KÜRTÇÜLÜK GERÇEG1
Dr. İbrahim Etem Gürsel
KÖMEN YAYINLAR!. 2 İbrahim Etem Gürsel,
KÜRTÇÜLÜK GERÇEGİ,
Birinci Baskı: 1977,
Dr.
Yayınlayan:
Kömen Yayın ve Dağıtım Limited Şirketi, Posta kutusu 201, Yenişehir/Ankara, Dizgi, Tertip, Baskı: Çağ Matbaası.
" ... HA K1KATLER1
SÖYLEMEKTEN KORKMAYINIZ ...,, ATATÜRK
"KÜRTÇÜLÜK GERÇEGİ" ÜZERİN�...
Faik TÜRÜN (E. Orgeneral) On, oniki yıl öncesinde, bazı Batı Avrupa Ülkeleri ile birlikte yurdumuzda da başlatılan şiddet hareketleri sürüp gitmektedir. Yeraltı örgutleri, kuruluş maksadını aşan ba zı dernekıer, bir kısın sendikalar tarafından yürütülen ve bazıkurum ve kuruluşlarca da desteklene·n, dış ile de irti batlı olduğu anlaşıJ,an anarşik olayların maksadı ve hedefi nedir? Bunu, şehir ve kasabalarımızın yazboz tahtasına dön ciürii,len duvarlarındaki yazılarda, tertiplenen kitıe ha.rB ketlerinde kullandıkları sloganlardan kolayca anlamak müm kündür. Evet; ijJkemiz parçalanmak, bölünmek, devletimiz yıkılmak istenmektedir.
Kaleleri içerden düşürmek, parçalayarak, bölerek hük metmek, hedef memleketlere karşı yüz yıUarca uygulana· gelmiş stratejilerdir. Türkiyemiz; coğrafyası, Türk alem� nin ve İslam Dünyasının lideri durumunda oluşu nedeniyle, uayılmak ve sömürmek isteyen başka devletlerin baş hede !i nlagelmiştir.
Sıcak bir savaş için şartların müsait olmayışı, Türki uemizi bu defa sinsi bir savaşın baş hedefi yapmıştır. Yaır-
dumuzda bir defa daha, İıer toplumda ve ülkede şıı veya bu ölçüde mevcut inanç ayrılıklavı, dil. ve şive farklılıklan Türkiyemizde de istismar ve propaganda konusu yapıl_mak tadı·r. Bir arada beraberce yaşama iradesinin bir araya ge tirdiği millet bütünlüğümüzü halklar olarak mezhep yö nünden aleviler, sünniler, diyerek; sömürenler, sömürülenler adıyla sınıflar ihda ederek parçalamak isteyen; dünün bir tarım ülkesi olan, toprak ve iklim şatlarının farklılaştırd'ı ğı ülkemizi gelişmiş, kasten geri bırakılmış diyerek bölen bir hareket oluşturulmaktadır. Devletimizi hedef alanların ajanları ve işbirlikçisi durumuna düşmüş veya düşürülmüş kimselerin bilinçli veya bilinçsiz yürüttükleri bir savaş or tamında yaşıyoruz şimdi. Geçmişte açılıp kabuk bağlamış yaralar, tırmalanarak kanatdmak istenilmelctedir... Evet lilir savaş. Kim, ne kazanacak? Yıkıntı.Zarın altından nasıl kalkılacak?... Bu badire de atlatılacaktır. Yüce Türk Milleti bunun da hakkından gelecektir. Bunda şüphemiz olmamak tadır. Bölücü akımın başlıca tezi "KÜRTÇÜLÜK" konusunda bir inceleme elimizde· önümüzde bulunmaktadır... Mevzu şimdiye kadar, önemi nisbetince didiklenmiş değildir. Bu bakımdan "KÜRTÇÜLÜK GERÇEGİ" adlı eser bir ihtiya ca cevap vermekte, bir boşluğu bir vönü ile doldurmak ·tadır. Genç araştıncı Dr. İbrahim Etem GÜRSEL'i bıı değer li eseri nedeni ile tebrik ederim. Faydalı, hayırlı bir iş yap mıştır, himmeti var olsun. İlerdeki araıtırmaları için de başanlar dilerim.
G1RIŞ Son yıllarda, Türkiye üzerine birtakım sonu karanlık olayların tezgahlandığı ve "Doğu Meselesi" adı altında, ge· rek yurt içi ve gerekse yurt dışı merkez. teşkilat ve kişile rin özellikle· mesele yaratmaya çalıştıkları görülür. Bir ba kıma; batı emperyalizminin ve Çarlık Rusyasının Osmanlı İmparatorluğunun son devirlerinde yaratmış olduklan "Şark Meselesi" ve hemen onun akabinde rine özellikle ay nı merkezler tarafından yaratılan "Doğu Meselesi" aynı gayelere yönelik davranışlar olarak görülmektedir. Tür kiye'nin bütünlüğü yönünden fevkalade ehemmiyet arze· den bu konuda, doğulu birtakım vatandaşlarımızın sonu karanlık çabalar içerisinde günlerini geçirdikleri, zaman zaman delilleri ile ortaya çıkmaktadır. Özellikle, son sene lerde bazı çevrelerin teşkilatlandığı ve "Doğu Meselesi" adı altında "Kürtçülük İdeolojisinin", tehlikeli bir şekilde büyük boyutlara erişerek yapıldığı dikkatli blitün vatan daşların gözünden kaçmamaktadır. Adı geçen Kürt ideolo jisinin tezgahlanması ve Anadolu üzerinde birtakım gizli planlar üzerine inşaa edildiği yeni değildir. Ve oldukça es ki tarihlere kadar iner. Biz bu çabaların geçmişini tetkik etmeden; Kürtler hakkında bazı yönleri ile kısa bilgiyi oku yucuya sunmak istiyoruz.
KVRT söZVNON ASLI Tarih sahnesinde Kürt adı
ile urugların görülmesi,
M. ö. vır ci yüzyıldan itibaren başlar. Bu tarihlerden son radır ki, -Güney İran'da Zağros dağlan civannda,
Doğu
Anadolu ve Aras boylannda "Kürt" adı ile anılan toplu luklara rastlanılmaktadır. M. ö. vır ci yüzyılda Kafkas lar'ın kuzeyinden gelen İskitler'in (ki bunlar atlı göçebe idi) Azerbaycan, Anadolu'nun doğusu, İran, Mezepotomya ve daha berilerde Suriye ve Filistin'e kadar yayılmaların dan sonra adı geçen yerlerde Kürt adı ile bilinen topluluk lar görülmektedir. Menşeileri birçok tartışmalara yol açan bu topluluklann, neden dolayı "Kürt" adı ile tanımlandık ları da tam bir açıklıkla belirtilememiştir. Kelime anlamı itibarı ile "Kürt" .sözünün neyi ifade ettiği üzerinde çok çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bu konuda araştırmalar yapan yetkili araştıncının ifadesi ile Kürt adı, "yatkın kar sertleşmiş kar", "yazlan dağ başlarında bulunan ve geç eriyen kar" anlamına gelmektedir. Yine aynı kişiye göre, "tipi veya boranın çukur yerlere doldurduğu ve sertleşe rek uzun .zaman kalan kar yığını anlamına gelmek üzere kullanılan kurtuk/kürtük sözü de" vardır." Ayrıca, Orta Asya ve Kuzey Türk dillerindeki "kar" demek olan "kürt" sözü ise, yatkın kar ve sertleşmiş karın üzerinde yürünür ken çıkan "kürt, kürt" gibi sesten gelmektedir". Bu konudaki diğer bir araştırıcıya göre ise
"Kürt''
adı, "Lu-Hurdu" sözünden gelmekte ve "cesur-yiğit' an· lamını ifade etmektedir. İlk Kürt tarihi diyebileceğimiz "Şerefname"yi yazan Şeref Han ise (1), "Kürt' kelimesi nin anfo.mını şöyle izah etmektedir: "Kiirtlerin bu adla adlandırılmalannın tek nedeni, aşı- -
(1)
Şeref Han; XVI ve "Şercfnamc"'
-
ınüş
t.amamlamı�tır. verım ilk
Uıri1'i
Bugün.
---- --- -- - -------
cı rüz�·ılın son'arında Bitlis de yaşamış ve hüküm sfir isimli Irnrt
Farsça
bir
ideologları
.
eser
bu
yazarak
es�i
kürt kitabı olarak kabul etmektedirler.
8
bunu
Kürtler
ı597 yılında
hakkında
bilii·
rı cesaret ve savaşçılıklarıdır. O kadar ki, kavga alanların
da, savaş meydanlarında ve diğer çetin durumlarda, te hevvür ve pervasızlıkla nitelendirilmişlerdir." Bunların yanısıra bir diğer görüşe göre ise
"Kürt"
sözü, 'dağlı çapulcu" anlamında kullanılmaktadır. Nitekim; Yavuz Sultan Selim'in bir kafilesini baskın yaparak soyan bir Kürt aşiret reisi; Gül ruhsare-i huban, men biçare azerdem; Mera mazu miferma ki. adem .r:ıiı;,tem, kürdem..
(1)
şeklindeki beyiti söyleyerek bağışlanmasını istemiştir. Bu heyit oldukça meşhurdur. Manası üzerinde birçok iddianın oluştuğu "Kürt" keli mesinin herhalde en
uygun
olanı,
bu
kelime ile anılan
urugların devamlı yüksek yerlerde yaşamalarına bağlı ola rak, kar ile alakalı olarak değerlendirilmelerldir.
(1)
-
Seyitin manası şöyledır . Ey Güzel, ·iyi yü.zlü; çaresiz
olıın beni �zadd
Beni mazur gör, çünkü ben adem değilim ben Kürdüm ..
·9
KÜRTLERİN MF..NŞEt HAKKINDA YAZILANLAR Kürtler'in
menşei hakkında araştırmalara dayanan
birtakım görüşler olduğu gibi, efsanelere dayanan
bazı
bilgiler de vardır. Kürt'ler hakkında hemen hemen geniş olarak ilk bilgileri veren ve bir bakıma ilk Kürt tarihi ola rak kabul edilen "Şerefname" de, bu konu ile ilgili
bazı
bölümlere rastlarız. Esasen, adı geçen eserde Kürtlerin menşei izah edilirken yine tamamen efsaneye dayanan bil · giler verilmiş ve Kürtlerin tarih sahnesinde kalışları şöy le izah edilmiştir : " .. Bişdacli'lerin beşinci hükümdarı olan Dahhak
(1)
çok zalim bir kişiydi. Zamanın birinde onun iki omuzu ara-. sında bir çıban meydana geldi. İyileşmeyen ve günden güne azan yara Dahhak'a fevkalade acı veriyordu. Bir gün; şey tan tabip kılığına girerek Dahhak'a geldi ve yarasının iyi leşmesi için, çıban üzerine genç insanlardan alınan beyin parçalarının ilaç olarak sürülmesini tavsiye etti. Bunun üze rine günde iki kişi öldürülüyor ve çıkarılan beyinleri yara üzerine konuyordu. Dahhak bu tedaviden fayda görmeye başlayınca if;e devam edildi. Lakin, genç insanlan öldür mekle vazifeli kişi, bu adamlann öldürülmelerine acıyarak, hergün bir kişi öldürdü ve diğerinin yerine koyun beyini koydu. Sağ kalan diğer kişiye ise o şehirden kaçmasını öğütledi. Böylece. hergün canını kurtaran ve kaçan birer kişi kentlerden ve insanlardan uzak, yüksek dağ yamaçla rında yaf}amaya başladılar ve zamanla çoğaldılar. Bu şekil-
(1) Dahhak
-·-
Fars mitolojisine göre insan üstü başarılar gösteren bir savaş
kahramanıd:r. İslam mitolojisine göre ise zalimlik örneğidir.
kat. Dahhak efsanesinin
Hint mitolojisinden geldiği soylenir .
�·a
DahhAk, Nuh tufanından 1000 yıl 11Qnra yaşamışbr \"e Nuh'un Saltanab 1000 yıl sürmüş ve bunun 800 yılı zu'ümle geçmiştir. Son 200 yılında ise omuzlarının ba ş,nda efsaneye ı;öre iki yı l an başı belirmiş ve bu yılanlara her gün iki insan beyni verilmiştir. Dikkat edilirse. Şerefname ile ehanenin aslı burada birbirine uymamaktadır. oölu Yasef'in soyundandır.
10
de çeşitli diller konuşan. ayrı ayn topluluklar meydana ı:, eli ki, bunlara Kürt adı verildi.' Yukarıdaki efsanenin tehscdildiği yerde, bu şekilde tü reyen kişilere Klirt adının verilmesinin sebebinin, aşırı ce saret ve savaşçılıklarından dolayı olduğu da ifade edilmek tedir. Kürtlerin menşeini izah eden diğer bazı efsaneler de vardır. Bunlara göre; "cinler, Havva'mn kızlan ile evle nince Kürtler doğmuştur." Diğer bir söylentiye göre ise; Kiirtler, "Allah'ın Üzerlerinden perdeyi kaldırdığı bir cin topluluğudur". Şu kısaca izahlar gösteriyor ki, bütün bun lar ilmi esastan uzak, hayal kaynaklı masalımsı inanışlar dır. Kürtlerin menşeini efsanelerden öte, tamamen kay naklara inerek izaha yönelen araştıncılan son senelerde daha ziyad.e görmekteyiz. M. Ö. 2000 yıllannd� Van gölü, İran ve Irak sınır bölgelerinde ya.şayan Kussiler'in, bu gün Kürt olarak bilinen toplulukların atalan olduğunu id dia eder araştırıcılar da vardır. Bu konu ile ilgilenen bir İngiliz araştırmacısına göre; Kürt'ler, M. ö. 600 yılların da Süleymaniye civarında LULU Hükümetiiıi kurmuşlar ve zamanla kuvvetlenerek, Ararat'tan İran körfezine kadar yayılmışlardır. Kürtlerin tarihi kaynaklan lizerinde duran ve menşe ilerini bu yönden arayan -uaştıncılar içerisinde Rus'ları daha ziyade görmekteyiz. Fakat hemen belirtelim ki, Kürt meselesi üzerinde ziyadesi ile duran Rus araştırıcılarının, bu konuyu tamamen bir istismar vasıtası yaptıkları ve Rus Orta Doğu politikasına uygun şekilde izaha çalıştıkları görüliir. Bu tür araştırmalara dayanarak, Kürtlerin, I.Az ve Gürcüler ile akraba oldukları dahi ileri sürülmüştür. Diğer bazı iddialar ise, Kürtlerin Ermeniler ile bir kan ba ğının varlığı üzerinde oluşmaktadır. Kürtler ile Ermeni'ler arasındaki ilişki ve soy bağı 11
üzerinde de özellikle Ermeni misyonerlerinin çalışmalarına rastlıyoruz. Osmanlı Devletinin son sıralarında "Şark Me selesi" adı altında yaratılan bir hareketin, Doğu Anadolu daki Ermenileri hedef aldığı ve özellikle Çarlık Rusyası nın bu mesele üzerinde daha ziyade durduğu malumdur. Bu çabadan esas amaç; Doğuda bir Ermeni devleti kur mak ve bu şekilde Osmanlı toprakları üzerinde kendi men faatlerine bazı çıkarlar sağlamaktı. Bu çaba ve propogan danın sonucudur ki, Birinci Cihan harbinden çok önce Ana doludaki Ermeniler Türkiye topraklan üzerinde ayn bir devlet kurma gayretine girmişlerdi. Özellikle Amerika'da hususi eğitim görmüş Ermeni misyonerleri Anadolu'ya ge lerek faliyetlerini sürdürmüşlerdi. Doğu ve Güney Doğu Anadolu'daki Kürt adı ile bilinen topluluklar arasında do laşıp, onlara Ermeniler ile Kürtler'in aynı soydan geldikle rini ve kendilerinin zorla müslüman edildiklerini propagan da etmişlerdir. Burada önemli olan nokta; Ermeni misyo nerlerinin bu çabalarında bilhassa Alevi topluluklarını he def olarak almalarıdır. "Aleviler'in, Allah, Muhammed, Ali'den çıkan bir Allah felsefesini" kendilerini için fevkala de bir istismar ve propaganda vesilesi haline getirdikleri gö rülüe. Alevi'lerin bu inanışlarını, "Hristiyanların ruh, ibin, Kudüs şeklindeki üçlemelerine benzetirler>> ve onlara hita ben «Sizin ile bizim aramızda yalnız bir sünnet farkı vardır. O da size zorla kabul ettirilmiştir.» diyerek propagandaları nı
yürütürlerdi. Bu �abalar Kürt toplulukları arasında bira
ra fevkalade tesirli olmuş, şahıs isimleri olarak Ermeni kaynaklı adların Kürtler arasında oldukça yayıldığı da gö rülmüştür. Esasen çok önceleri Rus Çarı'nın ortaya attığı "Şark Meselesi"nin ardında, Rusya ile birlikte Avrupanın diğer büyük devletleri de bulunuyor ve hepsi de Ermeni mese lesini körüklüyerek, kendi milli çıkarları için hesaplar içe risinde bulunuyorlardı.. Kırım Harbi'nin akabinde ortaya
12
atılan ve deyimi ile şöhret bulan "Hasta Adam" sözü de yine aynı kaynağa aitti. B,usyanın yanısıra, diğer devlet-· lerin de iştiraki ile bir menfaat pazarı haline getirilmeye çalışılan Doğu ve Güney Doğu Anadolu'da, az zaman içe risinde Ermeni meselesinin yanısıra bir Kürt davası da ya ratılmaya çalışılmıştır. Ve, hemen çoğu yerde, bu merkez lerce Ermeni meselesi bir Kürt meselesi ile birlikte müta
J;i<!. edilmeye çalışılmıştır. Kürt'lerin menşei hakkındaki efsanevi, mitolojik ve morat karakterli izahlardan ayn olarak, bilimsel esaslara uygun araştırmalar ile bu topluluğun tarihini ve menşeini bulma çabalarından ve Kürt adı ile belirlenen bir urugun varlığı üzerinde yürütülen iddiahırdan bahsetmiştik. Yine yeri gelmişken belirtilm�lidir ki, dış merkezlerin son yıllar da Kürt meselesi ile yakından ilgilendikleri ve bu konuyu emperyalist amaçlarına alet etmeye çalıştıkları bütün açık lığı ile görülmektedir. Orta-doğu gibi Doğu ve Güney Do ğu Anadolu'da, petrolün yanısıra fevkalede yeraltı cevhe rine sahip bölge olarak çok seneler evvellinden başta Rus ya ve İngiltere olmak üzere emperyalist devletlerin iştahını çekmiştir. Esasen, "Şark, Meselesi" olarak yaratılan Er meni hamiliğinin hakiki gayesi de tamamen bu çizgide idi. Yine belirtelim ki; dünün emperyalist çabaları bugün y� ne aynı şekilde ve hatta daha fazlası ile sürdürülmekte, emperyalist devletler biryandan Orta-doğu'da Arap me selesini sürdüriirken, buna diğer yandan Kürt meselesini de eklemektedirler. Kiirt'lerin kaynağını ilmi esaslı:ı.ra göre izah etmeye çalışan görüşlere göre: . a. Kürt'ler; Kardu, Haldi ve Gürcü'ler ile irtibatlı ve bulundukları yere çok evvelden gelmiş bir urug' ·
dur, b. Kürt'ler; İran aslından gelmektedirler, c. Arab ırkı ile ilişkilidirler,
13
rl.
Ermeniler ile aynı kaynağa mensupturlar,
e.
Kürt'ler; Orta Asya'dan gelmiş Turani urugdurlar.
Bu iddialar üzerinde duranlar çoğu yerde, KSENOP· HON'un
(1)
Anabas isimli eserini kaynak olarak ele
ö. 401-400 yıllannda Helenler
alırlar. Bu esere göre; M.
Apadolu'da geri çekilirlerken, yüksek ve vahşi dağ yamaç larında "Karduk"
(2)
isimli kabilelere rastlamışlardır.
Bu kabilelerin oturdukları yer, Dicle'nin bir kolu olan Bo tansuyu'nun kuzeyindeki dağlık bölgedir ki, buraya, otu ran kabilelerin adından ötürü "Karduk'lar Memleketi" de niyordu. Bu bölgede oturan Karduk'lar uzun süre Urartu' !arın, Asurlu'lann ve Ahamminis'lerin hakimiyetinde kal mışlardı. Bugün Kürt olarak bilinen topluluklan Karduk
lar ile irtibatlayan ve burada Kürtlerin menşeini
arayan
araştırıcılar, Kardu-Kürdo şeklindeki isim benzerliği üze ı:-inde durarak teorilerini isbata çalışmışlardır. Fakat he men belirtelim ki· yine
aynı konu üzerinde araştırmalar
yapan Weisbach, M. Harmann ve Th. Nöldeke gibi isim
ler, böyle bir benzetmenin uygun olamayacağını
belirte
rek, Kürt-Kardu sözlerinin aynı kökten gelmediklerini öne sürmüşlerdir. Adı geçen araştırıcılann yanısıra; "Karduk" kelimesinden giderek Kürtlerin atalarının Kard.uk'lar ol duğunu iddia e.rlenlere karşı, Bazil Nikitin (3) adındaki araştırıc1 "Kürtler" adındaki kitabında yine Karduk keli(1)
Ksenophon
- Atinalı bir
Yunan
rında doğmuş \'C
filozofu
M.Ö.
355
o'up; !\1.Ö. 430 yıllan civayılları ı.:irnrında ö'müştür.
değildir. Fakat, Anadolu'ya yapılan bir sefere
Asker
ve
tılmış
hatta
bu
seferde
eserler
komutanlığa
yazan
kadar
miştir.
Birçok
(sefer)
isimli olanı askeri hatıralarını ve
Ksenophon'un
ka ·
yüksel
Anabasis
özellikle Ana
dolu'ya yapmış olduğu seferi anlatır.
(2) Karduk'lar
-- Eski
Anado'ıı'd3.
şayan savaşcı hir
(3)
Bazil NİKİTİN - Rus diplomatı litikasına tir. İran larda
ve ajanıdır.
uygun
ve
Asur
çabalarda
sınırlannda
ya-
Bulunduğu yerlerde Rus po ayrı
bir
gayret
göstenniş
konsolosluğu vazifesinde bulunmuş ve bu sıra.
bölge halkından olan Kürt'ler
kurarak maya
Ermenistan
trıplulukt!!.
bu
topluluklan
çalışmıştır.
14
Rus
ile
yakın
çıkarlarına
göre
irtibatlar kullan
mesi üzerinde durarak, bunun Gürcüler ile alakalı olabile ceğini ileri sürmekte ve böylece Kürt'lerin menşeini izaha çalışmaktadır. Kürt'leri İrani kavimlerden sayanlar, daha ziyade dil ve müşterek geçmişlerine bakarak bu görüşlerinde ısrar etmektedirler. Bunlara göre, Kürt'ler İran'ın güneybatı sındaki "Katyurtı" bölgesinin halkından olup, M. Ö. 3000 yıllannda ortaya çıkmaktadırlar. Kürtleri İran kaynaklı gösterme çabasında bilhassa Rus politikacısı ve araştırı cısı Minorski (1) görülmektedir. Adı geçen araştırıcıya göre Kürt'ler, İran kaynaklı olup Ari ırktan gelmektedirler. İs lam Ansiklopedisi'nin Kürtler ile ilgili bölümünüde yazan bu Rus araştıncısının, Orta-doğu üzerine uygulanacak Rus politikasını çizen kişilerden birisi olduğunu da unutmamak gerekir. Özellikle bu husus konumuz içerisinde önem arze der. Zira, adı geçen kişin in fikirleri ve savunduğu değerle rin arkasında, Rus çıkar ve menfaatlerinin bulunduğunu ·
anlamak zor olmasa gerektir. Minorski, önceleri Kürt'lerin nıenşeini İrani bir kavi me bağlarken, 1938 yılında Brüksel'de toplanan milletle rarası kongrede bu kez yeni bir tez ile ortaya çıkmıştır. Ye· ni iddiasına göre Kürt'ler İskit-Saka göçleri ile Önasya'p gelmişlerdir. Ve bunlar,
Karduk'lardan
ziyade, Bohtan
bölgesinde yaşayan kavimlerdir. Bu görüşe göre; Kürt' lerin atalan, Saka-İskit'ler ile İran'lı Medya'lıların melezi dirler. İddiasında, Minorski'nin esas aldığı husus
Kürt'-
---·-----·--·-----"'-- ---- ·
( l)
Minorski
-
1877 yılında doğmuş ve Hukuk tah�ili ile birlikte doğu dille ri öğrenimi görmüştür. Daha sonra Rusya'nın Tahran ve Teb riz Elçiliklerinde müsteşar olarak vezife görmüştür. Bu ara da özellikle Kürt dili Kürt tarihi ve Kürt'lerin Sosyal hayatlan üzerine araştırmalar yapmıştır. Bilinçli ve iyi yetiştirilmiş bir Rus ajan ve politikacısıdır. Özellikle Rusların Ortadoğu politi kasının oluşmasında büyük çabalar sarfetmiştir. 1919 yılından sonra görevini bırakarak Avrupa'ya ge çmiş önce İngiltere'de ve sonra da Fransa'da yerleşmiştir. Avrupa'da bulunduğu sıralarda bilhassa Kürtler üzerine çalışmalarına doe':am etmiştir. fslAm Ansiklopedisi'nin KürUer maddeaini de y.ı.�.ı:ı �.!!:1s;·ski, 1966 yılında Londra'rla ölmüştüt· ,
15
lerin kullandıkları dil ile İran dili arasındaki benzerliktir. Fakat; milletlerin menş_eini ararken sadece dile bağlı ka !arak ve dili esas alarak bazı neticeler çıkannanın yan
-
lış sonuçlar doğurduğu bugün için bilinmektedir. Mesela; Charles Seignobos'a göre dili tek başına ayıncı bir teşhis vasıtası olarak görmek yalnıştır. Zira, · ona göre, tarihte "ecdatlarının dilinden başka bir dil ile konuşan kavimlerin örneği pek çoktur." Diğer bir iddiaya göre ise; Kürt'lerin aslı Haldi'ler den gelmektedir.
Bu
iddiayı ileri sürenlere göre, Haldi
Kaldi kaviminin adı ile Karduk-Kardu kelimesi çok büyük bir benzerlik göstermektedir. Uzun süre aynı bölgelerde hükumet eden Asur Krallığının dağılması sonucu, bura larda ayrı ayn kavimlere dayanan birçok küçük devletler ortaya çıkmıştır. Bunlardan birisi de Haldi-Kaldi'lerdir.
M. Ö. VII ci yüzyıla doğru
bu
bölgeye gelen E'rmeniler,
Haldi'leri dağlara doğru sürmüşlerdir. İşte; bu görüşü sa vunan araştırıcılara göre, Ermeniler'in önünden kaçan ve yüksek dağ yamaçlarında yerleşen Haldi'ler, bugün aynı bölgelerde yaşayan Kürt'lerin atalarıdır. Fakat hemen be lirtelim ki, bu iddia pek fazla taraftar bulamamamıştır. Ayrıca; Ermeniler'in önünden kaçarak dağlık bölgelere yerleşen Haldi'lerin de Orta Asya dan geldikleri bugün için ortaya konmuştur. Kürt'lerin menşei ile yakından alakalanan ve
araş
tırmalar yapan Rus bilginlerinden Marr ise, özellikle Gür cüler ile Kürt'ler arasında bir bağıntı aramıştır. Bu kişiye göre, Kürt'ler ile Gürcü'ler-Kart'lar aynı kaynağ� mensup· turlar. Ve bugünkü Kürt dili ise, Kafkas dillerinden olup sadece köklü bir değişime uyarak ve Farsça'nın da tesiri altında kalarak şu andaki şekline girmiştir. BütUn bu çabaların içerisinde bazı Arab tarihçilerine de rasthyoruz. Kürt'ler ile ilgili araşbrmalar yapan bu ki �iler ise, Kürt'leri bazı defalar Arab nesline bağlama gay·
16
reti içerisindedirler. Şunu belirtmek gerekir ki, Kürt'lerin menşeini Arab nesline bağlama gayretleri hiç bir zaman geçerli olamamıştır. Fakat yeri gelmişken belirtelim; Şe refhan yazmış olduğu Şerefname'de Kürt'lerin tarihini Ab basiler'e kadar götürmekte ve böylece izaha çalışmakta dır. Kasıtlı veya kasıtsız, diğer milletlere mensup bilim adamlarının yapmış oldukları bu tür araştırmalar ve ileri sürdükleri fikirlerin yanısıra, kendilerini Kürt adı altında tamamen ayrı bir urug olarak görenlerin de, tarihleri ve menşeileri hakkı:rı.da birtakım görüşleri vardır. Lakin on lar dahi çoğu defa bir noktada birleşemezler. Bazı Kürt tarihçilerine göre (ki bizzat kendileri Kürt'tür) atalarının Med'ler ile ilgisi vardır. Doğu'dan gelen ve uzun süre Ku zeybatı İran ve Doğu Anadolu'ya hakim olan Med'ler, epe yi bir zaman Asurlu'lar, Kimmer'ler ve İskit'ler ile savaş mışlardı. Sonralan Kuzey Mezopotomya ve batıda Kızılır mak'a kadar ilerleyen Med'ler, burada Udya'lılarla savaş mışlardı. İşte, bu şekilde bir yayılma gösteren Med'ler, Kürt'lerin bazılarına göre kendi atalarıdır. Diğer bir kısım Kürt'ler ise, tarihte bilinmeyen
bir
zamanda Kuzey'den İran'a giren Ari bir topluluğun kendi atalan olduğuna inanmaktadırlar. Bu topluluk M. ö.. VII ci yüzyılda pek ziyade kuvvetlenmiş ve daha sonraları Kurus'un (Kiros) (1) büyük Ahaimenid (Akamanış) İm paratorluğuna karışmışlardır. Fakat kendileri İran'ın ba tısında ve dağlık bölgelerde yaşadıkları için ırki özellikle rinden birşey kaybetmeden zamanımıza kadar gelmişler dir, denilmektedir. Yakın zamanlarda gördüğümüz Ağrı ayaklanmasının ileri gelenlerinden yüzbaşı Nuri ise, sığın dığı 1ran'da Farsça yazmış olduğu kitapta Kürt'lerin so(1) ICurus (Kiros) - Akamanıs (Ahaimenid) devletinin büyük hükümdarlann dan birisidir. Hükümdar olduktan sonra, M.Ö.546 da Kü çük Asya'yı 530 da Babil Krallığını a1arak devletinin sınır · lerını hayli genişletmiş ve bu bölgede ilk birliği sağlama
yo'una doğru ciddi harekeUere yönelmi�tir. Akamaruş dev· Jetini yöneten sülaleıiin ilk kurucusudur.
17
yunu "Güti-Gütü" adındaki bir kavime bağlamakta.dır. Şerefnama'ye göre ise Kürt'ler, Boht ve Baçan adındakı iki kardeşin soyundan gelmektedirler. Bu noktada bir hu sus ortaya çıkmaktadır; Heredotos'a göre ise Ermeniler ile Boht-an'lılar Pers imparatorluğunun 13. bölge (il) yö neticiliğini müştereken oluşturuyorlardı. Mesele burada ayn bir yorum gerektirmektedir ki· bizim konumuz bu ol madığından meselenin derinine inmeyeceğiz. Yukandaki belirtiğimiz görüşlere ilave edelebilecek bir teori de yine Kürt menşeili olan ve 1933 yılında Paris'te basılmış olan eserinde meseleye değinen Dr. Şükrü Mehmed Sekban'a aittir. Adı geçen kişiye göre ise Kürt'ler ile Tllrk'ler ta mamen aynı ırktan kaynaklanmaktadırlar. Yukarıya aldığımız kısa bahiste görüldüğü gibi, ken dilerini Kürt adı altında ayn bir urug olarak mtttelaa edenlerin dahi, geçmişleri hakkında aynı görüşe sahip ol· madıklan anlaşılmaktadır. Kürt'ler ile ilgili çalışmalar yapan diğer bazı araştın cılann ise bunların, Orta-Asya menşeili ve Turani ırka mensup bir urug oldukları üzerinde ısrar ettikleri görülür. Bu iddialara göre; Türkiye. Irak ve İranda bulunan ve ken dilerine "Kurmanç" adı verilen topluluklann Dicle bölge sinde görülmeleri ancak M. ö. VII ci yüzyıldan sonradır. Bu tarihlerde bu yöne gelen topluluklar İran, Azerbaycan, Irak ve Suriye ile Anadolu'nun Doğusu ve Güney Doğu sun'da yerleşmişlerdir. Ancak bu akınlardan sanradır ki, tskit-Saka'ların yerleşmiş oldukları bölgelerde "Kürt" adı ile isimlendirilen uruglara rastlanmaktadır. Yine; Kürt'lerin Turani esaslı olduklan üzerinde ısrar edenler, teorilerini bazı esaslar üzerine oturtmaya çalışır lar. Bunlara göre; Sibirya'nın Yenisey havalisinde, Yeni sey nehrinin kollarından 1.nuken ırmağına dökille n Elegeş suyunun civannda, Altı Oğuz'lar ile beraber Kürt adı veri len küçük bir topluluğun yaşadığından bahsedilir. Bugün, 18
Baykal Gölü ve Moğolistan'ın Kuzey Batısında bulunan bu topraklar Sovyet Rusya ideresinde bulunmaktadır. İşte; Kürt ismi ile bilinen bir Türk topluluğunun buralarda ya şayışları 650 yıllarından önceye rastlar. Bu küçük, Kürt isimli urugun yaşamış olduğu Elegeş suyu kenarlannda, o zamandan kalma bir anıt bulunmuştur. Bu anıt 12 satırlı olup, Göktürk yazılanna benzer bir yazı ile yazılmıştır. "Elegeş Yazıtı" adı verilen bu anıt· bura halkından olan ve Kürt adı ile bilinen topluluk tarafından dikilmiştir. Kürt' lerin, Orta-Asya kökenli ve Turani kaynağa mensup toplu luklar olduklannı savunanlar için sözü edilen Elegeş yazıtı bir belge olarak öne sürülmektedir. Macar Profesörü Ne meth'de aynı görüşte olup, Elegeş yazıtının 8 ci satınnda ki; " .. ben Kürt İlham Alp uruguyum . Altın okluğumu bağ· ladım bele .. " şeklindeki bir cümlenin varlığını bildirmektedir. Bu yazı. topluluklann tın dikildiği sıralarda, oralard.8. bulunan Türk'lerden başka kimselerin olmadıklan bilindiği ve bu husus birçok ilim adamı tarafından kabul edildiğinden, yazıtta adı geçen "Kürt" isimli topluluğun Türkler içe risinde ayrı bir grubu oluşturdukları kabul edilmektedir. Diğer yandan; ele geçirilen belgelere dayanarak, Kürt'lerin Orta Asya'dan kopup gelen Turani ırka men sup bir urug olduğunu savunan bazıları ise, Sümer'ler ve Kaspi'ler ile komşu olarak Hindistan' ve İran'a ya yılmış bulunan "Gur'lann, bugünki Kürt'lerin ataları olduğu üzerinde de durmaktadırlar. Bu iddiaya göre "Gur"lar 24 oymaktan meydana gelmekte idiler. Önce· leri Doğu Türkistan ve Çin sınırlarında oturmuşlar, daha sonralan oralardan hicret etmişlerdi. Yine bu iddiaya gö re, önceleri "Türk" adının yerine kavim ismi olarak "Gur" adı söyleniyordu. Bu noktada bir hususa yer vermek uy gun düşecektir; Şerefname' de ise Kürt'lerin dört ana bo19
yundan ikisine "Guran" ve "Gurman"
adı verilmektedir. menşeili
Bu görünüş ile, eski kavimlerden olan ve Turani
"Gur"lar ile, "Guran" ve Gurmanlar arasında bir
ilişki
aranabilir.
üzerinde hassasiyetle duran koyduklan bel geler arasında "Tirişin" adıyla bilinen kaya resimlerini de burada belirtmek gerekir. Kürt'lerin öteden beri oturduk. lan Doğu ve Güney Doğu Anadolu'daki kaya resimleri olan bunlar, Van-Hakkari sınırında bulunm aktadır. Cunni ma ğarasında bulunan Orhon tipi yazıların ise yine önemli belgeler olarak ileri sürüldüğünü görmekteyiz. Bu iddiayı yapanlar. Tirişin kaya resimlerinin bilhassa Yenisey böl gesindeki resim ve işaretlere benzediklerini ifade ile gö Kürt'lerin
Türk'Iüğü
araştırıcıların, iddialarım isbat için ortaya
rüşleri üzerinde ısrar ederler.
söyleyebiliriz; Kürt sahnesinde etkin rol oy nayarak görülmeleri, Arapların 646 yıllarında İran ve Tür kistan'a yaptıkları istila hareketleri sırasında dır 637 yılın da Saad b. Vakkas'ın Musul seferi sırasında, Musul şehri yakınlarında, 639-649 yıllarında ise İyaz b. G amn'm Bitlis'e kadar süren bir istil.3. hareketinde Kürt adı ile anı lan uruglara rastladıkları ve onlar ile savaştıkları bilinir. Daha sonraki yıllarda, Hz. Ömer zamanında İran'a yapı lan seferlerde Arap orduları yine çok defa karşılannda Kürt'leri bulmuşlardır. İşte; aşağı yukarı bu tarihlerden itibaren olaylar içerisinde etkin biçimde, Kürt adı verilen Bu bölüm içerisinde şunları da
adı ile bilinen toplulukların tarih
.
uruglara sık sık rastlanır,
20
KÜRT Dtı.t
Kürt'lerin menşeini ve ırki bağlarını arayan araştırı cıların bazıları meseleye yönelişte Kürt dilini esas almış lardır. Mesela; Rus propogandacısı ve Orta-doğu strateji uzmanı Minorski, Kürt'lerin menşeini izah ederken Kürt dilinden yürümüş ve buna bağlı olarak Kürt'lerin İran asıl lı oldukları üzerinde karar kılmıştı. Dikkat edilirse Kürtler; Arapça, Farsça ve Türkçe nin hakim olduğu karışık bir dil konuşurlar. İskit-Saka'la nn Önasya'yaya doğru yapmış oldukları istila hareketin de, önce Zağros bölgesine gelen ve aşağı-yukan 300 yıl kadar burada oturan bugünk:i Kürt'lerin atalan bu süre içerisinde İran kültürünün tesiri altında kalmışlardı. Böy lece bugün kullandıkları; Farsça, Arapça ve Türkçe kan şımı olan dil ortaya çıkmıştır. "Kurmanç"ca adı verilen bu dil dahi bir bölgeden diğer bölgeye olmak üzere kat-i lehçeler tarzında ayrılır ki, çoğu kez ayn ayn bölgelerde oturan Kürt'ler birbirini anlayamazlar Evliya Çelebi, Se yahatnamesinde, Kürt'ler arasında konuşulan 15 lehçe far kı tesbit ettiğini belirtir ki, bunların içerisinde en meşhur ları olarak Kırmanç, Kelhur, Lfır Guran lehçelerini bildi rir. Bu lehçelerin bazılarında Farsça bazılarında Arapça ve bazılannda da Türkçe kelimeler daha fazla yer tutar. Saint Petersburg Akademisinin yayınlarından olan Kürtçe - Rusça - Almanca olarak hazırlanmış lüğattaki «8308 kelimeden; 3080 tanesi Türk, 1200 tanesi Zent, 370 tanesi Pehlevi, 1030 tanesi yeni Fars ve 2000 tanesi de Arap menşeili olup, arta kalanları olarak da 300 asıl Kürt, 60 es ki Çerkez, 220 Ermeni, 108 Kaldani ve 20 eski Gürcü "men şeili kelimeye restlanmaktadır. Kürt dili üzerinde çalışmalar ve kasıtlı bir şekilde dil yaratma geyretleri özellikle bazı batılı devletlerin teşvik ve himayesinde oluşturulmaktadır. Meseli; 1879 gibi eski 21
bir tarihte Petersburg Akademisi1nin bu mevzuuda bir lügat hazırlaması konuya güzel bir örnektir. Tiirkiye'de de Kürt dili üzerinde fazlası ile duran ve Kürt'çe üzerine lügat hazırlama çalışmaları yapan kişilere rastlıyoruz. 1877 Meclisi-i M�bus anın' da Kudüs Milletvekili olarak bu lunan Ziya Paşa; "Lihediye-ül-Ham.idiye Fillügat-ül-Ktir diye " adı ile Arapça-Kürtçe bir lügat hazırlayarak Sultan II. Abdülhamid'e hediye ve ithaf etmiştir. Fakat şunu önemli belirtelim ki, Doğu ve Güney Doğu Anadolu'dan getirtilen Kürt'ler ve Kürt Beyleri ile kurulan "Ham.idiye Alayh:.n"nın kurucusu ve himayecisi Sultan II. Abdillha mit'e böyle bir eserin ithaf edilmesi pek ayrı bir yorum is ter. Yakın zamanlar da ise, tamamen ideolojik ve siyasi
amaçlar ile hazırlanan aynı mahiyette kitaplara rastlıyo ruz. 1956 yılında neşredilen ve Urfa Milletvekili Kemal Ba dilli tarafından hazırlanan "Türkçe İzahlı Kürtçe Grame ri" isimli kitap ile, 1967 yılında İstanbul' da basılan ve Mu sa Anter tarafından yazılmış olan "Ferhanga Khurdf-Tir ki" adlı Kürtçe-Türkçe sözlükleri de belirtmek gerekir. (1)
--------
-------- --- -----
(!)
-
Son günlerde
Kava
Yayınları adı
KURD» (Kürd Dili) isimli K.
BEDİRXAN
-
S.
albnda piyasada görülen
kilabı da hatırlatalım.
ŞIVAN
imzaları
lerce toplatılmıştır.
22
ile
yayımlanan
cZMAN2
bu kitap, yetkili
KÜRTÇüLÜK-KÜRTİDEOLOJtst Türkiye; stratejik ve jeopolitik yeri dolayısı ile, baş ta Rus'ya olmak üzere· !ngiltere, Fr8llsa ve Amerika gibi devletlerin dikkatlerini sürekli olarak üzeri.D.de toplamış tır. Çok çeşitli yollar ve amaçlar ile Anadolu'ya
sızmaya
çalışan şer kuvvetler, hedefe ulaşmak için en uygun yolu seçmekte derhal birleşmişlerdir.
Anadolu'nun birlik
ve
beraberlik içerisinde saygı ve sevgi bağı ile müşterek ha yat süren halkını birtakım etnik gruplara ayırma
isteği
ve çabası ötedenberi göri.lle n ve batılı emperyalistlere has
olan bir politikadır. Şurası gerçektir ki; dün, Osmanlı İm paratorluğunda yapılan, bugün Türiye yapılmaktadır.
1850
Cumhuriyetin'de
yıllarına doğru Rus Çan'nın ortaya
attığı "hasta adam" tabirinin
ardından,
Orta- doğu'da
menfaat arayan İngilizler ve Fransız'lar ve daha sonralan da Amerika; önce Ermeni'ler olmak üzere, bazı konulan istismara yönelmişler, nihayet Anadolu'da yerleşik Kürt adı altında bilinen topluluklar ile yakın temaslar kurarak gizli emellerine yürümeye çalışmışlardır. Dikkat
edilirse
görülür ki, Orta-doğu üzerinde Rusya ile İngiltere langıcından beri devamlı bir çıkar mücadelesi
baş
içerisinde
bulunmuşlardır. Zaman zaman bu çekişmeye diğer emper yalist devletlerinde katıldığı olur. Fakat hepsinde de aynı hedef. vardır: Ermeniler, Kürt'ler ve Arap'lar
. . .
Gizli emel
ler ve menfaatlerin pazarlanması için bu üç unsur son de rece müsait ve fevkalade propagandaya gelen topluluklar dır. Türkiye üzerinde hesapl8ll an menfaat çekişmesinde, birinci büyük savaş öncesi bilhassa Ermeniler kışkırtılır ken ve bunlara birçok vaadler yapılırken; birinci savaş sonrası buna bir de Kürt meselesi aynı ce eklenmiştir.
Bilhassa
1914
büyük
merkezler
sonrası Doğu Anadolu ve
Türkiye üzerinde oluşturulan tehlikeli oyunlar içerisinde
23
bu iki unsura elatan emperyalist devletlerin kendi arala rındaki çekişmeleri de ayrı bir manzaradır. Fakat biraz gerilere doğru gidilip te bakılacak olursa, 1914 sonrası bu konular ile hemen bütün güçlü devletler ilgilenir görünür ken, bu tarihlerden evvel Ermeni ve Kürt meselesi ile ilgi lenen özellikle iki devlet gözümüze çarpar. Bunlar da, Rus ya ve lngiltere'dir.. Fransa ve Amerika'nın bu tarihlerde ve aynı konu ile ilgili girişimleri olmuşsa da, diğerleri ka dar etkili değildir.
24
İLK KÜRT HAREKETLERİNİN GöRÜLMESl Anadolu'da Kürt Hareketi bilinçli bir şekilde 1908 ta rihlerinden sonra görülürse de, biz daha evvelki yıllarda ve hatta bir asır öncesinde Doğu ve Güney Doğu Anadolu' da bazı Kürt hareketlerinin ortaya çıktığını görüyoruz. Fakat özellikle belirtelim ki· çok önceleri başlayan bu şe� kildeki Kürt hareketleri, bilinçli bir şekilde ayn bir Kürt devleti oluşturma isteğinden ziyade, devrin devlet idare cilerine arşı duyulan memnuniyetsizliğin ifadesi olarak or taya çıkan hareketlerdir. Bununla birlikte, görülen her Kürt hareketinin yanıbaşında, yine bilinen emperyalist dış merkezlerin boy göstermesi bu konuda önem arzeder. Kürt'lerin Orta - Asya menşeili olduklarını ve Ana dolu'ya Saka - lskitlerinin akınları ile geldiklerini iddia eden araştırıcılara göre; bu uruglar, Osmanlı İmparator luğunun kuruluş yıllarından itibaren Anadolu'nun Doğu ve Güney Doğu bölgelerinde yerleşmişlerdir. Osmanlı Dev leti'nin kurulması ve az zamanda Anadolu'da birliğin sağ lanmasından sonra, Kürt adı ile bilinen topluluklar birçok özel imtiyazlar ile Osmanlı Devletine tabi unsurlar olarak yaşamaya devam etmişlerdir. Yavuz Sultan Selim zama nında İran'dan gelen Şii - Alevi tesirinin kırılması düşün cesi ile lç Anadolu'dan birçok Türkmen Kabilesi Doğu ve Güney Doğu Anadolu'ya gönderilerek belli yörelere yerleş tirilmişlerdir. Esasen bugün, Doğu ve Güney Doğu Anado lu'da yaşayan ve kendilerini Kürt adı altında ayn bir urug gfüi gören toplulukların çoğu bunlardan başka değildir. Hatta, Yavuz Sultan Selim'in İran seferi sırasında, (Kurt - Baba) Babakürt'lerin aşiret reisleri gelerek bağlılıkları nı belirtmişler ve bunun sonucu olarak geniş imtiyazlar elde etmişlerdi. Öyleki; Yavuz Sultan Selim, bundan sonra vilayetlerin bir kısmına "Kürdistan" ve burada oturanla ra bizzat "Kürt' adını vererek onları taltif etmişti.
25
Irak, Suriye ve Türkiye sınırlan içerisinde
yaşayan
Kürt'ler, başlangıcından beri Osmanlı idaresine bağlı bey likler halinde ve yan otonom bir şekilde
hayatlarım sür
dürmüşler ve sadece icabeden vazifelerde bağlı oldukları idareye yardımcı olmuşlardır. Bu beylikler içinde,
Os
manlı-İran sınırında bulunan "Serdar-ı Mekri" beyliği gibi zamanı içerisinde oldukça büyük ve kudretli olanları
da
vardı. Bunun gibi; Revanduz'da, Hakkari'de, Badinan'da ve Botan'da yerleşik ve çok rahat hayat süren yan bağım sız beylikleri de sayabilirz. Bu yüzden; belirtilen zamanlar içerisinde Osmanlı Devlet'in herhangi bir kasıt ve ayırım ile Kürt adı verilen bu topluluklara baskı yaptıkları söyle nemez. Bu şekilde geniş imtiyazlar alarak bölgelerinde dere beylikler kuran bu topluluklar, uzun seneler tabi oldukları devlete vergilerini muntazam veren ve savaşlarda gönder miş oldukları savaşçı erleri ile yardımcı olan topluluklar halinde yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Zaman zaman
Doğu
Anadolu halkının idareye isyan ettikleri görülmüştür, fa
kat dikkat edilirse çoğu defa bu tür lılareketlerin ilk sebe bi, idarenin bura halkına uyguladığı gereksiz vergi uygu lamalarından dolayıdır. Bu sebepledir ki; adı geçen
top
luluklarda bu ilk hareketlerin önce şahsi istekler ile başla yıp daha sonra ideolojik mahiyet aldığı görülür. Osmanlı Devleti'nin en kuvvetli olduğu sıralarda dahi görülen bu tür hareketlerin çok sonralar gerçek anlamda ideolojik
ma
hiyet k azandığı ve özellikle dış merkezlerin hadiselere mü dahaleleri ile siyasi havaya dönüştüğü görülmektedir. Di yebilriz ki; ancak, 1800 yıllarının başlarında kendini gös teren bu hareketlerin, 1850'den sonra devam eden şekille rinde bilinçli ve çoğu yerde dış· kaynaklı müdehalelere is tinad eden Kürtçülük ideolojisine yönelik çabalar vardır. Büyük devletlerin tahrikleri ve propağandalan sonu cu ortaya çıkan Kürt hareketlerinin kısa bir kronolojisini
26
yapacak olursak şöyle bir görünüm ortaya çıar: 1806 Yılında Baban.zade Abdurrahman Paşa isyanı, 1812 yılımda Babanzade Ahmet Paşa isyam, 1830 yılında Ga.I"Zaın Kürtleri'nin isyanı, 1830-1833 yılında Yezidi'lerin isyanı, 1830 yılında Zararların isyaını, 1831 - 1845 yıllann arasım.da Bedirhan isyanı, 1834 yıluıda Şerif Ahmet ilan isyanı, 1877 yılında Bedirhan Osm-.ın Paşa ve Kardeşi_ Btise· yin Kenan Paşa isyanı, 1881 yılında Abdıullah isyanı, 1889 yılında Bedirhan Emin Alp isyam ... 1800 yıllarının başlanndan itibaren başlayan ve Os manlı Devleti için uğraştıncı bir sebep olan bu Kilrt hareketlerinin tarihleri bu şekilde verilebilirse de· bu ha reketler o kadar birbirinin içerisinde ve o kadar birbirini takip eden olaylar halinde ortaya çıkmıştır ki; her birini kesin olarak birbirinden ayırmak hayli güçtür. Aynca; sayılan büyük Kürt hareketlerinin içerisinde daha birçok mahalli ve küçük hareketlerin varlığını da unutmamak ge rekir. Biten bir hareket, diğer bir hareketin davetçisi ol muş, böylece az zaman sonra yeni bir hareket başlamıştır. Bunlar içerisinde bazıları vardır ki; Osmanlı Devleti için pek büyük tehlikeler doğurmuş, uzun ve pek büyük mas raflara patlayan askeri hareketlerden sonra ancak bastı· nlabilmiştir. 1806 yıllannda Doğu'da Baba.nzade Abdurrahman Paşa'nın başlatmış olduğu Kürt isyanı (1), Osmanlı Dev(1)
-
1006 yı ll arı nda ilk ciddi Kürt isyanının
g örül mes i ile birlikte devam eden
Kürt hareketlerinin ortaya çı kı ş yılları Osmanlı Devleti için oldukça kri tik zamanlara rastlar. Zira bu sı rala rd , Osmanlı Devletinin dış siyasası
a
Nitekim: Osmanlı Devleti Sırp isyanını bahııne ederek hare Çarlık Rusya'sı ile yeni bir savaşa başlamışb. Bu savaşın başlangıç tarihine bakılırsa, 23 Aralık 1806 olduğu görülür ki; Doğu'da ortaya çıkan Babanzade Abdurrahman Paşa isyanı ile paralellik gösterir. Aynca; bu sıralarda 1807 tarihinde ortaya çıkan Kabakçı Mustafa isyanı nı da hatı r lam ak gerekir. iyi değildi. kete geçen
27
leti'nin en kritik devrelerine rastlar. Diyebiliriz ki; böyle ce başlayan şuurlu Kürt hareketlerinin en geniş ve orga· nizeli şekli ile 1Ş15 yıllarında tezgahlanması yine dış mer kezler yolu ile olmuştur. Bu harekette, Van ve Beyazıt merkez olmak üzere, bu bölge civarının yerleşik ve gezgin ci Kürt'leri birleşerek bir kuvvet oluşturmuşlardı. Silah lı bu Kürt topluluğuna, İran'ın Nahçivan bölgesindeki Kürtler de ve hatta Ermeniler de katılmışlar ve böylece isyancı topluluk az zamanda büyümüştü. Ancak, isyanın büyümesi ve zaten dış siyasası yönünden hayli sıkın tılı durumda olan Osmanlı Devleti'nin durumunu bir an da sarsıcı özellik göstermesi üzerine, isyancılar şiddetli bir takip ile, hareket devlet tarafından kontrol altına alı nabilmişti. Osmanlı Devleti'nin, Doğu ve Güney Doğu'da zaman zaman ortaya çıkan tehlikeli Kürt hareketlerini önle mek için almış olduğu etkin ve sert tedbirler az zamanda tesirini göstermiş, lakin bu defa da, alınan bu tedbirlere karşı tepkiler halinde Kürt hareketleri ortaya çıkmıştır. 1826 yılları sonlarında Cizre Beyi olan Botan'lı Bedirhan bu kez hükümetin sıkı uygulamasına karşı ayaklanmış tı. Emrindeki kuvvetler ile önceleri sadece Botan bölge sini ele geçiren Bedirhan, bir müddet sonra hareketine hız vererek daha geniş bölgeler elde edip, Osmanlılardan ayrı müstakil bir Kürdistan'ın kuruluşu için mücadele verme ye başladı. Bu arada eline geçirdiği ve isyanını sürdür düğü yerler Mukriyan'a kadar genişlemişti. Fakat bura da bir hususa yer vermek gerekir; Bedirhan· Osmanlı idaresine karşı girişmiş olduğu bu harekette Hıristiyan Kürtleri de hedef almış, onlara da pek çok zarar vermiş tir. Bedirhan'ın bu tutumu, yapmış olduğu Kürt hareke· tinin mahiyetini izah yönünden oldukça enteresandır. Bu radan görülüyor ki: Kürt davası peşinde giden Bedirhan,
28
henüz o sıralarda geniş anla.mı ile bir kürt ideolojisinin bilincine varamamıştı. Cizre Beyi Bedirhan'ın müstakil bir Kürt devleti kur mak için giriştiği bu hareketin sürdüğü sıralarda, ikinci bir Kürt hareketine daha şahit olmaktayız. Ve böylece bir bakıma, Kürt hareketinin merkezi yeni başlayan is yan bölgesine kaymış gibidir. İran sınırına komşu olan Revanduz bölgesinde ve bu bölgenin hakimi olan Kör Mehmet Paşa'nın liderliğinde başlayan bu yeni harekette isyancılar ilk elde Revanduz ve Erbil'i, az zaman sonra da Musul'u ele geçirerek Osmanlı İmparatorluğundan ay n bir �ürt devleti . oluşturmaya çalışmışlardı. Esasen, Kör Mehmet Paşa'nın bu gayeler ile harekete geçtiği ta rih daha ötelere, 1810 yıllanna kadar gider. Gizliden baş ladığı bu çabalarında, çevredeki Kürt aşiret ve bey liklerini de ele geçirerek (Şirvan ve Bıradost Beylikleri gibi) hareketi oluşturmaya çalışmıştı. Açıkça Kürt isya nının ortaya çıkışı ise 1830 yıllarının az öncesine rastlar ki ; Kör Mehmet Paşa'nın bağımsızlığım ilan etmesi bu tarihlerdedir. Osmanlı Devleti'nin Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Paşa ile meşgul olması, doğuda başlayan Kürt hareketine gerekli şekilde eyilmesine mani olmuştu. (1) Bu yüzden, Revanduz Beyi olan Kör Mehmet Paşa'nın ha reketi az zamanda büyük boyutlara ulaşmıştı. Öyleki ; Kör Mehmet Paşa, beyliğini Aşağı Zap Irmağına kadar genişletmiş ve hatta bu durumda Bağdat Valisi dahi onun yönetimini resmen tanımak zorunda kalmıştı. Daha son· ralan Kör Mehmet Paşa'nın ; Akra, İmadiye, ve Musul'a kadar olan topraklan eline geçirerek çok tehlikeli olma ya başladığım görüyoruz. Durum bu hale gelince, Osman------ -·-·--------- - - ---- -------
(l)
1030 Kürt hareketinin doğu"da ortaya çıktığı sıralarda Osmanlı Devletinin daha önemli meselesi olnn Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa olayı devam ediyordu. Nitekir ; 183ı yılında Mehmet Ali Paşa'nın büyük oğlu Vezir İbrahim Paşa 40.000 kişiye yak ı n bir kuvvet ile isyan etmiş ve Mı bunun iizerine devlet Kilrt hareketleri ile ilgilenebilmiştir.
-
29
lı Hükümeti Mehmet Paşa'mn üzerine Sivas Valisi Reşit Paşa. ile Musul ve Bağdat Valilerini de büyük kuvvetler ile göndermiş· nihayet Kör Mehmet Paşa kendine bağlı isyancılar ile birlikte dağlara doğru
çekilmeye
mecbur
olmuştu. Bu defa İran üzerine saldınya geçen Kör Meh met Paşa, onlar için de bir mesele olmuştu. Bunun üze rine Osmanlı ve İran kuvvetlerinin müşterek bir hareke ti ile Kör Mehmet Paşa isyanı bastınlnuş ve esir edilen Mehmet Paşa İstanbula getirilmiş, burada ölmüştür.
1836 - 1837 yıllarında bastınlan Kör Mehmet Paşa' nın Kürt isyanının ardından, bazı Kürt beylerinin hikim olduklan bölgelerde yine aynı gayeler ile bir takım kü çük isyanlann ortaya çıktığım görüyoruz. Daha
küçük
bölgeleri ilgilendiren ve daha küçük boyutlarda olan gibi hareketler içerisinde ; Sason
bu
civanndaki Hayn ve
Hezo Kürt beylikleri ile, Basur bölgesindeki Bekrean ve Reşgotan aşiretlerinin isyanlarını belirtmek gerekir. Ciddi bir organizeden uzak, tamamen bölgesel, bey liklerin menfaatine dayanan Kürt isyanlan sık sık görül müştür. Yukarıda gördüğümüz 1830 Kör Mehmet Paşa hareketi de diğerleri gibi oldukça dağınık ve teşkilattan U7.8.k bir şekilde meydana gelmişti. Bununla birlikte, kil· çille dahi olsa her isyanın, uzun seneler Osmanlı Devletini ciddi bir şekilde meşgul ettiğini belirtmek lazımdır. Bir birinin ardından patlak veren ve çoğu yerde içiçe görülen bu hareketlerin bazılan senelerce
sürmüştür.
Mesela ;
Kör Mehmet Paşa isyanının aynı yıllannda ortaya çıkan
Cizre Beyi Bedirhan isyanı böyle bir harekettir. Harekete geçişi ile birlikte, Hakkari bölgesine
hakim olan Kürt
Nurullah Bey Mahmut Han'da, Bedirhan'a iştirak edinc e isyan birdenbire büyümüştü. Nihayet, 1840 yıllanna doğ ru Bedirhan Bey'in hakim olduğu toprakların sınırı Van,
Diyarbakır,
Musul,
ve
İran'a
kadar
genişlemişti.
Böylece büyüyen Bedirhan hareketi, üzerlerine
gönde-
rilen Osman Paşa yönetimindeki hükümet
kuvvetlerine
karşı koyamamış ve 184 7 yılında Bedirhan'ın teslim olma sı ile bastınlmıştı. Teslim olan Bedirhan daha sonra
Gi
rit'e sürülmüş, sonralan ise isteği üzerine Şam'a gön
derilerek orada yerleşmesine izin verilmişti. !leriki yıllar da ortaya çıkan Kürt hareketleri içinde Bedirhan'ın ço cuktan ve torunları başta olmak üzere bu ailenin bir çok fertlerine rastlıyacağız. Anadolu'da ve Osmanlı
Devleti'nin topraklan
üze
rinde ortaya çıkan Kürt isyanları ile dış merkezlerin ya kından ilgilenmeleri ve hareketi götüren aşiret başkanla rına gerekli yardımları yapmaları
bu
hareketlerin en
önemli cephesidir. Bu noktada, emperyalizmin menfaat leri açısından Osmanlı ve Türkiye Devletleri üzerindeki çirkin istekleri ortaya çıkar. 1880 yıllarında ortaya çıkan Şeyh Ubeydullah
hareketi de büyük Kürt isyanlarından
birisidir. Bir bakıma ; 1879 yıllannda başlayan Botan ve Badiyan Aşiretlerinin Hüseyin Bey idaresindeki ayaklan ması ile aynı sıralarda görülen Dersim'deki
Dervişoğlu
Hüseyin'in halkı ayaklandırma çabaları, daha sonraki yıl larda ortaya çıkacak olan Ubeydullah isyanının provası şeklinde görülür.
1880 yılında ortaya çıkan Kürt hareketinin sürük leyicisi olan Şeyh Ubeydullah, Hakkari ve civarında çok hürmet gören bir kişiydi. Aynca kendisi, Kürt'ler üzerin de büyük saygı kazanmış olan Şeyh Taha'nın da yeğeni
oluyordu. Esasen ; Şeyh Taha'nın ölümünden sonra Kürt' lerin liderliğini Şeyh Ubeydullah üstlenmişti. Bu şartlar da Şeyh Ubeydullah'ın isyana yöneldiğine şahit olmak tayız. Bölge halkının fakirliğini ve ihtiyaçlarının karşı• lanmamasını sebep göstererek harekete geçen Ubeydul lah'ın üzerinde Rus tahrikleri ve Amerikan misyonerleri nin de büyük tesiri vardı. Yine o sıralarda Osmanlı Dev-
31
leti'nin dış işleri hayli karışıktı. ( 1 ) 1877 - 1878 Osman lı - Rus savaşından sonra, memleketteki durum Şeyh Ubeydullah hareketi için çok güzel bir vasat hazırlamış
tı. Bu bölgede bulunan Rus Konsoloslarının Şeyh Ubey dullah ile yakın irtibatları ve teşvikleri de bu büyük Kürt hareketinin ortaya çıkmasını hızlandırmıştı. Diğer yan dan Mısır Hidivi ve Mekke Şerifi ile de sıkı münasebet lerde bulunan Şeyh Ubeydullah nihayet Hakkari ve Na çe'de harekete başlamıştı. Bir kısım kuvvetlerine küçük oğlu Abdülkadir komutanlı k ediyordu. Önce, İran'a yap mış oJduğu bir saldın ile harekete geçen Ubeydullah'ın da ha sonraları Osmanlı Devletine karşı hareketini yürüt tüğünü görüyoruz. Bu hareketin entresan olayın yanı ; başlangıçta İran üzerine yapılan bu hareketi önceleri Os manlı Devleti'nin el altından desteklemesidir. Fakat; du rum böyle olduğu halde, fırsatını buJduğunda aynı ha reketi Osmanlı Devleti'ne karşı da yürütmeyi planlayan Ubeydullah'ın bu düşüncelerini, İngiltere'nin o sıralarda ki Tahran Sefiri olan Tomson'un kendi Dışişleri Bakanı na yazdığı bir mektuptan anlamaktayız. 30 Ekim 1880 tarihli bu mektupta, Şeyh Ubeydullah hareketinden
ba
hisle, şöyle bilgi vermektedir : « Şeyh, Urmiye hakimi İkbali Devle'ye ve Ameri . . .
kan misyonerlerine gönderdiği mektupta, yakında silah lı kuvvetlerin başında oğullarını göndereceğini, gerek
İran ve Osmanlı'lar tarafından özellikle son zamanlarda (1)
Bu sıralarda Osmanlı Devleti bir yandan Sırbıstan ve Karadağ isyanlar: ile, diğer yandan hfi.IA devam eden Boı.ııa-Hersek isyanı ile meşgul halde idi. Hir de bunların üzerine 1877-1878 Rus savaşı ortaya çıkınca Osmanlı Hükümeti pek sıkışık duruma diişmüştü. İşte bu sıralarda, yAni 1880 yıl lannda Şeyh Ubeydullah isya nı başgöstermiş ve az zamanda genişlemiş ti. Heleki, isyanın hemen bir sene gibi sonrasında Osmanlı Devletini meş. gul eden yeni hadiseler ortaya çıkmıştı. 12 Mayıs 1881 yılında Fransa Tunus'u işgal ediyor, 2 Temmuz 1881 tarihinde ise Tesclya Yunıınistan'a bırakılıyordu. Bir yıl sonra ise; 15 Eylül 1882 tarihirıde İngiltere'nin Mısır'ı işgal ettiğini görmekt·2yiz. Bütün bu şartların içerisinde Doğu'da ortaya çıkan Şeyh UbeyduHah Kürt isyanının eheıniyeti ise açıkca anla şalabilir herhalde? . .
-
,., .J-
Kürtlere verilen zararlar karşısında gereken tazminatı isteyeceğini, gerçek amacının da bağımsız bir Kürt dev leti kurmak niyeti olduğunu . . . » Burada açıkça ; önce tran'a karşı olan bu hareketin bir zaman sonra Osıp.anlı Devletine' karşı döneceğini ve esas amacın bağımsız bir Kürt Devleti'nin kurulması ol duğunu, Şeyh Ubeydullah'a atfen öğrenmekteyiz. Nitekim ..
büyüyebilecek bir Kürt tehlikesini kısa zamanda
gören Sultan Abdülhamid gerekli tedbirleri alma yoluna gitmiş ti. Esasen bir neticeye ulaşamayan bu hareketin lideri Şeyh Ubeydullah, Sultan Abdülhamid tarafından 1883 yı lında mekkeye sürülmüş ve orada ölmüştür.
33
Kt.iRTçtJ'Lt.iGE KARŞI «HAMİDİYE ALAYLARI Ondokuzuncu yüzyılın sonlanna doğru Anadolu'da ki Kürt hareketlerinin daha ziyade şuurlu ve organU.eli
bir şekilde kanalize edildiği görülür. Bu arada, Osmanlı top rakları üzerinde çeşitli menfaatler arayan dış merkezlerin de, Anadolu Kürt hareketlerini kontrol altına alma gay retleri ve bu yöndeki propagandaları fevkalide artış gös terir. Kürt hareketlerinin ve Kürt ideolojisinin tehlikesi
ni ve dış merkezlerin bu hadiselere müdehale iStekleri nin sebeplerini gayet iyi görerek, bu hususta tedbir yolu na giden Sultan Abdülhamid'in uygulaması gayet ente resandır. Abdülhamid'in yapmış olduğu bu uygulamadan burada bir parça bahsetmek uygun olacaktır .. Osmanlı İmparatorluğu tarihinde Kürt'lere ve Kürt Beylerine bir takım imtiyazlar ve geniş haklar tanıyan Yavuz Sultan Selim'in yanısıra, Sultan il. Abdülhamid'i de unutmamak gerekir. Bir takım imtiyazlar ile Kürt bey lerinin Osmanlı Devleti'ne bağlı kalmalarını temine çalı şan Sultan II. Abdülhamid'in
uygulaması ise bir başka
zeka örneğidir. Sultan Abdülhamid, bu şekiMe bir davra nış ile, Osmanlı Devleti'nin geleceğine kasteden ve kirli komitacılık çabalan içerisine giren Ermeni'ler Kürt'lerin, dış merkezlerin
propagandalanna
pek ile
kanarak
mUşterek harekete yönelmelerini önlemek istemiştir.
Ve
�urası bir gerçetir ki ; bu noktada da muvaffak olmuş gö rünmektedir. Bu düşünceler ile harekete geçen Abdülha mid'in, «HamiQ.iye Alaylan» ve «Hamidiye Mektepleri>ni kurdurarak şark politikasını yürüttüğünü görüyoruz. Ni tekim ; Anadolu' da Ermeni'ler ile Kürt'ler böylece biı'bir lerinden uzak tutulurken, Osmanlı HUkümeti bir çok de fa Anadolu'da ortaya çıkan Ermeni isyanlanmn önlenme sinde adı geçen «Hamidiye Alayları>ndan yararlanmıştır. Mesela, 1894 yılındaki
büyük Ermeni ayaklanması olan :u
SASON olaylarında inzibatı temin için, Abdülhamidin kurdurmuş olduğu Kürt birliklerinden istifade edilmiştir. Bu.nun akabinde ise, Berlin antlaşmasına imza koyan dev letler 1895 yılında Osmanlı Devleti'ne bir muhtıra vere rek· Berlin antlaşmasının icabı olarak harekete geçilme sini ve Kürt alaylannın ilgasını istemişlerdir. Onlara gö re, Ermeniler'e karşı Osmanlı HUkümeti Kürt birlikleri ni kullanmıştı. Ve bu noktada ise esas rolU «Hamidiye:. alayları oynuyordu. Hamidiye alaylarının kuruluşunda önemli vazifeler yüklenmiş kişi olarak 4. cü Ordu Komutanı Mehmet Ze ki Paşa'yı görürüz. Hatta, adı geçen alayların kurulması fikrinin dahi, Sultan Hamid'e Zeki Paşa tarafından verildi ği söylenir. Sultan Hamid'in emri ile 1891 yılında bu kuruluşun oluşturulmasına gidilmişti. · Adı geçen alaylara ; Doğu Anadolu'daki kuvvetli ve büyült Kürt beyliklerinden as ker alınıyordu. İki Aşiret Tugayı halinde kurulan bu alay lann yapısına birçok Kürt beylikleri, çeşitli miktarlarda verdikleri askerler ile katılmışlardı. Mesela ; Cibranlı, Varto, Karlıova ve Bulanık aşireti 4, Hasananlı aşireti 6, Hınıs çevresindeki a.'}iretler 3, Milan aşireti 5, Suruç böl gesinden 3, Van - Patnos ve Muradiye Kürt aşiretleri 3 alay ile katılmışlardı. Aynca ; Ağrı, Zilan, Celali ve Hay dara.n aşiretleri de ikişer - üçer alay ile iştirak ediyorlar dı. Tugay komutanları Tuğgeneral ve Alay Komutanla n da Yarbay rütbesinde olan bu teşkilatlanmada, 36 adet alay kurulmuştu ki ; her bir alayın mevcudu 700 ile 1200 kişi arasında değişiyordu. Bu alaylan kurmaklıı., Sultan Abdülhamid'in kendi emniyetini düşündüğünü ve istibda tını daha ziyade artırmak için bu taraftan kuvvet temin ettiğlni ileri süren yazarlar da vardır. Fakat meselenin gerçek yanı, yazarlann izah ettikleri gibi değildir. Os35
manlı Devleti'nin son
zamanlarında merkezi otoritenin uğraması ve aynı zamanda Abdülha mid idaresine karşı «hürriyet» sloganı ile gizlice tegklli.t· lanan Türk komitacılann, kendi emellerine yardımcı ol mak üzere Ermeni ve diğer etnik unsurlara fevkal.ide ya daha ziyade zaafa
naşmalan, bütün bunlann sonunda yurt içinde başta Er· meni mihraklardan olmak üzere
doğup gelen anarşizmin devleti hülyası ile ayaklanan Anadolu'daki Ermenilerin her fırsatta kanlı hadiseler ortaya koymalan Sultan Abdülhamid'i çok korkunç bir hal alması ve Ermeni
makul ve iyi düşünülmüş bir davranıp itmiştir.
Ela.sen
bu sıralarda Doğulu aşiretler arasında da, yine
dış kay
nakların teşvik ve organizeleri ile
ortaya çıkan
stirtüt
meler en kötü şekilleri ile devam etmektedir. Öteden
beri
zaten dış propagandalara açık olan ve çoğu yerde onlara ayak uyduran Kürt unsurların, aynca Osmanlı HUkU.me tine karşı diğer unsurlar ile başlangıçta
birleşmelerini
önlemek için adı geçen alayların kuruluşu ile, buradaki Kürt'leri şer kuvvetlerin ellerine bırakmadan
kontrol al davranışın ve devlet idare ciliğinin örneğidir. Bilindiği gibi ; 1839 yılında ilan edilen «Gülhane Hattı Hilmayunl')u ile yeni bir devir açılmış ve tına alma fikri fevkalade bir
böylece ilk kez Osmanlı Devleti
batılı
emperyalistlerin
arzularına teslim olmuştu. Özellikle dikkat edilirse, bq.n dan sonradır ki ; babdan bir takım
yeni fikirlerin Türki yapıldı·
ye içerisine girdiği ve propogandasının rahatlıkla
ğı görülür. Bu sıralarda, milliyetçilik ve bağımsızlık kav ramlan azınlıkların en iltifat ettikleri müesseseler olmuş laxdır. Tlirk'ten gayn bütün Osmanlı unsurlannın ala · bildiğine milliyetçilik yaptığı ve fakat sadece TUrk'Un Jıi. la Osmanlılık fikri ardından koştuğu yıllardır, bu eıralar. Büyük devletlerin teşvik ve müdahaleleri de söz konusu olunca, Osmanlı çatısı altındaki etnik unsurların başta Ermeniler olmak üzere
süratle tetldlitlandıkları
görWUr.
lşte bu sırada ; Osmanlı unsurları içerisinde, Ermeni'ler gibi dış kuvvetlerce istismarı kolaylıkla yapılabilecek ve kendi emperyalist emellerine alet edilebilecek ikinci bir güç ise Kürt'lerdi. Kürt'ler üzerindeki propoganda ve teş kil8.tlanmayı önlemek için ayn bir dikkat ve ilgi icabet miştir. İşte ; Hamidiye Alayları'mn ve Hamidiye Mektep leri'nin kuruluşundaki esas gaye burada yatmaktadır. Sultan Abdülhamid'in «Hamidiye Mektepleri» uy gulaması da bu bahis içerisinde yer alır. Bir yandan adı geçen askeri teşkilatlar meydana getirilip, bunların ko mutanlıklarına yüksek rütbeler verilerek Kürt Aşiret bey leri veya ileri gelenleri tayin edilirken ; hemen aynı yıl larda yukanda bahsettiğimiz «Hamidiye Mektepleri'> nin kuruluşuna gidilmiştir. Bu mekteplerde, Kürt beyle rinin çocuklanna. özel tahsil yaptırılarak, yaşadığı top .lumun kfiltüriinü alması sağlanmıştır. Aynca ; Kürt beylerinin çocuklarının bu vesile ile İstanbul'da el altında bulundurulması, onlann mensup oldukları aşiret ve beyliklerin merkezi otoriteye karşı herhangi bir teşvik ve tahrik ile isyanlarını önlemek için güzel bir tedbirdi.
37
MEŞRUTİYET İLE �İRLİKTE KÜRT HAREKETLER! 1900'lere doğru, Doğu
Anadolu'da
Erıneni'ler ve
Kürt'ler üzerine yapılan propagandalar daha ziyade te sirli olmaya başlamıştı. Yine �u teşvik ve tahriklerin planlanyıcıları olarak Rus'lar, İngiliz'ler ve Amerika ile diğer batılı devletlerin bazılan ön sıralan tutarlar ve çok defa bu bölgedeki çıkarları için birbirleri ile fevkalade çe kişirler. Nitekim ; İngiliz ajanlarının, Rus politikacılan nın ve Amerikan misyonerlerinin faaliyetleri ile kanalize edilen yeni bir hareketin 1906 yıllarında bütün şiddeti ile başladığına tanık oluyoruz. Güney Doğu'daki Kürt top luluklarının, Baban aşiretinden Abdurrahman Paşa'nın önderliğinde birleşerek, Süleymaniye'de isyana başlama lan emperyalist devletlerin çabaları sonucu ortaya çık mıştır. Üç yıl kadar süren bu Kürt isyanının ardından, bu kez Revanduz merkez olmak üzere ikinci bir Kürt ha reketi takip etmiştir ki ; bu �yanlar oldukça zor bastınla bilmiştir. 1908 Meşrutiyet hareketi, Osmanlı topraklan üzerin de yaşayan bütün azınlıklar için milliyetçi çabalann ser bestçe ve bağlı bulunduklan devleti yıkma bahasına ya pıldığı bir ortam yaratmıştı. Diğer azınlıklar gibi Kürt' lerin de bu tarihlerden itibaren bilinçli bir şekilde teşki latlandıkları ve organizesiz Kürt halk hareketi şeklinden ziyade politik sahada Kürt ideolojisinin propagandasını sürdürme gayretleri içerisine girdikleri görülür. Ger çek anlamda, siyasi teşekkül ve yayım organları etrafın da toplanmaları bu tarihlerden sonradır. Gerçi yine bu tarihlerde, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ve çevresinde Kürt'lerin merkezi otoriteye karşı silahlı başkaldırma hareketlerine rastlarsak da, özel olarak eğitilen ve Kürt ideolojisinin temsilcisi durumunda olan kişilerin daha zi yade politik çabalar içerisinde bulunduklan görülür. Bir
38
balnına, siyasi kuruluşlar ve yayım organlan yolu ile Kürt iôeolojisi propoganda edilirken, buna paralel olarak Anadolu veya diğer Osmanlı sınırları içerisinde, ortaya çıkan silahlı Kürt isyanlarım da rahatlıkla tesbit etmek_.
teyiz. Nitekim ; 1908 hareketi ile birlikte İstanbul'da Ki.irt çillerin siyasi mahiyette teşkilatlanma yoluna gitmeleri nin yanısıra, aym tarihlerde Şeyh Abdüsselam Barza . ni'nin silahlı yeni bir harekete yöneldiğini görüyoruz. Şeyh Abdüsselam Barzani, Rus'lann teşvik ve yardımları ile 1908 · yılında Barzan bölgesinde başlatmış bulunduğu bu silahlı hareketi uzun süre sürdürmüştü. Osmanlı Hü kümeti ancak 1914 yılında Şeyh Abdüsselam'ı yakalıya· rak hareketi bastırabilmiştir. Böylece bir an için bastırı labilen bu hareket, daha sonra Abdüsselam'ın yerine ge çen Şeyh Ahmet Barzani
tarafından
sürdürülmüştür.
(1) . Bir taraftan, silahlı halk hareketleri şeklinde orga nize edilen Kürt isyanlanmn yamsıra, 1908 sonrası, İstan bul merkez olmak üzere kurulan siyasi cemiyetler ve ye ni yeni çıkarılmaya başlayan basın organları yolu ile Ki.irt ideolojisinin gerçekleşmesi ve dağılmakta olan Osmanlı Devleti'nin topraklan üzerinde müstakil bir Ki.irt Devle ti'nin kurulması için mücadele ediliyordu. Gayri, teşkil3.t lı çalışmalar içine giren Kürt'lerin, 1908 yılı ile bir likte «Hevi» (Umut) adı verilen kuruluşlar ile resmen muhtar bir Kürt Devleti'nin kuruluşu için mücadele et tiklerini ve bu mücadeleyi ınilletlerarası politika sahnesi üzerine oturtmaya çalıştıklarım görmekteyiz. Nitekim ; 1913 yılından itibaren İstanbul'da «Roja Kur<b adı ile bir (1)
-
Bu isyanların hemen ardından Kuzey Irak'ta daha ciddi temeller üzerine oturtulmuş gizli bir teşk.ilatlaruna daha görüyoruz. 1910 yılından itibaren Kuzey Irak'ta faaliyete geçirilen ve yine müstakil bir Kürdistan amacına
yöneijk çaba ıösteren Heviya Kurd isimli gizli unutulmamalıdır. "Heriya Kurd", Kilrdistan
39
siyasi cemiyet burada
Ümidi anlamına
gelmektedir.
dergi de çıkarmaya başlamışlardı.
(1)
Her ne kadar
Kürt'lerin geleceği üzerinde faaliyet gösteren
guruplar,
bütün noktalarda birbirleri ile tam anlamında birlik içe risinde bulunmuyorlar ve stratejide yer yer ayrılıyorlarsa da, Hevi mensupları hemen bütün hususlar da müşterek lik gösterebiliyorlardı. Bu hız ile çalışmalannı · sürdüren teşkilat mensupları, İstanbul dışındaki vilayetlerde de teş kilatlar kurup, yeni üyeler bulma gayretleri içerisinde idi ler. Mesela ; Mondros mütarekesinin ardından İstanbul' da kurulan «Kürt Teali Cemiyetiımin bir benzeri ve aynı isimle olmak üzere Diyarbakır'da 1918 yılında Hevi teş kilatına mensup gençler tarafından kurulmuştu. Siyasi Kürtçülüğün yürütülmesi için kuruluşu yapı
Şük
lan Hevi teşkilaları. resmen 1912 yılında Dr. Mehmet
rü Sekban'ın gayretleri ve maddi yardımları ile oluşturul muştu. Kurulan bu teşkilatın ilk sorumlu sekreterliğini ise Ömer Cemil Paşa yapmıştır. Bu teşkilatlar az zamanda gelişmiş İstanbul dışında da teşkilatlar meydana getirme ye başlamıştı. _ İlk şubesi Erzurwn'da Dar&hini'li
Tayyip
Ali tarafından kurulmuştur. Erzurum şubesinin kurucusu Tayyip Ali daha sonralan Şeyh Said
isyanında mühim
roller oynadığı gibi, İngilizleri teşvik ve yardımlan meydana getirilen «Hoybun» cemiyetinde de
ile
faal görev
ler almıştır. Evvelce isminden bahsettiğimiz c�a Kurcb
adm
daki mecmua, Hevi teşkilatlarının bir yayım organı ola rak çıkarılmış ve ilk kez 1913 yılında yayım hayatına atıl mıştı. Müstakil bir Kürdistan davasım muanın sorumlu müdürlüğünü (1)
savunan bu mec
Süleymaniye'li AbdUlke-
Aynı yıllarda ise; devletin kurucusu ve asil unsuru Tiirk'ler balA Osman lıcılık-İslamcılık-Türkçülük düşüncelerinden doğru olanını aramakla meşgul diller. Nitekim; daha sonraki yıllann ileri Türkçü siması Yusur Akçura nın "Üç tarzı Siyaset" ismiyle yayımladığı makalesinin yayın tarihine bakılırsa ; etnik grupların milliyetçi davranış ve çabalannın yanında Türk çü "ük görüşünün Mla nerelerde olduğu rahatlıkla anlaşılır.
-
40
rim Bey yapmakta idi. Türkçe ve Kürtçe yayımlanan bu mecmuanın Türkçe bölümünü Darülflınun Hukuk-u F.sa siye Profesörü Babanzade İsmail Hakkı, İçtihat Mecmua sı sahibi Dr. Abdullah Cevdet, Van'lı Memduh Selimı Bit lis'li Yusuf Ziya ve Kemal Fevzi hazırlıyorlardı. Kürtçe bölümü ise ; Kerkük'lü Necmettin Hüseyin, Süleymani ye'li Abdülkerim ve Mikis'li Hamdi tarafından düzenleni yordu. ( 1 ) Kürt hareketinin tehlikeli bir hal almaya başla dığını gören hükümet bir müddet sonra adı geçen mec muayı kapatmıştı. Fakat, bu kapatmanın ardından Kürt siyasileri yeni bir takım mecmuaları yayım hayatına sok muşlardır. «Hetawe Kurd», «Jin», «Kürdistan», «Pejdeki», «Bağe Kürdistan», «Roje» ve «Zare Kurmançi» adındaki gazete ve mecmualar butür yayımların en meşhurlandır. 1908 sonrası başlayan teşkilatlı ve siyasi Kürt hare keti içerisinde Hevi kuruluşlannın yanısıra diğer bir teş kilatı da görmekteyiz. 2 Ekim 1908 tarihinde ve merkezi lstanbul'da olmak üzere kurulan «Kürt Teavün Cemiyeti» bir müddet için Kürt ideolojisine hizmet etmiş, fakat bu da zararlı faaliyetlerinden ötürü hükümet tarafından ka patılmıştı. Kuruluşundan sonra ancak dört yıl kadar faa liyet gösterebilmişti. Bu cemiyetin bir de aynı adı taşı yan yayın organı vardı. Her ne kadar, 1912 yılında bu ce miyetin kapatıldığını görüyorsak da, mensuplan tekrar teşkilatlanma yoluna gitmişler ve yeni bazı neşir organ ları etrafında toplanarak faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Yine bu sıralarda bazı Kürt kulüplerinin
kurulması
ve bu kulüplerin kısa zaman içerisinde, Diyarbakır ve Bağ dat gibi bölgelerde de şubeler açması, zamanı içerisinde Kürt hareketinin hızını rahatlıkla bizlere belirtmektedir. (1)
-
1913 yıllarında yayımlanan Kürtçe-Türkçe mecmua ve gazetelere örnek olarak isimlerden bazılarını vermiş bulunuyoruz. Daha sonraki senelerde ve hatta
yakın zamanlarda
yine
Türkçe-Kürtçe yayımlanmış
dergilere
rastlamaktayız. Mesel fı ; Doğan Kılıç tarafından çıkarılan Roje-Newe dergi ve Deng isimli dergi buna verilebilecek örneklerdir.
41
isimli
özellikle bu kulüplerin organizesi sonunda ; zengin Kürt ço cukları İsviçre ve Fransa gibi Avrupa devletlerine gönde rilerek yüksek tahsil yapmalan sağlanmış ve bu yolla da Avrupa'da Kürt hareketinin manası izah edilmiye çalışıl mıştır. Kürt'lerin ne istedikleri ve ne için bir takım siyasi ve silahlı hareketler içerisinde oldukları, bu şekilde Avru pa 'ya gönderilen talebeler vasıtası ile batılılara izah edili yordu. Böyle girişimlerde oldukça başarılı olan bu teşkilat lar en güzel sonucu 1919 yılında yapılan Paris görüşmele rinde elde etmişlerdi. Adı geçen görüşmelerde ; Osmanlı Devleti'nin geleceğini alakadar eden bir çok ağır hükümle rin yanı sıra bazı etnik meselelere yer verilmişti . Ermeni ve Kürt teşkilatlanrun özellikle oraya göndermiş olduklan temsilcilerinin çabalan ile, her iki unsur da kendilerini ala kadar eden hususlarda bir takım kararlann aılnınasını sağlamışlardı. Paris görüşmelerinde Ermenileri Aboron yan ve Bogos Nobar Paşa ; Kürtleri ise Kürt Şerif Paşa temsil etmişlerdi. ( 1) Yabancı delegeler içerisinde bilhas sa Loyd Corc'un Kürt istekleri için gayret gösterdiği ve onlara bazı imtiyazlar elde etmek için çalıştığı görülür. Enneni'lerin ve Siyonist'lerin yanısıra, Kürt'ler adına top lantıya katılan Şerif Paşa bir konuşma yaptığı gibi ayn ca bir muhtıra da hazırlayarak toplantı başkanlığına sunmuştu. Bu muhtıraya göre ; Diyarbalor, Harput, Bit lis, Mueul ve Urfa sancaklan birleştiriliyor ve bu toprak lar üzerinde bağımsız bir Kürt Devleti'nin kurulması iste niyordu. Nitekim ; daha sonra imzalanan ve fakat uygu lanmayan Sevr Antlaşmasının 62 ve 63 cü maddeleri Kürt ler lehine bazı yeni imkanlar getiriyordu. Kürtler lehine (1)
Paris Barış görüşmelerine katılan ve Kürtler üzerine bazı tavider ala· bilmek için çok çalışan Kürt Şerif Paşa'nın: 1919 yılının Ocak ayında Cenevre'de toplanan bir kongrede entresan görevler yüklendiğini de gö rüyoruz. Türk milliyet perverlerinin yapmış oldukları adı geçen toplaııbda Kürt Şerif Paşa, Tiiı'k haklannın savunulması için Paris'e gönderilmioti. Fakat Paris'te: Ermeniler ile anlaşarak birlikte çalışmış ve Kürtler için bazı imtiyazlar elde etme ııayreti içersine düşmüştür.
-
42
bir takım maddeleri Sevr Antlaşması içerisine dahil eden batılılann bu davramşları tipik bir emperyalist düşünce mahsulüdür. Özellikle ; Ortadoğu'da menfaat arayan ve bütün çabalannı bunun üzerinde oturtan lngiltere'nin bas kısı sonunda yaratılan Sevr antlaşmasının 64 cü maddesi ise Kürtler ilgili olarak şöyle diyordu :
Andlaşma başkanlığının tesbit ettiği t.arihten itiba ren gfÇ8ll bir yıllık müddet içerisinde, şayet 62. ci mad denin kapsamı içiınıde bulunan Kürt halkı, yani bu bölge de bulunan halk �ğunluğu, Türkiye'den aynla.ra.k, tama men bağımsız olmak arzusunu izhar edene ve milleıtler t.opluluğu konseyinde müracaat ederse ve şayet konsey de bu halkın bağımsızlık arzusunu gerçekleştirebilecek kapa sitede bulunduğuna kanaat getirir ve bunun yerine getiril mesini tavsiye ederse, Türkiye bu tavsiyeye aynen u� ya ve bölgelerdeki bütün haklan ile ünvanla.rından va.zgeo ıneyi ve kendisini buna göre ayarlamayı §imdiden taahut «.
. .
eder.»
Bu şekildeki bir hükmü içine alan Sevr Antlaşmasının imzacılan arasında, o sıralarda İngilizler tarafından fi nanse ve teşkil edilen «Kürt Teali Cemiyeti»nin Reisi Sey yid Abdülkadir'in de bulunduğunu belirtmekte fayda var dır. Fakat hemen belirtelim ki ; bu gayn ciddi ve tuhaf madde, Lozan da ortadan kaldınlmış, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki yerleşik bulunan bütün herkes Türkiye'nin bütünlüğü içerisinde kabul edilmiştir. 1908 yılında. kurulan «Kürt Teavün Cemiyetiıınin yap mış olduğu zararlı faaliyetlerinden dolayı 1912 yılında hü kümet tarafından kapaWmasından sonra yeni bir teşkili. tın aym gayeler ile çalışmaya başladığım görüyoruz. Bir evvelki teşkilatın kapatılmasından sonra Kürt hareketinin liderleri yeni bir teşkilatın ihtiyacım duymuşlar, hazırlıkla nm yaptıktan sonra ancak, 1918 yılında ve merkezi İstan bul olmak üzere «Kürt Teali ve Terakki» Cemiyetini kur43
muşlardır. Kısa zaman içerisinde teşkilA.tlanan bu cemiyet ; Elazığ, Malatya, Diyarbakır ve Muş'ta ıubeler açmıştı. Başkanlığım, Şemdinan'lı Seyid Ubeydullah Efendi'nin oğ lu Seyid Abdülkadir yapıyordu. Bu kişi, daha sonraları Sevr Antlaşmasının imzacıları arasında bulunmuş, çok son ralan ise Şeyh Said isyanında faaliyetleri görülerek Diyar bakır' da idam edilmiştir. «Kürt Teali ve Terakki>> cemiyetinin kurucuları ara sında ; Molla Said (Said-i Kürdi - Said-i Nursi) , Mikisli Hamza, Motki'li Halil gibi isimleri de görürüz. Cemiyet Başkanı olan Seyid Abdulkadir bu sıralarda, Şftrayı Dev let Reisliğini de yürütüyordu. Cemiyetin ilk genel kurul toplantısında görev yüklenerek, iş bölümüne ortak olan isimler şunlardı : Reis Reis vekill
Reis Vekill
Seyid Abdulkadir Emin Ali Bedirhan : Ferik Fuat Paşa
Ummni lltip
Ferik Hamdi Paşa
Mulıasebecl
Seyid Abdullah
M.alar
Mehmet Ali Bedirhan Süleymaniye'li Mehmet Emin Bey Hoca Ali Efendi Arvas'lı Şefik Tercüman Gazetesi Ba§yamrı Jlaban.. zade Ştlkrll
Babanzade Fuat Tücm:r Fetulılah Efendi Mehmet Şükrü Sekban (1) --- --·- ---
(1)
-
ıgıa
Mondros Mütarekesinin ardından kurulan bu Kürtçü cemiyetiıı ku
rucuları arasında bulunan Mehmet Şükrü Sekban'ı daha evvelki senelerde yine aynı gayeler ile meydana getirilen
"Hevi" adı verilen Kürt teşkilat
larının oluşturulmasında mühim rol oynarken görmüştük.
44
Henüz Anadolu Milli Hareketi'nin başlangıç yılların
da
oluşturulan ve «Kürdistam özerkliği için mücadele
veren bu cemiyetin, Anadolu'daki faaliyetleri ve az
za
man içerisinde tehlikeli biçim alması milli mücadeleci'le rin dikkatini çekmişti. Esasen ; Cemiyet mensupları da bir takım cesurane istekler ile ortaya çıkmışlar ve yine ba.zı taleplerde bulunmuşlardı. Bütün bu çabaların gelişme sinden endişe eden ve Anadolu'nun birliği için bu cemiyetin
fikir ve çabalanın tehlikeli gören Diyarbakır'daki 13. Ko lordu Kumandan Vekili Ahmet Cevdet, 17.10.1919 tari hinde Amasya'da Heyet-i Temsiliye'ye gönderdiği bir ya
zıda «.
konu ile ilgili olarak endişelerini ortaya koyarak ; . .
Memleket dahilinde ve hassa.t.en İsianbul'da Kürt
Teali Cemiyeti gibi Camiay'i Osma.niye'nin pa.rçalan- . hizmet eden »
masuıa
. .
şeklindeki sözleri ile meselenin ehemmiyetine dikkati çe kiyordu. KUrt Teali Cemiyeti'nin az zamanda bir takım şube ler açtığını daha evvelki bahislerde belirtmiştik. Bu şu belerden olan ve Diyarbakır'da kurulanı. halk
arasında
«Kürt Klübü» adı ile bilinmekte idi. Bu şubenin yönetici leri olarak ise ; Ekrem Cemil Paşa, Cerçişzade Kerim,
Çer
hizade Fikri, Ganizade Reşat, Cemil Paşa ve ömer Beyle ri görmekteyiz. Burada, Ekrem Cemil Paşa teşkilatın baş kanlığını yürütmekteydi. Kürt Teali Cemiyeti'nin kuruluşundan az sonra, ta kip edilecek stratejinin tayininde cemiyet mensuplan ara sında ikilik çlkmıştı.. Gençlerden oluşan bir grup, Mond
ros
MUterakesi'nin ardından Anadolu'da oluşan havadan
istifade ile Ktirdistan'ın istiklalinin ilan edilmesini
iste
yince, cemiyet reisi Seyid Abdülkadir, bu iş için mma nın uygun olmadığını belirterek muhalefet etmişti. Bunun üzerine bir bölilnrne ortaya çıkmış ve Seyid Abdülkadir' in görüşlerine katılmayan bir grup
45
gençlerden oluşan
Kürtçü'ler Kürt Teali Cemiyetinden ayrılarak «Teşkilat-ı lçtimaiyye» adı altında yeni bir teşkilat meydana getir mişlerdi. Yeni kurulan bu teşkilat içinde ; Emin Ali Bedir han, Babanzade Şükrü, Dr. Abdullah
Cevdet ve Ekrem
Cemil Paşa da bulunuyorlardı. Bu grup fikirlerinin propo gandası için «Jin» adı altında bir de mecmua çıkarmış lardı. (1) B u sıralarda daha birtakım ayn
kuruluşlann da
Kürtçü çabalar içinde bulunduklanm görüyoruz. Bunlar içerisinde ; Kürt Milliyet Fırkası, Kürt Teşkilat-ı İçtimaiye Cemiyeti, Kürt Tamim-i Maarif ve Neşriyat Cemiyeti, Kürt Talebe Hevi Cemiyeti
ve
Kürt Kadınlan Taali Cemiyeti
bunlar arasında en faal olanlanydı. Adı geçen kuruluşlar içinde görev alan birçok kişi,
daha sonraki yıllarda ve
Cumhuriyet Türkiye'sinde ortaya çıkan Kürt hareketleri nin içinde
yine
görülmüşlerdir.
Nitekim, Cumhuriyet'in
ilanından 1940 yılına kadar geçen süre içerisinde küçUklU büyüklü 25 kadar Kürt isyanı olmuştur . Anadolu - Milli Hareketi'nin sürdüğü sıralarda istilacı devletler tarafından organize edilen çeşitli gruplar, Ktirt' ler için müstakil bir devlet yaratma çabalarına devam eder lerken ; Kürt davasının ideologlan bazı neşriyatlar ile ideo lojik savaş verme gayreti içerisinde bulunuyorlardı. Cib ranlı aşiretinden olan ve Sultan Hamid tarafından albay rütbesi verilen Hafit'in "Nubara-Bücükan" isimli
kitabı
ile, Cizre'li · Molla Ahmet'in Kürtçe y� olduğu
divan
bu tür faaliyetlerin içerisinde sayılabilir. Nitekim ; adı ge çen kitapların hemen bütün Kürt köylerine kadar dağıtıl ması zamanı
içerisinde,
Kürt
hareketinin
ne derecede
organizeli olduğunu göstermektedir. Yeri gelmişken belir(J)
-
Çeşitli mecmualarda yazıları çıkan ve dengeli bir siyasi hayatı olmayan
Dr. Abdullah Cevdet'in
Anadolu
Türkleri
için pek garip rikirler ileri
sürdüğü görülür. Meseli ona ait olan "Anadolu Türkleri'ne Avrupa kanı nı aşılama" fikri anlaşılmaz bir düşünce örneğidir. Ayrıca ; neden Türk'· de, Kürt değildir? Bir güzel soru da burada yat.ar. . .
46
tellin ; Kürt'lerin Nemrut soyundan geldiğini iddia eden Cibran'lı Halit, Kürt hareketleri içinde sık sık boy göster miştir. Onun bu şekildeki faaliyetlerini önlemek amacı ile, Kazım Karabekir Paşa kendi karargahında vazife dahi vermişti. Fakat, Halit'in daha sonralan Şeyh Sait isyanı na da kanştığım görüyoruz. Neticede, isyanın bastınlma sından sonra Bitlis'te asılmı§tır.
47
M1LLI MÜCADELE İÇERİSİNDE KVRT
HAREKETLERİ Anadolu Milli Hareketi içerisinde en etkin olarak Kürt çülük yapan teşkilat, Ingiliz'ler tarafından kurulan ve özel likle Milli Hareketçilere karşı kullanılan "Kürt Teali Cemi yeti" idi. Cemiyetten, daha evvelki bahislerde bir parça bahsetmiştik. . Bağımsız bir Kürt devletinin oluşturulma sı için yapılan faaliyetlerde önemli siyasi atılımlar içerisin de bulunduklarını da görürüz. Cemiyet başkanı olan Abdül kadir'in, Cibran'lı Halit Hakkari'li Abdulrahim ve Bitlis' li Mebus Yusuf Ziya ile anlaşarak Kürt meselesini ve is teklerini "Cemiyet-i Akvam"a götürdüklerine şahit olmak· tayız. Faaliyetleri sırasında cemiyetin en büyüle dayana ğı, İngiliz İdare Amiri Yüzbaşı Edward Noel ile İngiltere Yüksek Komiserliği Baştercürnanı Sir Andrew Ryan adın daki ajanlardı. Bu tür kuruluşlar ve gizli faaliyetler ile em peryalist emellerine adım adım yaklaşan İngiltere ; yine el altından uzanışlar yaparak Anadolu'da birtakım silahlı hareketleri de organize etme yolunda idi. Henüz, daha 1919 yılının Mayıs ayında, Anadolu'da ortaya çıkan bir Ali Batı ayaklanması yine İngiliz tahrikleri ve teşviklerine daya nıyordu. Bu ayaklanma çoğu yerde din esaslı bir hareket olarak görülürse de, yine arkasında İngiliz oyunu ve yine Kürt istekleri yatmaktadır. 11 Mayıs 1919 yılında or taya çıkan bu hareket özellikle, Midyat, Nusaybin ve Ömer kan civarında meydana gelmiştir. Kendisi Midyat civarın da bir aşiret reisi olan Ali Batı, kısa zamanda Nusaybin ve Savur ilçelerindeki bazı aşiretleri de yanına alarak ol dukça kuvvetlenmiş ve bu arada İngiliz'lerin desteğini de görünce hareket hızla büyümüştü. Ancak ; üzerine gönde rilen kuvvetlerce 18 Haziran 1919 tarihinde öldürülmesi sonucu, hareket bastırılabilmişti. Fakat Ali Batı ayaklan masının bu şekilde bastırılmasından sonra İngiliz'lerin tek-
48
rar bir takım işlere yöneldikleri görülür. Nitekim bu hare ketin üzerinden çok geçmeden, daha bilinçli yeni bir Kürt hareketinin ortaya çıkması entresandır. 1920 yılında baş layan Koçkiri Kürt hareketinin yanısıra, aynı tarihlerde daha güııeyde. yine lngiliz'lerin tezgahladığı Şeyh Mahmut Barzanci hareketi ise alabildiğine devam ediyordu. (1) Koçkiri silahlı Kürt hareketi, denilebilir ki ; Anadolu Milli Hareketi içerisinde görülen en etkin ve en önemli iç olaylardan birisidir. Özellikle Alevi Kürtlerin meydana ge tirdiği bu hareket ; biryanda Dersim Kürtleri tarafından desteklenerek daha kuvvet kazanmış, diğer yandan Sivas çevresindeki kazalardan Zara, Kangal, Divriği ve Ümra niye çevre5ini tutmuştur. Henüz, Ankara'da Heyet-i Tem siliye'nin oluşturulmasına çalışıldığı sıralarda, bu Kürt hareketinin yavaş yavaş planlannın yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu konuda kayda değer bir husus ta, lstanbul'daki Ferit Paşa hükümetine bağlı olan Seyid Abdülkadir'in giz liden gizliye bu isyanı planladığı ve bu çabasında kendisine, buraya gizlice gönderilen İngiliz Binbaşı Noel in yardımcı (1)
-
Türkiyc'de,
1919 yılında Ali Batı olayı ile başlayıp, bunun ardından 19�' 1921 yılında bastırılan
y.ılında ortaya çıkıp az zamanda gelişen ve ancak
Koçkiri Kürt İsyanının sürdüğü sıralarda. dünya emperya'izminin oyun cağı durumuna gelen Irak Kürtlerinde de kuv•ıetli bir isyan sürdürülüyor du.
Aynı sıralarda biryandan Milli Mücadele Anadolu'sunun ve
yandan Kuzey Jrak'ın böy�ece aynı olması, henüz
de
devrin İngiliz politikasını
diğer
gayelere yönelik hareketlere sahne
gözlerimiz
önüne sermektedir.
Daha
1918 yılında lrak'ta başlayan ve Şeyh Mahmut Barzenci önderliğin
sürdürü'en bu hareket
destek görmüş
ve
teşvik
uzun
süre el altından İngilizler tarafından
edilmiştir.
Fakat ;
Şeyh Mahmut'un, 22 Mayıs
1919 tarihinde Süleymaniye'ye girmesi, burada krallığını ilan etmesi İngiliz temsilcisi o'an binbaşı Greenhouse'ı
· ·
tutuklaması
üzerine
ve
İngiliz' -
ler Kürt hareketine Irak'ta bir süre için cephe almışlar ve onlara karşı Arapları destekleme yo'una gitmişlerdir. Şeyh Mahmut nih3.yetiııde yenilmiş ve Hindistan'a ı;ürgüne gönderil miştir. Ancak ; yine aynı kişiyi, yani Şeyh Mahmut'u 1922 yılının
Eylül
ayında tekrar Irak'ta görüyoruz. Böylece yeniden Irak'a dönen
Seyh
Mahmut faaliyetlerine yör.cliyor ,.e ekim ayında ise bir defa daha
Kür
ılistan hükümdan olduğunu ilan ediyor. Burada bir husus oldukça önemlidir ; · Şeyh Mahmut ikinci kez
hü.
kümdarlığını ilan edişi ile birlikte, kendisini temsil etmek üzere adtllll para ve posta pulu dahi· basbrmıştı.
49
olduğu hakikatidir. Bazı kaynaklar İngiliz
Binbaş NoeJ ailelerinden olan Bedirhan ve Cemal Paşa aileleri ile gizliden bazı anlaema buraya geldikten sonra bölgenin kuvvetli lar yaptıklarını belirtirler. Ankara hükümeti çeşitli bölgelerden temsilciler iste me yoluna gittiğinde, Koçkiri bölgesinin bu ğını ve temsilci göndermediğini görüyoruz.
isteğe uymadı Esaseıı ; bu sı
ralarda, yavaş yavaş Kürt hareketi oluşturulma
havası
iÇerisinde çabalar sarfediliyordu. Nitekim � çok geçmeden
1920 yılının Temmuz ayında Zara bölgesinde ilk isyan ha reketi başlamıştır. Silahlı bu Kürt hareketi hızla yayılır ken ; Dersim'de, 1920 yılının sonlarına doğru bira.raya ge len bu bölgenin ileri gelen aşiret reisleri kendileri ve kUr distan için bazı istekleri kapsayan bir muhtırayı 14 Kasını 1920 (1336) tarihi ile Ankara HUkUmeti'ne vermişlerdi. Bu muhtırada şunlar isteniyordu :
1. Kürdistan Muhtariyet ida.reısine muvafakat eden Is tanbul Saltanat Hükümetinin bu l:Jibtald kararuu Musta.fa. Kemal Hükümetinin'de kabul edip etmediği nin açıklanması (1) 2. Kürdistan Muhtariyet idaresi hakkında M11&ta.fa. J[e. ma1 Hükümeti'nin görüş nokt.asmın ne olduğu husu sunda aşair riiyesasma acele cevap verilmesi. 3. Eli.zığ, Malatya. Sivas ve Erzincan mıniılmla.n hapa. hanelerinde tutuklu bulunan bütün Kürtlerin derhal .
serbest � 4. Kürt �ğunluğu bulunan rmntakalanlan
Türk
memur
lann �kilmesi, 5. Koçkiri mıntıkaSHla. gönderildiği haber alınan zelerin derhal geri çekUmesL
m�
Yukarıda esaslanm verdiğimiz muhturanın ardından (1)
-
O sıralarda hükümd etmekte olan İstanbul Saltanat idaresinin, Sevr'de olduğu anlaşmaya göre; Diyarbakır, Elazığ, Van ve Bitlis vl IAyetlerini içine alan mllstak.il bir Kürdistan kurulması kabul ediliyordu. imzalamış
su
Ankara Hükümetinin kesin tedbirler alma yoluna gitmesi üzerine� bu kez 25 Aralık 1920 tarihi ile daha tehditkar bir telgrafın Ankara Hüküınetine gönderildiğine şahit olmak tayız. Bu telgraf ise aynen şöyledir : "Eli.zağ Vilayeti vasıtasıyla Ankara Büyük Millet Meclisi Riyasetine, Sevr Muahedesi mucibince Diyarbakır, Elazız, -Van ve Bitlis vili.yetlerinde müstakil bir Kürdistan h!ışekkül etmesi li.zım geliyor. Binaenaleyh bu teşkil edilmelidir. Aksi takdirde bu hakkı si.li.h kuvvetiy le almaya mecbur kalamğımızı beyan ederiz. Garbi Dersim Aşair Rüesasi'' Böylece başlayan ve hızla gelişen Koçkiri Kürt ha reketi ; mevsimin kış olması yüzünden, Üzerlerine gönderi len hükümet kuvvetleri etkisiz kalmıştır. Hatta bu arada asker menşeili bazı subayların bizzat isyancı Kürt kuvvet lerine katılarak onları eğittikleri de söz konusudur. Bu şe kilde hareket yoğunlaşarak 1921 jilına gelinmiş ve bazı bölgeler tamamen Kürt isyancıların kontrolüne geçmiştir. Nitekim bu durumdan cesaretlenen isyancıların liderleri 11 Mart 1921 tarihinde tekrar bir telgraf ile Ankara Hükü metinden yeniden taleplerde bulunmuşlardır. Belirtilen ta rihte Ankara Hükümetine çekilen telgrafta ise şöyle de nilmektedir : "Ankara Büyük Millet Meclisi Diyasetine, Nefsi Zara hariç olmak üzere ekseriyet azimesi Kürtlerle meskôn olan Koçkiri kazası ile Divriği, Refahiye, Kuru çay ve Kemah kaz8.la.rmın mümtaz bir vilayet haline if rağı ve teşkili ile yerli Kürtlerden bir valinin tayinini ; me muru adliye ve mülkiyenin gene vazifesi başında kalmasını an: ederiz. Dersim Aşiretleri Reislerinden ;
Mustafa, Seyithan, Muhammet, Munzur.'' Sl
Koçkiri Aşiret Reisi, Muhammet ve Tald ; Sadattan, Alişer;
Ancak bu telgrafın akabinde ; doğudaki Koçkiri KUrt hareketinin izahı güç bir şekilde büyüdüğünü gören Ba kanlar kurulu kesin tedbirlere yönelerek ; 13 Mart 192f tarihinde Sivas, Erzincan, ve Elazığ' da sıkı yönetim ilan ediyor ve mühim miktarda askeri kuvveti de bu bölgeye kaydırıyordu. Ancak böylece zorlu bir mücadeleden son ra Koçkiri hareketi bastırılabiliyordu. Fakat burada bir hususa yer vermek gerekmektedir; Koçkiri Kürt isyanılllıtl bastınlm�sında, bu isyana kablınayan ve bu bölgeden olan bazı Kürt aşiretleri de Hükümet kuvvetlerine yardımcı ol muşlardır. Bu durum ise ; emperyalist çaba ve propagan daların bir yerde sınırlı kaldığını göstermektedir. Veya, bazı grupların daha bilinçli davrandıklarım ortaya koymak. tadır. Nitekim ; birçok Kürt bölgesinin, kendi aşiret reis leri yolu ile Ankara Hükümetinde temsil edildikleri ve ay n bir itibar gördükleri gerçektir. Milli Mücadele yıllarında Anadolu'da Kürt meselesini yt.irütmeye çalışan İngiltere'nin, bu tür faaliyetlerini yurt dışında başka şekillerde organize yoluna gittiğine de şahit. olmaktayız. Yine ; aynı amaca yönelik faaliyet göste ren yurt dışı grupların, yurt içinde�i hareket ve stratejiye uygun bir faaliyet içerisinde bulundukları görülür. Daha evvelki bahislerde temas ettiğimiz, Paris görüşmeleri sıra sındaki Ermeni ve Kürt faaliyetleri habrlanmalıdır. Hat ta burada, Ermeni ve Kürt'leri temsilen, Bogos Paşa ile KÜrt Şerif Paşa'nın müşterek bir bildiri yayınladıklarına da şahit oluyoruz. Bu iki unsurun birbirleri ile iyi münasebet ler kurmaları ve istikbale ait çabalarında müşterek haraket etmeleri İngilizlerin öteden beri arzuladıkları bir husustu. İngilizler uzun seneler ; Ermeni ve Kürt'lerin aynı soydan geldiklerini ve akraba bir millet olduklarıılı dahi propa ganda etmişlerdi. Ermeni-Kürt yakınlaşması, İngiliz men faatlan için fevkalade bir netice sağlayacaktı. Bunu resmi bir teşekküle aktarma gayretine giren İngiltere, ilk pliıı-
52
da isteğinde haşan sağlamış ve Ermeniler ile Kürtlere müşterek bir cemiyet kurdurmuştu.
1920 yılında Paris'te kurulan bu cemiyete "Hoybon" adı verilmişti. "Hoybon" kelimesi, aslı Ermenice olan "Hoy bun"un, bu şekilde ortak bir mana verilmesi ile ortaya çık mıştır.
Kurucuları arasında ; Bed.irhanlılardan
Celadet,
Kamuran, Diyarbakır'lı Cemil Paşa Oğullarından
Kadn
gibi tanınmış Kürtçü'lerin bulunduğu bu cemiyetin başkan lığını da, eski büyük elçilerden Şerif Paşa yapıyordu. Ce miyet faaliyetlerini sürdürebilmek için ; gerek Avrupa ve gerekse bazı Arap devletlerinin merkezlerinde toplantılar yapıyor, konferanslar tertip ediyor, kitap ve gazete karıyordu. Özellikle
Sevr
çı
antlaşmasının yapıldığı sırada
etkin olan bu cemiyet, antlaşma hükümleri içerisine Kürt'ler ile ilgili maddenin konulmasını da sağlamıştı. Hoybon Cemiyeti kuruluşundan sonra ilk toplantıyı lrak'ta yapmıştı. Toplantıya ; Leon Paşa, Eınirizyan, Sul tanyan, Muş'lu Aris gibi Ermeniler ile Şeyh Sait'in kardeşi
Nuri,
Ali Rıza, Dr. Şükrü Mehmet, Subay Hurşit, İhsan
Hınıs'lı Mehmet Emin (Broski ) , Lice'li Fehmi, _topçu yüz· başısı Süleymaniye'li Abdülkerim Şalul adındaki Kürt ileri gelenleri kaWmışlardı. Bu toplantıdan bir müddet
sonra
Paris'te yine müşterek bir toplantı yapmışlar ve toplantıda "Erivan ve Kilikya bölgelerinde iki ayn Erınenistan bunlar arasında ise bir Kürdistan Devleti kurmak"
ve için
karar almışlardı. Yurt içinde de bazı olayların planlayıcı sı olan bu cemiyetin en mühim faaliyeti olarak,
meşhur
Ağn isyanını görmekteyiz. Şiddetle bastırılan bu isyan so nunda, cemiyet ileri gelenlerinden birçoğu İran'a kaçarak hayatlanm kurtarmışlardı.
53
CUMHURİYET DEVRİ KVRT İSYANLARI Anadolu Milli Hareketinin sonuçlanmasından sonra, Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atılması sırasında yine birtakım Kürt isyanlarını ortaya Qktığını ve bu yeni oluşma safhasında, Ankara Hükümetini hayli uğraştırdı ğını görmekteyiz. Birbiri peşi sıra ortaya çıkan bu Kürt isyanlarının bazılan oldukça mevzi kalırken, bazıları ise hakikaten hükümeti uğraştırıcı olmuştur. Ayrıca, Cum huriyet devrinin Kürt isyanları, özellikle Türkiye'nin dış siyasasına uygun bir biçimlenme göstermiş ve Türk dışiş lerinin en buhranlı günlerinde ortaya çıkmıştır. Cumhuriyet dönemi Kürt isyanlarının kısa bir krono lojisini verecek olursak şöyle bir sıra takip edecektir ; 1924 yılında Nasturi ve Kürt isyanı, 1925'de Reman ve Ra.çko hareketi. yine 1925 yılında Şeyh Sait isyanı, 1926 yılında Koçuşağı hareketi, 1926 dan 1932 yılına kadar süren ve hükümeti hayli uğraştıran Ağrı isyanı, 1927'deki Bicar hareketi, 1928 yılında Sason, 1930'da Zeylan Deresi ve Şemdinli hareketi ve 1937 yılında ise Dersim isyanlan mil li mücadele sonrasının kısa zaman içerisinde ortaya çıkan Kürt hareketleridir. 1924 yılının Eylül ayında başlayan Nasturi ve Kürt isyanı önemli bir devreye rastlar. Bu sıralarda Türkiye ile İngiltere arasında mevcut bulunan Musul konusu yeniden önem kazanmıştır. Lozan'da askıya alınan Musul mesele sine tekrar dönen ve Musul'u İngiliz'lerden isteyen . Türk hükümetine karşı İngilizler bir iç mesele Çıkarma yoiunu düşünmüşler ve 1924 yılında Nasturi-Kürt isyanım oluş turmuşlardı. Çal, Oraınar, Çölemerik, ve Habur Suyu çev resinde görülen bu isyan az zaman ·içerisinde bastınlmış, tJT. Fakat bunun üzerinden çok geçmeden, 1925 yılında tekrar mevzi bir Kürt kıpırdanmasını görüyoruz. Raçkoyan ve Reman olayları olarak bilinen bu küçük hareket ise da·
ha ziyade ; Dicle, Sürt, Sason ve Silvan civarlannda orta ya çıkmıştır. Bu kıpırdanışlarda da Kürt
isyancılarının
elebaşılan sıkı bir takipten sonra yakalanarak . hareket basb.nlmıştır. Kışaca izah edilen bu küçük kilrt hareketlerinin ardın dan ise daha büyük bir kürt hareketini görmekteyiz. Mu sul'un geleceğini tayin etmek için plebisit yapılması kara n tlzerine İngilizler tarafından organize edilen bu
isyan
Şeyh Sait'in liderliğinde yürütülüyordu. İngiltere, bura.ya önce Niçlen adında. bir ajan yollamış ve bu
kişi
başlangıç;.
ta bu bölgenin ileri gelenlerinden Seyid Abdülkadir ile gö rüşerek isyanı organize etmiştir. İsyanın bütün yanlan ile organize edilmesinden sonra, Hınıs'ta bulunan Şeyh Sait Palo'ya gelmiş ve burada isyanı başlatmıştır. 1925 yılımn
Kulp, Varto ve Bingöl çevrelerini tutmuştur.
Şubat ayında başlayan isyan bilhassa, Diyarbakır, Maden, Çapakçur,
Varto bölgesindeki isyanı Şeyh Abdullah, Palo bölgesini Şeyh Şerif ve Çapakçur bölgesini ise Şeyh Hasan yönetiyor du. Bütün bu bölgesel isyancılar tek lider olarak Şeyh Sa it'e bağlı bulunmaktaydılar. İsyan süresince adam toplama ve ihtiyaçlann temini yönünden ise vazifeli olarak
Şeyh
İbrahim görev almıştı.
13 Şubat 1925 tarihinde
başlayan isyan az zamanda
bU.yüyünce Türk Hük.üm�ti sıkı tedbirler alma yoluna git miş ve Millet Meclisin'den, uzun müzakerelerden sonra i.a yan bölgesini kapsayan bir sıkı yönetim karan çıkarabil mişti. · ( 1 ) Sıkı yönetim ilamndan sonra alınan kesin ted(1)
-
Geııç ,
Muş
Ergani,
Dersim,
Diyarbakır
Mardin, Siverek,
Urfa,
Siirt.
BIWs, Van, ' Hakkılri, Elizığ illeri ile Hınıs ve Kiği ilçelerinde uygulanan
sıkı yönetim kararının Millet Meclisinden çıkanlması kolay olmamıştır .
B u sıralarda Tür k Siyasi hayatının bir temsilci partisi olan "Terakkiper ver Cumhuriyet Fırkası"nın, bilinmeyen sebeplerden, hükümetin isyanı önlemek için alacağı tedbirleri
sabote etmek gayreti içerisinde bulundı.ı
ğu görültlr. Nitekim; ayaklanmayı bastırmak için hllkümetln istemiş oldu oylamada bu parti aleyhte oy kullanriıı!ı gibi; 31 Mart'ta ayaklanma böl gesine gönderilen \'e olağanilstü yetkiler verilen askeri mahkemelerin ku
rulmasına
da karşı çıkmıştır. Daha sonra. Nisan ayındıo
55
l{ürt isyanııun
birler ile ancak isyan bastırılabilmiş ve nihayet 14/15 Ni� san gecesi Şeyh Sait ve yanında bulunan isyanın ileri ge lenleri Çarburuh'da yakalanmışlardı� . Şeyh Sait isyanının sonrasında, 1926'da ortaya çıkİl.n ve Ovacık-Hozat Çemişkezek bölgeleri arasında etkili olan bir Kürt hareketi ile, 1927'de Hani, Lice ve Palo do laylarında halkı huzursuz eden Kürt gruplarının faaliyet leri oldukça küçük kalan mevzii hareketler olarak değer lendirilir. Fakat ; Şeyh Sait isyanından sonra elebaşılanmn idanunın akabinde bazı Kürtlerden, Ağrı'dan Erzurum'a gönderilmeleri sırasında kaçarak Ağrı dağına sığınanlar burada toplanmışlar ve yeni bir Kürt isyanı için hazırlık yapmışlardı. Ağrı çevresinde toplananlar burada Hesiye Telo adındaki birinin liderliğinde harekete geçmişlerdir. Ağ rı isyanlan olarak bilinen ve ancak 1930 yıllannda bastı� rılabilen bu isyanlar, 1926 yılıridan itibaren zaman zaman ortaya çıkmış ve ancak uzun. süren takipten sonra önle· nebilmiştir. İsyancılar içerinde Türk Ordusunda vazifeli kişilere de rastlıy�ruz. Mesela, isyanda önemli vazifeler yüklenmiş ve özellikle isyancıların eğitimi ile meşgul ol muş bulunan İhsan Nuri, Türk Ordusu;nda yüzbaşı rüt- · besinde bulunurken Şeyh Sait isyanına katılnuş, isyanın bastınlmasından sonra Suriya'ye kaçmıştır. (1) Daha sonra Suriye'den
gelen ve Ağrı'daki isyancı
meydana geldiği bölgelerde sıkı yönetimin u zatılması için a lınan karar
için ele olumsuz davranmıştır. Bazı kaynakla r : Şeyh Sait"in
yar gıla nma sı sırasında, "Terakkiperver
Cu mhu riy et Fırkası"nııı bu ayaklaruna ile ilgisinin· olduğunun mahkemece tesbit ed i lmes in den sonra 3 T emm uz 1925 tarihli bir hükümet kararı ile
kapatıldığını da belirtirle;. Yine aynı kaynaklar Şeyh Sait"in yilr(lttllğ il bu Kürt isyanını . bastırmak için o zamanın parası ile Türk Hilküme ti'nin 20 milyon lira harcadığını da kaybederler. (1). � Şeyh Sait isyanının bastırılmasından sonra isyancı Kürtlerin bir kısmı ı927 yılında Suriye·y� sığınarak yeni bir teşkilatlanmaya gitmişlerdi. Kilrt Teal i cemiyeti, Kürt Teşkilati İçtirtı!ıiyc Cemiyeti, Kürt Ulusal Birligi ve Kürt Millet Fırkası adı verilen grupla rı n birleşmesinden oluşan yem . teşkilata, XWEB Ün adı verilmişti. Ermcnilerin'de büyük yardımlannın
· ss
Kürtleri eğiten ihsan Nuri'nin bu çabalan ile hareket da ha ziyade ciddiyet kazanmıştır. Bu isyan sırasında Gazıya Welat adındaki bir Kürtçe gazete de çıkanlmıştır. 1927 yılından sonra görülen ve birbirini takip eden bir çok küçük hareketler ile 1930 yıllarına kadar devam eden .Ağrı isyanının sonrasında ortaya çıkan büyük Kürt isyanı, Dersim adı altında bilinen Kürt hareketidir. 1936 yılımn olduğu bu yeni teşkilat az znman içerisinde faaliyetlerini propoganda etmek için Hawar ve Ronahi i�imli iki dergi ı.lc çıkarmıştır. Burada dikkat edilecek husus emperyalist güçlerin Ort.adoğu üzerinde ne derece p'anlı hareket ettikleridir. Şeyh Sait isyanın bastırılmasından çok geçmeden Türkiyc'dc Ağrı isyanı meydana geliyor ve bu isyan Su riyc'dc İngiliz ajanları ile irtibat sağlayan İhsan Nuri'nin büyük çabaları ile olgunlaşıyor. Yine bu sırada bilinen dış merkezlerce bu hareket lere paralel olarak lrak't.a bir Kürt hareketi yaratılıyordu. Özellikle burada da İngiliz oyunlanna şahit olmaktayız. Bazı kaynaklar ; İngiltere'nin, meşhur casus ve teşkilatçı Albay La\Tens'i 1930 yılında, Türkiye, İrak, İran ve Suriye'ı.le umumi bir Kürt ayaklanmasını planlamak içi n _ gizlice bu bölgeye gönderdiğini belirtnıckteı.lirler. Lavrens'in buradaki vazifesi, Kürt aşiretlerini t.ahrik ve bazı vaadler ile kandırmak ve bu arada Kürt siyasi teşkilat1arı olan "Kürt Teali Cemiyeti" ve "Vilayet-i-sitte Kürt Ce miyeti" gibi kuruluşları yeniden organize ederek canlandırmaktı. İngiltere, yeniden organize edilecek ve birleştirilecek bu teşkilatlar yolu ile büyük bir Küı"t isyanının yaratılmasının daha kolay ve etkili olacağını düşünü· yordu. Ingiltere'nin bu çaba'arı k ısa zamanda semeresini vermiş ve bu böl· p;e-Kiirt ileri gelenlerinden kurulan bir kom isyon bazı istekler ile ort.aya çıkmıştı. İng'�izlerin oyunları ile oluşturulan bu komisyon, 26 Temmuz 1930 tarihinde bir muhtıra hazırlayarak "milletler cemiyetinin gözetimi altında . bir Kürt Hükümetinin" kurulmasını istiyordu. Bu istek ya zısın ın altındaki imrnlar ise şu isimlere aitti : Azmi Bey Baban, Hamo Ağa, Abdurrahm an Ağa, Şeyh Kadir Hafid, Remzi Efendi, İzzet Bey, Osman Paşa, Hamo Salih Bey, 1''aik Bey Baban, Ahmet Paşa• Macit Efendi · Harı Resul Ağa ve Tevfik Kazzaz.. Hemen hemen aynı zamanlar içerisinde ve birbirine komşu üç ayrı dt>\·letin sınınları dahilinde yaratılmak istenen bu Kürt hareketlerinde Ort.adoğudaki mcnfaaUcrini gayet iyi gözeten İngiltere'nin emperyalist emelleri açık olarak görülmektedir. Hatta bu arada, İngilizlerin nzası ve :'>lısır pasoportu ile Suriye'ye gelen ve buradaki Kilrt hareketlerini organize etmeye yönelen Kürt lideri Bedirhan az sonra Suriye yetkiillerince smır clışı edi li yordu. Esasen, burada bir Fransız - İngiliz menfaat çat.ışmaslJWl ortaya çıktığı scıilmektedir. Zira, Suriye bir bakı m a Fransız sömürü böl gesi olarak görülmektedir. Kendi sömüril bölgesinde İngiliz emperyalizmi ne hizmet _eden güçlerin organize olmasını Fransa tabü ki istemeyecek ve Suriye yöneticileri de bunun üzerine Bedirhan'ı sınır dışı edeceklerdir. işte; Ortadoğu'daki emperyalist emellerin çatışmasına güzel bir örnek . . .
57
sonlarına doğru başlayan ve 1937 yılının içinde en tesirli haline gelen Dersim Kürt isyanıda yine Türkiye Devleti• nin önemli bir dış meselesinin var olduğu yıllara rastlar. Bilindiği gibi, bu sıralarda Türkiye'nin uğraşbğı ve hUkü metlerin özellikle üzerinde durduğu bir Hatay meselesi vardır. Bu sırada yine bilinen mahut dış merkezlerin Tılr kiye'ye bir iç mesele çıkarmak için kürtlere yönelmeleri , emperyalist düşüncenin tipik örneğidir. Başlangıçtan be ri gördüğümüz gibi, Kürt meselesi, emperyalizmin ilk fır satta el atbğ'ı ve kendi çıkarlan için oluşturma yoluna gittiği bir açık menfaat kapısı olmuştur. ( 1 ) Hatay meselesinin arefesinde yaratılan ve yine dış merkezlerin organize ettikleri Dersim Kürt isyanının ba şında Seyit Rıza'yı görmekteyiz. Fevkalade dağlık bir mın bkada başlayan bu isyanda halle şairi Alişer de vazifeler yüklenmiştir. Haydaran, Kalan,- Yukan Abbas,, Demenan, Şamuşağı ve Koçuşağı aşiretlerinin katıldığı bu isyan ilk zamanlarda büyük bir gelişme göstermiştir. Ancak, ciddi sürdürülen bir operasyondan sonra isyan bastınlabilmi§ ve bu kürt isyanının lideri Seyid Rıza ve arkadaşlan Ela· zığ İstildal mahkemesinde idama mahküm edilmişlerdir. Birbiri ardınca sürüp giden ve tamamen emperyaliz min birer oyunu olan bu Kürt hareketlerinin Anadolu'da 1938 yıllarından sonra büyük çapta durduğu ve sakinleşti ği görülür. Merkezi otoritenin fevkalede ve acımasız olma sı, isyanlar ve halk hareketleri stratejisinde mustakil bir Kürt devletinin kurulması hayali ile hareket edenlerin bu yoldan neticeye ulaşamayacaklan gerçeğini ortaya koymuş tu. · Bu tarihlerden sonra, Kürt teorisyenleri yeni çıloş yol(1)
-
Daha 1820 yıllarında Dersim'in Sivas taraflanna düşen kısmında Kllrt.· !erin Osmanlı kuvvetleri ile savaştıklanna şahit olmaktayız, 1862-1866, tarihlerinde Derviş Paşa , 1877-1878'de Semih, İsma i l ve Ahmet Muhtar Paşa'lar 1906-1907'de Neşet Paşa 1909'da İbrahim Paşa ve nihayet 1911 yılında Miralay Galatalı Şevket komutasındaki Osmanlı kuvvetleri buradaki Kürt isyanlarını bastırmak için · �-azife görmüşlerdir.
ŞB
lan aramaya başlamışlardır. Fakat, zamanın htikümetle· rinin sıkı tedbirleri bu düşüncede olanların illegal faali· yetlere yönelmelerine yol açmıştır. Bu faaliyetlerde daha zi. yade kültürel çabalarda ve siyasal yönden gayretlerde bu lunan ktirtçülerin daha başka kapılan zorladıkları görül mektedir. Neticede Kürtçüler bilimsel bazı yollara ka· nileze olmaya ve bu şekilde geleceği hesaplamaya başla nuştır. Gayrı Kürtçülük birtakım yeni boyutlar içerisinde dir. Bu hareketleri yönetenler Marksist-Leninist dil· şüncelerin ana ilkeleri içerisinde geleceklerine formW aramaya başlamışlardır. Bu yüzden, Kürtçülerin bilhassa son .zamanlarda Ortadoğu'daki sosyalist hareketler ile ya· kın bir ilişki tesis ettikleri görülür. Yakın zaman Türkiye Kürt hareketlerini başlıca iki bö· . lümde düşünmek iyi olur. 1938 sonrası sakinleşen kürtçü Hlk faaliyetlerinin bilhassa bu tarihlerden sonra daha dik· katli ve şuurlu bir şekilde geliştirildiğini ve sUrdürWdüğü nU hemen belirtelim. Çok partili düzene geçiş yıllan olan 1950 sonrası ise, Kürt hareketlerinin düzensiz halk hare· ketleri şeklinden uzaklaşıp ömlli.kle fikri sahaya intikal ettiği ve bilinçli bir şekilde, teşkilatlanarak ideolojik çalış· malann yapıldığı yıllardır. Esasen ; 1938 sonrası Kürt ha· reketi ağırlık yönünden bir bakıma İran ve Irak'a kaymış ve emperyalist güçler buralarda Kürt hareketlerini oluş turma gayretlerine girişmişlerdir. 1950 yılından sonra seçimler ile hüküm.ete gelenler, yeni bir düşünce ve davranışı da beraberlerinde getirmiş lerdi. Bundan böyle, tek parti devrinin tepeden inme me· bus listeleri yerine, bölgelerin kendi içlerinden seçtikleri, Millet Meclisinde yerlerini buluyorlardı. Bu yeni hareket içerisinde doğu bölgesinden Millet Meclisine gelen ve pek değerli mevkiiler elde eden Kürt Milletvekilleri de hayli sayı oluşturuyorlardı. Fakat bu durumdan da memnun ol mayan bazı Kürt gruplarının, Millet Meclisine gelenleri,
kendi içlerinden olmalarına rağmen "ağa, sömürücü, işbir likçi" tabirleri ile suçlam.alan ve hadiReye esastan sol açı dan bakarak yakınlaşmaları, yeni bir çizgide yeniden teş kilatlanmalarına yol açmıştır.
Ve
aslında,
1950 yılından
itibaren fikri yola kanilize olan, illegal çalışmalar da pan Kürtçülerin daha ziyade
ya
1954 yıllan ile birlikte yer
yer bölgesel dernekler etrafında toplandı-klan ve
Kürtçe
dergi ve gazete çıkarma gayretleri içine girdiklerini göıii yoruz. Şuurlu ve pek kesin hatları ile organizeli,
1960 son
rasının Kürt hareketlerinin ilk ciddi temelleri de bu sıralar da atılmış oluyordu.
1950 sonrası iktidarının baş tacı ettiği
ve hemen bütün hareketlerine göz yumarak, ona birtakım imkanlar dahi hazırladığı Said-i Nursi (Said-i Küreli)
ise
yakın zaman Kürt hareketleri içerisinde görülen entresan ve renkli bir simadır. Daha sonra bu kişi hakkında kısa bir bilgi vereceğiz.
1950 sonrasının Kürt hareketlerinin özellikle gizli teş kilatlar ve kültürel çabalar şeklinde organize edildiğini gör mekteyiz. Daha evvelc e de bahsedildiği gibi, çok - partili düzene geçişten sonra her ne kadar Millet Meclisinde,
Do
ğulu Kürt Milletvekilleri de yer almışlarsa da, çoğu kez mi litan Kürtçüler bu milletvekillerinin faaliyetlerinden mem nun kalmam ışlardır. Hatta çoğu defa onları Kürt toplumu na ve Kürt
davasına ihanet etmekle suçlanmıştır.
Bu
suçlamayı yapan Kürtçü militanlar yeni bir takım teşekkül ler etrafında da birleşmekten uzak kalmamışlardır. Daha ziyade bunların organize olmaya başladıklan yıllar olarak
1954 sonrasını söyleyebiliriz. Bu arada yurt dışındaki kürt
çü teşkilatlar ile de sıkı bir temas halindedirler. Bu tür ça lışmalar ile
1958 yılına gelindiğinde, illegal bir teşkilat
olan "Kürt İstiklal Partisi"ni kurarak çalışmalarına daha ciddi ve merkezi mahiyet vermeye çalıştıklarına maktayız;
şahit ol 1958 yılında · kurdukları bu illegal teşkilatın ar
dında ve fakat daha ziyade sola açık basın
organlannın
etrafında toplanarak kürtçü faaliyet sürdüren militan Kürtçüler bu faaliyetlerinde daha ileriye gidemeden kısa zamanda tesbit edilmişler ve 1959 yılında yapılan bir ope rasyonla tevkif edilmişlerdi. 1959 tevkiflerinde karşımıza çıkan birtakım isimleri, daha sonraki yıllarda yine çok de fa Kürt hareketleri içerisinde sık sık görürüz. Tevkiflerin üzerinden çok geçmeden 27 Mayıs devrimi olmuş ve ancak daha evvelce tevkif edilen Kürtçülerin yargılanması ihtilal sonrasında olmuştur. 8 Ocak 1961 tarihinde Ankara'da yargılanan kişiler arasında şu isimler bulunuyordu :
Şevket Tmıuı . . . . . . . . . . . . . . . . . . Naci Kutlay . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Koca Ebist.an . . . . . . . . . . . . . . . . . . Yavuz Çamlıbel . . . . . . . . . . . . . . . Mehmet Ali Dinler . . . . . . . . . . . . Yusuf Koçar . . . . . . . . . . . . . . . . . . Ziya Şerefhanoğlu . . . . . . . . . . . .
Dokt.or Doktor Sub:ı.y
Hukuk Fak. Öğrencisi,
Subay Avukat (Bu kişi Bitlis Se natörü
Necdet
Ozankara . . . . . . . . . . . .
Amerika'ya
Hukuk Fak. Öğrenicisi
Akkuş . . . . . . . . . . . . . . . . . . Dunlu Aldroyunlu . . . . . . . . . . . . Hasan Sellin
iken
k�ştır) Tacir Tacir Öğretmen Subay Muhasip
K.ıl�ğlu . . . . . . . . . . . . . . .
Sebalıattin? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Sait Elçi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Salt Bingöl . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . İktisat Öğrenicisi Sıtkı Elbistan . . . . . . . . . . . . . . . . . . Hukuk F�k. Öğrenicisi Ali Ka.rahan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Avukat Necati Siyahkan . . . . . . . . . . . . . . . Tıp Fak. Öğrenicisi Esat Cemiloğlu . . . . . . . . . . . . . . . Mühendis Sa it Kırmızıtoprak . . . . . . . . . . . . . . . Doktor ( t.eı,,kilit umumi katibiydi 61
Yesar Kaya . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
İktisat J.41\k. Öğrenicisi
Faik
Savaş . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Haydar Aksu . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Tıp Fak. Öğrenicisi Avukat
Ziya Acar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Hukuk Fak. Öğrenicisi
Budak . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Hukuk Fıt.k. Öğrenicisi
F" adıl
Halif Demirel . . . . . . . . . . . . . . . . . . Bilen . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Subay
Mustafa · Direkçlgil . . . . . . . . . . . . Feyzi Avşar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Tacir
Hasan lnus . . . . . . . . . . . . . . . . . Nazmi .Balkaş . . . . . . . . . . . . . . . Hüseyin Çok . . . . . . . . . . . . . . . . . Mehmet Çiğdmı . . . .
Müteahhit
Ferit
.
.
Doktor Ziraat ı�ak. Öğrenicisi
.
Tip ı�ak. Öğrenicisi Dekoratör
.
Fevzi
Doktor
Kartal . . . . . . . . . . . . . . . . . Mehmet Eydemir . . . . . . . . . . . .
Avukat Tip 14'ak. Öğrencisi
AbdmTahman Efendolak . .
Gazeteci, muhabir Lise mezunu, ecza
.
.
Musa Anter . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
deposu
meuıuru,
Oahit Yddınm . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Avukat
Emin Kotan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Elektrikçi
Karadağ . . . . . . . . . . . . . . . Çiftçi Muhsin Şamata . . . . . . . . . . . . . . . Elektrikçi Turgut Akın . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Hukuk Fak. Öğrenicisi
Ökkeş
Mustafa Kamanlı . . . . . . . . . . . . .
.
.
Hukuk Fak. Öğrenicisi
Mehmet Ö7.e1" . . . . . . . . . . . . . . . . . . Feyzullah Denı1rtaş . . . . . . . . .
Tıp Fak. Öğrenicisi
Ce7mi
Zira.at Fak. Öğrenicisi Mühendislik ö""-;ci.si ...�..
Ballrq
. . . . . . . • . . . . • . . ,
..
Halis Yokut Samet Balkq . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.
62
H�k Fak. Öğrenicisi
Tıp Fak. Öğrenicisi
Hukuk Fak. Öğrenicisi Ve admı tıesbit edemediğimiz "bir kişi daha
Nuretttn Yılmaz . . . . .
.
. . . . . . . . .
Böylece ; tutuklanan ve Kürtçülük propagandası yap maktan sanık olarak yargılanan kişilerin mevcudu 49 kiei-ı: yi buluyordu. Devletin bütünlüğünü sarsıcı gizli teşkilat kurmaktan ve zararlı faaliyetlerinden dolayı yargılanan bu kişilerin çoğunun isimlerini ileriki yıllarda ve yine ay nı amaçlar ile oluşturulan hareketlerin içerisinde ve Mark sist-Leninist çizgide görürüz. Mesela ; Naci Kutlay, Dev rimci Doğu Kültür Ocakları bahsinde karşımızza sık sık çıkan bir isimdir. Musa Anter ise, yine Kürtçü hareketin i çerisinde ve daha yakın yıllarda kurulan gizli "Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi" faaliyetleri bahsinde defalar ca tanık olduğumuz bir kişidir. Burada, yine çok önemli va zifeler yüklenmiş bulunan Dr. Sait Kırmızı.toprak ise,1965 yılına doğru, bir başka mevkiide ve aynı gayelere hizmette bulunurken tekrar karşımıza çıkacaktır. Bu tarihlerde ku rulan "Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi"nin başkanı dır. Kendisi bu arada Türkiye'de değildir ve Kuzey Irak' ta, Barzani'nin karargahında bulunan partinin polit büro sından Türkiye'deki teşkilatı idare eden en kudretli kişi olarak görülmektedir. Daha ileriki bölümlerde ; Kürtçülük faaliyetleri gözden geçirilirken bu isimlerden sıkÇa bahse deceğiz. 1950 sonrasının Türkiye'deki Kürtçülük faaliyeti içe
risinde ikinci bir teşkilatı da görürüz. Bir grup yabancı uy ruklu Kürt talebenin Türkiyede kurmuş olduklan ve giz lice faaliyetini sürdürdükleri "Kürt T!"-lebe Cemiyeti"nin kuruluş tarihi ise 1959 yılına rastlar. Ancak bu teşkilatın faaliyeti ve bu arada yurt içinde ve yurt dışındaki bazı kuruluşlar ile temasa geçerek sürdürdükleri Kürtçü çaba lar 1963 yılında kesinlik kazanıp, yetkililerce tesbit edilin ce, teşkilat mensuplan bu tarihte tutuklanmışlardır. Bu konuda bilgi vermeden, kısa bir hususa yer vermeyi düşü63
nüyoruz. Bu tarihlerde geçen bir olayın hemen verilmesi, konumuzun bütünlüğü bakımından önemlidir.
1959 yılının Nisan ayı içerisinde enteresan bir olaya tanık olmaktayız. Bu tarihte, Kerkük'te yerleşik bulunan Tilrk'ler üzerinde bir yandan Araplar ve diğer yandan ise Kürt'ler şiddetli baskı yapmaktadırlar. Bu baskıları yapan her iki unsur ; lrak'ın petrol bakımından fevkali.de zengin olan Kerkük bölgesini kontrolleri atlına alma gayreti içerisindedirler. Özellikle Kürtlerin bu amaca yönelik bas kılanndan fevkalede rahatsız olan Kerkük Türklerinin şl kayetleritıin Türkiye'de duyulması üzerine ; C. H. P'si Niğ de Milletvekili Asım Eren'in, Millet Meclisi Başkanlığına bir soru önergesi verdiğini görüyoruz. Bu önergede Asım Eren, " .. Irak'ta Kürtler tarafından Türklere yapılan bas kı hakkında aydınlabcı malumat ve bunun için gerekli ted birin alınıp alınmaması hususunda" bilgi istiyordu. Ve ; "gerekirse mukabele-i bilmisil yapılıp yapılmıyacağını" soruyordu. Asım Eren'in bu davranışına kızan 1stanbulda ki tahsilde bulunan 102 Kürt öğrencisi ; hem Asım Eren'e ve hem de Cumhuriyet Halle Partisi'ne birer telgraf çeke rek bu hareketi protesto ediyorlardı. Yukanda izah edilen telgraf hadisesinden çok geçme den, 27 Mayıs hareketi olmuş ve yapılan birçok tutuklama lar içinde, tehlikeli görülen ve Kürtçülük hareketi ile ilgisi olan 485 Kürt ileri geleni de toplanarak Sivas'ta bir kampta bir müddet gözalbnda bulundurulmuşlardı. Sürdürülen tahkikat sonunda, bunlardan sadece 55 kişisi bab Anado lu'da mecburi ikamete gönderilmiş ve diğerleri ise serbest bırakılmışbr. 1960 sonrası memlekette ortaya çıkan düşünce ve ha reket serbestisi Kürtçü çabalar için uygun bir ortam sağ lamışbr. Özellikle, bu tarihlerden itibaren gelişen ve legal çalışmalar içerisine giren sol harekette kendisine yer ara yan Kürtçü girişim. zaman zaman hem legal ve hem de ille64
gal çabalarını sürdürmüştür. 1963 yılında, daha evvelki bahislerde kuruluşundan bahsettiğimz "Kürt Talebe Ce miyeti''nin tutuklamalannın yapıldığını . görmekteyiz. ille gal faaliyet gösteren ve faaliyetleri sırasında bilhassa Av rupa'daki Kürtçü teşkilatlar ile temaslar kurarak çabasını sürdüren bu teşkilatın mensuplan ; müstakil bir KUrdistan
1959
için, Marksist-Leninist çizgide yürüyorlardı . Daha,
yılında kurulan ve birkaç defa "Avrupa Kürt Cemiyeti"ne müracaat ettikleri halde önceleri buraya .kabul edilmeyen, 'Türkiye Kürt Talebe Cemiyeti"nin daha sonralan Avnı· pa'ca tanındığını görmekteyiz. Bu tarihten itibaren hemen bütün faaliyetlerinde onların
stratejisine
de ;
uygun
çalı şmalar içerisinde görülürler. Avrupa Kürt Talebe Ce miyeti'nin ; 27 Mayıs hareketinden sonra Türkiye için bazı girişimler içinde bulunması ve bu meyanda Türkiye'de ku rulan Kürt
Talebe
Cemiyeti ile yakından
ilgilenmesi,
Kürt hareketinin beynelmilel bir karekter taşıdığına güzel örnektir. Ortadoğu'da müstakil bir Kürt devletinin yara tılması bütün dünya Kürt teşkilatlarının asıl amaçlarıdır. Bunun içindir ki ; birçok memlekette faaliyet
gösteren
Kürtçü teşkilatların sıkı bir irtibat ile aynı stratejiyi kip ettikleri her zaman için görülebilir. Türkiye'de, (1)
- Avrupa Kürt
ta
(1)
1959 yılında kurulan, fakat daha sonrala-
Talebe Cemiyeti, Türkiye ile yakı ndan ilgileniyor ve Kürt
lerin meseleleri üzerinde hassasiyetle duruyordu. Mese'ıi; Avrupa Kürt Talebeleri Cemiyeti idare komitesi adına İsmet Şerif Yanlı imzası ile za· manın Devlet Başkanı Cemal Gürsel'e bir telgraf çekilerek ;
1. Tutuklu bulunan 49 Kürt siyasi şefinin muhakemesinin açık yapılması, 2. rBütün Kürt siyasi mahkılmlannı n serbeııt bıkanlması, 3. Ekseriya Kürt olan Doğu böl gesi ,-ilayct'erinde resmi cHI olarak öğ. ret/.min Kürtçe yapılacağının i!An edilmesi ,
4. Kürt bası nı na ve yayınlnnna müsaade edimesi, 5. Tekmil Türkiye'ye ait bir plAn çerçevesi dahilinde Kürdistan halkı nın maddi ve kültürel hayat se,·iyesinin yükseltilmesi. 6. K ürdistan vilayetlerinin ve bölgesinin bir tek ülke ha1inde birleştiril mesi, kendisine cumhuriyet çerçevesi dahilinde muhtariyet staUlsil ta. runması. gibi isteklerde bulunuluyordu. Aynı telgrafın bir örneğini ise Birleşmiş Milletler Teşkilatına da yollamışlardı.
65
·
n Avrupa Kürt Talebe Cemiyetince tanınan, "Türkiye Kürt Talebe Cemiyeti"nin ayn bir özelliği vardır. Türkiye• deki teşkilatın kuruculanmn bütün hepsi ve mensuplan yabancı uyruklu olup, TUrkiyede tahsil için buJ unmakta idiler. 1963 yılının Ağustos ayında yapılan tevkiflerine ka dar iki kez başkan değiştirilmiştir. Kuruluşundan 1963 yıh nın Mayıs ayına kadar teşkilitın başkanlığım İbrahim Mamhıdır yapmış, bu tarihten sonra başkanlığa Cemal Alemdar getirilmiştir. Cemal Alemdar aynı zamanda, Tllr kiye'de o sıralarda devam eden sol hareketin içinde devam lı görülen simalarındandı. Cemiyetin gizli ve yıkıcı faali. yetleri tesbit edildikten sonra, ancak yurt içinde bulun dukları için tutuklanabilenler şunlardır : <Jemal Alemda.r
......
. . . . . . Erbll, 1940 doğumlu ve Irak uyruklu. Telmik VniveısitA!18l Mi marlık FakültAl8iııde öğrenci
(Bu kişinin daha soorala.n. 1968/1969 yıllanndan itibaren kurulmaya. başlayan Devıimei Doğu KWtttr Oca.Jdan bahsinde ve aynı amaca hizmet eden � malar � ismine �kar.
rastlayacağız)
lbrahJm Mamhıdir
Gazi Dbey
... ...
Köysancak, 1933 doğumlu ve Irak uyruklu. İktisadi ve Ticari tlimler Akademisi �ebesi olup, teşkilatın idare heyeti üyesidir.
... ......... ... ...
Erbil, 1940 doğumlu ve Ira.k uy rukhı. İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi talebesi olup, t.eşkila tm idare heyeti üyesidir. 66
Fuat Derviş . . . . . . . . . . . . . . . Bağdat, 1939 doğumlu ve hak uyruklu. Tıp Fakültesi talebesi olup, f-.Jdla.tm idare heyeti tQe · si. Nejat Remzi . . . . . . . . . . . . . . . Kerldlk, 1985 doğumlu ve Irak uynıklu. Tıp Fa.kWtesi öğrenici si olup idare heyeti üyesidir..
T. Şerif Muhta.r . . . . . . . . . . . . Erbil, 1934 doğumlu ve Irak uy
ruklu. Dişheldmllği öğrenicisi olup Uışldlatm üyesidir.
Sait Abdurrahman . . . . . . Kerb.iik, 1939 doğumlu ve Imk uyruklu. . Teknik "üniversitede öğrenci oln9 teşkilatın üyesidir.
Firuz
Fala.hat . . . . . . . . . . . . Ri.zaiye, 1939 doğumlu ve han Uynıklu. Teknik finiversit.e de öğrenici olup t.eşkilatm üyesidir ••
Yukarıda isimleri sayılanlar, o sıralarda yurt içinde olduklaı-ı için tutuklanabilenlerdi. O sıralarda yurt içinde olmadıkları için tevkif edilemeyen ve teşkilatın üyesi bulu nan diğerleri ise şunlardı :
Hasan Şettavi Fatih Hasen Muhammed Siat Caf
Sadi Dizey Muhsin Ali Ifuey Simko Çiyavuk Hasan Muhammed Ali Necip Klıaffaf
Sabir Hoşııav Kemal Çelebi UD11'3n Yahya Feyll Muhsin Ali Hamat Fazıl �it
ömer Dlmy
Muhammed Cafer
Cemiyet üyeleri faaliyetlerinde önemli görevleri ara. lannda taksim etmişler ve bu taksimde yedi kişi mühim vazifeler yüklenmişlerdi. Görevler şu şekilde dağıtılnuştı :
67
Necip Khaffa.f, . . . . . . . . . . . . Avropa'da.ld Kürt Talebe Cemi yeti ile irtibat kunnaya ve tBJi mat almaya, Sadi Di7.ey, Omer Dizey ve Kemal Çelebi . . . . . . . . . . . . . . . Alma.nya'da faaliyette bulunan ve aym. amaat yönelik tefldla� lar ile irtibat kurma.ya,
Hoşnav . . . . . . . . . . . . Bulgaristan ve bu yoBa Avropıı dald ieşkUaUar ile temas�r sağ lamaya, Gazi Dizey, İbrahim Mamhıdır . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . lrak'ta.ıd Kürt Uşkilatlan ile te mas kunnaya memur edilmiş lerdi. Sabir
Burada göriildüğü gibi, Kürtçülük faaliyetlerinde Av rupa bilhassa önem taşıyordu. Avnıpa'da ve Amerika'da ; himaye ve teşvik gören çeşitli Kürt teşkilatları, bu faali yetlerin sistematik planlayıcısıydılar. Halen de durum böyledir. · Fransa, İsveç, Hollanda ve Almanya'nın yanısı ra, Amerika ve Rusyada bilindiği gibi Kürt meselesine bil hassa ilgi gösterirler. Bu merkezler için Türkiye üzerine oyananacak oyunlarda en güzel istismar konulanndan bi risi de budur. Fransızlann kurdukları "Comite De Solida rite A La Revolution Kürt" adındaki cemiyet, Hollanda' mn Amsterdam şehrindeki Kürt Cemiyeti, Almanya'daki "Deutsche Kurdısch Geselschaft" isimli cemiyet, İsveç Kürt Cemiyeti ve Avrupa Kürt Talebe Birliği ile Amerika' mn Washington, Newyork, Boston ve Filadelfiya bölgele rinde faaliyet gösteren "Koomelei Huendekarani" adında ki Kürt teşkilatlarım bir kerre daha hatırlamamız uygun olur. * 1959 yılında kurulan ve ancak 1963 yılının
68
Ağustos
ayında bir operasyon ile kurucuları tutuklanan Türkiye Kürt Talebe Cemiyeti mensuplarına paralel olarak, Tür kiye içerisinde yine müstakil bir Kürdistan kuruluşu için faaliyet gösteren bir örgütün mensupları da yakalanmıştı. Türkiye vatandaşı olan ve Kürtçü faaliyetlerde bulunan bu kişilerin yukarıda bahsedilen Kürt Talebe Cemiyeti ile de müşterek faaliyet ve irtabatlan da tesbit edilmişti. *
Kürtçü faaliyetlerinden dolayı yakalanan kişilerin isimlerini za.mamn gazeteleri önemli habeı- olarak kamuo yuna duyurmuş ve geçmişleri hakkında geniş bilgiler ver mişti. Hatta, içişleri bakam olan Hıfzı Oğuz Bekata da yi ne bir basın toplantısı yaparak, yakalanan kişileri ve amaç larını izah etmişti. 29 Haziran 1963 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nin "Topraklarımızda bir kürt devleti kurmak is teyen 13 kişi yakalandı" başlıklı haberinde, yakalanan ki şilerin isimleri olarak şunlar veriliyordu :
Avulcat Ziya Şerefhaııoğlu Musa Ant.er
Doğan Kıbç ŞıhhaE!ftlanlı Salt Elçi Medet
Serhat
Edip Karahan Enver Ayt.ekiıı
A.li Anagür İbrahim Mamhıdır Gazi Dizey
Abdülsettar Hama.vendi Yaşar Kaya Yine aynı kaynakta, yakalanan bu Kürtçüler hak kında şu aydınlatıcı bilgiler okuyuculara sunuluyordu ;
69
Av. Ziya Şerefhanoğlu : Milliyetçi Kürtçülerden olup ha len çıkakta olan Reya-Rast isimli derginin sahibidir. Evin de yapılan aramada ; Kürtçülük faaliyetlerine ait 52 vesika. Reya-Rast Dergisinin önce "Kürdistan" adıyla çıkarılma hazırlığına ait vesikalar, 70 sahifelik Lisan-ı Kürdi adlı Kürtçe gramer, Kürt alfabesi, dışla münabesetlerine ait rnektup, kullanılan adresler-ve dıştan kendisine gönderilen Kürtçülükle ilgili yayınlar ele geçirilmiştir. Sait
Elçi
:
Milliyetçi Kürtçüdür.
İstanbul'da serbest
rnuhasebecilik yapmaktadır. Dı�a irtibatı görülmüştür. .Aramada, Kürtçülük faaliyetine ait 10 vesika ve bu me yanda Kürtçe lügat ele geçirilmiştir. l\fusa Ant.er : Komünist Kürtçüdür. Türkiye İşçi Partisi Üyesidir. Faal eleman olup dışla irtibatı vardır. Aramada. komünizm ve Kürtçülük faaliyetlerine ait 17 vesika, bu arada Kürtlerin Türkiye, Irak ve İranın resmi hudutlannı hiçbir zaman tanımadıklarına dair yayınlanmak üzere ha zırladığı, tahrik edici, aykırı yazılar bulunmuştur. (1) l\fedet Serhat : Hukuk Fakültesinde talebe olup komü nist Kürtçüdür. Kürtçe-Türçe olarak çıkan ve topla.nttın lan "Deng" dergisinin yazı işleri müdürüdür. Ve bu yüz den tevkif edilmiştir. Aramada, Kürtçülük faaliyetlerine ve temaslarına ait vesikalar bulunmuştur.
Yaşar Kaya : Komünist Kürtçü olup Kürtler arasında Fi dele Castro olarak anılmaktadır. "Deng" dergisinin yazı işleri müdürüdür. Türkiye İşçi Partisi üyesidir. Tevkif edilmiştir. Aramada, Talat Aydemir'in, 22 Şubat hadise leri hakkında teksirinden bir suret ile muhtelif faaliyetle rine ait 24 vesika bulunmuştur. (1)
-
Bu tutuklanmacla gördüğümüz Gerek Sait Elçi ve gerekse Musa Anter isimlerini daha evvelce, 1959 yılında yapılan ve 49 kürtçilnün tutuklaıunası ile sonuç!anan tevkifatta yine görmüştük. Bu arada , yukarıda isimlerin den bahsedilen kişilerin, Türkiye İşçe Partisi ile yakın alakalannın yo rumu ise daha başka yapılabilir herhalde?
70
Do&un Kılıç : Milliyetçi Kürtçü olup Roja-Newe adlı Türkçe-Kürtçe gazetenin sahibidir. Avrupa ve Orta-Doğu ile irtibatlıdır. TUrkiye'de gizli bir KUrt teşkilatı kurmak için faaliyet göstermiştir. Aramada, 23 vesika ile pli.nlar bulunmuştur.
F.dip Ka.mhan : Komünist Kürtçüdür. "Dicle-Fırat" ga zetesinin sahibidir. Yabancılarla irtibatı vardır. 14 vesika bulunmuştur.
Enver Ayt.ekin : Komünist Kürtçüdür. Sosyal Adalet Der
gisi idare müdürü ve Türkiye İşçi Partisi üyesidir. Arama da, Kürtler ve lraktaki'ihtilal başlıklı bir teksirin notlan, "Kürt Milliyetçiliği", 'Bugünkü merkez : Irak, "Çiğnenen Haklar" "Kürt-Sovyet yakınlığı", "Sad.abat ve Bağdat Paktı" , "Halk Ha.rek8.tı", "Kürt Ga.7.etelerinin sesi", .Milli Lider Molla Mustafa Bar7.ani", "Kürt Mücadelesi", 'Irak ihtilali Kürtleri uyandırdı", "Bugünkü Irak ihtilali ve di '
&"er Kürtler" başlıklı neşriyat ele geçirilmiştir. Aynca ko münizme ait neşriyat ve resimler de bulunmuştur. Ali
Anagür : Tunceli Kültür Derneği Başkanı olup, dışla
· irtibatı vardır. Kürt liderlerinden Baytar Nuri Dersimi ile muhaberesine ait vesikalar, şiirler bulunmuştur.
tbra.ııiın Mamhıdır
: Irak tabiyetinde olan Kürtçü. İstan bul Üniversitesi Tıp Fakültesi 5 inci smıf öğrencisidir. Dıştaki Kürtçülük teşekkülerinin Tlirkiye'deki temsilcile rinden birisidir. Aramada, 10 vesika, Komünist Ktırtçtl Ke mal Fuat başkanlığındaki Avrupa KUrt Talebe Cemiyeti nin İstanbuldaki gizli Kürt Talebe Cemiyetine gönderdiği talimat yazısı, Berlin'den gönderilen bir diğer talimat ve sikası bulunmuştur.
Gazi Dizey : Komünist Kürtçüdür. İstanbul İktisadi Tica ri İlimler Akademisi öğrencisidir. Dıştaki KUrt teşekkülle71
nnın Türkiyedeki irtibatçısıdır. Aramada 10 vesika ile birlikte Barzani'nin dünyaya hitabı (Nideül Alem ) , Av rupa Kürt Talebe Cemiyetinin tebliği, Irak Kürt Talebele rinin konferanslannda alınan kararlar, Kürt Milletine be yanneme, Avrupa Kürt Talebe Cemiyetinin iç tüzüğü, Kürt haklarııu koruma komitesinin beyannemesi ele geçirilmiş tir. (1)
Abdülsettar Hamavandi
Milliyetçi Kürttür. Irak asıllı, Ürdün pasoportlu, gazeteci, Irak gizli Hür Gençlik Teşkila tı yayın ve propaganda: komitesi başkanı olup, Türkiye'ye girerken yakalanmıştır. Üzerinde iki pasaport bulunmuş tur. Ayrıca Türkiye'de bir gizli Kürt teşkilatı kurulması ile ilgili faaliyet ve temaslarını gösterir vesikalar, gizli teş kilatın planı, çalışma tarzı, metodlanna ait şemalar, ya bancı devletlerle işbirliğini gösterir birçok vesika da bulu narak müsadere edilmiştir. :
1963 yılında bu şekilde ortaya çıkanlan ve tevkifleri yapılan Kürtçülerin ardından çok geçmeden. 1964 yılında yine müstakil bir Kürt devletinin kuruluşunu amaçlayan bir teşkilatlanmaya gidildiğini görüyoruz. 1965 yılında. Irak ve Suriye Kürdistan Demokrat Partileri ile irtibatlı olarak ve onların modelinde, gizli Türkiye Kürdistan De mokrat Partisi'nin �uruluşuna gidilmiş ve ilk defa Silopi'de irtibat bürosu şeklinde örgütün nüvesi oluşturulmuş tur. Ve böylece de, geniş bir parti çalışması amaçlanmıştır. Bilhassa 1968 sonrası Türkiye'nin iç siyasi durumu böyle bir örgütün faaliyet göstermesi için pek güzel bir ortam olarak görülür. Bunun için, 1960 sonrası Türkiye Kürtçülük Hareketleri bahsinde bu partinin ayrı bir yeri vardır. Tür kiye Kü.rtdistan Demokrat Parti'sini ayn bir bölüm halinde tetkik edeceğiz. (1) :__ İbrahim Mamhıdır ve Gazi Dizey İsimlerinden, Türkiye Kürt Talebe Ce miyeti bahsinde bilgi verirken ayrıca bahsedilmişti . . .
72
YAKIN ZAMAN KÜRTÇVLÜK HAREKETİ İÇEBİSİNDE "TVRKİYE KVRDİSTAN DEMOKRAT PARTİSİ'' Yakın zamanın en büyük parti çalışması 1965 yılında başlanuştır. Bu senelerde, Diyarbakır merkez olmak üzere illegal bir teşkilat olan "Türkiye Kürdistan Demokrat Parl.isi" kurulmuştur. Bu partinin ilk nüvesi "Kürclistan Demokrat Parti Mesullüğü" adı altında Silopi'de, 1961 yıl larında oluşturulmuştur. İlk defa Abdullah Ökten tarafın dan meydana getirilen bu teşkilat, Kuzey Irak ve Suriye'de bulwıan Kürt parti teşkilatlan ile irtibat sağlanarak. daha ·
da geliştirilmiştir. Temelleri bu şekilde, 1961 yılında atılan tegkilatın 1965 yıllarında "Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi" adı altında daha ciddi bir parti haline dönüşerek faaliyetlerini sürdürdüğünü görmekteyiz. Marksist-Leninist çizgide faa liyet gösteren bu teşkilatın 51 maddelik Türkçe ve Kürtçe olarak kaleme alınnuş tüzüğü incelendiğinde, istek ve amaçlarının neler olduğu açıkca anlaşılır. Marksist-Leni nist teşkilatlara benzer bir şekilde hücre sistemi ile teşki latlanma gösteren "Türkiye Kürclistan Demokrat
Parti
si"nin başkanlığım Dr. Sait Kırmızı.toprak yıapmaktaydı. Dr. Faik Savaş, Hikmet Buluttekin, Nazmi Balkaş ve Hasan Yıkılmış isimli kişiler Kuzey Irak'ta bulunan parti nin polit bürosundan, adı geçen teşkilatı idare eden önemli şahıslardı. Partini tüzüğü, amaçlar ve faaliyetler yönünden ent resan bölümler ihtiva eder. Parti program ve tüzüğü tet kik edildiğinde, teşkilat olarak isteklerin en ince noktalan na kadar düşünülerek kaleme alındığı görülür. Fonnillleş tirilmiş belli başlı isteklerden bazıları şunlardı :
1. Türk Anayasasının değişürilmesini, Kürt ve Türk 73
·
t.erimleriııin konulmasım ve Türk DevleU'nin unsurdan oluştuğunu,
2.
bu iki
Pamunento'ya keodi nüfuslan oraıunda veldl veril mesi, .
3. Kü.rdistan olarak tan:ınıladıklan yerlere muhacir yer lıeştirilıııeıne;ini ve burada.ki köy ve kentlerin isimle rinin değiştirilmemesini ('l ) 4. Kürdistan şehirlerine aslı Kürt olan idareciler yolJan.. masuu.
5.
Türldye'deld Kürdista.n'da resmi dilin K� olması nı, okullarda Kürtçe okutulmasuu, Kürtçe radyo ve televizyon kurulmasını ve Kürtçe kitap, mecmua ve gazete neşredilmesini,
6.
Devletin, Kürdisfu.n olarak tanımladıldan yerlerin kalkınması için mali ve iktisadi tedbirler almeNDI ve bunun için Kürdistan olarak bildikleri yerlerin smırla n içerisinde ağır sanayii yatmmlannıuı oluşturulması nı ve bu bölgeden çıkan petrol geliriıün %74 'ünün, Kürdistan olarak belirtti lderi yerlere sarfedilmesinlıı gerçekleştirilmesi.
Yukarıya aldığımız özet mahiyetindeki bölümden, adı geçen partinin nasıl bir Kürdistan ve bu kürdistan üzerine ne gibi isteklerde bulunduğunu görmekteyiz. "Başka bir milletin fikrine sahip olmayan Kürt milliyetçisi ve siyasi bilgi sahibi, 17 yaşından yukarı her kişinin alındığı", Tür kiye Kürdistan Demokrat Partisi'nin idari teşkilatı altı ana bölümden meydana geliyordu . Bu bölümler şunlardı :
sıra. ile
1. CAVANA MEZİN Genel Kw1ıı : En yüksek Parti kadem.esi olup ild parti meclisi üyesi, her merkez yönetim -
--- - - - - - - - - - - - - - -
(1)
-
27 Mayıs hareketinin ardından, milli birlik komitesi içinde bulunan Ge neral Sıtkı Ulay'ın bir teklifi ile doğu ve güney doğu'daki kOrtçe olan köy ''e kent isimlerinin tilrkçe olarak değiştirilmesi yoluna gi�ti.
74
kurulundan seçilmiş ikişer üye ile parti başkanlığından meydana gelir. En önemli vazifeleri a.rasmda; partiyi kaı patına veya feshetme partiye 1td koyma veya değiştirme ve parti başkanını değiştinne ve partinin takip edeceği yo� lu seçme ve teyin etme gibi görevleri vardır. 2. KOl\IA NAVKOM - Parti Meclisi : Parti i�lıule genel kuruldan sonradan yüksek kademe olup büyük ku nılta.yda seçilen 11 - 13 üyeden oluşur ve parti Jdeallnln tahakkuku için çalışır. Belıli vasıflan haiz 25 yaşından yukan kişilerin seçi lebildiği parti meclisinin �k vazifeleri arasında en � li ve dikkati çekenleri ise şunlardı : a.
Türkiye'de ileri gitmiş siyasi pa.rtilerin politikala· ruu t.esbit etmek,
b. Partinin siyasi ve iktisadi görüşlerini �tll yol lar ile Birleşmiş Milletlere bildlnnel<, c.
Gamte ve mecmua çıkarmak,
d. Kendisinin aJmış olduğu kararlan yerine getirmek için:, bir başkan dört üyeden oluşan icra komiteelııi meydana getinnek..
3. KOMA BEREMİ - Merke-L Yönetim Kurulu : Parti Meclisi üyelerinden seçilir ve 5-9 kişiden meydana gelip iki ayda bir toplanır. 4. KOMA Cİ - Mahalli Teşkilat : Bir başkan ile S-7 yardımcıdan teşekkül eder. Bu teşkila.t parti meclisinin be lirttiği yerde ve merke-L yönetim kurulu tarafından mey dana getirilir. Bulunduğu yerde partiyi t.enısil ederek id� lojik �şma.Ja.r düzenler. Yardınıcı ve lm.rdeş gruplara. ça lı.� yol göst.eıici olur. 5. KOMA AI.fKER - Yardımcı Grup : Bir ının.halll tiye ile dört yardımcıdan meydana gelir. Mahalli parti üyeleri 75
bu gurubun başkanıdır. Bu guruba bir üyenin girebihnesi lA parti ttizüğü gereğince, en az bir yıl kardeş gnıpta çahşırmş olması ve tavsiye edilmesi gerekir. Aynoo., pa.rU tüzüğü gereğince yardımcı komiil!ı baş� başka hiç bir tiye ve partili mahalli parti başkam ve üyelerini bilme yeceklerdir. ( 1 ) 6. KOMA BiRA Kardeş Gurubu : Paıti teşkilıatında en küçük birlik ve bütün ehemmiyeti ü7.erinde tqayan or -
gan budur. Birisi başkan olmak üzere üç kişiden meydana. gelir. Bir ba.kuna parti teşkilatının t.emelidir.
Kardeş Grubu ; parti fikirlerini halka yaymak, g&Z& fu ve meemua satışlarından elde edilen gelirler ile aldattıar n toplamak, sempatizanlar ii7.erinde durarak, değer ifa de edenlerin isimlerini maJıa.1li partiye bilıdinnek gibi va zifeler yüklenmiştir. Kardeş gurubu haftada. bir defa topla narak çal.L5malar yönünden kendini kontrol eder. Yukandan beri sayılan guruplann birbirleri ile irtibat lı ve koordineli bir şekilde çalışmaları ile, partiye yeni üye ler kazanılır. Fakat, parti üyeleri, pa.rti.nin izni
olmadan
başka bir partiye ve resmi hizmete geçemezler. Görüldüğü gibi partide merkezi otorite çok fazladır ve sızmaları önlemek için kesin tedbirler alınmıştır. Parti üyeleri kendi istekleri ile partiden aynlabildikleri
gibi,
tü
zükte yazılı sebeplerden dolayı da partiden ihraç edilebi lirler.
Buna
göre ;
a. Parti
sunru dışanya �yaııle.r.
b. Parti. idealine aykın hareket edenler,
Parti işlerini mazeretsiz yapma.yanlar, d. 'Üç ay müddet ile, üst üste veya bir yılda üç aidat
c.
(l)
-
Burada açıkca görüldüğü gibi, silsile takip eden ve gizliliğe çok 6nem veren bir hücre teşkilatı ve çalışma dilzeni içerisinde hareket etmekte dirler. Esasen; illegal faaliyet gösteren Marksist-Leninist ve Maoist teş kilatların yapısı
ve
çalışma düzeni de budur.
76
vermeyenler. ilgili kurulla.nn karan ile partiden atıılırla.r. tüzüğünün 50. maddesi bunla.rı iminlir. Pa.rtiden a tıla.nla.r ise bir daha partiye almma.zla.r.
Pa.rti
"Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi"nin tüzüğün den kısaca verdiğimiz bu pasajlardan, adı geçen teşkilatın gayesinin esası anlaşılmaktadır. Parti tüzüğünün bUtUnü ne baktığımızda, tek tek maddelere geçmeden, Kürtler ve Kürt tarihi üzerine kısa bir bilgi verilmekte ve sonra
ttl
zük maddelerine geçilmektedir. Giriş bölümünde ; kendi lerinin Med'ler ve Karduk'lardan geldiklerini ve uzun tari
hi devirlerde "tamamen siyasi bağımsızlıklarına sahip dev letler ve imparatorluklar" kurduklarını belirttikten sonra,
1925-1938 yıllan arasındaki Türkiye'nin idarecilerini Fa şist-Turancı olarak gösterip, o yıllarda yapmış oldukları silahlı isyanları meşru hareketler olarak mütalaa
etmek
tedirler. Kemalizm'in, Türk kamuoyunu şartlandıran dar bir çember olduğunu, ötedenberi Türkiye'yi bu ideolojiye
bağlı ; tutucu, ırkçı, faşist hükümetlerin idare ettiğini be lirtirken ; Kürdistan devletinin kurulması için ilerici, de mokratik, insani ve sosyal yolun geçerli olduğunu
ileri
sürmektedirler. Fakat aynı yerde ; " insani ve milli hakların gasbedilmesi anında ayaklanmayı ve karşı koymayı
hedef Buradan ise ; partinin icabında silahlı bir harekete dahi geçebilece tutar" şeklinde bir görüş te oraya konmaktadır.
ği anlaşılmaktadır. Aynca ; partinin, programının ikinci maddesi aynen "partimiz ilerici ve devrimci bir siyasi or ganizasyon olup Türkiye'de kurulmuştur" şeklindeki söz leri ihtiva ederken, teşkilatın Marksist-Leninist bir çizgide bulunduğu anlaşılmaktadır. Parti programında mevcut bu maddenin
ardından,
partiye girişte yaptırılan yemine bakacak olursak, bu ye mini yaparak partiye giren her kişi başlangıçta -Leninist yolu kabul etmektedir. Girişte aynen şöyledir :
77
Marksist yapılan yemin ise
"Ben biliyor ve in2ruyorum ki, mensubu bulunduğum Kürt halkı ; zorbalar tarafından bütün insani, mili, 808yal ve kültürel haklamıdan; zorla, hile ile, kabalıkla ve kBJ.
I� mahrum edilmiştir. Halkınnzı
kılmak
özgürlüğe kavuşturmak,
onurlu
ve
muttu
DE-VB1MC1 ÇALIŞ '.\Lı\ YE MÜCADELE YAPMAK, inellikle milli bir � ve bunlan koruyabilmek için,
lat kunnak mruridir.
Bu
koruyacağuna, Kürt halkıınn öz gerçekleştirmek için tüm gücümü har
nedenle ; ölünceye lmrlar bu devrimci yolda yürü
yeceğime, arkadaşlanmı
lem ve is�klerini
oa.yacağuna. ve partinin sallannda. çalışacağıma ; namusum, �fbn,
tüm fikri ve maddi mukaddesatım üzerine yemin
ederim."
Görüldüğü gibi, partiye kabul edilen ve yukandaki yemini yapan her üye daha başlangıçta devrimci ve ey lemcidir. Nitekim ; 1960 yılı sonrası başlayan Marksist-Le ninist faaliyetlerin birçok kesiminde ve etkin yerlerde Kürtçü çabaları da görmek mümkündür. Nihayet son yıl larda ise ; Maoist çizgide gidiş göstermektedir. Kürtçü mi litanlann, Marksist-Leninist ve Maoist teşekkülere sızdık ları ve hatta buralarda söz sahibi oldukları çok defa görü lür. Bu husus ; "Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi"nin çalışma programında da maddeler halinde açıkca belirtil mişti. Parti programının 3. cü maddesi ile 6. cı maddesi nin "d" ve "e" şıkları aynen şöyledir : Md 3 Partimiz Türkiye Künlist.anın'da yftı§&yan Kürt haUonın kaderini bizzat kendismin 13.yinlne hak -
la bulunduğuna
inanır. Bu
vamıak için ;
Kürt milli varlığuun resmen tanınmasını ve Kürt ame.ca
milli demokratik hakla nıun istirdadını temel şart
sayar. Md 6
-
Kürt Milli hareketinin ve dolayısı ile Kttnlistaıwı 78
geniş köylü kitlelerinin öncü ve orga.niza.t.örü du nnnunda. bulunan partimiz, sosyal siyasi eylem lerinin seyri boyunca şu Wmel görüşleri titizlik le göronünde tutar: a b c -
. . . .
. . . . .
. .
. .
. . . . . . . . .
. . . . . . . . .
. .
. . .
. . . . . . . . .
d - Bu açıdan _ T-KDP. gerek iktidar ve genm se muhalefette bulunsunlar Tül"kiye'nln diğer 111-
ynsi kuruluşlan ile, ancak Kürt milli varlığuun tanınması ve Kürt milli demokratik lıaklamun açıkca teslimi şartı ile fikil' ve eylem birliğine
gil'ebilir.
e - Bu temel ve ön şartı hesaba katmayan, Kürt milletinin milli varlığını inki.r ve Kürt mil li haklanmn gasbını tasvip ya da görmemezlik ten gelen füm siyasi, gayri siyasi kurulu,Ian ; Kürt halkım ezen ırkçı-faşist hilldimetılerln ve baskı lruvvetlerinin suç ortağı sayar••" Yukarıya aldığımız, Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi'nin çalışma programına ait maddelerdir. Yine, bu çalışma programı tetkik edilecek olursa, Kürtçülük ideolo ji ve müstakil bir Kürt Devleti fikrinin varhf ııı çok açık bir şekilde belirten bölümlere rastlamak milmktindür. Bu programın bir yerinde yine şu şekildeki düşünceleri bulu ruz :
"Türkiye'de Kürt halkının inki.n ve demokratik miDi gasbı şeklinde orta.ya çıkan dahili milli ezme tatbikatı sona ermediği müddet.çe, Kürt halkının da.lıili milli muhalefet potansiyelini miiııhasmuı, milletlerara81 emperyalimıe karşı savaş alanına kanaUze etmek isteyen tüqı fikri a.ksiyonel çabalan, kötü bir tuzak ya.da fahiş blr !111111 gı ola.rak telakki eder''
hakla.nnm
79
Buradan açıkca anlaşıldığı gibi, Kürtçülerin hangi ke sim ve görüşte olursa olsunhr, mutlaka ilk planda Kürt menfaati ve Kürtçülük ideolojisinin tahakkuku için mü cadele verecekleri ortaya çıkmaktadır. Esasen, 1960 yılı sonrası ortaya çıkan siyasi ve fikri faaliyetlere dikkat edi lecek olursa, Kürtçü çaba içerisinde bulunan birçok kişi nin her görüşteu ve tandanstan sol teşekkül içerisine sız dıkları görülür. Nitekim ; bu yıllarda kurulan ve kısa za manda yurt çapında teşkilatlanan büyük cemiyet ve der neklerin yanısıra birtakım mahalli derneklerin de Kürtçü lük falaiyeti içerisinde yeraldıklanna şahit oluruz. Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi'nin önemi, fa&li yetleri sırasında bilhassa yurt dışı merkezler ile de te�as lar kurması ve oradan aldıkları talimatlara uygun olarak faaliyet göstermesidir. Özellikle ; Irak ve Suriye'de bulu nan "Kürdistan Demokrat Partileri" ile yakın ilişki içeri sinde bulunmuştur. Şunu da hemen belirtelim ; Kürtç.ülük ideolojisinin tanınmış kişileri İran, Irak, Suriye ve Türki ye kaynaklı olmalarına rağmen çoğu kez biraraya geldik leri olmuştur. Böyle birleşmelerde ise yine karşımıza, Or tadoğu'da menfaat arayan emperyalist devletler çıkmış lardır. "Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi' teşkilatlanma sında, bazı dış merkezlerden teşvik ve yardım görmüştür. Özellikle Sovyet Rusya bu kıpırdanış ve teşkilatlanmaları pek sevimli bulmakta ve elaltından desteklemektedir. Fa kat bu noktada, Türkiye'de Kürtçülük faaliyetlerini yürü tenler arasında uygulanacak starateji ile ilgili olarak basit bir fikir ayrılığı çıkmaktadır. Bir kısım Kürtçüler milli bir Kürt devletinin kurulması için çalışılmasını ve bunun için önce sadece Türkiye içerisinde bulwian Kürtler ile al8.kah faaliyette bulunulmasının uygun olduğunu ileri sürerler ken, diğer bir kısmı ise, çok defa arkasına sığındıkları Marksist düşüncenin böyle bir uygulamaya yer vermediği80
ni ifade ederek, bu gibi hareketler içerisinde bütün dünya l{ürtlüğünün düşünülmesini iddia ederler. Ve bunun
için,
Kürt milleti olarak bilinçli bir şekilde ilk anti-emperyalist mücadeleyi veren ve sürdüren Barzani'nin her yönden des teklenmesinin gerekli olduğunu savunurlar. Bu şekildeki görüşler ve istekler bir yana, bütün Kürt çülerin ortak oldukları nokta, müstakil bir Kürt Devletinin yaratılmasıdır. Bunun için, ufak pürüzler ötesinde, hemen bütün hareketlerde Kürtçü ideologlar birleşmişler ve bir· çok kanaldan dış merkezler ile temaslar sağlayarak, mad di ve manevi yardımlar almışlardır.
1961 yılında ilk defa Silopi'de bir nüve şeklinde ku rulan ve sadece bir irtibat bUroau olarak vazife gören Tür kiye Kürdistan Demokrat
Partisi, 1965 yılından itibaren
Irak'taki Kürdistan Demokrat Paı·tisi ile irtibat kurarak onun modelinde ve illegal olarak teşkilatlanmaya gitmiş tir. llk mahalli komitelerin de yine Silopi ile Cizre'de
ku
rulduğunu görüyoruz.
1965 yılından itibaren parti olarak faaliyete geçen ve illegal çalışan bu teşkilat Kuzey Irak'taki politbürodan idare ediliyordu. Genel Sekreterliğini Dr. Sait Kırmızı.top rak yapmaktaydı. Üyeliklerini ise ; Dr. Faik Savaş, Hik met Buluttekin, Nazmi Balkaç ve Hasan Yıkılmış adında ki kişiler meydana getiriyordu. Burada bir hususa değin mekte fayda vardır ;
daha
evvelki
bahislerde malümat
verdiğimiz, 2 Ocak 1961 yılındaki Ankara'da yargılanan
49 Kürtçünün arasında yine Dr. Sait Kırınızıtoprak da bu lunmaktaydı. O zamanlar, tevkiflerine sebep olan illegal Kürtçü teşkilatın ise umumi katipliğini yürütüyordu.
Bu defa, 1965 yılından sonra parti hüviyetinde çalışan, Tlir ğaldığını görmekteyiz. Fakat faaliyetlerinde merkez ola rak ve Kuzey Iraktaki politbürodan Türkiye'deki
partiyi
idare ederken görüyoruz. Parti içi çalışmalar fevkalade bir gizlilik ile
81
yllrütül-
mekte, işaretler, parolalar ve rümuzlar kullanılmaktaydı. Faaliyetler içinde üyelerin takma isimler ile temaslar kur dukları olmuştur. Tüzüğü ve programı tetkik edilecek olur sa, hücre esasına göre teşkilatlanıldığı ve herhangi
bir
tevkifatta fazla zaiyat verilmemeye dikkat edildiği anlaşı lır. İki ayn teşkilat halinde çabalarını sürdüren Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi'nin ilk kez Silopi'de kurulma sının önemi vardır. Burası, gerek Irak ve gerekse Suriye temasları için en uygun yerdi. Aynca, Silopi Barzani Kuv vetleri tarafındadır. Irak Kürtlerinin gerilla savaşı sür dürdükleri bölgeler içerisinde en stratejik yer olarak bili nen "Zaxo" nuntıkası, Sovyetler Birliğinde özel olarak ye tiştirilmiş, Barzani'nin en değerli subaylarından olan İsa Suvar'ın kumandası altındadır. O sıralar için bu durum çok önemlidir. Dikkat edilecek olursa, Silopi ile Za.xo böl geleri bir bakıma içiçe sayılabilir. İsa Suvar ise burada de vamlı · olarak 1000 den fazla silahlı peşmerge
bulundur
maktaydı. Bütün bunların ışığı altında. Türkiye Kürdis tan Demokrat Partisi'nin ilk defa Silopi'de kurulmasının izahı daha kolay yapılabilir. Bu şekilde meydana getirilen partinin az zamanda ; Cizre, Midyat ve Eruh'ta teşkilatlandığını ve üyelerinin
ço
ğaldığını görmekteyiz. Fakat faaliyetlerinde merkez ola rak Silopi ve Cizre'yi kull annuşlardır. Partinin bu gelişme sinden az sonra, ilk parçalanmaların ortaya çıktığına şa hit oluyoruz. İlk muhalefet başlamış ve örgüte mensup ki şilerden bir grubu ayrılarak, bir müddet müstakil
olarak
ve yine aynı gayelere hizmet edici faaliyetlerde bulunmuş lardır. Bu durumda ; her iki grup ayn olarak Irak ve Su riye'deki Kürt Partileri ile tem.aslarım sürdürmüşlerdir. Fakat, Irak Kürt Demokrat Partisi yöneticileri bu ay rılığın kürt hareketinin geleceği için iyi olmadığını
göre
rek, işe müdehale etmişlerdir. Bu safhada ise ; Irak Kür-
82
distan Demokrat Partisi üyesi Numan lsa'nın kanştığını görmekteyiz. Numan İsa ; ilki Ağustos-1969 tarihinde ol mak üzere, Ekim-1969 ve Nisan-1970 tarihlerinde ardarda mektuplar yazıp Türkiye'ye göndererek uzlaşma tavsiye sinde bulunmuştur. Böyle irtibatlar bahsinde başka isim lerede rastlanz. 1970 yılı içerisinde Türkiye' deki tspirti aşi reti ile Jirki aşiretinin Silopi'deki silahlı çatışınalanndan sonra, aşiretlerin bu tür döğüşlerini önlemek amacı ile Ba.rz'lni kaynaklı bazı girişimler de yapılmıştır. Bu cüm leden olarak ; Irak'taki Zaho mahalli ka.ınitesinden Osman El:kadının da bazı mektphır yazarak, Türkiye'deki Kürt liderlerine bazı tavsiyelerde bulunduğu da olmuştur. Hat ta bu teklifler arasında, Irak ve Türkiye Kürdistan Demok rat Partilerinin bir teşkilat halinde birleşmeleri fikri de vardır. Bu kısa örnekler ; iki teşkilatın müşterek faaliyet lerine bir misal olarak verilmiştir. Ki, buna benzer hadise ler bir hayli çoğaltılabilir. 12 Mart 1971 sonrası Türkiye'de bazı vilayetlerde sı kıyönetim uygulamasına gidildiğinde. Doğu ve Güney Do ğu'da bulunan bazı. -mahalli Kürt liderleri, geleceği kendi açılarından iyi görnıeyerek tedbir alma yolunıa.n gitmişler di. Nisan 1971 tarihinde Silopi'de toplanan bu kişiler, bil hassa, yapılabilecek büyıük tevkifler sonunda nasıl bir
strateji taki!> edilmesi gerektiği üzerinde durmuşlar ve Ba.rmni'den bu husustıa yardım istemeye karar vermişler di. Bunun üzerine ; Kuzey Irak'ta ve Barzani'nin
karar
gahında bulunan Dr. Sait Kırmızı.toprak Türkiye'deki lider lere bir mektup yazarak bazı tedbirlerden ba.hsetmişti. Mektuba göre ; herhangi bir hıa.rekette Türkiye'de bulunan Kürtlere yardım için 3500 silahlı Kürt askerinin (peşmer ge) haztrlandığını bildiriyordu. Ki bu durum oldukça önemlidir. Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi yöneticileri ile Irak ve Suriye Kürdistan Demokrat Partilerinin yöneti-
83
elleri arasında buna benzer birçok irtibatlar sürmüt git miştir. Bunları vermemizden gaye ; bütün Kürt hareketleri nin birbirleri ile irtibatlı ve aynı merkemen idare edilir bir durum gösterdiğini izah ebnek içindir Bu bilgilerden anlaşılacağı gibi. Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi bü tün faaliyetlerinde Irak Kürt Demokrat Partisi . ile yalan alakalı görülmektedir. Esasen ; Türkiye KUrdistan Demok rat Partisi Genel Sekreteri olan Dr. Sait Kırmızıtoprak ise daha başından beri Kuzey Ira.k'ta ve Banani'nin ka.rargl hında bulunmaktadır. Bu durumda. ise, tamamen uydu bir görünüm ortaya çıkmaktadır. Nitekim. Tl.ir.kiye'deki Kürt çü teşkilatlann pek çok defa gerek silah ve gerekse para gibi yardımlar ile lra.k'ta gerilla savB§l veren Barmni'ye ulaşma çabasında bulunduklan da gerçektir. Bu tür faali yetlerde Türkiye Kürdistan Demokrat Parüsi'nin hemen bütün Kürt köylerinde kurdurmuş olduğu mesulltıeıtl ri de unutulmamalıdır. 12 Mart 1971 sonrası yılacı ve bütünlüğü bozucu faa liyetlerde bulunan teşkilitlann suça kana.IU.e olmq faali yetleri içerisinde bulunan yöneticileri gibi, bu illegal Kürtçü teşkilatın faaliyetleri içinde görülen 30 kişi de tutnklanmıı ve haklannda kovuşturma yapılmıştır. Aramalarda ele geçirilen ve partiye ait olan tüzük ile çalışma programını, parti çalışmalannı daha iyi izah eder düşüncesi ile arkada vereceğiz. .
84
YAKIN ZAMAN KÜRT HAREKETİ İÇERİSİNDE ''DEVRİMCİ DOOU Kt.JLTOR OCAKLARI"
Dikkat edilecek olursa ; Devrimci Doğu Kültür Ocak ları'nın, 1967 yılında Türkiye İşçi Partisi'nin başlattığı "Doğu Milingleri" ve "Doğu Geceleri'nin ardından kurul maya başlandığı görülür. Birbirleri ile ilişkileri yokmuş gibi görünen, fakat ay m isim, aynı gaye ve hemen hemen aynı tüzükler ile legal olarak ve cemiyetler kanununa uygun olarak kurulan Dev rimci Doğu Kültür Ocaklan'nın ilki, 1969 yılında Ankara' da faaliyete geçmiştir. Bunu sıra ile ; İstanbul, Ergani, Sil van, Kozluk, Diyarbakır ve Batman'da kurulan ve aym isim ile faaliyet göstren dernekler takip etmiştir. Tüzük lerinde, kWtUrel faaliyetleri amaçladıklanm belirten bu kuruluşlann esas hedefleri tama.men Kürt ideolojisinin ta hakkukuna yöneliktir. Kuruluş sonrası ortaya koydukları faliyetlerinin her bölümünde bu durumu görmek mümkün dür. Çalışmalarının ilk basamağında, çeşitli siyasi kuru luşlarda kayıtlı olan ve faaliyet gösteren Doğu ve Güney doğu Anadolu'da yüksek potansiyele sayip lider durumun daki bazı kişileri biraraya getirmeye gayret gösterdikleri görWUr. Hatta, Devrimci Doğu KWtür Ocaklan'nın kuru luşuna geçilmeden evvel önceleri mahalli kültür ve yardım laşma derneklerinden istifade edilmiş. buralara mensup kişiler birbirleri ile tamştınlmış ve ancak bu çabalar ile hareket, istenilen kıvama geldikten sonra Devrimci Doğu Kültür Ocaklan'mn kuruluşuna gidilmiştir. Sivas il hududundan itibaren, doğu ve güney doğu A nadolu üzerinde kurulacak bir Kürt Devleti, daha sonra İran, Irak ve Suriye'den alınacak topraklar ile büyütüle cektir. Bu düşünce ve arzular ile ilk defa Ankara'da kuru lan "Devrimci Doğu Kültür Ocağı"nın meydana getirili85
şinde, bilhassa Ankara'da tahsilde bulunan Üniversite öğ rencilerinin öncülük ettikleri görülür. Ankara'da
resmen
derneğin kuruluşuna gidilmeden evvel, bu tasarıyı düşünen ler bir seri toplantılar yapmışlar ve stratejiyi tayin etme yoluna gitmişlerdir. Nitekim, 1969 yılının Mayıs ayı başın da Ankara İktisadi ve Ticari llimler Akademesi öğrenci derneğinde yapılan ilk toplantıda alınan kararlar oldukça önemlidir. Toplantıda Kürtler ve yapılacak Kürtçülük . faa liyeti üzerinde durularak bazı kararlar alınmıştı. Genel o larak bu kararlan şu şekilde sıralayabiliriz .:
1
2
S
-
-
-
Halen. Türk Ordusu'nu tümü ile milliye�i görü yorlar ve bir balnına doğu Anadolu'da bulwıan Türk Ordusu'na bağlı askeri birlikleri bir işgal or dusu gibi değerlendiriyorlardı, Kendilerini Marksist- Leııinist çizgide yetiştllmek için, Türkiye'de bu işi bilen kişilerden ve özellikle Mihri Beli'den öğrenmeyi prensip olarak kabul edi yorlardı,
Eylemlerinde, Türk Solu, Emek, Ant, Forum,ve Ay dınlık dergileri ile Doğu Perinçek ve biha8sa Yu suf Küpeli'yi yanılarına almayı kamrlaştınyorlar
dı, 4
-
Bilhassa, Sosyalist hareketin içinde kendilerini bir bütün olarak görüyorlar ve bu bütünlüğe riayeU zellikle istiyorlardı. Başta F.K.F. olmak ii7.ere bü tün solcu teşekküller ile iyi ve yakın ilişkilerin ko ruhnasım arzu ediyorl,a.rdı. Onlara göre bu çizgiden biraz ayrıh..a.un, kendiler\ ıçin davayı başlangıçta kaybetmek deme k olduğu üzerinde birleşiyorlar ..
dı. 6
-
A.P.O. adı ile bilinen ve dünya Küıtlüğllibi alaka dar eden geniş kapsamlı mücadeleniii yeriıie, şimdi-
86
lik sadece Türkiye'de yerleşik Kürtler için mücade le vermenin uygun olacağım ve icap ederse durum ve şartlara göre dünya kürtleri ile de münasebetler kurarak çalışmalar yapabileceklerini kabul ediyor 6
-
lardı. Ve nihayet ; Türkiye'de Kürt adı ile umman ve
g�şi olan etnik bir grubun varbğından bahse derek, bunu topluma tanıtma.ya ve öğretmeye gay ret göstermek için a.nlaşmaya vanyorlardı.. Yukar ıda sayılan ana görüşler etrafında birleşildik· ten sonra dernek kuruluşuna hız verilmiş ve nihayet 1969 yılının Mayıs ayı ortalarında, hazırlanan dernek tüzüğü yapılmıştı.
ilgili makamlara verilerek resmen kuruluşu
(1) Dernek Tüzüğünün 18. maddesinde, "aynı amaçla ku rulmuş olan dernek veya örgütler ile ortak hükümler ekle nerek veya · tüzük değişikliği yapılarak birlik veya
fede
msyon şeklinde Türkiye'nin birçok illerinde çalışma ııaklan araştırılabilir" denmektedir ki, ileriki
ola
bölümler
de ayrıca göreceğimiz gibi, bu kuruluşlar
faaliyetlerinde
çok defa Marksist-Leninist diğer solcu
teşkilatlar
ile
dernek.
üye
müşterek çalışmalar yapmışlardır. Yukanda kuruluşundan bahsettiğimiz kabulunde
enteresan bir yol tutar.
Derneğe üye
şartlarına göre, kabul edilecek kişilerin doğulu ve devrimci fikirler taşımaları şart koşuluyordu.
kabul
ol.malan Bunla
rın yanısıra, üye olacak kişilerin doğudaki etnik grupla rın varlığını kabul etmeyi ve etnik gurup olarak (l)
-
kabul e-
24 Mayıs 1969 tarihinde Ankara Medeniyet Gazetesinde çıkan dernek tüzü ğüne göre kurulan teşekkül " Devrimci Doğu Kü!tilr Ocakları" adını ta ıımaktadır. Merkezi Ankara'dadır ve başkanı olarak Yümnü Budak ismi görülmektedir. Üyeliklerini ise; Daham Keleş, İbrahim Güçlü Hikmeı Buluttekin. Kemal Cengiz, Ahmet Kotan, Şerif Fe!ekoğlu, Nusreİ: Kılıcas· lan Abdul!ah Soysal, Ali Beyköylü Salih Sıtkı, Mustafa Knracadağ, Naz ' mi onur, Halit Çetinalp. Mustafa Karadağ, Mümtaz Kotan, Mehmet Demir Halil Dündar, !Nuri Bingöl, İsa Geçit, Mehmet Sait Aktaş• İrfan Özen, Bedri Demir ve Faruk Aras isimleri oluşturuyordu.
87
dilen Kürtler için çabalarını birleştirmeyi kabule
yanaş
maları mecburiyeti vardı. Buna misal olarak, üye
olmak
üzere müraacat eden birisinin doldurmuş olduğu üyelik fi şini görebiliriz. Girişte üyelere doldurmalan için verilen ve bazı sorular ihtiva eden formdaki bir soruya verilen ce vap şöyledir :
Soru - Devrimci Doğu Kültür Ocağı'nın çalışmalanna ışılt tutacak önerileriniz nelerdir ? Cevap - Halka, etnik bil� verebilecek bir t.a.rzda. tt� leri yetiştirmek Buda, Marksist-Leıünist t.e orinin ışığında yapılabilir. Fakat asgari nok talarda bütün doğululan birleştinnek Dernek üyeleri bir yandan Kürt meselesine sıkı sıkı ya sarılırken, diğer yandan Marksist-Leninist doğrultuda bilinçlenme gayreti ile fevkalade çabalar içerisinde bulu nuyorlardı. Seminerler ve konferanslar ile kendi
konula
rına ışık tutmaya ve bu arada üyelerini bazı konularda bi linçlendirmeye çalışıyorlardı. 1970 yılının Mart ayında ya pılan "Dil" konulu seminerde, Kürt dilinin özellikleri, ana karakterleri üzerinde uzun uzun durularak, asimilasyona
karşı Kürt diline sahip olmanın önemi ele alınmıştı. Bu tür seminer ve konferanslara İstanbul'dan da dinliyiciler ge liyor ve meseleler karşılıklı tartışılıyordu. Mesela, adı ge çen toplantılarda sık sık görünen bir misafir da, 1958 yı lında kurulan ve daha sonra mensupları tutuklanan Kürt İstiklal Partisi'nin ileri gelenleri arasında gördüğümüz Musa Anter'di. Ankara ve İstanbul teşkilatlarının bu tur pek çok müşterek faaliyetleri olmuştu. Ankara ve İstanbul Devrimci Doğu Kültür Ocaklan' · nın faaliyetlerine bakılacak olursa, çok defa her iki kuru luşun beraberce hareket ettikleri göriilür. Ankara rimci Doğu Kültür Ocağı'nın kuruluşundan az evvel,
Dev İs
tanbul içinde bulnan ve aynı görüşlere sahip Doğu illeri-
88
nin Öğrenci ve Kültür Derneklerinin yetkili kişileri ile gö rüşmeler yapılmış, bu görüşmelerden sonra İstanbul rimci Doğu Kültür Ocağı'nın kuruluşuna gidilmiştir.
Dev İs
tanbul Devrimci Doğu Kültür Ocağı'nın tüzüğü, 1969 yı lının Mayıs ayı içerisinde Türk Solu Mecmuasında yayım lanarak, resmen faaliyete geçmiştir. (1) Diğerleri gibi bu kuruluş da,
faaliyetlerinin
ağırlık
noktasını, Marksist-Leninist görüşlerin ışığında,
Ana
dolu'daki Kürtçülük faaliyetine vermiştir. Dernek
faali ve se
yetleri içinde ; sosyalizm üzerine verilen konferans
minerlerin yanısıra, Doğu Anadolu ve Kürt meselesi
üze
rinde de önemli bir şekilde durulmuştur. Mesela,
bunlar
arasında, Musa Anter tarafından verilen "Kürt
Tarihi"
konulu konferans ile İsmail Beşikçi
tarafından
verilen
"Doğu Anadolu'nun Düzeni" konulu konuşmaları hemen hatırlatabiliriz. Ankara ve lstanbul'dan sonra, bunlan örnek alarak,
1971 yılı başlarından itibaren özellikle Güney Doğu Ana dolu'da aynı isim ve gayeler ile birtakım yeni
örgütlerin
faaliyete geçtiklerini görüyoruz. Bu sırada yeri,
Ergani
Devrimci Doğu Kültür Ocağı tutmuştur. Diyarbakır'& çok yakın olan Ergani'de böyle bir teşkilatın kurulması ve ö zellikle buranın seçilmesi, Güney Doğu Anadolu'nun
bir
çok yerlerine nazaran kültür düzeyinin oldukça yüksek
ol masındandır. 1967 mitingleri bir bala.ına yukarıda isimle ri verilen ve zamanla birçok doğu kentine yayılan örgütle rin kurulması için vasat hazırlayan etkenlerdir. 13. Ka(l)
-
1969 yılının Mayıs ayı içerisinde lstanbul'da kurulan De\Timci Doğu Kili· tür Ocağı'mn Başkanlığını Necmettin Büyükkaya yüklenmişti. Kurucu üyeler o!arak da ; Hikmet Bozcalı Ali Haydar Emre, Mehmet Can, Ley 0 la Ejder, Mehmet Tüysüz, Sabri Ünlü, İbrahim Önen Fevzi Yardımcı, Ömer Baka!, Mahmut Kılıç, Ali Burhan, Aydın Y!lmlü, M. Ali As'an, Am Yılmaz, Sait Bozııan, İbrahim Yüksekkaya, Kadir Akgllnef, Muatafa Doğan Özbay, Fazlı Can, Ahmet Zeki Okcuoğlu, Salih Kaynak, Mehmet Balamir, Sait Pektaş, Agfilı Uyanık Şakir Elçi, Ali Yılmaz Balkaç, Kad ri Çağlı, Hüseyin Azkan, llhami Yaban isimleri bulunuyordu.
sım 1970 tarihinde Ergani'de ve bunun takiben 9 Aralık 1970 tarihinde de Silvan'da "Devrimci Doğu Kültür Ocak ları" kuruluş ageçıniştir. ( 1 ) Silvan Devrimci Doğu Kültür Ocağı'nın kurulU§unun akabinde yapılan toplantıda birtakım konuşmalar yapıl nuş ve kuruluş amaçlan üzerinde görüşler ortaya kon muştur. Konuşmaların ağırlık noktasını, Kürt Türk ayırımı teşkil etmiştir. Ergani Devrimci Doğu Kültür O cağı adına bu toplantıya iştirak eden bir misafir kon� macı ise ; " . . . bu mutlu günün sürekli olmasını temenni ede rek, doğudaki ayaklanmaların, emperyalizme karşı yapıldı ğı, bugün iktidarın emekçilere tahakküm ettiği, doğudaki Kürt emekçilerinin komando baskısı altında tutulduğunu" belirterek sözlerini, "yaşasın Amerikan emperyalizmine ve onun uşaklarına karşı gelen emekçiler, yaşasın Kürt ve Türk gencleri" cümlesi ile bağlıyordu. Burada okunan söz lerin, incelediğimiz konu yönünden ayn bir izaha lüzum göstermediği açıkça ortadadır. Aynca, Ergani'den gelen bir kişinin, Silvan'da kurulan bir teşekkülün açılışında bir konuşma yapması ve müşterek amaçlan dile getirmeai, aynı isim ile tamnan örgütlerin müşterek bir faaliyet içe risinde bulunduğunu açıkça belirtir. Silvan'dan sonra 28 Aralık 1970 tarihinde Kozluk Devrimci Doğu Kültür Ocağı kuruluyordu (2) Bu teeki Hatta, diğerleri gibi fevkalade bir faaliyet içine girerek, her fırsatta Marksist-Leninist teşekküller ile yakın irtibat-
(1)
-
Eı-gaııi Devrimci Doğu Kültür Ocağı"nın kuruculan olarak ; Ömer Kan, Kemal Vural. Mustafa Gök Mehmet Sağlamoğlu görülürken ; Ergani'de� sonra kuruluşu yapılan Silvan Devrimci Doğu Kill tür Ocağı 'nın kurucuları olarak Bahri Evliyaoğlu, Mahmut Okutucu, Muh terem Biçimli. Vedat Erkaçmaz, Akif Işık, Abdülkerim Ceylan, Yusuf Kılçer, Mahmut Yeşil Cüneyt Ceyhan. Zek i Bozarslan Fikri Müjdeci isim· lerine rasUıyoruz. · '
Mehmet Emin Tektaş
(2)
-
Kozluk Devrimci Doğu Kültür Ocağı'nın kurucuları şunlardı: Mehmet Şirin Baltaş, Alılattin Baltaş, Abdi Dizmen, Yusuf G üzel , Mehmet İnal, Halil Kaneş, İrfan Bozgil ' M. Tahir Birlik, A. Halim Dinler• Mehmet Asker ve Nasır Bağdı . .
90
lar kurarak çabasını sürdürmüştür. Bu faaliyetler içinde zamanın Kozluk T.t.P. si başkanım da pek faal olarak gö rürüz. Bu sıralarda çok çeşitli tandanslarda ve her boydan sol hareketin, Türkiye'de bir uçtan diğer uca birçok giri şimler içinde bulunduğunu da unutmamak gerekir. İzah edilen kaos içinde, adı geçen kuruluşlar için iyi bir vasat bulunmuştur. Bunun için kurulan bir teşekkülü, diğeri ta kip etmiş gitmiştir. Kozluk'u takiben 6.0cak.1971 tarihinde Diyarbakır Devrimci Doğu Kültür Ocağı kuruluyordu. İçlerinde daha evvelce takibata uğrayan eski Kürtçülerin ve aynı zaman da o sıralarda, o bölgede etkinliğini sürdüren T.1.P. sinin üyesi olan bazı kişilerin de bulunduğ'! bir liste ile Diyarba kır teşkilatı kurulmuştu. (2) Diyarbakır Devrimci Doğu Kültür Ocağı'nın kuruculan arasında karşımıza. çıkan Na ci Kutlay'i yine biz evvelki senelerden tanımaktayız. Bi lindiği gibi, 2 Ocak 1961 tarihinde Ankara' da yargılanan 49 kürtçüden birisi de Naci Kutlay'dı. Bu defa, Diyarba kır Devrimci Doğu Kültür Ocağı'mn kurucusu olarak kar şımıza çıkarmaktadır. Tank Ziya Ekinci ise, o sıralarda T.1.P. si milletvekili olarak Büyük Millet Meclisinde bulun maktadır. Bütün bu görünüşler, adı geçen kuruluşlann a natomisi haklnnda bize ilginç bilgiler vennektedir. Devrimci Doğu Kültür Ocaklan serisirıi. 18.0cak.1971 tarihinde kurulan Batman Devrimci Doğu Kültür Ocağı tamamlamıştır. (3) Batman'daki derneğin kuruluşunda· 24 Ocak 1971 tarihindeki açılış merasiminde Dr. Naci ------ ----- ----- - - - -
-----
--·--
Diyarbakır Devrimci Doğu Kültür Ocağı'nın kuruculan ise; Yusuf Ekin ci, Süleyman Çelik, Fikri Gürbüz Yıldızhan, Ömer Çetin, Mehdi Zana, Nazım Sönmez, Abdurrahman Uçaman Ilhan Arslan, Vedat Hayrullahoğ lu, Gıyasettin Ayas. Halit Ayçiçek, Hasan Yılmaz, Hüseyin Altan, Ta rık Ziya Ekinci, Naci KuUay, Sadun Kılıç ve Mehmet Canpolat isimle· rinden oluşuyordu. (1) - Batman Devrimci Doğu Kültür Ocağı kurucuları olarak; Mehmet Yıldız Ubeydullah Aydın, Sabri Yıldız' Mehmet Durmaz ve Sabahatiin Saygıl; isimli kişileri görmekteyiz. (2)
-
91
Kutlay ve Tarık Ziya Ekinci'de bulunmuşlar ve birer ko nuşma da yapmışlardı. Dr. Naci Kutlay burada yapmış ol duğu konuşmasında yine Kürt etnik yapısı üzerinde duru yor ve "Türkiye' de ; Türk, Kürt, Arap ve Çerkezlerin bu lunduğunu ve Türklerden sonra çoğunluğun Kürtler'de ol duğunu" belirtiyordu. 1969 tarihinde Ankara'da başlayan ve 24 Ocak 1971 tarihinde Batman'da kurulan teşkilat ile son bulan "Dev rimci Doğu Kültür Ocağı" hareketi, hemen bütün safha lannda Marksist-Leninist çizgide ve Kürt milli ideolo jisinin yürütülmesi için çaba sarfeden örgütlerin ortaya çı kışı şeklinde görülür. Dikkat edilecek olursa, burada adı geçen teşkilatlann üyeleri, aynı zamanda diğer solcu teş kilat ve partilerin faal kişileri olarak da dikkati çekerler. ESasen Devrimci Doğu Ktiltür Ocakları birçok yerde, par ti ve solcu teşekküllerden maddi ve manevi yardımlar gör müşlerdir. Çok defa müşterek faaliyetler içinde daha gö rülürler. Türkiye'de anarşinin huzur bozucu hale gelme si ve devletin geleceğini tehlikeye sokması ile ; 12 Mart
1971 tarihinde devrin iktidanna Türk Silahlı
Kuvvetleri
tarafından bir muhtıra verilmişti. Muhtıra sonunda istifa eden hüküınetin yerine geçen yeni koaliasyon hükümetinin isteği ile bazı vilayetlerde sıkıyönetim uygulamasına gi dilmişti. Sıkıyönetim uygulanan vilayetlerin içinde bulu nan ve zararlı faaliyet gösteren bütün teşkilatlar gibi, yu kanda kuruluşlarından bahsettiğimiz Devrimci Doğu Kül tür Ocakları'da kapatılarak yöneticileri hakkında takibat yapılnuştı. Devrimci Doğu Kültür Ocakları'run faaliyetine daha evvelki yıllara inerek bakmak, konumuz için bir bütünlük sağlayacaktır. 1960 anayasası ile <?rtaya çıkan düşünoe ve söz hür riyetinin ve uygulanabilir hale gelen yeni birtakım kav ramların büyük boyutlara eriştiği bir ortamda ; o zamana
92
kadar illegal olarak faaliyetlerini sürdüren birçok sol te şekkülün, legal bir faaliyetle gün ışığına çıktığını görii rUz. Bu arada bazı solcu sendika liderleri ile birlikte, Meh met Ali Aybar başkanlığındaki T.!.P. sinin bütün kadro larının, geniş bir sol hareketin içine girdiklerine şahit o luruz. Kuruluşunun · hemen ardından, 1965 seçimleri için girişimlerde bulunan T.!.P. si, özellikle Doğu ve GUney Doğu Anadolu'daki yerleşik halkı hedef olarak alarak, bazı sloganlar ile istismara yöneliyordu. "İşçi, ırgat, yok sul köylü, maraba" gibi bilinen sol sloganlan istismar için hemen her yerde kullanılan bu parti, dağıtmış olduğu se çim bildirilerinde aynen şunları söylüyordu : " . . . Türkiye İşçi Partisi, doğu ve güney doğu i.Uerimi. zin utanç verici durumuna en kısa zamanda son vermek üzere yeni sınai tesislerinin kurulmasında, okul. hasiwıe ve lıer türlü b:ı.ymdırhk işlerinde bu bölgeye öncelik fu myacaktır "
Yukardaki sözleri okuyunca ; Türkiye Kürdistan De mokratik Partisi'nin faaliyet programında yer alan ve 10.cu maddeden 14.cü maddeye l�adar gösterilen hedefle rin bir özetini bulmuş gibi oluyoruz. Bu sıralarda, T.1.P.sinin basın organı olarak, başya zarlıgını Doğan Özgüden'in yaptığı ANT mecmuası çıka nlmaktadır. Bunun yanısıra diğer sol neşriyatlar da za manı geldiğinde T.!.P. sine yardımcı olmaktadırlar. Fakat özellikle ANT mecmuası Güney Doğu ve Doğu Anadolu üzerine yanıltıcı bilgiler vererek aslı olmayan meseleler yaratıyor ve bunları ele alarak sistemli bir Türk-Kürt ayınınının en bariz örneklerini veriyordu. Nitekim birçok defa, Devrimci Doğu Kültür Ocaklan'nın faaliyetleri için de görülen, T.1.P.si Diyarbakır Milletvekili Tank Ziya E kinci'nin bu mecmuada yayımlanan bir yazısı konumuz a çısından oldukça enteresandır. Bu yazının bir yerinde ; 93
" . . . etnik özellikleri icabı, kendi a.rala.rında Türk!,'18' den ayn bir dili konuşan doğulu ymttaşla.r. . . ''
-
şeklindeki sözleri ile nasıl bir düşünce içinde hareket ettiği ni açıkça ortaya koymaktadır. Yine aynı mecmuada, bu defa T.1.P. si başkanı Meh met Ali Aybar bir yazı yayımlıyor ve bu yazıda sosyalizm ve ezilen halklar bahsi içerisinde görüşlerini ortaya koyar ken, " .. ana dili Kürtçe olan vatanda..şıarımız" dan bahsedı yordu. Ve bu hali ile, Türkiye Cuınhwi.yeti Anayasasının 3. cü maddesi ile açıkça tenakuza düşüyordu. Halbuki bu maddeye göre devletin dili Türkçe olarak belirtiliyor ve başkabir dilden bahsedilmiyordu. Bütün bu gelişmelerin ardından ; önce Silvan' da baş layan ve daha sonra. Diyarbakır'da olmak üzere, 1967 yılı içerisinde birbirine takip eden birtakım mitinglerin yapıl dığına şahit oluyoruz. Dikkat edilirse, bu mitinglerin yapıl ması ve sürdürülmesi üzerinde T. !. P. sinin büyük çabası görülecektir. Bu partinin öncülüğünde başlatılan Doğu Mitingleri, Kuzey Irak'ta devamlı isyan halinde bulunan Barzani'nin, tekrar harekete geçtiği zamanlara rastlar. Or ta Doğu üzerinde birtakım menfaatler peşinde koşan Ame rika ve Rusyanın, Irak'taki Kürt hareketini alevlendirdikle ri ve hatta Irak Hükümetinin isyancı Kürtlere bazı haklar tanıdığı bir devrenin az öncesinde başlayan doğu mitingle ri, çok ayrı bir anlam ifade eder. Doğu Mitinglerinin ilki Silvan'da yapılmış ve bu top lantıda T.1.P. si genel sekreteri Nihat Sargın'da bir konuş ma yapmıştır. Yine konu, Doğu ve Güney Doğu Anadolu meselesidir. Daha sonra yapılan 3 Eylül 1967 tarihli Diyar bakır mitingi de T.1.P. si tarafından tertip edilmiş ve yine doğunun meseleleri konu edilmiştir. Fakat öyle bir şekil de meseleler dile getirilmiştir ki ; toplantı sonrası, bu top lantıya katılan ve konuşma yapanlardan Av. Cahit Ülgen, 94
Hasan Akkuzu, Bahri Koçkaya ve Saip Elçi tutu.klalllll13lardır. Bu mitingden 21 gün sonra ; 24.9.1967 tarihinde bu de fa Siverek'te bir toplantı tertip ediliyordu. Böylece birbi rini takip eden mitingler, bilhassa Kürt meselesini günl\n konusu haline getirmesi için güzel bir vesile oluyordu. 8.10.1967'de Batman'da, 15.10. 1967'de Tunceli'de, 22.10 1967 tarihinde Ağrı ilinde ve nihayet 10.11.1967 tarihinde Ankarada tertip edilen toplantılara tanık olmaktayız. Böy lece Kürt meselesi, her seferinde bir başka şekilde sahne leniyordu. Bu faaliyetler sırasında tandanslan ne olursa olsun birçok sol görüşlü teşkilatın fevkalade bir dayanış ma içinde bulundukları görülür. 1967 yıllarında başlatılan bu tür toplantılarda T.İ.P. si ön planda görülürken, daha sonralan 1969 yıllarında tekrar edilen Doğu Mitinglerinde Devrimci Doğu Kültür Ocaklan'nın girişimleri ön planda dır. Ve bu devrede, Doğu ve Güney Doğu halkım hedef a lan hareketlerin hemen hepsinde Devrimci Doğu Kültür Oca.klan söz sahibidir. Sadece diğer solcu teşekkül ve par tiler, bu çabalarda adı geçen kuruluşlara yardımcı olma durumundadırlar. Esasen bu sıralarda yeni kurulmaya başlayan Devrimci Doğu Kültür Ocakları'run üzerinde durdukları mühim bir husus vardı. Doğulu olmayan ve Kürt davasına inanmayan kimseleri aralanna almamak ve yine bu düşüncedeki teşekküller ile, Marksist Leninist çiz gide olsalar bile, insiyatif kendilerinde olmak üzere bir ya.:. kınlaşma yapmak, prensiplerinin esasını meydana getiri yordu. 1969 devresi Doğu Anadolu'yu konu alan toplantı ve mitinglerinin kısa bir incelemesini yapmak konumuz için bir bütünlük sağlayacaktır. Yine bu toplantılarda T.1.P. sini gördüğümüz gibi, F.K.F.ninde olayların içinde ve ön plan da yer aldığına işaret etmek gerekir. 17 .Mart.1969 Pazartesi günü Kars'a bağlı Susuz ilçesinin, İncesu ve 95
Çamçavuş köylüleri ; zamarun hükümetini ve kredi dağıtı mındaki adaletsizliği protesto etmek için bir yürüyüşe teş vik edilmişlerdi. Fakat ilgili makamlarca hareketin durdu rulması üzerine ; T.1.P.şi Kars Milletvekili Adil Kurtal ve F.K.F. Erzurum Sekreterliği üyeleri köye gelerek gUnün konusu üzerinde konuşmalar yapmışlardı. Bu hareketin üzerinden çok geçmeden, aynı ay içerisinde Diyarbakır'da "Hürriyet Mitingi" tertiplenmiş, mitinge F.K.F. genel sek reterliği, F.K.F. Erzurum Sekreterliği ve Erzurum Güney Doğu Öğrencileri Derneği'de katılmışlardı. Bu mitingin özelliği, Kürtçe sözlü pankartlann birçok yerde görülme siydi. Adı geçen toplantıda, Mehmet Emin Bozarslan, T.t�P.si Genel sekreteri Tank Ziya Ekinci, F.K.F. Erzu rum Sekreterliğinden M. Ali Adıgii?.el ve Erzurum YUksek Tahsil Talebe Cemiyeti adına Demir Pekol'da birer kon113ma yapmışlardı. 9.Mayıs.1969 tarihinde Malatya'nın Hançerli ve Kel ler köylerinde. yine daha evvelki tarihlerde Kars'ın köy lerinde gördüğfünüz olaylara benzer hadiselerin yaratıl masına çalışıldığını görmekteyiz. Hançerli ve Keller köyü halkı yine belli merkezlerin teşvikleri ile Malatya'nın Hü kümet meydanında bir protesto toplantısı yapmışlardı. Bu toplantıdan iki gün evvel, 7.Mayıs.1969 tarihinde ise T.1.P. si genel başkanı Mehmet Ali Aybar Güney ve Güney Doğu illerini içine alan bir geziye çıkıyordu. Olaylar arasında irtibat kurarak bir yorum yapmak, bizi bazı sonuçlara gö türmektedir. Ve dikkat edilirse, bütün bu tür olaylar birbi rine bağlı olarak devam edip gitmektedir. Çoğu zaman da karşımıza aynı merkezler ve kişiler çıkmaktadır. 8 Haziran 1969 tarihinde, bu defa Hakkari enteresan bir mitinge sahne oluyordu. "Açlık ve Sefalet Mitingi" adı verilen bu toplantıda, ilk defa, o sıralarda yeni kurulan Ankara Devrimci Doğu Kültür Ocağı'nın adına rastlıyo ruz. 1969 yılının Mayıs ayı ortalarında kurulan Ankara 96
Devrimci Doğu Kültür Ocağı Y önetim kurulu adına yayın lamış olduğu "Daha Susacakmısınız" başlıklı bir bildiri i le bu toplantıda boy gösteriyordu. Ve böylece ilk defa, bir teşkilat etuik grup iddiacısı olarak açıkça ortaya çıkıyor du. Çok geçmeden ; 27 Temmuz 1969 Pazar günü, Ankara Devrimci Doğu Kültür Ocağı Hilvan'da "Açlık �tiiıgi" adı altında bir toplantı tertip ediyordu. Toplantının önem li olan yanı ; Kürtçe konuşmaların ve şiirlerin pek bol şe kilde okunması ve yapılmasıdır. Konuşmacılardan birisi, Faik Bucak'a ait bir şiiri Kürtçe okurken, diğer birisi " .. Kürt Jm.rdeşleri.ıniz henüz lisanlan ile konuşamaınalda , radyo hakkı verilmemekte, basın, okul hakkı verilmemek te, neden acaba ?.. " şeklinde bir soruyu soruyor ve niha
yet, ''.. Kürt.çe konuşulmasım devlet mekanizması elinde olan kişiler yasak etmektedir. Neden ?. .' ' diye cevaplandırıyordu. Konuşmasını ; ''mutlaka bu diyar lar bizim olacaktır'' şeklinde bir cümle ile bitiriyordu. Bu mitingi, 2 Ağustos 1960 tarihinde Siverek'te yapılan top
lantı takip ediyordu. Siverek toplantısında tanınmış bazı kişilere de rastlıyoruz. T.İ.P. si yönetim kurulu başkanı Mehmet Ali Aslan, T.İ.P.si genel sekreteri Tank Ziya E kinci, İstanbul Devrimci Doğu Kültür Ocağı'nın kurucula rından Zeki Tekeş ve Hikmet Bozcalı burada görülen isim lerdir. Toplantıda konuşma yapanlardan İhsan isimli biri si konuşmasının bir bölümünü tamamen Kürtçe yaparak bazı iddialar ortaya koymaya çalışıyordu. Burada bir husu sa değinmekte yarar vardır : ismini verdiğimiz Zeki Tekeg İstanbul Devrimci Doğu Kültür Ocağı'nın kurucu üye lerinden olduğu halde, daha sonra yapılan ikinci kongre de İstanbul Devrimci Doğu Kültür Ocağından ihraç e dilmişti. Halbuki, burada da görüldüğü gibi Zeki Tekeş büyük olayların değişmez siması olarak herzaman ön plandadır. Tamamen strateji uyuşmazlığı yüzünden or97
taya çıkan _ bu şekildeki ihraç olaylarını, Deırrimci Doğu Kültür Ocakları bahsinde zaman zaman görürüz. Nite kim ; Zeki Tekeş ile birlikte Kadri Çağlı. Zerruh Valnf Ahmetoğlu, Ömer Ayna ve Hüseyin Özkan'da ihraç e dilenler arasındaydılar. Yukarıdaki mitingleri yine aynı amaçlarla ve tama men etnik grup milliyetçiliği üzerine oturtularak yapılan ; 24 Ağustos 1969 tarihindeki Lice ve 17 Temmuz 1969 tarihindeki Suruç'ta yapılan "Havar-İmdat" mitingleri takip etmiştir. Fakıat, 10 Ocak 1971 tarihinde, yani 12 Mart muhtı rasından çok az evvel ve Türkiye'de anarşinin kol gezdi ği sıralarda Kozluk'ta tertip edilen miting Kürt hareketi içinde önemli bir yer tutar. Kozluk Devrimci Doğu Kül tür Ocağı'nın kurucularının izin isteği ile yapılan bu mi tinge, çeşitli bölgelerden ve çeşitli teşkilatlardan birçok konuşmacı gelmişti. Batman'dan gelen bir konuşmacı ay nen şunları 11öylüyordu :
"..Türkiye'de Kürt halkı vardır. Ve Kördün insanca yaşamaya hakkı vardır. Bütün dünya uluslannın . bütün Türkiye halklarının bunu bilmesini ist.ediği ıniz zaman, Kürt oluyorsak, Kürtlüğü iftilıa.rla kabul ediyonız .'' ( ı , Bu mitinge birçok sol görüşlü teşkilattan da başarı telgraftan gelmiş ve bu telgraflar tek tek okunmuştur. Bunlar içinde konumuz ile ilgisi yönünden en ilginç olanı, T.1.P.sinin Van İli Yönetim Kurulu adına gönderileniydi. Bu telgrafta ise şöyle denilmekteydi : " Kürt halkının gelişen devrimci mücadelesine göç .
(1)
-
Türkiye'de; "Halk" veya "halklar" konusu fevkalade bir tartışma ko nusu olarak sürilp gitmektedir. Helen, Türk Solu'nun en büyük temsilcisi ve her boydan görüş'eri bünyesinde toplayan C.H.P. sinin lideri, "Tilr kiye Halk'arı" görüşünü değil "Türk alkı" görilşilnü kabul etmekte \· e bu yüzden aş!rıeılarca fevkalade tenkit edilmektedir.
98
katmış olan ocaklannım bir yenisinin eklenmiş olma mücadelem.izin nekadar hızlammş olduğunu gösrer mektedil' "
sı,
Bahis mevzuu ettiğimiz Kozluk mitinginden sonra, 24 o cak 1971 Pazar günü Batman mitingi ve daha sonra, 8 şu bat 1971 tarihinde yapılan ikinıci Kozluk mitingi ile bu ha reketler devam etmiş gitmiştir. Ve ancak 12.Mart muhtı rası ile bazı tutuklamalar ve bu teşkilatlann kapatılması, aynı zamanda bu bölgelerde sıkıyönetim uygulamasına gi dilmesi sonunda etnik grup milliyetçiliğine müstenid mi tingler dalgası durmuştur.
99
DEVRİMCİ DOOU KÜLTÜR
OCAKLARI
FAAL1YETLER1 İÇERİSİNDE DİGER TEŞEKKÜLLER Müstakil bir Kürt Devletinin kuruluşu için
faaliyet
yapan Türkiye'deki kuruluşlar, faaliyetlerinde birçok de
fa yurt içi ve yurt dışı cemiyet, parti ve diğer sol göı:üşlü çabalarına
teşkilatlar ile irtibatlar kurmuşlar ve böylece
maddi veya manevi yardım temin etmişlerdir. Kuruluşun dan itibaren, Devrimci Doğu Kültür
'r.1.P. si ve diğer sol görüşlü
Ocakları,
özellikle
teşkilatlar ile yakın
irti
bat tesis etmeye çalışmışlardır. Bunun için, Devrimci Do
ğu Kültür Ocakları'na mensup birçok kişi, aynı
zamanda
diğer sol teşekküllerin ve özellikle T.1.P. sinin üyesi
ola
rak ta görülürler. Mesela, Devrimci Doğu Kültür Ocakla
rı bahsinde isimleri sık sık geçen, Zeki Kaya, Yümnü Bu dak, Sabri Çepik, thsan Yavuztürk, Tarık Ziya Ekinci, Na
ci Kutlay, Mehdi Zana, Mehmet Demir, Ruşen Aslan, Tah sin Ekinci, Kemal Burkay, Mehmet Şirin Baltaş,
Ahmet
Özdemir, Canip Yıldırım, Mümtaz Kotan, Faruk Aras ve
İhRan Aksoy gibi i.simlere her iki teşkilatın üyesi olarak ta
rastlarız.
ğu Kültür
Bunların daha ötesinde, Ocah'l.'nın yönetim
Silvan Devrimci Do
kurulu üyesi olan Muhte
rem Biçimli, aynı zamanda Silvan T.1.P.si ilçe
başkanıdır.
Buradan da açıkça anlaşılıyor ki ; adı geçen kuruluşlar ço
ğu yerde içiçe ve birçok faaliyetlerde beraberdirler. Tetkik edilecek olursa, T.1.P. sinin yayın organlan
durumunda
bulunan ve o sıralarda çıkmakta olan ANT ve EMEK gi bi mecmualar ile Doğu Perinçek gurubunun idaresi altında
bulunan ve FKF ( Fikir Kulüpleri Federasyonu ) nin yayın organı durumunda olan TÜRK SOLU mecmualannın,
adı
geçen kuruluşlara geniş yer ayırdıkları görülür. Devrimci Doğu Kültür Ocakları'nın, adı verilen solcu kuruluş ilede yakın
100
DEV-GENÇ
alakası
olmuştur.
Başlangıçta Devrimci Doğu Kültür Ocakları Türkiye'de sol hareketin birer parçası olarak kabul edilmişler, bunun için kuruluş ve teşkilatlanma safhasında Dev-Genç'teu büyük yardım görmüşlerdir. Dolayısı ile müşterek faali yetlerçle de bulunmuşlardır. 1. Haziran. 1970 tarihinde Dev -Genç adına tertiplenmiş olan "Anayasaya Saygı" yürü yüşüne, Ankara ve İstanbul Devrimci Doğu Kültür Ocak lan'da katılmışlardı. Burada bir hususa değinelim ; yuka rıda isimlerini verdiğimiz, T.1.P.sine kayıtlı olup, aynı za manda Devrimci Doğu Kültür Ocakları üyesi olanların ya nısıra, bazıları ise hem Devrimci Doğu Kültür Ocakları ü yesi ve hemde DEV-GENÇ adı verilen. teşkilatın üyesi olarak faaliyet gösteriyorlardı. Diğer yandan, bir kısmı ise aynı zamanda Sosyalist Gençlik Teşkilatı'nın mensubu olarak bulunuyorlardı. ( 1 ) Sosyalist çizgide bulunan bü� tün teşkilatların birçok defa biraraya geldiklerini ve ba birleşmeyi ise bu şekildeki iki taraflı üyeliklerin daha ko lay sağladığı görülür. Fakat burada önemli olan taraf, Devrimci Doğu Kültür Ocaklan'nın, sosyalist çizgide olan birçok teşekkülü gayet akıllı bir strateji ile kendi amaçla n doğrultusunda ve isteklerine uygun bir şekilde kullan malarıdır. Devrimci Doğu Kültür Ocakları faaliyetleri sırasında yurt dışında bulunan ve aynı amaca yönelik bazı teşki latlarla da sıkı irtibatlar kurmuşlardır. Ve çoğu defa, ·bu temaslar ile alınan talimatlar çerçevesinde · faaliyetleriıii oluşturmuşlardır. Hemen bütün bu tür irtibatları ve daha geniş teşkilatlanmaları, Ankara Devrimci Doğu Kültür O(1) - İbrahim Güç'ü, İhsan Ak�oy, Mehm et Demir, Ali Fuat Bucak, Cemal Beydoğan, Gülseren Mungan, Murtaza Bor ve Hasan Çolak. isimli kişiler hem Devrimci Doğu
Kültür
Ocağı ve hemde Dev-Genç üyesi olarak bulunu
yorlar ve iki teşki'atta birden faaliyet gösteriyorlardı. Ayrıca : Fikret Şahin, Ahmet Aras, ihsan Aksoy, Kemal Aras, Mümtaz Kotan, Zeki Kaya, Nizamettin Barış, Ümit Fırat, Şekip Vermut ve İhsan Kıhç'ta
Sosyalist
Gençlik
Teşkilatı
Ocaklarında faaliyet gösteriyorlardı.
101
ile
birlikte Devrimci
Doğu
Kültür
cağı'nın organize ettiği, faaliyetlerinden anlaşılır. Avrupa teşkilatlan ile irtibatı Ankara Ocağı
sağlarken, Irak ve
Suriye'deki "Kürdistan Demokrat Partileri" ile münase betlerde, Silvan Devrimci Doğu Kültür Ocağı ön planda görülmüştür.
Ankal'a Devrimci Doğu Kültür Ocağı yolu ile yapılan Avrupa temaslannda karşımıza, daha evvelki senelerde Kürtçülük faaliyetleri içinde gördüğümüz bir isim çıkar. Böylece tekrar ortaya çıkan Cemal Alemdar, bilindiği gi bi 1963 yılında Kürtçülük faaliyetlerinden dolayı takibata
uğramıştı. Tutuklandığı sırada Mamak askeri ceia evinde yatmış ve bu hapisi sırasında Musa Anter ile birlikte ha pishanede "Kürtçe-Türkçe" birde sözlük hazırlamıştı. Bu sözlük daha sonra Musa Anter tarafından bastırılmış tır. Devrimci Doğu Kültür Ocaklan'nın kurulduğu sıra
larda Cemal Alemdar İsviçre'de bulunuyor ve Kürt De mokrat Partisi'nin Avrupa temsilcisi olarak vazife görü yordu. A�ca, Avrupa Kürt Öğrenci Birliği'nin genel baş kanlığını da yürütüyordu. Cemal Alemdar, zaman zaman, başkam olduğu teşkilat adına basın toplantılan yaparak,
Türkiye'deki Kürtlerin durumu hakkında Avrupa basını na haberler veriyor ve Kürt meselesini Avrupa kamuoyun da canlı tutmaya gayret gösteriyordu. Mesela, bu faaliyet lerinden olmak üzere, Cemal Alemdar'ın 1970
senesinde
Stokholm'de tertiplemiş olduğu ve beş gün süren bir kon feransı burada belirtebiliriz. Toplantının gayesi ve hedef leri hakkında bilgi isteyen basın mensuplanna Cemal A ieıridar aynen şunları söylemişti :
'' ..Konferansta ; Türkiye'deki Kürt a.zmbğa. uygulan
makta olan şiddet hareketlerini görüşeceğiz. Türkiye, Suriye ve İran, Kürtlere karşı �k olumsuz bir yol iz lemektedir. Fakat., adı geçen ülkelerin topra.kla.n ioe
risinde muh�yet istiyonız .. " 102
Cemal Alemdar, başkanı bulunduğu teşkilat adına Türki ye'deki Devrimci Doğu Kültür Ocakları ilede irtibatlıydı. Kendisi tarafından Türkiye'ye yazılmış iki mektup vardı ki, faaliyet ve temaslar bahsinde önemlidir. 20.11.1969 tarihinde Ankara Devrimci Doğu Kültür Ocağındaki bir yetkiliye yazdığı mektubunda şöyle diyor du " .. kurtulu.5 mücadelemize ait raporunuzu aldım. Bu sıralarda sizin Türkiye'deıı ayrılmanız doğru değil dir. Sen ve arkadaşlann, hapsedilmek pahasına da ol sa, Türkiye'de kalmaruz elzemdir. Teşkila1m elinizde ki iki mühürü size kafidir. Ve ocaldaJ'lıı ve KOMALA -1 AZADE-t KVRDİSTAN TEŞKİLATININ son faaJiyetleri ve durumlan hakkında da bilgi verirsen �k makbule geçer.. " Mektupta bahsedilen mühtirün birisi, mektubun ya zıldığı yetkilinin evinde _emniyet kuvvetlerince yapılan a ramada ele geçirilmiştir. Bu mühürün üzerinde ; "İstan bul Kürt Talebeleri'' cümlesi ile bu cümlenin İngilizcesi ya zılı idi. Daha sonralan Ankara Devrimci Doğu Kültür Oca ğında yapılan bir aramada ise ikinci mühür bulunmuştur. Ankara'da bı...:lunan mühürün üzerinde ise "Ankara'daki Kürt Talebeler" cümlesi ile bunun İngilizcesi yazılıy dı. Cemal Alemdar'ın yukarıda bahsettiğimiz mektubun da dikkate değer talimatlar da vardır. Bu, talimatlar şöy le sıralanmaktaydı :
1
•
2
.
S
.
Kürt talebeler arasında yardımla�:ıyı sağlamak, Kürt Milli kültürünü geliştirip, Kürt milli davaama faydalı olmak için !;ahşmak, Kürt milletinin kültürünü, tarihini, vatanım, Kiirdis t.am ve milli davasını bütün dünya milletlerine du yurmak. 103
4 .
Kürt talebeleri ve dünya
talebeleri arasındaki bağı
kuvvetlendirmek. Dünyada talebe olan. ve
olmayan
ve r..rafannd.ı. müşterek bağlantı kurulabilecek organbasyonla işbirliği yapmak.
5 .
Kürt milletinin mücadelesine iştirak etmek,
her
emper
ya.lizm, gericilik, diktatörlük aleyhine çarpışan
her
ınilleti desteklemek. Hürriyet, demokrasi ve beynen milel sulh için mücadele etmek. Devrimci Doğu Kültür Ocakları'nın faaliyetleri gözö nüne alınırsa, hemen hemen yukarıdaki mektubun tali
matlarına uygun çabalar içerisinde bulundukları rahatlık
la görülür.
Cemal Alemdar, · 30.7.1970 tarihli ayn bir mektubunu
yine Devrimci Doğu Kültür Ocakları'nın bir yetkilisine ya zıyor ve Eric Yv� Thoroval isimli bir yabancı gazeteci ile
yolluyordu. Bu mektubun önemi ; o sıralarda faaliyetleri nin doruğunda bulunan Devrimci Doğu Kültür Ocakları' mn dış ilişkileri ve Marksist-Leninist uygulamaları yönün
dendir. Mektup muhteviyatından şu sözler konumuz içinde
önem arzeder :
" Kürdistan'da yaptığınız mektubunuzu ve raporunuzu
çalışmaları
�ıklayan
komitemizde inceledik.
Gerekli rotii�eri yaptıktan sonra 30.7.1970 tarihinde Moskovıı'daki dostlarunıza gönderdik. Bugün yetki lilerden aldığımız talimatı size bu mektubu getiren ve evvelce bahsettiğimiz gazeteci arkadaşlllllz Yves
Erle Thoroval ile gönderiyorum. Kendisine her ba.klm dan güvenebilirsiniz. Kendisinin oradan olumlu hatı ralar ile aynlmasında fayda vardır. Özellikle taliınaı tın şu maddelerine cevap bekliyoruz ve bunlan Thoroval ile gönderin . . . ''
dedikten sonra, devamla, cevap istediği hususlardaki so rularını şu şekilde sıralıyordu :
104
Türkiye'deki çılnş süresini tamamlııma yönünden son
1
çalışmaJarınız nelerdir ? Nasli olacaktır ?
Milli Demokratik Devrim ciler hariç - ilişkilerinizin geliştirilmesi ve güç bir liği konıusunda pl8.nlarımz nelerdir? Bu hususta T.Z.
2
Türkiye İşçi Partisi ile
-
E.'nin fikirlerine dikkat ediniz ve uyunuz.
3 .
Devrimci Doğu Kültür Ocakları içinde Milli Demok
ratik Devrimcileri tasfiye için ne gibi ça)ışmala.nmz vardır ?
4
.
Sosyalist
Devrimci örgütler ile işbirliğiniz
emniyet
vericidir. Fakat yeterli deyildir. Bu açıdan, geliştir mek için yeni düşünceleriniz varmıdır? Nel�r ?
5 .
Sendika örgütleri ile işbirliğini geliştirmeli ve öml likle· doğudalti. Nato veya yabancı yatırımla.rla. ilgili işyerlerindeki Kürt kardeşlerimizin sendika yönetim lerini ele geçinnek gayretlerinizi artırmaJıısınız.
Bu
konudaki planlarınızı bekliyoruz.
6
.
Filistin Ha!k Kurtuluş Cephesine kursa
gönderilen arkadaşlarımız döndülermi ? Bu arkadaşların bir
plAn hazırlamış olınaJan gerekiyordu. Ama
elioüz.e
değmedi. Bu hususta. bizi aydınlatınız. 7
.
Almanyadaki A.T.'l'.F.'deıı gönderilen yayınlann o radaki etki derecesi nasıldır ?
8 .
Kürt halkını bilinçlendinnek için yapmayı öngördü ğünüz seminerlere bu dönemde de önem vereceğinizi ümit ederiz.
9
Kerkük'ün Barzani yönetiminde olması bizim için ö nemlidir. · Oradaki Tiirkmen topluluğun Ekim 1970'de yapılacak referandumda Banani lehine oy Imllenma sı için giriştiğiniz propa.ganda faaliyeti çok beğenildi. Buna hız veriniz .. " diyor ve daha sonra : .
105
'' ..İsveç Kürt Komitesinden, Devrimci Doğu Kültür Ocağındaki yönetici ,.e üye arkada.,ıarunıza. ve Kürt ulusunun kurtuluş savaşma kendini adayan tüm Kürt ka.rdeşleriıni.ze mutlu yannlar dileriz .•" şeklindeki sözleri ile mektubunu bitiriyordu. Bu mektup bize, Türkiye'deki Kürtçülük hareketleri nin Moskova'ya varıncaya kadar, nereler ile irtibatlar sağ ladığım ve bu hareketlerin içinde bulunanların ·dış müna sebetlerinin ne derecede olduğunu açıkça belirtmektedir. Aynca Türkiye'deki Kürtçülük hareketini yönetenlerin bir yerde, dünya Kürtlüğünü alakadar eden konular ile de ya
kından ilgilendiklerini ve mücadelelerini çok defa bu şekil de merkezleştirdiklerini yine bu mektuptan öğreniyoıuz. Orta Doğu ve Kerkük üzerine düşünülen planların nereler den yapıldığım da burada beraberce görmüş olduk. Mektupta sorulan sorulardan, üçüncü ve
dokuzuncu
maddeler oldukça ilginçtir. Üçüncü maddeye göre ; arala rında Milli Demokratik Devrimci'ler varsa, sol çizgide ol dukları halde, derhal t�fiye edilmelen
önerilmektedir.
-Burada adı verilen Milli Demokratik Devrimciler kimler dir ve bunlar ne istemektedirler? Türk Sol'u içerisinde yer bulmuş birtakım gurupların, strateji tayininde çoğu kez anlaşamadıkları ve bunun so nucunda kendilerince ayrı ayn yollar takip
ettikleri gö
rülür. Bu anlaşmazlıklar içinde ortaya çıkan bir burada Cemal
Alemdar'ın
grupta,
mektubundan
öğrendiğimiz
Milli Demokratik Devrimcilerdir. Bunların
görüşlerinin
ilk şekillerini Mihri Belli ortaya koymuştur diyebiliriz.
Da.
ha sonralan, Doğan Avcıoğlu dahi zaman zaman Milli De mokratik Devrimcileri tastik eder görünür. Çok evvel ;
seneler
1966 yılında Yön Mecmuasında yazmış olduğu bir
yazıda, sosyalist harekette işçi sfnıfımn öncülüğünü kabul.
106
etmenin şart olmadığını savunarak, "Oysa ki, i� sınıfı da, o sınıfın öncülüğüde tarihsel bir kategoridir .. " demek te idi. Sonraki yıllarda da buna benzer fikirler ileri süre rek, Doğan Avcıoğlu nisbeten Milli Demokratik Devrimci lere yaklaşım sağlıyordu. Avcıoğlu'na göre ; şartlann o luşmadığı bir yerde istense de istenmese de, sosyalist mü cadelede gerekli kadroyu aydınlar oluşturacaktır. Bu du rumda, sosyalist harekete yardımcı her kuvvete yardımcı olunmalıdır. Türkiye gibi bir memlekette ise, sivil-asker karışımı bir grubun özlenen sosyalist hareketi sürdürme sini desteklemek en uygun ve tabii bir harekettir. Kesin olarak sosyalist hareketi (devrimi) , işçi tabakasına bağlı olarak düşünmek hatalı ve yanlıştır. Bu düşünce, sos yalist güçleri parçalayabilecektir ve T.!.P. si bu yüzden parçalayıcılıktan öteye birşey yapmamaktadır. . . . işte, temel esaslan bu şekilde belirlenebilecek bir sos yalist düşünce etrafında oluşan guruba Milli Demokratik Devrimci'ler adı veriliyordu. Adı geçen gurubun görilşlerlni bir yazısında kaleme alan Şahin Alpay bu hususta şunla rı söylemekteydi : " .. İ�i sınıfının, anti-emperyalist mücadelede öncülü· ğün şartlarm.-ı haiz olmadı� a.58D18da, a.ınti.-emper yaJist mücadelede küçük burjuva aydınları önemli bir rol oynayabilirler . . . " Yine, Milli Demokratik Devrimci'lerin görüşlerini ak settiren Türk Solu Mecmuasına bir bakacak olursak, 11 Mart 1969 tarihli sayısında ö. Mert imzası ile yayımlanan bir yazıda bu grubun görüşlerini açıkca bulabiliriz. Bu ya· 1..ının bir yerinde ; Tüın devrimciler, proleterya ve köylünün yararı na olan her devrimci eyleme katıımalıı ve nihai amac.ı
"•.•
sosyalist devrim olan sosyalist devrim çizgisinde mtlm kün olduğu kadar ileriye götüriilmeılid.ir Milli Demok107
ratik Devrime burjuva l<ökenli diye katılmayan bir devrimci olum.az. Varsa, kendilerine güvenemeyen, kendi devrimciliklerindeıı kuşkulanan iıısaıılardır. Ve en aşın bir geric i ile aynı paralele düşmelrtedirler. .'' şeklindeki sözleri görmekteyiz. Özellikle, T.1.P. sinin gö rüşlerine karşı çıkan Milli Demokratik Devrimci'ler, bur juva kökenli. asker kaynaklı, aydın, köylü ve işçi, tilin em peryalizme karşı mücadele verenleri biraraya toplamaya çalışan bir gurup olarak görülmektedir. Ve böylece bir güç ve cephe birliğinin sosyalizmin geleceği için şart olduğu nu savunuyorlardı. Nitekim ; kendi yayın organlan olan TÜRK SOLU mecmuasının 14.Ç)cak. 1969 tarihli 61.ci sa yısında, Mucip Ataklı imzası ile neşredilen bir yazı ile böy le bir davetin açıkça yapıldığını görmekteyiz. Bu şekilde ; "Güç Birliğine Davet Ediyorum" başlıklı makale ile mese le kamuoyuna aktarılıyordu. Yapılan bu güç birliği çağrısında kısa zaman içinde otuza yakın sol görüşlü teşkilat olumlu cevap vermişti. Bu teşkilatlann temsilcileri 2.Şubat.1969 Pazar günü Türki ye Milli Gençlik Teşkilatı'nın merkezinde toplanarak, _"An ti-emperyalist Mücadele de Güç Birliği" yapmaya karar vermişler ve bunu da bir bildiri ile umuma açıklamışlardı. Güç Birliği yapmaya karar veren ve bunu bildiri ile duyu ranlar içinde Devrimci Doğu Kültür Ocaklan'na mensup kişiler de bulunuyordu ki, enteresan olan yanda burasıdır. Mesela ; adı geçen bildiriyi, Dil-Tarih ve Coğrafya Fakül tesi Öğrenci Derneği adına imzalayan ve o sıralarda der nek başkanlığını yürüten Nezir Şemmikanlı'yı biz, Devrim ci Doğu Kültür Ocaklan bahsinden gayet iyi hatırlamak tayız. Yine, dikkat edilecek olursa, bu bildiriye imza ko yan teşekküller içinde Milli Demokratik Devrim görüşünil benimseyen F.K.F'ye bağlı örgütler oldukça fazla yer tu tarlar. Fakat yeri gelmişken belirtelim ki ; F.K.F., daha 108
başlangıçtan beri Devrimci Doğu Kültür Ocak.lan tara fından benimsenmemiştir. Gerçi, çok defa müşterek faali yetler içerisinde görünürlerse de, bu. münasebet belli sı nırlardan öteye gidemez. Türkiye'de sol hareketin içinde kendine bir yer yap maya başlayan ve . zamanla hayli güçlenen F.K.F. teşki latına karşı, Devrimci Doğu Kültür Ocaklarından gelen Hatta biJ; uzak durma gayreti �erzaman görülmüştür. çoğu yerde Devrimci Doğu Kültür Ocakları adı geçen ku ruluşu rakip dahi telakki etmişlerdir. Nihayet, 2.Mayıs. 1969 Cuma günü İstanbul F.K.F. Sekreterliğinde yapılan bir toplantı, Devrimci Doğu Kültür Ocaklan'na mensup gençler tarafından basılarak hadise yaratılmıştır. Bu a rada, Devrimci Doğu Kültür Ocaklan'nın paralelinde bu
lunan T.1.P. sinin de, Milli Demokratik Devrimci'leri kar şı
grup
olarak
düşünmeye
başladıklarını
görmekte
yiz. Yukarılarda )kuduğumuz �emal Alemdar'a ait mek tupta ise bu durumu a�ık bir şek�lde tesbit etmiştik. Başlangi�ta Milli Demokratik Devrimi benimser gö !'ünen F.K.F. te�kilatı, kısa zaman sonra el değiştirmiş ve Devrimci Doğu Kültür Ocakları ile aynı görüşe sahip ki şilerin murakabesi altına girmiştir. Nihayet, genel baş kan Zülküf Şahin zamanında
yayınlanan bir bildiri ile,
F.K.F.'nin, Dev-Güç adı verilen ve biryerde Milli De mokratik Devrimcilerin kontrolünde bulunan örgütten ay rıldığı açıklanıyordu. (1) Zülküf Şahin'i biz, daha sonra lan sıkıyönetim komutanlığınca, Kürtçülük propaganda(1)
-
1 Nisan 1968 tarihinde; Senatör Kadri lfoplan'ın başkanlığmda, T.M.T.F. - F.K.F. - DISK - TÔDMl� - 27 M ay ı s Mi'li Devrim Derneği - TMGT - TÖS - A. Ü. Talebe b[rliı(i - Basın Sendikası - Fen. Öğr. Der. - ODTÜ Fikir Klübü - SBF Öğrenci Derneği - Erk. Tek. Öğr. Der. - A. Yük. Ok. Tal. Der. - TDB - Mülkiyeliler Birliği - Tıp Fak. Talebe Bir1iği - H.Ü. Öf(rcnci Derneği tarafınrlan oluşturulan örgüte DEV-GÜÇ ad ı Ycrilmişti.
109
sı yaptıkları için haklarında soruşturma yapılan kişiler arasında göreceğiz. 12 Mart muhtırasının ardından, 26.Nisan, 1971 tari· hinde Türkiye'nin 11 vilayetinde sıkıyönetim ilan edilmiş ve 28.Nis�n tarihinde ise uyr,ulamaya geçilmişti. Sıkıyil netim Komutanlıklannca zararlı faaliyetleri görülen ce miyet ve dernekler ile birlikte Devrimci Doğu Kültür 0c�klan' da kapatılmıştı. Bu teşkilatların kapablınasmdan evvel ve kapatıldıktan sonra faaliyet gösterdikleri maha\ · !erde yapılan aramalarda ele geçirilen bazı belgeler, adı geçen '.rnruluşlamı Türkiye' deki Kü-·tçülük faaliyetleri için deki yerini tayin eder. Kapatılması.ııdan bir sene kadar evvel , 1 3.10.1970 ta rihinde, Ankara Devrimci Doğu Kültür Ocağı'nın Ziya Gökalp Caddesindeki merkezinde, yetkililerce yapılan ara mada ele geçirilen dökümanlar oldukça önemlidir. Bu teş kilatın faaliyetleri bakımından değerlendirilmesinin daha kolay yapılabilmesi için, ele geçirilen dökümanlardan bir kaç tanes:.ııi şu şekilde gösterebiliriz :
1
2
3 (!)
Üzerinde, ''Ankara'daki Kürt Talebeler" Türkçe yazısı ile bu sözlerin İngilizcesini ihtiva eden ve St.ok holm'de imal edildiği anlaşılan miihür,
.
Vrerinde, "Ankara Devrimei Doğu Kültür Ocağı" ya ZISI ile birlikte; Deniz, Dağ ve Güneş resimlerini ih tiva. eden ve ''Kürt Rozet ve Bayrağı" ibaresi taşı yan bir Kürt ı.yrağı, (1)
.
Cemal Alemdar ta.rafından yazılan ve demek üye-
.
-
Ankara Devrimci
ve Güneş " rümuzları
Kürt
bayrağının
İ>oılu
Kültür Ocağın'da yapılan aramada , "Dağ, Dcıniz
bulunan bir bayrak
kabulcdiliş
tarihi
194-1
bulunmuştu. Ciddi olarak ilk
yılıdır.
KOMEL
Teşkilatı 'nın
defa öncülü
ğünde, Irak'ta müttefiklerin işbirliği ile hazırlanan bu bayrak üç şeritten mey dana geliyordu. En üstte kırmızı renk, ortada beyaz renk ve cıı
altta i:;e ye
şil renk yer alıyordu. Ayrıca yine baYTak üzerinde, Kürt ulusunun sembolü ola· rak ortada bir güneş, iki yıınında birer başak. arkalarında da bir dağ ,.e kalem resmi bulunuyordu . . .
1 10
bir
lerinden birisine gönderilen, yukanda sözünü etuği ıniz meıctup . .
Bunların yanısıra, İstanbul Devrimci Doğu Kültür Ocağında ve Diyarbakır başta . olmak üzere diğer Ocak lar' da yapılan aramalarda yine birçok belgeler ele geçiril miştir ki, bu belgeler adı geçen teşkilatların Kürtçülük ha reketleri içindeki yerini açıkça 't.>elli eder. Mesela, İstan bul' da yapılan aramada dernek merkezinde bulunan "Kürt Gençlerine Hitabe" başlıklı teksirler ile "Türkiye'de Kürt IBus Hareketi" isimli 55 sayfalık hazırlanmış teksir ve Di yarbakır Devrimci Doğu Kültür Ocağında yapılan arama da bulunan Kürdistan Demokrat Partisine ait olan tüzük burada verilebilicek en güzel örneklerdir. Şurada kısaca gördüğümüz teşkilatlar arası münase betler ve bu münasebetler içinde Devrimci Doğu Kültür Ocaklan'nın yeri, Türkiye'deki Kürt Hareketı'nin bir bö lümünü oluşturmaktadır.
111
KÜRT HAREKE'l'İ İÇERİSİNDE SAİD-1 NURSI (Kt'rRDI) Türkiye'deki Kürt hareketi içerisinde ayn bir yeri olan Said-i Nursi (Said-i Kürdi ) ,
1950 sonrası hükümAi
nin ilgisini üzerine toplayan bir kişi olarak görülür. Yen i iktidar, toplum içerisindeki bütün çevrelere hoş görünme gayretleri ile işe başlayınca, toplumun büyük bir kesimi ne dini yönden hakim olan Said-i Nursi için ayrı bir hava yaratılmış ve hatta ona bazı imkanlar da sağlanmıştı. Geç mişi oldukça karanlık, ne yaptığını çok defa kendi de bil meyen (tabii Kürtçülük hariç) ve Osmanlı Devletinin ı;nrı zamanla.ılmdanı
beri birçok olaylarin içinde
gonınen
Said-i Küreli işte bu yeni iktidarın sempatisine ve övgü süne mazhar olmuştu. Said-i Kürdi'nin çabalan, Türkiye' deki Kürt hareketinin bir yönünü izah bakımından olduk ça mühimdir. Şöyleki ; Türkiye' deki Kürtlerin ve Kürtçi.l lerin bir bölümü
Marksist-Leninist
çizgide faaliyetlerini
sürdürürken, diğer bölümü ise nurculuk faaliyetleri içeri sinde bu fikri yürütmüşlerdir. Taban tabana zıt iki görüşü savunan her iki kesim , Kürtçülük mevzuunda pek birleşebilmektedirler. Nurcu
Said-i
güzel
Küreli'nin geçmişine
bir göz atacak olursak, Kürtçülük davası içinde ne derece de bir gayret sarfetmiş bulunduğunu rahatlıkla görebiliriz. Bu kişi ; kötü bir lisan ve anlaşılmaz cümleler ile kaleme aldığı birtakım risaleler ile müridlerine seslenirken, aşırı derecede ve bilinçli bir şekilde Kürtçülük propogandası da yapmıştır. Soyadı kanunundan evvel "Küreli" lakabını kul lanan Şeyh Said, kanunun çıkışından sonra doğduğu yer olan Bitlis'in Nurs köyüne izafeten "Nursi" soyadım
al
mıştır. Birçok karanlık işlerin önemli siması olarak görü len bu kişi, butür faaliyetlerine Meşrutiyet öncesi Bitlis civannda başlamış, daha sonralan İstanbul'a gelerek "İt-
112
tihad-ı Muhammedi" adındaki cemiyetin kurucuları
ara
sında yer almıştır.
31
Mart öncesi Derviş Vahdeti ile çok iyi ilişkileri olan
Said-i Kürdi, Volkan Gazetesinde de yazılar yazmış ve
31
Mart vakasmın yaratıcılarından birisi olmuştur. O sıralar
da
Said-i Kürdi'nin, "Kürt Teali Cemiyeti" nede girdiğini
ve bu cemiyetin arzusu ile İstanbul sokaklarında
mahalli .
Kürt kıyafeti ile dolaştığını da biliyoruz. Hatta bir gün, Cuma selamlığında padişaha giderek, Kürtçe tedrisat ya pacak mekteplerin açılması için kendi imzası ile bir dilek çe vermiştir. Bunun üzerine, padişah tarafından bir müd det akıl hastahanesinde tutulmuş ve daha sonra affedile rek oradan çıkmıştır. Bu davranışında olduğu gibi, birçok risale ve kitap fannda da aşın bir Kürt ırkçılığı yapan Said-i Kürdinin,
1327 ( 1911 ) ". . .
yılında yayınlamış olduğu bir kitabında ;
Uyan ey Selalu:.ddini
Eyyubinin tormılan
Kürt
ler.. " şeklindeki. sözleri, kendisinin nasıl bir Kürt ırkçısı olduğu ortaya
koymaktadır. Said-i Kürdi, hemen her
vesile ile
Kürt ırkcısı olduğunu ortaya koymuş ve bunu açıkca propo ganda etmiştir.
Birçok risalelerinde ;
" .. Ey
Türkler,
ve
Kürtler ve Nurcuhı.r" şeklinde hitap ederek, bilinçli bir şek Kürt ayı nını cihetine gitmiştir. Aynca onun. " Emin olunuz ld biz Kürtler başkalanna. benzemeyiz" şeklindeki linde
.•
sözleride bu konu için örnektir. Daha böyle misalleri çoga
" .. benim gibi usül ile Tiirk{!e Ki.met tek lif ediyorsunuz. Benim gibi başka milletten olanlara teklif latabiliriz. Çeşitli yerlerde yazılmış olan ;
Şa.fi.Wmedıep adambra, hangi
etmek hangi usuldendir ? .. " sözleri ile
"
. . . eğer milyonlar
ile efradı bulıınan ve binler seneden beri milliyetini ve li sanım wıutma.yan ve
kiden beri cihad
Türklerin hakiki bir vatandaşı ve
arka.da.�ı
es
018!1 Kürtlerin milliyetini kaldı113
belki 118U1-u vahşiyane olur, yoksa. sırf keyfidir. Eşhasın keyfine t.& ba.iyat edilmez ve etmeyiz " şeklindeki cUmleleri, Said-i Kürdi (Nursi) nin fevkalade bir Kürt ırkcısı ve propogan np, onlann dilini onlara. unutturduktan
sonra,
. . .
dacısı olduğunu gösterir. Devrin iktidarından özel bir ilgi gören ve
hattA 1957
yıllarında Ankara Üniversitesin'de konferanslar dahi ve ren Said-i Kürdi'nin geçmişi de oldukça karanlıktır ve karışıktır. 1917 Rus ihtilali öncesinde Rusya'ya gitmiş ve uzun seneler orada kaldıktan sonra tekrar lstanbul'a dön müştür. Anadolu'ya döndükten sonra kendisini
"Bediilzza
man" olara k tanıtıp "Nur" tarikatını kuran Said-i Kürdi, birara Suriye'ye geçmiş ve orada İngilizlerin çabası sonun da Ermeniler ile müşterek bir cemiyet de kurmuştur. Bu cemiyetin reisliğini Çıbranlı aşiretinden Sadi Talan, ikinci başkanlığını ise Said-i Kürdi yapmışlardır. Nurculuk faa liyetlerinin ardında butür çabalarının bulunması
Said-i
Kürdi'yi daha renkli bir sima haline getirmektedir. Bu ki şinin, Ankara Üniversitesin de konferanslar verdiği 1957 senesinin akabinde, Kürtlerin Türkiye'de ilk kez siyasi bir parti halinde teşkilatlanmalanna şahit olmaktayız. "Kürt istiklal Partisi" adı altında illegal olarak Kürtlerin parti
leşme gayretleri 1_958 yıllanna rastlar. Aynı yıllar ; daha evvelki bahislerde gördüğümüz gibi, Üniversitede tahsil de bulunan yabancı talebelerin ve aynı zamanda diğer ma halli Jerneklerin bu amaca yönelik çabalara hız verdikleri '
günlerdir.
J l4
KVRT HAREKETİ İÇERİSİNDE RUSYA Rusya'nın, Osmanlı tebaasından olan Kürt'ler ile ya
kın irtibat kurup onların isteklerine uygun çabalar gös termes1, hemen hemen 1805 yıllanna kadar iner. Özel şe kilde yetiştirilmiş bu konudaki ajanlarını, Osmanlı
Dev
leti ve İran'a gönderen Çarlık Rusyası, bunlar vasıtası ile bulunduklan yerlerde bir Kürt meselesi yaratma çaba sı içerisinde görülür.
1804 yılında ortaya çıkan Rus-İran
savaşı sırasında Erivan'ı kuşatan Rus kuvvetleri komuta nının ; burada bulunan ve İran kuvvetleri ile birlikte ken dilerine karşı savaşan Kürt liderlerinin Hüseyin Ağa ile gizlice temas kurarak birçok vaadlerde bulunduğuna şa hit olmaktayız. Daha sonraki yıllarda ise, bu defa Ana dolu'da yerleşik bulunan Kürtler ile temaslar sağlayıp, propogandaları altına alma gayretleri içerisinde sık görülürler.
1828/1829, 1853/1858,
1877 /1878
sık
Osmanlı
Rus savaşlannda, Rus'lar Kürt beylerinden oldukça isti fade etmişler ve istekleri yönünde birçoklarını rahatlık la kullanmışlardır. Rus'lann butürlü
yapmış
oldukları
propogandalann en güzel misalini ve neticelerini
1829
savaşında
görürüz.
Bu
çabalar
1828./
sonunda;
O
zamana kadar Osmanlı kuvvetlerinin yanında savaşa gi den : Botan, Revanduz, Badinan, ve Hakkari Kürt beylik lerinin bu defa savaşa gitmedikleri görülmüştür.
Bu sıra
larda Rus Generallerinden Korganof'un Erzurum'a saldı rıya geçmeden bir müddet evvel, Zeylani a§iret reisi Sü leyman Ağa ve Sepki aşiretinin reisi Süleyman Ağa ·
görüştüğü bilinmektedir.
ile
Bu görüşmelerde, onlara verilen Kürt
bfrçok menfaatin yanı sıra, kendilerine yardımcı olan
beylerine Beyazıt ve Erivan'da paşalıklar verileceği ve ay nca Çar Nikola tarafından aşiret reislerine yüzbin ruble dağıtılacağını bildirmişti.
115
albıı
Rusya Kürtlere yaııa.şınak için, bu konuda uzmanlaş mış olan ajanlannı Kürtler ile meskun olan bölgelere bir görevli şeklinde yolluyor ve böylece propagandayı yürüt meye çalışıyordu. Bu ajanlar, bir bilim adamı pozisyonun da olabildiği gibi, belli merkezlere yollanan konsolos statüsündeki kişiler olarak ta göriilüyorlardı. Meseli., Kürt meselesi ile yalandan ilgilenen Yakimaniski Diyarbakır, Bonafiyd ise Tebriz'de konsolos olarak vazife görmektey• diler. Bunlar, bulunduklan bölgelerdeki birçik Kiliıt köylerini gezerek sosyal durumlan hakkında araştırma yapan görünürken, aslında Kürtleri bilinçlendirme ve mer kezi idareye karşı teşkilatlandırma gayretleri içerisindey diler. 1853 Kınm Savaşı sonrası ortaya atılan "Şark Me selesi", Rusya'nın Osmanlı Devleti üzerine te7.giJılamı§ olduğu kötü bir oyundan başka bir şey deyildi. Nitekim, bugüne kadar, önce Ernıeni'ler ve daha sonra Kürt'ler, diğer emperyalist devletlerin olduğu gibi, Rus çıkarlan nın da birer figüranı durumuna girmişlerdir. Kının Savaşı sonrası Anadolu'daki Kürtleri kendi he ısaplanna. kazanma çabası içine giren Rusya'nın, bu.raya gönderdiği ajanlardan binbaşı Loris Malakof'un bu işte pek ziyade gayretleri olmuştur. Hatta, bu kişinin çalışma lan sonucu, bazı Kürt toplulukları Kının Savqı içerisin de Osmanlı'lara karşı dahi savaşmışlardır. Bu cümleden olmak üzere ; savaş içerisinde iki Kürt alayıda Rus'lar ta rafından oluşturulmuş ve Osmanlılara karşı kullanılını.ş tı. Yine Rusya'nın tahrik ve teşvikleri ile teşkilatlanan Doğu'daki Kürt beylerinden Ahmet Ağa ve Cafer Ağa, ba taraflarda da Osmanlılara karşı savaşmışlardı. 1855 yıllarında Kars civanna gelerek buradaki Kürt aşiret b&t kanlan ile irtibat kuran Rus binbaşısı Lorla Malakof ve general Babatov'un, kendilerine yardım ettikleri taktirde
1 16
Osmanlı Devleti içindeki statülerinin aynen tanınacağı ve aynca külliyetli miktarda maddi yardım da yapılacağını vaadettiklerini bilmekteyiz. 1856 yıllannda Erzuru.m'da başkonsolos olarak
bu
lwıa.n Rus Aleksandr Jaba, aynca özel bir görev yükleni yordu. Bu kişi, Petersburg 1llmler Akademisinden talimata uygun olarak çalışıyor ve şehire konuk
aldığı olarak
gelen Zaza ve KUrmanç dill eri ile konuşan kişilerden ke limeler derleyip biraraya getiriyordu. Nitekim, bu çalış malanm daha sonra Kürtçe Sözlük hazırlayarak ortaya koymuştu. Bir Kürt dilinin varlığı ve buna bağlı olarak ayn bir Kürt urugunun mevcudiyetini isbat için çalışan Rusya'mn, butUr çabalan defalarca görülmüştür. Rusya, bu iş için Petersburg İlimler Akademisi'ni
vazifelendir
mişti. Kürt meselesine bilhassa yönelen Petersburg
rum.
ler Akademisi, 1860 - 1862 yıllannda, ilk Kürt tarihi
sayı
labilecek "Şerefname"nin Farsça aslını yayınlamıştı. Da ha sonralan ise ( 1868_-1875 yıllannda) , yine aynı kitaba büyük ilaveler yaparak ve pek büyük değiştirmeler ile bu defa Fransızca olarak ve dört cilt halinde yayınlıyordu. Rus konsoloslanmn ve diğer yetiştirilmiş ajanlann, Osmanlı unsurlanndan olan Kürtler ile yakınlık arama lan ve bölücü propogandaları zaman zaman önemli olay lann doğuşuna sebep olmuştur. Buna göre bir yerde, Kürt
ler Ruslann istedikleri
yola kanalize olmuşlardır. Kınm. Sa
vaşı sonrası ortaya çıkan "Şir Yezdan" olayı, mühim bir
hareket olarak görtilür. Doğrudan doğruya Ruslann teş vik ve tahrikleri sonucu ortaya çıkmış bir olaydır. Bedir han ailesinden olan ve Rusların yard.ıınlan ile teşkilatla nan Yezdan Şir, ilk defa Hakkari çevresinde harekete baş lamış ve bu hareketi, az sonra müstakil bir KUrd.istan fikrinin tezahürü olarak göstermeye gayret etmiştir.
Bi
lindiği gibi, bu tarihlerden çok önceleri yine Bedirhan aile-
111
sinin butür istekler ile isyanları olmuş ve birbirini �p etmiştir. Şir Yezdan olayının ortaya çıktığı sıralarda Oa.� manlı Devleti Kırım Savaşı ile meşgul olduğundan, isyan ile yakından ilgilenmemiş ve bunun sonundadır ki, adı geçen hareket hayli büyümüştur. Özellikle Kının Sava şı sırasında böyle bir hareketi Osmanlı Devleti'nin başına . sarmak, Rusya'nın politikası için pek güzel bir hareket� tir. Kısa zamanda gelişen Şir Yezdan isyanı, Van, Bitlis; Musul ve Siirt civarlarını tutmuş, buraları eline geçireti Yezdan, emri altındaki Kürt birliklerini altmışbin . civan� na çıkarmıştı. Bu büyük Kürt isyanı ancak çok sonralan Osmanlı Devleti tarafından önlenebilmiştir. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sonrası yine Bedir�an oğullarının idare ettiği ve birbirini · takip eden Kürt isyan� larınİ görüyoruz ki, bunların çoğunda direkt veya in.direkt Rusya'nın parmağı vardır. Hemen belirtelim ; dünya Küı:t hareketi içerisinde pek çok defa Bedirhan ailesinin fertle rini göreceğiz. Bu ailenin fertleri, birinci dünya sayaşı sırasında oluşturulan ve yine dış merkezler tarafından idare edilen Kürt hareketinin önde gelen simalarıdır. Kürt me selesini siyasi platforma getirip, milletlerarası olay yap maya çalışan ve bunun için Beyrut, Şam ve Paris gibi merkezlerde teşkilatları bulunan Hoybon cemiyetinin ku ruluşunda, Bedirhanlılardan Celadet ve Kamuran Beyler de vardır. Rusya'nın tahrikleri ve planları ile ortaya çıka.n ve ilk defa 1880 yılı civarında kıpırdanmalarla başlayan, Şeyh Ubeydullah hareketinde gördüğümüz, yine aynı aileden olan Şeyh Abdulkadir daha sonraları İstanbul'.da kurulan (1908'de) ve Kürt meselesini siyasi alana intikal ettir meyi gaye edinen cemiyetin kurucuları arasında yer al-. mıştı. Yani, bir defa daha tekrar 'etmek gerekir ki, .()s" manlı Devleti'nin son zamanlarda görülen hemen bütün ·
118
Kürt hareketlerinin içerisinde Bedirhan oğullan önemli rol oynamışlardır. önceleri Ermeni meselesini yaratarak Osmanlı Dev leti'nin içişlerine karışmaya başlayan Rusya, daha sonra lan buna bir de Kürt meselesini eklemiştir. Ve, çok defa Orta-Doğu politikasına bu açıdan bakmaya başlamıştır. Anadolu'da Ermeni'lere dağıtılmak için gönderilen silah ların birçoğu bu arada Kürtlere de intikal ettirilmiştir. Bu silah dağıtımında· ise, Rus'lann belli bölgelere vazifeli olarak göndermiş oldukları konsoloslar vazifelendirilmiş lerdi. 1906 yıllan sonrası butür çalışmalara daha çok hız veren Rusya, özellikle Barzani'ler ile irtibat kurmuştur. Nitekim çok geçmeden, bu yoldan silahlanan Barzani'lerin uzun süren bir isyana. başladıklarını görüyoruz. 1908 yılın da böylece isyana yönelen Barzan Şeyhi Abdüsselim, niha yet 1914 yılında, hareketin bastınlışından sonra Musul'da idam edilmiştir. Birinci Büyük Harb öncesi Rusların organize ettik leri bir harekete yine tanık olmaktayız. Rusya tarafından silahbmdınlan ve teşvik edilen Bitlis civarındaki Kürt top luluklan 1913 yılında büyük bir harekete başlamışlardı. An cak, Osmanlı Devleti'nin zamanında aldığı tedbirler ile is yan büyümeden bastınlmış, hareketin lideri ise canını Rus konsolosluğuna sığınarak kurtarmıştı. Rusya'nın Kürt hareketi içindeki yerini enteresan bir olay pek güzel kanıtlar. İttihat ve Terakki Partisi'nin başa geçişinden sonra, Abdülharnid'in paşalık verdiği Kürt beylerinden birinin oğlu idama mahküm edilmiş, la kin yakalanamamıştı, Abdürrezzak adındaki bu Kürt oğ lunu biz, Rusya'mn emrine girerek Anadolu'daki Kürtler arasında teşkilat yapmaya çalışırken görürüz. Rusya'mn Anadolu'daki Kürtler arasındaki gizli faa liyetleri hakkında en iyi bilgiyi, İngiltere Avam Kamarası 1 19
üyesi Walter Guinness vermektedir. Adı geçen kişi, 1913 yılının sonlarında Ermeni ve Kürt toplulukları aı:asında uzun süren bir seyahat yapmış ve dönüşünde gördüklerini bir rapor halinde ilgili yerlere vermişti. Bu raporunda, ye
ni yeni gelişmekte olan Rus-Kürt münasebetlerinden en dişe ile bahseder. Tabiiki bu endişe, emperya)ist düşün celerine ters düşen ilişkilerin varlığını görmekten dolayı' dır. Yoksa Osmanlı Devleti'nin geleceğini düşündüğü için deyildi. Esasen, aynı konu ile ötedenberi ilgilenen İngilte re'nin, kendi menfaat böegesi olarak gördüğü bir yerde, ikinci devleti bulması memnuniyet verici bir sonuç deyildir. İşte bu düşünceler ile kaleme alınan raporda aynen şu SÖZ* leri bulmaktayız :
"Kürtlerin Rusya'ya göst.erdilderi sevgi daha dikkat çekici. Kürtler, Türklerin işlerine kanşınamasına, BB kerlik zorunluğunun Kürtlere tam uygulanmamasına rağmen Türkler'den nefret etnıekt.eclirler. Bunlann ço ğu RUS StLAHLARI ile donatııbnıştı. Hatta. bir defa, ulaşılmasıı. çok güç bir köyde Kürt gibi giyinmiş ve Kürtlerin yaşantısını paylaşan bi:r Rus gördüm. Uzun yıllardır köyde yaşadığı, polisle başı derde girdiği için Rusya'dan kaçtığı söyleniyordu. Belki de doğruydu. Fakat sık sık ile merkezine gittiğini ve Rus Ordusunda subay olan kardeşinin kendisine pa.ra göndenliğiııi de öğrendim. Böyle bir adamın çok kuvvetli nedenleri ol madan, son derece geri bir Kürt köyünde yaşamaya lmrar vennesi, hiçbirşey obnasa bile hayret uyandın yor'' Evet, yukarıdaki sözler İngiltere Avam Kamarası Ü yesi Walter Guinness'e aittir. Ve bu kişinin, Doğu Ana dolu'ya yapmış olduğu bir seri seyahatlerden sonra 1914 yılmda kaleme almış olduğu bir raporunda görUimekte dir. Walter Guinness çok isabetli bir görüş ile meseleye
120
yaklaşnuş, Rus tahrik ve entrikalarının Doğu Anadolu'ya nasıl girdiğine açıkça parmak basmıştır. Nitekim, 1913 yı lının ilk aylarında Çarlık Rusya'sının tekrar Ermeni kat liamlarından bahisle, efkar-ı umumiyeyi oluşturmaya ça lıştığı görülür. Rusya'ıun, Kürtlere karşı göstermiş olduğu bu yakın alakanın değerlendirilmesini yapmak üzere, Kürt &§!ret reisleri de zaman zaman biraraya gelerek takip edecekleri yolu tartışmışlardır. Böyle toplantılardan birisini öğrenen ve o sıralarda Musul 'da bulunan ileri kademelerden bir Fransız, dostlarına şöyle yazıyordu :
"Bu tarihlerde, bİI'\lOk Kürt aşiret reisi ka.nşıkhk çı karmak için. kendilerini destekleyen Ruslarla. birlik �-
ohıp, olmayacaklanm 1arll !21D&k için bira.raya gelmiş., lerdi Yukarıda da gördüğümüz gibi, Ktirtler arasında sıza rak silahlı isyan çıkarmak üzere propogandalarını sür düren Rusya'nın, bu faaliyetleri sırasında kültürel çaba ile de kürtler arasına girmeye gayret gösterdiğine tanık oluruz.
1917 Bolşevik İhtilali ile bir müddet kendi meseleleri ne dönen Ruslar, bu tarihin üzerinden çok geçmeden yine Orta Doğu ve yine Kürt meselesi ile ilgilenmeye başlamış lardır. Bilhassa bu tarihlerden sonra, kültürel çabalar ile Kürtlere yaklaşmaya gayret gösterirler. Ve yine bu ta rihlerden sonra, artık Kürt meselesi, sadece Anadolu ve Tilrklerl alakadar eden bir konu deyil, emperyalislerce İran, Irak ve Suriye'yide içine alan bir konu olarak müş tereken dü.5ünülmeye başl anmıştır. Bunun içindir ki, Ru� ya bu meseleyi kendisinin Orta Doğu politikası içerisinde ve Türkiye-İran-Irak ve Suriye devletleri üzerine düşün· meye başlamıştır. Milli Mücadele sonrasının geçen zamanı 121
içerisinde, sayılan devletlerin Kürtler ile ilgili konular da hemen çok defa Rusyayı 'da görmek mümkündür. Bilhassa son elli sene içerisinde Rusların Kürt mese lesine kültürel çabalar ile yaklaşma gayreti içerisinde bu lunduğunu söylemiştik. 1924 yılında, Rus politikacısı Vla dimir Minorsky, "Kürtler" adı ile bir kitap yazıyor ve bu kitap - gizli kaydı ile Rus ordusundaki bütün kunna.ylara dağıtılıyordu. Aynı zamanda Orta Doğu uzmanı olan ya zar kitabında ; İskenderun ve Basra Körfezine kadar i lerleyecek olan - Rus ordusunun, bu ilerleyiş sırasında, yollan üzerinde bulunan Kürt toplululdarıııdan nasıl is � tifade edebileceklerini izah ediyordu. Yine aynı yazar, 1927 yılında İslam Ansiklopedisi'nin "Kürtler" bölümtinil kaleme alıyor ve bu unsurların Tiirkler'den ayn uruglar oldukları üZerinde ısrarla duruyordu. Kültürel çabalara eş olarak, yine Rusyanın siyasi tahrikleri de durmamıştır. 1925 yıllarında ortaya çıkan Tiirkiye'deki Kürt isyanlan nı, Musul Kürtleri'nin daha ciddi girişimleri takip et.mi§ti. Hatta elele veren emperyalistler Kürt meselesini 19301931 yıllarında Cemiyet-i Akvam'ada getirmişlerdi. Bu tarihlerde, Musul Kürtleri müstakil bir Kürt devletinin ku rulması için adı geçen teşkilata baş vuruyorlardı. Bu ha reketin baş mimarı yine emperyalist devletler ve yine her zaman karşımıza çıkan merkezlerdi. Rusya'nın ; Erivan Üniversitesinde bir Kürt Enstitüsü kurdurduğu, Revandiz'de bir Kürt koleji açbğı ve yine bu arada İran'a baskı yaparak Kürtçe tedrisat yapan bir lise açmak için çaba sarfettiğini belirtmek konuyu bütün leyecektir. Bütün bu çabalar ve girişimler ile İkinci Büyük Sa vaş yıllarına gelindiğinde, bilhassa Irak ve İran Kürtle
rinin, dünya Kürtlüğünü alakadar eden bazı ciddi girişim lerde bulunduklarını görürüz. Bu savaşın az öncesinde 1-
122
rak'ta kurulmuş olan ve Kürdistan için faaliyet gösteren bahsetmek "Hewa" adındaki bir teşkilatın varlığından
gerekir . Irak'ta durum böyle iken, İran ayrı bir manzara göstermekteydi. Alman ordulan önünde bozulan Rus as
kerleri Kafkaslara doğru çekilirken, Alman propoganda uzmanlan buradaki Kürt toplulukları üzerinde faaliyetle rine hayli artırmışlardı. Hatta ; Almanlar, Rıza Şah'a fevkalade baskı yaparak Kürtler için bazı tevziler kopar maya gayret etmişlerdi. Bu baskılar sonundadır
ki,
Rıza
Şah, sürgüne gönderilen kürt aşiretlerinin tekraı· yerle rine dönmesine müseade etmiştir. Bu savaş dönemi,
İran' ve diğer yandan ise Rus propogandalanna ençok maruz kaldıkları zaman da bulunan Kürt'lerin bir yandan Alman
olarak düşünülebilir. Zira, Almanlann
Kürtler
lehinde
yapmış olduklan girişimlerin yanısıra, Ruslar'da boş dur mamışlardı. Nitekim, 1941 yılında otuza yakın Kürt aşi ret reisinin Rusya tarafından davet edildiğini ve aşiret reislerinin de bu davete katıldıklarını görüyoruz. Anlaşıl
dığı gibi mesele tamamen Kürt topluluklannı kazanma ç:.s basıdır. Rusya'nın davetine uyan aşiret reisleri önce Bakiı.'da
toplanmışlar ve bu arada Azerbaycan Cumhuriyeti
Baş
kanı Cafer Bağirov'u da ziyaret etmişlerdi. Rusya'dan fev kalade imkanlar ve önemli fikirler
ile dönen aşiret reisle
rinin ilk ciddi girişimi 1942 yılında
olmuştur. 12.Eylül.
1942 tarihinde Mehabad'ta yapılan bir toplantıda, tran'lı Kürt ileri gelenleri ile lrak'taki Kürt teşkilatı olan "Hewa" temsilcileri biraraya gelmişlerdi. Toplantıda, önce
İran
Kürtleri olmak üzere, bunun yanısıra Dünya Kürt mesele si üzerine de eğilebilecek bir teşkilatın kuruluşu için ça lışmalar yapmışlardı. Neticede, Dünya Kürtlüğü ile ilgile necek teşkilatın adı "Komala Zhin-i Kürdistan"
olarak
kabul edilip, kısaca "KOMALA" ismi verilerek örgüt res men meydana getiriliyordu. Bu teşkilata girmek için mü-
123
racaat edenlere yaptınlan yemin ise oldukça enteresandır. Mesela. bir yerinde aynen şu sözleri görürüz : "
Kürt milletine hainlik yapmamak, Kürtlerin milli bir devlet halinde birleşmesi için çalı� hiçbir giz li şeyi veya yazıyı açıklaınamalc, hayat boyunca t.eşki lata az.a kalmak, bütün Kürtleri, dini.eri, mezhepleri ne olursa olsun, kadm veya erkek kardeş saymak. KOl\IALA'nuı müsadesi obnadan hiçbir partiye veya gruba dahil olmamak ' ' Bu şekilde devam eden yemin, görüldüğü gibi, evvel
ki bahislerde temas ettiğimiz Türkiye Kürdistan
Demok
rat Partisi'nin giriş yemini ile hemen hemen aynı denecek kadar birbirine benzemektedir. Komala'ya giriş yemininin de enteresan olan yanı burasıdır. Buraya kadar kısaca temas ettiğimiz Rusya'nın Kürt hareketleri içindeki durwnu, yine bugün
için pek
farklı
durum göstermemektedir. Hemen her fırsatta ve olayda Orta Doğu üzerinde ve Kürt meselesinde Rusya bütün c ü ile emperyalist faaliyetlerini
124
sürdürmektedir.
gü
KURT HAREKETİ İÇERİSİNDE İNGİLTERE Kürt hareketleri içinde İngiltere çok defa Rusya ile
birlikte görülür.
Ortaya
çıkan her Kürt olayında, bu mer
kezlerden birisinin daha ziyade rolünün yanısıra. diğeri;.
nin de az veya çok katkısı vardır. Bazan da her iki mer
kezin menfaatleri aynı hadise içinde çatışır durumda ser
gilenir. Böyle durumlarda çekişmenin esas sebebi, -elde e dilecek menfaatin azlığı veya çokluğudur. İşin
esasında
emperyalist merkezlerin menfati olduğu için, Ermeni me
selesinin yanısıra da Kürt konusu hemen çok defa bu mer
kezlerce istismar vasıtası olmuştur.
Kürt toplulukları içine sızmak ve bunlar üzerinde te
sirli olmak için İngiltere'de özel olarak yetiştirilmiş ajan larından istifade etmiş ve bunlara ekseriya misyonerler de
yardımlarda bulunmuştur. İngiliz ajanlarını biz ; hazan bir diplomat, baz.-ı n bir arkeolog veya hazan da bir tarih uzma
nı
olarak görürüz. Bunlann dışında, bir subay veya Orta
Doğu'da faaliyet gösteren bir şirketin müdürü veya tem
silcisi olarak ta vazifelerinin başındadırlar. Hemen biltün fırsatlar ve çeşitli yollar ile Kürt toplulukları arasında bu lunmak ve bunları etki altına alabilmek diğer emperyalist merkezler kadar İngilizlerin de isteği olarak orta.ya
kar.
1800 yıllarının akabinde,
çı-
İngiltere'nin belirtilen çabala
nnın içinde, bilhassa teşkil edilen "Doğu Hindistan Şir· keti"nin rolü oldukça fazladır.
1806
yılında şirketin Bağ ·
dat'ta bir şubesi kurulmuş ve bu şubenin başına ise
Ric
ve Hayn isimlerinde yetkileri fevkalade olan kişiler geti rilmişti. Esasen, Kürt toplulukları ile irtiba t kurmak üze
re ıve bu bölgedeki Kürtler arasında bir hareket yaratmak
amacı ile gönderilen bu kişiler, Bağdat'a gelişlerinin 125
he-
rnen ertesinde Kürt aşiretleri arasında bir
seri
gezilere
başlamışlardı. Bunlar faaliyetlerine bu kesimde devam e derken, Basra'da ise yine bir İngiliz .ajanı
olan
Kolkhan .
Kürtleri avlama ve emperyalist düşüncele·rine uygun bir şekilde teşkilatlandırma çabasındaydı . Daha
uzaklarda,
yine aynı vazifeler ile memur edilmiş bulunan Mc Donalt'· da, adı geçen arkadaşlarının çalışmalarını kendi
bölgesi
içiıide yaptığı gayretler ile tamamlamaya çalışıyordu. İn� giliz subayı olan Mc . Donalt ; Kürt
aşiretleri ve Ermeni
toplulukları arasında gezerek günlerini geçirmekte ve ö zel haberler halinde gelişmeleri bildirmekteydi. Mc Dcmalt bu sıralarda Hindistandaki Midran şehrinde Sent
Corc ka
Jesinin komutanı olara k vazifeliydi. Asıl vazifesi bu oldu ğu halde, Kürt ve Ermeni toplulukları arasında geziler ya parak. raporlar hazırlaması ilginçtir . Yine, Kürt toplulukları arasında geziler yaparak hem propogand_a faaliyetini sürdüren ve hem de durumları hak kında raporlar hazırlayan daha başka isimleri de tanımak tayız. İngiliz ordusundan Hiyd ve Brotr ile Ric isimli a janlar,
1817 ve 1820 yıllan arasında etkin çalışmalar içe 1815 yılındaki Van
risinde görülürler. Dikkat edilirse,
Beyazıt taraflarındaki Kürtlerin Osmanlı Devletine karşı isyanlan ve bu isyanı İran'daki Ermeni'ler ile birlikte O bölgenin Kürtlerinin de desteklemeleri oldukça anlamlı dır. Şurada bir hususa değinelim ki ; İngiltere'nin sade ce Osmanlı tebası olan Kürtler
arasında değil, aynı
za
manda İran'da bulunan Kürtler arasında da propoganda çalışmalan olmuştur.
1821 - 1822 yıllarında
ran'a yine bu konuda uzman olan bir ajanını oradaki Kürt aşiret reisleri arasında irtibatlar
İngiltere İ� yollayarak, sağlamış
tı. Frayzer adındaki bu ajanın, bu çalışmaları sonunda zırlamış olduğu bir de raporu vardı. Bu raporda ;
kuvvetli bir desrek bulınsa, Kürtler yaka silktikleri 126
ha
�·eğer
bu
yö-
netim aleyhine hareket edebilirler" derken, önemli bir meseleyi ortaya koyuyordu. Kürtlerin yapılacak en ufak bir yardım ve destek ile derhal harekete geçebilecek hazır bir güç olarak bulunması, İngiltere'nin Orta Doğu politi kası için pek güzel bir husustu. Bunun içindir ki ; Kürt me selesi ile daima yakından ilgilenen İngiltere bu kuvveti hemen her zaman elinde tutmaya gayret etmiştir. Nitekim, bir yandan propoganda uzmanları bu konu ile ilgilenirken, diğer yandan birtakım İngiliz subaylannın da Kürt asker lerini eğitmekle meşgul olduklannı görüyoruz. 1829 yılın da bir grup İngiliz subayı bu amaçla, Kürt bölgesi olan Süleymaniye'ye gelerek, buradaki Kürtlere askeri bilgi ler vermişlerdi. Kürtler arasında, bu konu ile ilgili politik gayret gösteren İngiliz uzmanlar içinde Rodon Cissini ve Ravil son isimleri oldukça tanınmıştır Rodon Cissini, 1828 yı lında İstanbul'a gelmiş ve Osmanlı-Rus savaşı sırasında birtakım gizli görüşmelerde bulunmuştur. Yine bu arada, Mısır'a ve özellikle Kürtlerin toplu bulundukları bölgelere bir seri geziler de yapmıştı. Aynı kişinin, biz daha sonra, 1832 yılında da İran Kürtleri arasında dola�tığını görü yoruz. 1835 yılında ise, bu defa yanına aldığı birçok tek nik eleman ile birlikte Dicle ve Fırat havalisinde · çok çe şitli araştırmalar yapmıştı . Bir yandan bu bölgenin yeral tı zenginliklerini araştırıp tesbit · ederken, diğer yandan da. civar bölgelerde bulunan Kürt aşiretleri arasında İn giliz politikasının propogandasını yapmıştır. Bu İngiliz teşviklerinin hazan isyana dönüştüğü de olmuştur. Yukanlarda isminden bahsettiğimiz Ric adın· daki ajanın, Süleymaniyedeki Kürtler arasında yapmış bu lunduğu çalışmalar sonunda, bu bölgeye haklın olan Mah mut Paşa ayakla.ıunış. ve Osmanlı Devletine karşı bağım sızlı.Jç_ isteği ile savaşa girmişti. Ki, bu isyan ancak, Bağ. J.27
dat Valisi Davut Paşa'nın uzun süren gayretleri ile bastı nlabilmişti. İ;ıgiliz propogandalan biryandan da misyoner te�ki latlan vasıtası ile sürdiirlilmüştlir. İlk defa Moravya Ki lisesi'nin organizesi ile sahnelenen misyon faaliyetleri i çerisinde, en- eski ve kuvvetli teşkilat olarak İngilizler ta ra.fından meydana getirilen "Hnstiyanlığın Bütün Dünya ya Neşri" cemiyetini belirtmek gerekir. Adı geçen teşki lat, 1644 yılında kuruluşundan sonra hızla gelişmiş ve birçok ülkelerde şubeler açnuştı. Özellikle bu cemiyetin hedefi İran ve Orta Şark olarak tesbit edilmişti. Cemiyet üyeleri olan misyonerlerin, program içine alınan bölge lerdeki faaliyetleri için, Kürt topluluklan da seçilmişti. Propogandacı bu kişilerin zaman zaman bağlı olduklan merkezlere vermiş bulunduklan faaliyet raporları arasın da önemli bilgiler buluruz. tık misyoner mekteplerinin Türkiye'de 1820 yılları sonrasında açıldığını düşünürsek, bu yol ile Orta Şark'a sarkma gayreti içinde olan İngilterle'nin, Kürt'ler arasın daki faaliyetlerinin geçmişi ha.kkında bir yoııım yapa.bili riz. Yapılan hesaplara göre, bu bölgelerde vazife yapan İn giliz misyonerlerinin miktarı 141 civarında bulunmaktadır. Bunlara aynca, 183 yerli ve 1111 muhbir olmak üzere hiz met eden yardımcılar da vardı. Bu kadar sayıya ulaşan ele manı ile adı geçen teşkilatın ne kadar etkin olduğunu hesap etmek kolay olacaktır. Esasen ; Kürt konusunun ele alı nıp, çıkarlar açısından istismar ediıneye başlandığı yıllar da misyon faaliyetleri de hızla organize edilmiştir.
1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sırasında doğuda.ki Os manlı birliklerinde vazife almış bazı İngiliz subaylannı tanıyoruz. Yine bir takım sivil İngiliz vatandaşlannın bura larda uzman olarak bulundu.klan da bilinmektedir. Villi ams, General Bikker, Tirotir ve Vilson isimleri alnla ilk ge-
lenlerdir. Bunlardan General Bikker, Aras-Fırat bölgesinin komutanının yanında bulunmuş ve önemli vazifeler yülen miştir. Tirotir ise, İsmail Hakkı Paşa'nı� müşaviri ularak vazife ğörmüştür. Vilson' a gelince ; b şahısta, o sıralarda Sivas'ta İngiliz Konsolosu sıfatı ile bulunuyordu. Burada isimlerini saydığımız kişilerin, aynı zamanda civar bölgeler de bulunan Kürt aşiretlerinin reisleri iie gizli irtibatlar kur maları ve sık sık görüşmeleri, bazı ard düşüncelerin var lığı için bizi düşünmeye sevkeder. Sayılanlann yan.ısıra, İn giliz ajanı Visan ile Van'daki İngiliz Konsolos'u Klayton'un bölgenin ileri
gelenlerinden
olan
Şeyh
Ubeydullah ile
sıkı temas kurmaları, Ubeydullahın yavaş yavaş müsta kil bir Kürdistan kurmak için hazırlıklara başladığı yılla ra rastlar. İngiliz-Kürt gizli münasebetleri içinde Bill isimli bir İngiliz ajanından bahsetmek gerekmektedir. 1887 yılında .Van'a gelen bu kişi, çevredeki Kürt aşiret reisleri ile bir seri gizli görüşmeler yapıyor ve yine onları Osmanlı Dev letine karşı bir harekete teşvik ediyordu. İngiliz ajanı Bill, daha önceleri Hindistan ve Bengal'de bulunmuş ve
yine
İngiliz Politikasına uygun faaliyet göstermiş tecrübeli bir kişiydi. Bill'in Hindistanda bulunduğu sıralarda, Kürt top lulukları arasındaki İngiliz propogandasını Laş adındaki bir ajan yürütmüştü. Laş'ın faaliyet bölgesi Musul mer kez olmak üzere geniş bir bölgeyi kapsıyordu. Laş'ın b ıı bölgelerdeki Kürtler arasında faaliyet gösterdiği sıralar da kendisine, o sıralarda aynı bölgelerde misyoner faaliye
ti yapan Amerika'lıların yardım ettiklerini de burada bil dirmek gerekir. Gerçekte Amerika daha yeni yeni bu böl gelerde menfaat aramaya başlamıştı. Ve bu çabasında da, diğer merkezler gibi misyonerler vasıtası ile yürümek istiyordu. Yani, misyon faaliyetleri, hemen bütün emper yalist devletlerin Orta Şark'ta yöneldikleri bir çaba ol muştur.
129
Daha kesin hatları ile İngiltere'nin Kürt meselesine sahip çıkması Milli Mücadele yıllarına rastlar. Bu konuda
Milli Mücadele yılları içinde İngiltere'nin pek çok ve ente rasan gayretler içerisinde bulunduğunu görüıiiz. Anado lu Milli Hareketi'nin başladığı ve silrdürüldüğü yıllar, em peryalist devletlerin Osmanlı Devleti'nin terekesinden bir şeyler koparma gayreti içinde bulundu.klan zamanlardır. Ve, Ermeni'ler kadar Kürtler'de onlar için bu konuda is tismara müsait topluluklar olarak bulunmaktadır. 1917 Bolşevik İhtilali ile bir süre kendi meselelerine dönen Rus ya'mn bu tür çabalarından uzak kalması ile İngiltere Kürt meselesinde önde gelen ve bilhassa çaba gösteren bir devlet durumunu kazanmıştır. Esasen ötedenberi İngiltere'nin isteği de budur. Bunun için, İngiliz propogandacısı ve ajan ları bir anda kendilerini Kürt meselesinin göbeğinde ve çok defa Kürtlerin içinde bulmuşlardır. Da.ha 1918 yılında, İngilizlerin teşviki ile hareket ge çen Kürt'lerin bazı ciddi girişimleri olmuştu. Süleymaniye bölgesinin hakimi Şeyh Mahmut harekete geçerek, 1.Ka sım. 1918 tarihinde Güney Kürdistan Hükümetini ilan et mişti. Fakat, az zaman sonra kendi bölgesindeki İngiliz' ler ile ters düştüğünü görüyoruz. 1919 yılımn Mayıs ayın da hakim olduğu bölgedeki İngilizleri tutuklamış ve önce leri ilan etmiş olduğu hükümet İngiltere'ye bağlı iken, buıldan sonra bağımsız olduğunu bildirmişti; Bu durum karşısında İngiltere, Şeyh Mahmut'a cephe almış ve niha yet 1924 yılında İngiliz birlikleri Süleymaniye'ye girerek adı geçen Kürt hükümetine son vermişlerdi. Gerçi bun dan sonra Şeyh Mahmut yine birkaç defa isyan etmişse de, tutuklanmış ve hareketleri tez zamanda bastırıl
mıştır. Kürt meselesinde İngiltere'nin direkt irtibat
kurdu
ğu kişilerden birisi de, Kürt ileri gelenlerinden Seyyid Ta1JO
ha'dır. Şemdinan ailesinden olan ve 1910
yılından
beri
Kürtçülük hareketleri içinde görülen Şeyh Abdulkadir ile Kürt hareketinin liderliği için mücadele eden Seyyid Taha bu işte karlı çıkmış ve İngiltere'nin desteğini sağlayabil miştir. Nitekim İngilizler 1923 yılında Seyyid Taha'yı I rak'ın Revandfiz bölgesi kaymakamlığına
getirmişlerdi.
Daha sonralan, 1932 yılında Irak bağımsızlığına kavuşun ca, Seyyid Taha !ran'a geçmeye mecbur kalmış ve
1939
yılında Tahran'da ölmüştür. lngilüzlerin Kürt meselesi ile ilgilenmelerine dikkati çeken yazar Toynbee, "İngilizler, Musul'u işgal ettikleri
andan itibaren Kürt milliyetçiliğini teşvike başlallll§lar dır" derken bir gerçeği kesin hatları ile belirtiyor, Iakin bu konudaki İngiliz oyunlarının tarihini çok yakınlara a lıyor. Evvelki bölümlerde tetkik ettiğimiz gibi,
İngilizle
rin Kürtler ile ilgilenmeleri ve Kürt Milliyetçiliğini teşvik etmeleri çok öncelerden başlar. Faka t ; resmen bir Kürt Devleti'nin kurulması fikri, Paris Konferasında tartışılmıştır. Kürdistan yaratma ça balarının baş aktörü ise burada, Loyd George olarak gö rülür. Bu çabalar sonundadır ki, 30.0cak.1919
tarihinde
alınan konsey karannda şöyle bir bölüme de yer verilmiş tir :
' '. . . Ermenist.an, Suriye, Me7.epotamya ve
KVRDts
TAN, Filistin ve Arabistan, Türk hnparat.orluğundan tamamen aynlmalıdır " •.
Beirtilen konferansta uzun süren tartışmalarda, İngi liz Delegasyonu, Irak ve Türkiye topraklan üzerine oturan Kürt'lerden oluşan müstakil bir Kürt Devleti'nin kurulma ııı fikrini savunurken, Fransız heyeti başkanı Berthelot ise Irak ve Türkiye'de ayn a� Kürd Devletleri'nin kurul ması fikrini savunuyordu. Bu fikre göre ; Türkiye sınırlan içinde kurulacak olan Kürt Devleti Türkiye'ye,
131
Irak'ta
kurulacak olan Kürt Devleti ise İngiliz idaresi altında mandaya tabi tutulınalıydı. Pariste bu tartışmaların sürüp gittiği sıralarda, İs· tanbul'da ise Damat Ferit Paşa'nın İngilizlerin teşviki ile enteresan girişimlerde bulunduğunu görüyoruz. İstanbul'daki İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Robeck, Lord Cur zon'a Damat Ferit Paşa'nın Kürtler ile ilgili düşüncelerini iletiyordu Lord Curzon'a yazılan mektup aynen şöyle idi : "..Dam1!t Ferit bana geldi, ba.nş antlaşmasına göre Kürtler a.yn bir devlet ola.ca.khr. Kürt liderleri MU8ı fa.fa KemaJ'i sevmezler. Çünkü o Bolşevikliği gettımek istiyor.Siz Mustafa Kemal'den nefret ediyomunuz. Çünki o sizin yaptığınız antlaşmayı kabul etmiyor. O hdde Kürtleri Masta.fa Kemal'e karşı birlikte kulla nalım, dedi .• "
Kürt meselesinde, lngiltere'nin özel olarak yetiştirmiş olduğu elemanlar, Anaodlu'dan ve Kürtler'den bahseden pek çok raporu kendi yetkililerine yollamışlardır. Bu cüm leden olmak üzere ; lstanbul'daki İngiliz Büyük Elçiliği kendi hariciye teşkilatına verdiği bir raporda ; " .. Hükümetiınizin niyeti, Türkleri ne olu.rsa olsun z. · yıf düşürmek ise, Kürtleri onJanlan ayınna.k hiçte fe na fikir deyildir. Bu da mümkündür.•"
diyordu ki, buradan İngiltere'nin Kürt meselesine gös termiş olduğu ilginin derecesi belli olur. Aynı konu üzerinde İngiliz temsilcileri arasında ge çen bazı yazışmalar da önemlidir. 21.Temmuz.1919 tarihin de Mr. Hohler, Sir F. Tilley'e bir mektup yazıyor ve çe şitli durumlar hakkında düşüncelerini belirtiyordu. Mek tubunun bir yerinde ise Kürt meselesi ile ilgili olarak şöy le fikirler ortaya koyuyordu : " .. Mezepotamya şimdi bizim ola.cağına göre, 132
ona.
(:Al-
bay Noeıl'e) bir Kürt Devleti kurdurup, kuzey dağla nın böylece koruya.bilin . . ' '
Yine aynı kişi bu defa 27.Ağustos. 1919 tarihi ile Mr. C. Kerr'e yazmış olduğu mektubunda ise şunları du ;
söylüyor
" .. Kürtlerin ve Ermenilerin durumu beni ilgilendir Kürt meselesine verdiğimiz ehemmiyet Mezepo tamya ba.kınundandır. Diğer taraftan Wilson beni korkutuyor. Ajanlar devamlı hatalar yapıyorlar . . . "
Ole'L.
Okuduğumuz şu sözlerden, lngiltere'nin Ermeni ve Kürt meselesine hangi açıdan yaklaştığını güzel bir şekilde anlamaktayız .. İngiliz-Kürt münasebetlerini belirtmesi bakımından önem arzeden böyle yazışmalar hayli fazladır. Hemen he men, yine aynı tarihlerde tertip edilen bir seri rapor var dır ki, konumuz için ehemmiyetlidir. Bu defa İngiliz Yük sek Komiseri Robeck'in Lord Curzon'a göndermiş olduğu bir seri raporu görüyoruz 19.Ağustos.1919 ve 8.Aralık. 1919 tarihlerinde verilen bu raporlarda ;
" .. Kuvvetler (İngiliz ve Fransız) Jfürtleri Türkiye Cumhuriyetine karşı kullamnak için her parayı öde meye hazırdır. . " şeklindeki bazı sözleri pek açık manalar ortaya koyar. Yi ne Robeck'in, 26.Mart.1920 tarihli bir raporunda ise şu görüşlere rastlamr :
" .. Kü.rdistan, Türkiye'den tamamen ayr�ıp bağım sız olmalıdır. Ennmıiler ile Kürtlerin çıkarlannı hığ da.ştıra.biliriz. İstanbul'da.ki Kürt klübü başkanı Seyit Abdülkadir ve Paris'teki Kürt delegesi Şerif Paşa hiz metimizdedir.. ' ' B u arada İngiltere'nin İstanbul'da bazı siyasi kuru luşları organize ettiğini de görınekteyiz. Ermeni - Kürt
133
işbirliğini temin etmek maksatı ile ortaya çıkarWan Hoy bon Cemiyeti'de tamamen İngilizlerin bir oyunuydu. İngi lizlerin finanse ettiği Kürt Teali Cemiyeti, İngiliz Muhip ler Derneği ile Hürriyet ve İtilaf Partisi'nin bazı
üyeleri
de müstakil bir Kürdistan Devletinin kurulması çabası i çindeydiler. Özellikle bu sıralarda, İngilizlerin teşviki ve Seyit Abdi.ilkadir'in önderliğinde sürdürülen Kürtçülük ha
ylİtlara
reketi büyük bo
erişmiş ve mensuplarını o derece
sarhoş etmiştir ki ; Kürt Yükseltme Cemiyeti'ne, Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti
tarafından
yapüan, kendilerine katılma teklifine bu Kürt teşkilatı ay nen şu cevabı vermişti :
'' ..ttilif Devletleri bize her türlü yardımı yapacak. Si zin ile ko11ıuşacalc birşeyimiz yoktur.. " Şu kesin sözlerde dahi, başta İngiltere olmak üzere Fran sa'nın ve diğer emperyalist devletlerin propogandalannın tesir derecesi rahatlıkla. görülmektedir.
134
KÜRT HAREKETİ İÇERİSİNDE DtGER MERKEZLER Başlangıcından beri Rusya ve İngiltere'yi Kürt me selesinde birbirleri ile bir yanşma içinde buluruz. Bu ya rışmada. bazan birbirlerine yardım dahi ettikleri görülür. Çünki o noktada menfaatleri birleşmiş ve müşterek har� ket her ikisi için daha verimli sonuçlar doğurmuştur. �a kat, bu iki emperyalist devletin konu içindeki mücadele sine diğer bazı merkezlerin de katıldığını zaman zaman gör mekteyiz. Misyon faaliyetleri ile bu hareket içinde yerini bulan Amerika'yı ve çoğu kez doğrudan meseleye yönelen Fransayı da unutmamak gerekir.
Fransa'da "Şark Meselesi" ortaya atılınca, Rusya ve İngiltere'yi kuvvetine uygun bir şekilde takip etmiş, Os manlı Devleti'nin terekesinden payına düşen miktan daha ziyade artırmak için çaba göstermiştir. Fransa Hükümeti'nin 1893-1897 yıllannda. yayınla mış olduğu, Ermenistan ve Ermeni meselesi ile ilgili "Sarı Kitap"ta ; Ermenilerin yanısıra Kürtlere'de yer verdiğini, Van. Bitlis gibi vilayetlerde azınlıklan sayarken Kürtleri baş sıralara koyduğunu görmekteyiz. Kürtler konusunda Fransız uzmanların diğerlerinden ayn bir görüşleri var dır ve buna göre stratejilerini çizmişlerdir. Onlara göre Ermeni'ler ile Kürtler aynı soya mensup birer urugdur lar. Bu fikrin savunucuları eserlerinde devamlı olarak ay nı görüşü işlemişlerdir. Fikrin sahiplerine göre ; Ermenis tan ve Kürdistan adı verilen yerlerin hemen hemen aynı sınırlar içinde bulundukları, buralarda yaşayan gerek Er meni ve gerekse Kürtlerin geçmişlerinin kesin olarak bi linmemesi, bunların aynı kaynağa mensup olduklan dü şüncesini ortaya çıkarmaktadır. Aynca, Ermeniler Pamir yaylalarından gelen Aryan boylar ile Mezepotamya'dan 13$
kuzeye çıkan Sami ırka mensup gruplann
kan§lmından
ibarettir. Kürt halkı ise, Ermenilere katılan Aryen'ler ile çok yakın akrabadırlar. Buna göre ; Kürt'ler, Ermeniler' in dağ·lık bölgelerde oturan kardeşleridirler. Dağlık böl gelerde oturdukları ve yaşamlarım buralarda sürdürdükleri için, kendilerini bulundukları bölgeye adapte etmişlerdir. Ayrıca, yine yazarlara göre, bu iki unsurun dilleri de bir birine benzemektedir. İşte, Fransız propagandacı yazarla rının bir devreye ait iki unsur hakkında düşüncelerinin ana ·
hatları . bu şekildeydi.
Fakat burada belirtelim ki, bu iki
unsurun
böylece
biraraya getirilme işlemi başarılı olmamıştır. Ancak Milli Mücadele yıllarının başlarında bazı yakınlaşmaların oldu ğu görülür. Esasında Kürtler Ermenileri hiç
sevmezler..
Ermeni Kürt yakınlaşması bahsinde, Dışişleri
Bakanlığı
yapmış olan Noradunkyan'ın faaliyetlerini de unutmama mız gerekir. Noradunkyan tarafından kurulan bir dernek a_racılığı ile, Ermenilerin ve Kürtlerin aynı ırka oldukları propaganda
mensup
edilirken, Ermeni alfabesinin
de
Kürtler tarafından kabul edilmesi için gayret sarfediliyor du. Yine böyle bir yakınlaşmaya, Paris barış görüşmeleri sırasında şahit oluruz. Konferansa giden Ermeni temsil cisi Bogos Nubar Paşa ile Kürtlerin temsilcisi Kürt Şe rif P·aşa'nın, kurulacak Ermenistan ve Kürdistan üzerin de, sınırları bakımından anlaşmaya vardıklannı ve bunu bir bildiri ile milletlere duyurduklarını daha evvelki bahis lerde konu etmiştik. Bu konuda Amerika'ya gelince. . Amerika'mn
Kürt
meselesi ile ilgilenmesi 1810 yıllarından sonra başlamıştır.
O
sıralarda, daha yeni kurulmuş sayılabilecek bir devlet
olan Amerika'nın bilhassa misyon faaliyeti ile Anadolu'ya sızİna gayretleri görülür. Yetiştirilmiş misyonerlerin Do ğu8.aki Kürt toplulukları arasında dolaştıklannı ve
136
çok de-
fa aynı gayeye hizmet eden İngiliz ve Rus ajanlanna yar dım ettiklerini biliyoruz. Amerikan misyon faaliyeti bil hassa 1820 yılından sonra daha düzenli ve tesirli bir şek le girmiştir. Bu yıllarda İzmir'de bir okul açılıyor ve bu o kul misyon faaliyetinin merkezi olarak faaliyet gösteriyor du. Türkiye'deki bu faaliyetleri "Amerikan Board" mü essesesi organize ediyordu. 1820 yılında Anadolu'da, lz mirdeki okul ile başlayan misyoner teşkilatlanması, kısa zamanda gelişmiştir. Bazı kaynakların belirttiğine göre Sultan İkinci Abdülhamid zamanında sadece Amerikan misyon müesseselerinin sayısı 400'ü aşmıştı. Bu miktarın yanında aynı gayeye hizmet eden İngiliz, İtalyan, Rus ve Alman misyon teşkilatlarını da unutmamak gerekir. Önceleri bu · şekilde başlayan Amerika'nın Kürtlere yönelme işlemi, daha sonraki yıllarda zamanın politikası na uygun olarak fevkalade gelişmiştir. Bugün dahi Ame rika'nın birçok merkezlerinde Kürtler ile ilgili cemiyet ve dernekler faaliyet göstermektedir. Mesela, buna örnek o larak Washington'daki "Koomelei Huendekarani" adı al tında faaliyet gösteren Kürt teşkilatını gösterebilriz. Esasen bugün Kürt meselesi, emperyalist bütün dev letlerin iştahını çeken ve istismara fevkalade müsait bir konu halinde ehemmiyetini sürdürmektedir.
137
1965 YILINDA KURULMUŞ GİZLİ TÜRKİYE KÜRDİSTAN DEMOKRAT PARTiSİNİN T"ÜZÜGÜ
(Aşağıda verdiğimiz parti tüzüğü, 12 sahifelik bir giriş ile başlayıp, 51 ana madde ve 2 geçici maddeden biarettir. ) Madde
1
-
Partinin adı : Türkiye Kürdistan Dem.ok rat Partisidir.
Madde
2
�
Partinin istekleri : Parti, Türkiye Cumhuriyetinde ; Kürtlerin siyasi, iktisadi ve kültürel haklannı tamt sın.
Madde
3
-
a.
Bu şartların- yerine getirilmesi için : Türk Anayasasına şu kayıtlar konmalı dır. "Türk Devleti ; Kürt ve Türkler' den teşekkül eder. Bu iki millet her hususta eşittirler.' '
. b . Türkiye parlementosunda ; Kürtler
nü
fus nisbetine göre temsil edilmeli, vekil ler heyetinde yer almalıdırlar. c .
Türkiye ve Kürdistan bölgelerin.in hudut ları belirtilmelidir. Kürdistan topraklart na muhacir yerleştirilmemelidir. Kürdia tan vilayet ve köylerinin isimleri değiş tirilmemeli, yahut değişmiş olan varsa eski isimlerine çevirilmelidir.
d.
Kürdistan şehirlerine ; vali, idare amirle ri, adli ve bütün memurlar Kürtlerden olmalı, Kürtlerin örf ve adetleri kanunh yer almalıdır.
e.
Türkiye Kürd.istanında resmi dil Kürtçe olmalıdır.
138
f.
Kürdistan okullarında tahsil Kürtçe ol malıdır. Fakat Türkçe'de öğretilmelidir. Kürdistan i.jııiversitesi kurulmalı, Kürtle rin tahsili devlet tarafından karşılanma lıdır.
g.
Kürdistan'da Kürtçe radyo ve televizyon kurulmalıdır.
h . Kürtçe kitap, mecmua ve gazeteler neş redilmelidir. Dini ibadetler için : alim ve molla ile iba
i .
dethaneler devlet tarafından sağlanmalı dır. Madde
4
-
Parti ; Kürdistan'ın kalkınması için dev letin, Kürdistan'a öncelik tanımasını iste mektedir. Bunun Yapılması İçin :
a.
Köylere, ev, toprak, tohum ve kredi sağ lanmalı, tütün ekim ve �tışı serbest bı� rakılmalıdır.
b . Sanat�arlara, çiftçilere ve işçilere, iş sa hası temin edilmelidir. c .
Esnaf ve tüccarlara geniş kredi verilme lidir.
d . Madde
Göçebeler yerleştirilmeli, hayvanlarına yayla, otlak, yer sağlanmalıdır.
5 - Yol, sed, baraj, fabrika ve ağır sanayı ile hastahaneler yapılmalıdır.
Madde
6 - Petrol ve madenler çıkarılmalı ve Kürdis tan da tesviye edilmelidir.
Madde : 7 - Kürdistan'da çıkan petrol ve madenlerden teinin edilen karın % 75'i Kürdistan'a sar fedilmelidir
PARTİ TEŞKİLATI
Madde
:
8
Parti idealinin tahahkuku için aşağıdaki şekilde kurulmuştur.
-
a. Civana Mezin yük Kurultay)
Genel Kurul (BU-
b. Koma Navkom . . . . . . . . . . . . Parti Meclisi Koma Heremi Kurulu
c.
d. Koma Ci
Merkez yönetim
. . . . . . . . . . . . Mahalli Teşkilat
e. Koma Aliker . . . . . . . . . . . . Yardımcı Grup
f. Koma Bıra . . . . . . . . . . . . Kardeş Grubu Madde
9
-
a.
GENEL KURUL : Büyük Kurultay Genel kurul ; iki parti meclisi üyesi ve her merkez yönetim kurulundan seçilmiş ikişer üye ile parti başkanlığından teşekül eder.
b. Genel kurul ; ya iki senede bir veya parti başkanın emri ile veyahutta parti meclisi kurulunun 2/3'ünün karan ile toplamr. Genel kurul ; en yüksek parti k ademesidir.
c.
Madde
10
GENEL KURULUN _GöREV VE YETKİLERİ
-
a. Partiye ad koymak ve değiştirme, b. Parti başkanını değiştirme veya seçmek ve parti meclisi üyelerini seçmek, . c.
Partinin takip edeceği yolu seçmek veya tayin etmek, 140.
d.
Parti meclisi çalışmalannı ve parti bütçesini kontrol ve parti meclisi kararlarını feshe der,
e. Madde
Partiyi kapatır veya fesheder.
11 - Parti Meclisi : a.
Genel Kurul'dan sonra parti
içerisindeki
diğer kademelerin en yükseğidir. b.
Parti idealinin tahakkuku için bütün çalış ma ve parti işlerini yürütür ve diğer grup ların çalışmalarını sağlar
(Genel Kurulun
ilk toplantısı arasında) Madde : 12 - Parti Meclisi ; büyük
kurultayda seçilen
11 üyeden teşekkül eder. Madde : 13 - PARTl MECLİSİ
ÜYELERlNtN VASIF
LARI : a.
Yaşı, 25 den aşağı olmamak,
b.
En az dört sene partide çalışmış olmak,
c. Şeref ve ha�iyet sahibi olmak. Madde :
14 - Parti Meclisi ; bünyesin�en bir sekreter ve dört icra komitesi üyesi seçer. Parti komi
telerinin ilerlemesi ve faaliyeti için çalışır. Madde
15 - Büyük Kurultay'ın (Genel Kurul) kararla nnı tatbik eder.
Madde
16 - Partinin inkişafı ve kuvvetlenmesi için ka rarlar alır ve bu kontrol eder.
141
kararların tahkkukunu
Madde : 17 - Üyeler arasındaki geçimsizliği ve üyeler ile icra komitesi arasındaki ihtilaftan bir top lantı ile halleder, Madde : 18 - Parti paralarının sarfını kontrol- 0der, Madde : 19 - Türkiye'de iler�gitmiş siyasi _paritilerin po litikalarını tesbit eder, Madde : 20 - Partinin ; siyasi, iktisadi görüşlerini Bir leşmiş Milletlere duyurur. Madde
21 - Mevcut nizama göre, Kürdistaıı ' daki naatkar ve çiftçileri aydınlatır,
Madde
22 - Gazete ve mecmua çıkarılması ve beyanna me dağıtılması ile ç1kacak kararların dağıtı mını sağlar,
Madde : : 23 - Soru ve şikayetleri meşgalelerindendir.
halletmek,
sa
partinin
Madde : 24 - Genel Kurulun toplantı yer ve zamanını tayin eder ve gündemini hazırlar, Madde : 25 - Büyük Kurultaya delege olabilme usulünü tesbit eder, Madde : 26 - Alt kademelerin kararlarını iptal eder, Madde : 27 - Merkez yönetim kurulu ile latın yerlerini tesbit eder,
mahalli teşki
Madde : 28 - İcra komitesinin hesaplarını kontrol ve va zifelerini tayin eder. Madde : 29 - Kendi kademesinden 1-2 üyeyi mahalli teş kilat ve merkez yönetim kuruluna . tayin eder. Madde : 30 - Teşkilatın kuvvetlenmesi ve idealin tabak-
142
kuku için bütün parti kademelerine yardım cı ve habe!Ci gönderir. Madde :
31
-
. Madde :
32
-
Parti Meclisi ; iki ayda bir veya lüzum ha sıl oldukça toplanır. Parti uğruna çalışma sebebi ile hapis, sür gün edilen ve uzak yere gitmiş olan yerleri doldurulur.
İCRA KOMİTE.§1 : Madde : 33
-
İcra Komitesi ; oarti meclisi sekreteri ile seçilen dört parti meclisi
üyesinden teşek
kül eder. Madde :
34 - İcra
Komitesi ; parti
meclisinin kararlarını
tatbik eder. Parti siyasetinin değişmesi ha linde, parti meclisi toplanır. Eğer bu toplan
tı
yapılmal"J!la, o takdirde parti işlerini icra
komitesi yürütür . Madde :
35
-
PATİ BAŞKANI : Parti başkam ; partinin ve parti meclisinin başkanıdır. Görevi parti
meclisine ve icra
komitesine fikir vermektir. Genel Kurul ve parti meclisi, onun başkanlığında toplanır. Madde : 36
-
a. b.
BAŞKANLIK YETKİLERİ : Mühim hallerde, Büyük Kurultay'ın
zamanı geçerse. Parti
meclisi karan dışında büyük kurultayı (Ge nel Kınul ) toplantıya davet edilir. Madde :
37
-
İcra komitesi üyeleri, parti meclisi sekrete terine karşı
sorunludur. İdari işler, yazıŞ
malar, parti emirleri yetkili kimseler tara....
�-:..... .:.. . . .
-· . .
143
fından imzalanır veya zalan ile gönderilir.
yardımcılannın im
Partinin bütün siyasi
işlerinin tanzimi icra komitesi üyelerine a ittir. İcra komitesi üyeleri, ihtisaslanna gö re görevlendirilir. Sekreter bUtUn işleri icra komitesi üyelerine bildirir, fakat kendi ba şına karar veremez. Madde : 38
-
MERKEZ YÖNETİM KURULU : Parti meclisinin belirttiği merkez yönetim kurulunun kuruluşu : Parti meclisi
a.
üyelerinden seçilen 5-9 kişi
den teşekkül eder. b. Madde : 39
İki ayda bir toplanır.
-
Merkez Yönetim
Kurulu,
bünyesinden üç
üye seçer. Bunlardan biri reis olur ve diğer iki üye ile merkez yönetim kurulunun işle
rini yürütür. Parti Meclis'inin, merkez yö netim kurulu başkanını tasvip etmesi gere kir. Madde
40
-
Parti Meclisinin müsadesi ile merkez yö
netim kurulu bir gazete veya dergi çıkara
Madde
41
bilir. -
MAHALLİ TEKttAT :
Mahalli
Parti,
parti
meclisinin
yerde. merkez yönetim kurulu
belirttiği tarafından
kurulur. Başkan ve 3-7 yardımcısından te şekkül eder. Kurulduğu yerde partiyi tem sil eder. Pa.rtinıin idare ve çalışmasından sorumludur. Bölgesinde ; gelen emirlerin ye rine getirilmesini
sağlar,
parti
çalı!flll&.}arı
m emir ve niza.mJa.ra göre yürütür.
144
Madde : 42 - MAHALLl PARTİNİN GöREV VE YET KİLERİ : a. Bölgesindeki iş ve çalışmalarını tesbit eder. Bunların yapılması için karar alır. Yardım cı ve kardeş gruplara, çalışmaları için yol gösterir. b. Mahalli parti başka.nını ve ild. yardımcısuıı kendi aralanndan seçerler.
c. Parti Meclisinin ; mahalli başkan seçimini kabul etmesi gerekir. Parti Meclisi, seçilen şahsı kabul etmediği takdirde, mahalli par ti, ikinci bir seçimle tekrar seçer ve parti meclisine bildirir. Parti meclisi bu defa eski ve yeni seçilen iki şahıstan biriıli kabul e der. Aldığı karanda mahalli partiye bildi rir. d; Mahalli parti başkanı ve iki yardımcısı ; tist kademeden gelen emir ve kararlan, parti nizamname ve emirlerine göre yürütür ve o yerden partiyi idare eder. e. Mahalli Parti ile Merkez Yöneyetim Kurulu arasındaki alıp verme işleri ; mahalli parti başkanı tarafından sağlanır. f. Mahalli Parti Başkanından maada her bir üye, ayrı bir grubun başıdır. g. Mahalli Parti ayda bir toplanır. O ayda, o yerde olan işler üzerinde durulur. Bunun için tedbir kararlan alınır. Partinin haberi 145
olmayan mühim hadiseler, merkez yönetim kuruluna duyurulur. h. Kardeşlerin sorgu, suallerine cevap verir Kardeş grubuna düşecekler hakkında karar verir. i. Yardımcı ve kardeşlerin kusur ve hatalan nı kendilerine bildirir, takdir eder ve onlan muvakkaten altı ay müddetle partiden u uzaklaştırabilir. Partiden uzaklaştırılmaları için Merkez Yönetim Kurulunun muvakatı nı almak şarttır. Bunun üzerine Merkez Yö netim Kurulu, bir üyeyi bir işin tahkikine memur eder. Tahkikat raporu, merkez yö netim kuruluna verilir. Üyelerin 2/3'nün - kararı ile partiden uzaklaştınlabilirler. k. Üç ayda bir faaliyetini merkez kuruluna bildirir. Merkez yönetim kurulunda, keyfi yetten dhlıa üst yardımcıdan teşekkill eder.
YARDIMCI KOMİTE : Madde : 43 - Yardımcı Komite ; bir mahalli üye ile dört üyeden teşekkül eder. a. Mahalli Parti üyeleri bu grubun başıdır. b. Başkan olan üyeler, ·aralarında yardımlaşır lar. Mahalli Parti ; kararım bunlara bildirir ve belletir. c. Yardımcı komitenin görevleri şunlardır : Mahalli partinin verdiği emir ve kararlan, kardeş grubuna gösterir ve belletir. Onların sorunlarım mahalli partiye iletir. 146
ç. Her ay gazete ve dergi bedellerini toplayıp mahalli partiye teslim eder. d. Yardımcı komite başkarundan maada hiç bir üye ve partili, mahalli parti başkanını ve üyelerini bilmeyecektir.
e. Yardımcı komite üyelerinin, en az bir sene kardeş gurubunda çalışmış olması gerekir. .
f. Mahalli partinin kararları ile kardeŞ gurup üyeleri yükseltilip, yardımcı komiteye alınır.
KARDEŞ GRUBU Madde : 44
-
Kardeş Grubu üç kişiden teşekkül eder. Bu üç kişiden biri grubun başıdır. Başkan, grubun işlerini yürütür. Kardeş grubu, parti teşkilatının temelidir.
a. Partinin emirlerine göre ; karde� grubu, parti fikirlerini halka yayar. Partinin kuv vetli ve sağlam olmasına çalışır. b. Kardeş grubu haftada bir toplanır. Vazife lerin tam olarak yapılıp yapılmadığı kontrol edilir. Ve o hafta yapılacak yeni görevler, üyeler arasında taksim edilir. c. Partiden gelen ve belletiler1 emir vo görev ler yerine getirilir. ç. Halkın durumu partiye bildirilir. d. Kardeş ve partililerin verdikleri gazete ve dergi bedelleri ile aylık aidat ve teberrulan yardımcı komiteye gönderlr. . c� : Partinin ; beyanname, gazete ve dergilerini dağıttırır, bunlann bedellerini · toplar fikir ve isteklerini üst kademeye bildirir. 141
f. Bir veya birbuçuk senede bir ; layık olaıı sempatizanlan partiye (niahalJi partiye) bildirir. g. Ayda bir kendi çalışma.lan hakkında yar. dımcı komiteye bilgi verir. h. Kendini ; taraftarlanna ve milletine sevdi
rir. Şunun içinki ; milletin ahvalini öğrenip, par tinin fikirlerini onlara iyice öğretebilsin. SEMPATİZANLAR :
Madde : 45
-
Halk içinde, kendi milletine bağlı, iyi ahla.k lı ve taraftar olabilecek kimselerdir. Sem patizanlar da, parti emirlerini bir parti ü yesi gibi yerine getirirler. Ve aidat öderler. Aynı zamanda parti üyeleri gibi, partinin sır ve menfaatlerini kollarlar.
PARTİ üYELERtNlN OOREVLEBt : Madde : 46
Parti üyeleri ; parti işlerinin ve idealinin fedaileridir. a. Parti e:mirlerinıi eksiksiz yerine getirirler. b. Herzaman, parti ile halk arasıncıa, irtibatı sağlar, c. Kendisinin ve arkadaşlannın bilgi sahibi ol masına çalışır. -
d. Kendisinin ve arkadlaşla.rımn noksa.nla.rmı partiye bildirir ve partiden hiçbirşey saklamaz.
e. Halkla müınasebetleıini arttırmaya ça.h şır, onlann fi.kir ve isteklerini öğrenir, ara larındaki kırgınlıkları giderir, dertlerine
148
derman bulur, partinin gayesini ve fikirle
rini onlara açıklar. f. Gruplar arasındaki geçimsizlikleri.. giderir, . birlik ve kardeşlik konusunda ; ferdi, ailevi ve aşiretler arasındaki hoşnutsuzluğu gide rir ve eşitliği sağlar. g. Partinin. müsadesi olmaksızın ;
başka bir
siyası partiye ve resmi hizmete geçemez.
h. Pa.rti.nin. miliiadesi olmaksızın ; kendi ye rini ve bağlı bulunduğu merkez yönetim ku rulunu değiştiremez.
Madde
Partiye Girme Şartlan : a. Partinin nizamnamesini (tüzüğünü)
47
-
oku mak, partinin ideal ve fikirlerini tamamen
kabullenmek. b. Parti gruplarında çalışmayı kabullenmek. c.
·
17 yaşından aşağı olmamak.
d. Şerefli, namuslu, iyi ve doğru olmak. e. Partinin fikir ve idealine aykın görünmemek. f. Kürt milletine karşı hiyanette bulunınamıg olmak. g. Başka bir milletin fikrine sahip
olmamak
.
h. Kuvvet ve iş gücünden düşmüş oJmamak
i. Madde : 48
-
Milliyetperver ve siyasi fikir
Partiye girişte yemin
sahibi olmak.
etmek :
a. ıpartiye girişte haline göre bir miktar
para
yardımı yapmak, b. Her ay aidabnı ödemek, c.
Aylık aidat miktan en az 1, en çok 100 Türk lirasıdır.
149
PARTİDEN ÇIKMA VE ÇIKARILMA : Madde
49
-
Her üye, istediği anda, partinin
müsea
desi ile ayrılabilir.
a.
usulü şöyledir; Şahıs kar parti, yardımcı gruptan veya mahalli �rtiden ise merkez yönetim kurulu, merkez yönetim kurulunda ise, parti mecl.işi, parti meclisi üyeleri ile parti başkanının ayrılması, genel kurulun Üyelerin ayrı lma
deş grubunda ise, mahialli
müsaadesi ile olur. b. Partili
bir
kimse
müseadesi ile müddet sonra tekrs.r
partinin
ayrıldığı takdirde ; bir
partiye girmek isterse, eski yerine alınmaz.
meclisinin müsea.desi ile sem. kaydı yapılır. Partili bir kimse, görevi sebebi ile partiden ayrılmış ise, işi neticelendiğinde eski yerine Ancak, parti
tizam
c.
olarak
alınabilir. d. Partinin müseadesi ile ayrılmış
olanlarda ;
partiden çıkarılanlara uygulanan işleme
ta
bidirler. Madde :
50 - PARTİDEN ATILMA
:
Aşağıdaki şart-
lar dahilinde üyeler partiden atılırlar a. Parti sırrını dışarıya açıklayanlar, b. Parti idealine aykın hareket edenler. c.
Parti işlerini mazeretsiz
d.
Üç ay müddetle üst üste
yapmayanlar, veya bir yılda üç
aidat vermeyenler. Madde : 51 - PARTİDEN
ATILMA
DİR : a. Kardeş veya. yardımcı
KARARI ŞÖYLE
gruptan
olanların a
tılmasına, merkez yönetim kurulu,
150
b. Mahalli Parti ve Merkez Yönetim Kurulun da olanlann atılmasına !)arti meclisi karar verir. c. Ancak, parti meclisi üyelerinin genel kurulun onayı gereklidir. d. Partiden atılanlar, bir daha mezler.
atılışı için
partiye gire
GEÇİCİ MADDE Madde
1
Madde
2
-
-
Büyük Kurultayın ) Genel Kurul) toplantısı.na kadar parti meclisi ve genel kurul gö rev ve yetkileri kuru.culann elindedir. Kurucular beş seneye kadar büyük kurul tayı (genel kurul) toplamayabilirler.
ısı
TÜRKİYE KÜRDİSTAN DEMOKRAT PARTİSİ PROGRAMI Madde
1
Madde
2
Madde
3
Madde
4
-
-
-
-
·
Madde
5
-
Partinin adı : Türkiye Kürdistan mokrat Partisi
De
Partimiz ilerici ve devrimci bir siyasi or ganizıisyoİı. olup, Türkiye'de kurulmuş tur. Partimiz Türkiye Kürdistanın'da yaşa yan Kürt halkının, kendi kaderiıd biz zat kendisinin tayinine hakkı bulunduğn na inanır. Bu amaca varmak: için, Kürt milli varlığının resmen tanınmasını ve Kürt milli demokratik haklarının istir datım temel şart sayar. Partimizin mücadelesi, Türkiye Cumhu riyeti'nin toprak bütünlüğü espirisi için de, Türk Milli imtiyazları yerine, Türk ve Kürt haklarının tam eşitliğine müstenid gerçek kardeşliğini ve beraberliğini ika me etmek esasına dayanır. Türkiye hudutları dahilinde yaşayan �ürt halkının ana tabanı Kürdistan'ın g�niş köylü kitleleridir. . Bu nedenle partimiz, ana amaç ve hedeflerinin gerçekleştiril mesi uğrunda girişilecek eylemlerinde, Kürdistan köylüsüne dayanacaktır. İşçiler ve partim.izin programını be nimseyen aydınlar, öğrenciler, memurlar, esnaf ve sanatkarlar gibi orta ta.baka mensupları, Kürdistan köylüsünün ta.bil yardımcıları ve müttefikleridir. 152
.
Madde
6
-
Kürt hareketinin ve dolayısı ile Kürdis tanı'ın geniş köylü kitlelerinin öncü
ve
organizatörü durumunda bulunan parti
miz sosyal-siyasi eylemlerinin seyri bo yunca, şu temel görüşleri titizlikle göz önünde tutar : a. Türkiye'deki siyasi iktidarın
gerçek
kuvveti, cunta-subay-aydın gnıplan dır. Diğer benzer bazı az gelişmiş ülke ler de olduğu gibi ekonomik bir teme le sahip bulunmamakla beraber, cun talar siyasi iktidarı zorla (açık yada kapalı) ellerinde tutmaktadır. b. 1946 dan beri cuntaların açık . ırkçı-fa şist diktatoryası şekli sona ermiş gibi gösterilmekte ise de, 27 Mayıs 1960 hükümet darbesi ve sonrası1!daki olay lar, cunta gruplarının perde arkasın da, siyasi
iktidarın
iplerini ellerinde
tuttuğunu isbat etmektedir. Bu nedenle, Türkiye'de birden faz la siyasi partinin ve seçim sisteminin varlığına rağmen, gerçek bir demokra si ve fikir hürriyeti asla mevcut deyil dir. Ve biçimsel demokrasinin yaşa m.ası dahi, her türlü garantiden mah rumdur. c. Türkiye'de siyasi iktidarı ele geçiren cunta gnıpları, Türkiye halklanmn büyük bir
dilimini
teşkil eden Kürt
halkının, milli varlığım inkar ve temel milli demokratik haklarım gasbettik leri için, 1920-23 müşterek kurtuluş
mücadelesinin ilerici, haklı muhtevası na ihanet etmişler ve bu nedenle
de
meşruiyetlerini yitirmişlerdir. d. Bu açıdan
T-KDP. gerek iktidar ve ge Türki
rekse muhalefette bulunsunlar
ye'nin diğer siyasi kuruluşları ile, an cak Kürt milli varlığının tanınması ve Kürt milli demokratik haklanmn açık
ca teslimi şartı ile fikir ve eylem birli ğine girebilir.
e. Bu temel ve önşartı hesaba katmayan,
yani Kürt milletinin milli varlığını in inkar ve Kürt milli haklanmn gasbını
tasvip yada görmemezlikten gelen tüm siyasi, gayri siyasi kuruluşları ;
Kürt
halkını ezen ırkçı-faşist hükümetlerin
ve baskı kuvvetlerinin suç ortağı
Fa
yar. Madde
7
-
T-KDP. si emperyalizmi ve özellikle gü
nümüzde ortaya çıkan bazı az gelişmiş ül
kelerdeki
dahili milli-sosyal
çelişkileri
bilimsel metodlarla analiz eder. Giriş bölümümüzde mahiyeti kısaca belirtilen dahili milli çelişki çözülemediği, yani Türkiye' deki Kürt halkının inkan ve demokratik milli haklanmn gasbı şeklin
de ortaya çıkan dahili milli ezme tatbika
tı sona ermediği müddetçe Kürt balkının dahili milli muhalefet potansiyelini mün hasıran ,
"Milletler arası emperyalizme
karşı savaş" alanına kanalize etmek iste yen tüm fikri ve aksiyonel
154
sabalan, kötU
bir tuzak
yada fahiş
bir yanılgı. olarak
telakki eder . .Madıie
8
- Türkiye Kürdistanı adı tanınmalı ve hu
dutları etnik, coğrafi ve tarihi gerçeklere . ..,.
Madde
uygwı olarak belirlenmelidir .
9
- Kürt dili, Türkiye Kürdistanının
resmi
dili olarak kabul edilmelidir. .Madde
10
- Kürt kültürü serbestçe
g�şıneli ve Kürt-
lere kendi çocuklarını tahsilin her kade mesinde, kendi ana dilleri ve öz kültürle ri ile yetiştirme hakkı tanır.malıdır. Madde · ·
11
- Türkiye Kürdistamn'da sağlık, eğitim ve
öğretim hizmetleri
tamamen karşılıksız
görülmeli ve Kürt çocukları için tahsilin her kademesi tamamen parasız
olmalı
dır. Madde
12
- Türkiye'nin tüm yeraltı ve yerüstü ser-
vetlerinden sağlanan gelirlerden Kürdis tan'ın hissesi, Türkiye genel nüfusu ora nında tesbit edilmelidir. Madde
13
- Ekonomik planlamadan, günümüze kadar
bir sömürge alanı zihniyeti içinde sömü rülmüş ve talan edilmiş Kürdistan'ın kal kındınlmasına öncelikle ve ivedilikle yer verilmelidir. Kalkınma planlan bu esaslara göre
ha
zırlanmalıdır. Madde
14
- Sanayi kuruluşları, özellikle ağır
tesislerinin dar işi.kar
sanayi
dağıtımında günümüze
ka
bir şekilde tatbik edilen sö-
155
mürgeci tasarruflardan vazgeçilmeli ve Kürdistan'ın yeraltı servetleri mutlak olarak Kürdistan'da işletilmelidir. Madde
15
-
Partimiz, emperyalizmin her türlUsüne karşı milli ve sosyal hak talebinde bulu nan, yada kurtuluş mücadelesini veren tüm dünya halklanndan yanadır.
tç TVZVK Madde
1
-
Üyelik Şartlan
1. Her Kürdistanlı partiye üye olabilir.
Partinin programı, disiplin ve fikir yapı sına inanmak ve bu esaslar üzerinde ça lışmayı kabul etmek, 3. Parti hücrelerinden birinde çalışmak,
2.
4. Tesbit edilen üyelik aidatını muntazam ödemek, üyelik aidatı en az bir (1) TL. dır. Partiye girişte ise bir aidat fazla alı nır.
5. 16 yaşından küçük olmamak, 6. Çevresinde dürüst ve iyi ahlaklı tanınmış olmak,
olarak
7. Partinin amaç ve hedeflerini gerçekleş tirmek için, bütün imkanlan ile partinin disiplin, program taktik ve stratejisine göre ça:lışmak, 8. Partinin sırlarım açıklamamak,
9. Bilgisini, uyanıklığını, politik şuurunu teori. ve devrimciliğin temel esasları ile artrrmaya çalışmak, 156
10. Tenkit etme ve
tenkit edilme (oto-kiri
tik) esaslar üzerinde çalışmak, partiden hiçbirşeyi saklamamak, gurur ve mace racılıktan kaçınmak,
11. Herhangi bir kimse ancak bölge komite sinin karan ile partiye üye olarak alına bilir. Bölge komitesi, sosyal ve siyasi ki şiliği
bakımından
ihtilal
yaratabilecek
durumda bulunan yada o şekilde tanınan kimselerin partiye kabülünden önce, po
li t büronun rızasını almak zorundadır, 12.
Partimizin üyesi olmak
isteyen siyasi
partilerin üyeleri, partiden aynlmış olup
ta tekrar partiy� girmek isteyenlerin bu istekleri, ancak polit büro tarafındar� ka rara bağlanır,
13.
Hiçbir üye, partinin muvafakatını alma dan yerini ve partinin haberi olmadan işi
ni değiştiremez. 2
Madde
-
Üyelerin Cezabmdmlması
Üyeler şu durumda cezalandırılırlar Alt komite veya hücrelerden bir üyenin isteği ve bunun denetleme ve istihbarat komitesi
tara
fından desteklenmesi üzerine, merkez komitesi bir üyeyi partiden çıkarabilir. Aynca mahalli komite aşağıdaki durumlardan birini yaratmış olan üye
nin elinde sorumluluk yetkisini alır, hakkında araş tırmaya geçebilir. a.
Partinin sırlannı açıklamışsa,
b. Partinin birliğini bozacak faaliyette bulunmuş 157
veya parti aleyhinde
çalışacak gruplar meydana
getirm�ye çalışmışsa, c.
Partiyi
kendisinin
veya başkalarının çıkarları
na, alet etmişse,
d.
e.
Birini uyarmadan sonra ikinci bir kez, bir di slplinsizlikte bulunmassa,
Partinin belirttiği yol ve
programdan aynlıp,
parti ideolojisinin aleyhinde çalışmışsa,
f.
Partinin müsadesi olmadan başka bir partiye veya teşkilata üye olmuşsa,
g.
Mazeretsiz olarak iki ay arka arkaya aidatını ödememişse,
h.
ı.
Mazeretsiz olarak arka arkaya iki ay toplan tıya katılmamışsa,
Üyelik şartlarından birini kaybetmişse,
Üyelik Hakları : a .
İç tüzüğe uygun bir şekilde eleştiri yapa bilir, soru tevcih edebilir ve görüşlerini açıklayabilir,
b . Çaresiz ve sıkıntılı durumlarda yardım talebinde bulunabilir, c.
çalışmalar yüzünden tutuklanan, sürülen veya çeşitli sıkıntıla ra maruz bırakılanlar partiden, parti nin imkanlan elverdiği kadar yardım gö rür, Parti içi yaptıkları
d . Herhangi bir suçlamadan ötürü, kendini cezalandırmak amacı ile alınan kararlara 158
karşı, savunmasını ilgili komiteye gönde rebilir, e .
Mensubu bulunduğu komite, isteğinin dı şında bir karar aldığı zaman, önce ka · yıtsız-şartsız olarak bunu yerine getir mek zorundadır. Ancak bunu yerine ge tirdikten sonra bu konudaki fikri ve görüşlerini hiyerarşik sıra kanahyla, komitelere iletebilir.
Madde
3
Üst
Parti TeşkHııtuıın Kuruluşu
-
Parti teşkil3.tı aşağıdan yukanya doğru şu kuruluşu takip etmektedir : Hücre, köy komitesi, mahalli komite, bölge komitesi, merkez komitesi.. Madde
4
Kurul
Parti Şu Temel Es�sla.r Vzerine
-
mu,tur : a.
Merkezi otorite,
b
Parti, hiyerarşik sistem içinde
.
merkezi
otoritenin çok dar ve ciddi bir disiplini içinde çalışır, c.
Parti komiteleri, kararlan adi çoğunluk esaslanna göre alınır,
Madde
5
-
Parti Komiteleri merkezi otoriteyi
sars
mayacak bir şekilde ve parti politikasına uygun olmak şartı ile, acil durumlarda ge
·
rekli kararlan alabilir, Madde
6
-
Partinin alt
komiteleri
üst komitelerin
kararlannı aynen yerine getirmek zonın dadırlar. Bu kararların yanlıtı ve eksik ta-
159
rafları olsa bile, bu konudaki görüşlerini ancak bu kararlan yerine getirdikten son ra ilgili komiteye iletebilirler.
Parti Komitelerinin Görev ve Yetkileri Madde
:
7
-
a..
Hücre :
Hücre, partinin en e.lt kuruluşudur. Uç kişiden meydana gelir. Hücre sorumlu su bağlı bulunduğu komite tarafından tayin edilir.
b. Hücrenün görev ve yetkileri
1. Partinin program, politika ve çalı§ma planlarına göre çalışmak, partinin a maç, vazife ve isteklerini yerine getir mek.
2. Üyeleri arasında görev dağıtımı ya pıp en az onbeş günde bir defa toplan mak.
3. P artinin ve hedeflerinin propoganda sını yapmak ve partinin yayınlanın dağıtıp, okutmak. 4. Üyelerin aid.atla.nnı. taraftarlann te berrulannı ve parti yayınlanndan sağ lanan paralan toplayıp bir üst komite ye derhal göndermek ,
5. Üye ve taraftarlann politik şu.urunu, politik ve particilik bilgilerini artırma ya çalışmak, 6. Üst komiteye üyelerin isteklerini ve llizumlu haberleri hemen iletmek, 160
7. Üst komite çalışmalan hakkında her ay bilgi vermek, 8. Kendi bölgesinde halkın çal.ışmalannı kontrol etmek, partinin programına uygun bir şekilde halka devrimci ça lışmayı öğretmek, halkla bağlannı kuvvetlendirmek ve halkııi istek ve öz lemlerini öğrenip partiyi bundan ha berdar etmek. Madde
:
8
-
Köy Komitesi :
a. Köy komitesi, partinin a,.na tabanını teş kil eden köylü kitlesinin organizasyonu olup, müsait köylerde kurulur. Köy ko mitesi üç kişiden oluşur. b. Köy Komitesinin görev ve yetkileri : En önemli görevi partinin program, iç tüzük ve politikasına uygun olarak köy lülere devrimci çalışmayı öğretip orga nize etmek olan köy komitesi, 9.cu mad denin (b) şıkkında zikredilen, 9.cu mad de hariç, geriye kalan tüın mahalli komi tenin yetki ve görevlerine sahiptir. Madde
9
-
Mahalli Komite :
a. Mahalli komite, bölge komitesinin belir teceği yerlerde kurulan, partinin bir ku ruluşu olup, üç kişiden meydana gelir. Mahalli Komiteler, merkez komite si veya bölge komitesi üyelerinden birisi tarafından başkalarına kurdurtulur. l6l
b. Mahalli Ifomitenin
görev ve Yetkileri :
l . Partinin program, iç tüzük, karar ve isteklerine uygun bir tarzda ; kendi sine bağlı bulunan üye, hücre ve köy komitelerinin
çalışmalannı
yönet
mek,
2. Mahalli komiteyi kuran ve mahalli ko mitenin üst komite ile irtibatını sağ layan üye, aynı zamanda mahalli ko mitenin sekreteridir ve mahalli
ko
mite onun yönetiminde çalışınalaruu yönetir.
3. En az onbeş günde bir toplanıp, mü zakerelerde bulunmak ve çalışmaları kontrol etmek,
4. Partinin program, stratejisine düşmeyecek
işçi, köylü,
tere
öğrenci
ve
gençlik hareketlerini desteklemek,
5. Üyelerin aidatlarını, teberrulanm ve parti yayınlarmdan sağlanan parala rı bir üst komiteye mek,
derhal ·
gönder-
6. Kendi bölgesinde her türlü milli har& ketlerin yönetimini kontrol altına al maya çalışmak ve yönetimine iştirak etmek,
7. Kendi bölgesinde meydana gelen m& seleleri partinin politikasının ışığı al: tında
çözümlemek ve bu olaylardan
komiteleri haberdar etmek,
162
8. Parti çalışmalannı genişletmek, halk sınıflarının içine girmek için gerekti ğinde meslek komitelerini görev ve yetkilerini belirterek kurmak,
9.
Madde
10
-
Mahalli komite üyelerini şu şekilde cezalandırabilir : İkaz, ihtar1 ve altı aydan fazla olmamak şartıyla görev den düşürmek.
Bölge Komit.esi :
Bölge komitesi, merkez komitesinin tes bit ettiği bölgelerde merkez komitesinin üyelerinin bir veya ikisi tarafından kuru lur ve 3-5 kişiden meydana gelir. Birden fazla merkez komitesi üyesi nin bulunduğu bölge komitesinin sekrete ri, merkez komitesinin bu üyeleri arasın dan seçtiği bir üyedir. Merkez Komitesi ile rabıtayı o kurar. Bölge komitesinin kendi bölgesinde ki yetkilileri, mahalli komitenin kendi ma hallinde sahip bulunduğu yetkilerin a.ynı olup, görevleride mahalli komitenin ma hallinde yerine getirmekle sorumlu bulun duğu görevlerin aynıdır. -
Madde
11
-
Merkez Komitesi :
a. Merkez Komitesi, partinin en yüksek organı olup, bütün otorite kendisinde toplanmıştır. b. Merke-z Komitesinin görev ve yetkileri
1. Merkez Komitesi, şartların getirdiği 163
durumlarda tam üye sayısının sından
fazlasının k aranyla
yan
tüzüğü
değiştirebilir.
2. Partinin ismini değiştirmek ve güdü lecek politikayı saptamak,
3. Partinin bütün işlerini yürütecek ve bütün parti komitelerini
yönetecek
bir genel sekreter ve dört üyeden o luşan polit büroyu seçmek,
4. Partinin yakın ve uzak hedeflerini ger çekleştirmeye
çalışmak, gerekli stra
teji ve taktiği saptamak,
5. Partinin devrimci amaçlanm, sırları nı ve birliğini yıkıcı saldınlardan ko rumak,
6. Partinin diğer parti,
cephe ve kuru
luşlar karşısındaki tutumunu belirt mek,
7. Partinin mali gücünü koı;umak, gelir ve giderlerini, lüzumsuz harcaınalan önleyecek bir şekilde düzenlemek, .
8. Parti
propogandistlerini çok şuurlu
ve uyanık bir şekilde yetiştirerek, hal ka, program bölüm.ünde devrimci
hedeflerini
zikredilen
kavramalannı
sağlamak,
9. Üyelerin şiliyet, tenkit ve sorulannı cevaplandırmak, sorunlannı hallet mek,
164
10. Merkez komitesi alt komitelerin ka rarlarını boza.bilir,
11. Merkez komitesi gerekli gördükçe böl ge ve mahalli komiteler kurabilir,
12. Partinin bütün organlan merkez ko mitesinin kararlarını yerine getirmek zorundadır,
13. Merkez komitesi har altı ayda bir top lanır,
14. Merkez komitesi polit büronun malarını denetler, kendisine vazifeleri verir ve gerekli
çalış
gerekli
stratejiyi
saptar,
15. Merkez
komitesi, denetleme ve istih
barat tahkikatı sonunda partiden her türlü
ihraçı yapabilir, ihraç kararı
toplantıda bulunan merkez komitesi üyelerinin adi çoğunluğunun
karan
ile alınır.
16. Merkez komitesinin herhangibir üye si, ihracını gerektiren bir durum ya ratırsa, merkez komitesi, üye tam sa yısının yansından fazlasımn ile bu üyeyi partiden ihraç
karan edebilir.
17. Merkez komitesi,organizasyonu kuv vetlendirmek, politik şuurlandırmayı artırmak, işleri yürütmek için bölge ve mahalli komitelere özel
temsilci
lerini gönderebilir ve parti propogan dislerini değiştirebilir.
18. Merkez Komitesi, yurt dışında 165
parti
üyelerinden meydana gelen ve parti nin program ve iç tüzüğüne göre ça lışacak komiteler kurabilir. 19. Merkez Komitesinin ekseriyeti her hangi bir sebepten ötürü görev yapa mayacak duruma düşse bile, geri ka lan merkez komitesi üyeleri, merkez komitesinin görev ve yetkilerine sa hiptir. 20. Merkez Komitesi, üye tam sayısımn yansından fazlasının oyu ile merkez komitesi üyelerinin sayısını artırabi lir.
Madde
12 - Polit Büro : a. Polit Büro, parti genel
sekreteri ile merkez komitesi üyelerinin kendi ara larında seçtikleri dört üyeden meyda na gelir. Poli t Büro üyeleri arasında ayrıca görev dağıtımı yapar.
b. Polit Büro, merkez komitesinin iki toplantısı arasındaki dönemde merkez komitesinin kararlarını yerine getirir. Parti politikasının değiştirilmesini ge rektiren bir durum hasıl olduğunda merkez komitesini hemen toplantıya çağırır. c.
Pol.it Büro, merkez komitesinin topla namadığı durumlarda, 11. ci maddenin (b) fıkrasının 5,6,7,9,10,15,17 ve 18.ci şıklarında yazılı yetkileri kullanabi lir. 166
Madde
13
-
Denetleme ve İstihbarat
Komitesi :
kez komitesi seçer ve merkez komite si ile polit büroya karşı sorumludur. a. Denetleme ve istihbarat komitesini mer Komite üç üyeden meydana gelir ve bunlardan aralarından birisini sekre ter tayin ederler. b. Denetleme ve İstihbarat görev ve yetkileri :
Komit.esiııin
1. Merkez Komitesine işlerinde yardım eder ve sürekli olarak istihbarat işlerini yönetir, polit büronun ken disinden istediği çalışmayı yapar, 2. Partinin gelir ve giderlerinin, prog ram,_ iç tüzük ve kararlarının yerine getirilip getirilmediğini kontrol e dip, polit büroya gelen raporlardan işleri ile ilgili olanları incelerler,
3. Üyelerin şikayetlerini inceleyip, ge reken araştırmaları yaptıktan son ra, kendi kanaat ve tavsiyelerinide belirten bir raporla durumu ilgili komiteye bildirir, 4. Üyelerin ve parti komitelerinin ha ta ve sapmalarını belirten raporları inceler ve polit büroya bu konuda gerekli tavsiyelerde bulunur, 5. Denetleme ve istihbarat komitesinin herhangi bir yönetme yetkisi yok tur. 167
Madde
14
-
Denetleme ve İstihba.rat talep edebileceği ceza.lar
Komitesinin
1. 'Üyeler için :
a. Sözlü ve yazılı uyarma, b. Ferdi ihtar veya herhangi bir komiteyi toptan ih�r, c. Yetkilerini elinden alma, d. Geçici ihraç, e Kesin ihraç, f.
Hain olarak cezalandırmak, ki bu en büyük cezadır.
2. Parti Komiteleri için
a. İkaz ve ihtar, b. Komitenin lağvedilip yerine mer kez komitesinin ilk toplantısına ka dar başka bir komitenin tayin edil mesi, c. Komitenin lağvedilip, üyelerinin partinin diğer komitelerine dağıtıl ması, Madde
15
-
Parti Genel Sekreteri
a. Parti genel sekreteri, merkez komite sinin ve aynı zamanda polit bUronun · da başkanıdır. Ve adı geçen bu komi teler onun başkanlığında toplanırlar. Herhangi bir oylamada, oylann sayısı eşit çıktığı zaman, sekreterin bulundu-
168
ğu tarafın oylamayı kazandığı
kabul
edilir. b Genel sekreter, polit büronun diğer ü yeleri ile birlikte partinin bütün çalış malanndan ve yönetiminden sorumlu olup, partinin bütün yazışmalan onun veya polit büronun tesbit ettiği yar cıımcısının imzasını taşır. c. Genel sekreter, polit büro
üyelerinin
toplanmalannın mümkün olmadığı du rumlarda, parti komitelerine parti adı na ve kendi imzası ile tavsiyelerde bu lunabilir ve emirler verebilir. d. Genel sekreter, görev
yapamayacak
durumda olursa, bu durumda
görevi
yardımcısı yüklenir. O da çalışma im kanını kaybederse ; polit büro üyeıeri kendi aralannda birini merkez
komi
te toplanbsına kadar, bu görevi
yil
rütmekle görevlendirebilir. e. Olağan üstü durumlarda merkez komi tesinden, Madde
16
-
a.
toplanmasını isteyebilir.
Partinin Mali Durumu : Parthin gelir kaynakları
şunlardır :
1. Üyelerin aidatlan,
2. Üye ve sempatizanlann
bağışlan,
3. Partinin yayın organlanndan sağ la.nan gelir,
4.
Partinin
169
propagandası amacı
ile
yaptırılan şenlik, toplantı, ve gece lerden sağlanan gelir. (Bu toplantı ve gecelerin tertiplenmesi için ceden polit büronun izini
ön
şarttır.)
b. Üyeler, ödeyebilecekleri aidatları bağ lı bulundukları hücre veya komiteye i
fade ederler. Sonra diğer tamamlayıcı bilgi ile birlikte aidatın miktan üst ko miteye bildirilir. c. Aidat ve diğer gelirler, her ay hiyerar şik yolla polit büroya gönderilir. d. Her üst komite bir alt komiteyi kendi sine ulaşan para miktarından
haber
dar eder. e. Hiçbir komite, merkez komitesinin izi ni alınmadan kendisi için tesbit edilen miktardan
fazla
harcamada
buluna
maz. Geçici
Madde :1
-
Merkez Komitesi, kongre toplama
im.kanım buluncaya kadar kongrenin büttin yetkilerine sahiptir.
Merkez
kongresi, toplandığında, yapılan top lantımn bir merkez komitesi toplan tısı
mı, yoksa bir kongremi olduğunu
tesbit ederek çalışmalarına başlar. Geçici
Madde
2
-
Kongre toplandıktan sonra, parti
çalışmalarında
uygulanan
merkeziyetçilik
sistemi,
mokratik merkeziyetçilik
bırakır. ıra
otorite
yerini de sistemine
PAR·TİYE GtRtş YEMİNİ "Ben biliyor ve inanıyoruınki, mensubu bulunduğum
Kürt halkı ; zorbalar tarafından bütün insani, milli, sos yal ve kültürel haklardan; zorla., hile ile, kaba:lıkla ve kUı.lleşlikle mahrum edilmiştir . Halkımızı özgürlüğe kavuşturmak, onurlu ve mutlu kılmak ve bunları koruyabilmek için ; devrimci çalışma ve mücadele yapmak, özellikle milli bir teşkilat kurmak zaruridir. Bu nedenle: ölünceye kadar sorişger (devrimci) yol da yürüyeceğime, arkadaşlarımı koruyacağıma, Kürt hal kının özlem ve isteklerini gerçekleştirmek için tüm gücü mü harcayacağıma ve partimizin saflarında çalışacağıma ; namusum, şerefim, tilin fikir ve maddi mukaddesatım üze rine yemin ederim."
171
KAYNAKLAR Mehabat Kürt Cumhuriyeti Çev : M. E. Bozarslan Koral Yayınlan, Nu : 1 Öztürk Matbaası-fst. 1976
1 - Aegleton, Wıllıam
2
-
İslam Dininden Aynlan Ce
Armaner, Dr. Neda
reyanlar (Nurculuk) Ank. Üniv. tıahiyet Fakül tesi Yayınlarından, Milli Eğitim Basıınevi, Ankara -1964 3
-
Atay, Falih Rıfkı
Çankaya Döğan Kardeş Matbaacılık Sanayü A. Ş. Basım.evi, ts tanbul-1959
4 - Avcıoğlu, Doğan
Milli Kurtuluş Tarihi (1838 den 1995'e) Birinci Kitap İstanbul Matbaası. İstan bul-1974
5 - Aydın, Sıtkı
Bitlis Tarihi Acar Matbaası. İstanbul -1967
6 - Baytok, Taner
İngiliz Kaynaklarından Türk Kurtuluş Savaşı Başnur Matbaası . Ankara - 1970 112
Türkiye Devletinin Dış Si
7 - Bayur, Hikmet
yasası Türk Tarih Kurumu . Ya yınlarından, T.T. Kurumu Basımevi. Ankara-1973
8
- Bedirxan, K. - Şıvan, s.
Zmane Kurd (Kürd Dili) Kava Yayınları. Haşmet Matbaası. İstanbul -1976 20 nci Yüzyılda Devleti
9 - Belen, Fahri
Osmanlı
Remzi Kitabevi
Yükselen Matbaacılık. te tanbul-1973 10 - Çapar, Dr. Mahmut
Doğudaki Aşiretlerin Türk. lüğü Akın Yayınlan. İstanbul -1972
11 - Devrimci Doğu Kültür Ocakları Dava Dosyası
Koma! Yayınlan, 1. Baeıoı Kalite Matbaası. Ankara -1975
12 - Doğuda Referandum Üzerine
Halkın Kurtuluşu Yayınl� rı Eser Matbaası. İstanbul -1977
13 - Dursunoğlu, Cevat
Milli Mücadelede Erzurum T.C. Ziraat Bankası Mat baası. Ankara-1946
14 - Edip Karahan'ın Anı sına
Koma! Yayını, Er-Tu Mat baası. !stanbul-1977
l73
15
-
16
-
Emre, Ahmet Cevat
İki Neslin Tarihi/Hilıni Ki tabevi, Nurgök Matbaası , İsta.nbul-1960
Esengin, Kenan
Milli
Mücadele'de Hıyanet
Yarışı / tnusal
Basuİı.evi.
Ankara-1969 17 - Esengin, Kenan
Kürtçülük Sorunu, Su Ya yınlan, Er-Tu Matbaası.
!stanbul-1976 18
-
Esmer, Ahmet Şükrü :
Siyasi Tarih/Siyasal Bilgi ier
Fakültesi Yayınlann dan, Maarif Matbaası. ts
ta.n bul-1944
19
-
Ezrak, tbn'ül
Mervani
Kürtleri
Tarihi
Çev : M. E. Bozarslan/Ko ral Yayınları, Yelken
Mat
baası. 1975
20
-
Fırat, M. Şerif
Doğu nieri Ve Varto Tari hi/3. Baskı Kardeş
Matbaası
.
Ankara
-1970 21
-
İran . 1930/1934
Gerede, Hüsrev
(Siyasi
Hatılar) /Vakit Basımevi.
lstanbul-1952
22
-
Kürt Aşiretleri
Gökalp, Ziya
Sosyolojik
Hakkında
İncelemeler/
Komal Yayınlan, 1.
Ba
sım Kalite Matbaası. An
-1975 114
23 - Granville, Edgar
Çarlık Rusyasımn Türki yedeki Oyunlan/Çev : Or han Anman Yarın Yayınlan Nüve Matbaası. İstanbul -1967
24
Gstreın, Dr. Heınz
Avukatsız Hallt Kttrtler Çev : Selçuk Barlas, Üçün cü Dünya Yayınlan-1977
25 -
Halfin
19.yy'da Kürdistan Üzeri ne Mücadele/Komal Ya yınlan Kalite Matbaası. Ankara -1976
26
-
Hani, Ahmed-i
Mem-u Zin Çev : M. E. Bozarslan Koral Yayınlan, 2. ci Bas kı Yelken Matbaası . İstanbul -1975
27
-
-
Irak Kürt Halk Hare keti Ve Baas Irkçılığı
28 - İslim Ansiklopedisi 29
-
Komal Yayınlan Kalite Matbaası. -1975 Kürtler Maddesi 6. Sayfa : 1089-1114
Ankara
cı
Cilt
Lozan/Milliyet Yayınlan,
Karacan, Ali Naci
II. Baskı Latin Matbaası .
!stanbul-1971 175
'1.0 - Kaypakkaya, İbrahim :
Bütün Yazılar, Derleyen : Hasan Cançöte Tufan Ya yınlan Öztürk Matbaası -1976
31 - Kılıç, Doğan
Ktlrdistan Ve Barzani Cumhuriyeti KunılU§u Yörük Matbaası. İstanbul -1968
32 - Kınal. Dr. Füruzan
Eski Anadolu Tarihi/T.T. K. Yayınlan
No. 7
T.T.K. Basımevi. Ankara - 1962 33 - Kırşehirlioğlu, E.
34 - Kırzıoğlu, tin
35 - Kırzıoğlu, tin
�6 - Kırzıoğlu, tin
M. Fahret
M. Fahret
Türkiye'de Misyoner Faali YayınJa.n, yetleri/Bedir Ahmed Said Matbaası. İs tanbul - 1963 Kürtler'in Türklüğü/A.Ü. Ziraat Fak. Talebe Derneği Yayını, Kurtuluş Matbaası -Ankara-1968 Dede-Korkut Oğuznimele ri (I. Kitap) /Burhanettin Erenler Matbaası, İstanbul -1952
M. Fahret- -Her Bakımdan Türk Olan KÜRTLER (l Bölüm) /Ça lışkan Basımevi, -1964
176
Ankara
3'i
-
Tarih Boyu nc a
Koçaş, Sadi
Ermeniler
Ve Türk-Ermeni İlişkileri ı'. ltmok Matbaası. Ankara -1967 ..
38
39
40
-
K�kiri Halk Hareke ti 1919-1921
Kemal Yayınlan
Kalite Matbaası. -1975
Ankara
-
Ksenophon
Anabasis/Çev
-
Kitsikis, Dimitri
Yunan Propogandası/Meıy dan Neşriyat, Toker Mat baası. İstanbul
Hayrul lah Örs· İnkiJ.ap Ve Aka Kitabevleri Koll. Şti. 3. cü Baskı Halk Matbaası. İs tanbul - 1975
41 - Kürt Milli Meselesi
:
Aydınlık
Yayınlan/Hil.al Şirketi İs ta.nbul-1977 Matbacılık Kol.
42
-
Meram, Ali
Kemal
Türk-Rus İlişkil eri Tarihi Kitaş Yayınlan,
Matbaası.
,13
44
--
-
Yayl acık
İstanbul-1969
Minorksky, V.V.
Kürtler Komal Yayınlan Er-Tu Matbaası . 1977
Moltke. H.
TUrkiye Mektuplan, İstan bul 1969 Çev : Hayrullah Örs, Rem zi Kitabevi, Yükselen. Mat baası. -
45 - Nikitin, Bazil.
Kürtler (I. Cilt) /Çev : H. D. Özgürlük Yayınlan, Özıd.e mir Kardeşler Matbaası -1976
46 - O'Ballance, Edgar
1961-1970 Irak Kürdistanı Kurtuluş Mücadelesi, Çev : Mehmet Göreli Doğuran Matbaası
47 - Özder, M. Adil
Artvin Ve Çevresi (1828 -1921 Savaşlan) /Artvin Turizm Ve Tanıtma Derne ği Ankara merkezi Yayını Ay Matbaası. Ankara-1971
48
Türkiye Tarihi (Cilt : 12) Hayat Kitaplan, Doğan Kardeş Matbaacılık Sanayi A.Ş. Basımevi İstanbul -1967
49
-
-
Öztuna,
T. Yılmaz
Rişvanoğlu,
Dr. Mah
mut
50 - Sevgen, Nazmi
Doğu Aşiretleri Ve Emper yalizm/Türk Kültür Yayı nı, II. Baskı, Sebil Matbaa cılık ve Ticaret. İstanbul -1975 Doğuda Kürt Meselesi Harb Akademileri Kom. Yayınlanndan, Harb Aka demileri Basıınevi. İst&n· bul-1970
178
51
-
Steınhaus, Kurt
Atatürk Devrimi Sosyolo jisi/Çev : M. Akkaş, San der Yayınlan, Hilal Mat baası. tstanbul-1973
53
-
Şeref Han
Şerefname (Kürt Tarihi) Çev : M.E. Bozarslan, Ant Yayınları, Osmanbey Mat baası. lstanbul-1971
54
-
Şehri, Ufuk
Doğulu Aşiretlerimiz ve Menşei/İstanbul Ün Ta lebe Birliği Yayım
M
- Tahsin Paşa
Abdülhamit Ve Yıldız Ha tıraları/Mua,lim Ahmet Halit Kitaphanesi, Milliyet Matbaası . İstanbul-1931
56
- Taneri,
57
-
58
- Toynbee, Arnold
Kürtler/Doğuş Matbaacı lık ve Ticaret Limited Şir keti Basımevi. Ankara -1976
Aydın
Tansel, Selahattin
Mondros'tan Mudanya'ya Kadar (1. Cilt) /Başbakan lık Kültür Müsteşarlığı Ya yını, Başbakanlık Basıme vi. Ankara-1973 Türkiye-Bir Devletin Yeni den Doğuşu/Çev : Ka.sıın. Yargıcı, Milliyet Yayınlan, Baha Matbaası. İstanbul -1971 179
59
60
- Tökin, F'. Hüsrev
Türk Tarihinde Siyasi Par tiler Ve Siyasi Düşüncenin Gelişmes i /Elif Yayınlan Ekim Basımevi. İstanbul -1965
Turgut, Hulusi
Barzani Dosyası/Haşmet :Matbaası. !stanbul-1969
-
61 - lnubelen, Erol
62
-
lnugay.
İngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye/Yaylacık Matb:J a sı. Ankara-19G8
Osman
63 - Us, Asım
Amerikan Basınında Türk Kurtuluş Savaşı /Yelken Matbaası. 1974 Asım Us'un Hatıra Notları - vakit Matbaası. İstanbul - 1966
64 - Van Tarihi
Altınok Matbaası. Ankara -1960 II. Baskı
65
Yetkin, Çetin
'l'ürkiye'de Soldaki Bölün meler / 1960 - 1970 / Top lum Yayınevi, Hilal Mat baacılık. lstanbul-1970
66 - Yetkin; Çetin
Türk Halk Hareketleri Ve Devrimler/May Yayınlan, Yeni Bahar Matbaası. İs tanbul-1974
67 - Yalçın, Ayhan
Belgelerin Işığında Türk -Enneni Meselesinin tçyü zü/Eser Matbaası. İstan bul-1975
68
Tarih Boyunca Türk Ka vimleri/Kurtuluş Matbaa
-
-
Yavuz, Edip
Ankara-1968
1SO
ROJA NE� ön
tarafta
we gazetesi ketleri
içerisinde
kürtçülerden
Hem mua,
ilk
sayfasının
kli§eslnl
gördüğümüz
Roja
1960 sonrası Türkiye'de organize olan Kürt kültürel
Doğan
Türkçe
ve
Kıl ı ç
çabayı
sürdürmek
Şılıhesenanlı
hemde Kürtçe
amacı ile , tanınmıg
tarafından
yazılar ihtiva
yayın hayatını sürdürememig az zaman
mıştır.
182
Ne
hare
çıkarılmıgtır. eden
bu
mec
içerisinde kapatıl.
AIOJfa O&.VfılUI ı Oo09 Mı"- .... .... ... ..... 41A . ....... -- .... ..._ ....,._.._. wtl .... ....... ... .... ....
---
A Y LIK
FtK1R
1
l'lolı : IO �
GAZETESi
Jas insan Hakları Komısyo�u'na; , .ru::r 1 Bas vuramıyaca k i ( Bu Konudaki Kanun Teklifi, .Doğu ı . ��·
.
Meselesi ileri sürülerek �' � edll i
ltacMD DUi� :Nıha.l Elf.otlıı '"1n, CHI' SN� bafh yapmıuıuııı UcbKı ..1aıı4. 1 IQl.lı..r:ııı ..... b•r W• kulla
•
"tckUt, TUTil V�lD ı'&, pelf � AVf\I,. ICOUC)'l Qywı rnıu>ıtlt.tlU old.Uf\I, l'flll. 1.-n bUhııma Yt tmıel hikı"� �1'ı.n blr ı1ı1tuaa lt:ı.rfl.IUI· 4' ,J..mı,. tıııMıı. Haklllıl't KomlayüDımA �ı-lrıı M&ıa.u: 11Uyotd.1&. �)IOCMt ., E1fJıı1Aa '4IWD ....on. � )'W &lmcııa. Adalet ve ıh+ ltkn &..ıtuluı Ilı• Kotnb)'oada)ı.I hQJLQ.. ,.. � eopu Jtırn dcwbaJ M U:ld..tıa � ıud'Utf. taial ..w.du.lu'. 'rl1rk �ıo A.,,. � tu.a � �JQD.llrı. -._ bWU� � � •Wt el-' .-a .. .._ »ıUUr puıı.a CHP )'l M .-u.ı., �"- Mıu:ıı.ıs.. P .,_ � � .-uı MecU. 8&f� .....u&ıfilıııle Kına Dıttflet' � � Jııapl u.ı- dobıfa.. rM. Br.kaabP lN WUU• c:� al. ..-ı ........,.. � N• YW JııJ. Olfllled ""'"'"'· � •• YoJp ba.. � MI U*UC. otplM &ha&cak lııll' c:L
:;:m:·htlkUm�
1 •• 'i
1 . °'f lll'ri Jlkilf{ltmcm�r'.J .ilit.1._,. 8Uuı rtod �"ıl e.4:)'�'• •T\ltlli)'• k.ı lkUeııdra , cınl kalnut bu .,.._uı.tdtd:U. Ga:lll Cı:UniU G� NUTWQÇ, 1A.. )Cilttf'e, tu.ı,a Vı,) Yı.ııı..U.laıa rıtıt aıtm. h:keU�rin ı1Uı.I \'.lU..� t&ıııJN.· d.ıJOıı.n blr llm ha.kili 't•La.Ddllfla.ruı& •«tebıtlrdı. şaytt bu Mlı. tanııııtu., lkvk:ı..o bafı,na W sUrll pile cılıı.altıllh. Ot »unlan.D � &ırmu.ı de Dot\l A.llL dohadut � � baf """" malan o&.tıiliNI. Afr�p& 1tıNA Hak.. 1Un oeuc:u l&tı IUMn.b71:ııulDı.m l111i1U» ınrıadet.1 tuta ..,. )'&J'9. hQrTl)'d.aha k&.. Jı��)'Ol'6ıl. ll'� KUrt• ltT Qk.M' 4-. lllr � aotolo.11 bulr. W.... tıw *>IU'& eu'1 �tdlfa Hl.Mı &nm, kllld.I pıuu.ıt mllletn.. k1Ua1J*1a * fWıLtt.1• ak'Jhllııdıt bWWio\ Mıan "*1fll Komla)'GıO&A •...W. bıı,Uuft � aırf bir t&lı.un ınl.L t� oıov,p Jclo MLılnııqor, a.nw ... 4• nWUMlm&lr ıoa aıtlM6&ıt tir tormıu uıyotdu. lt&b'llda JH, tkıad O!.bııJ• at."'°f'lld.aa .oa,. 1!1&hk� Wııplara alJlıNf bir ı.kım Na.&llıcf'.var. &, ' MolUMI Jtırıı.d&naıo 6ııMını•I
anlattı·
,
�1M1 - ttıl) ' V...._ıwt ku� w ...... • ı.tı.a!afrı lutruoı- "°)'Ok AtatQrir. .eı.ti)'N trıtlkal 9t'1fl to .c torıa aıatA,, mlll.U.lır.lf' ,._ � -· A* AU.dlrk'Ofl Mtriıa _.... N)'tı)'&9 ...flrU. u.
�i..r -,. � � luıM 11111 llıa)I tMUDID&mıflı. a..:t. ıı.... ! kladm bft bl.riDI &letM� bll}'lıe "' llOOıil)'°'* �p. 'nıit -.alADd&fll.nU w hakla � � bit tAQOde d& ot-. ,._,.._ ya. 'l'lltkl1.S. U.U hakJıuD* � Mu 1.flet' 7f.pUdıf\ Uı\lbt.ut.1 "'1laif .ı., may.eü: auJ4aT
.-.1
�c�� =:=::-;='-�>':; dJMa=� =�•�J
, tıet � MUt IMıllb �yte ıtri. lıulıJrılU IA:k.. U. .....,_ � � tııı.ı IÖlilf MU!. .-,,..... A.U)'uıa Ku.aı.J'Ol'uod&
d\ll"U.al
. .,.� '";:: ..;;": ...:..: �:_: ::: ''"' ": ··:. : ·: !'.'.: ,. :: ·'" :·� �!!!!!!:!!!�['.:::::-"�H� ���
i
b07ltydl. � dlı, KosrıG.alal.. P"Ct�Unktto çı>k wıall � auuuıda bmpıuıı. .urGL a:ı.ww pttrtYW. <&oııon KQıtlar....> 41,_, DuıUar ıt.ıru edip b&fbJU �. acdD lt1telt ..,.ı ID1? · ����....,����.., ·�
lnta .la)'l&llı
mOt m.uw •udi.
1
D00 UNUN CELLADI ···;-;ıiabileeek
ı
"•r . v"'""''"''"' ... .... '""''"' -·" .. · • .. oektilt. �ım.ıza ·gele�erin ;deta- bir teelti oııvı dD4IL.. adlı bir kJt.ap yayınladık. Hazırlarufu\da bllyUk bir tlu.uıt güo'1eıenk 6ı>o6rde fU b....Wan bdlrtWı: : ı1••• � aa)'ı. llM:lrtanm. iffi.lıarln� fJ!I �karmamak lı;tta u !"Y Y..,.,.k.,,. oıawı_. FoJ<;ıt cıl� 1'cll zarlar ylDe kendilerine lf bulmUla rcctt:meG!ıer: '-'�uı bum aavcılığoo.a çağ"rlldıt. Gerçi UVC) ki.bar 1Mfam. Ama gcUn görün ki KIMTL'm bitfına gel· miyen öl.mamu,. St�n aMl!elik mOteva.ıS Klmll kitabı· mız için JOOO ııay!ahk etton püften bir doeya tanzim edil· mı.,. 'n!iı: a.yh lld ayh, ne:: aylı nporlar. Bu lurmw aylar . nıp,o:lann iinev ve gWUlt dereasiriı. gö.ste-rtyormUf. Biz ı.. llklD n.y damgalı btı ıaporlan Amerikan Yardım HeyeU,le Kmlay arulflda teaU edilen tane kajıUan ıao.mlti.t. O . c!Qtya. il� bil" Kmıll ll'!ıUdilTlü{;U kurulabW.r'. En u:ı.ndarı 3 • f.
' Gooi!.Um�
1
1
·
.,J ·=�a�;�:�=����·�=;,
DİCLE Kapak
klişesini
sonrasının Kürtçülük
-
FIRA'.r
gördüğümüz hareketi
Dicle - Fırat gazetesi
içinde görülen
de,
bir çabanın
dır. Tanınnug Kürtçülerden Edip KAR.AHAN tarafından
ml§tır.
1'84
1960 eserL
çıkı;ırıl
-
ROJA İkinci lanan
Me§l'Utlyet
-
KURD
Hareketinin
akabinde
tstanbul'da yayım
Roja - Kurd mecmuasının kapak resmini
görüyorsunuz.
1908 yılında İstanbul merkez olmak üzere kurulan H�vl ( Umut ) adı verilen Kürt teşkilatlarının yayım organı olarak çıkanlnu!J. tır. İmtiyaz sahibi ve ğı bu mecmua,
mesul
müdürlüğünü Abdülkerim'in yaptı
birliği bozucu nitelikleri görülerek hük.ümet ta
rafından kapatılmıfbr.
186
;.;"" J J :..
• '
',
•. •
t.'ı..ı
�J f
lfıi!��........!"""'....�--........ . .... .. .... .... . _..
.,s; .
.... .... __ __ �
.
_ .,...
.
}�'}'
• .
.•
.
...... �
K"Ü RT TEAytlN VE TERAKKİ GAZETESİ Kapak resmini gördüğümüz gazete yine 1903 sonrasının Kürt· çi.1'.üK hareketleri
i çi nde yayım hayatına girmiştir.
merkezi
da
İstanbul
olmak
ye t i ' ' ni::::ı yayın organıdır.
üzere
kurulan
"Kürt
1908
j.
Haftalık olarak yaym,; pek
atına atılan bu Kürtçü
Teyflk,
Ahmet Cemil,
Süleymaniyeli
ı·:ı. .;:i.
Küı·tçülü'.t
Bilhassa; claı· Kürt
İdeologlarını bu
meşhur Kürt
f illeynıaıılyeii
yit Abfülk!idiı ,
CenıL
·
··,
yaznrlari blzlm !çln hiçte y::ı.bancı deyll dlr. Yukand:ı.n
f;:.ık:Wığ'ıııd:l
yılında
Teavün
Dab.anzade
Fethi,
Kürt
aşağıya,
listede
Hakkı,
İsmail
gazetenin, buluruz.
Dlyarbakır'!.ı
Cemiyetinin
Reisi
Sey
Ma latyal ı Bedri ve daha birtakım yazarların bu ü ze r ine yazılar
yazdıklannı
geçmlfjl pek karanlık olan ve
hııı-c1cetınin hcmeu her cephesinde
görüyoruz. yakın
taıihlere
ku
boy göster�n Said-!
l{tldl is�. "Kürtçe Nasihat" adı altında ve "!Jediüzzaman Mol la S.:ıid-- 1 Kürdi' ' imzası ile burada bir yazı ile yine karşunıza çık .
ınaktadır.
· :.;.
ıss
. J1N Kürtçe "Hayat" anlamında olan JtN <:·�
-
Türkçe olarak yayımlanmıştır. 1918
"' :n.=ı. • ·Kürt Teali Cemiyeti'' üyelerinl.n
isimli bu mecmua Kürt::. yılmda lstanbul'da ku strateji a.nlaşnazlığuıa
C.:üşerek bölünmeleri sonunda bir grup Kürtçü'nün "Teşkilat-ı
İçtimaiyye"
adındaki
oluşturduğu
yeni te§kll.A.tuı ya)'J.Dl
olarak çıka.rılmıftır.
19iJ
organı
•
�1,.�
�f:ı,;
,1 "r
•, •
'.:�:_i �
1 � .
� . �ı... �-
.�:; tf. c;�\;..J'
��n · �..�;.� ��:�-·-;:..ı:
. J.>�
=-- -.�---1�
_/-: } .A..İ }�-__. ) _ ı.J- ��_ .; j--\6. ,
.._ı;� ..:e;:_ -·
J �'
�-·;:,,;�- '::, '
•
1
.
,
:.• ·
....-=-!"
,.,(;>\
.c
' .
ı,r :.:;, <: \�·
"•
.... � ) --:.,:: '.JW
�;-,. ,.
':'·
-�
..\.· l'l
� ......,...\ , ..;� ı .,..· ıJ..
•
·.•
..... .
•'
ı;...,.:.__• ______.,., �. ...,..,...., ,. .... ,_ _ __ , .,,. . _ _ _ _ _ _ _ �·- '"'' -·
1
' ..
·.
IWRDİSTAN ir.Laııbul'cia
Kürılı:;�an
Ccmiycti'nin
organı
olarak
1918-19rn
yılında · çıkarılan bu mecmua yine doğrudan doğruya Kür� ldeolo jlslne hizmet için çaba sarfetmiştlr . .
192
HtVfYA ROJHltA
" DOGUDA .<1'" � ' çay ktna�,,y lınaydk ve Faro'ların hıı}iitt. ı •ahasıM . . .
'.
-
· •
' -_
:--
· .-
ıcl:�k dumanı içinde Ayşo'ları(l, TEMiZLiK
.
.
---�
DENG 1960 sonrasının Kürtçülük faaliyeUeri çlnde görillen
neglr
organlanndan blrlBldir. 1963 yılından itibaren çıkanlmaya ba§lan mıştır.
Do&'U
ğu'ya
yönelen
meselelerlnl konu olarak ele mecmuanın
lçl.Dde
Kürtçe yazı ve glirler de vardır.
194
Türkçe
alan ve
böylece Do·
yazılann
yamınra
' . .... f'' ..· ,
-« J·,. .,,.. � · �.j,,,/< )· •a.a...,� A " ·
ı'J-t., -:t..
;\j � --· , . . .., 4� ;,, •
•
.:-.z1 �� ��� .., ri .:.....- . , ı;
-�_j.... :./ı:-� ...r·
ti
.;,:. �":_,J_:.�,ı, 'di- .ı.1ıı.' �-� :. ,:;, ri' � .sJ:tJ .. ( .;:>i.:)- �,f ı,:Ji
ı..; A • J,;.. -'�
-
:.,;,:.__ ,J) :;� � #-��.. ·
Adre98a : ftue de
: � \ l'\
•
�
t arouge, a· 'l, OENCVE (9-
�: ..:.. - ..
}1;.
�_,i;l
-.)Ef*'
.jj.Ji
H
__,. .....,,,.,� -��--��-=�-""':'� j \' \ V ...:..- ...»�I ..»�· \ •.;·�·}i;.> .,
t ..
--H
j� .:·��·
."'s; �-.... ..:J... •':r ... . !-. _·1!'-· J;t.· 1!.
... J�l
�
... '41
- �..-,,,
..,;....
·-
l ...;;,
.;.f..r. ;ı,ı )
Jj.1 !1·� u-- .i:·�...ı:-,,f .} ,:. -: ·�)· �; 4!-_? J''....�ö�.:..-:.;v:
.... -=..•.-� --�- -
.
,..:; .1•
KURDISTAN
a -:......
•
'.:-
,-
.<I
.· � 1,;·
ıunmtsTAN İstanbul 'dakJJ
·
Kürdistan mecmuasımn yayınlanmasından
çok
evvel Cenevre 'deki Kürtçüler tarafından neşredilen Kürtçü mec muadır. 1899 - 1900 .tarihlerinde yayımlanan bu mecmuanın sahip ve
başyazan olarak _Bedirhan Paşa.zade
Abdurrahman
ismi gö-
rülmektedir. Ki biz, bilindiği gibi Tilrkiye'dekl Kürt hareketleri nin
birçoklannda
Bedirhan
Gazetenin lbaglığında,
ailesinin fertlerine "Kürdistan
rastıanz.
dahilinde
olupta
iste
yenlere parasız gönderilir"' şeklinde bir söz vardır ki ; buda mec. muanın
gerçekten
Kürtçülük
faaliyeti
bada olduğunu g&ıterlr. .
196
içerisinde
billnçli bir · ça