalmış olan Sügirbayoğlu Delilhan tayin olundu. Delilhan, 1942 de Rusya'ya götürülmüş ve orada sosyalist fikirler benimsetilmişti. Sonra gene Ruslar tarafından Doğu Türkistan'a gönderildi. Rusların gayesi, Delilhan vasıtasıyla Türkistan'ı kendi ellerine geçirmekti. Bu toplantıda Osman Batur'un aldığı karara göre iki kazaya ait toprağa, on kazadaki Kazak halkı toplanmıştı. Kazak halkı kırda yaşadığından, Osman Batur'un çevresinde toplanmış bulunuyordu. Kendilerini ve hayvanlarını düşmandan korumak, Osman Batur ve arkadaşlarının görevi idi. Osman Batur'un çevresine toplanan Kazak Türkleri 22.000 aile oldu. Ve şu kararlar alındı. 1- 20.000 aile Moğol hududundaki Çakşın Sormurgun, Teki, Ülgenkaptık, Kişi Kaptık, Beydik dağı, Karamay, Sareşki, Balbugan, Kempirçaş, Tüyogum, Kızıl Çalıbel, Kan oba, Katın oba, Cera, Üçplak bölgelerine yerleştirilecek.
2- O sıralarda Dabısın Tünkü, Sartogay, Üçargıl tay, Köktogay'da düşman karargahları buralarda 20.000 Çin askeri vardı. Bunları yok edebilmek için bu karargahları kuşatıp dışarıdan yardım gelmesine mani olarak onları yalnız bırakıp açlık ve susuzluktan ölüme mahkum etme kararı alındı. 3- Lazım olan erzak için, mevcut yüz bin koyun ve 12.000 ineği keserek, ağaç dallarından örerek yap tığımız çardaklara toplama ve kurutma kararı aldılar.
76 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
4- Osman Batur'un bütün askeri ile Sartogay'a şiddetli bir hücum gerçekleştirmesi için karar verildi. Onbirinci ayın yirminci günü, Sartogay'a geldi ler. Bu sırada oraya 280 kamyonluk bir erzak konvoyu geliyordu. Nurgocay Batur ve arkadaşları geldiği sıra da iki yüz kamyon boşalmış geri dönüyor, 80'ni de yeni gidiyordu. Bunların yolunu kestiler. Sartogay'a öncü gönderdiler. Bu gelenler son erzak idi. Çünkü artık kar yağmaya ve yollar kapanmaya başlamışh. Nurgocay Batur ve arkadaşları kamyon izlerini görünce, askere hücum ettiler. Armantı'nın eteğinden Kayçı yoluyla askerin yolunu kestiler. Burada 80 tane kamyon tahrip edildi. Nurgocay Batur ve arkadaşlarının 80 kamyonu tahrip ettiği öğrenilince, Sartogay'dan beş bin asker piyade ve süvari onlara hücum etti. Nurgocay Batur ve arkadaşları askerlere karşılık verdiler ve iki bin askeri öldürüp, 350 askeri esir alıp karargahı çevirdiler. Esir leri sorguya çektiler. Askerlerin bazısı hiç bir şey bilmi yordu. Bilen birkaç askerden sorduğumuz sual şu idi: Uzun zaman Türkistanhlarla harp eden Sheng Tu-pan askerleri çok zayiat verip azalmıştı. Tahminlere göre Sheng Tu-pan'ın elinde yerli Çin askeri olmaması lazımdı. Bu dört yerde karargah kurup, kara yolunun üstünü işgal eden askerler nereden gelmişti. Askerin verdiği beyanata göre güneydoğu Türkistan'da altı şehirden talebe diyerek 30.000 Uygur gencini okutmak için toplamışlar. Fakat Sheng Tu-pan'ın askeri zayıf olduğundan ellerine silah vererek askere almışlar ve Nurgocay Batur ve arkadaşlarının üzerine gönder mişler. Bunların bir parçası da şehirdeki Chung yang hükumetinin, Ch'an Kai-shek'den gelen askerleriymiş. Bunların başında iki büyük general varmış. Pin Zu huy, Li Zu-huy isimli iki Çin general emir veriyormuş. Bu askerlerin söylediğine göre Chung-yan hükumeti,
Özgürlük Yolu 1 77
Ch'an Kai-shef.'den çok sayıda asker Türkistan toprağı Hsin-chiang (Doğu Türkistan)'a gelecek olmuş, geli yor dediler. Bu askerin tam sayısını bilmese de taluni nen 400.000 asker gelecek dediler. Nurgocay Batur ve arkadaşlarına bu kış içerisinde bu askeri tahrip edip, perişan halde topraklarından kovmak icap ediyordu. Yukarıda alınan karardaki gibi her taraftaki bütün yolları kapatıp, zaman zaman hücum edip dışarıdan giriş, içeriden çıkış vermezlerse Çinlilerin muhakkak çekileceklerine kani idiler. Beydik, Kaptık Oran Bulak yollarından giriş çıkış vermeyecek olan Kemal Batur, Hacı Delilhan, Kıvanç bey Batur 1500 asker ile Beydik'e gönderildi. Nurgocay Batur ve Osman Batur'un eski muavi ni olan Süleyman Batur; Karamay, Üç plak, Kalın oba, Kan oba, bütün yolları kesmek için Kan obaya geldiler. Kapas Batur, Manat yüzbaşı, Buvrıltogay, Sarsümbe yollarını kesmek için oraya gönderildi. Çingil, Bulgun, tarafındaki yolları Rakım Batur, Testenbey Balvan Osman'ın planındaki gibi askerler bütün bu yolları tuttular. Bu kış içerisinde zaman zaman dört sefer Sar togay'a, Dabusın Tünkü'ye, Argıltay'a şiddetli hücum edildi. Bu hücumlara buradaki asker dayanamadığın dan, Köktogay Argıltay'daki kurulan iki karargahı boşaltarak, Sartogay'a toplandı. Burada da durama yarak 1 945 yılının ikinci ayın sonunda Sartogay'dan perişan halde asker Concu'ya kadar çekildi. Her tarafta yollar kapatılmıştı. Askerler, Karamay yoluna geldi. Burada çok şiddetli hücum edildi. Taluninen 4.000 ölü vererek, Karamay yolu ile Concu'ya çekilip gittiler. Asker çekilip gittikten sonra, Nurgocay Batur'ın bek-
78 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
lediği Kanoba yolundan oniki kişilik bir heyet; Kazak Türklerinden Hacı bala Molla, Numan Zengi, Yıkay Zengi başkanlığında Nurgocay Batur'a geldiler.
Çin Hükümetinden Gelen Teklif Bunlar Nurgocay Batur ve arkadaşlarına geldi ğinde, ellerinde Urumçi hükumet başkanlığının mek tupları vardı. Mektubu iki parça yazmışlar. Bir parçası Osman Batur'a, bir parçası Süleyman ile Nurgocay Batur'a yazmış. Mektubunda, "Hsin-chiang (Doğu Türkistan)'ı komünist rejimi ile idare eden ve sizlere zulüm eden Sheng Tu-pan hükumetini pes ettirdik. Sheng Tu-panı Ch'an Kai-shek'e götürdük, Sheng Tu-pan'ın cezasını Ch'an Kai-shek verecek" yazılıydı. Yıkay Zengi'yi, asker ve mektupla beraber Osman Batur'a gönderdiler. Bunlar Osman'ın yanına vardıkları zaman Osman'a "Kanapiya beyinin oğlu Sheng Tu-pan'ın memuru olmuş, Enver de Çin tarafından Osman'a Sheng Tu-pan'ın vekili olarak gönderilmiş." dediler. Bunlar Çin tarafından makbul görülen kimseler olmadığı için, Osman Batur onun vekilliğini kabul etmedi. Osman Batur, "Eğer benimle görüşmek isterlerse ben heyet gönderirim. Onlar da Çinli memur göndersinler." diye cevap verdi. Osman Batur ve arkadaşları bütün Türkistan'ın istiklalini iste diklerini, kendi topraklarını kendilerinin yönetecek lerini v e onların Türkistan milletine kara siyaset yürütüp, Türkistan milletini ezen ellerindeki bütün hürriyetini alan, Türkistan Türklerinin ileri görüşlü li derlerini öldüren, öldüremediğini de yaralayan, Tür kistanlıları kültürsüz bırakıp karanlığa iten Çin'in zul müne dayanamadıkları için karşı koyduklarını ve bir teşkilat kurarak, Çin'e savaş açtıklarını, bazısına da
Özgürlük Yolu 1 79 \
kurnandan olarak Osman Batur'u getirdiklerini ve bu yüzden Sheng Tu-pan'ın adamlarını kabul etmedikleri ni söylediler. Türkistanlılar, gayelerine hizmet etme yenleri teşkilatlarına almadılar. Enver'de bunlardan biri olduğu için onu Moğolistan'a gönderdiler. Osman Batur, Yıkay Zengi yi teşkilata kabul ettiğinden dolayı ona Yüz asker verdi ve ona "yüz asker daha bularak huduttaki Nurgocay Batur'a yardım et" diyerek beraberindeki on kişiyle birlikte Nurgocay Batur'a gönderdi. Osman Batur Nurgocay Batur'a bir de mektup göndererek "Süleyman ile ikiniz Çinlilerin ne istediğini öğrenin, size yardım etsin diye gönderdim idare edin" diyordu. Nurgocay Batur, Yıkay Zengi'ye teşkilatın gayesini anlattı. O da yemin ederek Nurgocay Batur'a söz verdi. Türkler, Yıkay Zengi gelene kadar Çin'e elçi göndermemişlerdi. Çinliler, esirlerden sağ kalanlara fikirlerini aşılayıp, Türklere gönderdiklerine göre demek ki onlarla anlaş mayı düşünüyorlardı. Bu sebeple Nurgocay Batur ve arkadaşları Çinlilerin göndermiş oldukları Hacı Bala Molla ya kendi isteklerini anlatarak, Çine yolladılar. Nurgocay Batur ve arkadaşları Hacı Bala Molla'ya "Sizler Çin devletinden geldiniz. Komünizm yolunu tutunuz. Sheng Tu-pan rejimini fesh ettik diyor sunuz. Türkistan . halkı Sheng Tu-pan'ın komünist rejimine karşı. Hem de toprak bizim, millet bizim biz Çin devletinden istiklalimizi istiyoruz. Sizler bizim istediğimizi kabul ederseniz, hakkımızı verirseniz sizlere vekil gönderip uzun uzun tartışıp anlaşabili riz.. Siz (Çin) bizimle ne gibi bir anlaşma yapmak istiyorsunuz? Sheng Tu-pan zamanında esir alınan Türkleri vekil diye bize göndermenizi kabul etmi yoruz. Ne suretle anlaşma yapacağımızı Hacı Bala Molla'ya anlatın ve bize tekrar gönderin." diye mek'
'
80 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
tup vererek onu tekrar Urumçi'ye gönderdiler. Hacı Bala Molla 14 gün sonra tekrar geri geldi. Daha önce Çinliler, San göldeki Türkistanlılar dan yüz seksen kişiyi öldürüp, bir kat odun bir kat ceset koyarak büyük bir yığın meydana getirip benzin dökerek yakhlar. Bunlar arasında Süleyman Batur'un kardeşi, Musos, Köşerbay, Edige Vezir de vardı. Nurgocay Batur ve arkadaşları bunun intikamını almak için, Nurgocay Batur başkanlığında 500 asker ile köye baskın yaptılar. Onüç kişiyi yakalayarak öldür düler. Çinlilerin çete başkanlarından Sensen Kudaşı bu köy Cemsarı'ya 10 km mesafede idi. Burada onlara hükumet tarafından resmi asker hücum etti. Bunlarla bütün bir gün savaştılar. Şiddetli savaştan sonra bunlar 300 asker ölü vererek, yüzseksendört kişi, teslim olarak Cemsarı'ya geri çekildiler. '
Çinlilerin takip ettikleri siyaset korkunçtu. Türk'ü Türk'e kırdırıyorlardı. Türklerle yaptıkları bu savaşta, Çin ordusunun başındaki kumandanda maalesef Türkistanlı idi. Bu subay sonradan hatasını anlamış, Türkistan davası için çalışmışhr. Hacı Bala Molla bu hadiseden sonra Türkistanlıların yanına gelmiştir. Çin ordusunda çarpışan sonradan teslim olan yüzseksendört kişi Uygur Türklerindendi. Çinlil er onları da kandırmışh. Bunları Baturlar esir aldıktan sonra, bunların ellerine kendi neşriyatları olan propaganda gazeteleri ni vererek, kendi memleketlerine gönderdiler. Onlar dan intikamlarını alarak kendi hudutlarına çekildiler. Hacı Balalar tam bu sırada geldiler. Hacı Bala, validen bir mektup getirdi. Mektupta: "Sizler uzun zamandan beri Çin'in bir parçası olarak Çin idaresinde kendi iç işlerinizde serbest olup, dış
Özgürlük Yolu 1 81
işlerinizde Çin devletine bağlı yöneten bir mil letsiniz. Ortada istiklal diyecek bir dava yok. Biz Çin devletinin bir parçasına yalnız Çin devletinin kanununa uygun olarak yerli millete bir hak tanırız. Ama bunu ben halledemem; Çin hükumeti halleder. Dertlerinizi merkeze anlatayım; Merkezin cevabını size haber veririm." diyordu. Sonra merkezden gelen haberi Nurgocay Batur ve arkadaşlarına bildirdi, ha berde: "Mademki bizim gönderdiğimiz elçileri be ğenmiyorsunuz, siz istediğinizi elçi olarak gönderin, onun vasıtası ile haberleşelim" diyordu. Hacı Bala geldikten sonra Nurgocay Batur bu mektuptan öğrendiği haberi anlatmak için Osman Batur'a adam gönderdi. Türkistanlılar, kullandıkları silahları Moğolis tan'dan alıyorlardı. Halbuki, Moğolistan'da silah fab rikası yoktu. Onlar da silahı Rusya'dan alıyordu. Dolayısıyla Nurgocay Batur ve arkadaşları Rus silahı kullanıyorlardı. Fakat gerçek durumun meydana çık maması için, Osman Batur ile gizlice ve şifreli haber leşiyorlardı. Mühim olan mücadelelerinde başarıya ulaşmaktı. Kullanılan silahların cinsi önemli değildi. Altay Türklerinin çok şehri olmadığından dolayı, yiye ceği hayvani gıdalar teşkil ediyordu. O sene kış çok şiddetli geçtiğinden açlık, kıtlık, savaş hayvanların ölümüne sebep olmuştu. Hacı Bala ile gelen mektup Osman Batur'a vardıktan sonra, Osman Batur o mek tupla tekrar haber göndermiş: "Milletimiz azıksız, aç, çıplak, çok perişan bir halde. Bizim Çin devleti ile anlaşmamız tam manasıyla hakkımızı almamıza bağlıdır. Yalnız Çin idarecilerinin Sheng Tu-pan'ın komünist rejimini feshettikleri doğruysa olursa Türk ırkına, Türkistanlılara yapılan zulümler meydanda. Bizimle anlaşana kadar bizim safımıza katılmayan millete de bütün Türkistanlı olarak hak tanımasını
82 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
istiyoruz. Nurgocay, Süleyman en samimi arkadaş larım; bunlar ile temasta bulunup neticede Türkistan halkının isteğini kabul ederseniz antlaşabiliriz." diye Çin'e cevap verdi. Bu sözle, Hacı Bala'yı Çin'e tekrar gönderdiler. Onbir gün sonra Hacı Bala Molla geri döndü. O sırada ilkbahar geliyordu. Karlar erimiş sular kabarmışh. Nurgocay Batur ve arkadaşlarının Altay dağlarına geri çekilmeleri icab ediyordu. Bu zaman beş kazanın yerli Türkler'i, göç edip Nurgocay Batur ve arkadaşlarına katılmışlardı. Beş kazanının liderleri: "Bize kendi mekanımıza müsaade edin, biz sizlerin fikirlerinizi, sizin davalarınızı desteklemeye imanla söz veriyoruz. Yalnız biz uzak Altay yaylasına git meyip kendi Cemsarı, Pukun, Sendeba, Kutubi, Sancı kasabalarımıza gidelim." diye müracaat ederek ricada bulundular. İsteklerini Nurgocay Batur ve arkadaşları kabul ettiler. Her kazanın Türklerine kendilerini koruyacak silah temin ettiler. Onlar da ellerindeki silahlarla kendi kasabalarına geri gittiler. Nurgocay Batur ve arkadaşları Hacı Bala Molla ile beraber Urumçi'ye iki kişi gönderdiler. Gidenler, Kabil ve Nevruz Bey idi. Kabil ve Nevruz Bey ile Çin hükumetine bu beş kasaba halkını geri gönderip, bun ların ellerine silah verdiklerini, bunların kendilerini koruyabileceklerini, onun için Çinlilere bir zarar getirmeyeceklerini; bunların elinden silahının Çinliler tarafından alınmamasını, bunu kabul ederlerse bu Çin'in komünist rejiminin kalktığının bir işareti olacak tır. "Sen Osman Batur'un yanına gittin, Türkistan davası için savaştın" diye bu beş kasaba halkına eziyet etmemelerini Çinli valiye söylediler. Çinli vali bunların hepsini kabul etti. Kabil ve Nevruz Bey'den cevap olarak bir mektup geri gönderdiler.
Özgürlük Yolu 1 83
Bu yaptıklarınızı Osman Batur'a anlatın. Siz ne zaman Çin'e elçi olarak gelmek isterseniz, Sarsümbe'ye geliniz. Sarsümbe valisi Kao chu-yen ve Vali muavini Canımhan Hacı'idi. Biz oradan uçakla sizi aldırırız. Yalnız sizi değil, bütün vilayetlerden elçiler istiyoruz. Altaydan sizler gelseniz, Tarbagatay, İli, Kaşgar, Aksu, Kotan, Yarkent, Kumul, Urumçi vilayetine, Türkistan merkezine toplanacağız. Burada antlaşıp savaşa son vereceğiz dedi. Merkezin emri olarak Nurgocay Batur, durumu Osman Batur'a anlatmak için elçi tayin edildi. Geri gönderilen beş kasaba halkı, Türkistan askerine erzak olarak 10.000 koyun, iki bin sığır, bin at, iki yüz deve hediye ettiler. Nurgocay Batur ve askerleri Osman Batur'un yanına geri döndü. Buvrıltogay ırmağına geldiklerinde Beytik-Kara may yolunu bekle yen Delilhan'dan aldıkları habere göre: "Muhafa zalarında olan Çoncu, Norıy, Barköl halkı, Altay yay lasına gitmeyip, kendi kasabalarına inmek için müsaade istemişler, onlarda müsaade etmemiş. Bunun üzerine, bu Kazak Türklerinin içinden Abikey isimli bir şahıs bir grupla birlikte Çoncu'ya geri gitmeye kalkmış. Kamil Batur, Kıranç Bey Batur bu gurubun karşısına çıkarak "geri dönemezsiniz, bizimle Osman Batur'un yanına gideceksiniz." demişler. Onlar da "bize mani olmaya kalkarsanız, sizi öldürürüz." diyerek ikisini de şehit etmişler. Kamil Batur'un askerleri bunun üzerine dört kişi ile birlikte Abikey'i öldürmüş ve o grubu Osman Batur'a döndürmüş. Türkistanlılar bu haberi aldıktan sonra Kuvertis ırmağına vardılar. Orada Nurgocay Batur'a Osman Batur'dan bir haber geldi. Haber şöyle idi: "Kamil ve Kıranç Bey'ler şehit oldu. Sen o halkı geri gönder mekle çok iyi bir iş yaptın. Benimle bir görüşme yap-
84 1 Pron. Dr. Gülçin Çafdarlıoğlu
manı istiyorum. Bu kışta olan işleri gelip birer birer bana anlat." Nurgocay Batur aldığı bu haber üzerine askerlerine verilen hediyelerden 500 beygir alarak, otuz kişilik bir heyetle birlikte, Çagangol ırmağındaki Osman Batur'un yanına gitti. Beşinci ayın, dokuzuncu günü civarında Moğolistan'da büyüyen, Moskova'da tahsil görüp, orada yetişen ve Kazak Türklerinden olan Kalkabay, Osman Batur'un yanında bulunuyordu. O'na tesir etmeye çalışıyordu. Kalkabay'ın yanında üçyüz kişi vardı. Bunlar Moğolistan'da yetişmiş Türkler ve Moğollardı. Sözde Osman Batur'un emrin de, onun muhafızları idiler. Osman Batur'a devamlı olarak tesir etmeğe çalışan Kalkabay, onu hiç yalnız bırakmıyor, her hareketini kontrol ediyordu. Nurgocay Batur'un, Osman Batur'la görüştüğü sırada da Kalkabay yanlarındaydı. Kalkabay'ın var lığından tedirgin olarak gizli meseleleri onun yanında görüşmezler, sağ salim karşılaşmalarının şerefine kur ban kesilir, yenilir, içilir. Nurgocay Batur ve Osman Batur gece aynı odada yatarak, herkes uyuduktan sonra konuşup, anlaşırlar. Konuşmalarının sonunda bir karara varırlar. İlk olarak komünist rejime karşı olduklarında fikir birliğine varırlar. İkinci olarak aldıkları karar ise şöyledir: "Türkistan halkının hepsi ni birleştirip, istiklalimizi alıp, bütün bir hükumet olmalıyız. Bu gayemize kavuşana kadar, elimizden silahımızı bırakmadan; bir taraftan davamızı yürü tüp, bir taraftan da Çin devleti ile anlaşarak davamızı halletmeliyiz." Osman Batur; "Bugün dost olduğumuz Moğo listan hükumeti tamamıyla komünist rejimi kabul ediyor. Biz ise komünist rejime karşıyız. Dost oldu ğumuz Moğolistan memurları iç işlerimize çok karışıyor. Bizim istediğimiz ve halkımızın özlediği
Özgürlük Yolu 1 85
hürriyet bu değil. Türkistan halkı rejimini kendi tayin etmeli, iç işlerimize kimse kanşmadığı zaman, biz hürriyete kavuşmuş oluruz." der. Görüştükleri konuda tamamen fikir birliğine vardılar. Osman Batur bu işi yapmasını Nurgocay Batur'dan rica etti. "Sen Sarsümbe'deki Canımhan Hacı ile birlikte anlaşıp, Çin hükumeti ile kararlaştırdığımız prensipler çerçe vesinde nasıl bir anlaşma yaparsanız ben kabul ede ceğim." Altay vilayetinden sizler elçi olabileceksiniz. Yalnız Osman Batur şunu hatırlattı. "Sen dışarda serbest olduğun için Çin isteğimizi kabul ederse bi zimde bunu kabul edeceğimizi halk liderlerine, bey lerine gizli olarak anlatacaksın. İcab ederse bunlann elinden imzalı olarak kağıt alacaksın" diye emretti. Nurgocay Batur liderlerden imza toplamağa başladı. Bayanbayoğlu, Köksegen Ükürday, Caparoğlu Nazır Teyci, Mustafaoğlu Latif, Cılkaydar, Barlamoğlu Köksegen, Salık Teyci, Vaki Teyci, Edilhanbay, Müşteri Zengi, Şeri Zengi Tesdenbay Balvan, Hacı Nebi Ukurlar dahil olmak üzere 85 lider Çin hükumeti ile anlaşacağımızı kabul ettiler. Osman Batur, Sarsüm be tarafından gelen düşmana karşı Nurgocay Batur'u tayin etti. Nurgocay Batur, Sarsümbe tarafındaki yola geldi. Kuvüy, Kilen, Karertis yollarından gelen düş manları Nurgoccı.y Batur karşılayacaktı. Osman Batur altıncı ayın başında bin asker ile Sarsümbe'yi boşaltıp al diyerek, Sukurbayoğlu Delilhan'ı3 Sarsürnbe'ye gön derdi. Altıncı ayın onbeşinde Nurgocay Batur'a haber geldi. "Delilhan Sarsümbe'yi boşaltıp alamamış, sen askerinle git ve al" diye 1 3 deve yükü mermi gönder di. 3 Sügürbayoğlu Delilhan hakkında d a h a fazla malumat i ç i n o n u n oğlunun babası hakkında yazdığı hatırat kitabına başvurulabilir. Altay Arpalısı
86 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Nurgocay Batur, 500 atlı asker ile Sarsümbe'ye gider. Delilhan'ın askerleri atları ölmüş erzakları kalmamış çok hazin bir duruma düşmüş. Nurgocay Batur, üç gün üç gece yürüyerek Sarsümbe'ye varır. Delilhan ve adamlarını Buvırşın kazasından gelen Kou Zi-yan kumandasındaki bin asker ile Wang Si-chan kumandasındaki üçbin asker Delilhan'ı sarıp almışlar. Sarsümbe'nin Türkleri ile Delilhan çok zayıf durumda idi. Wang Si-chan askeri ile Sarsümbe'yi muhafaza altı na alır. Altıncı ayın ondokuz ve yirminci günlerinde Buvırşın tarafından aniden gelerek Nurgocay Batur ona savaş açtı. Kou Zi-yan'ı, Nurgocay Batur on askeri ile esir alır. Bu savaşta 700 asker ölür. Moğol, Beyaz Rus ve yerli Türklerden Çin'in topladığı milis askerleri Kou Zi-yan teslim olduktan sonra Sarsümbe'ye kaçtı lar. Türkistanlılardan on kişi şehit oldu. Beş kişi de yaralandı. Nurgocay Batur ve arkadaşları saat 4'te Delilhan'ları düşmandan ayırıp almış oldular. Çemir şek ırmağı kıyısında Kuvandık Hacı'nın camii vardı. Kou Zi-yan Çin subaylarının en batur en savaşçı bir subayı idi. Bin araba asker ile erzak alıp geliyorlarken, bütün erzak ve silahlar Nurgocay Batur ve arkadaş larının eline geçer. Camiye toplanırlar. Burada Delil han ağlayarak gelip Nurgocay Batur'ın boynuna sarıldı. Yanaklarından öptü. "Senin yaptığın bu emeğin Türkistan halkının ve benim kıyamete kadar unutamayacağım bir hatıra olacak." dedi. Nurgocay Batur'da da, Delilhan'da da haberleşmek için telsiz vardı. Delilhan "Osman Batur'a telsiz gönderdim yarın haber gelecek." dedi. Sabah saat 10 da müjdeli bir haber geldi. Delilhan "bütün askeri toplayıp bu sevinçli haberi size açıklayacağım." dedi. Osman Batur ve general Macik savaşta gösterdiğiniz başarı dan dolayı sizleri tebrik ettiler. Bütün askerin kuman danlığına da Nurgocay Batur'un getirildiğini Delilhan kendi ağzıyla söyledi. Nurgocay Batur da teşekkür etti
Özgürlük Yolu 1 87
ve yalnız kendisinin değil, silah arkadaşlarının başarılı olduğunu söyledi. Orada büyük bir toplantı yapıldı. Sarsümbe şehrini boşaltıp almak gayesi ile burada bir plan hazırladılar. Bu sırada Türkistanlıların atları çok zayıf idi. Altay ırmaklarının taştığı zamanlardı. Bundan dolayı Altay hükumetine bağlı erzak alıp, Kalutan denen Yayla dağa çıkmak orada iki ay at besleyip, kendi askerlerinden üçyüz kişilik bir bölümü Savur dağındaki Cemeney kazasına göndermek ve oradaki milletten asker toplayıp kuvveti artırmağa sek izinci ayın 26'sından sonra Sarsümbe'ye hücum ederek boşaltıp almaya karar verildi. Bu sırada Osman Batur, General Macik, Baturların kararına telgraf gönderdiler. Telgrafta "çok iyi bir karar almışsınız biraz kuvvet lenelim aldığınız kararı tebrik ederiz" diyordu. Burada Nurgocay Batur ve arkadaşları beş gün din lendiler. Beş gün sonunda, Çukur yolu ile Kalutan yay lasına geçmek için yol aldılar bir gün bir gece yürüy erek Çukur ırmağına vardıklarında bir taraftan su yük seldiği için geçecek yer olmadığını gördüler. Kolay geçilebilecek yeri hükumet askeri işgal etmiş idi. Bir gün bir gece savaştılar. O yoldan geçemediler. Dağın eteğindeki Buvırşın ırmağı, Cuvanterek ırmağı geçi dinden geçmek için yola koyuldular. Buvırşın'a geldikten sonra, atla yüzerek ırmağın öteki tarafına geçtiler. Orada ne kadar Çin askerinin olduğunu öğrenmek için buradan yüz asker, Buvırşın kaymakamlığına gönderdiler. Çin askerlerinden iki yüz at alarak tahminen üç bin asker var diye haber getirdiler. Nurgocay Batur ve arkadaşları üç gün bura da kaldılar. Kavken yolu ile Yayladağ Kolutan'a kadar yol aldılar. Kolutan'ın o yolunu geçmek için orası dar bir dağ geçidi idi. O geçidin her tarafını hükumet onlardan evvel tedbir alarak kapatmıştı. Bir gün bir gece yol alarak o geçide geldiler. Oradan yanp çıkmak
88 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
için öğle vakti 12'de üç bölüm olarak hücuma geçtiler. Yolun dar olması, büyük tepelerin hepsi Çinlilerin elinde olmasından dolayı yol açılamadı. Akşama kadar savaştılar. Yüz kadar asker öldürüp, Kasay Batur başkanlığında beş şehit verdiler. Buradan yarıp çıka madıklarından dolayı o akşam tekrar geri döndüler. Şehitlerin cenazelerini Buvırşın ırmağındaki Türkistan lıların mezarlığına koydular. Burada Cılkaydar, Ak molla, Keles başkanlığında 300 askeri at ve azıkını tamamlayıp Savur yolu ile Cemeney'a gönderdiler. Sekizinci ayın 26'sından önce oradaki askerleri toplayıp gelmelerini emrettiler, hepsi de Sarsümbe'de buluşacaklardı. Buvırşın ırmağından tekrar geri geçtiler. Buvır şın'dan, Alagak'a geldiler. Burada bir toplantı yapıldı. Toplantıda bu durumda Sarsümbe'ye savaş açılamaya cağını hücwn etmemek gerektiği Osman Batur'ın yanı na dönüp, atların kuvvetlendirilmesi erzak ve silah temini kararlaştırıldı. Cemeney tarafına gönderilen askerin iki taraftan sekizinci ayın 26'sında Sarsümbe de buluşulmasına karar verildi. Sarsümbe yolu ile Karan ırmağına gelindiğinde, Nurgocay Batur, Hacı Canım han'dan Sarsümbe'deki bütün hükumet adamlarından mektup alıp, Hacı Canımhan'ın damadı Vahit gizli olarak Nurgocay Batur'a gelip "askerlerin ile geri dönüyormuşsun haber aldığımıza göre sen kendin bize gel askerlerin tamamını Osman'ın yanına gönder inançlı adamlarından birkaç kişi ile bize gelip konuş. Sen üç gününü bize ver üç gün içeris ind e bir antlaşma yapalım. Üç gün sonra sen geri gidebilirsin" diye garanti verdi . Nurgocay Batur bunu kabul etti. Delilhan başkanlığında askerin hepsi geri gönderildi. Sarsümbe'nin 13 km. aşağısında Kıran ırmağında bekledikleri sırada, hükumetin süvarileri yerli halktan
Özgürlük Yolu 1 89
topladığı Moğol, Rus, milis askerleri ile birlikte üçbin beşyüz kişi burada onları çevirmeyi planladıklarını Nurgocay Batur haber alınca, Katran isimli bir asker ile kumandana "Ben sizin hükiimetiniz ile kendim görü şeceğim, sizler bizle savaşmayın, savaşı durdurun." diye mektup gönderdi. Sarsümbe vali muavini Canımhan Hacı Çin taraftan idi. Çinliler ile Türkistanlılar arasında arabulu culuk yapıyordu. Delilhan Sukurbayoğlu Rus taraftarı idi. Canımhan Hacı'nın Nurgocay Batur ve arkadaşları na gizlice gönderdiği mektup, Delilhan'ın eline geçti. Bunu anlayan Nurgocay Batur tedbirler aldı fakat mek tubu getirmekte olan Kolduhay Balvanoğlu'nu Nur gocay Batur anlamasın diyerek kurşuna dizmişler. Onların kumandanı Uysüp (Rus), Moğol başkan Bürgücap idi. İki saat içinde onlardan tekrar mektup geldi: "Sizin bizimle gelip görüşme isteğinizi ve teklifinizi kabul ettik. Sarsümbe'ye bekleriz." Bu mektuptan sonra Nurgocay Batur, kırk kişi ile Sarsümbe'ye girdi. Sarsümbe'ye girerken, Nurgocay Batur ve arkadaş larını ikiyüz kişi ile Sarsümbe'nin Emniyet müdürü Li Zi-can karşıladı. Daha sonra Emniyet müdürlüğü binasına gittileı:. Orada kendilerine ayrılan yerde silah ve atlarını bırakırlar. Emniyet müdürlüğü dairesine giderler. Emniyet müdürü ile tanışırlar. Bu Sarsüm be'ye gelen Kau Ch'ou isimli vali ile beraber Altay emniyet müdürlüğüne tayin edilen Dungan4 imiş. Bir saat kadar istirahat edilir. Dinlendikten sonra valiye giderler, vali tarafından kabul edilerek, onunla 4 Dungan= Çinli Müsli.ıman
90 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
görüşürler. Bu vesileyle Altay Kazak Türklerinin ileri gelen başkanlarından ekseriyetinin vali konağında olduğunu öğrenirler. Alen Wang, Töre, Moğol başkanı Tekin Beysi, Vali muavini Hacı Canımhan, Şemsi Veysi, Hacı Nebi Ükürday, Kokonay Teyci, Mukaş Ükürday.. . Bunların başkanlığında valinin önünde toplantı olur. Bunlar Sheng Tu-pan zamanın da göz altına alınanlardan sağ kalan kişilerdi. Nurgocay Batur'u iyi karşılarlar. "Hoş geldiniz, geldiğinize çok sevindik, ama Osman Batur hakika ten hükumet ile anlaşacak mı? Bu kan dökmeğe son verecek mi? Bizi bundan haberdar et." dediler. Nurgocay Batur, onlara verdiği cevapta: Osman Batur'ın hakikaten hükumet ile anlaşacağını, kan dök meye meraklı olmadığını başlarına gelen olaylara sebep olarak ta; Çin liderlerinin yerli halka hiçbir hak tanımadığını ve çok ezdiğini ve sonra komünist rejimi ni yerleştirerek milletin yok olması tehlikesini mey dana getirdiklerini ve Türklerin de bunu görüp onlara karşı savaş açtığını belirtti. .
Vali: "Sheng Tu-pan ülkenizde komünist reji mini uygulamak için sol eğilim vererek, bütün lider lerinizi esir alarak sizleri ezmiş, sizlere zülüm göster miş. Sheng Tu-pan'ı Hsin-chiang (Doğu Türkis tan)'dan alıp merkeze götürdük. Onun rejimini fes hettik. Bu hükumet onun cezasını veriyor. Sizler Çin'e karşı değilsiniz. Sheng Tu-pan'ın uyguladığı komünist rejimine karşısınız. Hükumet ile anlaşır sanız sizin isteklerinizi Çin devleti kabul edecek. Bütün Shin-chiang halkının vekilleri Urumçi'ye toplanıyorlar. Hepsi toplandıktan sonra devletle anlaşacaksınız, sizlerin dediklerinizi Çin devleti kabul edecek" dedi.
Özgürlük Yolu 1 91
Nurgocay Batur; "Ben buraya Osman Batur'un anlaşacağından hiç şüphe etmeyerek geldim. Burada bana verilen üç günlük müddetten fazla kalamam. Üç gün sonra ben Osman Batur'ın yanına giderim. Sizin fikirlerinizi ona götürürüm. Neticeye varana kadar bu işimiz gizli olmalı, ben bu üç günden fazla kalır sam, benim oradaki mal mülküme, sol eğilimli olan ve de bizimle dost olan Moğol askerleri ve Delilhan'lar zarar getirir." dedi. Vali "Siz bugün din leniniz, yann görüşelim." deyince Nurgocay Batur ve arkadaşları orada konak yerlerine giderler. Ertesi gün oradaki Türkistanlıların liderleri Canımhan, Ali Nuvan, Şemsi Mukaş hepsi bir araya toplandılar. Nurgocay Batur'a "Siz Kao Ch'ou-yan ile anlaşıp Osman Batur'ı Sarsümbe'ye getirin. Kau Ch'ouyan'ın fikri Altay vilayetini Osman Batur'a teslim etmektir. Siz buna ne dersiniz" derler. Nurgocay Batur da "Sarsümbe'de 10.000 asker varmış başka kazalarda da hepsi hepsi 20.000 asker kalmış. Bunların bir kısmı yerli halktan partizan. Biz bu askeri nasıl olsa yok edip Altay halkını teslim alabilecek kudretteyiz. Bu sizlerce malumdur. Köktogay, Çingil, Sartogay, Dabısın Tünkü, Beytik'te yığınak yapan hükumet askerinin ekseriyeti yok oldu.
Bağımsız "Altay Cumhuriyeti"nin Doğuşu Birazı da geri çekildi. Perişan olarak hükume tine gitti. Bu tarafın yolu tamamen kesildi. Şimdi Savur tarafından gelen yolu biz kesmiş durumdayız. Sizlere artık hükômetinizden kuvvet gelemiyor. Bu bakımdan Kau Ch'ou-yan'ın fikri yani kan dökülme den Osman Batur'a teslim etmek istemesi çok yerinde bir karar. Bunu ben de kabul ediyorum. Osman Batur da kabul eder." diye cevap verir. Sheng Tu-pan'ın ge nerallerinden olan general Wang Si-chan, Moğolistan yoluyla silahları ile birlikte Çin'e dönmeyi düşünüyor-
92 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
du. Kao Ch'ou-yan askerlerinin silahlarını Osman Batur'a teslim edip, onun müsaadesi ile Çin'e dönme fikrini kabul ediyordu. Kau Ch'ou-yan, Canımhan ile görüştükten sonra Wang Si-chan ile fikir alışverişinde bulundu. Wang Si-chan bunu kabul etmedi, anlaş mazlık çı�?· Bundan dolayı ona vaad edilen üç gün gecikti. Uç günde Nurgocay Batur dönemedi. Canırnhan da kesin bir cevap getiremedi. Aradan sekiz gün geçti, sekiz gün sonra Nurgocay Batur'a Osman Batur'dan haber geldi. Askerler Osman'ın yanına vardıkları zaman, Nurgocay Batur'u bekleyen Osman Batur aralarında onu göremeyince meraklandı. Osman Batur, "Nurgocay nerede" dedi. Çin'e gittiği meydana çıkh. Oradaki liderler Osman Batur'a sen mi gön derdin" diye sordular. Osman Batur evet dese, Osman Batur'la, Nurgocay Batur arasındaki gizli anlaşma meydana çıkacaktı. Bu sebeple O "hayır" demiş. Moğolistan hükumeti, Nurgocay Batur'un ve maiye tindeki askerlerin mülküne el koymuş, aldıkları hay vanları Moğolistan'a götürmüşler. Nurgocay Batur'un maiyetinden 1 7 lideri de götürüp cezalandırmak istemişler, Osman Batur mani olmuş." Nurgocay Batur'un mallarını aldınız, peki onları silahların karşılığı olarak size veriyorum. Adamlarıma dokun mayınız, onları cezalandırmak benim hakkımdır." diyerek onları kurtarmış. Sonra da cezalandırmış gibi göstererek serbest bırakmıştır. Bu karışıklıkta Süleyman Batur, San Bay Zengi on beş askerle canlarını kurtarıp kaçarak, Sarsümbe'ye geldiler. Dört kişi ile Sarsümbe'ye kaçan Nurgocay Batur'un kardeşi Kamil ve Hacı Bay, Wang Si-chan'ın askerlerinin eline geçmişler ve şehit olmuşlar. Süley man Batur geldikten sonra, Baturlar Hacı Canırnhan'ı çağırdılar. Hacı Canımhan geldi ve Hacı Canırnhan'la görüştüler. "Çin hükumeti ile Osman Batur arasında ki sağlam elçi sizsiniz. Biz Çin'e inanmıyoruz, siz Türkistan'ın ileri gelen, dindar bir adamı olduğunuz
Özgürlük Yolu 1 93
için sizin sözünüze inanıyoruz. Siz bize Kao Ch'ou yan ile beraber üç gün içerisinde anlaşacağız diyerek, yemin ederek damadınızı elçi gönderdiniz. Biz de size inanarak buraya geldik. Üç gün içerisinde hal olmadı, bütün zarar bize geldi. Biz bu zararla da mahvolmayız. Osman Batur'un Çin'le anlaşma fikrini yerine getireceğiz, siz Kau Ch'ou-yan'a söyleyiniz. Şimdi bize ne fikir verecek" dediler. Canımhan Hacı onlara dedi. "Peki sizlere de yazık oldu. Bu kadar ağır yük yüklendiniz. Millet için çalışan insanlara böyle şeyler olabilir. Ben de bu işte aldatılmış gibi görünüyorum. Bundan sonra fikirleriniz ne? Bana söyleyin." O arada Süleyman Batur'la beraber Nurgocay Batur da geldiler. "Burada gördüğümüze göre sizlerin komünist rej imleriniz kalkmamış. Sheng Tu-pan'dan kalan rej imi devam ettiriyor sunuz. Sizlerin bu hareketlerinizden burada bizimle anlaşacak bir yol, demokratik bir eğilim göremedik. Sizler de sözlerinizde durup durumumuzu merkeze iletiniz. Bizim buraya gelip tamamen Osman Batur'un fikrini söylediğimizi, Kao Ch'ou-yan'ın Osman Batur'la anlaşma fikrini Wang Si-chan'ın kabul etmediğini; üç günde anlaşırız denilen işin bozulduğunu merkeze iletin" dediler. Canım-han Hacı bu sözü alıp, Kao Ch'ou-yan'a gitti. Bir saat sonra geri geldi. Canımhan Hacı "Sizler Süleyman, Nur gocay Osman Batur'dan gelen Türkistanlılardan askerlerden hepiniz bir adam tayin edip Kao Ch'ou yan ile görüşünüz." dedi. Orada bulunanların hepsi aralarından Nurgocay Batur'u tayin etti. Canımhan Hacı, Kao Ch'ou-yan'a telefon etti. "Nurgocay Batur ile görüşeceksiniz. Nurgocay Batur konuşulanları size anlatacak", dedi. Nurgocay Batur ertesi günü saat onda Kao Ch'ou-yan ile görüştü.
94 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Görüşme tercüman vasıtası ile oluyordu. Nurgocay Batur, genç tercümanın kendi söylediklerini aynen ter cüme etmediğini gördü. Uzun zaman orada bulunan eski liderler ve tercüman Çinlilerden çok çekiniyor lardı. Nurgocay Batur'un hakaret edici sözleri onları heyecanlandırdı. Tercümana niye aynen tercüme etmediğini sorunca tercüman "edemem" diye cevap verdi. Kao Ch'ou-yan konuşmalardan bir şey oldu ğunu anladı ve Nurgocay Batur'a ne istediğini sordu. Nurgocay Batur başka tercüman isteğini söyledi. "Kimi istersen o tercümanlık etsin" dedi. Yaşlı, cesur bir Türkistanlı olan Mukaş tercümanlığı üzerine aldı. Nurgocay Batur'un hakaretlerini daha da fazlalaştı rarak tercüme etti. Kou Ch'ou-yan "Sözleriniz doğru, istekleri nizde haklısınız, ben kabul ediyorum. Fakat tek başı ma elimden bir şey gelmiyor. Wang Si-chan anlaş maya mani oldu. Ben şimdi merkeze telgraf çeker 48 saat içinde size cevap veririm" dedi. Merkezden 24 saatte cevap geldi. Çinliler anlaşmak üzere Türkistan lıları uçakla Urumçi'ye aldırmak istediler. Bundan önce Nurgocay Batur'un, Osman Batur'la görüşmesini ve fikirlerinde değişiklik olup olmadığını sordular. Nurgocay Batur da Osman Batur'un fikirlerinde değişiklik olmayacağına dair Çinlilere teminat verdi. Türk heyeti, Nurgocay Batur, Süleyman Nebi yüzbaşı ve Süleyman'ın oğlu olarak hazırlandılar. Türkistanlılar Urumçi'ye Canımhan Hacı'nın da gelmesini Kao Ch'ou-yan dan istediler. Çinliler bunu kabul ederek, Canımhan Hacı, Alen Wang da gitsin dediler. Sekizinci ayın, beşinci günü saat 9'da uçağa bindiler. Türklerin bindiği aynı uçağa Kau Ch'ou-yan' ın hanımı, kızı, Hi lu-chian isimli emniyet müdürünün hanımı da bindi. Bir saat 55 dakika uçarak Urumçi' deki Altıağaç havaalanına indiler. Havaalanında
Özgürlük Yolu 1 95
onları oradaki Türkistanlılar ve Zekeriya binbaşı, Salis Niğmet ve hükumet liderleri karşıladılar. Yang Che chun onları sarayına götürdü ve oraya yerleştiler. Üç gün sonra Sheng Tu-pan'ın yerine merkezden tayin edilen Wu chu-hsi Türkleri çağırıp misafir etti. Wu chu-hsi "Sizler Osman Batur tarafından elçi olarak
geldiniz, biz çok sevindik. Sincan'daki savaşın ilk başkanı olan Osman Batur'dan elçi gelmesi bizim için iyi oldu. Sizlere karşı çıkmış olan Sheng Tu-pan'ı merkeze aldık. Rejimini feshettik. Şimdi biz kendi başımıza değil Çin devletinin demokrasi yolu ile halkınıza istediklerinizi vererek anlaşalım düşün cesindeyiz. Sizlerden evvel Kumul valisinden gelen Alhnbek Coyan, elçi Adırbay, Buğratay oğlu Kabin Teyci, Kaşgar'dan ve Hoten'den Aksu'dan gelen elçi ler Aşımda Molla, Seyda Molla, Ömer Molla başkan lığında vekiller geldiler. Sizleri de Altay elçileri olarak onlarla tanıştıracağız" dedi. Burada Nurgocay Batur ve arkadaşları bir konuşma yapmayarak sadece geldiklerini bildirdiler. Çinliler Türk heyetinin birkaç gün dinlendikten sonra bütün Shin chiang (Doğu Türkistan) ülkesinin askeri baş kumandanı olan Sung Hsi-len adlı general ile görüşeceklerini ve Osman Batur'un ve Türkistanlıların isteklerini ona söyleyecek lerini belirttiler. Nurgocay Batur ve arkadaşları burada bir hafta dinlendiler. · General sung Hsi-lien, Çin-Japon savaşında sekiz sene Çin ordusunda kumandanlık yapmış, sonra Türkistan isyanlarını bastırmak fikriyle oraya gelmişti. Wu Chu-hsi sivil vali idi. Fakat Türkistan savaş içinde olduğu için asıl idare Sung Hsi-len'i elindeydi. Osman Batur ve arkadaşlarının isyanını kuvvetle bastırabile ceğini zannediyordu. İşte Türklerin görüşecekleri kişi böyle bir insandı. General haber göndererek, önce Nurgocay Batur ve Süleyman Batur ile teker teker
96 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
görüşmek istedi. Nurgocay Batur ve arkadaşları bunu kabul etmediler. Çinli general hepsi ile birden görüş meye mecbur oldu ve Osman Batur'un savaş sebepleri ni sordu. Nurgocay Batur ve arkadaşları Çinlilerin yap tıkları mezalimi anlatarak yüzlerine vurdular ve hakaret ettiler. General merkezle haberleşti. Çin hükumeti isyancılarla anlaşmak fikrinde idi. General de Osman Batur ve arkadaşlarının isyanını kuvvetle bastıramaya cağına kanaat getirmişti. Ch'an Kai-shek, Vali ve gene rali merkeze aldırdı. Yukarıda anlatılan plan gereğince, Keles Batur, Çılkaydar Batur, Harib bay, Mukay yüzbaşı 3.000 süvari ile Savur yoluyla Sarsümbe'ye geldiler. Bunları haber alan Wang Hsi-chan plandaki Moğolistan yoluy la gitmeğe hazırlanıp yola çıkmış. Osman Batur'un yanındaki askerler, Savur'daki asker ile anlaşmış oldukları yollardan geldiler. Sukurbayoğlu Delilhan, Kapas Batur, başkanlığında 4.000 asker Uşilik yolun dan gelerek Wang Hsi-chan ile karşılaştılar. Diğer gelenlerle birlikte onları çember altına aldılar. Orada savaş başladığı zaman Wang Hsi-chan karşı gelemeye ceğini anladı. Yanındaki 10.000 askeriyle birlikte kayıt sız şartsız Osman Batur'a teslim oldu. Böylece bütün Altay Dağı Çin askerinden temizlenmiş olup, Altay özgürlüğüne kavuşmuş oldu. Dokuzuncu ayın 6'sında Osman Batur, merasim le Altay halkının savaşı kazandığını, gayesine ulaştı
ğını bunun yalnız Altay vilayeti değil, bütün Türkis tan'ın istiklali için açılan savaş olduğunu, anlaşma yapıldığı zaman bütün Türkistanlıların fikri ile anlaşa cağını, Çin hükumeti Türkistan halkının isteğini yerine getirmezse Türkistan halkı istiklalini kazanana kadar savaşa devam edeceğini ilan etti. Dostu ve komşu
Özgürlük Yolu 1 97
Moğolistan hükumeti, Altay halkı hürriyetine kavuştu diye sevindi. Altay hükumetinin başkanı olarak Osman Batur'u tanıdı. Sarsümbe'de, Sovyet Rusya'nın kon solosu vardı. Dış devlete ait olduğu için ona kimse dokunmamıştı. Konsolos da Osman Batur'a "Sizin
Altay başkanı olduğunuzu, hürriyetinize kavuş tuğunuzu ve hür Altay Cumhuriyetini tanıdık." dedi. Delilhan, Rus konsolosu ile işbirliği yapıyordu. Ruslar Konsolos ile Delilhan'a tesir edip, onun vasıtası ile de Türkistan halkını kandırmağa çalışıyordu. Rus silahı da, Moğolistan yolu ile geliyordu. Altay başkanı Osman Batur ve İli başkanı Ali Han Töre bunların farkındaydı. Türkistan kuvvetleri bu kadar iyi duruma geldikten sonra işi yarı yolda bırakıp, bu sefer Ruslara esir olmak istemiyorlardı. Kuvvetleri ile Çaveşek'e kadar yürüdüler. Orasını boşalhp aldılar. Çaveşek'de, Çin idaresinde olan Türkistanlılar da savaşa iştirak ettiler. Ali Han Töre ve Osman Batur kuvvetleri git tikçe büyüyordu. Bu savaş büyüdükçe merkez çok heyecanlanıyordu. Merkez bir taraftan savaşı bastır mak için yüz bin atlı asker ile Çinli müslümanlarından Düngan generali Ma Chun-chan'ı gönderdi. Bir taraftan anlaşma yapmaya çalışıyordu. Bu sıralarda Japonya'ya atom bombası atılmış, Japonlar teslim olmak zorunda katmışlardı. Çinliler bunu da lehte propaganda vesilesi olarak kullandılar. "Bizimle
dokuz senedir harp eden koca Japon hükumeti muvaffak olamadı, sizler mi olacaksınız." diye Nurgocay Batur ve arkadaşlarının maneviyatını boz maya çalışıyorlardı. il. Dünya savaşının sona ermesi ve bilhassa Japonların mağlup oluşu, Türkistanlıların çok aleyhine olmuştu. Çinliler şimdi bütün askerlerini Osman Batur ve arkadaşlarının üzerine gönderecekti.
98 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Altay, İli, Çaveşek üç vilayet askeri birleşerek merkezini İ li tayin edip, Doğu Türkistan olarak Saran yolu ile Manas'a kadar geldiler. Bunlar Manas'a geldik leri zaman Urumçi hükumeti Urumçi'ye baskın yapa caklarından korkarak durumu merkeze bildirdiler. Merkezden (Çin devleti) Dışişleri bakanı danışmanı Yan Kan-tsao general Chang Chu-chun Urumçi'ye geldiler. General Chang Chu-chun, Yan Kan-sav, Doğu Türkistan halkının istediğini verip, anlaşmak üzere merkezden emir alıp gelmişler ... Geldikten üç gün sonra, Osman Batur'un elçileri diye Nurgocay Batur ve arkadaşlarını çağırdılar. Hacı Canımhan, Süleyman
Batur, Nurgocay Batur, Sanbay Altay elçisi olarak Alen Wang, Kaduvan hanım, Aşim Damolla, Seyada Molla, Altınbek Coyan.. o zaman her vilayetten gelen elçiler davette bulundular. Bu davette Chang Chu chun'un "Türkler'e anlaşmak için Çin devleti olarak sizlere bir hak tanıyacağız, sizlerin halk olarak ve savaşı yürüten Osman Batur olarak maksadınız ne? Sizler kime karşısınız? Bütün Çin devletine mi karşısınız? Hsin-chiang (Doğu Türkistan)'a komünist rej imi kuran Sheng Tu-pan'a mı karşısınız? Biz Çinliler büyük demokratik devletiz. En modern silahlar ile savaşan Japonya bile bugün bize teslim oldu. Sizleri de askerle bastırmak istemiyoruz. Anlaşma ile halletmek istiyoruz." dediler. Türkistan milleti "Toprak bizim, millet bizim bizler uzun zamandan beri sizinle zaman zaman savaşıp istiklal isteyip durduk. Çin devletinden gelen liderler istik lal isteğimize kulak asmadılar. Askeri kuvvetlerle bastırıp milletimizi çeşitli boylara ayınp, birbirine düşürüp okutmadan askere almadan karanlıkta bırakıp çok ezdiler. Bilhassa 1933 senesinde Türkis tanlıların istiklal savaşını bastırarak başa kumandan olarak geçen Sheng Tu-pan Türkistan milletini 14 .
Özgürlük Yolu 1 99
parçaya bölerek birbirine düşürerek komünist rejimi yürütüp, halkımızın bütün hürriyetini yok edip, İslam olan dinimize de kastedip liderleri, hocaları ileri gelen adamları yakalatıp kimini öldürdü, kimini hapse attı. İnsanlığa yakışmayacak işkenceleri yap tığından dolayı biz bu sıkıntıya dayanamayıp karşısına çıktık. Bu işkencelere son verilip istiklali miz verilirse biz anlaşırız." dediler. Sonra general Chang Chu-chun "Bu toplantıda Hsin chiang (Doğu Türkistan)'ın 10 vilayetinden 8 vilayetin elçisi olarak gelmiş bulunuyorsunuz. İlk evvel savaş açan ve bu işe başlayan Altay vilayetinden Altay halkı ve Osman Batur'un elçisi sizler de gelmiş bulunuyor sunuz. Biz Çin devleti olarak anlaşmak istiyoruz. Şimdi burada olmayan İ li, Çaveşek elçileri gelecekler (bunlarla da şimdi temas halindeyiz bunlar da gele cekler) sizlerin öz halklarından olan eski liderlerden merkezde bulunan Mesut Sabri (Baykuzu), Mehmet Emin (Buğra), İsa Yusuf (Alptekin) de buraya gele cekler, bu işi anlaşma ile halledeceğiz." diye sözlerini bitirdi. Ali Han Töre ve Osman Batur'un askerleri Manas'a kadar gelmişti. Manas deryasına geldik lerinde, Birleşmiş Milletler, Amerika, İngiliz, Rusya, Çin, devletlerinin bayrağını dikerek ateşkes ilan ettik lerini gördüler. Onlar da ateşkesi kabul ettiler. İli, Çaveşek'ten elçi gönderdiler. Bunlar onbirinci ayın sonlarına doğru geldiler. İli'den, Ahmetcan Kasimi, Rahmet'den, Çavüşek'den, Ebilkayir Törö, Urumçi'ye geldiler. Ahmetcan, Nurgocay Batur'la görüştü. Ona "Sen Osman Batur'un Altay halkının elçisi sayılmazsın, asıl elçiler biziz senin burada konuşmaya hakkın
100 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
yok" dedi, hakaret etti. Aslında Nurgocay Batur savaşırken Osman Batur ile gizlice görüşmüş, kısa bir müddet için gelmişken uzun zaman Urumçi'de kalmaya mecbur olmuşhı. Çin hükumeti de Nurgocay Batur'u elçi olarak kabul etmişti. Nurgocay Batur vaziyeti izah etti. Nurgocay Batur "Ben burada yalnız Altay'ın değil, bütün Türkistan halkının menfaatleri ni savunuyorum, birlikte anlaşalım. Bu hepimizin menfaatinedir." dedi. Ahmetcan yumuşadı. Yalnız Osman'dan belge istedi. "Başka türlü onu temsil ede mezsin." dedi. Osman ile irtibat kurmak çok zordu. Nurgocay Batur Altay'da afyon ticareti yapan bir Çinli Düngan ile Osman'a haber gönderdi. Sekiz gün sonra gelen habere göre, Osman, Nurgocay Batur'u yanına çağırıyordu. Çinli liderlerle de toplanıp görüştüler. General meselenin bir an önce halledilmesini çok isti yordu. "Nurgocay sen cesur adamsın, milletin için her şeyi yaparsın" diyerek pohpohladı. Nurgocay Batur iki arkadaşı ile gayet iyi atlarla yola çıktılar. Üç gün üç gece yol gittikten sonra Kanoba kışlağında Kapas Batur ile görüştüler. Oradan Osman Bahır'un damadı Öbiş tan'a durumu anlatıp Osman Batur'a gönderdiler. Dört gün sonra istenilen mektup ve haber geldi. Osman Batur, "Nurgocay Batur benim iyi arkadaşımdır. Nurgocay Batur, Süleyman Batur, Canımhan Hacı, Sanbay, Altay elçileridir." diye yazıyordu. Yalnız bir ricası vardı; Osman Batur'un yanında 350 kadar Moğol memuru bulunmaktaydı. Bunlar Osman Batur'u devamlı kontrol ediyordu. Aleyhlerine bir hareketini gördükleri takdirde Osman'ın hayatı tehlikeye girecek ti. Bu sebeple bu mektubun gizli kalması şarttı. Bu mektuba çok sevinen Çinliler onun isteğini kabul ettiler, Nurgocay Batur'a "Moğolistan'a elçi gön
derip, Türkistan'daki memurlarınızı geri çekin,
Özgürlük Yolu 1 101
ilerde bizim elimize geçerlerse, neticeden mesul değiliz, diyeceğiz. Sen tekrar gidip Osman Batur'a haber ver dikkatli olsun." dediler. Nurgocay Batur tekrar aynı yol ile gidip, Osman Batur'u durumdan haberdar eder. Çin elçisi Moğolis tan'a gittiği zaman, Moğol hükumeti, "orada memuru
muz yok. Ama araştıracağız, varsa çağıracağız." demişler. Hemen ertesi gününde telgraf çekerek memurları geri almışlar. Osman Batur hazırlıklı olduğu için bir şey olmamış. Nurgocay Batur ve arkadaşları bunları sonradan Osman Batur'dan öğrenirler. Bu hadiseler 1 946 senesi onbirinci ayı içinde olmuştur. Sonra, Osman Batur'un doğrudan doğruya mil liyetçi Çin ile anlaşmasına, Şükürbayoğlu engel olup kendisi Çaveek ile birleşerek sol fikirleri yürütmek iste mektedir. Osman Batur ve Ali Han Töre, halkı demokrasi yolu ile ilerletmek ve haklarını milliyetçi Çin'den yine demokrasi yolu ile aramak istiyorlarlardı.
Yol Aynmı: Çin ile Rusya Arasmda Bu sırada İli'de bulunan Ali Han Töre gizlice kaçırılır.5 Bu olay üzerine, Urumçi şehrindeki Türkis tan liderleri ve Çin hükumeti, Osman Batur'un da bu şekilde kaçırılabileceği endişesiyle, Nurgocay Batur'a "Osman Batur'la olan samimiyeti dolayısıyla" Osman
5 Oğlu Kutlu Han'dan naklen; ' 1 6 Haziran 1 946'da göreve giderken makam arabasında her zaman yanında bulunan korumaları tarafından Stalin'le gizli görüşme bahanesiyle kaçırıldı. Özel bir uçakla Taşkent'e indiler. İki yıl orada kaldı. Bu arada kendisine iyi davranıldı. Kendisi çeşitli bahanelerle oyalandı. Türkistan'da soranlara da merak edilecek bir şey yok, dinleniyor, tedavi edili· yor gibi cevaplar verildi."
102 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Batur'un yanına gitmesini teklif ederler. Nurgocay Batur çok tehlikeli olan bu yolculuğu, orada bulunan Türkistan liderleri ile; Hacı Canımhan, İ sa Efendi ( İsa Yusuf Alptekin) ve Kaduvan hanım dahil birkaç kişi ile görüştükten sonra kabul etti. Oradaki hükumet başkanı Chang Che-hcı; Nurgocay Batur'u, Hacı Canımhan'ı, Türkistanlı Salis'i, Zekeriya Tancan'ı, Burhan Şehidi'yi ve daha birkaç li deri hep beraber makamına davet ederek onlarla konuşur. Chang Ch.e-chi; " İ li'nin başkanı Ali Han Töre kaçırıldı. Altay ihtilal Başkanı olan Osman Batur da kaçırılacak, Osman Batur'un sağ kalması hem bizim Çin hükumeti için, hem de siz Türkistanlılar için çok gerekli. Osman Batur komünist rejimine şiddetle karşı koyan bir şahsiyet, Batur, onu sizler dikkatle koru malısınız. Siz, Altay Türkleri birbirinize çok bağlı bir milletsiniz. Bunun delili olarak arkadaşınız Nurgocay Batur'u gösterebilirim: O, hem bizim hükumetimizin hem de sizlerin tekliflerinizi kabul ederek, tehlikeli bir zamanda Osman Batur'un yanına gitmeyi kabul etti. Ben onun Baturluğunu çok beğendim ve takdir ettim." diyerek Türkistanlılarla iltifat ederek konuştu. Chang Che-chi, daha sonra Nurgocay Batur'un at, silah, erzak ve diğer ihtiyaçlarını eksiksiz olarak temin ederek onu uğurladı. Nurgocay Batur, Dögdür ve Cünis adlı iki Türkistanlı arkadaşını da yanına alarak yola çıktı. Komünizm taraftarı olan Delilhan, Nurgocay Batur'u Osman Batur'la görüştürmek istemez. Birkaç arkadaşı milliyetçi Çin tarafından kandırılmış olan Nurgocay Batur'un da milliyetçi Çin'den yana oldu ğunu sanıyorlardı. Delilhan bu sebeple, Nurgocay Batur'un yoluna asker çıkarır. Bun.u duyan Kapas Batur da askerleri ile aynı yere gelir. iki taraf birbirine ateş açmak üzeredirler. Ortada kalan Nurgocay Batur;
"Bizler milliyetçi Çin'le ve komünistlerle savaştık,
Özgürlük Yolu 1 103
zayıfladık. Bir de birbirimizle savaşıp, parçalanma yalım." der. Çatışmadan vazgeçilir, fakat Nurgocay Batur'u esir ehnek isterler. Buna itiraz eden halk "O kendisi geldi, onu esir edemezsiniz. O serbest olarak Osman Batur'la görüşmelidir." dediler. Nurgocay Batur bu arada gizlice Kapas Batur'un adamlarından birine; Canımhan Hacı, Alen Wang, Tancan Türkistan, Zekeriya Tancan, sekreter Salis, Kaduvan Hanım, Süleyman Batur ve Sarıbay Zengi'nin mektuplarını verir. Osman Batur'a götürmesini ister. Bu mektupların içinde Çin hükumeti adına Chang che chı'run da mektubu vardı.
Türkistanlıların mektubu şöyle özetlenebilir: "Nurgocay Batur ve Süleyman Batur sizin kendi arkadaşınız ve vekilinizdir. Halk tarafından vekil olan biz Hacı Canımhan ve Sanbay Zengi Türkistan lıların sembolik olan 11 maddeli muhtariyetine imza veren sizin kendi vekillerinizden olarak ve aynı zamanda buradaki Türkistan davasını yürüten mil liyetçiler olarak arkadaşınız Nurgocay Batur'u size gönderiyoruz. Her şeyi ondan öğrenirsiniz, onun vasıtasıyla Urumçi ile bağlantı kurabilirsiniz." Çin hükumetinin mektubu ise şöyle idi: "Biz Çin devleti olarak; dış devletlerden Amerika, İngiliz ve Rus temsilcilerinin önünde 11 maddeli bir anlaş ma imzalamıştık. Bu anlaşma ile, kendi milletlerini kendileri idare etsin diye, Türkistan'ın iç muhtariye tini tamamen Türkistanlılara verdik. Sizin vekil gön derdiğiniz Nurgocay Batur'u size gönderiyoruz. Şu anda bizim Çin devletinden size memur gelemiyor. Sizin yanınızda bulunan bir takım sol eğilimli kim seler, bizim gönderdiğimiz elçiyi kabul etmediler. Bu sebeple biz, arkadaşınız ve vekiliniz olan Nurgocay Batur'u size ve halka bir vekil olarak gönderiyoruz, Sayın Osman Batur, sizi Rus devleti ve Moğolistan'da
104 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
vali (Kuburnatır) diye tanıyorlar. Çin devleti ise sizi ''Türkistan'ın en büyük kahramanı, Batur'u" olarak tanıyor. Sizin isteğinizi yerine getirmeyi kabul edi yoruz. Siz yalnız Türkistan'ın bir kahramanı değil, komünist rejime karşı çıkan milliyetçi Çin'in de bir kahramanı sayılırsınız." Nurgocay Batur'un verdiği mektupları gön derdiği adam, Osman Batur'un eline verir. Nurgocay Batur ise, Delilhan ve Kapas Batur'un adamları ile birlikte Altay şehri Sarsümbe'ye doğru yola çıkmıştır. Türkistanlıların kışlak yeri olan Buvrıl togay ırmağı kenarındaki, Kara Bulgun köyüne gelir ler. Keşibay Zalın onları evinde misafir eder. Orada köy ağası olan halk liderlerinden bir kaçı; Kasen Zengi, Çağatay Zengi, Müşteri Zengi, Hacıbay Zengi, Begecay Zalın ve Zel Zengi, Nurgocay Batur'la görüşmek için gelirler. Bunlar Çin hükumeti ile nasıl anlaşıldığını, bu anlaşmanın kendilerine ne gibi haklar tanıdığını, savaşa nasıl son verildiğini, anlaşmanın mahiyetini öğrenmek istiyorlardı. Nurgocay Batur, bunlara komünist Sheng Tu-pan hükômeti'nin feshedildiğini, demokratik milliyetçi Çin'in 1 1 maddelik anlaşma ile Türklere, Türkistan'ın muhtariyetini tanıdığını anlatır. Halkın bu habere karşı gösterdiği büyük sevinç karşısında, Nurgocay Batur "Ezilen milletimiz, az olsa
da verilen hakka çok bir şey verildi gibi razı oluyor lar." diye düşünür. Orada bulunanlar Nurgocay Batur'a "Seni Sar sümbe'ye göndermeyelim. Sen burada, halk arasında dur. Yahutta Urumçi'ye geri git. Eğer, Sarsümbe'ye gidecek olursan Delilhan seni hapse atar." dediler. Halkın kendini bu derece sevdiğine ve bu fikri verdiğine çok sevinen Nurgocay Batur; "Ben nasıl olsa
Özgürlük Yolu 1 105
Osman Batur'a giderim. Ben, milletim için canımı, mülkümü feda eden bir kimseyim. Eğer Osman Batur'un himayesinden uzak kalır da, hapse atılacak olursam; beni hapisten kurtaracak talebi Sarsümbe hükumetine sizler yapınız." der. Nurgocay Batur'dan bu cevabı alan liderler, hemen bir mektup yazıp, orada hazır bulunanlara imzalatarak, bu mektubu bir adamla Osman Batur'a gönderirler. Nurgocay Batur, ikinci ayın yirmiikinci günü Sarsümbe'ye gelir. Sabah saat 9'da şehre girerken Canımhan'ın oğlu Delilhan (Canaltay) yanında dört kişi ile beraber karşılar. Nurgocay Batur, Urumçi'den babasının yanından geld iği için, babasının nasıl olduğunu sormak, Urumçi'de olup bitenleri öğrenmek gayesi ile yol üstünde onu karşılamıştır. Şükürbayoğlu Delilhan bunu bilseydi onun Nurgocay Batur'la görüşmesine mani olurdu. Bunun siyasi bakımdan bir çok sebepleri vardı. Delilhan'm babası Türkistan istik lali uğruna çalışan Esim han, Irıs Han zamanında da Sheng Tu-pan hükumeti ile Türkler arasında aracılık yapan Canımhan Hacı idi. Osman Batur devrinde de milliyetçi Çin ile aracılık yapan Canımhan Hacı olduğundan dolayı, Altay daki sol eğilimli Şükürbay oğlu Delilhan ve onun taraftarı olan liderler Canımhan Hacı'nın oğlu olan Delilhan'ın (Canaltay) Nurgocay Batur ile görüşmesini istemezlerdi. Onun için O 'da bir bahane ile yol üstünde Nurgocay Batur ile görüştü. Birlikte Neşendik Karakoluna geldiler. Karakol başkanı Tesdenbey Balvan, muavini İ lelik Özbek Mukambedip idi. Nurgocay Batur ile birlikte Canım han oğlu Delilhan'da (Canaltay) karakola girdi. Komiserin kendisini kabul etmesini beklerken, fırsat tan istifade, Urumçi'de gördüklerini teferruatı ile '
106 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Delilhan'a anlattı. Çin devleti ile yapılan anlaşmanın çeşitli bölümlerini, babasının milliyetçi Çin tarafından çok sevildiğini, babasına Osman Batur ve arkadaş� larının emeklerinin neticesi olarak yüksek bir mevki verildiğini - ki bu Kazak Türklerine verilen en yüksek mevki idi- Türkistan'ın maliye bakanı - Çin'ce ismi ile Sai chin-tin'in- T'in-chan'ı olduğunu anlath. Tahmi nen iki saat sonra polisler, Delilhan'ı Nurgocay Batur'dan ayırdılar. Sonra Neşendik muavini Muham betip, Nurgocay Batur'u sorguya çekmeye başladı.
- "Sen buraya niçin geldin?" diye sordu. Nurgocay Batur: "Ben Altay halkının, Türkis tanlıların vekili olarak Urumçi'ye gittim. Esim Han, Ins Han, Osman Batur istiklal savaşının kahraman larının ve liderlerinin halk askerinin ben de bir savaşçı kumandanıyım. Bundan dolayı halk için Urumçi'ye elçi olarak gittim ben yalnız değildim. Osman Batur'un can arkadaşlarından Süleyman Batur, bütün halk için devletinin arasına elçilik yürütüp iş beceren Canımhan Hacı, bir boy Türkis tanlıların lideri Sanbay Zengi var. Nurgocay Batur Süleyman Batur, Canımhan Hacı, Sarıbay Zengi Altay vilayetinden elçi olarak anlaşma yaptılar. Bundan dolayı Nurgocay Batur bütün Altay halkı için hem Çin tarafından hem de oradaki Türkistan liderleri tarafından elçi olarak geldi. Nurgocay Batur Osman Batur ile Şükürbayoğlu Delilhan ile görüşecek. "Altay halkı ve bütün Türkistanlılara bu anlaşmayı ve bize hak tanıdığını birer birer anlatacağım" dedi. O zaman Muhammedip eliyle masaya vurdu: "Hayır biz seni millet elçisi olarak tanımayız. Altay halkı İ li'ye bağlıdır. Altay lideri Osman Batur, Delilhan İ li'den ayn değil. İ li, Çaveşek birbirine bağlı Doğu Tür kistan'dır. Sen, milleti Canımhan Hacı'nın aracılığı ile milliyetçi Çin'e kaydırmak istiyorsun. Seni biz elçi di-
Özgürlük Yolu 1 107
yerek kabul etmiyoruz. Sizin yeriniz hapishane" di yerek Nurgocay Batur'u iki ırmağın arasındaki bir numaralı hapishaneye götürdü. Elinden her şeyini aldılar. Yirmiyedi gün sorguya çektiler. Yaphğı her şeyi anlattırdılar. Osman Batur Nurgocay Batur'un hapsedildiğine çok sinirlendi. "Onu hapisten çıkarın" dedi. Bu konuda uzun uzun münakaşalar olmuş, Nurgocay Batur'un yeğeni Edil Han Bey de liderler dendi. Şükürbayoğlu Delilhan onu da kandırmıştı. Osman Batur bunu bilmediği için "karan Edil Han versin." demişti. O da her iki tarafı da kırmak istemediği için " Üç ay hapis yatsın." demiş. Osman Batur buna çok sinirleniyor ama bir şey diyemiyor. Hapiste her gün Nurgocay Batur'a bir kişilik yiyecek, içecek ve yakacak devlet tarafından verildi. Her günde başını çuvalla örterek alıp götürüp sorguya çekiyor lardı. Hapisliğinin üçüncü günü hapishane kapısı açıldı. Birisi gelerek Nurgocay Batur'un başına bir çuval sardı. "Neşendik'in evine götüreceğim." dedi. Başı kapalı olarak yürümek çok zahmetliydi. Nurgocay Batur kör gibi basarak karanlık bir yere girdi. Yanındaki Nurgocay Batur'un başından çuvalı aldı. önündeki bir kapıyı açtı. Açılan kapıdan girdiler. Orada ışık yandı Kurulu bir masanın dört tarafında dört adam oturuyorlardı. Hepsinin elinde kağıt kalem hazır, arakadaki bir koltukta Neşendik Tesdenbey Balvan oturuyorlardı. Nurgocay Batur da gelip masa nın ortasına oturdu. Karşısına Mahammedip geldi. "Sen buraya niçin geldin" diyerek önceki sözünü tekrarladı. Nurgocay Batur o zaman çok sinirli, kızgın, tıkanık durumda idi. Muhammedip'in İli şehrinde memur olarak durduğu zaman Shang she-tsai hükumetinin en solcu insanı olduğunu o zaman da şikayet edip tutuklattığı halk liderlerine çok zarar getiren bir insan olduğunu Urumçi'deki Burhan Şehidi, Nurgocay Batur'a anlatmıştı. O da "Ben millet tarafın-
108 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
dan elçi olarak gitmiştim. Çin hükumeti ile anlaşma olduğunu, bütün Türkistanlılar olarak anlaştığımızı Altay halkına, liderlerine anlatmak için geldim." dedi. O zaman masanın çekmecesinden bir tabaka kağıt aldı. Kağıtta, Nurgocay Batur ve diğerleri elçi olarak Urumçi'de bulundukları zaman, Japonya'ya atom bombası atılıp hükumetinin kayıtsız şartsız tes lim olduğu, dokuz sene Çin devleti ile savaş yapan Japonların teslim olduğu, bundan sonra Çin'in bizden başka düşmanının kalmadığını bildiğimizden biz de savaşa son verip, anlaşma yapalım diye yazıyordu. Bunu broşür gibi basıp uçakla her tarafa dağıtmıştık. Orada dört Altay elçisinin imzası vardı: Nurgocay Batur, Süleyman Batur, halk tarafından elçi olan Hacı Canım han ve Sarıbay Zengi. Muhammedip kendisi solcu olduğu için Nurgocay Batur'a "Sen milliyetçi Çin'in propagandistisin halkı kandırmaya geldin." diyerek onu suçlamak istedi. Nurgocay Batur da ona "Bu broşürle bana nasıl suç yüklüyorsun? Yalan mı söylüyoruz? Japon devletinin bütün dünyanın gözü önünde kayıtsız şartsız teslim olduğu yalan mı? Japonlar yenildikten sonra Çin'in bizden başka uğraşacak düşmanı yok. Savaşa son verip bu fırsatı kaçırmadan anlaşalım diyerek bu broşürü biz yazdık. Çin devleti de Türkistanlılar da bu fikri kabul ettiler. Neticede anlaşma oldu. Türkistanlılara muhtariyet verildi. Senin gibi satılmış bir solcu, İ li'de Hsin Tu'pan komünist rejimi zamanında 67 lider de şikayet edip millete, milliyetçilere hainlik yapan senin gibi bir hain, benim karşıma çıkamaz" dedi ğinde çok kızdı. Masanın öbür tarafından Nurgocay Batur'a tokat attı. O da çok sinirli durumda idi. Yakasına yapıştı. İ kisi kavga ederken Neşendik Testen Bay (Yani komiser başkam) onları ayırdı. Muham medip'e "Muhammedip sen medeni bir insan gibi hareket etmiyorsun. Ben sana daha önce de söy-
Özgürlük Yolu 1 109
lediğim gibi Nurgocay Batur'u suçlayarak cevap ala mazsın! Sana cevap vermezler. Hapiste olduğuna bakma, eğer benim bildiğim Nurgocay Batur ise sen ilk önce bu suali sorarsan seninle kavga eder demiş tim. Benim dediğim doğru çıktı, şimdi buna ne diyor sun?" diye Muhammedip'ten sordu. Muhammedip de "Ben istediğim gibi işkence yapıp zorla bunu konuş turacağım." dedi. Sonra komiser Nurgocay Batur'a döndü "Sen ne dersin buna" dedi. Nurgocay Batur "Ben çoktan milletim için kendimi kurban adamış bir insanım. Muhammedip gibi bir hain benden cevap alamaz. Ancak böyle kanunlarınız var ise öldürebilir" Sonra Tesdenbay dedi ki "Gördün mü Muhammedip senin işin burada bitti" diyerek kapıdan çıkardı. O çık hktan sonra Nurgocay Batur'a güzel güzel yumuşak tatlı dille sözler söyleyerek "Sen Altay halkına ün salan Esim Han, Irıs Han ve bugünkü en ileri durum daki Türkistan halkının aslanı olan Osman Batur'un arkadaşısın. Bu savaşta emek, meyve sizlerin. Siz lerin buraya gelişinizin yönüne göre sizden sual soruyoruz. Onun için siz gördüğünüzü Urumçi'ye varıp bize bilgi veriniz. Tesdenbay savaş sırasında bizde asker idi. Altay'da siz askeri başkan olarak savaştığınız zaman düşmana karşı vardığınız zaman sizin çıktığınız tepeye çıkamazdık. Korktuğumuzdan arkadan yürürdük. Bugün ben Altay hükumetinin Emniyet Teşkilatının başkanıyım. Siz merak etıne yin, her zaman bilgi verdiğinizde ben yanınızda ola cağım. Sizin canınızı sıkmadan usulen bir beyanat alacağız" dedi. Ve saat 4'te yattığı hapishaneye onu geri gönderdi. Yirmiyedi gün Nurgocay Batur hapiste yattı. Yirmisekizinci gününün sabah saa t l ü'unda odanın kapısı açıldı. Osman Batur'un oğlu Şerziman Tesdenbay Neşendik'in muavini İslambay ikisi geldi ler. Şerziman Nurgocay Batur'a selam verdi, kucakladı. "Size babamın selamı var, hiç merak etmesin. İ nsan
110 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
bir derinin içinde dar da olur, bol da olur. Bu günler geçecektir", diye haber göndermişti. Osman Batur ken disi de düşmanlarının entrikalarından uzak olmak için Yayladağ'a çıkıyordu. Oğlunu da Nurgocay Batur'a bunları bildirmek için göndermişti. Otuz gün sonra Nurgocay Batur'u Neşendik Tesdenbay'ın dairesine götürdüler. Nurgocay Batur'a "Sen doğduğundan beri ne yaptığını, bütün yaşayışını beyan edeceksin. Sonra Urumçi'ye gittiğinde Osman Batur ile ikinizin arasında bir antlaşma var mı? Bunu beyan edeceksin. Altay halkının ileri gelenlerinden 85 lider sizlere Hacı Canımhan, Süleyman Batur, Nurgocay Batur, Sanbay Altay halkının elçisi diyerek imza vermiş diye duyduk. Burada yazılı kayıt var. Bunun hepsini siz açıklayacaksınız! Buna imza edeceksiniz, sonra Altay hükumeti olarak sizi affedip çıkaracağız" dedi ler. Nurgocay Batur "Ben bu beyanatı verecek boz guncu bir insan değilim. Biz elçi olarak gittik. Altay halkının, Osman Batur'un ve bütün Türkistanlıların temsilcisi olarak anlaşmaya katıldık. Bunu benden sormanın hiç lüzumu yok. Ben buna göre suçlu deği lim. Ben böyle beyanat veremem."' dedi. Nurgocay Batur'u zorlamadı. Tekrar yerine gönderdi. Bundan sonra, iki ay on beş günde yüz gram un çorbası verdi ler, kimseyle görüştürmediler. Türkistanlılar arasında ikiyüzlü casusluk edip yürüyen Talaşa'yı, Nurgocay Batur'un yattığı odaya getirip altı gün orada bıraktılar. Nurgocay Batur onu tanımıyordu. Ondan şüphelendi. Esas ismini söylemedi. İsmini Mehmet diye tanıttı. Nurgocay Batur "Sen buraya hangi suçtan dolayı girdin?" diyerek sordu. Talaşa, "Çinliler kaçtığı zaman şehirden altın almışım. O altını hükumete vereceksin diye dava açhlar. Ondan dolayı girdim" dedi. Talaşa'ya bol bol yemek geliyordu. Nurgocay Batur'un çorbası da biraz fazlalaştı. Ona "Mehmet bey sen bir Türkistanlı Kazak Tüklerindenmişsin, iyi bir insana
Özgürlük Yolu 1 1 1 1
benziyorsun. Bize iki a y oldu yemek gelmiyordu. Açlıktan ölecek durama geldim. Sen suçluyum diyor sun bol bol yiyeceğin geliyor. Bu neden?" dedi. Sonra Talaşa güldü "Sizin suçunuz çok fazla benim suçum hafif ondan olması lazım" dedi. Sonra Nurgocay Batur'a bir çok sorular sordu. Yaptıklarını, geldiği git tiğinden velhasıl her şeyi soruyordu. Sonra Nurgocay Batur "Kardeşim Mehmet benim anladığıma göre senin adın Mehmet değil, sen suçlu da değilsin! Sen Kazak Türklerinin ileri gelenlerinden birisin. Sen bana doğruyu söylemelisin. Bir Türk olarak Türkis tanlı olarak hepimizin namusu bir Türkistan. Türk namusu için düşmanla savaşıp böyle hapiste sıkıntı çeken ağabeyine sımnı söyler, buraya niçin geldiği ni, seni kimlerin gönderdiğini anlatırsan ve bende buna kanaat getirirsem o zaman bende sana an latırım" dedi. O kalkıp yanına gelerek Nurgocay Batur'un elinden tuttu. "Vallahi ben de bir Türkistan evladıyım. Sözünüz bana dokundu. Ben namusumla size sımmı açıklayayım" dedi ve söze başladı: "Batı Kazakistan'da ortaokulu bitirip hükumet hizmetine alındım. Sonra Rus hükumetine karşı geldiğim için Sibirya'ya götürdüler. Sibirya'da üç sene çile çektim. Sibirya'dan kaçıp bin bir zahmetle Doğu Türkistan'a kaçtım. Burada Sheng She-tsai hükumeti polis teşki latına alınıp memur oldum" dedi ve bütün yaptığını Nurgocay Batur'a anlattı. Nurgocay Batur da ona başından geçenleri anlattı. Sonra iki hakiki dost oldu lar. Nurgocay Batur, buraya onu niçin gönderdiklerini sordu. O da "Beni buraya sizden sır çekmek için gön derdiler" dedi. Nurgocay Batur ne gibi sır çekilecek, en mühimi hangisi diye sordu. Nurgocay Batur'dan şunları öğrenmek istiyor lardı.
1- Osman Batur'un gizli bir planı var mı?
1 12 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
2- 85 halk liderinin ona imza verdiği doğru mu?
3- En mühimi Doğu Türkistan hükumeti di yerek Rusya ve Moğolistan ile birleşmeyi istiyor mu, istemiyor mu? Bu üç noktadan sır toplasan dediler. Ben bunun la görevli olarak geldim dedi. Sonra Nurgocay Batur "Sen en mühim olan Moğolistan ve Rusya ile Türkistan'ın birleşmeyi kabul etmediğini söyle. Bu fikre şiddetle karşıyız. Hiç kimse bizim iç işlerimize karışmayacak. Halkı mızı, vatanımızı kendimiz idare edeceğiz. Ancak böyle bir rejimi kabul ediyoruz. Bu sım benden öğrenmekten ne mana çıkar? Bütün Türkistan halkı muhtariyet olarak Çin devleti ile anlaşmış durumda. Moğolistan ve Rusya ile birleşmeyi reddediyor, onlan sevmiyor. Sonra Osman Batur benim silah arkadaşım. Osman Batur Altay'ın valisi olmasaydı ben buraya gelecek mi idim? İşte benim sımm bu" Çinli elçi "Nezendik, Tesdenbay Osman Batur'un inandığı adamlardır. Şükürbaoğlu Delilhan'ın Rusya tarafını tutan bir insan olduğunu zaten bilirsiniz. Ben önce Tesdenbay'a daha sonrada Delilhan'a söyleyeyim diyerek alh gün sonra yanından ayrıldı. O ayrıldıktan dört gün sonra Nurgocay Batur'u bahçeye dolaşmaya çıkardıkları zaman bir nöbetçinin yorgun argın nöbet ten döndüğünü gördü. Etrafta gardiyan yoktu. Nöbetçinin girdiği odaya Nurgocay Batur da daldı. Nöbetçi yorgun olduğu için, tüfeğini ve fişeklerini asmış yatağına uzanmıştı. Nurgocay Batur hemen tüfeğini kaph ve nöbetçiye kıpırdamamasını söyledi. Sonra dışarı çıktı, birinci kapıyı kolayca geçti. İkinci kapı daha iyi korunuyordu ve nöbetçiler elde tüfek hazırdılar. Nurgocay Batur onları öld.ürrnek isteme-
Özgürlük Yolu 1 1 13
diğini söyledi ve "bana Tesdenbay'ı çağırın yoksa hepinizi öldürürüm" dedi. Tesdanbay geldi ve anlaşalım diyerek "Zaten senin günün az kalmıştı. Son toplantıdan sonra seni çıkaracaktık" diye cevap verdi, anlaştılar ve Nurgocay Batur ona tüfeğini teslim etti. Bu arada Nurgocay Batur'un silah arkadaşların dan 2500'ü ve 85 lider, Nurgocay Batur serbest bırakıl mazsa Sarsümbe'ye hücum edeceklerini söyleyerek ve aralarında imza toplayarak Osman Batur'a müracaat etmişlerdi. Osman Batur'da "Ben de aynı fikirdeyim
yalnız, kendi fikrim olarak Delilhan'a bunu söylersem o muhakkak bunu kabul etmeyecektir. Şimdi sizlerin fikri olarak ona söyleyeyim" dedi ve Delilhan ile görüştü, onlar da Nurgocay Batur'u serbest bırakmayı kabul etmek zorunda kalmışlardı. Bir akşam gardiyan Nurgocay Batur'u odadan çıkardı. Acaba yine sorguya çekildiğim yere mi gidiyoruz diye düşündü. Bu sefer onu başka bir eve götürdüler. Salonda büyük bir masa üzerinde envai çeşit yiyecek ler vardı. Orada Tesdenbay ve Delilhan oturuyordu. Delilhan, Nurgocay Batur'a "Atını ileri sürüp git tiğinde kuyruğunu niye bana tutturmadın?" dedi. Nurgocay Batur: "Benden evvel giden reisler kime tutturdular? diye cevap verdi. Birbirlerinin ne demek istediğini gayet iyi anlamışlardı. (1942 de Delilhan kimseden habersiz Rusya'ya gitmişti.) Delilhan tekrar "Maşallah senin cesaretin kırılmamış. "Sütgen bitgen süyekmen keter" (7'sinde neyse 70'inde de o veya Can çıkmadan huy çıkmaz anlamında bir atasözü) Biz senin cesaretini hiç kimseden soracak değiliz. Altay'da düşman ile savaştığımızda en çok emek veren ve plan hazırlayan insan sen idin. Sen gittikten sonra düşman ile savaştığımızda ben birkaç yerde
114 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
gözyaşı döktüm. Nurgocay Batur olsaydı bu savaş böyle bitmezdi diyerek ağladım" dedi. Daha sonra detaylı konuştular. Delilhan ve yanındakiler "Urumçi'deki Çin
devleti ile anlaşıp, 11 türlü maddeye imza atıp, orada ki Türkistan milletini temsil edenlerden bizde razıyız. Yalnız aramızda bir fikir ayrılığı var. Bir kıs mımız, bize yakın komşu devletler ile fikir birliğine vararak Türkistan'ı idare edelim. Diğer kısmımız ise, eskiden beri kumandanlık eden Çin hükumetine bağlı olarak idare etsek diyoruz. Bu iki durum mümkündür. Yalnız biz Türkistanlılar olarak kendi aramızda birbirimize düşman olmadan birlikte davamızı sonuna kadar yürütmemiz insanlık va zifemizdir" dediler. Nurgocay Batur buna karşılık "Rusya komünist memleket, Moğolistan da onun hakimiyetinde, biz de onlarla dost olursak bir müd det sonra şimdi kendileriyle aynı fikirde gibi görü nen liderleri saf dışı edip, halkı komünizm ile ezer ler. Biz niye savaştık, niçin uğraştık" diye cevap verdi. Bunun üzerine Delilhan "Öyle ise son bir ricam var. Lütfen Osman Batur ile benim aramı açma" dedi. Nurgocay Batur da, "Böyle bir şeye karışmam ama sizin fikirleriniz ayn olduktan birleşemedikten sonra nasıl olsa bir gün bozuşacaksınız" dedi. Son olarak Delilhan, Nurgocay Batur'a, "Bu geceki görüşmeden kimseye bahsetme ben yarın on koyun kesip, kımız hazırlatıp senin hapisten çıkışına kutlama maksadıy la ziyafet vereceğim. Sen de gelip benimle önceden hiç görüşmemiş gibi kucaklaşırsın" dedi. Sabahleyin birisi Nurgocay Batur'un odasının kapısını açarak yatak elbisesi ile beraber, Nezendek, Tesdenbay, Baluvan'ın oturduğu daireye götürdü. Tesdenbay, Nurgocay Batur ile görüştükten sonra eline
Özgürlük Yolu 1 1 15
telefonu aldı ve "Nurgocay Batur benim yanıma geldi. Beraber oturuyoruz" dedi. Delilhan iki ırmak arasında ki bahçelik mesire yerinde güzel bir ziyafet sofrası hazırlamıştı. Delilhan, Tesdenbay'a "Bahçeye götürün oraya geliyorum" dedi. O anda Tesdenbay'ın evine Nurgocay Batur'un hapisten çıktığını duyanlar dolu verdi. Keles Batur, Abdurresül Batur, Latif başkanlığın da pek çok Türkistanlı gelip görüştüler. Türkistanlılar
"Hepimiz tebrik ederiz. Kendi ektiğin ağacın meyvesini yiyeceksin" dediler. Sonra ziyafet yerine gittiler. Orada da Sarsümbe şehrindeki büyüklerinin hepsi vardı. Uygur Mahmut şeytan isimli tüccar, Hüseyin isimli ithalatçı tüccar, Molla Feyiz isimli Sarsümbe banka müdürü, Sukurbayoğlu Delilhan ... hepsi ile burada görüştü. Halk Onu büyük tezahürat ile karşıladı . "Milleti için canını, malını kurban eden bir mücahidimizsin, hapishanede biraz zahmet gördün. Kendi suçundan değil de halk için yaptığın işler için biraz zahmet çektin. Bunlar unutulur, millete kavuş tunuz. Bundan sonra işlerinizde başarılar dileriz." dediler. Tüccarlar "Siz Kazak Türkleri nasıl olsa misafir etme imkanınız çok. Bugün bize misafir olsun diye bu üç Uygur akşam yemeğine davet ettiler. Nurgocay Batur ziyafette konuşmadı. Öbür akşam Delilhan kendi evine ziyafete çağırdı. Delilhan'ın evinde kaldılar. Ziyafetten diğerleri dağıldıktan sonra, Nurgocay Batur'a "Siz benim evimde yatacaksınız. Yanınızda arkadaşlardan kimse kalmasın, siz yalnız kalın" dedi. Delilhan'ın hususi bir odasına girdiler. Şimdiye kadar neler yapıldığını ve istikbal için neler düşünüldüğünü uzun uzun konuştular. Delilhan, Rus taraftarı idi. Şu fikri ileri sürüyordu. "Çin'in verdiği haklar yeterli değil. Rusya . büyük devlet bize yardım edecek. Sosyalizm ile daha çabuk kalkınırız" diyordu. Nurgocay Batur "Bizler ise komünist rejime şiddetle
116 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
karşıyız. Milliyetçi Çin'in şimdilik vermiş olduğu haklardan istifade ederek çocuklarımızı yetiştirmek kuvvetlenmek sonra yeni haklar için tekrar mücade leyi düşünüyoruz" diye cevap verdi. Bunun üzerine Delilhan, Nurgocay Batur'a tekrar "Osman Batur ile aramı açma" dedi. Nurgocay Batur "Osman Batur ile senin tuttuğun yol aynı değil. İkinizin arasını ben açamam, ikiniz aranızı birleştirmek için biriniz fikrinizi feda etmeniz lazım. Sen fikrinden cayarsan senin ne dediğini ben Osman'a kabul ettiririm. Osman fikrinden asla caymaz. Zaten bu işi sen de iyi biliyorsun. Komünist rejime tamamen karşı bir insan olan Osman fikrinden vazgeçmedikçe ben de ondan ayrılamam. Osman Batur'un tuttuğu yolu halkımız benimsiyor. Siz de halkın çok sevdiği bir lidersiniz. Sizin tuttuğununuz yolun sonunda bir şüphe var. O da bizim bildiğimiz komünist rejim. Elinize fırsat geçtiği gün halka komünist rejimi uygularsınız" dedi. O zaman Delilhan kahkahalarla güldü. "Bana da sizler komü ı:ı ist demek istiyor musunuz? Nurgocay Batur da gülerek "siz şu anda komünist olmayabilirsiniz. Bu yolda giderseniz zamanla muhakkak komünist olacaksınız" dedi. Nurgocay Batur Sarsümbe'de herkese misafir olarak yedi gün kaldı. Daha sonra Balaertis Irmağında Yayla tag'daki evine gitti. At ile üç gün yolculuk ederek evine vardı. Daha öncede anlatıldığı gibi Moğollar, Nurgocay Batur'un bütün malına mülküne el koymuşlardı. Arkadaşları bir gün içinde aralarında 350 koyun, 10 at, 24 beygir, 4 deve, on beş sığır toplayıp hediye ettiler. Şölen tertiplediler. Sevinçlerini ve sevgilerini dile getirdiler. Şölene gelen ler arasında Edilhan bey, Çağatay Zengi, Hacıbay Zengi, Zel Zengi, Kasen Zengi de vardı. Nurgocay Batur da onlara meseleleri açıkça anlattı. Halk liderleri de "Biz Osman Batur'a bağlıyız, bundan sonrada
Özgürlük Yolu 1 1 1 7
Osman Batur'un dediği ile hareket edeceğiz" dediler. O gün Osman Batur, Kana tbay başkanlığında bir heyet göndermiş, onlar da dört tane at hediye olarak getirdi ler. Osman Batur'un selamını söylediler. Üç gün sonra Osman Batur, Nurgocay Batur'u kendi evine davet ediyordu . Bu daveti, Nurgocay Batur kabul etti. Alaygır'da, Yaylatag'ta oturan Osman'ın evine gitti. Osman Batur ile ağlayarak kucaklaşıp görüştüler. Osman Batur kurban kestirdi. Aynı fikirde olduklarına dair yemin ettiler. Çünkü onun Moğollarla ve Delilhan ile ahbaplığı, Nurgocay Batur ve arkadaşlarını şüpheye düşürmüştü. Nurgocay Batur, Osman'dan ayrıldıktan sonra olanların tamamı-nı Osman'a anlattı. Her şeyi anladıktan sonra Osman, Nurgocay Batur'a "Biz dost olduğumuz, Türkistan istiklal savaşı için silah aldığımız dış Moğolistan hükumetinin memurlarını içimizden çıkardık, dostluğumuzu ayırdığımızı söylemedik. Bir de Şükürbayoğlu Delilhan'ın sol eğilim fikri var. Ben onu da sevmiyorum, sen Urumçi'den geldin. Biz doğrudan doğruya Urumçi'ye bağlansak, dış Moğolistan dediğimizi kabul etmezse Delilhan'a sırt çevireceğiz. O zaman Chan Kai-shek hükumeti bize ne gibi bir destek sağlayabileceği ne dair senin bir kanaatin var mı? diyerek bir sual sordu. "Siz hayati bir silah arkadaşınız olarak en tehlikeli, sıkıntılı zamanlarda Canımhan Hacı'nın aracılığı ile . Çin hükumeti ile anlaşıp benim namıma ve isyancı Altay halkına ve Çin devleti ile anlaşan bütün Türkistanlıların adına bunları yaptınız." dedi. Nurgocay Batur, Osman Batur'a "Türkistanlılara tanınan muhtariyet için halka fayda getiren en büyük emek Altay savaşı olduğu, bunun başında Osman Batur sizin olduğunuz açıktır. Urumçi'deki Türkistan büyükleri Mesut Sabri, Mehmet Emin Buğra, İsa
118 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Efendi < İsa Yusuf Alptekin), Hacı Canımhan, Alen Wang, Haduvan Hanım, Hamidullah Coyan, Tür kistan Tancan, Zekeriya Tancan, Salis sekreter hep sinin fikri, sizin yolunuzu desteklemek ve tutmaktır. Bundan sonra gelecek neticeyi sizden bekliyorlar. Buna göre karan siz vereceksiniz" dedi. Nurgocay Batur iki gün daha Osman Batur'un evinde kaldı. Üçüncü günü Osman Batur tekrar Nurgocay Batur'la görüştü. Nurgocay Batur kararını verdi.
Osman Batur'la Delilhan'ın Fikir Ayrılığı Osman Batur, politik hareket etme fikrinde idi. Eğer Delilhan ile Nurgocay Batur ve arkadaşlarının arasını açarsa kardeş kavgasına sebep olacaktı. Bu da hiçbirisinin işine gelmezdi. Bu sebeple, gizlice Urum çi'ye bir elçilik heyeti göndermeye karar verdiler. Elçiler sapa çöl yolu ile gidecekler, Delilhan ve adam larına görünmeyeceklerdi. Kanat Bay, Yusuf Bay, Canal Zengi başkanlığında on kişilik bir heyet gön derdiler. Nurgocay Batur, Urumçi'deki Canımhan Hacı'ya, Delilhan ve Osman Batur ile görüştüğünü ve bütün meselenin iç yüzünü anlatan uzun bir mektup yazıp, Kanatbay'ın eline verdi. "Kanatbay, Canımhan
Hacı ile görüşsün. Hükumet ile Canımhan Hacı anlaşacak çabuk gidip gelin" dediler. Heyet Urumçi'ye gitti. Osman Batur ile Nurgocay Batur istirahat için kaplıcalara gittiler. Yirmibir gün orada kaldılar. Orada kaldıkları müddette, Osman Batur'a bir mektup geldi. Sarsümbe'den Şükürbayoğlu Delilhan, İli'den general İ shak Bek gelmiş dedi. Birlikte Osman Batur'un evine geldiler. Osman Batur'la Nurgocay Batur orada bulunuyordu. Osman Batur ile konuştular. Geliş se bepleri, Kök Togay'daki maden ocağının Ruslar tarafından işletilmesi için müsaade istemekmiş, gelirken Osman Batur'a üzerinde ismi yazılı altın bir
Özgürlük Yolu 1 1 19
madalya getirmişler onu takmak istediler. Osman Batur, Nurgocay Batur ve arkadaşları da "Bunu hanımlar takar" diye kabul ehnediler. Yapılacak olan çalışma müsaadesine karşılık, Osman Batur'un arzuları yerine getirilecekti. Osman Batur onların gizli maksat larını bildiği için hiç yüz vermedi. "Maden ocağı mil
letin toprağıdır. Milletin toprağı hakkında ben nasıl yalnızca karar verebilirim? Bu karan ancak millet kendisi verir." dedi. Elleri boş olarak geri dönmek mecburiyetinde kaldılar. Otuz gün sonra, Urumçi'den Kanatbay başkanlığındaki heyet geri döndü. Kanatbay Kızılçalı yolu ile ilerleyerek Püken şehrinden çıkmış. Burası onun eskiden durduğu yer olduğu için iyi bili yordu. Orada tanıdığı, itimat ettiği bir Kazak'a duru mu anlatıp, gizlice Canımhan Hacı'ya Urumçi'ye gön deriyor. Canımhan Hacı kendisi Urumçi'den çıkarak, Püken'e gelmiş. Kanatbay başkanlığındaki heyet ile görüşmüş. "Ben hükumet ile anlaşıyorum, Osman Batur'un Altay halkının istediğini Çin hükumeti kabul edeceğine dair söz verdi. Bugünden itibaren Osman Batur ile bağlantı kurmaya gayret ederiz. Kanatbay'ın arada at ile gelip gitmesi çok uzun sürdüğünden siz ne isterseniz telsizle haber verin" demiş. Telsiz ile beraber Çince tercüman olarak Urumçi'deki Kalım Teyci'nin oğlu Tatar Teyci'yi gön dermiş. Osman Batur kendi arazisi Kürtü'de oturduğu sırada Kanatbay bunları oraya getirdi. Bu heyetten' birisine, Carumhan Hacı'dan bir mektup gelmişti. Bu mektupta; "Osman, Moğolistan' dan Delilhan'dan resmen ayrılmış mı? Ayrıldığına sen kanaat getirdin mi?" diyordu. Nurgocay Batur gizli olarak karındaşı Şehi Merdan ile bir mektup gön derdi. Bu cevabında Canımhan Hacı'ya "Delilhan fikrinden caymazsa onunla birleşecek değil, buna tamamen inandım. Dış Moğolistan ile arasının tam açıldığına tam kanaat getiremedim" diye yazıyordu.
120 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Bu mektuba, Canımhan Hacı'dan telsizle karşılık geldi: "Çaveşek Savu yolu ile gidip vermesi için Altay valilik mührünü Osman'a verip; Altay halkına, Nogaybayoğlu Türkistan ve sekreter Salis'i yol lamıştık. Bunlar Çaveşek'e vardığı zaman Türkistan, Çaveşek'in yanında bulunan sol eğilimli Çinliler tarafından öldürülmüş, Salis ise milliyetçiler tarafın dan kurtarılmış. Bundan dolayı Beytik Karamay yolu ile adam göndereceğiz. Bu yol ile göndereceğimiz kimseler Alen Wang, Süleyman Batur, Sarıbay Zengi, Nebi Gocan'dır. Duyduğumuza göre Beylik dağında dış Moğolistan karakolu varmış. Bu yol temiz mi? Yoksa Dış Moğolistan Karakolu var mı?" diyor ve bu yolu kontrol etmelerini istiyordu. Bu haber tercüme edildikten sonra, Nurgocay Batur'a verildi. Nurgocay Batur, Osman Batur'dan bu kontrol vazifesinin kendisine verilmesini rica etti . Nurgocay Batur bu görevi isterken şu hususları düşündüğünü açıklıyor. "Eğer o bölgede Moğollar var
ise bana yapmış olduklarının intikamını almış ola caktım. Eğer yoklarsa, o yolu kullanarak Urumçi'ye gidip gelebilecektik. Hem de bu sayede Osman Batur'un Moğolistan hakkındaki fikirlerini öğrenmiş olacaktım" Osman Batur'un izin vermesi üzerine, Nurgocay Batur, kendi güvendiği arkadaşlarından otuz kişi alıp, üç gün üç gece yürüyerek Beydik dağına çıktı. Koyurteki'nin arasından geçerek Oranbulak yoluna geldiler. O sırada, Beytik dağında harp dolayısıyla kimse yoktu. Buralarda gördükleri iki at izinin öncü Moğol askerlerine ait olduğunu anladılar; buldukları izlerden, bu Moğol askerlerinden, avlayıp, pişirdikleri domuz eti artıkları ve bir mermi kovanı kalmıştı. Nurgocay Batur bu mermi kovanından onların Moğol
Özgürlük Yolu 1 121
askerleri olduğunu anlar. Fakat arkadaşlarını korkut mamak için onların asker değil, avcı olduklarını söyler. O akşamı dağda geçirirler. Sabah onbeş kişi ile Beytik dağının doğusunda bulunan Karagaytı Kucurtu denen yere gelirler. Dışardan dürbün ile bakınca orasının Kaynak su çıkan yüksek, mühim bir tepe olduğunu görürler. Bu tepede 12 tane askeri çadır olduğunu u zaktan tespit ederler. Neringaragaytı'nın küçük ırmağı boyunca, gizlice onlara yaklaşır ve beklerler. Sonunda; Bu bölgede 80100 askerlik bir Moğol karakolu bulunduğunu anlarlar. Bu askerlerin atlarını, seyisler ırmak kenarında otlat mağa çıkarmışlardı. At ve develerin başında alh asker vardı. Akşam üstü bunlar hayvanları dönüş için topladılar, sonra hep beraber ohırup yemek yediler. Onlar birlik halindeyken mücadele zor olur diye müsait bir anı beklediler. Bu arada bir plan yaphlar. Nurgocay Bahır beş kişi bir tarafa, beş kişide diğer tarafa gönder di. Moğol askerleri kendi aralarında ayrılıp, atların etrafında, onları sürmeye çalıştıkları sırada teker teker Nurgocay Batur ve arkadaşları tarafından öldürüldüler. En arkada kalan bir Moğol ateş açınca, Nurgocay Bahır'un atı ölür. Başka bir at bulur kendine bu sırada çadırların bulunduğu tepeden silah seslerini duyanlar ateş açarlar. Nurgocay Batur atları oradan ayırıp vadiye sürer. Asker yaya kalır. Vadinin ağzını Nurgocay Batur ve arkadaşları tuhnuştu. Gelenleri öldürür ve on beş tüfek ele geçirirler. Gece Oran Bulak'a dönen Nurgocay Bahır ve askerleri, ertesi gün tekrar gittikleri Beytik dağında Moğol askerlerinin kaçmış olduklarını gördü ler. Onların ağırlıkları da Baturların eline geçti. 30 Çadır, battaniye, 300 koyun, 12.000 mermi, iki yüz kadar �- ' ellerine geçti.
122 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Moğollar bu bölgeyi terkettiler ve bir daha gelmediler. Böylece Osman Batur ve arkadaşları için Beytik tag, Karamay yolu açılmış oldu. Urumçi, Puken, Cemsarı, Çoncu Nony, Barköl şehirleri ile kolayca ir tibat kurdular. Urumçi'den gelecek olan Süleyman Sarıbay, Nebi başkanlığındaki vekiller geldiler. O sıra da Osman Batur Kürtü'de oturuyordu. Osman Batur, Şükürbayoğlu Delilhan, Tesdenbay Balvan'ı gönderdi. Dokuzuncu ayın, altıncı günü Altay halkının kurtuluş bayramı ilan edildi. Osman Batur "kurtuluş başkanı
ben olduğum için bayram benim durduğum Kürtü'de yapılsın" dedi. Şükürbayoğlu Delilhan, Sarsümbe şehrinde yapılmasını istedi. Her ikisi de birbirinin ayağına gitmek istemediklerinden bulundukları yer lerde bayram yaptılar. Altay, İ li, Çaveşek halkından kurulan resmi asker, Sarsümbe'de Delilhan'ın elinde idi. Askeri idarenin başkanı Delilhan olduğundan dolayı, Osman Batur'un emrinde asker kalmamıştı. İkisinin arasındaki fikir ayrılığı bilinen bir şeydi. Osman Batur, halkın fikrini öğrenmek maksadıyla bir komisyon kurdu. Eğer halkın fikri kendisi ile beraber ise, halktan gönüllü askeri birlikler teşkil etmeyi tasar lıyordu. Neticede Köktogay, Çingil, Buvrıltogay böl gelerinin tamamıyla Osman ile aynı fikirde olduğu anlaşıldı. Bu sırada Şükürbayoğlu Delilhan, Osman Batur'a Uvatkan'ı gönderdi. Uvatkan Sarsümbe şehrinde Osman Batur temsil eden akrabası idi. Delilhan, Ishakbek Rus general Neşendik ile beraber Osman Batur'a giderek "dostumuz Rus hükumeti Köktogayda maden kazmak istiyor" demiş. Fakat fikrini Osman Batur'a kabul ettirememişti. Uvatkan'ı "Sen onun akrabasısın ne yap ne et Osman'a bunu kabul ettir" diye Sarsümbe'ye göndermişti. Delilhan, Uvatkan'ı Osman Batur'un vekili olduğu için onun ye rine imza atmaya zorlamış, o da "Osman'a danışma-
Özgürlük Yolu 1 123
dan imza edemem" demişti. Osman Batur, Uvatkan'a " Önce dediğim gibi ben kabul etmem sen de milletin malını veremezsin, kat'i surette imzalamayacaksın" dedi. Osman Batur buradan göç edip kendi kışlağı olan Buvrıltogay boyundaki Ö nder Karay'a, Nurgocay Batur da kendi kışlağı olan Sarterek'e gitti. Aynı zamanda Osman Batur ve arka-daşları Urumçi ile haberleşiyorlardı. Delilhan kendi siyasetine uygun ola cağı için Osman'ın Sarsümbe'ye gelmesini veya yerini tam yetkiyle bir başkasına devretmesini istiyordu. Bu maksatla bir vekil göndererek "Osman kabul etmezse pişman edeceğim" diye haber gönderdi. Bunun üze rine Osman Batur cevap olarak "Bu kış meşgulüm ancak yaza gelebilirim, benim Delilhan ile hiçbir husumetim yok, merak etmesin" dedi ve daha sonra eski silah arkadaşları ile birlikte toplantı düzenledi. 1 1 . ayın ilk haftasında Osman Batur'un köyünde bütün silah arkadaşları toplandılar. Bu toplantıda Osman Batur'un eski silah arkadaşları ile beraber kendisine güvenen kişilerden asker alıp bir askeri birlik kurma kararına vardılar. 3.000 asker toplandı başkumandan da Osman Batur oldu. Kapas binbaşı, Nurgocay Batur binbaşı, Cılkaydar binbaşı, Rakım Batur yüzbaşı, Keşerbat yüzbaşı, Akmolla Zengi Yüzbaşı, Manas yüzbaşı, Mongol Bürgücap yüzbaşı, Urumçi'den gelen Yünüs (ki müslüman Çinli idi) telsizle haberleşme işini hallediyordu. Askeri ,birlikler kurulup toplandıktan sonra, her Salı günü kumandanlar Osman'ın evinde toplanmaya karar verdiler. Şükürbayoğlu Delilhan ve İli hüku meti bize zor kullanıp silah çekmezlerse biz hepsine silah vermeyelim diye karar aldılar, Bu toplantıdan sonra Urumçi'ye, Kanatbay başkanlığında bir heyet gönderdiler. Askere erzak, silah verilmesini istediler.
124 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
On beş gün sonra erzak ve silahları almak üzere deve
gönderilmesi için haber gönderdiler. Bu haber üzerine iki yüz tane deve gönderildi. Rus yapısı 500 tane tüfek, bol miktarda mermi, erzak, bunların yanında Osman'a Urumçi'den valilik (coyan) mührü gönderdiler. Osman Batur ve taraftarları, kışı kışlakta geçirip, kuvvetlendikten sonra, yazın Sarsümbe'ye gidip idare yi ele almak fikrinde idiler. Delilhan bunları önceden tahmin ettiği için karşı tedbirler almaya başlamıştı. İ shak Beg General'den asker istedi. O da üç-dört bölük asker gönderdi. Altay halkının çoğu göçebe idi . Bunların bir kısmı Osman Batur, bir kısmı d a Delilhan taraftarı idi. Delilhan reisleri Sarsümbe'ye tı;>plamaya başladı. Sarsümbe'ye gitmek istemeyen Omürzak Zaim otuz kişi ile kaçarak, Nurgocay Batur ve arkadaşlarının yanına geldiler. Ömürzak Zaim geldiği zaman "Sizlerin tuttuğu yollan benimseyen liderlerin
hepsini yanına topluyor. İlk bahar gelince istettiği askeri birlikler Sarsümbe'ye geldiği sizlere muhakkak silah çekip zor kullanacak"
İli'den zaman dedi.
Canımhan Hacı'nın ailesi Sarsümbe yakınında kendi kışlağında idi. Canımhan'ın isteği üzerine gizli yollarla ailesini Urumçi'ye gönderdiler. Canımhan Hacı'nın dul gelini Kadirhan'ı iki kız çocuğu ile beraber, Osman Batur ve arkadaşlarına gönderdi. Nurgocay Batur'da bunları akrabası Ebil Mecin ve kardeşi Şehi Merdan ile beraber Urumçi'deki Hacı Canımhanın yanına gönderdiler ve teslim edip geldi ler. Rakım yüzbaşı'dan, Manat yüzbaşı'dan Delil han'ın askerlerinin iki cepheden girdiği, zor kullanacak gibi göründüğü haberi geldi. Onlara karşı silah kul lanalım mı? Yoksa çekilelim mi? diye soruyorlardı. Osman Batur, Sarsümbe tarafından gelen Rakım Batur'un yanına varıp oradaki halkın liderleri ile görüştü, Delilhan'ın askeri gelirse sizler oranın halkın-
Özgürlük Yolu 1 125
dan adam gönderip "birbirimize silah çekmeyelim karlar eridikten sonra hepimiz birleşiriz" gibi şeyler söyleyerek silah çekmemeye çalışın, diye haber vermek üzere Nurgocay Batur ve Kapas Batur'u oraya gönder di. Nurgocay Batur ve Kapas Batur, 300 atlı asker ile kışlak Sibeti Yosatı'ya vardılar. Askerleri Yosatı'ya bıraktılar. Kışlakta oturmakta olan halkın lideri Sarav Bekir'in evine gittiler. Oradan her tarafa haber gönde rerek Kıran' da oturan Bukat Beysi'nin oğlu Ejen Beysiyi çağırdılar. Merkit İ brayhan Ü kürday, Kakış Bey, Tahtan Ü kürday gibi kimselerin başkanlığında halkın elli kişilik lideri Sarav Bekir'in evine geldiler. Nurgocay Batur orada halk liderlerine Osman Batur ile Delil han'ın arasındaki fikir ayrılığından bahsetti ve Delil han'ın Osman Batur'un fikrini kabul etmediğini bunun için halkın tarafsız durmasını istediğini söyledi. O sıra da Sarsümbe'de Nurgocay Batur ve arkadaşlarına baskın yapmak için asker geldiğini öğrendiler ve hazır landılar. Gelen askerler hemen ateş ettiler. Nurgocay Batur ve arkadaşları elçi göndererek "Biz buraya
savaşmaya gelmedik" "Sadece bir toplantı yaptık. Fikirlerimizi öğrendik. Biz silah çekmeyeceğiz. Karlar eriyip yollar açıldıktan sonra Osman, Sarsüm beye gelerek D�lilhan ile görüşüp anlaşacak. Onlar zaten arkadaştır" dediler. Gelenler de "öyle ise siz buradan çekilip gidin yoksa biz ateş açanz" dediler. Biz de "peki bura halkını rahatsız etmeyelim sizler Sarsümbe'ye çekilin biz de Osman'ın yanına gide lim" dedik. Onlar da kabul ettiler. Baturlar tekrar Osman Batur'un yanına geldiler. Burada toplantı oldu. "Biz ateş açmayacağız onlar zor kullanıp ateş açacak olurlarsa ona göre tedbir alırız" diyerek Sarsümbe tarafından gelen dağ yoluna 500 asker ile Kapas
126 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Batur'u gönderdiler. Rakım yüzbaşı, Keşefat Yüzbaşı, Yılgaydar Yüzbaşıyı da gönderdiler. Buvrıltogay ırmağından gelen yola da Nurgocay Batur'u gönderdi ler. Ak Molla yüzbaşı, Manat yüzbaşı, Bürbücap yüzbaşı, Kapas Batur, Sibeti Yosatı yollarını bekledi. Nurgocay Batur, Buvrıltogay ırmağındaki Den yoluna gittiğinde oradaki halk arasına İ li'den Delilhan'ın çağırttığı askerlerin başkanı Albay Yusuf Han, Burumbay Molla'yı (mescidin imamı) bir mektupla üç kişilik heyeti göndermişlerdi. Döre'deki halkın liderlerini toplayıp Albay Yusuf Han, Polkavnik'ten gelen mektubu okumaktay dılar. Bu mektubu Manat yüzbaşıya hitaben yazmış lardı. Manat yüzbaşı, eskiden onlara esir düşmüş mahkeme edilmiş. Fakat halk kendisini çok sevdiği için serbest bırakmak zorunda kalmışlardı. Şimdiki mek tubrmda ise bu hadise hatırlatılmakta, "vaktiyle sen
yüzü kara olarak mahkeme edilmiş fakat tarafımız dan affedilmiştin biz nasıl olsa Osman Batur'u r.eneceğiz şayet aklın varsa silah çekmeden teslim ol, ıkinci defa elimize geç ersen seni asla affetmeyiz" diye hakaretlerle dolu (i fa deler kullanılmakta) idi. Nurgocay Batur, burada halk lideri Tiyanak'ın evine gitti. Orada milletin ileri gelen liderlerinı çağırdı. Edilhan Bey, Çağatay Zengi, Evbekir Zengi, Uçteri Zengi, Sarıbay Z engi 6 g i b i �elen vekilleri vardı. Nurgocay Batur önce vekillere ' siz bir millete ve halk başkanı Osman Batur'a hitaben mektup getir mişsiniz. Tek şahıs olan Manat Yüzbaşıya hakaret dolu bir mektup getirmemişsiniz. Siz as l ında vekil olarak yollanmayıp orada ne var ne yok haber al diye yollanmış olabilirsiniz ve onların dediğini kabul edip böyle şeyler yapabilirsiniz sizin bun d a suçunuz yok. Siz Yusuf han Polkovnik'e söyleyin hepimiz T ürkistan evladıyız iki taraf olup birbirimizi yemeyelim, kan dökmeyelim, hiçbir şeye dokun madan Delilhan'ın yanına Sarsümbe'ye toplanınız" dedi. 6 Zengi• yüz ailenin başkanı
Özgürlük Yolu 1 127
"Sarsümbe'nin havası düzeldiğinde, Osman Batur silah arkadaşları ile Sarsümbe'ye gelecek sizlerle o zaman konuşuruz görüşürüz. Biz sizlerle silah ile görüşmeyi istemiyoruz. Siz zorla bize silah çekecek olursanız, bu yüzden ölen Türkistanlıların kanını dünyada millet önünde, ahirette Allah'ın önünde senin üzerine yükleyeceğiz." Nurgocay Batur, Bürüm bayı Mollayı hemen geri gönderdi. O gittikten sonra oradaki halk liderlerine anlattı. "Onlar Türklere nasıl olsa savaş açacaklar
bizim elimizde de silah var, mecbur olarak ateş açmak zorunda kalırsak arada masum siviller boşuna ölmesinler, sizler Osman Batur ve arkadaşlarının fikrini kabul edenler Osman Batur ve arkadaşları tarafına göç edin. Delilhan'ın fikrini kabul edenler Delilhan ve arkadaşları tarafına göç edin, hiç kim seye zarar gelmesin" Bu sırada karlar eriyip, hava ısın maya başlamıştı (1947). Buradaki halk onun dediğini kabul ederek Osman Batur ve arkadaşlarının yanında toplanmaya karar verdiler. Ve oraya doğru göç etmeye başladılar. Nurgocay Batur, Döre'den Soyultu Bitevirge yolu ile Den'e vardı. Orada Sarıbay Zengi'nin halkı vardı. Onlar da Osman Batur ve arkadaşlarının yanına doğru göç ediyorlardı. Nöbetçilerden aniden haber geldi. Buvrıltogay ırmağının batı yakasından ormanın içinden gizli olarak düşmanlar geliyordu. Nehrin bir tarafında onlar, diğer tarafında Osman Batur ve arkadaşları ilerliyordu. Üç gündür uykusuz yolda idi ler. Osman Batur ve arkadaşları askerleri ormana dağıtmıştı. Nurgocay Batur elli kişi ile ilerlerken orman içinde bir meydana ulaştı. Karşıdan da ikiyüz kişi geliyordu. Nurgocay Batur "Sizleri karşılamaya geldik" diyerek onların yaklaşmasını istedi. Yaklaşırlarken birisi silahları gördü ve burada düşman silahları var
128 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
diye ateş açhlar, orada bulunan bir mezarı siper aldılar (Türkistan mezarları tepe gibidir.) Osman Batur ve arkadaşları elli kişi bu tepenin arkasına gizlenebildi. Onlar ikiyüz kişi oraya sığamadılar. Karşılıklı ateşte onlar fazla zayiat verdiler. Sonra teslim işareti göründü. Nurgocay Batur "çabuk silahlarınızı atın siz kardeşlerinize silah çekmeye utanmıyor musunuz" dedi. Bunun üzerine silahlarını atıp teslim oldular ve "bizi Çinli ve Moğollarla savaşacaksınız deyip getir diler. Biz kardeşlerimizle savaşacağımızı bilmiyor duk" diyerek üzüntülerini belirttiler. Teslim olmayan lar karanlığa kadar savaşa devam ettiler. Akşamdan sonra onlar karanlıktan istifade ederek kaçtılar. Nurgocay Batur, Osman Batur'un yanına gelerek çarpışmada eline geçen 22 askeri teslim etti. Kendi fikirlerini anlattı ve "kardeş kavgasının çok zor
olduğunu bunun sonucunun nasıl biteceğini" sordu. Osman Batur istemeyerek bu savaşın olduğunu, onların bizi zor kullanarak teslim almak için harekete geçtiğini, senelerce istiklal için savaşarak Çin devleti ile yapılan antlaşmadaki 11 maddeye bağlı olarak Türkistan'ın aldığı muhtariyeti sağ, sol diyerek yıkmak istediklerini söyledi. Birimiz demokrasi, birimiz komünist rejimi tutarak kan dökülmesine sebebiyet vererek ikiye bölündüğü müze çok üzgünüm, sizler cesaretinizi kaybet meyiniz inşallah sonunda biz komünist rejime karşı olan bir kuruluşuz, eninde sonunda bizim fikrimiz düzgün olacak. Şükürbayoğlu Delilhan fikrinden vazgeçip, kardeş kavgasını durduracak ben ona bir heyet göndereceğim eğer benim istediklerimi kabul etmezse, bu zorlamasından vazgeçmezse Beylik dağı na çekilerek at yetiştirip, Çinliler arasındaki Kazak-
Özgürlük Yolu 1 129
lardan da asker toplayıp kuvvetlenerek, Sarsümbe'yi basıp alacağım" dedi. Bunun üzerine Nurgocay Batur, Osman Batur'dan bir istekte bulundu. "Bana bağlı topluluk Puken kazasında bulunuyor. Canımhan Hacı Maliye Bakanı olarak Urumçi'de, Siz Beytik'e çekilirseniz ben bu kestirme yol ile Puken'e çe kilsem, bütün durumu Urumçi'de duran Canımhan Hacı'ya ve hükumete anlatsam buna göre bir tedbir alsak" dedi. Osman Batur doğru deyip kabul etti.
Urumçi'de Çin Hükümeti ile Anlaşma Nurgocay Batur, Karagandişip'e (Aşdusu Kıy gan kuduk) 450 km. uzaklıkta kumluktan günlerce, 300 aile ve bir asker topluluğu ile yürüyerek, oniki gün sonra Puken kazasına ulaşır. Puken kazasında kendisi ni hükumetten adamlar beklemektedir. Osman Batur,
"Nurgocay benden ayrılıp Puken'e gitti. Onun sağ salim varıp varmadığını ve olayları bana haber versin" diye onlara telsizle haber göndermiş. Nurgocay Batur, Puken'e sağ salim vardıktan sonra, yanında Sü�eyman Baturla birlikte otuz kişilik heyetle Urumçi'ye varır. Hükumet onları iyi karşılar. Nurgocay Batur, hükumet konağında olup bitenleri anlahr. Çin hükumeti ileri gelenleri onun sempatisini kazanmak için; Osman Batur'un Moğolistan'dan Delilhan'dan sağ salim kurtulup Beytik'e geldiğini, bunda Nurgocay'ın çok emeğinin olduğunu söylerler. Nurgocay Batur orada bir ay kalır. Urumçi tarafındaki ve bütün doğu Türkistan' daki sol eğilimli insanlar; Bütün Türkistan'lıların, halkın ve Osman Batur'un askerlerinin elindeki silahı ne pahasına olursa olsun satın almak için plan kur muşlardır. Çin Hükı1rneti, Nurgocay Batur'u Kazak
130 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Türklerinin elindeki silahların ve bilhassa Osman Batur'un anlaşma emeği ile alınmış olan silahların, sol eğilimlilerin eline geçmemesi yolunda görevlendirir:
Silahını satmayıp kullanmaya karar verenleri resmi leştirip, damga vuracak; satmak isteyenlerin silahını ise hükumet tarafından, Maliye Bakanlığının bütçe sinden satın alacaksın" diyerek bu işe Nurgocay Batur'u memur ettiler. Nurgocay Batur, Urumçi'ye gelince; yalnız Altay ile Çaveşek halkının değil bütün Doğu Türkistan'lıların hatta hükumetin de sağ sol diye ikiye ayrılmış olduğunu gördü. Bu durum karşısında Nurgocay Batur ve arkadaşlarının üzüntüsü daha da arttı. Nurgocay Batur altı kazanın silahlarının resmi leştirilme işi ile vazifelendirilir. Bunlar Osman Batur'a bağlanacaktır. Nurgocay Batur; Urumçi, Sendeba, Puken, Cemsarı, Çoncu, Noriy kazalarında vazifesini yerine getirir. Beş kazanın liderlerini Çoncu kazasına bağlı Yayla dağındaki Keygu denen yaylaya, Seli Zengi'nin köyünde bir toplantıya çağırır. Toplantıya gelenler, Çoncu' dan; Abdülkadir Şencan, Cukey Şencan, Canat Zengi, Nuridan Hacıhan, Rüstem, Sersek bayı, Cemsarıdan; Cıkay Şencar, Puken'den; Kumarkan Kucan, Urumçi den; Ebu Said Şencan, Sendeba'den; Botabay Kuycan idiler. Osman Batur tarafından, Şıbaraygır Kapas Batur başkanlığında bir heyet de bu toplantıya iştirak eder. Heyet başkanı Osman Batur'dan getirdiği bir mektubu Nurgocay Batur'a verirken "Bu fikrini çok beğendiğini, Osman Batur'un da kendisini desteklediğini" söyler ve başarılar diler. '
Toplantı açılır. Nurgocay Batur bütün liderlere o zamanki durumu bütün açıklığıyla anlatır: Türkistan milletinin sembolik olarak muhtar olduğunu iç işlerinde özgür, fakat dış işlerinde Çin hükumetine bağlı olduğunu; Doğu Türkistan halkının ve bütün Çin'in fikren ikiye bölündüğünü, böylece komünist rejime
Özgürlük Yolu 1 131
karşı olan Türkistan halkının, milliyetçi Çin hükfunetine sırhnı dayadığını belirtir. Toplantıya katılan liderler silahların resmileştirilmesi veya hükumet tarafından sahn alınmasını canı gönülden kabul ederler. Bunun üzerine Nurgocay Batur ve arkadaşları işe başlarlar. Büyük küçük 12.000 silah sicil numarası verilmek, damga vurulmak suretiyle resmileştirilir, 1 .000 silah ise, Maliye Bakanlığı'nca sahn alınır. Ü ç ay sonra bütün işler biter ve Nurgocay Batur hükumete sahn alınan silahları teslim eder, yazılan silahları kay dettirir. Bunların bir listesini de Osman Batur'a gön derir. Bundan sonra Ch'an Kai-shek hükumeti 1 1 madde içerisinde, Kazak Türklerine, 8 Bölük asker yetiştirme hakkını tanır. Nurgocay Batur ve arkadaşları bu sekiz bölüğü kurdular. Çinliler, Çin ordusunun için deki 8. Bölüğün Türkistanlılar olmasını kabul ettiler. Bölüğün komutanlığına Zekeriya Binbaşı getirildi. Bu bölüğe, bu binbaşıya bağlı dört yüzbaşı tayin edildi. Nurgocay Batur ise 1. Len'in7 başına getirilir. Nurgocay Batur ve arkadaşları bu 1 . Len'i Puken kazasında, Can çet'in askeri kışlasında talim ettirirler. Askere talim ettirmek için, Çin Askeri mektebinden yetişmiş olan Türkistanlı Toktar Ulu Asılbek'i, askeri öğretmen olarak Nurgocay Batur'un yanına gönderirler. Muavin liğine ise Hacı Bala nğlu Kumarkan'ı verir. Burada talim yapılırken, onbirinci ayın, doku zuncu günü akşamı kışlaya Canımhan Hacı T'in-chanB geldi. Nurgocay Batur ile gizli bir görüşme yapar. Ona s iz askerinizi alıp Manas'a gideceksiniz, Kazak "
7 Len= Çince askeri birlik anlamında süvari ise 1 50 kişi piyade ise iki yüz kişi B T'in<han= Çince vali anlamındadır.
132 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Tükleri'nden sol eğilimli Doğu Türkistanlılar'a bağlı ' duran Çaveşek kazası kaymak amı olan Alibek Hakim ve Hamza Ükürday'ın sol eğiliminden kopup, kendi taraflarına meylettiğini ve bunları koruyup, alma görevine kendisinin tayin edildiğini ve oraya hemen gitmesi gerektiğini" söyledi. Nurgocay Batur, vali Canırnhan Hacı'nın oğlu Mecit'i yanına alarak, 190 asker ile birlikte ıssız, gizli yollardan iki gün bir gece yürüyerek zahmetli bir yol culuktan sonra, gece saat 1 'de Sancı şehrindeki askeri kışlaya varır. Oradaki askeri hükumet, onlara ve atları na yiyecek verir. Gündüz orada gizlenirler. Akşam karanlığında yine yola dizilirler. Bütün gece yürüdük ten sonra, .gece saat 3'te Kutubi şehrine varıp, orada gizli bir askeri kışlaya yerleşirler. Sabah saat 9'da askeri kumandan Nurgocay Batur'u yanına çağırır. Bu kumandan, Doğu Türkis tan'ın bah hududunun kumandanı General Esican 'dır. General Esican, Nurgocay Batur'a "Çaveşek'teki Ali
bek Hamza ve Türkistanlılar, oradaki Çaveşek soku hükumeti ile savaş halindeler. Siz onları koruyup, Manas deryasından bizim tarafa göç etmelerini sağlayacaksınız" der. Nurgocay Batur, buraya sivil gibi silahsız geldik lerini, kendilerine acele silah tedarik edilmesi gerek tiğini söyler. Zira, zaman kaybı silahsız milletin solcu lar tarafından ezilip, kan dökülmesine sebep olacaktır. Nurgocay Batur, Türkistanlıları sağ salim bu tarafa geçirebilmek için, generalden kendilerini çok acele göndermesini ısrarla rica eder.
Özgürlük Yolu 1 133
Bu arada Urumçi hükumetinden Kalibeklerin9 ne olduğunu haber alamamış. "Bunlardan resmi haber
alındığı zaman sana haber veririm. Askerlerin bu kışlada yatsın. Şehrin içinde Türkistanlı Orazbay, Ükürday Şencan var. Sen onun evinde yat. Onlar seni götürecek" dedi. Nurgocay Batur Orazbay'ın evine geldi. Bu da Türkistan liderlerinden biri idi. Onu tanı yordu. Saat 12'de Urumçi'den telefonla arandı. Bu tele fona çağıran kişi binbaşıları Zekeriya Tancan imiş. "Sizlerin Kutubiye geldiğinizi orada olduğunuz haberini Esincan'dan aldık" dedi. Nurgocay Batur da buraya geldikten sonra çabuk hareket için Esincan'dan rica etti. "Beni Alibek'lere gönderecek olursanız vakit kaybetmeden çabuk gönderiniz" dedi. Tancan "Ak şam saat onda Urumçi'den silah alıp sizlere silah ların tamamını eksiksiz vereceğiz" dedi. Akşam bir haber gelmeden sabaha karşı 4' te general Esincan Nurgocay Batur'u çağırttı. O da Esincan'ın dairesine geldi. Esincan, Urumçi'den silahın geldiğini sabah Nurgocay Batur ve arkadaşlarına dağıtacağını akşama da yola çıkacaklarını söyledi. Sabah saat S'de Urumçi'den general Sh'e Sh'u-chan Çin hükumeti askeri istihbarat başkanı Binbaşı Zekeriya, Hacı Canımhan'ın oğlu Delilhan geldi. Askeri bir alanda Esincan başta olmak üzere onlara silah dağıttı. "Sizleri oraya kendi soyundan olduğundan dolayı Alibek Hamza'yı halkı ile beraber solcu düşmanlardan kur tarmak için gönderiyoruz. Gönderdiğimizde gizli yol ile gönderiyoruz. Sizler devletin resmi askerlerisiniz. Siz oraya vardığınızda kendi başınıza işler yap mayınız. Sizlerden soranlara Osman'ın askeri oldu9 Kalibek, Hasan Oraltay'ın babası. Bak.Hasan Oraltay Kazak Türkleri".
"Hürriyet
Yolunda
134 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
ğunuzu söyleyiniz. Bilhassa Nurgocay siz Osman'ın kumandanısınız" dediler. Nurgocay Batur ve yanın dakilerin silah, ok, atlarını eksiksiz olarak temin ettiler. Onlar Nurgocay Batur ve arkadaşlarını merasim ile yolcu ettiler. Nurgocay Batur ve arkadaşları Manas deryasına doğru hareket ettiler. İki gün bir gece yürüy erek Manas deryasına vardılar. Manas deryasında Çin Dakozu denen yere vardıklarında Alibek Hamza'nın halkı ile beraber, solcu Doğu Türkistan askeri ile savaşarak Manas deryasının köprüsünden anlaşmalı olarak huduttan bu tarafa geçtiğini gördüler. Nurgocay Batur, Sendekozu'ya askerini bırakarak huduttan geçen Alibek'le görüşmeye gitti. Huduttan geçerek, hududa yakın yerdeki Merkit Oşurgacı'nın kışlık köyünde Alibeklerin yerleştiklerini gördü ve orada Alibek ile görüştü. Alibek hakim bütün olanları anlattı. Alibek Hakim'in anlathğı şu idi: 1947 senesinin 5. ayından başlayıp, Urumçideki hükfunete Canımhan aracılığıyla Çaveşek'in Solcu hükumetinden ayrılıp, bu tarafa geçeceğini söylemişler ve anlaşmışlar. Canımhan aracılığı ile hükumet "Siz bu tarafa geçerseniz veya geçmeye hareket ederseniz biz size silah vereceğiz destek göndereceğiz" demiş ve 9. ayda Alibeklere gizli olarak 500 silahla Manat'ı göndermiş. Çaveşek, Kala şehrinden dışarı çıkıp onlar ile arası bozulmuş. Aralarının bozulduğunu öğrendikten sonra solcu Doğu Türkistanlılar, Alibek'e baskı yaphğını, onların da ancak on beş gün savaşabildiklerini sonra yerini terkedip Manas deryasından bu tarafa göç ettiklerini Çinliler'in sözünde durup yeter derecede silah gönder mediklerini Nurgocay Batur'a şikayet etmişler. "Geride bizim yan halkımız kaldı. Onları siz gidip kÖruyup alıp gelin. Biz de asker toplayıp verelim," demiş. Nurgocay Batur da Alibek Hakim'e "biz resmi hüku-
Özgürlük Yolu 1 135
met askerleriyiz. Hükumetin emri olmadan bir adım ileri gidemeyiz. Siz bu konuda hükumete müracaat edin" dedi. Alibek, Çin general Sh'e Sh'u-chan "Yunus Ükürday'ın köyünde toplantı yapacağım, sizi oraya davet ediyorum" diye haber gönderdi. Toplantıya ge neral kendisi gelmedi, yerine binbaşı Zekeriya'yı gön derdi. (8. Ordu başkanı, Türkistanlı) Alibek toplantıda "Arkada bölünüp kalan halkımızı koruyup, alıp götürmek için asker göndereceğim, Nurgocay Batur'un da o askerlere kumanda etmesini istiyorum. Elimden geldiği kadar ona destek olacağım" dedi. Binbaşı Zekeriya "Ben bunu generale söyleyeyim, kabul ederse ben de destek olurum, olmazsa cev abımı iki gün sonra bildiririm" dedi. İki gün sonra tel graf geldi. Telgrafta General "Resmi asker olduğun dan dolayı huduttan geçmeyeceksin, ne zaman biz den emir gelirse o zaman geçeceksin. Sent kozu denilen bir kışla var. Askerinle oraya yerleş, bizden emir almadan hiçbir tarafa ayrılma" diyordu. Alibek bunun üzerine Hakim'e "Siz bir grup halkınız ile sağ salim bu tarafa geçtiniz. Arkaya asker göndermeyin. Gerideki halkından bir istek gelirse ona göre hareket ederiz." dedi. Hükumet Alibek'e "Siz savaşıp yorulup geldiniz, biraz dinlenip sonra Urumçi'ye gelmenizi rica ederiz" dedi. Nurgocay Batur ve arkadaşları Sent Kozu da on beş gün kaldı. Alibek'in gerideki halkından da bir istek gelmedi. Nurgocay Batur ve arkadaşlarına hükt1metten emir geldi. "Askerinle beraber kendi kışlana döne ceksin" deniyordu. Nurgocay Batur ve arkadaşları geriye döndü. Sekiz gün yürüyerek, Puken'deki kışlaya vardılar. Askere talim yaptırarak günler geçti. '
136 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
1948 yılının beşinci ayının 20. Günü Osman Batur Altay'ı terkedip, Çoncu Akşiğ'e gelmişti. Osman, Çon cu'nun Akşiğinde Doğu Türkistan'a bağlı Kazakların liderlerini toplayan büyük bir toplantı yaptı. Bu toplantıya Nurgocay Batur da davet edildi. Urumçi'den Alen Wang, Binbaşı Zekeriya, Canım han 'ın oğlu Hamit, Nurgocay Batur, Canımhan Hacı'run makam arabası ile Osman Batur'a doğru yola çıktılar. Urumçi halkından Sıddık Zaim, Botabay Çan
can, Sedu Şanya, Kumargan Cican, Ebu Sait Şencan başkanlığında otuz kişilik bir heyet ve yol boyu Nurgocay Batur ve arkadaşlarına katılan adamlar Cemsarı'dan Çıkay Şencan, Çağatay Zengi, Edilkan Biy toplam yüz elli lider Osman Batur'un evine geldiler. Osman Batur, Akşiğ'e Türkistan'ın boz evinden her vilayetten gelen vekillere göre iki yüz ev hazırlamıştı. Bir gün sonra Alen Wang, Zekeriya binbaşı, Nurgocay Batur, Canımhanoğlu Hamit, Osman Batur ile görüş tüler. Hepsi silah arkadaşları oldukları için birbirlerini çok özlemişlerdi. Hep birlikte kucaklaşıp, ağlaştılar. Osman Batur, Nurgocay Batur'a "Birbirimizden
ayrılalı uzun zaman oldu. Arkadaşlarını yattıkları eve bırak. Akşam benim evime gel birbirimizden ayrıldıktan sonra olanları konuşuruz" dedi. Bunun üzerine Nurgocay Batur, arkadaşlarını yattıkları yere bıraktı ve onlardan müsaade alarak Osman Batur'un yanına gitti. Biraz konuştuktan sonra Osman Batur anlatmaya başladı. "Kuvets yolu ile Kürtü'deki köyüme göç edip giderken, Delilhan'a bağlı soku Doğu Türkistanlı askerler Kuvets yolunu kesmiş, burada şiddetli çarpışmalar oldu. Onlardan 60 tane adam öldü. Benim adamlarımdan on kişi şehit oldu. Burada çok kan döküleceğini anladım ve halka bir konuşma yaptım. Ben Beytik dağına çekileceğim, sizlerden gönüllü olanlar benimle birlikte gelsin.
Özgürlük Yolu 1 137
İstemeyenler burada kalmakta serbesttir. Şimdiki düşmanımız ayrı din ve ırktan değil komünist kardeşlerimizdir. Beytik'e gidip kuvvetlendikten sonra tekrar gelip buraları kurtaracağız" dedim. Daha sonra on gün on gece yürüyerek Beytik'e vardım. Beytik'e çıkhktan sonra halktan bize kadar göç edenler olursa onları getirtmek için iki yüz asker gönderdim. Rakım Batur, Zalebay Yüzbaşı, Keşefat Batur ve iki yüz asker Sortogay ı rmağı ndan geç�p Kaşum denen yerde lrıs Han'ın oğlu Hasan Ukürday, Musa Merge'nin oğlu Cemet Osman'ın arkasından göç etmişler. Solcu askerlerinin başkanı Albay Yusufcan, ikiyüz kişi ile Hasan Ükürday'lar ile savaşmış. Hasanlar biraz yenilir gibi olmuş. Sonra bunların dışın da Rakım Batur başkanlığındaki askeri görmüşler. Albay Yusuf Can, Hasan ile savaşırken yardıma gelen Baturlar, aniden bunları çevirmiş, kordon alhna almış, bunları tamamen takip etmiş. Az askerle beraber Albay Yusufcan, teslim olmak zorunda kalmış. Rakım Batur, Zalebay yüzbaşı başkanlığındaki askerler Yusufcan Polkovnik'ilO esir alarak, Hasan Ükürday'ın halkı ile beraber düşman elinden sağ salim kurtarıp, Beytik'deki Osman'ın halkına kavuşturmuş. Osman Batur, Beytik'e çıkhktan sonra Urumçi'de olan Nurgocay Batur ve arkadaşlarına haber gelmişti. Sacinten'in tincan'ı (Maliye Bakanı) Canımhan Hacı'ya Osman Batur'a erzak göndermek için hükumet emir vermişti. Nurgocay Batur, Canımhan Hacı ile beraber Çoncu şehrine geldiler. Çoncu şehrinden bin deve ile yiyecek, içecek Osman Batur'a gönderdiler. Onlara Osman Batur tarafından gönderilmiş bir heyet geldi. Heyetin başında Kanatbay ile Kayım Kazı vardı. Nurgocay Batur ve arkadaşları bunları Urumçi'ye götürüp onlara 1 0 PolkovnikK Rusça'da "albay" anlamına gelir.
138 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
yiyecek, içecek, giyecek şeyleri teslim ettiler. Bunlan Beytik'e götürdüler. Osman Batur daha önce Nurgocay Batur'a "Biz Beytik'e çıktığımızda çok yiyecek, içecek
sıkıntısı çektik. Urumçi'de Canımhan Hacı ve Türkistanlıların ileri gelenlerinin oluşlarının bize faydası dokundu. Bize gecikmeden yiyecek, içecek gönderdiler. Urumçi'deki ileri gelen Türkistanlılara ve Urumçi hükumetine bol bol teşekkürlerimi söyle" demişti. Osman Batur'un Beytik'e gelip yerleşmesinde (1946) en önemli rolü silah arkadaşı Nurgocay Batur oynamıştı. Karagayh Kucurtu'daki Moğol karakolunu tahrip edip burayı boşaltması neticesi, onun Beytik'e rahatça gelip yerleşmesine sebep oldu. Osman Batur Nurgocay Batur'a "sen nerede yürürsen senin cesaretinden faydalanıyorum" dedi. Nurgocay Batur "Sağ olunuz, ben her zaman sizinle beraberim, ayrıl maz bir dostunuzum" diyerek cevap verdi. Osman Batur, Beytik'e çıkıp, yerleştikten sonraki işleri arkadaşına bir bir anlatb. Osman Batur Beytik'e çıktık tan bir ay sonra Beytik'in terskeyll tarafından Moğol askerleri ani baskın yapıyor. Bu sırada Osman Batur'un yanında İngiliz ve Amerikan konsolosları da vardı. Osman Batur büyük bir başarı ile onları geri püskürtüyor. İ ki uçak düşürüyor, Moğollar pek çok ölü vererek kaçıyorlar. Osman Batur'a bu başarısından dolayı madalya veriliyor. Beytik Dağı, Türkistan ile Dış Moğolistan hududu üzerinde idi. Bir Türkistanlıların, bir Moğolların eline geçiyordu. Hükumet tarafından Barköl, Noruy, Çoncu, Cemsarı, Puken Kazak Türk lerinden kurulu halk askeri bir de hükumetin resmi askerinden Kantancan, Osman Batur'un yanına gön derildi.
11
Terskey= Kuzey anlamına gelir.
Özgürlük Yolu 1 139
Osman Batur ise kendi askerlerini Altay'a gön dermişti. Altay'a giden askerler Delilhan'dan Sarsüm be'yi almışlar. Delilhan ise kaçmıştı. Bu haber Urum ç,i'ye de geldi. Osman Batur'un askerleri Sarsümbe'yi bir ay kadar ellerinde tutmuşlar, bir zaman sonra ise Delilhan topladığı askerle Sarsümbe'yi ani bir baskınla geri aldı. Osman Batur o sırada Sartogay'da idi. Sarsümbe'den kaçan askerleri Osman Batur'un yanına geldi ve beraberce Yörgoktü kışlağına gittiler. Yör-gok tü'de iken Moğol askerleri saldırdı. Moğollar da yapılan çatışmada yüz elli kişi kayıp vererek geri çe kildiler. Bu baskında Teskenbay adlı casus bir Türkün . parmağı vardı. Bu casus, Moğollara Osman Batur'un yerini göstermişti. Osman Batur'a ait bir telsiz de Moğolların eline düşmüştü. Sabah olduktan sonra Moğollar geri çekildiler. Ertesi sabah Osman Batur, büyük oğlu Şerzi man'la hanımı Bayan'ı Kanaybay'la beraber Urumçi'ye gönderip, kendisi de askerlerini toplayıp Çancu'ya göç edip oraya yerleşti. Canımhan'ın oğlu Delilhan da, Sarsümbe işgalinden faydalanarak Osman Batur'un yanına geldi. Sonrada kendi babasının yanına geldi. Osman Batur'un Nurgocay Batur'a anlattığı bunlardı. Osman Batur bu olaylardan bir hafta sonra kurultayı açtı. Bütün Türkistan liderlerine Altay halkının istiklal isteyerek, Çin hükumetinin, komünist rejiminin Sheng Tu-pan'a karşı çıkarak savaş ettiğini teferruatı ile anlattı. Osman Batur yaptığı konuşmada şunları söylüyordu:
"Ben komünist rejime karşıyım. Çin devleti bizim Türkistanlılara sembolik bir muhtariyet verdiler. Bu bize yeterli değil. Kanaatimce bunu da verecek değillerdi. Biz karşı çıkmazsak hakkımızı istemezsek bizi körleştirip, sömürüp gidecekti. Biz
140 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
gözümüzü açıp, hakkımızı istedikten sonra sembolik muhtariyet verdi. Kanaatimce bu muhtariyet Türkis tanlıları memnun etmeyecek. Bizim milliyetçi aslan larımız istiklallerini alana kadar yılmayacaklar. Şimdi beni Ch'an Kai-shek hükumeti biraz destekli yor. Bu beni içten sevdiğinden değil ben komünist rejime karşı olduğumdan dolayı biraz iyimserlik gös teriyor. Türkistanlılar, sizlere hiç kimse severek istik lal vermez. İstiklalinizi hakkınızı alana kadar anlaş ma yapana kadar, Kuo Min-tang hükumetinden, isteyeceksiniz. Toprağını, milletini kendi halkını kendiniz idare edip, Kuo Min-tang hükumeti ile iyi geçineceksiniz. Türkistanlıların buna göre davran ması gerekir. Çin kendi tarafına geçmeyenleri memuriyete almaz. Türkistan halkının cahil kalması için Türkistan'da okul açmaz. Artık Türkistan halkı gözünü açtı. Türkistanlılardan Çin, sekiz ton buğday aldı ve bu tohumu alan Çin birliğinin kumandanı yardımcısı Türkistanlı Zekeriya Tancan, O'nun yüzbaşısı benim arkadaşım Nurgocay Batur. Bu bir lik tama-miyle Türkistanlılardan kurulmuş. Ben bu sefer hükumetten bir istekte bulunacağım. Bütün Türkistanlıların eli silah tutan erkeklerini eğitime çağırıp, bunları eğitip yetiştirerek bunun masrafını da hükumetten isteyeceğim. Bu eğitimi Türkistan lılardan yetişmiş olanlar yapacaklar. Artık Türk mil letinin gözünü açması gerekir ve ben Türkistan'ın bağımsızlığı için ölüm pahasına savaşacağım" Kendisinin en büyük düşmanı Çin komünizmi ve emperyalizmi olduğunu, ölünceye kadar bunu kabul etmeyeceğini Türkistanlıların da kabul etmemesini, bu uğurda savaşmalarını isteyerek konuşmasını bitirdi. Onu dinleyenler ise Osman Batur'u canı gönülden desteklediklerini ve komünizme karşı savaşacaklarını
Özgürlük Yolu 1 141
söyleyerek onu alkışladılar. Osman Batur'un isteği hükumet tarafından kabul edildi. Nihayet, Barköl, Noruy, Camsam, Perken Urumçi gibi birçok vilayet lerde eğitim karargahları kurularak, eli silah tutan bütün Türkistanlılara eğitim yaptırmaya başlanıldı. Bunun masraflarını ise hükumet karşılıyordu. Hükumet Osman Batur'u Urumçi'ye davet etti, o da bunu kabul etti. Kurultayda bulunan liderler geri döndüler. Alen Wang ile Nurgocay Batur Urumçi'ye Osman Batur'un yanına döndü. Osman Ba tur, Alen Wang'a 12 deve hediye etti. Kurultayın neticesini Alen Wang ve Nurgocay Batur hükumete ve Hacı Canımhan'a bildirdi. Bundan sonra Nurgocay Batur Puken'deki askeri kışlaya döndü. O sene Osman Batur biraz rahatsız olduğundan dolayı Urumçi'ye gelemeyeceğini bildirdi. Osman Batur 20.5.1949 tarihinde yanında 400 süvari ile birlikte 380 km. yürüyerek Urumçi'nin dağ tarafındaki Çimegu ırmağı kenarına geldi. Burada ise bir silah fab rikası vardı. Bu sıralarda komünistler çok kuvvetlenmiş merkezde Mao Tse-tung taraftarları çoğalmıştı. Onun için Osman Batur'u karşılamaya kimse cesaret edemiy ordu. Nihayet hayatı boyunca Türkistan'ın istiklali için savaşan İ sa Efendi ile binlerce Türkistanlı Osman Batur'u karşıladı. 12 İ sa Efendi ile Osman Batur'un ilk görüşmeleri bu idi. Osman Batur ile İ sa Efendi tanıştığında Osman Batur, İsa Efendi'ye "Dağ mil
liyetçiliğini silah ile ben yürütürüm. Şehir milliyetçil iğini zaten yürütüp gelen bir insansınız. Bundan sonra da size güveniyoruz." dedi. İki gün sonra Urumçi şehrine Hsi-talu hükumet sarayına Osman davet edildi. l 2 İsa Yusuf Alptekin"in hatıralarında da bu olay benzer şekilde anlatılmak· tadır. (Olayın fotoğrafı olduğu biliniyor. tarafımızdan arandı fakat buluna madı.)
142 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Toplantıda bütün diplomatlar, başkumandanlar, Çin'in yüksek memurları, Mesut Sabri Çuşi, Hacı Canımhan, Emin Buğra, İsa Efendi, Alen Wang, Kadvan Hanım ve Burhan Şehidi ile bütün Türkistan'ın ileri gelenleri hepsi vardı. Ayrıca Amerikan, Rus ve İngiliz elçileri de vardı. Toplantıda Osman Batur'un Altay Kazakları ile Türkistan'ın istiklali için, Çin emperyalizmine karşı nasıl savaştığını anlatmaya kimse yanaşamadı. Çünkü komünistlerden çekiniliyordu. Fakat, Polat Kadir Turfani adlı Türkistanlı birisi bütün cesaretini topla yarak kürsüye çıktı. Yaptığı konuşmada, Türkistan lıların Çin'e karşı istiklal savaşının başladığı tarihten o zamana kadar bütün olup bitenleri, Türkistan'ın istiklali için nasıl savaşıldığını, bu uğurda kimlerin savaştığını, hiçbir hükumetin kendilerine yardım etmediğini ama, Türk milliyetçilerinin tek başına savaşa devam edeceği ni, Türklerin kimseye kul köle olmayacağını söyledi. Ayrıca Türkistan Türklerinin istiklali için savaşan bütün milliyetçileri ve bu uğurda şehit olanları methe derek sözlerini bitirdi. Oradaki Türkistanlıları ağlatarak kürsüden indi. Ondan sonra da İsa Yusuf Alptekin konuştu. Osman Batur bu toplantıdan sonra konakladığı yere döndü. Sekiz gün sonra kendi köyü olan Çoncu'ya gitti. 20.8.1949 tarihinde merkez Mao Tse-tung'un eline geçti ve Chan Kai-shek'in Formoza adasına çe-kildiği haberini duyduk. Chan Kai-shek'in Formoza'ya çekil işinden önce Kuo min-tang hükumeti, kun-chan-tan'ın Mao'ya yenilmesinden dolayı dört ülkenin kumandan lığını Ma Cu-şi 'ye vermişti. Bu dört ülke, Ch'ing-hai, Kansu, Hsin-chiang ve Tibet idi.
Ma Cu şi ye verilen bu kumandanlık için İsa efendi, Ch'ing-hai'a teşekkür etmeye gitmişti. -
'
Özgürlük Yolu 1 143
1 949'un sekizinci ayının sonunda Türkistan halkının başına bir karabulut daha gelip çöktü. Çünkü, Mao Tse-tung, Pei-ting'i ele geçirince Hsin-chiang (Doğu Türkistan) taki Çinli general Tao-su Hsin-chi ang (Doğu Türkistan) halkının kayıtsız şartsız Mao Tse-tung hükumetini kabul ettiğini ve Mao Tse-tung hükumetine bağlı olduğunu bildirerek telgraf çekti. Türkistan halkının elindeki muhtariyetini alarak, Mesut Sabri'yi görevinden almış ve onun yerine komünist bir Türkistanlı olan Burhan Şehidi'yi getir mişti. Bu olay bütün Türkistan milliyetçileri için büyük bir darbeydi. Savaşa devam edenler ve Türkistan'ın ileri gelenleri bu durum karşısında ne yapacaklarını şaşırmış ve geleceklerini kararlaştırmak için gizli gizli toplantılar yapmaya başlamışlardı. Urumçi'deki 8. Bölük binbaşısı Zekeriya, eski genel sekreter olan Salis Nimet Urumçi'den çıkıp, Kökdal Yayla dağında oturan Canımhan'ın evine gelmişti. Oraya Nurgocay Batur'u da çağırmıştı. Nereye gideceklerini, ne yapacaklarını görüşmek için geldiğini, Canımhan Hacı'ya söylemişti. Akşam saat lO'da Canımhan Hacı'nın evinde gizli olarak fikir tartışması yapmışlar, orada bir karar almışlardı. Nurgocay Batur, Canımhan Hacı'ya "Biz burada komünistlerin rejimini kabul edip duramayız, bize nasıl olsa bir ölüm" demişti. Nurgocay Batur, fikirleri ni öğrenmek için bir heyeti Kara Şeri'deki Alibek Hakim'e bir adamını da Osman'a göndermişti. Nurgocay Batur "iki taraftan da haber gelene kadar burada bekleyelim ve burada hepimizin birlik te aldığı karar ile Urumçi'deki 8. Bölüğün depodaki silahını hükumete sezdirmeden askerlere dağıtalım
144 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
ve toplu olarak göç edelim", demişti. Binbaşı Zekeriya'da bu vazifeyi Nurgocay Batur'a vermişti. Zekeriya'nın oğlu Mecit, Nurgocay Batur'dan iki gün önce gitmişti. 8. Ordu silah deposunun anahtarları Nurgocay Batur ve arkadaşlarındaydı. Fakat silah almak için hükumetin izni lazımdı. Nurgocay Batur ve arkadaşları yakalanıp tevkif olma ihtimali olduğu halde bu işi gizlice yapacaklardı. Urumçi'ye gittikten sonra Nurgocay Batur, binbaşı Zekeriya ile görüşüp ona "Aldığımız karar ne oldu? Ben ne gün silah götüreceğim, ona göre hareket edeyim" demişti. Binbaşı ise hükfunetin çok sıkı durumda olduğunu herkesin arkasına bir casus takhğını bilhassa şüphe lendiği kimseleri çok takip ettiğini, muhakkak Nurgocay Batur'un da takip edildiğini ve ajanın da dostlarından birisi olduğunu söylemişti. Binbaşı Zekeriya, Nurgocay Batur'un oraya geldiğini Burhan Şehidi Çuşi'ye söylediğini onun da Nurgocay Batur'u istediğini ve oraya gideceklerini bildirmişti. Beraberce Burhan Çuşi'nin1 3 evine varınca selam verip görüştükten sonra, Nurgocay Batur'a şimdiye kadar nerede olduğunu sormuştu. O da Yayla dağına izinli olarak çıkhm. Sonrada yanınıza geldim, demişti. Binbaşı ise ayrılıp gitmişti. Burhan Cuşi, Nurgocay Batur'a "Sana benim bir teklifim var Nurgocay Batur sen benim tanıdık, iyi gözle baktığım bir arkadaşsın bu Mao Tse-tung hükumeti eski Çinliler gibi, sizin oynayacağınız bir hükumet değil, başkan nereye giderse gitsin seni ben muhafız askerlerinin başkan lığına alayım." demişti.
1 3 Cuşi• "lider, reis' anlamında Çince bir kelimedir. Bu tip Çince unvanlar yerel halk tarafından kullanılmıştır.
Özgürlük Yolu 1 145
Nurgocay Batur ise ayağa kalkarak "Ben açık fikirli bir insanım açığım! Söyleyeyim ben komünist bir rejime karşı olarak dokuz sene silah kullandım. Buna göre benim suçum bir ölümden başka bir şey değil, bana ölüm cezası verirler. Sizden ricam beni iyi gördüyseniz bana böyle şey teklif etmeyin" demiş. O zaman Burhan Çuşi, gülerek korkma ben varım diye söylenmişti. O sırada dışarıda bir zil çalınıyor. Burhan Çuşi, Nurgocay Batur'un elini sıkarak "daha görüşü rüz, sen dön" dedi. Nurgocay Batur oradan ayrılarak binbaşının evine gitmiş Binbaşıyı evinde bulamamışh. Konakladığı yere gidince, İsa Efendiden (İ sa Yusuf Alptekin) onu destekleyen gizli milliyetçi bir grubun olduğunu öğrenmişti. Oraya �elince Polat Kadir (Turfani)l4, Nurgocay Batur'a "Isa Efendi'yi destek leyen milliyetçi gençlerden üçyüz kişi burada hazır durumda İsa Efendi'nin Ch'ing-hai'dan dönmesini dört gözle bekliyoruz. İ sa Efendi ne derse onu yapacağız" demişti. Nurgocay Batur'da, Polat Kadir'e Canımhan Hacı'run evinde aldıkları gizli kararı söyle miş, Polat Kadir de kararı çok güzel bulduğunu söyle mişti. Polat Kadir (Turfani); Nurgocay Batur'a "Bu Zekeriya Binbaşı sözünde durup depodaki silahı alıp size verirse biz · de o silahtan alalım" demişti. Nur gocay Batur da eline geçerse vereceğine söz vermişti. Ayrıca, Canımhan Hacı'nın tarafından Alibek Hamza'-
14 Polat Kadir Turfani, lsa Yusuf Alptekin'in sağ kolu olarak uzun zaman Doğu Türkistan istiklali için mücadele etti. 1 9 6 1 · 1 968 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyet Fakültesi Tarih Bölümü'nde Çince okutmanlık yaptı. 1 968-1 970 yılları arasında Almanya'da Radio Liberty'de çalıştı. 1 970 yazında İstanbul'da vefat etti.
146 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
ya Osman'a gönderdikleri habercilerden ve İsa Efendi' nin Şinhay'dan gelip gelmeyeceği neticeye bağlanın caya kadar zaman zaman birbirleriyle gizli olarak görüşmek için bir parola kararlaşhrdılar. Nurgocay Batur, Polat Turfani'den ayrılarak akşam binbaşı'run evine misafir olarak gitmişti. Orada binbaşının fikrini değiştirmiş gibi bir durumda olduğunu ve silahı almanın zor olduğunu görmüştü. Nurgocay Batur, binbaşıya "Tompur başkanlığı Şeyzaret'in elinde anahtar var, sen o anahtarları benim elime ver, onun almasını götürmesini bana bırak ben onun yolunu bulurum" demişti. Binbaşı'da gülerek açık bir cevap vermemişti. Nurgocay Batur konakladığı yere dönmüş ertesi gün de parola ile Polat Kadir'i bulmuştu. Polat Kadir, "Müjde, İsa Efendi geleli iki saat oluyor, şimdi uyu yor kalkınca görüşürsün" demişti. Nurgocay Batur, İsa efendi ile görüşüp ona olanları anlatmışh. İsa Efendi ( İ sa Yusuf Alptekin), Nurgocay Batur'a Mesut Sabri 'nin hiçbir yere gitmeyeceğini belirterek "Emin Buğra bütün bizi destekleyen arkadaşlarla yurtdışına çıkıp gideceğiz" demişti. Bu sırada Osman Batur'dan, Alibek Hamza'dan haberler gelmişti. Tarihte Türklerin bir çok kez yaptığı gibi, esir olmayı kabul edemeyecekleri için göç etmeye karar vermişlerdi. Nurgocay Batur ve arkadaşları yurt dışına çıkıp gideceklerinde kararlı oldukları yerde birleşmişler ve yurt dışına çıkmak için yolu işaretlemişlerdi.
Birinci yol: Barköl ile Kumul, Bağdaş dağı, Kansu vilayeti, Kanambar, Tajinor yolu ile Himalaya dağlarından Tibet yaylasından geçerek Hindistan hududundan girmek.
Özgürlük Yolu 1 147
İkinci yol: Karaşehir'den göç edenler, Toksun, Kurt dağı, Dikenli, Şeşin, Çuklik, Lobnor gölü yolu ile gitmişler. Bu yol ile gidenlerin onikinci ayın sonuna doğru buz tutan Lobnor gölünden geçmeleri gereki yormuş. Bu yolun çok zor bir yol olduğu anlaşılmak tadır. Üçüncü yol ise: Kaşgar yolu ile Kargalık'tan geçerek, Karakum dağını aşarak Hindistan hududuna girmek. Bu üç yol ile göç etmeye karar ·verilmişti. Fakat İsa Bek'ler "Bizim develerimiz, atlarımız yok. At ve develerimiz olsa bile devamlı yol yürüdüğümüz için çoluk ve çocuklarımız ata ve deveye binemez" dedi ler. Nurgocay Batur, İsa Bek'e "size katılanlar kaç kişi olurlarsa olsunlar, yiyecek içecek, at ve deveyi ben temin edeceğim" dedi. İ sa Efendi ise "Bu da güzel bir fikir, ben Emin Buğra ve arkadaşları ile görüşeyim, yarın cevap veririm. Siz Zekeriya binbaşı ile depoda ki silahları almaya çalışın" dedi. Nurgocay Batur bin başının yanına gitti. Binbaşı, Nurgocay Batur'a "Hükumet bu silah deposunu mühürlediği için, depodan silah alınması çok zor" dedi. Nurgocay Batur ne yapacağını şaşırmış durumda kaldı. Hsin-chiang (Doğu Türkistan)'ın süvari askerinin başkanı Dungan. Ma Chün-chan Urumçi'de imiş. Nurgocay Batur, Ma Chün-chan'a gidip bir fikir almak gayesi ile göç etme isteğini anlatmayı düşündü. İ sa Efendi bu düşünceyi iyi karşıladı. Ve dedi ki; "Siz asker adamsınız oraya gidin, onunla görüştükten sonra bana da haber verin". O, ertesi günü, Canım-han'ın oğlu Mecit'i de yanına alarak, Çongopür'ün dışındaki büyük askeri karargaha gitti ve Ma Chun-chan ile görüşmek istediği ni söyledi. İsteği derhal yerine getirilerek, Kumandan Ma Chun-chan ile görüştürüldü. Tao Tsuyu ve Mao Tse-tung'un rejimi kabul ettiklerini açıklayarak,
148 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Türkistan'ın halini görmüş olan kendisi gibi büyük bir kumandanın fikrinin ne olduğu ve kendilerine ne gibi bir yol gösterebileceğini öğrenmek istedi. Kumandan ise kendilerinin ne yapmayı düşündüklerini ve duru mun nasıl olduğunu sordu. Ma Chun-chan'ın bu sorusu üzerine kendilerinin; Barköl, Cebner ve Kaşkar, Karakurum yollan olmak üzere üç yoldan yurt dışına çıkmayı düşündüklerini öğrendi. Ayrıca kumandan kimin hangi yoldan gideceğini de sordu. Canımhan Hacı ile birlikte göç ederek, Osman Batur'la birleşeceklerini ve Çoncu'dan Barköl'e geçeceklerini söylediler. Alibek Hamza'ya bağlı olanların Lobnor yolu ile, İ sa Yusuf (Alptekin), Mehmet Emin (Buğra) ve arkadaşları ise Karakurum yolu ile gideceklerdi. Çok önemli bir husus da ellerinde silah olmayışı idi. Her ne kadar 8. Ordunun silahlarını almayı ümit edi yorlarsa da bu mümkün olamadı. Çünkü bu ordunun deposunun kontrolü de koministlerin eline geçmiş ve mühürlenmişti. Bu durumda hepsinin ümidi kuman dan Ma Chun-chan idi. O ise bu sırada Urumçi'nin örf i idare kumandanlığını kendi üzerine almışh. Bu fırsat tan yararlanarak, askerlerini alel acele Kansu, Hsin-chi ang (Doğu Türkistan) hududunda bulunan ve büyük bir petrol bölgesi olan Chu shan'a gönderdi. En geç üç gün içerisinde burasını ele geçirmesi gereJ<iyordu.
Büyük, Zorunlu Göç Kumandan Ma Chun-chan'a bağlı askerlerin yüzbini süvaridir. "O petrolü elime geçirirsem Osman Batur, İsa Efendi, Canımhan Hacı hep birlikte büyük bir hükumet kurarak karşı koyabiliriz." diyordu. Bu sırada Mafuvan kumandasındaki birlikler İlencu şehrinde komünistlerle savaşıyordu. Onun yenilgiye uğraması halinde çok müşkül durumda kalabilirlerdi.
Özgürlük Yolu 1 149
Bütün bunları belirten kumandan Ma Chun-chan, Nurgocay Batur'a üç gün sonra gelerek sonuçtan haber almasını ve elinden geldiğince kendilerine yardım ede ceğini söyledi. Bunun üzerine oradan ayrılan Nurgocay Batur İsa Yusuf (Alptekin)'a giderek durumu anlattı ve ertesi gün tekrar gitmeyi teklif etti. Bu görüşü benimseyen Isa Yusuf (Alptekin), ona, yanına yüzbaşı Abdürrahim Kılıç'ı da alarak gitmesini ve bir miktar silah istemesini söyledi. Onların asker olmaları nedeniyle bu istekleri müspet karşılanabilirdi. Ertesi gün Abdurrahim Kılıç Canımhan Hacı'nın oğlu Mecit, Nebi Gocan ve Nurgocay Batur tekrar Ma Chun-chan'a gittiler. Ona, İsa Alptekin ve Canım han Hacı'nın taleplerini ilettiler. Kumandan ise, askerin Chu shan (dağ) yolunda oluğunu, bu nedenle iki gün sonra gelmelerini ayrıca elinde işe yarar silah bulunmadığını kendilerinin de birer asker ve silahtan anlayan kimseler olarak diler lerse depoda bulunan işe yaramaz silahlardan ne kadar isterlerse alabileceklerini belirtti. Nurgocay Batur silah deposuna giderek altı saatlik bir çalışma sonunda 56 adet Japon yapısı tüfek ayırdı. Oradan kumandana telefonla durumu bildirerek bir miktarda mermi ver mesini rica etti. Nurgocay Batur'un arkadaşları silah başına 300 adet mermi aldılar. Bu malzemeyi bir arabaya yerleştirdiler. Üstünü de kavun-karpuzla doldurarak gizli yollardan Abdürrahim Kılıç'ın evine gittiler. 20 adet silah ve bir miktar cephaneyi orada bıraktılar. Bu durumu izleyen Abdurrahim Kılıç'ın eşi ve meşhur artist Kamberhan, onların kesin olarak git meye kararlı olduklarını görüyor ve gelecekleri hakkında duyduğu büyük endişe ve üzüntüyü ağla yarak dile getiriyordu. Kamber han dış ülkelerde daha rahat edebilecekleri ve hatta kendisinin de çalışabile ceği yolunda teselli ettiler. Daha sonra, 36 tüfek ve
150 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
cephaneyi yine kavun-karpuz yükleri arasında gizlice şehir dışına çıkardılar. Bir gün sonra İsa Alptekin ve diğerlerine veda ederek ayrıldılar. Nurgocay Batur silah ve cephane ile birlikte Urumçi'nin dağ tarafında bulunan Sayaf gölünün aşağı kısmındaki ırİnağa ulaşh. Orada Yayla dağda bulunan Türklerin hepsi bir araya toplanmışlardı. Bu arada Alibek Hamza'ya gönderilen haberci de geldi. Alibek ve arkadaşlarının Lobnor gölü yoluyla göç edeceklerini bildirdi. Bu haber üzerine orada toplanan Nurgocay Batur ve arkadaşları, Tienşan Dağı'nın batısından giderek Osman Batur'la birleşmeye karar verdiler. Canımhan Hacı ise elinde bulunan Sacentin dairesine ait emlakı iade etti. Daha sonra hep beraber İlenbay'dan göç ettiler. Tienşan dağının, Urumçi tarafından Dosagu ırmağına geldiler. Orada Nurgocay Batur kafileden ayrılarak bir takım gizli yollardan geçerek, kumandan Ma Chun-chan'a gitti. Onunla görüşmesini önlemek istedilerse de, ısrar lı uğraşmalar sonucu görüşmeyi başardı. Kurnandan bu sırada büyük ve kapalı bir salonda maiyeti ile toplanh halinde idi. Hepsi de gözleri yaşlı ve perişan durumda idiler. Durumun iyi olmadığını hisseden Nurgocay Batur, kumandanın açıklaması ile acı gerçeği öğrendi. Bu gözleri yaşlı subayların hepsi müslüman idiler. Tarafsız kalabilmek ıçın Türkistan'a gelmişlerdi. Daha önceden bilindiği gibi Chu shan'ın ele geçirebilselerdi durum düzelecek ve hatta harekete geçebileceklerdi. Maalesef bu plan gerçekleşemedi. Ilencu'da savaşan Maafan askeri yenilgiye uğramış ve Hindistan'a kaçmıştı. Bizim gönderdiğimiz asker Chu shan'a yetişemedi. Bu fikirden vaz geçtik. Kuo Min tang'a bağlı birlikler ise silahlarını teslim ediyor lardı. Kumandanın yanındaki subaylar dahi silahlarını teslim etmişlerdi. Bu durumda onlara yardım etme sinin imkansız olduğunu belirten kumandan, Cancu da bulunan askerin komutanı Han Hsi-chan'a hitaben bir
Özgürlük Yolu 1 151
mektup yazarak, Nurgocay Batur'a verdi. Onun kendi lerine elinden gelen yardımı esirgemeyeceğine inan dığını söyledi. Bu arada kumandan Ma Chun-chan "Bu subayların bazısı iki kardeş, bazısı ana babalarının tek evlatları idiler. Bunları ana-babasına, Hsin-hai'daki öz memleketine sağ salim götüremediğim için üzüntüm sonsuzdur" diye göz yaşları içinde Nurgocay Batur'un elini sıktı. Nurgocay Batur da ağlayarak vedalaştı. Oradan ayrıldı. Nurgocay Batur, çok gizli ve meşakkatli yollar dan yürüyerek Üçbuzav ırmağına doğru göç eden halkın içine katılmıştır. Türkler burada durmadan göç lerine devam etmişler. Nurgocay Batur ve arkadaşları na buradan göç ederken, Osman Batur'dan yardımlaş mak için bir heyet gelmiş. Heyet başkanları, Kanatbay ve Zalebay Teyci'dirler. Nurgocay Batur ve arkadaş larına Osman Batur'un selamını söylemişler. Osman Batur da göç edeceğini hiç kimseye söylememiş. Gizli olarak hazır vaziyette Nurgocay Batur ve arkadaşlarım bekliyormuş. Nurgocay Batur ve arkadaşları Osman Batur ve arkadaşlarına yetiştiği zaman hemen göç etmeyi kararlaştırmışlar. Heyet, Nurgocay Batur ve arkadaşlarından ayrıldıktan sonra Köktağ'da oturan Alen Wang Kadvan hanımın yanına gitmişler. Nur gocay Batur ve arkadaşları bir hafta göç ederek Puken'e ge�şler. Puken'e geldikİerinde, Canımhan Hacı'nın oğlu Delilhan ile Altay'dan beraber gelmiş olan tanıdıkları, akrabaları Kököy, Domay, Turus Bekler başkanlığında seksen kişilik asker göçüp yürürken, yol üstünde silahı ile beraber bize sırtını çevirerek "Biz doğduğumuz büyüdüğümüz Altay'daki ana ve babamızın yanına gitmeye karar verdik. Sizlerle beraber olmadığımızı ve şimdide sizden ayrıldığı mızı haber vermeye geldik. Elimizden gelen bir şey
152 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
yok" dediler. Ve herkes gözyaşı akıtarak ayrılmışh. Nurgocay Batur ve arkadaşları buradan ayrıldıktan sonra, Cemsarı'ya kadar göç ettiler. Kısaca Urumçi dağından gece gündüz göç ederek, 18 günde Çoncu'da oturan Osman Batur'un halkına kahlabildiler. Nurgo cay Batur ve arkadaşları Çoncu'ya gelirken, Akşi'den Osman Batur kendisi büyük bir topluluk ile onları karşılamışh. Osman Batur "Ben de hazır vaziyette otu ruyorum, hiç durmadan beraber göç edelim", dedi. Yedinci ayın yirmilerinde Urumçi'deki Ameri kan büyükelçisi Mr.Paxten IS ile gizli olarak Hacı Canımhan'ın aracılığı ile haberleşmeleri olmuştu. Nurgocay Batur göç sırasında, Mr.Paxten "Türkis tan'ın istiklalini isteyen Osman Batur, Hacı Canım han'ın düşünceleri nelerdir?" Kou-min-tan hükumeti yıkılacak iktidar Kun-ch'ang-tan'ın eline geçtiği zaman sizler ne düşünürsünüz" demişti. Bunu Hacı Carurnhan, "ben tek başına cevap veremem. Çoncu'da Osman Batur var, Karaşehir'de Alibek var onlarla görüşelim" demişti. Fakat bu görüşmeyi açıktan açığa yapamayacakları için Osman Batur ve .Alibek'i Carumhan Hacı davetiye gönderip misafirliğe çağıra caktı. Toplantının neticesi Mr.Paxten'a bildirilecekti. Bu iş açıktan olmayacağına göre Mr.Paxten Urumçi'nin 13 km. doğusundaki İlambay ırmağı yanında bekleye cekti. Canımhan Hacı buraya Osman Batur'u Alibek'i davet etti. Belirtilen günde Alibek geldi. Osman Batur ise gelemedi. Osman Batur'un gelememesinden dolayı toplantı olmadı. Toplantı olmadığını oraya gelen Mr.Paxten'a bildirdik. Burada Mr.Paxten, "Merkezi
15
Amerikan konsolosu. olayı Hasan Oraltay'ın 'Hürriyet yolunda Kazak "Elim-lap Ötken Ömir' Hızırbek Gayratullah, "Altaylarda Kanlı Günler" ve Thomas Laird, "lnto Tibet" isimli kitaplarında yer almaktadır. Ayrıca Mansur Teyci'nin babası Hüseyin Teyci 'nin hatıralarından bu konuda bilgi alınabilir.
Türkleri' ve
·
Özgürlük Yolu 1 153
Çin'in durumu çok karışık ve Chang Kaisek hüku meti Formaza'ya çekilecek. Sizin Hsin-chiang (Doğu Türkistan)'da buna teslim olacak. Sizler hareket lerinizi şimdiden ona göre hazırlamalısınız. Ben Amerika'ya döneceğim. Benim muavinim olan gene ral Mackiernan ve Dr. Bisak'ı ikisini de sizlere emanet ettim. Ellerinden gelen her iyiliği esirge meyecekler. Sizler de onlara elinizden gelen her iyi liği esirgemeyin" dedi. Biz Çoncu'ya geldiğimiz sırada Hsin-chiang (Doğu Türkistan)'ın çoktan Mao Tse-tung hükumeti ni kabul ettiğini, General Tao Tzu-yang, Mao Tse tung'a bağlı olduğunu çoktan açıklamıştı. Amerikan konsolos tardımcısı Mackiernan ve Dr. Bisak, Urum çi'de dursa tutuklanacaktı. Bundan dolayı mücahitlerin birleştiğini ve Hindistan'a kadar göç edeceklerini duy duktan sonra, konsolos idaresini terk ederek, araba ile çıkıp dağ eteğinde arabasını bırakıp, oradaki halktan at satın alarak, gizli yollar ile Nurgocay Batur ile arkadaşlarına ulaştı. Nurgocay Batur ve arkadaşları Çoncu'nun doğu tarafındaki Erkunduz ırmağında top landılar. Osman Batur da buraya geldi. Tahminen 1 .000 aile göç etmeye karar verdiler. Burada bulundukları sırada Çoncu'nun kaymakamı, Chang Ch'en-chang bir heyet ile Nurgocay Batur ve arkadaşlarının yanına geldi. "Sizlerin b urada toplanıp göç edeceğinizi duyan hükumet beni sizlere gönderdi. Sizler hiçbir tarafa gitmeyin. Şimdi zararsız en iyi bir halkçı hükumet kuruldu. Sizlere hiçbir zararı olmaz" dedil er. Bunun üzerine Osman Batur, Canırnhan Hacı bizim yanımızda toplanan bu halk, Altaylardan göçüp gelmiş olan millet: "Biz ve halk hükumete karşı değiliz. Bu halkçı hükumetin ismini sizden duyduk. Biz de hoş olduk. Bizim halkımız Çoncu'nun yerli halkı olma-
154 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
dığından dolayı, hayvanlarımızı besleyecek güzel otlağı olan Barköl tarafına gidip yerleşeceğiz." di yerek cevap verdiler. Burada bulundukları zaman kurban bayramına rast gelmişti. Üç gün kalarak kurban kestiler. Üç gün sonra buradan göç ettiler. Nurgocay Batur ve arkadaşları giderken hiç kimsenin bir şeyine dokun madılar. Hükfunet onlara bir zorluk çıkarmadı. Gece gündüz göç ederek, Urumçi'den çıkhklannın otuz altıncı gününde Barköl'e geldiler. Barköl'de duran Türkistanlılar Kumul vali muavini Türkistanlı Altın bek, Sultanşerif Teyci Mukadil, Sabırbay Zalın, bütün halk tarafından sevinçle karşılandılar. Nurgocay Batur ve arkadaşları Barköl'e geldikten bir hafta sonra Kumul'a Mao Tse-tung askerinden süvari, piyade karışık 40.000 asker geldi. Halk mecburi olarak karşıladı. Osman Batur ve arkadaşları burada 25 gün kaldılar. Bu süre içinde Osman Batur, Carumhan Hacı ve arkadaşları toplanh yaptılar. Toplanhda "durmadan göç edip gitsek mi iyi olacak? Yoksa bu kışı Barköl'de hayvanlarımızı besleyerek geçirip ilkbaharda gitsek mi iyi olacak" diye düşündüler. Bu kış burada kalmaları veya gitmeleri için halk başkanlarını topla yarak Osman Batur'un evinde oya başvurdular. Bu kışta durmadan gitmek aslında onlar için çok iyi idi. Çünkü komünist hükumetinin tam manasıyla yer leşmemiş bir zamanı idi. Ekseriyet bunu kabul etmedi. İlkbaharda hareket edip, yaza doğru göçelim dediler. Osman Batur ve arkadaşları mecburi olarak halkın fikrine uyarak Barköl'de kışlamaya karar verdiler. Osman Batur ve arkadaşları Barköl'de kışlamaya karar verdiklerinde Amerikan elçisi general Mackiernan "ben burada çok kalırsam hükumet yakalar. Sizler kışlayıp kalırsanız bana müsaade edin. Ben de hari-
Özgürlük Yolu 1 155
taya bakarak gizli yollar ile Tibet yaylasına çıkıp gideceğim. Türkistanlılar sizlerden ricam Himalaya dağının bağrında Gasköl'de Türkistanlı Kusayın Teyci var. 1937 de Barköl'den göç edip orada yer leşmişti beni oraya kadar götürün." dedi. Elçinin güzel bir telsizi vardı. Her zaman Amerika ile haber leşiyordu. Olanlardan da haber veriyorlardı. Osman Batur, Canımhan Hacı bütün Türkistan liderleri "Amerika dünyanın en büyük devletlerinden biri, bir iki kişiyi insanlık sağ salim komünist rejim den kurtarıp gönderebilirsek, bizim bu masum insanlara yaptığımız bir iyilik olur" düşüncesiyle Gasköl'de ki Kusayın Teyci'ye yetiştirmeye karar veril di. Osman Batur'dan Zelebay Teyci'yi onlarla birlikte göndermesini arkadaşları istedi. Canımhan Hacı'dan, Isa Batur oranın yolunu iyi bilen Sultan Şeriften iki kişi talep etti. Sultan Şerifte bunu kabul etti. Kariga ve Hacı Zirekbay adlı iki kişiyi verdi. Dört Türkistanlı ile beraber Mr. Mackieman, Dr. Bisak üç Beyaz Rus arkadaşları ile Kusayın Teyci 'ye yollandılar. Bunun arkasından sekiz gün sonra Türkistanlılar kışlayacak ları yerleri tespit ettiler. Osman Batur topluluğu üç yüz kişi Beyaz Rus askeri ile beraber, Beyşan dağı Başanzı'da kışlamaya karar verdi. Canımhan Hacı kendi grubu ile ağaç obada kışlamaya karar verdi. Nurgocay Batur da kendi grubu ile Agar'da kışlamaya karar verdi. Bu sırada merkezi hükumetten Mao Tse tung'dan elçi olarak bir heyet geldi. Heyet başkanı olarak Çin'den bir kişi, Uygur Ahmet ve Düngan'den bir kişiyi Osman Batur ve arkadaşlarına elçi olarak göndermişlerdi. Heyet "Sizler hiçbir tarafa gitmeyin ve korkmayınız. Çin Halk Cumhuriyeti bir halk hükumetidir." dediler. Türkistanlılar buna "Biz de buraya hayvanlarımızı beslemek ve bakmak için geldik." Cumhuriyet hükumetine karşı değiliz. Bu arada Barköl'de kalacağız. Bizde Cumhuriyet Hüku metini iyi karşıladık" dediler. Onların fotoğraflarını
156 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
çektiler, iki gün Osman'ın evine, bir gün Canımhan Hacı'nın evine misafir oldular. Türkistanlıların duru munu, elbiselerini ve hayvanlarının fotoğraflarını çek tiler. Heyettekiler "Sizler bizi iyi karşıladınız, bize gösterdiğiniz saygı Çin Cumhuriyeti'ne gösterdiğiniz saygı demektir. Bizler merkezi hükumete gideriz ve hükumet başkanı Mao Tse-tung'a sizlerin hükümete karşı olmadığınızı, söyleriz" dediler ve üç gün sonra Türkistanlılardan ayrılıp Kumul'a gittiler. Osman Batur ve arkadaşlarının Kumul şehri ile pek ilgileri yoktu, onlar yalnız Barköl şehri ile ilgileni yorlardı. Bu sırada Osman Batur'un yanında asker olan Beyaz Ruslar'dan dört kişi Kumul'dan öteberi almak için gitmişlerdi. Kumul'a vardıktan sonra bunlar tekrar dönüp gelmediler. Bunlar, Kumul hükumetine Türkis tanlıların sırrını açıklamışlar, "Bunlar bu kışı geçirmek için Barköl'de duruyorlar. Yaz gelince hiç durmadan Tibet'e doğru yol alıp göç edecekler, Amerikan kon solos Muavini Mr. Mackieman'ı Gasköl'deki Kusa yın'a at, deve, adam verip yolladılar" diye söylemiş lerdi. Bu zamana kadar oradaki eski hükumet ve yeni hükumet Amerikan elçisinin nereye gittiğini bile memişti. Bunu Ruslardan öğrendikten sonra, Hsin-chi ang (Doğu Türkistan) hükumetine · telsizle haber ver mişlerdi. Bunu da Amerikalılar öğrenmişler, Gasköl'e varıp Kusayın'ın yanında duran Amerikan konsolo suna "Himalaya dağında hava ısındıktan sonra, ilkba harda yahut yazın göç ederse uygun olacak, kış gün lerinde hava çok bozuk, insanlar için yüzde doksan tehlike var, diyerek haber göndermişlerdi. Bu tel sizdeki haberi öğrendikten sonra general Mackieman duramamış, "Ben nasıl olsa da yoluma devam ede ceğim" diyerek, Dr. Bisak ve 4-5 Beyaz Rus arkadaşları ile birlikte, Kusayın'dan bol bol at, deve, erzak alarak yola çıkmışlardı. Günlerce meşakkatli yol culuktan sonra Tibet hududuna varmışlar, sınırdaki anlaşmazlık sırasında çıkan çatışmada general
Özgürlük Yolu 1 157
Mackieman kaza kurşunuyla ölmüş, geri kalanlar anlaştıktan sonra yollarına devam edip hürriyetlerine kavuşmuşlardı. 1 6 Türkistanlılar Barköl'de kışlarken, Urumçi hüku metinden bir heyet 1950 senesinin ikinci ayının (1950) lS'ine doğru onlara geldi. On beş kişi ile bir Düngan subay, Osman Batur'un akrabası olan Halil Teyci'nin oğlu Vahit Teyci'yi, Osman Batur ve Canım-han Hacı'ya göndermiş, "Osman Batur maiyetindeki Baturları, iyi arkadaşları ile hepsi beraber Urumçi'ye gelsin gelmemezlik etmesin. Sen onun yakın akra bası imişsin. Sen Osman Batur ve Canımhan'a anlat." demişlerdi. Vahit Teyci geldi. Düngan bunu koruyup aldı. Vahit Teyci bütün gördüklerini anlattı. "Sizlerin karşı geldiğiniz komünist rejimin yolunu tutan hükumet emretti ben geldim hükumete verecek cevap sizlerden" dedi. Türkistanlılar, Osman Batur'un evinde toplantı yaptılar. "At, deve, hayvanlarımız zayıf, Hindistan'a kadar göç etmeye şimdiki mevsim müsait değil. Bundan dolayı her iki taraftan bunlarla beraber bir heyet gönderelim. Hiç olmazsa biraz vakit kazanalım, onları biraz oyalamış olalım." diye karar aldılar. Osman Batur tarafından Kanatbay, Canımhan Hacı tarafından Şaymerdan iki kişi başkan lığında bir heyet gönderdiler. Onlar Urumçi'ye gittik ten sonra hükfunetle görüşmeleri sırasında hükumet tekiler "Sizler Osman, Canımhan, eski zalim kapita list hükumete karşısınız. Bizimki halk hükumetinde, zenginlik, fakirlik yok. Hep beraberce çalışılır, hiç kimseye zarar vermeyiz. Bizim hükumetimiz tarafın dan düzenlenen ayarlanmış bir kanun çıkacak. Bu
1 6 Amerikan
Konsolosunun yaptıklarının detayını Dr. Bisak'ın Hatıra notlann·
dan öğrenebilirsiniz. Thomas Laird. lnto Tibet.
158 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
kanuna itaat etmeyenlere zor kullanabiliriz. Osman zannetmesin ki eski Kuo Min-tang hükumeti gibi aptalız. Biz istediğimizi yaptırırız" diyerek elçileri korkutmuşlardı. Sonra onlara Urumçi'deki askeri malzemeleri, tankları, uçakları göstermişler. "Sizler bunlara karşı gelebilir misiniz, sizler Osman Batur ve Canımhan'ın vekillerisiniz, onların askerlerine, bahadırlanna onları destekleyen halka bizim sözü müzü söyleyin, gördüğünüz kuvvetleri anlatın. Sizlerle birlikte iki elçi göndereceğim. Onlar da anlatacak. Birde mektup göndereceğim. Sizler oraya vardığınız zaman benim gönderdiğim vekille be raber Osman, Canımhan maiyetindeki ileri gelen silah arkadaşları ile Urumçi'ye gelsin, gelmemezlik etmesin, gelmeyecek olursa her aileye birer uçak, birer tank gönderebilecek kudretim vardır. Sizleri kıpırdatmadan yok edebilirim" dedi. Mektubuna da buna benzer şeyler yazmıştı. Bu vekiller ile beraber Zekeriya Tancan1 7 (8. Bölüğün tan can'ı) Burhan Şehidi'nin akrabası büyük oğlunun kayın babası Nazır'ı vekil olarak göndermişlerdi. Türkistan lıların vekilleri geri geldiler. Geldikten sonra bütün gördüklerini anlattılar ve mektubu gösterdiler. Mektup çok sert yazılmıştı. Giden elçilerinde gözü korkmuştu. Mektupta, Türkistanlıların kıpırdayamayacak hale geldikleri söylenerek teslim olmaları söyleniyordu. Türkistanlılar Osman Batur'un evinde toplandılar. "Vekiller ile iyice konuşalım. Gelenler Türkistanlı hem bildiğimiz, tanıdığımız insanlar, onlardan bilgi alalım mevsim biraz erken. Vekilleri hemen geri gön dermeyip biraz daha zaman kazanalım" diye karar
17
Tancan= Çince albay
Özgürlük Yolu 1 159
verdiler ve vekillerden Zekeriya Tancan, Nazır bunlar dan her birini tanıdıkları için ve yakın arkadaş olduğundan "Şu halkçı hükumet başa geldiğinden beri sizlere ne yaptı? Ne gibi bir hükumet halka nasıl davranıyor? Sizler bize nasıl bir inançla söz vere bilirsiniz? Hepimiz bir Türkistanlıyız. Bize olan şey leri anlatınız.", diyerek Osman Batur ve arkadaşları, onları evlerine bir hafta, iki-üç gün misafir ederek, sır larını öğrenmeye çalıştılar ve öğrendiler. Zekeriya Tancan'ın elçi olarak gönderilmesinin sebebi, onun Osman Batur ve arkadaşları ile ahbap lığının fazla oluşu idi. Kendisi ne kaçmaya cesaret ediyor, ne de orada kalmayı istiyordu. İki taraf arasın da karar veremiyor, bocalıyordu. Nazır'ın gönderi lişinin sebebi ise, Zekeriya'nın sözlerini kontrol ehnek içindi. Yani kendi kardeşine, soydaşına casusluk yapacaktı. Osman Batur ve arkadaşları onlarla beraber ve ayrı ayn değişik zaman ve yerlerde konuştular. Zekeriya, Nurgocay Batur'ın yakın arkadaşı idi. Bir hafta onun evinde misafir kaldı. Nurgocay Batur Zekeriya'ya "Kumandan siz, kültürlü bir subaysınız. Ben sizin emrinizin altında idim. Türkistan'ın istik lalini isteyen, Çinlilere karşı savaş açan, Esim Han, Ins han ve b ugünkü başkan olan Osman Batur'un en inançlı bir arkadaşıyım. Sonra sizinle hem akraba hem de arkadaşız, hem siz resmi askerde benim kumandanım oldunuz. Benim sizden ayrılışım yedi ayı buldu. İyi niyet ile bunu Allah için, peygamber için bana anlatınız. Osman'a, Canımhan'a ve bana, bizim bütün silah arkadaşlarımıza, buraya sizi gön deren hükumetin bize dokunmayacağına imanla söz verirseniz, biz kalalım" dedi. Zekeriya "Ben sizlerden ayrıldıktan sonra, evvela elimdeki askeri dağıttım. Silahlan hükumet
160 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
teslim aldı. Zaten bizim elimize de silahı emirsiz ver miyordu. Hükumet emri olmadan silah kullanamıy orduk. İkinci olarak, hükumetin gazete, mecmua, radyo yayınlarından "iki hanım almak kanunen yasak" sözünü duydum. İ ki hanımım vardı. Birini boşadım. O da, ben de birbirimize zarar vermeyelim. Ortada bir şey yokken boşanalım diyerek boşandık. Halkçı Cumhuriyet hükumeti Urumçi'ye yerleşip emirleri yürütmeye başladı. Eski Kuo Min-tang hükumetine hizmet edenleri, memur olanları halk liderlerini birer birer çağırmaya başlamıştı. Beni de çağırdılar. Karakol'a bir daireye götürdüler. "Şu dairede herkesin dosyası var. Sen kendi dosyanı bul, dosyanı bulduktan sonra oku gör. İtiraz edecek yer lerin olursa işaret et. Sonra dosyanın arkasını imza la." dediler. Dosyamı buldular, okuyup gördüm, benim eski hükiimete hizmet ettiğim her şey suç olarak yazılmış. Kendi kendime düşündüm "İtiraz etsem de etmesem de aynı, kurtulma şansım yok fikriyle arkasına hepsi doğrudur" diyerek imza athm. Sonra onlar "Siz kendi elinizle tercüme-i hali nizi yazınız" dedi. Zekeriya da bunu tamamen dosya ya uygun olarak onların isteğine itiraz etmeyerek yazıp bitirdi. Sonra arkasını imza edip, dosya ile beraber hükumete verdi. Buraya girenleri bu dosyayı bitirme den çıkartmıyorlarmış. Zekeriya kendininkini bitirince diğer dosyalara baktırmaya başlamışlar. · O zaman Osman Batur'un, Canımhan Hacı'nın, Nurgocay Batur'un ve savaşa kahlan Türkistanlıların bazılarının dosyalarına rastlamış. Bu dosyalarda Osman Batur'un, Carumhan Hacı'nın, Nurgocay Batur'un, kendisinin kısaca savaşa kahlan bütün Türkistanlıların yaphklan suç olarak yazılmıştı. Nurgocay Batur'a "senin suçun çok fazla" dedi. O da merak edip sebebini sordu.
Özgürlük Yolu 1 161
Bunun üzerine "Osman Batur Moğolistan ile dost olmuştu. Moğolistan ile ayrılmaya sen sebep oldun. Bunun için affedilmeyecek bir suçun var. Osman Batur'a, Canımhan Hacı'ya ve sana ben yemin ederek dokunmayacaklar diye söz veremem. Sizler kalır sanız suçumuz yok deyip kalmayacaksınız; teslim olsanız suçumuz yok deyip teslim olmayacaksınız. Bu sizlerin bileceğiniz bir iş" dedi. Sonra Nurgocay Batur Zekeriya'ya "Biz nereye gitsek ölüm! var. Teslim olup ölmeyeceğiz, karşı durup savaşarak öle ceğiz ve burada da durmayacağız. Hindistan'a kadar göç edeceğiz. Kurtulursak, kurtuluruz, kurtulmazsak şehit oluruz. Biz bu fikirden dönmeyeceğiz. Siz be nimle beraber yürüyün. Benim öldüğüm yerde sende öl! ... Benimle beraber gel" dedi. O da düşündü taşındı kurtulacaklarına kanaat etmedi. Bunlar orada oyalanırken, Urumçi hükumeti başkanı, mektubu Kumul'a da göndermişti. Onlara inanmayan Yolbars, Urumçi'ye gideceğim diye yola çıkmış. Tokaşlı yolundaki Türkistanlı bir köye geldi ğinde arabalarını oraya bırakmış. Oradan at, deve toplayıp hükumete gideceği yerde kaçarak, Osman Batur ve arkadaşlarına kabldı. Kırk kişi çocukları, hanımı ile Yolbars onlara katıldıktan sonra, Osman Batur ve arkadaşlarının havanın sıcağını bekleme, oyalama, planları bozuldu. Planın bozulmasına sebep, Yolbars Bek ve çoluk çocukları ile gelen kırk kişilik grubu tutuklayıp hükumete vermeleri lazımdı. Osman Batur ve arkadaşları ya Urumçi hükumeti vekillerinin isteklerini yerine getirmeleri, ya da hükumete karşı olduklarını açıklamaları lazımdı. Bundan dolayı Osman Batur'un evine Barköl'deki Türkistan lider lerinin hepsini çağırıp bir kurultay topladılar. Altın bek, Coyan (Kazak Türklerinden Yolbars'ın muavini),
162 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Maşan Teyci (Abdullah Teyci'nin oğlu), Sultan Şerif Teyci, Irgaybay, Sabır bay, Mukadil, Katay, Osman Batur, Canımhan Hacı, Yolbars Bek başta olmak üzere Barköl'deki yerli Türkistanlıların fikrini sordular. Ayrıca kendilerinin burada durmayıp, Hindistan'a kadar göç edeceklerini onlara gelen vekili de geri gön dermeyeceklerini söylediler. Yolbarsbek de kaçarak onların yanına gelmişti. Onu da geri göndermiyorlardı. Hükumet asker gönderirse karşı koyacaklar, hatta savaşacaklardı. Sizler yerli halksınız, bizimle birlikte savaş açacak olursanız, biz burada büyük bir teşkilat kuracağız. Osman Batur ve arkadaşları, komünist reji mi kuran Sheng Tu-pan'a karşı koymuşlar, Çin Halk Cumhu-riyeti'nin komünist rejimini kabul etmemişler di ve hatta Kuo Min-tang hükumetine karşı istiklal savaşı açmışlardı. Onlar devamlı Türkleri ezdiler, haklarını tanı madılar. Hatta Kuo Min-tang hükumetinden anlaşma ile alınan Türkistan muhtariyeti, Tao Tsu-yu ve mevcut hükumet tarafından feshedildi. Bütün bunları halka açıkladıktan sonra sözlerini şöyle tamamladılar. "Biz istiklal yolunda savaşan insanlarız. Komünist rejimi ölünceye kadar asla kabul etmeyeceğiz''. İşte bütün bu konuşmaları dinleyen halk, onlarla beraber olduklarını gerekirse, asker dahi verip onları bütün güçleriyle destekleyeceklerini belirttiler. Bu görüşlerin ışığı altın da hemen bir teşkilat kurmaya karar verdiler. Gerek bu teşkilatı ve gerekse askeri güçleri yönetecek kişiler de seçilerek komünist Çin Halk Cumhuriyetine karşı mücadele yeniden başl amı ş oldu. Mücadeleyi yönet mek üzere, başkomutan olarak Osman Batur seçildi. Canımhan Hacı ise askerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere halktan toplanacak at, deve, erzak, v.s. gibi malzemelerin organizesini üzerine aldı.
Özgürlük Yolu 1 163
Bu çalışmalarda kendisine Yolbars Bek muavin lik edecek, Delilhan ise katipliğini yapacakh. Aynca bu yönetici kadroya dört de binbaşı alındı. Bunlar Nurgocay Batur, Kapas Batur, Kurman ve Buğratay oğlu Kaben idi. Bu teşkilatın kurulmasından bir hafta sonra durumu öğrenen komünist Çin Halk Cum huriyeti hükumetine bağlı birlikler, Olumcu-Bulumcu ırmağında yerleşmiş olan halka hücum ettiler. Çoluk çocuk dinlemeden altmış kişi kadarını öldürdüler, bir kısnuru esir aldılar. Geri kalanlarını Noriy'e kadar göç etmek zorunda bıraktılar. Düşman Toçisargamıs, Kuvarça, bütün doğu taraflarını da sardı. Bu durum üzerine Osman Batur, Nurgocay Batur'u ve Kapas Batur'ı askerleriyle oraya gönderdi. Bu birlikler Sargamış'taki düşmanı her taraftan kuşathlar. Bu kuşatma bütün gece devam etti ve şafak sö kerken hücuma geçildi. Komünist askerler bu hücuma ancak saat 16.00'a kadar karşı koyabildiler. Sonra çözülerek Noriy tarafındaki Taşısu hükumet askeri kışlasına doğru çekilmeye başladılar. Bir taraftan çe kiliyor bir taraftan Baturlarla savaşıyorlardı. Bu savaş ta iki yüz düşman askeri öldürülmüş ve yirmi kadar da esir alınmıştı. Türkler ise, başta Boğday olmak üzere dört şehit vermişlerdi. Düşman Taşısu'ya sığınınca, Türkistanlı birlikler de halkın bulunduğu Kuvarça'ya döndü. Bu arada hepsi Düngan olan, eski Kuo Min tang askerlerinden iki bin kadarı onlara iltihak etti. Bu askerlere şehirleri olmadığı için milletten koyun, ve sığır etinden azık verdiler. Bu yeni kuvvetler, Yol bars'ın emrine verildi. Etrafa gözcüler çıkarılmıştı düş mandan haber beklenirken çıkan bir sonbahar fırhnası bilhassa malzeme yönünden büyük zayiat verdi. Bu sırada düşman tarafından çok önemli haberler alın mıştı. Kun-ch'ang-tan askerleri bütün kuvvetleri ile
164 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
hazırlığa başlamışlardı. Niyetleri Türklerin bulunduğu yere her taraftan saldırıya geçmek, gerek bu yeni kuru lan teşkilah ve gerekse başta Osman Batur, Canımhan Hacı, Nurgocay Batur, Yolbarsbek olmak üzere bütün liderleriyle beraber, komünist rejimine karşı gelen herkesi ele geçirip imha etmekti. Planları buydu. Beşinci ayın onbeşinde, her taraftan toplu hücuma geçtiler. İlkbahar dolayısı ile Türkistanlı süvari asker lerin atlarının zayıf olması bakımından bu kuvvete her taraftan savaşarak ancak yedi sekiz gün kadar karşılık verebildiler. Olumcu, Bolumcu, Kuluncar, Çeçe, Kasantuğ, Kökserke, düşmanı Karserke dağlarında oturan millete ve Baturlara tahminen iki yüze yakın tank, 20.000 kadar asker ile hücum etti. Türkistanlı askerler bu saldırıya sekiz gün kadar başarıyla karşı koydularsa da sonunda dağlara çe-kilmek zorunda kaldılar. Yolbarsbek, Muratay oğlu Kaküs, Alhnbek ve iki bin Düngan askeri ile beraber Bisen dağı, Şar Şoku, Oşaklı Dağ'ı ve Barköl'e çekilmeye mecbur oldular. Osman Batur, Canımhan Hacı, Nurgocay Batur ve Kapas Batur Beytik dağına çekilme kararı aldılar. Bilahare Osman Batur ve Canımhan Hacı 'ya bağlı asker ve sivil herkes kaçış planını hazırlamak üzere, Kökserge Dağı'nda toplandılar. Kaçmak için iki yol vardı. Birinci yol, Kaptık ile Eniz dağı arasındaki Lomtoray çöl yolu idi. Ancak burası düşman askerince işgal edilmişti. İkinci yol ise, Bisan Dağı, Atörük ve Türkel yolu ile Bağdaş dağına çıkmaktı. Bu yol takip edilirken düşman araya girerek grubu ikiye böldü. İkinci yoldan gidenler ki bunlar Yolbars, Sultan Teyci, Alhnbek, Kaben ve arkadaşlarıydı. Onlar gittiler, araya düşman girdiğinden dolayı Nurgocay Batur ve yanın dakiler Beytik dağına göç etmek zorunda kaldılar. Üç
Özgürlük Yolu 1 165
gün üç gece durmadan yol alarak, Nogay yolu ile Beytik dağına ulaşhlar ve çıktılar. Ancak Beytik'in şehir tarafım, Karagan, Oşuk, Bürküt Sayı, Çibeti, Torangılı, Karagayh, Kuçurtu olmak üzere doğudaki bütün su ve yolları Moğol askerleri tutmuşlardı. Beytik'in üstünde ki Alhn Oba'ya çıkarken bir bölük Moğol askeri ile çarpışmak zorunda kaldılar ve oniki Moğol askeri öldürüldü. Bunların azıkları ve silahları ele geçirildi. Geri kalanlar, Bürküt Sayı'ndaki karargahlarına çe kildiler. Osman Batur ve arkadaşları, Moğollarla da savaşmamak için onların hudutlarını aşmamaya karar aldılar. Beytik dağının batı tarafındaki suları geçerek Küngoy lastı çayına geldiler. Buradan Beytik'in Altay tarafına öncü göndererek öğrendiler ki, Koyurteki, Oranbulak, Küp, Beytik dağının bütün Akbüklerinde ki suları Komünist Çin birlikleri hitmuşlar. Halbuki Osman Batur ve arkadaşlarının buraya gelmekteki gayeleri kendi vatanları olan Altaylara çıkıp çetecilik yapmakh. Onların bu planını komünist Çin de anlamış olsa gerek. Onların yollarındaki bütün suları kapatmış. Altay'a geçemeyecek durumda olduklarına kanaat getirdikten sonra, etrafdaki halk başkanları ve teşkilat başkanı Osman Batur ve Canımhan Hacı ve asker halk başkanları toplanarak bir karar aldılar. Bu karardan sonra durumu öğrenen düşman Osman Batur ve arkadaşları ile beraber olan halk başkanlarının ve bütün samimi arkadaşlarının her taraftan yollarını sar mışh. Osman Batur ve arkadaş-larırun buradan kurtul ması çok zordu. Osman Batur ve Canımhan Hacı Türkistan'ın istiklalini isteyerek, gerek Kuo Min-tang gerekse Kun-ch'ang-tan hükumetine birlikte karşı gelmişlerdi. Onların rejimince suçlu olan arkadaşlarına sorarlar. "Bizde ölmek var onların eline diri diri geçmek yok kararımız budur," dediler. "Sizler hareketinizde serbestsiniz ister burada kalıp Kun-
166 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
ch'ang-tan hükumetinin kararlarına boyun egın, isterseniz bizimle gelin. (zorlukları göze alırsanız) kendi arzusu hilafına kimse gelmesin. Bilhassa çoluk çocuklann bizimle yürümesi zor," diye onlara izin verildi. Burada Osman Batur ve arkadaşlarına bağlı kalmaya bütün millet karar verdi. Herkesin akrabaları burada kaldı. Bilhassa Nurgocay Batur'un akrabaların dan, ağabeyi, annesi, hanımı, iki tane çocuğu, iki tane amcası ve bütün en samimi arkadaşları ve akrabaları orada kaldı. Nurgocay Batur gibi kiminin anası, kiminin babası, kiminin çocuğu,kiminin kardeşleri orada kaldı. Nurgocay Batur ve arkadaşları da göz lerinden kan akıtarak yola devam etmek zorunda idi ler. Nurgocay Batur ve arkadaşlarından ayrılanlar Çoncu şehrine kadar göç ettiler. Nurgocay Batur ve arkadaşları bunlardan ayrıldıktan sonra, Kökserge'ye kadar göç edeceğiz, dediler. Yanlış izler bırakarak yol larına devam etiler. Beytik dağının eteğinde olan Karaganh Bastav'a (Kaynak) geldiler.
Arkada Çinli Askerler, Önde Yalçın Dağlar Nurgocay Batur ve arkadaşları burada biraz su içip dinlenirken otuz kişilik düşman kuvveti tarafın dan basıldılar. Nurgocay Batur ve arkadaşları onları onlardan önce görmüşler. Gelen otuz kişiden sekiz kişiyi öldürmüşler, dört kişiyi de esir almışlar. Diğerleri kaçıp kurtulmuş, Nurgocay Batur ve arkadaş ları ellerine geçirdikleri esirlerden gerekli bilgiyi öğrenmişler. Bundan sonra o dört kişiyi de serbest bırakmışlar. Düşmanın işgal edemediği suları öğren mişler. Nurgocay Batur ve arkadaşları daha önce kışlak olarak kullandıkları Kum'a gidip hayvanlarını din-
Özgürlük Yolu 1 167
lendirdikten sonra yola devam etmeye karar vermişler. Karagandı Bastavın'dan (kaynağından) Sareşki dağına geç�işler. Bütün bir gün yürüdükten sonra Sareşki'nin suyundan içmişler. Orada düşman yokmuş, oradan da Balbıgan'a geçmişler. O civarda da düşman yokmuş ve daha sonrada Karamay yolunun dağında Kaskır Sokkan Kuduğu'na gelmişler, burada su içmişler daha da ilerleyerek Kamıst'ı Bastav'a gelmişler. Takır Bastav, San Bastav aralarındaki bu üç suda düşman yokmuş. Burada oniki gün dinlenmişler. Bu arada atları ve develeri de biraz dinlenmiş oldu. Onüçüncü günü sabah Beytik dağının Oran Bulak karargahında toplanan askerler onların izini bulmuşlar. Ve bunu yerli halk biliyormuş. Bir sabah aniden hücuma uğramışlar. Nurgocay Batur ve arkadaşları çoluk çocuğu Çömüşbay Kuduğu'na kadar göndermişler. Ve bu arada düşmana da karşılık vermişler. Düşmana akşama kadar karşılık verilmiş. Düşman askerlerinden otuz tanesini öldürmüşler. Akşam olunca onlar orada kalmış, Nurgocay Batur ve arkadaşları Çömünbay Kuduğu'na gitmişler. Ve yine Çömünbay Kuduğu'na geldiklerinde görmüşler ki onlarla beraber olan her türlü zahmetlere katlanmaya razı olan siyasi kardeşleri ve silah arkadaşları, askeri başkanlar, Kurman, Kanatbey, Kurman'ın ağabeyi, Kusay yüz kadar aile ile ' Nurgocay Batur ve arkadaşlarından ayrılarak teslim olma kararı alarak Puken şehrine gitmişler. Burada bir toplantı yapıldı. Nurgocay Batur ve arkadaşları "en inançlı silah arkadaşlarımız dahi ağır zahmetlere dayanamadıkları için bizden ayrılıp gidiyorlar. Altay'a giderken yollan kesilmiş. Bu çöl lükte Karamay kum aralarındaki sulara saklanıp idare edelim" demişler. Düşman burayı da gelip bas mış. Artık ne yapacaklarını şaşırmışlar. Kaçmak için bir
168 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
tek yol tekrar Bisan dağına dönmekmiş. Sıcak bir hazi ran günü kumlar taşlar ateş gibi yanıyormuş. Bir gün bir gece yürüyerek Mangobusun'daki Urus'dan su içmişler. Bu sudan geçtikten sonra iki gün iki gece yürüyerek yetişecekleri Kıygan Kuduk kuyusuna doğru giderken atları, develeri ve hayvanları kendileri ile beraber olan çoluk çocukları için yanına aldıkları sular yetişmiyormuş, çölde çok susamışlar ve perişan hale gelmişler. Yağmur duası etmişler. Allah dualarını kabul etmiş, Karamay dağına yağan yağmur suların dan büyük bir sel suyuna rastlıyorlar. Kendileri ve hay vanları bu sudan içip çok rahatlamışlar. Bundan sonra durmadan iki gün iki gece yol yürüyüp Kıygan Kuduk'a (kuyu) gelmişler. Kuyular kapanmış, kuyuları bölüm bölüm olarak te-mizleyip, sularını meydana çıkardılar. Burada iki gün iki gece kalmışlardı ki izleri ni takip eden düşman süvarileri aniden baskın yaptı. Birkaç deve ile fazla miktardaki atlarını ellerine geçirdiler. Nurgocay Batur ve arkadaşları müteakiben toparlanıp düşmana karşılık verdiler. Düşmanla dört saat kadar çarpıştıktan sonra, akşam saat S'te kuyuyu düşmana terkettiler. Düşman aniden geldiğinden yan larına su alamadılar. Tekrar Çoncu karayolunun üzerindeki Çoncu Kıygan Kuduğu suyuna doğru yol aldılar. Bir gündüz iki gece yol aldıktan sonra, Çoncu Kıygan kuyusuna geldiler. Bu kuyuya beş kişilik bir öncü grubu göndermişlerdi. Öncüler bu kuyudan henüz su içmişlerdi ki, kamyonla gelen düşman asker leri bastırdı. Öncüler kaçıp, Osman Batur ve arkadaş larının yanına geldiler ve çok perişan durumda kaldık larını bu nedenle suyu düşman askerlerine terk ettik lerini söylediler. Susuz kalan topluluktan kimisi atını kesip kanını içti, kimisi de kumu kazıp toprağın serin liğini bağrına basıyordu. Suyu düşman ele geçirdiğin den Osman Batur ve adamları sanki Kerbela çölündey-
Özgürlük Yolu 1 169
miş gibi perişan durumda kaldılar. Onlar bu durumda iken, aralarında bulunan ve orada çok avcılık yaptığın dan yolu iyi bilen Musa Mergen'in oğlu Yüzbaşı Cemet Batur; Osman Batur ve arkadaşlarına dedi ki "Bu kuyu kara yolunun üzerinde olduğundan kamyonla gelen düşman askerleri bunu işgal edebilir. Bizde bunun 45 km. kadar dışında kamyonun giremeyeceği başka bir su var eğer orayı da düşman süvarileri işgal etmemişse oradan su temin edebiliriz" Bunun üze rine, Osman Batur ve Nurgocay Batur yanlarına iki deve ve iki at alarak ve çoluk çocuğu geride bırakarak öncü olarak gittiler. Suyun olduğu söylenilen yere geldiler. Şanslarına suyun başında düşman askerleri yoktu. Nurgocay Batur deveden indi, bir bardak su içti bir bardak suyu da Osman'a verdi. Nurgocay Batur'un bindiği deve suya ağzını değdirir değdirmez ağzını geri çekti. Nurgocay Batur' "aman bu su çok acıymış içmeye gelmiyormuş ama biz içtik" dedi. Herhalde buralarda başka bir su olmalı diyerek onu aramaya başladılar. Deveye binerek suyun yukarı tarafına geldiler. Akarsuyun baş tarafında beş on yerde kaynak vardı, buradan akan su da oldukça tuzluydu. Osman Batur ve arkadaşlarının içtikleri suda bu tuzlu su idi. Osman Batur ve. arkadaşları suyun etrafını kontrol ettiler ve yerde 40 kadar ceset olduğunu gördüler. Beytik'e doğru yola çıktılar. Yanlarında iki yüz kadar Rus askeri vardı. Beyaz Rus askerlerinin bir kısmı daha önce buraya gelerek düşman askerleriyle savaş mışlardı. Bu yerde yatan askerler Rus askerleriydi. Osman Batur ve arkadaşları bunları görünce telaşa kapıldılar. Düşmanın tekrar geleceğini zannederek Nurgocay Batur'u orada nöbet beklettiler. Osman Batur topluluğun yanına gitti, onları getirdi. Suyun
170 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
temiz yerini göstererek beraber su içtiler. Üç saat kadar orada kaldılar. Daha sonra yollarına devam ettiler. Bir gün bir gece yürüyerek Shui-je kou suyuna geldiler. Burada su içerek üç saat kadar dinlendiler buradan kumun aralarındaki en ince yolda bir gün bir gece yürüyerek, Kuyluk kuyusuna geldiler. Burada düşman yoktu. Kuyudan su içerek üç gün kadar istirahat etti ler. Osman Batur ve arkadaşlarından devesi, ah zayıf olanlardan Nurgocay Batur'un babasının kardeşi Emre ve Canımhan'ın kayınbiraderi Vahit başkanlığında 30 aile ayrıldılar. Osman Batur ve arkadaşları bir gün bir gece yürüyerek düşmanın olmadığını tahmin ettikleri Kırk kuyuya geldiler, burada iki gün kadar kaldılar, sonra yanlarına su alarak yola devam ettiler. Duyduklarına göre bu civarın sularını düşman lar işgal etmiş. Buradan bir gün bir gece Sarturnsuk denen yere doğru yürümüşler. Sabah 3'te suya gittik leri zaman, düşmanın suyu işgal ettiğini gördüler. Yanlarındaki sular bihnişti. Kendileri çoluk çocukları, at ve develeri çok susamıştı. Sartumsuk yolundaki düş manı bashnnaya karar verdiler. Düşmanlar uyurken, saat 3.30'da yolu yarıp geçtiler. Çocuk ve ailelerini Bolumcu suyuna kadar yolladılar. Düşman askerleri, Osman Batur ve askerlerini gördüğünde hemen hücuma geçtiler. Osman Batur ve arkadaşları düşman askerlerine iki saat karşılık verdiler. Burada düşman Osman Batur ve arkadaşlarından beşyüz beygirle iki aileyi eline geçirmişti. Düşmandan kurtularak, Olumcu suyuna kadar geldiler. Osman Batur ve arkadaşlarının önceden kurduğu teşkilatta yüzbaşı Rakım Batur da varmış, onlar Olumcu suyuna gelip yerleşmişler. Düşman gelip onları işgal ehniş. Burada düşman 60 aileyi yok ehniştir. Yalnız birkaç erkek kaçıp kurtul muştur. Osman Batur ve arkadaşları cesetleri gördük-
Özgürlük Yolu 1 171
leri vakit moralleri çok bozulmuştu. Orada duramayıp su içerek ve yanlarına su alarak dört saat sonra, Kuvarşa Dağı'na çıktılar. İki gece bir gün dağ üzerinde yürüyerek uzun suya geldiler. Buraya geldiklerinde teşkilatlarında üçyüz kişi kalmıştı. Nurgocay Batur'un en güvendiği arkadaşlarından Osman Batur'un yakın arkadaşı olan Kapas Batur, Keşefat Batur ve bunlara bağlı birkaç aile asker ve Nurgocay Batur'un yakın akrabası olan Cemet Batur, Ağzam, Kusayın ve Canımhan Hacı'nın akrabaları olan Mehmet Molla, Katı Molla ve Kadız buraya geldiğinde Nurgocay Batur bunların ayrı fikirleri olduğundan şüphelendi. Çeşitli zorluklar nedeniyle Nurgocay Batur ve arkadaşlarıyla gelememiş olan, fakat Osman Batur ve arkadaşlarıyla oradan kaçmak isteyenlerle Bisan dağın da buluşmak üzere anlaşmışlardı. Fakat düşman dağın etrafını çevirmişti, Osman Batur ve Nurgocay Batur da ne olursa olsun sözlerinde durup bu dağ yoluyla yol larına devam etmek istiyorlardı. Yukarıda isimleri belirtilen Türkistanlılar da, "Noriy Dağı yoluyla gidersek, hem hayvanlarımız dinlenir hemen düşmana daha uzak oluruz," fikrinde idiler. Nurgocay Batur bu şüphesini Osman Batur'a söyledi, O ise inanmadı ve "arkadaşlarım benden ayrılmazlar" dedi. Fakat gece bu arkadaşlar hakikaten onlardan ayrıldılar. Bisan dağına doğru yola çıkıldığı sırada bu arkadaşlar atlarını sulamak, rahatlatmak bahanesiyle geride kaldılar, "siz gidin biz arkanızdan yetişiriz" dediler. Delilhan da onlardan şüphelenip onlara bakı yormuş, sonra o grup Osman Batur ve arkadaşlarını takip etmeyip başka yola gitti. Delilhan yolunu şaşırıp, neden sonra atının sayesinde Nurgocay Batur ve
172 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
arkadaşlarını bulup geldi. Bunların parçalanmasına çok üzüldüler ve daha zayıf duruma düştüler. Sabah toplandılar. Osman Batur, Canırnhan Hacı "ne kadar zayıflarsak zayıflayalım yolumuzdan dönmeyeceğiz, bizden ayrılan Sultan Teyci, Altınbek, Kabenler ve Yolbarsbek eğer dayanabilseler Bisan dağına gelirler. Bunlar bizle olmasa bile Bisan dağındaki halktan bir haber alırız". Bu sırada Osman Batur, Canımhan Hacı yanında iyi silah kullanabilenlerle az kişi kaldılar. "Az da olsak Allah bizi korur." Hepsinin fikri Bisan dağın dan kurtulmakh. Bu dağlar çok tehlikeliydi. Bu yerden kurtulabilseler daha sonraki yollar ferahlahcıydı. Bisan Dağının etrafındaki bütün yolları düşman almıştı. Nurgocay Bahır ve arkadaşları düşmanın bilmediği Casankızıl dağında su içip, dinlenmeye karar verdiler. Akşam Bisan Dağına çıkacaklardı. Yollarına devam edip, Casankızıl suyunun olduğu yere geldiler. Orada bir-iki saat dinlendiler. Orada kalan erkeklerle çoluk çocuğu da aralarına alarak yollarına devam ettiler. Nurgocay Batur, Barköl'de daha önce bir kış geçirmiş olduğundan Osman Batur, Nurgocay Batur'a "sen bu yollan iyi bilirsin, sen önden yürü biz seni takip edelim" dedi. Nurgocay Batur önde, arkadaşları arkada yürüyüşe başladılar. Düşman, onları Kömürlük karayolu üzerinde bekliyordu. Nöbetçileri ellerinde fenerlerle bir aşağı bir yukarı yürüyorlardı. Onları Osman Batur ve arkadaşları gördüler. Nöbetçilerin bir grubunun sola, bir grubunun da sağa gitmesinden fay dalanarak aralarından geçip gizli dağ yolundan yolları na devam ettiler. En tehlikeli yol Sentaku karayoluydu. Oraya önce gelen Nurgocay Batur düşman askerlerinin orada olduğunu görüp, arkada olan Osman Batur'a söyledi. "Bizi bekliyorlar Osman, hepimiz birden geçersek sesimizi duyarlar, ikiye bölünüp geçelim" dedi. İkiye ayrılarak yoldan geçip tekrar birleştiler. Ve
Özgürlük Yolu 1 173
Ağaçoba çayının ağzına geldiler. Birleşip dağa hr manırken Ağaç oba çayının suyunda biraz dinlendiler. Daha önceki kararlarına göre düşmanın isteği olan onları parçalama isteğine karşı koyamıyorlardı. Parçalanan gruplar dağdan dağa yollarına devam ede cek ve fırsat buldukça birleşecektiler. Geride kalan yaşlı bir erkekle, bir hanım düş manın eline geçmiş, düşman onlardan Baturların yer lerini öğrenmişti. Önce iki av köpeği izlerinden geldi. Onlar bu köpeklere ateş ettiler, birini öldürdüler. Biri kaçtı arkasından hemen düşman baskın yaptı, dağ tarafına Nurgocay Batur ve arkadaşları çıktığından dolayı burada iki saat karşılık verdiler ve düşmanı dur durdular. Onlar çoluk çocuk topluluk halinde Başanzı Çayı yoluyla dağa hrmandılar, sonra düşman onların her iki tarafını sarmaya başladı. Başanzı çayına iki yol geliyordu. Birisi Barköl şehri tarafından birisi de Ağaç obadan gelen yol. Barköl tarafından gelen yolda bir miktar adam ile Osman Batur oraya gidip nöbet tuttu. Başanzı'nın ağzındaki Ağaç obadan gelen yolun dar bir geçidin tepesinde beş altı asker ile Nurgocay Batur bek ledi. Osman'ın beklediği yer Nurgocay Batur'dan biraz uzakta daha yüksek bir dağdı. Düşmanın geldiğini ilk önce Osman Batur görüp, Nurgocay Batur'a işaret etti. Düşman yavaş ya.vaş gelip çay meydanlığında topla nıyordu. Düşman Nurgocay Batur'un mevzi aldığı tepeye çok yakındı. Ekseriyeti meydana çıkıncaya kadar bek ledi sonra hazır olan üç makineliyi ateşlediler. Yukarıdan Osman Batur da ateş ediyordu. Karınca gibi olan topluluk yıkıldı da yıkıldı. Sonra Osman işaret etti. "Düşman sürünerek sana doğru geliyor. Yeter artık gidelim. Dikkat et", dedi. Nurgocay Batur araş-
174 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
tırdı. Gelenleri gördü. Ateş etti. Onları da öldürdükten sonra, Osman Batur yukarıdan, Nurgocay Batur çay boyunca yollarına devam ettiler. Buluştukları zaman Osman onları çok takdir etti. Herkes memnun oldu. Yiyip içip dinlendiler. Ah ve devesi zayıf olan onlarla gelemeyecek durumda olan, orman arasında kalan aileler olmuştu. Baturlar bundan sonra Bisan dağının tepesindeki en gizli yollar ile iki gün iki gece yürüyerek Bugubas çayına geldiler. Buraya gelip etraflarına dür bünle bakınca Bugubas çayı boyunca onlara doğru iki kişinin geldiğini gördüler. Baturlar onları uzaktan takip ettiler. Bir geçit yerde karşılaştılar. Bisan da duran Hüseyin Zengi imiş. Yanında - bir yoldaşı var. Hükumet halka duyuru yapmış. "Osman Batur, Canımhan Hacı ve yanındakiler Ağaçoba, Başanzı, yolu ile dağın tepesine çıkıp gitti. Bizim bek lediğimiz yerden gizli geçmiş. Biz dağın dar geçidi Başanzı'nın ağzında savaş ettik. Yakalamak istedik. Dağ yolunu onlar aldığından bizim askerimize çok zayiat verdiler kendi söylediğine göre kırkdokuz asker öldü, yüz kişi yaralandı. Bol miktarda asker, at, deve öldü. Bunlar dağa çıkıp gitti. Onlar çok zayıf durumda. Bisan dağının bütün geçit yolarım kapat tık. Onlar bizden kurtulamayacak. Yakalayacağız. Hiç kimse onlara aldanmasın. Nerede onları görür seniz bize haber verin. Bizim hükumet askerini onların bulunduğu yere götürü n " . demişlerdi. Hüseyi n Zengi "Biz Karaşenzi, Sadık Kormal'ın Kızıltaş yaylasında 400 aile oturuyoruz. Biz de sizleri bekliyorduk. Onlar "Altay'a gitti mi? Canlı iseler Bisan d a ğına bir uğramaları lazım idi. Teşkila t kurul d uğund a ki anlaşma boyunca Bisan dağında bekliyor duk. Dış tarafımız hükumete bağlı iç fikrimiz hükumete düşman. Komünist hükumet ko rk t u ğu m uz
Özgürlük Yolu 1 175
gibi yavaş yavaş reji.ıİ1ini uygulamaya başlıyor. Sizler bizim, oturduğumuz yere gelin. Sizlere at, azık verelim. Sizleri bizden başka bekleyenler de var. Onlar da sizlerden haber almak istiyor. Sizleri bekleyen halk şunlar. Sultan Teyci, Maşan Teyci, Mukadil Ükürday, Canebil Batur, Altın bek, Pu co yan, Sabır bay, Ükür day. Tamamen Barköl'ün doğu tarafındaki Bisan dağındaki bu ovaya bütün halkı toplamışlar. Bütün başkanları her hafta toplayıp, Çin halk Cumhuriyeti propagandası yapıyorlarmış. Komünist rejimin asılsız ve yalan olduğunu bir taraftan anlatıyor. Bir taraftan da korkutuyorlarmış". Bu iki şahıs onlara bunları söyledi . Bu iki kişi ile anlaştılar. Onların oturduğu yer, iki kişinin dediğine göre Narinkir Kızıltaş dağı idi. Baturlar onlara kadar göç edecek oldular. Onlar Baturlarla birleşecek oldu. Onlar ayrılıp gittiler. Baturlar bir gün bir akşam yol giderek, dağ arasıncaki Karabakı denen yere gelip gizlendiler. Karabakı'da bir likte gelen topluluk kaldı. Osman Batur, Nurgocay Batur ve Çemey Batur'u "nerede birleşeceğiz" diye haber getirmek üzere onlara gönderdi. Nurgocay Batur yürüyerek gece yarısı milletin yanına geldi. Nurgocay Batur vardığı zaman onlar hazır olarak bekliyormuş. "Bizim birleşip gidecek yolumuz Oşaktı, Ö lgey, Dazıgu yollarının hepsi kapalı. Buralarda çok miktar da asker bekliyor. Bizim bildiğimize göre Bisan'ın doğu tarafında büyük Duraktı'da yol var. O yol ile gidersek ancak kurtulabiliriz" dediler. Onlar ile anlaştılar. Karaşanzi Çayı'nda hepsi toplanacak oldu· lar. Oradaki halk göçedip Karabakı'ya gitti. Baturlar da Raka'ya: "Karabakı'da halkla birleşin" diye haber verdiler. Buraya gelenler onbeş kişi idiler. Bunlardan onu, bu halkı Karabakı'daki birleşme yerine götürdü. Nurgocay Batur, Narinkir Kızıtaşın'daki Sadık Kormal'ın köyüne gitti. Sadık Kormal'ın oğlu Yakup
176 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
beg onların geldiğini duymuş. Bu halkı gelen askerle görüşeceğim demiş. Yakup beg, Nurgocay Batur ile görüştü. Yakup bek dedi: "Benimle ne kadar arkadaş gelirse sizinle beraber gideceğim, atlanın, develerim azıklanm hepsi hazır." dedi. "Yann akşam Karabakı da buluşalım. Eğer burada buluşmak imkanı olmazsa Durakh'da buluşalım" diye karar verdiler. Nurgocay Batur'a iki tane at verdiler. Nurgocay Batur buradan ayrılıp, arkadaşları ile beraber Ölgey tarafında oturan Demir avullarına ulaşhlar. Nurgocay Batur bu avula geldiği zaman, Magavya Molla'nın evine gitti. Nurgocay Batur'a Magavya'nın evinde bir koyun kesip yemek verilirken Baturların nöbette duran bir askeri gelerek şu haberi verdi. "Küngrek tarafından iki kişi geldi. Bu avulun adamı değil. Dışarıdan gelen kişi gibi gözüküyor. Ben o kişileri getirmek için dört asker yolladım. O kişiyi alıp bana getirdiler. Gelen Akata'nın oğlu Kayrullah imiş. Bu komünist hükumetine meyilli idi. Halk arasındaki sözleri hükumete taşıyacak karekterde bir insandı. Biz bunu sorguya çektik. Herhalde hükumet bizim durumu muzu anlamak için göndermiş. O da bize hakikati söyledi. Senden şüphe etmezler. Osman'ın nerede olduğunu öğren diye göndermişler. Biz de onu bağladık ve oradaki topluluğu göç ettirdik. Onlan Karabakı'nın yakın bir yerinde bıraktık. Onlar da bize yiyecek ve içecek verdiler. Osman ile önde giden halk Karabakı da birleşmişler. Akşam üstü hepimiz burada birleştik" dedi. Nurgocay Batur, Osman Batur'un yanına geldi. Osman Batur Nurgocay Batur'a memnuniyetini bildir di. "Milleti toplayıp getirdin. Azık ve hayvan temin
Özgürlük Yolu 1 177 ettin.'' dedi. Bu gelen halk Osman Batur'un, Canımhan Hacı'nın her birine çadır kurup vermişler. Burada bol bol yenilip içildi. Nurgocay Batur yorgunluktan uyuya kalmışh. Rüyasında karınca gibi18 çıyanların vücu dunu sardığını gördü. Uyandıktan sonra içinde bir his kalabalık bir düşman gurubunun hücum edeceğini söylüyordu. Osman Batur'a gidip anlath. "O da merak etme. Ben her tarafa nöbetçiler gönderdim. Burada bu gece rahat dinlenelim. Yarın şafakla yola çıkarız" dedi. Nurgocay Batur daha sonra Canımhan'a gitti. Ona da anlath. O da, "ben de şüpheleniyorum. Osman Batur'a söyledin mi?" dedi. "Evet" dedim. Neticede gece tüfekler, mermiler, dürbün üzerinde olarak giyinik vaziyette yathlar. İki tarafa da makinalılan kur muşlardı. Nurgocay Batur hanımına da tembih etti. "Giyinik yat, eşyaları toplu tut" dedi. Fakat o dinleme di. Uykuda iken, aniden kurşun yağmuru ile uyan dılar. Çok karanlıktı. Halk canını zor kurtardı. Yanlarına aldıkları pahada ağır, yükte hafifi şeylerin çoğu da bu arada kayboldu. Hayvanlar kayboldu. Topluluğu, Bugubaş yoluna doğru gönderdiler. Osman Batur ve Nurgocay Batur arkada kalarak düş mana karşılık verdiler. Karşılık verdikleri sırada, arkadaşları İsmail şehit oldu. Osman Batur'un oğlu Şerziman yaralandı. Bugubaş yolu ile Darakh yolu dağın tepesinde kesişi yorlardı. Düşman oraya kadar hücum etti. Tepeye ilk önce çıkan, oraya hakim olan duruma da hakim olacak tı. Yolu iyi bilen Nurgocay Batur ve arkadaşları kestirme yoldan giderek tepeyi işgal ettiler. Düşmanı 1 8 Merhum hocam Polat Kadir Turfani de Doğu Türkistan'daki mücadeleleri anlatırken aynı tabiri kullanmıştı. 'Çinliler lcannca gibi iistOmüze geliyorlar" di yordu.
178 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
buradan durdurdular, halkı Kaktık dağında bir leştirdiler. Kaktık ta toplandılar ve yoklama yapıldı herkesin kıymetli eşyaları kaldı. Canımhan Hacı'nın torunu Hamit'in oğlu Velihan kaldı, oğlu düşman eline geçti. Tepede birleşen halk başkanları toplandılar ve görüş alışverişinde bulundular. Halk başkanları Bisali, Salahittan Sakabaoğlu, Kumar, Cükey Capanya ve bütün halk topluluklarının başkanları ile birleştiler. Hangi yoldan inmeleri lazım geldiğini düşündüler. Zindangol Çayı'nın başından Bisan'ın doğu tarafındaki dağ kenarındaki yoldan inmeyi düşündüler. Evvela bu çayın içerisine yolu bilen birini öncü göndermeye karar verdiler. Nurgocay Batur ve dört arkadaşı bu işi üzer lerine aldılar. Nurgocay Batur ve arkadaşlarının ardın dan millet yürüdü. Nurgocay Batur saat sekiz civarın da çayın çıkar ağzına geldi. Dar bir vadiden geçiyor lardı. Bu sırada çıkar ağzına gelen Nurgocay Batur bir yankı duydu. Düşman mı diyerek atlarını bırakarak tepeye çıktı. Tepeye çıktığı zaman bir kalabalık toplu luk gördü iyice bakınca bunların düşman olmayıp kendi milletinden olduğunu anladı. Geri dönüp atına binerek tepenin yakınından seslendi. Bunlar Mukay başkanlığında otuz aile idiler ve Nurgocay Batur'la arkadaşlarını bekliyorlardı. Bütün bunları Kara Mukay, Batur'a anlath. Önlerinde Zindangol, Büyük Daraktı, Küçük Daraktı, Töskayınoğulları vardı. Bu yollarda o sırada düşman bulunmuyordu ve düşmanı beklemeye başladılar, burada biraz dinlendiler. Sadık Kormal'ın oğlu Yakup Beg, Ubeydullah ve on kişilik Uygur yoldaşı geldiler hepsi topluca buradan hareket ederek öğlen vakti Daraktı'ya geldiler ve Bu suda biraz dinlendiler. Bu sırada Kungrek'teki halktan Sultan Şerif, Canebil ve bütün başkanlarından mektup alıp iki kişi geldi. Hızır Sukay, iki kuvvetli atı
Özgürlük Yolu 1 179 Canırnhan Hacı'ya hediye etti. Mektupta hükfuneti oyaladıklarını ve kendilerini beklediklerini ne var ki hükumetin de aynı siyaseti uygulayarak hepsini yakalamak için onları oyaladıklarını belirtiyorlardı. Ayrıca kendilerinin de oradan hareket edecekleri yazılı idi. Bu mektuplara verilen cevapta "Sizin otur duğunuz Oşaktı Ölgey yolu ile gitme imkanını bula madık Karabakı'da hükumet akşam bize baskın yaptı. Sizler oradan hareket etseniz, imkan olsa Bağdaş dağından Kul.ar dağındcın, Sarmacın, Karama cın dağından geçip gelseniz burada buluşamazsak düşman elinden kurtulan Kanambar Dağı'nda bir leşelim. Bu mümkün olmadığı takdirde Gasköl, Kacıra, Teycinor dağında buluşalım" diye bildirildi. Onlar geri döndü. Nurgocay Batur ve arkadaşları öğle den sonra biraz dinlendikten sonra, akşam saat onbir sıralarında Kişidaraktı'ya geldiler. Kişidarakh dar bir vadiy di. İçinde akarsuyu vardı. Kişidaraktı'nın iki yanı Büyüktag başı Yayla dağı'na çıkıyor. Burası iki yanı yüksek dağlarla çevrili başlangıcı Yayla dağına çıkan bir akarsu vadisi olup ancak iki atın yan yana yürüye meyeceği kadar dar bir yol idi. Burayı bilenlerin belirt tiğine göre iki tarafı kontrol alhna alındığında düşman tarafından rahatsız edilmek mümkün değildi. Zaten herkes yorgun ve perişan idi. Çayın iki tarafına nöbetçiler yerleştirildi. Yolun ise bir tarafım Osman Batur, öbür tarafını ise Nurgocay Batur kontrol alhna aldılar. Şafak vakti şiddetli yağmur yağmış ve arkasın dan sis bastırmıştı. Sabaha kadar etrafta düşmana ait hiçbir şey görülmemişti. Biran önce hareket etmek gerektiğine inanan Carumhan Hacı, Nurgocay Batur'u oğlu Mecit ile bir likte yolun diğer tarafında bulunan Osman Batur'a yol-
180 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
ladı. Canımhan'ın oğlu Delilhan da Osman Batur'un yanında imiş. Nurgocay Batur' da ailesini Carumhan'ın yanına göndererek onlara katıldı. Osman Batur, Carumhan'ın biran önce gitme isteğine karşılık bir müddet daha burada kalmayı ve iki haberci gönde rerek Ataörük'te buluşmak üzere Sultan Şerif ve Canebil'in de harekete geçmelerini istiyordu. Bu konuşmaların yapıldığı sırada silah sesleri duyuldu. Bekçilere ateş açıldığını anladılar. Osman Batur "Ben bu taraftan karşılık vereyim, sen çayın ağzına git" dedi. Nurgocay Batur at ile çayın ağzına koştu. Arkasından Delilhan, Mecit, gidiyorlardı. Nurgocay Batur, Süleyman Batur, Canımhan Hacı'lara: "Hazır olun düşman gelmiş durumda" dedi. Çayın ağzına kadar koştu. Topluluğun ekseriyeti, Nurgocay Batur' un arkasından gidiyordu. Toplulukla beraber çayın ağzına geldiklerinde, oradaki gözcü habersiz olarak yerini terklettiğinden düşmanın tepeyi işgal ettiğini gördüler. Devamlı ateş ediyorlardı. Yağmur gibi kurşun yağıyordu. Silahlan boşalıncaya dek karşı koydularsa da daha fazla bek lemeden geri dönmek zorunda kaldılar. Tek çıkar yol tepelere doğru çıkmaktı. Atların ayakları kayıyor, toprak yerinden oynuyordu. Bu telaş . anında, Nur gocay Batur deve üzerinde kundakta bağlı çocuğunu deve ile birlikte orada unuttu. Herkes dağılmış her biri bir yere saklanmaya çalışıyordu. Nurgocay Batur hanımını uzakça bir yere sakladıktan sonra yanına aldığı bir iki torba mermiyle düşmana karşı koymak üzere tepeye çıktı. İlk gözüne ilişen Delilhan'ın elinden yaralı olarak bir taşın arkası na sığındığı ve düşmanın devamlı ateşine maruz kaldığı idi. O'na bağırarak ölmüş gibi yere uzanmasını öğütledi. Gerçektende bir müddet sonra ateşin kesil-
Özgürlük Yolu 1 181 diği görüldü. Canımhan Hacı daha yukarıda bir taşın arkasında siper almıştı. Düşman O'nu göremiyordu. Nurgocay Batur'un oğlu (o sırada 7 yaşında idi.) "baba baba" diye bağırıyordu. Ona yavaşça gelmesini söyle yerek yanına aldı. Ve sipere yatırdı. Bu sırada bir ses duydu baktığında Mukadil'in kayınbiraderi Seyit han'ın geldiğini gördü. Düşman onları yakalamıştı. Kendilerinin zorla götürüldüklerine inandıklarını ve onlara dokunmayacaklarını vaad etmişlerdi. Buna karşılık da onlardan Osman Batur, Canımhan Hacı, Süleyman Batur, Nurgocay Batur ve arkadaşlarını bul malarını istemişlerdi. Seyithan; "halka dokunmaya cakları doğru olabilir, fakat sizi herhalde öldürürler" dedi. Kendisine, isteyenlerin onunla beraber dönebile ceğini, ancak belirttiği kişileri görmediğini söylemesi rica edildi. Seyithan ise bu isteği kabul ederek, beraberinde dönmek isteyenlerle oradan ayrıldı. Nurgocay Batur ailesini ve Canımhan'ın dul gelini Kadirhan'ı Canımhan'ın yanına gönderdi. Kendisine yardımcı olurlar gerekçesi ile Canımhan ile Nurgocay Batur'un sığındıkları yerler birbirine çok yakındı. Seslerini duyabiliyorlardı. Akşam olmasını bekliyor lardı. Düşman -ateşi durmuştu fakat yağmur yağıyor, sis bir açıp bir kapıyordu. Saat iki üç sıralarında yirmi kişilik bir düşman birliği Nurgocay Batur'un atının öldüğü yere kadar gelmiş, ata bağlı olan kurşunları alıyorlardı. Nurgocay Batur onlara ateş etmek istedi ise de yerleri belli olur diye Canımhan Hacı buna müsaade etmedi. Henüz akşam olmamıştı. Mermileri alan askerler geri döndüler, Canımhan Hacı ve Nurgocay Batur ile yanındakiler açlık, yorgunluk, perişanlık nedeni ile oldukları yerde uyuya kaldılar. Düşman yanlarına kadar gelmişti. Hiçbiri farkında değildi. Silahları bırakın sesi ile irkildiler. Canımhan Hacı ile yanında kiler kıskıvrak yakalanmıştı. Nurgocay Batur kendi sine silahını doğrultan askerin bir anlık gafletinden
182 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
istifade ile ateş etmeye başladı. Bir iki tanesini vurdu. Diğerleri Canımhan Hacı'nın yanlarına giderek onları da alıp götürdüler. Bu arada karşılıklı ateş devam edi yordu. Daha sonra yanında Delilhan, hanımı ve kendi oğlu bulunan Nurgocay Batur, tepede düşman askerinin kalmadığını fark etti. Sürünerek bin bir güçlükle tepeye çıkarak içine ancak üç kişinin sığabile ceği bir mağaraya sığındılar. Nurgocay Batur, dışarıda kalarak bir taşı siper almak zorunda kaldı. Kurşun har camak istemiyor ancak birini gördüğü zaman ateş ediyordu. Bu arada yağmur ve sis yeniden bastırdı. Bu fırsattan istifade Delilhan'ın elindeki kurşunu çıkar dılar. Nihayet akşam oldu. Nurgocay Batur yanına Seyitzade ile Muaviye'yi de alarak aşağıya indi. Ve kaçanlardan kalan iki zayıf atla geri döndüler, atlardan birine eli yaralı Delilhan'ı diğerine ise Delilhan'ın hanımı Naziman ile Nurgocay Batur'un oğlu Ahmet'i bindirdiler. Bu şekilde dağın tepesine kadar ilerlediler. Kendilerinden önce gidenler dağın diğer tarafına var mışlardı. Fakat şimdi bütün tepeler düşman askeri ile dolu idi. Onlann varlığı yanan sigaralardan anlaşılı yordu. Gidip gitmemekte tereddüt ediyorlardı. Yürür ken vadideki taşların çıkardığı sesler düşman tarafın dan duyulabilir idi. Her şeye rağmen sessizce ilerle meye devam ettiler. Tam düşmana iyice yakın olduk ları sırada çıkan fırtına ve yağmur onları görülmekten kurtardı. Böylece dağın öbür tarafına geçtiler. Nurgo cay Batur arkadaşlarını orada bırakarak kontrol mak sadı ile biraz ilerledi. Hiç kimseyi görmeme�le beraber ilerde birkaç at gördü. Şüphelenmesine rağmen, onlara yaklaştığında birbirine bağlanmış başıboş dört adet at olduklarını fark etti. Çok sevinmişti. Hemen arkadaş larına müjdeyi iletti. Böylece altı tane atları olmuştu.
Özgürlük Yolu 1 183
Onlara binerek düşmanın olmadığını tahmin ettikleri sarp yollardan geçip Kır dağdan aşağı indiler. Ve düş manın tahmin edemeyeceği, güvenilir başka bir dağa çıkhlar. Bir gün bir gece bu dağda kaldılar. Bu arada Nurgocay Batur ile Delilhan durumu gözden geçirdi ler. Bisan'ın doğu tarafından geçen yolun üstünde Toskayın denilen bir su vardı. Oradan su içtiler. Yanlarındaki çocukla Delilhan'ın hanımını bir yere bırakmayı ve Muaviye'nin onlara gözcülük ederken kendisi Seyitzade ile birlikte işe yarar atlar bulmayı teklif etti. Muaviye ise yolculuğun çok zor şartlarda olduğunu, ümit olmadığını belirterek teslim olmayı teklif etti. Son alh kişiden birinin böyle düşünmesi herkesi çok üzmüştü. Ona "Biz ya öleceğiz, yada
Hindistan yolu ile kaçacağız. Üçüncü bir şekli yok bunun." diye cevap verdiler. O'nun elindeki silahı aldılar ve at' aramaktan da vaz geçtiler.
Nurgocay Batur tepeye çıkarak yanındaki dür bünle etrafı gözden geçirdi. Ve gördü ki onlara baskın yapan askerler Canımhar'i'ın ailesi ve gelinlerini esir almış götürüyorlar. Durumu hemen arkadaşlarına bildirdi. Ve aynı yere geri dönmeyi teklif etti. Çünkü orada gidenlerden arta kalan yiyecek giyecek kurşun vs. gibi şeyler bulabilmek mümkündü. Delilhan da aynı görüşte idi. Akşama doğru Toskayın çayına vardılar. Orada su içtiler. Ve aç kamına uyudular. Sabahleyin düş manın çekildiği yoldan yürüyerek baskın yerine vardılar. Orada ekmek, kibrit ve atları için ot buldular. Seyitzade ve Muaviye araştırma yapmak üzere kuşahlan yere gittiler. On beş dakika kadar sonra Seyitzade geri geldi. Ve orada başkalarının da olduğunu kadın ve çocukların şehit edildiğini ve erkeklerin bir kısmının kaçıp kurtulduğunu haber
184 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
verdi. Nurgocay Batur ve arkadaşları oradakilerle konuştular. Buraya gelenin ismi Cukey Capaniye imiş. Uzaktan düşmanın yaptıklarını görmüşler ve daha sonra gelerek cenazeleri kaldırmışlar. Dört de yaralı varmış. Onu da yanlarına almışlar. Kaçıp kurtulanlar arasında Nurgocay Batur'ın amcası Süleyman Bey, amcası Emre'nin oğlu Kene Sarı, Delilhan'nın ağabeyi Hamit, ile kardeşi Mecit de varmış. Ayrıca onlara bağlı on beş kadar asker de kaçabilmişlerdi. Buradaki şehitlere dua ettiler. Akşam Küçük Daraktı'nın tepesindeki Yayla dağında toplandılar. Bütün kaçıp gelen erkeklerle yüz kişi oldular. Bunlardan sordular. "Osman nerede? Canımhan
Hacı'yı nereye götürdüler? Bildikleriniz var mı?" dedi-ler. Düşmanın esir aldıkları arasında bilenler var mış. "Osman yakalanmadı. Az adamla kurtulup gitti. Canım han Hacı'yı Küçük Daraktı'da yakaladık" di yerek askeri kumandan radyodan yayın yaptı. "Bu
yayın yapıldığı zaman Süleyman Batur, Nurgocay Batur, Delilhan, sizlerin isimleriniz çıkmadı. Biz siz leri şehit oldu zannediyorduk. Çok şükür sizlerle kavuştuk" dediler. O gün toplananlar yüz alhnış kişi kadardı. Süleyman Batur, Delilhan ve Nurgocay Batur onlardan, aralarında Kansin, Gasköl ve Kanambar yol unu bilenlerin kendilerine yol göstermelerini istediler. Kararlarından dönmek niyetinde değillerdi. Çünkü onlar bu uğurda çoluk çocuklarını kaybet mişler, hatta Canımhan Hacı tutuklanmıştı. Ölüm pahasına da olsa önce Gasköl'e, oradan Hindistan'a ve sonra da Türkiye'ye gideceklerdi. Bu şartlara dayan abilenlerin kendileri ile gelmelerini, diğerlerinin ise çoluk çocukları ile gidip hükumete teslim olmalarını öğütlediler. On kişi kad�rı kalmak üzere ayrıldılar. Nurgocay Batur ve beraberindekiler dört gün kadar
Özgürlük Yolu 1 185
aynı yerde kaldılar. Bu arada ayrılanlardan dört kişi geri geldiler. Verdikleri haberlere göre, Canımhan Hacı'yı çocukları ile beraber Barköl'e götürmüşler. Süleyman ve Kene Sarı'nın aileleri halkla birleşmişler, Nurgocay Batur'un hanımı ise ismini değiştirerek dayısı ördebay'ın evinde saklanıyormuş. Nurgocay Batur daha önceden bu tehlikeyi sezmiş ve böyle bir durumda karısına arkadaşı Mukadil Ükürday'ın yanında saklanmasını ve fırsahru bulduğu anda ken disini oradan aldırabileceğini söylemişti. Şimdi de gelenlerden birini O'na göndererek, şu anda durumun müsait olmadığını kışa doğru fırsat bulunca kendisini aldıracağına dair haber gönderdi. "Bu arada belki
Mukadiller hükumete isyan ederler, biz ise Kanam bar dağında olacağımıza göre orada buluşuruz" dedi. Geri gelenler hükumetin dokunmayacağını söyleyerek elli kişiyi de beraberlerinde götürdüler. Topluluk ancak onsekiz kişi kadar kaldılar. Buradan, Kanamb"\r dağına çıkmak istiyorlardı. Daha önce afyon kaçakçılığı yaphğı için buraları çok iyi bilen Aziz ismine <: )irisi vardı. Onun babası Kabdül ve amcası Bolatkan onlara yol göstereceklerdi. Bolat kan'ın yirmi adet iyi ah varmış. Nurgocay Batur onlar dan iki at sahn aldı. Karşılığında üç yüz mermi ve mavzerini verdi. Atlardan birisine oğlu Ahmet'i bindir di. Birisine de kendisi bindi. Bu arada Süleyman Batur ve Delilhan da iyi at teminine çalıştılar. Onlar Öllük dağında bu işlerle uğraşırken, düşman geri dönenleri sıkıştırarak yerlerini öğrenmişti. Aniden baskına uğradılar. Bu baskından güçlükle kurtuldular. Bu kur tuluşları da yine düşmana rehberlik eden Türkler sayesinde olmuştu. Düşman üç taraftan sarmıştı. Rehberler onların anlayacağı dilden, "etrafınız sarılı teslim olun" diye bağırıyorlar, arkasından Kazakça
186 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
"dağ tarafınız açık" diye bağırıyorlardı. Bu sayede dağ tarafından kaçarak kurtuldular. Bir gece bir gündüz yürüyerek Çinikı Çayı yolu ile Aktiken Suyu'na vardılar. Burada kaçanlardan üç kişi ile karşılaştılar. Onsekiz kişi olan grup hükumetin takibinden kurtulmak için durmadan Kanambar dağı na doğru harekete geçtiler. Gece gündüz perişan bir vaziyette yürüyorlardı. Atlarda eğer yoktu. Çıplak ata biniyorlardı. Türköl, Ataörük, Tal, Bay yollarından geçtiler. Nogay çayının ağzından girip Bağdaş dağına vardılar. Orada bulunan Uygur ve Kazak köylerinden yiyecek, içecek ve at temin ettiler. Bu köylülerin söylediğine göre Yolbars Osman, Sultan Şerif, Canebil ve beraberindekiler Bağdaş dağında birleşmişler. Ancak düşman onlara saldırınca kaçıp gitmişler, sonra ne olduğunu bilmiyorlar. Bağdaş dağı Kazıkbulak'ta dört bin düşman askerinin bulunduğunu söylediler. Gerçekten de onları dürbünle görmek mümkündü. Nurgocay Batur ve arkadaşları Katgara, Kuvtar, Alhnlık, Dönbastav, Şıbardun ve Akdun yolu ile ilerlediler. Su olan yerlerde hem su içiyor, hem de kaplara dolduruyorlardı. Tekrar su buluncaya kadar idareye çalışıyorlardı. Yiyeceklerini ise avcılıkla temin ediyorlardı. Onsekiz günlük bir yolculuktan sonra Kanambar dağının doğusundaki, çöllük büyük ovaya geldiler. Burada Besbastav denen yerde Dukan şehrinin hay-Yanlarına bakan bir çoban varmış. Ondan bir miktar yiyecek ve içecek temin ettiler. Kanambar'ın bah tarafına doğru, dört gün dört gece yürüdüler. Burada karşılarına çıkan çölü iki gün iki gecede ancak geçebildiler·. Böylece Kanambar dağına ulaştılar. Orada kendilerinden olan Kayşıbayoğlu Ebusait Zengi ile buluştular. Onun söylediğine göre Kanambar'da beş yüz aile vardı. Ebusagi, Kurmangali, Yapas ve Kaben de aralarında idi.
Özgürlük Yolu 1 187
Gasköl'de Kusayın Teyci ve yüz aile ayrıca 1949 sonları ve 1950 başlarında Lobnor yolu ile göç eden ve başlarında Alibek, Ömer Ükürday, Kamza Ükürday, Kaynaş, Tekimen Batur, Nur Muhammet Molla'nın başkanlığında 300 aile vardı. Bu ailelerin içinde Salis, Abdülkerim ve Adil de var imiş. İki dağ da iki topluluk meydana gelmişti. Gelenler: "Biz, Kanambar dağından
Dukan şehri hükumetine isyan ederek, Makay denen sulak ovalara çekildik. Bizim düşman tarafımızda nöbet tutan, düşmanla savaşırken şehit olan şehitle rimize dua etmek için yüz elli kişi ile gelmiştim. Bunlar Kanambar'ın öteki tarafında bekliyorlar" dediler. Nurgocay Batur ve arkadaşları "Sizlerden bir haber olur mu diye bakmaya geldik" dediler. Ebu Sagi onları beraberinde askerinin olduğu yere götürdü. Bu askerle beraber gelenler de Makay'daki halka doğru hareket ettiler. Makay ovasına geldiklerinde, Makay'ın doğu tarafından Osman Batur, Yolbars bek, Sultan Şerif Teyci, Canebil Batur ve 300 aile de gelmişti. Yeni gelen ler Osman Batur ile görüştüler. Kişi Taraktı'da düşman baskını sırasında Canımhan Hacı tutuklandığından beri, Osman Batur'u görmemişlerdi. Makay da, Osman Batur ile görüştüler. Bu görüşmede Osman Batur'a oradan nasıl kurtulduğu soruldu. O da "Benim
Taraklı'da durduğum yer gayet geniş ve kurtul mamıza müsaitti. Orada kargaşalığa getirip bir yo lunu bularak düşmandan kurtuldum. Hiç durmadan yürüyüp yol aldım. Bağdaş dağında Yolbarsbek ile buluştum. Yolbars Bek ile buluştuğum sırada Küngrek' deki halktan isyan edip göç etmiş olan Canebil Batur, Sul tan Şerif Teyci gelip burada bi zimle buluştu. Burada toplanıp ne yapacağımızı konuştuk" dedi. Bazıları durmayalım yola devam ede-
188 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
lim diyordu. Osman Batur ise gelecek olanları bekleyip 1950-51 kışını Kanambar dağında geçirmek istiyordu. Bu sayede hem hayvanları hem kendileri dinlenecek, beslenecek hem de arkadan gelenler varsa onlar bek lenmiş olacakh. Osman Batur, Delilhan'a "Başın sağ
olsun. Baban tutuklandı. Babalar bi� yaşamaz, evlat lar bin yaşar" dedi. Onlar da Osman Batur'a "burası tehlikeli hemen ilerleyelim" dediler. Fakat o dinleme di. "Burası geriden geleceklere yakındır. Siz gidin, ben burada bekleyeceğim" dedi. Burada dört kola ayrıldılar: Osman Batur, Canebil Batur, Sultan Şerif Teyci, Kaben, Salahittan ve Seydullah, Kanamlar dağında, Kayız'da kalacak oldular. Nurgocay Batur ile gelen Uygur Habidullah, Yolbars Bek'le gitti. Yolbars Bek ve Moğol Buğra, Teycinor'a gitti. Nurgocay Batur'un arkadaşlarından Süleyman Batur, Kene Sarı, Osman Batur'un yanında kalacak oldular. Yine Nurgocay Batur ve arkadaşlarıyla beraber gelen Cükey, Capanya Bolatgan, Kazizler, Makay'daki akrabaları ile buluşup orada kaldılar. Delilhan hanımı ile Hamit, Mecit, dört kişi Nurgocay Batur'un oğlu Ahmet, İmam Ahmet, Nurgocay Batur'un asker yoldaşı Seyitzade. Yedi kişi, Kusayın'dan gelip mem leketlerine dönmekte olan Nimet başkanlığında dokuz kişi oradakilere haber vermeye gelmişler. Nurgocay Batur ve arkadaşları bu dokuz kişi ile on alh kişi oldu lar. Ve buradan ayrılarak Makay yolu ile Gasköl'deki Kusayın Teyci Alibeklere doğru hareket ettiler. Nurgocay Batur ve arkadaşları Makay yolu ile Teycinor ovasına geldiklerinde bu yoldan daha önce Yolbars Bek geçmişti. Yol izlerinden Yolbars Bek grubunun ikiye ayrıldığını anladılar. Buğra, Utu Mörün yolu ile Altınçökü Dolan çen'deki Moğollara gitmiş, Yolbars bek ise Hajira yolu
Özgürlük Yolu 1 189
ile Himalaya dağlarına çıkıp gihnişlerdi. Nurgocay Batur ve arkadaşları doğrudan doğruya Gasköl yolu ile Kızıltaş dağına geldiler. Burada Alibek'in halkı vardı. Doğruca Alibek'in evine vardılar. Alibekler onları çok iyi karşıladılar. Evde Alibek'i bulamadılar. Uvatkan; "Alibek, Tekmen Batu, ikisi Himalaya dağı
na çıktılar. Yolbars bek ile görüşeceğiz deyip gittiler." dedi. Kusayın'ın yanında duran eski Doğu Türkistan muhtariyeti zamanında başkatip olan Salis, Prof. Abdülkerim Adil, üç aile çoluk çocuğu ile Yolbars Bek ile birleşip gihnişlerdi. Üç gün sonra Alibek ile Tekmen evine döndüler. Nurgocay Batur ve arkadaşları ile görüştüler. Alibek, Canımhan Hacı'yı çok severdi. Tutuklandığını öğrendiği zaman çok ağladı. Delilhan'a ve onlara başsağlığı diledi. Alibek "Sizler sağ gelmiş
siniz, bizim at, deve ve koyun bütün her mülkümüz var. Karaşehir'den, Lobnor yolu ile kış zamanında 1949'un sonu 1950'nin başında en kestirme yol ile yürüyerek düşmana rastlamadan Gasköl'e geldik. Yolda susuzluktan çok zahmet çektik. Bu perişan yürüyüşümüz sırasında bir ağabeyim vefat etti. Birkaç ta çoluk çocuk zayiat verdik. Şimdi Gasköl'de oturuyoruz. Burada sizlerle buluştuğuma bahtiyarım. Benden ne isterseniz yerine getirmeye çalışırım" diy erek onlara at, elbise verdiler. Nurgocay Batur ve arkadaşları burada on gün kaldılar. On gün sonra Alibek ve Hamia'dan izin iste yerek, on beş seneden beri Gasköl'de oturan Kusayın'a ve Mağzum'a gihnek istediklerini söylediler. Alibek' ten ayrılarak Mağzum'a geldiler. Mağzum onları çok iyi karşıladı. Daha sonra Kusayın'a gittiler. Kusayın onlara çadır, bozüyl9 verdikten başka, bol miktarda 19
Bozüy• Ev gibi keçe çadır.
190 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
koyun at ve deve verdi. Nurgocay Batur ve arkadaşları çok memnun oldular. Barköl'e geldiklerinde daha önce buraya gönderdikleri Amerikan elçi muavini Macki eman, Dr. Bisak'ı sordular. Onlar da, Zelibay Teyci Nurgocay Batur ve arkadaşlarına "Mackieman'ı at
deve , azık vererek Himalaya dağına çıkarıp yolladık. Bundan sonrasını bilmiyoruz. Onlar gittiler". Kusa yın "1950 senesinin onuncu ayında ben burada, Gasköl'de çok kaldım. Benim burada olduğumu Çin hükumeti biliyor. Buraya Amerikan konsolosu da geldi. Alibek Hamza da gelmişti, sizler de geldiniz. Burası hepimizin birleştiği belli bir yer oldu. Onun için burayı bırakalım Teycinor'a gidelim" dedi. Nurgocay Batur ve arkadaşları, Kusayın ile beraber Üç Çimen yolu ile Teycinor'a geldiler. Alibek Hamza bu kışı burada geçireceğiz diyerek Gasköl, Kızıltaş'ta kaldı. Onlar Teycinor'a geldiklerinde, Osman Batur'un yanından Sultan Şeref Teyci, Kaben yüz aile ile göçüp geldiler. Alibek, büyük oğlu Hasan Oraltay ve Ömerbayoğlu Musa'yı göndermişti. Osman Batur onlara "Ben bu kış Kanambar'da kalacağım.
1951 ilkbaharında sizlerle buluşacağım. Arkadan gelenler olursa onları Kanambar'da bekleyeceğim"
diyerek söz vermişti. Nurgocay Batur, Delilhan ve Kusayın Teyci ile anlaşıp, oğlu imam Ahmed'i Delil han'a bırakıp, arkadaşı Seyitzade'yi yanına alarak, Kanambar dağındaki Osman Batur'un yanına gitti. Orada dört ay kaldı. Barköl'den her hangi bir haber gelmedi.
1951 senesinin birinci ayının ortalarında Barköl' den hükumete isyan ederek kaçan bir topluluk geldi. Uzunsu Tokuv'da Nurgocay Batur ve arkadaşlarından ayrılıp gitmiş olan Kapas Batur, Keşepat Batur, Zeynel Batur, başkanlığında seksen kişi Bisan dağına gelmişler di. Bisan dağında oturan halk komünist rejimin yavaş
Özgürlük Yolu 1 191
yavaş halka uygulandığını görmüşler ve bundan korkarak Mukadil Tencan, Maşan Teyci, Kaben Teyci, Sıban Batur ve 380 aile, Kapas Batur'un seksen kişilik askeri ile beraber göç etmiş. Otuz dokuz gün süren göç boyunca, çoluk çocuklarından birkaç kurban vererek, Kapas, Kanambar'da Nurgocay Batur ve arkadaşlarıyla buluştu. Kanambar dağında oturan Mülükan, Nurgocay Batur ve arkadaşlarına haber getirdi. " Kapas Batur
başkanlığında 380 ailelik bir grup geldi. Biz bunları karşıladık." dedi. Nurgocay Batur ve arkadaşları bu habere çok sevindi. Nurgocay Batur'un Barköl'de ken disinden ayrılan hanımı Mukadıl'i bulmuş, Mukadıl göç ettiği zaman onunla birlikte gelmişti. Nurgocay Batur böylece hanımına kavuşmuş oldu. Kayız da, Osman Batur'un durduğu yerde orada
ki milletin lideri ile bir toplanh yapıldı. Bu toplantıda herkes fikrini söyledi. Nurgocay Batur, Osman Batur'a "Kayız'dan, Himalaya dağına çıkıp gitmek için üç
geçit var. Bu üç geçidi düşman kapahrsa bunları yanp çıkmak kolay değil. Ben bu yollan gözümle görüp geldim. Sizin oturduğunuz yerden Makay bir geçit yol, Makay'dan Teycinor'a geçmek çok zor. İkinci geçit yol ise üç günlük susuz, yiyeceksiz, berbat bir yol. Üçüncüsü ise Teycinor'dan Kajira'ya çıkan bir geçit yol. Kajira yolundan kurtulabilirsek Himalaya dağına çıkıp gidebiliriz.. Orada düşmana yakalanmak uzak ihtimal. Çünkü orası çok büyük · dağlardan oluşmaktadır. Dukan şehri size ve halk liderlerine üç günlük mesafededir. Bu yoldan düş man çıkıp gelirse birbirimizle buluşmak çok zor ola caktır". Nurgocay Batur durmadan hareket edip buradan gidelim demek istiyordu. Osman Batur dedi ki: "Arkadan daha göç edip gelmekte olan halk var. Mukadil, Kaben, Sıban ve Kapas Batur başkanlığın-
192 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğ�u
da gelenler burada biraz dinlensin".Ve Kapas Batur yaralı idi. Bu dinlenme esnasında, Kapas Batur iyileş meye başladı. Bunlar orada bir ay veya on beş gün dinlendik ten sonra Nurgocay Batur, Osman'dan izin istedi.
"Burada durmak çok tehlikeli. Teycinor'daki Kusa yın, Delilhan ve arkadaş-lanmın yanına gideyim. Buradaki milletten bir kısmı benimle gelmek istiyor. Buna da müsaade ediniz" dedi. Osman "Başkalarına müsaade yok. Senin oğlun, Delilhan, hanımın, arkadaşların sizler gidebilirsiniz. Size müsaade" dedi.
Himalayalar'a Doğru Nurgocay Batur da otuz kişi ile buradan ayrıldı. Ve dokuz gün yol yürüyerek, Teycinor'daki Kusayın ve Delilhan'ın arkadaşlarının bulunduğu yere geldi. Nurgocay Batur, Osman'ın yanından ayrıldıktan onbeş gün sonra Osman'ın yanından yüz ailelik bir topluluk göç edip geldi. Göçmen olarak gelenler, Nurgocay Batur ve arkadaşlarına şunları söyledi: "Düşman gelip
Osman'ın durduğu yere baskın yaptı. Osman, Canebil oradaki halkın hepsini esir aldı." Gasköl, Teycinor, Kanambar (Kayız ovası) düşman, casusları vasıtasıyla Nurgocay Batur ve arkadaşlarının bu üç bölgede olduğunu biliyorlarmış. Yalnız Osman'ın bu üç bölgeden hangisinde olduğunu kesin olarak bilmi yorlarmış. Bu sebeple üç bölgeye de aynı zamanda baskın yapmayı planlamışlar. Dukan'a asker topluyor larmış. Hükumet ticaret serbest diye reklam ettiğinden, Osman'ın ve Makayı'nın yanındaki sivil halktan tüccar lardan bazıları Dukan'a ticaret için gitmişler. Tam hay vanlarını sahp yerine yiyecek ve giyecek alacakları zaman, askerler onları yakalayıp hapsetmişler. Sonra-
Özgürlük Yolu 1 193
da sorguya çekip, Osman'ın yerini en iyi bilen biri bizi ona götürsün demişler. Tokanay, en iyi ben biliyorum demiş, bunun üzerine, Tokanay'ın rehberliğinde, düş man önce Kayır'a baskın yapıyor. Bu baskında Canebil Batur ve Kapas Batur Şehit oluyor. Osman Batur yakalanıyor. Bu baskından kurtulup kaçanlar Teyci nor'a geldiler. Böylece bunun haberini aldıktan iki gün sonra, Gasköl'de kışı geçiren oturan, Alibek Hamza'nın yanından Tekben Batur ve Sapakay birlikte geldiler. Bunlar "Biz avcılık için guruptan uzaklaşmıştık" dedi. Ve bunların çıkhğı günün akşamı Alibek Hamza ve yanındakilerin bulunduğu yere düşman gelip baskın yapmış. Süvari kuvvetleri, piyade kuvvetleri, askeri komutanlar, büyük bir kuvvetle baskın yaphklannı görmüşler. "Buraya düşman gelmemiştir, deyip buraya geldik" dediler. Bu sırada Teycinor'da, Sultan Şerifin halkından esnaf olarak P'o Lan-ch'eng (şehri) giden esnaflar geri dönüp gelmişlerdi. "Biz çarşıdan
gerekli şeyleri alıp dönmüştük ki bizden oranın hükumeti nerede oturuyorsunuz ve hükumetimiz hakkında fikirleriniz nedir?" diye sordular. "Hüku metiniz hakkında kötü bir fikrimiz yok, eskiden beri Teycinor'da oturuyoruz, buraya ticarete geldik. Hükumeti seviyoruz" diye cevap vermişlerdir. Ve bundan sonra Dolançer'den çıkıp Zuna kara yoluyla gelirken düşmaıt askerinin arkamızdan takip edip geldiğini gördük. Biz bu düşmanı gördükten sonra sizlere haber verelim diye süratle geldik. düşman arkamızdan geliyor" dediler. Nurgocay Batur hiç durmadan, Kusayın, Sultan Şerif, Delilhan, ve yanındakiler Kaben-Kajira yolu ile Himalaya dağlarına çıktılar. Himalaya dağlarına çık tıklarında hava çok kötüymüş. Daha sonra hava basıncının artmasından dolayı adamları hastalanıp ölmeye başlamış. Bir ara toplantı yapılmış ve şunlar
194 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
konuşulmuş "Bu Allah'ın işi, biz ne olursa olsun hiç
durmadan Hindistan'a hareket edeceğiz. Bizimle beraber hareket etmek isteyen halk, birlikte gelsin." Burada fikir ayrılığı oldu. Kusayın, Delilhan, Nurgocay Batur, Sultan Şerif, Zelebay ve Baysi dur madan hareket etmek fikrindeymişler. Kaben, Yukaş bay, Karamolla, "Biz bu dağda biraz oyalanacağız ve
hava ısındıktan sonra gideceğiz. Bu durumda sizler Himalaya dağ-lanndaki hava basıncının azlığı ve soğukta ölmekten kurtulamayacaksınız", demişlerdi. Bir kısım halk Kaben'le birlikte kalmışlar. Nurgocay Batur ve arkadaşları, "Allah büyüktür." diye Himala yalara tırmanmaya başlamışlar. Himalayalara çıktıktan sonra hava basıncının azlığından dolayı kimisinin anası, kiminin babası, hanımı ve çocuğu ölmüş. Kimisi hasta olmuş. Her gün hava soğuk, kuvvetli fırtına ve görülmemiş felaket durmadan devam ediyormuş. Onlar da yirmi sekiz gündür göçlerine devam ederek, Oşakh denen bir dağa gelmişler. Bu dağdan dürbünle bir grup insan gönnüşler. Karşı tarafta onları görmüş. Her iki tarafta birbirlerine birkaç adam işaret edecek kadar yakınlaşmışlar. Bunlarla görüştüklerinde Gas köl'deki halka baskın yapıldığı zaman karşılık vererek, kaçıp canını kurtaran Alibek Hamza, Ömer Ükürday, İslam, Kasen Batur başkanlığındaki büyük bir topluluk olduklarını anlamışlar. Alibek'in yanında Uygur hafız Turdukari varmış. O da sağ kurtulmuş. Birbirlerini gördüklerinde kanlı gözyaşları, sevinçle dolup taşmış, İki gün orada kalmışlar. Bu iki gün içinde sevinçten bayram etmişler. Bu kaldıkları yerde basınç sebebiyle pek çok adamları ölmüş. Burada Alibek, Kusaym, Sultan Şerif, Delilhan bütün liderler bir toplantı yapmışlar. İçlerinden Kasen Batt,ır, "Hindistan'a gitmek için yol çok uzak hiç dur
-
Özgürlük Yolu 1 195
madan göç edelim" dedi. Bütün ekseriyet bunu kabul
etti. İçlerinde bu yolu bilen Kasen Batur ve Molla Ahmet vardı. 20 Kasen Batur ve Molla Ahmet'in rehberliğinde durmadan yol yürüdüler. Durmadan iki ay yol yürüdükleri için, Himalaya dağının, Tibet yaylasına geldiklerinde, at ve develeri çok zayıfladığından, yiye cekleri de azaldığından, burada güzel otlağı olan bir yerde dinlenelim, dediler. Burada fikir ikiye ayrıldı. Kusayın, Bagsi'nin oğulları, Zelebay'ın hayvanları biraz kuvvetli olduğundan, bunlar durmadan göç et meye karar verirler. Alibek, Delilhan, Hamza, Omar, Ükürday'a bağlı halk ise, beraber Tibet yaylasında kalırlar. Bunlar burada ondokuz gün dinlenirler. Hayvanları biraz dinlendikten sonra, Nurgocay Batur ve arkadaşları da yola devam ederler. Bu halde yola devam ederlerken, yedinci ayın sonlarında, Tibet yay lasındaki bir alhn madenine doğru yaklaşırken bir akşam aniden düşman baskın yaptı.Nurgocay Batur ve arkadaşları da dikkatli geldikleri için hazır durumda idiler. Karşılık vererek bir dağa sığındılar. Düşman akşam baskın yaptığı zaman hangi devletten olduğunu bilmiyorlardı. Sabaha kadar karşılık verip savaştılar. Güneş doğduktan sonra düşman, Nurgocay Batur ve arkadaşlarının bulvnduğu dağa hücum etti. Düşman, Çin hükumetinin beşyüz süvari askeri idi. Tibetliler den haber alıp, Nurgocay Batur ve arkadaşlarını takip ederek, baskın yapmışlardı . Nurgocay Batur ve arkadaşları buradan otuz kadar asker öldürüp birkaç tüfek ve at alarak kurhddular. Düşman, Nurgocay Batur ve arkadaşlarından Abil'i ve bir hanımı ellerine geçirdiler. Nurgocay Batur 20
Kasen 8. ve Molla Ahmet 1 937'de Hindistan'a göç edenlerdendir. Hindistan'da duramayarak, tekrar Kasgöl'e döndüğünden yolu iyi biliyordu.
196 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
ve arkadaşlarının kaybı iki kişi ve birkaç hayvandı. Bundan sonra durmadan yollarına devam ettiler. Yirmi gün sonra da Konbav21 başkanJığındaki Tibetli bir topluluğun yanına geldiler. Bu adam, Nurgocay Batur ve arkadaşlarına, "burası benim yerim. Sizler, benim
kışlam, yerim ve halkıma dokunmadan dağın dışın daki bir yol ile gidiniz" der. Burada bir göl vardır, göl tarafı otluktur Nurgocay Batur ve arkadaşları burada bir akşam için konaklamışhlar. Buranın bir tarafı dağ, bir tarafı da göl idi. Nurgocay Batur ve arkadaşları, Konbov'dan bir akşam için izin isterler o da verir. Sabah saat 8'de Nurgocay Batur ve arkadaşları hareket ederken Konbav, komünist düşmanları alıp gelerek, dağ tarafından önlerinden ve arkalarından çevirip saldırdı. Bir tarafları dağ, bir tarafları da göl önleri ve arkaları da kapatılmış halde, ellerinde silah olmak üzere bütün asker ikiye bölünür. Alibek, Delilhan, Nur Muhammed Molla, öndeki yolu yarıp çıkarlar. Nurgocay Batur, Hamza, Madalim, Tököş, Musa Mördükan, bir grup çoluk çocukla beraber arkadaki yolu yarıp çıkarlar. Bu olayda üç kişi yaralanır, ölü yoktur. Yalnız hayvanlarının ve kıymetli eşyalarının çoğu düşmanın eline geçer. Bundan sonra yine dur madan yola devam ederler. Komünistlerin Tibet yay lasına da hakim olduğunu görürler, durmadan göç ederek 9. ayın ilk haftasında Tibet tapınağı olan Uruduk'a gelirler.
2 1 Konbav� Tibetçe muhtara benzer bir ünvandır.
Özgürlük Yolu 1 197
Uzun Göçün İlk Durağı Hindistan ve Keşmir Umduk, Konbav'ının durduğu yer bir yanı akar su, bir tarafı da dağdır. Burada bir günlük dar bir geçit vardır. Bereket versin düşman onlardan evvel buraya gelmemişti. Bu Uruduk Konbavı, Nurgocay Batur ve arkadaşlarına: "Yol vermeyeceğim, başka yoldan gidin veya geri dönün" der. Düşman henüz buraya gelmediğinden, Nurgocay Batur ve arkadaşları Uru duk Konbavini kandırarak "biz kimseye dokunmayız,
sen .bize yol, yolda bize kimse mani olmasın diye elimize de kağıt ver", dediler. Bütün silahlarını gizley erek, iki tane silahlarının olduğunu söyleyerek bu iki tüfekle dört güzel ah vererek yollarına devam ederler. Nurgocay Batur ve arkadaşları yirmi gün sonra Hin distan hududuna gelirler. Hindistan hududuna geldik lerinde huduttaki askerler, bunları içeri almazlar. Burada Nurgocay Batur ve arkadaşları, huduttakilere kendilerinin içeri alınmasını, siyasi mülteci olduklarını, böyle kimselerin alınması için milletlerarası kanun olduğunu söylediler. Huduttakiler Nurgocay Batur ve arkadaşlarına, şimdi alamayacaklarını söylerler. Huduttakiler: "Nehru'ya haber vereceğiz. haber gelene kadar bekleyeceksiniz" diyerek Nurgocay Batur ve arkadaşlarına huduttan 10 km. uzaktaki bir göl kıyısında kalabilecekleri bir yer gösterdiler. Burada beklemelerini söylediler. On beş gün sonra hudut ge nerali gelerek "Bizim hükumetimizden haber geldi ve
Hindistan'ın, Çin Halk Cumhuriyeti hükumetini tanıdıklarını, onlarla dost olduktan için Çin hüku metinden kaçanları içeri alamayacaklarını" söylerler. Bu durumda Nurgocay Batur ve arkadaşları perişan bir durumda kaldıl�r. Nurgocay. Batur ve arkadaşlarından daha önce yola çıkmış olan, Kusayın, Sultan Şerif sekiz
198 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
günlük mesafedeki başka bir hudut karakolunda idiler. (Bunları tercümanlık eden bir Tibetli müslüman söyler.) Nurgocay Batur ve arkadaşları bir toplantı yaptılar: Geriye dönmek ölümdü, gece ateş etmeden, Hindistan hududundan geçmeye karar verdiler. Önce çekilerek, karakolun bulunduğu yerden uzaklaştılar. Gece olunca huduttan geçerek hiç durmadan yol aldılar. Sabaha karşı bir dereye ulaştılar. Burada top landılar. Nurgocay Batur ve arkadaşlarını sabah olun ca, askerler çevirerek silahlarını bırakmalarını söyledil er. Nurgocay Batur ve arkadaşları silahlarını bırakarak
"Biz Türküz, burada kalmayacağız. Türkiye'ye gide ceğiz" dediler. Nurgocay Batur ve arkadaşları, "siz demokratik bir ülke değilmisiniz? Siyasi mültecilere niye yol vermiyorsunuz?" dediler. Onlar aralarından bir kişi seçip, onu hükumete gönderip durumu izah etsin dediler. Nurgocay Batur ve arkadaşları da Delilhan'ı gönderdiler. Burasının Keşmir olduğunu anladılar ve Delilhan merkez Ladak'a gitti. Askerler, Nurgocay Batur ve arkadaşlarının silahlarını topla yarak tekrar hududa gitmelerini söylediler. Nurgocay Batur ve arkadaşları da onları oyala yarak on günde tekrar o göl kıyısına vardılar. Orada silahlarını tekrar teslim ettiler. 1940'ta gelenler de hududu geçip, aynı ırmak başında teslim olmuşlarmış. Bir gün Nurgocay Batur ve arkadaşları bu göl kıyısında beklerken düşman aniden baskın yaptı, kuvvetler ikiye ayrıldı. Nur Muhammed Musa başkanlığındaki kuv vetler ova tarafını, Madalim, Tököş, Köksögen, Nur gocay Batur ve arkadaşları başka bir kuvvetle dağ tarafını çevirdiler. Nurgocay Batur ve arkadaşları ile beraber Hamza Ükürday, Hindistan askerinden bir subay, bir asker Nurgocay Batur ve arkadaşlarının savaştıklarını görüp, filme almak için beraber yürü-
Özgürlük Yolu
1 199
müşlerdi. Hudut generali bir insanlık gösterdi:
"Bütün erkekleriniz hudut dışında kalacaksınız, çoluk çocuk hayvanlarınızı hudut içindeki orman arasındaki gizli yere alacağım," dedi. Erkekler düşman ile savaşmaya devam etti. General, Nurgocay Batur ve arkadaşlarının düşmana kadar gittiğini gördü. İhtiyarlar, çoluk, çocuk lar yaşlı gözlerle Nurgocay Batur ve arkadaşlarına dua ediyordu. Nurgocay Batur, düşmanın geldiği dağın en yük sek tepesine çıkmışh. Alibek ve Hamza, bu savaşın kumandanlığını Nurgocay Batur'a verdi. Dağın tepe sine çıkhktan sonra, at ile düşmana yaklaşma imkanı yoktu, atla inmeye kalkarsan düşman rahatça görebilir di. Hindli subay da dürbünle görüyordu. Nurgocay Batur'dan sordu, "Sen buradan inersen nasıl savaşa caksın o senin hareketlerini rahatça görüyor" dedi. Nurgocay Batur: "Atlarımızı buraya bırakacağız benim
bu asker arkadaşlarım çok iyi nişancı ve çok kuvvetli. Her taşı sırayla siper alarak düşmana yaklaşacağım ve düşman onları görüp ateş edene kadar ben ateş etmem" dedi. O subayın gözleri doldu. Nurgocay Batur'un nasıl gideceğini anlamadı. Subay: "Burada kalayım film çekeyim" dedi. Nurgocay Batur ve
arkadaşları atlarını bu subayla, Hamza'ya bıraktılar. Gizlice dört tepeyi aştılar, öğle üzeri düşman tepede havan topu kurarken oraya yaklaştılar daha onlar görmeden ateşe başladılar. Onsekiz kişi öldürerek, tepeyi ele geçirdiler. Bu sırada Nur Muhammed başkanlığındaki diğer taraftaki askerlerde, makinalı tüfekle ateş açarak yak laşıyorlardı. Akşama kadar ateş ettiler. Düşmanı gölün kenarına sıkıştırdılar. Her iki tarafta da su yok, hava sıcak akşam hücum edip girmek için Nurgocay Batur ve arkadaşlarında hal kalmamıştı. Düşman otuz kişi ölü vererek geri çekilmek mecburiyetinde kaldı, kaçıp gitti.
200 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Sabahleyin hudut generali Çinlilerin gittiğini gördü. Cesetlerin resimlerini çekti. "Nurgocay Batur, dünkü savaşta sizlerden hiç kimse kalmadı zannediy ordum. Hepiniz tam kahramansınız. O kadar uzaktan gelip Nurgocay Batur ve arkadaşlan kahramanlık lannı bizim hudutta ispat ettiler. Bir günlüğüne olsa da ben de buna şahit oldum". Hududa dört mil mesa fede başka bir yer gösterdi. İçerdeki çoluk çocuğu tekrar yanlarına gönderdi. Nurgocay Batur ve arkadaşları da teşekkür ettiler. Burada kaldılar. Yirmibir gün sonra, Ladak'tan Delilhan geldi. Delilhan, Ladak'a giderken Kusayın, Sultan Şerifi gördü. 1940 da göç edenlerden parçalanıp kalmış Rakiy, Kobdobay, on aile varmış. Hindistan yol vermediği için, onüç sene Tibet içerisinde kalmışlar. Bunlar Kusayın ile birleşmiş. Kusayın, Sultan Şerif, Rakimolla, Densayi hudut karakolunda oturuyorlardı. Delilhan bunlan da görmüştü. Delilhan, Ladak'a vardığı zaman, Ladak'da yerleşmiş eskiden esnaf olup gelen Türkistanlılar var mış. Mehmet Emin Buğra, İ sa Yusuf Alptekin, Türkis tanlı Uygurlar varmış. Delilhan bu Türkistanlılara durumlarını anlatmış. Hindistan'ın yol vermeyip beklet tiğini, Delilhan, Ladak hükumetine ifade etmeye çalışmış. Nurgocay Batur ve arkadaşları siyasi mülteci olduklarını, içeri alınmalarını söylemişlerdi. Bu· sırada Ladak'taki Türkistanlılar, Emfu Hazret (Mehmet Emin Buğra)'in Keşmir'de olduğunu söylemi,şlerdi. Delilhan ve arkadaşlan, Mehmet hazret ve İsa Bey'e mektup yazmışlar. Mektup ellerine geçmiş. Emin Hazret, İsa Efendi, Keşmir'in lideri Şeyh Abdullah'a gidip müracaat etmiş: "Komüniste karşı savaş etmiş olan bizim halkımızdan kimseler hudutta imiş. Onlann temsilcisi olarak Delilhan Ladak'a gelmiş müracaat ediyordu. Biz Nehru'ya müracaat edeceğiz
Özgürlük Yolu 1 201
sizde bizi destekleyin" demişler. Şeyh Abdullah'ta "Ben elimden geleni yapacağım. Sizler Nehru'ya gidin müracaat edin, ben de size destek olayım" dedi, Şeyh Abdullah'tan bu sözü alarak ikisi Nehru'ya gitmiş. Nehru ile konuşmuştu. "Sen Kızıl Çin'i tanıdın, bu gelen millet bizim senelerce Kızıl Çin'e ve milliyetçi Çine karşı savaşmış kahramanlar, siyasi mülteciler. Bütün dünya gazetelerinde bunu ilan edeceğim" di yerek gazeteye vermişti. Nehru, "Bunlar içeri alındık tan sonra nereye gidecekler. Hindistan'da kalamazlar. Biz de durmalarını Hindistan kanunları kabul etmez" diyordu. "Huduttan gelen liderler ve halk Hindistan devlet başkanı Nehru, sizden sırf yol vermenizi isti yor" diyordu. "Bunlar burada durmayacak kendi ırk daşı olan Türkiye'ye gidecek" diyerek İsa'nın elinden imza almışh. 10. ayın ilk haftalarında sabah saat 6'da huduttan içeri girmeye izin verilmişti. Delilhan'a üç gün sonra İsa Bey, Mehmet Emin Buğra'dan ve Şeyh Abdullah'tan "Hindistan Cumhur reisi Nehru'dan emir gelecek ve sizleri içeri alacaklar", diye haber geldi. Ladak'tan dönen Delilhan onlara bu haberleri getirmişti. Alh gün sonra akşam hudutta otururken, hudut karakoluna bir yarbay geldi. "Yarın sizler hududa gire ceksiniz, teslim alacağız" dedi. Nurgocay Batur ve arkadaşları, Yarbay'a müjdeli haber getirdiğinden dolayı birkaç hediye verdiler ve "yalvararak bu akşam hududa girelim bize siz izin verin" dediler. Saati · dol madan hudut içine almak yasaktır. Ben buna izin vere mem dedi. Sabaha karşı 4'te düşman tekrar baskın yaph. Karşılık verdiler. Düşman çok kuvvetli ve hazırlıklı gelmişti. Bütün eşya ve ağırlıkları düşman eline geçmişti. Bunun üzerine Türkler dağa çıkhlar ve tekrar oradan düşmana karşı hücuma geçtiler. Bu savaş esnasında, başta Turdu Kari Hafız üç kişi ile beraber
202 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
şehit oldu. Ancak düşmanın eline geçen eşyalarından bir kısmını geri almayı başardılar. Saat 6'ya doğru kadınları ve çocuktan Hindistan hududundan içeri
25 10 tane de silah ele
aldılar. Erkekler ise, daha bir müddet savaşarak kadar çin , askerini öldürüp,
geçirdikten sonra Hindistan tarafına geçtiler. Bütün silahlarını, askeri malzemeyi Hindistan yetkililerine teslim ettiler. Aynı sırada Kusayın, Sultan Şerifte hududu geçmiş ve silahlarını teslim etmişti. Kafile yirmi günlük bir yolculuktan sonra, Ladak'a vardı. At deve vs. gibi hayvanlarını burada çok ucuz bir fiyat karşılığında sathlar . . Ladak'tan, Keşmir'e giden yol dağlık idi. Bu arada kış ta yaklaşmış idi. Bu nedenle uçakla yolculuk müsaadesi istediler. Keşmir hükürneti, ücret mukabilinde isteklerini kabul etti. Bunun üzerine guruplar halinde uçakla Keşmir'e Siranagar
şehrine
gittiler.
Kusayın
Sultan
Şerif,
Nurgocay Batur ve arkadaşlarından bir ay önce kara yolu ile buraya gelmişti. Bütün Türkler, Siranagar'daki göçmen misafirhanesine yerleştirildiler. Bu arada Keşmir lideri Şeyh Abdullah hepsine büyük yakınlık göstermiş, hepsinin birer mücahit ve din kardeşi olduklarını belirterek, Türklerin lideri İsa Yusuf Alptekin ve Emin Hazret'le birlikte yaphklan müraa cahn müspet sonuçlandığını ve hurda kalabileceklerini belirtmiştir. Bu kabulden sonra İsa Yusuf Alptekin ve Emin Hazret Türkiye'ye gittiler. Türk hükümetine yaphklan müracaatta, düşmanın zulmüne dayanamayıp, Doğu Türkistan'dan kaçan mücahitlerin anavatan Türkiye'ye ırkdaşlannın yanına gelmek istediklerini bildirdiler. Türkiye'nin 1800 mücahidi bağrına basmaya hazır olduğunu bildirmesi üzerine Isa Yusuf Alptekin, Siranagar'a geri dönerek Türkistanlılara müjdeli haberi ulaştırdı. Mücahit Türkistanlılar bu habere çok sevin-
Özgürlük Yolu 1 203
diler. Takriben 1 951 sonları ve 1952 başında, Türkiye' den ohız kişilik bir heyet mücahitleri görmeye geldiler. Onlar da bw1ları gördüklerinde, ana babalarım görmüş gibi göz yaşlarını tutamadılar. "Sizleri Türk devleti
kabul etmiştir. Biz hoşgeldine geldik. Hemen müra caat edip gelebilirsiniz".Çok sevindiler. Hepsi sevinç göz yaşları döktüler. İlk kafile 1952 senesinin onuncu ayın, yirminci günü hareket ettiler. Hindistan-Pakis tan'daki Türkistanlılar kafile kafile 1 954'e kadar Tür kiye'ye gelip yerleştiler. Toymaktan kursak canlmaydı. Kuvanmakla ciirek carılmaydı. (Doymakla mide yarılmaz. Sevinmekle yürek yarılmaz.) Türk Kızılayı Sirkeci, Tuzla, Zeytinburnu göç menhanelerinde onları bir yerlere yerleşene kadar mis afir ettiler. Göçmenlerin bir kısmı Niğde-Altayköy, Konya-İsmelköy, Aksaray- Sultanhan, Kayseri-Develi, Manisa-Salihli ye yerleştiler. Hükılmet onlara ev ve tarla verdi. Salihli 'de yalnız ev verdi. Nurgocay Batur da akrabaları ile birlikte Salihli'ye yerleşti. Orada esnaf olarak çalışh. Bir kış ticaret yaptılar. Sermayeleri az olduğundan dolayı büyük iş yapamadılar. Bu sırada Salihli'ye, Demir-köprü Barajı yapılacak olmuştu. Nurgocay Batur orada iki ay amele olarak çalıştı. İki ay sonra taşçı ve amele ustası olarak çalı�tı. İki sene çalışıp eline biraz sermaye toplayarak Istanbul'a geldi. Zeytinburnu Nuripaşa Mahallesi 13. sokak numara 9'da bir gecekondu satın aldı. Hükümet gecekondunu tapusunu da verdi.
204 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
NURGOCAY BAHADIR'DAN SONRA OSMAN BATUR Nurgocay Bahadır anılarında, Osman Batur'un kendisi yanından ayrıldıktan 1 5 gün sonra esir düştüğünü söylemektedir. Ancak bu sırada onun yanında olmadığından, bunu daha sonra yanına gelen Kazaklardan duyduğunu belirtmektedir. Anılarda Osman Batur'un esir edilişi ve esir edildikten sonra gelişen olaylar hakkında bir bilgi verilmemektedir. Bu da tabiidir. Çünkü, Nurgocay Bahadır'ın görmediği ve bilmediği hadiseler hakkında bilgi vermesi beklene mez. Ancak, anılan okuyan okuyucuların Nurgocay Bahadır ayrıldıktan sonra Osman Batur'un başından geçen hadiseleri de merak etmeleri tabiidir. Biz bu me rakı gidermek ve Osman Batur hakkında daha geniş bilgi sahibi olmak isteyenlere kitabımızın sonunda kapsamlı bir bibliyografya verdik. Ama yine de okuyu culara kolaylık olmak üzere, Osman Batur ile ilgili araşhrmalara dayanarak, Nurgocay Bahadır'dan sonra ki gelişmelerin kısa bir özetini vermeyi faydalı gördük. Osman Batur, 15 Şubat 1951 sabahı Çin Kurtuluş Ordusuna esir düştü . · Kaynaklar, onun kızını kurtar mak isterken esir düştüğünü belirhnektedirler. Sayıca çok üstün Çin kuvvetleri tarafından kuşahlan Osman Batur atına binip kaçmak üzereyken, az ileride 1 7 yaşındaki kızı Azapay'ın düşmanla çarpışmakta olduğunu gördü. Düşmana kızını bırakmak istemeyen Osman Batur onu atının terkisine aldı. Tek kurtuluşları önlerindeki donmuş Kayız gölünü geçip karşıya çık makh. Bu yüzden Osman Batur sabahın alaca karan lığında atını göle doğru dörtnala sürdü. Ancak, bir ta lihsizlik fonucu gölün ortasında ah tökezledi ve kızıy la beraber yere düştüler. Ayağı kırılan atı siper ederek çarpışmaya girmekten başka çareleri yoktu. Çalışma pek fazla sürmedi. Çepe çevre saran düşman kuvvet lerine esir düştü.
Özgürlük Yolu 1 205
Çin Kurtuluş Ordusu Osman Batur'u Kanam bal'dan Dunhuang'taki askeri karargaha götürdü. Oradan da uçakla Urumçi'ye sevk etti. Burada ağır işkencelere maruz kaldı. Bu işkenceler sırasında ona karşı devrimci hareketlerden adam öldürme ve hırsız lığa kadar bir çok suçlar isnat edildi. Bunun sonucun da, idama mahkum edildi. İdam kararı infaz edilme den önce, göğsünde isnat edilen suçların yazılı olduğu bir levha asılı olduğu hald� Urumçi sokaklarında dolaştırıldı. İnsanların ona bir "halk düşmanı" nazarıy la bakması ve hakaret etmesi sağlandı. Bu sırada Urumçi'de bulunan Amerikalı araştırmacı Fox Holmes'in belirttiğine göre, Osman Batur saç ve bıyık ları uzamış, elbisesi parça parça edilmiş bir vaziyettey di. Ancak, Osman Batur haysiyet ve vakarını kay betmedi. İdam yerine getirildiğinde yüzünde korku dan eser yoktu. Sanki ölüme giden bir mahkum değil, düğüne giden bir delikanlı gibiydi. Osman Batur böylece 29 Nisan 19Sl'de idam edildi.
206 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Nurgocay Batur'un Çocul<lan ve Torunlar. : Nurgocay Bahadır ve eşi Caksıhan'ın on çocuğu vardır. Bunlar ve bunlardan olan torunları aşağıda lis telendi: AHMET: Makbuze, Sayfiye, Selma, Canibek, Mayra ŞARBANU: (Doğu Türkistan'da) Yedi çocuğu var. NUMAN: Emre. Şeyma, Emin KAMER: Tuğba, Malik ÇOLPAN :Nurullah, Safiye, Halime, Emrullah EYÜPHAN :Abdurrahman, Esra, Abdullah HACIHAN : GAFURE : Ethem, Hilmi MAKBULE : AYGÜL :Mahmut Nurgocay Bahır, 29 Ekim 1986'da İstanbul'da vefat etti.
Özgürlük Yolu 1 207
Nurgocay Batur'un şeceresi Kazak J.
Orta Cüz J.
Kerey J.
Abak Kerey Cantekey J.
Süyinbay J.
Samenbet J.
Esentay J.
Şakabay J.
Közke J.
Segizsarı J.
Ultarak J.
Çarşanbı J.
Serikbay J.
Mollacan J.
Nurgocay-Şaymardan-Kabıy (Bu son ikisi çocukken öldü) Zibilan
BİBLİYOGRAFYA Alptekin, Erkin; "Uygur Türkleri", İstanbul, 1978. Alptekin, İsa; "Doğu Türkistan Davası", Ankara, 1973. Altay Halife; "Anacurttan Anadolıga Deyin", Almah, 1995. Altay Halife; "Estelikterim (Anılarım)", İstanbul 1980. Altay, Halife; "Altaydan Avgan El", Almah 2000. Altay, Halife; "Anayurttan Anadolu'ya", Ankara 1981. Ambolt, N.; "Karavan: Travels in Eastem Turkestan", London and Glaskow, Blackie & Son, 1939. Bamet, A. Doak; "China on the Eve of Communist Takeover", New York-London, 1963.
Bekin, M. Rıza; "Doğu Türkistan Da\rası", İstanbul, 2003.
Özgürlük Yolu 1 209
Benson,
"China's
Linda- Svanberg, Ingvan;
Last
Nomads: The History and Culture of China's Kazaks"
Arrnonl<- New York- London, 1998. Benson, Linda; "Chinese Sytle, Turkic Lontent: A Discussion of Chinese Transliteration of Turkic Names",
Central Asian Survey, Vol.7, No.l, s.85-96, 1998. Benson, Linda; "The ili Rebellion The Moslem Challenge to Chinese Authority İn Xinjiang 1944-1949",
Arrnonl<-New York- London, 1990. Bosshard, W. A.; Durch Tibet und Turkistan (Stuttgart, Strecker & Schröder, 1930). Boulger. D. C.; 'The Life of Yakoop Beg: Athalik Ghazi and Bedaulet, Ameer of Kashgar", London, W. H. Allen, 1978.
Canaltay, Delilhan; "Kıylı Zaman-Kıyın Künder", Almatı 2000. Chen, J.; "The Sinkiang Story", İng.çev.: N. Y., Macmillan, 1977. Çakar, H. Ali; "Türkistan Dramı", İstanbul 1972. Çan, Kay-şek; "Sovyet Rusya Çin'de", Çev. Muheddere N. Özerdim, İstanbul, 1956. Dabbs, J. S.; "History of the Discovery and Exploration of Chinese Turkestan" (The Hagoe, Mouton, 1963).
Davidson, B.; Turkestan Alive: New Travels in Chinese Central Asia (Lond on, Jonathan Cape, 1957).
Devlet, Nadir; "Sincan mı, Şincan mı, Doğu Türkistan mı?", Yeni Yüzyıl, 16.02.1997.
Dickens,
Mark;
"The
Soviets
in
Xinjiang",
http:/ /WW\\·.wlc.com/oxus/sovinxj.html, 1 7.05.2001. Ebulkasımuli, Seyithap; "Ospan Batur", Almatı 2001. Emet, Erkin; "Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin" Türkler, Anl<ara 2002, Cilt 18, s.723-728.
210 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Engin, Muhabay; "The Kazakh Turks of Eastem Turkestan From a Historical Persfective" The Voice of Eaastem Turkistan, No.19, Vol.5, Autumn, 1988, s.9-13, 35.
Farguhar, D. M., Jarring, G., and Norin, E.; "Sven Hedin Central Asia Atlas il: Memoir on Maps, il: Geographical Names",
İndex of
Stockholrn, Sven Hedin Foundation,
1967. Forbes, D.W.Andrew; "Doğu Türkistan'daki Harp Beyleri", İstanbul, 1991.
Gayretullah, Hızırbek; "Altaylarda Kanlı Günler" , İstan bul 1977 Gayretullah, Hızırbek; "Altay Kartalı Osman Batur" Doğu Türkistan Göçmenleri Derneği Yayıru, İstanbul, 2003. Hamada, Masami; "La Transmission du Movement Nationaliste an Turkestan Oriental (Xinjiang)", Central Asian
Survey, Vol.9, No.1, s.29-48. Hayit, B.; 'Turkestan im XX Jahrhundert", Darmstadt, 1956. Hayit, Baymirza; Turkestan zwischen Russland und China (Amsterdarn, Philo, 1971). Hazards of Asia's Highlands and Deserts, London,
Figurehead Press, n.d. Helly, Denise; "The İdentity and Nationalty Problem in Chinese Central Asia", Central Asian Survey, s.99-107.
Kazak, F.; "Osttürkistan zwichen den Grossmachten" Königsburg, Osteuropeiche Forschungen NF Bd. 23, 1937. Kesici,
A.
Kayyum;
"Doğu
Türkistanlı
Kazak
Türklerinin Türkiye'ye Göçünün 50. Yılı Münasebetiyle",
Türk Dünyası Tarih Dergisi, Şubat 2003, s.17-22. Khalataov, A.; "O Turkestano-Sibirskoi Zheleznoi Doroge", On The Turk-Sip Railway, Moscow; 1927.
Özgürlük Yolu 1 211
Khodjaev, Ablad- Khodjaev Kamil; "Ch'ing Çini'nin Zungarya ve Doğu Türkistan'ı İşgali" Türkler, Ankara 2002,
Cilt 18, s.687-701. Khodjaev, Ablad- Khodjaev Kamil; "Doğu Türkistan'da Çin İşgaline Karşı Mücadele" Türkler, Ankara 2002, s.702-713.
Kotov, K. F.; Mestnaya Natsional'nya Avtonomiya v Kitayskoy Narodnoy Respublike (Na Preimere Sin'tszyan Uygurskoy
Avtonomy
Oblasti),
(Autonomy
of
Local
Nationalities in the Chinese People's Republic, Citing as an Example the Sin-kiang Uighur Autonomos Region), Moscow,
1959. A synopsis of this work, in English, appeared in CAR, VTII, 4 (1960), pp. 441-57. Bu çalışma için aynca bknz. JPRS, 3547,17 (Washington, 18 July 1960). "Kökennin
Körgen-Bilgenderi",
Editör:
Omargazi
Aytanulı, Şugıla, 1985, No.1, s.75-88. "Kökennin Körgen-Bilgenderi", (İkinci Bölüm), Şugıla,
1985, No.2, s.17-27. Lansdell, H., Chinese Central Asia (2vols., London, sampson Low & Marston, 1893). Lattimore, O.; The Desert Road of Turkestan (Boston, Little, Brown & Co., 1930) Lias, G.; Kazak Exodus (London Evans Brothers, 1956) Lias, Godfrey; "Göç", İstanbul 1992. Mahmudoğlu, Mohammed Niyazi; "Doğu Türkistan, Esaretteki Ülke" İzmir 1987.
Mahmudoğlu, Mohammed Niyazi; "Çin İşgalindeki Ülke Doğu Türkistan", Ankara 1994.
McMillen, D. H.; "Chinese Communist Power and Policy in Xinjiang, 1949-1977", Westview /Dawson, Doulder,
Colorado & Folkestone, 1979. Mendikulova, G.M.; "İstoriçeskiye Sud'bı Kazakskoy Diaspon Proishojdenie i Razvitie", Almatı 1997.
212 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Moseley, G.; A . Sino-Soviet Cultural Frontier. The İli Kazakh Autonomous Chou (Cambridge, Mass., Harvard UP,
1966) Norins, M. R.; Gateway to Asia: Sinkiang (NY, John Day, 1944) Nökişulı, Galım; "Şıgıs Türkistandagı Davıl Tarihi Estelikler", Almah 1998.
Nyrnan, L. E.; "Great Biritain and Chinese, Russian and Japanese İnterest in Sinkiang, 1918-34" Malmö, Esselte
Studium, 1977. Oraltay, Hasan; "Elimay-lap Ötken Ömir", İstanbul 1999. Oraltay, Hasan; "Hürriyet Uğrunda Kazak Türkleri", İstanbul, 1976. Özdağ, Muzaffer; "Türk Dünyası ve Doğu Türkistan Jeopolitiği Üzerine", İstanbul 2000. Park, A. G.; Bolshevism in Turkestan, 1917-27 (NY, Columbia UP, 1957). Pivot of Asia: "Sinkiang And the İnner Asian Frontiers of China" Boston, Little, Brown & Co., 1950
Qing-Li, Yuan; "Population Changes in the Xinjiang Uighur Autonomou� Region (1949-1984)", Central Asian
Survey, Vol.9, No.l, s.49-73. Rahrnetuli, Şınay; "Ospan Bahr, Bayan-Ölgiy", 1995. Rossabi, M.; "China and İnner Asia" London, Thames & Hudson, 1975. Samiytı.ilı, Caksılık; "Kıtaydagı Kazaklar", Alrnah 2000. Samolin, W.; "East Turkistan to the Twelft Century", The Hague, 1975.
Sayılır, Burhan; "Doğu Türkistan'da Üç Dönem (19111949)", Türkler, Ankara 2002, Cilt 18, s.714-722.
Özgürlük Yolu 1 213
Skrine, C.P., and Nightingale, P.; "Macartney at Kashgar: New
Light on British, Chinese and Russian Activites in
Sinkiang, 1870-1918", London, Mehuen, 1973.
Skrine, C.P.; "Chinese Central Asia", London, Methuen, 1926; reprinted NY, Bames &Noble, 1971. Sovremennıy Sin'tszyan i ego Mestro v Kazahstansko Kitayskiy Otnoşeniyah, Ed. K.L. Sıroejkina, Almah 1997.
Sügirbayev, Patiykan Delilhanoğlu; "Altay Arpalıstan (Este Kalgandar)", Urumçi, 1995.
Svanberg, Ingvan; "Kazak refugees in Turkey", A Study of Cultural Persistence and Social Change, Uppsala 1989.
,
Şagdarsüren, Puntsagiyn; "Miniy Medeh Marşa! H. Çoybalsan (Dursanij)", Ulaanbaatar, 2000. Şıncan Kazaktannın Konıs Avdaruv Tanyhı (A Study
of Migration of Xinjiang Kazak People), Ed. Hi Shne Yi, Urumçi Pekin 1999. Taşçı, M.Ali; "Esir Doğu Türkistan İçin", İstanbul, 1985. Teichmann, Sir E.; "Joumey to Turkestan", London, Hodder & Stoughton, 1937. Teyci, Mansur - Selvi, Zafer - Kara, Abdulvahap; "Kazakların Doğu Türkistan'dan Göçü ve Osman Taştan"
Kazak Türkleri Vakfı Yayını İstanbul, 1996. The Kazaks of China Essays on an Ethnic Minority, Ed.
Linda Bergson-Ingtran Svanberg, Uppsala 1988. Türklük Mücahidi İsa Yusuf, (Haz.Altan Deliorman,
Prof. Dr. Abdülkadir Donuk, İsa Kocakaplan), İstanbul 1991. Türköz, Ahmet; "Doğu Türkistan'da Çeşitli İnsan Haklan Sorunları", İstanbul, 2002.
Von le Coq, A.; "Buried Treasures of Chinese Turkestan" (London, George Allen & Unwin , 1928).
214 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Wang, D. David; "An Oasis for Peace: Zhang Zhizhong's Policy in Xinjiang, 1945-1947'', Central Asian Survey, 1996, No15 (3/4), s.413-429. Wang, David; "Xinjiang of the
�Oth
Century in
Historiography" Central Asian Survey, 1995, No.14 (2), s.265-
283. Warikkoo, K.B.; "Chinese Turkistan
During
the
Nineteenth Century: Socio-Economic Study", Central Asian
Survey Vol.4, No.3, s.73-114. Wariko, Kulbushan; "Doğu Türkistan'da Etnik-Dini Aynlıkçılık, Muhtariyetçilik", Türkler, Ankara 2002, Cilt 18,
s.729-737. Whiting, A.A.;
"Soviet Strategy in Sinkiang, 1933-49
(Part 1 of Sinkiang: Pawn or Pivot?" East Lansing, Michigan UP,
1958, pp. 3-148. Whiting, A.S., and Sheng Shih-ts'ai; Sinkiang: Pawn or Pivot? (East Lansing, Michigan UP, 1958).
Xoştar, Şerip; "Şincan Yakınki Zaman Tarihimizdeki Meşhur Şehisler", Urumçi 2000.
Yalçın,
Soner,
"Hacı
Yakup
Anat,
Hayatım
ve
Mücadelem", Ankara 2004
Zakanulı, Tursınhan; "Ospan Batır", Cas Türkistan, No.23, 1999, s.39-46. Zakanulı, Tursınhan; "Şıgıs Türkistanının Kulavı", Atamura, 27 Mart 1998, 3 Nisan 1998, 10 Nisan 1988. Zakenulı, Tursınhan; "1940-1949 Cıldardagı Sin'tszyan Kazaktannın Ult-Azattık Kozgalısı", "(Yayınlarunamış Doktora
Tezi) Al-Farabi Kazak Devlet Üniversitesi, 1998.
İNDEKS A Abdurrahman Zengi; 60 Abdurresül Batur; 115 Abdülkerim; 187, 189 Abikey; 83 Açugul; 60 Adil; 28, 187, 189 Agar; 155 Ahmet; 2, 13, 31, 32, 182, 185, 188, 195 Ahmet Batur; 31, 32 Ahmetcan Kasimi; 99 Akata; 176 Akdun, 186 Akmolla Zengi; 60, 123 Aksala Botamoyun; 70 Aksaray; 203 Aksay; 22 Aksu; 83, 95 Aktaylak; 21, 24, 25 Akteke; 18, 20, 21, 24 Aktiken; 185 Alagak; 88 Albay Yusuf Han; 126 Alen Wang; 90, 94, 98, 103, 118, 120, 136, 141, 142, 151 Ali Han Töre; 13, 97, 99, 101, 102 Ali Nuvan; 91 Alibek Hakim; 132, 134,
143 Alkaydar; 59 Altay Vilayeti; 15, 25 Altayköy; 203 Amerika; 99, 103, 153, 155 Aseni Kurlay; 71 Ataörük; 180, 186 Atçuluk; 60 Aziz; 185
B Bala Ertis; 22, 25 Barköl; 72, 83, 122, 138, 141, 146, 148, 154, 155, 156, 157, 161, 162, 164, 172, 173, 175, 184, 189, 190, 191 Batamayun; 65 Batbakbulak; 43 Bay Mirza; 38, 39, 40, 41 Bayan; 139 Bayanbay Ükirday; 29 Besbastav; 186 Beytik Karamay; 120 Bisak; 153, 155, 156, 189 Bisali; 178 Bolatkan; 185 Bolumcu; 164, 170 Borarnbay Teyci; 35 Borul; 72 Botabay Çancan; 136 Botabay Kuycan; 130
216 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Çakabay Süleyman; 37 Çankan; 74 Çeçe; 164 Çemey; 175 Çeri Zengi; 28 Çeruvçi; 30 Çibeti; 73, 165 c Çimegu; 141 Canaltay; 2, 105 Çin Halk Cumhuriyeti; 14, Canat Zengi; 46, 1 18, 130 .i155, 162, 197 Canebil Batur; 175, 187, Çingil; 16, 20, 22, 23, 26, 27, 188, 193 29, 30, 46, 56, 58, 59, 62, 72, Canibek Batur; 16, 51, 65, 73, 77, 91, 122 66, 72 Çolak Bulak; 31, 32 Casanbay; 48 Çoncu; 55, 58, 83, 122, 130, Cebner; 148 136, 137, 138, 142, 148, 152, Cemeney; 29, 65, 72, 74, 87, 153, 166, 168 88 Çongopür; 147 Cemet; 60, 137, 169, 171 Çörgökdü; 50 Cemet Batur; 169, 171 Çu Dun-can; 35 Cemet Osman; 137 Çu Tin-can; 28 Ceniskan; 61 Çuklik; 147 Cera; 75 Çupan Molla; 23 Ching chu-huei; 33 D Chu shan; 148, 149, 150 Dakozu; 134 Chung yang; 76 Delilhan Teyci; 28 Concu; 77 Delivün; 65 Coyan; 95, 98, 161 Demir; 176, 203 Cukey Capaniye; 183 Den; 126, 127 Cuvanterek; 87 Denge; 48 Cükey Capanya; 178 Densayi; 200 Cünis; 102 Develi; 203 Dikenli; 147 ç Çagang9l; 58, 84 Dolançer; 193 Bukat Beysi; 28, 29, 35, 125 Bulak; 25, 31, 32, 77, 121, 167 Bulgun; 18, 19, 46, 50, 51, 53, 54, 55, 56, 77 Bürbücap; 67, 126 Büyüktag; 179
Özgürlük Yolu 1 217
Domay; 151 Dosagu; 150 Dögçl.ür; 102 Dönbastav; 186 Döntü; 58 Döre; 48, 126, 127 Dukan; 186, 187, 191, 192 Düngan; 97, 100, 155, 157, 163, 164 E-F Ehil Mecin; 124 Ebusagi; 186 Edige Vezir; 80 Edil Han; 107 Edilhanbay; 85 Ejen Beysi; 125 Elif Bey; 63 Emre; 206 Eniz; 164 Erkunduz; 153 Esen; 45, 46, 47, 50, 52, 69 Esim Han Ükürday; 30, 35 Evbekir Zengi; 126 Formoza; 142
G Gasköl; 155, 156, 179, 184, 186, 188, 189, 190, 192, 193 General Esican; 132 General Macik; 52, 54, 56, 87
H Hajira yolu; 188 Halil Teyci; 28, 30, 34, 157 Hamidullah Coyan; 118
Hasan Oraltay; 2, 190 Haydar; 60 Hi lu-chian; 94 Himalaya; 146, 155, 156, 188, 189, 190, 191, 193, 194, 195 Hindistan; 5, 146, 147, 150, 153, 157, 161, 162, 183, 184, 193, 195, 197, 198, 200, 201, 202, 203 Hoten; 95 Hsin Tu'pan; 108 Hsi-talu; 141 Hüseyin; 1 15, 174 Hüseyin Zengi; 174
K Kaba; 72 Kabdül; 185 Kaben; 163, 164, 186, 188, 190, 191, 193, 194 Kabil; 44, 82 Kacat; 61 Kadir Bay; 37 Kadirhan; 124, 181 Kala; 134 Kalkabay; 84 Kalmanka; 72 Kalutan; 87 Kamberhan; 149 Kan oba; 75, 77 Kanambar; 146, 179, 184, 185, 186, 187, 190, 191, 192 Kanas; 70 Kanatbay; 1 1 7, 118, 1 19,
218 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
123, 137, 151, 157 Kanoba; 74, 78, 100 Kansin; 184 Kansu; 142, 146, 148 Kansultan; 61 Kao chu-yen; 83 Kapas; 30, 37, 41, 43, 44, 49, 50, 51, 52, 56, 57, 59, 63, 65, 72, 74, 77, 96, 100, 102, 103, 104, 123, 125, 126, 130, 163, 164, 171, 190, 191, 193 Kapdol; 61 Kara Bulgun; 104 Kara Kalman; 15, 35 Kara Ötkel; 63 Kara Yakup; 39 Karabulgun; 48 Karadürgün; 41 Karagan; 165 Karakas Nebi; 62 Karakoben; 38 Karakum; 147 Karasu; 22, 44, 62, 63 Karatünge; 74 Karertis; 85 Kariga; 155 Karserke; 164 Karutgöl; 41 Kasay Batur; 88 Kasen Zengi; 35, 104, 1 16 Kasenbay; 60 Katay; 162 Katgara; 186 Katran; 89
Kau Ch'ou; 89, 91, 92, 93, 94 Kavken; 87 Kavun; 61 Kaydar Zengi; 51 Kayrullah; 176 Kayseri; 203 Keles Batur; 26, 96, 115 Kemal Batur; 21, 22, 24, 37, 39, 41, 43, 49, 51, 56, 57, 62, 63, 65, 72, 73, 74, 77 Kemel Nurpeyis Seyitgazi; 22 Kerbela; 168 Kerim Zengi; 68, 69 Keygu; 130 Kilen; 85 Koba; 29 Kobdobay; 200 Kokonay Teyci; 90 Konbav; 196, 197 Konya; 203 Kopdangol; 42 Kosaral; 55 Kotan; 83 Kou Zi-yan; 86 Koybagar; 22 Koyurteki; 120, 165 Kök Togay; 22, 118 Kökdal Yayla; 143 Kököy; 151 Köksegen Ükürday; 85 Kökserke; 164 Köksögen; 198 Kökten; 49
Özgürlük Yolu 1 219
Kömürlük karayolu; 172 Kuçwtu; 165 Kuluncar; 164 Kumar; 30, 34, 71, 178 Kumar Teyci; 30, 34 Kurnargan Cican; 136 Kumarkan Kucan; 130 Kumul; 83, 95, 146, 154, 156, 161 Kun-ch'ang; 152, 163, 165, 166 Kurman; 163, 167 Kurmangali; 186 Kurmaz; 65 Kurudam; 64 Kusan; 31 Kutubi; 82, 132 Kuvarça; 163 Kuvtar; 186 Kuvüy; 85 Kuy; 25 Kuyluk; 170 Küngrek; 176, 187 Küp; 165 Kürtü: 45, 119, 122, 136
L Ladak; 198, 200, 201, 202 Latif; 58, 85, 115 Len; l31 Li Zu-huy; 55, 58, 76 Lobnor gölü; 147, 150 Lomtoray; 164
M Ma Chun-chan; 97, 147,
148, 149, 150, 151 Maafan; 150 Mackiernan; 153, 154, 155, 156, 157, 190 Madalim; 2, 196, 198 Mafuvan; 148 Magavya Molla; 176 Manat; 51, 64, 66, 70, 71, 72, 74, 77, 124, 126, 134 Manat Batur; 51, 64, 70, 71 Mangobusun; 168 Manisa; 203 Mao Tse-tung; 141, 142, 143, 144, 147, 153, 154, 155, 156 Maykantas; 19, 44, 51, 53 Mecit; 132, 144, 147, 149, 179, 180, 184, 188 Menkey Teyci; 29 Meyirbay; 61 Moldiyar; 63 Molla Feyiz; 115 Mongol Bürgücap; 123 Moskova; 84 Mördükan; 196 Muaviye; 182, 183 Mukadil Tencan; 190 Mukadiller; 185 Mukay; S9, 72, 96, 178 Musa; 20, 137, 169, 190, 196, 198 Musa Mergen; 169 Musos; 80 Mülükan; 191
220 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
N Naziman; 182 Nebi Gocan; 120, 149 Nehru; l97, 200, 201 Nevruz; 73, 82 Nogay; l8, 165, 186 Numan Zengi; 78 Nur Muhammed Ükürday; 69 Nurgocay Batur; 1, 2, 3, 5, 8, 14, 24, 25, 27, 30, 32, 37, 41, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 56, 57, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 1 1 1, 1 12, 1 13, 1 14, 1 15, 1 16, 1 17, 1 1 8, 1 19, 120, 121, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 143, 144, 145, 146, 147, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 159, 160, 161, 163, 164, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 206, 207
0-Ö
Olumcu-Bulumcu; 163
Oranbulak; 120, 165 Orazbay; 133 Ölgey; 175, 176, 1 79 Öllük; 185 Önder Karay; 123 Öndürgara; 37 Önerhan; 29 Ördebay; 185 Örmegeyti; 65 P-R Paxten; 152 Pei-ting; 143 Pin Zu-huy; 76 Polat Kadir (Turfani); 145 Pu co yan; 175 Pukun; 82 Püken; 119 Rahat Teci; 28 Rahmet; 99 Rakimolla; 200 Ramazan Nürpeyis; 50 Rusya; 5, 15, 18, 30, 31, 38, 39, 40, 41, 52, 53, 74, 75, 81, 97, 99, 101, 1 12, 1 13, 1 14, 1 15 Rüstem; 130 s
Sacentin; 150 Saib Teyci; 31 Saksayban Ükürday; 71 Saksaybay; 58 Saler; 58 Salih Teyci; 71 Salihli; 203
Özgürlük Yolu 1 221
Sandaba; 72 Saran; 98 Sarav Bekir; 125 Sarbastav Teklide; 74 Sarkobu; 41 Sarsüınbe; 22, 25, 31, 34, 35, 38, 59, 60, 64, 67, 68, 69, 70, 72, 73, 77, 83, 85, 86, 87, 88, 89, 91, 92, 96, 97, 104, 105, 113, 1 15, 116, 118, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 129, 139 Sarterek; 123 Sartuınsuk; 170 Sastav; 58 Savur; 72, 87, 88, 91, 96 Sayaf gölü; 150 Saykuın; 25 Sekbiltay; 74 Sendeba; 82, 130 Sendekozu; l34 Sent Kozu; 135 Sentaku karayolu; 172 Seyda Molla; 95 Seydullah; 188 Seyit Gazi; 32 Seyithan; 181 Seyitzade; 182, 183, 188, 190 Sheng tze-huei; 31, 33, 34 Shui-je; 170 Sibirya; 1 1 1 Silivtan; 61 Sorınurgun; 75 Sortogay; 137
Sortuınsuk; 41 Soylutu; 48 Sözlük; 46 Suhu Batur; 53 Sultanhan; 203 Suluvbay Batur; 41, 49, 51 Sung Hsi-len; 95 Sütlü Bay; 23
T Tajinor; 146 Tal; 186 Tao Tsuyu; 147 Tao Tzu-yang; 153 Tao-su Hsin-chiang; 143 Tarbagatay; 83 Tarsulınaz; 70 Taturgar; 55 Teki; 75 Tekil; 74 Tekiınen Batur; 186 Tekin Beysi; 90 Teskenbay; 139 Teycinor; 179, 188, 190, 191, 192, 193 Tibet; 142, 146, 155, 156, 195, 196, 200 Tiyanak; 126 Togay; 22, 72 Tokanay; 192 Toksun; 147 Toktavbay; 59 Toınar Bulak; 32 Toınpur; 146 Töre; 90, 97
222 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Turgundu; 55 Turusbek; 29 Tuzla, 203 Tümçüngöl; 65 Tünke; 60 Türkel; 164 Türkiye; 8, 184, 198, 201, 202, 203 Türköl; 186 Tüyogum; 74, 75 U-Ü Ubeydullah; 178 Uça; 60, 63 Uruduk; 196, 197 Urumçi; 5, 13, 14, 15, 26, 34, 35, 59, 78, 80, 82, 83, 90, 94, 98, 99, 100, 101, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 1 10, 1 14, 117, 118, 1 19, 120, 122, 123, 124, 129, 130, 133, 135, 136, 137, 138, 139, 141, 143, 144, 147, 148, 150, 152, 154, 157, 158, 160, 161, 205 Urus; 168 Utu Mörün; 188 Uvatkan; 58, 122, 123, 189 Uygur Ahmet; 155 Uygur Habidullah; 188 Uygur Mahmut; 115 Uysüp; 89 Uzunsu Tokuv; 190 Üç Çimen; 190 Üç plak; 74, 77 Üçbuzav; 151
Üçgöl; 64 Üçplak; 75 Üçteri Zengi; 126
V-W Vakit Teyci; 71 Wang Si-chan; 86, 91, 92, 93, 94 Wu chu-hsi; 95 y
Yakub Bey; 24 Yalpak; 46, 51 Yan Kan-sav; 98 Yan Kan-tsao; 98 Yapas; 1 86 Yarkent; 83 Yastap; 52, 54, 56 Yemen Albay; 47 Yolbars; 161, 162, 163, 164, 186, 187, 188, 189 Yünüs; 123 z
Zalebay Teyci; 151 Zarkan Batur; 44 Zekeriya Tancan; 102, 103, 1 18, 133, 140, 158, 159 Zel Zengi; 46, 60, 104, 1 16 Zeynel Batur; 37, 190 Zeytinburnu; 203 Ziyacan; 25 Zuna; 193
Özgürlük Yolu 1 223
Doğu Türkistan'ın ünlü Altın Efsanesi Osman Batur
224 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
:ı ô aı c: o E
o
: :ı
�
....
"' -o o o �
::ı
=
<(
.� � =
-0
_g o
> E
g
o aı u >-
c:
o
:ı::
8 o e> :ı
� -
z �
o ::ı
-o
u
"'
:o
,§ � o "E
c: o aı c:
.E "' &
Özgürlük Yolu 1 225
Mehmet Emin Buğra
226 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
. c
::ı
"O
� o � � c:
o CD :.i: · c .! ..o a. o < Vl "O "'5 ::ı
"'
·ın �
:E .Jl O · Q)c c t;
� � "" Q)
o "' ..o Qj "ii � E oı
� Qj :::ı .s::.
E
:::ı -"' :::ı .s::.
Özgürlük Yolu 1 227
o 32 ::ı t:i :o cı Q) - ';": .... · .... :ı
- Q) o = ....
a:ı >-
Q) ""
o E u Q) o ...c e> :ı
-;:::
z ö o -� -o �
� ::> il) .....
c: o Q) -o c: o -o -:ı c: � :; in
..o
o c: -� o Q) Q) N -o E ·v; Q) D! t
228 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
� -
] :Ö
.s:;
Ol
o �
:[ � � u _o
a:ı
o
o � o :ı
z
�
:.ii
-'t- � -8 � g_ :..;;
§ (/) � .
Ü <{ c ô G.> E _o > o o :.::: o .. " o G.> •Ol a:ı o c: Vl o c: E
'
..g ..>< o ..9 Vl
Özgürlük Yolu 1 229
.....
i5 o ..r::. o a:ı c: o ..r::. ii; ...>! o u
E
c: o ..r::. c: :::ı -.....
:::ı
c a:ı > o u o
� :::ı
z :::ı'
iöı Q ....::: o "'O c: o Ü' c: · ;::;.. o l? ı..:
o
230 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Özgürlük Yolu 1 231
Delilhan Canaltay ve eşi Nazimen Canaltay
232 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
2
Q)
o
2
>Ol = c:
·c: -Q)
:O
ı-
c: c �
>Ol
Q
-;:: c "'tJ c: c
U" c:
< · v. c o c ô
-" .,.. c ..s::ı
:;
�
E ::> u
...:
o
....:
e il.. >-
c:
e :i1
�
c: c
�
c vr
:::> ı- I ::> ::>
"'5
>Ol o ::..::
o
Doğu Türkistan
Haritası
ı<:ramay T•fbalılıı TLkH
�lduz
�·
c11,.ç "' ıt ,..... .s-çı
. .
� lr � ıı.orn. rJ'
Turton . Tohaun
� Lob N« , Korta'
• Ketp1n
Tmm Nolırt
�itlafı
T • r ı m H a y l' a ı • .Yartt1nt
.Karvalık
T A K
K1ıra111, . ' L Hoten• • op
�
•
çırtye
B•rw �ID Bııtlıul
URUMÇI
Çaı]'Alık
•
• Pi-
"'6+.q.. �ç Mil'lft
Eakl Şehir
Q: N
oq C:: : >;
27
Klrtye •
,..... -<
g. c::
N
�
234 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
YAZARIN DİGER YAYINLARI Çondorlıoğlu, G., Sarı Uygurlar ve Kansu Bölgesi Kabileleri, Üniversitesi
Edebiyat
İstanbul Fakültesi
Yayınları, Toipei 1 972, 1 90 s. Halen, kuzeybatı Çin'de yaşamak ta olan Sarı Uygurların bölgedeki diğer kabilelerle akrabalık, siyasi ve
Cl1L9l-ı Ç.Ol'IDAALIOÖLU
kültürel ilişkileri araştırılmıştır
Çondorlıoğlu, G., Türk Destan Kahramanları, İstanbul 1 9 7 7, 240 s. And Yayınları. Destanlaşmış tarihi Asyo'do
dolaşan
şahsiyetler,
seyyahlar
Türk
toplumunda kadının yeri, Türkiston'do Sovyet politikası, Uzak doğu gezi not ları gibi konularda değişik tarihlerde yayınlanmış makalelerin derlenmesi
TÜRK DESTAn KRHRAmADlRRI
Özgürlük Yolu 1 235
n.)'.'I ( r.,e,. tesı Y.t)"� :lio 1 � hn·Cd•blyat f aJıı: 61tt»f Yayın N o . c
Çondorlıoğlu, G.,
,,.. ...
Orta Asyo'do
Timuriler, Çin'de Ming Münosebet-leri, Ch'en
Ch'en
Elçilik Raporu, Mimar
Sinan Üniversitesi Yayınları,
İstanbul
1 995, 1 4 1 .s
ORT.I � S YA ' O � T f M u R ! L E R . ç l '!JE MI
o
11c1'ASEBnL ERI
Cll'F' rıt'Pir. ELÇiLiK RAPOR!'
Türkiston'doTi murilerin, Ming
fJ l ( l t, ( A � � _. q
JG
hakim
Çin
de
olduğu
dönemlerde aralarında birbirini tanı ma ve iyi ilişkiler kurma amacıyla elçil er
�, .,, , ;)•
sülalesinin
gelip
önemlileri
gitmiştir. olan
Bunların
Chien
Cheng
en ve
Gıyaseddin Nokkoş'in elçilik raporları ve seyahat notları Türkçe'ye tercüme edilmiş � ·_ ·· ·· ·_ ·_ _ " ·�
ve
d;ğer
kaynaklarla
karşılaştırıp değerlendirilmiştir. Bu not
lar bize dönemin özellikle tarihi coğrafyası, ekonomik ve kültür hayatı hakkında değerli bilgiler vermektedir. Eser, Sayın Çondarlıoğlu'nun hocası Prof. Dr. İbrahim Kofesoğlu'no armağan edilmiştir.
Eser, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfından 2003 yılında yayı nlandı. Eser, tarih nedir? Metod Nedir? Tarih Felsefesi ve Telakkisi nedir? Tarihi kay naklar nasıl
değerlendirilir? Ta rihe
yardımcı ilim dalları nelerdir? Tarihi araştırma nasıl yapılır ve nasıl yazılır konularını ele olmaktadır. Bu konular üzerinde birçok kitap yayınlanmıştır. Bu eser Sayın Çondorhoğlu tarafından öğrencilerin
isteği
doğrultusunda,
anlamakta zorlandıkları konular sade ve özlü bir şekilde anlatılarak, tarih bil imine ilk o.dımını alon öğrencilerin tar ihe ısındırılması amaçlanmıştır. Bunun yanında özel olarak üzerine eğinilen Tarih Felsefesi kısmı do son çalış maların ışı!'Jı altında güçlendirilmiş ve bu kısım do diğer kısımlar gibi oldukça sade bir anlatımla anlaşılabilir bir hole sokulmuştur.
236 1 Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu
Kazakistan'da
İSUIM ÖMC41Sİ TÜ81 TllİHİ Vt
1 998 yılında, Kırgı-zis
tan'da ise 2000 yılında yayınlanan eser, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı tarafın dan 2003 yılında yayınlanarak Anadolu Türkçesine kazandırılmıştır. Eser binlerce
IİÜl.TÜIÜ
yıllık Türk tarihini ana hatlarıyla özlü bir biçimde anlatmayı amaçlamaktadır. Türk tarihinin dit:ıer milletlerin tarihinden ayıran özellikler verilerek giriş yapıldıktan sonra, iki bölüme ayrılmaktadır. İslam öncesi Türk siyasi tarihine ayrılan birinci bölümde Türk tarihi Türkiye'de ilk olarak, Saka
u ..
(İskit)'larla boşlatılmış,
Hun, Göktürk,
Uygur,
Hazar,
Kırgız,
Sabar,
Bulgar
Devletleri, Peçenek, Uz, Kıpçak (Kuman)
--·""""' -
gibi Türk devletlerinin tarihi verilmektedir.
İslam öncesi kültür tarihine ayrılan ikinci bölümde, Türk devlet sisteminin özellik leri ele alınmaktadır. İslamiyet'ten önceki Türklerde sosyal yapı, devlet teşkilatı, dini inanç, iktisadi hayat, edebiyat, müzik ve takvim konularında bilgiler vermek tedir. Eser,
Türk
Dünyası
Araştırmaları
Vakfından 2004 yılında yayınlandı. Çince yazılı
belgelere ve Uygur kitabelerine
dayanılarak hazırlanan eser, Uygur Türkleri tarihi konusunda önemli bilgiler içermekte dir. Kitapta, Uygur tarihi ile ilgili bazı Çince kaynakların Türkçe tercümeleri ilk defa yayınlanmaktadır. Eser olh bölümden mey dana gelmektedir. Bölümlerin başlıklarını Kuruluş öncesi Uygur tarihine kısa bir bakış, Ötüken'deki Uygur Kağanlığı, Kan-chou Uygur Devleti (Sarı Uygurlar),
Turfan Uygur
Devleti, Uygur Devletleri Kültür Tarihi, Kaynak tercümeleri oluşturmaktadır. Özellikle Ö1üken'deki koğanlık dönemi kaynak tercümeleri
tom
olarak
verilmiş,
bu
konudoki batılı araşhrmocıların eserleri de dipnotlarını zenginleştirmiştir. Eserin ekler bölümünde, Uygur koğonlorı listesi, Tang sülalesi impo.rotorlorının listesi, Çince metinlerden örnekler ve Uygur kağanlığı (7 44-B40) devrinde Orlo Asya haritası yer almaktadır. Eser, Sayın Çandarlıoğlu'nun hocosı Prof. Dr. Bahaeddin Ögel'e armağan edilmiştir.
Özgürlük Yolu 1 237
Uygur tarihi Türk Tarihinin en par lak devirlerinden birisidir. Bilindiği gibi Uygurlar, 7 44-840 seneleri orasında en
parlak devirlerini
kuzeyde Ötü
ken'de geçirdiler. 840'do zayıflayınca bir kısmı batıya giderek Uygurlara il. parlak devirlerini yaşattılar. Bir kısmı do güneye Kansu bölgesine inerek varlıklarını
bu
bilmişlerdir.
güne Bu
kadar
eserde
koruyo
Uygurlarla
beraber Kansu Bölgesi kabileleri de incelenmeye çalışılmıştır. Bu kavimlerin v
bilhassa Uygurlarla olan münasebet leri üzerinde durulmuş, bu orada esere orijinal bulunan birkaç vesikanın tam tercümesi verilmiştir.
Sayın Çondor
lıoğlu, Sarı Uygurlar konusunu doktora tezi olarak çalışıp 1 96 7 haziranın da savundu. O zamanki doktora yönetmeliğine göre en az 200 nüsha basılıp dekanlığa teslim edilmesi şarttı . Bu sebeple bu çalışmanın birinci baskısı zamanın kısıtlı teknik imkanları ile ve çok acele yapıldı. Şimdi
(2004), eserin ikinci baskısı yayınlandı. Bunun için gerekli düzenlemeler ve ilaveler yapıldı. Bu güne kadar geçen yıllar içinde UygJrlar üzerinde yapılan yeni çalışmaların sonuçları do esere yansıtıldı. Eser, Sayın Çandar lıoğlu'nun hocası Ord. Prof. Dr. Ahmet Zeki Velidi Togar.'a armağan edilmiştir.