Doğan Güneş Y·ayınlan No. Tarihi Esel'ler Sel'isi No. 1
S
ATEŞE VE SUYA ATILARAK, UFUKLARI VE DEVİRLERİ GERİDE BIRAKARAK BİNLERCE y0ZYILDANBERİ MUKADDES BİR GAYEYE DOCRU İLERLEMEKTE OLAN İCRAATÇI BİR IRKIN YENİLMEZ EVLATLARINA! ..
Oağ&loğlu
-
Nuruoıımantye
Hant No. Sl/2
-
5
-
Cad.
Yadipt
tSTANBUL
Kapak Kompozisyonu
Kapak Baskısı
:
:
Rıza Dorakbap Ark Matbaasa
Basıldığı yer : Erzurum Matbaası ISTANBUL
__ ;
·'
1zzettin METE GöKTCB.K
_
..c:
TARiHİMiZiN SATVETI VE CiHANDAKi YERiMiZ
İstanbul
-
1962
· �
..,_ -:
·t,
;l
TAKDiM Mıillet. olarak içine düştüğümüz UŞ'ağıJı.k daygusu topyekun bizi yoketmeye azmetmişe benzi;ror. İçimiz•
doğ lliice!Y.
den nefret ed;ş, ruh çöküntüsü, başımızın çene.iDİile ru eğfüŞi bu du;\·gunUıll
raııruza kad ar
7ıif.irilfü içinde en küçük
,istilasından değil mi?
Gözlerimizi kapayalım, n:uytu,
m azi3: e
doğru
koşa.hm. .Bugün
liman sükfinetini o gün lerde bulacağız.
dün ve yarın iı;ıin
tahmini bi·r tercihle dünü istiyeceği
miı.ı
Bu,
endişe
değil
T ar ihimizin Sadvet; ve Cihanda.ki
Yeri
muhakkak...
istik.halden
büyük
mi? «Türklük,
miz» biz.i dünde yaşatacaık. Bu günümüzü öğretecek ve yarın lar için
bi7..e hız verecek
••..
Müellif bu eseri, «Aşağılık duygusuyla ınalül
ya
bancı uşa k ların a ve dünlin mağrür, civanmert U.-la rımn
torunlarına
sHk�nişin
ilk
bir
ithaf»
ediyor.
Bu bir
panltısını verebilirse
uyaıuşm.
bir
vamfemiırıi biz
de yapmış olacağız. Doğan Güneş Yayınevi «Tarihi Eserler ilk
kitabı
olaraık
Sel'İ!Iİlllll»
takdim ederken ,bu sevinci. ta&mak
ümidini beslemekte... DOöAN GtlNEŞ YAYINEVI
-
7
-
-TVRKLVK-
TARiHiMiZiN SATV ETI VE CiHANDAKi YERiMiZ
Tjirk
o
tarihi o kadar heybetli, o kadar engin ve kadar eşsizdir ki, onu milittan öncelere. ilk dünya
medeniyetlerinin demir halkalarının
döğiildiiğü Tanrı
dağlarma, Altayların sinesinde tutusan bakır ocak
..
_Jarma kadar takip edelim. Tarihin fecrine, ilk kara· lann, denizler ve tufanlar ortasından başlarını kaldır· dıklan zamanlara. arka devirlere kadar çıkalım. Ya·
ratıhşa doğru
yüzyıllardan yüzyıllara, çağlardan çağ·
lara atlarken, şerefli bir mazinin yankıları gelen a· :.SU'larm arkasını dinleyelim. Devirlerin, çağların bize neler haykırdığını duyalım; gelip geçen binlerce
yüz•
-8-
yıllara, sayısız tabiat hadiselerine heyelan ve ihti• kallere rağmen, biribirine teessüri hatıralarla bağlı eserleri ve hala silinmemiş izimizi yerin altını üstü ne getirerek görelim: Tarihi aydınlatan meşalenin hangi zamanlarda tutuştuğunu ve kimler tarafından tutuşturulduğunu anlıyalım. Bugünkü evrensel kül tür· ve medeniyet anıtlarını göklere yükselten ilk er lerin :ve ilk müessirlerin kimler olduğunu kavramak için, eserden müessire, neticeden sebebe doğru iler �elim Yabancı tezleri, dönme ve kapı kulianiiide @, Türkün namını ebediyete haykıran Layemut belgeleri ve şehadetleri dinleyelim. Evet, nihayetsiz gurur ve heyecanlarla görürüz ki, karanlıklar içinde tarih ve medeniyetlerin ilk za manlarını aydınlatan meş'ale, dik ve yüksek başla rını göklere doğru ilk defa kaldıran Tann dağlarının sinesinde, Türk ırkının elinde parlamakta! �vet, tarih ve medeniyetlerin ilk şimşekleri Türk A�ayurdunda çakmadan, karanlık kayalar aleroin «;Ie Türk yüzlü ilk filozoflar görünmeden tabi ve kös sesleriyle kıt'alar sarsılarak asırlar çınlamadan, bü yük Türk ırkı at üstünde ayağa kalkarak, sarsıntı sını·cfoğularda, batılarda dl!Y!!_rmadan, sayhasıyla �amanrar dalgalanmadan tarih bilŞiiffiiYacak, pire-
-
�- -�teklerinde uyuklamaj{Jı!.. olan vahşet alemi �
!l!l.den kımıldamıyacak!..
(Nitekim
Orta
Asya�
neolotik medeniyet devrini aşalı yirmi bin yıl olduğu
-9-
ve altın devrini de kendi anayurtlarında aşmak üze rebulundukları halde Avrupa kıt'ası henüz dörtbir la:rafı karanlıklarla kaplı bulunmakta! ... Tarihi yaratacak ve işaretiyle cihanı uykusundan uyandıracak olan Türklük dik ve yüksek başıyla çağların üstünden bakmakta!. İnkılapçı Alta,ylar ve sonsuz yıldızlı gökler tarih ve medeniyetin bu ilk erlerini, yüce atalarımızı coş turacak! Evet Türklük, tabiatın bu sessizliği ve ıssızlığı içinde ilahi aksısedayı kendi vicdanında duyacak ve cihana duyurmak için ateşe ve suya atılarak, ufuk ları ve devirleri geride bırakarak, binlerce yüzyıl asil ve mukaddes bir gayeye doğru ilerliyecek. Yeryüzünde ve tarih önünde ilk görünen yenil mez atalarımızın dörtbir tarafları amansız tabiat manialarıyla çevrili bulunması ve böyle tufanlı, ka sırgalı bir alemde ileri atılmaları sebebsiz olmıyacak, gürleyen gökler, çakan şimsekler ve vahşi yalçın ka yalar ona, hürriyet ve istiklal duygusunu telkin edecek. �v�t onun sayhasıyJ.a.Jut'alar sarsılarak mil .l�tler uyanarak iki ayaklarının üstüne kalkabilecek· lerdir.: Evet, çağlar kapayacak ve· çağlar açacak, tahtlar e-=m=ed v:': a=a� r ...:u:.:ç:.::u:.:r.:: ca =:"ni· = e . ·::. _-_ .:..ve:.d�...: e;.;.v.;:.: le:..;:tl"'"e°7'r'-': =k =.: ç!.:l= �..:: ta yetler kuracak olan tarih ve ·medeniyetin ilk yaratıc�la_ii-§!:nlı a!.8:��r;ımızı, t�.P!at ve iklimin bu ama�� şartları hazırlayaca�! Ev�!_!>_u kasırgalar, bu tufan-
-10!fr. bu nihayetsiz ufuklar ve bozkırlar, bu ilahi ak �iseda, onun ruh ve bedenini ebediyet için, önderlik için, savaş için, Hakkı tanımak ve tanıtmak için Jıazırlavacak ! Evet O, ateşe suya atılmadan, mukaddes bir gaye :için nice kahraman reis ve başbuğlarını yabancı di yar ve ülkelerde bırakmadan borazan sesleriyle en . ginler çınlamadan, dünyanın her tarafında ebedi bir halihazır hüküm sürecek. Evet, tarihin sahnesine side kılıçlarıyla değil, dehalarıyla da ilk çıkanlar, ta biatın bu ıssız ve mücerret noktasında, ezeli pren akiSlerinı kendi vicdanlarında duyaca�e cihana duyurmak_!�_!_Asya'da, AvruJ>a'da, Af!:İ_ka' .da görüneceklerdir. Evet Türklük, insanlığın yüksek .mukadderat ve mutluluğu uğruna ileri atılarak tarih .destanını yaratacak, enginleri ve asırları atlıyarak, .dört kıt'anm üstünde ve Avrupanın göbeğinde gö rünecektir.
-�n
Evet, Karanlıkların parçalanması ve dünyanın, ·iki ayak üstüne kalkması, evrensel kültür ve medeni yet anıtlarının yükselmesi için, tabl ve kös sesleriyle .-0ihanm sarsılması Altaylardan Prenelere kadar olan ·bir sahanın dalgalanması gerekecek .A� ko pacak ye ardı arası kesilmeyecek olan harp ��ı lıir ırkın önü�e. tabiatli1""amansız kuvvetleri önünde baş eğecek, buz dağları çökecek, bugilnkü k t§r. ve .
�
meniyetlerin ilk erlerine, kahraman atalarımıza dört
-
11
-
bir koldan,_.Y9Lv_e.r...ec . ek . . Bu yollar yalnız tarihten ev velki medeniyetleriyle değil, tarih ile ve tarihi me deniyetleriyle mücehhez bir ırkın görüı:ıeceği, icra .atlarda bulunacağı, imparatorluklar kurup taht ve taçlar devireceği bir aleme doğru açılmakta ve uzanmakta ... * * *
-
12
-
DOöULARA - BATILARA DOöRU İLK ATILIŞ inkılapçı Altaylardan atılarak, kalk borusu çalan ilk hareket dört iklime birden olacak ve bu savlet ateşli silahların keşfine, savaş alanlarından hacil ve sefil bir şekilde kaçarak bir köşeye sinen ve birgün üstümüze atılmak için asırlarca pusu kurup, fırsat bekleyen kapı kullarının ihanetine 17. yüzyılın baş lamasına kadar devam edecek! �ir kol Çin ülkeleri ne atılacak ve ilk medeniyet ve devleti kuracak, bir �l Oral Dağlarıyla Hazer Denizinden, Tuna Boy larına; bir kol güneyde Mezepotamya ve Ani!� kuzeyine ve oradan Adalara geçerek, iklimler ve kıt'alar aşarak Avrupanın göbeğine tugunu dikecek! yüneyden geçenlerden bir kısmı Kaide ve ElamSe �ini teşkil ederek Mısır'a dahil olacaklar ve bu �rlerde ot biter gibi daha önceden mevcut olan kı vırcık sa�IJ.lı!r__Eu dalgalar önünde ya tamamen...... ezi lecekler veya korkarak darmadağan olacaklardır! �fozey yolunu tutanlardan bir kısmı ki, Karadeniz kuzeyindeki alanlarda, Tuna Havzasında ve Trakya•: çla yerleşecekler. Bunlardan diğer kısmı ise Make donya, Teselya ve nihayet Yunanistan denilen yarım adaya gidip yerleşecekler. Büyük hareketler Altaylardan doğuya, Büyük Okyanuslara doğru olacağı gibi Batıya, Akdeniz ve Güneyine, oradan Mısıra doğru da olacak. Fakat Or-
-13-
ta Asyalılar Avrupa kıt'asını enaz bin defa on bin defa sarssa ve çiğnese de bu kıt'anın sakinleri yine de doğrulamıyacak ve Orta Asyadan nice dalgaların ve darbelerin gelmesini. bekleyecek! Evet Avrupanın tarih devrine girmesi, iki ayağının üstüne kalkması ancak ttalya'da Etrüsklerin, Marsilya'da Foçalıların medeniyete temasından sonra kabil olacak ve kendi lerini o zamana kadar İtalya yerlisi sanmış olan Osk lar ya Adriyatiği geçerek, yahut Alp dağlarını aşa rak gelmiş olanlardı. Sonradan gelen Ligürler, Ambirler ise onları Si cilya Adasına ve Apenin Dağlarının sarp bölgelerine kovacaklar. Aynı sahada yaşayan muhelif ırk ve ka bileleri asırlarca birbirine katan savaşlar herşey gibi dil, kültür ve medeniyetleri de inkılaplara uğratacak! !(avimler bir birini iterek ye aksıdarahanını ta Alp Dağlarının ötesinde duyurarak doğudan Batıya doğ ru akmakta. asıl hareket ve bütün dünyayı sarsacak .olan daha azametli dalgaları sinesinde tutan Altay lar uğul<lamakta ! .. Şimdi o büyük sarsıntılar yaklaşmakta, doliko � .�f l insan yığınları müthiş satmelerle darmadağın Q}_arak yerlerinden oynamakta ve kıtalardan kıta-· lara dağılmakta! Anayurttan atılarak uzakdoğularda imparator luklar kuran ve üçüncü asrın sonlarında batıya çe kilen (376) Hun Süvarileri durduruİmaz bir şiddet ve hamle ile biri Seyhun ve Ceyhun vadileri, diğeri ..
-
14
-
Hazer kuzeyinde olmak üzere Avrupa kıtasına geç mekte!... Fakat bu Seyhun ve Ceyhun vadileri üze rinde vaktiyle yine Hunların tazyiki ile Çin'in kuze yinden buralara atılmış ve üç yüz yıldan beri ora larda yerleşerek Kuşhanlar Devletini kurmuş olan Yüeci Türkleri karşıda dikilmekte !.. Dalgalarını O-· ral ve Volga vadileri istikametine çeviren ve durdu rulmaz bir şiddetle vukua gelen Hunların taaruzu Avrupa Kıt'asında engin yankılar yaratacak ve bu günkü Türk düşmanlığının tohumları da Tuna kı yılarından ta Karpatlara ve oradan Roma ülkesinin kuşattığı bir aleme kadar saçılmış bulunacak. Fakat ..ı(\vrupa kıt'ası için asıl korkulacak dalga!a� �oğuda; _ Orta Asya'nın sinesinde kj!_IQ:_emekte, üçüncü asrın'
sonlarında Hun İmparatorluğu dalgalarını Ayrupa ya iki istikamette götiirecek !.. Bir kol $alon oyasına inmeden Batı dünyasının daUkosefal insan yığınları biri biri üzerine katlanarak ye hızla Roma h11dutıa rından aşarak soluğu baska iklim ye kıtalarda ala cak.! .. Hunların Avrupa'ya girişinde yerlerinden ilk oynatılan alanlar ve Şark Gotları olacak ve aynı ka der çizgisini takip ederek darına dağın olacaklar. Ve batı gotlarının mukavemeti ise kamer, arzın etrafın da bir dolaşıncaya kadar süreoilecek ! ... Evet gittik çe yaklaşmakta olan Hun Savletinin şiddetini şim diden hisseden kıral Ermenik korkudan çatlayacak ! .
Kırkbin kişilik bir vizigot kitlesi arkadan gelen müt hiş bir t azyikle Silistre önlerinde Tuna'yı aşmakta,
- 1 5-
Trakya ve Makedonya baştan başa altüst olmakta! Hun Süvarilerinin önünden kaçabilmiş olanlar Tuna yalılarından Teist Vadisine kadar atılmışlar ve Vandalları yerlerinden oynatmışlardır. Hudutları, Romalıların müteffiki sıfatıyla Ren batısına daha önceden çekilmiş olan Franklar savunacak. Çünkü, Roma bu Bandal, Alan, Süev ve Burgunt müttefik kitlesine karşı duracak kudrette değil! .. Bunun için dir ki bu kütleler başıboş bir halde Gol memleketle ri dahilinde Güney'e doğru akmakta, Franklar ise Roma İmparatorluğunun rtıüteffiki bulundukların dan Gol kuzeyinde yerleşmekte; fakat bu kadarlıkla yetinmek tenezzülünde bulunmamakta ! Roma ku• mandam Atyüs Frankları durdurmağa muvaffak o lamayacağım anlayınca onları müttefik olarak bu ülkeler içerisine yerleştirmeyi güya çıkar yol san makta !... Böylece Romalılar hakkından gelemedik· leri kavimleri kendi arazilerine yerleştiriyorlar ve bundan hiç bir şey kaybetmediklerini sanıyorlardı. Beşinci asrın sonlarına doğru Roma alemi tek ayağı üzerinde durmağa çabalıyor ve hakikatin daha sert çehresiyle karşılaşmağa doğru yuvarlanıyordu. İşte bu zamanlarda idi kiJllın İmparatorluğu bir taraf-· tan Kafkasyadan ta Elbe ırmağına kadar dayani.yor, öte taraftan onun yenilmez süvarileri Ankaranın doğusuna kadar An�dolu'ya ve Antakya'ya 1!_adar ;:;uriye kuzeyini hükümleri ve bayrakları· altına al mış bulunuyorlardı.
.·
·
·
-16-
Hun İmparatorluğunun satveti bilhassa Atila za· _!Panında artacak, doğu Roma İmparatorluğu arazi sinde Trakya. Makedonya, Teselya ve Termopil ve bütün Balkanlar Atila ordularının :--_v{;}3.��ı:itın . da yuvarlanacak ( 447). Bu ;am�nlar �;�JJ'.�111n -en kritik zamanları ! Gol memleketlerindeki ızd .·r�;_ı, te zepzüp dikkati çekmekte, Cermenler, Vizigotlar, Franklar daimi bir hezimet içinde bu topraklarda kaynaşmakta !.. Bunun içindir ki, başta Goller ol mak üzere muztarip insan yığınları Atilanın ufuk lardan görünmesini dilemekte ! Zaten Tuna boylarını çoktan aşmış olan Atila orduları Luvar Nehrine ka dar atılacak ve Şalon ovasında dolikosefal insan kit lelerinin bir daha unutmayacakları savaş alanları dile gelecek ve barış şartlarını Papa Leon'a iste· diği gibi dikte ettirecek ! .. Batı alemini bir an için bırakarak, doğu alemine dönelim. Batı Roma İmparatorluğu temellerinden çatırdamakta ve can çekişmekte iken, Doğu Roma imparatorluğu henüz hir ayağr:ı:1 üstünde bocalıyor· du. Çünkü tran bu işi yapaca�� 11alde değildi. J3ir tarafta Ak Hunlar, Seyhun ve Ceyhun ha· ' . valisine �!misler ve orada Kuşhanlar Devletiiilii ye· _rine geçerek, İran ve Hindistan hudutları üstünde devletlerini kurmuşlar. öte tarafta asırlar boyunca .Asya ve Avrupayı hakim.iyetle�i-;Jti�tacako ll!L__Göktürkler ileri atılmışlardı ! ...
-1 7 -
Altaylardan hareket ederek bütün Cücen İmpa ratorluğunu buyurukları altına alan Göktürkler, Ba tıya ve Batı Güneyine doğru İmparatorluklarını sür' atle genişletmişler. Böylece Ti.irk - Bizans elçileri, Boğaziçi ile Tanrıdağlar (Akdağda) Ti.irk Devlet merkezi arasında gidip gelmişlerdir. Evet, Türklük, varlığını okadar geniş bir alemde duyurmuştur ki, yalnız doğularda ve batılarda değil, Oral ve Volga sahillerinden de geçerek, yolları üzerinde bulunan Ukrayna islavlannı da vurarak kısa zamanda Rus ya'yı silmişlerdir. Bir taraftan yeni fatihler meyda na atılır; ve bir asır önce ataları Hunların İmpara t2!luk merkezi olan Macaristan (PanonyaLnut_ge !1iş ovalarında yerleşirle!"ken_! __�b����� �� ır kın şuurlu evlatlarının (Avar) kırbaçlarının şi_uışek leri altında kıvranmış, ye böylece Bizans surları doğ :r-_udan doğruya tehdit altına �rmiştir. (6 19-622) Avarlar Dalmaçya, Epir ve Makedonyayı kuşatmış lar ve Bizans İmparatorluğunu ilk defa inkiraz uçu rumlarına dayamışlardır. Fakat savaş alanlarllll harp tanrısı bir ırka bırakarak kaçanlar, kaçtıkları köşe ve bucaklarda boş durmamışlar, son silah ola rak kullanacakları yeni oyunlar öğrenmişlerdi. ,_Ni tekim uzak - doğulardaIJ.ı en uzak batılara kadar bü tün cihanın itaat ettiği ve Tanrıkut tanıdığı Gök . ürk Devleti bu düşman entrikaları la, be ler arasına sokulan senlik - benli kavgalarıyla sarsılmış ve bun-
ea:n Hk istifadeye yeltenen de Araplık ruhu olmuş-
-18tur. Fakat cihana, hükmedilmek için değil, hükmet mek için atılmış olan Türklük, bö��- hile _y� entrika larla sökmiyecek ;ufuklar ve en��!_Y!ne�_�mun
sayhasıyla çınl�caktır. Hakikatta da, Tü·rk_Qev-_
Jetleri halinde devam eden ve Batı Göktürk ülke
sinde görünen Türkeşleri de içine alarak ·kurulan gaııh Kutluk Devleti bütün katilane suikastlereve kahpece tertip ve entrikalara rağmen Arab arzu ve hevesi de boşa çıkacaktır. Evet Abdül Meliki ile Haccaı Zalimi ile Kuteybesi ile birlikte Rrablık ru� hu Türklük azmine carparak hüsrandan hüsrana uğ rayacaktır. (705-913). Evet Emeviye saltanatı baş ta !Jorasanlı kahraman Ebu Müfilim_ olduğu lnlde Türkler tarafından başlarına yıkılıncaya kadar sü rebilmiş ve Türk seciyesinin ezeli darabanı, hükmet me ruhu başbuğluk duygusu yine galebe çalaca1<tır. Binaenaleyh devrilen Emeviye Devleti _yerine ancak Türklerin savunabileceği bir devlet, (Abbasiye Dev letini) kurmuşlardır. Fakat Arl!-plık ruh�ı altda·1 al ta yine kıpırdanmış-Harun Residi Harun R_�_şi_t _ra pan1arın, Kızıl Denizd�!l__ _ta _Atlas Denizine kadar K"uzey Afrikayı �bbasi,y� Sl!ltrui�tın�_ bağlıyaııhrın Piıı---ılatı.ntla:�ı hemen unutulmuştur. -TUrkl�_r__jae peygamberin hırk asına büründüklerini sanan b u adamıarı Bağdat oviilarından ve y�şil k!!bbeli saray lardan defetınişlerdir ve onlar da bu kuhbeleri_ıı a l tılıda hOŞuıl.a--otu�duklarını .. anlatarak. Türk üstün1�_k _
_
ye
J>aŞbuğunaliaŞegmeie- mecbu·r
olmuşlardır.
- 19 Cihan Tarihi XI. asra girerken Bozkurtların ya.. şadığı Orta Asya henüz son sözünü söylememişti. Abbasi Halifelerinin kuvvetten düşmesi üzerine ta· rih, Asya Türklerini iş başına çağırdı. Arap önder·
lerinin gaflet ve aczinden istifade etmeye hazırlanan ve fırsat buldukça doğuya
karşı
Haçlı
dünyasını
temsil etmekte olan köhne Bizans idi. Kalın ve sağır
surlar arkasında başını dayadığı istirahat yastığında rüyalar gören imparatoriçe ve işvebas tren; !{ilikya. üzerinden sevkettiği çapulcu
sürüleriyle
müslüman
alemini çarpıştırmış medeniyet alemine ve mütefek·
kir beşeriyete karşı cinayetlerin devamını da yerine
geçecek olanlara vasiyet etmişti. Nikefürüs zamanı
papas kin ve taassubunu ve Bizans palikaryacılığının en kabardığı demlerdi.. ts1im alemini güya savun·
mak mevkiinde oturan Arap önderleri ise acz ve gaf· let içinde yuvarlanıyorlardı. Yağmacı bir dünyanın
çılgın gösterileriyle dört bir taraftan saldırdığı hur· ralarla
kampanalar
ıamanlardaydı ki
çaldığı
Altaylar
zamanlardı...
tşte
bu
da ilahi aksi sedayı din
�m!§_-�luluk duygusiyle mütehassis Türkler görün·
dU !
Dahili ve harici ihanetlerle sarsılmaya başla·
san
ve tslam dünyasını vurmaya gelen
n_n...lslam aleminin başına geçtiler. Kabadukyayı ba·
.dularım Ankara sonra
önlerinde
durdurarak
torunların ın ayni __yerde
Sakarya
Teofulos o� dokuz asır
Haymana ovasında,
ya•
önlerinde karşılaşacakları ayni Haçlı dün
�ile ve ayni mukaddes vazife ile karşdaştılar ve bu
-20-
'!eofulosu
100.000 kişilik haydudu ile berabe! Türk
yatanı olan Eti illerine ebediyen gömdüler.
Ne yazık ki, Türk başbuluğunun üstüniüğünü çeke
miyen Araplık ruhu hala altdan alta kıpırdanıp de beleniyordu. Harun Reşidin acı tecrübelerle seciye
lerini öğrendiği Bizans alemine karşı gösterdiği ba siretsizliği Mutasım da irtikap etti.
· Cehlin, zulmün ve tagallubun üstüne aWarak
mazlum milletlerin mukadderatını tekafül ve deruh de etmiş olan Türklük ulu atalarımız yalnız savat alanlarında değil sayısız ihanet ve mezheplere karşı da tek başına durmağa mecbur olmuştur. Hindista.n
dinleri
da asırlardan beri Brahmanizm ve Budizm
hakim olduğu gibi tranda da Mazdeizınin yaşaması na çalışılıyordu. Sanskrit edebiyatının layamut anıt ları olan vedalar, ramayanalar milyonlarca insanın tapınaklarını temsil ediyordu. Bu batıl hurefeler, ya bancı noktai nazarlar ise kendi ilim muhitimizde de
inatcı bir itikat olarak makes buluyordu.
.Xazıklar olsun ki, tarihin teessüfe şayan bir
ka;
sahifesi bu itikatlarla, bu bilgilerle yazılmıştır. Evet 1sla.m aleminin sinesine saçılan tohumlar tutmuş ve bize yapa.cağını yapnuştır. Batıda ise müthiş bir pa paz kin ve ihtirası dalgalanıp duruyordu. Papaların mütemadiyen körükledikleri
çapulcu alemi müslü
.
manlığı boğmak için kıvranıyor, tepiniyordu. . tsıi.m cihanım savunmak ve aydınlatmakla mükellef
Abbasi.ye hilafeti ise Ba�datta
yeşil
olan
kubbeli saray-
-21tarda boşuna oturuyorlardı. Ancak büyük Türk ır kının asil ve necip evlatlarıdır ki, bir tarafda dünya nın dört bucağında İslam hegemonyası uğruna sava
şırken, öte tarafdan batıdan doğuya aksetmek üzere
olan yeni baskınların karşısına çıkacaklardı. Araplık
ruhu ve Arap önderlerinin tslamlan birbirine kırdıran kavgaları Avrupaya nefes aldırmıştı. EvetiArap ön derlerinin başlayıp da tahakkuk etiremeclikleri kat liam ve çapulculuk vazifesini bundan sonra da pa pazlar tecrübe edecekti. Bütün hıristiyan Avrupası iki asra yakın bir zaman ömürlerini Türk akınlarını
ve Türk <'l�rbelerini d·;rdurmak için harcayıp durdu lar ve harcayıp duracaklar ! Lakin bu hareketler esasen Türk vatanı olan Eti Ulerinin Anadoluda tekrar siyasi varlığını kurmak
tan ve eski dünyanın her birindeki parçalarının ayn ayn birer devlet genişliğinde olan daha ulu bir im paratorluk yaratmaktan alakoymayacak ! Evet, Türkistandan atılan büyük Türk başbuğu kahraman Selçuk, İran ve Anadoluda yeni bir Türk tmparatorluğunun temellerini daha
atacak
ve
ilk
hamlede Semerkant'dan ta Merv'e ve hatta Bahri Hazer, Kafkasya ve Horasan illerine kadar uzanan
bir egemenliğin hudutlarını çizecektir. Evet bu sonu gelmez ve gelmiyecek olan Türk akınları ve e�men·
1iti karsısında Bizamı kuttulULÇa.releri_a.:ra�c�� bu çareye de )'İI!e Tüı-k �Jcın!!_an ola11__P�nelderjn hamaset ve cesaretinde bulacaktır. -
-----·
- --
- . -
-
-·
-
--.,
-22-
İşte Romanos başına topladığı muhtelif ırklardan mürekkep bu ücretli Haçlı Orduları ile boş bulduğu bir ülkeye, Bozkurtların yaşadığı bir diyara doğru çılgın gösterilerle atılcak ve bu suretle memleketin en uzak köşelerine kadar sokularak Bizans tarihin deki Nikefurus devrini dirilttiğini sanarak aleme i- lin edecek. *
-23-
NE OLACAKSA MALAZG1RT öNLERlNDE
OLACAK
· � ·Y-r···.·--:;ı ..
.
..,_
.,�
Romanos'un kalbi, Bizansa zafer terennüm eden
fülüt sesleriyle girmek için çarpıyordu. Bu hevesle başına topladığı yabancı ordularla ovaları
dağlan
aşıyor, hora teperek Malazgirt önlerine doğru geli yorlardı. Ve böylece atalarının kahramanlıklmı ta hattür ederek onlara benzemeye çalışıyorlardı. tşte bu zamanlarda idi ki, Türk Komutanı Alparslan Mave ra-ı Kafkas dağlarından atılarak ufuklarda göründü. Tabi ve kös sesleriyle inli.yen gökler çok uza.kJa.ra açılmış olan bu yağmacı alemini uykusundan uyan dırdı. Bilmem kaçıncı Haçlı Ordusu Türk şövalyele rinin ayakları altında yuvarlanırken Romanos' ta Türklük karşısına bir daha çıkmayacağına dair ata larının yeminlerini Türk başbuğu Alparslanın önünde diz çökerek tekrarladı. Böylece Bizans'ın
kimbilir
kaçıncı komutanı savaş alanlarını Türk süvarilerine terkederek hacil ve sefil bir çekilde kaçarken, Sel
çuk İmparatorluğu Kaşgar'dan ta Antakya'ya ka.. dar uzanıyor ve yalnız Suriye - Filistin değil, bütün
�-
-2 4 -
Anadolu bir defa daha baştanbaşa borazan sesleriy le çınlıyor; asırlar dalgalanıyordu. Ne yazık ki, Alparslan ve Melikşah gibi eşsiz Sel çuk komutanlarının ihanet ve entrikalar yüzünden zamansız ölümleri Bizans'a, Türk Başbuğlarına kar şı ettikleri yeminleri unutturmuş; yağmacılık ruhu nu yeniden tutuşturmuştu. Doğu ile Batı İslam dün yasiyle Hristiyanlık dünyasını çarpıştırmak gibi, ye ni ve müthiş bir dramın başlamasına karar verilmiş ti. (Arz-ı Mukaddes) Kudüs'ü gasbetmiş olanların aleyhine yürüyecek olanların doğruca Cennete gide cekleri gökteki !sanın, yerdeki Layukti vekil'i tara fından ilan edilmişti. Kin ve ihtiraslarla dalgalanan çapulculuk ruhu çılgına dönmüş, yalınayak, başıka bak yola çıkılmıştı. Yoldan mucizeler görülüyor, her adımda hatiften sesler işitiliyordu. Evet, bu züğürt ler alayı, Alparslansız kalmış İslam ülkelerine, Nehri Asi'ye nazireler yazmak üzere sürükleniyorlardı. Fa kat, Yalçın kayaların arkası boş değildi; Dünyaya çağların üstünden bakan şu dik ve yüksek baş yine onun başıydı! ... Asırları çınlatan şu ses, yine onun sesiydi. Tari hin enginliklerinden at kişnemeleri geliyor. Ufuklar da aynı süngüler parlıyordu. Aynı ülkü duyuluyor, aynı tarih şuuru yaşanıyordu. Evet, papaz kin ve ihtirası Türk azminin yalçın kayalarına uğrayarak darmadağın oluyor, cehalet ve taassup dünyası Türk sUvanlerinin ayakları altında yuvarlanıyordu. Boz-
-
25
-
kurtların yaşadığı diyarlara çarpan yüzbinler parça parça olurken
ikiyüzbinler,
yediyüzbinler
birbirini
kovalıyordu. Dünya ortasında, tarih önünde insanlı ğın en müthiş dramı oynanıyordu. Fatımi önderi Ah mak Mustal'i ise dünyadan habersiz, yeşil kubbeli saraylarda, Cariyelerle dem sürüyordu.
Papaz
ve
Papa, kin ve taassubunun hazırladığı bu haileyi müte fekkir beşeriyetten saklamak için, güneş bulutların arkasına çekilmiş, küsufa uğramıştı. Ey asil ve mukadder bir macera olan tarih des tanını yaratanlar ve sayfalarını deha ve kılıçlarıyla dalgalandırmış olanlar. Ey insanlığın yüksek mukadderat ve mutluluğu uğruna ufukların arkasında yabancı ülke ve diyar larda kalanlar, Ey milyonlarca gazi, milyonlarca şe hitler! Dünya bilsin, cihan işitsin ki ruhunuzdaki ateşle tutuşturduğunuz büyük tarihi inancı, dünyaya eser lerinizi emanet alan bu günkü ve yarınki nesiller ya p.yacaktır. Sizler müsterih olunuz. İşte, çağlar açıp, çağlar kapayarak, devletler ve medeniyetler kurup, tahtlar ve taçlar devirerek ta
rihin en büyük icraatını yaratmış olanlar; büyük Türk i.leminin yalnız bir kısmıydı. Aileden Orta As�
ya'da
kalanlar ise boş durmadılar. Cengiz ve oğulla·
nnın etrafına toplananlar Batı Asya hudutlarını
Avrupa.om
bağrına
dayadılar...
ti
-26-
Çin'de ve Hintte en parlak medeniyet çağlarım açtılar. Bu günlerin üzerinden henüz beşbuçuk asır geçmemişti ki, Timur Oğullarının, Hindistan'da kur dukları büyük Türk İmparatorluğunun bayrağı bir asır önceye kadar Hint göklerinde dalgalanıyordu. İşte böylece Selçuk başbuğları da tarihin kendi lerine yüklediği ödevi ifa, ve icra ettikten, lmparator luğu ta Kafkaslardan, Bizans Surlarına ve Bizans surlarından Bağdat kapılarına kadar dayadıktan sonra tarihin en azametli icraatını yapacak olan ırk daşları Kayrhan Türklerini işbaşına çağırdılar! * *
*
Evet, bu ne manalı bir teselsül ve tarih şuurudur ki, şimdi Bizans surları önünde aynı mızıka çalıyor. Oğlu Orhan Beğ'e Türk ruhunun ezeli prensiplerini sayan Osman Gazi, Selçuk davulunu ayakta dinliyor. Türk süngüsü Bizans surları önünde aynı şuurla, ay in imanla parlıyor. Türklük aynı mukaddes gayeye doğru ilerliyor. Evet Orta çağın müthiş tarrakalar la yıkılacağı Bizans surlarında korkunç yarıklar açı lacağı zamanlar yaklaşmakta ! Bizansı almak için birçok kavimler bu surlara ka dar gelmişler, fakat birşey yapamadan ve bir müd det bekleştikten sonra geri çekilip gitmişlerdir. Çünkü bu baskınları yapanlar ve Bizans surları önüne
-27-
kadar gelmek zahmetine katlananlar, bir ideal uğru na değil, yağmacılık için gelmişlerdi. Bunun içindir ki, Araplar ve İranlılar ve diğer birçok insan dalga ları bu surlardan geçememişler; boyunları bükük mahzun ve melül bir surette geldikleri gibi geri git mişlerdir. Fakat dünya ahlahsızlığının ve dünya hu· zursuzluğunun, içinde hazırlandığı bu kalın duvarla· rı mutlaka avazeyi tekbir sesleriyle sarsarak devir· rnek ve yeni çağları açmak şarttır ! .. İşte, tarihin bu en büyük icraatı da yine Türkle. ri, Türk deha ve süngüsünü bekliyordu. Çok geçme mişti ki, cihan top sesleri ve gök gümbürtüleriyle in liyerek uyandı. Bizans surları önünde gürleyen top· lar bu kalın surlara çarparak engin yankılar yarattır Dünya, Türk süngüsünün, zulmün, cehlin, kin ve ihtirasların, üstünde parladığını ilan eden gök gümbürtüleriyle sarsılarak çınladı. Türklüğün, Tarih önünde yüklendiği ödev insan.. lığa mukadder olan hedefleri göstermek ve mutlu luğa ulaştırmaktı. Bunun içindir ki, ateşe, suya atı larak devirleri ve ufukları geride bırakarak binlerce yüz yıldanberi mukaddes bir gayeye doğru, çağdan çağa, iklimden iklime atıldı. Bunun içindir ki, istik lal ve hürriyet prensiplerini tagallüp dünyasına karşı tek başına savundu. Bunun içindir ki, milyonca ev ladını ve milyonlarını harcadı. Bunun içindir ki, Çin Betlerini, Alp dağlarını aşarak asırları ve okyanus-
-28-
ları birbirine kavuşturdu. Bunun içindir ki, Malaz girt önlerinde, Sakarya önlerinde göründü. Evet, Kosova meydanlarında, Muhaç ve Merci Dabık'ta döktüğü kanlar ve harcadığı milyonlar bu uğurdaydı. Evet birkaç Türk başbuğu Aydıncık iskelesinde sallara binerek Gelibolu sahilindeki Çimeni'ye; Yani Asya'dan Avrupaya atıldıkları zaman vicdanlarda duydukları ezeli prensiplerin yankıları bu idi. Yazıklar olsun ki, Papaz kin ve ihtirası yine ka barmakta ve ayağını yere vurarak yağmacı alemini bir defa daha talihini tecrübe etmesi için Kosova meydanlarına çağırmakta idi. Türklükte hiçbir za man tek başına yUzyüze gelemiyenler Sırp Sındığı de nilen, er meydanlarından da hacil ve sefil bir şekil de kaçtıktan sonra iyice anladılar ki, Türklük kar gısında kahramanlık taslamak boşunadır. Bundan sonra başvurulacak tek bir çare kalmıştır ki. O da geçmiş zamanlarda çok tecrübe edilmiş olan (Dost luk şeklinde tezahür eden oyunlar ve entrikalar) dı. Türk dipçik ve kırbaçlarıyla suratları patlamış olan lar artık düşmemek için, bu vasıtalara tutunacaklar dır. Havan toplarının yapamadığı tahribatı kolaylık la bu oyunlarla yapacaklardı. Hun süvarilerinin ayak ları altında yuvarlananlar, Avar kırbaçlariyle surat tan çatlayanlar Malazgirtlerden, Sakaryalar'dan, ka �arak kendilerini Türk alicenaplığmın kucağma dar atanlar evet bu defa da karşımıza dostluk gibi aman sız
silahlarla çıkacaklardır.
-29Evet, gaflet uykusundan tabl ve kös sesleriyle iki ayakları üstüne kaldırdığımız :m çılgın gösteri ale
mi son baskınlarını bu - metodlarla yapmak için bil"
köşede fırsat bekliyorlardı. Bizi bekliyen pusu ise sa dace bundan ibaret
değildi.
Asırlarca
sülalelerini:
duyurduğumuz çanak yalayıcılar, kapıkulları ve dön melerin de ihanetine uğrayacaktık. * *
*
Osmanlı İmparatorluğu 16. asırda Türklük ale minin diğer bütün kısımlarını gölgede bırakmış, dllnyanın muh.telif yerlerinde yaşıyan Türk ulusları nın yarısından az bir kısmını teşkil ettiği halde o nun ordu ve donanması Avrupa kavimlerinin mütte fik ordu ve donanmalarını w kovalamıştı. Fransız
müter:ıadiyen
büyük
amirali
zorlamış Contedien
kaptan paşa ve Afrika beylerbeyi mahiyetinde ava şa gitmeyi şeref ye fırsat biliyordu. Alman İmpara
torluğu ile İspanya ltH'allığını ş&.hiunda toplam.ı!iJ o lan
Şarl
Ken ise binat k111manda ettiği ordu ve do•
nanma1arı ile Afrika Beylerbeyine yenilmiş, memleket lerini mütemadiyen ayakları altında çiğneyen Kanu ni erdularmm kar§wına çıkmayı aklına bile getirme-
miştir. alemi
Fakat :r-Jlartda işaret ettiğim
do�an
hada.r gooişlemiş ve
batılara,
gibi Türklük
güneylerfien
klueylare
h'- asırda kıt'aları ve asU'ları bir-
-
30
-
birine bağlıyarak alemşumul bir imparatorluğun şerefli yaratıcıları olmuştur. Böylece bir tarafta im paratorluğun hududtları içine muhtelif ırklardan mil letler sarkarken öte taraftan Çin Setlerinden ta Sa lon Ovasına ve Orlaon önlerinden ta Karpatlara ka dar saçılan düşmanlı){ ve kıskançlık tohumları tut muş ve Türklük bünyesine yapacağını yapmıştır. Yani, bugün ortaya çıkmış olan bir takım bozguncu lar, nemelazımcılar, dalkavuklar aşağılık duygusuy la malül yabancı uşakları, idealsiz, davasız, bir gü ruh bu yabancı noktainazarların birer başarısıdır. Evet tarihimizin muayyen bir devresinde görülen ge rilikler duraklamalar ve bugüne kadar devam edip gelen içinden çıkamadığımız bir takım aksilikler ken di ilim ve muhitimizde de inatçı bir idefiks olarak makes bulan yabancı noktai nazarlar, Hint, Çin, Ro ma menveli seçmalardır. Evet Türk süvarileri önün de daima baş eğen kin ve taassup dünyası son oyun larını oynamak için sindikleri köşe ve bucaklarda fırbeklerken öte tarafta. dönme ve kapıkulları da cibilliyetlerini göstermek için ha -:ırdılar... tşte uğ runda bukadar kanlar dökülmüş, bunca emekler har canmış koca Osmanlı imparatorluğu Viyana önlerin·
sat
de bu engellere çarparak tosladı. Evet, bu çatırdı,
bu
yıkılış, ali cena plığımızın ihanetler
ve
entrikalar
karşısında gaf�timizin bir cezası, tarihin bir cezası
idi.
-3 1-
Fakat, Viyana önlerinden bu çekiliş cihangir bir ırkın son sözü olamazdı. Bu, çekilmekte olan millet yine o yenilmez ırkın evlatları, yine o icraatçı mille tin torunlarıydı. Biz alemşumul bir şöhretin, satvetli bir tarihin enginliklerinden geliyorduk. Cihana emir almak için değil, emir vermek, hükmetmek, büyük işler görmek için atılmıştık. Ancak büyük taleplerde bulun�bilir; büyük davalara baş vurarak tatmin ola bilirdik Tarih önünde bunu ispat etmekte harp tan rısı bir ırkın evlatlarına, bize, Türklüğe düşüyordu.
-
32
-
30 AGUSTOS'LARA; HtLEYLE, tMANIN; MADDE tLE RUHUN ÇARPIŞMASINA DOGRU!
ı
Zulüm ve tegallüp alemi, tarihin bunca ha.ilelerinden, kanlı sayfalarından hala ders almamıştı. manlar yine dalgalanmış, devirler, çağlar yine
Za bu
namıştı. Hakka meydan okunmakta, ezeli prensipler dünya ortasında çiğnenmekte idi. Yirminci yüzyılı.il adalet prensiplerini savunmak için kurulmuş olan ve adına Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Akvam) denilen bir teşkilat da azametli silahlarıyla mağrur
bir iki
devlete manda'lar tevzi etmekle meşguldü. Evet tarih önunde, dilnya önünde kin ve ihtiraslaııia yontul.mug
yağmacı dünyanın karşısına tek başına çıkacak olanlar da yi doktrinlerin kahramanlığı yapılıyordu. Bu
ne Türklerdi ... Bir ta.Rfta havan topları, donanma ları, hile ve entrikalariyle mağrur gösteri dllnJası,.
öte tarafta bunca evli.tlan insaılık uiruna atete ya aWarak yabaacı tike
ve üyarlarda
eTlitları
Sll•
lıiil-
-�oia.ı. ..:urluı. : Bir tarafta bunca asırlar Türkün çanağını yalayarak yaşayan ve Türkün alicenaplı ğından istifade ederek yükseklere tırmanan kapı kulları ve dönmeler, öte tarafta tarih ve me deniyetlerin ilk yaratıcısı Türklük. Bir tarafta donanma ve entrikalarıyla Ceberut dünyası, öte ta rafta ruhundaki ateşle alemleri tutuşturan ve bunca asırlar cihanı aydınlatan tarih ve medeniyetin ilk er leri, kılıç ve dehalarıyla tek başına Türklük! .. Bir ta rafta maddeci bir tarihin mantığı, öte tarafta ima nıyla, dik ve yüksek başıyla alemlere çağların üstün den bakan yenilmez bir millet, cihanşumül bir şöhret ve herşP,yin üstünde dalgalanan şanlı bayrak! .. Evet. ıın�
••
bu hi�eler, bu donanmalar, bu hora sesleri bu ateşli
silahlar, bu kin ve ihanet k;;;gaları Türkün ve
Türklüğün ezeli şuuruna karşı çıkacak son silahlar! .. Evet, yağmacı bir dünyanın çılgın gösterilerle dört bir taraftan saldırdığı, horalarla kampanalar çaldığı zamanlar! ... işte
o
gün cihan Türkün sayhasiyle sar
sılarak uyandı. Akıncı bir milletin koca dağların ar dından ileri atıldığı, çınladığı
o
kağnı gıcırtılarıyla ufukların
gün taşlar devrilip gitti. Vatan ufukları
nı saran karanlıklar Türklük şimşekleriyle tutuşarak fesat dünyasının başında parçalandı. Ateşli silahla rıyla mağrur gösteri alemi Türklük karşısına bir daha çıkmayacaklarına dair atalarının yeminlerini
·-31Sakarya
önlerinde yuvarlanarak bir Cf.efa daha tek rarladılar. Hacil ve sefil bir şekilde kaçarak kendile rini Mondoros Adası önünde bekliyen tekneye dar attılar. .
* * *
-35-
l!!y Alem şumul
bir l<)hretin ve satvetli bir tari
hin enginliklerinden gelen büyük bir milletin· evllt lan ! Alemlere çağların üstünden
bakan
şu
dik
ve
yüksek baş, yine senin başın! .. İstikballer yaratıl mak, çağlar kapanmak ve açılmak için yine seni bek liyor! ... Kültür ve medeniyet anıtları göklere yüksel mek için yine seni bekliyor! Sen, bu aleme emir al mak için değil, emir vermek, büyük işler görmek ve büyük taleplerde bulunmak için atıldın� Senin büyük lüğünü Türklüğünü, milliyetini, ırkını, imanını, yük sek ve eşsiz kabiliyet ve güçlerini unutturmak, bu
land ırmak ve ülkü istikametini şaşırtmak için uğ raşblar, uğraşıyorlar ve uğraşacaklardır. Bu kara kuvvet teşkilitı bunca asırlar dile getirdiğin savaş
alanlanndan kaçarak bir köşeye sinenlerin torunla ndır. Bunlar senin alicenaplığından ve gafletinden istifade ederek yükseklere
tırmanan
kurnaz
kapı
kulları ve dönmelerdir. ülkü istikametini şaşırtmak türklüğümüzü, ırkımızı, milliyetim.izi ti.nutturniak, bu ihanet !lemine düşer. Fakat uyanık olmak, kimin kim olduğunu bilmek., varlığını
duymak
ve bütün
gaflet dilnyasına duyurmak da sana düşer. Dost bilsin düşm an işitsin kl:
Tarih, Tanrının TUrklilk vasıtasıyla yer yüzünde
yar
;ttığı
bir destandır. Tarih, TilrklUğün yar olmak
iradesinin ebediyetteki ·bir yankısıdır. Alem ve tarih metkfirenin gerçeklegmesinden başn bir gey değil-
-36-
_ılir. Tarih insanlık haysiyetinin en yüksek çelengine ulaşmak için milletlerin içine atıldığı bir yarışma sahnesidir. Büyük taleplerde ancak büyük milletler bulunabilir. Çünkü zafer mefkure ile mukavemetin, madde ile ruhun hile ile imanın savaşından çıkar. Bundan dolayı her irade ve her eylem aynı zaman. da zaruri bir cüret asil ve mukadder bir maceradır. Yani savaş ve ızdırap asil ve mukadder bir macera olan tarihin zaruri bir yönünü teşkil eder. tdealizm sahası bir takım zibidilerin (hesap - kitap) cılarm, kurnazların ve maddeci bir tarihin mantığına sığı nanların dönüp dolaşabilecekleri bir saha değil, yük sek alakalann rol oynadığı büyük davalara baş vu rulan yüce ve cesaretle teşebbüslere girişilen bir des tan filemidir.
.l}!Y insanlığın
yüksek mutluluğu ve istikbali uğ bunca asırlar küre-i Arzın altını ve üstünü ke üksek mikleriyle doldurmuş olan aziz şehitler! E diyarlar yabancı hır ı ea uğruna yabancı ülkelerde da kalmış olanlar. Ey ezeli ye ebedi prensiplerin_a kislerini kendi vicdanlarında duyanlar ve cihana du r,urmak için atı ustunde ayaga kalkara�Asya-1hın Afrika'nın ve Avrupa'nın - göbeğinde görlfnenlerI. runa
..
Cihan tarihindeki ey bugünkü ve yarınki--ııeSiiierT.. ---�-Cihan tarihindeki yerin ön��r_!!�_l'_eridi�_,_ hük�etme _ yeridir. Bunu kavradığın gUn anlamadı� hiÇ b1r şey kalmayacaktır. Yenilmez kudretin istiklöl ve
-37hilrııytt µteıı,,.t_:-lerini savunan kölel�k . tanımaz bir
. tarih sayfalanna baktığ�n taraftan geliyor. Ortasında bulunduğumuz tarih dünyası ne !._adar fır tınalı, ne kadar bulutlu, ne kadar şimşekli ve kasır g;lı olursaOJSuliOiZ;-Ciliıı.!ldabİr_ �bitki gibi. çÜrlryüp s� dağılıp gitmeyeceğizl: Tarihimizle, medeiıi �tirnizle vebunca . icraatımızla bu alemin o sonsuz luğun yin.� Jç!!!d�yiz. Dünya, bir gün olup her �ang.!_J�i!iJ_ bfr_sebep�e darmadağın olsa da bi� _yi_ne başk_au alem.l�i.I!. üstündP önder ve payidar olacağızJ'..._
mil�tin
-
.
·
DÜNYA BiLStN, CtHAN tŞtTStN Ktl SATVETLİ BiR TARtHtN ENGtNLtKLERtNDEN GELEN ŞU iHTAR BtR GÜN YiNE TOZARAK DALGALANSA ZAMANLAR,
sız MüSTERtH OLUNUZ EY YENtLMEZ BOZKURTLAR! TüRKLüK VAR TüP..KLüK! 1ŞTE YtNE O IRKIN EVLATLARI! DtK VE YÜKSEK BAŞIYLA ÇAôLARIN üSTüNDEN BAKANLAR
ENGtNLERDE E BEıDt RESMtGEÇtT
1ŞTE YtNE O TOP SESLER!
t ŞTE YtNE
_DVNYA
BtL,
O
ClHAN 1Ş1T!.,
.·
DVNYA ANAYASALARINDA DiN Yazan : Bekir BERK Altnu!Jaltı devletin Anayasasında buhınan leri
toplu bir
halde
ancak bu
eserde
dini höklim
buılacakf!luuz
Fi.atı: 1 Iha
* BEŞ EMiRDEN ORUÇ Yazan : Emin ATIK Fiatı : 1 Lira
* A.Fikri YAVUZ
(ıtst. Müftü Müsevvldi)
Fikri AKSOY (Mwıhaflan Tet.kik Heyeti
Reisi)
M. SabJi. Sö'7.ERt (Yüksek hlim Enstitüsü öğretmeni) H. Ziya ERCE (tst. tmam-Hatip O. Md. Baş Muaıvini) Enver BAYTAN (Vaiz) dan
kurulu
Tetkıik Heyetimizin
nezaretinde yayınlanan dini eserlerimizi itimatla
bilhassa
okuyabilirsiniz.
* DOöAN GVNEŞ YAYINEVt
Cağaloğlu
-
Nuruosmaniye Cad. Sl/2
-
tstanbııl
NOT: Toptan sipari!j!ere % 25 tenmıat yapılır. 10 Li
radan
az
siparirtler pe!\!iD
veya pul mu kabil i gönderilir.