İlhan Darendelioğlu - Komünizm Nedir, Komünist Kimdir

Page 1



İLHAN DARENDELİOGLU

KOMÜNİZM ..

NEDiR, KOMÜNİST KİMDİR?

Toprak Dergisi Yayınları Nu. İstanbul - 1979

1


KISA BİR AÇIKLAMA : Türk Milleti, hiç şüphesiz dünyanın çeşitli mil­ letleri arasında komünizme karşı en hassas, en dikkatli ve en uyanık bir topluluktur. Fakat son yıllarda; Bir kısım politikacıların; Bir kısım b

'8ın

mensuplarının;

Bir kısım öğretim üyelerinin; Bir kısım derneklerin; Ve TRT adındaki devlet kuruluşunun Türk milletinin kafasındaki ve vicdanındaki bu hassa­ siyeti yıkmak veya dumura uğratmak uğruna gi­ riştikleri büyük gayret, maalesef, bilhahssa genç ve körpe dimağlarda etkili olmuş, milletimizin en büyük güvencesi olan gençlerimizden bir bö­ lümünün yolunu şaşırmasına yardım etmiştir. Komünizm aslında bir içtimai hastalıktır. Milletlerin bünyesine girdiği zaman sökülüp atılması oldukça zordur. -3-


Bu hastalıkla müessir bir mücadele için, o­ nun hangi ortamdan faydalandığını. nasıl yayıl­ dığını, milletleri nasıl gafil avladığını iyi bilmek gerekir. Gerçi «Komünizm Nedir, Komünist kimdir?,. sorusunu böylesi küçük bir kitapta izah edebil­ mek oldukça zordur. Biz, « Türkiye'de komünist faaliyetleri»nin bir bölümünü bile ancak 600 sayfalık bir eserde güç­ lükle izah edebilmemize rağmen, ondan daha yaygın ve kapsam itibariyle daha geniş olan bu soruyu elbette bu dar sayfalarda izah edebilmek mümkün değildir. Ancak, bizim asıl maksadımız bu soruların izahı değil, bu sorulara verilecek en kestirme ce­ vap veya en kısa bir hatırlatmadır. Onun için diyoruz ki; K OMÜNİZM Yalan

İstismar İftira Baskı Korku Cinayet Din Düşmanlığı

Servet düşmanlığı Beynelmilelcilik Kozmopolitlik D E M E K T İ R

İlhan DARENDELİOGLU

-4-


K O MÜ N İ Z M N E D İ R ? Komünizmin tarifini bir cümle içine sığdıra­ bilmek şüphesiz mümkün değildir. Ancak, şöhretli komünist teorisyenlerin üze­ rinde ittifak ettikleri belli bir tariften ziyade bel­ li bir takım hususlar vardır. Komünist teorisyenlere göre; Komünizm bir zümre diktatörlüğünü gerçek­ leştirmek suretiyle, bütün ihtiyaç maddelerin or­ taklaşa kullanılmasıdır. Komünistler\ kendi iktidarlarına Diktatoryası» adıpı vermişlerdir.

proleter

Onlara göre, işçi - köylü'nün iktidar olduğu ve mülkiyetin kaldırıldığı düzenin adı komünizm­ dir. Kısaca, başta toprak mülkiyeti olmak bütün üretim araçlarının ve bütün tüketim mallarının devletin olması ve devlet e1iyle ortaklaşa kullanıl­ ması komünizmdir. Bütün ihtiyaç maddelerinin ORTAKLAŞA kullanılması fikri, geçmiş yıllarda, başta İngilte­ re olmak üzere Fransa ve Almanya' da bir çok dü­ şünen kafaları harekete geçirmiş, modern sana­ yiin gelişmekte olmasına rağmen fakirliğin orta­ dan kaldırılamaması, bilhassa o günün varhklı,

- 5-


zengin ve kapitalist zümrelerin doymak bilme­ yen ihtirasları, reaksiyoner bir sınıfın doğmasına vesile olmuştur. İngiltere'de -1 85 8) *

OWEN,

CRobert Oven, 1771 -

Fransa'da BLANKUVİ, CABET, CEtienne Ca­ bet, 1788 - 185 6 ) Almanya'da MARKS, CKarl Marx, 1818 - 1883) ve diğerleri Saint-Simon, Baböf gibi düşünürler, «Herkese yeteneklerine göre .. ·Herkese ihtiyaçlarına göre .. .. Herkese gücüne göre .. formülünü ortaya at­ mışlar, bu sloganlar altında bir çok teşekküllerin kurulmasını teşvik etmişlerdi. Fakat KOMÜNİZM'in kafaları sarışı ve bir doktrin olarak ortaya çıkışı, MARKS ve ENGELS tarafından kaleme alınan KOMÜNİST MANİFES­ TOSU'nun yayınlanmasından sonra mümkün ol­ muş, hatta daha çabuk ve hızlı gelişmiştir. KOMÜNİST MANİFESTOSU Komünizmin dünyanın her yerinde, aynı dü­ şünce, aynı metod ve aynı amaç içinde gelişme­ sinde şüphesiz Komünist Manifestosu'nun rolü büyük olmuştur. Bu gün de bu beyanname bütün dünya ko( *)

OWENİZM:

Emeğin ve emek ürünlerinin ortaklığı dü­

şüncesini savunan bir sistem.

- 6-


münistleri için temel kitap, anayasa olarak bilin­ mekte ve benimsenmektedir. Bu sebeple, Manifesto hakkında da kısa bir bilgi verme gereğini duyuyoruz. Manifesto'nun yayınlandığı yıllarda yani 1847 ve daha önceki yıllarda gizli olarak organize ol­ mağa çalışan ve enternasyonal bir kuruluş olan KOMÜNİSTLER BİRLİGİ'nin 1847 yılının Kasım ayında yapılan kongresinde aynı kongreye katıl­ mış olan KARL MARKS ve FREDERİK ENGELS'e dünya kamu oyuna sunulmak üzere bir Beyanna­ menin kaleme alınması kongre heyeti tarafından teklif edilmişti. Hazırlanan beyanname, kurulması tasavvur edilen komünist Partisinin TEORİK ve PRATİK bir programı mahiyetinde idi. 1 Marks ve Engels tarafından kaleme alınan Komünist Beyannamesi kısa bir süre sonra İn­ gilizce, Almanca, Fransızca ve Rusça olarak ya­ yınlandı. Manifesto'nun Rusça yayınlanan sayısının önsözünde aynen şunlar söylenmektedir:

-Komünist Manifestosunun

amacı, modem

burjuva mülkiyetinin yaklaşmakta olan kaçınıl­ maz çöküşünü jlan etmekti.,.(*)

Komünist Manifestosunun GİRİŞ bölümünde ise şunlar söylenmektedir: aAvrupa'da bir heyula geziyor ( *)

Komünist Manifestosu Türkçe basım,

- 7-

Sayfa,

10


Komünizm heyulası. . . Eski Avrupa'nın bütün devletleri bu heyulayı defetmek için bir kutsal birlik kurdular. Papayla Çar, Metternich'le Guizot, Fransız radikalleriyle Alman polisinin casusları . . . Bundan iki sonuç çıkıyor: 1) Komünizm şimdiden bütün Avrupa dev­ letleri tarafından büyük bir güç olarak tanınmak­ tadır.

2) Komünistlerin tüm dünya önünde. gört.iş­ lerini, amaçlarını, eğilimlerini yazılı olarak açık ca ortaya koymaları ve bu komünizm he:. ulası masalına, komünist partisinin kendisinin yayınla ­ dığı bir manifesto ile son vermeleri zamanı çok tan gelip çatmıştır. İşte bu amaçla, ayn ayn milletlerin komü­ nistleri Londra'da toplandılar ve aşağıdaki ma­ nifestoyu , İngiliz, Fransız, Alman, İtalyan, Fla­ man ve Danimarka dillerinde yayınlamak üzere kaleme aldılar,., Komünist Manifestosu DÖRT BÖLÜM içinde izah edilmektedir. Birinci bölüm, BURJUVALAR ve PROLETERLER İkinci bölüm, PROLETER ve KOMÜNİSTI.ER Üçüncü bölüm, SOSYALİST ve KOMÜNİSTLER -·-

8 -


Dördüncü bölüm, MEVCUT MUHALEFET PARTİLERİYLE İLİŞ­ KİLERİ BAKIMINDAN KOMÜNİSTLERİN DURU­ MU başlığını taşımaktadır. Önsöz ve giriş bölümü ile birlikte 60 - 65 say­ falık normal bir kitap hacminde yayınlanan mani­ festonun en son satırlarında ise aynen şunlar söy­ lenmektedir: ·Kısaca, komünistler her yerde, kurulu sos­ yal ve politik düzene karşı, her türlü devrimci <ihtilalci) hareketi desteklerler. Onlar, bütün bu hareketlerde o andaki geliş­ me derecesi ne olursa olsun, mülkiyet meselesini hareketin temel meselesi olarak ön plana çıkarır­ lar. Onlar, hedeflerine ancak mevcut sosyal şart­ lan zorla devirerek ulaşmanın mümkün olduğunu açıkça ilan ederler. Varsın egemen sınıflar bir komünist devrimi korkusuyla titresinler. Proleterlerin zincirlerinden başka kaybede­ cek bir şeyleri yoktur, kazanacakları koca bir dünya var. Bütün ülkelerin işçileri birleşiniz!..,. Komünist Manifestosunun, yani temel kitabı­ nın son satırlarından da açıkca anlaşıldığı üzere dünyanın her yerindeki komünist, mevcut sosyal ve meşru nizamı zorla devirmek isteyen kişidir. Gerçekten de bu manifestonun yayınlandığı günden bugün ekadar dünyanın bütün komünist

- 9-


leri hedeflerine demokratik yani SEÇİM yoluyla değil, ihtilal yoluyla veya zor kullanılarak ulaşı­ lacağına inanmaktadırlar. Onun için komünist faaliyetlerin kesif veya komünist partilerinin kuvvetli olduğu ülkelerde huzur değil anarşi vardır, bunalım vardır, korku vardır, cinayet vardır. İtalya bunun en tipik bir örneğidir. Kaldı ki Türkiye'de de komünistlere imkan, fırsat ve taviz verildiği için son yıllarda aynı hu­ zursuzluk bizde de açıkca görülmeye başlamıştır. EŞİTLİK YALANI

Türkiye'de ne kadar solcu, sosyalist hain, ga­ fil, kandırılmış veya beyni yıkanmış kafa varsa, iddia ederler ki, adı ister SOSYALİST, ister HALK CUMHURİYETİ maskesiyle gizlenmeğe çalışılan komünist ülkelerde, Türkiye'dekinden daha çok eşitlik ve özgürlük vardır. Aslında KOMÜNİZM bir baskı ve korku siste-\ mi olduğu için her çeşit özgürlüklere düşman, sı­ nıf şuurunu körüklediği içinde, eşitliği ortadan kaldıran bir rej imdir. Bugün Komünist ülkeleri hür aleme kapayan DEMİR PERDELER, oralardan kaçan yüzlerce hatta binlerce kişi tarafından yer yer aralandığı için, rejimin gizli kalmış yönleri de bütün açıklığı ile ortaya dökülmüştür. Oralarda, idare edenlerle , edilenler arasında bir bir EŞİTLİK şöyle dursun bir benzerlik, bir yakınlık bile yoktur. - 10 -


Oralarda komünist partisine kayıtlı olanlarla kayıtlı olmayanlar arasındaki fark, kör gözlerin bile hissedebileceği gündüz ile gece gibi açık ve seçiktir. Bugüne kadar defalarca haber ajanları, radyo bültenleri ve gazete haberleriyle dünyaya ilan edi­ len yüzlerce belgeden birini hatırlatmak isteriz.

.

Maskava'nın maruf KREMLİN Sar,8.yı'nda bü­ yümüş olan Stalin'in hürriyeti seçer{ kızı SVET­ LANA, Roma'da yaptığı ilk basın toplantısında üç lisan ı ana dili gibi konuşabildiğini iki dadı iki öğretmenle büyüdüğünü itiraf etmiştir. ·Kremlin'in 5 kilometre ötesinde bir İŞÇİ ço­ çuğunun bırakın üç lısanı öğrenmeyi, kendi dili­ ni bile doğru konuşabilecek bir eğitimden mah­ rum olduğunu gene hürriyeti seçenlerin dilinden öğreniyoruz. Demir Perde ülkelerinde, DEVLET yönetimin­ de vazife görenler, hatta Devlet tiyatrolarını, Dev­ let Sirklerini idare edenler korkunç bir israf, son­ suz bir rahatlık içinde iken, işçi aç ve sefil, köy­ lü ise fakir ve perişandır. Buna rağmen rejimin sahte adından biri de. işçi-köylü yani HALK iktidarıdır. Bunları biz iddia etmiyoruz. Hürriyeti seçenler söylüyorlar, Demir perde ülkelerini gezener anlatıyor. İşte böylesi korkunç tezatlarla dolu olan ve bu ülkelerin başında gelen Rusya'dan bu mevzu ile ilgili bir haberi daha nakledelim. - 11 -


KOMÜNİST MUTFAGI Moskova'da işçilerin oturduğu bir apartman katı bir mutfağı, bir banyosu var.

4 odıısı.

4 odada 4 işçi ailesi ve bir mutfağı paylaşan dört işçi

ka­

nsı. Akşama işten dönecek eşleri için yemek hazırlıyorlar.

Komünizm'de EŞİTLİK sadece ıstırap ve işkencededir. Her çeşit insan hak ve özgürlüklerinde değil.

Solcu olmayan, komünist rejime ve düşünce­ ye karşı gelen bütün dünya ve Türk basınında da yer alan bu haberde aynen şunlar şöylenmekte­ dir: .. sovyet Hükümeti'nin kadın üyelerinden Kül ­ tür Bakanı Yekaterina Furtseva 2,5 milyon lira­ lık özel villa yaptırdığı için kızağa çekilmiş ve

- 12-


l

S ovyetler Birliği Yüksek Prezidyumu üyel ğinden çıkarılmıştır. Belirtildiğine göre Yekaterina Furtseva 2,5 milyon liraya mal olan özel villayı kızı için yıptır­ mıştır. Moskova kaynaklı bir habere göre Yekateri­ na'nın inşa ettirdiği ...-illa Moskova'nın çevresinde bulunmaktadır. Kültür Bakanı Yekaterina Furtseva'nın eşi de Soveyetler Birliliği Dışişleri Bakanlığı'nda yük­ sek kademeli bir yetkilidir. .. Solcular, Sosyalistler, satılmışlar yıllardır De­ mir perde ülkelerindeki EŞİTLİK ve Özgürlük ya­ lanını tekrarlayıp dururlar. Onlara kızmak belki vakit öldürmek kafa yormak veya asap bozmaktır. Diyelim ki adamlar kulaklarına fısıldanan emri yerine getiriyorlar. Vazifelerini yapıyorlar. Ya şu bizim AYDIN denilen kişilere ne de­ meli? Çoğu Solcu .. . Bunlar Aydın mı, gafil mi bel­ li değil . .. Bir ülkedeki EŞİTLİK kanunlarla ve bu ka­ nunların herkese tatbik edilmeleriyle anlaşılır. lır. Bir ülkedeki özgürlük insanların en doğal <tabii) haklarının kısıtlanıp kısıtlanmadığını öğ­ renmekle anlaşılır. Bir ülke düşünün ki idare edenlerle edilenler rın en doğal hakkı olan; - 13 -


Seyahat özgürlüğü; Seçme ve Seçilme Özgürlüğü, Basın Özgürlüğü, Sendika Özgürlüğü, Fikir özgürlüğü edilmiştir.

kısıtlanmıştır.

Hatta

yok

Bir ülke düşünün ki idare edenlerle edilenler arasında korkunç bir tezat vardır. Yargı gücü değil, icra gücü hakimdir.

O ülkede eşitlikten, özgürlükten bahsetmek yalanla iştigal etmek demektir. Açıkça itiraf edelim ki bizim aydınlarımızın çoğu yalanla iştigal ettiği için ülkenin ilerleme­ si ve kalkınması hem gecikiyor, hem de bu gayre­ tin içine girmiş olanlara çelme takılıyor. Türkiyeyi önce şu Aydın kisvetli gafillerin ta­ sallutundan kurtarmak gereklidir. Bu belki Türkiye'mizin baş meseleleri arasın­ da değildir ama, baş meseleler arasınna girmeğe çalışan hastalıklardan biridir. KOMÜNİZMİN EN BÜYÜK DAVANAGI YALAN VE İSTİSMAR Moskova'dan Pekin'e, Havana'dan - Sofya'ya kadar dünyanın her yerinde MARKSİST - LEN­ İNİST düşünceye kapılmış veya bu düşüncenin merkezlerine satılmış kişilerin iki büyük daya­ nakları vardır.

- 14 -


1 - YALAN 2 - İSTİSMAR •Komünistlerin Söylediklerine inanılabilir mi?» isimli eserin sahibi meşhur anti - Komünist yazar FRED SCHWARZ Hür dünyada ve sosyalist blokta çok şöhretli komünistler tanıdım .Fakat doğru söy­ leyenlere rastlamadım» diyor. «-

1917 Rus İhtilali'nin başı LENİ N; Rus halkı Çar terörizminden kurtulacak, topraklar zenginlerden alınıp, topraksız köylüle­ re verilcek" demişti. «-

Bilindiği gibi Rusya ihtilalden sonra korkunç bir polis rejimine itilmiş, topraklar zenginlerden alınmış, fakat köylüye verilmemiş devletin malı olmuştur. MAO; Çin Komünist Partisi'nin 1945 Nisan ayında toplanan 7.nci büyük kongresinde; Partimiz iktidara geldiği zaman kom­ şularımıza DOST'luk elimizi uzatacak, fakat içiş­ lerine kanşmıyacağız,, demişti. «-

Halbuki Çin Komünist Partisi kansız bir ih­ tilalle iş başına geldikten sonra, önce KORE'de kardeşi kardeşe vurdurtmuş, daha sonra ise Vİ ­ ETNAM, KAMBOÇY A savaşlarını teşvik etmişti. MAO bununla da kalmamış, Filipin'deki ve Malaysiya'daki sonu gelmeyen iç huzursuzluğu bizzat organize etmişti. -

15

-


KASTRO, 1968 yılının Eylül ayında New York' ta toplanan 4 7 milletin 500'e yakın temsilcileri huzurunda; yani BİRLEŞMİŞ MİLLETLER TOP­ LANTISI'nda;; «-

Ben komünist değil sosyalistim» demişti.

Fakat iktidarın üçüncü haftasında Havana' da tertiplenen büyük bir mitingde; Bugünden sonra Küba'nın siyasi ve ikti­ sadi her çeşit temaslarının Amerika ile diğil, Sov­ yet Rusya ile olacağını ilan ediyorum» demişti. •-

Yani ·Ben komünist değil, sosyaliztim .. de­ dikten kısa bir süre sonra MOSKOVA'ya bağlı kıpkızıl bir KOMÜNİST olduğu anlaşılmıştı. Misalleri çoğaltmak istemiyoruz. Çünkü ko­ münistlerin bu gizleyemedikleri hususiyetlerini artık bilmeyen kimse kalmamıştır. İKİNCİSİ ·İstismar.. demiştik. Solcu, sosyalist, marksist veya ihtilalci ko­ münistler, dünyanın her yerine halkın sevgi ve sempatisini kazanmış şahısları, cazip hadiseleri, hatta zamana ve yerine göre muteber kelime ve mefhumları istismarda oldukça ustadırlar. Mesela; Bir memlekette halkın bir BAYRAK veya TOPRAK gibi sevdiği kim ve ne varsa komünist­ ler derhal ondan yanadırlar. Bir memlekette cazip bir fikir cereyanı mı var, komünist bu ceryanın tam ortasındadır. - 16 -


Bir memlekett e pahalılık, fakirlik artıyor mu? Komünist hemen fakirin hamisi pahalılığın baş düşmanı kesilir. Bir memlekette büyük bir titizlik ve hassasi­ vetle işlemekte olan· Adalet veya icra organların­ da tesadüfen verilmiş yanlış bir karar mı var? Komünist hemen ÖZGÜRLÜGÜN tellalı kesilir. Diyeceksiniz ki; komünizm her çeşit ÖZ­ GÜRLÜGÜ boğan ve yok eden bir sistem değil :nidir? Yani; Başta seçme ve seçilme özgürlüğüne. Basın özgürlüğüne, Sendika özgürlüğüne, Seyahat özgürlüğüne, Fikir ve düşünce midir?

özgürlüğüne, karşı değil

Üstelik siyasi münasebetlerin bu kadar ge­ liştiği, özgürlüklerin bu kadar benimsendiği bir devirde . . . Olsun , komünist bunu düşünmez ve sizi si­ zin silahınızla vurmak ister.

.

Bu bakımdan komünistlere göre İSTİSMAR edilemeyecek hiç bir konu yoktur. Onun için;

ÖZGÜRLÜK, BAGIMSIZLIK, - 17 -


YURTSUZ, YUVASIZ, BABASIZ : İstatistikler Kızıl Çin'den Milliyetçi Çin'e, yani TAİWAN adasına kaçan insanların sayısını tam 13 milyon olarak tespit etmektedir. Yukarıdaki fotoğraf hürriyet adına her şeyini kaybeden gözü yaşlı ve yaslı bir Çinli'yi yavrusu ile göstermektedir.

- 18 -


SAVAŞ, BARIŞ, İŞÇ İ

.

KÖYLÜ,

PAHALILIK, FUKAHALIK. AÇLIK, ZENGİ NLİK. .. Komünist istismarcılığın baş konularıdır. Uzağa gitmeğe lüzum yok. Yerli kızılların, bilhassa 27 Mayıs İhtilalin­ den sonra, bu konulan nasıl bir ustalıkla istis­ mar ettikleri henüz haİızalardan silinmemiştir. Hem de sayılamayacak ile ...

kadar çok delilleri

KOMÜNİZMİN EN BÜYÜK MASKESİ SOSYALİZM'DİR Yurdumuzda, adının arasında veya başında KOMÜNİST sıfatı bulunan bir partinin kurul­ ması veya bir kişinin açıkça KOMÜNİST oldu­ ğunu söyl�mesi anayasamıza ve Türk Ceza Ka­ nunu'ndaki 141 ve 142. nci maddelere göre res­ men yasaktır. Onun için, bu ülkeyi bir komünist düzen içine itmek isteyenlerin hemen hepsi su­ ratlarındaki SOSYALİST maske ile icra-i faali­ �1et ederler. -

19

-


KOMÜNİZM insan emeğini sonuna kadar sömüren bir sis­ temdir. •Yaşına göre İŞ, midesine göre AŞıt prensibine dayanır ve herkes devlete çabşır. Fotoğraf Kızıl Meydan'da Devlet'e ait 14 numarab sigara tablasııun 70 yaşındaki bir kadın satıcısını tespit etmektedir.

- 20 __.:_


Bugüne kadar kurdukları parti ve teşekkül­ lerin başına SOSYALİST kelimesini. getirmek suretiyle veya çıkardıkları dergi ve gazetelere SOSYALİS'f adını koymak suretiyle gerçek hü­ ·;iyetlerini gizlemeğe çalışmışlardır. Bu hususu biraz daha açıklığa kavuşturmak için geçmişten ve bugünlerden bir kaç örnek ve­ relim. 192l'de Baku Konferansı'na iştirak eden ve başında Mustafa Suphi gibi şöhretli bir komünis­ tin bulunduğu teşekkülün adı TÜRK SOSYALİST­ LER BİRLİGİ idi. Hatırlanacağı üzere bir zamanlar ESAT ADİL MÜSTECABLIOGLU ve arkadaşlarının kur­ duğu marksist partinin adı TÜRKİYE SOSY A­ LİST EMEKÇİ ve KÖYLÜ PARTİSİ idi. .. Şevket Süreyya Aydemir, Sadun Aren, Müm­ taz SoyseJ, Tarık Ziya Ekinci, Türkkaya Ataöv, Hüseyin Korkmazgil, Niyazi Ağırnaslı gibi mark­ sist kişilerin kurduğu derneğin adı «SOSYALİST KÜLTÜR DERNEGİ» idi. Başta Lenin olmak üzere Karl Marks, Mus­ tafa Suphi, Nazım Hikmet gibi komünizmin bey­ nelmilel kişileri için toplantılar düzenleyen, bil­ diriler yayınlayan gençlerin kurduğu teşekkü­ lün adı ise SOSYALİST GEl'..JÇLİK idi. Şu anda bile anayasanın sözde himayesine sığınarak faaliyet gösteren ve başında Ahmet Kaçmaz adında bir marksist kişinin bulunduğu partinin adı .. TÜRKİYE SOSYALİST İŞÇİ PARTİ­ Sİ,, dir. -- 21 -


Geçtiğimiz milletvekili seçimlerine bile katı­ lan ve gene başında Mehmet Ali Aybar gibi ib­ resi belli olan bir kişinin bulunduğu partinin adı «DEVRİMCİ SOSYALİST PARTİ» dir. Nazım Hikmet'le 15 yıla mahkum olan Hik­ met Kıvılcımlı'nın yayınladığı gazetenin adı da SOSYALİST idi. Bugün de aynı kişinin fikirle­ rini yayan ve halen yayınlanan gazetenin adı SOSYALİST'tir. Misalleri daha da çoğaltmak mümkün, an­ cak Türk kamuoyu artık sosyalizmin, komünist­ ler için bir maske olduğunu iyice anlamış durum­ dadır. Şu anda bile SOLCU BASIN denilen gazete­ lerde kalemini bir KOMÜNİST düzen adına kul­ lanan bir çok yazar için SOSYALİZM en geçerli ve en kandırıcı bir maskedir. Onun için uyanık Türk vatandaşı, kendisine SOSYALİST sıfatı veren kişilerden haklı olarak şüphelenmektedir. KOMÜNİZM; DİNMEYEN DÜŞMANLIK, BİTMEYEN KAVGA SÜREKLİ CİNAYET DEMEKTİR. Rus Komünist Partisinin tarihi seyrini tetkik edeı_ıler bilirler ki, Parti içinde başlayan Bolşe­ kavgası 1917 ihtilali'nden vikler - Menşevikler sonra da durmamış, Lenincilerle Troçkistler. Troçkistlerle Stalinciler, Stalincilerle Kızılordu­ nun ve Komünist Partisinin yüksek kademelerin - 22 -


de vazife alanlar arasında kavga ve cinayetler bugün de durmuş değildir. Bu hususu yakında yayınlanacak olan «Ko­ münistlerin Öldürdüğü Komünistler» isimli ese­ rimizde etraflıca izah ettiğimiz için, Troçki'nin, Mareşal Kamenev'in, Mareşal Bluher'in, Mare­ şal Tuhaçeviski'nin GPU'nun ilk şefi Yagoda'nın, Buharin'in, Redek'in, Kirov'un, Rakovski'nin, Simirnov'un ve daha binlerce komünist şefin nasıl öldürüldüklerini burada aynca izaha lü­ zum görmüyoruz. Ancak, bu kavga, düşmanlık hatta cinayetle­ rin devletlerarası seviyede devam ettiğini de ha­ tırlatmak istiyoruz. Şöyle ki; Bilindiği gibi yıllardan beri PEKİN ile MOS­ KOVA arasındaki siyasi mücadele, Mao'nun ö­ lümünden sonra da durmamış, bugün de bütün şiddetiyle devam etmektedir. KOMÜNİZM, merkeziyetçi bir sistem oldu­ ğu için, MAO sağlığında ..Gök kubbede iki gü­ neş olamaz, biz büyüğüz, dünya komünistleri ve Moskova bize uymalıdır." demişti. Moskovalı yöneticiler ise ilk komünist ihti­ lalini gerçekleştiren bir ülke olmak dolayısı ile bu iddiaya karşı geliyorlardı. Pekin ve Moskova'nın bu siyasi kavgası, hür ülkelerin içine sızmış olan komünistleri de ikiye bölmüş, komünizmin her çeşit prensiplerinde bir­ lik olanları birbirine düşürmüştür. - 23 -


KOMÖNİZM aynı ADI, aynı DiNİ, aynı KANI taşıyan insan­ ları da birbirine düşman eden, birbirine boğazlatan bir rejim­ dir. Fotoğraf bir Vietnamlı çocuğun, bir Vietnamlı komünist tarafından insafsızca kurşuna dizikre�: iildürüldüğünü tespit etmektedir.

- 24 -


Aslında bunun temelinde post kavgası daha açık bir ifade ile MENFAAT kavgası vardır. kalkmadan Pekin'de MAO'nun cenazesi post kavgasına düşenler daha önce Moskova'da Lenin'in cenazesi ortada iken birbirine düşenle­ rin hareketinden farklı bir davranış içinde değil­ lerdi. Şimdi: Türkiye'deki komünistler de bu iki Merkez yüzünden ikiye bölünmüşlerdir. Açıkça birbirine saldırıyorlar. Hatta açıkça birbirini öldürüyorlar. İki ayrı merkeze bağlı teşekküller kurulmuş, iki ayrı merkezin emrine girmiş gazete dergi çı­ karıyorlar. Başta Türkiye olmak üzere hür blok'a bağlı bir çok ülkelerde Çin'e bağlı olanlar, Moskova' ya bağlı olanları, Moskova'ya bağlı olanlar da Çin'e bağlı olanları katlediyorlar. 1977 yılının 1 Mayıs katliamının temelinde bu ayrılık bu düşmanlık yatmakta idi. İşte, «Aydµı.lık,. a<;i.ıyla yayınlanan bir Mao­ cu dergide bu söylediklerimizi açıkca teyid eden ve belgeleyen oldukça dikkate değer yazılar ya­ yınlanmıştır. Aynı derginin bir baş yazısında da şunlar söy­ lenmektedir: ..Türkiye'de de uluslararası alanda şiddetle nen İKİ ÇİZGİ arası mücadele. bütün Türkiye - 25 -


Marksistlerine büyük bir sorumluluk yüklüyor. Ya marksizmin safında yer alacağız, ya revizyo­ nizmin safında. Orta yol yoktur. Kruşçev - Brej­ nev revizyonizmine karşı zamanımızın en büyük Marksist - Leninisti MAO ZEDUNG bayrağı al­ tında toplanalım." Bunlar hergün cinayet işlemelerine rağmen BARIŞSEVER görünmeyi de itiyat haline getir­ mişlerdir. MARKSİST basını takip edenler bilirler ki her geçen gün sayılan sayılamayacak kadar ço­ ğalan Rusçu ve Çinci dergiler, sanki Türkiye'de bir komünist ihtilalini gerçekleştireceklermiş gi­ bi daha şimdiden post kavgasına başlamışlar, birbirlerine karşı meşreplerine uygun tarzda hü­ cuma geçmişlerdir. Bugün Türk milliyetçiliğine karşı bir CEPHE BİRLİGİ içindeymiş gibi görürien ve kökü dışar­ da olan İZM'lerin mensuplarının suratlarındaki SEVGİ ve BARIŞ birer maske olduğu için, bun­ lar çok kerre bu maskeyi masum insanların ya­ nında birbirlerini aldatmak için kullanmaktadır­ lar. Dillerinden Barış - kardeşlik, sevgi kelime­ lerini düşürmeyenlerin bırakın bu masum mille­ tin ara.sına saçtıkları KİN - HASED ve DÜŞMAN­ LIK tohumlarını. henüz birbirlerini sevebilme­ nin şuuruna bile erememişlerdir. Şunu söylemek istiyoruz: Kim ki, KOMÜNİZM hastalığına yakalanmıştır,

- 26 -


Kim ki SOLCULUK - SOSYALİSTLİK krizle­ geçirmektedir, öyle ise yalan, istismar, kin ve cinayet onlann tabii yolu ve sermayesidir. ri

Düşünüıi ki bugün Pekin ve Moskova'ya bağlı komünist kafalar, bırakın BİRLİK olmayı biraraya bile gelemiyorlar. YAKIN TEHL İKE Bir kısım gafillere göre Türkiye'de KOMÜ

­

NİST yoktur.

Neden diye sorduğunuz zaman: Komünist Partisi yoktur ki - Türkiye'de komünist olsun. Komünist Partisine üye olan ki­ �iye denir, demektedirler. Aslında bu komünizm adına yapılan en ma­ sum bir beyan değil, komünizm lehine yapılan en sinsi bir propagandadır. Komünizmle mücadele eden" şöhretli kişiler. bir ülkede komünizm adına yapılagelen en bü­ yük propagandanın, o ülke halkına hatta yetki­ ! i kişilerine o ülke için bir komünist tehlikesinin olmadığını telkin etmektir, diyorlar. Gerçekten de Moskova'da 1955'de toplanan Yazarlar Kongresinde alınan kararlar arasında, aynen şunlar söylenmektedir. «Komünist nizam kökleşinceye kadar yurdu­ uzda böyle bir tehlikenin olmadığına herkesi inandırınız. Sizin niyet ve çalışmalarınızı farke­ dip yüzünüze vurmak isteyenleri vehimli ve jur­ nalcı olmakla suçlandınnız. ..

n

- 27 -


KOMÜNİZM

aynı soydan gelen Vietnam'ı

diye ikiye bölmfü1tü.

·Bu

KUZEY

ve

GÜNEY

insanlar tam 12 yıl birbirleriyle sa­

vaştılar. İşte 4,5 milyon insanın ölümüne vesile olan o günlere ait hazin bir sahne ...

. - 28 -


Dikkat edilirse bu maddenin hür ülkeler a­ rasında ısrarla tatbik edildiği yer Türkiye'dir. Solcu, sosyalist, marksist kafalar yıllardır, gazete, dergi kitap ve konferanslarıyla hem bu te1kinde bulunmuşlar, hem de böyle bir tehlike­ den bahseden uyanık vatansever kişileri «GERİ­ CL,, «KAFATASÇI", «FAŞİST» diye suçlamışlar­ dır. Fakat düşünen kafalar takdir ederler ki, Tür­ kiye geçmişi yani TARİHİ, bir de CoGRAFİ du­ rumu ile hiç bir ülke ile kıyaslanmayacak bir komünist tehlikesi ile karşı karşıyadır. Diplomatların ŞİMAL komşumuz dedikleri Rusya, Çar devrinden beri Türk'ü kendilerine en büyük hasım ve. düşman olarak seçmişlerdi. Bugünün Sovyet Rusya'sı ise izahına gerek· olmayan dost görünen bir büyük düşman halin­ dedir. Hükümetlerin zaafa düştüğü dönemlerde Kars'a, Ardahan'a ve Boğazlar'a da sahip çıktığı günler henüz unutulmamıştır. TKP'nin de Sov­ yetler tarafından beslendiği bilinen gerçekler a­ rasındadır. Türkiye, Sovyet komünizminin Sosyalist Arap Devletlerine doğru uzamasına ve kaymasına en büyük engel teşkil ettiği için zaten en büyük ha­ sım ilan edilmiştir. Onun için yurdumuzu bir Mısır, bir İspanya bir İtalya veya bir Asya, Afrika ülkesi ile mu­ kayese etmek, gafletinde ötesinde bir büyük ah maklık olur. - 29-


Onlar için komünizm belki uzak fakat bizim için şüphesiz yakın bir tehlikedir. KOMÜNİZMİ YASAKLAYAN MADDELER 141 ve 142 Milli mücadele yıllarında ve cumhuriyet ilan edildikten sonra, memleket düşmanlarına, bölü­ cülüğe ve komünist propagandalarına mani ol­ mak üzere 26 Şubat 1925'de, önce Hıyaneti Vata­ niye Kanunu daha sonra ise Takriri Sükün Ka­ nunu (4 Mart 1925'de) çıkarılmış, bu iki kanun­ la da yetinilmediği için 1936 yılında Türk Ceza Kanunu'nun maddeleri arasına komünizmi ve bölücülüğü yasaklayan 141 ve 142 nci maddeler ikame edilmişti. O günkü gerekçe ve karar metnini 10 Nisan 1936 tarihli Millet Meclisi zabıtlarından aynen naklediyoruz: T.C. Başvekalet ıo.IV.1936

Kararlar Müdürlüğü Sayı: 6/1135 BÜYÜK MİLLET MECLİSİ YÜKSEK REİSLİGİNE

Adliye Vekilliğince hazırlanan ve İcra Ve­ killeri Heyeti'nce 7.IV.1936'da Yüksek Meclis'e arzı kararlaştırılan Türk Ceza Kanunu'nun bazı - 30 -


maddelerini. değiştiren kanun layıhası esbabı mucibesile birlikte sunulmuştur. Başvekil İ.İNÖNÜ

ri

Türk Ceza Kanunu'nun değiştirilen madde­ hakkındaki layıhanm esbabı mucibesi.

Türk Ceza Kanunu, mehazı olan İtalya Ceza Kanunu'ndan alınırken bu kanunun, kırk sene­ ye yakın bir zaman, geçirmiş olduğu tatbik dev­ resi içinde Devletlerin siyasal ve sosyal hayatla­ rında husule gelmiş olan değişikliklerle beraber memleketimizin kavuştuğu mesud devrim ve ol­ gunluklar göz önünde tutularak layıhaya ihtiya­ cımıza uygun yeni hükümler konmuş ve bu maksatla eski kanundan da bazı hükümler nakl­ olunmuş idi. Bu suretle en son hukuk nazariye­ lerinden mülhem ilmi bir eser halini almış olan Türk Ceza Kanunu 1926 senesi temmuzunun bi­ rinci günü meziyet meakiine girmiştir. Zamanımızda sosyal ve ekonomsal hareket­ lerin başdöndürücü bir süratle birbirini takib e­ derek ilerlemesi ve bu hareketlerin mahalli faaliyetlerinden taşarak acuna! bir hal alması karşısında eski müdevenatın bu hareketlerin doğurduğu vaziyetleri idareye kafi gelmediği ta­ hakkuk ederek devletlerce fevkalade bazı emni­ yet tedbirleri alınmasına kati lüzum hasıl olmuş­ tur. Bu sebeplerledir ki, Avrupa ve Amerika Dev­ letlerinden bir çoğu kanunlarını ya yeni baştan yazmağa veya yeni ihtiyaçları karşılayacak şe kilde yenileştirmeğe mecbur kalmışlardır. - 31 -


Kanunlar, ihtiyaçların mevludü olduğuna göre yeni vaziyetler için yeni tedbirler almak ve kanunlarımızı da bu tedbirlerin istilzam ettiği şekilde yenileştirmek lüzum ve zarureti meydan­ dadır. Buna binaendir ki, 1933 yılında Yüksek Ka­ mutaya sunulan bir layiha ile Türk Ceza Ka­ nunu'nun değiştirilmesi lazım gelen hükümleri tespit olunmuş ve Kamutayca icra kılınan müza­ kere neticesinde layiha kabul buyurularak tadil edilen 84 madde tatbik sahasına geçmiştir. Yine son zamanların bazı hadiseleri delale­ tile mevcut cezai hükümlerimizin bu hadiseleri dairesi şumulüne almadığı görülerek Devletin emniyet ve selameti her türlü fena hareketlere karşı cezai müeyyidelerle mahfuz bulundurmak lüzumu tahakkuk etmiştir. Bu boşluğu doldur­ mak maksadıyla Türk Ceza Kanurıu'nun ikinci kitabının CDEVLETİN EMNİYETİNE KARŞI CÜ­ RÜMLER> başlıklı birinci faslına dahil olan mad­ deleri baştan başa yeniden yazılmak suretiyle değiştirilmiş ve bu vesile ile de kanunun diğer hükümlerinde tashihi lazım gelen maddeler dü­ zeltilerek tanzim kılınan 74 maddelik layıha tak­ dim kılınmıştır. Madde 141: Bu madde; Türkiye'de teşekkül etmiş veya edecek olan ve maksadlan siyasi ve içtimai nizamı bozmağa matuf bulunan siyasi cemiyetleri istihdaf etmekdir. Maddenin sarahatine ve ihtiva ettiği unsur­ lara nazaran komünist ve anarşist cemiyetler bu .maddenin şumulüne dahil bulunmaktadır. - 32 -


Devletin selamet ve hayatını bu gibi muzur ve yıkıcı faaliyetlere karşı· korumak için böyle bir maddeye, lüzum vardır. Madde 142: 141 nci madde siyasi ve içtimai nizamı bozrnağa matuf cemiyetleri cezalandır­ maktadır. Bu madde ise bu gayeye matuf propagandaları tecziye etmektedir. ·

Bir içtimai sınıfın diğeri üzerine hakimiye­ tini tesis etmek veya bir içtimai sınıfı ortadan kal­ dırmak veya cemiyetin siyasi ve hukuki herhan­ gi bir nizamını bozmak veya milli hissi sarsmak gibi maksadlarla yapılan muzur propagandala­ ra müsamaha etmek Devletin emniyet ve sela­ metiyle telif edilemeyeceğinden bu maddeler memleket ve rejimin en kuvvetli müeyyidelerin­ den birini teşkil edecektir.

İsmet İNÖNÜ

Başvekil

Şükrü SARAÇOGLU

Adliye Vekili

Küzım ÖZALP

M. Müdafaa Vekili Dahiliye Vekili

Şükrü KAYA

Hariciye Vekili

Dr. T. Rüştü ARAS

Maliye Vekili

Fuat AGRALI

Maarif Vekili

Saffet ARIKAN Ali ÇETİNKAYA

Nafıa Vekili

Celal BAYAR

İktisat Vekili

Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekili Dr. Refik SAYDAM Gümrük ve İnhisar Vekili

Rana TARHAN Muhlis ERKMEN

Ziraat Vekili - 33 -


141 ve 142. maddelerin ilk değişikliği daha doğrusu daha çok açıklığa kavuşturulması 9 Ma­ yıs 1946 tarihine rastlar. Bu tarihte de hükümetin başında Şükrü Sa raçoğlu vardır.

-

Bu maddelerin ikinci değişikliği 9 Mayıs 1949'da yapılmıştır. Bu tarihte de hükümetin ba­ şında Şemsettin Günaltay vardır. Dikkat edilirse 1 4 1 ve 142. maddeler CHP ik­ tidarı zamanında çıkarılmıştır. Şimdi ise bu mad­ delerin iptalini isteyenler gene CHP'nin ileri ge­ lenleridir.

141 ve 142. maddelerin , milletin bölün m ez li­ ği adına vazedildiğini gene milletin bekası adı­ na değiştirildiğini daha iyi anlamak için 9 Ma­ yıs 1949 tarihli Meclis zabıtlarından bir kısa bö­ lümü daha aynen naklediyoruz. BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIGINA Adalet Bakanlığı'nca hazırlanan ve Bakan· lar Kurulunca 9 Mayıs 1 949 tari hinde Yüksek Meclise sunulması Jrararlaştırıle.o Türk Ceza Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkındaki kanun tasarısının gerekçesiyle bir­ likte sunulduğunu saygılarımla arzederim.

Başbakan Şemsettin GüNALTA Y Bu dilekçeye ilave olarak 12 sayfayı bir de gerekçe eklenmişti. - 34 -

aşan


Eklenen GEREKÇE'nin başlangıç de aynen şunlar yazılıyordu.

bölümün··

«Son zamanlarda komünistlik propaganda ve cereyanları dikkati çekecek bir mahiyet al­ mıştır. Hal ve vaziyetin imkan ve müsaadesine göre çeşitli ve çok değişik şekillerde çalışmalar cemiyet nizamlarını komünist esaslara uydurmak isteyenlerin gizli ve açık her nevi hareket ve fa­ aliyetleri memleketin ve halkın emniyet ve sela­ meti ve saadeti ve refahı ve ilerlemesi ve geliş­ mesi namına bir tehlike teşkil etmeğe başla­ mış ve cemiyeti içinden gevşetip çökertmeğe ma­ tuf bu türlü bozguncu faaliyetlerin layık olduk­ ları şiddet ve ehemmiyetle takip ve tenkilini (ce­ zalandırılmasını> gerekli kılmıştır.. denilmekte­ dir.(*)

Komünizmi ve her çeşit bölücülüğü yasakla­ yan bu maddelerde neler söylendiğini daha iyi anlamak için maddelerin şimdiki yazılı metinle­ rini aynen naklediyoruz: MADDE

141:

ı Sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü tesis etmeye veya sosyal bir sınıfı ortadan kaldırmaya veya memleket içinde müesses iktisadi ve sosyal temel nizamlar­ dan herhangi birini devirmeğe matuf cemiyet­ leri her ne suret ve nam Cisim) altında olursa ol­ sun kurmaya tevessül edenler veya kuranlar ve-

(*)

(Milli Mücadele mal Anburıııı S.

ve

İnkilaplarla İlgili Kanunlar

274)

- 35 -

-

Kl'


ya bunlann faaliyetlerini tanzim veya sevk ve idare edenler veya bu hususlarda yol gösteren­ ler

SEKİZ yıldan ONBEŞ yıla kadar ağır hapis

cezası ile cezalandırılır.

Bu kabil cemiyetlerin bir kaçını veya hepsi­ ni sevk ve idare edenler hakkında ölüm cezası hükmolunur...

141. maddenin diğer bölümlerinde ise aynen şunlar yazılıdır :

2.

Devlet siyasi ve hukuki nizamlarını top­

yekün yoketmek gayesini güden cemiyetleri her ne suret ve nam altında olursa 'olsun kurmaya tevessül

edenler veya kuranlar

veya bunların

faaliyetlerini tanzim veya sevk edenler veya bu hususlarda yol gösterenler sekiz yıldan on beş yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılırlar. 3.

Amacı

Cumhuriyetçiliğe

aykırı

lan veya demokrasi prensiplerine aykırı olarak Devletin tek bir fert veya bir zümre tarafından idare edilmesini hedef tutan cemiyetleri kurma­ ya tevessül edenler veya kuranlar veya bunla­ rın faaliyetlerini tanzim veya sevk ve idare e­ denler veya bu hususlarda yol gösterenler sekiz yıldan on beş yıla kadar ağır hapis cezası ile ce­ zalandırılırlar.

4.

Anayasanın

tanıdığı

kamu

haklarını

ırk mülahazası ile kısmen veya tamamen kal­ dırmayı hedef tutan veya milli duyguları yok et­ meğe veya zayıflatmaya matuf

bulunan cemi­

yetleri kurmaya tevessül edenler veya kuranlar veya bunlann faaliyetlerini tanzim veya sevk ve - 36-


idare edenler veyahut bu hususlarda yol göste­ renler bir yıldan üç yıla kadar ağır hapis cezası ile cezaland.ırılırlar.

5.

ı, 2,

3 üncü fıkralarda yazılı cemiyetlere

girenlere beş yıldan on iki yıla kadar ağır hapis ve dördüncü fıkrada yazılı cemiyetlere girenle­ re altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir. 6.

Yukarıki fıkralarda yazılı fiilleri Devlet

daireleri, belediyeler veya sermayesi kısmen ve­ ya tamamen Devlete ait olan iktisadi teşekküller, sendikalar, işçi teşekkülleri, okullar, yüksek tah­ sil müesseseleri içinde veya

bunların memur,

müstahdem ve mensupları arasında

işleyenler

hakkında verilecek ağır hapis ve cezalan üçte bir nispetinde arttırılır. 7.

Bu maddede yazılı suçlan işleyenlerden

biri suçu ve diğer failleri son tahkikat açılıncaya kadar yetkili makamlara ihbar ettiği ve bu ihba­ rın doğruluğu anlaşıldığı takdirde hal ve şartla­ ra ve hadisenin hususiyetlerine göre ölüm ceza­ sı yerine on yıldan aşağı olmamak üzere ağır ha­ pis cezası ve ağır hapis ve hapis cezalarında da dörtte bire kadar indirilerek hükmolunabilir.

8.

Bu maddede yazılı olan cemiyet iki veya

daha ziyade kimselerin aynı amaç etrafında bir­ leşmeleriyle vücut bulur.•

MADDE 142: ı - Bir sosyal sınıfın diğer sosyal

sınıflar

üzerinde tahakkümünü tesis etmek veya bir sos­ yal sınıfı cebir yolu ile kısmen veya tamamen or� - 37 -


tadan kaldırmak yahut memleket içinde mües­ ses iktisadi veya sosyal nizamları cebren yok et­

mek için her ne suretle olursa olsun p rop agan

-

Sovyet Rusya'da en büyük Devlet yardımı KOMSOMOL

denilen «Genç Komünistler Teşkilatı» ile Allahsızlar Cemiyetine yapılmaktadır. Fotoğraf Allahsızlar Cemiyetinin olağan bir toplantısını tespit etmektedir. En üstte görülen yazıda «Bütün dünya işçileri ve Allahsız·

lar birleşin• denilmektedir. - 38-


da yapan kimse 3 yıldan 8 yıla kadar ağır hapis cezası ile ceazlandırılır. 2 Cumhuriyetçiliğe aykırı veya demokra­ prensiplerine aykırı olarak Devletin tek bir fert veyahut bir zümre tarafından idare edilme­ si için her ne suretle olursa olsun propaganda yapan kimse aynı c.:eza ile cezalandırılır. -

si

3 Anayasanın tanıdığı kamu haklarını ırk mülahazasıyla kısmen veya tamamen kaldırma­ yı hedef tutan veya milli duyguları yok etmek ve­ ya zayıflatmak için her ne suretle olursa olsun propaganda yapan kimse 3 yıla kadar ağır ha­ p is cezası ile cezalandırılır. -

4 Yukarıdaki fıkralarda yazılı fiilleri, taal­ luk ettikleri gayeleri gerçekleştirmek maksadiy­ la övenler ı nci ve 2 nci fıkralarda yazılı haller­ de 5 ve 3 ncü fıkrada yazılı halde 2 yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılır. -

5 Yukarıki fıkralarda yazılı fiilleri 141 nci maddenin 6 ncı fıkrasında yazılı kimselere kar­ şı veya aynı fıkrada tasrih edilen yerler içinde işleyenler içinde işleyenlere verilecek ceza üç­ te bir nisbetinde arttırılır. -

6 Yukanki fıkralarda yazılı fiiller neşir vasıtasıyla işlendiği takdirde Vl"rilecek ceza üç­ te bir nisbetinde arttırılır. -

7 Bu maddede yazılı suçlan işleyenlerden biri suçu ve diğer faillerini tahkikatın her saf­ hasında yetkili makamlara bildirdiği takdirde bu kimseye verilecek ceza hal ve şartlara ve ha­ .disenin hususiyetlerine göre kısmen veya tama­ men kaldırılabilir. -

- 39 -


B - Bu maddede yazılı suçlardan dolayı mü­ kerrir olanlar hakkında hükmedilecek ceza bir misli arttırılır.

İşte, yıllardır solcu, sosyalist, marksist kafa­ larla bir kısım yetkili politikacılann ilgasında yani kaldınlmasında ittifak ettikleri, toplantılar, yürüyüşler ve mitingler tertipledikleri madde­ lerde bunlar yazılıdır. BU MADDELERİN ANAYASAYA AYKIRILIK İDDİASI Hatırlanacağı üzere yıllardır adı DEVRİMCİ maskesiyle örtülen veya ·Demokratik Kitle Ör­ gütleri• denilen bir sürü aşın solcu teşekküller­ le, basındaki bir çok Marksist kalemler bu mad­ delerin anayasaya aykırı olduğunu iddia etmiş­ ler, bildiriler yayınlamışlar, toplantılar, yürüyüş­ ler, mitingler düzenlemişlerdir. Ayrıca 1963 yılında Türkiye İşçi Partisi tara­ fından bu maddelerin Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasıyla maddelerin Anayasa Mahkemesinde iptali istenmişti. O günkü Anayasa Mahkemesi heyeti tek.lifi görüşmüş büyük bir titizlikle tetkik etmiş ve maddelerin Anayasaya vermişti.

uygun olduğuna karar

Ortada kesinleşmiş bir karar metni olması­ na rağmen, bugünün solcu, sosyalist ve Marksist kafaları ve bu kafalara alet olanlar yeniden A­ nayasa Mahkemesi'ne müracaat etmişlerdir. - 40 -


Aslında hiç bir kanun ve kanun ANAYASA ile çelişki halinde olamaz.

maddesi

Kaldı ki Anayasamızın ikinci maddesinde: ·Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan Milli, Demokratik, Laik ve Sosyal bir hukuk dev­ letidir.• Üçüncü maddesinde: «Türkiye devleti ülkesi ve milletiyle bölün­ mez bir bütündür... Dördüncü maddesinde ise: ·Egemenliğin kullanılması, hiç bir surette belli bir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiç kimse veya organ kaynağını Anayasadan al­ mayan bir devlet yetkisi kullanamaz.. denilmek­ tedir. Şimdi solcu, sosyalist ve Marksist kafalara sormak gerekir. Komünizmde Millilik vasfı yok ENTERNAS­ YONAL olma vardır. Demokratik olma vasfı yok bir zümre haki­ miyeti vardır. Önce Seçme ve Seçilme Hürriyeti ile fikir ve düşünce hürriyetleri yasaklanmıştır. Laiklil<: yok, her türlü dini amaçlara korkunç bir baskı vardır. Ve komünizmin dedesi Marks ·Din afyondur.. demiştir. Sosyal bir hukuk devleti olma vasfı hayal bi­ le edilemez. GPU'nun zindanlarında Sibirya'nın -

41

-


temerküz kamplarında milyonlarca masum in­ san ya kurşuna dizilmek suretiyle veya adı du­ yulmadık işkence usulleriyle öldürülmüştür. Komünizm, bırakın Anayasamızın diğer maddelerini Anayasa'mızın 2 nci maddelerinde yazılı bu ilkeleriyle bile açık bir çelişki halinde­ dir. Komünizm Anayasamızın 4. maddesi ile de çelişki halindedir. Şöyle ki: Komünizde kanun hakimiyeti yerine bir züm­ re hakimiyeti vardır. ru

Komünizmde imtiyazsız, sınıfsız bir kitle şuu­ yerine bir SINIF şuuru vardır.

Komünizmde insan topluluğunun bir bölü­ münü teşkil eden İŞÇİ SINIFI'nın diktatoryası vardır. 141 ve 142. maddelerin Anayasaya aykm ol­ duğunu iddia etmek, komünistlerin istismarına vesile olmaktan hatta onlann ekmeğine yağ sür­ mekten başka bir mana taşımaz.

KOMÜNİST ÜLKELERDE, KOMÜNİSTLERE BİLE YAŞAMA GARANTİSİ YOKTUR Komünizm yalnız ZENGİNLİKLERİ, yalnız DİN ADAMLARI'nı, yalnız SUBAYLAR'ı, yalnız muanz ve muhaliflerini değil, masum.lan, çocuk­ ları, yaşlıları, hatta kendine yıllarca hizmet et­ miş olanlan bile insafsızca yok eden bir sistem­ dir. Hiç bir komünist bu düşünceye veya bu - 42 -

re-


jime hizmet etmekten dolayı asla bir YAŞAMA GARANTİSİ'ne sahip değildir. Milyonlara hükmeden, yüksek mevkilerde yıllarca saltanat sürenlerin bile bir gün sokak köpekleri gibi öldürüldüğü çok görülmüştür. Geçtiğimiz yıllarda hürriyeti seçen şöhretli Sovyet yazan V ALERİ T ARSİS «Yedinci Koğuş,. adlı eserinin ilk sayfasında: ·Moskova'da sabahın dokuzbuçuğunda Le­ nin mükafatı verirler ,akşamın altısında kurşu ­ na dizerler,. demektedir. Gerçekten Kızılordu'nun kurucusu, Bolşevik İhtilali'nin en şöhretli kişisi TROÇKİ'nin; Orduları'nın Sovyet KRILENKO'nun;

ilk

başkomutanı

Lenin'in Başvekili RİKOV'un; Sibirya Fatihi adı verilen Mareşal BLUHER' in;

Şark Orduları Komutanı KAMANEV'in; GPU'nun ilk şefi Y AGODA'nın. Ve komünizmin en şöhretli kişileri. Beria' nın Kırov'un, Yezhov'un, Orlov'un, Ontonov'un, Buharin'in, Yakiri'in, Radek'in ve daha binler­ cesinin nasıl kurşuna dizildiklerini tetkik eden­ ler komünizmin aynı zamanda büyük bir KOR­ KU ve BASKI rejimi olduğunu da daha çok tak­ dir ederler. Komünist ülkelerde vukubulan terör ve iş­ kenceye dayanan binlerce olay bir gerçeği daha ,ortaya koyuyor ki: - 43 -


Komünizm, emrine soktuğu her kişinin ka­ fasını ve vicdanını , Kardeşlik yerine HASED. Sevgi yerine KİN, Banş yerine DÜŞMANLIK, Şefkat yerine baskı, insani ve medeni duy­ gular yerine VAHŞET, DEHŞET ve CİNAYET duyguları sarmıştır. İşte masum ve büyük bir çoğunluk böylesi bir korku içinde sindirilmiş, şehirler ve kasaba­ lar modern hapishaneler haline getirilmiştir.

ÖLÜM KAMPLARI Bilindiği gibi Komünist ülkelerde, seçme ve seçilme hürriyeti yoktur. Parti kurma hürriyeti yoktur. Basın hürriyeti yoktur. ibadet hürriyeti yoktur. Yani DEMOKRATİ K ve HÜR ülkelerde mev­ cut hürriyetlerin hiç biri komünist ülkelerde yok­ tur. Fakat onlara sorarsanız; - Vardır, derler ve örnek verirler: Aslında verilen örneklerin hepsi zevahiri kurtarma ,masum kafayı avlamak içindir. Rusya'da 3000 Cami'nin kapısına kilit asıl­ mış bir kaçı ibadete açık tutulmuştur. Kapatılanlar gösterilmez, açık olanlar sözde sizi tekzip eder. - 44 -


Oralarda İŞÇİ temsilcileri vardır. İşçi hakla­ rını değil komünist idarecileri savunur. Bazı kereler belli polislerin nezaretinde dış ülkelere geziler tertiplenir, seyahat hürriyetinin sözd e var olduğunu ispat içindir. Fakat dediğimiz gibi hepsi göstermelik ve komünizmin YASAK'larını sözde kamufle etmek içindir. İ şte size bu söylediklerimizi belgeleyecek MOSKOVA mahreçli bir AJANS haberi: Haberin başlığı aynen şöyledir: SOVYET YAZARI MARÇENKO BİR ÇALIŞ­ MA KAMPINDA ÖLDÜ. Bir yazarın bir çalışma kampında işi ne di­ yeceksiniz. Haberin metninde o da şöyle izah edilmek­ tedir: «Rejimi tenkid etmekten dolayı 11 yıl Sibir­ ya'da sürgün cezasına çarptınlan ANATOLİ MARÇENKO cezasını tamamladıktan sonra ve A merika'ya veya İsrail'e gitmek için pasaport is­ temiş, bu istek ise aradan uzun bir zaman geç­ miş olmasına rağmen yerine getirilememiştir. Marçenko bu durumu tenkid ettiği için tekrar tevkif edilmiş ve tekrar bir çalışma kampına gönderilmiştir. Eşi bayan Marçenko'nun ifadesi­ ne göre Marçenko bu durumu protesto etmek i­ çin açlık grevine başlamış ve sonunda ölmüş­ tür.• - 45 -


Açıkça belli ki, Sovyetlerde tenkid hürriyeti olmadığı gibi seyahat hürriyeti de yoktur. Bu hürriyetlerden birini dilemek azraile di­ lekçe yazmak demektir. Marçenko'nun durumu, bizdeki sosyalistler için de bir ibret örneği olması gerekir; ama sa­ tılmış kafalar bunu idrak edebilirler mi? Hiç zannetmiyoruz. Fakat, biz bu söylediklerimizi inkarı mümkün olmayan sadece iki HAZİN ve KORKUNÇ örnek vererek belgelemek istiyoruz. Komünizmin en yüksek rütbesine erişmiş Y A ­ GODA v e KAMANEV bakın nasıl öldürülmüştür: 1)

GPU'NUN İLK ŞEFİ YAGODA

ÇEKA Bolşevik ihtilalinin uçuncü ayında ( 20 Tocak 1977'de> Lenin'in teklifi ile kurulmuş siyasi bir polis teşkilatı idi. ÇEKA adı Rusça'da .;çrezviçaynaya Korn is­ siya,, yani «Olağanüstü Komisyon,, manasın a gelen kelimelerin baş harflerinden kısaltılmıştır. Vazifesi daha ziyade rej ime, dolayısı ile Bol­ şevik Partisi'ne karşı gelenleri takip ve kontrol etmekti. Bu teşekkül bilindiği gibi Rusya'da binlerce kişinin «karşı devrimci»dir diye kurşuna dizil ­ mesine vesile olmuştur. ÇEKA 1 Mart 1 922 tarihinde GPU «Devlet Şurası İdaresi» olarak isim değiştirmiş, siyasi po- 46 -


lis teşkilatı olmanın yanında bir de adliye göre­ vini yüklenmişti. Rejime karşı gelenler bilhassa uzun yıllar devam eden kollektifleştirme hareketini baltala­ mak isteyenler GPU'nun gizli odalarında gizli ya­ pılan muhakemelerden ( ! > sonra ya ölüme veya Sibirya'ya sürgün cezalarına çarptırılmışlardır. Zaten o günlerde GPU'nun eline düşen sa­ nıklar için , daha hafif cezalar düşünülemezdi. Bu yüzdendir ki GPU vicdanlarda büyük korku yaratmış rejimin devamında en müessir unsur olmuştur. YAGODA, asıl adıyla CGenrih Grigoryeviç> işte böylesi Devlet içinde Devlet olan bir teşek ­ külün ilk şefi idi. 1891'de doğmuş, 16 yaşında iken Rus Sos­ yal Demokrat Partisi'nin bolşevikler bölümüne katılmıştır. İ htilalden sonra başta Lenin olmak üzere Bolşevik idarecilerinin dikkatini çeken YAGODA 31 yaşında GPU'nun ilk şefi olmuştu. Lenin ve Lenin'den sonraki yönetimde Sov­ yet Rusya'da Bakanlar Kurulu'nun adına «Halk Komiserliği Şurası,. adı verilmişti. O günlerde İ çişleri Bakanlığı'na da İ çişleri Halk Komiserliği denilmekte idi. Y A GQDA, GPU'nun şefi iken aynı zamanda İçişleri Halk Komiserliği vazifesini de yürütü­ yordu. Bu demekti ki Y AGODA Sovyet idi. - 47 -

Rusya'da


rejimin en sadık, en güvenilir kişilerinden biri Daha açık bir ifade ile izah etmek gerekirse Stalin'den sonra, en çok sözü geçen asker ve si­ vil yöneticilerin kaderini elinde tutan kişi idi. Hatırlanacağı üzere Stalin Devrinin GPU'su bir emirle binlerce kişiyi kurşuna dizebilen, sür­ güne gönderen rejimin en büyük gücü idi. İşte bu gücün başı da YAGODA idi. Fakat, bu haşmet, bu hakimiyet, bu kuvvc:ıt YAGODA'nın da hayatında eceliyle öleceğine ait bir garanti değildi. YAGODA bir çok komünistler gibi, komü­ nist şefleri tarafından uydurma bir bahane ile, yani Buharin'le anlaşmak Stalin'e komplo kur­ mak iddiası ile suçlanmış, 1936'da kurşuna dizil­ miştir. 21

SOVYET ORDULARI BAŞKOMUTANI Serghey KAMENEV

Yahudi asıllı olan Kamenev fakir bir demir­ yolu işçisinin oğlu idi. 188l 'de doğmuş, 19 yaşın­ da iken genç bir subay olarak Çar ordusunda va­ zife almıştır. Subay olmasına rağmen 1907'de Sosyal De­ mokratlarla temas kurmuş, 1913'de ise Bolşevik­ ler adına Petersburg'da vazife almıştır. 1914 'de tutuklanan Kamaev Sibirya'ya gön­ derilmiş, bir müddet sonra affa uğradığı için serbest bırakılmıştır. 1917 ihtilalinde Pravda'nın başına getirildi. - 48 -


1918'de ise Doğu Sovyet orduları kumanda­ nı olarak Kolçak ve Denikin adındaki ihtilwe karşı gelen �enerallere karşı çarpıştı ve onları mağlup etti. ' 1920'de Polonya'ya karşı savaştı, Polonya or­ dusunu mağlup etti. 1922'de Polit Büro üyeliğine seçildi. Aynı yıl Halk Komiserleri başkanı oldu.

Konseyi ikinci

1 924'de Harp ve İhtilal şurası adıyla TROÇ­ Kİ, SKLİANSKİ, GUSSEV, SMİLGA ve Rİ KOV' dan oluşan heyet KAMENEV'i Kızılordunun ba­ şına getirmek suretiyle BAŞKOMUTAN sıfatını verdi. (Genelkurmay Başkanı> 1927'de Komünist Partisi üyeliğine seçildi. şi

Merkez Komitesi

1930'da Hava Kuvvetleri Savunma Müfetti­ oldu. TROÇKİ KAMENEV'den

bahsederken şun­

l an söylemektedir ( * ) .

«Sovyet rejiminin ilk üç yılı iç harplerle geç­ m iştir. Eli silah tutan hemen bütün erkekler se­ ferber edilmiş, mevcut bütün sanayi teşekkülle­ ri Harbin ihtiyaçlarına göre ayarlanmıştı. Öyle ki Halk komiserlerine varıncaya kadar bütün bolşevik şefler cepheye gönderilmişlerdi. Bunlar sırasıyla şunlardı : LENİN, merkezi siyaseti temsil ediyordu. - 49 -


SVERLOV, Sovyet Merkezi İcra Komitesi Başkanı olduğu gibi partinin umumi katipliği vazifesini de yapıyordu. ZİNOVİEV, siyasi lider olarak Petrograt'ta kalmıştı. Siyasi lider olmasına rağmen çok kerre cephede idi.

KAMENEV

Ukrayna'da vaziyet Bolşevizmin aleyhine dönmek istidadı göstermişti. Bunun üzerine Le­ nin , Kamenev'e aşağıdaki telgrafı göndermişti: cBizzat gelmelisiniz, aksi takdirde Don Nehri Havzası karışır, büyük bir facia halini ala­ bilir.» Lenin'in o günlerde kullandığı bu kabil us­ lubundan açıkça anlaşılıyor ki Rus İhtilalinin bütün şeref payını Kamenev'in müstesna askeri sevki idaresine atfetmektedir. Filhakika çeşitli cephelerde Kamenev fevka­ lade muvaffakiyet göstermiştir." 1926'da da Roma elçiliğine tayin edilen KA­ MENEV Sovyet Rusya'ya ve komünizme yaptığı sayısız hizmetlere rağmen komünist canilere gene de yaranamadı. 1928'de Komünist Partisi'nden kovuldu. 1932'de partiye tekrar alındı. 1 936'da ise parti aleyhine faaliyet, parti mu­ halifleriyle ittifak etmek suçu ile tevkif edildi. ( * ) TROÇKİ, Stalin'i Anlatıyor

s.

- sa -

138-139.


Muhakeme .edilmeden, diye kurşuna dizildi.

suçlarını itiraf etti

1939'da Hürriyeti seçerek Paris'e yerleşmiş olan GPU'nun polis şeflerinden yarbay YEVA­ olan GPU'nun polis şeflerinden yarbay YEVAN­ GULOV, Paris'te gene komünizmden kaçan daki dergide KAMENEV'in ve arkadaşlarının başına gelen hazin ve korkunç olayı aynen şöyle anlatmaktadır: cStalin'e muhalif olan bazı komünist liderle­ rini mahkeme huzurun a çıkarmak suretiyle söz­ de onlara, İngiliz ve Amerikan casusu oldukla­ rını itiraf ettirdiler. Onlar mahkemece komünizme ihanet ettik­ leri için kurşuna dizileceklerdi. Dışarıya getirilen militanlar, hainlere ölüm! diye bağırtılıyordu. Lubyanka Meydanı'nda bulunan GPU <Giz­ li Polis Merkezi) nin tek kişilik hücresine kapatıl­ mış olan KAMENEV'i de gece yansı uyandırdık. Vücutca çok zayıflamıştı. Fakat maneviyatı­ nı bozmamıştı. Gardiyanların nezareti altında merdivenler­ den indirildi ve çamaşırhaneye getirildi. Kapıdan içeri girerken ensesine bir kurşun sıkıldı. İnleyerek yere yıkılan Kamenev ölmemişti. Albay Vor�:mkof Kamenev'e bir tekme vur­ duktan sonra eli tabancalı polislere: Çabuk şu alçağın işini bitirin ! . diye bağırdı. - 51 -


İkinci kurşunda ölmüştü.

Kamenev kan gölü içinde

NOT : «Bolşevizmin Tarihi» kitabının yaza­ rı Arthur Rozenberg KAMENEV'den bahseder­ ken, eserinin 219. sayfasında Lenin hastalanınca Sovyet Rusya'yı Stalin - Kamenev ve ZİNOVİEV üçlüsünün idare ettiğini yazmaktadır. Bu açık ifadeden de anlaşılıyor ki Kamenev aynı zamanda STALİN'in en yakın mesai arka­ daşıidi. Fakat bu yakınlık bile yaşama garantisi olamadı.

s

Komünizmin girdiği yerde esaret vardır. Daha başka söyle­ necek söz var mı? . . .

- 52 -


UTANÇ DUVARI

Komünizmin temerküz ve ölüm kampların­ dan bahsederken, UTANÇ DUVARI'm hatırla­ mamak mümkün d.eğildir. Bilindiği gibi , bütün dünyada cahil'den alim'e, işçiden zengin'e, öğrenciden öğretmene kadar herkesin duyduğu, bildiği ve gördü P.:ü bir yer vardır : UTANÇ DUVARI . . . Ut�ç duvarı Doğu Almanya ile, yani komü­ nist ağına düşen Almanya ile Hür Almanya'yı birbirinden ayıran bir settir. Üzerinde, civarın­ da, polisler bekler, komünist askerler nöbet tu ­ tar. Hürriyetleri elinden alınmış olan lar kaçma­ sın, Batı Almanya'ya iltica etmesin diye. Doğu Almanya'da utan ç duvarına bakan . daha doğrusu hür Almanya'ya bakan evlerin , apartmanların pencereleri bile kapatılmış veya tuğlalarla tamamen örtülmüştür. Anadolu Ajansının Berlin'den verdiği ve ga­ zetelerde yer alan bir haberinden öğreniyoruz ki, utanç duvarının üstü eskiden dikenli tel ile örtü­ lü iken ,şimdi de yüksek voltajlı elektrik telleriy­ le çevrilmiştir. Bunun da sebebi, son günlerde hürriyeti seç mek isteyen insanların çoğaldığı, eli silahlı nö­ betçilere rağmen, tel örgülerini geçebilmeleridir. Utanç Duvarının inşa edildiği tarihten bugü­ ne kadar kaçma teşebbüsünde bulunan 1 , 5 mil- 53 -


Doğu Almanya'yı Batı Almanya'dan ayıran yasak duva­ nrun adına hür dünya milletleri Utanç Duvarı demişlerdir. Fotoğrafta Doğu'dan Batı'ya sığınmak isteyen binlerce Alman' dan birini Kızıl mukafızlann eline düşerken görülüyor.

- 54 -


J::bn kişiden tam 14.000 kişi ya teller üzerinde ve­ ya yakalanarak komünist kurşunlarına hedet 01muştur. Utanç Duvarı, gerçekten komünizmin en bü­ yük utanç belgesidir.

KOMÜNİZM'DE HERKES HERKESİN ŞİKAYETÇİSİDIR YANİ HERKES MUHBİRDİR

Komünizm insanların kafasına ve vicdanına kin, haset ve düşmanlık tohumlan eken bir sis­ tem olduğunun en tipik belgesi hiç şüphesiz Mos­ kova'da LENİN meydanına yakın bir yerde bu­ lunan ve KRANSPRESNENSK adıyla anılan ÇO­ CUK parkına dikilen bir çocuk heykelidir. Evet Lenin meydanına yakın bu park orta­ sında muazzam denecek kadar iri yapılmış bir çocuk heykeli vardır. Bu heykeli ilk görenler parkın bir çocuk bah­ çesi olması dolayısıyla bahçeyi süsleyen bir hey­ kel olduğunu zannederler. Yani dünyanın her yerinde çocuk bahçelerine dikilen çocuk heykel­ leri gibi. . . Fakat heykele doğru ilerleyince, bunun hiç de bahçeyi süsleyen bir heykel olmadığı anlaşı­ lır . . . Çünkü heykelin kaidesinde adı P AVLİK o­ lan 12 yaşındaki çocuğun büyük ( ! ) meziyeti ( ! ) izah edilmektedir. Şöyle ki; - !'l5 -


Babasını bolşevik polisine ihbar eden PAVLİK adındaki çocu­ ğun, Moskova Çocuk Parkı'na dikilen lıeyhli.

- 56 -


Uralların üstünde Graşimovka adında bir köyde doğan PAVLİK'in babası da aynı köyde tarımla uğraşan bir köylü idi. 1 948 yılında bütün Ural köylüleri elde etti­ ği toprak mahsullerini komünist Partisi'ne men­ sup devlet adamlarına. teslim ederken, Pavlik'in babası MOZOROV ertesi yıl belki kuraklık olur düşüncesiyle bir teneke buğdayını oturduğu e­ vin bahçesinde bir çukura saklamış, elde ettiği diğer mahsulleri partinin memurlarına teslim etmişti .

Pavlik aynı yıl KOMSOMOL C Genç Komü­ nistler) teşkilatına üye olmuş, kısa bir süre son­ ra da köy komsomol teşkilatının başkanı seçil mişti. Bolşevikler Rus çocuklarını 10 yaşından iti­ baren, hatta daha erken yaşlarda beyin yıkama ameliyesine tabi tutarak 18 yaşına gelen genci, herşeyi yapabilen bir varlık olduğuna inandın­ yorlardı. İşte Pavlik 12 yaşında köydeki teşkilatının başına getirilmişti.

komsomol

Pavlik'in ilk icraatı ( ! ) babasını GPU'ya ya­ ni gizli polis teşkilatına ihbar etmek oldu. Pavlik babasının kuraklık olur düşüncesiyle bahçeye sakladığı bir teneke buğdayın yerini bi­ liyordu. GPU mensupları, gömülü olan buğdayı Pav­ lik'in öncülüğü ile elleriyle koymuş gibi yerin­ den çıkardılar. - 57 -


GPU mensupları olaydan iki gün sonra Pav­ lik'in babası Mozorov'u kurşuna dizdiler. Anne­ sini ise saklamaya göz yumduğu gerekçesiyle 15 yıl Sibirya'da mecburi çalışmaya mahkum etti­ ler. Pavlik'in heykelini de Lenin metdanına yakın olan Çocuk Parkı'na dikilmesine karar verdiler. İşte o heykel, babasını GPU'ya ihbar eden Pavlik adındaki 12 yaşındaki çocuğun heykelidir. Açıkça belli ki, komünizm sadece kafa ve vicdanlara kin, hased ve düşmanlık tohumlan. eken bir sistem değil, öz evladın babayı bile TE­ RÖR örgütlerine ihbara teşvik eden bir rejim­ dir. Komünizm'de hiç kimse hiç kimsenin dostu değildir. Kardeşin kardeşe, babanın evlada, evladın babaya düşman olduğu düzen komünizmdir. Kaldı ki bu düzenin başında bulunan, daha doğrusu büyük bir azınlık, vicdanlarda izahı imkansız bir korku yaratmıştır. ·

58

· -


cKOMÖNİZMİN İNSANLIGIN GELECEGİNE YÖNELİK BİR HAREKET OLDUGU İDDİASI TARİHİN EN YÜZSÜZ YALANIDIR•

«KOMüNİZM 1 9 1 7'den BERİ 1 42 MİLYON 9 1 7 BİN İNSANIN öLüMüNE SEBEP OLDU·

DAİLY TELEGRAPH GAZETESİNDE YAYINLANAN ARAŞTIRMADA SOVYET İSTATİSTİKLERİNDEN YARARLANILDI

Ciddiyeti ile tanınan ünlü İngiliz gazetesi "The Dail Telegraph ta, Philip Vandr Elst imza­ sıyla yayınlanan bir araştırmada, çeşitli ülkeler­ deki komünist rejim uygulamalarının 1 917'den günümüze kadar toplam 142.91 7.700 kişinin ölü­ müne mal olduğu belirtilmiş ve bu terörün, uy­ gulayıcıların hatalarından değil, Marksizmin kendi yapısından kaynaklandığı ileri sürülmüş­ tür. Araştırmada, «Komünizmin, insanlığın ge­ leceğine yönelik bir kitle hareketi olduğu iddiası tarihin en yüzsüz yalanıdır• denilmiştir. ..

·Marksizm'in 143 Milyonluk Cinayeti" başlı­ ğını taşıyan araştırmada, Uzakdoğudaki son kardeş kavgalarının, «Komünist kurtların• yiye­ cek başka av bulamadıkları zaman birbirlerinin boğazına sarılmaya ne derece yatkın olduklarını gösterdiği belirtilmiş, Rusya'da ilk defa Marksist prensiplere dayalı bir rejim kurulmasından bu - 59 -


" Komünizmin, insanl ığı geleceğine yönelik bir hare ket olduğu iddiası tari hin e n yüzsüz yalanıdır

«KOMüliZ 1 91 7'DEN BERi 42 Mil YON 917 BiN iNSANIN ölüMüNE SEBEP OLDU» • Philip Vander Elst imzasıvla ünlü Daify Telegraph Gazetesinde yayınlanan araştırmada Sovyet istatistiklerinden yararlanıldı

Dı, Haberler Servi>i ıddıy•h ı/(' ta nınan ımW /rıgi· tı.z ıoıtttu1 "Thr Doily Tdt· ç'opiı " to, Philip Vandtr Ellt imza·

C

"Ylo yayınbnon bir araıt,mod.a, "'"'" ıilllt�rddi komiirıi•t r1jim uyıubmolor'""' J 9 1 7 'cltn tUniilnü­ u ltodo.r toplam 142.9 1 7. 700 •ifi­ nın olıimuM mal olduAu b•lrlil­ '"'' IA bu ttrt>nm. uygutayıcılann ha· tolonndan d'lıl, Marluizmın ltrruli

yaruındon ltaynoldandığı ilf!n �rül· muftur. Aroıtvmodo, ''Ko miinia· min. ırıea"tlJlın ı��ccıRint yönelik bır lıtitk haryJrrti oklu.f u iddia•, �.... ,., ...

.._

.. ;-..:;..

.... ı., _.,,_

..

J--:ı

da Krtrnbn'in topla m lt urbaftlorı 66 milyon Cll'Orındodr. ToltayyiJ edıltmtz ororrdalu bu buyGlt Jrıylmlor, bt:Oıi Stav v•uun fldcUt tgl6'mlıtnyk oçı.lrlanabillr: A nra• mool.•f Çın • o müm�nU bu orı.\lomoyı 11:çtr•r Jtılmo•ıo­ dır. Mo.o Ta� Tung, "Aneall aılahta. di,inyo dt:ğııtırlltbılir" dcmiı Uıt: b&1 •ÖZİin� U)'i"" ltort:ht •tmıştfr. J 949·1950 &kim oyhrı araıında dört •omunl.ıt böl«e bafkanının yÖrrt'tlmı atr .. da 1 . 1 16.000 Çin'b .lr y m ft , ! ırn . d�'okır�

��ür;üJ tı � .�u

Ünlü ve ciddi İngiliz gazetelcrindC'n biri olan THE DAİL Y

fELEGRAPH,

komünizmin 1917 ihtilalinden

bugüne kadar

tam 14Z milyon insanın c anına kıydığını haber vermektedir.

- 60 -


yana, komünizm adına işlenen cinayetler ve yapılan kıyımlar hakkında şu bilgi verilmiştir:

SOVYET İSTATİSTİKLERİ KONUŞUYOR «Gerçek, komünizmin, şiddet anlamına gel­ diğidir. Komünizmin bir başka anlamı da hayal edilemeyecek oranda katliamdır. Jean Pierre Du­ j ardin, Figaro Magazine'in 19 - 25 Kasım tarihle­ rindeki sayısında yayınladığı, makale, 1917'den bu yana komünizmin 143 milyon kişinin haya­ tına mal olduğunu göstermektedir. Buna göre, 1821 - 1 906 tarihleri arasında Çarlık Rusyası'nda siyasi cinayete kurban gidenlerin sayısı ancak 997'yi bulurken, Lenin"in iktidarda olduğu 1917 «Oportünist.. olarak - 1923 tarihleri arasında, damgalanan 1 .861 .568 kişi öldürülmüştür. Profe­ sör Kuganov'un, 14 Nisan 1964 tarihli «Novie Rousskoi Slova» dergisinde yaralan resmi Sovyet istatistiklerine dayanarak yaptığı demografik çalışmaya göre, 1917 ile 1954 tarihleri arasında Kremlin'in toplam kurbanları 66 milyon civa­ rındadır. Tahayyül edilemez orandaki bu büyük kı­ yımlar, belki Slav ırkının şiddet eğilimleriyle açıklanabilir. Ancak maalesef Çin komünizmi bu açıklamayı geçersiz kılmaktadır. Mao Tse Tung, «Ancak silahla, dünya değiştirilebilir» de­ miş ve bu sözüne uygun hareket etmiştir. 1 949 1950 Ekim ayları arasında dört komünist bölge başkanının yönetimi altında 1 . 176.000 Çin'li öldü­ rülmüştür. Bu kıyım dalgaları, Mao'nun yöne­ time tam hakim olmasından sonra da devam et­ miştir. Amerikan İşçi Federasyonu'nun, resmi - 61 -


Çin istatistiklerini kullanarak yaptığı hesaplara göre, Mao'nun iktidardaki ilk beş senesinde, öl­ dürülenlerin sayısı 14 milyondur. 1949 - 71 döne­ mindeki toplam ölü sayısı ise 60 milyondur. DEVLET TERÖRÜ Ancak bütün bunlara rağmen, söz konusu katliamları komünist teoriye yüklemek o l : na? mı? Bu sorunun cevabı Marksizmin kutsal ki­ taplarında bulunabilir. Hilaire Belloc, «Refahın üretimini kontrol et­ mek, insan hayatını kontrol etmek anlamına ge­ lir demiş ve Marks da bu fikri kabul etmiştir. Bu yüzden komünist manifestoda, özel mülkiye­ tin kaldırılmasının bütün gücün devlette toplan­ ması için şart olduğu altı çizilerek belirtilmiştir. Marks'a göre, bir defa, geleceğin komünist hükü­ metinin tekelci kökleri emniyet altına alındığın­ da, iktidarın muhafazası için genel bir terörün kullanılması şarttır. Marks, cDemokrasi, monarşi ve anarşiden daha tehlikelidir• demiştir. Bu örnekler, kesin yargı için yeterlidir. Ko­ münizm, her zaman öfke ve yıkımın ideolojisi ol­ muştur. Komünizmin, insanlığın geleceği için bir kitle hareketi olduğu iddiası, tarihin en yüzsüz yalanıdır... KOMÜNİZMİN İNSAN MALİYETİ 1) 2)

Sovyetler Birliği'nde 1917-59 arasında öldürülenler . . . . . . . . . . . . . . . . . .

66.700.000

Sovyetler Birliği'nde 1959'dan bu yana öldürülenler . . . . . . . . . . . . . . . . . .

3.000.000

- 62 -


3) 4)

5) 6) 7)

Çin'de komünizmin yol açtığı ölü sayısı

63.784.000

Katyn katliamı < 2 . Dünya Sava­ şında Katyn ormanlarında Rus­ ların öldürdüğü Polonyalı subay)

10.000

1945 - 46 yıllarında Almanların Rusya'dan atılışı sırasında ölenler

2.293.700

Kamboçya ( 1975 - 78 Nisan aylan arası) ............... .......... . . . .....

2.500.000

1945-75 dönemindeki, Doğu Ber­ tin, Prag, Budapeşte, Baltık ülke­

8)

leri başkaldırmalannda ölenler

500.000

Yunanistan, Malezya, Burma, Kore, Filipinler, Vietnam, Küba, Siyah Afrika, Latin Amerika' daki komünist hareketlerde ölenier

3.500.000 142.91 7.700

- 63

�-


KOMÜNİZM DİN DÜŞMAN IDIR

Komünizmin temel kitabını, yani komünist Manifestosunu kaleme alan KAR LMARKS, cDin afyondur» demek suretiyle büyük ve şifa bul­ maz bir D İ N DÜŞMANI olduğunu itiraf etmiştir. Rusya'da 1917 yılında Bolşevik ihtilali Lenin ve arkadaşları tarafından gerçekleştirildiği za­ man, en çok öldürülen, sürgüne gönderilen veya temerküz kamplarında ölüme terkedilen insan­ ların arasında D İ N adanılan başta geliyordu. Bugün de Sovyet Rusya'da en çok horlanan, her çeşit devlet yardımından mahrum bırakılan­ ların başında D İ N adamları vardır. Bilindiği gibi şu anda Rusya'da en büyük Devlet yardımı KOMSOMOL adı verilen cGenç Komünistler Teşkilatı• ile gene genç ve körpe çocukların üye olduğu ALLAHSIZLAR CEMİ YE­ Tİ 'ne yapılmaktadır. Camilerin meyhane, kiliselerin komsomol yuvaları haline geldiğini biz değil, hürriyeti se­ çenler söylemektedirler. Şu anda bile bütün komünist ülkelerde ve başta Sovyet Rusya'da ibadetlere, dini inançlara. dini kitaplara müsaade ve müsamaha edildiği korkunç bir yalandır. Bu ülkelerin turistik veya ziyarete elverişli - 64 -


bölgelerinde göstermelik olarak bırakılan ibadet­ hanelerle göstermelik olarak müsaade edilen Dİ N adamları, gerçekleri ters-yüz etmek, masum kafalara D İN hürriyetinin de bulunduğunu tel­ kin veya inandırmak içindir. Düşünün ki başta düşünce hürriyeti olmak üzere basın, seçme ve seçilme, sendika hatta se­ yahat hürriyetlerine müsaade etmeyen veya kı­ sıtlayan komünist ülkelerde D İN Hürriyetinin bulunduğunu iddia etmek yalandan da öte bü­ yük bir aldatmacadır. Bu söylediklerimizi hatı rlatma yapalım:

belgelemek için birkaç

.. Din mazlum yaratığın feryadı, merhamet­ bir dünyanın ruhu, ruhsuz adaletin özüdür. Din halkın afyonudur.• siz

Marks ve Engels, Eserler Cilt ı . s. 385 ..Her dini fikir, her tanrı fikri, hatta tanrı fikrine yaklaşmak son derece süfli bir iştir. Mil­ yonlarca günah, mülevves fiiller, tecavüz ve BE­ DENİ AHLAKSIZLIKLAR, ince bir Tanrı fikrin­ den çok daha az tehlikelidir." Lenin, Eserler, Cilt 35, s.

88

-

96

«Hiç şüphesiz, biz komünistler, kelimenin gerçek m�nasıyla Allahsızız. Hiç bir dine inan­ m a yız.»

Çin Komünist Partisi Birleşik Cephe Faa­ liyet Raporu'ndan, 4 Nisan 1962 - 65 -


·Bir Marksist; materyalist, yani din düşma­ ni olmalı, fakat aynı zamanda bir diyalektik ma­ teryalist olmalı, yani dine karşı mücadelesini mücerret ve nazari temellere değil, fakat fiiliyat­ ta devam eden sınıflar mücadelesini temeline dayandırılmalıdır. » Lenin, Eserler, Cilt 1 5, s. 376-378 Bunları yazan ve söyleyenlerin ülkelerinde din hürriyetinin bulunduğuna inanmak gafletle­ rin en büyüğüdür.

KOMÜNİZM her çeşit milli ve manevi değerlere karşıdır. Din'e ise düşmandır. Kari Marks ııDin Afyondun demiştir. Lenin, •Din ve Ahlak bir burjuva uydurmasıdın demiştir. Gerçi komünist ülkelerde göstermelik din adamluı, göstermelik ibadethaneler yok değildir. Fotoğrafta, Moskova'yı Urallar'a bağlayan demiryola ke­ nanndaki telefon direklerine asılmak suretiyle cezalandınlan yijzlerce din adamını görmektesiniz.

- 66 -


KOMÜNİSTLERİN İFTİRA METODU

Türkiye'de en az bilinen devlet ve düşünce li­ derlerinden biri de MUSSOLİNİ'dir. Mussolini'nin kim olduğunu neler yaptığını, hatta hangi millete mensup olduğunu bilenlerin sayısı oldukça azdır. Fakat onun vazettiği FAŞİZM'i bir suçlama vasıtası olarak kullananların sayısı ise oldukça fazladır. Yurdumuzda ne kadar Marksist - Leninist veya Maoist .kişi varsa, bunlar kendileri gibi dü­ şünmeyenlere, bilhassa Milliyetçi, vatansever, namuslu hatta yasalara ve nizamlara saygılı ki­ şilere FAŞİST demektedirler. Bu suçlamanın nereden mülhem olduğunu daha iyi anlamak, son günlerde niçin bu kadar sık tekrar edildiğini daha iyi öğrenmek için oku­ yucularımıza MOSKOVA mahreçli bir ajans no­ tunu nakletmek istiyoruz. Yugoslavya'da yayınlanan BİRLİK gazetesi­ nin 25 Ocak tarihli sayısından aktardığımız bu ajans notunda aynen şunlar yazılıdır: cFAŞİZMİN YIKILIŞININ 30. YILDÖNÜMÜ DOLAYISI İLE SOVYETLER BİRLİGİ'NDE BÜ­ YÜK BİR KİTAP KAMPANYASI BAŞLADI· Bu haberin devamı şöyledir: «Bu yılın 9 Mayıs günü ÖZGÜR dünya da Fa­ şizmin yıkılışı ilerici güçlerin zaferi törenlerle kutlanacaktır. Sovyetler Birliği'nden bu günün - 67 -


onuruna daha şimdiden bir çok kitaplar yayın­ lanmaktadır... ·Sovyetler Birliği'nde yayınlanmasını bekle­ yen 300'den fazla hatıra kitabı vardır. Bunların hepsinde iç ve dış savaştaki Sovyet halkının FA­ ŞİZM'e karşı gösterdiği olağanüstü kahraman ­ lıkları yansıtılmaktadır.» Şimdi düşünelim : Vicdanlarını MOSKOVA'ya satmış olanlar, Türkiye'de de Moskova'da yapılanların aynısını tekrarlamaktadırlar. Moskova NATO'ya kızıyor mu? Türkiye'deki satılmış açıyor ağzını basıyor feryadı NATO'ya HAYIR! . . diyor. Moskova, Demir Perde memleketlerini CÖZ­ GÜR> yani hür olarak mı göstermeğe çalışıyor. CDikkat ederseniz haberin başında komünist alem için ÖZGÜR tabiri kullanılmaktadır) öyle ise ko­ münist olmayan ülkeler BAGIMSIZ değildir. Satıl ­ mış bu kerre de BAGIMSIZ Türkiye diye bağırı­ yor. Moskova şu anda FAŞİZM'i telin etmeye mi hazırlanıyor, satılmışlar Türkiye'de de harekete geçmişlerdir. Duvarlara yapıştırılan afişler arasında duvarlara yazılan sloganlar arasında en çok, · Faşizm Ezilecektir• .. Faşizme Geçit Yok·

·Kahrolsun Faşizm,. ibareleri yazılmaktadır. - 68 -


Gazetelerin manşetlerinde muhayyel <hayali) faşistler aranıyor ve aldatılmış genç öğrenciler faşizmi telin için yürüyüşlere bile başlatılıyor. . . Türkiye'de ortalığı bir kızıl kıyametin savu­ nucuları kaplamış iken, dikkatler hep FAŞİ ZM'e çevrilmiştir. Niçin. Moskova'da da aynı şeyler yapılmaktadır. Rusya'da milyonlarca Türk soydaşımız dahil en az yüz milyon kişi Sovyet mezaliminden şika­ yetçi iken, Rus aydınları hürriyeti seçmek için çe­ şitli yollara başvurmakta iken , Komünistler sözde Faşist ülkelerin terör C ! ) haberlerini dile getir­ mektedirler. Aslında bunların hepsi beynelmilel komüniz­ min bugün de tek merkezi olan KREMLİN'den i­ dare edilmektedir. Sol kalemlere, Marksist ağızlara, satılmış ka­ falara bakarsanız, Türkiye'de Komünizm değil Faşizm tehlikesi vardır. Türkiye'de komünist yok faşist vardır. Niçin böyle söylüyorlar? Çünkü, MOSKOVA'nın ı 7 maddelik emirleri arasında, "bir memlekette en akıllı komünist propagandasının, komünist tehlikesinin olmadığı­ nı" tekrarlamak olduğu yazılıdır. Ama Türk Milleti, kimin komünist, kimin an­ tikomünist olduğunu, daha ağızlardan çıkan ilk cümle ile anlar oldu. Maskeler artık yırtılmıştır. - 69 -


Sovyet Rusya'da gündüz meyhane, gece sinema olarak kul­ lanılan bir cami içi. Duvarda Lenin'in bir boy fotoğrafı gö­ rülmektedir.

- 70 -


Faşizmin adına söylenenlerin hepsi yalandır. Zira, Türkiye'de Faşizm değil Komünizm teh­ likesi vardır. Faşist yok, Komünist vardır. KOMÜNİST KİMDİR? Bir komünisti tanımanın en kestirme yolu­ nun ,o kişiye KARL MARKS veya LENİN'in dü­ şünce ve faaliyetlerini benimseyip benimseme­ diğini sormaktır. Şayet o kişi, adı geçen kişileri sevdiğini ve­ ya benimsediğini itiraf ediyorsa, hiç şüpheniz ol­ masın koyu hatta katı bir komünisttir. Bu hususları açıkça itiraf etmemesine rağ­ men sizi şüpheye davet ediyorsa şu hususlara dikkat etmek gerekir. Bir insan din düşmanı ise, Milli ve manevi değerlerimizin düşmanı ise, Üstünde yaşadığı yurdun düşmanı ise, Tarihini ve topyekün geçmişini inkar ediyorsa, Mukaddesata saygısı yok, Allah'ı tanımıyorsa, Edebiyat, kültür ve medeniyet hazinelerini tanımıyorsa, Servet ve mülkiyetin düşmanı ise, Aile ve Ahlak'ın bir burjuva adeti olduğunu söylüyorsa, Şerefli, haysiyetli, doğru ve namuslu olma­ nın meziyetlerine inanmıyorsa, - 71 -


Büyüğüne saygı, küçüğüne den mahrum ise,

şefkat hislerin -

İ çinde bulunduğu hür düzenin, yani demok ratik düşüncenin düşmanı ise, Kanunların ve kanunlardan çok müessir i­ nançların düşmanı ise, hiç şüpheniz olmasın bu kişi de koyu ve kızıl bir komünisttir. Bir insana komünisttir diyebilmek ıçın, b u maddelerden bir veya bir kaçının o kişi ile bağ­ lan tısı olması yeterli değildir. Yani bir kişi sadece din düşmanı, sadece ser­ vet, aile ve ahlakın düşmanı veya, Tarih gelenek, kültür ve bir takım inançla­ rın düşmanı olması da komünist olduğuna dair ye terli delil değildir. Bu saydıklarımızdan biri veya ikisinin eksi­ ği ile bütün bu gayrı ahlaki ve gayrı insani dü­ şünceleri kafasında ve vicdanında toplayan ki­ şi hiç şüpheniz olmasın masum değil azgın bir komünisttir.

DÜNKÜ ve BUGÜNKÜ MARKSİSTLERDEN BAZILARI Türkiye'de cKomünizm propagandası" yap­ mak suretiyle en büyük hüküm NAZIM HİK­ MET'e verilmiştir. Toplam 28 yıl. En büyük ceza ise MUSTAFA SUHİ 'ye tat­ bik edilmiştir. Trabzon'da denize atmak suretiy ­ le öldürmek . . . - 72 -


Türkiye'de, ilk Marksist ve komünist faali­ yetlere karışan kişiler : HÜSEYİN HİLMİ : İştirak gazetesinin sahibi. Dr. REFİK NEVZAT: 1919 yılında kurulan Türkiye Sosyalist Fırkasının perde arkasındaki lideri, idama mahkum olmuş, fakat eceliyle öl­ müştür. MUSTAFA SUPHİ : Türkiye Komünist Par­ tisi'nin ilk lideri. Trabzon'da öldürülmüştür. SALİH HOCAOGLU: ·Halk İştirakiyum Fırkası .. ve ·Türkiye Gizli Komünist Partisi» kuru­ cusu. 15 yıl ağır hapse mahküm olmuştur. AFFAN HİKMET: •Halk İştirakiyum Fırkası" cusu. 27 Ocak 1921'de Trabzon'da Mustafa Suphi ile birlikte öldürülmüştür. Dr. ŞEFİK HÜSNÜ : Türkiye Gizli Komünist Partisi kurucusu. Toplam 19 yıl ağır hapse mah­ kum olmuş, cezaevinde ölmüştür.

AFFAN HİKMET: ·Halk İştirakiyum Fırkası,. ve «Türkiye Komünist Partisi» kurucusu. Tevkif edilmemek için yurt dışına kaçmış, Almanya'da ölmüştür. SADRETIİN CELAL ANTEL: 1921'de yayın ­ lanan ilk ciddi komünist AYDINIJK dergisinin sahibi. 7 yıl ağır hapse mahkum olmuştur. KERİM SADİ : Aydınlık dergisi yazarların­ dan . 4 yıl ağır hapse mahkum olmuştur. AHMET CEVAT EMRE

·Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi Harici Büro Azası» . U­ zun müddet Moskava'da kalmıştır. :

HASAN ALİ EDİZ : ·Komünist Gençler Bir­ liğiıo nin kurucusu. ıo yıl ağır hapse mahkum ol - 73 -


muş ve Moskova'ya kaçmıştır. ŞEVKET SÜREYYA AYDEMİR: Türkiye Giz­ li Komünist Partisi Genel Sekreteri iken 16 ay hapse mahkum olmuştur. SADIK AHİ : Nazım Hikmet'in himayecisi ve akıl hocası. NAZIM HİKMET: Toplam 28 yıl ağır hapse mahkum olmuş, Moskova'ya kaçmış ve orada öl­ ' .;d.t : müştür. ·

Dr. Hikmet KIVILCIMLI: Genç yaşında TKP ye girmiş 10 yıl ağır hapse mahkum olmuştur.

NAİL VAHDETİ ÇAKffiHAN: TKP mensubu olarak 4 yıl ağır hapse mahkllm olmuştur. REŞAT FUAT BARANER : Komünizm pro­ pogandası yapmak suçu ile 7 yıl'a mahkum ol­ muştur. SUAT DERVİŞ: 4 yıla mahkum olmuştur. SABİHA ve ZEKERİYA SERTEL: Yayınladık­ ları gazete ve dergilerden dolayı 16 aya mahkum olmuşlar ve yurt dışına kaçtılar. BU DÖNEMDEKİLER İSE : KEMAL TAHİR: 15 yıla mahkllm olmuştur. HASAN İZZETIİN DİNAMO: 4 yıla, SABAHATTİN ALİ: 4 yıla, KERİM KORCAN:

15 yıla,

ESAT ADİL MÜSTECAPLI: 16 aya, KEMAL ERGİN: 10 yıla, ENVER GÖKÇE: 7 yıla, ŞEVKİ AKŞİT :

7 yıla, - 74 -


HALİM STADAR: 2 yıla ERDOGAN BERKTAY: 2 yıla ULVİ URAZ

:

5 yıla

ŞABAN ORMANLAR: 2 yıla, VECDİ ÖZGÜNER: 5 yıla, ABDULKADİR DEMİRKAN: 9 yıla, RUHİ SU: 5 yıla, HALİL YALÇINKAYA: 7 yıla MİHRİ BELLİ: 7 yıla, ZEKİ BAŞTİMAR: ıo yıla MEHMET BOŞIŞIK: 7 yıla, ŞÜKRAN KURDAKUL: 2 yıla, ÇETİN ALTAN: 16 aya, BEHİCE BORAN: 15 yıla, TURGUT KAZAN: 15 yıla, ŞABAN ERİK: 12 yıla, AZİZ NESİN: 16 aya, Prof. SADUN AREN: 12 yıla, ADİL ÖZKOL: 12 yıla, ORAL ÇALIŞLAR

:

8 yıla,

CANİP YILDIRIM: 3 yıla, LÜTFULLAH ŞADİ ALKILIÇ :

7 yıla.

RACİ DİNÇER: 20 aya KEMAL BEKİR OZMANAV: 3 yıla, HİLMİ ARTAN: 3 yıla, Dr. SEVİM TARI: 6 yıla, KAMURAN BASTUJİ: 8 yıla, mahküm olmuşlardır.

- 75 -



SONSÖZ

EY TÜRK UYAN Son günlerde faaliyetlerini ıyıce arttıran kı­ zılların, vatan sathını bir YAGMA ve KAVGA meydanına çevirmeğe matuf hareketleri karşısın­ da, hala «Türkiye'de bir komünist tehlikesi yok­ tur, varsa bile devlet hakkından gelmelidir» diye düşünenler, alınlara, çevrilen namlunun tetiğine yardım ettiklerini artık anlamalıdırlar. Komünizm, son 35 yılda istila ettiği memle­ ketlerden Macaristan'a, Romanya'ya, Çekoslovak­ ya'ya, Bulgaristan'a, Anıavutluk'a, Çin'e ve Kü­ ba'ya ellerde kızıl bayrak, göğüslerde Orak - Çe­ kiç amblemleriyle girmemiştir O yerlerde de komünist satılmışlar sokaklar­ dan Üniversite kürsülerine, tiyatro sahnelerinden gazete sayfalanna kadar «Bu ülkeyi sosyalizm kurtaracaktır" diye bağırmışlar, gafillerin ve ne­ melazımcılann omuzlarında yayılmışlar, gelişmiş­ l er ve milletlerin kaderine hakim olmuşlardır. Memleket düşmanları şimdi aynı OYUN, ay­ nı METOD ve aynı sloganla bu güzel yurdumuzu da bir kanlı ve kızıl günlere götürmek istiyorlar. - 77 -


İçinde bulunduğumuz 20. yüzyılda sosyalist yalanlarıyla a ldatılan milyonlarca insanın hazin akıbetini öğrenmek için öyle, ciltlerle kitap oku­ maga gerek yoktur. UTANÇ duvarından kendini Batı'ya atan, Demirperde ülkelerinden hürriyeti seçmek için sık sık kaçan, uzağa gitmeye lüzum yok , ölüm pahasına da olsa boğazlarımızdan ge­ çen Rus ve Demirperde ülkelerinin gemilerinden kendini denize atmak suretiyle kurtulmağa çalı­ şanlaı:i'dan bir veya bir kaçını dinlemek yeter. Onun için: Canını, malını, namusunu, ailesini, milletini ve vatanını bir kızıl kabustan, muhtemel bir kanlı darbeden korumak isteyenler daldığı gaflet uykusundan uyanmalı, nemelazımcılığa artık bir son vermelidirler. Bu ihanetin mensupları, ÖZGÜRLüK, DEV ­ R İMCİLİK, İLERİC İLİK, SOLCULUK maskesi altı!l­ da pusu kurmuş, önce teslim almak sonra da her çeşit insani hak ve hürriyetlerini boğmak iste­ mektedir. Uyanmanın zamanı çoktan gelmiş, hatta geç­ mek üzeredir. •

Bilinmeli ki, komünizmin ağına düşmüş olan ülkelerde uygulanan metodlar, bizdekilerden farklı değildir. Bundan tam 50 yıl önce Milli Şairimiz Meh­ met Emin Yurdakul, Türk .Milletinin iç ve dış düş­ manlarına karşı daha uyanık , dalı� tedbirli ol­ masını istediği için yayınladığı bir eserinin başlı­ ğına EY TÜRK UYAN ibaresini koymuştu.

- 78 -


Yurdakul'dan bugüne kadar bir çok mücade­ leci fikir adamlarımız, hatta bir çok gazeteler ya­ yınladığı şiir ve makalelerin başlığına aynı ibare­ yi koymuşlar, Gaflet uykusunda olanların artık uyanma zamanının geldiğini hatırlatmışlardır. Fakat, bunca uyarmalara, bunca ikazlara rağ­ men, hatta millet ve vatan hainlerinin ihanetleri gözle görülür hale gelmesine rağmen, ha.la GAF­ LET uykusunda olanların yekünu bir türlü azal­ mamıştır. Bırakın geçmiş devirleri, daha bir kaç yıl önce; İstanbul'un en büyük meydanı TAKSİM ı Mayıs günü kızıl bayraklarla istila edilmesine, beynelmilel komünist şeflerin fotoğraflarıyla süs­ lenmesine C ! > rağmen, Bankalar, devlet kasaları Türk Halk Kurtu­ luş Ordusu, Marksist - Leninist örgütler adına so­ yulmasına rağmen, Güvenlik kuvvetlerine mensup polis ve jan­ darmalar kurşun yağmuruna tutulmasına rağ­ men; Türk Ordusunun en mühim kademelerinde vazife gören kişilerin kapılarının önünde kurşun­ lanmalarına, öldürülmelerine ve Faşist diye suç­ lanmalarına rağmen, Bunca kızıl kitapların bayi vitrinlerini istila etmesine rağmen; Ensesinden yakalanıp adalet huzuruna geti­ rilen komünist eşkiya, eylemlerinin, bir MARK- 79 -


SİST düzen için olduğunu açıkca itiraf etmesine rağmen; Anarşinin temelinde memleket meseleleri a­ rayan bedbahtlara, komünist eşkiyanın masumi­ yetini iddia edip de ona sahip çıkmağa çalışan ahmaklara, Türkiye için bir komünist tehlikesinin mevcudiyetine hala inanmayan GAFİLLERE kar­ �ı bir kerre daha feryad ediyor ve diyoruz ki; EY TÜRK UYAN ! . .

B u güzel vatanı karanlıklara yenler;

gömmek iste-

yani Sosyalistler, yani Marksistler, yani Komünistler, yani Anarşistler, yani İhtilalciler, yani Satılmışlar, yani hainler;

Burnumuzun dibine gelmiştir. Üstelik faal i ­ yetlerini artık gizlemez olmuşlardır. UYAN ARTIK. UYAN!..

80 -



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.