Hüsniye Zal Mayadağlı - Bahtiyar Vahapzade Hayatı ve Eserleri

Page 1




TÜRKiYE DiYANET VAKFI \'AYIN MAT3AACILIK VE TiCARET iŞLETMESi

Meşrullyel Ca<I. Bayındır Sk. No: 55 (06650) • Kızılay/ANKARA Tel: (0.J12) 4i8 59 49 • 417 09 04 • 425 27 75 Fax: (0.3121417 00 09

Yayın No: 275 Sanat-Edebiyat Serisi: 10 ISBN 975-389-320-5 98.06.Y.0005.275

Kapak Tasanm

ve

Uvgulama

Mehmet Fidancı

Bu kllap: Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Matbaacılık ve Ticaret lşietmesı'nln Dizgi. Fotomekanik, Ofset ve Cilt Teslslertnde hazırlanıp basılmıştır.


TÜRKiYE DiYANET VAKFI YAYINLı\RI /

27)

Bahtiyar Vahabzade t-layatı ve Eserleri Yard. Doç. Dr. Hüsniye Zal Mayadağlı :ı

ANKARA 1998


Bu kitap� Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Danışma Kurulu'mm 01.02.199713 sayılı kararıyla yararlı görtılmllş

ve MüleYeUI Heyetl'nin 25.02.1997/850·14 sayılı

karanyla basılmışbr. C) Büttın Yayın Haklan Tllrldye Diyanet Valdı'na aittir. Birinci Baskı: Mayıs 1998, 1.500 Adet


iÇiNDEKİLER

içindekiler . Önsöz Kısaltmalar

.1 VI Vll

BAHTiYAR VAHABZADE'NIN HAYAT HiKAYESi

1: Bahtiyar VahabzAde'nin Hayat Hikayesi ................. .

...2 A- Dogumu ve Dogdugu Yer . . . . . . . .. . . . ..4 B- Ailesi ve Gerçek Ana-Babası .....4 ı- Aile Yapısı ....... . . . . .· . . 4 a) Ailenin Geçim Kaynagı, iktisadi Hali ... . . ... . S b) Ailenin Egitim Seviyesi .......... . .S 2- Gerçek Ata-Anası ................ . a) Gerçek Babası. Zekeriya Kişi .. . . . . . . .6 .6 b) Gerçek Anası Hanım ........ . . .6 c) Hanım Ana ve Gülzar Ana ilişkisi .7 ç) Gülzar Ana . . . . . . . . . . . . . ..8 el) Mahmud Aga ....... . C- Bahtiyar Vahabzade'nin Çocukluk, Nogul Devri . ıı .ı2 ı- Çocuklugu Dair Hatıralar ........ .ı2 a) Fıtık Hastalıgına Yakalanışı .....ı2 b) Ameliyat Oluşu ..... ı2 c) Şeki isyanı .... ....... .... . . ...............ı2 ç) Çocukluk ve Gök Gürtılttisü .. . .. ı3 d) Çocukluk Hayalleri ve Masallar e) Cin, Şeytan Düşüncesi ............. . . ........ ı4 f) Komşu Çocugu Enver"in Ölümü .............. . .....ı4 .ıs g) Firengiz'in Bıçaklanması . . . . . . . . . h) Bir Akrabasının Başına Gelenler . .ıs ıs 2- Çocukluk Günlerine Heves ....... . 3- Bakü'ye Göç ve Mektep Hayatı ................. . .. ı6 Bahtiyar Vahabzade"nin Mektep Yollan· ... . .ı7 D- Gençlik, Akıllılık Dönemi ..................... . . ..ı9 E- Evliligl. Çocuklan, Torunlan ................... . .....22

Il- Bahtiyar Vahabzade'nin Ruhi Portresi ve Fikri Yapısı . .... ...24 A- Gaye Adamı, Ülkücü Şair . ...... .....................2S ı- Bahtiyar Vahabzade'nin Akidesinin Sınırlan . . . . . . . . . . . . . . .28 .. . . . . . . . .. . 30 2- "Akidem, Muhabbetim, Cevherim" . . . . . . . . . . . 3- Milli Kin. Milli Nefret

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

32

v


B- Hayata Bakış Tarzı . .. . . . . . . . , ... ............. .......34 C- Bahtiyar Vahabzade'de Özünü Derk Ediş ve Özüne . ..........35 Kenardan Balunak . . ................ . ....................... 39 D- Fikir Adamı, Alim Bahtiyar .

E- Korkudan Korku-lhliyatltlık-Cesaret

.

ili- Bahtiyar Vahabzade'nin Sanat Anlayışı

..

.

.

.

.

.

A- Halk Şairi, Akide Şairi Vahabzııde

.

.

.

.

.

.

.

..

..

.

.

.

.

.

.. . .

.

.

.

.

.

.

.. . .

.

.

.

.

.

.

.41

. . . . . . . 44

. . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . 44 B- Sanatının Kaynaklan ve Buna Baglı Olarak lşledigi Mevzular . . . . . . . . . 45 1 içtimai Mevzular . . .. ........ . ..............46 2) Felsefi Mevzular

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

3) Manevi Temizlik Meselesi 4) Dahili Çekişmeler . 5) Sevda Muhabbet Lirikası ... . 6) Hayret, Hayrartlık ve Tabiat 7) Muallimlik ve Yaratıcılık . .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.. .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

..

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. . .. . . . .. . . .

..

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.... .. . .

.

.

.

.

.

.

..

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.. . .

.

.

.

47

.47

. . . . . 47 . . . . . 49 .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

50 50

C- Yaratıctlık Meramnamesi ve hham . . . . . . . . .... . . . . , ..........52 1) Yaratıcılık Meramnamesi . . . . . . . . . , .................. . .. .52 2) hham Kaynagı ve Çalışma Tarzı . . . . . . . . .. . . . . . . .. . . . . . . . . . 54 D- Sanatının Başlangıcı, Devirleri ve istikametler . 1) Edebi Faaliyetinin Başlangıcı, Sanatının Kökü a) Poeziyaya ilk Merak b) ilk Ciddi Yazılar . . .

.

c) Mektep Şiirleri

.

.

. .

.. .

.

. .

.. ... . . . . . . ... . .

. .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.. . . . ... . .

.

.

.

..

.

.

.

.

.

.

..

.

..

.

.

.

.

..

.

.

.

.

.

.

.

.

.. .

.

.

.

.56 .

57

.. . . S8 . . . . . 59 .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . S9 ç) Onu Meşhur Eden Şiir . ............... . . ....... .60 d) Aldıgı Tesirler . . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 61 E) Eserleri ... . . .................................62 1) Piyesleri

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

................... ... . .. ... . . ......... . .63 ....................................64

2) Poemalan . 3) Tercümeleri

.

.

.

.

.

..

.

.

..

.

.

....

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

67

ESERLERiNiN iNCELENMESi 1- SANAT .....

. ........ '' .... ' ................68

A- Edebiyat

. . . . . . 1- Poezyanın, Edebiyatın Mevzusu 2- Edebiyatın Vazifesi ve Maksadı .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

3- Sanatta Tabiilik, Samimiyet, Sadelik 4- Sanatta içe Bakış, Manev1 Yükseklik 5- Şiir Sanatı ve Şair

.

.

.

.

.

.

.

.

. . . . . . . . . .. . . . 71 . . .. . . . . . . . . . . 72 . .. . . . . . . . . . . . . 73

..

.

.

.

.

.

. .

.

.

.

.

..

.

.

.

.

..

.

.

.

.75

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . 76 , ............................ 76

.

.

a) Şiirde Mana . . . .. . . . b) Şiirde Şekil, Form . .. .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

c) Şiir, Dil, Söz . . . ç) Şiir, Hakikat, him

.

... . . . . . . . . . . .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.. .

.

.

.

.

.

.

.

..

.

.

.

.

.

.

.

.

.. ...

..

.

.

.

.

.

.. ... .

.

.. .

.

.

.

.

.

..

.

.

.

..

..

.

.

.

. .

. . . . . . . . . . .8 2 . . . . . . . . . . .8 2 . . . , ........8 5 .

.

.. . . . . .. . . . . 87


.......... 88 d) Şiirde Köke Bagltlık, Novatorluk ... . . . 88 aa) Köke Baglılık . . . .. . ... . . . .89 bb) Notavorluk-Yenilik ........ . .9 1 e) Şair ve Siyaset ...... . .9 1 O Sanatçının Görevi, Okuyucu .. . ....9 3 g) Şiir Çevirisi . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .9 4 . . . . . . . . . .. . . 6- Ttirk Edebiyatı. . .9 5 a· Azerbaycan'da Gelişen Ttirk Edebiyatı.... ..9 8 aa) Klasik Şiir ............. . . . 98 bb) Halk Şiiri ........................... . .99 cc) Muharebe Devri Edebiyatı .......9 9 b- Türkiye Türkleri Arasında Gelişen Türk Edebiyatı 10 1 c) Irak-Türkmen Edebiyatı ..... 10 1 ç- Özbek Edebiyatı ...... . . .. . 10 2 7- Edebi Şahsiyetler .............. . ... ..... ..10 2 a) Türk Dtinyasındaki Edebi Şahsiyetler ... . . ..151 b) Diger Edebi Şahsiyetler . .152 c) Türk Dünyası Dışında Edebi Şahsiyetler .. . 153 B- Diger Sanat Dallan .................. . . . .153 1) Resim ............... ....... . 2) Musiki .154 . 156 3) nyatro .................... . . ..158 O- DiL ...... ......... . ..158 A- Ana Dil . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1- Azerbaycan Türkçesi ve Kullanım Alanlan .. ........... .160 2- Edebi Dil ve Halk Dili .......... . . . .162 3- Azerbaycan'da Çift DiUilik ...... . . ...162 B· Ana Dil Egitimi ve Ana Dilde Yad Tesiri . . 165 1- Ana Dil Egitimi . .168 C-Söz ........ . . . 169

JIJ-VATAN MiLLET. AZATLIK. ÖZGELEŞMEK ...172 A-MILLET ............... .173 1- Türk Milleti-Bir Ananın Ogulları ..... . .173 2· Milli KU!tür, Milli Haysiyet, Öz Kök, Milli Ruh .176 3- Biz Nastl Milletiz? ..... . . . 179 a) Azerbaycan Türkleri . . . . . . .. . . . . . . . 179 b) Azerbaycan Türklerininve Türkçe Konuşan Bütün Türklerin Kabahatleri ve Başlanna Gelenler ........... . 184 B-VATAN ............. . 19 9 1- Vatan, Anavatan Kavramı . ....... a)Vatan Sevgisi veVatan he hgili Benzetmeler . . . 20 1 b)Vatan Gayreti, Vatan için Çalışmak .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 20 9 c)Vatan Hasreti . ....................... . . .....211 vıı


2- Vatanın Adı: Azerbaycan

.

.... ...... ....... ... ....

....213

Azerbaycan Cumhuriyeti . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . _ . . . ..216 a) Azerbaycan, Tabii Güzellik ve iklim .. . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . 217 b) Azerbaycan, Yaşl�ar Ülkesi, Uzun Ömürlüler Diyarı . . . . . . . . . . . . 218 c) Azerbaycan, ŞairleF Ülkesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 219 c) Azerbaycan En Çok Kltap Okunan Ülke . . _ . . . . . . . . . . . . . . . . . 219 d) Azerbaycan Nagmeleriyle Tanınan Ülke . ... ..............219 e) Zengin Kaynaklara Sahip Azerbaycan ve iktisadi Yapı . . . . . . . _ . . . 220 3- Vatanın Başına Gelenler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 222 a) Bölünmüş Azerbaycan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . 223 b) Azerbaycan Cumhuriyetini Yıkma Yok Etme Çabalan . . . . . . . . . . .229 4- Bugün: Vatan Tehlikede! . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 233 a) Ermenilerin Toprak iddiası . . . . _ . . . . _ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 236 b) Azerbaycan Gaflet Uykusunda; Ermenilerde Milli Hodbinlik . . . . . . . 240 aa) Azerbaycan Rehberleri, Yöneticileri . . . . . . _ . . . . .. . . . . . . . . 244 c) Daglık Karabag Hadiseleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . 252 _ . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . 253 ç) 20 Ocak Vahşeti . . . _ aa) Kanlı Cumartesi Gecesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 255 bb) Azerbaycan Şehitleri ve Halk Matemi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 262 d) Bahtiyar Vahabzade'nin Düşünceleri ve Uygulamaları _ . . . . . . . . . 269 e) Azeri Kaçgınlar ve Köçgünler Meselsi _ . . _ . . . . .. . . . . . . . .. . . 272 C- AZAlUK . . ............ ............... 275 1- Esaret. KuUuk, Uşaglık . . . . . 279 2- Azatlık ......... ..........285 3- Azerbaycan'ın istiklali . . . . . . . . . . . . . . . . _ . . . . . . . . . . . . . . . .. . 289 D- ÖZÜNE ÖZGELEŞMEK.. . .. . ..................297 1- ÔZünü Begenmemek, Mankurtlaşmak . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 299 2- Özünü Kaybetmek, Taklitçilik, Moda Düşkünlügü . . . . . . . . . . . . . . 304 . . . . . . . . . . . . . . . 309 3- Ata Yurdundan Uzakta Özgeleşenler 4- Tezeden Yaratsın Yaradan Bizi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 310 V· DiN DUYGUSU ve ISl.J..MIYET . . . . . . . .. . . . _ . . . . . . . . .. . . 312 A- Dinin Lüzumu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 314 B- lslam Dini ve Allah . . . . . _ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 314 C- lslamiyet, Hayatın ve Kültürün Bir Parçasıdır .................31 8 VI- AŞK . _ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 323 A- Aşk, Muhabbet. Sevgi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . _ . . 323 1) Aşk Hayranlıkla Başlar . . . . . . . . . . . _ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 327 2) Aşk Hudut Tanımaz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .328 3) Sevgi Ölümsüzdür . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . 329 4) Muhabbet Yaşlanmaz .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 329 5) Aşk Ateşi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 331 6) Aşk; Benzetmeler, Mazmunlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .332 B- Aşkta iki Tara! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .336 1) Aşık ve Sevgili . . . . . . . . . . . . . . . . . . _ . . . . . . . . . . . . . . . ..336

vuı


..342 Üzerine Benzebneler ve Mecazlar .. .347 Aşık ve Özellikleri ... .. 351 a) Aşıga Dair Haller . . ............. aa) Aşk Hastasıdır ...... . . .351 bb) Aşık Bedbahttır, Dertlidir, Gamlıdır, Azap Çeker. . . . ..351 ..352 cc) Aşık Derdinden Ah Çeker, inler, Gözyaşı Döker .. . .353 dd) Aşık, Sevgili için Gögüs Geçirir, içi Yanar ee) Aşık, Hasrette, Hicrandadır . ............ . ... ...354 ........ .....357 fi) Aşıgın GözUnün Uykusu Yoktur gg) Aşık Kıskanır, Şüphelerle Yaşar . . .358 .362 ....... .. . 4) Sevgili ........ .. ............ ....365 . ........ a) Sevgilinin Özellikleri .......... aa) Güzellik ...... ......... . .365 .366 b) Sevgiliye Ait Diger Güzellik Unsurlan ........ .............366 aa) Bakışlar-Gözler ............ . . ... . ... . .368 bb) Saçlar ........ . . .. . . .... .369 cc) Sevgilinin Sesi, Konuşmalan dd) Sevgilide Naz, Sitem, Kınama, Vefa ...... .. .370 5) Sevgili, Seven ve Yaşanan Çapraşık Hal ... ....... ... .. .372 6) Bu Büyük Aşkın Sonuçlan . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . .. . . . . . .. . 379 7- Vahabzade ve Evlilik . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . .. . . . . . . . . . . . 381 C- Muhabbetin Azap ve Eziyetleri ..... . . ..... .......... ..383 1- Aynlık, Hasret.Hicran ......... . ....385 D-VUSLAT ... . . . .. . . . . . . . . . .. .. . .. ... .. . . . . . . . . . . . .393 Sonsöz ....... ..... . .. ...... ....... . . .397 Bibliyografya .. ................................ ... ...399 Sözlük . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 402 indeks . . .. . . . . . . . . . . . . ... . . . . . .. . . . . ....... . . . .415 2) Sevenler

3)

IX



ÖNSÖZ Geniş bir c�rafyaya yayılan Türk milletinin zengin kültür ve edebiyat dünyasından. o ummandan, bir damla tadabilmek maksadıyla, Türkiye dışında gelişen Türk edebiyatının ya­ şayan mühim simalarından birini, Bahtiyar Vahabzade'yi tanımak ve tanıtmak bu çalışma· nın konusunu teşkil eder. Azerbaycan Türk edebiyatını, Azerbaycan'ın "odlu" şairi Vahabza­ de'yi ve eserlerini incelemekle bu sahada yapılan çalışmalara bir katkıda bulunmak hedeflen· miştir.

, Bahtiyar Vahabzl\de'nin eserlerini incelerken. sanatçıyı, aile çevresi, yaşad191 siyasi ze­

min; sosyal ve psikolojik yapısıyla birlikte de9erlendinneye dikkat edilmiştir. Bu bakış açısı da göstenniştir ki, şair, eserleriyle hem kendi haltercümesini, hem de vatanının ve halkının haltörcümesini kendi görtlünden geçertlerle bezeyerek yazmışhr. Biz de bu haltercümesinde en önemli çizgileri tesbit etmeye çalışarak bu incelemenin bölürrtlerini kunna gayretinde ol­ duk. Çalışmanın ilk üç bölümü Vahabzade'nin hayatı, fikri yapısı ve sanat artlayışı üzerinde ku­ rulmuştur. Bu bölürrtlerden sonra O'nun sanat, edebiyat ve ana dil konularındaki de9erlen· dimıeleri; Vatan, millet, azatlık ve özgeleşmek üzerine görüşleri. yol gösterişleri, yürek sızı­ lan artlattlmıştır. Di9er bölümlere göre �urtlu9u olmasa da yaşadı91 rejimin dine bakış açı· sını da göstermek maksadıyla "Din ve lslamiyet" aynca bir bölüm olarak de9erlendimıeye ta­ bi tutulmuştur. Son bölümde sanatçının his dünyasındaki gidip gelmeleri, sarsıntıları. muhab· beti "Aşk" başlı91 altında sunulmuştur. Çalışmanın sonuna faydaland19ımız kaynaklarla birlikte, Azerbaycan Türkçesindeki keli­ melerin Türkiye Türkçesindekikarşılıklannı gösteren küçük bir sözlük de ilave edilmiştir. Gerek yüksek lisans, gerekse doktora çalışmalarımda, beni sevgi ve ilgi duydu9um bir sa· haya kanalize ederek sadece çalışmalarıma de9il, hayabma da yol ve yön veren. zorlukları aşmama, sabrımı bilevlemeye yardım eden kıymetli hocam Prof.Dr. Cell!ll TARAKÇJ'ya söz­ lerle ifade edilemiyecek şükran duyguları içinde oldu9umu belirtmek isterim. Bu tez çalışmasını hazırlad191m son dört ytl içerisinde, bana çok aydırtlık olmayan bu sa­ hadaki zorlukları aşmada, kaynak sıkıntısını gidennede de9erli yardımlarını esirgemeyen sev­ gili hocam Prol.Dr. Maarifi HACIYEVA'ya da sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Samsun, Mart 1996

Hüsniye Zal MAYADAGLI


DIPNOTl.ARDAJd KISALTMAIAR A.D.F. a.e. a.g.e. A.G. A.S. A.S.S. a.y. B B. B.G B.Ü.D.F D.G.I. D.S. D.Y. l.Z. M.Ş. N.H. Ö.S. P.D. S. s. S B. S.E. Ş.H. Ş.G.G.Y V. Y.M.Y.M

Ahı Dünya Fırlanır aynı eser adı geçen Aylı Geceler Açıg Söhbet Açdan Seherlere Salam aynı

yazı Bahar Bir Bahann Garanguşu Bir Ürekde Dört Fasd Derin Gatlara lşıg Deniz-Sahil

Dan Yeri insan ve Zaman Menim Şer'im Nagd-Heyat Özümle Söhbet Payız Düşünceleri Sayı sayla Sadelikde Böyüklük Seçilmiş Eserler Şeb-i Hicran Şenbe Gecesine Geden Yol Vetendaş Yanan Da Men Yaman Da Men

Not: Vahabzade'nin burada kısaltmaları verilen eserlerin bu çalışmada esas alınan baskdarı­ na 'bibliyografya'"da işliret edilmiştir

Xll


BAHTİYAR VAHABzADE'NİN HAYAT HIKAYESİ Bugün yetmişinci yaşını tamamlamış olan Bahtiyar Vahabzade'nin biyografisi hakkında d�erlendinnelere geçmeden ewel onun biyografi kavramına bakış tamnı �renelim. "Yazıcının biyografisi onun eserlerinin biyografisidir. Filim y�da dogdum, filan mektebi bitirdim, filan ülkelerde bulundum, filim eserleri yazdım ve filan mükafata layık görüldüm di­ ye yaşanan hadiseleri son derece intizamlı bir şekilde sıralamak yazıcı biyografisinin göz ka­ maştırıcı elbisesidir. Bu kıyafetin albnda döyünen kalp

ise

yazıcının yaraıııgı ve yaranan eser­

lerinin halk kalbindeki aksisedasıdır_ Klasiklerden, biri çok güzel demiştir: "Ben eserlerimi de­ gil eserlerim beni yaratmıştır, hakikaten böyledir."! Vahabzade'nin "Özümle Sohbet" kit11bından alınan şu mısralar da yukarıdaki sözleri dog­ rular mahiyettedir:

Sonda seuince dönür Çekdiyimiz ezablar Uduzdugum-ömürdür Gazandıgım-kitablar. 2 Bütün ömrü boyunca aruar gibi çalışan. gazetelerden, kitaplardan istifade ederek bilme­ digini �renmeye gayret eden Bahtiyar Vahabzade bazan kazandıklanyla kaybettiklerini tart­ maya çalışır.3 Bazan ömrünün baştan başa "ah u nale" ile dolu olmasından, gömünün "ba· han" yakalayamamasından şikayet eder:

Ömrüm baştaı; başa öhu-nôledir Çohda ki, dilimin 6hu-zôrı yoh. Her il bahar gelir çöle, çemene Ne olsun. könlümün öz baharı yoh4 Şair içinde yaşadıgı halin ona verdigi halet-i ruhiyyesiyle her yanını boz bir renge boyan· mış görür, arzusuyla imkanının çarpışmasından hayatının bir oyuna döndügünü zanneder. 5 Bahtiyar Vahabzade'nin hayatı, içinde yaşadıgı sistemle fikirlerinin çarpışması dolayısıy­ la oldugu kadar, kalbinden geçirdigi yogun duygular dolayısıyla da mücadele içinde geçmiş­ tir. O zaten "hayata seyirci bir nazarla bakmak" istemez. Hadiseleri dolu dolu yaşar ve odak 1 Ş.G.G.Y. s. 265

2 3 4 5

Ô.S. s. 27 s.42 N.H. S. 176 a.c. s. 51 A.D.F.


noktası olur.6 Onun ömür yolu, kendi iladesiyle "içindeki wruşlar"dır. Bu ömürdeki mübarezesi "talih ile yanşlar"dır. Kaderin yazılanysa "alnındaki kınşıklıklar"dır.7 Bahtiyar Vahabzade, insan ömrünü de üç bölümde ele alır: Çocukluk, ömrün nogul, şi­ rin devridir; sonra gençlik, ve yaşlılık. insan, ömrün her devrinde deQişir, gelişir; herbirinde insan tabiab başkalaşır:

Uşaglıgım . Gençligim ahı//ıgım-eynimi?! Yoh her biri başgadır, birbirine yad kimi Gelen gavur gedeni inkar edir men meni. . . Ömrün her pi/lesinde başga/aşır tebimiz, Dünyada megsedimiz. dünyadan telebimiz Vahı meni peruanetek başına dolandırır Dünen ganmadıgımı bu gün men gandırır. 8 Biz de Bahtiyar Vahabzade'nin ömür sayfalannı aynı şekilde çevirmeye başlayalım.

A- Doğumu ve Doğdul!u Yer: Bahtiyar Vahabzade,

16 Agustos 1925 yılında, Azerbaycan'ın daglık yerlerinden biri

olan eski ve köklü bir tarihe sahip Şeki şehrinin, 9 "Yuhan Baş" mahallesindeki tek gözlü bir evde dünyaya gelmiştir. Çocuklugunun ilk dokuz yılı da bu şehirde, bu mahallede geçmiş­ tir. !O

Çocuklugunun ilk ytllannın geçtigi Şeki'de, babasının oradaki evi de onun için her zaman hususi bir önem taşımıştır. Çünkü: 6 ''Goy döysUn ya91ş meni. boran meni, gar meni, Heyalrn boran/on dotnı yoşadar meni lsıemirem hcyolım sakilçe bir oıagda Gellb ke(sin 161 kimi. lsteyirem dOyilşcn goyolorm başında Düşmenle gortal kimi Ba�çadakl orh kimi ôtüb hezln negmeler ohmagı lstemlrem. Sevyah olup heyata .seyirci bir nezerle bahmagr ls!emlrem. P.D. s.

7 A.5.5. s. qQ 8 A.D.F. s. 13 9 Ş.G.G.Y. s. 259 10 ''Sekide mehle oor ne geder desen, Geldim bu dünııoııo "Yuharı &ş"da Bir gfü! cuimizdc ne desen uordı, Tahca aşagıdo buhan lxışdo. Çıhdı ahıllıgım, o evden çöle, Amma uşag/r�rm yuhım �da. indi men hcsrelem ota ı.ıurduma Odu ürektcdlr, buharı boşdo!" A.5.5. s. 35

2

26


Menim duygularımın En negmeli, en hazin Perdesinde durmusan; Toz kimi sepelenmiş Köurek haıire/erden Bir aşiyan gurmusan Sen şe'rimin ilk sözü ilhamımın mavası Babamın beli kimi Daş diuarı evilmiş Av anamın koma'sı/ 1 1 Temiz duygularla yüregini, hissini günde bir boy yücelten babasının evi, onun ömür yol­ lannda agır duygulanndan taşıdıgı yükü vermiştir. O ev, şairin "evinin de kökü"dür. "şiirinin de kökü."12 Dokuz yaşında iken (1934) dogma ata ve anasından ayrılıp Mahmut Aga ve Gülzar ana­ sıyla Bakü'ye göç ettikten sonra da daima "Şeki, oradaki dogma ocagı" gizli bir his ile onu kendine çeker, bütün yıl boyu yaz tatilini gözler ve mayıs ayı geldigi gibi adeta kuş gibi ka­ natlanır Şeki'ye gibnek için. Bakü'de amcaoglu gibi bildigi aslında kardeşinin oglu olan Hikmet yaz tatillerinde Şe· ki'nin adını bile anmazken Bahtiyar Vahabziıde yıl boyu bu tatili gözler. Onun bu hevesinin farkına varan Gülzar anası daima Şeki'yi oglundan kıskanır, yaz aylarında Bakü daglarına göçmek isterse de yüreklerde geçen bu man oglunun tarafını tutar.13

his dögüşünü anlayan babası, Mahmud Aga her za·

Bahtiyar Vahabziıde "Babamın Koması" -dede evi, gerçekte baba evi·nı konu alan şiirin· deki oraya ait duygular da aynı bagltlıgı ifade eder.

Av babamın koması· Menim ilk nagıl/arım, Meşelerde gurıaran -Av menim ilk yollarım, Kölgesi benöuşeli, Av böyürtken kollarım, Her dereden. tepeden Menim deste tuttugum A l-elvan çiçeklerim, Lcimpamın döuresine Dönen kepenek/erim Hardasınız, il B.B.G, s. 35-36 12 o.e. s. 37-38

13 "Şeki'ye gelende menim sevincimin haddl·hlldudu olmazdı. Biz anamla o zaman Şeki'nln aşag1 hissesine köc;m� Şırell emlgde (esllnde ögey gardıışım) d�n:lik. Ele herrun gün men baba oca!lın• gelmeye. bobam ve nenemle görüşmeye can atardım. Güll.ar ana menlm bu heyecaruma gı.sgansa da e'liraz etmez mene yuhanbaşa-babamgi­ le gllmeye izjn vercr. özü ise gelmezdi."" Ş.G.G.Y. S. 244

3


Siz harda? Üreyime köçıünüz. Siz indi yaşarsınız Çıgıran duygularda. .. 14 Daglann koynundaki dogma yurduna gelmek, onu her zaman şl!.d eder. ıs hk beşigi, ilk nefesi, Uk sözil, ilk gecesi, ilk gilndüzil olan babasının eski, fakir evini dalma duygulannın bestesinde gizlemiş ve onu saflıgın temizli!lin en ulvisi olarak görmüştür. 16

8- Ailesi ve Gerçek Ana-Babası 1- Aile Yapısı: Bahtiyar Vahabzade'nin ailesi çok geniştir. Bu ailede "ag-saggal ve agbirçek mukaddes hesap olunur." Dedesi, nenesi, beş ogul iki

!<ız, dört gelin ve torunlar.... Dedesi Zekeriya bu

geniş ailenin "başçısı" aile reisidir. Her akşam bu büyük aile alanın otagında toplanır, ogul­ lar günlük kazançlan hakkında hesap verir, iş yerinde şahidi oldukları meraklı, ilgi çekici ha­ diseleri nakleder. Ailenin geliri de gideri de atasının elinden gelip geçer. Akşamlan ailenin loplandıgı odaya

"Zal otagı" derlermiş. Odanın baş tarafında döşe!jin

üstünde Zekeriya kişi oturur; 17 sag taraftaki döşek üstünde. babası Malunut Aga ve amcala­ n; sol tarafta gelinler; aşagıda semaverin yanında o zamanlar evde olan halası Fatma oturur. aileye hizmet edermiş. Dedesi bir iş için ayaga kalksa sagdan ve soldan ogullar, gelinler he­

men ayaga kalkar o, oturduktan sonra otururlarmış. Kazancın da kazanın da bir oldugu bu aUede son sözil yine dede der. Onun reyi olma­ dan ne ogullar ne gelinler hiç bir meseleyi tek başlanna halledemezler. Sabahki meseleler dedenin yol gösterişi ile akşamdan hallolduktan sonra her "mikro aile" kendi odasına çeki­ lir. IS

a) Ailenin Geçim Kaynaıjlı, lkti9adi Hali: Vahabzade'nin babası da dedesi de, amcaları da odunculukla meşguldür. Çocuklugunda babası ve amcalan ormana gilli!li zaman günde birçok ulak ve katırlarla evlerinin önündeki bahçeye odun laşırlar.19

Komamız meşenin galın yerinde Dagda selamlardı her günü babam Odun daşımadı çiyin/erinde Daşıdı heyotın yükünü babam.20 B.B.G. s. 97 B.Ü.D.f.>. 27·28 B.B.G. s. 35 ''Zekeriya kl�ye ogullar 'dedi. gellnler ise ·aga· deyerdJ. Biz uşaglor ise bobııya bııbo' deyer, emmllerimlzln here· sini ise bir adla casırardık. Meselen, bOyük emmi olan Eleşrele yazı·pozu bUdiylne göre 'Mlrze eml'. menim alama 'Aga emf. $4rell emiye 'Usta emi'. Cahangır emlye ise emmllerin ham1.S1ndan bDlııca oktuguna göre '&in eml' de· yllerdl. Mlrze eminin arvadına 'gelin hMJm' Usta eminin arvadma 'gel.Jn bacı" menim anama 'mama' Cahanglrin arvadına ise 'bola horum' deyerdlk." Ş.G.G. Y. s. 238 18 •.•. s. 238-239 19 a.e.s.259 20 D.S. s. S 14 IS 16 17

4


Yukandaki mısralarda bellrtildigi gibi evleri de ormanlık bir yerde olan bu aile, geçimini de omıandan saglar.VahabzAde'nin babası ve kardeşleri yeni iktisadi siyaset devrinde bakkal ve hellaf (un, bugday) dUkk:ınlan açmışlar. Atalannın rehbertigi ile EleşreHe Cahangirin bak· kal dU�nı. Mahmut Aga ile Şireli'nin heUal dükkanlan vamıış.21

b) Ailenin E§itim Seviyesi: Vahabzade'nin babası. dedesi ve amcalan okuma yazma bilmezler. Sadece büyük amca· sı Elieşrel bir kaç yıl din egitimi veren bir mektebde okudugundan "yazı-pozu" bilir. Bahtiyar Vahabzllde'den büyük kardeşi nesillerinin ilk okuma yazma bileni sayılır. 22

2- Ge"'ek Ata-Anası: Bütün resmi kaynaklarda ve senetlerde babasının adı Mahmud, anasının adı ise Gülzar olarak geçer. Aslında Mahmud Aga Bahtiyar Vahabzade'nin baba bir. ana ayn kardeşidir Gülzar Hanım ise kardeşinin eşidir. Asıl babasının adı Zekeriyye, anasının adı ise Hanım'dır. Mahmud Aga, Zekeriyye Beyin oglu, Hanım da onun üvey annesidir. 1921 yılında evlenen Gülzar Hanım ile Mahmud Aga'nın yıllarca çocuk.lan olmayınca 1925 yılında Bahtiyar Vahabzade dogarken kardeşi Mahmud Aga onu öz babasından istemiş ve kendisine "ogulluga" götümıüştür.

l 946 yılında

dede olarak bildigi gerçek babasının ölümüne kadar, Bahtiyar Vahabzade'nin bu hadiseden haberi olmamışbr. O, gerçegi ögrendigi zaman ki duygularını şöyle anlatıyor:

"1946 yılında, 21 yaşında iken, dede olarak tanıdıgım Zekeriye ölürken onun yasında gerçek nenem yanı Hanım'ın anası bana hakikati söylemiş, lakin ben buna inanamamıstım Daha dognısu inanmak istememiştim. Şimdi bu cümleleri yazarken. o agrılı yas gecesinde nenemin dediklerini hatırladıgımda beni dehşet bürüyor. O zaman geçirdigim heyecanlan sözle izah etmek çellndir. 21 yıl baba' 'anne' olarak tanıdıklanm aslında benim babam ve an­ nem degilmlş. Dede ve nene bildiklerim ise babam ve annem imiş."23 Gerçegi ögrendigi gece Bahtiyar Vahabzade yatamaz düşünür, durur. Hanım anaya kal­ binin derinliginde besledigi "gizli muhabbetin" yakınlıgı sebebiyle dokuz yaşında dogma ba· ba ve anasından aynlıp Mahmud Aga ve Gülzarla Bakü'de yaşamaga başladıgında dogma ocagına besledigi hissin sebebinin aynı oldugunu anlar. 24 Diger oglu lsfendiyar'ı da muharebede kaybeden Hanım Ana, beyi Zekeriye'nin topra9a 21 "Yeni Jklls.odi siyaset dÖVTU gurtimm kimi atam ve gnr�Lıınmı ses \"enne hugugundan mehrum edirler. Sekide dolanmaAın çetin olaca�ını b<ış.:ı düşen gardaşlanm Eleşrefll! Cahangir 1930_ llde B.ıkı\ıa köçıneli olrnuşfor. Gar daşlar Bakı'da bir müddet iş tapabUmir. ııeha�1,tel ipek fobrikinde işe düzelirler. Dük.:uunı baglamaga mecbur ol<ın Mahmut aga dlı uzun müddei Şeki'de iş lapa bllmcmlş. Agır günler kecJnni.şlir." Ş.G.G.Y. S. 245-246 22 •.•. s. 260 23 n.e. s. 243 24 ''Nene ve baba kJm1 tarudtgın1 an.a w iılamla her görüşOm hem menim Uı;On. hem de onlM üçün ba�TiVn olardı Her defe nenem (esllnde onorn) meni bagnna bosıb hönktır·hönkllr ogjordı. BllyUk gıı�m lslendıy.>r ord�'O ge· denden sonra gocalar o mman heıe evde olan Aruzc bacımla �nru aldadar arh.asız grudıldannı unul�iı ç.ı· lışıırdılıır. 1940. Hin yonvannda lsfendlyar orduya geldi. 1941. Udc mııharlbe boşlandı. Yegane ilmldlerl ccbhc­ den gayıdmadı. Bu znman gocolor. mene tımıd g!lzil Ue bohınııg. boşWlılıır."· Ş.G.G.Y S. 244

5


gitmesiyle oglu Bahtiyar'ın başkasına hediye edilmiş olmasına daha çok üzülür. Fakat buna ra!lmen Hanım Ana bu sımn açılmasına çok kızmıştır.25

a) Gerçek Babası. Zekeriye Kişi: Zekeriye Kişi seksen yıllık ömründe26 çok gam çekmiş "gül ekmiş, vay dermiş"tir; Sürekli çalışmış, derde gama gögüs germiş. yedi boylu boslu O!lul büyütmüştür. Yine de:

Ancag darıhmadı. çalıştı yene Derdi t_abagladı, gemi uyuldu Gatlaşıb dünyanın her möhnetine Yeddi /ay diuarlı o!lu/ böyütdü. Dedi şerefidir her kesin adıYaşa güle-güle, öl güle-güle. Yeddi ter/anına o, el açmadı, Ölünce yaşadı öz emeyile. 27 Dünyanın tadı dama!lında kalarak yaşayan, göklere doyana kadar bakamayan babası, gün boyu dolaştıktan sonra aniden yata!la düşer. Bu onun ömründe ilk hastalı!lıdır. iki ay ya­ takta kalmış ve bu hastalıkdan da dünyadan göçmüştür. 28

b) Gerçek Anası Hanım: Hanım ana Zekeriye'nin ikinci eşidir. Ailede Zekeriye'nin birinci hanımından olan çocuk­ ları da vardır. Fakat Hanım ana üvey çocuklarına da öz çocuklarından farklı davranmaz. Çünkü: "Hanımın adı da hanını özü de harıırrıdır. O dört gelinin dördüne de aynı gözle ba­ kar. üvey evlatlarından olan torunlarını ve özünden olan evlatlarını, gelirılerini aynı derece­ de hürmet hissi ile terbiye ederdi. Okuma yazması yoktu. Amma onda dahili bir medeniyet, dahili bir temkin ve tahammül vardı. O hiç bir zaman bu gelinden o geline, o o!luldan bu oguJa hiçbir şey demez, gelirılerinden olan ufak tefek kırgırılıkları ne o!lullarına ne de eşine bildirmezdi.. . "29 Harum ana Zekeriye Beyle evlenmeden önceki evlili!linden olma Firengiz adlı kızını da birlikte getirmiştir. Firengiz de di!ler çocuklarla aynı evde büyümüş, orta tahsil almıştır.30 Vahabz.iıde'nin çocuklu!lundan beri bir "büyük anne" gibi sevdigi Hanım ana 1972 yılın­ da dünyasıru de!lişmiştir.31

c) Hanım Ana ve Gülzar Ana ilişkisi: Hanım

25

26 27 28 29 30 31

6

ana

Gülzarı

gelirtlerin

heps!nden

daha çok istemiş. Sebebi de Gülzar'ın

··... Hanımın bundan sonraki güzeranı ilMSıru ye'nl nenemi narahal etnU�. ona göre de bu vakta geder gizli kaları şıni mene �nu$lJ. Onu da deyim ki, goca nenem bu sini mene Hanım anadan glzJi dem.Jştl. H<ınım ana sım açıl· dıgını bilende anasına berk ıeptndl. Amma deyllen deyUmlş, heglgeı öz IŞnl gönnüşdll." Ş.G.G.Y. s. 244 B.Ü.D.F. 5. 74 D.S. 5. 5. •.•. 5. 5·6 Ş.G.G.Y. s. 239 •.•. s. 248-249 Ôzel Mel<ıubundan (14.09.1995 ıarihll)


garip olması, yeryüzünde ana babasının, akrabalarının kardeşlerinin olmaması; kalbinin kı · rık olmasıdır. l 918'de bacı ve kardeşlerinden ayrı düşen ve onları arayan Gülzar'ın birinci eşinden de çocu9u olmamıştır. Mahmud Aga ile evlendikten sonra da ne kadar hekime göndermişlerse de, deva derman aramışlarsa da çocugu yine olmamış. Artık "sonsuz" kalacagını ögrenen Gülzar ana sık sık tenhalıga çekilir gizlice sesiz sessiz aglarmış. Bu arada Bahtiyar Vahabzade'ye hamile kalan Hanım Ana da kendiyle hemyaş olan oglundan utanır. utancından ogullannın yanına çıka­ mazmış. Sonunda çocugu "telef etmek" istemişse de bundan haberi olan Gülzar. onun ayak­ larına kapanmış ve çocugu kendisine bagışlaması için yalvarmış. Hanım Ana Gülzar'ın bu is· tegini eşine bildirmiş ve bu fikri kabul etmişler. Çocuk dünyaya gelir gelmez. Gülzar ana onu bagnna basmış "bu benimdir" demistir. Bü­ tün aile de Gülzar'ın istegini kabul etmiş; kayıtlara da Bahtiyar Vahabzade'nin babası Mah­ 0 mud Aga, anas 1 da Gülzar yazılmıştır. 32

ç) Gülzar Ana: Bahtiyar Vahabzade, Gülzar anası hakkında bize şu bilgileri veriyor: "Gülzar, ermeni·azerbaycanlı münakaşasında kayıp düşenlerden idi, Kentlerden alıp bası· nı kaçmış, eşini ve ailesini kaybetmiş. Şeki'nin çok nüfuzlu ailelerinden biri onu evlatlık almıs ve sonra da Mahmud Aga ile evlendirmişler. Babasız. anasız, kardeşsiz, akrabasız oldugundan bizim ailede hiçkimse onun hatırını kırmamış. Öbür gelinler aziz günlerde yahut bayramlarda baba evine misafir gittiklerinde mutlaka onu da kendileri ile götürüp, azizlerlerdi. "33 Mahmud Aga ile evlendikten sonra çocugu olmadıgı için Bahtiyar Vahabzade'yi Hanım anadan evlatlıga aldıktan sonra hayatını ogluna adamış; onun terbiyesine. tahsiline çok dik· kat etmiş; yüksek tahsil alması. hayatta başarı kazanması için kendini "çıra" gibi yakmıştır. Balasının başında pervane misali dönüp durmuştur. Onun ogluna besledigi sevgi ve onun adına kayg�anması hiç bir ölçüye sıgmaz. Hatta mektebde okudugu zaman büyük tenefüs vaktinde gelir, oglunu yedirir öyle gidermiş. Onları tanıyan bütün aileler Gülzar'ın "analıgına" ve ogluna besledigi "hadsiz muhabbete" hayret eder; yaşıtları da küçük Bahtiyar'ın gördügü

bu ilgiyi kıskanırlarmış. Muharebe yıllarındayken, Vahabzade 15-16 yaşlarında iken bile ken­ di çörek payını yemeyip ogluna yediren Gülzar ana hakkında Vahabzade "hayatta kazandı­ gım ne varsa hepsini ona borçluyum" der. 34 "Menim Anam" şiirinde anasının kendisine verdigi emekleri şöyle anlatıyor:

Saoodsızdır Adını da yaza bilmir Menim anam . . . A ncag mene, Say ögredib, Ay ögredib, 11 öyredlb, En uacibi: Dil öyredib 32 Ş.G.G.Y. s. 244-245 33 •.•. s. 245 34 O.O. S. 245


Menim anam . . . Yoh men heçem Men yalanam, Kitab·kltab sözlerimin Müellifi·menlm anam!. . 35 Derdinin, gamının ortagı olan -;,nasından hiç bir zaman incinmemiş olan Bahtiyar Va· habzade'nin, 1963 ytlında, henüz atmış yaşında iken ellerini dünyadan çeken anasının hatı· rası gönlünde "gara hal" gibi kalmıştır. "Anam Öldümü?'" şiirinde anasının ölümü üzerine duygulanmalannı. kederini coşkun ve aglamaklı bir ifadeyle anlatır:

Anam heç kes seni incitmemiştir, Men seni, men seni inciden geder· indi kime açım derdimi bir·bir Kim menim derdime yanar sen geder? Euin her küncünde görünür yerin, Gözüm ahtarcıdır, ona, ay ana, "Nenem hanı?''-deyir körpe Azerin, Men ne ceuab uerim ona, ay ana36 Artık vakit geçtikçe anası ondan uzaklaşmakta, oglu ona günden güne yaklaşmaktadır. Anasının. ana topra9a verilmesiyle sinesine da9 çekilen Şair. anasının ölümü üzerine daha çok şiirler yazacaktır.37 Gülzar ana, o hayattayken dogan ilk kız torununa kendi adını venniştir ve onu kendi ye­ rine koyup bu dünyadan gitmiştir. Anası Gülzar'a çok benzeyen kızı Gülzar'a baktıkça ana· sının yeniden büyüdü(lünü düşünür, Bahtiyar Vahabziıde, artık kızını da adıyla çagınnaz:

Gızımı adıyla ça9ırmaram men 'Ay anam' deyirem, o da hay uerlr, O menim anamdır, o menim anam, Ancag bir /ergi uar bunu danmaram Bir uaht anam mene can-can deyerdi. indi men anama can·can deylreın.

Bir uaht anam meni çoh isteyerdi. indi men 'anamı çoh isteyirem. 38

d) Mahmud A!la Babası Mahmud Aga da, önceleri, ailenin diger fertleri gibi odunculukla meşguldür. Da·

ha sonra "hellaf dükkanı açmıştır.39 Hiçbir mekteb gönnemiş, sade bir insan olan Mahmud Aga 40 kardeşlerinin daveti üzerine ailesini de alıp gittigi Bakü'de bir süre ipek fabrikasında

35 36

D.S. 5. 3 B.Ü.D.F. 5. 102·106 37 "Anıım Haggında Ş."rler'" M.$. 5. 108. 109. 110 38 M.$. 5. 80 3 9 $.G.G. Y. s.245-246 40 •.•. 5. 142

8


işçilik yapmış, hastalanınca işini degiştirmiştir. Uzun bir süre restorantlarda çayctlık ve aşçı· lık yapmıştır.41 Geceleyin "bismillah" deyip yataga girdikten sonra yorganın altında kendi kendisiyle ko­ nuşarak, özüyle sohbet ederek hesaplaşan42 Mahmud Aga içten içe yanar ama derdini kim· seye bildirmez.

Menim atam Öz gelbinde defn etmlşdi öz-özünü içeriden alışardı Öz ahıyla derdiyle Dagıdardı lüst.ı:isünü Ne derdini bildirerdi bir kimseye ne gemini Saçlarında agardardı sitemini Her acıya gatlaşardı, o, aşardı Aşı lmayan sırtı, dagı Onun üçün en dehşetli bir ezabdı Ezabından danışmagı .. . 43 Mahmud Aga'nın ogluyta ilişkileri de mesafelidir. Bir söyteyecegi varsa, onu �!unun yü­ züne demez, Gülzar ana vasıtasıyla söyler.44 Kendince prensibi olan Mahmud Aga'nın bu ciddi tavn Bahtiyar Vahabzade ortaokulu bitirene kadar sürer: O, babasını şöyle aruatır: "Babam çok ciddi, kendi kuralları olan bir adamdı. Ben mektebi bitirene kadar o benim­ le bir defa da olsa

esaslı

bir sohbet ebnemişti. Daha �rusu, o, böyle bir açıklıga yol ver·

mezdi. O bana, mektep harçlıgını da kendi vermezdi, anamdan alırdım. Aramızda aştlmayan bir serhad vardı. Benimle kendisi arasında o kadar büyük mesafe koymuştu ki, öyle zanne­ derdim ki, o benim için hiç meraklanmıyor, benim işlerimden onun asla habe!i yoktur ve hatta o, benim kaçıncı sınıfta okudugwnu da bilmiyor_"45 Bahtiyar Vahabziide babası hakkındaki bu fikirlerinin yaruış oldugunu daha sonra ama·

41

Atam bir mtlddet ipek labrlklnde lehle l�eyenden sonra hestelendi. işini dey!şdl. Uzun 11\tlddet Bakı restoranla· çaycı w ıı$boz tşledt. Anam GOlzar sawdsız ev gadını ldl. Amma çoh y;ıhşı yaddaşo ve lanıaziyası vardı Me'hm nagılları gerlbe elavelerle �-er. be'ı:en mene aşılamog tsıedlgl ıeriliyeye u<,ogun olarak özünden ibredı nogdlar uydurardı. Odur ki anamın danışdıgı n.>gılliır boşgıılıınnın danıştıgı eynl nagıllara berızemcz." Ş.GG.Y S. 260 42 a.e. s. 142 -143 43 N.H. s 97 44 'Yahşı yadundadır. Alam söıUnü bir ba$a deme.ı mene anam vasat.asile çatdırardı. E'lirnz ede bilmeşem de onwı muhakemelerine içimden gWOT w düşmürdüm, 'Bu klŞ ııdıru do ır- bUmlr. Menlmse dünyaca savadım otma.o­ na bahmayarag bu mene yol gösterir... Elbelle bu dlJıünce menim nadanlıgım idi. Çürıkl 5-10 kiıab ohurnagla !lzümü ondan agdlı bUlrdlm. Unudurdum ki. men kltablardan ohudugumu btU=m. o ise heyaıdan ohudugunu !ıt· lir. Atamın o vahı declJldertnln ne geder dogru ve lazımls olduglDlu men onun o zamanki yaş.&M çatandan socnol "

nnd:ı

bildim."

Ş.G.G.Y. s. 2 42 45 "Bir defo berk hestelenmııum. Gıulınna içinde yarur, sayıglayırdım. Anamla atam menim hesıelly!m borede pı· ç�doşırdılor. Gızdırma içinde yansam do alamın menim hesıellglmfe maraglanmasına ıeeccob ettim . Bir de boh· dım ki. atam gızdırmanın derecesini bUmek üçün eltnl başıma goo;ub. Yolruz ond.ıı bUdJm ki, atam meni tsıeyinniş. Atamın bu lsteglnderı vecde gellb llzllmü ruııımıı ıuıch.m. ·Atam heç bUmlr ki, men neçencl sınıfla ohuyuram.

9


ı,•acaktır. Atası onun için meraklanır. Bunu ögrendiginde çok şaşıran Vahabzade, sonralar özü de baba oldugunda, babasının terbiye metodunun dogru oldugunu görecektir. "Nagıl­ Heyat"da yer alan ''Menim Atam" şiirinde babasını yıllann nasıl degiştirdlgini şöyle anlatır:

Bir perdeye köklenmişdi onun ge/bl Ahşamı da. seheri de. Seuinci de kederi de. . . Salcımmadı o n u bir a n B u dünyanın n e seuinci Ne a!lrısı ne acısı Dayandı!lı megamından. . . Vaht öldükçe lstediyi yöne salıb Zaman onu hamır kimi kündeledi. Yaman onu rendeledi . . . Gırış/andı iller onun si/etinde, Zaman onun gelbinde de çı!lır açdı Üreyi de yuha/aşdı... 46 1941 yılında Şireli emisinin tutuklandıgı haberi üzerine Bakü'ye gelen Bahtiyar Vahab­ zade ile babası. Muzduroglu lsmayılov'un yanına giderler. Ama tersyUz edildikleri yetmiyor­ muş gibi bir sürü hakarete de maruz kalan babasının hali 16 yaşındaki genç Vahabzade'nin gözünün önünden hiç gitmez. O dehşetli gün Muzduroglu'ndan intikam almaya ant içer.47 Çünkü, o zamarılar babasını "dünyanın en güçlü, en ferasetli, en kudretli adamı" bilen Va­ habzade, kendi gözleri önünde babasının bu derece alçaltılmasını hazmedemez. Yüregine dag çekilen Bahtiyar Vahabzade uzun süre babasının yüzüne bakamaz; babası da oglu önün­ de alçallılmanın utancıyla gözlerini ondan kaçınrmış.48

1956 yılında, tam 60 yaşındayken dünyasını degiştiren Mahmud Aga'ya49 oglu Bahti­ yar da ne sevgisini. ne kaygısını bildirir. Bu hal, belki de Mahmud Aga'nın mesafeli, ciddi tavrından kaynaklanır. Ama yıllar sonra Vahabzade'yi geçmişteki kendi tavrı rahatsız eder. Öz sevgisiyle onun yüregini niye ısıtmadıgıru, onun istekleri, dilekleri nelerdir diye niçin ilgi­ lenmedigini düşünür, üzülür. Ama "alçakgönüllü, namuslu, gerçegi söyleyen dogru konuşan, yalandan nefret eden, hayırsever bir erkek"50 olan Mahmud Aga artık yoktur. "Sevgisaygı borcu, oglu Bahtiyar'ın bagnnda sızıldayarak" kalmıştır: Bir de balıdım ki. alamın gö�eri yaşla dolub. Men onun ogladıgını g6rmeylm deye, llzünü yııno tuıub dlllcndı, ·Niye bilmlrem. gınşmal. dogguzuncu smlfde ohuytD'!ılln. Kl}lnln cavabından, ıeec.cOblendim. O, menlm neçencl smıfde ohudugLmu blllnnlş .. EJe bu, mene bes idi. Hes­ ıellylml de unuttum_'" Ş.G.G.Y. s. 242 46 N.H. s. 97-98 7 �Dövrnn dolanır. Bahtiyar Vahabz.3de gerçekten Muzduroglu\ıliı karşı kal"Şlya gelir. Ama Muzduroglu gocahp. sı· 4 mda.n çıknu$br. "'Zını.anın zeUI edip bir gllnde atttgı o nı!Wfana tiundaın artıg ne deye bllen:llm.?!" &!r. ·· Ş.G.G.Y. s. 252 48 a.y. 49 B.Ü.D.F. s. 74 50 Özel Meklubundon 114.09.1995)

10


Bulud kimi hey boşalıb doldu kişi Deyme-düşer oldu kişi. Görürdük ki, gôh açılır. gıih ıuıulur. O hamıdan, sevgi umur ga�ı umur. Men de onun özü kimi Hesis idim, Öz sevgimi bildirmeye. Uıanırdım. sıhılıtdım. Üreyimi bildirmeyi Öz özüme ar bilirdim. Si

C- Bahtiyar Vahabzade'nin Çocukluk, No§ul Devri: Çocukluk devri insan ömrünün temel taşıdır. insanın sonraki arzuları; hayalleri. düşünce· leri bu laşa dayanarak kanatlanır. insanın aklı, düşüncesi, zevki, ruhu. psikolojisi. istidat ve kabiliyeti ve hatta saglamlıgı da bu devirde şekillenir. 52 Bu devre. "ömrün nogul devri" den· mesinin sebebi de ..nogul..daki ıatlılıklan şiriruiktendir. Herhalde bu "şiriruik.. daha çok çocuk yaşta bazı gerçeklerin, acılann !arkı.na varamayıştan olsa gereklir. Ama bu devirleri bazıları için hayatın ııcılarının tadılmaya başladıgı zaman da olabilir.53 Acı ya da tatlı çocukluk döne· mi unutulamaz. O der ki:

Dünen dediyim söz, aldıgım ue'de Bu gün unudulur. tez yaddan çıhır. Bes bu nedendir ki. uşaglıgımın Her anı her günü hatırımdadır?54 Bahtiyar Vahabzade'nin çocukluguna ait ilk habrası. sol elindeki yanık iziyle ilgilidir. Kör­ peliyinden bir hediye olarak kalan bu iz onun henüz, ateşin insanı yakacagını bilmedigi çag­ . larda ..hayatla ilk lanışıklıgının" delilidir:

Menim sol elimde yanıg yeri uar O. mene töhfedir körpe/iyimden Odun, oldugundan hebersiz uahtlar Elimi mangalda yandırmışom men. Mene "cız" dediler ancag gorhmadım. Elimi yandırıb ıan.ıdım odu. Menim hayal ile ilk tanışlıgım 51 N.H. s. 98-100 52 Ş.G.G.Y. s. 232

53 "Men bu yazJCla ömrümün nogul dövrünün be� sehlfclerinl vereglemek lsteyirem. ilk veregl oçmanuşdan evwl özüm-özümden SOl'\J$Urmn. Nogul dövrürn. dogrudan rru nogul kimi $irin olmuş? Ya havarın acılanru ele bu dO· ·

vtlrdcn dadmaga boşlonuşam? Men alanlan oldugu kinli y.u:ım, sUıllla goy ahucu özü cevab tapsm! �

511 M.Ş. s. 152

S.G.G.Y. s. 233

11


Elimi yandıran Oddan başladı . . . 55 Bahtiyar Vahabzade öyle yanmış ki hem korkuyu ögrenmiş, hem de dünyaya geleli ne­ ye vurulduysa yandırmış onu. Ömrün "nogul devrinin" insan şahsiyetinin oluşmasında ne kadar tesirli oldugunu biliyo­ ruz. Bu şahıs bir de sanatkar olunca Ol)un aldıgı tesirler çok daha önem kazanacaktır. Bu te­ siri aşagıda, şairin kendi agzından da ögreniyoruz: "Ômrümiln nogul devrinde gördügüm, işittigim, şahidi oldugum, iştirakçisi oldugum ve bugün hilrmetli okuyuculanma naklettigim bu hadiseler dünyayı derk etmek için kanatlanmış benim uşag gönlümde çok derin izler açmıştır. Ben edebiyata sinemde açtlan aynı izlerle gel· dim."56

1- Çocuklujja Dair Hatıralar: a) Fıtık hastalıgına yakalanışı; Bahtiyar Vahabzade henüz on aylık bir körpe iken anası onu yabrıp nenesinin odasına, diger gelinlerle beraber, pirinç ayıklamaya gitmiştir. işe dalın­ ca onu unutmuştur. Çocuk uyanıp aglamış bir saatten fazla, ama, işiten olmamış. Anasının sonradan anlattıgına göre, o kadar aglamış ki sesi kıstlmış, gözleri yuvalanndan fırlamış, a9· zı köpüklenmiş ve en kötüsil fıbk olmuş. Hekirrtler ameliyat olmasına karar vermişse de o zaman Şeki'de cerrah olmadıgından Bakü'ye götürülmesi gerekmiş maddi imkansızlıklar on­

lan alıkoymuş. Böylece dört yaşına kadar tez tez Sa.nctlanıp azap eziyet çekmiş. 57

b) Ameliyat oluşu; Sonunda dedesinin reyiyle kardeşler birleşip babasına destek olmuş ve bu meseleye de bir hal yolu bulunmuş. Bu hastane macerasını Vahabzade şöyle anlatır: "Basin caddesinde bulunan şimdiki dört numaralı hastanede yattım. Anam da yanımda kalırdı. Kaldıgımız oda uzun ve enli bir dehlizin tam ortasında idi. Koridorun baş tarafında enli kapının üstünde bazen kırmızı ışık yanardı. Anam beni ameliyata hazırlamak için aynı kırmı­ zı ışıgı gösterip derdi ki, bak, orda seni iyileştirecekler, bir de hiç bir vakii sancın olmayacak.

Nihayet bir gün beni de başında kırmızı ışık yanan kapıdan geçirip ameliyata götürdüler. Ha· tınmdadır, burnuma pis kokulu bir eski dayadtlar vesselam. Daha hiç bir şeyden haberim ol­ madı. O zaman BakCı'da meşhur olan cerrah Gayıbov beni ameliyat etti. Sonraları ·annem anlatırdı ki, ameliyat olan günün gecesi bizım oda ile bitişik odada kalan yaşlı bir hasta ya­ nıma gelmiş ve bir süre önce gördügü rüyasını ona anlatmış ve teselli vermiştir. "58 Bahtiyar Vahabziıde'nin anası bu rüyadan sonra oglunun ömrünün uzun olacagına inan­ mış, ne kadar agır hastalıklar geçirse de ona bir haller olacagından korkmamıştır. Oglu bü­ yüyüp aile sahibi olduktan sonra da ona sık sık hasta ihtiyarın rüyasını habrlatıp dermiş: "-Senin ömrün uzun olacak"59 c) Şeki isyanı: Bahtiyar Vahabziıde henüz beş yaşında iken Şeki isyanı vuku bulmuştur.

( 19 30) O, bu hadiseyi unutmadıgı halıralan arasında "en çok yadda kalanı" diye tarif eder. 60 ç) Çocukluk ve Gök Gilrültüsü: Ömründe ilk defa gök gürültüsünü işitip korkudan anası55 56 57 58 59 60

12

P.D. s. 1 62 Ş.G.G.Y. s. 258 a.c. s. 236 •.• •. 237·238 •.•. s. 238 a.e.s. 257


nın yanına kaçan ve o sesin ne oldugunu soran küçük Vahabzade'ye annesinin verdigi ce­ vap hiç aklından çıkmaz: "Anam beni bagnna basıp: -Korkma, dedi -Melekler gökte at koşturuyorlar. ll�hi, bu ne güzel sözdür. Sözün sihrine büründüm. Gökte at koşturan melekleri hayali­ min gözleri ile gördüm. Üstüne ak tlilden elbise giymiş güzel melekler. şaha kalkan kühey· lan atlar belinde bulutların üstünde gör nasıl koşuyorlar. Hiç deme gök gürültüsü, atların kiş­ nemesi ve ayaklarının tapıltısı. şimşek ise nallarından kopan panltı imiş. Bu hayaller beni na­ sıl eglendirirdi. . . Nasıl sevind irird i. . . "61 Bu hadiseden sonr.a artık, ne zaman gök gürültüsü işitse, gözlerinin önüne at sırtında gi­ den melekler carılanır ve bir hayal dünyasına. arzular dünyasına gider, melekler onu da ken­ dileriyle birlikte bulutlann üstüne kaldırır, kulagına "gökler" hakkında masallar fısıldarlar:62

Nasıl göze/ idim, sı!jmayıb yere Heya/lar dalınca ganadlanırken. Nece hoşbehı idim mö'cüzelere Bir hegigel kimi inananda men. Fikrimiz göy/ere uçar. uçardı, Gördük, da!J dalında arzunu gördük Ne geder uşagdım, ganadım oordı Özüm kiçik idim, heyalım böyük. 63 d) Çocukluk Hayalleri ve Masallar: Bahtiyar Vahabzade'nin çocuklugu "goyun meşeli daglar"da geçse de "dag ve meşe" onun için sır olarak kalmıştır. Çünkü bu meşeli daglar. ne­ nesinin ve anasının anlattıgı masallann mekanıdır. Dedesi de, kışın ve yaz başında evlerinin

önündeki bahçeden görünen "ag çalmalı dagları" göstererek dermiş ki:

"- Arzumuz o da!jın dalındadır."' Dedesinin bu sözü onu çok etkilemiş olmalı ki, hayallerinde. rüyalannda hep o daga uçup orada "arzu"suyla görüşür, işitti9i masallann kahramanlan da ellerinde "asa". ayaklannda "demir çarık" arzusunu o karlı daglann arkasında ararrnış:64

Uşaglıgda Üfüglerden o yandakı Heya/f bir ôlem ile hey. . . yaşayardım ... Uzagları görmek üçün A!jaç/ara dırmanardım . . . Hep uzaklara, ufuklara bakarak hayali bir diyan düşünürmüş, ama, yakırılan degil d e ni­ çin uzaklan düşündügünü hiç düşünmezmiş. 65

61 Ş.G.G.Y 233-234 62 a.y. 63 A.S.S. s. 76 64 Ş.G.G.Y. s. 260 65 M.Ş. s. 79

13


Çocuklugunda işitti9i nagıUardan onun hayalinde kalan"sihirli saraylar, sim-sim duası ile ytizilne açılan kapılar, şirin şeker hayaller nerededirler" diye çok düşünür Bahtiyar Vahabza­ de; Dünyanın zorluklarını çetinliklerini, müşkülatını, agrısını acısını tattıktan sonra "vaktiyle iki kelime sözle açılan o kapıların niçin yüztine kapandıgını, " niye "kapılar arkasında kaldı­ gını" düşünür. Masallardaki hayali dünya ile gerçek hayatın çarpışenasından dogan acılarını yine "çocuklukta işlttigi masallara" sıgınarak unutmaya çalışır. Çünkü masallarda kahrama­ nın başına bin türlü bela gelse de çok karışık maceralar içinde çırpınsa da bu hayallerin so­ nu hep "hoşbahtlık"la baglanır. 66 MasaUardaki hayır şerre; hakikat yalana. düz egriye üstün gelir ama hayatta böyle de­ gildir. Masal dinleyenin fikri, hayali, ufku genişler, yücelir; hayalden hakikate yol açılır. Ma­ sallardaki "kanatlı hayaller" gerçek dünyadan başka, bizim göremedigimiz "ayrı bir dünya, sırlı ve sihirli bir alem"in varlıgını düşündürür. işte Bahtiyar Vahabzade'nin merak ettigi, bu alemdir. Onu şiir yazmaya yönelten, "dahili guwelerden"dir bu sır. 67 e) Cin. Şeytan Düşüncesi; Cinler, şeytanlar Bahtiyar Vahabzade'nin fikrine, anasının an­ lattıgı masallarla girmiştir. Birçok defa dinledigi. dinlerken tüyleri diken diken olup, içininse yandıgı68 yahut agladıgı vaki olunca babası onun bu haline dayanamaz. Onu teskin etmek, korkusunu dagıtmak için cin ve şeytanın olmadıgını söylese de babası, bu onun "hayallerini dagıtır. başka bir dünyanın varlıgına inancını zedelerdi." Çünkü bu inanç ona, hayalinde mu­ cizeli halleri canlandırma imkanı verir.69

O

Komşu Çocugu Enverln Ölümü: Komşu çocugu Enver'in çardaktan kendini asması ve

intehann sebebinin de onun burjuva çocugu denilerek mektebe alınmamasıdır. Bahtiyar Va­ habzade o zamanlar henüz 8- 9 yaşlarında bir çocuk olsa da, bu hadiseyi çok düşünmüş, olanlara da üzülmüştür. Bu günahsız gencin varlıklı bir babası olması dolayısıyla mektep ka­

pılan yüzüne kapanmıştır. Ve kimse de o balaya yardım eli uzatmamıştır. 70

. . Bes sonra dünyanın �rltinl·boş.Wlu, lstlsJni-soyugunu, agnsmı·ocısını dadandnn !rOnra vaktile iki kelme sözle açılan o gapılar niye UzUme bllıg:l.ındı? Niye gapalar dahnckı �ldım? 'Meşin Gapılllr" şe'rini yCJzdım ve heglgeli dile getiren bu şe'rin uzun müddei az.ahını çekınell oldum? Hemin se'rtmln ncşr oloodtıgu 1(akler·Budaglar' klhlbım ya· sag olundu. kltaphanalardan göH.IT\lldü . Onda dedim. ilahi. biz bu dUnyaYil czab ve mehrumlyyel çekmek üçün· mu geldik? Bu su.allar etrafında dllşünende de yegane te.se..l.li ve sıgımı:g yerim yene uşaglıgda eşildiylm nnQılli'ır olardı ... " Ş.G.G.Y. s. 234 67 "llşagiıı!ımdan bu güne geder hemlşe mene sirr olan bu dünya borcde düşünmüşenı. indi de düşünürem. Bu dU· ştince. bu hcyal. ldrakmıula izler açır, bizi meçhullar dünyclSlrı.a aparır... . Var olsun bizim me'lum.Jardan meçhul· lara. rei:J.J dünyadan efs..:ınevi dünyalrıı ra uçuran ..Nedir?" sualından doQan düşünce golumdan tulup meni idrak pil­ lelerl ile galdırmış, hemin sual sonralar mlsra.lara çevrllmiştlr." Ş.G.G.Y. s. 23<1-235 68 '"Anam mene danıŞilrdı ki. alasının aı ılhısı vamuş. Bir gUn gar�ı ala.sına deyip ki. seherler onun köhlen atının yalmanı w guyrugu hörtlklli. özll ise lcr içinde olur. Bu sözden ala fikre getmlş. ertesi 9lln �lunun sözünU ıcsdlg cımJş ve demJş ki, lıu cl nlerln işidir. Cinler her gece helvell geJlb allan tövleden çıkanr, yı!ılmanını ve guyru�unu hörüb �pırLınnış. Anam nag�a benzer bu ehvalab damşarlum defelcrle e.şUdiyim cin söhbeUnden ıUklerim biz-biz olar. içimden, lılr göynerli keçer, fl41ayardım. Bu suh 9öynertJnln ne .oldı.J!1unu ve meni niye aglattıQın ı deye bil­ merem. Amma onu blllrem ki içimden keçen bu glzllU de bize me1um olmayan slrfl bir dünyanın m&.lcudlugunu bildlrer ve bu mene h0$ geJcrcU. Gorhdugwna göre alllım Lse derhal - Av bala, ne cin. ne şeytan? ,dcylb anamı danlamaga başlardı."

66

Ş.G.G.Y. 235 69 "Sonra anam de.yerdi ki. clnler1n geceler adan mlnlb yonmınıası üı;ün yalmanllı.nna lync sancarlamuş. Demek clıı·

ler iyneden gorhurmll$? Niye metız lynedcn? Cinlerin demJrlc höc olması barede nagıllarda ve rewıyctlerde çoh ehvalalJar var. Geceler haınamdıl ses kuyunu, çalıb-ç.tıgınnasını def etmek üçün yere nuh çahı.lması elece de gün tutulanda mis döymek v.s. Ş.G.G.Y. s. 235-236 70 a.c. s. 236·237

14


g) Firengiz'in Bıçaklanması: Dedesinin ikinci eşi Hanım'ın birinci evliliginden olma kızı Fi­ rengiz'i, mahallesinden "garadovay Ehmed" adlı kişinin amansız oglıı Nureddin severmiş. Nu­ reddin aşkına karşılık bulamayınca Firengiz'i dü!Jününden bir kaç gün ewel bıçaklar. Bu ha­ disenin şahidi olan 8-9 yaşlanndaki Bahtiyar Vahabzade kanı görünce bayılır . Firengiz has­ taneye kaldırılır, Nureddin tutuklanır ama bir hafta da salıverilir. işte o zaman. küçük bir ço­ cuk oldu!Ju halde Bahtiyar Vahabzlıde "'rüşvet" gücünü anlar; para ka nın üstünü örtmüştür. 7 1 h) Bir Akrabasının Başına Gelenler; "Bey neslinden Eli adlı çok temiz. namuslu bir akra­ balan", tanm işletmesinde yönetici olarak çalışmaktadır. Bu kişi her kuruşun üsıline titrer. hiç kimseyi hiyanet de ettirmezdi. Onun bu billur lemizligine herkes hayret edermiş. "'Gözü lok, nefsi özünde oldu!Ju için herkes ona aptal gözüyle bakar, aleyhinde çalışırmış." Sonun­ da onu işinden kovdurmuşlar. Eli kişi de ne yaptıysa bu sona çare bulamamıştır. Bahtiyar Vahabziıde Eli kişinin başına gelen hallerden müteessir olur ve

"En

büyük hak­

sızdır hakkı arayan" mısralanyla biten şiirini yazar. 72

2- Çocukluk Günlerine Heves Çocukluk dönemi insan ömrünün en tatlı, en şirin zamanıdır. insan sonraki yıllarda ye niden bu tatlı zamana dönmek ister.

"Odur bah ... heyetde gopub velvele, Uşaglar oynaşır, dırmaşır dama. Men de onlar ile tutub elele Gaçmag isteyirem uşaglı!Jıma. •'13 Çocuklar gibi koşsun. saklambaç oynasın, gizlensin. "gocalık" onu hiç bulamasın ister "A!Jaçtan ah, ilk hayalleri. riyasız renksiz boyasız dü!Jünleri, ocakta pişen pilavı. tandır ekme­ !Jini, semaver çayını. lavaş dürmesini. yürekten gelen sözü sohbeti" arar. 74 Çocuklu!Junda oynadıgı "çelik-çomak'ını, derdini dinleyen anasını bacısını. Şeki'de Mar­ hal deresini, tahtalı, dolaplı, sandıklı evlerini, dinledi!Ji şirin masalları ve masal kahramanla­ rının geri dönmesini ister:

"Oynamagdan yorulanda Mustabey ba!Jlarında Tek başıma men enerdim derelere, Günün isti ça!Jlarında, Çoh severdim derelerin El çatmayan, Ün yetmeyen, Gün düşmeyen gıişesini." 7 1 Ş.G.G.Y. S . 248-249 72 Bu o zaman idi ki. men artıg hızım cemiyyeue h;ıggın. heglgelin olmamasını anlamlŞ ve onu clkıaranlan agıkLın seyrek hesap eımeye boşianuıdım. Ama 8·9 yaşında men hele duza gedlr. Eli kl�l klml haggın vorbgına inanır­ dım. Ş.G.G.Y. s. 249-250 73 P.D. s. 150 74 A.S.S. S. 77

15


Çocuklugurıda hayran oldugu çeşit ÇE!!;it, renk renk manzaralan özler. Bu hasret gönlün­ de çukurlar, dereler açmıştır; yüzyıllann seli suyu gelse de onun gönlündeki çukurları derele­ ri dolduramaz.75 Çünkü çocukluk "ilk sevgi, ilk görüş, ilk yemin, ilk ant"tır. Bu çagda insan ne kanseri ne de spazmı düşünür:76

Yazım öz derdimin nüshesini men: Bi� seher şefegi, bir gom yasemen. /ık seugim, ilk görüş, ilk gesem, ilk and. Guşa daş attı9ım gara9aç sapand Herçengden infarkdan hebersizllyim, Da9larda çaldı9ım o gar91 neyim. 7 7 Çocuklugunda, kış aylarını baharı bekleyerek geçirirmiş Bahtiyar Vahabzade. Bin has­ reUe yollanna göz diktigi baharın kendi gibi şen oldugunu söyler. Baharla kendisini "hem­ yaş" gören Bahtiyar Vahabzade öyle bir yaşa gelir ki onun gelişinin de gidişinin de !arkına varmaz. 78 Halbuki çocuklukta, her gün bir yaş daha büyümek ister. Aylar mevsimler çabuk geçsin ister. Bir zaman da görür ki otuz yaşına gelmiş, yıllar saçlanna "kır" bırakarak geç­ miş.7 9 Çocuklugunda her gün evlerinde meclis kurulup dogum günü kutlansın ister, o günler Bahtiyar Vahabzlıde'nin bayramı olur. Ona hediye edilen oyuncakları koşup gösterir arka­ daşlarına. Ama "ad gününün" her zaman "şen gün" olmadıgını, yaş ilerledikçe, insan degiştikçe, "ad günü'', "gam günü'' olmaya başlayınca anlar:SO

Men on beş yaşımda, iyirmi yaşında Ele bilirdim ki, gırh gocalıgdır, Elliye çatıram, ancag başımda, Uşaglıg heuesi hele galıbdır. Hirs ede bilmirem, yaşımı ney/im Ürek o ürektir, heues o heues . . .

Go h arana düşür, gah da9a meylim, Nedir könlümdeki bu duygular bes?fl l 3- Baku'ya Göç ve Mektep Hayatı: Vahabzlıde'nin ailesine yani karde!jlerine veya amcalarına, Muzduroglu Jsmaytlov adlı şahsın, şahsi kini dolayısıyla musallat olması ve onların "oy verme hakkını" ellerinden alma75 "Geriye gayıt.sm çJIJng agacım.

Oinles.in derdimi tiz anam bacım, Marhal derf!Slnde Jlk ayog lzfm,

Tahçalı, bch�alr komomız bızrm

Şfrln naf1ıllaro !namım gelsin. Gelsin sımurg gu�un leley/ ge/sln. Metık Melıemmedln bıteyl gelsin. "

76 77 78 79 80 81 16

•.•. s. 33-34 •.•. s. 22 M.Ş. s. 7&-77

A.G. '· 52

M.Ş. s. 64-65 P.D. s. 14 9

N.H. s. 23


sı dolayısıyla Şeki yaşanacak bir yer olmaktan çıkar. Çünkü oy verme hakkından mahrum olmak vatandaşlık haklanndan mahrum olmak demektir. Hal böyle olunca kardeşlerin üçü de birbiri ardınca BakQ'ya göçer. Sadece "Şireli" BakO'de kalır. 82 Mahmud Aga da kendinden önce giden kardeşlerinin ısrarıyla. Gülzar Ananın da arzu­ suyla BakO'ye göçe karar verir ve nihayet 1 934 yılında, bu iş gerçekleşir. 83 Henüz dokuz ya­ şındaki Bahtiyar Vahabzade hayalinde canlandırdıgı Bakü'yle tanış olur. Büyüklerin sohbe · tinden hayalini canlandırdıgı şehri tam hayallerindeki gibi bulur. 8'1

Bakü'ye göçtükten sonra, uzun müddet bu şehre alışamaz, ısınamazlar85 . ama artık ha­

yatın kalan l<ısmı burada şekillenecektir. Bahtiyar Vahabzade'nin Mektep Yolları; Mektebe gardaşı lsfendiyar'a heves ederek erken yaşta başlayan86 Bahtiyar Vahabziı­ de'nln daha birçok yıl sürecek mektep hayatı, sanatının bir döneminde yazdıgı şiirleri­ ne de çokça konu teşkil etmiştir. 87

Ugurlar. . . bu yola min·min ugurlar! Ce/osız bir yolun sefası nedir? Bil ki, bütün yollar, bütün çıgır/ar, Mekteb yollarından ayrılıb gedir.88 Bir "ana", bir "şuurlar çıragı" bir "pak emeller ocagı" olarak nitelendirdigi mekteblerdeki egitimi, Bahtiyar Vahabzade'nin 1 934 yılından sonra BakQ'de devam eder. Ailesinin Bakü'ye göçtügü bu

yıl

aslında 4. sınıfa gitmesi gerekirken 3. sınıftan başlamak zorunda kalan Va­

habzade bu durumu şöyle anlatır: "Ben 4. sınıfa gitmeli idim. Lakin 4. sınıfla okumayı beceremedim. Çünkü Rus dilinin tedrisi rayonlarda 4. sınıfta, Baku mekteblerinde ise 3. sınıfta başlanırdı. Rus dilini katiwen bilmedigime göre yeniden 3. sınıfta okumam gerekti."89 82 $.G G.Y. s. 251 83 "Nehayel, 1934. ilde biz de Bokı'ya köçtUk. Bu köç lndlkl kimi yadı.oo.ı.d r. Ye.tog.> ged.,.kl 80 km yolu arabo Ue sulka.ya gektlk. Şekinin 35 kilometrliyindeki suçma (suçivini) kendinde nh$am ü:sti.J bizi y.:tgış tutdu_ Gecenı kcnddekJ kinvansarayda gaklıg. Ertesi gün seher tel.de n yola düzelib ahŞı"Jmüstü Yevlaga çatdıg. Biz &kı'ya koçenden sonra Şlreli emim de Sekfnln aşagı nıahaUesindc ev alır \le beleUkle. babam son bıP · şlk gııı Firuze ve Hanım ana Oe orada galır " Ş.G.G.Y. s. 246 84 ''Men bUyUklçrin söhbelinden Bakı"nın obrazmı hayalnnda yaralm&$bm: O ıerele bu ıerefe g.ilçışan gımuzı renglı lramvzı.ylırıır, kOçelerde tUstlllenen gır gtll.anlan, onhmn alıında yatan UzD gözü gapgara 'clganJar' vcu. Heyahmda Bakını nece canlandınnışdımsa. clece de gördüm. HUsusUe ımmvay gören kimi 18nıcbm. · S.G.G Y. s. 237 85 "Balclya köçenden sonra UZWl müddet bu gerlbe şehere lstne bUmedlk. Evlerin darru mene geıibe gellrdl. Kiremeı­ slz evk!re bahdıgca mene ele gellrdl ki. onLonn Dslll yandıgından belece düzlenlb. Ahı. men evlerin üstüne Vi'Slı görmemiştim.'" Ş.G.G.Y. s. 253 86 "Gardaşım lsfımdlyar menden 4 yaş böyU:k idi. O ,ıutıg mektebe gedirdi. 7 Y3$ım tamam olmamış men de onun hevesine mekıebe geldlm. (0 zaman uşaglan meklebe 8 yaıırıdo g�lllmdUer.)" $.G.G.Y. s. 260 87 "Mekteb Yollan" B. s. 36, �llbıı Kllabı" M.Ş. s. 257·258. "A� Canlar", B. s. 24·26. "Guıgaşen Mektebi" M.$ s. 266, "Meklebden Aynlarıdo". B. s. 27. 'Tuır1lll0nun" D.S. s. 22-24. "Ayrılık". A.G. s. 41. "Birinci Zeng" M.S. s. 267, "Aynosı Bol Daşı Az". B.Ü.D.F. s. 148. B.B.G. s. 1 1 6.106.107.108. 1 1 2. 1 1 4 . 1 15. A.D.F. s. 143. S.E.2.C. s. 42.43. 88 M.Ş. s. 268 89 S.G.G.Y. s. 260

17


Böylece Şeki'den Bakü'ye gelmenin sonucunda Bahtiyar Vahabziıde'nin mekteb hayatın­ da birçok uyumsuzluklar çıkar. Önce 4. sınıfta başlamış tahsile fakat, Bakü şartlanna, muhi­ tine uyuşamamak, sınıf arkadaşlarıyla arasındaki dil, şive farklılıkları dolayısıyla alay edilmek,

g

eziyet ve tahkir. .. Dövmedi i halde arkadaşı ldris'i dövdü diye suçlanmak -bu haksızlık onu ömrü boyu yandınp yakmıştır.-. . . Edebiyat dersinde bildigi halde soruya cevap verecek ce· saretini kaybetmiş olması, bu arada cevabı ondan duyan arkadaşının hem aferini, hem de beşi alması; Şeki ve Bakü muallimlerinin talepleri seviyyesinden dogan fark; Bu seviye farkı da eklenince Bahtiyar Vahabziıde tamarniyle tek kalmıştır. Ona yol gösterip destek olacak bir muallimi de olmamış. Bunlara bir de "Rus dili" bilmemesi eklendiginden 4. sınıfla kalmış­

mektebe" da ona yardımı çok olur. Artık, o güzel okur, muhitiyle anlaşır, yeni mektebinde matematiQe dayanan ilmlerden 4, başka fenlerden 5 gibi notlar almaya tır. Anasına yalvararak mektebini degiştirmiş, "Oktyabr rayonundaki 21 numaralı başlamıştır. Sınıf tekrannın

başlar.'Xl

Uşaglıg günlerim düşür yadıma Mektebe aparır meni bu yollar O göze/ günlerde her kiçik anın Seuinçlerle dolu bir alemi uar/9 1

"Ömrü boyu gittigi yolların en şerellisi"92 saydıgı mekteb yollarının ikinci safhası olan

orta ögretimdeki vaziyeti de diger talebelerden daha iyidir. Yalnızca riyaziyyattan kötü not· lar alır. Bunun için de bir yalan uydurur o zamanki öQrenci psikolojisiyle. Güya ögretmeni onunla ugraşmaktadır. Kendi uydurdugu yalana kendi de inanan Bahtiyar Vahabzade ken­ disiyle sonradan aynca ilgilenip ona ilave ders veren bu hocasından ·öldügü halde- hala çok utanır.93 1942 ytlında orta mektebi bitiren94 Bahtiyar Vahabziıde anasının istegi üzerine hekim olmak için Tıp Enstitüsünün "Müalice Fakültesi"ne müracaat eder.

iki ay fakülteye devam et·

se de kemiklerin adlannı ezberleyemez. Bir gün bu lenden ders veren hocası Balakişiyev ona der ki: "-Bala, senden hekim çıkmaz. Vahtında başının çaresini kıl." Bunun üzerine ailesinden habersiz üniversitenin filologiye fakültesine müracaat eder. Burada okudugunu ancak

l 943'ün ocak ayında ailesine söyler. Bir oldu bittiyle karşıkarşıya kalan anası itiraz ede· mez.95 1947 yılında üniversiteyi bitirir. Aynı yıl yüksek lisansa kabul olunur. 1951 yılında "Sa· med Vurgun'un Lirikası" mevzuunda yaptıgı incelemeyle namzetlik derecesini alır. 1 964'te de "Samed Vurgun'un Yaralıctlık Yolu" mevzusuyla doktorluk tezini hazırlar, müdalaasını ve· rir. 1950 ytlında Azerbaycan Devlet Üniversitesinde (şimdiki Bakü Üniversitesinde) muallim doçent olmuştur.96 90 Ş.G.G.Y. s. 253-254 91 B. s. 36 92 a.e. s. 37 93 "...Ele bıtırem ki , zelf ıe'rierfm de menim hoçnnso da uydurdugum yııl;ınl<lrdır. ... " D.G.I. s. 236 94 Ş.G.G.Y, s. 2 60 256 s. •.•. 5 9 % a.c. s. 261

18


D· Gençlik, Akıllılık Dönemi: Büyümek aşkıyla çocuklugunda günde yüz defa boyunu ölçen. küçüklü!lünden şikayeı edip, büyüklere gıptayla bakan, babasının en küçük harekelini bile büyük bir hevesle laklid eden, yüzünün ne zaman lüylenecegini merak ederek günde on defa aynaya bakan Bahtı· yar Vahabzade yaşını söylemekten de utanır. Kendinden büyükleri hoşbaht sayar. 97 O. Şe­ ki'den BakO'ye geldigi tarihi (1934) "akıllılık" döneminin başlangıcı sayar:

Çıhdı ahı/lılıiJım, o euden çöle, Amma uşaglıı;ıım yuharı başdo indi melJ hesretem ata yurduma Odu yürektedir, buharı başda. 98 O, "piyade geçtigi" ömür yollarında yardımı ayaklarından ummuş: kalbinin ateşiyle dışa­ rının sogugunu. ayazını, karını ömrünün ilk çaglannda erilmiş99 gençliginde de "delikanlı­ Jık"tan olsa gerek "dünya benimkidir" diyerek. bütün dünyayı kendine hayran etmek ister Fakat dünyayı adım adım gezdikçe kendi hayran olur _ ! oo Arzuların sırtında kanatlanan gençligiyle tılsımlı yollardan inalla geçerek büyür. Büyür ama çocuklugunun hayaller alemini süsleyen masallara inanmaz bu zamanlarda. dolayısıyla "özü büyUk, hayali küçük" olur. 1 0 1, Gençken dünyayı dış iılemi ıanıyan Bahtiyar Vahabzade yaş geçtikçe manelii yönünü, dünyanın iç iilemini de tanıyacak ve o zamana kadar ö!jren­ diklerini "çerez" olarak niielendirecektir. 102 Gençligin bir zaafı da "her şeyi ben bilirim" hükmünde kendini bulur. insanın gençligin­ de iyiyi kötüyü iyi tesbil ettigini sanır. Yantldıgını söyleyen çıkarsa da bunu da aynı psikolo­ jik halle kabul etmez. Bu da gençligin "kat'ilik" hükmüdür. Bu. kendi söyledigini dognı zan­ nediş ve aksini kabul etmeyiş "hakikati inkar" şeklinde kendini bulur:

GençliiJimde bilmemezlik belôsından Vallah ele bilirdim, bu dünyayı bilirem men Onda hökm uererdim ki, Bu yahşıdır, bu yamandır Bu doı;ırudur. bu yalandır. CauanlıiJın hökmü geti Bu getl/ik çekiciyle Çoh danmışom hegigeti. 103 Onun da gençliginde )'anlışlar yaptıgı, hatalar işledigi olmuştur. Her insan tabiatıyla ha­ ta yapabilir ama her insan hatasının farkına varmaz, farkına varsa da itiraf etmez. Vahabza· de "sehvleri" üzerinde de çokça durmuş bir sanatçıdır. 104 O, özüyle sohbet eder. kendine kenardan bakar, kısacası vicdanının sesine kulak verir: 105 97 A.G. 5. 52 98 A.S.S. s. 35 99 P.D. 5. 68 100 · ··- 5, 63 101 "Şirin na�ıllora lnamm hanı?

inanı heyalfarlo goşa yo.şarnu�. inandım, tılsımlı gıııl almanı

Yeyen hemen saal cauanlaşarnıı.ş. . . "

A.S.S. s. 76 102 ö. S. s. 53 103 •.•. 5. 56 104 P.D. 5. 19. A.D.F. S. 51 105 "'Kendinden memnwı olmayış· her zaman endişeli olmak. "'1(1 rahal ebnemcl<". "'yanhş ahlan adımlan"' düşünüp kem

19


Elhezer eyledim her yanlışımdan Umdum ucalıgı düzgün-işimden Göynedim her defe yıhılanda men Deme her yanlışım mene ders imiş. 106 Önceleri anlayaınadıgı, idrak edemedigi bir çokşeyi olgunlaşbkça derinden derk eder, bilir.

Artık, geçmişte olup bitenlere yabancı bir insan gibi bakıp gülecegi yaşlara gelir. 107 insanda mu­ habbet de heves de degişir, büyüklere degil de, küçüklere gıptayla bakılacak yaşlara yaklaşılır. 108 Bazı yaş basamaklanna vanşını Bahtiyar Vahabzfıde şiirlerinde şöyle söz konusu eder:

Ottuz yeddim tamam oldu, Bir çiçek de solub düşdü Bu gün ömrün çemeninden diyerek düşünmeye başlar. Saçlara ak düşer, kınşıklıklar yaşltlıgın bir nişanı olarak beli­ rir,

lakin yürek kocalmaz.

Düşünür, yaşadıgı her yılı, ferahlık da keder de var, arzular da var­

dır. Çünkü arzu, ümit yoludur ömür. Ömür yarı, yol yan arzular yarı . . . Ne kazandıgını dü­ şünür ve her geçen ytldan utanır. 109 Ömür yolu yanyı geçtikten sonra "ad gürtleri" çocuklugundaki gibi neşelendirmez onu. Bilakis, "fikirli, kederli" olur. Gençlik gelip gitmekte, hazan yapraklan oynaşmaktadır. Arbk "ad gürtleri", "şad gürtleri" degildir, "gam gürtleri"dir. 1 10 Telaşlanır, çünkü daha gerçekleşti­ remedigi çeşit çeşit arzulan hayalleri vardır, "görülmemiş ytlları", "dünyanın doyulmamış gü­

zellikleri" vardır. 1 1 ı Üstelik ömrün dolanbaçlı yollarında kendini aramaktadır:

Gırhı ötmüşem ... Yene Eglim-uca rütbede Üreyimse tefede Tanıya bilmemişem Men özümü hele de. . . Tanıyıram-ömrümde ilk defe gördüyümü Bezen birce sözünden Ancag özüm özümü Tanımıram hele men Bahar-gış, Seher-ahşam, Men anadan alalı Ömrümün do/aylarında Özümü ahtarıram. 1 12 dis.inl ·kınamak· yanlışları ·ıu�r elmck lıülün yarahdı�ımın başlıca konusu olmaktadır. Ben hiç bir vakit kendim­ den memnun kalmadım. ÇUnkıı kenardan kendime t�nkldçl nazarlarla bakıp kendlkusurlanmı görmeyi becennişim. BOyük Yunus Emre diyor ki, 'Bende bir ben de var, benden lçerl' bu çok bliy!lk fikirdir. Ben bir �lrimdc yazıyorum: 'Dünyada h�rkes ikidir insan gökle oy gibidir Görünmeyen tarafı var... Bahllyar Vahapz.lde'nln öz.el bir mektubundan (J.9. 1993) 106 Ô.S. 5. 53 107 P.D. 5. 23 108 A.G. 5. 52 109 l.Z. 5. 69-70-7 1 110 M.Ş. 5. 64 1 1 1 a.e. 5. 98 1 12 a.e. s. 102

20


Kırkbir yaşını yola saldıgında, Bahtiyar Vahabzade yıllan ömrünün kilometre taşlan ola­

rak görür. Bu menzile gelene kadar neler gördügünün muhasebesini yapar. Ömrün her ki­ lometre taşı onun gamla iç geçirmesine sebeb olur. ı 1 3 Bazan kırk yaşında oldugunu düşü· nünce kendini dedesinden babasından daha yaşlı da bulur. Çünkü o, dedesinin yaşadıgı bir

yılı bir ayda yaşar_ ! 14 Öyle bir zaman gelir ki, açılanlar solar, dolu boşalır, boş dolar, yaradıp kuran gençlik bi­ ter, geçmişten hatıralar söyleyen yaşlılık başlar: 1 1 5

Herden tÔküb önüme köhne şekillerlmi Men yadıma sa/ıram o öten il/erimi Bu şekiller, şekiller köhne hatire/erin mln negmeli sesidlr. 1 1 6

Yaşadıgı anların kiı.911 üstüne aksetmiş gölgeleri olan resimlere bakar kalır:

O şekilde gördüyürn

eli çiçekli oglansade ürekli aglan menemmi?. . Ah deyişir ahı insan dembedem. Dagrı.ısı.ı o, hem menem, Hem de ki men deyi/em. ll 7 Gençlikten uzaklaştıkça insan, dünyaya dört elle sarılır, yaş geçtikçe agaçlar gibi derine kök salmaya başlar. 1 1 8 Aklıyla her şeyi görür, karadan akı bakmadan seçer, ama baksa da yakını göremez, ancak uıagı görür. 1 1 9 Yaş geçtikçe bir çok insanda da oldı.ıgu gibi Bahtiyar Vahabziıde'nin de gözlerinde noksan görme baslar:

On addım uzagı görebilmirem, Düşmür göz/erimden daha çeşmeyim. Gızgın ehtlras/ar sönür demadem? Gençlik heueslnden nece düşmeyim. Maddeye yönelik görme eksikligi, beraberinde manaya yönelik derini görme. süsün pü­ sün içini görme yetenegi gelişir. 120 Zaman ile arzunun ebedi yanşında gözün nuru gibi kalbin koru da sörırneye başlar. Saç aganr, kınşıklıklar belirir, zaman yular elinde at koşturmaya başlar, 1 21 ve insan ömrü bahar­ dan payıza (sonbahara) girer, girer amma agzın tadı da kaçar:

1 13 M.Ş. s. 81 1 14 B.Ü.D.F. s. 74-75 1 1 5 A.S.S. s. 106 l 1 6 P.D. s. 147 117 •.•. s. 148 1 1 8 •.•. s. 149 il 9 A.S.S. s. 74 120 M.Ş. s. 51 121 A.D.F. s. 13

21


Gaçı r Yaman gaçır a!lzın lezzeti Elimiz, a!lzırnız aşa çatanda Tökülür önüne dünya ne'meti, Ömrümüz, günümüz başa çatondo. He/elik poyızdır... Üşüyürem men. Bu deli külekler·bes hordan esir? Ömrümden oyrılıb meni gehr eden. Menden üz dönderen bahardan esir. 122 Ömrün baharını. ş�n şakrak, kaygısız günlerini arasa da, günlerin de canlı her şey gibi bir gün öldügünün, bir daha da dirilmediginin farkındadır. Yaş geçer, beden de bir çok degişikllklere ugrar ama zaman "ruhumuza dokunamaz. " Yürege hergün yeni bir uçuş, yeni bir arzu dolar. insan yaşlandıkça yürek tazelenir. Arzular­ dır yüregi gençleştiren. imkanla arzular çatıştıgı zaman da ruh azap çeker, yaş barıştırır.1 23

Yolda bala/ardan dala kalanda. Neylesin bu yohuş, bu daş bilmirem. Ancog gözelliye heyron olanda, Özümü, oglumla hem-yaş bilirem. 1 24 Onu ruhen diri kılan, genç tutan hayalleri, arzulan oldugu kadar sanatkarlıgıdır da:

Behtiyor, düşünek biz derin derin. Heyallar möhteşem, arzular şirin. Esil senetkôrın, esil şairin Özü gocalsa da sözü gocalmır. 1 25 Bahtiyar Vahabzade, kederli anlarda, bu dünyadan kimlerin gelip geçtigini düşünür. Yaş ilerledikçe eskileri, çok eskileri düşünür, babası, dedesi sık sık rüyalarına girer. Artık uyku­ sunda da olsa onlarla "hem-yaşı" gibi konuşur. 1 26

E- Evlili!li, Çocukları, Torunları: Bahtiyar Vahabz1ıde. 1 950 yılında, anne ve babasının tavsiyesiyle eşi Dilare Hanımla ev· lenir. Eşi Dilara Hanım çocukları çok sewm, onların her nazını çekmeyi beceren, çok na­ muslu bir anne, bir Türk hanımıdır. ilk çocugu kızı GWzar 1952 yılında dogmuştur, ismini de o zaman hayatta olan annesi Gülzar Hanım koymuştur. ikinci evladı lsfendiyar GWzar'dan iki yıl sonra dünyaya gelmiş onun adına da Vahabzade, ll. Cihan Harbinde ölen kardeşinin adını vermiştir. Üçüncü ço­ cugu da erkek olan Bahtiyar Vahabzade ona da çok sevdigi vatanının adını vermiş, Azer de­ miştir. Üç çocugu da bugtin yetişkin insanlar olarak çeşitli mevkilerde görev yapmakta olan ai­ le sahibi kişilerdir: Kızı GWzar, matematik, bilgisayar mühendisidir. Oglu lsfendiyar şarkiyat­ çıdır, bu gün de Azerbaycan Cumhuriyeti KWtür Bakanı Yardımcısı olarak çalışmaktadır. Og­ lu Azer de Bakü'de savcı olarak görev yapmaktadır. 122 1 23 12q 125 126

22

P.O. s. 22

a.e. s. 23

1 50 D.5. s. 63 A.S.S. s. 75

a.e. s.


Vahabzade'nin üç çocugundan da torunu varır. Kızı Gülzar'dan Adile ( 1 98 1 ) ve Alagöı (1987) isimlerinde iki kız, Oglu lslendiyar'dan Bahtiyar (1 983) ve Lale ( 1 985) isimlerinde bir kız, bir erkek, diger oglu Aıer'den Mahmud Aga (1990) ve Dilara ( 1 993) isimlerinde bir er­

kek, bir kız olmak üzere toplam allı torunu vardır _ 127 Üniversitedeki görevinden emekliyle aynlan Bahtiyar Vahabzade halen milletvekili olarak çalışmalanna devam etmekle, her gün onlarca kişiyi kabul ederek şikayetlerini, yakınmalarını

dinleyip imkanlarının müsade ettigi ölçüde onlara yardımcı olmaya çalışmaktadır. Yaratıcılık hayatına devam etmekte olan sanatçının gerek kendi yazdıgı eserlerin gerekse kendi hakkın­ da yazılan eserlerin yayınıysa arka arkaya sürmektedir.

127 Kendi özel mekııbındon ... (14 .09. 1 995 ıorihll)

23


il. BAHTiYAR VAHAPzADE'NİN RUHi

PORTRESf ve FiKRİ YAPISI Kendisinin nasd ise öyle görülmesini isteyeni Bahtiyar VahabzMe, yalnız gözle görülen "ben"den degil gözle görülmeyen "ben"den tanınması gerektigini söyler. "ikilik" isimli şiirin­ de kendisini şöyle ilillatır:

G6zün/e gördüyün men ayrı mendir. Esi "men" gözüne görünmeyendir. Özüm de bezmişem öz ses-küyumden Düzünü ahtarsan, göründüyümden Ucayam, Bir fikrin dönmez guluyam Menim g6h sagımda, g6h da solumda Bir göze görünmez men uar-men oyam. 2 O, iç alemi, likir ve his dünyasıyla degerlendirilmesini ister. Bu tip degerlendirme için onu, "degişmez akide"sine ters düşmeyen mısra ve satırlarda aramak gerekir, içinde yaşadı­ gı rejim dolayısıyla söylemek zorunda kaldıgı şeylerde degil. Vahabzade'nin görünen "ben"i ile görünmeyen "ben"i bunlardadır.Aşagıdaki mısralar da bu hususta, bizi bilgilendirmekte­ dir:

Eger boylanmırsa sözüm özümden Boşga men eyleşip menim yerimde Bir nadan sözüne susuramsa men Demek gizlenmlşem men öz sebrlmde3

Bir tek "ben"in içinde birçok ''ben"in varlıgından söz açan Bahtiyar Vahabzade'nin4 ken­

diyle ilgili tanunlamalan çok çeşitlidir: "Do!!an bir seherin selamıyım", "Ben sadece ben de­ gilim, yok, herkesim'"; "Dünyadan gidenin günü hasreti; dünyaya gelenin inamıyun."5 Yo­ rulmaz, dirdenmek istemez çelik ve demirim.";6

"Yüzlerce pınann çeşmenin billur gözü­

yüm", Binlerce gecenin geç açdan gündüztiyüm." "Gördümün öz aynasıyım."7 . . . Onun ken­ dini tanımlamalan bu kadarla bitmez. işte degişik cepheleri ve degişik halleriyle ilgili kendini açıga wrmalar: O. "karardıkta yanan, ışık veren yüzüktür," "Gönül kitabının önsözti," "Ulu bir fikrin özü,"

"kalb ocagırun tütstistidür"8 "Arzusuyla daima çatha çatha olan bir ışıktır. "9 Çok defa dün-

1 Ô.5. s. 7 1 ı:ı.e. s. 57

2

3 4 5 6 7 8

o.y.

D.S. S. 131 A.S.S. s. 1 1 1 B.Ü.D.F. s. 28 P.D. s. 77 •.•. s. 74 A.D.F. s. 47 9

24


yayla -istedi\'llni alabilmek için- gö!'lüs gö!'lüse mllcadele edendir. ı o Yaşadıgı dünyadan da şi­ kayetçidir. 11 Bazan bu şikayet, kendi şahsına da çevrilir. ÖZ nefsi ile aklı yaka paça savaşır:

Men hardayam Öz nefsimle, öz eglimin Elbeyaha savaşında? Ya belke de bir günahsız mehebbetln göz yaşında Üreyimln agrısında Hislerimin harayında, çagrısında?l 2 Zaman zaman kendinden yakınan Bahtiyar Vahabzade, başkalarının hatalannı bagışlar.

anlayışla karşılar fakat kendisini asla. 13 Kendinden rahatlık duymaz, tıpkı "narahat" dünya­ mız gibi. Dinçllk ve rahatlık onun düşmanıdır. Bu yüzden ne görılü ne canı rahat eder 1 4 "Fır­ hnalar önünde öz semtini deglştiren yelken" olur; bazan da öz fikrini öz eliyle bogan bir ka­ til olur. IS

Yohlugdan da o vana Özüm oldum öz arzumun hedefi. Meni mene düşmen etdi Duyguların. fikirlerin mene gizli terefi. Ahır bezdim. yoruldum. Göze/ göze/ fikirle Elvan-elvan duygulara kör oldum Bu dünyanı men basiret gözlerimle Göre·göre kor oldum. Gaya üstde tek galmışdım, Tufan goptu, ini/dedim. ney o/dum. 16 Vahabzade'nin kendisi ile ilgili tanımlamalanndan biri ve belki de en önemlisi de şudur O, "öz köküne güvenen. öz yurdunun. topragının evladı"dır. Aynı zamanda "budak budak kollanyla atasından çok öz ça\'lının evllldıdır."1 7

A- Gaye Adamı, Ülkücü Şair Gayesiz yaşamak, yaşamak degildir. insanın yaradıhşanda da bir hikmet, bir sır vardır Bu hikmet, bu sır. insanın ruh dünyasında kendini bulacakhr veya insanın ruh dünyasını şe­ killendirecek, ona bir istikamet verecektir. Bahtiyar Vahabzade, insan ne için yaşamalı, hayatın manası nedir, yaşamaktaki maksat. gaye nedir, niçin çalışmalı, sorularını çokça düşünüp kala yormuştur: 10 11 12 13 14 15 16 17

A.0.F. s. 51 ô.S. s. 45 ·-·· ' 50 •.•. '· 47 P.D. s. 85 N.H. s . 18·19 •.•. s. 32 ô.S. s. 55-56

25


" . . . manen büyümeli, yükselmeli, insan arzulannın zirvesine yücelmelldir. Bu noktada in· san yaşamak amalin! yani gayesini bulur:

Ölümden gorhmayan de kimdir, de kim? Gayesiz yaşamak ondan gorhulu!. Peki gaye nedir? Kendi saadetim başkalarının gözyaşları ve felaketi ile temin etmek de gaye olabilir mi? Bunun da cevabını dahiler güzel vermiştir. Büyük Nizami, dünya nimetle· rinden ötürü insan karu döken Fatihler fatihi lskender'e Berde hükümdarı Nüşabe"nin dili ile ders verir. N

iiŞabe lskender'e haksızlık sofrası yemek yerini taş kaş teklif eder, lskender, 'Taş

kaş yiyilir mi. bu ne demektir?" deyince Nüşabe: "Faydasız, yaramaz böyle taş için bu kadar vuruşmak, çarpışmak niçin?" diye fatihlik amacının manasızlıgını, ona anlatır. " 1 8 Demek ki gaye, "başkalarının saadeti adına Vatanın, halkın ve umumen insanlıgın adına çalışmaktır." Bu büyük gaye içinde kişinin kendi menfaati de vardır. O, bunları düşünürken. aklına alim dostu Hudu Memmedov'un şu güzel mısraları gelir:

Bu gala bizim gala Hemişe bizim gala Gurmadım özüm galam Gurdum ki izim gala. işte insan da "Özünün degil, izinin kalması için çalışmalı"dır. insan duygularının "güzelli· gi, büyüklügü ve harikuladeligi" burada kendini bulur. insanın dünyada bıraktıgı "iz", "çıgır" onu ebediyyete götürecek tek yoldur. 1 9

Batan bir güneşin, solan yarpagın. Guruyan çeşmenin, sönen ocagın Derdini gemini gelbe salmayan, Birinin derdine ortag olmadan, Yaşamag ay ana, yaşamakmıdır? Heyat meger ancag kej-damagmıdır. "20 Hayatı "zevk u safa" için sevmek O'na göre degildir. Dolayısıyla her nefes alan, her çö· rek yiyen, çay içen sekiz saat çalışıp sekiz saat yatan yaşıyor saydmaz. "Yaşamag-neyinse Ligrunda çarpışmag neyinse eşgine alışıb yanmagdır." Güzellik bir şeye sahip olmakta degil, sahip olmak isteyenin uzaklıgında, elçatnıazlıgındadır. işte o "elçatılmaza" çatmak arzusu ha· yata mana kazandırır, hayatı güzelleştirir. 2 1 Vahabzade'nin hayatını da sanatını da �ekillen· diren kaynak budur. Onun şahsiyetinin temel taşlan da şiirlerinde birbirine eş veya yakın an­ lamlı olarak kuilandıgı "megsed, amal, egide, inam, meslek" kelimesiyle kendini gösterir.

Gayesiz, megsedsiz ömür sürmedim Verdim ezablara men öz gelbimi Derede tepede dolay görmedim Menim içimdeki dolaylar kimi . . . "22 insan "maksatsız" yaşıyorsa boş yere yaşıyor demektir. Yürek bir ''arzu" için çırpınmalı, insan o arzunun aşkıyla çarpışmalı. Yoksa, "emelsiz dilek" şirin bir uykudan başka bir şey de­ gildir. "Maksatsız hayat yelkensiz gemidir" ancak. 23 18 19 20 21 22 23

26

5.B. s. 272-273

•.•. s. 273

M.Ş. 5. 39 D.G.I. S. 262 A.D.F. s. 51 A.G. 5. 121-122


Yaşamak yonmogdır, yonosan gerek He'y otın me'nosı yalnız ondadır Şom eger yonmırso·yoşomır demek Onun do hoyotı·yonmogındodır. "'Eger yanmıyorsan ise yaşamıyorsun . . . Sönmüş mum gibi ölüsün1 Hayat yalnız mübare­ zede, her hangi bir şeyin aşkına alışıp yanmakta mazmunlaşır, mana kazanır. Bu fikri yunan filozoflarından beri bütün düşünen adamlar demiş. Lakin her biri öz müşahadesinden. öz

mübarezesinden, öz yangısından yola çıkarak . . . demişler. "24

Bahtiyar Vahabzade'nin "Açılan Seherlere Salam"da yer alan "Gaye" isimli şiirinden. onun, akidesini de gayesini de ögreniyoruz:

GAYE irademin ogosıyam, Egidemin kölesiyemEgidemln yolunda do ölesiyem. Neçln. nece yoşomogı o öyredib, Heyotımı me'no ile nokışlodı. Meni mene tonıtdırıb.· Meni böyük bir Vetene bogışlodı. Gaye ki uar, kimi üçün-heyot yolu. Kimi üçün·topmocodır. Bu dünyanı derk edençün Heyotdon do o, ucodır. Başım üste dalgalanan O boyrogın kölgesinde Ölüm bele hoşdur mene. Ömrüm, günüm gurbon ola Ölümü de heyot geder Mene göze/ gösterene. 25 Hayata mana kazandıran. insanı insan yapan26 Vahabzade'yi kendine köle eden. yolun­ da ölümü göze aldıran, hayalı da ölümü de güzelleştiren akidesinin kaynagında '"vatan. mil­ let, bayrak" gibi mukaddesler vardır. Onun içindir ki "meslek yolunda dökülen kanlar kan de­

gil tan yerinin şalaklarıdır. " 27 Feryat ile ah onun sırdaşı olmamalı; ömrü boranda karda geç·

se ne çıkar; o, elinde silah ile meslegi yolunda vuruşmalarda veya vakur agaçlar gibi ayak üs­

tü yahut da elinde kalem. masa başında ölmek ister. Çünkü "meslegi. iimiili. akidesi"' olan "korkmazdır, kudretlidir, cüretlidir; eger yoksa bir meslegi, işte o kişi "'korkar, yaltaklanır ve varlıgını bir 'sagol'a satar." Kendisini "mukaddes bir akidenin"' insanı sayan kişinin özellikleri bunlarla da kalmaz O . meslegi yolunda her zahmete katlanır, hatta, bundan zevk d e alır. "'Fedakardır, işgüzardır"'. Böylece yüce bir ülküye baş koymayansa kendi işinden bile acizdir. Bıkkınlık ve tembellik içindedir. Ülkücünün ise sevgisi de bellidir, nefreti de. O. yüce hedefe dogru yürürken, ken· 24 25 26 27

O.G.I. s. 262 A.S.S. s. 5 S.E.2.C. s. 21-22 •.•. s. 51

27


dine ve mukaddeslerine kim düşmansa onu tanır; nefreti de ona yöneliktir. "Meslegi olma­ yanın hisletl de olmaz. " 29

Gan bahası, can bahası yıgdıgın Serueı olar sene dövleı olammaz Bir megsedle bir hedefe döymeyen Mln zerbeden bir keramet alammaz. 30 1- Bahtiyar Vahabzide'nin Akidesinin Sınırlan Mesleksiz, insanı yelkensiz gemiye benzeten Bahtiyar VahabzAde, "Mukııddes akide, bü­

yük meslek" sahibi olanlann ömrünün fırtınalarla geçtigini söyler.3 1 Onun bu sözleri mesnet­ siz dealldir tabii ki. Çünkü,

o,

birçok gerçeklerin söylenemedigı, açıkça söylenmek bir yana

ima edildigi zaman bile insanlann aniden yok edildigi bir ülkede yaşamaktadır. O, insanın en yakın, en sevgili dostuyla dahi açıkça konuşamadıgı, eskaza konuşmuşsa bile ihbar edilece­ gi korkusuyla, uykusuz bir gecede götürülebileceginin düşüncesiyle tir tir titredigi "memleket boyunda bir hapishanede"; Yalanın ögündügü, hakikatin yüreklerde agladıgı; yüreklerden di­ le gelince de yolda yetmiş defa takla attıgı bir ülkede yaşamaktatır. Binlerce günahsızın suçlu görülüp vatanından sürüldügü, bir insanın digerini alçaltarak kendini yücelttigi ülkede sanatçı olup da millelsever, azatlık aşıgı bir şair olup da dilini tut­ mak ne zordur!? Hakikatleri dile getirip sonra da bunlan köşe bucak saklamak, alışıp yana­ rak yazılan bu şiirleri o "kan içenin" eline geçmemesi için, kendi elleriyle yakmak. 32 Bunun o kişiye verecegi ıztırap çok büyük olmalı. . . Vahabzade'nin yanan şiirlerine baktıkça içinden geçirdikleri şöyle:

Yanır hagsızlıga garşı yükselen Egidem, meslekim, heyirlm-şerim; Yanır rezaleıle döş-döşe gelen Gorhmaz setirlerim, kişi sözlerim. Yanan onun. şikayetleri, memnuniyetsizlikleri, zamaneye isyanları, hoş niyetleri, arzula­ rıdır. Yanan, bu dünyadaki ayak izleri, arzulann çıglıkları, hakiki dogru sözleri ve yanan yü­ reginin hıçkmklarıdır. Kalbinden süzülüp akan şiirleri, yanan duyguları ve düşünceleridir. Va­ habzade, o anda, kendini kendine düşman kesilmiş; kendi gerçeaini, hakikatini yakan bir "katil" gibi görür:33

Yanır hedefini düzgün belleyen Açıg mehebbetim, açıg nifretim. Yanır ohucuya heglget deyen Riyasız, boyasız sözüm söhbetim. Dünyadan dünyaya gileyim yanır, Yanan şe'rlere üreyim yanır.34

29 S.E.2.C. s. 21 30 Ü.H.G. s. 91 31 M.$. s. 395 32 "iki Gorhu" Poeması N.H. s. 161-184 33 •.e. s. 170, 171. 172. 34 Bahtlyor VahopzMc yakolıırup zlndnnlora alılııcııgı korkusunu yaşadıgı

bir gece. birçok şllrlnl de yokmoyo kıyamamış. geJcceııı dllş!lnerek anasının proıez ay.gına glzleımııur. Bugün, bu şiirleri okuyuculonno "Nog�· Heyoı" (1991) kltob�; Ümide Heykel Goyun" (1993) eserlndekl "Sondıkıon Sesler" bölUmOyle uloşlınnıı bulwı· maktadır. N.H.

28

s.

17 2


Onun akidesi her zaman büyük harfle yazdıgı "Vatan"; "tanrı. hag" olarak ıaril ettigi

"azatlık"tır; 35 "el, halk sevgisi"dir:

"Vatan sevgisi insana meslek. llmlll getirir. Meslek ise yürege cesaret, kollara kuwe t , gözlere ışık verir. "36 Onun içindir k i meslegi isteyen ö z canından geçmeli, ö z canını isteyen de vicdanından geçmeli olur. 37 Vahabzllde gibiler, bir gün öz elleriyle bal içerler, öbür gün zehir. Onlar hayal yolların­ dan ayaklarıyla degil, akideleriyle geçerler. 38 "Maksat" şirindir ama, menzil uzaktır. yol do· !aşık, ömürse kısadır. 39 Tabiatta her şey degişir. insanın dış görünüşü de yıldan yıla degişir. alem elbisesini, kara toprak rengini degişir. Faka! "meslek, akide" degişmez 40 O. bir şiirin· de kendini şöyle anlatır:

Men insanam, Min arzum uar. min kamım uar. Ancak birce lnanım uar. Bu dünyaya getirse de anam meni, Yaradıbdır inam meni! Men inamın öuladıyam, Onunkidür ömrüm-günüm. O kampasdır Egrebin ucundadır yolum, yönüm! Çatallı olmayan bu tek yönlü inanç yolunda açtlmayan kapılan açası4 l olan Bahtiyar Va· habzade yaşadıgı siyasi abnosler içinde zaman zaman "korku"yu zaman zaman "cesareti" ta­ dar; takip de edilir; çarmıha da çekilir. 42 Öz yolu, öz emeli,

düz emeli yolunda cesaretlendi­

ginde "rahatlık gider" korku hükmelmeye başladıgında "küçülme" hissiyle43 derde kalır. Onun payına bu dünyada "bir meslek. bir runiıl" düşmlişlür.44 Dünya ne kadar dönse. lırlansa da, karşısına şer de hayır da çıksa; hatta lelegin çarkı tersine dönmeye de başlasa, Bahtiyar Vahabzade, akidesini hiçbir.;eye degişmez:

35 "Men öz nmıhgınma t.ann dedim. hngg dedim Bir hr.lune. bir fermana men b4$1mı eymedlm Amma vahım dalınca Ömrüm boyu gul klml nece sOrilnmüşem men Golumdakl Sclalln guluruı dönmüşem nwm .

A.D.F s . 1 4 5. B. s. 279 l.Z. S, 204 M.Ş. s. 96 P.D. s. 123, Ô.5. s. 18 l.Z. s. 1 6 A.5.5. s . 4 6 "O gUnden menim ag.r günlerim ba$1andı. YaZ1lanrru meıbu4ıa ve radlo-televiziyaya burahmadılnr. Haggımda böhlan dolu megalelor çap ollJfldu. "Glllı.tan· ue ....u.ı ı haggınd.ı yazdıgım "Ana Dili" "O!lluına" ·ı....0n Dili" "Rlyokar" adlı şe'rlerlm ıengld hedefine çevrildi. Bu hndlseden bir geder ewel çap olunan "Kökler. Budaglar kllobım resmi surclle god.ıgıın edlldl. kllabhonalıırdıuı yıgıştınldı." Ş.G.G.Y. s. 331 43 D.5. 130 44 A.5.5. s. 104

36 37 38 39 40 41 42

29


Min·min iller bu dünya be/ece fır/ansa da Bir yııuanın bülbülü min budaga gonsa da Aylar, iller. /esil/er birbirini dansa da Deyişmezdir egidem çoh da dünya /ırlanır. 4 5 _ 2- "Akidem, Muhabbetim; Cevherim" Milletinin oglu Bahtiyar Vahabzade, kuwetini ana topraklan vatan topraı;!ından alır; yü­ rekle yaşadıgı gibi yürekle de ölecegi inancındadır. 4 6 Onun gücünün de saadetinin de kay· nagı vatanı ve millelidir.4 7 Yine de zaman zaman bu vatana. bu halka layık olamama endi­ şesi taşır.48 "Dünyada her bir kahramanlıı;ıın, fedakiırlıgın, her hünerin ve zaferin anası meslektir. akidedir. Meslek ve akide ise ilk önce Vatana baı;!lıdır. Samed Vurgun'un dediı;!i gibi: "Vatan­ sız, yurdsuz insanlar yaşar alemde mesleksiz." " . . . Sanatkar, sanatkiırlıı;!ından ewel vatandaştır. "Dahileri de diıhilik seviyesine yükselten bu histir."49 insan duygularının en yücesi, en mukaddesi vatan sevgisidir. insan vatanını sev­ mekle cemiyet karşısındaki borcunu bulur ve öder çeşiUi yollarla. Vatanını sever, ne için ya­ şadıgını. neyin namına çalıştıgını bilir. 50 işte Bahtiyar Vahabziıde. ne için yaşadıı;!ının, neyin namına çalıştıı;!ının şuurunda olan bir Vatan mecnunudur. O, ecdadının türbesi, kökümüz topraklan aynlmamak gerektigini söyler:51 "Özü ışık, sözü ışık. adı od Azerbaycan'ın mukaddes topraı;ıından boy attık, onun için bu dünyada 'meslekimiz, amlılımız' da odur."52 Bu meslek ve amal Bahtiyar Vahabzade'de üç degişik boyutta ele alınır. Biri Gülistan Mukavelesiyle (1813) Rusya ve lran arasında payla­ ştlıp ikiye bölünen Cenubi ve Şimali Azerbaycan'ın birleşmesidir. iki Azerbaycan'ın bir bütün olarak düşünülmesi Vahabzade"nin şiirlerinde sıkça karşımıza çıkar: Könlümüzde bir vahiddir, güneyimiz güzeyimiz, Veıen bizim namusumuz, biz Vetenik, Veten de Biz53 Bir milletin kendi fikri alınmadan vatanı ve insanları iki yere parçalanmış, birbirlerine hasret koyulmuş, agızlan yumrukla tıkanmıştır. "Azerbaycan'ın serhattındaki direkler topra· gın üstünden geçmez, iki yere parcalanmış halkın sinesinden geçer. 54 Gardaşı gardaştan ayı­ ran bu hal, halkının yüreı;ıinden geçenleri mısralaştıran Bahtiyar Vahabzade'de derin bir te­ essür uyandım:

Men güzeyli oldum. arzum güneyli, Ona çatammadım, çalıştım heyli. 55 4 5 A.D.F. s. 36 4 6 M.Ş. s. 23 4 7 A.D.F. S. 1 5 4 8 "Sevgin gözlerinde bizi büyütdli. Ôyllndün bizimle. ey halg. ey Veren' Hemişe gelblmden bir sual öıdü: Senin hOnnetine laylgemml menr· A.D.F. s. 15 49 S.B. s. 281-282 50 •.•. s. 279 51 Ü.H.G. s. 63 52 a.e. s. 71-72 53 •.•. s. 72 54 Ş.G.G.Y. s. 1 9 1 - 192 55 D.S. S. &4 30


Bu teessür, 1958 yılında hiçbir yerde yayınlaıtıramadıgı "Gülistan Poeması"nı ona yaz· dırır. Ve ardından şair için agır günler başlar. . . 56 Müslüman için Mekke'nin Medine'nin kudsiyeti, kıymeti ne ise Onun için de Bakü ve Tebriz aynı şekildedir:

Hem Tebriz, hem Bakı'dır Mekkem., Medinem menim. 57 Demek ki Vahabzlıde'nin akidesinde öncelikle bölünmüş parçalanmış Azerbaycan'ın bir­ leşmesi vardır. Daha sonra da geniş çaplı bir hedefi düşünür O. üı:ıuı Kagan Destanında. üı:ıuz Han'ın agzından ifade edilen "güneşin bayrak, gök kubbesinin çadır, bozkurt sesinin de savaş narası" olması fikrinden yola çıkan Bahtiyar Vahabziıde, akidesinin sesinin ne ka­ dar gür oldugunu açıklar. Ona uzaklan bakan bu arzu -şimdilik-, geçmişteki kudretimiz dü· şünülürse bugün niye gerçek olmasın?!

Egidemin gür sesini, Ganadlanmag hevesini Üreyimin negmesini Çok ötmüşem. ötesiyem. Men bilirem güdretimi; Özümü de ötesiyem "Güneş bayrag, göy/er çadır" Arzu mene genden bahır Nece olsa. evvel·ahır Men ona da yeteslyem Men bi/irem güdretimi: Öz·özümü ötesiyem.58 Dünyada hayır da şer de yanyanadır. lnsanlann fıtratını. cevherini bilmek için ölçü. me· henk taşı ise "meslek. amal" fikrinin bulunup bulunmamasıdır. insanın yol yoldaşı bunlar ol· malıdır. Çünkü insanın degeri bunlarla anlaş�ır. "Akide" insanın cevheridir, meslegi olan in· sansa mercidir, öz yolundan dönmez. Bunlardan mahrum olan insan "Sögüt agacı misali bir o tarafa bir bu tarafa egilir. amma bir hedefe vuramaz. 59 Demek ki. bir akidesi olan çizdigi yolda hedefi er geç vuracaktır. Milletlere de işte bu "milli akide" lazımdır. Bu milli akideden. milli şuurdan mahrum olan milletler kendi kudretlerine. güçlerine güvenemedikleri için rüz­ gara göre bir o yana. bir bu yana egilecektir. Bu �ilip bükülmeyi tasvip etmeyen Bahtiyar Vahabziıde:

Su içir şe'rim menim egide çeşmesinden, ilham alır, güç alır bir amalın sesinden. . . Şerefimdir b u meslek, Şöhretimdir bu iman, Ona şe'rim de gurban, Ona özüm de gurban! Menim sevincim bele üreyimde gizlenen derde, geme borçludur. . . 56 Ş.G.G.Y. s. 331 57 M.Ş. s. 90 58 A.S.S. s. 54 59 S.E. 2.C. s. W-21

31


Şe'rim, Şair/iyim de Meslekime borçludur Egideme borçlud�r. 60 şeklinde kendisi ve akidesi arasındaki o kopmaz ilişkiyi ortaya koyar. Çünkü ona göre "inanç, iman. aşk, akide" her vakit en agır silahlara galip gelebilir. Büton zaferlerin adı da "inanıdır, imandır. meslektir." Onun içindir ki, "hakkın askerleri kendini yenilmez sayar . " 61 Mehmet Akif Ersoy da istiklal Marşı'nda ''Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istikl�I"; "Benim iman dolu gögsüm gibi serhaddim var" derken aynı fikir ve hislerle gürlememiş miydi? Bahtiyar VahabzMe'de de kendi milletinin içine düştogo çıkmazları; memleketi Azerbay­ can'ın önce ikiye bölünmesini, sonra içlerine ermenilerin bilinçli olarak yerleştirildlgi "Kara­ bag" çıbanını çok düşünmüştür. Bu konulardaki tepkilerini şiir ve nesirleriyle dile getirerek milletin duygulanna tercüman olmuştur. Vatanının mecnunu şair, önce "Gülistan", sonra "Topraktan Pay Olmaz" ve daha birçok şiiri ile vatan topragının milletinin oldugunu erme­ nilere bagışlanamayacagını, ecdadının şeref ve şanının bu topraklarda yattıgını söyleyerek "kulluga, ahmak yerine konulmaga" baş kaldınnıştır . 62 Başıınız üstünde hemişe yumrug, Hala! adımızı demeye gorhdug. Damga da vurdular hele bu ada, Dandıg gorhumuzdan öz babamızı Kifayet degilmiş bu da cellada . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . _ 63 Milleti adına büyük düşünen, büyük idealleri olan bu milli şairi, Azerbaycan topraklannın Ruslar tarafından "ermeni dıgalara" peşkeş çekilmesinin verecegi azabı tasawur etmek zor­ dur. Yine de onun bu yürek agnlannı 20 Ocak hadiseleri üzerine yazdıgı "Şehiller"64 Po­ emasırıda, "Şenbe Gecesine Geden Yol" eserinde bulabiliriz. Bu iki eserden o kanlı gecede kaW güllesine kurban gidenleri ve o geceyi hazırlayan sebepleri ögrenebiliriz. Bu tahammülü zor olan faciayla "kocaman bir milletin beli yaman bükülmüş, tahkir edil­ . miş alçaltılmış"lır. 65 Bu milietin, bu yurdun oglu Bahtiyar Vahabzade "keşke o dehşetli ge­ ceden haberi olsaydı da onların önüne kendini siper etseydi; o kıztl kurşunlara gögsünü ger­ seydi" ister. 66 Aynı zamanda hem hakim, hem katil olan Rus hükümetine lanetler yag­ dırır. 67 C-

Milfi Kin, Milli Nefret:

Milletin yol göstericisi "milli akide" aynı zamanda bir muhabbet kayrıagıdır. Çünkü bu

60 B.Ü.D.F. s. 57 61 S.E. 2.C. s. 51 62 N.H. s. 42-4 4 63 •.•. s. 180

64 •.•. s. 1 85-229 65 •-• s. 21 1 66 o.e. S. 222

67

''Eger yeniden gunna

bundan ibıırelllrse. men buno le'net ohuyuram. Bir şair gınferlıAc gördOgo dehşellere nece

dözebUirdl? Ve bıma göre de men hemin gllnll:n ertesi Azerboycan Merkezi Komııe.slnln errafındo e'tlraz mitingine yıgllmış on mlnlerce hem Y�enlerlmln QOf'$1sınd� Kommtlnlst Partlyn.sı smılanndan çıht.ıgımı e'L?ın etdım:

$.G.G.Y.

32

S.

272


milli hedefin yönlendirip şekillendirdigi arzular vardır. Bu arzular milleti "yüce akide"ye çat· bracaktır. Fakat insanı bu yoldan alıkoymak isteyenler de daima olacaktır. işte bu akılda, bu çabada olanlarla, onlann çeşitli kumpaslanyla içiçe olan Azerbaycan'ın "halk şairi" Bahtiyar Vahabziıde, muhabbetine ulaşmasını engelleyenlere, engelleyeceklere karşı derin bir nefret· le doludur. insanı yücelten, büyüten bir nefret:

Nifretlm uca/dır, bövüdür meni, Ôzüm de hevranam öz güdretime Ni/retim dagıdıb seddi, bereni. Meni çatdıracag mehebbetime. 68 derken hissettigi bu nefretin gücüyle kendine güven duygusuyla hayalini kurdugu o sev· giliye ·akidesine· kavuşabilecegini anlatmaktadır.

"intikam hissi ve kin milli şuurun belirtisidir". 69 Bütün ömrü boyu "cigeriyle degil inanç·

lanyla nefes almış" olan Bahtiyar Vahabzade'nin kini. tankı lopu olup fakat adaleti. dognı sözü olmayan, güçle zorla insanları kendine köle etmeye çalışan Rus'adır.

Deme ki, dervavam, derindir tekim Vallah guruyorsan sen damla-damla. lnamdır egidem, gücüm, mesleklm, Gelebe menimdlr bu inamımlaf10 Milletin başına "pusu kuran", önce onu dininden, tarihinden uzaklaştınp. dilinden de eı·

meye çalışan, 7 1 nihayetinde vatanını da Ermeni'ye satmak isteyen Rus'adır onun kini nefre· ti.

O. "Nifretim" isimli

şiirinde de, denizin gazablı, hırslı sulannı görünce, aklına gelen kendi

nefretini anlatır. Kendisiyle "özüne sıgmayan Hazar"ı hemhal görür. O da, nefretinden do· layı Hazar gibi aşıp taşmaktadır:

Degişir gezeblm, fitretimi de Nifretlm dogulub mehebbetimden Geribe gelmesin, nifretimi de Mehebbetim geder istevlrem men. Arzular namine yaşavırıg biz, Nlfretim-mes/eklm. egidem menim �ugisiz ni/retsiz dalgasız sessiz Nevime gerekdir bu ô/em menim172 Asabiyet de Bahtiyar Vahabzade'nin şahsiyetinin bir yönünü oluşturur. Ona. asabi oldu·

gunu söyleyenler haklıdır. Fakat bu asabilik hali bir noksanlık şeklinde tecelli etmez. 73 O. taa

68 B.Ü.D.F. s. 30 69 Onım içindir ki Mehmel Emin YurdAlu.i bir yımsındn $0\.ie diyor: "Madem ld klnclsin demek ki pek kuwedlsln. Ôyle ise sen bu kinini keskin bir kılıç gibi için kullanııcaksıın. bu kinini de onun için kullan ... "

70

Ü.H.G. s. 47-48 71 a.e. s. 4 72 B.Ü.D.F. s. 29-30 73 P.D. s. 60

sakla

Cel4I Tarakçı. Konleranslar, Somsun

ve

bir kılıcı kimler

1987s. 167-168

33


çocukluk yıllanndan hayatın haksızlıklardan ibaret oldu9unu ögrenmiştlr. Yaşadı91 ilk haksız­ lık hadisesinden sonra kendi tabiriyle "eseb hesteliyine" tutulmuştur. 74

Çocuk yaşlannda kafasında yer eden "hak, haksızlık" kavramlanyla, Vahabzade büytiyUp kendine bir hedef seçtikten sonra, bu hedefe duydu9u muhabbete ve akidesine set çekerek onda nefret duygulan oluşturanlara karşı asabileşir:

Dünya ya gelmişim anlayanı, ganam. Anladın. üreyin od tutub yanar. Beli, esebiyem, çünki insanam. Menim nifretim uar, mehebbetim var.

Guzuya do beli, Gurdo da beli? Deyirsen, olmasın bohışım menim? Nogsanrm budursa eger. . . deme il Ancag nahışımdır yanlışım menim. 15

B· Hayata Bakış Tarzı Nece 'men' yoşoyır tek birce mende Öldüren de menem, ahı ölen de Su da özümdedir, od do özümde Dost do özümdedir, yad da özümde. Rehm de mendedir, zülm de mende Heyat da mendedir, ölüm de mende . . . 16 insan tabiatına Yunusca bir bakış içinde Bahtiyar Vahabzade yaraddış hikmetlerinin far­ kındadır. Hayatın hemen yanı başında da ölümü hatırlamadan edemez. "Ölüm yer yüzünde ebedi olan hayatın yenileşmesidir " Ona göre. Dolayısıyla ölümü derkeden insan hayatı da derk eder ve güzelleştirmeye çalışır: "Bu geçici hayat bize ne için verilmiştir? Hayatın manası nedir, yaşamakta gaye nedir, maksat nedir yaşamakta. Bir sözle, ben ne için yaşamalı, neyin namına çalışmalıyım?" Bu sualler karşısında duran insan ma'nen büytimeli, ytikselmeli, insan arzularının zirvesi­ ne yticelmelidir. Bu noktada insan yaşamak iımiılını - yani gayesini bulur:

Ölümden gorhmayan de kimdir, de kim? Gayesiz yaşornog ondan gorhulu/71 74

75 76 77

Bahtiyar Vahapı.Me &9 yaşlannda iken Hanım"ın kın Flrenglz'ln. aynı mahalleden onu seven Nurttld.Jn uıırafından bıÇ<ıkianması esnasında dllşer bayılır. O. bu olaydan aldıgı der>I şöyle anlabr' "Bir hefleden sonra Flrenglz: hestehanadan çıhdı. Men Lse bir ay yaıdım. Gatilin elinde gördüyüm ganlı bıYlQ göz· lerim önünden çekilmirdi. Hemin bıcag yuhı.ana da glrir. U.Slüme getir. menJ gorhudurdu. Geceler sayıglayırdım. O günden eseb lıc'iteliyine lldı.Jdum. Meni Sıılrs..dan Nweddln1n �nalıgı heyasmzhgı ve onun cezasız glllması idi. Öz-özüme düşünür ı.•e bunu gayretıme sıgışdıra bllmlrdlm ki, niye hUkDmet onun ce.ıasıru vermesin? Bu hec;. bes ganfı!l$1.:u niye susur onun gudurgaınlı�ının cevabını vermlrler? Men bu Le.ge:ydllyi zıtnmaı ve eintlerlmc bagışlaya bllmlrdlm. Az ömrtlmde �hld oldugum bu ilk hag��ıg meni yıındınb yahırdı. Men o zamon hardan blk!ydlm ki. heyaı başlan başa hagsız!Jglardan lbare!d!r?! Hordan bileydim ki, menim zemanemde en bUyllk hagg gUcdUr. Ş.G.G.Y. s. 248-249 Ukln bir gedcrden, sonra bu heglgeU de � dllşdUm." P.D. s. 61 D.S. S. 131 S.B. '· 272

34


Vahabzade'ye göre hayatin manasını yalnız ve yalnız sevenler. bir şeylerin vurgunu, de­ . lisi olanlar anlar. Böyle insanlar, sürünerek yaşamayı asıl yaşamaktan ayırabilir. "Asıl yaşa­ mak nedir?" sorusu üzerinde kafa yoran Bahtiyar Vahabzade'nin bu soruya buldugu cevab ise "Güzellik ugrunda mübarizedir. Bu güzellik de onun yüce gayesi "akidesi"dir; "Güzel nedir? Temizlik büyüklük, yücelik! Bunlar ne zaman mümkündür? Büyük bir

fik­

re, büyük bir akideye kulluk edendel Akidesiz, fikirsiz ne temizlik var, ne büyüklükl Bütün bunlar ise beşeriyetin daima can ahıgı ideal ki!ımillik, bütünlük ve güzellik demektir."78 "Bilmek ve inanmamak arasında kısa ömür yolu"79 bize bedava verilmiştir. Ama bizim için en kıymetli şeydir. "Olumla ölüm. ilk nefesle son nefes, beşikle mezar arasındaki ömür herkes için azizdir." Ama bazı büyük adamlar için kazandıklan, bedava aldıklarından çoklur. Bunlar meslekleri yolunda ölüme gitmeye hazırdırlar.80

Her insanın hayata bakış tarzı bir di!lerinden farklıdır.81 Vahabzi!ıde hayalın manasını "mum" misali yanmakta bulur.

Yaşamag-yanmagdır! Yanasan gerek, Heyaıın me'nası yalnız ond�dır. Şam eger yanmırsa yaşamır demek Onun da heyatı yanmasındadır. 82 Maksadsız yaşamak, boş yere yaşamakhr;

"insan

bir maksadın kulu" olmalıdır. 83

Ömür bir "yüzük", insanın hayahaki mesle!li, gayesi, akidesi de o "yüzügün kaşı"dır. Her yüzügün öz degeri de kaşındadır.84 Yaşamanın özü bir "amal degildir. Hayatı anlamak

ve

onu bir amala baglamak gerektir:

Deme ama/sız ömür Guru bir heİıo l imiş. Deme yaşamag de�i/. Onu duymag, an/amag En büyük amal imiş. 85 C·

Bahtiyar Vahabzade'de Özünü Derk Ediş ve Özüne Kenardan Bakmak

Bahtiyar Vahabzade, bir insan gibi özünü derk ehikten sonra dahili çekişmeler içinde bü­ yümüştür. "Özüne nezaret" onda çok erken yaşlarda başlamıştır. Orta mektebıe okudugu za­ man sosyal ilimlerden yüksek notlar alsa da matematige dayalı ilimleri ve bilhassa matema­ tigi pek anlayamaz. Orta dereceli notlann Ustüne çıkamaz. O. riyaziyat mualliminden ders konusunda fazla birşeyler ögrenemezse de "hakikati derk etmeyi. gönle şüphe tohumunu

sal-

78 S.B. s. 128 79 Ü.H.G. s. 7 0 80 S.B. s. 5 81 "Here öı ömrüne bir cüre bahmış.

82

Here bu dUnya.ru bir cüre anlar. Cııhanda bes neden ZÖ\.9 olocagnu> ZehmeUn özünden zövg almayanlar?!'" A.G. s. 50

a.y.

83 A.G. 5. 121 84 S.E. 2.C. s . 20 85 B.Ü.D.F. 5. 208

35


mayı, özUne kenardan bakmayı" öArenir. 86

Bilmeyin ö.ı:üme sa119ısız meni, Kenardan bohaydım öz üreylme. "Vostok" gemisine goyun siz meni, Atın sabahıma. geleceyime.81 Özüne kenardan bakmayı öArenen Bahtiyar Vahabzade artık iki ayrı kişiymişcesine ken­ di kendini tahlile, nezarete başlar. Bu "dahili bir çekişme"dir, insanın kendlni tanımasını an­ lamasını 5aglar.88

Yatmag lstemlrem sehere geder Açmag isteyirem subhu gözümle. Geceler. Geceler, uzun geceler. Boşbaşa galıram özüm-özümle, Geceden könlüme ulduzlar ya!lır, Geceler bilinir heyrim, şerim. Menim mektebimdir, kitablarımdır. Geceler özümden öyrendiklerim. 89 "Özüne kenardan bakmak ", "özUyle hesaplaşmak" Bahtiyar Vahabzl'ıde'de daha ewelle­

re gider dayanır. Bu. ona babasından kalmış bir alışkanlıktır. Çocuklugunda babasının gece,

yattıktan sonra kendisiyle hesaplaşmasına şahit olmuş; 90 mektepte de bu iç hesaplaşmasını kendince ve hocasının da yardımıyla sistemleştinniştir. Bu konuda şunları söylüyor Bahtiyar Vahabzade: "Ben çocukluktan özüme kenardan bakmak ve hareketlerime nezaret hissi ile büyümü­ şüm. En mühimi de dakiklik, verdlgim söze amel etmek adetimdir. Özüm böyleyim; başka­ larından da bu dakikligi talep edende çok vakit benden incinirler . . . "91 O, kendine vurulmayanlardandır. Hatta kendi üstüne gWer de92 O, bir yandan kendini ıenkid eder, suçlar; bir yandan da kendi kendinin avukatlıgını yapar:

Bahtiyar, elimde gezeb gamçısı, Gözümde ge/bimln ateş damçısı. Bir yandan özümün lttihamçısı Bir yandan, özüme uekil olmuşom!93 Özüne vurulmamak için de hususi bir gayret sarf eder. Bunun için, dostlarının ona gü­

len. onun olumsuz yanlarından bahseden sözlerini duymak ister ki özüne vurulmasın. 94 O,

86 . . . ."Orta mel<ıebdc olıudu§um z;ımon hUınonller elmlerde yüksek glyme�er .ı..m do, degig elmleri, hO:iuscn riyAZiyyoıı lıeç cllr boşo duımez. orta glymeıden yuhan ala bllmerı:Um. Vnlkleynlerim onurı ııebebinl soruşanda,

riyAZiyyel mllellmlnln menlmle döyUnllldUytlnU deyer bununlıı do c.anımı guruırardım. Bu yalanı o geder de:ml$dim ki, uydurmama öztlm de lmıımruştım... " Ş.G.G.Y. 5. 269 87 B.B.G. 5.66 88 $.G.G.Y. ı. 270

89 P.D. 5. 120

90 $ G.G.Y. 5. 143

91 •.•. 5. 256 92 M.$. s. 89

93 94

36

D.S.

o.

57

M.Ş. s. 96


"En güçlü pehlivan, özü özünü yıkmayı becerendir" atalar sözündeki

hikmeti kendi şahsında

başarma arzusundadır. Bu konuyla ilgili olarak bir şiiri hakkında şunları yazıyor Bahtiyar Va­ habziıde: '"Kimdir Menim DUşmenim' şiirimde diyorum ki. benim noksanlarımı görenlerin gözleri· nl, kendi gözlerime takıp özümü kenardan görebilseydim, ben, ben olurdum. Benim fikrim­ ce. insan kendi hakkında ne kadar büyük fikirdedirse. o, bir o kadar küçük adamdır. Hem bedi! yaradıçılıgımda, hem de pedagoji faaliyetimde hem özüme hem de başkalarına kenar· dan bakabilmek hissini aşılamaya çalışıyorum. insan bir işi tutmazdan ewel bu işin türetece· gl bedbahtlıgı derk etmek için özünü aynı adamın yerinde görebilirse, dünyada eyer-eksik kalmaz."95

Kimdir menim En gorhulu düşmenim? Kaş bileydim bunu men. O zerbe uurmamışdan Keseydim yolunu men. Kimdir menim Düşmen im? Onların gözlerini Tahaydım öz gözüme, Özge/erin gözüyle &haydım öz-özüme. Kendisine başkaların gözüyle bakınca, daha yahşı görecek. kusurlarını hatalarını farke· derek onlarla mücadele edecektir. Ve öz özünü görmekle "kendi" olacaktır:

Görseydim öz özümü, Onda men. men o /ardım96 Özüne kenardan bakmak; özünden "narazı" ve "narahat" olmak; her zaman endişeli olup, yanlış atılan adımlan düşünerek "kendini kınamak"; yapılan hataları "itiraf etmek" Bah­ tiyar Vahabzade'nin yaratıcılıgının başlıca konularından biri olarak karşımıza çıkar. Birçok şi· irinde özellikle "itiraf' poemasında; piyeslerinde hep bunlar mevzubahis olmuştur. Zaman gelmiş, dünyanın iyi ve kötü yönlerini, azaplannı, lezzetlerini, sevinçlerini, gamlannı seçeme­ digine, dünyayı oldugu gibi göremediglne pişman olmuş;97 zaman gelmiş hataları üzerinde boy atmış, hataları yüzünden özü özünü öldürmüş, diriltmiştir; 98 öz özüne düşman olmuş öz canı, 99 bazan düz sandıgı egri, egri sandıgı düz çıkmıştır. ı oo Zaman gelmiş içinde kurdugu

mizan terazide kendini tartmış ve farklı yollar, degişik fikirler arasında bölünmüş. tepeden korkmuş düzü inkar etmiş, neticede de dagla düzlügün arasında kaldıgını gönnUştür. 101 Her insanın hatalan olur, hatasız kul olmaz. Fakat her insan yaptıgı hatanın farkına var95 Ş.G.G.Y. s. 270 96 M.Ş. s. 95-% 97 A.D.F. s. 51 98 ô.S. •· 45 99 B.B.G. •· 43 100 A.D.F. s. 35 101 A.S.S. s. 1 1 1

37


maz, farkına varsa da bunu herkeze ilan digi gibi " . . . itiraf etmek

ve

ve

ifşa etmez. ÇUnkil, Bahtiyar Vahabzade'nin de­

tekrar etmemek vicdan ve namus işidir." 102

E'tiraf asandır! Men hansı hagla Goumag isleyirem könlümdeıı seni? Özüm öz eşgimi tapda/amag/a Elimden almışam ge/eceyimi. . . Senin ;abahını kö/ge/endiren Megrur keçmişimin lekesiyem men . . . Ney ıutub içimde gem şikestesi. Vicdan hesteslyem, uicdan heslesı . 103 Vahabzade'nin kendi kendini irdeleyişi bunlarla kalmaz. Şüpheleri, hataları, noksanları ve bunların verdigi azaplar, amanlar hiç yakasını bırakmaz. Üstüne, emellerinin üstüne yagmur gibi yagar. Hem onu azaplara düşürür, hem sonra da ona uzaklan bakarlar. Bir kırık noksa­ nı. bir damla hatası ona deryaca keder verir. Başkaları, o hatayı görmezse de o, kendi ha· tasını asla bagışlayamaz, vicdanı rahatsız olur. uykuları kaçar:

Sehulerim · alnımdaki kırış/arım, Ge/bimdekti uuruşlarım. Sehulerim - üreyimin dilimdeki Hem seugisi. Hem ni/reli. Sehulerim - dosı danlagı yad töhmeti Sehulerim! Siz mensiniz, men de sizem! Men sehuimde sehusizem. 1 04 Kendine kenardan bakmayı beceren Bahtiyar Vahabzade kendi içinde kendiyle bir mü­ cadelededir. Bu iç mücadeleyi "Şenbe Gecesine Geden Yol" eserinde şöyle anlatır: "içimde daima dögüş vardır. Bir adım atmadan ewel hayli tereddUd ederim. Çogu zaman yapayım , yapmayayım diyerek yol ayrıcında kalırım. Fikrim daima çatallanır. Tez tez hata yapıp, hatamı anlayıp itiraf etmekten çekinmem" l05 " ... Ben hiçbir vakit kendimden memnun kalmadım. Çünkü kenardan, kendime eleştiri­ ci

nazarlarla bakıp, kendi kusurlarımı görmeyi becermişim. BüyUk Yunus Emre diyor ki�

Bende bir ben var, benden içeri. Bu çok büyük fikirdir.

102 103 104 105

38

Ş.G.G.Y. s. 143 B.B.G. s. 44 A.S.S. s. 23-25 ". .. Bele bir vez:iyyel tesevvür edin: Vahtım var !$!emek Lsteylrem amma heç hewslm yohdur... ÔzUmü mecbur edirem. Birden lşlg sönür. Sevinir 1$1eye bUmemeylmln sebebini ı�ın sönmesinde görürem. 'NeyJeyim. ıştg sön· meseydi. lş/eyeceklim ... , ele bu zaman gul.g.mda lkind se:s çınloyır.' Uımpo ki, vor yandır, işle' Bıışkıı bir ses ono cevap l.'erir: lambanı men alsam, U$<lglaır 1�951z ga.Jmazmı? Başka sese: lampanuz deyesen ikidir ahı .. .' indi uşaglardan 'neçe lampamız wr?' deye soruşmagdan çeklnlrl!m. Çünkl iki olsa. işlemeye mecbur olacagım .. BeleUkle Omrilm boyıJ içimde döyilş getml$. meseleni hemlşe öz dinçliylmln rahatlıgım•n eksine hell eıml$. aglımın sesini d.Jnlemişem" Ş.G.G.Y. s. 256-257


Dünyada herkes ikidir. Ben bir şiirimde yazıyorum: insan gökte ay gibidir Görünmeyen tarafı uor. Bizim hepimizin görünmeyen tarafımız var. Asıl insan o ki, kendisinin görünmeyen tarafı­ nı görebilsin. Görünmeyen tarafımız genel olarak kusurlanmızdır. Biz kusurları saklamaya ça­ lışıp, herkese yalnız iyi tarafımızı.gösteriyoruz . .. Benim "ikinci Ses"' piyesimi dikkatle okuyası­ nız. Aynı piyesteki "ikinci Ses" vicdanımızın sesidir. "Hara Gedir Bu Dünya" piyesindeki "'ulu ecdat" obrazı da vicdanın sesidir. Bunu bilmeden benim piyeslerimi açıklamak imkansız . " t 06 Vahabzade'nin piyeslerine, kendisinin de yukarıda izah eıtigi tarzda bir bakış açısıyla de­ gerlendirilmesi Yaşar Garayev, Şamil. Salmanov tarafından yapılmıştır; "insan psikolojisine mahsus çeşitlilik ve zıtlıklara, ahlak ve idrak problemini birlikte ve karşılıklı alakada izleme­ ye, bu vasıtayla 'ikinci alemi' dahili alemi tahlil etmeye kuwetli meyi şairin bütünlükle yaratı­ cılıgı için seciyyevidir". Hükmüyle "ikinci Ses" piyesinde ikinci bir alemin, dahili. manevi bir dünyanın anlatıldıgı ve bu özelligin şiirinde de bedii manada, ideya-felsefi mazmunda yer al­ dıgı söylenmektedir. 107 Ömrü boyu kendinden "narahat, narazı" olan kendini, yanlış adımlannı kınayanlOS şair. kendisinin attıgı adımlardan degil de gönlünden soruşturulmasını ister. 109 Kendini bu dere­ ce açıga vuran, kusurlarını, zayınıı<lannı kabul ve bu kabulü de ifşa eden Bahtiyar Vahabza­ de bu davranışlannın büyüklük oldugunun da farkındadır:

En büyük gudretim, zeifligimi Riyasız, boyasız derk etmeyimdir, Özümle baş-başa durup dost kimi. Özüme, sehuime erk etmeyimdir. 1 1 0

d- Fikir Adamı, Alım Bahtiyar: Bahtiyar Vahabzade'nin şiirlerini de nesirlerini de okurken dikkati çeken nokta. kullandı­ gı sözlerin derin bir düşünce süzgecinden geçirildigidir. Ondaki can alıcı. insanı düşünmeye sevkeden ifadeler VahabzAde'nin "alim" yönünü belirler. Bu yüzden Süleyman Rüstem "Dosl­ luk Şarjı"nda onun için şöyle der;

El içinde neçe neçe adın uor Şair Behtiyaram, d/im Behtiyar Got/ayıp dizinin altına goyar İl/im Behtiyarı şair Behtiyar. 1 1 1 Yukandaki dörtlükte Vahabzade'nin iki cephesi belirtilir: Şairlik ve alimlik. Tabii k i bun­ lara ek olarak tiyatro, senaryo, hikaye, makale yazarlıgı da sayılabilir. Onun şairliginde de yazarlıgında da ortak olan, kendini hemen gösteren yönü ":ılimligi"dir. Düşünen, hem de derin düşünen Bahtiyar Vahabzade zaman zaman dünyanın sırları kar­ şısında kendini aciz hisseder. 1 1 2 Cevaplannı alamasa da dünyaya sorulan tükenmez. 1 13 Dü­ şünür, hakikati arar, ama hakikatin adı var kendi yoktur:

106 107 108 109 1 10

Kendisiyle özel yazışmorruzdon. (1 .09. 1993 lorihll) Y. Gor.ıyev, Ş. Salmonov "PoeZiyoının KiımUUyl" Boku. Yazıcı. 1985 >. P.D. >. 19. "özümden Narilzıyam" şiiri D.S. s. 7 1 Ô.S. s. 46 1 1 1 Prof.Dr.M. Hocıyewı '"XX.Asır Azerbaycan Edeblyolı" Samsun 1 994 , >. 1 1 2 N.H. s. 176 113 P. D. >. 4 5-<16

1 17

186

39


Gördüm uohtın fitnesini fe'lınl Ey Behtiyar, sahla görek dilini Sındırıblar hegigetin belini indi dönüp agızlarda söz olub. 1 1 4 Ezelden hakikat aşıgı olan Bahtiyar Vahabzade l l5 "fikir acı", "fikir muhtacı"dır:

Men fikir acıyam, men fikir acı Fikir "möhtacıyam, fikir möhtacı Ele bir fikir ki, o mene rehber Men ona adice bir esker olum. Onun eşgi ile dogsun seherler. Men onun yolunda seferber olum. Yerimden oynatsın meni top kimi, Canımdan çıkartsın eıalelimi. ıu; Derken dinamik yol gösterici, çalışmaya sevk edici bir fikir ister. Bu fikir "öz yolu", "öz adı" ve onun "en muhkem kanadı"; onu vuran bir "yddırun" olacaktır. Candan bile aziz olan fikir ona "yön, yelken,

Unvan" verecektir.

Zulmet içinde yol gösterecek, her şeyin içini, kay­

nagını görmesini saglayacaktır. Fikir, "arzuyu, havayı, kamı herşeyi" besleyecek; kulaklanndan hiç gitmeyecek "dögüş nagmesi" gibi, bir "iksir" gibi degerlidir. 1 17 Vahabzade'nin anlattıgı fikir, yoluna güvenilecek. onu amalının sonsuzluguna eriştirecek ve tapınılacak bir şeydir. Hayal ve imanla dolu fikir­ leri "yannın seherinin tan şafaklan". "sabalun köprüsü, yolu" olarak da nitelendirilir. ! 18 Kendi bir "lamba-çıra!;!", şirin düşünceleri de bu lambanın "ışıgı"dır. Ruhuna, kalbine, ka­ nat verir. hayatın süsünü de özünü de gösterir .1 1 9 Yalnız, onun fikirlerinin kaynagı -duygu­ larında olduıtu gibi· yüreginde kaynar taşar, sonra da sözlerinde yaşar. 120 Yalnız kaldıgı za· man da fikirlerinin her biri bir adam olup yalnızlıgını giderir. 1 21 "Men Kompasam" şürirıde kendisini yön gösteren alete, pusulaya benzetir. Bu pusula, bir "vahid", bir "fikir"dir; dogru yönü göstermektedir:

Men fikre çeurilmişem Yoh, men yoham. Men flkrem Bu fikrimde, bu ezmlmde Men uohidem Birem birem! 122 O da birçok düşünen insan gibi düşünmenin verdigi ıztırabı yaşar. ''Ya aklım olmasaydı ya dehre gelmeseydim" diyen Ziya Paşa gibi, Vahabzade de der ki: 1 14 1 15 l !6 1 17 ı 18

s.

107 1 12 26 a.e. s. 26-27 •.•. s. 27-28 l 19 M.Ş. s. 44 120 A.5.5. s. 14 N.H.

A.5.5.

8.8.G.

S.

s.

121 l.Z. s. 60

122 8.8.G. s. 73

40


Agı/ hisleri bo!}ondon beri Könül de çoh şeye uymur derd budur. A!}/ın bildikleri, derk eıtikleri Meni yoşomo!}o goymur, derd budur. 123 Düşünen, düşündükçe dertlenen Vahabziide "Aslanı kediye esir eyleyen; kediyi aslana dönderen"l 24 şeyin ne oldugu üzerinde de çok düşünür. Zaten onun başlıca derdi de budur. Hep bu derdi çerçevesinde düşünür ve milletine "müdrik bir agsaggal" gibi tarihi, milletin ba­ şina gelenleri dolaylı veya dolaysız yolla anlatır. E·

Korkudan Korku -ihtiyatlılık· Cesaret

insanı alçaltan korkuya karşılık cesaret çetindir, ihtiyat ise asandır. Onu korkutan korku­

nun kendisidir. 125 Korkan susar, sesini keser böylece korkunun arkasında gerçek kendini

gösteremez. Korku insanı özü olmaktan uzaklaştım. vicdanlan susturur, adaleti ve hakikati engelleyen, zulmü destekleyen, zülmeden güçlünün baı;ını sıvazlayandır. 126 Fikri öldürür, ru· hu bogar, dilimizi baglar.

Fikir ölür Can susto/ır, Ruh bogulur. Gorhu bizim dilimizde ki/{d olur, Beynimizde gı/ı/ o/ur. Derd budur ki. bu derdi de Biz gonırıg, biz bllirik Gorho·gorho Özümüz de özümüzçün Biz gorhuyo çeuri/lrik 127 "Egilmeyen başlan egen gizli kuwet", "deyanete, hıyanet" "rezalete leyagef' deyen gizli kuvvet, bütün haksızlıklara hak verir, zulmü kara taş üstünde bitirir, dUzlügü egrilige, hakika· ti yalana, cüreti yaltaklıga, güzeli kötüye degiştıren ve böylece "insandan insanlıgı igrendi­ ren"l 28 korku adlı "iblis", "köle balalar" dogar. 129 "Agızlara taş basan", "dillerden kilit aSdn", "hıyanete yol açan, tahammüle gönül açan

korku" olmasa hayal daha kolay olacaktır . 130 Fakat. cesareti ezip. içimizde bogan "korku ad­ lı iblis" insanın emellerinin yönünü de etkiler. Onun için "korkuyu öldüremezsek dirilme· yiz" . 131 Bahtiyar Vahabzade'de bizzat yaşanarak anlatılan korku "milletin kalbine kasten salın­

mış"l 32 tır. Men 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132

gorhurom, sen gorhurson,

P.D. S. 23 5. 103 •.•. •. 34 A.D.F. s. 93 N.H. S. 1 2 A.D.F. s . 93 •.•. s. 149 A.D.F. s. 94 N.H. s. 95 •.•. s. 195 •.•.

41


O da gorhur, bu da gorhur Biz gorhuruz. Teze fikir beynimizde gelen kimi tez gorhurug. Başgasından gorhdugumuz bes deyi imiş Özümüzden biz garlıurug! Gorhu, gorhu! Bir gurd olub yeyir bizi içimizden, Ne gözleyir Veten bizden? irade yoh kişilik yoh. Biz gorhurug, biz susurug. 1 33 Azerbaycan'da yaşayan Türklere hem Rus'tan korku aşılanmış, hem de birbirlerinden. Korkunun hüküm sürdügü bu yerde sanatçı olmak da, düşünüp düşündügünü söylemek de çok güç, hatta imkansızdır. ihtiyatlı olmak şarttır. Bahtiyar Vahabzade'de de "ihtiyat mekte­ bini" bitirmiştir. 1 34 Onun yüreginde korkuyla cesaret, şüpheyle inanç başbaşa durur, durur ama biri digerine türlü ag kurarak, birbirleriyle yarışarak.1 35 Yakın dostu Gember Hüseyinli ile aralarında geçen bir konuşmadan sonra yaşadıgı te­ dirginlik ve korku dolu anları Bahtiyar Vahabzade "iki Gorhu" Poemasında okuyanlara da o hissi yaşatacak şekilde anlatır.

Yumşag yorgan-döşekden min-mln tikan batırdı. Bedenime ele bil. Bu adi tikan deyi/, Gorhu tikanlarıdır bedenimi daglayan. Menim geleceyimdir üreyimde bu gece Matem gurub aglayan. Dedim, hardan bilirem. Belke ele bu gece ıuıacaglar meni de?l 36 O korkuyla, yayınlatmadıgı şiirlerini ele alarak bir müfettiş gözüyle inceler düşünür:

Bunlar ele keçse, menim derime Vallah saman teper o cellôd - dedim

Kim ister dünyada bir gün görmemiş Arzular namine ömür sürmemiş Zindanlar küncünde yanıb gourula, Uzag sürgünlerde ömrü gehr ola. 1 37 O gece sabaha kadar uyuyamaz, sabah ona gidip, yemin ederek, dün konuştuklarının yaN.li. 134 135 136 137

42

s.

12

ô.s. 5. 56 D.S. 5. 130 N.H. 5. 167 •.•. 5. 1 70- 171


lan oldugunu söylemeyi planlar. Halbuki Gember Hüseyinli de

o geceyi aynı korku ve aynı

huzursuzlukla geçimıişlir.

Riyakôra dönderdi uahı hem onu, hem meni O da yala bilmeylb. deme büliin geceni. 1 38 Yaşanılan bu tip tedirginlikler, huzursuzluklar onu "ag yalanlar"a mecbur etmiştir Ken­ dini, haya lını sigorta edecek bir tarzda (Lenin'den alınhlar yaparak) yazmaya çalışmış. bu­ nunla birlikte yine de fikrini her fırsatta söylemeyi başannışlır. Gür akamamışsa da damla damla sızmıştır, deniz degil göl olmuştur, enine degil derine işlemiştir. 1 39

Ne ile bitecek bu cengin sonu? Üreyim ge/ebe çalsa men menem. Merıim cesaretim yenib gorhunu Sebrimin daşınr delse men menem. 140

138 N.H. 5. 183-184 139 ·-·· 5. 1 7 3-174

140 A.D.F.

5.

54

43


lil.

eAiirtvAR VAHASlADE'NIN SANAT ANlAYIŞI

A· Halk Şairi, Akide Şahi VahabzAde: Bahtiyar Vahabzade şairligine sebep olarak "halkına vurgunlugu"nu gösterir. 1 Yüregin­ den aşıp taşan, çaprazlaşan duygulannı, beynini kemiren fikirlerini anlatmakta seçtigi şiir yo­ luyla vatanının ve halkının "agn-actlannı" şahsi "aı!rı-actlan" gibi kendi kalbinde yaşatır; son­ ra söz incilerini dizer. 2 Ona göre şair. ilk planda vatandaş, sonra şairdir. Şairin şairligı onun

vatandaşlıgıyla belirlenmelidir. 3

Veten torpa!/ından yaranmışam men, Şe'rimdir-Vetenin gül-çiçekleri. Meslekim-rengini deyiştirmeyen. Veten torpa!/ıdır ezelden beri. 4 VahabzMe "gönül çiçekleri" ismini verdigi şiirleri için söyledikleriyle de yukandaki fikirlerini kuwetlendirir:

Kiçik bir hediyyedir sene ey eziz Veten, Könül çiçeklerimden bagladıgım bu demet. Öz sesimle seslenen senetimin ezelden Gözü gadir emekdlr, bebeylse mehebbet. Könlüm Veten torpagı, arzum gızıl bir seher O torpagddn göyermiş şe'r adlanan çiçekler. 5 Halk şairi Vahabz:Sde, kendisinin gelip geçici oldugunu bu yüzden, bu topraklardan aldı­ gını, bu topraklara vermesi gerekti!lini söyler. YUreılinin arzusu, hayatının manası olan emel­ lerinin yüreginin atışlan anlamına gelen her şiirin her hecesi "Vatan topragı"rlır. 6 "Kitap ki­ tap sözleri"nin hem eweli hem de sonu yine "vatan topragı"dır. Ona şiirlerini yazdıran kuv­ vet "öz tanrısı gibi daima yüreı!inde fikrinde taşıdıgı" vatan ve millet sevgisidir. 7 Aşagıdaki dörtlükte bu hal şöyle ifade edilmektedir: N.H. s. 141-142 2 Ş.G.G.Y. s. 266 3 TengUçJ M. Aydın ile Mllsohlbe'de bir soruyo verdlgl cevııpıa,

""Umumiyetle. �· dk noobede veıendaş, sonra şolrdlr. Daha dogrusu, indi şıılrln şıılrllyl onun vetandaşlıgı ile mOeyyen edUmelldlr. lçUmaJ problemlere lohunmayan, wtenln ve holgın loleylnden kenarda galan bedii eSErlerl tndlki şerııllde megbul

ymag olmaz.

..

Ancag bedii eserin k;UrnaUlyl onun yalnız mOvzusundan asılı deyUdlr. Daha

dogn.ısu yalruz mövzu eserin içtimai deyerlnl mQeyyen etmır. ESM mesele mUellfln mOVgeylnde, CereyM eden lıadlselere mllnaslbetinde bedii söıün gudretUe cem.lyyeıe te'slr göstermek ı:ırzusundadır.

4 5 6 7

i.Z. s. 16 A.G. s. 3 S.E.2.C. s. 1 2 A.D.F. s . 1 5

44

D.G.I. s.

101


Yolunu ahtaran sel klmlyem men, Hele blşmemlşem, hele çlyem men. Şair men deyllem. halgımdır, onun Kamala dolmamış k/itiblyem men. B Kendini halkıyla bu derece bütünleştiren şairin, kalem sahipleri için en yüksek ad olan "halk şairi. halk yazıcısı" adını alması da tabiidir. Bu konudaki fikirlerini şöyle anlatır Vahab­ zade: " . . . . . 'Halg şairi' adı ne demektir? Halkın istek ve arzulannı. keder ve sevincini. şahsi is­ tek ve arzular, şahsi keder ve sevinç gibi yaşamak' Bu büyük adın bana verildigini işiden de kendi kendime sordugum ilk sual böyle oldu: "Bu ada dogrudan layık mıyım? Ben halk şairi adını Vatanım ve halkımın bir sözle, anamın bana verdigi ad gibi kabul ederim. Bu adı dogrultmak ise benim vazifemdir. Bu manada boynuma düşen borcun. vazi­ fenin ve mesuliyetin büyüldügünü derk ederek bundan sonra edeceklerimi düşünüyorum Demek edeceklerim ettiklerimden, daha degerli ve daha büyük olmalıdır. Çünkü bu vakte

ka·

dar eylediklerime göre yalnız şair idim, edeceklerimde ise halgın da imzası var. Bunun ne demek oldugunu ise hürmetli okuyucular bizden iyi bilir."9 ' Onun eserlerinin baştan başa dogma Vatanıyle, vatanının bugünü ve geçmişinin sevinci ve acılanyla dolu olduguıo görüldügü gibi, şiirinin tadı tuzu da bu topraklarda konuşulan gü­ zel Türkçeden gelmektedir.

Yarpagları tez töküler şe'rimln Kökü yohsa bu topragda. bu elde Dadı duzu uarsa eger şe'rimin Bu dad bu duz bu dildedir. bu dilde. ı l "Ebedi bir od" gibi kendi içinden köz köz olup tutuşan yanan şiirleri onun kendisinden de çok ilerde gider. Çünkü, şiirlerinde "idrakin gözleri". "akidesinin en temiz. en manalı sözle· ri" vardır. işte bu şiirler "Vatan gecelerinin açılan seherlere selamı" olur. 1 2 Vahabzflde, "akideye uyanık olan şair" ister. "Yazmak hatınna yazmak hiç ne yazmak" demektir. Çünkü yazmak, yaratmak, yalnız bi.ıyük gayeye çatmanın yoludur. Yol ise maksat olamaz, yol vasıtadır. Şiir, sanat yoluna gelince bu yol dışardan çok kolay görünür. Bu ale· me baş vurup yalnız onun azap ve işkencelerini tattıktan sonra onun çetinligini derk eder­ sin. O zaman da göıi.lrsün ki, ömrün yansı geçmiş, yarattıklannın ise sanat bahadırlannın yarattıklan karşısında çok sönüktür. Bak, yalnız bu büyük hakikati derk eden sanatkarlar ya­ rı yolda kalmaz zirvelere can atar." 1 3

8- Sanatının Kaynaklan

ve Buna Ba§lı Olarak lşledi!il Mevzular

Bahtiyar Vahabzade, kendisini "sanat delisi", "Şiir acı". "Söz muhtacı" l4 olarak niteler. O. bu çetin sanat yoluna gireli şakrak gülüşlerini, dinçligini kaybetmiş: ömrünü şiir ateşinde 8 9 10 11 12 13 14

D.S. S. 6 D.G.l. s. 221 •-•- s. 223-224 A.D.F. s. 33 M.$. s. 5 D.G.I. s. 132-133 A.D.F. s. 84

45


eritmiş; bu yolda kara saçlannı a9 saçlarla de9işmiş; öz hayatını, dinçli9ini unubnuştur. Ka­ zancı ise "ebedi narahatlık" olmuştur. 15 Yeniden dünyaya gelse yine seçecegi bu yolda ön­ ce yazdıklannı, sonralar be9enmeyen, tenkid eden şairin sanatının kaynaklarına baktı91mız­ da görece9imiz belli başlı mevzular şunlardır:

!- içtimai Mevzular: O, "halk şairi" sıfatına layık olarak "vatan, halk, azatlık, akide, millet ve ana dil sevgisi" konularına öncelik verir. Vahabz�de, yaşad191 ülkede de, dünyada da meydana gelen irili ufaklı bıilün hadiselere kalbinin kapılannı açmıştır. O hadiseler, kalbinden geçip duyguya çevrilir. Bu duygular mısralaşır ve şiire dönüşür. Böylece, eserlerinin içtimai yönü bize aydın­ lık olurken. bedii sözün imkanlarıyla cemiyete tesir etmeyi de başarır. Onlarca şiiri ("Baş", "Dan Yeri", "Elm-Ehlag", "Tebessüm Ordeni", "Gurbanlıg Guzu", "Sulh Mükafatı", "Neylron Bombası", "Göz Yagulag", "A. Liliyentalin Kartere Mektubu", "Şa­ irleri Öldürürler", 'Tarihin Ganunu" v.s.) Bir çok poeması CTezadlar", "Amerika Güzeli", Yollar-Ogullar", "Ba91şlayın Sehv Olub" v.s.) basit gazete haberlerinden yola çıkarak yazıl­ mıştır. Bu eserlerin önemli yanı bedii de9erlerinden de9il, dünyanın içtimai dertlerini dile ge­ tirmesinden kaynaklanır. 1 6 Vahabziıde için, sanat v e hakikat yanyanadır. O, yazdıklarıyla hakikatleri dile getirmeye çalışır. Dünyayı dünyaya gösteren, temizlik, yücelik, hıyanet bilmeyen sanatın diliyle olacak­ tır. Dolayısıyla yücelik aşkıyla yaşayanların mesle9i düzlükten ayrılmayacaktır. 17 Sanatta da bir asker gibi muhkem olunmasını isteyen 1 8 Bahtiyar Vahabziıde, için "hakikat, yaratıcılı9ın şah damarıdır. " 1 9 işte bu sözü kendine bir prensip kabul eden Bahtiyar Vahabziıde eserle­ rinde, hakikatler silsilesinden olan 'Totaliter rejime itiraz" ebniş bu yüzden de takip edilmiş, adı "gara siyahıya" alınmış, birçok mahrumiyetlere maruz kalmış yine de hakikat yolundan sapmamıştır. 20 Diktatörlük rejimine itiraz eden "iki Gorhu" ve "Gülistan" Poemasından başka, fikrini ve beynini kemiren onu rahatsız eden fikir ve duygulan çogu zaman tarihe yahut başka ülkele­ re geçirerek ifade eder. Tarihi mevzuda yazd191 "Dar Agaçı" (1 972), "Feryad"(l981-1984) piyesleri; "Yollar-Ogullar" Poeması" (1963); Muhtelif mevzulara hasretti9i "Amerika Güzeli" (1982), "Merziye" (1 984) "Ba9ışlayın Sehv Olub" ( 1983) Poemalan; dış ülkelere seyahat te­ essüratı esasında yazdı9ı "Latın Dili" (1 967), "Şairleri Öldürürler" (1978), "Hayd-Park" (1 978) "Ehramların Önünde" (1959), "Açıg Şeher" (1960), "Eleddinin Çıragı" (1 959). "Kü­ lek-Ot" (1976). "Dan Yeri" (1972), "Gara Gutu" (1975) v.s. gibi onlarca şiirin esas hedefi müasir hayat ve içinde yaşadı91 totaliter rejimdir.21

15 16 17 18 19

A.G. s. 7 Ş.G.G.Y. s. 267 B.B.G. s. 120 S.E. 2.C. s. 135 Bahliy•r VahopMde Şair Abbasaga'nın "Goraçı Negmeleri" eserini degerlendlrlrk.!n der ki: "Nedir buradaki gUzel· lik? Yene heglgeı! Menim oleınlmde heglgel yarahcılıgın şah daınandır. Ey uzun iller heglgelc hesreı galan ohucu. bu agnnı sen bizden daha yahşı h!ss edlrsen. ÇünkU biz seni çoh a:ldolmışıg. indi senin gulftQ!Dnna heglgeU gışgm;m eserleri ohuyandıl Dlz de seninle beraber sevinirik. . . . . .Ş.G.G.Y. s. 310 20 •.•. s. 272 21 a.y.

46


Şcılr-od gcıyncıgı, şe'r·gü/ledlr Bcırıtsıı şe're şe'r deyilmez. Şcıiri olmaycın bir hcı/g küt ledir Ama/sız bir kütle hcılg olcı bllmez. 22 Yukandaki mısralarda ifade ettigi gibi, şairi halka yol gösterici olarak isteyen Bahtiyar Vahabzade, şiirinde sogukkanlılara, adam başlı yılanlara nefretini gizletmemiş, açık sözlü ol· muştur. "Civa gibi soguk görüp inenleri. sıcak görüp kalkanları: namusunu, gayretini bir tek �ık bakış kazanmak için satanları, sonra da bu alış verişin gölgesinde rahat rahat yatanları kamçılamış; Öz adını inkar edip Unvana kara iftira yazanlan; düz meUebi egrisiyle yorumla­ yanlan; görünüşüyle gülüş, emeliyle zehir eken şeker sözlü binbir yüzlü habisleri; kara niye· tine sözlerinin ag rengiyle bezek wranlan, süsleyenleri: iblisleri; egilerek yükselen alçakları. yaltaklan; rüşvedi kendine akide edinenleri şiiriyle kamçılamıştır. 23

2-

Felsefi Me\IZular

Bahtiyar Vahabziıde, hayat, ölüm, ebediwet, hayatın mana ve maksadı. ölüm karşısın· da degişik fikirleri de konu eden birçok şiir, poema, piyes kaleme almıştır. Bu konulan ihti­ va eden şiirleri de derleyip toplayıp "Gelimli-Gedimli Dünya. Son Ucu Ölümlü Dünya" adlı bir kitap neşretmiştir.24 "insan ve zaman, sürat . . .. " Vahabzade'nin şiirlerinin önemli bir kısmının konusunu teşkil eder. "Çünkü zaman, şiirde; şiir de zamanda kendini bulur. Eger şiirde zaman yaşamıyorsa. şiirin taktilerinde zamanın nabzı wrmuyorsa, o. günün şiiri degildir."25 ''Yanmagında bulmalı dinçliyini senetkar' diyen Bahtiyar Vahabzade. vaktin çerçevesin­ den çıkmak yıl, ay kavramlarını unutmak ister. "Ebedilik" onun ömrünün en küçük ölcüsü olsun; sahili olmayan denizler,

akşamı olmayan gündüzler onu devamlı

leyen cilveler; zirvenin üstünde zirveler ister. 26

3-

hayaller alemine ses·

Manevi Temizlik Meselesi

Onun şiirlerinin poemalannın, piyeslerinin esas mevzulanndan biri de "manevi temizlik" meselesidir. "E'tiraf', "Atılmışlar", "Giymet" Poemaları; "ikinci Ses" ve "Yollara

iz

Düşür" pi·

yeslerindeki "manevi bozgunluk", "ahlaki naıemizlik" ile ilgili olarak Vahabzade şunlan sö�·­ ler: "- Manevi saflıgı ve ahlaki temizligi ben ilk önce yine vatandaşlık hissinde. içindeki "ego"yu öldürmekte, öz

şahsi

menfaatini umumun menfaatinden üstün tutmamakta büyük ideallerle

yaşamakta görüyorum. Büyük ideallerle yaşayan adamlarda

şahsi menfaat umumun menfa­

ati içinde erir ve buradan da manevi temizlik. ahlaki güzellik yaranır "27

4- Dahili Çekişmeler Bahtiyar Vahabzade"ye göre "Yazıcı yarattıklannda özünü yaratır. Yazıcının valideyninden

aldıgı ad ve familya, sanatkar istidadıyla kudretiyle yeni mazmun kazanarak sembolleşir. " 28 22 23 24 25 26 27 28

ô.S. s. 59 S.E. 2. C. s. 15 S.B. s. 335-336 D.G.I. s. 101 A.S.S. s. 9·10 D.G.I. s. 105 S.G.G.Y. s. 265

47


2 Sanatçının fikirleri duygulan yUreı!lnde kaynar, taşar, söz olur mısralarda yaşamaya başlar. 9

Gece de gündüz de elimde gelem, Şalrçün boş ürek, tonlardan agır. Menim şe'rlerlm, ele blllrem. Özümden Özüme mekıublarımdır.JO Ona şiir yazdıran kuweı yüreglnden gelir, yürek ondan, yüz çevlrendeyse şair oldugunu da unutur. 31 Gönlünü sarsan, burkan, onda derin duygular uyandıran şeyleri yazmazsa ya­ şayamaz. Yazdıkça dinçleşir. 32 Onun şiirlerini okuyanlar bu şiirlerdeki lezzeti duyarlar, ama o şiirler yazılırken şairin çektıgi agrı acıyı bilmezler. 33 Şair şiire çevlrdlgl yUrek sözleriyle okuyucusuna mektub yazmıştır bir anlamda.34

Oıurub eulnde yalnız hezz üçün Şe'riml ohuyan ohucum Düşün! Senin ürevıne lstilik ueren Bu duygu bu alou hardandır gôren? Düşün, sen düşün! Etrlml iyledln, rengimi gôrdün "Gôzeldlr" dedin A ncag bilmedin O reng, o etlr Bôyük bir yangıdan birce getredlr. 35 insan olgunluk döneminde karada akı, akta karayı kötüde güzeli, güzelde kötüyü görme­ ye başlar. Buna göre de Bahtiyar Vahabz1ıde yaratıctlıgı boyu insanın dahilinde baş kaldıran ikiligi, dahili çekişmeleri ve zıtlıkları göstermeye çalışır. ÔzeUikle poema ve dramlarında. Kahramanının başkalarıyla mübarezesini degil, onun öz içinde baş kaldıran duygu ve fikirle­ rinin tokuşmasını göstermeyi vacip sayar. Çünkü, ona göre, Otello da, Yago da insanın ken­

di içindedir. 36

O, insanın kendi kendisiyle dahili sohbetini, kendini derk etme yollarındaki ıztırablarını

aksettirmeyi çok sever. 37 Poema ve piyeslerinde muhtelif hallere dUşen insanın dahili ıztı­ raplannı ve bu ıztırab yollarında özünü derk edip kusurlarını görmesini sergilemeye çalışır. 38 29 30 31 32 33 34 35 36 37

D.S . s.

70

•.•. 5. 7 2

M.Ş. s. 23 N.H. 5. 170 o.s. 5. 42 a . e . s. 60 0.S. s. 4 1 Ş.G.G.Y. S , 268

Bolıllyor Vıılıııbıade

.. . ... .. . Bu ıe""rlerde Nesim! ıeı,.ı..ı ile baglı olan özOnll derl<etme meyll w burada hem bir

inson kimi. hem de yııradıcı kimi özOnll ohbuma yoltanr..ı.kl S0""1hlar esas amUdlr. Bu morhalede yazılan "KJmdlr

Menim Dll$mcnlm". "'Hesret Ne!!melerf", "Öztımll Ahianmm". Öztlmden Narazıyıım", ÖzUmtııden Ôyrenek", ve "lztırabın Sonu" Poemalan ve nlhoyet "ikinci Ses" piyesi şairin öz ile sohbeti. özllnü derkelrne prosesindeki he:yeconltındır. Men bu ızbrnıblı heyacııınlan yzıratJciligımın en esas

ba$1ıgı alhnda yazılan 5eY!ll llrlluısı. ''E'Umf' l!ızü

molllt hesab edlrem.''

38 D.G.I. s. 224

48

v..,, Gamyev, Şamll SalmanOll, a.g.e. s. 1 79.


Ve iç dünyasını gözlemler, içindeki arzularla görüşür, şiirleri vasıtasıyla kendisiyle yavaş ya· vaş fıs�b halinde konuşur.

Gördüm iç dünyamı, gördüm gözümle lr; dünyam, arzumla görüş yerimdir. Menim şe'rlerlm özüm-özümle Asta pıçıllımdır, söhbetlerlmdır. 39 5·

Sevda, Muhabbet Llrlkası:

Kendisini masa arkasında topragın, yerin sıcak nefesi, zarif kokusu olarak gören Bahti· yar Vahabzade, havanın degil hadiselerin, gönül dünyasının "barometresi"dir. 40 "Göklerin ahr"ndan nasıl duman ve sis dogarsa, şiir de hayal ve fikirden dogar. Sevmeyen insan şiir ya· zamaz. Herşeyl kalbine salan Vahabz2ıde yana yana yazdr!:!ı şiirleriyle başka başka gönWlere yol bulur.4 1 O, şiirleriyle gazabını, nelrelini aşkını dile getirerek gönlünde yetişmiş tohumlan beyin·

lere seperek yeşertmek ister.4 2 Muhabbeti dolu dolu yaşayan: her türlü sonucunu cevr ü ce· fasını, hasretini, vuslatını tadan Bahtiyar Vahabzade, bu yaşanmışlıklann her anını şiirleştir miştir dense mübala!:!a olmaz. O bu tür şiirlerini "iki talihin bir yolda birleşen ömür nagme· si" olarak niteler:

Glih asta yerldlk, Glih yeyln yeyin. Könlümde inledi könlümün sesi Menim şe'rlerlm·lki la/eyin Bir yolda bir/eşen ömür negmesl. Algış blrllktekl bu şe'riyyele! Töyüşdük ne geder yohuş/arda biz. Köçür şe'rim ile ebedlyyete Bizim hesrellmiz, görüşlerimiz. 43 Muhabbet konulu şiirlerinin hedefi ve gerçekligi konusunda Bahtiyar Vahabzade şunları söyler: "Gençlik devrimden bugüne kadar yazdıgım sevgi şiirlerimin hedefi aynıdır. Şiirlerdeki konkret vaziyetlerin ve hallerin tesirinden aydın olur ki. bunlann her biri bir sarsınlının bir itirazın, bir tellltumun yahut bir isyanın ifadesidir. Onlarda hiçbir uydurma yoktur. Bu şiirle·

rin hepsi duygulanmdan sUzülmilştür." 44

Duygulanndan süzülüp kalemin ucuna gelen mısralar aynı zamanda sevgilinin de hisleri· dlr. Ömür kitabının ilk ve son sözü · "olan sevgili onun" ilhamının özüdür, şiirinin rengi ve ahengidir. 45 39 40 41 42 43 44 45 45

N.H. s. 92 B.B.G. s. 2 1 M.Ş. s. 39-<IO ô.S. s. 50 P.D. s. 238 Ş.G.G.Y. s. 252 S.E. 2.C. s. 252 A.D.F. s. 67 49


Gelemim danışır menim yerime Yandırıb yahdıgca meni hesretım Hesretden boylanır şe'rlerime Menim mehebbetim. eşg;m, /;ıreılm. 45 Onun "hesreti ve litreli" bir arada yanyana durur. O, istidadını hasrete borçludur; bin renkli, bin yüzlü hasretin agrı acısının, dertli günlerinin karşılıgında, sonucunda onun şiirleri meydana gelmiştir.4 7 Sevgisinin veya nefretinin ona yazdırdıklan, bir gönlün ateşini bin gönWe taşır. Bu şiirle­ ri için, Vahabzade "samimilik" "kendi oluş", "ytireQinin haltercemesi" ifadelerini kullanır: ''Son 30 yıl arzında benim silsile teşkil eden muhabbet lirikam, hem de hayat ve zaman hakkında lelseli düşüncelerim, dahili ıztırablarımdır. Ben bu şiirlerde daha çok özümüm. Çünkü burda daha çok samimiyim. Samimiyet ise edebiyatın ve sanatın çarpan yüregi, şah damandır. Bu şiirler benim kalbimin tercümeyi halidir.''4 8

6- Hayret, Hayranlık ve Tabiat: Hayran olmasa yazamayacagını, şiirlerinin, nagmelerinin kendi hayretleri oldugunu49 söyleyen Bahtiyar Vahabzade daima big2melikten korkmuştur. Dünyanın ahengine, çiçege tohuma. suya hayrandır. Ölse bile, göz bebeklerinde hayret ışıgı olacaktır. Kendi hayretleri

içerisinde sorularına cevaplar ararken hayran oldugu bu dünyaya ve dünyanın ahengine50 dair şiirler yazmıştır. Çevresini tabiatı inceleyen Bahtiyar Vahabzade, onlardan şiirlerine yeni renkler, yeni

sesler almak ister. 51

Özüme bir dalda seçtim Budagların çetrin; men: Dedim k;, goy şe're salım Gül·çiçey;n etrını men. Düşünürem seher-ahşam Tez oyanıb geç yatıram Öz ganımla yaradıram Şe'r;min her setrin! men52 7- Muallimlik ve Yaradıcılık: Öz hevesi şairlik olan ytiregi "şiir için esim esim esen"53 Vahabzade'nin bir yönü de mu­ allimliktir. O, şairliginin "öz litreli", muallirnliginin de sonraki "kazancı" oldugunu söyler bir şiirinde. 54

47 48 �9 50 51 52 53 54

50

A.D.F. S. 66. 67; N.H. Ş.G.G.Y. s. 264 P.D. s. 15 1 o.e. s. 152-153 l.Z. s. 77 A.5.5. s. 1 13 M.Ş. s. 286 B.B.G. s. 1 20

s.

122


Bir gün müellimem Bir gün şairem. Daim bir mecazda ola bllmlrem. Menim de gismetim be/eymiş deme. Naşükür deyilem öz gismetime Ten yarı bölünür günüm, saalım. Vahı menim servetim, sonsuz varımdır Müellimlik-menim neş'em. hayatım. Şairlik-en uca duygularımdır. 55 Üniversite muallimliginin yaratıcılıgına mani olmadıgını, aksine, daima gençler arasında olmasının onu gençleştirdigini. yazıp yaratmaya kanatlandırdıgına inanan Bahtiyar Vahab­ zade56

okuyucularının '"Muallimlik yaratıc�ıgına mani oluyor mu·· sorusuna "'yok" cevabını

verir: "Ona göre ki, ewela gençlerle bir yerde olmak, oruarın istek ve arnılarını bilmek

ve

bu arzularla yaşamak, gençlik duygularıyla nefes almak beni hayata baglıyor. ilhamımı her gün tazeliyor. Gençlik hayalı tükenmez ilham kaynagıdır. ikinci taraftan yazıcılıkla beraber muallimligin de ilkin vazifesi insanda·güzel duygular uyandırmak. oman büyük fikirlerin ar­ kasınca kanatlandırmak degil mi? Böylelikle. benim şairliyimle muallimliyim bir noktada bir­ leşir, aynı hedefe yönelir, aynı maksada hizmet eder. Buruardan başka Çehov'un 'Hekimlik avradım, yazıçılıksa sevgilimdir.' Müddeasını da buraya il!ıve etsek benim sanatımla vazife­ min hangi manada bir yere sıgdıgı aydıruaşır."57 işte talebelerinin önünde muallimlerinin fikirleşmeleri:

Onların önünde bir çırog kimi Sözümden od a İıb alışmasam men. Megsedim bir oiub: Bu teze nesi 1 Dünene güvensin, bu günü seusin. Özgeni donmasın ancag müttesil, Özüne tapınsın Özünü seusin! Menim de keslrim az de!Jil. sekslz, Dünyanı asmışam eseblerimden. Birce sözümü de ancag üreksiz, Bo!Jazdan yuharı dememişsem men Her cümlem dünyada ayag izlerim. Köklenib könlümün öz ahengine Könül gayna!Jında bişen sözlerim Bürünür hissimin gızıl rengine 55

B.B.G. s. 102 56 S.B. s. 208 57 Ş.G.G.Y. s. 261

51


En böyük fikrimi, sözümü be'ıen Danışa-danışa yaratmışam men. 58

C· Yaratıcılık Meramnim1111l \le ilham 1 Yaratıcılık Meramnilllllll l: ·

Şiiri bir "can yangısı, heyecan, çırpınlı, tellıtum" olarak59 gören Bahtiyar Vahabzlıde de "bir yanıklı saz", "dert kaynaklı elem"60 , "sanat dllnyasının kırık lelll sazı"61 şek· linde degerlendlrlr. Onun şiir ve şair hakkındaki görüşleri tabii ki bunlardan ibaret degUdlr. 62

kendisini

Dünyaya bin defa milyon defa gelse de yine şiir ve sanat yolunu seçeceglnl söyleyen Bahtı· yar Vahabzrıde63 okuyucıılannın "Bedii yaratıcılıga onu sevk eden sebebi" sormaları üzeri· ne, o, hiç dtişünınedıgı bu soruya "Şe'rlm-Menlm imanım" adlı şiirini hatırlamış, okumuş ve şunlan söylemiştir: ''Bu şiir benim yaratıcılık meramnamemdlr. Çünkü yaranan, yaratanın hakikaten imanı­ dır, dinidir, akidesidir. Buradan çıkıp dlyeblllrlm ki, yaratııgım şllrler hissimin, likr!mln, akl· demln lladesl olmakla benim imanımdır, dinimdir. hayat gayemdlr. Böylelikle de şairin bi­ yograllsini cansız rakamlarla degll onun yarattıklarında aramak llızımdır.

Menim sevincim bele üreylmde gir/enen Derde, geme borçludur. Se'rlm, şair/iyim de Özümü özleştiren egldeme borçludur. Şe'rim·namusum menim Şe'rim·ulcdanım menim Şe'rinHmanım menlm.64 Behçet Kemlıl Çaglar'ın "istiyordum" şiirindeki "Bir iman istiyorum ugrunda baş koya­

cak" mısralarından ilhamla yazdıgı şiirinin baş kısmına yine bu mısrayı almışlır. 65 Behçet Ke­ mlıl Çaglar'ın bu mısrasından bütün olarak çok etkUenen Vahabzlıde bu durumu şöyle açık­ lar: "Nastl yeni iman istiyorum? Peki hele bu vakte kadar imanını bulmamışsan,

hrılll onu arı·

yorsan nasıl şair olabilmişsin? Bence ewelce iman, sonra o imanın o akidenin lladesl olan şiir gelir. imansız şiir, şiir olamaz. 66

"Şe'rlm imanım Menim" şiirinden; Şalrllkml tapmrsan imanını tapmamış? Satılıbmı Vetenln? Ondanmı gileyllsen? 58 59 60 61 62 63

B.B.G. > 103-104 S.B. s. 208 N.M. s. 1 74-175 P.D. s. 20 Bu konulaır nynca ··!ıDntııl'' bahsinde ille nmlocnklır. A.G. s. 6 64 Ş.G.G.Y. s. 266 65 B. Ü .D.F. s.56 66 Ş.GG.Y. s. 266

52


Bu dehşetle yanmagı iman saymadın mı sen? Vatan darda ya da yad elinde blle olsa, o şairin imanında yüreglnde olmalıdır. Böy lece şiirini bir akideye baglar Vahabzöde: Su lr;lr şe'rlm menim eglde çeşmesinden //ham alır, güç alır bir amalın sesinden . . . Şerefimdir bu meslek, Şöhrellmdlr bu iman, Ona şe'rlm de gurban, Orıa özümde gurbanl

Şiirini, şalrllglni, mesleglne, akidesine borçlu bilen Bahtiyar Vahabzade için "Şiir iman· dır."67 1 965'1e yazdıgı "Şe'rim imanım Menim" şiirinden bir yıl önce yazdıgı "Menim Şerlnı" şi· irinde de "ebedi bir od" gibi içlen içten yanan şiirinin bugllnden gelece!]e uzandıgını. kendin den önce glltlglni söylerken bunun sebebini de yine "Egidemln en temiz, en manalı sö1Jerl". "Vatan gecelerinin açılan seherlere sel.mır" ifadelerinde bulabiliriz. Onun kendi şiirinden ne· ler bekledl!]lnl, neler umdugunun cevaplarını "Menim Şe'rim" verir. Biz de bunları okurken Mehmet Emin Yurdakul'un "Biz N1151l Şiir lsterlz"lni hatırlamııdan geçemeyiz. 68 iki şairin ele şiirden bekledikleri hemen hemen aynıdır: /sıemlrem ki, şe'rlm nermenazlk gızların saçında

ellr

olsun.

/sterem gün altında pambıg yıgan gızların başında çetır olsun. Can uerme her ötergl derd geme, şe'rlnı menim, Ezme-büzme gözele benzeme şe'rlm menim Sen ateş ol, sen

od ol, Yandır da sen, yah da sen lldrrrm ol çah da sen. 6'>

Onun şiiri bir an gözünü yummayacak, dünyaya özünü göslerecek hem de görecek. Fe rahları da gamları da zerreyi de kürreyl de göslerecekt l r . Onun şiirinin bir önemli vııslı da "derin derin dUşUnmek; derin derin dUşündürrnek"iir Ama neyi düşünüp dUşündürecek? Bunu da yine kendi açıklıyor: Vaıanını, Wkesini. halkını lnl<Ar eden, çalışmadan kazanan asalakların. vatan için degil "manat için" yanan o parıızille· rln kalasında "bir yumruk;" bu yurdun lopragında !aşında 'bekçi:" eyllmeyen başların "vuga­ rı" ve vatandaşların cebinde ·Komünist Partisi üye kartı gibi· geçerli olacaktır onun şiiri: Sonsuz düşüncelerim, Bu dünyaya sualım, 67 B.Ü.O.F. s. 56-57 68 Bk o ıllrl lllerlı ki çllı. giden bııbıa ıl r. Ekin biçen genç kızlarla, odun kuon analar Yanık """" dlnlerkon göıyoıionn &lltlnlor. &şlannı açık, bal/OZ sinesine koysunlar YOreQlmln Clllorlyç� çırpındıGını duywnlar Bu çarpınlı, bu oes nedir? Neler diyor? Bilsinler Prol.Dr. Calal TAl'Blıçı,

69 M.Ş. s. S

Mchmoı Emin

o.g.e. ı. 130

53


Her isteyim, hayalım, Eşgim, hesretlm menim, ilk mehebbetim menim Hedsiz şad/ıgım menim Bu düı:ıyada ebedf narahotlıgım menim. Sene gurban uermege bfr ömür çoh azdır az. Yalnız birce günümün sonsuz heyecanını Negmeye çeuirmeye on ömür de çatışmaz. Men seninçirı Anamısa merıimçin yandı şe'rim. Bahtiyar Vahabzade anasından doQulmuş, şiirleri de kalbinde balası gibi besledi9i duygu­ larından doQulmuştur. Kendi yüre9inden doQan şiirleri O'nu vatanına, halgına "09ul" etmiş­ tir. 70 Onun yUre9i "halgının yüregi" onun nefesi "elinin nefesi"dir. 7 1

2· ilham Kayna!lı

ve

Çalışma Tarzı:

Şairlerin sanatçtların hayal dünyası, ufku di9er insanlara nisbetle kat kat geniştir. Onları yazmaga sevk eden �illerin başında hoş hayaller gelir. "insan alemde hayal etti9i müddet­ çe yaşar" sözü belki şair için "hayal ettigi müddetçe yazar"a çevrilebilir.

Goşuram ardınca hoş hayatların Yer menim, göy menim. asiman menim Gelbimden min gelbe geden yolların Euueli başlanır masamdan menim. Bazan olur hayallerinin ayagı deymedik yer kalmamış bazan olur masa başından kalkar

kalkmaz hayalı küçWür ewelce odasına sıgışan cihan öz özüne sı91şamaz olur. 72 O, tek olanda yalnız degildir. onu yerden alan şirin hayalleri vardır. 73 O, masanın başına geçip de ilham alemine daldıgı zaman kendini dünyanın güzel adamı olarak düşünür. 74

Dünya ne'metlerinden ilham düştü payıma Yene aç-çoh dünyanı Derinden görmek üçün ilham çaldı hayıma Bu ilham, bu heyal/a Dolandım seher-ahşam Başına dünyamızın_ 75

Bahtiyar Vahabzade için ilham sözkonusu oldugunda akla masa, kalem ve kagıt gelme· lidir. Çünkü ne zaman ilhamdan söz açsa ardından "masa, mlz, stol" arkasından da bahse· 70 71 72 73 74 75

54

M.Ş. s. % A.G. s 37 B.B.G. S, 20-21 Ô.5. S, 49 B.B.G. s. 22 D.S. s. 83


der. 76 Ona göre; " . . . .

. Şair de her şeyden ewel insandır. Onun da hayat kaygılan çok­ tur. Vaktimizin hepsi şiire çevrilmez. Bu mümkün de d�il. Daima ve her yerde yazmak mümkün degil. Ulkln şair ömrünün en ferahlı anları masa arkasında ilham perisi ile göriiş­

tügti anlardır. Şair hayatta degil. yalnız bu anlarda şairdir. "77 Şair masa arkasında gece gündüz yeni fikirler, yeni sö1Jer gelmesini bekler. Yannı bu­ günden bilsin, gönlüne nur konsun, ışık sepilsin ister. 78 Çünkü "öz ilhamı'', "öz sesi" ve "uçan atı"dır onun. 79

Masa arkasında öz üreylml Meş'ele dönderlp yanıram men; Dünyanın derdlerl mürekkeb kimi Ahır gelemimden ahır sübheçen Üreyim ilhamla sözle dolanda Her setrlm, könlümden od alır menim, Duyan bir ürekde tel gırılanda Şe'rimln uezni de gırılır menim. 80 ilham, Bahtiyar Vahabziıde'nin iki sevgilisinden biridir. Ve çogu zaman bu iki sevgili bir

aradadır. 8 1 Ona göre yaratıcılık şöyle açıklanır:

" . . . . . . . . . Bize öyle geliyor ki, sanatkarın kalbine ateş. eline fırça, ya kalem veren. onun beyninde ocak tutuşturan fikirleri. onu rahatsız eden duygulan, onu kanatlandıran. yaratma­ ya çagıran dilekleridir. O, öz fikrine, öz duygusuna ve dileklerine tannsı gibi tapınır. bu fik­ rin, bu duygunun ve bu dileklerin mecnuna çevrilir. kuluna döner, onlara secde eder. Yalnız bundan sonra o özü bilmeden fikir ve duyguların. istek ve arzularının danışan diline. okuyan nagmekAnna çevrilir. Bu zaman o, kendini degil fikrini görür. etrafını degil amalını görür. ona deyilenleri degil kalbindekileri işitir ve kalbinde hele lal olan, hele göze görünmeyen he­ le işitilmeyen sesleri, sözleri, renkleri dillendirmeye ete cana getirmeye başlar. Bizce budur yaratıcılık! . . . . . . . 82 76 B.B.G. s. 21-22: A.S.S. s. 4 1 7 7 D.G.I. s . 230 78 A.S.S. s. 4 1 79 A . G. s. 7 80 B.B.G. s. 20-21 81 "Menim iki seugUlm var Blrt sensen Blri llhom llhamınu senden olıb Men göylere uca.lmı:şam Vüsollnden deytl glllllm Hesrellnden kllm alrruşam, llhanumı sesleyende Göz önü.ne gelen sensen llhamımlo bir agloyıb IU1amımla bir gllle:nsen. Dl'ınOb seni se�eyende Seninle bir Üreylmo llhıım gelir ilham gelir ... " B.Ü.D. F. s. 1 09 82 S. B. s. 127·128

55


Şairin yazması dolup dolup

boşalan göklere benzer.

"BUyilk arzu ve istekle dolmazsa ya-

zamaz. Birinci dolmak, sonra y�k. yaratmak!"83

Oregim duygular/o Do/ur, do/ur günbegün Onu l:ioşoltmog üçün Vazom. iş/eyem gerek Yozmosom, parllor ürek.8'l Uhamla dolup yazmaya başladıkça bUtün agrı ve acılarından uzaklaştıgını hisseden Bah­ tiyar Vahabzade, "işlemek özümüzü yandırarak yaşamak, boşalarak dolmak! Budur yarahcı­ nın hayatı'"85 diyor. O, çalıştıkça dincelir, rahatlar. içindekileri boşaltmak için yazması şart­ tır.

Ahı, nece el çekim? Men nece iş/emeyim? Ahı. uecde gelirem /11011 ki işleyende Ürekden dince/erem. 86 Bahtiyar Vahabzade'nin çalışmak için seçtlgi vakit "gece"dlr. ÇUnkU geceleyin kendisiy­ le. kendi kalbinin çırpıntısı ile baş başa kalır, özüyle sohbet edebilir. Yazdıkça dlncelir, ayn­ ca istirahate ihtiyaç duymaz. Yazdıkça dinçleşir, yazmadı!jı zaman, vaktini düşünerek kendini kötü hisseder, üzülür. 87

boşa

geçirdigini

Her yeni eserini ilk olarak dostlarına okur. Zaman zaman dostları yeni eserini amansız­ ca tenkit de ederler. O vakitler bu konuda çok düşünür, sonra yeniden eserini inceler, üze­ rinde çalışır. 88

D· Sanahnın Başlangıcı, Devirleri

w

lsttkametler:

Bahtiyar Vahabz:ıde'nin yaratıclıgını devirlere bölmek zordur. Ancak sanata Uk ablışı, ya­ ratıcdıgının ilk merhaleleri üzerinde belirgin bir şeyler söylemek mümkündür. Yaratıcılıgının sonraki dönemlerini merhalelere bölmek çok güçtür. Bunu kendisi de bir mülakata verdi!ji cevapta açıklar: " . . . . . . . Umumiyetle yaratıcdıgırnda merhaleden çok istikametler mühim rol oynamışhr. Merhalelerin serhaddin i tayin etmek çok çetindir. Çünkü hayat ve bu hayattaki faaliyet akar suya benzer. Dalgadan dalgayı ayırmak mümkün olmaclıgı gibi fikir ve

his

akıruannı da bir­

birinden ayırıp onu muayyen adla mühürlemek mtişkill meseledir. Yaratıcılıga gelince burda daima yükseliş aramak da mümkün degil. Denizdeki kabarma ve çekilme gibi yaratıcdıkta inişler ve yokuşlar olur. 89 83 S.B. S. 351 8'l M.Ş. s. 45 85 Ş.G.G. Y. s. 270 86 M.Ş. s. 45 87 •. .... . . . Tesodtliı deyi! ki. kllapianrN!ıın blrtnın ooı 'Ôzıımle Sohbet'dlr. Men dlncelmoyt, Uın aynca ayını ve gllnllnü. ayncıı wııını 15brohııl• ayımvıgı bacarmmım. Men l�eyende dtncellrem. Yaza bllmeyeııOe. wıhbmı hırdo ııol/91lar• 5erl edende öıtknü pis hlss cdlr. ezınden ocıgım gelir" Ş.G.G. V. s. 270 88 Ş.G.G.Y. s. 269 89 Yaşar Garayev. ŞıımıJ Salmanov a.g.e. s. 1 7 7-178

56


1- Edebi Faaliyetinin Başlangıcı ve Sanatının Kökü: Bahtiyar Vahabzade, çocuklugundan itibaren insanı yücelten, duygulan kanatlandıran ro­ mantik, poetik edebiyatın düşündüren, hüzünlü musikinin vurgunu olmuş; hayale kapılmayı. arzulannın dünyasına uçmayı çok sevınişlir. Saatlerce mugamaı dinlerken kendi hayalinde uydurdugu güzellik dünyasına kanatlanır, nenesinin anlaıtıgı bilinmeyen "meçhul hayal ülke­ lerini" o masal kahramanlannı düşünür, onlara gıpta eder. Her çocugun, çocuklugunda yap­ ııgı gibi, O da şişe ve cam kırıklarını gözüne tutar ama her çocugun düşünmedigi bir şeyler hayal eder: O. cam kırıklannın arkasında dünyayı oldugundan daha güzel daha renkli hayal etmeye çalışır. 90 Çocuklugunda çogu insanın "masal" hesap eıtigi, sadece, "meraklı" buldugu nagıllar ona birçok derin sualler düşündürür. Ve bu sorular insanı hayalden hakikate, hakikatten hayale götürür.9 1

Na!lıl isıeyirem, bilmirem neden Gün dagdan eyillb gaş garalınca Hayal dünyamıza dar gelir zaman ' Gaçmg hemişe na!lıl dalınca Nagı / isteyirem güzel bir na!lıl, Özümle fikrimle yalgız galınca. Günde bir möcüze yaradan a!Jıl Aya gedib çıhdı na!Jıl dalınca. Nagıl isleyirem, na!Jıl men her gün. Na!lılsız agıldan ışıg dogulmur. Nagı/ lsteylrem yaşamag üçün Görünür nagılsız yaşamak o/mur. 92 "Güzel, şirin, sonsuz, derin" masallar. onun arzusu. aşkı. hayali. kemalidir. "Dünün sözü, bugUniln eşgi" nagıllar93 çocuk VahabzMe'ye kanatlı hayallerden kaynaklanan. kendinin de göremedigi ayn bir dünya "sırlı ve sihirli bir alem" üzerinde düşünme imkanı verir. Onu ma­ lümlardan meçhullere, reel dünyadan efsanevi dünyalara uçuran "nedir?" sualinden dogan düşünce Vahabzade'yi kolundan ıutup idrak basamakları ile kaldırmış ve bu sual sonralar mısralara dönllşmüştür: "Şiir yazmanın özil de meger sır degil mi? Niye yazıyoruz? Yazmayabiliriz mi? Nedir şi­ iri bize yazdıran? O dahili kuwet nereden gelir? Onun kaynagı nedir? . . . . v.s_ sualler. . . . su­ aller . . . . Bir sözle, cevapsız sualler ve izaha gelmeyen sırlar manadır. idrakin uçuş noktasıdır. lşittigimiz masallar, efsaneler. esatirler ne kadar sihirli ve mucizelidiıse. bir o kadar gü­ zeldir, bir o kadar manalıdır, hikmetlidir. Çünkü, bu sırlar. mucizeler çocuk hayaline kanat verir, uçurur, fantazisini genişletir. Amandır. analar. neneler. babalar. çocuklara sırlı. muci­ zeli masallar anlatın, onlara uçmak için kanal verin. "94 90 91 92 93 94

D.G.I. s. 18-19 Ş.G.G.Y. 5. 236 A.S.S. s. 53 M .Ş. 5. 289 Ş.G.G.Y. s. 234-235

57


a) Poeziyaya ilk Meral<: Bahtiyar Vahabzade çocuklugunda ezbere şiir söylemeyi çok sever. "'Bunlar esasen muh· telif çocuk oyunları ile baglı olan halk şiirleri idi. Esasen yaz başı sögüt çubugundan tüfek ya­ parken göy çubugu agaçla döger ve bir şarkı söylerdik:

Şü/üd şülüd günde çıh Sehere çıh. kende çıh Gün ki çıhdı, sen de çıh! Sözlerdeki bu ahenk, dizilişteki bu armoni, kafiyelerdeki bu güzellik bizi kafiyeli söz de­ meye heveslendirirdi. Bununla birlikte ilk şiirimi ne zaman, ne münasebetle yazdıgım halı· rımda deı!il. Ancak bir defa çaylaı!a çok kızıp ona şiirle kargış dediı!im yadımdadır. "95

işte çocukken yazılan ilk şiir: Tavuk yavrularını korkutan çaylaııa hitabendir. "Bu şiirden

fazla çaylaga itiraz nidası idi. içten gelen bu nida haksızlıgın haklıya, güçlünün güçsüze ha­ kim olmak hırsına bir çocuk itirazı, isyanı idi."96 Çocuklukla vezinli kafiyeli söz demeye "çocuk tabiatı" icabı herkesin hevesi vardır. 97 Oi­ Qer çocuklar gibi o da sözü kafiyeli demeyi sever. ilk şiirini de dördüncü sınıfta okurken yaz­ mış olan Vahabzade bu şiirini degerlendirirken ··ona şiir demek olmazdı. Bu çocuk tabiatın­ daki ahenge uymak, kafiyeli söz demek arzusundan başka bir şey deQildi" der.98 Veya bun­ ları. sadece "çocuk karalamaları" olarak niteler, hiç dikkate almaz.99 Orta mektebde okurken yazdıgı ilk şiirini edebiyat muallimine gösterir, ondan aldıQı teş­

vikle şiirle daha yakından ve ciddi olarak ugraşmaya başlar. 1 00

Bahtiyar Vahabzade "çocuk hevesinden dogan bu yazılann hiç birinin bedii ehemmiyeti"

olmadıQı nı : l O l onlara şiir demenin mümkün olamayacagını, ayrıca b u devirde yazdıgı şiirler­ den hiçbirinin hatırında kalmadıQını, bunları şiir deQil sadece "çocukça merak" olarak adlan­

dırdıgını söyler. 102 O, bu ilk şiirlerinin kaybolup gitmesine de memnundur:

. . . . Amma vaktiyle ben onları utanmadan redaksiyalara göndermiştim. Redaksiyalardan menfi cevap alınca asabileşir, hakkın çignenmesine razı olamazdım. ilk gayrı matbu şiirlerim bir yana. sonralarda yazdıQım bir çok şiirlerin müellifliyinden bugün çok büyük memnuniyet­ le el çekerdim. Teessüf ki bu mümkün degil." Vahabzade gençken tez yayınlansın istenen bu yazdıklarının sonradan kendi yaratıcılıgına yük olacaQını, o yaşlarda bilemez. Çünkü bu yük­ ten bir daha kurtuluş yoktur. 1 03 95 S.B. s. 226

96 Kendl<lyle yozı$111ıılonm�dan (i.09. 1 993 tarihli) 97 •. .. . .. Umumiyetle, uşoglıgda vezinli, galiyell sOz demeye hamının hevesi olUT. Çtlnl<i uşog ıebletl ahenge har­ ' moniyaya ve rlıme meyillidir. Hususile oynag yeddi�k ıe r lllçll511 uşagın oynag tebietl ile hemahcngdir. Men çolı diggel yetlmılşem "Şengtılüm ŞllngtlfUm" uşog nagılında yad� hekk olunmasına yardım eden aparacı gli\.w evvel keçinin. sonra da gun:lun decliyi şe'rdir: Şengülıım, ŞiJnglllOm, Mengülllm, Aç gapını men geldim. Cemi yeddi söz.den ibzırel bu beytde beş söz hemgııflyedir. Bu galivelerden dogan aheng ve mu.slgl U$il9 tebl· etinde unlson yaradır. onu dinlendirir. Bu şe'rl bir neçe defo dinleyen uşag 'Şengtılllm Şilnglllllm, Mengtılilm' mısrasını eşUdlyt klmi ŞengWUmc gaflye o4m 'men geldim' onun hafız.esinde dlle gelir. derhal · 'Aç gapını men gel&m' deye ş.c'r1n ardını özü deylr." Ş.G.G.Y. s. 247 98 a.y. 99 Y. Gorayev. Ş. Sıılmonov a.g.e, s. 177 100 D.G.I. s. 233 (Aynca özel yazışmomıı.dan) 101 Ş.G.G.Y. s. 260 102 S.B. s. 226 103 a.e.

58


Vahabzade'nin ilk şiiri on sekiz yaşındayken yayınlanır. 1 04 Bu ilk matbu şiirinin adı "Ana

ve Şekil" (1943)105 dir. O, bu şiirinin "Edebiyat ve lncesenet" gazetesinde yayınlandıgı o gü·

nü ve yaşadıgı sevinci hiç unutamaz. O, sevincin ladı damaklarında kalır. O . bu günü şöylP anlatıyor: "Edebiyat ve lncesenet gazetesinde ilk şiirim yayınlanmıştı. Yadımdadır, aynı nüshadan yirmi otuzunu almışbm. Gazeleler koltugumda o günü bütün şehri dolanıp çayhaneye gel· dim. Gazeteleri masanın üstüne koymuş çay içiyordum. Yanımda yaşlı bir kişi de duruyor· "I 06

du. Ben sık sık ona bakıyordum ki. ay Allah, acaba bu kişi beni ııiye tanımıyor?

b) i lk Ciddi Yazılar: "Çocukluk Merakları"ndan sonra ilk ciddi yaztlannı "Muharebe devrinde yazdıgını söyle­ yen Bahtiyar Vahabzade, bu şiirlerle muharebenin kendisinde uyandırdıgı derin hisleri ifade etmiştir. 107 Bir mülakatta kendisini etkileyen içlimai hadiselerden bahsederken 2. Dünya Savaşı ile ilgili olarak şunları söyler: "Gençligimin şekillendigi bir devirde muharebe ile kar,;ılaştım. Açlık ve mahrumiyetler gördüm. lnsanlıga, adalete, hakikate kar,;ı çevrilmiş bir sisteme faşizme karşı bütün dünya­ nın birleştiginin şahidi oldwn.

O zamanın en kudredi silahlarına malik olan totaliter faşist sistemin mahv edilmesi. umu­ miyeUe adaletin ve hakikatin her yerde ve daima ergeç galebe gelecegi fikrine bende inanç uyandı. Demek haksızlıga, zorbalıga en dehşetli silahlar böyle hak gazandıramaz. Demek. zorbalık cemiyet kanunlarına zıddır ." ı 08

c) Mekteb Şiirleri: Çocukça karalamalarını dikkate almadan "Mektep Şiirleri" silsilesinden yazdıgı "Elifba Ki­ tabı", ''Yazı Tahtası", "Sene Üzük Ne Gerekdir". "Mekteb Yolları". "Uk Çıgır". "Menim Dost· ]arım", "Hala" şiirlerini Vahabzade ilk başarıları sayar. Ve şöyle der: "Bu şiirler o zamanki edebiyatımıza. şiirimize has olan belagaUı söz söyleme gücü. yalan· cı ilham ve sözcülükten uzak idi. Bu manada ben bu şiirleri ilk buluntularım hesap ediyorum Edebiyat aleminde attıgım ilk adımlardan sanatta kesinligin. belirginligin taraftarı olmuş. wnumicilikten kaçmış, hayatı detaylar esasında yazmayı üstün tutmuşwn." Vahabzade'nin kendi şiirleriyle ilgili bu degerlendirmesinden anlaşılıyor ki, bu şiirler onun ilk kendine has "buluşlan"dır ve süslü ifade, yalancı ilham yoktur onlarda. Sanatta belirginli· gin, açıklıgın taraltan olarak genellemelerden kaçınmış, hayattan bazı detaylar vermeyi uy­

gun bulmuştur. 109 işte içinde mekteble ilgili telerruaUarla dolu bir kaç mısra:

Dogma mektebimin dehlizlerinden iten genç/iyimi ahtarıram men. Bah bu bizim sınıf. . . gara sobalı, Bu hekim otagı, Bu idman zalı, 104 105 106 )07 108 109

D.G.I. s. 223 208 D.G.I. s. 236 S.B. s. 226 Y. Gorayov, Ş, Sııtmanov a.g.e. s. 176 •.•. s. 177 S.B. s.

59


Bu da . . . Her şev. her şev ö z yerindedir Bilmirem, bes meni çaştıran nedir?! 10 Vahabzade'nin "Mekteb Şiirleri" silsilesine dahil edebilecegimiz daha bir çok şiiri, poema­

sı vardır: "iftihar" Poemasıyla mektep talebelerini; ı 1 1

"Giyme!" Poemasıyla muallimlik, ta­

lebe tiplemelerini; 1 12 "Mektepten Ayrılanda" okulu bırakıp çalışmaya giden gençleri! 13 an­

lahr. Orta mektebi "gızıl medalla" bitiren geçlere ithal ettigi "Gızıl Medal" şiiri; ı 14 Tatil bitip de yeniden mektebe başlayışı anlattıgı "Yeniden Mektebe" şiiri ; l l 5 "Zeng Çalan Garı;" l l 6 Kızı GWzar'ın m�ktebe gitmesi münasebetiyle yazdıgı "Babanın Adı" şiiri; "Çanta", "Sinif-He­ yat"; "Gutgaşen Mektebi"; "Birinci Zeng"l l 7 şiirleri; "Gelin Dostlar Görüşek", "Aynası Bol Daşı

Az" 1 1 8

şiirleri; DarWfilnünu anlattıgı "Menim Gençliyim" şiiri l l 9 Tatil günlerinde tale­

belerinden ayrı kalan muallimin duygularını dile getirdi9i "Ayrılık" şliri . 1 20

Hanı le/ebe/erim, yıgı/sın/ar başıma?! /\1aca/ uermeden yene Sual ııersinler mene Düşündüm yona yana Sükut heç yoraşmayır bizim darülfünuna Hanı dehlizler boyu gelen ayag sesleri? Hanı ıelebelerln Otag/arı isiden O gaynar nefesleri? Hanı şen gehgeheler, zara/atlar bes hanı? Greklerde çırpınan o eşg, o heııes hanı?121

ç) Onu Meşhur Eden Şiir: Muharebe şiirlerinden olup bir askerin hatıra ve hayallerini dile getird�i "Yaşıl Çemen

Agaç Altı. Bir de ki Tünd Çayı" şiiri onu Wkesinde meşhur eden şiirdir. 122 l 945'de yazdı­

gı şiir için Bahtiyar Vahabzade "bk ugurum" der . . . . ve bu şiir ile aynı yılda Samed V1J$n'un zemaneti ile Yazıçılar ittifakına üye kabul edilir. 1 23 Bahtiyar VahabzAde, Samed Vurgun'un

teşvik ve tavsiyelerini "Men Ona Borçluyam" adlı kısa bir yazısında anlatınıştır. 1 24

1 10 111 1 12 1 13 1 14 1 15 1 16

S.E. 2.C. S. 42-43 B. s. 44 .50 B.B.G. s. 102-120. M.S. s. B. s. 27-28 •.•. s.

30

a.e. S. 34-35 M.Ş. s. 25 1·253

i l 7 •.•. s. 261. 262, 263-265. 1 18 B.Ü.D.F. s. 141·142, 148 1 1 9 D.S. s. 20·24 120 A.G. s. 4 1

121 122 123 1 24 60

•.•. s.

256

41

266. 267-268

Prol.Dr. MMıife Hacıyeva a.g.e. s.

186

Y. Garayev, S. Salmanav "Poeziyanın �Uyi" Baku

1985 s. 1 77

-Vahabzade'nln ilk manzumelerinden blıisl olan: Yaşıl çemen agaç alb birde ki

ıllnd çayl adlı $llıi,

13 Eyltıl 1 944

larihU E.deblyol gazeleslnde o;ıkı..,, , o zaman Az.eıba11<•n Yazıçdar lttlfakı'nın başkanı olan bOylJk şair Somel


Bu merhalede "en büyük ugur'u, en başanlı eseri "lztırabın Sonu" 1 25 Poeması olmuştur, Bahtiyar VahabzAde'ye göre. Bunun sebebi de: poemada o devir sanatında var olan "umu· mlcilik, muhakemecilik" yerine belirli şartlar içinde insanların canlı belirgin heyecanlan. mu· habbeti, ve nefretinin gösterilmiş olmasıdır . 126

d) Aldı§ı Tesirler: Bahtiyar Vahabzade. çocuklugunda şiirden çok nesir eserler okur. Şimdi de böyledir. Hatta, ilgi çekicidir ki "Aşık Gerib", "Tahir ile Zöhre". "Abbas ve Gülgez" gibi destanlan mü· talaa ederken çogu zaman "Aldı görek ne dedi" sözünden sonraki şiir bölümlerini atlar ge· çer, yalnız nesir kısmını okurmuş. Çünkü şiir konuyu uzatır, O,

ise

hadisenin sonucunu bir

an ewel ögrenmek için acele eder. Bu durumdan kendisinin çıkardıgı sonuç: "Benim şair gi· 7 bi yetişmemde şiirden çok nesrin rolü ve tesiri oldugunu desem · inanın." 12 Vahabzade. gençlik y�lannda "Aşık Gerib'i, "Seliller"i, "93.cü h"i. "Namus"u. "Gorhulu Tehran"ı, "Garaça Gız"ı, "Sihirli Ada"yı okuyup için için aglar. Daha sonraları Aydın'ın Ok· tay'ın,1 28 Ovod'un 1 29 delisi olur. Bazen kendini okudugu kitapların romantik kahramanları gibi tasawur eder, hareketlerini onlara benzetmek ister. O da onlar gibi sevmek ve sevginin yolunda ıztırap çekmek, sevgisine idealine kavuşmak için wruşmak, manialan def etmek ar· zusuyla yaşar. .. Bu tür deli dolu, romantik. kahramanların esiri olur. Onların ideali Bahtiyar Vahabzade'nin "ideali", kendileri de "peygamberi" olur. 130 Üniversitede okudugu zaman Prol. Eli Sultanlı'nın Garp Edebiyatı ile ilgili şairane sözle· ri Bahtiyar Vahabzade'yi daha çok güzellik dünyasına baglar. "Şehzade Hamlet". "Goca Lir". "Gısganç Otello", "namus mücessemesi Kari Mor'un faciasını" şahsi faciası gibi yaşar. ortak olur. Bu eserlerdeki güzellik. yüksek amallar, yüce duygulardır Onun begendikleri: "Büyüklük idealim, temizlik arzum, yükseldik maksadım, güzellik aşkım idi. Bu yüksek duygulann sembolü olan Hamlet. Ovod, Aydın, Ogtay. Elhan. Jan Valjan benim hayatta tak· lid etttigim sevimli kahramanlanm olmayabilirdi mi?" Aynı yıllarda, FuzGli, Hadi, Puşkin ve Bayron'u sevmiş; Puşkin'i Bayron'u tercümeye baş· lamıştır. 1 3 1 Çok okuyan Bahtiyar Vahabzade. Tolstoy'dan aldıgı gıdayı hiçbir muasır yazıcıdan alma· mışbr. Muasırlardan en sevdigi yazar Cengiz Aytmatov'dur. Tolstoy'u ve Azerbaycan ldasigi Fuzilli'yi döne döne okur. Çünkü bu büyük insanlar, onun kalbinin en derin katlarına nüfuz etmeyi başanrlar, onlan her okudugunda yeni duygularla tanış olur. 1 32 Bahtiyar Vahabzade, kendi temsil eıtigi nesil gibi. ana topragına wrgun Süleyman Re· himov'un eserlerinden ders almış. sanatın çetinlilderini derk etmiş. onlardan manevi gıdalar Vurgm'Wl dikkaUni çeker Genç Vahabzade'yi çag.rarak lamŞlr. ÜSlad. genç ş.:ılre ıa\15iyelerde bulunur. Onu 11?$vik eder. Somed Vurgun'un IOVM<ıdu ile 1 945 yılı Şubaı oyında Vahapzade, Azerbaycan YllZIÇtlar lnilagın.'

kabul cdllir... :

125 126 127 128 129 130 13 1 132

Yovuz Akpınar. "'Şiirler·Bohıtvar Vahapz.ide"' Ötüken Yoy. lst. 1 979.

Ben incelemek llD!nı edlndlgim esederlnde bu poemoyo r;ısılııyıımodım.

Y. Gııroycv, ş. Salmıınov. a.g.e. Ş.G.G.Y. Gs. 247

5.

5.

5-6

1 77

C.ler Gobbodı'nın eserlerinden. Rus Edebiyobndan

D.G.I. s. 1 8 •.•. s. 1 9 •.•. s. 224

61


almışbr. 1 33 Sözün rengini d129il, kokusunu birinci plana çıkanp, cevherini gösteren söz us­ ıalannı sever. Hüseyin Arif, Memmed Aslan gibi. 1 34 Hayatında iki dostunun ona güçlü tesiri olmuştur. Biri jeoloji ve mineraloji ilimleri dok­ ıoru Hudu Memmedov digeri tıp ilimleri doktoru Nureddin Rızayev'dir. Bu iki dostunun ma­ lümat ve merak dairesi çok geniŞtir. 1 35 Bahtiyar Vahabzade kendisine Mirze Celil Sabir'i üslad bilir. Sabir'i kendisine üstad seç­ mesinin sebebine gelince; Vahabzade'nin kendi üslubu ve yazı la1'2l ciddidir ve daima güzel­ ligi, yüceligi, temizligi teblig eden lirik bir şairdir. Satirik üsluba sahib Sabir'i kendine üstat sayması ve Mirze Celil sanalına "secde etmesi", "onu bütün yaratıcılıgı boyu narahat eden, düşündüren suallerin cevabını Sabir'de ve Mirze Feteli'di bulması"ndandır. Mirze Celil, halk için Vatan için yanmanın en yüksek, en noksansız ölçüsüdür, en iyi ifade edicisidir. 136

1945 ve 1960 yillannda Samed Vurgun'dan başka Bahtiyar Vahabzade'ye en çok !esir eden şair Osman Sarıvelli'dir. Sebebiyse, Sarıvelli'nin şiirlerinin "yalancı ilhamdan, gürültü, patırtıdan sesden uzak olmuş samimiyeti ile öz yaşıtlarından seçilmesi"dir. 1 945-1960 yılla­ rında yaratıcıhgına, aşık şiirinden ve Osman Urikasındaki samimiyetten tesir alan gürültüsüz, sakin. konulu, detaylara dayanan şiirlerini ilk merhale hesap eder. 1 37

E- Eserleri: Şiirin oduyla tutuşup sönen Şair. sanat hayatı boyunca 1 38 kendini sürekli yenilemiş ve verimliligini artırarak sanat hayatını devam ettirmişlir. Bugün de miUelini "Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk" misaline düşürmemek için "haykıran şair" pozisyonunda sanatını sürdür­ mektedir. ilk kitabı 1949 yılında yayınlanmış olan "Menim Dostlarım"dır. Daha sonra yayınlanan eserleri ise şunlardır: Bahar. Ebedi Heykel, Dostluk Negmesi. Çınar, Sade Adamlar, Halg Şairi Samed Vurgun, Ceyran, Aylı Geceler, Şeb-i Hicran, Seçilmiş Eserler, E'tiraf, insan ve Zaman, Bir Ürekde Dört Fesil, Seçilmiş Eserler. Menim Şe'rim. Semed Vurgun, Kökler Bu­ daglar. Deniz-Sahil, Dört Yüz On Allı, Bir Bahann Garanguşu, Dan Yeri, Seçilmiş Eserler (iki cilt), Sanatkar ve Zaman, Açıg Söhbeı, Sadelikte Büyüklük, Açılan Seherlere Selam, Pi­ yesler. Feryad, Payız Düşünceleri, Her Çiçekten Bir Leçek. Mugam, Veten Ocagının lstisi, Seçilmiş Eserler ( iki cilt). Semed Vurgun, Özümle Söhbet, Derin Gatlara lşıg, Ahı Dünya Fırlanır, Şehitler. Urika, Şenbe Gecesine Geden Yol, Nagıl-Heyat, Ümide Heykel, Goyun, Gelimli Gedimli Dünya Son Ucu Ölümlü Dünya, Hara Gedir Bu dünya, ikinci Ses, Veten­ daş. Kendi ana diliyle, şiir. poema, piyes, hikaye, senaryo, inceleme, araştırma, makale, ta­ nııma yazılan çeviriler yazan velOd bir sanatçıdır Bahtiyar Vahabzade. Eserleri başka dillere de tercüme edilmiştir. 133 134 135 136 137 138

D.G.I. s_ 174 S.B. s. 144 $.G.G.Y. s_ 268-269 D.G.I_ s. 23-24 Y. Gorayev S- Salmıınov a.g.e. s. 177 "Ser oduna blllr alem. Gııh alışıb, gilh sönürem, Birce buna öyQnürem;­ Hor olmadım el içinde Otuz yeddi il içinde."

62

ı.z. s. 12


J. Moris, J. Yevtuşenko, R. Kazakova tarafından on iki eseri Rus diline tercüme edil­ mlş; 139 Ermeni ve Gürcü dillerinde iki; Özbek Türkçesiyle iki; Alman dilinde bir: 140 Türki· ye Türkçesiyle yedi eseri yayınlanmıştır.

1- Piyesleri: Daha mektebli iken Samed Vurgun'un şiirlerini okuyarak büyüyen Bahtiyar Vahabzade. 1962-1964 ydları arasında Samed Vurgun'un moncıgraf:sini yazmış. 1 4 1 ilmi araştırma ve makaleleri yanında ara vermeden şiir yazmaya devam eden Bahtiyar Vahabzade. "'ömrü bo­ yunca yahşı dramalurk" olmak arzusuyla yanmışM2 ve bu arzuyla piyesler kaleme almıştır. 1965 yılından bu güne kadar "Azerbaycan Devlet Akademik Dram Teatrinda"" Vicdan. ikinci Ses, Yagışdan Sonra, Yollara iz Düşür. Feryad adlı manzum ve mensur piyesleri sah­ nelenmiştir. Aynı piyeslerden bazdan Ermeni, Türkmen ve Özbek dillerinde de temaşaya ko­ yulmuştur. 143 Bunlardan ewel de 1959 yılında Celil Memmedguluziıde adına Nahçıvan Dövlet Dram Teatrinda "Edalet" piyesi. 1 973 yılında da "Yagıştan Sonra" piyesi sahnelen· miştir. 144 "ikinci Ses" oyunu ilk defa 1968 yılında M. Ezizbeyov adına Akademik Teatrda: ikinci defa Yerevandaki Azerbaycan Teatrında, üçüncü defa Semergend Teatnnda. dördüncü de­ fa yine Ezizbeyov Teatnnda ve nihayet Maksim Gorki adına Stepanakert Dövlet Dram Te­ alnnda rejisörünün yeni bir düzenlemesiyle sahnelenm�tir. 145 "E'tiraf' ve "lztırabın Sonu" poemalannda oldugu gibi "ikinci Ses" piyesi için de Bahtiyar Vahabziıde'nin görüşü şudur: " . . . . Şairin öz-özü ile sohbeti, özünü derketme yollarındaki he­ yecanlandır. Ben bu ıztırablı heyecanlan yaratıcılıgımın en esas motivi hesap ederim " l 4 6 "Feryad" piyesini yazmak için. Bahtiyar Vahabzade. Nesimlnin hunıliligini. ona baglı olarak da safiligi bilmesi gerekıigini düşünmüş ve önce Türk kaynaklarını araştırmış. Çünkü O, Nesimi ve hunıfiligin bizim edebiyatşinaslıgımızda iyi ögrenilmesi gerektigi kanaatindedir. Bıınun için, ilk sırada Mevlana Celaleddin·i Rümlnin Mesnevi"sini ve bu konuda Türkiye"de yazılmış ilmi eserleri, aynı zamanda Yunus Emre ile ilgili kaynakları dikkatle araştırmış ve an­ cak bundan sonra "Nesimi ve onun özünü idrak felselesini" anlamıştır. M 7 Bahtiyar Vahabzade. bu piyesiyle insanın dahilini açmaya çalışmıştır. Bu işi de büyük Azerbaycan şairi Nesiml' den bahisle yapmıştır. 'Tarihten malumdur ki, Nesimi adı ile bir nice şahıs asdmıştır. Onlar Nesimi degildiler. Nesimiinin hadsiz derecede sevenleri idiler. Nesimi'yi Allah bildiklerinden 'Enelhak! Ben ha· kikatim! Ben Nesimiyim!' ·deyip daragacına dogru gidiyorlardı. Niye? Çünkü Nesimi gibi düşünüyorlardı. Nesimi gibi düşünmek ise cemiyet icin çok kor­ kulu idi. Ona göre ki, insan düşünse yenilebilir, degişebilir. Degişmek, tazelenmek ise tarih, korku olmuş. Ben bu eserde düşünebilmenin, düşünmenin faciasını açmak istemişim. 139 D.G.I. s. 242. $.G.G.Y. s. 264 140 S.B. s. 207-208 141 a.e. s. 64 142 Y. Gorayev. Ş. SalmanOY. 0.9.c. s. 179 143 Ş.G.G.Y. s. 264 144 S.B. s. 42-43 145 D.G.I. s. 292 146 Y. Gorayev. S. Solmanov. 0.9.e. s. 179 1 47 Ş.G.G.Y. s. 268

63


Açabllmlş miyim? Bırakın bunu temaşactlar desinler. Bunu ise ben hele de onlardan göz­

lüyorum. " 148

2) Poemalan: Vahabzade. hadiseleri manzum olarak ifade etmekte oldukça başanlıdır. incelenen po­ emalarındiı görüldogu üzere konular da oldukça çeşitli ve rengarenktir. "iftihar" poemasıyla talebeleri; 14 9 "Gıymet" poemasıyla mualllmlik n�esl, hayatı ve ta­ lebeler. ı so "Merziye"de bir muallimin mücadeleleri, 1 51 "lklncl Ömür" lle Rus-Japon savaşı­ nı, 1. Cihan Harbini. 152 "Her Baharın Öz Garanguşu" ile Ermenilerin yas meclislerini, ata, evlat ve torun ilişkilerini, 1 53 'Vlyelnam Balladası" lle Viyetnam Savaşını, 1 54 "E'tlraf" po­ emasıyla itirafın, herkesin kendinden öc alması, cesaret, temizlik, yücelik, paklık oldugu­ nu, ı 55 "Salam"da"şanlı Irak topragında" kaldınlan müstakllllk bayragına selfımlar gönderir­ ken FuzUli, H. Tebrizi, Nizami ve Ebulula'dan da bahseder . 156 "Heklm dostum Cavanşırl Beşerin cismani agrılan siz hekimlerin; manevi agnlan ise ka­

lem sahiplerinin yüreginden geçer." başyazısıyla sundugu 'Tezadlar" poeması, 1 57

"Veten

Menem Men Vetenem" veya "Facie" poemasıyla çalınan bir levhanın yüzünden müze bekçi­ si Matsurata'nın çektigi sıkıntılar ve intehannı, 1 58 "Ahtaran Tapar" ile TUrklye'ye seyahati es­ nasındaki gözlemlerini, lzmir, lstanbul, Ankara, Efes gibi yerleri, tarihi eserleri, işsizlik, Al­ manya"daki işçiler ve gecekonduculuk meselelerini anlatır. 159 "Vaht-Sür'et- Fikir'" poemasında, köhne ölçWerin gereksizligi, yeni ölçlllerln lüzumu, sUra­ tin kalıpları, sınırlan nastl dagıttıgı, süratin birlik ve visal demek oldugu, zaman içinde fikrin sınırlı olmaması gibi konulan ele alır. " 1 60 "Fiklr Haggında Fiklrler"de zaman, an, sürat, tek­ nik gelişmelerin aynlıgı yenememesi, vatan hasreti, gurbet, sonsuzluk, gökler ve fiklr üzeri­ ne fikirlerini, ı 6 ı "Heyat-Ôlüm" poeminde bu lkl konudaki düşüncelerini ortaya koyar . IG2 "'Amerika Güzeli"nde, 1973 yılındaki güzellik müsabakasında "'Amerikalı Güzeli" sıfatını almış Emma Nayt'ın dilinden fakır bir kızın, muganni olmak ist�i. sevdigine gUzel görünmek için falcıyla kurdugu baglantısıyla ve şöhret için bir adamın dest�iyle "güzel" seçilişini, ı 63

"Gem içinde Sevinç" de babanın aniden hastalanışı ve oguJun telaşını, 1 64 "Dostluk" poemin­ de Ukrayna'nın ücra bir köşesinde, partizan bir grubun başındakl Ferhat isimli gencin başın­ dan geçenler. çevresindeki dostluklar, 165 "Aylı Geceler"de dumanlı Tebriz'in hali ve Sabir'in ı48 ı49 ıso ı sı ı52 153 154 155 156 157 ı58 159 IGO IG ı 162 163 164 165

64

D.G.I. s. 240 B. s. 44-50 B.B.G. S. 102-130 A.D.F. 5. ı 37 · 160 B.B.G. 5. 157- 1 62 •.•. 5. ı21-138 •.•. 5. 147-153 M.Ş. s. 303-385 B.B.G. 5, ı 63 P.D. s. 330.D.S. s. 217 N.H. s. 153·ı60. A.S.S. s. 217 S. B. s. 252-2G8 M.Ş. s. 400406 B.B.G. s. 1 39-146 B.Ü.D.F. s. 168-238 ô.S. s. 214-236 M.Ş. 5. 385-392 A.G. S. 101-1 14


"HophopnAme"sinin mazlumlan uyandınnaya çalışması, insanın bir maksat için yaşaması gerekti!li trajik bir olay kurgusuyla anlatılır.166 "Aglar-Güleyen" poemasında Sabir'in şahsi· 7 yeti, akidesi takdirkar bir ifadeyle anlatılırken "azadlık", "hak" kavramları da yorumlanır. 16 "Uçun Negmelerim" poeminde de, kahraman Talar şairi Musa Celil ve onun zindana atılışı. azaplan, ilhamı ve zindan şiirleri dile getirilir.168 Aynı şiir kitabında yer alan "Feryad" po· emasıyla ltalya'nın Pompey şehrindeki Vezüv volkanının püskürmesinden dolayı yok oluşu anlatır. 1 69 "Şeb-i Hicran", prolog, iki Müellim. Mehemmed, Can Yangısı, iki Hediye. Mehemmed· Leyll'i,

Emı Gatill, iki Hükümdar, Ah Zalım Ovçular!, Şikayetname, Bir Deste Çiçek. Kerbe

la Seferi, Taun ve Epilog olmak üzere on Uç bölümden oluşmuştur.1 70 Bu poema. Klasik Türk Edebiyatının köşe taşlarından biri olan Azeri şair Fuzulinin hayal ve !aaliyellerini "bil· yük bir kAlnat". "elçatrnaz zirve" FuzOli'ye yakışacak tarzda şairane bir ifadeyle anlatır. Bah­ tiyar Vahabzllde, o her katresi bir sanat incisi olan deryayı dile gellrebilmek için kalemine şöyle seslenmektedir:

Ey ge/emlm, güneş kimi alışmasaıı, yanmasan. Ey //hamım, derya kimi çoşub dalga/anmasan O deryanın slrlerlnl göre bili?rsen mi sen? Derya yarat o deryanın her klçik gel resinden. 1 7 1 Bu poemasından daha önce, 1958 ydında yazıp da o zaman hiç bir yerde yayınlaıtıra· madıgı "Gülistan" poeması vardır. 1960 yılında "Şeki Fehlesi" gazetesinde, sonra da bir ki· tabında bu poemanın yayınlanmasıyla VahabzAde için agır günler başlar, Şair bu eserinde. lran Şahının kanlı rejimi ve Lenlnin "halglar hapishanesi" adlandırdıgı çarlık Rusyasının Azerbaycan'ın iki yere parçalanmasını ve bu müstemlekecilik siyasetini, milli azadlık duygu· suyla kaleme almıştır. 172

Nece ayırdınız dırnagı elden bedenden, canı cesedden? Ahı kim bu haggı uermişdlr Size Sızı kim çagırmış, Vetenlmize. 173

Üreyi

Bu iki devlet arasında Güllslan Kentinde imzalanan Gülistan Anlaşması bu kentin adına da leke salmıştır.174 Bir milletin dili, ruhu, kagıtlar üzerinde bölünmek islenmiş ancak. be· deni candan ayırmak mümkün olmamıştır. Bölünen parçalanan sadece topraktır.1 75 1988'de yazdıgı "iki Gorhu" adlı poemasında 176 Stalin müslebitliyi devrinde bütün kalem sahiplerinin ve kendisinin yaşadıgı korku duygusunu ve mahrumiyetleri dile getiren 1 77 Bahtıyar VahabzAde, ikinci Dünya Savaşı ydlannda Azerbaycanldardan oluşturulan "416. 166 167 168 169 170 17 1 172 173 17� 175 1 76 177

A.G. s. 1 15-126 l.Z. s. 139-166 M.Ş. s. 393-399: 8.8.G. s. •.•. s. 400-<I06 Ş.H. s. 97-185 •.•. •. 97 Ş.G.G.Y. s. 331-332 N.H. s. 147 •.•. s. 148 •.•. •. 151-152 o.e. s. 145-151 Ş.G.G.Y. s. 271

94

65


Taganrog Dlvizya" adlandınlan orduyu ve kahramanlıklarını "Dört Yüz On Altı" poemasın­ da anlatmıştır. Almanya üzerinde gallliiyelln 30. yılı münasebetiyle yazdı91 bu eseri üç fasıl­ dan meydana gelir. 178 "Yollar-Oguflar" poemasında Beni Osman'ın vatanını, milletini, mezhebini, dinini hiçe sa­ yarak Paris'e gidişi ve Bcezair'in servetini kumarda kaybetmesi, frenk hayatı yaşaması üze­ rine kurulmuşlur. Yabancıyla evlilik, araplıktan uzaklaşmak; kendine yabancılaşmak, 2. Dün­ ya Savaşında Fransızlann yanında yer alış ve nihayelinde Cezayir'in milli kurtuluş mücadele­ si konu edilir." l 79 Vahabzade'nin anasının hatırasına yazdı9ı "Atılmışlar" poeması dört bölümden oluşur. ·

1. Fasıl, Körpe, 2. Fasıl, Goca, 3. Fasıl, Gocalar Evi, 4. Fasıl, Körpeler Evi- sosyal bir yara­ yı ele aldıgı bu poeminde Bahliyar Vahabzade, balasını körpe yavrusunu soka9a koyanlarla; yaşlanınca ortada kalan "gocaların" halini duygu yüklü mısralarla anlatırken mesajını da ve­ rir. 180

insan goca/dı mı' Başgalarından Dönüb kömek umur dilsiz körpetek. Bilmirem, alet mi. eşya mı insan Gereksiz olanda atılsın gerek? Atılmag! Kimseye gerek olmamag! Sen heç bilirsen mi bu ne demekdir? fnsanlıg adından danışıb, ancag lnsanlıg adını /eke/emektir. 181 1 974'te yazd191 "Leninle Söhbet" poeması Bahtiyar Vahabzade'nin kendini, hayatını si­ gorta etmek amacıyla yazılmış devri öven şiirlerdendir. O devir "şahsiyete prestlş devri" ol­ dugundan Bahtiyar Vahabzade de bu tür bir eser yazmak ihtiyacı duymuş ama bu eserde bi­ le kalemini saklayamamış kendi inandıgı fikirleri -hem de üslUne basa basa- ortaya koymuş­ tur. 182

Azadlıg ugrunda ahan ganların Kim deyir buharı göye sourulur? Halgın gem oduna alışanların Dayag nögtesi de halg özü o/ur. 183 1 78

(Üç F""1) prolog, 1 Fesli (OUnen·Buglln. ilk Sınag, Az.ırin Birinci HlkAyesl. Rllcu, Sllkı.t. Meydan Vorl, Rllcu. Koosert, Az.ırin ikinci Hikbyesi, Rlku, Azn. Rlku) il. Fosil (Ukraynado. Yonyono. NişongAh, Bir Parça Gend. Mckıuplor, Topşıng, Borç, YoUar. Sen Gül Ahtanrsan. Enver EllbeyU. Seng•rier. Yeni Gelebeler) ili. FesU (Alman Torpagındo. Tarih. Rücu. Tomos Monn. Çekmeler. Vllhenvald Dustagı, Kllstrin Ugrundo. Benine!. Kayı.er Sarayı, Brandenburg) Gelebe. Epilog. E.sgcr Kimi. S.E. 2.C. s. 40· 136 1 79 l.Z. s. 169·201 180 P.D. s. 287-329 181 a.e. s. 321-322 182 Sekiz bölilm "lnkı"1b. Halg Halgl Açıg Söhbel. Vah� Adam, Herber1 Cels. Gehgehe, E.sgcr-Sergerde. Heglgel­ Edalef' ve bir sonsözden oluşan bu poemde lıe:r bt.ıllimUn btlşınıı konuyla UgUI Umln'dcn sözler yazmış ve o söz· leri yazmanın ,,..rdJgı emnı,.,ı hissi ile kendi lnandıklannı da rahaılılıia söyleyebllml�tir. Tabll lenln'I de övmüşlür 9"1H!ı eU<ileyicl bir şekilde. Ş.E. 2.C. s. 5-40 183 o.e. s.9

66


Böylece, Lenin'den verdigi epigraflarla, Bahtiyar Vahabzade kendi şiirini, akidesini, mes· legini anlatmıştır. Üzeyir Hacıbeyli'nin hatırasına yazdıgı "Mugam" poemasından ewel makamlann tahlili­ ni, köklerini araştıran bir çok Şark kaynaklan ile tanış olan l&1 Bahtiyar Vahabziıde Hacıç. Ehsen, Kamil, Habil'in yorumlarını. yazılannı tek tek toplamış; döne döne onları dinlemiş. her makamın kendisine tesirini. bir dinleyici olarak onda uyandırdıgı hisleri yazmaya başla­ mıştır. 1 85 Böylelikle, kendisinin ayrı ayrı makamlar hakkında öz şahsi duygulannı dile getir­ digi "Mugam" poeması ortaya çıkmış: Belke. . . . Mugam bir nagıldır. efsanedir

Bilek onun bu dünyaya sözü nedir, gesti nedir. 186 "Son Görüş" poeması 187 ile sevgiliye şairce serzenişde bulunan Bahtiyar Vahabzade "Leyaget" poeması ile Şaşa'nın şahsında insanların birbirine biganeligi, vicdan ve liyakat kav· ramları üzerinde durur. 188

c) Tercümeleri: Bahtiyar Vahabzade, bedii yaratıcdıgıyla birlikte Sovyet Sosyalist Respublikalar ittifakı ve

dünya edebiyatından yüregine yatan yaratıcdık ruhuna uygun gelen: 189

onu bir şair gibi

heyecanlandıran numuneleri ana diline çevirmiştir. Bu tercümelerini de "Her Çiçekten Bir Leçek" adı altında kitap halinde neşr etmiştir. ı 90 Bir halkın edebi hazinesinin muUaka başka dillere de çevrilmesi gerektigine inanan Bah­

tiyar Vahabzadel 91 Azerbaycan ve diger Türk şivelerinde. Rus dilinde okur. okurken kitap­ ların kenarlarına not alır, okuduklarını arkadaşlanyla tartışır, tahlil eder . 192 Rus şiirinden; Rimma Kazakova, A. Kuşner, Yevgeni Yevtuşenko, Andrey Demetyev'in.

Talar şiirinden; Renal Haris'in. Özbek şiirinden; Camal Kamal'ın, Litva şiirinden; Alfonsas Maldanis ve Allonsas Bukontas'ın, Alman şiirinden; Helmut Fransler'in, Bulgar şiirinden de Dimitr Zlatev ve G. Grivnev'in şiirlerini tercüme etmiştir. 193

1 &1 Ş.G.G.Y. s. 268 185 S.B. s. 189 186 A.S.S. s. 187-218 187 D.S. s. 53-55 188 A.D.F. s. 1 1 0-137 189 D.G.I. s. 97 190 Ş.G.G.Y. s.264 191 D.G.I. s. 97 192 Ş.G.G.Y. s. 269 193 A.D.F. s. 162, 173. 177. 179. 184. 187. 192, 199, 20 1 . 203. 2Cl<I

67


ESERLERİN iNCELENMESi 1- SANAT Gelmiş geçmiş bütün sanatçılar, sanat, sanatkar üzerine, çeşitli sanat dalları üzerine mut­ laka bir şeyler söylemiş ve her biri de kendince tariflerde bulunmuştur. Bu tarifler daha çok o sanatçının kendi sanat anlayışının. dünya görüşünün tesiriyle oluşmuştur. Bahtiyar Vahab­ zade'de sanatın estetigin temelinde olan "güzellik" kavramı dahi kendi fikirlerinden aldıgı hamla geliştirilmiş ve tamamen fikri ve manevi planda ele alınmıştır.

O

il­

"güzel nedir?" soru­

sunu kendi kendine sorar ve şu cevabı verir: "Güzel nedir? Temizlik, büyüklük, yücelik! Bunlar ne zaman mümkündür? Büyük bir fikre, büyük bir akideye kulluk edende! . . .

Akidesiz,

fikirsiz ne temizlik var, ne büyüklük! Bütün bun­

lar ise insanlı!lın dalma can attı!lı ideal kamillik, bütünlük yekparelik ve güzellik demektir."! Bahtiyar VahabzAde, bu görüşle paralel olarak sanatın mayasının, gıdasının, kayna!lının "meslek ve amal" olması gerekti!lini; sanatın büyüklü!lünün de amalin büyüklü!lü ile ölçüle­ ce!lini söyler "Amalsiz, akidesiz hiçbir sanat uzak ufukları fethedemez. "2 Bir amal yolunda yaratan insan için öz kalbinin sesi mükfıfattır.

Amal, hakikatin sesi; ilham da "amalin, mes­

le!lin O!liu"dur. Dolayısıyla amalin varsa ilhamın vardır. "Uham da amalın meslekin O!llu, Amalın var

ise

ilhamın da var.

Hünerle açılar senetin yolu! Amalsız ürekte ilham yas tutar. "3 Alemin yaradılışının kayna!lında "aşk" vardır Tasavvufi aruayışa göre. Bahtiyar Vahabziı­ de'de sanatın temelinde insanı harekete geçiren alev, yürekteki sevgi alevidir. Aynı alev ya­ ni "insan mehebbeti" "yürek çırpıntıları", aya yol açan alimin de; yeryüzündeki bütün güze­ liklerin dikilen binaların, yapılan yolların, yazılan eserlerin, bütün otomatik maklnaların ara­ baların da meydana getirilmesi için sebep teşkil eder. "Ayın etrafında dolanan raketler de in­ san sevgisinin fezadaki galibiyetidir" Kısaca ifade etmek gerekirse "muhabbet her tür kahra­ manlı!lın ve fedakarlı!lın anasıdır.4 Aşk muhabbet "alev" olarak düşünülünce akla hemen alevin yakıcılıgı gelir. lzdırapta da buzu,

kan

eritecek bir yakıcılık vardır. 5 Sanatçı da yanan, yandıkça dincelen, eserler veren

kişidir. "Yanmasında bulmalı dinçliylni sanatkar"6 diyor Bahtiyar Vahabz!de've "can yangı­ sı" olarak tanımladı!lı sanatla ilgili fikirlerinin birçogunu da büyük, aşk ve ıztırap şairimiz Fu­

zUli

için yazdı!lı "Şelri Hicran" manzum hikayesinde dile getiriyor. işte bu poemada Ebdul

Kerim'in diliyle sanat: 1 5. B. s.· 128 2 .. .. .. 119 3 1. z. · - 164 - 165 4 5. B. s- 309 - 310 5 M. Ş. s· 328 6 B. Ü. D. F. s- 8. A. 5. 5. s·9

68


Senet deryaya benzer onun mln bir halı uar. Onun sirlerle dolu cahı uar. celôlı uar Kiminin bu dünyada gördüyü çör · çöp olur Kimi de dibindeki incilere vurulur. Mence, can yangısıdır. şe'r. senet a dostlar Kimin ki, üreylnde bir yangı uar, bir od uar O. derk eder seneti insan mehebbetidir yaradan her seneli Senet carı vangısıdır, mene göre a dostlar Bu dünyanın oduna gerek yana senetkar "Senet can vangısıdır, göz yaşıdır." devirdi. 7 Aynı poemada sanat "hayatın süsü, güzelligr'; "yüregin döyüntüsü", "tabiatın sesi". "aş·

kın

ilahesi", olarak tanımlanırken onun "her bir şeyden ince", "adice bir eglence"oldugu. "in·

san düşüncesini, fikrini, hayalini kanadında uçurdugu da belirtilir."8 Aşkın da rztırabın da mekanı kalptir. Sanatçı da kalbinin atışlarını "döyüntülerini. vurgu· ]arını" dinleyendir.9 "Pak duygularla yaşamış sanaıçrlar"IO dışarının ses ve sualleriyle degil. kendi yüreklerinin "öz suali. sözü" ile eserler verirler. 1 1 Bahtiyar Vahabzade, sanatkarı, sanatı söz konusu eıtiginde çok sık müracaat ettigi keli· meler "yaratmak" fiili ve "yaratıc�ık" ismidir.

O,

"yaratıcılık mes'uliyeti, yaratıcılık faaliyeti"

hakkında gerek şiirlerinde, gerekse nesirlerinde fikirlerini ifade ederken "Dünyadaki her sö· zün. her sesin, her levhanın. her manzaranın adamı bin kere düşündürdügünü; onu "yaraı­ maya" çagırdıgını; 1 2 yaratma aşkıyla yaşayan kişi için' bulundugu yerin saray mı, zindan mı oldugunun bir önemi olmadıgını"1 3 söyler. Yaratıc�ık mes'uliyeti haklunda çok şey söylene· bilecegini bilen Bahtiyar Vahabzade edebi gençlige faydalı olacagı inancıyla kendi görüşleri· ni şöyle açıklar: 7 8 9

Ş. H. s· 103. 107. 108 D. e. •· 102. 103 "GaPI wrgusunu heç eşJdenni Gelbln wrgusuna dalan senetklr?"

Ş. H. s- 154 10 M. Ş. s· 328 1 1 1. Z. s· 53 12 A. G. s· 14 13 '"Yaraımag eıglyle Y'l$0Yan oglan Deme yaralma§a saray gerekdlr. Ürck dolu olsa dlııyanmaz bir an Zlndlıın.. salsan da diUenec.ekd.Jr

Ürek göyler kimi dolubsa, ne gem

Yoydo dıı gişda da �acııgdır Boı ise ellne

gö!Om>e gclem.

Varaglıır gelbln ıek boı galacııgdır!

Dol ki. boş.olosıın. beledlr.

bel!

Gözyaşa yaranır geJb nle$lnM:n DDnyarnn en güz.el göz incileri Garanlıg zlndnnda yaıranır bezGın!"

A.G. s. 25

69


"Yaratıctlık mesuliyeti ne demektir? Birinci sırada özünü görebilmek becerisidir; özüne wrulmamak so1jukkartlılıgı! Adamın kenardan öziJnU görebilmesi çetin meseledir. Llıkin sa­ natkar bunu becermelidir." O'na göre sanatçının ilhamı "özüne wrulmaga başlayanda" söner. "Mesuliyet hissi sanatklln hiçbir zaman terketmemelidir. Genç sanatkar unutmamalıdır ki, o, bir babaya anaya, bir kente bir şehre. degil büyük bir merrtlekete, belki de kainata o1jul olmaya hazırlanır. Ben yalnız bunu diyebilirim ki, merrtlekete, kfünata o1jul olmak isteyen ogulun memleket boyunda yüregi kainat kadar da mesuliyet hissi olmalıdır. O herşeyden ev­ vel bir meseleyi kendi için aydırtlatmalıdır. Ne için yaşıyor o, kim ve ne için yaradır? Bu su­ alin cevabını muayyenleştiren genç bir kalem sahibinin en büyük zirveleri tutabilecegine ina­ nırıml" 1 4 Bahtiyar Vahabzade'ye göre yaratıctlık; etraftakilerin degil, amlllin görülmesi, ona deni­ lenlerin degil kalptekilerin işitilmesi; göze görünmeyen, işitilmeyen sesleri, sözleri, renkleri dillendirmek, ete cana getirmektir. Onun yaratıcılık tasavvuru budur. Meydana gelen eserin gücünü de "onun ısındırma, düşündürme, duyurabilme derecesi"15 ile ölçer. 1 6 O. yaratıcılık aşkını "kurup dikmek arzusu belki de çok eski zamartlardan bugüne kadar insanın ölmezlik arayışlannın tezahürüdür." şeklinde tanımlar. "ister folklorumuz, isterse bin yıllık yazılı edebiyatımız halkımızın dünyaya felsefi bakışı­

dır." 17

Bu aşkla meydana getirilen eserler, sınır tanımadıkları 1 8 gibi sanatkarını da ölümünden sonra yaşatır, bir anlamda ölümsüzleştirirler. I 9 14 S. B. s· 226 - 227 ! S a. e. s- 128 16 "Senedin yohdurs.o domşma, kiri! Hünerin olsa da onsuz heçnescn. Sen.Oln vardt"11. buyur. gel bert, Sesin ohMsa da mikrofon ki var. Olmayan sesini sese ohş.ldar... Ô. S. s· 215 1 7 S. B. s· 273 18 ··aız bir senet ba!'kcısmdan Esrlcrie glll dennlşik, Vagilimin. Vi�dlmJn dili ile Bi.zinı

sızın dumalarla

Size solom göndermlşlk

Bagdadındo pervazlamb BaJucllı göz açan duma Bizim Bakı göylertrtdc galılrlaşıb Besre. Bagdad ellerinde uçan dumııl" B. B. G. s· 163 19 "Meni- Mehemmedl yaraUclı tann Alac� goynuna meni de lorpaa Mehv olur allatıın yarattıgl.ln Menim yarnttıgım ölmezdJr ııncag," Ş. H. s- 1 4 7 "Seneıdc güçlüye mcyd.on ohuyan Hayalde. dözllme baş �n menem Ölen men deyllem öldüytlm zaman ÔlllmUmden sonra yaşayan menem."' Ô. S. s· 58

70


A- EDEBIYAT Uzun müddet "Edebiyat nedir?", "Maksadı, vazifesi nedir? Ne için mevcut cemiyet daima likir bahadırlanndan korkmuş onlan ateşle yakmış, sürgün etmiş, derisini soymuşdur?" Sual­ leri etrafında düşünen Bahtiyar Vahabzade. 20 bu konuyla ilgili düşüncelerini, görüşlerini ··sa­ delikte Büyüklük" adını verdi!li uzunca bir yazısında2 1 ve aynı adı verdigi kitabının "Edebiyat ve Sanat" bölümündeki incelemelerinde, makalelerinde dile getirmiştir, Ona göre edebiyat; " . . . Özlükten başlayıp dünyayı idrake dogru giden dolaylı yoldur. Eger dünyaya kendi gözlerinle bakıyorsan bu vakte kadar hiç kimsenin görmedi!lini sen görebilirsin" Çünkü "her­ kesin gördügü kendine mahsustur."22 Dış dünyaya sanatçı bakışının diger insanlardan !arkı ve başka sanatçılardan farklı. dola­ yısıyla ifadenin de, dünyayı degerlendlrmenin de degişik olaca!jına inanan Bahtiyar Vahab­ zade, "Sanatkar, görünent degil, görünmeyeni. zahiri degil mahiyeti, normal. basit olanı de­ gll normal olmayanı görür ve gösterir." der. "Sözün görünen zahiri ve adi taralı sanatın ma­ teryali degildir." 23 fikrinde olan Vahabzade Gorki'nin "Edebiyat insanşinaslıktır." tanımlama­ sına da iştirak eder ve bu konuda şunlan söyler; "Sanat. insan duygulannın tercümanına çev­ rilirse, o, bütün devirler için yaşan olur."24 Bütün devirlere hitap etmeyi başaran edebi eser öncelikle "devrinin bedii aynasıdır" 25 "Hayatın, tabiatın mahiyetine varmak, şeylerin dışını, süsünü degil özegini görmek ihti­ rası edebiyatımızın esas yönü, baş mevzusu olmuştur." Nizami. Fuzwi. Nesimi gibi manevi­ yatımızı besleyen sanatçılann yaplıgı budur. işte bu "ölmezlerimizin verdigi bu büyük sualler dünyanın, kainatın, varlıgın ve yoklugun. hayatın ve ölümün mahiyetini bilmek. derk etmek arzusundan dogan sorgulardır. Bu sorgulann cevabını hele bulamayan insan ona malüm ol­ mayan sırlann ebedi arayışında, hasretindedir. Suali olmayan ilim. ilim degil, sualsiz sanal da hiç sanat degildir. Böyle büyük suallerle çırpınan bir edebiyatı yaratmış halkın yas merasim­ lerinde okunan kasideler, yas sahiplerine teselli olmakla beraber, oraya loplaşanlan da ha­ yat ve ölüm, varlık ve yokluk hakkında derin ıJerin düşüncelere dalmaya mecbur eder." Çün­ kü "Düşünmeyi beceremeyen, hayat namına yaratmayı da beceremez.26 "Sevmek bir hayattır. yazmak bir hayaf' 27 fikrindeki Bahtiyar Vahabziıde. "bilgiden ziya­ de sevgi uyandırmak"28 görevini verdi!li şiir ve edebiyatın "insanın içindeki hayırhahlık. yah­ şılık, güzellik ve muhabbet duygulannı terennüm ve teblig" etmesini ister. 29 O, sanata "'oku­ yucuyu düşündürme" vazifesini de yükler, Çünkü "Düşündürmeyen sanal makbul sanal de­ gil"dir. 30 20 S. B. s· 5 - 6 21 a. e. s· 178 - 183 22 0. e. s· 171 23 Ş. G . G . Y. s - 321 24 O. G. 1. s· 228 25 S. B. s· 230 26 a.e. s· 274· 275 27 Ş. H. s- 1 1 0 28 D. G. 1. s· 144 29 '"Hayır do şer de, yohşı�k da pl�lk de. bunun edeblyollakl en gllzel ıezııhliril Oıollo'da. Yogo

da insanın öz

içindedir. Bunun için do yaşasın insanın içindeki heyirhohlık, yahşılık, gllzeUik ve mehebbet duygulonnı ıerennüm ve ıebllg eden şiir ve sonoıl" Ş. G. G. Y. s- 323 30 S. B. s- 134

71


" Edebiyat söz sanatıdır. "

Vahabzade bu görüşünü de şöyle açıklar:

"Edebiyat herşeyden önce. söz sanatidır. Sözün derinllginin ise sınırı yoktur. Sözün bü­ tün mana renklerini, kıymetini yerine göre degişen mazmununu anlayıp, bir sözle, derin kat­

a.Ş vurdukça bu derk etme talebi derinleşir, bir noktada durmaz." diyerek devam eder.

larına b

"Sözde kanat var, o sarraf elinde uçar. Sözün kanatları, kelebek kanatları gibi her çiçegin üs­ tünde bir başka renk alır, bir başka çeşit göri.lnür. 3 1 işte. sanatçı "bedii sözün" "hudutsuz imkanlan" ile yazıp yaradır ve "kendi olur". 32

a) Poezyanın,Edebiyatın Mevzusu: Bahtiyar Vahabzade'ye göre " . . . poeziyanın, edebiyatın ayrıca mevzusu, aynca sözü yok­ tur. Cemiyetle baş veren irili ufaklı hadiseler. bütün fikirler ve duygular poeziyanın mevzusu olabilir. Astl mesele ise bu hadiselerin ve fikirlerin bedii veya gayri bedii ifadelerindedir." 33 Edebiyatı "'hayabn aynası" olarak gören Vahiibzade, yazarın kendi kalbinde hangi hisse, hangi fikre, hangi amala baglanmışsa hayatta da onu arayıp, onu görec�ini ve buna göre de her yazarın" öz sevimli mevzuuları olacagını söyler. 34 Her edebi eserin cevherinde bir fikir, bir ideal bir maksat olmalıdır. Bu maksat da edebi eserin mevzuunu belirleyecektir. 35 Onun için şiirin "ayrı ayn fertleri degil de bütün olarak bir halgın düşünen beynine tutuşup yanan kalbine ve konuşan diline çevrilmesi" de bundan ol­ sa gerektir. 36 Bugünün edebiyahnın mevzuları çok renklidir. Bunlardan biri de "zaman ve muasır in­ san'dır. Muasır insandan bahsetmekle d�işenin zaman degil de insan ve onun duygulan ol­ dugu açıga çıkınıştır. 37 Fakat insan her devirde insandır. insana has duygu ve heyecanları yaşar. Bu yüzden de "edebiyat aleminde taze söz demek çok çetindir." "Buna ragmen" her devrin sanatkarı kendinden ewel yaşanmış duyguları özüne ve öz devrine mahsus renklerle, tortlarla, heyecanlarla" artlatır. Böylece "fikir duygu özlüyünde kalır, lakin bu duygu zamanın rengine boyanıp yeni sanatkarın yüreginde özleşir, öz ifade tarzını, ahenk usülünü degiştirir, tazelenir." 38 "Her günün öz talebi, her günün öz sözü vardır" Sanatçı bugünün sözünü tam olarak di­ yip bitirmeden sabahın yeni konuları ortaya çıkar. "Yeni icatlar, yeni ilmi naiiliyetler sanat­ kara tamamiyle yeni materyal, yeni mevzu verir. Onun karşısında yeni ufuklar açar, yeni sa­ nat ufukları!"39

31 D. G. 1. s- 83 32 "Bedii sözün lmk.\nlan hudulsuzdur. Eger SÖZ beOlkllr.;e gaydosı da onun öz içindedir. Bu gaydanı görmek i5leylrsense. buyur özUn ara, bul. Halk arası.nda şöyle bir � vardır. "Atını daşlıga sllnnel" Am8ı sanat dl'ınyilSlnda gerek alını daşlıga sllrescn kl. sesi lşlUle.... sanal aleminde özUn gibi yürümek, özüne sadık kaim.ık esas saı11n" dan biridir. Ahı her insan bir dünyadır... aynı insan kalbinin çırpınlılan her saoal�m başka sözler hsıldar ve s.ınllllk:ıriann bakış elvanhltgı, sanalın elvanlılLQını yaralmış olur.H S. B. s- 133 33 S. B. s- 231 34 •.•. s- 224 35 •.•. s- 231 36 D. G. 1. s· 163 37 S. B. s- 179 38 D. G. 1 . .. 152 39 S. B. " 178

72


1- Edebiyatın Vazifesi ve Maksadı: Bahtiyar Vahabzade bir kalem sahibi olarak "sanatın vazifesi" üzerinde düşünür ve bu çe­ tin işin agırhgını hisseder. Ona göre; "Sanalın vazifesi çok mürekkebdir, çetindir ve gittikçe daha fazla çetinleşmektedir . . . Şiirin, edebiyatın müsbet ideale hizmeti, zariflik. güzellik, inanç, vatandaşlık, muasır sanatın geçmişle gelecek arasında köprüye çevrilebilmesi"dir. 40 Edebiyat ve sanat "muayyen tabaka için degil halk içindir. "4 1 "Büyük sanat halk isıeginin barometresidir. Onun maneviyat ölçüsüdür. "Halk bu eserlerde kendi özünü görmeli. özüne inanmalı, geçmişini anlamalı, gelecegini görebilmelidir. Böyle şiirlerde halk geçip geldigi yol­ lara bakacak, kendine, kendi gücüne kudretine inanacak, dedelerinin timsalinde özünü derk edecek"tir. 4 2 Bunlan anlatacak olan sanatın yolu da "milletini bilmek, tanımaktan" geçecek­ tir. Çünkü: "Dogru yolu bulmak için, yine de en büyük öJç[i halktır. onun maneviyatıdır. Halkı bil­ meden, maneviyatı duymadan onun kalbine yol bulmak güçtür. Sanat bir avuç adamlar için degil. kütle için, halk içindir. Sanatkar öyle etmelidir ki. en derin. en muasır. en ileriye yö­ nelik fikirlerini çabuk ve anınd

� halkına ulaştırabllsin.

Buna göre de burada ellamelik lazım

degil. En dogru yol halkı öz dili ile konuşturmaktır."43 Halk için yazıp yaradan sanatçı fikrini. manayı dolandırmadan, halkın dili ile ifade etme­ lidir.44 Vahabzade.

FuzCıli için kaleme aldıgı

uzun manzum hikayesi Şeb-i Hicran'da zaman za-

man sanat sanatçı hakkındaki fikirlerini belirtmiştir: "· Yanırsan,

ezizim, alış yan yene Senetkôr dediyln yanar çıragdır Elin kederine, elin gemine Şair de yanmayıb kim yanacagdır. "1 5 Halkın kederine, gamına şair bir çıra gibi yanmalıdır. Çünkü şair bir "od. ateş kaynagı":

şiiriyse "gülle. kurşun"dur. Zaten "barulsuz �ıire de şiir denmez, Halkı alelade bir insan top­ lulugu olmaktan çıkaran, ona bir amal kazandıran da şairdir. 4 6 Bahtiyar Vahabzade, edebiyatın gücünü kıymetini "halkın ideal ve mübarezelerine hizme· ti" ile ölçer, degerlendirir. Kendi sanat idealinde de bu büyük maksat vardır. Büyük gayeye hizmet için aday olan sanatçı - dolayısıyla kendisi ulak tefek işler, şahsi meseleler. yiyip iç·

me duygulanndan şiir yaratıyorsa, o şiir "uzak menzilleri" hedef gösteremez.4 7

40 S.B. s- 219 41 "Poozlya muııyyım bir ıabakıı için de!)U, halk içindir. Malum llklrleri dola�k " " çlıldn benzetmelerle ifade etmek. eski suyu yeni kabda takdim etmek gibi bir şeydir.· S. B. s- 1 8 1 42 o.e. s· 219 - 220 43 o.e. S· 317 44 •. •. $· 261 45 Ş. H. s- 1 1 6 46 "Şııl r od gııynogı. şer gOUedir BeıntslZ şe're şe'r dcyilmez Şolri olmayon bir holg k!lıledlr Amalsız bir klllle holg olabUmez."

47

o. s. ,. 59 . . . Be n de poeıiyorun gOcOnO hıılgın ideal "' mllbarezelerine hlzmeü U e rılçerim. Tarihte de böyl e olm11$<ur.

''

Kılıcımız körlaşdl91nde • sözllmOz keskinleşmiş, Serhadonmız ktlı;llldtlgOnde dQıilncelerimlzln, ldmkınuzın. arzu­ lanmızın uluklan genlıJemlş Kendimiz siperi terli eıugımlzde �lrimlz siperden çıkmanuş. Belki kloslklerimizin yaradıçıbgındakl bllyllk umumUeşllımeler. ansiklopedik gen1$11k de buradan gelir. Onlar. holgın. Vatonın ıaUhlni

73


Her edebi eserin temelinde bir fikrin, bir idealin bir maksadın bulunması gerektigine ina­ nan Vahabzlide bu idealin nasıl olacagını da şöyle açıklamaktadır: "Her bedii eserin cevherinde pir fikir, bir ideal bir maksat durmalıdır. Fikirlerin ideallerin en büyügil ise vatanseverlik idealidir. Bu ideal hayattaki maksadımızı, cemiyetteki yerimizi bize gösterir. Yalnız bu ideal etrafında dUşündügüıntiz zaman bu dünyaya niye geldigimizl, . neyin namına çalıştıgımızı, mücadele etligimizl anlarız. Nihayet, bu ideal bizim hayattaki yö· nUmüzü. yolumuzu belirler."48 Onun içindir ki sırf yazmış olmak için yazmamalıdır. " . . . Yazmak yaratmak yalnız büyük gayeye ulaşmanın yoludur. Yol ise maksat olamaz, yol vasıtadır." diyerek sanatı sanat için yapmayı reddeder. Sanatçının bir akidesi. , bir ideali olsun bir istikamette eser versin ister.49 Kendisi de "akidesinin en manalı sözlerini", "ebedi od gibi içten içten közleşen" şiirlerinde anlatarak "vatan gecelerinin açılan seherlere selamı" olmuştur. 50 Hakikatin, hakkın yolunu anlatmıştır.Si: halkı gafletten ayıltmaya çalışmıştır. 52 lnandıklannı dile getirdigi şiirleri için de "şi'rim benim imanımdır"demiştir. Şiirin fikir ve amal için bir yol ve yön oldugunu bir şiirin­ de de şöyle dile getirir;

Azadlı!) üçün şe'rini yazdın Şe'rin üçün azadlı!)ı sen arzulamazdın! Şe'rin senin hakimlere göstermedi gullug Amalını sen şe'rin üçün sevmemlsen, yoh! Şe'rin senin amalına yol, fikrine yöndür! A lgış sene ey fikrine gul ge/bine rehber Eşginde de. ezminde de Şe'rinde de esger.!5'1 "Bugünün yazıcısının esas vazifesi ne olmalıdır? sorusunu Vahabzlide şöyle cevaplar: "- Şimdi yazıçının cemiyetteki rolü ve vazifesi geçmiş asırlardan daha vacip ve daha me­ suliyetlidir. Yazıcı mensup oldugu halkın vicdanı ve konuşan dilidir. Bu vazifeyi omuzlayama­ yan yazıcının istidadına ve yazdıklarına inanmıyorum. Daha dognısu, kalbinin sesini yazıya taşımayan yazıcı, yazıçı degil, Bir ülkenin, bir halgın degil bütün dünyanın talihi tehlike kar· şısında bulundugu zamanede yazıçı sözü atom ve hidrojen bombalarından kudretli ve etkile­ yici olmalıdır.55 dünya mlkyosındo, lnsanlıgın ı..Uhl il• bir gôrilrlor. Biz klasik ıllrimlz sevlyyosln• yıılmz gllul sanal dlllnd• sohbeı açan eserler yanılmak yolu ile yakınlaşablllnz. Buna göre de benim ld...Jl m böyllk mıık.sııllaro �' olon non1· hatlık ve yangldır. ·· S.B. s. 21 8 48 a. e. s· 231 49 D. G. 1. s· 132 · 133 50 M. Ş. s- 5 51 Ô. 5. S· 59 52 D. S. s· 56 · 57 5ll P. D. s· 1 7 55 D . G . 1. s- 223

74


Sanatçının sanalçılıgının onun valandaşlıgı ile eş degerde gören ve degerlendiren Bahti · yar Vahabzade, "içtimai problemlere dokunmayan, vatanın ve halkın talihinden uzak kalan bedii eserlerin" şimdiki şartlarda makbul sayılamayacagını belirtir. 56 Bir şiirinde de şairin va­ tanın derdine ilaç ona şırdaş, hatta bütün insanlık için "fahri vatandaş" oldugunu söyler. 57

3· Sanatta Tabiilik, Samimiyet, Sadelik Bahtiyar Vahabzade, sanatla tabiilikten, samimiyetten ve sadelikten yanadır. Çünkü bun· lar sanatta "yaşarlıgın" sebeplerindendir. 58 O, "asıl sanatın birinci sırrı kabul ettigi samimiyeti" "yüre\]in kapılarını açan en itibarlı anahtar" olarak göıilr. "Bu anahıarı kaybeden sanalkar kendi kalbinin kapılarını açamadıgın­ dan, o yürekten gelen eserler okuyucu kalbinin de kapılarını açamayacaktır. 59 " Edebiyalın

ve sanatın çarpan yüregi "şah damarı" olan60 samimiyetin şairin hissettiklerini yazmasıyla gerçekleşligini söyler. " . . . Bir duyguyu herhangi bir insan gibi yaşayıp, o duygunun şair gibi ifadecisine çevril· diginde, mısralar bulak sineden dökülür, od gibi seni yandırır, sözler cisimleşir. Sen kagıt üze· rinde harfler degil cisimleşen hisleri duyguları aydınlıgıyla görürsün. Demek ki. şair kaleme aldıgı mevzuunun müşahedecisi degil bilavasıta iştirakçısı oidugunda, o, özünden hiçbir şey uydurmaz, yalnız duydugunu yazar. Şair duydugunu yazdıgında ise samimi oiur . . . "lil

Ne aglı terpedir, ne könülleri Zor ile güç ile yaranan şe'ri Gışgıra·gışgıra ohusag da biz Çatmır bir gulaga setlrlerimiz.'62 Gerçeklen yaşanmadan. zorlanmalarla yazılan şiirin elkileyiciligi olmaz. Fakaı "insan gi·

bi duyup heyecanlandırarak yazılan" mevzular63 , "sevgi veya nefretin yazdırdıgı yazılar yü­ reklere yol bulur, bir gönülün ateşini bin gönüle taşır. "6'1 'Tabiilik ve Samimiyet! sanata ne kadar yaraşır! Aslında bunlarsız sanat yoktur. Şair tas­ vir ettigi Alemi, yahuı terennüm ettigi bir duyguyu günlerce. aylarca bazen yıllarca öz kalbin­ de yaşamadan, hissetmeden yazamaz. Bazen yazıldıgında da sözler. fikirler yalnız söz ve fi­ kir olarak kalır. Onlar hisse çevrilemez, o zaman biz böyle yazılara şiir degil. cansız deklara·

siya, kuru fikir diyoruz." 65

56

" ... Ancng bedii eserin lçtlmail� onun yalnlZ mevzusundan asılı de��dlr. Daha dogn..ısu yalnız mevzu eserin içli· mol degerlnl belirlemez. Esas mesele mUelllf bulundugu yerde cereYIJın eden hadlsek!re münasebetinde. bed.iı

soZUn gudreıUe cemtyele tesir göstennek arzusundadır.

57 1', D. s· 17 58 " . &hll�r Vaıhnıpzlıde kendisine sorulan "Sanı11ll.:s yaşarlıgıo sebebJ?''" sorusurt.l şöyk

D G 1. s· 1 0 1

karşdık verir·

". Çok çeUn swıkllr. Ona göre kJ. sanatın yaşanlıgını lemin eden amU \Mr degil. lkJ degU. beş degll. Bunun şartlan çoklur. (Sanatkarlar yaradır anın yaradıcıJıgtn sımnı ve muclzcs.lni Wmeden) Bir şair gibi benim kendime hD!> gelen, bcgend�lm �lirim bilıen okuyucuda aksiseda uyalına.z. bazen da aks.ine ohır. �enme-dlgım şiirim okLMı· cu dilinin ezberine çevrlllr. Kısaca. bu sırdan ha$ açmak çellndlr."

D. G. 1. ,_ 225 59 o. e. s. 226 60 Ş. G. G. Y. s· 264 61 D. G. 1. s· 225 62 M. Ş. s· 395 63 •. . . Bir insan gibi duyup heyecanlanclıgım mevzulıırdo yazarken bo$ıın kaz;ııvruşam. duymad.>n �urdugum mevruara yUı ıuıarl<en dilim doloşır. şaşonnm, şiirim le�rslz doguldugu giln gocohr."

64 •. y. 65 S. B. s·

Ş. G. G. Y . s- 264

149 75


BahtlyM Vahab�de, kendi şiirlerini de bu gözle irdeler. Daha çok "samimi", daha çok "keneli" oldugunu şiirleri için "bunlar benim kalbimin tercümeyi halıdır." der. 66 O, sanatta "aydınlık ve sadelik" olsun isler. Bunu şair için noksanlık degU "meziyet" ola­ rnk görür. 6'/ ÇUnkll "sadelikte bUyUklUk" vardır. "ister ilim, isterse sanat alemindeki en büyük keşifler, keşiften sonra bize çok basil görtınUr. L. N. Tolstoy'un dedlgi gibi: "BUyUk izler bırakan büyük fikirler daima çok sadedir." SaclcUklc bllyUklUk. adilikle azamet! ilmin de, sanatın da dogru yolu budur."GB

4- Sanatta içe Bakış, Manevi Yükseklik "insanın kendini derk etme yollarındaki çetinlikleri hakiki, astl ve büyük edebiyatın işi­ dir. 6" " diyen Bahtiyar Vahabzade. kendi sanatında da, hayatında da uygulamaya çalıştıgı "özünü derk eme"; "özüne nezaret etme" fikrini zaman zaman şiirlerinde, bilhassa da "ikinci Ses" piyesinde ele alıp incelemiştir. O, bu konudaki fikirlerini şöyle anlatıyor. "Zahiri münakaşalar azaldıkça, psikolojik tokuşmalann meydanı genişlenir. Ben fertler arasındaki lokuşmalardan çok ferdin öz içindeki lokuşmayı göstermeyi üstün sayanm. Bu sa­ natta içe bakışhr, çetindir. Llkln büyük yoldur. Şimdi ben öz içimdeki döyüşü vermeliyim. Benim mübarezem' özümle öz aramda olacak. Sohbetim içimdeki ikinci sesle olmalıdır. "70 "Vicdan, namus, liyakat! Dünya edebiyatının Demirci Gave, Mecnun, Kerem, Hamlet, Kardellya. Jan Valjan. Raskolnikov, Çatski v.s . . . gibi klasik tipleri işte bu üç keyfiyeti özün­ de birleştlrdigine göre beşeriyetin taklide layık sembolik şahsiyetlerine çevrilmişler. "7 1 Ken­ disinin de ifade elligi gibi bu şahsiyetler duygu lemizligiyle onun gözünde yücelmiş, onu de­ rinden etkilemiştir. Dünyanın büyük yazıctlannın insanın manevi yüksekligini "vicdan, namus, liyakat" ölçü­

lüsünde aramalan, bu keyfiyetleri esas cihet kabul elmeleri7 2 Bahtiyar Vahabzade'yi düşün­ dürmüş ve kendi fikirleriyle onlar arasında bir paralellik kurdurmuştur. "Herkes özüne neza­ ret etmeli", "kendine kenardan balunalı" vii:danırun sesine kulak vermelidir. "Asıl poeziyanın özü "narahatlık" ve "çtlgınlık"tır."7 3

5- Şiir Sanatı ve Şair Şiir sanalı çok cazibelidir ve bu çeklcUigiyle herkesi kendine çektigi gibi, adeta insanlan efsunlar. Okuyucu, okudugu şiirde kendi duygulannı gördügU zaman bu sanatı çok kolay sa­ nır. Fakat öyle degildir. 74 Her mısra haline getirilen şey şiir olmaz. Gerçek sanatkar şiir ile nazımı birbirinden ayınr. Bir mısrasından onun şiir olup olmadıgını anlar. Bahtiyar Vahab66 "Son 30 il uırlında benim silsile teşlıll eden muhabbet Urilıam hem de hayal "" zaman hakkındald fel50fi dll$llıcı elerinı dahili ııııroblonmdır. Men bu jllrlerde daha çoh ııztlmllrnem Çıınko burııdo daha çok samlmlycycm. Ş. G. G Y. s· 264 67 S B s. 262 68 •. • s· ı s ı . 182 69 n. c. s· 7 70 O. O. S• 221 71 Ş. G. G. Y. " 1 4 1 72 o . e s · 142 73 •. o . •• 149 1� ". . . Okuyucu kendi de boyle �lılcır yauıblleceglnl uınneder. lıenıon hl.51erinl kagıda dOkOp begendlgl � göndorir." D. G. 1. s- 231

76


zade "Şiir nedir?" sorusuna, o konunun heveslilerini inandıracak derecede cevap vermenin çok zor oldugunun farkındadır. 75 Bunun için o, gerek nesirlerinde gerekse şiirlerinde sık sık. hep bu soruya cevap olabilecek şeyler söyler. Her söyleyişinde de bu "mukaddes sanatı"% bir yönüyle açıklar. Bahtiyar Vahabzade, bir şiirinde, tabiat güzelliklerinin sanatkara ilham verdigini. ama bu ilhamla her zaman şiirin meydana gelmedigini. glizelligin insanı hayret ve hayranlık içerisin· de bırakarak kendine bagladıgını, bu baglanışın da "şiir" olabilecegini şöyle ifade eder:

Esir etti göze/ilk ilhamı da sözü de Dedim; Belke şe'rdir Gözelllyin önünde Donma�ımın özü de". 7 7 Şiir yazmanın kendini de bir "sır" olarak gören Bahtiyar Vahabzade düşünüro "Niye ya­ zıyoruz? Yazmayabiliriz mi? Nedir şiiri bize yazdıran? O dahili kuwet nereden gelir? Onun kaynagı nedir? v.s. sorular. . . sorular. . . . Kısaca cevapsız sorular. ve izaha gelmeyen sırlar ma­ nadır. idrakin uç us noktasıdır. "7 8 Şiir ve sanal yolu öyle bir yoldur ki; iniş ve yokuşlarla doludur. Bu yolu gitmek için sa­ bahlara kadar uyanık kalmalıdır. Cefası da, azabı da çok oldugundan yıkılmadan tökezleme­ den geçmek zordur. Bu yolun her cevrine dayanan yürek gerek. karlı boranlı yolun karını kı­ şını eriden yürek gerektir. 79

Nastl ki, demiri ezmeden önce ocakta kızdınp yakıyorlar işle şiir de böyledir. Şiirin bir yüregi ısıtabilmesi için öncelikle şairin yüregi "köz köz" olmalıdır. Şiir lamba ışıgında degil. kalbin ışıgında meydana gelir. 80 Sanatkar kalbindeki "manevi ızhrablar" "ses'"e dönüşür, şiirleşir. "Duygular selinde çagla­ yan sanatkar kalbinden geçenleri bir bir kagıtlara döker. "Kalbe yangı salan" bu "hoş terane­ ler" yazmaya çalışan sanatkann pannagının altında "kuzu gibi meler" ve bu kalın ince. yük­ sek seslerin her biri "gönül sesi"dir. 8 1 Sanatkarın yüregi azap çekerken, ilhamı sevinir. gü­ ler. Çünkü bu azaplar "yürekte bin arzu besler, ilhamı çagırır."82 Onun yüregi öyle bir �>U­ reklir ki; yanar ama kül olmaz, "her mısranın başında alevlenir." hiç "sönmez"83 Şiirde yer alacak her bir söz için, şairin yüregi sabahlara kadar yanar. şair bin azap çektigi her sözde öldükten sonra yaşayacaktır. 84 Fakat yürekle yaztlmayan, zoraki mısralar kısa ömürlü olur.

"Eyleşib rahatça menzilimizde yazırıg biz de . . . 7 5 D . G . 1 . " 231 76 "Sen halal urvona bir çimdik geder Eger honım gatsan, kUnden küt geder Bu mtlgoddes senet senden ne ister? Eyriden donıım• dtızOn olmosa" A. D. F. s- 82. 83 77 1. z. s- 79 78 Ş. G. G. Y. s- 234, 235 79 A. G. s- 6, 7 80 M. Ş. s· 395 81 •.•. s- 328 82 •. •. ,. 393. 394 83 A. G. s· 7 84 B. 8. G. s- 10, 1 1

77


Be'zen heftelerle dinmeyir ürek, Güuenir dünenkl emellerine Dalgasız ötüşen günlerimiz tek Şe'rimiz benzeyir biri-birine" Hayat kaygısız, rahat o/ı.ınca; "Yazmag hatirine yazırıg çoh uahı Deyirik, gaygısız bu çaglar bizim . . . Sinemiz masaya direnir, ancag Durur üzümüze uaraglar bizim Gelem setirbaşı i/işib galır, Dogu/an anda da "şe'r gocalır. "85 Bahtiyar Vahabzade için, şiir "'yürek için"'dir; "'çörek için"' degil; şiir "batın için"dir "zahir

için"degil. 86

Şaire "yürek" de "çörek" de lazımdır. Ama hiçbir zaman "çörege" agırhk vermemek şar­ byla. Fakat kalbi bir "hazine" gibi olan şaire "yoksulluk" da yakışmaz. "O, küçücük masada bir kalem ile "muhteşem harikalar" "destanlar" yarattıgına göre, asla, "yoksul" da sayılamaz. "O bir cevher"dir. 87 Böyle diyerek Bahtiyar Vahabzade, "özü goca olsa da kalbi goca olma­ yan" "ince hislerle" "bin ihtirasla" "mürekkebe dönüp akan ve sayfalara silinmez bir iz bıra­ kan" "edebiyat şafaklan"B8 sahibi hiç fakir sayılır mı? Yine de sanatla meşgul olanlar arasın­ da parayı ön plana alanlar vardır. Vahabzade'nin de bunlara bir çift sözü vardır.

"Ey ge/em dostlarım, düşünek, gelin, Pulmudur sanatın ölçüsü yalnız? Neçin dodagımız büzülür, neçin Eskik yazı/anda gonararımız?'89 85 M. S s- 394 , 395 86 BohUyar Vahabzade büyük Vatan "" millet şoiri Sablr"I anlaltı!lı "'Aglar-Gtıleyen"" "Poemosındo; mektebi kapıınarı Sablr1n s,abun yapıp salmak ısıemesl. fakat ona sabLDl yapması için yag venncmelcrt Uzerlne � '"Sabwıl Şe"r! işe bah! Tesadüf mu bu ancag? Her ikisi temlrllkl Sen bu ıesadüfdekl Ahenge bah. megzı gfü. Sabun za.hlr üçünse. Şe'r batin üçündür. Sabwı pi�rrnek-peşe Şe'r y.ııırarm.ıg·seneı Sabun-çörek üçündür Şer ürek llçtındtır O. könlimü. eşglnl Vetene, halga verdi Çöreyi de ürekle Gaz.anmag lsteyirdl." 1. z. s- 254. 155

87 B. s88a. y.

20, 21

89 1. z. ,.

78

163


Vahabzade'ye göre "şiir can yangısıdır, heyecandır, çırpınlıdır, telatümdür."90 Bu can yangısının, heyecanın, çırpıntının ıelatümün mekanı da şair kalbidir. "Şalrem, gem içinde keçir, gecem gündüzüm Seudalı heyalların öuladıyam men özüm!. . 9 1 Filozoflardan birinin "insanların cismani agnlan hekimlerin; manevi agnlan ise şairlerin. yazıcıların yüreginden gelip geçer. "92 sözüne iştirak eden Bahtiyar Vahabzade, şairin men­ sup oldugu milletin tercümeyi halinin bir parçası; onun şahsi duygularının da aynı zamanda içtimai duygu oldugunu şöyle anlatır: " . . . Çünkü şair asıl şalrdirse, onun şahsi duygusu hem de içıimai duygudur. Şairin kalbin­ den Vatanın ve hem de dünyanın derdi geçmiyorsa, o şair deyil. Vatan bedbahttırsa şair na· sıl hoşbaht olabilir? Ahı, şair halk talihinin müşahedecisi degil. iştirakçısıdır. Şair bu talihin iştirakçisi gibi yazdıgırıda öz ferdi duygularından çıkarak. halkın talihinden danışır, böylelikle de ferdi hisler halkın istek ve arnılan ile kaynayıp karışır, fert umumileşir. halg ferdileşir "93 Halkla bu derece bütünleşen şair "mermi" olur. "asker" olur, "melhem" olur. "sırdaş" olur . "vatandaş" olur: Yad köksünü dag-dag eleyen, mermiye döndün Şairllye fehr etmedin eskertek öyündün Oldun uelenin derdine melhem Ona sirdaş Oldun bütün insanlıg üçün fehri uetendaş!'9'1 "Şair için halk şairi adından şerefli ad,ünvan" olmaz. 95 "insan gi�j duyan, şair gibi yazan"96 "gürılürıde od alevlenen" 97 "Yaratmak aşkıyla yaşa­ yan oglan'ın yazıp yaratması için "köşk" gerekmedigi gibi "yüregi dolu olanı "zindana atsalar da o dillenecektir. 98 "Zindan kesemmedi yolunu şe'rin Bedeni sürgünde. sözü uetende. Sözü ueten olan uetenperuerin Sözüyle beraber özü uetende. . . Senet bir sirrdir. uludan ulu Yolunu kesdikce gen olar yolu. '99 Halkından güç alan, feyz alan sanatkar bazan de halkının yeniden dogmasına kendini ta­ nımasına imkan verir. 100 Çünkü şair kendi "halkının bagında bir bülbül"dür, "sözü halkının 90 5. B. s· 208 91 Ş. H. s. 136 92 0. G. 1. s· 10 1 93 •. •. s- 226. 227 94 P. D. s· 1 7 9 5 D . G . 1. s · 1 1 6 9 6 Ş . G . G . Y . s· 264 97 Ö. S. s·lO 98 M. Ş. s· 395 99 A. O. F. s· 23 100 Ş. G. G. V. s- 308

79


dudagında" yaşar. 101 Şair, "fikirlerin çırpınan seli", "hakikatin mugannlsi"; "tabiatın konuşan dili"; "cemiyetin isyan sesi"; "zamanenin, asrın vicdanı"; "tarihlerin şerefi şanı"; "bu dünyaya zamanın sözü"; "hakikatin, hakkın aynası"dır.-Bütün milletleri en iyi, şairler anlar ve sever. Vatanın ve hal­

kın "mecnunlan" da onlardır. 102 Bütün devirlerde, her zaman "hakk nagmesi" okuyup "Hakk" olan onlar; yaşamak adına "hakdan geçmeyip" "enel-hak" diyerek soyulan onlardır.

Zamaneye, devre gülen ve bazan açık, bazen gizli öldürülen de onlardır. 1 03 Bahtiyar Vahab­ zade "Şairleri Öldürürler" şiirinde müstebitlerin şairlere karşı tavrını sebepleriyle izah eder: "Ömrü boyu gam çekip, dert yutan, azatlık nagmesini okuyan şairlerin kimisi aniden "bıçak ile kurşun ile"; kimisini "yüregine söz zehiri "akıtarak; "pusu ile" kimisini de "korku ile tehdit ile" kana kana, bile bile öldürürler. Zaten "şairin dilini baglamak" onu "öldümıek" anlamına

gelir. Şair ise "yüregini delip çıkan fikirlerini söylemek için her zulme tahammül eder. ı oq Fa­ kat fikirleri ve hayalleri öldüremezler. 105 Digerleri yaşarken, "öz sinesini masaya germiş"; "canından geçmiş"; "ömrüne kıymış" şa·

ir, başkalarının yerine de tutuşup yanmaktadır. "Ömürleri ölümden sonra da süren şair 106 ferahlıklar içinde gamı yaşamış "yana yana, karanlıkları gönül ateşiyle aydınlatmış"tır. "Za· timlerin zulmünden azabından zevk almış"; "Zalim ve cahiller onlan alçaltbkça yücelmiş" l 07 ; bazı zaman olmuş "yıkılmış "fakat asla en agır günlerinde de onlardan yardım istememiş; da­ ima "biganelik"ten kaçmış; ölürken de "yürekle ölmüş"lerdir. ı 08 Gelecek için büyük fikir ve hayaller beslemlşl 09 şairlerin bu yolda dostu kadar düşmanı

1O1 "Sen bülblllsen el bogmda, Genç.sen ömriln her �ında. Sözü elin dodog,nda Yaşayan ela gocalarmı?" A. G. s- 37 102 B. B. G. s- 13 103 a. e. s- 12 1 oq P. D. s· 215. 216 105 ·�ru k!Udlemek Şair üçün beraberdir mln a1Ume1 Ôldıırtırler şalrlerl Ôldıırtırler. heyallan fikirleri ... Yoh11olıl fikir ille bUmez ıd yalı, O, şairin llzllıe Sözündedlr. Edalelle cllalanan

H�igetden gıMle! alon GııdJr <özOn gabo�ındıı GOiie nedir? atom nedir?... O deyecek öz sözllnU Ga�ı o da$i>CO!l o C0$11CO!!... P. D. s- 216 106 B. B. G. s- 10 107 •. •. ,. 12 1 08 a. e. s- 1 3 109 O . s . s . 19

80


da çok olmuştur. 1 10 Buna ragmen onlar, şiirleriyle gönWden gönWe köprüler kurmuş ! I 1 : sözleriyle başka başka kalpleri de ısıtabilmişlerdir. 1 I 2 Onlann iyi gören keskin bakışlan var· dır. "yalanla, gerç�i", "hakla-nahakkı" birbirinden başanyla ayınr; 1 13 "�ri'yi de "egen'i de "görünmeyeni görmeyi beceren gözleri" ile görür; ı 14 yüreklen geçeni bakıştan okurlar. ı ı 5

Bahtiyar Vahabziıde "şiirleri körpe çocuklardan ak saçlı ihtiyarlara kadar dillerde ezber

olmuş şair" l lo ister. Ona göre; " . . . . . asıl şair de odur ki. imzası degil , şiiri onun Unvanının nişanı olsun. Şair yalnız öz kalbinin sesini söze çevirdiginde onun şiirinin öz lezzeti. öz tadı

ve öz kokusu olur. Çünkü her kalbin öz duyumu, öz bakışı var"dır. ı 1 7 Vahabzade "kendi yaşlansa da sözü eskimeyen" "asıl şairler" ! 18 için bazı tiplemelerde de bu·

lunur: Onlan "tabiat bir garip yaratmış"tır. Hiçkimse onlan diz üstü dururken görmemiştir. Sabah­ lara kadar yüreklerini birkaç söz üzerine yakar; "herkesten geç yatıp. erken kalkarlar"; 'Tan ye ri onların gözlerinde agarır"; "Cellat kılıcına meydana okur" ama "hilal kaşlara teslim olur"lar. "Ha ·

yal dlinyasında yaşayan" bu insanların "bir günde çektiklerini, hiç kimse ömrü boyunca çekme· miş"tir. Onlar kendi "alçak kulübelerini, şahlann, çarların saraylarından yüce" bilirler. 1 1 9 "Yürekleri gökler gibi dolan", boşalmak için yazan. "kalp ateşinden söz incileri yara· tan" l 20 şair "gece gündüz başı elleri arasında düşlinür": "Bütün alem onun nazannda küçü­

lür. Şair tasviri devam eder: Şairin "Alnındaki kırışıklıklar dertli hayat yollarıdır"; "Bulutların

oynaştıgı çehresinde bakışları da perişandır." Ara vermeden yazan şairin yazdıkça elindeki

"kalem sızlar" "ak kagıtlar" bir bir dolar ve o kagıtlann üzerinde "mana gWü çiçek açar." 1 2 1

Velhasılı, "hayatları eriyip mısralara dönse" d e bu halden memnundurlar. uykusuz geceler onlar için "baldan şirin"dir. 122 Asıl "sanatkAr hiçbir zaman yarattıklarından razı kalmaz." Yazacaklarının yazdıklarından

daha güzel olacagı fikriyle yazar, yaşar. 123 Eserin meydana gelişinde "agn acı'' vardır. Ya· şanmadan söylenen söz kundakta ölür ; 124 "Bu geder yazmışam, hele azdır, az En böyük, en derin söz içimdedir. Hagg - ·nahagg,

düz - eyri

gem - sevinç gış - yaz

Menim öz içinde, öz içimdedir." 125 1 10 A. G. s· 7 i l i P. D. s- 9 1 1 1 2 ô. S. s · 10 1 13 P. D. s· 217 1 14 A. D. F. s- 83 1 1 5 B. B. G. s· 1 1 0 116 S . B . s - 159 1 1 7 D. G. !. s· 159 1 18 D. S. s- 63 1 1 9 B. B. G. s· 10 • 1 1 120 M . Ş. s· 395, 3% 121 B. s· 19 122 A. G. s· 4 123 O. G. 1. s· 230 124 "Agndan acldan yaranır eser,

Öler yıışıınmıımıs söz beleylnde Bilmemiş Bitmez böyllk bir eser Ôzilnden razılıg kölgellyindc." A. D. F. s- 16. 17 125 0. 5. s· 129

81


a) Şiirde Mana: Şiirde mana "dolaşık, dumanlı" olmamalıdır. Şiir "tapmaca" (bilmece) deı!ildir, görüşün­ de olan Bahtiyar Vahabzade "şiir, sanat anlaşılır olmalı ananeVi şiir formalarında da asrın fi­ kirlerini demek mümkündür."deı-. 126 "Bahtiyar Vahabzade'ye göre şairler söylemek istedikleri fikrin manasını karınlarında giz­

letmemelidir. O manayı, şiiri inceleyenler şairin karnından nasıl çıkarabilir?l 27 Vahabzade şiir ve edebiyatın güzelliginin "aydınlık ve yilrege yatımlık"tan geldigine inanır . 128 Ayrıca sa­ natçının, eserini halk için yazması gerektigi fikrinde oldugu için, halkın anlayacagı tarzda. "açık aydınlık" ifade isteyen Vahabzade bunun bir noksanlık olmadıgını da şu sözlerle belir­ tir: "Aydınlık ve sadelik başka şeydir, basitlik başka şey. " 129

b) Şiirde Şekil, form Bahtiyar Vahabzade bedii eser için şekli, onun güzelligini oluşturan vacip şartlardan bi· ril 30 olarak düşünse de hiçbir zaman onu en birinci şart şeklinde degerlendirmemiştir. Za­ ten o. yaratıcılıgı boyu form üzerinde ewelceden aynca düşünüp taşınmamış; kendisini "ye­ rinden terpeden fikir ve duyguları" o fikir ve duyguların oluşturdugu belirli bir yol üzerinde kaleme sarılmış ve yazmıştır_ l 3 1 Vahabzade'ye göre "form dış görünüş, muhteva, konu ka· rakterdir. Bunlann birbirini tamamlaması daha güzeldir. Bu manada sanatta muhtevayı, fik­ ri birinci, şekli ikinci hesap edenler haklıdır. " 1 32 Şiiri kendi derli toplulugu, duygululugu, inceligi ile "hadiselere daha tez cevap veren bir tür" olarak ifade edenl 33 Bahtiyar Vahabzade "asırla nefes almak, halkın arzuları ile yaşa­ mak, dünyayı düşündüren sosyolojik problemlerin ifadesine çalışmak" kendilerinden önceki· !erin dile gelirdiQi büyük problemleri" bugünün havası ve nefesi ile tazelemeyi" birinci plana alarak der ki; "form yeniliginden çok muhteva yeniligine. konuların aktüalligine ve bunların sanatkarlıkla ifadesine çalışmak" gerekir. 1 34 Şiirde şekli. sadece bir "taşıyıcı ve çattırma vasıtası" olarak görür. Bahtiyar Vahabza126 Okıay Akbal

"Orta A<lyodan Baltıl- Sahilinedek" adlı mokııleslnde Ta$kenı'tekı. Bahllyar Vahobzbde ile mübahe· yazmış ve &lııiyar Vahabzlıde'nln "şiir. sanal anli1Şlglı olmalı, en'enevl :J!lr lomıalannda do asnn fikirlerini demek mümkUndUr." flklrine karşı çıkıruş ve dem.Jştlr ki: "Vahabı:ade. şiirde an'anevl formlardlın aynlmaYI sevmez. . . Yeni manalar. köhne formlnr.ia verilemez deyince ''verilir, biz verdik.. diyor. Acaba nasıl veriyorlar? Türk şiirinde modem akımlann, dumanlı bir edebiyatın. kökte:n kaçışın tehlikeli oldugunu söyler" (Hlroş!malor Olmasın, lstonbul, 1976, s- 85) 5. B. s- 260, 261 127 Okıay Al<boJ'ın -Yaşasın Edebiyaı" adlı kııabındıı , Salah Birsel'in "Gu:zuname" şiirini Mehmel Kııplon'ın �"' düzgün L!ıhlıl edemediginl bellrtmesl üzerine Bahtiyar Vahabzbde, Metlebl gamında glzieıen şairi gtınahlil.ndırm.o!'.ı yerine, Oktay AkOOl'ın bu manasız bll�ccyi ,)Çmaya çalıŞı!lın tıııını gOnahlandınnası hayrel uyandınyor." der. 5. B. s· 261, 262 128 ''Poezlyada gUzelllk her şeyden eweJ onun aydınhgıncla ve yürege y:ıt:ımlılıgmdndır. Peozlya b ilmece ya da rcbus degUdir. Joroslov Smelyokov'un dedlgl gibi "Belkı bu tür şiirlerin metin alı ı mona�nı boşo düşmek için benim s.elcrl hakkında

aklım yermiyor. ancak ben şiirde bilmece çözmenin he�n deglllm ."

129 5. B. s- 261, 262 1 30 •.•. ,. 23 1 l J l Ş. G. G. Y. s· 263 132 5. B. s- 148 1 33 a. e . s- 178. 179 1 34 D. G. 1. s- 22?

82

5. B. s· 181


de. 135 Bunun içindir ki; "Maksat günün duyguları ile yaşamak, muasırlann fikir ve duygula­ rını aksettirmek olmalıdır. Bu duyguların ifade formu ise maksat degil vasıtadır. Daha dog­ rusu sanatta ifade formu-taşınma vasıtasıdır, yani nakliyattır. Aynı yükü katarla da taşıyabi­ lirsin, yolu kese giden leyyare ile de; yüke göre nakliyat vasılası seçildigi gibi, mazmuna gö­ re de form- ifade vasıtası seçilir. Şekil muhtevayı deyil. muhteva şekli yaratır." 136 der. Dolayısıyle şairler şekilden çok fikre, muhtevaya dikkat etmelidir. " . . . Yeni muhteva özü lle beraber yeni formlar da getirir. Biz bu yeni formlara lakayd olamayız. Bu formların yaşa­ yıp yaşayamaması meselesi ise zamanın işidir. Lakin burada bir ciheti unutmak olmaz ki. su­ yun terkibini ögrenmek isteyen alim için suyun dökij]dü!;lii kabın hangi ölçüde olmasının hiç­ bir ehemmiyeti yoktur. Fuzüli vezninde de muasır fikirleri. muasır duyguları vermek olur. Asıl mesele fikrin, hissin tazeli!;lindedir. Şair her şeyden ewel düşünmeyi düşündürmeyi becer· melidir. Dekart demiştir; "Düşünüyorum - demek yaşıyorum" Bu manada ben Sovet şairi E. Mejelatis'in dedigi 'Düşünce poeziyasının' perestişkarıyım. Bbette nazma çekilmiş fikir hele poeziya degil, kuru didaktikadır. Poeziya ise fikrin his ile. heyecan ile ifadesi demektir. " t 37 Şiirde fikrin kuru bir ögreticilik içinde degil de duygu ve heyecan ile kaynaşmış olarak ve­ rilmesi gerekti!;lini savunarak "yaratıcı adamın serbetlik içinde" olmasını sanatın başlıca hu­ susiyetlerinden sayan Bahtiyar Vahabziıde sert kanunları olan formun içinde derin fikirlerin de verilebilecegine inanır. t 38 Bazan da bu sınırlılık içinde sanatın daha kuwetli olarak ifade

edilebilecegini bir şiirinde şöyle dile getirir:

"Payız sazagında dumanda çende Gaydadır, zil/ener göz derinllge Fikrin gabagına daş gilledende /ş/eyir herrrişe söz derin/iye Şe'ri yaradan da baş açmır ondan, Gesden alçaltdıgça uca/ar senet Mehdud edildikçe, mehdut/ugundan güç olar senet. "139 Şiirde şekil konusunu "an'ane ve novatorluk" meseleleriyle ilgili olarak ele alınıp incele­ yenl40 Bahtiyar Vahabzlıde formun mahdutlugunu, şairi daha "yıgcam ve lakonik" (derli top135 "Fomıa nekllyyatdır. ç.atdırına vasıtasıdır. bakar onunla ne ıa.şıyorsun. Goşına fomıası flkrln glir akınından dogar Poemalanmda bazen öz:ümdcn ası.lı olmayarag, gö.zlcnllmeden. forma deglşir. i:lta!r'a goşma dl}şcr. Men bın'hl labı balurarn. Bizim tefekkUrtlmUz goşma , geraylı. bayatı ile yogrulmıış. Böyle an'aneden lmtl n.:ı neye gerckli"r Akrlmlze düşUncemize engel olan. lnktş.tıfımıza mani olan an·aneden gorhmag w gaçmag lazimdır. akslne hkri · mlze kömek eden. ona dayan,og olan an'aneden niye gaçmalım? An'ane haggın& bir söz ohudum. Yaman hoşuma gilU. "An'anesl olmayan ancag inkubaıor ctıceleridlr." S. B. s· 222. 22 3 136 Ş. G. G. Y. s- 263 137 S. B. s· 1 80. 181 138 '"... Sanabn başhca hU5USiyellerinden blrl ynrabcı adnmm serbeslllgkllr. Menim öz tecrübemden gelme kana.alım böyledlr. Her ZMWl dU$Unllyorum muasır rıkrl gazeJde vermek olur mu? &z. tecrübelerim de wr . lnarun öyle fikirler var ki. onu yalnız gazekle veya ko$1Mdn demek olur. Sert kanwlan olan fonna meger derin fikir deme· ye lmklln vermez mi? FuıOli �irinden derin ne olabilır? " S. B. s· 222 139 A. D. F. s· 23 1 4 0 "... indi muaslrilklen bohsetllkleri zaman şiirde lorma neoelesl hakkında çok sohbeıler yapılır. Bu mesele elbeııe. anane ue n<Mllorlug meselesl ile bogb oldugıındon bu hagdo men. de IUutmi demek lstiyorumo.. . bımlan cok muhafar.akAr cepheden cıluş yaparak yeni lormalan kabul etmek istemiyor. Bela bundadır ki; böylcleıinln bır kısmı öz sahasında asnn seviyesinde dlD'an adamLardır."" S. B. s· 180

83


lu, düzenli, duygulu) söz demeye mecbur ettigi için begenir. Bu konuda da şunları söyler: "Form, fikrime dar gelmeyip, fikrin mazmunun havası ile akar yaratır ki: form kendi ken­ dine mazmunun boyuna biçilir. Ben form kalıbında istedlgimi diyebilmişim. L.Akin benim is­ tedigimin okuyucunun ist�irıe ne derecede çevrildigini ise diyemiyorum Ancak form ne ka­ dar mahdut olsa şair ifadeyi o kadar derli toplu, kısa ve duygulu demeye mecbur olur, artık söz işlenmez.

Götürek koşmaları. Aşık koşmanın mahdut forma kalıbı içerisinde fikri son

derece dingün ve kısa der. Koşmada sözler birbirinin içine şebeke tahtaları gibi giydirilir. Bir sözü bile yerinden oynatmak olmaz. "14 1 Şiirde vezin ve kafiye hakkında Bahtiyar Vahabzade'nin ayrıca görüşlerini açıkladıgı bir yazısı yoktur. Fakat birkaç şiir ile bu iki konuya temas etmiştir. Mesela;

"Salam!" Poemasında aruz vezninin hoş ahengini bir inci güzelll�ini şöyle anlatır: "Karııaıı gedir, Gedir leng · leng. . . Develerin boynundaki zıngırovlar, Seslendikçe; bu hoş aheng Mirvaritek sapa düzür ueznimizi Ta gedimden birleşdirdi Zeng sesinde cingildeyen Bu dalgalı eruz bizi Söz alrşıb yandı sesden Mugamat da sızıb geldi Bu ahengden. bu nefesden Rast yarandı Şur yarandı: Bemler, ziller bir hal üste cingildedi. "142 Vahabzade, anız vezninin tamamen atılamayacagını mevzuya göre bu vezinden de za­ man zaman istifade edilebilec�lnl düşünür. Esasen O'na göre ."astl mesele vezinde degil, vezinde ifade olunan fikirlerin güzelligindedir.143

o

Şiirin "nagme" gibi ahenkli ve akıcı olması için kafiyenin gerekli olduguna inanan 144

Bahtiyar Vahabzade "Kafiyeler" admı verdigi şiirinde n�tl bir kafiye istedigini açıkla :

Gafiyeler fstemirem sesden do�an gaflyeni, Düşündürür me'na meni, hikmet meni Gafiyedir iki simin bir kök üste titremesi 1 4 1 Ş. G. G. Y. s· 263 142 B. B. G. s· 166, 1 67 143 S. B. s· 231. 232 144 "Nizamlar. gaydalar pozular indi, Mln llilk verdlşden Urek gen d�b­ $e'r gelıyeslz yazılır indi, Netırrıeden negnıebk dldergin dllşlib." N. H. s- 91

84


Gafiyedlr gül nefesi, bülbül sesi Gaflyedlr göy ile yer Gafiyedir seuinç· keder Gafiyedir enlş·yohuş ahşam · seher teze · bayat En mügeyyed gafiyedir: Ölüm · heyat"l45 c)

Şiir, Dil, Söz

Bahtiyar Vahabzade şiirin, dili degil, dilin şiiri yarattıgınıl 46 söyler bir şiirinde. Fakat gün­ lük hayatta da kullandıgımız" dil'in, sanatkannın elinde bir kelebek misali nasıl kanatlandıgı· nı, alaladelikten kurtuldugunu, sözün mahiyetini nasıl degiştigini de şöyle anlatır: "Kimyada bir maddeyi başka bir madde ile kanştıranda ewelkinin hısleti degiştigi gibi dil­ de de söz söze eklenende. sözün terkibi-mahiyeti degişir. Sözün bu kudretini, bu sımnı ve imkanını bilmeden ele kalem almak cahilliktir. Buradan da talebenin üstad yanında dil detsi geçmesinin ne kadar vacip oldugu bizim için aşikarla· şır."147 Sanatkar "'söz üstadı"dır. O. "sözün rengini degil kokusunu üste çıkanp. cevherini göster­ meli""dir Sanatkar, "gül bahçesi'"ne benzeyer. dilin. ayak deyrneyen her yerinde gezinebilme· li, "bu bahçeden öyle güller, çiçekler dermeli ki onlann rengi de kokusu da taze olmalı. Sa· natkar başı karlı daglardan topladıgı taze gül ve çiçekleri şehir parklanna getirmekle en bü·

yük hizmeti "gerçekleştirmiş olur. 14 8 Sanatkar sözü "nagme haline getirir: Söz gelbdeki bir metlebin . Öz sesidir. . . Negme sesin şe'riyeti Şe'r - sözün negmesidir."149

"Her söz aynlıkla yalnız bir mana taşır. Söz sanatkan bir manalı sözlere öz duygu ve he· yecanlarını yüklediginde sözler şürleşir, nagmeleşir. Buna sözlerden dokunmuş heyecan. duygu örgüsü yani şiir denilir. "1 50 Söz, sanatkarının elinde şiire dönüşür, yeni manalar kazanır, mecaz anlamlar yüklemir. Söz bir cahilin elinde ise "'tek manalı" kalır. "Kalbi soguk olan"ın söze geçirecegi öz sıcakhgı da olmaz . 151 Bu da gerçek sanatkarla, sanatkar görünmeye çalışan arasındaki farktır Bu 145 A. S. S. s· 21 14 6 "'Ancag bunu unudurug çalı zaman Ürek yolısıı. bir damarda gon olmaz Dil şe'ri yaradandır, yaradan Şe'r dlll yaratmamı$ yaraımaz."' A. O. F. s. 33 14 7 D. G. I. s. 1 72 148 S. B. 14 4 14 9 A, S. S. 189 150 D. G. 1. s. 155 151 ···- · söz cahllln elinde ıek IT'lıllnalı, Sı!lınatk2ınn dlbnde lse çok manalı mecclLl çevrilir. Çünkü Sı!lllatkar bir manalı sözO bz duygu yU:kO lle havaJandJnp "dcllle$Urir- onu tek mana kalıblndan çıkanr. Vay o gClnden ki. mOelliiln duygulan soguk oio. iuıvolı olmaya. kolbi soguk ol.ın ke\\meyl hangi odla ısıbp hova · iondırabU\r'I'" O e. S· 1 56. 157

85


fark; -okunan manzumenin "şiir" olup olmadıgı- kelimelerin duygu, heyecan yüküyle ytikle­ nip yüklenmedigi de akılla degil maneviyatla ölçülür. 152 Bir şiirinde de şairi yerden kaldırıp göklere yücelten şeyi "halk, el" sevgisiyle birlikte sözün yürekten geliyor olması şeklinde açıklar.

"Söz gelbinde oldu göz - göz Sen yatatdın gece - gündüz, Candan - gandan gelmeyen söz Gelb ohşayıb can alarmı? Yerden ga/hıb uca/dın sen Şair deyi/ el demeyen Kökü yere işlemeyen Bir a�aç da uca/armı?"l53 Nasıl bir bestekar nagmesini söz üzerinde meydana getirir. Şair de sözünü, şiirini sesten oluşturur. Şayet, ses, nagme sözden, şiirden doguyor ise, nagmenin kökten çıkan budagı şi­ irdir. Sanatkar da bunu beceren, dili iyi bilen, sözün kuweünden, renklerinden ve gölgele­ rinden anlayan kişidir. 1 54 "Söz müşahhas, ses mücerrettir. Sihirli, mücerret sesi içi de dışı da malüm olan meyha­ ne ritmiyle ifade edilirse sesin sihri, icazı kaybolur, nagme ucuzlaşır, adileşir "Sesi ve sözü adileştirmek de Bahtiyar Vahabzade'ye göre sanata hiyanettir. O, "sanatkarın silahı olan ka­ lemine" sanlmasını, "söz kurşunu"nu yere atmamasını, korumasını ister. 156 Şiiiri "'sesten, sözden şiir dolu, nagme dolu" bir "nur" olarak degerlendiren Bahtiyar Va­

habzade. 157 ,şiirin yapı taşları olan sözün, kelimeninl 58 , her zaman adaletin düşmanlany·

152 "&zen şUr adına yazılmaş bir nwızumeyl okuyup görürsün, sözler ilk çeklsJni ve ilk rengini yclnl ÖZ IOgal mana51nı korumuş, rakamn benzer kuru kelimelerdir; seni ısıtmaz. heyccanlandımı.u &karsın kJ bu yazıda şiirin için l�m

akın büliln zahirl elemenıler Ckaflyeden tutmuş ölçüye k....clar hepsi var ama şiir yoktur. Niye) Pek1 burada nı? yetersiz kalır? Kelimelerin duygu ve heyecan yükü!

(Bu yük yoksa şiir de yok. Bunun çeki� ise hl�• ölç!YUr okillo degll, manevlya�a ölçülür.)"

D. G. 1. 155

153 A. G. s- 37 154 "Bugt:tıı bUe bestekc\r na�mcslnl söz üzerinde yaratır. Yani evvelce söz seçıtmeli. sonra aynı söıt.in seslerdeki ifadesi bulunmabdır. Bir sözle.

ses

(nagme) sözden (şiirden) dogmolıdır. Bir

halde ki,

'nagme) sözden (şiirden)

dogar. deme!<, na9menln kökten çıkmoş budogı şiirdir. yani söıdür... SonoıMr ona derler aynı şekilLi SÖ<lcri bir yerde bir mazmunda, başka yerde ise ıamamen başka blr mazrnunda kullanıp aynı şekle muhıellf mana:lnr ver· meyi becersin,. Peki bu becerik. usla/ık de§llmi? Yalnız ve yalnız munun ardından gldJp sanatkarlıktan yüı: çevirmek h�e muasırlık �il. Muasırlık hiçbir z:amzıın gl.b:elll§I inkar ebnemlştir dalma s.Dllııillın wıcip şartlardan

olmuştur.

$alrtlk sanatı . ilk önce dlll kamll bilmekten. söıtın çeklslnl. bl.Uün renklerini başlamalıdır."

ve

gölgelerin! �renmeklcrn D. G. 1. s· 171

156 "Şairin sllahı kilınç degU kalemdir. Şair kılınç kulL!ınırso onu çabuk maglub ederler. Sen özünle döytişmeli�n ı Bir de

o

çirkinll9; ıöredcnlerin özleri de başga lür bedbahtdır. Çünkü onlar çlrldnU91n, köllllllglln sebebi degll ole·

lidlr."

(B.ıhtlyor Vohobz/>de, ı;ılr Abbosogayo hitaben söyledıgı bu no�hoıı kendine yönelUnce düşünür.) "Azını olub elime guınç gölürdllyüm? SeWllyyel sahibine hllcum çekdiytm? Çolı olub. Uzaga niye gedek, ele bu yahınJarda Ali SoveUn sesJyasından meme yerden yersiz replika verenJ yerinde oıurtmaga, onun seviye.sine enm· eye deyerdl mi? Yoh! Çünkü onu hamı ele ıanıyır ... " 'Bu hadise de osablleşerek sözünün elklleyldllgını kaybeıtlglni söyleyen Bahliyor Vohob.z.ftdc kalem sahiplerinin "söz güllelerini" yere almamasını onlan korumalonnı �ili verir.) Ş. G. G. Y. s· 3 1 2

1 5 7 B . B . G . s- 167 1 58 ''Yohdur dedim

Yaradıının derdi seri Menim şirin kelmelerlc Varattdı�ım şe'rleri

86


la vuruşmasını, yerlerde sürünmeyip dudaklarda çiçek açmasını ister. Çünkü, söz "zamane· nln nabzıdır, haklı sesidir, aynasıdır." 159 Bahtiyar Vahabzade, kendi şiirini ana diline borçlu oldu9unu, l60 "yazıcı için dilin bütün

inceliklerini, sözün ve ifadenin yerine göre degişen renklerini, gölgesini bilmenin ve duyma­ nın vacipligini"; Çünkü, "edebiyatın her şeyden önce söz sanatı" oldugunu söyler . 1 6 1 Şiir ana dille yazılır. Bunun yanında, şiirin bir de "gözün öz dili" ile yazılıp yorumlanma­ sı gerekir. Baztları da bu dilden anlarlar. Onun için, şair, söz ile dile gelmeden gözlerdeki ma­ nanın muammasını çözecek güce sahip olmalıdır;

Gözleri medh eden şe'rde gerçek Gözün öz dilinde yozılsın gerek. Bu dil muommadır, bu dil çetindir. Bu dille dineni bu dille dindir. " 162 ç) Şiir, Hakikat, i lim: Bahtiyar Vahabzade'ye göre sanat ve ilmin birleştigi nokta "hakikat"tir. " . . . ister ilim ve isterse de sanat, zulmün, esaretin tür'ettigi mahrumiyetlerden korkmayıp yalnız hakikati de­ digi zaman büyür. yücelir ve betini kazanır."1 63

o yalnız bir halkın degil bütün insanlıgın yüregine yol bulur,

ra9·

Sanatkar, ölümden, sürgünden korkmayıp kendini ateşe. atar. zindanlarda bile söz yarahr dedigi şiirinde Bahtiyar Vahabzade, şiirin "hakikat yolu" oldu9unu söyler:

'7e'gible geldiniz daim döş-döşe Yolunuz hagg yolu, hegiget yolu Bu da geribedir Sizin hemlşe Cibiniz boş oldu, gelbiniz dolu. "1 64 Ona göre, şairler. "bütün devirlerde. her zaman hak nagmesi olmuş. hak olmuş; Yaşa­ mak için hakkı inkar etmemiş, bu yüzden de gizli

ya

da açık öldürülmüş"Jerdir. 1 65 Vahab-

Sen daşlaıla yaradırsanl Boy ""rdlgin daşlaıla bir Sen özün de? boy alınan Menlmkl söz Seninki daş, Sözle n�me yaraımngn ne var garda$? .. A. 5. 5. s· 32, 33 159 P. D. s- 216 l GO A. D. F. s· 33 161 "ilk gençlik lllerimde yazı dilime lrad lululanda ve U!.lad $011rlerin �Dıll yah$ı öyren! - demeleri mene ıohunardı ''Neçe yc'nl 'dili yah$ı öyren'', nıeger men ana dlllml bUmlremr dlye öz - özüme deyinerdinı. Zaman keçdJkçe yazılıınma dil OOhımından lutulan iradlann gerçek oklugı.nıu ve yaZJcı üçün dilin bütün incelik· lerlnl, sözOn ve Hadenln yerine göre deyi� renglerini, gölgelertnJ bllmcyln ve duymagın ne geder vacib oldugunu derk etdlm. Ahı. edeblyoi, her �yden önce. 5Öl senetidir. 5öziln derinll\Aflln ise hc<ldi �ur. Sözün bültln me'na çalalannın. çekisinln. renginin yerine göre dcyişen derk edlp, bir sözle derin gllır..lan� ba.$ wrdukç.:ı bu derk etme telebl derinleşir. bir nögtede dayanmu_"

1621. Z. s· 105 1 63 5. B. s· 5. 6 164 B. B. G. s· 1 1 165 o. e. s· 12

D. G. 1. s- 83

87


zade. buna baglı olarak da "hak yolunda vuruşan" şiirlerini "asker ve sergerde" şeklinde nite­ lemiştir. 1 66 Vahabzade,

ilim

ve sanatı hakikati söyleme noktasında birleştirmiştir. Ama her birinin

hakikati ifade tarzı birbirinden farklı oldugu gibi ilmi söyleyişte sanatın sıcaklıgını, çekiciliı;li­ ni bulmak da kabil deı;ıildir. Bahtiyar Vahabziıde, ilmin bir yönüyle sanatı tamamladıgına inanır. "Çünkü ilim hiç kim­ se tarafından kaleme alınmamış yeni ufuklar açar" ve böylece "kalemin sürati asnn sürati ile yanşır." "Buna göre de insanlann seciyesini göstermekle meşgul olan edebiyatın maksat ve vazifeleri de her an, her gün degişmekte olan zamanın nabzını tutmayı ve onu öz eserlerin­ de aksettirmeyi becermelidir. "167

d) Şiirde Köke BaAlılık ve Navatorluk: aa) Köke Ba!}lllık: Vahabzade, sanatta an'aneye, köke bagldıktan yanadır. 1 68 Fakat an'aneye bagltlık "ay­ nı renklilik" manasına alınmamalıdır. An'ane "bir sesin, bir rengin müdafaası" degil, sadece "köke sadakat''tır. Tıpkı agacın varlıgı için kökün liizumlulugu gibi. 169 "Sanatın ayagı daima topraga köke baglanırsa, o sanatın uçacagına,zirvelere çatacagına şüphe etmek olmaz. Kökü topraga baglanmayan agacın er geç kuruyac�ı muhakkak oldu­ gu gibi, kökü somut bir mekana, mensup oldugu halkın manevi dünyasına baglanmayan sa­ natın da boy atıp yükselecegine inanmak zordur." 170 Bu görüşü birçok şiirinde de dile getiren Vahabzade bir şiirinde şöyle der;

"Dinle bu dünyam öz üreyinle Senet 6/eminde özünü dinle Özgeni dinlesen kökden düşersen Sen özüne özge/eşersen. "171 Sanatta ananeye baglılık için öncelikle o ananeyi ve onun sahibi olan insanımızı tanımak gerekir. Sanatkarlann bilmesi gerPken hakikat de şudur; "Halka ne kadar yakırdaşırsak, o ka­ dar derirdeşecek ve yücelecegiz." Bunun için, bize ait olan folklorumuzu, bu "zengin hazi­ ne"yi layıkınca bilmek, Klasik edebiyatımızı. ilmimizin tarihini ögrenmek ve arııştırmak gere­

kir. 1 72 Burada dikkat edilecek şey "ananevi şiir ruhunun korunması" "hayata, hadiselere ge­

niş nazarlarla, yükseklikten bakmak". "zerrede dünyayı duymak'', "beşeri umuınileştermele­ re" varmak olmalıdır. 173 166 S. E. 2. C. s- 32 167 S. B. s- 1 78. 179 1 68 ''Haggımda yazan tedglgatçılar meni, umumlyyede an·� b&§lı bir ş,alr h�b ederler. Eynl c11ıceler1nden blışg.a dün.yada en'eneslz heç ne yohdur... ..

rengU inkubator

Ş. G. G. Y. s- 262

1 69 ··Eyn1 reng ise senelln dJlVnenldır. S.neı ue edei>lyııl ehıanlıg muhıellHlk sevtr. yeni rengler. çalarlar ahıanr. lndiki

170 171 172 173

88

Soveı edcblyaıında yazıb-y;ıradan yüılerle şolr eger yeni reng ve yeni lnlonaslyııda yazsaydı, bu geder şıılro ehUyaç olardımı? Bununla ym\a$1- en'ene heç vahı yalnız bir rengin, bir sesin mlldaflesl de§U. En'ene köke sedageldlr... " a. Y S. B. s- 162. 163 A. D. F. •-45 S. B. s- 233 •. . Poeztyanuz için çok >eclyyevl olan bu anane başanyla yıışablır. Şllrlmlule dldakılko ozalır. kuru naslhoıçılık.


Bahtiyar Vahabzade, Klasik edebiyatımızdan uzaklaşmayı, bülbülün. Türk şiirinden bir karga gibi kovulmasıyla birlikte nükteli olarak şöyle dile getirir: "Bülbül, min il şe'rimizde Ceh-ceh uurub dil açdın sen, Goudular bir garga kimi Bugün seni şe'rimizden Nece dözek biz bu derde? Sen şe'rden gacag düşüb Bugün artıg dolaşırsan Derelerde. tepelerde. . . Ancak bunu bilmirik biz Derelermi gazanıbdır. ya şe'rimiz?"1 74

bb) Novatorluk · Yenilik Bahtiyar Vahabziıde "novatorlugu köke bagh kalarak. topraktan gıdalamp, yeni. tekrar­ sız kol budak atmak" şeklinde görürve degerlendirir. O'na göre "novatorlugu, fikrin, hissin tazeliginde ve muasırlıgında aramak lazımdır. �er fikir ile his yeni ise, "yeni" bugünün ha­ vasından. ikliminden dogmuşsa o yeni his ve fikir kendiyle birlikte yeni form da getirecektir "Bundan dolayı yeni şekilleri aynca aramak gerekmez. Çünkü bu "form arayısı kış günü elektrik sıcagıyla yetiştirilmiş." "turfanda sebze"ye berızer. Bu şekilde yetişen sebzenin tadı

da

"al güneşin ısısıyla yetişen tabii sebze" gibi olmaz .175 Sanatta yenilik ve muasırlık arayanlara, bazen yeniligi yalnız şekilde, şiirin mısralarını kasten kırmakta görenlere Bahtiyar Vahabzade esas meselenin "fikir ve hislerin tazeliginde'' oldugunu söylerken ananeden uzaklaşmamayı da ögütler: " . . . Lakin açık ve bilinen fikri kasten dola!jtırmakla yenilik yaratmak iddiasında olanlar ha­ ta ediyorlar. Fikri, uygunsuz, çirkin süretlerle. teşbihlerle ifade etmek yenilik degil aksine es· kiliktir. Bu tür "novatorlar" hiç kimseye berızemem�k. yenilik yaratmak hatınna ananeden o kadar uzaklaşıyorlar ki, kendilerine berızemedikleri gibi kendilerini inkar da ediyorlar. Yaz­

dıklan ise şiirden çok. onun denemesi olur." 1 76

Vahabzade, yenilik iddiasıyla ortaya çıkanlann yeniligi yanlış yerde aradıklarını. kendi miUi ananelerini begenmediklerini; köküne topragına dudak büzdüklerini; çareyi de başkala­ rını taklitte bıılduklanm söyleyerek tenkit eder. 177 "Yenilik hatrine yazmagdan sakın! hhamdır yaradan seneli. şe'ri Yagmag hatirine yagan yagışın

Ne baga heyri var, ne daga heyri !"l 78 "Yeni Yol" diye bagıranlara sanat aleminde yolun bir tane olmadıgını; as� sanatkarın za-

kuru söz yıgul.ılklıgı, çıplak, baslı ifade · anUpoezlya meydandcln çıkmclkladır. Samimillge, büyük umumlle$tlnneJere güçlü heves hissolunur. ·· S. B. s- 2 1 1 174 M. Ş. " 92

175 Ş. G. G. Y. s- 262 176 5. B. s- 181 177 "BohUyar Vahabzade "Nenemin Halças• hlklıyc>lndc buBan ele alrruştır. Ş. G. G Y. s· 262 178 M. Ş. s· 10

89


ten "yolsuz, çıgırsız" olamayacagını söyler Bahtiyar Vahabzlıde ve, ilhamıyla yüreginden ge­ lenleri yazmakla yolun bulunacagını 179 şöyle açıklar:

.

"Sanat aleminin muhtelif yotian var. Bu yolların hangisi ile istersen gidebilirsin. Lakin en güzeli budur ki, yolu kendin açasan, açılmış çıgırlarla gitmeyesin. Çünkü sanatın en büyük düşmanı -taklitçiliktir. Dogru yolu bulmak için yine de en büyük miyar halktır. onun manevi­ yatıdır." Sanatı zaten halkın hizmetine veren Bahtiyar Vahabzade sanatta yeni yollann bulunma­

sında da en dogru yolun"halkı öz dili ile anlatmak" olacagına inanır, 180 ve der ki:

"Herkesin güzelligi onun özlügünde oldugu gibi. her ülkenin, her halkın güzelligi de onun öz sıfatında, öz hususiyetinde, kısaca onun özlügündedir. Bu manada sanatta ve edebiyatta taklit sanat eserlerini kökten ayırır, simasızlaştırır, ta­ dını tuzunu kaçırır, standartlaştınr." Edebi eserde "topragın kokusu, halkın nefesil 8 1 olacak öncelikle. Sonra da "şair özünü. fikrini. hissini tazelemeyi günün havasında yıkamayı, yani muasırlannın fikir ve duyguları ile

yaşamayı becerirse şürlerinin muasır ve yeni olacagı, okuyucunun kalbine yol bulacagına 162 kesin gözüyle bakar. Bu fikirlerini aşagıdaki mısralarında da açık olarak bildirmektedir:

"Gelbine, hissine daim arhalan Bir de... eluan sesli illerimize Köhne söz dememiş ilham, heç zaman Her gelbin öz sözü tezedir bize Nesense, özün ol! Tezesen onda, Sen köhne olursan yamsılayanda! Nesense, özün ol, Kökünden yapış! Dünene arhafan Bu günden yapışf"183 Bahtiyar Vahabzade yenilige, degişime karşı degildir. 1 84 Sanatçının orjinal olması gerektigini de kabul eder. "Lakin orjinallik eylemek hatırına yenilik yaratmak novatorluk de­ gil ell:ımeliktir." O bunu da kabul etmez. Çünkü: l 79 "Tew yol deylb de gışgırmaym siz.

Senet aleminde yol blnnl, ytızmU7 Esli scnet�n. yolsuz çıgırsı.z hcç gördünüz mü?

Yaz Jlhaın deyeni. ürck dcyeni Yol öz:ü dolanıb lapacag seni Gelbini beynini nahag !lOnna sen! Amandır. Ölünden yol ll',,oıdurmıa sen!''

M. Ş.

1805. B. ,. 3 1 7 1 8 1 • . e . s- 262 182 Ş. G. G. Y. s· 262 183 M. Ş. s- 1 0 184

"Nilreüm. gcıeblm sıgmır heddtne Eseb lellerlml çeklb

!anma

lngılab lstercm. inkılab yene Şfrlme.

90

s- 9. 10

hissime . duygulanma." P. D. s· 43


"Bütün zarif ve derin kökleri ile şiirimizin güzel ananelerine ve zamanemizin inkılabi ru­ huna baglı olan poeziya hakiki novatorlugun hakiki çeşmesidir." O şiir ve edebiyatta günün his ve fikirlerinin açık, güzel ve bedii ifadesini ister. 185 e·

Şair ve Siyaset

Bahtiyar Vahabzade. her şairin şiiri başka türlü tarif ettigine dikkat çekerek, kendi şiir ta­ nımlamasını yine kendi bakış açısından şöyle ifade eder: "Benim için şiir.derdimin. istegimin arzumun danışan, anlatan dilidir." Bizde bir bayatı var: Men dertlere yol oldum, Yandım, dönüb kül oldum. Dillendirdi derd meni Ohudum, bülbül oldum.

Bülbülü okutan onun derdi oldugu gibi, şairi de dillendirip okutan onun derdidir . " t8n Rus imparatorluguna, komünizme nefretini dile getiren siyasi motifler taşıyan şiir ve yazılar da yazan Bahtiyar Vahabziıde siyaseti "ahlaksız kadından daha ahlaksız" bulur. t s7 Bu· lur fakat kendisi de "çok mürekkep ve çelin iş" olan siyase t in içindedir. Bunu da şöyle açık'

lar:

" . . . . . . Umumiyetle, siyaset çok mürekkep ve çetin iştir. Benim gibi hadiselere bir renklibakan, sözü bir manalı başa düşen adam için siyasetle meşgul olmak çok zordur. Buna göre de bazen hadiselerin arkasında duran esas maksadı göremiyor ve sehve yol verirdim. Aslın­ da gerek herkes kendi işi ile meşgul ola. Amma milletvekili olarak ben toplantılarda dile getirilen meselelerde öz fikrimi bildirmeliyim . . . . " 188 Bütün arzusu Vatanı Azerbaycan'ı bir ve bütün; müstakil bir devlet olarak görmek olan Bahtiyar Vahabzade, bu arzusu yolunda bir sanatcı, bir muallim, bir siyasi şahsiyet olarak faaliyet göstermiştir. f)

Sanatçının Görevi, Okuyucu

Bahtiyar Vahabziıde'ye göre "şiiri, sanatı kitaplar degil, halk yaşatır. Halk ise geçici degil öz talihi ve öz amalı ile bagh hislerin, anuların ifadesi olan eserleri yaşatır. " 1 89 "Sanat bir avuç adamlar için degil kütle için, halk içindir." işte bunun için sanatkar "en uzun derin. en muasır, en ilerici fikirleri tez ve anında halkına ulaştırabilmelidir. " 1 90 Sanatkar kendi cemiyetini de dünyayı da ilgilendiren hadiseleri anlatırken kendisiyle bir185 S. B. s· 183 186 "'Bu menada gelem vcrtb

halgınun 180 il Rus impena.lızminln yumrugu ahında çekdi�� çileler. ezab

meni

ve

eziY\!etlerdir elıme

bahan Eks·tegdlrde menim şc'r ·

$alr eden. Odın IU. bu yınnrug ;ılıınd."l menim yazdı�ım şı?°rleıime bir me'nalı. Uzden

ohuyucu mlsmfannun

özllnll deyil.

onun

arhasında gizlenen mc'nanı arnyıb bulm..ı.Jıdır.

lerlm Türk ohucusuna tam zı.ydın ola bllmeı. O zamanlar men gap.ılı Vcllmalı idim. am.m."l mahir Azerba�ıcan ohu·

cusu menlm gapa.lı misralanmm Os.l gapagını aça bllmlş, onlann arlı.lsınd.ı gWenen esi metJebl göre bilmiş. gilas..ı bahıb. JçindekJ çeylrdeyi görmüşdOr.

Halgımın yaş.ıd.gı çileler eı.ab w eziyyeller ona bu çe�t!rdevi gom\Ck

lmklmını verirdi. Aı.ad ve firavan bir mlUet helke de menim gıııp.ılı dediyinı melleb!eri t.lm .ıc;:ıglı�ı ile derk e(W bilmezdi . Ahı men bu zavallı halgın övladı oklugumdan onun derdlerini lelin kölesi cımesınl"

187 188 189 190

Y.M.Y.M. s. 276 •.•. •. 282 O. G. 1. s· 227 S. B. s- 317

yazırdım. Allah heç bir milleti basga mil· Y.MY.M. s. 24

91


likle okuyucusunu da düşünceye sevketmelidir. ''Yazıcı kendi okuyucusunu da düşündürebil­ mek için ewelce özü düşünmeyi becennelidir. Derin bilgisiz düşünmek mümkün olmadıgı gi­ bi düşündünnek de mümkün degildir."191 Çünkü sanatçıda herkeste bulunmayan bir özellik vardır. O da; "başkalarının göremedigini görebilmek kabiliyeti". Sanatçı bu kabiliyetini "cila­

lamak'; için "zahmet" çekmeli, "derin bilgi" sahibi olmalıdır. 1 92 "Yazıcı eline kalemi aldıgında ne yazacagını ewelceden bilir. Ama yazarken çogu zaman önceden düşünülmemiş mesele­

ler, problemler ortaya çıkar. Budaktan budak ayrtldıgı gibi fikirden de fikir dogar." 193

Bahtiyar Vahabzade, "Yazıcı, Zaman ve Okuyucu" başlıklı yazısında yazar ve okuyucu, sanatkar ve zaman problemi, bunların birbirleriyle alakası ve birbirlerine olan taleplerinin ilk bedii eserin meydana geldigi günden başlandıgını söyler. O, yazısında şu hükme de varır; "Yazıcı okuyucudan geri kalmamalı, onun taleplerine arzu ve isteklerine vaktinde cevap ver­ meyi becennelidir. Bunun için elbette, yazıcı asrın ilerisinde gitmeli, asrın seviyyesinde dur­

mayı becennelidir." 1 94

"Her kalem sahibi öz zamanesinin teli'ıtumlannı birbirini inkar eden tezatlarını kendi kal­ binden geçirip, dünyaya yeni gözle bakmak istediginde öyle zanneder ki, onun gördügünü yalnız kendisi görür. Gördüklerini yazıya geçirdigi zaman fikirler, duygular cisimleşir, aydın­ lanır, yalnız o zaman anJar ki, onun gördüklerini çoktan gönnüş, çoktan demişler."1 95 Sanatkar degişen zamana, zevklere, fikirlere, hislere tercüman olmayı da başannalıdır. "Zamanın taleplerinden "geri kalmamalıdır. Çünkü, "Yaşça kocalmak, büyük dert degil, en büyük dert fikirce. yürekce kocalmak, geri kalmaktır.''t 96 Okuyucu ve şair münasebetini çok mühimseyen Bahtiyar Vahabzade okuyucunun şaire, şairin de okuyucuya ihtiyacı oldugunu söyler. Okuyucular sanatkarlardan "halkı düşündüren büyük meseleler hakkında fikirlerini yazmalarını, fikir mübarezesi yapmalarını" isterler.197 Bunları yapacak olan sanatçı da kendi çalışma odasına kapanmamalı, cemaatla görüşmeli; özellikle amelelerle, halkla sık sık birlikte olmalıdır. Aksinde "hem umumi işlerine, hem ken­ dilerine, hem de kendi yaratıctlıklarına ziyan" verirler. 1 98 Vahabzade, okuyucularıyla aralarındaki ilişkiye çok deger verir. Bunu "Ohucu Mektubu"

şiirinde 1 99 sebepleriyle birlikte açıklar: Okuyucudan gelen mektublar "şirinden şirin"dir; şa­ irin "gönJüne dayag"dır; "düşünenlerin gönül hıçkıngı, yürek sesl"dir. Sanatçının yazdıgı şi­ irin "Bir müddet sonraki aksisedası"dır. Şairin okuyucu mektublarına ihtiyacı vardır. Çünkü 191 S.B. S. 231 192 D.G. I. s. 224 193 a.e. S. 26 1 194 S.B. s. 230 195 D.G.I. s. 261 196 "Wer keçdikçe zamana l1Y9Wl olzırag zöı.ıgler de deyişir. tez.elenir_ Senetktlr da deyişen, lczeJenen bu zbvgleri. hlss· leri vahbnda luta bilmese. demek zanıandon. onun ıeleblerinden geri galmıı olur. Yaşca gocolmag böyUk derd deyU, en böyijk derd lıkın:e, llrekce gocolmag, geri golmagdı" Zaman bize deyir; heyalıı dilz bah, Fikrin bu sür'eıden geri gıılnwın. Büyük bir derd deyi! yaşca goc.>lrıııg ı . Fikir gocolınasın, gelb gocalnvısın. Sen12lkar Mel.la Nesreddin lellfesJnde oldugu klmJ bannagmı tann btr perdesine goyub. 40 il eynl haıJanı çallllll· malıdır. Perdeleri. haJlan zamana uygun olıuag deylşmelı. gUnUn. esrin öz havasını çalmalıdır."' S.B. s. 232 1 97 D.G.I. s. 228-229 1 98 •.•. s. 296 l 99 Ô.5. S. 58-60

92


o mektublardan kendi inançlarını tazeliyecektir. Bazan bu mektublar. çogu tenkidçinin diye­ "

mediklerini de derler, şaire bir "gözcü" veya 'bekçi" olur, ona dogru yolu gösterirler. 200

Bazan akıllı okuyucu profesyonel tenkitçi" seviyesinde bazan da profesyonel tenkidçi en geri kalmış okuyucu seviyesinde fikir söyler. Bunun aksi de olur. Odur ki, bunu umumileştir­ mek olmaz. ister tengidi fikir, ister tarif, ister profesyonel tenkitçi. isterse de adi okuyucunun fikri, her ikisinin akıllısı ve yazıcıyı inandıranı benim için kıymetlidir ." 20 1 Okuyucularına da· ha önemli bir vazife yükleyen Bahtiyar Vahabzade "şiirinde sözünde" kendini 202 "kalbinde yanan ateşi" okuyucusunun kalbine de yansıtmak203 isterken şiirleriyle onların mektuplarına da karşılık verdigini söyler: Men tek, siz çohsunuz. . . her birinize Cevab yazammıram Ancag men size Borçlu da galmıram Ürek sözlerim Kagızlar üstünde şınm-şırımdır Ünvanı siz olan menim her şe'rim

Size gönderdiyim mektuplarımdır. 204

g· Şiir Çevirisi Başka dillerden şiir çevirileri yapan, kendi şiirleri de degi.şik dillere tercüme edilerek ya­ yınlanan Bahtiyar Vahabzade, sanatçının ana diliyle yazdıgı şiirlerinin başka dillere çevrilme­ sini arzu ettigini bir şiirinde şöyle dile getirir. Ana dilim şe'rlm sene borçludur. Bu lopraga, bu vetene borçludur. Bunu bildik, naşükürük amma biz, Ahı niye sıgışmırıg bir di/e? Çalışırıg isteyirik şe'rimiz

Gah o dile gôh bu dile çevri/e. 205 Fakat şiir çevirisinin tam anlamıyla yapılamayacagını da belirtir. Çünkü çeviri esnasında "yliz astara çevrilir". Şiirin "öz iklimi, havası"; şairin kalbinin "öz vurgusu. öz sesi" degişime ugrar ve çeviriye yansıtılamaz. 206 200 "Mektup!ıır ıılıram ohuculanlon. Mektuplar nur dolu, teşekkür dolu. Bir lıeledcl olub mene çoh zıııman.

Gö.tcrir hogg yolu, dognı-düz yolu.·

201 202 203 204 205 206

O.s. s. 58 D.G.I. s. 223 Ô.S. s. 50 •.•. s. 59 O.e. S. 60 A.D.F. s. 33 "Çevrilende üz çevrilir astara Ôzün söyle, astar hara. üz hora? Ôz lgl!mi. havası var her yerin. Her geibln de az wrgusu. öz sesi. Şe'r ki var !ln!lıdekl seslerin Gatoriaşıın negmesidJr, negmesl!"

ıı.y.

93


Şiiri bir na9meye benzeten Bahtiyar Vahabziıde, şiir çevirisini ateşten ışı91 ayırmaya, söz­ le sesi bölmeye, gül ile kokusunu aynştırmaya kalkmak şeklinde imkansız bir şey olarak de9erlendirir:

Negmelerl başga dile çeuirmek Oddan nuru ayırmagdır, ay balam. Sözü sese, gülü etre böl gerek Mümkünmüdür? Mümkün deyi/, uesse/{ı m/207 6- Türk

Edebiyah:

Tarih boyunca geniş bir çogralyaya dagtlan: hükmeden veya -bugün için- hükmedeme­ yen Türkler zengin bir edebiyat tarihine sahiptir. Edebiyat tarihimiz incelenmek istendigin­ de, buna bir bütün halinde bakmak oldukça zor oldugundan sanatçıların yetiştigi c09rali böl­ ge ve kullandıkları Türkçe dikkate alınarak bölümlere aynlmış, bu scıretle degerlendirmeler yapılagelmiştir. Bahtiyar Vahabzade'nin gerek şiirlerinde gerekse nesirlerinde Türklügün ortak edebi şah­ siyelleriyle ilgili çok çeşitli pasajlara rastlamak mümkündür. Vahabzade "topragın şanının şöhretinin daglar" oldugundan söz açarak. "Vatanın bagnnda yücelen, her biri bir asrın tari· hi olan" "manevi daglarımız"dan bahseder. Bizlerin de "ders alması gereken" bu "manevi

daglarımız" sanatçılarımızdır: Fuzülldir, Kör09lu'dur, Sabir'dir. Nesimi'dir. .. 208

O. "ölmez eserler veren" sanat elçilerimiz, temsilcilerimiz için "sanat bahadırları"da der.

Onlar dünya edebiyatının en büyük dahileri ile aynı ayardadır. 209

Bahtiyar Vahabzade bir okyanus enginligindeki edebiyalımızı ilk yazılı eserimiz "Orhun Kitabeleri"nden (8. y.y.) alarak2 1 0 XIV. yüzytl Anadolu Türkçesi ile yazılan "müdrik kelam­ lı". "her kelamı bizi sihirleyip düşündüren"21 1 "Ulu destanımız"2 t 2 Dede Korkut destansı

halk hikayelerine2 1 3 gelir. Oradan Köroglu'na, Koçak Nebi'ye. Babek'e. Hançoban'a, Hasla 207 A.D.F. 33 208 "Fuzulô Köroglu Sabir Nes.iml

Veıenln b.lgrındi\ ucalan daglar! Her biri

bir esrin

1.Dırlhl kimi.

Bizi esrimizdcn özüne baSlar. Bu me"nevi d<:ıgl.Jr ucalır her gUn Yeriliilü duglarsa gcldi-gcdcrdi Onlann herbiri elin . ulu�un Ba�nndan

209

cücerib gabaran derdi."

A.S.S. s. 5'I

en bOyük dohlleri ile yanoşı dura bilecek Nlzbmf. Neslmf. Fuzuli. Celll Memmedguluznde. Sabir, Cafer C'.öllıl.Jarlı kimi senEl korlfeyierlmlzl �lJm oldugu scvtyycde hele de dünya arenasına çıham lıUme· m1$lk. Bu senet bılhad.ırlan ölmez e.scrlcrl ile özlerini yalnız müıehessls şergşunaslarll lonııdıra bllm1$ler. Bu dahi· lerin eserleri dünyllnın en IJOyOk kllnbhcıruılannın lM!zeyi olarag golır. Başga halglan n dillne yalnız mC:Uehesslslcrln adda-budda seın ıercUrnesi ile çcvrlllr. geniş halg kütlelerinin malı olmur .. :· D.G.I. s. 304 210 "Gedim Orhon Kııabe lerlndc bir baş daşınılaki yazı bu glln de bizi düşUndıırtır: 'Göyd<ıki güneşden, yerdeki ollnı· "Dllnyo edeblya"nın

eıd<m doymo·

den doymodı . . : Ne gözel söz! Bu. bize merhumun zilvgllnü w dllnyogOrilşllnU oçır: göydekl gUn

mosındo ise wtandaşlıgını görürtık. Rehmeı olsun ana lopraga goV1JŞan bu bllyOk duygulu. bllyOlı ürekll lnsono. veıendaŞıDJ"' S.B. s.

94

275


Kasım'a, Kerem ile Aslı'ya, Kizir Mustafa'ya kadar halk edebiyatımızın, folklorumuzun ürün­ lerini zaman zaman şiirlerinde bazan da nesirlerinde söz konusu eder:

Bizim müdrik 09soç/ı gehreman elimiz var. Bizim goç Koro9/umuz, Bizim Nesreddinimiz. Bizim Fuzü/imlz var. 2M

Vahabzade'nin yazılan, şiirleri içerisinde Türk edebiyatının başlangıcından bugüne kadar gelen dönemleri: Klasik edebiyatımızı. halk edebiyatımızı: Türkiye'de süregelen edebiyatı da. Irak-Türkmen edebiyatını da Özbek, Kırgız. Çagatay. Tatar ve Azerbaycan Türk edebiyatla· nnı da buluruz. Sözkonusu edebiyallann köşe taşları olan edebi şahsiyetleri Bahtiyar Vahab­ zi'ıde, "vatan, millet" sevgileriyle tartarak anlatır ç�u zaman. Mevll'ına'nın, Yunus Emre'nin, Ali Şir Nevayfni. Nesimlnin. Halliıc-ı Mansur'un. Niza­ minin, Samed Vurgun'un, Sabir'in, Mirza Celil Memedguluziıde'nin v.s. Vahabzade'nin gön· tünde özel bir yeri vardır. Daha bir çok sanatçı -ayrıca- Bahtiyar Vahabziıde'nin bakış açısıy­ la ele alınacaktır. Biz Şimdi elde ettigimiz bilgilerin y�unluguna göre Türk edebiyatını. özel­ likle Azerbaycan'da gelişen Türk edebiyatını. ögrendiklerimizin ışıgında degerlendirelim.

a- Azerbaycan'da Gelişen Türk Edebiyatı: Türk dünyasının Azerbaycan, D�u Anadolu. lran. Irak bölgelerinde gelişme gösteren bu edebiyatın tarihi çok eskidir. "Bin yıllık Azerbaycan edebiyatının tarihinde orta asırlar için Ni­ zami. Hakani; Nesimi ve Fuzülf', XIX. asırda da "Mirza Fethali Ahundov" önemli roller üst­ lenmiştir. "Ahundov'a kadarki sekizyüzyıllık edebiyat esasen aynı hal boyu inkişaf etmişse de. Ahundov'dan sonra bu edebiyat tamamen başka bir istikamet alıp yeni çıgıra girer. Büyük ananeye sahip olan edebiyatı ve içtimai fikri uzun asırlar geçip geldigi çıgırdan ayınp. onu başka bir istikamete dönderrnek. ona tamaı niyle yeni mazmun ve yeni renk vermek için. yük zeka, yürek ve cesaret" ister. Bu da Ahundov'da vardır. 2 1 5

"bü·

Mirza Fethall Ahundov. billiln yakın ve orta Şarkta XIX. asırda başlayan "yeni tefekkür inkillıbının "muasır manevi terbiye"nin yerleşmesinde önemli bir vazife yüklenmistir. Uk "şark maarifçiligi" de bu dönemde onunla birlikte başlamışlır . 2 16 Azerbaycan şiirinin gelecegine bir inançla bakan Bahtiyar Vahabziıde, bunun sebebini yi­ ne köklü ve saglam bir geçmiş, edebiyata baglar: "Ben Azerbaycan şiirinin gelecegine çok büyük inamla bakıyorum. Ona göre ki, bu şiirin derin kökleri var. Bu kökler münbit toprak üzerindedir. Kökleri derin ve münbit toprakla olan her şeyin yücelmek hakkı oldugu gibi şiirimizin de yücelmek hakkı çok büyüktür. Bu şi­ ir şimdi de çok itibarlı ellerdedir. Şimdi bizim şiirin Resul Rıza. Süleyman Rüstem. Osman Sanvelli, Hüseyin Hilseynzade, Nebi Hezri, Helil Rıza gibi kudrelli bahadırları var. Bunlar-

2 1 1 D.G.I. s. 270 212 Ş.G.G.Y. s. 265 213 P.D. 5. 124 , 79. 80. 5.B. 5. 27 1. B.B.G. s. 119, A.5.S. s. 40. 0.S. s. 22 2 14 B.B.G. s. 23. 24. D.S. s. 106. 102. A.S.S. s. 192, 196. A.D.F. s. 54. N.rl. s . 36 215 Ş.G.G.Y. s. 304-305 216 "M.F. Ahundov Şergl Gerble blılesllrcn bir kö�" benzeylr. Kbsslk ımorilçillk bu kÖfpliden keçıb Şergc d.ıhll olur. Azerbl!ıycandn yeni lipll realisl·matcryalisl ldeolo• herek.el. ıeatr. metl>L1ııı'\I, ilk Şerg maarilc;llıyi, hamıSI başlayu. Mine Feıeli ilk dele olarag. bedii w lelseli siSll!min orta esr s.ıereoUpinden ve khıssik Şerg

Ahundovta

95


dan başka güzel bir edebi nesil de yetişmektedir. Bunlardan bir kaçının adı: lsa lsmayılzfıde, Musa Yagub, Şahmar Ekberzad"!, Memmed lsmayıl , Vahid Eziz, Vagif lbrahım, Müzeffer Şü­ kür, Nusret Kesemerıli v.s. lran Azerbaycanda ise bu şiirin Şehriyar, Sahir ve Sehend gibi kudretli nümayendeleri ile

�ünmeriıek olmaz. 217

Kendilerinden ewelkilerin orılara büyük bir anane bırakarak gittiklerini, bugünkü nesilin de elinden geleni yaptıgını söyleyen2 18 Bahtiyar Vahabzade, şiir sanatının esas temsilcileri­ ni üç nesle ayırır.

1- Azerbaycan Sovet şiirinin birinci neslinde; Samed Vurgun, Resul Rıza, Süleyman Rüs­ tem. Memmet Rahim, Osman Sanvelli v.s. vardır. Bunlar kendilerinden önceki nesilden hem muhteva hem de şekil olarak farklılıklar göstermiş, yenilikler getirmişlerdir.

2- Orılardan sonraki "orta nesil"de edebiyata "başka bir ses" getirmiştir. Şiire yeni bir ifa­ de tarzı. yeni bir ton. yeni bir form getirmiş, uygulamışhr. Orta nesil "mücerred terennüm usülün"den çok gerçeklige, açık ve kesirılige meyletmiştir. "Predmetçilik" (len) fikri gerçeklik, levhalar esasında ifade etmeye meyi bu neslin şiire getirdigi yenilik idi. "219

3- Edebi Gençlik ve Lenkeran Edebi Birligi: Bugünkü edebi gençlik için Bahiiyar Vahab­ zade'nin kanaati şudur: Bu nesil, "şiirin şeklinde yenilik yapmaya, güzel fikir hatınna ölçüle­ ri, vezin ve kafiye kanurılannı bozmaya, fikri derli toplu ve hisli söylemeye" çalışmaktadır. "Lenkeran Edebi Birli9i"de bu nesildendir. Bu şairlerin yazılarının esas hususiyeti "güzel, be· dii fikir" demeye çalışmaktan ibarettir. 220 "Lenkeran Edebi Birligi, Astara, Masallı Lerik ve Lenkeran rayorılannı ihata eder. Birli9in Memmed Kazımov. Şeker Aslanov, Mirhaşim Talışlı, Heyrulla Mehdiyev, Vagıf lbrahim, Mirhaliz Bahadır, iman lbrahimov gibi istidatlı üyeleri vardır. ligi çekici olan bu şairlerin ba­ zılarının istihsalatlan gelmeleridir." Vahabzade bu genç şairleri tamamen başka türlü yazdıkları, yalnız kendilerine benzedik­

leri için alkışlamak gerektigine inanır. 22 1 Orılann yazılannda "heyati detaylar, realızım. ha­ yatın nefesi o kadar kuwetlidiı ki şiirlerini okdugumuz zaman kendimizi Talış daglarında, As­ tara çay zirai ürün topraklarında hissederiz. Burıların çogu hakiki sanal yolundadır. "222 Bahtiyar Vahabzade, edebi gençligin eserlerinin hepsini okur, orıların başarılarına sevi­ nir, başarısızlıkJanna üzülür, kitaplarına önsözler yazar. Nasirlerden lsmail Şıhlı, şairlerden Nebi Hezri, Hüseyin Arif, GabiJ 223 ve "sanat aleminde öz sözünü diyen, öz sesini tam ola­ rak cesaretle, iri adırrılarla yürüyerek söylemeye başlayan gençlerden biri de lsa lsmayılza­ de'dir."224 Son yıllarda gelişen Muasır Azerbaycan edebiyatını degerlendirirken nesirdeki ilerleyişe modelinden kenara ç:ıhır. Durgilllluga ve ehkama radikal · lngUabi e'tirazm, senetde ve estetlkada "yeni tefekkürün' banlye-kan' olur."

217 S.B. S. 207 2 1 8 "Edebiyaıınuzın dllnenl bizden asılı deyildl. Sele ilerimiz bl�m

Ş.G.G.Y.

llç�n

S.

304

bllyük en'ene goyub gedlbler. Onlonn eledik·

lerlne bahanda adamı vahime götürtir. Bizden asdı olan edeblylıhmızın bu gUnll ve sabahıdır. Bu gün menim nes·

ilme mensub olan gelem sahlbler1 bacardıAmı edlr. Edeblyabmwn sabalu ise biz.den sonra gelen edebi gençliye ve gaygımızdan asıhdır. Muasır edebi gençllkde gördliyüm hoşa gelen cehel odur kJ.

bizim münasibetimlıden

onlar bizi yamsd.ııınır , ÖZ yolları ile

219 S.B. s. 152-153 220 •.•. s. 152 221 •.•. s. 15!'>-156

96

gedlrier."'

D.G.I.

S.

221-222


sevinen, tenkidin vaziyetini de ciddi ciddi düşünen Bahtiyar Vahabzade bugünün gençlerinin kimseye benzemek istemememesini; hepsinin güzel yazmasını arzu eder. 225 Onlarda hoşu· na giden tara! da, kimseyi taklid etmemeleri, öz yollarıyla gitmeleridir. Bu gençli!Jin "daha büyük daha içtimai mevzulara el alması. dairelerini genişletmesi, ufak telek mevzular etra­ fında dönüp dolaşmamaları" amısunda olan Bahtiyar Vahabzade "Büyük edebiyat. büyük sa­ nat onlann gayesi olsun" ister. 226 Ve der ki: "-Ben genç şairlerin yaşlı şairleri begenmemelerine tabii bakarım. Çünkü böyle olmasa yeni deyim tarzı yaranmaz. Ben ona da eminim ki. bugünkü yaşlı edebi nesli begenmeyen gençleri de sabahki edebi nesil begeruneyecek . Lakin burda bir ince meUep var; yeni ede­ bi nesil yaşlı nesil gibi yazma'!lakta, onları taklit etmemekte haklıdır. Onlar gibi yazmamak başkadır, inkar başka! Yeni nesil kendinden ewelki edebi neslin tarihi rolünü inkar etmeme­ li, onlara hürmetle yaklaşmalıdır. Çünkü bu günkü yaşlı nesil kendinden ewelki edebi neslin üzerinde boy atlı!Jı gibi, bugünkü genç nesil de yaşlı neslin üzerinde boy attıgını, dünyaya on­ ların omuzlan üstünden baktıgını ve buna göre de uzakları görebildiklerini unutmamalıdırlar. Yaşlı nesil de genç nesle hürmet ve ilgi ile yanaşmalı. onların elinden tutup kaldırmalı­ dır."227 Muasır Azerbaycan Edebiyatına gelen genç nesli "yeni kokulu, taze nefesli gonca güller''e benzeten Bahtiyar Vahabzade onları "bahara boylanmış, dünyamıza yeni söz demek. öz ko­ ku ve nefesleri ile bizi hayrete düşürmek. öz duygu ve düşüncelerine ortak etmek" gibi güzel bir arzu içinde görür. Onun için de. "onlara ilgi göstermek, hayatın manasını anlamalanna yardımcı olmak, yol göstermek, ellerinden tutup kaldım1ak. boynumuzun borcudur" der ve

onlara tavsiyelerde bulunur: "Çok görmek. çok bilmek ve çok düşünmek 1" 2 28 Genç nesle bir muallim gibi c!ers veren Bahtiyar Vahabzade onların. halk edebiyatı kaynaklarını mükemmel

olarak ögrenmelerini, bu büyük deryada yüzebilmelerini. oradan gıdalanmalannı" da tavsiye eder. 229 Siz ey bizden sonra şe're gelenler, Bu çetin yollarda u!Jur/ar size! Eşginiz-gelecek, Yaşınız-seher. 222 S.B. S. 155-156 223 D.G.I. s. 242 22� S.B. S. 162 225 ''Edcbtyaıa bu gOn gelenl dünen gelenden ayınnag olmaz. Bu. Lmumi edebiı,.•alın hcyrine deyıl. Yazıblar. yazmg. yoz;ıcoglor... indi heç kes ne H[lseyln Cavid. ne de Samed Vurgun kimi yaznur. Amma onlar btlyllk oldular. ede­ blyatımLZ1n ölmez sl.mal.ııınna çevrlkliler. Çünkü Cavid Fuzüliye, S. Vurgwı Sabire"e oh�a can almadı. Öz seslerini, öz söılertnl dediler, öılcri k.Aml yaraldılar. indi edebiyata bir ahın vı:.r. Bu, hemi� bele olub. bizim vahtımLZda dil bele idi. Kim bu �ının içinde öz gayıgırn öz nwn ile sUrtlrse, o da uzag gedecek. .. Men onun da Weyhlneyim ki, kimse kimdense om.Dl kimi yazmagı. on� olış.amo�ı lele:b edlr. Bu dogru deyil Amma harrunın yahşı yazmagı, güze.I yazmagı menim de arzumdu." D.G.I. s. 242 226 D.G.I. s. 222 227 •.•. s. 233 228 •.... Onlor Uslod babolardan. aıalıırdan ve ÖZ hemesrierinden öyrenlr, bununlo bele dünyaya öz gözleri il• b.1hor. he!İah ÖZ dllştlncelerl ile oork edlr. öz meılebler1nl. öz lehçeleri ile demeye ç;ılı�rlıır1 Bu do göleldlr! Ona gore kl. ıulug!J$U olub 6zgenln SOzOnü dcmekdense. kekeleye·kekelC\oe öz sözllnU demek yahşıdır!"" S.B. s. 1 7 1 229 •.•. s . 3 1 9

97


Ge/biniz ışıglı, fikriniz ıezel Merd olun! Meydanda durun merd kimi, Uymayın öteri şöhrete, oda. Bizim şe'rimizin düneni kimi Böyükdür, şanlıdır lstigbolı do /230 aa) Klasik Şürimiz: Türk Dünyasının bütünlügü içinde de önemli yerleri bulunan XIV . yüzyılda Kadı Burha­ neddin. l<adı Darir. Seyyid Nesimi, XV. yüzydda Habibi, XVI. yüzydda Hatai ve büyük şairi­ miz Fuzüli, Türkçenin Azeri şivesiyle eser veren sanatçılanmızdır. Bahtiyar Vahabzade, bun· !ardan özellikle Fuzüli ve Nesimi üzerinde durur. Fuzüllyi "Şeb-i Hicran" Poemasında, Nesi­ mi'yi "ikinci Ses" piyesinde anlatır. Sanahnın en güzel örneklerini veren sanatçılarımız, bu­

gün için "edebi kaynak" olmuşlardır . 231

Bahtiyar Vahabzade Klasik edebiyatımız ile tabiat arasındaki ilişkiye de dikkat çekerek şunlan söyler: "insanın tabiatle birlikte götürülmesi, kozmik hadisenin insan maneviyyatında. insan his­ lerinin ise, tabiat hadisesinde karşılıgının aranması.müşterek tahlil, tutuşturma, mürayise. Bütün bunlar klasik şiirimizi tabiat ilimlerine çok yakınlaştırmıştır. "232

bb) Halk Şiiri Geniş bir halk kültürüyle bezenmiş olan Bahtiyar Vahabzade'nin eserlerinde kendi miUe­ tinin kültürüyle ilgili atasözleri, deyimler, halk hikayeleri ve masallann önemli derecede yan­ sıması görülür. Bu da ayrı bir inceleme mevzusu olabilir. O, sanatta halktan yana, onu des­ tek alarak ürün verme taraftandır. Vahabzade halk şiirindeki sadeligin altındaki büyüklüge dikkat çekerek şunları söyler: "Bazen bize halk şiiri çok adi, sade ve basit görünür. Lakin dikkatle bakıldıgında bu sa­ delikte ne kadar büyüklük olduguna hayret edilir. Ben derdim ki, sadece bu tür yazmak, sa­ de ve aydın yazmak, halkın anlayacagı tarzda yazmak çok çetindir. Lakin vacibdir. Ben size Köroglu koşmalarından birini misal getirmek isterim.

Üç yaşından beş yaşına uarondo, Yenice açı/on güle benzersin. Beş yaşından on yaşına uoronda Arıdan saçılan bola benzersin. 233 Bahtiyar Vahabzade "aşık şiiri" geleneginin halk zevkinden, halk duyumundan süzülüp. yüzyıllann imtehanından çıktıgını; bu ölümsüzlüge herkesin hürmet beslemesi gerektigini

230 M.S.

s. 7 231 ''FuzCıli şe'rindekl olmızlar sllsJleslnin mürekkebliytne hcyret etdlytmlz geder, Semcd şe'rindekl s.ııdellyc, ahıcılı� ve üreye yalırnlılıga melıWl oJurug. Men burada ge..sden fwOl.ı ""nln adını çekdlın. Ona göre ki. Fuzüli d.Jvan ede· biyaıınıızın klas.sik şe"rimlzln en höyük örneklerini yaradıbsıtı, Vurgun haJg ruhWltı, tuılg edebly.ı:ıtına söykenen bir scnetln en gllzel ömekk!rlnl y:ıralmLşchr. En gedlm ıMruınlardan bu lkl gol şalrterimlz üçün edcbr gaynng olm�ur." S.B. s. 65 232 S.B. s. 213 233 0.e. s 3 1 7

98


söyler. 234 Onun eserlerinde rastlanan Azerbaycan halk edebiyatı sanatçıları ise; Cenubi Azerbaycan'ın büyük aşıgı "Aşık Eli"235 , Aşık Hüseyin BozalganJı236 . Abbas TufarganJı237 , Aşık Elesker238 , Giyas Ecaib239 , Aşık Besti240 dir.

cc) Muharebe Devri Edebiyatı: 20. yüzyıl Azerbaycan Türk Edebiyatı'nın bölümlerinden biri de "Muharebe Devri''dir. 24 ı Bahtiyar Vahabzade sanal ve edebiyatın "devteı işi" kabul edildigi242 Sovyetler Birliginin sı· nırları içerisinde iken gelişen Azerbaycan Türk edebiyatında l 94 1-1 945 ytlları yazılan eser· !eri devrin şartlarına da düşünerek ele alır: "Muharibe ölüm gelirdi, açlık gelirdi, felaket getirdi ve ilahir Muharebe hem de bütün münasebetlerde bir çat emele getirdi. insanın psikolojisi degişli. Açıgını deyim ki. Büyük Va · lan Muharebesi mevzusu edebiyatımızda kölü aksolunmamışlır. Amma bazen öyle sönük. maksaldan uzak eserler meydana getirilir ki, muharebe öyle tasvir ve tahrif edilir ki. adam muharebenin ne demek oldugunu az kalsın unutur. Bu mevzu edebi mevzudur. Muhtelif nesiller ona dönür ve dönecek. Hem de son dere· ce mürekkeb mevzudur, ona baş wrmak için o devrin psikolojisini ve muharebenin zaman zaman yaşanan agnsını duyub yazasın."24 3 il. Dünya savaşı'ile ilgili olarak. muharebe asker, askerlik, valan mevzularının işlendigi şi­ irleri degerlendiren Bahtiyar Vahabzade o zamanki Azerbaycan şiirinin terennüm usülünü de irdeler. 244

b- Türkiye Türkleri Arasında Gelişen Türk Edebiyatı: Bahtiyar Vahabzade'nin Türkiye'de gelişen Türk edebiyatıyla tanışıklıgı Abdülhak Hamid. Tevfik Fikret, Mehmel Akif, Orhan Seyfi, Faruk Nafiz, Yahya Kemal gibi kudretli şairler va· 234 D.G.J. s. 170 235 Ô.5. s. 22 236 S.B. s. 275 237 a.y. 238 1.Z. s. 8 1 239 D.G.J. s. 1 7 0 240 S.B. s. 275 24 1

20. yllzyıl Amrbaycan Edeblyalında dönemlor şu ıcltilde ele alıou"

I· DemoknıUk Edebiyat, -Molla Nasre<ldin- v• -Molla Nosrcddinclk!r".

2- 20. yUzyıl birinci çeyre!31nde An!rboycan Demokratik Cumhuriyelı. Azerba;ıcan'ın K.ızıl Ordu tarahnd.ın Reprcslyo Devri. 3· �l Devrinin 1940-1990 yıllan

ışg.ı.lı:

arasınckıkl edcbiyaı: Bu devirde kendi içinde bölümlenir.

1937·1953 Sıalln Devri. bu dönemin içinde de 1930-194011 yıllar "Sos;oolizmiıı Galebesi Ugrunda Mübarlze Devri": 194 1-1945 yıllon 2 . Dünya Mulıoırebesl Devri-, 1 946'dan sonra "Dine Guruculuk Yıllan"; 1960 · l 980 yıllan "Durgwıluk Devri"; 1985·1990 yıllan "Yenlden Kurma Devri"

242 S.B.

s.

258

243 D.G.I. s.

244

Prof.Dr. Maarife Hocıyeva a.g.e. JÇı94, s.

1 15

236-237

"O ı.amanW Azerbaycan şe'rlndeki lerennüm usülü obiekle bir başa rtıorik mürocleı es.u idi PrttlmelslZ teren · ile yazılan şe"rlere gitncXll.ı sbzler, k�kret bir mezmun ifade clmc�n lrafaret deylmkr w sürti.Jk gah­

nüm usuJI

yeler hakim ldL O zamaı1 edebiyata yenice gelmiş Yil$1dlanm A. Bal>a1,'\!v, N . Genceli. N Hezri. Gabi!. H. Hu­ seyn�de, kimi genç şairler bu $Dblond.ın uzaglaşmag.ı fikri \.il? hl.ssi konkret de all.ırla ilade etmeY'? ç.:ılışırd.ılar Bu leş<!bbUsde hemin şııirlerin yaradH;ılı�ı 'Menem· (N.Gencelil "Gümüş Serv" (Nebi Hczril. "Çınar" (A Baba�'Cv).

"Gara Şam" (Gabil) ve menim Wizdıgım '"Yaşı.I Çemen. Ag.-ıç Alıı'" itimi şe'rler poeziyad.' !ıleni bir addım idL O w· bu şe'rler S. Vurgun'un "� Mehdi Hüsc!ıin'in dlkkalini ceJb etmiş ve onlar bu barcde liltirlerini sOytemışler ··

man

Ş.G.G.Y

S.

260·26 1

99


sıtasıyla olmuştur. Vahabzade bu şairleri "daima vatan ve halk duyguları ile yaşamış, eserle­ rinde halkın istek ve arzularını aksettirmişlerdir." şeklinde degerlendirir. 245 Fakat Türk şiiri­ nin halk hayatından, halk maneviyatından koparak "dumanlı, anlaşılmaz sembollerle" dolma­

sını tasvip etmez. 246

Bu yönden degerlendirince muasır Türk nesrini ve dramalurglyasını şiirden daha ileri bu­ lur. Bu sahada Aziz Nesin. Oktay Akbal, Kemal Tahir, Orhan Hançerlioglu, Yaşar Kemal, Mustafa Sepetçio111 u, Behçet Necatigil, Sevinç Çokum, K. Bayram, S. Kudret Aksal, Nazım Kurşunlu'yu "kudretli nümayendeler" olarak görür. 247 Muasır Türk şiirini "bilmece şiiri" olarak isimlendiren Bahtiyar Vahabzade Türkiye'de ge­ lişen bu şiiri bilmeceye benzetmesinin sebeplerini şöyle izah eder: " . . . Bu ülkenin yukan dairelerinde edebiyata, sanata özellikle şiire, onun yaratıcılarına münasebet çok scı11uktur. Burada edebiyat ve sanat bizde oldugu gibi devlet işi hesap olun­ maz. Onlarda edebiyat ve sanat halktan, devletten ayrı kendi başına gelişir. Bunun neticesi­ dir ki Türkiye'de sanatla halk arasında büyük uçurum vardır. Burada halk, şiiri a·nlamadıgı gi­ bi şiir de çok hallerde halkın duygu ve düşüncelerinden kenarda kalır." Türkiye'de, bizim gecekondu köylülerine, Azerbaycan sanatçıları şiir okuyunca, onlar haykırmışlar: "-Bu şiirleri anladık, lakin bizim şairler bilmece yazıyor. Biz onlan anlayamıyo­ ruz . . . " Anlayamadıklannı da alkışlamazlar. Bu hadiseden yola çıkan VahabzAde der ki: "Ha­

kikaten de muasır Türk şiiri esasen bilmece şiiridir. Bu şiirin halkla hiç alakası yoktur." 248 Bahtiyar Vahabzade'nin "tapmaca-bilmece" adlandırdıgı Türk şiirini müelliflerinin kendi­ leri de anlamazlar; Veya"muasır Türk şiirinin yüzde doksanı baştan ayaga bilmecedir." şek­ lindeki hükümlerini Türkiye'de şiir kitaplannın trajının düşük oldugu gerçegiyle destekler. Bu konuyu Türkiye'deki sanatçılarla görüştügünü249 ancak onların "sanatta aydınlıkla barışmak" istemedigitıi; şiir için "dumanlılıgı, belirsizligi, çok manalılıgı belki de manasızlıgı "vacip say­ dıklarını belirtir. "Onların fikrince muasır modem şiir öyle olmalıdır ki, onu her okuyucu istedigi manaya yorabilsin. Ugi çekici burasıdır ki, ilerici yazıcıların da bir kısmı bu fikri müdafaa etmekte­ dir."250 Bahtiyar Vahabzade'ye göre, sanatta "dumanlılık", "aydınlıga hücum" insanları fikir dola­ şıklıgına sevkeder, fikri azdırır. Bu da "halka dogru sözü demek istemeyen, realizmden ka­ çan, hakikati perdeleyen Avrupa, Amerika burjuva sanatının hususiyetidir."251 "TUrkiye'deki Türk sanatçıları da yenilik perdesi altında Avrupa'nın çoktan eskimiş sanat yolunu seçip, babalarının yoluyla gitmeyi taklit, Avrupa'nın dekadent sanat yolunda gitmeyi ise yenilik sayıyorlar." Halbuki "herkesin güzelligi onun özlügünde oldugu gibi, her ülkenin

her halkın güzelligl de onun öz sıfatında, öz hüsusiyetinde kısaca onun özlügündedir. " 252 245 S.B. s. 258 246 'Türk $11rinln halk lıayalı ve halk mımevlyalı ile blrllkle nef� aUın bu lçllmalllk an'anesl bugün öz kedE!r ve gam motıvtertne. anlaşalmaz sembollere vemı�Ur.'"

247 a.y. s. 259 248 •.•. s. 258 249 Burado söz konusu edUen Okıay Akbal'dır. 250 S.B. s. 260 251 •.•. . s. 262 252 •.•. s. 262

100

yerini dwmınlı

S.B. s. 259


c· lrak�Türkmen Edebiyatı: Irak topragında yaşayan Türkleıin edebiyatı hakkında Bahıiyar Vahabzade şunlan söy­ ler: "Irak topragında yurt salan bu halkın eski ve çok zengin bir edebiyah var. Yalnız bunu demek yeterlidir ki, Fuzüli sanatı bu toprakta boy atmıştır. Kuvvetli kök ve saglam tohum

ol­

mayan yerde kollu-budaklı agaç filizlenemedigi gibi, büyük edebiyatta meydana gelmez. Bu­ günkü Irak Türkmenleıinin edebiyaıı. Fuzfıli şiiri hoyrat (bayatı) nagmeleıi üzerinde boy atıp. filizlenir. " 253 Irak Türkmen edebiyatının ve edebiyatşlnaslıgının görkemli temsilcisi Ebdülletif Bender­ oglu Azerbaycan'da da sevilen bir sanatçıdır. içtimai dertler. muhabbet ve ana dil problemi onun yaratıcılıgının .şah damannı oluştururken şaiıin "muhabbet liıikası"da orjinalligi ve sa· mimiligi ile dikkat çekicidir. 254 Irak Türkmen edebiyatının muasır sanatç�anndan bir kaçı da şunlardır: Mehemmed Hur­

şid, Hesen izzet, Sinan Seid ve Hesen Kerem. 255

ç·

Özbek 'Edebiyatı:

"Gardaş Özbek Edebiyatı"ndan. onun güçlü temsilcisi Cama! Kamal'dan çeviriler de yap­ mış olan Bahtiyar Vahabziıde hu şaiıin çok yönlü sanatçılıgı ve ÔZbek edebiyatına getirdik­ leri üzeıinde durur. O, hayat hadiseleıine dış dünyaya poetik ve felsefi bakışıyla. hayatın ıe­ zatlannı görmek, göstermek ve manaca açıklayarak okuyuculannı düşündürebilmek kabiliye­ tine sahiplir. 256 Bahtiyar Vahabzlıde'nin Özbek edebiyahndan sanat dostlan pek çoktur. Cümeniyaz Cabbarov, Camal Kamal Vahabzlıde'nin şiirleıini Özbek Türkçesine çevirmiştir. Vahabzade de onlann ve Zülfiyye'nin, H. Gulam'ın. Erkin Vahid'in, Rauf Perfi'nin, A. Aıipov'un, H. Me· hemmediyev'in şiirleıinl tercüme etmiştir. 257 Azerbaycan edebiyatından Helil Rıza ıla Özbek edebiyatından çokça çeviıiler yapmıştır. H. Hekimzade Niyazi, Aybek, Çolpan, M. Şeyhzade. Mir Möhsün. Zülfiyye, E. Muhtar. Şok­ rulla, R. Babacan. E. Vahid, U. Şahmensur, H. Hudayberdi. A. Aıipov gibi kudretli şairle­ rin şiir ve poemaları Azerbaycan Türkçesine aktanlmıştır. 258 253 "Biz Kerkllkdcn örtlmllzle 4 clldn de lboreı lrag hoyroUon (bayaWor) getirml�k. Bu hoyr.ıUann bfr gi!m• bizim bay.llılann eynl. bir glsml ohşan. bir gtsmi i� hemin ruhdn . hemin ahengcle \'e hemin df"rinlikte olan mlsUsiz

seneı lncderldlr.

Bendero§lu, bu zengin edeblyaı kttkü llsl:e boy atmış, ınUMİr dünyanın lgllminde yelişml$ btr şairdlr." S.B. 5. 139 254 S.G.G.Y. 5. 313 255 ".... Tllrlınıen zlyal�onndıın Uk ıomdogom iki neferdir. 1959.cu Ude fraka geldiylm zaman Kerkük $0herinde Mehcmmed Hllrşkf ve Hesen lzzeUe lanoş old..n O zaman genç olan bu iki ziyalıru gelben """"m. Sonrolar "Birlik Se�" dergl�nde Mehcmmed Hü<lid Daguglunun megolelerini ohudum. Bu megolelerin bir glsmi bizim Azerboycan edebiyııbndon beh5 edir. Hemin yanlara gl!re gelem arkoda$oma l...kktırlerlml bikflrirem. Boklda Sinan Scidle ıomş oldum. Onun do hkfmederinl yüksek giymedendirirem. Şe'rierinl seve """' ohwugum Türkmen şairlerinden biri de gUzcl dosıum Bender<>!llu'dur. Men onun $0°rlerinde bir od. bir ateş göriir em "Yo.ş.onılmaz Seı.ıgısız- şe'ri insan ehvall·nillyyesln<M!n behs ac;ır_ "DoQru lnsanl<u- se'rt bir senel eseri olmagd.-ın başka hem de meramnomedlr. manlfesldlr. Vet..-.laılog hissi ile dolu bele $0'rleri men çoh sevlrem. Tamdıgom şairlerden biri de Hesen Keremdir. Onun $0'rlerinde de bir zeriRlk. bir incelik duyunım.·

256 S.G.G.Y. 5. 315-317 257 D.G.L 5. 290

S.B.

5.

208·209

258 •.•. 5. 291

101


7- Edebi Şahsiyetler a-· Türk Dünyasından Edebi Şahsiyetler: Bahtiyar Vahabzade'ye göre edebi şahsiyetler, sanat bahçemizden güller deren, bu diyar­ dan o diyara, o diyardan bu diyara selamlar gönderen; 259 vatanımızın bagrında yükselen manevi daglarımızdır. 260 Biz burada, işle bu daglan Vahabziıde'nin bakış açısıyla ele alaca­ gız.

Abbasaj!a: Bahtiyar Vahabzade'nin şair Abbasaga'ya açık mektubundan261 anladıgımı­ za göre Abbasaga "Anama Minnetdaram" isimli eserinden dolayı "çarmıha çekilmiş", soruş­ turmalara maruz kalmıştır. Sebep de hakikaıleri dile getirmesidir. O, "susmayı beceremeyen" bu yüzden de "tutsak" olan Azerbaycan sanatçılarından sadece birisidir. "Edebiyat ve lncesenet" gazelesinde (6 Ekim 1989) yayırılanan "Garaçı Negmeleri" adlı eserini çok begenen Bahtiyar Vahabzade, buradaki güzelligin yine "hakikat" oldugunu söy­ ler. Çünkü Bahtiyar Vahabziıde'ye göre "hakikat yaratıcılıgın şah damarıdır."Bu eserden Va­ habzade'nin çıkardıgı sonuç Abbasaga'nın, falcılık sanatının sırrını iyi müşahede etıigidir. "Falcı öz uydurmalarını bu malum usulle istedigi kadar devam ettirebilir. Ama lala baktırana geçmiş degU gelecek meraklıdır:

Aylar ötürmüşem, il bitirmişem. Papagım göy olub, ayaggabım yer, Men özüm bilirem ne itirmişem, Olan galanımdan mene heber uer ... Başıma gelenler mene bellidir Başıma gelecek işlerden danış. Danışabilir mi? Elbette hayır! Eserin mahiyeli de bu "hayır"ın üstüne kurulmuştur. Daha dogrusu bu eser peşekiır falcını n diyemedigini gelecegi, falcı olmayan; !ilkin günün hakikat­ lerini öz kalbinde taşıyan şairin diyebilmesi üzerinde kurulmuştur. Neye göre peşekiır falcı olan garaçı (çingene) şairin gelecegini göremiyor, şairse tek bir garaçının, hatta garaçılıgın gelecegini görmeyi becerir. Çünkü falcı yalana, lınldaga, şair ise hakikate, mantıga daya­ n ır . "262 Şair içinde yaşadıgı cemiyetin ıezatlannı o kadar derinden yaşamıştır ki, agız sulandıran çingene romantizmi ve azatlıgının da sona varacagını. bu güzelligin de yitecegini falcıya ha­ ber verir . . . " Ve falcının içine düşecegi vaziyeti en ince detaylanyla sanatkiıriıne bir biçimde tasvir eder ki Abbasaga okuyucuyu titretir, teessüre düşürür . Böylelikle dünün azat garaçısı bugün diplomalı, belgeli bürokrata çevrilir. Özü de nasıl bürokrat? Tam amansızcasına:

Gör neler görürem tasıma bahıb Sen sapa yalandan muncug düzürsen. Menseb pil/esile yuharı galhıb Goraçı nesline dodag büzürsen. 263 259 B.B.G. s 163 A.S.S. s. 54 Ş.G.G.Y. S. 308-312 Ş.G.G.Y. '· 310 263 o.e. •· 3 1 1

260 261 262

1 02


Böylelerinin bir makama geldikten sonra öz ana-babasına milletine. tarihine, diline du­ dak büktügUnü, hatta madalya yarışında dedesini babasını bile satııgını ve eserin finalinin bir "gisas"Ja tanıamlandıgını264 ögreniyoruz. Bu hacimli şiiri, Bahtiyar Vahabzlıde "psikolojik vaziyetlerin degişkenligi. dinanizmi ile gerçek bir poema; hedefine düz deyen asıl "söz güllesi" olarak degerlendirir.

A. Tukay:

Bahtiyar Vahabzlıde, milletini halkını seven ama kısa bir ömür süren A. Tu­

kay'a bir şiirinde şöyle sesleniyor:

Dünyanı ışıglatmak üçün ge/bini yahan Şimşek kimi çahan Gelbin alouundan ahan amal ışı�ında Sen esrine bahdın. Çektin min ömürlük yükü sen azca ömründe 'Halgım'-deye halg ömrüne u/duz kimi ahdın Vahtında do�u/dun . . . Niye geıdfn bele erken Halgın böyük euladı bu dünyaya gelirken Halgın özü ogluyla beraber yene tekrar dünyaya gdermiş. Halgın kif alan fikrini geyreı li bir öulad Fikriyle ue eşgiyle, inandım. ıezelermiş _265 'Tatar halkını Tukay'sız tasavvur etmek mümkün degildir

Altay Mehmedov:

266

Gence Üniversitesinde çalışan Doç.Dr. Altay Mehmedov aynı za­

manda yazarlık hayatını da devam ettirmektedir. Vahabziıde yazıcı dostu Altay Mehmedov'a "Kürdün Başı Egilmez Daglar Kimi" şiirini ithaf etmişfü. 267

Aşıg Eli:

"Cenubi Azerbaycan'ın gocaman aşıgı" Aşık Eli'ye onun adını taşıyan bir şiir

yazan Vahabz�de aşıga hitaben aynı kökt�n geldiklerini. dedelerinin bir oldugunu. aynı ateş­ ten od aldıklannı söyler:

Demesinler ıeklenmişik, Eyni derdle yüklenmişik, Bir arzuya köklenmişik Sen o taydan, men bu laydarı _ 268 264

265 266 267 268

"Meni g6tllnncdl goroçdıga

Men seni goşur.ım öz cergenUı.?. Burda bir atıeı.lar sözü akla gelir. "Ölüler ele: bUır. diriler �lva !-ıeyır!" S<ın bili!' küs.enib gül gibi a.z..ll gar<u;;ıl.gmd.-ın el çekdin. gel g6r. şimdi biz ne çeluni�k,

Dükkana yog gellb na.beye ıetos. Adamın folıno bole bahıırl.u. Yani senln açtı�ın fal yalan. uydumıa btr masal idL Çünklı sen !-'alana da�•anıl> adam aldat.ırsan. men ise tw?.vaı hnklkalinden çıkarak senin nuıı duygulanru hayaıa lesilim etllm. Menim açtıgım fal yalan d�. haki.katın özü oldugundan hoklkotln eli ile senden kısas aldan, -Adamın falına bele bohorlıır" simdi gll ·y;ıg nıMıeslne" dur. g<>ı biz ne çeklrlk!" Ş.G.G.Y. S. 3 1 2 A.D.F. s. 46 D.G.I. s. 44 ı.z. 5. 26-28 ô.S. 5. 22-23 103


Bahtiyar Vahabziıde "Aleykesselam" şiirinin başına da Aşıg Eli'nin bir dörtlügünü almış­ tır 269 Bu dörtlükle kendisine selamlar gönderen Aşıgın selamını aldıgını belirten "aleykesse· lam" kelimesini her dörtlügünün sonunda kullanarak şiir diliyle ona cevap veren Bahtiyar Va· habzMe, aynı zamanda Aşık Eli'de�begendigi özellikleri de sayar, döker: Onun dagların yüceli!li kadar aşkı, arzusu vardır; kalbinde ümid bir mum misali yanmak· tadır ve ışık bu günden nur alıp yarınlara götürecektir. Aşık madden yoksuldur ama onun da gönül zenginli!li vardır.

Behtiyar, de nedir bu kin bu giyam, Men senet delisi, şe'r acıyam. Eli döşe gelsin söz möhtacıyam. Şirin selamına aleykesselam. 270 Aşık Hüseyin Bozalganh, Aşık Abbas Tufarjlanlı, Aşil< Dellek Murat, Aşik Besti: 27 1 1 9 . yy.da yaşamış olan bu kadın aşık Balaca Çobanla sonu felflketle biten bir aşk yaşamış,

l 936'da

ölmüştür.

Aşık Elesker: Bahtiyar Vahabzade Aşık Elesker'in "'Daglar'" isimli şiirine atıflar yaparak yazdı!lı "Dagların" şiirinde Aşık Elesger ile kendi arasında bir yakınlık kurar. Nece ki, çalması baştan sürüşdü Gördüm sa91 gaya. solu örüşdü Aşık Eleskerin yoluna düşdü Oldu Behtiyar da gulu da91arın. 212 Aşık Veysel: Bahtiyar Vahabziıde "Öz Dünyam Menim"" şiirinin başına cerrahi müda­ haleyle gözlerini açmak isteyen hekime Aşık Veysel'in "'Gözlerim açılamaz olsa menim öz dünyam yıkılıp gider . .Buna razı degilim" sözlerini.·koyar. Aynı şiirde Bahtiyar Vahabzade, da­ ha çocuk iken gözlerinin görrnez olmasına ra9men Veysel'in kalbinde yanan ateşin, meşale· nin arkasınca nastl gitti!lini; Zülmette bir meşale gibi nur saçtıgını; kalbindeki ışıklı dünyaya kapanıp yaşadı!lını anlatır. Aşık Veysel"in a!lzından ameliyatı nasıl reddetti!lini anlatırken onun, gözlerinin görme­ mesine ragmen kendisiyle banşık oldugunu, 273 aşkını kendine göz, ışık kabul etti!lini ve bu ışıkla "gül hevesindeki bülbül gibi" tabiatta gizlenen manalan, gören bir insandan daha iyi ya­ kaladı!lını; onun derini, her şeyin özünü gören yaradılışını da verir. 274 269

""EJlyem. gelmııem senle llz-llze Ôlmcz şe'rlerln hikmet mö'ctl:ze Dlıygular sinemde çevritib sine Misrcılar şaire sal1ım s6yleylr." A.D.F. s. 84 270 a.e. S. 84 271 Vahabz.lde. bu dört aşıgın oduu dlln!"'nın ... ıasmı bUdlren IJdıer mımılanyla birlikte anar. S.B. s. 275 212 ı.z. 5. sı 273 "'Gözijnü açang dedi hekimler O razı olmadı emeliwnta Dedi-korlugumlıı bir zene geder Kllsldln deyllem ki men bu heyata.P.D. 5 . 1 38 274 "Zlllmete nur soçdi bir meş"el lekl. Eşg;n; göz bildi. nur sandı Veysel Zlllmeı. göz ııumub llz gelblndekl lııglı dllnyoya gapandı Veysel.

104


Menim öz dünyama tapılmaz euez. Bunu bllirem ki heyalı dünyam Sizin dünyanıza esla benzemez. Dünyam dünyanıza eger tay olsa Solar içimdeki gülüm. gülşenlm. Ondan gorhuram ki gözüm açılso Dağılıb yoh olar öz dünyam menim. Dayazı görmürdü kor bahışları, Derini görürdü . . . Onun n e derdi! Çerdekte ağacı, çiçekte barı, Bahışda üreyi göre bilirdi. 275 Ahmet Kabaklı: Bahtiyar Vahabzade. Ahmet Kabak.lı"yı ""Türk Edebiyatı Dergisi"' ile bir­ likte anarak onun Azerbaycan edebiyatına sık sık yer vermesinden duydugu memnuniyeti be­ lirtir. 276

Aziz Nesin:

Bahtiyar Vahabzade, Aziz Nesin'den, onun Türk şiiri hakkındaki görüşleri­

ne yer vererek bahseder: "'Görkemli Türk nasiri Aziz Nesin'in dedigi gibi: Bizde şiir dedigin şey çok karmamarışık­ tır.

Ondan baş açmak çetindir.

de okuyan. " 277

Ahundov:

Yeni şürler bilmece gibi old1l4undan onu ne yazan anlar ne

Vahabzade "Sabah Adamı-Sebuhr' isimle uzunca bir yazısını Mirze Feteli

Ahudov için yazar. 278

O.

kendisi gibi Şekili olan Ahundov hakkında da şu bilgileri verir:

Şarkı Garbla birleştiren bir köprüye benzeyen Mirze Feteli Ahundov 1 8 1 2 yılında Şeki"de ruhani bir ailede dünyaya gelmiş, dini tahsil almış, arapça ve farsça ögrenmiştir. 1834"de Tiflis'e gitmiş, Gafgaz idarehanesinin defterhanesinde çalışmışbr. Bu arada rusçayı da ögre­ nip tercürnecilik yapar. Rus dili ve edebiyatı vasıtasıyla Avrupa lelsefesini. edebiyatını ögre­ nir. Batı. medeniyetini benimser ve. bu gözle şarkı inceler.

XVJIJ. yüzyıl lransız materyalistle­

riı:ıi. ögrenir ve onlardan etkilenir. Şarkın sükQtu hakkında derin-derin düşünüp geriliklerin. cahilliklerin, despotizmin sebeplerini arar.279 Mln .şe'r yatırdı her- nefesinde. BillbW ıck ölürdü gW hevesinde Çiçeyin elrlnde. guŞ\.11 sesinde Yatıın menalan lapondı Veysııd. Odu sOOiı gördü. heyiri şerde. Sevincini slrrinl rapdı kederde. Gtlzlilniln yeherden o.şıdıgı yerde Abnı dörd yana çııpondı Veıısel: P.D. s. 139 275 a,y. 276 ··... . . Son dıırt-beş Ude Ahmet Bey Kaboldının redalııodııgu altında lsıanbul'do ne$r olW\ilfl 'Tıırlı Edebivaıı'" mecmDesi Azerbaycan edeblyabna sıh sıh yer wrir. Bu mecmüedıı S. Vurgunun, S. Rlislsmin. M. DUbozini�. H. " HOseynz..denln, N. Heırinln ve menim bir SHa şe r w megalelerimlz ne$1' oluıımuıdur." {Bu ve� onl;ıro teşekkıır eder... )

277 •••. s. 260 278 $.G.G. Y. s. 3Q4.308 279 ···- s. 305-306

S.B.

S.

266-267

105


XIX.yüzyıl Azerbaycan edebi9ahnın temsilcisi Mirze Feteli Ahundov, Şarkı Garpla birleş­ tiren bir köprü olmakla beraber. bu köprü oluşu sayesinde klasik marifçiligin şarka dahil ol­ masını saglar. Azerbaycan'da yeni tipli realist-materyalist ideolojik hareket, tiyatro, matbuat, ilk şark maarifçiligi hepsi Ahundov'la başlar. O. ilk defa olarak, "bedii ve felsefi sistemin or· ta asır stereotipinden ve klasik Şark modelinden kenara çıkar, durgunluga ve ahkama radi­ kal-inkılabi itirazın. sanatta ve estetikte 'yeni tefekkür'ün baniye-kan' olur." 280 Ahundov'un ilk matbu eseri. 1837'de basılan "Şerg Poeması" Puşkin"in ö!Umü üzerine yazılmışlır. 1850· 1855 yıllarında yazdıgı allı komedisiyle Azerbaycan'da ve yakın Şarkta ilk dram eseri nümunelerini meydana getirmiş; "Azerbayca'nın Molyer"J'' Unvanını kazanmıştır. Fakat hayatının sonuna kadar eserlerinin sahnelendigini görememiştir. Komedilerinde "re· alizm. konkretlik. sadelik, halkı1ik, tipiklik" vardır. 281 Ahundov için "yazıcılıg maksat degil vasıtadır" Yaratıcılıgın sentezi ve yekünü "Kemalüd­ dövle Mekıubları"'nda bulabiliriz. 1874'de de kendi tercümeyi halini282 kaleme alan Ahun­ dov'un mahlası "seher kuşu" manasına gelen "Sebuhf'dir. Bu mahlas, Bahtiyar Vahabzade'ye göre "onun am:ılini akidesini" çok güzel ifade etmektedir: "Karanlıga bogulan şark dünyası­ na seherden ışıktan haber veren bu kuş bizim için bahardan haber getiren kırlangıç timsali idi. O bütün ömrü boyu halkın kulaklanna seher ve bahar nagmeleri fısıldamıştır. Ona ışıgın. seherin ve baharın Unvanını göstermiş ve en mühimi de bu manevi nimetlere ulaşmanın yol­ lannı ögrenmiştir. 283 Bahtiyar Vahabzade "Saray-Dahma" şiirinde sarayda oturan han ile kulübede yoksulluk içinde yaşayan sanatkarı karşılaşlırır.

Balaca bir dahma . . . eyri direkler Do!Ju/muş yaşamış Fete/i burda. Böyüyür çoh zaman büyük ürekler Kiçik dahmalarda, dar dahmalarda Han öz döuranrnı sürdü han kimi, Feteli derd çekti gecebegündüz Gelecek illere erme!Jan kimi, Handan saray galdı, Feteliden söz. 284 Adil Cemil: Söz sanatkiın, şair Adil Cemil,

Azerbaycan edebiyatına gelen "taze nefes­

lerden"dir. Onun "şiirleri halk ruhundan süzülür. Hissolunur ki, aşık şiirini, folkloru iyi bilir. Buna göre de deyimleri tabii ve samimidir. 285

Baba Veziro!jlu:

Bu hikaye yazarının, hikayelerini okudukça onun ne kadar "açık kalp­

li, samimi" bir yazıcı oldugu görülür. Bahtiyar Vahabziıde, onun "Men O Semte Gedirem" hikayesini yorurnlar . 286 280 Ş.G.G. Y. '· 304 281 a.e. s. 306-307 282 "M.F. Alıunclou'un geleml Jle yanaşı şchslyycılnt perestiş etmemek olmur. Onun IT\ilarifçi eglde ı.ıe eme!! gchre­ mıınlıgı ıercllmeyi halındakl iki megamda daha gııbııng eks olunur. Felsefi mekıublonnın çapı ugnında göslerdlyl fedaklılıgda "" elllbo ldeyasına geyrf·adi sedagetle! Buruı göre de Ahundov'un muasırleri onu 'bllyllk bir meramın bllyllk atası' adlandırmog da haklı idiler." Ş.G.G. Y. s. 365 283 Ş.G.G.Y. s. 30 ' P.D. 40 284 · 285 D.G.I. s. 155-156 286 •.•. 147-148

106


Balaş AzeroAlu: Bahtiyar Vahabziide, Güney Azerbaycan'dan Kuzey Azerbaycan'a ge­ len ünlü yazar Balaş Azeroglu için bir şiirinde şöyle diyerek onunla aynı yola baş koydukla­ rını anlatır: Balaş, biz ikimiz de Bir ananın o!Jluyug Biz ki Azero!J/uyug Her ikimiz ezelden Bir meslekin guluyuk. 287 Behçet Kemal Ça!!lar: Vahabzade "Şe'rim imanım Menim" şiirinin başına Behçet l<e­

mal Çaglar'ın "Bir iman istiyorum u!jrunda baş koyacak"288 sözlerini alarak ondan nasıl et· kilendl!jini belirtir. Ayrıca, kendi imanının bir arayışın de!jil, bir buluşun ifadesi oldu!junu an­ latır. Cafer Cabbarlı: 20. yüzyıl, Azerbaycan şair ve yazarlanndan Cafer Cabbarlı. muasır yazıcılar içerisinde de bir mektep yaratmış, bu mektebin adı da "muasırlık" mektebidir. 2sq Şair ve hikaye yazarlıgı yanı sıra piyesler de yazan Cafer Cabbarlı'nın piyeslerine. özel· Jikle "Aydın" adlı piyesine dikkat çeken Bahtiyar Vahabziıde "Aydın"ın kişiligini pek bege· nir.290 Onun "Almas" piyesini de "kollektif tasarrulata geçiş dönemindeki Azerbaycan haya­ tının bedii tarihçesi" şeklinde d�erlendirir . 29 1 Cemal Kamal: Özbek Türkleri edebiyatının görkemli temsilcilerinden Cama! Kama! 60. yıllarda edebiyata gelmiş ve gelişiyle de Özbek edebi içtimaiyyetinin dikkatini çekmis­ tir. 292 Bahtiyar Vahabziıde, onun şiirlerindeki sihirli şeyin kaynagının ne oldugu hakkında söı:­ le düşünür: "ilk planda, hayat hadiselerine, onu ihata eden aleme poetik ve felsefi bakış. ha­ yatın tezadarinı görmek ve göstermek, bu tezadardan çıkardıgı mana ve bu mana ile okuyu cusunu düşündürebilmek kabiliyetli" Bu fikrini ispat için Bahtiyar Vahabziıde onun "Harda dır" şiirini örnek göstermektedir. Ve'debaz keslerin uefası yohdur. Yalanın, riyanın me'nası yohdur. A landa Hateme benzeyen yohdur Göresen uetende. . . Hatem hurdadır? Merdin döv/etidir namus, bir de ar, Namerde pislikden savayı ne var? Mateme ohşayır çoh zaman toylar, Ldkin toya ohşar matem hardadır?293

287

M.Ş. s. 90 288 B.Ü.D.F. s. 56

289

S.B. s. 230 290 BohHyor Vohabz.lde Aydın'm ıu sözlerine dikkal çeke� " Men isteylrem sevdlgim meni S<\mesin.

Ono ulaınıok ümidi ile yilkselmek, çırpınm.1k. çarpışmak. uykll5llZ geceler kanlı vuruşmalar. öZilp. gözyaşl.ln mübanze. . ...

29! S.B. s. 230 292 •. . . .C. Kamot haggındo Ôzbeklston'ın halk �rl $11l<urulla y.>zır 'De.,....,,

D.G l. s.

60. �'tllann e1M?llerl idi.

262

Buhoralı şoir C

Knmol"ın blr.sllslle şiiri -"Şerg Ukluzu" ldl- yı1ıyınlanmışlı. Tanımtıdlgım genç şairin şiirlerini okudwn. Bu şilrler menı o derece sllıirledl kl. ı.aun müddei men ancak aynı müeHif hakkında düşündüm. Bu şiirler Özbek cdebiyaıma istı· dntlı bir şnlrin gelişinden lıabcr veriyordu. . . Onun şJlrleri lıiç kimsenin �ilrlcrine benzemiyordu.•·

293 Ş.G.G.Y. s. 316

Ş.G.G.Y. s

315

107


Vahabzade'nin bu mısralarda �endigi; müşahadenin güzelligiyle, bu mUşahadede veri· len, bizi düşünmeye sevk eden tezat ve bu tezattan çıkan neticedir. "insan psikolojisindeki ikilik - hayırla şerin, yahştlıkla yamartlıgın ebedi mübarezesi ede­ biyabn en eski mevzularındandır.

Bu mevzuya ne kadar eserler hasrolunmuştur. Buna bak·

mayarak, bu ebedi mevzuya herbiri bir taraftan yanaşclıgından onu herbiri de kendi devrine münasib işlediginden bu mevzu daima yeni görünür. C. Kamal'ın "Ulugbey" şiiri aynı mev­ zuyu tamamen başka taraftan ışıklandırmış, muasır dertleri dile getirmiştir. Tarihten malum· dur ki, m�hur Özbek astronomu, Teymurlengin torunu Ulugbeyi hakimiyet namına öz dog­ ma og\u r;bdulletil öldürmüştür. Bu tarihi gerçegi şair "E;bdUUeU[ de men, Ulugbey de men"

insan tabiatındaki ikiligin • hayırla şerin ebedi mübarezesi gibi ele almış, malum hadise· yi halkın faciası gibi umumileştirmişür."

diye

"Kesdi özümüzü öz gtlınçımız" diyen şair yahşılıgla yamartlıgın, hayırla şerin kanımızda birlikte yaşadıgına teessüllenir, bizi Ebdülletilligi lanete, Ulugbeylige yükselmeye çagırır.

Yaşasın ganlarda Ulugbeyimlz. Ölsün ruhumuzda Ebdü/le!lfllk! "Ebdülletiflik akidesi" ile yaşayan iı:ısartlann kınaı:ıdıgı bu şiiri Bahtiyar Vahabzade çok be·

genir. 294 '

Gardaş Özbek edebiyatının serhacllımndan biri olan Camal Kamal'ın çok yörtlü yaratıcı·

lıgında tercüme de mühim yer tutar. 295

Çingiz Hüseynov: Vahabziıde Çingiz Hüseynov'un "Eriyen Heykeller" isirrtle hiklıye ki­

tabı hakkında bir inceleme, degerlendirme yaıısı kaleme almışbr. 2 96

Adı geçen hiklıye kitabında bir çok hiklıye ve "Gezadan Sonra" adlı bir kısa roman yer alır. Hikayeler, yazarın kendine mahsus usulü ile çeşitli mevzularda yaıılmışbr. Baıtlarının isimleri; "Nenemin Dayısı, Arvadı", "Akvarium", "Gara Bel", 'Telefon Zengi'', "Eriyen Hey­ kel"dir. Mevzular yeni ve orjinaldir. Ufacık hiklıyeye büyük ve derin fikirleri sıgdırmayı başar· mışbr. �ahtiyar Vahabzacte, "Eriyen Heykel" hiklıyesinde konunun "sanab debdebeye, şan·şöh· rete, tumturaklı hayata degişen bir sanatkann -bu tumturaklı hayatla kendini hoşbaht hesap eden, aslında

ise bedbaht olan bir heykeltraşın yaratıcılık faciası" oldugunu söyler ve hiklıye·

den çıkan neticeyi de çok begenir; "Sanatklır öz saadet ve rahatlıgıru, zengirtlikte, debdebe· de, büyük havuzlu otaglarda degil, ardarda gelen yarabçılıkta edebi zahmette bulabilir." 29 7

"Baıar Güoü"adıy· kısa roı:nan hem Çiı:lg)z Hüseynov'w:ı yarabcılıgında, hem son devir nesrimizde özel bir yer tutar. B1.1 kısa romanda, dünya edebiyabnda da çok işlenm� "üçlük problemi" vardır: Bir kız, iki oglan. Vahabzade'nin bu hikayede begendigi, "Eriyen Heykel" kitabında "Gezadan S:enra", "Azerbaycan Jumalıı:ıda

la yayırtlanmış olan lJZl.U'I hikay.e veya

meselenin sunuş tarzı ve QÖZ.i.Uüşü, bir de şahsiyetlerin birbiriyle münaseb�tinin başkalıgı­

dır. 298 Bu eserin üzerine kuruldl.lgu fikri; Bahtiyar Vahabzade eserden alınan şu sözlerle be­ lirtir:

" . . . Burtlar her devirde bulunan, muhite uymayı. beceren blikalemurtlardır. Vaktiyle yap­ bkiannı

gUnabsı;ı; aıWıılan i�ni.

294 Ş.G.G.Y. s. 31 6 295 •.•. s. 317 296 S.B. '· 157-161 297 •.•. 5. 157 298 a.e. 158-15�. !59-160 108

takip ettiklerini. hapsettilılıırloi, onlara hatırlatbkla-


nnda onlar buna yalnız ikice sözle cevab verirler "Zamane böyle idi" veya "Biz heç, günah devirdedir. Devir bizi mecbur etti, korladı." Bu sözlerle yazar, şahsiyete prestiş devrinde vazife ve şöhret hatırına insanları lekeleyen· !ere yüzünü döndürerek sorar: "Peki insanlık, peki vicdan? Vazifeler ve geçici şöhretler kısa süreli, insaniyet ise daimidir, insan herşeyden ewel insan olmalıdır."299

Çlngiz Aytmatov: "Kırgızistan halk yazıcısı, Lenin ve Sovyet Sosyalist Respublikalar it­ tifakı devlet mükafatlanna layık görülmüş Çingiz Aytmatov'un "Esrden Uzun Gün" başlıklı ya· zısını kaleme alır. 300 O, yazısında bu eser için "Umum Sovet edebiyatının en büyük nailiyet· lerindendir."der. Ç. Aytmatov'un Türkçeye "Gün Uzar Yüzyıl Olur" adıyla tercüme edilen bu romanını sahneye koyan A.Linin, hem romanı, hem piyes haline getirilmiş şeklini maharetle tercü· me eden de

1. lbrahimov'dur.

"Asrımızın en aktüel ve gerekli meselelerine dokunan bu eser bu günün temaşacılanna çok söz diyor ve bütün dünyayı düşündüren çok mühim suallere cevap arar 'yıldız muhare· belerine' can atan emperyalizm dünyasını itham eder."30 1 Bu eserde " . . . . . ilmi-tekniki terak· ki ve tarihi yaddaşı barışdırmaga, bunların birinin digerine mani olmasına çalışan" birçok fi·

lozof ve yazıçı gibi Aytmatov da eserini bu büyük probleme hasretmiştir. Bu iki meseleyi kar· şılaştıran Aytmatov "bedii-felsefi bir eser" meydana getirmiştir. Bu eseri sahneye koyan rejisÖr

M.

Feyzullayev müeWfin esas fikrini ve gayesini çok gü·

zel anlamış; sahnede de yansıblmasını saglamıştır. Feyzullayev, yazıcının kalp agrısını rejisör glbi kendi yüreginden geçirebilmiştir. "302

Ebul·Ula: Azerbaycan şairi

H. Tebrizi'nin muallimi olan Genceli 1 2 .w. şairi Ebul-Ula

Bahtiyar Vahabzade'nin bir şiirinde anılır.

Ebul-Ula· Bizim Helib Tebrizi'nin müellimil Üstod·şagird· gardoş oldu. Sen öyreden, men-öyrenen! Aradaki bu ferg ildi, unuduldu. Zaman geçdi, Şagirdine uerdi üstad öz yerini. 303 Eşref Elhniruıyev: Bahtiyar Vahabzade "Gemervan" şiirini, sosyalist emegi kahramanı Eşref Elimirzeyev'a atfetmiş.

Geldim Gemeruana elli ilde men, Yozın oglan çagı, bir göze/ günde Ucoldım dagların ezemetlnden Kiçlldim euleri kiçik görende. 304

E. Kürçayh: Vatan ve halk için yazan E. Kürçaylı'nın ölümünü işiligi zaman intihar eden kızı Ülker'in hatırası için yazclıgı "Ülker Efsanesi" isimli şiirinde Bahtiyar VahabzAde öz öm· rünü babası için kurban veren Ülker'e şöyle seslenir. 299 S.B. s. 161 D.G.J. 5. 190-1 95 •.•. 5. 190 •.•. 5. t 90-1 91 303 8.8.G. 5. 1 65 304 B.Ü.D.F. 5. 24

300 301 302

109


Atan şe'r şazdı uetene, ele Veteni hay uerdi onun sesine. Sense şe'rle yoh, öz ölümünle Ucaldın atanın seuiyyesine. 365 Eleviyye Babayeva: Vahabziıde, kadın yazar E. Babayeva'ya bir şiirinde şöyle seslenir: Ele uiyy" çoh oturma otogdo. Senden küser dog da, daş da, bulog da . Guş dimd ikl düymelerin budogdo Bir·birine el açtıgı zamandır. 306 Elemdar Guluzade: Bahtiyar Vahabzade. Garabag'ın Hoçalı kentinden kendisine gön­ derilen bir deste şiir ile tanıdıgı Elemdar Gulu.zade için "Daşaltı Çayının Şırıltısı" başlıgıyla ka· leme aldıgı yazısında, 307 eline geçince okudugu şiirler için şöyle diyor: . . . Bu daglanmızın kokusu, meşelerimizin nefesi ile dolu bir topa gül-çiçek idi. Cıdır dü· zünden geçtim. lsa bulagında sofra açdım, daglann karlı zirvesine uçtum. Kulaklanmda Da­ şaltı çay şırıldadı, yapraklar fısıldadı, kuşlar ceh-ceh vunıp ses-sese verdi. Tabiatın nagmesi olan bu şiirleri bu yakında ordudan dogma kenline dönen Elemdar Guluzade adlı bir genç göndermişdi. " Bu gencin şiirlerini okuduktan sonraki degerlendirmesinde onun kalbinde "çok temiz ve güzel hislerin. kayaların dibinden sızan, billur çeşmeler gibi kaynadıgını" "taze ve güzel oldu­ gunu söyler. 308 Onun şiirlerinde tabiat manzaralan, kent manzaraları, daglar dereler, meşe­ ler. elvan sesli kuşlar dil açıp konuşur."309 Onun tasvirleri "umumi degil konkretdir." O, kö­ yün. köy adamlannın kendilerine mahsus alametlerini seçip gösterir .3 10 "Elemder ister tabiat, isterse muhabbet mevzusunda yazdıgı şiirlerde borç hissini, vatan­ daşlık duygusunu unutmaz. yazılarına içtimai mana verir ."3 1 1

Eli Veliyev: Bahtiyar Vahabzade ömrü türlü mahrumiyetler içinde geçmiş olan edip Ve­ liyev için "Edebiyatımızın Agsaggah" "Ürek Dostları Haggında", "Gülşen" başlıklı üç ayrı ya­ zı kaleme almıştır .3 12 Azerbaycan edebiyatının hürmetli yaradıç�arından Eli Veliyev'in 70 yıllık ömrünün 20 yı­ lı mahnımiyetler içinde geçmiştir.31 3 iki renkli hayatın tezatlarını 45-50 yıllık mahsuller ya305 P.D. S. 169 306 P.D. s. 1 19 307 S.B. s. 175-177 30B a.e. s. 175 309 a.c. s. 1 76 3 10 "Ge:ceden don biçib eynine dag[ar, Hele arhaçlarda yalışıb guzu. O m.�u evidir · �nasmda. Asılıb direkden teke buynuru. Orda üç al gördUnı. burda üç 5"henk Allar·gardaş kimi. sehengeler�ı Aşı�ın evini saz nişan verer. Çobanın evini-gara ynpına" S.B. s. 177 311 -Son sözüm. son sözüm ne. olsun sene? Andla yaşaymım sedagellmi Ve[enl gorumag :;ercfdir mene Sen de goruya bil mehebbeıiml" a.y_ 3 1 2 S.B. s. 95·97. 98-1 03, 104-lOB 313 BahUyar Vahabı:lıde bu \IOZ'YI 1971'de yazd,�ında Eli Vellyev 70 yaşını doldunnuııur. 110


raııcıhgında kaleme almış, geçmişinin acı agnlanndan yürek yangısı ile bugünün saadetinden iftihar hissi" ile anlatır. "Yazıcılar ailesinin agsaggah" olarak takdim edilen Eli Veliyev yaraııctlıgıyla da, şahsiye­ tinin temizligi ve büyüklügü ile "agsaggal" kabul edilir. il. Dünya Savaşı yıllannda Eli Veliyev "Kommünisf' gazetesinin redaktorudur. Cevresin­ de bir çok genç toplanmıştır. Bahtiyar Vahabzade de bunlardan biridir. Eli Veliyev "zahiren çok zabiteli, garagabag·• görünür; "kalbi çocuk kalbi gibi saf ve sade · dir." "Özü sözü bir"dir. Ama herşeyden önce o bir "yazıçı"dır. "Onun yaratıcılıgının kaynagı halkın hayatı ve folklorudur. O, halgı iyi !anır. Halgın hayalı. maişeti ve düşünce tarzı. psi­ kolojisi, adet ve anane, E. Veliyev'in yaratıcdıgının manasıdır, canıdır." Halkı kitaplardan degil, halkın içinde y�yarak ögrenen Eli Veliyev'in kalbi halk masal­ ları, manileri. atalar sözleri ve darbı mesellerle doludur. Tabii ki, bu onun yaratıcılıgında d<ı etkilidir. 31 4 Eli Veliyev "Bulagın Hatirelerf'nde kendi haya�nı; "Bir Cüt Terlan'da Zengezur'da ve Ka· rabag"da yetişen halk inkılapçılannı. mübarezelerini; "Zengezur Gartalları"nda ınkılapçıların hakkında sanatlı olarak başlarınd11Jl geçen hadiseleri; gerçek adamları kaleme alırken oldu· gu gibi degil, yaratıctlık tahayyülünden geçirerek bedii sekilde takdim eder. "Eli Veliyev sözün hakiki manasında kommünist yazıçıdır. O. kaleme aldıgı bütün mev· zuiara .yalnız bu bakımdan yanaşır. 3 1 5 Veliyev'in "Ürek Dostları" isimli bir romanı; "Gülşen" ve "Çiçekli" isimlerinde iki kısa ro­ manı vardır. Ürek Dostlan"nda "muasır kolhoz kentinden ve kent adamlarından, onların ru­ hundan. psikolojisinden. komışma tarzlarından yola çıkarak anlatır. Aynı konuyu bu roman­ dan başka iki eserde de işleyen Veliyev. buna ragmen kendi kendini tekrar etmemiştir. 3 16

"Gülşen" adlı kısa romanında "sovet adamından. onun şereOi emeginden" bahseder. GW· şen'in şahsında "emek ve yükseliş"; "Çiçekli" povestinde de "Eziz'in şahsında sovet adamının gayesini anlatır. 31 7

Eli Kerim:

Genç yaşta ölen şair Eli Kerim -Bahtiyar Vahabzade ile Hudu Memnıedov

arasındaki röportajda belirtiyor· dahile yönelişi, psikolojiyi kendine baş mevzu seçmiştir Bahtiyar Vahabzade'ye göre. o, "gelecegin şairi"dir. 3 1 8

Ebdürrehim Hagverdiyev:

Görkemli Azerbaycan nasiri E. Hagverdiyev'in Ahundov\ı

anlatırken. manevi kahramanlıgı dikkate alarak yazdıgı şu satırlar Bahti�·ar Vahabzade tara· fından ele alınır; "Apoletler, imtiyazlar haç ve medallarla bezenmiş paltarın al!ında ateş alıp tutuşmakıa 31 4 " ... Mnksim Gorkı indi R�ya. da lanınmıs bir sıra görkemli söz usraJannın �'Ctişmesinde cyledlklerini Eli Velı�ıcv blzjm için ı:!:ylemlstir. O, bir insan kimi yetişmemJzde de öz kaygısını bizden esJrgememisılr. Heyrimlzde. şerh11izde olmuş. dail'Tllı biu? babalık ka�ısı gösrermişür. E. Vellyev"ln agsaggallıgını şerllendiren mühim c:lheUerden biri budur. . . ·· 5. B. s. 95-96 3 15 "Partlyıılılıg prensibi hem onun şahsi heyatı 111! hem de yarodıc;ılıgı için mUhüm ��lyyetidir. Bunlar ise görl<emli edibin •9 saggallıg sevlyyeslnl yilkselımıı ve ya�çdor ailesi içerisinde ona bllyük nüfuz kazandımuştır. Edibin bu keyflyetJerini dalrrtllı kıymetJendlren partiya ve hükiimetimiz bu gün \<elmiş yıUı�ı arefesinde onu en ·vtik· . seJc müklııfzatla Lenin ordeni Ue tallll etmiştir:· 5.B. s. 97 316 a.e. s. 98 3 1 7 •.•. $. 1 04 3 1 8 5.B. s . 221 111


olan büytik bir ytirek di.lşünürdü. . . "3 1 9

Ebdülletif Benderoı}lu:

Muasır Irak-Türkmen edebiyatının gÇirkemll temsilcisi EbdUl­

letil Benderoglu "Halkın dertleri ile dertlenen, sevinci Ue sevinen bir vatandaş, " Öz milli var­ lıgını tasdik etmek isteyen" bir sanatçıdır. "Irak topragında yurt salan" "köklü ve çok zengin" bir edebiyata malik Irak Türkmenle· rinden olan; bu kök ilste boy atmış; 320 Azerbaycan'da da çok sevilen bir sanatçıdır Bende· roglu. Bahtiyar Vahabzade. onunla ilgili "Gerenfil" ve "Benderoglu" başlıklı iki yazı hazırla· mıştır. 321 Bu yazılardan ögrendi(llrnize göre Benderoglu'nun "yaratıctlı(lıııd a içtimai dertler ve muhabbef büyük rol üstlenir. "Sosyal fikirleri· ve duygulan" en başta "ana dil" problemi olmak üzere işler. "Ana dil onun yaratıcılı(lıııın şah damarıdır." "Garanlıgı aydınlatan menim ana dilimdir." diyen şairin �daki mısralarda söylediklerini Bahtiyar Vahabzade tamamiyle haklı bulur.

Çünkü üreyimde kilidlenen Agrının Sancının Kesildiyini duydum Dilimin gül kimi açı ldıgı yerde. Üreyimde göyeren Sevginin. Sevincin Derin/iyini tapdım Dilimin yaşadıgı yerde. Vahabzade onu haklı bulur. "Çünkü yalnız dilimizin gül açbgı, yaşadıgı yerde milli varlı· dilimiz yoksa, biz de yokuz. " 322

gımız mevcuddur: Eger

Benderoglu'nun muhabbet şiirleri de "orjinal ve samimidir." "Şairin sevgi yplunda geçir· digi ıztıraplan ve yaşadıgı üzüntülü günleri en güzel uyku adlandırması tabiidir ve sevginin bü· yüklügünün işaretidir.'' Oyurtlar oynadın ştltaglıgınla Başgasını tapdın Oynatma meni. 323 Şair E. Benderoglu "Göyler Unutmuş Yagacagını" adlı kitabında Urik şiirleri, "Gerenfil" de toplanan şiirleri de "Halkının dertleri ile dertlenen, sevinci ile sevinen bir vatandaşın, öz milli varlıgını tasdik etmek isteyen bir yurtseverin, halkının sesini

sesler

arasında görmek is-

319 "O. ürek holg••Veıen '"' umı.m� Dçlln yoıur, dllnyıını edaloıe, heglgete, a1.adlı9a sesleylrdl. Onu ohudug· ca isler lsıemez dtıııııımell olursan. Bu bllytlk ıoh>iyetln malik oldu!lu sonsuz getiyyeı, megsed aydınlıgı ve lradenln menbeyt nedir? Her şeyden owel wtanperverllk ve velBndoşlıgl O özü bu bamle yozır. Bu yolda ne geder zelunet .. . gebul edeceyem ki, ÖZ luımvetanlerlnl garıuılıgdıın ışıga çıhordım "" bunun menevl leue· dlnkindım." Ş.G.G.Y. s. 305 320 S.B. s. 139 321 a.e. s. 138-142. Ş.G.G.Y. s. 313-315 322 Ş.G.G.Y. s. 313-314 323 ·· ·- .. 313·314

112


teyen bir şairin sabaha ümit dolu bakışlannı, araulannı. dileklerini" anlatır. 324 "Hürriyet", "emperyalizm", "kapitalizm", "müstemleke" gibi sözleri şiirlerinde sık sık tek­ rar etti!li söylenen Benderoglu bir halkın maddi ve manevi azaUıgını da çok işler _ 325 Ana dil hasretiyle ilgili olarak, Bahtiyar Vahabziıde onun şu şiirini ele alır.

Dede Gorgudu Nesimi, Fuzu/ini Bagi/i, Ne/ini To/igi, Hetaini Vidadlnl Vagifi . . . Cauidi, Vurgunu ohuyucagam Dilimizin göze//iyini Onlardan sorub an/ayacagam. Bu şiirin mana açısından degerlendirmesini de Bahtiyar Vahabzade şöyle yapar: "Bu her şeyden ewel öz varlıgını, vatanının ve halkının varlıgında, şahsi saadetini halkın saadetinde gören kalemini söz gibi halkın ruhuna kökleyen bir vatanseverin sözleridir. Ben­ deroglu şiirlerinin esas üstün ciheti onlardaki nikbinlik. ümit ve ışıktır . 326 Benderoglu'nun"Irak Türkmenleri; tarihleri, dilleri, lolklorları" (1973) isimli ciddi. esaslı

bir ilmi eseri de vardır. 327

Fikret Goca: Bahtiyar Vahabzade, muasır şairlerden Fikret Goca'nın ifade !anından. deyim hususiyetlerinden bahseden yazısında328 onun, insana ilk bakışta garip gelen ama sonradan düşündüren şu ifadeleri üzerinde durur: "Aydan alıştırdım papirosumu". "Gızlar ge· ce ulduzlardan anu yıgır." "Gız galası ile seheri mıhladım sahile", "Ölüm heberinin ümitsiz­

lik soyugu" . . . v.s. Vahabzade, Flkret Goca'nın şiirlerindeki "işlenmiş ifadelerin, sürtük deyim tarzlarının" ku­ lagı tırmalamadıgını, okuyucuyu şaşırtmadıgını yani kabul gördüı;!ünü söyler. Zaten Fikret Goca'yı "muasır şiir orkestrası"ndan ayıran da onun "öz musiki aleti"nin diger aleUerin sesin­ den farkl�ıgıdır, "taze nefesleri"dir. 329 F. Goca, sanat iıleminde "kendi" olmayı başaranlardandır. Onun "düşünce tarzı ilk plan­ da maksadın yahud predmetin dışını degil, içini; süsünü degil özünü görebilmekve o derinli­ ge varabilmek"tir. Bahtiyar Vahabzade' de Rkret Goca'yı bu yönleriyle begenir, okuyucuyu düşündürmeye sevk ettigi için takdir eder. 330 Fikret Goca da Bahtiyar Vahabzade gibi Viyetnam ve Küba'ya şiir ve poemalar yazmış­ tır. Vahabzade bu konuda şöyle diyor: " . . . Narahat dünyamızın irili ufaklı bütün hadiseleri şairin kalbinde derhal öz aksisedasını bulur, ona öz münasebetini bildirir_ O gezmeyi, görmeyi çok sever. Hadiselerini kaleme al­ dıgı ülkelere gider. Onu rahatsız eden meseleleri yakından takip eder ve yazar." 324 �.. . . Halgırun dünenlnden, � sabahandan ayn ne şair var, ne de onun �rler1. Ôyle bir şair varsa. o şair de�il. Öyle bir eser varsa. o eser deglL Onn. göre ki şair ueıenln ve halgın bagnndan cüceren bir �br. Omın kökleri torpııgda, yani ıarihde. budaglan havada y;ıni o torpııg llı;lbı bo<lenen d;lekle< dünyasındadır:· S.B. 5. 1 3 9 325 •.•. 5. 140 326 S.B. 5. 141 327 S.G.G.Y. s. 314 328 Ş.B. 5. 132-136 329 Ş.H. s. 132· 133 330 •.•. s. 133-134

113


Fikret Goca'da "halkların azatlık ugrunda milbarezelerl mevzusunu" kendine başmevzu

seçenlerdendir. "Ünvansız Mektup" poeması bunun gUzel örneklerinden sadece birlsidir. 331

Fuzuli:

Bahtiyar Vahabzade "en büyük üstadı" olarak gördugu, "O, elçatmaz zirve"ye

"o, büyük kainat"a "sırları kolay anlaştlmayan dibindeki incilerle gözleri kamaştıran derya"ya FuzCıli'ye olan sevgisini takdirini "yine FuzOli'nin bir gazelinden ilhamla ''Şeb-i Hicran" adını verdigi uzun bir poemasıyla dile getirmiştir. 332

Sen menim en biiyük üstadım oldun Ey ana yurdumun böyük şairi. Veıen göy/erinde gün tek do!Juldun, /şıijın bürüdü gerine/eri Laleler açıldı sinende gemden, Emeller. arzular şairisin sen/333 Fuzüli'nin -dolayısıyla Mecnun'un- mekteb hayatını Leyla'ya olan muhabbeti ve ikisi ara­ larında geçenleri. aşkını kagıda döküşünü: eserlerini kaleme alışı: Kerbela Seferi, hastahga yakalanışı ve ölümüne kadar geçen zamanı -Fuzüli'nin sanatçıhgına yakışır tarzda- "Şeb-i Hic­ ran" da manzum bir hikaye halinde anlatan Bahtiyar Vahabzade bu eserinden başka bir çok

şiirini334 ve bir çok incelemesini de Fuzüli'ye hasretmiştir. 335

FuzOli'yi çok degişik cephelerden inceleyen ve degerlendiren Bahtiyar Vahabzade'nin ona bakışında dikkati çeken birkaç çizgi var, Bunlardan biri de onun "türk oluşu, Azeri Tür­ kü oluşu"dur. Bunu Vahabzade Fuzüllnin agzından şöyle ifade eder:

Yaşasam da hemişe men ereb ülkesinde Yaşatmışam ha/gımı öz şe'rimin sesinde. Men Azeri o!Jluyum . . . Bilsin bunu goy alem! Mürekkebe dönderib kıi!Jıza tökmeliyem "Veten. Veten" -söyleyen üreylmin ganını Bu köhne efsaneni - Leylinin dastanmı Leylônın öz dilinde yazanı gerek, yazam men! Yeni daslan ba!Jlayım ului mehebbelimden! ... Fuzüli'nin şiiri "halkının hicran sesi"nden dogmuştur. 336 Halkının dilinin, ruhunun talan­ ladıgı bir zamanda şafak gibi dogan Fuzüli, şiirleriyle "gardaşı gardaşa kavuşturmuş, gönülle­ re, ümit, neş'e vermiş"tir diyen Bahtiyar Vahabzade şöyle devam eder: 331 S.B. s. 135 332 Şcb-i Hicran PoemaSt şu böfümlerden oluşur: Prolog, iki MOclllm. Mehemmed, Can Yangı�. iki Hedlyye, Em! Gallll. iki Hökmdar. Ah O z.alım Ovçular. Leyli ve Mecnun. Sllı.!ycl!Wne. Bir Desıe Çiçek, Kerbo16 Seferi, Taun, Epilog. Ş.H. 5. 97-187 333 Ş.H. 5. 97 334 P.D. 5. 35. A.G. 5. 54-55-56. M.Ş. s. 58. s. 265, N.H. s. q 7-49, B.B.G. s. 166-164-165 335 "Gelb Şatri" S.B. s. 8·12 "Heyret, Ey BUi!.." S.B. s. 13 1- Yer �lu. Yer Ş4lrl" b. ıq 2· Leyli ve Mecnun" s. 22 3. Eşg ve Gll>elllg" S.B. s. 29 q_ FuzCıli Ezemeıl" S.B. 5. 38-4 1 -FuzCılinu Zlyorel Ederken'" S.B. s. 235-240 336 Ş.H. 5. 144

1 14


Parçalanmış bu eli-

Böyük Azerbaycan ı Birleşdirdl Fuziıli!337 Bahtiyar Vahabzade, Fuzüllnin "perişanlıgı"nı, "gögsünde od galanmış. ana yurdu !alan­ mış" halkın perişanlıgına; "yüz yere parçalanmış dilin perişanlıgına" benzetir. O, "sakin gör­ kemiyle kaya gibi dayanır, derya gibi çaglar" ve "büyük Türk milletinin geçmişine güvenir.

bugününe aglar."338 O, daha çocukken topragının yarasını. öz halkının, yurdunun matemi­ ni, yasını öz yüreginde duymuş;339 Bu yaralardan yüreginde binbir söz dogmuş ve düşün­ müş; "bu yollar, tefrikalar, tarikader ne içindir?"34 0 Bahtiyar Vahabzade, Fuziıllnin şiirlerini "makamlar kadar zengin, rengarenk, derin ve

manalı" bulur. 341 O, "söz ordusunun sergerdesi", "adaletin hakkın sesi": "gönülleri fetheden hükümdar"dır ve onun "silahı söz"üdür. 34 2 Şeb-i Hicran Poemasında bir dostunun dilince Fuzüllnin şiirleri şöyle degerlendirilir:

"-Dosıum. bu şe'r deyi/, şe'r dinlemedim men, /ldırımmı çahırdı senin selirlerinden? Yohsa yanaglarıma deydi subhun nesimi? Bu, göyün hıçgırı{lı, bu yerin nôlesimi? Bu. baharın çiçeyi, zimistanrn garıdır. Bu, öz oduna yanan gelbin aloularıdır. 34 3 "Şiiriyle milyonları uykudan kaldıran !Fuzüli, "ölümü, sanatıyla, sözüyle "öldürmüş: "O, kendisiyle bu cihana bir cihan" getirmiş: "Leylasına çalamamışsa da kama çatmış, akan göz­ yaşlanyla bir çeşme yaratmış"tır. Onun yarattıgı "aşk çeşmesinden içen bütün ozanlar haya­ tı, dünyayı" daha _tez anlamıştır.344 Onun ölümünün üzerinden dörtyüzy� geçtigi halde "sa­ nat çıragı kalblerde yanmakta"dır. Onun "söz gülşeni. söz bagı" sararmaz. O, "söz hüneri" ile yazar, "ahu zanndan nagmeler" meydana getirir. "Doguldugu vatanın yaralarından" "kederi 337 •-•- s. 148-M9 338 N.H. s . 48-49

339��Şebl·Hlcran ... yanar canım, töker gan. Ç<$1»1 glryanım Oyadar hclgl efganım. gara behllm

oyanmaıznu?

Bu bir gclbln sesi deyil, milyon gelbln bir sesidir.

ÔmrO-gOnü esarcıde keçen halgın nalesldir.

.Ş.bi-Hlcran. goca .Ş.rgın öz varlıgı. öz ı>dıdır.

Mchkum olan mUlcUer1n "yandım!" eleyen feryadıdır.

KönW gemli. gözler nemli. baş aşagı gedlr hamı.

Şaire cl mehebbell apanr bu lullhanu

Çohu ele gede-gede yıhıklıgı yerde gıılır.

Taun glilOr gehgeheylc, ölümlere o. el çalır.

Ôlllm bele gele bUınlr izdihama gorhu, hede

$.>/re cl mehebbell gallb gelir ölüme de.

340 34 1 342 34 3 344

12J.122 S.B. s. 8 N.H. s. 131 Ş.H. s. 142-143 a.c. s. 181

Ş.H. s.

184

·-·- s.

ı ıs


büyük", "aşkı derln"dir. Öyle ki Vahabzade'ye

Eşgin bir ummandır, arzun bir alem, Ne uar ki, yazmaga beş-on gem olsa Yazıb dert/erini gurtara bilmem Menim her kirpiyim bir gelem o/sa.345 dedirtir. "Arap

�lu Mecnun'un derdi," ana dilimizde Fuzıili ile yüreklere yol açmıştır. 346 Fuzıili

Leyla vil

Mecnun Mesnevisiyle sanatının gücünü göstermiş;347 "d�ma dilini" aleme bayrak etmiştir. 34 8 Fuzıillnin lakru zaruret içinde geçen hayatından kurtulması için arkadaşı Kerim onun adı· na, ama, andan habersiz Bagdat'ı fetheden Sultan SUleyrnan'a çıkar, neticede Fuzotlye do­ kuz akçe "kesme!'" kesilir. Ne var ki Fuzıili, o parayı bir türlü alamaz ve Şikayetmane'yi ya·

zar: Yazdı bu boratın heköyetini, Yazdı zemöneden şiköyetini, Yazdı, cahan oldu bundan heberdar. Sultan/ar uca/dı galhdı senetkôr. 349 Fuzıili bu dünyaya "Mehemmed" adıyla gelmiş, gittiginde "Fuzott gitti demişler. 350 Do­

gum günü belli degilse de "ölüm günü en büyük bir tarih" olmuştur milleti için . 351 Vahabza· de, onun bu dünyaya gözlerini kapayışını da şöyle anlatır:

Gapadı gözlerini yana-yana Fuzüli, Zulmünden usandıgı bu cahana Fuzüli. O, her cöure, cefaya sine gerdi, dayandı, Yanmadı tek heyatda, ölende de ·o yandı! Yandı yandı senetk6r Küle döner yananlar. Küle dönmedi ancag, güne döndü Fuzıl/i. Yalnız gündüzler deyi/, geceler de dembedem 345 $.H. s. 186-187 346 P.D. S. 35 347 $.H. s. 146 348 "FuzCilönln şöhreli yayıldı ölkelore Onun söz incileri bir gDnde neçe kere Neçe·neçe dodagda inildedi ney kimi . . . Herkes dedi: FUZOli yozıb menim derdimi. Yandırdı Orekleri blr gclbln odu. közD. MUyon gelbln derdini �ıyon gelbln söıti Dindirdi mlzrab olub milyon gelbln ıeUnl Fımlli bayrag etdl dO!Jma ana dUinl Obu dilde ilk defe "leıAl-MecnOn yoraldı·" ��ya çalmasa da 8/lyllk mehebbeüyle Sonsuı şöhrete çardı FuzO& mehebbe�. Onun bllyOk ..neti. Meş'el kimi ahşdı O. bize derdimizi. Gemimizi daruşdı." $.H. s. 147 349 Ş.H. s. 149·154 350 a.e. s. 187

351

•.•. s.

1 16

1 86


Gözlerinde bir dlem, Velenln göy/erinde gülümsündü Fuzuli. (Herkes cenazesinin arkasınca kabristana gelir) Gedlr, gedlr insan seli gatar·gatar Hindislandan, Türkiyeden, Azerbaycan ellerinden. lran, Özbek mahalından, Türkmenistan çöllerinden

(Hepsi "o benimdir" diyerek gelmiştir. Dua olarak da Fuzüllnin "Şeb-i Hicran" gazelini

okurlar. . . )352

Glyas Ecalb: Aşık şiirini mükemmel bilen

ve bu ananeyi devam ettiren şairlerden biri

de Giyas Ecaib'dir. O, koşma, tecnis ve gerayldannda ananeden gelen deyim tarzını kullan· sa da onun şiirinde günün, zamanın nefesi duyulur.

Bahtiyar Vahabzade, onun aşagıdaki dörtlüklerini fikri "yıgcarn" ve "dogru tutarlı" ifade etmesinden dolayı �enir. Adı alim, özü nadan, Söhbeli feryada benzer. Yad uar, gohumdan, ireli. Gohum da uar, yada benzer. yahut Od yandırar, daş inilder. Onun daşdan ne heberi. Ömrü yaşdan alma heber Ömrün yaşdan ne heberi.

Vahabzade'nin, Giyas Ecaib'de asd �endigi şey, onun "tecnis"leridir.353

HeHI Rıza: Vahabzade, Helil Rıza'yı "bizim odlu-alevli, deli-dolu şairimizdir." diyerek ta· nıtır.354 "Helil'e ona göre deli-dolu diyoruz ki, onun sanah yazmak hatınna yazmaga degil, boşal· mak hatınna yazmaga kulluk eder." Helil Rıza'nın şiirleri gerçek "yaratıcdık seyri" takip ettiginden dolayı. ısındırma ve düşün­ dürme özellikleriyle de begenilir.355 O, bir bent şiire çok şeyler sıgışdınr. 352 Ş.H. s. 183·184 353 D.G.I. s. 170-173

354 •. . ..DU!mlzde kullanılan, 'cı..Il-dolu' sözUnü açmak isterdim. Blzlm şifahi halk edebiyahnda 'deli' sözü çok zaman mllsbeı manadadır. Köroglu'nun delileri bu fikrin en gllz.el �ldlr. 'Det!' 5ÖZÜnün gerçek anlomı a;<lındır Mecazi manası ise 'olOde, vurgun' demektir. FuzOlrnln Mecnun'u deli sözünün bu manasında anlilŞ<lmalıdır Mecnun-L.J!yltnln Limsahnda idrak abidesi, gUzelUk vurgunudur. Deli sÖZÜne hem kaliye işlenen "dolu" sözü binn· clyl ııımamlar. Dolu otmııyan deli ohımaz. Defi olmak neyin.<e vurgunu olmak için elM!lce dolmak gereklir Gökler dolmasa boşol<ıbllmedlgı gibi. ş.ılr de büyük arzu w isteklerle dolmasa yazamaz. Birinci dolmak. '°"'" � yar�lmak!" S.B. S. 1 27 55 " ... Okudugum eserin gllwesinl ben. onun ısındırma, dU$ündümıc. duydurabilme derecesi ile ölçerim. Bu mano· 3 dlı HelU"in şiirleri, daima beni ısmdımlJŞ ve düşündünnüşlür. HelU daima okuyucusunu neyese ç<ıgınr. ona neyı ise telkin eder. O, yaşamanın manasını ne\,ıese cıın atmakta. nereye sahip olrna.ktaı. neyinse ugn.mcb mO:bari.ze yapmakta görür. O. �luna sevmeyi lavslye eder! Yani wrgunlugu, aludeli�I. hoyranlıgı. Mecnunlugu1 Sevsen. . . blleceksen nedir bu cahan. Dolanmak sOrilnmek. yaşamak nedir. En göze! yaşomaldo esllne bahsan. Gı!zeUlk ugrundo mObarizedlr. S.B. s. 128

1 17


Bahtiyar Vahabziide, Helil Rıza'nın şiirlerinden bazılıµı üzerinde durur, onları mana açı­ sından inceler, manevi zenginliklC!_rini, manevi bUyUklüf<İerinl belirtir. "Güzel ve tutarlı", "be­ dii keşif ve buluş"ları üzerinde durur. Onun "asıl şiir"i bulduguna inanır. "Onun yaratılışını. ta­ biatını, ilhamını dillendiren yalnız ve yalnız meramıdır. Şair haklı olarak şiirine müracaat ede­ ·

rek der:

Men senin üstünden gelem çekerem Ha/ga çörek kimi gerek olmasan!

Aşk olsun bu amalla kalem çalan, kalem sahiplerine! 35G Vahabzade. 1 992'de yazdıgı "Veten Mecnunlugu" şiirini "Vatan mecnunu şair Helil Rı­

za'nın vatan yolunda şehit olmuş oglu Tebriz'in aziz hatırasına" hediye eder. Aynı şiirde 'Va­ tan için parasından pulundan vazgeçmeyenlere karşılık dogmaca balasından geçen" Şair He­ li! Rıza'ya şöyle seslenir:

Dözümün, merdliyin gemi de dandı Dondu, çıhammadı derd iliyinden. Keder gorhub gaçdı. gem de utandı, Senin merdliyinden, kişiliyinden. Kimi sözle yaşar, kimi emelle Sen gulu o/muson öz egidenin Tebriz'in düşmene atıı�ı gülle Aldı barıtını şe'rinden senin Ey millet delisi Veten Mecnunu Şehit olmayaydı senin öuladın. 357 Hidayet: Şairin "Gatardan Mektup"

kitabındaki şiirlerini okuyan Bahtiyar Vahabzade

onun hakkında "Dört Yohsa Allı" başlıklı yazısını kaleme alır. 358 Onun "2X2=6" şiirini tah­ lil eder: . . . . Nasıl yanı. ikinin ikiye çarpımı hasılı altıdır? Bu boyda da yalan olur mu? Belli bir dogru hakikat var, bir de bedii hakikat. Bu tür yalana bedii hakikat diyorlar. )hinin ikiyle çar­ pımının dört alınması riyazi adi ve görünen hakikattir. Lakin bu çarpımın sanattaki sonucu, şairin görüşünde altıdır, bir az da o yana gelsen,

on

altı, lap elli altıdır.

Niye böyledir? Çünkü sanatkar görüneni degil, görünmeyeni zahiri degil, mahiyeti, adiyi degil gayri adiyi görür ve gösterir. . . " Vahabziide, onun aracılıgıyla sanat, sanatın vazifesi üzerinde şöyle durur:

Dünyanı yorardı adilik derdi, Şikesi bir gocaya dönerdi zaman iki defe iki dört eleseydi, Al/ahın özü de olmazdı, inan. 356 •.•. '· 130· 1 3 1 357 Ü.H.G. s 1 6 358 Ş.G.G. Y . s. 320-323 359 •.•. s. 321 360 •.•. '· 236 361 5.B. s. 210-225

118


Eger dörd elese riyaziwattır,

Eger dörd elese adi heyatdır. 359

Hudu Memmedov:

Vahabzade'nin merhum, alim dostu Hudu Memedov'u 360

yılında edebiyat ve sanat konulu sohbet yazısında tanıyoruz. 36 1

1 9 76

Karşılıklı soru cevaplarla gelişen diyalogdan Hudu Memmedov'un "bedii sanat nümune­ lerinln zenginliı;ıi. klasik şiirimizde muhtelif ilim ve estetik meselelerin koyuluşu. ilmi tefek­ kürle, poetlk tefekkürün hayata, güzelliı;ıe münasebetindeki benzer ve farklı cihetler bu ala­ kalann öı:!renilmesi meseleleri" ile çok ilgilendiı;ıini bunlara kafa yorduı;ıunu anlıyoruz. O. me­ selelere. hem bir alim. hem de şair gibi bakar. O. daima şiir okur ve sever. Sadece kendilerine ait olanlan deı;ıil. başka halklara ait olan· lan da okur. karşılaşbnr. 1976 itibariyle Azerbaycan'daki şiir ve edebiyattan memnundur. Memedov'a göre: "Kim şiirden ne gözlüyorsa, şiirin vazifesini onda görür . . . Şiir formasında deyilmiş öyle fikirler var ki, onlar nesirle söylense hiçbir şey kaybetmezdi. Şiir söze çevrilmiş musikidir. Bize yabancı bir dilde okudugumuzda da şiiri duyarız. Buna sebep poeziyadaki musikidir. "362 Hudu Memmedov, sanalı içtitnai problemlerin bedii olarak anlatılması şeklinde gö­ rür.363 Poezyada büyük sohbetler bulunmalı, ideal ve arzulanmızla barışmalı ve şiir böyle bir manevi dayanak olmalıdır . . . . "364 der.

Hüseyin Hüseyinzade:365 Vahabzade. bir iki yerde bu şairden kısaca bahseder. Hii­ seyinzade'nin "Damçtlar" şiirindeki iki mısradan yola çıkarak366 onun ciddi. içtimai felsefi manalı şiirler yazdıı;ıını öı;ıreniyoruz. 367 Hüseyin Cavld:368 Vahabzade, "Hayat-Ölüm" Poemasının başına. kendisinden iki mıs­ ra aldıı;ıı şair ve dramaturk Hüseyin Cavid'e369 yazdıı;ıı bir şiirde. onun sözünün cevherinin derinlerde yattıgını, ama, onun arzu ve niyetinin gönüllerde yaşadıgını söyler. O. bir halkın evladı olarak omuzlannda bütün insanlıgın derdini taşır. Onun dilinden şu üç kelime hiç düş­ mez: "Hakikat, muhabbet, adalet" 370 Bahtiyar Vahabzade, onun sanatını "hazansız ba�f'a benzetir. O. bagda, bülbüller öter, 362 •.•. s. 210-211 363 S.B. s. 216 364 a.o. s. 217 365 Hüseyin HUseytnlAde �hı Arif ölünce. 1976'dan sonra kendi ismini degistinniş w H�!-ıin Anf olmuş. 366 "Avnlanda ucub gider havada Bldoşende sele döner domçılar." S.ll. s. 212 367 ". . . .yadıma Hüseyin Hüseyinzade"nln yeni b i r şiiri geldi: Agacın kökleri. birbirine deymez, yapraklar ıse bırbımw deyip dolaşır. Gör ne güzel tutup! Kökler niye dolıl$1na.z? Çünkü her biri öz iş.indedir. bekar dumıuyorlar. loprng.:1 baglıdırlar. Havaclnn Mıh kalanlar ise . . . E�r bizde her bırimiz öz işimizi görsek. irili ufaklı ris-elcr gibi topr.:ıkt�ın haynı kuwetl, gUç, şlrc ('eklp gelirsek poeziya ag.aamız yüceldikçe yücelir. dünyanın her taralınd.ı:n daha avdınlık . gBrilnllr."

S.B. s 225 368 1-1.Cavld (1882· 1941) devrinin en büyük şalr1 ve dram yazandır. 1906 d.ı gOıJer1nı tedavı ettirmek ve ıahsil mak· sadıyla lsıcınbul'a gelmiş, Rlla TEvfik Bey ile ıanışnuş. ondan özel ders abnı$tı r . Türkı;Wük \"e lsJfuncıl..ık cerevan· lannın !esirinde kalmış. hını.lan eserlerine yansatmışlır. Rejime uygun eserler yazmadı!}t için suçlanmış: '"panİurk· isi" ve "panls!Mnisı" ilhamlarla ıev\ıif edilmiştir. Nerede süıglln, nerede öldü, başına neler geldi billnmemlş. l 983 de A:zerOOycan hllkllmetlnce açıklandıgına göre 194 l !ı-ılında lrkutak şehrinde '"Şahsi.yete prestiş'" devrinin kur· banı olarak ö.ldogu açıklanmıştır. Yavuz Akpınar. Ege Ünl. Edb. Fakülıesi.Ders Nodanndan. s. 85 369 B.Ü.D.F. s. 1 68 370 Ô.5. s. 32

1 19


çiçekler dinler. Ana topragının çocugu Cavid. vatanına güvenmiş ama -devrindeki suçlama­ larla- karanlık bir şekilde ortadan kaybolmuştur. 1941 'de "şahsiyete prestij" devrini öven şi­ irler yazmadıgı için öldürülen H. Cavid'in sonunun ne old1J1!u 1 983 Azerbaycan hükümetin­ ce açıklanmış ve kemikleri ölümünden 43 yıl sonra memleketi Nahçıvan'a getirilmiştir. Va­ habzade -bu hadise üzerine olsa gerek- yazdıgı şiirinde Hüseyin Cavid'in yüz yaşını mezarın­ da doldurd1J1!unu şiirleriyle buton olumsuzluklara sinesini gerdi!;!ini söyler.37 1

Yanar sinesiyle buz gıranlann Hagg sesi, dag sesi tutub dünyanı Seni lorpagına gaytaranların Ömrü uzun olsun ıorpagın sanı. 372 ltyas Tapdık: Bahtiyar Vahabzacle, "Eksim

ve Gelbirn" başlıgını koydugu yazısını llyas

Tapbk'ın aynı adlı şiir kitabını okuduktan sonra yazmışhr. Öncelikle "Eksim ve Gelbim" isim­ lendirmesinin isabetlUJgi, güzelll!;!i üzerinde durarark "kalbin, manevi ıılemi" insan yüzüne, çizgilerine aksedişinden bahseder. 373 Bahtiyar Vahabziide. llyas Tapdık'ın şiiri için der ki: "Sakinlik, halim selimlik, llyas şiirine has olan cihetlerdendir. Onun şiirinde kanatlı, iba­ reli, debdebeli sözlere, ifadelere rastlanmaz. Sözlerin hepsi adi, sade, hisler sakin ve halim­ dir. Bu llyas şiirinin zahiri tarafıdır. Bu sakin dış görünüşün içinde bir çtlgınlık ve rahatsızlık da gizlenmiştir. Ben deyerdim ki, asıl poeziyanın özü öyle bu narahatlık ve çılgınlıktır. Şairin

özü de asıl sanatı 'dalgalann ahengindeki" çtlgınlıkta görür. 374 Dünyanın agnlan şair Tap­

nastl geçtigine de onda şu örneklerle açıklık getirir: Bir gözle görmeyir lale herkesi Ömür gemli keçir, Ömür şen keçir, Ürek agrımasın, ahı ııeylesin, Dünyanın her derdi ürekden keçir.

dık'ın yüreginden

"Adice hisler, beşeri duygular, poeziyanın sakin dilinde konuştugunda ne kadar derin ve manalı olur. . . " Bahtiyar Vahab�de, llyas Tapbk'ın tabiat tasvirlerini de çok begenir. Çünkü "bu tasvir­ ler kuru degil, tabiatın canlı bir parçasıdır." Tapbk'ın tabii ve güzel, kendi gözlemlerinden ka­ !;!ıtlara düşen tasvirlere bir örnek de şu mısralardadır: Çiçekler'9ümüşü Çiçekler baharın gWUşU Kenan göyerir yollann. Eyilmiş kollann Goynundan sllı1.işUr Harlamış gar düşür Diksinir ceyranlar, cüyürler Hürküşür. 375 371 "Senin ama/ını ç:e:klllıer dara mer koçll bir hOllU1 kimi

V[lcudwı torpago dllnenden sonra Anıı torpagına döndlln nıa kimi.'' Ü.H.G. 5. 57

372 0.S. s. 33 373 S.B. 5. 148-151 374 •.•. s. 148·149 375 •.•. 5. 149-150

120


Uyas Tapdık, çeşitli şekillerde yazar. Hece vezninde de başardıdır, serbestte de, geraylı­ da da, koşmada da. O, klasik şiir şekillerine de yeni mazmun vermeyi becerir. Bahtiyar Va­ habzade buna da onun "Bulaglar" şiirini örnek verir. 376 Aynı Vahabzade, "sözü yerinde iş­ letmeyi başaran Uyas Taptık'ı günün sesi olmamak, günün meselelerini yeterince ardatma­

mak" bakımından da tenkid eder.377 lsa Hüseynova: Bahtiyar Vahabzade, "Babamın Koması'" şiirini ithaf ettigi Isa Hüsey­ nova'yı "Kollu Koha" müellifi olarak takdim eder.378 lsa lsmayıtzade: Bahtiyar Vahabzade l 9 77"de kaleme aldıgı "Aydırdık ve Semimiyet" '

yazısında, "'öz sesini diyen ve tanıtan'" sanat alemine yeni gelmiş gençlerden biri olan Isa ls­ maydzade'yi tanıtır.379 "Torpag Negmesi" adını taşıyan üçüncü kitabını da neşreden Isa lsmayilzade, talebelik ydlarında Bahtiyar Vahabzade'nin dikkatini çekmiştir. Bu kitabındaki şiirlerin '"adı ile hema­ heng" ve "topragın nagmesi""ve kokusuyla'" dolu oldugunu söyler Bahtiyar Vahabzade. Isa ls­ mail'in şiirlerinde "tabiilik ve sıcaklık" bulur. "Şairin fikri, hayali daima dogma topragının ba­ şına dolanır:

Bu/a�ın gözünü. gözüm bi/mişem, Ü/ügle tentiyen günün odunu Gonşudan a/dı�ım gözüm bilmişem. Kahet çöllerini, Garayazını Borça/ı yurdunun ü/üglerini, Hele deyilmemiş sözüm bilmişem. 380 Kitabın başardı yörderinden biri de toplanan şiirlerin mevzu itibariyle rengarenk olması­ dır. Bu muhtelillilik içerisinde içtimailik. vatandaşlık dogma partiye ve kuruluşuna sevgi esas yeri tutar." Isa lsmayilziıde, vatanını ve cemiyetini terennüm eden şairlerdendir. Bahtiyar Vahabzade, onun '"Zaman Bayrag Kimi Galdırdı Bizi", "Nazim Hikmet Gemisi'". "Vahı", "Heykelle Sohbet" şiirlerine ve "Ad Günü" poemasına dikkat çeker.38 1

Mehmed Emin Resulzade: Bahtiyar Vahabziıde, "Azerbaycan milli istiklal hareketinin lideri, Azerbaycan Demokratik Respublikasının kurucusu Mehmed Emin Resulziıde"382 nin ( 188 4-1 9 55) "Halka milli azatlıgın ne oldugunu başa saldık '"sözlerini başına koyarak kale· me aldıgı "Bir Ulu Mezar" şiirinde: Resulzade'nin Ankara Cebeci Asri Mezarlıgındaki kabrini ziyareti esnasında hissettiklerini ardatır:

376

"Damçı-d;ımçı goyadan � sızır bulaglnr Yaz gelende SCl\IUlll-0", Gııda gızır bulaglar. Dilzelir dUzen yerde EylllT benılerde HezeUı derelerde IUp, azu blioglor." S.B. s. 150 377 S. B. s. 151 378 B.B.G. s. 35 379 S.B. s. 162-167 380 •.•. s. 162-163 381 S.B. S. 163 382 M.E ResulzAde. aynı zamanda bir edebiyal larihçlsi "' aroşlınnacısıdır. 28 Mayıs 19l!l"de Azerbaycan"uı lsuk16llnin Ulınında ötıemlJ bir rol üstlenmiş, 27 Nison 1920'de Azerbaycan Kızıl Ordu ıarafından yeniden �al edil·

121


Mezarı ziyareti anında c;ok deQişik ve yoQun duygulanmalar içinde bulunan Vahabzade. o mezarda yatanın, "şanlı geçmişi" oldu9unu söyler. Orası bir mezar deQil, "mazideki kudre­ ti. leraseti"dir. Kabirde yatan "ulu kişi" vatanın hürriyeti için verdi!li mücadelelerden dolayı büyüktür. Bu büyüklügü. Vahabzade şu ifadelerle belirtir.

Mekkemin içinde Mekkemdir menim O, ancak iki yd yaşayan (1918- 1 920) Azerbaycan'ın "kundakta bogulan hUrriyeti"nin bir sembolüdür. O, üstlendigi vazifesiyle milletinin "şerefi, şöhreti" olmuştur:

Deydi blr·birine euuel de, son da. Yatır bu mezarda eşgim, vicdanım. Gedim Türk elinin ana goynunda Yatır behti yatan Azerbaycanım. Yatır bu mezarda geyret im yatır, Dünenki şerefim, şöhretim yatır. Bu mezardan bir avuç topragı, Resulzade'nin kaldırdı!lı şanlı bayraııın dibine dökmek üzere Azerbaycan'a götüren Bahtiyar Vahabz�de -Resulzade'yle aynı duygulan ve fikirleri ta­ şıdıgı için· bu topragı gururla dökerek, oraya gelece!li ekece!li ümidindedir. Vatanını hür ve bagımsız görmek arzusudur bu; bu, inen bayragın yine göklere yükselmesine duyulan istek­ tir. 383 Bahtiyar Vahabzade. M. Emin Resul�de için 1 990'da yazdıgı diger bir şiirinde de, onun vatan topragına muhabbetini, bagldıgını, vatanın yoluna canını ortaya koyuşunu aruatırken, aynı zamanda çok sevdigi topragında bir mezarlık yer bulamayışından dogan üzüntü ve ha­ yıflanmalannı da dile getirir.

Bu torpagın özü boyda Bu torpaga mehebbetle doluydun. Bu torpagın yolunda da Sen öz canını goydun. Borçlu iken Veten sene, halg sene Her şey döndü tersine. Bu torpagdan veremmedik Biz mezarlıg yer sene ince Resulıfıde habsedilir sonra Stalin

tarafından

Moskova'ya gölürUlür. Oradan Flnlardlya'ya kaçınlır. omdan

lsıanbul'a gelir. 1931 yılına kadar burada killır sonra Berlln'c geçer. Orada da foallyetlerlne devam eder. Sonra Polonya ve nihayel Ankara. Burada da yayınlan olur. 1955 de yokııland�ı şeker haslolıgından 6 Mort 1955 de

üç defo Azerba·ycan Aze.rbaycan Azerbaycıın diyerek hakkm ralımellne kaVU$ur. K..ıbrt Ankara'da Cebeci Asri

Mezarltgındadır. Prof.Dr. M..rlte Hacıyevıı. o.g.e. s. 48·50

383 "Yatı r mlllelimin öz ilkin adı.

'Men de varam' deyen sesi feryadı Yaur saadelim. ya.hr bayragım. Yaur genlmlme menim göz da.gım.

Ya.lır öz keçml$lm, ya.br seherim., lyimılden

bu yana lllrdlklerlm_

Auım azadlıgın ne olduglDlu.

Onun lez:ze:Unl derkettJ halgın.

Sabah, ya

bin gUn, blU.em bunu,

Yene galhacagdır enen bnymg.n."

N.H.

1 22

S.

3(}.31


Halbuki, bu topragı satanlara, ona hıyanet edenlere; bu milleti ölümlerle imühanlara çe­ kenlere, baştan başa talayanlara heykeller yücellilmiştir. Ama onlann temelinde halkın sev­ gisi olmadıgından tez uçacaklardır, yıkılacaklardır. 38'1

Memmed Aslan:

Memmed Aslan'ın tercüme ettigi bir şiir üzerine Bahtiyar Vahabzade

"Sözün Şehdi. Dilin Negmesi" adını verdigi yazısını kaleme almıştır. 385 Bu yazıdan Memmed Aslan'ın şairligi yanında şiir tercümesinde de çok başanlı oldugunu ögreniyoruz. Vahabzade'nin , Memmed Aslan'ı çok sevmesinin sebebi, onun, "söz gWünden, gülab" çı­ karan, gWün rengini degil kokusunu göstermeyi başaran bir söz üstadı olmasıdır. 386 Mem­ med Aslan, "sözü cevherine kadar, atomuna degil, eleklronuna protonuna kadar hissetme­ yi" bilenlerdendir.387 "Sesime Ses Ver" adlı kitabında da bu özellik kendini çok açık gösıer­ mektedir. Buradaki şiirler "güzel bir nagme" dir!

Bir lifldim o/emdim Çiçeyine belendim Bulagımdan bal emdim. Menim şehdim-şiremdi. Gövde gurlar tebiller Kim çalır? Kim ne biler? Koroglu/ar, Nebi/er_ Bu daglarda şir emdi.! "Bu şiir, sözlerin, seslerin uçarlık nagmesidir. Dili mükemmel bilmeden. duymadan onu teşkil eden sözleri, nagmedeki melodi gibi yan-yanaşı dizmek olmaz. " diyen Bahtiyar Vahab­ zade, onun cinaslı şiirler üstadı oldugunu da belirtir. Bunun en güzel ömegi de "Narın Üz"tec­ nisidir. 388 ideali, sanıgı, lemizligi, labiiligi. vatan lopragının güzelliklerini, ana dilin tadını tuzun hissettiren Memmed Aslan'a bir şiirinde Bahtiyar Vahabzade şöyle seslenir:

Ey Behtiyar. çaglayırsan bineden Seller kimi, sular kimi, de neden? Memmed Aslan misraların sineden Dodag/ara yol açtıgı zamandır. 389

Memmed Hüseyin Tehmaslb:

Vahabziıde, aynı zamanda bir folklor araştırıcısı da

olan arkadaşı Prof.Dr. M. Hüseyin Tehmasib'in "Bahar" piyesinin yeniden sahneye konma­ sı münasebetiyle yazdıgı yazısında, bu piyesde esas mesele "psikoloji ilminin mühim prob· 384 a.e. 75·76 385 S.B. s. 143-147 386 ··. . . Her sannıknnn öz cövlllın yeri wr. Adlannı söyledlglm sanatkArlann (Hüseyin Arif v e Mehmed Aslan) tll�n rlıl glllba/ıçemlzln ayak deymemlş her yerinde dolaşır. Bu bohçeden öyle güller. çiçekler derlb üze çıhanrlar kı.

onllınn rengi de yeni olur, kokusu da. Bu laze gikl ve çiçekleri ba�ı karlı d.,glrmlan şehir p.,rkJanna geUmwk cok büyük hizmettir."

387

S.B. s.

1 44

''Deme?k, sözleri derinllyine. çalalanna ve rüşeymine geder duymag, hl!.S elemek senelkı"ulıgının ilkin şert­ lcrlndendlr. "Uklui' Jumalınd."I dere olunan btr megalemde bele bir ve nerildeye·nerlldeye dere aşı>gı gaçmaga başladı."

cUmle

var

idJ: "Buga dart.ırub zencirlni gırdı

Memmed Aslan bu cümledeki 'nerildeye nerlldeye' sözüne lr.xl ıutarak dedi ki 'buııo nerlldemez. böyilr<r' $c\ir1n Iradı ıamamiytc doArudur. Bu. sözü cövhcrine geder. aıomuna deyil. elekıronuna. protonuna geder hiss

elemeyln nelkesldir.··

388 5.8- s. 1 44 -145 389 P.D. s. 1 1 9

a.y

1 23


lemlerinden biri olan insanın yeniden terbiye olunması"dır der. Bu piyes "psikolojik dra­ ma"dır. Yazann başansı da "dramatik vaziyetlerin, tokuşmalannın, obrazların dahili alemin­ de, his ve heyecanlann" verilmesindedir. 390 "Bahar" piyesindeki tipleri bir degerlendirmeye tabi tutan Bahtiyar Vahabzade, "eserde

dramatik cihetten çok gergin, tesirli sahnelerin" olduguna işaret eder. 391 Eseri sahneye ko­ yan rejisör ve diger sanatçılardan da bahseden Bahtiyar Vahabziıde bu yazısında bir tiyatro eserinin degişik yönlerden tenkidine güzel bir örnek vermiştir. Bir şiirinde de Memrned Hüseyn'e seslenerek, onun bugün geldigi menzili alkışlar ve şöyle der:

Birinci pi/lede görmüşdün mü sen Bugün yetişdigin pi/leni gardaş? Tebrik eleyirem ele indiden Sabahkı gün ile men seni gardaş. 392

Memmed Rahim:

Bahtiyar Vahabzade, şairin dogumunun 60. ytlı münasebetiyle

1967 ytlında "Gençlik Harareti lle" �gını koyarak kaleme aldıgı yazısında393 Mehmed Rahim'in kırk ytllık sanat hayatından bahsederek der ki: " . . . . Sanatın mayası, gıda kaynagı meslek ve lımalı olmalıdır. Sanatın büyüklügü amalın büyüklügü ile ölçülür. Amalsız akidesiz hiç bir sanat uzak ufukları fethedemez. Biz bugün 60 yaşı tamam olan gocarnan şairimizin geçdigi yaratıctlık yoUanna baktıgımız zaman onun her bir şiirinde bu büyük iımalın basamak basamak yükseldigini görürüz. Şiirden şüre, poema­ dan poemaya orta şair yaratıctlıgının ziıvesinde en büyük ada Halk Şairi adına layık görül­ dü. Her bir sanatkar için halk itimadını. halk muhabbetini kazanmaktan büyük saadet ne ola­ bilir?'"394 "Şiirleri körpe balalann, ak saçlı gocalann dilinde ezber olan" şair M. Rahim, edebi alan­ daki faaliyetlerine 1926 yılında başlamış, ilk kitabı "Arzular'" da 1930 da yayınlanmıştır. M. Rahim için baş mevzu, 'Vatan ve Halk"; onun bugünü, geçmişi, gelecegi, folkloru, is­ tek ve arzulan. duygu ve düşünceleri'" olmuştur. O, milletlerarası mevzulara da bahs açar.

"1961-1962. yıllarda M. Rahim bir sıra Afrika ve Arap ülkelerine sefere çıkmış, bu sefer­ lerden aldıgı teessüratını öz şiirlerinde ifade etmiştir. "Kerbela", "Allah Satan", "Mister Cor­ ca Müraciet", "Dört Kommünist", "Fatimenin Taleyi", v.s. şairin bu silsileden yazdıgı güzel

eserlerdendir. 395 Memmed Rahim, il. Dünya Savaşı yıllarında da "muharebe" konulu şiirleriyle dikkat çek­

miştir. 'Tek Mezar", "lkigat Cinayet" şiirleri buna ömektir. 396

Klasik Edebiyatı, öz halk edebiyatını iyi bilen Memmed Rahim "bin yıllık ananemize de­ rin hürmet besler"; birçok poemasında da "zengin ve tükenmez folkloru"muzdan konu alır. Urik bir şair olan Memmed Rahim'in bayatı ve rubailerini de takdire layık bulan Bahti­ yar Vahabzlıde, ondan şu ömegi verir: 390 391 392 393 394 395 396

S. B. s. 202 a.e. s. 203 A.D.F. s. 49-50 S.B. s. 1 1 9-123 •-•- ,_ 1 1 9 a.e. s. 120 a.e. S. 121

1 24


Teze gelin kimi çelrin var, ay gü/­ Şairln yanında hetrin var, ay gül. Cananın elimi deymiştir sene Ki bu geder göze/ etrin var ay gül!

Bu tip şiirleri "nagme"ye benzeten Bahtiyar Vahabzade, Memmed Rahim'in edebi ıen­ kid, publisistika ve bedii tercüme ile de meşgul oldugunu söyler.397

Mehmed Akif: Bahtiyar Vahabzade, yeri geldikçe milli şairimiz Mehmed Akif Ersoy"un "lstikliil Marşı"na ve "Çanakkale Şehitleri'" şiirlerine müracaat eder.398 Medine Gülgün: Bahtiyar Vahabzade, "yalnız kendi balalannın degil bütün Vaıanın­ Azerbaycan'ın anası": şiirleri "milyonlann dudaklannda nagmeleşmiş": "mübareze dostu, ka· tem yoldaşı" Medine Hanun'ın399 50. yaşını doldurması münasebetiyle yazdıgı "Fedai Şair" başlıklı yazısında onu şöyle takdim eder: "Mehsetinin, Heyran'ın, Natevan'ın. Nigar'ın. Hecer'in ruhundan süzülüb gelen bir ana tanıyorum, yigit ana, şair ana! O, Tebrizden kollann açıp "gardaş" diye üstüne gelen bir eli silahlı, bir eli kalemli, benim silahdaşım, benim meslekdaşım. benim şair bacım Medirıe'dir Yaşamanın manasını sadece yaşamakta degil, maksadı ve meslegi yolunda vurusmakta gö­ ren, alışıp yanan, tongal gibi yalnız ıutuşanda yaşayan, narahat tabiatlı bu kadın evvel fedai . sonra şairdir. Onun şairligi fedailiginin balasıdır. O ewel Hacer, sonra Natevandır. Onun Natevanlıgı Hacerliyine borçludur. O fedai gibi alışıp, şair gibi düşünür. O, sızlanmaz. o mey­

dan okur. Ona göre ki, öz yoluna, öz akidesine inanır: Bir ueten aşigiyem, bir inadlı sesem men.

Öz andımdan, eşgimden, dönmezem dönmezem men . 400 Mevlana: Bahtiyar Vahabzade, Mevlana Celaleddin-i Rümi'nin Mesnevi adlı eserini ve Mesnevi hakkında Türkiye'de yazılmış eserleri okudugu gibi Şems-i Tebriz'inin kitaplan ile

onun hakkında yazılanlan da okumuş ve araştırmıştır . 401

O, Mevlana'nın "Göriindügiln gibi olarnıyorsansa oldugun gibi görün" sözünü de çok be­

genir. 402

Mir Celal: Vahabzade "Al Güneşi Saglıgına'' isimli şiirinin başına kendisinden alıntı yap397 S.B s. 122 398 "'Mehmed Akinn meşlua 'Çanakgala Şehidine' adlı şe'rinde Veıen ıorpaguun azallı;,:ıı yolunda c.arunı gurban venniş esgerin hagg �nl: ''Sene dar gelmeyecek megberi kimler gazsm? Gömelim gel seni ıarihe desem sıgmaı.sın. -de.ye tenmnUm elmesl ne geder içtimai w ne geder şahtıınedır. Veıen ugruncla ölen esger o geder böyükdü:r. S.B. •· 259 emell o geder şanlıdır ki onu lllrihe deln etsek ora dıı sıgo bilmez•.. 399 Medine Nurullo kızı Elekbe..ade (Gülgül) 1926'dıı Bakü'dc dünyaya gelmiş. ilk tahsilini Bakü'de alıru$br. Sıolın Devrinde Güney Azorbaycan'o göç ermek zonındıı kolrmş. (1938) Tebriz'de ·p;,...; Hu,.ıo ıiyaırosunda ç.ılışır. Caler Cabbarlı"nm ·.se..n.r drammda Medine Harum nGügün" rolünü oynar. 1945-1946 yıllanndıı Tebriz'de "Veten Yolunda" goz.eıesınde çahşnuş, ilk şi"ri de bu gazele de yayınlamışor. 19'l5'de boılayarı lnkllabi hMekete kablnuş. Azerbaycan Denıokrallk Devlelinln kurulmasına hizmet edenler cer.ıılondın�rken M. Gülgün'de Kuzey Azerbaycaıı'o göç edenler arasında yer ahr. Bakffde Dil ve Edcbivaı Foklllıe.t"nl 1952'de billmıl.ş" 1950'de şıılr Bolıış Azeroglu ile evlenmiştir. Uk şüri kilabı dıı 1950'de lebri�'in Bahan'" adıyla ya.yınlanımş. Di�er eserleri: "'Sa\lalanın Eteklerinde•. '"Pervane··. L>enizi.n Sahlli Var·. Dünvanm Sabahı". "Ömriln Payız Dayanacagı··. "Arzu do Bir Ömürd1>r". 'Yorabllmez Yollar Meni". "Seçilmiş Eserler'· v.s M. Gülgun. 199Zde BakU'de velaı eımlştlr. Prol.Dr. Maaıi/e Haoycva. a.g.e. s. 196 400 S.B. s. 1 37 401 Ş.G.G.Y. s. 268 402 •.•. 5. 14 1

125


ııgı4 03 Mir Celal Azerbaycan nesrinin görkemli temsilcilerinden biridir. Mir Celal'in dogumu­ nun 60. yılı dolayısıyla yazdıgı yazısında,404 Vahabz�de, onun kırk yıllık sanatçılık faaliyetin­ den bahsetmiştir.(1 968) "Umumen her bir sanatkar hususi bir ciheti ile başkalarından ayrılır. Mir Celal, dedigimiz zaman ilk önce tuzlu küçük hikayeler ve sonra mutlak "Bir Gencin Manifesti" isimli küçük ro­ manı hatıra gelir." Edebiyatın inkişafında belirli bir rol oynayan, iz açan diger eserleri; "Diri­ len Adam". "Açıg Kitab", "Yaşıdlanm", 'Teze Şeher", "Yolumuz Hayanadır" v.s.405 Bedii yaratıctlıga 1928 yılında başlamış olan Mir Cel:ıl, ilk hikayelerini ve yaşamış olay­ lara dayalı küçük edebi eserleri "Gızıl Gence", "Edebiyat Cebhesinde", "Hücum" dergilerinde ve "Genç işçi" gazetesinde yayırtlanmıştır. Mir Celal. kendine "Celil Memmedguluzade'yi üstat seçmiş, onun hakkında çok yazmış­ tır." Ama, Bahtiyar Vahabzade. Mir Celal'in üslubundaki rengarenkligi Mirze Celil'den çok Ebdürrehim Bey Hagverdiyev'e yakın bulur. 406 Mir Celal. "Kemlerovlar Ailesi", "Anket Anketov", "lclas Gunısu" gibi realist (satirik) hi­ kayeleri yazdıgı halde; "Söyüd Kölgesi". "lmtahan", "Keherin Son Günleri" gibi lirik, felsefi hikayeler; "Bir Gencin Manifesti" gibi lirik uzun hikaye de yazmıştır." Böylelikle, Mir Celiıl'in yaratıcılıgında mizahi komedi ile lirika. realizmle romantika biraradadır. Bütün burtlarla be­ raber Mir Celiıl lirik, romantik eserlerinde de birinci derecede realisttir."407 Eski cemiyetin çirkinliklerini acı kinaye ve ince bir mizahla gösteren Mir Celiıl, daima ye­ nilikten taraf olmuş; inkılapla beraber ortaya çıkan yeni insan tipini akseıtinneye çalışmıştır. Esasen zamanın talebi de bu yoldadır. "Gaymag", "Bostan Ogrusu". "Dalgaların Gelbi", "Ha­ cının Heyalı" v.s. hikayelerinde yeni ve eski arasında bocalayan insanı artlatır. 4 08 Mir Cel�l. inkılabdan sonraki yeni nesli, "ortlann parlak ideallerini ve bu idealler ugrun­ da verdikleri mücadeleleri de aksettiren hikayeler yazmıştır. "Badamın Lezzeti", "Nanenin Hüneri", "ömrün Me'nası", "Söyüd Kölgesi", "Mercan Nene", "Emelisaleh" hikayeleri "Ya­ şıdlarım", 'Teze Şeher" gibi romanları yeni sosyalizmin kuruluşunun güzelliklerini tasvir ve terennüm eder. 4 09 il. Dünya Savaşı yıllarında "Her Şey Gelebe Üçün" şiarı ile seri hikayeler yazan Mir Ce­ liıl cephe arkasındakilerin çalışmalarını esas almıştır. Mir Celiıl, 1 934 yılında ilk büyük hacimli eserini "Dirilen Adam" romanını yazar; 19181919 yıllarındaki hadiseleleri kaleme alır.4 1 0 Bu eser onun ilk büyük başarısı olmuştur. ikin­ ci eseri de "Bir Gencin Manifesti"dir. Onun yaratıctlıgında kent hayatı, kent irısartlarının psikolojisinin tasviri, kentin uyanma­ sı mevzuu esas yer tutar. Mir Celiıl, ilmi eserler, ilmi makaleler de kaleme almıştır. Bunlar­ dan bazısı: "FuzCıli'nin Poetik Hususiyetleri", "Azerbaycan Edebiyatında Edebi Mektep­ ler"dir. 4 ı 1 403 Vahabzbde "Al Güneş,! Saglı�ınan şiirinin ba$ına Prof.Dr. Mir CeW'dan $U alınlıyı yapmışlır. "-A ogul bMeJeri çaıdadttın, sındıran yalandır, ştı.şcnln ne günahı? ·Han51 yalan? -O yalon ki her olurıında badelere deyir>inlz. Ono heç Polad do d�zmez." M.Ş. s. 67 4 04 S.B. S. 109· 1 18 4050.e. s. 109- 1 1 8 406a.e. s. 109 407 o.e. s. 1 10 408 S.B.s. 1 10·1 1 1 4 09 •.•. s . 1 1 2 4 10 •.•. s. 1 15 4 1 1 a.e. S. 1 16-1 1 7

1 26


Mirza Celil Memmedguluzade: Azerbaycan Türkçesiyle ve milleti uyandırmak. ay­ dınlabnak maksadıyla 7 Nisan l 906'da ilk sayısı yayınlanan "Molla Nesreddin" Dergisini4 1 2 çıkaran Mirze Celil Memmedguluzade4 1 3 ve dergisinden bahse Bahtiyar Vahabzade'nin -yi­ ne Molla Nesreddinciler grubundan olan- Mirze Elekber Sabir'i anlattı91 "A9lar-Güleyen" Po­ emasında rastlıyoruz: Dama dama göl olur Molla Nesreddlne bah Onu zaman yaşatdı Mirze Celil damçıdan Ahı umman yoratdı indi o büyük edıb Seni çagırır seni. 414 Bahtiyar Vahabzade, "Heyat-Ölüm" poeminde de Mirze Celil'in "Ölüler" adlı eserine atıf­ larda bulunur, ondan alınhlar yapar. 4 1 5 Mirze Elekber Sabir: 30 Mayıs 1 862'de Aierbaycan'ın Şamahı şehrinde dogan4 16 Mirze Elekber Sabir'in "Zengin tarihi, ölmez simaları olan klasik Azerbaycan edebiyatında hususi bir yeri vardır. O, yaratıcılıgının parlak hususiyetleri ile hiç kimseye benzemeyen. hiç kimseyi hatırlatmayan, tamamıyle novator keyfiyetleri ile başkalanndan seçilir."4 1 7 Bahtiyar Vahabzade, kendine üstad kabul ettigi4 1 8 M . E. Sabir'in birçok şiirinden de alın­ tılar yapmıştır. 4 1 9 Azerbaycan'ın derdinin dermanı oldu9u için ona "Lokman Sabir" demiş­ tir: 4 1 2 Prof.Dr. Maarife Hecıyeva a.g.e. s. 2 413 CeJU MemcmdguluzMe: (1866- 1932) Nahçıvan dogwnlu olan M.C. Menunedguluzbde önce Nahçıvan'cla Hacı Ba�ır ve Molla EJl'nln mekıer>lemıd�� çereke ve Kur'an okum1.J$ sonra şetur mektebinde Rusça-Türkçe üçyıl tahsiJ almış. 188J'de de GürciSlan'ın Gon MunUlmler seminerine okumaya gitmiş. I88Tde bu mekıebi bilirmiş mUcllllmlJge OOşlamı:şlır

a

1887·1 89S'd!!

Eriwn"a yerleşmiş ordo. müıerclmllk ve dava wkllllgl y.!lpnuş. Bu arada edebi foalivellere de biışl rruşı ı r .

ilk maıbu

eseri "Poct Kutusu" hikayeleri bu devre mahsuslur.

1904'dcn ltlbaren ''Şarki·Rus" gazetesinde mull.ı.rrirllk elmi$. l 906 7. Nisanında da Mo�il Nesreddin'i çık.ım1.ı�·.:ı

başlamı.şlır_ Tam 24 yıl yayın hoyaıı cılcın bu dergi yakln şarkta şöhret kazanrru$ bir cok edip. şair

ve

muh.ırrin

kendi cıralında ıoplanuşlır.

1932 yı.Lındıl ve fal eden C.MenvnedguluzMe'nln eserleri: �Ôfüler". -Pocı Kutusu". "'Anamın K,jıabı'" . ..Usı.ı Üynel • .:·Gurbeneli.. Be:y"', "Oanabaş Kentinin Mekıebl". ftGuzu'" 1<işmiş Oyunu··. DeU Yıgıncagı'". "Konsolun

:

Aıvadı . Gassob . . . .

q 14

Prof.Dr. Mabrife Hacıyeva_ a.g.e. s. 3-8·9

l.Z. .. 143

4 1 5 B.Ü.D.F. s. 168 4 1 6 "Şamahıdıı Sablrin Bo1aca bagçosında Eylcşlb iki

Yold.ış iki dosı. iki gordaş." ı.z. s.

139

4 1 7 M.E. Sabir. HophopnAme. l.C. s. 5 Azerbaycan SSRI hlmler Akademisi Ncşriyaıı. Bolu. 1962

4 18 419

D.G.I. s. 23·24

"Mene Ne Vnr" ş.llrtnde_ Sabir'ln "'Bizde bu

soyug gllınlan neyferclln llahlr mısramı;

B.B.G. s. 16

"Nogıl·Hcyoı"do "Sabir demiş 'Biz erierik I iş yerine I Ôzgcsinin söZlerinl / eıberlerik" . . . sözlerlnL N.H. s. 4 0 "Aglar-GWeyen'" poemasının b:lr çok yerinde de bu tipten alınblar yapnuştn.BahUyın Vahabz..Ade .

l.Z.

s. 139· 1 67

1 27


Men ki, dememlşem, LO!Jman Sabir'in Harda Hansı ilde dO!juldugunu, Demişem, dilidir o derdimizin, Veten, neden ötrü dogubdur onu . . . 4 20 Bahtiyar Vahabzade ile M.E. Sabir'in fikirleri arasında çok fazla paralelikler kurulabilir. Bahtiyar Vahabzade de Sabir gibi "Vatanın ve halgın agn-actlannı şahsi agn-actlar gibi öz kalbinde yaşatan bir vatan şairi"djr421 O "sözüyle şiiriyle donuk şuurlara bin tohum ekmiş. demir çekiç altında feryat koparan demir parçası gibi nale çekmiş; Demiri başkalan döver, ama onu özgesi deyil özününkü dövmektedir.422 Sabir de bir amal ugruna yazıp yarataruardandır. "Bir amal aşkına yaratııgından dalgalar içinde o daga dönmüş; Şarkın her yerinden halka görünmüştür.423 'Vatan namına yanan, yandıgı için ebediwet kazanan"424 Sabir, milyoruara ders vermiş, milyoruan düşünmüş bu büyük kalb sahibi yine oruann yolunda eriyip muma dönmüştür. 425 "Ezilen halkının isyan se­ si olmuş bu dahi muallim,"426 şiirleriyle "yumulu gözleri açmış, körpelere, şanlı sabaha gi­ den çıgırlan. izleri tanıtmış, oruann yüreginde bin çıra yandırmış; ganmak, yanmak nedir ög­ retmiştir. "427 O. "Ümit Mektebi"nde428 "Her şeyin öz adını; kör donuk bakışlara görmeyi, nefreti; Buz gibi S09uk karutlara da muhabbeti ögretmiş", buruarı yaparken de bu büyük şa­ ir kendi derdini unutmuştur. 429 420 B.B.G. s. 104 421 Ş.G.G.Y. s. 266 422 l.Z. s. 150·151 423 "O. amal yolunda mürahld oldu

O. ne pul ıanıdı. ne algış bildi Ezelden ün!yln olovu odu Hansı meb1e9 Ue glyas edildi. o.e. s. 164-165 424 o.e. S. 134· 135 425 l.Z. s. 152-153 426 "MUyonlann en bUyQk Dahi mllellimldlr. Esrin ogız dolusu Heglgel mahnısını Öten, san Simididir. . . llöyük mlleHlm idi O ki. veslgesiz de. O. ezilen halgının isyan deyen sesiydi. Ve<en llçlln od tutub Alovlanan üreyi, Onun �slgcslyd.J O üreyin başında Gııysoglıınan yarolar Daim yanan yaralar En güzel möhürtlydü Onun Uesigesinln l.Z. s. 158-159 427 o.e. s. 160-161 428 Sabi" Cehaletle S111k18Şma için Şomalıı'dıı bir mektep açmış. "iki sınıflı bolaca bir mektep", "Ümit Mektebi"

429 l.Z. s. 160-161 128

ı.z. s. 160


Mirze Elekber Sabir "Ümit Mektebi"ni açmadan ewel, -Tacir olan babasının istedigi gi­ bi- dükkan açarak alışverişle de meşgul olmuş. Fakat başanlı olamayınca, sabun yapıp sat·

edebi faaliyetine devam Zerrede külle bah! .. Ştruan dedikçe /sl6m alemine Jag etdl Sabir. Tlyanda sabunu da!J eledikce, Fikrinde zamanı dag etdi Sabir, Garanlıg dahmada gece sübhedek O. ışıg namine yazdı, yaraıdı. Sabirln gezebli gülüşlerinden Veten göy/erinde güneş dan atdı.

ma işine başlamış . Bir yandan da

etmiş:

Bütün sual/arın cauablarını Tapdı i/hamında tebinde Sabir Büyük bir ölkenin derdini yazdı Sabun ti yanının dibinde Sabır. 430 Ahund'un da teşvikleriyle kimse ondan alışveriş etmemiş; Sabun yapacak yagı bile bula­ mayan Sabir aç kamına herkesi "hak yoluna" çaQınr. 43 1 Şiirleriyle "halkını anlamayan na· danlan" ianeder, "yüreklerin bin yıllık pasını temizler.4 32

O, hegiget namine Gelem çaldı . . . hegiget! Sabun bişirmek - peşe, Şe'r yaratmag - senet O könlünü. eşgini Vetene, ha/ga uerdi. Çöreyi de ürekle Gazanmag isteyirdf. 433 "Bu Buhara papaklı. orta boylu muallim halkın gören gözü"4 34 olmuştur. Fakat bu "mes· lek yolçusu"na halk "yolsuz" demiş; hatta onu ömür yoldaşı eşi de anlamamış. 435 430 l.Z. s. 147 431 "Gessab bilmedi ki Mirze Elekber Neçln düşmen ohılı mescide. dlne Gessab bUınedi ki, gora geceler O ya.zıh yaradır ış.g na.mine. Gessab bllmedlki dinin o "eliz" "MUgeddes" yolındım o neçln dönOr Köhne mlljlcrisl bu dlnli dlnslz Ôzllnü düşllnmOr, onu düşünür." l.Z. s. 149-150 432 •.•. 152-153·145 433 a.e. s. 154· 155 434 •.•. s. 159 4 35 "Gelbi gelbimlzde doim döyllndü, Yumulu gözlere göz verdi Sabir! Yazdı... Ga�mızdıı gilzgllye döndll. Bizi öztımilze gösterdi Sabir Soidı llreyine Sabir her şeyi

129


En büyük hürmete layık oldu9u halde hürmetle izzeUe karşılanmadıgı gibi hücumlara ma­

ruz kalan436 Mirze Elekber Sa_!>ir'in "Sabır" mahlasını, Bahtiyar Vahabzade, 'Tahammül

eden, sabreden ezilir" şeklinde yorumlamış ve şöyle demiştir:

Dünyaya sııımayan fikirlerini Zaman. bir tiyana ba!llamadı mı? O dedi: -Anlamag istesen meni. Düşün legeblml. unut adımı! Düzü çoh düşündüm_ _ _ Tehe/lüsünü Niye Sabir goydu Mirze Elekber? Böyük geleceye dikib gözünü Demek istemiş ki. dözen eziler/437 Vahabzlıde'nin, onun için yazdıgı poemaya "A9lar-Güleyen" ismini vermesi de boşuna de9ildir. Sabir'in "yana yana akan gözyaşlan", "yaralı gülüşlerindendir." Onun gülüşleri. sa­ bırdan degildir; O, "kinin, gazabın gehgehesidir." Onun şiirlerini okuyup da gülen, Sabir'i an­ lamıyor demekfü. 438

O. gülüş arkasından Damçılayan gözyaşı! O-bizim şe'rimizln En büyük veıendaşı!._. 439 "Öz amaJını bin cennete de9işmeyen" Sabir, "manasız suallere bıyık altından gülerek " cevap verir.440 Yürekte aglarken, dışardan güler. 44 1

1908 yılında Bakü'ye göçen. bu arada da karaci9erinden rahatsızlanan şair, 191 1 yılın·

da memleketi Şamalu'da hayata gözlerini kapar. 442

Tiflis'i Bakı'yı gezdi hekimler Derdini, dermanını bulamadılar Hekimler bilmedi bir hesteliyin Sebebi hemişe eyni deyildir. Hekimler bilmedi derdli şairin, Min ilin derdini çekeli bir anda. Yolunda canını gurban verdiyi Bedbe:htler de onu anlamavanda: -

436 ı.z_ s.

437

•.•.

163·164

s. 147-148

ı.z.

s.

ı so

438 •.•. '- 148-149 439 •.•. 5. 162- 1 63 440 l.Z. s. 158 441 �Esarclln agrlSI. Gelblnl daglo!luiıen. Her seferin. her sözün O?halelle döyilşdü. Ürekde a!)loyırken. Sen güldün eehalcıc Bes bu nece gllltŞ!O?" P.D_ s. 82 442 Prol.Dr. Maarife Hocıyeva, a.g.e. s. 19-20

130


Dermanı·azadlıg, logmanı·eldir. Neçeniz bir yere hey toplaşdınız, Elaç tapmadınız bir derde yalnız. Sabir, tek başına arzularından. Yazdı mi/yon/arın derdine derman/443 Ölümünden bir y� sonra, dostu Abbas Sehhet. onun eserlerini "Hophopniıme"444 adı ile neşrettirir. 44 5 Mazlumlan uyandıran. mübarezeye çaıııran Sabir; Hophopniıme"de:

Sövdayi·müveddelden Hali görünür başlar, Bigane bilir ekser, Gardaşları gardaşlar Gözler dehi gan saçsın Bitsin saçılan yaşlar. Aglar bize torpaglar, Daglar, dereler. daşlar. Zinhar edelim hidmet /nson/ıga, yoldaşlar Geyret, o uetendaşlar/446 Bahtiyar Vahabziıde, "vatanın yaralan. milletin gussası", "Nebi'nin, Settarhan'ın isyan se­ si, hak sesi" olan Hophopniırne'yi44 7 okunulacak, kendisinden çok şey öı!renilecek bir kitap olarak tanıtır:

"Ohu bu kitabı ömrün uzunu, Ohu gardaşını, ey gefil lanı. Men ondan öyrendim bizim döuranı Men ondan öyrendim nedir bu heyat, Men ondan öyrendim nededir nicat. Seyli·ten öyle temeuuücde alıb döurü berim, Benzerem bir gocaman daga ki, deryada durur. Ne gem. ugratsa'da bir gün meni i/naye zammı. Men gedersemse, meramım yene dünyada durur. "4 4 B Musa Celil: Bahtiyar Vahabziıde. "akide, iımiıl" uııruna vuruşan.

zindanlara düşen Ta·

tar Şair Musa Celil'in hatırasına "Uçun Neı:ımelerim" Poeması449 ile "Moabil" ve "Zindanda" şiirlerini4 50 kaleme alarak şairin binbir meşakkatle dolu hayatından bahsetmiştir.

Musa Celil, "yaratma aşkıyla yaşar. " Saraylarda deı!il, zindanlarda. dolu yüreııini boşalt­ mıştır. "Dünyanın en güzel söz incilerini karanlık zindanlarda yaratmıştır." 44 3 ı.z. s. ı 66 ı144 Sabir "Molla Nesreddin'' Derglslnde -Hop-Hop", ''A!)lar-Güleyen- v.s. imZ<llıırla yazıl.-ınnı y.ıyınlaırnş.tır Prof.Dr. Maarife Hocıyevıı a.e. s. 6 445 •.•. s. 20 446 A.G. s. 1 1 6 447 a.e. s. 1 18 448 A.G. s. 123 44 9 M.Ş. 5. 393.399 450 A.G. 5. 25·26

131


"Ömrü fırtınalarla geçen" şair, "mukaddes akidesi" yolunda girdigi zindanlarda451 "azad­

lık nagmeleri"yle "taş hisarian uçurmuş", bütün dünyaya sesini duyurmuştur. 4 52

Musa Celil, 1941-1945- yıllannda FarisUerce hapsedildigi zindanda, on iki arkadaşıyla

birlikte, gurbette ve zindanda. yüreginde vatanı yaşatmıştır. 453 Ona zindanda "azatlık vaade­

dilmiş"se de o, düşmanı sevindirmek istememiş; "şerefle ölmenin saadet", "bahşiş alınan azatlıgın" da "esaret" oldugunu söyleyerek reddetmişlir.454 Kendi kurtuluşunu düşünmemiş ama şiiri azat olsun istemiştir:

O. hi/as o/magı heç düşünmedi, "Şe'rim hllôs olsun zindandan"­ ·Üzüme gülermi meger ta/eyim? Men de yaşayaram· eger ta/eyim Şe'rime zindandan bir nicat uerse Men de ö/eceyem, şe'rim ölerse... Ucun, negmelerlm, yaşadın meni! Üstüme gülmesin çohda düşmenim, Ah sizin ömrünüz ömrümdür menim/4 55 O, zindanda bir yıldan beri sabahı, yannlan düşünerek yazarken dışardaki "gözetçinin ayak sesleri" onun şiirinin "vezni, ahengi" olur.

"Kan

ile yazılmış canlı sabrlar" onu geçmiş

günlere göt0rürken;456 Sesi "haggın sesi", "zindanda yazdıgı her bir nagmesi"de "ölüme vur­ dugu bir darbe"457 olur. 4 51 "Yaradmag eşgi1!4e yaşayan oglan, Deme. yaratmetga saray gere�r. Ürek dolu olsa dayanmaz bir on. Zindana ..ıs.n da dillenecekılr. Doldur llreylnl dobnuş göy ıekln. Sükansız gemidir meslekslı insan. Mügeddes eglden böyljk meslekin Keçire.r ömrünü fırtınalardan Dol ki boşalasan. beledir beli, � yaranır gelb aıeşinden. Dünyanın en göı.el söz lnderi Garnnhg zindanda yaranır be'zen! A.G. 5. 25 452 ""Moabiı" Şiiri A.G. 5. 26 du<tag iki sU� iki ""On 3 45 AJışdı bir günde, s6ndtı bir glinde On iki sllahdaş Veıenden uzag, Yaşaldı Veıeni lireklerlnde Sen bu dosllordokl birliye bir bah. Konüllet bir yolda. bir amoldodrr. Dosılug beri< oyogda berldlyer ancag En bllyflk yo�g çeUn yoldadır. Toya getmek üçün ve'deleşse de, iki dosı gedem!r bir yerde be'un. On iki ya1cıa.sa lllOme geldi, Bir yenle, bir günde ""'deleşmeden! M.Ş. s. 397-3 98 454 M.Ş. s. 397

455 456 457

•.•. s. •.•. s.

a.e.

132

S.

399 398 397


Musa Celil, "o ganlı gadalı" yıllardan önce de şür yazmaktadır, fakat onu meşhur eden "cellat baltası altında" zamana meydan okuyuşlan olmuştur. Kendisi de zamanın üstüne çık­ mış, şiirleriyle ölümsüzleşmişlir. 458 işte Musa Celll'in zindanda yazılan şiirlerinden de "Mo­ abit Defleri" adlı eseri meydan gelmiştir. 459

Bahtiyar Vahabzllıde de "ölüm karşısında kahıı1anmayan, zindanda, son saatinin gelme­ sini beklerken gamlanıp kederlenmeyen" Musa Celil'in460 "Moabit Defteri"ni okurken "zin­ danda büyüyen şairin azaplı günlerini", "her günü bir şiir, bir inci olan yüre!jin azaplannı. il­ hamın gülüşünü" ve "ölümü öldüren şairin kalbini" görerek46 1 "Uçun Negmelerlm" poema· sını kaleme almıştır. Kendisini adeta Musa Celil yerine koyarak onun o an neler hissedebi­ lecegini de düşünerek, belki de o anı "yaşayarak" yazan Bahtiyar Vahabzade, "ölümü bek­ lerken kahırlanmayan büyük şairin" son anlannı şöyle anlatır:

Celil, garşıdaki min seher kimi Dogulur blzlmçün her teze günde Döyüşe yol/andı bir esker kimi Döyüşden gayıtdı negmelerinde. Öldü. . . Ölümüyle goca dünyaya Eluide demedi, O, salam-dedi. ·Dönerem ulduza. dönerem aya Dönerem yurduma her ahşam -ded;, 462 458 M.Ş. s. 396-397 "Ah, Moabll. Moobll! Ey esareı yuvası! Gulagıncla çalındı nece öllim hallilSl?I Döıemene çilendJ nece eşgln göz yaşı BIN>lrinden ayırdın nece yan, yold!lll? Nece arzu, nece kam sende soldu, saraldı. Nece ömrtın yazın boran aldı, gar aldı, Onlann derdi Ue alışdı nu sinen, de? Ey esorel yuvası! Sen bllclln mi sinende Yarandı en möhıeşem �g nejjmeleri! .. " A.G. s. 26 460 M.Ş. s. 396-397 461 Önllmde "Moabiı Defleri" Zindanda böytlyen şairin Emblı gllnferi. Her gunll-bır şe'r, bir lnd, Üreyin eubıllhonu glllllşll sevinci... Her şe'r-ebedl h<!yıııa bir gedem, Kitabın sonıında Bu rnezlını şairin ÔlümO öldüren Gelblnl görilrem. .. ipekten z.erildı o llrek. Ezaba d!!zerek Ezabdon glJç aldı Ezıldı. Berkldı

4 59

bıly\ldO.

462

M.Ş. s.

399

uı:aldı... A.G. s.

393 133


Namık Kemil:

Vahabziide, Tanzimat dönemi sanatçtlanmızdan Namık Kemiil'i vatan

ve millet sevgisinin bütün yogunluguyla verilcligi bir beytiyle anar:

Ölürsem görmeden mi/letde ümmid etdiyim feyzi Yazılsın sengi-gebrime Veıen mehzun, men mehzun! l!adesiyle, Vahabziide Namık Kemiil'in "öz zamanesinde, halkı için güzel günler arzusu ile çırpındıgı"nı söyler. 463 Nazım Hikmet: Bahtiyar Vahabziıde, 1957'de yazdıgı "hk Kitabın" isimli şiirini Nazım Hikmet'in Bakü'ye gelmesi dolayısıyla yazmış464 ve ondan övgüyle bahsetmiştir. Vahabzii­ de, aynı şu mısralarıyla hem Nazım Hikmet'in Baku'de neşredilen "'Güneşi içenlerin Türkü· sü'" kitabına işaret eder, hem de bizim için dikkat çekici şeyler söyler:

Düz oıuz il bundan euuel, sen damla damla 'A l güneşi burda içib türküler' öldün, Bakı seni böyüttükçe sen de inamla Üreyinde min bir sesli arzu böyütdün. Anam Balcı senin de ille mektebin oldu Sen buradan peruazlanıb galhdın göy/ere Ancag senin ömür yolun ne çelin oldu, Garşıma gölı gaya çıhdu, göh dag, göh dere_ 465 1957'den ohız yıl önce Bakü'ye geldigi belirtilen (1927) Nazım Hikmet Moskova'da bir üniversitede ekonomi· politik okumuş ve Türkiye'ye döndügünde ise fikri yönden kendine ye· ni bir çizgi edinmiş; hem edebi hem siyasi manada bunu sürdürmüştür_466 )Ihamını başka di­ yarlardan alan Nazım Hikmet için Vahabzade'nin "Sen buradan pervazlanıp kalktın göklere" demesi boşuna degildir. "Karşına kah kaya çıktı, kah dag, kah dere" derken de Nazım Hik­ met'in Türkiye'deki kanun dışı faaliyetleri dolayısıyla hüküm giymesi gibi hallerini kastediyor olsa gerektir. Türk vatandaşlıgından da çıkarttlan Nazım Hikmet'in ölümü de Moskova'da ol­ muş. mezan da_ Vahabziide'nin otuz iki yaşında iken yazdıgı bu şiirde Nazım'dan "yigit"diye bahsetmesin­ de. esasen onun da içinde bulundugu çevrenin, rejimin büyük etki ve katktları olmuştur.4 67 463 S.B. s. 259 464 A.G. s_ 46-47 465 ·-·· s. 4 6 466 ·· . . . Naz:ım Hikmet'in Moskova �rinde çalı.şan bir komünist oldugunu kimse lnklır edemez. Eserler! bu gerçegı bar bar bagınyor_ Şiirlerini TUrkiye'yi yok eımek isteyen bir davanın emrinde kullanan bir ş.airln maksat ve hürrtyellnl vesikalara dayıınc:ıTilk ortaya koymakla Ume !hancı etliglne kani degilim. Türkçeyi gUzel ve orjlnal bir şeklide kullanması bir $ı1lrln vatanına iluınetlnl mnzur gösıermez.� M.Kap/an. Şiir Tahlilleri . . 2. C. lstanbul 1 980, s. 4 00-4 01 467 "Bir i9idin hcyalJdır ahı otuz 11, Otuz Ude çoh bulag<Jan sen su içmisen. Görürsenml Bakı artıg sen gören deyil Bakı gibi sen özün de çoh deyİ$mlsen! Düz oluz il bundan eweJ. sen heyran·heyran Negme ded;n "canın Bakı, gOzün Bakıya" Bir klıabla gelmiı lndl bizim Bakıdon, Yüz kllablo gayıımısıın bu gün &kıya Ürcklerden a!.ar ancag söz mayasını. Şe'rin. sözün nece candan nece can aJmış Nazım senin yüz kJlabın öz mayasını Bakımııda yarattıgın kllabdan ıılnuı."' A.G. s. 46-47

134


Nebi Hezri:

Nebi Elekberoglu Babayev"in468 "Medallı Dilençi" şiirinden çok etkilenen.

hatta sarsılan Vahabzade aynı adla bir şiir yazar:

Şair sen zamanın hökmüne yandın, 'Medallı dilençi" sarsıldı meni Göz yaşı içinde bu güne yandın. Şe'rinln a/ouu garsııdı meni, Amma bir meı/ebi unutdun belke. Gardaş, eynl deyi/ Veten/e ölke. 469 Aynı şiirde, şairin bir noktaya dikkatini çeker. Vatan ve ülke aynı degildir.

Neriman Nerimanov:

Bahtiyar Vahabzade, "tarihi büyük şahsiyetlerden" biri olan

"in­

kılapçı edip Neriman Nerimanov'dan büyük bir hayranlıkla bahseder: "Yanm asırlık ömründe bu adamın şahsiyelinde birce gölgeli nokla, benligine leke

süre­

cek bir sayla olmamıştır. Öyle bil ki. ömür yoluna çıkmadan ewel bu adam son hedelini be· lirlemiş ve bu yolda inamla adırnlamıştır. Çünkü Neriman büyük insan idi. Büyük harfle ya· zılan insan! Neriman halkın bagnndan dogmuş bir itiraz sesi idi. bir isyan idi. bir inkılab idi.''4 70 Vahabzade'nin Nerimanov'da begendigi, onun "halka lazım olan her şeyden bahsetmesi

maariften medeniyetten. ana dilinden, dilin sanıgından. inkişafından v . s . " 47 1 Bundan dola­ yıdır ki, Vahapzade onun "bedii obrazının yaranması"nı arzular. Bu konuda yaptlan iki çalış· madan söz eder: Mirze lbrahimov'un "Közeren Ocaglar" Piyesi ve Neriman Hesenzade'nin "Neriman" poeması. Bu iki teşebbüsü de alkışlar, tenkil eder. 4 7 2 Bahtiyar Vahabzade, Nerimanov'un yazıçtlıgına dikkat çekerek onun "hayatının halk ha·

yatı ve halkın mübarezesi ile kaynayıp kanştıgını" söyler. 4 73

Neriman Hesenzade: Vahabzade, Çagdaş Azerbaycan şairlerinden Neriman Hesen· zade'nin4 74 "Neriman" isimli poemasını tahlil ederken onun Nerimanov'un inkişafını kade· meli olarak inandıncı yolda anlattıgını söyler. Hesenzade Nerimanov'u canlı bir insan gibi 468 "!O Aralık

1924 tarihinde Bakü'ntln Hırdalan k� dogan $0İr. 1941 yılında liseyi biıinniş. bir süre çilıçilik

yapmıı bu arada ilk şiirini yaymlomaya bo�anuşklır. Azerba!K'ln rad�'Osundo do splkerilk yapnuştır

1 945-1947 yıUannda Azerbaycan Yazanar Birll�l'nln -Voıon Yolıaıd.:ı" isimli dergisinde ça�şmı ştır . 194Tdc l.cningrad Üniverslreslnln edebiyat bölümüne girmiş. iki yıl sonra Makslm Gorkl Edebiyaı Enstıtüsüne �amış. 1952'de de eQ:\liminl tamamlayarak Azerbaytan'a dönmüşiür. Edebi faaliyetlerine devam ·�den NelJi Hezri

1 97 1·

1 979 yıllannda Kültür Bakanı yardımc�tgı da yapımşıır. Yetmişe y.:ıkın eser veren Nebi He.zrlnin eserleri çeşi11i dJUere de çevrllmlşllr...

S.klhoddln Kılıç. Nebi Mezri - Gam Delıeri . Küllllr Bokonlıgı Ya�'nlan. 4 69 Ü .H .G. s. 22 470 S.B. s. 123

Ankara 1991. s. 7 -8

47 1 •.•. s. 123 4 7 2 a.e. s. 1 24-125 4 73 a.y. 4 74 "Azerbaycan Del.let Ünlversiı..rnde de çalı$0n N.Hesenz.\de "Mensup oldug halkın tarihi. bugünü "' gelecegi. s..ınalklıır ve zaman beşer evladınm manevi aleml bu alemde cereyan eden psikolo�k duygular. aşkın Lldı·ıuzu ve

iWlbı gibi beıeri mevzular dJle gelir. Nertman HesenlAde: lnsan haslet ve muhabbetinin t.ılçülmez ve mukllyese edilmez gücünü w kudrellni büvük sanaıkarlıkla t.uvir elmlştjr. 1920'de Azcrbayc.an"da cereyan eden hadiseler ve 1989'<Uı Azerbaycan üzerinde oynanan ovunl.ır. Ar.erbaycan'ın kaderi meselesi onW'l eserlerinde ilJ\ll hnı olarak göre çarpar. HaUun alınyazısmdan daim.:'I $lklıııeıçl olan şair, henüz gençlik devresinde iken yazdıgı şiirlerinde de bu narazılıgı kaleme almışor. " Prol.Dr. Maorile Hocıycvo. "Yıllordan Kalan" Samsu n

1 994. s. 60

135


muhabbeti ve nefreti ile tasvir ebniştir. "4 75 Fakat bu poemada Nerimanov'un çevresindeki edebi muhitin, zamanındaki edebi cereyanlenn, mekteplerin, şahsiyetlerin üzerinde gere!lin­ ce durulmamış; onun yazıctlıgı, yaratıctlık ıztırablan ihmal edilmiştir. Bu poemada "Neriman'la beraber poemanın müellifi Neriman'ın öz obrazı"da görülür. VahabzMe yer yer, bu poemadan güzel buldugu bölümleri pasaj pasaj vererek, görüşlerini açıklamaya devam eder.4 76 Poemanın en canlı yeri ve en güzel yerlerinden biri de -Vahab­ zade'ye göı:e- ''Neriman'ın çar generali Elaga Şıhlinski ile görüş sahnesidir. "4 77

Nesir Sadıgzide:

Vahabzade "Saadet Nedir?" şiirini Nesir Sadıgzade'ye ithaf etmiş­

tir. 478

Neslmi:

XIV. yUzytl sanatçtlanndan Seyyid Nesimi, Vahabzade'yi etkileyen sanatçtlar-

dan biridir ve onun eserlerinde sık sık Nesimiyle karştlaştlır:

Bu hüner önünde baş eyirem men Öten zamanlarla fikrim öpüşdü Ölüm ayagında, 'Enel-Hagg'-deyen Menim Nesimi'm de yadıma düşdü.419 Vahabzade. Nesimlyi niçin sever? Nesimiyi sever çünkü onun sanatının büyüklü!lü "ha­ kikati demesl"ndendir. Nesimi "gerçekçilik sembolU, korkmazlık timsali, inkılap çarçısı­ dır. "480

Tarih boyu bu dl/de hagg negmesi ohunmuş Haggın öz sesi kimi Bu dilde üsyan etmiş ehklimlara Nesimi Danışıbciır bu dilde Mısri gılıncın sesi, Settarhanın gezebl, Sebirin gehgehesl. 481 Bahtiyar Vahabzade, bu dünyada herkesin kendi derisi, hayatı için yaşadıgıru, fakat Ne­ siminin kendini derisi soyulması pahasına akidesini vermesini takdir eder. Onu bu yüzden de sever. Sanatıyla bayra!la çevrilen482 Nesimi için der ki: 475 S.B. S. 1 24 4 76 "O geldi yunluma bir soygunculek, Sense öz yunlunda gııldın yolçıUI< Sen indi blldinml cenah necidir? Sen ona y.llv.ınfın dogmı!lı sesinde. O sene lag eldi yod lehçesinde. .. Deye bilerdln ki, geı lngUlsce Danış ÖZ inglUs memlekstlnde Demedin � de söz !ln!ylnl, Özgeden istedin ÖZ ç�nr S.B. s . 1 25 477 o.e. s. 126 478 l.Z. s. 1 7 479 o.e. s. 34 480 S.B. s. 6 481 P.D. s. 210 482 "Güddil derisini çohu dUnyado Sen verdin özünü öz egldene. Derini soyunup bllründlln oda. Blh1lndcın qglne, dllz egldene O cür yaşı>mogı, bu cOr ölmeyı Özün beyonmlsen. özün seçmlsen Heyııtın bir yana, danıb her şeyi.

1 36


"Ben Nesimlyi önce bu yenilmezligine, korkmazlıgına, sebatına ve sözün geniş manasın· da mertli9ine göre seviyorum. Meslek ve akide şairi oldugu için seviyorum. Nesimi için. sa· nat büyük fikirlerin ifade vasıtası, likir silahı olmuştur."� 83 Vahabziıde, Nesimlye atfen yazdıgı "Ulu Dünyam" isimli şiirinde, "uzak asırlardan. ölü dünyadan diri dünyamıza nefesi gelen, derisi soyulan şairin sesinin bugün herkesi mertlige ça9ırdıgını"4 84 söylerken bir başka şiirinde de onu "hak ugrunda canından geçen Galile'ye benzetir. 485 "Zulme karşı koyan bir halkın yigiUerinden" biri olan Nesimlnin sanatı "devre, zamana sıgmamış", onun "aşkı, hüneri tarihe örnek" olmuşsa da hemasırları tarafından anlaştlmamış. "şiiri taşlanmış"lır. Fakat bugün torunlan onu alkışlamaktadır. 486 Onlar aldanmadı şöhrete, ada Yaşarken hagg dedi, haggdan dönmedi. Nesimi derisi soyulanda da Ganı aha-aha 'enelhag' dedi487 "Ben Hakk'ım" diyerek Allah'ı özünde bulan, "Paklıga 'Allah' diyen Nesimi -Hallacı Man·

sur ile- bu alemi güzel emelleriyle hayatın fevkine yükselttiler. 488 "Nesimi der: 'Benim Hakk. benim hakikat' yani ben hakkı, hakikati derketmek kudretine malikim. Başka sözle ben ka · clirioı -"4 89 Nesimi söyledi -Al/ahdır insan Onun güdretlle dünya bir zaman Gülistan olacag, Cennet o/acagL insanın gücüne inandı . . . ancag Bu günse. . . başgadır hökmü zamanın. Cahanı gorhudur insan fitnesi. 490

Bahtiyar Vahabziıde'nin, Nesimlde be!lendigi bir başka yön de onun yaratıctlıgındaki "özünü derketme", "özünü tahlil elme meselesi"dir. "Nesimi. insanın Tann seviyesine. insa­ nın gücüne inanır. Daha dogrusu Nesimi, insanı Tann gibi derk ettigi tabiatın bir zerresi he· sap eder. Nesimlye göre, biz özümüzü derk etmekle tabiatı, topragı, Allah'ı derk etmiş olu­ ruz.

Umumiyetle insanın özüne derk etme yollanndaki azaplan, ıztıraplan çok meraklıdır ve

bu hisler bana çok tanıştır." diyen Bahtiyar Vahabziıde, Nesimi yaratıcılıgının da bu büyük Sen �z ölllmllnde heykelleıml>en Bayraga çevirdi senelln ·seni Esrinden yilz iller duntun önde sen Heyaıındo deye bUmedl!lini

Dedin Olllmllnle, Olllmllnle sen. A.S.S. s. 19 483 S.B. s. 6 484 P.O. s. 137

485 486 487 488 4 89 490

•.•. •.

31

A.S.S. s. 19-20 B.Ü.D.F. s. 185 •.•. •. . 233-234 D.G.I. s. 262 D.S. s. 120 137


mesele Uzerine kuruldugu için "asıl ve bUyUk edebiyat" oldugunu söyler. Ve "Nesimi, mevzu­ larının genişligine ve derirıligine, felsefesinin bilyUklilgilne göre yalnız bir halkın degil, bütun

dünyanın fikir mücahitlerinden hesap olunur.4 9 1

Vahabzade, bu büyUk, çelin meseleyi kendine hedef seçerek "insanın özünü derketme" fa­ aliyetiyle ilgili birçok şiir yazd191 gibi "Feryad" piyesinde de bu konuyu işlemiştir.4 92 O, der ki: "Şair yarata yarata kendisini yaratır. Kendisini idrake dogru gider. Kendisini idrak ise Al­ lah'ı idraktir. Kendini bulan Allah'ı bulur. Benim Allah'ı derkebne yolundaki düşüncelerim . . 'Feryad Piyesimde' bulunmaktadır.''4 93

Nevai:

Çagatay Türk Edebiyatı'nın güçlü şairi, Ali Şir Neval (1441-1501). Bahtiyar Va-

habzade'nin bir şiirinde şöyle geçer:

Şöhret/endi gedim Sibir düzleri, At çapdılar düz Altaydan Oguza Neuainin şirin-şirin sözleri Körpü saldı Çıgıtaydan Oguza,4 9'1

Nizami:

Bahtiyar Vahabzade, Nizami Gencevı�yi (1 141-1 203) sık sık şiirlerine misafir

etmiştir. Birkaç yerde de Fuzı1li ve Nizami yanyanadır.

Nizami'nin Fuzüli'nin Hikmetinden ibret aldıg Bu hikmetden Sedegetten bu geyretden Sehauetden, Maya tutdu cöuherimiz. 495

Mehmed Emin Resulzade'nin "Azerbaycarılıların sade vatanperveri degil. milli duyguları

daha çok kabartan" şahsiyeti olarak takdim ettigi Nizami "yalnız Azerbaycarılılann degil, bü· tün Türklerin övüncü"dür. "O Türklügü idealleştirmiş" bir şairdir.496 Bahtiyar Vahabzade de bu bayraklaşmış sanatçının "Hamse"sinden zaman zaman alıntılar da yaparak hem eser, hem Nizami hakkında fikirlerini söyler. O, vakitler Nizamiye, padişahlar büyük destarı!ar si­ pariş verir. Azerbaycan, 1 2 . Asır Atabey hükümdarlanndan birinin iste9i üzerine Leyla

vii

Mecnun'u kaleme alan Nizami, eserini farsça yazmak zorunda kalır. Vahabziıde bu hali şöy­ le dile getirir:

Her setri bir hezine, her sözü bir peh/avan Hey/! .. Ana dilinde yazılmamış bu dastan Bah burada gör nece hal uurubdur Nizami, Öz büyük arzusunu doldurubdur Nizami Daşüzlü ganunların şahtasında, garında. 491 S.B. s. 6-7 492 ".... Meselen 'foyad" piyesini yazma9 llçlln men Neslmônln söylıendly! hllrulillgl. onunla baglı sollllgı bllmell idim. Bununı;On birinci nöWede Türk gaynaglannı oraşdırmzılı oldum. Çunkt Ne:slmi ve onunla baglı hürulillk bizim edeblya�llrnıslı9ıınızda yalışı ögrenllmemlşdlr."" Ş.G.G.Y. s. 268 493 BahUyar VahabıAde'nln kendi özel mektubundan. 494 P.D. s. 48 495 •.•. s. 78 4% Togı Hallslıcytl, "Nizami Goncevi ve Azerbaycan Koynaklon, AZ<meşr, BokO 1 991, s. 5

1 38


'Ey gullug halgaları!" siz o senetkôrında Gula9ını sıhdınız, unuttu öz dilini. Danışa da bilmedi, yandırdı söz dllini. 4 91 O, "baba Nizami"nin "Hamse"si, "öz ruhu, öz sesi baba, dede ocagının nefesi gibi" evle­ nip giden kızların "çeyizi"ne konulmalıdır inancındadır. Çünkü bu eser bize "kökümüzden ha­ ber verir", "bize bizi tanıtır." O kitapla "ocaklarda lütsWenen. asrımıza akıp gelen ruhumuzu" çocuklarımıza bahşetmiş oluruz. 498 Gelin giden kızlara, karştlaştıkları zor durumlardan çık­ mak için "Hamse"yi, oradaki "Heyirle Şer destanı"nı açıp okumalarını tavsiye eder. 499 Nizaminin Hamse'sinden "lskendemame'ye500 "Yeddi Güzel'' poemasına501 . "Hüsrev

ve Şirin"502 e zaman zaman atıflar yapan Bahtiyar Vahabzade ondan neler ()9renebilecegi­ ni de açıklar:

Hemse deyir: Zülm hükm eder, hagg eyilmez. Şer. heyiri kese bilmez. Haggı bükme gorhuya sen, 'Hemse' sene öyredlr ki, Verdlşini hüner bilen Lou9alara Fitne kimi ders ueresen Bu kitabdan ohu, öyren Sen Ley/inin uefasını Bizim ulu nenelerin Dözümünü, Cefasını, Bil ki, sen de bir yuvanın direyisen. 503 Osman Sanvelli: Ürtlü yazar ve şair O.

Sanvelli. Vahabzade'nin "Ad Günü" isimli şiiri-

nin başında iki mısrasıyla yer alır_

09u/ fayda yohdur biz goyan addan. Özün hüner göster; özün ad gazan. 504 Oktay Akbal: Bahtiyar Vahabziıde. 1968

ytlında Taşkent'leki Asya·Afrika Yazıcılar

Kongresinde Oktay Akbal ile tanışmış ve sohbet ebnişlir. Bu sohbet esnasında Bahtivar Va­ . habziıde'nin "şiir, sanat artlaşılır olmalı. ananevi şiir şekillerinde de asrın fikirlerini demek mümkündür." sözlerine Akbal karşı çıkmıştır. "Orta Asyadan Balbk Sahilinedek" adlı bir ki· tap yazan505 Oktay Akbal, aynı isimli büyük hacimli makalesinde de Bahtiyar Vahabzade ile aralarında geçen konuşmadan yola çıkarak yazmıştır ki: 497 Ş.H. 4 98 P.D.

4 99

500 501 502 503 504 505

5.

1 4 3-144

5. 75

a.e. 5.

76

•.•. s.

76·77 30

o.c. s. 77 P.D. s. 76 a.c. s. 77

ı.z.

5.

"Okloy Akbol t 96Tel ilde Wkcmlzde elmuş ve bu mllnııslbctle 'Orta Asiyadan Balhk Sahilindek' ııdlı maraglı bir

139


"VahabzAde, şiirde ananevi lonnlardan aynlmayı sevmez . . . yeni manalar köhne fonna· larda verilemez deyince 'verilir, biz veririz' diyor. Acaba nastl veriler? Türk şiirinde modem akımların. dwnanlı bir edebiyatın kökten kaçışın tehlikeli oldugunu söylüyor.'' {Hiroşimalar Olmasın. lstanbul, 1976, s. 85)506 Taşkent'te başlayan sohbet lstıınbul'da da devam eder; VahabzAde, Oktay Akbal'a anla· ştlır olmanın sebebini "halk için yazmak" şeklinde açıklar. Oktay Akbal'ın "Yaşasın Edebiyat" ·kitabıyla ilgili birkaç yoruma da yer veren Vahabzade,

şiirin anlaştlir olması; şairin manayı gizletmemesi yolundaki görüşlerini açıklar. 507

OQas Süleymanov: Kazakistanlı milliyetçi bir şair olan Oljas Süleymanov,

Bahtiyar Va·

habzAde'nin yakın arkadaşıdır. Azerbaycan'ın zorlu günlerinde Vahabz�e ile aynı duygulan paylaşmıştır. 508

Resul Rıza:

"Ölmez eserleri ile ölmezlik kazanmış kudretli şair Resul Rıza509 halkına

kulluk etmiş bir şairdir. Onun eserleri bugün halkının serveti ve tesellisi"dir. Resul Rıza için V<1habziıde şunlan söylüyor: "Resul Rıza. halkımızın inkılaptan sonra yetiştirdigi büyük simalardan biridir. Onun ter· cümeyi hali halkımızın otuzuncu yıllardan bugüne kadar ki hayat ile öyle baglanmış ki, o, öz hayat ve mübarezesinde halkın hayat ve mUbarezesini yaşatmıştır. 3040. yıllarda halkımı· zın maarif ve medeniyet sahasında kazandıgı nailiyetler, Büyük Vatan Muharebesi ytllannda faşizme karşı dögüŞerdeki kahramanlıgı, muhabereden sonraki ve şimdiki başartlanmız bü· tün bunlar Resul Rıza'nın yaratıctlık biyografisinde ayna gibi öz aksini bulmuştur.

Ömrünü halkın hayabna karıştıran, kendi hayabnı degil halkın hayabnı yaşayan büyük

şahsiyetlerin ömrü hallun ömrü kadardı r . . . ''510

Rdat Dgaz:

Bahtiyar Vahabzılde, 1 968 ytlı Taşkent, Asiya·Afrika Yazıctlan Kongresin·

de şair Rıfat Ogaz ile de tanışmıştır. 5 l l

Semed Vurgun:

Vahabz�de doktorasını Samed Vuıgun'un hayat ve yaratıcılıgı konu·

sunda yapmıştır. 512 -Kendisine Ustad 0kabul ettlgi Samed Vurgun'a birçok şiirinde yer verdigi gibi, 5 ı3 onun hakkında "Halgın Gıılu·DUnyarun Gıılu"514 ve "Folklor ve Samed Vurgun Po· eziyası"5 15 başlıklı incelemeler de yazmıştır.

Vahabziıde, Samed Vurgun'u, üstadını-hangi yönleriyle daha üstün tuttugunu veya onu niçin sevdigini yillarca düşünmüş;

daha

mektebli iken onun şiirleriyle büyümüş, gıdalanmış

birisi olarak şunlan söyler: " . . . . .Vurgun şiirinde ifadesi çetin olan, sım _çetin açılabilecek öyle büyük bir sadelik var ki bu sadeUk önünde hayret etmemek olmaz. Mürekkeplikteki sım açmak, incelemek ne ka· dar kolaydırsa, sadelikteki sım açmak, parçalamak o kadar zordur. ''516 kltıp yazmışlır. Hemin kbaptı o. Okıyııbr S051allst lngılabındnn sonra milli respubllkalonn gazzındıgı böyllk nıılyye l! ılerden s6z oçır. Yen gelmişken Oklay Akbal'ın "Yaşasın Edebiyat" kltobmıdan bir mlsol çekmek lsloytrem... : S . .B. s. 259 o.e. s. 260-261 S.B. s. 261 Ş.G.G.Y. s. 221 Halk ıııJri Nigar Reftbeyll . ile evli olan Resul Rıza'nın oglu do l"ZOr Anar Resı.b.6de'dlr. D.G.J. s. 175 S.B. s. 260 BohHyar Volıabdde, '"Samed Vur!lun". Az.eıboycon Devlet Neırivııb. BokO 1968 S.B. s. 64·69 o.e. s. 70-82 A.G. s. 36. M.Ş. s. 97, S.E. s. 2.C. s. 64·120

506 507 508 509 510 5ll 512 513 514 515 516 S,B. s.•64-05

140


Bahtiyar Vahabzlıde,Samed Vurgun şiirinde "sadelige, akıctlıga ve yürege yatımlıJıga" meftundur. Samed Vurgun, "halk ruhuna, halk edebiyalına söykenen bir sanatın en güzel ör­ neklerini'' vermiştir. Onun şiirlerindeki sadelik "Vagif' şiiriyle ilgilidir. Vagif şiirindeki sadelik de onun halk edebiyatından etkilenmelerine baglıdır. 5 1 7 Vahabzlıde, Vurgun'dan şu ömegi verir ve bu konudaki fikirlerini söyler: Hudaya, insanın halı yamandır, Neler çektigimiz sene ayandır Me'nası oormıdır min terigetin Aç .. aç gapısını sen hegigetin Ne olur, bir yeni işıg uer bize­ Bizim kar yaranmış gözlerimize. 5 18 "Bu şürdir, ya şag şag saggtldayan çeşme? Manayı bırakalım bir tarafa . . . Sözler yaprak· lar gibi hışırdar, çeşme gibi aheste aheste nagme okur, sözler okur .. Dil hiçbir yerde dolaş­ maz, hata yapmaz. Çünkü bu şiir yürekten çıkıp, sözden süzülüp satırlara dizilmiş. . . . Şimdi gelelim manaya . . . Bu parçadaki bütün ifadeler halk düşünce tarzından, söyleyiş tarzından gelir. Halk 'halim pistir' demez; 'halım yamandır' der Samed Vurgun'un "sanatı halk topragından boy atmış, asnn en ileri fikirlerinden istifade etmiştir. Bu iki amile göre de zamanın btiyüklerindendir."5 19 "Samed Vurgun edebiyata halk yaratıctlıgından, aşık şiirinden geldi. O , ilk yaratıctlıgında bile aşık şiirinde oldugu gibi gayri-adi ve büyük llkirleri, adi, sade ve samimi şekilde demeyi becerdi. S. Vurgun'un şiirlerinin kudreti onun bu sadeliginde ve samimiyetinde idi." "Asıl halk şairi",520 "Bu koca aksaçlı Azerbaycan halkının sembolüdür". "Nizami felsefe­ si, Fuzüli kederi, Hakani mübarizligi", "Nesimi hikmeti", "Vagif samimiyeti", "Köroglu kahra­ martlıgı", "Sabir gülüşü" Samed Vurgun'da bir araya gelmiştir. 52 ı Ve Samed Vurgun· dan şu · mısralar: El bilir ki sen menimsen Yurdum, yuoom meskenimsen, Anam dogma Vetenimsen, Ayrılarmı könül candan Azerbaycan Azerbaycan. 522 Samed Vurgun'un "Gız Gayası" poeması523 "Ay Efsanesi"524 "Bulag Efsanesi" 525 "Ölen 517 5.B. 5. 66 51 8 o.e. 5. 67 519 S.B. s. 67 520 •.. .. Onun şe'rlenndekl sadelik w semlmlyel, elbette, söykendiyl halg edebiyatından gelir, buna göre de S.Vurgun halg şe'r1nln yalnız formasından deyll , mezmununılon da seneıkM=ına istifade ebneyl bııcardı . Semed Vurgı.ı esi halg şairidir. •

521 S.B. s. 68 522 •.y. 523 S.B. s. 76 524 ''Yerler eşi�r

S.B.

5.

75

Gordllytln dehşetlere Senin llsyan se.<lnl.

Ancag yer oguUan

Yazdı senin şenine 'Ayın efsanesl'nl." . M.Ş. s. 144

525 S.B.

s.

76-81

141


Mehebbet" poemalarıyla, "Ferhat ve Şirin"piyesi526 hakkında ayn ayn bilgiler veren Bahti­ yar Vahabzade, şairin il. Dünya Savaşı'na kat�an 416. Oiviziya ziyaretini de poemasında söz konusu eder. 527

Bahtiyar Vahabzade, bir şiirinde de S. Vurgun'un yaşlılık zamaruanndan bahsederek "Şair ne tez gocaldın sen!" der:

Şair galhdı tribunaya Da!) .başına gondu garla/ Nefesini derdi hamı, Bir süküto gerk oldu zal El bilir ki sen menimsen . . . Deyib durdu, nefes aldı. O duruhdu. o tutuldu. Şe'rin dalı harda galdı? Niye susdun, niye şair? Perl eleme gel meni sen. Unutdunmu gençliyinde Ohudu!)un negmeni sen. 528 Sabir Rüstemhanlı: Vahabzade, Ça!jdaş zelik" isimli şiirini ithal etmiştir. 529 Sahir: Güney Azerbaycan şairlerindendir. Böldüler guş/arı alemde meger Bize de çatdı-o a!Jlar bayguş, . . . Yanar eflaki de min lerce çırag, Bize bir şe'm, bir euize de yoh.

Azerbaycan şairi Sabir Rüstemharuı'ya 'Te-

Sahir'den alınan yukarıdaki dörtlü!jü şiirinin başına alarak Bahtiyar Vahabzade "Sahire Cevab" şiirini yazmıştır: 526 •.•. s. 77 527 ..Bu Vwgun dcyilmi? Men ele bUdim Bütün AzerbaycilJl b\J sengerdedir. Hamıya bir-bir gelib el verir a!ısac;lı şıılr.

Sonra bir kenordo gelib o durdu, fJe bil as.taca şe'r ohuyurdu... Onun daglar kimi Uk gameUnden, Gartal bahışındcın. ezamelinden, Şe'r scpelendl Oreyimlze . arhası bize_ Pulemyoı ıı..Jınılo yalan Pervlze bir heyli bohdı, Perviz bunu duyub ayago golhdı. Dedi, ·Galhmo. ogul, bu sengerde sen Ucason, böylıkscn . mln dele menden .....

528 A.G. s. 36 529 P.D. s. 4 2-44 142

S.E. 2.C.

s.

64


Şe'rinin sehrine düşdüm. Sahir, Demisen her sözü mahir·mahir. Veteni şöhrete gurban elese şair olan Vetenin derdine dünyada tapı/maz derman.530 S. Murtazayev: Bahtiyar Vahabzade, dilci alim S.

Murtazeyev'in "insanla Torpagla Üz­

üze" kitabı üzerinde yazdıgı yazısında53 I bu kitabın "zamanın öz meyvesi" oldugunu söyler

Kitaptaki "fikirler ve arzular, feryadlar, hıçkmklar" herkesin kalbinden geçen, evlerde fısılda­ şan şeylerin kitaplaşmış halidir. Vahabzade, bu kitabın müellifini bize şöyle tanıtır: "Uzun yıllar respublikanın mühlelif rayonlannda raykomun birinci katibi vazifesinde çalı­ şan, hem de yalnız vazife borcunu icra elmekle yelinmeyip çalışııgı rayonun kendine has yönlerini adamlannın psikolojisinden tutmuş, zayıf ve kuwetli taraflanna kadar herşeyi de· rinden tedgik edip ögrenen ve buna göre de nefesi deyen yerlerde özünden sonra iz bırakan S.Murtazayev bu kitabı derin müşahadeleri esasında yazmışlır."532 "Hayatın özünü görüp, insanların nefesini duyup topragın kokusunu hissederek" yazdıgı kitabıyla "dilci Murtazayev" yerine "içtimai hadim Murtazayev" konuşur: 20. yıllarda ilibaren kentli ve toprak ilişkisi, kollektivleşme devri mWahazalan, Stalin'in şahsiyetine prestişin selesi, Stalin ve Bagırov müstebitfiyi . . . " 533 dile getirilir.

Semed Mensur: Bahtiyar Vahabzade.

fel

Semed Mensur için. onu anlatan bir şiir yazmıs

tır: "Semed Mensur'a", Bu şiiıin başına da aynı şairin bir şiirinden iki mısra almıştır:

Hugug hugug ne göze/ şey yetişmez ise elim Men ölmüş olsam unutma huguga hesretimi. 534 Vahabzade, S. Mensur'u Hallacı Mansur'a benzetir. S. Mensur'da "hagg" yanında müca· dele verenlerdendir. Her şeyin özüne. kaynagına. asıl rengine bakar; ardında zor. güç bulu· nan aşka inanmaz; insanı aldatan yüzde görünen süslere "göz okşayan. iman çalan" imanla­ ra da inanmaz. kanmaz. Semed Mensur. milletini, vatanını seven, onun dertleriyle dertlenen bir şairdir. Tıpkı Sa· bir gibi.

Ama gelecek güzel günlere de inanır.

Onun şiiri bir "namus mücessemi" olmuştur. Çünkü S. Mensur "namus. vicdan, iman" için vardır. 535 Mansur gibi daragacına çekilse de sözünden dönmez. öz mesleginden dön· mez. dost yüzlü düşmanlara da kanmaz:

530 53!

N.H. s. 16 Ş.G.G.Y. s. 323-327 532 a.e. s. 323 533 o.e. s. 324-325 53<1 N.H. s. 29 535 "Mensur kimi lıogdon yapı�b hogg dedi Mensur. Hesrel galıb öı haggına çoh göynedl Mensur. Her mellebln öz me§zlnl, öz rengini gördü, Ardındo kudreı dayanan "cwe ınptlrdü. Aldanmadı üzlerdeki kll'$arllorıı Mensur. Gör ohşayan, iman çalan, "lmanlonı" MenS\lr Halgın o. bllyllk derdine Soblr kimi yandı Bir gün dog.cak ulduuı gelbile inandı Ey n.omusu şerinde mücessem olan insan. Namusuna, vicdanına imanına gurban!

N.H. s. 29

143


Öz his/etin olmuş sene şe'rınde tehellüs Mensur kimi sen dara çekilsen de sözün söz Merdlik megamından kişi tek enmedi ruhun, Çirkinlere çirkin dedi, çirk/enmedi ruhun. 'Rengdlr' · dedin her megsede goydunsa da bir ad. Öz meslekin ancag bize reng olmadı üstad. Aldanmadı dost çöhreli bic düşmene Mensur, Rehmeı Sene, rehmet sene, rehmet sene Mensur. 536 Seyavuş Memmedz.iide: S. Memmedzade, Azerbaycan Türk Edebiyatının güzel nu· munelerini Rus diline çevirerek, onlan Rus okuyucusuna lanıtrnışbr. S. ·Memmedzl'lde tereli· me faaliyetinin yanısıra Rus dilinde bir çok şiir kitabı yayınlanmıştır. Şiirlerinde kendine has poetik bir üsluba, yazı tarzına sahip olan S. Memmedzl'lde, Bah· liyar Vahabzade'nin şiirlerini de Rus diline tercüme etrniştir. 537 Seyavuş Memmedzade, ana dilini ve onun inceliklerini de çok iyi bilir. Vahabzade, onun "şiir dilindeki nagme şirinligini ve akıcdıgını" göstermek açısından şu ömegi vermiştir:

Bu alemde el derdine yanan var, Baboları hürmet ile anan ııar, Unutma ki, ııeten adlı anan var. Canın öz ııeteninde Şanın öz ueteninde Tanın öz ııeteninde Namerd görsen, yazma elin adına, Dar gününde elin çatar dadına. Uca/san da göyün yeddi gatına, Canın öz ııeteninde Şanın öz ueteninde Tanın öz ııeteninde. "Bu bentlerin sonunda ki Tanııı öz veteninde' mısrasındaki fikir, şiirin esas konusunu teş· kil eder. Şair çok iyi bilir ki, öz vatanında tanınmayan, kendi halkının sevimlisi olmayan bir sanatkar başka halkın sevimlisi olamaz! Buna göre de:

El deryadır, elin çatmaz dibine, Sen gapılma ham heyalın debine, Haram gatma ilhamına, tebine, Tanın öz ııetenine . . . . 538 536 a.e. S. 30 537 "Dogrusuıu deyim ki. menim yoıılaruru rus dWne çevlrdlgl zıımon dillmlzdekl mllnıkkeb ibareleri, hUsU>en ldlomaUk deylınler1 semısl ıen:Ome ede blleceylnden evwl ehllyııl edeıdlm. Sonrolor gördtlm ki, 5eyo11UŞ menim seçib scınolodıgun �r1n holg deyimlertntn. mllrekluıb ibarelerin rus dilindeki kmşılıgını b(lyllk ustııhgla ıapır. bedi· myı sahlanvıgla metlebl deglg lercllme etmeyi bo<anr. Şllbheslz, hep iki dili mllkemmel bilen, söıtln reng ..., çalalannı birbirinden seçlb yerine gllre deyiıen, menolıınnı hlss eden odom bu cür ıntalıgo sahih ola bllor. Men Seııovuıdo bu meharetl gOrdUyOme gllre onun ana dWnde-Şe'r yımnııAıı başladıQUll qidende buna teea:llb etmed· im, eksine sevindim. ÇUnka men onun gelemlne beled .idim. Bmu. şairin ohuculanmwı legdim eıdlylmlz 'Gonebahan insanlar' klıabının Oz!I sOIM edlr." D.G.I. s. 166 538 D.G.I. s. 167

144


VahabzAde, S. Memedz:ıde'nin şiirlerinden bir kaçını da d�erlendirdikten sonra.onun halk şiirini mükemmel olarak .bUdlginl, ondan istifade ettigini; insan hislerinin derinligini. an­ layıp, şiirine de yarısıttıgını söyler. Kendine has, orjinal ifadeleri olan Memmedzade'nin çok gUzel tablo şiirleri vardır. 539

Süleyman Rehlmov: Azerbaycan Türk edebiyatının "esas sütünlanndan biri" "halkının agsaggalı", "halk ruhunun ve maneviyatının derin bilicisi". "müdrik sanatkar" Süleyman Re­ himov'un albnış yd içinde meydana getirdigi eserlerle "halkının düşünce tarzının, manevi dünyasının adet ve ananelerinin, folklar ve etnografiyasının aynası" olmuştur. Bu da onun "sanatının büyüklük alemetidir." Kudretli yazıcı, "karakter ustası"SWeyman Rehimov ana topragına vurgundur. Halkını anlatınası sanatının en büyük yönüdür. Bahtiyar Vahabzade ve nesli onun eserlerinden ma­ nevi gıda ve ders almıştır.540 Rehimov'un eserlerindeki "tipler canlı, ölmez karakterler seksen üç yıllık ömründen ayrı­

lan ebedi obrazlardır.54 1 Cismani ömrünü, manevi ömürlerle ebedileştiren" bu sanatkar" mil­ letinin hayatında ebedi yaşamak hakkını kazanmıştır."542

"inkılaptan sonra yetişmiş kudretli sanatçdardan" olan S. Rehimov. otuz ydlık gergin ya­ ratıcılık emeginin neticesinde, "Şamo". "SaçJı"543 , "Mehmar", "Aynalı" gibi ölmez sanal eserleri vermiştir. Hayatı, yaşayış tarzıyla halkınıri içinden biri olmuştur. Halg egitimi sahalannda da çalış· mıştır. Halkla içiçe bir sanatçı olarak, halkın düşünce. istek ve arzulannı "bir ayna" gibi ak· setlirmiş; "hadiselere ayık bir nazarla" bakmıştır. Onun eserlerinde "ideallık en esas amil ola· rak dikkat çeker. 544 Süleyman Rehimov,

il. Dünya Savaşı yıllannda yazdıgı

uzun ve kısa hikayeleriyle de ses

getirmiştir. Bu hikayeleri "Öten Günler Defterinden" adlı kitabında biraraya getirmiştir. "Ay· nalı" uzun hikayesi de bu yılların eseridir. Daha sonraki eserleri, cemiyetteki degişme ve ge­ lişmeleri yansıtacak tarzda kaleme alınmıştır. 545 Vahabzade, onu ve eserlerini "Halg Yazıçı­ sı" başlıgıyla 1960'da yazdıgı on bir sayfalık bir incelemesinde genişçe ele almıştır. 546

Şahmar: Vahabzade, 1 977'de kaleme aldıgı bir yazısında "edebiyata mesuliyet hissi ile

yanaşan" gençlerden biri olarak Şahmar'ı tanıtır.54 7

539

•.•. 5.

168-169

5. 1 74 54 0 •.•. .. 54 1 'Hecer' ad� hekayeslnde halg yozıcımız Sllleyman Rehimov. bu meseleye çoh ciddi ıohunmuş. yeni dogut..n g.z

UŞltgına. rnlUI gehremanımız oLeın Hecerln adanı vermek istedikte. babaya hücum eden cavanlann \ıenilik cldı Ue

ıeklll enlklertfamcmıldıı , Ofelyo. Amolya adlannı redd elmlşUr. EJbene, lıaşga halglann da gllzel adlan var ve bu

ııdlordan dıı lsUfade eımek olar.�n. gadınlonmırın sedoget. menlik ve wfa kimi gtıal en'enelerini öz emel·

lertnde gösteren Hecer nenenin adı olan yenle kenardan gelme Ofelyaya yahud Esmeraldııya ehUyaç wnnır

542 D.G.I.

543

S.B. s.

5.

S.B. 5.

1 74

164

83

544 Uk eseri Şıımo (roman-epopeyejyu 3().31 �nnda. ikinci eserini 39 \'iJŞlndıı yazmıştır. S.B. s . 84 545 S.B. s. 85

546 54 7

•.•. 5.

83-94·

"Yıuadıcılıg ferdi oklugu kimi harııkıerler de ferdidir. Bir-iki ugurtu şe'ri edebillY'll aleminde tegdlr olıınan kıım kltab çap ltdinnek eşglne dUşüb g;ıpılan döyen. şikayeı eleyen, hııv-J<Oy salan cavaıılarta -· son deroced.­

ıevozııı..r. çap oduu tuımagdıın uıanan , abır sahlayan. erdebtyyala mesullyıye hissi Ue yonaşan

lonmız dıı çohdur. Şalunor lıelaertndendlr. GorlımılJ nıs şolrt L Ozenw demişken. imkanın koınok ele, çUnkl

ısıedııdsız onsuz dıı özllne yol ıapacag...

heyalı

""""

S.B. s.

cavon·

lsıedadlıv.ı ·

168 145


Muasır dünya edebiyatını çok iyi bilen Şahmar'ııı sanatçı kişiliginde bunun da etkisi ol­ muştur. Onun edebi yanını başkalarından farklı kılan ise şiirlerindeki büyUk umumileştimıe­ lerdir. Şahmar, büyük bestekar Üzeyir Hacıbeyov'un "Kör�lu" ile "Leyli ve Mecnun" destanla­ rını, bu söz abidelerini, musıki diline çevirmesini "bedii umumileştimıe mahareti ile şöyle ifade etmektedir."

Koro!j/u ne'resi, Leyli na/esi Beş hettln içinde nece sıfjışrr? Yahud Koro!jlu döyüşde çapan Gıratı, Beş hettln içinde çapıb Uzeyir. 54 8 Genç şair Şahmar "sözün renginden, şiresinden tam istifade edebilmek kablliyetinde"dir. Şahmar'ın Brezilyalı futbolcu Pele'ye yazdıgı şiir bu konuda oldukça ilgi çekicidir. Şiirdeki "ayag" ve "baş" kelimelerindeki zıtlık "Gıpteci olardı ayaga başlar" mısraında hoş bir şekilde ifade edilirken, şiirin tamamında "insan zekasının kudretiyle aya yol açılan bir zamanda, adamların hafif egelencelere meyi göstermesi hem tabi hem de garip bulunur." Gızıldan gıçına heykel goyuldu Meettel galmalı azmı iş olub? Aya ayag basan Amıstrang da Deyirler, Peleye azarkeş olub. 549

Şehriyar: XX.

asır Azerbaycan şairlerinden olan Mehmed Hüseyin Şehriyar, Vahabza­

de'nin şiirlerinde sıkça adı geçen şairlerdendir_ 550 Şiirlerde görüşen bu iki bölünmüş Azer­ baycan'ın iki "odlu" şairi, birbirlerini görememenin hasretini çekerler. 55 1 Gülistan Mukave­ lesi ile ikiye bölünen Azerbaycan'ın kuzeyinde Bahtiyar; güneyinde Şehriyar; görüşemezler­ se de yüz yüze, şiirleri yürekten yürege bir köprü salar, arada bir sınır gibi kalan Araz'ın üze­ rinden. 552

Ürekden üreye körpü? Bir dayan! Derdiniz dinirse bir sazın üste, Şehriyar yaralı misralarından, Körpü sa/madımı Arazın üste?/553 Şehriyar'ın "o yandan feryadı gelir", Bahtiyar bu yandan onun için "meler.''554 548 S.B. s. 168

54 9 •.•. s. 169 550 Vöhab.Z::.de'nin şiirlerinde adı en çok geçen şairler:

55 1

552

-Osıod meno şer Ue solııın göndere bildl. Kım goydu yanan göllere od gözle:ri ht!Sret? Şerindeki �mşokden od almış deli könlüm, Bir şlmşeye dönderdl ı.erif sı>zleri hesret."

P.D. s. 93 Bohllyar VahabzadeiŞehriyar'ın "Oldu" şo'rine cevab) olarak -kendi- "Oldu" şiirini yozmış, ilk dörtltlgO: "Hele şo'rierde görOşOrOk biz, "Oldu"dan Oreytm serefnız oldu. Araz göyerdndlr, ganadlar blzlk Şe'r havıısında can pervoz oldu."

553 N.H. s. 151

554

Fuziuli. Yunus. Sabir, Şehriyar ve Vurgun'dur.

a.e. s.

1 46

29

N.H.

s.

28

An-


cak 1 98 1 Ocak 23'ünde üslad Şehriyar ile gerçekleşen telefon sohbetinden sonra Bahtiyar Vahabzade, uzunca bir şiir - 7 1 mısra- yazar: "Aynı Yaştayız". "Daima bir vuran yürekler" bu telefon telleriyle göz göze gelememişler ama. söz söze görüşmüşlerdir:

Telefon tel/eri, size bu ahşam, Hesretin ne boyda ehtlyacı uar. Hettin bu başında men dayanmışam, Hettin o başında üstad Şehriyar.555 Bir an birbirlerinin yüzünü göremeyen, bunun üzüntüsü ve hasretiyle dolu olan bu iki dost birbirlerini "on yıllık dost ıanışından" daha iyi tanırlar. "Hasretin zülmü" ile dertlerden söz açan konuşmalarla adeta deşarj olurlar:

Özüm tel olaydım, açaydım ganad Seninle duraydım üzbeüz indi. Özümüz görüşe bilmedik, üstad Sesimiz görüşdü, ge/bimiz dindi.556 Telefon görüşmesinde birbirlerinin yaşlarını da �renirler

Şehriyar 1 905. Bahtiyar

1925 dogumludur. Yaşları aynı degildir ama çekilen agrılar, acılar, ayrılık dertleri aynıdır "Geçen yılları yaşa vurmamasını" isteyen Bahtiyar Vahabzade der ki:

Derdimin yaşıdır menim öz yaşım Ayrılıg hedefdir. . . Biz sauaşdqyıg Senin göz yaşındır. menim göz yaşım Derdimiz birdirse eyni yaşdayıg. 557

"Bir büyük topragın iki oglu", "aynı anadan", "iki gardaş"; Şehriyar ve Bahtiyar. Her iki·

sinin de kimseye "garazı yok" yok ama "zamanın geribe oyurılan" vardır. Ö�·leyse, "Biz de kendi haklarımızı" anlamalı. "son menzile" varmak. güzel gürılere "kanatlanmak için" yazıp yaşıyoruz dedikten sonra Bahtiyar Vahabzade, şiirin devamında, en büyük imparatorlukların da bir gün yıkıldıgını, geçmişle kendisine kul olana. kul olduklarını söyler. "Sönmüş

bir

agaç"da "külün içinde tutuşup yanabilir", "bin yıl içinde gurur ile başta gezen taç" "bir gün içinde ayaga düşebilir." Öyleyse 'Tarihin dersinden büyük ders" olmaz diyen Bahtiyar Va· habzade kendi geçmişine bakar: Bu millet, ne kadar ezilip yok edilmeye çalışılmışsa da ye­ niden çogalıp filiz vermiştir. Bir çok "uçurumları, dereleri" "kendine, özüne inanmakla" as· mış ve bu inanç, insarılarını yaşatmıştır. işte bu inançlar, gerçeklik sahasına çıkmadan ewel yüreklerde birer yüce "arzu"dur ve bu arzular sanatkarın ilhamı olur. 558

Bahtiyar Vahabzade, Şehriyar ile kendini "çifte kanat" gibi düşünür. Şiirlerini dilinden dü· şünnedigi Şehriyar'ın resmini de "bir üstad" gibi odasına asmıştır. 559

Üstad mene şe'rile salam göndere bildi, Kim goydu yanan gözlere od gözleri hesret? Şe'rindeki şimşekden od almış deli könlüm, Bir şimşeye dönderdi zeri/ sözleri hesret . 555 556 557 558 559

P.D.

a.y.

S.

94

P.D. s. 95 P.D.s. 95-96

•.•. s.

91

147


Hem gaflyedir adlarımız, Şehriyar 'üstad' lnsafmı ayırsın bu geder bizleri hesreti660 "Şehriyar'a" şiirinde Bahtiyar Vahabzade, onun otuz yd halkından "öz anasıyla konuştu· gu dilinden" ayn, gurbet ellerde kalan Şehriyar'ın vatan hasretiyle nasd yandıgını: 56 1 Vata­ nının da onu, tekrar nasd bagnna basbgıru ardabr. Şehriyar, gücUnU aldıgı baba ocagından, "gonca" iken "budak"ın dan ayn düşmüş. çocuklugunun geçtigi "Heyderbaba dagı"nın etek­ lerindeki Karaçimen Hoşgenab yöresinden ayrılmışsa da ayak izleri yine orada kalmıştır. "Nagme isimli çeşmelerin gözü" olan Şehriyar, öz obasına döndügünde sönmüş ateşi yeni­ den alevlenmiş: "hem yurduna, hem özüne" dolayısıyla "geceden gündüze" dönmüştür.562 "Her siteme sine gererek, derdini kalbine gizleterek" Bahtiyar Vahabzade'ye "ana dilli ke­ lamıyla" selamlar gönderen Şehriyar, şirin şirin sözleriyle halkının dertlerini dile getirir. "Ya­ ralı gönüllerin melhemi. dermanı, ümidi" olur. 563 O, "fırsab gözler", "adaleti sesler", "hüne­ ri ve cesareti sabnn elinde kul eder", "nefretini bilevler." Bahtiyar Vahabzade "Üstad Şehriyar'ın Süleyman Rüstem'e Gönderdigi Mektubuna Cevab" şiirinin başına, Şehriyar'dan şu dörtlügü alır: Biz bir derya gon uermişig Zindanlarda can uermlşlk . . . . Men de tekem size gurbon Tek canım hamuza gurbon. Ve bu dört/üge karşı lık kendisi de şunları söyler: Gurbon o/um, "gardaş" deyen "Heyderbobo" diline men. Agsaggo/son eline sen De Settaram. de &bekem, Deme "lekem", deme "tekem11!564 Vahabzade, Şehriyar'ın meşhur "Heyderbaba'ya Selam" şiirini de sözkonusu ederek der ki: Heyderbobo ganad uerdi şe'rine, Bülbülleri, dil getirdi şe'rine Gül·çlçeyl bir etirdl şe'rine, Meger bunu sen unutdun Şehriyar? Özgenimi eziz tutdun Şehriyar? Heyderbobo üreyinde dog oldu, Sen ayrıldın. o. gelbinde dogu/du. Fikirlerin, heyallorın dogı/dı Bes otuz il üreyinde el dagı Ahı, nece glzletmişdin bu dagı?/565 Tevf"ık Fikret: Seıvet·i FUnOn dönemi Türk edebiyatının önde gelen şairlerinden olan Tevlik Fikret, Bahtiyar Vahabzade'nin sabrlanyla şöyle tanıtılır: 560

•-•- s.

93

561 Tebrtzde vekll aıleslnde dOnyya gelen Şehnı.•ır. orta lahsdlnl Tebrtz'de ıamomlodıktıın sonra 1924'1• Tohrıın'o

gider. Tıp FakOfleslne kavdolur. Faklllıede oktd� yıllırı da Süreyya adında bir kwı aşık olur. Bu •ık onun Nişabuı'a sllrglln edilmesinin de sebebi oı.... Prol.Dr. Mııaıile Hacıyevo, o.g.e. s. 170-171 s. 87-88 P.D. 2 56 563 ·-·· s. 91-92 564 P.D. s. 91 565 a.e. s. 88. N.H. s. 152

148


"Büyük Türk şairi Tevfik Fikret'in yaşadı91 ev 'Aşiyan' adlanır. lstanbul'a gelip onun evini ziyaret etmemeyi kendime günah sayardım. Çünkü bu şair zamanının en büyük, en müte· rakki şairlerinden biri olmuştur. O, Türk halkını istibdada. zulme karşı ayaklandıran. şiirlerin· de beynelmilelcilik lebli9 eden bir şairdir. Bızim Sabir, M. Hadi gibi şairlerimiz bir çok eser· lerinde onu yad etmiş, onun satırlarından alıntılar yapmışlardır. "566

Vagif:

Bahtiyar Vahabzade, Azerbaycan Türk Edebiyatının XVlll. asır şairlerinden Va

gıl (Molla Penah) dan bir vesile ile şöyle bahseder:: "Samed Vurgun; haklı olarak gösterir ki; Vagil hurilerden, perilerden de!;!il başı ipek ba· şörtülü yer kızlarından yazdı. Daha d09nısu gözeli gökten yere indirdi. Bu manada Vagil şi· iri Halk şiirinin klasik şekildeki tezahürü idi. Daha d09rusu, Vagil halk şiiri ile, klasik şiiri kay· naştırdı."567

Yahya Kemal Beyatlı: Türkiye'de gelişen Türk edebiyatının mühim simalarından Yah· ya Kemal, iki mısrasıyla Bahtiyar Vahabzade'nin satırları arasında yer alır:

Ölmek deyildir ömrümüzün en feci işi Müşkül budur ki, ölmeden euuel ölür kişi. Beyti ile hayatın manasını ölmeden ewel ölmekte, yani halk işi u9runda mübarezede gö· rürdü."568

Yunus Emre: Bahtiyar Vahabzade, Yunus Emre ile ilgili kaynaklan dikkaUe araşıınnış· ıır. 569 Sebahattin Eyüb09lu'nun "yer şairi" hesap etti9i Yunus Emre'nin570 hayatı . do9umu ve ölüm tarihi belli olmad191 gibi onunla ilgili rivayeUer de çok çeşiUi ve yaygındır. Ama fikir· leriyle XX. asrın insanlarına çok yakındır.57 1

·Bir yerde ölüb, bes niye mln yerde doguldu? -Eşginde yanarken yeniden bir de doguldu. Şe'rlndeki hikmetli setir/erde doguldu. ·Bir yerde ölüb, bes, niye min yerde mezarı -Her gün gazılır çünki gönüllerde mezarı. Otlarda, çiçeklerde ue güllerde mezarı. ·Efsanemi gerçekmi? Bu insan. nece insan? ·Var/ıg sesidir, gopmuş o, türkün gopuzundan572 Bahtiyar Vahabzade'ye göre garib olan şudur ki; " ... yurdu yuvası malunı olmayan. şah· siyeti bilinmeyen, sesi yüz yüz asırların ötesinden gelen bize -XX.asnn adamlarına ne kadar yakın ne kadar d09madır. 'Hakkı gerçek sayanlara cümle-alem gardaş gelir' diyen büyük şa· ir mahdud milli hislerin üstüne kalkıp bütün insanlı91 bir odun- hak-hakikat odunun sıcaklı· 9ında ısınmaya ça9ınr. Buna göre de o, bir halkın ba9nndan kopup bütün insan119a hizmet eder. 566 567 568 569 570 571 57 2

S.B. s. 265 a.e. s. 65-66 •.•. •. 259 Ş.G.G.Y. s. 268 S.B. s. 18 D.G.I. s . 12 A.D.F. s. 43

149


Halk onun adını kalbine yazdıgı gibi, şiirlerini de dilden dile taşımıştır. Yunus "bütün asır­ lann muasın" olmuştur. Yunus Emre'yi "halkın hakikatin" sawnucusu olarak degerlendiren Bahtiyar Vahabzade, onun "halkının sevimlisi" olmasının sebebi de bundan der. 573 Onun as­ rın ilerisinde gitmesi de aynı sebepdendir. Bahtiyar Vahabzade, Yunus'un arzu ve ideallerini de şöyle tanımlar. "insan liyakatine ve şahsiyetine hürmet, beraberlik, azatlık, kilitsiz kaptlar, kilitsiz dudaklar, azat dilekler"574 "Yu­ nis Karvanı" adlı dokuz bölümlük UZUR bir şiirinde de Yunus'un felsefesini açıklayan Bahtiyar Vahabzade der ki;

Yeddi yüz .ildir Yunis Karuanı, Mehebbet yüküyle yol gedir hele, Kamala çaldırır ge/bi, vicdanı, Mehebbet ünuanlı hediyyesile Yunis hikmeti/e kim mest olubsa, Köksünde gerezi duru/dur könül Hesedle, tamahla, kinle dolubsa. Mehşere aparan bir yoldur könül. 575 Şairin "Yarananı severiz Yaradandan ötürü" mısrasını örnek alarak onun "insan sevgisi· ni ön plana çekip Yaradanın hatınna, yarattıgı insana dönen muhabbetten" bahseden Bah· liyar Vahabzade. şöyle bir açıklama da yapar; " . . . . Nasıl olabilir ki, Yaradanı sevesen. onun yarattıgı insana bigane olasan? Bu ona ben· zer ki. Yaradani sevip ama onun yarattıgı kitabı ayak altında çigneyesen." Yunus Emre'nin insanları muhabbete çagırmasını, insan gönlüne verdigi deger, dervişlik anlayışı, kendi "ben"ini aşması, kendisi başkalarından bulması, hayatı sevmesi ama, ölümden korkmaması gibi özellikleri dikkate alarak Bahtiyar Vahabzade 'büyük türk ozanı. dedeler de­ desi, müdrikler müdrigi, agsaçlı" Yunus Emre'nin felsefesini, hayat gayesini uzunca bir ince­ lemesinde ele alır. 576 Yunus ve Mevlana'yı birbirlerine yakınlıklarıyla anlatır. 577 "Yunis De· de" şiirinde onun nefsine nastl meydan okudugunu, idrakin çeperinden nasıl geçtigini dile getirir.

Yunis dede şeker çekdi dünyanın zeherinden Nefsine meydan ohuyub Arındı dünya kirinden. Bu

A l/ahından gem diledi, Öz-özüne gesd eledi O, derdi de üsteledi. Neş'e lendi kederinden. Ses verdi el harayına, 573 S.B. s. 12 574 a.c. 5. 1 3 57 5 Ü.H.G. S. 66 576 S.B. s. 12·17 577 •.•. s. 17

1 50


Od uurdu gem sarayına Keçtl aglın o tayına /drakın çeperinden. Yad zülmünü dada dada, Ferg goymadı dosta yada. O. durdu bir boy ucada Allah yazan gederlnden. 578 Ziikir Fehri: Bahtiyar Vahabzade,"Ulduz"

ve "Azerbaycan" dergilerinde okudugu şair

2.akir Fehri'nin "Gara Melik Hagda Negmeler" silsilesindeki şiirlerini okuduktan sonra Zakir Fehri şiirleri için kanaatini şöyle açıklar: 2.akir Fehri'nin "Şiirlerinin esas ciheti onlardaki nagmeliliktir. izah edilen degil hiss olu­ nan nagmeliliktir. ikinci cihetse "deyim tarzının, bedii obrazlann kendine mahsuslugu ve ye­ niligidir." O, "Şiire taze ruh, taze nefes" getirmişlir.57 9

Zelimhan Yagub: Bahtiyar Vahabzade, Zelimhan Yagub"un bir dörtlügünden yola çı­ karak, 580 şairin yazdıklarının "halkının yüreginde aksiseda" buldugunu. sevilen sanatçıların halkla "yaştaş"' oldugunu söyler_ "Zelimhan'ın kaleminden çıkan bütün şiirler, halk ruhundan, ana dil ahenginden süzü­ lür ... isterdim ki, benim kalem yoldaşım kökten sıkı yapışıp bu anane zemininden dünyanın muasır manzarasına bir az da yakından

ıı;,ylansın.

O zaman, onun şiirlerinde kökle, anane

ile beraber yeni dünyanın yeni .ahengi daha çok saelenir. Bu manada onun ""Mene Ümid Ki­

mi Bah" şiiri, burdaki mazmun ve oıjinal ifade tarzı daha çok makbuldur.

Mene ümit kimi bah-do!jruldum gümanını. Mene ışıg kimi bah-dagıdım dumanını. Mene inam kimi bah-sine gerim çetine, Mene seugi kimi bah-dönüm mehebbetine. Mene bahar kimi bah-yaşıllanım, allanım. Mene payız kimi bah-şirelenim ballanım.581 Şairin iki büyük klasigimize yer verdigi "Fuzüli -Sabir" şiirini daha tutarlı bulan Bahtiyar Vahabzade, "onca satırlık bu şiirde dünyalara sıQmıyan iki dahimizin edebiyatımızdaki mev­ kiini" çok dogru ve düzgün gösterdiQini söyler. 582 Onun "Biz Bir Eşgin Butasıyıg" kitabını da Vahabzade "edebiyatımıza yahşı bir hediye" olarak görür. 583

b- Oijjer Edebi Şahsiyetler: Mensup oldugu milletin muayyen bir devrini temsil ederek. "remzi bayrak"a dönüşen584 578 Ü.H.G_ s. 78-79 579 D.GJ. s. 1 8 1 580 "Bu ıorpogdo izim golo, Noh1$ olom kaş daşına Ogut kimi arhalonom Dönem "halgın yaşda�"na� Ş.G.G. Y. s. 328-329 581 Ş.G.G.Y. s. 329-330 582 a.e. s. 330 583 •.•. •. 331 584 S.B. s. 123

151


"Vatanın bagnnda yükselen daglar", "manevi daglar"585 bu kadarla kalmaz "sanat bahça­ sı"ndan asırlarca güller deren586 daha bir çok sanatçımız vardır. işte bu sanatçılar ve diger edebi şahsiyetler:

Dede Korkut, 587 Köroglu, 588 Hakani,589 Hetib Tebrizi, 590 Nesreddin, 59 1 Dede Eles­

ker. 592 Hallac-ı Mansur, 593 Valıid, 594 Vagif, Vidadi, 595 Babek, Şehabeddin, Cavidan, 596 Hacı Ebdulgadir Sezgin, 597 Salah Birsel, Mehmet Kaplan, 598 Sabahattin Eyüboglu, Hamit Araslı, Mirzaga Gulu.zade, Mehmed Celer, Ata Terzibaşı, Abdülbaki Gölpınarlı, Mehmet Fu­ at Köprüiü. Ali Nihat Tarlan, Ayaz VelaJı, 599 lsmail Şıhlı, Nebi Hezri, Hüseyin Arif.600 Ga­ bil,601 Mehmed Rahim, Osman Sarıvelli, Yusuf Semedoglu, 602 Mirze lbrahimov, Mirvarid Dilbazi, Salaş Azeroglu,603

Isa lsmaytlziıde, Musa Yagub, Şahmar Ekberzade, Memıned ls­

mayıl, Vahid Eziz, Vagif lbrahim, Müzelfer Şükür. Nusret Kesemenli, Sahir, Sehend, 604

H.Hekimziıde Niyazi, Aybek, Çolpan, M. Şeyhzade, Mir Möhsün, Zillfiyye, E. Muhtar, Şük­ rulla. R. Babacan, U. Şahrnensur, H. Hudayberdi, A. Aripov, 605 Dellek Murad, 606 Meheın· ıned Hadi, 607

c· Türk Dünyası Dışından Edebi Şahsiyetler: Homeros, 608 Goethe, 609 Şiller-610 Heine, 61 1 Viland, A. Şmiyde, 612 Hans Bort,6 1 3 To­ mas Man, 61 4 C. Bayron, 6 1 5 Herbert Cels, 616 J.J. Russo, 617 Emest6 1 8 Hemingvey, 6 1 9 Dante, 620 Hugo, 621 A. Sebastyan, 622 Tolstoy, 623 M . Gorki, 624 Puşk.in, 625 Saharov, 626 R. Böms, 627 Belinsk.i, 628 Aleg Haçunsa, 629 Paruyir Sebak, 630 Taras Şevçenko, 63 1 Firdev585 '"Fuzflli, Korogtu, Sabir. Neslmi, Veıenln �nnda ucalan daglar! Her biri bir esrin lallhl kimi Bizi esrimizden özüne baglar. Bu me'ncvi da§lar ucnlır her gün, YerüsıO doglor.;a geldl-gederdl Onlann her biri elin ulusl.Dl Bagnndan cücerib gabaıan derdi!'' A.S.S. s. 54 586 B.B.G. s. 163 587 0.5. s. 24 -22: P.D. s. 79-80; A.5.5. s. 4 0; B.B.G. S. 119: P.D. s. 124 : Ş.G.G.Y. s. 265: 5.B. s. 271: D.G.I. s. 270 588 A.5.5. s. 1 93-192: M.Ş. 5. 259: A.D.F. s. 54: N.H. s. 36: B.B.G. s. 24·23: D.5. s. 102 589 B.B.G. s. 165: 5.B. s. 120 590 B.B.G. S. 165-23 591 Ş.G.G. Y. S. 329 592 B.Ü.D.F. 5. 233-234: 185- 1 86 ' 593 N H. s. 152 594 B.B.G. 5. 163 595 B.Ü.D.F. s. 185-186 596 v. s. 163 597 5.B. s. 261

598 a.e. s. 18-19 599 0.5. s. 21 600 D.G.I. S. 242: N.H. S. 36: A.5.5. " 196 601 D.G.I. s. 242: N.H. s. 65

152

602 5.B. s. 28: M.Ş. s. 192 603 S. B. s. 260 604 •.•. s. 207 605 D.G.I. 5. 291-290 606 5.B 5. 275 607 D.5. s. 1 12 608 0.5. s. 6 609 5.E. 2.C. 102-101-100 610 a.y. 61 1 •.•. s. 97-98 612 •.•. 5. 103 613 Ş.G.G.Y. 5. 172 614 5.E. 2C. s. 103 615 A.G. 5. 59: 0.5. s. 136-137 616 A.5.5. S. 97-98 617 B.B.G. 5. 29. 5.E. 2.C. s. 24 618 D.5. s. 136. 1 37: D.G.I. s. 296 6 1 9 D.5. 5. 43 620 8.e. S. 1 1 2 621 5.B. 5 . 281 622 D.G.I. s. 185 623 5.Bs. 282: D.S. 5. 120-121: N.H. s. 193: S.B. s. 281 624 B.B.G. s. 32: P.D. s. 33 625 A.D.F. s. 135: N.H. s. 193·194 : D.5. s. 1 1 2: Ş.G.G. Y. s. 265 626 Ş.G.G.Y. s. 189 627 A.5.S. s. 94 6280.G.I. s. 262 629 5.B. S. 228 630 Ş.G.G.Y. 5. 181 631 A.D.F. S. 22-24 : S.E. 2.C. s. 73


si, 632 Sadi,633 Firudin Tonkobani,634 Hayyam,635 Yevgeni Yevtuşenko,636 Anatoli Solro­ nov, 637 Tone Pavçek.638

8- Dl�ER SANAT DAllARJ Bir kU!tOrün, bir cemiyetin müşterek zevkini dile getiren sanal, şiir ve edebiyattan ibaret degildir. Sanabn daha bir çok dalları vardır. Vahabzade'nin eserlerinde rastlanan diger sanat dallan ise şunlardır: Plastik sanatlardan resim. heykel; fonetik sanatlardan musiki. dramatik sanatlardan da tiyatro ve sinema. 1-

Resim

"Resim sanatı hareketin tasvirinden mahrumdur. Lakin kudretli sanatkar adi çizgilerle in­ san kalbindeki fırtınayı, telatümü göstermeye kadirdir." diyen Bahtiyar Vahabzade resim sa·

nalına da milli sanat köküne bagldık açısından yaklaşır.639 Sanat babası Ezimzade'nin yolun·

da giden ressam Necelgulu; 64 0 tiyatro ressamı Güdrel Memmedo# l hakkında inceleme yazdan yazan Bahtiyar Vahabzade. "Nizam·Aheng"64 2 şiirinde de bu sanattan bahseder. Ay nca, peyzaj ustası Settar Behl0lzlıde643 ressam ve heykeltraş Mikelancelo; 644 ömrü insan kederi, aşkı güzellik olan ustalar ustası, renkler sultanı"64 5 ressam RefaU6'16 ve Lotrek6'17 onun şiirlerine konu olmuştur. "Aglayan Peri",6'1 8 "Mikelancelonun Kederi Ônünde"64 9 şiirlerinde de taş üstünde dü· şüncenin duygunun canlandınhşını 'anlahr.650

632 A.D.F. 5. 145: S.B. S. 28 1 633 Ö.S. s. 24 634 D.G.t. 5. 258-259 635 D.5.5. 83 636 D.G.t. s. 1 76 637 S.B. s . 192 638 Ş.G.G.Y. s. 3 17-3 1 9 6395.B. s. 199 6'10 a.e. s. 198-201 M 1 D.G.t. 5. 187 6'1 2 N. H. s. 91 M 3 "Ele bli ga1'jlnda dayanıb senin Gözcl bir tııvhesl Behlulzbdenln Dillnden bu sözler çıhır etbe el: Heyranam, bu hllsne, men de hayranam. Ne geder genlşsen. ne 9'!der gözel. Ay men1m Vetenlm, ay menlm anam." 1.Z. s. 23 644 "'insan cesedi umnıb ıaı. l<ar. Dlzlert llstllııde ana Mer;ıemJn Saçır ateşi solgun bahışlar Ana gelbtndekl o sonsuz gemin. Balı!Klır ananın imanı dini, Uca!ır bu dinle gözlere torpag Meryem ı>gı dcyir... onun sesini Herkes öz gclbtnde eşidir ancak.P.D. 5. 195 5 64 P.D. s. 188-189 M 6 "Misilsiz gözclltyt Bclke de o getirmiş ilk defe bu cahııno.

Heyran olmag de..ını O öyretmlş insana Zamanın ı11zg6nna Sinesini gennlş o, Lövhesine bahan, l.övtıeye döndermiş o. Gelblnln llıle$ini Yeddi renge o gaımış. insan duygulannın Men rengini yaratmış Güsursuz gözeUiyi Yaratmag bu dünyada Nesib olmLJŞ ıek onaP.D. s. 1 89

6'1 7 ". .

Lövhelerden sene bahan Her bahışo Her göze sen, Birce kelme söylemlsen' "Mö'cüzesen, mOcOzesen!� Sen Loırekln "'Monel"lne &hmog ile doymaz idin."" N H. MS P.D. 5. 191- 192

S.

156

64 9 o.e. 5. l95 650 "' ... · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · ·

Bu gllııahsız meleytn Kederine, gemini, Öz gl.dl ııleminl Soyug daşa hekk eden

153


2- Musiki Fonetik sanatlardan musiki. VahabzAde'nin ilgi alanlanndan biridir, dolayısıyla, onun eserlerinde çokça yer almıştır. Öyle ki, onun "Mugam" poeması ve "musiki, mugamat, mah­ nılar" hakkında yazdıkları başlı başına bir inceleme mevzusu olacak niteliktedir. Şiirlerinin birçogu da bestelenmiş olan sanatçı bestekarlarla, mugannilerle de yakın dostluk içinde­ dir_ 651 Son beş altı yıldır nagme dinlemeyi kendine haram bilen şair, "Mugamlar Barede Bir Neçe Sqz" adlı yazısında652 bu sevgisini şöyle anlatır: "Hele uşaklıktan mugamatı sevmişim . Sevmişim demek azdır, mugamat benim için da­ ima bir ihtiyaç, bir talep, bir arnı olmuştur_" Musikiyi dinledikçe hayaller masallar dünyasına sürüklenen şair yaşı ilerledikçe mugamın sımnı, kullagına fısıldanan masaUarı, fikirleri ögren­ me hevesiyle dolar. 653 insanın "ömür yolunu nurlandıran", onu "hayatın fevkıne kaldırıp" kanatlandıran "mah­ nı"654 nın "nagme"nin sesinde "sözden daha büyük hikmet" gizlidir655 Onda "sevinç de ke­ der de vardır", o "bir hazinedir, duyguların açarı"dır. O, "halkının misilsiz kemalidir, tarihidir. aşkıdır, arzusudur, amiılıdır."656 insanı ölüme, hayata çagıran musiki makamlarına Vahab­ zade şöyle seslenir:

Mugam. sensiz keçmesin ömrümün birce günü Mugam. senin önünde en ince söz gücünü, En zeri/ güller bele itirer öz rengini. Azerbaycan şe'rinin yaratdın ahengini! Torpaga can uerirsen, Dilsiz daşları bele sen dile getirersen/657 Milletimizin "zengin musiki irsi içerisinde bizi düşündüren, arzularımızın kanadında uçu­ ran yükselten, derinden kederlendirip, derinden ferahlandıran en tesirli musiki" mugamal­ tır658 diyen Vahabzade milli musiki hakkındaki fikirlerini bir çok defa ele almış, anlatmış­ tır_659 Mugamın kaynagı660 mugamlar ile semlonik eserlerin karşılaştırılması66 1 muasır nagSenere heyra.nam men. Menner agdır, gem gar.ı, Ag reng hara. gem hara? 03.$ llsU1nde duygu. can?! insan duygulanndan Gör neler yara.nffi1$, Möcüıeler yaranmış!'' p_o_ ,_ 191 1 65 "·Blllün ömri..lm boyu musigl �e yaşarru�m. Muslgl menim heyat.ımın mllşaylelçlsi olmuşdur. Mll!ilglden aldıgım lezzeU heç neden almamışam. Muslgl hey;ıb göz.el"";Umıe vasltesldlr. Ammo son beş-allı ilde negme dinlemeyi özüme haram blUrem." Y.M.Y.M. s. 280 6525.B. s. 187·191 6530.y. 654 M.Ş_ s_ 329 655 A.5.5_ s_ 205 656 Ş.H_ s_ 144 657 o.e. s. 145 6585.B. s. 8 659"Negmemlz" 5.B. s. 314·316 "Ouymag, Anlamog" a.e. s. 323·327 660 5.B. s. 19(}-191 66 1 o.e. •- 1 88-189

154


memiz662 klasik ve "peşekar musiki"663 musiki, beste, konu664 mahnılanmız ve tar665 ba· tının klasik musikisi666 Musiki ve muganni. 667 " . . Mugamlara yalnız bedii hislerimizi okşayan, bize zevk veren musiki parçaları gibi de· gil, hem halkımızın geçtigi yollardan haber veren tarih gibi, bizi düşündüren, ruhumuzu le· ıaıuma getiren, bizi neredeyse güzel bir dünyaya kanatlandıran derin mazmunlu bir kitap gi· bi "bakrnak668 taraftan olan Bahtiyar Vahabzade önce "aşık mahnıları, saz havaları" meyda·

na getirilmiş bunların gelişip büyümesinden de mugamların ortaya çıktıgını söyler. 669 "Mu· gam" adlandırdıgı uzunca bir poemasında670 da "halkın manevi dünyasından dogan. dagla­

rımızdan süzülen, kayalarımızdan akan nagme Ç!!!imelerini"; sesin hem "kahkaha" hem "hıç· kırık" oluşunu67 I "herkesin öz kalbini buldugu, her köşesi sırlı, soraglı bir yol, yatagına sıg­ mayan kollu budaklı bir sel" olan makamların sahillerini dagıta dagıta kükremesini, coşup taşmasını672 anlatır. "Cahargah", 673 "çarigah", 674 "Rast", 675 "Segah" 676 "Şur"677 "Besıeni· gar"678 . . . gibi makamları her birinin kendisinde uyandırdıgı duygulan, her perde üstünde düşüne düşüne ·aynı zamanda bu makamları plaktan ayrı ayrı dinleyerek- anlatır. Bahtiyar Vahabzade, nagmesiyle tanınan" halkının manevi büyüklügünü, medeni seviye· sini"679 makamların perdeleri arasında arar, bulur ve şiirl!!!ilirir:

Orda ooraglanır Bir ge/bin dey)I, Bir halgın minillik iztirabları. Bir halgın tarihiTarihin yolu Enişi, yohuşu; iztirab dolu. Ses/enir mugamın perdelerinde. Söhbeti aşkarda Sırri derinde Zilinde ele bil od ga/anıbdır, Yangına dözmeyib haualanıbdır. Benimde, yangını keçirmek üçün Fikirler, heyallar yuoolanıbdır. 680

"Bizim göze! negmeler"e681 bu derece geniş bir perspektiften bakan Bahtiyar Vahabza·

662 D.G.I. 5. 203 663 5.B. s. 315-316 664 D.G.I. s. 216 6655.B. 5. 228, A.5.5. S. 205, M.$. 6665.B. s. 323-327 667 D.G.I. 5. 212 668 5.B. s . 188 669•.e. 5. 190-191 670A.5.5. s. 187-218 671 "Sevinç bizi gUldllrilrl<en Gem aglodır.

5öztln özO ne aglayır

Ne de glllOr Amma bizi hem gtJklllrOr hem aglodır. Yoh. söz deyU. sesdlr ahı, Gehgehe de

hönlcürtü de."

s.

327-278

A5.S. s. 216 672A.5.S. S. 204 6730.e. s. 190 674 a.e. S. 199·200 675a.e. 5. 21 1-109-210 676 •.•. $. •.•. •. 206-207 677 •.•. s. 194-196 678a.c. 5. 197 679 "Ncgmelede yaşayır Eşgim, hissim, heyecanım Top ıuleng seslle yoh. N�meslle tanınır.·

5.B. 5. 315 680 A.S.5. s . 203 681 ·Bizim Gözel N�er· '"Mehebbellen. arzudan 155


de, nagmelerin seslendigi "öz lehçesi, öz dili olan" "tar"ı onun cansız tellerinden kopan ha­ zin nagmeleri, figanlan682 "ney"i 683 de mısralarla anlatır.

Dinle torı, dinle neyi. 0-keçmişden Asta-asta söhbet açan Sesmüzeyi... O·şöhretli, şanlı müzey. 0-darnşan, hem de bizi danışdıran canlı müzey Glih sesinde göy gurlayır, Gôh in/eyir hezin-hezin. Hem babamın yaşıdıdır, hem neuemin. 684 "Haray" şiirinde; Mugam, gurban olum senin yangına Bu odu, yangını hardan almısan?685

Diye seslenen Vahabzade, "pak duygularla yaşayan" sanatkarlara686 musiki hadimlerine. bestekarlara da, hanendelere, mugannUere de yer verir: Newab, Üzeyir Hacıbeyov, Billbül, Seyid Şuşinski, Han Şuşinski. Gurban Pirimov, Cabbar Garyagdı, Sadıhcan, Mecid Behbu­ dov, Reşid Behbudov687 Gember Hüseyinli, 688 A. Bebirov, 689 Fikret Emirov690 Habil Eli­

yev, 691 R. Mustafayev, 692 H.Hesenov, 693 Maestro Niyaz;694 G. Garayev, 695 Yusuf Same­ doglu, 6% Ramiz, 697 Haçıçı, Ehsen, Kamil CelUov, 698 Mustafa Payan, 699 Flora Kerimo­ va.7 00 Şövket Elekberova, 701 Eliza lbrahimova,702 Adnan Saygun, 703 Bunlann dışında; Bethowen, Bah, Şiller Dimitri Şoştakoviç, K. Sekki,

bi yabana bestekarlar da şiir ve yazdannda söz konusu edilir. 704

1.

Tonçuboşev gi­

3- Tiyatro Dramatik sanatlardan tiyatro ve sinema hakkında ''Teatnmız ve Kinomuz", 705 "Drama­

turgiya"706 başlıklı uzunca inceleme araştırma yazılanndan başka tiyatro temaşalannı tiyatro tarihi açısından degerlendiren, 70'/ tiyatro sanatında rejisörtın708 ve aktörtın709 rolüne temas Gönüllere nur çiler Bizim şirin negme.Jer. Bizim gtlzol negme/er Go/lara gllwel geler Gödere l�g geler Bizim gard.aş eBerln Her lirin negnıeslnden B.Ü.D.F. s. 21·22 6821.Z. S. 59, A.S.S. s. 202-203 683 Ş.H. s. 105-106 684 A.S.S. s. 190·191 6850.H.D. s. 120-122 686 M.Ş. s. 328 687 D.G.I. s. 206, S.B. s. 315. Ö.S. s. 18, S.B. 189 688N.H. s. 161-162·163·164 689 M.Ş. s. 291 6905.B. s. 315- D.G.I. s. 196. A.S.S. s. 195 691 M.Ş. S. 59. S.B. s. 189

156

s.

188-

692 •.•. s. 288 693a.e. s. 274 694 D.G.I. s. 1 96 695 B.B.G. s. 34 696 M.Ş. s. 192 697 N.H. s. 152 698 5.B. s. 188-189 699 N.H. s. 152 700 D.G.I. s. 212 701 •.•. s. 210 702 •.•. s . 203 703 •.•. s. 196 704 D.G.I. s. 196. S.B. s. 315. M.Ş. s. 144-290. l.Z. 50·51·52-53. S.E. 2.C. s. 100-101-102 705 D.G.I. s. 199-202 706 S.B. s. 46-63 707 D.G.I. s. 240-241 708 •.•. s. 292 709 •.•. s. 237

s.


eden yazılan da bulunan Bahtiyar Vahabzade "ferdi şuurdan içtimai şuura geçmek. halkın medeni seviyesini yükseltmek" konusunda tiyatro ve sinemanın rolünün büyük oldugu inan­ cındadır. 7 1 0 O, tiyatro tarihinin kökünü de halk temaşalanna baglar. 7 1 ı "Bizim Sehne" şiiıinde7 16 sahne de halka "o pak sanat aleviyle" nasıl ibret dersi verildi­ ginl, bu sanattaki kudreti, büyüklügti ve hayab bir ayna gibi yansıtışını arılatan Bahtiyar Va­ habzade kendi tiyatro tutkusunu da mısralaştınr: Men de dostlar, ezel günden Aşigiyem bu gudretin Men burada hiss etmişem Me'nasını mehebbetin. Men buraya, bu şehneye Öz könlümU baglamışam, Men burada be'zen gtilmüş Be'zen de ki, aglamışam Men burada eşitmişem Keçmişleıin ah sesini Min zalımın gan hökmünü Min mezlumun nalesinı .71 7 Kendisinin "ikinci Ses" eserinin· sahnelenişi vesilesiyle temaşada rejisörün rolüne dikkat çekerek der ki; "Hakikaten tiyatroda rejisör ikinci müellif imiş."7 18 Aynca her rolu her aktö­ rün oynayabllecegi kanaatinde de degildir. "Aktörün büyüklügü kendine uygun rolü seçebil­ mesindedir. 7 19 .

? !O a.e. s. 19 71 1 "Bizim ıeaır tarihinin yüz il bundan eweldenbaşlayırlar. Amma bu ıeaınn kökü çoh-çoh donn!erden·h.119 lamaşalanndan 'Godu-godu' kimi milli oyunlanmızdan geUr. Bu ceheıden bizi! gtlı;lü bir söykenck. dayag "'"' MllelHf çolı hzıglı goyd edlr ki, biz heç kesi leglld eımemeliyik öz milli Azerbaycan ıeatnnuzı yarıı1malı111g." D.G.1. ' · 240-24 1 71 6 "Ezizlıeyov adına Döl.lel Dram Teaınnın 75 illlyt mtlnasibelilc" yazılan bu şiir ilk $lir kitabı olan Bohor'da ver .ı,. B. s. 12-İJ 7 1 7 B. s. 14

718 D.GJ. s. 292 719 •.•. 5. 237

157


il- Dil

A- Ana Dil : "Dil halkın varlıgı, maneviyatı, onun canlı tarihidir, geçmişi bugünü ve sabahıdır. Dilini sevmeyen, halkını, vatanını sevemez. Diline yad münasebet besleyen ona süt veren dogma anaya da biganedir."! Bu yüzdendir ki Azerbaycan şair ve yazıc�an ana dile çok önem ver­ mişler. Dile bu derece sarılmanın, sahip çıkmanın sebeplerinden biri, "ana-dil sevgisi" digeri

de Sovyet imparatorlugunun Türkçe'nin kullanım alanını sınırlandırıp sıkıştırmasıdır. 2

Bahtiyar Vahabzade'nin gerek nesir gerek manzum eserlerinde ana dil mevzuu her fır­ satta işlenir. Ana dilin önemi. ana dil sevgisi, ana dil egilimi millet ve dil, dil ve vatan, ede­ bi dil, halk dili, sözün gücü v.s. konular üzerinde duran Bahtiyar Vahabzade, kendince ta­ nımlamalar da getirmiştir. "Ana dili halkın ruhudur. "Ana dilindeki kelimelerde seslerde ve bu seslerin ahenginde

halkın tarihi. manevi dünyası ve ruhu caruanır. 3

Danış dilindeki oddan aloıJCian, Erisin şahta da boran bu buz da Halgın güdretini yaşadag her an, Ana dilimizde, öz ruhumuzda4

"Dil aynı zamanda tarihtir. Halkın dil tarihi onun maddi ve manevi tarihidir." 5 inancında

olan Bahtiyar Vahabzade ana dille ilgili fikirlerini,duygulannı aruattıgı bu yüzden de başına türlü dertler açan "Ana Dili"6 şiirinde der ki;

Bizim uca dagların sonsuz ezemetinden, Yatagına sıgmayan çayların hiddetinden, Bu torpagdan bu yerden, Elin bagrından gopan yanıglı negmelerden, Güllerin renglerinden, çiçeklerin iyinden, Mil düzünün, Muganın sonsuz genişliyinden, 1 Prol. D.r. Maarife Hociyeva lerclime Çaloşma Metinleri" Bakü, 1991 s. 24 " .. Azerbaycım şiirinde ana dili mevzusu önemli yer ıutar. Bunun sebebi lse kendinize be.111 olmalı. 70 yıUık Sovyeı lmporalorlu!lu devrinde AU!rbo.,.:an'da lüın devleı !�eri. resmi yımşmalar, Delgelor, ıoplanlılor yalnız nısça yerine geürillr, ana diJlmiz ise giderek sınırlanclınlıyor. S1kı$lınlıyordu. Buna itiraz olanık. y.ıbancalaşl'Tlıı!lıya karşı koymak amacıyla çok sayıda şa1rlerimiz ana dUlmlzden söz eden şiirler yazdılar." (Bohllyar Vohabzbde"nln mekluplordo sorulanmwı verdigı cevopıon almmıjlır. Agustos 1993) 3 Ş.G. G. Y. s.329

2

4 M.Ş. s.260 5 D.G. l .s. 136 6

Bahtiyar Vahabz.Me 1953 yılında yazdıgo, ama yayınlalamadıgı, lünü belalara maruz kaldıgı �irini Samed Vur­ gun'un tavsiyesi ile haşana Lenin'den bir eplgraf vererek yayınJanmasını �r. Bu epigraıf, ..Herkes kendi 1Jıtıtanı· m ve ana dlllnl sevmelidir."

158


Agsaçlı babaların eglinden, kamalından, Düşmen üstüne cuman o Gıratın nalından Gogan sesden yorandın Sen halgımın a/dıgı ilk nefesden yarandın. 7 Yeni konuşmaya başlayan bir çocugun ilk sözü "ana" oldugu gibi, ilk ders kitabı da "Ana Dili" adlanrr. Uk dinlenen şarkımız ninniyi de analar öz sütleriyle birlikte ruhumuza içirir Onun içindir ki

Bu dil · bizim ruhumuz eşgimiz. canımızdır, Bu dil - birbirimizle ehdi - peymanımızdır. Bu dil - tanıtmış bize bu dünyada herşeyi, Bu dil - ecdadımızın bize miras uerdlyi Giymetli hezinedir. . . onu gözlerimiz tek, Goruyub, nesillere biz de hediyye uerek. 8 Bu "ecdat mirası", "kıymetli hazine" ile "dileklerimiz seslenmiş; "dogma vatana ant

içil­

miş"; ''halkın kudreti" hem ana dilde, hem milletin öz ruhunda "aksini bulmuştur.9 Ve millet ıztırablarını da sevinçlerini de; edebiyatını da tarihini de bu dille anlatmıştır. Milletin geçtigi yollardan o dil de geçer, bu yolda o da degişmelere ugrar, gelişir. Dolayısıyla dilimiz

"binler·

ce yıllık medeniyetimizin"; "Şan ve şöhretimizin" izlerini taşır.

Ana dilim sendedir halgın eg/i, hikmeti. Ereboglu Mecnunun derdi sende dil açmış. Ürek/ere yol açan Fuzuli'nin seneli , Ey dilim, güdretinle dünyalara yol açmış. Sende menin ha/gımın gehremanlıgla dolu Tarihi uaraglanır. Sende nece min illik menim nedeniyyetim Şan şöhretim sah/anır. Menim adım·sanımsan, Namusun uicdanımsan!lO Bahtiyar Vahabzade, dili, miUetin "namusu. vicdanı" olarak bilirken. dogma diline. ana diline hor bakan, ondan utananlara da çok içerler ve kızar. Onlara "Veten çöregi sizlere düş­ man olsun" der. 11 Anadan ögrenilen "ana dili" öQretmek yerine "agasınrn dilini" ögreten anaların "ana" adına layık olmadıklanna inanır. Böyleleri "öz kökünden aynlan" "öz özünden

gaçaklar"dır. 1 2

Dil, toprak, vatan, millet birbirinden ayrılmaz bir bütündür. 1 3 Dil. bu bütünün "baglayı-

P.D. s. 35 8 a.e. s. 35 9 M.Ş. s.260 10 P.D. s.35-36 il a.y. 12 a.y. 13 "Bu torpag senin Bu dll senindir Bu gözel veıen Ôz vetenlndlr. Bu el - ş<ıhreUn Bu dll - glldrelln Sene verdlylm Bllyllk serwllm. " N.H. s. 139

159


cı," birleştirici bUtürıleyici bir parçasıdır. Beşigin başında yavrusuna ninni söyleyen ana, kul­ landıgı ana diliyle "topragın azametini" çocugun ruhuna işler. 1 4 "Sözlerin nagmesiyle" ruhu­ muza işleyen ana dilimiz bizi, "ana vatanımızın bütün oguHuzlarıyla akraba eder." O gözle­ re görülmeyen öyle bir "tel"dir ki, "geçmişten gelecege yol açar, ana yurdun öz ruhunu ne­ silden nesile, yürekten yürege" geçirir. "Öz derdimizi, sevincimizi dudagımızda çaglatan" ana dil, bizi

� "bugünümüzü yanrılara ve geçmişe baglar."15

1 - Azerbaycan Türkçesi ve Kullanım Alanlan : "Azerbaycan dili, seslenmesine göre son derece zarif ve musikili dildir. Bu dil lüzumsuz yüksek tonu ve bagırtıyı inkar eder. Ayrı-ayn sözleri teşkil eden sesler, selerdeki armoni, di­ limizin ahenk kanunu, özü nagmedir. Musikidir. Dilimizin ahenk kanunu bizim musikimizin ahenk kanunu yaratmıştır. " 16 Bahtiyar Vahabzade ana dilinin kudretine hayran bir sanatçıdır. 1 7 Şiirlerinin birçok ye­ rinde de şiiri yaratanın dil oldugunu söyler.18 Şiirinin ana diline, topragına, vatanına "borç­ lu" oldugunu; eger kökü bu toprakta. , halkta olmasaydı onun "yapraklannın tez dökülecegi­ ni" ve "tadının tuzunun" da bu dilden geldigini belirtir. 19 "Hatai tahtında ferman olan" ana dilimiz;20 FuzaJiye de Türkçe yazdıran "Vatan aşkı"; "sofradaki agız lezzeti", "aşkı", "heyecanı olmuştur:

Men Veıen �giy/e öten bir guşom. Men sözden ele bir süfre açmışam. Ereb de ecem de ordan pay umar. Ancag o süfrede agız lezzetim, Menim öz dilimdir, öz lisanımdır. O dile baglıdır arzum, nivveıim. O menim eşgimdir, heyecanımdır. Azeri og/uyam . . . Ney/eyim ancag Her şeyi atadan öyrenir uşag. 14 "Beşiyln başında her a�m-<eher Anan layla çalır ana dilinde.

Ruhurnı ohdıgcıı d�ma kclmeler. Gınu�b glllür>en yuhuda sen de. Bu sesdc lo�m eıamell wr. Ruhuna ate.şlerg.alanır senin. Sablrler, VaglDer. Goç K�ular Bcşiyin başın;ı dolrınır senin. "

M.$. 5.259 15 A.D.F. s.1 55-156 16 D.G. J s.21 0 1 7 " ............... Otuz yıldan artıgdır kl, yıızlb yamdıram. Şimdi de elimizde obonuzda dW kitap dili körlenmemlş koca· lann sohbetinde öyle gllzel. öyle dolu '"' çok renldl sözlere raslanm kl, ano dilimizin kudretine hayran kalıp hl�e· rimln ifadesindeki odzliglmde diUmlzi degU öıtımtı g\IMhkar bilirim. Hiç deme dili bUmek azdır. Dili yaradan ayn ayn sözlerin maımununu, şehd!ne kadar hisscylemıek. duymak. cevherine kadar yaşamak llızımmıı;.

18 "'Ancag bunu l.Dludurug çoh zama.n Ürek yohso, bir damarda gan almaz DU şe'rl yaradandır. yaradan. Şer dUI yorııtmanuş. yaratmaz" A.D.F. s. 33 1 9 a.y.

20 o.e. s. 1 56-157

160

5.B. s. 143


Ebul·Ülaların, Nizami/erin En kiçik, en aciz şakirdiyem men, Ayrıla bilmeyib en'enemizden Kenarda sürmüşem şe'r gemini Sene me'lumdur ki, öz gelemimi Ana dilinde de sınamışam men, Azeri dilinde deyirler be'zen Güzel "nezmi·nazik yaratmag olmaz ince metleblere el atmag olmaz . 2 1 Bahtiyar VahabzAde dedelerin bize miras olarak verdikleri kelimelerle kitaplar meydana getirildigini, fakat, bu dile bir söz bile yaratıp getirmediklerini söyleyerek övünür. Çünkü O. ömrü boyu "ana dil aşkıyla sinesi yanmış'" " yahşı varisler"dendir. 22 Dile uyduruk kelimeler katdmasına taraftar olmadıgı gibi, Bahliyar Vahabzade. dilden ke· lime atdmasına dilin "kabristardıga" çevrilmesine de karşıdır. Çünkü dildeki "her kelime. her söz halkın varlıgıdır. "Dile müdahale de "halka tecavüzdür."

Söz ki uar, seruetdir, guru söz de!Jil Sözler kerpiç kimi ouulur,indi. Ulu dedelerin yarotdı!Jı dil Namerdler agzında har olur indi. Birce söz ölende boşalır yeri, Gelin, gol çekmeyek bu yamanlı!Ja. Artıb çohaldıgca söz gebirleri, Bu gün dil çevrilir gebristanlı!Ja. Halgın uarlı!Jıdır her kelime. her söz, Halga tecavüzdür, söze tecovüz/23 Her milletin "en kıymetli serveti" olan ana dili daha önce de belirtildigi üzere baglayıcı. birleştirici bir kuwettir. Öyle bir kuwet ki bu; evlatlan yeryüzünde her biri bir tarafa düşse de. bu dünyanın hangi köşesinde seslense de dil ordan birleştirir. Vahabzade. Yahya Ke· mal'in 'Türkçenin çekilmedigi her yer vatandır." sözüyle aynilik taşıyan görüştedir. Ona gö· re de Türkçe'nin konuşuldugu her yer "aziz"dir. "Gurbet degil vatandır."24 Demek ki, vatan bölünmüş, parçalanmış olsa da; topraklar üzerinde farklı bayraklar dalgalansa da, bu durum oraların bizim olmadıgını göstermez. Çünkü dil, sınırlar ötesi bir köprü kurar. Onun içindir ki VahabzAde ana diline "şerefim", "bayragım" diye hitap eder:

Ey sesime ses verenim, Sen ey menim uar/ı!Jım Yer üzüne gösterenim Ey şerefim ey bayra!Jım Ey "Anamın Kitabın"nda adı galon Do!Jma iken, ögey olan sine do!Jım 25 21 22 23 24 25

Ş.H, s. 1 14 A.D.F.s.21 N.H.s.94 A. D. F. s. 155 o. e. s. 156 161


"Dil yüregin kilididir." Kalpte ne varsa dil de onu söylemelidir. insan yllreginin sesine ku­ lak kesilip, anasının ögrettigi dilde onu dile getirmelidir. "Öz egide" ne ise o söylenmelidir. Ancak böyle yüzü olur insanın, insan içine çıkmaya. 26 Diller, yalan söylemek için yaratıl­ mamıştır. Diller "malını" demek içindir. O "mahntlarda hislerimiz birleşir; yalaruarda yollan­ mız ayruır. Anamızın atamızın bize verdigi dili hayırlı işlerde kullanmalı, darda kalanın halini sormalıyız. 2 7

2- Edebi Dil ve Halk Dili Bahtiyar Vahabzade halkın kullandıgı dili "halkın düşünce tarzındaki isabetliligi, şiririligi. yürege yatımldıgı" ile birçok kalem sahibinin "uyduruk ve sahte" dilinin yoksullugu tek renk­ liligi ile karştlaştınr.

En güçlü sanatçının bile dile, söze "halkın verdigi renk ve manaları" ka­

tamadıgını belirterek, edebi dilin halk dilinden uzak düşmesine üzülür, çünkü; "Edebi dil halk dili esasında yaranır. Llkin bazen bizkalem sahibleri sözleri tarayıp, cürrueleri öyle ütülüyo­ ruz ki bu "'tarama" ve "Utüleme" bizi halkın etli carilı,

tatlı tuzlu, sesli nefesli dilinden uzak­

laştırır. Neticede dilimiz candan, kandan, renkten nefesten tattan tuzdan mahrum edilir. so­ guk kuru. defterhane diline çevirilir. " 28 Bu yüzden Bahtiyar Vahabzade halk diline döniiş meyli gördügünde de çok sevinir. Çünkü; "edebi dil yalnız dil, ifade ve telaffuz kaidelerine ri· ayet edilmekle sınırlandırılamaz. Bunun daha mühim şartlan da vardır: "dilin ahar, baharlı9ı'" (akıctlık),'" obrazltlık" (kişilikli, carilı oluş) "elvarilılık ve halkın ruhu, maneviyatı folkloru."29

3- Azerbaycan'da Çift

Dillilik

içinde birçok milletler ve burilara baglı cumhuriyetlerden oluşan Sovyetler Birligi'nde ya­ şayan insarilar için, kendi ana dilleri yanında Rus dilini de bilmek zarureti vardır. Çünkü kar· şılıklı alakalar bu dille saglarur. Burada Rusça "umumi dil"dir. "Ortak dil" "alaka vasıtası'" ve her respublikada ""devlet dili" dir. Ve tek imtiyazlı olan dil de yine Rus dilidir. 30 "Goşa dillilik" le "her dilin payı beraber olmalı, her biri öz !ayıklı yerini tutmalı" iken 31

kendi ana dilini kullanarilar "Milletçilik" yapmış kabul edilir. Halbuki Rus dilini kullanmak on­ ları "beynelminel" yapacaktır. Bu Stalin an'anesi Stalinden sonra da devam etmiştir. 32 Halbuki anayasaya göre Azerbaycan Türkçesi devlet dilidir. Fakat Lu hakikat uygulama­ ya geçirilmez, sözde kalır. Tabiatıyla hiçbir devlet dairesinde Türkçe kullanılamaz." 33 Şahsiyete prestij ve durguriluk devirlerinde" Azerbaycan Türklerinin manevi dünyasına wnılan darbelerden biri ana dillerine lazımınca kıymet verilmemesi olmuş;3'1 "Üvey muame· lesi" yapılmıştır. Devlet dairelerinde kullanılmayan Azeri Türkçesine hürmet de gösterilmez. 26 27 28 29 30 31 32

S.E. 2.C. s. 19·20 A.D F s 19 D. G. 1 . s 83 · 84 a. e. s 135 - 136. Ş. G. G. Y. s. 148

152 -ş.hslyctle pe=tlj ve durgunluk dövrlerinde mJlll dillerin hörmeıten solınması heglgel deyildl ml?Bu gün buno go� çıkıp on• dlllmlzl dövleı dlll seviyesine galdırmak isleyenlerin Sıalln dÖ\lrilnde oldugu kimi yene de "Mılleı­ çf" damgası ile lekeleyenler Sı.alin en'eneslnl davnm eLUrmlr mi? Öz dogmaca ann dlJlne düşman kesilen bu na· danl:ınn sabah doıgmaca vetenlcrinl saıablleceldcrlne zerrece şüphe elmlrem. Ş.G.G.Y. s. 325-326 33 •.•. s. 149 34 a. e. s. M6 •. •. $.

162


"Çünkü lazımsız şey dalma hürmetsiz olur. Şimdi respublikada Azerbaycan dili lüzumsuz sa­ yılır, el ayaga dolaşır ve artık söz sohbete sebep olur. .. Hiçbir yerde hukuku olmayan bu dil yalnız ritüal gibi göze kül üfürmek için lazımdır." Hürmetsiz, degersiz, lüzumsuz sanılmış bu

dile kim sahip olmak ister ki . . . 35

"Her halkın ana dili, o halkın milli varlıgının birinci göstericisidir. Dilinden mahrum halk özünden mahrumdur." Sovyetlerde ana dili yanında Rusça bilmek mecburiyeti daima bir problem olmuş, ana dile talep olmadıgı için yükselmemiştir, ana dili. Hatta acıklı olan şudur ki bazı valideyinler kendi dillerinin Rus mekteplerinde tedris planından çıkarılmasını istemiş· Jerdir.36 "Merziye" isimli poemasında da ana dilini ö!'.lretmek amacıyla mücadele veren ö!'.lretmen Merziye'yi anlatırken Bahtiyar Vahabzade der ki; Söyle, hansı ülkede "Hansı müslemlekede Halgın öz ana dili ona yasag edilmiş? Yurddaş deyilsen deye yurddan gaçak edilmiş Bes sen nece? de görek .. Bu veteni O!'.lultek Nece döze bilirsen dilimizden asılan bu gıfıla kilide Sürgün etmek olar mı bir ölkeden dili de?''37 Aynı poemada. Vahabzade vatan balalanna, ana dillerini yasak olsa da ögretmek ve sev­ dirmek maksadında olan Merziye ile ana dilini ö!'.lretmek istemeyen "bukalemun"ları karşıla�­ tırır. 38 "Hatai tahtında ferman", "Dillere hükmeden kahraman", "Babek kılıcından od alan "Ana dil bugün "perişan" olmuştur39 Rejimin gizli ya da açık baskısı yetmiyormuş gibi Azeri Türk­ leri içinde de ana dilini begenmeyen "nadanlar" çıkınıştır_40 Bahtiyar Vahabzade bu duruma örnek olarak şunu anlatır.- " "Bir zamanlar Rusya'da zadeganlar öz dilini begenmeyip evlatlarını ecnebi mekteplere verirlermiş. Bunu büyük hata ve kabahat hesap eden büyük Rus Pedagogu K.D. Uşinski "Ana dil" makalesinde yazıp ilmi delillerle ispat ediyor ki. de!'.lma dili ile konuşmayan. ana di linde tahsil almayan çocuklar manen şikesi olur, köksüz hafızasız büyür, iki ruh arasında ava­ re kalır. O yazıyor; "Hariçten dayeler. terbiyeciler ve hatta ev hizmetçileri getirdiler. Ata ve 35 Ş.G.G.Y. s. 152 3& a. e. s. 14&, 1S2 37 A. D. F. s ısı 38 •.•. 5. 1S2 39 o . e. s ısı; . ı 57 40 ''Uşaglıgdan Bakı 'da yAŞ4yan mlUiyelçe gürçü Jcll.za Veıa Korganaşvili -Konunünist'" g;ızellnde dere etdlrdı\ı nıc­ gaıleslnde (5 yanvar 1989 cu il) yilZJr: "Men halis Azerbaycanlılardan ibareı alleler tanıyıram ld. öz dilini bilnm EhaJJnJn eJc hissesi var ki. mllll adeı ve en'enelcrindcn dilinden uz.agla$bkca öZUnü daha çok sivilizasiı,.•ay.:ı 90\ı.1�· muş avropalılil$1ll1$ sa.yır. Durgunluk devrinde artmagda ol.ln bu meyi dönnK!z prosese çe'Jrile biler. pis netıc(.'k• · ner dUnyay.J teze gelen uşag öz anıı dilinde danışmo1ga boı$1ama.soı öz m1Ueri üçün INeh. geyreı hissin€' m.ı..lık oL-ı bilmez" Teessüf ki . bu ııdi hegigell biz bir çoh vczileli ı•oldaşlara başa sokı bilmirik. Bu da te>adül dcgd. Çünkı ins.111 bil­ medi!llnln dllşmenl olur. Ad ve lamilyosına göre Azerbayc;ınh olan bı?zl rüıbe sahibleri dogmoı diUeruıl bilınedık­ .. lerlne göre bu dUe dü.şmen kesilir. ana dUlnin zertıreHndcn damş.anJan "geri galnu$ ve "mllleıı;r dan�i.\SI UI:'.' J(l'kc­ lemektcn çckinmlrler.·· Ş_ G. G Y. s · 14 9

163


ana evladı ile dogma dilde bir kelime de konuşmuyor... Bunun neticesi ne olur? Halkın öz kıymetli manevi irsinden, onun vatan için, halk için oguJ edebilecek histen her zaman için vazgeçmeli olur." (Seçilmiş Pedagoji E. Azemeşr, 1953 s. 1 1 6) &ık, şimdi biz bu haldeyiz. 4 1 Bahtiyar Vahabzade, ö z diline düşman kesilen bizden olanları görünce, hakkımızı ayak­ lar altına alanlarla nasıl mübareze edilebilece!li Uzerinde düşünür. "Yabanctların fetvasıyla, öz kurşunumuzla başkalannın diline av olan". mühürlü, hukuklu idarelerden küçük, fakir evlerin köşelerine kovulan"42 dilinin öz vatanında "garip" olmasından dolayı kahrolur. Üstelik bu hal sadece Sovyet Azerbaycanının bir yarası degildir, lran Azerbaycanında da aynı problem ya­ şanmaktadır. Çünkü "haktan kaçartlar, yUzyıUarca bu dilden korkmuştur." Bu dil tarih boyu "hak nagmesi", "hakkın öz sözü" olmuştur. Dilin öz ueıeninde garib oldu, gardaşım. Atalı analıyken yetim oldu gardaşım. Dilin mekteb görmedi kürsülerden gouuldu. Ögeyler dogma oldu, dogmalar ögey oldu. indi gözlerin aydın, dil dodagda görüşdü, Dilin, kitaba düşdü, dilin gazete düşdü. 43 Çareler üretmeye çalışan Bahtiyar Vahabzade 'Azerbaycan dili yalnız ünsiyet vasıtası olarak kalmamalıdır. O, yüksek, içtimai siyasi agırlık kazanmalı, ilim, teknik, diplomasi, ikti­ sad felsefe v.s gibi sahalara ait, muasır, en yüksek infomıasiyaları ihtiva eden bir organiz­ maya çevrilmelidir." der. Bunda da herkesin vazifeli olması gerekti!lini; hep beraber bu, dili hayatın muhtelif sahalarında kullanmaları gerekti!lini belirtir.44 "Azerbaycan Türkçesinin devlet dili seviyesine çıkarılması hakkındaki karara karşı çıkan­ lar kimlerdir?" Sorusuna Bahtiyar Vahabzade'nin cevabı şudur: "Cumhurlyetimizde yaşayan başka milletlerin temsilcileri Azerbaycan dilini ö!lrenmek için kurslar açtlmasını isterken, ana diline karşı çıkartlar ise öz dilini bilmedi!line göre vazife atına binmiş aynı nazırlann müdür­ lerin, sedrlerin evlatlarıdır." Bahtiyar Vahabziide , televizyona çıkışında öz dilini bilmeyen, bilmediginin de düşmanı olan şahıslara yönelik konuşmasından sonra bu kişiler tarafından Merkezi Komiteye şikayet edilmiş, "Milliyetçi" suçlaması yaptlmıştır." Onu suçlayartlara Vahapzade "savadlı nadartlar" (Okumuş yazmış nadartlar) diyor. Bu insanların "Milli hisleri zedelenmiş oldu!lundan ana di­ linin vacipliginden bahsedertleri derhal lekeleyerek, kendileri gibi milli histen mahrum olan­ ları etraflanna topladıklarını, söyler. Çünkü öyleleri için şahsi menfaatler, milli menfaatler4 1 Ş.G. G.Y. S. 149 4 2 A.D.F. s. 1 56

43

"Gorhmuş lıagdan gaçanlıır yüz illerle bu dilden Neçin? Blllrsenml sen? Bu dilin e'cilllan ulduzln.ra tohurımU$. Tarih boyu bu dilde lıagg naAınesl ohunmuş Hoggın Oz sesi kimi Bu dilde llsyan e� ehkamlor.ıı Nesim!. Danı�bdır bu dUde Mısri gılıncın sesi, Setıarlıanın gezebr Seblrin gehgehesl • P.D. s. 209·210 44 Ş.G.G.Y. s. 146

164


den üstündür, koltuga sahip çıkmak daha önernlidir.45

8- Ana Dil E!:jltlml ve Ana Dilde Yad Tesiri: Bahtiyar Vahabz!de'nin, ana dilinin içinde bulundugu hali anlatırken kullandıgı ifadeler hem çok çarpıcı, hem yürek yaralayıcıdır. Tarihin yollannı başanyla geçen bu dilin dünü muhteşem, yannı nurludur. Şimdi ise ayaklar altında ezilmektedir. Acı olanıysa bu dilin - şe­ refimiz, şöhretimiz, gayretimiz olan du bilin - "analı - atalı"' fakat buna ragmen gördü9ü mu­ ameleler dolayısıyla "yetim" olmasıdır. 46 "Ey bugünü dilim-dilim Parçalanan ana dilim. Sinesinde od galanan ana dilim. Gapılarrn arhasında Boynu bükük galan dilim, Var iken yoh olan dilim. Ayaglarda kilim, dilim Vuruşlarda bir gehreman, Barışlarda helim dilim!"4 7 Bahtiyar Vahabz!de, yabancı tesirlerle, "dagılıp sökWen dili" için feryatlar eder,4 8 Özge­ nin sözlerini kullananlan "öz babalannın ocaklanna tükürmüş" olarak görür.4 9 Yüksek ma­ kamlarda bulunanlar bu dili inkar etmişler; bir "umman" olan ana dillerini "sıg" sanmışlar ve " başkalanrun dilleriyle efelik taslamışlar" sonuçta ana dilin "bugünü dilim dillim parçalan­ mış"br. 50 "Dedelerimiz kullandıklan sözlerin alevini giyinmiş" onlann ··yürekleri bu sözlerin vurgu­ suyla çarpmış" onun için bu kelimeleri asla de9iştinnemeliyiz, yabancı kelimeleri Türkçeleri· ne tercih etmemeliyiz.Si Niçin ana yerine "mader", baba yerine "peder" densin? "Bu dolaşık 45

"'. . . . bu savadh nadanlM heJe de ele gUman edirier ki . ııldamın öz dili ugrunda mübanze apanna51 ve konsıiıusıytı­ da dövlet dUI kimi lesblt olunan ano dilinin dlll.!eı idarelerinde l�enm..ını ıeleb etmesi mllletçUik imiş. En dehşet· llsl buch.a ld, ana diline d�n keslJen bu mUli nlhlllstler. öılerlnl çoh bllm1$ hesab etseler de muaslr dünyarun E."n

vııclb ıeleblerlnden bele heberslzdlrler."

46 47 48 49

50 51

A.D.F. s.

1 57

ş G.G.Y. S. 201

•.•. s. 156 N.H. s. 94

"Göyşeyende sen llzgenln söılerlnl. SUcı tahbn slfetlne ... S.n ıOpUrdün ilZ babanın <>eagınıı . Anon seni bu ocaga Öl.lal dogub. Sense girdin özgeslnln gocagına."

A.D.F. s. 155 •.•. s. 156 "Dedelerim Bu söz.lerin alovunu geytnllxUr. Üreklerl Bu sözlerin vurgusuylo d!lytlnDbdür. Galhon ıahıb "Galh" sesine. V�ubdur 'Vui" sesine. Alu niye deytşdlrek Bizim Gorgud olanuzın Yorotdıgı kelmelert � kelmeslne?" A.D.F. s. 154

165


ticarette" bizim özümüziln kelimeleri başkalannın ayaklan altında niçin "heder" olsun? Bu hal "yadın pekmezine bal", "öz aşımıza da yal" demek olmaz mı? Bizim dilimiz, "gelme dilin önünde tir tir titrememeli"52 diyen Vahabzade, Irak, lran ıaraHarındaki soydaşlarının arap veya acem diUeriyle yazıp konuşmasını da hazmedemez. Bu tipten tesirler altında kalanları "özge yelkeniyle seyre çıkmış'', kendi degerlerine "hor bakan, bişere!, vatansızlar" şeklinde isimlendirir. 53

-

"Senin şanın hanı, şerefin hanı? Eyilme ö'zgeye öz menzilinde Nenen bayatını, anan /ay/anı Niye çagırmadı bes fors dilinde?''54 Kendisine. Cenubi Azerbaycan'dan gelen bir mektupta ana dilini bilmeyen. ögrenmek için ders kitabı isteyen şahsa itha!en yazdıgı "Ne Ondansan, Ne Bundan" şiirinde, Bahtiyar Vahabzade, "özüne üvey, özgeye yamak" olanlara da seslenir. Fakat as� suçlu, "ananın, ana dili yerine aga dilini" ögretmesindedir:

"Yad dilinde mektub yazır gardoş, öz gordaşına Bu mektubu ohuyon ne kül töksün başına Hökmüne bah hesretin, Hökmüne bah zilletin Bes anası, yoh imiş bu zouallı milletin­ Bir emcekden süd emen ekiz öulodlarıno Öz dilini öyrede? Bir yuuadon uçurub bu uçuşu seyr ede? Mektubunu ohudum yazırsan ki sizdenem Ancag men öz dilimi bilmlrem Bilmiremse Nece deyim men menem?55 Bahtiyar Vahabzade, bir mUleli millet yapan degerlerin başında gelen dilin degişmesinin ne derece korkunç bir şey oldugunu bir başka şiirinde de şöyle ifade eder:

"Niye dogmom yad olmalı, Öz sözlerim öz dilimden govu lmolı? Heç gördünmü topagoyı Garha kimi ga-ga deye? 52

A.D.F s. 15<1 53 '"Sen creb. sen ecem �lu deyilsen, Senin öz dilin var öz veıenin var. Özge yelkeninde seyre çıhma sen. Senin öz denizin, �z yelkenin var. Bete öı.ılaılan olan öl.kenln

Esmez gara yeUer başından bir an. Bu veten ıorpag.ı 90'/ olsun genim Vetende yaşayıb onun diline. Ruhuna. ZÖ\lgllne dO!lrno eline Hor bahan blşeref veıenslzlere!" Ş.H. s. 1 !3 5<I ô.S. s. 24 5

166


Heç gördünmü sıgırçını Serçe kimi cükküldeye? Sözlerin de millet kimi Öz ezeli sifeti uar. Her kelmenin öz cöuheri, fltreti uar. Deyişende yad sözüne Öz sözünü, öz /ehçeni Si/etini deyişirsen Tanımaram anda seni Anlamıram fitretin ne sifetin ne?56 Vahabziıde, şehirden uzak, ücra dag köylerinin, nispeten kapalı yerlerin dillerinin yaban­ cı tesirlerden uzak oldugunu, buna göre de bu yerlerde yetişen kalem sahiplerinin dillerinin de "ütülenmiş, düzeltilmiş" şehir dilinden farklı oldugunu.

"Öz ilkinlik cazibesi" ile bizi sihirle­

digini söyler.57 Bunun yanında ise sadece Bakü'de degil. Azerbaycan·ın en ücra köylerinde. ilçelerinde öyle ana babalar vardır ki, çocuklannı Azerbaycan mekteplerinde degil. Rus mek­ teplerinde okutmak isterler, Çünkü sistem, Rusça bilmeyenlere yüksek vazife vermemekte­ dir. 58 Ana dilinin hayranı şair, anadillerinin bozulması için çaba harcayanlara. "bin ytllık alfa­ belerinin" degiştirilmesine karşı çıkar. Azerbaycan'da arap alfabesinden laline, sonra da kiri! alfabesine geçiş yaptıranlara "cellat" diye hitap ederek. "ana dilinin billur çeşmesinin bulan­ dınlması"na, bunun da - güya - "yenilik adına yaptlmış olmasına itirazlannı bildirir:

Kifafet deyilmiş bu do cellada. Deyişdi min illik elifbamızı. Yene soyumodı celladın kini, O ele düşündü, ele bildi ki. Lotmo geçmekle biz yenileşdik O buna dözmedi . . . on il keçmemiş Celladın emri/e Kirile keçdik Be/ece goroldı men/iyin şomı Bulandı dilimin billur çeşmesi Gocamon milletin yenileşmesi?! Eger beledlrse, eda/et hani? Niye deyişmedin öz e/ifbonı?59 Sık sık alfabe degişiklikleriyle "kökünden ayrtlan budaga "döndüklerini; nesiller arası bag­ ların koptugunu, eski ile yeni arasında uçururnlann meydana geldigini söylerken Vahabziı­ de, aynı şiirinde "ana dilin vatandan kovulup gelme dile ana dil" dendigini de belirtir. 60 P. O. s. 97 - 98 A. O. F. s. 154 - 155 .O. G. 1. 5. 136 Ş.G.G.Y. 5. 149 59 N.H. 5. 18()-181 60 "Verenden govuldu ana dilimiz . .Ana dlll"-dodlk gelme. yad dUe Erebce darıışdıg ölWerle biz, Ruscıı gınldaıdık diriler ile Öz ona dilimiz lallıgırnırdan'

55 56 57 58

167


Ana dilini abnayı vatanını sabnakla eş degerde gören6 1 Bahtiyar Vahabz!de ana dil egi­ timi meselesine de sık sık temas eder.

1- Ana Dil f:Aitlml: Ana dil egitimi ve ana dilin geliştirilmesi, işlek hale getirilmesi için öncelikle onun kulla­ nım sahalannın genişletilmesi lazımdır. Bunun için de çocukları, ana diliyle egitim yapan mekteplere verinek, devlet dairelerinde resmi idarelerde ana dili kullanmak gerekir.62 "Durgunluk ytllannda" yaptlan hatalan dUzelbnenin vakti gelmiştir.63 Yabancı dilleri ög­ renmenin yolu da yine ana dili mükemmel bilmekten geçer. "ÇünkU ana dilini iyi bilen ço­ cuk, ögrenmek istedigi ikinci dili, ana dilinin kuralları ile mukayese ederek" daha iyi ve da­ ha kolay ögrenir.64 Bahtiyar Vahabz!de yabancı dil egitirninin başarıya ulaşmamasının sebebini65 "tedris usulünde"ki yanlışlıkta bulur. Çünkü egitim dilbilgisi ile başladıgı için ögrenciler dersten so· guyor. Halbuki "canlı danışık" (diyalog) vasıtası ile egitim yaptlmalıdır.66 Bahtiyar Vahabzlıde Azerbaycan Cumhuriyetinde ana dil tedrisinin yeterli seviyede ol­ mamasının sebebini de şöyle izah eder; Ders kitaplarının kunı dilbilgisi ve can sıcıkı metin· !erden oluşması; plaka şekiller, kunı yaztlar 7·8 yaşlanndaki körpe çocukların dikkatini çek­ mez. Hatta onlan dilden igrendirir; ders kitaplanndaki yaztlar çocuk kalbinde güzel duygular uyandırmak yerine onlara siyasi ders verir.67 Ölüye klllr oldu, dlriye nogsan." "EJifba nedJr kJ, l<mm gelersc, Ana dtllmlZi deylşdirerik Niye deylşmesin ahı . bu salgın Ata dili varken ana d�lnll Belesi lurp elıd; başmda halgın, Saldı vele:nını. saldı elini Bunu deyen ogul hemin o anda Rehber atasından rOtbe dilendi: Bir heke ketmemlş. o rulbelendl" N. H. s. 182 61 'Vahtile "Lalın Dili" adlı ıe'r y�ım. Deylrdlm ki, indi yer üzllncle l.ahn dilinde danışan halg yohdur. ammo dil galıb. Ele halglar da var ki. özll yoşayrr. dilini öldUrllbler. "Ana Dili" ıe'rimde ise demiıem ki, ey öz dogına di· linde dan1$magı ar bilen fasonlu edebazlar ruhumuzu ohşamır goşmalar. teUI sazlar. bunlar goy menbıı olsun. an­ cag, Veıen çöreyl :sl.rlere genim olsun! Genim olmadı. Selesi vezile başına tıhonldı, halgı tabdaladuar, yeni halgın dilini. llırihlnl, medeniyetini... Bir hal· gın elifbası nete defe deylşdirilermlş. Ş.G.G.Y. s. 160 62 a.e. s. 147 3 'Yenldengunna n ın bu mes'ul dövrtlnde baılıcıı vezlle durgunlug Werinde burahdıgıınız seh�eri dllzeltmek. L..nlnln 6 diller lltlln lrell sürdllyll hugug beroberilylnl berpa ctmekılr. Melum hegigeıtlr ki. herkes ana dlfl Ue yoruışo ne gc· der tolı dtl bilse. bu onun başucalıgu:fır." Ş.G.G.Y. s. 149·

1 50

64 •.e. s. 1 5 1 65 Azerbaycan.da do ·TOrldye'de oldugu gibi· 10 yıl orta mekıepre 5 yıl enstllllde okuyon gençlerin t09u herlı.,ngl bir yabancı dlll lazmll seviyede �rencmlyor. Ş.G.G.Y. S. 1 50· 151

66 o.y. 67 " .... ikinci slnılte olıuyan nevemln "Ohu" kllabındald bir metne bahdım. "Plonerler öz glnnızı galsıuklanrun ıere· flnl goruyurfar. . . Mln dogguz yOz on yeddlncl ilde halgınuz dlJımenlerie vunıı\Jb 5owı hllkllmeUnl gurdu." 11.s. Yeddi yaŞı � "ıereflnl gorumag lladeslnden ne anlasın? Ahı, o, bu yaşıja ıerelln ne ofduılunu da bllmlr. Bu llo·

168


C- SÖZ:

"Fikrin ifade vasıtası" olan söz68 "oku"nun öz hedefi, öz ünvanı; 69 "Billbillün nagmesi", "gillün nefesi" sözün ise" öz yükü, öz vazifesi" vardır. 70 Bunun yanında her sözün iki taralı mevcuthır; "Müstegim - mecazi, görünen görünmeyen, adi ve gayriadi"7 ı Yine de "sözün kö­ kü yürektedir. 7 2 "Söz - fikrimin, düşüncemin gelibidir, öz şeklidir. Düşünceler havadaki guşa benzer Sözler - guşa attı�ımız daşa benzer Deve bilse, seninkidir Deymedise, daşdan küsme, özünden küs, O inciden elini üz Ürekdedir o gonceler. Hansı göze görünübdür düşünceler?''73 Söz hikmetliyse, her biri bincerce söze rehberlik eder.74 Fikir de meram da sözsüz anla­ tılamaz. 75 Bazen sözler kalbe giden yolu açmaz, "kuru bir nefes. adi bir ses" olur-kalpteki asıl maksadı anlatmadıgı zaman_76 Bazan da sözler "insan gibi iner, yükselir. yahşının dilinde pi­ sin dilinde"77 Bazan da uzaktaki iki sevgilinin arasındaki mesafeyi kısaltan "versı agacı" (me­ safe ölçüsü) olur.78 Sözler bazan "hançer gibi " cana işler; 79 "hücum" olur, "hamle" olur. Bahtiyar Vahabziı­ de kullandıgı bu ifadelerle sözün etkileme gücünü, dilin kudretini anlatır ve kelimeyi barura benzetir. Men "çal" -dedim, "UcaJ" -dedim, "Galdır" - dedim de elralını - derk etmek isleyen körpe llrekJerde hansı göı.el hisleri

68 69 70 71 72

73 74 75 76 77

D.G.I. s. 83 0.H.G. s. 89 N.H. s. 94 Ş.G.G.Y. s. 320 "Ürekıedir sözün kökll Ayır• bil tükden ıllku Çoh agırdır meslek yllkU. Ceke bilsen �ell var." A.5.5. s. 1. 13-114 N.H. s . 24 D.5. s. 65 P.D. s. 244 A.5.5. s. 189 "SOzler de inson lek ·enir ytlksellr. Yatışının dilinde, pisin dlllnde, Sözler, menim sl!.e �m gelir. Renginiz, megzlnlz deyi$11ende. Ele "h�rmel" idi bir wıwı "h!!rmel" Sohlanlı me'nanı. megzı öztmde leyageı. lezlleı. geyreı. selaleı. Sedageı yaşanlı "Mrmet" �de" N.H. s. 92-93

oyada baer?"" Ş.G.G.Y.

s.

152-153

169


Men "uur"·dedim, Söz -hücumdur, söz - hemledir, Birce kelme bir cümledir. Sen dildeki gudrete bah. Cür'ete bah! Bir cümleni bir kelmeye sı!Jışdıran Kelmedeki barıta bah! Yüz illerin ·eleyinden arıdılmış arıta boh /80

Agızdan çıkmamış sözler, mana ve maksat kazanmamıştır. 8 1 insanına göre , . söz emelin

ardında da kalabilir, kişinin kendinden de önde gidebilir. Alçak insanlann elinde söz boya gi­ bi kullanılıp, kara ak, ak da kara gösterilebilir. 82 insanlar akıllarından her geçeni söze dönüş· türmezler her zaman. Söz fikri anlatan "anahtar" degil "kilit" olur, sözü yüre!Jinde gizleten in­ sanların elinde.

Sözün her/i ga/sa da, esli unudulubdur, Söz metlebe açar yoh, indi gı/ıl o/ubdur. Hamı sözün dalında üreyini giz/eyir, A!Jıl ne deyir desin, dilse başga söz deyir. Sözlerin bayramıdır, sözler galhıb oyna!Ja Emel gapı dalında, söz hükümran, söz agel Meşşateye benzeyer; O, çirkin emellerin öz-gözünü bezeyer Dogruya dil gösterer, Adama ohşamazı bize "güzel" gösterer. "83

'"Çıplak kralın üzerinde bir elbise" gibi duran, ama, ömrü kısa olan yalan sözler84 yanın­

da meramını, maksadını bilen insanların yolu da, sözü de aynı olur. Bu sözler egilmez. bü­ külmez; sogukta sıcakta her makamda sabit olur. 85 Bahtiyar Vahabzade, "Söz" isimli şirin­ de, "yüreklerde pişen söz"ün güzel oldugunu, söz degetinden kaybettigi zaman insan haya­

tının "ucuzlaştıgını," yerinde kullan dan sözlerle hakkın haksıza galip gelecegini anlatır86 "Söz 78 79 80 81 82 83

M.Ş. s. 232 D. S. s. 1 24 A.D.F. s. 1 53- 1 54 .M. Ş . s . 305 B. Ü. D. F. s. 191- 192 A. D. F. s. 99 · 100 84 S. E. 2.C. s. 36 85 •. ·- ,_ 28 86 SÖZ "'Do,;ınıdan da güzol olur. Üroklerde blşende söz Amma nece gışgıma)'lm Üreyirnl deşende SÖZ Hagsız. haggını dÖl"'nde. Eyrller d!lzll eyende. Neçe dOZUm Oreylmde Goynayıban daşanda söz? Glymeıler ki. gl.lduzlaşır. Her şey hazara uzlaşır Hayabmız ucuıJaşu DeY<ı1nden dtlşende söz

1 70


Alagı" şiirinde "kürstilerden havayı zehirleyen söz pehlivanlan"na seslenir Bahtiyar Vahabziı­ de. Bu "söz pehlivanlarını" okudugu şarkı sözlerinin manasını bilmeyen "muganni""ye benze· tir.87 "Söz fikrin ifade vasıtası oldugu için fikir gibi sözün de mana derin!igi, manzum renga­ renkligi hudutsuzdur. Söz çeşiUi taraflardan muhtelif renklerde görünebilir. Sözün derinine inmek. mana basamaklan ile zirvesine çıkarmak, onu her taraftan görebilmek, cevherini tam yüze çıkarmak henüz hiçbir edibe ve dilci iılime nasip olmamıştır. Sözü elinde mum gibi oy­ natıp, ona istedigi şekil ve rengi verebilen, bu kudreti ile bizi daima hayrete düşüren söz sar­ rafı dedemiz FuzCıli de "Her l�hza yohdan var'olan sözün sihrinden bahsetmiş, zekasının ışıgı ile sözün kökünü, cevherini tam manasıyla ışıklandırabilmemiştir - desem beni kınamayın.

Çünkü en kudretli izahlı sözlükler bile söze halkın verdigi renklerin ve manalann havasını bütünlükle aydınlaştınp izah etmekte acizdir. "88

Saklı göl• �h daş alır Gah zehere şeker gatır Hençer olub kökse bahr, Öz hoddınl aşonda SÖZ Be'zen llrek ııısılllovlr Sönmek Oçlln su dİleylr, Hagg , kaygısızı llsleleyir Öz yerine düşende sllz" v. · - 1 67 87 •.•. $. 148

BB D. G. l. s. 83 - 84

171


111. VATAN, MiLLET, AZATLIK, ÖZGELEŞMEK Millet, milli ruh, milli haysiyet ve bunlara baaJı olarak diger degerler Bahtiyar Vahabza­ de'nin sanatının şahdamannı oluşturur. Ona tam manasıyla "millet mecnunu" dense müba­ laga sayılmaz. O, sanatının her döneminde bu kavramlar üzerine düşündüklerini, hissettikle­ rini kagıda dökmüş, imkAn bulunca da yayınlamıştır. Çünkü millet denen bütün içerisinde kendini, onun bir "zerresi" olarak görmüş,! milletinin hürmetine layık olmaya çalışmış, bu­ nun kaygısını çekmiştir. 2 Onun hayattaki gayesi de milleti ve her zaman büyük harfle yazdıgı "Vatan"ı üzerinde ge­ liştirdigi "akide"siılde kendini bulmuştur. O, bölünmüş vatanının birleşecegi, milletinin yüce­ lecegi günlerin özlemini çeken bir vatan ve millet vurgunudur:

Sonsuz heyecanla danışır bugün Anri, Janna-d-Arkın igid/iyinden. O deyir! Dünyada her insan üçün En büyük ama/dır ha/g, bir de ueten! O deyir! -Vetenin şerefi, şanı Şerefi, şanıdır her uetendaşın Bu büyük ama/la yaşamayanı, Düşmen bil, olsa da dogma gardıışın .

. "3

Yetiştirildigi ve içinde yaşadıgı sistemin "millet" ve bilhassa 'Türk" kavrarnlannı reddet­ mesi; bunlan unutturmak için degişik politikalar takip etmesi sonucu bu kelimelerin işlekligi azalmış, yerine, "halk, halklar" gibi büyük Türk milletini bölen ifadeler kullantlır olmuştur. Va­ habzade de, bu zorlama ifadeyi kullanmak zorunda kalmış, fakat yine de bu kelimeye "mil­ let" kavramını sıgıştırrnayı başarmıştır. Bahtiyar Vahabzade az miktarda "millet ve Türk" ke-

2

3

1şıgsız gapıılı bir göz. ne gllımll? Y- sünbülden �n ayn . . . Hnlgın ze1Teslyem.. Heç gördllnUz mil Blr zerre yaşasın kll:Ueden ayn •· A.D.F.14 'lier bir övladının gelebeslnden Boy alıb ömrOne gm gazonmıson. Üreyi ürekle ga'llladın sen. Sene gul olanı allah sanmısan. Sevgin gö>lertnde bizi bOyOldü, Ôyllndlln bizimle, ""1 halg, ""1 lll?ten! Hemişe gelbimden bir sual öldü Senin hörmeUne lay.gemmj men? " A.D.F. 15-16 l.Z. s.108-181

172


Jimeleri kullanırken, çok fazla olarak da "halk, el, azerioglu, azerbaycan halkı" ifadelerini kul­ lanmışbr .

Ele vahşılıgı, sen at denize, Balıg bilmese de halg bilecektir. Men halig demedim, Halg dedim . . . Neden? Halgımdır, elimdir haligım menim Onun dostlarına dost demlşem men Onun düşmenidir menim düşmen im. 4 Bahtiyar Vahabzade. hUr ve bagımsız bir Azerbaycan'da dünyaya gelmemiş; fikrin ve his­ sin hür olarak söylendigi bir ülkede yetişmemiş olmasına ragmen "azatlık ve kulluk" arasın· daki farkı çok iyi bilir. Azatlıgı da kendi ömrünün gayesi kabul eder :

Zülme haggın namine biz beh uerilmişlerdenik. Hagga can vermek üçün dünyaya gelmişlerdenik. Biz esaret mektebinde imtahandan çıkmışıg. Ömr üçün, azadlıgı bir gaye bilmişlerdenik5 O, yebniş ydlrk esareti, sebeplerini, ondan kurtuluş yollannr düşünür; 'Vatanın. milletin

bir oldugunu söyleyerek kardeşi kardeşe düşman eden "kara siyaseti" irdeler.7

A- Ml llET 1- Türk MiUeti

-

Bir Ananın O!!ullan

Bir milleti millet yapan, onu diger milletlerden ayıran özellikler soy. dil. vatan ve tarih birligidir. Bu ortak degerler etrafında birleşerder millet olurlar:

Elimiz de bir bizim Dilimiz de bir bizim Vetenimiz bir bizim Dünenimiz bir bizim 8 Aynı milletten olan insardar arasında gönül birligi vardır. Gönüllerde çaglayan aynı arzu­

dur. Aynı "akide" ordan birleştirir, tek vücut yapar. 9 Bahtiyar Vahabzade bu konudaki fikir­ lerini her devirde açıkça ifade ebne imkAnını bulamamışhr. Fakat, başka başka "mahkum ve mazlum "milletlerden bahsederek kendi parçalanmış milletinin -Azeri, Özbek. Türkmen. Ka· zak, Kırgız, Karakalpak v.s.-ın kaderlerini akıllara getirmeye çalışır: 4 5 7 8 9

A.O.F. s.14 o.e. s.158 D.S. s.96 M.Ş. s.90 "Özbekistan, Azerbaycan yan-yana Ten çahmı.şag nece·nec:e ynnşdan Dtllmlzln gohwnlugu bir yona. KönlllmOdl ıınlomışog bahışdan. Her sözllmllz. her gesdlmlz bir olmuş

173


Her danışan öz dilinde. . . Menzilinde mehbus olan Bu dünenirı mehkumları danışırlar indi uca bir klirsüden, Yoh hürküderı Yoh gorhudan bu dünenki mezlumları Dili baglı. golu bag/ı mehkumları Diller elvan Metleb eyni. . . Derd/er, gem/er bir olanda söz bir olar. Dünyanın bu başı ile O başı hemfikir, olar. Danışanlar, eyni sözü tekrar edir döne·dönelO 1990 sonrası şiir ve yazılarında ise Bahtiyar Vahabzade artık "satıraltı" ifadeleri bırakıp daha rahat konuşma imkanı bulmuştur. 1 992'de yazdıgı "Gardaş Giley "şiirinde kardeşin kar­ deşe yardım etmesi, manevi destek vermesi gerekliliginden yola çıkarak "aynı anadan olan­ ların birbirlerinin dertlerine ortak olmamasından bahseder, serzenişte bulunur:

Ne özbek. ne gırgız ne garakalpak Ne tatar, ne türkmen, ne türk ne gazak? Bunlar bir ananın ogul/arıyken Gardaşın derdine susurlar neden? Ey özbek, ey !ürkmen, ahı sen menim Hem din gardaşımsan, hem gan gardaşım. Senin düşmeninken menim düşmenim. Düşmenin gesdine susan gardaşım. Ganını tökdüler gan gardaşının Seninki deyi/mi tökülen bu garı? Tugyana gelmeden, bes senin ganın Nece sakit ahır damarlarından l l Bahtiyar VahabzAde'ye göre aynı milletten, müşterek ecdada sahip olan kardeşler birbi­ rine

el

uzatabilmeli ve uzanan eller de tutulmalıdır. Bir digerinin ayaQına batan "cırtma taş"

Eyn/ arzu köolOmllz<Je çaglodı. Bir eglde. bir çırpıntı, bir UÇU$ Seni mene, meni sene �ladı. Biz bir c;ınıg, bir vahldlk binadan Bu velene o Vetcnden salamlar Blz bir yolun yolcusuyug her Ziilımzın Sene menden, mene senden salamlar."

10 D.Y. s.155 1 1 Ü.H.G. s.21 174

P.D. s.48


öbür kardeşlerin yUregini sızlatmalıdır. 1 2 Bahtiyar Vahabz.'ıde, 1961 yılında kaleme aldıgı "lstanbul" Şiirinde; bugün. Türkün bir ayagının Avrupa'da, bir ayagının Asya'da; kulaklannda motor sesi, dilinde" Kur'an süresi" olarak asrın ahengine ses verdigini anlatır. Yalnız, "yüregiyle şarklı "aklı ile garplı" olarak la· nımladıgı Türkün bu tezatlardan "sinesinin daglı" oldugunu, geçmişinden kopmaksızın bugü· nünü aradıgını ve arayanın da mutlaka bulacagını söyler 1 3 Vahabzade. bu şiirde Türk kav· ramına, kendisini dışta tutarak bakar. Fakat daha sonraki dönemlerde 1980 sonrası, özellik· le 1 990 1ı yıllardaki şiir ve yazılarında 'Türk" kelimesini. aslımı uygun. kavrayıcı ve kendini de o unsurun parçası olarak kullanır. Söyleyemediklerini söyleme imkanı bulur Bahtiyar Vahabzade de, büyük Türk Milletinin geçmişine bakıp da kendi zamanındaki haline aglayan FuzOli gibi1 4 milletinin bölük bölük bölünmesine üzülür. kahırlanır. "iki yüzlü olmayan" Türklerin "herkesin başına düşen taş" gibi görülmesi onu rahatsız eder. Çünkü kendisinden korkulan türklerin. hemen önü kesilir, maksadına dogru bir adım dahi atması· na fırsat verilmez. 15 Müslüman Türklerin, başka milletlerin tarih ve medeniyet abidelerine saygı duydukları· nı, 1 6 "Milli egoizm"den uzak olduklarını 1 7 belirten Bahtiyar Vahabzade, meşhur Alman. ga· zeteci yazan Hans Bort'un "Türk Özünü Goru" kitabından aldıgı aşagıdaki sözleri de delil gösterir : 'Türkler çok büyük meziyetlere sahip milleıtir. .. itimat ve dürüstlük, başka dinden olan· lara da insanca münasebet, ölçülü davranış, alkollü içki içmemek, alicenaplık ve misalirper· verlik . . . Hastalık derecesinde temizlik Türklere has olan meziwetlerdir." (Avrupa'da Türkler için vahşi denmesi üzerine de Hans Bort şunları söyler:) 'Türkler, hristiyan olmadıkları ve protestarılık ruhu da fanatik ve katı bir akideye sahip oldugu için yukarıda saydıgunız meziyetleri dikkate alınmadan barbar olarak damgalanmak· tadır. "18 12 "Ey mıınlm derdime bigane gordaş, Sene uzaıd191m gardaş eliydi. Menim aya�ıma deyen çırtma daş. Senin Oreyini gÖ\lllelmellydi. Amma gÖ\lllebnedJ inandın yene Şimal lbl�lnln şirin dlllne Onun ruvasıylaı sen yadı tutdun Sen daSıa söykcnlb menJ unuıdun Bllmedln ancag Temeli çürtıkıür. uçulur o dag. Bıtaga gı!iıı!lında meni o azgın Oilln btrcc defe meni anmadı. Söyle. bes müşlerek ecdadımızın Ga.nı da gelblnde gımıJdanmadı Ü.H.D. s. 2 1 ·22 13 P.D. s. 1 99·200 14 N.H. s.49 15 o.e.s.207-208 16 ·ıstam dinine mensup olan Tllrkler özlerinden evvel ı.ıe sonra bu torpagda yaşamış hnlglann. o cümleden hrislian dJnine mensub olan blmnslnnn. romaWann. yunanlı.lnnn medenlyel abidelerinJn. kllse ve omdo yaranan seneı Or· neklertnl erodon evvelki şehertertn gahglonnı gonıyub sahlamogdodırtor.· S.B. s.252·253 17 Ş.G.G.Y. s.1 40 18 a.e. s.172

175


2- Mlffi Kültür, Milli Haysiyet, Öz Kök, Milli Ruh Her miletin kendine has milli küdürü, milli ruhu ve bunlann baglandı!:lı bir "öz kökü" var· dır. Vahabzadenin bir şiirinde beliıtli!:li gibi; Nlaç/ar Kök üste bay alır. Ucalır Agaçlar. Kökünden güç alır,

Dünyada her şeyin kökü uar. Kökü oor Torpagın, daşın da. . . Adamsa kökünü Gezdirir boşında l9 Bahtiyar Vahabzfıde "Öz kök" meselesine açıklık getirmek için "ana" kelimesinden, ana· nın "yarabcı". "kök", "esas", "temel" olmasından yola çıkar. Nastl ki, bir bina esasından da· !:!ılsa ona ilaç olmayaca!jı gibi insan da öz kökünü, soyunu, varlıı:ıını yitirse onun insanlıgını, özlüyünü özüne döndermek mümkün degU". . . ."din hurafeler, cahillik, dili unutmak, milli var­ h!:la lakaytlık, biganelik, kendini başkalanna benzetmek v.s. v.s. hepsi bir büyük meselenin kollandır, budaklandır. Esas mesele ise kökten ayrılmak köke dönmek, özünü tanımak, özü· nü derk etmek meselesidir. "insan öz kökünü, öz aslını, yani öz özünü inkar ederek yaşayabilir, lakin özünü yaşa­ maz. başkalannı yaşar, bir sözle öz sıfab, öz varh!:lı olmaz. Böylesinden ne insanlık ummak olur, ne medeniyet. ne ışıklı bir fikir ne ışıklı bir söz. 'Aslını inkar eden haramzadedir.'; Ör­ dek kazın yürüyüşünü taklit etti, paçalan aynldı.'; "Ot kökü üstünde biter! v.s. atalar sözleri kendini inkar etme hastalıı:ıına ateş açan atalanmızın müdrikli!:linin ifadesidir. Özünü sevme­ yen, özünü begenmeyen, özgesini nastl sevebilir, nastl beı:ıenebilir? Bu öyle büyük bir haki­ kattir ki, bunun hiç bir izaha, tahlile ihtiyacı yoktur."20 Vahabzlıde bir şiirinde "Özkök"ten milli ruhtan, milli benlikten, yanması, ışıı:ıının gür ol· ması istenen "lamba, mum" olarak bahseder. Bu meşalenin nuru, mübarek ışıgı altında şen meclisler kurulacak, çocuklar çiçek çiçek etrafını çeuirecek, ak sakalWar, masal anlatan ne­ neler oturacak. 21 O "gür çırak" yandıkça, sanki, bize bizim "eski hisletimizi" geri getirecek· tir : "Gaytar,a gür çıragım Köhne his/etimizi, Gaytar bize sen bizi. Başımızdan aşagı tökseler de anımaz Temizlemez su bizi 19 D.Y. s.155 20 "...Bununla birlikte, özünU lnlı/ır edip, �na benzemok birçok halklann tarihinde olmuı. bu beJA onlara çok pahalıyo mal olmuştur. Bu belaya dillen hıılklann d� ogullan, bllyUk dahllert meheng söz uslalan dalmıı bu· na karşı çıkmıt. maymunçulugo, tııkltl çllıge mulııırlbe ilan etmııler. � ogullardıın biri de Mll'U! CelU idi"

21 N.H. s.81 176

D.G. !.

s.33-34


lşıgınla vu bizi Her yerde izle bizi Arıt, temizle bizi Yan yaddaşı oyandır Bizi öz rengimize, huyumuza boyandır Gelecekle keçmişin arasında sen bag ol Gece gündüz ovag ol! Her yerden bu günümüze gonag getir, amandır, Ulu keçmlşimizi. Çıragım. ruhumuzun ilkine gaytar bizi. "22 insanın kökü, onun geçmişidir. Kökü üstünde büyilyen23 milletimizin cevherini. mayası­ nı oluşhıran NlzAmi, FuzUli gibi sanatçıları, 24 "müdrik ak saçlı kahramanları" da vardır. Fa­ kat insan geçmişin gölgesinde agzını havaya açıp da yatmamalıdır_ 25 Gözler daima ileriye bakmalıdır. Çünkü :

Göz gabaga bahmasa Dala ga/ar ayag/ar. Arhada galan/arı Zaman özü ayog/ar. 26 Gözler gelecege bakarken, yeni nesiller. bir yandan "Gedim ulu babamız" geçmişte ne­ ler yapmış, hataları yanlış adırnları27neJer, bakıp ders almalıdır. Bu millet. "tarihin amansız geçitlerinde nasıl büyük bir anane yaratmış ögrenmelidir. 28 ôgrenirse. "bey. han babalar­ dan" niçin ''böyle kullar"; "Kartal babalardan" "serçe ogulları" nasıl türedi anlar. 29

Ders ııarmı tarihin dersinden artıg? Bizi tapdadılar. . . yene cücerdik. Eger özümüze inanmasavdıg Uçurum derelerden nece keçerdik? 22 N.H. .s.82·83 23 "Kökllm llsldc bllmi$em

24

25

26 27

28

29

Şöhretim var Sanım var Menim geJecekle de Öz ehdl·peymarum ıı.ıar." M.$. s.87 "Niz.aınlnln. Fuzulinin Hikmetinden lbreı oldıg. Bu hlkmeldcn sedageıden Bu geyreıden sehaveıden Maya ıuıdu çOVhıı!rimlı Gı!Jlnlere çehlz wrnk boı cövhcri boı ruhu btz! P.D. s.78 B.B.G. s.23 a.e.s.25 P.D. s.38-39 S.E. 2.C. s.57 N.H. s. 16

1 77


lııamdır yaşadaıı bizi, ey üstad, O bizi yaşatdı biz de arzunu inam ölmeylbse gurtarmır heyaı, Heyalııı sonudur inamın sorııı30 Bir mlllell lıenllglnden ayımıak için ona alt degerlerln ve tarih hafızasının yok

edlhnesl

gerekir. Azerbaycanda da bu metot uygulanmış; "Kur'an, din" unutturulmuş, onlann yadhı· rrn içinde erimesine çaba harcanırnşlır. Onun için Bahtiyar Vahabzade der ki:

Tarllıdlr her daşrn , gayanırı yaşı, Tarihle bag/ıdır lnsaıı yıırdııno Yolı ise bir lıo/gın tarih yaddaşı Veten de guruco lorpagdır ona'(!( Milleti yaşatan milli hisler, ortak arzulardır. 32 Bu milli ruh ile yetişen milletin fertleri, ana· !arının "dogma kelimelerle" lopr�ın azametini" taşıyan "şiirin ninnl"lerinln taşıdıgı havadan, o sözlerdeki aşktan büyük tesirler almışlardır. 33 insanda bulunması gereken milli şuunı Bahtiyar Vahabzade bir şiirinde "meslel(, amili ,

akide" kavramlarıyla açıklar: Meslek ııorsa · o, gorhmazdır. güdrellldlr, cür'ellldlr. Meslek yohsa · o, gorhagdır. o, ya/tagdır! Varlıgını bir "Sag ol"a salacagdır. Meslek uarsa·zehmetlnden lezzet alır Fed6k6rdır, işgüzardır! Meslek yohsa öz içinden, peşeslnden O, bezardır! Meslek varsa · Sevgisi de be/il onun nlfretl de Meslek yohsa · Belli deyll, hlsletl del . . "Her mllletln kendine mahsus mlllr pslkolojlsl" oldugu gibi kendine has "ahl�k norm"larr da vardır.35 Ecdattan geçen kanımızda, genimizde, cevlıerlmlzde uyuyan yüze çıkmasına fır­ sat gözleyen manevi kUlçelerimlzln" bir çogundan haberimiz de yoktur. Fakat insanların için· de "milli haysiyet'', "manevi güç" bazı zamanlarda küllenmiş, hatta unutulmuş glbi gözükse :ıo P.D. s.96 31 Ü.H.G. sA7 32 A.G. '- 123 33 M.Ş. s.259 35 1-fer halgın özüne mehsus mllU pslhologlyını var. GörUnUıiln QlH11ilNI hele kökUndon nynlmoynn hır nzcrbtıycı1n· lı nUc� gollı1n. Homı yıgı�b ıeleulzordo ecnebi, yohud rus fllmlnu bohır: lul ki� ile godın ynlngdo cıclenlr. Uu il<'" zlyye11 0\4Mllımnın yanında seyreden

ala indi bnŞ1nD ne kül löksün? ÔVlndLonmn UzUne neıco bahsın? Elecede öv­

lııdlor oıolonnın yıınındo hecAleı ıert tökmelldlr.

Bu hnl hemin ilim! çeken holg llçlln belkede gebııl edile blkır. Ammn bizim llçlln övlodlonn lşUrokl ile hemin 111· IJııhmag gcl>aheıden de o yDllll gobnhel ohl�ıdıgdır. Eynl el�og nonnosını boııın hnlglnro eynl derecede lelblg oımek olmnz.. ." Ş.G.G.Y. s . 2� 1

mc

178


de36 milli varlıga dogrudan teclıvUz anlarında hemen liste çıkar. 3·

Biz Nasıl Mllletlz?

Milletin, mllletllglnln onun "llylıkatinde, aşkında gayretinde, şerefinde, adında ve a2aılı gında " yaşadıgını 37 söyleyen Bahtiyar Vahııbzade diger milletlerin arasında kendi

varlıgıııın

de blllnmeslnl, kabul edilmesini ister. "Adalet hakikat. sadakat" ister: "himmet ve gayreı" is·

vardır.:!" çekeıı Bahtiyar Vahabzl'ıde "Halk yanmazsa dönüp mlllet olamaz"�O fikrindedir. Nasıl "güneş alış·

t er.38 Milletin büyügU küçügü yoktur: küçUklllk varsa insanların tek telı şahıslarında

Halkın gücünün büyüklügünden söz açıp bu gücün nelere kadir olacagıııa dikkat

mezsa gün dogmaz" işte öyle. "Bir halkın saglıgı, gelecegi de" onun için "alışıp yanan'for.ı baglıdır. Bu alışıp yananlar içinde o millellıı şairlerinin de� ı önemli bir yer tutııguııu söyle· mek gerektir. Bir millet köksUz, vatansız olamaz. "millet Öl yurdunda mllleltlr anr.ak.

yurdunun dışııırl<1

ise zillet çeker"

Erlder gerlbi gurbet gar kimi Ondan ne cıd galar, ne nişan, ne iz. Torpagdan ayrılan a!Jaçlar kimi Millet de guruyar köksüz uetensı�Z

a) Azerbaycan Türkleri : Bahtiyar Vahabzlıde, halkının "çok zengin medeni irse malik oldugunu "herkesin bildigı ne fakat bu hakikatin geregince degerlendlrllmedigine inanır'13

Halgımın tarihi tarlhden gedlm, Men de bir mllletem, bir ha/gam dedim. Esrin deryasında Qzmek istedim, Hara el atdımsa su dayaz oldu. "M 36 1988. llln lcvral·mnr1 hndlsclertnc geder hNgıınızm mchv edıldıytnl u.nn t'l<llylmiı ımlll lwyslyvc"llınd.m w lHm.ı garşı ıugyı.na gele bilecek e'llmz ve Usyan sesJOOen hebellmlz Y4ıılımı? Vdllnh. blllruı o hndi!.elen.• ged�r çolıl.1 11 ele btllrdl ki. blzlm 1111111 hoy!.lyalımız sıhrdndır. Anuna gn.�ınıızdıı açıln.ıı meydnn ve vtılılın vcılşdlrd�yt nw·g.ım hi zım yoton lıevslyyalımıo bir yumrugln oyatdı. Çolılım bun.n 1cccct:ıblcoı:lt Dognoomı ck."1}1111 kı. mcu lrnl!ıııı 111Cıı.· vl gl)Cllnc, hele mchv olmamı� mml hcystynlırnı lmnılŞt.' lllı."\llnll!Sdlll. NnB OllUn bu derecede oldU!)UflU lıUınhdinı Ş.G.G Y. s.2� 1 37 A.0.F. s. 14 9 38 L Z . s.145-146 39 S.E.2.C. s.49-50 '10 '"EJ bir olsıı zerbl keren sındımr El gllcllmkı .ı do<ll. sel glldl vıır. Heş ncfortn yanmn{lındnn ne çıtım, Holg Y<lflllll"4 l dönUb ınllloı olonunoı." Ü.H.G. s.92 �1 "Gıınoı olıınuıso glln do(lnw yegln liegtgeı görilnmezl Haglgol budur! !lir holgın snglıgı-şolrlerlnln Alıııb yondıgı odo bon:ludur. "

ô.S.

s.

39

42 N.H. s.8�

43 D.G.t. s.304 44 N.H. s.28

179


Bahtiyar Vahab�de öz kökü üstünde büytiytip boy veren, inkişaf eden, özünü derkeden. özü ile �ünmeyi beceren, bunun yanında bütün insanlara, başka halklara hürmet eden, on­ ların medeniyetine de deger veren45 Azerbaycan Türkleri "kalbi yumuşak", "vatanperver", "insanperver bir millettir.46 Eski adetler ve an'aneler esasında yetişen bu millet, komşusu ol­

dugu diger halkları da ruhundaki "beynelmilel" hissinden dolayı sever, 47 "Milli egoizm"den uzak bulunan Azerbaycan Türkleri, gerçekte "yahşi cihet olan "beyrıelmUelcilik hissi'nin had­ dinden fazla olmasının zararlarını görmüştilr inancındadır. 48 Azerbaycan Türklerinde " .. -. milli gurur hissinden çok beynelmilel his hakim olmuştur. Halkımızın tabiatındaki beynelmilelcilik hissini hem yazılı edebiyatımızda. hem de folkloru­ muzda görürüz. Nizamiden tutun bugüne kadarki edebiyatımızda daima başka halkların ogul ve kızlan da büyük muhabbetle terennüm olunmuştur. Bir atalar sözünü hatırlatmak isterim: Komşum iki inekli olsun, ben bir inekli! Bu halkın tabiatındaki büytiklügün, alicenaplıgın ve hayırhahhgın ifadesidir. Bizim halkın ruhunda hiçbir zaman milli egoizm' olmamıştır."49 Kimsenin topragında gözü olmadıgı" gibi hiç kimsenin tavuguna da ömrünce "kişi" de­ meyen Azerbaycan Türkü topraQından en ufak bir parçayı da kimseye bagışlamak taraltarı degildir:SO

Ömründe gonşusunun damına daş atmayan, Kimsenin bostanına elini uzatmayan, Gerezinln, kininin dalınca sürünmeyen, Dünen uerdiyi sözden bu gün geri dönmeyen Heç uahı döyüb döşüne "menem-menem"·demeyen Heç kesin bed gününü, şerini istemeyen Menim ali milletim, haglıyken birden·bire, Layıg miydi ey allah, bu gesde, bu tehgire? Hansı günahımızın euezlydl bu tehgir? Hagsız oldu günahsız, haglı oldu mügessir ı51 Derin bilgili, yüksek şuurlu medeniyete sahip oldugu52 halde kendini başkalarından yük· sek görüp kibre kapılmamış "ben ben" dememiş, verdigi sözden dönmemiş, kimsenin malı45 S.B. s. 304 46 Biz gelbı yınışag mUleük_ Biz veıenperver mille llk, biz lnsonpe,,,.r mUletlk_ Golin lnsanperverllytmlzl sahlayag, hu· manlımlm1zi goruyag. TemkJnll olag. klçlk bir sehve bele yol wrmeyek. Amma mUbarlzcmlzi davam etdlrek! De· diklerimlz yerine yetmelldlr. Halgıma indi birce şey su ve hovo kimi zenıridl" Birlik!" $.G.G.Y. s. 16 1 47 S.B. s.302·303 48 "Bizim holgon nıhundo heç """"" milli egoizm olmamııdır. Bunun <Lo netlceslnde bize penoh getlren billlhı mll­ Jeılere aynı gözle bahm1119. Bu elbelle. � cehetdir. Lakin bu yallı< ceheı be'zl hallarda Ozllmtlze gorşı çevrilmiş netlcede öz mlllr wrlı�onıı­ zı. tarihimizi ve d�ma dUimlzl unutmuıug. Biz unutmuşug ki. beynelmllelçWk heç zaman özOnO i�nn hesabına olmamalıdır. Oı miUetinin menafey;ni 1.1:a ıurmag nemine başga halglaınn varlıg.ru ve heystyyetlnı lapda.lamllg ne geder gorhulı.dursıı . heddinden ortıg beynemlUelcl gör1lnmek hotlrine öz holgının lıırih boyu lonnol8$dırdı91, go · ruyub sahladıgı menel/f keyflyye�ere göz yummag, arlı• çevirmek de bir o geder ıehllkelkllr. Biz bu heglgele hem beynelmllelctllk. hem de vetenperwrllk kimi aU hislerin terbiye olunmosonm elifbası kimi bohmo�yıg." $.G.G-Y.s.145 49 $.G.GYs. 145 50 M.Ş. s.88-89 51 O_G.J. s.1 99 52 a.e.s. 199

180


na el uzatmamıştır. 53 Milletine, vatanına sonsuz bir sevgi ve sadakat ile baglı olan Bahtiyar VahabzAde onu "Öz Tannsı gibi" daima yüre9inde taşır; onu düşllnllr, ona layık olmak için yazar, yazar . . . Gllcll· nü , saadetini hep onlardan alır. Alır ama dayaruna, tahammlll gllcü" bakımından ona pek benzemez. 54

Men azerl og/uyam Mln ildir öz adımın Keşlyinde durmuşam. Silahım olmayanda Nlfretiml barlltek Gelbime doldurmuşam. Hüner göstermeyince Adsız yaşamışam men. Dedem Gorgud ad verdi Mene öz hünerimden Yoluna nur çlleyen Go/uma güvvet veren Eşgim. üstadım oldu; Adım dogdu hünerden Hünerim adım o/du 55

°uşan insanlann başlarına getirilen oyunlar"S6 Vahabzade­

"Milli agn-acdar" türk dilini kon

yi çok rahatsız eder. "Vatanın. milletin, milli varlıgın, şerel, namus ve gayretlerinin tehlike· de olması konulannı kendine dert edinen şair, "hakikatin ayaklar altına ahnabilecegini lakat ezilemeyeceginl, halklann birleşen likir ve niyetlerinin susturulabilecegini ama yok edileme· yece9ini 57 söyler. Çünkü" . . . bu halkı kırmak olur. ezmek olur ama mahvetmek. yok etmek olmaz. 58 Her zaman için "öz ben"in agası"59 olmak arzusu, onda "dogma topragından bir karış" dahi başkalanna vermemek laka! başkalannın bahçesinden de bir gül dahi dermemek"60 . fikrini yerleştirmiştir. Hatta daha ileri giderek "kendini bir inekli. komşusunu ise iki inekli

53

gör·

"Uım iller blz:tm mclbuatınuı, rndlo ve teteviziyamı.z bu barede söhbet açmngı lazım bihnemış, blzı an.ınuz ıebı· etle mtlboıW!ye çagınn� ve nellcede biz lnsanlıgımıza gafll durmoga mecbur edUmlşlk. 8tJ gün ıees.sııne demeli· yem ki, başgasının DQn·acısını hissetmek. kömeksize el uzatmak, yardım göstennek ktml lnsanl hislere bigane ol muş. dede-babamıııdan mir.ıs golon şelger duygUS\Jllu korşoltmışıg.. (Neıicede) he.U. öz haggmı ön plana çek­ miş, cemiyyet ve lnsanlıg garşısı.ndakl borclDlu ımufmll$ "menemllk ve hudblnllk. lnsarun esas keyfi',ıeti.ne ç-�I·

mlşllr."

s. 15 M.Ş. s.88

Ş.G.G.Y s. 138-139

54 A.0.F.

55 56

57 58 59

60

" ... bu ıehlııke global lıaralııer taşıyor. Son vahdor. Türk diW lıolglann boşına geUrilen oyunlar öıda bd\.ie lesııdulı deyi!. Mesele bizim dllşilndOyOmDzden daha derlnd�. Eger biz bu ıehtllkenl anlamıısı.ıg omm derin kölderiru oraş· dınp ıopmosag. ona 9M1' eks lı!dblrler gönneııtb. sade 10\lhtOk ve siyasi korlug gösler.;ek, gelecek "' ıarih ga..,­ sında uıanmah olocagız." $.G.G.Y. s.1 61 S.E. 2.C s. 34 $.G.G.Y. s.225 a.e. s.55 N.H. s.44

181


me "ist�ine çevrilmiştir. 61 Azerbaycan topragından boy atrru.ş ; eski bir tarihi olan bu millet, bu oguz nesli düşmana baş egmez62 "ateş gibi sıcak kanlı"'; hayat kadar eski", toprak kadar şanlı", "sel gibi delikan­ lı"dır. 63 Kalbi öyle temizdir ki göz göre göre "düşmanı blle dost sanmış", "kuyuya düşenin elinden tutmuş, kendine tuzak kuranın yapbklannı unutmuş; "hile, garaz kin" bilmez bir mil­ lettir. 64 Türk kızlan ise "liyakatli", "vefa timsali", "sadakat remzi" olmuştur her zaman. Asrın getirdikleri, onun asli özelliklerini, necabetini degiştirememiştir. Çünkü onun damarlarında nenesi Nigar'ın, Hecer'in, Leyli'nin "goçaklıgı" sadakati, muhabbeti çaglamaktadır: Senin leyagetin lal etmiş bizi, Zaman aşagıdır deyanetlnden Ey uefa timsali. sedaget remzi, Senin bu gesdine ne ad uerim men?

Sesin erimedi esrin sesinde, Necabet. kökünde hemlşe uarsan! Türk gızı heyanet zemanesinde Bu eşgi, uefanı sen bacararsan Bele yaşamışdır dünen ue bu gün Bizim geçmişimiz oguzlar, hunlar Erin namusunu gorumag üçün Keçer balasından Bur/o hatunlar Bele ömür sürmüş" Diger milletler halklar arasında Türkler "namus"uyla namuslu evlatlarıyla tanınır, bili6 1 Ş.G.G.Y. s.140 62 "Azerbaycan torpagındo boy otmı�g biz, Tnrlh.lerln o tayından gelir esıllıTUz. Bir düşmene boş eymedl oguz neslimiz &bafonn garu ahır damanmızdan. Azerbaycan esgeriyik. bu ada gurban! Bu ada gurban. hey! Bu ada gurban! Azerbaycan esgcriyik. bu ada gurban!" U.H.G. s.37 63 "Men ozeri ogluyam Odu al.lah 5ıanmı.şam. Anam lorpag Alam od Men oddan yaranmışam Od kimi lsllganlı S.lıek dellganuyom Hcyat geder gedimem Torpag geder şıınlıy.om Od klml yondıranam. Su kimi söndiirenem Meni yanchrSnlar da, Suda bo�r.;alar da YeM menem men meneml .. M.S. s.87 64 N.H. s.206

182


nir. 66 Tarihte geçenlere bakılırsa, Türkler "mertlik pazannda birer sarraf'tır. Kendisine hak·

sızlık eden "düşmanına bile mert"tir. 67 Vahabzade. "Biz Haggın Ogluyuz" şiirinde de milli hasletlerimizi bir haykınş halinde şöyle ifade eder :

Algış ueten yolunda uuran güçlü gol/ara, A /gış bu yurd üçün döyüşen merd ogul/ara Düşmen de yalmanar. güçe teslim olar yegin. Millet bir olsa bayragı altında geyretin. Biz haggın ogluyug, gücümüz hagdadır bizim Yollar ezablı olsa da fitretdedir dözüm. Vurdug sitemli illeri merd/ikde biz başa Meslek yaşa, iman yaşa, millet yaşa yaşa /68 Bahtiyar Vahabzade'nin millet anlayışı. sadece bugün yaşayan milletin fertleriyle sınırlan· dır�mamıştır. O. bugün yaşayanlarla. dün yaşamışlan ve yann yaşayacak nesilleri bir ve bü· tün olarak düşünür.69 Ve bir millet için "sefalet, açlık, felaket" bir "zillet" degildir ama millet "kul olsa, ayaklara çul olsa, fikirce yoksul olsa" o. millet degildir. 70 Kendi milletinin ruhuna bigane olsa; o. halkının diline, tarihine, medeniyetine sahip çıkamıyorsa7 t millet olamaz Onun içindir ki önce öz özümüzü iyi tanıyabilmeliyiz:

Bu gün yüz beş ölke tanımış bizi Yenice yaranmış döv/etimizi. Artıg yer üzünde.öz yerimiz uar. Garşıda ışıglı günlerimiz uar. Gardaş, seuincine şerikem senin, 66 A.D.F. s.1 5 67 'Tarihe baş wrag ... bu •9 bu gara Merdllk bazannda men ki serra(am

68 69

70 71

Haggını gösterlb çoh hagsLZlarn Ancag dllşmenine merd olmuş babıım Merdlik şeref oldu lorlhlmlze. Çolı baha oturdu, bu ancag bl11! Gelir hallrene sefoviler1 Bes niye o zaman başda tac oldug? Trıcı duygulara Sı.\tandan beri Agıtlı bir ba� biz möhloc oldug. S.E. 2.C. s. 7 1 V.s. 1 4 1 "Çilnkl. halg yalnız bu gün �y.ınlıudan ibaret deyi! . Holg donen �ışlaruı bugün yaşoyanlann "" yaşayocak neslllerln lamlıgı ve vehdetidlr. Biz bu torpag llslünde dünen yaşamı�nnn ve SiJ.bah yaşayac...ıg neve ve netıcelen· mızın nıhunu bugün llz ganımızda ya�ıng. Bele olmoso. yeni nesiiter arasında bag. gınlsa dUnenki kök bizden adlayıb sabaha işlemez. Vay o adarnm halınıı kJ. ulu ccdadtan ntlras ;ıldtgı emanere. g.ına \•e o gandaki ruha he· yaneı ede. onu öztlnden sonrokl nesle ötüre bilmeye!"" D.G.I. s.269-270 A.D.F. s. 149 �. . . w.zlfe baş.na çıhanklı. halgı ıapdadılar, yeni halgın Wlinl. tzırlhlnl. medeni�ıeUni.. Bir halgm elifbasa neçe dele deyişdirilenniş?Bir halgın tarihini. medenlyyeUnl deylşmek olar? G:ıh mldlyalı olurug. gııh lar.;ın törtökllnlüsü. Gelin bir delellk geHyyelle deyek Azerbaycan Türkleridir bu halg! ..

Ş.G.G. Y. s. t 60

183


Amma unutma ki, özge/erinin Bizi tanıması hele şeri devil. Tanımag, o geder şerafet deyi/. Seçek içimizde eyriden düzü. Görek tanıdıgmı öz-özümüzü? Evuelce özünü tanımayan kes, Özünü dünyaya tanıda bi/mez72 b- Azerbaycan Türklerinin ve Türkçe Konu,an Bütün Türklerin Kabahatleri ve Başlanna Gelenler : Bahtiyar Vahabzade kendi milletinin başına gelen halleri tahlil ederken, nerede hatalı ol· duklannı, niçin bu sonuçlara maruz kaldıklannı düşünür ve kendi kendilerini tenkit eder.

Yel·

miş yıldır yaşanan esaretin içinde insanlann uyuduklannı, güçlerinin farkına varmamalarını veya rahatlıklannın elden gideceı;ıini düşünerek olaylan işlerine geldigi gibi yorumlamalannı eleştirerek şöyle der :

Ag/ı olan ganarmı heç? Gananların hoşbahtlıgı de varmı heç? Yat, ev halgım, oyag/ıgın lezzetl ne, dadı denir? Yotmag senin heyrinedir Oyag olsan, derdin olar Sen yat, senin derdini de Döv/et çekib evezine. Bele böyük hoşbaht/ıgın Bu dünyada evezi ne? Oyag/ıgın dehşetini derk etmeyen Oyoglıglo öz·özünü incitmeyen, Oyag/ardan bir bu geder hezer etmez Şirin-şirin yuhu/arda güzer etmez. Şan· Yon deyir! Kelamlarım goy şahların lşretine, lezzetine dayag olsun. Dünya özü yuhusuymuş ol/ahların Beş insana ne düşüb ki, oyag olsun?73 Bu "uyku" öyle bir uyku ki, toplar atılsa da uyanılmaz, yattlır, Yatanlar ayılsa da asrın ge­ tirdigi sesler onlara "saz" gibi gelir. 74 Kara günler "ak söz"lerle perdelenir, içinde bulunulan 'bedbahtlık" anlaştlmaclıgı gibi "hoşbahtlı" olduklan zannedilir: "Alçaklıgı yükseklik" ; "salgın·

72

Ü.H.G. s.24

73 A.S.S. s.89-90

74 "Özgeler lop oldı men oyanmadım. Yatdım. i<e19em oldu o keçmlş adım Yatanlar ayıldı. esi ganmadım, Esrin haygınıs. mene saz oldu."

N,H.s.29

184


lıgı gayret" ; "ganmazlıgı ganmak" ; kollardaki zincirleri ziynet" ; "bedbahtlıgı saadet" ; "na·

danlıgı ferilset" sanatlar: 75

Gara günü ag söz ile perde/edik Zenn etmeyin Bedbehtliyl özümüze derd eledik. Biz hoşbehtik, behıeııerik" ·söz/erini Şuar kimi dilimizde uird eledik. Gırıb galın meşeleri Pambıg ekdik Gonınıızdan gü/ab çekdik Yüz hektann mehsülünü on hektara On neferin mehsülünü bir nefere yaza-yaza Hem insanı, hem torpagı Nece verdik biz güdaza Meydan ııerdik ag yalana. 76 Konlüçyüs'ün "H:!ıkimi deli bir rüzgara, halkıysa onun önünde esim esim esen: rüzgar ne yandan eserse otun o yana başını egecegi'' sözünden ilhamla yazdıgı şiirinde 77 ve "Şan-Jan Deyir ki" de Bahtiyar Vahabzade şunlan söyler: Bir ülkede devlet uyaruk, halk yatıyorsa o halkı zelzele bile uyandıramaz. 78 Uyuyan insan gerçekleri larkedemedigi gibi soyuldugunu. kul oldugunu, yagmalandıgını da anlayamaz. Bugünkü nesil ile dedelerini babalanru karşılaş· lıran Bahtiyar Vahabzade şunları der :

Babam su/ton idi, atam gu/ oldu. Atam yagmalandı, atam soyuldu. Men de soyu/aram, bir fergimiz var 75 76 77 'i8

N.H. s.21 a.e. s.10-11 A.S.S. s.87. 88, 89 "Bir Olkcde eger dölıtel oyagdır.;o, Mürgü döyUb holg hele de, Yatan holgı oyodamıız Zelzelede Holg oyogsa, d�eı yaur! Yatan döW!t ne dövlettlr? Holgı �rin ve'dJerle yabmıasan Memlekeıçlhı mııslbetllr. Ş.n.Jan deyirl Yat ey lıalgım.rohaı-rahat Göılerlnl yum, hele yal. Eger gözün açıg olsa, Sen görerscn Göre bilsen Gördüytlne tOpürersen Yat ey halgım. Heç bilme ki, nedir heyot Ne go.lerln gör.on senin Ne de könlün bulansın, yat! 0yag olsan aglayorsıın Öz halın<ı hönkllr·hOnktır Yat onunu yuhwıda gör.A.S.S. s.89 185


Atam derk edlrdl soyuldu!}umu Seadet bilirem men sa/eh bunu 79

Hayırları da şerleri de başkalarının elinde-olmuş; servetler! taşınmış, derileri soyulmuş ;80 muratları gözlerinde kalmış, gördüklerine d�il. kendilerine denilene inanmış, mahkum ol­ muş, hoşbaht olduguna inanmış; 81 gazaplı krallar, kanlı ordular başlarına kül savurmuş; baş­ ları vurulmuş ama onların gözleri gölgelenmiş, başları kel olmuş; 82 Stalirı döneminde (1937). milleti sevenler, düşünenler kasten "halk düşmanı" adlandınlmış, 83 binlerce yıllık Türk geç­ mişinden inlikam alınmış, tarihleri üzerinde "salako"84 oynanmış; 85 "Aga"ları Rusya onlara "dert sapından gömlek dokumuş" yine el-oba "bayguş sesine" uyumuştur. 86 "Başları önlerin­ de daima" oldugundan helal adlarını demeye korkmuşlar, korkudan öz babalarını inkar et­ mişler; "beyinler kütleşmiş, düşünceleri ellerinden alınmış" tarihleri degiştirllmiş; servetlerine başkaları sahiplenmiş bunlar da yeterli gelmemiş "cellad"a, bin yıllık alfabelerini de Ust üste birkaç kere degiştirerek benlikleri karartmış; dilin billur çeşmesini bulandırmışlar:

Apardı dalınca şüarlar bizi; Küt leşdi beynimiz. hissimiz tamam Aldı ellmizden düşüncemizi Zulmün. istibdadın maskası ehkam! Müstebid deylşdi tarihimizi Biz gah midiyalı, gah fılan oldug Silindi tarihden gerçeyin izi, Bilmedik biz, hansı atadan oldug Yadlar sahib çıhdı seruetimize Sahib çıhmadılar bize bes neden? Yetim eui oldu bu dünya bize, Ata ahtarırıg indi özgeden 87

Ecnebi, harabelerinden bile para kazanırken, onlara kendi servetleri düşman olmuş . 88 bir akrep gibi kendi zehirleriyle kendilerini zehirlemişlerdir. 89 Banu Çiçekler Gazan Han unutulmuş, damarlarından "Korkut kanı akan" bu ruhu asil, kanı asil millet Dede Korkut'a düşman kesilmiştir; Dogudan batıya at koşturan dedeler, Oguz Baba, Han Baba yeni aitap­ larda ona yabancı gösterilmiş, soy soya karıştınlmış, kök unutulmuştur. Yine de;

Elene bılmedlk, galdık elekde. Gör, nece kökünden /ahladı millet. Yapıh dahma/arda. kendde·kesekde Yene de milleti sah/adı millet.'90 79

N.H.

s. 17

80 a.e.s.185

81 a.e.s. 186 82 a.e.s.28 83 a.e.s.50

84 GUrcü oyun llavaSI. Çok hızlı tepinerek oynanır. Stıllln zulmüne l!S'Jlret ediliyor bu �de. 85 N.H. s.181

86 •.•. 5. 16 87 o.e.s. 180·181· 186 88 o.e.s.20

89 a.e.s.90 90 o.e.s.182-183 186


Büyük büyük konuşmuş, fakat küçük küçük parçalara bölünmüş, cismen göklere yüksel­ miş. kalben yaman talanmış9 1 ; Servetine, devletine bütün dünya göz diktigi için. 92 millete mensup olanların gayretsizliginden hüner damarının kesilmiş olmasından93 da istifade ile "Ayı" hükmetmeye başlamıştır .9<I Bizim ekdiklerimlzin. emek harcadıklarımızın meyvesini onlar yemiş onlar bezenmiş, giyinmiş biz ise çıplak kalmışız. "Hüner" bizim olmuş "para. he· diye "onların, "gız� bizim olmuş kemer onlann"95 Biz ise gördügümüz zulme, dogup yaşadı­ gımız zindandaki hapis hayatına bile şükretmişiz. 96 Bahtiyar Vahabzade, 1813'de imzalanan GWistan, Mukavelesi ile bölünen bir yarısı Rus­ ya'ya diger yarısı lran'a verilen Vatanın bu tarihi faciası için 1964'te yazdıgı " 1 50 yıl isimli şiirinde, haklannın 150 y� ayaklar altında çignendigini, vatanın soyuldugunu. bu da yetmez·

miş gibi bu mukavelenin imzalandıgı günün bir bayram olarak kuUandıgını anlatır.97 l 990'da kaleme aldıgı bir şiirinde de "gasbakiır namerd"in98 70 yıl onları nasıl geri bı­ raktıgını, aslanın kediyle oynaması misiıliyle99 anlatırken Vahabzade , bunda suçu biraz da

kendilerindeki "korkuyu" yenememelerine baglar :

Biz bir zencir düzeltmişik Holgoııari bu düyünden Gorhumuzdon ona be/f, buna beli, ilke beli, sona be/f Heye beli, yoho be/f Aza beli, çoho beli Deyedeye gütblerln orasında itmişik 9 1 a.e. s.89 92 S.E. 2.c_ s.72-73 93 N.H. s.20

9<I ·Ala ayı gcllb mehellemlze.

YamDn toy ll.dacag deye.sen bize. B6Urenı ay ogul. ac ayılardan Ne desen görmüşem. Gözlerem yene, Ancog bu geli;i ııozma heç wnon. Ayının gikOne. c�retlne Onun melıled<ıkl hökmOnden yegln Heter tolıunacag bir zaman bize Derci budur: Ayını geyreUmlzln Kcmliyt gcttrib mehelemlzc. Ü.H.G. s.56 95 S.E. 2.C. s.72·73 96 N.H. s. 21 97 Topdomog olamll hoggı bu geder? Yllz elli Udir ki, soyurlıır bizi Bu heç bize boyram eletdlrirler Tarihle en bllyllk focleml.zl Vetenl satmışıg Bunn yruınurnm Agır bir gedcrle llzbellz oldug Ona ya:nırıc.m ki. o g� . bu bednom Alverin deUnh özUmllz oldug. N.H s.50 98 o.e.s. 191 99 o.e.s.189

187


Belllerln girdabında Yetmiş ildir içimizde Bu gorhunun eleyir)de

özümüzü erllmlşlk. Gorhu vaıır kabus kimi elenmişlk biz toz kim/ 100

Onun içindir ki, Bahtiyar Vahabzade, 1 920'de kurulan Azerbaycan Cumhuriyetinin baş­ kanı Mehmet Emin ResulzAde'nin mezan karşısında, bu "ulu kabir" karşısında

"

şanlı

geçmi­

şini" hatırlar, "kundakta boılulan hürriyeti" "dllnenki kudreti, feraseti" düşünür. ıoı Bu milletin yetmiş bir yıl her ıztıraba nasd tahammW enıgıne, kendisini aldatanın boş va­ atlere nasıl inandıgınal 02 hayretler eden Bahtiyar Vahabzade, günahsız kurbanları, yetimle­ ri bol: serveti talan edilmiş; dogru sözü yalan olmuş; "Bagrına kocaman bir dag çekilmiş ko­ ca bir mllletln" 103 ne suçu vardı ki? diye sorar: 104

Hanı bizde kişilik, hanı bizde o vugar Bizim men/iyimizi gör nece tapdadılar. Tapdandı geyretimiz, Milli heysiyyetimiz. Ah bu boyda ıehglre indi nece dözek biz?l05 "CeUat" o hale getirmiş ki onları, "düşünceleri donmuş, demir perdeleri yaramamı.şlar".

"fikirsiz mukawaya", "celladın elinde alete dönmüşler. 106 "Müstebit kılıcı" kınına girmemiş onlar

da bahtlarına asilik yapmamış,

susmuşlar. Susun­

ca da olanlar. olmaya devam etmiş. 1 07 Neler olmuş: "Bu milletin sinesinde, -kendi kulu gibi

at koşturmuşlar: o milletin haklarını unulmuşlar, "aşlarına su katıp, gözyaşlarına kıymışlar"; 100 N.H. s.95 101 a.e.s.30-31 102 0.H.G.s.6 103 Bu el iadesine d&mek ç.eUn, çoh çelin Beli yaman bllkıJdU gocamaıı bir rnlllelln Aıretlnden, soyıından er dogulıuı bu hıılgı Torih boyu merd alon, mogrur olan bu halgı Nece ınhglr etdiler, gOr nece alçaltdılar. Menllyinl, ezmlnl bir sa!) ol"a saldılar.

104 a.e.s.202·203 IOS a.e.s.222 106 Horısr derdimizi dernlşlk ki. biz

N.H. 2 1 1

Üsıelik, azaddır-dedik dllirnlzl Gaklı kitoblardıı gerçey!n adı. N e özü göründü, ne a yag izi. Yolan daruırnagdan Qz gıwrnado. Algoşdon gızartdog ellerlmlD. BedbehllU. gölünde biz Qze•Qze, lnondıg behtewr oldugumuza O gan!llZ cellada bunlar gerel<di, Onun y�n Ahdı her yere Yalnız serhedJerl dey�. o çekdı Demlr perdeleri doıtıncelere

N.H. s. 1 78-179 107 Yene de mehkı.mlugu

Yegane bir yol kimi bu holga gl!sterdiler

188


"iftiraları yagmur gibi onlann başına yagdınnışlar"; "kabelerini uçunnuş; onları kara tiken gi­ bi kınnışlar, bir köle olarak gördlikleri bu insanların topragını, vatanını "dedelerinin malı gi­ bi satmışlar"dır. 108 Vahabzade. milletinin içinde bulundugu bu hali 1 968 yılında yazıp da yayınlayamadıgı. ancak, 1993 yılında basılan "Yeni Şiirler" kitabının "Sandıgtan Sesler" bölümüne koyarak okuyucularına ulaştırdıgı "Hörümcek Tor Bagladı" şürinde çok güzel tasvir eder:

Tarihimiz danıldı, Uydurma tarih ile kim/iyimiz anıldı Ôz kökünü bilmeyen gözü küllü bu mlllet Zamanın yollarında her addımda yanıldı. Uydurma tarih bizi anamızdan ayırıb Yad anadan alınmış belekde gundag/adı. Özülümüz /ahladı. Bu ha/gın tarihini düz bildiren düz yazan Tarih kitablarında hörümcek tor bagladı. Cesur keçmişimizden üzüldü ellerimiz Şeref bildik özgeye gu/ olmagı yohsa biz? Her cüre zülmü uddug Köle/iyi gazanıb kişi/iyi unutdug. Vicdan, düzlük. hegigeı sürgün oldu bu yerden Yaltaglıg ue heyanet silahını yag/adı. Cesaret gılıncının agzı düşdü keserden, Gebzesinde, gınında hörümcek tor bagladı. Dilimiz yasag oldu Ruhunuz gelbimizde ebedi dustag oldu. Ruhsuz yaşadıgca biz Vicdanımız, eşgimiz üzümüze ag oldu. Biz be/ece yaşadıg, yaşamadıg süründük, Emellmlzde deyi/, sözümüzde göründük. Ruhumuz gan agladı Mescld gapı/arında hörümcek tor bagladı."109 Bir soruş.on olmodı rıedlr senln bu dmnın? Belke çaıı�mır suyun, bclkc çalışmır haVDn? Yaşaso da bu mUlet lop dilenci kökllııde . Yoksul güuınınındıın danışmadı bu gün de. Dohmalorda yaşodı, Ozünll sındırmadı, Meydanoda "menzil" -deye bir dele gışgımwh_ O.ıra gızıl çıharldı yerin yeddi galından. Nedir bunun gl\ımeU sormadılar heç ondon Gızıhn ..ıııbını SÖZ Ue oldaıdılor. Bu mlUelln senıeU özüne dll$nıen oldu. Bccerdlgı pıımbıgı eynlne kefen oldu."

108 Ü.H.G. s. 112 109 o.e.s.48-49

N.H. s. 187

189


Milletlnln y!lregı Vahabz&de'nin y!lreginde atar. O, milletinin feryadını, naleslni mısrala­ rına. satırlanna taşırken, yine milleti adına, milletlnin bir otokrltlglnl yapar. Bu kritik ile mll­ lelinin düşlilgü hallerln analizini yapar, maruz kaldıkları sonuçların sebeplerini arar :

ı. "Bizim

en büyük diişmanımız atalettlr" l 1 0

Bizi bugünlere salan "cehaletlir."

'Top lllfek asrında biz közden ateş aldık. bizim silahımız yine taş oldu. Çünkü biz yerimizde

saydık.

asrın havasını ne duyduk ne de ona uyduk! Kendi öz sesimiz olmadı, başka yabancı

seslerden ses aldık. MUmıkten uzak kaldıgımız gibi ı1ıertlik sembolü 'Çamlıbeli', cehalele "Da­ nabaş'a çevlrdik. 1 1 1 "Ruhani duygudan "uzaklaştık. Dognılugun terazisi eglldlglnden agırla hafifi de karıştırmaya başlamışız. iman, gönWden uzaklaşmış, dikenle gWU, arzuyla imkanı;

garezle vicdanı birbirine karıştınnışız. 1 1 2

Bir zamanlar "eroglu er" olan bu millet, "gözleri kör", "dilleri l&I", "kulagı sagır;" öz geç· mişini hiç anlamaz olmuştur. Beş adım ilerisini bilmez hale gelmişiz. Derdinin şiddetinden

oyum oyum oyulan bu millet 1 1 3 hayırda arkada, zararda önde olmuş fakal, artık şartlar de9işmeye başlamıştır:

Heyire daldayıg. ıerere önde. Bizi koı· cehalet bu güne saldı. 1 10 "Sımdikl hi\ldlı btllm en büyOk dtiş.menlmiz be'ıt hnllllırda öıOnü göslcrcn CIAlelllr. Çırpınhnın olmaıllilSI eJıne ıeş· n<"sb:liginl. öyrenrook eşglnln zı?l(llytdlr_ telebeye yanız de1'51M bele çelin ohucL.ı blllrik." D.G.I. s.102 1 1 l Top·lüleng csrindc. gO\tlAn od aldıg. Bizim sl.l.lhımız y.:ıw daş oldu. Yerimizde soyıb dıı.ıende galdıg, Çonllbcl çevrillb Dona� oklu. Esrin havını du!Jclugmu? ÇaUn! BenUnde ahlrmhg onun dlln1 Yarada IHlmcdlk her gerinenln Ôıllne mlbıoslb Çenllbellnl Ses.imiz oınlıldı, sesden ses ııldıg. Do.nenkl tmvavlo blz nelM aldıg_" S.E. 2.C s.45 1 12 �Haggın tere:zlsl eyilml� yaman, Agırlo yünglllll gonı<fınnı119. Dc?rbeder s.nlındı könülden iman. Kendaloşlo glllll ganı<fınnı�g. /\rzuylo imkanı gorı';dınm�g. Gc�zle vicdanı g5n$dınnışıg, Me:um lls!Ondc rchmln, vkdrınm S.roy yolı. glble�z dohmıı gımnUŞug Onundiı içinde ler.i olunnuşug ... Ü.H.G. s.3"1 1 13 Abnnnzı goruyub biz gü:ncı.hkzır olmuşug, Göılcrl kor. dUI lal. gı»ogı kor olmoşug Bir uırramlar ahı bl.ı, eroglu er olmU$Ug Yadda$ öz dtincnlnl niye anmog ısıemez? Derdinin ılddetınden oyum-oyum oyulıın. Her lıde hagh iken, her I� hag�z olon. Vurdundrın. yuva!Mndan Ulm IUm g�nın Gnrdn,.nın derd.Jne gilrdll.' yanmog lslemez. Boı oddım lrellnl gOnnllrük. dumıındoyıg Denlzdeylk, bUmlrlk, hora gedlr bu goyıg. l doyıg Hemııc gllrrw>dayıg, ele bir 1.llmln Gnnnn gönnek lslemez. gören ganmog Lstemez N.H. •. 61

190


Erlylr aslaca eıalel buzu, Mllleıler haggını derk edir artıg. Açı/ıb gapının otuz dogguzu Gırhıncı gapının kandarındayıg. 1 1 4

2- "Halk sözü-hak sözü;" I 1 5 bu mtlletin rehberleri milletin isteklerini dile getirmek bir yana milli duygudan da uzaktırlar. l 1 6 Milletin namusu, şerefi ayaklar allına alınmıştır. 1 ı ·ı Halkın oyunu alarak yüksek kürsülere gelenler, halkın sesine kulaklarını ırkamış; dilini bag­ lamış lopragına göz dikenlere, bu ıopragın "Ezeli sahibi benim" diyememiş. onların dersim

verememiştir. Vahabzade "halkın vekiliyken halka yad olan" I I R millelvekillerine şöyle ser?.<'· nişle bulunur:

Sene şeklenmlşdl gulaglarınız Agzıııa su alıb susdun . . . bes sene Mil/etin veklll nece deyek biz? Halgını söydiiler. üzüne genşer. Ses susdun . . . Vezlfen susmagmış meger? Ha/gın şerefini gorumayan kes, Milletln vekili nece oldu bes? Susmaga gönderdim meger men seni? Ora gelmemlşdln sen esnemeye. Sen ora getmemlşdln halgın derdini Halgın dlll ile açıp demeye l 19 Millet. artık, yetmiş yıldır çekdiklerlnin, 20 Ocak 1990 katliamının, kaybettiklerinin

de

hesabını istemektedir. "Halkın öz talebine ise bigane kalmak olmaz ." 120 "Gayret daman kesilen". "bu hasla milletin ateşini ölçmeyi beceren tennomeıre"; "lnS<ı· nın kiş�iglni ezen korku'yu öldürecek 121 halkını vazileye satmayacak, onun yolunda canın· dan geçecek 122 başkalannın önünde egllmeyecek "büyükler" gereklidir : i M Ü.H.G. s.6-7 1 15 Ş.G.G.Y. s.159 1 1 6 "Alos11111 . söyen. yııdo boş eyen Rehberler görml)şem geddnr amonSll Tlkııno gııl deycn. gıılc kol ttey,,n Gnnllıır gömıUşem dinslı, lmıınsız.? N.H. s. 1 1 5

1 1 7 o,c. s.20 1 18 Lol gedJı>. lal geldin ...

sen kimsen bu gün? Hıılgın vekiliyken . hıılgo yad oldun Yoksn dlnmemeyl hlw::n.rdıgınçlln Bu hAlgın odındım depütol oldun? Biz öı hoggımır:ı bUmedlk yene Heç deme mUlcHn wkUllylne Aşluırlıg dllllrtlnde loJ.luır gerekmlt Blrıe 11$kıırlıgı inkar gerekmlt.

1 19 •.•. 5. 59-60 120 Ş.G.G.Y. s. 159 121 N.H. s.20-21 122 A.D.F. s.19

N.H. s.59-60

191


"Dünen deyi/, ortıg bu gün Arhosındo millet duran bir böyüyün Volloh. özü böyük olur. Özgesinln gobo!}ındo ne eyilir, ne bükülür Budur sizin hogg yolunuz, budur bu gün Siz ucolın. böyüyün ki holg do slzle bir böyüsün. 123 3-

Milli gurur, milli duygu ve gayretten uzak olmuşuz :

Dogup yaşadı9ımız yerlerin tarihine karşı kayıtsız kaldı91mız 1 24 yebniyormuş gibi dünya çalkalanır, zaman de9işirken "biz kapının arkasında" kalmışızl 25 "Miskin" halimizden utan­ mamış kızarmamış. kimseden de hakkımızı istememiş, uyanmamış, her

şeye susmuşuz.1 26

Başkasından korktu9umuz yetmez gibi "ÖZ özümilzden korkmuşuz." korku irademizi kişili9i­ mizi almışl 27 likre akla öyle kilitler wrulmuş ki "özUmilze özümilzü unutturmuşlar . 1 28 Artık "diz üstü" durmaktan vazgeçmeli eski "bUyük" halimize kavuşmalıyız :

-Biz bayatını uolloh çoh öldük. Alıb çiynimize onu böyütdük Onun gudreti de bellidir bize Biz senin fikrince ye'ni heç neyik O böyük görünür gözlerinize, Çünkü biz helelik diz üstündeyik Kiçildik, biz ona "böyük" dedikçe Yeter bu secdeler, bu diz çökmeler, Biz onun önünde imekledikçe, 1 23 N.H.s.96 124 -Do!ıulub y;ışodı(!>m royonwı lıırihlne, bobalıınnın yııraıtıgı senet incilerine bu blganeliyi ne Ue lzbh etmek olar? Bu ne domekUr' Meger Sabir zemaneslnde yoşayıng kJ "Bizde bu SO\Al9 ganlan neylerdln. ilahi" -deyek7 "Bes ha­ nı blzjm velend.\$1ıg h1s.sJmlz, hanı blzim geyretimiz?"

125 Dünyıı .,,lhalıd ın ı.

1.ilman deyl$<1;, Yene köhne debde. köhne dondayıg GeclkUk ... Arzunun megıımı keçdl. Biz hele gapuun arlıasındayık. Bes hoçon ilÇliM kor dllşen dllyOn? Dedik. . . Açılmııdı boglı yapılar Bir zaman ıt.dlm kl,

Vunıb leplytne açan tapılar. Biz aça bUmedlk.

sızı do blrgUn

bitim llr;tln do

Oıuz doggllZW'lu nçan tapddı.

Heyire daldııy.g zerere önde, Bizi kor C<?halel bu gOne saldı.

126 N.H. s.26 127 a.e.s. 12 128 a.c.s. 17

192

Ü.H. G. s.6

D.G.1. s. 1 42


Ezdi başımızı nallı çekmeler. Durak ayak üste Ahı erik biz, Galhsag, o klçiler, böyüyerlk biz 129 Liyakati ayak altında kalan, cefalara dayana dayana alçalan, sabredenl30 her "kolu güç· lü"ye egilerek, "kendi yurdunda kul olan, ganetıeki insanlarına seslenir Bahtiyar Vahabzade ve onlan "kendilerine güvene" <;agınr. 1 3 1 Milleti sıkan mahbesin parçalanmasını, vatanında güzel çaglann başlamasını: Azeroglu'nun, öz yurdunda kullugun bi tmesini, anaların artık ag­ lamamasını , gamın kederin Wkesinden sürgün olmasın ı; halkının feryadının göklere yüksel· memesini ister. 132

'Tezeden Yaratsın Yaradan Bizi" şiirinde, Vahabzade. nereden nereye. ne hallere gel­ diklerinin degerlendlnnesini yapar; açık yüreklilikle ve "bi r kanş ömrü'" tersine yaşadıklannı. ruhlanndaki "kölelik mühründen" temizlenmeleri gerektigini söyler : Tamam unudulub ecdaddan gelen Göze/ his/etimiz, tebiellmiz Bugün özümüze yad olmuşug biz Kiminse derdine alışıb yanmag Kimese el tutmag ar gelir bize Kimiyse aldatmag, neyise danmag Ele bil çeurilib his/etimize Gözümüz önünde hagg ölen zanan Feryad gopardıgmı? Yoh susan oldug! Bir ömür gazanrb susmagımızdan Amma insan/ıgı uduzan o/dug 1 33

4-Vatan için Vunışmamak ve Kendimize Düşmanlık, Unutkanlık : "Başı belalı Azerbaycan" şeref mücadelesini verirken "bereket tohumu gibi" şehitleri top129 A.D.F.s.153 1 30 N.H. s.10 131 ""Susmag yaraşarmı bugün de yene? Her golu güçlüye, her yol Ölene lytlmek gelmJnnl senin anna? Gonahsıı tökWen göı yaılonnn Acırrunnı gelbln, dolmunnu gözün? Sen neserı yurdundo bir gulson bo.ı gUnl Dtlzdllr AnlamDQ!ıı, susursnn yene. Bir boh. gelll dostı.n, Öl keçmlşlne. Gör neler etmlşdlr bizim bobolar. Biz de deylnk ki. hllnenmlz wr? Bizimki deyUdlr ananuz velen: Seıtıırhan golha= bo.ıglln geblrden Le'net yagdJrmazmı mln kere blııe? Neçln gllvenmeyek erlerlmlm ." A.G. s.122·123 132 A.G. . 1 17-1 1 8 133 Ü.H.G. s.34-35

193


raga (üç yıldır) ekerken, "her evden ah sesleri "gelirken, "eli yalın silahsız yigit ogullar" düş­ man önünde vuruşurken, "vatanın derdini cephede, nöbette çekerken": "vatanın keyfini sü­ renler dışarda", sıcak evlerindedir. 1 3� Vatan için paradan puldan geçmeyenler1 35 Vatanın derdine kavrulmayan"lar darda kalan milleti "h&la parmaklanna dolamak isterler 1 36 Bu du­ rumlan gören Bahtiyar Vahabzade sorar :

Onların ne ueclne, dört ilden beri Viran goyur ermeni bizim kendleri Güldürürük bu ha/ga bütün dünyanı Anan ölsün ay ueten. sahibin hanı? 137 Bu milletin "akidesi, aşkı, meslegi, liyakati, namusu" bir eşya gibi satılmış "satgınlar" ta­ rafından. Milletlerine vatanlanna ihaneti daha da ileri göltlrerek "topragı da'' düşmanlara sat­ mışlar. Onlann bu tavn düşmanın dışarda degil, öncelikle içimizde aranması gerektiglni bize ögretir. Biz beleyik. . . Ermeni tanımış bizi Özümüzü mehv eden nifretimizi Yöneltseydik düşmene Su durulardı.

Garşımızda ermeni guyrug bulardı 1 38

Bahtiyar Vahabzade 1991 'de kaleme aldıgı "Unutganlık" şiirinin baş kısmına Ömer Faig Nemenzade'nin 1 906'da söyledigi şu sözleri almış : "Hatırımıza bile getirmezdik ki. ermeniler çok çok ewel . . . hazırladıklan hadsiz hesapsız bombalann hepsini bizim başımızda paUatacakmış . . . Bu sade kalpliligimiz sebebiyle hepimiz komşu ermenilerle yine eskiden oldugu gibi sulh içinde rahat ve arka çıkarak yaşamaya çalışmışız" bu durum da bizi uçuruma götürmüştür. Bu yüzden, geçmişten ibret alıp aynı davranış ve duygu temizligini göstermememizi, bir da­ ha ermeniye aldarımamızı isteyen1 39 Nemenzade'nin sözlerine hak veren Bahtiyar Vahab­ zade aynı şeylerin bugün için de geçerli oldugunu söyler. Bu hal asnn başlarında da yaşan­ mıştır. Biz,

o zaman da bugün oldugu gibi "sade kalpli ve temiz yürekli"imişiz. Tarihte de bu

yüzden aldanmışız, bugün de. Ermeni zulmü yüz yıldan beri bu halkın başını taştan taşa vur· muş ama yine de bu millet "çektigi musibetleri unutmuştur."

Biz başdan ayaga rehmik, şefgetik, O kin dagarcıgı, o, goreşendir 1 34 VulfeU ıı.�erin

Ne işi var ccblıedc?!

Öle biler Cebhede!

o ıı.slerin ""'!l"ri isti kiıblnclferl! Girip toplar dagıımaz Venle sengerlne Gülle alır, lop alır Onlar bıri·blrine" Ü.H.G. s.17-18 1 35 a.e. s. 1 6 1 36 a.e. s.18

137 a.y. 138 Ü.H.G. s . 18· 1 9 1 39 o.e.s. 1 1

194


Biz euuel lnsanıg. sonra mil/etik. O. insan olmadan millet/eşendlr. Bilirlk, ıutulub o, yaman derde, Gelblnde hemlşe kin ezlz/eylr Ele unudurug, dar dönge/erde, O, bizi uurmaga megam gözleyir Bilmedik, içini kemirir, bu gün Sözü keçmeyende üzden he/imdir. Unuıdug, nifret/e maya/anmışın Fikri-intigamdır, gesdi-zülumdür 140 "Utanmaz enııeni" bizim "unutkan hisletimizi" bildiginden "bed emelinden" hiç vazgeç· mez. Bilir ki, "Dedemizin onun elinden çektigi zilletler bize ders olmuyor." Onun icin Vahab­ zade der ki;

Bu yaman his/eti gelin terk edek, Tarihi dersleri daha derk edek Terk edek, unudag soyuggan/ıgı, Unudag keçmişe unutganlıgı. 14 1 Geçmişte hayır şer neler yaptıysak onlan daima hatırlamalı: bugünü d e unutmamalıyız ki. tonınlanmızın bizi bagışlamayacagı halalara düşmeyelim . 142 Bizdeki bülün bu temiz kalplilige r<ıgmen, karşımızdakiler bülün dünyanın gözünü yalan­ larıyla boyayabilmiş, bize d�nı kışkırtmışıır. 143 Biz yine de iyi niyetli olmuş." kendi arkımız· la komşu ermeninin bagını sulamış", aman dileyeni bagışlamayı ihmal etmemişiz. 144 Hatta. onlara "toprak da venıı işiz topragımızdan." Bunun karşdıgında borçlu da çıkmışız kendi ba· gımızdan145 Vahabzade işte buna tahammül edemez. "Ceddinin yattıgı ulu lopragı "asla kim­ seyle paylaşamayacaklannı, taa 1 966 ydında yazdıgı ancak 199l'de neşrettirdigi

"Nagıl·He­

yal" kitabında yayınladıgı 'Torpagdan Pay Olmaz" şiirinde açıkça belirttigi gibi. ermeninin hedeflerini bugünlerde yaptıklann� o günlerden görüp anlatmıştır.

Torpag lsteylrsen sen indi menden Bu nece gardaşlıg, yoldaş/ıg oldu? 140•.c.s. l 2

1 4 1 o.e.s.1 3

1 4 2 a . y.

143 "Men ijz gonşwna da gerçek olııru , Çaıdıra bllmlrem, hoggım kesilmiş Oso yalıınıyla blltUn dUnyanı Bizim üstümüze galclırabilmiş Biz bogub vicdanı. gehr edlb an. $ere yoldaş olub haggı danmang Heç vaklı LDlUtmang yal�d19lan.

Amma pl�lklerl unudaı�ong " Ü.H.G. . 1 2 1 44 Ü.H.G. s. 1 3 145"Özge lorpagından govulanlara.

Biz lorı»Q da verdik ıo�ımııdan. Bwuın evezlrıde indi onlara. Borçlu da çıhmışıg öı bagımızdan • N.H. s.206

195


Özge torpagına göz dlktlylnden Senin nece defe gözün oyuldu? Sene ders olmadı yene de bunlar. Yohsa tökülmeli artıg ganın uar? Mene üze uarı gardaş deyirsen. Ancag altdan altdan iyneleyirsen Eyyamı gedimden sadedi/em men, Baş aça bilmedim hiylelerinden. 146 Bugünün Karabag problemine de o günlerden cevap vermiş : Hardan senin oldu bizim Garabag? Adı, sahibini demirmi aşkar? Hoşlugla uermezler torpagı ancag Ganla mühürleylb, zorla olarlar. Öz adım menim? Ceddimin yattıgı ulu torpagı, Sinesi serueıle dolu torpagı. Men sene pay uerim? Men gul, sen ersen? Sen meni bu geder ahmag bllirsen?147 Halbuki, dünyadaki "toprak, hava, su "herkese yeter. Topragı az olan da o topraktan ye· terince faydalanmaya bakabilir. 1 48 Vahab�de l 992'ye gelinceye kadar milletinin ne acılar görd�üne, nelere maruz kaldı­ gına şahit olmuş, hadiselerin bizzat içinde bulunmuş ve milletinin gerçekten "vekili" olmuş· hır. Artık düşmanın düşmanlıklarını unutulmaması şarttır. Yebniş yıldır çekilen zulmet bibne­ li. dost ile düşman ayırt edilmeli. kendimize düşmanlık da son bulmalıdır.149 146 N.H. s.42-43 147 ".e.s.43-44

148 ..

Ele blllrem ki. ıorpag, hava. su Bu geni$ dOnyad.ı hamıvnı ı;lltar_ Başobela oldu Öl rehberlerin, Torpııııı n azd,rsa... kir.ıkın ki. var, Bir g;ınş lorpagdo ytlz ganş yerin Gülünü dermeye klrakin çatar. S.E. 2.C 98-99 149 Unudulsun Unuıgonbk" şiirinde 28 Nisan 1920 gllnU Azerbay<.an'ın on birinci Rus ordusu tıırohndan yeniden iş· gaJ olundujlu "o" rezil gllnü. o bed gllnU hııiızıılardan silinmemek llzr• her yıl aynı gQn mıu.te hııhrialmayı ıeklll eder ki. Unuıkanlık alışkaııl�ı urıudubun. Gaı.ariardon gemilerden rnaş1nlardan fit verilsin O bed günün, rezil gtınlln hahrasl lnUti)Ae dindlrilsln. Here� dayandırag: Bilek niye endi.Udi lıaynıAımtZ Niye bizim başımızda çalladı öz � Niye Atı evimi"' sahip oldu gonagınuz N.H. s.32-33

1%


5-Blr Suçumuz - En ÖnemU Günahımız : Türk Olmak : Dertlere karşı dayanıklı, iradeli, gururlu; 1 50 ortak dertlerle gamlarla birbirine daha çok kenetlenen l 5 1 Türkler, diger milletlerin çokça sözetıigi fakat uygulamadıgı "mUletler dostlu­ gu l 52 "beynelmilelcilik" kandırmacasıyla aldatılmıştır. Çünkü. o, adından çokca söz edilen "milletler dosdugu" Türkler söz konusu olunca rafa kaldırılmıştır. Vahabzade. "Menim Gü­ nahlanm" başbgı altında bu meselenin tahlilini yapmış ve şu sonuca vamuştır: Azeri Türkünün ve ülkesinin suçu bir degil bindir. Bunlardan en büyügü "güzelligi"dir Söz konusu güzellik tabii kaynaklannın bollugudur; milli servetidir. Kendi servetinden pay is­ temek de en büyük hatadır. Sonra "kendi topragında kul" oldugunu haykırmak; senden "bir kanş toprak isteyen ermeninin hatrını kırmak; eırneniler sizinkilerin kanını döktügü zaman ona nefretle bakmak, onun tankına bir fiske vurmak gibi büyük günahlan da vardı. Bu arıla· ştlmaz davranış tarzının sebebini nihayet bulan Vahabzade der ki: Halkların beraberligi kagıt üzerinde kuru bir söz imiş; bizim günahımız ise Türklügümüzmüş 153

'Türk dilli ho/g/orın dogma yerinden Dldergin düşmesi kime gerekmiş? /yirminci yüz ilin euuellerlnden. Türkem deyenlerin başı ne çekmiş? Türk öz men/iyini bilenden beri iblis de gelecek gesdini bildi. Goraçay, Ahalsig, Kınm Türkleri Malkarlar. meshet/er sürgün edildil54 'Türk" sözünün bile bazılannın "başına düşen taş"l55 oluşundan insan gibi yaşamaları­ nal56 fırsat verilmemiştir. Milletimizde sabır ve tahammül gücü fazla oldugundan her zulme. her cefaya dayanmış, ateşe

kül

atmış, soyuldugu halde susup yatmıştır. Fakat artık susma-

150 "Bizim halgınuz derde döztlmlO, ölOmlln ga-roa � cymeycn,

öz derdini özü çekmeye çalışan iradesi 9""' "' her beladan güçlO olan bir hıılgdır. Sen de, men de. o da. goccıb-cavııınb hamımız y.:ıh$a birilik iti. llkımizne geder

agır olsa da. he�ı dayanmır, öz yolu ile devam edlr. Bizim kederimiz ürek sızıldatan keder olarak galır ve bu heç bir vahı soyumayacag. Dedlklertm lesklnllk llçün deyi]. bilı..,m, hcç volu lam rahat olmayacagıg. Amma buna bah· mayarag, döne döne deytrem: Allnh sobir versin!"

Ş.G G. Y

ı sı N.Ji. s.211

s.

225

152 "MU1etler dosılugu! Asl.M ilz imiş,

Bunun neyt varmış sözllnden öıge?

Ataıllrk daz demiş, vallah, dQz demiş

Yokdur türkün dostu özünden öıye."

N.H. 207

153 a.c. s_207

154 a.e_ s. 207

155 a.y.

156 Yaşay.a bilmedik bir insan ••ki.

Ganşdı haggınuı. bo=muz bizim llugun tabut

deyll çlylnlerddd

Denl adlı yQktldtır mlDetlmlzln Bogng lçlmlzdekJ kedertmlzl

Amandır. eymostn gcıy bu yQk bili N.H. s.201

197


mak gerektigirıi, mücadele edip kurban vermesi gerekligirıi anlamıştır. Çünkü "Kurban vere vere uyanır millet. "157 Azeri Türküne "Stalincilik158 ruhuyla yapılan korkunç zulümlerin intlkamı, karşılıgı alın­ malıdır. Milletin gönlünde şehitlerin intikamını alamamanın acısı sızısı vardır. !59 "Kısas"ın gönülde sızlaması "Gazab Borcu 160 şairi fazlasıyla sarsar ki, son zamanlarda yazdıgı, yayınladıgı şiir ve yazılannda hep bu duyguyu işler. Bunun yanında "düşmanın yüz yere böldügü Türklerin bir an ewel kardeşleriyle-birleşmesi,161 bu dar bu sıkıntılı zamanda "ben ben" demeyi bırakıp "benimizi birleştirmek arzusu"nu da Vahabzade çokça işlerl62

Sen, Ben ... Porçolondıg. . . Bu me'lumdur herkese Bizi saldı bu müşküle "sen "men" hey Aramıza düşmencilik girmese Gire bilmez yurdumuza düşmen hey. 163 Sen ben kavgasını bitirip, birbirimize düşmanlık etmemeyi ögütleyen Bahtiyar Vahabziı­ de "Haggı Yoh" isimli şiirinde sık sık tekrar ettigi "Türkün Türkle edavete haggı yok!" mısra· ıyla da bu fikri vurgular: "Yadın elinde şeref ve şan ezilirken, her işimiz sıfırdan başlanırken Türkün Türke düşmanlık etmeye hakkı yoktur. Bugün sol saga destek olup bu birlikten yur­ dumuza gün dogmalı; bütün millet tek bir yumruga dönmelidir. Tarih bizi imtahana çeker­ ken, vatan imdat bekledigi halde bütün dünya sesimize sagırken; Ocagımız, pirimiz dagılıp, perimiz deve esir olurken, d�irmende perimiz kırılırken Türkün Türkle düşmanlıga hakkı yoktur. Bu topraga göz dikenler, baka baka gözümüze mil çek!?n düşmanlanmız dostumuz­ dan çok iken de birbirimize düşmanlıga hakkımız yoktur ; Kısacası :

Sinesini yarmalıyıg zi.ilmetin Bu megsede getdiyimiz yol çerin. Her gün neçe şehid veren milletin Birbirine edauete haggı yohf 164 157 N.H. s.195

Her gün ıeze ıeze mezarlilr bilir.

158 Hcyrimlz. şerimlz bUmirik nedir Onlan klmdense soruşm.:ıg gerek.

ü.H.G. s.19

1 60 Zülümden göylcre direk oldu ah.

Hele de haggımız yad ellerdedir. Sla!in Olmeyib yaşay.r demek

Ahır sar�nılzıır lrndemlzi. Ya.şamag ezaba döntlb. ay aJlah.

Bize gurbet olub öz diyanrruz.

Ya öldür. bu derdden ya gurtar bLzi.

Teze i.zler açdı ıeu: heblsler

Bu boyda dünyada ıek galmışıg. ıek Zlndıına salındı E'tibanmız

ZülmU geydlrdUer günde bir dona Sesler gellrdller, lop yeni sesler

Sıal;n ölmeylb yaşayır demek Dileyimlz harda. öztQnllz harda? Dogranıb ıöküklOk b;z çillk �mk

Zülmlbı nuhdan galan eUihMınB Arhamız deredir. önCbnUz gaya, Ne önde sabah var no daldo keçmlş_

Slalin ölse de whanlarda Hele de yaşayır 5'alincilik NH s.209

159 Gorhımçdur, gileyi gözünde mln mln Hlrliinl ııgzında çeyn•yen milloı Helo günahkardır. şehldlerinin Gısas. kanlünde göyneyen milleı Dünenln O. derdi gıılır dünende Yohsa glsasımız yaddaştan llir Şehid ogullann gO.O önünde

198

Deylrem yaşomag bolke dünyaya Gezeb borcumuzu &!emek imiş?! Ü.H.G. s.51

161 TOrl<ük. blı1 dlişmenlerlmlz yüz yere bölmüş Blrleşmeliylm, gecllezl !l"rdaıionrnızla.

162

1 63

Menimlzi Blrleşdlrck" ııın Ü.H.G. s.87-88

164 a.e.s.87-88

Ü.H.G. s.40

V. s.155


8-VATAN 1-

Vatan, Anavatan Kavramı :

Vatan şairi Vahabzade, ana vatanı. vatan kavramını şiirlerinde çok sık söz konusu eder. Her kullandıgı yerde büyük harfle yazdıgı "Veıen"i aslında kimyevi terkibine göre topraktır. Peki onu bize vatan eden nedir? Bu manada vatan çok geniş bir mefhumdur. Vatan yalnız toprak degil, her şeyden ewel manevi keyfiyetleri ile bu lopragın üstünde yaşayan halkın di­ li. tarihi. medeniyeti adet ve ananesi, kısaca ruhu ve psikolojisi ile vatandır . ! "Dünyaya göz açtıgımız zaman ilk defa gördügümüz, havasını yutup, suyunu içtigimiz. ömrümüzde ilk defa ayagımızı bastıgımız toprak Ana Vatandır. Sonralar bin ülkeye gidebilir bin ülkenin suyunu içip, havasını yutabilir, birçok topragın geçici sakini olabiliriz. Lakin bu torpagın, bu ülkelerin hiçbiri bizim ana topragımızın yerini tutup ana Vatan olamaz Vatanın ve milletin manevi dünyasına diline musikisine ruhuna, psikolojisine biz çocuk­ lukla sahip oluruz. "Bir insan gibi, vatandaş gibi heıkes çocuklukta şekillenir." sözünü öyle böyle dememişler. Vatan-ana sütü ile işitti!limiz ninniler, nagmeler, maniler ve masallarla bi­ zim ruhumuza süzülüp orada meskOnlaşır. Bu manada çocukluk , koynunda ere erseye çat­ tıgımız Vatandır. Ahı, herkes. çocukta ana koynunda büyür. ana koynunda yetişir. 2 işte onun içindir ki "Uk borç da son borç da ana vatanadır." Dost. düşman, akraba. kar­ deş çoktur ama, Vatan bir tanedir. 3 O, "hayalden şirin, arzudan güzel. candan ezel"dir. "Anadan dogma, evlattan aziz. dünyadan yaşlı, yavrumuzdan genç. meslekten yüce, daima diri. tazedir" O, olmazsa o topraklarda yaşayanlar da "bir hiç"tir.4 Milletin üyeleri de vatan topra!jından yaranmıştır. 5 Vatan topra!jı millelindir, hiç kimseye bagışlanamaz. 6 "Vatan top­ ragı insanın her şeyidir. Vahabzade'nin şu mısralannda da vatan dünü. bugünü. gelecegi ile şöyle anlat�ır:

"Gol-bı.ıdaglı bir o§acam, Sinesinde boy otdı§ım Torpag menim Vetenimdir Meyveleri - geleceyim Bı.ıdagları - bı.ı çagfarım Kök/erise - dünenimdir Köküm üste boy atmışam. •? "....Veıene bu menevl keyfiyyeUcri ile b.glan� adam Velenl ugrundıı her ledokarb9a. hatta öliınıc de gede bo ­ ler. TesodUll deyU ki, büyUk tilrk şairi C. Kunıay 'Torpııg egcr ugrundıı ölen "°"" vaıandor." demiştir. To�m u�runda Blen yohsn. o lorpag Veten ola bllmez . . . Torpeıg o Zi'lllli1J1 veten ola bUer kl. b6ı bu lorpaga me'nevl key· liyyetlcıine göre boglarumş olag ve yıılnız bu zaman biz onun ugnmdıı ölııme hazır ola bUerlk.

2 3

4

5 6 7

a.e. s.232. 233

Ş.G.G.Y. s.232

S.E. 2.C. s.87 B.B.G. s.81 1.Z. s.16 Ş.G.G. Y.s.200 Ö.S. s.55

199


Vahabzade, için vatan "en büyilk din"dir. Onun için besledigi amılar da "mukaddes"tir.8 Onun meslegi de akidesi de ezelden beri "vatan topragı"dır. 9 Vahabzllde'ye göre : "Dünyada her bir kahramanlıgın, fedakarlıgın, her hünerin ve zaferin anası meslektir, akidedir. Meslek ve akide ise ilk önce vatana baglıdır. Samed Vurgun'un dedigi gibi; Vatan· sız, yurtsuz insanlar yaşar alemde mesleksiz

rban veren, bu büyük meslekten dogan fedakar­

Vatan namına wruşup, özünü vatana ku

lıga, kahramanlıga aşk olsun. " 10

Vahabz�de, vatanı Azerbaycan'ın her türlü ilişkisinin Sovyetlere baglı olarak geliştigini dikkate alarak "Vatan ile ülke"nin aynı olmadıgı görüşünü ileri sürer. Nebi Hezri'nin "Medal· lı Dilençi" şiirine karştlık aynı adla yazdıgı şiirinde geçmişe yeni bir gözle bakar. Bir anlam· da geçmişi sorgular da. Sovyetlerin bir parçası olarak her alanda, bilhassa Sovyel hüküme· tinin çagnsıyla askere gidilip ölünmüş, kalınmış madalyalar alınmıştır. Halbuki ;

Özge torpa�ında ölen esgeri Men de düşünmeden şehid sanmışamıı Men de ayırmayıb heylrden şeri, Yalan kölgesinde humarlanmışam Vetenin sahibi özgesidirse, Onun esgerl de yad olur bize Veten torpa�ını goruyan esger, Şeref abidesi şan heykelidir. Özge torpa�ında can goyan esger, Döşde yad medaliı dilenmelidir. 12 Bahtiyar Vahabzade, "Vatanın derdini çeken oglanların, dag kadar kudreti olsun dilnya· da" ister. 1 3 Böylesi için "ana yurt" onların "ant"ıdır. "Vatanın dagında esen yelde, kuşların ötilşünde, yurttaşların kederinde, sevincinde" ana yurdunu hisseder. Sanatçtlannın mısrala­ rında, nagmesinde hep ana yurt aruiır_l4 Ana toprak, o toprakta yaşayanların bedenlerinin "maya"sını verir. Vatan topragından mayalananlann da "aşkı, arzusu" vatan oldugu gibi, "canlarını"da onun yolunda kurban verebilirler- 1 5 Ecdatlann mUletın şanının şöhretinin yattı­

gı bu "ulu toprak" asla kimseyle paylaştlaınaz. 1 6 Ana topragın, vatanın "azatlıgı için esaretten, zilletten, "eli kolu baglı olmaktan" kurtul­ mak için siperlerde wruşmak gerekir . 1 7 Sitemli yıllan mertlikle tamamlamak" için "candan 8 B.Ü.D.F. s.229 9 ı.z. s.16 10 5.B. s.281 11 Voholnilde burada "416" Poeın.ısını k&sıetmektedlr. 12 Ü.H.G. s.22-23 13 0.5. s.135 14 A.5.5. s.37 15 A.G. s.28 16 N.H. s.4344 1 7 lgld 61.!adlonndıın isledi lmdad wıen. Sengerlerde dogulur gelecek amel ...ıen O oçmııgo başloyıb bu dllnyaya göZÜJlO Bu senger!er içinde m!Det klmı tanıyır. Artıg b<ı halg 6züıı0 Bu sengerler içinde 1?:9relln. zilleUn Klll<O al�b yanır. Golu boglı bir elin l!ız dOYleH �nır.

l.Z. s.208

200


geçmek". "her fell'ıkete sine germek", "azimle saadet yolunda "ilerlemek gerekir. 1 8 Bu yur­ dun. bu milletin ogluna neler gerektir, 1 9 buna Vahabzade şöyle cevap veriyor:

Memlekete bes ne gerek? Düşünen baş, Yanan yürek! Bu ülkenin öz dermanı O ürekde o başdadır. 20 Vatanına mUletine vurgun olup onu hür ve ba!jımsız görmek istemek çok tabiidir. 2 1 Na­ sd "gönWlerin ateşi kararuıklan yararsa. toprak da evlat kanıyla alışıp kızannca vatanın ufuk­ larında tan yeri kızarmaya başlar. "22

a- Vatan Sevgisi ve Vatan ile ilgili Benzebneler : Bahtiyar Vahabzade, "Vatanı şöhrete kurban eden şair"lerden23 de!jildir. Ona göre. va· tan sevgisi "vatanın boynuna minnet" şeklinde konulmamalı. Çünkü vatan bize borçlu de!jil­ dir. bilakis. biz ona borçluyuz. insan "şanını da şöhretini de. fikrini, hissini de. heyecanını da'" vatanına borçludur.

insan

vatanını seviyorsa bu sevgisini de sadece "ona borçlu"dur. Kişi.

dünya ile karşılaştınnca, "dogdU!lu vatanında büyük"tür. 24 Aşa!jıdaki mısralarda şairin "Va­ tanına tamamiyle, temelden ba!jlı olmaktan duydu!ju hoşbahtlık" dile getirilmektedir :

Bütöu Vetenime, bütöu baglıyam Men senin goynunda geldim cahana. Meni behş eledin Azerbaycana 18 A.S.S. s.4 19 Egcr men de bu yurdun.bu halgın <>Aluvamso. Onlar kimi ehdlme ahdıma d<>9nJYomsa , Men niye ewel<-eden Heber ıuıa bUmedlm. o dehşetli gcc.eden? Agııç olub. o anda onlann cergeslnde Niye göyermec:fjm men? O gızU glllleleR! köksilmil germedim men? Hey;ılell abıdı llreylnln sesinde Gtıçstızlilk ezabının boguldu pençesinde N.H. s .222 20 A.S.S. s.58 2 1 Velenlni cllnl A"'ı görmek isleyen Bes niye düşmen olsun? Onun ayaglanna Niye gandııl vunıtsun? Belemt dUsmen oldun Yurduna sen. Cemile Bumu senin günahın. Bumu gören Cemile? Halga diipnen olmodın. Veıenine, hnlgına. Sen vuruldun, Cemlle YurdunlD'l dUşmenlne Dııımen oldun Cemile ı.z. s.197 22 P.D. s.209 23 N.H. s.16 24 MS. s.83·84

201


Hemişe men senin hendeuerinde Uçan bir guşam Bir elde dogulub Hoşbehtem ki men Böyük bir ueıene ogul olmuşam. 25

Bahtiyar Vahabzade"ye göre "Sevgi hissinden mahrum olan adam iyi insan olamaz. En

büyük sevgi ise Vatana olan sevgidir. Bu mukaddes histen mahrum olanlar ne öz ailesini se· vebilir, ne de başkalarını. "26 Vatan topragına "gözle göri.ilmeyen tellerle baglılıgının ve izah olunmaz hislerle mecnunluiJunun sebeblerini Bahtiyar Vahabzade şöyle belirtiyor: "Çünkü bizim kökümüz bu topragın derin katlanna öyle işlemiştir ki, biz öz liyakatimizi

ve manevi varhgımızı yalnız bu topragın üstünde hissedebiliriz. 27 Onun içindir ki vatandan uzak kalmak gönülde bir büyük yara açar :

Kim deyir eynidir eynl insana Veten /orpagının üstünde insani Bir ve/en hesreli · bir ulu nisgi/I Ve/ensiz yaşamag · yaşamag deyf /. 28 Vahabzade "insan duygulannın en alisi.

en yüksegi ve en

mukaddesi" dedigi vatan sevgi-

sini Abbas Sehhet'in şu iki mısrasıyla da açıklar.

Vetenini sevmeyen insan olmaz Olsa. ol şehsde vicdan olmaz. Ona göre; "insan mensup oldugu vatanı sevmekle özünü, cemiyet karşısındaki borcu­ nu2 9 bulmuş olur. Vatan ve halk hissinden mahrum olan şahıs bütün insani hislerden mah­ rumdur: Vatanını seven adam hayab sever. dünyayı sever. Çünkü o ne için yaşadıgını. ne­ yin namına çalıştıgını bilir. Vatan sevgisi insana meslek, amiıl getirir. Meslek ise yürege ce­ saret, yollara kuwet, gözlere ışık verir.

Ezizim, Veten yahşı Geymeye keten yahşı Gezmeye gürbet ölke Ölmeye veıen yahşı 30

Dünyanın en büyük dahilerini dahilik seviyesine yükselten3 1 ; Cihanşümul alimleri ilmin

en yüksek seviyesine çıkaran32 vatan sevgisi olmuştur. 33 Dünyadaki biltün güzellikler, mey-

25 A.S.5. s35-36 26 8.JhUyar Vahabzlade. bu hissi açıklarken kendine sawnma mekanlzmas. olarak gellştlrdıgı - U!nJn'den OmekJer verir. Onun da emeUerlnin fikirlerinin ıemellnde vaıan �l!Jnln bulundugunu söyCer.

27 D.G.L s.272 28 A.D.F. s.37 29 · Ata. seni sevirem,

Ancag ö?ümden de çoh bu vetenl sevirem. · Velen! Veten ne verlb ahı bu veıen s.e:ne? · Veıen borçlu deyUdlr, biz borçiuyug Vetene

ı.z. s.198 30 S.B. s.279 3 1 a.e.s.282 32 Büyük Rus edibi Tolsloy yanrdı: �Menim verenim, menim dogma lorpa�ım, menim ana dlyanml Hey.atta sene olan mehebbeı.den boynk, heraretJI, derin ı.ıe mOgeddes heç bir hl.ss yohdur. Sen menim mebedlmsen, ana dlyanml DOnvanın en bllyOk dahUerini dahllik sevl!l"'lne yllkselden de bu hlssdlr. S.B. s.282 33 Fransız allml Lul Pa.sıer deyir ki, �mln vetenl yohctur. Anunu alimin vetenl var. O bunwı.la demek lsteyir ki. elm

202


dana gelen her şey insan muhabbetine borçludur. Dünyanın en büyük dahileri alimler, fizo­ loflar, yazıcdar, ressamlar vatan muhabbeti namına yazıp yaratmışlar. NizAmi diyor ki :

Me/ırabı eşgdlr uca göy/erin Eşgsiz ey dünya, nedir deyerin? Eski dünyayı yenileyen.yeniden kuran bütün inkılapçılar. bütün fikir bahadırları. vatan namına sürgürdere gitmiş, zindanlara düşmüş. can ve kan pahasına öz vatardarını karanlık­ tan kurtarmışlar. Dünyanın en büyük kahramardan vatan namına cardarından geçmiş ken· dilerinden kuvvetli düşmardarı maglub elmiş ad ve san kazanmışlar. Dünyanın en büyük ki· taplarındaki nesilden nesile geçen sözler, fikirler vatan muhabbetinden ateş alıp meydana gelmiştir."34

"Asd

insan vatanperver demektir." "insanın, insardık ölçüsü de onun vatanperverliginde­

dir."35 inancında olan Bahtiyar Vahabzade, "Kozmonotların kalbindeki uçuş duygusunun kaynagı", "Onu göklere yükselten duygu"da, "Vatan sevgisidir" der.36 Muasır ilimlere sahip olmak için de vatan sevgisi olmalıdır. Çünkü okuyan talebelere, okumanın ögrenmenin ama­ cı verilmeli, milletine vatanına faydalı olmak kavrat� malıdır. 37 llmi çalışmalarda zirvelere an­ cak böyle yükselinir: "Çünkü burada vatan muhabbeti yükseliş için ona devamlı kanat vere· cek. Teyyarenin uçması için ona enerji lazım oldugu gibi, insanın uçması için de ona od la­ zımdır, yürek odu! Bu ateş ise yalnız sevgidir, Vatan sevgisidir."38 Vatan sevgisi, yalnız dahilerin, alimlerin, inkılapçıların ilham kaynagı degildir. Sanatkar· ların da ilhamı ondadır. 39 Vahabziide şiirlerinde de kendi akidesinin. ilhamının vatan sevgi· si oldugunu sık sık dile getirmiştir:

Sensen guuuel veren setir/erime Sensiz özüm de /ıeç, sözüm de heder Damla zehmetıme, zerre şe'rime Sensen gıymel veren deryalar geder40 Vahabzade bu hissi, "Vatan Menem, Men Vetenem" poemas•nda da işler.'11 Vatan sev· bütün ölkelcrdc elmdir. Ammi.I i'.llim Öl vetenlne gullug elemell. öz �ıelenl namine vcır.:ıtm<ılı. lhllral.ar eımelidir Egcr onun ge.lblnde öz vclenine. Öl halgnıa derin mehebbeı yohsa. o heç bir �}' �·arnda bilmez S.B. s.307

34 S.B. s. 306 35 "Allm olmag as.andır. insan olmag çelin'' Bu çoh müdrik sözdür. Her bir alı"l·ana öz övladını birinci növbede ins..1. n görmek lsleylr. Büyük rus edibi Radlşşe?vln dlll ile desek "esi insan veıenpel'Vl:!r demektir Bu fikir Abbas Sehhet"de bir geder bıııgo cOrdllr , Veıenl sevmeyen insan olmaz Olsa o şehsde vıcd<>n olmaz . . . . . . .insanın inSıı"lnlıgım ıescUg eden birinci aınll onun velenperverliyldlr. Mensub oldugu h."ılgını ve veıeni ni sevme · yen onunla rehr eımeyen adamdan lnsanhg wnmag özü cehaleldır. Heç ele bir insan tapılannı kı . \.'etım ve hLllg h�lnden mehnım ola, alTIJTla ona ya.hşı Miam dcyeler? S B. s. 305 36 S.B. s.282

37 •·•·•· 306-607

38 39 �O 41

S.B. s.307 a.e.s.208 A.D.F. s.14 Veıen özO sevlncUe kederile Ahşamıyt,., seheriyle Daim yoşar o bah•ıd• O bııhı�or bir söz cleylro "Veten", "vcıen·ı

203


gisiyle yanım bir yürek, buzu degil taşı da eritir. 4 2 Vatan düşüncesiyle hareket edenler, her azaba gtJ\1üs gerebilirler. çünkü onlar "Vataıun gelecek bahannı yüreklerinde beklerler. 4 3 Onun içindir ki, önemli makamlara gelenlerde "vatan ve millet için yanmak anlan düşün­ mek, kederine, sevincine ortak olmak" gibi özellikler aranmalıdır. 44 Bahtiyar Vahabzade, her milletin kendi vatanını "dogma ve aziz" bilmesini sebepleriyle şöyle açıklar: "Her bir lıalgın vatanı özüne da!lmadır, azizdir. Buna göre de bizde şöyle bir misal var: 'Özge yerin ateşinden öz vatanın tütsUsll yahşıdır" . . . . Vatanı, taşına topragına, iklimine, suyuna göre sevmezler. Vatanı vatan oldugu için se­ verler. Ona göre de, herkese öyle gelir ki, onun vatanı memleketlerin en güzelidir. Ben de böyle dilşünürümse bunu bana noksan saymayın. Benim vatanun da!lrudan da güzeldir. Ona göre ki, ben bu vatanın vurgunuyum. Eger vurgun olmasaydım vatanımın adına nagmeler koşabilmezdim. insan anasından da!luldugunda hele doııulmur. insan vurulanda da!lulur. Çünkü insan sevende dünyaya yeni gözle bakar, onu derk eder. Ben de vatanuna vurulup dünyayı derk eyledim. 45 'Vatanının vurgunu" Vahab�e. kendi oıııuna da vatanının adını koymuştur: Vetenin adıyla çagırdım seni Sene vetenimin adını goydum. Onun her gemini, her sevincini Ay agu/ sinemin başında duydum!

Atanın en böyüg eşgi muradı Şe'ri dile gellb 'Vetendir" dedi Azer, körpe balam, sene bu adı Men uerdim, belke de Veten vermedi.

42 43 44

45

Matsurala Senetk.!nn wtendoıJıg gururunu Sen ohudun bu IÖllheden Lövtıedeki lllnd boyolar, soh kölgeler Dile geler 'Veten--deyer RenglerdekJ bu me'nanı sen ohudun Veten · Menem Men · Vetenem! N.H. s.157 B.B.G. s. 160 o.e. s.1 6 1 ·· . . .. ..Eger rayon.lara k6tip seçmeyi mene tapşusoydılar, men Veıen w halg üı;llrı yanan, onu başn dillen, onun kederine ve sevlndne ıerlk olınagı bacaran, camao!ln heyrtnl öz ıehsl heyr1nden li<llln ıu,,.,, , nedb "" heylrhah odarnlor seçerdim. Mene ettroz edlb deye bllerler, bos kendi ogronomlyonı. ıorpogın dUlnl. kolhoz nWınuıomesl­ nl, ekini, blçlnl seplnl yıgıru v.s. kend ıesemıfab �erini bUmesl ııııclb deyi!? O.yerdim ki bUmesl pis deyll , omma bunlar o geder de vııclb deyll, neden ki. eger insan wten ve halg Dçlln yanırso, yalnız onun seadcttnl w r!lohını d�lhe. bu hlsslerln namlne onun, ıez bir zıımanda kend lesenilfabnda IAzım olan her ıeyt öyreneceylne lna· nıram. Ukln gefblnde Yelen ve lıaJg mehebbett yolısa, onun kend lesenilfıııını lncelikler!ne geder bilmesinin ne 10\dası? Ş.G.G.Y. s.326 S.B. s.301-302

204


Sen ele yaşa ki anamız Veten, Sene öz adını hala/ eylesin/46 Bir başka yerde de oglu lslendiyar'a ögüt veren

Bahtiyar Vahabziıde. onun da amcası Is·

fendiyar gibi bu vatanın topra!jına taşına vurgun almasını ister:

Vurul dedim! Bu sözdeki hikmet ile yaşa, ogul Zaman-zaman . . . Men deyerdim yaşamayır Vurulmayan! Vuru/anda biz heyata Bend olurug Dogularken vurulmurug Vuru/anda dogu/urug. . . 4 7 Çünkü "Azerbaycan 09lu" odlar diyanından od alıp bütün dünyanın. şerefi. övünç kay· nıı!jı almalıdır. 48 iyi bir 09ul, bu topra!ja, bu dile. bu güzel öz vatanına sahip çıkmalıdır. "Bu millet onundur, bu dil kudreti ve en büyük servetidir. 4 9 Vatan kainattır. 50 '"Mihrabımız'"dır 5 ı ,

Vatan kıble"dir.52 Vatan sevgisi "Dünyanın önünde baş egece9i'" bir sevgidir.53 Ve 'Vatan

namustur:''

Veten bizsiz de keçiner, keçinmerik biz vetensiz, Bu meram/o boy atmışıg Çenlibel/er üstünde biz Şehidlerin ganı ile yogru/ubdur torpagımız Gelblmizde dalgalanır öz üç rengli bayragımız. Gardaşlıgdır şüarımız, biz hemişe el tutanıg, Düşmen bize el uzatsa düşmen/iyi unudanıg. Könlümüzde bir vahiddir, güneyimiz, güzeyimiz, Veten bizim namusumuz, biz vetenik, veten de biz54 Vahabziıde'ye göre "vatana layık vatandaş olmanın temel taşı", "kuru bir ideal olmay3n vatanperverliktir; 'Vatan aşkıyla yanrnak'"tır. Tabii ki, '"kuru elle, boş başla, yangısız yürekle vatana, vatandaş olmak olmaz. Şimdiki devirde yahşı vatandaş olmak için baş bilgiyle. yürek ateşle dolu olmalıdır.55 iyi bir vatanperver "Dünyaya geldi!jinde öyle yaşamalı. vatanına ve milletine öyle

kulluk

ebnelidir ki, dünyadan gitti!ji zaman, öldü!!ünde kendi güle güle gitsin.

amma etraf a!jlasın.56 Milletine hiçbir zaman sırt da çevirmemelidir iyi bir vatanperver.57 46 47 48 49 50

51 52 53 54 55 56

57

A.G. s.68 S.E. 2. C. s.134 B.B. G. . 34 N.H. s.139 B.B.G. s.7 •.•.•.5 A.D.F. s. 160 S.E. 2.C. s.66 Ü.H.G. s. 7 2 D.G.I. s. 103 •.e.s. 175 ÔzllmU az çoh derk edenden beri öztımden ewelkl neslin blllOn nOmayendelerinden aıomdan. anomdon. gohum

205


Vatanperverlik hissini şiirlerinde sık sık taril edip bu yola baş koyanlara rehberlik eden Bahtiyar VahabzAde58 vatan sevgisiyle dolup taşanlann kendi yurtlannda esir, kul olmalan­ na tahammül edemez.59

Fakat Azerbaycan Türkleri, dO!ldugu,büyüdügü vatanında hakkın

ayaklaraltına alındıgını, şerrin baskın geldigini60 de görmüş, yaşamıştır. "Vatanını sevenlere ilıiralar atılmış, damgalar vurulmuştur. "Boş başlar dolu başlara daima hakim olmuş6 1 , Va­ tanını herkesten çok sevenler vatan düşmanı ilan edilmiş vatanın en büyük �ullanna vatan zindan edilmiştir. 62 Aynı vatandan alanlan "aynı anadan", "gardaş"_ "birbirine arka çıkıp yardımcı olan", "ay­ nı canda iki yürek" ve "birinin tımagına deyen küçücük bir taş digerinin yüreglni kanatır" şek­ linde tanımlayan63 Bahtiyar Vahabzade Vatanın "ebedi' vatandaşlannınsa "geçici" oldugunu bütün insanların da ancak kendi "öz vatanlarında kudretli oldugunu söyler. Aynca vatan için ölümleri göze alanlan yaradan-vatan, vatandaş, bende tabirleriyle ele alır. Aynı şiirde vatan­ daşı söyle anlatır:

Vetendaş Ne göze/ seslenir bu söz Yeni bir gaynagdan su içmişik biz O su gelbimizde çoşdu, gaynadı, Eyni bir ad ile tanıtdı bizi gardaşımdan ve elel hüsus müeUimlcrimden eşlldiyim bir kelam sırgll olub daim gulaglanmda seslenlb: halga ar­ halan. elin hürmelini gaum. lwılg<:ı arha çevimıe!

Ona da emlnem ki, sa­ çevirenlerin ariı.eısını hemişc yerde gönnüşük. Bu kelanu bizden evvelki·

Bu kelamın hegigclinc gcnçllkde de inanmışam indi de. Yaş öldllkce daha çoh lnanıram.

bah daha çoh inanacagam

Hnlga arha

lerden eşiımişik. bu gtln de biz bizden sonra gehmlere deyirik. Nesmerden nesUlere: keçen bu sözün özü köhne ol­ sa da. her nesil onu özü üçün yeniden açır, bu �ıcrde k�hne söz lezelenlr. E.slinde teze heç ne yohdur. Amma ye · nl ncs.il köhne söriin mahiyyelinl derk edende o. onun üçlln bir keşf geder teze görünür.

Ş.G.G. Y. s.327

58 Bugünün vetcnperliyi muharibe dövrllnün vetenperverllyinclen ne ile seçUJr? - Bugünün vetenpıerliyi muharibe iUerinin vetenpeıvcrliylnden

çoh ince metleblerle seçilir.

Mllharlbe illerinde biz

faşizme ga,... vuruşdugo Düşmen de bell i idi. megsed de. i ndi ise .. . Hedefler çoh ve mUTekkebdlr. Elbeııe giy.l mübarizcsi hemJ� olub

W?

ideolo·

olacag.

�Bugünkü lmperiyalar garda�hg kömeyl maskesi aJtında gelirler. O lilman Jdeologtyanın en ke:serll sllahı olan e<!e­ biyal halgın k�meyine gelmemeli, heglgelln lilii.nden boyam nçmaJıdır. Mllhan'bc illerinden fergU olaragsulh illerinde bizi

geri çeken. inkişafımıza engel olan. lçlml.ulekl eıalete, durgun·

luga. nadanlıg., soyugganlıga. lageydllge go,... mübarize de velenperllyln bir llode formasıdır.

59 Yutdunda gul olmaz ona tlvladhg edenler! Gördün ki, ""11n yurduna yadlar el uzatdı

KöksUn çeper oldu

Aı.adlıga eJ çalrruldı Ômrtin � çoldı. Ancag sen.ln �rzun seher oklu... P.D.s. 16-17 60 Doguldugun böyllı:lügıın veıenlnde

Hag ıopdonıb ıer udulsa vay halınal

SehaveUn unudulsa, gem eleme, Ley.agelin unudulsa vay haJına! N.H. s . 1 04 61

D.S. s . 1 1 2

6 2 a.e. s. 1 13

63 P.D. s. 1 1

206

D.G,I. s.102


Vetenin ünuonı, Vetenin adı Bize hotırlotdı uezi/emizi 64 Vatan ne yaradan ifadelerini başka şiirlerinde de "ata" kavramıyla birlikte kullanan Bah­ tiyar Vahabzade65 Vatan muhabbetinin bir "din"e çevrildiQini. 66 vatanın dertlerine yanma­ nın da "iman" oldugunu şöyle açıklar:

Şoir/ikmi topmıson imanını topmomış? Sotılıbmı uetenin? Ondanmı gileylisen? Bu dehşete yanmogı iman soymodınmı sen? Polod polod deyildir o sınmoyıb eyilse Sen özünün deyi/sen Veten senin deyilse.'. . Özünü top sen euuel! Veten darda do olsa Yad ellerde de olsa. O senin imanında üreyinde senindir, Arzular memleketi seni öz uetenindir67 Dünyaya her gelen insan vatana topraga borçludur. Vahabzade'ye göre millet de aynı emelle yaşayan insan68 toplulugudur. Bu insanlar. vatanlannı sevdiklerinden ona "benim·· dememeli. ÇUnkU "sevenler onunum derler her zaman. "69 "Vatan yolunda ölen mert ogullan" ve onlann geçtigi "şanlı yollan" her zaman alkışla­ yan70 Bahtiyar Vahabzade, "Vatan ve millet için çekilen azablann. zahmetlerin asla kaybol­ mayacagına da inanır.

l 992'de yazdıgı 'Veten olmaz" şiirinde

"ecdadın türbesi toprak kökü­

müzdUr"'; topraksız açan bugday tanesi de bir işe yaramaz. aynca kökten uzaklaşanların im­ dadına, feryadına yeten olmaz. Yurt aşkı bütün sevgilerin üstündedir. tacıdır.7 1 Başka bir yerde de "Özünü sevmeyen özgeyi sevmei'72 diyerek bu sevgiyi degişik bir açıdan verir. Üç renkli Azerbaycan bayragını kendi kanlarıyla vatan topragında yiikselten7 3 şehitleri 64 a.c.s.12

65 Hordasa bu demde Deryada vatan var Vardırsa kömeksiz Feryada çalan var Dünyado alandan Evvelce salan var Ateş öz·llzllnden Birden·bire yanmır Elirşey bu cnhanda lzsısız ve sebepsiz

Blhude \,ı.:-.rannur Vardırsa. yarnnnuş MllUeg \'liradan var Var.;ansa.. . öıünden EweJce atan v.u.

66 A.D.F. s. 150

P.D.s.49

67 B.Ü.D.F. s.56 68 B.Ü.D.F. s.26 69 M.Ş. s.83 70 Algı.ş Veıen )ıol.ldlda ölen mert ogullara! Algış biZim keçclıyimiz şanlı yoUz.ra! Yoll:u e:z.ıblı, goı.ogah. iller agır. çetin Yollardo ga1dı gözleri ersiz gelinlerin Yollllır Veıende ba$1.adı. gunardı cebhede. Köks.üm Velen yolunda demlr yardı cebhede A.S.S. s. 3 7 1 Ü.H.G. s.62·63 72 UÖz \'Clrninl w halgını derin mehebbetle sevenler � holglon do sevnıeı" bacanriar. Meşhur Fdozol Hetveli deyir ki. Veten sevgisi blzi dünyanı sevmeve apanb çıhanr. Bu llkri halg bele deyiro Ôzllnü >C\mewn öz· geni sevmez. S.B. s.307·308 73 N.H. s.228

207


ve şehitligi aşagıdaki şiirinde, Bahtiyar Vahabzade, pek güzel anlabr :

Vetenin arhasında Biz hemişe dag oldug Veıen blzimçün deyi/, Biz uetençün dogu/dug Tohunmasın bu yurda Bir an düşmen nefesi Gelsin minarelerden Allahu·ekber sesi Başımızın üstünde Memmedemin bayra!lı Gülle gorhar igidden, Gülle tutar gorha!lı Veten adlı ocaga Her gün !sinmek şeref Bu torpagın yolunda Torpa!la dönmek şeref74 "Vatan kurbanları", "hak kurbanları" ana topragı "gızıl kanlarıyla sularlar." Bir yandan kırtlıp, bir yandan dogulmak. . . Sonuçta Tökülen ganlann gızartısından Vetenin dan yeri gızaracagdır. 7 5 Tabii ki "Bu bayrak albnda yaşamak kadar, topraga gitmek de şereftir. 76 Çünkü "Vata­ nın ogullan vatan Ul!runda ölmeyi becermese vatan dirilmez. " 77 "&neli, sözü, yolu aynı olan milletin vatanı da birdir. Vatan varsa biz de vanz. Biz ölme­ yiliz ki, vatanımız "ölmezleşsin"78 Şehitler bu topraga, millete secde ettikleri için haksızlıgın üstünden hakka köprü salarlar. Bazı hallerde vatanlannı sevdikleri için "günahkar"da sayılır­ lar, 79 Zindanlarda çürütülürler. 80 Fakat bu vatanda yaşayanların kimi kan aglar, kimi öz yavrusundan geçer, kimi can ve­ rirken; 81 kimisi de vatan için parasından pulundan vazgeçemez. Halbuki "Vatana secde kı­ lan, pula secde ktlar mı?82

74 75 76 77 78

Saray bUdlk ahını biz Göremmedlk gol boglayan pahın biz Bu pahın görenleri Halg yolurıdo cıından geçen erenleri 'Halg düımenı' damgasıyla Lekeleyib mehv eıdller Hagg odıruı hııggı yıhıb sUrtJtdlller

Ü.H.G. s.85

A.D.F. s. 160

N.H. s.201 Ş.G.G.Y. s. 308 Veıerum �yırso Ölümden gorhmamm men Tek düımenlmle deyil. Ôlllmle de wııam meni .. Yoh! Veıen öle bilmez Onun ölmeziiyinl G=nıng biz bu glln Ne şüarlo ne sözle!

Gazanıng burdo biz

Ancııg ölOmllmOzlel S.E. 2.C s. 77 79 N.H. s.185 80 Balııb sahı.ı g6ztlmıızle

Hamıır gönlük çuhuru biz

208

Bozu agdan seçenleri Zlndonlordo çOrtıldWer.

81 82

N.H. Ü.H.G. s.15·16 'Vetene secde g�an pulo secde gdor nu? Sızıldomo. a91ama, bl�m odeUmLı ""� Şehide oglomazlor! . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Torpaga defn eltiler Torpag llçOn c:anını !j\IJbon veren şehk!J. ................................................

s.10


Bahtiyar Vahabz!de, vatanda yaşayıp da onun diline. zevkine, dogma milletine hor ba­ kan şerefsiz vatansızlan "en büyük düşman" ilan eder. Böyleleri "Vatan namusuyla yaşama­ dıklanndan, aile namusunu çekmezler." Yahut onlar için "vatanı, evleri"; "milleti de akraba ve kardeşleri"dlr. Bütün "arzu ve hayalleri" evlerinin içine sıgar ancak." Vatan ne. millet ne.

dil nedir" bilmeyen böyleleri için Bahtiyar Vahabzade şöyle der: Hırda hislerle yaşayan insan Min il yaşasa da guldur, köledir!83 Vatanı yüreginde yaşatmayanlar, tanımayanlar ölümü hak ederler.84 Vatan sevmez insanlar, içki ve eglence içinde rüşvetle, haramla gün sürerler. Vatan gay­ reti içinde olmadıklan gibi85 bir vatan evladına bir mana! da gıymazlar. Bu sahte "vatanper­ verlerin uzun dilini kesip gayretlerine ekleseler. emelleri daglar aşar, dilleriyse lal olur."

O.

Bakü denizlerini

begenmez; o çok ince zevkiyle elbise dik.inmek için Moskova'ya uçar. fakat kendi sahtekarlıgını başkalannın üstüne yıkar. 86 Ölümün vatan aşkından aşagı87 oldugunu bilmediklerinden. vatansevmezler bir asker gi­ bi de vatan sevgisini hissedemezler. 88 Öz milletlerinin geçtigi ıztırab yollarını da bilmezler. 89 Yine de "Daima vatarılanna arka çevirenlerin kemiklerine vatan sahip çıkmıştır. 90

b

-

Vatan Gayreti, Vatan için Çalışmak

Babalann bıraktıgı "şan ve şeref emanetini koruyup saklayacak gayrette. vatanın mert ogul­ larına ihtiyaç vardır.91 Bahtiyar Vahabzade. vatan ogullarının gelecek için yaptıgı çalışmalarda gebrln başına Dedi Do<tlor. şehidin Ehtiyacı vannıdır soyug mezar (a$ınaır

Ölüm aşagıclır, Veıen eşgtnden N.H. s.197

Elindeki bayrngı osdı

l.Z.

88 Vugannı eymescn. 5.

224-227

83 Ş.H. •.113-114 84 Eşgin dem iuıub göyfer meleşsln. qgln tarih olub ebedlJeşsin Ancog bir şeri ile Unutma bir an. Sen odlar yurdı.auaı öz eWıdısan! Dogrudur, sen lndı gllrbel eklesen AnC".ng llreyinde yaşıwn veten Vetenln öz dili, öz Lorihl 11ar. Ölsün Veıenlnl tanımayanlorl G:>y senin $e'r1nde dil nçsın Veten! Onun klilekJeri. onun çaylan Blz ayn dllşsel<dc öz elimizden Gurbeıde ölmesin dlUmlz bari . . . . ........ . . ....... Bele lllıt<ıdlon olan Ulkenln Esmez gara yeller boşındıın bir an Ş. H. s. 1 1 2-113 85 Veıensevcr kim imiş bu megomda de gllrek? Menim tek, ya senJn ıek Bol gonarar eşglne Hatga ders vermek OçOn ekranlara amanlar. Yohsa şehld eşglne heyrtne gllz yuinıınlar. NH s.210 86 B.0.D_F. 5. t76. 179. 180 87 GekU llrekdekl arzular dile, SUohı mehelıbeı, son sllzll veten Şehidler gösterdi ölOmlertyle.

Tek Veıenin garjlSJrıd.1 Eyilesen esger ldmı Her bir � vezifenin b�esen

Sen bıılesen esger kimi' lsıeytrem sen alışıb şen yan.:ıs.ın

esger kJml� S.E. 2 C s t35-t36 89 Onun o dllyüınlenen mi:ıgevwş ga;lannda Agsa.çh goca Sergin derdi yabr ele bil Alnındaki gınşlar adice gın� deyil,

Öz halgaıuı keçdlyi lzllrab yollandır! Gözden ahnn inciler. dövlctidir. vandır GU$9onmaz zirveleri andınr bu halınd.l Göz yası helgelenml; ele bil ..,ggillında

Azert da!llannın llzllnde kölgesi var. Onun gıjaglannda -Veren" 'Veıen" seSi var . Bir gözüyle glllür.;e. bir görliyle oglavır. Ele bil gcılla,,,,.Jıı dünyanı gocaglayu Ş.H. s.175-176 90 S.B. s t26 91 Hanı bu eUerin merci ogl.dlan' Açın bere&eri. açuı yoUan Bes honı bu esrin llz Koroglusu Gılınç Koroglusu. söz Koroglusu? Bobalann şe'nl. şerell elbeı. Bize emımetdlr. büyük emanet_.. Yohmu ganımııda haJgın geyreıl Bele sa!Wıyıırlor bes emaneti ? N.H s.146

209


"alnından akan terler"in "her damlasının vatan topragında çiçek gibi açmasını"arzu eder92 "Od kaynagı" vatanın. ogullanna "od vermesi için önce ogullann "yürekleri alışıp yanma­ lı"dır. Aksinde "vatan topragı ışıksız kalacak"tır93 Onun için Vahabzade "bu güzel yurdun sa· kinleri"ne seslenir ve der ki:

Ey bu güzel yurdun öz sakinleri Torpagımız kimi yansın gelbiniz! Bu od gaynagından min ilden beri Bir gmg od ala bildiniz mi siz? Es/o! Ölkenizde görürem bu gün, Gızarır. agarır. artıg dan yeri Gelbiniz uetenin seadetiyçün Baba gur-gur kimi yanandan beri94 Yüregi vatan için alışıp yananlar tezgahlarda bekleyen işlerinin başlanna gitmeli. günle­ rini çalışarak geçirmelidir.95 işte bu yürekler de ateşini vatandan alacak ve "geçmiş günlere ar olacak"tır. 96 Bunun tam tersi davranışlar içinde bulunanlar vardır. "Ömründe vatan gey­ reli çekmeyen" bu insanlar "çörek çıkarttıgım yer vatanımdır." derler. Ama "futbol oyunla­ rında vatanpervere dönerler, boş yere övünürler" Onlann vatan sevgisini sahte bulan Bahti­ yar Vahabzade. şöyle der : Onun veten geyreti Özü kimi sahtadır. Geyretinin sigleti Ayaglarda sürünen Futbol agırlıgdadır. 97

Neyse ki"millelin yolunda candan geçen aslanlar" da vardır.98 Kimi cephede, kimi ma­

ôgretmen gibi99 sınıfta vatan gayretiyle

sa başında, kimi tezgah üstünde kimi de "Merziye " çalışır.

Gayretin eliyle bu vatan için özünü kurban verenlere de seslenen Bahtiyar Vahabzade. vatan için ölmeyi şerefli buldugunu ama vatanın yaşayan insanlara da ihtiyacı oldugunu söy­ ler. 1 00 20 Ocak 1990 gecesi Rus tanklarının Azerbaycan'a girerek yaptıkları katliama daya­ namayıp canına kıyan Agabey'e hitaben, Bahti�ar Vahabzade'nin söyledigl şu sözler çok ma­ nalıdır: 92 93 9� 95 96 97 98 99

s.27 P.D. s.187

B.

a.y.

s.27·28 M.$. s.294 D.S. s . 1 1 7 B. s.14 Bu gücü. glldretı sen hardan aldın? Bu cılız vücuddn bu ata, hardan? Veıen geyretlnl da$ıd�ndan. Yoşıımog senlnçUn çoh çetin oldu Gerdek ewzJne goronlıg zindan Senin evtn oldu, glsmetln oldu B.

210

Bir öpllş gönneyen dodaglannda Derdi dile geldı Azerboyconın

A.D.F. s.159 100 GeyretJn clile bu Velen IJçUn ÔrlinO gurbonrnı kı!sdın sen llziln? Ay ogul, budunnu derdin elacı? Her derdin başga cür mln elacı var. VetMln gı.ab.nntıı ne ehUyacı? Veıenln e.sgcre ehtlyac var. GlırUnOr ıehııllık bllm•ylb h•le. GözUmUz önUrıdc c, dawm ed.Jr. Agabey belece Oz ölümllyle. ÔIO dlrtı.rl Utlham •dlr. N.H. s.225

ı


Dözmeyib Vetenin agır gününe Sen Veten namine özüne gıydın Ogul arhaya yoh, sen bahıb öne Ele ueten üçün yaşamalıydın! Veten geyretini senin tek çeken. Ogullar gerekdir indi Vetene Sens!' heyatınÔ gesd edib neden Ömrü müfte uerdln! Ne deyim sene !Ol Dünya. vatan gayreti içinde olanlara "kuru bir ses"lir. Fakaı Vaıan her zaman için önem­ lidir, o olmadan biz de olmayız. 1 02 c

-

Vatan Hasreti :

Valan hissinin en büyük his "oldugunu en iyi, ömrünü gurbelte geçirenler anlar. Bizi "ye­ dirip içirip giydiren" ana toprak varoluş sebebimizdir. Fakal bunları vatanda yaşarken degil. ondan ayrıldıktan sonra daha iyi anlarız:

Ah! Veten hissinden böyük hiss hanı? Ömrünü gürbetde keçirmeyen kes. Bu hissin gücünü belke de bilmez' Deme ki, seuirem men uetenimi Çoh azdır 'Veteni seuirem' · demek. . . Vetenin yolunda babalar kimi. Canını. ganınr ueresen gerek. Yedirir. içirir. geydirir bizi, Heyatımız boyu bu ana torpag Neçin bu dünyaya geldigimizi Bizse düşünmürük yalnız bir kere Vetenin gışrndan be'zen usanır. Yayından gaçrrıg yaylog yerlere Ele ki, uetenden oyrılrrıg biz, Vetençin gışgırrr üreklerimiz l OJ Bu hissi Bahtiyar Vahabzade, 1961 yılında Fildişi Sahili ülkelerinden dönerken. gemide çok yogun olarak yaşar. Piyanoda Yusuf Semedoglu vaıan şarkılan çalarken Bakü ve vatan hasretiyle ıutuşur, "yelden bir kanadı" olsun vatana uçup gitsin ister. 104 101 N.H. s.224·225 1 02 Dünya guru bir ses

Gem çekmeye deymez YUz·yOz iten olsWl, Mın-mln de biten var SOkllT eyllycllm ki. Blzforclcn hem evvel. Hem sonra Ve.len wr

P.D. s.49 103 Ş.H. s. 156-157 104 Çal Vusul, de dunno çal gadam abm Sulordo seslensin bizim mahnılor.

211


O vatandan uzak nereye gitmişse "Vatan kalbinde onunla beraber dünyayı gezmiş; ''gör­ dügü şeyin kıymetini onunla ölçmüştür. Seyahat esnasında vatan gözlerinde daha bir güzel­ leşmiş,daha çok kıymeUenmiştir. iste o zaman şunlan anlamış Bahtiyar Vahab�de: "Gezmeye gurbet ülke, ölmeye vatan yahşı mısralannın asıl manasını ben ecnebi Ulkeler­ de oldugum zaman anladım. Bu mani büyük ihtimalle, gurbette yazılmışbr. Gurbetin od-oca­ gından vatanın tütsüsü güzeldir. atalar sözü de büyük ihtimalle, vatan hasreti Lle yaşayan bir garibin kalbinden dogmuştur. . . . . Gurbette ölen adamın mezarının üstüne bir avuç vatan top­ ragı dökülmesi de bu manadadır. 105 Vatan.hasretiyle yaşayıp, onu göremeden topraga git­ mek de çok acıdır. t 06 Vatan hasretinden büyük dert107 tanımayan Bahtiyar Vahabzade, Şeb·i Hicran Poema· sında Fuzüli'nin vatandan uzakta kalışının ıztırabını dile getirirken aynı zamanda kendi vatan hasretini de anlatmıştır. Bunu da o devirde ancak böyle ifade edebilirdi. Vatandan gelen bi­ rine, Fuzülice seslenişle hasretin ona ettiklerini şöyle ifade eder:

Dolansın boynuma ueten Anamın tahı ıgı hamaylı kimi Hesret 'nun' eyledi 'elif' geddimi! Danış şirin-şirin diline gurban 108 insana her şeyden, o "garip ellerin od·ocagından kendi topragının, "vatanını tütsüsünün daha ezel ve güzel olduguna inananl09 Bahtiyar Vahabzade, vatan hasreti içinde, gurbette yaşayanların "imkan denizinde yüzseler bUe ferahlıktan bir çimdik pay alamayacaklarını" söy· ler. Çünkü, öz vatanının yerini üvey ana tutamaz. Vatan hasreti "bir ulu üzüntü, keder"dir. 'Vatansız yaşamak yaşamak degU"dir. 1 1 0 Vahabzade aşagıdaki nusralarda, gurbetin insanı nasıl erittigini şöyle ifade eder: Verenin. etrlnl mahrudan alım Çal yene gelbimde bir rıruna V.lr S.B. s. 280 1055.B. 5.279 ·280 106". . .. Veıen hesrell ile yaıoyıb ölen gerlblerin d<rdlnl halg bayatılarda çoh gözcl Had< elmlştir. Ezl.!im, ulu daglıır Çeşmeli sı.iu daglar Burda bir gerlb ölmllj Göy k;şne" buh.ıd aglar.

Bu bayablar ürek naleskllr. könlll köynertlsldir. Bu naleler, bu köynertıler şifahi hatg edebiyyaıuıda veten obrazı· nın yarcuunllSlllA sebep olmuştur_ S.B. s.281 107 Ş.H. s.158 108 Vetenden? Geldlytn yol!Dra guıb.ln Ôpüm ""ıen deyen dodaglanndan­ Oeye gonagını basdı bognna, Dünyanı w:rdller ele bil ona. Onu gucagladı. ele bU bu an Vetenln bo\munıı gol saldı Ş4ir. Onu gu.:oglayan öz goUanlM Bagdat'dan "'tene yol saldı şair Veten he>reUyle getbl doluydu Veten elçisinin hoş nefesinde Veten g['jlerinin eb'lni duydu. Ş.H. •.15&-157 l09Ş.H. s.161 1 1 0 A.D.F. 5.37

212


Erider geribi gurbet gar kimi, Ondan ne ad galar, ne nişan, ne iz Torpagdan ayn/an a�aç/ar kimi Millet de guruyar köksüz oetensizlll

Çünkü "Çapmış talamış daima dilsizleri hasret." ı ı 2 "Vatandan çok uzak bir şehirde", hasretten "pejmürde uzanmış yatarken; fikirleriyle

vatanını gezerken oradan gelen bir telefon ile o arılık hasreti yok olur gideri 13 Veya

iki gar­

daş . iki arkadaş gurbette görüşür, rastlaşırsa buna da, Vahabzade, "mucize adını verir. ı 1 4 Gurbette iken vatandan gelen bir gazete gecikirse yaşanan ıztırap nasıl d a yogurılaşır:

Ne geder istisen ey ana ıorpag! Guş da gen düşmesin öz oeteninden Gazet gecikmişdlr bir geder ancag, Vetene döneli diri/mişem men 1 1 5 Sazan da, insan, dünyada tek başına

kalmışcasına, vatanında vatanına hasreti yaşar. 1 16

Bize gurbet olub öz diyarımız Bu boyda dünyada tek galmışıg tek' Zindana salındı E'tibanmız, Stalin ölmeyib, vaşayır demek• 1 7

2. Vatanın Adı : Azerbaycan "Her hali yanar bir köze benzeyen ateşler yurdu 1 18 Azerbaycan, sevenlerinin "ulviyeti.

şanı.

şöhreti, aşkı, andı, anası, öz adı'-'dır. 1 19 "Birlik görmemiş" büyük

vatan

parçası

1 1 1 N.H. s.84 112 P.D. s.93 1 13 M.Ş. s.403 1 14 akl gardaş yad lllkede görüşllı")

·eu görüşün bir adı var: Mö'cüze! Görüşllrl<.>n lçden gelen hönklirıoler bes nedir? Bir vetenln oguUan gurbeıı:k! yoh, O veıenln OZ içinde

Görtışmey< teşnedir.

iki gardaş görüşmekçlln

Gurbeteml getmeU'

Bu sorguya hönkOr • hönküı- a11amalı .

Gehgeheyle gülmeli!.

P.D.

1 1 5 D.S. s.142 l 16 Hemişc hesretem, men 5'!ne hesreı

s.179

Men seni ömrtımde bir yol gönnllşem Bir gerib yolçuyam Vetene tıesreı. Men seni, yaşımdan ew.ı gönnOşem. M.Ş. s.298

117 N.H. s.209 1 1 8 .M. Ş. s- 58

1 1 9 '"Azerbacan, sensen menim

Ulviyyellm, şan şöhredm Adın menim öz adımdır Sen.sız mm.im ne giymetim?

;· ····· .. · ·· ��-;;;��i;·� k;� Menlm andam. menim anam

Biz ikimiz bir torpaAıg Men de senJn bir parçanam. B. B. G,s. 80

213


Azerbaycan "gaspçtlann elinde didilmiş, parçalanmış; sadece serveti degil, yüregi de !alan­ mış: halkının kalbine, aşkına, ruhuna kastedilmiş"tir. 120 Çok eski bir medeniyete sahip olan Azerbaycan'ın medeniyet tarihi M .Ö'nin çok çok ev­

vellerine gidip çıkar. 121 Hatta "Wkenin tarihi ile ölçülürse bu Wke çok eski insan meskeni­ dir." Mesela Azıh kentinin yakınlannda ortaya çıkanlan bir magara S. S. R. 1 arazisinde in­ san yaşamış en eski ve en büyük magara_sayılır. Alimlerin söyledigine göre bu magaranın "'milyon yanm yaşı" vardır. 122 Bahtiyar Vahabzade Azerbaycanın "odlular. odlar Wkesi" olarak acllandınlmasını şöyle açıklar: "Azerbaycan bütün eski kaynaklarda "odlar Wkesi" acllandınlır. Azerbaycan sözünün ilk iki hecesi "Azer" eski fars dilinde "od" demektir. Birçok tarihçiler vatanımızın adındaki od sö· zünü eski zamanlardan beri Abşeron yarunadasından fışkıran petrolle al1ikalandınr. Ben bu adı halkımıza has olan mühim bir cihetle alakalandınnak isterim. Bizim halk sıcak kanlı halk­ tır. Bu sıcakkanltlık bize babalarımızdan miras kalmıştır. Yüreklerimizde daima yanan ateşin nelicesid.ir ki. bizim ecdadımız la eski zamanlarda oda tapırunış, ateşperest olmuştur. Baba·

mız Zerdüşt halkın öz hususiyetine esaslanıp ateşperestlik dinini meydana atmıştır ."123

Vahabzade. Azerbaycan'ın ve Azerbaycan'ı vatanlaştınnış Azeri Türklerinin tarihi gelişi· mini kendi çapında araştınnış bu konuda dişe dokunur şeyler söylerunesi. yaztlması gerekli­ ligine inarunışbr. Çünkü "Geçmişini bilmeyen halk gelecegini de bilmez."1 24 O, bu konuda, tarihi incelemelerin lazımınca yaptlmadıgını, yaztlan kitaplardaki bilgilerin de dogru düzgün olmadıgını belirtir. 1 25 Tarihçi kadrolar hazırlarunamış, uzun yıllar boyu Azerbaycan tarihi, klişe şablonlar esasında ve bazı kafalara kulluk eden tarihçiler tarafından kaleme alırunıştır. Bu konuda ilmi yeni görüşler fikirler ortaya atan gençler çıkmışsa da bunlar da muhtelif şe­ killerde suçlanmış, damgalanmışlardır, baş kaldınnadan başlan wnılmuştur. 1 2& Ne Azerbaycan tarihi ne edebiyat tarihi ne ilim ve ince sanat tarihi, hiçbirinin işlenip ha120 "Hele birlik gönnemlş menim büyOk Veıonlm Cıe.sbkArLu elinde dKlildi. parçalandı Anc:ag serveli deyll. öreyi de ıalandı Senıeı gelse gem deyil. servet geler yene de Bu ge:mdlr k1. bir elln gelblne. eşgine de Diline. ruhuna da gesd edeler, ay amanl Elemlerin. d.!rdlerin hamısmdan bu yamanı· Ş. H. s. 148 121 ·Menim wtımlnı çoh gedlm medeniyete mbllklir. Vetenhnin medeniyet tarihi erarruzdan çoh-çoh evwllere ged.Jb ç1kır_ &kuun yüz kılometrlJylnde lllpılan Gobustan gay�nndakl resm eserleri. magarmarda lapılan gedJm ;ıletler ve bezek şeyleri tarihin en ge.dim dövrlcrinden lw!:ber verir." S. B. s· 302 122 "Arheologlannu�n son Ulerdekl orıışdırmalan halgımızın hele bizim cradan çoh çoh .....,.ı ohırag lıcyal keçtrdlyl· nl aşkar eldi. Merdel<ıın ve sOvelandan lapıl<ln lı.nç dövr1lnün sonuna alt aleıler bu yerlerde yUksek medenlycıte malik oturag ehaUnln yaşxlıgını sübuı edlr." S. B. s- 269 1235. B. s· 301 124 D. G. 1. s- 303 125 - ... Hillgımwn menşeyi ha.ggınd8 lam dı:tzgUn lesc'ıl\IOr alnuıg mtımkUn deytl. Ecdadımızın bu lorpaglara ne z..ı­ mıın geldlyl barede likirier çok mühtelildlr. Ancag en do§rusu eramızın llk e:sirlerlne gedib çıhır. Gedlm em'K!ni ve glircll goyruıglonndo hele eramızrn ilk yüz Ullklerinde bu lorpaglarda !OrkdiUI halgın ya$0dıgı barede melumat· lar çohdur. Ancag nedense ç�p olunmuş Azerbaycan Tarihi klıabında bu ba.rede me1wnal çok sethfdlr ve öteri· dir. Hele de Awbaycıın Tarlhlnln lam dllzgüıı elml yıızılışı gorşımızda bir problemklml clayıırur." D. G. 1. s· 303 · 304 126 Ş. G. G. Y. s· 146

214


zırlanmış "vahit konsepsiyası" yoktur. Bu olmadıgından dolayı yeni yazılacak eserler için kay­ nak sıkıntısı dogmaktadır. Bu yüzden her sahanın tarihinden söz açan, farklı bir açıdan ba­ kıp başka başka şeyler söylemektedir. Artık ilmi, akademik çalışmalar yapılmak zamanı gel· miş geçmektedir. 127 Bugün elde bulunan inceleme eserleri için de Bahtiyar Vahabzade şunları söylemektedir. "Elimizde olan inceleme eserlerinin ekseriyeti halkımızın lslamiyetten sonraki devirlerini ihata eder. Geçmişin derin katlarına nüfuz edemez ve buna göre de biz halkımızın tarihi hak­ kında olan bazı yanlış mWahazalara karşı mübarezede silahsız kalıyoruz. halkımızın ateşpe­ restlik ve hristiyanlık devirleri hakkında tutarlı ilmi eserlerin yeterince olmaması yüzünden. topragımızda bugüne kadar kalan hristiyanlık ve ateşperestlik abidelerine komşu halklar göz göresi sahip çıkıyor, biz ise onlara tutarlı cevap vermekte acizlik çekiyoruz. Bu abideler hak· kında ilmi kitaplann yazılması şimdi daha çok zaruridir. Ahı. bu. din tarihi deyil. halkın da tarihidir." 128 Azerbaycan'da yaşayan halkla ilgili olarak; hangi kökten. menşeden geldigi konusu ilmi yolla belirginleştirilmemiştir. Bugünkü gençligin kendi soy kökünden habersiz oluşundan si· kayet eden Bahtiyar Vahabzade tarihçilerin "halkın tarihinden çok ülkenin tarihini'" yazmış olmasını da tenkit eder: "Her yerde agız dolusu diyoruz: 'Biz kadim llalkız' Lakin biz bu kadimligi ilme çevirebil­ mişiz mi? Teessüf ki yok! Buna göre de kadimliQimiz kendimizi ne kadar hayran ediyorsa . . aynı kadimligi objektif faktlar esasında, hiçbir şeyi bozmadan, gizletmeden yüzden ırak sta· linci konsepsiyalann tazyigi albnda degiştirmeden ilmi-inceleme eserleri yaztlmadıgına göre bu hakikate herkesi inandıramıyoruz. Eski tarihi taşıyıcısı olmak hüner idiyse aynı tarihe. ay­ nı muhteşemlige layık inceleme eserlerini yaratıp dünya halklarına ulaştırmak, daha büyük hünerdir. (Biz birinciyi yapmış ikinciyi ihmal etmişiz. )"' 1 29 Herkesin, kendilerini bir başka köke baglaması, tarihçiler arasında fikir birliginin bulun· maması. ilmi esaslara göre bir tarihin yaztlmamasına tahammW etmenin çok zor oldugu­ nu 130 söyleyen Bahtiyar Vahabzade bu durumu da şöyle izah eder: "Bir halkın tarihini nice defa deyişmek olur? Kah midyalı oluyoruz. kah farsın tör-<lökün· tüsü. . . Gelin bir defalık katiyyetle diyelim: Azerbaycan türkleridir bu halk! Tarihçileri suçluyorlar ki, onlar tarihimize dair ciddi. etkili eserler yaratmıyorlar. Nasıl ya­ ratsınlar? Yukandan buyurmuşlar ki, halkın tarihini böyle yazmalısın, onu midyalı adlandır­ malısın. Peki zavallı tarihçi nereye gitsin, nereden malümat alsın ki biz midyalıyız?'' l31 'Tarihin iniş ve yokuşlanndan, egri bügrü yollarından geçip gelen" Azerbaycan ve Azer­ baycan Türkleri, bu dolambaçlarda. dönemeçlerde sarstlmamış aksine daha da saglamlaş­ mış, kuwetlenmiştir. Tarih boyu harici gaspkarların hücwnlarına maruz kalmış bu halk on­ lara tutarlı cevaplar vermeyi, onlan yerlerinde oturtmayı becermiş ve öz istiklalini koruyup saklamıştır. Bu tarihi dögüşlerin neticesi olarak Babek, Köroglu,Gacag Nebi gibi kahraman­ lar yetiştirmiş, onlann adına nagmeler, destanlar koşulmuştur. "132 127 Ş.G.G.Y. <- 155 128Ş . •.•. •• 145, 1 46 129 0.e. s· 146 130 a.e.s- 14 5 131 •.•.•. 160 132s. a. .. 302

215


Nefesimiz &beklerin Sabir/erin od nefesi Mahnımızda yaşar bizim Babaların ayag sesi Biz tarihe sıgınmadıg, Dünen varıg, bu gün uarıg Biz keçmişe güuenerek Geleceye addımlarıg."133 Azerbaycan· Cumhuriyeti "Azerbaycan Beynelminel Cumhuriyet", "Bakü Beynehninel Şehir" olmuştur tarih boyun­ ca. Bu da tesadüfi degildir. çünkü bu cumhuriyetin sahibi olan halkın tabiatında "milli gurur hissinde çok beynelminel his hakim olmuştur. " 13� S. S. R. l'nin bir üyesi olan Azerbaycan, kagıt üzerinde bagımsızdır, kendi kaderi hakkın­ da kendi karar verir. Hatta isterse bu ittifaktan çıkabilir!? 1922 yılında "ittifak mukavelesiy­ le Cumhuriyetlere Sovyetlerden çıkma hakkı verilmiş" fakat daha sonra da bu hak layihadan çıkarılmıştır. Ve böylece "halkların öz talihini muayyen etmek hakkı" ellerinden alınmıştır. Üstelik liıyihaya eklenen "Müttefik cumhuriyetler kendi sınırlarının degiştirilmesi hakkında ra­ zılaşamazlarsa, bu meselelerin halli ittifak organlannın selahiyetine verilmelidir." hükmüyle cumhuriyetlerin arazi hakimiyetini bozma imkanını da saglamışlar. Vahabziıde'nin kabul et­ medigi de budur. O, kendi ülkesinin toprak bütünlügüne, sahip çıkmak, sahip çıkılmasını saglamak ister . 136 Müstakil oldugu iddia edilen Azerbaycan Cumhuriyeti'nin istedigi ülkede konsolosluk aç­

ma hakkı da yoktur. 137

Orada üniversite mezunlan iş bulamazken" başka milletlerden olanlara iş var, Azerbay­

can halkının ogııllarına iş yoktur" işsiz gençler mecburen iş aramak üzere uzaklara gider . 138 Hatta bu gidenlerin sayısı 5 - 6 binin Uzerindedir. 139 Azerbaycan Cumhuriyetinde. Azerbaycan Türçesi'nin başına da türlü oyunlar açılmıştır.

133 B. B. G. 5- 80 134 Ş. G. G. Y. 5- 145 136 •.•. 5• 163 137 "... en çoh ozerboyconlı yaşayan ölke gonşu Türkiyedir. Demeli müvolıg l�erin

Baloda ve Ank;orada aparılması üçün kons,..lug ;ıç�malıdır. Sual olunur' Süverenllylnden söhbcl S<den rcspubllk;,ya bele meselelerl lıeUeımek hu­ gugu wıtlecekml, yohsa yene de illerle sayısız hesobsıi Moskvıı ldorelerlnln gop�onnı döymell olacagıg?"

Ş. G. G Y. s. 16<1 .. 138 "&kı Dövleı Unlwr>ilelinin, PedogoJI lnslilu�onn, oll mekıeplerln Azerboycan lakWıeterlnl gurtaranlor iş Lııpa bil·

mlrler.

Burada başgn milletlere iş wır Azerbaycan halgının oglanlann.a yoh! Mecbur oh.ıb gccllrler uzaglarn. Ora· M özlerine lş ahtanrlar. Azerbaycan halgının mlnleıie cawnı gedlb kenarda lşleylr. Gız:lnnmll ere gec:k?: bllmlrler. Evde galıb ganyırlar. 40-50 y.ışuıda gızlanmız var Çllnkü oglanlarımız b� ilke çörek üçün gedlb uuıglarda çolıw· 1.ar. Bu cür ha.ilam son goyulmahchr.!"

Ş. G. G. Y. s- 160 139 " ... hazırda respubllk;oda lelunlnen 400 mine yalun IJ>iz var Hele men vaydo pambıg bccerlb yıgan, gışda lşsil galan 100 mlnlerl demlrem. llesP<JbUk;,ıu ono g!lre bugüne salıblar ki, onun c.avonlanıun heyli hissesi işsizlik der­ dinden respW!lkadan çıhıb gitsinler. Her il resP<JbUlıadan S<denlerln sayısı 5 • 6 mini kcçlr Azerbaııc.anın Zaraf· gaziyada lgUsadl elml · lııiınlkl cehelden glldredl, güçlll respublıkaya çevıtiın"51ne 90111 çoh 90çlü muga"1mel gös· leıtllr. Burado stralejl megsedler gizlenir. Torpaglıırımıza göz dikenler bizi mln Wer bo\luu vaşodıgımız dogma yer· !erden sıluşdrrmag planlon hamtoyıb, onu haranınsa kömel/I ile luı!l'llıı keçlrmeye çolışanlann ne megsed gllddük· !erini bo$ll dll$mek Qçl9l bövllk .,:ı� sahibi olmag 13zım del/ildir." Ş. G. G.Y. 164.

216

165


Sanki burada ya.şayan insanlann tarih boyunca hiç ana dilleri olmamış gibi devlet dairele· rinde kuUanılmamış; M O mekteplerde de rus dili �ırlıklı bir egilim verilmiş. Azerbaycan Türk· çesi "üvey muamelesi" görmüştür. 141 Orada yaşayan başka milletlerin yerli dili, yerli ahali· ninse rus dilini iyi bilmesi zaruridir. " 1 4 2 Sovyetlere baglı bir cumhuriyet olarak Azerbaycan'da 7 Kasım 1 9 1 7'de Sovyetlerin Rus· ya'da berkarar eyledikleri tarih bir bayram kabul edilir. Bu, Bahtiyar Vahabzade'de o sistem içerisinde şöyle anlat�mıştır:

O gün · güneşin özü göy/erden endi yere lnsanlıg tarihine o gün · yeddi noyabr açdı yeni pencere Zülmet öz ganadını yıgdı dagdan, dereden, Azad/ıgın güneşi dogdu o pencereden O gün goca tarihin en büyük günü oldu, Dünyanın öz içinde teze dünya doguldu. 1 4 3

a) Azerbaycan - Tabii GüzeUik ve iklim: Azerbaycan daglarıyla, daglannın döşlerindek! sürüleriyle, köpüklü çaylanyla. çimeni ça· yırıyla, rüzgar estikçe etrafa yayılan toprak kokusuyla manalı bir güzellige sahiptir.

Gönülle·

ri hayran bırakan tabiatın hoş manzarası ressamlara; tabiatın musikisi bestekarlara malzeme olacak güzelliktedir. Vahabzade "Ana Yurdum" şiirinde bu güzellikleri şöyle dile gitirir.

"Anaların /ay/asından Babaların tarlasından Nenelerin gorhulugu almag üçün Cefte suyu içlrtdiyl kasasındarı Seni içdlm udum · udum, Ana yurdum, ana yurdum! Bag gülünde, dag garında Sel· suların aharındo, Palıdlorın uugarındo Seni gördüm Ana yurdum/ 1 4 4

Vahabz:ıde, ülkesinin her mevsimini sever. Onun karlı kışı da bahan da güzeldir_ 145 Dün·

140 a.e. S· 1 60 141 " Bizim mekıeblerimiufc rus dilinin 1edrisi birinci 51m(den. ye"nl a rın dUini l .ırn bilmeden b u dilin 6züne mehsusJu· 91U1U, en mühimi de . göıeltiglnl hlss elmeden başlayır Azerbaycan mekleblerinde rus dili 1 . 51nıfden hafladlı. 53,5 SlUlt al ders aymrlar.�

142 Ş. G. G. Y. s· 1 50 143 A. G. s· 27

1 44 A. S. S.

rın

mekıeblcrinde Azerbayc-an dilinde lse 1

Ş. G. G. Y.

s· 1 5 1 .

s.ı·

1 52

s.37 Aynı şiir Ü. H. G kllabıııda biraz daha işlenm'1 ve degJılkllklere ugr.ımış olarak yer alır.

145 "Biz sevlrlk ölkemlzln Her neslini, ez:lz dosllar Blzim ekle göul olor Hem garlı gış, hem de bııhıır"

s.

86

B. S· 43

217


yada mevcut olan on bir iklimin dokuzu Azerbaycan'da yaşanmaktadır. Tamamı 86 bin ki· lometrelik bir sahaya malik olan - Vatanının büyük bir bölümü lran'da, lran Azerbaycan'ı ad· lanır.- Sovyet Azerbaycan küçük bir memlekettir. Uıkin bu ülkenin bir tarafı kış oldugunda bir tarafı yazdır, bir taralı da mülayim tabiatlı tlıman iklime sahiptir. Dagı kış, ovası yazdır. Dagı da vardır denizi de, meşesi de vardır sahrası da. Yazı da vardır seli de; serin bulakları da vardır mineral suları da. 147

b) Azerbaycan, Yaşlılar Ü lkesi, Uzun Ömürlüler Dlyan "Azerbaycan yaşlılar ülkesidir"M 8 Burada

yüz yaşını

geçmiş birtlerce "gocalar" vardır. Bir

"halk agsagalı gibi". herkesin kendisine hürmet ettigi yüz atmış sekiz yaşındaki Şireli Baba da ülkenin en yaşlı adamıdır. 1 49 "Azerbaycan uzun ömürlüler diyarıdır." Bu uzun ömürlülügUn sebebini hekimler daglann

havası, çayların suyu. topraklann zenginligi ile izah etmeye çalışmıştır.1 50 Uzun ya.şamanın sımnı çözmeye ugraşmışbr:

Min bir tecrübede, min bir oyunda, A limler meheye uurdu bu sırrı. Biri hauasında biri suyunda Biri igliminde kördü bu sırrı Bir deyen olmadı: - Ne olub size? Nedir bu tecrübe, nedir bu sınag? Men heyret edirem hayretinize insanın haggıdır uzun yaşamag/ 151 "Uzun yaşamak insanın hakkıdır." diyen Bahtiyar Vahabzade uzun ömürlü olmanın se­

bebini kendi milli adetlerindeki "agsaggallara, agpürçeklere hürmet ve ihtiram"da bulur . 152 Bu durumu da aşagıdaki mısralarda "insanı ya.şatır insana hürmet"' mısrasıyla açıklar:

Uzun yaşamagın sirri yurdunun Ne ıorpagındadır. Ne de suyunda Kiçiye merhamet, böyüye hörmet! Sebebi bundadır, sebebi bunda! 147 S. B s- 302 148 "Bezen baba/on ııeı..nmeylrlk. Bo"'n biz onlar• '"cııh�·· deyirlk insafı danana aman wnnemek Yediyi çöreye dol çevirmemek Sed.>gel, deyaneı. düzlllk edaloı Eıebar klşllik. böyıiye hörmel Ulu babıılardan mtrasdır blz.e Gelin. bir de bahag lıeç�mtze Ya$1ı!ar llllıesl deyirler neden Ana vetenlmlz Azerbay.::ana? Bes bLDlLDl sebebi ne imi$ gören? Hekimler heresl ııozdu bir yana." P . D . s- 320. 321 149 S. B. s- 30<! 150 O. G. 1.s- 294 D. s- 321 152 D. G. 1. s- 294

151 P. 218


Öz yaşına göre hamıya saygı "Yol böyüyün. amma su kiçiyindi " Böyüye ehtlram kiçlye gaygı Yohsa bir cehalet sayılır indi? insan gocaldı mı? Başgalarından Dönüb kömek umur dilsiz körpetek Bilmirem. aletml. eşyamı insan Gereksiz olanda atılsın gerek?"l53

c) Azerbaycan Şairler Ü lkesidir. "Dünyanın en büytik dahileri, edebiyat ve sanal hadimleri en güzel eserlerini vatana has­ retmişler. Her bir sanat eseri, onu yaralan müellifin vatanının. halkının bagnndan_ manevi aleminden göyerir." 1 5'1 diyen Bahtiyar Vahabzade, Azerbaycan'ın "şairler ülkesi" olarak da adlandınldıgını söyler: "Azerbayc.an'a şairler ülkesi de denir. Sekiz yüzyıl ewel Nizami. Hakani, altı yüzyıl ewel Nesimi, dört yüz yıl evvel yaşamış

Fuzüli dünya

poeziyasının bahadırlandır Halkımın şifahi

edebiyatı daha zengindir. Destan ve masallarımız eski medeniyetimizden haber verir. Atalar sözlerimiz müdriktir, manilerimiz incedir. Bütün bu sanal abideleri ile tanış oldukça. onları derinden derine ögrendikçe halkımın karşısında secdeye gelir ve Azerbaycanlı oldugumla övünürüm." 155

ç) Azerbaycan En çok Kitap Okunan Ü lkedir Vatanı Azerbaycan'ın "dünyanın en çok kitap okunan ülkesi" oldugunu söyleyen Bahti­ yar Vahabzade. buna ülkesinde basılan kilaplann tirajlarının yüzbinlerin üzerinde olmasıyla. bunun da günden güne artan kitap ihtiyacını karşılayamamasıyla açıklar "Kitap açlıgı, bü­ yük fikirler, derin dUşüncelerle yaşayan" Azerbaycan Türklerinin "büyük arzular aşkına ka­ natlanan tabiatından ileri gelir. "156

d) Azerbaycan, Najjmeleriyle Tanınan Ülke

g

Nagmeler çalındıkça kalp aşıp taştıkça hep Vatanı özünün önüne gelen 1 57 Bahtiyar Va­ habzade, "Halkımız yalnız maddi nimetleriyle degil, manevi alemi - büyük edebiyatı ve zen­ gin musikisi ile de dünyanın dikkatini özüne celb etmiştir" der. "Nagmesi ile tanınan halkın manevi büyüklügünü. medeni seviyesinin herkese malüm oldugunu 1 58 bir şiirinde de şöyle ifade eder.

153 P. O. s· 321 1 5'1 5. B. s· 281 155 .. .... 302 1 56 "Smllyon y�nm ehnUsl ol.ııın respublJkanuzda kllilblanmın 30 · 50 min

Urn�a ne:şr ediktiyini V\> derhal satıld.ıgını dedlyim zaman hartd ölkelerdeki hemkbrlımm bınıı lnanabümirdiler Bununla beraber kitap mOlaUeslncle. hu:susen gençlere kitabı $e1.dlrmekde hele de güsurlzıınmız vardır. Men hu gü· surtann sebebini esıısen Mo mekleblerimlzde gOrtırem. Ona gön! ki. orta mekıebde genç lo� dövrtınü keçlrtr. blllytn esası bllnövre üzerinde elm blnıısı gunılur."

157 M. Ş. s· 192 1 58 5. B. s· 3 1 5

5. B

s- 328

219


Ncgmelerde yaşayır Eşglm, hissim. heycanım Top· tiJ/eng sesıle yoh, Ne9meslle tanınır Meııinı Azcrbaycanını Bizim her ne9memlzde Gülle uıyıltısı yoh, Arzu/arın sesi uor 159 Bir halkı tanımak için ewela onun nagmelerini dinlemek gerekir. çünkü nagmeler onun "öz sözUnil, hayalini, duygulannı" yaşatır. 160 Bugün "yeryüzünü gezen nagmeler, halkın şöh· rellni, şanını dünyaya ıanıtır.161 Vahabzlide, "Nagmemiz" başlıklı yazısında şunlar söyler; "Biz nagmelerle yaşamış, nagmelerle boy atmışız. Ninnilerle yatmış, şarkılarla uyanmışız, hayatın ferah ve sevincini nagmelerle tatmış. agn - adannı nagmelerle unutmuşuz. bizim toylanmız da yaslarımız da nagmesiz geçmemiştir. Bizi 'terekeme"ler, "uzun dereler oynat­ mış, agtlar aglatmış. mugarnlar derin derin dUşündilrmUştür, çengiler vatan ve halk namusu ugrunda döyilşlere seslemiştir. Biz de söz ve kılınç bir olmuştur. Halk kahrarnanlanmız bir elinde saz ve bir elinde kılıç tutmuş, düşmanı yalnız kılıçla degil, sözle ve sazla da maglub miştir." 1 62

e) Zengin

el·

kaynaklara Sahip Azerbaycan ve iktisadi Yapı

Hem teknik, hem tabiat ve hem

de hümaniter ilim sahalannda alimler yetiştirmiş, aka·

denılya yaratmış bir ilke olan Azerbaycan dünya ilim ve sanatına ilaveler yapmayı da başar­ mışlır. 163 "Zengin yeraltı servetlerine, verimli topraklara, alhndan mineralli tabii sulara sahip olan. ihtiyacından defalarca fazla pamuk. sebze, bostan bitkileri ve tahıl yetiştiren bir ülkedir Azer­

baycan.

Buna ragmen "maddi ihtiyaç" içerisindedir. Maddi ihtiyaçlardan manevi dünya ve ih­

tiyaçlanııı dilşilnmeye vakit yoktur orada. 1 64

"Başı

bellllı Azerbaycan" 165 ne çektiyse ne gördüyse bu servetinin zerıginliginden, çek­

nıişllr. Kanı çekilmiş. kanı dökOlmUş, GUlistan Paktıyla mahküm olunmuştur.

ÖZ topragında

kıtl olmuş, kul oldugunu bagıramarnış. "zulm girdabında bogulmaJ( istenmiştir. Onu başka illkelere güzel gösteren serveti, bol bol taşınnuş ama kendisine pay verilmemi.şör.''166 Eme­ gi onlar harcamış, meyvesini başkalan yemiş,

alem

bezenmiş onlar çıplak kalmış. Bahtiyar

Vahabzade. Azerbaycan'ın müstemlekecilik ruhuyla kanının nastl ernildigini bir şiirinde şöy­

ı�

anlatır:

''"il Ü. D F. s· 2 1 . tbOA. S. S. .- l<ıO

22

ll•I M S s· 273 h1:! S B s· 314 lt'3 - M Topı;uboıov. H. Mommodov, Y. M.ımmed,dlyev M. R....... kimi� a1inW!rimiL Üııı$ �"'' · \ ;.,m Gom!I<"'. Flknıt Eml'°" kin� beılalcarlnnmız Cafer Cabboılı. Semed V� Mine ıtnı..... 10nıi s0z üs· ''"D""""' · ll<ilıı�. SolA<•I EJ.ktı.""". R.,ıd Behbudou, Zeyneb H.ıınıanı.o kimi mQgeruWrimtı .....ı.- -

1 M Ş. G <..t Y. ı· 138 ıt..� ll M G ,. 17 l<>to N li ,. W'1. 205

220

5. 8.

s-

303. 304


Menim seruetime cahan göz dikdi., Seruetim, döu/etim ona gerekdl. Babam ver şum/adı, babam yer ekdi, Emek bizim oldu, beher özgenin. Açdı sinesini bize bu torpag, Alemi bezeyib /uı oldug ancag. Çıdırda çapsagda hamıdan gabog Hüner bizim oldu, nemer özgenin Gızı/ bizim oldu, kemer özgenin (Halbuki) Güneş de bizimdir, seher de bizim, Hüner de bizimdir, nemer de bizim. "167 Sovyetlere baglr bir Cumhuriyet olarak iktisadi yapısıyla serbest bırakılmamış olan Aıer­ baycan, kendi topraQının, servetlerinin asıl sahibi olamamış, bu haklardan mahrum edilmiş adeta "öz topragında ücretli köle" ye çevrilmiştir . 1 68 iktisadi açıdan müstakil olamayan Az.er· baycan. Sovyetler Birliginin" hamal amban"na dönüşlüri.ilmüşlür. "Müstemleke seciyeli igti­ sadiyat" ile esas gelir kaynaklan olan petrolü de çok ucuza gider. Bir "çöp kıymetinde" baş­ kalanna satılan petrol daha sonra işlenip yeniden Aıerbaycan·a satdır. saldır ama allın fiya­ tına. Bu durum yün, pamuk ve cliger kent tasamıllalı için de geçerlidir. Ve Aıerbaycan mil­ yordarca zarar ettirilir.169 Milli geliriyl e bütçesi birbirine denk de degildir. Bu konuyla ilgili olarak Bahtiyar Vahab· zade der ki; "Bizim milli gelirimiz Ennenistan'dan 2 defa, ahalimiz 2. 1 defa çoktur. Peki, bütçemiz nastl? Cumhuriyetimizde milli gelir istihsalinin hacmi, ahalinin sayısı ve arazimiz Gürcis­ tan'dan çoktur. büyüktür, ama ittifak bütçesinden bize ayrdan vesait daima Gürcistan'dan az olur? Niye? Bu onurda alakadardır ki, topragına halkına degil oturdugu kürsüye, vazifeye baglr olan mankurtların önüne ne koysalar onurda razılaşır. Vatan ve milli hissini yitinnişler bize başçı­ lıg etmişler. Ne merkezde, ne de cumhuriyetle bizim iş bilerderimizi. kafası çalışardan yakın koymamışlar. Ondan dolayı da biz böyle bir facialı vaziyete düşmüşüz."170 167 S. E. 2·C. s. 7 2. 73 168 "'SOverenliyin lgtlsadi tere il ne gekl.Jkd� men bizim �tlsadlyyatç�ann 1:$1ne ganşm.ag fikrinde &!yilem. Anc.Jg onu demek lsteyirem kl. respublikanın lgtısadl hugUQ5uıJugu heç bir ölcü'!ıoıe sıgı$Jlıır. Misal üçün gız-gclinlerimizin s.-.1�­

lıınıhgı, körpolerimizin �kesmyi ve küUevl gırgın hc>abına yetl�irilen pambıgı gölllrck. Pambıgdan alınan ınohh· cın yalnn:: 12 lalli respubllkamızda son mehsula çevrilir. galanı ise giymetlne başga r�spublikalardakl ıohuculg merkezlerine apanlır, onlara m"ycınlarla gelir getirir. Gel.Ln e'Ural edek ki, biz öz torpagırruzın. ıebil servellerimlzin. dövletimlzin esi s.ahibleri deyilik Bizi bu huylMd.Jn mehnnrı etmiştir_ Bizi sözün esi menasmda öz torpı;,§ırruzda muzdlu k�ıc çevinniler · Ş. G. G. Y. s· 164 1 69 "'Blzi sözün esi mc01l8Slndllı öz to�ıını.zda muzdlu köle�ıe çevimıl.$ler ne OçUn Azerbayc.:ın'dı:ıı olan senaye miles­ slselerinln 93 f"1zl lobellylndc olmalıdır. Ne llçlln milli gelir balansında nelı cftzi çekiye malikdir> Ne ilçiı:ı Azer­ baycan S. S. R'nln hammal ba=na çevrllml�ir? Alimlerimiz hC$0blamışlar ki. lekce pambıg Silheslnde hanuml ihracına göre respublika her U lkl m.Uyard manaı IUrir. Tlllun . yün. tew:z ve dlger kend teserrülan nli!hsulkm sa· hesinde de vez.iyyet beledlr. Ba$o1 dlişe btlmlrem. biz ne Oçtin öı yunWTiuzu hazırlaytb Ermenistan'a venneli�-ik k.i. onlar hazu mehs� lstehsa.I edlb gaı.ansınlar? Ye'nl blzim yun parça. yundan geyim şeyleri ıohumaga gabiliyyeti­ mlz Yohdur? Belke işçi gUwesJ çall$fTUr? Yoh eksine. hazırda re:spubllkad,1 ıehmlnen 400 mine yahın i$Slz var � 170Ş. G. G. Y.

s· 1 65

Ş.G.G.Y. s.

164

221


3.

Vatanın Başına Gelenler

Kendisini hem Bakülü, hem Lenkeranlı, Genceli Gubalı, Nahçıvanlı, Şek.ili, Şirvan ve Ga­ rabaglı . . . . . hisseden Bahtiyar Vahabz�de vatanına herşeyiyle baglıdır. Vatanı ister Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ister

lran

tarafında kalan Güney Azerbaycan olsun, isterse bölünüp ko­

panlmak istenen Karabag olsun hepı;ini bir ve bütün olarak düşünür ve öyle kabul eder." 1 7 1

Men bir gedlm mahnıvam Hal/arım eluan·eluan Musigim ·· Karaba!Jdır Sözlerimse - Nahçrvan Bu torpagda yaranmış Korog/unun cengisi Gıratın üzengisi/ 172 Bahtiyar Vahabzade bölünen parçalanan yurdunun bu hale gelmesinin sebeplerini çok

düşünmüş, çok araştımıı.ştır." Saadetin yurduna niçin gelmediginin" 173 sebeplerini; bu işte "günahkiınn vatan mı, millet mi, ogullanmı"1 74 oldugunu sorar ve cevaplar. "Vatanı bölen dograyan hudutların" haritalara çizilmesi bizim" gayretsizligimizden"dir .115 "Sözde sohbette gayret çok; kanımızdan da halk kahramanı Babek'in kanı akmaktadır" fakat "bölünen yurdu­ muz, dilimiz gibi gayretimiz de bölünmüştür. " 176 "En büyük deryanın sahili bile bir" iken bizim büyük vatanımız ve milletimiz "bananecilik" ile "tarumar" olmuştur. Agaçlar bile sıra sıra yan yana dizildigi halde; onlar birbirinden çok uzaktadır. "Budaklar yapraklar görüşmese de '', " kökleri bir yerde bir topraktadır"1 77 işte Azerbaycan da "bir can". "bir vahit" oldugu halde bölünmüş, bölünen parçalar birbirinden ay­ n düşmüştür .118 Bu türden hadiseler sadece Azerbaycan Türklerinin başında degildir. Bütün Türk Dünya­ sı bu hallere zaman zaman maruz kalmıştır. Kırım Türkleri de yani "Kırım'ın öz sahipleri" sonradan gelenler yüzünden haklannı kaybetmiş, haksız konuma düşmüş kendi yurtlarında yolları baglanmıştır. 1 79 171

"M1?n hem BaluJıyam. hem

L.enkcranlı

Genceli. Gubalı. hem Nahçnr.mlı Şekil; Şiıvonlı. Gorai>agoyom

Büıöv Veıenime bütöv hllglıy:ım." 172 M. Ş.

173N. H.

ss·

89 15

A. S. S. s·

35

174 a.e.s· 84

175 �. 86r elde nece yol. nece inam v.ır Bu yollar. lnıunlar gllı;IOdUr bizden Veıeni dograyan. bölen hudutlar Düı<Jü heriyeıe"" geyreLimlzden""

N. H. s· 20 176N. H. s· 20 177 B. B. G. s· 17 178 "Biz bir conıg. bir vahldlk binadan Bu velene o vetenden salamlar

Btz bir yolun yolcusuyug her mman Sene menden. mene senden salamla.r."

179"Tatar meıarlan ...

P. D. s- 48

el açır g�e Torpzıgı galdınb niye gabanruş?

222


Kırım, Yalla, Gızıldaş . . . . . bir halgın ata yurdu o halga yad .ay allah .. gelmeye ueten oldu. De mümkünmü ayırmag burda heylrden şeri? Ahı, haggın gözleri oyum-oyum oyulmuş Torpagın altındadır torpagın sahibleri, Gelmeler torpag üstde torpaga sahib olmuş." 180

a) Bölünmüş Azerbaycan Azerbaycan "zamanın ugursuz yollarında ikiye bölünmüş"" l ür: Güney Azerbaycan. Kuzey Azerbaycan. Böylece "iki başlı, bir kalpli bir bedene dönmüş"lür. Birinin kalbi Bakü'de diQe· rininse Tebriz'de atar. Her ikisi de Azerbaycan Türkü için "Mekke Medine" gibi kıymeUi· dir. 18 1 Bahtiyar Vahabzade, 1959 ydında yazdıgı "Gülistan Poeması"nda "büyük bir millelin ba· şını kesen", "kolunu ba!'llayan", "bir eli ikiye parçalayan". "bir çirkin emel'" Gülistan Mukave· lesiyle kagıt üzerinde "bir yüregi, bir canı yanya bölmek" tarihi, an·aneyi. kalbi. ruhu, dili

iki·

ye bölme çabasını ardatır. Sonuçta ikiye bölünen bir milletin "gönül tellerini kesme""nin müm­ kün olmadıgını da üstüne basarak söyler. 182

Agalar bilmedi birdir bu torpag Tebriz de Bakı da Azerbaycandır Bir elin ruhunu dilini ancag Kagızlar üstünde bölmek asandır

'

Torpagı ikiye bölersen, ancag Çetindir bedeni candan ayırmag/ 183

1813 ydında Tebriz yakırdanndaki Gülistan kentinde Rusya ve lran arasında imzalanan

ôılll< r ycr al!diı

göresen niyc Hogg deye gııgınb leryod goponnır? Kınmı gtMOrtip çlyinlerine Milleı olan yere niye apar mır? Mezarlar bu yurdun öz sahlblerl Niyc bu zilleil bagnnı sökmDr' Torpogın llsl!lnde sahibkbr kimi Gezen gelroolerl denize tölunür?" N. H . s· 54. 55 tBO N. H. s· 25 1 81 "Neyleyck ki Zilmaıun Uguısuz yollonndiı ikiye bOll:l:ımllşem tkl bo$1ı .. bir gclbll BJr bedene dönmüsem. Hem Tebrlz. hem Bakıdır Mckkem, Medlnem menim. Pasponsuz yoşor bu glln iki volen! olon Azeroglum. Gnfanm. Elim. Medlrem menim" M. S. s· 90

1 82 N. H. s· 150. 151 183a.e. s. 151. 152

223


mukaveleye göre Azerbaycan, Araz çayı sınır olmak üzere ikiye bölünmüştür. Kuzey Azer­ b;lycan Rusya'nın, Güney Azerbaycan da lran'ın hüktimraıılıgı albna girmiştir Böylece Azer­ baycan Türkleri için "hicran ve musibet" günleri başlamış; "öz dogma yurtlarında köle "ol­ muşlardır. 'Tırnak etten", "yürek bedenden, "can cesetten" ayrılmak lstenmiştir. 1 8<1 "Büyük bir milletin matemi başlanırken" anlaşmadaki taraflar "gazablı degil sakin"dir. imzaları da adeta "sevgi mektııbu"na atılır gibidir J 85 Onlar birbiriyle el sıkışırken bir millet, bir vatan iki­ ye ayrılmıştır. "Bu dehşetli hal" de bu vatanın da bir sahibi oldugunu haykıran olmamıştır. 1 86 Bu anlaşma imzalanırken, "Ulu Babek'in ruhu feryat koparmış", gök gürlemiş; kentin çl· çekleri bir günde solmuş, bu mükavele kentin adında bir leke"olarak kalmıştır. "Yanık Ke­ rem'in bagrı köz köz" olmuş aşıklar daha hazin. yanık çalmaya başlamıştır. Aynı gün ülkeyi sel su götürmüş, ayın günün çehresi kapanmış; Aglayıp daglardan rüzgarlar esmiş ve bu me· şum haberi aleme yaymış; Araz'ın suları gazaplı, taşkın; şirin nagmeleri ah olmuş, çıglık ol· muş"tur. 187 Azerbaycan Türküne yabancı iki tarafın iınzaladıgı anlaşma ile "aslanın bilegine zin­ cir wrulmuş" 188 . bu agır hüküm ile magrur milletin başını kesmiş ama onun kalp agrısı­ " nı hiç hissetmedigi gibi. "itiraz sesini" de hiç duymamışlardır. 1 89 imzalı. mühürlü bir kagıt ile Araz Çayı "arzulara seddedilmiş"tir: Aşagıdaki mısralarda Bahtiyar Vahabzl!de'nin Araz'a müracaalla hislerini dile getirişi şöyledir:

Ey Araz sepirsen, göz yaşı sen de Keçdikçe, üstünden çölün, çemenin. Seni arzu/ara sedd eyleyende Niye gurumadı suların senin? Dayanıb Arazın bu tayında men "Can gardaş" deyirem, o da "can" deylr Ey zaman, sorguma cavab uer neden Sesim yeten yere elim yetmeyir. . Garışıb gözümde. garışıb alem. l84 ""Görek bu h1crnna . bu mUs.lbete. Onlann $ÖZÜ ne, gcrezi nedir? Bu halg ezel günden d�b zillet•. Öz dogma ywdundıı yohsa köledir. Nece ayırdmı.ı dımaQı ctden Üreyi bedenden. canı cesedden? ·Alu kim bu haggı vemtlşdir Size Stz.ı kim çagınnış, vclenlmlze? Nece vaht sengerde hey �dar. Gülisl.on kendinde sö..ıoı.şdılar Btr �ke ikiye Aynlsm deye!..." N. H. s- 147 185 N. H. s· 1 46, 147 186 "Onlonn blrle�n bu eUer ile Aynlır ikiye �r el, bir Veıen Ahıdıb göztırıden YO$ glle • gUe. Bu de�tlt hala ne deylr Veten? Bir deyen olmadı. durun agolıır! Ahı bu ölkenln öz sahibi vor. Siz de -r.;ınız. b;ıyogdıın ben­ &s hanı bu yurdun sohlblen?

224

Bes hanı heglget, bes hanı ganun? Gocadır bu yurdun tnrlhl; Ya$' Bes hanı k6ksüne serhed goyd119un. Bir vohkl <ilkenin iki garda�?" 187 N. H. s· 148 188 a.e.s- 145. 146 189 "Min leke vurdulor �reflmtze Verdik. sahibimiz yene "v.r'' · dedi. L>p yah� eleyib dogud<ın, bise Bin ''b:uan'" dedi. bir "her · dedi, Bizi hem yediler. hem de mlndller Amma dalımızca hey d<yindller Hökm gör ne geder b6yilkmllş anın MOhOr de bascblar W6rogı0. ıekrar Yok varagın deyU, Azerl>oycıının K6ksüne dag boyda dag basdı onlar lmzalı, möhUrlll ey cansız varag Ne geder böyiıkmllş guweUn gllcün Esrler boyunca vuruşdug ancag Sar.;ıdıı bUmedlk hökmünü bir gtln. N.H. s. 149


Derd derdi do{lroyır, gem·gemden kecJr Arazın üstünden keçe bılmlrem, Araz derdim o/ub sinemden geçir. 190 Bahtiyar Vahabzade "bin yıldır analarından sül yerine gam emdiklerini'' , "kalbura koyu­ lup havaya savrulduklannı, bir toz olup elendiklerini" 191 sadece Gülistan'da anlatmaz. O. her fırsatta, her vesilede bu iç yangısını dile getirir:

Yarım bu toyda goldı, Yarım o toyda galdı Toyum burda çalındı, Yarım o toyda goldı Daha bu ezablara Canımda bir tabım yoh, Men tepeden dırno{la Sualom . . . . couabım yoh Bilmirem öz elimden Men hara. hora gaçım? Bir elim gan/ım oldu Bir elimse haroyçım! Bizi he/bire goyub, Souurdulor havaya Biz toz olub elendik Min i ldir, anamızdan Süd yerine gem emdfkl 92 "Her zillete tahammül eden" Azerbaycan "Dünyada benim de hakkım var" diye milleti "halk eden mukavele"ye karşı koyamamış önceleri. Ancak 1990 Ocak ayındaki hadiselerle bu mukaveleyi kanla çizmişlerdir.1 93 "Memleket büyüklügünde bir hapishanede" tutsak olan ,; Azerbaycan Türkleri 1 94 yanya bölünmüş ana vatan"l 95 larında kendileri "kuzeyli", arzula· rıyla "güneyli" olmuşlardır. Ne kadar çalışmışsalar da güney ile kuzey birleşememiştir l 96 Çünkü "Sovyet ve lran hükümeUeri birçok meselede menfaatleri çatışsa da konu Azer·

1 90 N. H. s· 150 191 1. Z. s· 146 192 0. y. 1 93 N. H. s· 229 194 "Nece U zlndandD emb çekeli Dolandı hemlıc o. sekselo!U. M*r yoinız omu? Heyr hamımız Goldı gGzOmllzrle bül!ln lwnımız Gorhu gaydıı oldu, odlce goydo, Gorhudıın don blçdl eynlne IUer. Bu memleket boyda hebshoruıdo Dusdag obnadıgmı Mmımaz meger .• N. H. s- 1 62 l 95 '"Yonya bö1Unmll$ ana vetenlm Bu gün senden umur derdine mehlem Gordoş goşalaıdı sUMıın senin Gündllzler • bıcagdır. geceler • gelem" Ö. S. s- 21 1960. S. s· 64

225


baycan olunca birleşmiştir. Onlann her biri vahit Azerbaycan'ın bir parçasına sahip olup oturmuş ve hiçbiri sahip oldugu parçadan vazgeçmek istememiştir.197 Berlln'i ikiye bölen beton hisarlar yıkıldıgıncla bunu herkes alkışlamış, fakat, Azerbaycan'ı ikiye bölen serhat di­ rekleri kırıldıgında bu hareketin adı �hollganlık ve ekstremis" olmuştur. 198 Ve aynı anadan, aynı babadan olan iki gardaşın iki asra yakın bir müddetle birbirine olan hasretini ve bu has­ rete itirazını kanun kural tanımazlık olarak nitelemişlerdir. 199 Vahabzade'ye göre ise; "Azer­

d

baycan serha dındaki direkler topragın üzerinden geçmez, iki yere parçalanmış milletin si­ nesinden geçer. Bu serhat bir halkla başka bir halkı birbirinden ayırmıyor, aynı halkı birbi­ rinden, yani kardeşi kardeşten ayırıyor." Sınır bekçllerlyse bizi bizden koruyor" diyen Vahab­ zade, "bUtün iken parçalanmış" Vatandan vatana köprü salınsın ister . 200 "Aynı dertle yük­ lenmiş", "aynı arzuya köklenmiş" Azerbaycan201 aynlıgı bitirmek istemektedir. Bazan da bu ayn!ıga isyan eden şair, bir şiirinde şöyle seslenir:

"Elimizde bir bizim Dl/imiz de bir bizim. Vetenimiz bir bizim. Dünenimiz bir bizim Olmuşug bir uetende Biz bu gün başga başga Bizim lale/erimiz Bes neçün başga başga?202 1 97 (Sovyet ve lrilll HükOmetlerl hır çoh meselede: menfazıılerl çatış.sa da konu Azerbaycan olunca birleşirler.) Çünki

onla.nn her biri vahid Azerbaycan'm bir tike.sine sahJp olub olurnu.1$dur ue heç biri sahip oldugu Ukeden k2çmek lstemlr. Buna göre de her ikisi bu mJlll harekatı hullgan herekal kimi danlamııkla dllnya lçtlmalyycdnln diggell­ nl esas meılebten ııaııındırrna!la çalLŞıt. Hor iki hakim metbuatın (Fars.Rus ) o taylı-bu ıayll Azerbaycanın birleş­ me orzusunu eynl ""' . cynl avaz ve eynl köhne boyaıı ile damgala111<1sı lcsadüfl deyil. Eynl megsedl güden bu iki "hııklme ellrazını bildiren ordubadı bir gadın "Amdlıg"radlosuM vcrdigi müsahlbcslnde haglı olıırak bildirimi, bu he.rekaıda lştlrok edenlerin ckseriyyeU gadınlar ldl.(buna ragmen Rus vcFars radyolannın sorhoş ve narkoman ki· dialan ilUradır.) . . Bu böhrancılann bir halgın b.lş:ı Usttlnde esr yanmdlln artıg oynardsglan gılıncının panltı!l.lnd.an göz..lerl o ge­ der gomaşmıştır kJ Azerbaycan halgının ganu' o geder lçrnl�er kJ bıı$1on glçellendlglndcn esU heglgetl gönnek Is· ıemlrler." Ş. G. G. Y. 1 9 1 , 192 198 ( 1990 Janvor EWl'lil " . . . . . . Nahçvan Halg Cebl>e<lnln t�blıııstı ile Şimali Az.erboycanla Cenubi Azerbaycan orasında uzanan serhed­ din dagtdılma.sını. merkezi' meıbuat. bir deste biışı pozug narkomanu1 ve serhoşun hullgan hereketl kimi glymet· lendlrir. Eynl .:ııa ve eynl anadan olan Jkl arda n iki esre yahın bir müddeide birbirine olan hesreUnl ve b1.1 hes· reıe c'lirazını hul�n herekell adland'ımlil!'ıın özU hullganltg deyil mı? Bir halgı Jkl yere parçalamag, onlan bir W­ rine hasret goymag. a�ı.z:lannı yı.unmgla ııhamag, se5lerinl ç.ıhanma�a bele imkan vermemek edaletdlrml? Oeyilcne g(ıre her iki tayın cavaınlan ,aradaki serhed tahlllhıınnı yandınb Araz çaymD glrml.ş., gışın şahtasında çn­ yın k;tode görüşmüş. gı.ıcagl,aşmış, oglamı$1ar. Dünyanın cahan • şwnul e.serlert UçUn malerinl ola bllecek bu sch· nenin yaradteılannr nalayag sözJerte k!keyenler özleri ıarth gar$1sında lelWJdlr." Ş. G. G. Y. s· 1 9 1

g

1 99 Ş. G. G. Y s· 193 200 "Dede i yada salag

m z!

&lamıza glln aglayag Aynlıgı ay"91al"9 Sen o taydan, men bu taydan"

Ô. S. s· 22 201 "Biz ateşden od almışıg DerdlmJZ<len ad alnu�ıg l.Jçma�a gaMd alnuşog

Sen bu taydan men o lııydan"

202 M. Ş. s· 90, 9 1

226

ô. s

s-

23

şı


Güney Azerbaycanlı sanatkar arkadaşı Balaş Azeroglu'na hitaben yazdıgı şiirinde. Va­ habzade "vatanda vatana hasret kalışlarını" "Biz nastl vatandaşız?" mısrasıyla serzenişli bir şe­ kilde dile getirir ve der ki:

Gırdılar ueıenin gol - ganadını, Biz heylr og/uydug, oldug şerog/u Niye Azeroglu goydun adını, Hanı Azerbaycan, ay Azeroglu?'203 Arazın iki yanını da vatan olarak düşünüp hisseden şair, bazan "yüzünü görmedigi vata­ nına kavuşamayacagı hissine de kapılır. Gurbeııe vatana hasret yaşayan Fuzüli ile kendini kı­ yaslayarak der ki:

Arazın

bu tayı ueıenim, o tayı uetenlm. Vetenl görmeye ama/ım yoh menim Bu nece uetendır? Görmedim üzünü çatsam da bu yaşa Ömründe bir defe bes selam uermezmi gardaş da gardaşa:> Bu gemim, bu derdim dag/ardan agırdı, Arazın suyunda garışıb ahıram Fuzıi/i hesretle gürbetdeıı uetene bahırdı. Men ise. . . Vetenden - uetene bahıram . . . ''204 Vahabzade, Güney Azerbaycan'ı düşündükçe, içindeki yara daha çok kanar:205 "zama­ nın ugursuz yoUannda "ikiye bölündügüne, iki başlı bir bedene dönüşüne206 üzülürken" yu­ rekten yürege kurulan köprülerle. göze görünmeyen gönül teUeriyle" bagltlıkla teselli bulur. "Yarıya bölünen canın, yüregin, ruhun dilin, tarihin. ananenin üstüne konulan demir çeper· lerin", "tahta direklerin"207 bir gün yıktlması gerektir. Çünkü "Vatan kuşa benzer" kanatla­ rından biri Güney, digeri ise Kuzey Azerbaycan'dır. Kuşun yükselmesi için de iki kanad"

203 N. H. s- 1 3 2 04 M. Ş . s - 103 205 "DilşOndUkç• aram · aram O ıay Oçlln goyner �ram

Çohda ki men BehUyanım Bir gül ile yaz açılmaz."

1. Z.

206 "Neyleyek ki

S•

65

ıamanın Ugur.;uz yollonndo ikiye böJUnmllşcm iki başlı. bir gelbll Bir bedene dönmllşcm." M. Ş. s· 90 207 "Ürekıen Dreye körprü? Bir dayan! Derdimiz dlnJrse bir sann üste Şehri.yar yn.r.ıılı mlSID.!ıınndnn

ih·

Körpn.l salm<ldı mı Ara.zm Usıc?! Bu ıaydaıı o ıa1.'<1 .:thı'Şdı sel tek Göze gbrt.aımeven konül ıel!cn Bu 5ıelln önW\ü ne ça�ı. ne direk, Kese bilmemlşdir �ıüı ilden beri, Agalar bilmedi blrdır bu lorpog Tebri> de Bokı da Azerba�ndır. Bir e:lın nıhwıu dUin.I anc.ag KagLZL.ır UstUnde bOlmck a.s.ındır "

H . s- 151 208 'Veten guşa benzer ganadl:ınnın 8'rl bu ıaydırsa. biri o ta.�'<lır Guş ki ganadla uçar. yiikseleı-. Men nece yüksellm ıek ganadımla Ürekler bu derden tugyana g�ler Ahor gözümüzden yoş <iaml.ı damlo" N. H.

<-

MS

227


tiyaç vardır .208 Dolayısıyla yüz yıldan beri süren bu hasret bitmeli, adalet yerini bulmalı­ dır. 209 "Şehriyar'a Cevap"ta Güney Azerbaycanlı kardeşlerine seslenerek "geleceı:ıe lnandı­ ı:ıını", ayrılan ellerin er geç bir!eşeceı:lini söyler: Gan uerdlniz", "can uerdiniz"; Siz gan sepib od derdiniz Gücunüzü gösterdiniz Haggınızı yeyenlereBir esrde nece kere Derdinize biz yanırıg Sizi anır. hey anırıg. Ge/ecege inanırıg Birleşecek ya kec, ya tez O ayrılan ellerimiz.

Nahag deyi/ ahan ganlar, Verdiyiniz o gurbanlar Fedayiler. gehreman/ar Öz ganını "boram"- deye Beh de verdi geleceye210 Çünkü bir "millet öz vatanından ayn düşmemeli" öz yurdundan kaçak olmamalı" kardeş kardeşe, ana oı:ııuna hasret kalmamalıdır. 21 1 lrandaki zulm bitmeli adalet öz yerini almalı­ dı r. 212

b - Azerbaycan Cumhuriyeti'ni Yıkma, Yok Etme Çabalan: 28 Mayıs 1 9 1 8'de, başşehri Gence olmak üzere ilan edilen "Kafkasya Azerbaycan Cum-

209 "'Çekdik çeklrik biz ki. yüz ilden beri hesreı

Dönderdi goranlıglara gündüzleri h.,,el Üsıad mene şe'rile salam göndere bildi, Kim koydu yanan gözlere od göZleri hesret "Bir halga edaleı" - deye divane çagırsm Ahlardan oyanmış yanan ulduzian hc.sret Şe'rindeki şimşekden od almıı deli könlUnı. Bir şlmşeye dönderdl uril sö�eri hesreı. Sabir dedi 'blgcyrel olur aglayan insan' Tarihle zebıme rdı emelslıJerl hesrı:!t." P. D. s- 93 210 P.D. s-90 211 N.H. ,.54 212 lngioblor beşiyt. menim ona TobriZlm. Torih boyu hemlıe Ôıtinden gllı;IWerie Sen gııleşerı olmusan. Gözün aydın Sen bugün

Çıhıb mehelleUkden ölJ<eleşen olmusıın_ Sinen yad b�ı;ı!a çoh oyuldu gonlaşım, Atalı onalıyken yeUm oldu gardaşun.

Dilin mekteb görmedi,

Kllrsülerden go\l\lldu Ôgeı.ler dogma oldu, dogmalar ögey oldu" P.D. s. 209

228


huriyeti" Nisan

l 920'de

Kızıl Ordu tarafından işgal edilmeye başlanmış; o yılın mayıs sonu­

na kadar da bu işlem tamamlanmıştır. Ve Azerbaycan Rusya'nın bir parçası haline getirilmiş· tir. Önce rus silahı, sonra komünizm ideolojisinin girdigi Azerbaycan'ın2 1 3 istiklalinin sem­ bolü

"Üç renkli" bayrak semalarda rahatça dalgalanamamıstır.

27 Nisan 1920 tarihinde komünist Rus ordulan tarafından işgal edilen yakılıp yıkılan, ta­ lan edilen Azerbaycan Türk Cumhuriyeti'nin timsali olan bayrak. 2 1 4 büyük Türkçü Prol. Hü­ seyinzlıde Ali Bey'in ortaya attıgı; büyük mütefekkir Ziya Gökalp'in sistemleştirdigi 'Türkleş­ mek-lslamlaşmak. Muasırlaşmak" sentezinin renkleşmesinden dogdu. Mavi Türklügü, al mu­ asırlıgı, yeşil de lsJiınıın sembolü olarak bu üç renk Azerbaycan milli bayragında Ay yıldızla kucaklaştı.'' 215 Bahtiyar Vahabzade kendi milli bayraklanndan bahsetmeyi mutlaka arzu etmiştir

fakat.

1990 öncesi yıllarda bu konuyu ancak "kızıl bayragı" söz konusu ederek ele alabilmiştir. Can alıcı sözlerini sanki Sovyet bayragına söylemektedir. Aynı zamanda düşünen adam için bu şürlerden alınacak çok şey vardır: 'Yer elçisi, yer bayragı", "arzu, fikir bayragı", "bin arzudan renk alan idrakın al bayr�ı", "Hayallerin ötesine yükselen vüsal bayragı." 2 1 6 Bütün fikirle­ rin derininin duyguların incesinin bu bayrakta birleşligini belirten2 1 7 Vahabzade, "Men Aze· ri OQluyum" şiirinde bu bayragın Azerbaycan'a ait oldugunu da açıkça ifade etmiştir.

Özü mes/ekim, öz eşgim Daim menden öndedir. Azerbaycan bayragı Başımın üstündedir! . . Egidemln, eşgimin Canımın rengi bayrag, 213 Dr. Bayml"" Haylı. . "Türk Dünyasında Rus Ernpeıy.ıllzmlnin izleri" Sabah Gaz. Kllltür Yay. lsıanbul 1978 214 ''Başımızın llstllndedlr llç rengll bayrag Ewellmiz. ahınnuı bu ana ıorpag Bu ıorpagın �yinele ezm ile dunnag. Bu mllleUn ogju llçlln şöhret, şeref, ıan. Azerbaycan esgeriylk, bu ada gurban! Bu oda gurban heyi Bu ada g\A'bon'"

�v. �

0.H.G. s.37 215 Ahmeı Karaca "27 Nisan'ın Karonlıgında Azerba!IC"Jl" Azerbaycan Türk Külıür Dergisi" 5.244, s 1 3 216 A.5.5. s. 5 217 Bu bayragla blrieşlr mUleUerin arzusu heyalı dllşilncesl! Bu boyroglo birleşir Aklrierin derini. Duı..ıulann incesi! Bu bayrog wnıb keçer fikirdeki hedleri Bu boyrog erzlmlzln Son haddine aponr. Yerin slneslndııkl o.,,,.,., serhedleri ." A.5.5. s. 4 229


Bütün arzularımın, Gızıl çelengi bayrag. Her şeyden bu dünyada Şeref ucp Şan uca, Zamanın yollarında Men ki, seni tutmuşam, Daim başımdan uca/218 Bahtiyar Vahabzade, "Halka milli azatlıı!ın ne olduııunu "Ôı!reten Mehmet Emin Resul­ zade'nin Türkiye'deki mezarını ziyaretinden sonra (1987) kaleme aldıı!ı "Bir Ulu Mezar" baş· lıklr şiirinde, bu meıann kendisine "geçmişteki kudretini, ferasetini" hatrrlattıııını bu yüzden "Mekl<e kadar kıymetli" olduııunu belirtir:

"Menimçün bu mezar, bir mezar deyil Dünenki kudretim, ferasetımdlr. iki il yaşayan, yalnız iki ilGundagda bogulan hürriyetimdir.''ll 9 "Kadim Türk ilinin ana koynunda" yatan Mehmet Emin Resulzade'nin mezarını görünce burada "aşkının. vicdanının, gayretinin, şerefinin, şanının, şöhretinin "en nihayetinde "bahtı yatan Azerbaycan'ın" yattıııını düşünen Bahtiyar Vahabzade "kundakta boılulan hürriyeti· ne"yanar:

Deydi bir-birine evvelde, sonda. Yatır bu mezarda eşgim. vicdanım. Gedim Türk elinin ana goynunda Yatır bahtı yatan Azerbaycanım. Yatır bu mezarda, geyretim, yatır, Dünenki şerefim, şöhretim yatır. 220 Vahabzade "Gülistan Poeması'nın ilk kısımlarında "bir asırlık hicran yaratan" mukavele­ nin imzalanışından sonra, Azerbaycan'ın zaman zaman başını kaldırdıı;ııru fakat sesinin he· men kesildi!)ini belirtir. Bunu söylerken de 1918-1920 arası Resulzade'rıin başkanlı!jında Settar Han, Bagırthan dönemlerini, Pişevir'in başçılıgıyla kurulan Demokratik Azerbaycan Cumhuriyetinin ilanını (1 945) hatırlatır. Bu kişiler hemen tutuklanmış, başlan kesilmiş, dille­ rinden asılmıştır.

Bir gelem esirlik hicran yaratdı, Bir halgı yarıya böldü gılınç tek. Öz sivri ucuyla bu lelek gelem. Deldi sinesini Azerbaycanın. Başını galdırdı

218 M.Ş. s.91 219N.H. s.30-31 220 a.e. s.31

230


Ancag dembedem Kesdller sesini Azerbaycan'ın O, güldü ka{lıza gol çeken zaman Gıydı üreklerin hicran sesine O, güldü hagg üçün daim çarpışan Bir halgın tarihi faciesine. 221 Azerbaycan'ın, artık bültin zenginlikleri, güzellikleri (pamugu, petrolü, altını, sebzesi ve meyvesi) ve hatta insanları, insan gücü ile Rusya'nın bir parçası olmuştur. Ama ondan "ignenin gözü kadar hak" da isteyemez olmuştur. 222

bir

Vahabzade, son dönem (1989- 1 990 sonrası) şiirlerinde geçen 70 yıllık ıztırap dönemi­ ni artık açık aşkar dile getirmeye başlamış, �deta milletinin sözcüsü olmuştur. O, başına Ce · lil Memmedguluzfıde'nin sözlerini de 223 aldıgı "Şer-Şeytana - Heyir Allah'a şiirinde şunları söyler:

Dünya çalhalandı, alem deyişdi, ' Biz düşe bilmlrik uerdişimizden. Pahır üze durub misi de deşdi. Biz perde asırıg hele de gözden Dözdük yeımişbir il her ızlıraba. Alılan lop/ara heı; diskinmedik Esr dindlrsede, a Sabir baba, Biz onun sesine susdug, dinmedik. 224 1920'den bu yana Azeıbaycan'ın başına gelenleri, özellikle 1937-1953 dönemini şiirle­ rinde çokça söz konusu eden Bahtiyar Vahabzade Stalin dönemi suçlamalannı. korkularını ve kendi yaşadıklarını anlatmıştır. Stalin'ln tek adam olarak zulmettigi dönemde, "hakikat bo­ gulmuş, yalan ögülmüş, "hak.ikaı yüreklerde aglarken, yalan insanlann ytizlerinde gi.ll üşe dönmüştür. Egri'nin düze hilkmeıtigi225 bu dönemde, insanlann içine yerleştirilen korku on· 221 N.H. . s. 145 222 -Senden lyne gözü hogg istedim men. Sen dedin: "De görek hagg ne dernekli<' Mene bol pombıgın. ncfıln gerckdir. Dedin : Teleblnle buı klml donmU$ Köhne yar.ılan glzildedlr>en. -Golısıı1m· paktına mchkwn olunmll$ Haggıru 5Cl1 lnd.J teleb edirsen? Sonnuşnm, ganını c;:ekrnlşem senin. Mlnneıdar olmusan sorUduguna, indi de ganını lökmllşem senin. Harcıy gopeınrsan de neçln buna? a.e. s. 204 223 "Ah unudulmuş veıen. ah yazıg veıen! Dllnyalor lllredl. alemler mayaBag aşdı, felekler birbirine gonsdı. rnilleıler yuhudan oy&ub gözlerini oçdılar. .. Bes sen han!Asan. ay biçare 11e1en? CefU Memmedgulur.lde 0.H.G. s.5 224 a. e. s$·6 225 "Odur lcJ gorhardıg bir-birimizden Gorhu saçılardı gözlerimizden. DuzlllyO, merdllyi doıledl goriıu. Bir eser galmodı wg;ınmuıdan. Ele canırnım qledl, gorhu,

231


lara öz babasını bile sattıracak, kardeşlerinden, arkadaşlanndan çekinecek, birbirinden şüp­ he edecek hale sokmuştur. Bu iç korkusunu telaşı ve şüpheyi bizzat yaşayan Bahtiyar Va­ habzade yaşadıklarını "iki Gorhu" Poemasında dile getirmiştir:

Sene tanış deyi/ bu hal. ey cauan, Gorhardıg dogmaca gardaşımizdan Dedesini satan az olmamışdı. Yalnız ypşlı lara bu hal tanışdı. Rütbe sata·sata, yer sata-sata, Çohları hörmet de gazandı bol ·bol O vahı şübheliydi ogu/dan ata, Gelinden gaynana atadan ogu/

O vahı susardı/ar heyirde, şerde. ldrakı. vicdanı ezerdi şübhe. Gara kabus kimi gezerdi şübhe. O zaman evlerde, idarelerde Yaman yeyin idi şübhenin atı, Hamımız gül idik, o beydi ancag Birinin birine münasibeti Şübheydi, şübheydl, şübheydi ancag!226 Stalin döneminde kanun Stalin demektir. Başka kanun kaide yoktur. Zaten onlar, o yıl­ larda kanundan degil, Stalinin şahsından korkarlardı. Çünkü "mutlak-h:lkim", "tek baş", "tek irade" o idi. Ve "insanlar kanuna degil, kanun bir adama t:ıbiydi. 227 O zamanlar "eller ata­ sı" olarak adlandırılan Stalin Türklere düşman kesilmiş228 alfabelerini dahi degiştirmişlir.

1 928'e kadar arap alfabesi 1 928'den 1938'e kadar Latin alfabesi bu tarihten sonra da kiri! alfabesini kullanmak zorunda kalan Türkler böylelikle kendi öz kültürlerinden koparılmak is­ tenmiştir. 229 Ahdı gan yerine damanmız.dan S.h1'1da göyeren bir gangal ıekl Blzlın içimizde. köl< aldı gorlıu Yalanla heglgel arasındakı Halal serhedleri dagııdı gorhu N.H. s.164·165 226a.e. s.165 227 a.e. s.165-166

228 "Ses seni ne üsle hebs etmişdUe:r? Birden b.rını kJmi açıldı Gember: -BUlrsen? Dünyanı Je'netleml.$dlm. "Eller alasına" düşmen de�.

Bu boyda ölJcenl saldı ne güne O geddar. o zoUm. mlldhij zlllmtlne Bir dele demedi. hevesdi, bescll. Ollşlinen keslerin boşını ke5dl ... N.H. s. 163

229 ""Bir genim kesildi mene o ki. var. Mln Ullk ruhl81lun lutdwı yasıru On ilde nece yol deytımek olar Bir halgın mlnUlk elllbasını?

232


Türklerin çilesi tabiatıyla, O "kan içen."230 Stalin'in ölümüyle de bitmez. 231 Daha yaşa­ yan çok Stalin vardır. Tabii ki, Türklerin de çekilecek çok çilesi. . . Ve 1990 Ocak ayında ya · şanan faciaya, bu tarih gelene kadar yaşananlar Vahabzade'ye şu mısraları söyletir:

Bize gurbet olub öz diyarımız. Bu boyda dünyada tek galmışıg, tek! Zindana salındı E'tibarımız. Stalin ölmeylb yaşayır demek Dileyimiz harda, özümüz harda? Dogranıb töküldük biz çilik ·çilik Stalln ölse de yuharılarda Hele de yaşayır stalincilık232

4

-

Bugün; Vatan Tehlikede!

"Bugün, Azerbaycan Türklerinin karşısında bir maksat ve bir cephe vardır. O da vatanın bUtünlügü ve istiklali namına halkın birligine nail olmak."233 Son derece agır günler geçiren Azerbaycan'ın odlu şairi Vahabzade, valanının başına açdan oyunlann eskiden beri farkında· dır ama.en son Karabag hadiseleri başlad.ıgı zaman 'bugüne kadar milletinin başına getirilen musibetleri kronolojik surette yazmak ve bunlan gelecek nesil için bir ibret dersi23'1 gibi koy­ mak maksadı ile yazmaya başlar. O, bu mevzuda yazarken hissettiklerini şöyle dile getirir "Karabag hadiseleri başladıgından bugüne kadar elime kalem aldıgımda bütün vücudumu titreme tutuyar. Kalem içimdeki gazabı ve itirazı istedigim şekilde yazıya çeviremiyor. Hid­ detim ve gazabım likrimi tam olarak ifade ebneye imkan vermiyor. Çünkü milletime edilen gözgöresi ziilm o kadar büyük, o kadar dehşetlidir ki, bunlan insan aklı almıyor. E"tıraz olmadı? Oklu: Bir nefer. Ona her lerelden göz berelldller. ·Rehber dl!Jl'!n söze ne mllzakire Ona canımızı gurban vere:rlk. Elllbo nedir ki. lozım gelerse. .. dilimizi deylşdlrerlk. Ana

N.H. s.181·182 230 a.e. s. 1 7 1 231 O dönemde sannlk!ır sanal.kin. kalem yoldft$1annı ateşe atar, kcmdinJ yOtellir� gelecekte şölırel e..lde ·�tmek adma satgınlık yapar: kimse kimseye gilllenmez: herl<este itiphe ve ıedlrginllk vardır. Aşagıdoki nusralardo 194 Tdc hap­ sedilen llnlverslte talebelerinden bahsederken kendi korku ve tedirginllgint de &hliyar Vahabz.\de şöyle dıle geli· rir Belke eie bu gece tulacaglar meni de Üç oy evvel geceyken meger ıutrnadWır nu lsmıhonı, Azeri. bizim Güllıllseynl de? Men onlardan nrtıgam? Yoh men de onlar kimi Sohiamodım dWm1.N.H. s.167·168 2320.e. s.209 233 Bu gUn bizim Qllı1"$1mlula bir megsed ve btr cebhe var: o da velenlmlzin bülCIYIOyO ve süverenliyi mımine halgın blrliylne noll olmagdon ibııretdir. Men bugün blltün halgınuzı lehleden tutmuş Ziyalıyo geder. kendllden tulmU$ nıe· murıı geder en balaca korgllrıırdan lmnU$ partıya ve dövlei işçisine geder yumnıg kimi. birleşmeye. her ıevi unu· dub Veten narnlne eyni hedele �· ç�ırır.ım. Ş.G.G.Y. •.162 234 "Gımıbııg hadiseleri baıJoyondan bu güne geder başınuın getirilen musibederi hronolo)t .oreıde yozmag,. bunlan lnrih Ye geleaık nesli llçlln bir ibret deni kimi goymog megsedi ile bu yazıya başladım l..atdn yukand;ı geyd eıdı­ ylm kimi o geı:ler esebiyem ki. nwınu IUnnlşem. hnradan bıııfayıb lwııdıı gwıanıc�ıml d;ı bilmlrem. Buna göre de nizamı ve hronologlynnı poZ5ilım. ohucu meni �n� aı.e. S.170

233


Zulüm ve haksızlıgın bu derecede olabilecegini tasawur edemezdim. Öz gözlerimle gör­ sem de aklımla kabul edemiyorum. Kalbime ve aklıma sıgmayan bu dehşetleri ve üstümüze yagış gibi yagdırılan iftiralan hang! sözün kudretiyle diyeyim. Hangi ifadelerle cümlelere di­ " zeyim? Şahidi oldugum bu musibetler hiçbir sınırlı gramatik kaidelere sıgışmıyor. .. 235

20 Ocak hadiselerinden sonra o karılı gece üzerine yazdıgı "Şenbe Gecesine Geden Yol"" eseri ile "Şehitler" Poemasıyla düşünce ve duygulannı okuyucularıyla paylaşan Bahtiyar Va­ habzade daha önceleri de aynı meseleleri ele alan şiir ve nesirler kaleme almıştır.

l 989'da

yazdıgı bir yazısında milletinin yaşadı!'.lı bu agır günlerde bir hata yaptlmamasını, temkinli olunmasını isler ve "Halkın sözü Hakkın sözüdür." der. 236 Vatanında. Sovyet hakimiyetinde geçen "yetmiş yılın rezaleti, felaketi özellikle

l 937. yı­

lın korkusu"nun milletini nastl e.zdi!'.lini, ecdattan kanlarına geçen gayretin damarlannda don­ dugunu. güneş ışıgının da onun buzunu zor eritece!'.linin237 farkında olan Bahtiyar Vahabziı­ de milletini uyandırmak arzusu ve gayreti içindedir. Fakat zaman ve zemin bu arzuyu, gay­ reti açıkça ortaya koymak imkanını ona vermemiştir. Mesela Erivan Üniversitesi rektörünün "Nahçıvan ve Garabag ermenilerindir. "Sözü üzerine bir cevap olarak yazdıgı 'Torpagdan Pay Olmaz" şiirini bir mecliste okuyunca hemen halk arasında yaytlmışlır. 238 Ancak l 966 yılında yazıp da yayınlatamadıgı bu şiiri o hadiseden tam 25 ytl sonra "Nagtl-Heyat'' eserin­ de okuyucu karşısına çıkmıştır. Bu şiirinde ermenilerle eskiden beri birbirlerine yakın olduk­ larını, dedelerinin dost olduklarını, bazı şeylere birlikte aglayıp güldüklerini, fakat bugün:

Torpag isteyirsen sen indi menden Bu nece gardaşlıg, yoldaş/ıg oldu? Özge torpaı:Jına göz diktiylnden Senin neçe defe gözün oyuldu? Sene ders olmadı yene de bunlar Yoksa lökü/meli artıg ganın uor? Mene üzeuari gardaş deyirsen. Ancag altdan altdan iyne/eyirsen. Eyyami-gedimden sadedi/em men, Baş aça bilmedim hiylelerinden. •'239 Dikenli yapraklı "gangal" (devedikeni) bitkisi gibi bütün yeryüzüne yaydan ermenilerin Ka­ rabagdan başka Nahçıvan'a da göz diktigini, belki yarın "Tebriz de Serab" da benimdir diye­ bilecegini, hatta ermenilerin yaşadıgı bütün ülkeleri öz vatanları ilan ve iddia edeceklerini de söyleyen Bahtiyar Vahabzade onlara sert bir cevap verir : 235 Ş.G.G.Y. .•.168 236 "Biz indi son derece �ır gUnler lçlndeyik ve bugünJerde adice bir sehv hamımıza çok baha başa geJe bller. Ona göre de men halgıma birinci növbede lemkln ilrzulayuam. Temkin! Elbette demek lslem1rem ki. halgım öz mU· barizesini dayandırmaltdır. GeUyyen yoh! Son günlerde çok g.özel bir ifade lez·tez. tekrar edlllr; HaJg s.özlH-tagg sözü.S.G.G.Y. •.159 237 a.e.>.206 238 ··. . . . Bir gün meni DO\.leı Tehlllkesizllyt kamile.sın. ça9ırdılar. Getdlm, meni "çamuha' çekdller, uzun mllddct radlo ıeJevi,;yaya tıe.reı goydular. Ahı bizim. böytlkler o z.amM ermenJ kkllaçllanna verdiyimiz cavablara g6re bizi SU!idurmn..saydılar wıhtında biz on· lan yerlerine otur1saydıg. belJ<e de bu gün bu şeklide yeni iddiaya baılarnazd�ar. Bizim böyUkler heç olmasa indi aydalar."" Ş.G.G.Y. >.183-184 239 N.H. •.42-43

234


Hardan senin oldu bizim Garabag Adı sahibini demirmi aşkar? Hoşlug/a uermezler torpagı ancag Ganla möhürleyib, zorla alırlar. Yatır bu torgagda ecdadım menim Şerefim, Şöhretim Öz adım menim Ceddimin yatııgı ulu torpagı Sinesi seruetle dolu torpagı Men sene pay uerim? Men gul. sen ersen? Sen meni bu geder ahmag bilirsen:>''240 işte bu şiir, 1988 yılında Karabag Meselesi başlarken milletin elinde. dilinde dolaşmıştır. daha 1991 yılı gelmemiş "Nagıl-Heyal"da basılmamıştır. Bahtiyar Vahab:dlde Gürcü yazar 1. Çavçavadze'nin ermenilerle ilgUi sözlerini tamamen kabul eder ve Azerbaycan için de gecerli olan bu ifadelere "Şenbe Gecesine Geden Yol" ese· rinde yer verir : "Ermeniler benligimizi tahki� etmek. mUli liyakatimizi ayaklar altına almakla kifayet etmı­ yor. bizi yeryüzünden yerli-<lipli sUmek için bütün tarihimizi. salnamemizi. tarihi yadigarları· mızı, abidelerimizi mahvetmeye yok etmeye çalışıp bize mensup olan her şeyi çeşitli hileler· le kendilerinin gibi gösteriyorlar . . . Neden ötrü toz duman kaldırılıp. niçin böyle gürültü. ka· nşıklık çıkarıp. gök gürüldeyip, yıldırım çakıp? Bunu böylece bütün dünyaya ispat etmeye ça· lışıyorlar: Zarafgaziya'da241 ta eski zamarılarda yalnız ermeni halkı yaşamış ve bu diyarın ge · lecegi de onlarındır."242 Karabag münakaşası başladıgından bu yana Azerbaycan Türkleri daima müdafaada kal· mış, yalnız topragını korumaya çalışmış. komşusu ermenUerin hücumunu defetmek istemiş· tir. Buna ragmen "dişine kadar silahlanmış ermeni milliyetçUeri" ve Ruslar "Bakü"yu Beyrut 'a. Azerbaycan'ı da Lübnan'a döndermek" istemişlerdir. Daima savunmada kalarılann üzerine ordu gönderip onları kırdırmak hem de suçlu pozisyonuna düşürmek arzusu. dilii ündükçe Vahabzade'yi ve aynı duygudaki insanlan deli eder. 243 iki yere parçalanmış Azerbaycan'ın bu derdini dünya ve Birleşmiş MilleUer Teşkilatı da anlamaktan acizdir. Yahut anlamıyor gi· bi davranmaktadırlar. Azerbaycan'ın birlik ve bütünlügü bir türlü ne dünya milleUeri. ne Rus­ ya, ne Ermenistan tarafından kabul edilmektedir. 244

240 "Hele göz dlkmlscn Nahçıvan'a da

Tebrlz de. Serab da belice seninmiş? Vortazar y.c"lŞı)yan bütün ülkeler Ye"nl bütün dünya öz ueıenlnmlşT N.H. .. . 43 24 1 Ş.G.G.Y. s. 169 242 Gürclsıon, Ennenlslaıı. Azerbaycan kastedilmektedir. 243 Ş .G.G. Y. s. 222 244 iki yere parçalanmış bütün nuUetlcrin derdini dünya blkligl halda Birleşmiş MiUeıler T�kllaıında her birinin mese· lesl derek!:ıie mUı.akhcye goyuldugu halda bu ya.şımd..ı hele men bir dele de gönnemlşem ki lk1 yere parı;;alannuş Azcrbı.ycan"ın derdi barede bir selllhlyelli ve nüfuzlu teşkil.al SÖZ açsm, bu meseleyi mUzakire etstn! Bes biz bu mil11 yaramm ne vllhıa geder Dreylmllin dri!rinliylnde gizleyecek ve dlalyaya bildirmeveceyik? Bir delelik bülün dt.ın-

235


işte bu yüzden Bahtiyar Vahabzade "KarabaS hadiselerinin mahiyetini derinliSi ile bilmek ve bunu sabırla tahlil etmek" çabası içine girmiştir. Meseleyi asnn ewellerlnden ele alarak245 bugüne getirmiş; Bu sonuçlara maruz kalmanın sebeplerini de çok yönlü olarak incelemiş, aynı zamanda da kendi otokritiklerini yapmıştır. a)

Ermenilerin Toprak iddiası :

. Bahtiyar Vahabzade, tarihi vesikalardan yola çıkarak, ermenilerin 1918 yılından sonra­ ki toprak iddialannın köklerinin çok derinlerde oldugunu belirbniştir . O zaman Azerbaycan arazisinde Azerbaycanldann Ermeniler tarafından küUelli kırgını saman altından su yürüten güçlü bir elin gizli gösterişi ile türetilmiştir. ''Taşnak liderlerinin birleşmesi ile Bakü'da Şama­ hı'da ve Nahçıvan'da binlerce günahsız Azerbaycan Türkü katledilmiştir. "Buna ragmen, güç­ lü Ermeni lobisinin çalışmalan sayesinde bu "kırgın" Ermenilere yönelik olarak gösterilmiştir "eisanelli genosid" adıyla dünyaya yayılması saglanmıştır. 246 Ermenistan'ın tarihi toprak iddiası her fırsatta tazelenmiştir. "60. ydlarda Yerevan Üni­ versitesinin rektör yardımcısı açıkça, Nahçıvıın ve Karabag'ın Ermenistan topragı oldugunu söylemiştir. Ermeni rehberleri de aynı rektör yardımcısına gözünün üstünde kaşın var deme­ miştir. " 24 7 Yine 601ı yıllarda ermeniler Moskova'run dosUuguna güvenerek "Gedebey" ve Başkent" köylerinin kendilerine ilhakını istemişlerdir. 248 Bahtiyar Vahabzade Ermenilerin zaman zaman Rusya'ya müracaatla toprak iddiasında bulunmalanna 'Topraktan Pay Olmaz" şiiriyle cevap vermiştir :

O!juz neslindenem, er o!jlu erem, Özge ba9çasından bir gül dermezem, Do9ma torpa!jından çerek ı.ıermezem, Eger dardasansa sene hay verim! Dı!jalar yene de yolunu azmış, Menden yuharıya şikayet yazmış. yaya bildirmeliyik ki. Sovyeı Az.erbaycaıı"ı "" lran Az.erbaycanı adı Ue iki yere pıırçalanmıt Azerbaycan vahid bir torpııgd.r. her ikisinin ehalisl ise eynl rnlle idlr."" Ş.G.G.Y. s. 192·193

245 •·•·•· 170-171 246 ""Garabog hadlselerinln mahlyyetinl dcrinllyi ile bilmek ve bunu sebrie lehW eımek Uçiln esrin ewellerindc bıı.ı ver-

miş ve bu glln eynl lle tekrar olurum hadiseleri l!teri dc olsa nemden geçirmek vııclbdlr. Ellmlzı:le olan tarihi se· nederden aydın olur ki, ermenllerin 1918. Uden sonlllki lorpag lddlalıınrun kökleri çoh dcrindlr. O zaman Az.er· boyc&ı erazislndc Az.erbaycanlılann ennenller tarellnden kıııleut gı�ru saman altından su yeri<len gllçlll bir elin gizli gösteri� Ue tOredil� ve bunu bllyllk dnımaturgurnuz C. Cabbarlı "alan kaM!dıırdır" atmacası ile geleme al­ mışdır. ÔZllnll "bolşevik" ve "soslallsl"' adlandıran Şournyan, T. Emlrov. S. l..ıyev ıla o zaman daşnaklann liderleri üe birleşerek Bakıda, Şamahıda "" Nahçıvanda mlnlerle gıınahsız ıızerbaycanlını getle yetlmıJşdi. Buna bahmaya· rııg gllçlll ermeni lobi� Tllrklye'de ve Az.eıboycan'do emı<nllerin kOllevi gırgını baredc efsanevi ··gen�d"' adı ile dünyaya meharetle yaymagı bacardılar. Burda deyibler, adımı sene goyum. seni yana yana goyum .. ." Ş.G.G. Y. s.170-171 247 "60. llterde Yerewn Ünlve"1teslnln prorekloru ocıg aıJw çıh� edib Nahçıvan ve Gıırabagın Ennenlstan ıorpııgı oldugunu söyiemlşdl. O ıamankı ermeni rehberleri hemin prorekıora gOziln llsle goıın vıır dcmediler. 5. Vıngu­ nun Akademlyada keçrtlJ.len hatlre gecesinde Abbas Zamanov ErmenJSlan Ünlverslteslnln proreklonınun yersiz lddıllSUlil cevııb verdi. Biz ise rehberimizin gösterl!I ile A. Zamanow pıırtlyadan çıhmtdıg, Unlverslleden govdug. O zaman tarihçi Muhıar Gasımov professor Eli Sultanlı ve men Abbas Zamanovun parilyodıın çıhanhnıısının aley· hine ses 11<Tdik. Bundan sonra blzlm llçllmllzll de legib eımeı,.ı batlodıtıır. Abbas ıse uzun mllddel işsiz galdı. Be· lellkledc özllmüz özilmUze genim kesildik."

Ş.G.G.Y. s.183 248 Başkenı slrale�k anemi haiz bir blltge oldugu için Ermeniler burayı istiyorlar. (1966) Çıınkü buroyı Olırlarsa çevre kOyleri de ele geçireceklerdir. O mmanlar buroyı Rusyadan alnuşlan.o do daha sonro bu yerler tekrar Türklerin �ine geçmJ$Ur.

236


Nece yol uermişem, görünür azmış, lsteyir men ona yene pay uerlm. •'249 Bir kan davasına dönüşen bu "köhne yara"250 sistemli bir tahrifatçılıkla, tarihi belgeler sahtele.ştirilmiş, hakikat gizlettirilmiştir. 251 Yine "'ermeni tebligatı neticesinde yeryüzünde olan bütün Türkler medeniyyetsiz 'vahşi' bir millet gibi. ermeniler ise dünyanın en yüregi ya­ nık, azap çeken, dilsiz agızsız ama. medeni milleti gibi lanıtıınlmıştır. Bu işle tarih boyu Türk­ lerin Afrika ve Asya'daki hakimiyetini kıskanan ve onları bu kıtalardan kovmaya çalışan lrı· gilizlerin de büyük rolü olmuştur. Uzun zaman Türklerin hakkında yazılmış tebligatın esassız olduguna emin olup bu konuda merakli kitaplar yazmışlardır . '"252 Bir Rus gazetecisi olan V.L. Veliçko'nun vaktiyle yazdıgı şu sözler ermeni gürcü mesele­ sine dokunsa da aynı durum Ermeni Azeri ilişkisi için de geçerlidir. : "Petrol maddelerinin sahipleri olan Ermeni messenatlan, Ermenistan"ın 'hüsusi' tarihinin yaradılması için bu balaca halkın ve onun kahramarılannın yükselmesi için sayile çalı.şırlar. . O cümleden orılar öz tarihi hizmetlerini ve şimdiki üstürılüklerini sübut etmek için tufeyli usül· !erden istifade eder, fırsatı elden vermezler. Şöyleki özlerini tarifleyerek, tarihi daha aydın ve !ayıklı olan komşu halklara gölge salmaya çalışırlar. Orılar tarihi ·arkeolojik sahada Gürcis· tan'ı hayasızcasına soyuyorlar. Abidelerden gürcü yazılannı kopartır. küçük pravoslos kilise­ lerini ve boş kiliseleri ele geçiriyorlar." Akıl önünde secde etmeye hazınm. Lakin hiyle, kelek, sahtekarlık akıl degil, kelekten ve hileden ise hakikat degil, iftira, yalan ve sahtekarlık türer.'"253 Errnenllerin yalan ve iftiralannı bu şekilde degerlendiren Bahtiyar Vahabzade, asıl vahşi· !erin kendileri oldugunu254 da örneklere açıklar. Orılann yalan ve iltiralanna insanın !aham· mü! etmesinin çok zor oldugunu ama aynı zamanda bu davranışları tabii buldugunu da söy· ler. "Çünkü yalan; iftira yalancının fınldakçının yaşama vasıtasıdır. O başka halka iftira ata­ masa yaşayamaz. Atalann dedigi gibi "yersiz geldi, yerli kaç. . . "'255 249 ··ısa bulagının zUmzilmesini. Cabbonn . Seyıdln. Hanın sesini. o.Jılalı Gornbag şikestesini Babek to.rbe:sinl nece pay verim?" N. H. s.44 250 a.e. S. 42, 4 3 25 1 "1912.ci ilde Ruslyanın Vnndn, Emırumda "" Bitlisde boş konsı.iu olmuş general Mo;-e�ki Vando . alon h,,.Jısc· ler, ennenUerin gınlmasl' adlı raponl.llld..'\ yazardı: "Ermeni halgı her kımın yoh. yalnız agJını itirmi$ Tl!hbertennın gurbanı olur. Melu onlann rehbe.rliyi sayestnde minlerle gan gardaşlan mehv oldular. Lakin bunun e\�zjnde on­ lar heç de Gz içtima.I vezlyellerinln yahşılaşdmlmasuın na.il ola bümeciller. eksine en acınacagh W! çıhılmaz wzlve· yele dllşd1ller. Lakin lee.ssllf ki, ayn ayn ennıeni zivaJdanrun bu heglgeU derk etmemesl nelkeslnde larihl fakılar sahıal�nlmış, hegigel glzledUmlıU." S.G.GY. s. 1 7 1 -172

252 o.e. s. 1 72 253 •.•.s. 169 254 "Bizi vehşJ adlandıran ermeni mllletçUerl 6z veh�rlne niye g<>rmllrler7 Dünyanın heç bir halgı. Alrli<.ının ya· nm vehşllerl bUe gebre el galdınruı.z. Ôzlerlnl medeni adlondıron bu vehşUer lıöyOk Azerbaycan oşıgı Elesgerin geb· rlnl dagıdıb sllmllklerlnl ıehglr eldi. Samed Vurgunun bllslllnü UÇ\ltdulor. Bu cUmlelerl yazarken. ıehglr olwımuş senelkarlann heya!J gözllmlln gabagındo canlandı g[lçsllzlllyln lmle uıandım. Dede Elesger bizi bagııla dedim. BiZ senin mDgeddes mezannı da gon.ıya bdmedlk. Ne olM? Zaman wr. lllrih var! Ne geder alçog olmag lazımdır ki. Sllll

ve

el negmekannın gebrine el galdınısan'"" 255 o.e. s. 1 69-170

sözO Ue insanlara hoş duygular bchs eden. lnsanlıgı mehebbcıe çagıran Ş.G.G. Y. s. t 96

237


Ermenilerin Azerbaycan'dan toprak iddiasına, "tecavüzkar siyasetine" ne S.S.C.B ne de B.M.T tepki göstermiştir. Bu hale "siyasi bir kıymet" vermeyip onları kınamadıgı gibi256 Er­ menilerin gayri kanuni uygulamalanna karşı da suskunlugu tercih etmiş böylece de Ermenis­ tan ile Daglık Karabag'ın birleştirilmesi karannı kabullenmiştir. 257 Halbuki sahtekar ermenile· rin kendileri de bu topraklardaherhangi bir haklan olmadıgını bilir. Vahabzilde'nin ifadeleriy· le; "Bu sahtekarlar kendileri de çok yahşı bilir ki, onların ecdadı bu topraklara gelmedir. On­ lar bu topraklara sahip olmak, bu topraklarda öz yaşama haklarını saglamak için mutlaka ya­ lan konuşmalı. ev sahibine iftira atmalı, dollruyu köşeye kıstırmalıdır. Bedbahtlıkla onların Avrupa ve Amerika'da taraftarları da çoktu. Öz kudretlerine ve başka halklara attıkları ilıi· raya göre komşuları tarafından kovulan bu millet dünyaya dallan her yere dagılan pelpetö· yün tohumu gibi sepelenmiş. Efsanevi "denizden denize" ve "büyük Ermenistan hayaline gö· re biz öz topragımızın da sahibi deglliz. 1. Çavçavadze'nin dedigi gibi 'Güya ki, biz hiç bir va· kit olmamışız ve sanki bugün de yokuz. "258 Ermenilerin bu tiplen iddialarına Sovyetlerdeki demokratikleşme devrinde Azerbaycan Türkleri "gereken cevabı verip onları yerlerine oturtmalıyken" bunu yapmamış yardımı baş­ ka yerden unmmuş. meselenin adaletle çözülecegini zannetmiştir. Fakat beklenen adalet gerçekleşmedigi gibi sonuç daha da vahim bir hal almışbr. Bahtiyar Vahabzllde bunun ken­ di tabiatlarının yumuşaklıgından ileri geldigini söyler: "Bilmiyorum, bu bizim tabiatımızdaki. mazlumluk 70 yıl bundan ewel özümüzü dogrultmadıgı gibi bugün de dogrultmayacak. Çün­ kü zalime taviz vermek mazluma zulm etmektir, diyerek yardım umdukları Merkezi hüküme· tin objektif hareket etmediginden şikayet eder. 259 Merkezi hükümet Ermenilerde yakaladıgı en son model silahların ne nereden elde edil­ digini ne de kime karşı kullanılacagını sorar. Bu işlerin kökünü kaynagını da ögrenmek iste­ mezler. Böylece ermenilerin "ciddi harp hazırlıgı yapmalarına göz yumarlar. Ataların sözüy­ le "arkalı köpek kurt basar. "260 Vahabzade, bu taraflı davranışı aşagıdaki mısralarda şöyle di­ le getirir : Özge torpagından gouulanlara, Biz torpag da uerdik torpagımızdan. Bunun euezinde indi onlara. Borçlu da çıhmışıg öz bagımızdan.

256 "ErmeniSlan'ın Azerbaycıındzın tarihi ıorpag lddialanna ve tecavllzkzır siyasetine S.S.R.I. All Soveti siyası gıymeı

vermek isıemlr. Amma Utva KommUnlsl Partlyası Ümum.Ut1f3g KommUnlst PartJyllSlnın ıerklbl nden çıhmag isle· yende Moskova derhal Merkezi Komitenin plenumunu çagınr ve Utva Kommllnlst Partlyas.ı.nın bu hereketlne si­ yasi giymeı verlb onu pl!.leyir.. Gelin. heç olmasc:ı Ermenlstanın tectı.vüzüne gal"ŞI blzlm AJI Sovctln gerannı dünyaya blldlrek. Bu geran derin el· ml·hügugl sencd kJmJ lngUlz. Alman. Fransız. lspı:.n, TOrk. Çln. Ereb v.s. kimi dlllerlne eynl zamanda müıteflk res· pübhkalann dUlerine çevtrib resmi dalrelere, melbuat orgıınfo.nna çatdırag.'' Ş.G.G.Y. s.193 il !yunun 1 3.de Daglıg Ganıbeg vilayet partiye konıııesı Azerbaycan KommUnlsı 257 1ezada ıllggeı ycllrln: Partiyasmın ıcrklblnden çıhmag haggmdll.'I gcrar gebul edende Souet Eulfagı l(ommUnlst Partlyası bu gcyrl-ganu· nl gerara öz mllnıı>lbeUnl bildirmedi . Yalnız susdu. 1989.cu U dekabr ayının !.de Emenlstıın S.S.R Ali SoveU Dag­ lıg Garabegın oyuncag MUU Şurası ile biıllkde Ennen!stan S.S.R.I ve Daglıg Garobegı blrleıtJnnek hııggında Kons· Utuslyoya zldd olan gerar gebul edende S.S.R.I. Ali Seveli yene susdu." Ş.G.G. Y. s.173

1 988.ci

258 a.e. s.170

259 a.e.s. 172. 173

260 a.e. s.203-204

238


Gonag dünenlni salmayıb yada Yerliye 'gaç'-dedl, şer yolu tutdu. Dünen dedesinin menim gapımda, Boyun bükdüyünü bu gün unutdu. Evimde başımı kesir ermeni, Gışgırıram . . . Merkez dan/ayır meni. Deyir:-Ne çabala, ne danış, ne din, Gay senin başını rahatça kessin. "26 1 Rusya siyaseti gereQi, ennenilerin açık aşkiır toprak iddiasını, işgalciligini hiç ilham e l memiş, gereken cezaları vennemiş, ennenilerin hücumu karşısında Azerbaycan'ın müdafa­ da alduQunu hiç dikkate almamış. tek yanlı davranmıştır. Maalesef bu durum karşısında Azerbaycan'ın rehberleri hala da Moskava'dan medet ummuştur. 262 Moskova ise onlara "dur" diyeceı;tine Azerilere "vazgeç" demişlir.263 Bu durum da gösteriyor ki, Ennenistan ve Rusya'nın arzulan ortaktır

"200 bin kadar Azerbaycanlıyı öz dogma topraklarından kov­

:

mak, Ennenistan'ı tek halklı cumhuriyet haline geliımek laşnakların çokdanki arzusu idi. Bu arzulanna da ulaşıılar. Onlar bu işi hayala geçirirken Ennenislan'da olan ordu bu işe mani olmadı, aksine onlara yardım etti. Azerbaycanlıları sonuncu adamına kadar Ennenisıan"dan

ahlan acil olarak Ali Sovyelin olaganüslü toplantıya çagrdmasını

kovduktan sonra enneni ziy

ve aynı toplantıda 'Azerbaycan'da ve Daı;tlık Karaba9'da yaşayan Ennenilerin tehlikesizligini korumak' meselesini ileri sürdüler. Demek onlar Azerbaycanlıların Ennenisıan'dan kovulma· sını kanuni hal hesap ediyor ancak Azerbaycan'da Ennenilerin öz hoşlanna göre göçmesini ise kanunsuz sayıp, bizim dahili işlerimize karışmayı ise lazım bilirler."26<1 Ennenilerin, Azerbaycan'ın iç işlerine bu derece karışmasıyla dehşete düşen Bahıiyar Va­ habzade hakikatin ve adaletin gerçekleşmesi görevini üstlenen Moskova 'nın suskunlu9unu kabullenemez . 265 Suyu bulandıran bir kurt misali Ennenilerin. suçlu oldugu halde suçsuzu suçlamasını mısralara şöyle aklanr:

Gu /aglar batırır böhtan harayı, Buı;ıdadan giymetli o/ub darı da Nece bulandırıb keçi bu çayı? Keçi aşaQıda, gurd yuharıda!. "266 261 N.H. s.206 262 Ş.G.G.Y. s.203-204 263 "Bir ölke başg<ı bir ıılkeye lo g iddiası le h[lcum çckiıse ve lorpag sahibi mlldane mQ\9"Y1nde dunırsa haklın vezileslnl icra eden B.M.T_ birinci ölkenJn ıdc:ünsıru def etmek \.'e nra.ıu sakldE1(11nnck il(ün ışgalc;ı ya Da�.:cın· ek>· melrdlr, yohsa mlldahe olunana? Heç �bhesJz birinci növbede lşgalçının cilovunu ytgmafıdır. lfak.Jmimız' Mosk­ va ise bizden glm!$l wnmagllı. ermcnılere deytl, blze "®yan' - d�r. Sonış.rnag ayıb olmasın, biz hansı ganunsuı herekele yol vcrml�k ki. bize dayon deyirler. Bellw mOdaficden de doyanmolı�ıg7" S.G.G.Y s. l 73 264 a.e.s.160 265 "Adamı dehıeı götllrtlr. Görcsen bu hoggı onlara kim wrib? Doyek ki. biz buno da dlızrlUk. Be> oramıulo hegigeLi ve adalen berpa etmek misslya.sısuu boynuna götüren Moskova niye onlara demir kA. Ermımislan dan go\ldugunuı· da Azerbaycanl�ar insan deyildi? Bes onlann haggı yohdu? Ne üçO.n onlann öz dogma torpaglanndan gowlmasmı siz edaleı lıesab edlrslnlz? Egcr bu edoletdlrı;e. ermenilerin Azerbaycaı>"dan öz hoılan Ue köçmestnı niye edaleı he· sab elmlBlnlz? Siz hele bu ljde sü"'11!n Azerbaycan ıespublikasının lılne boırnag uzadırsuuz' Göresen. bu me>Ele· lcrde Moksva nJye susur? Bu bir yana galsuı, niye Moksva gazelleri onlann bu herekelini ilşa eımirT •.•. s. 165-166 266 N.H. s.205

rpa

i

239


Ermeniler Rus gazetesi "Kommünist"te ( 1 989, Aralık) B.Mirzayan'ın "Statiska Ne Deyir" makalesinde " 1 959-1979 yıllan arasında Azerbaycan'dan 1 30 bin rus göçmüştür." diyerek annın yuvasına çomak sokar. Bu vicdansız Azerbaycan'da az saytlı milletlerin (rus. gürcü. er­ meni) yaşamasına fırsat verilmedig1ni söyler. Vahabzade de ona sorar: "Eger bir cumhuriyet­ le başka halklann yaşaması yahşı haldırsa, peki senin cumhuriyetin niye bu yahşılıktan imti­ na edir? Peki, 200 bin Azerbaycartlının dogma yurdundan kovulması ne demektir?"267 Ermeniler "inşaat malzemeleri" adıyla Daglık Karabag ermenilerine en muasır silahları götürüp artları silahlandırmıştır. Merkezi hükümet, merkezi matbuat bunları hiç görmez. Ama aynı durum Azerbaycan' için söz konusu olsaydı tavırları tamamen aksi yönde olur­ du. 268 Vahabzfıde, Daglık Karabag Muhtar Vilayetinin lagv olunması için

l 986'da

yaptlan nü­

mayişte "halkın öz hakkını talep ettigini", artık sabırlann tükendi(lini, Karaba!:l teşkilatının bü­

tün uzuvlannın cezalandırtlmasını istedigini belirtir. 269 Fakat artları dirtleyen yoktur:

Merkez deyişdirir günde rengini, Merkez meni görür, heç onu görmür. Bizden yı!Jışdırıb guş t üfengini. Amma ermeninin topunu görmür. Evimde başımı kesir ermeni, Gışgrrrram ... Merkez dan/ayır meni. Deyir: - Ne çabala, ne danış, ne din, Goy senin başını rahatça kessin, Kişinin gül kimi işine gesden Niye pel gatırsan? lnciriyem men f. 270

b) Azerbaycan Gaflet Uykusunda Ermenilerde Milli Hodbinllk: -

Karaba!l Hadiseleri başladı!jından bu yana ermeni mütecaviz Azeri tavizklır bir tavır ser­ gilemiştir. Bunda Azerbaycan Türk/erinin "halklann beraberli!:li" safsatasıyla yıltarca uyutul-

267 S.G.G.Y. s.1% 268 "Ermeniler tikinli materialleri adıyla D.&AltQ Gambag ennıınlle:rlne en mUaslr sllahlan götO:rtlb onlan silahlandın· yor. Bunlar. o cllrnloden rakeı başlıglon ıesadüfen aleı 5liınslyasında aşkar edUmişllr. .. . Eger D.glıg Garaboga raket başlıglon gönderili=. cı.mek Hankendinde (Step!lnai<eıt) raketler de vor. Bunu biz de bUJrik, eleı sıanslyasında hemin silahlan aşkar eden resmi organlar da. Biz, heç biz neye bu mes<!lenln öze­ yine geımır? Niye bu sllahlann hardan elde edildlgJylnl ve hara ne llçlln gönderildlylnl, kime gar.;ı çevrileceglnl öy· renib tedbir görmUr?'" Ş.G.G.Y. s. 194 269"Halg öz haggı,. leleb eleyir. Biz mitinge, nllnıııylşe behıeuertıkden çıhmamışog. Derimiz bir gllnde. iki gllnde va­ ranmayıb. Bu bir ilin iki Uln derdi deyll. Daha sebrbnlz ıOkenlb. Ona göre de halg, öz UreylndekUeri ııçıg bildirir ve öz haggını ıeleb edlr. Halgın ıeleblne ise blgııno galmııg olmaz. ....Garabag teşkilatının bJltlJn llzlAeıt cemlandmlmalıdır. Garabag teşkllaıının llzuU olon ··sııga g &�ar cezalonnı ol· malıdırlar. PogosyMlann, Manuçarolliann w başgalonnın der>! ....rtımeUdlr. Men hele bu işe başlayan Aganbeg· yanı, Zori Balayan ve salrlerin.I demlrem." Ş.G.G.Y. s.159·160 270 N.H. S. 205-206 240


muş olmasının da payı çoktur. 27 1 Türkler bunlara inanırken Ermeniler ise "büyük Ermenis­ tan" idealiyle beslenmiştir. Onlar "milli egoizm" hastalıgına tutulmuştur. Bu yönüyle laşist AJ­ manya'ya benzerler. 272 Vahabzade bu konuda şunlan söyler : "Bugün ermeniler bar bar bagınp bütün dünyaya bildirirler ki "'Burası bize dar geliyor· Aynı fikri vaktiyle Hitler de Almanya'da mono millet oluşturduktan sonra demişti. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . "Bura bize dar geliyor' diyen Ermeni taşnaklann iddiasına göre · . . . . Ermeni halkı dünya­ nın en eski, en akıllı, en medeni ve en temizkanlı halkıdır. Güya onlann aklı. zekası ve po · tansiyel kuvvetleri o kadar büyüktür ki 3 milyonluk halk Ermenistan arazisine sıgmıyor. Onlann milli egoizmi o derecededir ki, 7 aralık 1 988"de olan zeldelede yaralananlara komşu cumhuriyetlerden gelen kanı, damarlannda aşagı ayarlı milletlerin kanını taşımak

is­

temediklerini söylerek reddetmişlerdir. "Egoizmin derecesine bakını Onlann fikrince, güya Ermeni halkının kanı en yüksek ayarlı kandır. Onlann damarlanna başka halkın kanı vuru·

lursa Ermeni halkının milli üstünlügü aşagı düşebilir."27 3

Kendi vicdanlanndan da utanmayan Ermeniler istedikleri iftirayı istedikleri yerde hiçbir şeyden çekinmeden demeyi becerirler. "insan ki vicdanını kaybetti. ondan her alçaklıgı bek· !emelidir. Vay ona ki, bu hastalık bütün millete sirayet ede. Onun karşısını almak müşkül me­

seledir. Şimdi görün biz ne boyda korkulu bir düşmanla yüzyüze gelmişiz."274

Kendilerini diger milletlerden üstün gören sözde "azapkeş" millet Ermeniler, edebiyatla­ nnda hep bu izdırabı O dile getirmiş, adeta "edebiyatlannı bu aglaşma üzerine kurmuşlar· dır." 275 Sürekli bu konuyu işleyen Ermeni fırsat buldukça kendisine yapılmış gibi anlattıgı ız271 "Demek o haglıdır meni gınında. Hagsıznm. dözmeylb men -ıranda. Meettel galmayım nece men buna Yeniden gunnanm hagg oldug..,..? Anladıg. hıılglann beraberllyl. �ız illerinde bir guru s0zmlı$. Bu gellden sonra bildik çoh şeyi Bizim gllrıahımız TürldOyOmliZmllş. • N.H. s.207 272 '"Onlonn fikrince vahUle denizden-denJze 'böyük Erme:nlslan' yarnrrT1lŞ bir lıa1g hemin lmperiy.!ıını berpa etmelıdir Bu fikirden faşizm golıusu gelrnirml' Ewelô. "böyük Ermenısıan ldeyası mittir. ermenller heç zıımon Gara denıL­ le Hezer denizi arasındald toprnglara sahlb olmamış. ikincisi de ennenller heç de düm,rarun en agıllı h.c'llkı dl?\."ildir Umumiyetle dhnyadakl halglann agıllı, ona a§ı.11.ı ve �m deye derecelere bölmek son derece de gOlünçıür Her luılg bir ceheıdcn ilsttın ola biler. An<:ag bütnn cehetlerde ilslünlllyü bir halgo vermek agL>sıgan devi! Bu cfü mil­ li egoizm hesıe!lylne tuıwmış blllün lıalglann ıııleyini leW...ı gözleyir. Vahlile 1,.ıst Almaniyası da bu hesıebyın ucbabndan felokeıe dllşmedl miT

$.G.G.Y. s.210·2 1 1 273 a.e. s. 209·210 274 o.e. s.183 275 "DOnyodakl bülün mUfeılerin 'ilslün" "" ·agı11ı· olduglanna bahmoyarag, larih boyu hemişe başga rnillederin. husu­

sile Ulrlder'ln zülmOne men.ız g.almalanna göre OZlerinl 'ez.abk.!$ mUlef .ıdhmdıra.n ennent ziyc"\lıla.n bu eı.abkeşliyı dünyanın gOzilne dllrttlr, bundan h"'2 alır ve agloşma gururlar. Edeblyallan do esasen bu aglaşm.ı üstünedir. Bu yas gunna ve yaslan lezml alma onlarda h..ıelik derecesine çotıb. Bu ı.esı.ııı.. elm dilinde lçlimoi mazohlzm de­ yillr. Alim lsmihan Juslfov keıf seviyesinde olan 'Uıbş Dosıuma Mekıoo" megııleslnde (Genç�k. Aralık 1989). bu meseleye ıoh'""'rag yazır ki, mazohlzm prosesinde beden ne geder fl>il<I tıgence ıılarsa. baş bir o geder hezz olar Eger berızeıme aparsog, gOrerik ki. ermeni zi�ıılılan hıılg daha çok ızıırab çekdlkce bir o geder çoh lezzeı ıılırlar Meger larlhde enncnl lııılgı kimi "" ondan do çoh lztlnıb çeken lııılglar azını olmuşdın? lakin ermenller aglaşm;>· nı lnceseneı derecesine galdırmıı . onu ayinleşdirrnişlerdir."

$.G.G.Y. s.210

241


ıırabı başkalarına yaşatma gayreti içinde olmuştur. 276 Vahabzade bu durumu Ukrayna şairi B. Oleynik'in bir sözüyle açıklamaya çalışır: "Özünü yükseltmek için başkasını alçaltanırı özü alçaktır." "Dede Korkut, Köroglu, Aşık Garip gibi destanları büyük ermeni şairi A. lsahakyan'nın in­ ci adlandırdıı:!ı bayattlan. Göte'nirı secde kıldıgı Nizami, Fuzüli gibi söz sanatl<Arlannı, Üzeyir Hacıbeyov, Gara Garayev, Fikret Emirov, Niyazi gibi büyük musiki hadimlerini yaradan hal­ kı nece vahşi adlandırmak olur? Bu hangi adalete sıgar? Çok şükür, bizim halkımız bu tür ifrat, milli egoizm hastalıgına tutulmamış. Bizim hiçbir yazıcımız. hiçoir alimimiz hiçbir halk hakkında hiçbir zaman onu alçaltabilecek bir kelime de söz dememiş. Biz yalnız onu diyonız ki, halklar sıralamasında bizim de öz yerimiz var. Biz hiç bir vakit komşuyu alçallmamış, onun tavuguna kış dememişiz. Bak, budur bizim halkın büyüklügü!" 277 Milyarlarla geliri karşıhgında yıllık bütçesi 4 milyar mana! olarak tayin edilen Azerbay­ can'ın gelirinin büyük bir bölümü de kendilerine kurşun atan komşusu Ermenislan'ın açıgını lıapatmak için kullanılır. 278 Bunu Azerbaycan'da yaşayan Türkler gibi enııeniler de bilirler. Azerinin canı pahasına kazandıklarıyla ve ugradıkları zulümle hem fiziki hem manevi anlam­ da "genosit"e279 tabi tutuldugu malumdur. 280 Vahabzade artlatıyor : "Milletimizin fiziki genosidi bir yana manevi genosidine nastl ve ne kadar tahammül ede­ lim? Meraklı burasıdır ki, 130-140 milyon olmalarına bakmayarak ruslar inkılabın getirdigi rezaletler neticesinde eıimediklerine, milli varlıklarını yitinııediklerine göre bugün sevinir ve bunurtla ögünürler. Asimile olunmak hakikaten felaket idiyse, niye bir zaman küçük halkla­ rın, büyük Rus halkının içinde erimesini artlar için saadet sayıyorlardı. Bir zaman bütün res­ mi, merkezi gazeteler ve dergiler 'Sliyanie naradov rubrikası' altında makaleler yayırtlıyor, kü­ çük halkların erimesini terakki gibi artlatıyorlardı." Ruslar 130-140 milyortluk kendilerinin eriyeceginden korkuyor ama, kendilerinin küçük halkların başına açtıgı bin türlü oyundan, halkları soyup talamasından, insafsızca asimile etmesinden hiç bahsetmezler. 130·140 mil­ yortluk halk eriyecekse

l, 2.

3 milyortluk halklar ne yapsırtlar?" Bu halklar öz milli varlıkla­

rını, dillerini, tarihlerini korumak istedikleri zaman niye artların başında ceviz kırıyorsunuz? Siz onsuz da çoksunuz, korkmayın, kızlarınız gençlerimize sahip ola ola daima bizim hesa­ bımıza artmış ve bunu kanuni hal hesap etmişsiniz. " 281 276 "Ermenilerin bizden lorpag iddiası 70 ilden ııunnı .,...iden baş gııldırdo. Niye mehz indi? Her defe 1.0monın dllnllş nögtelerindc ermenllerin bizd<n torpag iddiası ıcleb edlr kJ, biz bu dönüş nöglelerinln siyasi me'nosını araşdırag. Nlı.<ı bu boş iddia mehz birbirine ben,.,yen zamanlarda meydana çılıır? Egcr derinden düıllnsek, bu nögıelerin iç· limal siyası mahiyetini açsag. Dize çoh şey melum olar." a.e. s. 172 27 7 Ş.G.G.Y. s.211 278a.e. s.208 279 "Pambıg rayoolanmızda plan lıaUrine mlilelin başına scpllen DDT zelıeri. lıerblskller, pestlsldler meger genosld deytlml? Yene pkın halirine mektebli balalanmm pambıg ıartalannda mln cür cıab-ezlyyeıe ga�maga mec.bur etmek. ilin dört-beş ayını telısiklcn mclırum etmek me'nevl geno�d deyilml? Niye SSRl'de yaşayan lııılglar içeri· sinde yıılruz <ürk dilU lııılglar pambıg eklb beceımelldlr? Ôzbeklsıan Yazıç�ar htlfagının blrtnci katibi A. Yagubov demişken, 'Pambıgın bizim tal•ylmlze y.ozılmasında Türk dllnya�na düşman münascbetde olan Stalln dlktalura�nın "" ondon galan ı..ı en'enclerin büyük günahı wr. "söz. !erine &huvar Valıabzıı.ıJc de kablmaldııdır. Ş.G.G.Y. s.176 280 ··o.nız neftçUertnln canlan bahasına dalgıılar goym•ıdan çılıardıglan neftin, on.o ue baclanmızın ııl günün albn<L> zelıer uda-udıı. gadınlıglarıru IUre-IHre. mlsgal-mlsgal ıopladıglan pambtgın hesabına gaz.ondıglanmızla gonşumu· zun geUr kcslrtnl ne geder doldurı>cag,g? MUleUmlzln llı:lkl geno.ıdi bir y.ona, me'nevl genoskllne nece ue ne ge · der dözek?' o.e. s.208·209 281 o.e. s.209

242


Aynca, Sumgayıt, Gence ve BakO'de kurulmuş olan zehirli labrikalar ve sanayi kuruluş­ ları ile de Azeri Türklerine "tedrici genosit" uygulanmışlır. Azerbaycan için adeta bir "lelakeı olacak bu durumu gaflet içindeki azeri rehberleri sanki bir "saadet" imiş gibi tanıtıp "yukarı­ ların sag olunu" kazanmak için Sumgayıt şehrini "ölü bölge" ye çevirmışlerdir.282 Sumgayıt ülkenin ekolojik bakımdan berbat şehirleri arasında olmasına ragmen orası için gerekenler yapılmamıştır. 283 Karabag Hadisesi başlamadan önce, çeşiUi şekilerde "kök. menşe" problemini araştırıp sonuca varmak için yapılan toplantılardan bir netice alamamış olan Azeriler Karabag Hadi­ sesi başladıgında terki silah vaziyetine yakalanmışlardır. 284 Bunda da maalesel Azerbaycan­ lı "ahmak tarihçilerin suçu" büyüktür. Vahabzade böylelerine şöyle seslenir · "Yahşı tanıdıgımız Sera Hanzadyan matbu çıkışlarının birinde açık açıgına yazmıştır ki, Azerbaycan alimlerinin özlerinin yazdıgına göre, Azerbaycan halkı 1 2 . asırdan sonra yaran­ mış bir halktır. Buna göre de eski çaglarda, umwniyetle. 12. asra kadar Karabag topragı bu halkın topragı olamazdı. Şimdi yüzümü size tutuyorum, tarihçi kardeşlerim, ne vakte kadar siz halkımız için degil. Hanzadyanlar için çalışacaksınız."285 işte galletteki tarihçilerimizin günahı! Bahtiyar Vahabzade bu türden durumlar için şu atalar misalini getirir: "Çocuk babasın� der ki, Tavşan bahçemizde yuva kurmuş. 'Baba da der ki, 'Bala bu tavşanın cesarelini göstermez, bizim gaflet uykusunda oldugumuzu göste­ rir."'286

Bu arada Enneni lobisi boş durmaz, bütün dünyayı kendi yanına çeker Moskova matbu­ atından dünya matbuatına kadar hepsi Azerbaycan Türklerine iltiralar yagdınr_28 7 Ermeni malyası da gücünü göstermiş "yalan ve uydurmaları ile hakikati köşeye sıkıştırmış. Buna kar­ şılık Azeri Türkleri ne yapacagını şaşırmıştır. Yine bir atasözünden misal getiren Bahtiyar Vahabzade burada "Ogru öyle gışgırdı ki dogrunun bagrı yanldı. Biz ise tek kalmışız. sesi­ mize cevap veren yoktur." der.288 Azerbaycan Türklerinin en büyük hatalarından biriyse. Merkezi hükumetin yani Mosko­ va'nın siyasi çözüm sözlerine kulak asarak, tavizkar bir tutum sergilemiş olmalarıdır. Böyle­ likle geçmişte küçük parçalar halinde de olsa vatan topraklarından bir kısmını Ermenilere ba· gışlamışlar. 289 Ermenilerse düzen kurarak hile ile bazı tarihi eserlere de sahip çıkınış sonra 282 Ş.G.G.Y. 5. 175-176

283 "Bu rehberler Swngaylda Lehme w p;ılçık içinde dikt ıahıası

vo

köhne demir l<Mıelerle gura�hnlmı,. dohınak"·

dllı ömür süreni. mvoclann burahdıgı zeherll lüsl.U Ue leneflü:s ed.!-n. bu helvadan sümO�ri de eriyen r.unlerle ilWr bayçanlı ıallelcirlnln acınacaglı güzerıılnl barcde heç düşündülennl? Hemin dahmalarda YAŞa�.:an ailelerde d09ul.:ın uşaglar dünyaya göz. &Çmaml$ heJe ana nevazi� görmemi$. �k admı.lanm almarru$ Omürlerlnl bızim gffyTelh reh·

berlere bogışloyıb dllnyonı ıerlc cdlrler.

SıallsUk melumoıo göre Sumgay1do dogulan 7 uşogdan biri Olü, ikisi şikesi dünyaya gelir. (Hallil5I Z<herlı ooiı•n­

slı. kadınlıınnda %70'1 kanSlz!ık, lirek. damar hesıeUlı!erl <!oha lozlııdır . Buna rıısmen 5umgayt ülkerun ekolop ce­

heıden berbad ıeherlerinln slyahısına do dllşmemlş.) Bunt4 kimin eli vor göresen7' 284 o.e. 5.155

Ş.G.G.Y. s.176

285a.e. 5.155-156 286 a.e. s.175

287 o.e. s.169

2880.e. s.168

289 "... Bir neçe U bundan ewel Kemerli kendinin en sefalı yerinden 2500 hektar ıorpogı ermenllere bog.�. bun· don sonrn Dklvon deryocasınnın sohUlnden lorpog vermişler. Aıtıg halg •Y<>!I• galhnuş 'keçmlş rehberlerin llrek­

gen1$llylne' dö"'mlyor. Aynı rehberler kendi evleri (6-7 gözlü) den Emenlstiln'dıın gowlan dldergtnlere bogı�asa-

243


da bu yerler bizimdir demişlerdir_290 Azerbaycan Türkleri ise sesini duyurmak için çırpınmış, bu cümleden müdafaa adına sonbahann kuru sogugunda bir ay kadar Azatlık Meydanında toplanıp bekleyen bu gençler, topraklannın namusunu korumak istedikleri halde "holigan­ lık"la suçlanmıştır _ 29t Şu durumda, "Biri digerinde yalnız menli cihetler arayıp öbürünün Ustun niteliklerini gö­ remeyecek, bir digerini alçaltmaya_çalışacak, dünyada emin amanlık ve saadet aramak ka­ ranlık odada igne aramaya dörırnüş olacaktır. Aslında birinin digerinde yalnız menfi cihetler araması onun cehaletidir. Çünkü yeryüzünde mutlak pis ve mutlak yahşı yoktur. Her şey nis­ bidir. " 292 Vahabzade bu şekilde düşünse de karşı tarafın degerlendirmesi bu tarz olmadıgı için ha­ diselerin gelişimi menli yönde olmuştur. Neticenin şekli artık bellidir, taviz vermekten usa­ nan Azerbaycan Türkünün, bıçak kemi!line dayanmıştır. Onlar bu işte Moskova'nın 'Tavşa­ na kaç. tazıya tut" siyasetinin farkındadır. 293 aa) Azerbaycan'ın Rehberleri, Yöneticileri :

Azerbaycan'ın önemli bir talihsizli!li de kendine vekil olarak, "baş" olarak seçtiklerinin "başsız" olmasıdır. "Söz cebhesinde" dögüşüp nutuklar atarak yönetici mevkiine gelenlerin ''hiçbiri milletin derdini bilmez." Böyleleri elinde bir "zavallıya, mecnuna" dönen millet, der­ dine ortak da bulamaz. 294 Çünkü, elleri üstünde taşıyıp da hakimiyete getirdi!li "beyler" el­ lerine fırsat geçince "zavallı millete" arka çevirmişlerdir. Millet ise başındaki derdini unutup Itır ya. Bwıu yapmııya'nlzır 'Veıen ıorpagının hesablna sehavellerlnl nllma� e:tdl�nler. ÇOnkü Velen torpagı. mWel..in, hllhgındır.. . . " Ş.G.G.Y. s.200 290 "Aıerbaycanda. olan alban abidelerini öz adına çıhan ve onlann gorunması üçün bizim dahW işlerimize bannüıg uzadan bu nadanlar emin olsunlar: Biz nbtdeyc mügcddeslcrtn mezanna el gal.dıracng sevlwcde alçalmamışıg. Biz nelnki öz abklelerlmlze. dO�mim abidesine el galdırmıŞIQ. Blz heç kesin lorpaıgına daş basdmp. sonra şiven gopa· nb bu yer bizjmdır' demem1$1k. N. Çavçavadze de�en: Feryad goparan daşlan bizim torpaglaruruz.a basdır· magdan •• ç•kln'" a.e. s.197 291 r-talgın haggım müda fle namlne J>aYIZJn sa�ında bir ayaı geder A.uıdlıg Meydanında dayanan bu gençler nlye huligan adlandonlmalo idi? Onlor evml yanrdo, odammı döyllrdU. yolmu keslrdl, yahud şehsl menol.teri llçllnmU Us· yan edlrdUer? Heç so� olmadı, bu 100 mlnler ne isleylrdl, göresen? Belke hökümelden ölkede gol olan yogo. eli. unu. sabunu. gendi teleb edlrdi? Yohsa elinden çıhmagda olan ıorpagmm namusunu modafle edirdi? Niye biz genç&erlmizln bu ve1enpervertık duygulaMı giymetlendinnek ewzıne, onlann üstüne böhlan atdlk? Halg Cebhc· sinin liderlerind<n biri olan E'llbor Memmedov'u llşo •imek halgm gözünden salmag llçlln lelelltzlyaya a,Jıldan kem bir narkomam çıhı:mb. onun dili ile veıenperver bir 09lumuzu böhtanJarla lekelemek LstedJk. To�ını mlklafle megsedUe meydan• 1'9Jlan !l'lnçlerimlzln bir gısmlnl hcbs eldik. zlyal.U.nmoZ< hedcledlk ve prokuroriuga ça�ırdog." a.e. s.200 292 a.c. s.211 293 "Biz çoh güzeşıe geıdik ve her g�ede uduzdug_ Artog güzeşce yer galmal'b, boçag sümllye dlrenlb. Bundon o yana yol yohdur. Buna bahmay;!lırag, yene de merkez. meselenin siyasi yolla he.Hini lreD sllrilr. Ennenlstanın göz göresi ıecavllzlnd l en sonra onlann bu ıecav!izüne SSRI Ali SoııeU siyasi giyme! vennedl . Bundan sonra mesele· nln sly;ısi yolla h<UI nec• mümklln ola biler?. . . . SSRI Ali Soııeu bir terelden Doglog Garobogın ganunl Azerlıay· can lorpagı oldugwıu tesdlg edlr, o biri ıerefden l.5e Ermenlstan Ali Sovetlnin Daglıg Garabagın ErmenlMona U· hag •dilmesi haggondakl geranno mDnııslbetlnl bildlrmlr. Bunu neı:<! başa dllşek? Mence aydındor. Merkezd• bezl­ leri d�na gaç, IBZ<ya ıuı siyaseti yeridir_" Ş.G.G. Y. s. 211 294 "Natıgler ya�ır. bu da bir cKl.ır Yaman döyüı gedlr sOz cclıhe.slnd•. Anlaya bUmlrem. hansı hagjıdır Her biri haghdor öz c.cbhe.slnde_ • V. s. 150

244


onlara yine "ümit gözüyle" bakmıştır. Fakat bu "beyler" makam aşkıyla havalanıp "gerçege tükürüp hakkı inkar etmişler". Halbuki iktidar ugrunda dögüştükleri zaman" halkın dostu". "kahraman" rolünde iken amaçlarına ulaşınca halkı felakete götüren unsurlann başında yer aldılar. 295 Bahtiyar Vahabzade, "Nagtl-Heyaı" kitabında ( 1 99 1 ) yayınladıgı "Halg Deputatlarına Açıg Mektup" şiirinde, milletin vekiUerine ilk açık tepkilerini dile getirmiştir. Bu şiirde mille·

tin onlara oy vermesinin sebeplerini şöyle açıklar: Milletin vekilinin bulundugu kürsüde sesi gür çıkmalıdır. "Her kanş yerin ezeli sahibi benim. diyebilmeli. topragına göz dikenlerin der· sini vermekten çekinmemelidir. "Fakat son hadiseler de göstermiştir ki. onlar

m illetin vekili

olmak sıfatına layık degillerdir. Çünkü milletin şerefini korumamış, ona karşı tara fı n sövüp saymasına karşı da susmuşlardır. 296

Löl gedi b. idi geldin . . . sen kimsen bu gün? Ha/gın ııekiliyken, halga yad o/dun Yohsa dinmemeyi bacardı�ınçün Bu halgın adından depulal o/dun1l97 Vahabziıde bu şiirle ilgili olarak diyor ki: "'Milletvekillerimiz bu şiirden ibret almak yerine benden küstüler. Ben de onlara dedim ki, bizim vekillerle Ermenistan vekillerini mukayese ettigimde tasawurumda şöyle bir manzara canlanır: Brezilya futbol takımı karşısına biz ilce takımı ile çıkmışız. Ay berekellah, ne güzel canlanz. 298 Vahabzilde'nin milletini yönetenlerden şikayeti. "'Şenbe Gecesine Geden Yol"" da. son ki­ taplarından "Ümide Heykel Goyun" ve "'Vetendaş" da çokça yer alan bir mevzudur Bu ko· nu da hemen her zaman Karabag, Ermeni meseleleriyle alakalıdır. Çünkü olayların bu dere· ceye gelmesinde onlann da ihmali ve suçu çoktur. Azen rehberlerinin bir kısmı adeta "Ruslaşmış", devlet dairelerinden ana dillerini kov­

muş; 299 baztlan gergin münakaşalı günlerde ermenilerin şehre döndügünü haber verip müj­ de istemişler; baztlanysa Bakü'de yaşayan ermenileri korumak için ordu çagırmış, 200 bin Azerbaycanlınin öz yurdundan nastl kovuldugunu hiç düşünmeden . . . . 300 Bunlar koltuklannı kaybetmemek için vatanlannın da ana dillerinin de tasasını çekmezler. Onun içindir ki Va·

habzi\de "Düşman öz içimizdedir." der. "Bu milletin l..ir numaralı düşmanı. aslını ve neslini yrnrmiş, adından ve soyadından başka hiçbir şeyi Azerbaycanlı olmayan" "mankurtlar""dır. 30 ı 295V. s . 1 52

296 N.H.s.59

297 a .e . s.60

298Ş.G.G V. s. 184-185 299 "Halgı inzibati organlarla hecleleyenler veıen 'W? mUll hl.slerden mchrum ohın. ele bun;ı göre de \:ezile kürsil$ünün yuhan pUlesıne dnmaıonlnrdır. Boıo cıuırnek olmur. halgın dlllnl ""'denlyetlnl. tarihini bilmeyen bllmedigine gö­ re de bu halgı sevenler halga nece hldmcl ede biler? TeessOI ki bc&elerinin vezilc')IC geden yolu çoh ham.ar olw Çunkl v..tl fe bn,ında ondan ana dUJnl de;ıtl. rus dilini bilmek teleb olunur. <ı.e s.201

s.202 '"Görduntıunıı dllşmen öz içimizdedir? Bu cllr rusJaımış azerlıo11<anlılar ıeessııf ki cohdur ve bu gün bizım mille· tin bir nömreU düşmeni. esllnl ve neslini JUmılş. adından ve familyasından baoga heç bir şeyi azerlıo11<onlı oln1"· y.ın hemln bu mangurtlan:lır. Bunlar mlllelin heyrine ortag. şerinden ise gaıçagdırlar. Veıen adından harici ölkclıc· te geden nUmnyandelerin başmd.a çoh vaht veıenJn dmnı, edeblyyatıru, ıarthini bilmeyenler gedlr ve güya bu ı,.,ı. gı, bu medenlyyett ıemsll ecllrler. Ammaı UrekJcrinde ne bu wlenl sevlr&er. ne onun tarihlni. ne medenl�"-ıebnl ne de dUlni. Dilimize kasıb holgımız.ıı �nıyyeıslz. medeniyetimize de primltlv damg.>sı wnnagdon çeklnmlrler Ya· zıg Veten. yazıg holgl Gör kimlerin Jagına hedef olmusan" Ş.G.G V s.202

300a.e. 30 1

245


işte, asıl meselenin özü "mankurtlaşmak"ta yatmaktadır. Ana ata tanımayan, milleti için yanıp yakılmayan. bütün maksadı makam kapmak, cebini doldurmak olan bu yönetici mev­ kiindeki şahıslan 70 yıl içinde çokça görüp tanımıştır Azerbaycan Türkü. Onlar, milli histen mahrum ama vazifelerine, merkeze baglı(!) kişilerdir. Milletini, tarihini, dilini, emelini, milli ruhunu bilmedikleri gibi "halka teped!n bakıp" onu gerilikle suçlarlar. 302 Vahabzade de on­ lar için şunlan söyler :

Millet Garabağda gırılan zaman Oğlunun toyunda çalıb oynayan Adamdan millete baş ola bilmez Bu halgın özünden agır yükünü Çeken arabaya goşula bilmez. Halgın ymıgısına alou/anmayan, Cebhede can veren şehid esgeri Özüne doğmaca öulad sanmayan Nece ola biler halgın re hberi? Bu ııeten menimdir, bu ueten senin. Sengerde esgere deyen güllenin Ağrısı ge/binde köynemeyen kes Bu boyda millete baş ola bi/mez.303 Millete baş olmaya layık olmayan bu kişiler, daima uyumuş, kendi uyudugu gibi ayık olan milleti de susturmuş. Bu arada Eniıeniler de her türlü hücuma hazırlık yapmıştır. Vahabza­ de'nin yaşıtı, tercümecisi ermeni şair Paruyi Sebak'ın ona söyledigi şu sözler çok manalıdır: "- Bizde milli manada süpürgeci nasıl düşünürse rehber de o tarz düşünür. Sizde ise aksine. Rehberiniz bir çeşit düşünür. halk tamamen başka." Aynı şahıs yine bir gün; "- Seni halk seviyor, ama yukanlar sevmiyor. Ama beni halkla beraber yukanlar da se­ ver." der.304 işte bu sözler Azerbaycan'da yaşayan Türkler ile rehberleri arasındaki uçurumun bir ya­ bancının agzından izahıdır. Koltuk ihtirasıyla yanan yüreklerde vatan ve millet için yer yok­ tur. Yedi milyonun derdini gögsünde yaşatmayan yönetici305 mevkisindeki bu kişilerin vata­ nının mecnunu Vahabziıde'yi sevmemeleri de tabiidir. Milletin derdini bilmeyen tok kannlılar, ona insaf da etmezler. Onlann yürekleri de be­ yinleri de yag baglamıştır, vicdanlan da. Aç milletin halinden de muhtac oldugu insaftan da 302 Bizimki baŞ<ian bulanıb 70 �de bile başçı olan neçe-neçe mangurt laruyıng. Bütün varlıgı Jle yalnız lutıu§u vezire· nl goruyan, vezlfe e:�nden gelmesi.o deye merkezin gl.lırımsmda guyrug bulayan, milli hlsden mehrum ola.n bu kar· yerisller göresen birce defe de olsa halg hnggında. veten heggındeı. mehv olan torpaglanmız barede dü.$Un0bler· mi? Göresen bu rehberiı:!r ömrilnde bir defe de olsun halgın larlhl Ue maraglanıblarmı? Milli psihologlvamızı �·· reniblermli' Bu ha.lgm zelf ve: gOı..ve:tll cehetJerl ıae marnglzınıblennı?" 303 Ü.H.G. s.9-10 30� Ş.G.G.Y. s.181

305 Ü.H.G. s. 246

8-9

Ş.G.G.Y. s.181


haberleri yoktur. 306 Bir makam elde ettikten sonra başları dönmüş, gözleri kararmış bu "'herifler"' vatanı do· lara dönderip ceplerine tıkmışlardır :

Men hardan bllevdim, bu herif/erin Megsedi, amalı mensebmiş ancag. Menseb gatarına çoh tez mindiler, Sür'ete dözmeylb gicellendiler Yanacag çatmadı, yohuşa dikte Tekerler gerildi, gatar lengidi. O geder galhdılar o ziruelikde Oksigen azaldı, nefes tengidi. Min yere yozdular tek bir kelmeni, Met/ebi unudub söz çürütdüler. 'Veten" deye deye yazıg Veıeni Dol/ara çeuirlb, cibe dürtdüler. 307 Herhangi bir insan seviyesinden çıkı

p yücelmek. millete "aQsaggal" olmak.

ülkeden isle­

diQini almak hevesinde olan mevki düşkünleri kendilerinden akıllısının bulunmayacagını da zannederler_ 308 Vahabzade'nin" "'tahsilli nadanlar", "'milli nihilistler" dediQi rehberler Kara­ bag Hadiselerinde de dirayetli davranmamış, mill; menfeatleri gözetmemiş. sahtekarlıkla kendini haklı çıkarmaya çalışan Ermeni hücurnlanna karşı da elleri kolları baglı olurmuş kal· mışl ardır . 309 Bahtiyar Vahabzade bu "'ziyalı deputatlar"'dan birkaçını ismen de açıklar. Mesela Cahan­ gir Kerimov, adından başka hiçbir şeyi Azerbaycanlı olmayan, ancak Ermeni degirmenine su döken", Karabag meselesinde Azerbaycan SSR Ali Sovelinin, bütün olarak Azerbaycan

SSR sının Konstitusiya hukukunun ayaklar altına alınmasına göz ywnanlardandır . 31 O 306 "Klmlse yendlren. kımese yenen. Üreyi plyierıen. beyni piylenen Vicdanı plyle:nen toh gaınnlılar Derdini ne bilsin bu ac mWelin. Adice insafa. möhıac mlllelin. Halg üçün yananlar gopı dalında Halgı talayı!lınlı:ır c.ah celalındn_ Halınuz. günümüı. çelin çoh çelin! Neyi gOzleyirik? BııtUn mJUeUn Üreyi nebzinde dOyUnen kesi. ÔzUyle. dosıuıAo ıayfasıyla yoh. Böyllk mllletlyle öyllnen ke� Tanıyan var ise gösterin blle ... Gebln rehber olsun mlUellmlze. Ü.H.G. s.9 307 V.s. 152-153 308 Ü.H.G. s.8-9 3095.G.G.Y. s.20 1 310 "'Ziyalı deputotlanmLZd.an yalnız birini misal getirmek lSleylrem: Moskvada yaşa.yon hUgug elmleri doktoru \'e bı­ zlm akademlkımlz Cahangır Kemlmov. Azerlıayc.ın dUinl yerll-dibli bUmeyen. bmru boyu Moskvada ;'OŞüyaıı. h.ıl· gın ıaleyl ile ömründe bir dele de oı,. moraglanmayan. adından boı9o heç bir şeyi =rlıa��anh olmayan bu adam Azerbaycanı nece temsll ede bUerdl? Bu hele bir ya.ıut. heUedld llode blzim bu deputatımız ermen.l deyirma.nına

247


Mesela, Azerbaycan Kominist Partisi Merkez Komitesi birinci Katibi olup yalnızca Gor· baçov adına çalışan Vezirov, da onlardan biridir. Bahtiyar Vahabziıde ona defalarca söyle­ miştir: "Senin öz şahsi fikirlerin, öz prensiplerin olmalıdır."3 1 1 "Mir Celer Bagırov'dan şimdiye kadar hangi rehberin kalbi halk için agrımış? Hepsi tut­ ıugu mevkiini düşünüp koltugundan.sıkıca yapışmış. Yukarı tırmanmak için halkı ayakları al­ tında eziyorlar. Amma onlar. bu halk sayesinde rehber olduklarını hiç düşünmüyorlar. Bu halk olmasaydı onları hangi halkın başı üstüne rehber tayin edeceklerdi? Rehberlerirnizdeki bu nadanlıgı, 'bu cehaleti bu egoizmi düşündükçe adamı dehşet götürür. Hele ben halkın ma­ neviyatına, diline, medeniyetine, musikisine ettikleri !<astı demiyorum . 312 Kendisi de bir milletvekili olan Bahtiyar Vahabzade'nin yukarıdaki sözleri şüphesiz kendi gözlemlerine dayanmaktadır, gerçektir. Çünkü kendisi, "kürsü gölgesinde rahat yatanlarla" toy içinde yası göremeyenlerleJ 13 aynı mecliste ve onlarla aynı mücadele içindedir. Çünkü bu be­ ceriksiz mankurtlar yüzünden önce parça parça topraklar koparılmış, şimdi de Karabag . . . . 314 Bu tip rehberler, Hruşsov devrinde de kendi milletine düşmanlık edip, kendi milletinin talihini düşünmemiş, yukarının teşekkürünü kazanmak için pamuk ekimine yol vermişler.31 5 su rökdü. "Azerbaycan KommUnlstl" (1989. N.5) Jumalında yill.lrlı : 'MDrteflk respublikalar nrasmdakJ serhedler mO· valıg re5publlkalann ga'l!lıglı sanşine esasen deylşdlrtle biler. (Mad. 78) Bcs hele razılıg olmayanda problem ne· cc heU cdilmeUdir7 Bu slliılzı SSRJ Ali Sovetl Milletler SoveUnin müzakireslnde verilmeli ve ıekllrli:!r SSRI Ali So­ vell palallılanrun blrge idasmda mOzakire olunmalıdır.. .'' (Bu teklife gör@ Da�lık Kanıbag meselesinde Azerbaycan SSR Ali Sovelinin '"1tövlllkde Azerbaycan Soveı So<laııst Respubllka5mın Korulituslya hügugu ıapdolanırdı.) Ş.G.G.Y. 5.186-187 311 '"Sen ise yalnız ve yalnız Gorbaçovwı decliklerinJ elnw!:ye ç.alışırken. Gorbaçov burdakı ueliyyeti senin geder bile biJmez.'Ona gerçek vazlyetden çlhı:ş etmesini. yuka.nnın emrini yerle, şartlarla uygunlaşdırrrıa.smı demlşse de Bah· Uyar Vahabı:.ıde,:bu zıııtaki sadece yW<anyı dinlemek kabWyelldlr.'" der. Daha sonraki görüşmelerinde ona ermeni mafy:ısı.nın em2ilerinl anlaur. "Gorbaçov'un çaktıgına oynamam.,sınnı, halkın tzıleblerine kuL!ık verm�nf' ister. ama. o bu sözleri geçiştlnneklc yetinir. Vahabz:ade de Vezirov için "UŞE'.lg tebletlı, sadel&..il" sonucuna vanr. Böy&e bir insanın na51I olup da harici ülkelerde dlplomat.lık yapt.ıgına hnyret eder. Zaten onun için -Su aOOmın yaşı art.ıh. aglı :ırt.mayıb. Hele de komsomol aglındadır.'' derlermiş. Ş.G.G.Y. s.204·205

312 a.e. 5.178 313 ··oagıdıb nizamı beyler bir günde

Gumdan 'dl!l.ieı" adlı dag uaılıdılar. Teze düyürı 5ahb köhne düyüne Küısü kölgesinde milat yaırlılar. Onlar parladılar bir gün içinde. Yası gönnedle l r toyun içinde Onlar bilmediler bu gum dagının Kjjek galhan kimi dag�mosı var. Onlar bilmediler. bu partıımogın Yanma.51, 5001'1 da kül olması var: V. s. 153 314 ·· ... Hem Gorbaçov hem de onun müfl kölesl Vezirov Azerl>oycan halgırun bu geder mllgavlmel göslere bileceyi· nl. ölllmden bele gOfhmayacagıru, dO!lfna ıorpagından keçmeyeceııinl gllman eımlrdi. 80 ilde ermenller bizim rehberlerin 'sehavelf sayesinde bizden parça-parça torpaglar gopanblar, biz susm�ug. Onlar ele gllman edirdl ki bu dele de onlar blZ1! 'hoh' doyen kimi Garaba!ldan el çekeceylk. Amma sonra yahşıca anladılar ki. bu millet on· 1ann güman etdiyl köle mllleı deytl. bu millet canından keçe biler. amınıı ıoı-pagındıın yoh! Esiine galsa, mWett­ min bu boyda dözllmüne. leclakarlıgına. ıorpag yolunda bu geder ezmkar olııcagına heç men ÖZÜmde indi inan· dtgıın geder lnannurdım. Amma geiblnıln derlnUyln:le bir inam gıvılcınu var idi. Her; deme hıılgunın ruhunda 'Is· llkW �- yaşoyınnış, "Bosııgın yerleri ıorpag eleyerek keçme !anıl DQıQn ıılıındald minlerle kefensiz yıılanı

Ş.G.G.Y. 5.205-206 315 "H""'°" döYründe 100 mln ton pombıg planı cılon emıenUer boodan da lmllna etdiler. Çünkl onlonn rehberle· r1 bizim rehberler kimi mUlellerlne genim deylldller. Onlar çok yıılı$ı bllirdHor ki, yalnız ıızono rne.hueden halg el

248


En zehirli fabrikalann, sanayi kuruluşlanrun kendi vatanlannda kurulmasına göz

yumm uş­

7 lar316 ilçelere kendilerine benzer katipler tayin etmiş ve rus mektepleri açmışlardır. 3 ı Bü­ tün bu davranışlann ardındaki sebep de "Moskova'dan gelen nümayendelere yaranmak, ken·

dini hoş göstennek"tir. Çünkü o zaman "halkın hünnetini kaybetmek vazifelerine zarar ver­ mez, onlara birşey kaybettinnezdi." Bahtiyar Vahabzade, bu durumlar için şöyle düşünür: "Moskova'dan gelen konak içinden kendi kendine bizim rehbere güler, çünkü namuslu adam öz medeniyetine, öz tarihine. öz şöhreti ve vazifesi namına kıhnç çeken adamı sevemez. Öylesi başka milletin nümayendesi olsa da medeniyetine düşman kesilen adamın cehaletine güler. "3 18 Yabancdar için gülünecek bu hal, bizim açımızdan ise aıııanılacak bir haldir. Çünkü.

"'bu

çetin zamanda milletin hakkını müdala edecek akıllı adamlar" yoktur. Nasıl olsun ki. Azer· baycan'da seçim demokratik yollarla yapdmamaktadır. 3 19 Milletvekilleri yukandan tayin edi­ lir, demokrasi, yenileşme prensibi sadece laftadır.320 Lafta olduııu için de "milletler arasın· da düşmanlık tohumlan sepen ara saçan. her iki taraftan da yüzlerce günahsız insanın ölü­ müne sebep olan, binlerce adamı öz sıcak yurdundan yuvasından eden Z. Balayan" gibiler "bugün Azerbaycan'dan Sovet Sosialist Respublikalar ittilakı halk deputatı olmuş"tur. 32 ı Hal· buki; "Bu çetin zamanda biz halkımızın hakkını müdala edebilecek akıllı adamlan. özellikle iktisadiyatçdarı. hukukçulan milletvekin seçmeli ve onlan yüce maksatlann müdalası için merkeze göndenneliydik." diyen Bahtiyar Vahabziıde böyle zamanda ennenilerin

kunıltaya

gönderdiı!i temsilcilerle, kendilerininkini karşılaşhrır. "Onlar Ennenistan Sovet Sosialist Res· publikalar ilimler Akademisi Başkanı Ambarsumvani. üniversitenin rektörü Ambarsumyanı:

cmeyine esaslanıb pıımbtg eker. Bu melum hegigalı göresen bizim respublikanın rehberleri bilmırdıl('r mi? Bilirdı· ler amm0ı onlar mlllelin lalcyinl harda düşUnm�[jer ki, hurda da dUşün�difor Onlar yuhanmn ıeşekkürünu 9a· ZillnıNlg üçün mllletJn mehvine bele gol çekerdiler. Neçe ki çekdıler! Ve te:sadüH deyil kL o zaman vazdı�ım bır şe'rlm bele bir ml5ra va� idi: Bir uldw.a bir mlUell gurban veren ogl.Jn" S G G. Y. s. 177 316 "Sovet ittlfagında E!n z.ehcrli ve iıl!ılln he",'ilılıM zı?rbe endıren zavodlan bl.zım respublikada tlkibler. Nı�-c') Rehber k?rlml.zin bo$1ügundaın. Buna razılıg Vt?ren rehberlerlmlz hcç olmasa geceler ya1aglanM glrdıklen zam.,n ot vıc· danlnn garş1sında hesabat �rlemU? Sumgayıtdo. Gencede ve Baktda tJklmış zeherli ta\.OOliır mlllelimlzin tedri · el genosidl deyilml'" $.G.G Y. s. 175 31 7 "'Hemin rehberlerin raYo11lara ıe'!oıin ettikleri özlerine benzer k.iıipler de henıin !.i.\•aseli veridir�r. Ravoolara gC'l<"ıı birinci klıllplerin çohwıun Uk işi rayomla Rus mektelıi tıtlMQ idi. Cünkl 1.ıı.ıh..ın ıebi?geve mensub oldugl..ı.ıındııı övladlan Azerbayc.nn Mektebinde ohuya bilmezdi. Bu onlar için e.skiklik S."lvılırdı (Bural.ırda okwaıılar pann�.ı gllmezler, lmU!Jazlıdırlar. "'Pamuk toplamnk saadeıf" yalnız Amrdere ma.hsusıur(!) B."\kcfdeki Ali Mekteplerden v.:ı.1mz Azerbaycan Foktıltelerlndekiler pamug.a götihillOr. Ama naz:ırlann. vazifesi bOyük (!) ama �ıürekleri kOcük relı­ berlerln ... çocuklnn !azgın gllneşln altında gölürtılemez.l $.G.G Y. s. 1 7 7 3!8 a.e.s.178-179 3 1 9 ". . . Bızde seçki hagigelen demolcrnllk goydodo geı...,di: Aurbaycan halgı özlıne beleslnl depııtot sccenJinıl' Unut· may� ki. demokraUy.D sfız:ü demos' ve 1cro1.os' sözlerinden yar.ınıb. yeni. ha)g hakimivyetl. Bele ise � lwmi� holgm silzUnü deyen Ziya Buny.>dcw. Ebullez Eliyev, E'Hbar Memmedov. Süleymon Ellvarov. Necef Necelıw. Y Semedoglu. H. Rı..z:ayev ve bunlar kimi özünU halga gurban vcnneye hazır oLımlıu . görcsen rti�-e gaPI dalında gal­ dı? Teessol ki bizim selahlyyel sohlblerl hele esi demokrotlYMın. yeniden gurmonın. ıışkıırlıgın mohlyvetlnı derk eımoylbler." (Bizimkiler 50-60. yılıın n hovusında ııao;ı11<>r. depuı.otl<ır yukand.ın ıayln cdUlycr.) $.G.G Y. ' 187 320 0.e. s.187-188 321 "Bu glbilertn Hine fesadına ka� çıkan E"llbar Memmedov, Heli! Rıza hapse atılmış. Z. Balayan. yozdı� bir kııa­ bındl. (Açag) Karn�·ın Ermenısıan'a verilmesini savuıımU$tur.� $.G.G.Y. s. 184

249


yazar Süren Ayvazyan'ı sahtekarlık pehlivanı lgityan'ı"322 v.s. gönderir. Azerbaycan ise "Rus dilini bilmeyen inek bakıctlarını, işçileri. bir iki kişi de agzı laf yapmayan, konuşmaktan çok susmayı beceren ziyaltları" göndermiştir. 323 işte bu temsilciler, Ermeni vekiller tarafından Azerbaycan Türküne yaptlan hücumların

karşısında susmuş ve susmakla kendilerinin "edepli" oldugunu ispat etmeye çalışmışlardır. 32�

Azerbaycan rehberlerinin iş bilmezligine de bir başka örnek de Moskova'nın matbuat or· ganlarına Azerbaycan'ı temsil edecek şahısları yerleştirmemiş olmalarıdır. Ya da, kendileri· nin "oradaki fırıldakları ortaya döküJmesin diye, olanların da ya göreve getirip burada başla· rını ezmişler yahut işten kovdurmuşlar.325 Bu tipten yöneticiler yüzünden millet başsız kalmış, sıfıra dönmUştür. 326 Memleket

pu­

sulası olmayan bir gemiye dönmüş, nereye gittigini bilemez olmuştur.

Yel esdi, terpendi, dindi memleket, Kompassız gemidir. indi memleket, Hara getdiyini özü de bilmir. Löuber ilişmişdi, zaman açsa da Bir addım ireli o gede bilmir. Sükancı gösterin indi siz mene. Gelsin dalgaları o, varabilsin. Verib sinesini /ape dövene Gemini ireli apara bilsin. Bir ogul gösterin indi siz mene Mil/ete hem ata, hem ogul olsun. Çoh gördük halgını gu/ eden/eri Efesi gelsin ki, halga gul olsun. Bele bir namzed gösterin mene Dolanım başına, dönüm 9özüne.327 322 "Dcyilene göre lglıyan gunıltayda halgımııı

'laşlsl' adlandırando bizim cleputııılar C. Kertmov'a deylb ki, çıh ona ceval> ver.·· (Ama o blzimkilere) ··sız hounınız gedeccks.Jnlz. ammn men burda galaca�am. Meni enneıılllırin elJnc vermeyin," Sah. halgın de:pul.alı bele olar! Aferin bu deputnta ! Men Kerimov'dan kUsmUrem. onu bu halgın dcpu· lalı edenden küsürem ."

$.G.G.Y. 5.187 323 a.e. s.184 324 "Blzlm deputallar· ermeni depullııll<m lercfinden halgımıuı edilen hlkwnlann gabagıncla susdu ve susmagla da öz­

lerinin 'eclebli' oldugı.aıu slibut elm<ıye çalışd�ar. Heç deme, hele çar haldmlyyeU illerinde, yeni 1906.cı Ude bizim milletvekillerinin bir gisml de �lece susmuş ve bu susma�ı o z.nman da edeb he.sah elemişler. O UHnim bu mu'tl· liye dözmeyen Celll memmedguluzMe "Molla Nesreddln' JumaJında görUn ne yo.z:mıştır: 'Aman günlk:lür biz mü· selman mJUellnl yclmlş iki ml�etln veklllerinln içinde blabır etmeye!ılnlz. Ele reftar etmeyin ki, desinler. bu mOseJ­ manJar btcdeb. blheyzı ve s.11119 miUeldlr. Aman gllnlklOr. menim bu neslheUml nezerde sahlayasımz. Bunun d:ı çaresi heç dlnmemeluJir. (MoUa Nesr<ddln. 1 6 lyun 1906) Beli. Mlrze CelU neçe kl, deml$dl. arodan 83 il keçen· den sonra yene de ele olur. Muasir deputaUar da 'edob göıleylb' dinmediler." $.G.G.Y. s.184

325 "Ennenller lse bunun eksini eledller. Onlar minlerce, yUılerce ennenlyl tedricen büyilk vezHelere getlnnlşler. &$· ga cumhurlyeUerln özilne baglı olan ıehsll ocoglAnnı, herbl dlplomaUk mekıeblerl ve dlplomatlk korp<ıslan erme· nllerln ihllyann.zı vennlş. BugUn MO!kova'da ele bir ntmrUk ele bir red4ksiya. eJe bir elm[ müesslse yohdur ki or­ da azı �r. ya iki nefer ennenl çalışmasın. Ş.G.G.Y. s.179 326 Ü.H.G.s.9

327 a.e.

250

s . l G- 1 1


Vahabzade, "Milleti için yanan" "Şuşa'da, Şelli'de, Kerkicahan'da atılan topların gümbür·

tüsünil BakU'deki evinden işitecek;" 3 28 Meydanlarda verdigi sözleri unutmayacak, kendilerini bulundukları mevkiye getirenleri küçük görmeyecek, 329 yöneticiler ister. Bu sözleri söyler­ ken de çok uzaklan kastetmez. Dün azatlıgı bayrak ederek ortaya çıkanlaradır bu sözleri. Çünkü. azatlık diye ortaya atılanlar bugün ona düşman kesilmiş. yine adaleti kaderden bek­ lemeye başlamışlardır. Tıpkı geçmişte oldugu gibi. Demek ki "Bunlar azatlıgı millet için degil kendileri için istemişler"dir. Vazife başına gelince de o vazifenin gerektirdiklerini yapmak. üstlendikleri misyonu yerine getirmektense "Zavallı milleti soymaya" başlamışlardır: Bahtiyar Vahabzade onları da tenkitten geri durmaz ve der ki:

"Azat/ıg ııerildi .... işler düzeldi. Gol-ganad açmaga imkan tapdılar. Talanın yamanca megamı geldi. Zavallı milleti çalıb çapdılar. Beyler bu yerde de yaman ıelesdi. Gaçgınlar çadırda soyugdan esdi. Bunlar beyenmeyib beş oıag/ını. · On·onbeş otaglı mülke köçdüler. Bir yol demedrler bes insaf hanı? Mensebi agıl/a deyi/, derde bah Agılı menseble ölçüb biçdi/er. 330

328 0.H.G. . s.10 329 "Meydand.> verUen ""'dler. >öZler ZlbU gulusı.ıno dllıdD kUrsllde Herenln yanında beş altı yaver. Onlor yo;adılar con gUde-gllde Oldu Uzrlerl günohlan beler. Tonıyo blhnedl mUleı onlan. O geder gıılhdılor. hırda gördlller. Onhm yuhan galdırnnlan l!o\mumo ıılım ki. ÖZ gllrnıhımdıın inandım onlnm men de bir ZMlM. Perde orkzısını görmek çoh çetin Hem gnngal yclJrir. hem klil bu lorpag"'

330 o.e . . s. 153

V.s. 152

25 1


c) Dajjhk Karabajj Hadiseleri Karaba!l meselesinin kökü çok derinlerdedir ve bu derinlige akıl ve manlık gözüyle bak­ mak gerektir diye düşünen Bahtiyar Vahabzade, hadiselerin mahiyetine inmek gayreti içer­ sindedir. Bu gayretle ülkesinde olan biten olaylan irdeler. perdeleri aralar ve ortaya sürülen senaryoyu gözler önüne serer.358 "Malum oldugu gibi Sovet Sosialist Respublikalar lttilagı Anayasasına göre müttefik cum­ huriyetlerden biri olmakla Azerbaycan SSR öz hukuk ve selahiyetlerinin çok degerli bir bö­ lümünü ittifak ali devlet organlannın ihtiyanna vermiş, bu organlar ise Azerbaycan SSR'nın devlet müstal<illi!)ini, arazi bütünlügünü ve tehlikesizli!)ini korumayı kendi üzerine almıştır." Fakat Daglık Karabag Hadiselerinin getirdigi nokta ittifak organlarının üzerlerine aldıgı vazi­ feyi yerine getirmedigini açıkca göstermiştir. Azerbaycan ahalisinin haklannı korumak bir yana. onları da ellerinden almaya çalışmışlardır. Hatta Karabag'daki ordu birlikleri dahi Er­ meni milliyetçiliginin tesirinde davranmıştır. 359 Karabag'da parti ve devlet organları, iktisadiyatın cumhuriyet tabiiliginden çıkarılması; Azerbaycan SSR'ın arazisi ve devlet müstakilliginin korunması için hiçbir şey yap�maması; Rus generali A. Volski'nin başında bulundugu Hususi idare Komitesinin kanunsuz faaliyetle­ rinin önünü almaması. . . Buna ragmen bu komitenin işine devam etmesi,360 Daglık Karabag Muhtar Vilayetinde "Hususi ldare"nin gerçekten ermenilere yönelik hususi tavrı, 36 1 SSRI iç işleri Bakanlıgı'na baglı ordu birliklerinin tek yanlı, sübjektiv ve açık-aşkar garazlı davranışı; Daglık Karabag'da Azerbaycan Sovyet Sosialist Respublikası anasayasal hakların Azerbay­ can'ın aleyhine olacak şekilde bozulması; hakimiyetin, idarenin Azerilerin elinden alınması şeklindeki uygulamalar Ruslann da Ermenilerin de362 niyet ve arzulannı göstermektedir. Bu konuda Gorbaçov da Ermeni lobisi de iyi çalı.şmıştır. 363 Nihayetinde Daglık Karabag'da Azerbaycan Cun1huriyetinin kanunları tamamen devre dı.şı bırakılmıştır. 36<1 358 Ş.G.G.Y. >.2 1 5 359 "En dehşedlsl budur kJ, Sovet IKP'lni g�ecek milli siyaset pL.'.ıtfonnMının l...aylhesl de mütleflg rcspubUkalann süv· erenllk ıe'mlnat.ı bahımınd.an btzi te'mln ede bilmez. Bu laylhedc ne bu sUverenliytn bOIUn mahlyyeı ve $C!rtleri. ne de onun ıeminat.ına zemanet müeyyen ecWmlştJr. Rcspubllka öz arazlsl üzerinde gerçek slhleren hususunu nece ve hJ:ruı gaydcıdcı heyaı..cıı keçlre büer? Bu mesele de loylhede öz cksJni tapmamışdır. Hetta 1922 el ilde

illifag mügavelesi üzere respublikillara vcrJlmiş olan SSRl"nln terklblnden çılımz.g hügugu laylheden göHlrillm�Ur. Halbuki. bu hugugu m ü!lelig resp<ıblilıa sllverenllyinln V.I. U!nln lereflnden teklif cdllnı� en

360

mühlm şertidir. (MWlcflk c.umhuriyctler kendi sınırlannı degi$tlrm� hustı5unda anlnş.lımasalar bu mesclevt lttUag organlannın a.e. s. 163 �llhiy<Cliyle çözüm bulacaklar Biz bu müddea ile razılaşa bilmerik."

• . • . s. 167 361 Ermenlstan SSR'in s�ren Azerbaycan dövlelinln dahlll işlerine kobudcc1S1na g,anşmasma, onun esassız erazi iddialanna ne üçün s.lyasl giymel verUmir ve onlann garşısı alırunır? Ne üçün bu barede Azerbaycan SSR hükümetl lerellnden SSR itlilogı hükümeli garşı�ndn, SSRJ halg deputeılnn gurulıayı ve SSRl Ali Soveti garşısında mesele galdınlmamıııır? Bu meseleler üzre beyneihalg selahlyyeUl organlar garıı�ndıı biz ne llı;ün mesele gAidmnıng?

a.y.

362 Ş.G.G.Y. s.167 363 "Soveı l.K.P. M. K'nın

Fevral (1990) pkmıanund.>

A. Muıtallboll ennenUeri dosUuga, gardaş.lıga çagınrken

Ermcnislan Komünist Partısl Meri<W Komitesinin keçmlş birinci klıllbl Anıtyunyan yene de köhne zumosıru

çalarak Dag�k Garabagın Merkeu tabe olunma�nı ıeleb eıdl. Eger G:ırbaçov meseleni bir delelik keskin goysaydı. beleleri ce:saret edib bir

dalıa Garabag sözünü dlllerine geUnnezdiler. Görünür, o, özO bunu lslemlr.

Bize çohdan melumdıu ki, boıunıza açılan bu oyunlar tekçe baloca bir halgın, ermeni lobblslnin � deyil. Bu işleri

ba$Ulda. ermeni maliyasma istigamel ueren. onu güı;.lü sllAhlarla techlz eden. hena açıg·açı.gma müclalieslne geçlb her meselede AU!rboycon halgını ıekleyen, G:ırbaçov ÖZÜ durur. ..

36<1

252

a.e. s. 2 19

"Dogbg Garabagda haklmlyeli öz başına ele almag cehdini nece glymetlendlrlrslnlz? Me'lıan deyil ml ki güwerle


Esasen "Ermenistan Soveı Sosyalist Cumhuriyetinde uzun yıllardan beri, sürekli Azerbay­

carilılara karşı düşmarilık tebligatı yapmış, onların emlakının talan edilmesi, kendilerinin el­ leri koUarı baglı bırakılarak Ermenislan'dan kovulması" için ne gerekiyorsa yapılmış (Cinayet; öldürdüklerinin başlarını kesmek veya yakmak), bunlar da cumhuriyet Ali Sovelinde ne mlı­ zakere edilmiş, ne siyasi kıymet verilmiş, ne de kınanmıştır.365 Ayrıca bu türden "rezaletler, hayasızlıklar"' merkeze baglı gazetelerde garazlı ve kasıtlı ya­

zılarla desteklenmiştir.366

Ermenilerdeki "milli düşmarilık tohumuna" karşılık, Azerilerdeki "beynelmilelci ruh"367 bir araya gelince ortaya çıkan tablo, bugünkü vaziyet herkesin malumudur Artık Türkler, bütün Türk Dünyası, "dostluk hançeriyle yaralanıp, o yaranın acısını duy­ mamak yigitligini" ıerketmeliclir. 368

ç) 20 Ocak Vahşeti : 20 Ocak vahşeti, aniden ortaya çıkmaz. O geceyi hazırlayan irili ufaklı hadiseler. degişik çapla provalar önceki gürtlerde yaşanmışlır. Önce 13 Ocak'ıa Bakü'de birkaç Ermeni ailesi­ ne ve Ermeni kilisesine hücum tertip edilmiştir_ Bu olayı, daha sonra yaşanacakların bir pro­ logu olarak gören Vahabzade, bu işin de Azerbaycanlı ermenilerin başının albndan çıkııgını belirtir_ 369 Bu olaydan birkaç gün ew� de güya Ermeni tecavüzünden korunmak için Vezi­ rov'un kanunsuz yollarla silah verilecegini söylemesi kışkırtıcı bir rol oynamıştır. 370 Asıl amaç ordunun Bakü'ye müdahalesini saglarnak, halkın milli demokralik harekelini bogmakıır. olan clnaycl ganun vericiliyine göre hakimmiyycli ele ke(irmek �sedi ile s.uı-gesd dlw?ltme hüsusi ıehlükeli (>n agır döwieU cinayet vetene heyanct kimi glymellendlrillr . Bel�dirse. ne üçün üzden ırag ··milli suranın- ıc5.kilatı;ıkırı mes'uliyyele celb edllmlşler. Dcıglıg Garabag'da Azeıbaycan Soı.'E!I Sosıalıs Respublikasının gamınla.n Lirtıg oz güwesini bütövlilkle llirmemlşmJ? S.G.G.Y s. 167- 1 68

365

• e.s.168

366 a.e. s.226 367 •-Y368 &h liyar V�hlıbı.adc bu konuyla ilglll olarak. Vatanperver. gazcıecı yazar Ömer filtg Nernenzadc'run şu sozlcn· rU örnek verir: "'Blzdc!: bizlm haslyyctimlzde Ozgelerle dan dostJugun ck!varru üı;Un. ôz\ımüzi..D1 menlıi!'ctıırnz özUmUzü:n ıehlllkede old�unu düşünme:mck adell var. hem de çohdan wr. Bu ha.siyyeı yajruz tek tek k.Jşı.k>nıı beyinlerinde deyi!. mlUellmizin ruhunda. içtimai ehlagınuıda kökl•nmlş. möhkemlenml;ıir. Dosllug hençerl ile yaraJannvıg w o yarnrun iKISllll duymamag igidllyl bizde çohdan milli ehlog verini ıuıınuşdur lşde bu yaman adeı ve hasiyyeUmlzin zererl bugün ele artmış, dosllug yoıu ile mUli menlearimıı.e cnclirilen lı.:J­ tlının acıSI bugün ele şiddetlenml$dir kl. anık onu ch.ıymamng. anlarnrunag. a$k.1r bizım g.lba.hgırruzı, guru c"hılhv· lmı.i bUdlrlr. Vahldır ki, biz de bu heg�tleri ganıb yaşamaga layig ok:lugumuzu. milleı.unizm şerellnl lovgailg i� yoh emel­ lerim!Zle kömcylmlıle gösterek! S G.G.Y s

1 &6

369 Bu işlerin kökO çoh derindedir. Bu derin�ye adi gözl• deyi!. ııı!ıl "' menlig gözü ile b;ıhmııg 11<1<ibdır. Eks ıegdirde hadiselerin mahlyyelinde duran megsedi görmek mUmkün deyil. YarM)nn 1 3.de Bakı'da bir nece ennenı ;ıılc­ slne ve enncni klises.lne hllıcum ewelcede:n lertlb edllmi$ sena.ri esıuında h.u:ııianmtŞdır. Bu senarinln mahi)'ı,1elı­ nl biışa dllşmeyen be'zl beynlgonlı cavanlanmız sehw yol ,,..rdller. M•n IKınu eşldende hönktır hıinkür ııı!ladım Birinci, ona göre kl, gllruıhsız odıımlarıı el galdırmog gan ıökmek heç bir ganuna >l!lıımııyan . insonlıgd.m kenar herekelUr. Men bir Az.erbı:ıycanlı kimt klmlse Hrvasına uyub bu cinayell ıöredcn öz hem wlenlerinıe. dogıruıkınm olso bele tökdOkleri ganı bagışlıımarnm. Kilsenl yandınnııga gelince, bu bo4ı$lıınılınaz clnııyeltir. Honsı dine men­ sup olursa, dini mobel mügeddes soyılmalı "" ıohunulnıamalır. Çünki kilse de nıescld kimi alloh evidir. (On�"• el kaldıran cahil. nııdarıdu.) (ikinci aAlama sebebi de bu kımlı hodlsenln. clnııyeUn neyinse prologu o/dugunu his­ se� olmasıdır.) $.G.G.Y. s.215 370 •. . . Bu ohvolatdan bir neçe gı.ı ewet ı\zadlıg meydıınındakl mlılngde ennenl ı""'vtlzilnden gorunmag i.i(ını Vezlrov'un geyri'9"1'unl yollarla sllah düzel� lca"' verdlyinl deml,.Jilor_ Men bu heberi eşldende """"lce ıeec-

253


Bahtiyar Vahabzade Azerbaycan'ı 20 Ocak hadiselerine getiren sebepleri kendi gözlem­ leriyle ve yaşadıklanyla içiçe anlatır:

" 1 990 yılının 16 Ocil\'lıydı. Akşam vakti evin önünde ytlkselen 'Allahü ekber' sesine bal­ kona çıktım. Son yirmi yılda abidelerimizi ayakta tutma idaresine çevrilmiş bize komşu olan mescidin minaresine 5-6 gencin çıktıgını gördüm. Orıların elinde milli cumhuriyetimizin Uç renkli bayragı dalgalanırdı. Bu geoçler minarenin tepesine atamız Mehmet Emin Resulzade­ nin kaldırdıgı bayragı dikip, oradan Allahüekber diye haykırmaya başladılar. Ortlar 20-25 yaşlanndaydı. Uahi, bu üç renkli bayril\'lımızın mukaddesli!]lni orılar nereden biliyordu? On­ lara bu dersi kim vermişti? 'Allah!iekberi yüre!]inde sık sık tekrar edenlerin dUini kestikleri za· man dünyaya gelmiş bu gençler bu mukkaddes sözün sırrını ve gücünü nereden biliyordu? Hiç deme kulaklarının işitmedigi, dillerinin demedigi gözlerinin görmedlgi üç renkli bayrak, Mehmet Emin'in ruhu ve Allahüekber nidası arıların kan hafızasında yaşıyor arıları gizli bir

ateş ile içeriden tutuşturuyormuş. Bu ilahi sırra nasıl Ruhumun senden ilahi, budur ancag emeli Deymesin rna'bedimin gögsüne namahrem eli Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli! Amin . . /37 1

hayret etmeyesin.

Bahtiyar Vahabzlıde, milletinin bugünden gelecege giden37 2 yolu tayin edebilmesi için

"kıblesini tanıması" gerektigine inanır. Bu konudaki fikirlerini gerek çevresinde, gerekse mil­ letvekilligi mevkiinde de belirtmekten kaçınmaz. Bu arada, milletvekilleri birinci kurultayı yeni bir tedbir alır: Daglık Karabag Muhtar Vi­ layetindeki gerçek vaziyeti sanki bilinmiyormuş gibi, ögrenmek için bir komisyon kurulur. Karabag'da yaşanarılarla ilgili olarak Azerbaycan milletvekilleri milletin temsilcisi gibi vuruş­ mak bir yana, orada müdafayı da başaramamışlar. Sonra bu komisyon gerçekleri ögrenmek istiyorduysa Ennenistan'a gittikleri gibi Azerbaycan'a da gelmeliydi. Bu konuda milletin vecüblenclim. Sonra. . Bunun neyese hazırlıg oldugunu bZl$ll d�Om. ÇUnk.I men de bir c;otılan kimi Vttirovun han51 yuvamn guşu oldugunu çoh yahşi blUrdlm. Onu da bilirdim ki. bizim silah düzeltmeyi heç bir imkanımız yohdur. Bu ha"1ya aulmı; bir sözdür. Bu sözün mahlyyellne gelmeyen, oou derk elmeyen boşJıoılıızlonmız da çohdur. Men bu heglgetl başa diŞnllşdUm ki. O<Ciunun Bakıya bosg•nı Llçlln resmi organlar ıerelınden ikinci ve llçüncü zemln yaradırlar. EJbette. bU:tün bl.D'llar artıg re.al bir güweye çevrilen ve Mlgın mehebbetlnl gaz.anan'Azerbaycan HaJg cehbe.slnl. halgın mlDt demoknallk herekellnl bogmag llçün hıızıd•g idi .... "

Ş.G.G.Y. •.2!!;-216 371 a.e . •. 20&-207 372 "Çoh geribe bir zamanda -yıng. 70 ilde öyı"eıd�mlz adeller. verdlşlor, goydalor gözlerimiz öntlnde daııılor

yenileri Ue evcı olunur: Resmi kürsülerden hayabn umwnJ ahanndan partiyanın geri �ıgını ıkylr. günlerle. heltelerle ıeıU elan edib telebl<r lrell sllrdük. (Slyasl büre üyeleri, riya..ı lvıycUnde degtl parterrle�oco-deputat· lann içinde görtilllyormuş-gunılıııyda·ama şeltlr meydonlannda görlllmtıyorior.)... "ômrumüz boyu tengld eıdiylmlz mllslegU milli cumhurlyyeUmlzln Uç rcngll mtıgeddes baynıg, allında nltg söy· lcylrik... Büıün bunlar ı.e bizde ı..oo:üb "" heyreı oyador. Halbuki btlltln bunlıır dtlnya llçUn çoh adi OSIUnlük­ lerdlr. Amma n� ki uzıın Uler Hkir ve dllştlncelerlmlze gdıl wran tolallıar .ıstem bizi en adi hUguglorrlan mehn.ım eımlşdl. )Bunlara ragmen bu geçıı döneminde söz canbaz!ıgı ile meıgulliz. "Emelimiz sözUmüzden geri galır. "Sesimizi duyuranuyonız. dtlnya lçUmalyyeUne. H.ıa öz yııgınuzdo govnılurug. Çünld bizim mlllcıwklllertnln •lyosl ..vıyc­ sı gurultayın ...vıyyc,;inden çoh ıııagıdır. Gunılıayd.o do sesimiz gllr çıkmıyor. Bizim milli konsepslyamız ve n�lll programımız yokıur.) Bu gtınden sabahına baha btlmoyen. lndlslnden geleceylne geden yolu tzıyln etmeyen, hara Ye ne üçün gedeuylnl bilmeyen. bir <özle glbleslnl ıanımoyan mtllet henıl;e dOyUımeyc mehkumdur. Biz birinci növbede bu hııgda dOşllnm•llylk."

Ş.G.G.Y.s.207

254


killeri uyancı olamadı ve bu topragın sahiplerinin fikri alınmadı. Vahabzade "Bizim topragı­ mızın talihi niye

bu komisyona havale edildi? Yoksa, onlan bu tarih ilgilendirmiyor mu?" şek­ bagımsız bir devletin iç işlerine ka­

linde itiraz sesini yükseltir. Çünkü bu komisyonun yaptıgı

nşmak, topraklarının talihini belirlemeye kalkışmaktır aynı zamanda. 373 Önceki yd da Daglık

Karabag'da "hususi idare" usulü oluştundmuş, Azerilerden hiç itiraz saldırganlıQını sürdürmekte kararlıy­

gelmemişti. Ermeni, üstünlük kendinde oldugu halde

dı. 374 Tabii arkalannda Rusya'nın kocaman destegi vardır. Rusya'nın ennenilere desteginin en

bariz ve en kanlısı "kanlı şenbe gecesinde yaşananlardır.

aa) Kanlı Cumartesi Gecesi : Adaletin de hakikatin de bulunmadıgı, zulmün zalim eliyle ha kkı

bogdugu tunç zırhlı tank­ gecenin me sulii

ların haktan anlamaksızın hakikati yalanlarla köşeye sıkıştı rdıgı 3 7 5 o kanlı

olan Ruslar, dünya içtimaiyyetinin fikrini azdırmak ve türetıi9i cinayetlere hak kazandırmak için uydurmuşlardır ki: "Rus ordusu güya, Bakü'deki ennenileri

müdafaaya gelmiştir." Yalan' Bakü'ye girdiginde. Bakü"de bir tek kışi dahi olsun ermeni kalmamıştır. ikincisi, eger hakikaten Sovyet ordusu Bakü"ye Ermenileri müdafaa maksadıyfe dahil olmuşduysa, peki o zaman bundan bir yd ewel ermeniler 200 bi­ ne yakın azerbaycanlıyı Ermenistan'd;ın döve döve ve kana boyaya boyaya kovdugunda ay­ nı ordu niye Erivan'a dahil olup Azerbaycanlıları müdafa etmem işti?376 Çünkü ocak ayının 19'unda (1990), Sovyet ordusu

"Haramilerin" Bakü'ye "bulut" gibi doldugu günahsız vatan evlaUarırun yardımsız kalıp "avcı"ya ";ıvlandıgı"377 o "kaUiam günü"nü37B yaşayan. yaşadıklarını anlatma ihtiyacı duyan Bahtiyar Vahabzade hıçkırıklarla yazdıgı "Şehitler"

Poeminde o geceyi şöyle mısralaştınr:

Kime deyim derdimi? Gesbkôr namerdeml? Yetmiş ilin derd·gemi Gözden a hdı o gece Analar amanından 373 Ş.G.G.Y. s.207-208 374 "'Keçen il Daglıg Garabag'da hllsusi klare lisülü yarandı. Biz buna itlroz eımedik. &$ımıı aş.lgı salıb emre ı ..lkı oldug (llfrazJ Azerilerin etmesi gerekirken ermmller eder. dogma ıopragliınnda hükmü yürümeyen A.zerb..1�'C<'ln idi. Büıun selahtyeı merkezi nazlrliklerdedlr.) Bir SÖZie. Azerb.ıycan ıorpagı ıam meriı.uln ve Enneni51iln'ııı ıabeJlylne verilm1$Ctir. (Ermeni de bu üstünlük oldugu halde itiraz eder. mitingler �ıapar. Az.erbaycMı ıse guıu kımı oturur. Merkezi gazeteler de yenJden ba$1anan hlıdlselerde çahniı$malara sebep ol.ln kim? Garab.� venideıı te'UUer başladı. ldzare ve mllesseseler de iı;ler durdu. Gazeteler sadece bu biJglleri vcnnce okuyocı.ıl;ır ela hags.ızJıga ugrayanlar Azerbaycan oldugu için bu t$1eri onlar yapır sandı.) Göresen aşJı.arlıg budur mu? Nl\•e merkezi mı?l­ buat heglgeü lam aydınhgı ile yazm1r? Niye yaznur kJ bu -oyunda- hücumd.l olc,n kimdir . mU::lahede alan kim1' Hcglgell n bu şekilde glzledUnıeslnde mogsed nedir gör<!senT S.GGY s \88

375 N.H. s. 190-191 376 Dllnya lçtimalyettnln llkrlnl azdınnag w törctdtyt cinayetJere hagg gazardırmag içün Moskova'mn resrni daırelen bele bir şalye uydurd�ar ki. Rus ordusu gllya Bakıdakl ermenileri müdalie;<ı geUbm�. Yalan. ag yolon1 Çllnklı yıınvar ayının l 9'da (1990) Soveı Ordusu Bakıyo dahU olanda Bakıda bir neler de olsun ermeni golmıımış<İı ikin· elsi. eg<ır hcgıgeıen Soveı Ordusu Bakıya ennenlleri mlldoHe meg>edile dahU olmı.ııdusa bes onda bund>n 1 il C\l\lel ermenller iki yüzminc yahın azerbaycanlmın Ermenlstand.ın döye döye. ganına geltan eleye eieve govan­ db hemin ordu niye Yerevana dlıhll olub az.erbeycanlılan müdllrıe etmen�? Swillar çolldur. bu cırıayieb 1ore· dcnler menim milletimin verdlyt ....ılann heç birine cavab verebUmez. Bu swıllonn cavabı OçOn men dUny.-dan edalct mehkemesl teleb edlrem_ Ş.G.G. Y. s.272-27 3 377 N.H. s. 221 378 N.H . .s.229

255


Sineler oldu şan·şon. Şehidlerin ganından, Şimşek çahdı o gece Gara geydi bu Veten. Yoh hayına bir yeten. Heyatô hamileyken, Ölüm dogdu o gece Ne deyek bu uehşete, Bu zülme. bu dehşete Allah bu müsibete Nece bahdı o gece379 Vahabzade, "Şenbe Gecesine Geden Yol" eserinde de Azerbaycan'ın bu hale gelişine ka· dar olanları, o kanlı geceyi sebep ve sonuçlanyla izah eder. "O kanlı cumartesi gecesinde kalplerine çekilen da9ın sızJtısının bundan sonra yüzyıllarca da devam edeceQini ve çektikle·

ri bütün azap ve zilletin daima hatırlanacagını, takvimlerinde 20 Ocak tarihinin kara harfler· le yazılarak gelecek nesillere bugUnün anlamının kavratılıp, tarih boyu katillerine lanet oku· nacagını" söyler380 Çünkü bu tahkir, bu kast, bu dert" çekilecek ve tahammül edilecek tür­ den degildir. 381

Bu derd bütün milletin üreyinde göyerdi, Heç kes bilmir ne teher, nece udsun bu derdi Bu gün heca/et çekir, hamı güçsüzlüyünden, Heç kes boy/ana bilmir ge/eceye bugünden Çekilmezdir, çekilmez bu agrının sigleti Elacsız gücsüzlüyün, töhmetslz heca/eti! Hem dünen hem bu gün de Biz günahkar o/muşug. günahkarın önünde Hanı o güdretimiz Günahsız gurbanların töhmetine dözek biz? Gahmarımız olmadı ne arhada ne önde, Hamı hecalet çekir Ganları batırılmış şehid/erin önünde382 Bakü'nün sokaklarından milletin kızJ kanı su gibi akmıştır. Sokaklar adeta kanla yıkan·

379

N.H. s.191 380 Ş.G.G.Y. s.213-214 381 Bu tehglre. bu gesd• dözrnek çetin, çoh çelln! Ü� derıl hopub balası ıılenlerln lçdll<len zeherdlr, yedlklerl derıl, amon! BOılln mUlel ke\Aoşlb derdin ogırlıgındon. Hamı ayog tl>lllnde yuhuludur ele btl. Bu derıl derdU dllnyııda çekilesi derıl deytl1 N.H.

382

256

a.e.

s.212

s.211


mışbr. Aynı zamanda Cellat Rusya da kanla lekelenmişlir.383 Halbuki tunç zırhlı tanklarda­

ki soldatlann nefretle,

gazapla, kinle bakarak katlettigi38'1 Azerbaycanlı Türkler daha dün.

orduda Ruslara 'bir arka, bir gardaş gibi" "Onun düşmanıyla dögüşmemiş midir?385 il. Ci­ han Harbinde Almanlara karşı Ruslarla beraber savaşan ölen. hatta Bahtiyar Vahabzade'nin "

4 1 6" Pomesına konu olan "şehitler" çok tez unutulmuştur: DUnen Rusiya üçün canverenlerin Şehid düşenlerin şehid övladı! Efsus! Eyni olur şehidin adı! O şehid, bu şehid! Sen bir işe bah! O neyin ugrunda, bu neyin ancag! O şenbe gecesi, o mel'un gece! Birden üze çıhdı bu ferg gör nece? Bir soldat bagırdı-Beledir gayda Evez ödemekde er ogul erem. Atan şehid oldu menim yolumda Men senin özünü şehid eylerem!386 O gece, "Rus ordusu yalnız sokaklardaki, dinç insanlara degil. hem de evlerin pencere­

lerinden içeri ateş açmış; yaralıları kurtarmak isleyen şefkat bacılarına. hekimlere. hastane· 383 Erıesı Bakının kllçelerirıden Yudular mUleUn gml gonını Yuyabilecel< mi o cellod gören G:ınla lekelenml5 öz vicdanım Gecenin yansa her yan gan-gada. Gmuzı gülleler uçur havaM ôıııno illmılr ııdamlar yene. Yetirir özünü hayzıı -haraya N.H. S. 191 384 Tankli!tır keçir küçeden tanklar zirehll tanklar Tanklann ilslündeki soldaılann göıünde Bize nllrel odu var. Onlar vicdanı aub. insalı da danıblar Tekce sllohla dcyil, onlar blıe gez.eble. KlnJe silahla.mblar Bu seherde her şeye onlar sahlbdir bu gl:lı lstedlyi eyvana pencereye kapıya alır. ölen goy ölstın N.H. s.216 385 Gerioo ıeıadlor lçlrıdeyik biz. lndl onloıruşıg; kimlk. neyik blı. Dllnen bl>imkller hemen orduda Bell<e kor taleyln hökmodür bu da? Ruslara bir nrha bir gardaş kimi. Onun dtlırnenlyle d�ml? Aradan ne kec;di? Ne oldu ona? Dilnenki yohşılıg muduldu mu? Donen orhasındıı dag olduguno, Buglln birdenbire dllşman oldumu? N.H. s.189 386 •.•. s .190

257


deki yaralılara kastetmiş: yardım eli uzatanlan da öldürmüştür. Böylece mllletlerarası, bütün

insani norrnlan bozmuşlardır. 38 7 O gece bir yandan arabalarda, bir yandan omuzlarda yara­

lılar hastaneye taşınırken kurşunların vıyıltısı ortalıgı inletmektedir. "Amansız Rus askerleri

"hastanenin ışıgını da keser. hekimler mum ışıgında ameliyat yapmak zorunda kalır. 388 Rus

askerleri körpe balalara da389 yaşlı ninelere de, önlerine çıkan şilahsız kişilere de ateş eder­ ler. 390 Dü!lyanın hiçbir yerinde. en dehşem muharebelerde bile yardım arabalarına, ambu­ lanslara ateş açan bir azgınlık görUlmemiş iken "ne kadar çocuk, kadın, yaşlı, hekim, tıp ba­ cılan varsa hepsi bu vahşmgin kurbanı olmuştur.391

Silahlıyla silahsız! Kim kime teslim idi? Bu silahsız bendeler birce g(il/e atdımı? Bir günaha batdı mı? Gırıb tökdü kim kimi? Silahlıyla silahsız döyüşe bilerdimi? Tankların gabagına onlar bele çıhdı lar. Polad sine/erini lülelerin agzına, Serhed kimi sıhdılar. Onlar güman etmedi zalim bele çıldıra, Silahsızın üstüne silahlı el galdıra Bizim bu şehidlerln sadelöuh güman/ıgı Oldu gehremanlıgı!392 Bütün bu vahşiligin sebebinin ne oldugu üzerinde kafa yoran Bahtiyar Vahabz�de bu so­ runun cevabını şöyle açıklar : 387 S.G.G.Y. s.272 388 N.H. s. l92 389 On üç ya�ı körpe bala Yazıg an;;m nece dözsün

Bu kedere, bu melala?

Mezzınnın � ucLDıda kukhın rla var

Bu glln layla çalmalıyken sen kuldono N.H. s. 2 1 6 Kim kuklaya gülle alar? Alan oldu lnsanlı�ı. merhameti. Edalcll hegigetl

Bir gereı.e saran oldu

390 Dözmeyib gaıilln keshokeslne

N.H. s.21 7

ilham çöle çıhdı �nlle sesine

Gördü gırhagırdı, gördü vurhaıuur. TMkJar �arın llstüne cwnur. &gırdı·Sokladar. neyleyirslniz, Ahı bunlnr lle siz de bll".S.inlz. Ahı bu adamlar sJlohsıulılar Soldotlor daha do c�ub gızdılor. . . . Bu sOzler ilhamın son söztl oldu,

Ona da bir glllle. . . o do wrudu. (KarıS1 Fertze. eder.)

391 Ş.G.G.Y. s.217 392 N.H. s. 227 258

o

gece saba.ha kadar llham'ı bekler. Ölümlln hayala habert gelince ocagı söner; canına kastN.H. s. 21 3


" . .. . . . . . Yeniden kunnadan sonra uyanan milli azatlık hareketini bogmak. halkın demokratik ruhunu sustunnak ve bununla da Rus imparatorlugunu koruyup saklamak! Eger yeni­ den kunna bundan ibarettirse, ben buna iane! okuyorum. Bir şair. gözleriyle gördügü bu dehşetlere nasıl tahammül edebilirdi?

Milli azatlık dalgasının halklar arasında milli çekişmelere yol açtıgı bunun kendi milletine çok pahalıya mal oldugunu söyleyen Bahüyar Vahabziıde hadiseleri "Gorbaçov'un ilan ettigi yeni tefekküriln ve demokrasinin meyvesi'" olarak da degerlendirir393 Tabii çok acı meyve belki Pamuk Prenses masalındaki zehirli meyve. . . Bahtiyar Vahabzade hukuk devletinin bahşettiyi hukuka isyanını "Şehitler Poeminde şöy· le dile getirir :

Olmayan bir günahı gan i/e yumag üçün, Bizim hugugumuzu bizden gorumag üçün Ganımızın günahsız tökülmesi hagg imiş? Zorlunun el/erile hag/ının gol/arının Bükülmesi hagg imiş? Mentige bah, ay al/ah Ganımızı ıökene bundan sonra yene de Biz inanag ay al/ah? Budur mu yaraldıgı teze hugugi döulet? Budurmu ue'd etdlyi müstegil/ik, seadeı? Bes bu ganunsuzlugun harası ganun oldu? Gatıg dönüb süd oldu, euuel dönüb son oldu? Bu hugugi döuletin bize behş elediyi, Huguguymuş, bilmedik Hugugi döule(deki hugug buymuş bilmedlk394 Azerbaycan TürkU, iki yUz �a yakın bir zaman "kızıl petrol" ile "kızıl kan" verdikleri

Rus'un kulu, hizmetçisi olmuş, onun için çalışmış. canını. kanını, petrolünü, pamugunu. mah­ sülünü venniş fakat, topragımn bütürılügünü korwnak isteyince olanlar olmuş: "Çiçegi bur· nunda yeni yetmeler vatanım korumak isteyeıı civan gençler. gelinler.395 göz kırpmadan k�unlanmıştır. Bu kansızlık, bu vicdansızlık hangi illkede mümkündür?3% Bahtiyar Vahab·

393

-..... Mllll aı.adlıg cilllgMa halglın arasında miUI çekJ$meleTe getirib çıhandı kL bu da elelhüsus menim h�ı.lgıma ı.;oh baha başa gekll. Hnlgımın günahsız ganı töküldü. Ermenilerin uydurdu�u esassız 'Ciarabag Problemi" hillgımı ganıneı gellan ek!dl. Sowı ordu5U KonsHIUs.lya hugugumuru pozarng kagız üzerinde:> "suwren· e1�n edılmı-,.

respubllkamo ge neıen dahli oldu. gOnahSlz gocalan \'e körpeler! ıanklann altında ezdi �u da Gorbaçov'un elan eıdlyl yeni tcfekkQrQn uc 'demokrallı..•ııı'nın behresi'

394 395

Ş.G G Y s.277

N.H. s.227·228

Yanvann 19. da gece sant 12 de en mOMJr stlnhlııııia 511.lhlanmış ordu &kıya dahil olub y.ılın elle torp.;ıgını mUdahe elmek lsleyı?n ogullannuZI. gızlanmızı gana beledi. iki yUz ile �hın bir müddetde tcırpagımı.z.dan sorup

apardıg(i)n gızd neflJe beraber gwl ganımın da lökdUler. Ne idı çiçeyt bumund.J ölrn yeni yclmelenmızin, ıorpa�ımmn blltOVIUyOnU gonmag isteyen cavanl.annuzın, gız gelinlerimizin günahı? Vehm lopr.lgını 5'?Vrnek

onu gorumag istemek haçandan günah Msab olurum1$1Ur? Şehit olan bu gençlerin ;ıta ve btıba.lııın megcr 40-45

U bundan e"\llRI Rus torpagı yolunda öz canlanndan keçmemişdlml? Atll babalann o 1.ilfTl4n stz.e göSterdi;., o hid­

mclln fedak.ıırttgın cavabını belenli gaytararlar. ey nıınkoıfor? 200 ildir men senin g�un oldwn. nbkerin oldum glln çıhıı.ndan g(bı batana geder senin üçün eleşdim, sene canım w ganım bahasına oelt verdim. pamb.g wrdinı tahıl verdim. öztlm becerdlytm mehsula özüm hcsret galdun sene gönderdim.

Sen menim hesabıma dünyanın en

glldredl döoıloll oldun. indi bu idi menim yah�bglanmın e11ez!? Biz bu sitemi gölOrdllk. Allah götürmesin'

396

Bu gonsızlıg, bu llicdansızlıg luın g ölkede mOnıkllndllr' Fcwolln

8 d e (1990 I O "A.z;ıdlıg'

Ş.G.G Y. s.21 1 ·2 1 2 radiosu Münhenden

259


zade bu asırda bu yeniden kumıa devrinde" yaşanan vahşeti görünce, Stalin dönemini hatır­ lar ve ister istemez düşünür? "Acaba Stalin ölmedi mi?" diye Halbuki Stalin ölmüştür, fakat Stalincilik ya�maktadır. Gorhar ilan wran ala çatıdan Bizim gözümUzü pilleyib felek Gorhudub bizi bu dövran. Stalin ölmeyib yaşayır demek! Bizden üz dönderib sanki felek de Yalan cövlan edir, bes hanı gerçek? Susdug . . . Sözümüz galır ürekde

Stalin ölmeyip yaşayır demek397 Azerbaycan'da döktügü kanda kendini haklı göstemıe çabasında olan Rusya, "yagdırdıgı kurşun yagmuru azmış gibi, kurşundan bin defa dehşetli olan yalan ve iftira kurşunları ile kalp da!)lamaya devam etmiştir. 398 Kanlı cinayetlere hak kazandımıak için ordu en çirkin işlere el atmış: Yatakhanelerden azerbaycanlı talebeleri götürüp, ellerine kurşunsuz silahlar vemıiş damların üstüne çıkamıış. Sonra da lotorallannı çekmişler ki, dünyaya ispat etsinler : "Ordu sawnmasız halka karşı de!)il, silahlı dögü.şçülere karşı wruşmuş."399 "Komşuyu akrabadan yakın, dostu kardeşten aziz tutan", adaletin ve hakikatin mUdafa­ cısı olan Azerbaycan Türklerine4 00 karşı takın�an bu vahşi, hayasızca tavır, ve gerçekleştiri­ len kırgınla da doymayan Ruslar onlara "şer atmakta" ::levam ederler.40 1 Güya Azerbay-

hebe:r verdi ki, yaralılann mi.ia.llces1 üçün Fransa'dan Moskovaya 50 ton lı bbl lew.zıtrmt göndcrl1m1ş. n'M:!rkez ise onu &kıya çatdırmag istemir .. . Niye? &s Ermenlstandakl zelzeleden sonra harici Ulkelerden dermanla beraber gönderilmlş silahlan niye büyük memnwılyetle Verevana çatdınrcblar? Bu ayn seçkine demekllr?Ôzün yaraladıgın bcdbehtlerln muaUccsine el ım.tm.amagın bir yana. bes harlı:in uzaldı�ı ell niye geri gaytanrsın?

Ş.G.G. Y. s.215 397 N.H. s.209 398 TörcdDmlş gonh dnoyet bir yana, bizi yandıran budur ki. son illerde demokıariy• boım>aı galdıran ve bu b.ayragla dünyam öz tereflne çekmek isteyen, l'fünya lçllmalyyetlnl aldadan bu ölke öz cinayetine Azerbaycanda t6kdUyü gona. hagg gazandımıag llçlln bizim llstllmLlze böhtan yagı� yagdımıagla meı!ıuldilr. Ele bll llslllmllz.e yagdıırdıgı gıılle yagmuru azmış. gülleden mln defe dehşelll olan yalan ve böhlon glllleleri ile lndl de gelblmizl doglayır. Amma bu yalonın lçlnde özleri de b.aılannı IUmılşler. Harici işler naziri Şevamadze ordunun Bokıda yaıııyan ennenlleri müdı11fıe megsedl Ue gönderUdiyini deyirse, müda.lie naziri Yaz.CN eynl cinayeti başgı11 sebeblc izah ederek "Azgınlaşmış hıılg cebhesl herekalını" yoıırmaga geldiklerini büdlr1r. Gorbııı;ov ise "l�om respubllka"" yaraımag niyyetlnde old�wnuzu b�dlrcrek, ordunun bu nlyyetin garŞU1nı almag üçün yeridlkl lytnl gösterir. En dogrusunu Yazov demlş. Ordu Attrbaycandaki demokraıtk harekalı bogrıvıya gelmlşHr. Amma nlyyell gerçekleşmemiş. Halkın kalbinde boş galdıran mllll azallıg duygusı.mu bogmak mllmkün degüdi. Ş.G.G.Y. s.216 399 IHodiseden sonra birkaç gün askerler blrblr1eriyle atışmış) "Solyan kazamıo�nın"askerlerine mlllkl pollar glydlrlb onlan kaz.armanın garşısandakl binakmn lls·ronc çıkarmış. barutsuz, boş glllllerte sabaha kadar al.ışlllil tcşkll ctmlşler. Aynı binalarda. yz$1.yanlar. atışım. sesinden yntamamı.ş, ama sabah bakımşlar ki ne ölen var. ne yaralanan. Ama boş glli..zler yere se�mlş. Ş.G.G.Y. s.217 400 o.e. s.226 4 0 1 " ... ÔVladlamnm gırdılar. . . Heç olmasa bundan sonra çıhıb gedeler... Yohl Bu heyasızlar hele üstelik bize şer de ııtırlıır. Hestehanıılara sohulUT, hokırnlorl gorhudurlnr. Semaşko adına ıaher hestehanasının hekimi FUruze hanım doııt" "Gllllekrrin gonn boyadıgı adamlnn ele hey hestehannya daşıyırdjnr. c.ı.,,.,,ıın hamı�. heıın uşaglar ahışıb gelir. gon veımek tlı;Qn nÖl/beye dunm!Wır. Yaralananlar nrıısındn 13-16 yaşındn uşııglar. yeni yetmeler de vardı . Hestehenanın heyeU. yollan gülleye ıuıulur, gon wnnek isleyenler yanımıza burohılmırdı. Esgcrler ı.ştglanmlZI da söndOrdO. Hekimler şam ış191ndiı operaslya etmeye mecbur oldu_" o.e. s.214 - 215

260


lslfım Cwnhuriyeti" kurulmak isteniyormuş ve Karabag'ın talihi için yapdan mübare­ asd amaç da bu imiş4 02 Ölüm karşısında baş eyrneyen derde dayanıklı. Öz derdini özü çeken, iradesi ve gururu

can'da

zedeki

her beladan güçlü olan milletine sabırlar dileyen Bahtiyar Vahabzade ona bir "ag saggal" gi­

bi yatıştırıcı ögütler verir; kendine güven hissini aşılamaya çalışır.� 03 Aynı zamanda "bu agır gUnlerde" milletine destek olan, memleketinde yaşayan diger unsurlara da teşekkür eder_404 Bahtiyar Vahabzade gerek gerçek hayattaki uygulamalanyla, gerekse şiirleriyle milletine bu yaşananlardan çıkanlrnası gereken dersi kavratmaya çalışır. Adeta, bu dersi almak iste­ meyenlerin kalalanna wrurcasına, birçok şiirinde bu konuyu işler. Halklann beraberliginin kagıt üzerinde kuru bir sözden ibaret oldugunu, Türkün Türkten başka dostunun olarnaya­ caı;!ını söylemiştir. 4 05 Bütün günah Türk olmaktadır.

O torpag istedi senden bir garış Niye telebk6rın hetrine deydin? Onun isteyiyle dedim, sen barış, Sense terezinin gözünü eydin_ Budur günahın Bu ganlı çekişe düşenden beri. Bir dem ayagını goymadın geri Sende neceslnin ganının tökdün Ermeni gıranda sizinkileri Budur günahın! Men senin ganını tökdügüm zaman, 402 "Rl!\lilyeller gezlr ki. güya biz bur;ıda lslam Respubllk.>s. yaraımag isıemişlk. Yaland"' Azerbaycan halgmm llreyindon bele blrllklr keçmeylb_ Biz yalnız ve yalnız öz ıorpagınu�n. ellmlzden çıhmagcla olan Gorabagm ıole.ı barede düşilnmllşük ve MlDl ugnında mübartze apanru$1g. MOborizemiz zelf olub. ÇUnki rehberlJyimiz halgla el-ele verib Ö$1emeyi ba<anrurdı. Ümid vang kl. veni rehberiik halgdan ayn dllşmeyecek. halgla el-ele verib işleyecek • Ş.G.G.Y- s.226 4 03 .. Mene inanın, l!ger bu agır gUrıkm:te !.ebirli olmasag eseblerimizı cUovlamasag. Ozümt.ızı..i ele almasag . haıgınuz....ı daha büyük belalar lil: verer. indi Ustümllze şer arırlar, böhtan y.ıgdınriar. Atalar özünlJ böhıımdan. şerden gOzle-deyıbler. Şöyle yayırlar kı gUya biz başga milletlerin nümayendelerini. hüsusen ruslan gözfim çıhdıya salmııog . Ag �'i1lan<Lr! Tarlh şahiddir ki, biz � gonşunu gohumdıın yalun saymışıg_ dosıu g.rdaşdan eziz ıuımuşug_ Bakıya n;ıhag yere: beynelmiıcl şehir demeylbler. BeynelmilelclUk. bizim garumızdacbr. bizim tebl�tinlizdcdır garunuzd.a caımmmladır. Allah özü bilir k1. blz nıs halgırm garşı d�lk_ Biz adaJeıin ve hegigetln müdalia:ındevik. Düzgün olmayan slyascUn aleyhine çıhıng" u . s.22Ş-226 4 04 "Bu ogır günlerde holgınuzlıı hem niy olon. respul>Ukamızcla yaşayan gUn:ü. rus. talış. udin . yehudt lezgi. lahıc ve başga halgl.lnn nOmaycmdelerine halgımızm adından derin minnetd.rııiıgırruz:ı blldlrirem. Ona göre kl. bu dar megomcla O<llor bizim sesimize ses Yerib heglgeı ugrundolıi mllborizemizde bize dayag olublar. .. o.e. s . 162 4 05 "Anlııdıg, halglonn ber.ıberliyl. Kagız il<erinde bjr guN sözm� Bu gedıfen sonra bildik çolı şeyi Bizim gllnalumıı TUrl<üyümUzm� Mıilederln dosılugu! Aslar llz imiş. Bunun neyi wnruı sözünden özge? Aıaıürk dllz demiş, vallah dllz demiı Yohdıır Türkün do!tu özünden öıge" N.H. s.207

261


Bahdın nlfret ile. . . Budur günahın! Serı menim tankıma cırtma uurmusan, Hansı ciir'et ile? Budur günahın/406

bb) Azerbaycan Şehitleri ve Halk Matemi : 20 Ocak 1 990 hadiseleri de göstermiştir ki: "Bu millet azatlık yolunda ölüme hazırdır. Çünkü "Ölüme hazır olmayan millet ise azatlıgını kazanamaz. Azatlıgını zaruret bilen bir mil­ let ise artık yetkin bir millettir." Bu vatanın ugnında ölecek ogullan da vardır. 4 07 Çünkü o "katliam gecesi" verilen şehitlerle. mümkün olmayacak gibi görünen "halkın kalbindeki kor­ ku mülkü"nü yıkıp dagıtmak mümkün olmuştur. Yüreklerdeki kölelik yıkılmış "cesaret mül­ kü"" dikilmiştir.4 08 Böylece şehitlerin mukaddes kanı karşısında belki de gelecegin bedeli ödenmiştir. Ölümler, kırgınlar boş yere olmamış, millete cesaret dersi vermlşfü.4 09 "Hakkı dünyaya bildiren şehitleri" görünce Bahtiyar Vahabzade "Milletin kalbine kasten

yerleştirilmiş korku iblisinin" öldürüldügüne inanır. 4 10 Ve der ki:

Hüner megamında bir goça döndü Ele öyredilen her körpe guzu Babekin uarisi oldu�umuzu Gösterdi dünyaya . . . Eşg o/sun size!. Siz lôyık oldunuz öz irsinize4 1 1

"Vatan ugrunda ölmeyi beceren ogullann"4 1 2 kahramanlıgı yigitl igi , yalın eller ile tankla406 N.li. s.205 407 "O ganlı Ş!nbe gecesi agsaçlı Azerbaycan halgı. min illik gehremanlıg lilrihini dilnyayaı yeniden gösterdi. O. Öl wırtıgını bir daha sübul eldi. O sübul eldi ki. bu halg azadhgı �unda ölüme de hazın:br. Ölüme hazır olmayan millet 1se azadl�ını gazann bllmez. Yalın eUe özUnO lankın llslüne alan ca.v.mlanmız sübut etdller ki. lıu mllleı üçün azııdlıg zeruriyyel sevi�ne yilkselmlşl.lr. AzadlıQnı zerurlyyer bilen bir halg ise art.Jk yetkin hagdır. Bu cavanlar silahla deyil ölCanlerine ölüm saçan tanklara meydan ohuyurken artıg ölümün o tayına yeni öfümden y(ık.sek akın şclıidlik mer1ebe:sine yükseldUer. Bu mer1ebecle onlar Babekln, Neslmlnln ve KöroQlunun lıeytr duasını gaıand.ıl.ır. Onlar me1um hegigeti bir dalıa tendlg eıdUer. kJ veten �ullzm veten �runcliın ölmeyi bııxar· mMO ""len dlril""'z."" Ş.G.G.Y. s. 2 1 2 4 08 O Şe nbe gece�, o ge U gllnü Mümküne dörıderdik çolı namllmkünü Hıılgın gelbindekl gorhu mülkünü. O gece do�•dıb sökdü ıehlller Tarihi yaşad•b dUeyimlzde. Bir yumruga döndük o gece biz de Yıhıb k!!leüyi Oreyimlzde Cesaret mOlkünü likdi şehidler Silirik. bu beJa ne ilkdl . ne son. Ölürken �runda bu an.o yurdwı Guzu cildindeki o goca gurdllll Do9ru. düz şekllnl çekdi şehldler NH s.229 409 N.H. s. 195 4 10 a.y. 4 11 N.H. s . 1 %- 1 97 4 1 2 "Veıcn U!lnında ölmeyi bocaran O!)�nmı�n şucaeU şoyeşlnde biz indi özilmOZO dünyaya lamda bildik. Biz bu şöhreti köle emeytmlzle esirler boyu Ruslyaya verdlylmlz nelUn, pambıgın ve başga mehsıdann say<!Slndc gaz.ana bUmcmi�k. Verdlklerlmi>in mllgabUlnde hemlşe bıışıgapazlı, gözllkölgell idik. indi bizi hamı ıamdı ve Jwm bildi ki, külün alhnda od k11Z2r1nnlş. Bu odla zaralaı elmek olmaz. Bununla bele lgldierlmlzl gıınına beleyen hüknı sahibinden son.J$1Nıg isterdim, lay divar ogulJanmızın ömrQnD ogurtamag, glZ-QC!liNerlmlzl ana ue bacılanmm gözil y.,Jı goymag ocaglanmı� söndllnnek selahlyeUnl sene kim 11ennlşdlr. Bu geder vlcdansızlıg olar? Ş.G.G.Y. s.212-21 3

262


nn üstüne atılışı, 'bu millete azatlıı:!ın helal olduı:ıunu göstermiştir."41 3 O gece daı:ılardan inen

sel gibi

köpürüp taşan millet "korku hisannı aşmış"tır.4 14 "Zulmün adaleti bastıgı" o "kail ge­

cesi" adeta milletin kahramanlık tarihi yeniden yaşanmıştır: Kitaplardan okunan. bilinen kah­ ramanlannızın varlıgı ispatlanmıştır sanki,4 1 5 tarihi kahramanlarımız mezardan kalkmış olan biteni seyretmiştir :

Şan-şeref tac oldu, başlara gondu O getl gecesi halgın min illik Sücaet tarihi tekrar olundu . . . /ki esre yahın Babek, Cauad han, Her den teessüfle galhdı mezardan Besiret gözüyle seyr eldi bizi. Tanıya bilmedi mil/etimizi Gördüler da{J düze, göy yere enmiş, Onlardan köleler, gullar törenmiş Onlar inanmadı, biz de bir erik, O goç igidlerden törenenlerik Bizim zemanede han idi millet. Niye gula donüb-dediler·indi? Nedir bu itaet, nedir bu zillet?''. Dejıe gezeb ile onlar deyindi4 16 Artık bu "dertlere dayanıklı", "sabırlı haJkın4 1 7 tahammülü. sabn kalmamıştır. Zulmün se· 4 1 3 Yalın cUcr lle tanklar ll:srüne, Atılan cavanlar, 4?$9 olsun size! Siz lesdig eıdlnlz ıızııdhgın dıı Holol oldugunu millelimize Şehid rülbeslne golhon cavanlıı<. Sinesi her zWme galhan cavanlar. Büy\ik Neslmlnln, ulu &bekin,

Heytr duosını oldı o gece.

Zamandan lreli sıçrall'b yegln. Tnrihde lnrlh ıek galdı o gece

N.H. s. 198

414 •.•. . 195 4 1 5 .. Be'zen Babek, Cavansir, Cavad han. Gacag Nebi kimi tarihi gehrenumlanmız haggında ohud.�umuz k.ıtal:ıbrd.l

onl.ann gorhma.zlıgından, şilcal!I. ve cesaretlerinden efsaneye benzer ele epllodl.lra rası gehrik ki. adıım bu boyda ledakArl.ga lnnnll bibnlr. Be'zcn mene ele gelir ki. yegin h.llg ÖZ gehremanını gönnek Lslediy1 mertebede efsanele.şdinniş ve onlar haggında me1umat bize $1$lrdUmaş

ve

böy0dülmü5 Mlda çaınuşttdr_ Şenbc geces.inin

şehkllerlnln ces.areı w gehremanlıgın öz göderimle görenden sonra men gehremanlıg nagillarunız.:ı. bir d.ılıa 5emlmlyetle inandım. Donene geder her gün rast g�diyimiz. mllyonlaıdan biri kimi lantdıgınuz bu adi cavanlar bir gecenin iı;inde boyda böyUk gelbe malik olduglarını

ne

öz alümleri ile ıesdlg edlb geyri adil�tile• Şenbe gecesi onlann adllikdcn

geyıi adlllye addım geceleri oldu_ Heç deme. ömrümllz boyu adlannı fehrle çekdiyimiz ıarthı gehremarılanmız diı ele şenbe gec�lnln ogulan kimi adamhırmış. Zaman keçecek. hatg bu lgidler barede desıanlar !:>•aradacag. şaır

ve ya.nçı\.anmız kiıabtar bagLa.yac.ııgdır.·· Ş.G.G.Y. s.223-224

4 1 6 N.H. s. 1 96 4 17 "Dckııbr •ll'ndıı (1989) Jesenıukide mllıılicede idim. Vestibulde ona yaşlı bir gUn:U mene le<ef çevrilJb, - Sız çoh sebrtl holgsınıı, -dedi - Ne borede? - deye ondan heber oJınc.:ı, - Dllnen ''Z<unan"dıı sizin llnvıınınızıı deyilen bllhıanı eşilmedlniz?-dedl."

263


rine tahammül gösteriyor gibi gözükse de, Labutlan omuzlarına aldıkça gözlerinde kin ve nef­ ret ışıklan yanmaktadır. 4 1 8 O artık hem katil, hem hakim kimdir ögrenmişfü.4 1 9 Rusya'nın Azerbaycan'da b�şlayan demokratikleşme hareketini bogmak üzere gönderdi­ gi ordu "milletin içinden çıkan milli azatlık duygusunu yok edememiştir. Bilakis bu hissi bi­ levlemiştir, güçlendirmiştir. Halkın kalbinde çoktan beri bu rejime uyanan nefreti daha da alevlendirmiştir. Çünkü, tesir, aksi tesirle beraberdir. Bu kanlı cinayeti halk, hiçbir zaman bu rejime bagışlamayacaktır. 420 O gece şehitlerin dökülen kanı ile hakkın kitabına imza atan "Azerbaycan Türkü, imanına kavuşmakla en büyük kazanç sahibi olmuştur.

Bizim gazancımız bu oldu ancag, Gorhu hendeyinden biz köprü atdıg. Bu da bir imtahan, bu da bir sınag Şübheden gurtarıb, imana çaldıg. 4 21 Rusya'nın aldıgı sonuç

ise "Öz işgalci"

adını yeniden ispatlamak olmuşlur. 422

cc) 20 Ocak Şehitleri ve H<ıik Matemi : Y�lardır faşizmin öcü, komünizmin saadet olarak belletildigi Azerbaycan, o vahşet gece­ sinde faşizmin de Stalinciligin de ölmeyip yaşadıgını ögrenmiştir. 423 Cumartesi gecesi katli­ amını. yaralılann, ölülerin tekerleklerin altında hırpalandıgını gören424 şehit civaruann akan kanianna bakıp da çaresizli9in güçsüzlügün utancını yaşayan; bu tahkire tahammülü kendi­ ne ar bilip luçkıra hıçkıra aglayan Hidayetlerin de425 azatlık yolunda mücadeleye gücü ve iradesinin yetmeyecegine inanıp, gücü kendine yeterek "Agabey" gibi intehar edenlerin de426 içinde bulundugu bu millet ve vatanın başına, vatan boyunda kara baglanmıştır. Bulut­ lar dahi kişnemiş. gök kan aglamıştır. Bütün dünya hakkın nalesinden tiksinmiş, irkilmiş­ tir. 427 Bütün mernieket "yas evi"ne dönmüş. Bu derde matem tutulmaya başlanmış, fakir ocak­ larda kazanlar as�mış; kırk gün yas tutulmuş. 428 Milletin bu matemi, onun tahkire karşı bu Dü:nen gec.e: ''Zaman" hebe:rk!r programını dinle.mlş ue bütün geceni yala bilmemlşdlm. Gürcü menim alışan geze­ bimin üstüne ele bil od tökdü ı.ıe: s6ı.One davam etdi. - Bütün dünya onlara kömek edir. Spllaki ve l.eninakanı yeniden llkirler. Amma tiklntl malerilallan arclıçıl çaıdınlmzıcbgından l.ş leng gedir. Bunun günahım sizin halgın Usttıne: ythırlar. Men başa düşmOrem. sizin rehber­ ler buna nece dözür w niye e'tlraz etmirter? Gürcü ramamile haglı idi. Biz susun.ıg. Merkez ele gO:nahı bizim llslümüıe yıhmagla özünü ıemize Çlhanr. Bek?llkle de büs:ün dünyanı bize gal"ŞI çevirir. Goresen. bunun arhas.mda hanSI megsed durur? Ş.G.G.Y. s. 190·191 4 1 8 N.H. s.199 4 19 a.e.s.212 420 Ş.G.G.Y.s.2 1 7 4 2 1 N.H. s.195 422 Erı büyük gngm Balurun gireceyinden XI Gtzıl orduya u:::a : ldılmLş ''Gızıl Ordu" abldeslnJn etrarında olmuş.dur indi ha.lg abidenin başına gara bayrag sanor. eıralına ise her gün teze gerenlUler dl.izür. Bununla Ureyindekl nilreı alownu soywlur. 1920. cu U ap<elln 28 de Azerbaycana gelen ordu 1990 cı U yanvonn 20 de yeniden geldl "" aduıa ..:� abidenin Onünde yeniden lıalgınuzın gaıunı ıokdu. Belellkle de adırı;ı layıg·· iş görtlb öz iı9alcı adını bir daha dogrulıdu. Ş.G.G.Y. s.213 423 N.H. s.210 424 a.e. s.219. 220 425 a.e. 221. 223 426 a.e. 224 �27 a.e. s.197 428 a.e. s.208

264


gazabı itirazı ve nefretinin ifadesiydi. isyan matem şeklinde kendini göstermişti ."4 29 Bahti · yar Vahabzade, bu matemi "güçsüzün intikamı" olarak da degerlendirir.

Çadırlar guruldu kendde, seherde. Belke melhem idi matem. bu derde? Döndü yas euine bütün memleket. Kasıb ocagda da gazan asıldı. Yası, matemile çaresiz millet Efe bil, gali/den intlgam aldı. Güçsüzün aldıgı intigama bah! Zorun garşısında susdug hamımız. Gırh gün yas sah/amag, işe çıhmamag Oldu üsyanımız. intigamımız 4 30 Halk "dede-baba gaydası" ile 40 gün yas tutmuş, çalışmamış grev yapmıştır. Çalışmayın­ ca maaş da alamamışlardır, fakat, en ücra kentlere kadar öyle bir dayanışma içine girilmiş ki, şehitlerin kırkına kadar grev devam ettirilmiştir. 4 3 1 Milletindeki bu azimlili!!ji gören Bah­ tiyar Vahabziıde, onun bu matemdj!ki birligine hayran kalmış, bu birlik ve dayanışmanın ay· dın kesimine de örnek olmasını dilem�tir?432 "Zamanın bile sagını solunu kaybetti!!ji; seherin dogmakta geciktigi" o kanlı gecede bin yıUık yolu aşıp da şehit olanlann433 ardından "bütiln şehir kara ve kırmızıya bürünmüştür 4 34 Adamların vuruldugu yerlere taş konmuş, üzerleri kara baş örtüsü ile örtülmüş. çevresine de karanfiller dizilmiş." Bütiln yol bu tilrden manzaralarla dolmuş. "Bu dehşetli manzaraya bak· mak ve �lamamak için taş yürekli olmak gerekir" diyen Bahtiyar Vahabzacle'nin aklına sıg · dıramadıgı. kabul �demedigi şudur : "Bu faciayı türeten askerler ve zabitler acaba insan deyil mi? Onlar matem elbisesi giy­ miş, kara ve kırmızı nakışlı bu sokaklardan nasd lakayt ve umursamaz bir şekilde geçebiliyor4 29 ·Men bir daha inandım ki. bu hnlgı gumag olar. eırnek olar. ammn smdırmag olmaz. Bütün kendler. seherler maıem keçlrdl. Halgın matemi onun teh91re garşı gezebl. e'llran w nlfretinln iladesi idı. Us!Jllnımız. mahmı �inde ozono gösterdi. bDtOn el-obada. en kiçik kendlerden lutmuş şeheriere geder her yerde cüme ıl:ıhkamlan kcçiHldL Sabahına gllmanı olmayan yohsullar bele �anndan ke.sib şehldlP.re ehsan venneyi özi'ıne bon: bildi Kllçelerde çadırlar gunJldu. ehsan gamnlan asıldı " S.GG.Y s 225 4 30 N.H. s.208 431 Ş.G.G.Y. s.224 -225 432 "Ey menim dözUmlll hnlgım. göre bUmerliylmiz. giymetlendire bllmediV'imlz Oreyine. bu ürekde �:atan narnusun.:ı. geyrellne gUrban olum! Sen ne geder böy0ksenm1$! Be"zen senden. s.enln ·�11es.izllytnden· gl1eylenlr. ·oıw bizim kimi d0$1lno bltmlr", "siy.ısi medenlyyell çaımır· deytrik Beli. bu heglgetdir kl. holg kütlesı ziy•lı sevtyyesinıle dllşllne bUmlr. Amma eııral edek ki. ziyalı do haJg geder döztimlü. holg geder ordıçıl. emıkar ve melanelll deyll. ziyalı ıeı ıe'sire dOşe blllr. be"zen aldanır. 1-ta.lgı lse bülövlükde aldatmag mümkün deyll. halg min IUlk en'eneslne baglı oktugıundan tehtelşüur lehml ile y-ahşıru pisdım. heyri şerden aymr ve her esCn kt:jew b.-ışmı cymlr. Holgın maıemdekl bu blrllyl. vahldtıyi b!lllln ayolılıın düşündürmeli, biz holgın bu vehdelini ıehlıl etmeli. millı P>1· hologiyamuı derinden öyrenınell ve döne döne halgın ga�nda secde� gelnıeliyik." Ş.G.G.Y. s.225 433 N.H. s. 1 96 434 ·eoılm $1"her garaya ve gınruzıya btlrOnllb. Gara bnyraglan uc a blnalann danuna . agaçlann budaglanna. elcklrik dlreklmna. evlerin bnlkonlnnna heykellerin postamentlne kim sandr Ye ne vnht sanc:ır? Haig bu gara bayr.!ıglar­ la ganımııı Hlkenlere dohUI nllıellnl, geıeblni ve e'llr.ızını bUdlrir. Bundan bajga elimizden ne geler' El maleml elin lradeslle yarandı. GösıoriısJz, ıapşıngsız .. . Holgın kederi göze görünmez ıeDerle halgı ele blrleşd!rdl ki. burdo �beb. megsed, menale ahıarmagm öza gllnahclır.· S.G.G.Y s.221

265


lar ve insan olduklannı nastl unutuyorlar? Ortlar her gün Şehitler Hıyabanına akan insan se­ line, ana ve bacılann feryadına, beli bükOlmUş babalann, sakal bırakmış gençlerin gözlerin­ deki nefret şimşegine nastl sakin bakabiliyorlar? Görünür, ortlan buraya yalnız muasır silah­ larla degil hem de tarihlerinden kanlannda yaşayan müslümana nefret silaluyla göndermiş­ ler. Bu vaziyye� başka türlü izah etmek hiç mümkün degiJ"435 Azerbaycan'da yaşanan "halk matemi" geregince Kız Kalesi'nin zirvesine, binaların bal­ kortlarına, elektrik direklerine, hatta, arabalann antenlerine "kara bayraklar" astlmıştır. Ge­ 43 4 milerin sirenleri çalar, adeta feryat kopanrcasına . 36 Tarih Ocak 22'dir. 7 Azerbaycanlı ugurlamak menzil'e "son evlatlarını olmuş şehit ugrunda müstalillik" "milli ve Türkler "azatlık" üzere Azatlık meydanına toplanmıştır . 4 38 Onbinlerce insandan oluşan matem alayı "Dagüs­ Lü Park"a dogru ilerlerken, insartların her bakışında "gazap şimşeginden bir nida", "Her yüz­ de her gözde bir sual aglar. "Bu insan denizinin dalgalarında" yavaş yavaş "tabut-kayıklar" yüzmektedir.439 O "büyük izdiham." meydandan, eskiden "Kirov Parkı" adıyla anılan "Da­ güstü Park"a440 en önde Şeyhülislam A!lahşükür Paşazade oldugu halde ilerler. Vahabzade bu sahneyi şöyle mısralaştınr :

Gorşıda şeyhimiz, arhada millet, Ahır insan seli başlar aşagı Bergerar olsa da sabah eda/et Gelmez gelbimizden bu şehid dagı Ahır yanaglara göz yaşı den-den. Ben nece?Milletin bagrı sökülmüş. Bu el mateminden el kederinden. Cavan şeyhimizin beli bükülmüş4 4 ı

4 35 Ş.G.G. Y. s. 221 436 Fır sesi ... bu leryad küle bükülm�. !çın için yan.an köt sesidirmi? Bu feyrad, bu nale balası Olmüş. Yetim analann nalesidlrrnl? Fit sesJ . . .tıeyecan. telaş negme:sl BUlrik, ne deyir bu glzlJ O:syan Anlalııa bllmirem bu möcüz sesi. Nece yO!)urdular göz yaşlanndan? N.H. s.200 4 37 w . • Mell.Dl1 old�u kimi �g.E:!rler yçıralılara hklmet g�leren tlbb hey'etlne de aıcş açnuşliır. iki mllyonlug şel1erde bir tebessUmlü llz görmek mümkün de:yil. Esrler boyu bayram günlerinde cavanJanmwn fehrle galdırdıgları Gız galasının zirvesinde lndl gara bayrag dillgalarur. binalann bi11konlanndan, e�klrlk direklerinden ve hella �nlann anıenna.l.!ınndan asılan gara IMynı.glar Silnki bir·blrine "başın sag olsun' deyir. Bu, el m�lemidlr. Surda hamı bir nelere dcyil. hamı bi rbirine baş saglıgı verir. Gemilerden Ilı sesleri mıle çeklr, feryat gop.::ınr. &kı öz lı!!ırlh l boyu bele matem �rasimi gönneyib. AzOOlıg meydanında on m.lnlerle gadm cıgı deylr. saçını yolur. Maıem mitingi ba.şlanır. Çıhı$ edenJer �!.illerin ceza.landınlması.nı ıeleb cdlr... Ş.G.G. Y. s.222-223 ı138 •Janvann 22 de Aze�an ha/gı azadlıgı � mllll mUstegJUiyl ugnaıda helAk olml1$ nakam övladlannı son men· zile ycla salırdı. Seher sa.al 8'de bir grup denutaı Alı Sovelln blna!lndon çıhıb azadlıg meydanına geldik. Bir saat­ len sonra meydan Jnsan ahını ile doldu. Sa.ıı 1 0 da ilk cenatt.ler göründü. 42 cenazenin önünde moUalar, birinin önüne yehudl senagogunun rawlnleri. o blri�nln önünde ise rus kllse�nln keşışlcri-her biri öz dini dualıınnı ahuya ahuya meydana dahU oldular· Yoddi �hldln cenazesi ise te'dll YÇ1rdım maşınlannclzı gellrUlr." "Ş.G.G. Y. s222 439 N.H. s.199 440 a.e. s.20 1 44 1 N.H. s. 200 266


Şehitlerin getirildigi "Dagüstu Park"ın çok ayrı bir önemi vardır, hem şehitler hem de def· nedenler için. Çünkü bu park vakLiyle, 1918 yılı Mart ayında ermeni Şaumyan eliyle katle· dilen onbinlerce Azeri Türkü'nün delnedildi!li yerdir. Sonra bu kabristanlık insanlara unuttu­ rulmak için parka dönüştürülmüş,442 "'Kirov Parkı"adıyla andır, olmuş, şehitlerin hıyabanı üzerine bir de Kirov'un heykeli konmuştur. işte burada. şimdi, 1 9 1 8 yılı şehitleriyle "yeni şe­ hitler" koyun koyuna yatrnaktadır.443 1918 de de yine Ermeni baş rolde, 1 990'da da. Bu durumu Bahtiyar Vahabzade'nin yine '"Şehitler" Poemasındaki şu mısralardan ögreniyoruz

Bura park idlmi bir zaman? Heyr! indi de yaşayır hatirelerde; On sekkizinci il! Şehid düşenler Hagga tapşırıldı bir uaht bu yerde O zaman gonşular bizden kam afıb Bizi arhamızdan yoman uurdular. Ermeni eliyle burda park sa/ıb, Bize şehidleri unutdurdular. 444 Azerbaycan Türklerine bir and yeri olmuş '"Şehitler Hıyabanı"' ; O '"Cumartesi gecesi"de nefret gecesi."445 Hiyabana grup grup gelen insanların suratları nefret ve gazap ifadesi

ile

mühürlenmiş. Yüzlerinde gam mühürü, dert bulutu; omuzlarında vatan derdi gezdiren adanı· !ar sıralanmış mezarlan, mezarların baş ucuna konulmuş şehit resimlerini ızlırabla süze süze. adım adım yürürken yüreklerinden yalnız aynı fikir, aynı sual geçer : "Bu ne oyundur. bizim başımıza getirdiler, ne idi günahımız? Niye biz haklı iken haksız olduk? Kimdir bizi haksız e�·­ leyen? Ve ne için? Ne için? Ne i�in . . . "446 Sorular bilmez bir türlü ve '"toprak için lopraı;ıa dönen şehitler"44 7 ellerde binlerce karanfillerle "Resulzade'nin fedakar ogullan onun bayra4t:l2 ·Salll 1 2 de maıcm alayı Dagik$1ü park.il leref addımlayır_ ilk cenazenin önünde Seytı�islam Hocı All.lhsWn.ir P�. respubllkıımn cim ve medeniY\"1 hadimleri gedl rtcr . . . Saaı 4'de 5 1 şehld ıorpagn tapşınbr. . Fevralln 1 de l5C 75 �hid deln edildi. Hele �ıehaNılardakt yiuleıli! yorAlının ömril harda bitecek kim bUir?! l 918. ilin mart ayında Şaumyan ell Ue gın1.a.n on minden anıg aıerb,;w­ ca.nlı whtile '"Ç.cmberekenö deyilen hl?m.İn bu yerde deln cdUmışdi.� Şehcrin yuhan hissesmde gOz d..ıgı kmıı garallln emıenl heyanellnln behresi olan bu gebrislanh91 !Jenl nesle unuıdunnııg IJ(ün sonralar gebristllınlıgııı yerinde park sakhlar. Bu gün dcln olı.ınan şehidlerimlz 1918 el ilde defn edılen şchldlenn gucagına sıgınır. Kohne şehldlerimlzln 1111lgeddes ruhu bu gün torpagdan baş Q.11dınb yeni şchidlcn safoml..-ıyır "Allr:ıh size rPhmet ek•sııı1" S.G.G.Y. s.323 443 N.H. s.202 444 o.e.s.201 '1 4 5 ·Şehidler hlyabanı blzjm OO!gın and yeri. şenbe gec�i ise g..-ıtillerimize nlfreı ltic61 kimi �·<Klda.şllua hekk olu nacag. Men uzun illerden beri halgımız üçün mügeddes bir Jnd \.<en düşUnlırdt.ım. lsteyırdım ki. ele bır mugeddes \�ri· mlz olsun ki. gençlerimiz ora gedip Veıcnimizin saadeU yolundıl son daml.ı ganlanna geder mübarizc <ıpar<K."lg· lannn. hiılgımıza �dagclle gullug cdecelderine and lçs.lnlcr. EJe bir �ıer .:uzu edlrdim ki. ora mc"bed k.iml b..ı.ş \'U mg ardan lemlzlenlb çdıag. Bele bir yer hara ola bilerdi? EV\ıelcr ,19hma Fehri Hıyaban geldi. Sonra ıecssufle lı­ klrle$dlm ki. onla Üzeyir be��e. Mlrze CeüUc yilllilşı heç bir ml)i]eddesliye layıg olmayan eleleri de yatır kı. holg llçlln me'bed olabllmez."

44 6 o.e.s. 222 447 "BugUn mwırlıınno baş endlrdiyimlz.

Ş.G.G.Y. s.314

ruhlan. gorşısında secdeye gekfi\•miz şehldlenmiz btzl �u çetiııllkten hil.ı' cıdib, luılga mllgcıddes ond yeri bııgışlı� ıd or. Men lslerdim. Veıen dara düoenıle yohud büyük bir amolın orlMlsınca gedendc ogul uıe gız.lanmız Şehidler hıyabanma geUb onlann mügeddes ıürbesinc and içsin ve sonra Vetcnııı çagınşınn yollas:ınlar. Bele anlar& ve ümumiyyetle. ezjz günlerde agsagal \'e .ıgbirçekJerinuz de şchidJ,•r hlyobabına gelsbıler ve deslnle" - Ey topmgunll Oçün ıorpaga dönen şehkllerimtz. ruhunw. halgunıZıl duaçı ol.$un!'"

Ş.G.G.Y. s 2 1 4

267


gı"altında delnedllirler.44 8 Azerbaycanlı Türkler için, "kınnızı karanfil" ferahlı, şad günlerin, toyun dUgünün, sevin­ cin yaraşıgıdır.449 Ve gülcülere bir bedel ödenerek alınan kınnızı karanfillerin fiyatı için az da çene çalınmazmış. "Alverci ve mültehor" adlanyla damgalanan gülcüler şehitlerimizi ka­ ranftl yagışına tutmuşlar, 450 kurşun yaralannı gül ile sogubnuşlardır:

Şehid/erin mezarı is/andı gözyaşından, Gurudu /eysan töken geren/il yagışından. Yaman nale teperdik gülcülerin elinden, Deyerdik bu gülcülerin bazorlarda pul gırır, Geren/il göze/inden Rusiya bazarındo Yoman rüsııoy edirler, deyerdik onlar bizi 'A /uerci' damgasıyla, ııol/oh, /eke/eyirler Bizim şerefimizi. Hemin olverciler, bugün ise euezsiz, Temennasız, gerezsiz Şehid mezar/arını gül topuna tutdular. Uzog bozar/ardaki gazoncı unutdulor. Gülle yaralarını gül ile soyutdu/ar451 19 Ocagı 20 Ocaga baı!layan gece dogum evlerinde "gülle seslerini" "çaııa sesleri" bas­

tınnıştır. Kurşun sesi ve çocuk sesi! O gece şehitlerin boşalan yeri dolmuştur. O zaman ya­ şanan kırgın ve Bahtiyar Vahabzade'nin dogumevine telefon açarak dogan çocukların cin­ siyetini sorması arasında hayrete şayan bir ilişki vardır. 452

Geden ogulların ahan gonların, Euezi su sepdi yanan gelbime, O şenbe gecesi dogulonlorın, Onundan dokkuzu oglanmış deme.453 448 N.H. s.201 449 �Bizim en ferehll, şad gUnüzde Her bir ıoywnuzda. düyOnllmlizde Gerenfil ellerde ı;ırag olorch.

m

Wrinc.e ş.>dlıga o g olardı. Biz hardan bileydlk. dohsıanınc.ı il, ŞMlıg yarB$1!ll gıztl garnnfil

.

Şehidler gebrini gucaglayacag.

450

Bizim derdimize: yas sahlayacag. Canlı da cııns>z da oglayır bugün Mntem k;indedlr ölke bllWLlllln Gınl gerenllUe gara bayraglar Halgın kederine blrge g<ı.n aglar." N.H. s.208-209 "lla$go vahı bir gerenfUln giymott llsıtıne çene dil\lefl, etral kendlertn glllctılert her glln �hlller hlyabanına ıeze gerenliller geUrir. zlyoreıe gelenlere poylayır, ö�ert de geblrlertn UstOne glll de51elert goyurlıır. Bizim 'olven:r. "müllehor" daha ne blllm ne domgalıın ile orhalaruıca deytndlvı- hemin bu el! gabarlı. llz emeyi ile ı..ııan gOlciller molemlrnlm 40 glln ıenıennam geren�( vııAı$ı yagdırdı. Şehid gonından reng alon geren­ lillerden 11181'1rloro geden yolların llslOnde al gıımm agular yarotdı. Onoyete garıı alavlanon gezeblertnl onlar

ı:la burıunlo soyuıdu." 451 N.H. s.210

Prol. O... MMrife Hııcıyeva'dan ıılınon bir bllgl 453 N.H.s. s230

452

268

Ş.G.G. Y. s.221


Bahtiyar Vahabzlıde'ye göre: "O gece tabiat öz gizli mucizesi ile ölenlerimizin yerini dol­ durmuştur. Çünkü hak bizim taraftadır. Hak nerdeyse Allah da ordadır!4 54 Bütün şehitleri "öz manevi evlat" olarak gören Bahtiyar Vahabzade kahramanlann me­ zarda old�u. kahramanlıgın da yalnız sözde oldugu inancının da son yaşananlardan sonra yıkıldıgını söyler. Çünkü kahramanın öz içlerinde old�unu anlamışlardır. 4 55 20 Ocak hadi­ seleri bir son olmamışhr. Türkler için. Belki de bir başlangıç. Çünkü o tarihten sonra düş­ manın şehit almak.kan dökmek konusunda ne kadar "cüretli"" ve ne kadar "cömert'" oldugu ortaya çıkmıştır. "Zulm meydan sulamış", "Hak unutulmuş"tur: üç yıl olmuş ama şehitler ha­ la "bereket tohumu" gibi topraga verilmektedir : ·

Men bilmirdlm, nece de sen cür'et/isen. Bizden şehid almaga sehavetlisen Üze durub bu geder dönen beht kimi ///erimiz ötüşür gem karvanında Teze teze mezarlar öten vahı kimi Addım/ayır şehldler hiyabanında Bereket tohumu tek biz şehid/eri Hey ekirik torpaga üç ilden beri4 56 Her geçen gün "şehit dagı sinede" "gatbegat" artmış. her gün "yeni bir salavat"' olmuştur.

Her ocaktan her evden bir ah sesi gelmiş, bir yara iyileşmeden yenisi açılmıştır.457 Şehitle· re yenileri eklenip, taze taze mezarlar açılmaktadır. Dört yıl olmuş ama, bu savaş bitmemiş­ lir. Bahtiyar Vahabzade, son şiirlerinden birinde bu dururnlan anlatırken. şehitler gelmeden önce kazılan mezarlann herbirini milletin "öz hecaleti" olarak görür. Çünkü, aslında zama· nın "diri diri gömdügü biziz", "'hazır mezarlara biz şehit degil. belki de benligimizi"" defnetmek­ teyiz." diye düşUnür.458

d- Bahtiyar Vahabzade'nln Düşünceleri \le Uygularnalan Vahabz�de, milletinin içinde bulundu9u duruma çareler arar; bulur. Bir ··a9saggal" gibi mUdrikane dUşünüşleri_nl milletine anlatır. Düşmanlann

yüz yere böldü9ü Türklü9ün.

gardaş-

454 Ş.G.G. Y. s.224 '1 55 "Dedik Gehrcmanlar yaıır meMrda. indi gehrernanlıg yalnız sözdedir Gehreman ahtnrdıg blı orda·burda, Bilmedik. gehreman lçiınlzdedlr."" Ü.H.G. s.16 456 a.e. s. 1 7 457 o.y.

4 58

· · · · · · · · · · ·· · · · ·

"Şehid ogullonn gözü önünde Her gün teze ıe.ıc mezarlar bitir &raket tumu ıek dört Uden beri Eklrtk ıorpoga biz şehldleri Yenice gazılmış her açıg gcbr Her gUn cebhelerden ıııu g&leytr" Ü.H.G. s.1 9-20 459 "Gelbim ne geder agladı �rdıı$1onmızlo Sebrin kasası ç.,glodı göz yaşlanmızlo . .. S!lıunllş odu boı gelblmlzln ... Yohsa llyllndDk. Bir böyle gopozd;ın glc olan boşl;ınmızla?

269


!arın bir an ewel birleşmesini ıster.459 Bugüne, bu dertlere düşmenin sebebinin, temelde "birleşmemek": "benlik gübnek" oldugunu; artık her konuda "ben ben" demeyi bırakmak ge­ rektiginl işler." Menimizi Bizleşdirek" şiiri de buna örnektir :

Elbeyaha sauaşdadır Bir bedende agı/ ürek! Dedim. bu zldd gütb/erl Blrleşdiren bir el gerek Vuruşdurdug biz "men"leri, Ca/ag etdik heyre seri Bu barışmaz düşmenlerl Biz ııe geder özleşdirek? Gah ona dön, gôh buna dön! Bes deyi/mi özsüzlüyün? Bu be/6dan hi/as üçün Özümüzü özleşdlrek Pusur bizi şer. megamda "Men", "men" dedik her megamda Heç olmasa dar megamda "Menimizi" bizleşdirek460 Bahtiyar Vahabzade'nin milleti ve ülkesi için bu türden yol gösterişlerinden başka çaba­ lan da olmuştur. Bu çabalarını gazeteler ve T.V. aracılıgıyla halkına yansıtrnıştır. 4 6 1 Ve her uygulaması çevresindekilere örnek bir davranış olmuştur. Bunlardan biri de Bahtiyar Vahab­ zade'nin "kanlı cumartesi gecesinin ertesi 20 Ocak'ta Gorbaçov'a bir telgraf çekerek onu döktügü kanlardan dolayı suçlamasıdır. Onun Stalin'den daha kötü oldugunu; hem kan dö­ küp hem de baş saglıgı dileyerek iki yüzlülük yaptıgını; ayrıca komünist partisinden de istifa­ yı şerefli bir iş saydıgını söylemiştir. 462 "- Ben dünkü kanlı terörden sonra partiden çıkıyorum ve bülilrı hem vetenleıimi buna çagınyorum."4 63 Biz dam!la vurub kam zı.lıng bir lılrlmlı.dcn Oz guşlnrımıı mehv olur öz diL�anmızla. . . Ag:lım meni h ey sebre

çcklr.

''döl'. deytr h e r gUn,

Unsiyyqlc mecbur edir ogr:ışlannuzla ...

TürkOk. blzJ d0$menJertmız yüz yere bölmüş, BlrleşmellyJın. gec·ıezı gardaşlo.rımızla"

Ü.H.G. .40 460 V.s . 1 55 4 61 Edc�lyol ve ince Seneı Goz.ıesl 1 3 Ekim 1989. Bakü '162 "Ganlı şenbe gecesinin erlesı. ye'ni yanvarın 20 de men Gorbaçov'un

odına aşagKlekl mezmunda telegr1ını

görderdlm ' Cenab Gorbaçov. Azerbaycan halgı o geder geri gıılmış holg deyll ki,

lndlkl vohldıı l<i6m respubllknsı gol.llndırmııg üçün senin uydurdujlun böhlendır. Sen OzOıı bunu çoh yah$1 lıUırsen. senin ellerin ve vicdanın menim holgımın gnnına bul�ıb, Sen SıaUnln löretmedlyl clna�li töretdln. lnr1h bunu !.ene bagışlamuyacag. Hnlgımın ganını töküb scnra ona ba.$5llQlıQı göndennek dehşclll lklytlzflllükdür. Senin rehber oldugun partlyodan çıhmagı özllme ıerol soymım." Ş.G.G.Y. s.216

yoroımııg fikrine d\4Sün. Bu lökdüytln eono

4 63

270

o.y.

hogg


Bahtiyar VahabzAde, 20 Ocaktaki vicdansızlık üzerine televizyonda bir programa çıkmış. buradan milletine seslenmiştir. Hemen akabinde televizyon stlldyosunun bahçesinde tesadü· fen karşılaştıgı bir Rus generalinin yUzllne kendini büyük tehlikeye atarak tükürmüş ve ona da şu suall sormuştur. 4 6"

"-.. Ocag/arımızı söndürmek selahlyetlnl sana kim uerdi? . . '"1 65 Vahabzade, vatanın tehlikede bulundugu bugünlerde. milletinin vekili olarak da üstüne düşen vazifeleri yapma gayreti içinde olmuştur: Kendisiyle birlikte" bir gurup ziyalı"akademi· de 21 Ocak sabahı toplanarak Ali Sovetl olaganüsıu toplantıya çagırarak. ordunun acilen Bakü'den çıkması için karar alınmasını temin etmek isterler. Bu maksatla radyo. televizyon stüdyosundan Cumhuriyet millet vekillerine seslenen Bahtiyar Vahabzade, onları o gün saat altıda yapılacak olaganüsto toplantıya çagınr. istenilen vakitte toplanılır: Toplantı M . M . Go· farovıı tarafından açılır: 19 21 Ocak'ta Bakü'de yaşanan facialar ve o zaman helak olanlar hatırasına bir dakikalık saygı duruşu yapılır ve bazı kararlar alınır. 4 66 Bakü'de olaganüstü

hal

ill'ın edilmesi bu facianın sebeblerlnin araştınlması için bir komisyon kurulması türünden ka· rarlar alınan bu toplantı ertesi sabah sekize kadar sürmüştür.4 67

46" "Bu olayı kanu alon bir şiir yıwın Yusıl Negmckıır 'lüp(ln:ek" adlı �inle söyle diyar : Generalın üzllnde ne Y09"i suyu Ne de ıeh damlOSI isli tüplircek ..

Gelll esamlln elçoıınaz boyu Gödckll , günının boımunu görcek. Şair neyleyeydl sinesi da9lı? O ki ÖE halgının baQlı dlllycli . . . Gonnhsız gınlon milletin �u Ganlı göı yaşını IOpOıırıeliydJ. Mln·mln er lgKll köpüren halgın Geıebl ııAıdır. ilCJ naladır. Yalnız kıılellyc lllpllren holgın

Yolu lsllbdaddon lstlglalodır." 1993. "Azerbayc.:m'ın Behllyan" Azerbaycan Neırlyaıı Balu 1995 29 Ocak "391 lele.\udlyanın heyeltndc deycoekU rOtbe sahlblertnden birine le.!iıildülen rasda$ıb bu swlı on.ı verdim Ocaglanrruzı söndürmek selAhlycllnJ sana kim verdi?. . C.wab vere l.ıllmcdi. Uzünc lüplırUb kccdım_ Sonr.1 ot ötüme flklrleşcllm: Men hail.Si vicdanı ondan SOnı$urdum? Büyük rus y.-ızıçı.sa Soltenllsın"ın dedıvi kimi -lal e>rzııHI.• 2 mllYondıın nrtıg l�nı �üm dü:şergelertnde mehv eden"" bir hakimden hanSl vicdanı teleb edlrseıı? ·

(Vclen Sesi Gııuıesı

t165 ..Men

S.G.G.Y.

s.2 1 3

4 66 ·Toplo.ntıda alınan kllrarlar: l .Ses.slyanın 1$1nln sclahlyyetlJ ol111o1!.1 haggu.d.l: 2.S.S.H.I. O.ıhi4 ı�er N.ııırlıyı d.ı lı ılı goş.unlannın S.S.R. 1 Müdallc Nazlrllylnln ve Dövtcı ıehlUkB!zllvl KomilC's:inın hcrbi hl!.Sıelcmıln 1990 ci ıl v.ııı· wnn 19 da ba$lnnmış hadlselertn gedl$1ndc Bakmın dinç ehallslnc garş1 ganwıa zidd emelerı h;;ıggınd.-ı . 3 B.ıkı şeherine goşunlar yerldilmcsl Ue baglı faclell hadislerin löredilnıesl şerailirıl ve sebeplerim ıejgıg clu-.ek ucıııı depuıaı komlsslya.sı yaredılmas& hnggmdo. 4.5.S.R. 1 haglanna. dimyanUl bl.ıh•ı h.ıJgl.ırUlil w p.ırteıncnık.>nnı.· mllrocleı hôggıncla; 5.Bokıdan fövgelııdc \.'Cziyyel e'lan edUmesJ haggında S.S.R 1. AJi Sowli H.e�scl t-kv,tı fer­ manının lcrasının dayandınlması ve g�unlann şch erdençık.ınlması b.:ıre<fe Sesslya 8.'>l<ıdo f�'oclc vezJylcı elan edilmesi hııggında 5.5.R. 1. Ali Soveıı Rc�·oseı Hcy'clı lcrmamııı doy.ıındınlmo.sı barode gerer gebul etdl ve g�unlann şcherden çıhanlması ıelebinl irclı sürdü ve licrbl hlss.clerın ganllfl.il zJdd hcrekodcrt haggında gcrar gebul eldi. fadeli hadiselerin sebeplerini öyrenmek üçün depuıaı komi'i.· sly11� ynradıldı." 5 G.G Y , 219·220 467 "Depuıador S.S.R.I halglonna ve clece de dünyanın bUUlıl halglannn w pLırlemcntlertne mürndet gebol etch. Scs.slyaıtbı uzun mObahlselcr geldi. . Hnlg Cebhes.I idare t-ley'etinln UMcri ıclı.ld cdirdUer ki. gc rnnn sonwıa lıı r beod de elb\X!' olıunsıaı: ''4 8 s.!l.Clbn crztnde ordu :teherden çıhmas.1. rc5publıkanuz S.S.R.I nln ıcrklbındcn a\:Tilır · Men ve o z.anınn M.K.nın klıllbl 1$1eyen H. Hesenov bu bendin gerara salınnuun1.1smı ıeklll eldik. Oepuıaıl<ır biı· lmlo rnzdnşdılar. Çünkl.. . bu benci yeni faclcye sebcb ola bilerdi .. S.G.G.Y

s.220·221 271


e) Azeri Kaçgmlar ve Köçgünler· Meselesi Son hadiselerde 200 bin Azerbaycanlı"nın yaşadıgı 170 yaşayış mıntıkasının kendilerine bagışlandıgı "EnnenUere bu yetmemiş ya da havadan toprak sahibi olmanın tadı damakların­ da kalmış olmalı ki, sonra da" Kıırabag diye tuttunnuşlar.4 68 Bu emellerini gerçekleştirmek için de Ennenlstım'da yaşayan Azerbaycanl�an göçe zorlamak, Ermenlstan'dan kovmak da ayn bir safhayı gerektirmiştir. Bunu gerçekleştirmek için her yolu denemiş ve başarıya da ulaşmış olan ErmenUer, Azerbaycan'da hiıll'i yaşanan "Kııçgınlar-köçgilnler" meselesine se­ bep olmuşlardır. Ermenlstan'dan 200 bine yakın azerbaycanlı'yı "öz helal yurdundan" kovan Ermeni mil­ liyetçiler, parti ve sovet rehberlerinin destegıyle hareket etmişlerdir. Taşnaklann Ermenls­ lan'da "monamillet" (tek millet) yaratma çabası da böylece sonuçlanmıştır.469 Çünkü merke­ zi hükiimet tarafından yaptıklan "hayasızhklann," azgınlıkların470 karş�ıgında ceza da gör­ memişlerdir. 4 7 1 Azeri Türklerine, ermeni mllliyetçllerin, körpe çocuklara bile yaptıgı işken­ celeri görmezden gelmişlerdir.4 7 2 Sadece Ermenistan'dakl Azerileri kovmakla yetinmeyen Ermeniler, Azerbaycan Cumhu­ riyetinin öz arazisi içindeki Azeri Türklerini de kovmak isterler. Bahtiyar Vahabzade bu ha­ diseyi şöyle anlatıyor: "Azerbaycan Sovet Sosialisl Respublikasının öz arazisi içersinde de azerbaycanlılar zor kullanılarak kovulur, ev-eşiQini iş yerini bırakıp başka yerlere kaçmak mecburiyetinde bırakı­ lırlar. Vatanında bin yıllık ata baba ocagının hasretini çekmek zorunda kalırlar. Bu rezillik bir yıl yedi aydır ki, Daglık Karabag Muhtar Vilayetinde baş vermektedir. Ermeni milliyetçileri 468 $.G.G.Y. s.200 4 69 �Emıl'nlsuın'ın parhya ve sovcı rehberlerinin re'yi ve gösterişi olmasaydı, ermeni m\JleıçUert 200 mJne Yilhın

azerbaycı1m1ını öz hala! yurdlDldan gova bllerdlml? Hamımız blllrlk ki yohl Çünkü Ennenlsıan'da rehber lşçl. yalnız ve yanız dılşnak ilnsürlerlnln dedlyinl ıeknıır edlr. Eger bele olmasaydı. bu yahınlnrdD Ermeni rehberleri dDşnak parllyasmın liderleri ile btrUkte lclas kcçlrtb vene de Garcıbag leleblnl lrell sUre bllerdller mı? Daşnaklar çohdankı cımdannı Ennenlslanın pzırtlya rehberlerinin ell ile heyala keçlrdiler.OnLDr Ennenlsınnda monamlUeı yaraldıhır. BIZlm partlya \ıe sovet rehberlerimiz ise Azerbaycan halg cumhurlyeUnln h!!ırtcdekJ ntınuııyımdefortnl söyllr, holgın menafeyt ugnmdn le'ule başlayan gençlcrlmlıJ hullgan ve nadan adlandınruıgdon hezz alır.'" Ş.G.G.Y. s. 200 4 70 -EnnenlsLan'dan gowlmuş Hanımzer Mehmedova'nın "KommUnlst'" gazeline gönderdJyl mektubdan bir pa�anı ohuculara çatdımı.ag lslcylrem. "Men üç �ul bllyUımüşem. esgerl hklmeıe yola solmışam kJ, serhedlerlm17.in �nc:le dursunlar. Bes bunu han5' ganuna ynmıag olar ki. ala·boba yurdunda. dogma ellndc -Olıçoglunda­ OztlmllıO goruyan yoh<ha'r Hogh suo1dır. Üç öWıdını uzng sertıedlerlmlzi gon.ımaga gönderen bu ann. öz dogl'M yurdunda mlldofiesiz galmış. onu döyUb, dogma oc�ından dldergln salmışlar. Bele bir megDmda hnnsı eclak!ıdcn. hansı insan hOguglnnndan donl'şmag olar? Ahı bizim rehOOrter helslnkl de insan hOguglannı mOdnUe aklına gol çcklbler. Bes bele ise Hamımzer Ananın hoggı horda galdı?" $.G.G. Y. s.199 '1 7 1 �Merkezi hökllrnel lereflnden ceza almadıgını gören ennenl mllletçilerlnln heyasızhgı ve ozgınlıgı o yere çaldı ki. 200 mln azerbayaınlını öz dogma ıorpaglannclon govzıından sonra do Or4!klert soyumrı.dı. 10 mlnlcrl� enncnlnl Azerbayı:an ıorpaglanndan dlderdgln dtışmesl de onlan mıırnhaı etmedi. Belellkle, onlar öı mllletlerlnln de İ>aşınil ntkıbell bc/A 1:1çd�ar."

Ş.G.G.Y. s.1 73 4 72 ··. . .Ennenı mıHelçllerlne gullug gl!stercn bu ııdornı.r gOresen Spllakdo ozerbaycan� ktırpelerinl borunun içine salıb her iki �nın gaynoglanmııgnı qltmeml�erml? Eger bunu eşllmeylble,.. z.elzele ile elagedor Ermenlslan kömeytne gelen fmnsııJann iki günden sonra ordnn getmeklertnln sebebini öyreruıydller, Bu ccmıb Ermenlslandon govularken 48 nefer oıerbııycanlı�nn öld0r111mesınılen de heberlerl yohmuş? Yegln ki heberlerl vor. Lıkln bu onlnra serf elemlr'' $.G.G.Y. s.194-195

272


şimdi karşılarına bir meram koymuşlar: Vilayeti Azerbaycan Soveı Sosialisl Respublikasının tabiliglnden çıkarmak, cumhuriyet ile bütün idari iktisadi ve medeni bagları kırıp atmak, Hü· susi idare komitesi vasıtasıyla onu Merkezin ıabiligine geçirmek. Bütün bu litnekarlıklar Cumhuriyet, parti, devlet ve hükümel organlarının gözü karşısında hayala geçirilir.473 1 988'in Şubat ve Mart aylarında Ermenistan'dan ve Daglık Karabag'dan aynı yıl aralık ayında

ise

yine Ermenistan'dan onbinlerce Azerbaycanlı baş açık ayak yalın, pulsuz parasız

Azerbaycan'a kaçmalı oldu. Bütün bu rezaletlere ve tahkirlere Moskova itirazım bildirmedi. kaçkınların maddi teminatını Azerbaycan'ın üzerine bıraktı. Bir zaman sonra ise Özbekis· ıan'dan kaçan 40 bin Meshe! Türkünü bagrımıza basmalı olduk. Moskova bunların da ıenıı­ natına karışmadı. ile anılmadı .4 74

En

meraklısı da budur ki, bu kaçgınlarırı hiçbiri merkezi matbuatta öz adı

Ermeniler. dövüp, işkence edip yurdundan yuvasından uzaklaşlırdıkları Azerileri bir de suçlamışlardır. Güya "Ermenislan'da mahsul toplanmasının en ateşli devrinde , Azeriler kasıl· lı olarak göç elmiş, böylece Ennenistan'ı zor durumda bırakmak istemişler! "Bu iddialara kar· şı Vahabziıde'nin şöyle bir suali vardır: "Hangi millet bin türlü azap ve eziyeUerle kurdugu evini ocagını öyle böyle terkeder?

Bu­

nu yazan müeellif acaba dediQi bu büyük yalandan utanmıyor mu?475 Şimdi, Azerbaycan'ın rehberlerini de en sade vatandaşını da düşündüren "Köçkünler Meselesi"ni476 şairce bir bakışla, Vahabziıde'nin "Didergin" şiirinden ögrenelim:

Başına haranın külünü töksün Sinesi ezabdan dag-dag didergin Teze Veteninde gerlb. çeklngen Köhne Veteninden gaçag didergin Başının üstünde öz tauanı yoh Yauanlıg bir yana, heç yauanı yoh. Bu güne, sabaha bir gümanı yoh, Ay özü özünden uzag didergin Könlünde köz tutub Veten hesreti Gurtarıb gileyl, sözü söhbeti Öz acı ta/eyi, öz müsibeti. Özünün başına gınag didergin Soyug bahış/ardan hoş heber umar, Ag/amaz, gözyaşı ahından damar Ümidsiz sabaha o, ümid yamar Ümidi ömrüne yomag dldergin411 250 bin köçgilnün barınak ve işsizlik problemine çözüm bulmak. küçük ve türlü prob473 474 475 4 76 477

Ş.G.G.Y. s.162-163 o.e. s.202-203 a.e. s. 1 94

•.•. s. 185 V.s.159

273


lemlerle içiçe yaşayan Azerbaycan CWTıhuriyeti için çok zordur. Vahabzade bu zorlugu açık­ larken. Azerbaycan ile Türkiye'yi karşılaştınr: 55 milyonluk, arazice de Azerbaycan'dan 14-

15 kat büyük; bir yıllık erzak istihsali 2-3 yıl yetecek kadar olan Türkiye bile Bulgarlstan'dan gelen 300 bin göçkUnUnün lhtiyaçlannı karşılamakta zorluk çekerken; 7 milyon ahalisi olan kendine zor yeten. dikin!i malzemelerini dışandan alan, Azerbaycan'ın 250 bin köçgünün dag gibi ihtiyaçlarını karşılamakta çok zorlanacagını belirtir. Ama bu ihtiyaçtan karşılamayı da namus ve vicdan borcu" olarak kabul eder. 478 Bakü halkı da bu vicdan borcunu yerine getirmiş," kaçgın ordusunun üçte bir hissesini öz koynuna almış, onlara heraret ve teskinlik vennlştlr."479 Fakat yapılanlann, yardımların yeterli olabilmesi için "soguk hukuk kanunlan ile birlikte sıcak yüregin ve insafın, mer­ hametin ve milli teessübkeşli9in kanunlan" da uygulanmalıdır . 480

478 -s., lınkıınlannm böyük bir gisml öz ihtly.onndo olmııy.on, baloca bir resbubllkayo 250 mln köçkllnlln pcnoh geUnnesJ de bir növ zelz21e deytlmJ? Blz. öz gücllmllzie bu yUkO çeke bUmertk. Ennenlslana verilen yardımını coz·ı

blı hisse� geder bize y.ordım dllşmllrdll? Ahı bunlar mehz ErmenJstan'don govulublor. Ahı, on IUerle oerdlyimlı aldıgoıruzdon delelerte çoh olub. indi bu dar oyııgdo ""nliylmlzln cllz1 bir hissesini köçkünlerlmlzl ıemln etmek llçlln bıı. gayt;ırmag olmamı mı? Biz dilenci deyil!k, blz haggırnm ıeleb edlrtk. Blz Jstenllk ki, bizim nUmoyen· deler S.S.R.l lıalg deputalfıınnın gunılıo�nda bu meseleni gııldırsın Amo bu meseleye lıeç tohunon ofmodı."

Ş.G.G.Y. s.185·186 479 Parlemonlodo kaçgınlar meselesi llzerlne Jopl4non komisyonda Bohtlyar Voha�'nfn konuşmasından ... Y.M.Y.M. s. 54 ·55 480 •.•. s. 58

274


C- AZATLIK Vatan, toprak ve mUlet sevgisi olunca, vatanın ve o topraklar üzerinde yaşayan insanla­ rın hürriyetinin, müstakiUiginin, istiklalinin şiddetle arzulanması tabiidir. işte bu güzel kav­ ramların Azeri Türkçesindeki en güzel ifadesi "azatlık' kelimesinde kendini bulmuştur. "Çok dert söyletir" misali Vahabziıde de hep "azatlık, azaılık"der. Bunu önceleri kendi vatanıyla il­ gili bir problem olarak ele alamaz. Yasaktır, suçtur, dilinin kökünden kesilmesine sebep ola­ bilir. Öyleyse Vahabziıde ne yapmalıdır ki milletine, yeni yetişen nesillere azatlı9ın ne me­ nem bir şey oldugunu anlatsın. Onun için yine başka milletlerin. başka ülkelerin sahip olma· dıgı. mücadelesini verdigi, fakat Azerbaycan'ın sahip olmakla mutlu oldugu bir şeymiş

( 1 ) gi ­

bi ele alıp öyle anlatır azatlıgı. Yeri gelecek Hintli Nehru'nun "arzusu. aşkı, hayali" olarak mısralara dökülecek! Vahab­ ziıde'nin kendi "aşkı, akidesi"; yeri gelecek mutlakiyele karşı çıkan Kübalı Antonıo Ecevaril­ ye, Rdel Kastro vasıtasıyta2 bazan Ukraynalı vatanperver sanatçı Taras Şevçenko'yu anlatir­ ken kendi yüre(!inin suallerini dile getirecektir.3 Taras Şevçenko da kendi yurdunda esir dog­ muş. esaretten kurtulma çabalan vermiş sanabnda da vatanı, milleti için azatlık istemiştir. Tıpkı Bahtiyar· Vahabziıde gibi :

Dünyaya geleli düşdü zilleıe Taras öz yurdunda esir doguldu. Ele buna göre müt legiyyete Zülme, esareıe o. genim oldu 4 Vahabzade, insanın mUletine "ilk borcunun ilk vazifesinin "azatlıgın zaruret oldugunu "ona kabullendirmek olarak düşünür. Çünkü ;

Zerüreı bilmese azat/ıgını, Halg onun yolunda ölüme getmez5 işte bu duygular, bu fikirler içinde olan Bahtiyar Vahabziıde azatlıgı milletine anlatmak için Tebrizli idealist ögretmen Merziye, Üskülü'nün mücadelelerini anlattıgı "Merziye poema­ sını yazar. Bu poemasında "kıblesi vatan" olan Merziye Şahlık devri Iran Azerbaycan'ında ya­ şamıştır. Poemadaki olay da bu zamanda geçer. Vahabzade. da Merziye ile kendini özdeşleşmiştir. 6

l 984'de yazdıgı bu poemasın·

1 D. S. s.28 2 S.E. 2.C. s.37-38 3 "Düşündü , Klmese. bUmlrem niye Hem �ı:tırn. Her yurdun esir olmalı? Ahı. kim hagg verdi bu kOlellye? Galdı Ureyinde OtlWl suaJı: A.D.F. s.22 ., a.e. s.24 5 a.e.s.158-159 6 "Biz esarel mektebinde lmlnhandan çıhmışıg. Ômr Oçün, ıımdıgı bir gaye bUmlıferdenlk.-

A.D.F. s.158 275


Vahabzade, kahraman Tatar şairi Musa Celil'in hatırasına yazdı!jı "Uçun Ne!jmelerim" poemasında7 da "azatlık na!jmekArlan"nın "Marks"ın, Heyne'nin memleketinde "nasıl kul ol­ du!junu anlatır. B Musa Celil'in agzından yine kendi azatlıkla Ugili fikirlerini millete anlatır. Ama sözleri söyleyen Musa Celil'dir:

Dedi Seadetim azadlı!/ımdır; Gederl hiıyatdan deme çoh mene Azadlıg elimden alınıp... Demek, Varlıgla yohlu!lun /ergi yoh mene Ona ue'd etdller azadlıg, hO§ gün, DedHstemirem, Dediler; Düşün! Mene el çalmasın, -dedi- düşmenim. Şerefle ölmeyim seadelimdir, Behşiş alaca!/ım azadlıg menim Seadetim deyi/ esaretimdir. 9 "Aylı Geceler" PoemasındalO Sabir'in "Hop,Hop-namesi"ni okuyarak mazlumları uyarı­ dımıaya, dögüşe. mübarezeye ça!jıran Güney Azerbaycan'ın "vatanın, milletin derdine ölme­ ye hazır evladı"Yaver'in şahsında da "insanın bir maksat ugruna yaşaması, savaşması "fikri­ ni işleyen Bahtiyar Vahabzade. "A!jlar-GWeyen "Poemasındall Sabir'in şahsiyetini, fikirleri­ ni ta kdirkar bir ifadeyle arılalarak asıl söylemek istedigini belirtir:

Azadlıg-seherimdir; Gündüzüm. ahşamımdır. Eşgimdir. ilhamımdır. O. denizim. yelkenim, Esil haggımdır menim /12 Azatlıgının "kuruca bir isimden" ibaret olmamasını" isteyen Bahtiyar Vahabzade, "ka­ nat"ın gökytizüne, yani azatlıga ihtiyacı oldugunu kafesteyken uçamayacagını söyler. Ayrıca "azatlık, hava gibi, su gibi, ateş gibi insanın temel ihtiyaçlarındandır. O, olmazsa -;aadet ol­ maz.

A!/ız yummagdır ancag! Bu da teze fırıldag!. . Çeşmeler teşneslne 7

M.Ş. s.393·399

8 "Esir düşdü.s.e de namusu arı c:clil illmıedl dard:>. çelinde Gul oldu az.odlıg ne9mel<b�an Marksln, heynenin memlekctJnde Ölıım ceL1S1na mehkı..n eıdUer. Ölümü öldüren ölmez iflSıElm; Zindıı.nda özüytc birge seraser O ıuıub sahladı vahlı zamanı .·

M.Ş. s.396 o.e. s.397 10 A.G. s . 1 15-126 il l.Z. s.139-166 12 a.e.s.140- 141

276


Birce udum azadlıg, Harda, harda galmısan Menim suyum azadlıg, Menim odum azadlıg?! Sensiz güle bllerml Üzümüze seadet?1 3 Bahtiyar Vahabzade, insanlık tarihinin "azatlık yolunda çekişmelerle" dolu old�unu söy­ ler. 14 kendisi de birçok poemasında, !arklı milletlerin·Asyalı, Afrikalı, Arap-azatlık çekişme· terini anlatır. 'Tezatlar" poemasında15 'beynelmilel nagmesi'yle ezilen milletleri düşünür. Çin'deki inkdaptan, Viyetnamdaki muharebeden 1 6 bahsederken, gönlündeki hep Azerbay­ can'dır. insanlara zulmeden ülke olarak da Rusya'dır düşündUQü, ama, açıkça söyleyemedi­

gi. 17 Yine de söylemeyi başardıgı çok şey vardır:

Azadlıg-cesaret, azadlıg-hüner Azadlıg eskerl heç eyleyerml?! Bütün halglar üçün azad/ıg geder. Böyük bir saadet ola bllermi?l8 ' "Yollar-Ogullar "Poemasında 19 Cezayir'in Fransız sömürgesi olmaktan çıkmak için ver­ digi mücadeleyi anlatırken yine en can alıcı fikirlerini söyler. "Mahkum bir memleket, şehit kanlanyla sulanmadıkça gülbahçesine dönemez. 20 Kendi yurdunda kul olanlann g()9süne günde bin yara vuruldugunu, yurtlannda yuvalannda garip oiduklannı. derilerinin soyulup kanlı göz yaşlannın akıWdıgını ve "sahip"lerinin onlan özlerinden ayırarak gözü göze. sözü

dile hasret koyduklannı anlatır ve azatlık bayragı yolunda kan akıtdmasa 21 can verilmese şan alınmaz22 der. Cezayir, Fransız müsternlekeliginden sekiz yıl kan akıtarak, bayragını kaldır·

13

l.Z. s.140 14 "Hergün bir ülkede gopur vekıele. Zalimler, zulümk!r geldi gederdlr. Beşerin lnrihl gedlmdon hele Auıdlıg yolundo çeklşmelerdlr. " 0.5. s.98 15 0.5. s.81 16 B.B. G. s.147·157 1 7 "Mezlumun l'\lrdundo boslan eklbdlr ZlllmU öı içinde gocaldan öllıe Bugün ıwıdlıgo gdınç çeklbdlr Aıadlıg heykeli uı:ııldon öllıe . " 0.5.

s.99

18 0.5. s.99 19 l.Z. s.169-201 20 "Bu gan yurdumuza yoz gelirdl. yoz Analar ı,.,cııar batmasın yasa Mehkwn bir memleket glllllstM olmaz O şehkl gonıylo suvıınlmasa. Bu boyrııg dibinde meclis dllzdsın, Zenciri golundon ntdı bu lorpog Goıı blltün lnsardıg secdene gelsin Ey şehkl gonındon gızaran boyrııgl " ı.z. s.168 21 n.e. s. 167·168 22 "Her biri ştr gUcU duydu golundo Ordonn mllgeddes ruhuna olgışl

277


maya muvaffak olmuştur. 23 Bu da Azerbaycan'a bir örnek olmalıdır. Çünkü "Özgenin hesa· bına yaşamaktansa ölüm hoştur.24 Zaten dilnyanın siyasi haritasını da d�iştiren, azatlık yo­ lunda harcanan gayretlerdir. 25 "Salam" Poemasında "Şanlı Irak topra9ının yilkselttiQi müstakillik bayragı"na selamlar gönderen26 Bahtiyar VahabzAde, "DosOuk" Poemasında da Ukrayna'da verilen mücadeleyi anlatır.27

Bir gazete haberi28 de onun "tutsak" ve "hakim" konusu işlemesine vesile olur. 29 Veya

hayvanlar dünyasıyla ilgili bir misalle vatanının içinde bulundugu durumu ça9nştınr. 30 Onla, d<>düer ki veten yolunda Canım çıhmayaıydı, ganı.m çıhmaıruş. Onlar dediler ki, yeler bunca ge:m! Niye şerefimiz laga goyuls'"'? Onlann her blrl dedi: - lsterem. Menim de öz gerl3'.m. btı.yrııallTI oJsun. Arzu, könüllerden galhıb ucaldı. Onlar bu nlı.yelle glrişdi hcrbe, Gln verib. arın verib onlar $llın akb Algı> bu ba\ırasa. algı> bu gerbe ! ·· ı.z. .. 16& 169 23 o.e.s.228 24 a.e.s.213 25 "Geyreı azadlıgdır. bu amal llçQn Geyret addımlayır yer küresini. Geyretdlr dey1$1b yaradan bu gün Oünyorun siyasi luıı11osuu.

A.D.F. s.55 26 B.B.G. s. 163 27 A.G. s.101-l 14 28 &huyar Vahabz:ade llglli şiirin bıZlŞUla hemen aşagıdaki ifadeleri koyarak yazdıklannın resmi ffiG\kamlarca yanhş(!) anl.,.ı,,..,ını önlemek lsteml,ıiro "Çin ilimler akcdemlyosının Ç.On-Çün EJm Tedglgat Degig Opuk cihozlor lnsllttl­ sünün 160 dan çolı otan elml lşçlslnl "dııımenclllk feallyellnde" teg�riendlrmlş "" 'elde-goyınno' tribonolın müha· klmosine vermlşlei' (90Z2tlenlen) 29 "Dusd;ıg dedi ·Nedir menim clnayeliın. onu deyin. Hakim dedi -Günahındır günahını bilmemeyin. Duslag dedi;

·Hardan bildim. eger yohsa günoh özll Hakim dedi,

-Günah da var. ege:r WIT'Sll. günah SÖZÜ

Dusıag dedi,

·Söz emelden haglı imiş heberim yoh Hakim dedi·

·Biz söz ile olmoyanı oldurmu,ug. Dusdog dedi,

-lru.nmır.ım.

Vicdanını ya salmLSan. Yi!'ıı dMmısan Hakim de&

lnarunı.san Oustag dedi, -Şüphe ki. vor. gapoSldır hegigetln. • -Men btUrem. 5en şobheyc

30 FUin ayagına hele körpeyken Zencirli, gılıDı. gondol vun:lulıır. Niye'

278

P.D.

S.

205


Azatlık ve Azerbaycan

ise açıkça, onun şiirlerine konu olmaya ancak yeniden yapılanma

devrinden sonra imkan bulur. 1·

Esaret, Kulluk,

Uşaklık

insanın ilk ve en önemli arzusu azatlıktır. Bu arzu �runda yapılan vuruşmalarta tarih meydana gelmişfü. 3 1 Şu koca dlinyada ondan daha güzel bir şey yoktur. Fakat esareti yaşa­ madan azatlıgın tadı da tam anlaşılamaz. 32

/şıgın gedrini sinesi dag·dag, Gözleri sonradan tutulan biler. Azad yaşamagın gedrini ancag Hebsde sinesi köz olan biler. 33 Sıhhatın kadrini de yatakta hasla yaşayan bildigi gibi "azal yaşamanın kadrini

de zindan­

da tutsak olan" bilir34 Azatlık hasreti yaman bir derttir. "Azat olmamak. gözü olup da göre·

memek, eli olup da iş görememek, aklı olup da başkasının aklı ile düşünmek zorunda kal· makbr. 35 Çtınkl fUln g<leceytnden. Ahır zerbcslnden çoh gorhun:lulor. (Fil bilyOytincc bunu sUs ı.anneder, babas.ı dede.si de öyle yaşadı sanar. mahbus oldıJgunu anlayamaz. Azal edıl� de) Yeri! Yeri! -deye vurdular onu Galhmadı Gomçıya başını eydi. Ahı azatlı�ın ne oldugunu Fil hardan bileydi, ili ne bileydi. "

D.S.

S.

94-95

3 1 l.Z. s.167 3 2 Aı.ıdlıg gllzclmi?

Ondon do güzcl. Ne ola biler ki. goca dUnyado? Üç glln eslrllkde ne çekmedim men! Üç gUn eslrllye döı.e bllmeyen. Ey menim hemi$'? iWll gardaş.ım, Bes rnen. lnsaOa de nece gatl.a$Jm. Yurdwnun ömürlük esaretine �

33 D.S. s.95 34 a.e. s.93 35 Yomon derddlr

l.Z. s.216

Ôzgeslne yamog olmag! Yoman den:ldlr Azadlt§tn hesreUne damag olmag. Yoman derddir. Gı!ıUn ola, ommo sere bllmeyesen Yaman denldlr. Elin ola, Evindeki zlr·zlblll sen sllpllre bilmeyesen Yaman den:kUr. A!llın ola özgesinln o!llı ile dllşllnesen "

D.S. s.15-16

279


Azatlık bir kez elden gibneye görsün, "bütün felaketler peşpe.şe gelir. Agızlarda ne tat ka­ lır ne lezzet", isteklerin gerçekleşmesi bir hayal olur. "Hakikat riya"dan "adalet boya"dan baş­ ka bir şey olmaz.36 insanlar, azatlıgın olmadıgı bir memlekette hapis hayatı yaşarlar."Mah­ bus sag olsa da sag yerine konulmaz". Onun vatandaşlıktan gelen haklan yoktur, kuldur, esir­ dir37 "Bler ayaklar zincirli" "başının üzerinde daima yumruk" sinesi de yaralı"dır. 38 idrak. söz. sanat bogulur", insanlann düşündüklerini söyleme hakkı yoktur. "akıl dilde dudakta ki­ litlenir" ülkeyi "nadanlar" yönetir, "akıllı"Jar yönetilir. Yahut akdlı adamlara mevki verilmez. 39

idrak da bogular, söz de, senet de, Agıl kllidlerin dilde dudagda, Azadlıg olmayan bir memleketde Nadan başda gezer, agll ayagda. Esir milletin, "zulümle eli kolu baglıdır, dili de la.!" : azatlık onlar için sadece bir hayal, bir aşkhr.40 Esir olan millet, milli degerlerini yaşayamaz4 1 Çünkü hür degildir. Hür bir devleti, bay­ ragı olmadıgı için de dünyada onlan ciddiye alan, adam yerine koyan olmaz. Onun yerine kararlar veren. konuşan hep hükmeden, zulmedendir: 36 "Azadlıg1 A.z.adl.ıg elden geldimi Dünya da heyala dam;gal geler: insan azatJ�ı ltlren ldml Bütün Maketler dalb.>dal gel..-. Geder �ızlardan dad da, lezzeı de, Ag� da li>"ek de gl»er arzuya Azadlıg olmayan bir memle�tde Heglgeı riyadı<. ed.>leı boya! "

37

38 39 40 41

D.S. 93

"Cavab geldi: "IDerie men gelesde inledim.

Men var iken. yoh kllm! indi vanıım , men ı.ıaram, Bir de esir olmaram! Mehbuslar sag olsıı da sag yerine gcyulmur, Mehb1.1<. vetendaş olmur! Öz yurdıonda gul olub ..r yanm eylldlm. Men vetendaş �dlm. VUN$dum gece-gllndtlz, �um seher ok$ıım Bayrog galhdı ... men buglln Vetendaşfıg almışom " l.Z. . 229 N.H.s.185 D.S. s.94 A.D.F. s.146 "MIUeıln mBletllyl yaşar leııogcıtlnde

eıglnde, geyrettnde. Şerefinde, adında Bir de . . . 07.l!dlıgında Ahı o. öz hıılgını kele deyll, gıl deyll . Azad görmek l!leylr. Halguıın sinesinden kölelik damgosını o �- lsleylr.

A.D.F. s. 1 49

280


En adice haggıdır azadlıg her milletin. Birinci öv/adıdır /eyaget-hürriyetin. Esir halgın dünyada ne yeri uar, ne sesi Esir ha/gın yerine ganan da özgesidir, Gören de özgesidir, danışan da özgesi/4 2

insanlar, milletler dünyaya kul olmak için gelmemişlerdir. 4 3 Fakat azatlık/arına kastedil­

diginde buna tahammül etmek sonucunda esareti getirir. Tahammülün ardından azap ve şi­ kayet gelir.44 Sabreıtikce zulm artar, yaşamak yaşamaktan çıkar. 4 5 Geçmişte köleyi gece gündüz çalıştırır "bir doyumluk çörege" şükrettirirlerdi. "Çagdaş kölelereyse aç karnına, çır· çıplak şükrü dedirttirirler. Hazır, kalıplaşmış fikirleri kabul ettirip, içleri agıasa da oynatıp gül­ dürürler: Üstelik "kara günün içinde'" aQ günlüyiim '"diye zorla bagırttırırlar, sonra da birbir· !erine saldırttırıp, kırdırtırlar. 46 Bir milleLi, diger milletler içerisinde muteber kılan. onun "öz liyakatini'", milli benligini ya­ şatıyor olmasıdır. Bunlar varsa o millet hürdür, azattır. Aksinde o millet esirdir, millet millet degildir Esir milletse "öz kemal'ini, "öz dili"ni kuUanamadıgı4 7 gibi kendi vekilini de seçemez. "Ecdattan miras kalan bayramları, yasları" yaşayamaz. Kısaca gelenek ve görenekleri, adet­

lerini yaşatamaz. 4 8 Milli kültürüne ait unsurları koruyup yaşatamayan köle millet, hakim kül· A.D.F. s. 14 9 l.Z. s.210 P.D.s.83 "Sebr eledik ÔzOmilze cebr eledik Orden-Medal yan�ında Dumanloyıb beyinleri D.D.T\Ae zeheriedlk. Yllz-yllzleri. min·mlnleri Birce çcnge og pambıgo Gurban verdik genç gızlan, gelinleri Bu dünyaya göz açmamış körpcleri BeUndece zeheriedlk Y-modıg, baş glried.lk. Yalan-yolan ve'dleri !M"'-yey<! Ümtd ile gamımıtı doyuzdurub Biz inamla yene baMg geleccye " N.H. s. l ! 4 6 A.D. F . s.92 4 7 ''Halgın ıız.adlıgıdır. Halglann cergel.nde mö'ıeber ve.sitesi! Bir halgın ki, yerine düşünllrier. gnnırlar. O halgı ne sanırlar? Hcmı, haru bcs onun özünün leyogeti? MUlel saymag olamu esir olan mlUetl? Horu, hanı bes onWl öz kamah. öz dlll? Kim seçdl yod mllleH bıışgıısının wkiU? Bu flkirier içinde o"'1alonır Meniye : A.D.F. s.149 48 "Ecdattan miras yolan boyrunlan. yaslan Ml)geddes ıemoslon Bir "'mon glislertıle elimizden aldılar. Bizim dllşllncemlzl çen;l11eye saldılar. Ne;e sUeı asıldı g&dllytımllı: bir llZden. Aynklıg özllmllzden Elin öz baynımına mln cUr damga vurdular. 42 43 44 45

281


türün de tesirine maruz kalır. 49 Binlerce insanın boynuna halka geçirilir, bu halkayla "yad"a secde kılanlar da olur. Böylelikle bizi bizden alırlar". Bizi bugilne düşüren "yigit" olur; bugü· nü kabullenen "maymag" beceriksiz, aptal, zavallı da millettir. 50 Vahabzl!de kendi vatanında da yaşanmış olan bu durumu "bir taraHı, talaksız nikah"a berızetir. 51 A.zerbaycan'ın "tek yanlı" ve boşama imkanı olmadıgı bu "nikah"ında, onu güzel göste­ ren.servetinin, varlıgının payı çoktur. Val'labzade, kendilerine, geçmişlerini de bugünlerini de "yelim" eden; servetlerini "düşman" eden durumu şöyle anlabyor :

Hansı ganunda var ki. Öz serııe!in. oz varın Özüne genim olsun? Dünenin yeı;m olsun Bugünün yetim olsun Hansı ganunda var ki, Öz e!inden olasan. Öz dilinden olasan Hedef de sen olasan Gülle de sen olasan? Hansı ganunda var ki, Bir halgın ana dili Dilim di/;m kesile Od ;çinde yanason Sene yasag edeler. "Yandım" demeyi bele?.. 52 A.zerbaycan"ı yetmiş y� kendine esir eden biraz da "korku"dur. Bu korkuyla her şeyi ka­ bullene kabullene "toz gibi elenmiş"; "ufalanmış, küçülmüş"; köleligi benimsemiştir.53 "Aga" pozisyonundaki Rusya ve lran tarafından ikiye bölünmilşlügü yaşamak zorunda bırakılmış­ tır. 54 Bu arada "milletin büyükleri" büyüklük yapamadıgı gibi "Agalar" önünde egUerek hür­ met kazanmaya çalıştıklan için küçülmüşlerdir. Halbuki hürmet kölelige degU, agalara olmak­ tadır. 55 Vahabzl!de onlara şöyle seslenir:

49 5o 51 52 53

54

55

Bımn çlln ıeze yaslar. bayramlar uyduıdular. Dogma bayrıımlanmız dahmalora çeklllb Glrllndc bayram oldu Kllı;elerden gowldu. Ögey bayrornlanmız küçel...ıe ıentene, Evlerde dinmez oldu. Ki mse sevinmez oklu. Yan çımgım, yan köküm Bize töhlen nuı olsun. " N.H. s.8 1 -82 o.e.s.82 .... .. ı ı o a.e.s.185 l.Z. s.145 N.H. s.95 o.e.s.151-152 a.e.s.95-96

282


Ey ha/gımın böyüklerl, Böyük o/un kiçf/meyin Eyi/meyi hörmeı üçün yol bilmeyin Siz millete söykenseniz Arkanızda millet durar. Gorhunuzdan eyi/seniz Garşınızda daha büyük zil/et durar. Millet ile siz birsiniz. Gorhunuzdan eyi/ende Mi/leli de eyirsiniz Eyi/meyin siz uca/ın Halgımızın üreylne Mehebbetten körpü salın! Siz böyüyüb uca/dıgca Agamız da garşımızda kiçilecek Sizi yenmez dag bilecek.56 Bahtiyar Vahabzade Asya ve Afrika'daki, Batının sömürgesi olan milletleri kastederek söyledigi fakat aynı zamanda kendi ülkesini d_e düşündügü çok belli olan bir şiirinde. esir olup da kendi haklannı yeni yeni anlamaya başlayan milletleri çocuga benzetir. Bu çocugun siya­ setten haberi olmadıgı gibi, kendisi de "arzu ve hayaller içindedir. Gözleriyse dünyanın pa­ nltısı ile çabucak kamaşmaktadır. Defalarca düşdügü eski hiylelere, tuzaklara da tekrar tek· rar düşer. 57 Kendi aleyhlerinde oldugu halde degilmiş gibi gösterilen üstü örtülen gerçekle­ rin milletini sık sık nastl aldattıgını58 zaman zaman dile getiren Bahtiyar Vahabziıde'nin dile9i bu "ak yalanlara" daha fazla inantlmamasıdır. Bunun için kendi elinden geleni yaparken Allah'a da el açar, dua eder:

Sen ışıg/a doldur üreyiinizi Biz senden umurug di/eyimizi Bir daha gul ede bilmesin bizi Güzeyden baş alan yeller ilahi! 56 N.H. s.96 57 "Körpe uşag hordan blle Ona yahın görünenin Çoh çoh uzag me'nas.nı? Hordan bile Garanın ag me'nQ.Slnı? K�hne gedım hly!eleri neçe kere Teze-teze boyalarla YedJrdller sözil oçıg gözü boglı mllleUere ." D.S. s. 15 58 "Men indi billrcm bUırem artıg NedJr esU he'l'll. Esli azadlıg! Biz � .,,.ı.nlara çoh uymuşug, çoh. Demeyin de�sl gıılıno vay. vay! Deyin. heglgeHn pııltannı yoh.

ÔzUnU görenin hıılıno vay w\I. " 0.5. s.97

283


Galdır perdeleri sen gözümüzden, Millet seçe bilsin emeli sözden Çoh ayrı düşmüşük öz-özümüzden Bizi özümüze gaytar ilôhı!59

VahabzAde, "Bir Ulu Mezar" şiirinde Nisan l 918'de ilan edilen müstakil Azerbaycan Cumhuriyetini, Mehmet Emin Resulzade''yi düşünüp, yalnızca "iki ytl yaşayan" kundakta bo­ gulan hürriyeti"ni kastederek bu dönemde milletin azatlıgın ne olduı;ıunu derkettigini anla· tır. 60 Bu şiirden beş yıl sonra yazdıgı (1992)" "Unudulsun Unutkanlık" şiirinde de esaretin kı­ zıl şeref madalyası gibi, 28 Nisan günü, nasıl gögüslerinden astldıı;ıını ve bu "rezil günün'' kendinde uyandırdıı;ıı duygulan, fikirleri dile getirir. Bu şiiriyle bir teklifi de vardır Vahabza­ de'nin: "O rezil günün, o bed günün unutulmaması, daima hatırlanması için her 28 Nisan günü trenler. gemiler, arabalar siren çalsın, hafızalarda Azerbaycan bayraı;ıının niçin indiril­ diı;ıi, ata evine başkalarının nasıl sahip çıktıgı anlatılsın :

O bed günün,

rezil günün hatırası lnniltiyle dindirilsin. Hereketi dayandırag Yaddaşları oyandrrag; Bilek, niye endirildi bayra!Jımız. Niye bizim başrmrzda Çatladı öz çana!Jımız Niye ata eulmize sahib oldu gona!Jımız? Yetmiş ildir biz zü/melin içindeyik. Bu müddeide biz bilmedik Ne mezhebde, ne dindeylk. Bir söz ile bilemedik, Biz neçiydik, kimik, neyik? Yönümüz de, yolumuz da unuduldu Sa!Jımız da solumuzda unuduldu. 61 Vatanın esaretten dogan zorbalıktan,kendini güçlü sanıp da öyle gösterenlerden kurtul­ ması gerekir. 62 Bunun için kulaklann, gözlerin, hafızaların açık olması lazımdır. Bilinmeli ki, "azatlık olmayan bir memlekette, adamlar yaşar, insanlık olmaz. "Düşünen beyinler"in sön­ mesi saı;ılarur, yalanla hakikat yer degiştirir. Kısacası "Azatlık olmayan bir memlekette, düz . .,gri adlarur; eı;ıri düz olur. 63 Bu yüzden düşmanı ve dostu iyi tanımalı, kendimize düşman­ lıktan, birbirimize didişmekten vazgeçmeliyiz diyen Bahtiyar VahabzAde, "hlylek:ır, bic düş­ man"ın akıllardan hiç çıkanlmaması gerektigini belirtir. 6<I

59

Ü.H.G. s. 95

60 N.H. s.3.0,3.J 6 1 Ü.H.G. 32-33

62

-Zorıılubg baş oparsa ölkede

Menem deye at çaparsa ölkede.

Buna ga� gulag karsa ölkede

Esaret de hUrriyellen yuhllın ."

Ü.H.G. >.89 63 D.S. s.93 6<I Ü.H.G. s.32-33

284


2- Azatlık Bahtiyar Vahabzade ömrü boyunca açlıgını çekligi, milletçe muhtaç olduklan65 azatlıkla ilgili olarak şairce birçok tanımlamalarda bulunmuştur. Her tanımlamada ona duydugu özle­ mi ve ihtiyacın derecesini belirtmiştir. Azatlık. "şirin arzu" ve "hoş niyettir." Millet için "ihti· yaç"tır, "zaruret"tir. 66 insanlar dünyaya "kul olmak" için gelmemiştir. 67 'Tarihin en büyük amalı"da azatlıktır

Öyle bir 1\mal ki , insanlar ona" tapınmıştır." lnsanlıgın saadeti", "bahan" olan azatlık yine" in­

sanlann arzulanndan yaranmıştır. "insanın dar zamanlannda azatlık sezü ona bir "ışık"tır.68 işte bu ışık için insanlar "kan dökerler". Fakat bu ışıgı söndüren, "azatlıga sed çeken" de yi­ ne insandır. 69 Vahabzade, azatlıgını kaybetmiş olmaktan daha "tahammül edilmez daha acı­ naklı" bir şeyin olmayacagını söylerken "Bir miUetin milli servetine sahip olmak. onu yalnız madi servetinden degil, öz varlıgından, maneviyatından bile mahrum etmek" demektir. der. Dünyada insanın en büyük arzusu onun maddi ve manevi azatlıgıdır. Eger bu yoksa insan al­ çalır, insanlık liyakatini kaybeder70 şeklinde açıklama getiren şair, insanın elinden alınan azatlıkla birlikte kaybettiklerini de düşünerek "azatlıga kastetme"yi "cinayet" şeklinde adlan-

dınr. 7 1

. Vahabzade, "azatlık" kavramını "seher" ile birleştirir. Nasıl her akşamın. karanlıgın sonu

gündüzün başlangıcı seher ile noktalanırsa; mahküm milletler de bir gün "sehere, azatlıga" kavuşacaklardır. KaybedUmiş saadeti72 bulacaklardır. 7 3 Mahkumluktan kurtulmanın yolu da esarete karşı koymaktan, boyun egmemekten, tahammül etmemekten geçer. Şair. asagıda­ ki mısralarda da bunu açıklıyor; tahammül esareti. tahammül etmemek de azatlıgı getirir : 65 "Azııdlıg. azadlıg! Ômrilm boyunco Senin ncın oldum. möhracın oldum. · Zaman dlllmlzl gıhllayınca Men senin daha çoh leylacın oldum. M V.s.146

66

1-lele azadlıgı hlss edlr bu halg

Şirln nrzu kimi. hoş nlyyel kimi

Hele aıadhgı derk etmlr ancag B6r ehUyaç kiml. zeruret kimi :· A.D.F. s.157 67 l.Z. s.210 68 a.e. s.228 69 D.S. s.911-99.90 70 S.B. s.140 71 "En bOyük clnayeldlr Auıdlıga gesd eımek Bu günaha baınuı gel Azadloga. vicdana Eıge glllle •ima gel! " l.Z. s. 28 72 "Torlh boyu ıwıd yoşoyon. bnşgo holgın zülmllnO gönneyen halg azadhgı ,,.. mllstegllllyt lazımı derecede glymel· lendirc bUmez. insanın ıeblett beledlr. Heç kes rnallk oldug..ıun gcchr-glymellnl malik oldugu zoman başa dl:i$mür Seadeı elden çıhandan sonm gtymetıl! mlnlr...

73 "O mınan yozrnışdım: "Amdlıg...her Bu seher arzm.u öle bilerml?

D.G. 1. s.6A

Mehkum halglar llı;lln omdlıg geder Böytık bir Sl!lldel olo bllcrml7 "

P.D. s.83

285


Dözüm başdan başa ezab, şikôyet. Özün de. Budurmu yaşamag meger? Dözmemek azadlıg, Dözmek esaret. Bir günlük azadlıg bir ömre deyer!14 Mahkum millet, ezilen millet zincirlerinden, kulluktan kurtulmak için bir bedel ödemeli­ dir. "Ben de vanm" diyebilmelidir. işte bu mücadele başladıgında "azatlık nagmesi" okunma­ ya, kınlan zincirlerin sesleriyle kurşun sesleri birbirleriyle yanşa başlar.75 Azatlık için esaret zincirinin önce kırılmak istenmesi76 sonra da "lopragın evlat kanıyla alışıp kızarması lazım­ dır. Bu olmazsa "vatan ufuklanndan tan yeri" de görülmez; karıla sulanmadıkça "azatlık çi· çekleri"de büyümez.77 "Azatlık yolunda akan karılar "asla boşa gitmez.78 Vahabzade, azat­ lık yolunda mutlaka kan akması gerektigini Açıg Söhbet, Deniz-Sahil, Payız Düşünceleri, Na­ gıl-Heyat" v.s. kitaplarındaki birçok şiirinde defalarca belirtmiştir. Niye bu konuyu, bu kadar çok dile getirmiş? Çünkü, o, milletine hedef, azatlıgı göstermek istemişti. 79 Aynı zamanda hedef� giden yolda nelerin olabilecegini,neler olması gerektigini de belirtir. Mesela aşagıda­ ki mısralarda;

Heyal bir çiçek de bitire bilmez, Bugünden sabaha körpü salmasa Azadlıg a!Jacı bar vere bilmez Şehidler ganıyla suuarılmasa. Onlar sübut etdi her gara zülmün Eli uzunsa da ömrü gödekdir. Halgın azadlı!lı sabah, birigün Şehid yarasından göyerecekdir. 80 74 P.D. s.83 75 "Biz ki gul olmag (içlin gelmernl�k heyola Eşir. eşil ay aıa Sah bu gülle "'51eri Mende bir halgam de:yen Halgımın öz sesldlr Azadlıg negmesidlr. Bah bu gülle sesleri Golumuzdan gınlan ıendrlerin seskllr " ı.z. s.210-2 1 1 76 a.e.s.141 77 'Torpag ÔIAi\d ganıyl.l alışıb gızarmas.l Veıen ufuglerinde gıı.armazmış dlın �ıeri Gıınkı suvanlmalı azadlıg çiçekleri " P.D. s.209 78 "Aı;,dlıg ugnaıda ahan ganlann Kim deylr buhan göye SOllrullD'? Ha.lgın gem oduna ah.şanlann Dayag nöglesl de halg özll olur. "

A.5. s.20 79 A.5. s.20. D.5. s.98-99. P.D. s.212·213, 209, 90 N.H. s.195, 1 % 8 0 N.H. s.195.1%

286


O, "azatlıkyolunda akan kanları"da "azatlı!jın tunç heykelini kalbinde yaşatan mert insan· ları" da her zaman takdir eder, alkışlar. 81 "Degeri kan" olan azatlık ne alınır ne satılır bir şeydir. Ama bedeli vardır: kana boyan· mak. Üstelik pahalı da denmez kana boyanmaya. çünkü o kan yarınlar için verilmiş "pey"dir.82 Onun için de pek "şerefll"dir :

Azadlıg a/ınar, yaddan umulmaz Azad/ıg uerilmez arma!'Jan tekin Verilen azadlıg azadlıg olmaz Başga bir rengidir o, esaretin Şerefdir ölmek de azadlıg üçün. Bu meslek-deymezmi bütün din lere? Deyirem, eşg olsun dünen ue bu gün Azadlıg yolunda can uerenlere83 Başkaları tarafından verilen azatlıgın sadece "kuruca bir ad""84 oldugunu; görünüşte azat ama uygulamada esareti yaşayan kendi vatanı için söyler Vahabzade . Onlar '"azatlık. saadet. demokrasi" sözlerini çok dinlemişler, dünyanın birçok yerinde oldugu gibi gerçekte bu söz­ ler bir "kelekten riya"dan başka bir şey diıgUdir. 85 "Azatlık" ise uydurma bir masaldır yaşa­ nan. 86 Vahabzade, vatanının bir türlü azatlıga kavuşamamasından dolayı azatlıgı "el çatmaz"" ulaşdmaz bir şey olarak görmüştür. Macar şair Şandar Petöfi'nin "Azatlık Allahımdır"' sözün· den esinlenerek yazdıgı şiirinde insanlıgın ulaşamadıgı şeylere "'Allah"' dedigini belirterek bu yüzden "el çatmaz", ulaşdmaz olan azatlıgı87 Allah sözü ile ifade etmiştir.88

81 D.S. s.99 82 P.D. s.90 83 D.S. s. 98

84 l.Z. s. 1 4 2 85 "AzııdLg seadeı. demokmUva! Bu gllzAıl >özlere dllnyo el çalır. Esiinde her biri bir kelek. riya Menim bu sözlere yazıgım gelir. Huguglar lapdonır bu kelmelerde insanın s6nesJ zülme yol Oılur. Azadlıgın OzO olmı1tıyllın yerde Goydadır. hemlıe sııztı bol olur " P.D. s.212 86 "1ieglgeı dile geldi Dile illşdl. gııldo. HeglgeUn llslüne yalanlar kölge saldı. V�ıg . bonşıhg Biz nazadlıg� adlamın bir uydumıa nagıUa Ölen dcıııc ın elere gelblmlz yas salıladı Heglgell denıelıden ele gorhdug... A!lılla Heglgel arasmdo hörllmcok ıor bogiado. • Ü.H.G. s.49 87 ""Men Oz .,,,.ı1ıgom4 lonn dedim. hagg dedim. Bir hükme, bfr fermana me:n ba..ş,mı eymcdlm Amma vahtın dahnc.n Ömrilm boyu gul kimi nece sUrtınm� men Golumdokl soatın guluno d&ım�m men ·· A.D.F. s.14 88 P.D. s.16

287


Bahtiyar Vahabz&de azatlıgı çeşmeye benzettigi, kendini de bu çeşmeye susamış, içi ya­ nan biri olarak anlattıgı bir şiirinde azat olmasını istedigi şeyleri sayar: Hayali, düşüncesi azat olmalı ki yüregindeki sözleri yazabilsin; kalemi azat olsun; Gözleri, sözleri, dudagı, dili, kula­ gı azat olsun ister. Görsün, yazsın, konuşsun, haykırsın, işitsin ister. 89 "Ben azadını" diyebil­ sin: fikirleri kanatlansın ister,90 tıpkı kuşlar ve kuşlara benzetilen azatlık glbi. 91 işte bu, özlenen azaılıga kavuşmak için gerekli olan bedeli ödeme zamanı 20 Ocak 1990 hadiseleriyle gelmiştir. Ve bu millet azatlık yolunda ölümlere hazır oldugunu göstermiştir : Dözdü böhtana da, dözdü şere de.­ Yedi şeker kimi her derdi halgım Azadlıg yolunda ölümlere de, Hazır o/dugunu gösterdi ha/gım

Azad/ıg veri/mir, alınır dayon! Onun elçisidir, ölüm. gan·gada Ölüme, cefaya hazır o/maı,ron Millet hazır deyi/ azad/ıga da. 92 Ölüme hazır olmayan millet azatlıgını kazanamaz. Azatlıgını zaruret bilen bir halk ise ar· tık yetkin bir halktır. "Vatan ogulları vatan ugrunda ölmeyi becennese vatan dirilmez. 93 di· yor Bahtiyar Vahabz&de, ama, azatlık ilan edildikten sonra da her şey halledUmiş sayılmaz. Azerbaycan'da yaşananlara bakarak, Bahtiyar Vahabztıde der ki: "istiklalimizi korumak al­ maktan daha zonnuş"94 89 1.Z. s. 141. 142 90 "Men azadam. aladam! Menzili gör1lnmeyen Bir ebed; yolcm var Meni yerden galdıran. H.ıddl , hududu gıran Hkir ganadlanm llllır. .. B.B. G. 91 HGu.$1a.r niye az.addır? Azadlıgın lcşlıehl. Yaşoyır guş adında Azodlıg

s.9

uçur.

Guşun seıiıed bilmeyen

Q goşoıl ganadınd.i�L "

B.B.G. s.8. 1.Z. s.142 N.H. s.197-198 Ş.G.G.Y. s.212 94 "N.Y. Alli!rbaycan"ın elde eıtigl bagımsızlıgı nasıl degerlendirtyonunuz? Alli!rbaycan bu bagımsızlıgı sonuçiılnd>ra· bllecok mi?

92 93

Bahtiyar VııhıılllAde Biz lsllkWimJzl aldık. Lakin bu lsUlılallml>I islemeyen dllşmanlanmız çoktur. Bundan dolayı do kazand�mız l5lllılallmlıl konımayı becennelJylz. Ben �mdl anlıyorum ki, lstlklallmJzikonımak, almaklan daha zormuı. Hele biz devlellmlzl soglam ıemeJler Uzerl· ne kuramadık. 93"ünyılı biz. "'delllet �u yılı" ilan eıtlk. Demek ki daha bu yıl devletlmlzl lrunıcagız. Devle­ llmlz çoaıkluk devrlnl yaıryor. O.ha kısasını söy1e,..k, hele emekllyor. Zaman Gazetesi. 3 Mayıs 1993. s. 8

288


3-

Azerbaycan'ın istiklali :

Bahtiyar Vahabzade 1 990'dan bu yana ülkesinde olup bitenleri yakından takip ederek, zihninde yeni degerlendirmeler yapmış, ülkesinin kaderini düşünmüş, çözüm üretmeye çalış­ mıştır. O, Azerbaycan'ın istiklalini yeniden ilan etmesine memnuniyeUe bakmış ve destekle­ mişse de bu istiklali muhafaza edememe korkusunu taşımıştır. Bu korku da boşuna degildir. Bir yandan Ermeni işgali, bir yandan Azeri göçkünler ve türlü mahrumiyeUer varken siyasi alanda yaşanan çekişmeler onu çok üzmüştür. Ülkenin durumu ortadayken, savaş halindey­ ken "7 milyonluk Azerbaycan'da 27 Parti" türemiş% türlü iç çekişmeler yaşanırken. birlik ve beraberlige ihtiyaç varken . . . işte b u yüzden Bahtiyar Vahabzade Millet Meclisindeki görevinden kendi iste!]iyle aynl­ mış, siyaset meydanlanndan çekilmiş, daha faydalı olacagı inancıyla kalemine sanlmıştır. 'Türkün Oguzlar Vatanı, er ogullar, er yigitler, kişi-gızlar Vatanı" Azerbaycan'ın96 son duru· munu inceleyen, tenkit eden, hatalannı, yanlışlıklannı göstererek düzeltilmesini saglamak is­ teyen Bahtiyar Vahabzade. şiirlerinde bu konulan ele almıştır. "Eger Gorunmazsa istiklali· miz"97 "Azatlık98 Söz Alagı"99 "Zülmet Eriyerse"IOO "Dünen Bugün"IOl "Menimizi Birleşdi­

rek"102 "Muhalif" ve "Dayan Gaçma Dayanl03 isimli şiirlerinde uzun uzadıya türlü yönleriy­ le azatlık ve onun korunması meselelerini ele alır. Ona göre bugün vatan, vatan ogullanm kızlannı imdada çagırmaktadır. 104 "Ecdadımızın türbesi, kökümüz olan toprak"l05 lann imdadına, feryadına yetişmek gerektir. "istiklalimiz oldu fikir bayragımız"diyen Vahabzade, Akifçe bir duyuşla vatanın azaUıgı için "Milli Marş"ın son beytinde şunlan söyler : Senin hakkındır azacllıg, senin eşgindir iman, Tapınar hagga ve insanlıga haggdan dogulan! 106 "Biz Haggın Ogluyug" şiirinde de haklı olanın, gücünü Haktan alanın. yoUar "azaplı"da olsa, yıllar "siternli"de geçse mutlaka kazanacagını belirtir. Yeter ki "Millet gayret bayragı al­ tında birleşsin"l07 Atalann dedigi gibi "Halkın, milletin gücünde sel gücü var"dır_ ıos Daha önceki şiirlerinde azatlık olmayan bir memleketin hallerini anlatmış, azaUıgın nele· re malolacagını belirtmiş olan Vahabzade , bugün elde edilen azatlıga ve gelinen noktaya baktıgında der ki : 95 o.y. 96 0.H.G. . 70 97 a.e. s.24-27 98 V.s. 146-147 990.e. s.148-149 100 •.•. s. 150 101 n.e. s. 152-153 102 •.•. 5. 1 55 103n.e. s.172-173 104 a.e. s.144 I05 o.e.s.143 106 n.e.s. 142, 0.H.G. s.71 1 07 a.e.s.141 108 "El bir olso mılıl keren sındırar El g(jcllnde el dedi, sel gtkU var. Beş neferin yanmogından ne çıhnr El yanmııso dllnllb millet olamaz. • V.s. 135 289


Sepdlk ganımızı gedemlerine &ha başa geldin bize sen baha Azadlıg! Nehayet govuşdug sene Amma deyemmedlk "Şükür Allah'a ! Ele bilirik ki azadlıg ışıg! Yalnız o govacag yurddan zülmeti Aldıg azadlıgı! Bes bu azadlıg Niye getirmedi o seadeti 109 Azatlık saadeti getinnemiş Azerbaycan'a. Çünkü, elde edilen azatlıktan sonra başa gelen­ ler, verdikleri vaatleri yerine getinnemiş; "azatlık" millet için "başka türlü bir mahkumiyet" ol­ muştur. Çünkü azatlık sonrası, öyle bir güne kalmış ki Azerbaycan, adeta yollarında" yeni faydasız otlar, dikenler, çer çöp "türemiştir, Ne sol, ne sa!I bellidir, azatlık da yeni bir "zin­ cir. pranga" olmuştur. Her şey eskisi gibidir;

Mahnı o mahnıdır, deyişmiş avaz Yene köhne hamam. yene köhne tas! Nadan başda gezir. agll ayagda Bülbül gefesdedir, garga budagda. 1 1 0 Azerbaycan'da birden bire ortaya çıkan birçok parti; liderlik iddiasıyla kendini öne süren bir dolu insan vardır. Herbiri di!lerinden daha çok "söz pehlivanı" kesilmiş "kanatlı nutuklar" atmaktadır. Ama ellerinden iş gelmez. Vahabz!ıde bu tipleri" okudugu sözlerin anlamını bil­ meyen şarkıcı"ya benzetir" Emeller sözün yedeginde" kalmış, "amfıl" ise çok daha gerilere atılmıştır. Yapılacak işler yapılmamış, nefis ön plana çıkmıştır. Bu durumu "Söz AJagı" şiirin­ de şöyle arılatıyor şair:

Galhan kimi gorunduk, gılınç kimi kesmedik Bilmedik, hagg yolundan biz ne zaman sapındıg Tapınmadık mesleke nefsimize tapındıg Bir yerdeki emeller sozün yedeyindedir, O ülkede bilinmez yahşı nedir, pis nedir Bir yerdeki susdurur, agi/i ye/beyinler Bir yerdeki körpeler, türfe gızlar. gelinler Düşmenin pençesinde bu gün dustag olubsa Dedemizin torpagı dedemizin guluna Eger oylag olubsa Vay bizim halımızaÖlen amalrmıza/ 1 1 1 "Natig"lerin hepsi, kendini halk adına konuşuyor şeklinde lanse eder, hepsi kendini hak­ lı bulur. digerine "şer atar". Bu durumda millet kime güvenecegini şaşırmış bir "zavallı"ya "mecnun"a dönmüştür. Derdine hangisi ortaktır bilemez. 1 1 2

109V.s.146 l l O a.e.s. M 7 1 i l a.e.148-149 1 1 2 a .e. s.150

290


Vahabztıde'nln bu şiirleri yazdıgı 1993 yılı Azerbaycan'da büyük iktidar oyuruarı yaşan­ mıştır. Ülke, dışarıdan basit gibi görünen darbe harekeUeriyle sarsılmıştır. iktidar el degiştir­ miştir. 1 13 Ayaklanmalarla sarsılan, zUlmete gömülen Azerbaycan'da "zor, sürtük, utanmaz. yüzsüz"dür. "hag ise utangaç"dır. ı 14 iç kavgalarda birbirine giren Azerbaycan, Ermenilere karşı tek vücut olamamış bu yüzden birçok toprak kaybına! 15 da u!jramıştır. Vahabzade bu duruma da isyan sesini yükseltir ve der ki:

Bir yerdeki, gfıh A ll, goh Veli algışlanır Düşmana tuşlanosı od agızlı si/ohlar Öz ha/gına tuş/anır Bir yerde ki, namus, ar, inzluoya çekilir Bir yerde ki, gaçgının payına göz dikilir. Bir yerde ki ürfanın ceho/etden /ergi yok Bir yerde ki yalanın heglgetden /ergi yok Bir yerde ki rüşvetdir eda/etin temeli Bir yerde ki şehid/e ferorinin emeli Bir-birine gorışmış Bir yerde ki. yasla toy, heyirle şer .barışmış. Bir yerde ki, kimese Helvetl hlm·cim etmek Ha/alca torpagını düşmene teslim etmek Adice bir işdise Ölüm odt/eşibse Motem adileşibse Derd gem odileşibse Bir yerde ki, milletin haggı herrac malıdır; O ölkede veten de, el de satılmalıdır. ı 16 Böylece.Azerbaycan'ın durumu "kendi kalesine gol alan futbolculara" benzer. ı ı 7 Bu acı gerçegin idrakindeki Bahtiyar Vahabzade başlarına gelen "'derUer, musibetler. belalar" aca· ba "Kaderin kazası mı?"yoksa "Günahkar bendelere Allah'ın cezası mı?" diye düşünür . 1 ıs 1 13 " 1 993 yıb gazel•lerindekı Azerbaycıınlo ilgUI haberten lncoıe.,.k; Zengin pelrol kııynaklonna sohlp Alerbay· can'daı çok karanlık ve kirli oyınlar" tezgohlnnır. Karabag tro_ledisl sahnek?ndlkten sonra lran'dan kaynaklan.arı mezhep oyunlanyla Azerbaycan Tllrkle:rt arasma nifak ıohumlan seplJir. dahil sonra eski kolordu konu.Llru Alb..ı'.· SOrct Htlseylnov\m Gence Jsyanı planlanır, gerçeklcştirlllr. Seçimle iş başma gch?ıı Cumhurba$karu Ebt.ılfez Elçı· bey mııalesef kaçar. Meclis ba$k..ını Haydar Aliyev de lkıldan ele geçirir Bu olaylarda daha öncelcn de Ayaz. Mut· tolibov'da.n k.:ıyn4klanan bir çok olay yaşamıştır. Azerb."!lyclln. Bu hadisek!r. o günlerin T\D'ktyc"de çıkan gdlelelcr· de de gtlnü gUnUne ıokıp edlllp haber yapolmışur. 1 1 4 "Danışır. boynunda gerez.den Ç<ıh Herkes öz gesdinl heglget s,nnır Glyo.m ba$ ıuu.rrsa ha)g hcrekalı E�er baş ıuımasa glyanı adlanır. .. V.150 l l 5 Akdam. Teneq ehlrlen Emıenl hücOmuna maruz kalmış 1 1 .7.93 . Türkiye Gozcıesl l l6 V.149 1 17 Ahıneı Kobakh . Türkiye Gaz. 23.6.1993 s.2 1 18 ··�kdlyin�z bu d•rdler. musibetler. belalar Gedertn ge.laSlmı? GUruııhkAr bendelere Allah'ın cezasınu? Ôıümllz de btlmirik neden ne lsıeyirik

291


Bahtiyar Vahabz�de geçmiş iktidarlarla bugünküleri karştlaştırdıgı "DUnen-Bugün" isimli şiirinde, miUetl kandınp başa gelenlerin, baş olduktan sonra milleti nasıl küçUk gördüklerini, makam elde eder etmez, kendi şahsi menfeatlerinl gözetmeye başladıklannı şöyle ifade eder! "Ortlar vutan diye diye iktidara gelmiş sonra da yazık vatanı dolara dönderip çeplerine sok­ muşlardır." Hafızalardan geçmiş gürtler silinmiş, azatlıgı bayrak edertler, azatJıga düşman ke­ sllmistlr. Demek ki burtlar "azatlıgı millet için degil, kendileri için talep ediyorlarmış. "Azat­ lık. sanki milleti, bunlar çalıp çırpsın, yiyip yutsun diye mi verilmiştir?! 1 9 Vahabzade'nin böylesi azatlıga da iürazı vardır :

Mayakın signalın faydası olmaz Kükreyen denizde gemi batırsa Süuari neylesin, yol uzun, uaht az, Keher at bildlyi eger galırS{l . . . Vezife eşgine, nıenseb eşgine Gordaş gardaşına gülle alırsa. Mensebli mensebin kölgellylnde Düşmeni unudub rahat yatırsa Veten öulad/arı biri·birine Efirde gazetde böhtan alırsa Düşmen esgerine, yad esgerine Hala/ torpagını eger satırsa Bele azadlıgı istemirem men Bele azadlıgı istemez Veten/ 120 Bahtiyar Vahabzade; milletinin azaılıgı, saadeti hakkettigini, burtlar için gereken bedeli ödedigini de bilir: "şeytanın parmagının evlerinde" oldugunu da; "ayır-buyur siyasetiyle mil­ leti bölüp, "atı torbasıyla wruşturartları"da bilir. Çünkü "bulanık suda balık tutmak" daha ko­ laydır. Rusya içinl 2 1 böyle tu:zaklar oldukça, istikl&lin korunması çok güçleşir. 1 22 Oyunlara Eger bek! olarsa ele olor'-deyirlk Ede�t1n Sllıplbgı aS1lır bir 'egerden sa�•• dtııtıb ke"'1'd.2n, söıl<r dll$llb deyerden

Sözden bina liklrlk, dzışı yoh, kerpici yoh,

Pruldenı lerman verir. icrası yoh, gllcU yoh.

Boş� •mirler ile garolonır ka!)ızlar

Goı.g kesmlr aılızlıır �r.ıı sozler maça ldmJ sllrtOlllb Hom geldi dllrtllhlb Söz lllrtb rengini, çeklslnl. tamını Öz llkln anlamını Slkıll de bozlo�b Yaman heyasızl�b Sözler ele deylşlb OOnen aıl bildlglmlz

Bir gün

sonrn

ng olmur."

V s. 148 1 1 9 0.e.s. 152·153 120o.e.s.147

121 -ıp1er gullsa do. bllmlrem hele

ipin ucundaki o garmag nedir

Uzagdan gurulur bize mln

292

tele


gelmemek, böyle zamanlarda sen ben kavgasına ginnemek gerektir, şeklindeki fikrini de "Menlmlzi Blrleşdlrek" şiirinde ifade eden Bahtiyar Vahabzade, 1 23 azaUık elde edildikten sonra, mlllelln zaruri lhtlyaçlannın karşdanması yolunda çalışmalar yapdmasının lüzumundan da bahseder. Tabii ki, bu lhtlyaçlann karşdanması için şahsi mefeaUer geriye ililmeli, yöne· ilci makamında veya yüksek mevkilerde olanlar yolsuzluk, rüşveı gibi, olanı da eriten faali· yetlerden uzak olmalıdırlar. Fakaı hem toprak kaybı, hem de ihtiyaç içinde kıvranan Azer· baycan'da durum bunun tam aksidir :

Azad/ıg şerefdlr her bir millete Çörek euezlne yeyllmlr ancag. Azad/ıg·ganaddır eşge, nlyyete O ki, paltar kimi geyllmir ancag. Vicdanlar yuhuda. ürekler bumbuz Dehşetdlr bu derdi hamı bilirse Gör biz ne gündeylk, Veten borcumuz, Rüşueıle, minnetle ödenillrse. . . . Bugün heç . . . sabaha umud da yoksa Olar mı bir gırıg könül şad/ıgı? Daha demeye de söz ga/mayıbsa? Ahı kime gerek söz azad/ıgı?1 24 Çörek, yiyecek pahaldaştıgında gayretin, çalışmanın ucuzlaştıgını, insanın yüregiyle de· gU midesiyle yaşamaya başladıgını 1 25 belirten Vahabzade,dogup büyüdükleri vatanda, Azer· Şeyıanın bormııgı eulmlzdedlr Ey hırda mUJeıler, ey.g olun s.lz·

Hele çalhalıı.nır bulanıg deniz Verdiyi ue'dlnl ıeı urıudan \/lir Bulonıg sulorda balıg ıutıın ""'· Glrtp g�ılına, olıp könlünO,

Sııçı sıgollayıp. bo$1 vuran ""', Alı lorbosıyto wruıdunın var. Hırdo mJUeılert "oyıHıuyurta' Blrblrtnln ıı.te solı$dıron Odlu nOglelerde serıglyen odu. POfleytb lezeden olışdıron var. '" Ü.H. G. s. '"Yogrulub lbllsin ınııyası kinden, 22 1 lblls leu.et alır ÖZ plsllytnden, Ölüm onındo do el çel<en deytl

26

O, öı verdJ�nden·ibllslyt l ndcn indi ki. beledtr... Ne deyom artıg?! Budur dunmwnuı, budur haluru.z.: Bı.a nıehv eleyor orhayınçılıg Eger gorurımazsa lsllglalımız!

Ü.H.G.

s.27

123V. s.155 124 o.e. s.147 125 '"Çörek bııholoşıındo . geyrel ucwlasannı�. insan Onıyile yalı, me'desıyle voşormış.

293


baycan'da liyakatin unutulmasını istemez; "inam 11e iman ölmemeli"dir. derl26 Bunlar yok olursa "Vatan düşman pençesinde kahrolur."

Öyleyse,

topra91 gasb olunmuş bir memleke­

tin evlatlan "devlete muhalif' ;-"düşmana dost" olmamalı; "topra91 koltuk için kurban etme­

meli. Çünkü "toprak satılınca, hangi topra9ın üstünde durac.akbr, vazife ve makam koltukla­ n?l 27 Vahabzade vatan 09ullanna seslenmeye devam eder: Yurdunu, yuvasını, atadan kalan çeşmesini bula91nı Eımeni"ye bagışlarcasına bırakıp kaçmamasını .söyler :

Sen hara gaçırsan oy Veten o!J/u? Gaçtı!Jın o ıorpag senin deyi/mi? Sene pay verilen o ala yurdu, O çeşme, o bulag senin deyi/mi? Goçırson, goçdı!Jın o yurdu yuvanı, Yohsa ermeniye ba!Jışlayırsan? Yohmu damarında ecdadın gam? Özünü Vetensiz sen ne sayırsan? Özün de, gı/ınçsız bir gın olarmı? Özün de, kişi de gaçgın olar mı? Vatan parçası topraklan bırakıp kaçmak gayretsizliktir. Sırf "canını kurtarmak" için kaçı­ lan yerlerdeki "yeşil çimenler de. dipsiz dereler de, mescitler 11e ezansız kalan minareler de "onlara "beddua etmez mi?" diye soran Bahtiyar Vahabzade "Dayan Gaçma Dayan!" şiirin­ de "Senin canını kurtarıp kaçtıgın yerleri kim kurtaracak?" şeklinde serzenişte bulunur. 1 28 Et-gızıJ giymetlne. vidan su glymetine Yalan od glymeılne, lmon su glym2ıtn• Slılılımı �gı geJln say.ıg hünerden

Gun.,,ı de gözleyek dünen boıdıgı yerden.

• v. s. 1�9

126 "Doguldugun böytidllytln V•tonlnd• Hagg uıpdarub, şer udo.lsa. voy halıııa'

Sehavelin unudulsa. gem eleme. leyagctin umJdulsa. vay halına!"

Ü.. H.G. s.88 127 ''Dü$rnen pe:nçesinde gehr olur Veıen Biri de gı.şgınr: "MuhaU(em men Kime muhalifsen, cıy Veıen oglu

Bu Veten hem senJn, hem de menlmdir. Ana yw-dumuza gaz diken yagı, Meger tekce menim Hz dil$ınarumdar? Bil.den çııreslni umurlten Veten Kime muhalifsen, neye muhalif

Bugün yumrug kimi blrl�llyken Men sene, sen mene. o b4$g.llına Niye olmalıyıg, ruye muhalif?'' V. s.172 128"0.im öne gaçmag haggın yoluydu. Arkaya gaçııdo hagdan gaçagsan. Baban . .!itan sene yurd·yuva goydu,

Bes sen öıAadına ne goyacagsun?

Dayan gaçmn dayan. hara gaçıl"San. Ahb doguldug.., o ıorpagfan? Arhanca gaşgırdı

sen Qa(Ml zaman

Babanın. dedenin yetim mezan

294


Ve Vahabzade haykırır: "Galh Ayaga!" "Yitirilen topraklan

geri

al! 129

Birçok insanın gözüne tarih boyu "ok gibi" batan, bugün de türlü "musibeıe, azaba. zil· !ete" düşen milletine "müdrik bir agsaggal" gibi seslenen Vahabzade, bu lopragın karşısında "günahkar olmaktan başkalan önünde diz çökmekten kurtulmak gerektir der

Kişi kimi yaşamagı bacarmasag Köle kimi yaşamaııa haggımız yok! Sözlerinin ardından bu topraklann bizi bagışlaması için, önce bizi "utandıran" gereksiz "sabrı" yok etmek; sonra ayaga kalkarak "öz hakkımız olan zaferi" kazanmak lazımdır der Ve Azerbaycan Türklerine tarihi bir sorumluluk yükler :

Galh aya!la! Ôz haggındır zefer senin Çarcısı ol, ge/ebenin! Galh aya!la! Galdır döyüş dostlarını 'Vur" sesine Galh aya!la! Diz gal/amag yaraşarmı Bilge hanın neuesine? Sen geriye adladıgca Düşmeninin gaba!lında Diz/erini gatladıgca Kiçilirsen, O, büyüyür, Galk aya!la Aya!lını ürekle uur bu lorpa!la Sen ga/hdıgca böyüyecek, Düşmeninse kiçilecek Düşmen dönüb indi seni Gaba!lında da!l bilecek lmdadıı çagırdı bu feıyod S<nl,

Megcr eşlımedin sen bu nalenl? Havası, s�a hansı gUn llçUn ErS<ye çatdımuş bu Veten seni?" V. s. 173 129 'Veten oglu, maya tutm� senin gDJUn Bu lorpagdan, bu Veıenden Golh oyııga, lrnda<I umur Veıen. senden Sinemlzkı od-alow biz yormasag lıirllen torpaglan gaytıırmasag Veten bizi bagışlamaz, Torpag bizi �� Sineınlzl d� eden kınlmlulen Yııdelllye pay uennesek eı. bantıı d&ıdemıesek �lar boyda derdimizi Nntewının,Üzeyrtn almez ruhu Dıınfar bizi' v. s. 174

295


Tülkülerin gaba!lından gaçma!fınr Ahı sene ba!fışlamaz gurd babamız Gaflı aya!la! Hankendlne çalmalıdır Bizim zefer arabamız Veten o!llu, Maya tutmuş, senln·gonrn Bu torpgadan bu Vetenden Gaflı aya!la imdat umur Veten senden. 130

IJO V.s.17

2%


D- ÖZÜNE ÖZGELEŞMEK Bahtiyar Vahabzade "öz faciası" hesap ettigi özüne özgeleşmek, miUi benliginden uzak­ laşmak meselesini, milli degerlerine sahip bir sanatçı olarak, çokça söz konusu eder. O, mil­ letinin bir zamanlar "yıldız" olup "öz ışıgı'nın bulundugunu; scıdece"özüne benzedigini" bilir Öz bahannın, öz meyvelerinin oldugu bu devirlerde hiç kimseye benzerligi bulunmayan 1 mil­ letinin bugün "ulu ecdat"tan uzaklaşbgını, kendi "litretinden" kendi kendinden kaçarak"özge­ lere gönW bagladıgını"2 görünce dayanamaz "asnn evladına" serzenişlerde bulunur :

Görürem maşallah bol sevabın ııar Her yerden, her şeyden me'lumatın uar Bunları bilmekle çoh öyünme sen Heberin uarmıdır bes öz-özünden? Öz dogma kendinden Öz el-obandan Esiinden, kökünden, ulu babandan? Kendine ait degerleri, atasını, babasını tanımayan bu nesil 'büyük dahileri ezbere bilir." "Özgeler önünde çok çok egilir. 3 Ona buna benzer. Sadece kendisine benzemez. "Ben". ben olmaktan çıkmış, "o, bu" olmuş. Böylelikle de "Öz ömrünün lursızı" olmuştur. Başkaları için kendi ömründen vakit çalarken zamanını da ham, olgun olmayan insanlar için harcar4 Vahabzlıde, 'Vatanda yaşayıp onun manevi özelliklerine kayıtsız kalan, adını taşıdıgı hal­ kın dilini, tarihini, medeniyetini bilmeyen, onları sevmeyen, onların ugrunda ölüme bile hazır olmayan" adama "vatanın içinde vatandaş degil", "manevi muhacir" der. Ve bu konuyu "iki Muhacir" şiirinde de ele alır. "Manevi Muhacir" olan adam uykularında bile yad sulanrıda ba­ lık gibi yüzer", "Niyork'a Londra'ya uçar. "Kendi milletinin içinde olmasına ragmen ruhen ona yabancı, topragına, diline, havasına suyuna, ecdadından baş alan soyuna, dogma ocagına, kö­ züne yabancı"dır. Hatta kendi de !arkında olmadan "özüne özge, özgeye dogma"dır. Vatanın­ dan başka her şeyle ilgilidir.5 Vahabzade, "manevi muhacir" adlandırdı{lı kişileri "cevahir iste­ yen tacir"e benzetir. Ve dalma başka, yabancı havayla yaşadıklannı şöyle anlatır: 1

2

3 4

5

ô.S. ._43-<14 "Ey esıln � ....ıı.h çaşmıson, Ulu ecdodındıın � insan böytıdıılcçe, bUmircm ned<!n, Goçor fltnıtlnden. goçar l'Jzllnden Olar öz içinde özüne dusıag. Özgeler önllnde könlllnO boglar. Bizim ıek. bir cOre dOıünOb. ancag Başga cllr danışa bllmez uıaglar" A.D.F. s.132 ô.S. s.16-17 a.e. s.44 $.G.G.Y. s.232-233

297


Me'neui muhacir uetene degi/, Güuener hemişe ancag özüne Veten çöreyini teper gözüne Özge haoosıyla vaşavar müdam6 "Özge" olanı kendilerine herkeSten yakın bulan "özüne özge" akıllılann mertlikten ve gay· retten başka her şeyleri vardır. 7 Vatanda yaşayıp da vatanı yad" sayanlann8 özelliklerinden biri ve en önemlisi "kendine düşmanlık"tır :

Özge gapısına daş atan-azgın Sen özge daşını özüne aldın Özgeye genimi çoh eşitmlşik Özüne genimi senmi varatdın.9 "Özüne üvey, özgeye yamak" olanlO insanın ömrü "inkarlarla" doludur. "Her insan özü­ nü inkar ede ede yaşar ve bu inkarlarla büyür."1 1 Fakat "özgeleşen" insanın inkan topye· kündür. O. "anasının laylasını, atasının sazını" l 2 tarihten eski tarihler yaradan" milletinin kılıncını. sözünü inkar eder veya onları "özgenin tör-döküntüsü" hesap eder. 13 Halbuki "Ulu geçmişi"ni , "kılıncını kınını", "topraı;ıa işleyen köklerini" kabul etmeyen insan, o kökün üstün­ de yaşamayan insan yaşar gözükür ama bir boy yücelemez." 1 4 Bahtiyar Vahabziide "Öz kökünden ayr�anlan", "Nikahsız d�an piç"lerlS tarzında düşü· 6 A.D.F. s.38

7 a.e.s.55

8 "Veıenden kenarda -yanlara Muhacir demljilı.. . lııp dognı. lııp doz!

Velenln içinde yaşayıb, an� Ötge me'bcdine baş goyanlara ÔzOnü Velene yad sa.,,.,.,ıanı . Ne ad ....,.k biz? . A.D.F. s.37

9 Ô.S. s.23

1O

''BiJmlrsense dUI

Sl!n vetenln OZOne islemeden •9 oldun. Sen özüne bir llgey. özgeye yamag oldun. Bu halınlıı sllnbeye ne

ıolunag

ne de gardaş ıtılenge çahmag. Sen çıhmag lste.sen de özgenin eisunundım Ne oncla.nSı'.ln, ne bundan! P.D. s.97-98 11 "'Her bir lnSı'.ln özünü ınkaır ede ede yaş.!&yır ve bu lnktıırlardi:I bUyüy(.lr. Ömrün plllelerlne bahan uşnglıg. cavanlıg c:ıkıUıg "'e goı:alıg... . .. Menim demek ısıedlylm ıerell ınsanın blogrnflynsında öz özUnD lnk.Ariardakl ıamlıg m<sclesldlr. Tebleı gece gllndUzü . ag-garası. g�-yayı ile tıım oldugu kimi, insan do lnkan�esdl§I, l'!lh$ısı·p!sl, eni· şl yohUŞ<J. galhmosı·enmesi ile tamdır. Kim 6z gençllyinde e!ediyl herckelc gocalı§ındıı glllmDr?. " Ş.G.G. Y. s.267 12 Cy sözünden emin, öz�n rll.ll Yalanı söyledin kimin odından Ananın l.oylas.ı, atanın sazı Babanın oczıgı çıhdı yadından ." ô.S. s.24 13 a.y.

1 4 A.D.F. s. 36-37 15 N.H. S. 109 298


nür. "Öz atasından kaçıp, özge ataları taklit edenleri her vesileyle kınar. Otlar bile bir kökün Ustünde biterken, soyunu kökUnü inkar edenlere şöyle seslenir.

Gülme öz köküne ayıbdır sene! Ot kökü üstünde biter, unutma. Köhne damgasını uurub atana Özgeden özüne sen ata tutma/ 1 6 1-

Özünü Begenmemek, Mankurtlaşmak

"Bazan özümüzü lıegenmedik biz" diye söze başlayan Vahabzade bu "aşagılık komplek­ sinin" Öz bagrımızı nasıl yakbgını, fikir çeşmemizi" nasıl kuruııugunu düşünür: Falana filana benzemek için "Özge baglarını sulamak "veya " kimseyi incitmemek" için "yad evinde çıra gi­ bi yanmak" yahut da misafire gereginden fazla hürmet gösterip "buyur eime"nin sonucu "ko· nugu ev sahibi eylemek. . . . " 17 Bizim büyük üstatlarımız dahi özge dilinde yazmış. varımız ··yad"ın malı olmuş. babamız öz menzilimizde talan olmuş. "Yad"a abideler de dikmişiz ama anlan "ustalık" makamına. kendimizi de "hizmetçi, işçi" mevkiine layık görmüşüz. Onlara "kulluk" eylemişiz fakat. "be­

yin" bizim, "eser" onların olmuş. 1 8 'Yadlar servetimize sahip çıkmış ··ama "biz"e sahip çık­ mamış. Bu dünya bize "yetim evi" olmuş. Bu "yetimlik duygusuyla birlikte "Özgeden ala ara­ mak" devri başlamıştır. Bu durum aslında kendimize hakarettir. Çünkü "Dede Korkut gibi de­ desi olan milletin "kendine başka dede araması" tahkirden başka bir şey d�ildir ı 9 Bizim öz benligimizden uzaklaşmamızın sebebi, sadece "aşagılık kompleksi" degildir. Bu aslında bir çabanın sonucu dogmuştur. Bilinçli olansa "kanımızı emen" ama bunu anlamaya­ lım, farketmeyelim diye "fikrimize, aklımıza zincir vuran" böylelikle de "servetimizi taşıyan" zalimlerdir. Bize bizi unutturarak "kökü budaklan ayırmışlardır. Bu eski usülü anlamayacak. "zulmü esaretten". "hakkı nahak"tan ayıramayacak derecede "aptal, akılsız. nadan" pozisyo­ nuna. düşmüsüz. 20

Köçüb röyalara ümidferimiz, Deyişlb yerini hey/r-şerimiz. Vallah, özümüzü unutmuşug biz. Uçub 09/ımızın damı, sen deme21 Onlar bize özümüzü unutturmaya çalışırken içimize bir de korku denilen "iblisi" yerleştir· mişler. Bu korkuyla her şeye "evet, peki" diyerek "özümüzü erilmiş", "kutupların arasında kaybolmuşuz"22 DüşUncelerimiz "çerçeve" içine alınmış, "mukaddes lemaslarunız", "ecdattan 16 M.Ş. s. 19 17 S.E. 2.C. s.71-72 18 "NDdir de Gacar do ölkeler oldı Nelen ucolmadı. özU ucold. Öz dflOmllı yurdunu ayaga saklı/Şahlar bilim oldu, zeler öıgenln Saldıg özUmllzU Ozllmüz gözden/Kili ile oynadıg el çeklb kOzden: Ölkeler nur aldı şcfeglmlzden./Güneş bizim oldu seher özgenin" S.E. 2.C. s.71-72 19 N.H. s.180 20 o.e. s.17-18 21 A.D.F. s.81 22 "Biz bir zencir düzclım�lk Hıılgovarl bu dllyllnden . Gorhumuzdan ona beli. buno beli ilke beli, sona beli Heye beli. yoha beli.

299


miras kalan bayramlar, yaslar" elimizden alınmıştır. 23

Elin öz bayramına min cür damga vurdular. Bizimçün ıeze yaslar, bayramlar uydurdular. Dogma bayramlarımız dahmalara çekilib Giz/inde bayram oldu. Küçe/erden govuldu. _ Ögey bayramlarımız-küçelerde lenıene, Evlerde dinmez oldu, Kimse sevihmez oldu. Yan çırogım, yan köküm Bize löhfen nur olsun Jşıgımın altında gür çeşmeler gurulsun. Sevindir hamımızı, Goylar Novruz adlanan bahar boyramımızı 24 Milletimize ait adet ve an'aneler torlu usullerde damgalanıp "üvey" muamelesi göre göre "köhne hisletimiz" "yad avcı"ya "av" olmuştur. Milli benlikten uzaklaşıp yeni bir şahsiyet ka­ zarurken "dut içkisi" soframıza gelip "dut pekmezini, dut reçelini "kovarken25 "Öz laciası"nı "saadet" bilenler oldu�u gibi;26

Goytar, a gür çıragım, köhne his/etimizi Goyıar bize sen bizj 27 diyerek haykıranlar da vardır. VahabzAde bu kişilerdendir. O, Cengiz Aytmatov'un "Gün Uzar Yüzyıl Olur" eserindeki "aslını, kökünü, soyunu boyunu inkar eden adama "mankurt" lakabının verilmesini de çok uygun bulur. 28 Bu "yeni insan" tipinin, mankurtların haddini aş­ masından, sayılarının ç�almasından da ürkünttiyle söz eden Bahtiyar VahabzAde bu manAza bili. çotıa beli

Deye-deye

gııtblerin orasında llml$lc. BelUmn gln:!obnıdo öz!Onll2il erllr�k. N.H. s.95 O.e. S. 81

23 24 •-•-•- 82 25 a.e.s.82 26 -Men öz iademi sudeı bl!dlm,

Toyumdo �m. yıısundo gıı!dom. Z�mc!te nlD' d�m. yoha var dedim, En büyük bedbehte behtiy;u dedlm. Ayıra bUmedlm heyri ıerden­ Oognınu eyriden, duzu ıekmlen. " N.H. s.18

27 a.e.s.82

28 "S.bahlu havaıu dOnenden biler,

Yozdo hona!ıınıb, gışdıı ekilen, Klçtkler önDııde b6yllk �n BOynkler llnüııde serçeye dönen Ucalar yanında boywıu dorııın Esiini. kökt-.0. soyunu danan Teze növ lnsıın4 öz gezebındeıı "Mangurt" legeblnl verene eksen • A.0.F. s. 133

300


kurtlann özelliklerini de tek tek sayar. Bunlar; "ölen avratlannın albn dişlerini çıkartır", "Ana baba bir kardeşini habse düş�ü zaman inkar eder"; "Anasını babasını evinden atar"; "Ah­ laksız"dır; "Öz ana dJllni özge dU sayar"; "Başkalannın önünde kuyruk sallar"; "Namussuz"dur ; "Şerefsiz"dir; "Vatansız"dır. Haram yerler, "haristirler; "Çirkin emellerini yalanlarla örter· ler. "; "Gönle d�U akla gUvenirler."29 Vahabzade, "dilini bUmemekle övünen nlldanlan", "özüne üvey, özgeye yamak'" alanlan ne vatanın, ne de kendisinin bagışlamayacagını söyler. 30 Çünkü onlar "dillerini inkar eder"ken aslında "özlerini inkar etme" alçaklıgında bulunarak yüceldiklerini sanmış "'Öz-özün­ den gaçag" olmuşlardır. Fakat onlann da "inkar edUec�r· zamanlar gelecektir. Böylesine. kendini yamamaya çalıştıgı "özgeler" de sıcak bakmayacak; her şeye ragmen kendinden

say­

mayacaktır. Hatta kendi kardeşleri de onlara "satılmış" diyecektir :

Bilsen de yad dilini lap yadın özü kimi Seni dogma bildimi? Bllmeyib, bilmeyecek! Ona "can gurban" desen O, haggını yeyecek Ürek gızdırmayacag sene "özgesen"·deye Senin özününkü de satı lmış bi/ecekdir Gardaşını ö�geye3 1 Ôzgeleşmek "sanat aleminde" de kendini göstermiş '"saz avazı". "tar sesi"". "Ulu dedelerin ulu nagmesi" zamanın öz ahengine uymadıgı sebep gösterilerek musikimizden ruhumuz ko· wlmuş, bunun yerini de "caz ahengi" almış. 32 Sanatta özünü dinlemek bırakılıp kökten uzak­ laşma olsun istenmiştir. 33 "Rakınrollar" "göklere yükselirken "Üzeyir Mektebi" "yetim" kal· mıştır.34 Onun için Bahtiyar Vahabzade der ki:

Dinle bu dünyanı öz üreyinle, Senet aleminde özünü dinle. Özgeni dinlesen kökden düşersen, 29 A.0.F. s.133 30 ""Ne deyek. ne ad verek

Dilini bilmemekle �n nadanlara? Haglısan. . .

Bi2den olub

ev blzllyinden dönen. men bag�, bagışlamu bes Veıen? BUmlrse:nsıe dllinl sen velenJn öıüne

Seni

lsıemeden ag oldun Sen

özllne bir Ogey. Ozgeye yomag oldun.

Bu tuılınlo

sUnbeye ne

tohmag nede gardıı.ş ttıfmge çahmag oldun.

Sen çıhmııg lstesende Ozgenln efsunundan Ne ondansan. ne bundan."

31 •.•. s. 98 32 N.H. s. 163 33 A.D.F. s.45-46 34 N.H. s.163

P. D.

s.

97·98

301


Sen özüne özgeleşersen. Özünü kenardan sevr edlm"·geye Ne olar, herdenbir çekil tekliye. Üzbeüz, tekbetek gal üreyin/e, Sen onu dinle! Tek onu din/e/35 insanın yurduna tarihle baglı oldugunu bilenler, bu millete geçmişini, "hünerli, zaferli yıl· lannı'da unutturmaya çalışmış; "Kur'an da din de" unutturulmuştur. Böylece kendi benligin· den kökünden ayrılan millet "'Özgeler içinde eritilmiştir.36 Milli kişUigini yok sayanlara "vazi· le" verilmiş, bunun aksi özellik gösterenlerin vazifeleri anında" merkezden noktalanmış, "ki· şilik, yürekteki cesaret. merdanelik deyanet" talanmış, ayaklar altına alınmıştır.37 "Oldugu gi· bi görünmek", onların her sözüne emrine kul olmamak" demektir. Fakat" eyilmeyen" için ha· yal pek de kolay olmayacaktır Sovyetlerde. Buna ragmen. Bahtiyar Vahabzade bazen do· laylı bazende dolaysız yollarla bu duruma itirazını bildirmiştir. 38 Milletinin içinde "Özge çıra· gından ışık uman "!ara seslenmiş, "özgenin ışıgının aldatıcı "oldugunu söylemiştir.39 1 974'de yazdıgı isimsiz bir şiirde, kendilerinden olmayanlann yalanlanna nasıl kanıldıgını, nasıl ta· hammül edildigini Sabir'in bir şiirine de atıflarda bulunarak Şöyle anlatır: 35 A.D.F. s.45-46 36 -Bizi ayırdılar menliyimizden Milleı kökden gop;ın bir budag oldu. Süzüldü yad sesi öz neylmlzden Keçmlşln Uzllne indim, � ofdu. Hele unuduldu Gur·an'da, din de Keçlb geldlyimlz yollar doıuldı. Eridik özgeler. �·adlar içinde Hlinerll. zeferli iller damldı. TarihdJr her daşın. gayanın Y4$L. Tarihle baglıdır insan yurduna Yoh ise bir hal;ıın ıonh yoddaşı Veıen de guruca torpagdır onn " Ü.H.G. s.47 37 a.e. s.48 38 "Men oldugum kim.iyem Sen O.le de gör meni, Vur meni. ÔldUr menl' Her s6züme, emrine, Gul olub, eyUmerem! SUrnüyilıne dtljlneyen, Sen çaldıgın havaya Meni oynaya bilmlrem " D.S. s.68 39 "Özline güvenlb "Men va.ram" ·deyen Kol �,osun lls!ünde guyrug blUrmlş. lşıg soçmag üçün .g� yok. llrek Sinede od tutub cılıŞSln gerek. Özge çıragından ışıg umanlar Damag gald�ını sonradan llnllır. Ôzgenln ışıgı göz aklada.ndır, Ewel 6• gelblnde gem dııgın olsun lşıg ahtanrsan tn:onü yandır. ZulmeU yzr.nn�a ışıgın olsun. " Ü.H.G. s.64-65

302


Sabir demiş: "Biz er/erik" iş yerinde Özgesinin sözlerini 'ezberledik' Toz-torpagı yel sovurar, Denesi de yele galmaz Vallah bil/ah bele ga/maz, bele ga/maz! Bu inamla yaşamışam . . . Amma neynim: Bizim gibi zevzek/erin /gidliyi dözüm olsun. Sabir demiş: 'Heyverelik'; 'boşbogazlıg' bizim olsun, Ge/eceyin öv/adları iş görecek. Amma dua evezine 'le'net' deyib Gebrimize Wpürecek. Deyecek/er ey babalar, Yaş getirib kal oldunuz. Göre göre kor oldunuz Dine·dine lal oldunuz. Sebrinize heyretdeyik, Siz dözümde fil oldunuz. 40 Göre göre kör, konuşa konuşa dilsiz, sabırlı ve fazlaca tahammül içinde olan milletine serzenişte bulunan Bshtiyar VahabzAde, bu işte bilinçli bir "hiyanet'' sergileyenlerin oldugu· nu da belirtir. Böyleleri bir teşekkür için vatanlarını da satarlar. Vahabzade yetmiş yıllık "bey· nelmilelcilik" ninnisiyle" uyutuluşa da iLirazlannı şöyle ifade eder :

Zamana bah! Bu torpagı Bir 'sag ol"a satana Hevcınetin kölgesinde Rahat-rahat yatana Bu milleti ölüm lerle lmtahana çekene Memleketi başdan·başa Ta/ayana, sökene Heykeller ucalımışıg. Özümüzü beyenmeyib 'Beynelmilel' /aylasına yatmışıg. Yaıtıgımız bes etmezmi? Ayılag bir, görek bir Heyir nedir. şer nedir? Riyalara, boyalara Yetmiş ildir uymuşug Görün kimin evezlne Kimi heykel goymuşug. 4 1 40

Ş.G.G.Y. s.178 41 N.H. s.75·76

303


Ne kadar çok çalışılıp, gayret edilmişse de "öz vatanın agası", " glllşenin agası" yine "öz­ ge"ler olmuştur. 42 O, "cellat korku" öyle baglamış ki eli kolu ve dili, olarılann farkına varan­ lar da gerçekleri açıkça diyememiş. 43 Vahabzade 1976 da yazıp da ancak 1993'de yayınlanan "Yeni Şiirler-Ümide Heykel Goyun" kitabının "Sandıktan Sesler" bölümünde yayınladıgı "Özge Limanlara" şiirinde bu du­ rumu şöyle arılatıyor:

/tirib lıeyotdo be'zen büsbütün Tapırdım özümü yulıularımda. Bagrına dag basıb ce/lad gorlıunun Deyirdim sözümü yulıularımda Yulıumda gürz uuran Korog/uyam men, Ayıldım. meleyen bir togluyom men. Gurdun gapısına geler, melerem. Bir çenge ot üçün meler melerem. Mene güuuet uerin mene güc uerin, Meni babam kimi kişileşdirin Nagıl yulıularım. bal yulıularım, Çaylardan ummana yol yolıularım, Özge /iman/ara yol alır dalıa. Yolısa özüm kimi gocalır dalıa?/44

Aynı şiir kitabında yer alan, 1968 yılında yazdıgı "Hörümcek Tor Bagladı"4 5 şiirinde de tarihlerin inkar edilip, uydurma bir tarihe baglanan bir "kimlik" ile öz kökünden habersiz "gö­ zü küllü millet"in "zamanın yoUannda nasd yanıldıgını anlatır. Kişiligin unutulup köleligin baş­ ladıgı bütün bu zaman zarfında "vicdan, dognıluk, hakikat" gibi kavramlar "sürgün olmuş"; "yaltaklık ve hiyanet silahı yaglanmış, cesaret kdıcı körleşmiş"tir. işte bu ortam hazırlandık­ tan sonra "dil yasak, "ruh ise kalplennde "ebedi tutsak" olmuştur.

2- Özünü Kaybetmek, Taklitçilik, Moda Düşkünlü!)ü Özünü begenmemek, sonuç olarak, insanı, kendinden başkalanru taklide götilrür. Şah­ siyeti, "inamı" olmayan adamlarsa taklide fazlaca meyillidir. Vahabzade böyle insarılan "meyvesi, barı" olmayan; onun için de "gayreti, an" olmayan "kişilik vakarından uzak "sögüt" 42 "Kolanımı çoh stınem de homa men.

Ye1.İ..$1d 1'1ıe: lm bir mllgeddes kama men. Çoh çahşdım. çoh vuruıdum. ammo men Olamadlm Veıenlmln � Öz yurdumdıı , ÖZ evimde oıge.J, Oldu menim gtilşenlmln agas.. Aglar goydu inamı da sııbolıa Bugllnilmlln. dllnenlmln •!IOS " N.H. s.55 43 Bu korkuyla _.. da Bahllyar Vahabzllde, her ıeyt açokça dlyeme� de o şartlonlo yapılabllecelderln en iyi· sini yapmaya çalıımış. 'Bir sonalçı olal'llk bunl.m söyieyoırcnlş otsoydı bizim de bıırııda yaracak şeylerlmlz olmaz· dı. 44 Ü.H.G.s.41

45 a.e.s.4&49 304


agacına benzeHr.

Söguı agacı gibi gah

o yele, gah bu yele egilir. Kendi "'meyvesi, wkan'" ol·

madıgı için başkalannın meyvelerine agzı sulanır, "'Öz sesi"'de olmadıgından "'yad sesine"' ku­ lak verir.46 "'Moda" adı altında gerçekleştirilen her

şeye ayak uydurmaya

çalışan böylesi in­

sanlar "'özünü yitirir. Çünkü o , "'kaideden, ölçüden, edepten" uzaklaşan insanın "'Özünü mo­ dalara kurban vennesi"dir; inamı kaybolan insan için zevkin alçalması. taklidin başlaması�7 söz konusudur artık. Bahtiyar Vahabz.iıde, milletçe içimize işlemiş olan taklit belasını Türki­

ye gezisi sonrası gözlemlerinden yola çıkarak şöyle anlatıyor: 'Taklit Türklerin düşünce tarzına ve yeme içmesine dahi geçmiştir. Koka koladan tutmuş viskiye kadar insanı düşkünlüge götüren seks musikisinden tutmuş, gece klüplerine kadar hepsi taklittir, yamstlamadır. Gece klüplerindeki çirkinlik, açık saçıklık ve ben derim ki, edepsizlik insanda yalnız ig­ renme, tiksinti hissi uyandınyor. . . . "'48 Bahtiyar Vahabz.iıde birçok şiirinde de, moda ya da yenilik hevesiyle kendi eski de9erte­ rini beı;ıenmeyen, "Özgenin kümesine kasr-ı Süleyman"' ..kendi köşküne de kümes ..diyen gençlere seslenir;49 Onlara söyleyecek sözü wrdır. Yadın eski şeylerini diline ezber yapan. an'anesi omzuna yük olan gençlere hitaben başkalannı taklit etmenin yenilik olmadıgını söy­ ler:

Menim be/esine birce sözüm var: ''Yad yerin ha/oası çoh şirin o/ar" Gaçırsan min illik en'eneden, gaçl Heç kese benzeme, sen ıeze yo/ aç! Dediyin her sözü duy derin derin. Heyalda gördüyiin geriliklerin. 46 D.S. s.119-120 47 "Deb deyiıir. biz açmamış gözQmllzO Bu deblere Uygunlaşa·uy!luniaşo lllrmlşlk özünllzll �ınede de Şerde de teze debler

Deyışdikçe

Bu goı.<lalar

inMı IUr

bu ölçüler

bu edebler

Teglid gelir.

zöog alçalır. ÔDlmUzxlen bes ne gahr? Ahı neçln Oztlmlldl Go.nbıın vere!< deblere biz? Gelin tapog OzllmUzU bir kere lıız! • D.S. s. 1 1 9 48 leglld Tllrklerln dllşllıcı e ıerı:lne ve melşellne de keçmlşdlr. Koka·koladruı tulmuş viskiye geder. lnsıını dil$kü'1lllye oporan seks mııslglslnden l\Enuş gece ldutılanna geder homıs> ıeglldrdj . yarnsılamıııd r. Gece ldublanndııkı eyben:erflk. oç�glıg 111! men deyerdlm ld. edebmlık Jnsando yalnız ikrah hl..ı oyadır. Ge· ce sııaı birden sonrıı öllıenln bOylil< ıehlrlerlnde ll<Jnd heyaı bojlonır. Yangaranlıg solonda eı,!eşmlş ldşUer tcrez yeye-yeye. rald içe-içe seks muslglsl olbndo sehnede hrt sınpeız oynayan gım bııhır. bedenini nllmoylş etdirib özü· ne mllşlerl ahıaran bu beblıeht insanın beden gOzelllylnden gilyo lıezz" olulor." S.B. s. 2&3 49 M.Ş. s.8

305


Deme ki. hamısı en'eneıtendir... Sen niye arhanı köhne sayırsan Gaçıb öz atandan? bes bu nedendir, Özge ataları yamsılayırsan''50 Başkalannı taklit etmek, yenilik olamaz. Daha önceden yapdmış, yaşanmış bir davranışı ve düşünüşü benimsemeye kalkmakla yeni bir

şey yapdmış sayılmaz.Si

Aynca her yeni olan şey

güzel, iyi, faydalı olmaclıgı gibi, her eski olan da kötü ve lüzumsuz degildir. Vahabzade buna örnek olarak köylü elbisesini degiştirmeyen, özünü inkar etmeyen Lev Tolstoy'u gösterir :

Onda kim deyecek, kim. bize yahşı? Her köhne pis deyi/, her teze yahşı! Leue ne deylrsen? O goca logman. Özge bulagından getre içmedi. Föugel beşer oldu, ancag heç zaman Müjik paltarını o degışmedi!" Vahabzade, her alanda, düşünce tarzında, yaşayışla, sanatta, insanın ne ise olmasını ister:

"Nesense özün ol, Tezesen onda Sen köhne olursan yamsılayanda''52 O, "daima özge adıyla konuşan" "Öz adını, öz sözünü unutan" insaruan işini bilmeyen be­ ceriksiz avcıya benzetir. Bu avcı avı bekleyecegi veya tuzak kuracagı yere varmadan yolunu kaybeder. Halbuki avı izinden tanıması gerekirdi. Böylesi. kuşu da ancak kolundan kanadın­ dan yaralar, gözünden vuramaz. 53 Yabancı hayraruıgı ile dolu olarak, başkalarını taklit eden kişinin taklidi de böyledir: Kolundan:kanadından. "Özünü bırakıp, "Özge" olmaya çalışır; so­ nuçta ne "öz" kalır ne "özge" olur. Özgeyi kendine daha yakın bulup, kendini begenmemek

50 M.S. s.8·9 51 "Boşa salın bir meni. Göıel ne:�rnelerimlz wır iken neden ötrü. Yamsllayag özgeni? Yenilik mi? &goşla! Yams.ı.l.ımag · e:n büytlk Köhnellkdlr, köhnelik! Bizi hara aparır Bu "yenilik- eda.s.ı" D.S. s . 1 1 6 52 S.G.G.Y. s . 263 53 -Bereye ç.ıtırı.amı$ yQu lllrdln. Ow tlllllyasan lzinden gerek. Kölgenln allında dolanag-dedln lgldin kölg<� özünden gerek .. Danışdm hcmlıe özge adından. Öz adm, öz söllln çıhdı yadından &.dl

yaral.>ma gd ganadmdan Guşu da vurasarı gözünden ge:rek"' P.D. s.84

306


şu güzel misalle de dile getirilir: "Özge çizmesini giyip, yürüyüşünü unutmak. "54 "Özge harareti" ile yaşayan insanın "bedeni özünün, özü özgenin"dir. Konuştu9unda

çı·

kardıgı "sesi özünün" "manası, maksadı, sözü özgenindir. "Yüzünün astarını"da her saat de9iştiren bu insanlar, her tarafa tebessüm dagıtsa da içten "ben, benim" der. Kendi aklıyla ha· reket ebnedi9i gibi "yaltakl191"da başta "şemsiye" olarak taşır. böylece "ya9murlar"dan koru· nur. O, kolıu9un altına konulan gittikçe ısınan "termometre" gibi "özge hararetiyle gızınır:"55 Onlann istekleri, hayata bakışları, aldıkları zevk tamamen farklıdır.

"Ayrıdır isteyin, ayrıdır kamın, Ayrı gözle bahır bu gün dünene. Dünenki heuesin eşgin, meramın Zaman deyişdikce yad o/ur sene Onlar özgeleşir sene ilbei/, Deyirsen? · O mendim? lnafımıram men. Yoh tutdugun o iş özgenin deyi/ Sen özün özünçün özgeleşmisen 56 Vahabzade. böylesi insanları çogu zaman kınar, begenmez: gerçekleri onların yüzüne haykırır. Kendi tarihlerini. kendi de9erlerini anlatırken. kültürün yozlaşmasının insanların kendi benliklerinden uzaklaşmasının aldıkları terbiye ile, egitimle yakından ilgili oldugunu

da

belirtmeden geçemez.57 Bu konuyu Cezayir'in azatlık yolundaki mücadelelerini anlatlı9ı 'Yollar-09ulla( Poemasında58 milletten, dinden mezhepten el çeken" Ben-Osman'ın şah· sında ele alır. Kendi vatanında yabancı dille, yabancı kültürünü ögrenerek yetişmenin sonu· cu bu olacaktır:

"Seni gınamıram, sen öz elinde Aldın tehsi/ini freng dilinde, Freng tarihini sene keçdi/er Özüne yad oldun, yada uuru/dun Freng tarihini sen bildin ezber, Babandan atandan hebersiz oldun! 54 "'Men bllmlrem.

55 56 57

58

özgenin Gobngınd:ın gı!'.llanı. Ahı. niye g�k? Meger ycnlllkmkllr. Özünü beycnmeylb Özgeni dogma lu1mag? Geylb ö'!I• çekmesi. Yeri$ini unuımag?" D.5. s.116 A.5.5. s.50 a.e. s.55 "Vnlnı$1, zzı.maının özü dllzeldlr. Fikri de Is.terem men. elvan-elvmı. ÖzUnDn yolruşı. mln pay gözeldlr, Özgenin dOzOnD ıekr.ırlamagdon ." B.B.G. s.104 l.Z. s.167-229

307


Unuıdun ay yazıg, öz adını .da. Yaman oh/adılar gözünden seni Tanıyabilmedln ecdadını da Gör nece aldılar özünden senif59 Yabana bir kültürün insan kalalannı işgal eıtlgi durumlarda, insan, kendi "an"anesinl bir

yük"60 gibi görmeye başlar. 'Temelsiz bir duvar" misali sonradan gördügü bir kültür ve me­ deniyetin kölesi olan için, dış şekilde yapılan degişlkllkler-seyko marka saat, çanta gözlUk­ süsler "medeniyet"tir; "neciplik"tir. 6 1 Eskiden babanın giydi91 deri-kürke gülerken şimdi onun adı "dublyonka"" olmuş, insarılann görılünil fethetmiş:

Si/elin deyişir senin anbaan, Min dona girirsen birgün içinde. Adını vazmagı bilmeyen baban Esi medeniydi kürkün içinde. Kürkümüz dolandı bütün dünyanı Oldu dublyonka . . . Veıene döndü. Kürke güldüyümüz zamanlar hanı? Adını deylşdi, güzel göründü. Baban senin kimi dilinde deyi/, Gelbinde yaşaldı eşgl, nlyyell. Baban senin kimi çölünde deyi/ içinde daşıdı medeniyyeli. 62

"Yalurılar uzak, uzaklar yalun" olair63 "büyüklük adına moda olarılara kulluk" başlamıştır.64

59 l.Z. s.175 60 M.Ş. s.9 6 ı -0ynıımo ga�mda "medenlYl"ti". Çölün bir söz deylr. için ayn söz. Zahirde ahıarmo sen leyageU, Oiv.ır ıez ı.ıçular ahi ıemelslL Eynlnde dllblyonka golunda 'seyko" Elinde dlplornaı. gözünde çeşmek Medeniyet oldu. nocibllk oldu. Senin dllşllncenle bu bez.ek dıızekP.D. s.1 1 4 62 a.e. s.1 1 4 63 "Yolun uzag oldu. Uzaglar yakın. Özgenin '"keşOnl'' tez ganan old1.11 . Kürk kimi meılzlnl sahlayanlann Deylşen adına aklonan oldun.'' P.D. s. 1 15 64 "Debler gellb geajlr. deylllr lez-tez. Her lesi! � havalar klml. lçı zengin olan öler. deyişmez. Ç/Jldekl havaya birce gesdinl, llı!yilklük adına deblere gıAiug Benzer SOZ gomuno. . . O, meıleb deyil.

308


Anlaşılmasa da balı müzi!li dinlenir olmuştur. 65 Bir kere insan, kendi kendinden ulanmaya görsün, özgenin yagsız çökelegine "kaymak". kendi sütüne de "a!lız sütü" der; "kendi boş kabına lüküri.ıp özgenin boş kabını yalar": "öz bostanının suyunu kesip, başka bostanları sular"; "kendi milletine destek, arka olmalıyken. yigil olmalı, er olmalıyken özgenin elinde oyuncak olur. Vahabzade. bu haldeki insanlara so­ rar:

"Bu halda sen kimsen necisen düşün Ha/gının başında özge yumrugu! Ömrünü gününü go/tugda sürdün Seni isitdimi özge go/tu!Ju? Su töküb özgenin deyirmanına. Özün inandınmı öz yalanına?'66 Böyleleri ne yaparsa yapsın "Özge" onlan kendinden kabul etmeyecekıir. Canını verse de "yad"lann yoluna onlar, onu sadece bir "alet" olarak görecektir. Allah'a dine inanan insa­ na bu ahlaksızlık, bu iki yüzlülük yakışmaz diyen Bahtiyar Vahabzade "Özgeleşen"lere sesle­ nerek "A!lasının her buyru!lunu yerine getirip "Öz dedesine sövmeyi"; "Özgenin önünde kuy­ ruk sallamayı "bırakmalannı ister.67 Yoksa bu iş çıgnndan çıkacaktır. Kendimize ait şeylere "Köhne" diye diye sonunda vatanı da milleti de mi degişıirecegiz? "Bülün köhnelere - bu nedir?"-deye Gülsek, ne gazanar bundan gelecek? Veten de, millet de köhnedir deye Belke tezesini ahlarmag gerek?"68

3- Ata Yurdundan Uzakta Özgeleşenler: "iki Hafta", "Çörek-Saadet", "Çörek-Veten"69 eserlerinde Batı Almanya'daki Türk işçi ve münewerlerini anlatan Bahtiyar Vahabziıde "bir parça çörek için ana yurdundan uzaklarda talihle güreşen" bu güreş esnasında "öz ruhundan uzaklaşan"lan söz konusu eder. 70 "Ana va­ ıana, bir vatan oglunun özgeleşmesi"7 1 kadar büyük bir "zillet" yoktur. Onbir yaşında küçük Amma hııyırhohlıg. meıdlik, yahşılıg Meılebdlr. emeldir. �r. deb deyil. " P. D. s.1 1 5

65 o.y.

66 ö.s. s.25 67 a.e.s.25-26 68 69 70 71

M.Ş. s.9 Ben bu llçllnll de ıom olorok görilp. inceleme imkanı bulamadım. N.H. s.82 "Baloco Ymemen. gorhuruı gurl>ıınl Gorhursan dayının ya<loşrnasından. Ne gllzel duyg..tıa'. Derd olub sene Oayırun yı.ırdundan ayn dllşme$1. bıcldJr könlllnO, ona velene Bir veten oglunun Ozgeleşmesl. O neçe? Göresen gorhunnu bundan? Yohsa, Ilı holgıno bohır yad kimi? Halgı ıapşıng&n ann yurdından Dldergln düşeni silkeledi mi?" N.H. s.83

309


bir Tebrizli kızın, Yasemin'in, gurbetteki Hebib dayısına mektubundan mütessir olarak yaz­ dıgı "Yasemen Üçün" şiirinde Bahtiyar Vahabziıde der ki;

"Ailla. bu zillete agla, ey Veten Ömrünü _gürbetde çürüdiib iten Bu heblb dayılar. ne uaht ayılar? Vahı geçer, bir zaman tanınmaz olar. O hem millet üçün, hem ueten üçün Hem de dayı gezen Yasemen üçü n."7 2 4- "Tezeden Yaratsın Yaradan Bizi" : Vahabzlide, yetmiş yılın muhasebesini yaptıgı 'Tezeden Yaratsın Yaradan Bizi"73 şiiriy­

le

Sovyet hakimiyetinde yaşadıkları zaman zarfında neler kaybettiklerini ne hale geldiklerini

anlatır; Sistem onları ne hale getirmiştir, Vahabziıde'nin mısralarından okuyalım:

"Yalan mamırlanıb üreyimizde Haram maya tutup çöreyimizde Yalana inandrg, dogrunu dandıg Yalandan ne bezdik, ne de utandrg. Hegiget gouuldu heyatrmrzdan, Yalan bazarında satrldr uicdan. Heyanet gözüyle bahdrg her şeye. Tepeden·drrnaga döndük hiyleye. " Hile zehirin"den içeli "damarlardan yalan akmaktadır." Zorluklar dolapla fırıldakla atlatıl­ mış" kişiler "öz kiır"larından vazgeçmemiştir. O devirde "zaman ile şer "söz birligi" etmiş. "Hak zorun elinde esir" kalınca insanların kalpleri çok yaralanmış, "hiyleler" o kadar hakkı inkar etmiş" ki. yalan dolan ile akıl birbirinden seçilmez" olmuştur. Gerçekler masaldan ay­ rılamaz olmuş. insanlar "eyri" ile içire geçmiş, kaynaşmış. O derece ki, dogru ile karşılaşın­ ca ne yapacagını şaşırmı.ş; Sonuçta kendi özlerine yabancılaşmışlar:

"Tamam unudulup ecdaddan gelen Güzel his/etimiz, ıebietimiz. Bugün özümüze yad olmuşug biz. Kiminse derdine a/ışıb·yanmag. Kiminse el tutmag ar gelir bize. Kiminse aldatmag, neyise danmag Ele bil çeurilib his/etimize" Bir zamanlar "Haggın" çignenmesine tahammül edemeyen bir milletin çocukları, "gözle­ rin önünde hak ölen zaman" ne feryat koparmış ne başka bir şey yapmış. Susmuş". Susmak­ tan bir ömür gazanmı.ş" ama "insanlıgı kaybetmişler". Fikirler, fikir adamları korkutulmuş, tehdit edilmiş; ruh zedelenmlş; yürekler yalan yosu­ nuyla kaplanmış ve insanlar "öz özüne hiyanet edecek" hale getirilmiş. Bu kölelik mührün­ den" kurtulmak çok zordur. Bugün; Onun için Bahtiyar Vahabziıde 'Tezeden yaratsın yaradan bizi" der; 7 2 N.H. s.84 73 Eaebiyol Goz 1 5 Yanvar 1993. Balıü

310


"Tersine yaşadıg bir garış ömrü, Hele saııım solda, solum saııdadır. Dünenki günlerin kölelik mührü Hele ruhumuzda yaşamagdadır. Nece ıemlzleyek dünen kirlenen Bugün saflıg uman üreyimizi? Hagga çetin geler haggından dönen, Tezeden yaratsın, yaradan bizi!14 "

74 Ü. H. G. s.34 -35 31 1


V- DiN DlNGUSU ve

ISLAMIYET Bahtiyar Vahabzade, tek yaratıcı gilcün madde olarak bilindi!li bütun dinlerin bilhassa ls­ lam dininin düşman kabul edildigi bir ülkenin hakimiyeti altındaki bir vatanda dünyaya gel­ miştir. "Camilerin, mescicllerin kapatıldıgı veya ahır ve eglence yerine çevrildi!li"; Allah diye­ nin zindanlarda ölüme terk edildiı:)i bu ülkede, saglıklı bir din eı:)itimi almadan yetişmiştir. ls­ lami duygulan ve fikirleri de aldıgı külturden dolayıdır. ! Çünkü dini tahsil de yasaktır. Komünist sisteminin düşman ilan e!ti!li din, lslamiyet "milletlerin afyonu" olarak görülür. Nlah da "herşeyden önce geri kalmış halklara tabiat dışı görünüşlerin etkisi" olarak tanımla­ nır. Burada dinden bahsetmek de yasaktır. ceza kanununun ilgili maddesine göre cezası da vardır. 2 Hal böyle olunca Vahabzade'nin eserlerinde din, lslamiyet, Allah kavramlanna rast­ lamak mümkün degilmiş gibi görülür. Fakat onun şiirlerinde bunlan görürüz ama çogu za­ man bizim anladıgımız manada degil. Son şiirleri hariç, bütün şiirlerinde Allah lafzı da küçük harfle yaztlmıştır. Vatan kelimesini bile her zaman büyük harfle yazan Bahtiyar Vahabza­ de'nin Allah'ı küçük harfle yazması da Rusyadaki din konusundaki tavrı açıkça gösterir. Otu­ zun üstünde yerde geçen Allah kelimesi genellikle bir ünlem veya deyimin bir parçasıdır. Din de Allah da benzebne unsuru olarak çok kullantlır. Mesela: "Men öz azaı/ıgıma ıanrı dedim, hagg dedim Bir hükme. bir fermana men başımı eymedim. 3 O, ulaştlmayan bir çok şeyi Tann kavramıyla özdeşleştirir. 4 Bu tavır içinde iken bile za­ man zaman Allah ile ilgili ulak telek bilgiler verir: El çatmaza A llah dedi-insan, Allah dedin azad/ıga el çatmadıgından. Fikren uca/ıb göy/ere uçdug, Bahtlyar V.ahapı.ade mektubla .sordugumuz bir soruya cevap verirken der ki: "Ben mensub old�um lsiam dininin

BW1Wl U..rine ilmi bUgUerim gayet ıızı:hr. Bunun da günahı bende degll za­ ıen. Bl.ldiginlz gibi komlnlsl re�mlnde dinimiz lam yasak edlldlginden ben dlnJ u.hsU görmedlm. Namaz lolmagı da bUmiyonım. Allah gı.ıahımwlan geçsin. e..,,. rogmen dinimiz ırsen ruhumuzda yaşamışor. Benim lsiami duygu­ esaslonnı derinden derine okumadun.

2 3 �

lanm jllrierlmde bllglden degY, kanımdan ruhumdan sUzOlmOıt(lr." Ramazan Nazlı. Fitjlzm. KornDnlmı ue l�m. lsıanbul 1976. s. 283

A.D.F. s. 14 4salar llçlln-ôz dini Allah . Fertı.dlar OçDn-Ştrinl Alah. l.e\Mlar QçDn-Mecnwı'u Allah. Hııklmler

QçDn-Kanunu Alloh l ..

Ganwı. 5elll g ul eıdl ueıende. At. oynadı, dag biıdl sinende" P.D. s. 16

312


Mehraba el açdı9 ııe soruşdug: -Allah nedir? Allah nece mö'cüz nece sirmiş? Tapdıg Here öz eşginl Allah'ı bllirmiş/ "5 Bazan 'Vatan için besledigi mukaddes arzular en büyük din;"6 birçok yerde de ··yarada· mm - sahibim dedigi sevgili? dir. aşk da onu sevgiliye çattıracak olan '"din"dir.B Bunlan söy· )erken bile insan ruhunun dine olan ihtiyacını lal arasına sıkıştım: Ruhum-dine eşgim·sene, kölgem·güne möhtaç9 Yine sevgiliye hitaben yazılmı ş bir başka şiirde dinin Allah yolu oldugunu, ona ulaşmak için de bu yoldan sapmamak gerektigini söyler. 1 0 Bir iki yerde de, yaşadıgı. yetiştigi sistemin sonuçlanndan olsa gerek dini. insanlann uyu­ tuldugu bir ninniye , laylaya benzetmek; ı 1 veya insanın çabalan nı , çalışmalarını en büyük güç gibi telakki etmek işlenir:

"Allah deye deye min il, milyon il, Dikildi insanın gözü göy/ere. Evvelce heyalı gezdi semayı, Hele gelmese de özü göy/ere. Yazdı zekasının lenlenesini insan ayagının izi göy/ere Deme al/ahımız zehmetimizmiş, Ucaltdı ıorpagdan bizi göylere. 12 5 P.D. s. 1 6 6 "Ogul. ölüm 9•�·

Dua edip Allah'o BeJke ıemlzlenesen. · Temiz yaşamı$ilfll men. · Dine şekkin mi vnrdır? · Menim en böyük cı.nım, Veıerıçün beslediylm Mllged<Jcs om.iordır." B.Ü.D.F. s. 229

7 N.H. s. 76 B "Senin secdendedir dU de. könlll de.

Meni sen yeraldın s6ne dagındııın . Yohsa hcber.;izdir bu oluz ilde Yaradan özUnU:n yaratdıgından'!' A.D.F. s. 59. N.H. 13. 126

9 N.H. s. 124 10 "Gonııhdır nıerl bir ana snlmııg,

ÔZllnden kııstınen menden k!ısende. Dln·Alloh Yoludur. Allah'• çalmag Özün de mı.tıktın mü dinden kllsendeT A.D.F. s. 80 1 l "inana bllmirdl sedogellne Böyük lmpor.!lor, mllst!lrruınLnnn. Menden gorhurrlu mu? Bunu şekkım var! Men ki humar idim din lıı�sındıı . Heyriyle ıerlnl molalpop0glar Aynra bllmlrdl öz ıorlasındıı ." S.E. 2.C. s. 44

12 l.Z. s. 1 9

313


Her şeye ragmen, Vahabzade imanın insanı yaşatanlJ bir güç olduguna inanır. Onun için hayattan şikayet edip, geçmişe özlem duyulmamasını ister, arzular öldü diye de üzülme­ mek gerekti!lini söylerken esas korkulacak şeyin "inamın, imanın ölmesi" oldugunu belirtir. M 1 Çünkü "inançlı insanın hem ?ilahı hem sözü keskin olur." 5 Zaten komünist rejimin imanlı insanlardan korkmasının sebebi de budur. Bu yüzden din yasaktır, dinsizlik de yine bu yüz­ den teşvik edilir.

ln�af yarısıdı r -dedJ/er· dinin. insafa ıüpürüb dandıg dini de A!)zına daş basıb "Allah" - deyenin Böldük nece yere egideni de. Ne ondan olnıuşug indi, ne bundan Ne dinimiz belli. ne egidemiz. Çıha da bilmirik köhne oyundan, Neyleyek. köhnenin esiriyik biz. 16 Şimdi bu ön bilginin ışıgında Vahabzade'nin şiirlerindeki lslam diniyle ilgili unsurları in·

celeyelim.

A- Dinin Liizumu: Din, "insanı Hakk'a yetirecek. AUah'ı idrak ettirecek" bir sistemdir.

"Ömrüm boyu men gul kimi oldum sene möhtaç, Al/ahını idrak üçün insan, dine möhtaç Dinim, imanım hagga yetirsin meni yareb, Al/ahını idrak üçün herkes dine möhtac. " 17 Bütün karışık işlerde, zor günlerde insanlara "zulmette ışık" "din" dir. 18

8-

lslam Dini ve Allah:

lslamiyelin temel şartı AUah'ın tapılacak tek tarın olduguna inanmaktır. Ondan sonra da Hz. Muhammed'in onun kulu ve elçisi oldugunu kabul etmektir. Bu iki leme! unsur da "keli­ meyi şehadet"le belirtilir. Bütün kainatı, insanları yaratan halg eden Allah "halig"dir. 19 O, her şeye "kadir"dir. 20 Allah kullarını çetin işlerle sınar. 21 O. aldanmaz ama insanlar arasında onun adıyla ev dagı­ tıp, baş kesenler vardır. 22 Halbuki AUah "adil"dir. 23 ''Hakk"tır. "Hagg hardadırsa AUah da 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23

P.D. s. 96. B.B.G. N.H. s. 105 S.E. 2.C. s. 13 Ü.H.G. s. 4 v. s. 1 65 N.H. s. 59 A.D.F. s. 59 S.E.2.C. s. 130 N.H. s. 215-216 A.D.F. s. 102 N.1-1. s. 200

314

s.

6. D.S. s. 97. P.D. s. 1 2 1 . A.S.S.

s.

7. D.S.

s.

93. A.S.S.

s.

42


ordadır."24 lnsanlan haksızlıklardan, kötWüklerden koruyacak olan da O'dur. 25 Güzel olma· yanı gUzel kılmak O'na mahsustur. lnsanlan türlü türlü yaratan da O'dur.26 Kıblesi tekdir. O'na çatmanın yolu birdir. 27 Allah vardır ama insanlar O'nu göremez. Bunu Vahabzade "her şeyin öz zıddıyla" anlaşılacagıyla açıklar: Her Şey Öz Ziddl ile. . . "Dedi: -Ag/ım ona uarmaz, yohdan isbatr da yoh. Görmürem, görmediyim bir şeyin heç zatı da yoh Dedim: ·Heç söz de görünmür göze, 16kin can o/ar. Onun hökmüyle ürekler gôh ener, gôh uca/ar. Her şey öz ziddi ile aşkar olurken bineden, Allah'ın ziddi ki, yohdur, göremezsen onu sen. ''28

Agaçlar, yapraklar, daglar, gece gündüz O'nun adını zikreder.29 Allah büyüktür. Vahab· zade "Allahuekber" isimli şiirinde bu sözdeki hikmetleri şöyle sıralar: "A//ah'a uca/an ulu bir yolun ilkin pi/lesidir A //ahu·ekber. Haggı danan/arın üzüne deymiş, Haggın si/lesidir Allahu-ekber. Göy/erin nidası uca/ıb yerden Daim hi/as eder heylri şerden. Güdreli-kamilin minarelerden Gelen negmesidir Allahu-ekber. "

"Mekanlann, zamanların, devirlerin sultanı" Allahuekber" sözüdür. Hakikate kapılM açan, müminlik yolunda "kalbe nur saçan" bir "iman şulesidir" Onun ateşiyle bütün "sine da<;ı­ lan" erir, karanlıklar ışıga bürünür," donmuş ümitler batmış hagglar" bir anda onunla ısınır. Allahuekber sözü görünmez dünyanın var olduguna "iman müjdesi"dir. "Ewelden sona" bir penceredir. Ve; "Odur eyriyle düzün hemlesi­ Rehmin ilk nidası ahır cümlesi! A l/ahın sesidir vicdanın sesi, Vicdanın sesidir Allahu·Ekber!"30

Minarelerden yükselen "Allahuekber" nidasının Vahabziıde'de uyandırdıgı duygu ve dü24 25 26 27 28

224 220 218 N.H. 102 Ü.H.G. s. 4 1-42 Ş.G.G.Y. N.H.

s.

s.

Ö.S. s.

s.

29 a . e..s . 94 30 Ü.H.G. s. 4 6

315


şünceler bunlardır. O, aynca "bu titrek, bu hazin, bu gizil ses" de koca Şark'ın inleyen derdi­ ni de duyar. 31 Vahabzade. yeri gögü yaradan Allalıından onu daha iyi anlamalannı saglaması için yar­ dım ister. Ellerinden imanlanl'lı almaması için ellerini açar ve dua eder, "ilahi" şiirinde. "Bizi nefsimize kul etme", namerdi millete oı;ıuı etme", bize yol göster, fevkine yücelt, seni derket­ meye alul ver, diller duasız kalmasın. imanla, ümitle el açan gözünü göklere diken bizlere yıl­ lar dert yükü olmasın; yüregimizi ışıkla doldur, gözümüzden perdeleri kaldır. bizi özümüze En önemlisi "insan yarattın insan gibi sakla" der:

dönder" diye yalvanr.32

'Ey ümidim ey gümanım, Sözün hagsa nece danrm? Gurban olsun hagga canım Nahag işden sahla meni. "33 Vahabzade'nin dualan bunlarla kalmaz. "Amin" şiirinde -ki bu şür Tahir Ekber tarafından bestelenmiştir· Ulu Allah'a eUerini açarak, gönlünü vererek, şükürler ederek rahmetini esir­ gememesini ister. Onun rahmetiyle. imdat kılmasıyla acı müşkülerin erimesini, Vatan topra­ gının günden güne yücelmesini ister:

Yetiş imdadımıza. Bize yol göster özün. Seni derketmek üçün Bize idrak uer özün. Bir-birinden hoş ola Keçen her bir çagımız. Günü günden uca/o Bu Veten torpagımız Amin. ilahi . Amin!

Olaydım yurda dayag Bed emellerden uzag Çekelim namusunu Ulu Türk adımızın, Bize örnekdl bugün Yolu ecdadımızın. Ulu Tanrım bizi sen Goru şerden, çileden Amin, /lôhl, Amin/"34 Haligin ölçüsüz büyüklügüne karştlık insan aklının küçüklügünden bahisle alemin sırlan­ nı anlayamayan insanın beynini l\emiren sorulardan ancak imartla kurtulacagını belirten35 3 1 A.G. 5. 115 32 Ü.H.G. s . 94-95 33 •.•. 5. 1 1 3

34 v. s. 78

35 -Ellgad - inam·

inamın Onünde ıübhem baş eyir lnamıı inamla getdJylm zııman . Ammo mö'cllzeler gire bllmeyir

316


Bahtiyar Vahabzfıde terakki için yapılan çalışmalann da ancak "iman !emelinde hayata ge· çirileceginl" söyler:

"Tereggi namine çalışırıg biz, Burdan gurdugumuz ordan uçulur. Unutdug hemişe, tereggi yalnız iman temelinde bergerar olur. Bilmirik yol nedir, özümüz neyik? Tereggi na mine tenezzüldeyik. •36

Vaktiyle onlara unutturulan din ve onun kitabı, yüce Kur'anı37 dinleyerek nura boyandı­

gını ifade eden Bahtiyar Vahabzade dilini anlamadıgı halde manayı anladıgını Kur'an'ın se· sindeki sihre kaptldıgını anlatır. 38 Fikrinin kanatlandıgını hisseder. Sanki gaibden bir ses ku· !aklarına gelir:

"/şıg bu dünyanı gösterir bize, Özü cism kimi görünmür göze. O nece gizlidir, o nece aşkar? Allah kelamı da belece gizli belece aşkar. Rkrim ganadlandı, meni uçurdu, Bütün günahlarım üzüme durdu. Geybden ses geldi gulaglarıma. Bu ses inamımı çekdi tarıma: Nedir dilediyin galan ömürden· Allah dergahına hazırsan mı sen?"39 A§lımın ıaybalay gapdanndan.

QJne,; ,,,.,

36

37

38

39

Ay ilıı sirr Ulduzlar da slrr Ne uohı oçıliıaık bu slrr düyilno? Aglın klçlkllyi gııvraya bUmlr Hollgln ölçOsOz bUy!lkiOyOnO. Onda e'Ukadı ar!ı.'ı ceıgeden Derhal kömeyime çagınram men. Belece gedlrem inama dogru. Bilmirem. inama geden yolmu bu? V.s. lal Ü.H.G. s. 4 "Hel• ..-ıuduklu G..-ı'an do. din de. Koçlp geldiyimlz yollar donıldı. Erldik Ozgeler. yadlar içinde Hünerli. zeferll UJer damJdı. Ü.H.G. s. 47 "'Gur'anı dinledim. nura boyandım. Olll ganmasam da. me'naru gancbm. Ooıdcım birden-bire sesin sohrlne. Anlaya btlmedlm. omın sehrt ne? Sesin alowna bUıilndü olem. Bir onu btldlm ki Ulslmlıenmlşem. Sesin alownda pö�lcnlb men Dııglano daglana Oldcım<llrildlm SOzlert bliml!den. dUI bilmeden. Men nece oldu ki. me'nanı blldlm?"' Ü.H.G. s. 79-80 Ü.H.G. s80

317


Kendi kendini böylece sorguya çeken Bahtiyar Vahabzade, bu zamana kadar �renip uy­ gulayamadıgı bir çok şeyin çilesini çekmektedir anlaşılan. lslam dinini insanlara tebdg etmekle görevlendirilen son peygamber, peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A. V.) den sadece bir vesile ile bahseden4 0 Bahtiyar Vahabzade, ls12ımiyetin, ülkesinde tam anlamıyla bilinmesinin, �renilmesinin gerekliligine de inanır. Bu sayede Şark medeniyeti ve edebiyatının da daha iyi anlaşılacagını söyler.41

C- lstamiyet, Hayabn ve Kültürün Bir Parçasıdır: Azerbaycan'da Sovyel hakimiyetinin sonrasında ls12ımlyet bir din olarak �retilmemiş. yasaklanmış olmasına ragmen hayatın bir parçası olmuştur. Türk ruhuna ve kUltürüne tam bir uygunluk gösteren lsliımiyet, yasaklanmasına ragmen halktan tam anlamıyla koparılama­

mıştır.

Bahtiyar Vahabzade "bizim yegane hilasımız dine dönmek"tir. çünkü "dine dönmek

kendimize, insanlıga, kardeşlige hayırhahlıga dönmektir." diyor. Komünist dünyada, din ve

namaz yasak oldugu halde "sünnet, cenaze, mevlit" gibi adetlerin yaşatıldıgını belirten Bah· tiyar Vahabziıde4 2 anasının namaz kıldıgını dua ettigini görmüştür43 şiirine de bu gözlem­

lerini aktarmıştır. lslamın beş şartından biri olan "hac" da "namaz" gibi bir yerde sözkonusu olur.44 Bunun dı.şında, "tevekkül, şükür, nefis, haram, helal, hayır, şer, alın yazısı, tesettür, tövbe, günah . . . " gibi konuların onun şiirinde belirgin bir yeri vardır. Bu belirginlik de lsliımi­ yetin onlann kanına ne kadar işledigini gösterir.

Yolu Allah'tan uman insanlar miskin olamazlar, 4 5 olmamalıdırlar. Bahtiyar Vahabziıde.

"müslüman mezhebinin, müslüman dininin" tevekkül demeyi �rettigini, fakat insanlann bu40 "Sulıan Selim hclilenl meglub ıe:denden sonra Mehemmed peygambt?:rin elbese sandı�ını, oh ve yayın ı . gı/ıcını. hezreı All'nln. Ü5man'ın. Ömer'in ve EbubekJr'ln gılıcım. hazrcı Osman'ın �dürUldügU zaman ohudugu deri gur'anı geninM?I olru-ay lstanbul"a getirmi.ş. bu mügeddes eşy41ar Topgapı' sarayında hususi o1agdn s.rıhlanır." S.B. s. 254 41 ""Bir geydlm de tsl�mla b.lglıdır. Bildlytmlz kimi Rusiyada hristtyonhgm gebul edUmesinln 1000 illiyi ıcnlene ile geyd olundu. Bu elbette, çoh böyük hadisedir. demokrMI ue aşknrlıg pr1nslpk?rinden lreU geUr ve Ruslyanm larl· hl·medenl lıeycılındıl çoh mühim ruf oynarru5' bir amlle ob)ekUv münaslbelln netk:esk.Ur. Bele bir tarilıl ı)nck, men lsl:er·lstemcz ıslama olan bir lerefll münaslbetl yada salma� bllmirem. Her bir edebiyalçı , medenlyyel tarihi ile meşgul elan her kes bilir ki. lslam dininin mahlyyetlnl gayda-ganunlannı. felsefesini, i� mllnaslbeUni v.s. bil· meden öyrenmeden. Azerbaycan ve umumiyetle , Şcrg medeniyetinin ve edebiyatının mln bir mcseleslnl açmag. tchJU eımek mümkün deytJ. Ona göre de klass&k edebiyatımıza ald neçc neı;e ledglgal lşl yanmçıgdı r. gırırşısına koycfu�u problemln bütün lam]� ile ı.şıglandıra bUm.lr. .. Men'e beJe gelir ki. lslamm tedgtglne öyrcnilmesine bir predmel kimi ıedrislne münaslbel deyişmeU bu sohede esosb iıJer görOlmell.'" Ş.G.G.Y. s. 157·158 42 Bohllyar Volıapzade 23 Nlson 1995 lorihinde B.M.M."nln 75. kuruluş yıldllnllmll için TUrkly•?ye geldiglnde T.G.R.T.'&!- ··Mıııeun Meclisi'' programJna kalılmış. lır O programdald konuşmasmdan .. 43 -An.lm na maz Us.te e l açıb göye Allaha yolvanr '"yo rebblm!'· deye: -Sensen helg eliyen btJ göyü. yeri

44

M.Ş. s. 55 -Bu yoUa gellb geden "şeref abb goyıdır Nec:efden, KerbelMan

öz·öıUnü bu yollarda mUselman. O ele zenn edlr ki, onun bu zlyareU Satın alır cenneU Zenn ed.Jr ki. sahi.ayıp lnamlann yasını Gazanır bu dünyada o biri dllnyosını." Ş.H. s. 166 Aldadır

4 5 N.H.

318

s.

64


nu yanlış anlayıp, yanlış uyguladıklarını söyler. 46 Halbuki müslüman çalışkan olmalıdır. Yar· dımı başkalarından beklememeli, önce kendisi kendisine yardım etmelidir:

"Öz·özüme deyirem: ·Sen ey bedbeht müse/man Sen indi ki. bu geder al/aha inanırsan. Allah sene o eli el açmagçün uermeyib. Köle o/magçün seni dünyaya getirmeylb. Serdabeden yapışıb aglama yana-yana! imama yaluarınca, özüne ya/uarsana!"47

Kısmete şükretmek gerekir.4 8 lslamda "şükür felsefesi"

vardır. 49

Şükür bir tek aldıgımız

nefes için de edilebilir:

"Herden soruşuram özüm-özümden: ·Niye bu dünyadan gileyliyem men? isteyim, teleblm artır günbegün Bu geder nankorlug neye gerekdir? Agıl/ıg, dünyaya geldiyi üçün Birce nefese de şükr elemektir. ··so Dinimiz nefsin isteklerine gem wrulmasını ister. Bahtiyar Vahabzade'de de "nefsine kul" olmayı kınar. Öz nefsiyle yaşayan insanın kendisi gibi sözünün de alçalacagını,51 nefsine uyan insanın eskiden beri, silahının "hiyanet" oldugunu52 söyleyen Vahabzade böylesi insan­ ları "böcek"ten !arklı gönnez:

Ne/sine gu/ olan . . . Ne deyim sene? Aglına güuenme, güuen me"dene Adın insan olar. özün böceksen, Boyundan yüz defa kiçi/eceksen. ··53 Herkesin boynunda bir katre günahı vardır. insan işledigi günahlar dolayısıyla ..öz eliyle öz emeliyle" kendini öldünnektedir.54 Günah arttıkça insanın "ahı"da artar.55 Günah için· de yaşamaktansa "günahsız ölüm" yegdir. 56 insan nefsine

uyunca.

merhameti. insafı unu·

tunca, tamahkar olunca ahliikın sınırlarını aşınca günaha girer.

"Ayıra bilmedik çürükden safı Min reng/i günah/ör aşdı heddini. Nefse gurban uerib rehmi. insafı. Dagıtdıg eh/agın son serheddlni Bilmedik tamahın min be/ôsı uar. Tamah giren euden saadet gaçar. 57 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57

M.Ş. s. 167-168 o.e.s.166 A.D.F. s. 156 •.•. s. 157 ô.S. s. 40 M.Ş. s. 3 1 2 A.D.F. s . 25 •.•. s. 25 •.•. 1 3 1 •.•. 86 •.•. 125 Ü.H.G. s. 4

319


Günahtan '�öube etmek" gerekir. 58 lslamdaki helal haram kavramı halk arasına yerleı;miştir. "Helall haram haramlar"59 He­ lal hamura bir cimcik kadar haram katılırsa o hamur tandınn kenanna yapışmaz düşer. (As· lında tandıra dUşen de insana daha tatlı gelir):

'"Sen he/öl uruana bir çimdik geder Eger haram galsan. künden kül geder Bu mügeddes senet senden ne ister Eyriden danışma düzün olmasa. "60 Haramdan el çekmek gerekir.61 Başkalannın vicd!lnı pula sattıgını görtlp de umursama· ma. elektrik saygacında helale haram kabnakla insan "hem yalancı, hem hırsız" olur. 62 Va­ zifeyi sabnak, rüşvetle bala büyütmek, haram paralarla türeyen bu haram halalardan hiyle göyerir ancak "Çünkü o haram paralarda" nice körpenin hakkı ve gözyaşı vardır"63 Başka­ sının hakkını yemek kadar, istenmeyen günah olan bir şey de kalp kırmaktır:

Özge bostanına heç uahl daş alma! Tike bi/medlyin bir gelbi yıhmag En böyük günahdır. Günaha batma! Çalış. bir si/elin bir üzün o/sun Dünj/Clnın min rengli görünüşünde. Özgeye tebessüm pay/ayanların Tebessüm ordenı j/Clnır döşünde.64 "Hayır ve şerin" kolkola yaşadıgı dünyamızda alçaklıgın da yüksekliginde sının yoktur.65 Her ikisi de insan aklının meyvesidir. 66 "Hayırla şerin ebedi savaşı'nda67 hazan insan hayır· la şer arasındaki sının kaybeder. Bu dünyada, hayırla şer fareyle kedinin kardeı; olması gibi bir aradadır.68 Bazan kazandım zannedip de kaybedilir, hazan da şerden hayır çıkar.69 As­ lında haynn kaynagı "hakikat" şerin kaynagı da "şer"dir.70 Şerin gücü "hile"de, haynn gücü "adalet"tedir

"Göreceksen şer ne geder hökm elese, Bu dünyada heyır de uar! Göreceksen Euuel susur hegigel de, eda/et de. Bileceksen. Şerin gücü hiy/edese Heyrinki edeletde... 58 A.D.F. s .

123 59 a.c. s. 134 60 •.•. " 82·83 6 1 B.Ü.D.F. s. 219 62 A.D.F. s . 1 1 8 63 B.Ü.D.F. s. 1 77 64 O.s. s. ı o 65 A.D.F. s. 20 66 •.•. s. 1 9·20 67 N.H. s. 87 68 a.e. s. 1 13 69 A.D.F. s. 49 70 ll.t:!. s. 135-136

320


Şer heyirin gözlerini kor eledi Bu zulmüyle Öz ömrünü şer özüne gor eyledi. "7 1 Adaletin sustugu yerde, "şer kılıncı", "şer kalkanı" kaldırılır.72

"Şerin eliyle ölen hayır.

hayırhahlık ile dirilir."73 Hamse'nin bu konudaki "Zulm hükm eder. hagg eyilmez / şer, he­ yiri kese bilmez.. 74 sözlerine iştirak eden Bahtiyar Vahabzade yaşanılan dünyada haki katın hayrın mahkum oluşuna, şerin baskın çıkışına da hayret eder:

"Böyük bir mi/lelin ta/eyi be'zen Tüm kimi cırtdanıb tüpürülürken, Meettel galırsan şerin hökmüne. Bahırsan arhaya, bahırsan öne Neler töreyermiş gerezden, kinden. Deyirsen insanın ha/izesind;n Hegiget silinib unudularmış. Heyir de bu geder mahkum o/armış?''75 lslam dininin örtünme ile ilgili hükmünün kabul edilip uygulandıgı, kad11W1 örtüsünün onun namusunun sembolü oldugu, gelenek haline getirildigi de bir vesileyle dile getirilirken. 76 bir şi­ irde de Hnstiyanlıgın mukaddes kitabı

indi, Hz. Jsa77

ve Meryem78 söz konusu edilir.

iki

şiir·

de de "ilk ata goca Adem" ve Hz. Adem'in cennetten çıkarılışına79 telmih yapılır.

"Manelli bir dUnya"nın varlıgına bir yerde işaret edenBO Bahtiyar Vahabzade, yaşanılan dünyanın, dünyadaki nizamın yaratılışını birçok kere söz konusu eder. "Dünya mı insan için: yoksa insan mı dünya için yarablrnıştır?" Sorusu üzerine düşünen Bahtiyar Vahabzade8 ı in­ sanın atasının babasının kim oldugu, ewelinin ahırının ne olduguna kala yorar:

"Allah Allah men kimem? Atam kimdir? Babam kim? Nedir menim ahırım, Nedir menim euue/im? Halig - bu torpogdısa ilki nedir torpogın? Hara gedir bu ahın Bu yohlugdan uar/ıga 71 P.D. s. 76 72 a.y. 73 N.H. s. 50 74 P.D. s. 76 75 A.D.F. s. 20 76 1�m dininin 'hlcob' (örtUnme) oyeslne göre gadın ÇOl'$0b

örtmeli, �llere görtlnmemc!idlr. Azerbaycaııldor bu oyenı gcbul elseler dle godın• hömıeU heç zıımaıı unutmomışlar. Meselen iki kili dolaşııgı zaman gadın or1'lyo gi · rtb öz leçeytn/ (örpel'fnl) vuruşonlonn ayagı oltın.ı salarsa, bir-birine sil6h galdıranlann siWlinl leçeytn UstUnc oı­ molı ue bonşmıılıdırlar. Bu gadın namusunun 5'mbolu olan örpeye h6nnet nl$ılnesldir."

77 78 79 80 81

l.Z. s. 33 P.D. s. 195

S.B. s. 303

M.Ş. s. 58 A.D.F. s. 77 D.S. s. 44

321


Bu uar/ıgdan yohluha Geden sonsuz ahın ne? Uzag nedir. Yahın ne?"B2

"Yaratılmışlann ebedi macerası"na insan aklının derinll!'line varamadıgını83 söyleyen Bahtiyar Vahabzade, "aklın vannadıgı incelikleri, yerin hikmetini anlamak için anamız yere gökten bakmalıyız" der84 Bir kaç yerde "yaratan''ı , tabiat olarak belirten Bahtiyar Vahabza­ de85 dünyadaki ahengin nizamın göklere muhtaç"86 oldugunu söylerken yaratıcı bir varlıga işaret ebnektedir. O, cihandaki hiç bir şeyin sebepsiz, boş yere yarattlmadıgını ve mutlaka bir "yarabcı"nın oldugunu üstüne basarak ifade eder:

'"Ateş öz-özünden Birden-bire yanmır. Bir şey bu cahanda izsiz ue sebepsiz Bihude yaranmır Vardırsa yaranmış Müıleg yaradan uar Varsansa . . . . . özünden Euuelce alan uar. •87 "Dünya ateş ile var oldu yoktan"88 mısrasıyla dünyanın yaratılışını; "Aşktır yaşatan tabi­ atı"89 mısrasıyla alemin yaratılışındaki hikmeti anlatırken, insanın mayasının cevherinin de loprak90 oldugunu belirtir. insanın mayası da sütü de topraktandır. Dogan her körpe çocuk

da tabiat kadar temiz ve günahsızdır. 91

'Torpagından yaranmışam, ona ıorpag, ana torpag Euuelim de seninkidir, ahınm da, can, o torpag!

Ana torpag! Mayasını senden almış bu bedenim. Yolunda da gurban gede. . . . . budur eşgim, arzum menim. " ........................ .............. ..........

92

Vahabzade'nin eserlerinde lslam tarihinden Kerbela Vak'asına93 ve imam Hüseyin'e de telmihler vardır. 94 82 ô.S. s. 54 83 O.e. S. 55 84 D.S. s. 44 as o.v. . M.S. s. 161 a6 P . D . s . 244 87 <1.e. s. 4 9 sa A.D.F. 5. ll l a9 D.S. s. 46 90 N.H. s. 106 9t D.S. s. 1 25 92 A.G. s. 28 93 Ş.H. s. 179·180 94 P.D. Is. 8 1 . M.Ş.

322

s.

169. 166


VI.

AŞK

A· AŞK, MUHABBET, SEVGI Vahabzade aşk ve muhabbet şairidir. Onun iki aşkı, iki sevdası vardır. Biri, bir ve bütün olarak görmek istedigi Azerbaycan, digeri ise şiirlerinde "gülüm diye seslendigi. O, aslında aşkın kendisine de aşıktır.

'Heyranam bu üç harfin hökmüne güdretine. Odur menim sinemde ateş olub hey vanan, Avın şin ue bir de gaf! bu üç her/den yaranan. Eşg sözü sözlerin sultanıdır, tacıdır. Eşg hevaı agacıdır. Sen de men de leyla da bu agacın borıyıg. Torpagdan ateş alon eşgin aloularıyıg. Gara ıorpag olsa da ilk ue ahır yerimiz. Eşgdlr, tinetlmlz. eşgdir cöuherimiz. • ı Aşk sözünü diger bütün sözlerden üstün tutan Bahtiyar Vahabzade, aşk muhabbet mel· humlarına mücerret bir gözle de bakmaz. Aşkı iki farklı cinsten. iki kişinin birbirine karşı

his·

settikleriyle açıklamak da, ona göre insanın en büyük hissini sımırlamak. basite indirmektir. 2 Halbuki "sevgi insanın en yüce, en yüksek ve en mukaddes hissidir. Sevgi insan hayatının ziyneti, güneşi ve şiiriyetidir. Muhabbet insan yüreginde daima yanan bir ateştir. O yanar

bi­

zi ısıtır, heyecanlandınr ve yaşatır. Onun yangısı iliklerimize kadar işler. lşıgı ise hayat yolu· muza "nur" seper. Biz bu ışıgın yolu ile gider, arzularımıza çatarız. insan muhabbeı ile yaşar. muhabbetle mübareze eder, muhabbetle yücelir, dünyanın ve kainatın sırlarını derk eder."3

"indi men anlayıram eşglmiş her ne uarsa Beli kimin gelbini eşg ateşi yaharsa. Dünyanı derk ey/eyer. eşg bir ama/ imiş, Senin mene uerdiyin "elm ü gey/-ü gal" imiş4 "Şeb·i Hicran" poemasında Leyla'nın diliyle, dünyada aşktan kudretli bir şeyin daha ol· madıgını5 söyleyen Bahtiyar Vahabzade'ye göre "sevgi hayatın manası. insan varlıgının ma·

$.H. s. 101

�Eşg mehebbel melhumuna müccned bi r şey kimi b.lhsag, nız mnhtelır cinsten olan

on u

lazı.mınca derk edebUmerik_ Yahud sevginin 1,1(\]

iki neferin birbirine besledıgı münasibeı me'nMlnd.ı. anlamag lMılnın en büyük h�lni .

mehdudlaşdınnag denıekdlr. Mehebbe:t çoh böyük ve çoh derin bir hisdir. Fermantov demişken: dudu 1Jilr, m12hebbct lse heç bir hıxiud IDnırrur."

3 • · •·•· 309 4 $. H. s. 101·102 5 •·•·•· 109

.

Hürrı"K?tin hu·

S B s. 309·310

323


hiyeti, hilkatin mayasıdır. . . Hayatın cevheri süsü ve dünyadaki bütün güzelliklerin esası sev­ gidir. "6 Bahtiyar Vahabzade aşktan başka bir söz tanımaz;7 sevgisiz yaşanmaz fikrindedir. Ona göre "ölüm bile sevgisiz hayattan hoştur." Aşkın yolunda ölmek başka bir hayattır. "Mu­ habbetsiz yaşamak ölümdür insan için."8 Yeryüzündeki bütün güzellikleri muhabbetin birer neticesi olarak degerlendiren Bahtiyar Vahabzade der ki: "Muhabbet her !(lrlU kahramanlı­ gın ve fedakarlıgın anasıdır . . Muhabbetten mahrum olan adam akideden de, meslekten d e mahrumdur. Böyle adam­ lar yalnız kendileri için yaşayan

ctlız

tabiaUı, yoksul rnanevlyaUı sürtınen adarncagızdırlar.

Başkası için yaşamak, onun kederi ile kederlenmek, sevinci ile sevinmek, onun derdiyle dert­ lenmek nihayet, lazım gelirse, onun saadeti yolunda şahsi saadetinden vazgeçmek ne kadar güzeldir. Büyük Fransız yazar Balzak'ın dedigi gibi: "Sevgi insanhgın bütün güzel keyfiyetle­ rinin toplamıdır." Büyük Rus düşünürü Çerrnişevski de "Sevgi insanın bütün dahili kuwetle­ rini seferber eder_ Kim bu imtihandan geçmemişse sevginin manasını anlayamaz." der. 9 "Sevgi hissinden mahrum adanılan, yahşı adam" kabul etmeyen Bahtiyar Vahabzade için en büyük sevgi ise vatana duyulan sevgidir. "Bu mukaddes histen mahrum olanlar ne öz ai­ lesini sevebilir, ne de başkalarını. " ıo Başkalarını sevmekse yeri gelince "başkaları için yaşa­ mak" "şahsi saadeti düşünmemek" anlamına gelir. Böylelikle insanın en iıli, en yüksek key­ fiyeti" olan muhabbet "insanın en güzel sıfaUarını yüze çıkartır, insanı temizler, yükseltir. yü­ celtir." Dernek ki "muhabbet insanın karakterini de degiştirebilmek kudretine rniıliktir." 1 ı Sevginin tılsımlı cazibesine kap�an şair 1 2 "Sevgi nedir, nefret nedir?" sorulannı kendine so­ rar; "kalbin teliıtumu, hislerin hıfanı, aklın isyanı olmadan, sevmeden, "sevgi hakkında yazı­ lamayacagına inanır. 13 Bir şiirinde de sevgiden dogan hoşbahUıgıru şöyle dile getirir:

6 "Se\ıgl heyobn me"nası, insan varlıgının mohlyyetl, hUgetln mayasıdır. Dunyonın en büyük pslhologlan, yazıcı ""

mütclekl<Jrleri mehebbeı hoggıncla çoh derin, çoh gıymeıll likirier söıAemtıler. Bu alim ue Y"ZIÇılar heresl sevgiye bir giyme! verir. !her biri başka yönden ele alır, blrle�kleri nolda ise).. . Heyahn cövhcri. bezeyi ue dünyadaki bll­ tlln güzelliklerin esası se1.9kfir.'" S.B. 5. 310

Çıhmag lsleylrik yerin her zaman Bizi yere çeken cıızlbesinden. Bes çıhan oldumu? Tek·ıelıd;r hele OOnya �ygısından az.ad olanlar_ Gövde kosmonavt.llır Yerde � Ue Yıışayıb dünyaya heyran golanlar. Eşgdir eşitlen. Eşgdir gören. Eşgden ayn 5ÖZ ranınuram men. Biz eıgln cezbtle çıhang yalntL Yerin de ebedi cazibesinden." P.D. 5. 67 8 8.Ü.D.F. s. 174 9 S.B. s.310.31 l 10 •.•. s. 305 i l •.•. 5. 311-312 12 N.H. 5. 120 13 Ş.G.G.Y. 26'1

324


Saatleri günleri, arzu deyirmanında Sen öyütmek istedin Vahtı ölmek istedin Hoşbehlem ki üreyin Çılgın duygularıyla Yaşadıram seni men. &ışgasını yaşalmag Daha güzel olurmuş yaşamagın özünden. 14

Sevgi, güzellik aşkından do!jar. "Güzellik aşkıyla, hayat aşkıyla dünya da güzelleşir." 1 5 Bu

güzel ve güzellik vatan da, sevgili de, anne de, evlat da olabilir. "Sevgi ve güzellik duygusu· nu hayır ve kazançla ölçmek büyük bir manevi yoksulluktur."16 Sevgi, öz benli!lini öz kudre­ tini hiçe saymak, çıkar wnmamak olmaklıdrr. 1 7 Sevmeyi başaran insansa dünyanın en gü­ zel insanıdır:

"Öz böyük eşgimle fezadayam men Meni endirmeyln yere, amandır. Dünya çoh kiçikdlr mehebbelimden. Her arzum bir cahan, bir asımandır. Verir arzularım göyde ses sese. Demeyin yerde üç, yer bes deyi/ mi? Yanan bir üreye. seven bir kese Asımcın özü de gefes deyi/ mi? Seue biliremse eger ürekden Dünyanın en göze/ adamıyam men J "'18 insana yaşamak için can veren, hayalı sevdiren; ışı!lr da gölgeyi de sevdiren "sevgi"dir. 1 q

"Mehebbettir, yaşatan bu dünyada insanı! 20 Sevgisiz yaşanmaz, dünyanın her halini de sev­

mek, kannı, ya!jmurunu, yazını, kışını. milletini, vatanını, ana dilini, çiçekleri, gülleri. . . . . . de

14

•A.D.F. s. 61 15 B.Ü.D.F. s. 131 16 " ..... . . . . . . dUslur geJiblerinde yaşayan. gözeDlk d�usund.ın w heyrcıden mehrum adamlar sene sevginin de dl.t§­ lurunu deye biler! "Se1.9i demirle mı>gnlUn clageslnılen löroyib" Beleleri !içlin geyri·adUik onormallogdır. Her ,. . ytn yalnız maıddi lcrelinl görilb me'ncvi dünyadan hcbenlzler sevgh,ıe de delilik klmı bahır. ins.'ll1ın en tJI his.sim bele maddiyat ıerulslnde ölçllrler." D.G.I. s 263-264 17 ""Bizim •"" tızbellz binada "goradovay Ehmed" adlı lmkilnlr bir ki� ya;ayırdı. Onun 4 ;;.ladı \'11Jdı. Odunculugla gUzeran keçlrcn bu aUe de: bir ne[cr de sawdlı adam yoh kil. Pehlevan cüsseli ogl.:ınlar. a.ıaJan itimi yalnız flzlkl glkUne güvenir. mehelleye meydan ohuyurdular. Ehmed kişinin tklncl oglu Nureddln o birilerinden dahıı amansız idi. Ôzllnil mchellenln Lılrunırıru hesab eden bu ölkem genç Arenglzl sevlr onu garabagara lı.Jeytrdl. Bunu mehel· le ehll. o ctlmleden. ala-anası da bilir, onu bu sevdadan danndumaga çalışndılal"Sllı d4 Nureddin likrinden dönmür gız.ı ö!Umle hedeleyirdl ... Sewllyi gı.zı ölümle gorhudan bu nadanın sevgisine nece inana.san? Bu �ı ldt mi? Heyr� Bu öz menUylnl öz güdrcliml resdig etmek arzusundan başka bir ieY deylklı.Ş.G.G.Y. s. 2�8 18 B.Ü.D.F. s. 1 12 19 "Sevgidir yıışamııgçın insana can veren de. Se.vgtdlr mene ancag heyatı sevdiren de �ıgı da sevtrem. kölgenl de sevlrem. Ey ıııyngımdan çeken, men seni de sevlrem Senin unrlıgın mene heyat dersi �eder." A.G. s. 24 20 •.•. •- 102

325


611Cak M.gly'>e rr0m"1Hdlı.2l

.!00..,.,1; ,ınŞlll7Hlllır. Mu'1oiılr61 ,ıe...,.,ın "şııref/dr. şı:uııoır. "'\ıonsuırorllımrm dır.� "Men seıılrenı mırhaW.ı ş.ııre/lrr.dlr.şo,.mdır. fıfen bır guşı;m. metebbeısonıı.ıı oıımımırr.dır! l<f.,,, ....,io:m. '"""91.ılı: oı;ılmaıı: g�l'"�lı.lcr. /ıfen�Um se,oglllz dıkıiiremıl lo'irek"er? lıfensevlrem. n�rlorır ilrı!j.Om u1.9fımfen, /ıfenseulrern, seJ/rem l'QŞOlo"Ta111 de-nekrmırı. Mensevtrem. ""J!l'•• gufdobala u;ıır""'•· Hen sıınılrem,se.ıglsıı: negış o/ar ntde)IBz! Hen Wrem �agı da. Gulrnekg«Jtr.wvırenı ı:aıu;ı a_gla11D9ı da.=

saıJntm. '6/ıi dır ,,..,,

Glllnlcıri �l:lt>rtn açnaç.. kuılAm V"""ılmıM> �mnolU$1111151'1da dıı "5eU'iJı"rm bulunrııasınıı \,o\lkınıc ı ..,kl"1ısıalııınla dıkk..: ı;Uen&hjyarValıabıide 61ıırıılıı ;ıara.ılışı:ıdııkı sebrbi yıni "11$k"ı belirtmekı:a:llr. Tasııwılı r ıııılıy ı ş.ıı �öre de aleır.leriıı ya."lldılş sı;bebi aşl· qr. Behı�rVah!bmde ..., bııııu .ıııı..iıdı.lılı koç�n...ıc ,.Jiıllr. luıuılıınıı budıır.Y"Y" :sev gıdrı aııfıdilılonn :ı:ı ıu ı,ıımı.... ır,.,,nolo uıun ezd:len aşk.ıı 1/ilı." alcuQ.ımu !l}ylcr.24 � ınarıdardiıaldugı.ıgibi· "Duruşum mı nl'l!heblııeı ye:ı"şim de melıebl:ıeı. Gı:ı1'ıı-üıaı.lı: ıuı:'""W..ı ltcr�imdc .oıchı:bbc.ı

HllQ'!lindnanııı1 11ı:ıılden .st<111i OI""-'$ /nsangaco Ciinı-orırsooıneklçln d�ulmuş!"25 lnsoıır Jl!ITOlon �aılı"ıon ı.ıarclmııtır�nı.ı:ı&

"*" �"""-'iıin &a�� mcnıı.rdııı. ııcla �r.ılı ,...ı.bın ��glbl ta-.çlılilınnı

� BahdvırVahııtz.!dtZ'Sl!W1ılembı:w bO!Gn a:ıfuldıınrı dııı sıksıkdile !J1!1iılr:.

.. .......

ıı --c. _.... ,.....,,,,,_,.,...,.. � - � --.._dok... · . l!Cılırıl - ıılı. """" ... ..... - - <"""'9o ...... ...... S...... . ntlcıiı>I. �•nm • -•••· S,......,. y,'91oı1o ......., ı*aQn

:: :.::..= =.

:.:::

çlc<ii<aı gılcm � ...

�=..�.:=-;�'":'�

n ., 23 -s..pı � ı.u� tııı . PO. 2"" ""-•�-... ....... s..']lı olon om:4- """"- � -- ..... �

­ .... ...

..

.. 25<

25 :::9'm--lnllıl �9� l" .. 26 A.DF EI ZI T.-.ı - ama � (O> ...-ı.

'"

...


"Son ml'r>l'n •ırhıım11n11$kordıık l !i.ı: l msıılrıarı Sıın hilmaj1t1ndolı:i'1!s'er Jellrln ıı.:m/ıalıs::m /tferılm Jç diinprım çilo dU.ı�mı g6rmııh dJl�ıı tu/ışırı. '"'"' de ..,�..,., bu

Sene

yUuUıı '

do "'"·"?>! Çunki se.me�.

S<Mnoı.lı:ı..-.�kmllmlıUnooı,lldı· "'-'· ır&ınlıınnwıraı�., e:s;ll5.ln da maılyelinde -11ır. Dd� onu lnlllr 6ztınl lıiWcJr29 Onlan ya�ıan Al

Bu� iki Jql bir ahıl.l'Şlur

�e

'°Stvmek lrısanuıblıtındıı kııreklennde lnt1ır orden ııynlııtm4.< Nd>llud �kıen. »eal-Jokglqıen ..,...ımı... � 31 "8� �l· M ""'\1.r.lm. ııı /llrtllm�lr

okft.r;ıunı:lan

Buseugi· ıl!iir.ıe v.dogeılmdiı Bııseugl· hıl..-eyl uhaderimd'r Bıı Ut05'f· UWgOmılı:n .:ileıi d.qil-11

Bohtiyar Vahab>.lıiP,ı...rwl -ıılsl lcln surl.ıın söıMl\lor: "Benim �ırr !IOl\me• ih.tıya· '1r&ian meı,danlı �neg611! bl. lhlyaaı.6ırırilınUrı 50RIRll k.ıd!ır l:ıenl .,aııdınpyaşaıa·

gelr.� tıa:lı!Hn 6zil :le 52\'J� ı.yık� se-.gı uMl&kl ıııan � ı,,,u.. M,u ı...u... ı"ll l· Aft ttıııır•nlıllla � Uçınıılı Arzun Vcrtr: A:lt. scullen ...ııgm � hayrM obnaldır.3"Ha,mırolft.ı ll$oUfl � !l">1'JenıyUk �ınıı IMnı!llJ'\lfT\Ç . Uııkll bu�i}ılrallM

se!lr.35 "1"'.utııılıl>ııı Jl<!ıl ılo s<l!Je kııldııır ":ıo;lnN>nlıuluw114U mol<lndm botlt.. ı.onfonı !Jil· mık, amı'an,.n M)1P la<ılmalıiı1er.Yerorıa dıır Qell-.Hedef � de bledııı:lrl

"1Jı;m.!1ı is:eyiıeın.

Soıyrmllmbu,U.lll , Qlımı,a9lı>rı Ogo<br u:alın . \lllkwlim klmen. GllnneybT. yeıdek lıınlıılıslan

U 0.S.LJ• 2\1 �- - - �. SaYııl <�-�­ Mca.o � OPıOGswnıg?

O- wllı cdb. ,.,.ı. � -. 121!1

30 � tıı.ı bmı � � ı.u.. ı...-.- - . - -

=:ıı=�

31 8.U0.0. o.!2'.I J2 0.tı.G.ı. 103 Jl S.3.G.i' . ı. Uı4 31 ·......ı. - ....... ..... ..�ı... - - - · �ı............. ........... .......

8-ı - ılıı -

:1) 1 2.L:l2

:ı; şı-ı .. 109

do.�:S L71 327


Uçmag isıeyirem arzu dalınca Özümii ses/eyim.hay verin mene. Heyaldan o taya men ucalınca Yer mene dar gellr,göy verin mene Uçmag isıeylrem eseblerimi, Esrin öz kökünde çeklb tarıma Uçmag lsteyirem, derdi-serimi Dermana yetiren nagı llarıma, "37 Gerçekte kanadı olmayan insan.aşka tutulunca uçmak.dünyayı kucaklamak arzusuyla <lolar."Mehebbet kanat" olmuş her yeri gezmektedir.Aşıka da olmayan kudreti o verir."Böy­ lelikle.muhabbet sayesinde gözle görülmeyen derinlikler" gözle görülmeye başlanır.Zaten ar­ zu edilen de hayellerin ötesiydi. Muhabbet insana özlinü derkettirirken "onu" yerden alıp gökyüzüne kaldırır."38 Aşagıdaki mısralar özünden yukanya çıkmış, kendini aşmış bir aşk eh­ linin sözleridir:

"Sevgim mene ganad verdi. uçurdu. Men özümden yuharıyam,aman hey Sen gelbimde gelbim kimi vurmasan, Bütöv deyi/. men yarıyam aman hey. "39 Yine aşıklar için sıgınma yeri, ümit kaynagı aşktır. "Aşk özünü aşmadır. "4 0

2- Aşk Hudut Tanımaz: Bahtiyar Vahabzade "Mesafede Mesafesizlik" şiirinde mesafece uzak olsa da sevgililerin ayn sayılmayacaklannı söyler. Çünkü her an sevgilinin aksi yanında, sesi kulaklarındadır. ba­ kışı da her yandan onu gözler, yatsa rüyalarında onu görür. Bunun için, sevgiyi "mesafede mesafesizlik" olarak tanımlar.

"Arzumun başına dönüb-dalanmag Adi verdişimdir. . . Ne imiş anmag? lşıg süretinden min defe tezlik! Sevmek mesafede mesafesizlik. "4 1 Aşkla birlikte vakit ölçüsü d e bozulur. Artık muhabbetin derecesi ve ölçüsü vakit ölçüsü

olur.4 2 Sevgi sınır da tanımaz yıldan yıla artar: "Sevginin serhaddi sevgidir yine. 4 3 Sevenler hudutlan yıkar. Alemin hudutsuz oldugu gibi "telatumlu hislerin kaynagı aşk da hudut tanı­ maz. 44 Aslında "sevgiye 37 P.D. s.55-56 38 •.•. s. 55 39 A.D.F. s.83 4 0 U.H.G. 5. 1 08

41

•.•. '·

1 16-117

4 2 M.S. " 210 43 Ö.S 5. 68 44 A . D.F. 5. 71

328

sınır

koymak da günahtır."


"Seugiye hadd goymag, düzü günahtır, Cahilin her işi, sözü günahdır. Eşgi günah saymag özü günahdır, Kim deyir eşglmde günahktiram men?"45 3-

Sevgi Ölümsüzdür:

g

"Güneşten ışıgı, nagmeden odu, çelikten sa lamlrgı, baldan tatlrlrgı, kardan aklıgı. yerden çekimi, kayadan sertligi, mertten mertligi ayınnak" olmayacagı gibi yürekden de aşkı ç ıkar­ mak olmaz. 4 6 Seven yürege unut denemez. Çünkü sevgi sönmez. unutulmaz. Ama lafla "unut" demek kolaydır. 4 7 Unut dense de, kınansa da. aşk muhabbet yürekten silinip atıla· maz. Bahtiyar Vahabzade, bu durumu bizzat yaşamış ve yaşadıklanııı şiire çevinniştir:

"Bir yo//ug kön/ünden sil mehebbeli Deyenler könlümü ne sanır menim? Gelbim bu seudadan ne keçe bilir, Ne alır, ne ıuıur, ne danır menim. Mecnuna ne uar ki. o düşdü derde. Gınayan olmadı onu bu yerde. Gör nece bedbehttem, bu çek·,çeuirde Eşglm, mehebbetim gınanır menim. Deyirler, möhkem ol bu gouga/arda, irade insanı goyarmı darda? Men nece bedbehıem, görün bir harda iradem, merd/iyim sınanır menim. "48 Buna ragmen zaman zaman muhabbetini bogmayı da denemiş ve başaramamış olan49 şair, sevgisinin ölllmsüzlügUnü kavuşamamakla açıklar:

"Seslenib könlümde sen bir ne!Jmetek Goru bu şerefi, bu temiz/iyi. Can atmag uca/mag çata bilmemek! Budur seugimizin ölmemezliyi. 50

4- Muhabbet Yaşlanmaz: Sevenler yaşlanır, sevgi yaşlanmaz."Yaş geçse de ruhun diregi aşktıı Aşk ateşi vardırsa. can elden düşebilmez."5 1 Sevgiliyle her görüşme insana bahar mevsimini yaşatır.aşk da çı· 45 46 47 48 49

l.Z. •· 1 1 2 D.S. s . 75 M.Ş. s. 290 A.S.S. s. 109 "Bogmayo çalışdım nı•hebbetlnıl O.yiımok iSiedim ıebleılml Gllrdtbn ki golmııom oldugwn kimi. EV\ICI ne ldlmse yene oyam men ö.s. '- 73 50 ô.S. s. 70. A.D.F. s. 63 51 A.G. s.94

329


çek açar52 Şair de bunun için hiç bir yaşının aşksız geçmesini istemez. 53 Çok insan sevdalarla saç agartsa da54 sevgi yaş tanunaksızın kalbi yandırır.seven insan doksanında bile gençtir ,sevmeyense otuzunda da yaşlıdır. 55 Aşkı ömıiinUn manası bllen· !er.aşk üzerine verdikleri sözden dönmezler.Böyleleri için hayat aşık olduklan zaman başla­ mıştır :

"Men eşgimi ömrümün menası bildim, Öz ehr;limden ne döndüm ne de çekilclt.m. Do!Julurken bilmedim do!Juldu!Jumu, Men seuirken heyatda,heyata geldim. "56 Sevda hangi yaşta ise seven de aynı yaştadır. 57 Sevmeye başlanılan y� da dogum tarihi­ dir. 58 Daglardaki seller bulanır, durulur, nesiller deı:!iŞir, yıllar geçer ama muhabbet devam eder. aşık "gocalmaz."59 Aşk ateşi oldugu sürece, insan diridir, gençtir. 60 Aslında "sevgi. aşk" kavramının kendisi "gocadır", fakat her "seven yürekte o gençleşir."6 1 Bulundugu me· kan tuııugu yüregi de gençleştirir. Ömrün son bahannda da olsa yürege bahan yaşatır:

"Bu yaşda. bu boşda seudaya düşdüm Könül ele bildi nubar eyledi. Cauanlıg duygusu, cauanlıg eşgi Bu hezan sinemi bahar eyledi. •62 Fakat muhabbete düşen, bu yolda çok cefiilar çeken için durum bundan biraz daha fark· lı olur. 63 insanın yaşı geçse de sevdalansa, sevdası da vuslata eremezse aşk yine de vazge· 52 53

M.Ş. s.292

··SevdASız ötmesin bir yaşım menJm Ne bahanın menim.ne gışım menim. Tegvjrno bohmagdon bolıııım menim Kagıı: parçasıru gabar eyled.J . ..

54 P.D.

A.S.S. s. 1 05

135

>

55 "Sevgi yaş L>nımır...Gelblnl yandır Yanarak yaşasan yaş düşmez yada Se:ven dohsarunda hele cavandır. Sevmeyen gocadır

otuzundıı d.11 .. .

Ürek cl1ış;ırsa günahkar rru yas ?

Seveni sınama .se�ıecek seven !

Yaş L1e üreyi ıleSil a gardaş.

Boş Ue dolunu çeki� goy sen r·

56 A.G. 57

>.

P.D. s. 1 28

97

"'Ürcyim bahmlMiı e"ı.Jrazuna

Könüllü gelmiıem bz g11dazıma Bu selldıı dönllbdllr alın yazıma

Sevdam

ne

58 "Seven günden yaşamaga boşlanus.>n

Bu günden de he>ablanır ıevelllldilıı . E.şgımıIJn on YiL$1 var.

Den;a geder gözyaşı var.·· M.Ş. s.223

59 o.e. s. 276. A.SS. s. 1 1 2 60 •.•. 5 . 277 61 P.D. s. 4 3 62 A.S. S. s. 105 63 "Agordı >açlan mchebbeUmin

Amma gurumadı göz:llnlhı yaşı. Got.aldım

330

..

boydoysa .o boydayam men . ô.S. s.73


çilmezdi r6'1 Sevda yaşldık gençlik dinlemez: "Senmi gocalırsan? Yoh, ola bilmez! Sevgilim mehebbet gocala bilmez. Sevgiden uzagdır gocalıg, ölüm Orda ne ölçü var, ne yaş, ne çeki. inan ki bu gün de görürem, gülüm Men seni ilk defe gördüyüm teki. "65 Sevgi asla "gocalmaz" ama insan "gocalır." Sevgi olan

kalpse

insana yaşlılıgı hissettir­

mez. 66

5- Aşk Ateşi: �k ateştir; "od"dur. �k oduna yanarak yaşamak "duya duya, gana gana·· yaşamaktır 07 Bu yangı aşkın mekanı olan gönüldedir. yanan gönülde de ateşin kırmızdıgıyla al-elvan gül­ ler açmışbr. �ık bu yüzden bagda bahçede bulunan gUlleri aramaz.68 Bu "ebedi od" kuru· lan ocakta alevlendikten sonra dumanı sis kalmaz; bir kere tutuşmaya görsün. 69 Yalnız bu

odu ancak yanardar bilir, ardar. 70 Gönül ateşe koşan ama ateşte, ışıkta ölen "semender" gi­ bi yanar, yandıkça aşkın yaşaması'saglanır. yolunda deyanetlmln Her il cevanl0$dı özümOn yaşı. Muhai>beı gocalııuş onu �n Köwek llreklertn halıruı vay vay. SDbhe ne çoldısa oynadı gümaıı, Mehebbeı gopartdı har.ıy, hay haray'" P.D. s. 270 64 "·Y• Rebbim. bu yaıda bu sevda nedlr'­ Deye eUerlml ac;dım göylere. Yer mene cehennem. Göy biganedir. Könlümden lışloran bu gıleylerc. Bu sevda nelere duruş getinnlş,

Bu sevda çekecek ne geder Allah?"

N.H. s. 132·133 A.S.S. s. 1 1 9 a.e. s . 124 A.S.S. s. 137, M.Ş. s. 363 "Açmışken könlümde al-elvan güller. Bogçad• oçdan glllü neylerem? l\önlllrnde ebedi odum var meninl, Ocagdn garıll.lan külü neylerem." M.Ş. s. 285 69 "Sordun·Nlye susdun? Niye leryadm ucoJmaz? Yarµııglon lökm� budaglıırda ses olmoz. Üsl!ln gclib inkar eledi noleml eşglm Tongııl ki. Alov lutdu. onun lUstO:sU gallllıılZ ." A.D.F. s. 62 70 "Sevgi ahdorddor. Sevda gezdller 65 66 67 68

Ti>ııxhlar,

Ertesi ondan bezdller. Gördüler, üreye işlemiş bu od

Ynnnnda blldlk!r. ne imiş bu od.'' A.D.F. s. 39

331


Ey könül. sen de yon semender kimi Yaşat dileylmi, yaşat eşglmi. 7 1 Sevenler aşk oduna yanmaktan memnundur. Hatta aşkın oduna dünyayı da yandırmak,

"muhabbet Unvanlı yeni dünya" kurmak lsterler. 72 Seven, aşk ateşine dUşen "yanıp kül ol­ maz yanıp ayılır. "73 Muhabbetin oduna seven yanarken, sevilen de bu ateşte "ısınır"74 Her halükarda bu "od" da pişen kişilerin canları birbirine kaynar, aşk onları bir bütün haline getirir, artık ölüm de onları ayıramaz olur:

''Gel, gel ki deyirman daşı tek fır/analım biz, Eşgin başına, sel suyu menden deni senden Bir odda bişlb gaynag olub canına canım Ölmek de ayırmaz seni menden meni senden Eşgin seni insan eledi. eşg yolunda Ney/im ki men imlik ayırıb insanı senden. "75 Sevenlerin, sevgiden ne kazandıklarını da tahlil eden Bahtiyar Vahabzade, seven bir in· san olarak, "alışıb yanmaktan, ömür boyu inlemekten" başka bir şey elde edilmedigini söy·

Jer. Yine de sevginin gamı, işkencesi üzerine Mecnun'dan başlayıp Kerem'e kadar türlü des­ tanlar yazılmıştır. 76 Vahabzade'nin aşk şiirleri de kendi gönül destanından başka bir şey de­ Qildir. Onun aşkı, ıztırabıyla daha çok Fuzüllnin aşkına yaklaşır:

"Öz könül dünyama seyahetimde Susur, ne danışır, ne dinirem men Derdimde tapıram hegigetleri Kederim artdıgca seuinirem men. •·77 6-

Aşk; Benzehneler, Mazmunlar:

Aşkın başlaması, aşkın ilk ateşinin yüreQe düşmesi için öncelikle sevgilinin görülmesi la­ zımdır; 7 8 71 72 73 74 75 76

s. 25 236 P.D. S. 291 A.S.S. s. 141 0.S. s. 74

J.Z.

M.Ş. s.

"Seı..renler sevgiden ne gaz.anda/ar? Sevib alışdalar. yanıb gandılar. Seven ömür boyu ancag inledi. Bu odwı

içinden keçenler dedi

Kaş ezelden sevib sevilmeyeydJm. Onun da<lını do heç b�meyeydin. Sevginin geminden. işkencesinden ZJnhar olmayanı gOrmemişem men. Mecnun'dcın ba.şlayıb Kerem·e geder Sel>enJer sevgiden nale çektiler_ Dosıanlar boglondı bu müşkül oda. Bunu göre göre c;:ohLlnnı da Sevgi

hesrclile men yanan gördüm.

Seve bilenle"' gısganan gönlüm . "

A.D.F. ' · 39 77 Ô.S. s . 45 7 8 "ilk görilşden gelblmizde özilne Ocrin-de:rln yer eledi bu 5el.'gl GeUnncdı ömrUmllıe bir fereh Heyrimlıi şer eledi bu

332

se�ı."

v. 161


"Meler çıhmasa da üreyin sesi. Ele ki, hauada gözler öpüşür Eşgln de ilk odu, ilk şeraresi Euuelce üreye gözlerden düşür.

•79

YUr�e düşen aşk ateşi akla da hükmetmeye başlar. Sevenler, her türlü kınamadan. tu­

zaktan çekinmez; kalpte gam bir ney gibi sızıldar ama "sevgi yükü" hevesle taşınır; dertleriy­ le aynı yaşta olan sevgilUer bir bütün olurlar.80 Sevgileri de açık aşikar olur.8 1 Sevdikçe "sevdanın sırrı" kat kat açılır . . sevenler sevginin her rengini. her yönünü yaşa· mak isterler, çünkü, böylece muhabbet tazelenecektir.B2 Aşkın "her yüzünü", "gecesini gün· düzünü" "hem dünyayı hem özünü" görenler kendilerini yenilemiş. tazelemiş olurlar. 83 Sevgi mayasıyla mayalanan, sevmeyi 69renen insan8'1 nın kalbinde sevgilinin kalbi du· rur, iki yürek aynileşemezse aşık bütün degil yanm olur;85 o, ancak sevgiliyle bir bütündür Sevgili yoksa öz özüyle kalan aşık86 o gelince dertlerini unutur:

"Ürek her derdini unudur gülüm Sen uarsan Göze/dir her anı ömrün. Menim bilmediyim ıek budur. 'gülüm: Senmi menimçün Menmi senimçün?"87 Başında bin sesli sevdalan; gönlünde bin renkli hülyalan; uykuda bin türlü rüyalanBS la·

şıyan, sevda aleminde yaşayanlar89 için muhabbet "en şirin nagme" dir. 90 Sevgi bazen aşı­ gın kendini içine hapsettigi bir "kale"; 91 bazen beslenmesi. kurutulmaması gereken bir agaç79 l.Z. s. 105 80 "Bu sevgi". V. s. 161 81 A.D.F. s. 73 82 ..Açılır sevdanın sirrl gatbegaı. Ammtıı möhlaoyam ye:ne sevginin Yoh. doya bllmlrem. . . her gün. her saaı Göster bir renglnl mene sevgim.in. Tezele sevgimi bu renlderle sen Çırpınag al· elwn dU)l!JUlarlı> bizBir yerde durmssın. goy dllkmmesin. Her glln ıezi!lensln mehebbetlm1z... P.D. S. 263 83 •.•. s. 256 8'I A.D.F. s. 74 85 a.e. s. 83 86

O.e.

87 P.D.

S.

68-69

S. 238 88 M.Ş. s. 285

89 D.S. s. 59 90 "Se\ıglme. hissime dodag boz.enim. Mehebbeı en şirin negmemdlr menim, Sevtnç ahlanr.iıi'ln sen bu heyatda Men..., çoh gönne seçdiylm gemi" A.D.F. S. 72 91 "Sevgimden özlMıc bir galo gurdum. ÖmrO bu gııloda men başo vurdum. DDnyanı özüme harnm buyurdum Yaşadım hey.atı ıek bir şerde men.·· A.D.F. S. 87

333


tır:92 Bazen de eski bahara, yeni bahar getirir, eski agaçlarda yeni yeni yapraklar çıkartır;93 kışın ardından bahann gelmesi gibidir sevgi. 94 Sevginin hedefi dogru seçilmelidir.95 Ancak bu takdirde de aşk, aşıgın gönlüne kucak ku­ cak nur yagdınr, ona "servet, delllet, varlık" bagışlar.96 Bazen de seveninin yüregindeki bu ""gizli sır"97 onu kendine dilgilmler98 yahut kilit olur onu kendine bende der, esir eder. 99 Onun esiri olan da asla azad olsuıf istemez. ıoo Sevgi "uyku, ninni, rüya" ile birlikte de düşünülür zaman zaman. Muhabbet "'şirin bir uy­ ku"dur. Aşık bu uykuya, "Sevgi Jayla"sıyla yatar, uykuda gördüklerine de inanır. 1 01 Ömrün büyük bölümünde de bu tatlı uykuda geçer: "Uydum /aylasına seuginin, neynim Yaıdım, yuhu gördüm, şirin bir yuhu. Ötdii bir an kimi ötdii, seugillm, Hemen bu yuhuyla ömrümün çohu. "1 02 Sevgiliyi ilk görüşte başlayan aşk daha sonra da sevgilinin hayaliyle, rüyalarla beslenir, gelişir. 103 Gönle "ebedi olarak giren sevda, ömrün bedeli olur; "'Bu seuda nelere duruş getirmiş. Ömrün bahasına döndü bu seuda. Bu seuda könlüme ebedi girmiş, Bu giley-güzarın içinde bele Könlümde guş kimi dindi bu seuda. . . " 104 92""Mehebbeı ogacı gurusa k�kden Yarpaglar sollıcag. yüz yaS:ış �a. Ehtiyac varımdır ürek boş iken Seı..ıgl ha.vruoıM el-gol atmaga Sevgi kökü yanan bir kola benzer. Bchanen zıldı!}ın d�la benzer." A.D.F. s. 65 93M.Ş. s. 297 94 P.D. S. 131 950.H.G. s. 89 96 "Menim öz eşgimln öz ulduzJan Dıı�ıdır. könlüme nur. gucag·gucag... Ahı bu serveli, d&-tell van Mehebbet bchş eder ll\Sıllına ancag." B.Ü.D.F. s. 1 1 1 97-Deşer ürcylml glıJI sin menim. Oreylm seslener her söhbelimde. Ona yolum yolıdur. derindir menJm Sonsuz nlfretlm de mehebbetim de'' M.Ş. s. 22 98A.D.F. s. 129 99A.S.S. s. 129 l OO A.D.r-. s. 62 1 0 1 '"Ehdinl SÖzllnll gercek !.ı.nırdım, Ürck ne çekmedi sevginden yana, Rüy,ada nece de men inanırdım O şl rln. mehebbet yuhulonna Ne geder ki. yahr. yalb�ı 1.ilmM Gördüyü yuhuya Jn.arur l�." A-5.S. s. 125 1020.y. 103Ô.S. s. 2 1 7 104 N.H. s . 1 3 3

334


Aşk, "hakikate giden dogru yol"dur. Fakat bu yolda her türlü dert ve gam vardır. 1 05 Bir

aşk ile yollara düşen, niyetini de menzilini de yolunu da şaşırır. 1 06 Sevgi yollarının kanunu.

kaidesi yoktur. Seven bu yola göre önüne çıkan engelleri kendisi aşmak zorundadır, laman zaman kazaya da ugrayacaktır:

"Seudinse. . . Eşginde itib yoh oldun, Çaşboş salacagsan günü, ayları. Seugi yollarında ne gayda·ganun? Özün aşmalısan bu dolayları . Erlyib, özünü yoh sayacagsan, Bu derdin olmayıb özge çaresi Sen tez-tez "gezaya" ugrayacagsan, Yohdur bu yollarda yol işaresi. "107 Muhabbet yolunun dönemeçlerinde yıkılınır, durulur, inlenir: çünkü sevda yolu, izclırap doludur, inişleri yokuşlan çoktur. 108 Aşık bu yollan kirpikleriyle süpürür. sevgilisiz yapama­ dıgı için bu yolda çok çabalar. ı 09 Aşk yolunda insan ""insan" olmayı ögrenir; "benimlik" hissinden vazgeçer. 1 10 Bu yol ona

"inam" bahşeder; onu "kıblegiıh"a, sevgiliye ulaştırır:

"/nam behş eleyir bu yol, her kese Ele ki, tanıdın yönü, gıbleni Bu yoldan azmaram ömür bitmese Yönüm gıblegtiha aparır meni. ··ı 1 1 Aşk, bir başka yerde sevenin ulaşmak istedigi ama bir türlü ulaşamadıgı ··amma··ıarta en· gellenen bir "amiıl"idir:

"Eşgim menim timôlim olubdur, bunu danmam. Bes neyleyerek 6môlimiz ammaye düşende? "l 12 105 "'Se"!li-hcgigete geden dogru yol. Bu 1<>ldıı her denle. geme ha2'r ol. ilde nece dele. gllnde neçe yol Bulanır. durulur seli dünyanın."

P.D. s. 137 106 "Bir eıg ile men dllşmlişem yollara. Ntyyet hara. menzil hora. yol hora? içimdedir gece. gllnUdOz. ag. gara.

Ô• oglımdan ö• garama elçiycm." A.D.F. s. 87 107 A.5.5. s. 125 108N.H. s. 131 109 '"Senin seV<lo yollonnı Kirplyimle şüpürenem. Bu e:şgslz. bu sevdaslz Ne sen sen.sen. ne men �nem Biz ki bül�v olmomı;ıg Ne sen mensiz, ne men sensiz.

11 o ô.s. s. 74 s. 273 1 12 D.5. s. 65

P.D. s. 222

i l i P.D.

335


Aşıgın binbir lezzetle içtigi tatlı bir "şerbet" olan muhabbet 113 onun gönlünün derinlikle­ rinde yatar. 1 14 Sevgi bir "kitap'' olunca sevgiliye duyulan muhabbet de bu kitapta yer alan "iri bir nida" olarak anlatılır. Bu sevgi, sevgili öyle büyük, öyle gilçlüdür ki, yann bir gün "hak diinyasında Mecnun'un Leylası onu karştlarnaga önilne çıkacaktır_"

"Sevgi kitabında iri bir nida Senin mehebbetin, senin giymetin! Mecn urıurı Ley/isi hagg dünyasında_ Senin pişuazıno çıkacag yegin. " 1 15

Bu kitabın sayfalan arasında gam, keder, aşk, ıztırap ve hatta "şüphe" de olacaktır. 1 1 6 Her haliyle, her yönüyle acısıyla tatlısıyla anlattlan muhabbet için h�kim olan vasıf onun

"şirinlik"idir_ 1 1 7 Şirin bir sevdaya düşen için hayat da çok şirindir. 1 1 8 A.şagıdaki mısralar bu tatltlıgı, zıddı bir durumla, ayrtlık acısıyla karştlaşbrarak dile getirir'

"Ayrılag" sözüne agladı göy/er. Yolu deyişmemiş yolumu azdım Şirin olmasaydı sevgi bu geder. Ona acı·acı men ag/amazdım! Görüşler özü de dadıma gelmir Bu geder ya hın lıg o geder uzag. Birce görüşümüz yadıma gelmir, Ne vahı birleştik ki, indi ayrı/ag?"l 19

B. AŞKTA IKJ TARAF:

1- Aşık ve Sevgili Aşk tek yönlü yaşanan bir hadise de!jildir. Onun her zaman iki yönü vardır. Biri seven· aşık, digeri sevilen-sevgili. Bu tabirler iki farklı kavramı gösterir. Birinde aşık olan digerin­ de. kendisine aşık olunan anlamı v.udır.Bu durum, Klasik edebiyatımızdaki aşka daha çok uygundur.Gerçek hayatta da bazan bu duruma uygunluklar görülür; seven aşkına karştlık gö· remeyen. sevilense aşka karşılık vermeyen olarak karşımıza çıkar.Aslında aşkta lıer iki taraf­ ta da sevdaya düşmek söz konusudur.Yani aşık hem seven,hem de sevgili tarafından sevi· lendir: sevgili de hem aşık tarafından sevilen hem de �ıgı sevendir.Vahabzade'nin şiirlerin­ deki aşık ve sevgili tipi daha çok sonuncusuna uygundur.Fakat ayrılık, hicran halleri yaşan­ dıgında aşk sadece aşıgı ilgilendiren bir hal gibi ele alınır.

l 1 3 A.5.5. S. 126 1 1 4 N H. s. 123· 124 l 1 5 a.e. s. 215

1 1 6 �Glsmellm ebedi reJaşdır menim. Sevgı kltabmd• lKı da bir varag. Eşglm�Obhem ile hemya$dır menim Ne şübhem goc.alır. N? sevgim ancag. "

1 17 M.Ş. s.

224

1 1 9 P.D.

233

l 18 a.e. 291

336

s.

Ô.5.

S.

66


Sevgili, aşık olmasa "sevgili" olamazdı; "aşık da" sevgili olmasa "aşık" olamazdı. lkisinın de vaılıgı bir digerinln varlıgına muhtaçtır. Eger bu dünyada sevgili olmasaydı aşık kimi se­ vecekli?l 20 Veya seven olmasaydı sevgili de kim tarafından sevilecekti?

Sen do!}u lan zaman gün de ele bil Do!}ubmuş balaca pencerenizden. Anan bllmeyib ki anunçün deyi/, Başga blrislyçün do!}ulmusan sen E{Jer bu dünyada men o/masaydım Sen de sen deyi/din, bir özgesiydin. 121

Her ikisinde de bu "aşk" olmasaydı "kendi kendileri" olamayacaklardı . 122 Sevgili de aşık

da birbiri için çok gereklidir. 1 23 Aşkla sevenin benligi suda şekerin erimesi gibi erimelidir. 12�

Aşkta, agır başlılık, gururluluk olmaz; Sevenler "ben ben" demez; aşkın ateşinde eriyip gider­ ler. 125 Çünkü her ikisi de "seven"dir ve aynı arzunun peşinde koşarlar. Fakat roller sanki ezelden öyle dagıtılmış ki. aşk gönle hakim olsa da biri hep kovalayan, biri de kaçan pozis­ yonundadır; Biri direksiyon digeri de direksiyonu kullanandır. Aşagıdaki mısralar da bu du' rumu anlatır:

Eynl arzudayıg hem men. hem de sen Bes niye men gaçan. sen gouan oldun? Senin go/u bai}/ı esirin iken Niye men sükancı, sen sükan o/durı?1 26 Birbirine vurulanlar, aynı aşkla dolanlar birbirlerini "yaratmış" ve kendi yarattıklarına "tapınır" olmuşlardır:

Men seni yaratdım, gülüm, sen meni Ürekler gul olur yaratdı!}ına, Heyallor uydurur bütü, secdeni Biz de yaraddıg ki, ıapınag ona. /nandıg. Vuruldug. 120 "Egcr bu. dünyada sen olmasaydın Men kinli severdim, alu men mimi? Sen eger menlmçlln dog�masaydın, Klmlnlc bölerdim olemlcriml?" M.Ş. s. 201 121 a.y_ 122 "Senin se"'1ıı yolkınnı Klrpiyimle sllpürenem. Bu eşgslE. bu sevdası• Ne sen sensen, ne men ınenem." P.D. s. 227 123 N.H. s. 130 124 "Behllyar dtlşündüıı er1sln gerek Sevenin menliyi suda $2kertek Sen yene yanıldın, sevilen Orek Galllden bosbeler hudbln olunnuş. A.S.S. s_ 1 1 O 125 a.e_ s.

126 N.H.

135 122·123

s.

337


Tapındıg nece Bu eşgln başına dünya cem olsun. Seni yaraımışam öz üreyimde Seni yaraıdım ki, me'beqim olsun. 127 Bahtiyar Vahabzade "sevdinse . . . sen osan özün degilsen" diyor. Bunu birçok şiirinde de birbirine yakın ifadelerle anlatıyor. lki seven, kendi şahsi varlıklannı birbirlerininkinde yok el­ miş bir.bütün olmuşıur. 1 28 Onlar adeta birbirleri için dogmuşlardır. O kadar ki:

Menim öz isteyim, menim öz kamım­ Senin öz isteyin, senin öz kamın. Senin ad günündür menim bayramım, Menim ad günümdür senin bayramın. Biri-birimizçün dogulmuşug biz. Birdir her eşgimiz, her isteyim iz. 1 29 Sevdigi yanında yoksa.seven kendini bir "hiç" gibi başıboş ve anlamsız hisseder. Böyle

hissetmekle de aslında kendi kendini inkar etmiş olur. 130 Halbuki kendi kendini sevmek de sevgiliyi sevmektir. Çünkü sevgili "o" olmuştur. Bu durumu da şair şöyle dile getiriyor:

Deyirsen: - Özünü yaman sevensen Deyirem: - Bunun da sebebi sensen. Özümü sevmezdim. Hele eksine, Bir zaman özümden bezib usandım. Eleki ürekden baglandım sene, Özüm öz gözümde deyer gazandım. Özümü seumekde borçluyam sene Sevgi bir sirdi ki, men ona teslim. Başga birini yoh, men döne döne Seni seudiyimden özümü seudim. 1 3 1

Sevenin hem "bagrını yaran", ona "dert" veren aynı zamanda da "gönlünün ışıgı"l3 2 olan

sevgili yoksa lışık kendi kendiyle başbaşa kalır, yine de onun kalbiyle kendi kalbini baglamış,

ruhen ve gönlen hep onu hayal etmiş. hep onu yanında hissetmiştir. 1 33 Sevenlerin bu hem­ hal oluşları, bu "kaynayıp kanşmalan" fikren ve hissen bütunleşmeleri şaire, ecdaddan gelen "bir bagı, bir tohumu" buna baglı olarak da "kan akrabalıgını" düşündürür: Yaradılıştan bir­

birine yakın olan. "gohum" bu iki insan birbirinden ayrılıp birbirine yabanctlaşamaz da . . . 1 27 A.5.5. s . 123 128 "Scvdinse. . . Sen osan özlln deyilsen Yoh iken dahil çok s.en wrsan. gt:ılDm Ôzlinü ne geder umJCla bilsen Özünü o geder lapiH'Sıln glllü:m."

1 29 B.Ü.D.F.

1 30

s.

129

A.5.5.

s.

122

"Sen yoh.san5ııl. . . . men bir heçem hedercm Senin üçün bir ıalcyem. gederem �im geder. mehebbellm gederem Men özümün Jn�nyam, aman hey.

1 3 1 P.D. s. 279 1 32 P.D. s. 229 1 33 A.D.F. S. 68-69 338

A.D.F.

s. 83


Deyirem, belke de ecdaddan hele ilkimiz bir tohum, bir tumdur bizim. Gaynayıb - ganşıb ganım ganınla Fikrimiz, hissimiz gohumdur bizim Deyirsen, "ayrılag!. . Fitretden dönek? Ne olar. . . Başa sal ancag bir şeyi: Biz hardan öyrenek. kimden öyrenek Biri - birimize özgeleşmeyi . . . 13� Sevgili varsa gönülde, gam da keder de olmaz. Seven iki varlık bir aradayken "bahtiyar· lık" yoksa "bedbahtlık" sözkonusudur. Vahabziıde, sevgi üzerine yazdıgı şiirlerinde "bahtiyar" kelimesi üzerinde de oynar. Bu kelimenin kendi adı oluşu yanında diger anlamlannı da kul· !anmayı ihmal etmez. Böylece sevgiliye hem ayrılmak istemedigini hem de kendi varlıgının sebebinin" o oldugunu açıklayarak ona verdigi önemi dile getirir: Özün bir alemsen eşgin bir alem Sen olan könülde ne keder ne gem' Sensiz bu dünyanın en bedbe'htiyem, Seninle dünyada behtiyaram men . 1 35 Sevdigi yanında olmasa da seven kişi, "hayalının ezeli manası olan sevgilinin hayaliyle" kendini avutmaya çalışır. 136 Çiçeklerden, ıüzgardan yerin kokusunu alarak hasretini dindir­ meye çalışır. Çünkü seven insanlara en büyük zulüm, onlan ayırmak. birbirine hasret koy­ maktır. Aşkın güzelligini yaşayanlar, aşkın bir neticesi olan aynlıga da katlanmak zorunda­ dırlar. Ayrılık sevgiyi öldürmez. 137 Onlar öylesine bir bütündürler ki: sevgilinin yücelip ka­ natlanan kalbinin zirvesinde Bahtiyar Vahabzade vardır; onun gözlerinden kaçan uykusu ge­ celeri yatamamasının sebebi yine Bahtiyar Vahapzade'dir. ikisi de sever. ikisi de kendisi için tek alternatif digerini görür ve onu kimseye denk tutmaz. Öyle ki, birbirlerinin adıyla da anı· lır olurlar: Gelbin çoh ucalır, çoh ganadlanır, Ona zirve menem, Ona son menem. Yata da bilmirsen uzun geceler. Gözlerinden gaçan o yuhun menem . . Herkese tutmadın ahı ten meni Sen de bu dünyada menimçün teksen. Sen gova bilersen evinden meni, Gelbinden ki gova bilmeyeceksen 13q P.D. s. 233 1 35 1. Z. s. 1 13 136 "Heyalın ele golhıb gOztlmde yükselir ki. 0eyln!m hevatıımın czetı me'naslSall . Mene ele gelir ki. Sen dünyanın gelblscn. gclblmln dOnyasısan." M.Ş. s. 1 93 137 1.Z. s. 1 15

339


Serıin her deglgen, her aııın menem, Ahı. adın menem, ünoanın menem Sen ki, sen deyi/sen, Sen de bil, menem. Yaşını çohaldan, seni uca/dan, Giin menem Ay menem Giilüm. il menem/. . 138

Birbirlerinin "kaderi, tallhi"dir bu iki sevgili insan. 1 39 Vahab?Ade'nin "ömür kitabı"nı ya­

zan o, onun gönlünün derinliklerinde yatan "o"; "hayali diledigi, gülU" hep "o"dur1 4 0 Şaire. bütün alemin kainatın sahibi oymuş gibi hissettiren de sevgilidir . 141 Bahtiyar Vahabzade 1 987'de yazdıgı bir şiirinde muhabbetinin otuz yıllık oldugunu söy­

lüyor. 1 4 2 Bu durumda onun aşkının tarihini 1957 olarak alırsak yanlış olmaz. O, aya, güne inandıgı gibi daima aşkına da inanmıştır. 14 3 Aradan geçen uzun yıllar ve bu ytllarda yaşanan türlü aynlıklara. azaplara ragmen "sevgiliyi kendisinde yaşabııış". 144 "Küsüp barışmalar".

"tahkirler, söyilşler, talepler" bitmemiş ama aşk da bitmemiş . 14 5 Sevgi biraz daha olgunlaşa­ rak sevenler daha çok kaynaşarak sürüp bugünlere gelmiştir. işte bu aşkı, belki de en güzel anlatan mısralar: 138 B.Ü.D.F. s. 130 1 39 "Sovgin mene ganod venfi, uçurdu.

Men özümden yuhanyam, aman hey.

Sen getl:ıimde gelblm gibi vurrnaszın. BOtöv deyll. men yanyam, aman hey. Öz elimle möhürlenlr g!inbegün, Öz elimle bagladıgım bu düyUn Eyleçlnl geyb eleyen l:ılr ömrün Ger.ı wran gelanyam anUln hey. Sen yolıs.anSt'l. . . men bir lıeçem hederem Senin üçün bir laleyem. gederem. Sevgim geder. mehebbeUm gcderem Men özümün Jnkanyam aman hey.'' Ü.H.G. s . 92 140 N.H. s. 123-124 14 1 B.Ü.D.F. s. 1 1 1 142 "Neynim otuz IUlk mehebbeUnden So11 iner yllz defe sen döne btldln. Seni y<ılvanşla gaytannışam men, Sense döıuneylnle öyüne bildin. Bunlar ne demekllr? Btr dtlşüı sen de. Ôlüb melıebbclin mehebbeUnde." N.H. s. 1 1 9

14 3 1.Z. s. 107 144 A.D.F. S. 61 1 4 5"Heflede nece yol, günde neçe yol

Kllsüb ban�ng. bole derd olar? Sevda o/eminde bu. günah deyU, Agıl namerd okır. ilrek merci olar. Tehglrier. söyüşler. ıelebler bol-bol Yene efv edirem de neden seni?'' D.S. s. 59

340


Soruşma men seni neçin seumişem Niçin yaranıbdır, neçin bu alem? Bir soruş. bu/ud/ar neçln buru/ur. Neçln o gah yagış, gah bulud o/ur? Bir soruş, bir soruş bes neden bele, Dalgalar özünü çırpır sahile Bir soruş esende deli külek/er Niye pıçıldaşır, güller, çiçekler Neçln seudlylml bilmeden men de. Seuirem, seuirem . . . insan seuende Yalnız öz könlünün sesini dinler. Neçln seudiyini bilmez seuenler. Neçln seudiyinl bilse bir ürek Seumeylr demek Seumeyir demek 1 14 6

Vahabzade'nin "belalı başının" "bel1ılı macerası" olan bu aşklH şairin gönlünü "ebedi mesken" tubnuş. "kaleminden akanlar onun hisleri" olmuş; "hayatının ilhamının özü", "ömür kitabının da ilk ve son sözü olmuştur. Şiirlerindeki hisler. ahenk bu aşktan kaynaklanmış· tır. 148 Otuz beş yıl geçmiş, şair annışyedi yaşına gelmiş ama bu sevda ilk güıelli9ini. tazeli­ gini kaybetmemiştir. insanı hayrellerde bırakan, eski ve tükenmez aşk hikayelerini hatırlatan bu sevda üzerine l 992'de yazılmış şu şiir yaşamla aşkın güzelli9ini dile gerirrnektedir: -EVEziM///er/e arJıanca gezdim, dolandım Gaçarın menemse uçarım sensen. Sendedir "Slm-simlm" sirrim, !ilsimim, Men bir kllidemse. açarım sensen. Sohsıyam, göuherem, bilmirem neyem, Meni çoh bahaya alanım sensen. Taram, kamançayam. kamanam. neyem. Meni dillendirib ça/anım sensen. Sende erimişdim, sende doguldum. Dilem, euuel sözüm, son sözüm sensen. O geder seninle hemaheng oldum, Harda men yohamso euezim sensen. 149 1 4 6 1.Z. s. 103 147 M.Ş. s. 233 148 "Menim könJOm ebedi me5kenlndlr, yerlndlr.

Gelemlmden ohonlor, senin hlslerindir. Sen menim heyahmın. Yhamımın anı:sen. Sen öm<ır kllılbunın ilk sllzl,l son sllzllsen . Senin hissin. dıııtınen öz rengidir şerimln Üreylnln wrııusu ahengidir şe'rimln.'' A.G. s. 83 149 Ü . H.G. s. 122

34 1


Vahabzade. gençliginden bu yana yazdıgı sevgi şiirlerinin hedefinin hep aynı oldugunu, şiirlerindeki her konunun mutlaka yaşanılmış gerçek olaylardan ve duygulardan kaynaklan­ dıgını da açıkça ifade etmektedir. 1 50

2- Sevenler Üzerine Benzetmeler ve Mecazlar: Bahtiyar Vahabzade'nin aşk konulu şiirlerinde sevenlerle ilgili olan teşbih ve mecazlar ba­ zen divan şiiri geleneginden gelir. bazen de halk kültüıiinden. Bu benzetme ve mecazlar bi­ ze hiç yabancı degildir: Bir elmanın iki yarısı olmak, mah, av ve avcı, gible ve giblenünma gül ile bülbül, hayranlık, kulluk, tutsaklık, teşnelik sultan, hakan ve bendelik gibi. Fakat bun· !ardan daha !azla da şairin kendine has özel benzetmeleri, duyuşları, düşilnüşleri vardır. Bu bölümde iki sevgili ile ilgili benzetmelere, hayallere yer verirken sadece birbirlerine karşı durumlannı gösterenleri ele alarak bu iki varlıgın birbiri için vazgeçUmezllgini gösterme· ye çalışacagız:

Sevdaya düşen, dünyanın her türlü gamına, derdine sırdaş olur. 1 5 1 Gönle en yakın "sır-

daş"da yine "sevgili"dir:

Könlüme en yahın sirdaşım kimi Men sene uermişem derdi serimi Dedim senden küsen setir/erimi Boynuna mercan tek düzesen, gülüm. 152

Onlann bir arada geçirdigi "şirin saatler, şirin anlar'' sadece ikisi arasında bir "sır"dır.1 53 Onlann buluşup görüştükleri küçük "vuslat" anlan her zaman ilk buluşmadaki heyacanı, duy­ gu coşkunlugunu yaşatır.1 54 Her bakış, her söz çok anlamlıdır. Seven, sevdigini ayak sesle­ rinden de tanır:

Bahışdan söz götür, söz anla sözden Hessas ol, sevgilim, ömrün boyu sen, Eger seuirsense, ayag sesimden Gerek bilesen ki, Behtiyar gelir. 155

Seven sevdigini her görüşte ondaki güzelligin başka hiç kimsede olmayacagını düşü·

nür. 1 56 Karş�ıklı konuşan diller degil bakışlardır. Bakışlardır gönülde nakışlar dokuyan. 1 57

150 "Gençlik dövrilmden bu gllne ge<ier yoıOıgım sevgi şc'rlerlnln hedell eynldlr. Şer1erdckl konkre! wıziyyetlerin ve hallann tesirinden aydJn olur kl blnlann her blrt bir sarsı.nbnın. bir e'tlraım. bir ıelaturm.aı, yahud bir �anın ifa­ de.sidir. Onlarda heç bir Ul}durma yolwiur. Bu şe'rler. hamısı duygulanmdan sUztllmü.şdilr Ş.G.G.Y. S. 164 151 M.Ş. s. 223 152 P.D. S, 245 153 "Gorhın.:ı. gel dolunca. uçag. uçag biz. Ga�ar 02'? cıhır günbegün, gOIUm. Sirlerin ardJnca oc.aldıgca biz, Yer de göye dönür bl�mçlln. gülUm. O şirin saatler. bu şlr1n anlar Arzumun rengine boyanır indi Seninçin. menlmçin glzll olanlar Bizimçin yuhudan oyanır indi." A.S.S. s. 120 154 P.o. s. zqs 1 55 A.G. S. 90 156 "Bu hl�eı , bu 901-gllz, bu üz, bu ümran Dedim. bir kimsede heç ola bllmez Menim üreyime bu geder yatan ikinci birisi dcıgulo bllmez." Ü.H.G. s. 1 17 157 A.S.S. s. 144

342


Seven için aşk ve sevgili "ebedi dava"dır. Onun "muhiti. iklimi. havası" hep sevilen var­ lıktan kaynaklanır. Biri

"dag", öbürü dagın "dumanlı zirvesi"'dir. Dagın zirvesi dag için "şeref­

tir şöhrettir", gurur kaynagıdır.

Özümle ebedi dauomsan menim. Mühllim, lglimlm, hauomsan menim. Men dagam, dumanlı ziruemsen menim Şerefdir, şöhreldir zirue dag üçün. 158 "Nesen Sen" şiirinde iki sevenin dunırnlannı. birbirleri için ne ifade ettiklerini anl<ıtan Bahtiyar Vahabzade, sevgiliyi ömrünün "süsü bezegi" dertli gönlünün "hem derdi hem der­ manı'', ömrün "manası himmeti" olarak görür. �klan dolayı çekilenler. başa gelenler düşü­ nülerek zıttı kavramlarla bu hal anlatılır. O zaman da "şeker ve zehir" "hayır ve zarar", "se· vap ve günah". "geçmiş ve gelecek", "hançer", "dost ve düşman" "sultan ve hak.an" "ilk ar­ " zu ömrün "tadı tuzu" aşıgın "ruhu, hayali" hep "o" olur. 159

Bahtiyar VahabzAde'nin sevgilisiyle kendini karşılaştırdıgı şiirleri çoktur:

Bir bulagın iki gözü· Biri sensen, biri men. Bir almanın iki üzü, Biri sensen. biri men Goşa simin titremesi, Biri sensen, biri men Bir perdenin iki sesi Biri sensen, biri men. 160 Biri "açık sema" öbürü "gök kuşagı"; biri "tan yıldızı zühre" digeri "seher çagı"; biri "ha­

yatın sevinci" digeri "gamı kederi"dir. 161 Bunun için hayatın gamı da sevinci de güzeldir. Sevgili "sevgi denizi" aşık bu denizde gönlünü sadece bir ada baglamış "bir ada"dır . 162 Sev­ gili "kıble", aşık "kıblenüma"dır. Ama ona da yönünü gösteren hep sevgilidir . 1 63

Aşıgın öz içinde yer eden sevgili onu bir an bile yalnız bırakmaz. le takip eder. Tıpkı denizin dalgalannın sahile vurması gibi:

gözlerinin tesir gücüy ·

Yolda da, kolda da ayag izin var. Senin yüzmü gözün, Minmi gözün uar? Gaçıb gizlenirem senden ah, yene, Her küncden, bucagdan bahırsan mene. Senden nece gaçım? Hara gaçım men? Gözlerin her yere sepelenibdir. Ahı, sen ki, menim öz içimdesen, Deniz sahil üçün lepelenibdir. 164 158 N.H. s. 105 159 8.Ü.D.F. ,_ 133- 1 34 1 60 ı.z. s. 130 161 •.•. s. 130 162 P.D. s. 230 1630.e. s. 273 1 64 D.S. s. 58 343


Aşık "baglı bir define" olunca sevgili onun açacak anahtan olur. Ve bu hazinedeki sırrı

bir tek o bilir. 165 Her ikisi de aslında birbirinin sınnnı bilen veya aynı sırra ortak, sırdaştır.

Sevilenlerden biri hep dlgerinin takibindedir. Bu takipte bir gizlilik veya araştırma merakın· dan çok birbirinden uzak olamama hali vardır_ Sevgili aşıgı bakışlanyla takip ederken; aşık

da onun adeta "gölgesi" olur. Onun hayali sevgiliyi bir "bekçi" gibi gözler. 1 66

ikisi de "bir can" olan sevenler için kaderin işleriyle yaşanan olumsuzluklar da olur.

Bu

yüzden sevgiliyle arası bozulsun, aşklan nazara gelmesin isteyen Şair, kendini "göz boncu­ gu" aşkını da nazarlara karşı tütsü yapılan "üzerlik" otuna benzetir ki, sevdigi göze gelmesin:

Bir canıg, olmadı arada birlik Gederin işidir. buna dözerik. Özüm-göz muncugu, eşgim·üzerlik. Dedim ge/meyesen göze sen, gü/üm. 167 Sevdiginin "yüre!jinde yatan inciler "sevenin yilregine "yıldızlar" yB11dınrken, aşık onun

"gönlünün derinliklerine", "arzulannın zirvesine" yükselmek isler_ l 68 Daga çıksa sevgili. o "bulut" olur üstüne çikar, yere inse "yagmur" olur aşagı iner; "nagme" olsa sevgili "dudak­ larda çiçek açsa". o "keman" olur sesine eşlik ederek çalar. 1 69 Sevgili "mey" olsa, seven onun yanında bir "kadeh"; "gül" olsa onun yapraklannı öpen "ay" hafif hafif esen "rtızgar"; "ot" ol­ sa, o bir anda dönüp "çig" tanesi olur;

Mey olsan, yanında bir gedeh o/lam, Gül olsan, çelrini öpen meh o/lam. Ot olsan, bir anda dönüb şeh o/lam. Dag o/san ziruene yagan garam men_ 170 Aşıgın niçin sevdigini bilmeden sevdigi, her zaman yilreginde taşıdıgı sevgili için söyleye­ cekleri bitmez. Seven bir "sema" ise sevgili onun "ay, yıldızı" dır. Seven "bUlbül" olup çemen­ de onun için ötünce sevgili bir "gül" olur. ikisi de adeta birbiri için yaratılmıştır. Aşık "yüce bir dag" ise "zirvesindeki kar" sevgilidir. İ>.şık "kilit" sevgili onun "açar"ıdır.1 7 1 Aşık, aşk kili­ tiyle kilitlenmiş, baglanmışbr sevgiliye. Onun "tutsagı olmuştur _ l72

Sorursan ki, söyle nedir meni sene seodiren? Neçe verim caııabını, heç bi/min·m, neçe men. Demirem ki, bahardan hoş, gü/-çiçekden incesen. Birce bunu bi/irem ki, menim üreyimdesen.

1 65 "Bııglı delıneyem, açarsan, gllliım . Heznemln slrrlni t2k sene ven:üm. Yahşı ki, dllnyada sen varsan. glllllm Men var okfugumu han:lıın blle�lm? P.D. s. 229 1 66 A.D.F. s. 64 1 67 P.D. ,_ 245 168 ·-·· s. 280 1 69 'Uaga gal/ısan. bulutlara dönerem men, Yere ensen, � ohJb enerem men Negme olub bir dodagdo çiçek ııçsıın , Keman olub sesin Osle dlnerem men." M.Ş. s. 290 110 ı.z_ ._ 1 1 2 1 7 1 A.G. s . 82 172 A.5.5. s. 129

344


Eger men bir semayemse-sensen ayım, u/duzum. Bülbülemse men öterem bu çemende seninçün. Sen menimçün yoranmısan. men de men de senlnçün. Uca-uca bir dagamsa ziruemdeki garımsan. Men bag/ı bir gıfılamsa, sen menim açarımson Demirem ki, bahardan hoş gül-çiçekden incesen Birce bunu bilirem ki. menim üreyimdesen. 17 3

Sevgili aşık için "gün"dür "güneş"tir. Gün açınca onu gördügü için sevinir, batınca zülme­

te gömülür. 1 74 Sevgili "gün" olunca aşık da hep onun bulundugu tarafa bakan "günebahan­ ayçiçegi" olur.

Fikrim de hissim de günebohandır. Dolanır hemişe ancag izinle. Sen bahan ıerefe bahmag asandır Bahıram dünyaya senin gözünle. 175 Vahabzade'ye mahsus orjinal bir ifade de, kendini ömrünün son çagına gelmiş biri ola­ rak hissedip, güneşin batmadan önce topraga yönelmesi gibi sevgilinin yanında ömrünü ta­ mama erdirmek istemesiyle ilgili söyledigi şu mısralardır:

Torpag son yuvadır, ıorpag son bine, Dedim lorpa!lımsan, geldim secdene · Ömrün son çagında eyildim sene, Eyilir, torpa!la gün, bolmag üçün. 176 Sevgilinin "gönlünün hakimi" aşık aynı zamanda onun gönlünün kurbanıdır. 1 77 Sevgili­ ye ulaşmak için çırpınan, onun yanında ufak parçalara bölünen ı 78 aşık ömrü boyu hep onun peşinden koşmuştur. 1 79 Fakat avlanan yaralanan. kanı ortada kalan hep o olmuştur . 180 1 73 A.G. s. 82 1 74 "Gün kimi gah çıhıp, gah baıımımsan.

Menim mühillmln yarndan.ımsan. Gün kimi çıhdıns.a. dönerem güne. Baıdınsa. batarom zulmet gölüne. Sen var.;an, dünyamda he:r şey var menim YohluglDl düny.:ımı boşak:Lar menim. Sen vars.:ın, bl:ıha.rtım dosttek düşmene. Senin reglbln de ezlzdlr mene.u A.D.F. S. 68 1 75 A.S.S. s. 122

176 N.H. s. 105 177 "Bu gün ad gllnündür. bu güne gı.ırban.

Könltıman hakimi könlüne gurban! Danyııyo eşglnden gec gebnlsen sen! qgin çoh yaşlıdır ı...tladllnden!" B.Ü .D.F. s. 1 32 178 "Sene çatmog üçün galhdun �ere . Heyaı çekdi menJm eleklerimden. Goytin bu gatından bahıram yere, Böyuyen sensense hırdalanan men." A.D.F. s. 66 1 79 "Ömrlln boyu gaçmısan, Arhanca llylinnllşem. Sende tmkbnsazbgı. Uzoglıgı gönnU$em.'' B. Ü .D.F. s. 1 17 180 "Ey glll. wrulıın tek ovu tez galdırıır ovçu Vurdun meni galdırmııdın ancag, gıırun olsun.'' A.G. s. 93

345


"Sonbahara" kendini benzeten şair sevgilisini de "ilkbahar" olarak düşünür. Böylelikle ken­ dindeki hüznü, çaresizligi dile getirmiş olur:

Sen hardan bilesen ne çekirem men. Pavızam . . . ey ömrün ilk bahar/ısı, Sen hardan bilesen, nerden bilesen Yohdur bu dünyada senden uarlısı. Duman tek daglara çekilen menem, Budaglar üstünde guştek dinen sen. Payızda yarpa!Jı tökülen menem, Ömrün yaz ça!Jında çiçeklenen sen. 181

Seligiliyi. sevene "ışık" gibi gösteren, ona bir "iımiıl" için din veren, yol veren yön veren"

hep sevgilidir. 182 Bazen sevgiliyi tapılacak bir varlık "tann", kendini de onun basit bir "ben­ desi"" olarak gören Vahabzadel83 "din" kavramını da "aşk" ile birlikte düşünür.1 84 Üz-üze dayanıb sonum, ewelim, Hara getdiyimi men hardan bilim? Senin dergaluna açtlıb elim,

Tannmsan, men adi bendenem senin. 185 "Din" düşüncesi veya benzetmesi ile ilgili olarak karşımıza çıkan bir başka hayal de aşı­

gın "inanan'" aşk dinine, sevgilininse "asi"' olarak tanımlanmasıdır. 186

Vahabzade, muhabbeti "'od"a benzetmiştir. klasik bir benzetme ama onu tamamlayan un­ surlarla başka bir bakış da farkedilir. O da, muhabbetin oduna ateşine aşıgın "yanması", sev­ gilininse "ısınması"dır. 187 A.şagıdaki gazel tarzı aşk şiirinde de bu vardır:

De, bilirsenmi bir ama/da yanan kimdi, gülüm; Deylşib rengini tez-tez boyanan kimdi, gülüm? 181 P.D. >. 127 182 N.H. s. 134 1 83 P.D. s. 230 184 A.D.F. s. 69 185 P.D. S. 230 186 "G.""50 bah! Neyleylm. Men inanan sen ası! Heı; reva blllremml 5ene ba$Qn gl!ill.SI? Amma seven gelb llçlln bundan büyük ceza yolı

Aglı oyaglar llçlln geder var>a. gelJI yolı

lnan!ı!lyd.m sevgine. Vallalı , reva bümezrllm lıeç bunu da men ,.,,._­ A.D.F. s. 70 1 87 "Üreylmdm keçenden �nml duyug sı>n? Senden cavııb g6zledlm. Ne ··1ıe· dedin, ne "yoh"' sı>n Dedim,- Susma,

daruş. din,

Ne danı$dın. ne dindin. MehebbeUn oduna Men yanılım, 5en lslndln_�

A.S.S. 1 4 1

346


Meni yandırdın özün, hem de gızındın oduma, Gızınan kimdi, yanan kimdi, ganan kimdi, gülüm? Tıkan aı;ırıtdı seni, köksüme saplandı bıçag, Çıı;ııran kimdi, yanan kimdi. ganan kimdi, gülüm? Çatar öz kamına, hesreıle deyer Behliyaram. O könüller ki, her an nefsine hakimdi, gülüm. 188 3·

Aşık ve Özellikleri:

Aşkını sevgiliyi kendine "lımal" edinen seven. sevgilisinin "tutkunu"dur. 1 89 Gönlündeki "saf duygular", sevgili tarafından lfıneUense de o "agn" ile yaşayanı 90 aşık sevdigini "her gün her saat" görmek için geceleri ay. gündüzleri gün, sabah akşam da onun elindeki "dilsiz ay­ na" olmak ister_ 1 91 "Nagme" olup geceleri sevgiliye "ninniler" söylemek, onun ayagıyla ge­ çip çigneyecegi "yol" olmak 1 92 isteyen aşık için, aşk "gönül agnsı. göz yaşı" demektir. Sev­ gilisini de Allah'ını sevdigi gibi sever:

Zaman böyütdüse boy-buhunumu. Sen menim ge/bimi böyüden oldun. Eşgim-könül aıırım, Eşgim·göz yaşım! Men ona bahmıram, göydedir başım. Men seni sevirem al/ahım kimi.193 Fakat niçin sevdi!lini açıklayamaz: Neçin sevdiyini bilmeden men de, Sevirem, sevirem . . . . . insan sevende Yalnız öz könlünün sesini dinler, Neçin seııdiyini bilmez sevenler. Neçin seııdiyini bilse bir ürek, Sevmeyir demek Sevmeyir demekf 1 94 Bu sevgi onun yaradılışında uardır: Bu sevgi-öz-me!lzim, öz filrelimdir, Bu sevgi-özüme sedagelimdir. Bu sevgi·kelmeyi·şehadetimdlr, Bu seugi·zövgümden öıeri deyi/_ 195 188 •.•. s. 1 15 189 D.S. s. 65 190 a.e. s. Si 191 M.Ş. s. 236-237 1 92 •.•. s. 236 193 •.•. s. 226 194 1.Z. s. 103 195 N.H. s. i l i

347


Kalbinde sevgilinin ayak izleri olan aşık, sevgilinin "gizli bakışlarının nezaretinde" "gözle· rinin esaretinde" 1 96 yaşarken sevgUlye ulaşmak için dalma "can atar" "göklere çıkar" fakat bir türlü ona çatamaz. 197 Sevgilinin ateşine yanar. 198 Bu yanış önce yaş agacın yanması gi­ bi yavaş yavaş cızıldayarak duman salarak olur. Sevgilinin ateşinden ateş alıp tutuştuktan sonra dumanı ışıga çevrilir. ı 99 Aşık onun oduna yanıp pişerken200 sevgilisi de onun oduna yanmaz. O zaman şöyle seslenir Bahtiyar Vahabzkle:

Sen ki. menim oduma a/ışmadın ne o/ar Eminem ki. gün geler a/ışarsan tüsıüne, Amma birce ricam uar: Dizlerine döyende gelme. gebrlm üslilne. 201 Ona gençligini kurban veren, aşkıyla yanan. yolunda dert alıp, ömür kaybeden aşıgın202 yanışı "çıra" gibidir. Çıradan farkıysa, çıra sadece geceleri yanar, aşık ise hem gece, hem gündüz yanar. 203

Ömrün sonbahannda sevip sevilmekle aşka düşen aşık. sevgilinin arkasınca dolanan

"gölge'" olur. Hep onu takip eder. 204 Sevgiliyi "bayrak gibi başının üsttinde tutar" ancak ken­ disi kapı agzındaki kilim gibi ayak altına serilir. Bazen evin eşigindeki izi bile silinir, sevgili­ nin ragbeti azalır, yok olur:

Evinizin kandarında ltib menim izim artıg. Guruca bir "salam" galıb Aramızda bizim artıg Men eşgsiz daşa döndüm, Yohdur sene sözüm artıg Men boynunda mercan idim, Peren·peren pozulmuşam, 1 % "G!zll boluşlann nezareHnde fşgiml. arzı.mu �ıyaram men. Hemln göz!erinln esaretinde Valloh lsteytmce yaşayıram men.

Asilib golsam da bohı�anndan

Demerem, verescn bir aman mene. BUirem. her yerde, gülüm,

her ı.aman

Menim öı içimden bahusan mene."

P.D. s. 236 1 97 "Sene can atdıgca ı.<:alıb sanki Göyun o tayına ganadiaıur>an. Sen göyün ele bir gatındasan ki. Sene çata bUmez ellm heç zaman." ô.S. s. 70 1 98 B.Ü.D.F. s. 113 1 99 P.D. s. 184 200 A.D.F. s. 60 201 a.e. s. 70 202 P.D. s. 261 203 Ş.H. s. 132 204 1.Z. s. 1 1 2

348


Uca-uca bir dag idim, Erlmişem, toz o/muşam Men bir yanar uulkan idim, Yana-yana buz olmuşam. 205

Sevgilinin ayagını bastıgı yerlere günde yüz kere başını koyan aşık206 ondan gelen ve gelecek her zulme razıdır. Hatta bu zulilm iışık için güzeldir.207 Seudlnse... Beş il ne, on beş il nedir. Bütün ömrün boyu gözleyeceksen. Ne boyda zülm etse seugilin sene, Seudinse. . . "her zülme döz"-deyeceksen Seudinse. . . Kölgeye dönüb her zaman Sen onu her yerde izleyeceksen. 208 Aşık, ruh haline göre bazen sevgilinin "kışını yaz eyledigini".209 sevgi olan yürekte ilkba­ hann olacagını, bunun yanında "sevincin, gamın. infuann"da eksik olmayacagına 2 10 söyler. bazan da gönül verdikten sonra vakit ölçüsünü kaybeden, sevgilinin muhabbetinin ölçüsünü kendine vakit ölçüsü seçen aşık kendini çok soguk, agır geçen bir "kış" mevsiminde hayal eder.2 1 1 Sevgilinin gönlüne zincirlerle baglanan212 esir olan 21 3 Bahtiyar Vahabzade sevgi nag­ mesiyle yaradtldıgını2 14 söyler. Sevgilisi dışında kimseye inanmaz. "öz at�inin sacında" kav· rulurken sevgiyi kendi "öz ömrünün saat akrebi" sayar.2 15 "öz bahtına yar" "ömrüne yol". "kalbine kalp", "sinesi altında yürek" olan sevgilisinin2 1 6 bir an önce onun olmasını ister: Hemlşe bahmışam arzuma genden, Heyat ötüb geçib yanımdan gülüm. Men senin olmuşam, seni seuenden, Menim o/acagsan sen haçan gü/üm?2 17 Kendisinin ona "hayran" oldtJ!1u kadar, onun da kendisine "hayran" olmasını ister.2 1 8 Çünkü Vahabzade, her zaman onun "cümle cümle okudtJ!1u açık kitap" olmuştur. Ondan hiç bir şey gizletmemiştir. Aşk da bunu gerektirir: 205 A.S.S. S. 132. M.Ş. s. 240 2061.Z. s . 1 12 207 "Ztılm eyle senin rehmlne yoh ztılmOne gurbon'

ZCllm eyle, gtılüm sen mene ztılmllnde vahınsan. Ruhuın-<line. e�ım....,,e·klllgem-gOne ;,,Dhıaç• Möhlaçlıgı derl< eylemeylm. zülmllne môhıaç! ldrokım llçUn sen mene her ıeyden eulsen. Rehmlnde dey\I. vallııhl zObnOnde gözelsen." N.H. s.124

2os •.•. " 1 29 209 P.D. s. 256 210A.G. s. 96 211 M.Ş. s. 210 212 A.S.S. s. 129 213 •.•. s. 1 1 6 214 A.D.F. s. 72 215 •.•. s. 70 216 N.H. s. 130 217 a.e.s. 125 2 18 A.G. Ss 93

349


Seninçün hemişe açıg kltabam, Meni ohuyursan cümlebecümle. Men sene aydınam, aşkaram tamam Fikrimle, hissimle, teleblerimle. Ömür kitabıma senden heberslz. Birce setir oele yazılmamışdır. Könlümün en derin güşelerinde Yalan duygular da sene lanışdır. Sensiz olanda da gülüm, birce an Heyalım, dileyim sensiz olmamış. Senden danışmayan sene yad olan Bir duygu könlümde yuva salmamış. 21 9 En azından seugi/i de onu seudigini söylemelidir: Yoh hele sönmeylb odum ocagım, Üfürsen. külüm de alışar bütün. Seuirem sözüne acdı gu/agım, Doymaram. o sözü eşitsem, her gün.220 Herkesin önUnde muhabbetiyle övünen, bununla şan şeref kazandıgını söyleyen221 Bah­ tiyar Vahabzade'ye karşılık sevgili bazen verdigi sözleri de tutmaz. Buna ragmen yine de se­ vilir:

&'zen öz ehdini danırsan, gülüm Hesretin könlümü nece göynedir. Yahşı ki dünyada sen varsan, gülüm, Bilmezdim dalga ne, ıelatum nedir? Yahşı ki dünyada sen uarsan gülüm, Me'nasız o/ardı bu heyat mene. 222 Gönlüne ne zaman, nastl aldıgını bilemedigi yiır, 223 hükmüyle şairin emellerine mühür

basmış, onu kemendiyle baglamışlır. 224 Artık gönW tellerine baglanan aşık ondan vazgeçe· mez hale gelmiştir.

Bag/andı könül. tellerinin bendine möhkem Kessen de, sen atsan da o, telden düşebilmez. 219 N.H. s. 123 220 P.D. s. 263 221 M.Ş. b. 226 222 P.D. s. 229 223 A.S.S. 126 224 "HOkmıın mölıür basıbdır buıon emellerime' Möhtlr gapılar açır indi menim yerime Meni hara apanr bu gederln oyunu? Aglım senin hökmllrıe eyrnese de boyn1D1u Hissim coşur. dııgodır beresini, bendini. Neynlm, senin elinden Men goparn bilmiren cenımın kemendini.· A . D.F. s. 69

350


Endlrme sen öz negmeni. ey gül beme geçdir N6/em zile galhmış, daha zilden düşe bilmez. Men Behliyaram, ayrı da düşsen nezerimden, Eşgin ki ne dl/den, ne könülden düşe bl/mez. 225 Her yerde sevgilinin adını anar;ahdinden sözünden dönmez. Onu layık oldugu aşkla se-

ver hem de 35 yıl. Yine de bu sevgiyi yeterli bulmaz . 226

a) AşıAa Dair Haller:

aa) Aşk Hastasıdır: O, "dermanı dert olan" bir hastahga tutulmuştur. Onun derdinin çaresi yine derttir 227

Yaralı olan aşıgın yarası yare baglıdır fakat. yarin cevriyle sık sık kanar . 228 Bazen sevgili ger­

çek aşıgı ile degil "rakip"leriyle başkalanyla ilgilenir. bu vaziyet de aşıgı saglamken hasta eder: Heste aparmısan sagaltmag üçün. Ona şela veren mene derd verir. Heberin yohdur ki, senin yohlugun Men yazıg saglamı hestelendirir . 229

bb) Aşık; Bedbahttır, Dertlidir, Gamlıdır, Azap Çeker Muhabbetin seven açısından bir neticesi de azaptır, gamdır, kederdir. Fakat bu azap ço­

gu zaman şirindir. 230 Aşık olanın kederlerinin yumulu gözleri açılır. 231 azabı, zilleti y�dan yı · la artar. Yine de bu agn-acıdan bıkmaz. Vahabzade bu ac�an yogun olarak hissettigi bir an­ da der ki;

Menim mehebbelim mehebbet degll Ta/eyin uerdigi cezadır mene. 232 Kendini "kilidi gam" olan "baghca deline"ye benzeten şair kilidin "açannın da dert" oldugunu söyler. Bu derdin çaresi de sevgilidedir:

Bir baglıca defineydim. Gem kilidim. Derd açarım Çiçek açar ulu dag/ar Bes men niye dert açaram? 11Can 11 deyenim min-min olar. Tek sendedir derde çaram. 233

Öyle "bedbaht"tır ki derdin de tesiriyle kendi kendinden habersizdir. 234 Muhabbet ona ancak "narahatlık"

ve "bedbahtlık" getirmiştir.

225 A . G. s. 94 226 N.H. 5. 1 i l

2210.s. s. 73 228 M.Ş. s. 281 2290.S. s.68 230 A.G. 5. 96 231 M.Ş. s. 227 232 A.D.F. s. 73 233 A.S.S . s. 126 234 D.S. 5. 66 35 1


Seuirem! Hemişe narahaıam men. Ne dost ıanıvaram. ne hemdem gülüm. Denizem, bezmişem ıelatumunden Mehebbetim geder bedbehtem, gülüm! Emziye aldanan bir uşag kimi _ Seadeı sanmışam mehebbetimi... 235

Zaman zaman talih ona da "hoşbahtlık" vermiştir fakat bunu da kendi elleriyle yak etmiş­

tir. 236

Geçmiş zamanlarda çok alimlerin de yaşayıp kaleme aldıgı bu dert237 aşıklan bir "gam taşı"na çevimıiştir. 238 Talihinden mi, muhabbetinden mi şikayet etsin bilemeyen239 aşık "azaplarının, gamlanrun süsü" sevgilisine şöyle seslenir: Hara geldin, ey menim üreyimin üreyi, Menim ezaplarımın. gem/erimin bezeyi? Sensiz heç istemirem günün üzüne baham; Sen yohsan. Ele bilki men özüm de heç yoham! . . Sensiz Özünden euuel sesi. soragı gelmiş Buz nefesli yazanı men. lşıgsız ulduzam men. Sensiz ayan itmiş gapalı bir hezneyem. Sensiz ahı men neyem?240

cc) Aşık Derdinden Ah Çeker, inler, Gözyaşı Döker: Sevdanın gam verici özelligi aşık yi.iregini "nale"li yapmıştır. 241 Sevgilinin �lmadıgı ciha­ na kahreder.242 Sevgi yolunun azapları, inişleri yokuşlan,243 aşıgı gece gündüz feryada fi· gana salar. 244 Aşıgı kıran, gönlünü, sevincini kör eden, arzulanru dügümleştiren, gözyaşla­ nnı akıtan keder veren hep sevgilidir. Öyle ki sevenin kulak.lan kendi sesinden tutulmuştur: Sen öyreıtin, sen mene Harda düyün düşübdür, Arzuların i/meyi, 235 M.Ş. s. 216 236 'Taleyln verdlgl hoıl>ehdlyln de

Gör nece �nı keselı olmuşam Sene �dlylm gettb de, kin de Ôzllıne çMilib men. sen olm�ı. Genim kdkilylm hos ıaleyimden Hardasa glzlince utanınun men...

M.Ş. s. 283 238 P.D. s. 258 239 M.Ş. s. 216-217 240 o.e. s. 199-200

237

241 A.G. s. 95 242 Ş.H. 1 10 243 N.H. s. 132 244 M.Ş. 223 s.

>.

352

ô.s.

s.

73-74


Sen öyrettln, sen mene Gözlerimin yaşını Gizll gizli silmeyi. 245

Aşık "yetlm yür�i"yle yollan gidip gelir; Sevgilinin yokl�uyla geceleri de istemez

olur. 246 Sinesine dag çekilir onun hayaliyle yaşar,247 dudakları aglar ama "ah u zar"ı duyul­ maz, gözünden yaşlar akar ama menbaı görülmez. 248 Üzüntüsünden, gözyaşından akşam olsun yatsın ister. Artık keder onun "yol yoldaşı" "ömür yoldaşı·· olmuştur. 249 Yaralı aşıgın gözyaşından gözüne perde çekilir. yarası "ayrılık neşteri" ile kanatılır. gözü­ nün uykusu gönlünün aramı kalmadıgından geceleri sokaklarda da gezer, sevgilinin yolları­ nı bekler. 250

Ne gecem ııar, ne gündüzüm, Gışgırıram:· Nece dözüm? Çıgırdıgca indi özüm Ses olmuşam, ün olmuşam, Deniz kimi çalhalandım. Gaya kimi lal dayandım. Ayrı/ıgı elaç sandım. Görürem ki yan ı lmışam. 25 1

dd) Aşık, Sevgili için Göğüs �çirir, içi Yanar Aşık, sevgili için gögüs geçirir, içi yanar; 252 fakat sevgilinin gururuyla yap�an dögüşte kaybeden muhabbet olmuş, Bu durumda da iışıgın "sıcak gözyaşlan boş gururdan ucuz"a git­ miştir. 253 Aşık el açar, yalvarır, onun tatlı şirin ilini! verici "yahşı" sözünü demesi için: 245 •.•. s. 227 246 a.e. s. 199 247 şı-ı_ s. 1 16 248 "AQlor dodagım. ses geler. ah·zar görünmez. Göz.den yaş ahar. menbeyi zinhar. görl6ı� Gemden şııd olur>ansa könül mülküne sen bah , Güller açılıb. amma o gOlzar görünmez. Behllm mene yar oldugunu çohlan s&,ıler. BehUm gOrünllr. bes niye dlldor görtlnmez? B.B.G. s. 84 249 A.D.F. s. 67 250 M.Ş. s. 200 251 A.S.S. s. 1 1 4 252"Ancag onu bUlrem ki, Seni omb hey kllksOmU �. . . Ele bu dom Niye seni andıgonu blJmemlşem. ı od gölllrtıb Hansı oddın yandıguru bUmemııem Bahıb göre bilmeyi�!.. Gllzlertme men ne deyim? o..yıme görünllmıfll G&zienmle gömıedlyiml"

2SJ A.S.S.

s.

1 35

P.D. s. 262

353


Men el açdım, Men yalvardım. Gabagında sürünerek dizin dizin. Men dedim ki. istedim ki, Duz gatasan· lezzetine Eşglmizin . . . Çetinllkle "yahşı" -dedin. Ne yahşıdır yahşın senin. Bu yahşının lslisinde Er/derem, her ezabı Her gileyi . . . 254

ee) Aşık, Hasrette, Hicrandadır: Aşıgın "hemdeml" seugilisi, yanından uzaklaşınca iişık kendini kaybeder iideta.255 Senden uzaklaşınca özümden de gendeyem Heç bilmirem, kimem, neciyem, hardayam, neyem? Gullugdan azad oldusa gut şad olar feget Men azad olmuşam neye bes gem içindeyem?'256

Aynlıgı çok erken bulan, ayını ytlını şaşırdıgı gibi sevgiliye yok demeye dili vamıaz. 257

Aynlıgın acısıyla gömü "dag dag" olmuştur, gönlüne "kara hal" düşmüştür. Bir ttirlü sevgiliyi unutamaz. 258 Sevgilinin yanındayken bile"guru bir cisim"den başka birşey olmayan aşık ay­ ruıkta "ruh olup erir", kulagı duymaz, gözü görmez. 259 Son ümit de son ihtimal de onun için yok olmuştur. Hatıralarla yaşar olur. 260 Ayrtlıkta "od tutup" yUregi yanan şair, bu ayrtlık hal­ lerinde kendisini sevgilisiyle daha da bütünleşmiş, "vahid" olmuş hisseder. 261 25<1 B.B.G. s. 4 5-46 255 M.Ş. s . 126 256 A.D.F_ s _ 62 257 1.Z. 5. 1 1 5 258 M.Ş. s . 287 259 "'Yanında bir guru clsmem özüm de.

Ayrıldım, ruh olub eriytrem men. EşJlmlr gulagım. Gönnür gözllm de. Anudur c:şlden. hesreıdlr gören. Adi bir inmnam. Senin yanında Başgo goygılarlo yaıayıram men. Ele ki. aynldun gem dumanında Fikrimin ilki de. Sonu da sensen." P.D. s 2611 -265 260 B.B.G. s. 85. A.D.F. s. 71 261 P.D. s. 265

354


Sevgilinin yoklugunda "bulagı kurumuş, suyu kesilmiş" aşık, aynlıgın, hasretin bitmesini diler. 262 Aynlık anın da, adını dilinden, hatırasını gönlünden, resmini elinden düşürmedigi sevgilinin 263 ayrılıgıyla yetim kalmış aşık264 çok kınlmışlır. Yüregi "göy güvercine" dönmüş sevgilinin geldigi yollara bakar, amıları güneşin teline sorar. 265 Artık gecelerin de güzel ha­ vaların da manası kalmamıştır. Eskiden çalınca koşup kaptıgı telefon ahizesini de eline ala­ maz . 266 "Hasret yollarının yolcusu" yasa girmiştir. 267 Sevgiliye hitaben yazdıgı şiirinde Bah­ tiyar Vahabzade onsuzlugu şöyle anlalır:

-Sensiz· Sensiz bir ce/lad kimi Dünya durur üzüme Sensiz menim öz euim Gurbet olur özüme. Yalnız senin yanında Men harayom, heşirem. Sensiz menim özüm de Dönüb menslzleşirem Sensiz menim özüme . Özüm bele slrr olur. Min-min fikrim, heyalım Sensiz dönüb bir olur. Sen mensiz bu derdi Menim geder çekensen. Menim ilkim de sensen Menim sonum da sensen. 268 O, yokken, her yerde her zaman onun hayaliyle yaşayan şair, sanki nereye gitse sevgi­

linin bakışları onu takip ediyormuş gibi yaşar.269 Şirin hayallerinde bakışları boylanan sevgi­ liyi

"en yanıklı, en hazin nagme" olarak düşünen şair bu nagmeyi de onsuz dinlemek iste­

mez:

Şirin heyallarımdan boylanır bahışlann. En yanıglı en hezin negme bilmişem seni 262 N.H. s. 122-123 263 A.D.F. s. 85 264 M.Ş. 5. 199 265 A.S.S. 5. 124 266 'Telefon seslenende derhal öıtim durardım. Ümld çeklsindekJ de.<ıeyt galdırardım.

Gldi lşarelerle danış.ardım senlnle Yohsan, yohsan sen artıg. inle, ey eşglm, inleindi gecebegtlndUz ıelelon ...ıense de. Desıeyt gölUrmUrem. GlllUrmUrem. mene nel.."

267 A.D.F. 5. 71 268 Ü.H.G. s. 1 1 9· 120 269 P.D. s. 239

M.$.

5.

199

355


Sensiz nece din/eyim, Senin mehebbellnden danışarr bu ne!Jmeni? Seni sensiz dinlemek Mümkün deyi/, ay gülüm. Seninle dinleyende bir-birine gouuşur Güneş ile ay, gülüm Deniz ile çay, gülüm Açıb üfüglerlnl göy de yere be/eşir. En çılgın ne!Jmeler de guzu kimi meleşir. Heyat da lap ölüm de Seninle ne!Jmeleşir. 270 Onun için, sevgiliye şiirlerle seslenir, "gül"üniln, "nazlı sanem"inin, hasrete son vem1esi· ni ister.27 1 "derdinden anlayan cananı" olsun272 aralarına düşmanlık girmesin273 ister. Fa­ kat sevmenin bedelini de bilir; dikeni gül bilecek "her esen yaprakla ufalanacak", "ne dünü ne bugünü olacak" daima ona gidecek . . Seı>dinse. . . gem içib derd udacagsan, Onu unutma!Jı unudacagsan. Zererin heyirdir, heyrin zerer, Seı>dinse... Günahın içinde hagsan. Onu unutmaga çalışsan, e!Jer Sen özün, özünü unudacagsan. 274 Daima muhtaç oldu9u sevgili275 de bu ayn119a tahammül edemez bazan: Men ele bildim ki, sebrin var senin Dedim, ezab menim, intizar senin, Dözsen olacagdır Behtiyar senin Dözmedin, gözlemek müşkülmü zalim. 276 Vahabtilde, sevgiliyle aralannda vuku bulan aynlıklarda asla ondan vazgeçemedi9ini, gönlündeki ateşin sönmedi9ini, "dereden zirveye akan" su277 gibi -işi zor da olsa- ona dog­ ru yöneldi9ini söyler. 270 P.D. s. 236 271 '"Gece keçmiş, yandan, gelmedin ey nazh senem. Ne gelen var. ne geden. ba!!ç<ıda yalgııro menem. Seni gözler gözüm. odlar soçorag yollanna, Gel, gWtlm, gel, daha gel yandı könül, gıyma ona. Vahı keçir, ay dolanır, indi dogor nurlu sabah. Egreb egreble görüşdO. yene sen gelmedin, alı!.. Uyuyur indi heyat, göyde sükut. yerde srıkut, Bir menem gözleyen tıe.reıle seni, bir de stlkı.<.. . " M.Ş. s. 272 A.G. s. 93

273 1.Z. s. 122 274 N.H. s. 129 275 P.D. s. 264 276 D.S. s. 61 277 ô.S. s. 69 356

197


Yohuştan Yuhan Ayrıldım her yerden üzülür eltn. Afjaç öz kökünden üzülen kimi. Görüşdüm, könlümde uçur duygular. Durnalar gatara düzülen kimi. Vermlşem men sene nezir könlümü, Geri gaytarmafjın üzür könlümü. Senin sert cauabın ezir könlümü. Yarpag ayag altda ezilen kimi. lncidin, ya küsdün, ne deyim sene? Goymaram könlümde bu ateş söne. Gelerem gapına, gelerem yene Yohuşdan yuharı su gelen kimi. 278 Her aynlıktan sonra barışmak da ayn lezzet verir. Yeniden yeniden vurulur ona. Zaten aşıgın asla beceremedigi şey de "hayaliyle fikriyle sarhoş"u oldugu279 sevgiliyi unutamamak olmuştur.

Umma nam. sahilimi Unutturdun sen mene. Garlı da!jam seltmi Unutturdun sen mene. Geceyem, gündüzümü unutturdun sen mene. lnsonam, öz-özümü Unutturdun sen mene Bu dünyada her şeyi Unutdurub sen mene Çekdirmisen göz dagı. Euezinde öyretdin Seni unutmamafjı280

fi) Aşı§ın Gözünün Uykusu Yoktur:

İ>.şık dert sahibi oldugu için dünyanın bütün agırlıgı üstüne çökmüş gibidir.

Onun kirpik­

leri asla birbirine kavuşmaz. 281 "Gözünün uykusu" "kalbinin ahşı" sevgllisi282 nin o şirin hal­ lerini hayalinde, uykusunda görmek dileyen283 sevenin bakışları da "derbeder" dir. "Açık kir278 v. •. 156 279 M.Ş. s. 209 280 •.•. s. 210-211 28! 0.S. s. 69-70 282 M.Ş. s. 200 283 A.S.S. s. 127

357


pikleri" "gecelerden. seherlere" "oklar" gibi yol açar . 284 O, uyanıkken fikrinde, hayalinde ya­ şattıgı sevgilisini, uyurken rüyalannda görür. 285 Bu yüzden uykusuzluk bitsin uyusun ister:

Hesrelln asılıb kirpik/erimden. Yuhum da gelmir ki heç olmasa men /tirim, batırım seni yuhumda. Menden uefalıymış sene yuhum da. 286

Rüyasında görmek için uyumak. kahnnı çekmek için uyanmak isteyen287 !Işık uykusun­

da konuştuklannı, tartıştıklarını, şikayet ettikleri şeyleri konuşup anlaşır. 288 Uykuda derdi ga­ mı dagıtıp, "gölge" iken sevgilinin ışıgında yok olmuştur. 289 işte bu tatlı rüyalar aşıgı gönW­ ce zengin kılar:

&şımda min sesli söuda/arım uar, Könlümde min reng/i hu/yalarım uar. Yuhumda min dürlü, rüyalarım uar Döuleti, serveti, pulu neylerem. 290

gg) ,\şık Kıskanır, Şüphelerle Yaşar: Sevgilinin kulaklanna, andını hatırlatan "küpe" takmak isteyen :Işık, onun kendisine inan·

ması için "gam daglanndan söz açan kilap"a el basar. 291 Sevdiginin bütün aızulanrun zirve· si; "gunır"u olmalı ister. 292 Kendi isteklerinin "esiri" olup da sevgisini bir türlü gizletmeyi ba· şaramayan293 aşık. ayn da kalsa sevgilisini bir türlü göremese de onu kalbinden silmez. 294 Seven, yüregini elinde "bayrak" yapar, 295 dolanırken her zaman onu "rakip"lerine kapbra­ cagı korkusunu yaşar:

Dedim gorhan göze çöp düşer. düşdü, istedim, yolundan men dönem, senin 284 0.5. s.69 285 •.•. 63

286 P.D. s. 221 287 A.S.S. s.1 3 1 288 P.D.

s.

257

289 A.S.S. s. 124-125 290 M.Ş. s. 285 291 A.D.F.

s. 85

292 A.S.S. 1 35

293 ''Yaman danhmışam se:nlnçün, yaman! Men �r d0$ffil..lşem öz lsreytme. Nilreti gizletmek asandan asan . Se\19inl gizletmek mehalnuş, deme!"'

A.S.S. s. 124

294 "Endlmıe sen öz negmenı, ey g�.

beme geçdlr. Nolem zile gol�. daha Zilden düşe bilmez. Men BehHyoram. ayn da dllşsen nezertmden, qgln ki, ne dilden, ne kllnülden dllşe bilmez. M.Ş. s.

295 "Bu seven °"'YUn elimde bayrag,

277

Sonwıcu menziJI göre bllmlrem. Sene Ureylml vemüşem ancag Neyleylm llzı.nU vere bdlmlrem. Ezlzlm, özUn de öztın de görek Sene ruhum gerek, ya cismim gerek?"

P.D.

358

s.

266


Çohları başına döndü, dolandı, Gördüm ki esirin tek menem senin. 2% Seven bu korkudan dogan "kara şüphe"lerle bunalır. 297 Bunu da "sevgi kitabının bir say­ fası" olarak degerlendiren şair. aşkı ile şüphesini "aynı yaşta" bulur. çünkü sevgi ile birlikte şüpheleri de yaşamıştır. 298 Şüphe azabı, gibi azap gönnedigini söyleyen aşık, bülün telaşı­ nın rahaUıgının üzüntülerini sevgilinin elinde oldugunu bilir.299 Bu şüpheleri bilirecek sevgi­ liye300 seslenir, agrısını dindirmesini ister:

Men ele bildim ki, sengerimiz bir Menim şüphelerim - hedefimizdir Menim sengerime döneydin gerek, Dönmedin, Agrıma. acıma gıydın. Men senin şüpheni dagıttıgım tek Sen de menimkini dagıımalıydın. 30 \ Sevenin içini sevginin düşmanı "olumsuz ihtimaller, şüpheler" kaplayınca sevenin kalbi "kal kat" olur, bülün arzuları, sevgiye inancı ölür: şüphe onu yiyip bitirir, ümitsizligi kapı­ lır:302

Şüphe yeyib töktü içimden meni, Tanıya bilmirem indi men, meni. Hagg ile nahaggın arasındayam, Bllmirem dünyanın harasındayam. . Hauadan tutmuşam; sulanıram men, Bir yolu neçe yol dolanıram men. Şüpheler oduna inam yanıbdır, Ümidim, inamım ogurlanıbdır Düşüb çıgırlara, düşüb izlere Onu ahtarıram, gümana imdad! . . Yahşı deylrler k i iten bir yere, Gümansa min yere geder her saat/303 296 a.e. s. 230 297 ô.S. s. 64 298 a.e. s. 66

299 a.e. s. 64·65

300 ·eır ezııb görmedim bu ezab kimi Tek birce ıüphemde neçe gllmıın var YUz il"•• al çapan şüphelerimi Sevgi kememli�e inama gaylar."" ô.S. s. 64 30\ a.e. s.65 302 "Gllman�z g!lman, gansıı $ilbheler Sevenin gelbtnde çln-.;ln olurmuş. Gınldı •mılar. Okffl !namlar. Galdı nramızda gunı Wam14r. Meni başa saldın �z. ey adamlar Bes ne vahi sevenler metin olurmuş? Men hoggı lllrdlm gOman içinde. Azdım Oz yolumu duman içinde Sevende sevlrik bir an içinde. Unuımag ne geder çelin olurmuş."

303 M.Ş. s. 220

A.S.S.

s.

1 60

359


insanın içine "şüphe" denilen "namert" bir kere girmemiş olsun, bir daha onu yok etmek, 304 DUnya insana ha­ onun sebep oldugu içinden çıkılmaz durumu dllzelbnek çok zor olur. 30 ram oldugu gibi insanı bir "garez" kaplar. 5 Aşık işte pek nadir olan "gazaplanma"lanndan 306 birini yaşar: Hırsından dili dolaşır konıışamaz _

Hlrsimden gör nece esir bedenim, De niye çıhırsan sözümden menim? Men sene o geder gezebliyem ki, Dillm topug ça/ır, Gırılır sözüm ... Ancag üreyimde deyirem yene: "Ay ürek buna da gerek men dözüm . . . Esi rem Coşuram, Ancag bir azdan, Barışıram men Acıgım tutsa da ne geder sene. An/aya bllmirem, Bes neçin, neden, Ni/rete çeurilmir bu gezeb yene?. . 307 Seven, sevdiginin ttirlü bahanelerinin ardından artık kendisini sevmediQini düşünür. Çün­ kü "sevgi bittiginde bahaneler başlar."308 Seven, kalbinin tedirglnliginin, aşkının yetimliginin verdigi eziklikle kızıp kükrer. Fakat bu gazabı da nefretinden degU, muhabbetindendlr. 30Q

Aşık kalbi de bu aşk yüzünden az azap çekınemişfü.3 10 Fakat azaplanndan biri de onun

her

zaman sevdigine kıskanmasıdır. Hem de söyledigi şarkıdan bakbgı aynadan . . .

O , ça/ır, negmenin her halında sen, Ge/bini, ruhunu tapmısan deyen. Unudub zamanı, uahtı mekanı Heyal dünyasında meclis gurmusan Seslerin oduna eridlb canı Özünü negmeye garışdırmısan Negme aldı seni menim elimden. Seni negmeye de gısganıram men. Güzgü de zöug alır güzelliylnden, Seni, güzgüye de gısganıram men. 31 1 304 A.D.F. s. 88 305 Ü.H.D. s. 94 306 "GısgancJıg melıebbelln yol yoldoşıdır ve •ynl wmando gab dUşmonldlr! Agacı gurd lçlndm yediyi kimi ollenl de gısgam;bg yeylb mehv edebUer. Şllplı• ve bu şOplıenln dalınca dllıı'nek çoh lıallardo esossız alıınıg aileleri dagıdır.

Egcr sevişenler bir-birlerini !PS!l•nırsa, burada çolı elıUyatlı lıorekeı etmek lozımdır! El doml$ken. merdi govıı-go­ .,. nomerd etmek olar." S.B. s. 313 307 M.Ş. s. 208 308 A.D.F. s. 65 309 M.Ş. s. 208 3 1 0 Ü.H.G. s. 1 17 J1 1 ı.z. s. 121

360


Aşık bir zamanlar sadece kendisi iken dönüp "sevgili" olduktan sonra , 3 1 2 sabah akşam onun penceresini döven rtizgat;3 1 3 bu sevdayla sinesi yanmış "ney" olmuş "saz" olmuştur . 3 1 4 Aynlıgında "gel gel" diye inleyen "keman" olmuştur. 3 15 Sevgilinin iklimiyle. havasıyla yaşayan aşık3 16 bazen de "sazın teli" olup nagmelerle sevgiliye aşkını anla!mak ister. 3 1 7 Kendine bir saatini bile kıymayan sevgiliye "kurban olmak"3 1 8 isteyen seven tar çalabilse ar­

zulannı. aşkını açıkça, bagırarak da anlatacaktır. 3 1 9

Her saat, her gOn gerek duydugu sevgilisiyle320 aralannın düzelmesi. birbirinden şikayet­ lerinin bitmesini3 2 1 isler. Aşkın azaplı yolunu da tabii bulan aşık or.a verdigi sözden de asla dönecek degildir:

Ebedi yolcuyam, yol gedirem men. Eşgimin ezablı yoludur bu yol. Haggın yolundan do uludur bu yol Namerdem, dönersem öz dediyimden, Yorulub bu çetin dolaylarda men. Almag istemirem bir an dincimi, Derdimde tapmışam her seuincimi. . . "322 31 2 "ÖZ yolumu bllen idim. Sllkan idim yelken idim, Bir zamanlar men men ldlm. indi dönüb sen olmuşam." A.S.S. s. 1 14 313 "Övçun olub men keserem bcnd bereni Dolaşn.ram o dereni. bu dereni, Gaçıb-glr.;en 01"91na klllek olub. Seher-ah$am men döyerem pencereni.'" M.Ş. s. 290 314 "Bu sevda deyi! mi sinesi yanmış Ney kimi, saz kimi çaldıran meni Bu sellda deyU mi gllnde bir ganş idrak yohuşunıa goldıran meni." N.H. s. 1 33 315 "Gel-gel" deye hicrinde kemanlek meledlm men. Bir ömlir senin qglne gurban eled.Jm men."' A.S.S. 5. 1 14 3 1 6 P.D. 5. 27 1 317 M.Ş. 5. 290 318 A.5.S. 5. 1 34 319a.e. s. 1 12 320 "Sen mene gereksen her saat, heT glln. Tonn tek benden! yoşotınak llçlln. Sen mene gereksen menim klınlllmlln Üyuyan gölııne ılaş atmog Oçtın." N.H. s. 105 321 "Ne sen meni duydun Ne de men seni Gopııra bUmedim Ozllnden seni De neye gerekOlr bir gUeY"11lWır? Menim her 56zilmlln birce rengi var." Ö.S. s. 7 1 322 A.S.S. 5 . 1 29

361


4- SEVGILl

Sevenin oduna yandıgı "tekçe inandıgı"323 "baharı", "ömür gUJşeni"324 onsuz yapamadı­ gı "gUJ"u325 "hissinin, kalbinin tuısagı"326 sevgili manevi yönden yüksektir: "Şerenidir", "te­ mizdir" aşıgın gönlünde "nagme gibi" seslenir, ona can aldır, ama ulaşdamaz, o g�ün yüksek bir katındadır.327

Aşıgı "sevdaya salan cevher"i,328 onun "kıblesi"dir.329 aynı zamanda. Fakat öyle yüksek

mertebede yiışar ki, aşıgın hasta yüregiyle oraya ulaşması pek zordur. 330 Seven açısından dünyanın en mukaddes varl�ıdır,331 "gönlünün sesidir".

Ey könlümün öz sesi Gederimin meddesi, Men sanardım özümü dünyanın mügeddesi­ Sene rast gelmeseydim. Senin duygularının o tül ganad/arında Uçub yükselmeseydim . . . Ezab odundan keçen uca duygularından Hemişe ders götürdüm. Temizlik aynasında men öz lekemi gördüm Men yahşıca tanıdım dostu da düşmeni de. Sen öz temizliyinde temizledin meni de. 332 Aşıgın "gönlünün öz gönlü"333 ondan uzaklaşmakla öz öztinden de ıızaklaştıgı "hem­ dem"i334 sevgili ulaşdmazlıgı ile "uzak yddız"a benzer.335

Aşıgın kısmetidir, el çatamadıgı ka·

vuşamadıgıdır:

Sen menim geribe glsmetim, payım Gece/er-güneşim · Gündüzler ayım Güneyde güzeyim Sen menim gışda·yazımsan Hemlşe el çatmazrmsan. 336 O, hem ulaşdmazlık, hem de karanlrklann içinde ışık saçıcı özelligiyle zaman zaman "ak323 A.D.F. s. 70 324 M.Ş. s. 200

325 l.Z. s. 115

326 M.Ş. s. 235 327 A.D.F. s. 63 328 N.H. s. 129 329 P.D. s. 273, A.D.F. s. 62 330 M.Ş. s. 206 331 "Beli yorııdanın budur hlsletl; Dıılm lnlW edJr o, eWeıl Yaradan ıJrveden uçar zirveye Çoıdıgı, zhwden boylanır ga.,e,"

332 •.•. s. 60

333 M.Ş. s. 299 334 1.Z. s. 4 3 335 A.5.5. s. 128 336 0.5. s. 68

362

A.D.F.

s.

59


şamın garipli!]i" "seherin tan yeri" "eski bir şarkının unutulmuş sözleri"dir. 3 37 isterse aş191 zül­ mete, isterse ışı!]a garkeclecek olan odur.

Fırtına yatdımı, sen birce anda Menlmçün zülmetden çıhan dan oldun. Küsüşüb her defe biz barışanda Ömrüme tezeden gayıdan oldun.338 Sevgili büyWeyicili!]iyle ttlsımıyla çok şeye kadirdir. O, sönen bir ocagı ülürügüyle can­ landınr, kUlü köz eyler. Aş ıgın bütün sırlannı da ortaya dökebilir. 339 Kendi "gizli bir defi­ ne"dir34 0 aş19a karşı, fakat aşıgın sırlarını o bilir; bu yönüyle "cadı", "sır". "sırlı nagme" ola· rak dUşUnWUr:

Caduson, slrrsen, bilmirem nesen; Sehrinden bezsem de uyuram ancag. Tepeden dırnaga sirli negmesen Bu slrri bilmirem, duyuram ancag. Hardasa gelbinin gizli yerinde Ha/ıma gôh gülür. gôh aglayırsan Sirrin çahmag çolır kirpiklerinde Ateşi görünür Gaynagı pünhan''34 ı Sevgilinin define oluşundan başka "mühürlü bir hazine" olarak da düşünWüşü vardır.

Bu

"mühürlü kilitli hazine"nin yeri de aş19ın gönlündedir. 34 2 Onun yüre!]inde ise cevherden da­ ha degerli inciler gizlidir. Fakat yüre!]ini aşıgına açmadıgı için bu incileri göremeyen aşık. acaba "göze ışık düşeceginden, konuşacagından mı korkuyor" diye düşünür. 343 'Tepeden tıma9a sırr" olan sevgilinin344 sevdi!]lyle hiç konuşmaması. ona sogukluk göstermesi Vahab­ zade'nin hayalinde "heykel" kavramını canlandınr. Sevgili bazen "kış gibi düşünceli" olur; bazen de "yaz gibi oynak", ayruık artlarından se­ vene gölgesi kadar yakın olur, fakat tutulmaz, konuşmaz. 34 5 Bazen de onunla alay eder bu "şuh gonca."34 6 Sevenin "gözünün uykusu", "kalbinin atışı"34 7 "sevinci. neşesi derdi mela· li" 34 8 "esareti" "azadlı9ı"dır;

337 M.$. s. 299

338 A.D.F. s. 73 339 P.D. s. 256 340 •.•. s. 226 341 •.•. s. 24 6 342 "Könlllmde, ruhwnda yene vene sen. Möhllrlll killdü bir hozinesen. A menim könlllme perestar hay;ın, Mene bu dünyanı se�ren oldun. Menim özllm geder meni anlııyon. MUyonlar içinde ıekce sen old1D1." P.D. s. 271 3 34 •.e' s. 280 344 A.S.S. s. 126 34 5 M.$. s. 287 346 A.G. s. 94 34 7 M.Ş. s. 200 348 A.D.F. s. 69

363


Sen hem menim kederim, Sen hem de şadlıgımsan. Sen menim esaretlm. Hem de azadlı!Jımsan Nece ne/es alıram Havam ki, yohdur menım?J49 Seven için "kışta bahar" demek olan350 sevgili bazen bir "çıg tanesi olup çiçeklerin bakı­ şında yddız yıldız dizilir,"351 bazan wrdugu nvını ortada bırakan bir "avo olur. 352 Bazen "nagme olup dudaklarda çiçek açar. "353 "Hakimlik tahtı"na da oturmuştur. 354 Sevgili karar­ lar alacak, uygulayacak tek yetkilidir. Bu yüzden de şairin hayallerinin isteklerinin "payitah­ tı"dır.

Mehebbeı şerbeti, şirinden, şirin, Behtlyar adımın öz bahtı sensen Min min lsteyimin mln min hezzlmln Min min heyalımın paytahtı sensen. 355

Sevgili sevenin "hükümdan"dır. FuzQlice bir duyuş ile bu sevgiliyi "sultan" ilan eden356

Bahtiyar Vahabz�de bütün emellerinin mührünü de sevgilisinin bastıgını söyler:

Hökmün möhür basıbdır bütün emellerime: Möhür gapılar açır indi menim yerime Meni hara aparır bu gederin oyunu? Aglım senin hökmüne eymese de boynunu Hissim coşur, dagıdır beresini, bendini. Neynim, senin elinden Men gopara bilmlrem canımın kemendın;. 357

VahabZ:.de, kendini uzaktan bile yandıran358 sevgilisini kendisini göremedigi ama hisset-

349 B.Ü.D.F. s. 1 16 350 a.e. s. 1 16-117 35 1 "Ne bUeydlm, sen şeh olub

Çiçeklerin bahışında Ulduz ulduz dtlzolmUsen Yuhumdoki nagıllaıdan Çiçeklerin yuhllSuna stizlllmUsen." P.D. s. 262 352 A.G. s. 93 353 M.Ş. s. 290 354 Ô.$ .. S. 65 355 A.S.S. s. 126 356 ·u,yı., namusumdur, Jeyla anmdır, O menim yeg� hllkmdanmdır. Ômllr dastanımdır, o gı:ı.eı peri Hölun onun h&l'TIOdOr, erTIJ" onun emrt Glllür göılerlnde i..eylanı n cahon, Deyır ·Bele olar sevenler, ey han, Onun her �mesl e:şgln sesidir. A$1gln wllıını me'�ir." Ş.H. s. 130-131 357 A.D.F. s. 69 358 B.Ü.D.F. s. 1 1 3

364


tigi "rüzgar"a da benzefü.359 Her seferinde de ona kavuşamayınca "kendi yüreginde yara t · ııgı. "mabedini" kurdugu360 sevgilisini tapdacak bir varlık; kendini de ona ulaşmak için "din' " faneder:

Biz ikimiz bir can idik, Aynlmışam, min o/muşam A llahımsan indi sene Çatmag üçün din o/muşam. 361

a) Sevgilinin Özellikleri aa) Güzellik Sevgilinin birinci vasfı onun güzelligidir. Güzellik çok insanı önünde baş egdirir. çogunun yüreginin başında yer eder. Onun gücünden büyük güç de yoktur. O kılıçtan da keskindir. Etkileyiclligi ile çok insanın ihtiyannı elinden alır. Hatta bazen '"akide. meslek, din" den de eder insaruan. Taşı bile dile getiren güzellik vahşileri kendi hükmüne baglar . 362

Küçe/erde gözeller Çlçek·çiçek görünür. Her gözelin dalınca Nece ürek sürünür. 363 Vahabzade'nin sevgilisi de tabiatın güzelliginden bahşettigi kusursuz bir güzeldir. Ona her baktıgında hayran olur. 364 Sevgili bahardan bile .daha güzeldir. 365 Onun maşukesi öyle gü· zeldir ki, yerinden oynamayacak daglan yerinden oynatır. Güzel olan onun sadece dış görü· nUşü degildir, huyu tabiatı da güzeldir.366 Onun görünüşü şaire "Hikmet Kitabı"nı düşündü· rür. Onu sonuna kadar okumak, aruamak güzelliklerinl keşfetmek zordur.

Öyle basit bir in­

san degildir.367 Vahabz2ıde de hayranı oldugu güzelde dış güzellik aramaz:

359 "Kllleksen ... özilnll gömıDrem Seni tanıym!tım emellerinden Seni gOrmek Clı;lln esen otlara Esen yorpııglora bohmahyom men." P.D. >. 247 360 A.S.5. s. 123 1 •.•. s. 1 14 6 3 362 Ş. H. s. 124 363 A.5.5. s. M O 364 M.Ş. s. 63 365 •.•. $. 297 366 "Me:ıugeme alloh gllcll behş eldi gözolllk Daglar kimi lerpenmezl terpeıdl gözelllk Dunym11 n.parrnm onwı ardınca semser Boyragdı, tamam öıge terigeıdı gözcllll<. Klmdlr o deyen glldreU zııhlrdedlr hllsnlln. TI'netdekl c6vherdekl hlkmetdl göıelllk. Heyret oledlk tamlıga, yllksek!Jye daim. K&nıliıye en y;ıhıı elametdl gözeWk. Bir cllwsl mln uıllml me>lwne çevirdi. GıMetlere golib. nece guwetdl gOzeWk." A.5.5. s. 1 1 5 367 "Hikmel Kııabıdır senin sllretln. Onu geder ohumog çeHn!

365


Hüsnün deyi/ öz namusun. öz ismetin ancag, Dünyada senin şöhretin olsun, şanın olsun. 368 der. Sevgilisinin "hüsnü" üzerine güzel şeyler düşünür. "Ay ışıgında" nagmesini dinlediginde hep sevgilisini aklına getirir; hazin, derin, ince ve şirin":

Ay ışı!lı regs edlr Sanki o ay üzünde Be/ke aıı ış@ndan Yarandın sen özün de Sen de o mahnr kimi Hem incesen, hem derin, Hem hazinsen, hem şirin. 369

Tabii sevgilinin güzelligi de aşıga baglı olarak deger kazanır. Gönlün sevdigi güzel olur. 370 Vahabzade'nin sevgi, sevgili üzerine şiirlerinin yöneldigi şahıs aynı kişidir ve bu uzun yıllardır devam etmektedir. Bu yüzden, o sevgiliyle gençligi de Ya!ilılıgı da beraber yaşar. Sev­ gilinin her halini, her yaştaki halini sever. Aşagıdaki mısralarda her ikisi arasında geçen bu konuşma şairin. sevenin bakış açısını vermektedir:

Dedin. gocalrram. gazancım bumu? /tirdim euuelki ıerauetimi inana bilmirem buna do!lrusu. Men seni görmürem dediyin kimi inan ki bu gün de görürem gülüm Men seni ilk defe gördüyüm teki Sen ez taleyinden ne küs ne deyin! Gülüm, ebedisen derdi-serimde. Senin gözelliyin, senin genç/iyin Yaşayır hem işe setir/erimde. 37 1

b) Sevgiliye Ait Di!jer GüzeUik Unsurlan aa) Bakışlar-Gözler Sevgilinin kendisinin haberi yoktur ama, onun gözleri "hikmetli" "cilveli" ve "esrarlı"dır.

Aşık da bu gözlerin esranna kapılmıştır. 37 2 Bir sonbahar akşamı, yagmurlu bir havada onun Sen UZLUl illerin dolaylannda Mcnimçlln heı; .z.lm;;ın adUeşmedln Sen "gelme� deylrsen eger �ger· -<!esen Yüz gllcy gizlenir bir glleyinde Hemiş.e. her yerde geyrl - zıdjsen, Geribe görünen adlllylnde."

P.D. s. 280 368 A.G. s. 93 85 s. a.e. 69 3 370 "GWllm. menden ne ıcz bezelin? Eger sene men bahmasan Sen de bele gör1lrımez4in."

371 A.S.S. s. 1 19 372 D.S. s. 66

366

l.Z. S.

120


g özleriyle karşılaşmış "efsunlu ve manalı" gözlerdeki "alevli bakış"' ile ona Aşık olmuştur.373

Bir bahış/a seugi/im, Dünya güle be/endi. Bir bahışla bir anda Ömür de teze/endi Bir bahışın odunda ltmişem ilim ilim. Bahışın gücüne. Hökmüne bah. seugi/im. 374

Sevenin "akşamlarına y�dız yagdıran" sevgilinin gözleri375 gönW alıcılıgıyla, etkileyicili­ giyle aşıgı avlayan bir "avcı"dır_376 Onun gözlerinin "esaretinde" yaşayan aşık ne kadar. o bakışlardan kaçmak istese de başaramaz; yakalanır. 377 Sevenin sevgiliyle ilgili hayallerinde canlandırdıgı ana ait unsurlardan biri de "yanıklı

ha­

zin bir nagme" gibi gözleridir. Ona aşkı aruatan her yanıklı nagmede sevgiliyi hatırlar. 378 Ama

o gözler, o bakışlar aşıga "dert" olur. "'katline ferman" olur. Bu yüzden o bakışların öl· İ\şık, kendini yakan bu gözlerde "nisan yagmuru" göz yaşı ol­

dürücü bir özelligi de vardır.

sun ister ki belki bu, yakıc�ıgı dindirebilir:

Yandırdın özün könlümü, yandırdın özünde Heç olmasa, ç�minde senin neysanın, olsun. Her an mene bir derd gelir her bahışından Min derdimin ancag birine dermanın o/sun. Her bahmag ile gel/ime verdin neçe ferman Adi/sen eger, bir cana bir fermanın o/sun. 379 O, "derin bakışlar", "ilahi ve ulu gözler" Aşıgın yatan duygularını uyandırır. Halbuki ken-

disi "nergis gibi uykulud�r". "Hayat aşkıyla dolu, uykulu gözler" şaire "ilham çıragı" da olur

Bahışlar. . . Ne geder derindir hele Batar gözlerinde geuuas/ar bele O ilahi gözler, o ulu gözler, O nergis bahışlar, yuhulu gözler Yatan duyguları yuhudan eyler Birce süzüşende min bir gan eyler 373 A.5.5. s. 1 44 375 P.O. s. 243 375 "Dedim. - qglnde yanılchm, Bu halımdan halıson - Sen gerçeyl bllmek IJçiln ıD.ldıınmalısan Dedim: -Ulduz çileylr Gözlerin ahşamh:mmn., -Ancag meni görmekçiln Dedi: özün yanmo.lısan" A.S.5. s. 177 Dedi,

376 •.•. s. 1 18 377 P.O. s. 239 378 •.•. s. 236 379 A.G. s. 93

367


Heyat eşgl ile o dolu gözler O humar bahışlar. yuhulu gözler Böyük bir şairin ilham çıragı. JB_O Vahabzade'ye şiirler yazdıran sevda bakışları, derin anlamlarla yüklUdUr. Fakat o gözler­ den sevgilinin arzulannı, isteklerini �renmek de zordur. Bazan bulutlanan bazan da şimşek­ ler çakan gözlerle ilgili bir degerlendirme de şöyledir:

Senin bahışların derinden derin, Ohunmur bilinmir, arzun. isteyi n. Gôh bulut togg uş ur, gah şimşek çahır, Gôh da bir gözünden iki göz bahır. Göz/erin her biri ayrı bir u lduz, Biri haraylanır, biri huylanır. Gôh gadın gözüyle bakire bir gız, Gôh gız gözleri ile gadın boylanır. 381 bb) Saçlar Sevenin gönlü sevgilinin saçlarının teUerine bend olmuştur, saçlar kesilse de attlsa da gö­ nül oradan düşemez. 382 Sevgilinin saçının "perişanlıgı" taranışı ile seven kendi halinin peri­ şanlıgı arasında ilişki kurarken MoUa Penah Vagif'in bir şiirine de atıfta bulunur. 383

Dayanıb güzgünün gabagında sen, Perişan saçına darag çekirsen. Arzular, dilekler temennasıdır Bu goca dünyada her kesin gülüm Perişan/ıg zülfün öz gaydasıdı r. Halı perişanlar neylesin gülüm. 384 Sevgilisinin kınalı saçlarına bakan, yoklugunda onu canlandıran Bahtiyar Vahabzade saç­ ların da sonbaharı yaşadıgını, 385 o saçlardaki "ag tüyleri" görünce de bunları "ugursuz sev­ ginin gamı" olarak düşünür. Çünkü onların sevgileri birçok agrı-actlarla dolu olmuş bir türlü de murada erememiştir. Sevilen varlık da aynı zamanda "seven" oldugu için onun da keder­ leri, üzüntüleri olmuştur:

Saçında gıurılan ag tükü gördüm. Daglardan payızın havası geldi Çiyninde heyatın yükünü gördüm. &g/ardan guşlann heuası geldi. 380 Ş.H. 5. 125 381 P.D. 5. 272 382 A.G. s. 94 38.3 1iumar humar bııhmag göz gaydasıdır Uılelek g1221m1ag yllz gaydasıdır Perişonlıg zlll(lln �z gaydasıdır Ne bad·ı seb&ıdan ne şanedendtr." M.P. Voglf. 18. A.ır Azerboycan Şal� 384 l.Z. s. 121 385 P.D. S . M

368


Ag teller- ugursuz seuglnin gemi Menden gıleylerln, şikôyet/erin Ag teller- bürküden yanan ot kimi, Bir damçı yagışa möhtaçdır yegin. 386 Seven gönlünü astıgı sevgilinin "kumral kıvırcık saçları"m uzun haliyle çok begenir. O saçların kesilmesini istemez. Fakat saçları bir gün kesilmiş görünce bundan duydugu mem­ nuniyetsizligi bir şiirinde ince bir sitemle şöyle ilade eder:

Ne deyib saçını kesdirdln, gülüm? O gün ge/meyeydin görüşe bari. Kesdirdin. ayag/or o/tına düşdü. Gumra/ saçlarının gıvırcıg/orı, Her burug teline can demişem men, Saçını ne geder Iylemişem men. Menim tohundugum gara telleri Kesdirib ayaglar altına aldın. Sen saç uzatdıgın neçe i ileri Düzünü söylesek, bir güne saldın. Senin saçlarını ahı. nece il Sıhıb gerg etmişem men öpüşlere? Düşünsen. sevgilim, saçların deyi/, Menim öpüş/erim atılmış yere. . . 387

cc) Sevgilinin Sesi, Konuşmaları Vahabzade'yi etkileyen, sevgiliye ait bir başka unsur da onun konuşmaları. sesi, ses to· nudur. O "en derin karanlıkları bile sevgilisinin sesinin renginde, ışıgında388 görür. Onun se· sinin titremesi de bir başka etkiler şairi. Sanki o seste bir başka "alem" gizlidir. 389 Vahabzlı· de aynlık anlarında hep onun sesine hasret çeker. Çünkü o ses sevgilinin "ruhunu, cevheri· ni" aksettirmektedir.

Menim teşne/iyim sesin üçündür. Me'nası degigdir sözün kelmenin SOzün - zahirlndir, görünüşündür. Sesin cövherlndir, ruhundur senin. 390 Hatta sevgilinin resmini çekmek yerine sesinin resmini çekmek daha dogru olacaktır. 39 1 Vahabzade'nin "ruhuna, uykusuna ışık" veren sevgilinin sesinin "rengi nagmesi"392 onun ak­ lım, mantıgını da etkiler. 393 Onu kendinden alır: 386 P.D. s. 23 1 387 A.G. s. 79. M.Ş. s. 198 388 ô.S. s. 68 389 •.•. s. 67 390 a.y. 391 ô.s. s. 74 392 •.• •. 67 393 A.D.F. s. 69


Gula91mda seslenir Senin o titrek sesin Donışıram sözünü Gula9ın cingildesin. Külek galhdı. gızartdı Kül altında gözünü Menim elimden aldı Gecemi, gündüzümü. Men özümde deyi/em Sene verdim özümü Gula91m cingi/deyir Danışırsan sözümü. 39<1 Sese "avlayıcı", "tılsımlı", "sırlı" sıfatlar veren Vahabzade, sevgilisinin konuşmalannı din­ lerken onun konuştugu konuyu d�il de sesini dinler. O, sesi dinlendikçe adeta erir. Sözler aklında kalmaz. hep "ses"dir düşündügü . . . 395 Bir türlü doyamadıgı "sırrı"da "müphem" olan "sırtı cazibesi"yle"3% hep o sestir gönlünde yer eden, yattıgı zaman yatagında "hazin nagme gibi" kulagında yankılanan. 397 Birlikte olmadıklan zamanki telefon sohbetleri, onun telefon­

da "beli" deyişi ve bu sözle, bu sesle ruh halini yansıtışı39B çok hoşuna giden şair, aldıgı il­ hamla, onun sesinin ışıgında şiirler düzer sevgiliye. işte bu şiirlerden birinde sevgilinin sesini duymaktan duydugu saadeti şöyle anlatır:

Eşittim sesini telefonda men, Yerdeydim . . . Ele bil ucaldım göye . . . Keçdiyim yolları keçib tezeden, Bir anda goyıtdım on il geriye. Sayrışdı gözümden yere ulduzlar Gelbim ölenlere min secde gı/dı. Ele bil yaz geldi, Eridi buzlar Donmuş duyguların donu açıldı. Ele bil yoh oldu her derdi serim, Üreyim yene de gımışdı güldü Ele bil dagı/mış hotire/erim Sesimin sanında sefe düzüldü. 399

dd) Sevgilide Naz, Sitem, Kınama, Vefa Aşıgın

"yiir�inin yiiregi", "azaplannın, gamlannın silsü"4 00 "nazlı senem" onu bekletir,

394 A.S.S. S. 1 33-134 396 A.S.S. s. 260 396 P.D. s. 256 397 Ô.S. s. 67 398 a.e. s.87 399 M.Ş. s. 217-218 400 •.•. s. 199

370


görüşe gelmez.4 0 1 Vefasızdır. Vaad etti9i halde "ahde vefa kılmaz," sevenin kalbini talana ugratır.4 02 Aşıgın ise derdinden anlayan "canan"a ihtiyacı vardır.4 03 Sevgilisiyse zaman za­ man ona inanır. karşılıgında söz de verir. Fakat sonra dış tesirlerden etkilenerek. başkalan­ nın sözlerine inanarak. Vahabziıde'nin aşkını kabul etmez. 404 Aşk gider teessüf kalır.

Hemişe mübteda sendin, heber men Vefa negeratlı nagmelerinde indi boz kül galıb yanan ürekden Teessüf gözerir eşgln yerinde Ehdini, sözünü gerçek sanırdım. Ürek ne çekmedi sevginden yona Rüyada nece de men inanırdım O şirin mehebbet yuhularına. 405 Önceleri "bahtım", "ömrüm" diyerek sevgisini belirten sevgili. "edalan, talepleri . ," ile Va· habziıde'yi bunaltır. Onu başı üstünde bayrak gibi taşıyan kişiye "kapı agzındaki kilim" gibi davranır. 406 Onu "kör talihi"ne lanet ettirir, ''bir derya sevincini damlaya dönderir." 'Tepe­ den tırnaga günah" olur. "Şer" olur. Aşıga azap ve ızlırap vererek onu imtehanlara çeker. Aşık bazan bu ızdıraplardan memnundur. 408 Bazan degildir. Kalbiyle top gibi oynanmasını istemez.

Top kimi oynadıb seuen gelbimi Sen aldın . . . Menemni günahkar yene Sen meni atmadın vicdanın kimi ltirdin meni de. Eşg olsun sene. Meni ilirmeyin deyi/ gorhulu itkiler yoludur bu ömür yolu. 4 09 Halbuki, sevgili için de seveni kaybebnek "çetinden çetindir." O. olmasa bu hayat sevgi­ liyi de çok yaralar, daglardı. Fakat bunu bilmeyen sevgiJi4 10 verdigi sözleri de inkar ederek aşıgını da hasretle yakar,4 1 1 veya ona net bir cevap vermez. Ne "h<-" ne "yoh" der, aşıgı kay­ gılandınr.

Sükütunla durmusan Üreylmin gesdine Söyle susan sevgilim Bu sükütun gesdi ne ?1 1 2 Ona b u soruyu sordurur. Tereddütler içinde kalan sevene n e ümit verir n e d e t am ola401 o.c. s. 1 97 402 •.•. s. 283 403 A.G. s. 93 4 04 A.D.F. s. 70 4 05 A.5.5. s. 127 406 A.5.S. s. 1 19 408 0.5. s. 63 409 •.•. s. 71 4 1 0 •.•. s. 72 4 1 1 P.D. s. 229 4 1 2 A.5.S. s. 1 4 1 37 1


rak reddeder. ""Gönül gibi vefalı"" ""akıl gibi amansız"" ""gece gibi fikirli"" "gündüz gibi, şen"" sev­

gili onun hisleriyle oynar. 41 3 ""Namert" olur, ""gerezkar"" olur. 4 14 ""Vugarlıdır"", "lnsafsızdır.""4 1 5 Naz yapar sitem eder, halinden yakınır bazan da sevenini azarlar41 6 Sevdlglnln yOr�indeki ""kövrek duygulan" bilmez4 1 7 gibi ona zulm eder; sabırsızlıklanyla onu Uzer:

Sinenden asılan demirml daşmı, Odun parçası mı könülmü za/ım? lnsafdan. vicdandan çoh danışardın, Bes kimden öyrendin bu zü/mü, za/ım? Hicrana darıldın, vesle telesdin Zülmet dolaylarda yolumu kesdln Bilmirem, özün de, senin bu gesdin Açıgca edavet deyi/ mi za/ım ?418 Sevenin telaşı da rahaUıgı da sevgilinin elindedir. Bunu bildigl, kendisi de sevdigl halde, içinde bulunduklan durumun içinden çıkılmazlıgı sebebiyle belki-de -gazabı artar, sevgisi aza­ lır. 4 19

5- Sevgili, Seven ve Yaşanan Çapritfık Hal: Vahabziide'nin aşk üzerine yazılmış şiirlerinde aşktan dogan genel bir agn-ao yoktur. Se­ bebi belli olan ve her iki tarafı da zor durumda bırakan; çevre tarafından da lunanarak hor­ lanan daha ayn bir sıkıntı söz konusudur. Bunun için Vahabz6de muhabbetini talihin kendi­ sine verdigi bir ""ceza"" olarak lanımlar. 420 Fakat yaraclılışandan gelen bu sevgiden ar etmez: 413 414 415 4 16

M.Ş. s. 287 A.D.F. s. 88 A.S.S. s. 140 "Srnln gınagımn ay;ıgı alıda Gurblıın k2smellye:m men öz n�ml? Sen meni gınadın ... Sen ki doyunc;ı Bu hesi� dünyadan ne'şe dadnusnn. Sevgi �meslni ömriin boyunco. Sen ne e�ltmisen. ne yaratmısan." A.D.F. s.. 72 41 7 "lllerlrn hen:lenmiş. ömllı- gödelmiş Senin Yol gedesl çoh IUerin var Menim üreylmde �başa gelmiş Kövrek duygulardan ne heberln var.� P.D. s. 127 4 18 D.S. s. 61 419 �Senin eUndedir billT$ell tilmam Menim le�m da rahatl.gım da Seni hem ltlrlr, lıem de !iJ.pıram Hlsolme duyguma sebaUıgundıı Ôziln de bUmlrsen ne imiş gesd!n Blıi lıııra çekir bu üZünıtıler Çohalır gezebln Al.41ır hissin Mene besledlyin inamın geder... O.s. s. 65 4 20 ""Ez.abam. zilletim artır Ubell. Bu agn. actdan bezmirem yene.

372


Könül aşıb-daşar ferasetinden, Ayrılmaz heç zaman öz fltretinden Behtıyar ahıllıg mehebbetinden Ne hecalet çekdi, ne ar eyled/ . 421 Bine kalem aldıgında gözünün önüne gelen sevgilisi onun "hayatının ilhamının özü'".

"'ömür kitabının ilk ve son sözüdür. "422 Bunca deQeri olan sevgiliyle ona olan muhabbetiyle övündügilnü söyleyen Bahtiyar VahabzMe423 kendisinin "'muhabbet için yarandıgını"' kimse­ nin kendisinden bu hakkı alamayacagını; sevip sevilmekten "hoşbahf" oldugunu, bu sevgiden dolayı talihine küsmedigini, üstelik bütün varhgıyla sevdigi için kendini "'dünyanın en güzel

adamı"' olarak gördllgUnü4 24 söyler.

Fakat yaşamaktan gurur duydugu aşk hem kendisini hem de sevgilisini dünyanın '"her derdine, gamına sırdaş" etmiştir.4 25 ikisi birden dert çıgırından geçerek ""kanı Vahabzade"den canı sevgiliden" bir aşk yaratmışlar. 4 26 Fakatbu aşk "gönül agnsı. ve gözyaşından başka bir şey verrnemiştir.4 27 Menim mehebbedm mehebbeı deytl. Taleyln verdlyl ce.ıııdır mene. A.D.F. >. 73 4 21 A.S.S. s. 105 4 22 "Hakmllnü >enden alır her ayım. her �Om de. Elime gelem alsam >en durursan önllmde, Menim k!!nltım ebedi meskenlndlr. yerindir. Gelemlmden ııhanlar senin hlslerindlr. Sen menim heyatınun, llhamurun ozosen 5en ömllr kltııbınun Uk sııı:tı. son sl!zll5en 5enln hl"91n. dllıOncen öz rengidir şe"rimln Üreyinln vurgusu ııhengldlr şe"rtmln." A.G. s. 83 4 23 ""Ôzllmle sözümle, lıaslyyeUmle Ôyilnmek yaraşmaz lıeç zaman mene HamınUl özOnde mehebbotimle Ôytlnmek getin!T şerel, �. mene!"" M.Ş. s. 226 424 B.Ü.D.F. s. 1 10 425 "Eşglmlıln on yaşı var, Derya geder göz yaşı var. Hesm ahır oramızdon bir çay kimi. O sahUde >en durmuson Bu sahilde men dunnuşam. Mohebbelln badeslnl Men bu çaydan doldurmuşom. .. Bu çay bizim gözy;ışlmız, Dibindeki sol da,lan Gemhanmız, 51rdoşımız Bu sııvdaya düşen gllnden, Bu dünyanın her derdine her gemine Sndoşam men." M.Ş. s. 223 426 ô.s. s. 74 427 ''Eşglm· k&ılll ognm Eıgım· göz yoşıml Men ono bııhrnıram gllnohım kimi ÔZllm ııer <>Qiuyam. göydedir başm. Men seni -. ıılohım klmı:· M.Ş. s. 226


Bu incik mehebbet bize ne uerdi? Yoruldug! Bir ona .yanıram ki men. Sene ele gelir-ezabı, derdi Vereni menemse... çekeni sensen!. . . 4 28

Zaten "ezelden tersine deyil midir muhabbetin her işi."4 29 Onlar da muhabbetleri kadar azap çelunişler.4 30 Aşkları sarsıntı, üzüntil veren bir dert olmuştur. Çünkü bu iki sevgili "ha­ yat yollarında ayrılmalı"dır.43 1 işte biltiln mesele burada dügiimlenmektedlr. Vahabzade'yi ikilemde bırakan "çaşbaş" eden bir problem vardır. 4 32 Ne yapacagıru bilememek çözümsüz­ lük ve çözümsüzlügün getirdigi sıkınt�ar, azaplar Vahabzade'ye şu mısralan yazdım:

Men bilirem, bu dünyada Yalnız mene göz dikmisen, Sen baharım olsan bele Ney/eyim ki gecikmisen Gecikmisen, yazrg bülbül Bag-bagçalar hezan olub. Vahtsız ötme bahar keçib Gül derilib. gül sauulub. 433 Onun muhabbeti"geciluniş" bir muhabbettir. "iki talih"i bir yolda birleştirmiş ve bu iki ta· lihden biri gecilunişligin bedelini ödemektedir.434 Vahabziıde'nin bu iki talihi muhtemelen iki "aşk" veya iki şahsr düşündürüyor:

Öz-özümden gen düşmüşem imdi men öz toleyimi iki lale arasında bölüşmüşem Gece-gündüz, seher-ahşam orasında uurnuhuram Men hissimle-düşüncemi indi menden gaçır derd de, gaçır gem de. 428 D.S. s. 5t-52 429 M.Ş. s. 212 430 a.y. 4 3 1 B.Ü.D.F. s. 129 432 A.D.F. s. 81 433 A.G. s. 86 434 "Qh """ yerldlk. Gah yeyln-yeyin

Könltımde lnledr. könltımun sesi.

Menim şerlerim • iki laleyln Bir yolda birleşen ömür ne'§mesl Algış birllkdeki bu şc'rtyyere! TdyüşdUk ne geder yoh�rda biz Köçür şe'rlm ile ebediyete Blzim lıcsrelimiz, görüşlerimlı... P.D. s. 238

374


Men hlsslmde seni tapır, /tlrirem düşüncemde.. . 435 Onu "keder bimiırı", "vicdan hastası" yapan. kendisini "yürek ve ömür hırsızı" olarak ni­

teleten de birisinin yüregini alıp ona karşılıgında "yürek dolusu azap vermek"tir. 436

O, bu "şirin derde" gönUI verdikten sonra, çevresi tarafından hoş karş�anmamıştır. Bu aşk "haksız bir aşk"tır. Onun "bir yüzünü kara", "bir yüzünü ak" yaparak ""bedbahtlıgına·· se­ bep olmuştur.4 37 Onun aşkı, onun derdi "agızlarda bin söz" olmuş. Dedikodular, kınamalar "gündüzünü kara gece"ye döndermiştir. 438 Sevginin "saadet kuşu"nun getirdigi yem, Vahab· zade için "azap" ve "felaket" olmuştur.4 39 Çünkü bu aşk sözkonusu olunca dost sandıgı in­ saruar bile ona cephe almıştır. Bu durumu şöyle aruatıyor şair:

Sevdim uca/madım, alçaldım ancag Bu eşgin gücüne men, men o/muşam. Sen bir laledeki dönük/üye bah, Sevdiyim insana düşmen olmuşam. Meni vurmag üçün işe bahın ki, Eşglm dost elinde gılınç o/updur. Hamının başını uca/dan sevgi Menimse başıma gahınç o/ubdur.4 4 0 Bu dostlar sevdigini ondan sogutmaya çalışmaktadır. Aralannı açmaktan başka, Vahab­ zade'ye de bu aşktan vazgeçmesi yolunda telkiruerde bulunurlar. O, bu konuda Mecnun'dan bile şansızdır; Niçinini de kendisi aruatıyor:

Bir yollug könlünden sil mehebbeli, Deyen/er könlümü ne sanır menim Gelbim bu sövdadan ne keçe bilir Ne alır, ne ıutur, ne danır menim Mecnun'a ne var ki o düşdü derde, Gınayan olmadı onu bu yerde. Gör nece bedbehtem bu çek-çevirde Eşgim mehebbetim gınanır menim. Deyirler, möhkem ol bu gouga/arda, irade insanı goyar mı darda Men nece bedbehlem, görün bir harda iradem, merdliyim sınanır menim. 44 1 435 M.Ş. s. 229 436 B.B.G. s. 44 437 "Bu lslck, bu sevgi ne verdi mene? Boş llztlnıüler? . . . Derdim ısıcylmlc hcmyaşdır menim, Yanıb yahılırcun lsıeytm geder. Men könııl uercll bu jlrin derde Bir llztlm garadır, Bir llzüm agdır. Bu hagsız eşglmln ömrü geder de Menim bedbehtllylm ıwınocagdır." M.Ş. s. 216

438 •.•. s. 234 439 A.D.F. s. 80 440 D.S. s. 67 441 •.•. s. 62

375


iki ateş arasında kalmış olan \lahabzade, kendisi gibi seven, sevdiı!I için "haklı sevgisin­ den" utanan etrafındakilerce kınanmaktan "gözü gölgeli" "niyeti tertemiz" ama "sözü gölge­ li" gülü için de çok üzUlmektedir.442 Onun da kendisi gibi "dilim dilim" yandıgını bilir. Bu yangı da oria, okuyanını da derinden etkileyen, sarsan şiirler yazdınr:

Bilirem. senin de başgaları tek Min gaygın, min derdin, min bir gemin uar Güllerden şlreler çeken arı tek idrak dünyasında öz alemin var. ''Öl" desem. menlmle ölensen, ancag Sen sensen ancag. Min lerden birisen başga/arıyçiln, Menimse minlerden seçilenimsen. Bilirem dünenden daha çoh bugün Menim her derdimi sen bölenimsen. Ahan göz yaşımı si/ensen gülüm Sen sensen gülüm. Dayagsan, mayaksan derdli gelblme Benzede bilmirem seni heç kime.. . 443 Bakışıyla kış günü karlan eritip, gilUeri açtıran Vahabzade'nin yüreginin parçası olan sev­ gilinin de "gışı, yazı, inişi, yokuşu, agnlı, agnsız alınyazısı vardır."444 Fakat sevincini bölüştü­ gü gibi, herkese agnsını söyleyemez.445 Derdini yanacagı tek kişi Vahabzade'dir. Onun da ilacı yoktur. Çünkü "gül"ünün ona karşı haklı oldugunu, noksanlıgın kendisinde oldugunu söylerken. bir başkasının "hakkı" karşısında da sevgilinin hakkının zayıf kaldıgını belirtir. So­ nuçta yapacak birşey yoktur, aglamaktan gayn:

Ay belalı başımın belalı macerası, Ay menim ag/ar galan üreyimin parası, Men elacsız, sen aglar, Könül ag/ar, can aglar, Ney/emek . . . Sen özün de! Nogsan menim hagg senin. Haggın, Haglar önünde güçsüzdür ancag senin! 442 "G"""'ıe şlllo- edlb azı çoh bilen .Haglı ""95inl cgurlug bBen EıırW dogrunu yah� görilrkaiı, ·Hamıdan Qeldnen. homldon hllrksn,

Tene gılın<ından gıızıı -lıllgeli, Nıweıt lmıımlz gözO lılıllıelı ,

.'Eı9tnı!n dallı)ı:a . lımm·�

�. o baıınıı y!lr(lyen -.... Billur '"'9iılnln elitlyıitıiı&in ·Duman. çlsldne lıllril!/e.n gOl!On." N.H. s. 1'34-135 443 0.H.G. s. 1 19

-444l'.D.

s.

24a 118-119

4451).H.G. s. 376


Agla, ey gülüm agla! Aglamagdan ne fayda/4'1 6 Sevgili de ona gençligini vermiştir, aşkını vermiştir. Bu yolda dert alıp, ömür geçirmiş ama "kazancı ne olmuştur" diye soran sevgili447 bazan bezip usandıgını söyler.448 "Bahtım"

diyerek "ömrüm" diyerek sevgisini belirttigi Vahabziide'ye "edalar"da "talepler"de bulunur. 44 9

Çünkü ona düşen hep "intizar"dır. Ona düşen "şirin ,şeker dileklerinden" bir saadet sarayı;" "gözleme salonu"da bu saraydaki "en güzel en büyük otak" olmuştur. 4 50 O, daha somut şey­ ler ister Vahabzade'den. Ve bunu da hak ettigine inanır, sevdigini ikiye bölmek başkasıyla paylaşmak istemez; Onun için çektigi ıztırapları Vahabzilde'ye talep olarak sunar:

Bir gözünde ezap, bir gözünde men, Her saat goyursan çekiye meni Beli, sen her şeyi tam isteyirsen. Bölmek istemirsen ikiye meni Meni menim üçün deyi/, sen bu gün Meni de seuirsen yalnız özÜnçün Derdin egreb oldu Eşgimi çaldı Mehebbet gurtardı. agrısı galdı, Agrı tek bir idi arttı, min oldu. Agrı/ar böyüyüb telebin oldu. Hemin o agrıdır, hemin o agrı Meni tehgir eden, seni agladan/451 Vahabzilde onu tamamen haksız bulmaz. Fakat kendisinin d e bir başkasına ka�ı sorum· lulugu, borcu vardır:

Yoh sen de haglısan, ey gizli derdim, Gerezli, gerezsiz teleblerinde Seugimin gözünü neşterleyerdim, Be/ke de. . . olsaydım senin yerinde. 446 M.$. 5. 233 4'17 "Sene gençllyiml gurban vennlşem Eşglmde yanmışam. yaruram yene. Yolwıdo deni alıb ömr IUnnişem Bir gör gamncım ne. IUrdiyim ne? Bllirem yanmısan sen dUlm-dWm. Yananlar, yanmaga daim le.şnedlr. lşıg saygacı ıek SÖ\lle , se�lllm. Söyle yanmagını saymagın nedir7' P.D. 5. 261 448 "BUlah daha bezdim men usondım. dedin. ancag Terkinde CO!"n od denizinden heberin yoh. Zenn elme ki, eşgln seni bezdirdi lek aııcag . Arhonda golan tozlu izinden heberin yoh. Behtin sene yor olduguna çoh da inaMuı. Keçmlş sene yor oldu . bu gilnden hcberin yoh." ô.S. s. 66 4'19 A.5.5. s. 119 450 Ü.H.G. s . 1 1 8 451 A.5.5. s. 1 31. D.S. s. 51

377


Teleb/er hamısı yerinde, düzgün! Menden öz haggını umursan tamam. Senin hag/arını ödemek üçün Men de öz borcumu unutmalıyam.4 52 Öz borcunu, unutmayacagını -ifade eden Vahabziıde sevgUisine sorar: Verdiyin gurbanı galdırıb göye Evez is_teyirsen . . . Mehebbet bumu? Ne olar bir defe goy terezlye Sen öz haggı n ile menim borcumu. 4 53 Sık sık sıkılıp bunalan, gezmeye çıkan sevdiginin "ayagını öpen yeşil otlar", başını kaldı­ np göklere baktıgında "yagacak gibi olan, kararan bulutlar"ın kendisi oldugunu söyleyen Va­

habziıde. onun sebepli sebepsiz bütün kederlenmelerinin sebebinin kendisi oldugunu bilir. 4 54

Çünkü bu ızdırap verici aşkın azaplanna katlarunak, sabretmek gerekmektedir. Bu kadar azaba taş bile muhatap olsaydı o bile kmlacakken onlann yürekleri dayarunıştır. "Bu büyük sevgi"nin yaşamasında Bahtiyar Vahabzade'nin "vefası" sevgilinin "tahammü­ lü" sabrı önemli rol oynamıştır. 4 55 Dile kolay otuz küsür ytl . . . Ama melegin bile taşıyamaya­ cagı bu yükü Vahabzade'nin sevgilisi taşımıştır. Çünkü bir "rakibi" olmanın acısını, noksanlı­ gını o yaşamıştır. Üstelik "rakibin hakkını kendi hakkından üstün tutup, öz hakkını gizlel­ miş"tir. Bu arada damla damla hoştbahtlıklara şükretmiş; yetinmesini bilmiştir. "Helal sevgi­ sinden utanmış "içten" aglasa"da "dıştan" "şen" gözükmüştür. Ama içinde her zaman bir "uk­ de" kalmıştır. Mutlu çiftlere degil sadece, bedbaht çiftlere bile gıpta ile bakmıştır. Vahabziı­ de de onu anlamaktadır;

Özüne özünü ay danan gülüm. Hala/ seugisinden ulanan gülüm. içinde ag/ayıb üzde şen oldun. Kibrit ateşine isinen oldun Uyub mehebbetin layla/arına Yangının içinde ay sönen gülüm Behtever goşalar dursun bir ııana, Bedbaht goşalara küsü nen gülüm. 456 452 P.D. s. 234 453 a.y. 454 B.Ü.D.F. s. 129-130 455 "Jzdırab o geder. dözüm bu geder

Bu boyda sevd.>ya könül ne dardı Bu geder ez.ııba dözen llrekler, Vallah. dat olsaydı çolıdan sınardı. Blzi smdınnodı bwlca ez.ablar. Derdin agn51 var. amma sesi yoh. Biz döıdük. sebnmlz irademiz var. Sevgının sebn yah. iradesi yah. Bes nece oldu kJ. o da smmadı? Çıınkl cıın aımodog biz heç sahUe Ümidi arzuyo bir ada bUdllı lltJ bllyUk ""'91nl men vefam Ue, Sense dözümünle... yaıada bUdlk." Ü.H.DG. S. i l 7 456 N.H.s. 134

378


6-

Bu Büyük Aşkın Sonuçlan

Yaşanan bahtsız aşkın sevenlere olumsuz etkileri de olmuştur. "Mutlu son"un olmayışı. çözümsüzlükler içinde bunalım, paylaşamama duygusuna ek olarak çevre baskısı da olunca insanların tahammill sınırları zorlanır, psikolojik yapısı bozulur, Bahtiyar Vahabzade sevgili­ sinin böyle bir anını şöyle tasvir eder.

Hlrslendin, üzünü kimse görmesin Ele bll lıer şeye son goydun dalıa. Deyişir si/etin, Deyişir sesin Bedlıalıa dönürsen, esil bedlıaha/457 Onun "elindeki behtiyarlıgı" bilmedigini. böylece kolayca "bedbaht'" aldugunu söyleyen Bahtiyar Vahabzade her zaman "öz içinde taşıdıg(4 58 sevgilisinin aşkından emindir. Ama "sevebilmenin saadet getirmedigi"nin de farkındadır. 4 59 Yaşadıklan aşka ragmen zaman za­ man sevgilinin kendisinden memnuniyelsizligini de4 60 dile getirdigini, küsüp danldıgını söy­ lerken Bahtiyar Vahabzade onu sevgisizlikle de suçlar:

Neçe yol küsüşdiik . . . küsüşen anda &ırışmag istedim, eyilmedin sen. Men öz gelebeme peşman olanda, Sen öz gelebene ferehlenmisen. Gel sebeb ahtarma üreyin bom-boş. Bunu menden göze/ bilirsen yegin. Sebeb, seugisini ço/ıdan unutmuş, O sebeb alıtaran gelbindir senin. 461 Yaşadıgı ikilemden bunalan sevgili, zaman zaman aynlmak talebinde bulunur, bunun için

de türlü bahaneler bulur. 4 62 Vahabzade "Ne zaman birleştik ki şimdi aynlalım"4 63 fikrinde· dir. Fakat içinde "şüphe dumanı" yer eder. Bu dumanı dagıtmasını ister sevgiliden_ 4 64 Onun azatlık istegine karşı çıkar. 4 65 Zaten ayrı ayn evlerde yaşayan4 66 iki sevgili özellikle muhab­ betin ilk yıllarında bu türden ayrılma bunalımlannı çok yaşar. -Vahabzade'nin bu hadiseleri

anlattıgı şiirlerin tarihlerine bakılınca; "196 1 , 1966, 1967, 1969. 1979 . . . "4 67 457 P.D. 5. 240 458 O.e. S. 239 459 o.c. 5. 235

%0 '"Sen meni yeniden yaradmam� Gıyrt - ııdl kllm gözlerinde men.

EJe ki, yaraldın, böytldo geS<lln. Sen razı galmodın yoroıd�ndan. Çaıdıgın linıenl zirve bilmedin. Daha ucalıga can atdıgından" A.D.F. s. 59 46 1 N.H. 5. 1 19 462 Ö.S. s. 66 463 P.D. 5. 233 4 64 Ö.S. s. 64-65 465 M.Ş. 5. 235 466 •.•. s. 214 4 67 M.Ş. s. 224-225

379


Vahabzade'nin 1961 ytlında yazdıgı "Bir Salama Deymedi" şiirinde beş yıllık bir aşkın ar­ dından gelen aynlık ve ondan do1!an acı dile getiriliyor. 468 Birbirlerine verilen sözler, bazan ikisinden birinin şüpheleriyle sarstlır. 469

Sevgili yanından giderken caketlni giyen, sevdlgine, o ceketi giyince "muhabbe� yüregin­ den soyundugunu" söyleyerek suçlar, huzursuz olur. Şair başka türlü şüphelerin eziyetleri ile yogrulur.471 Sevgilisinin aşkının "oduyla yanıp pişmiş"472 Vahabzade aynlıklann, bahanelerin sevgili­ nin elinde "tokmak" olmasını istemez. Gerçek sebebin sevginin tükenmekte oldugunu iddia eder. 473 Halbuki sevgili de sevdigi için acı çekmektedir, acısının kaynagında tabii ki Vahab­ zade vardır. Ama bunu bildigi halde şair ona şöyle der bir şiirinde.

Sene ele gelir ezabı derdi Vereni menemse... çekeni sensen!... Silmeye ça/ışıb könlünden meni, Gelecek günlere ganadlanırsan Men başa düşürem: Bu gün sen meni Yolunun üstüne köpük sanırsan! Belke de haglısan . . . ah! bu be/keler! sözüm yoh! Temizle sen öz yolunu. Men ondan gorhuram; ney/ersen eger Boşluga dirense bu yolun sonu?/4 74 Yaşanan ayrtlıklar. küskünlükler, laflar, sözler bu aşkı tüketememiş yine de . Ve 1 956 da da sevilen ilham kaynagı olan sevgili 1 990'1ı ytllarda da ona şevk ve neşe kaynagı olmuş ye­ ni ve güzel şiirler yazdırmıştır.

Sende erimişdim, sende doguldum Dilem, euuel sözüm, son sözüm sensen. O geder seninle hemaheng oldum, Harda men yohamsa euezim sensen. 475 4 68 "Yalnız indi anladım: ah sen daha menlmçün

el çalmaz bir çlçeksen. Yoıanmış gQnlerim ıek geri dönmeyeceksen! ... Bir gllnlük hesretlme d�ze bUmeyen glllüm . Bes ne oldu? Bu hasret bir salama dellmedl? Sen mene zUlm eyledln, mene zrlüm yaraşır Bir salama deymeyen � ölUm yoroşır! P.D. s. 223-224 469 M.Ş. s. 220 4 70 0.e. s. 220-222 471 o.e. s. 220-222 472 A.D.F. s. 59 4 73 "Belwıe ne imiş? Binde tolunog! Günahı özgenin boynuna yılımag! Behone suyunda çimdirme meni. Men sırdaş olmuşom otuz il gemle Gonillnde incelen sevgi telini Grmng lsfeyil'$Cn menim ellmle Bı.�n.-ıçün behane gerekmiş sene Gi�i nlyyetlml nçıg desene" A.D.F. s. 65 474 D.5. s. 52 475 Ü.H.G. s. 122

380


7) Vahabzilde ve Evlllik Bahtiyar Vahabzllde ömrünün her çagında evliligi mukaddes bilenlerdendir. Evlilik mü­ essesesinin en gUzel yanlarından birisi de cıvıl cıvıl seslenen çocuklardır. Çocuklarla süslenen ailede yıllar nasıl geçer anlaşılmaz.4 76 Vahabzade, evliliginin yirmibeşinci yılında eşi Dilara Hanımla geçen ömrün muhasebesini yaparken bu kadar yıla ragmen "gönlünün ateşinin . he­ vesinin hala sönmedigini söyler. Ôyleki, dügünlerinin sesi bile daha kulaklarındadır. Hatta. eşinin beyaz gelinligiyle bir" kelebek gibi evlerine gelişi de daha dün gibidir:

Ele bil dünendir Sabir bagında Çıhdın gabagıma ag çiçek kimi Ele bil dünendir ag paltarında Gandun euimize kepenek kimi. 477 Fakat evlilikte iyi günler gibi kötü günler de yaşanabilir. Önemli olan iyi günlerin hatırı­ na zor günleri de aşabilmektir. Bazen iki ruh ve istekleri arasında çatışan, benzemeyen gün· ler de bulunur.4 78 TaraHardan birinin sevgisinde berkarar olması digerinin de bu sevgiye la· yık biri gibi davranması, sevgiyle karşılık vermesi evliligin yürümesi için yeterlidir

Sen ne dal!Jalandın. ne çalhalandın Haldan hala düşdüm men her d�m gülüm Sen meni bir defe seuip dayandın, Men seni her rengde seuirem gü/üm. 479 Vahapzade, 1 974 yılında yazdıgı "Yirmi Beş h" isimli uzun bir şiirinde -96 mısralık- evli liginin gidişatından ve o gün geldigi noktadan bahsederken kendi kendini de tenkit eder. ha talannı itiraf eder. Zaten onun önemli bir yanı da budur: Özüne kenardan bakmak! Bu me­ selede de öyle yapmış, evliliginde aksayan yönler varsa bu durumun kendisinden kaynaklan­ dıgını söylemiştir. 4 80

Düşdü yuuamıza, düşdü gan·gada. Başımız üstünde ıldırım çahdı. Sesimiz negmemiz bir olmasa da, Suyumuz selimiz bir arhdan ahdı. 48t Aile yuvası arada sırada bu türden sarsıntılar geçirmişse de "ata ocagının yüregi"; "sıcak yuvalannın diregi" olan bir eş varsa her şeyin listesinden gelinebilir. Birinin başında hayaller 476 "Bolalor boşa geldi

Jylmıl � U

Balolar yelljir gocalıng bil. Neleri ltlrdlk-goyıdan degll Göresen ne imiş bes gazancm11z.•

A.5. S.

477 a.y.

155

478 "Vurdug bir zindono lyimıl be$ il Ôldll gllnlorimlz ogb-gor.ılı Sen d�ulann-�ir negmell köl Menim duygulo.nm min mnc�nılı .....

479A.S. s. 155 480 "[4ş aldom

A.S. 1 55

Ellındon çohdo bir hata Bulano bulono yene duruldun Könlllrndon koçenl duymadınso do.

Ômrtııne gllnllme hawdar oldun." A.S. s. 155

481 A.S.

S.

155

381


uçuyorsa digeri onu göklerden yeryüzüne indirir. Sıcak yuvanın, sıcaklıgının devam etmesi için çabalar. 4 82

Ata ocagının gelemden çıhan Çöreyi menemse, üreyi sensen Başında çal-çapraz ıldırım çuhan isti yuuamızın direyi sensen. 483 Vahapzade'nin şevgili eşi Dilara Hanım'a hayranlıgının sebeplerinden birisi de onun kişi­ ligi, sabrı, kötü günde arka çıkışı, elAiligi ve eşi için her ledakarlıgı yapabilmesidir. Şairin "bahtının gözlerinin yurnuldugu," işlerinin yolunda gitmedigi zamanlarda da dertlerine ortak olmayı ihmal etmeyen de odur. Vahabzade'nin bütün dertlerini bölüştügü gibi onların acısı­ nı, ateşini de kalbinde yaşayan yine onun "ag çiçegi" Dilara Hanımdır. Fakat şair yüregi has­ sastır. O, yüregin sahibine mahsus "öz alemi" vardır. Ve bu alem" şiir yazmanın eser verme­ nin sancılannı çekerken onu anlamak. o dünyaya girebilmek zordur. Yürek hisle, kala sözle dolunca içe kapanır şair, ancak, yazarsa boşalacaktır. Vahabzlıde'nin eşi, onun şiiri için ya­ nıp yakıldıgı anlarda zanneder ki. eşinin gizli bir derdi var. Onun kaşlarının çatık. yüzündeki ifadenin sert olması Dilara Hanım'ın yüzüne akseder, onun da yüzü kararır hemen.484 "Gül" üne, çocuklarının annesine yüregini açtıgı bu şiirde, şiirleriyle şairligiyle eşi arasındaki çatışmaya da temas eder. ona hafif bir serzenişte de bulunur:

Fikrim dere keçdi, tepeler aşdı. Ardımca bir addım gelmedin ancag. Sen meni dlndirdin Dilim danışdı, Şe'rimi dindire bilmedin ancag. Ötdüyün mahnını bir yol çaşmadın Men çaşdım . . . . Dereden boy/andım daga Öz könül mahnını sen çalışmadın, Menim iniltime uyuşdurmaga . . . 485 Günler ve yıllar acı tatlı geçerken, bir bakarlar ki "kara saçlarda yıllar agarmış." Yıllar gö­ nüldeki istekleri dışında ne varsa alıp götürmüştür. Bu arada çocuklar büyümüş, dertler kay­ gılar da büyümüştür. Bu "evlat kaygısı" onlann "uyuşmaz nagmeleri"nl de "bir murat" üstüne uyuştunnuştur. Aynı yük altında birçok yokuşu birlikte aşan "farklı dalların iki yabancı kuşu birbirine iyice yakınlaşmış kaynaşmıştır. 486 482 "Menim heyaUanm uçdu havada Sen meni gÖ\Aefden ymdlren oldun Bizim gurdLigwnuz isti yuvada Fehle men oldum.sa, usta sen oldun: AS. s. 155 483 a.y. 484 A.S. s. 155-IŞG 485a.e. s. 156 4 86 "indi 'heyal yorgun, könlll şilu!sıe ... Gençliyi dadmamıı gocalrng biz. Ô\Aad ga!/91S1ndıı , bir murad llslde Birleşir uyuşmaz nogmelerimlz.

382


Ayrı ayrı dalların iki kuşu, bu iki sevgili insan aynı dalda, "dar ve çetin" günlerde birbiri· ne destek olmuş, zaman geçtikçe muhabbetlerinin ilk rengi ilk tadı da degişmiş. daha çok ol· gunlaşmıştır:

Deme gocalmısan, gülüm, dogrusu Menlmçün bir az da sonalanmısan Balamın anası ne sirrdir bu? inde menimçün de analaşmısan.487

C- MUHABBEI1N AZ.AP ve EZiYETI.ERt : Bahtiyar Vahabzade muhabbet iılemini bir "dögüş"e benzeLiyor. Azapların da zevklerin de

her insanı başka türlü elkileyecegini söylüyor. Ona göre "muhabbete inanmak ve onu

her türlü dış tesirlerden korumak lazımdır.488 Sevginin "günü"nün de "gölge"sinin de sevilen kişiyi "asi" etmemesi gerektigine489 inanan Vahabzade "aşksız yüregi taş" kabul eder.490 Fa­ kat "sevmek" bir "dert"dir, dermanıysa yine derttir. Sevmek "saadet" getirecek diye bir kayıt

da yoktur.4 9 1

"Aşk azaplı bir yoldur. "4 92 Muhabb�t yolunun dönemeçlerinde türlü engellerle yıkılmak.

duraklamak vardır.4 93 Sevdanın başlangıcı da sonucu da gamdır:

Sevdanın euueli ahırı gemse Ne uma bilerem adi seuincden? Agzımın dadını itirmişemse, Balın lezzetini hardan bilim men?4 94

Vahabzade, ızdırabı "sevginin yol yoldaşı" olarak görür.4 95 Aşk ve ızdırap birbirinden ay· rılmaz iki kardeştir. Bu konudaki görüşleri aşk ve ıztırap şairi Fuzuli'yle paralellik taşıyan Va· habz�de "sevginin azab. ve eziyetlerinin insan için hoş olduguna, muhabbetin azaplarının in· sana ferahlık getirecegine inanır. Bu ferahlıgı da yalnız sevenler anlayabilirler" ona göre. 496 "Mene lztırap Ver" şiirinde Fuzuli'nin aşk belasını arzulayışı. ıztırabından memnun oluşu

ile paralellik taşıyan görüşler belirtir.4 97 "Şirin sevda" varsa "ayrılık günleri" "hicran günleEyni yük alhnda neçe yoh�u Arzumuz. gesdimiz birge aş.ıbdır. Özge budagtann iki yad guşu indi bir budagdan dogmalaşıbdır."

A.S. s. 157 4 87 o .y. 488 "Mehelıbet lıleml de bir döyllşe benzeylr. Bunıda herenln öz taleyl var. MehebbeUn adı birdir. Onun ezaplan ve z.övglerl ise hereye bir cllr te'slr edlr. Here sevgini bir cCb' an!ayır. Buna göre de he.re b6r ct:ır sevir. bir cür de SC!­ villr. BütUn bunlnrlnı yanaş.ı mehebbcle lnanrnıJg w onu her cUr kenar te.shlerden gonunag da lcllundır. fJe ki. er öz aıvodmı bıışgalan ile mllgoylseye başladı. orada mehebbete eMda' Mügayisc başlayan yenle mehebbeı gurto· nr.'' S.B. s. 313 489 A.D.F. s . 80 490 J.z. s. I 22 491 P.D. s. 235 492 A.S.S. s. 129 493 N.H. s. 131 4 94 •.•. s. 125 4 95 •.•. s. 131 4965.B. •· 3 1 1 4 97 "YönllmO göslerdln, sen kompas ıcki, ÇOnkl ıaleytmde gederlmdesen. lz1Jrob dııguıın arhasındakl

Sevincim de sensen, kederim de sen." ô.S. s. 62

383


ri"de olacaktır. "'Seven gönUUer için ayrı kalmak uzaklık "en güzel yakınlıktır. Çtinkti böyle anlarda sevgi daha da gtiçlenir.498 Vahabzade de kendi aşkını "aynlıga borçlu"dur. �99

Ey ayrı/ıg bilmirem Ne.sen, nesen deyim sen? _ Sen cismen ayrılıgım, Sen menim seugilimle Me'neui blrliyimsen, Uçan ganadlarısan Arzumun niyyetimln Sen duyan üreyisen Sen gören gözlerisen Menim mehebbetımin/500

Gönlilnü dag dag etse de ayrılık50 1 "aşkı", "dilegi" derd-i melal'ı tükenmez.502 Muhabbe­

tin tadı da bu ayrılıktan gelir. 503 Aynlıgın peşinden gelen hasret zulmeti, "gözlerine nur." id­ rakına göz olur. Bunun için Vahapzade; idrakiyle aşkını hasretini aynı yaşta görür. 504 Üste­ lik Vahabzade için onu yandınp yakan hasretin, aşkın ayn bir önemi vardır. Hasretin tadı da degişik degişikdir. Onwı şirinligi actlıgından gelir. Hasretin Vahabzade'de yansımasını şair şöyle ifade ediyor:

"Hesret-derdin dili, idrakin gözü, Hesret-seuginin de kama/ yaşıymış Üreyin açarı, Dileyin sözü, Hasret-fitre/imin mehek taşıymış Tohunub hesretin mehek daşına, Fitretin uca/tdı menim adımı, Hesretim-fltretim! Durdu yan-yana, Hesreıe borç/uyom isle'dadımı. 505 498 "Bu $1ı1n 5eWayo dil$enden ben

Neçe yol oynldık bir-birimizden Ayrılıg günlerl. hlcron gllnleı1 Uzandı. . . Ömı11ne &n r aldı blzılen Biz ki öyrenrn1$1k hkranıı artıg Cövnı yoddo golır. gem unudıılur. Se""n könllllerçlln, gl.llOm uıoglıg En böylik en göze! yahınhg olur. Yagış dayandı mı? Galın bııluddon Sıynlıb yeniden ıoze glhl d"!)ur. Her uzun eynlıg Mr gLSa hicran Seni menim llçlln ıezeden .ıog....

M.Ş. 5. 224 109 108 501 M.Ş. 5. 287 502 A . D. F. 5. 1 46 503 A.G. 5. 102 504 B.Ü.D.F. s. 1 1 8 505 N.H. 5. 122, A.D.F. •· 67

499 1.Z. 500

5.

•.•. 5,

384


O, kabiliyetini yaşadıgı hasretin neticesi olarak görOr. Hasretin agn acısının, dertli günlerinln bedeli, karş�ıgı yazdıgı "şiirler" olmuştur:

Hesrelin mln rengi min üzü uarmış Agrı-ccısının evezi varmış. Şe're çevrllir derdll günlerim, Menim hesretimln evezl·şe'rlm!506 1) Aynlık, Hasret, Hicran Aşkın sevenler üzerindeki tesirlerinden biri ve en önemlisi, ııdırap verici olmasıdır. Fakat bu ıztırap genelde kendinden memnun olunan manevi bir haldir, aynı zamanda kaçınılmaz­ dır. Denilebilir ki büttin insanlık çok eski zamanlardan beri aynlıgı. onun aalarını dindirme­ ye çalışmıştır:

Beşeriyet ta gedimden Zaman - zaman Haray çekib ayrı/ıgdan. Negme yazdı, Şe'r yazdı, Kitab yazdı yıgın-yıgın, Bu na/eler, bu /egon/ar, Yumşaltmadı, Fermanını ayrı/ıgın Ancag yene Ayrı/ıgın göz yaşını Silmedi o. Birbirine hesreı galan ürekleri Blrleşdire bilmedi o.507 Aşk ile ilgili tanımlamalarda "dert, ıztırap, agn, acı" kavramlarının yer almasının sebebi aşk çeşmesinden bir damla içenin bile derde düşmesinden dolayıdır.SOS Sevenlerin çeşitli se­ beplerle bir araya gelememesi, yahut kısa beraberliklerin ardından uzwı ayrılıkların gelmesi buna baglı olarak yaşanan "hasret, hicran" duygulan, aşkın neticelerindendir. Muhabbetin yakıalıgıyla "od"a509 benzetilmesinin temelinde de bu vardır. Muhabbetin "cellat"a benzetil­ mesinde de muhabbet sevenin gülüşünü öldürür, gönlünü yandırır, sag iken yok eder anla­ yışı vardır.510 Bunun için de �ık "solan bir çiçek"Sl 1 "sevgilinin hasretiyle yanan bir od".

"hiç olmasa uykuda görsem" diye gözleyen biri,51 2 yahut özlemden onu düşünmekten uyu­ yaınayan: 5 13 "sinesi közlü"hatıralarla yaşayan: 514 gönlü dag1ıs15 dünyanın her derdiyle ga506 o.e. s. 1 22. A.D.F. s. 66 507 M.Ş. >. 4 02 508 l.Z. s. 122 509 A.5.5. 5. 141 510 P.D. 5. 22 51 1 A.5.S. s. 130 512 A.G. s. 34 513 P.D. 5. 221 514 A.G. s. 8 1 515 •.•. 5. 88

385


mıyla sırdaş; gece gündüz leryad ve figan eden; 51 6 hasretin agrısı, azabıyla uyuşmuş biridir

Hasretin agrısı key edip meni Yohumu görürem be'zen varımda. Hesretim o geder göynedib meni, Key/eşib agrım da ezab/arım da. 5 1 7

Bu dünyada sevenin de sevmeyenin de pişman oldugunu söyleyen518 Bahtiyar Vahab­

ziıde canını aşkına kurban ettigini, buna karşılık "kısmetim yine de ayrdık" oldu der_ 519 "Mer­ can" iken bozulmuş, yüce bir "dag" iken erimiş, "toz" olmuş, yanan "volkan" iken, "buz" ol­ muştur. 520 Ayrılık onun için karlı boranlı bir rüzgardır. 52 1 Ama aynı zamanda gönlünün de bir "ihtiyacı"dır:

Hesretin könlümün ihtiyacıdır, Neden ki güçlüdür menden yüz kere Hesret üreyimde dar agacıdır, Asır asır meni günde yüz kere. 522

Hasret odu öyle güçlüdür ki, zaman ölçUsünU bozar, vakti vakitsizlige dönderir, 523 sev­ gilisini kaybeden "hasret topragına gül ekip vay derer. "524 Yine de hasret, "garibe işdir", sev· gilisinin yoklugunda havasız kalan, nefes alamayan şairin eline kalem aldım. Şiirler yazdı· nr.525 Ona hayatın derin katlarını gösterir, onun özünü, sözünü anlamasını saglar. 526

Yahşı ki, ayrıyıg. Yahşı ki bizden Çırpıntı sarsıntı el üzmür yene_ Heyatı öyrendik hesretimizden. Odur ki hemişe möhtacam sene Hesret min reng çekir gözlerimize. Yahşı ki, ayrıyıg. bu derd, heyatın Derin gol/arını gösterir bize. '.>27 Bu yönüyle aynlık hasret aşıga "üstatlık" yapar. Onun elinden imdat kdanlar, ondan çok şey ögrenirler.

Hesret öyretti mene Hardayam ... Hara gedeceyem men. Neydim. indi neyem men? Hesret öyretdi, hesret 516 M.Ş. s. 223 51 7 N.H. s. 125 518A.D.F. s. 519 A.G. s. 78 520 A.S.S. s. 132 521 ô.S. s. 68 522 N.H. s. 125 523 A.D.F. s. 67 524 M .Ş. s. 234 525 B.Ü.D.F. s. 1 16 526 N.H. S. 121 527 P.D. s . 26<1

386


Vohtın horda boş/oyıb Horaya vordıgını. Hesret öyretdl menle Boşlayan bir heyotın Sende gurtordıgını. 528 Önceleri "kollu budaklı agaç" iken budanan, ortadan aynlan aşık, sevgiliden aynlınca "kendini bulur"529 Hasret onun aşkının derecesini ölçmekte kullantlan bir ölçü, sevenin yol­ yoldaşıdır, o da sevgilisi gibi büyüktür. 530 Hasret üstadı olunca aşıgın, ayrılık da okuyup ögrenecegi bir "kitap" olur. O bütün bildiklerini ondan ögrenir.

Ele kitobson ki sen Ohumog isteyenler Bilir son metlebini Seni boşlayan kimi Men senden öyrenmişem Bütün bildiklerimi . . . Ayrılıg hordan aldın Bu gudreti hökmü sen? insan duyguları nı Temizleyen, uca/dan Meger sen deyilmisen?f>31 Sevenin her zaman için nasibine ayrılık düşer. Onun gönlünde hicran ateşi de eksik ol­ maz. 532 Onun dert yükü agırdır: Hasret yükünü ne zamana kadar taşıyacaktır?533 "Aynl­ mak! Söz asan, emel çetindir."534 Sevgili yanında yoksa yetim kalan gönlü yasa girer. kara­ lar baglar. 535 Ayrıldıgı anda sanki "'kalbi tamamen boşalır" daha bir kaç dakika sonra yogun bir özlemi yaşamaya başlar: 536

Ele ki, ayrı/ıram Men garşıya bohıram Seni görürem seni. . . Men arhoya bohıram Seni görürem seni . . . Güne aya bohıram, Özümü de görmürem Seni görürem seni. . . 528 B.Ü.D.F. S . 1 1 7 529 A.S.S. s . 122 530 B.Ü.D.F. s. 1 1 9 531 l.Z. s . 108-109 532 ""Derdi - gemden gurtanb d�ü könlll hlcr od\Dla. Eleyek indi şllı.'.ıyeıml yamand11n yamona? Seni gördükçe men ill1<49 bele dll-dU ötürem. Boşalır göyde buludlar da dolandan-dolana .. ." M.$. s. 283 533 ô.S. s. 64 534 B.Ü.D.F. s. 129 535 A.S.S. s. 1 26 536 B.Ü.D.F. s. 128

387


Heyalen Gözlerimi Gözünden göıürmürem, Men özüme bahıram. Özümü de görmürem; Seni görürem senif537 Çogu zaman "agyar kılıncı" ile ayrtlmak zorunda kalan sevgililer için bundan daha "mUt·

hiş zulüm"yaktur. 538 Hasretinden gönlündeki hatıralar kuzu gibi meleyen aşık539 her şeye hasretin gözüyle bakar ve bu günler bir türlü geçmek bilmez. 540 Gözleri yolda kalan Aşık, bir gün kapısının çalınacagı, sevgilinin gelecegini hayal ederek bekler.541 Nerden gelip nereye gittigini bilemez. 542 Yüregi ayagına dolaşır.

Hara geldim, bilmirem Avaı7ıma dolaşan Ürevimle indi men? Düşürem, heval kimi ... Aparıram beynimi Üreyim sizde galır Menim bu ters ta/eyim Gör nece · de zalımdır. Enişim hicranımsa Yohuşum · uüsalımdır. 543 Ruhu, hayali ondan uzaklardayken bedbaht lişıgın kendi kendinden haberi yoktur.5<ı� Hasretle yUz yUze kalır, "ansuzluk"

öyle

hükmeder ki agnya acıya tahammtilU kalmaz. Has·

ret yüreginde iyileşmeyen bir yarcı olur. 545 Halen sevgilisiyle yaşanan ayrılık anlarından bi-

537 l.Z. s. 1 08 538 •.•. s. 1 1 5 539 A.G. s. 81

540 P.D. s. 250 541 "Gözlerim yoldadır. . . ômDr çoh gödek lmonım gllmanun, ne gelmez oldun? Desem dil alışar de.,,.m .. Drek. Dilimin ı.o:lBtda deyllmez oldun. Htt gtın l!leylrem. goptm döyüisün, Gayemdlr, eıglmdlr bu gOmnn menim. Güneş penceremden içeri dolsl.Vl, 15teylm boylansan gapımdan menim_ P.D. S. 42 542 "Hardan gelib hara geldim, Heç bilmedim bu ne yoldu. Bir gecenlrı lntlu.n Bir 6mllrden uzun oldu. Bu intizar, bu he....ımış Belki menim. ıız·taleyim.

öz gederim

"Açıl ·-dedim, açılmadı al seherim."

!;43 M.Ş. s. 202 544 D.S. s. 66 545 A.S.S. s. 105

388

P.D. •· 106


rinde o dehşetli anı öyle bir yaşar ki kolundaki saat bile o saatte. beşte dunnuştur. Çünkü nabzı dunnuştur VahabzAde'nin;

Nebziml tuturam nebzlm dayanmış Niye dayanmasın golda saat da? Senden ayrıldıgım o an ne anmış, Menümçün dayanıb o an heyal do/546 Zaten ayrı ayn evlerde yaşayan iki sevgili

için. iki ayn talih için farklı şehirlerde, mesafe·

ce uzak yerlerde yaşamak çok zordur:

Bllmirem tek goyub seni şehirde Niye uzag/ara gedirem herden? Onsuz da ayrıyıg Gecebe gündüz keçir ömrümüz A hda-amanda. Men öz komamdayam, sen öz komanda. Onsuz da ayrıdır, ta/e/erimiz. Bu bes deyi/mi ki Mesafece de Ayrı düşek biz?f>41 Onlar için bir günlük ayrılık bile bir çok yıllık visalden uzun olur. Bir günlük ayrdık saçı agartır, vakti uzatır, sabnysa kısaltır. 548 "Bir gecelik hasret, bir ömürlük hasret gibi gelir" uy­ ku diken olur batar gözlerine.549 Hayırla şer birbirine kanşır, bu hasret, bu azap çok çetin gelir," aşıgı "teti9i çekilmiş tüfege" döndürür, boşalmak için bir sebep, bir işaret bekler. 550 Gönülden çıglıklar, feryadlar yükselir; aşıgın yüregi "göy güvercin" olup sevgilinin gelecegi yolu gözler; kulagı sevgilinin sesinde, kendinden geçmiş halde bulunan aşık "gam deresinde" kalmıştır.551 Sabrı tükendigi için hasretin bitecegine dair ümidi de kalmarnıştır:552

Hesret bilecek mi? Yoh biten deyi/ Min görüş arada serhad tek duran Bir hesred dagını eriden deyi/, Hesreıi, mihneti ömrüm boyunca Bir vehdeı eşgine yedim doyunca.553 Onu amandan amana salan hasret gönlünde de bazı ihtimalleri düşündürür. 55<1 Dertden kaçmaması gerektigini düşünen aşık,555 aşık olanın "azap adlı deginnenden" geçecegini bi­ lir aslında. 556 Bilir de gönlünde kaynayan "karışan gölleri ve denizleri" yatıştıramaz. Gözleri 546 P.O. 5. 276-277 547 M.Ş. 5. 214 548 B.Ü.D.F. 5. 118-119 549 N.H. 5. 252 550 Ö.S. 5. 69 551 A.S.S. 5. 124 552 Ö.S. s. 69 553 P.O. s. 250 554 M.Ş. s. 283 555 A.S.S. s. 1 30 556 •.•. s. 103-104

389


hasretle daima yarini gözler. 557 Nereye gitse, "azabı şirin bu muhabbetin" odak noktası sev­ gili gözünün önünden ayrılmaz.

Gülüm gülşenlm Ömür yelkenim, Üreyim menim Şane-şonedlr Ö�ün söyle bir Bu hicran nedir? Üreyimi yohso do oda hesretin, Ezabı do şirindir ilk mehebbetin Hora gitsem, ey gülüm, gedir menimle Üreyimin başında senin suretin. 558

Sevgiliden hem mekanca. hem zamanca ayrılık şairin ytireginde yarayı kanatır, acıtır. 559

Vukti öldürüp yolu kısaltmak ister. 560 Susuzluktan dudagı yanar. Gözlerinde sonsuz hasreti uzanır.561 Geçmiş günlere çagıran bir şarkı duyunca, herkes gülüp oynarken o, sevgiliyle bir­ likte bu şarkıya eşlik edip raksedişlerini düşünür.562 Hasreti, kederi kovamayan şair, gecele­ ri. sabrından kısa, "deli hasreti"nden uzun bulur.563 Hicran ve gam anların da yerde mi gök­ te mi yaşadıgını bilmeyen aşık aralannda "bir sedd gibi, uçurum gibi duran" zamanı suçlar:

Aramızda dayanır Nece nece il gülüm Nece-nece oy gülüm! Bu oyları illeri Fikrimin sür'etile Nece udum, oy gülüm! . . . Bizim isteyimizde Gara dönüb og olmur! Yolu gısoltmog olur Vahtı gısaltmog olmur. 56-l Sevgililerin birbirlerine gönül vermeleri, birlikte ant içmiş olmalarına565 ragmen taraf­ lardan birinin maksadı ayrılık olur bazan. Bu durum digeri açısından sevginin bitmesiyle ba­ hanelerin başladıgını düşündürür.566

Senin de elinde min behone uor. Gelbinde göyeren bir niyyet üçün Menim bostanıma atılan daş/or Hedeftir seugine nehoyet üçün. 567

557 M.Ş. s. 285 558 A.G. s. 96 559 M.Ş. s. 231 560 A.S.S. 561 •.•. $.

s.

144

l l7

562 B.B.G. s. 92 563 P.0. s. 120 564 M.Ş. s. 212-213 565 P.D. S. 227 566 "Megscdln aı,dndır mene gün kimi Ald.!ıda bilmedin gelbinl Ne gem. Söziin de sevmeyen o gefb4n kimi Goy riyasız olsun. deki scvmlrem." ô.s. s. 66 567 A.D.F. s. 6-l-65

390


Belki aynlma karannı veren için de çok zordur bu durum. Yine, belki de bu karardaki ke­ sinligi belirtmek için "elçatmaz bir çiçek" olan sevgili yaşanmış günlerin halın için geri de dönmez. Öyleyse;

Gop ey tufan es ey yel hezel olum, tökülüm Düz beş il üreyimde Beslediyim mehebbeı, bir salama deymedi. Bir günlük hesretime döze bilmeyen gülüm Bes ne oldu bu hesreı bir salama deymedi. Deyllmemiş o salam eluidamız oldumu? Sen mene zülm eyledin, mene zülm yaraşır, Bir salama deymeyen eşge ölüm yaraşır/568 Sözleriyle teessüfünü bildiren şair, "sevda anlannın tükenen bir ömür için ganimet pay­ lan" oldugunu söyler. ""Sıska bir çeşmenin son darnlalan da susamışlar için şirindir." Bülbü· lün sesinin sonbaharda daha yürek yandıncı oldugunu da yine ayrılık acısı çeken bilir. Aşık bunlan sevgilinin bUmedigi, hissetmedigi kanaatindedir.569 Yine de sevgilinin dünyada oldu· gunu bilmek de onu mutlu eder. 570 Hasr.etlik çekse de içindeki aşk duygusunu kaybetmedi· gine ştikreder.571

Hesretin köksüne dag basır, Bu elden o ele körpüler Mehebbet ölerdi olmasa Könülden könüle körpüler. 572

Aşık "intizar gecelerinde" kendisini sevgiliye daha yakın hisseder. 573 "Hasret. sevenin yü­

reQinde kaleden daha saglam, hicran çöplerinden bir yuva kurmuştur. Sevgilinin yanınday­ ken bUe ona hasretlik çeken aşık "hasreti ayrılıktan daha uzun" bulur. Çünkü aynlıgın müd­ deti var, hasretse ölçüsüz, süresizdir. 574 Gecelerse bu hasretin en yogun olarak hissedildigi. yaşandıgı zaman dilimidir. Gecenin karanlıgı Ue hasretin, kederin zulmeti de birbiriyle yakın­ dan ilgilidir. 575 Hatta geceleri çıkan "yıldızlarda kendilerini birbirlerine göstermek için yanar Ayrtlıgın zulmetini yarmak için ışıklanırlar."576

Aşıgın

sinesi üstüne dag çeken geceler ona

"zulmet" getirir. Sevenin gündüzlerinin de aslında kara gecelerden farkı yoktur. 577 Onu dert­ lere salan kendini kaybettiren hep sevgilinin yoklugudur.578 Bu yoklugu, yollarda unutup. kaybetsin diye gezmek isteyen iışık, nereye gitse onun "hatırası gibi agır bir yük" ile karştla­ şır.

568 P.D. S. 223-224 569 a.e. s. 128 570 a.e. s. 229

57 1 A.S.S. s. 1 1 8 572 B.B.G. s . 88 573 P.D. S. 253 574 M.Ş. s. 225 575 P.D. s. 105-106 576 B.B.G. S. 142 577 M.Ş. s. 234 578 Senslzllyln içinde "ildi, lamam yoh oldu. Agıl beyin içinde. Men O.ümll lllrdim Senslzllytn içinde

391


Hatıralar diken gibi yollara serpilmiştir deste deste. "Diken olan hatıralar kalbini cızar". onun yokl�u "yarasına tuz serper."579 Gecenin soguk çagında, paltosuz üşüyerek sevgili­ den iyi bir cevap almak umuduyla gezer. 580 Sevgiliyi arar; en sonunda onun yerini bulur. Sevgili onun yüreginin içindedir.-

Üz goııub doglara gezdim seni men, Gül-çiçekden olarag elrini men, Dinledim guşlorın hicran sesini; Gecenin sır dolu efsanesini, Doloşıb her vanı sordum seni men, Seni gördüm deven heç olmadı, yarı Dediler ahtaron ahırda topar. Topdım ahırda seni, oh ne devim, Deme köksümde imiş öz üreııim. 581

Ayrılıgı "uzun bir sefere benzeten şair,582 seferin süresinin dolmasını bekler. Onsuz ge· çen günleri yola saldıkça hasretin yükü hafifler. 583 Sevgiliye kendisini en yakın hissetti!li an· lar hicran anlandır. 584 Derdinde, gamında yaşayan sevgili Ue uzak oldugu günler "'ölü gün·

ler"dir. Onun yoklugu öyle güçlüdür ki hep onunla old�u günlerde yaşar.585 Onu asla unu­ tamaz. 586 Hasretiyle ilgili bunca şey yazan Bahtiyar Vahabzade yine de onu unutamadıgını

söyler:

Hesretin ölçüsü srfjışmır söze. Hesretim ümidim·garom ogımdır. /şrgı tanıdan goron lıg ise Sevgimi tanıdan aıırılıgımdır. 587 Haggm yoman bagladı Hagg• geden yolumu Ürcyim gan oglııdı

Sandılar golumtL

Danır dun.ıh özOme Bu gününü lirek de Bir gözüm keçmlşd<dlr. Bir gözilm golecekdc. indi menim OzlüyQm ÔZflme nıımerd olub ÔzOmsüzlük derd deyi!, Senslzhglm derd olub." Ü.H.G. 5. 123 579 P.D. s. 222. Ş.H. 5. l 16 580 ··eavan oglan, sen gecenin bu ç.ag.nda Ne gezirsen penceremin gabagında? Söyle hansı duygu ile gel�n vurur? Külek esir. şahıa kesir. gar sovurur. Gılh poplr05 çekJr. g!lh do fit çalırsıın . Sen gezdikçe gar üstüne iz salırsan. Cauan oglan. senin mene sözOnmO var? Duygunmı.ı:tur gar Gsl:üne yazılanlar? A.G. 5. 98 581 •.•. 5. 92 582 M.Ş. s. 239 583 •.•. 5. 231

584 1.Z.

5.

586 0.e.

5.

585 P.D.

587 N.H.

392

107 222 225

5.

5.

128


Yolunu bekledigi sevgiliye çabuk çabuk dönmesi için mektublar yazar. 588 Şair, şiiriyle de "ömrünün baharına" seslenir: Kim yazdı bu hicranı ömrümüze, bilmirem? Gavıt, gayıt seugilim ahı döze bllmirem! Sen ev menim baharım, sen ev ömür gülşenim. Gözüme göz yaşımdan perde çekilsin menim Ta ki göre bllmeyim senden özge kimseni.. . . Menden d e özge ancag görmesin her k i m seni Avrılıg neşterile gel ganatma yaramı Gel gözümün yuhusu, gel kön/ümün aramı. Gel seni ahşam o/cag küçelerde gezirem. Gavıt, gayıı , Tez gavıt, va/una müntezlrem. 589

D- VUSIAT Sevenler için vanlmak istenen en Son nokta visaldir. Aşıgın hicran anlannda bekledigi. arzuladıgı en esaslı hedeltir. Hasretin her günü, vuslata ermek için el açıp yalvanr aşık: Min söz çeke bi/ermi bir arzumun vükünü? Bir vüsala el açır hesretimin vüz günü. Bu hesretli günlerin acısını, özün de, Keçirib öz sinemden Telefon tel/erinde nece seslendirim men?590

Aynlıgı ölümden beter bulan seven, uykulanndan wnar vaslUll. Habralardan da imdat ol­ madıgını görünce sevgiliyi anmakla doymayınca tek çarenin bir an ewel hicranın bitmesi ol­ dugunu düşünür. 591 Sevdi!linin yokluguyla yetim kalan gönülle uykulannda vuslatı gören aşık, bu hakikatleşmeyecek diye korkar.592 Yuhular görürem . . . Tutub elimden Mene içirirsen sevgi şerbeti Ele sanıram ki, bu yaşımda men, ilk defa dodırom ilk mehebbeti593

Kavuşmak için ona buna el açmak söz konusu olunca, muhabbet bir dilenci gibi düşünü­ lür. Fakat hasret ve vuslat kıyaslanınca "bir günlük hasret ömürlük visalden uzun" bulunur. 594 588 • Gelmedin, dolajdım çemenllkt• tek. Eve de gelmedim. gelmedi Orek. Dlkib gözlerimi kend yollonnıı . Gezdim dagdb doşda men yana'l"'n•. Yene name yazdım, dUbare ywlıın. ôıtım de bilmedim heç hora yazdım · Cevııb<ız eşglml. mehebbeUml Ayag lzlerimle d�ro yazdım.

200 590 P.D. s. 259 591 A.S.S. s. 128 592 O.e. S. 1 26-127 593 o.e. s. 126 594 Ö.S. s. 69 589 M.Ş. s.

A.S.S. s. 1 34 , M.Ş.

s.

232

393


Hicran ve visalin sık sık yanyana geçtigi şiirlerde bu iki unsur karştlaştınlır. ikisi arasındaki tezatlık üzerinde durulur:

Visal demlerinde sen nur, men çırag, Görürem, men menem, se� de senmisen? Ayrı/ıg demleri sen, sensen ancag Bilmirem bes niye men olmuram men.595

SevgUiyle kavuşulacagı an beklenirken dakikalar sayılır, bir gün bir yıl gibi gelir. 596 Visa· lin gerçekleştigi an ise "bayram" kabul edilir.

Seugilim. seyr edek gel de alemi, Gel bayram eylesin goy uüsal demi Seninle oldu!Jum bir degigimi Sensiz keçirdiyim ile uererdim. 597 Hicranda iken vuslat özlemi çekilirken, vuslatta da hep hicran korkusu yaşanır:

Görünür ney/eyim möhnetin sonu Menim atdı!Jım oh mene tuş/anır. Hesretin ilkidir hesretin sonu. Görüş biten gibi hesret başlanır.598 Vahabzade'nin muhabbetinde söz konusu olan "vuslat" için çok kullantlan "görüş" keli· mesi, onlann kavuşmalannın kısa süren görüşmeler şeklinde oldugunu anlatır. Bu kısa gö­ ıiişler de onların "susuzluk"lannı dindiremez. 599 Bu göıiişme zamanlan aşklannın bir döne· minde haftada bir gün, cuma günleridir:

Heftede bir defe görüşürük biz, Heftede bir defe. . . Cüme günleri Bu günle döyünür üreklerimiz Biri-birimizi duyandan beri. Bu yüzden diger günler çabuk geçsin de cuma gelsin diye beklerler. Ya da haftanın bü· tün günleri cuma olsun, o gün hiç bitmesin "vüsal aynlıkla zehirlenmesin", saatler dursun, is­ tenir. 600 Aynlmak üzere yapılan görüşmeler onlar için hiç bitmez. Ve böyle anlarda onlar

"burulup açtlan bulutlar" gibi halden hale girerler. 60 1 Ayrılacagı için aklı başından giden aşıl<,

hasta gibi olur, kalbinin dögüntüleri duyulur. "Canım aşkına kurban demişse de kısmeti yine ayrılık" olmuştur.602 Sevgiliyle sekiz dakikalık bir görüşmenin Bahtiyar Vahabzade'nin ru595 P.D. S. 265 596 A.D.F. s. 67 597 A.S.S. s. 1 1 2 598 P.D. s. 250 599 "Araya dü:;mUşdU uzwı btr hesret. Görüşdük. dlnmedik biz ele susadıg Biz onda bildik ki, neymiş mehebbet Biz onda bildik ki. neymiş susuzluk." A.S.S. s. 1 23 600 A.G. S, 75 60 1 "Bunılub aç�an bull.dlar kimi Holdan hala dllşdUm hicran elinden. S.kklz deglgede çekdlkleriml Bütün ömrün boyu çekmemJşem men. ·· A.G. s. 77 602 a.e. s. 78

394


hunda uyandırdıgı çalkalanmanın şiire yansıması da şu şekildedir:

Kim girebilirdi üreyimize, Biz ki, görüşerdik ayrılmag üçün Titredi dudagım, titredi dilim Senin de uücdanın, titredi bu dem Sekkiz degigede düzü seugilim, Biz ne danışmışıg hele bilmirem_ Onu bilirem ki öz üreyimde Vahtın ozlıgından gileylenirdim Alışıb yonırdı söz üreyimde Susurdum dilimi men kime uerdim? Sözler fikrimizde deste be deste · Düzülür, dogılır. oşıb-daşırdı. Bizim yerimize başımız üstde Yarpaglar danışır, pıçıldoşırdı. 603

d

Sevgili en ayrı kaldıgı on günü milyonlarca yıla denk bulan Bahtiyar Vahabtiıde birbiri ardına geçen her dakikayı, her saniyeyi birbirleriymiş gibi yaşadıklarını söyler:

Biz iki olsag do uüsal günleri Ayrılıg günleri bir olurug bir_ 604 Vahabtiıde'nin sevgiliyle küçük vuslat anlarından bazıları da onların bahçelerinde. elma agacının altında gerçekleşir. Onların aşkları da elma agaçlarıyla birlikte çiçek açmıştır. 605 'Teyyare süratiyle" geçen visalde606 ikisinin de kalpleri çarparken, sözle daglı bakışlarla an­ laşırlar, içlerine yaşama sevinci dolar:

Bir payız ohşamı iki ge/b bir oldu, Buludlar dagı/dı, deryalar duruldu. Negmeler pıçıldar göy mene, yer mene Seuirem ey heyat. sirrini uer mene. 607 Bahtiyar Vahabtiıde sevgiliyle olan görüşlerini "kıştan sonra gelen bahar"a benzetir. "Kış

ise hasrettir, aynlıktır ."608 Aşklannın bir başka döneminde de sevgiliyle her sabah görüşür.

her akşam ayrılırlar. Visal ile aynlıgı aynı gün yaşamak da ayn bir azap olur, onlar için_ Çün­ kü birbirlerini buldukları gün kaybederler_ 609

Gök gürültüsü, şimşeklerin çaktıgı bir gecede visali ayrılıkla noktalamışken610 tabiat da

603 a.e. s. 76-77 604 M.Ş. s. 225 605 A.S.S. s. 142 606 P.D. s. 252 607 A.S.S. s_ 144 608 M.Ş. s_ 225 609 ·-· · s. 239 610 "Ne göy gunılıusu, ne $1rnşek, sesi. Oynadıı bilmedi bir an yerinden_ Şimşek de olmııdı Oz ate$1nl Senin herareUI ö�er1nden_"

M.Ş. s.

218-219

395


onlann ruhunun çdgınlıgına dem tutar. 6 1 1 Visalden sonraki hicrarun

ilk gecesi yazdıgı şiir­

de şöyle diyor Bahtiyar Vahabzade:

Hicrin ilk gecesi. . . Sen tek. . . Men de tek. . . Yene göy gurlayır, ildınm çahır, Senin göz/erindir çahan şimşek. Menim oıagıma göy/erden bahır. Bcıkı'da ildırım göy gurultusu? ilk defa görürem . . . ne demektir bu ?6 12 "'Aydan a n , sudan temiz aşk"lan onlara vatanda hicran; gurbet ilde

visal

getirir-bazan6 1 3

Y üz yüze olan b u görüşten başka, onlann telefon telleriyle gerçekleşen göıilşmeleri d e ger­ çek bir vuslat kadar kıymetlidir. 6 1 4 Her kaybedişinin ardından gelen yeni buluşmalarla "visalin ewell; hicranın sonu" olan

zamanlarda bambaşka olurlar. 6 1 5

611 "Goyııdıg vetene gayıtdıg yene Ahı. geçl·t•zl gayıımalıyı:lıg. Biz ıxıne gıymadıg özgeierlne Gıyı:lıg özllmllze .. Ah . .. neçe gıyılıg! Golllm l/lldında

nu o son gecemiz

lldınm ı;aturdı. glly gunıldayırdı Onda urıutrm.şdıg bu dllnyonı biz. Gey de o vtisalı ugwlayırdı.'' M.Ş. S. 218 612 0.e. s. 219 613 B.B.G. s. 143 614 D.S. s. 59 615 M.Ş. s. 224

3%


SONSÖZ Bahtiyar Vahabzade, 20. yüzyıl Azerbaycan Türk edebiyatının önde gelen ternsLlci­ lerlnden biridir. Çocukluk yıllanndan şiire ve sanata Ugi duyan Şair, Vatanı Azerbaycan"ın mısralarda gürleyen sesi olmuştur. Aynı zamanda mecliste de yerini alarak milletin gerçek vekillerinden biri olmuştur. Şair, alim, dramaturg Vahabzade her şeyden önce "vatanın oglu"dur. Vatanın oglu olarak ne gerekiyor, elinden ne geliyorsa yapmışbr. Bugün de mLlletinin içinde bulundugu bunalımlı, dar günlerde ona yol göstericilik yapmakta, tam bir "agsaggal'" gibi davranmak­ tadır.! Vahabzade'nin sanatının ana çizgLleri de bu vatan ve millet sevgisi. aynı sevgiye baglı olarak da azatlık, özgeleşmek konuları teşkil eder. O milletini hür. vatanını bir ve bütün görmek arzusunu kendine meslek edinmiştir. Bu yönüyle de o mukaddes bir akideye, yüce bir ülküye kul olmuştur. Fakat yaşadıgı zaman ve zemin onu akidesini gür bir sesle haykırmasına çogu zaman izin vermemiştir. Yine bir fırsat, bir perde uydurup diyecegini demiş, bunun sonuçlanna da katlanmıştır. O, açıkça Rusya'nın adıru vermemişse de "emperyalizm"e tavrını koymuş, görüşlerini mısralaştırmıştır. Mücadelesini bir fikre oturtan Vahabzade "bir davanın·dönmez kulu" olmuştur:

Hagla nahag garışıbdır bir-birine­ Gel boş çıhart neoların üstü bezek, altı tezek Min cür fitne-fesodından Hagg bogu/ur hagg adından Öz haggını teze-teze başa düşen Millet Uşag mlsal/ıdır. Siyasetten heberi yoh min arzulu heyallıdır, Hele dünya sehnesinde o tapmayıb öz yerini Gamaşdırır parıltılar hele onun gözlerini Körpe uşog hardan bile Ona yahın görünenin Çoh-çoh uzag me'nasını1l O, mLlmetinin içine düştügü halleri, sebeplerini çok iyi tesbit ettigi gibi çözümler de üre­ tir. Parçalanan bütünün yok olacagını, kolayca tutulacagını bUdiginden, milletinin "sen ben" kavgasını bırakıp birlik olmasını ister.3 Rahatlık gitmeli kafalarda, millet uyanmalı, gerçekleri 1 "'Yanan Da Men, Yamon Do Men" eseri 111? son devir şllderi buna deUI ıeşkil eder. 2 D.Y. s. 156 3 Sen Men ... Parç.olıındıg ... Bu melwndur her kese

397


görmeli, . düşünınelidir.4 Vahabzade Ustu kapalı ya da açıkça hep bu fikirleri telkin etmiştir.5 '"Şe'rim imanım Menim" şiiriyle, sanatını akidesinin hizmetine verdi!lini açıkça ifade eden6 sanatçı eserleriyle hem kendisinin hem de halkının hal tercümesini verir. Vahabzade'nin sanatının bir başka ana çizgisini de şahsi duygulanmalan olmuştur. Bu yönüyle de O, muhabbet ve ona baglı olarak hasret, hicran şairidir.

Öyle

ki, hasret onun

fıtratında vardır. Bu hasret, ıztırap onu yakıp yandırdıkça muhabbet, aşk, şiirlerinin ana konusu olmaya devam etmişlir.7 Bu yüzden der ki;

Tohunub hesretın mehek doşıno Flıreıim ucaldı menim adımı Hesretim·fiıre!im Durdu yan·j/Ono Hesre!e borçluJ!Om işte'dodımı. "8 Onun sanatında dikkati çeker bir diger çizgi de '"dahili çekişme"lerdir. Kendisiyle sıkça konuşan şair, insanın iç dünyasını, özüyle mübarezesinl de yansıtmayı hedeflemiştir. Bu iç çekişmeyi. vicdan muhasebesini zaman zaman şiirlerinde de ele alan Bahtiyar Vahabziide. özellikle "ikinci Ses" piyesinde bu konuyu işlemiş. zengin duygu ve düşüncelerini sergile· miştir. Sanatta yenili!le karşı olmayan Vahabziıde, köke baglı, ananeden güç alan bir sanat ister. Sanat ve edebiyat hakkındaki fikirlerini arılatan birçok makale ve incelemeler yazan şair gençlere de hep arka çıkar. arılan destekler, yol gösterir. "Yenilik hatınna yazmaktan sakınmalarını'" ögütler Bugün yetmiş yaşını doldurmuş bir sanatçı olarak ellinin üstünde esere imza koyan Bahtiyar Vahabzade, hem bugiinün, hem de yarının sesi olmayı başarmıştır. Onun eser· lerinde dün ve bugün bir tarih olarak yer almış, gelece!je dair fikirlerle bezenmiştir. Bizi soJdı bu m�küle ··sen"" ··men··. hey. Aramıza dUşmençlllk girmese

Gire lHlmez yurdumuz.a dU$men hey.

4 fi S.S.

Ü.H.G. s.

S.

36

89·90

5 Vahabzlıde"de üslü kapaJı, saıırallı lf::tdeler. likJrler ayn bir inceJeme konusu olarak ele alınıp lncelenccek mahlyel­ ıedir.

Ş.G.G.Y. s. 266 7 ..l-lesretln mln rengı, mln lllO varmış. Agn-acısının eve:ti \lilnm�. Şe'rc çcvıfü dcrrlll gllnlerlm Menim hesreılmln evezi·şe'rim!

6

Gelemlm damş.ır menim yerime, Yandınb yahd.ıgca menJ hesrellm. H.ısreıden boylanır �·nenmc

Menim mehebbeUm. eşglm. lltreUm." N.H. s. 122 8 A.D.F. s. 67

398


B i BLiY O G RAFYA 1.

YAZARIN KENDi ESERLERi:

A.

Kitaplar

1- Vahabzade, Bahtiyar : "Bahar", Uşag ve Gençler Edebiyatı Neşr. Bakü 1 950. 2- .. .. . . . .. . . .. . . . . . . . . . . .. . .

; "Edebi Heykel". Bakii 1 95 1 .

3- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : "Dostluk Negmesi", Bakü

l 953

4- .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ; "Menim Dostlarım". Bakü 1949. 5- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ; "Çınar". Bakü 1956. 6- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ; "Sade Adamlar", Bakü 1956. 7- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

; "Halg Şairi Samed Vurgun", Bakü 1956.

8- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : "Ceyran". Bakü 1957. 9- .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . ; "Aylı Geceler", Azerbaycan Devlet Neşriyatı. Bakü 1958. 10- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : "Şeb·i Hicran". Azerbaycan Uşag ve Gençler Edeb Neşriyatı. Bakü 1 96 1 . 1 1-. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

; "Seçilmiş Eserler", Bakü 1 96 1 .

12-. . . . . . . .. . . . . . . .. . . . . . . . . . . . .

: "Etiral. Şeb·i Hicran", Azerbaycan Uşag ve Gençler Edeb.

Neşriyatı, Bakü 1962 13- . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ; "insan ve Zaman". Azerbaycan Devlet Neşriyatı, Bakü 1964. 14- . . . . . .. .. . . .. . . . . . . . . . . . . . . . .

; "Bir Ürekte Dört Fesil", Azerbaycan Devlet Neşriyatı, Bakü 1966.

15- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ; "Menim Şe'rim", Bakü 1 967. 16- .. . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . .... . ; "Seçilmiş Eserler". Bakü 1 96 7. 17- . . . . . . . . . . . . . . . .. .. . .. . . . . . ..

; "Samed Vurgun", Azerbaycan Devlet Neşriyatı. Bakü 1968.

18- . . . . . . . . . . .. .

; "Kökler Budaglar". Bakü 1968.

19- .. .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : "Deniz-Sahil" Gençlik. Bakü 1969. 20- . . . . . . .. .. .. . . . . . . . . .. . . .. . .

; "Dört Yiiz On Altı". Bakü 1 970.

21- . . . . . .. . . . . ... . . . . . . . . . . . . . . . : "Bir Baharın Garanguşu", Gençlik. Bakü 1 97 1 . 22- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ; "Dar Agacı", Bakü 1972. 23- . . . . . . . . . . . . .. . . . . .. . . . . . . . . . : "Dan Yeri", Bakü 1973. 24-. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

: "Seçilmiş Eserler", 1. Cilt. Azerbaycan Devlet Neşriyatı, Bakü 1974.

25· . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . : "Seçilmiş Eserler", 2. Cilt, Azerbaycan Devlet Neşriyatı, Baku 1974. 26· . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ; "Senetkar ve Zaman", Bakü 1976. 27 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

; "Açıg Söhbet", Gençlik. Bakü 1977.

28- . .... . . . . . . . . . .... . . . . . . . . . . . ; "Sadelikte Büyüklük". Yazıcı, Bakü 1978. 29- . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . ...

; "Açtlan Seherlere Salam". Yazıcı, Bakü 1979.

30- . . . . . . . . . . . . . . . . .. . .. . . . . . . . . : "Piyesler", Bakü 1 980. 31- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : "Payız Düşünceleri", Yazıcı, Bakü 1 98 1 . 32- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ; "Mugam", Bakü 1 982. 33· . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ; "Veten Ocagının lstisi". Bakü 1982.

399


l.

34- ........ ..... . . . . . . . . . . . . . .

: "Seçilmiş Eserler",

35- . . . . . . . . .

: "Seçilmiş Eserler". 2. Cilt. Bakü 1 984.

······

Cilt. Baku 1983.

; "Samed Vurgun", Bakü 1 984.

36- . . . . . . . . . . . . . . . . 37- . . . . . . . . . . . . : . . . .

: "Özümle Söhbet", Azerbaycan Devlet Neşriyatı, Bakil 1985.

38- .. .

: "Derin Gatlara lşıg". Yazıcı. Bakü 1986.

39- . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . .

; "'Ahı Dünya Fırlanır". Ya21cı, Bakü 1987.

40-

: "Şehitler", Bakü 1990.

41-

: "Urika", Azemeşr. Bakü 1990.

42- . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . .

: "Şenbe Gecesine Geden Yol". Azerbaycan Devlet Neşriyatı, Bakü 1 991 .

. ..............

43-

: "Na9ıl Heyat", Yazıcı, Bakü 1 99 1 .

44- . . . . . .... . . . . . . . . . . . . . . . .

: "Yeni Şiirler-Ümide Heykel Goyun". Yazıcı, Bakü 1993.

45- . . . . . . . . . . . . . .

: "Vetendaş". Gençlik. Bakü 1 994.

46- . . . . . . . . . . . . . . . . .

: "Feryad". Azerbaycan Neşriyatı, Bakü 1995.

47- . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . .. . .

: "Yanan Da Men Yaman Da Men". Göytürk. Bakü 1995.

8_ TÜRKiYE

lÜRKÇESINE AKTARILJ\N ESERLERi:

1-Bahtiyar Vahabzade: "Şiirler". Ötüken, lstanbul 1979. Aktaran: Yavuz Akpınar ; 'Tavşana Kaç Tazıya Tul". Yeni DUşUnce Yayınlan, Ankara

2-

1990. Aktaran: Yasin Aslan

3-

.....

..

4-

........ ......... .

: "Hara Gedir Bu Dünya". l(ültür Bakanlı9ı Yayınlan, Ankara 1991, Aktaran: Yavuz Bülent Bakiler . . . .. . . .

: " ikinci Ses". Kültür Bakanlı9ı Yayınlan, Ankara 1 99 1 .

Aktaran: Yavuz Bülent Bakiler 5-

. . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . .

: " Feryad", Kültür Bakanlı91 Yayınlan. Ankara 1 99 1 , Aktaran:

Yavuz Blllent Bakiler 6- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : "Şehitler". Cönk Yayınları, lstanbul 1 99 1 . 7- ........................

: "Gün Var Bin Aya Deger", Nil Yayınlan. lzmi r 1992. Aktaran:

S-

: "Ürektedir Sözün Kökü". Türkiye Diyanet Vakfı, Ankara 1993,

Beşaret lsmail ..

.. . . . . . . . . . . . . . . .

Aktaran: Dr. Ahmed Schmiede 9·

: "Gurub Düşünceleri". Türl< Edebiyatı Vakfı Yayınlan, lstanbul 1995,Aktaran: Beşaret lsmail

C. HAKKINDA YAZILAN, HAZIRLJ\NAN ESERLER: 1- Garayev Yaşar, Salmanov Şamil: "Poeziyanın Kamilliyi" Yazıcı, Baku 1 985. 2- lbrahimov, Nazim

: "Bahtiyar Vahabzade" (Foto-Kitap}, Azerbaycan Neşriyatı,

3- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

: "Feryad Sesleri" (Vahabzade'ye gelen mektuplar}, Azerbaycan

Bakü 1995. Ensiklopediyası. Poligraliya Birliyi, Bakü 1 994. 4- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : "Azerbaycanın Bahtiyarı" (Hakkında yaz�an makaleler}, Azerbaycan Neşriyalı. Bakü 1995.

400


D.

FAYDANILAN Dl�ER KAYNAKIAR:

l·Akpınar. Yavuz

;

"Ders Nocian". Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi

ôgrencUeri

için Hazırlanmış. ; "Azerbaycan Türkcesi S;;zlügü"

2· Altaylı, Seyfettin

1. ve il. Cilcier. Milli Egitim

Bakanlıgı Yayınlan, lsıaıılıııl 1994

; "XX. Asır Azerbaycan Edebiyatı Tarihi". Samsun 1994. 3- Hacıyeva, Maarife 4- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ; 'Tercüme ve Çalışma Meıinleri". Bakü 199 1 . 5- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ; "Folklar ve Muasir Poelik Proses". Yazıcı. Bakü 1 99 1 . 6- . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . : "Ytllardan Kalan". Samsun 1 994. 7· Halisbeyli. Tagı;

"Nizami Gencevi ve Azerbaycan Gaynaglan''. Azemeşr. Bakü

8- Hayit, Baymirza

; 'Türk Dünyasında Rus Emperyalizminin izleri", Sabah Gazetesi

9· Kaplan. Mehmet

; "Şiir Tahlilleri", 2.C . s.4 00-401 lstanbull 980. ; "Nebi Hezri:Gam Defleri". Kültür Bakanlıgı Yayınlan, s. 7-8,

1991. Yayınlan, lstanbul 1978. 10- Kılıç, Selahaddin

Ankara 1991 11 · Leonhard. Wollgang: "Bugünkü Sovyet ldeoio)isi"

il. Kültür Bakanlıgı Yayınlan,

Çeviren: Cemil Ziya Şaııbey . lslanbul 1980. ; "Faşizm Komünizm w !slam" Nidaş. lstanbul 1976.

12- Nazlı. Ramazan

13- Sabir, Mirze Elekber; "Hophopname", 1 . Cilt. i\7•!rbaycan S.S.R. , Elrnler Akademiyası Neşriyatı. 13;ıkü. 1962. 14- Tarakçı, Cellll e-

.

;

"Konferanslar". Samsun 1987.

Süreli Yayınlar:

1- Karaca, Ahmet

; 27 Nisan 'ın Karanlıgında Azerbaycan Türk Kültür Dergisi, s. 244.

401


-SÖZLÜK A

ataman: askeri kumandan, lider. august: agusıos ayı.

abır: edep, terbiye, haysiyet

auıobus: otobüs.

aaglanmag: kızmak. hiddetlenmek.

automaşın: otomobil.

açarı: anahtar.

automat: otomatlk tüfek.

adavet: dtışmanlık agpürçek: yaşlı hOrmelli kadın. büyUklllk,

azar: hastalık, dert.

önderlik.

azarkeş: laraftar. azmag: şaşırmag.

agronomiya: Tanmcılıkla ilgili ilim dalı.

B

agru: hırsız. agappag: bembeyaz. agı demek: agıı yakınak. agıldan kem: akıldan noksan.

baba: dede.

Babek:

IX. asır halk kahramanı. Öldürülürken

kollan da kınlınış.

agsaggal: yaşlı, itibarlı erkek, büyüklük, önderlik.

bacannag: becermek.

ahar baharlıg: ıkıalık. anlaşırlık.

badaın: tazeyken kabuguyla yenen, ya!lı çıkanlan

ahı: peki, ama. ifadeyi güçJendirir; itiraz azar, suçJama

meyve. bagça: bahçe, glUlll, çiçekli yer.

manalan da taşır.

baha başa gelmek: pahalıya mal olmak.

ahd: orta yaş, olgunluk dönemi, yaşlanmaya

bala: <Mat, çocuk.

başlangıç. ahın: akın. ahlaran tapar: arayan bulur. ahtanş: araşbnna, arama işi. ahtarmag: aramak

balaca: küçük olan. ballada: efsane, masal veya tarihi konuda yazılınış manzum hik.'ıye. banlye·kar: bir şeyi yapan. harama: ipek böcegl.

akaag: çadır, göçer evi.

baran: koyun (rusca)

akt: yazılı anlaşma, senet, protokol

barat: banka v.s. ile veya postayla gönderilen

alag: tarlada kendiliginden biten yabani otlar. alışıb gızarmag: kınnızılaşmak.

para. barede: hakkında.

alışbrmag: tutuşturmak.

barmag: parmak.

alovlanmag: ale\Aenmek.

baş girlemek: bahane aramak.

alpamış: alplık alınış.

başa düşmek: anlamak.

alverci: alışveriş yapan tüccar.

batna: içe.

amal: ideal.

bayau: mani.

aparmag: götürmek.

bedhah: herkesin kötOlügünü isteyen.

aram: sükOn, rahatlık, huzıır.

beher: meyve, mahsOI.

aram: sllkOt, dinçlik, karar.

behre: vergi olarak alınan mahsOI.

aran: dllzlllk, ovalık yer.

behşlş: bahşiş.

ardıçıl: ardarda gelen, devam eden.

bekar: işsiz.

anklamag: zayınamak.

beled: tanış, aşina, bilinen.

artıg: fazla.

beledçi: yol gösteren, rehber.

asan: kolay.

beleddir: biliyor.

aspirantura: yüksek lisans.

belellkle: böylelikle.

asslmilyaslya: aslmile olmak.

beli: evet, peki.

asta asta: aheste aheste. yavaş yavaş. aslana: eşik. aşbaz: yemek pişiren, aşçı aşkarlıg: açıklıg. at çapmag: at koşturmak ata: baba.

402

bem:

müzikte kalın ses.

bend: durmak, karar kılmak. bende: kul, köle. benövşe: menekşe. bent bere: geçit, geçilebilecek yer, sınır, hudut. berdeşl: ÇahargAh makaınının bir bölümü.


bere: av beklenen pusu kundan yer.

cinsi şalvar: kot pantolon.

bere: dar bogaz.

cür: çeşit, tür, kısım. cövher: cevher.

berk: sılu.

berk boş: hayatta karşılaşılan zorluklar ,

çelinllkler.

cOcermek: yetişmek, boyu uzamak. elime: cuma günli.

berpa eımek: yeniden yapmak.

elit: iki tane, çJh, tek olmayan .

bes: yeter, �fi.

çahnaşma: kanşıklık, heyecan. velvele.

beslrel: basiret.

çala: çukur.

beUn: ana kamı. bıçag sllmUye dayandı: bıçak kemıge dayandı.

çaJar: rengin ıonlan çap olunmag: yayınlanmak. çarçı: haberci.

bıg: bıyık.

çarhovoz: biiy!lk havuz

biabır: edepsiz.

çarpalamak: çalkalamak. yank yank olmak.

bic: nl�hsız dogan çocuk.

çarpayı: karyola, kerevet.

bezar: bezginlik.

billg: bilgi.

blneden: ta baştan. ezelden .

çaş·baş: şaşbaş. kendini kaybetmiş, şaşlun. çaştırmag: şaşırtmak.

birce: bir defa, yalnızca, hiç olmazsa.

çaıdırmag: ulaştırmak.

bizlemek: şişlemek, batırmak.

çay: nehir, çay.

blokodo: kuşatma, muhasara.

çek·çevir: ınünAkaşa, tartışma.

boylanmag: yükselmek, uzamak.

çeki: tartı, terazi.

böhlen: iftira.

çekme: çizme.

budag: dal.

çen: sis.

buhan: ocag, şömine.

çep: egik.

bulag: çeşme, pınar.

çepik: el çırpmak.

burahmag: bırakmak.

çerçive: çerçeve. çerek: arşının dörtte biri. dörıtebir.

bula: gonca, altın, günıüş eritmek içln kullanılan

çereke: Arap alfabesini ogrenmek için kullanılan

kap. büdremek: sürçmek, kaymak.

ders kitabı.

bürkO: bogucu hava.

çerge: dızl, sıra.

bUt: pul, tabu, heykel.

çelir: yagmurtuk, güneşlik. şemsiye.

butöv: bir bU!Un halinde olan. yekpare,

çırag: çıra, ışık, lamba.

tamamen.

çibin : si nek. çilemek: sepelemek, dagıımak, hafif hafif

C-Ç

yagmur yagması.

cadar: çatlak.

çilik çillk: parça parça.

cadu: cadı.

çiling agacı: baston. asa.

cah cel:ıl: gösleriş, debdebe, muhteşem.

çimdirmek: birini su ve sabunla yıkamak.

cahan: cihan. canlı danşıg: diyalog.

çin çin olmag: kat kat, tabaka tabaka olmak. çirkab: çirkef, kir. çiskin: kapalı havada yagan ince yagmur.

cansız deldaraslya: kuru fikir.

çiskin: yagınur çisisl.

calamag: aşılamak, bend eylemek.

car olmag: akmak (g0rtUt1Utı)

çiyn: omuz.

cavabdeh: cevap veren olmak.

çohsaylı: çok sayıda.

cavan: civan, genç olan.

çolpa: tavugun ktıçügo, civcivlikten yeni çıkmış

cemJ: tamamı. ceyran: ceylan, geyik cinsinden ince bacaklı hayvan. cıdır dUzU: at yanşlannın yapıldıgı yer, cidal, cirit

yeri.

hali. çovgun: tipi. çöl: dış. çörek: yiyecek. çldgalaşmag: kanşmak, kawşmak.

cıriaşmag: yabanileşmek. db: ceb.

D

cllovlamak: dizglruemek, gem vunnak.

dad çelunek: feryat edip imdat dilemek.

dnglldemek: çınlamak.

dahma: izbe, küçük ev, kulube.

403


dal, dalınca: arka, sırt, arkasınca.

dallar: dolar. dovşan: tavşan.

daldaru gezmek: boş gezmek. damalı: Uzertnde damalar olan.

dögeı;lemek: darbelere dögmek.

damçı: damla.

dögenek: nasır.

dammag: damlamak.

dönge: dönillen yer sokak köşesi.

daruşmag: konuşmak.

döş döşe: gögüs gögUse.

danlag: azarlamak.

dövr: devir.

danmag: lnk:ır etmek.

döyünmek: dövünmek.

dal"'lamag: damlatmak.

döyllntll: ytlrek çırpınbsı, vurgusu.

dar ayag: zor gllnler, dar 1.0manlar.

dözmek: tahammill etmek.

danhmag: usanmak. sıkılmak.

dözüm: tahammill, sabır.

dansgal: çok dar.

duel: dlleUo.

dartınmak: kendin! geriye çekmek.

dustag: tutsak esir.

darvaza: cümle kapısı. ana kapı.

dünen: dün, geçmiş 1.0ınan.

dayag: dayanak, destek

dürmek: bükillüp dllrüm yapdmış.

dayag nögtesl: dayanak, destek noktası. dayaı: sıg, derin olmayan.

dürr: inci. dürtmek: sokmak.

degig: dosdogru, dUZglln. degig elmler: matematlge dayalı ilimler. degenek: degnek. sopa, kaba kuvvet. degenekll: elinde degnek olan. güçlü, arkası

düşmek: inmek. düyün: dügllm. dUZ: dognı, namuslu.

kuvveUi olan.

E

dehliz: koridor.

e'tiral: iUral.

del<abr: aralık ayı.

elir: dünyayı saran hava tabakası, renksiz uçucu

deme: oysa.

madde.

demişken: dedigi gibi.

efilıki: !eleklere, göklere alt olan.

den: tane tohum.

elsus: yazık.

deputat: milletvekili, rehber.

ehcli-peyman: birbirine görkemli bir şekilde söz

detal: detay.

venne.

deye: yer albna kazılmış ev. deyinmek: şlk:ıyet etme. söylenme. deyinnan: degirmen.

el: halk, mlllet.

dı!31rlanmag: yuvarlanmak.

el üzmek: elini çekmek. ümit kesme.

dırmaşmag: brmanmak.

dl gel ki: ama, ne de olsa, buna ragmen.

didergin: tedirgin, ganb, çekingen, ayn dUşen. digget yetirmek: dikkat etmek.

elçatmaı: ulaşılmaz. ele bil: öyle bil, sanki. epigral: bir eserin başında veya bölUrnlerln

Oilgam: XJX. asır halk aşıgı.

başında yazar tarafından yazılan kısa ve

dili topug çalmag: dili dolaşmak.

dinmek: susmak.

elbeyaha: yaka paça.

elifba: alfabe.

diktıtura: diktatörlük.

dllke.ş: rast makamının en minör

ehvalat: ahvalat, haller, haclise, olmuş şeyler. ekstremist: politikada aşınlık taraftan olan.

dıga: ermeni erl<ek.

dilin! sahlarnag: dilini ıutmak.

ehsen: aferin, alkış, bravo.

hikm•til sözlor.

hissesi.

cliplomatik karpuz: diplomatlk temsilciler, cliplomatik bölümler.

•ra (eradan evvel): Miladın başlangıcı (milattan önce) erk: samimiyet, destursuzluk, teklifsizlik. erk etmek: dostça söylemek.

direnmek: gibnek, dik bir şekilde durmak.

eruz: aruz vezni.

clissertasıyalar: inceleme, araşbrma çalişınası.

erz: en, genlşUk, enlem.

cliyirlenmek: yuvarlanmak.

eseb hestellyi: sinir haslalı!31.

doggaı: bahçe kapısı, çit kapısı.

esger: asker.

doganag: koşum abnın hamuduna ıalalan halka.

eşg: aşk. ete cana getlnnek:

dogma: öz, aynı anadan olma.

dolay: egri bügrü dolanbaı;lı yol.

404

semlzletmek.

Biraz şişmanlatmak,


etnogenez: herhangi bir halkın. milleUn menşei , kökll. evez: kıırşıhk. evezlne: yerine. evezslz: karşılıksız. bedelsiz. eybecertlk: çirkinlik. Eyin-baş: elbise. eyleçl: direksiyon. eynek: gözlOk. ewaml-gedlm: eski gll nler. F labri k: fabrika.

lakt: gerçekle olmuş; örnek. misal; delil. lan taziya: hayal. lasad: binanın soka!!• bakan kısmı. lehm elmek; anlamak. lehreımek: övllnmek . lereh: sevinç. muUuluk . lerg: fark. fesi: lasd . mevsim. levral: mart ayı. lı rtanınag: dönmek. Dklrteşmek: dllşllnmek. lit sesi: dlldllk, siren sesi. Dtne le'I: liıne. hile, nızak. rııret: yaraddış, fıtrat. huy. tabiat.

G gabag: ön. gabakçıl: önde giden. ileride olan . gabar olmag: berkinmek. yereımek, nasi p olmak. gaçgın: kııçmak. göçmek zonında kıılan. gadaga: yasak. gadagan edilmek: yasaklanmak. izin verilmemek. gahınç: kakınç. gahmar: tarar çıkmak. galamag: ateş yakmak. galanmag: llst Usle yıgılnıak. ateş ya kılması . galhmag: kıılkmak. galıg: kıılınb. galslug: kravat. boyun bagı. gandal: demir halkalı, bUyllk zincir. pranga. gandırmag: aruatmak. gangal: deve dikeni. ganına gel tan elemek: kıına boyamak. ganiçen: zalim , gaddar. ganrnag: anlamak. gannlmag: boynunu döndürmek. gapı döyül mesi: kapı çalınması. kııpıya vurmak. gara siyahı: kara liste. garaçı: çingene. falcı.

gara nguş : kırlangıç gargı ney: kamış, ney. ganmag: yaşlanmak. gannag: olta (demirden) gatar; katar. tren gaUaşınag: kaUan mak. gayda ganun: kaide. gaygıldaşmag: kahkahayla giilmek. gayımıag: yapmak. gayıırnag: dönmek (geriye) gayıarnıag: döndernıek. gazel: gazete . gebr : kabir. mezar geda: kötU adam. geder: kadar. geder : kader . gederi: geçici, gidici. gedr-giymet : kadir kıymet. geles: kafes_ gehgehe: kahkıı ha. gehreman: kahraman gelb: kalp. gelbi yuınşag: yufka y!lrekll. g<>lebe: gallbiyeı. zafer. gelir-kesir: gelir-gider gelme: sonradan gelen, yabana. gem: gaın . gen: uzak eıral. gen düşmek: uzak. ayn dlişmek. gendaş: müıver agacı. genim: düşman gerar: karar. gerara salmag: karar almak. geraylı: aşık şiirinde nazım şekli. gerdlş: devir. çark. dolaşma. seyir gese:m: yemi n. gessab: kas.'Pgetilik: kat"ilik. kesinlik. geU: kııU _ gevvas: dalgıç, klasik. şiirde ve folklorda mecazi anlamda kullanılmışnr. geyri-adi: normal olmayan. fevkalade. görülmemiş. geza: kııza_ gezme: arama. gılıl: kiliı. gımışmag: tebessUm ederek gillmek. gınag: kı naına . gırgovul: renkli bir av kuşu. gınşmal: şakayla söylenilen söz. seni yaramaz anlamında. gışgıng: haykınş. gışgınnag: bagınp haykınnak. 405


gızdırma: aıeş. gızıl: altın. gızmar: kızgın. gible: kıble . gicellenmek: başı dönmek, başı kanşnıak. gic olmag: aptal olnıak. budala olmak. gile: damla. giley: şiktıyet, yakınma. gileyli: şikAyetçi, siternktır. giliz: kurşun kovanı. giriemek: fırsat kollamak. gisas: kısas. giymet: (derste) not, fiyat. gizilti: yorgunluk , agn. 50!luk sebebiyle hissedilen sızı, a�n. goca: yaşlı, ihtiyar. gocalmag: yaşlanmak. Goçag Nebi: XJX. asır sonlannda Rus lmparnloriuguna karşı gelen bir halk kahramanı. godu godu: Çok eski bir halk inana nı n geregi olarak düzenlenen uzun sureli ya!lmurlann bitmesi için �1apılan merasimlerde fizik ötesi güçleri oldlJ1\ıı sanılan kukla . gohum: akraba. gol çekmek: imza etmek. gem: demet, bag. gonag: misafir. gonorar: 1V'dan, araşurmalardan alı nan para, üaet. gonşu: komşu. gor eylemek: kor eylemek. goreşen: sırtlan , gizli işler çeviren. goreşen: sırtlan. gorhu: korku. goşa: çift, ikı olan. goşun: ordu. gov: köz. govrulmag: yanmak, kavrulmak, azap çekmek. goz sındınnag: ceviz kırmak. göresen: acaba. görk etmek: göstermek, başkasına örnek göstermek. göyermek: yeşermek. göyneımek: incitmek, rahatsız, huzursuz etmek. göz bereltmek: tehdit etmek, korkutmak. göze kili UfUnnek: aldatmak, kandırmak. gözleme: bekleme. gözüm çıhdıya salınag: yerli yersiz, haklı haksız yUZUne laf söylemek, rahatsız etmek, eziyet etmek. guf: kul, köle. gulbeçe: küçük kul, kendisi kul olan. 406

guldarlıg: kölelik. gurd: kurt, canavar. gurtam1ag: bitmek. sona ermek, tüketme. gunıltıı: güıilllU. guştek: kuş gibi. guyrug bulamak: yaltaklanmak. glllle: kurşun. güman: zann, imktın, ih timal. g(lnıanı gelmek: inannıak, emin olmak. g!lmanı getmek: şüph elenme . glln: güneş. gün orta: ögle vakU. gllnebahan: ay çiçegi. günii: klllna. gilsse: kederli, gamlı, mahzun. güsur: kusur. glltb: ku tup. gUZem: koyunun göz yönll. gUZey: kuzey. gUZgü: ayna. H

haça (haçalanı nag) : çatal, çatallaşmak, aynın, aynlmak haçan: ne çaman . hahiş etmek: rica, bir arzuyu yerine getirmek için istirham etmek. hamar: parlak, girintisi çıkınbsı olmayan dUZ sauh.

hamaylı: kadın takısı, kılıç tabanca asırıa kayışı, muska. ham: budala , vurdum duynıaz. hamı: hepsi. hammal bazası: hamal pazan. hana: tezgah, halı tezg�hı. hansı: hangi. har olmak: rezil olmak. hara: nere. harakter: karakter. haray, haraylanmag: bagınş, çagınş. hardan: nereden . harlamak: sertleşınek. hamıaniya: annoni. hatir: hahr. havur: kısa bir zaman, an, vakıt. hay: musikıde perde. hay haray: yardım istemek. hay kGy salmag: bagırarak ... hebsharıa: hapishane. hecele!: utanç hed hudud: had , h ud ud. hedelemek: yaralamak, korkutmak, tehdit etmek. lıedenk: yay.


heder geımek: harcanmak.

indı: şimdi.

hegigel: hakikat.

inkubator: ktduçka makinaSI.

hek olunmag: yazılmak.

intonasiya: sesin tanlan.

helim: yumuşak. güçsüz.

irad tutmag: kusunımı, noksanJıgırn aymbını söylemek.

hellaf: un, bu!)day.

ireli: ileri.

hemişe: daima. hendever: etraf, yan. yöre.

irs: ırs_ isli: sıcak.

henir: ses.

istilik ölçen:

herçeng: kanser.

işlemek: çalışmak.

heınyaş: aynı yaş.

sıcaklık

ölçme aleti, termometre.

herdem: her an, her dakika.

itinnek: yitirmek. kaybetmek.

herden: bazan. arada bir.

itki: kaybolan şey

here: her biri.

ilkin düşmek: kaybolmak, yitmek.

hesar: hisar. ça!}argah makamının bir böUimü. heşir:

ses küy salmak.

ittiham: suç, suçlama. iy: koku. iylemek: bir şeyin kokusunu almak.

heyet: bahçe, avlu. heyr: hayır.

J

hezel: sonbaharda sarannış yapraklar. hezer etmek: usanmak.

janr: üslup, ı.arL

lum: temel.

jurnal: dergı.

hına: kına . hınalanmag: toz haline getirilmiş kök boyası. hırdalamag: k!lçUfünek. parçalara ayımlak. hicab: örtünme.

K kabine!: çalışma

hırda: kUç!lk. ·

odası.

kaçgırı: kaçan. ka!l,ız: kagıı

hidmel: hizmet.

kol: çalı, agaçsı bitki.

hilget: hilkat, yaradılış.

kalagay:

him: göz işareti.

kamal: kemal.

hisle!: haslet.

komsoırıal: komünist gençler birtigi, genç

höknı: hüküm.

başörtüsü.

kon1ünıstler.

hörümcek: örümcek.

kar: sagır.

höyüş: nem.

kargüıar: bir kuruluşta idari işler yapan.

huligan: ara bozucu. savaş seven.

karsmag: (yüzü) asmak.

humartanmag: keyiflenmek, neşelenmek,

karusel: atlı kannca. kasa: kap, kase.

zevklenmek. nazlanmak. huylanmag: çagırmak.

kasıb: �·oksul. lakir.

hllrkmek: ürkmek.

kaş: keşke.

hllrküşmek: sıçramak. korkuya kapılmak.

keher: açık kestane renginde a t.

ı-1

kelagayı: çeşitli renkli etrafı püsküllerle s!lslü ipek başörtüsü.

icaze vermek: izin vermek.

kele kütür: girinti çıkıntı. iniş yokuş.

iclas: toplantı.

kele!: ywnak.

ldeya: ideal, fikir.

kelek: hile .

idioınatik: deyim karakterinde olan.

kelme: keli me .

ınıc: felç.

kenar tesir: yantesir.

lgit:

yi!}il.

kenl kesek: köy.

il: yıl.

kepenek: kelebek, pervane.

ildınm: yıldınm.

keren: defalarca.

ilgar: ahid, söz.

kes: kişi, kimse.

ilim ilim itme: sille tokat kovulmak.

kesme!: mukavele. anlaşma.

inam: inanç.

keyleşmek: uyuşmak. hissizleşmek.

ince senet: gllzel sanatlar.

kıblenüma: kıbleyi gösteren alet.

incik: kllsmUş, rencide edilmiş. kalbi kınlnuş.

kice: gece.

407


klçik: kllçuk. klçilmek: küçUlmek. kil atrnag: küllenmek. kimi: gibi. kiri: yeter, sus, konuşma. kirvelik: sünneı çocugumı ıuıma/eskiden ermenilere sesleniş ifadesi. kobudçasına ganşmag: kabaca kanşnıak. kol-kos: gangal, kötO bitki. kolhoz: komUnlsı sislemde zJrai llretim kooperatill. koma: <N. kompas: pusula. konkretllk: açık, kesik belirgin olma. konsepsiya: gör!işler sisıemi. konsUıusiye: anayasa. konsıdlug: konsolosluk. korhuhı: korkunç, korku veren. korifeyl: ilim, sanat sahasında en görken�I. korpus: bina. korşalımag: kesinligi kaybettinnek. kosmonavt: uzaya giden. asıronoı köhlen: küheylan, besili aı. köhlenen: iki sesin birbiri ile ses uygunlugu, unJson. köhne: eski. köks öt!lnnek: göglis geçinnek. köl: büttinluk, kAinaı. kölge: gölge. kömek elemek: yardım eımek. küpegiren: cadı (masallarda) körek: sır!. körpe: yeni dogmuş. taze. yeni. kövrek: g<Nrek, yumuşak, çabuk kınlan. közeren: tüten. ışıldayan. közerip: ateşle yanıp. kUçe: sokak, köşe. kudurel: kin. kWek: ıilzg�r. kilnç: köşe, bucak. kilnden kilt getmek: hamura (ekmege) haram kanş�nnası.

küren at: doru aı. L

Jag etmek: alay elmek, maskara etmek. lahlamag: gevşemek. saUanmak. lakonik: duygulu. laureal: ilim, sanat vs. sahalarda mllk.Mata l�yık gör!llen şahıs. lavaş: ince yulka ekrnegi. lay: katmer. Jay divartı: iri, boylu boslu.

408

laylhe: plan, proje. layla: ninni. Jaylac: meşhur kumarbaz, kumarda Un kazanmış. leçek: başörtüsU, çiçegin laç yapraklan. lelz: lalz, kelime, söz. lehme: sulu balçık, bataklık. Jelek: telek, tüy kalem. leng: gevşek, yallilş. lenger: denizde suyun kalkıp inmesi, dalagalanması. lenglmek: gecikmek, durup beklemek. lepe: ayak izi. lepelenmek: dalagalanmak. Jeyaget: yüksek manevi nitelikler. leysan: hızlı, şlcldeUi yagmur. Jezgi: Dagıstan ve Azerbaycan'da yaşayan bir halk. Jobbl: lobi. Jogman: lokman, bilge kişi. lottdug: gayri ahl�killk, lırıldakçılık. lovgalıg: tekebbi\r, ki bi r , kendini begenmlşllk. lövber: gemileri demirlemek için kullanılan çapa. M

ınagnitalon: ıeyp. magar: yas. matem çadın. mahlıc: çekirdegı temizlenmiş pamuk. malını: nagme, şarkı. ttirkü. manat: Rus para birimi. mangurt: aslını, neslini unutmuş, ana baba dahi tanımaz kişi. manilest: blldiri , yazılı beyanat, manilesto. maraglanmag: bir şeye merak göstermek, heves etmek. maral: ceylan, geyik veya "güzel" anlanunda. marhal: kuzey derelerinde kar biriken yer. maska: maske. maşın: makiııa, herhangi bir enerjiyle hareket ettirilen nakliye vaıS1tası. ınayak: gemllere yol göstermek için sinyal ışıgı olan yüksek kule. ınayallag: baş aşa9ı olarak takla atma hali, takla. rnaye: sıvı. ınayrnag: ahmak, akılsız, beceriksiz, aciz, zavallı. ınecmUe: mecmua. dergi. medal: madalya. meenel: hayret, şaşma. meltil: kalın ıel, devlet sınırtanna çekilen demir tel. megam: makam. megz: mahiyet. mehbus: mahbus.


nıehek daşı: denek taşı,

al ımın ayannı ölçmede

kullanılır. mehkum: mahkum. mehle: mahalle. mehz: ancak, yalnızca, ıek, sadece, ştıphesiz, bunun için. menafe: menfaaı. fayda. meıı em·menem: kibirlenmek , şişinmek.

menemllk: kibirlenme, kendini ytıksek gönne hali. menseb: yüksek, bllyük vazife. mansıp. mensurlwe: çahargah makamının son bölümü. menıig: manbk. meramname: bir siyasi parıi, ıeşkilat , demek v.s.'nin planı. programı. tUztıgü. meslek: fikir, ideal. meşe: omıan. meşedi: meşhed Oran)'daki ku lsal yerleri zlyareı

mlirgü: uyku. müselrrıan: mtislilman. müstegilllk: müstakillik. müşaiyeı: berober gitme, geçirme.

muıleg: mutlaka. kesinlikle. mtıtlegiwet: mutlakiyet. munehim: sanık. suçlanan. müveggeıi: geçici . daimi olmayan. sllreksiz.

N nadan: cahil nagara: davtd.

mlrze: okuyup yazması olan.

nagıl: masal. nahag: haksız. adaletsiz, kanunsuz. nailiyel: haşan, elde etme , ısıegıne ulaşma. name: mekıup, yazı. naınzedlik: en kiıçük ilmi derece, ilmi inceleme yaparak ilmi derece almak. narahatlıg: rahat.,zlık. hoşnutsuzluk. naranlıg: razı oln-..ıına, memnuniyetsizlik. na n n: toz . narkoınan: uyuşıunıcu alan navalça: oluk. neçe: nasıl. nefer: kişi. neft: petrol . negmekiır: na1me. şarki söyleyen. neheng: son derece iri, büyük, kocaman. neinkl : taviz bildiren iki cümleyi birbirine baglaya n söz. nemer: ödlll, para

mono mllleı: : tek millet.

nevaziş: okşama, nazlandırma. incelik gösterme.

büyük kalpak, başlık. möugey: mevki. muah ide: antlaşma .

nezir: adak.

eden kimseye verilen ad.

meşe!: meşale. meşşaıe: gelin süsleyici.

rrıetleb : maksat. arzu, isıek. meyid: cenaze. ceseı . meymun: başkalannı ıakllı eden , taklidini yapan kimse. rrıezemmel: kına ma , töhmel . mldlyalı : medya ahalisine mensup. mlf: evsanevi, fanıasıik, hayali mlnmek: binmek. mlrvarl: inci.

motalpapag: koyun derisinden elde yapılan

mugam, mugamal: makam, makamlar. muncug düzmek: boncuk dizmek. muzdlu köle: Ucretli köle . mllallce: tedavi.

mübahlse: mübahese. mübarlze: mübareze . mllclam: devamlı, daima.

müdrik: idrak sahibi. mOfıe: parasız, karşılıksız, bedava. müfte vermek: bedava vemıek. mOfıehor: zahmet, eziyet çekmeden başkalannın sınından geçinen, asalak. mllgavile: mukavele. mtıgeddes: mukaddes.

mllgesslr: suçu, günahı olan. suçlu

mUnblt:

verimli.

neve: tonın . neysem: nisan yagımını. nezere alınag: dıkkate almak

nihilisl: aşın inkarcı. ferdiyetçi aydın. kurallara karşı gelen nisgil: dert, y!irekteıı çıkmayan acı. nisye: veresiye. l>oş. anlamsız. nllg: nutuk . nogııl: tadı, şirin nomı: kaide. nizam. belirlenmiş ölçü, miktar. novatorlug: yenilik . nögle: nokt,1, k!lçilk benek. növ: çeşit.

növbedenkenar: olaganUslll, erl<en. vakti önceden tayin edilmeyen. növbetl: birinci. n ümayende: temsilci. nümayiş: gösteri y!lrtlyllşll .

munıezlr: gözleyen, bekleyen.

409


peşek: sanatçı, sanatk:ır.

0-Ö obrazlı: kişilikli. canlı oluş, düzgün ifadeli.

peyser: ense.

od: ateş.

r11çıldaşmag: r,.ıl<laşınak.

ohşamag: lıenzemek.

piano: piyano.

ahucu: okuyucu. oklyabr: ekiın ayı

pioner: henllz tanınmamış bir ülkeye gidip orada

(25 Ekim

l 9 l 7'cle gerçekleşen

komünist ihtilali).

yaşayan. ilim ve külıllr sahasında yeni bir temel atan kimse.

operasiya etmek: ameJiyat, operasyon yapmok.

r>lredikal: fikir. cllisilnce, ınanbki haber, yllklem.

köırneınek.

orden: madalya. nişan.

pislemek:

oıag: oda, evin bölllmlC?rinden biri.

pişvaz: gelen bir kimseyi karşılamak, önüne

ovçu: avcı.

çıkına.

ovgat: nıhi dunım. mane\Ö hal, keyif. vakiı.

piylenmek: yaglanmak, şişmanlamak.

zaman. ovhalanmag: ulalanıb dagılmak, saçılmak.

pille: basarna!<, derece, seviye, mertebe.

oyag: ayık, uyanık.

pliinıaslya: belirli bir ürün almak için çalışma

planel: gezegen. dtınya. yerküresi.

ögey: llvey.

yapan büyilk zirai teşkilat, büyük toprak

örgen: urgan.

parçası.

öteri: geçici.

poçl: posta idare<i veya o vasıta ile alınan

ötkem: konuşkan, geveze, kibirli, k.1sıllı.

mektup, koli.

ııvtad: evlat. öyreşmek: alışınak, alışkanlık lıaline getirmek, ögrenmek.

poema: manzum hikaye, poem. poetik: şiirle ilgili. poeziya: şiir; lirizm. incelik, estetiklik.

ÖZ: kendi. öz özllne deı!inmek: kendi kendine söylenmek, şikayet etmek.

polad: çelik. polyak: polonya ahalisinden olan. leh. t)OSlament: abide. sütun. h eykel v.s.'nin temeli.

özbaşınalıg: kanun tanımazlık.

povest: kısa roman. l!Zlm hikaye.

özge: başkası, yabana.

pozgunlııg: ahlaksızlık veya nizamın bozulması,

özgeleşmek: yabanalaşmak. özlüyünde: kendi dllş!lncesinde. kendi alemlnde. özül: temel, esas. kök.

perişanlık. pöhrelenmek: filiz vermek. pörşelenmek: hoşianınak.

öıünden kils!: suç sendedir manasında. özünenezareı: kendini harekeLlerini gözetme. öıünti danmag: kendini, özünü ink.'ır etmek.

predmenleşnıek: cisimleşmek. predmet: len. bir şeyin esası, fenni. prestiş: stayiş etme, tapınma, secde etme, ibadet etme.

p

palos: moral deı!C?rin yüksekligi: şevk. il�m nıh

prezident: l>aşk.ın. devlet başkanı.

ve moral yOksekligi. pahır: bakır.

primltiv: ilkel, iıxlitai. basit.

palçık:

proses: herhangi bir olayın seyri, beliıü bir gaye

prokurorlug: savalık. savalık vazifesi.

palata: oda.

prorektor: rektör yardımcısı.

balçık.

palıd: palamut agacı ve meyvesi.

için yapılan çalışmalann süreci. proton: pozitif yüklü hidrojen atomu çeklrdegı.

paltar: elbise. paplros: sigara ıoıünü. doldurulmuş sigara k.\gıdı.

psihologlya: psikoloji.

partiayıcı: patlayıcı. payız: sonbahar, güz.

publlslstika: aktUel, siyasi. çagdaş konularda

pel gal mag: bir işin yapılmasına engel olmak.

puç olmag: ınahvolmak, hiç olmak.

yazılmış edebi eser.

penah: sıgınma, sıgınak.

pul gırmag: çok para kazanmak.

peren peren: dagınık halde. dagınık. perestar: hizmetçi. ciıriye.

R

peri: kanal, teker, peri.

raport: rapor. rawin: yahııcli din adanu .

pC?rik: kuşun yuvasından vazgeçmesi. perpöley: sernlzoıuglllerden

peşe: i!;, 410

meslek, meşguliyet.

çabuk yayılan

bllki.

raykom: "rayon koınlıesi"nin kısaltılmış şekli (Bölge Komllnlst Parti Komltesl).


rayon: b<ılge. bir arazinin cDgrafi. ekonomik vs. yönlerden tam bir birlik meydana getirdigi parçası. Ortadan kalkmış Sovyetler Birll!;ll'nde vll!ıyet, ıılke ve cumhuriyetlerin, bUyOk şehirlerin terkibinde olan idari bölge. razılaşmak: karşılıklı kabul edip razı olmak. rebus: bilmece. redaklorlug: Herhangi bir kitabı. dergiyi gözden geçlmıe işi. rehber: yol gösterici, milletvekilleri. rekselmet: raks etmek. replika: bir kimse konuşma yaparken veya eserin sahnelenmesi esnasında ablan lal. yapılan tenkit: mahkemenin gidişatına itiraz. rişe: kök. rttorik: nutuk söyleme. debdebeli. şaşaalı. rttorika: nutuk söyleme {belegatli) glicll. rittial: rimel. göze silrtilen şey. riyaziyat: matematik. royal: piyano (kuyruklu); telli bir milzik aleti. rövneg: parlaklık, gllzellik rövşen: ışıklık. aydınlık, parlaklık. ruhani: din adanu, dinle ilgili olan. ruhlanmag: yüreklenmek. cesaredenmek. nışeynl: insan ve hayvan embriyonu: tohumun içinde yeşemıiş bitki mayası: bir şeyin başlangıa.

S -Ş sabah: yann, sabah. sadelövlUk: sade dillik , sal, yiirekli lik. sahlamag: saklamak. sahıalaşrnag: sahteleşmek. sakit: suskun, sakin . salam: selam. salname: olaylann her yıl ya1Jlması işi, yıUık, almanak. sanballı: ciddi, etkili. aı!ır. muhkem. sapand: içine taş koyulup lırlablan ipli torba , sapan. savacllı : okumuş, yazmış, tahsilli. bllgili. savayı: başka. saygaç: sayaç (elektrik). saynşmag: titrek, zayıf ışık saçmak, parlamak. sazag: şiddetli , kuru soguk hava. sazlş: karşılıklı anlaşma, fikir birligi. sebepl<Ar: bir şeye sebep olan. sedr: oturuma, toplanbya başkanlık eden kimse. sefeviler: safeviler. sehavet: elJ açıklık. cömertlik. seher: gUnOn başlangıç saa tleri. seksekell: heyecanlı, ıztırablı, rahatsız. endişeli.

selige·sahman: ruzam, ıntizam, bir şeym düzgün yerli yerinde ol ı nası . semender: aL�te �·anmayan l>ir hayvan. seınentlemek: lizcnnı çimento ile örtmek sen deme: ınaalesd. ne yazık ki. senari: senaryo sendirlemek: seıı,lelemek. senet: sanat. senger: siper. yer al lına oyulmuş siper sengiyen: kızıp sogı ımak. seraser: baştan başa. serdabe: bir veya bir kaç ınsanın gömııldügü tOrbe, mezar. serefraz: alnı açık başı dik. serhe& serhad. sıııır çizgisa. semişin' binekle. herhangi bir vasıta ile yolruluk. serrast : diizqiin, dogru. ses vennek: seçim 1.amanı oy kullanmak. sessıya: belirli zamanlarda belirti süreyi içi.ne alan toplantı se·y: gayret. çalışına, emek. sıgal çekmek: sıvazlamak. tımar etmek. s ıgallamak : sıvazlay<1rak okşamak. sınag: sınaınak, ımtihan. sındırmag: kırmak. sırga: küpe. sırug: utann\.r1Z. arsız, yüzsüz. signaJ: sinytıl. işaret. siınbol: sembol. simurg: eskı iran mitolojisinde Kal dagında yaşadıi}ıııa inanılan efsanevi kuş. sonalamag: her ş.,,,,'Cle bir noksanlık, kusur aramak. kolay begenmemek. soraglı: sonı ;'ilkl ll . sorularak ögrenllen bilgi, haber. somlmag: savrulıılLlk. havaya ablmak . sonıp·apanııag: söınllmıek. sömürerek alıp gölünncl<. söhbet: sohbet. söykenınek: bir şeye, bir yere dayanarak yaslanmak. stereotip: basıın<:ılıkta, matris l<Agıdı kullantlarak lonnaları, kl işeleri ve metinleri çogalımaya yarayan ınetocl. stol: masa . sustalmag: hissim, duygusunu yitinnek, uyuşuk bir hal almak sutka: yinniclört s.ıatlik zaman dilimi. suvannag: s ula nınak. stıfre: sofra . s!U<an: dUmen, direksiyon. s!lmUk: kemik.

411


sllnbe: atoşli silahlann naınlusumı silınek. y�ıralaınak için kullanılan demir çubuk.

sür' et: hızlılık' derecesi. sllrat. sürtük deyim terzi: çok kullanılan deyin�er. silverenlik, süveren: mllstakillik. bagıınsızlık. şadhg: sevinç. mutluluk. şagird: ögrenci: çırak. şahta: ayaz. dondurucu soguk

şanı: akşam. şa.'ll : rnum. şane şane: parça parça, lokma lokma. delik

delik. şayeste: münasip, uygun, yakışan. .şe'r: şiir.

taley: talih. taınaşacı: tlyaLroda temaşacı. seyirci.

tapdag: dllmdliz.

tapdag: üzerine çok basılarak sıkışbnlmış sert toprak.

lapınlı: bulunan. bııluntu. tapmaca: bilı••ece. muamma. lapmag:

bul mak .

ıapşıng: sipariş edilen şey. ıapşınnag: ısmarlamak. havale etmek. taplanmag, lapdaınag: ayaklar albnda ezilmek, çignenmek. hiçe saymak. tarac: soygun . çapıd, y�ına.

tarç1: tar çalan .

şeh: çig damlası. jale .

taş giUedmek: taş kesilmek. taun: veba.

şehd: petek balı . bal. şelıd-şire: (petek) ballı. ıatlı.

tay: yan, parça, taraf.

şekli: resim, fotO!'lraf.

taykeş: degişik.

şekk: şüphe.

te'gib: takip, iz siirıne.

şeksiz: şüphesiz. şele: sırtta göttlrlilebilecek kadar yapılmış yük,

te"ne:

denk.

aYlplaına,

a1.arlama, klnama.

te'Lil: grev. tea tr : tiyarro teberrük: korunup saklanan.

şenbe: cumartesi.

şeTg: şark, dört yönden biri dO!'lu.

şergşüruıstlıg: dO!'lu ldkelerinin tarihi, ekonomisi, dili kültürü vs. ile ilgili ilimlerin hepsine verilen ad.

şeve: siyah, koyu siyah.

tecili yardım: acil yardım arabası, cankurtaran. tedrid genosid : yavaş yavaş yapılan soykınmı.

tegsir: suç, glinah , kaba hat_ tegvlm: takvim .

telıellüs: mahlas.

şevval : kameri takvime göre onuncu ayııı adı.

teher: usul , yol, kural.

şıgıınag: büyük bir süratle inerek hedefe hücum

tehgir ebnek: alçoltmak, küçük düşünnek, tahkir

etmek. üzerine atlaınak; çakınak. şıltagJıg: anlamsız isıek. talep ve arzuda bulunmak: inatçılık; şınıanklık.

etmek. tehnolog: teknoloji uzmanı.

tek: dip, en aşagı satıh.

şınm şınm: çizik çizik, çizikler hatlar halinde.

telalllm: tufan, coşma, büyük dalgalanma.

şikeste: segah makamında rilimli mugaın.

telesmek: acele etmek, telaşlanmak.

şimal: kuzey yönü.

telestudlya: N stlldyosu.

şimiklenmek heveslenmek. hevese gelmek.

televizlya: televizyon.

şor: çökelek, çüriitülmüş ayran.

tencis: cinaslı. üç, hazan da beş mısradan oluşan klasik ve Aşık edebiyatında Urik şiir şekli.

şor: kıraç toprak. şö'lıe: şube.

tengimek: daralmak, bogulnıak.

şum: sürülmüş ıoprak.

teper: namus, beceri, gayret, hayslyet.

şllcaet: yigitlik. cesurluk, ı;engaverlik .

tepik: tekme atıruı.

şüşe: şişe, cam; durgun hareketsiz, cansız.

teravet: tazelik. güzellik, leta fet .

şüşter: bir mugam türü.

terekeme: Azerbaycan halk oyunlanndan birinin adı.

T

terevez: sebze.

tabe: başkasının hakimiyetinde olan tAbi olan,

baQımlı. tabelik: tabi olınak,

bagıınlı olma hali.

terlan: uzun kanatlı yırtıcı kuş. terpetmek: yerinden oynaunak, sarsmak.

tab getirmek: dayanmak, direnmek.

ıerz: tarz.

tahçalı bahçalı: duvarda yapılnuş oyuk, dolap. talagsız: nikahsız.

teşbeh: teşbih. tele: tuzak, hile.

talanınag: talan

teze: taze. yeni.

412

edilmek. soyulmak.

kımıldatmak ,


tifil: ufıl. çocuk; zavallı aciz. tike: b!lyük bir parçadan ayrılmış. kesilmiş küçük parça. Ukilmek: inşa edilmek. yapılmak Ukinti materalleri: bina inşaat malzemeleri. tilov: balık yakalamak için kullanılan olta. tllstm: sihirli g!lc!I oldl19u kabul edilen. tılsım. efsun, sihir. Un: duvar dipleri, kenar. tlnet: tlynet, yaraulış, tabiat. tlyam: metalden yapılmış iri ve derin kazan. bUyük kazan. togguşmag: çarpışmak. kavga etmek; birine dokunma, deıtme. tohan) alçı: Aşık oyununda keıniQiıı makbul sayılan duruş şekli. tohmag: aııaçtan yapılmış iri silindire benzeyen çekiç. tohucıdug: dokumaolık. tongal: meydan ateşi. top·tUfeng: toplar, tıifekler, ateşli silAhlar toy: dü9iin merasimi. toyug: tavuk töhfe: hediye, armagaıı. töhmet: azarlanıa. azar. tör-tökünlü: düzensiz olarak yere dökillm!lş şeyler; menfi olarak manevi bozulmalar. tövşemek: koşmak, yorgunluk veya çok çalışmaktan dola�• zorlu nefes alıp vemıek. tr.ıfaret: bir şeye kopya edilecek resim veya yazı öme!li kesilmiş ince levha. tufeyli: asalak. tullamag: fırlabp atmak. tum: tohum. tuş olmak: raslamak. luşlanmag : yönelmek. tuk: tüy. tund: rengi koyu olan. siyaha yakın. tUnn!lk: kalabal ı k . tUpürcek: tUkr!lk. tUpUrmek: ti\künnek. turle: zarif. ince, g!lzel . genç. !Ustu: tOts!I, duman çıkaran .

U-Ü uca: yüce, büyük, yüksek. umlmag, ucalımag: ytıcefmek, yüceltmek. ucgar: bir yerin en uzak bölümii, uzak. uçgun: heyelan. kayma, kopma. udum: yutma hareketi, yudum. uduzmag: kaybebnek, yenilmek. l19ur: baht, mutluluk: haşan. ulduz: yıldız.

urva: hamur yaparken kıdlamlan az un (efe

yapışmaması içın serpilir). uşag, uş.agyıp: çocuk. çocukluk. u:şşag : rast nı.ıkaınııun bir bölümü. uygar: uygunlu. uzun dere: şiıster ma kamından alınan bir oyun lıavası. lifunet: pis koku. ulvi: yüce, kutsal. ulvi. liınidvar: ümldli, liıııid edım liımımilik: QP.tıele. ekseri�te ait olma. llnsiyyet: miinasebeı. alaka, yakınlık iinyetınezlik. sesi işiti lmezli k, çaresizlik. duyulmamak. tirek: yürek. Usyan: isyan. liz: yüz, çehr�. lizbeliZ: yüZl'il7.A!, k.ırşı karşıya .

hzr: af dilemek. özür dilemek. lızük: halka. alyans. ylizük. lizv: uzuv, alil, organ, üye. v

vacıb: zarun vagif: bir işte lıilgisı, malümau otan: haberdar, vakıf. vaı!zal: istasyon. vagZdlı: tren gan, ısıasyonu vahd: vakit. vahicl: bir. Üiittiıı. ıek, yalnız vahime: dehşetli. korku. varlı: zengin, serveti olan. vec: yardımcı fiillerle kullanılır vece gelmek (gerek olmak) vecine almag (ünem vennek) vehşe: ilkel, ıpdit.ıi. verdiş: bir şeye alışıp adet edinmek. vereg: varag. sayfa vereglemek: kitabı. defıeıi sayfa sayfa çevirmek. verst agacı : her 1 .06 km. 'ye konan işareder. veyillenmek: hiç l�r iş yapmadan avare avare dolaşmak. vugar: vakar vumuhmag: hoşu hoşuna bir o tarafa. bir bu tarafa gitmek: hareket halinde olmak. çalışıp çabalamak; telaşa kapılmak. y

yad: akraba ol mayan , yakın olmayan, yabıın o.

yada dUşmek: hatır�ınınak, hatr.ı gelmek. �·addıış: hafız.ı. yagış: yagmur. y.1h şı : iyi, gliıel, hoş, seviırui.

413


z

yamsılamag: ıaklid eunek. benzeUneye çalışmak. yanaşı: beraber. birLikte, yanyona, yarusıra.

zal: salon, geniş misafir odası.

yanlı: bir tllr Azerbaycan halk oyunu.

zarafat: şaka.

yanvar: ocak aya. yaranmag: meydana gelmek. türemek, clogmak.

Zarafgaziya: Gürcistan,

Ennenisıan w

Azer\ıaycan.

yaraşıg: bezek, siis: güıellik.

1.avod: fabrika, büyiik sanayi kunıluşu.

yanlllÇJg: sona erclirilmemiş, yanm kalıruş.

zebun: zayıf, güçsüz.

yanmdayanacag: ara durak.

zeif: zayıf.

yarpaglamag: y<>şererek yaprak vermek.

zeıııi: tarla, eltin yeri.

yas sahlamag: yas tutmak.

zeng: zil (okullarda çalınan)

yaşı!: yeşil, yaprak rengi.

zeng çalmak: telefon açmak.

yay: yaz mevsimi.

zer-ziba: süs.

yayınmak: uzaklaşmak.

zerbe: darbe.

yaylag: yayla.

zıngırov: hayvanların boynuna takılan çan.

yazıgı gelmek: aamak

zil: müzikte ince, tiz ses.

yegin: galiba. yelbeyinli: budala. aı>tal olan.

zile galhmag: ııagıııe okurken en yllksek tondan

yerevan: Erivan

zillenmek: gözün bir noktaya dikilmesi.

söylemek, tiz ı:ıerdede.

mev.>iıni.

yeriş: yiirllyüş. yürüme işi.

ziınislim: kış

yeyin yeyin: hızlı hızlı. çabuk çabuk.

zirehli: zırhlı.

yıgcam: derli topluluk. düıenli.

zireklik: çeviklik.

yozmag: yonnak, yonımlamak.

zirzibil: çör ÇÖJ>, ııislik.

yozum: yorum.

ziyalı: aydın.

yubiley: jubile, kutlanıa günii.

zog: kök.

yuha: yufka ekmek: yumuşak, ince zarif şey. yun: yün.

zorakılıg: kııweı kullanma, kaba kuwet

yumor: olaylan, kusurlan. zayır yönleri mizahi

zorakılıg: zorbalık.

şekilde tavsir eune. yumuşagüreklifik: yumuşak kafbLilik. şefkatlilik, merhametlilik.

yiingül: hafif.

414

göstenne.

zöhre: venüs, çolpan, çoban ytldızı. ziiınzüme:

aheste aheste çok yavaş bir sesle

kendi kendine nagme okumak.


iNDEX Şahıs, topluluk, yer, eser adlan ve bazı kavramlar A Abbasa!la (Azeri şair) !02. !03

Açıg Kiıab (Mir Cel:ıl) 1 26 Açıg Söhbet (B. Vahabz.iıde) 286 AçılanSeherlere Salam (6. Vahabz.iıde) 27 Adile (torunu) 23

193,

274. 282. 284. 288. 290, 29 1 , 293. 3 1 8

Azerlıaycan Bayragı

1 00 ,

akide (�mAil, meslek) 29. 30, 3 1 , 32. 33. 34,

237, 238.

239, 243,

244, 246. 259, 260,

265. 272. 282. 295

1 78, 194

Az.er (Vahabz<lde

Kudret 100

Alagöz (tonuıu) 23

niıı oglıı) 23. 204

Az.eroğlu Balaş (Glin. Azb. yazar) 106, 1 5 2 ,

Allah 3 1 2 . 3 1 3 . 3 1 4 , 3 1 5 .

3 1 6. 3 1 7 . 319,

227

Azılı kenti 21 'I

322 Ambarsumyan (S.S.R.

2 1 5, 2 16, 2 1 7 , 2 1 8, 2 1 9 , 220.

22 1 , 222. 223. 224, 225. 226. 233, 235.

139. 140

Almanya 67

229-230

Azerlıaycan Türkleıi 1 79. 180, 1 8 1 . 184, 206,

213, 2 1 4 ,

!05, 106

S.

1 6 8 . 1 82. 1 87 . 1 88.

228, 23 1 . 243. 252. 260. 264, 272, 273,

4 2, 269

Aglar-GUleyen (poema) 276 agyalan 44. 64 . Ahundov Mirze Fethali (Azeri yazar) 62. 95,

Aksal

162. 1 64 - 1 67.

220. 22 1 , 222. 223, 224, 225, 226. 227,

A!labey 2 1 0

Akbal Oktay

Cengiz (Kırgız n

200, 2 1 3. 2 1 4 . 2 1 5. 2 1 6. 2 1 7 . 2 1 8. 2 1 9.

Afrika 283

agsaggal

Aylı geeler (poeına) 6'1, 276 Aytmatov yazar) 6 1 . 1 09. 300 Ayvazyan Siire (yazar) 250 Aza�ık 275·279. 279·284, 285·288. 290-292 Azerbaycan (Gliney ve Kuzey) 2. 30. 33. 68 .

ilimler Akademisi Bşk.)

B Babacan R. (Özbek) 1 O 1 , 152

249 Ambarsumyım (Üni. Rektörti) 249

Babayeva Eleviye (yazar)

Amerika GUzeli (Poema) 67 Ankara 64

Babek 94, 1 1 0. 152, 163, 2 1 5

Arasb Hamit 152

Bahar (M. Hliseyin Tehmasib) 1 23

Arif Hüseyin 62, 96, 152

Bağırhan 230

Araz Çayı 224. 225, 227 Arlpov A. (Özbek) 1 0 1 . 152

Bağırov Mir Celer 248

Asbm Memmed 62. 123

Bahtiyar (torunu) 23

Asbmov Şeker 96

Bakü 3, 5. 10. 12. 1 6, 18. 1 9. 23. 32, 1 67 .

Bah

362. 362·372, 376, 377. 379

Ablıruşlar (poeına) 49, 66, 67 Avrupa 175 Aybek (Özbek) 1 O 1 , 152

96

209

Aşk (muhabbet) 323, 324-327-336 Aşık (sevenler) 336-342, 342-347. 347

Aşık Eli 99' 103 Aşık Hfiseyin Bozalganlı 99, Aşık Elesker 99. !04 Aşık Besti 99. 104 Aşık Abbas Tufarganlı 1 04 Aşık Dellek Murat 104 Aşık Veysel 104 Aşık Gerlb 6 1 , 242

157

Bahadır Mirhaliz

Asya 283

1 1O

2 1 1 , 216. 223. 243, 253, 254, 255, 256. 274 Balayan

Z. (SS.R.I halk deputab) 249

Balakişiyev (hocası) 18 104

Başkent 236 Bayram K.

1 00

Bayron C. 6 1 . 1 52 Bebirov A.

(ııuısiki hadimi)

1 56

Belinski 152

Behbudov Reşid (musiki hadimi) 156 Behlulzade Settar (p<!!,•ıaj

ustası) 1 53

Bendero!llu Ebdülletif (Iraklı T ürkmen lll,

sanatçı)

1 1 2. 1 1 3 Bethowen 157 415


Bir Gencin Manifestl (Mir Celal) 126

Ecaib Glyas 99, 1 1 7 Ecevarilye Aııtonia (Kllbalı) 277

Birsel Salah 1 52

falebiyat ve lııceseneı

Bort Hans 152. 175

Edebiyat 74, 75. 76

Beyatlı Yahya Kemal 99. 149. 1 6 1

(gazete) 59

Eles 67

Böms

R. 152 Bukonton Allonsas 70 Bülbül (Musiki hadimi) 156

Ehsen (musiki lıadinıi l 67. 156

Ekberzlide

Şahnıar 96, 1 52

Eksim ve Gelbinı (llyas Tapdık) 120

C-Ç Cabbarlı Cafer (şair ve yazar) 107 Cabbarov Cümeniyaz (Özbek şair) 1 0 1 Cavid Hüseyin (şair, dramaturg) 1 19 Cavidan 152 Cemil Adil (şair) 106 Celllov Kamil 1 56 Celil Musa (Tatar Şair) 65, 1 3 1 . 132, 133.

Elie�ref (büyük amcası) 5 Eliyev Habil (musiki hadimi) 156 Elekberova Şövkel ("" ") 156 Elimirzeyev Eşref 109 Emre Yunus ıııo. 149, 150 Emirov Fikret

(musiki hadimi)

Enver (komşu çocuQu) 1 5

156, 242

Eriyen Heykeller (Çingiz HUseyinov) 1 08 Enneniler 1 94 , 1 95, 235, 236, 237, 238, 239,

276

24 1 , 2•13. 2411. 272, 273,

Cels Herbert 152 Cezayir 68. 227. 307

Em ıenisıan 22 1 .

24 1 . 253

Ça!ilar Behçet Kemal 54, 107

Emesi 152 Ersoy Mehnıcl

Akil 32, 99. 1 25, 289

Çamlıbel 190

Çamlıbel Faruz Nafız 99 Çavçavadze 1. IGiircü yazar) 235. 238 Çehov (Rus yazar) 52

Çiçekli IE VeliyevJ 1 1 1

Eıııaf (poenıal 49. 65

Eyübo?jlu Sabahattin 1 49, 152 Ezimzade (re;.,'"'"'' 153 Eziz Vahid %, 152

Çin 277

Çokum Sevinç 100

F Fatma (halası) 4 Fchri Zakir (şair) 1 5 1

Çolpan 1 0 1 . 152 Çörek·Saadet

(poema) 309

Çörek·Veten (poeına) 309

Feryad (poeına) 63 Feryad (piyes) 63. 138

D

İ5

DaQlls\U Park (Kirov Parkı) 266. 2 7 dahili çekişmeler 37 . 49 Danabaş 190

Fcyzullayev M. (rejisör) 109 Fikret Tevfil< 99. 148, 149 Fılcir Haggında Fikirler (poe:na) 64 Firdevsi 152. 153

Dante 1 52 Dede Elesg"" 152

Fi rengiz (kardc"iil 6. 1 5

Dede Korkut 94, 152. 181. 242

Fransız 277

Fransler Hclnıııl

Dellek Murad 152 Demetyev Andrey 67 Deniz·i Sahil

(B. Vahabziıde)

Fuzüli 6 1 . 63. 7 1 , 73, 83, 94, 95, 1 13, 1 14,

1 15, 1 1 6. 1 1 7 . 160, 1 7 � 1 77 , 2 1 � 2 19, 67. 286

DUbazi Mirvarid 152 Dilara Hanım (eşi) 22

227, 242. 332. 364

G

Dirilen Adam (Mir Celal) 126 Dostluk (poenıa) 64. 278

93.cü il (roman) 6 1

Dört Y üz On Al b (poema) 65. 257

E Ebdülletlf (Ulubey"in �lu) 108 Ebul-Ula (Gence�. 12. yy) 64 . 1 09, 1 6 1 416

(Alın. Şair) 67

Gabil 96, 152 Garaça Gız 61

Gnrayev Gara (musiki hadimi) 156, 242 Garayev Yaşa r 39 Gaıardan Mektup (Hidayel) 1 1 8

Garyajjdı

Cabbar (musiki hadimi) 156

Gedebey 236 Gelimli Gediınli Dünya 4 7 , 62


Gem içinde

Sevinç (poeına) M

Genosit

242 Gence 243 Gerenfil (E. Benderoglu)

112

Gızıldaş 223

64, 49 Fikret (şair) 1 1 3 Goethe 152, 242 Gorbaçov 2tl8. 252, 270 Gorkl 7 1 , 152 Gorhulu Tehran 61 Gökalp Ziya 229 Gölpmarlı Abdülbaki 152 Giyme! Goca

'"Göyler Unutmuş Yagacagını (E. Benderoglu)

112 Grivnev G . (Bulgar şairi 67 Gulam H. (Özbek) 1 01 Guluzıiıde Mi rzaga 152 Guluziıde Elemdar (şair) 1 10 Gillistan Kendi 65, 223 Gillistan (poema) 32. 65. 223, 225. 230 Gülistan Mukavelesi ( 1 8 1 3) 30. 65. 187. 220, 223·224. 226, 230 GülgOn Medine (şair) 125. 187 Gülşen (Eli Veliyevl 1 1 1 Gün Uzar Yüzyıl Olur (C Aytmaıov) 109. 300 Gülzar (kızı) 22 Gülzar Ana (anası) 3. 5, 7, 8. 1 2, 17 Gürcistan 237 H Hesenziıde Neriman 135 Habibi (16. w.) 98 Hacıbeyov Üzeyir (bestekar) 67. 1 56, 242 Haçıcı (musiki hadimi) 67. 156 Haçunsa Aleg 1 52 Hadi Mehemmed 6 1 . 1 52 Hagverdiyev Ebdünehim (Azeri nasir) 1 1 1 Hakani 95, 152. 2 1 9 Hallac-ı Mansur 95, 1 4 3 . 152 Halg şairi 46 Halg matemi 264. 265. 266 Hamse (Nizanul 1 39, 321 Hançeriıoaıu Orhan 100 Hançoban 94 Hanım Ana (anası, nenesi) 5. 6. 7 Haris Renat (Talar) 67 Hastn Kasım 95 Hatai 98. 160. 163 Hayyam 153 Hazar 34

Hz. Adem 3:1 1 Hz. lsa 321 Hz. Meryem 32 1 Hz. Muhammed 3 1 8 Hecer 182 Hcine 152 Hemingvey 1 52 Her Çiçekten Bir Leçek (terciimeleri) 62. 67, 70

Hekimzade H. (Özhek) 1 0 1 Hcsenov H. iMusiki hadimi) 1 56 Heyaı·Ôliiın (poeıııa) 65 Hayal ve Ôl u ın

35. 36

Hazri Nebi 95. 96. 1 35. 152, 200 Hidayet 1 1 8 Hikmet Nazım 134 Hitler 24 1 holiganlık ve ekstreınislik 226 1-loıncros 1 52 Hophopniıınr, (Sabi r ! 65, 1 3 1 . 276 Hnışrov 248 Hurşid Melıemmed (şair) 1 0 1 Hııdayberdi (Üzbek şairi 1 0 1 . 1 52 Hııgo 152 Hiiseynova l.a (ya1NI 1 21 Hüseynov Çiııgiz (hikiıyeci) 108 Hüseyinli Gcmbcr (hestekiır) 42. 156 Hiiseyinzade Ali Bey (Türkçü Prof.) 229 Hiiseyinzade Hüseyin (şair) 95, 1 1 9

ı-1 Ilgaz Rıfat 1•10 lrok 1 12. 166 lztırabın Sonu (poenıa) 62-63

lbrahim Vagif 96, 152 lbrahimov Mirze 152 lbrııhiınovn El iza 15 7 llırahimov iman 96, 108 lgityan (erıneııi rehberi 250 lkı Gorhu (poeına) 43. 65, 232 lkı l ·f11fta (B. Valıabzlldel 309 !kırıcı Ses (B. Vahabzacle) 39. 49. 63. 76. 98. 157 imam Hüseyin 322 lııcil 32 1 '""' 3 1 . 166, 187. 2 1 8, 226. 228 lsahakyan A. (emıeııi şair) 242 lsfendiyar (kardeşi) 6. 18 lsfendiyar (oglu) 22, 205 lsliııniveı 321 3 1 8-320 lskeı;der 26 lsınayıl Meınmed 96. 152 417


lsmaydzade

lsa (şair) 96. 1 2 1 . 152

lsıanbıd 64, 175

M Mahmud Ağa (babası) 4, 5, 7, 9. 1 2, 1 7 Mahmud Ağa (torun) 23

lzınir 64

Maldanls Allonsas (litva şiirinden) 70

Man Tomas 152

K

Marılmrt, ımnlmrtlaşmak 245, 246, 248, 299,

Kabaklı Ahmet 105 Kaçgın (k<iÇgiln) 272, 273. 274 Kadı Burhaneddin

(14.

yy.) 98

Kadı Darir 98 Kafkasya Azerbaycan Cumhuriyeti 229 Kamal Cama! (Özbek şair) 67, 1 0 1 . 1 07, 108

JOO Mecrııııı, Leyli 30 1 . 329, 336 Mc hdiyev Hcyrulla 96 Mchmedov Altay (ya?ıır) 103 Mekke. Mc>dine 31

Kaplan Mehmet 1 52

Memmedov Hudu 27, 64, 1 18, 1 19

Karabag 32. 222

Mcmınedov Güdret (tiy. ressaıru) 153

Karabai! Meselesi 233. 234. 235, 236, 237, 238, 243. 252. 272

Dai!lık Karabag Mıdııar Vilayeıi 234. 235. 236.

Mcmmedgıılıız.ôde Mirza Celil 63. 95, 1 2 7 , 131 Meınmcdziide Seyavuş (şair) 1 4 4 , 1 4 5

Mclııncdiyev H. 1 O 1

237. 240. 248. 252 . . . 272

Karakalpak 1 73. 174 Kastro Fidel 27 5

Mcıısıır Semcd (ş.ıir) 1 43 Me ı ıevi muhacir 297. 298 Mikalancclo (ressam, lıeykeltraş) 153

Kazak 1 73. 1 74

Meslıeı Tiırkleri 273

Kazakova Rlmma (rus şair) 67 Kazımov Memmed 96

Mdek.

ııııaıı

183

Mesnevi (Mevliına) 125

{poema)

Kerbel a Vak' ası 322

MerZİ)1e

Kerem Hesen 1 0 1

Mevlana Celalcddin-i Rumi 66. 95, 125

Kerem i l e Aslı 95

Milli Aıaılık Hareketi 259

275

Kerkicahan 251

Milli egoizm 24 1 , 242

Kemal Namık 1 34

Mir Celal (nasir) 125. 126

Kemal Yaşar 100

Mir Möhsün (Özbek) 10 1 , 1 5 2

Kerim Eli

(şair)

111

Kerimova Flora (şarkıcı) 156-157

M irza yan B . (ermeni gazeteci) 240 Moabit Defteri (Mıısa Celil) 132, 133

Kesemenli Nusret 96. 152

Moskova 20<J. 236, 239. 249

Kırgız 1 73

Mııgtım (poeııw) 67

Kının 223

Muhtar E. (Özbek) 1 0 1 . 152

Kınm Türkleri 222

Mıırtazayev S.

Kınnııı karanfil 268

Musta laycv R. (musiki hadimi) 156

Kizir Mustafa 95

Muzduroğlu lsmayılov 1 0 , 16

(dilci. �lim)

143

Koçak Nebi 94 Konlüçyüs 1 85

N

Kommünisl (gazete) 240

Noi!ıl-Heyat 1 0 , 195. 235. 245, 286

Köprülü Mehmet Fuat 1 52

N;ılıçıvan 222. 234, 236

Körojjlu 95, 98, 152. 2 15, 242

Naınus 60

Kuldarlık (esaret) 279, 280, 28 1 . 282. 283,

Nccatigil Behçet 1 00

284

Necclgulu (ressam) 153

Kur'an 3 1 7

Nchru (Hintli) 275

Kurşunlu Nazım 100

Ncıııeıız8de Ömer Faig 194

Kuşner A. 67 Küba 1 1 3

Nerimanov Neriman 135

Kürçaylı E. (yazar. şair) 109

Ncsimi (15. )'y.) 63, 66, 7 1 , 94, 98, 136, 1 37, 2 1 9 Nesin Aziz 1 0 0 . 105 Ncsreddin 152

418


Nevnyi Ali Şlr 95. 138 Newab (bestek.\r) 156 Nlgnr 182 Niyazi (musiki hadimi) 1 0 1 , 156, 242 Niyork 297 Nizami 27, 64. 7 1 , 95. 138. 1 6 1 , 177. 180, 203. 2 1 9. 242 Nüşabe 26 O, Ö 0Auz Hnn 32 Oguz Kagan Destanı 32 Oleynik B. (Ukraynalı şair) 242 Orhun Kitabeleri 94, 100 Orhon Orhan Seyli 99 Ölüler (M.C. Meınmedguluz.ade) 1 27 Özbek 173. 174 Özgeleşmek 297. 298, 299, 300. 301 , 302. 300, 304. 305. 306, 307. 308. 309·31 l Özünden naraıılık 38 Özümle Söhbe: (B. Vahabziıde) 1 p

Paşazade Allahşükiir (şeyhldislam) 266 Pavçek Tone 1 53 Paynn Mustafa 156 Payız Düşünceleri 62, 286 Perfı Rauf (Özhek) 101 Petöfı Şandar (Macar şair) 287 Pirimov Gurbnn 156 Plşever 230 Poemalan 47, 48. 49. 61 ·62. 64·67, 75·80 Poeziya 75, 80 Puşkin 61. 106. 1 52 R Rahim Memmed 96. 124, 152 Ramiz 156 Refail (ressam) 153 Rehlmov Süleymnn 61. 145 Resulz.sde Mehmet Emin 121, 1 22. 138, 230, 267, 284 Rıza Heli! 95, 1 0 1 , 1 1 7, 1 1 8 Rıza Resul 95. 96. 140 Rızayev Nureddin 62 Russo J. J. 152 Ruslar 25 7, 260 Rusya (Sovyet Rusya) 3 1 , 68. 163. 186. i 87. 2 1 7 , 224. 226. 229, 236, 238, 239. 257, 260, 264, 277, 282, 292 Rüstem Süleyman 95. 96 Rüstemhnnlı Sabir 96, 142

S -Ş Mirze Elekber 127, 128. 129, 130, 1 3 1 , 276. 302. 303, 381 Sabir Mina Celil 62, 92, 95 Sadıgzade Nesir 1 36 Sarıvelli Osman 62. 95, 96, 1 39, 152 Sctdıhcan 156 Sadi 153 Sabir

Salrnrov 1 52 Sahir

96,

1 52

b4. 84, 278 Şami l 39 Silmedojll u Yusuf 1 52 . 156, 2 1 1 Si1mcd Vurgun' ıın IJri�-ısı l 8 Saınecl Vurgun.un Yaratıcılık Yolu 18 Saygım Adnan 1 5 7 Selıak Paruyir (erıneııı şaır) 152, 246 Selıeslyan A. 152 Sefiller (W. Hugo) 6 1 Schcnd 96. 152 Schhcl Abbas 1 3 1 , 202 Sek ki K. (Musiki) 15 7 Scpclçiojllıı Mustafa 100 Sellilr Han 230 Sezgin Hacı Ebdulgadir 152 Silıııli Ada 61 Sofraııov Amıtoli 153 Suıı Görüş (Jıoemal 67 Sıaliıı 65, 186. 231 , 232. 233, 260, 270 Staliııcilik 198, 260 Sumga�rt 2'13 Siilcymanov Oljas (Kaz.ak şair) 140 Şohıııar 145. 146 Şahıııeıısur U. (Özbek) 1 01 . 152 Ş.ıir 84 , 85, 86, 87 , 95, 96 Şauınyan 267 Şeb·ı l licran !ııoenıa) 65, 73, 1 1 3, 1 1 4 . 2 1 2, Salilın (poeıııa) Salıııaııov

3�3

Şchabcddin 152 Şehriyar Memmcd Hüseyin 96, 146, 147, 1 48. 228 Şekspir 6 1 Şeki 2 , 3, 1 2 , 15. 1 7 , 18, 1 9 Ş.-ki Fehlesi (gazete) 65 Şeıılıe Gecesine Giden Yol (B. VahabzAde) 32, 39, 62, 235. 245. 256 Şehitler (poema) 32. 255. 259, 267 S<'hi t ler Hıyabanı 266. 267 Şellı 251 Şcvçenko Tarııs (Ukraynalı şair) 1 52 . 275 Şcylızade M. (Özbek) 1 0 1 , 152 419


Uşlnski K.D. (Rııs pedagogu) 163

Şıhlı lsmail (nasir) 96, 1 52 Şikiıyeıname (Fı ızrıl� 1 16

Ümide Heykel

Orel; Dostları (E. Veliyev) 1 1 1

Şmiyde Ahmed 152

Şiir

81. 82. 83, 86, 87-89. 92, 93, 96

Üskiilii Mcrzlyc [Tebrizli ögretmen) 163,

Şlreli Em i (amcası) 1 0 ,

17

Şoştakoviç Şiiler Dimitri (ıııUnsyenl 157 251

Şuşinski Seyid (ınU2isyen) 156 Şuflnskl Han (ıııüıisyen) Şükur Müzefler

96.

156

152

Şükrulla (Özbek) 1 0 1 . 152 T Tahir Kemal 100

Tahir ile Zöhre 61 tahsilli nadanlar (milli nilıilisıler) Talışlı Mirhaşiııı 96

21\ 7

Tapdık lıyas 120, 1 2 1 Tarhan Abdülhak Hamid 9 9 Tarlan Al i Nihat 152

Taşkent 11\0 Tatar 174 Tebriz 30, 67. 223. 234 Tebrlzi Hetib 64, 152 Terzibaşı Ata 1 52

Tezatlar (poenıa) 277

Teze Şeher

(Mir Celal) 1 26 Tonçuboşev 1. (bestekar) 15 7 153

Tolstoy Lev 6 1 . 76, 152, 306 Tularganlı Abbas 99 Tukay A. (Talar şairi l lJ3 Türk olnıak 1 97 , 1 98 Türkmen

Gonı (Hans Bortl

173. 1 7 1\

U-Ü

96, 1 40 ,

Yagub Musa 96, 1 52 Yagııb Zelimhan 1 5 1

1 75

Yaş.ısın Edebiya ı (0. Akball 1 4 0 Y.ışııllarıın !Mir Celôl) 1 26 Ycvıuşenko Yevgeni 63, 153 Yirıı ıi Ocak Hadiselesi 32 Yırıııi Ocak Vahşeti 1 9 1 , 2 1 0, 253-255, 265, 268, 269 Y<>ll;ır-�ullar (poeına) 67, 277, 307 Voli.ıra iz DUşllr lr>iyes) 48, 65 Y nlıımuz Hayanadır (Mir Cel.\I) 126 Yurclakul Mehmet Emin 53

otagı

Zekeriya Kişi !dedesi.

Zerdilşl

263-

z

4

214

babası)

Ukrayna 278

Zlatcv Dimitr (bıdgar şair)

Ulugbey 108

Ziilfiyye (Özbek!

420

368

152

Veıendaş 245 Vczirov 21\8, 253 Vczirojjlıı Baba (Hikiıye yazan) 106 Vic<lon (pi yes) 63 Vidadi 152 Vilaııd 152 Vi�ıt�tnaın 1 13, 277 Vıır!ıuıı Samed 30, 60, 63, 61\ , 95, 1 4 1 , 1 2 , 149 vııslilt 393-396

Zal

64

yy) 149, 1 52,

V;ıhı-Slir'et-Fil<ir (poenıa) 647 Vaı,ın Menenı, Men Veıenam (poema) 203 Vcliçko V.L. (Rııs gazeıed) 237 Vcliyev Eli 1 1 0 , 1 1 1

Türkiye 274

Uçun Negmeleriın

v

Pcnah ( 1 7 .

Vnhid Erkin (Özbek) 1 0 1 ,

Yolla 223

Teymurleng 108

Türk Özünü

Va!JİI Molla

y

Tehmasib Memmed Hüseyin 123, 124

Tonkobanl Firudln

210,

275

Şirell Baba ·2 ı s

Şuşa

Goyun (B. Vahobzllde) 189, 245,

301\

Şiiler 152

1 0 1 . 152

69

4, 5,

6, 14



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.