M. Fahrettin Kırzıoğlu - Kazım Karabekir

Page 1

M.

Fahrettin Kırzıoğlu

KÜLTÜUAKAllUÖl/1278

Türk Büyükleri/ 135



KAZIM KARABEKIR



KÜLTÜR BAKANLIÖI YAYINLARI I 1278 Türk Büyükleri Dizisi I 135

KAZIM KARABEKİR (Kendi Eserleri. Haltercilmeleri ve Arşiv Belgeleri'ne Göre)

Prof. Dr. M. Fahrettin

KIRZIOÖLU


@

Kültür

BakanlJ.lı I Ankara 1991

ISBN 975 17 0781 1 Kapak Dtıuni / Grafik S Ltd. Ştl. -

-

-

Yayımlar Dairesi Başkanlığı 'nın

22.3.1991 tarih ve. YAPKUR 928-1.944 saydı makam onayı ile birinci defa 15.000 adet bastınhnıştır.

Dizgi : İlkay Matbaacılık Ankara -

Tel

:

230 39 54 - 230 60 65

ANKARA 229 92 11

Sevinç Matbaua Tel

:

-


Kars'ta Yatan Aziz Şehid/erimizin Mübarek Ruhlarına M.F.K.

ÔNSÖZ

"Kazım Karabekir Paşa " kitabını, 'TÜRK BÜYÜKLER/" takı­ mı arasında yayınlanmak üzere , Sayın Bakanlığımız bana havale bu­ yurunca, büyük mutlulu.le duydum. Rahmetli Paşa'y ı. Kars'ı iki defa kurtarırken gören dedem ve babam gibi bütün lcomşu/arımızdan duy­ duğum, O'nun büyüklük. ve faziletlerini, eşsiz milli hizmetlerini yaz­ mak, daha önceleri başkalarının yazdıklarına göre değil, "Yayınlan­ mamış Belgeleri Görmekle" olmalıydı. Bu uğurda: Türkiye BMM Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı'mızda bulunan "Arşiv"lerdeki "Kazım Karabekir Paşa Dosyası"nda saklananlar ile, ATASE (eski, "Harp Tarihi Dairesi", yeni Askeri Tarih ve Stratejik Etüt) Başkanlığı ile Çankaya-Atatürk Arşivi'ndeki belgelerin fotolcopi veya mikrofilmlerini, resmi müracaatlarım/o alınan müsaade/ere göre, tedarik ettim. Rahmetli Paşa'nın ikiz Kızları Hayat FEYZIOCLU ve merhu­ me Emel ÖZERENGIN Hanımefendiler, 1967'de Kars Halkımız'ın is­ tasyon önünde yaptırdığı 220 santim boyundaki tunçtan "Kazım Kara­ bekir Paşa Heyke/i"nin açılış törenine şeref vermeden önceden beni tanıdıkları için, evlerindeki, Muhterem Babalarının basılmamış birkaç eserini ve Aile Soykütüğü ile tarihifotoğraflarını, lütfetti/er. Paşa'nın ortanca damadı Prof Faruk ÖZERENGIN Beyefendi de. bu uğurda bana çok yardımcı oldular. Her üçüne de, burada sonsuz teşekkürleri­ mi sunarım.

v


Dileğim, Bakanlığuı yayınlayacağı bu kitabın çıbnasuıdan sonra, Rahml!tli Paşa'nın, çoğu esld-yazunızla olan elyazması eserleri­ nin, bir "Enstitü" tarafından, hiçbir coğrafya ve kişi adında yanlışlık yapılmadan, düzgün biçimde yeni-yazımıza geçirilerek, bir an önce bastırılmasına imkan sağlanmasıdır. O'nun ölümünden sonra, eslci­ yazımızla olan eserlerinin yazmasından yeni-yazımızla basıırılanlar­ da/ci, anlamı bozucu "okuma yanlışları"na -lci, resmi kuruluşların ya­ yınlarında da sık -sık rasılar.ıyor- bu kitapta yer yer işaret edildi. Bunu, Aıatürk'ün ünlü "Nutuk" lcitabının yeni-yazımızla yayınlarında bile görüyoruz!

·

Bu eserin yazılmasını bana havale buyuran Bakanlığımıza, Resmi Arşivlerimizden belgeleri seçip, fotokopi veya filmlerini a/mama yardımcı olanlara ve Paşa'nın Muhterem Varislerine, tekrar tek­ rar ıeşeklcür/er ederim. Ankara 16 Temmuz ]9'}() -

M. Fahreuin KIRZioGLU

VI


İÇİNDEKİLER

KISALTMALAR ............................. ..... .. ... ...................... .......... .... IX 1. BÖLÜM: HAYATI...................................................................

A) Att..ESİ, İLK VE ORTA TAHSİLİ .. .. .... ... .. ........ .. .... . .. .... ... ... ...

1 2

B) HARBİYE 'Y E GİRİŞ İNDEN Bİ RİNCİ -CİHAN SAVAŞI'NA KADAR

C)B İRİNCİ -CİHAN SAV AŞ I'NDA. .... ...... .... .. .......... . . .. .. .. . .... ..

9 .

Ç) MİLL İ MÜC ADELE'DE. ... . .... ... ... ....... ...... .. . ....... ... .. . . .. . .. . .... ...

14 21

D) BİR İNCİ ORDU MÜFETTİŞLİ Ôİ' NDEN

ÖLÜMÜNE K ADAR .. .. .... .... ... . ... . ... ... .. .. ................. ..... . ... ..

37

il. BÖLÜM: ESERLERİ .... .... ..... ... ... ... ... ,..................................

43

A) GİRİŞ ........... .. ................................ ... ..... ... ...... .. .........................

43

..

.

.

.

.

B) ESK İ-YAZI MIZLA BAS ILANLAR ..... ..... . . ....... .. ...... ... .........

.

46

C) YENİ-YA ZIMIZLA BAS ILANLAR ................... ................ .....

52

.

Ç) BAS ILMAMIŞOLANLAR .. . ...... .. ... ....... .. ...... ... ... .... ..... ....... . . .

56

Dl. BÖLÜM: KENDİ KALEMİYLE,

1918 YILINDA ÜÇ İLİMİZİ KURTARIŞI

60

A) GİRİŞ... ................ ... ..... ... ... .......................... ... ............. .... ... ... ....

60

B) E RZİNC AN'IN KUR TULUŞU ..... .... ......... .. ................. ............

64

C) E RZU RUM'UN KUR TULUŞU .. . .... ....... ............ .......... .. . . .. ..... .

75

vn


Ç) SARIKAMIŞ'IN KURTULUŞU................................................ 9 3 D) KARS'IN KURTULUŞU..........................................................

101

iV. BÖLÜM: MİLLİ-MÜCADELEMİZ'E EŞSİZ HİZMETLERİ . ..... .. ............. . ....... .... . ...

.

.

. .

.

. .... ..

...... ...

.

.

123

A) XV. KOLORDUBÖLGESİNDEN SİLAHLARI VERMEMEK KARARI ve UYGULAMASI ...........................

123

DESTEK OL MASI ...................................................................

12 9

B) ERZURUM KONG RESİve MUSTAFA KEMAL PAŞA'YA

C) YENİ- TÜRKİYE'NlN lLK ASKERİ ve SİY ASİ ZAFERl'Nİ KAZAN MASI: KAR S I' N SON - KURTULUŞU ve GÜMRÜ ANTI...AŞMASI .....................................................

145

V. BÖLÜM: " ŞEHİD-YAVRULARI TÜRK ÇOCUKLARI " · NIN KURTARICI v e TERBİYECİSİ " 154

YETİMLER-BABASI KAZIM KARABEKİR PAŞA" A) GİRİŞ

.......................................................................................

154

B ) XV. KOLORDU'Y A BAGLI "ÇOCUK LAR ORDUSU"

158

VI. BÖLÜM: ŞİİRLERİ'NDEN ÖRNEKLER ve İKİ MARŞ BESTESİ ............... ............................................

172

..

VII. BÖLÜM: BELGELER (11Şubat 19 15- 28Ocak 1948) ..... 18 9 VIII. BÖLÜM: " ŞARK CEPH�İ KUMANDANI" İKEN ALDIGI ARMAGANLAR ... ............ .... . . ............ .. . .

.

. .. .

.

.

... .... .

226

1. Sovyet Ordusu'nun Lüks Tren Salonu ....................... ................

226

III. Erzmumlular'ın Ya zma Kur'anı-Kerim'i .................................

232

iV. Yurtdışında Enver Paşa'dan "Murassa'-Kılıç".........................

237

Aile Soykütüğü, Notalar, Fotoğraflar. ...........................................

23 9

il. Azerbaycan Hükıimeti'nin Gümüş Yemek-Takımları ..............

VIII

228


KISALTMALAR

Kitabın içinde, eserler ile Belgelerin bulunduğu "Dosya" adları, aşağı­ daki biçimde kısaltılmıştır: AllAB

"Atatürk ile ilgili Arşiv Belgeleri"

106

(1911-1921

Tarihleri Arasına Ait

Belge), BAŞBAKANLIK Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı

(yeni adı, "Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü - lstan­ bul) Yayını, Arıkara 1982 (sadeleştirme ve belgelerin klişeleri).

AÔAS

"Atatürk Özel Arşivinden Seçmeler", Arıkara'daki Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı hazırlamış, KÜLTÜR BAKANLIÔI yayınlamıştır, Arıkara

1981

(korkunç okuma yanlış­

ları ile metin ve ona göre sadeleştirme). ÇD

Kazım KARABEK1R, "'Çocuk Davamız",

1943'

te biten bu kitap,

Paşanın Üç Km'run yazdığı "ônsöz" ile birlikte, daktilo ile yazıl­ mış ve her ilci yüzil teksir makinesiyle

1965'te

360

büyük sahife halinde

çoğalulıp, bazı kütüphanelerimiz ile ilgili kişilere verilmiş­

tir; oradaki fotoğraf klişeleri, matbaada bastırılmış (yayınlanması, çok gereklidir). EEK

Kazun KARABEKlR, "Erzincan ve Erıurum'un Kurtuluşu" Istanbul

1939

(1918),

("Cihan Harbini Nasıl idare Ettik?" adlı büyük ve

belgeli eserinin 3. Kitabıdır). HTVD

Genelkurmay Başkanlığı Harp Tarihi (yeni adı, ATASE) Başkanlı­

ğının üç aylık "Harp Tarihi Vesikaları Dergisi"nin, Selçuklu

Fethi'nin 900. Yıldönümü Bayramına Armağan "Özel Kars Sayısı'',

IX


Sayı 49, Ankara. Eylül 1964. lH

Kizım KARABEKIR, "/stiWl Harbimiı", I. Cilt, İstanbul 1960.

KKK-D

Kara KıNVelleri KOmMlanlıfı Arşivi'ndeki "Kôzım KarabelcU Paşa Dosyası" (bunda, Paşa'nın resmi Sicilleri, kendi elyazılanyla hiltercümeleri, ilgili resmi belgeleri vardır).

SKO

Kazını KARABEKlR, "Sarılcanuş, Kars ve Ötesi", Paşa'nın, 1. Kaf­ kas Kolordu Kumandaru iken yaptığı savaş ve kurtarmaları anla­ tan, "21 Mart

-

2 Haziran 1918" vak'alarına ait, 1944'te eski - yazı­

mızla elyazıyla hazırladığı yazma eserdir. Daktilolu bir nüshası, ATASE Başkanlığı Kütüphanesindedir; aslı ile karşılaşunlıp. bastı­ nlması kararlaştmlmaktadır (Yukarıdaki, "EEK"nın devamıdır).

�MM-D Tiirkiye Büyiilc Millet Meclisi Arşivi'nde, "/stanbul Milletvekili Kazım KarabelcU Paşa-Dosyası" olup, kendi elyazısıyla, biri 1923,

öteki 1939'a ait iki resmi haltercümesi ve bazı belgeler vardır, foto­ kopileri elimizde.

x


1.

BÖLÜM

HAYATI

Rahmetli Paşa'nın hayatını tanıtan ilk eser, "P.S." remziyle Pe­ yami SAFA 'nın, (1922 yazında) İstanbul' da "Tabi ve N3şir Orhaniye Matbaası"nın çıkardığı, küçük boyda 23 sahifelik, "Şark Cephesi Ser­ darımu KAZJM KARABEKIR PAŞA" adlı kitapçıkur. ikinci olarak, onun yakın dostu Gazeteci Feridun KANDEM/R'in şu iki kitabıdır: a­ "Kazun Karabekir", "Çıkaran, Sinan Matbaası ve Neşriyat Evi", İstan­ bul 1948; orta boyda 191 sahife, resimli; b- "Yakın Tarihimiz Yayın­ lan: 2" sırasında, "Kazım Karabekir'in Yakılan Hatıraları meselesinin içyüzü", "Naşiri, Nejat A� baba", Ercan Matbaası İstanbul 1964, orta boyda 200 sahife, resimli. Tabip -Şiir-Yazar rahmetli Dr. Fethi TE­ VETOÔLU, onun hayabnı ve hizmetlerini en iyi biçimde özetleyerek, 197l'de TÜRK ANSİKLOPEDlSl'NDE (XXI. 252-254) "Kazım KA­ RABEKIR" maddesini yazdı. Ortanca Damadı ile Kızı ÖZEREN­ GİN'ler de, O'nun 1982'de İstanbul'da basbrdıklan "ittihat ve Terakki Cemiyeti" kitabı başına (s. 9-15) ekledikleri, "Hayatı"nı yazdılar. Biz, Genelkurmay Başkanlığımızın izniyle, "Kara K11VVetleri Komutanlıfı Arşivi"ndeki "Kazım Karabekir Paşa Dosyası" ile, TBMM'ndelci Arşiv 'de bulunan, Rahmetli'nin kendi elyazılanyla yaz­ dıkları "Ha/tercümesi": a-11. Dönem lstanbul Milletvekili iken, "119 Sicil Nu." ile, "17 Alu.stos 1339(1923)" tarihli "Muhıasar Tercilme­ ihôl"; b- V. Dönem'de/stanbul Milletvekili olunca, Ocak 1939 başında yazdığı 3 sahifelik "Tercümeihal"; aynca, bu "Dosya"daki Belgeler.

1


Çankaya-Cumhurbaşkanlığı "Atatiirk Arşivi"nde, K. Karabekir Paşa ile ilgili birkaç belge gibi kaynaklarımıza göre, bu bölümü kaleme aldık. Büyük Kızı, Sayın Hayat FEYllOCLU"nun, İstanbul'daki "Askeri Müze"mize bağışladığı, Rahmetli'nin 18 adet Nişan ve Madal­ yasının "8.6.1972" tarihli 'Tutanağı"nın fotokopisi ile, Babasının "Hayatı" ve ilci şiirinin çıkuğı, Oca1c 1987 tarihli ve 42 sayılı (Ankara) "KEMALİST ATILIM Aylık Fikir Dergisi"nden de, yararlandı.le(*).

A) Atr.ESİ, İLK ve ORTA TAHSlLİ

Atalan, eski Konya //i'nin (şimdi Vilayet olan) Karaman (Larende)//çesi'nin güneybau yanında ve Konya-Karaman yolu üze­ rinde, halk arasında "Kasaba" da denilen "Gafriyat"ın yerli eşrafın­ dan, "Karabekir" ailesinden idi. Şimdi "Karabekir ilçesi" olan bu ka­ saba, eskiden içkale ile, düz yerde üç kapılı dışkale'si bulunan müstahkem bir yerdi. Buranın adı, Muharrem 836 (Eylül 1432) de biten Karaman da l " brahimbeğ imareti Mescidi"ndeki mermer kitabede, "Karye-i Gaf­ riyyat" diye ve vergi gelirinin yansı vakıf olarak geçer. Katib-Çelebi ("Cihannüma" s. 614), Karaman'da "Gaferiyyad"ı, "Turgud" adlı Türkmen oymağı nMıiyesine komşu gösterir. H. 1059 (1649) yılında Evliya-Çelebi (IX. 310) burayı görmüş olup, şöyle tanıtır: "Gafri yat"ın bir adı da, "Kılfirabıld"drr. Kaaclısının maaşı 150 Akça olan bir Kaza (Kaadılık)ur. 18 köyü vardır. Kalesi dörtköşeli olup, (yüksek ve) hendeksizdir. Kethuda - Yeri, Seretan, Dizdarı (Kale-Beği) ve 18 Muhafızı vanhr. Kalesi, düzlük bir yerde'dir. 3 Medrese, 8 bkmekteb ("Sıbyan-Mektebi"), 2 Han, 40 Dükkanı vardır. Bağhk-bağçelik bir '

yer olup, kadın ve erkek güzelleri çoktur. •)

2

Kanlı genç öğretmenlerden rahmetli ZMalıir BARANSEil'nin, 30 Ekim 1967 Kan'ın Kuıtuluşu'nun 47. Yıldöııılınil'nde, KanWar'm gayretiyle, istasyon kesimin­ de dikilen "Kazun Karabekir Hey/celi" dolayuıyla hazırladığı, "Dotun1111 Kıu14rıcısı Kıhun Karabekirw adlı 95 sahifelik küçük boy kitabı, derlemedir.


Rahmetli lbrahim Hakkı KONYALI ( "Abideleri ve Kitabeleri ile KARAMAN TARiHi ", İstanbul 1967, s. 157-159, 273, 301, 337, 408, 413-414), "Gaferiyaı Kalesi"nin resmini de vererek, buraya ait bilgileri derlemiştir: Dışkale Surlarında: Karaman-Kapısı, Hisar­ Kapısı ve Küçük-Kapı vardır. Karaman Kapısı'nın önü, yol aşın sağlı­ sollu Kabristan'dır. Sağdaki, bozularak ağaçlandırılmış, Mektep yapıl­ mış. Soldaki, hfila Kabrisıan'dır. "Kazım KARABEKIR 1943'te, (atala­ rının) doğup büyüdüğü bu Kasaba'yı ziyaret elliği zaman, her iki Kab­ risıan'ı, duvarla çevirtmıştır. Soldaki (bozulmadan kalan) Kabristan 'da , 1253 (1837) tarihli kabirtaşı, Gafriyad-A'yanı Elhdc Mustafa Ağa"ya fild". Buradaki Camilerden: Boyacı-Mahallesi'nde çi­ nili mihrabı bulunan Ulucami'e, Nevruzoğlu-Camii de denir. Haci­ llyas Camii'ni , (1649 yılında) Evliya-Çelebi de gönnüştür. Emineddin­ Mahallesi'nde, Yenicami de denilen Malbastı Haci Mehmed Ağa Ctimii'ne, Taci-Camii de deniyor ki, "Gafriyaı'ın tuğla kalınlığındaki (çok makbul ve mennerimsi olan) meşhur taşından yapılmıştır". Yinnialu yıl önce burası, sekiz köylü ve belediyeli büyücek bir (Nahiye) merkezi iken, içişleri Bakanlığınca adı, "Kazımkarabekir" konmuş ve son yıllarda da, ilçe merkezi yapılmış­ tır. Tanzimat Çağımızda.,gelenek olarak "Nahiye"yi idare eden me­ murlar, yerli-eşraftan tayin edilirdi. H. 1285 (1868) yılında çıkan /. Konya Stilncimesi"nde (s. 36), "Karaman Kaztisı"ndaki ilci nahiyeden küçüğü olan, "Gafriyad Nahiyesi Memuru, Reyhcin-Ağa" diye gösteri­ liyor. Yakın zamana kadar bölge halkı dilindeki gibi, Ondokuzuncu Yüzyıl sonlarında da, bu kasabaya, hem "Gafriyad", hem de "Kafri­ yad" denildiğini görüyoruz (Ali CEVAD, "Memcilik-i Osmciniyye'nin Tarih ve Coğrafya Lügati. İstanbul 1313/1897, s. (fJ7, 643). Bucak

• •

Rahmetli Kazım KARABEKIR Paşa, kendisine ve babasına benzeterek, karakalemle yapuğı, top-sakallı ve kavuklu uludedesi "Karabekir'in Resmi" arkasına, elyazısıyla şunu yazmışur:

3


"Fatih Devrinde Karaman HükWrıeti'nin son ( 1466'daki) Mu­ hmebesi'nde Gedik-Ahmed Paşa Ordusu'na yardım eden Ceddim (Dedem) Karabelcir" (Bu resmin fotoğrafı için bakınız, KANDEMİR, "Kazım Karabekir", İstanbul 1948, s. 18 1). Bu tablo, şimdi Eren­ köy'deki evi, "Kazım Karabekir Müzesi"ndedir1. Aile Kütüğü'nü, aile hauralanna göre kendisi yapmış ve Küıüp­ hanesi'ne koymuştur. Bunun bir fotokopisini bize gönderen

Varislerine teşekkür ederek, burada anacağız: Gafriyaılı 'Topal-Musa Paşa", "Hanife" adlı bir hanımla ev­ lenmiş. Bunlardan: J. Hasan Paşa, 2. Ziynet, 3. Ahmed Efendi adlı üç çocuk doğmuş. Bunların en küçüğü "Ahmed E/endi"nin de: J. Meh­ med Emin (Paşa), 2. Şerife, 3. lbrahim (Yüzbaşı) adlı üç çocuğu olmuş. En büyüğü "Mehmed Emin Paşa", kendi Halası Ziynet'in en küçük kızı (.Haciye) "Havva Hanım" ile evlenmiş, bundan sıra ile şu 5 oğlu dünyaya gelmiş: 1. Hamdi, 2. Hilmi, 3. Şevki, 4. HulUsi, 5. Musa­ Kazun. Topal-Musa Paşa'nın Büyük oğlu Hasan �aşa nın: 1 . Fatma, 2. Behice, 3. lbrahim adlı üç çocuğu; kızı Ziynetin : 1. Şükriye, 2 . Şükrü, 3 . Hacer, 4. Fatma, 5 . Havva (K. Karabekir'in anası) adlı 5 ço­ cuğu; Küçük oğlu Ahmed E/endi'nin kızı Şerife, evlenmeden ölmüş; Küçük oğlu Yüzbaşı lbrahim'in (K. Karabekir'in biricik Amucası'nın): /.Hüsnü, 2. Emine, 3. 'Zeynep, 4. Hayriye, 5. Selime, 6. Fatma adlı (1 oğlan, 5 kız) çocuğu olmuş. Soykiiıüğü (Şecei'e)de, Karabekir Ailesi'nden 'Topal-Os17Wn Paşa nın büyük oğlu "Hasan Paşa"nın, yukarıda anılan 2 kız, 1 oğlunun nesli yazılmamış. '

"

Babası

Mehmed-Emin

Paşa:

Gafriyadlı

Karabekir-

1) Şimdiye kadar dikkatlerden kaçan bir husus da, 1941-1952 YJ_llannda lsıanbul'da dini-terbi.ye iiı.criııe birkaç kitabı yayınlanmıı olan, "General Ô�r Cemal KARA­ BEXIR"in, "KOTabdir" soyadlı ba J ka bir "Genarali'mizin varlığıdır. Ank 'ra-Miill Kütiiphane'de, ıu eserleri var: 1-"lsıinca ve lsıibrıfnın Faydaları" 1949; 2-"/çlci" 1951; 3-"Kwnar" 1951; 4-"Zem ve Gıybet" 1951; 5-"Yalan" 1952; 6-"Fiııu ve FesôdınFenalılcları" 1952; "11.Baslu"sı, 1963; 7-"ZiM" 195ı. "ilim Yayma Cemiyeıi Nqriyaıı"ndaıı olan bu değerli eserlerin sahibi "General O�r Cemal KARABE­ KIR"üı, bizim KaramQll-Gafriyaılı "KOTabelcir" iilesiyle ilişkisi, anıumıaya değer (ATESE ve Emekli Sandığı Arşivleri'ne bakmak gerek).

4


Olulları'ndan Topal Mu.sa Paşa'mn küçük oğlu Ahmet Efendi' nin , büyük oğludur. Mehmed-Emin, 16 yaşlarında bir delikanlı iken, 1853 sonlarında Ruslar ile savaşmak için Rumeli'ye giden "Gönüllüler"e kaulmış; önce, 1854'te (15 Mayıs - 25 Haziran arasında 42 gün süren) Silistre Mululıarası Müdafaası'nda yararlık göstemıiştir. Sonra da, yine "Gönüllüler" ile birlikte gittiği Kırım'daki (17 Ekim 1854-9 Eylül 1855 arasında 10 ay, 25 gün süren ve üzüntüsünden Rus Çan 1. Niko­ la'nın 2 Mart 1855'te intiharına sebep olan, türkülerimizde hata hatırası yaşayan) "Sivastopol Kuşatması " muharebelerine katılmış; o kış 'siperlerde iken, donan ayağının birkaç parmağında iz kalmış ve; bir hücumda da yaralandığından, "Gümüş Muharebe Madalyası " (Si­ vastopol Nişanı) ile ödüllendirilmiştir.

30 Mart 1856 "Paris Antlaşması" ile Rusya yenilip Barış imza­ lanınca, "Karaman-Gönüllüleri"nden 19 yaşına gelmiş bulunan Kara­ bekiroğlu Mehmed-Emin Efendi, denenmiş yararlıkları dolayısıyla, "Nizami Ordu " ya alınmış; sonra da, '"Zabtiyye (Jandarına)-Sınifı "na geçirilince, derece-derece yükselerek, "Liva " Paşası (Tuğgeneral) ol­ muştur. Bu zaun adını, sıfat ve madalyası ile Konya Yıllığı'nda bul­ duk. H. 1303 (1885) yılında çıkan X/X. Konya Vilayeti "Satname"sinde (s. 292), şu bilgi var: Konya 'da "Vilayet 'Zabtiyye Alayı"nda, "Mirimiran" rütbeli ve "4. Mecidi" Nişanı bulunan "Hüse­ yin Paşa"dan sonra, ikinci amir, "Gümüş Madalya" sahibi "idare Emini, Mehmed-Em in Efendi" geliyor. Bu sırada Mehmed-Emin. "Yüz­ başı " veya "Kolağası " (Önyüzbaşı) rütbesinde olmalı. "Binbaşılığı"nda, "Kastamonu Vilayeti 'Zaptiyye (Jandarma) Alaybeği", Kaaimmakaam (Yarbay) iken, (Çorum Sancağı) lskilip Kazası "Kaaimmakaamı" Vekaleti 'nde bulundu. Miralay (Albay)­ /ığı'nda, ailesiyle birlikte Van Jandarma Kwnandanlığı 'na giderken, (Gemi ile Trabron'a, oradan kara yoluyla) Erzuru.m'da konaklamış idi. Rahmetli Ali Fuat CEBESOY Paşa, hatıralarında diyor ki: Baba­ Dedem Müşir (Mareşal) Mehmed-Ali Paşa'nın eşi Aişe Hanun'ın, "aslen Karamanlı" olan Mehmed Emin Paşa ile akrabalığı vardı. Bu yüzden O, Erzuru.m'a gelince, burada "Kolordu Kurmaybaşkanı" olan Babam lsmail Fazıl Paşa 'nın "Birkaç gün müsafiri olmuş"tu. Onun 5


oğlu Kazurı Karabekir'"ı de, çocukluğumda, ille defa Erzurum'da gör­ düm 2.

K. KARABEKIR de, hatıralarında diyor ki 3: Babam, "Van Jan­ darma Alay Kumandanlıgı'na nakledildiği zaman, 1302 (1887) yılı Temmuzunda bizi, lstanbul'dan aldırmışb. O zaman ben, küçüktüm (6 yaşına yeni girmiş). Fakat, geçtiğimiz Trabzon-Erzurum-Hasankale­ (Eleşgerd'e giderken aşılan) Tahirgediği-Kılıçgediği yolundaki bazı yerleri ve hatıraları, unutamıyordum. Erzurum'da bir havuza düşerek, başım yaralanmış ve bu yaradan bir iz kalmışb ...Van'da üç yıl kadar kaldıktan sonra", 1889/1305 yazında Elaziz Viltiyeti Jandarma Alay­ beğliği'ne nakledilen Babam'ın yanında, yine ailece yolculuk etmiş­ tik. . . Buranın kışını ve 1890/1306 tlkbahannın letafetini görmüştük". "Liva'1ık ile Paşa (Tuğgeneral) olunca, Mekke'ye tayin edildi. Yine Kazurı KARAJJEKIR hatırasında diyor ki: "Van'da, Harput'ta üç­ dört yıl kalarak; ilk tahsilimi de yapmışbm. Sonra da, üç yıl kadar Arabistan'da gezmiş ve bu sırada, Harput'tan Trabzon üzerinden ls­ tanbu/'.a dönüp, (oradan vapur ile) lzmir'i, Pire'yi, Mısır'ı, TUrisina'yı, Kanal'ı, (dönüşte) Beyrut'u da görmüşLüm"4. Mehmet-Emin Paşa'nın, Harput!Eltiziz'den, 1890 sonunda "Hicaz Vilayet"ne tayin edildiği ve kışı burada geçirdiği, anlaşılı­ yor.H.1309/R.1307 (1891) yılı Hicaz Stilntimesi'nde (s.130-131, 150, 178), Erzurumlu Ömer-Ağa "sulbünden" gelen "Seyyid Ali-Yaver Paşa zade Devletlü Esseyyid lsmail Hakkı Paşa'nın, "Hicaz valisi ve Şey­ hül-Harem" olduğu; "Hicaz Vilayeti Zabtiyye Alayı Kumandanı"nın da, "Mehmed (-Emin) Beğ, Alaybeği" olup, "3.Mecidi" ve "iftihar Gümüş Madalyası" sahibi bulunduğu, belirtiliyor. Son adı geçen Vali' den (ölüm veya nakil yüzünden aynlınca) boşalan makamda, aslı ge­ linceye kadar, Mehmed-Emin Paşa, "Hicaz Valivekilliği"ni yaptı. İşte

2) Ali Fuad CEBESOY, "SuufArlrodQjımAlaliiTk", lsıanbul 1967, s.17,29. 3) "CiJıan Harbini Nasıl idare Enik? KİllJp J'Mn ERZiNCAN ve ERZURUMUN KUR· rowşcr. tsıanbul 1939, ı.34. 4) "Çocuk DawJnuz", lsıanbul 1965 (teksirli), ı.53.

6


bu sırada. eşi, HavvA Hanım, 1893 (R. 1309) Haziran-Temmuz'daki Zilhicce ayında, Kôbe'yi tavaf ile "Haciye" oldu; ve bundan sonra, "Hôci-Havva Hanım" diye tanındı. Küçük oğlu Musa-Kazım, 1 1 yaşında iken, Hicaz Vdlivelcili ve

Jandarma Alayı Kumandanı Mehmed-Emin Paşa, 1308 yılında

Mekke'de çıkan "kolera salgını" sırasında. haslalanarak 57 yaşında ölünce, oradaki "Türk Kabristaiıı"na gömüldü. Çok dirayetli bir "Os­ manlı-Kadın" olan "Haci-Havva Hanım", çocuklarını ve hizmetçisi ile uşağını da yanına alarak, lstanbul'a getirip, kendisini, oğullarının tah­ sil ve iyi yetişmelerine adadı. • •

Y �da anılan elimWleki belge ve yayınlara göre, bu konuyu özetleyeceğiz. Ancak, burada, halkımız arasında hüa, "Eski-Takvim ı Eski-Hesap" denilen "Mali / Rıuni" takvimi, yani, 1 Martı Yılbaşı sayan ve 1900 yılından beri "13 giln" geri sayılan takvimi,/. Cihan Savaşı'nda müttekifimiz Almanya ve Avusturya'nın kullandığı "Gre­ goryan I Efrenci-Takvim"e uydunnak için, "8 Şubat 1 332" Rumi tari­ hinde çıkarılan bir Kanun ile, "16 Şubat 1333" gilnilniln, 1 Mart 1333 (191 7)" sayılarak, 13 gün ileri alındığı gibi, Yılbaşı'nın da 1 Mart ye­ rine, "l Kanunisani (Ocak)" sayıldığını, unuunamak gerekir. İkinci husus da, hiçbir yayında bulamadığımız, Paşa'nın tam adının, "Musa Kazım"oluşudur. Resmi evrak ve "Sicüler"inde kallanılan bu ad, bilin­ diği gibi, Hz. Peygamberimiz'in torunlarından olan, "Onilci-lmam"dan yedincisi MU.Sa Kdzun'ın (745-799) hAıırası ile, halkımız arasında çok kullanılagelmiştir. Paşa, 1902-1917 arasındaki resmi yazışmalarda, bu çift adı ile anıldığı gibi, basurdığı "Ad-Kartı" (kart-vizit) gibi şahsi belgesinde de kullanmışnr "Musa Kazın Zeyrek-Erkdnıharbiyye z.abıttinı'ndan .s. Kazurı Karabelcir Paşa'nın Hayat Takvimi (Kronolojisi):

S) Bakınız, "22 TqrUıis&ıi 1322 • tarihli d)'Ulll ukaamda, basılı kut, Pıofeıör Fanılı. ÖZERENGlN-Emel ÔZERENGIN'in butırdıiı. "/ttilıaı "e TıralcJci Cemiyeti 18961909"; İstanbul 1982,s.143(1clişe). Apjıda (s.48) 1920 de Bakıl'de basılan "Ötiidk­ rim"lcitabındalci adına da bakınız.

7


"Zabtiyye" (Janclanna) Subayı Karaman-Gafriyadlı Mehmi!d­ Emüa ile, Halası kızı Hawô Hanım'ın en küçük ve beşinci oğullan Musa Kazım, "11 Temmuz 1298 (1 Ramazan 1299/23 Temmuz 1882, Pazar) günü, evlerinin bulunduğu lsıanbul'un Küçükmusıa/apaşa sem­ tinde �rek'te doldu. (Delilcanlı olduğunda, Babası gibi) Akaenli, yeşil-gözlü, kara ve gür kaşlı, uzunca boylu ve hep neşeli idi. Çağın Osmanlı kütük kaydına göre, onun:Adı-Baba Adı-Doğum Yeri ve Yılı ile Harbiye'den çıkbğı yıl ve Sınıfın Kaçıncısı olduğu, Askeri Sınıfı da belirtilerek, "Sicilli"nin bütün terfılerinde ve dosyasında, şöyle yazıl­ dığı görillür: "Musa-Kazım bin Mehmed (-Emin), 'Zeyrek 1298 (1882), (Har­ biyeden Mezun oluşu) 318 (1902)-1 (Sınıf-Birincisi) Piyade". Geleneğe göre, beş yaşına gelince, 7.eyrek'teki Sıbyan­ Mektebi'nde ilk okula başladı (1886 güzü). Ertesi yıl 1302(1887) Ba­ bası Van Jandarma Alay Kumandanı olunca, Temmuzda lsıanbul'dan ayrılıp, oraya gittiler, hkokuluna orada, üç yıla yakın devam etti; 1306(1889)da Babası Elaziz'e nakledince, orada da bir yıl okuyup, "ilk Tahsili"ni yapmış oldu. Babası Hicaz'a tayin edilince, Mekke'ye gittiler. "Üç yıl kadar Arabistan'da gez"diği sırada (Çocuk Davlmız", s.53), Ortaokul'a (Mekke'de Türkçe okutan Mektep olmadığından) devam edemeyip, 9-11 yaşlarında, serbest okuyup, gezdi. 1893/1309 Haziran (1310 Zilhicce) ayında Hac mevsiminde, Babası koleradan rahmetli olmasıyla, onbir yaşında Meklce'de yetim kalınca, ailesiyle ls­ tanbul'a döndüler. l 309/l 893 güzünde Istanbul'da, "Fôtih Askeri R ilşdiyesi"ne de­ vama başladı ve Fransızca'ya çok çalışb; keman dersleri aldı; lcaraka­ lem ve suluboya resim yapma'da kabiliyetini geliştirdi; şiir ve edebi­ yat'a, bilhassa Türk Tarihi'ni öğrenmeğe özen gösterdi. Bu yüzden, sınıf arkadaşlarından çok farklı ve üstün başarılı, sınıf birincisi olarak, bu okulu bitirdi. Lise'yi, "Kuleli Askeri ldtidisiHnde (1896-1899), aynı heves ve şevkle çalışarak birincilüde bitirince: İyi keman çalan, beste denemeleri yapan; Fransızca konuşabilen ve okuyan, yağlıboya resim de yapan, "Osmanlı Tarihi ve Mu.htuebtleri"ni, büyük bir istekle oku-

8


yup Oğrenmeğe aşın merakı olan, aruz ölçüsünden çok, serbeste kaçan manzumeler yazan, içki ve kötü alışkanlı.klan olmayan, çok terbiyeli bir genç olarak yetişip, tanındı. Bütün bu başarılarında ve yetişmesin­ de, "Yetim çocuklarına hem Ana, hem Baba vazifesini gören" Anası Hticiye-Havva Hanım ın, büyük emek ve tesiri olmuştur. '

8) HARBİYE'YE GİRİŞİNDEN I .Cİ HAN SAVAŞl'NA KADAR (13 Mart 1900-3 Ağustos 1914)

"l Mart 1316" (14 Mart 1900),Salı günü, "lstanbul Harbiyesi" (Harb Okulu) öğrencisi kaydedildi. Burada Almanca ve Rusça dersle­ rini de görerek, bu iki yabancı dili de, öğrenmeye özen gösterdi. lstan­ bul Harbiyesi nden, ''23 Teşrinisani 1318" (6 Aralık 1902, Cumartesi) günü, "Piyade Müldzimi"(Teğmen) rütbesiyle, "Sın.tf Birincisi" olarak çıkınca, "Erlciuıiharb" (Kunnay) Sıntfı na ayrıldı. '

'

Elimizde fotokopileri bulunan, "Kara Kuvvetleri Komutanlığı Arşivi"ndeki, "Kazım Karabekir, 318-1. Piyôde" DoJJWı'nda bulunan, kendi elyazısı ile yazdığı,. "14.3.1338/1922" tarihli "Sicil" ve 1902 de Harbiye'den Mezun oluşundan, "31.10.134011924"te sivil hayata geçi­ şine kadarki resmi sicil belgeleri ile, TBMM'ndeki Arfiv'de, "/stanbul Meb'usu Kazım Karabekir Paşa DoJJWı"ndaki "Sicil" ve belgelere göre, O'nun Askerlikteki resmi vazifeleri ile, başarı ve terfilerinin öze­ tini sunalım: 6 Aralık 1902 ("23 Teşrinisani 1318") günü lstanbul Harbiyesi­ ni Birincilikle bitirip Piyôde Teğmeni çıkınca, sicillli, şu kütükle işlen­ meğe başlandı: "Musci Kazım bin Mehmed (Emin), "Zeyrek 1298 (1882), 318 (1902) -/ Piyade". İki yıllık "Erkdniharbiye Meklebi" (Harp Akademisi) ne başladı. Bu, "58. Dönem" Harp Alcademisı�nde: Se� DÜZGÖREN, Nuri CONKER ve Kazım ÖZALP gibi ünlüler, "Sınıf Arkadaşı" idi. 5 Kasım 1905 ("23 Teşrinievvel 1 321 ")de, 58. Dönem Harb

9


Akademisini Birincilikle bitirip, nErkıinihorb (Kurmay) Yilzbaşı"sı olunca, üsUln başarısı yüzünden, "Altıuı Ma'ôrif Madalya.iı" ile Odül­ lendirildi 6. 10 Aralık 190 5 ("27 Teşrinsaıti 1321") de,askerliğin Piymk, Topçu ve Savari gibi her üç sınıfında tatbikat (staj) görmek üzere, Edirne'deki 2. Ordu'ya tayin edildi. Ancalc, oraya gitmeden verdiği di­ lekçe ile, bu tayin durduruldu. Bir ay sonra, 11 Ocak 1906 (29 K1nunievvel 132l}da, Selônik'teki 3. Ordu'ya tayin edildi. Burada, sekizer ay sürecek olan her üç askeri­ smıftaki "Bölü.le Kumandan/ılı" stajlarından, Silvari Bölü.le Kumandan­ lıtı'nı yaparken, 1906 (1322) yazında, "Ma.nastu Mıntıka Müfettiş/iti" vazifesi de, verildi. Bu sırada Ma.nastır'da, Binbaşı Enver (Paşa) ile birlikte, (sonradan, "lttiluid ve Tera/cJcr' adını alacak olan) "Osmanlı Hürriyet Cemiyeti"nin Şubesi'ni kurdu; ve "Eşkıyô Takibi"nde bulun­ du. 20 Aralık 1906 ("1 Kanunievvel 1322") tarihindeki 3. Ordu Müşin1nin yazısında, O'nun, "l J. Seyyar Topçu Alayı'nın 4. Bölü­ tü"nde Batarya Kumandan/ılı stajını bitirdiği, belirtiliyor. Temmuz 190 7 (1323) de, Rum ve Bulgar Çeteleri'yle yapılan çarpışmaların yed.incisfnde, bize tabi "Bulgaristan Prensliti"nin, yüzü aşkın askerinin de kauldığı güçlü bir çeteyi, baskınla imha etti. Bu üstün başarısından dolayı, 19 Atusıos 190 7 ("6 Ağustos 1323") de rüt­ besi, "Kolatalıtı" (ônyüzbaşılık)na yükseltildi. 6 Eylül 190 7 ("24 Ağustos 1323")de Pôdişah'ı n "/radesi"yle "Kolatası Mu.sa-Kazım", Harbiye Meklebi 'Ta'biye (Strateji) Mu'allim-M u 'avinliti " ne tayin edildiğinden, /stanbul'a geldi; 7 Aralık 190 7 ("24 Teşrinislni 1323) günü yeni vazifesine başladı. Bu arada, "/nihtid ve TerakJ:i Cemiyeti"nin lstanbul Teşld/atı'nm kurulmasında vazife aldı. 6)"/lci Damla YOl" adh ıiirinde gönUec:eği gibi, F.mek.li iken doğan lkiz Kulorı'nm illiç ve hekim masrafı için, bu altın madaly umı& "uı"m•i• ıncıcbur kalııuJn. Bu yüz­ den, lstanbul Arurf MiizuiM verüaıUr arumda yoktur.

10


20 Şubal 1'}()8 ("1 Şubat 1 323")de, lstanbul Harbiyesi"ndeki vazifesi üzerinde kalarak, "Edirne Harbiye Me/cJebi lmtihanları"nda (Mümeyyiz) bulunmak ve bu Mektebin "Mutimelelerini Teftiş Etmek''le görevlendirildi. 19 Kasım 1'}()8 ("6 Teşrinisaııi 1 324")de, Edirne deki 2. Ordu'nun Nizômiye 3. Piyôlk Fvlca (Tümen) Kurmaybaşlcanlıtı'na tayin edildi. JJ Nisan 1909 ("31 Mart 1 325") teki "/stanbul irtica Hadisesi" üzerine, Şevket Turg1'1 Paşa idaresinde Seldnik ten lstan­ bul'a yürüyen "Hareket Ordusu"na Edirne'den katılarak, "Müretteb 2. Fvka"nın Kıumaybaşk11111 oldu. Bu Ordu ile lsıanb&lfa gelince, elin­ deki kuvvetlerle, "Beyoflu Kışlaları"nı savaşarak ve "Yıldız-Sarayı"nı da kolaylıkla işgalde, başarılı oldu; ayaklananJann dağıtılmasında, hizmeti geçti. Bundan sonra, "/ttj}ujd ve Teralcki Cemiyeti"nin, 1 909 Seçimlerinde, il. Meclis'e Milletvekili göndererek, Siyasi bir "Fvlca" (Parti) oluşu üzerine, Ordunun "Politika ile uğraşması"nın aleyhinde olduğundan, bu "Cemiyet"ted ve siyasete karışmaktan, kendisini sıyır­ mıŞIH. '

'

l Nisan 1910 ("19 Mart 1 326")da, Turgut Şevket Paşa Kuman­ dası'ndaki "Müreıteb-Kolordu'nun Birinci-Şube (HarekAt Dairesi) Mii.­

diirii. ve Erktlniharb (Kurmaybaşkanı) -Vekili" olarak, "Arnavlllluk A­

yaklanması"nı basuıma harCketlerine katıldı. Bu sıradaki iki büyük çaıpışmamn sonuncusunda, Kolordumuzun, ünlü "Koçanik­ Bogazı"nda düştüğü aehlikeden kmtanlmasında ve asilerin temiılen­ mesinde, "Müfreze Kumandanı" olarak, büyük fedakArlık ve yararlılı­ ğı görüldü. Bu yüzden, "BeşUıci Rii.tbeden Mecidi" ve "Dördüncii. Rii.t­ beden Osmani" gi bi çifte "Nişan'1a ödüllendirildi. Alu ay sonra, bu "Müretteb-Kolordu" lağvedilince, yine Edirne'ye döndüğünde, (ikti­ dardaki "İttitıadcılar"ın düzenlediği Ordumuzda) "Yeni Teşkilat" sıra­ sında, 15 Ocak 19JJ ("2 KAnunidni 1326")de, buradaki 4. Kolor­ du'nun 10. Tii.men Kurmaybaşlcanlıtı na tayin edildi. '

28 Nisan 1911 ("15 Nisan 1328") günü, Harbiye Nezareıi'ne (Milli Savunma Bakanlığı) verdiği dilekçe ile, fille-adlan olan "Kara­ bekir"i, resmen kullanmağa başladığından, bundan sonraki yazışma-

11


tarda, çoklukla "Musa-Kazım KARABEKIR" veya sadece "Kdzun KA­ RABEK/R" adı ve inwlsı bulmıuyor.

9 Nisan 1912 ("27 Mart 1328")de, Edirne deki 10. Tamen Kur­ maybaşkanı "Kazım KARABEK/R"e, Harbiye Nezareti'nden, "Bulga­ ristan Hudüdu Edirne Kısmı (Askeri) Komiserlik Vazifesini Vekaleten" yapması bildirildiKola.fası (ônyüzbaşı) iken &ürne'de bulunduğu sırada, Harbi'ye'de öğrenmeğe başladığı Rusça'yı, Bulgar basınını takip etmek için, daha da ilerletip geliştirdiğini; ve "Eserleri" bölümünde adıgeçen ilk dört eserini, Edirne Ord�vi'nde "Konferans" biçiminde işleyip bastırmakla, yazı ve basın işlerinde çok işlek bir dOnem geçirdiğini, görüyoruz. '

27 Nisan 1912 ("14 Nisan 1328")de, kıdemine göre, Binba­ şı'hğa yükseltildi. Birinci-Balkan Savaşı sırasında (Arnavutluk, Üsküp, Manastır ve Selanik'in, Ulrlü ihanetlerle düşmana gönüllü tes­ lim oluşu karşısında), "karadaki biricik yüzakımız", açlık ve abluka­ dan yardımsız kaldığı halde, Bulgar Ordusuna karşı 155 gün süren "Şanlı Edirne Müdafaası" idi. Bu sırada, "Edirne Müstahkm Mev­ lc.ii"ne bakan 10. Tamen Kurmaybaşkanı Binbaşı Kazım KARABEKIR, Ordu Kumandanı Erzurumlu Şillcra Paşa gibi, büyük fedakirlıklarla yararlık gösterdiği halde, açlık ve cephanesizlikten, 22 Nisan 1913 ("9 Nisan 1329") günü esir düşerek, Sofya'ya gönderilmişti. lkinci-Ballc.an Savaşı (29.VI.-10.VIII.1913) sırasında, 21 Temmuz 191 3'te Edirne'yi geri alışımızdan sonra, 29 Eylül 1913'teBulgaristan ile imzalanan "/s­ tanbul Muahedesi"yle, Musa-KAzJM da, Sofya'daki esaretten dönüp, lstanbufa geldi. 2 Aralık 1913 ("19 Teşrinisani 1319") tarihli "/'lam"ı ile Genel­ kumıaybaşkanlığı, (Rusça bildiği ve Bulgarcayı anladığı için) Balkan Savaşı sırasında, "Rusya Tebaası'na iid olarak, zarar ve ziy�a uğradı­ ğı iddia olunun Çiftlikler ve siiredeki zarar ve ziyanın; ve Tazminat mikdannın takdiri için kurulacak Muhtelit (Türk-Rus-Bulgar'dan olu­ şan Karma) Komisyon"a, Tilrk Mümessili olarak memur kılındı. Balkan Savaşı'nda, türlü ihanetler ve "z.abitanın Si'yasete karış­ ması" yüzünden (şu partiden Binbaşının verdiği emri, karşı partiden 12


Yüzbaşı'nın yerine getirmemesi; Çavuş ve Onbaşdann, Partici Ku­ mandanlarım tutulclayıp, hapsetmeleri,... gibi) Türk Ordusu nun gele­ nek ve düzeni bozulduğundan, yenilmiştik. lttihôdcılar, bu yüzden, çağan en ileri ordusuna sahip Almanya ile, 27 Ekim 1913'te imzalanan "Mukavele" (Sözleşme) ye göre, General Liman von SANDERS baş­ lcanhğmda ille "Alman Hey'eti Askeri"yyei lslahiyyesi", 1 4 Aralık 1913 günü İstanbul'a gelmiş; ve Türk Genelkurmayı'nda vazife almaya baş­ lamışu. Bu sırada, Türk Genelkurmayı il. Şube (İstihbarat) Müdürlü­ ga'ne de, bir Alman Yarbay tayin edilince, iyi Almanca bildiği ve seç­ kin bir Kurmay olduğu için, Binbaşı Musa-KAZJM da, (bir aydan çok çahşbğı "Muhtelit Komisyon"dan alınarak), 8 Ocak 191 4 ("Kanunievvel 1329") günü, adıgeçen il. Şube'de Müdüryardımcılı­ gı'na tayin olundu. (Bu sarada, Sofya Ataşemiliterimiz Kurmay Binba­ şı Mustafa KEMAL'e yazdığı, il. Şube Müdürü Alman'ın yersiz ten­ kidlerini yalanarak duyuran meknıbuna cevap olarak � azıtan 4 sahifelik pek samimi Mektup'tan brı cümleleri de, sunduk) . '

1 Mart 191 4 ("16 Şubat 1329") tarihli "irade" ile, (geçen ydki) "Edirne-Kalesi Muhôrebeleri"nde görülen iyi hizmetleri ve fedfilcarhklan'nm mükMau olarak, "iki Yıl Kıdem Z.ammı " ile "Dör­ dWıcü Rütbeden Osmôni Nişônı"nı aldı. Bu arada yine vazifesi yüksel­ tilerek, 2 4 Mayıs 1919 ("11 ,�yıs 1330") tarihli kararla, Genelkurmay ikinci-Şube (İstihbarat) Müdüryardımcısı ve "Birinci Kısım (Harekat­ Dairesi) Amiri" olduğu belirtilmiştir. Bu çifte vazifede iken, 10 Haziran 1914 ("28 Mayıs 1330")te, bir "Tahkikat" için, Konya'ya gönderildi. Az sonra lstanbul'a dönü­ şünde, 45 gün süren "Avrupa Seyahaıi"ne çaku: Paris'te iken, 22.Vl.1914'te, Birinci Cihan Savaşına bahane sayılacak, "Avusturya Veliahdi ile Karısı"nm öldürüldüğü haberini duydu. Viyana ve Berlin'i dolaşu; Hamburg tersanesinde, (Türle ticaret mallarını Rusya'ya sata­ rak: milyoner olan tebaamazdan, Rum Averyadis / Averofun bağışı ile Yunanistan için yapılmakta olan) "Averof Zuhlısı"nı, tezgahta incele7) Bu mektubun klişesi ve iıatıı için bakınız: M.Flhrettin Kımoğlu, "Aıatürk'Wı Büin· �yen Bir Mebubll, Ocak 1914", 10 Kasım 1989 Aıatüıt Dizisi Sayı 22, ATA· TURK HAFTASI ARMAÔANI, ATASE Yayını, ı.9-17.

13


di. Dönüşünde, Peşte'deki Türk Mimarlık eserlerini ve Macar Ordu­ su'nun "Sefer" hazırlığını gördü. lstanbul'a dönünce, dostu Başkuman­ danvekili E.nver Paşa'ya, "yakında Avrupa'da savaş kopacağı kanaa­ ti"nde olduğunu, arzeyledi.

C) B İR İNCİ CİHAN SAVAŞI'NDA

)

3 Agustos 1914 ("21 Temmuz 1330") de, "Umumi Karargah (Genelkurmay) ikinci-Şube (İ stihbarat) Müdiri olarak, "Seferberliği­ miz"in başında, çok düzenli ve sıkı çalışmalara başladı. 29 Kasım

1330")ıe, "Üç Yıl Hazari-Kıdem Zammı"nı ala­ rak, bir hafta sonra da, 7 Aralık 1914 ("24 Teşrinisani 1330") ıe, "Kaa­ immakaam" (Yarbay)lığa terfi ettirildi; ve bir ay daha aynı vazifelerin­ 1914 ("1 6 Teşrinisani

de kaldı.

6 Ocak 1915 ("24 Kanunisani 1330") de, bir Tümen gücündeki "Birinci Kuwei Seferiyye"nin Kumandanlıgı ile, "lrarı Harekatı"na memur kılındı. Bu birliğimiz ile Haleb'e vardığı sırada, "Sarıkamış ihata Marıevrası"nda 3. Ordumuz'un felakete uğraması üzerine, elin­ deki kuvvetler Doğu Cephemiz"e verilerek; kendisi, o sırada ağır­ yaralı bulunan Süleyman-Askeri Bey'den "Irak Hava/isi Kumandanlı­ gı"nı ve "Basra Valiliği"ni devr-almak üzere, Bağdad'a vardı. Ancak, Askerinin iyileşerek Vazifesine dönmesi üzerine, lstanbul'a geri çağ­ rıldı.

6 Mart 1915 ("21 Şubat 1330")

ıe,

Beşinci Kolordu'nun lstan­ bul-Kartal'da bulunan 1 4. Tümen Kumandanlıgı'na tayin olunarak, Marmara ve Karadeniz kıyılarımızdaki "tahkimat işleri" ile uğraştı. Az sonra, Tümeniyle, "Gelibolu (Çanakkale) Cephesi"ne gönderilin­ ce, Seddülbahir'de Kerevizderesi'nde üçbuçuk ay, Fransız birlikleriyle başarılı savaştığı için, çok takdir edildi: a- 28 Temmuz 1915 (" 15 Temmuz 1331 ")de irade ile Devletimiz'den, "Muharebe Gümüş liydkat Madalyası" b-5. Ordumuz'dan 2 Ekim 1915 (" 19 Eylül 1331 ) de "Harb-Madalyası"; c- Almanya'dan, "lkinci-Rütbe'den Kron dö "

14


Broş Kılıçlı Nişanı "; ç- Avusturya'dan, "/kinci-Sınıf Salib-Nişanı" gibi dört ödül aldı.

Çanakkale Cephemiz'de, düşmanın "taarzru savaşları" kırılıp, 22 Ağustos 1915'te, "Siper Muharebeleri" başlayınca, Gelibolu'dan alındı; ve 26 Ekim 1915 (" 13 Teşrinievvel 1331")de, lstanbu/'daki Bi­ rinci Ordu Kurmaybaşkanlığı'na ıayin edildi. Ancak, "daha kıdemli olan Alman Albaylar'ın varlığı"nı ileri süren Çanakkale Cephesi Ku­ mandanı (Müttefikimiz Almanyalı) liman von SANDERS'in bu karara itirazı üzerine, 12 gün sonra, 8 Kasım'da, Galiçya'ya gidecek Ordumu­ zun Kurmaybaşkanlığı 'na verildi. Bu ıayinden iki gün sonra da, Al­ manca bildiği ve Genelkunnayımızdaki Alman Uzmanlar ile "iyi çalış­ tığı" için, Musa-Kazım KARABEKIR, (Sultan Hamid çağında bizim İstanbul Harbiye ve Erkaniharbiyesi'nde hocalık yapan ve bizden "Paşa'1ık almış bulunan, ünlü Alman Kumandanı) Feldmareşal von der GOL1Z Paşa, Jrak'ıa lngilizler ile savaşan 6. Ordumuzun Kuman­ danı olarak Bağdad'a gidecekken, KARABEKIR de, 10 Kasım 1915 ("28 Teşrinievvel 1331 ")de, bu Ordumuzıuı Kurmaybaşkanlığı'na tayin edilerek, ikinci defa Jrak'a vardı. Bu cephede, altı ay boyunca ln­ giliz ordusuyla savaştı. 14 Aralık 1915 ("1 Kanunievvel 1331") de, Gelibolu Muhare­ beleri ndcki üstün yararlıl<lan yüzünden, "Üç Yıl Savaş Zammı" veri­ lerek, "Miralay" (Albaylık) rütbesine yükseltildi. Albay iken, Gelibo­ lu'daki başarılı savaşlarından dolayı Almanya'dan, ikinci defa olarak 26 Aralık 1915 ("13 Kanunisani 1331) günü, "Alman Demir-Salib Ni­ şanı nı ve "Muharebe Gümüş imtiyaz Madalyası nı aldı. '

"

"

23 Mart 191 6 (" 10 Mart 1332")de, Irak Cephesi'ndeki üstün ln­ giliz kuvvetlerini yenmesinden ve savaşta Tümeninin disiplin ve idare­ sinde görülen seçkin hizmeı.Ierine göre, (GOL1Z Paşa'nın inhası ile), "Muharebe Gümüş lmıiyaz Madalyası " ile ödüllendirilmesine, "irade" çıku.

6. Ordunwz, Bağdad'ın 160 Km. güneyindeki Kutelamiire'de lngiliz ordusunu kuşaup, bunaltuğı sırada, çıkan tifüsten 6 Nisan 1916'da Goltz Paşa ölmüş; yerine gelen Enver Paşa'nın Amucası 15


Halil (KUT) Paşa işe başladıktan sonra. 29 Nisan'da lngiliz Kumanda­ nı ve kuvvetleri esir alınmışu. Bu arada, 16 Nisan 1916'da, Kıltelamtire'yi kuşatmakta olan 18. Kolordumuz'un Kumandanlığına tayin edilen K. Karabelcir, bundan sonraki muharebelerde lngiliz kuv­ vetlerine karşı izlenecek strateji ve yerinde tekliflerde bulundu. Fakat bunları benimsemeyen ve bu yüzden, 7 Kasım 1916 ("25 Teşrinievvel

1332") günü Dicle'nin babsına alınmayan 18. Tümenimiz'in çok ı.ayia­ una sebep olan Ordu Kumandanı Halil (KUT) Paşa'ya karşı Karabe­

lcir, aruk yeni tekliflerde bulunamaz oldu.

8 Şubat 1917 ("26 Kanunisani 1332") de, Irak Cephesi'ndeki iyi hizmetlerinden dolayı, "Yeniden Muharebe Altun liyd/cat Madal­ yası"nı aldı. 12 Mart 1917 (1333) günü çıkan "lrôde" ile de, ··15 (28) Şubat 1332 (191 7)" gününden geçerli olmak üzere, "ilci Yıllık Seferi Kıdem Zammı" verilerek, taltif edildi. 6. Ordu'nun yeni Kumandanı ta­ rafından inhası ile aldığı bu ödüllere rağmen, kendisinin muharebeler­ deki çok yerinde ve yararlı tekliflerinin reddi yüzünden, Irak Cephe­ si'nden başka yere naklini istedi. Bu yüzden, birbuçuk yıl kaldığı ve üstün başarılar gösterdiği bu cepheden alınarak, lstanbul'a çağrıldı. O da, Musul-Mardin üzerinden demiryoluyla Adana'ya geldiği sırada, is­ teğine kavuştuğu bildirildi:

Rus-Kafkas Ordusu'nun, "Van Gölü (güneybausı)-Bitlis-Muş­ Çabakçur Cephesi'ni korumakta olan 2. Ordumuzun 2. Kolordusu Ku­ mandanlığı'na, bu sırada arkadaşı Kurmay Albay Cafer Tayyar (EGİL­ MEZ) tayin edilince, ikisi de, "be-ciyiş" (yer-değiştirme) dilekçesi verdiklerinden, dilekleri kabul edildi; 8 Nisan 1917 (1333) de Cafer Tayyar, Irak'taki 18. Kolordu Kumandanlığı 'na, Kazım Karabekir de, ondan kalan Kafkas Cephesi"ndeki 2. Kolordu Kumandanlığı'na tayin edildiler. Bunun üzerine Adana'dan demiryolu ile Mardin'e ve oradan Diyarbekir'e gelen Karabekir, karargahı (Atak İlçe merkezi)Lice'de bulunan 2. Ko_lordu Kumandanlığı'na başladı. Bu cephede on aya yakın 2. Kolordu Kumandanı ve bir ara 2. Ordu Kumandanvekili olarak, Ruslar ile yapılan muharebelerde, yarar­ lık gösterdi. Irak'taki başarılarından, 15 Nisan 1917'de Avusturya-

16


Macaristan lmparatorluğu'nun, "Üçüncü-Sınıf Meziyyeti Ask.eriyye Nişanı"nı aldı. Ruslar ile yaptığı muharebelerdeki başarısı yüzünden de, 23 Eylül 1333 ( 1 9 1 7) tarihli "irade" ile, "Yeniden, Kılıçlı ikinci­ Mescidi Nişanı" ile ödüllendirildi. Birinci Cihan Savaşı'nda, Çanakkale Deniz ve Kara Muharebe­ lerimiz 'deki başarılarımız üzerine, müttefikleri lngi/tere ve Fransa'dan yardım alamayan Rus Çarlığı, Batı Cepheleri'nde bozulmuştu. Bu yüz­ den, 1 5 Mart 1 9 1 7'de Petersburg'da çıkan ihtilalle Çarlık devrilmiş; yerine geçici olarak, Kerensky Hükumeti geçmişti. Almanların gizlice Rwya'ya soktuğu lenin'in başlatuğı "25 Oktober!Ekim (7 Kasım)1917" Bolşevik ihtilali ile, Rusya'da Komünizm idaresi kurul­ muş; lenin'in çağrısıyla cephelerdeki Rus askerleri, evlerine dönmeğe başlamışu. Türkiye ile Bolşevik Rusya arasında 18 Aralık 191 7'de im­ zalanan Erzincan Mütarekesi ile, 30 Ekim 19 14'ten beri sürüp gelen ( XI. Türk-Rus Savaşı olan) /. Cihan Harbi'ndeki muharebelere son ve­ rilmişti. Ancak, Çarlığın askere aldığı, terhis edilmiş "yedek" ve silah altındaki onbinlerce Ermeni Eri ve Taşnak-Çeteleri, Rus Subayları ve tekııik erlerine rağmen, Trabzon - Gümüşhane - Erzincan - Kiğı Vartl'J - Van ve /fakô.ri ile, buraların ötesindeki işgal altında bulunan Türkiye topraklarında, silahsız ve başsız kalan Müslüman halkımızı, planlı olarak kırmaya hazırlanıyordu. Yukarıda anılan 2. Ordu Cephemiz'den Karadeniz'e kadarki topraklarımızı koruyan 3. Ordumuzun Kumandanı Vehib-Mehmed Paşa, Bulgar Çeteleri'nin tcnkilinde ve "Edirne Müdafaası "nda iyi ta­ nıdığı, hem de Rusça bildiği için, Kazım Karabekir'in, kendi Ordu­ su'na verilmesini, Başkumandanvekaleti'nden, telgrafla istemişti. Bunun üzerine, Kurmay Albay Kazım Karabekir'in, 3. Ordu'muzun sağ-kanadı'nda ve Erzincan karşısındaki "/. Kafkas Ko­ /ordwu Kumandan/ığı"na tayinine, "27 Kanunievvel (Aralık) 1333'ten geçerli olmak üzere", 28 Ocak 19/8'de "İrade"si çıku. O da, ağır kış ve kar yüzünden, bir ay kadar süren kızaklı yolculuktan sonra, 3. Ordu merkezimizin bulunduğu Refahiye'ye ulaşu; ve arkasından, /. Kafkas Kolordusu Kumandan/ığı'na başladı.

17


Bundan. sonraki hareketlerde, 9311877 Hududumuz olan Kars­ Arpaçayı boyuna kadarki üsWn başarılan, ayn bölüm yapbğımız, "Kendi Kaleminden" alınma metinlerde belirtildiğinden, burada çok kısa özetliyeceğiz.

Ağır kış ve bol yağmış karlar içinde, fedfilcfu"lıkla ilerliyerek, Ermeni kuvvetleri ve çetelerinin biltüniyle imhası sırasında: 1918 yı­ lında, 13 Şubat'ta Erzincan'ı, 12 Mart'ta Erzurum'u, 13 Mart'ıa Pasin­ ler"m merkezi Hasankale'yi kurtardı. Sonra da, 1914 Hududu'nu aşa­ rak: 5 Nismı'da Sarıkamış'ı, 25 Nisan"da. Kars Kalesi'ni, halkımız arasında "Kırk-Yıllık Karagünler" diye hala acı haurası anlatılan, istila esaretinden kurtardı. 1914 Hududu'na kadarki yerlerimizi kurtarmasına ödül olarak, 28 Mart 1334 (1918)de, "istila altındaki topraklarımızın geri alınma­

sındalci gayret ve olağanüstü hizmetleri"ne karşılık, "Kılıçlı lkinci­ RiUbe'den Osmanlı Nişanı" verildi. 11 Mayıs 1334 ( 19 18) de de, "Kars Müstahlcem-Mevkii'nin işgalinde, kudret ve cesareti görüldii.­ ğilnden", "/ki Yıl Seferi Kıdem 7.ammı" verildi; ve 28 Temmuz 1334 (1918) tarihli "/rôde" ile de, "Mirlivalık" (fiimgeneral) rütbesine yük­ seltildi, Paşa oldu. 15 Mayıs 1918 (1334) de , 9311877 Hududu olan Arpaçayı'nı geçerek, o gün Ermenileri yenip, Gümrü (1924'ten beri , "Leninakan") şehrini işgale başladı. Ertesi gün bu işgali tamamlarken , "ganimet" al­ dığı: Topları, makineli tüfekleri, 9 lokomotif ve 120 vagonu, Kars'a ve Sarıkarruş'a göndermeğe başladı. 20 Mayıs'ta Kolordu Karargalu'nı Gümrü'ye getirdi. Ermeni Kolordusu ve Çeteleri, muharebeye devam edince, onları 25-26 Mayıs'ta Gümrü'niin 60 Km. doğusundaki Pen­ bek-Karakilisesi'nde, sonra da 27-30 Mayıs arasında, Elegez (Arakas) -Dağı doğusunda Baş-Abaran ve Revan güneyinde Serdarabad'daki muharebelerde de yendi. Başkent Revan ile Dini merkez Üçkilisel Eçmiyadzin'in de işgalinden korkan ve 26 Mayıs'ta Tiflis 't eki Üçlü/ Seyim Hükılmeti'nden aynlarak, müstakil olan Ermenistan, Barışa razı oldu, sonunda 14 Haziran 19 18'de im7.alanan (Elviye-i Selese / Üç­ Sancak'tan başka, Ahıska ve Ahılkelek'i de bize bırakan) Baıum Mua­ hedesi'ni tanıdı.

18


l Atustos 1918'de, "Kolordular teşkilAb ve Cepheler"de deği­ şikliğimiz yapılırken, (Aras kuzeyinde) Nahçıvan ve (Aras güneyinde) lran -Azerbaycanı ile merkezi Teb.riz bölgeleri, Kazım Karabekir Paşa'nın /. Kafkas Kolordusu'na; onun eski bölgesi ve Ganvü çevresi de, il. Kafkas Kolordumuz'a verildi. Bunun üzerine, Paşa, 7 Atus­ tos�ta karargahını Nahçıvan'da kurdu; dağlık "Kapan"da denilen z:en­ gezor (=Karadere) ve çevresindeki Ermeni Çeteleri'nin, Nahçıvan'a sarkmalarını önledi. lngilizler (1. Cihan Savaşı'nın son yılında, "Hedefleri 3B"/ Bağdad, Batum, Baku'dan birisi olan Petrol bölgesi) BalcU'yu elegeçir­ mek için ilerlerken, Tebriz ve çevresini işgale geliyorlardı. Buna karşı­ lık, Kolordusu'nun Onbirinci Tümentni 16 Atusıos'ta Tebriz'e gönde­ ren Paşa, "Sünni-Osmanlılar aleyhinde yerli-halk arasındaki lngiliz kışkırtmalan"nı önlemek için, karargah ile 2 Eylül'de Tebriz'e geldi. B ura'ya yaklaşan lngiliz müfrezesini, 5 Eylül deki muharebesiyle ye­ nerek, onları güney doğudaki Kaplankuh Datları doğus una kadar takip etti; az sonra da, iki uçağını düşürttü. '

15 Eylül /9/8'de, Rus kalıntısı ve Ermeni çetelerini temizleyen Ordumuzun Baku ya girdiği ve Gence dek i Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti'nin b urayı başkent ettiği haberlerine, Türk Alemi çok sevini­ yordu. Ancak 20 Ey/ü/'den başlayan "Filistin Cephesi nde bozgunu­ muz haberleri, Almanya ile A vusturya nın da (Amerika'nın, savaştan '

'

,

"

'

çekilen Bolşevik Rusya'nın yerini alarak bu iki Müttefıkimiz'le savaş­ ması yüzünden) her cephede bozguna uğraması , yalnız kalan Devleti­ mizi umutsuzluğa düşürdü. K. Karabekir Paşa, Tebriz'e getirttiği Ko­ lordu Telsiz-telgrafı ile, Paris Ajansları'ndan, gerçek durumu öğreniyordu. Bu yüzden, 6 Ekim 1918'de Tebriz'e gelen lrak-lran Cephesi Grup Kumandıını Halil (KUT) Paşa nın, kendisine verdiği, "Tahran'ı işgal etmek üzere harekete geçme" emrine; "bunun, maddi imkansızlıklar ve yeni umumi vaziyet'e göre feliketle sonuçlanacağını iı.ah" edince, "bu haklı mütaleası takdir"le karşılanıp, Tahran'a hare­ ketten vazgeçildi. '

22 Ekim 1918de, lran ı (Güney-Azerbaycan'ı) boşaltarak Nah'

19


çıvan'a geri çekilme emrini alınca 25 Eldm'de Cul/a'ya, sonra Nahçı­ van'a geldi. Burada iken, 3 1 Ekim 1918'de, /. Kolordu Karargahı'nın lağvedildiği bildirilip kendisinin, lstanbul'a gelmesi emredildi; ertesi 1 Kasım günü, Genellcurmaybaşkanlığı'ndan, 3 1 Ekim Öğleden sonra geçerli olmak üzere, (30 Ekim 1918'de Mondros'ta im:zalamağa mec­ bur kaldığımız ve imparatorluğumuza son veren) uğursuz Mütare­ ke'yi, "/'tilafDevletleri" ile yapuğımızı bildiren telgrafı aldı. 1 Kasım 1918 akşamı, Nahçıvan'dan Karargahı ile trene binip, Kars'a doğru yola çıktı; 213 Kasım geceyarısı Gümrü'ye, oradan da 3 Kasım'da Kars'a gelip, ertesi gün burada, 9. Ordu Kwnandanı Yakup Şevki (SUBAŞI) Paşa ile görüşürken, o gün gelen "Resmi Tebliğ"den Mütareke Şartlarını öğrenince, şu kaygılarını dile getirdi:

Kırk-yıllık esaretten alu ay önce kurtulan ve Ermeni Mezalimtnden ağır yaralar alan Anavatan parçası Üçsancak (Kaıs­ Ardahan/Oltu·Batum/Artvin) bölgesinden de, Mütarekeye göre Ordu­ muz, "1914 Hududu" gerisine çekilince, buralardaki Türk-lslam Kar­ deşlerimiz, yeniden Ermeni ve Gürcü işgali ile mezalimine uğrayacak. Bununla da kalınmayacak, (1914 Hududu berisindeki) "Şark Vilayetleri"mizin de, tehlikeye düşme ihtimali dolayısıyla, bütün Erle­ rimiz ve Subaylarımız da, çok üzgün olduğundan, buna çareler düşü­ nüp, tedbirler alınması. (Bu kaygılar ile, ertesi 5 Kasım günü, "Yeni­ Türkiyemiz'in ilk Milli MüdiJ/aa Teşkilatı" sayılan, "Kars lslam­ Şurası", yerli Türk aydınlan tarafından "Wilson Prensipleri"ne göre kurulup; çekilecek olan ordwnuzdan, büyük destekler almaya başladı).

lstanbul'a niçin çağrıldığını henüz bilemeyen K.Karabeldr Paşa, 5 Kasun'da erkenden otomobil ile Kars'tan hareket ederek, akşam Alılkelek'e gelip konakladı. 6 Kasun da Ahıska'ya gelince, şeh­ rin girişindeki Köprübaşı'nda, (Nisan 1918'de buraları kurtaran, gözil­ pekliği ve efsaneleşen kahramanlığı dillere destan olan) 3. Tümen Ku­ mandanı (Eyuplu, "Deli" lakaplı) Yarbay Halid Bey'in kendisini beklediğini gördü; ikisi birlikte şehre girdi, öğle yemeğini birlikte yer­ ken, Ahıskalı "münevver Türkler"in, Ordumuz çekilince, halkımızın, "Gürcü intikamından" çok kaygılandığını öğrenip, onları, (Ordumu'

20


zun elaltından kendilerine yardım edeceğinden) "umut kesmeyin" yollu sözlerle "teselli etti". "Akşam, Ahıska'dan 27 km. uzaktaki Robat'a geldi", "Eşraftan bir Türk'ün" evinde konakladığında, "bütün bura Eşrafı'nın tahsil gönnüş, evleri, kendileri medeni bir halde" ol­ duklannı görerek, (Haziran 1989'dan beri Türk basınında, Stalin'in taktığı adla yanlış olarak, "Mesket-Türkleri" denilen, kökleri, Kıpçak­ lı!Kumanlı olan ve hepsi, "Hane.fi-Sünni" mezhebinde, 1 578- 1 828 ara­ sında 250 yıl "Gürcistan Serlıaddin 'de Çıldır/Ahıska Vilayetimiz"in yiğit halkını oluşturan bu Ahıska-Türkleri'nl), çok beğendi. 7 Kasurı'da, (Yukarı-Acara bölgesi merkezi olup, hizmetlerin­ den dolayı Sultan Vahideddin'den "Liva"/Paşası unvanını alan, Kham­ şioğlu) "Acaralı Cemal Paşa'nın Köşkü'nü görüp, yola devamla, Batum'a geldi; hafif olan "anbarlar dolusu Japon Topları'ndan (ki, 1904- 1905 Japon Savaşında Rusların eline geçmiş ve bir bataryası, 1939'a kadar, Sarıkamış'ta bile bizim elimizdeydi), "büyük bir duba doldurttu"; ve gelen "Reşitpaşa Vaporu'na takarak, Trabzon'a bera­ bcr"inde getirdi.

Ç) MİLLİ MÜCADELE'DE

28 Kasurı 1 918'de, aynı vapor ile, "lstanbul-Boğazı "ndan girer­ ken, "kaptan güvertesinden el dürbünü ile" bakınca, Boğaz'ın iki tara­ fındaki "Tabyalar'da, (işgalci) lngiliz ve Fransız Bayrakları nın dal­ galandığını görünce, dayanılmaz acı ve azap duydu; hele Büyük.dere hizasına gelince, buradaki bir Türk Bayrağı'nın indirilip, yerine lngiliz Bayrağı'nın çekilme törenindeki "ıztırab içinde kıvranan bir Türk 7.abiti"nin hali, O'na, "ömrümde bu kadar acı duymamıştım" diyerek, bu acıklı görünüş ve acı duygular karşısında, şöyle dedirtti: '"

"Tele dağbaşı mezar oluncaya kadar, uğraşmalı!" O gün Zeyrek'te Kardeşı•ne konuk oldu; ertesi 29 Kasım'da bu­ raya, Genellcurmaybaşkanlığı Müsteşarı, "pek eski ve pek samimi ar-

21


kadaşı" olan Albay ismet (İNÖNÜ) gelince, onunla birlikte, yurdumu­ zun geleceği ve kurtuluşu üzerinde konuştular. 30 Kasım 1 918'de, makamında ziyaret ettiği Harbiye Nazırı Abdullah Paşa'ya, şu iki milli konuyu anlatu: a- Boşaltılacak Dogu (Üçsancak, Ahılkelek ve Ahıska ile Nahçıvan) Bölgesi'nde, ltilôfDev­ letleri Hey'eıi bulunmazsa, "Ermeni ve Gürcülerin, lslamlar'ı katlede­ cek/eri"; b-"fstanbul Basınımız"ın, ( 1 9 1 5 "Tehciri" sırasında, sözde) "Ermeni Katliamı"nı (2 Kasım 1 9 1 8'de yurtdışına kaçan bizim)

lttihadcılar'ın yaptıgı yolundaki yayınlarının, yersiz ve zararlı oldugu; halbuki "Ermeniler'in ( 1 9 1 8'de) Erzincan, Erzurum, (Nisan 1 9 1 5 ba­ şındaki) Van , Üçsancak ve {Arpaçayı'ndan Nahçıvan'a kadar) Dogu'da yapukları lslam soykırımları'nın, kat-kat fazla olduğu gibi; (Ordumu­ zun buralardan çekilmesiyle) yeniden başlıyacakları da, tam bir yoket­ me olacaktır. 6 Aralık 1 91 B'de (Saray'dalci Mabeyn tarafından) "Cuma Se/amlıgı"na çağırıldı ve törenden sonra, ilk defa Sultan Vahideddin'in "Huzur"una kabul olunurken, çok takdir edilip, iltifat gördü. Çıkınca dışarıda, Padişah'ın Fahri-Yaveri Mustafa Kemal Paşa ile "hasbihal" ederken, O'na ve öteki "görüştüklerine (Devletimizin kurtuluşu için), düşündüklerini" söyledi.

23 Aralık 1 918'de, (merkezi Rodosto olan) Tekirdafdaki 14. Kolordu Kumandanlıgı'na tayin edildiğini duydu. Ancak O, 9-10 ay önce kurtarılan Dogu-Anadolu'ya giunek istiyordu.

Bunun, iki güvenilir sebebi vardı: a- Ugursuz Mondros Müıarekesi'nin 20. Maddesi'ne göre: Ter­ his edilecek Türk Birliklerinin silah, cephane ve taşıllan, sonradan be­ nimsenen "Talirnat"a göre, itilaf Devleıleri'nin oluşturduğu Mümessil­ lerin göı.etiminde, (önce top-kaması, tüfek-sürgüleri, sonra gövdeleri alınarak) teslim edilip, elimizden çıkıyordu. Yollan noksan ve bozuk olan Dogu-Anadolu'da, Kasım'da basunp Nisan sonlarına varınca süren ağır kış ve karlar yüzünden, bu bölgeden henüz bu üç müdafaa malı.ememiz alınamadığından, bize "mutluluk" getirmişti. b- Mondros

22


Mütarekesi'nin 24. Maddesi'nde anılan, "Vilayat-i-Sitte"/İngilizce me­ tinde "Armenya/Ermenistan Vilayetleri" diye yazılmasından, Revani Erivan'dan bir Heyetle Paris'e gelen Ermeni Cumhurbaşka111 Avedis AHARONYAN, 12 Şubat 1919 günü, Dörtler (Amerilca-lngiltere­ Fransa-ltalya) Konferansı'na, Türkiye aleyhine "Geniş Muhura"sını sunarak, bu Altı-Vilayet'in: Van (Hillri dahil)-Bitlis (Muş ve Siirt dahil)-Diyarbelcir (Siverek ile Palu ve Mardin dahil)-E/dziz (Malatya ile Adıyaman dahil)"Erzurum(Ağn, Erzincan, Bayburt ile Kiğı, Der­ sim(funceli ve Kiskim/Yusufeli dahil) ve Sivas (Tokat, Amasya ve Şebinkarahisar dahil) bölgelerinde, "Büyük-Armenya" kurulmasını res­ men istiyor; Mısır'dalci milyarder ve çok nüfuzlu Ermeni Boğos NUBAR Paşa da, l'tilM Devletleri nezdinde, bu uğurda yoğun çalış­ malar gösteriyordu. lstarıbul "Ermeni Patriki" ve yurddaşımız olan ZA VEN Efendi ise, Londra dönüşünde, lstanbul'da verdiği beyanatta, "Kurulacak Büyük-Ermenistan'ın başkendi, Garin (Erzurum) olacak­ tır", diyordu. Kazım Karabelcir, ilerigörüşü ve Doğu-Anadolu'da halkımızın kendisine çok güvenerek gönülden sevdiğini bildiğinden, yukandaki sebeplerden -henüz silah ve cephanesi ile araçlan alınmamış bulu­ nan- Erzurum'a kavuşarak, Kolordu'nun başında ve onun bölgesinde, "Milli Mücadele"mizi teşkilatla güçlendirmek üzere, oraya tayininde ısrar ediyordu. Tekirdağ (Rodosto)dalci 14. Kolordu'nun başına gitti ; oradan, Doğu'ya tayinini gözetti; muradına erdi: 24 Şubat 1 919'da, al­ dığı yazılı emir ile, merkezi Erzurum olan 15. Kolordu'ya tayin edile­ ceğini öğrenince, çok sevindi. 13 Mart 1919'da, "Erzurum'da Onbe­ şinci Kolordu Kumandanlığı'na tayin edildi" ğini bildiren yazılı emri aldı. Yeni Harbiye Nazırı Şakir Paşa, 5 Nisan 1919 günü 9. Ordu ve 3. KolorduKumandanlılcları'rıa (Erzurum ve Sivas'a) gönderdiği emrin bir suretini de, Kazım Karabelcir Paşa'ya vermişti. Bunda, şu hususlar belirtilmekte idi: a-Dokuzuncu Ordu lağvedil,,Uş olup; onu oluşturan 3., 9., 11. ve 12. Tümenler, Onbeşinci Kolordu Kumandanlığı emrin­ dedir. b- 'Van (HakAri dahil), Erzurum(Bayazıt/Ağn İli-Erzincan, Kiğı ve Kiskim/Yusufeli dahil) ve Trabzon (Ri?.e-Gümüşhane-Giresun 23


ve Ordu İlleri dahil); Canilc!Samsun "Müstakil Sancağı" (merkezi Sivas olan, 3. Kolordu'nun) Vilayetleri, 15. Kolordu bölgesidir. 11 Nisan 1919 da, "Veda ziyaretleri"ni yaparken, (İstanbul) "Şişlı"deki (şimdi Atatürk Müzesi olan) ikametgfilıı'nda" bir ameliyat yaptırdığından dinlenmekte olan "Mustafa Kemal Paşa" ile "mahrem görüş"tüğü sırada, O'na: "Paşam, ben yarın Erzurum'a hareket ediyo­ rum. lstanbufda ne vaziyette kalırsanız kalınız, (Devletimizin kurtarıl­ ması için) bir şey yapmak imkansızdır. . . Anadolu'ya, Ordu başına geli­ niz; hem de, Şark'a, Milletin kurtuluş anahtarı, Şark'tadır. Orada, her şey mümkündür; (silahını teslim etmemiş bulunan) Ordu da kuvvetli­ dir, halk da beraber gider... Şark'ta (Kongre ile) Milli hükUrrıet esasla­ rını kurduktan sonra, Siz Garb'e teveccüh edersiniz . . " yollu konuşa­ rak, (Çanakkale Savaşlan'nda "Ana/arta/ar Kahramanı" olarak düşmanı yenmekle, 191 5'te lstanbul'u da kurtaran bu Kahramanımızı) "Şark'a davetle, Hareklıtın başına geçmesini teklif etti". M.Kemal Paşa da: "iyi olayım, size mülaki olmağa çalışırım" dedi. 12 Nisan 1919 akşama doğru, Gülcemal adlı yolcu vaporu ile, Yaveri ve yeni tayin edilen Trabzon Valisi Galip Bey ile birlikte yola çıkıldı. 'Zonguldak, Sinop, (17 Nisan'da) Samsun ve ( 1 8'de) Ordu ile Giresun'a uğrayıp, 19 Nisan 1919'da erkenden Trabzon'a vardılar; 30 Nisan'a kadar orada kaldı. İlk günü, (Rumlar'ın, Batum'dan lnebolu'ya kadar "Pontos Cumhuriyeti"ni kurma gayret ve hazırlıklarına karşı, Trabzun Viltiyeti aydınlanrnızın kurdukları) 'Trabzon Muhafazai Hukuk Cemiyeti"nin Başkanı ve Yönetim Kurulu ile görüşen 15. Ko­ lordu Kumandanı, "bugünden işe başladım" diyerek, onlara: l'tilaf Devletleri'nin, savaştan yorgun ve yılgın çıktıklarını; bizim karşımıza ancak Rumlar ile Ermeniler'i çıkaracaklarını" anlatarak; "Buraları (bizden) almak isteyen hülyalı kafaları, ezmeğe geldim. Elbirli ile ve süngümüze istinaden, işe başlayalım" yollu konuşarak, maneviyatları­ nı yükseltti; onlara her hususta yardımcı olacağına söz verdi. * *

24

*


Trabzon'dan 30 Nisan 1919'da iki otomobille Erzurum'a doğru yola çıku; yolda Ardasa, Gümüşhane ve Bayburt'ıa "ıeftişler yapu". Üzerinde "üç metre kar" yatan Kopdağı'ndan geçti, "Aşkale'deki birli­ ğimizi de ıeftişten sonra, 3 Mayıs'ıa öğleye doğru, "sevgili Erzurum"a geldi. Halkımızın ve Birliklerimizin sevinci, pek çoktu. Kendisi, bu sevinç ve güven için diyor ki: "Geçen yıl Erzurum'u (12 Mart 191 8'de Ermeni kırgını, yıkım ve yangınından) benim Kolordum kurtarmıştı; bu yıl elimizle (Ermeni gibi düşmanlara) çiğnetmiyeceğimizi, herkes düşünebiliyordu. Halk ve Birliklerim derlerdi ki: 'Bismillah dedi mi O, mutlak muvaffak olur' 8 . Bu kadar büyük güven varken, elbet muvaf­ fak olurduk ve olacağız da" . Bundan sonrasını, pek kısa açıklamalar ile özetliyelim:

4 Mayıs 1919'da görüştüğü, merkezi lstanbul'da olan "Vilayeti Şarkıye Müdafaai Hukuk Cemiyeti" Erzurum Şubesi Yönetim Kurulu­ na ve Başkanına, gereği gibi manevi "kuvvet verdi": (Mondros Müta­ rekesi hükmünü ileri sürenlere) "Silahlarımızı, vermiyeceğiz; ancak her işin, "Milli bir Karar şeklinde tecellisi için, Erzurum Kongresi'nin IUmmetine ihtiyacımızı izah etti". 6-7 Mayıs'ıa, Erzurum telsiz istaysonu'nu çalıştırdı; Moskova, Bertin ve Paris'in ıelsiz \re',ajanslannı alacak olan rusça, almanca ve fransızca bilen uzmanları, bu işte vazifelendirdi; lstanbul ve Karade­ niz'deki gemilerin haberleşmelerini de aldırtu. (Eski, Hamidiye) Aşiret Alay Kumandanları'm çağırtarak, "Kürtlük" propagandasının zararları­ nı ve bunun "Ermeniler'e yarayıp", felaket getireceğini anlatarak, u­ yarc:Jı; "ayrılık düşüncesi"ni önledi. Böylece, elindeki 1 7 860 kişilik 4 8) Karslılar'ın, Rahmeıli Paşa hakkındaki duygulannı, onun Kan'ı ilci defa (25 Nisan 1918 ve 30 Ekim 1920'de) kunardığıru görenlerden, Karslı ,.\,yık KAHRAMAN 1 (1 863-1944), 1920 de koştuğu destanda, ıöyle anıyordu: (benim, "&Jebiyaıımudo l Kars //Kilap", stanbul 1 958, s. 166-167). "Cefa çekti din yolunda Altın-Hamiyi) kolunda, Melekler, sağ ve solunda Yaıa Kazım PQ/a, yaşa. Melekler, imdada indi Kepenek (kelebek) misali söndü, Sinın, ffiı.erde dallandı, fsmin, dillerde ballandı

Münkirler'in suru (tili'i) döndü, Yaşa Kazım PQ/a, yaşa Cismin, canlarda khallandı, Yaşa Kazım PQ/a, yaşa.

25


Tümen'in, 30 000 nizami tüfekle, "her zaman seferber olabileceği'ni; bunların Redif ve ihtiyatları, Aşiret Alayları ve Milislerimiz ile, "ge­ rektiğinde, 50 000 kişilik bir ordu ile işe başhyabileceğini" hesapladı. 15 Mayıs 1919'da lzmir1n Yunanlılar'ca işgalini protesto için, 18 Mayıs'ta Erzurum'da yapılan Birinci Miting'i, elalundan destekledi. lstanbul'daki l'tildf Devletleri Mümessilleri'ne, şiddetli telgraflar gön­ derildi. "lzmir'in işgali, milli birliğimizi" güçlendirmeğe yaradı. 21 Mayıs 1919'da, "pek sevinçli bir şifre" aldı: 19 Mayısta Samsun'a çıkan, "9. Ordu Birlikleri Müfettişi, Fahri Yaveri Hazreti Şehriyari Mirliva (Tümgeneral) Mustafa Kemal" Paşa, (iki gece yattı­ ğı) Samsun'dan yazdığı bu Telgrafta, "Erzurum'da 15. Kolordu Ku­ mandanı Paşa Hazretleri'ne", "Bir an evvel, Zdtialinize mülaki olmak (kavuşmak) arzusundayım", diyordu ( NUTUK X. Belge). "

",

30 Mayıs 1919'da, Trabzon ve Erzurum'daki Milli Cemiyetleri­ miz, Kolordu merkezi Erzurum'da, "Büyüle Kongre"yi yapmayı karar­ laşurmış ve "Van, Diyarbekir, Elaziz, Bitlis, Sivas Vilayeti ve Erzin­ can Sancajı Şubelerine de yazmışu.

19-21 Haziran 1919'da üç gün süren "Küçük" Erzurum Vilayet Kongresi sırasında, "Büyük Kongre" için düşünülen karar taslağını K. Karabekir Paşa, (9. Ordu adı, 3, Ordu olmuşken) 17 Haziran 191 9'da Amasya'daki 3. Ordu Müfettişi M. Kemal Paşa 'ya gönderdiği şifrede şöyle özetlemişti: a- Askeri ve Milli Teşkilatımız, yok edilemez. b- işbaşındaki (Vali, Mutasarrıf, Kaymakam ve Kumandan gibi) kimseler, karşılıjı yerl�rine gelmeden, dejiştirilemez. c- Silah, Cephane ve (Askeri) Araçlar (Müt.3reke'ye uyularak, düşmana) teslim edilemez. ç- Herhan­ gi bir bölgeye (yabancıların yapacağı) saldırış, genel savunmayı mecbwi kılar. 3 Temmuz 1 9 19 (Perşembe) günü Erzurum'a gelmekte olan 3. Ordu Müfettişi M. Kemal Paşa ile yanındakileri, şehre 1 7 Km. mesa­ fedeki Ilıca'da kendisiyle Kolordu Kurmayı karşıladı, iki eski dost Paşalar, kucaklaşaralc görüştüler. lstanbulkapısı önünde de Ordu 26


Milfettişi'ni, Şehid-Yavruları ile Şehir Halkı, Askeri Bando ve Mera­ sim Kıt'ası karşıladı,Bu karşılama ve M. Kemal Paşa'nın 6 Ocak l 920 de Erzurum Merkez Sancatı'ndan Milletvekili seçilişine kadarki K. Karabekir ile ilişkileri, belgeli olarak "iV. BÖLÜM "ümüzde tanıtıl­ mıştır. 4 Temmuzda "Yaver-i Şehriyari ve 3. Ordu Milfettişi M. Kemal Paşa"nın, Tahta Geçişi'nin 1. Yıldönümünü kutlamak için Sultan Va­ hideddin'e yazdığı Telgrafı, Posta ve Telgraf Umum Müdürü Refik Ha/id (KARAY) imzasıyla gelen tamime uyarak kabul etmeyen, Erzu­ rum Telgraf Müdürü'nü Askeri Mahkeme 'ye verip, ertesi gün tuluklat­ mıştı.

5/6 Temmuz gecesi, (Anıtlar Yüksek Kurulu'na Üye olduğum­ dan, "Tarihi Eserdir" diye tescil ettirdiğim, "Magrav-Han Sarayı" da denilen ve Yakutiye Kışlası önünde, Cumhuriyet Caddesi üzerindeki iki kallı yapı olup, 1979'da Belediye Başkanlığı tarafından yıktırılan) "Erzurum Kalesi Muhiifızlıtı" binası üst katında, ilk defa "Gizlice top­ lanan " ve ülkemizin kurtuluşunu görüşenler, Dokuz Kişi idi. Bunlar, sırasıyla şu zatlardı: 1- 3. Ordu Müfettişi M. Kemal Paşa, 2- XV. Ko­ lordu Kumandanı K. Karabekir Paşa, 3- (Balkan Savaşı'nda Denizler­ deki tek yüzakımız, "H�idiye Zırhlısı Kaptanı" ve eski Bahriye Nazın, Em. Deniz Kurmay Albayı) Hüseyin Rauf (ORBAY), 4- Erzu­ rum Valisi Münir (AKKAYA), 5- lzmit (Eski) Mutasarrıfı Süreyya (YİGİT), 6- Ordu Müfettiş/iti Kurmaybaşkanı Manastırlı Albay Kazım (DİRİK), 7- Müfettişlik Kadrosundan Kurmay Binbaşı Husrev (GEREDE), 8- Milfettişlik Sat/ık Başkanı Binbaşı Dr. lbrahim Refik (SAYDAM), 9- Bitlis Valiliti'nden azledilmiş bulunan Mazhar Müfit (KANSU) (Mazhar Müfit KANSU, "Erzurum'dan Ölümüne Kadar Atatürk'le Beraber", Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 1966, 1. 30, 34). 8 Temmuz 19 19'da (resmi gazete "Takvim-i Vakaayi"'de çıkan) M. Kemal Paşa'nın Ordu Müfetıişliti'nden azil haberini, (Saray Genel Sekreterliği işini gören) "Mabeyn Başkatibi Ali Fuad (TÜRK­ GELDİ) telgrafla bildirdiği günün akşamı, K. Karabe/ar Paşa, (şimdi restore edilip "Atatürk Müzesi" yapılan, eski Alman Konsoloshanesi

27


ve o zaman Vali Konağı olan binada kalan) M. Kemal Paşa'nın yanına gitti. Birlikte, Erzurum Telgrafhanesi'ne vardılar. M. Kemal Paşa, Harbiye Nazırı'na ve sonra da, saat 23.45"te Saray Başkitipliğine "ma­ kine başında", "Askerlikten" de istifasını bildirdi ve lstanbul'a dönmi­ yeceğini belirtti. (Belgeler için bakınız: AUAB., s. 50-52) 8/9 Temmuz gecesi Telgrafhane'de "Makine başındaki muha­ bere" sırasında, Askerlilc'ten istifasını veren M. Kemal Paşa'ya karşı, orada K. Karabekir Paşa, yanlarında H. Rauf ve Ordu Kurmay Başka­ nı Kazım (DİRİK) varken nasıl davrandığını, şöyle belirtiyor: "Kemal Paşa, pek me'yustu. Ben, kendisine hürmet ve samimiyette kusur etmi­ yecelimi, pek samimi ve ciddi bildirdim. Hazırol vaziyetinde, seliimla: -Bundan sonra dahi, ne Emirleriniz varsa, ifayı, bir şeref bilirim, dedim" (IH., s. 73). • •

Rahmetli K. Karabekir Paşa'nın, bundan sonraki resmi vazife ve hayabnın takvimini, özetliyerek sunacağız: 12 Temmuz'da, Kongre için gelen Trabzon Murahhasları (17 kişi), makamında kendisini ziyaret edince, onlara cesaret verirken, şunları söyledi: "Askeri Birliklerimiz, Kongre'nin emrine hizmet ede­ cektir; Ülkemizi ve istiklfilimizi kurtarmak için Kongre'niz, esaslar ku­ racakbr; /'ti/af Devletleri'nin, artık savaşmayıp; işimizin, Rumlar ve Ermeniler ile halledileceği, bunu da Milletimizin nasıl olsa başaraca­ ğı; en mühimmi, Kongre de Milli-Birlik ve Milli-Kuvvet'in gösterilme­ si gerektiği. '

13 Temmuz'da Kongre Murahhasları'na ziyareti ödemeye gi­ dince: Ne lstanbul HaJcılmeti'nden, ne l'tilaf Kuvvetleri'nden korkma­ malarını tekrar izah ile; ölmek veya yaşamak kararının, ellerinde oldu­ ğunu, söyledi. 13 Temmuz'da, Sivil "Mustafa Kemal Paşa Hazretleri"ne yaz­ dığı resmi yazının, sonunda, şöyle diyordu: "Vatan ve Milletimiz için, her türlü çalışmada, Ulu-Tanrı'nın başarılar ihsan buyurmasını diler; 28


Kolordumwı saygılarını ve özel tazimlerini sunarım". 15 Temmuz, "Esas Projesi olan Üç-Sancak (Kars, Ardahan/ Oltu, Batum/ Artvin) bölgesinin geri alınması; Ermeniler'in, silahdan anndınlması fıkri"ni M. Kemal Paşa'ya açarak, (Sarıkamış batısında Karaurgan'a kadarki) Hudud'a otomobille gidip, Birliklerimizi teftiş etti. 9. ve 10. Tümenlerimiz'i gördü; dönüşünde gece Horasan'da 12. Tümen Karargcihı'nda kaldı. Ertesi gün, oradaki halkımıza, (Karsta) Ermeniler'in lsltim /catliamı'na karşılık, milli güç ve varlığımızın üs­ tünlüğünü anlattı. 17 Temmuz'da Erzurum'a döndü. 17/18 Temmuz gecesi, önceden verdiği emre göre, "Nahçıvan bölgesi'ndeki" yerli Türkler'e karşı saldınya geçen Ermeniler'i tenkil için, (Doğu-) Bayazıt Garnizonumuz'dan, fedai 4 Subay ile 7 Eri­ miz'den kurulu "Yüzbaşı Halil Efendi Müfrezemiz, görünüşte firar (kaçak) şeklinde hududu geçti" (İH., s. 78-79). (Bu gibi fedfilcarlıklarımız ile, Nahçıvan Tilrkleri: Silah, cephane ve Kumandan ile usta Erlerimiz sayesinde, milli varlığını koruyabildi ve 16 Mart 1921 Moskova Muahedesi'yle Azerbaycan'a bağlanma imkinını buldu). 21 Temmuz'da (M. Kemal Paşa'nın azliyle boşalan) "3. Ordu Müfettiş-Vekilliti"ne tayin �mrini alınca, ertesi gün, "M. Kemal Paşa ve (H.) Rauf Bey"in bile uygun bulmasıyla, bu yeni vazifeyi de üzeri­ ne alınca, yetkileri arttı. 9 Ağustos 1919'da, "Erzurum Kongresi"nin (23 Temmuz-7 Ağustos 1919) toplanma, açılış ve çalışmalarında büyük destek ve yar­ dımları görüldüğünden,-yürürlükteki kanunlara aykın olduğu halde- M. Kemal dahil, 5 Temsil Heyeti imzasıyla yazılan Belge ile, "Erzurum'da Üçüncü Ordu Müfettiş-Vekili Onbeşinci Kolordu Ku­ mandanı Kazım Karabekir Paşa Hazretleri"nin, "Şarki-Anadolu Müdôfaai Hukuk Cemiyeti"nin Temsil Heyeti' A'zdsı'ndan olduğu be­ lirtildi (Belgenin Klişesi, İH., s. 1182 de). 25 Eylül 1919'da Erzurum'a gelen 30 kişilik "Amerilcan Heyeti Baş/canı General J. HARBOORD"a verdiği Ermeni Mezalimi hakkın-

29


dalci belgeli Rapor ve izahlan ile, onun görüş ve duygularını Tilr/clülc lehine çevirmeyi başardı, (ABD, "Ermenistan Mandası"nı üzerine al­ maktan vazgeçti). 27 Ekim - 8 Kasım 1919 arasında: Pasinler - Eleşgirt - Bayuıt - Ernis ve Van'ı gezerek, buralardaki askeri birlilclerimizi teftiş edip, Ermeni fesadlarına karşı hallcunızı uyardı. 9 Kasım 1919 da Harbiye Nezareti'ne bu teftiş gezilerini anlatan 7 Maddelik raporunun 6. sında, (şimdiki Ağrı ili merkezi) "Karalcilise" adının, "Karaköse"ye çevril­ mesini teklif etti; uygun cevap aldı. Son Maddede, Suşehri'ne kadarki anbarlan teftiş ile, Sivas'ta da birkaç gün kalacağını belirtti.

16 Kasım 1919'da, Sivas'taki "Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti Temsil Heyeti"nin Kolordu Kumandanları ile birlikte yapacağı toplantı'ya katıldı. "Kars lslam-Şwası" Hükı2meti'ni, lngiliz­ ler'in basıp dağıtmasını örnek vererek, Yeni Milletvekilleri'nin lstan­ bul 'da toplanması halinde, "Temsil Heyeti nin orada bulunmaması fik­ rini söyleyip, benimsetti; aynca, sonunda Milli HükUrrıet kurulunca, 1stik181 Harplerimiz için bir hareket-üssü sayılan Şark'tan, kendisinin aynlma işinin düşünülmemesi gereğini, kabul ettirdi. 28 Kasım'da bu toplantı bitince, dönerken 5-7 Aralık 1919"da Erzincan'ı teftiş etti. "

14 Ocak 1920'de, Ankara'dan Temsil Heyeti Başkanı M. Kemal Paşa'dan (20. Kolordu şifresiyle) gelen telgrafta belirtilen "Milli Harelcatm Esas Pldnı"na göre: a- M. Kemal Paşa, "Umum Anadolu Kumandanı adıyla Başkumandan; b- Ali Fuad (CEBESOY) Paşa, Ge­ nelkurmaybaşkanı; c- Üçüncü, Onüçüncü ve Onbeşinci Kolordular emrinde bulunacak Kazım Karabekir Paşa da, Şark Cephesi Kuman­ danı vazifesini alıyordu. 21 Şubat 1920'de, Erzurum'dan Harbiye Nazırlığı ile (Anka­ ra'da) Temsil Heyeti ve Kolordularımız'a gönderdiği şifrede, şunları belirtıi: (Galip Devletlerle yapılacak) Barış Görüşmelerinde, ezici ço­ ğunluğu Türk ve Müslüman olan Elviye-i-Selese'nin (Kars-Ardahan / Oltu-Batum / Artvin Sancaklan'nın, 28 Ocak 1920 tarihli "Misik-ı

30


Milli"de belirtildiği gibi) bize geri verilmesine çalışılmasını, 30 Aralık 1919 günkü 721 sayılı şifre ile belirttiğimden, "tekrar aneylerim".

15 Mart 1920'de, Harbiye Nezareti'ne yazdığı şifrede, şunları Ermenistan ile Gürcistan, lngiltere nin aracılığı ile, Şubatta bir Anlaşma yapu. Ermenistan, Kars'ın Çıldır, Akbaba (Aıpaçayı baş­ larında Nahiye), Zarşat ve Şuragel (Akyalca) kesimindeki Müslüman­ lar'ı kırmaya ve mezalime başlayınca, Azerbaycan D ışişleri nden bir protesto notası aldığı halde, yine "pek vahşice kıtaller" yapıyor. Gür­ cistan Cumhuriyeti de, "Ardahan'dan Batum'a kadarki bölgeyi, işgale hazırlanıyor". belirtti:

'

'

16 Mart 1920 sabahı lngiliz Zırhlılarından çıkan askerlerin, ls­ tanbu/'da Harbiye Nezareti nden başlayıp işgal etmeleri ve Telgrafha­ neleri kontrole almaları karşısında, Erzurum'da "/ngiliz Mütareke Uy­ gulamasını Kontrol Memuru" olarak bulunan Yarbay Rawlinson ile emrindeki 5 lngiliz erini, tevkif ettirdi (sonradan bunlar, 192 l 'de '

Malta'daki Türk sürgünlerinin kurtarılması karşılığında, serbest bıra­ kıldı). Bütün

Valiliklere, "lstanbul ile haberleşmeyi yasaklatu".

23 Nisan 1920'de Ankara'da açılan Büyük Millet Meclisi'ne, Edirne Milletvekili seçilmiş; ancak bu sıfau üzerinde kalarak, Erzu­ rum'daki Kolordu Kumaridt,ınlığı'na devamı, o zamanki usule uygun görülmüştü.

Ermeniler'e karşı hareket ser­ bestliği istedi. 6 Mayıs 1920'de, Türkiye Büyük Millet Meclisi HükUnıeti, kendisine ek olarak, "Erzurum VQ/i/iği"ni de verdi. 26

Nisan'da

8 Mayıs

Yeni-Hükumet'ten,

1920'de, (14 Ocak 1920 tarihli "Milli Harelcat Esas

Planı"na göre, çok yerinde olarak) kendisine,

dan/ığı" verildiğinden, Ermeniler'e karşı

TBMM Başkan/ığı'na yazdığı şifre ile: (3 "Brest-Litowsk Müahedesi mucibince (Bolşevik­ Rusya'nın tasdik ettiği gibi) bize ait" ve bütün halkı Müslüman olan "Elviye-i -Se/ese'yi işgal etmek hakkımızdır", diyerek; sefer için müsa­ ade dileğinde bulundu. Sağlam gerekçelerle, 15 Mayıs 1920 ve 30 9

Mart

Mayıs

"Şark Cephesi Kuman­

hazırlığa başladı.

1920'de,

1 9 1 8 tarihli)

31


Mayıs'ta da bu isteğini tekrarladı. 4 Haziran 1920'deki müracaaunda, "Soganlı-Geçitleri'ne kadarld" yerlerimizi almak için müsaade isteyin­ ce, 6 Haziran'da bunu uygun gören "Vekiller Heyeti Kararı"nın şifre ile gelmesine, çok sevindi. 305 ve 306 (1890, 1 89 1) doğumlu "lhtiyat­ lar"ı da, orduya aldırtu: "Erzurum ve Van Vilayetleri ile Erzincan Sancagı'nda Seferberlik ilan ettirdi". 23 Haziran 1920'de, taamıza geçileceği sırada, Rus S.S.C. Ha­ riciye Vekili ÇIÇERIN'in, Ankara'ya ulaşan mektubu üzerine, TBMM Kararı ile, bu hareket durduruldu. Ancak 88 gün sonra, TBMM Başka­ nı i mzasıyla 20 Eylül 1920'de, "Bakanlar Kurulu Kararı" ile yeniden "Harek/ıta müsaade" edildiği sırada, 1914 Hududu'nun 40 Km. içeri­ sinde Karargahını Bardız (şimdiki, Şenkaya Bucak merkezi "Gaziler") yanında bulunuyordu; ve daha önce "Soğanlı-Dağı Geçitleri"ni, birlik­ lerimiz tutmuştu. Birliklerimize verdiği "Cephe Emri" ile, 28 Eylül 1920'de sabah saat 3'te, taamız hareketi başladı. 29 Eylül sabahı Sarıkamış, 30 Eylül'de Göle merkezi Medinik, 1 Ekim'de Kağızman kurtarıldı. 20 Eldm'de verdiği emirle, Kars Kale­ si'nden düşmanın (Nisan 191 8'deki gibi) kaçmasını önlemek üzere, doğudan Mağaracık ve Vezin (Vaızın) köyü ile lld-Yahnı tepelerini tu­ tarak, çevirme harekau tamamlanınca, 30 Ekim 1920'de yapılan "ters­ cepheli taarruz "Ia, Ermeni kuvvetleri üç saat içinde yenilerek, sıkı ta­ kiple, doğu ve kuzeydeki Tabyalar da alınınca, öğle üzeri Kars'ın Son Kurtuluşu sağlandı. Saat 15.30'da Kars'ta karargahını kuran "Şark Cephesi Kumandanı Büyük-Kurtarıcı Kazım Karabeldr Paşa", "Yeni­ Türldye'nin ilk - Askeri 7.aferi"�i kazanmıştı. Bizden o gün, 9 şehid, 47 yaralı olmuş; çok sağlam tahkimatta yerleşmiş bulunan Ermeni Kolordusu, ezilmişti. Alınan esirler: 3 Ge­ neral, 6 Albay, 12 Yarbay, 16 Yüzbaşı, 59 Teğmen, 16 Sivil-Memur, 12 Yedcksubay, 4 Subay-Adayı, 1 150 er idi. Sayılan düşman ölüsü, 1 1 1 0 idi. Ermeni esirleri arasında: Harbiye Nazırı, Genelkurmaybaş­ kanı, Kars Kale Grup Kumandanı ve bir de sivil Bakan vardı.

31 Eldm 1920'de Kars'tan , Ankara'da telgrafla Milli Savunma Bakanı Fevzi (ÇAKMAK) Paşa ile görüşen K. Karabeldr Paşa, ona

32


"Kars'taki (Ruslar'dan kalma istiklal Harbimiz'in devamına yetecek kadar çok olduğu." Fevzi Paşa da, TBMM Kararı ile O 'nun, "Ferik" (Korgeneral) rütbesine terfi ettirildiğini m üjdeledi. Bununla O, Yeni­ Türkiye 'nin, ilk terfi eden 'Paşa'sı ve "Cephe Kumandanı" olmuştu. müjdeleri verirken, şunu da söyledi:

askeri) ganimetlerin, on yıl

Kars'ta 6000 yetim ve kimsesiz Ermeni Çocuğu'na bakan Ame­ rilcan Heyeti Başkanı Edvard FOKS, 31 Ekim 1920'de, lstanbul'daki Amerikan Askeri Mümessili Amiral BRİSTOL'a yazdığı telgrafta şöyle diyerek,

Türk

O rdusu'nun, çok insancıl olup, kinci davranmadı­

ğını, dünyaya duyuruyordu:

"Kars'taki

bütün

Amerilcalılar,

iyiyiz; ve

Türk Ordusu,

bize

dikkatli ve saygılı davrandı. Bizlerin, eskisi gibi teşkilaumıza devam eunemize müsaade etti.

Türk Askerleri,

çok disiplinlidir ve (Ermeni­

ler'e) katliam (soykınmı) yapmadı".

5 Kasım'da (1877 hududu sayılan) Arpaçayı 'nı geçerek kovala­ Ermeni kuvvetlerini, Gümrü'nün bau sırtlarına attı. 6 Kasım'da Ermenilerin "Mütareke teklifi"ni alınca, bunun kabulü için Gümrü Kalesi'nin teslimi şartını koştu. Enesi 7 Kasım'da, kansız olarak Gümrü'yü teslim aldı. Anlcara'dan telgrafla gelen Mütareke Şartları­ mız'ın Notasını, ertesi günü Ermeni Hükumeti ne gönderdi. Ancak iki gün sonra Ermeniler, şartlarımızı ağır bularak kabul euneyip, karakol­ larımıza saldırdı. 12 Kasım'da lğdır'ı boşaltan Ermeniler, Aras'ın solu­ dığı

'

na çekildi. 14 ve 17 Kasım'da yaptığı taarz ru larla da yenilen Ermeniler, Mütareke'ye razı oldular. 18 Kasım'da TBMM Murahhası olarak , Er­ menilerle Mütareke şartlarının ilk maddesine göre: "Biner fişeği ile 2000 tüfek, 3 batarya (12 adet) çabuk ateşli koşulu dağtopu, 40 maki­ neli tüfeği alarak, (Batı-Cephemize ulaştınlmak üzere) Kars'a gönder­ di. 25 Kasım'da başlayan müzakereler ile, 3 Aralık 1920'de sabaha karşı biten Gümrü Muahedesi"ni Ermeni Hükamet i'ne kabul ettirmek­ le, (27 Kasım'da) 10 Ağustos 1920 tarihli Sevres (Sevr) Muahedesi'nin

33


Ermenistan'a tanıdığı haklardan, resmen vazgeçildi. Şark Cephesi'nin Muzaffer Kumandanı Ferik Kazım Karabekir Paşa'nın Başmurahhası­ mız olarak imzaladığı Gümrü Muahedesi, Yeni-Türkiye'nin ilk Siyasi Z.aferi olmuştu. Şubat 192l 'de, Azerbaycan'dan ilerleyen Bolşevik-Ruslar'ın üç tümeni, Kazak-Borçalı kesiminde Menşevik Partisi idaresindeki Milli Gürcistan Cumhuriyeti ordusuyla savaşa başlamıştı. Bu durumu değerlendiren Şark Cephesi Kumandanımız, Ankara'da TBMM Baş­ kanlığı ile Genelkurmaybaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığımıza yazdık­ 16

larında, şu milli isteğin yerine getirilmesine müsaade talep ederken:

"Aslında bizim olan ve (Bolşevik Rusya'nın merkezi) Moskova'ya da (3.III. 1918'de ve 1 920 Mayısı başlarındaki gibi, yeni gönderdiğimiz Banş Heyetimiz ile) pekiştirerek, bizim olduğunu tasdik ettirmek üzere bıJunduğumuz Ardahan (Çıldır-Göle-Hanak-Posof dahil) ve Artvin (Şavşat-Borçka-Ardanuç dahil) bölgelerinin, ( 1 920 Temmu­ zunda lngilizler'ce bağışlanan Gürcistan'dan kurtarılmak üzere), barış­ la işgalimiz zamanı geldiği" ni belirtiyordu. 19 Şubat 1921'de Bolşevik-Rus Ordusu, şose boyunca (Gürcis­ tan başkendi) Tijlis üzerine yürürken, bizim 8. Alay ile Süvari Bölüğü ve 1 batarya topçumuzu, (Çıldır karşısındaki) Z.arşat bölgesine gön­ derdi; Ardahan karşısında da (Göle'de), 1 80 silahlı "Merdinik Müfre­ zemiz" hazır bulunuyordu. 21 Şubat'ıa K. Karabekir Paşa'ya, Genel­ kurmayımız'dan, isteğine uygun emir geldi: Gürcüler, "Ardahan ile A rtvin'i barışla gerivenn ezlerse, bütün gücümüzle Ahı/kelek doğrultu­ sunda ilerlenmesi bildiriliyordu. O gün K. Karabekir Paşa, Gürcü­ ler'e, buraları savaşsız işgal edeceğini bildirdi, (Ankara'da Gürcü Elçi­ si'ne, Dışişleri Bakanlığımızın bu uğurda verdiği notasına karşılık) Gürcü HükUnıetı"nin de, isteğimizi 23 Şubat saat 4,45'te kabulü üzeri­ ne : 23 Şubat J92J'de erkenden kışın soğuğunda,

karlar içerisinde

müfrezelerimiz, Ardahan'ı işgal etti; Hopa üzerinden gelen müfreze­ miz de, Borçka ve Artvin'e savaşsız yerleşti. Böylece, (Çürüksu­

Acara-Batum Kazalan dışındaki) Üç-Sancak bölgemizin kurtuluşu ta-

34


mamlandı. TBMM Hülciımeti ile Bolşevik Rusya arasında 16 Mart 192/'de imzalanan Moskova Muahedesi ile, bugünkü Türkiye­ Sovyetler Birliği Hududu tesbit edildi ( 1 . Madde). Bu Muahedenin 15. ve 16. Maddeleri'ne göre, Türkiye ile Kafkas Cumhuriyetleri arasında­ ki hudut, Kars'ta yapılacak ikinci Muahede ile, kesinleşecekti. 15 Nisan 192/ 'de Dışişleri Bakanlığımız ve Genelkurmaybaş­ kanlığımız'dan gelen emir ile, Gümrü'nün bir hafta içinde boşaltılıp, Sovyetler'e bırakılması isteniyordu. Bu yüzden, Şark Cephesi Kuman­ danlığı Karargahı 'nı, 22 Nisan'da Sarıkamış'a aldırtıp, 23 Nisan 1921' de saat 1 5'te, Gümrü'deki birliğimiz orasını boşaltarak, Sovyetlerin

Onbirinci Kızıl Ordusu'na bıraktı ve Arpaçayı berisine çekildi. Bun­ dan sonra, Batı Cephemiz'e, Kars'tan ( 1 878 Berlin Muahedesiyle Tür­ kiye'den alınan "Savaş Tazminatı" paralarıyla Rusların yaptığı demir­ yolu, kışlalar ve tahkimat gibi, mali kaynağı bizim olan) top, makine­ litüfek, Lüfek ve bol cephane ile askeri malzemeyi, göndenneğe önem verdi.

4 Ağustos 192/'de, Sarıkamış'tan 3. Tümen ile 12. Tümen, Kars'tan bütünüyle gönderildi ve bunların Sakarya Muharebesi'ne ka­ ulnıası sağlandı. 26 Eylül 192/ 'de, Moskova Muahedesı"ni görüşmek üzere baş­ layan ve 10 Ekim'de biten "Kars Konferarısı"na, Türkiye Başmurahha­ sı olarak katıldı ve Başkanlık elli. 13 Ekim 192/'de Kars Muahede­ si'nin imzasıyla biten görüşmeler sırasında, Moskova Muahedesi'nde (2. Madde) belirsiz bırakılan 165 000 nüfuslu Müslüman-Acaralılar'ın "Muhtar S.S. Cumhuriyeti" olarak Gürcistan'a bağlı kalırken, "harsi" hukukuna açıklık getiren "Resmi dil Türkçe ve Gürcüce olmak şartiy­ le, öğretim her cemaatin isteğine göre serbesttir" bendinin kabulünü istediğinden, bunu sağlayan Gürcistan HükUmeti'nin, "54 Sayılı ve 16 Temmuz 1921 " tarihli "Emirnamesi"nin bir suretini, Kars Konferansı Zabıtları'na ekletti. Aynca, Artvin "Maradit" (Muratlı) köyündeki "yanlış kesilen hududu, 6 km. öteye" götürerek, bu köyü ve arazisini, "hudut düzeltmesi" ile, bize kazandırdı. Bir de, Ermeni Murahhas­ lar'ın, Arpaçayı sağındaki "Anı Kalesi şehir harabeleri"ni, (Arpaçayı

35


başlarındaki 27 dağ köyünü Türkiye'ye bırakma karşılığında) isteme­ lerine karşılık: "Anı 'da, yüksek Minaresi sağlam duran Cami'de, çev­ redeki Türk Köylüleri, öteden beri Bayram ve Cuma-Namazları 'nı kıl­ dıklarından, buna imkan olmadığını" belirtmiştir. 30 Ekim 192l'de, (16 Mart 1920'de Erzurum'da tutuklanan) ln­ giltere Dışiş/eri Bakın Lord CURZONun kardeşi olan lngiliz Mümes­ sili Rawlinson'u, Malta'dald Türk Esir/erı"nin serbest bırakılması kar­ şılığında, Trabzon'dan kalkan İngiliz torpidosu ile serbest bırakıp göndertti. 1 Ocak. 1922'de, Gene/kurmayımız'ın kendisinden, "talim ve terbiyesi güçlü bir tümen'in, ilkbahar Harekcltı'na yetişmek üzere Batı'ya" gönderilmesini istemesi üzerine, Kağızman ile Sarıkamış'ıaki Onbirinci Tümen'i, Erzincan'daki 13. Tümen'in Suvari Alayı ile gön­ derme hazırlığına başladı. Onbirinci Tümen Karargahı ile Sarılca­ mış'tan Batı Cephesı"ne gönderildi; I0,5'1uk obüs bataryası da, 24 Şubat 1922'de yola çıku. Bu 11. Tümen, 5. Tümen adını alarak, Büyüle Taarruz'a katıldı. 1922 Eylüf ünde, Büyük Zaferimiz sonunda, lzmir ve Bursa'nın Kurtuluşu'nu müteakip 12 Eylül 1922'de, Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa'yı şifreli telgrafla tebrik etti; ve "Şark Cephesi Şehid­ Yavruları'ndan" bir takımın, "Cephe Bandosu ile", Ankara'ya gönde­ rilmesine, müsaade istedi. 9 Ekim 1 922'de, 3 Subay-Öğretmen ve 55 Şehid-Yavrusu ile Trabzon'dan vaporla ayrılıp, l l Ekimde lnebo/u'ya geldiler. Öğret­ menleri ile Çocuklar orada kalıp, yol boylarında konaklan olan kasa­ balarımızda, "Müsamere/er"ini vererek, Ankara'ya geleceklerdi. Ken­ disi, 15 Ekim'de otomobiliyle Anlcara'ya gelip, ertesi gün, Gazi M. Kemal Paşa ve ismet Paşa ile birlikte Bursa'ya gitti. Dönüşlerinde her üçü de Ankara'da, Sarıkamış'tan gelen Şehid-Yavruları'nın 'Temsille­ ri"ni, maharetli Beden Eğitimleri ve Abş Hareketlerini, birlikte gördü­ ler. Bu sırada Gazi Hazretleri, bu Yavrular'ı çok takdir edip, pek be­ ğendiklerini açıkça belirtmişti.

36


Paşa, Sarılcamış'ı.a "Cephe Kumandanlıtı"na "Vekil" bıraktı­ ğından, o zamanki uyulan usule göre, Ankara'da kalarak, "Edirne Mil­ letvekili" sıfatı ile Meclis'e devam etmeğe başladı. 17 Şubat 1923'ıe Ülkemizde ilk defa toplanan lzmir iktisat Kongresi'ne Başkan seçildi ve yapuğı tekliflerde: Eğitim, Ziraat ve ik­ tisat konulan üzerine, değerli ve çok yararlı düşüncelerini belirtti. Bir "iktisat Misakı" (İktisatça Kalkınma Andı) kararını kabul :uirdi. 29 Haziran 1923'ıe, //. Büyük Millet Meclisimiz'e, lstanbul Mil­ letvekili seçildi. 20 Haziran 1923'te, "Erzincan Belediye Heyeti Kararı ile, "Er­ zincan Fahri Hemşehrisi" seçildi. "

Kasım 1 923'te, "lstanbul idman (Spor) Cemiyetleri lttifakı"na, "Fahri Başkan" seçildi.

21 Kasım 1923'ıe, Milli Mücadelemiz'de, Siyasi ve Savaş Ya­ rarlığı" görülenlere mahsus, "Yeşil ve Kırmızı Şeridli lstikldl Madal­ yası" ile ödüllendirildi. "

D) BİRİNCİ ORDU MÜFETIİŞLİGİ'NDEN ÖLÜMÜNE KADAR (2 1.X. 1923 - 26.1.1948)

1 1 Temmuz 1924 günü, lzmir'de, Aydın Eşraft'ndan Cemal Bey'in kızı lclal Hanımefendi ile evlendi. 21 Ekim 1923'ıe "Şark Cephesi Kumandanlığı" lağvedilince, aynı gün, merkezi Ankara'da bulunan "Birinci Ordu Müfettişliği"ne tayin olundu. Yine Milletvekilliği sıfau, devam ediyordu. Bir yıl, bu son askeri vazifesinde kaldı. lozan Muahedesi'yle, Milli Mücadelemiz sona enniş, yeni hudutlar kesilmiş, Cumhuriyet itan edilmiş ve 3 Mart 1924'te Halifelik de lağvedilip, Osmanlı Hanedanı mensupları yurtdı­ şı'na sürülmüştü. Bu ortamda, ikinci Meclis'ıe iktidardaki tek "Halk Fvkası"na karşı, bir "Muhalefet Partisi" kurulmasına ihtiyaç gösteren­ ler, bir araya geliyordu. 37


Bundan önce, çıkan bir "Kararname" ile, artık eskisi gibi, "Mil­ letvekili olanların, Ordudaki Kumanda vazifesini yürütmelerine müsa­ ade edilmediği" belirtilmişti. Buna göre, her iki sıfau bulunanlar, ya Meclis'i, ya Ordu'daki vazifeyi benimseyip, öteki vasfını bırakacaku. Paşa da, buna uyacakb. Milli Savunma Bakam ve Harbiye'den sınıf arkadaşı Kazım (ÖZALP) Paşa ile daha kıdemli olan Genelkurmay Başkanı M. Fevzi (ÇAKMAK) Paşa, Birinci Ordu Müfettişi K.Karabekir Paşa'ya -eldeki belgelere göre- soğuk davranıyor; onun, "ordumuzun yükselip güçlenmesi için" sunduğu "Lfiyihalar"ına, asla değer vermiyorlardı. 26 Ekim 1924'te, basılı başlığında: "Türkiye Cumhuriyeti Birin­

ci Ordu Müfettişliği" yazısı bulunan resmi kağıda, elyazısıyla şunu ya­ zarak, Milli Müdafaa Vekaleti'ne, Müfettişlik'ten istifasını bildiriyor­ du: "Bir senelik Ordu Müfettiş/iğim zamanında, gerek teftişlerim neticesi Raporlarım'm, gerekse Ordumuzun te'ali ve takviyyesi içün takdim eylediğim Layihalarım'ın, nazari dikkate alınmadığını görmek­ le, te'essür ve ye'sim, fevkaladedir. Uhdeme düşen vazifemi, Mebusluk sıfabyla daha müsterihü1-vicdan yapacağıma, kanaati ı.amma, basıl et­ tiğimden, Ordu Mıifettişliği nden isti'fa eylediğimi, arzeylerim , Efen­ dim." '

17 Kasım 1924'te: Hüseyin Rauf (ORBAY), Ali Fuat (CEBE­ SOY), Refet (BELE), Cafer Tayyar (EGİLMEZ) gibi Milli Mücadele Kahramanları ile Dr. Adnan (ADIVAR) ve daha birçok ünlüler, Cum­ huriyet Türkiyesi'nde ilk Muhalefet olan 'Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası"nı kurmuşlardı.

1924 sonunda, Paşa, "Terakkiperver (İlericiliğiseven) Cumhu­ riyet Fırkası"na Gene/başkan seçildi. O'nun, "Muhalefet Partisi Ge­ ne/başkanı" olarak, 1925 Devlet Bütçesi Tasarısı üzerine yapuğı ten­ kidler ve teklifler, son derecede değerli olup, bugün de birçok yönleri geçerlidir. 25 Şubat 1925 günkü yazılı konuşması, Meclisin il. Dönem, XIV. Cilt, 292-305. sahiflerinde yer alan "Maarif Vekaleti Bütçesi''

38


üzerinedir. Bunun özetini,

"Kazım KARABEKIR"

"Öğretim lstanbul'daki

imzasıyla

ve Eğitim Meselelerimiz" başlığı albnda yayınlayan "Belgelerle TÜRK TARiHi DERGiSi (Haziran 1985, Sayı 4, s. 26-33), sonunda şu haklı kanaatini yazıyor: "Bugün dahi birçok konularda ge­ çerliliğini koruyan bu görüşler, Kazım Karabekir Paşa tarafından yal­ nız fıldr ve sözde kalmamış, açtığı Okullarla uygulamaya dönüştürül­ müştür. (Onun) 60 yıl önce düşılnulen ve önerilen birçok eğitim konusunun, günümüzde dahi çözülememiş olması, ibret vericidir, dik­ kat çekicidir". 1926'da, K. Karabekir'in Muhalefet Partisi, birkaç "Doğu'dalci Şeyh-Said lsyanı"na yo­ ile, "Bakanlar Kurulu Kararı"na göre kapatıldı. Tek

3 Haziran

üyesinin söz ve davranışları ile, laçb gerekçesi

Partili iktidar,

1946 ya kadar ülkemizi idare etmeğe başladı.

1926'da, "Gazi'ye lzmir'de Süikasd" hazırlığı gören­ ler arasına katılmak istenen lstanbul Milletvekili K. Karabekir Paşa da, Ankara'da tutuklandı, lzmir'deki "istiklal Mahkemesi"nde sorguya gönderildi. Bir ay sonra, 23 Temmuz'dan, "oybirliği"ile beraat edenle­ rin başında, kurtuldu. //. Dönem Meclisi sona erince, Milletvekili sıfau 22 Haziran

da kalmadı. 5 Aralık 1927'de, 45 yaşından dörtbuçuk ay 13 gün almışken

"lngilizler, Irak Hududumuz'da gösteriş manevraları yaparken ve tecrübeli Kumandan­ lar'a çok ihtiyacımız bulunduğu sırada Ordu'yu bırakıp, siyaset ve Mebusluğu tercih etti" diye, Milli Savunma Balcanlığı'na gönderdiği yazıya dayanılarak, "Ordu'dan Emekli" edildi. lstanbufa gelip, Eren­ köy'deki, şimdi "Kazım Karabeldr Müzesi" olan evinde, inziva hayau­ ve en verimli çağında, Genelkurmaybaşkanlığı'nın,

na çekildi ve 84 kişilik listenin başında olarak, sıkı gözetim altında tu­ tuldu.

il. BÖLÜM: ESERLERi "Muhtualı Takvimler"ine, günü

başında görüleceği gibi, büyük boy gününe yazdığı haurları ile elindeki

belgelere göre, eserlerini yazmakla uğraştı. Onbir yıl süren

bu

"MenkUbiyet"i, Kasım 1938 ortalarında sona erdi. Bu arada, 1930 Se­

çimleri'nde, lstanbul'dan

adaylığını koyduysa da, o günün şartlarına

göre, seçilemedi.

39


Kasım 1938 de, Yeni Cumhurbaşkanı ve çok yakın arkadaşı ismet INÖNÜ, Halil Edhem EWEMln ölümüyle boşalan "/stanbul Milletvekilligi"ne, o zamanki rakipsiz Cwnhuriyet Halk Partisi'nden K.Karabekir Paşa'yı aday göstertti. 3 1 Aralık 1938 de, "ikinci Seç­ menleri'nin oybirliti yle ikinci defa seçilen KKarabekir Paşa, Anka­ ra'ya gelip, evini de buraya getirerek, yeniden siyasete karışu; ve, rah­ metli oluncaya kadar, hep lstanbul Milletvekili kaldı. "

1945 İlkbaharında, ikinci-Dünya Savaşı galipleri arasına giren komşumuz Sovyet Rusya, eski dostluğu bozarak, Haziran'da Türki­ ye'den "Bogazlar'ı Kontrol haldcı nı almak ve "Kars-Ardahan/ Artvin"i kopannak girişiminde bulundu. Gürcistanlı Sovyet Diktatörü Stalin, 250 binden çok Ahıska-Ahılkelek Türkleri'ni 1944 Kasımında, "Mesketli-Müslümanlar" diye bir gecede kamyonlar ve trenlerle Orta­ asya ya sürgüne göndermiş; yerlerine Ortodoks ve Katolik Gürcüleri yerleştirmiş; ertesi yıl 19 Aralık 1945 te de, Tiflis Akademisi Üyesi "iki Gürcü Pre/esörü'nün bir dergide çıkan, "Türkiye'den Haklı Ta­ leplerimiz" adlı makalesini, ertesi gün TAS Ajansı ve "Pravda" ile "lz­ vestia" gibi resmi Rus gazeteleri, 14 dilde dünyaya duyurmuştu. Bunda, "Gürcüler'den Türkler'in zaptetmiş olduğu: Ardahan, Artvin ile Oltu, Totum, ispir, Bayburt, Gümüşhane ve Giresun'a kadar bütün lazistan"ın Sovyeı Gürcistanı'na verilmesi, isteniyordu! "

'

Bunun üzerine, Türkiye'de ve başta anılan bölgelerimizde, pro­ testo mitingleri yapılıp; gazeterde, ilmi cevaplar yayınlandı. Şubat 1946'claki Bütçe Görüşmeleri sırasında, eski "Şark Cephesi Kumanda­ nımız" ve "Kars Muahedesi Konferansında Başmurahhasımız" olan Kazım Karabekir Paşa, Meclis Kürsümüz'den gür sesiyle: "KARS­ ARDAHAN YAYLASI, belkemitimiz, BOGAZLAR. bogazımızdır!" diye kükreyip, Milletimizin duygularını, dünyaya ilan etti. 23 Temmuz 1946 da. Büyüle Millet Meclisi Başkanı seçildi; ve ölümüne kadar bu vazifesini, büyük bir olgunluk ve saygı içinde yü­ rüttü. 26 Ocak 1948 Pazartesi (14 Rebiülevvel 1367) saat 10 sırala­ rında, Ankara'daki evinde, küçük kızı Timsal'in doğumunun 7. Yılını

40


Kutlama sevincini duyarken, "kalp krizi" ile, 65 yıl, 6 ay 4 gün yaşa­ mışken, rahmete kavuştu. Acı haberi, bütün Milletimizi matemlere boğdu. Cenaze Törenine, Dogu'dan Huswi Heyetler gönderildi. 28 Ocak 1948 Çarşamba günü, 25 Nisan 1918 ve 30 Ekim J920'deki her iki Kurtuluş Günü'nde Kars Kalesi'ne çektirdiği atlastan Şanlı TürkBayragı, vasiyeti üzerine evindeki Müzesı"nden alınıpaziz ta­ butu üstüne konarak, TBMM önünde yapılan "Devlet Töreni" sonunda, Ankara Hava Şehidleri Kabristanı'na götürülen cenazesi, toprağa veril­ di. O'nun, ebeöı sevgisi ve eşsiz saygısı ise, vefalı Milletimizin gön­ lünde yuvalandığından, kuşaktan kuşağa yaşayacaktır. Nur içinde yat­ sın ...

Ömrü boyunca: Doğruluğun, çalışkanlık ve yetenekliğin, vazi­ feseverliğin, haksızlıklara karşı koymanın, çok temiz ahlak ile aile ge­ leneklerimize bağlılığın, kimsesiz ve yetim çocukları koruma ve yetiş­ tirmede bir Veli (Evliya) gibi davranmanın, eşsiz timsali idi. XX. Yüzyılda, Büyük Türk çocuk-terbiyecisi ve üç yabancı dil bilip, en çolc eser veren Kumandanımız olarak, varlıgını gösterdigi gibi; karaka­ lem, suluboya, yaglıboya, Resim yapmak, Şiirler ve Marşlar yazıp bes­ telemek, Keman çalmak gibi "Güzelsanatlar"daki mehiıreti ile de, örnek bir derin kültürlü "Milli Kahraman Paşamız" idi. * *

*

Rahmetli eşi İclal Kazım Karabekir Hanım, onun Hava Şehid­ leri Kabristanı'ndaki kabri üzerine, 8 menner direkli ve üstü açık ke­ merli, kubbesiz, olarak Ankata-kınnızı taşı ile bir türbe yaptırıp, çen­ berle de çevirtmişti; bir Lale biçiminde yontulup kesilen akmermerde, 1 2 satır halinde, kabartma olarak şunları yazdınnıştı: ŞARK FATİHİ

GENERAL KAzIM KARABEKİR

1882- 1948 41


MEŞRUfİYET HAREKETLERİ, BALKAN VE CİHAN HARB1N1N UNUTULMAZ KAHRAMANI,

MİLLİ MÜCADELENİN ÖNCÜSÜ VE MUZAFFER KUMANDANI,

YETİMLER BABASI, B.M. MECLİSİ BAŞKANI RUHUNA FATİHA • •

12 Eylül 1980 İhtilali üzerine kurulan "Milli Konsey in, 6 Kasım 1 981 'de çıkardığı 2549 sayılı kanuna göre, Ankara-A tatürk Orman Çiftliği nde hazırlanan "DEVLET MEZARLIÔI"nda aynlan yeni kabre konulmak üzere, 30 Ağustos 1988 Salı günü saat 14'te açı­ lan ilk kabrinden kemikleri, "dini tören"le alındı. Aynı gün: Cemal GÜRSEL, Cevdet SUNAY, Kazım ÖZALP, Satih OMURTAK, Ahmet Naci TINAZ ve Kazım DIRIK Paşalar'ın kalınulan da, ilk kabirlerin­ den alınıp, törenle bu "Devlet Mezarlığı"nda ayrılan yeni yerlerine kondu. Yapılan "Devlet Töreni"nde Cumhurbaşkanı Kenan EVREN Paşa da bulundu. "

'

,

Devlet Mezarlığı'ndaki 1 3 Numaralı kabu9, Rahmetli Kazım Karabekir Paşa'nın son yattığı yerdir; nlir içinde yatsın.

9) Bunda, bir dileAimi anedeyim: Birçok yanlıılan düzeltip, haknzlıldan kaldırarak, Milletimiz'in isteğini yerine getiren Biiyilk Mil/ti Mtcli.rimiz'e, Rahmetli KıJzım KA­ RABF.K/R konusunda, bir vaıüe vardır: O da, yeni kabrinde "Korgtn.erar yazılan "Doğu - Cephemiz"in Mu:zaffer Kumandanı'na, 1939 da kaıdi kalemiyle belinıiği gibi (bak. "J0ax -A" Belgemiz, s. 221-222), "Orgtn.eral" ıütbeıinin, resmen tescili­ ni sağlamah.

42


BÖL Ü M

1 1.

ESERLERİ

A) GlRIŞ Hem "Askeri Sa/name"lerdeki "Ders Müfredat Programla­ rı"ndan, hem de, hiç yuıtdışında okumadıkları halde Kurmayları, iyi yabancı dil bilenlerden oluşmasından anlaşıldığı gibi, Sultan Hamid Çağındaki çok ileri "Osmanlı Askeri Mektepleri ve Harbiyesi"nde sağlam bir tahsil gördü. Genç Musa Kazım, Harbiye ve ,

Erkaniharbiye de Almanca ve Fransızca öğrenimi yanında, Rusça'ya da ihtiyaç duymuş ve 1918-192 1 arasında bu yabancı dili de geliştirip, '

,

y

tercüme yapacak seviyeye ulaşmıştı. Bu yüzden, resmi haltercümele­ rinde, kendi elyazısıyla: "Almanca, Fransızca, Rusça" bildiği yazılı­ . dır. Hadiseleri, günü-gününe azma alışkanlığı vardı. Onun, en çok tarih ile milli-edebi eserleri" okuduğu; savaş sı­ rasında "seferi-çadırlar" içinde bile, bu uğurdaki yeni basılan kitaptan,

dostları aracılığı ile lstanbul'clan "Cephe "ye getirttiğini gösteren bel­

geler, "Resmi Dosyası"nda yer almış bulunuyor. Ondaki çok okuma merakı, Milli Mücadelemiz'in sonuna kadar "beicar" (evlenmemiş) oluşu yanında, kendisini mükemmel yetiştinne isteği de, tesir etmiştir. Bu gibi belgelerden, "Kara Kuvvetleri Komutanlığı Arşivi"ndeki

"Kazım Karabekir Paşa Dosyası"nda, 1916 ve 1917 yıllannda, lstan­ bul'dan Cephe 'ye kitap ısmarlayıp getirttiğini gösteren birkaçına işaret edelim:

XVIII. Kolordu Kumandanı iken "18 Teşrinisani 1332" (1 Ara­ lık 19 16) günü, lrak'taki "KıU"tan, "Başkumandıınlıkvekaleti Celi/esi

43


istihbarat Şube Müdiri, (sınıf arkadaşı olan, sonraki "Paşa", lstanbul­ Finiutğa doğumlu ve DÜZGÖREN soyadlı) Seyfi Bey"e yazdığı, "489 Numaralı Şifre" ile, şunları istemiş: "(lstihbarat'daki) Şube'de kullanılan, (bol ve geniş yaprak.lı) Muhtıralı Takvim'den 250, Cep için Muhtıra Defteri'nden on nüsha; Avrupa'da Ne Gördüm, ("Şairi A'zam Abdülhak Hamid"in) Finten, (Sanlcarnış Haretcatımız'da Şehid olan İsmail Hakkı'nın) Şanlı Asker, Bozgun, Tesadüf, Kuyrukluyıldu Altında izdivaç adlı risalelerden, dör­ der nüshanın çabucak gönderilmesini, (Şube'deki) Nusret Efendi'ye emir buyurun. Ona, Telgraf Poliçesi ile (ahun) yirmi lira gönderdim. Yetmezse, bildir ve paranın gelişini beklemiyerek, satın alınarak pos­ taya verilmesini, son derece rica ederim". Yine "Kut"tan, "9 Teşrinisani 1332" (22.Xl. 1 9 1 6) günü, ayni Şube'ye yazdığı, "480 Numrolu Şifre" ile de, şunların istendiğini görü­ yoruz: (Tarihçi Ahmed Refik ALTINAY'ın, 6 ciltlik, resimli ve oriji­ nal ciltli) Refık Beğ'in Büyüle Tarihi Umumlsinden bir takım ile, (93/ 1877 - 1878 Türk-Rus Savaşı'nda Anadolu Cephesi Kumandanı Gazi Ahmed Muhtar Paşa'nın Mühimme-Kitibi, Erzurumlu Mehmed Arif Bey'in, Kars-Ağrı / Bayazıt - Erzurum Muharebelerini anlatan eserin­ den başka olan, Balkan Savaşı bozgunumuz üzerine yazılan aynı adda­ ki) Başımuagelenler'den beşer nüshanın, gönderilmesini , rica ederim. 1 8 Kolordu Kumandanı (Kurmay Albay) Kazım. " -

.

lstanbul'a gelen b u Şifre'nin çözümü yazılan tcağıdın aluncla, satın alınanlar ve fiyatları şöyle yazılıdır: "1- Refik Bet'in Büyük Tari­ hi Umumisi, bir takım 6 Cilt, 285 guruş, 45 (guruş) indirim, 240; 2Başımızagelenler, beşer nusha, 1 50, 25 indirim, 125 guruş; 3- (Edir­ ne'nin Balkan Savaşı'ndaki düşüşü üzerine yazılan) Başımızagelen İkinci, 50, 10 indirim, 40 guruş. Hepsine: 240 + 125 + 40 = 405 iken 400/ dört lira verdim" (Nusraı).

Yine Iralc'talci "KUı Karargôhı'nden", lstanbul'daki "istihbarat Şubesi Mildirliti"ne, 5 Ocaic 1917 de yazılan "541 Numrolu Şifre" Telgrafta, şunlar belirtilmiş:

44


"Gönderilen 250 Muhlıra Defteri, dört Finten, dört Tesôdüf, dört KuyruJcluyıldız, dört Şanlı Asker, Nikson'un Raporları, Khmai lrakıyye (Irak Ülkesi'n)de lngiliz Harekiltı'na ait kitaplar, Harp Risaleleri, Gazeteler, elimize ulaştı. On kutu Havanlı Sigarası'nın gönderilmesini rica ederim. 23 Kanunievvel 1 332 (5 Ocak 1 9 1 7). Onsekizinci Kolordu Kumandanı, Mirialay (Albay) Kazım KARABE­

K/R" • •

Bugün, "Türkiye Büyük Millet Meclisi Arşivi"nde Kazım KA­ RABEKIR Paşa Dosyası"nda, Rahmetlinin, lstanbul-Erenköy'den, 4 Haziran 1933 günü, "Ankara (da) Büyük Millet Meclisi Yüksek Reisli­ ği'ne" yazdığı Telgrafın "Sureti " vardır. Bunda (İstanbul'daki "Bir Ya­ bancı Banka Kasası'nda saklanan İstiklal Harbimiz" adlı 2 ciltlik kita­ bın dışındakiler için), şöyle deniyor: "Şimdiye kadar, Millet ve

Memleketimiz'in Tarih ve /rfanı'nu, Meşguliyetim, Tedlcikatım ve Ha­ yatımın tecrübeleri olmak üzere, hazırladığım ve hazırlamakta oldu­ ğum kırk dört eserim, bütün esaslarını ve birçok felaketlerden artaka­ lan Çocukluk ve Gençlik Hatıralarım dahi, bu suretle (İstanbul Emniyet Müdürlüğünden gelen ve bugün evimi, sabah saat dörtbuçuk­ tan dokuza kadar arayıp tarayan, "Taharri Memurlan'nca" alınarak),

elimden çıkmış bulunuyor". "Dört çuval içinde, doksanbeş adet dosyam ve bazı kitaplarım, bugün HükU.met elindedir. Bunların, ziya'ına ve biribirine karıştırıl­ masına meydan verilmeden, tekrar bana iadelerinin, tahti temine (gü­ vence aluna) alınmasını , istirham eylerim, Efendim. 4 - VI - 1933 Kazım KARABEKIR". Bu Telgrafta anılan 44 Eser'in adlan ve sırası, lstanbul­

Nuriosmaniye'deki "Sinan Matbaası Neşriyat Evi" yayını olarak, 26 Mayıs 1933 günü baskısı biten, Rahmetli Paşa'nın "istiklal Harbi­ miz'in Esasları" adlı kitabının başında (s. 3-4) verilmiştir. Bunlardan ille 1 3'ü, eski-harflerimizle basılmış olup, kendisi hazırladığı halde,

45


üzerinde adı yazılmayanlar, bu listeye alınmamıştır. 14. -44 . Sırada adlan yazılanlar ise, "Basılacak Yeni Eserler" diye gösterilmiştir. Biz, hem baskı sırasını, hem de 1933'te basılıp, toptan yakılan kitabından kalan bir nushanın, yeniden 1951 yılında çıkan ikinci Baskısı başında­ ki listenin sırasını gözeterek ve birkaçı üzerine açıklayıcı bilgiler su­ narak, tam bir sıralamayı verelim: B) ESKi - YAZIMIZLA BASILANLAR l ) "Sırp-Bulgar Seferi, 1885 " Bu ilk eseri, büyük boyda ve fi­ ligranlı birinci hamur kağıda, ölçekli 5 krokisi ve metinde derkenar başlıkları konarak, özenle basılmıştır. Ü zerinde: "Edirne Mahfeli Askerisi'nde (Orduevi'nde) Verilen Konferanslardan: SIRP BUL­ GAR SEFERi 1885 yazılmış; konferans tarihi ve yazarı için de, şöyle denilmiştir: "Fı 24 Kanunievvel Sene 327 (6 Ocak 1 9 1 1 ) gecesi, Or.un­

cu Fırka Erkanıharbi Kazurı Beğ KARABEKIR tarafından verilmiş­ tir". "Edime-Matbaai Askeriye'de tab'olunmuştur. Sene 1 328 ( 1 9 1 1)". (Türle Tarih Kurumu Kütüphanesi, "B/605"ıe vardır). 43 sahife ve 5 kroki bir arada Haritalı. Her biri bir "vecize" sayı lacak başlıklardan:

"Nasihat, isyanı bastırmaz" (s.3). "idman (bedeneğitimi), bir milleti canlandırır" (s.4). "Kuvvetli ordu, memleketi kurtarır" (s.7). "Emr-i kumanda (kumanda emri), sağlam olmalı" (s. 1 1 ). "Sür'at, zafer kazandırır" (s. 14). "Süvarinin piyadeye hücumu, kolay değildir" (s. 16). "iyi idare edilen ric'a t, muvaffakıyet demektir" (s. 1 6). "Araziyi, tanurıak /azurı" (s.22). "Haıı-i ric'atıen korkan, muzafferiyet görmez" (s.22) ... 2) "Bulgar Ordusılnun Terbiyesi". Edirne Orduevi'nde verdiği konferans'ın mebli, Edirne 1 328 ( 1 9 1 1 ). 3) lıalya-Habeş Seferi". Edirne Orduevi'ndeki konferans, Edir­ ne 1 328 ( 1 9 1 1). 4) "Osmanlı Ordusu'nun Taarruz Fikri", Edirne Orduevi'ndeki Konferans, Edirne 1 328 ( 1 9 1 1). 46


5) Is/tun Ahalinin DUçar OlduJcları Mezalim Ha/clcuıda Vestiika Müstenid Malü.mat", İstanbul 1 334 ( 1 9 1 8); İkinci baskı, Şubat 19 19. Resimli 68 sahife. t ik baskıyı, lstanbul Ermenileri satın alıp, yokeuik­ lerinden, ikincisi basılmışur. lstanbul'dalci "Milli Kongre", Fransızca tercümesini, 73 sahife halinde 1 9 1 9'da l stanbul'da bastırmıştır: "Docu­ ments relaıives aıu atrociles commises par les arminiens sur la popu­ lation Musulmane" (Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi, "A.11/3436" sa­ yıda var.) Üzerinde adı bulunmayan bu eseri için Paşa , ''Erzincan ve Erzurum'un Kurtuluşu" kitabında (s. 1 33), şöyle diyor: "Erzincan'dan başlıyarak, "Erzurum-Kars ve (Arpaçayı ötesi ile Ahıl-Kelek'te bile) Şark'ta geçtiğim yerlerde Ermenilerin yaptıkla­

katliamları ve yakıp-yıktıklarını, fotoğrafla tesbit ve günü-gününe

vak'aları görenlerden tahkik ve tevsik ile hazırladıgım bir eser; M üta­

rekede Abdullah Paşa'nın Harbiye Nezareti zamanında, Müsteşar Mi­

ralay ismet (INÖNÜ) Bey in delfiletile (yeniden) Türkçe ve Fransızca '

neşrolunmuştur". Paşa'nın işaret ettiği bu "tesbit ve tahkik"te, Türkiye Hilaliahmer ve Alman-Avusturya Kızı/haçları Heyetleri de, kendi pay­ larına çalışmışlardır.

6) "335 (19 19) Se11.esi Temmuz Ayı Zarfında Kafkasya'da lslamlar'a Karşı icra Olunduğu Haber Alınan ERMEN/ MEzALIM/", '"Osmanlı Erkaniharbiyei Umumiye Dairesi" yayını, küçük boyda 8 sahife. Fransızca tercümesi de 8 sahife olup, ikisi bir arada basılmış­ tır: "Atrocite Arminiennes Commises contre /es Musulmans du Cau­ cases", İstanbul 1 9 19. Fransızcası başında: L'E ıat Major Central Otto­ man" yazılı. Paşa, Erz urum'da XV. Kolordu Kumandanı iken "Erzurum Kongresi"ne katılmak için; Kagızman, Kars ve Ardahan Kazaları'ndan "Seçim Mazbataları " ile gelen - ancak, 30 Ekim 1 9 1 8 Mondros Mütarekesi hudutları esas alındığından - Kongre'ye katıl­ maları

uygun

görülmeyen

"Mümessiller"den

alınan,

Kars

Vilayetindeki Enneni Memlimi haberleri, resmi hudut karakolları ra­ porlarıyla da tesbit edildikten sonra bu broşürü, Kazım Karabekir Paşa hazırlamıştır.

47


7) "Birinci Kafkas Ko/ordusu'nun 334 ( 1 9 1 8) deki Harekatı ve Meşhud<itı Hakkında Cenera/ Harbord Riyaseti'ndeki AMERiKA HE­ YETl'NE TAKDiM EDiLEN (Fransızca) RAPOR'un (Türkçe) SURE­ Ti", Erzurum-Onbeşinci Kolordu Matbaası 1 335 ( 1 9 1 9). Küçük boyda 14 sahife. Sonunda, şunlar yazılarak, müellifi belirtilmiştir: "Eski (1918) Birinci Kafkas Kolordusu Kumandanı, (şimdi) Onbeşinci Kolordu Kumandanı, Miriliva (Tümgeneral) Kazım KARA­ BEKiR " ABD Başkanı emriyle, Genelkurmay Başkanı James G. HAR­ BOORD başkanlığındaki "Heyet", 3 General, 2 Tercüman, 1 5 Uzman ve 13 de Şoför-Fotoğrafçı-Sinemacı ve saire ile 30 kişilikti. 25 Eylül 1 9 19 da Erzurum'a gelince, XV. Kolordu K. , bunları ağırlamış ve ver­ diği bu "Rapor" ile, Heyet'in "Doğu-Anadolu'yu da içine alacak Erme­ nistan Mandası"nın mümkin olup-olamıyacağını araştırmaya geldikle­ ri bilindiğinden, onları bundan caydıracak delilleri, ortaya koymuş oluyordu. Nitekim "HARBOORD, Erivan 'a gidince, Ermeni Hükumeıi ne şu öğütte bulunmuştu: "Paris'e Murahhas göndereceti­ nize, Erzurum'a gönderin de, Türk/er'/e anlaşsın ; aksi halde işiniz ber­ battır!" Bu gerçeği, 1 920 Kasımında Ermenistan Cumhurbaşkanı A. HATISYAN, Gümrü'de K. KARABEKIR'e, "pek büyük bir teessürle söylemiş"ti. ("İstiklal Harbimiz", 1. 305). '

8) "Ögüd/erim", Erzurum (Şubat) 1 336 (1 920). Orta boyda 4+ 1 56 sahife. il. Baskı: Dışkapakta müellif adı, "A. Kazım KARABE­ KİR" yazılıp, Erzurum baskısı aynen alınıp, mekteplerde yardımcı kitap olarak okutulmak üzere, "Azerbaycan Merkezi Matbu'at ldaresi'nin Türk Şubesi Neşriyatı" olarak, "Baku"da "Hükumet Matba­ ası'nda tab-olundu" yazılıp, rusça olarak ela: "P (R), B (V). TS. Baky" ve "3. No 1 3 1 32" yazılı. 158 sahife, ayni boyda. Burada, müellif adı­ nın başına "E/if/A " harfinin konması, ancak, Paşa'nın "Musa" olan ilk adındaki "M" harfinin başının, Baku'da ufak görülerek "Elif/A" sanıl­ ması ile izah edilebilir. III. Baskısı 1 92 1 başlarında Trabzon'da; iV. Baskısı, 1337 ( 1 92 1 ) de Sarıkamış'ta Kolordu Matbaası'nda, daha sonralarında düz-

48


gün ve iyi kağıtla yapılmışur. Afganistan'ın Ankara Elçisi Sultan Ahmed Han 'ın Afganca'ya tercümesi, mekteplerinde okunmak üzere Kabil'de basılmış. Bunun Erzurum'da elimize geçen bir nushası, Eren­ köy'deki "Kôzun Karabekir Müzesi"ne armağan edilmiştir. Rahmetli Paşa, XX. Yüzyılda ülkemizde en büyük "çocuk ter­ biyesi kitabı" sayılan bu eserini, "Şehid-Yavruları ile Bakunsu­ Çocuklar"ın alındığı, "Ordu-Yatılı Melctepleri nde okutulanlar için yazmışur. 8-12 yaşlarındaki çocukların, günlük hayatlarına ait konu­ larda, açık türkçe ve büyük bir başarı ile yazılan bu eser, onun Milli Mücddelemiz sırasındaki yoğun uğraşmalan arasında, o yavrulara bir "Baba" ve gerçek "Hoca" oluşunu gösterdiğinden, bugün bile örnek alınmak için basılmaya değer. "

9) "335 ve 336 (1919 ve 1920) Seneleri Kafkasya'da lslamlar'a Karşı icra Olundugu Tebeyyün Eden ERMENi MEzALlMI", Kars 1 -1337 (192 1). Kasım 192 1'de Gümrü'den "ganimet" olarak getirilen baskı makinesi ve Erzurum'dan alınan mürettipler ve "matbaa-ustası" ile Kars'ta kurulan "Kolordu Matbaası nda 24 sahife ve küçük boyda basılmıştır. Kars üzerinden demiryoluyla Mosk.ova'ya "Barış Görüş­ meleri" için giden ''TüT/dya Büyük Millet Meclisi Hükümeti Sulh Heye­ ti" üyelerimize verilmek üzere hazırlanıp, basunlmışur. Kars'ta, türk­ çe olarak basılan ilk kitap oiina değeri vardır. Dışkapağı üzerindeki şu yazı da, çok değerlidir: "

,

"Türkiya Büyük Millet Meclisi HükUnıeti ŞARK CEPHESi KU­ Şubesi" yayını 1 . Bunda: Oltu, Kars, (Sarıkamış­ Zarşat/Arpaçay-Akbaba), Kagızman, Göle, Çıldır ve Igdır ile Aras so­ lunda Revan bölgesindeki Yerli-Türlcler'e, Ermeni Askerleri ile Çetele­ ri'nin yaptığı imha edici vahşet ve mezfilimi teshil eden belgeler yer MANDANUCi

1 ) P01a bu risalesinde, ileride basuracakl.tınnı vaadettilderi, 191 8-1920 yıllannda, "Ştrür w Nahçıvan'dalci F.RMF.N/ MEZ1ı11Mf' Bölümünü, basunnaya vakit bula­ madılclan gibi, müsveddesi de, varislerinde yoktur. Bunun da, "1933 itici Arama­ lar" da, Evinden alınanlar 1111sında giaiği aniaıılıyor. 1 Ocak 192 l 'de Kars'ta basılan bu eserin kapak kliıesi ve bütününün ta111fım­ dan sadelepirilmiı metni, yayın)anmııur: Dr. K.ımoilu M. Fahrenin •Kars ili vt Çtvruillde F.RMF.N/ MEZiJJM/, 1918-1920'', Anka111 1970, s. 90-1 13.

49


almaktadır.(Ankara "ATASE" Kütüphanesinde bir nushası varsa da. öteki resmi kütüphanelerimizde yoktur). 10) 'Tarihle Kars ve Etrafı". Kolordu merkezi Sanlcamış'ta kurduğu yarım haftalık ünlü "VARUK" gazetesinde (ki, Sovyetler Bir­ liği ve Ortadoğu haberlerinde, Ankara ve İstanbul gazetelerimize kay­

naklık ediyordu), ilk 25 Ağustos 1921 sayısından 17 Temmuz 1922 34 sayıda tefrika edilmiştir. imza yerine ••

arasında aralıklı olarak,

işaretini kullanmışur. 1 877-1920 arasındaki son yıllara ait olup 20 Nisan-1 8 Mayıs 1 922'de çıkanların orijinal belgeleri, kendisinde idi. 1933'te basılan ve yakılan kitabındaki listede, bunun "Kars'ın Tarihi" adı ile genişletildiği görülüyor (En son, 1947 İlkbahar "Kırkpınar Gü­

reşleri Şenlili"ne kaulmak üzere, "Kars Milli Oyunlar Takımı"nı

Edirne'ye götürdüğüm sırada, kendilerini: "Edirne Lisesi'nde, Gençle­ re, heyecanla TÜRK YILMAZ MARŞI"nı öğretip, koroya hazırlarken görmüştüm. O zaman, 1944'te "Kars Valilili'nin açtıtı Kars Tarihini

yazma yarışını kazanmış" birisi olarak, basılacak bu kitapta bahsede­ bilmem için, bu eserinin nerede olduğunu sorduğumda: "Haziran 1 933' teki Aramalar"da. evinden alınanlar arasında, resmi bir yere götürül­ müş olduğunu" söylediler). 1 1) "Şarkılı ibret". İ lk baskısı, 1338 ( 1 922) " lkbfil Matbaası­ Trabzon", 32 sahife ve 5 yaprakta Notaların klişesi, orta boy. İkinci ve lüks baskısı, "Memleketimin Evlôdlarına" ithafıyla. İstanbul-Bahriye Matbaası 1 340 (1924). "Şark Cephesi Şehid Yavruları"nın, bu kitapta­

ki "Oyun''lan "Temsili "ne ait 12 resim de konan 59 sahife + 10 s. No­

talar ve 1 : 2 000 000 ölçekli bir "Cografya Oyununa Ait HARiTA " da H. HÜSNİ . Sarıkamış ile öteki Dogu ve Kara­ deniz şehirlerimizdeki "Şehid-Yavruları"nın temsil etme (dramatize) eklidir. Nişiri, Ressfun ve

serbest konuşma kabiliyetlerini geliştirmek için, bir çocuk­

terbiyecisi ruhuyla yazdığı, çok değerli

9 Çocuk Oyunu ve 7 Şarkı ile

Marş'ın Notalarını içine alır. Bunlardan 5. Sıradaki "Sanayi'-Oyunu"

(6 sahifelik) temsilini Ankara'da ( 1 5 Ekim

1922 gecesi) seyreden Gazi

M. Kemal Paşa, çok takdir etmişti. "Sovyet Rusya'nın (Kars) Konsolo­ su" da. Paşa dan müsaadesini alarak, bunu rusçaya çevirtip, "Rusya'da '

50


temsil"ettirmişlerdi ("Çocuk Davamız", s. 39). 1 2) "Erklıniharbiye Vazifeleri Hakkında", 1338 (1922) - Kolor­ du Matbaası. "Erklıniharbiye Kursu"nda (Sankamış'taki) Subaylarımı­ za verdiği konferansın metni. 1 3) "Erklıniharbiye Vezô.ifinden iSTiHBARAT", (İstanbul) 1339 (1923) - Erkini harbiye Mektebi Matbaası, orta boy 1 1 s., "1339-1340 (1923- 1924) Konferansları-1", "Erkaniharbiye Mektebi Külliyatı Sayı 13" (Ankara - Milli Kütüphanede, 2 nüshası var) 14) "Sanayi Projeleri", Anakara 1 339(1923). 1920 yılı sonla­ rında, Mühendis Zeki Bey aracılığı ile "Alman Uzmanlar"a tertip etti­ rip, kendi görüşlerini de ekliyerek, bastırmıştır. 1 5) "lkıisad Esaslarımız", İzmir 1339(1923). Şark Cephesi Ku­ mandam ve Edirne Meb'usu" iken, 17 Şubat-4 Mart 1923'te lzmirnde toplanan ilk 'Türkiye lzmir lkıisad Kongresi"nde, Manisa Sanayi Mu­ rahhası ve Başkan olarak söylediği Açış ve Kapanış "Nutukları" ile, aradaki "Müzakereler" sırasında yaptığı "Teklifler"i de içine alan, "Tutanaklar" kitabıdır; 98 sahife. "İkinci Baskısı", 1940'ta İstanbul­ "Tecelli Basımevi"nde yapıldı. Her iki baskının üzerinde, Kapanış Nutku'ndaki şu vecizesi, yer.almıştır: "Milletimiz, mazisinden değil, artık istikbalinden mes'uldür!" Paşa nın bu Kongre deki tekliflerinden, '"Ziraat Meselele­ ri"nden Teknik Okullar ve Teknik Bahçe Okulları" konusu, Temmuz 1943'te bir Kanunla benimsendi; "Yatılı Bölge Okulları" da, 27 Mayıs 1960'tan sonra uygulanmağa başlandı. '

'

16) 'Talim ve Terbiye Hakkında Anahıarlar". 21 Ekim 1923'te tayin edildiği, merkezi Ankara'da bulunan "Birinci Ordu Müfettişli­ ği"nin ille yayını olup, Ankara-"Yenigün Matbaası"nda 1340(1924) başlarıda basıldı; orta boyda, 3 1 sahifedir. Bunda, Milli Mücadele­ miz'den sonra, ordumuzda yapılması gereken yenileşme ve esaslı ye­ tişmenin anaçizgileri belirtilmiştir. Cumhuriyetimizin ilk yılında "Bi­ rinci Ordu Müfettişi" (21 Ekim 1923-24 Ekim 1924)iken, 51


Genellcurnıay Başlcmılıgı ile Milli Savunma Balcanlıkiarı'na verdiği bu uğurdaki aynnulı "Layihaları"nm benimsenmediğinden bahisle, 24 Ekim 1924'te bu vazifeden istifa ettiğini, "KKK Arşivi"nde bulunan belgelerde belirtmiştir.

C) YENİ-YAZIMIZLA BASILANLAR

Rahmetli Paşa, 1924'te Birinci Ordu Müfettişligı nden istifa ile, TBMMinde lstanbul Milletvekili olarak kalmayı tercih etmiş; 1927'de "il. Dönem"in bitmesinden sonra da, lstanbul-Erenlcöy'deki evine çe­ kilip, siyasetle uğraşma ve yayın hayaundan uzak kalmıştır. Bu arada, elindeki bol resmi belgeler ve bu Bölümün başında gördüğümüz, "Muhtıralı Takvim ve Cep için Muhtıralı Defter"lere, günü gününe yazdığı tıauralarına göre, aşağıdaki eserlerini yazmakla uğraşmıştır. Bunlar da ona, "XX. Yüzyılın En Büyük ve Güçlü Yazarı, Türk Kuman­ danı" vasfını kazandırmış; ve milletimize bu yolla olan hizmeti, doru­ ğuna yükselmiştir. Hepsi elyazısıyla ve eski-yazımızla olan bu eserle­ rin asıllarından ancak, aşağıdaki ilk dördü, sağlığında yeni-yazımıza çevrilerek, beşincisi de, TBMM Başkanı iken, türlü vesilelerle dolaştı­ ğı yerlerdeki konuşmalarına ait olarak, Ağustos 1947'de basılmıştır. Bunlardan sonrakileri, damadı, şimdi Emekli olan Elektrik Mühendisi Prof. Faruk ÔZERENGIN Bey, 1lkolculda öğrendiği eski-yazımızı, sonradan geliştirerek, Rahmetli Paşa'nın elyazılı eserlerini, yeni­ yazımıza çevirip, daktilo etmek fedakArlığına ve birkaçını basurma külfetine katlanmışur. Bu bakımdan Sayın Faruk ÔZERENGIN'in, bu uğurdaki hizmeti ve gayreti, öğülmeğe değer. "

"

1) "istiklal Harbimizin Esasları - 1. Cilt", lstanbul'da "Tabi ve N3şiri (Nuriosmaniye'deki) Sinan Matbaası Neşriyat Evi"nde 1 89 sa­ hife olarak, baskısı 27 Mayıs 1 933 günü bitmiştir. Ancak, 5 000 tirajlı olan bu talihsiz eser, iktidarı tutan "Milliyet" Gazetesi sahibi ve başya­ zarı Emekli Binbaşı Sürt Milletvekili Mahmud'un, bu gazetede 27 Nisan 1933 günü başlayan, Paşa'ya sataşma yazısına karşılık, baskıya 52


verilmişti. F. KANDEMİR 'in 1964'te İstanbul'da basılan "Kazım Ka­ rabekir'in Yakılan Hatıraları meselesinin içyüzü" (s. 9 1 , 95) Jcitabında, adlan ve resimleri verilen üç Milletvekilinin, 27/28 Mayıs gecesi, Be­ lediye İtfaiye kamyonlarıyla Matbaa'dan aldırıp, Edimekapısı dışında­ ki tuğla harmanında yakbrdıklan bu kitap için Paşa, TBMM Arşi­ vi'ndeki "Kazım KARABEKIR Dosyası"nda bulunan, 28 Mayıs 1 933

tarihli telgrafıyla, Meclis Başlcanlığı'na resmen şikayette bulunmuş ise

Naşiri Sinan, saklayabildiği bir nushaya göre, 1 95 1 'de "ikinci Baskı"sını yapmış ve sonunda (s. 1 90-192), "Bu kitabı nasıl neşrettim ve nasıl imha edildi?" başlığı altında, açıklamalar yapmıştır. Ticari maksatla yapılan ve aslı bozulan ötelci baskılardan, 1 981 dekinde, 3/5 atlama var (240 sahife) ve atlamalar, kasitlidir! de, bir netice alamamıştır!

2) "ita/ya Habeş", İstanbul 1935, "Tecelli Malbaas ı", 438 sahi­ fe +20 plan, orta boy.

3) "lngiltere, ita/ya ve Habeş Harbi", İstanbul 1 935, "Tecelli Matbaası" , ı ı 3+ 10 sahife, 2 Harita. 4) "Cihan Harbine Neden Girdik? Nasıl Girdik? Nasıl idare Ettik?"; /. Cilt, İstanbul 1 937,, "Tecelli Basımevi", orta boy, 2 1 2 sahife · (Kendisinin, Çanakkale'de Fransızlar ile üçbuçuk ay çarpışması

hatıraları ile). il.

Cilt, aynı Basımevi, 1937, 54 1 sahife, 21 plan (Bir buçuk yıl

süren Irak cephesinde İ ngilizler ile savaş hatıraları). ili. Cilt, Nasıl idare Ettik? 111. Kitap'dan "Erzincan ve Erzuru­ mun Kurtuluşu", İstanbul "Yeni Sabah" gazetesinde tefrikadan sonra, kitap halinde basıldı, İstanbul "Koşkun Basımevi", 1 939. Metin 275 sahife, 276-31 2 sahifeler de: Eserlerinin adlan, çıkacaklardan dördü­ nün özetleri, 1 6 Krolci, yanlış-doğru cetveli.

5) ÜLKÜMÜZ Kuvvetli Bir Türkiyedir", İstanbul Ağustos 1 947, küçük boyda, 48 sahife. TBMM Başkanı iken, bir yıl içinde halle arasında ve okullarda söylediği 7 Nutuk ile, başında l "Önsöz" 53


ve sonunda 1 "Netice" ekli olup, sağlığında basılan son eseridir. Bun­ dan sonrakileri, varisleri, yeni-yazımıza çevirerek basurmışlardır. 6) "lsıiklal Harbimiz - 1. Cilı". Paşa'run, 1930 yılında eski harf­ lerle elle yazıp bitirerek, "Büyük Türk Ordusuna ithaf' eniği bu· en büyük eseri, ölümünden 12 yıl sonra Üç Kızı tarafından, 16 Nisan 1959 tarihli "Neşir Mukavelesi" ile 'Türkiye Yayınevi"ne verilerek baskısına başlatılmış ve sıra nurnrosu konarak Ağustos 1 960 ta, İstan­ bulda basımı bitmiştir. Başına: "Önsöz" (Üç Kızı'nın imzası ile) (s. V­ VI), "Naşirin Sözü" {Tahsin DEMİRAY, s. VII-VIII), "Kazurı Karabe­ kir Paşanın Hayatı" (İmzasız, s. IX-XII), Eserleri (s. XIII), "içindeki­ ler" (s. XIV-XVI) eklenmiştir. Eserin başında (s. 1 ) belirtilen, "dörı zaman bö/mesi"ne göre, Mondros Mütarekesi'nden Lozan Sulhu Akdi­ ne kadarki vak'alan içine aldığı anlaşılan kitabın baskısında, "iV" Bö­ lümün, Mudanya Mütarekesi hazırlığında biterek, son belgenin (s. 1 1 70), 8 Ekim 1922 ( 1 338) tarihli olması, bundan sonraki on aylık bir noksanlığın basılmadan kaldığını gösteriyor! Kitap, şu vecizesiyle bi­ tiyor:

"Vatandaş! Yanlış bilgi.felaket kaynagıdır. Her işin evvela ha­ kilcatini ara ve ögren. Sonra münakaşasını, istedilin gibi yap. Birinci­ si, vicdanına, ikincisi seciye ve irfanına dayanır!" 1. Baskı, makinede güzelce ciltlenmiş olarak, XV + 1 17 1 (Metin) + 1 173 - 1200 "Vesikalar" + 1 201 - 1216 "Tarihi Resimler" sahifelerini ihtiva ediyor. Milli Mücddelemiz'in belgelere dayanan ana eseri olup, 101 1 belgenin sureti ve 19'nun da klişesi verilmiştir.

Çoğu coğrafya adlan ile yabancı isimlerde olmak üzere, eski yazımızla olan aslından yeni yazımıza aktarılırken, epeyce yanlışlar yapılmışur: Elegez {dağı) / Ilgaz, (Arap aşireti) 'Anaze / Anza, (Sarıka­ mış köyü) Bozkuş /Yüzkuş, 'Atebe / Atiye, {Arap aşireti) Tay / Hay, Hınıs / Hatsi, (Arpaçay köyü) Ergine / Erkent, (rusça şehir adı) Yeka­ terinova / Bekaıerinovar, fırak-ı siyasiye /ftrkı siyasie, . gibi. .

.

Sauşa çıkarılışından bir ay geçmeden, 1 5 Eylül 1960 tarihinde "Cumhuriyet" gazetesinde çıkan Nadir NADİ imzalı "Tarihi Anla-

54


mak " adlı başmakalede "ihbar" unsuru gören lstanbul C. Savcılığı Basın Bürosu'nun, 56 16 ve 58 16 Sayılı Kanunlar ile Türk Ce7.a Kanu­ nu'nun ilgili maddelerine göre, Nfışir Tahsin DEMiRAY "suçlu" göste­ rilerek, "lstanbul Toplu Basım Asliye Ceza Mahlcemesi"nde dava aç­ ması üzerine, bu kitap ıoplatılmışu. Sonunda, ikisi Tarihçi, biri Hukukçu "Üç Profesör'ün Bilirkişi Raporu"na göre, yedi yıl süren dava, adıgeçen Mahkeme'ce "oybirliği ile verilen", 6 Kasım 1968 ta­ rihli ve 126 Sayılı Karar ile: "Kitabın musaderesi'ne malwl olmadığı" belirtilerek, eserin, sfilıibine iadesi mümkün oldu. "Türkiye Yayınevi", kitabın "ikinci Baskı"sını 1969'da çıkardı: XVI+l- 1096 (Metin) + 1097- 1 1 36 ("Vesikalar ve Tarihi Resimler") sahife. Kitabın ili. Baskısı'nı İstanbul'da "Merk Yayıncılık A.Ş. ", "Kazım Karabekir Varisleri" adına 1988'de yaptı. Rahmetli Paşa'nın damadı Prof. Faruk ÖZERENGIN, "Sadeleştiren" sıfatı ile, hem ilk baskıdaki birçok okuma yanlışlarını düzeltmiş, hem de "Hayatı " bah­ sine yeni ilaveler yapmış, lstanbul Savcılığı iddianamesi ve Mahkeme Kararı nın bütününü, başına eklemiş; sonuna da, "Eserin içinde geçen kişilere ait BiYOGRAFiLER", "Söz/ülc" ile "Kişi Adları Dizisi"ni kat­ mışur. Güzel makine ciltli olan bu yeni baskı, XXXX (XL) + 1 - 1 1 12 (Metin), 1 1 1 3- 1 14 1 (Vesil<!llar), 1 143- 1 156 (Bazı Tarihi Resimler), 1 1 57- 1 1 83 (Biyografiler), 1 1 84-1 194 ("Sözlük") + 1 195-1209 (İndeks / Kişi Adlan") + 1210- 1215 ("İçindekiler") sahifedir. Belgelerin dili, '

aynen kalmışur.

7) "Çocuk Davamu". 1 943 Yılında biten bu kitap, 15.6. 1965' te Üç Kızı nın yazdığı "Önsöz" (s.A-B) ile, her iki yüzü basılı 3(ı() büyük sahife teksirli Metin ve aralara konmuş 1 1 kaymak (kuşe) kağıda matbaada basılmış 21 resimlidir. Az sayıda teksir edilip, birkaç resmi kütüphanemize ve ilgili kişilere verilmiştir (Ankara-Milli Kü­ tüphane, " 1968 BD 344 " sayıda bir nushası vardır). "içindekiler" yazı­ lıp konmamış olup, eser, dört bölümdür: /. Bölüm ( 1 -9 1 s.), 1919 Mayıs ayında "Şehid-Yavruları Yetimler"in, nasıl toplanıp, eğitildiği, yetiştirildiği, belgeleriyle tanıulır. il. bölüm (92- 1 72 s.) "Matbuatın Çocuklarımız Halckındaki Takdirleri" (Ekim 19 19- 1924 ve resmi yazı'

55


lar); //J. Bölüm ( 173- 269 s.) Paşa'nın Gazetelerimiz'de ve Resmi ya­ zılar'daki yazı ve fikirleri, nutuklar; W. Bölüm (270-360 s.), "Şehid­ Yavruları" müessesesinin resmen dağıtılması karşısında, resmi müca­ dele ve TBMM'mizdeki layihaları. Bugün bile, kimsesiz çocuklar için Devletimize rehber olacak çok yararlı görüş ve teklifler bulunan bu ki­ tabın, Devletçe bastırılması gerekir. 8) "lstik/ıil Harbimizde Enver Paşa ve lttihad Terakki ErlciJnı", İstanbul, "Menteş Kitabevi Yayını" 386 sahife. 3. VI. 1 920 - 23. III. l 923 arasındaki belgelerin suretleri de bulunan ve konusunda çok sağ­ lam ana eserdir. (Rahmetli Paşa tarafından, kitabın başı ve bitimine, son biçimi verilmişe benziyor). 9) "lttihad ve Terakki Cemiyeti (1896-1909) Neden Kuruldu, Nasıl Kuruldu. Nasıl idare Olundu?" Yazımı, l 945'te fstanbul'da biten bu eseri, (İkinci Damadı) Prof. Faruk ÖZERENGİN (Kızı) Emel ÖZE RENGİN, lstanbul'da 'Türtav Ofset Tesis/eri"nde 1 982'de basunnıştır. Başına , "içindeki/er", "Önsöz" ve "llayaıı" (9- 1 5 s.) ile, "Basılmış ve Basılmamış Eser/eri"nin adları eklenmiştir. Resimli olup, 552 sahifedir. İçinde, yazarının 1902, 1 903, 1 906, 1 908 ve 1 909 yılla­ rında çekilmiş 5'i tek ve değişik zamandaki ikili, üçlü veya topluluk içinde 6 olmak üzere, 1 1 tarihi foto�raf vardır.

Ç) BASILMAMIŞ OLANLAR

Bunlardan birtakımı, aşağıda ilk sıradaki gibi, coğrafya ve ya­ bancı kişi adlannın okunuşundaki güçlüklere rağmen, başta Damadı Sayın Prof Faruk ÖZERENGIN olmak üzere, gönüllü çalışan 7.Atlar tarafoıdan, elyazması asıllanndan yeni-yazımıza aktarılarak daktilo edilmiştir. Geri lcalanlardan henüz daktilo edilmeden duranlar, daha çoktur. Yukanda anılan 1 933'teki "ilk Baskı"sı yakılan kitabın 1 951 deki "//Unci Baskı sında (s.4), adlan yazılan eserlerinden on adedinin, "

müsveddesi bile kalmadan, 4 Haziran 1 933 sabahındaki "Arama"da, "Paşa'nm evinden alınıp götürülmüş olduğu, anlaşılıyor.

56


Bu d urwna göre burada, "Basılmayan Eserleri"ni, şöyle sırala­ yabiliriz: 1 ) "Sarıkamış, Kars ve Ötesi", ilk üç cildi çıkmış bulunan, "Cihan Harbini Nasıl idare Euik?" ad lı hatıralar-belgeler takımının, son ve "4. Cild"i sayılır. özetini, 1 939'da çıkan "3. Kitap"ta (s. 285287) vermi ştir. Ancak, Özette, 1 9 1 8 Temmuzundan 1 Kasım'a kadarki Nahçıvan ile Tebriz ve Çevresinde yapuğı harekat, bu kitabın elyaz­ masına eklenmeden kalmışur. Kurmay Albay rütbesiyle, "Birifıci Kaf­ kas Kolordusu Kwnandanı" olarak, Sarıkamış (5.IV. 1 9 1 8) ile Kars'ı (25.IV. 1 9 1 8), Rus Subay ve Teknik Erlerinin ıakviyesindeki Ermeni Kolordusunu yenerek kurtarması; arkasından Arpaçayı'nı geçerek Gümrü, Penbek-Karakilisesi, Başabaran ve Serdarabtid Muharebele­ ri'nde düşmanı yenerek banşa razı eunesi, ana kaynak olan bu milli eserde anlaulmıştır. Eldeki nusha, 1 944'te yazılmış olup, 21 Mart-2 Haziran 1918 arasındalci vakaları anlaur. Varislerinin dalctilo ettirdiği 2 14 sahife ve 24 kroki-kuruluşlu bir nusha, rahmetli Orgeneral Refik TULGA eliyle, Ankara'da "Harp

Tarihi Dairesi (şimdiki, AT ASE) Kütüphanesi"ne bağışlanmıştır (A2 1 7, D-203, F- l -2 1 4'te kayıtlıdır). Bu kuruluş tarafından, elyazması asıl nushanın fotokopisi elde edilerek, düzelmeler yapıldıktan sonra, basılması hazırlığı yapıldığı, sevini lerek öğrenildi.

2) "Ermeniler Nereden Geldiler, Nereye Gidiyorlar?". 1 946'da eski-yazımızla 1 68 sahife halinde büyük boydaki kağıtlara yazılan bu eserin başındaki fihristle, 9 Bölüm olduğu belirtilmiştir. Ancak, V

Bölüm'ünün son yansı ile sonraki dört bölüm, ortada yoktur. B ütün ya­ bancı has'adlar ve rakamlar, yeni-yazımıza veya fransızcaya göre ya­ zılmıştır. ili. Bölüm ve sonrası, konunun iyi araştırıldığını gösterir. Bir özeti, l 939'da basılan 3. Kitap'ta (s. 280-284) verilmiştir. Varislerinin yeni yazıyla daktilo ettirdiği nushadan, lstanbul'da çıkan "BELGELERLE TÜRK TARİHİ DERGlSl"nde -birçok dizgi yanhşlanyla- 1 986- 1987 yıllarında tçfrika yapılmıştır (Temmuz 1986, sayı 1 7-Mayıs 1 987, sayı 27 arasında on sayıda).

57


Bu iki eserin dışında, 1933'te basılıp yakılan kitabında (s.4) "Basılacak Yeni Eserler" listesi ile, 1 982'de "ÖZERENGİN"lerin bas­ urdığı "ittihat ve Terakki Cemiyeti"nde (s. 1 7-18) anılanları da. sırala­

yatım2:

3) "Osmanlı Ctimiosı'ndan Milli Ayrılıklar". 4) 'Tilrldye"de Hürriyet Cereyanları". 5} "Edirne Hatırası". 6) "Plevne'yi Ziyaret".

7) "Elemli Günlerim" (1927-1938 arasındaki "menkıibiyeti"ne ait). 8) 'Türkiye'de Almanlar" (1913-1918 arasında, Ordumuzda va­ zifeli olanlar). 9) "lstüc/ôl Harbimiz-il. Cilt" (1960 ta basılan 1. Cild'in devamı). 10) "Hilrriyet ve lstüclal Mücadelemizin Ruhi Tahlili" 1 1) "Milli Terbiye ve Çocuklar Ordusu". 12) "Harbiumumi Hatırası". 1 3) "isti/dal Harbi Hatırası"(-). 14) "Layiha/arım". 1 5) "Har Can" (Roman). 1 6) "Kalp Yolu"; Ruhiyata ait 1 7) "Medeniyet Yolcusu". 1 8) "ideal Millet" 19) "Çeldşmelerim". 2) Yalnız 1933'ıe anılıp, 1982'de adı geçmeyaıler, (·) iıan:ti ile belirtildi.

58


20) "Casuslar"(1918'de Erzurum'da, 1 920 de Kars'ta gördülde­ rini, basılı kitaplarında kısaca anlatmışbr; ötekileri de, çok uyarıcı ol.sa gerektir). 2 1 ) "inkılap Hareketleri". 22) "Bir Di1ello ve Bir Suikast" (Kendisi için hazırlanan cana kıyıcı bir tertibi, dile getiriyor). 23) "Hayatım". 24) "Benlik" (Kendi şiirlerini topladığı kitap). 25) "Yavrularımın Kitabı"(-). 26) "f/ata-Savap Cetveli"(-). 27) "Bir ihtiyaç"(-). 28) "Çocuklar için: Güzel Huylar"(-). 29) "Çocuklar için: iyilik, Sağlık"(-). 30) "Çocuklar için: Kazanç ve idare"(-). 31) "Çocuklar için: Fena Adetler, Fena itik.adlar"(-). 32) "Haksızlığa Karşı"(-). 34) "Kars'ın Tarihi"(-). 35) "Sarıkamış'ın Tarihi"(-). Yukarıda (A-Eski-Yazımızla Ba­ sılanlar, 1 0. sırada), "Tarihte Kars ve Etrafı" adıyla "Varlık" gazete­ sinde 1 92 1 - 1 922 yıllanndaki tefrikada anılanların, genişletilerek, bu son iki adla anılmış olduğu anlaşılıyor. 1 933'te evinin "Arama"da alı­ nıp götürülenler arasında, bunlar da gitmiştir.

Şimdi, milli kuruluş ve başta Üniversitelerimize düşen vazife, Kazım KAR.ABEKIR Paşa gibi, büyük Milli Kahramanımız ve XX. Yüzyılın En Büyük Türk Asker Yazan'nın, kalan eserlerini, virislerindeki elyazmalanyla düzgün biçimde yeni-yazımıza geçirip, yayınlamakbr. Bu olmadıkça, ne Milli Mücadelemiz, ne de öncesi ve sonrası, tam aydınlığa kavuşmuş sayılır. 59


HI. B Ö L Ü M KENDİ KALEMİYLE, 1918 YILINDA ÜÇ İLİMİZİ KURTARIŞI

A) GİRİŞ 93 Harbi de denilen 1 877- 1 878'deki X.Türk-Rus Savaşı sonun­ da yenilen Devletimiz, 13 Temmuz 1 878 Bertin Muahedesi'yle, Çarlı­ ğın 2 yıllık devlet bütçesi tuıannı aşan, bir milyar yüzbin alun rublelik "Savaş Tazminatı" yerine Kars, Ardahan (Oltu dahil) ve Batum (Art­ vin dahil) gibi Anadolu toprağındaki Sanca/clarunız, R usya'ya bırakıl­ ma fetaketine uğramıştı. Buraları, 36.000 km2 ve 700.000 Müslüman­ Türk yurdu idi. Çarlık, Türkiye'den üçer yıllık yedi ı.aksitte aldığı "Savaş Tazminatı" milyonlarca alunlarımızla: Kars ve Sarıkamış ile Batum'a demiryolu getirmiş; düzgün şoseler ve demir-köprüler, kışla­ lar, tabyalar yapunn ıştı. Gayesi, "bütün Çarlıkta Birinci-Sınıf Müstah­ kem Mevki yapuğı Kars Kalesi'ni üss-edinerek, çıkacak yeni bir sa­ vaşta, Osmanlı-Ermenileri'ni de "Annenya Muhtariyeti" vaadiyle Türkiye aleyhine ve Rus ordularına yardımcı çeteler halinde kullana­ rak, Basra ve lskenderun Körfezlerı"ne ulaşmaktı. Ancak, 1904- 1905 Japon Savaşı'nda ağır yenilgiye uğrayan Rusya, Almanya ve Avus­ turya aleyhine lngiltere ve Fransa ile ittifak ederek, onlar ile Osmanlı lmparatorluğu'nu bütünüyle paylaşmak ve lstanbul ile Boğazlar'a sahip olmak istiyordu.

Türkiye, bu durum karşısında Almanya ve Avusturya­ Macaristan ile ittifaka mecbur kalmıştı. Bizim tarafa "/11ifak Devletle­ ri", karşıkilere, Japonya ve ita/ya ile başkaları da kaulmışken, "l'tilôf''

60


(Antant) Devletleri deniyordu. Kasım

1914 başında, Ruslar ile X/. Sa­ vaşımız başladı. 1 Kasım da Sarıkamış'tan Pasınlar'a saldıran Ruslar'ı, 6-9 Kasım günlerinde Köprüköy Muharebesi'nde yenen Üçüncü Ordu­ muz, 1 1 - 1 2 Kasımda taarruza geçerek, 14- 1 8 Kasım Azap Köyü yanın­ daki muharebeleri de kazanıp, düşmanı hudut ötesine atbysa da, takip edemedi. Bunu duyan, Harbiye Nôzırı ve Başkumandanvekili

(3 Ocak

1914 günü Yarbaylık'tan General olup, hiçbir büyük savaş tecrübesi bulunmayan) Enver Paşa, bu cepheye gelerek, 3. Ordumuzun Kuman­ dası 'nı eline alıp,

22 Aralık 1 9 14'te, havalann yumuşaklığına aldana­ rak, "Sarıkamış Harektitı" denilen büyük bir çevirme taaruruz na geçti. Sarkamış'tan "panik" halinde kaçan Rus Kafkas Ordusu Başkuman­ danlıgı, 2 Ocak 1915 günü relsizle, Fransa ve lngiltere'den: "/kinci

bir cephe açılarak, Tür/cler'in ilerlemesinin durdurulması diletini" sık sık tekrarladı. Bunwı üz.erine, Çanalck.ale Cephesi'nden bize savaş açı­ larak, askerinin 3/5 bölümünün silah ve cephanesi bulunmayan Rusya'nın yardımma. lstanbul-Botazı'ndan geçerek yetişmeyi gözetti­ ler. Ancak, Türk'ün ÇanaJcJcale Zaferi, Osmanlı'ya "Hasta-Adam" diyen Çarlı{ın, erkenden çökmesine yolaçtı. Müuefıklerinden yardım alamayan Çarlık, 15 Mart 1 91 7'de yıkıldı. Sonunda,

18 Haziran 1917

de Kerensky Hükıimeti, Cwnhıuiyet kurup Rusya'ya hakim olduysa da,

Alman Cephesi'ndeki Rıq <?rdulannın ağır bozgunu, bu iktidan da hal­ kın gözünden düşürdü. Almanlar'ın yardım ve aracılığıyla. kapalı ıren vagonuyla gizlice Rus başkenti Peıersburg'a giren Bolşevik Lideri lenin, 7 Kasım 1917'de Kerensky Hükılmeıini devirip, ilctidan eline aldı. Onun Savaş Cephelerine ulaşan çağrısına uyan Rus Askerle­ ri: "Toprak, hayvan ve eşya alacatız" diye, kendi amirleri Kumandan­ larını tutuklayıp, cepheyi bırakarak, evlerine dönmeğe başladılar. Bu arada, "Sarıkamış Harektil ı " mız, kış ve fırtınalar yüzünden felfilcetle sonuçlanıp, Üçüncü Ordumuz eriyince, takviye alan Rus Kaf­ kas Ordusu, Türldye'den kaçanlann da kauldığı "Ermeni intikam Ta­ burları"nı, Nizami Rus Birlikleri yanında, silahsız Türk halkımızı kır­ mak ve yağmalamak üzere, resmi bir Çete gibi yardımcı alarak, 19151916 yıllarında: Bayazıt (Ağrı), Van, Erzurum, Erzincan, Bitlis, Muş, Bingöl ve kuzeydoğu'dan Rize, Trabzon, Gümüşhane ve Bayburt böl-

61


gelerini işgal etmişti. işte bu sırada, 1916 yılında Çarlık ldıJrtsi, "Rusya'ya Ermenisiz Ermenisıan lazımdır" diyerek, işgal ettiği Doju topraklarımızda: Mujik. {Rus-Köylüsü) ve Kazak kolonilerini yerleştir­ mek üzere, projeler yaptırmış; Sarıkamış'tan Erzurum ve Kandilli (Ka­ rabıyık) köyüne kadar, Revan-Tebriz hauı üzerindeki Şahıahlı istasyo­ nundan Dojubayazıt ve Karaköse'ye değin de dar-hat (dekovil) demiryolu yapunp, buradan Van'ın Ernis lskelesi'ne ve Karabıyıktan da Erzincan'a dar-hattı ulaşunnayı planlamış; şoseler, Trabzon iskele­ si, Baıum-Rize demiryolu hazırlığı, Trabzon-Maçka dekovili ve "Gö­ nüllü Koloni Muhacirleri" getirme hazırlığı içindeyken, tekrar edelim: Türkün Çana/ckale Zaferi yüzünden Çarlık, erkenden Mart 1 9 1 7 orta­ sında çökünce, işgal albndaki Anadolu topraklarımız ın da kurtuluşuna sıra gelmişti. Bundan sonrasını, rahmetli Kazım Karabekir Paşa'nm, kendi kaleminden öğrenelim. '

• •

(Irak Cephesi'nden Doğu Cephesi'ne Tayinim) 1918 Doju illeri Harekeılerimiz'in tafsilatlıca bilinmesi, Tari­ himiz için olduğu kadar, yetişmekte olan Gençlerimiz ve umumiyetle Milli Terbiyemiz (kültürümüz) için de, çok faydalı olduğundan; bunla­ rı da: "ER'ZlNCAN ve ERZURUM'UN KURTULUŞU", "SARIKAMIŞ. KARS ve ÖTESi" adlarıyla, aynca birer kitap halinde neşretmeği, mu­ vafık gördüm... (Birinci Cihan Savaşı'nda ilkin Bajdad Cephesı"nde, arkasın­ dan lstanbul-Kartal'daki 14. Tilmen Kumandanlıjı'nda Marmara ve Karadeniz kıyılan tahkimau; Çanaklcale'de: Kerevizdere'de Fransızlar ile üçbuçuk ay çaıpışma; sonra, lngilizler'e karşı kurulan Irak­ Cephesi'nde 18. Kolordu Kumandanlıjı'nda birbuçuk yıl süren vazife­ yi müıeakıp, 1 9 1 7'de bir yıl kadar da, Diyarbekir'deki ikinci Ordumu­ zun Ruslar ile çarpışan ve Vangölü-Mıış-Çabakçur Cephesi'ni tutan, Lice'deki 2. Kolordu KumandıJnlıjı na naklolundum. Rus Orduları'nın ( 1 7 Kasım 1 9 17'deki) Bolşevik Darbesı"yla sarsılması üzerine, Kafkas Cephesi'nin sağ-kanadında bulwıan 2. Kolordu KumandıJnlıjı'ndan, '

62


(3 1 Aralık 1917 tarihli Üçüncü Ordu Kumandanlığı nın Telgraf Emri ile), Erzincan karşısındaki 1. Kafkas Kolordusu Kumandanlıgı'na geti­ rildim. İşte, "ERZiNCAN ve ERZURUM'UN KURTULUŞU" adlı ese­ rime konu teşkil eden hadiseler, bu noktadan başlar. '

(Siirı'ten Refahiye'ye kadarki 500 Km. lik yolu, kış ve karın çokluğu yüzünden, bir ayda alabildik. 28 Ocak 1 9 1 8 Paı.ancsi, 1 . Ko­ lordu merkezi Refahiye'ye varınca, öğleden sonra Kumandayı ele aldım). 18 Aralık 1 9 1 7'de imzalanan Erzincan Mütarekesi ile, Dogu­ Cephemiz'de Türk ve Rus Orduları arasındaki savaşa, son verilmişti. O günden beri cephelerde, ateş kesilmişti. Karşımızdaki Ermeni Birlikle­ ri Subayları nın çoğu, Rus'tur. . Refahiye'de bulunan Rus Mütareke Heyeti'n in 17 Ocak 1 9 1 8'de aldığı yazılı bir habere göre: Erzin­ can'daki (Rus) 2. Türkistan Kolordusu ile, Cephemiz'de bizimle te­ masta olan 4. Türkistan Tümeni Karargahı, Erzurum'a gitmişler. Öteki birlikler de, daha doğuya çekilmişler. Erzincan'da, 15. Alay'dan yalnız '

.

iki Tabur kalmış. 28 Ocak 1 9 18'de bir Rus Eri, Refahiye'deki Rus Mütareke Hey­ e ti ne bir mektup getirmiş. Vaziyette, başka bir değişiklik olmadığını, Heyet anlamış. Bunun üzerirıe. Heyeı'e şöyle dedim: '

"Demek, karşımızda Ermeni kuwetleri'nden başka, Rus Birlik­ leri kalmamış. Belki, (Tiflis'teki Üçlü: Azerbaycan-Gürc istan­ Ermenistan Federe Devleti sayılan "Seyim Hükumeti"ne bağlı Erme­ niler'den maaş alan) ücretli bazı Rus Subayları bulacağız! Mektup'ıa, Ermeniler'in başka bir hareketlerinden, bahis yok mu? Ruslar'ın, birden yüzleri kızardı; biribirlerine bakışular. Fakat, bir cevap vermediler. Bu bitkinliğin manasını, ben tahmin ettim; az sonra gelen Raporlar'dan da, gerçeği öğrendik: Taşnolc Ermeniler, (Erzincan'da kalan silahsız ve başsız Yerli-) Tarkler'i katliama başla­ mışlar (soykırımı yapıyorlar).

63


B) ERZİNCAN'IN KUR1ULUŞU

(7 Kasım 191 7'de iktidara geçerek Bolşevik ldaresi 'ni kuran Lenin'in çağrısına uyan Rus Askerleri, bütün cephelerde, "toprak ve mülk sahibi olacağız" umuduyla silfilılannı bırakarak, evlerinin yolunu tutuyordu) Bu yüzden aynı durumları, bizim karşımızdaki Cephe'de de görülüyor: (Çarlığın, Rus ordusuna alıp yetiştirdiği) "Ermeni ve Gilrcü Kuvveıleri'nin çok bol silah, donaum ve Rus Subayı (hatta usta topçu, muharebeci, makinist gibi Teknikçi Erler) ile takviye olunarak, Ruslar'dan kalan boşluğu doldurmak (ve işgal alundaki Türk.iye top­ raklannı gerivennemek) istedikleri, anlaşılıyordu".

Rus Orduları'nın karşımızdan çekilmeleri, kesin olarak anlaşı­ lınca, ileri Harelciııı, biz, (aruk Erzincan Mütarekesi'ni yok sayarak) Üç Kolordu halinde yapacağız: 1- Sağkanat'ta Ali Ihsan (SABİS) Paşa'nın 4. Kolordusu, Van-(Doğu) Bayazıt; 2-0rıada, anacadde üze­ rinde Erzincan-Erzurum-Sarıkamış istikametine karşı, benim J . Kaf­ kas Kolordusu; 3- Sol kanatta (Kara) denize kadar olan bölgede, Bay­ burt-Trabzon istikametine karşı, (Harputlu) Yakup Şevki (SUBAŞI) Paşa'nın 2. Kafkas Kolordusu. Bu üç kolordunun kumandanı, Üçüncü ordu Kumandanı, (Mehmet) Vehip (KAÇ) Paşa idi; karargahı, Suşeh­ ri'nde bulunuyordu. (29 Ocak 1918 günü Refahiye'ye) gelen bir esir erimizin ve bir köylünün anlattığına göre: Erzincan'da, Rus birliği kalmamış; yalnız, bir Ermeni Taburu varmış. Ayrıca, Ermeni Çeteleri de, her tarafta Tilrlclerl toptan kınnaya başlamışlar. Kürtler'e de: "Müttefik olalım; Sivas'a kadar (ki topraklar) bize verildi. Elli tabur Ermeni geliyor" diye, propaganda yapıyorlarmış. 29 Ocak 1918'de de, Ordu (Kuman­ danlığıiı)dan gelen emirde: "Ruslar1a (18 Aralık'ıa Erzincan'da yapı­ lan) Müıareke hükümlerinin araçizgisi, onların çekilmeleriyle bozul­ muştur" deniliyor. (Mütareke'nin) "öteki hükümlerine uyulmak üzere, karşılaşılan Ruslar'a, düşmanca davranış yapılmaması" bildiriliyor; ve "hareket sırasında Kolordunun" insan, hayvan, cephane ve erzak duru-

64


mu ve ihtiyatı soruluyordu. 1. Kafkas Kolordum: 9., 10., 36. Tümenler'den oluşuyordu. Bunlardan, 36. sı Kemah bölgesinde, 9.su bunun solunda Erzincan anayolunun her iki yanında ve 10. Tümen de, bunun gerisinde ihtiyaua idi. 30 Ocak 1918 Çarşamba günü Refahiye'de, abş meydanını teftiş enim. Ermenilerin mez81imi üzerine, oralardan kaçıp Rejahiye'ye gelen halk, çok acıklı şeyler anlatıyordu:

On gündür meı.ilim başlamış. 650 Türk ü, yol yapuracağız diye götürmüşler. Bunlardan, haber yokmuş. Kadınların ve çocukların ırz­ larına geçiyorlarmış. l Şubaua, hareketimize kadar bir tedbir olmak üzere, Erzincan çevresi halkımızdan olan askerlerden 43, ve kaçıp gelen halktan da 26 kişiyi, (silfill ve cephanesiyle) çeıe (gerilla) olarak hazırlattım; ve Ordu'nun da onayını alarak, Erzincan çevresine gön­ derdim. '

3 Şubatta, 9. ve 10. Tümen/erimi ve Kolordu birliklerini teftiş

ettim . . Birliklerin önünden geçerek, askerlerimin sağlıkları ve üstbaş­ .

ları ile ilgilendim. İyi beslenmediklerini görünce, pek üzüldüm. Üst­ başları ve çamaşırları da, iyi değildi. Gereğince kalori bile alamamış­ lardı. Teftişimi bitirdikten sonra, üzüntümden o kadar sıkıldım ki, kaputumu çıkarıp, askerleri�in karşısına geçerek, şu sözleri haykır­ dım:

- Sevgili evlôılarun, sizlere, zaferler müjdeleyeceğim: Yakında, zaferden zafere /coşacağız. {İstila altındaki) Memleketimizi, ıamamiyle kurtaracağız; ve daha ötelerde, bizi bekliyen kardeşlerimizin de, im­ dadına koşacağız!" "Ben, Çanakkale ve lrak'ta da kumandanlık ettim. Oralarda, gerçi çok üstün kuvvellerin çok dehşetli ateşlerine, askerlerim göğüs gerdi. Çok da kan verdik. Fakat onlar, sizin gibi karlar-buzlar içinde, dağ başlarında açlıktan inlemediler. Çok açlık çektiğinizi, iyi beslen­ mediğinizi, yüzlerinizden görii.yorum. Dii.şman ateşinden şehid olanlar arasına, donarak, aç kalarak karışan arkadaşlarınız da olduğunu an­ lıyorum. Demek sizler, daha gii.ç şartlar içinde çarpıştınız. Fakat,

65


artık ıztırap günleriniz bitti. Size illc ziyafeti, pek yakında Erzincan'da vereceğimi vaadediyorum. Ondan sonra da, istihlcaJı:ınız kadar değil, istediğiniz kadar yemek vereceğim. Ordu'dan size elbise ve kaput, ne bulursam almalc için, uzun kış yolculuğunu yaptığımı düşünmiyerek, hemen Suşehri'nde Ordu Karargahı'na da gideceğim. Sevgili subayla­ rım, sevgili askerlerim, hepinizin yüksek alnınızdan öperim. Şehid/eri­ mizin ruhu şad olsun!" Sözlerimi bitirdikten sonra, askerlerimin ağlaşuklannın farkına vardım. Birşeyler söyleşiyorlardı. Sonradan öğrendim ki, saf duygula­ rını, şöyle ifade ediyorlarmış:

"Bu Kumandanı bize, Allah gönderdi. Halimizi ve kalbimizi, ilk görüşte anladı. Biz, onun emrettiği yerde ölürüz!" işte dünyanın en kudretli askeri, Türk askeri! İki gün sonra, Suşehri'ne hareket ettim ve askerime, Ordu De­ polarından bulabildiğim 7000 kat elbise tedarik eltiğim gibi, Kolordu Anbarlanndan da, bolca şeker vererek ve fazla erzak temin ederek, yü­ rüyüş kabiliyetlerini aruırdım. (Yedi saatte vardığım Ordu Karargahı Suşehri!Endires'te gö­ rüştüğüm Ordu Kumandanım) Vehip Paşa, benim (Siirt'ten Refahi­ ye'ye kadarki kışın yaptığım) bir aylık zorlu seyahatimi, günü gününe lakip ettiğini söyledi; ve beni, bu kadar zahmetli bir yolculuğa gönder­ mesinin sebebini, şöyle anlatb:

"- Birinci Kafkas Ko/ordusu'nun başına, senden münasip bir ar­ kadaş bulamadım. Bu da, şu iki düşünceden ileri geldi: 1- Manastır'da Bulgar ve Yunan Çete/eri'yle birçok çarpışmalar yapbn; bunlardan ka­ zandığın tecrübelerle, Ermeniler'in (bu cephede yapacağı) Gerilla Mu­ harebesi'ni karşılarsın. 2- Erzurum'u Ruslar, pek çok tahkim etmişler­ dir: Kat kat siperleri ve kat kat telörgüleri var. (Balkan Savaşı'nda) Edirne'de, (bu Savaş'ta) Çanak.Jcale'de ve (lrak'taki) Kutülamare'de yapbğın kale-muharebelerindeki dolgun tecrübelerinden, yararlanır­ sın".

66


"İşte bu düşüncelerle, asıl istila hattı ve anacaddesi boyunca ha­ reket e.decek ve Erzincan ile Erzurum'u kurtaracak olan Birinci Kafkas kolordusu'nu, senin kumandana verdim gibi,

Çanak./cale'de Kerevizdere'de

Manastırda

seni tanıdığım

de, daha iyi gördüm. Haydi baka­

lım; işte meydan! " Kumandanım'ın b u iltifatlarına ve teveccühlerine, teşekkür ettim: birer hamle.de

Erzincan

menilerin Gerilla yapmalarına Bu

ve Erzurum'u kurtaracağımızı; ve Er­ imkin bırakmıyacağımı da, anlatum.

Kolordum, şimdiye kadar kumanda ettiğim Kolordulardan Erzincan'da (cephe.den çekilmiş bulunan) Rusların

daha bakımsızdı .

..

depolarını, tahrip etmelerine meydan bırakmadan elde edebilirsek, ha­ reketimizin pek kolay olacağını; aksi halde,

rı'nın,

Ordu Menzil anbarla­

mümkün olduğu çabuklukla Kolordumu takibe çalışmalarını,

rica ettim ...

6

Şubatla

Ordu

(Karargahı), şu bilgileri e.dinmişti: Cephedeki

Ruslar'ın bütünüyle çekildiği;

Ermeni mezalimi'nin,

gittikçe dehşetini

aruıran bir şiddetle başladığı; ve Rus (Kafkas Orduları) Başkumandan­

lıgı'nın, bunu engellemeğe muktedir olmadığı. (7 Şubatla Suşehri'n�en ayrılıp, akşamdan sonra Refahiye'deki

Kolordu Karargahıma geldim) Hareket e.decek birliklerin on günlük

/lgarçayırı köyleri yanında biriktirilmeğe Kemah ve Çardaklı Bogazları'nde Ermeni­ ler'in direnmesini kırmak üzere, "gece yürüyüşü" ile ilerlenmesini lca­ rarlaşbrdım. 10 Şubatta Ordu Kumandanlıgımız'dan gelen emirle, 1 1 Şubatta ileri hareketimiz hazırlığı başladı. 1 1 Şubat 1918 öğleden sonra Ordu'dan gelen emirde, 1 2 Şubatta Kemah'da Çardaklı Boğaz­ ları doğusuna geçilmesi bildirildi. Erzincan'da Ermenilerin 3500 ki­ yiyeceği,

Kocaaraplar

ve

başlandı. Geçilmesi güç

şilik bir kuvvetleri olduğu; ve ellerinde top ve makineli tüfeklerin de bulunduğu, anlaşılıyordu. (Erzincan'ı işgal e.den Ermenilerin, Türk halkını daha çok yo­ ketmesine engel olmak için, gönderdiğim yüz kişilik çete ile "Deli"

/

Gözüpek lakabıyla tanınan Eyuplu Yarbay Hfilid Bey'in idaresindeki

67


"BlJlı-Dersim Milisleri"ne, şehrin doğusunu tuunalannı bildirmiştim. Böylece, 12 Şubatta başlayan esas ileri hareketimiz sırasında, Ermeni­ ler, rical yollarının tutulduğunu görerek, mezfilime fırsat bulamadan, canlarını kurtarıp kaçmanın yollarını aradılar). 12 Şubatta harekat baş­ ladı. Ben öğleden sonra, Kemah'ın görülecek yerlerini gezdim ve Sey­ yar Hastahane'yi teftiş ettim... Yol boyunca hareket eden 36, Tümen'in Hareket Müfrezesi'ni, gözden geçirdim. Karın çokluğundan, tek kol düzeninde yürüyorlardı. Kol başına kadar geçmek bana da, as­ kere de zor verdiğinden, saat 15.45'te Kocaaraplar köyünde kaldım ve geceyi burada geçirdim.

13 Şubat sabahleyin saat 7'de aldığım raporlara göre, durum şöyleydi: (2400 insan ve 550 hayvanı bulunan) 36. Tümen'in Hareket Müfrezesi nin ileri kesimleri, Kemah Boğazı çıkışını tuunuştur. (4000 insan ve l 10 hayvanı olan) 9. Tümen in öncüsü, Yalnızbağlar'ı tutmuş­ tur. Batı-Dersim Müfrezesi 300 Milis kuvvetiyle, 12 Şubat akşamını (geceyi), Erzincan'ın 6 Km. kadar güneyindeki Belhas'ta geçinniştir. Nizamiye Taburu, karlı dağlan aşarken, hepsinin ayaklan donduğun­ dan, harekata katılamıyacak haldedir... '

'

Saat 1 0.30'da, Kolordumun ana kesiminin vardığı hat, şu olu­ yordu: (Erzincan-Ovası bausında) Hadikler Çiftliği - Til - Yalnızbağ­ lar (köyleri). Güçlü keşif kollarımız, Erzincan şehriyle temasa gir­ mişti. Öğleden sonra saat 1 5.00'te ben de, Hadikler - Çifıliği'ne gel­ dim . . . Hemen, Erzincan'ın işgali için emir verdim. Süvari Bölüğünü, Erzincan kuzeyinden harekete geçirdim; ve şu emri verdim: "Orada, 9. Tümen Süvarisi ile temas yapmalı, Erzincan'ın geri­ lerine (doğusuna) düşmeli ve böylece, Ermeni mevzilerini ve harekatını onaya çıkarmalıdır. Topçuyu da, ve bütün Müfreze ana ke­ simini de, ileri sürmelidir". 9. Tümen'e de, Kışlaları işgal etmesini ve Erzincan şehrine taarzru eden 36. Tümen ile bağlanu kurmasını bildir­ dim. Bundan sonra, en ileri taburun yanına kadar, yaya yürüdüm. Tek­ tük ateş sesleri vardı. Tabur Kumandanı'nın, sınıf arkadaşım Yüzbaşı Enver olduğunu gördüm. Kendisiyle latife ettim ve şöyle dedim: 68


" - Eğer şimdi senin yerinde, bu taburun kumandanı ben olsay­ dım, çoktan

Erzincan'ı

işgal ederdim. Hele, Kolordu Kumandanı

benim yanıma kadar gelince, artık burada duram azdım. Birkaç gün

önce gönderdiğim

Çeteler

de,

Dersim Milisleri de, Erzincan'ın

doğu­

sunda geziyorlar; ve belki de, senden evvel şehre gireceklerdir! " Bundan sonra,

Tümen Süvarisi'ni Erzincan'm kuzeyine gönder­

diğimi ve Müfreze ana kesiminin de, yolda olduğunu söyliyerek; hemen ileri atılması emrini verdim. Alay'm bir taburuyla güçlendirilen (Yüzbaşı Enver idaresindeki) bu tabur, saat

16.30'da Erzincan şehrini

bütılnüyle işgal etmiş bulunuyordu. ( 1 1 Temmuz 1 9 1 6'da Çarşamba günü) Ruslar'm eline düşen Erzincan şehri, birbuçuk yıllık esaretinden, 13 Şubat 1918 Çarşamba günü kurtuldu.

Salkımözü köyünde geçirdim. 9. Tümen yönün­ Kışlalar'ı işgal etmiş olacağım ediyordum. Her tarafta, Ermeni mezalimi göze çarpıyordu: Sal­

Ben bu geceyi,

den silah sesleri gelmemesinden, onun tahmin

kımözü nde şehid edilmiş insanlar ve yanan evler arasında idim. Hemen, Ordu (Suşehri) ile telgraf ve telefon muhaberesi kurdurdum ve "ERZlNCAN'IN iŞGAL EDILDIGI MÜJDESl"ni verdim. '

Ordu Kumandanı,

"şehirden bomba sesleri geliyor mu?" diye

sordu. "Her yanda sükunet devam ediyor" biçiminde cevap verdim. Akşam, iki yangın görüldüyse de, çabuk söndü . ..

Erzincan'da, Ordu

Kumandanlıgı'nın tahmini hilafına, büyük bir direnme ile karşılaşma­ dık... Gece Ordu Kumandanlıgı'ndan gelen tebliğde, (Brest-Litowsk'ta Bolşevik Hükumeti ile Barış Görüşmeleri başladığından) Ruslar ile savaş halinin bittiği ve 10 Şubat' ta, Sultan Hamid'i.n vefat ettiği bildi­ riliyordu.

Ermeniler'in Türk 20 000 Türkü bag­ rında taşıyan Erzincan şehrinde, bir avuç insan kalmıştı. Eğer, Askeri Daire'nin içinde ve yanıbaşındaki Müşirlik Konagı'nda, yakılmak (Kurtarılan Erzincan'da) işin acıklı yönü,

hallcı na uyguladıklan katliamdan oluşan durum du:

üzere hapsedilen insanları kurtarmak nasip olmasaydı, belki de şehirde

69


tek bir kimse göremiyecektik! Bütün (bahçelerdeki) kuyular, şehid edilmiş insan cesedleriyle dolu idi. Birçok yerlerde de, binalar içinde yakılmışlardı.

Askeri Daire'yi de, havaya aunak için tertibat alınmışu: Büyük bir sepet içine doldurulmuş olan bombalan, Büyüle Salon'un yanındaki ufak odada, hazırlanmış bulduk. Batı-Dersim Müfrezesi Kumandanı Yarbay (Eyuplu/Deli} Halid Bey ile birlikte odaları dolaşırken, bunları gördük. • •

Erzincan'daki (Rus Ordusundan kalma olarak elimize geçen) ganimetler, pek çoktu: a- Yiyecek olarak, ton: 80 Ekmeklik un ve hu­ bubat; 1 50 Yemeklik kurusebze ve et konserveleri; 40 Yemlik; 3 Tuz; 10 Sabun; 6,5 Nazik kerzak/kuskus, makama gibi şeyler. Kilo olarak: 370 Çay, 350 Şeker.

b- Silah ve mühimmat olarak, adet: 4000 yeni Rus mavzeri; 16 Osmanlı mavzeri; 3 Top; 25 Bomba topu; 1 Makinelitüfek, 1 0 000 den çok Rus dağtopu mermisi ve pek çok sayıda Rus piyade mermisi; 1 500 Elbombası. Sandık halinde: 100 Osmanlı piyade mermisi; 160 Rus obüs mermisi; 44 Uçak bombası; 1 0 bayağı bomba; 7 Büyük san­ dık patlama maddesi; 14 Fıçı koşum ve başka nesneler yağı.

c- Malzeme ve donatım olarak, anbarlar dolusu: Her sınıfa (topçu, süvari ve piyadeye) ait malzemenin, her türlüsü; Telgraf mal­ zemesi; İstihkam aletleri ve edevau; portatif piyade kallcanları; ayak­ kızağı dediğimiz kayaklar ve kar üstünde yürümeğe yarayan (kalbur­ örmeli) ayakkablan / hedikler, Telörgüleri, kazma, kürek, küskü ve başka nesneler, Yedek malzeme / sahra-topu okları (lopu çekecek atlar arasındaki uzun direk gibi nesne}, tekerlekler, oklar ve başka nesneler; Türlü donaum malzemesi arasında 4 000 dolak (topuktan dize kadar bacağa sanlan kumaş sargı) ve 2 200 cepsobası. İstihkam Parklan'nda, istif halinde duran binlerce kilsküyü gör­ düğüm zaman, içim acıdı. Çana/clcale'de Kolordumuz'un bir tek küskü­ sil vardı. Yanyana ilci Tümen, bu kilskilyil nöbetleşe kullanarak, kaya-

70


lan kımıağa uğraşırdık! Kazma, kürek istifleri de, pek çok. Çanakka­ le'de ve Jrak'ı.a çektiğimiz sıkınular, gözümün önünde canlandı . • •

Erzincan'dak.i Askeri Daire ve müesseseler, şehrin güney yakı­ nındaki Askeri Dabakhane, olduğu gibi elimize geçti. Baskın sayesin­ de, (Ermenilerin Erzurum ve Kars'ı.a yapuklan gibi) büyük yangınlara da meydan vermediğimizden, Şehri de sağlam olarak geri aldık. Ancak, (yerli) insan, k11tı. Şehrin kuzeyinde uzaklardaki Kış/alar'ı da, yakamadılar. Yazık ki, (Sultan Hamid'in açtırdığı ünlü Erzincan) Har­ biye (Okulu) Kışlası, sonradan, kaza ile yandi. Daha kuzeydeki Aoo Fabrikası 'na gelince, onu, Ruslar'ın eline düşmemek için, (1916 Tem­ muzunda, Erzincan'dan) bizim ordu çekilirken yakmış. Ermenilerin Zayiatı: Görülebilen ölüleri, yüz kadardı. Ancak, {doğudaki) Sansa Boğazı, Doğu-Dersim Milisleri tarafından tutuldu­ ğundan, sıkı izlemeyle, birçoğunu yakalayabileceğimizi umuyorum. Esir olarak bir Rus Subayı ile bir Rus Eri, yakalandı. Bunlar, Ermeni­ ler'in Erzincan'daki kuvvetleri, muntazam I Alay Piyade, 1 Makineli­ tüfek Bölüğü, ve 1 Dağtopu Bataryası ve pek güçlü Çeteler'den ibaret­ miş. {12/13 Ş ubat gecesi) b35kına uğradıklarından, çok direnemediler, Sansa-Boğazı'na çekilmişler. Bu bilgilerin doğruluğunu, halkımızdan da öğrendim. Kışlalar çevresindeki tahkimatları ve topçu mevzileri de, bu haberi pekiştiriyordu.

Erzincan Halkına Yardım ve ileri Hareket: (Kurtuluş'un ertesi 14 Şubatla) Topçu Kumandanı Recep Bey'e, Erzincan'a Vali ve Ku­ mandanlık vazifelerini verdim; halka da, yiyecek maddeleri dağıllır­ dım; yaralılarını da, tedavi aluna aldırdım. Kimsesiz kalmış Şehid Yavru/arı'nı, askeri himayemize aldırdım . Halkı, maddi ve manevi yönlerden teselli etmekle birlikte; öte yandan da, birliklerimi, sıkı-sıkı teftişten geçirdim. Korkunç bir kış içinde, geceli-gündüzlü iki günlük bir faaliyet­ le, Erzincan'ın kurtarılmasını sağlamıştık. Yer-yer toplatuğım askerle­ rime, subaylarıma ve kumandanlanma, takdir ve teşekkürlerimi, yük-

71


sek sesle söyledim. Ve onlara, on gün önce Refahiye bölgesindeki söz­ lerimi haurlattım:

"Sıra, Erzurum'un Kurtuluşuna geldi. Durmadan, (dinlenme­ yürümek mecburiyetindeyiz. Ölümle pençeleşen Erzurumlu kar­ deşlerimizi, (bir an önce) kurtarmak için, yeniden karlara gömülece­ ğiz. Her sıkıntıya dayanacağız, her ıehlikeye göğüs gereceğiz" diye haykırdım . Ve, Erz urum un Kurtuluşu'nu da, lıpkı Erzincan'ınki gibi, den)

'

önceden müjdeledim. Şehidlerimizin mübarek ruhlarını, şad ellik; Gazilerimizin maddi ve manevi güçlerini, son derece besledim. Yaralıları ziyaretle,

Ermeni Meza limi'n i n, tutanaklarını tuuurdum, fo­ Esir Rus Subayı 'ndan da aynca, bu hususta gör­ hak.kında, Rapor aldım 1

onları da taltif enim.

toğraflarını aldırdım. dükleri

1 5 Şubatta Sansa-Boğazı'na hfilcim olduğumuzdan, bütün Er­

zincan Sancağı/Vilayeti toprakları , kurtulmuş Erzurum Ovaları'nda görecektik.

oldu. Artık

Ermenilerle

hesabı,

Ordu Kumandanı

em irlerinde,

"d�rruın "

deyimini kullanıyor­

du. Askeri terimde düşman. savaşuğımız bir devletin askerine denir. Halbuki Hükumetimiz, henüz Ermenilerin istikliilini tanımamışu. Bundan başka Ermeniler, bir devletin ordusuna yakışır biçimde davranmıyorlardı: Ellerine geçen silahsız halk ı , hatı.a kadın ve çocuk­ ları -memede süt - emenlerine kadar-, süngülüyorlar veya evlere doldurup yakıyorlardı . Bunun için

"d�man"

deyimi yerine,

"eşkıya"

denilmesinin uygun olacağını ve bu deyimin, ordumuzun maneviyatı­

Ordu Kwnandanı Vehip Paşa'ya teklif enim. memnunlukla kabul olundu; ve aruk, Erzincan'dan sonra,

na da iyi tesir edeceğini, Bu teklifim,

1 ) /. Kafkııs Kolordusu Kumandıın ı Kurmoy Albay Kazım Karabe/cjr'ın, büyük bir basi­ retle, fotoğraflan ile bulunan Erzincan, Erzurum ve Kars'ıa ıesbit ettirdiği "Ermeni Mezalimi" ve iki Rus Subayı 'nın bu uğurdaki rusça hiil ıraları tercümesi, 19 1 8 de ba­ sılrnışur: a) "/slôm

AJıôlinin Düçôr Oldulcları Mezalim Hak.Junda Vesôika Miisıenid MalUnıaı", 1918 de ve Şubat 1 9 19 da iki defa ısıanbul'da basıldı. b) Rus Sı.ıbayları'nın rusça hiuralan tercümesi: 1- (Rus) İkinci J;in:ıı rum Kale Topçu Alayı Kımandaru, Savaı Esiri 1WERDO KHLEBOF'un, 'TARiHÇE" adlı Ermeni Meı.ilimi hitııalan, 1 9 1 8 de Emırum (veya Trabzon) da basılmı_ş; yeni yazı­ mıı.a çevrilmişi, EEJÇ. s. 229-266; sadeleşıirilıniı metni benim, "Kars ili ve Çevre­ sinde F.RMF.Nl M�MI, 1918-1920", Ankara 1970, s. 6-3 1 . 2- Yüzbaşı lvan Go­ kilaviç PİLYAT'ın, "lfATIRA" adlı kitapçığı, 1 9 1 8 Erzurum; sadeleşıirilmişi, benim ayni "ERMENl MEZALlMl"nde, s. 32-41. -

72


emirlerde ve raporlarda, Ermeni ordusu hakkında, "diışmmı" yerine, "eşkıya" deyimi kullanıldı. Ötede, beride birçok halk şehidlerinin gömülmesini, şehrin te­ m izlenmesini ve pek çok olan mühimmat ve erzak depolarının korun­ ması için, 36. Tümen'den iki Tabtuu, Valilik emrine verdim. Her iki Tümenin istihkam bölükleri ile de, Erzincan güneyinde Ermenileriin yıktığı Fırat Köprüsü nü onarttım . '

16 Şubatta Ordu Kumanda.11 Vehip Paşa da, Erzincan'a geldi. Dondurucu bir soğuk vardı. Askeri Lise kuzeyinde, kendilerin karşıla­ dık; ve birlikte, Karargahımın bulunduğu Askeri Dflire'ye geldik. Daire önünde, halle da loplanmışu. Vehip Paşa, hallca hitabesinin so­ nunda, şöyle dedi: "Erzincan Şelvi gibi, bütün Erzincan çevresinin de, pek çabuk bir vuruş ile e/egeçmesini sağlayan Kazım Karabekir'i, yalnız siz değil, oğullarınız ve torunlarınız da unutmasın! " Bu büyüklük karşısında, Kumandanımı ve halkı, hürmetle selamladım: "Bu kahramanlığı yapan, Ordunun fedakar evtadlandır" diye verdiğim cevap, halkın candan haykırışlanna, allcışlarına ve hıç­ kınklanna karıştı. Mfıtemsiz ev yoktuysa da, vatanın bu bölümü, artık kurtulmuş­ tu. Bu iki ters etkinin alLında halkın, keder ile sevinci biribirine karışı­ yor; gözyaşları ile alkıştan, bizi heyecana getiriyordu. İ şte 16 Şubatta, Askeri Dflire 'nin önünde hallcımız, gözyaşlarını böylece dökerken; biz de, yakın günlerde Erzurum'u da kurtarmağa and-içtik.

Erzincan'ın Fahri - Hemşehrisiyim: (Erzincan'dan sonra Kolordum ile "Erzurum, Sarıkamış ve Kars'ı Ermeni işgalinden kurtardım. Gümrü ve ilerisinde Ermenileri yine yenerek, barışa razı ettim. Sonra, lran-Azerbaycanı'na gönderil­ dim ve burada lngiliz kuvvetlerini uzaklaşurarak, Tebriz'de ka­ rargahımı kurdum. 30 Ekim 1 9 1 8 Mütarekesi üzerine, Tebriz'den ls­ tanbu/'a çağnldım. Bu yüzden, Erzincanla uzun müddet temasım olamadı) Ancak, istiklal Harbi 'nde Doğu Cephesi Kumandanlı ­ ğım sırasında, bölgemin içinde bulunduğu için Erzincan ile, daha geniş ölçüde temasta bulunmağa ve yardım yapmağa, imkan bulundu.

73


1 9 1 9'da

Temsil Heyetfyle

görüşmek üzere,(Kasım ayında Erzu­

rum'dan Sivas'agidip-gelirken uğradığım gibi,( 1922'deki Büyilk)z.afer'den

Şehid Yavruları ndan

sonra da, ziyaret ettim.

'

oluşan okullarımızın bir

kesimini buraya naklederek, Erzincan'ın şenlenmesine yardım ettim. Bınada, her başka;

halk,

beni

tarafta gördüğüm

Fahri-Hemşehri

yüksek samimilik ve hürmetten

yapmak isteğini de gösterdi. Ben

de, saygı ile kabul ettim. Saygı ve sevinmemin sürekliliğine bir belirti olmak üzere, tutanağının (EEK., 1 28- 1 29. sahifeye ek klişede) fotoğ­ rafını ve verdiğim cevabın suretini, buraya koyuyorum:

Şark'ın Kurtarıcısı Kazım Karabekir Paşa Hazretleri'ne Paşa Hazretleri,

memleketimizin kurtuluşuna, öncü oldunuz;

sahipsiz kaldığımız bedbaht günlerde, bizleri mutluluğa eriştirecek yolu gösterdiniz.

Erzincan Halkı,

lünde kutlayıp ve ulu tutacaktır.

devletli adınızı, sonsuza dek gön­

Minnet ve şükranlarımızın bir mü­

Erzincan Fahri-Hemşehriliğt'ni kabu l bu­ Askeri Daire önünden Ulucamle varınca uzayan

beccel haurası olmak üzere, yurmanızı; ve,

caddenin, şanlı adınıza izafetle anılmasına, yüksek müsaadelerini arz ve dileyerek, işbu Şehir Tutanağ ı nı, pek yüce huzurlarınıza sunarız. '

Yedi Belediye Üyesinin Mühürleri,

Abdülhak.

20 Ekim

Erzincan Belediye Başkanı

1 923/1 1 Rebiülevvel 1 34 1 , Cumartesi.

Cevabım:

Muhterem Erzincan Bele<fiye Hey'eti'ne Pek Muhterem

Erzincan Halkt nın, '

beni

Fahri-Hemşehriliğe

kabul ederek, şehrin en güzel caddesini de adıma izafe etmek hususun­ da gösterdikleri istekten, olağanüstü duygulandım. Çok sevdiğim ve içten ilgilerle bağlandığım

Erzincan'ın Hemşehrisi

olmakla, şereflen­

dim. Vatanımızın öteki kesimleriyle birlikte, güzel Erzincan'ımızın da refah ve mutluluğu için, bütün gücümle çalışmaklığıma müsaade et­ mesini, Ulu-Tann'dan diler; ve teşekkürlerimin kabulünü rica ederim,

Muhterem Hemşehrilerim. Erzincan,

2 1 Ekim 1 923. Doğu Cephesi Kumandanı Korgeneral Kazım KARABEKİR

74


Bu son ziyaretimde Erzincan'ı, 1 600 evde dokuz bin kadar nüfuslu buldum. Vil ayetin nüfusu da ( erkek olarak), 65.000 tahmin olunuyor. Cihan Savaşı 'ndan önce burada, 6.000 evde, 22.000 nüfus vannı ş, Vilayet nüfusu da, 135.000 imiş. (EEK. , s. 2-5, 1 1 , 64-65, 68-

69, 71-83, 87-88, 90, 92, 94-95, 99, 102-107, 1 12, 1 14 - 1 1 5, 121 124).

C) ERZURUM1JN KURTULUŞU

Erzurum'u kurtarmak için , Erlerimden bana kadar, büıün kalplerin çırpındığını duyuyordum . Birliklerimi teftiş ederken, yüzle­ rindeki üzüntülerden Erzurumlular, kolay-kolay seçiliyordu. Bunlarla göz göze geldikçe ben de, onlar gibi duygulanıyordum. Bunun sebebi, yalnız onların Kumandan ı bul unuşumclan veya Erzurum'u kurtarmak vazifem olduğunu düşünüşümden ibaret kalmıyordu: Ben pek küçük­ ken, Erzurum suyunu içmiş, ekmeğini yemiş, havasını koklamışllm. Hatta işin daha mühimmi, yaramazlık sonucunda bir havuza düşerek, başım da yaralanmış; ve bir avuç kanım, Erzurum topraklarına karış­ mıştı. Bu kadar dolgun tesirlerle ben de, kendimi bir Erzurumlu sanı­ yordum. İleri hareketlere devam için, üç düşmanla uğraşmaya mecbur­ duk: 1- Açlık ıehlik.esi; 2- Ermeniler ve 3- Kış mevsimi. Azmimizi ve kudretimizi, her üç düşmanı da haklıyacak kadar canlı görüyordum. içimizden coşan ileri hareket isteklerimizi, her türlü tebdirleri de, ince-ince hesaplıyarak, uygun biçimde başarmayı, bir an bile ha tırımdan çıkannıyorum. Bu güzel hesaplarla, hareket hazırlığı yapıyordum. Ordu Ku­ mandanımız'a da, tasarladıklarımı bildiriyordum. ( Ondan ) hiç hesaba katmadığım, şöyle bir cevap aldım: Sağ ve Sol Kanatlardaki (Ali Ihsan Paşa ve Şevki Paşa kumandalanndaki) Kolordular, henüz hiza-

75


mızdan pek gerilerde olduğundan; şimdilik, bu güzel tasanlannızdan vazgeçiniz. İleri hareket zamanını, ben belirtirim! Ben, ileri ablrnayı, yalnız duygularımla istemiyordum. Hesap da, bunu istiyordu. Elimizdeki (mikdarı az olan) enalcı, durduğumuz

Ermeniler de, Erzurum halkımızı bi­ tirecekti. Bu yüzden, pek büyük sorumluluklara katlanarak, işi, hoşa gidecek o/du-biltilerle yürütmekten başka çarem yoktu.

yerde yemek, bizi bitireceği gibi,

Şimdilik

Ordu Kumandı'nın, Sansa-Bogazı

bausı diye çizdiği

Kötür Köprüsü'ne kadar sürmüş bulunuyordum. Niyetim, (Tercan merkezi) Mamahaıun'u da, bir baskınla elde etmekti. Orada da, (ganimet ola­ rak) çok şey bulacağımı umuyordum. 19 Şubat sabahı, (Erzincan'dan) Ordu Kumandanı Vehip Paşa maiyetiyle birlikte, karargahı olan Su­ şehrine'ne gitti. Ermeni Mezalimi üzerine tesbit euiğim vesikaları, fo­ ileri güvenlik hattını ben,

60

kilometre daha doğuya iterek,

toğraflarıyla birlikte, kendilerine sundum.

(19 Şubatta Yarbay Halid Bey'in Müfrezesi, Bican ve Kargın

Kötür-Köprüsü'nü işgal ettikten sonra, lağvedildi). Ertesi gün yerine Erzurumlu Rüşdü Bey kumandasındaki 9.Tümen Alayları gönderildi. 22 Şubatta, Mamahatun kurtarıldı. Burasını ve yol boyundaki erzakı Ermeniler yakarak, kaçmışlar. 25 Şubatta Aşka­ le, 26'da Yenikiiy alınınca, buralarda biraz erzak da elegeçti. köylerini, sonra da

Hergün, ileri gidiyorduk:

Ermeni

kuvvetlerini mi, yoksa erzak

anbarlannı mı arıyorduk? Bilemiyorum. Bildiğim birşey varsa, o da:

KorkUll{ katliamların ve yangınların, bir düziye burunlarımıza saçııgı kan ve yangın kokusu idi. Bu tesirler altında ben, mühimce erzak ele­ geçireceğimizi hfila umut edip duruyorum. Bu umut, belki de, kanlı gözyaşları ile ordumuzdan yardım bekleyen, binbir acı içinde kıvranan ve inleyen

Erzurum Halkımızın, bana ruhça yapUkları bir tesirdi.

Geliyoruz Erzurumlular, geliyoruz! Aç/ıgı ve sogugu düşüne­ cek halde degiliz. Gündilz o/dugu gibi, gece uykumuzda bile, sizin inil­ tilerinizi duyuyoruz. Birer avuç arpa da bulsak, duracak degi/iz!.. Ordu Kumandanı nın '

76

gösterdiği cepheyi, (yine)

60

kilometre


kadar daha doğuya geçmiştik. Vehip Paşa, sözle de vaadetmesine rağ­ men, henüz Menzil bize, Yerhan'dan enak veremiyordu. Bundan dola­ yı ben de, öncü grubun dağılım anbannı, Sansa'ya nalcledemiyorum. 26 Şubaua Ordu Kumandan ı 'na, şu tek.lifi yaptım : "Şimdiye kadar olan hallere ve haber almalara göre, Ermeni Çeteleri nin Erzurum'da büyük ölçüde, pek o kadar direneceklerini tahmin etmediğinden, 36. Tümen'nin geri kesimlerinin Erzincan'da bulundurulmasını sağlamaya ayrılarak yiyecek vasıtalarının, 9. Tümen'in Erzincan'da kalan kısımlarının da ileri göndermeye; ve bu Tümen ile, daha yakın bir anda Erzurum'un işgalini uygun gördüğü­ mü, arzeylerim ... '

,

"

O gün akşamüstü, (Suşehri'ndeki) Vehip Paşa, telefonla benim­ le görüştü (aramızdaki konuşmalar, şöyle oldu):

- Kazım Bey, başını aldın; koşturup gidiyorsun. Başanlannız­ dan memnun olmuyor değilim. Ancak, sağ ve sol yanlardaki (IV. ve il.) Kolordular'ı, hizanıza alamıyorum. Ben, cephe hattını çiziyorum; sen, 60 kilometre daha ileri fırlıyorsun. Şimdi de, yalnız bir Tümen1e, Erzurum'a atılmayı teklif ediyorsun. Seni bu Kolorduya niçin getirdi­ ğimi, söylemiştim. Kaygılarımı unutma. Erzurum Mü.stalılcem Mevkii ve Gerilla Savaşı karşısında \<:alabileceğini, hiç düşünmüyor musun? Pek hesaplı davrandığıma, itimad buyurunuz. Gerilla Sava­ şı 'na aslında Ermeniler, kendileri imkan bırakmıyor. Çünkü, yapuklan cinayellerin karşılığı olarak, ordumuzun da üzerinden bir silindir gibi geçeceğini biliyorlar. Erzurum Mü.stalılcem Mevkii ne gelince: Sağlam keşiflerle ve kendi Lemaslanmla, emin olarak taarruz edeceğim. Er­ meniler, korkunç kırgınlar yapıyorlar ve yıkıyorlar. Vakit geçirmek, Erzurum'u bir yangın yeri ve bir mezarlık halinde görmeğe sebep ola­ bilir! Eğer (erzaka ait) mühim anbarlar elde edebilirsem, hemen 36. Tümen'i de cepheye alacağım. '

- Erzurum'a karşı, kesin hareket için, emir yazıycrum. Sana, Fi­ listin Cephemiz 'den haberler vereyim ... Yaptığın, ileri oldu-biuileri, bu sefer de kabul ettim. Erzurum hakkındaki (yaz.acağım) emri, bek-

77


lersiniz. Gözlerinizden öperim. - Teşekkür eder, hünnetlerimi sunarım . • •

(27 Şubatta Ordu Kumandanlığı'ndan gelen emirde, duruma ve mevsime uygunsuzluklar bulunuyordu). Ordu Kumandanı'nın, Erzu­ rwn'u kurıannak için verdiği emri, tekrar-tekrar okuyarak, yalnız sa­ kıncalı değil, hatta felaketli bile buldum; ve kendi görüşümü, bir defa daha söylemeği uygun gördüm.

28 Şubatta telefonla Vehip Paşa ya, '

mutalealanmı etraflıca anlatum. Bana hak verdi, ve ikimizin düşünce­ lerini birleştirerek, yeni bir emir bildireceğini söyledi.

Kumandanımın

bu yüceliğine, teşekkür ettim ve bu fırsattan yararlanarak, şu ricada bulundum: Aşkale 'yc gelen

2. Kafkas Kolordusu'rıun (2 bölüklü) Süvari A lay ı nın geçici olarak emrine verilmesi. Karabıyık (şimdik i , Kandil ­ li) llanları 'nda bulunan: 200 yaya, 1 00 süvari v e 2 toptan oluşan Er­ meniler'e, bir ba<>kın yapmaklığımıza ve oradaki anbarları elegeçinne­ m izc müsaadeleri" Kumandanım, bunu da uygun görerek -sonradan bildirilecek ikinci bir emre kadar- bu Alayı , emrime verdiler. "

'

,

28 Şubatta Karabıyık Han ları'na, bir baskın yapıldı; (enesi) 1 Mart sabahı Ermeniler. buradan kaçular; Karabıyık., tarafım ızdan alın­ dı. Burada, 200 ton tahmin edilen yiyecek elegeçirildi. Bu haşan, aruk yüzümüzü iyice güldürdü. (Ancak, 1 ve 2 Mart günlerinde Vehip Paşa dan gelen emirler, bütün hazırlığımızı engelledi; ve gerilere '

Köıür-Köprüsü'ne

çekilmekliğimiz bildirilerek, son emirde şöyle de­

nildi):

tır.

" Kolordunuz, bütünü ile Erzincan ve bausından iaşe olunacak­ Aşkale ve Karabıyık (Kandilli) A nbarları, Ordu emrindedir! " Bu emirler, başanlı hareketimizi, felakete çevirebilirdi. Düşün­

düm, taşındım. Aruk iş, resmi çerçevesinden çıkmışu:

Binbaşılık

78

zamanındaki eski samimi

hukukwnuzdan

"Manasıır'da

yararlanmak, ak-


lıma geldi. Vehip Paşa 'ya., hususi bir cevap yazdım. Bu cevabın Birin­ ci Maddesi: "Hürmetle ellerinizden öperim ve ricamın kabulünü dile­ rim" biçimindeydi. ikinci Maddesi de: "Son emirle, bütün şimdiye ka­ darki başarılı hareketlerimizin, mahvolacağını; Kötür-Köprüsü'ne çekilmekliği gerektiren bir emrin, birliklerimizin maneviyatını da, büsbütün kıracağını; ve Ermeniler'in bundan yaralanacaklannı", acıklı bir anlatışla gösteriyordu.

Vehip Paşa'nm, şifreli telgrafla, "ellerinden öpmek"le, işlerimi yoluna koydum. "işlerim" diyorum; çünkü, "Erzurum'un kurtuluşu işi" idi bu! Hemen bugün, 2 Martta gelen ikinci Emir1e: "Mecbur kalınma durumunda, yani geriden yiyecek maddeleri getirilemediği takdirde, ileri anbarlardan yararlanabilirsiniz", müjdesi­ ni aldım ki, bu benim için yeterli idi. Bugün, Rize'nin de kurtulduğu haberine, pek sevindik. 4 Mart sabahı Karargahı'mın birinci kademesiyle, Erzin­ can dan cephe'ye yürüdüm. Harekatı, kendim idare edecektim. Yeni "

bir güçlük karşısında kalmamak için, Ordu'ya: "Taarr uz keşfini yakın­ dan görmek üzere, cepheye hareket ediyorum" diye, bildirdim. işi, di­ lediğim yola koymuştum. Durumların gerektireceği biçimi yakından görerek, kararımı vereceğimden, pek sevinçliydim ... Akşama.Sansa Boğazı "nın içine gömüldükçe, ne korkunç bir yer olduğu anlaşılıyor­ du!.. Sağımızda (güneyde) Dersim (Tunceli), solumuzda Mürit­ Dağları, göklere yükselerek, Boğaz'ı loş bir hale koymuşlardı. Dersim yönü, pek sarpu. Her yerinde, göze görünmez pusular kurmağa elve­ rişli binlerce kırışıklıklar vardı. Yol boyunca, tek-tük Ermeni ölüleri görülüyordu. .. (Biz) Sansa Hanı nda gecelerken, cepheden gelen ra­ pordan, şunlan öğrendik: '

"3 Martta Tepeköy - Pulur - Ilıca Karaz hatunda, Ermeniler ile temas hasıl olmuş. Yani, Erzurum Şehri nin 10- 1 5 kilometre mesa­ fesindeki bu köylerde, Ermeniler1e karşılaştık. Bugün 4 Martta Erme­ niler'in, öğleden sonra saat 1 3'te, Tildcir 'e girmekte olan süvarilerimi­ ze, topçulanyla 8 mermi allıkları görülmüş". Ruslar ile dün, (Polonya kasabası) Bresi Litowsk'da (Üçsancak / Kars - Ardahan - Batum böl-

'

-

79


gelerini bize geri veren, Bolşevik Hükumetiyle) Barış'ın imzalandığını da, Dahiliye Nazırı adına Cemal imı.alı bir genelgeden öğrendik. Ra­ sathane gibi damı delik olan şu Sansa Hanı'nda, bu tallı haberleri öğ­ renmek, bize daha zevkli geldi. (5 Martta Sansa'dan sabahleyin yola çıktık, dört saatte Bican köyüne geldik. Sonra, Kötür - Köprüsü'ne vardık). Tuzla - Deresi Bo­

tazı'na girerken, akşam oldu. Geceleyin, 1 7. Alay'ın bulunduğu Ma­ mahatun'a varabildik ... 6 Mart gününü, Mamahatun'da geçirdik. Bura­ da, Ermeniler'in tüyler ürpertecek bir cinayetleri karşısında, çok acılar duyduk: Çapı 8 metre kadar bir çukur açmışlar; içi çoluk­ çocuk, her yaştan ve her cinsten Türk/er'/e dolu. Vurmuşlar, süngü/e­ mişler ve soymuşlar; bu çukura doldurmuş/ar. Mamahatun'dan, yalnız bir ev halkı, dallara kaçıp kurtulabilmiş. Bu görünüş karşısında duy­ duğum acıyı, şimdiye kadar gördüğüm en kanlı savaş manzaralarında, gerek Çanakkale'de ve gerekse Irak Cephesi'nde bile taunarnışum. Zaten yürümek, koşmak ve biçare vatandaşlarımızı canavarlar elinden kurtarmak için, büyük azmim vardı. Bu manzara karşısında dimağım, kalbim, büsbütün ateşlendi. Elimdeki kuvvetlerle, bir an önce Erzu­

rıun'da ilk öcümüzü almak; sonra da Kars'a,G ümrü'ye, Ermenistan'ın yüreğine saplanmak için, herşeyi gözüme aldım. Olanca çabukluğu­ muzla Ko/ordumu koşturacağım. Varsın, Ordu Kumandanlıtı'nın cep­ heyi sınırlandıran hatfiları da, Ko/ordumun Cephesi 'ne takılarak, ileri­ ye sürüklensin!. .. Ben bu acıklı manzarayı, Ordu'ya da tasvir ettim. Ancak, bunu burada çukurun başında görmedikçe, tesirinden az-çok birşeyler kay­ bedeceği tabii idi. Ermeni Komitacı/arı, yıllardan beri zehirlenen dü­ şünceleriyle, sapıklıktan hala kurtulamıyorlardı. Mamahatun'da açuk­ ları ve içini ma'sumların kanları ve cesedleriyle doldurdukları bu Şehidler Çukuru, Ermeni varlığı için, pek tehlikeli bir haura idi. Bunu gören Erlerimiz, Subaylarımız, Kumandanlarımız: Yumruklarını sıkı­ yor, ve intikam! diye haykırıp, cepheye koşuyordu. Bilmem, Ermeniler neye güveniyorlardı?: Rus ordusu içinde yetişen kumanda ve kurmay heyetlerine mi? Başınabuyruk Ermeni

80


silahlı toplululdarının varlığına mı? Erzurum Kalesi'ne mi, Kars Kale­ si 'ne mi, daha gerilerde Gümrü Kalesi'ne mi? Ancak onlar, ruhlarımızı isyan ettirmişler; beynimizi, kalbimizi ateşlemişlerdi: Hiçbir kuvvet, hiçbir kale, sıkılan yumruldarımızın vuruşu altında, uzun zaman daya­ namıyacaktı. Ermeni Çeteleri, Ermeni ordusunun değil, Ermeni mille­ tinin bile varlığına suikast etmiş oluyorlardı. * *

*

(6 Martta, Karasu kuzeyindeki Tikldr köyünü elegeçiren Erme­ niler, ertesi günü buradan kovuldu. Şose boyundaki Evreni - Tebrizcik karakol hattımıza saldıranlar da, geri atıldı. 7 Martta, Mamahatun 'dan Yeniköy'e geldik. öncülerimiz, Erzurum yakınlarında Ermeni eşkıya­ sıyla temastaydı. Bugün, Kavurmaçukuru köyünde yakalanan 1 3 yaş­ larındaki bir Ermeni çocuğu ile - ki, casus izci idi - , "Erzurum'daki Ermeni Reisleri"ne, "Kolordular Kumandanı Kazun Karabekir" imza­

sıyla, türkçe bir mektup göndererek, maneviyatlarını bozmayı gözet­ tim) Bu mektubun sonunda, şunlar yazılmıştı: "Erzurum'da, medeniyet ve insanlığa büsbütün aykırı olan ha­ reketleri yapmadan vazgeçerek, en son 9 Mart 1 9 1 8 akşamına kadar Erzurumu, sonra da, (1877'den önceki Türk hududuna kadar) bütün topraklarımızı bırakarak, Kafkasya içlerine çekilmenizi, ihtar ediyo­ rum. Bu ihtarıma uygun davranmadığınız takdirde, dökülecek kanların pek ağır olacak sorumluluğu, size ait olacaktır". Ordu emrindeki bir uçağımız, 8 Martta Erzurum üzerinde bir keşif uçuşu yaptı. Bundan gelen rapordaki bilgi, şudur: Telörgüler ge­ risindeki avcı siperlerinin, temizlenmiş olmaları muhtemeldir. Ancak, bu siperlerde kuvvet, görülmüyor". Erzurumlu Rüşdi Bey kumandasındaki 9. Tümen, Ilıca doğrul­ tusunda şose ile en ileri hatta Erzurum'a yaklaşıyordu. 2. Kafkas Ko­ lordusu'nun 5. Tümeni de, Karasu kuzeyinden ilerliyecekti. (8 Martta Ordu Kumandanı 'na yazılan teklifimde, 1 1 Martta Erzurum'a harekata başlaUna izni istendi. 9 Martta Karargahımı. Yeniköy'den Tazegül k�

81


yüne naklettim. Ermeniler'in, Karabıyık (Kandilli) köyündeki Rus emık anbarlannda bulunan 200 tondan çok has-un, ve başka yiyecek­ leri, yokeuneden bize bırakması, Erzurum'un bir vuruşla elimize geç­ mesini kolaylaşunyordu). 10 Mart sabahı erkenden Ordu'dan gelen şifre, canımı sıku. Teklifim, kabul olunmuyordu. Durumu yakından görüp, kesin bir karar vermek için, Karargahımı, Tazegül'den Alaca köyüne naklettim. Erzurum Şehri'ni ve tahkimaunı görebilecek bir gözetleme yerini, bu köyün kuzeydoğu sırtlarında buldum. Burası, şehre 25 kilometre me­ safede idi. Ermeni birliklerinin işgal ettiği mevzilere de, 10 kilometre yaklaşmışum. Gözetleme yerine giuneden önce, Köyü dolaştım. Facianın en korkuncu, burada idi: Süngülenmiş veya yakılmış cesedlerin başındaki aglaşma ve bagrışmalar. insanın tüylerini ürpertiyordu. Süngülenmiş memedeki çocukları kucagına almış bazı analar, saçlarını yoluyorlar­ dı. Sanıyorum ki, yeryüzünde bu kadar acıklı bir sahneyi gören gözler, pek azdır. Biz, bu kanlı manzaranın karşısında, elem duymuş insanlar­ danız. insanların, iyi duygulardan yoksun kalınca, hayvanlardan daha vahşi bir yaratık olabilecegini, ibretle seyrettik. Burada da -Tazegül köyünde yapuğım gibi- sağ kalanlara, birer gümüş mecidiye (1989 başlanndaki 80 000 er TL) dağıturdım ve "iki-üç gün sonra (Kurtulacak) Erzurum'a gider, çarşıdan öte-beri alır­ sınız" dedim; kendilerini, teselli ettim. Karargahım1a, birkaç gece köylerinde kalacağımı, ancak köylünün, benim konuğum olarak, iaşe edileceğini söyledim. 10 Mart sabahı saat 6.45'te Suşehri'nde Ordu'dan gelen emrin yerine getirilmesinde, yalnız taarzru keşfi yapacak kuvvetin ta'biye (taktik) feWcetiyle iş bibniş olmıyacaku; bütün ilci Kolordu, Erzurum Ovası'nda açlıktan kınlacaku (çünkü, "dört-beş gün sonra toplanacak daha üç Tümenin" gelmesini beklemek emrediliyordu). Ordu Kurma­ yı, 4 Tümenin Erzurum karşısında, ( o karlı ve soğuk havalarda) kaç günde toplanabileceğini ve zaman içinde, güvendiğimiz Karabıyık An­ barı'nda emık kalıp-kalmıyacağını; ve Erzincan'daki Menzilin Erzu-

82


rum bölgesine, hiçbir şey getiremiyeceğini, hiç de hesaba kaunamış­ u. . Eğer Erzurum Anbarları (Ermeniler'ce) yakılır da, elimize birşey geçmezse, bütün ordu, Erzurum'da açlıktan mahvolacaku. Buna, hal­ kın ihtiyaçlarını da eklersek; Ordu, Erzurum'u kurtarmaya değil, mah­ .

veuneğe gelmiş olacaku! • .

...

10 Martta Ermeniler, işgal etmiş oldukları 30 kilometrelik bir cephe�in her iki kanadından, birliklerimize saldırdılar. Sağ kanadımız­ da, 3 tabur ve 4 dağtopundan oluşan Yarbay (Eyüplü) Halid Bey Müf­ rezesi'ni beslemek ve cephane göndermek, karın çokluğundan pek zordu. Bunlara saldıran Ermeniler, karşı taamızumuz sırasında, l subay ile 39 eri ölü bıraktılar; ve 1 makinelitüfekle yaralı 1 esir alındı. 2 ermeni dağtopu da, Ilıca bausında şose üzerinden, Ağadır Hanla­ rı'ndaki birliğimize, tesirsiz on mermi attı. Sol kanadımıza yapukları saldın da, püskürtüldü. Gerek gözetleme yerindeki gözetlemelerim­ den, gerekse gelen raporlardan, Ermeniler'in ağırlık merkezinin, Kara­ su çayının her iki yanında bulunan Ilıca ile Karaz'da bulunduğu anla­ şıldı ... 1 0 Mart öğle vakti, 'kesin kararımı vermiştim: Elimdeki bütün kuvvetlerle kesin taamızla, Ermeni birliklerini önümüze katarak, Er­ zurum üzerine yürümek. Elimde: 4 Piyade Alayı, 2 Avcu Taburu, 2 ls­ tihkam Bölüğü ve 4 Süvari Bölüğü ki, hepsi 5 000 tüfek - bunun 332 si aynı zamanda kılıç, 220 si de Dersim-Milisleri- 45 makinelitüfek, 26 dağıopu var. 10 Mart saat 13'ıe, Kolordu Emri'yle, yarınki taarruzun biçimini, birliklerime bildirdim; ve hareketleri, Alaca Gözetleme ye­ rimden kendim idare edeceğimi de, belirttim . ,

Erzurum Müstahkem Mevkiine Taarruz:

1 1 Mart sabahı, emrime göre bütün cepheden, erkenden taamı-

83


zumuz başladı. Alaca doğukuzeyindeki tepede, gözetleme yerime çık­ um. Hava, koyu sisli ve soğuk çokça idi ... Saaı 8 de l/ıca yı, birlikleri­ miz zabteui. Ermeniler buradan, 14 ölü ve 1 makinelitüfek bırakarak çekildiler. Saat 9 da, Karasu kuzeyindeki 13. Alay'a, taarruz 611l ri ni verdim. Sisli hava, artık açılmaya başladı. Saat 10. I S'te, (yeni adı, "Beypınan" olan) Öznü - Köprüsü, tarafımızdan işgal olundu. Karasu kuzeyindeki Ermeni birliklerinin, parça-parça çekilmekte olduğunu gördük. '

Ilıca güneybatısındaki sırtlarda mevzilenmiş bulunan topçwnu­ zun ve daha ilerilerdelci makinelitüfekçilerimizin, bunalucı ateşleri al­ unda, 9. Tümen piyadeleri, ileri atılıyorlardı. Kar'ın çokluğu, yürüyü­ şü pek ağırlaşunyordu. Ancak, şose boyunca tamir için, yolun her iki tarafına (Ruslar tarafından vaktiyle) küme küme yığılmış olan kırılmış taşlar, buradan ilerliyen birliklerimizin işine çok yarıyordu.

Öğleden önce saaı 11 de Yarımca köyünü, 28. Alay işgal etti. Burası, Erzurum Şehri ne 8 kilometre mesafede idi. Kiremitlik Tabya­ sı'ndaki düşman topçusu Rus topçusu olduğunu, ErLurum'un işgalin­ '

-

den sonra öğrendik -, birliklerimizi dövebiliyordu. Yarımca'nın güney bölgesindeki Süngeriç Tepesi'nde ve kuzey kesimindeki Gez (şimdiki, Dadaş) köyünde, muharebe ediyorlardı. Gez bölgesi, bana (Alaca Gö­ zetleme yerine) 12 kilometrelik bir mesafe olduğundan, 12 defa büyül­ ten çatal-dürbünümle, buradaki hareketleri bir kilometreye yakın gibi izliyordum. llıca'yı zapteden 1 7. Alay1a 2. Avcı Taburu, şiddetli bir direnme cephesine çatmışlardı. Ancak sonunda Ermeniler'in, pek sıkı tuttukları Gez köyünü bırakarak, Erzurum'a doğru kaçtık.lan görüldü. Saaı 13.15'ıe Gez'i, bu taarzru kolumuz işgal elli. Düşmanın buradaki zayiatı, ağırdı. 1 2.30'da, şiddetli piyade ve makinelitüfek ateşlerinin işitildiği sağ kanadımızdan da, haşan haberleri geldi: Sağ kanadımızdaki (Yar­ bay) Halid Bey Müfrezesi de, Kalaylı-Deresi kuzeyinde ve Süngeriç Tepesi'ndeki Ermeni birliklerini, mevzii çevirmelerle yenerek, 100 ölü verdirmiş ve 2 top ile birçok silah ve etlik hayvanı, ganimet almış. Asıl kesin sonucu, (Erzurumlu Albay Rüşdi Bey Kumandasın84


daki) 9. Tümen, şose boyunca (ilerlerken) elde edecekti. Bunun için ben de, en çok bunun hareketiyle meşgul oluyordum. Kurmayımdan Yüzbaşı Tal'at Beyi irtibat subayı olarak, Tümen Kwruuıdanı Rüşdi B eyin yanına gönderdim. Gözetleme yerimden ben, Kurmaybaşknnun Cavid ve Harekat Şubesi Müdürü Avni Bey, sıra ile dürbün başından aynlmıyarak, hareketleri adım-adım izliyorduk. Bazen telefonların fınzalanması, bazen de durumu, alt rütbedeki K umandan larımın , ben­ den geç haber aldıkları oluyordu. Çünkü bizim yerimiz, onlannkinden yüksek olduğundan, bazı hareketler onlann gözünden kaçuğı halde, biz (Alaca köy ünden) göreb i liyord u k Nitekim bir aralık, Erzu­ rum dan, şosayı takibcden uzunca bir yürüyüş kolunun Gez doğrultu­ .

'

sunda yürüdüğünü görerek, cepheye haber verdik; ve topçu ateşi alun­ da bu Ermeni kolunu perişan ettirerek, büyük zayiatla geri kaçırtuk.

(Suşehri den Erzincan'a gelmiş bulunan Ordu Kumandanı Vehip Paşa, telefonla, bugünkü) tertibaumı sordu. Bunu anlaunca, '

kızdı ve bağırmağa başladı:

Bu tertibatla, maksat hasıl olmaz. Ana

kuvvetleri, neden şosa boyunca düzenledin? Bu kuvvet, sağ kanatta bulunacaku. Karasu'yun kuzeyinde, neden piyade kuvvetleri bıraktın? Cevap olarak: Kar'ın çokluğundan, sağ kanatta az sayıdaki Müfrezeyi beslemenin bile zorluğunu; Karasu kuzeyinde, güçlü Erme ­

ni birlikleri görüldüğünden, oraya da bir Ala yl ı k bir kuvvet ayınn ağa mecbur olduğwnu; şosa boyunca düzenlediğim ana kuvvetlerle, bu gece taarruza dahi devamla Erzurum'u işgal edebileceğime kaani oldu­ ğumu, anlatum.

Ordu Kumandanım, bu izahlarımdan hoşlanmadı ve sert bir sesle: - Emirlerim, yapılmamışur. Korkulu bir durum ortaya çıkarıl­ mışur. Bu düzenle, Erzurum'u işgal edemezsin! diye, tekdire başladı. Halbuki o Erzincan'da, yani Erzurum'dan (kuşuçuşu'yla) 1 50 kilomet­ re uzakta idi. Hadiseler ise, benim dürbünümün içinden seyrolunuyor ve ona göre karar alınıyordu. Telefonla, bu biçimdeki konuşma, pek haksızdı ...

85


Hemen Yaverlerime, bir işaret vererek, Ordu Telefonu'nu kes­ tirdim. Asıl iş, cephenin yürüme ve idaresi idi. Cephedeki tertipleri düzenlemeğe ve Kumandanlanmın maneviyaunı ço�altmağa koyul­ dum .. Durumumu düzelttikten sonra, Ordu Kumandanım'a, sevinçli raporlar verebilirdim. özellikle, 9. Tümen Kumandanı Rü.şdi Bey'i, ce­ saretlendirdim. Bu Tümen'in güçlü bir vuruşuyla, Ezurum'u işgal ede­ cektim. Ermeni kuvvetlerinin, her yandan Erzurum'a doğru çekildikle­ rini görerek, sevindik. Telörgülerinin savunmasına, zayıf piyade bir­ likleri bıraktılar. Kiremitlik Tabyası. Harpuı - Kapısı ve lstanbul Kapısı yönlerinden beş kadar top, muharebeye katılıyor. Karasu 'yun kuzeyindeki Ermeniler de, Gürcü-Boğazı 'na doğru çekiliyorlar. Öğleden sonra saat l 5.45'teki görünüş, bende bugün Şehrin iş­ gali hakkında, büyük umutlar uyandırdı. (Çekilen Enneniler'i) ı.akip eunek için, bir piyade alayı ile, bütün süvari kuvvetlerimizi hazırlat­ tım. Hareketin yapılış biçimi üzerine, 9. Tümen Kumandan ı na da, ge­ reken emirleri verdim. '

Saat l 7'de Şehirde, yangınlar başladı. Gözetleme yerimden durum, bütünüyle görülüyordu. Gez'e giden Tümen Karargahı çukur­ da olduğundan, durumu ıyı göremiyor ve ileri hareketin imkansızlığından bahsediyordu. Telefonla, aynen şu emri yazdırdım :

Dokuzuncu Tümen Kumandanlığı'na Alaca (köyü) Gözet/emesi'nden i l Mart 1 9 1 8, saat 1 7.00

Telefon: Eşkıya'nın sürekli geriye doğru çekilmesine, Şehir'de yangın çıkmasına ve bütün gücüyle savunmayı üstlenmeyip, cephenizde bütün kuvvetinden daha az kuvvet bulundunnasına göre; eşkıyanın bu akşam Şehri boşalıacağı'nı, kuvvetle sanmaktayım. Buna göre, Tümen'inizin biraz daha girişken davranarak; eşkıyanın, Şehir'de kır­ gın yapmasına vakit ve fırsat bırakmayıp; bir an önce istenilen hedefe

86


ulaşmasını, besbelli olan gayretinizden bekleri m . B irinci Kafkas Kolordusu Kumandanı

Kazım Karahekir Ordu Kuma,;danım'a,

yine telefonla, şehrin işgalinden çok

umutlu bulunduğumu bildirdim.

Avni Bey'i

Kurmay

(HarekfıL Şubesi Müdürü)

9. Tümen'e verdiğim Gez'e gönderdim. Gece saaL 22.00

de, durumu yakından görmek ve

emrin yapılmasını sağlamak üzere,

de, bütün cephelerden gelen raporlara göre, durumumuz şöyle idi: Sağ kanauaki (Yarbay)

Halid Bey Müfrezesi'nin

başarısına rağ­

men, cephanesinin bitmesi ve karın çokluğu, hareketini pek çok gecik­

(9. Tümen), Telörgüle­ rinc 300 meLre mesafeye kadar sokulmuştur. Karasu kuzeyinde sol kanaLtaki 13. Alay. pek ağır ilerlemiş; henüz Karaz (köyü) çevresin­ tirmektedir. Merkez'de asıl taarruz kuvvetimiz

dedir. Bu duruma göre yapılacak iş:

Merkez Kolu nu, gece muharebe­ '

leriyle telörgülerin içine sokmak; ve yarın sabah, bütün kuvvetlerle,

Erzurum üzerine aLılmaktan

ibaretti.

Sağ ve Sol Kanaı Müfrezeleri de,

geceleyin mümkün olduğu kadar ilerliyerek, sabah taarru zuna katıla­ caklardır.

Süvari Alaylarr, dinlenmeye Kolordu Karargahı

iştirak edeceklerdir.

geçerek, sabahleyin harekata da, yann erkenden (Alaca'dan

kalkarak) J/ıca'ya geçecektir. İcap eden emirleri verdim.

Gece (11112 Mart 1918), en büyükten en küçüğe kadar, pek büyük bir sevinç içinde, ıcikaı ve himmetin bütün anlamıyla çalışıla­ rak, uyunmadı. Geceyarısını, atladık, 1 2 Marıa girmişlik. Yarın sabah, Erzurum'un Kurtuluş Saaıi olacağı hakkındaki kanaatim, ıamdı. A laca köyünde telefon başında, cephelerden haberler bekliyor ve sevinçli bir hava içinde, sohbetler ediyorduk ... Kurmay Avni Bey, Gez'de (9.) Tümen Karargcihı 'nda gördüklerini, birkaç defa anlatu: "9. Tümen Karargahı, şosa boyunca iki taraflı (yol yapmak

için

kırdırılmış) taş yığınlarından istifade ile (siperlenerek), sıçramalarla,

Gez'e kadar gelmiş.

Burası,

Erzurum'a 7

kilometre kadar mesafededir.

87


Telörgüleri de buraya, 2 km. kadar u7.alcbr. Kiremit/ile - Tabyası yö­ nündeki Rus topçusu, 7 kilometreden burasını, pek korkulu biçimde dövmektedir.. . Kolordu emrine göre, Hücum Kolu kurulmuştur. Telör­ gü geçilir geçilmez, yedekte dinlenen 9. Alay i leri sürülerek, şafakla birlikte lstanbul-Kapısı'dan Şehr'e hücum edecektir. Aynı zamanda, (Sağ Kanattaki) Halid Bey Müfrezesi nin geç kalması ihtimaline karşı, 28. Alay da, Harput - Kapısı ve Kiremitlik - Tabyası'na hücum ede­ cektir". '

Geceyansından sonra saat 2.30'da, sevinçli bir haber geldi: Şosa boyunca (ilerliyen) Hücum Birliklerimiz, hafif bir atışmadan sonra saat 2 de, telörgülerini, istihkam birliklerimiz vasıtasıyla kese­ rek, içeri geçmişler. Erzurum'un zaptı ve sonra da, Ermeni kuvvetleri­ nin sıkı takibi için, 9. Tümen Kumandanı'na ve öteki birliklere emirler verdim ... Ben de erkenden Karargahımı, (Alaca'dan) Ilıca'ya naklede­ ceğim. Her tarafa emirler bildirdikten sonra, biz de biraz uyku kestir­ dik ... Şimdi, şu Erzurum'un Zaptı arifesinde bile kötü düşünenler, tabii rüyalarında bile boşyere sıkıntılı şeyler görecekti. Ben, bunu bil­ diğimden, en tehlikeli zamanlarda dahi, uyumadan önce, gayet iyi şey­ ler düşünürdüm. Uygunsuz rüya gördüğüm de, hemen olmazdı. İşte bu yüzden, Erzurum Muharebeleri'nde rüyamda, hep Kars'ın Zaptı'nı görüyordum; ve zayıf kalplilere, müjde veriyordum. Muharebe rüyalarında dahi, şuuraltının ne kadar büyük tesiri olduğunu bu, bana bir daha anlaunış oldu:

Kars, artık şuurumun içyüzüne yerleşmişti. Küçük yaşlarımda Erzurum'da, Van'da, Harput'ta, (93/1 878) Kars Muhacirleri'nden olan komşularımızdan, 1877 - 1878 11293 Rus Harbi'nde: Kars Muha­ rebeleri'ne, Kars'ın Düşmesi'ne, Gazi Ahmet Muhtar Paşa'ya ve öteki bazı Kumandan/ar'a ait, çok hikılye/er dinlemiştim. Sekiz-on yaşlarım­ da iken şuuraltıma geçen bu sözler, Kurmay Mektebi'nde / Harp­ Akademisi'nde, Kale Muharebe/eri dersinde, tekrar Kars'la meşgul ol­ makla, yeniden kuvvetleniyordu. Artık Kars Kalesi'yle ben, daha çok iligileniyordum. Kars haritalarımı, daha özenle boyar ve arazisini,


daha büyük bir zevk ile incelerdim. Kars'ın bütün Tabyalarını ve ora­ daki hareketleri, her türlü ayrınıılarıyla, ezberlemiştim.... (lsıanbul) Harp Akademisi'nde, sınıf birincisi olma/clıjıma rat­ men, benim de şuuraltıma işlemiş bulunan Kars Kalesini Zapıedmek gibi bir hevese kapılmış oldutumu, itiraf ederim. Bu, benim ülküm gibi olmuştu. Hatta, nasılsa bu temiz düşüncemi, iki samimi arkadaşı­ ma da, bir kere açmak cüretinde bulunmuştum... lşıe, Erzurum'un Zaptı ile utraşırken, her gece rüyama giren, Kars oluyordu. insan, şu­ uraltının pençesinden, uykuda bile kurtulamıyor. 12 Mart sabahı, lop sesleriyle uykudan uyanırken, ben arkadaşlarıma: -Biz, Karsı da ala­ cajız, Karsı da alacajız, diye müjde veriyordum. Erzurum Kurtuluyor: (Rumi) 3 Şubat 1331 ( 16 Şubat 1916) günü Ruslar'ın eline düşen Erzurum Müsıahlcem Mevkii, iki yıldan çok esaret alunda inle­ dikten sonra, 12 Marı 1918'de kurtulmuştur. Şöyle ki: 12 Mart sabahleyin saat 5'te, Erzurum yönünden top sesleri işi­ tilmeğe başladı. Yataklarımızdan fırladık. Durum, henüz açık değildi. Telefonla her tarafla görüştükten sonra, atlarımıza binerek Alaca'dan yola çıktık .... Saat 8'cle, ırıca'ya gelebildik. Hemen 9. Tümen Ka­ rargahı'nı telefonla bulduk; ve Büyük Müjdeyi de aldık: Birliklerimiz,

Erzurum'a girmiştir. Şehir içinde, hafif alışmalar oluyor. Dün akşam başlayan yangınların, hfila sürdüğünü Jlıca'dan biz de görüyoruz. Hemen, (Erzincan'daki) Ordu Karargahı'nın telefonunu bağlatum . Karşıma, Ordu Kurmaybaşkanı Albay Ömer LUıfi Bey çıku. Onunla şöyle konuştuk: --Müjdeyi, size mi, yoksa Kumandanımız'a mı vereyim?

--Kumandan Paşa, geç yattığından, henüz kalkmamışlardır. Siz, neredesiniz? Çok meraktayız; lutfen, bana bildirin.

--Erzurum, Kurıulmuşıur. Birlilclerimiz Şehre haJcjmdir. Ben de, Karargahımla, Ilıca'dayım.

89


--Siz şimdi neredesiniz; Alaca'da değil mi? --Hayır, //ıca'dayım. Alaca'dan, sabahleyin ayrıldım. Birazdan, Erzurum'a hareket edeceğim. Geniş Raporumu, Erzurum'dan yaz.aca­ ğım.

Karasu kuzeyindeki birliklere ve türlü kollara, gereken emirleri verdikten sonra, saat 12 de atlarımıza binerek, Erzurum yolunu tuttuk. 1 4 km. kadar tutan bu yol, (kar ve buzların kayganlığından), pek uzun geliyordu. Gez ile Erzurum arasında şosa boyunca, hayli cesetler yau­ yordu. Bunların, dünkü muharebelerde dürbünle sereltiğimiz, Ermeni yürüyüş koluna filt olduğu anlaşılıyordu.

Saat 15'te Karargahım'la, lstanbul-Kapısı'ından Erzurum'a girdik. Tek-tük silah sesleri, kurşun vızıltıları ve bomba sadaları duyu­ luyordu. Bazı binalara (bu arada, ünlü kagir Taşmağazalar'a) saklan­ mış olan Taşnal Fedaileri, rastgele yönlere ateş eLmekte oldukların­ dan, şehir içinde atışmalar sürüyordu. Şehrin batı kesiminde Yakutiye-Kışlası'na yalcın bulunan ve Rus Topçu Kunuındanlıgı'nın Karargah olaralc seçtiği (Eski Beğlerbe­ ği Sarayı ve sonra "Magrav-Han Sarayı" denilen, alt katı Darphane işini gören ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nca tescil edildiği halde, 1 979'da Belediyece yıktırılan tarihi) binaya ve komşusu evlere, Karargahım -ra yerleştik. Hasankale'ye doğru çekilen Ermeni birliklerinin talcibi vazi­ fesini, 9. Tümen Kumandanı Rüşdi Bey'e, Şehrin içindeki (direnenleri ve cesetleri) temizleme işini de, (Yarbay Eyüplü Deli lalcaplı) Halid Bey'e verdim. Birliklerimden Raporlar'ın toplanması, (Erzincan'dalci) Ordu'ya Rapor yazılması; yaralılar, hastalar, iaşe, cephane ikmali, halka yardım; savaş ganimetlerinin koruma altına aldırarak, tesbit olunması gibi birçok işlerimizi gönnek üzere, Karargahça işe başla• dık.

Erzurum'un Kurtarılması'ndaki insan zayiaumızın, şu sayılarda olduğu, anlaşıldı: 2 Subay ile 12 Er, şehid, 3 Subay ile 113 Er -çoğu hafif- yaralı. Erzurum'a vanııcaya kadar, (el, ayak, kulak gibi) mevzii 90


donukların bütünü, 308 Er dir Erzurum içinde halkımızdan şehid edi­ lenlerin sayısı, 1 708, yaralılarının da 37 idi. Cephane harcamamız ise, tüfek başına 50 ve top başına 24 mermi ayrılmışken, fışeklerimizin 1/ 4' ünü, top mermilerinin de ln sini sarfetmişlik. "

.

Gerek insan, gerekse cephane zayiaumız, kazancımız bakımın­ dan hiç gibiydi. Hele, bütün Erzurum Halkımızın yokedilmesi ve şeh­ rin yıkılmasına da meydan bırakmamış olmaklığımız ve ganimetler gözönüne alınınca, başarımız pek büyüktü. Aldığımız esirler ve düşman ölüleri: a- Esirler; 35 Rus Subayı. 3 Gürcü Subayı, 3 Rus Eri; aile olarak da, 1 3 Rus kadını ve 3 Rus çocuğu vardı. b- Ermeni ölüleri, 500 kadardı. Bundan artık olanı ve öteki yaralılarını da, (kaçarken yanlarına alıp) götürdükleri, anlaşıldı .. (Erzurum'un Kurtuluşunda) iki tarafın kuvvetleri: Savaşcı ola­ rak Ermeniler'in sayısı, kesirsiz 6 000 , Türk kuvveıJ: de, 5 000 kişi idi .

Ganimet/erimiz: Erzurum Müstahkem Mevkii'inde, 4 00 top ve sayısız mühimmat, silah, giyecek ve erzak; ağızlarına kadar dolu is­ tihkam parkları ve demiryolu malzemesi, 8 lokomotif, 15 vagon (de­ kovil/sahra-treni), çokca petrol, benzin v.s. Ayrıca Rus Subayları'nın bize karşı kullandıkları I� Sahra (koşulu) topu ile, Ermeniler'in kul­ landığı 8 dağ topundan 6'sı, sapasağlam elimize geçti. Bundan sonraki (Kars'a doğru yapılan) hareketlerde, işimize pek çok yanyacak olan, bir binek otomobili de, ganimetler arasında idi.

Erzurum, Nasıl işgal Olundu?: Gelen raporlara göre, Erzu­ rum un işgali şöyle olmuştur. '

Güçlü bir S ubay Keşif Kolwnuz, daha geceleyin {1 1/1 2 Mart 1 9 1 8'de) lstanbul-Kapısı'na kadar gelmişlerdir. Sağ kanatta 28. Alay'ın 82. Taburu, (12 Mertta) saat 4'te Harpuı-Kapısı'na 500 metre­ ye kadar yanaşmış; ve Ermeni birlikleriyle burada atışmaya tutuşmuş­ tur. 29. Alay da, 4,30'da lsıanbul-Kapısı'nın her iki yanındaki siperleri tutmuş bulunan 600 kadar piyade ve 4 makineli tüfek ateşiyle karşıla­ narak, auşmaya başlamışlardır. Saat S'te, Kiremiılik-Tabyası 'ndan iki ve Harput-Kapısı'ndan da bir düşman topu, ateşe başlamıştır. Sabah

91


saat S'te, şehrin çevresini kuşatan, ilci kişi boyundan yüksek Toprak­ Siperler'den, birkaç Tabya'ya, birlilclerimiz girdiği halde, atışma saa t

lsıanbul-Kapıları'ndan ve bu kapıların her iki yanlarındaki Tabyalardan 9. Tümen birlikleri, Er­ zurum Şehri'ne girmiştir. Giren birlilcler, bir kısım kuvvetiyle Ahali­ Tabyası, Topdağı (Aziziye) ve Surpnişan (Mecidiye) Tabyaları'nı işgal euniş; ve buralarda, 100 kadar Ermeni askeri öldürülmüş olup, 6 6'ya kadar sürmüştür. Saat 6'da,

Harpul

ve

dağtopu ganimet alınmışur. Sağ kanattaki Halid Bey Müfrezesi Kapısı 'na varabilmiştir.

de, saat 7'de

Harpuı­

Süvari birliklerimizin hepsini, Ermeniler'in takibine memur et­ 2. Kafkas Kolordusu'nun Müreııep Süvari Alayı, ancak sabah saat 9'cla Ilıca' dan geçebildiklerinden, saat 1 2'de Erzurum'dan Hasankale doğrultusuna geçebilmişlerdir. timse de,

• •

Erzurum Halkımız,

pek ezilmişti. Anasını, babasını kaybeden

çocuklar; veya oğullarını yitiren Ana ve Babaların feryatları, aç kalan­

Kolordu Topçu Kumandanı Yarbay Recep Bey'e, Erzincan'da olduğu gibi Erzurum'da da, Vali ve Kuman­ danlık vazifesini verdim; ve Halka, mümkün olabilecek her yardımı ların ızuraplan, pek büyüktü.

yapması ve şehrin sağlık temizliğini de temin etmesi için, gereken -. kuvveti, yetkiyi ve malzemeyi emrine verdim.

(Hasankale, 13 Martla süvarilerimizce işgal edildi. Erzurum'da Taşmağazalar'a sığınan bol cephaneli Taşnak Fedaileri'ni, Yarbay Halid Bey Müfrezesinden Milisler, ancak 14 Mart günü temizledi. Bu­ rada öldürülen çete mensupları, 46 Ermeni ve 5 Gürcü idi. 16 Marua Süvarimiz, Horasan'ı işgal elli. Buradaki Dekovil İstasyonunda: 100 lokomotif, 20'si kömür yüklü 100 yük vagonu, sağlam olarak elimize geçti. 1 7 Marua, Narman

kurtarılıp, 2 1 Martta Ermeniler'in 1 00 piya­ Kötek de alınınca, 1 9 14 Hududuna da­

de, 1 50 süvarisi püskürtülerek yanmış olduk).

92


Ordu Kumandanı Vehip Paşa, 1 9 Martta Erzurum'a geldiler... Kendi emrinin yapılmadığına kızmakla birlikte, çabuk başanlanmızı laledir ediyordu. . Erzurum'un Kurtuluşu'nda fedakarlılcla vazife ya­ panların taltifi sırasında, (26 Mart 1 9 1 8'de) ben de, Kılıçlı-ikinci (Rüt­ beden Altun) Osmani Nişanı ile taltif olundum. Ancak bence en büyük mükafat, Talimatntimemiz'in bize emrettiği gibi, "Sorumluluktan çe­ kinmemek" duygusu ile, Erzurum'un bir vuruş ile Kurtuluşu'nu sagla­ .

mayı başarmak olmuştur. . . Kumandanlıgın en yüksek hilssası, mes'uliyetten çelcinmemektir. �EK.s. 1 30- 1 32,143,146- 1 50, 1 53- 1 6 1 , 163- 1 64, 166- 1 77, 1 801 92,l 94, l 96,205,208-216,2 1 8-222).

Ç) SARIKAMIŞ'IN KURTULUŞU

21 Mart 1918'de, 1914 Hududumuza varmıştık. Aruk bundan sonra, "yeni bir atılış için Eruzurum, bir üss-olacaktı". Bu yüzden bu­ rada, "Vali ve Kumandanlık vazifesini, Topçu Kumandanım Recep Bey'e verdim ", Belediye'yi de kurdurdum. "Gönüllü Milis Teşkilatı yaparak, çevre köyleriyle bağlantı kurulduğu gibi, Palandöken­ Taşkesen Yolu'yla Hınıs'a, Hasankale-Köprüköy Yoluyla lludud'a (Köteğ'e), Gürcü-Bogazı Yolu'yla da Tortum tıölgelerine varınca, gü­ venliği sağlauım; ve geçici Mahalli idareleri kurdurdum" ( 1 5- 1 6 Şubat 1 9 1 6 gecesi, Gürcü-Bogazı 'ndan gelen Rus baskını yüzünden) "Erzurum'un bırakılması sırasında, 19. Süvari Alayı ile bir Gönüllü Müfrezemiz, Sancakları'nı, Halkımızdan birisine bırakmışlar. Bunları, bana getirdiler. Getireni, laledir ederek, mükMatlandırdım. Sancakla­ rın, bu biçimde davranılarak düşman eline geçmesi ihtimali de, düşü­ nülmelidir."

"Ordu Kumandanımız Vehip (Mehmet) Paşa, 19 Martta Erzu­ rum'a gelmişlerdi. Ertesi günü, şehri ve anbarlan beraber dolaştık: Te­ mizliği, düzeni, halka yardımı kendileri de, Kunnayı da gördüler. Er­ zincan Hareketi'ne nisbetle Erzurum Kurtuluş Hareketi, daha cüretli 93


ve daha parlaku. Sağ ve sol yanımdaki Ko/ordular'dan çok önce, Hudud'a kadar da bölgemi düşmandan temizlemiş bulunuyordum. Askeri işler kadar, mülki işleri de, Ordu Kwnandanım'ın Erzurum'a gelişine kadar, temin etmiştim. Aruk Sarıkamış. Kars ve Ötesi'ne ge­ çebilirdik. " "21 Martta Ordu Kumandanım'a, (Erzurum'da) esir alınan Rus Subayları'nın kılıçlarını takdim vesilesiyle ziyaretimde, kendilerine şu teklifle bulunmuştum:

"--Paşa Hazretleri, Karabıyık'ta eldeettiğimiz (erzak dolu) an­ barlara dayanarak; Erzurum'u, yanmaktan ve halkımızı, katliamdan kurtardık. Yeterince, dinlendik. Elimize de, yeniden epeyce şeyler geçti. Müsaade buyurulursa, Sarıkamış'a da bir darbe vuralım. Kars Kalesi'nin 'Zaptı için, (solumdaki) ikinci Kafkas Kolordusu'nun da hi­ zamıza gelmesini bekleyebiliriz. Şimdilik, bugün emrimde bulunan ileri birliklerin yardımını, yeterli görürüm"

"Ordu Kumandanun'ın gösterdiği yüz, bu tekl ifimin hoşuna git­ mediği idi ... Bana, kısaca, şu cevabı verdi: -Gereken emirleri, zama­ nında elbet de, ben veririm!" (O gün) saat 1 5 , 1 5'te Emir Subayı'nın getirdiği "Çok gizlidir" kayıtlı yazılı emirde: "Her amirin verdiği emir üzerinde, münakaşa ve görüş kabul edilemez ... Askeri hareketler üzerine, maiyetimdeki Ku­ mandanlar'dan, görüş ve teklif kabul eyliyemem ... bu işlere bakan Kurmayun vardır... Hele Kolordu Kumandanlığı na yükselmiş bulunan çalışma arkadaşlarımın, hususilik ile resmiliği, çok incelikle ayırt et­ '

melerini rica ederim ... Resmiliğin, askerliğin, hele ki büyük Kuman­ danlar arasında, laübfililiğe (aldırmasızlığa), tahammülü yoktur... Ben­ den emir alan arkadaşlarımdan, vazife sırasında, Er gibi bir itaat isterim. Bun·a aykırı karar verecek arkadaşlarım, önce istifa dilekçesini ve aunı hazırlar, Karargdhıma gelmek üzere Makamından çıkar; ondan sonra, emrimi bozan emri verir.. "

Vehip Paşa'nın şiddetinden, herkesin korktuğunu bilirdim...... Şimdi, bu tamine karşı bltumum, herhalde susmak olmayacaku. Bu

94


kiğıdı, Krumaylarım'a okutwm; ve başka yoldan da, bunun yazılış se­ bebini araştırdım ... Bu "ağır emrin biricik sebebi"nin, benim, taarruz keşfi hakkın­ daki emirlerini değiştirerek; kısa bir zamanda ve az bir zayiatla Erzu­ rum Kalesi nin elegeçirişim olduğunu, öğrenmekte gecikmedim! . . Me­ ğerse, Ordu Kumandanım . hareketi idare ederek, "Erzurum işgali '

...

şerefini, kendileri için düşünüyorlarmış. Yıllardan beri bu Cephe 'deki emeklerinin mükafaunı, böyle bir neticede düşünüyorlarmış. Bana karşı, bunun için, pek kırgın imişler" "Halbu ki ben, Erzurum Zaapıı şerefinden çok, yangınlar ve katliamlar alunda inleyen Erzurumlular'ı kurtarmak için didişmiş, ça­ balamış, yorulmuş ve her sorumluluğa göğüs genniştim. Son Erim'den bana kadar da, bu duygu ve istek vardı. Ve bunun içindir ki, ileriye gitmeğe can atıyorduk. Tarih'in birçok misallerinden, ispanya Fatihi Tarık (bin Ziyad)ın başınagelenleri, şimdi daha iyi anlam ıştım . Demek, Üst-Kumandan'ından daha değerli ve daha parlak bir iş başa­ ranların hali, yaman olacakmış! " "Sonra, Er gibi bir itaat" ne demek? .. (Başkumandanvekili)

Enver Paşa -"arazi, iklim, mevsim ve düşman gibi etkenler karşısın­ da- bu bahtsız düşüncesiyl�. (emrindeki Kolordu Kumandanlarının düşüncelerine hiç yer venneden, 24 Aralık 1914-5 Ocak 1 9 1 5 tarihin­ de) Sarıkamış'ta, iki güçlü Kolardumuzu yok edip dağıtmadı mı? Ancak ben Jrak'ta bile, Enver Paşa'nın kızgın güneş altında Kii.tülammıire yakınındaki zaif bir Tümerıimizi, lngilizler'e karşı taar­ ruz emrine rağmen -Ordu Kumandanımızın itirazdan çekinmesi üze­ rini-, apaçık mutalealanmı ve bunun, bir felaket olacağını söyledim. Ve, kendilerine bu emri geri aldırtabilmiştim." • •

22 Mart 1918 de saat 20,45'te Ordu K1111n 1a danım, harekata azıcık müsaade eden emrinde, diyordu ki: "Cesur Subaylar kwnanda­ sında. AhQJi ve Gözüaçık Erler gönderilerek, Hududun d.ogusunda, ne-

95


relerde anbar yerleri bulunduğu;

Gürcü ve Ermeni muntazam

teşkilat

ve çetelerin şimdi bulunduğu yerleri, kuvvetleri; içeri giden yolların durumu ve Ahfili'nin düşünce ve duygulan hakkında, keşif ve araştır­ malarda bulunulmalıdır. i mkan ve kuvvetin elverişi ölçüsünde

mış. Oltu. ve Artvin mevkilerinin, bir baskın görüldüğü

anda,

oralardaki

enalctan

SarıJca­

ile elegeçirilmesi mümkün ve

Müslüman Alıali nin '

silahlandırılarak kuvvetinden de faydalanmak üzere, Kolordular, hare­ ketleri alanını genişletmeğe yetkilidirler... "

Buna göre davranıldı.

23 Martta Kötek işgal edilip, Karaurgan ve Yenilcöy de alınmak üzereydi. Cesu.r ve Seçkin Su.baylar ile Çete­ ler, Saralcamış'a doğru gönderildi. Ordu. Ku.mandanun'dan. 24 Mart saa t 17,30'da bana yazılan, "Kardeşlik Huzuruna, Kardeşim Kazım Bey" başlıklı mektup, şöyle bitiyordu: Erzuru.m'u.n Kurtarılışı'ndaki emrim, sizce "kısmen ta'dil edilip, değiştirildi. Bunu, hata saydım. Ha­

reketler, Tanrının llıtf ve keremi ve sırf sizin azim ve zekanızla, iste­ nilen güzel sonuca ulaştı. Bunu da, büyük bir değerlendinne ve min­ netle karşılarım. Yalnız sizi, büyük bir saygı duygusu ve kardeşlikle sevdiğimden, bu açıklamayı veriyor; ve hesabı kapatıyorum. Sizin de,

bu hesabı, geçmişe tevdi buyunnanızı rica eder ve saygı ile celadetli gözlerinizden öperim, Kardeşim

-

Vehip

Mehmet".(Bu da, beni biraz

olsun, ferahlattı).

"26 Martta Vehip Paşa, (Erzurum'dan) telefonla bana, şu il ti fat­ ta bulundular: -Kazım Bey, Erzu.ru.m'un Ku.rtarılması'ndan dolayı, Kı­ lıçlı //dncirütbe'den (Ahun) Osmani Nişanı ile taltif olurıdunuz. 9.

Tümen Kumandanı (Erzurumlu) Albay Rüşdi Bey Liyiılcat Madalyası ile. Her ikinizi de, kutlarım".

de,

Kılıçlı Altun

O akşam beni yemeğe davet eden Vehip Paşa, "pek samimi Karargahım'a dönüşümden az sonra, gece saat 22 de,

davrandılar...

"aldığım şu emir, canımı çok sıktı. Vehip Paşa, (kendisi Trabzon'daki Sulh Konferansı'na gideceğinden, Cephe'den ayrılıyor) Sarıkamış'ın Zaptı için teklif ettiğim Gru.p'u, bütünüyle benimle birlikte, (Bay­ burt'ta bulunan 2. Kafkas Kolordusu Kumandanı Tümgeneral, Haıput­ lu Ya/cup Şevki Paşa'nın emrine vermişti".

96


27 Mart'ta saat 20. 1 5'te (Bayburt'tan) telefonla gelen mufassal

Grup Emrı'nin 4. Maddesinde, dusu, bütün dağını.le birliklerini

KajlCJJs Kolor­ Tümen in büyük bir kısmı, "Sarıkamış'• ansızın bir taarruzla

şunlar belirtiliyordu: /. toplayıp, 9.

kuvvetli topçu ve bütün süvarisiyle,

'

işgal ve oradaki anbarları, mahvolmadan elde eyliyecektir" ...

Vehip Paşa'nın Trabzon'a hareket elliğini Ordu Karargahı da, oraya gidiyor. Buna, şaşum. (Merkezi Tiflis olan ve Azerbaycan-Gürcistan-Ermenistan'dan kurulu Federe) Kafkas Hükümetleri ile (3 Mart 1 9 1 8'de, Bolşevik Rusya ile imzala­ nan) Brest-Litowsk Barış Andlaşması esasında, barış yapılacakmış ... Bizi, barış ile oyalıyarak, Kars Kalesi'nde Ermeniler'in bütün kuvvet­ lerini toplıyacağı; ve belki Gürcüler'den takviye alabileceği, hesaba alınmak gerekti. Sonra, Sarıkamıj gibi, Enver Paşa'nın başaramadığı "28 Mart saat 4'te,

öğrendik.

bir iş, bu sefer kuvvet ve mevsim bakımından başarılacak bir seferdi .

Kars'ın Zaptı da, Erzurum'unkinden daha parlak olacaku. Vehip Paşa' yı bu şereften mahrum eden acaba, Başkumandanvekili Enver Paşa mıydı? ... (Kars Vilayeti ndeki) "Ermeniler'in '

ğ

ve onlarla birlikte hareket

eniklerini haber aldığım ( 1 878'ten sonra Çarlık Rusyası'nın, Gümüş­ hane ve Kayseri yörelerinden gönüllü göçmen olarak getirip, boşalan Türk köylerine yerleştirdi i) Rumlar'ın, (komşuları

Müslümanlara

yaptıkları) katliamlardan sakınmalannı; ve halkın, yerlerinde kalarak, mahv ve perişan olmamalarını, kendilerine bildirmek; aynı zamanda silahlı kuvvetlerinin de maneviyaunı sarsacaku. Bunun için, 28 Martta

Kars'laki Ermeniler'e ve bunlarla birlikte hareket eden Rum Cemaa­ tfne, birer Reyanname gönderdim. B unları, "Kötek'ten Kolordular Ku­ mandanı" diye imzaladım". 28 Mart akşamı aldığım tertibat: Ana kuvvet, şosa üzerinde Sa­ nlcamış'ı kapayan boyun noktasındaki Handere'ye yönelecek.

Sarıka­

rruş'ı yanlardan tehdit eunek üzere, ikinci derecedeki kuvvetler de, gü­ Karakurut 1 ve kuzeyden Kızılkilise köylerinden ilerliyecektir.

neyden

1) Halkımız buraya, XV/. Yüzyıl Osmanlı Talırir Defterleri'nde anılan büyük koyunaı Türle oymağı "Kara/auuı/w"nun hiıuuıyla, öteden beri "KaTalaırul'' demektedir. DıJandan gelenlerin ve memurlann ağıı ile resmen "Kara/aut" denmesi, yanlıştır.

97


Çevre, hep çamlık olduğundan, "Orman Savaşları" yapmak gereke­ cektir. Bizim, iaşe ve ikmal (cephane yetiştirme) zorluklarımız vardır. Tertibimi, Grup Kumandanı nı yazdım. '

30 Martta Tümenler'e, taarruz emrini verdim ve Karargahımı Erzurum'dan, 3 1 Martta Horasan'a naklettim. Erzurum'da elimize geçen, (Ruslardan kalma) "Ganimet" adını verdiğim otomobil ile gel­ diğimiz Horasan'da, istihkam Teğmeni lbrahim Efendi, bir Dekovil Treni işletebileceğini söyleyince "pek sevindim". Çünkü, "Faytonlar bile boş gitmesin" diye, (Cephe'ye) cephane taşıuyordum. Buradan, 9. Tümen Karargahı'nın bulunduğu Karaurgan'a geldik. 31 Mart gecesi­

ni burada geçirirken, keşif kollarımız ile ilerideki birliklerimizden gelen haberlerden, şunları öğrendik: "Ermeniler, Kars çevresinde 28 köyde, korkunç katliamlar yap­ mışlar. Kars'ta kuvvet ıoplanuıktadırlar; ve ailelerini Gümrü ye gön­ deriyorlar. 30 Martta, bütün cephemizde, Ermeni direnişi artmıştır. . . "

Yağmur ve çamurun çokluğu, şosa dışındaki birliklerimizin yürüyüşü­ nü zorlaştınnış ve onları yonnuştu. Bu yüzden, bütün birliklerin 2 Ni­ sanda dinlenerek, 3 Nisanda taarruza geçmelerini, bu arada cephane ve iaşe ikmalini uygun buldum. l Nisan öğleden sonra, Karaur­ gan'dan Jlorasan'daki Karargahım'a döndüm.

Nisanda, Kolordu Emri ne uyularak, ileri hareketler başladı. ve yokuş, arazi çok sarp ve karlı. Birliklerimiz, hat açamı­ yorlar. Ermeniler, her yanda direndiklerinden, Karakuruı - Koşakilise - llandere hatunda, muharebeler oldu; ve kısmen bu hatta hakim ola­ b i ldik... Bugün, Ruslar'a vaktiyle esir düşmüş olan askerlerimizden, biri yaralı olarak, 98 Er, bize katıldı .. " "3

'

Ormanlık

"4 Nisan sabahı, Handere'de bulunan 10 tabur piyade ile maki­ nelitüfek ve topçunun büyük kısmının kauldığı 9 Tümen 'e, daha çok Bilindiği gibi "KıullJ", yazın yağh yoğurt torbada süzülüp, hamur kıvamına gelince, onun yurnuna büyüklükteki parçalan günqıe kurutularak, kışa saklaıur. Bu Kara­ Kıuwlw boyu ise, ufak kawn gibi ilci avuç dolusu büyüklüğünde torba yoğurdunu, biraz güneşte ve sonra ocalı:ıa kurunıp, "karakabwlt' bağlamıı ve içi kaşar peyniri gibi yumuşak kalan pek makbul ve Ordulara yarar bir "Kıuu1" yapııklan için, bu adla anılmışlar.

98


faaliyet göstermesini; ve Karaurgan'daki 107 Alay'ı da, cepheye yak­ laşunnası emrini verdim." Arazinin ormanlık, karlı ve sarp oluşu, el­ deki kuvvetlerimizin açılma ve yayılmasına müsaade etmediği gibi, iaşelerine de imkan bırakmıyordu. .. Handere'de, bir Rus Subayı esir alındı. Onun söylediğine göre, Ermeni ordusunda, Rus Subayları bu­ lunmaktadır .. Sarıkamış. onnanlar içerisinde ve her yanı tahkimatla kapaulmış. Arazi ve kar, az kuvvetle çok üstün kuvvetleri tutacak bir durumda. Ordu ve Grup Kumandanlarımız, buraları yakından görme­ diklerinden, Çeıelerimiz1e bile, Sarıkamış'ın bir baskınla alınabilece­ ğini sanıyorlar. Bu esasta, emirler vermişlerdi ... .

"Önce şunu söyliyeyim ki, 14 000 kişiyi aşan Kolordumun sa­ vaşçı kesimi, Rumlar1a da takviye olunup, gittikçe kendi kaynaklarına yaklaşan Ermeniler'inkinden az olarak, 5 000 kadar bulunuyor. Her­ hangi bir dikkatsizlik ve idaresizlik, ormanlar içinde büyük zayiatımıza ve belki de felaketimize sebep olur. " Handere'de, Rus­ lar'dan kalma üç kat boy-siperleri mevzileri vardı. "Bugün, 9. Tümen. Süngü hücumuyla birinci mevzilerden atuklan Ermeniler'i, ikinci mevzilerden de çıkararak, saat 1 3'te Handere yi işgal euiler; Ermeni­ ler'in çekildikleri Handere doğusundaki üçüncü ve dördüncü mevzile­ rine, taarruzlarına devam �iyorlar. Karakuruı'taki Ermeniler. Anbar­ lan ve Aras üzerindeki Ağaç - Köprü'yü yakarak, çekildiler. Burasını, birliklerimiz işgal etti .. ." 5 Nisanda Horasan'dan Karargahım'ı, Kara­ urgan'a nakleuim. ..

'

"5 Nisan'da gece saat üçte, Ermeni mevzilerine bir baskın yapan 9. Tümen . orasını işgal etti... Bugün Sarılcamış'a gireceğiz diye Kurmaylarım, benden sevinçli. Çünkü, geçen ( 1 9 1 5 başındaki) Sarıka­ mış Felfıkeıi'nin öcünü, bugün alacağız. Saat 9'da (otomobille biz) Ka­ raurgan'a geldik. Sarıkamış'ın saat 8.10 da, savaşsız işgal edildiğini; birkaç yerinden yanmakta olan kasabaya, bir Tabur inzibat, anbarlann koruıunasına bırakılarak, öteki birlikleri buranın doğusuna alarak, uygun mevziler tuttuğunu, 9. Tümen Kumandanı Albay Riişdil Bey, bildirdi. JOIJ. Alay'm da, bu sabah saat 5.IS'te (Karakurut - Sarıkamış şosası üzerindeki köy) Mescitli'yi işgal ettiğini de, 36. Tümen Kuman­ danı (Trabzonlu) Albay Haci Hamdi Bey bildirdi". Karaurgan'dan

99


Albay RQ.şdi Bey'e şunu yazdım: ,

"ZatiAlilerinin ve kumandanız alunda bulunan Kahraman Su­ baylar ve Erlerin, yüksek alınlarından öperim. Ben de, otomobil ile Sarılcamış'a geliyorum". "Saat IO'da, Karaurgan'dan hareket ettik". İki saatte Sarılca­ mış a vardık .. "Sarıkamış Zaferi, bize mukaddermiş... (Burada) Çar ordusu, Anadolu'yu isti13 için, (93 Felaketimiz üzerine bizden aldığı nakdi "savaş tazminau" alUnlar ile), ne büyük hazırlıklar yapmışu. Er­ zincan'dan beri gördüklerimizin en büyük (askeri hazırlık) eseri bura­ da, daha savaş öncesinden burada hazırlanmışu. Geniş demiryolu, bu­ radan Kars'a ve daha ötelerine gidiyordu. Daha doğrusu, Rusya'dan buraya dayanarak, Anadolu'ya taşmaya hazırdı: Ruslar, (1916'da Erzu­ rum düşünce) derhal sahra demiryolu (dekovil) ile buradan Erzurum'a - Erzincan'a doğru; ve lran'da (Revan - Tebriz Demiryolu üzerindeki) Şahıahıı'dan da (Dotu - Bayazıı üzerinden Karaköse ye ve buradan (Van - Gölü kuzeyindeki Ernis ile) Aras vadisine doğru ilerlerken, Sa­ rıkamış'tan da, geniş demiryolu yapımına başlamışlar (tünelleri açmış­ lar). (Türk'ün Çanakkale Zaferi yüzünden, gününden önce) Çarlık yı­ kılıp, orduları dağılmasaydı, Anadolu istilasının ne korkunç olacağını, bütün bu işler gösteriyordu" 2. '

.

'

"Sarılcamış'ın, bir Avrupa kasabası gibi şirin ve heybetli görü­ nümü arasında. yer-yer yangınlar ve yüksek duman direkleri ile büyük bir ıssızlık arasında görülen tek-tük patlamalar, bir savaş dehşeti veri­ yordu. lsıasyon'da, tek-tük götürülememiş vagonlardan başka birşey bırakılmamış. Bir tren (lokomotif)in bile elimize geçmemesine, canım çok sıkıldı. Yanan Çarşı'dan geçerek, yangınları yakından gördük. Cephanelik, erzak anbarları ve bir iki kışla yanıyordu. Yanmayan bi­ naların sayısı, yananlardan pek çoktu".

2) 1916 Ağustosunda "Rusya'ya, Er-nisiz Er-nistan g�relclir" diyen Çarlık, 1914 Kasım ayında Tijlis'ıı:. EnMni Katolik.osw'na verdiği, "Mwhlariyeı" sözünden cay· mı,u. Dotw-Anodolw'ya, Rw Mujik ve Kaz.aldarı'nı yerle,timıek üzere projeler Yl!plllll ve 1916 sonlarında bunu gclipinnişkcn, 15 Mart 1917 deki lhıilil ile yıkıl­ mııu.

100


D) KARS'IN KURTIJLUŞU

Sarıkamış'ta, ihtiyar kan - kocadan ibaret bir Rus ailesi'nden başka, kimse kalmamışb. 5 Nisan akşamı ileri hattımız, Sarıkamış do­ ğusunda Aliso/su - Yagıbasan köyleri ve bu hizada güneye ve kuzeye uzanan hal O akşamı, Sarıkamış lsıasyonu'nda geçirdim. Ertesi 6 Nisan 1 9 18'de, Kars Kalesi'ne karşı hareket hazırlıktan sırasında, Grup Kumandanlıgı'mrza, şunu yazmışum: "Kars Kalesi'ne karşı yapılacak hareketlerinde, obüs toplarına gerek hasıl olabileceğinden" , geride bırakılan obüslerin, Sarıkamış'a Kolordu emrine gönderilmesine müsaade buyurulması... 7 Nisanda Grup Kumandanımız'ın Erzurum'dan telefonla verdiği emirde, şu iki madde üzerinde duruluyordu: 1 - Umumi Hareketler üzerine karar verecek, ne siz, ne de benim. Bu yetki, Ordu Kumandan ı 'na aittir. O zaun iyi bir karar vere­ bilmesi için de, iaşe kaynaklan sorununun çözülmesi gerekir. 2- Kolordu bölgesinde bugün, ne miktarda ve nerelerde erzak bulunduğu; ve bunlardan her gün, ne kadarının tüketildiği bildirilmeli­ dir.

" (Yakup) Şevki Paşa, hareketlerden çok, menzil işleriyle uğra­ şıyor. Böyle iken, Karargahı'nm bulıınduğu Erzurum'claki erzak mik­ dannı kendisi öğrenebileceğine, bana şikayet ediyor. Şimdiye kadar hareketleri, naz.ari erzak hesabiyle yapsaydık, hata Erzincan'da bekler ve hem de aç kalırdık. Bu suretle, halkımızı kurtarmak şöyle dursun, ordumuzu açlıktan, bozguna uğraurdık. Koca Rus ordusunun bıraktık­ larını yakalaya yakalaya, Sarıkamış Dagları'nı aşmışuk". "Elimize geçen en değerli malzeme, (rusça basılmış bulunan kunnaylara mahsus 1 : 84 000 lik) Harita bollugu idi. Hele Karaku­ rut'ta elegeçenler, hayrete değer.. . Kars ve ötesi için, artık hazinelere sahip gibi sevindik. Tilmenler'e, hatta bazı Alaylar'a kadar dağıttık. Hareket sahalanmızı, boyalı kalemle de boyuyordum. Araziye, en ince

101


yerlerine kadar hfilcim oluyordum: Çayırlar, bataklar, harabeler, kuyu­ lar, ormanlar ve en ufak tepeler, her türlü yollar, dereler, su birikintile­ ri, kOylerin ev sayısı ve hangi milletten olduğu, tarlalan ... velhasıl her şey, birdenbire malfunumuz olmuştu. (Karsçayı solunda) Karahamza, Bölülcbaşı, BaşkOy kesimlerin­ deki Ermeni kuvvetlerini, 7 Nisanda püskürten öncü kuvvetlerimiz, "Novo - Selim" (şimdiki tlçe merkezi Selim) köyü doğusundaki sırtla­ ra sürmüştü. 29. Alayımız, (Karsçayı sağındaki) Bozaı (lı) köyündeydi. Kağızman'a 17 km. yaklaşan Milis/erimiz, önlerindeki Ermeniler'i ye­ nerek, Kağızman ve Kars'a doğru çekilmelerine sebep oldu. /' 8 Nisanda, Ermeniler'in, Selim'in doğusundaki sırtlarda tahki-

mat yapmakta olduktan görüldü. Bizim birliklerimiz, o gün bu cephe­ de keşifle uğraşb, muharebe olmadı. "Bugün 36. Tümen Müfrezesi, Kağızman'ı işgal etti. Ermeniler, (kaçarken) 56 ölü bırakmışlar. Bun­ lardan 50 si, kasabadaki Türk halkı ile çarpışmada ölmüş. Ahalimizden 100 ü kasabadan ve 300 ü de civar köylerden getirip Er­ meniler'in şehid ettikleri, 400 Türk varmış" "8 Nisan akşamı, Kars'a karşı Birinci ve ikinci Kafkas Kolor­ duları ile yapılacak hareket hakkında", Erzurum'dak.i Grup Kumıında­ nı'ndan emir aldım. Bunda, J. Kolordumun cephesi, doğuda Alacadağ ve Borlulcdağı ile, bauda (Allfiltuekber Dağı güneydeki) "Emirhan Sil­ silesi - Kavurmalık hatu" gösteriliyor; ve Kolordu kollanyla taşınmak üzere, en azından on günlük yiyecek maddelerinin bulunacağı "bir anbar yerinin keşif ve tedkiki ile tesbiti ve sonucun bildirilmesi", iste­ niyordu. "Aruk, Kars'ı da savaşla zaptedeceğimizclen, büyük sevinç du­

yarak, hazırlığımıza hız verdik". Sarıkamış - Kars Demiryolu, güney­ deki 36 Tümen ile kuzeyindeki 9. Tümen arasında, aralık çizgisi tutul­ du. 9 Nisan sabahı, Tümenler'e gereken emirleri verdim. O gün Ermeniler, bizim sağ ve sol yanlanmızdan ilerlemeğe gi­ riştilerse de, durdurduk. Bu sabah Erzurum'dan kalkan bir uçağımız, Kars üzerine doğru bir keşif yaparak, geri dönmüş ve eksikli bir rapor

102


vennişti. Grup Kumandanı Yakup Şevki Paşa, kendi Kolordusu'nu , (Oltu - Göle doğrullusunda) Kars'm kuzeyine, dağ l ık bölgeye auyor­ du. Bunun mahzurunu ve Ermenileri n esas direnç yerinin Selim yanı olup, burada kesin savaş vereceklerinin, esir aldığımız Rus Suba­

yı'ndan da öğr en ildiğini 8 ,

Nisanda kendilerine yazmışlım.

Yine "9 Nisanda, Selim istasyonu ile müdafaa halumız arasın­ daki demiryolunun ve

Kars'a giden lelgraf lellerinin kesi lmesini; böy­

lece, zırhlı tren veya makinelilüfekli lokomotiflerin, cephemize yanaş­ maları ve haberleşmelerimizin çalınması ihtimalinin önlenmesini, 9.

Tümen kumandan ı 'na emreltim".

kar yağdı . Dün taarruzlarını dur­ durduğumuz Ermeniler, eski mevzilerine çekildiler. Selim doğusunda­ ki sırtlarda, güney ve kuzeye doğru tahkimata devam ediyorlar 8 dağ­ Nisanda, arasıra dolu ve

"10

lOplan görülüyor"

"Rum

köyleri, Ermenilerin isteklerine karşı durduklarından,

aralarında, bi rkaç yerde çalışmalar olmuş. Rum kadın ve çocukların­

36. Tümen cephemize sığınmışlar. Bunlar, Aliso­ fu köyüne yerleştirildi. Eli silah lutan Rumlar, bizimle birl ikle Ermeni­ lere karşı savaşacaklarını söy lüyorlar. İkisi Subay -Rus ordusunda hizmel elmişler- olmal(üzere 50 Er, hanımızda kalmış; öleki leri, Er­ dan 2 000 kişi kadar,

menilere karşı köylerini koruyorlar". " i lkin Sarıkamış'a yürürken, sol kanadımızdaki 5. Tümen, Rum­

Ermenilerle birlikle harekel elliklerini haber veriyordu. Sarıkamış'ın işgalinden sonra, sağ kanadımızdaki Rum köyleri, Ermenilere karşı vaziyel aldılar; ve iş, aralarında çarpışmaya ve kan­ dökmeğe kadar vardı. Bize, çoluk - çocuğunu getiren ve hallanmızda kalan Rum Miifrezesi nden bir de yaralı var. Bunun ledavi eltirilmesi­ ni, ölekilere de iyi davranılarak denenmesini, 36. Tümen'e emrettim . Şevki Paşa ya da, bilgi verdim. Onlara inanılmamasını yazıyordu. Hal­ buki, bunlardan çok faydalandık". ların

da

Fakal,

'

,

'

"Bu (Çar Ordusu'ndan kalma Rum) Subaylar'dan birini, Sarıka­ mış a gelirttim. Tesadüfen buraya da, geri taşımacılıkla kullandığımız '

103


(Karaurgan'dan alınma) Rum arabaları gelmişti. Subay, bunlardan bir arabacıya koşarak: - Vay, Kardeşim, burada sag! diye boynuna sarıl­ dı. öpüştüler, konuştular. Sonra bana dönerek, güzel türkçesiyle dedi: "Bu yalancı ve katil Ermeniler bize, bütün Rum halkını Türk­ lerrm katliam ettiklerini; ve köylerini yakUklarını, söylemişlerdi. Sarı­ kamış 'a siz gelmeden önce, Enneniler1e birlikte hareket ettiğimiz halde, Rumlar'a bir kötülük etmediğinizi görerek, büsbütün size bağ­ landım. Bu, benim Kardeşim. Anam ve Babam da, köyde sağmış ve bütün köylülerimiz de sağ olup, iyi muamele görüyorlarmış. Hay,

Allah'a şiikür, Kardeşimi gördüm. Ne emrederseniz, canla, başla em­ rinizdeyiz. zaten, bizi beraber götürmek ve her şeyimizi almak isteyen Ermeniler1e çarpışmalara başladık". "Bu Subay'a, iyi davrandım. Kars Kalesi ve Ermeni ordusu üzerine, bilgilerini sordum. Hayli bilgiler aldım. Bunlar, 36. TümRn cephesine gelen öteki Rumlar'ın verdiği bilgilerle de, birleşiyordu. özeti: Ermeniler, Selim doğu sırtlannda bir savunmadan sonra, Kars'ta kesin muharebeyi kabul edeceklerdir. Ermeni ordusunda, (Bol­ şeviklikten sakınarak kalan) birçok Rus Subayı, maaşla kullanılmakta­ dır. Bu savaş sırasında (Sarıkamış Harekaumızdan sonra) Kars'ta 20 000 işçi (çoğu, eli silah tutabilen Yerli - Türkler'den), Kars Kalesi'ııde (Tabyalarda) çalıştırılarak, birinci sınıf bir kale haline sokulmuştur. Yedi milyon ruble harcanmışur. (Şehir) 7 kilometreden başlıyarak, birçok lağımlar ve 1 km. mesafeden de, demirkazıklı telörgülerle çev­ rilmiştir. Ermeniler, ailelerini ve eşyalarını, bütünüyle Erivan ve Gümrü'ye taşımışlardır".

Hareketler'in Tatili ve Yeniden Başlaması:

1 l Nisan sabahı, kalkuğımızda görülen yeni yağmış kar, öğleye doğru güneş çtlanca eridi. Ermeniler, saat 7 den beri, sol kanadımızda

Bölükbaşı köyü doğusundaki Taştepe'de iki dağtopuyla, 1 7. Alayımız cephesine ateşe başladı. Bizim topçumuz da, dört şarapnalle, Ermeni 104


topçusunu, kapalı mevzie Icaçırtu. Tek-tük piyade ateşleri de yapıyor­ lardı. Bu sırada saat 14.35 te, Grup Kumandanı Şevki Paşa'dan gelen şifreli telgrafta, şunlar belirtiliyordu: 1- "Maverayi - Kafko.s (Tijlis Üçlü: Azerbaycan - Gürcistan -

Ermenistan) Hükümeti, Bresı Litowsk Andlaşması hükümlerini kabul; ve Kars - Ardahan - Baıum Sancakları'nı boşalup gerivenneğe hazır olduğunu, (Trabzon Konferansı'ndaki Türle Heyeti'ne) bildinniş­ tir. Bu Sancakların boşalulma, teslim etme ve alınma biçimi, karar­ laştınlmak üzeredir". 2- "Buna göre, ileri hareketler ıatil edilecek; ve birlilclerimiz", şimdilik bulunduktan hatu aşmıyacaklardır. Düşman birliklerine de, bulunduklan hatlarda kalmaları için, kendi Hükümetleri'nden emir ve­ rilecektir.

"Aynca, düşman tarafından saldınlmaclılcça, çarpışmaya mey­ dan verilmemesi; ancak, çok hazır ve uyanık davranılarak, düşman gö­ zetilecek; Görüşme Memurları gelirse, bu uğurdaki Yönetmeliğe uyu­ lacak, Erlerimizin düşmanla teması ve konuşmaları, engellenecektir" deniyordu. Ben, "bütün Çar._ordusunun pek bol olan mirasına konarak, kuvvetli siWılara mfilik olan; ve bizden daha iyi giyinmiş, beslenmiş ve beslenmekte bulunan Ermeni ordusunun, bir daha boyunu ölçme­ den, birinci derecede tahkimli Kars MüstahJcem Mevlcii'ni, kolayca bize bıralcacağına, hiç de ihtimal vennedim. Hele Osmanlı Ermenile­ ri'nin, bütün üllcülerinden böyle kolayca vazgeçeceklerine, asıa inan­ madun ". Bu yüzden, 1 1 Nisan günü birliklerime verdiğim emirde, bun­ dan sonra yapacaklarını, iyice belirttim. Onlann maneviyaunı yüksel­ tecek şu sözlerle, Emrim başlıyordu: "Erzincan, Erzurum ve Sarılca­ mış Mıdıarebeleri'nde, kahredici süngüleriniz alunda zebun kalan Ermeniler, Hükümetimizin bağışlama ve esirgemesini kazanmak üzere, Kafkas Hükümeti'ne sığınmışlardır". Bugün cepheden Sarıkamış'taki Karargalum'a, şu haberler

1 05


ulaşu: Kolordu emrini tebliğim sırasında saat 15'te, Kars yönününden top ve tüfek sesleri geldi ve saat 19'a kadar aralıksız sürüp, yinniden çok top sesi işitildi. Bazı Ermeni birlikleri, Kars'a dpğru çekildi. Kars yönünden gelip Selim'in doğusunda mevzilenen dört dağtopu, saat 17.30'da yine Kars yönüne giui. Selim lstasyon u 'na saa t 1 l .30'da gelen bir tren de, 15.30'da geri gitti. Gün bauıktan sonra, bu istasyon yanmağa başladı. Bugün saat 20.27'de Şevki Paşa'dan gelen Grup Emri 'nde, (Trabzon'claki) Ordu Kumandanı�ndan alınan telgrafa göre, savaş ha­ reketlerine, eskisi gibi, "bütün şiddetiyle devam edi lmesi" gereği, (Tif­ lis'teki Üçlü ve Seyim adlı) Kafkas Hakılmeti'nden hala cevap gelme­ yişine göre, bildirildi. Böylece, bir günlük ara venneden sonra, yeniden muharebeye başlandı. • •

"Bunun böyle olacağına şüphe etmemekle birlikte, Tümenle­ rim'e buna göre emir venniştim ... 12 Nisanda Grup tan gelen emirde, "Grup, bütün gücü ile Kars'a taarruz etmek emrini almıştır", deni yor­ du. O gece saat 2.20'de 25 kadar Ermeni, 1 7. Alayımız cephesine, hile ile sokulup, bizden gözükmüşse de, saldırdıklan sırada, ateşle püskür­ tülmüştür. Ermenilerin, "bizi gafil avlamak için, barışa yanaşır görün­ düklerine, bu da bir delildir". Bizim taarruz hazırlıklanmız. sürüyordu. '

" 14 Nisan saat 20'den sonra, Kars yönünden ve derinden gelen aralıklı top sesleri, geceyansından sonra bire kadar işitildi. Bunun, Er­

meniler ile Yerli Türk Milisleri'nin veya değişik Ermeni Partileri ara­ sında çarpışma olduğunu sandık. Kagızman bölgesinden, bol para ve­ rerek, Kars'a casuslar gönderdik. Tesadüf, gece Kars bölgesinden Karargahı 'ma bir Çerkes Beyi geldi. Şu bilgileri verdi: "Kars'ın 20 Km. kadar kuzeyindeki Cılavuz 'un, Milis/erimiz ta­ rafından işgal edildiğini; ve kuvvetlerinin, 600' ü bizim ( 1 9 1 7 Kası­ mında Cılavuz'claki Rus kampından kurtarılan) esir Askerlerimiz olmak üzere, 1 500 kişiden ibaret olduğunu: Kumandan/an (1914 le

106


Çarlığın Sibire sürdilğü ve 1917de Bolşeviklik çıkınca geri dönenler­ den, BanuJcili Aşireti'nden halk kahramanımız, babasız büyüdüğün­ den, anası adıyla, "GıUlüzaroğlu" lalcabıyla anılan) Abdullah Bey, (bir çekemezlik yüzünden, Musa Bey adlı rakibinin hiyanetiyle arkadan vurdurularak) şehid olmuş ise de, yerine Kardeşi'nin geçtiğini, üç gün önce Ardahan'dan gelen birinden işittim". Buna göre, işitilen o top sesleri , "tekrar, Milisler'in faaliyetine delalet edebilir". 1 6 N isanda Grup Kumandanlığı'na yazdığım Kars'ın durumu­

nu ve buradaki Ermeni k uvvetlerine ait yapacağunız hareketlere dair

Lc rt ipl er im i n beğenildiğ i, 1 7 Nisa nda yazılan şifreli telgrafla bildirildi. 1 8 N isanda , Grup Karargahı. Erzurum'dan O lıu 'ya geldi. O gün saa t 1 4'Lc. 1 9 Nisanda yapılacak taarru zumuz hakkında, 9. ve 36. Tümen­ lere gereken emri verdim. Benim de, Yedilcilise (Yenigazi) köyü kuze­ yindeki güzelleme yerinde bu l unacağı m ı belirttim. Selim

M uharebesi ( 1 9-22 Nisan 19 18):

" 1 9 Nisanda fecirle / saa t S'Le, taarruza ba şladı k. Ermeniler, her sını flan kuvveı..l e riyle, tahkim edi lm iş mevzilerini savunmaya koyul­

dular. Öğle üzeri , Se/im'in ,_az kuzeyinden başlıyarak, Ermeniler geri aulıyordu.

Saat 7'de ba�layan

yağmur, ara-sıra rüzgarla, akşama kadar

yağdı ve akşam da, kar'a çcv ırdi" (Demiryolu kuzeyindeki) 9. Tümen

i le 5 . Tümen, karşı larındaki Ermenileri yenerek, mevzilerinden öteye sürm ü ş lerdi. G üneydeki 36. Tümen ise, daha bü y ük direnme ile karşı­ laşmış; yeni tedbirlerimizle, akşama doğru, sağ kanatlarına sarkan Er­ menileri, esk i mevzilerine sürm ü�lerdi . 20 Nisan'daki m uharebelerde, (Ermeni gener.ıli Korganofun 1 927'de Paris'te Fransızca basılan hauralı eserine göre) karşım ızdaki Ermenilerin kuvveti, alııbin süngü I piyade, 38 ıop olarak, bizden çokmuş. Bizden 2 Subay ve 29 Er şehid düşmüş; Ermeniler'in, 2 si Subay olmak üzere, 1 00 kadar ölüsü sayılmıştır. "Bizimki , Erzu­ rum 'un zaptındaki zayiatım ızı geçiyordu. Daha, bü tün Ermeni me vzi­ lerini de, 1.aptcdememiştik. Bunun sebebi, Ermeniler, daha kuvvetli ve

1 07


daha iyi mevziler Luttuğu halde, büLün cephelerine benim iki Tümeni­ min çatması ve havanın da yağışlı olması idi. Şevki Paşa, kendi Kolor­ dusu 'ndan 1 1 . Tümeni, hiç muharebeye sokmamış; 5. Tümeni de, sarp yerlerden yürütülmüştü. Aynca, umumi olarak Ermeni sevk ve idaresi ile muharebe biçiminin, (şimdiye kadar) gördüklerimizden (Rus Ku­ mandanları sayesinde) daha mükemmel olduğunu, gözetleme yerim­ den gönnüştüm". Cephaneleri çok bol olduğundan, çoğu sahra cinsinden olan toplan, bütün gün, bir düziye ateş ediyor. Yağmur, sis, fınına, kar, 3 kışa göre pek rahatsız edici ve yıkıcıdır. bu yüzden, "daha uygun ha­ valara hareketleri bırakma"yı, Grup Kumandanlığı 'na yazdım. Toprak­ lar çamur haline dönüştüğünden, ikmal işlerinde bile zorluk çekiliyor­ du. Sabahleyin iki saat kadar şiddetli muharebe yapan 36. Tümen, Dölbentli köyünü .almıştı. 9. Tümen de ilerleyip, emniyet hatunı, (Selim kuzeyind�i) Bayburt (köyü) - Deresi'nin doğusuna sürdü. "22 Nisanda Grup Kumandanllığı'ndan aldığım emirde, (teklif ettiğim Kars'm doğudan kuşatılması) benimsenerek, 11. Tümen'e, 9. Tümen cephesini teslim almasını ve 22 Nisanda, Ermenilere umumi bir taarruz yapılmasını emretti. (Ali Ihsan Sabis Paşa kumandasında­ ki) Dördüncü Kolordu 'nun, (Doğu) Bayazıd'ı işgal eden Müfrezesi, önündeki Ermeniler'in, lğdu üzerine çekildikleri de bildirildi. Tümen­ ler'e, gereken emirleri verdim ... " "Bu çevrede, ( 1878'den sonra Çarlık tarafından Türkiye'den gö­ nüllü adıyla getirilen Onodokslann oturduğu) birçok Rum köyleri vardı. Şosa boyunca, Malakan denilen Rus (aslında, Çeremisli - Finli soyundan ve oıtodoks olmayan, domuz - eti yemeyen, Haç ve Kilise tanımayan göçmen halkın Çarlıkça yerleştirilen ve devlel eliyle yapLı­ nlan hazır evlerden oluşan) köylerinin ilki, Selim idi. Ermeniler, Rum köylerini göçe zorluyorlar ve bunları yağma ediyorlardı. Türk ve Kürt köylülerin hali, daha acıklıydı: Bunları yakıp, yıkıyorlar ve halkını öl3) Kan ve çevresinde, halkunızın Rumi Takvime göre, "Korkmlı Marıuı Ju/ından, Kork Abrel'in befİlulln" diye andığı 18 Nisan"da, havalar çok bozulur; fırtına, yağış çoğa­ lır ve kar da yağarak , 4-5 gün sürer; ve otlaklardaki hayvanlan bile, dondu rarak öl­ dürür. Halk Takvimimime bu fııtınalı-kartipili soğuklara, "Cam� (manda)-Kıran" da denilir.

108


dürüyorlardı. Kars bölgesinde çok az görülen Ermeni köyleri, sağlam ancak, halkı kaçmış ve her şeylerini götürmüşlerdi. Ermeniler burala­ rı, (Brest - Lirowslc'ta Bolşevik Rusya ile imzalanan) Andlaşma'ya göre, bize tıaıa bırakmıyorlar, inatla savunuyorlardı. Rum ahali, biz­ den şefkat gördükçe, yerlerinde sevinerek kalıyorlardı. Ordu. Ku.man­ danlığı'nın isıeği de böyle idi". "22 Nisan sabahı saat 6'da, emir gereğince, bütün cephede taar­ ruz başladı. Ben, gözetleme yeri olarak bugün, Selim lsıasyonu.'na gel­ dim (bunun yüksek kulesi, ovaya tıakimdir). Batarya dürbünümle, bütün cephe, çok iyi görülüyordu ... İki saatlik bir muharebeden sonra, bütün Ermeni cephesi söküldü. Benliahmed'e doğru çekilen Ermeni kuvvetlerini, 9. Tümen birliklerinin izlemekıe olduğunu; ve, (kuzey­ den) 1 1 . Tümen'in de (Çallcavur batısındaki tepeler) Beşkaya'yı elege­ çirdiğini gözetledim .. . Olıu.'daki Grup Kumandanı Şevki Paşa'ya, tele­ fonla durumu bildirdim. Ben de, saaı 1 1 'de, lsıasyon'dan ayrılıp Selim köyüne geldim ... Öğleden sonra otomobil ile, 9. Tümen Karargahı'nın bulunduğu Benliahmed'e geldim ... " "Bugünkü muharebelerde, bütün birliklerimizin gösterdiği şid­ det ve çabalar, Ermeniler'in direnmelerini pek çabuk kırmışu. Bütün Kumandan, Su.bay ve Ask�rlerim'e, teşekkürlerimi tamim ettim. Erme­ ni topçusu, bulunduğuml.l'z yere kadar, topçu aıeşini yetiştiriyordu" Saat I S'ıe, durum u bir Rapor1a Grup Kumandanlığı'na yazarken, baş­ layan sağanak halindeki yağmur, sabaha kadar devam etti. Bugün Baş• kumandanvekili Enver Paşa, "iki aydan beri ileri hareketlerine başarı ile devam eden Üçüncü Ordu birliklerini, yakından görmek ve Ordu'ya, Padişah (Sultan Reşad) ın Selamını bildirmek iç in", (Yavuz 4 Zırhlımız ile) Baıum'a gelmiş . '

4) O gün, 8Q,flumvında11Yd:ili Enver P.:ışa Raıum'da, yeni yazılıp besıelenm: wHoı ..lqler ola lcahram1Jt1 Ernıer PQ.fa" ıliyc başlayan bir halk türküsü ile brplmaııfı. "Enver PlJla Türlcilıit' adı ile bilinen hu türkü, 6.X . 1 924 akşamı Karsu Cllll­llwr başlcanı Gazi M x-ı Paşa'ya yemekten sonra, adapte edilerek, bir de O)'Jm yakıı­ unlıp söylenmiııir (bü.. wGaıi'nin Kuzeydoğu Gezileri", 50. YIL ARMAÔANI Er7JJnmt

ve Çcv!Qİ, Ataıilrk Üniversitesi

Yayını,

Er7JJnım 1974, s. 158-160.

1 09


23 Nisan öğle üzeri Grup'tan gelen Emir'de: Birlilclerimizin Kars'a yaklaşarak, çevirme hareketine devamı bildirildi. Ancalc:, arka­ daki Menzilimiz 'den cephane, hem az, hem de ağır geliyordu. Bu yüz­ den Emir'de, "cephanenin tasarrufla kullanılması" bildiriliyordu. Ayn­ ca, Grup 2. Kafkas Kolordu merkezinin Olıu'da bulunması; ve burası ile Kars arasında Allahue/cber Dağları gibi engebelerin olu.şu ile, onun birliklerinin hareketlere bütünüyle kaulmayışı, Kolordumun, çok bol cephaneli Kars'a karşı kuşatma ve yaklaşmasını güçleştiriyordu. Böyle iken, bugün saat 1 S'te, yarın yapılacalc:, Kars'a yaklaşma ve ku­ şatma hareketimiz ile taarruz üzerine, birliklerimize emirler verdim. Aynca, çok müstahkem mevkie, nasıl yaklaşılıp taarruz edileceğine dair de, geniş talimat verdim.

Ermeniler'in Düşmanlığa Araverme Ttklineri:

23 Nisanda verdiğim, Kars'a yaklaşma ve ileri araziyi elegeçir­

me emirlerine göre, "herkes sevinçle, hareket hazırlığı yapmaktaydı. Akşamüstü saat 1 8'de, 9. Tümen Kumandanlığı'ndan (Sarıkamış'taki Karargahı'ma) gelen raporda ve bundan 10 dakika sonra yazılanda, şunlar", bel irtiliyordu: "Bugün 23 Nisan saat 1 7'de Kars'tan, şosa boyunca, ellerinde bayrakla gelen dört kişilik Heyeı"te: Rus Yarbayı lvano/ ile Er­ meni Teğmen Bagdasaro/, 'Ermeni Kolordu Kumandanı Nazarbekor i m zal ı ve "Ordu Kumandanı Vehip Paşa Hazreıleri'ne" yazılmış bir beyaz

yazı

sureli getirdiler. Bunda: (Tiflis'teki Üçlü) "Kajka9 Hükiuneıi tara­ fından, (bizim, Trabzon'daki) Ordu Kumandanlığı'na, muharebenin tatil edilerek, ıarafsız bir (ara) bölgenin belirtilmesi isteniyor; bu Heyet de, bugün saat 1 7'den başlayıp, kendilerinin aruk silah atmadık­ larını söylediler. Ben de, "9. Tümen Kumandanı aracılığı ile "hemen, "Ermeni Kuvvetleri Kum.andanı'na", şu cevabı yazdırdım: ı

10


" 1 - Kars, Brest-litowsk Antlaşması'na göre, Osmanlı Hülcüme­ tı"ne ait olduğundan, silfilılı kuvvetlerin, silahlarını teslim ettiği veya hemen çekilmesi halinde, bütün ahalinin ırz, can ve malı üzerimizde olacalcbr". "2- Silihlı kuvvet, burada temasta bulundukları sürece, yeni bir emir gelinceye kadar, hareketlerimize devama mecburuz. Düşmanlı­ ğın tatili emrinin gecikmesi ihtimali olduğundan, yarın bir çarpışmaya meydan verilmemesi istendiği takdirde, silihlı kuvvetin hemen çekil­ mesini rica ederim. -Kumandan, Kazım Karabekir" "Gelen teklifi ve cevabımı, 19.40'ta Grup Kumandanı'na bildir­ dim. Ve, başka bir yüksek emirleriniz gelmedikçe, yarınki hareketleri yapuracağımı arz eylerim, dedim". 9. Tümen Kumandanlığı'ndan saat 19.SO'de gelen raporda da, şunlar bildirildi: "Ermeni lleyeti'nden sonra, saat 18.45'te otomobille gelen "Fransız aslından (Çarlığın eski Tokyo Ateşesi) Albay Morel ol­ duğunu bildiren biri daha" geldi ve "Sarıkamış'ta Ordu Kumandanlı­ ğı"na diye yazılı zarfı getirdi. Bana gelen zarfın içindeki yazıda: "Eri­ van'da (Harbiye Bakanı) General NazarbekoFtan. Kars'ta General Mayor Dragofa yazılan telgrafın, rusça ve kötü bir türkçe tercümesi" çıktı. 2 1 .35'te aldığım bu belgede kısaca şunlar belirtiliyordu ( o zaman Rusya ve ıAbii ülkelerde takvim, Rumi olduğundan 1 3 gün ek­ lendi): (Azerbaycan-Gürcistan-Ermenistan'dan kurulu Üçlü Federe) "Kajkas Hü.kümeti, (rumi) 9 (22) Nisanda (Rusya'dan resmen ayrıla­ rak) istiklalini ilan etmiştir. Yeni kurulan Hü.kümeıin Başı (Gürcü) Çkhenkeli, Türkiye ile barış görüşmelerine başlanmasına karar venniş­ tir". Bugün Türk ordusuyla, saat 1 7'den başlanarak muharebenin tatili­ ni, Hülcümet emrediyor... 10 (23) Nisanda Geçici Hü.kümeı, Harbiye Bakanlığı'na (eski Rus Kafkas Ordusu Kumandanı, Gürcü) Odişelidze tayin edilmiştir... Kars Mevki. Kumandanı ile, Benliahmet'teki Türk Kumandanı, tarafsız bir bölge belirleyecektir. Sonucunu telgrafla bana

1ıı


bildiriniz.- Nazarbekof'.

gelen

Bu 23 Nisan gecesi, Kars'lan kaçarak ileri karakollanmııa 16 yaşlarındaki "zeki bir Türk Çoban ı"ndan, şunları öğrendik:

Dün, Kars'lan Gümritye çoluk-çocuk götüren bir trenin, yolun kesik oluşundan, geri geldiğini gördüm. Kars ve çevresinde, 24 000 kadar savaşan Ermeni bulunduğunu işittim. On gün önce, bir Rus Su­ bayı'nın, Kars'taki iki büyük mühimmat ve cephane anbannı yaktığım, Ermeniler'den duydum. Arpaçayı'na kadarki topraklar Türkler'e (geri) verildiğinden, Ruslar ile R umlar'ın , Arpaçayı doğusuna çekildiklerini, yalnız Ermeniler'in savaşacağını; ancak, Kars'ı biz alırsak, Ermeni­ ler'in de teslim olacağını, kendilerinden işittim. (Digor'daki) Pazarcık ve çevre lslfımları, şimdi Ermeniler'e kaşı koymakta olup, ellerinde, (kurtarılan esir Tük askerimizin kullandığı) iki de top bulunuyor. Kars ve Kağuman lslam A halisi n in (1878 den sonra Çarlığın Eleşgert böl­ gesinden getirip, Digor'da 22 köye yerleştirmiş bulunduğu ve bu sıra­ da Ermeniler ile işbirliği yapan) Yezidiler tarafından şehid edildiği. '

Bu haberler, aldığımız ötekilerine uyuyordu. "Ermeniler'in, vakit kazanarak, Kars'ta ne varsa Gümrü'ye taşımak için zaman kazan­ mak istediklerine, şüphe etmedik".

24 Nisan Hareketleri: " Sabahleyin saat 5'te, ileri hareketlere başladık 9. Tümen cephesinde de, saat 7'da ç3fj>ışma başladı" . Oto­ mobille Sarıkamış'tan Benliahme<le, Kurmayım' la geldim. Birlikleri­ miz dört km. den çok ilerliyerek, Vladik.ars (Künbetli) köyünü de, çar­ pışarak aldı. Ermeniler, (Kars'ın bausındaki) Tabyalar hattına çekildiler. Ben, daha ileriye gitmişken, saat 1 3'te Benliahme<le dön­ düm, çünkü, telefon hatundan uzak kalmıştım . 13.30'da bütün cephe­ lerde ateş kesilince, 28. Alay Kumandanı, "Kars'tan şose boyunca, beyaz-bayrak açmış bir otomobilin, hatlanmııa gelmekte olduğunu" bildirdi. Ben, Kurmay Yüzbaşı Taltit Bey ile, "Kars tahkimatını yakın­ 5 dan görmek üzere", otomobille Vlôdilcms önünde bu Heyet le görüş­ ...

'

S) 1855 Kars Kıqaıma.rı'nda, Rus ordusunun Kumandanlık karargihı, bu Kiinbeı/i köyünde bulunuyordu. Bu yüı.den, 1 8781den sonnı Çarlık, bunırıın adını rusça, "Kars'a­ Hdlcim" anlamında , "Vlfidi-Kan" koymuftıı . 1960'ıa resmen yine -bunıdaki SelçıUclu. Kiinbe.di kalınıı sına göre- "KibnMılı� adı konuldu.

1 12


meğe gittim.

meni

Vlıldik.ars'tan 4.5

km. uzaktaki dereye vardığimızda,

Er­

otomobiliyle gelenlerin, "biz, bir arkadaşımızı daha getireceği­

mizden, şimdi yine geliriz, diye Kars'a döndükleri"ni, bizim ileri hat Subayımız söylerken, "Kale'den üzerimize topçu ateşi açıldı. Ermeni­ lerin, alçakça beni pusuya düşürdüklerini anladım". Bütün Tabya­ lar'dan, birliklerimize doğru topçu ateşi de başladı. büyük bir şose kı­ yısı hendekten kendimiz siperlenip, geri çekildik ve sırtların gerisinde beklettiğim otomobilimize binererek döndük. Otomolimize 30 kadar dane atmışlardı. Bana geçmiş olsun diyen

Erlerimiz, "Ermenilerin bu kancıklığına karşı, küfürler savur"uyorlardı. Vlıldik.ars'a geldik. Buradayken,

36. Tümen'in

saat 1 0.30'da yazılan ve 1 4 .45'te eli­

mize geçen Rapor'unda, şunlar bildiriliyordu: Karşımızdaki birlikleri, "ileri mevzilerini bırakarak,

Ermeni Kars Müstahkem Mevkii ne çe­ '

kilmekte olduğu; Kars'tan pek çok sayıdaki arabaların, kuzeydoğu yö­ nüne çekildiği;

Mağaracık-Azat köyleri hattının kuzeyindeki ovada, yüz kadar atlının dolaştığı; Tümen birliklerinin, Mağaracık doğusunu ve Üçler-Tepesi Azat köyü güneyindeki sırtlan tuttukları; Vezinkö­ yıtnü işgale giden Mürettep Süvari Alayımız'dan henüz rapor gelmedi­ ği.

Rusça 1142 000 km. aralıJUa büyük "yürüyüş kolları" çizerek, masam­ da açık bıraktım. Maksadım, gelecek Ermeni Heyetı ne, bir "azizlik" yaparak, korkutmaktı. Bu sırada, "iki kişilik bir Ermeni Heyeti" nin geldiğini haber alınca, Vladik.ars'a göndermelerini emrettim. Saat 1 5'te otomobille Albay Morel ve san yuvarlak yüzlü, şişman, Fransızca ko­ nuşan ve kendini lngiliz kökünden bir lehli diye tanıtan kısa boylu­ Tombil, yanıma geldiler. Ben, onların, o açık haritamı iyi görecekleri İaşe işlerimizin düzeninde, zorluk çekiyorduk.

lik hariıam'a,

14

"

biçimde oturmalanru sağladım. "Açık haritadaki kırmızı boyalı yerler, Kars'ı kuşatmakta olduğumuzu da, korkunç bir tarzda gösteriyordu".

Ermeni Heyetiyle Görüşüyorum:

Yaşından, başından, şişman

gövdesinden ve ilk sözü açmasından, "siyasi bir kişi olduğuna şüphem kalmayan"

Tombil,

bana dedi ki:

"-Kale hududu, Kars'tan

25

km.

uzaktadır. Aldığımız emir, ara-hattı ile tarafsız bölgenin kabulüdür" !

1 13


Artık , onun daha çok konuşmasına meydan vennemek için, dedim ki: " - Kale hattı'na, iki kilometrye kadar, muharebe ile yaklaştık. Siz, 25 kilometrenin nerelere kadar gittiğini, haritadan ölçerek mi bana teklifte bulunuyorsunuz? .. Demek, Karargahım olan burasını da mı boşalup, çekileceğiz? "Ermeni Delegeleri, şaşırdılar. Sözüme devam ettim: "-Eğer, bir an önce Kars'tan çekilmezseniz; •Kars'ı da, sizi de kuşatmak üzereyiz. Kale'nin iki km. uzağında durduğumuz, cephe.den­ dir. Kuşatma hareketlerimiz, kuzeyden ve doğudan süregelmektedir". "Adamlann benizleri sarardı; ben, sözlerime devam ettim: "Sizden, üç soruma cevabınızı istiyorum: a-Arpaçayı'na kadar ki topraklarımızı, ne kadar zamanda boşaltacaksınız? b- Bu husustaki teklifleriniz, nedir? Meseld, gitmek isteyen aileler ve l<LJlmıık isteyen­ ler hakkında. Bir de, devir ve teslim, vahşice olmasın! c- Kars'ta, vak­ tiyle Rus ordusunwı esir elliği 4000 esirimizin bulunduğunu. öğren­ dik. Bunların, iyi korunarak, ordumuza teslimi için, aldığınız tedbirler, nelerdir? " Morel ile Tombil, birbirlerine bakışular; ve büsbütün başka bir (halc.lı) teklif karşısında kaldıklanndan; Kumandanları'na bildirerek, cevap getirmek üzere, Kars'a dönmeleri ricasında bulundular. Kars'ın hemen boşalulması için, yann sabaha kadar haber getirmelerini, ken­ dileriene söyledim; ve sabaha kadar Kars'a, bir hareket yapmayacağı­ mı, sözverdim. l lkönce Morel'in elini sıkum. Tombifin elini sıkarken biraz oyalandım. O kadar ki, Morel, pencere kenanndalci haritamda, uydurma kuşatma hareketleri (işarelleri)ne gözatabildi!" ,

"Ermeni Heyeti nin, Kars'a istediğim haberi götürerek, orada bozgun yapacaklanna ve yann Kars'ı bana teslim edeceklerine, hiç şüphem kalmadı6. Sevinç içinde, Benliahmet'leki Karargahıma dön'

6)

Burada, "Trabzon Konferansı"nda Tiirlc Heyeti 81J1lujtibi bulunan rahmetli Tarihçi lsmail Hami Daflİ/�nd(l 899-1967)'in, 25 Nisan 1 9 1 8 günü Kan'ın biı.e teslimi üı.erine, Kan önündeki bu muhan:be ve görüpnelerden habersiz. olarak, ıunu yazdı­

ğını, göıüyonız.:

1 14


düm." Olupbitenleri. Grup Kıunandanı'na bildirdim ve 24 Nisan saat 20'de Tilmenlerim'e, yarınki hareketler için, "bu gece olağanüstü uya­ nık bulunulmasını ve güvenlik hizmetlerinin canlı yapılarak, Ermeni­ ler le sıkı bir temasın korunmasını", önemle emrettim. 9. Tümen'in, (şehrin 5 km. güney yanındaki, rusça "Novo-Esıonlca" denilen ve çok sarışın protestan Esıonlann iskan edildiği) Karacaören'i işgalini; 36. Tilmen'i n de, Azaı-Magaracık köyleri halll kuzeyini tutarak, her iki Tümenin arasında sıkı bir bağlantı kurulmasını da, aynca bildirdim. '

Ermeniler, Yarın Kars'ın Teslimini Kabul Elliler: Saat 2 1 'e ile dört Kurmay Subayı'nın, beni görmeğe geldiğini haber

doğru Morel

aldım ve tam 21 'de onları Benliahmeı'te kabul ettim . "Yine korkunç işaretli hariıamı, aynı biçimde hazırlamıştım". Üçü masamın başında beni söze tutarken, olan) bir

Albayla

"Morel

(Ermeni ordusu Kurmayı İ kincibaşkanı

haritamı Morel de,

bunların gerisinde kaldı ve ona, işaretli

gösterdi. Ben, karşımdakilerle "söze dalmış gibi bulundum.

Kurmay Albay ile, durumun

tehlikesini haritadan, doya doya ve büyük S bir ıztırapla eyrettiler; ve yeniden karşımda yer aldılar. Kendilerine sordum: "- Kararınızı, öğrenmek istiyorum. Yarın, Kars'ın kuşatılma ha­

rekeli tamamlanmış olacaktır. Bunun, öğleye doğru yapılacağını tah­ min ediyorum . Uygun bir haber getirdiniz ise, büyük bir yıkımı önle­ miş oluruz!

Morel, şu cevabı verdi"

Yarın 25 Nisanda

Kars Siltihlı Kuvveıleri" Kars'ı

boşaltacak-

Bu Konferans sırasında ordumuz: 3 Nisanda Ardahan"ı, 5 Nisanda SarılctJmış'ı, 14 Nisanda Baıum u kunamıı şu . ··o sırada, Kars Miisıahkem Mevkiı"nde toplanan Rus-Ermenileri, Mıiverıiyi Kafkas/Cenubi Kafkas Hülamıeıi'nin, bizim HülcUm.eıimiz'e verdiği kabul cevabını dinlemiyerek, müdafaa haline geçmişlerse de, Trabzon Konferansı'nın sonunda Mıiverıiyi Kafkas Murahhasları avdet ederler­ ken, Bizim Heyeti Murahhasa nıimuıa, kendilerini hususi vaporlarına kadar ıeşyi et­ tiğim sırada; içlerindeki Ermeni Murahhasları'ndan Aharonyan ile Hatisofl Hatisyan'ı, bir tarafa çekip: Kars Ermenileri teslim olmadıkları takdirde, Türk ordu­ su cebun içeri girince, asi muamelesi göreceklerini -hiç aslı olmadığı halde, kendi­ liğimden icad edip-, söyledim; ve işte bu suretle, derhil teslim olmalan hakkında Kars Ermenileri'ne vapord an, bir telsiz-telgraf çekmelerini temin eııim... işte bu va­ ziyet üzerine, Kars'talci Ermeni kuvvetleri 23 Nisan /1 2 Recep Salı günü Mütareke talebinde bulundukuın iki gün sonra, 25 Nisan / 1 4 Recep Perşembe günü teslim ol­ muşlardır" (izahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, 1 955 Isuınbul, iV. Cilt, s. 446-447). Her iki kaynağın da doğnıluğu, göıülüyor. '

1 15


ur. Buna·lcarşılık, Ka/e'deki orduya ait silah ve mühimmaun taşınma­ sına müsaade olunması; aynca Kars'ta kalmak istemeyen ahalinin de, serbestçe çıkmasına", Gümrüye kadar yollarda konaklanmasına ve trenle taşımacılığa müsaadeleriniz, diliyoruz. Ben de, bunları kabul ettiğimi; ancak, demiryolundan faydala­ nılması için, Ordu Kumandanlığı'na danışmam gerektiğini söyledim. Şunu da bildirdim: "Yarın, silahlı kuvvetlerin Kars'ı bırakmasını mü­ teakıp, Şehr'e bizden bir Asker Birliği göndereceğim. Şehir'de, taşıma işlerine bakmak üzere, bir Rus Asker Birliği bırakabilirsiniz." "Benim işaretli haritamı görmek merakında olan ötekilerine de, bu fırsab verdim. Heyet, yarın sabah yeniden görüşmek üzere ay­ rıldılar". Onlar gider gitmez de, olan biteni, Şevki Paşa'ya telefonla bildirdim ve bu şartlarla, yarın Kars'a girilmesine izin verilmesini tek­ lif ettim. 36. Tümen'den gelen Rapor'dan, şunları öğrendik: "Bugün Süvari Alayımız, Ermeni keşif kollarına zayiat verdire­ rek püskürtmüş. Kağızman çevresindeki Ermeniler, lstam köylerini yağmalayıp, yakarak çekilmektedirler. Kulp/Tuzluca kasabasını da yakan Ermeniler'in, (Arpaçayı sağında, D!gor köyü olup, yeni ad 1 960 ta "Koca/cijy" konan) Nahçıvan'a doğru kaçuklan".

25 Nisan Kars'ın işgal Günü:Geceyarısmdan sonra saat 1 de, Tümenler'e gereken emirleri verdim. Bu sabah saat 5'te Oltu'dan "acele" işaretli telefonla gelen 5 maddelik Grup Emri'nde, şunlar belir­ tiliyordu: Ordu'dan emir gelmeden, neden düşmanla müzakere ediyor­ sunuz? "Kars Şehri içine, ne kadar kuvvetin ve ha'lgi birliğin, ne zaman gireceğini, ben belirtip, emredeceğim". Halbuki, hadiseler çabuk gelişiyor ve gelişecekti. Şevki Paşa ise, (Kars'tan 100 Km . öte­ deki Oltu'dan), bunları gözönüne almadan, "nazariyatla uğraşarak", bana kızıyordu. "Kars'ı işgal, artık saat meselesi olduğu halde, Grup KumanJa­ nı'ndan bu biçimde emirler gelmesi, genç Kurmaylarunı bile hayrete düşürüyordu". "Hava, sabahtan beri sisli ve yağmurlu. Saat 9'da Tü­ menler'e, bugün yapacaklarını belirten emri verdim. Aynı saatte, "oto-

1 16


mobil ile, Kars Kale Kumandanı'na da, iki Subay gönderdim. Bunlar: Kars'ın doğu ve güneydoğu cephesini, hemen işgal etıireceğimi, ona bildireceklerdi. Bu aralık Morel, alu Ermeni Subayı ile, Karargahım'a geldiler. Birkaçı, dün gelenler. Teklifleri şu: "-Batı ve Güney Tabyaları'nı, bugün akşama kadar, Doğu Tab­ yaları nı da, yann teslim edecekler. Şu cevabı verdim: - Bugün öğle­ yin tam saal 12'de, doğu cephesindeki kuşauna harekellerimiz, lamam­ lanmış olacaklır. Bundan sonra, Kale den çıkmak, belki mümkün olmaz". Türkiye saati ile onların saati arasındaki, 1 saatlik geri kalışı da, onların lehine sayıp, ona göre saat 12 'yi kabul enim. Çok sevine­ rek, teşekkür edip, ayrıldılar. Bu görüşmelerimi ve "sorumluluğu üze­ rime alarak, işe giriştiğimi", öğleden önce saal I O'da, Grup'a bir Rapor'la bildirdim. 1 0.30'da da, Tümenlerim'e yeni emri verdim. '

'

"Biz, Kars Kalesi'ni böylece işgale hazırlanırken, Tiflis len Kafkas Hükumeti Başkanı Çkhenkeli imzasıyla, Vehip Paşa'ya" 1 1 (24) Nisan larihli "telsiz yazısı"nı, Sarıkamış'ı.ak.i Telsiz Müfreze­ miz"den aldım. Bunda, özelle şunlar belirtiliyordu: "Bütün leklifleri­ niz, Kafkas Hükılmeti nce kabul edilmiştir. Düşmanlığı talil için, emir verilmiştir. Ve, Konuşma Memurları. Kars bölgesine gönderildi". Kars Cehphesindeki Türk �umandanı'na, Müıareke ye aykırı davran­ mamasına emir vermenizi ve "Kars'ın boşaltılması için de, bir ay mü­ saade buyurulmasını", acele ile beklemekteyim. '

,

'

'

Halbuki, "Müıareke" sırasında, "Kale'den benim üzerime top auldığı ve bunun da, Müıareke den sonra yapıldığı ortada idi". Kafkas HükWrıeti, vakit kazanmağa çalışıyordu. "Hiç şüphe etmiyordu ki, ge­ rilerde Türk katliamları olmakta ve bilemediğimiz direnme hazulıkları yapılmakta idi. Vazifemiz ise, gün ve hatta sooı dahi kaybetmeden, Kars'ı işgal idi". Saat 13 30'da Benliahmet'ten Vladikars'a giunek üze­ reyken", Grup Kumandanlığı'ndan, Kars'ın işgali talimau geldi. Bunda Şevki Paşa, "haftalardan beri Ermeniler'in yaptıkları zulüm ve /Wtülülcleri, kucakta memeeme.n yavruları bile süngüledikleri, her yanı yakıp-yıkarak viraneye çevirdiklerini bilmiyor gibi, nazari emir ver­ mektedir. Aceba, 48 saatlik bir müsaade verirsek, Kars'ta elimize, ha'

.

1 17


rabe ve yangın yığınlarından başka, ne geçer? Sonra, Ermeni Seyyar Birlilcleri, silah bırakır mı? Hele, biz Tabyaları işgalden sonra, silahsız olarak bizi beklerler mi? ... "Öğleden sonra Vlodikars'a geldim. (Ermeni) Murahhaslar'a haber günderdim". (Karsçayı sağındaki ilk Çukur) Tabya nın işgali gö­ rülüyordu. "Bir kısım askerler de, birçok Bayraklar açmışlar, sırtlara çıkıyprlardı. Her yanda bayram yapıyorduk.: (Kırkyıllık)) Hasretimize luıvuşuyorduk.. Kars, yine bizim oluyordu. 16. I S'te, Tümenler'e yeni emri verdim... '

"Saat 17'de, Ermeni Murahhası olarak Mik.hail Arzumanof. ma­ iyetiyle geldi. Kars Askeri Komiseri imiş". Bir defa da, öteki Murah­ haslar la gelmişti. "Kafkas Ermenisi olduğu belli. Bende, iyi bir tesir bıraktı. Dedi ki: '

"--Kars, emrinize hazırdır. İçeride, bir Rum Alayı ile, bir Rus Birliği vardır. Kale Kumandanı General Deye/ de, oradadır. Şehrin iş­ galini ve 7.Dıiiiliniz'in de, teşrifinizi rica ediyorlar. Hiç tahribat yapıl­ mamışur7 860 top ve sayısız cephane ile mühimmat vardır. Artık (Kars Tabyalan'nın), Doğu yönünün de, işgalini buyurabilirsiniz. Çünkü Kale'de, Ermeni Birliği kalmamıştır. isteseydik, her şeyi tahrip edebilirdik; ancak, dostluğun devamı için, yapmadık". Dedim ki: " -Teşekkür ederim. İyi davrandınız. Eğer tahribat yapsaydınız, hesabını sorardık. Çünkü, Kale'yi teslim etmek şartı'nı kabul etmişti­ niz. " Hemen Kurmaylarım'dan Yüzbaşı Talat Bey'i, kendisiyle Kars'a gönderdim; Avcı Taburıunu da, Kars'ı işgal etmek üzere yola çıkardım. 29Alayı, Kanlıtabya'yı işgale yolladım. (2.Kafkas Kolordu­ sundan) 11. Tümen Kumandanı Kurmay Yarbay Cavid Bey'e de duru7) Yalan söylemiı: Kars"ıı: /çkalt alundaki Ulucami, eski HiüJirMı Sarayı, PQfO· Konagı, Mecidiye K11lası ile, 1 877'daı önceleri Mliyt DaiTtsi olarak kullanılan iki katlı Karahanoğlw Konakları gibi urihi Türk yapılanru ve birçok Mescidi, Mahalle vt Çarşı'nın 2/) ünü yaktılar. Vali Konatı, Swbay Mahfıli (sonraki, Hükılmet Binası) ve Kazı.mpaşa-Halidpa/Q Caddelerinin kesiıtiği köıelerdeki büyük yapılan, sahibi Erzwrımı-Silavwk (yeni adı, Yolgeçti) köylü 1.Cllgİn Ennaıi, ücretle özel çeteler tuıı­ nk o günlerde çok mücadele edip yalct.ııtmunııu. Rusça, "Silavwkslcy" soyadı ile anılan bu zengİll ÔrMni, "Betı, Oftlıuuı parasuıı, hep Osman/ulan kazmıdım, on/JJra kalsuı", diyonnuı.

1 18


mu bildirip, bir Taburla kendisinin de, Gr11p Emri'ne göre, Kars Mevlcü Kımıandanlığı'nı alması emrini verdim.

"Kars Kalesinin Türk Bayrağı'na ve Tilrk Askerine Kavuşma­ sı": 25 Nisan 1918 (Perşembe) a/cşamilstil saat 21 JO'da Talat Bey, Kars Kale Kumandanı General Deyefin, Kaleensesi de denilen Dere­ içi'ndeki Karargahı'na vardı. Saat 20'de Kanlıtabya'yı 29.Alay ve saat 21 'de benim Kolordumun l .Avcı Taburu, Kars'ı işgal etti. (Dereiçi / Kaleensesi'indeki) Kıunandanlık Dairesi'ne lçkale'ye, Tabyalara Tilrk Bayrağı çekildi. Bazı evler (ve çarşılar) yanmakta ise de, bunlar kaçan Ermeniler'in kendi hususi mallan olduğu; ve Rum Alayı'nın, şehri iyi koruduğu anlaşıldı." "Tam kırk yıl (3 Mart 1 878 Ayasrefenos-3 Mart 1918 Brest­ Litowsk Antlaşmaları arasında) esirli/cJen sonra, Kars Kalesi ve artık bütün o Eller, Anavatana kavuşu-yordu. Her yana, bu sevinçli haberi yaydım. Her tarafta, şenlikler başladı. Kara/cışta Erzincan ve Erzu­ rum'u kurtaran Kolordumun, Kars'a da ilk olarQJc Türk Bayrağı'nı asmak şerefini kazanması, benim için pek büyük bir mutlu.luklu. Çünkü bu, benim gençliğimden, hatta çocukluğumdan beri, hasretini çekti­ ğim, bir il/kil idi."

"Kars'ın işgali haberini verdiğim halde, Grup Kumandanı, reb­ rik yerine bana" , 26 Nisan saat 1 ,30'da yazılan emrinde, pek gerekli olmayan hususların", "çok acele" bildirilmesi istiyordu. "Erzurum'un Kurıarılması'ndaki Vehip Paşa'nın ruh hali, aynen burada da Şevki Paşa'da görülüyordu! Herhalde, kendi Kuman­ dan ve birliğinin Kars'ı işgal etmemesinden, çok ilzünıü. duyu-yordu. Ancak, haksız olduğundan, bunu gizlemesi gerekirdi.". Kars'a Girişim (26 Nisan 1918, Cuma): Hava güneşli ve pek tatlı. Yanımda Kurmaybaşkanım Avni ve Yaverlerim olduğu halde, otomobil ile saat 9 da Benliahmet 'ten çıkıp, saat IO'a doğru Kars Tabyalar Hattı'na girdik. Karsçayı boyunca, güzel bir şosadan gidi­ yorduk. Askerlerimiz, sevinç ve gururla bana, sevgi ve saygı haykırış­ larıyla yolaçıyorlardı. Ben de onlara, benim yılmaz ve yoru.Jmaz Jcah­ ramanlarun diye, iltifatlarda bu.Junu-yordum".

1 19


"Doğuya doğru ova kesiminde Tabyalar, sinmiş gibi. Ban tara­ fında yani solumuzda yüksek sırtlar üzerindeki Tabyalar, bize selam dunnuş gibi. Hepsinde Türk Bayrakları, ihtişamla dalgalanıyor. Ço­ culduğumda Van'da Kars Muhlıciri olan komşularımızdan ninni gibi her gün dinlediğim Kars Kalesi'nin, artık içinde dolaşıyorum" "Van"daki çoculduk çağıma kadar, rüya görür gibi oldum: Herkes, sevinçten çırpınıyordu; her gördüğünü, rastgele güzel sözler­ le, anlatmaya uğraşıyordu. Benim de sevincim, şimdiye kadar haya­ tımda duyduğum sevinçlerin, ölçüsüz olarak üstündeydi! Koca Rus Çarlığı'nın, bir gün gelip yıkılacağını, pek o kadar düşünememiş idim. Fakat, küçük yaşımdan beri Kars Kalesi'ni, her zaman benimsemiştim. Kars'ın zaptını bana nasip eden Alllah'a, hamdettim ve asla gurura kapılmadım... " "Karsçayı'nın dik iki yamaç arasına girdiği kesimdeki Müstah­ kem Mevkı Kumandanlık Dairesi'ne girerken, bazı, Rum ve Rus Subay ve Askerleri, bizi selamladılar. /çkale'ye çekilmiş olan koca atlas Bay­ rak -bu Bayrak bende Müzem'de, çocuklarıma en değerli yadigarım arasındadır8- nazlı - nazlı dalgalanıyor; ve sanki O da bize, hoş gel­ diniz diyordu. Biz de hürmetle selamladık. " "Müstahkem Mevki Diiiresi'nde: R us Genarali Deyef. Kurma­ yım Talat ve bir çok Rus ve Rum Subayları, bizi karşıladılar. Ka/e'de Ermeni kalmamış; 100 Rus ve 40 Rum Subayı ile, 100 Rus Eri ve 450 Rum Eri kalmış. Bunlara, teşekkür ettim. Serbest olduklarını, ve ne zaman isterlerse ve nereye giderlerse, göndereceğimizi söyledim. Se­ vindiler. Rumlar, gördükleri insanca muameleden, çok duygulandılar ve köylerine döndüler". ,

"Kars Müstahkem Mevki Kumandanı, neşeli ve sevimli bir Rus Generali. (Tümgeneral) Üniforması'nı çıkarsa, tam babayanı bir kişi. "Ben de, Bolşevikim" diye, şakalar ediyor. Aşçısı, gerçek Bolşevik imiş; ona karşı cemile gösteriyor. Aşçı, bize kebaplar hazırladı. Öğle yemeğini, birlikte yedik. . Rus Generali bana, yaşımı sordu:-36 ya.

.

8) 25 Nisan 191 8 Günü Kars Kalcmiz"e çelcilaı bu ıarihi Bayrak, Ankara'da raluneıli K. Karabclcir P0ja'1Un TabMlu ü:ıerine konarak, caıaze töreni bittikten sonra, yine Miizc'sine alınmışu.

1 20


şındayım, dedim. n-

Ah dedi, biz gençliğe yenildik! (Ben de şu karşılığı verelim) n

Siz, daha çok, ÇOTlıtın zulilm ve gururwıa matlU,, oldıuııu, sanırım. Kabınıza sığmıyordunuz: Her neslimiz, hayaunda iki defa Rus saldınsına uğrar; ve her defasında Valanımız'm gövdesinden par­ çalar koparırdınız .. Güneyde biz TOrkler'e karşı, bu yaptıklarınızı, her yanınızda da başka başka milletlerin hürriyetine ve hatta varlığına karşı acımasızca yapar dururdunuz. Umahm ki, aruk Rus Milleti, Çar­ lann zulmünün, kendilerine karşı bile, ayni olduğunu haykırırken, sonralan onlar da, o kanlı-yol'a sapmasınlar!" n-

"General, başını salladı: -Bizim için doğru; fakat. sözüm Erme­ ni ordusu içindir. En genç Kumandan/arı, sizin ilci yaşınızda, dedi. Ve aruk, Ruslar ile Türklerin, ebedi dostluğunu dileyelim, diye sözler söyledi". • •

(26 Nisan 1918'de ikindiye dogru, Kars Müstahkem Mevkii Dairesi'inden dönüp, Kolortju Karargah'ıma girerken, düşündükle­ rim). "Yola çıktık. Türk Bayrakları arasından (Kars Kalesi altından) geçerken, sanki bütün Tabyaları'y/a Kars Kalesi, bizi selamlıyor ve haykınyordu: Sakın, artık bizi bırakmayın!.. "

"Ben, sanki bu feryadı duymuş gibi idim. Çünkü aklım, fikrim (Müttefikimiz) Almanlar'ın Garp Cephesi'ndeki durumlannda idi. Bizim Filistin ve Musul Cepheleri de, gözümün önünde canlanıyordu: Eğer yenilirsek, sonuç ne olabilirdi. Bizi Kars'tan, hangi kuvvet çıka­ bilirdi. Bunu daha fazla düşünmekle, şu 'Zafer Bayramımız'ı kendime zehir edemezdim .. "

(Mondros'ta imzalanan Miltareke'den 6 ay sonraki İngiliz İşgali ile Kars'ta, Üç Sancak ve Ahıska ile Igdır ve Nahçivan'ı da içine alan "Cem2bigarbi Kafkas HüJcilmeıi" dağıblınca, 30 Nisan 1919'da) "Kars'a Ermeni Bayrakları, çekildi. Talihim, bana yar oldu: Tekrar

121


Şark a geldim; hem de bu sefer, bütün Cephe benim emrimde olarak ve benden üstün bir Kumanda Mevkii olmayarak, Kars'ı muharebe ile (30 Ekim 1920 günü) almaya ve tekrar Türk Bayraklarını dalgalandır­ mağa muvaffak olduk. Türk Milleti'ne bütün varlıgunla ve bu güzel Kars ile, dünyalar durdukça Allah zeval vermesin. Yedisinden yetmişi­ ne kadar her Türk, bu ugurda nasıl çalıştıysa, edebiyete kadar da, öyle olacalcıır.". '

(SKÖ, s.l , 5-12, 15- 1 7, 19-22, 27, 29, 3 1 , 33, 35, 37-38, 43-47, 49-53, 56, 58-60, 71 -82, 85-93, 95-97, 101, 105- 108, 1 1 2- 127, 129133, 138- 139, 142-143).

122


i V. B Ö L Ü M

MİLLİ MÜCADELEMİZ'E EŞSİZ HİZMETLERİ

Bunları, aşağıdaki gibi dört başlık altında özetlemek, yerinde olacaktır. "/stik[{ı/ Harbimiz!IH" kitabı ve başka belgelerden özetliye­ lim. A) XV. KOLORDU BÖLGESİ'NDEN SİLAHLARI VERMEMEK KARARI VE UYGULAMASI

Okul kitaplarına varınca, tanıulması gereken ve bilinmeyen bir husus şudur: 23 Nisan 192(}'.de Ankara da Büyük Millet Meclisi açılır­ ken bütün yurdumuzda, tam kadrolu subayı, erleri ve silahı ile ayakta duran tek ordu gücümüz, merkezi Erzurum'da bulunup, Trabzon (Ordu-Giresun-Gümüşhane-Trabzon-Rize Sancakları), Erzurum (Er­ zincan-Bayburt-Yusufeli/Kiğı dahil Erzurum-Bayazıl/Ağn İli) ve Van (Hakkari dahil) Vilayetleri'nde birlikleri bulunan XV. Kolordumu.z'du. Başında da, 3 Mayıs 1919'dan beri Kazım Karabekir Paşa bulunuyor­ du. Bu durumun nasıl sağlandığını, onun "lstik[{ıl Harbimiz" (İH) kita­ bından takip edelim: '

önce, Kolordu merkezi Erzurum un Çoruk, Fırat I Karasu ve Aras ile üç ayn denize sulan karışan yüksek yaylada, 1980 m. de olu­ şundan; kışının, Nisan başlarına değin uzun sürmesinden; demiryolu ve düzgün şosadan yoksun oluşunun, "Mütareke Hükümlerini uygula­ maya gelen lngiliz Albayı A. Rawlinson"un ve maiyetinin işine engel '

,

1 23


oldutwıu wıuımayalun. Erzurum - Sahil / Trabzon yolunda, Kop ve Zıgana gibi karlı ve güç aşılır yollan çok zikzalclı engeller var; Erzu­ rum'u Sarıkamış'a bağlayan darhat / dekovil demiryolunun köprülerini de, Ordumuz, Ocak 1 9 19 sonunda Kars'tan çekilirken, "köylülerimi­ ze" yer yer yıkurtmışur.

Artık K. Karabelcir, Kasım 1 9 1 8 sonlarında lsıanbul'a gelirken, boşaltuğımız Batum'da bulduğu, "değerli Japon toplan ve benzerleri­ ni, büyük bir dubaya doldurtup, Trabzon'a getirmiş", lsıanbul'a gelişi­ nin ertesi 29 Kasımda da, görüştüğü Albay olan "pek eski ve samimi arkadaşına (İsmet İnönü), "tek bile kalsam veya ıek dagbaşı bile kalsa utraşmalc" kararımdır. "Silalumı, iirti/ormamı kimseye vermiyecetim" diyen ve bir yıl önce düşmandan Erzincan, Erzurum ve Kars'ı kurta­ ran muzaffer ve halkın çok sevdiği bir kumandan olarak, Erzu­ rum'daydı (IH, s. 7-8). 1 3 Mart 1 9 1 9'da lsıanbul'da, ısrarlı ricaları üzerine, "Erzu­ rum'da XV. Kolordu Kumandanlıgı'na tayin emrini, yazılı olarak al­ mışu. 5 Nisan 1 9 19'da aldığı "Harbiye Nazırı" imzalı emirde, 4 Tüme­ ni bulunan XV. Kolordu'nun, bölgesi olan Van. Erzurum, Trabzon Vilayetleri ndeki bütün askeri "müesseseler ve teşkilaun emrinde oldu­ ğu" belirtiliyordu (IH., s. 1 6-1 7). '

Trabzon'a çıkışının ertesi 30 Nisan 1 9 19'da, "iskele Anbarla­ rı"ndaki, ıeslim edilmek üzere, "sandıklara konmuş ve lngilizler tara­ fından görülmüş birçok top-kamaları" ndan ayıklattıklannı ve "anbar­ larda işimize yarayacak malzemenin, içeriye alınması için, gereken tertibau yapur"dı (IH., s. 20) 3 Mayıs 1919 Cumartesi "öğleyin, sevgili Erzurum'a geldi"ğinde, (törenle) karşılanmasından sonraki duygu ve kararını şöyle belirtir: "Halkın ve birliklerimizin sevinci, pek çok idi. Erzu­ rum'u, geçen yıl benim Kolordum kurıarmışıı. Bu yıl, (Ennenilere ve­ rileceği yaygarası duyulmasına rağmen), elimizle çitnetmiyecegimizi, herkes düşünebiliyordu. Halk ve birliklerim, derlerdi ki: "Bismillah

124


dedi mi O, mwlaA: mwojfalc olur". Bu kadar bilyQJc gilvtn varken, tlMt de muvaffak olur vt olacagız da" 1 . Bana VekAlet eden 9. Tümen Ku­ mandanı (Erzurumlu Kurmay Albay) Riişdi Bey ile o gün konuşmala­ rımda. 3. Tümen K. ("Deli" / Yiğit lakaplı Eyuplu) Halid Bty'in teslim edilmesini isteyen lngiliz Albayı Rawlinson'un yazılı "emri"nclen bah­ sederken, kendisine dedim ki: "Bu heriflere (İngilizler), değil Kımıan­ dan, silah da vermiyeceğiz, bir karış toprak da Tersine, Üçsancağı (Kars Ardahan / Artvin - Batum'u) da yeniden alacağız. Ülkemizi iyi bir barışa kavuştunnalc için, hatta rehine olarak, (Revan ve Gümrü'den ibaret) Ermenisıanı da, ilk fırsatta işgal edeceğiz. Genel durum, buna elverişli bir biçime girmiştir: /'ıilaf Devletleri (İngiltere - Fransa -

İtalya), artık savaştan bıkmıştır; hele memleketimizde, tek bir askerle­ rini öldürtmek istemiyorlar. Ermeni ve Rumlar1a hesabımızı, nasıl olsa görürüz. (İH. s. 22-23) 4 Mayıs l 9 19'da "ziyaretime gelen Albay Rawlinson1a, Fransız­ ca konuşuyorduk. Ona, silahlanmızı almak istemenin doğuracağı teh­ likeyi, şöyle anlatum: Bu hususta, bizim "Harbiye Nezareıi nden emir gelse bile, "dikkatinizi bir şeye çekeyim: Erzurum Halkı, zaten kaç yıldır Ermeni Mezalimi ile inlemiştir. Bakınız, (şehirde) her tarafımız, harabeye dönmüştür. Şimdi de, buralar Ermenisıan olacak diye söyle­ nen sözlerden, halk ço� üzgündür. Öte-beriye aşınca karışmak, Ordu­ nun silahlan ve Kumandanları toplanıyor gibi fikirler vermek, günün birinde hayatımıza malolabilir. Bu halk, pek sinirlidir. Ben, hayatımı tehlikeye koyamam ! Sizin de, gerçeği görerek ve temkinli davranma­ nızı uygun görürüm". Halid Beyin yakalanıp teslim edilmesi üzerine "

1) Onun, ağır kışa rağmen ve sorumluluğu üzerine alıp, 12 Marı 191 B'de Erzwrımı a ke>­ şarak, Erme11iler'i11 buradaki alçakça kırgın ve vahşetlerine nasıl sorıverdiğini, acılı halkımıza nasıl kol-kanat açarak, elinden gelen yardımı fazlasıyla yaptığım iyi bilen ErzwrmılıJar'111 da, yine Ermeni belasına karşı, "Paşa" rütbesiyle karşıkoyacağına güvenip, inandıklarını, şdıirde çıkan tek özel gazete olan "lıllJAYRAK" adlı haftalık mevkute, 8 No.lu 5 Mayıs 1 9 1 9 Pazartğsi sayısında, Kazım Kara�k.ir Paşa"11111 On· beıinci Ko/ordw Krmıanda111ığına gelişini, şöyle taruuyordu: '

"ŞEHiR HABERLF,R/: 011be1Uıci Ko/ordM K11mJJrıdmıl1tl/IQ tayin bwywrıJan Kazım Paşa Hazreıleri, (3 Mayıs 1 9 1 9 Cumanesi günü) Şelırimiz'e muvisalaı etmiş­ ler; ve Müilci, ArluriErkôn ile birçok Hemşehrilerimiz tarafından, büyük bir hürmet­ le istikbil edilmişlerdir."

"Müşôriinileylıin müleholli (Bu Büyük -atın donanmış) oldJJılıJrıfazfleı doloyısıy­ la ıeırifleri, Vilayd ve Ord.w'ca bir mazhariyet sayıl""§llr"

125


yazdığınız yazı, "halb coşturmuş. Daha dün geldim; bana birçok Halk ve Subay geldi, (bu davranışınızdan şikiyeıçi oldu). ilk günden, işi çığırından çılcannap sebep olursak, ikimiz de, tehlikede kalabili­ riz! Rawlinson, biraz düşündü ve sözlerimi yerinde gördü" (IH., s. 2324). Böylece, siWılan teslim konusuna girmedi. Sonunda, Harbiye Nezaretimiz'den, (Mondros Mütarekesi'ne göre) Erzwum'daki Kolordu silfilıları (önce: toplann kamalan, tüfekle­ rin mekanizmaları) nın teslimi için, sıkı emir gelmişti. Bunu uygulat­ mak için, Tiflis'ten 1 Haziran 1919'da Erzwum'a gelen "/ngiliz Gene­ rali Biç (Bich)" ve Rawlinson1a ertesi gün, görüştük. "MiUareke'ye göre teslim olunacak siWı ve mühimmabn", dekoville Erzwum'dan Sarıkamış'a, oradan da tirenle Batum'a gönderilmesini istiyordu. Ben de, olur dedim. O da, "Ermeniler bir haftaya kadar, Hududun ötesin­ deki demiryolunu onaracaklar". Gönderilecek "malzeme ile, Batum'a kadar bir Subay yollamanıza muvafakat ediniz" deyince, teşekkür euim. Onlara oynayacağım oyunu, kurdum: Bir hafta sonra, demiryolu onarımı bitti, göndermeye başlayalım teklifi gelince de, "önce, Tiflis yoluyla bir Subayımız'ın Batum'a seyahat ile, yolların serbest (tehlike­ siz) olup - olmadığını öğreneceğim; sonra da, son komediyi oynayaca­ ğım" (IH., s. 42-43). 3. Ordu Miifettişi Mustafa Kemal Paşa (Atatürk), Erzurum'a gelişinin beşinci günü, 7 Temmuz 1919'da XV. Ko/ordu şifresiyle, "Kolordular'a" yazılan genelgenin 4. Maddesinde, şöyle diyordu: "Silahlar ve mühimmat, lu.ıtiyen elden çılcarılmayacaktır" (İH., s. 7 1).

Sonunda K. Karabekir Paşa, Harbiye Nezaretimiz'in silahların tesliminde ısrarı ve Rawlinson'un da, Hudut'tan telefonla bu hususı.aki "istiyerek geciktirilmeği" lstanbul'dalci "Yüksek komisyon'a bildirmek vazifemdir" diye yazdırması üzerine, "komedi tertipledim" dediği, şu oyunu oynuyor: " 1 - Bir mıkdar gereksiz sürgükolu ve kamalan (dekovildeki) bir tirene yükletip, ilci Subay ve birkaç Muhafız Er1e Hududa gönder­ miştim. Ancak, ne asker ve ne de h'!1k tarafından, yolda yıktırdığım yarmadan geçmesi için yardım edilmemesini; ve (Sarıkamış'tan gele126


celc) Ermeni tirenlerinin de, Hu.dudumuz a sokulmaması, emrini ver­ '

miştim".

"2-Birkaç Subay'ı da, köylü kılığına sokarak, çevreden bulacak­ ları köylülerle birlikte, tirene hücumla; Subayları1111Z'1 {elini, kolunu) bağlıyarak, tirenin yükünü dağlara JcaçırSıntar. Tuendeki lngilizler'e de, birşey yapmayarak, yalnız, söz ve işaretle korkuısunlar" ! 3 Erzurum v e Pasinler!Hasanlcale Miidafaai Hukuk (Cemiye­ ti) Heyetleri ve Halkı, Vilıiyet'e başvurarak: Sitahlarunızm tirenle gitti­ ğini gördük; Ermeniler (Hududun ötesinde Kars'ıa) katli!rn yaparken, biz buna razı olamayız diye, şiddetli müracaatla bulunsunlar. Valilik de, bana ve lstanbufa yazsın". "

-

"4- Erzurum Kongresi aruk, sil.ah verilmez diye, milli karan versin".

"5- Üçüncü maddedekiler olmuşçasma, Harbiye Nezareti'ne ve Rawlinson'a 26 Temmuz 1 9 1 9'da cevaplarunda, şunları belirttim:

"Ermeniler'in, Hu.du.du.n ötesindeki lslam Ahtlli'ye karşı yaptık­ ları mezalim ve kıyıcılığın işitilmesi; ve Hudwiumuzu.n pek yakınında bile lslam kanlarını akıtmakıan çekinmemeleri, Hu.dut boyundaki Asker ve Ahali tarafından· g�rülmesi; lslamlara attıkları güllelerin, Hu.du.dumu.z içerisinde Askerlerimiz arasına kadar düşmesi; ve lslamlar hald<.ında u.ygu.ladıkları bu. yoketme davranışı yanında; Sivas'a kadar gidecekleri vesaire hald<.ında da, bin türlü yaygaralar çıkarmaları ı. Halkunız üzerinde çok kötü etkiler bırakıığını, önce de 2)

(Temmuz 1 9 1 9 ERZURUM KONGRESİ sırasında) "Kars Caddeleri'nde AnıraniA: Marıı ile bcnzcrlerini söyliyerek, BIJfldo Talafl'U ile gösteriler yapan Ermeniler, ünlü hayilciliklerine uygun olarak: 'TiiTA:iye, ölmiifıiiT, örtülmesi Jı.aldJ. Biz, Erzurum ile

Erzincan'ı, şapkamızla (yani, silah patlatmadan) alacağız; Siwu'a varacağız' diye ba­ ğınyor, ve Karslılar'ın maneviyaı.ını kırmayı gözetiyorlardı (M uş ile Van, z.iıen bi­ zimdiJ, diyorlardı) (Dr. Kırnoğlu M. Fahrcıtin, "Kars ili ve Çevresi'nde ERMF,N/ ME2J.LIM/, J918 - 1920'', Ankara 1970, s. 1 1 9). Ünlü TürA:-/s/4m kasabı ve Fransa'dan "Şeref Nqanı" sayılan "Ugion d'honewre" (Lejiyoıı -donör)ii alarak "Ermeni Garibaldisi" diye övülen, ŞebinA:arahi.sarlı "Oza­ n)WI" iilesinden ve Erz11Tum ile Kars celladı AnıaraniA: "PIJIO " adına söylenen Er­ menice Marıı 'nın başındaki şu ilk beyit, onların Türkiye ve TürA:'e bakışındaki çar­ pıklığı gösterir:

1 27


arzetmi.ştim. Durum böyle iken, sılrgükolu ve kamaların tirenle Sarı­ kamış üzerinden gönderilmekte olduğu haberi, doğan heyecan ve coş­ kunluğu, bir kat daha arttırdı. n

"Bunların

Ermeniler'e

verilerek; lslô.m/ar'ın bir daha.

Ermeni

cellatlannm bıçaklan alunda bırakılacağı ve sağ kalanlann da, işçi olarak çalıştırılacağı gibi bir fikir oluştu. Silahların

Ermeni

içerisine

gönderilmesine, her bakımdan engel olunacağı hakkında, pek çok söy­ lentiler ve başvurmalar oldu". Bu yüzden, ne tirenle Sarıkamış'a, ne de

Trabzon'a göndennenin sakıncaları karşısında, bunları Erzu­ rwn'da "lıilaf Mümessillerinin gözetimi altında muhafaza etmenin so­ rwrıluluğunu, üzerime alabileceğim". 25 Temmuz tarihli, Pasinler ve Erzurum Müdafaai Hukuk Cemiyeti Şubelerı'nden de, umduğum yazılı karadan

müracaatler gelmişti. Huduttaki

Emin

"

Zivin

"Nişancı Alay Kumandanı Binbaşı

den 26 Temmuzda gelen telefon haberinde, şunlar belirtilmişti;

ertesi günü bunları,

"1ı.aş)

köyünden,

Rawlinson'a ve Harbiye Nezaretine yazdım:

Bugün saat

istasyonu

9 da, Taşkesen (1960 tan

beri yeni adı: Süngü­

yanında vagonların bulunduğu yere, AJıali'den on kişi

gelerek, vagonda bulunan mekanizma ve kamaların, kendilerine tesli-

Muhafız Erler silaha davranınca, gelenlerin işaretiyle, "çevredeki tepeleri tutmuş olan ahıiliden 300-400 atlı gelerek, Subay­ /ar'ın ve istihkam Bölüğü nden yedi erin, kollarını bağlayıp götürmüş­

'lmini istedi"

'

lerdir(2). "2- İstasyon'daki makinenin 1111akinistini korkutarak, dolu vago-

"Anlranik Yt/cJıbar, ertang Dacgasdmı: Carteng Twkeri, da rni Hayasdan!" Türkçesi:

Anlranik Kartkı,

gidelim Tür/ciye 'ye (fürk'e, "Dacik", ülkemiı.e "Dacikist.in"dan kısaltma, "Dacgasdan" derler):

Kırıılım Tür/deri, olsun Hayasdan (Ennenistan).

Bu Hıristiyan Kavme "Emuınil Arnıe11)1Qn" adını , komşuları, Ortodoks Rum ve GiiTcüler ile Siiryaniler'deıı ayınnak için, meıJıebi anlamda, "Grigoryan" yerine kul­ lanarak vennişlerdir. Onlar kendilerine "Hay" ve oıurduklan yere, Hayasdan derler ki, 1 9 18'den beri Revan/Eri'llan'ı merkez edinen Ermeni Cımıhwiyeıi de resmen, bu her iki milli adı kullanmalna olup, tarihte ve kroniklerdeki gibi, Ermeni veya Ar­ rMll)WI adını, benimsememiştir.

1 28


nu ıakunp

Hıdırilyas'a (gerideki

komşu köye) götürüp, oradan arkala­

nyla sandıklan dağa çıkardılar. "3- Ahali'nin hangi köylerden olduklan, yanlannda götürdükle­ ri Subay ve Erler'in, sandıklann, ne tarafa götürüldüğü bilinmiyor. "4- Vagon başındaki

lngilizler'e, hiçbirşey

yapılmamıştır" ( İH . ,

s . 87-92). Bundan sonra da

Harbiye Nezareti,

yine sürgü kolu ve kamala­

XV. Kolordu Ku­ mandanlığı'na yazmışsa da, aynı "Halkımız karşı çıkıyor, namusunu ve yurdunu korumak için , bunların verilmesini istemiyor, coşup ayak­ lanıyor" yollu cevaplar veriliyor; iş, olmazsa çıkanlıyor. .. Böylece, Kazım Karabekir'in azimli tutumu, 4 Tümenlik Kolordumuz'un " fazla silah ve mühimmau"nın elden çıkmasını önlüyor. lngilizler de, vakit nn, geciktirilmeden teslimini, 7 Ağustos 19 19' da

kaybedip, Kaflcasya'dan yavaş yavaş çekilme kararı aldıklarından, artık bu uğurda İ stanbul Hükumetimizi daha sıkışuramıyorlar .

..

(İ H . ,

s . 1 09- 1 1 1 ).

B)

ERZURUM

KONGRES İ

VE

MUSTAFA

KEMAL

PAŞA'YA OESTEK OLMASI

Her iki konu içiçe olduğundan, bir arada gözönünde tutulmalı­ dır.

Atatürk

ile

Karabekir'in,

Erzurum'da buluşmalanndan en az altı­

buçuk yıl önce, çok dost olduklannı gösteren bir belgeyi, ikinci olarak

burada açıklıyalım. 3

Mektup,

Çankaya - Atatürk Arşivi'nde bulunan şu tarihsiz Atatürk'ün elyazısı'yla olup, imzalıdır (A - 1

mürekkeple ve

-

d. D-4, F-20). Dört sahifede, 78 satır. Yukarıda (s. 1 3) görüldüğü gibi,

Kurmay Binbaşı Musa Kazım, 8 Ocak 1 9 14'te lstanbul'da Genelkur­ may ikinci Şube Müdür Yardımcı/ığı'rıa tayin edilmişti. Şube Müdürü 3) Bu değerli mektubun metin, iz.ah ve klişesi için, bakınız: M. Fahreııin KIRZIOÔLU,

"Auııürlc'ibı Bilüuni!yen Bir Melaubu , (Ocalc 1914)", ATASE (Askeri Tarih ve Sıraıe­ jilc Etüt) Başkanlığı Yayını, "ATATÜRK HAFTASI ARMACANI", 10 Kasım 1989, Atatürk Dizisi, Sayı 22, s. 9- 17.

1 29


ise, Alman'dı. Bu sırada, Kurmay Binbaşı M. Kemal de, Sofya Elçimiz Ali Fethi (Okyar)ın yanında, 27 Ekim 1913'ten beri "Ataşemiliter" bu­ lunuyordu. İtıihadcı ve yakın arkadaşı M. Kemal'e, yeni vazifeye tayi­ ni haberiyle birlikte ona, Subistan Ordusu hakkında gönderdiği "bir ilci yazı"dan dolayı, Şube Müdürü Alman ın "sebebsiz tekdirleri"ni de haber verdiğinden; M. Kemal bu mektubu, böyle uzun ya7.arak, "haysi­ yet ve şerefe bu kadar az değer veren o kişinin, bu meziyetden pek na­ sibini almadığını" da belirtiyor. Bu mektubun K.Karabekir1e ilgili yerleri, şöyledir: '

"Kardaşım Kazım Karabekir Bey, "Mektubunuzu aldım. ikinci Şube Müdür Muavini tayin olun­ manızdan, gerek sizi , gerekse Ordu'yu tebrike layık görürüm" Mektu­ bunuzda gösterdiğiniz içten sevgi, beni pek çok sevindinniştir." "Son yazdığım bir-iki yazının, Müdür Beyleri (Almanlar'ı) pek kızdırmış olduğunu bildirerek, beni uyarmış olmanıza da, minnetdarh­ ğımı sunarım ... "

"Azizim, bendeniz Sırp Ordusu hakkında bilgi alacak halde ol­ madığımı yazmamıştım ... Bugünkü tarihli yazımla da, bu yanlış anla­ yışı gidenneğe çalıştım." "Buna göre, ileride yine böyle bir yanlış anlaşılmanın önü alın­ mak üzere, hangi hususların, amirce ve eleştirircesine bulunmuş ise, bunların bildirilmesini, özellikle rica ederim" "Hal böyle iken, Şube Müdiirü'nün (bana) cevap olarak yazdık­ larını (almancadan) tercümeye, (bana) saygınızın engel olacak derece­ de bulunduğunu belirten sözlerinizden, pek üzülüp elem duydum ... " "Değil böyle vazife uğrunda ve hatta her hususta, kendi haysi­ yetimi korumak işinde, fedakarlıktan çekinmiyeceğim için, siz Karda­ şım'dan yardım görmeseydik dahi, bu yolda kendimi savunmada çabuk davranacağıma, şüphe buyurmıyacağınızı sanırım" "Yukarula/ci saygılarımın, iyi kabulünü rica eder; ve gözleriniz­ den öperim, Kardaşım"

130


(Bulgaristan Büyük Elçimiz) "Ali Fethi (Okyar) Bey, selimınıza pek çok teşekkür ve karşılık olarak özellikle, saygılarını ve tekrirnaunı arzeyler". (İmza) M. Kemal" (Mektubunuzda, Sofya' dan istediğiniz) "lastik havlular modadan düştüğü için, buyurduğu­ nuz Berber, çoktan beri (Avrupa'dan) getirtmekten vazgeçtiğini bil­ dirmiştir". (Bilindiği gibi, M. Kemal Atatürk, K. Karabekir'den bir yaş büyük ve bir dönem kıdemlidir). "' .

"'

XV Kolordu Kumandanı olarak lstanbu/'dan ayrılmadan bir gün önce, 1 1 Nisan 19 19'da Kazım Karabekir Paşa, Şişli'deki (şimdi Müze olan) evinde ziyaret ettiği, "Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal Paşa"ya çok güvendiğinden, O'na Erzurum'da neler yapılabile­ ceğini anlattı: "Milletin kurtuluş anahtarı, (Mütareke'den sonra işgal görmemiş olan) Dogu'dur. Orada herşey mümkündür; Ordu da, güç­ lüdür, Halk da birlikte gider... " dedi. O sırada bir ameliyat geçirdiğin­ den istirahata ihtiyacı olan M. Kemal de ona, "iyi olayım, sizinle bu­ luşmaya çalışırım" dedi .(İH., s. 17- 18). Ordu Müfettiş/iti ve geniş yetkilerle, seçkin bir kadro ilel 9 Mayıs 1 9 1 9 günü Samsun'a çıkan M . Kemal Paşa, oranın lngiliz işga­ linde ve Karadeniz'de de güvensizlik olduğunu görünce, üçüncü günü Samsun'dan, "Nutuk"ta da X. Belge olarak yer alan, şu şifreli telgrafı, 21 Mayısta Erzurum'a gönderdi: "liita mahsustur. Erzurumda Onbeşinci Kolordu Kumandanı Paşa Hazretleri'ne. Genel durumumuzun almakta olduğu tehlikeli şe­ kilden, çok üzgün ve kederliyim. Millet ve Memlekete borçlu oldugu­ muz en son vicdan vazifesini, yakından ortaklaşa çalışarak en iyi yap­ mak mümkün olacagı dilşüncesiyle, bu son memur/ugu kabul ettim. Bir an önce zaıuilinizle buluşmalc arzusundayım. " "Ancak, Samsun ve çevresinin durumu, güvensizliği yüzünden kötü bir sona varmak yolundadır. Bu yüzden, burada birkaç gün kal-

131


mak 7.aruretİ vardır. Bendenüi, şimdiden aydmlatma-ya -yarar hususlar varsa, bildirilmesini rica eder ve gözlerinizden öperim, Kardeşim" Dokuzuncu Ordu Birlikleri Müfettişi, Padişahın Fahri Yaveri, Tümgeneral Mustafa KEMAL " Bu telgrafı alan Karabekir diyor ki,"Mustafa Kemal Paşa'nm gelmesinden, çok sevindim. Bunu, bir aydır bekliyordum" ... Kimlerle birlikte geldiğini sorup, öğrendik. "Gelenler içinde, umut ettiğim bir­ çok arkadaşlar yoktu. Halbuki durum, bizi bir Anadolu Hülcümeti kur­ maya götürüyordu. Asker ve mülkiye yönünü, kimler idare edecekti? Ben Doğu'yu, sonuna kadar tutabilirdim. Şu halde, kesin zafere kadar yerime bağlı idim. Mustafa Kemal Paşa'yı başa geçirmek ve bunu bütün gücümle tutmayı, daha lstanbul'dayken düşünmüştüm ... Bana bir an önce kavuşması, pek uygun ve gere/eliydi. Esasen lstanbul'da kendisine rica ettiğim de, buydu. Hele ki , bir aydan beri Doğu, herşeyi

yapmaya azmetmiş, (kıyıda Rumlara, içeride Ermenilere karşı koyma­ ya) hazırlanmışu. Bir kere Erzurum Kongresi'nde bir (Milletin oluştu­ racağı) dayanak ve hareket üssü kurulduktan sonra: Teşkilatça. kll v­ veıçe, maddi ve manevi heybetli bir çığ gibi, Batı'ya yuvarlanmak kolaydı; ve Doğu Zaferi'ne dayanarak, lzmir'i de kurtarmak mümkün bir emel olurdu". Ancak, O'nun, kolay olan ve Erzurum'a yolu bulu­ nan Trabzon'a gelmeyip, Samsun'dan kara yoluyla gelmesini belirtme­

sine, şifre ile Erzurum'dan (aynı gün) 21 Mayıs 1919'da, şu cevabı verdim: "Samsun'da Dokuzuncu Ordu Müfellişi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne.

'Trabzon yolunda, güvenlik ve benzin vardır. Sivas yolunda, benzin yoknır; yollar da, otomobile pek elverişli değildir. (Erzurum'u) yüksek şereflendirmeleriniz (teşrif-i samileri), şenlendirecektir. Arza değer bir husus yoktur. Saygılarımı sunarım". "XV. Kolordu Kumandanı Tümgeneral Kazım KARABEKİR" (İH., s. 32-33).

1 32


"/zmir'in işgali yüzünden, bütünleşen bir millet oluştuğunu gören düşmanlarımız, kısa bir propaganda ile, Padişahı da, lsıanbul

HüJcUnıeıi'ni de, ebedi olarak milletten ayırdı; ve 1 9 1 9 yılında milli birlik oluşması için, büyük fedakarlıklara ve vatandaş kanı dökmeye, bizleri mecbur etti" (Mondoros Mütarekesinin 24. Maddesi'nin, İngi­ lizce metninde "Annenya" ve Türkçesinde, arapça terkiple, "Vitayati Sitte" / Alu-Vilayet" denen) Erzurum, (şimdiki Ağn-Enincan­ Bayburt ile Yusufeli ve Kigı dahil), Van (Hakari dahil), Billis (Muş­ Siirt-Bingöl dahil), Mamureıilaziz (Harput

/

Elazığ

Tunceli

Ma­

latya - Adıyaman dahil), Diy�bekir (Mardin ve S iverek dahil), Sivas (Amasya - Tokal - Şebinkarahisar dahil) Vilayetleri. Ermeniler'e karşı (2 Aralık 1 9 1 8 de merkezi İstanbul'da, "Vilayati Şarkıye Müdafai Hu­ kuku Milliye"), beş Sancaklı Trabzon (Rize Gümüşhane - Giresun ve -

Ordu dahil) Vilayeti de, Rumlar'a karşı (merkezi Trabzon'da, 1 2 Şubat 1 9 1 9'da, "Trabzon Muhafazai Hukukı Milliye Cemiyeti " adlı) Milli Cemiyeıler'i kurduklarından, her iki cemiyet, Trabzon'dan Erzurum'a ve Erzurum'dan Trabzon'a 30 Mayıs 1 9 19'da birer telgraf yazarak, (Kolordu merkezi) "Erzurum'da Büyük Bir Kongre nin yapılmasını, "Doğu Vilayeılerinde ls/am Hulculcunu ihmal eden llüJcilmeıin teklifini (yabancılara yurt venneyi), HüJcCuneıe karşı proıesıo eımeğe"; aynca, "

buraların geleceğini güvene almak üzere kararlar verilmesini, teklif ediyordu. Buna göre, Erzurum Merkez Şubesi, öteki beş vilayete de, aynı günde, bu hususta telgraflar gönderdi.

XV. Kolordu bölgesindeki askeri durum: Kıyıda Rumlar'a karşı

3. Tümen (Trabzon'da), Ermenilere karşı öteki üç Tümen'de, Kuman­

dan ve Kurmay'a ihtiyaç olduğu; lsıanbul'dan mümkün olanların geti­ rilmesi, iyi Valilerin alınmaması, "Erzurum Kongresi'nin toplanmak üzere bulunduğu", durumumuzun güvenilir olduğu, türlü şifrelerle (amir olan) Mustafa Kemal Paşa ya bildirildi (İH., s. 39-42). '

Ordu Müfeııişi M. Kemal Paşa, 1 1 Haziran 1 9 1 9'da, 1 5 Sayı ile (Havza'dan), "Vilayet şifresiyle" K. Karabekire yazdığı ve 16 Hazi­ randa alınan telgrafında şöyle diyordu: 1- Haziranın 8'inde Harbiye Nezareıi'nden aldığım şifrede, em­ rimdeki "istimbotlardan biriyle hemen" "/sıanbul'a gelmem istendi.

1 33


2- Sebebini, Genellcurmaybaşkanı olan (18 Mart 1915 Çanak­ kale kahramanı, Arapgirli, "Çobanlı" soyadım alan) Cevat Paşa'dan, mahremce sordum: lngilizlerln bunu, HükUnıet'ten istediklerini söyle­

3- Ali Fuat (Cebesoy) Paşa. daha Samsun'a gelişimde.' "/ngiliz­ ler'in, HükUnıet'li!n, (Ordu Müfettişi olarak Anadolu'ya) gönderilme­ di.

min sebebini sorduklan"nı, söylemişti.

"4- Vermiş olduğum kararın. Milletin Hukuk ve lstiklôlini tayin uğrunda, Millet ile birlikte çalışmaktan ibaret olduğunu, siz Kardeşi­ me. önce ve sonra arzetmiştim. Bu ülkü, Milletin bağrına sığınarak, namus ve vicdan vazifesini yapmaya. fedakarca devam etmeyi emredi­ yor. Emsalimiz (Maha'ya sürülen Kumandanlarımız) gibi, lngilizler'e esir olmak üzere lstanbul'a gitmekte, ma'zurum". "Vatani vazifeme devam edebilmekliğim, tabiidir ki, ?.atialiniz gibi aymfıkir ve inançta bulunan Kardeşlerimin de, daima ve herhal­ de, uygun el-atmanıza ve yardımınıza bağlıdır ... Bu hususa dair, kar­ deşçe değerli düşüncelerinizin, bildirilmesini beklerim". "Merkezdeki HükUnıet, gafletle (beni) lstanbul'a aldırmak planını izlediğinden, ben de mümkün olduğu kadar, zaman kazanmak ve (Müfettişlik) Karargahımı, memleketin iç kesimine sokmak için, aynı usulle karşılık verip, yazışmaktayım" ("Nutuk"ta, bu metin yeri­ ne, yalnız, 1 . ve 2. maddelerden özet verilmiştir. İstanbul 1961 baskı­ sı, 1. ctıı, s. 29).

Bu şifreyi alan K. Karabekir, görüşünü ve yazdığı cevabı şöyle belirtiyor: "Erzurum'da biz, pek güçlüyüz. Şahıs(lann değiştirilmeden

makamında kalması) ve silah hakkındaki kararımız da, tesbit olun­ muştur. Nitekim (ısrarla İstanbul'a yollanması isli!nen, 3. Tümen Ku­ mandanı Deli / İstanbul Şehidliğindelci Kabirtaşı'na " Karsıalan" Soya­ dı yazılan) Hôlid Beyi gondermedjm. Kemal Paşa'nın Erzurum'a gelmesinin gecikmesi, kendisi için, zayıf bölgelerde tehlilu!li olabilirdj. Bir kere, Erzurum Kongresi işbaşınq geçince, iş Jcolaylaşacaktı. Kemal Paşa ve (Hüseyin) Rauf (Orbay) gibi güç/il şahsiyetlerin de ,

1 34


Kongre'ye girmesi, bütün Millete karşı nüfuzlarını arttıracak; ve işler, daha kolay düzenlenecekti" 16 Haziran l 9 l 9'da, şu cevabı yazdun: "Yücefıkirlerinize bütü­ nüyle katılıyorum. lstanbul, dışarıya bütün değerli kimseleri göndere­ ceğine, böylelerini, birer birer kendi eliyle alıyor "l.ati-Sılmileri (yüce şahsınız), gerek görüldüğü zaman, ben acizin bölgeme şeref bu­ yuru/ursa, minnetlerimi sunarım". Ordu Müfettişi M. Kemal Paşa, ertesi 1 7 Haziran 1919'da Am(lS)'Q'dan, Erzurum'a yazdığı şifrenin sonunda, şunları belirtiyordu: "Tanrıya şükürler olsun ki, her yandan gerek askeri, gerek mülki, siz Kardeşim gibi, aynı düşünce ve ictihad arkadaşlarımızın himmetleri ve öncü olmaları sayesinde, her taraftan aldığım telgraf­ lar, Milletin milli- birlik ihtiyacını duyduğunu; ve genel olarak, bu işe gerçekten başladığını isbat ediyor. Merkezi Hükumet'in, sanki esir bir durumda olması, Başkendin güçlü bir askeri işgal altında bulunması yüzünden, Milletin mukadderatının, yine Millet ordusuyla zaruri kıldı­ ğı, l.atialilerince de doğrulanmıştır... Erzurumda büıün Doğu - illeri Murahhas/arından olıışan bir kurul bulundurmak hususundaki düşün­ ce ve girişiminizi, takdir ederim. Bu, mutlaka gereklidir... Hürmetle gözlerinizden öperim". (İl:;I., s. 48-50). 9. Ordu Müfettişliği'nin adı, Haziranın ikinci haftasında Hükiımet'çe "3. Ordu Müfettişliği"ne çevrilmişti. K. Karabekir Paşa, 22 Haziran 1 9 19 da Amasya da 3. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa'ya "zata mahsustur" işaretiyle yazdığı şifrenin sonunda, şöyle diyordu: '

,

"fstanbul'dan gelen ve dış tesirlerin neticesi olduğu besbelli, Hükümet Kararları'nın uygulama emirlerinin, şimdilik tepkisiz karşı­ lanmasını; ayrıca, lstanbul'dan mümkün olduğunca çok sayıda aydın zatların Anadolu'ya gelmelerini, pek önemli saymalcıayım. (Milli Ce­ miyetlerin Erzurum'da Umumi Kongre hazırlığı gibi) Doğu'dan gelen kuwetin belirttiği hedefi görmek ve buna göre bir hareket çizgisi tayin etmek, Vatan ve Milletin selameti için yeterli olacağı kaNUJlindeyim.

135


işte bunun içindir ki. yüJcsek zatınıza. (Enurum'a) teşriflerini, daha ilk gıinden (yani, 1 1 Nisan 1 9 19 da Şişli'deki görüşmemizde) istirham et­ miştim" Ertesi, 23 Haziran 1919'da M.Kemal Paşa. Amasya'dan "Zata mahsustur" işaretiyle Kazım Karabekir Paşa'ya gönderdiği 3 madde­ lik şifresinde, hem lstanbul'da Hülcümet'in durumunu ve son umutlan, hem de XV.Kolordu Kumandanı olarak, onun büyük yardım ve etkisi­ ni, şöyle tanıtıyordu: "2- (Balkan Savaşında denizdeki tek yüz akımız "Hamidiye Kahramanı", Deniz Kurmay Albayı ve Eski Bahriye Nazın, Hüseyin) Rauf (Orbay) Beyefendi. lstanbul'da birçok önemli zatlarla görüştük­ ten sonra. Aydın (İzmir) Viltiyeti'ne geçerek; oradaki durumları öğre­ nip, Ankara yoluyla Amasya'ya geldiler. lstanbul'un durumunu, çok açılr. ve acılr.lı biçimde anlattılar:

"lstanbul. bütün anlamıyla tek-el altında olup; siyasi ufku, bü­ tünüyle lngilizler tarafından kuşatılmış bulunuyor. Bugünkü Kabineye girmiş Nafia Nazırı Ferid (Tek) ve Bayındık Nazırı Said Beyler gibi hamiyet/eriyle tanındıkları iyi bilinen yüksek fikir sahipleri bile: Bu mahsur durumdan, hemen kurtulmak; ve Anadolu'da kendiliğinden do­ ğacak bir Milli Kudret'ten başka, hiçbir umut ve kuvvetin, bu Devlet ve Milleti kurtuluşa götüremeyeceği; ayrıca. Batı-Anadolu'daki Aydınların da, böyle düşündüğü hakkındaki umumi ve ortak kanaati, bildirdi.". "lstanbul'da, Milli istik/ti/ duygusundan yoksun bazılarının, ln­ gilizler'e esir olmakta, sakınca görmedikleri anlaşılıyor. Buna göre, Anodolu'dan çılr.acak sesin çerçevesinde olacak bizler için, milli vazi­ fenin pek kullu olduğu görüşü, bir kere daha pekişiyor. Milli kudretin hemen bir arada temsilinin kesin ihtiyacına karşı da, zaten Erzu­ rum'da etki ve gözetiminizde ("nezaretinizde") olarak Doğu-illeri Kongresi'nin yaygınlığı ve umımıi bir biçimde yapılması ve izlenmesi için, kaçınılmaz mılcadele görüldü". Ertesi 24 Haziran 1 9 19 günü, yine Amasya'dan, yukanda 3. Maddesini gördüğümüz KKarabeki( Paşa' nın 22 Haziran tarihli

1 36


"Zata mahsus şifre"sine, "3. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa'nm cevabında, artık Erzurum'a gelme/ete olduğu bildirilerek, deniliyor lci: "Son belirtti/clerinizden de anlaşılacağı gibi, temelde, bütünüy­ le uygunlulc vardır. Bizzat Erzurum'da buluşmamızı, ben de çok önem­ le ve özlemle istiyorum... Şimdi, elegeçen bir mikclar benzin ile Sivas'a ve oradan belki Erzincan'a kadar gitmek mümkün olacakur. Herhal­ de. dört otomobile yetecek kadar benzinin, Erzurum'dan Erzincan'a gönderilmesi gerekecektir. Bu durumda, olağanüstü bir hal olmazsa, Sivas'tan hemen Ezurwn'a hareket edeceğim. 25. 6.1919'da , Amasya'dan otomobille Sivas'a yola çıkılacaktır. Efendim" K.Karabelcir Paşa da, "Sivas'ta 3.0rdu Müfet1işliği"ne yazdığı kısa ve açık telgrafta, 25 Haziran'da " 350 kilo benzin"in Erzurum dan Erzin­ can'a yola çıkarıldığını arzeyledi. (IH.,s.51 -57). '

3 Temmuz 1919 günü Erzurum'a maiyetiyle gelen 3.0rdu Mü­ fettişi M.Kemal Paşa'yı, şehre l 7 km. mesafedeki llıca'dan, XV Ko­ lordu Kumandanı K.Karabekir Paşa, "Kurmayını da yanına olarak, karşıladı"4. Posta Telgraf Genci Müdürü (Refik Hfilid Bey), 24 Hazi­

ran'da, bütün Telgrafhanelere bir tamim göndererek diyordu ki: M.Kemal Paşa, Ordu Müfettişliğinden azledildiğinden, onun telgrafla­ rını kabul etmeyiniz. Bu. yüzden, Sivas'tan 3. Kolordu Kumandanı Refet (Bele)Paşa nı n, l Temmuzda, XV . Kolordu aracılığı ile "Musta­ fa Kemal Paşa Hazretleri"ne yazdığı, "?.ata mahsus ve acele" şifre telgrafta, kendilerine, Müfe1tişlik'ten, "aynı zamanda askerli/eten istifa etmekle, lstanbul'a celbinize sebep bırakmamak imktinı belki sağlana­ bilir", deniyordu. Erzurum'da bunu alıp okuyunca, "üzüntüsünü gizle­ yemeyen" bu Kahraman Kummıdan'a, Kazım Karabe/cir, güvendirici '

olan şu sadakatli sözleri söylüyor: "Müfellişlik.len, hatta askerli/eten çekilmenize, hiç üzüntü duy­ madan, karar verebilirsiniz. Size, mu/caddesatun (dinim ve namusum) adına söz veriyorum: Size, Müfeuiş bulunduğunuzdan daha çok, say­ gılı bulunurum. Sizi, Millete tanıtmak ve Halk ile Ordunun saygısını, üzerinizden ayırmamak, vazifemdir. Daha lstanbul'da iken ( l 1 Nisan4) Mazhar Müfit KANSU, "Enwum'dan Öliimiine TI'K Yayıru, l. Cilt, Ankara 1966, s. 23-25.

Kadiu ATATÜRKLE BERABER",

137


daki ziyaretimde), Dolu'ya gelmenizi rica ettilimi, hatırlayınız. Mü­ fettiş olarak delil. bir Mil/etdaşımız olarak da gelseydiniz, Sizi, başla­ yacaıuruz istiklal Mücadelemiz'de işbaşına çıkarmaya, daha o zaman­ dan karar vermiştim. Erzurum Kongresi esaslarında fıkir bir/ilinden sonra, Milli Kuvvetle işe baş/arız"(İH., s. 66-67).

Ertesi 4 Temmuz 1919 gWıa, Sultan Vahideddin'in tahta geçişi­ nin ille yıldönümü dolayısıyla, 3. Ordu Müfettişi ve "Yaveri Hazreti Şehriyari" olan Mustafa Kemal Paşa'nın, Mabeyn "e (Padişah Genel­ sekreterliğine) yazdığı kutlama telgrafını, Erzurum Telgraf Müdürü Halid Bey, kabul etmediğinden, çekilememiş ve bu yüzden o da, "Divani Harb"e (Askeri Mahkemeye) verilip, tutuklanmışu5 . Bu, yu­ lcanda işaret edilen Refik Halid (KARAY) tarafından yazılan "Genel­ ge"ye uygun olduğundan, ücreti peşin alınsa da, böyle telgrafların, ye­ rine ulaşbnlmayacağı, belli idi. Bu yüzden, 5 Temmuz 1919 dan "

başlanarak, Müfettiş ve 9 Temmuz'dan sonra da sivil M.Kema/ Paşa imzalı şifre telgraflar, Kazım Karabekir Paşa'nın uygun bulmasıyla, artık hep "XV. Kolordu Kumandan/ılı adına" ve onun şifresiyle gön5) Aslı, Erzurum Vti/iligi Evrak Mahzen( nden alınıp,) 942 de öı.el Kanun �e �unılup, Ankara Üniversitesi'ne bağlanan "TÜRK iNKILAP TARlHI ENSTlTOSÜ" Arşi­ vi'ne verilerek, oradaki "24 Sayılı Erzurum Dosya.rı"nda "3529 Sıra" da kayıtlıdır. Buradan alınarak ilk defa yaY.ıru i\in, bal\µıız: Bekir Sıtlu BA Y�AL, "Erzurum Kongresi ile ilgili Belgeler", TORK INKILAP TARiHi ENS11TÜSÜ Yayını, Anka­ ra 1969, s. 13 . Bir "Ta'mim" (Genelge) biçiminde, "ÜçİJ!ICÜ OrdM Miifetti§i, Fahri Yôveri Şeh­ riyari Mirilivıi (Tümgeneral) Mustafa KEMAL" imzasıyla, Erzurum Vô/iligi'ne gön­ derilen bu resmi yazıda, öı.etle şöyle deniyor: "'AtUfetlii. Efendim Hazretleri (Yani, Vili), "Aıil ve ta'yinim, HulcwUı-ı Şôhıine'den" (Pidişih'ın Haklanndan) olduğu; ve azlim kesinlikle olmadığı halde, Eslci Dôhiliye Nôzırı Ali Kemıil ve Telgraf Genel­ miidii.rii. Refik HAilD (KARAY) Beyler, sözde. benim azledilmiş olduğumdan, 'Te/graflarımı11. .(Telgraf Memurlannca) kabul edilmemesi" yolunda yalan ve uydu­ ruk emirlerini, Usı Makama şikiyeı ettim. "Bugün (4 Temmuz 1919), Hazreti Pôdi§ôh"ın Cii.lıUi Hümıiyıüıunu lallltımak üı.ere, gerek "Mabeyni Hii.môyıüı" (Saray Genelsekreterliği) ve gerek Yii.ce Harbiye Neııireti'ne, Vilıiyetler'e ve Kolordular'• yazılan Telgraflarım, Erzurum (şimdiki "Erııı rum Kongre Binası"na yakın, iki katlı kirgir büyük bir yapı olup, "Köşk Palas" adı ile bir Otel olarak kullanılır iken, trafik genişlesin diye, Belediyece istimlik ile yıkunlınış bulunan Telgrafhane) Merlcezi 'nde sakllll!!J> , ibtal edilmek gibi, Kanuna aykın davranışın ortağı ve eylemcisi olan, Erzurum (Telgraf) BtıjmMdürü ile Merkez Mii.dii.rii.'nün verdikleri açıklama ve belgeler üı.erine, 141ubgım va/car ve Devlet Hay­ siyeti'ni korumak için, her ikisi de tutuklanıp, hapse konarak, "Divôni Harbe" (Askeri Mahkeme'ye) verilmiştir... '

1 38


deri/ip, cevapları da, ona göre alınıyordu. Bu durum, hem "Nutuk"taki 5 Temmuz 1919 tarihli ve sonraki telgraflardan, hem de "/H." (s. 69 ve sonrakiler)den, açıkça belli olmaktadır. Aynca, o gün­ den itibaren, Erzurum Müdafaai Hukuk Cemiyeti Şubesi"nin Vilayet ve Sancak, hatta kişilerle olan telgraf haberleşmesi bile, "XV. Kolor­ du" aracılığı ve şifresiyle verilip, alınıyordJı! Bu da, rahmetli K.Karabekir Paşa nın, Milli Mücadelemiz'deki, gereği gibi bilinme­ yen, büyük bir fedakarlığıdır. '

llıca'daki karşılamada, tanık olan Eski Vali Mazhar Müfıt (Kansu), Karabekir'in ölümünden sonra yazdığı haııraland n a diyor ki: Otomobili önümüzde duran Mustafa Kemal Paşa, inince, "ilkönce, Kazım Karabekir Paşa ile kucaklaştı ve öpüştü. Sevgi, saygı ve sami­ miyet duygusu, böyle bir felaket devresi içinde, askeri resmi ta 'zimi ve selamı (yanı, Üst-Ast durumunu), hemen iki tarafa da unutturmuş gi­ biydi"! "Bir ilci gün sonra (5 Temmuzda), Mustafa Kemal Paşa'nın başkanlığı altında ve Erzurum Kalesi Muha/ızlığı'na ait (Yakutiye Medresesi yanında, Cumhuriyet Caddesine bakan ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nca "Tarihi Eser"dir diye tescil ettirilmesine rağmen, 1979'da Belediyece yılcunlan) küçük bir binada ve geceleyin, adeta Gizli bir Cemiyet kurmuşçasına, ill,c ıoplanumızı yapuk". Toplanuda, Başkan­ dan sonra ikinci şahıs, XV. Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir, üçüncü Rauf Orbay idi ("Erzurum'dan Ölümüne Kadar ATA­ TÜRK'LE BERABER", 1.25, 30). Bu Tarihi ve Gizli Toplantıdaki 9 kişinin adı, "Nutuk"ta (1.43-44) da belirtilmiştir. Yine Atatürk diyor ki: "Tekrar toplandığımızda, işin başında benim devam etmemi ve kendi­ lerinin, bana yardımcı ve arka olacaklarını, bildirdiler" (Nutuk, 1.45). 8 Temmuz 1919 gecesi MKemal Paşa, Erzurum Telgrajhane­

si nde makine başında: Müfettişlik ve Askerlik'ren istifa ettiğini, Saray Başkatibi aracılığı ile Padişah'a iletmişti. Artık sivil olduğundan, yü­ rürlükreki Kanunlarımıza göre, siyasi cemiyete girip, toplanacak Erzu­ rum Kongresi'ne Mümessil seçilerek Başkan olabilirdi. 10 Temmuzda, Erzurum Müdafaai Hukuk Cemiyeti Yönetim Kurulu, Kazım Karabe'

139


kir Paşa ya, bu hususta başvurarak, görüşünü sonnuş, o da, şu cevabı '

vennişti: "Mustafa Kemal Paşa Kongre'ye, yalnız Murahhas (Delege) değil, Başkan bile yapılmalıdır. Bir Ordıt Kumandanı, hayatının bütün kazancını, sizler için/eda etmiştir. Samimi çalışacağına, Millet Kara­ rına aykırı işler yapmayacağına, güvenmeliyiz. . "(İH.,s.16). .

Mustafa Kemal Paşa ve Hüseyin RaufBey, hem Erzıvum Va/i­ liği'ne elyazılı, hem de Kolordu Matbaası'nda basunp etrafa yolladık­ ları "Beyanname"leri'yle, artık milletin ve vatanın kurtuluşuna, bütün güçleriyle çalışacaklarını bildiriyorlardı. Müfettişlik Binası'na gelen K.Karabekir Paşa, içeriye saygı ile girerek, H.Rauf Bey le bir arada bulunan, istifa etmiş Mustafa Kemal Paşa'ya, şöyle dedi: '

"Kumandamda bulunan Subaylar ile Erlerin, saygı ve ta'zimlerini sunmaya geldim. Siz, bundan önce olduğu gibi, bundan böyle de. bizim Sayın Kumandanımızsınız. Kolordu Kumandanı'na mahsus araba (otomobil) ile, emrinize bir Takım Süvari getirdim. He­ pimiz, emrinizdeyiz Paşam!" Bu soylu civanmertliği gören M.Kemal Paşa, onun üzerine atı­ lıp, boynuna sarılarak, yanaklarından tekrar-tekrar öptü ve teşekkür etti. Aynca, 1 3 Temmuz 1 9 1 9 günü, hem M.Kemal Paşa'ya hem de H.Rauf Bey'e resmen birer yazı yazarak, bu bağlılık ve üstün vefasını belirtti(İH. s. 77-78, H. Rauf ORBAY'ın Mektubu, s. 1 1 98- 1 1 99). ,

K.Karabekir Paşa'nın öğüdü, tutuldu: Daha önceden, Erzurwn Merkez Kazası'ndan Kongre için Mümessil seçilen M. Cevat (Dursu ­ noğlu) ile Emekli Binbaşı Kazım (Yurdalan) gibi iki Erzurumlu'nun, 20 Temmuz 1919 günü "Vilayati Şarkıye Müdafaoi Hukukı Milliye Cemiyeti" Başkanlığına imzalayıp verdilcleri tezkirede, şöyle deniyor­ du: "Önce, (Cemiyet Yönetim Kurulu'nda) konuşulduğu gibi, yerle­ rimize Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Beyefendi Hazretleri seçilmek üzere, (toplanacak olan) Umumi Kongre Erzurum Milmessilliği'nden istifa ettilimizi, arzeyleriz". 140


Böylece, Kongre Üyeüti işi görülen bu iki Milli Kahraman ?.at, Trabzon'dan gelen 17 Mümessife de tanıulıp, tesirde bulunuldu; ve 23 Temmuzda açılan Kongre'nin ilk gününde hazır bulunan 47 Mü­ messi/den, 38 oy alan M. Kemal Paşa, Kongreye Başkan oldu. 14 gün süreri bu Kongre'nin son 7 Atustos günü de, M.Kemal Paşa ve Rauf Bey, "Erzurum Temsi/cüeri olarak, Temsil Heyeıi ne seçildiler ve Mustafa Kemal Paşa, bu Heyete Başkan oldu ki, bu sıfatı, 23 Nisan 1920 de Ankarada TBMM açılıncaya kadar sürmüştür. "

Kongre başlamadan bir gün önce, Harbiye Nezareıı"nden gelen telgrafla, XV. Kolordu Kumandanı K.Karabekir Paşa, "Üçüncü Ordu Müfelliş-Vekili" o/dutunu ötrenince, "Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Beylerin uygun görmesi" üzerine, bu yeni vazifeyi kabul etmişti. (IH.,s.82). Kongre'nin sekizinci günü, 30 Temmuz 1919'da Harbiye Nezcireıı"nden XV.Kolordu Kumaı.Jan/ıgı'na yazılan telgraf, ertesi gün alınmışu. Bunda emredilen şuydu: "M.Kemal Paşa ile Rauf Bey'in , HükUrrıeıin kararlarına aykırı çalışma ve davranışlarından dolayı, hemen yaka/anaralc, lsıanbu/'a gönderilmeleri, Hükumetçe uygun gö­ rülerek, Vali/ige (dün ve bugün) gereken emirler veri/dilinden, Ko/or­ duca·da, ciddi yardımda.bı,ılunulması ve sonuçtan bilgi verilmesi, rica olunur-Harbiye Nazırı NkziM". K.Karabekir Paşa'nı, 1 Atusıos 1919'da, bu "sersemce" emre verditi uzun cevapla, onun, M.Kemal'den yana Milli Mücadele adına yapuğı fedakarlığın ve mertliğin, üstün bir örneği görülüyor: "HülcU,meı'in siyasi kararlarının ne olduğunu bilmiyorsam da, Mustafa Kemal Paşa ve RaufBey'in çalışma ve davranışlarında, Vatan ve Milletin istek ve yararlarına ve yürürlakıeki Kanunlara aykırı sayı­ lacak hiçbir durum ve davranışı olmadıtını görüyorum. Bu ?Allar, Vatan ve Milletin mutluluk ve selameti ile ilgili her yurtsever fercü gibi, yaşamalcladırlar". Rumlar, Trabzon ile Samsun'da "Pontos Hi1/cUrrıeti" kurma hulyasında; "Sivas'a, Sivas'a" diye bağıran Ermeni­ ler, hududumuzoo ötesinde "Büyük Ermenistan" için çalıştıklarını ar­ zetrniştim. "Mustafa Kemal Paşa gibi, memlekette namusuyla ve seç141


kin askeri hizmetleri ve yurtseverligi ile tanınmış; ve bütün askerlerin de, hususi saygısını kazanmış, hele yirmi gün önce memleketin yarısı­ na k umanda etmiş olan ve haliyle davranışlarında, Vatan ve Millet ya­ rarlarına aykırı birşeyi duyulup görülmeyen bir ?.atın, tutuklanması­ na, kanuni bir sebep olamzyacagı; ayrıca, yukarıda da arzettigim durumlar dolayısıyla da, Halk ve Ordu gözünde de, iyi bir tutum ola­ rak sayılmıyacagından, bu ?.atların tutuklanmasına ve Kolorduca da, bunun için yardımda bulunulmasına, hal ve durumun kesinlikle elve­ rişli olmadığını arzeylerim" (IH.,s 98 -99) .

.

Erzurumlular adına, "Doğu-Anadolu Müdafaai Hukuk Cemiye­ ti Erzurum Merkez Heyeti", 26 Ağustos

1 9 1 9 da, yurdwnuzda ilk ola­

rak, Mustafa Kemal Paşa'ya, "Fahri Hemşehrilik" teklif etmiş; O da,

d

bunu sevinçle kabul ederek, ertesi gün, Nüfus Kağıdını Erzurum Nüfus İdaresi'ne göndererek, Hemşehril iğini tescil ettirmişti. Sivil Mustafa Kemal Paşa'ya: Erzurum M dafaai Hukuk Cemiyeti Üyeliği ve Fafil Heyet Başkanlığı ( 1 0 Temmuz). Kongre Mümessilliği (20 Temmuz), Kongre Başkanlığı (23 Temmuz) , Temsil Heyeti üyeliği ve Başkanlığı (7 Ağusto) ile "Fahri Hemşehrilik" (26 Ağustos) veren Er­ zurum , O'nu gerçekten "Erzurumlu" etmişti. Aralık

1919

sonlarında,

sıra Milletvekili Seçimi'ne gelmişti. Bu sırada Sivas'ta Hüseyin Rauf Bey ile birlikte bulunan M.Kemal Paşa, Erzurum'dan, iV. ve Son Os­ manlı Meclisi'ne Temsilci olmak istiyordu. Bunun için, yine eski sadık dostu XV Kolordu Kwnandanı'nın, manevi yardımına ve deste­ ğine başvurdu; ve haklı olarak kaz.andı. İşte, hiç yayınlanmamış belge­ leri: "Sivas, 30 Eylül

1919"

"XV Kolordu Kumandanı Kôzım Karabekir Paşa Hazretleri'ne,

" 1 - Mustafa Kemal Paşa Hazretleri, Mebusluk

için açıktan

adaylıkları m koymak istemiyorlar. Bazı yerlerden kendisine başvuran­ lar olmağa başladı. Kendi istekleri, Erzurumlular'ın hakkında göster­ dikleri samimiyet ve muhabbete ve Hemşehrilik vermekle de belirttik­ leri aşın sevgiye karşı. Erzurum Merkezi'nden Mebus olmagı, tercih

eylemektedir/er. " 1 42


"Böyle iken. Erzurum'un kendisini Mebus çılcannak üzere kesin bir karan yoksa, Mebusluk esas olduğundan, başka yerlerden birisinin teklifine muvafakat edeceklerinden, lfJt/en bu. luuustalci kararların, dol­ ruca acizlerine (bana) gizlice bildirilmesine, inayet/erini rica ederimH. 2. Madde , Erzurwnlu (büyük mücahid, emekli Kadı ve Mebus) Hoca - Raif (Dinç) Efendi'mn de, Erzurum Mebasu seçilmesi için, "bu hususta gerekenleri, Zôıidevletlerine hıis samimi usliÜJ ile aydınlatma­ nızı diler, özlemle gözlerinizden ve ellerinizden öperim, Efendim" Hüseyin Rauf. (Genelkunnay Başkanlığı arşivi, kurşun kalemle müs­ vedde, "Kapadım, fi minhu" / 30 Eylül HJ AtaWrk'iin o zamanki yaveri "Haylti" - Dosya 1335-7, Fiş 5, 34).

Ekim 1919 başlarında M. Kemal Paşa, K. Karabekir'in gayre­ tiyle, Erzurum'dan aday olarak gösterilenlerin başında yer aldı ve Er­ zurum da çıkan ''Albayrak" gazetesinde de, lehinde yazılar yazılarak, seçmenlere bilgi verildi. Bu uğurda öncülük eden ve Cemiyet adına M. Kemal Paşa'yı aday ilan eden Yönetim Kurulu Üyeleri'ne M. Kemal Paşa, Amasya'dan 20 Ekim 191'7da şu açık telgrafı gönderdi (Genel­ kunnaybaşkanlığı Arşivi, D. 1335n, F.5-2): '

,

"Erzurum - Müda/aai HuJcuJc Cemiyeti Merkez Heyeti Üyelerin­ den (Em. Binbaşı, Edirneli) Süleyman, Kdzım. (Yurdalan), Süleyman Necati (Güneri), Cevat (İ>ıirsunoğlu) Beyefendiler'e. 'Türlduğüıt mert ve soylu bir merkezim teşkil eden Erzurum'un, haklarını savunmayı bana vermek hususunda belirtilen isteklen dola­ yı, çok duygulu ve müteşekkirim. Şimdiye kadar hareketime kılavuz edindiğim, bilinen esaslar içerisinde, bu vazifeyi de son hadde kadar yapmaya azmetmiş bulunduğum halde, kabul eylediğimin bildirilmesi­ ni, rica ederim".

"Anadolu ve Rwneli Müclafaai Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsi­ liyesi" Adına, Mustafa KEMAL". (Alundaki yazılar) "Sivas'ta (Telgrafçı) Faik Efendi'ye, 20/21. 10. (1919) geceya­ nsında çekildi (Yaver'in imzası, okunmuyor)". Aralık 1919 da yapılan Genel Seçimler'de o zamanki şu 10 il­ çeyi içine alan Erzurum I Merkez Sancağı'nda, Milletvekilleri'ni seçe-

143


cet. 300 ikinci - Seçmen vardı: 1. Merlcn I Erzurum (Şimdiki Aşkale,

Çat, Tebnan dahil), 2. Tercan (Çayırlı dahil), 3. Bayburt, 4. ispir, 5.

Yusufeli (1925 ten beri Artvin'de), 6. Tortum, 7. Narman, 8. Pasuılar (Horasan dahil), 9. Hınıs (Karayazı dahil), 10. Kitı (şimdi Bingöl'de). Seçimi, 6 aday kazandı. K. Karabek:irln tenbihleri ve isteli ile, Seçim sırasında Erıurum'da bulunmayan M. Kemal Paşa, 300 "MiJntelUbi Sdni" (İkinci - Seçmen)den "268"inin oyunu almış oldu. Hepsi Erzu­ rumlu olan öteld 5 aday da, şu sayılan lwanmışlardı: (İstanbul Baro­ su Başkanı ve Anayasa Profesörü) Celdleddüt Arif, 252; (" Albayrak" gazetesi sahip ve Müdürü, Ôlfetrnen - Hukukçu) Süleyman Necaıi (GÜNERI), 219; (Rize Mutasarrıfı / Valisi) Ziya (EBABELEK), 167; (Bardızlı) Süvari Binbaşısı Zihni (O�ON), 132; (Avukat ve Maliye Hukuk Müşaviri) Hüseyin Avni (ULAŞ), 120. Seçilenlerin tutanakları, usulüne göre Erzurum'da 6 Oca/c 1920 giJnQ imza ve mühürlerle onaylanıp, hazırlandı. Bu durumu, 27 Aralık 1919 dan beri Temsil Heyeti'yle birlikte Ankara'da bulunan M. Kemal Paşa'ya, "XV. Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir Paşa", yine Ko­ lordu şifresiyle telgrafla bildirdiğinden, O'ndan, 9 Oca/c 1920 günü Erzurum'da "Kazım Karabekir Paşa Hazretleri"ne gelen şifre telgra­ fın içinde, şunlar yazılıydı: (Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti) "Erzurum Merkez Heyeti'ne: Erzurum Ahtilisi Muhterem Hemşehrilerim tarafından. gösteri­ len üstün sevgi ve güven belirtilerine, teşekJcürleri vazife sayarım. Seçim Tutanatı'nın bir suretini (Meclis'te Tutanakları incelemek için kurulacak) Heyet'e, öteld suretini de telgrafla Dahiliye'ye (Bakanlığa) bildirip, Aslını, (Milletvekili seçilen) Arlcodıışlarımızdan birisiyle elden (bana) gönderilmesine, himmet bwyurulmasını rica ederim, Efendim. 9 Ocak 1920 de". "Temsil Heyeti Adına (Başkan) Mustafa Kemal <6J

6) Enıuvm ile Ataııük'ilıı çdc yakın ilqlı:ilerini tanıtan belgelerin, bulıırıdulu xeder ile metin, izlh ve klişeleri için, lıllaı:ıız M. Falueain KIRZIOOLU, "Alaııük'e Ait Bilill­ _,.,. Yedi Vuika" (lıepsi,, TIIMM Arşivi - "Arıkan Mebum Mustafa Kemil Do.ya­ n" içinde) TÜRK KOLTURO Dergisi, Anbn, Huinıı 1976, Sayı 164, ı. �38 / 468-486.

144


C) YENİ TÜRKİYE'NlN tt.K ASKERi VE SiYASI ZAFERINl KAZANMASI, KARS'IN SON - KURTIJLUŞU VE GÜMRÜ ANTI.AŞMASI Bu konulan, çok O:zet anlaıarak, resmi yazılardaki ana çizgileri ve değerlendirmeleri beliıUneğe çalışalım. Yulcanda görüldiiğU gibi, 1. Kaflw Kolordusu Kumandanı

iken Kumıay Albay KAzım Karabekir, Rus Subay ve Topçu, Muhabe­ re, Havacı gibi teknik erlerinin güçlendirdiği ve Kunnaylannın idare ettiği Ermeni kuvvetlerini yenerek, 25 Nisan 1918 de Kars Kaksi'ni, az sonra da 1877/93 Hududuna kadarki topraklarımızı kurtannışb. Tif­ listeki Üçlü Federasyon / Seyim Hükfuneti dağılınca, 28 Mayıs 1918 de istiklalini ilan eden ve merkezi Revan / Erevan olan Ennenistan, 4 Haziran 1918 de Batımı Antlaşması'yla, hem Üç - Sancak ("Elviyei Sel8se") bölgesinin Türlciye'nin Anayurdundan olduğunu ve (1 827 1917 arasında 90 yıl Rus işgalindeyken, uyanıp Anavatana kablarak Ermenilerin mezaliminden kurtulan) Aras sağındaki "Sürmela - San­ cagı"nın (şimdiki: Tuzluca - Iğdır - Aralık İlçeleri kesimi) da Tilrki­ ye'ye ait olduğunu kabul edip, onun istiklalini ilk tanıyan devlet de, Türkiye olmuştu. Ancak, uğursuz Mondros Mütarekesine dayanarak, Anavatanı­ mızı da parçalayıp: Yıuıanistan'a, "Pontos Cumhuriyeli"ne ve "B ayili< Ermenistan"a bölüp vermeğe çalışan galip İtilaf Devletlerinin bu giri­ şimlerine karşı, aziz milletimiz yer-yer "Milli Miicildele" davranışına başlayıp. Ocak 1918 başlarında ilan edilen ve İngiltere, Fransa. İtalya Devletlerinin de çıkardıkları kendi kanunları ile benimsedikleri, "Wil­ son Prensip/eri"ne dayanarak, teşkilit kumıalda, direnip mücadele ediyordu. işte bu "Mütareke Devri" de denen zamanda, yeniden zilim ve kıyıcı Ermeni ve Gürtü işgaliyle karşılaşma belirtisi yüzünden, ülke­ mizde ilk Mü.ili Mü.cdtkle Hareketi ve Siyasi Teşkilatı, 5 Kasım 1918' de Kars'la kurulan "Milli-lslôm ŞQrtisı" oldu; ve Ardahan I Oltu 145


Batum I Artvin'ill Sancallan'ndan başka. Ahu.ta - Ahı/Uld:, Sünnelil ve Nahçıvan'ı da içine alan , "CenubigaTbi Kafkas Geçici

HflA:Unıeti"ni 17/18 Ocak 1919 da kurarak. silihlı mücadeleye koyul­

du. Bu husustaki belgeler ve hab131ann çoğu, yurdumuzda yayınlan­ mışllr 7. Kars'ta ve ona bağlı adı geçen yerlerde Yerli-Türkler'in mü­ cadele ve teşkiliıı, 1920 Ekimi sonunda Kars'ın Son -Kunulıqılna kadar hep, "Miln - ŞUrt" ve daha kısalulmış olarak (Büyilk "Nutuk" ve öteki resmi yayınlarımızda), "Şura" adıyla yaşayıp, tanınmışur. Mondros Miltarekesi'ne göre ordumuz, l'l914 hududu gerisine çelcilmete mecbur" kalmış ve birliklerimiz, 26 Aralılc 1918' de Kars'tan da aynlınca, idareye, adıgeçen Şüra HülcUnıeti, 1 8 Ocaktan sonra da "Cenubigarbi - Kaflcasya Hülciuneıi;' bakıyordu. Doğuda Er­ menile're kuzeyde (Ahıska ve Ahılkelek ötesi) Gürciller'e karşı hudu­ dunu koruyup mücadele ediyordu. 1918 Arahk sonlarında demiryolu ile Batum üzerinden Kars'a kuvvet getiren lngilizler, 13 Nisan 1919' da Kars'ta Parlamento binasını hile ile basarak, Hükıimet erkinından 12 kişiyi, Batunı üzerinden Malta Adası'na sürdüler; 20 Nisan'da Ar­ dahan ve çevresini, Gürcaler e, 30 Nisanda da Kars'ı Ermeniler'e işgal ettirdiler. ,

'

Bunun üzerine, Erzurum Vilayeti hududunda (Bayazıt dahil): Oltu, Allahuelcber - Dajı, Katızman (Ortakale), Kulp/Tuzluca ve ltdv'da yuvalanan "Milli - Şwa" kuvvetleri ve teşkilauna. 1914 Hu­ dudu içerisindeki ordu birliklerimizden, silih ve cephane yardımları, halli terhis edilen erlerimizden gönüllü "Çeteci"ler kaularak, Ermeni­ ler'e karşı direnmeye ve katliamlara engel olmaya güven veriyorlardı.

K. Karabekir Paşa da. Erzurum'da Kolordu Kumandanhğına başlayınca. Kars Şwaları Şubeleri'ne yapılan bu yardımlar, daha ge­ nişlemiş ve düzene konmuştu. Narman'da bulunan 3. Tümen K. Eyup­ lu (Deli-) Hdlid Bey, bu arada, Çı/dır'a kadar adamlarını göndererek, siWı ve cephaneden başka. top ve makmelitüfek kullanacak erlerden bile gizlice ve başıbozuk (halle) kılığı ile gönüllüler gönderiyordu. Bu

7) M. Fahmıiıı KIR7lOÔLU, Miltt Mücdtkl•d.ı Karı /. Kilap BFLG&ER", lsıanbul 1%0; "CiJıa"lirotlu /bralıim A)'dus'daA:i Millt-MiJ.catUI� Karı v• Alaıiirk'l• ilgili B•lg•lu", BEll.HTEN, aıı XL VIIl, Sayı 1 89-190, Ocak-Nisan 1 984, ı. IQIJ-165. "

146


yüzden K. Karabdir Paşa, 25 Eylal 1919"da Enurum'da Amerikan Heyeti Başkanı Geural Hardoord'a verdiği "Rapor"da, İngilizler ta­ rafından "Kars Milli Şılrdsı"nın, dağıblmadan önceleri, "idare ve gO­ veıılili korumadaki" başarısını ölmüş; ve bundan sonra da, dağınık Şubeleri'ndeki direnişlerini belgeleriyle anlabllışur. (İH., s. 307-3 18). K. Kar�kir Paşa, 30 Aralık 1919"da Enurum'da Harbiye Ne­ zareti'u yazdığı şifreli telgrafta, o ı.amanki durumu anlatarak: "lldu, Kıılp (Tuzluca)" dahil, Üç - Sancak (Kars - Ardahan / Olbl - Batum Artvin) bölgelerinin, Barış Görüşmelerine esas olmak üzere, yeniden Anavatana kalılma geregini ham/atıyor:

"Bugün, Aras Vadisinde ve Ar�ayı'nın batısındaki bölgede, Ermeni nüfuz ve hQkimiyeti yokıur; ve ezici çolunluk, Müslamanda­ dır.. Ancak, belli başlı kasabalarda, memur ve bir mikdar Enneni as­ keri tutunabiliyor... Bu bölgenin çoğu yerlerinde (Akbaba, Çıldır, Iğdır, Tuzluca, Kağızman, Bardız / Altahüekber Dağı, Oltu'da) lsldmlar'ca kurulan birçok Geçici Hükiunet ve Milli - Şılrôlar idaresi, hükumet etmektedir. lslamlar. Osmanlı Devleti'nden ayrılmıyacakları­ nı ve başka idare altına girmiyeceklerini söylüyorlar" (IH., s. 42 1; Bu Telgraf, Ankara'da "Hakimiyeti Milliye" gazetesinde de çıkmışur).

Yine, XV. Kolordu K. olarak K. Kar�kir Paşa, 20 Şubat 1920'de: Harbiye Nezareti ve Kolordular ile Ankara'da "Temsil Heye­ ti"ne (M. Kemal Paşa'ya) yazdığı şifreli telgrafta, "Üç-Sancalın bize geri verilmesine çalışılması gerelini belirtiyor, buraların, "ezici ço­ lunlulu Türk ve Mü.sliimandır", diyordu (t.H. s. 474). Bu yüzden K. Kar�.'cir Paşa, iV. Meclis için Üç Sancak'tan (Kars adına Olbl'dan 2, Artvin - Batum - Acara - Çilrüksu'dan Batum adına 5 olmak üzere), Üç Sancalc'ta düşman baskısı dışında kalan yer­ lerden, Milletvekilleri seçilmesini elalıından teşvik ederek, Erzurum ve Baıum ile Trabzon gazetelerinde de, bu yolda özendirici - hukuk dayanaklarından sözeden yazılar yazdutmışur. Sonuç olarak, seçilen yedi Milletvelcili, Meclisrın en büyük milli vazife ve "Milli Program" olarak ortaya koyduğu, 28 Ocak 1920 rarihli "Milli-Misô/c"ta 2. Mad­ dede yeralan "Elviye-i - Seltise"nin Anavaıandan o/dulunun belirtil147


mesi'nden güç aldıJar (Bu Milli - Misik'm hazırlanmasında, Baıum Muahedesi ni imzalayan H. Rauf Orbay ile, Kasım 1 9 1 8'de Yedeksu­ baylık'tan terhis edilen Eızununlu Avukat H. Avni Ulaş Beyler'in gay­ reti yanında, Kazım Karabekir Paşa'nın yukandaki telgraftan ile, '

başka raporlarının da. çok tesiri olmuştur).

,

lngilizler'in 17 Şubatta Milli-Misalc'ın ilanından ve bütün mille­ tin onu benimsemesinden ürkerek, 16 Mart 192<Jde resmen lstanbul'u işgal etmeleri, beride Ermenileri de cesaretlendirdi; İngilizler, Fransız­ lar ve Amerikalılar'dan gördükleri bol askeri yardım ve siyasi destek, onları şımartb: "Van, Bitlis (Muş - Siirt - Bingöl dahil), Erzurum ve Trabzon Vilayetlerinin", Ermenilere verildiği, Kıütler ile Ermenilerin anlaştılclarını anlatan, Ermeni Kwnandan ve Me/nurlarının imzalı be­ yann.am(lerine; işgallerindeki Kars bölgesinde mezalimi arttırmaları­ na yolaçb. Bu yüzden Erzurum'dan, XV. Kolordu Kumandanlığı baş­ lılclı resmi kağıtla K. Karabekir Paşa, 22 Mart 1920 tarihinde, "Erivan Ermeni Cumhuriyeti Askeri Kumandanlığı'na" nzun bir "ih­ tarname" gönderip, suretini de Ankara'da "Temsil Heyeti ne (M. "

Kemal Paşa'ya) yolladı (İH., s. 555-556). K. Karabekir Paşa, Anlcara'da TBMM açılıp ertesi 24 Nisan 1920'de M. Kemal Paşa'nın "HülcUmet Başkanı" seçilmesinin verdiği güvenle, ve Bolşevik Rus kuvvetlerinin, Azerbaycan Cumhuriyetini yıkıp işgalini düşünerek, illefırsatla Kars'ı kurtarmak üzere, 26 Nisan­ da hazırlığa başladı. O gün, XV. Kolordu "birliklerini, Hududa yak­ laştınna" ile işe koyulurken, Ankara da BMM Başkanlığına 26 Nisan­ da yazdığı telgrafta diyordu ki:

"Kolordumun toplanmasına başlandı, iki hafta sonunda tamam­ lanacağı umulur". Bundan sonrası için, çok gecikmeden, ya Meclis karar versin, veya "hareketlerimizin serbestliğine müsaadelerini istir­ ham ediyordu. 28 Nisanda, BMM Başkanı M. Kemal Paşa'nm verdiği cevapta: Hazırlıklara devam edilsin, "Hududu geçme kararının bura­ dan verileceği, tabiidir" deniyordu (IH., s. 664-666, 668). • •

148


Ermeniler, Kuılırmata kadarki Türk topraklarınua kendilerine veri/dilini ileri sürerek, seferberlik illn eblliş ve Kars bölgesindeki kuvvetlerini çoğalbp, Erzurum VilAyeti hudutlanna varınca, Türk hal­ kına medlimini artbnp, mermilerini bizim hudut karakollarımıza

kadar savuruyorlardı. Durumu Anlcara'ya arzeden K. Karabekir Paşa, 6 Haziran 1920' de aldığı cevapta, "Sotanlı (dağlan) - Geçitleri'ni se­ 8 Haziranda: Van, Erzurum Vildyetleri ve Erzincan Sanca­ ğında "Seferberlik itan" ederek, ter/Us edilmiş ihtiyatları da, yeniden askere almağa başladı. 1 5 Haziranda, "Dolu Cephesi Kumandanı" işgal etmek için" ileri hareketlere müsaade edildiğini görünce, çok

vinmişti.

-

tayin edildi, Ancak, bazı siyasi düşüncelerle, durdurdu. Bu arada lngilizler,

Ankara,

ileri hareketleri

Temmuz sonuna kadar Yunanlılara: Sa­ lihli, Bursa, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli'yi işgal ettirdiler. 10 Ağus­ tosta imı.alanan Sevr Antlaşması da, Ermeniler'e resmen: Van - Bitlis Bingöl ile Erzincan - Trabzon ve doğusunu veriyordu. 24

Eylül 1920'de Enn enilerin uçakla

Bardız

(yeni adı, "Gazi­

ler")daki Cephe Karargahımıza bomba atmaları ve taarruzla ilerleme­ leri, sert tedbirler alınmasıyla karşılandı. 28 Eylulde taarruza geçen ordumuz, 29 da Sarıkamış'ı, 12. Tümeniyle, savaşsız işgal etti. 9. Tü­ menimiz de, o gün akşama ,kadar, Sarıkamış

-

Kars şosesi boyundaki

Çatak, Divik (yeni adı, Yayıklı) ve (şimdi Selim'e bağlı "Eskigeçit") Bezirgtingeçidi köylerini aldı. Ermeniler, Selim-Bayburt - Tozluca köyleri hatuna çekilmişti. Ertesi 30 Eylül 1 920 günü, Göle'den çekil­

miş olan Ermenilerin arkasınca ilerleyen birliğimiz, kaz8 merkezi

Merdinikl işgal etti. Sağ kanattaki birliklerimiz de, 1 Ekim de Katız­ man'ı işgal edince, Aras boyunca doğuda ilerleyen Müfrezelerimiz, lğıdır (Sünneliçukuru) bölgesine yaklaşu (1H:, s. 887-889, 891). '

Bu sırada Sovyet Rusya Dışişleri Bakanı Çiçerin, Moslcova'ya Yeni-Türkiye (Büyük Millet Meclisi HükQmeti) MuralıJıas Heyeti­ miz'e: "Biz Ermeniler'e Kars Vildyeti'ni verdik; siz de, (Ain / Bayazıt dahil) Van ve (Muş Bingöl, Siirt dahil) Bitlis Vi14yetleri'ni verirseniz, si­ giden

zinle yeni bir dostluk antlaşması imzalar ve ona göre (para ve askeri malzeme bakımından) yardım

da

Bolşevik Rusya'nın bu davranışı,

yaparız" yollu teklifte

bulunmuştu.

Türkiye gibi Rusya'ya da düşman olan

149


/'til4fDevletleri'nin 10 Ağustos 1920 de dikte ettirip, PadiJQh HiJklJ!Mti

Murahhaslan'na imzalattırdıtı, fakat ne Padişahın, ne de lngiltere ve Fransa'nm tasdik ettiği; "ölü düşmüş" olan Sevr Muahedesi'ne uyuyor­ du! Bu durumu, 16 Ekim 1920 de Ankara'dan Genelbumay Baş/cam ismet Bey, Şark Cephesi Kumandanlmıza, telgrafla şöyle duyunnuşbı:

"Bolşevikler'in, Van ve Bitlis (Viliyetleri'nin Ennenilere veril­ mesi hakkındaki) tekliflerine, ne dersiniz?". Şark Ceplrui Kumandanı K. Karabekir Paşa da, ona verdiği tafsilli cevabın özetini, şöyle belir­ tiyor: "Uç - Sancak (Kars - Ardahan - Batum / Artvin kesimlerinin) iş­ galine devam, en iyi cevap olur!" (1H., s. 895).

Yeni birlikleri ve gönüllüleri Kars'a gelen Ermeniler, 14 Ekim­ de 9. Tümenimiz cephesine yoğun topçu ateşiyle taamıza geçtiyse de, sağ kanattaki Berne (yeni adı, Koyunyurdu) köyün�ki 12. Tümeni­ miz'in düşmanın yan gerilerine (Üçler - Borluk Dağlanna doğru) sü­ rülmesiyle, yenilerek, bütün cephelerden çekilip, Kars Mü.stalrJcem Mevkü'ne doluşwlar. 20 Ekimde verilen emirle, düşmanın Gilmrü ile bağlanusını kesecek biçimde doğudan kuşaulma harelcAbna başlandı; Kars Çayı solundaki kuzey yolu da, tutuldu, Dotu Tabyaları'na yakla­ şıldı. 28 Ekimde Üçler - Tepesi, Vezinköyü ve iki Yalını Tepeleri halb, baskınla elegeçirildi' Bundan sonrasını, Rahmetli K. Karabekir Paşa mn kendi yazdığından, sadeleştirerek görelim: '

"30 �m (Cumanesi 1920 / 1336 Rumi, güneyde) Üçle�­ Tepesi'ndeki gö-zetleme yerinden idare ettiğim bir taarruz ile, Ermeni Ordusıı. üç saat içinde perişan oldu. Sıkı takiple, Dotu Cephesi'ndeki Tabyaları işgal ettik. Kale dışındaki Ermeni birlikleri, Kars'ın kuzey cephesine karşı taamıza başladılarsa da, iki (buçuk) yıl önce (Nisan 191 8'de) yine kumandam aluncla Kars'ı işgal etmiş bulunan Birlikleri­

min, çevik ve becerikli davranışlarıyla, bu sarp, pek güçlü ve modem olan Karadat ve Arap Tabyaları'nı onlardan önce, işgal edebilrniştik.8 8) Rıu Kunnaylıuı nlporlamıda, "Enıvfli ırlırill, siperden bacağını yuklnya uı.atıp, ta­ banından kıqım yuuı alanak, hutahaneye kaldınldıklan"nı belinilir. Kars·.,. Smı K11Ttul11fıloda, bı yilzdaı hileunı emirleri dinlaımediği için, kiifılrler savurup , elin­ deki kırbaçla, siperlerde linaı Ennaıi erleri il7.erlerine yürüyen /. l.lay K. Marvno­ Mj'urı intihan; ve 4. Alay K. MinNuıofurı göğlilııden yediği Tüıtc ku11unuyla ölüfil, hele Ermenilerin Türle süngü mulıaımeıinden çıolc yılgınlığı, Kanı Kuıtaruı Erleri­ rnizıı:, lilrkü konusu obnupıı. (hü. "EmbiyaJımıula Kars il. Kiıap", 1958 İltaııbul, ı. 1 65).

150


"Saat 15.30'da ben, KaıargAhımı KaTitJJ kurmuş bulunuyor­ dum. Bu sırada direnmekte olan {babkuzeydeki) Talımap-Tabyası da. ikindi vakti düşürüldü. Kars'ın ı.aptedildiğini, Kars'tan (telgrafla) An­ kora ya müjdeledim." '

"Akşama kadar lstasyon'd4 Karargdhun'da toplanan esirler, şunlardı: 3 General, 6 Albay, 12 Yarbay, 16 Yüzbaşı, 59 Teğmen, 16 Sivil Memur, 12 Yedeksubay, 4 Subay-Adayı. Esir erlerin sayısı da l 150 idi. Sayılan Ermeni ölilsü, 1 1 10 idi. Kullanılabilir 337 top, tamiri gerekli 339 top, pek çok malcinelitilfek:, her türlü mermi ve cephaneler ve başkaca savaş ilederi, projektör ve başka (askeri) nesneler, ganimet alınmıŞb. Esirler arasında: Harbiye Bakanı Araratof ile Genel/curmay Başkanı Vekilof, Kars Kalesi Grup Kumandanı (Rus) Primof ve bir de Sivil Başkan vardı."

'Ters Cephe (yani, baudan gelen ordumuzun, doğuya geçip, rical yolunu keserek, Kaleye kapaunası) ile yapuğım bu taarzru , tarih­ teki örnekleri gibi, bize Büyük Bir Zafer kazandırmış; bir düşman or­ dusunun önemli bir kesimini ezmek ve çağdaş bir (müstahkem) Kale'yi almaya karşılık, küçük bir ziyiaıunıza malolmuşıur: 9 şehid, 47 yaralı". "Kars'a Taa"uz Emrim'de, aynen şöyle demiştim: 'Taa"uz hareutlerinin amacı, Ermeni ana-kuvvetlerini, Kars içerisintk veya Kars'ıan sonra ıalcip ile, yoketmekıir. Gerçekten Askerlerim, Türk Or­ dusılnun, en medeni ordulardan üstün bir halde olduklarını, üstün bir kuvvetle ve insanlık duygulan da üstün bir halde olduklarını göster­ mişlerdi. Kars gibi modern bir kaleye karşı, arslanlar gib ... ıldırdıklan halde, Ermeni halkına karşı, en ufak bir tecavü7.de bile bulunmamış­ lardu. Bunu, oradaki (Yakın-Dolu Koflcasya Hayır Cemiyeti adlı) Amerika Heyeti de gördü; ve 3 l Ekim (1920)'de, {lstanbul'dalci Ameri­ ka Askeri Komiseri) Amiral Bristol'a yazdıkları telgrafta, şöyle diyor­ lardı: 'Tous les Americainns a Kars, sonı bien et l'armie Turque nous doMe exellent soin et tous consüllrations. Nous avons permition

151


de continuer l'organisation comme avant. Les soldats Turcs, sont bien disciplines et il n'ya pas eu de massacres. Edvard FOKS disttict commander

N.E.B. Kars" 'Türle Ordwu'nun, büyük disipline sahip olduğımu, tatliAm ya­ pılamadığım ve Ermeni Çoculcları'ni:t karşı gOsterdiğimiz şefkati, dünyaya duyuran Kars'taki bu Amerika Heyeti 'nin elinde, 6 000 yok­ sul veya kimsesiz çocuk vardı. (işgal ettiğimiz) Gümrilde de, aynı du­ rumu muhafaza ettik.•

"31 Ekim'de, Kars Telgrafhanesi'nden, An/cara'da Milli Müda­ faa Vekili Fevzi (ÇAKMAK) Paşa ile görüşlilk. Kars'taki &us Çarlı­ ğı'ndan kalma ve Ermeniler elinden alınma) ganimetlerin, on yıl ls­ ti/clôl Savaşı'nut devamuıa yetişecek derecede ço/c oldugunıı, bildirdim. Ferik (Korgeneral) rütbesine terfi euirildiğimi müjdeledi­ ler... "

5 Kasım 1920'de GiJmrifye varmak için Karargatu'nı Kuyucuk

(Malalcan) köyüne nakle.dince, Gümrü'ye taarruz edeceğini, Genelkur­

may Başk.anlılunu'a bildirdi. Oradan, "Giücülerln Kars üzerine yürü­ me ihtimaline karşı, Kars'a geri dönülmesi gereği" bildirilince, bunu uygun görmediği cevabını verip. Harekila devam etti. O akşam Erme­ ni birlikleri, GiJmrü'nün bab sırtlanna kadar kovuldu. Ertesi sabah, Ermeni HillcıUneti'nin "Barış Teklifi" ile Giünrü Kumand/Jnlıtının Mü­ tareke isteğini aldı. Bunları, An/cara ya bildirip; Ermeniler'e de, Müıa­ reke için, Gümrü Müstahkem Mevkii'nin bize teslimini şart koştu. Er­ tesi 7 Kasımda, GiJmrü'yU teslim aldı. O gün, "Nahçıvan Müfrezemiz", Ermeniler'den Şahlahlı'nı savaşla alıp, 4 top, 1 1 makineli tüfek ve çok ganimetlerle 1 70'de esir almışb. '

Mütareke şartlanmızı ağır bulan Ermeniler, 10 Kasımda ileri karakolumuza saldırdı Taarruz hazırlığımız bitince, 14 ve 17 Kasım'daki iki muharebede, düşman yenildi. 18 Kasımda tekrar Müta-

1 52


reu istediler. Rahmetli Paşa, bundan sonrasını şöyle yazıyor:

"Mütareke şaru olarak, Ankara'nın istediği: Biner mermisiyle 2000 tüfek, 3 batarya (12 adet) çabuk ateşli koşulu dağtopu, yine ko­ şulu 40 makinelitüfeği Ermeniler'den alarak, Doğu Cephemizin ilk zafer armağanı olarak, Batı Cephemiz'e yola çıkardım . 27 Kasım da. Başkanlığım alunda Ermeni Haıisyan Heyeti ile Gümrü Muahedesi'ni görüşmeğe başladık. 27 Kasım da Ermeni Heyeti'ne, (Harşıt Çayı ağzı­ na kadarki yerleri Ermenistan'a b31ışlayan) Sevr Muahedesi'ndeld im­ zalarım geri aldırdık. Bugünü, bu uğursuz Muahedenin yırtıldığı gün olarak, kutladık; ve Ankara'ya, m üjdeledim . 3 Aralık'ta, (yeni Türki­ ye'nin ilk siyasi ı.aferi olan) Gümrü Muahedesi'ni im7.8ladık" (İH., s. 897-900, 902). '

'

Yaptığı sağlam haber alma ve aldığı çok yerindeki tedbirlerle, 23 Şubat 192 / 'dc Ardahan ve Artvin Sancakları'nı Gürcü işgalinden savaşsız kurtaran Şark Cephesi Kumandanlığı 'na Genelkurmay Baş­ ,

kanı 'nın tebrik tc lg r.ıfı : Harp Telgrafı

23(2/37 (192 1 )

Şark Cephesi Kuma.ndanlığı'na Ardahan ve Artvin'i istihlas eden (kurtaran) Şark Ordumuz un Kahraman Kumandanı'na, Zabitan (Subaylar) ve Efradına (Erlerine), '

en büyük şükranlarımı takdim; ve temadii muvafakıyfıtını (başarıları­ nın devamını) temenni eylerim. Salih (OMURTAK)

Fevzi (ÇAKMAK)

(Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Eylül 1964, sayı 49, Nu. 1 153)

1 53


V.

B Ö L Ü M

"ŞEHİD · YAVRULARI TÜRK ÇOCUKLARI" NIN KURTARICI VE TERBİYECİSİ "YETİMLER - BABASI KAZIM KARABEKİR PAŞA"

A) GİRiŞ Konuya, bu Büyük Kahramanın, Nisan 1 9,20'de (TBMM açıl­ madan), Erzurum'da 14 1 s. halinde baskısı biten, ''Teşkilat, Teftiş ve Tenlcidler" adlı son bölümü de (s. 142- 1 56) bir hafta sonra Mayısta ek­ lenen, ünlü "Öğüdlerim" kitabında yazdıklarını aktararak, başlıyalım: "Niçin Yazdım? " (Önsöz)

"Ana ve babalarını Umı2mi Harb in herhangi bir here ü nıercin­ de (her şeyi all-üsl etmesinde) kaybetmiş, binlerce yetim ve kimsesiz '

masumları, Erzurum'un şefkat göğsüne sığınmış buldum. Ancak, çıp­ lak ve sefil" Bu yavrucuklar, benim için pek de yabancı değildi. 12 Mart 1918' de Erzurum'un Ermeni koatilleri elinden kurtarılışında,

birçoklarını şuradan-buradan kıntarm ış; ve biçareciklerin, Tanrının rahmetine kavuşan ana ve babacıklannın, kanlı manzaralarını da gör­ müştüm. Dünya Savaşı'nın acılarından daha üzücü ve daha dayanıl­ maz olarak geçen, (30 Ekim 1918'de Mondros'ta imzaladığımız) Mütareke adı alundaki günler ise, herkesten çok, bu vasiye muhtaç yavrucuklar için, korkunç bir yıkım idi. 3 Mayıs 1919'da Erzurum'un Onheşinci Kolordu Kumandanlığı'nı üzerime aldığım zaman, bu za­ vallıların soluk benizleri, dolcuna/cJı bakışları, beni, büyük ve kutlu bir vazifeye çağırdı: Bu masumlara, Baba olmak"!

1 54


"Dolu-Anadolu'da. uçsuz-bucaksız ve hassAs işlerin çokluğuna ve güçlüğüne rağmen, ben bu yavruları, büyiJA: bir şeflcaıle bagrıma basdım; ve Dolu'nun büıün yetim ve öksüzlerine, gerçek ve pelc şefkat­ li bir Baba oldum. Benim gibi merhametli kalblilerin ortaklaşa çalış­ malarıyla, Erzurum'u ebede lcodar şenlendirecek Yatılı Olcullar'da, bu çoculclarımızı, mutlu ve bahtiyar kıldım. " "Kolordumun Sanayi Talcımları'nı bunlardan oluşturmaya baş­ layan bir girişim, birkaç ay sonra her Alay'a da bir Okulun; ve aynca, Kolordu'mun öğünç dayanağı olan Kolordu Okulu I Yatılı Yetimler il­ kokulu kurulmasını, Tanrı bize nasip kıldı. Beş-altı aylık bir çalışma­ nın, pek büyük semeresini: Erzurum'un HiiJcümet Erkanı, Sayın Bilgin­ leri, Milletvekilleri ve Halkı ile birlikte teftiş ederek, olgun bir teşekkürle gördük" "Bu yavrucukların herbiri, şimdi bir arslan, bir Türk Askeri kadar vakarlı ve ciddi. Hepsinin göğsünde, öğünme ve sevinç dolu; hepsini n aydın gözeleri, artık büyüle bir umut ve kendine güvenle par­ lıyor. Bunlarla, bu küçücük askerlerimle, gün geçtikçe daha büyük bir şefkat duygusu ve saygı ile birbirimize bağlanıyoruz. Geleceğin bu pek degerli varlıklarına, her varlıgı harcamada, bir mutluluk duyuyo­ rum. Gerek bu şefkat duygusu ve gerekse, yavrucuk/ara hayatın ilk esaslarını ögretecek, ve sonra da bu masum agızlardan, kendileri kadar saf olan halkımıza, nur saçacak, açık yazılmış, zengin bir eser bulamamak; bana, dinlenme zamanlarımın bir kesimini, onlar için harcamaga sebep oldu. Onlara, bu öCüTLERIM"i yazdım ve arma­ ğan eltim." "Bu öCOTLERlM, lslam Aleminin en ince ve yıkıcı hastalıkla­ rını, herkesin anlayacagı bir dille, inceden inceye anlatmış ve iyileş­ tirme yollarını da göstermiştir". "Erzurum kamu oyunu aydınlatmak için açtılımız ve gerçekten büyük yararlıgını gördülümüz, (şehrin doğusunda, "Karskapısı dışın­ da kurulan "Açık Hava Tiyatro ve Beden Eğitimi yeri gibi) lbret­ Yeri'nde /Milli Tiyatro'da, benim küçük yavrularım, her (tatil günü) Cuma: Üç Ölüd söylemek ve üç de beden egilimi harekeli göstermek

155


ve yararlarını anlatmakla, pek bilyilk etkiler buakryorlar. Halle da, bu küçülmüŞ büyük adamları, pek saygılı bakışlarla seviyor ve cankulağı ile, bu öğüdleri dinliyorlar". "Bunları, canlı bir şive ile, çocuk dilinden dinlemek, (hele o

Milli Mücadelenin heyecanlı günlerinde) pek tatlı ve pek tesirli olu­ yor. Öjüdler'in kaabil olan kısımlan, konusu olan eşya üzerinde uygu­

lamasını yapmak suretiyle işlenerek gösterilirse, halkımız üzerinde, daha büyük verimli etki yapıyor". "Herkesten, Yürekten Bir Dilejim: "(Bu kitaptaki) Kısa metinleri ezberden, uzunca/arı da yüzün­ den (okutarak), iileler ve konuklar huzurunda çocuklarımıza söylet­ mektir. Okumak, okulmak, sonra da yapmak ve yaptırmak, milli hayillı yükseltecektir. Eğer bu esasta: Ninniler, masallar, türküler, şarkılar, haua dufilar, hutbeler birer kitap halinde -üstün, esreli- (eski yazımızı düzgün okutmaya yarar fonetik işaretli) basılıp, yayınlanırsa, bütün Türklük ve lslômlık, gerçek bir gelişme yolunu tutmuş olacaktır. Ancak, anlabmlar pek açık olmalıdır. Anadolu'nutı bir türlü anlayama­ dığı kitAplar gibi, İstanbul ufuklarında kalırsa, emeklere pek yazık"! "Dolu-Anadolu Gürbüzleri'ne" "Sevgili Evladlanm, "Biz bu yoksuzlukta, sizi var etmeğe çalışıyoruz. Siz de yetişip, varlılclar içinde, milleti mutlu edecek ve yurdumuzu şenlendireceksi­ niz. Temiz ve sevimli bir hayat için esas olan bu öCOTLER'i., size kı­ lavuz olsun diye yazdım. 7.avallı milletimiz, pek bilgisiz ve tabii pek de sağlıksızdır. Onu, sizin tatlı dilleriniz yükseltecek ve iyi edecektir. Haydi bakalım: Önce, size hayat veren Erzurum'dan işe başlıyalım. tnu Tanrı, yardımcımızdır". Şefkatli Babanız: Kazım KARABEKIR". (Öjüdlerim, ilk baskı, Erzurum 336 / 1920, s. 1-3).

1 56


Bütün Erzurumlu ve Karsl ı yaşlıların bildiği gibi, Paşa, bu ye­ timlerle öksüzleri ıoplayıp, açlık ve sefaletten kurtarırken, şöyle ya­

pardı:

Ku Çocukları: Köyden hali, vakti yerindeki kimselere, Kolor­ du'da kayıtlı olmak ve Köy Muhtarlığı Defteri'ne de yazılmak suretiy­ le; veya çocuksuzlara, Türle geleneğine göre "Evlôdlık" olarak kabul ettirip, yeni ana ve babasının "iç-gömleği'nden geçirilmek" suretiyle: Muhtar, imam ve köyün ileri gelenleri eliyle teslim edilirdi. Bunlara, yılda iki defa, Kolordu adına kontrola gelenler, dwumlannı, bir "Köy Muhtarlığı Mazbatası" ile, üstlerine bildirirlerdi. Böylece, Doğudan toplanan 2000'den çok kız çocuğu, "Ev/adlık" verilmiş, 1 000 kadarı da, 1926'ya kadar: Kars, Erzurum ve Erzincan Kız ilkokulu ve Ortao­ kulu nda, yauh okutulmuştur. Bunlardan, yetişkinler evlenince, çeyiz giderleri de, toplanan yardımlardan sağlanmışur Çok düzgün lstanbul Ağzı ile konuşan Yatılı Kız Okullarında okuyanlar, evlenince çocukla­ rını, "ÖÔÜDLERIM" ve "ŞARKILI İBRET" kitaplarındaki milli ruhla terbiyeye de çok özen göstermişlerdir. Bıınlardan, tanık olduğumuz birkaç "Nine" olmuş "Kazım Paşa Öksüzü Kızlar"ı , hayatları boyun­ ca, Paşa'nın ruhuna, Habmlar okutup, Mevlid törenleri yapmışlardır. '

.

Erkek Çocuklar: Bunlar ıoplanırlcen, akrabası, komşuları ve ta­ nıyanlar, yoksa arkadaşlarının tanıklığı ve "sünnetli" oluşlarına göre seçilmişlerdir. 30 Ekinl 1920'de Kars Kurtulunca, Dereiçi I Kaleensesi kesimindeki Ruslar'dan kalma büyük askeri binalarda yerleşen "Ame­ rikan Yetimhanesi"nden: Kars Müftüsü, imamlar, llerigelenler (bu arada, "Molla" lakaplı rahmetli Babam Mehmet Derviş Efendi), Ko­ lordumuzdan verilen bir Heyet1e gidip, "Müslüman Çocukları"ndan yüz kadarını seçip, kurtarmışlardır. Türk Erlcek Yetim ve Ölcsüzleri­ nin, 1922 sonlarında, 4000 olduğu biliniyor. Haziran 1926 "/zmir Süi­ lcasdi"ni müteakıp, bilhassa askeri okullardan bu çocuklar ayıklanır­ ken, "yanlışlıkla Türk olmayanlar" dan da toplanmıştır iftirası bir uydıırmadan ibarettir. O "Yetimler"den: Rept PASIN ve Eleşgirtli Zeld ILTER Paşalar gibi Orgeneraller, Arhavili Ord.ProfDr.Bekir Sıtkı BAYKAL gibi Tarih ve Selimli Kazım ARAS gibi Tıp Profesörleri, Katuman-Paslılı Ali TOPÇU gibi Almanya'da Ormancılık Dokıorası ,

1 57


yapmış uzmanlar, Revan göçmeni Abbas ÇETiN gibi Hukukçu ve Kars Milletvekilleri yetişmiştir... Bu uğurda, Paşa'nın yeti mlerinden, Kars - Tuzlucalı yazar şair - veteriner Ali A YRIM"ın, 1 978'de lstanbulda basılan 144 sahifeli "Anılar Romanı YALAN" adlı kitabı nda, onun okullarına ait hem güzel hauralar, hem de "iflira '1ara V. Bölüm'de, sağlam cevaplar vardır.

B) XV. KOLORDU'YA BAGLI "ÇOCUKLAR ORDUSU"

Mayıs 1 920 başlarındaki durumu Paşa, "ÔÖÜTLERIM" kita­ bının sonunda, şöyle tanıur (s. 144-145):

"Çoclllclar Ordusu Teşkilatı" 1- "l Mayıs 1920 günü, Erzurum Çocuklar Ordusu 'n un teşkilatı yapt lmışbr. Bu Ordunun Harb Düzeni, şimdilik Dört Gürbüz Alayı'ndan oluşmuştur. Adlan: 1 ) Yatılı Askeri ilkokul, 2) Kolordu Sanayi TalcımJarı: Tesviyeci, Demirci ve KuY\ımcu Sanatlarını öğre­ ten Alay-Okul u , 3) Demiryo/u Okulu, 4) Ana Okulu gürbüzlerindcn kurulmuştur. Birinci Avcı Gürbüz Alayı 1100, ikinci Sultani (Lise)

Gürbüz Alayı 180, Üçüncü Albayrak Gürbüz Alayı 150, Dördüncü Ye­ şilbayralc Gürbüz Alayı 220 mevcutludur". "Şehid çocuklarından oluşan Birinci (Avcı) Gürbüz Alayı'nın Fahri Kumandanlıgı'nı Kazım Karabekir Paşa ("bendeniz", diyor) üzerime aldım. Sultani Alayı'nın Fahri Kumandanlıgı'nı, (Kolordu Kunnaybaşkanı) Manastırlı Albay Kazım (Dirik); Albayrak Alayı'nın, Kurmay Binbaşı Mustafa; Yeşilbayrak Alayı'nın da, Kurmay Binbaşı Fahri Beyler'e verilmiştir. Teşkilat, (Ordu'dan Hakari'ye kadarki yer­ leri içine alan XV.) Kolordu bölgesinin Mr yerinde geniş/etüecektir. işbu Çocuklar Ordusu'nun Kumandası, üzerimde bulunacakur".

il- "Erzurum Çocuklar Ordusu Alay/arı'na, Karskapısı girişi yanlarında, bir Talim Meydanı seçilmiş; biçimi ve fen malzemesiyle

1 58


birlikte, bir de Atış Poligonu kurulmuştur. Alayların lalim ve eğitim­ leri, her hafta Cuma günleri toplu olarak: Gerçek top, makinelitüfek ve tüfek üzerinde, kullanarak: ve yapmacık-bomba ve süngü ile de, taklid yapılmasına başlanmıştır".

III- "Her Alay'ın Sancağı sayılan, birer Türk Bayrağı vardır. 11kokullulardan kurulan Yeşil A lay'ın ise, Yeşil Osmalı Bayrağı'dır. Alaylar, tahta-tüfeklerle donanmışur. Birinci Avcı Alayı'nın her türlü donaumı, yerindedir. Bombalar, yapmacıktır. Bu Alayların Gürbüzle­ ri, Yaulı Kolordu Okulları'ında lalim ve ders gördüklerinden.kışın tek­ tek eğitilmeleri, olgun bir hale getirilmiş ve usıa Kayakçılar da yetiş­ miştir."

iV. " Ayrıca, ata binicilik, bisiklet, futbol, her türlü idman (spor) oyunları ve öteki milli oyunlar da vardır". V. "Bütün Erzurum Çoculdarı'nda, pek büyük bir şevk ve istek uyandırmış olan bu teşkilat ve ilk defaki talimlerde, çocuklarda görü­ len eğilim belirtileri, işbu hayırlı teşebbüsten, çok verimli sonuçlar alı­ nacağını göstenniş; gelecekteki olgunlaşma ve gelişmemiz için besle­ nen yurtseverce emel ve umutlar, böylece bir kat daha kuvvetlenmiş­ tir". Yine "ÖÖÜDLERİM"de (s. 146-1 50), aşağıdaki bilgiler veriliyor:

8 Ocak 1920 Perşembe günü, "Kolordu Okulları Teftiş Progra­ mı"na göre: O gün, "Anaokulu"nun açılışı yapıldı. (Şimdiki, Erzurum ­ Cumhuriyet Caddesi'nde, Yakutiye Medresesi yanlarında bulunup, 197 1 de Milli Savunmadan saun alınarak, Belediyece yıktırılan) "Ya­ kllliye Kışlası"ndaki "Sanayi Gürbüzler Deposu" kurulunca, "Demirci, Tornacı, Tesviyeci, Otomobilci (şoför) gibi sanatlarla uğraşan "29. Alay Mektebi" haline getirildi. " l Temmuz 1919" günü açılan "Sanayi Gürbüzler Okulu"nda: Terzi, Kunduraca, Saraç, Marangozlar, başı açık ve beyaz önlüklerle çalışıp", şimdiye kadarki yapuklarından ör­ nekleri "sergi"liyecekler. "Yatakhaneler"i teftiş edenler buradan çıkar­ ken, adlan yazılı öğrenciler: nBayrak ve Uyan" adlı şiirleri okuyacak,

1 59


"ellerinde Sancakları" ile bekleyen öğrenciler de, bir ağızdan, "Sancak

Marşı" nı söyliyecekler. Yine bu okulun bahçesinde: "Spor hareketleri görülecek", "Jimnastik Hane"ye geçilince, orada, "spor aletleri üzerinde bazı hareketler ve sonra milli oyunlar seyredilecek; ve kaza sırasında yapılacak ilk Sağlık Tedbirleri ve Yar­ dımlar, görülecektir. Küçük öğrencilerden kurulu Bando'nun, gelişme derecesi" de görüldükten sonra, "Teftişlerin sonuçlan, Ziyaretçiler ve Öğretim Kurulu ile bütün Öğrenciler önünde, Kolordu Kumandanı Paşa Hazretleri tarafından tenkid edilecek" Sonra buradan gidilecek olan, "Yatılı Yetimler Askeri llkokulu"na varılınca, "9. Tümen Bando­ sunda Flütçü Saim Efendi tarafından yapılan, Kuw1yi Milliye Marşı" söylenerek karşılınacak. Okulun "Küçük Kütüphanesi" görüldükten sonra, "Birinci, İkinci, Üçüncü Sınıflar" teftiş ile öğrencilerden, "ders­ lerine aid" izahlar dinlenecek, 111. Sınıfta, (uygulamalı) coğrafya dersi­ ne aid "eğlenceler" gösterilecektir. Yatakhane, yemekhane, koğuş ve revir teftiş edilirken, öğrencilerin söyliyeceği "Sancak Marşı" ile "Os­ mancık Yurdu" ve "Aras Marşı" dinlenecek. Dinlenmede çaylar içil­ dilcten sonra, adlan yazılı öğrencilerden: Üçüncü sınıftan "Vatan Man­ zumesi" okuyacak, Birinci Sınıftan iki kişi, "Mektup Okurken Manzumesini temsil" (dramatize) edecek. III. Sınıftan birer öğrenci, (bu kitapta yazılı) "Yerli Malı Öğüdü nü anlaıacak, "Türkün Duası nı okuyaacak. Salondaki öğrenciler, hep bir ağızdan, "Türkün Duygu­ su"nu söylecek". -

-

"

"

Yine bu Yatılı Yetimler llkokulu'nda III. Sınıftan öğrenciler: Öğüdlerim kitabındaki, "Herkes Sağdan Öğüdü", "Sapsız Süpürge", "Herşey Kendi Yerinde", "Ey Vah Unutdıun" öğütleri okunacak, "iki Sancak Arasında Gaip Vatan Haritası temsil" edilirken, dışardıdan (umut verici) sesler gelecek. il. Sınıftan birisi, "Ona Ölüm" manzume­ sini okuyacak. Sonra, "masa üzerinde bulunan Sanayi Gürbüz/eri ile Yatılı Yetimler Askeri llkokulu'nun Tenldd Defterleri 'ne, Ziyaretçiler Tarafından, bu okullan nasıl bulduldan hakkındaki görüşler, lütfen ya­ zılacakUr". Okul Müdürü'nün, "zemin ve zamana uygun bir nutuk" söylemesinden sonra; "Kapu önünde, ellerindeki izci değnekleriyle toplanmış bulunan yavruculdann, sabah, akşam okulda okudukları du-

160


alar, ayakta dinlenecektir". Kolordu Kumandanı nın da tenkidinden sonra, "Kolordu O/culları'nın ilk Teftişi ne son verilerek, Doğu'nun Öksüz Yavruculcları'na veda edilerek, heyet dağılacaktır. Bu sırada, Kuvayi-Milliye Marşı nın coşturucu dalgalan arasına karışan yavru­ cukların.yaşa sesleriyle, heyet uğurlanacakur. Teftişte Bulunan Kişiler: '

'

'

" l-Kolordu ve Müstahkem Mevki, 12. Tümen Kumandanı ve Kurmayı; 2-Aşiret (Alayları) Subayları; 3-Vilayet Erkanı ve "Ulemayi Hocalar);

Kirim" (Sayın Bilginler /

4-Sayın Milletvekilleri ve Müdafaai Hukuk (Cemiyeti) Heyeti; 5-Belediye Heyeti, Eşraf, Tüccar ve Esnaf llerigelenleri". "4 Mart l 920 Perşembe günü, öğle namazından bir saat sonra, Erzurum "Firdevsoğlu Kışlası"nda yeni açılan "29. Alay (Sanayi) Okulu" ziyaret edilip, "Yatılı Yetimler Askeri /llco/culu"nun "Kayak Ta­ limleri"de görülmüştür. • •

Rahmetli Paşa'nin Üç Kızı tarafından, aslından daktilo ile tek­ sir ettirilerek, birkaç resmi kütüphanemize ve dostlarına verilen, yuka­ rıda işaret ettiğimiz, büyük boy ve (klişeleri matbaada basılı) resimli "Çocuk Davamız" adlı kitabında, bu uğurdaki bütün htitıralar ve gaze­ telerimizde çıkan haklı öğü.cü. yazılarının suretleri, yer almıştır. Buna göre yapılan bir araştırma, resimli ve 9 sahife halinde l 985'te Istan­ bufda yayınlandı 1 . Burada, yazma halinde bulunup, basılması resmi makamlardan himmet bekleyen bu kitaptaki Paşa'nın hatıralarından ve ,, Yavrularını görenlerin, basında vaktiyle yazdıklarından örnekler ala­ lun. 1) Nuri KôsTOKI..0 , "K4zllfl Karabd:iT'in Açııtı Ohl/ar", BELGELERLE TÜRK TAR1Hl DERGİSİ, İsunbul, Temmuz 198S, Sayı S, ı. 3 1 -3S; AAusıoa 198S, Sayı 6, s. 36-41. Pa..'nın "Çocuk DaWJmU" kitabını alınan fotoiraflardan birkaçı verilmiş­ tir. Askeri Af1iv'e de baJvunılmuı olan, tam bir ilmi ıssııumadır.

161


a) "Çocuk Davamız"dan: "Çocuk Davamız Nedir? Yoksul ve bakımsız çocukları Devlet Himayesine alarak, ülkenin öteki çocukları gibi başarılı hayat müca­ delesine kudretli kılacak maddi ve fıkri bir öğretim ve eğitim ile do­ natmak, benim öteden beri güttüğüm bir davadır. Buna, Çocuk Dava­ mız diyorum. Yoksullara yardım zevkı bende, küçük yaşlarımda yeretmiştir. Ülkemizin birçok yerlerini birlikte dolaştığım ve küçük (onbir) yaşımda kaybettiğim Babamdan da, sonraları Anamdan da, yoksul çocuklara yardım, ve hele Bayram Günleri'nde onlara: Çama­ şır, elbise, harçlık vererek sevindirme adetini görmüş; ve vicdan haz­ zını, bir düziye tatmıştım. Ailemizin himayesinde, birçok çocuklar ye­ tiştirilmiştir". "Ben 1905'te, Kurmay Yüzbaşılığı ile Manastıra kıta hizmetimi

(staj) yapmaya gittiğim sırada, bu aile peleneğini devam ettirdim. Va­ zifem gereği, sık sık köylerde de dola'şi ım. Köy Okulları'ndaki yoksul çocuklara defter, kalem, mendil gibi hediyeler götürürdüm." "Birgün Manastır şehri içinde, benden sadaka dileyen sekiz-on yaşındaki masum bir kız çocuğunun, babası askerde olduğunu öğre­ nince; o aileye elimden gelen yardımı yapmakla birlikte; askere giden­ lerin çocuklarına yardım edilmesi için, resmen Ordu Kumandanlığı'na başvurdum; ve bulunduğum garnizonda, özel teşcbbüslerimle yardım­

lar da sağladım". "Meşrutiyetin İlanı'ndan sonra Edirne'deki Tümen Kurmayı va­ zifemde, ve hele aynı zamanda Hudut Komiserliği Vekfiletinde iken, bu yardımı daha geniş ölçüde tutmuştum. Balkan Savaşı 'ndan sonra İstanbul'da Genelkurmay İstihbararat Şubesi Şefliği'nde iken, Trakya gezilerimde, ana ve babalarını kaybetmiş ilci yetime (kız) kardeşi, İs­ tanbul'a getirip, Annemin himayesinde bakurdım, hayatlarını kurtar­ dım ve geleceklerini güven altına aldırdım". "Cihan Savaşı nda bulunduğum Cephelerdeki yardımlarım, daha geniş ölçüde oldu. Çünkü, savaş alanlarında çabuk ve yüksek ku­ manda mevkilerine geçmiştim. Her gittiğim yerde, okulları da görmek '

162


ve bakımsız çocuklara, eldengelen yardımı yapmaktan, büyük bir haz duyuyordum. Genel olarak, çocuk topluluğu olan okullarımızm sağlık durumları ile, yakından ilgileniyordum; yer yer de, Valilikler'in açuğı

Yetim Yurtları'nı - "Darül-Eytam" denirdi- ziyaretle, yi yecek hususun­ daki eksikliklerine, Ordumdan yardım euiriyordum. Diyarbekir, Te­

kirdağı ve Erzurum Yetim Yurtlları'nı, bu arada sayabilirim". "Ancak, asıl küçük yaşımdan beri ülküm olan, bir Çocuklar Kasabası kurmak ve burada, bakımsız çocuklardan, bakımlı bir Çocuk Ordusu teşkilini onaya çıkarmaya; ve kendimi de bu arada, bir Çocuk Terbiyecisi ve bir Öğretmen gibi çalışmaklığıma, Mütareke'de (1919' da) Erzurum'da başarılı oldum" (1 920'de) Doğu Seferi'ni başardıktan sonra da, Sarıkamış'ı, bir Çocuklar Kasabası haline koymam, kolayca oldu" "Ölüme mahkum binlerce Türk Çocuğunu, kurtarmak; ve onla­

rı, istediğim biçimde hayal mücadelesine haZLTlayabilmek başarısını da, tatmak mutl uluğuna kavuşmuş bir kişi sıfauyla, Çocuk Davası, benim en zevkli bir uğraşma konumdur. Bu davayı elealmış ve yapa­ rak da, bu işin çözümünü bulmuş olduğumdan, ilgili zatlarla ve basın­ la temaslarımda. özel ve resmi toplantılarda, bu dava üzerinde ısrarla durmuşumdur Bu alanda yapııklarun, yazdıklarım ve söylediklerim, bir hayli yekun tutar. Basınımız da bir zamanlar ( 1 920- 1 923'1erde), bunlar hakkında, çok takdirli yazılar yayınlamışlardı. O zamanlar, memleketimizin her bucağında ve her okulunda (Kars'tan Edime'ye varınca), zevk ve coşarak ŞARKIU iBRET adlı heyecanlı oyunlarım, herkes tarafından da, zevkle ve ibretle dinlenir, seyredilir ve takdirle anılırdı" "Eski harflerle (Baku, Sarıkamış, Erzurum, Trabzon, l sıan­ bul'da) defalarca basılıp, nushaları tükenen bu iki Çocuk Kilabım'ın yeniden (Yeniyazımızla) basunlmasını; ve çocuklar konusundaki ça­ lışmalarımın, bir kitap halinde derlenip ıoplanmasını, onları bilenler, bir düziye benden istemektedirler. Bakımsız Çocuklar'ın Devlet Himayesi'ne alınması tezimi, (İ stanbul Milletvekili olarak kaul­ dığım CHP.nin yaptığı) Vl.Kurultay'ın takdir ile kabul edip, Parti

163


Programı'na eklemesi, bana da böyle bir eser (şu "Çocuk Davası" ki­ tabını yazıp) yayınlamak hevesini verdi. Adını, çoktan beri resmi hu­ zurlarda da söylemiş bulunuyordum: Çocuk Davamız"(s.1-2, Önsöz'den). Rahmetli Paşa, günümüzdeki Nüfus Planlaması Programı"na sarılanlara kaulmayıp, bu uğurdaki görüşlerini, şöyle özetlemiş: "

"Bakımsız Çocuklar Hakkındaki Duygularım: Bir taraftan çocuk sefaleti, bir yandan da şahane çocuk balolarını okudukça ve işit­ tikçe, ben de, duygularımı kaydcllim : "} - Bakımsız çocuklar, millet enerjisinin, bakımsız topraklar da vatan enerjisinin, kaybedilmesi demektir" "2- Bakımsız birfidan kurur, çürüt veya yabani olur. Bakımsız ' çocuk ise, hastalıklı olur, ölür; veya suçtu yahut cani olur" "3- Bakımsız çocuk, milli tehlikedir. Çünkü, her yıl maddi­ manevi bir sürü halk arasında kaynaşacak ve Ordu saflarına karışa­ caktır. Demek, Milletin ve Ordunun keyfiyet bakımından değeri, her yıl bir derece dalw aşağı düşecektir"

"4- Vatanın gelecekteki sahipleri, bugünün çocuklarıdır. Şu halde, bakım.sız çocukların. bu ülkeye nasıl sahip olacakları , bugün­ den düşünülecek bir meseledir. " "5-

Bu dünyada, türlü lwksızlıklar vardır. Haksızlıkların en gadda�cası. çocukların bakım.sız kalmasıdır. En lwksız ölüm de, yine bakım.sız bir çocuğun ölümüdür".

"6- Haksızlıklar, sonunda Mahk.eme'de lwllonunur. Bakım.sız çocukların korunma hakkını da, Medeni Kanunumuz, Yargıçlara ver­ miştir. B unların Savcısı, ileri ülkelerde Bütün Millettir". "7- Bakım.sız çocukları olan bir milletin: Nüfus Davası 'nın da, Medeniyet Davası 'nın da ve nilwyet insanlık Davası'nın da teyid kuv­ vetleri. cılızdır".

"8- Bazı kimselerden, üzülerek duydum ve duymaktayım da:

164


Madem ld bakamayacaklar, ne diye çocuk yapıyorlar? Ben de cevap veriyorum ld: A ilelerin, vatan borçları, yoksul da olsalar, mümkün ol­ duğu kadar çok çocuk yapmalarıdır. Nasıl bakılacağını hesap etmek, onların değil, Devletin vazifesidir"

"9- Ölen , dilenen, hapislere düşen ... çocukların yasını ailesi çekse de, tasasını topyekun Devlet çekmelidir" "10- Bakımsız çocuklar. feldket kaynağıdır: Her türlü hastalık­ lar, cürümler ve cinayetler, onlardan daha kolay ve daha çok fışkırır". "11- Çocuk Bayramı, ne hoş söz. Ancak, mutlu çocuklar için, her gün Bayram. Bakımsız çocuklar için ise, en büyük Matem" "12- Hayatımda bana zevk veren, birçok başarılarım vardır: En zevklisi, binlerce bakımsız çocuğun hayat ve geleceklerini kurtar­ mak olmuştur. Hayatımda, duyduğum acılarım da vardır: En acısı, bakımsız çocuk görmek/iğim oluyor"(s.3). "Çocuklar Ordusu "nun Erzurum'dan nasıl toplanmaya başla­ nıp, bunlar için, Erzincan'dan (Doğu-) Bayazuf'a ve Trabzon'a kadar açılan okulları, Van'dan da bakımsız, öksüzler alındığını belirten bilgi­ leri, bu kitaptan özetliyelim . ( 3 Mayıs 1 9 19'da, Erzurum'da XV. Kolordu Kumandanlığına başladıktan, 20 gün sonra) "24 Mayıs 1919'da, Erzurum Darül­ Eytamı'ndan, yaşı 1 2'den yukan olanlardan 33 çocuk alarak, ilci Kolor­ duluk Sanayi Takımları'na verdim. Terhis yüzünden boşalan bu kadro­ ları, Bayburt'ıan gelenlerle ve Erzurum'dan yeni aldıklarımızla doldur­ maya başladım. Bunları, ordunun kadrosundan bir asker gibi yedinneğe, giydinneğe (ki, en çok güçlüğü, çocuk ayakkabısı bulma­ da çekti ve Erzurum ile öteki şehir ve kasabamız hayırsevenleri, bu uğurda çok yardımcı oldular) ve beden eğitimi yaptınnaya başlattım, günün yarısında okuma-yazmaya, yansında da ayrıldığı sanayi şubesi­ ne göre: Terzi, Kunduracı, Saraç çıraklığına başladılar". "Bu girişimimi, henüz bağlı olduğumuz. lstanbul Hüku.meti Harbiye Nezaretine resmen de yazarak. kabulünü ve öteld Kolordu-

165


lar'a da yaygmlaştırılrrusını teklif ettim. Buna, iki kuvvetli gerekçe de 1 - Terhisler dolayısıyla, iki Kolordululc Birliklerimizin eldeki iki Sanayi Takımı'nda, yüzlerce boş yer vardı; ve biz, bunlarm yerini, za­ naat sahibi yeni erlerle dolduramıyordulc. 2- Doğu'da, yüzlerce ba­ kımsız çocuk, ölüme mahkum bir durumda, şehirlerde sefil bir halde dolaşıyordlardı. Harbiye Nezareti, teklifimi kabul etti. Bu sevinçli haber bana, teşkilatı istediğim kadar genişletmeğe yol açtı. Esasen ka­ rarım: Bütçe mevcuduma, bu çoculcları almaktı. Gerekirse, yakm yer­ lerden olan er/erime , izinler vermekle, bakımsız çocukları, asker gibi beslemekti. Teklifimin resmen kabulü üzerine " "ilkağızda 500 kadar biçare yavrunun canını, resmen de kurtarmış oldum" vardı:

"30 l/aziran 1919 Ramazan Bay�amı'nın ikinci günü, Erzu­ rwn'un Karskapısı Meydanı'nda, bir Spor Bayramı yaptırdım ( 1 0 Temmuz'da yapılması önceden kararlaştırıldığından, Erzurum Vilayeti ve komşu illerden gelmiş bulunan) Kongre

Heyeti ile, Erzurum'da bu­ lunan lngiliz, Amerikalı ve (Bolşevik) Rus Subayları'nı da, davet ettim. Bütün Erzurum //atkı ile birlikte, Çoculclarımızın bir aylık çalışmala­ rını, öğünerek seyrettik" "Ertesi günü I

Temmuz 1919'u, Sanayi Gürbüzleri'nin resmen kuruluş günü olarak kutladık. Artık bütün Doğu'da, Alay Gamizonla­ rı'na kadar, birer Çocuk Toplama Yuvası açtırdı m . Bakımsız çocuklar bu merkezlerde, bir er tayını (somunu) ile besleniyor, temizleniyor, giydiriliyor ve beden eğilimine başlatılıyordu. Sayı larını, daima bana bildirdiklerinden bunları toplu, olarak Erzurum'a aldıruyordum".

"Bütün bu çocukların kimlikleri, bulundulcları yerlerde

(Muh­

tar, İmam, Müfli, Belediye ve Ticaret Odaları Başkanları, yakınları

eliyle ve yardımı ile)

tesbit olunuyordu.

Bazen bu çocukların, aileleri

ve yakın akrabası bulunuyordu. Eğer bunların durum ve geçimleri el­

verişliyse, sağlıklarını kazanan, biraz da

sanal

ve okuma-yazma öğre­

nen çocuklarına, sevinçle kavuşuyorlar ve anlan alıyorlardı. Bazı es­ nafa da, büyüklerden yetişmiş çıraktan, Hükumet aracılığıyla ve gönül rızasıyla veriyorduk. Böylece, yeni gelecekler için, yerler açılmış olu­ yordu".

166


(Erzurum Kongresi. 23 Temmuzda başlayıp, 7 Ağustosta bit­ miş ve Temsil Heyeti Başkanı seçilen Erzurum Delegesi Mustafa Kemal Paşa, daha Erzurum'da iken) "22 Ağustos 1919'da, -Kongre'nin yapıldığı- Sanayi Okulu'nun bahçesinde", sayılan IOOO'e yaklaşan ço­ cuklardan, sünnetsiz olanları için, çok gösterişli bir Sünnet Düğünü yaptırdım. "Baba ve anadan yoksun perişan bir durumda toplanan bu çocuklar"a, düzgün tahsil vermek üzere, bunlar için, "Yatılı Askeri il­ kokul kurulmasını, Harbiye Nezareti'ne teklif ettim". Buna, "Harbiye Nezareti'nden olumlu cevap geldiğinden, 1 Ekim 1919'da: Kurmayla­ rım. Sıhhiye Kurulu ve Okul Heyeti ile birlikte, çocukların sosyal du­ rumları ve zekaları bakımından, bir eleme yaptık: Üç sınıflı okulumu­ za, yüzlerce çocuk ayırdık ve bugün, bu okulu da açuk"(s.4-6). (Ankara'da kurulan) "Milli Hükumetimiz", 6 Mayıs 1 920'de bana, Erzurum Vali Vekilliği'n i, 8 Mayısta da "Doğu Cephesi Kuman­ danlığı"nı verdi. 18 Eylül'de Karargiihımla Erzurum'dan hududa git­ tim. (Saldırganlaşan Ermenilere karşı)" 28 Eylül 1 920'de, bütün Cep­ hemi taarruza geçirdim". 29 Eylülde Sarıkamış, 30 Ekim'de Kars Kalesi'ni kurtardık. 8 Kasımda da Gümrü'yü işgal ettik. Bu sım, "Kars'ta 6000, Gümrü'de 10 000 Ermeni çocuğunun, Amerikalı Uz­ manlar elinde nasıl yetiştirildiğini görmek, çok faydalı oldu. Her iki ' yerde, 12 şer kadar kadınlı-erkekli Amerikalı", her türlü bol giyecek, yiyecek ve ilaçlar olduğu halde, çalışıyordu." "Kurumlarını, hastahanelerini, depolarını bütüniyle gezdim, Kars'taki çocuklar arasında yüz kadar Türk çocuğu bulunduğunu, içle­ rinden kaçıp gelen büyücek biri haber vermişti. (Kars'tan alınan Müfti, İmam ve Eşraftan oluşan bir heyetle) Künyelerini incelettim. Amerikalı Müdürleriyle de anlaşarak, resmi birer protokol ile, Türk oldukları sabit bulunan yüz çocuğu aldım. ı .. 2) Paşa'nın bu yamı.klan, çok doğrudur. O'nun, 1926 Hazirarundaki "/zmir Swkasdi"ne bulaşunbnak istenmesi ve "/sıi/cJal Mahlcemesi"nce "oybirliği" ile bcriatine karar ve­ ribnesinden sonra bile, aleyhinde uydunılanlardan bir konu da, şu iftira idi: "Çocuk­ lar Ordusu'NJ alıp OluJ/ıuda o/c"1ıu/u Yeıimler'den birıalamuıuı, Türk olmadığı ''. Bu iftira yüzünden, "Yetimler · Babası Paşa"ya gönülden bağlı ve manen minnetli olduklanndan, saygılanru bclinen "Çoculclar", uykuda, konuşuyor; yatarken, ağnn­ dan yasuğına salyası akmıJ... gibi birer bahaneyle Askeri OluJlar'dan aulmışlardı. 1 920 Kasımında "Kars A!Mrikan Yeıimhanesi"nden Twk-/sldm Çocukları'nı se�p

1 67


"3 Aralık 1920 de, Ermeni Taşnak Hüküm.eti ile (yeni Türki­ ve'nin ilk siyasi belgesi olup, Sevr'de tanınan Ermeni haklarından vaz­ eçiren) Gilmrü Antlaşması'nı imzaladık. 13 Aralık'ta, Karargahımı, mradan) Kars'a naklettim. Gümrii'de iken, Moskova'dan gelmiş bulunan Sovyet Rusya'nın Anlcara'ya Elçi giden Mümessili (türkçe "Mir-i divan" wavanwlan bozma bir soyadı taşıyan aileden Gürcü, Budi) Mi­ divani, çocuklanmız için (ashqda, Buhara Türkleri'nin Ankara'ya ulaşunlmak için Rusya'ya verdiği on ton alundan, darphanede Bolşe­ vik sikkesi olarak kesilen paralardan) ellibin rublelik beşbin rus altını, Azerbaycan Mümessili (Abilof) de, beşyüz altın verdi. Bizim Çocuk­ lar Ordusu Bütçesi'ne alınmıştı. Bütçe dışında, muhtaç olanlara yar­ dım için, DOC U ÇOCUKLARIN/ KORUMA CEMiYETi adı ile baş­ kanlığımda kurduğum Cemiyet aracılığıyla, muhtaç bütün çocuklara yardım imkanlarını ,fa, daha geniş ölçüde yapuk"(s.3 1 -33). '

Sarıkamış, bir "Çocuklar Ordusu Kasabası" haline getirildi. Burası bucak sayılmış ve hiç ahali olmadığından, Ruslardan kalan (as­ lında, 1878/93 Felaketimiz üzerine, Çarlığın bizden, toprak koparma­ sının yanısıra, milyonlarca altını "Savaş Tazminatı" diye alarak, Batum ve Kars Demiryolları gibi Türk parasıyla yapuğı) büyük askeri binalardan, bol bol yararlandık. "ibret-Yeri" (Tiyatro); "Müze ", "Müzik Okulu", Hanımlar için Kurslar (çocuk, doğum ve bakımı), Spor Kulüpleri, Okuma Salonu, Okuma-Yazma Kursları, 25 Ağustos 1921 'den itibaren "Varlık" Gazetesi (Kolordu Telsiziyle komşu ülke­ lerden alınan haberler, önce bunda, buradan aktanlarak da Ankara, İs­ tanbul gazetelerinde çıkardı), Sinema ve Filim Kitaplığı; "Ağaç­ Bayramı", "Spor-Bayramı", "Kitap-Bayramı", "Atış -Bayramı " yapıla­ rak, Sarıkamış Çocukları, Türkiye'nin en seçkin ve çalışkan, sağlıklı, becerikli yavruları olmuştu. Bu haberleri basından duyan Batı Cephesi Kumandanı ismet alan Heyet e kaulan Kars Müflisi rahmelli HASREJZADE Ali Efendi ile Babam KJR. ZIOGLU Mehmet Denıif gibi, gerçek durumu bilenler, bu tutuma çok üzülüyorlardı, Kulp I Tıalıu:a'da Milli Mücôde/e'de, Göniillü Köylülerimizden Milis ıeşkilau kuran ve Ennenileri bölgesine sokmayan Şômil AYRIM Bey'in akrabasından, "Şehid. Yavruları " arasında okutulan ve iyi bir şiir, yazar olan Veteriner Ali AYRJM, 1926 Haziranı ve sonrasında yayılan bu gibi iftiralan çürüten hiuralannı, "YALAN" adıyla '

1978 de lsıanbul'da basılan kitabında (bak. yukanda s. 1 58), anlaınuşur.

168


(İnönü) Paşa, 7 Mayıs 1922'de Dotu Cephesi Kumandanı Kôzun Ka­ rabekir Paşa'ya yazdığı mektubunda, şöyle diyordu: "Kardeşim, senin Okulların ve senin Şehid Çoculr.ları'nuı men­ kıbelerini işiterek, öğünüyor ve gurur duyuyorum. Fotograjları, işittik­ lerimden daha iyi 3 ve daha olatanilstü işler yaptığını gösteriyor. içi­ mizde, senden daha olumlu ve daha payidar ve ebedi iş yapanımu var mıdır? Gürbüz, akıllı ve tahsilli çocuklar, geleceğimiz için güçlü bir dayanak olacaktır . 7 Mayıs 1338 (1922) --lsmet"(s.35-39). ..

"Çocuklar Ordusu'nun Son Şekli: 1 Ağustos 1922 de Dotu'da, 1 7 Alay halinde bir Çocuklar Ordusu teşkilallandınlmış bulunuyordu (ki, sıra ve yerleri şöyleydi):

" l ., 2., 3., Alaylar, (Sankamış'taki) Bizim Çocuklar'dan; 4.5 . Alaylar, Erzurum Okulları, 6., 7., 8; Alaylar, Trabzon Okulları, 9. Alay, Kars Okulları,

1 0. Alay, Kağızman Okulu, 1 1 . Alay, Bayazıt Okulu, 12. Alay, Iğdır OkUlıi.. 13. Alay, Ardahan Okulu,

14. Alay, Artvin Okulu, 1 5. Alay, Rize Okulu, (Ord. Prof. Dr. B. Sıtkı BAYKAL'ın okuduğu), 3) Rahmetli K. Karabekir Paşa, "Şehid-Yavruları"mn: Bedeneğitimi, Temsil, Okuma,

Auş Denemeleri gibi yetişme ve çalışmalarını gösteren, yüz pozdan çok fotoğrafla­ rından "Karı-Posıal'1ar yaptınp; Sarı/camış'tan tedarik edilen bu posı.a-kanlan üzeri­ ne, Kolordu Matbaasında, neye ait olduklan birer saurla yazılmışu. Bayram ve baş­ kaca haura günlerinde 'Tebrik Kartı" olarak sauşa çıkarılan bu fotograflar, Yavrular için epeyce gelir kaynağı olmuş; ve çoğu aydın ve arifler tarafından, hayır olsun diye saun alınıp, kullaıulmışur. "Çocuk DavamJZ" kitabına alınan ve sıra numrosu da Maıbaaca konmuş bulunan bu kanlardan (s. 1 10-1 1 1), değişik pozlar, şöyle ıanıııl­ mışıır: "Şark Ordusıı'nıuı Küçük Yavrııları, idman yaparken", "Yemek yerken", "/Ilı:. sıhhi yardım yaparlarken", Bando çalarlarken'', "Kızalı:. (kayak) tal imi yapıyorlar"

ismet Paşa, bu gibi fotoğraflı kanlardan kendisine gönderilenleri lar"ın bakımlı ve iyi yetişmelerini beğenerek, ondan sözediyor.

görüp,

"Yavrw­

169


16. AJay, Silnnl!M O/adil.

17. AJay, Erzincan Okulu".(s:40) "Dotu Cephesi'nde hayaıları kurtarılan çocu.klaruı sayısı, altı­ bini aşar. Bunlardan dörtbini, oldukça yetiştirilmiş ve bir sanabn çıra­ ğı olarak, ,anası veya yakınlan hirna�. hayat mücadelesine abl­ mışbr..."

"Ku Çocukları'nı, (Müfti, İmam, Muhtar, Belediye ve Eşraf yardımıyla. "Evl!dlık" olarak) ailelere datıttıtunzdan, himayemizde kalanları, Ana Oladu'nda. bulımduruyordum. Bunlar, sosyal durum u yüksek olanlann çocuklarıydı. Bu gibilerden, Subaylarunızla evlendir­ di/c.lerim de oldu. Kadınlardan iki Kurs'ta, yilz ebe yetiştirildi ve Tas­ dikname alarak, köyleriM gittiler. Sanlcamış'ta, Ordu ve Hükumet mensuplarının Aileleri de, bu Kurs'tan geçirildi"(s.41) Kizım Karabekir Paşa'nın, 1923 Ağustosunda il. Meclis'te İs­ tanbul Milletvekili seçildilcten sonra, I.Ordu Müfettişliğinden istifa edip, Meclise devam ettiğini görüyoruz. Bu sırada, Meclis'te "Maarif (Milli Eğitim) Bütçesi görüşülürken, onun 25 Şubat 1925 günü yapU­ ğı ve "TBMM il. Dönem, XIV. Cilt, s.292-305'te yer alan"Layiha" kı­ lıldı konuşması, onun milli eğitim konularındaki, deneTTll!lerine daya­ nan görüşlerini ve dileklerini gösterir. "Çocuk Davamu" kitabında (s.276-296 metin ve ertesi günkü münakaşalar, s.296-3 1 7) yer almış­ ur. Sadeleştirilmiş özeti de, Kazım Karabekir imzasıyla, "Öğretim ve Eğitim Meselelerimiz" adıyla, lstanbulda çılcan aylılc "Belgelerle Türk Tarihi Dergisi"nde (Haziran 1985, sayı 4, s.26-33) yayınlanmıştır. Bu konuyu, 1922' de rahmetli gazeteci ve fikir eri Peyami SAFA Bey'in lstanbulda basılan "Şark Cephesi Serdôrunız KAzlM KA­ RABEKIR PAŞA" adlı risalesi başındaki yazısından parçalar alarak, bi­ tirelim:

"Kazun Karabekir Paşa, Doğu illerimizi, cüret/car ErTTU!ni akınlarından kıutardı, hayalci bir unsura gerçeğin şamarını indirdi, Anadolu'da (Yeni Türkiye'nin) ilk Türk Z,aferi'ni yarattı; bütün Doğu'ya ve Türk toplumu.na , ilk kurtuluş nefse güvenini kazandırdı.

170


BunJar. dünün büyük hldiseleridir ki, hlbrast hepimizin ruhlarımızda ha1A kızgın ve sıcaktır. n

"Ancak. "Kdzun Karabekir Paşa, yalnu Dotu Serdarı mıdu?

Biliyoruz ki bu kahraman. Ermeni kanına buladığı blıcını kınına koy­ duktan sonra, -ye,U ve daha bayQ/c bir cephenin başına geçmiş, birinci­ sinde nasıl celMet gösterdiyse, ikincisinde de. o derece fatanet ibraz etmiştir. Bu cephe, Milli Elitim Cephesidir."

"Kazım Karabekir Paşa, Dotu Cephesi Kumandanı ve Dotu Yetimleri'nin Kurtarıcısıdu: Bugiln binlerce yetim Türk çocutu. bu şejlcat ganeşinden ışık ve sıcalclık alıyor, eğitiliyor, öğretiliyor, bir ana ve abla yufka yürekliliği ile büyatalüyor". "O halde, pek iyi anlaşılıyor ki, bu madde ve ruh kahramanı, sevgili illerimizi küstah alcınlardan nasıl kurtarıd ise, ye,U bir kuşağın varlığını, zekasını ve ahlakını da, öyle kurtarmıştu. Bu esercikte veri­ len i?.ahlar gösteriyor ki, Kdzun Karabekir Paşa'da, çocuk aşkı ve ye­ timleri esirgeme, Büyüle Nebilerin Ümmetlerine merhameti gibidir; o derecede geniş, o derecede sıcalc ve o derecede yaygındır"!

"Bu Peygamberce şefkat ve merhametin sebebi, kendisinden so­ rulduğu zaman, Kazım Karabekir Paşa Hazretleri, şu cevabı veriyor­ lar: "-Ben de, küçükken yetim kaldım "(s.3-4). ...

171


V I.

BÖLÜM

ŞİİRLERi'NDEN ÖRNEKLER ve İKİ MARŞ BESTESİ

Kazım KARABEKİR Paşa'nın, ilk gençlik yıllarında, musiki ve resim ile uğraşuğı gibi, şiir yazmaya da başladığı anlaşılıyor. Çocuk terbiyesi ve milli duygular üzerine yazdıklarında: 4+ 3= 7, 5+5=10 ölçüleri gibi heceli; daha çok kendi duygu ve hayalını anlaLan şiirlerinde de, ahenkli bir "serbest nazım" tekniğini kullandığı görülür. Onun "Benlik" adı ahında bütün şiirlerini topladığını bildiren büyük kızlan Hayat FEYZİoG LU Hanımefendi'nin, ricamız üzerine seçip gönderdikleri bir dosya dolusundakilerden ve türlü yerlerde yayınla­ nanlardan, aşağıdaki örnekleri, yazılış sırasına göre aldık. Başlarında­ ki izahlar, "Benlik" te kendi ilaveleri, ( ) içindekiler ise, bizimdir.

-lSABAH DUASI, AKŞAM DUASI

"Şark ŞelUd-Yavruları için 1335/1919'da yazdığım bu Duaları, sabah-akşam bir efendi (öğrenci), yüksek sesle okur; diğerleri tekrar ederlerdi". a) Sabah Duası 1 -Sabah oldu, kainat Nllnın ile yıkandı.

Kudretinle İ lahi, Bütün hayat uyandı.

172


2-Huzuruna dizildilc, Veriyoruz şu andı: Vazifemi yapmadan Yemek yemem ve yatmam. 3- Sen de, bize kuvvet ver, Çalışmaya kudret ver; Varlığımız, senindir; Bizi, her gün sevindir ...

b) AkJam Duası 1 - Bugün dahi Mekteb'de, Biz, birçok şey belledik; idman, türkü, oyunla: Vücutları besledik. 2-Bol saf-hava, bol güneş Yüzümüze, kan verdi. KamılJlızı doyurduk, Bu da,"bize can verdi. 3- Geldi yatmak zamanı, RahalJık ver, Ey Tanrı. Artık, uyku belcleriz; Nlirlu sabah özleriz.

(" Ögüd/erim", Erzurun 1336/1 920, s.7) "lstilcldl Harbimiz için, (aşağıdaki) ilci Marş'm güfte ve bestele­ rini, o yılların verdiği intiba' ile yazdım. Bunların, sahnede hareketli oyun tarzları, Şarkılı lbret'te (il. Baskı, s.14-17) olduğundan, Notaları da orada, (s. il, IV-V), yalnız Marşlar'ı yazıyorum"

173


-11-

TÜRK YILMAZ MARŞI 1 Cihan - Harbi yangınından, bağrı - yanık Vatan'a Türk'ü boğmak maksadıyla, girdi düşman askeri. Kan ve yangın başlamışdır;

ırz

ve namus kalmıyor;

Tehlikeye düşdü Vatan; yas içinde her yeri. Kahraman halk! Kalk, silahlan! Ahd il peymin Tanrı'ya: Vur! Ve haykır! : TürlclüJc ölmez, Türk de yılmaz, ileri! . 1 Çelik gibi kollu, tunçtan ayaklı Türk hiç yılar mı, Türk hiç yılar mı? Türk yılmaz, Türk yılmaz! Cihan yıkılsa, Türk yılmaz! 2 Göksü imanlı, temiz vicdanlı Türk hiç yılar mı, Türk hiç yılar mı? Türk yılmaz, Türk yılmaz! Cihan yıkılsa, Türk yılmaz!

3 Düşmana salsa, tek bile kalsa Türk hiç yılar mı, Türk hiç yılar mı? Türk yılmaz, Türk yılmaz! Cihan yıkılsa, Türk yılmaz! (Sarıkamış, 192 1 . "Şarkılı ibret", il. Baskı, s. 14). 1 ) Rahmeıli, BMM 80§/canı iken, 1947 KırkpUIDT Gürt/ltri Şe nl ili ne ı�f verdiği sın­ da, Edime Llsesi'nde Öğrencileri toplayıp, bir Besıeci-Oğn:ımcn gibi, Lise Sahne­ si'nde bu 'Ti.irk YılfMı Marıı"nı, çok ncfcli olanık öğn:ıtiklerini gönlük. 3-4 saat sonra, bunu ezberleyip, bestesiyle koro halinde söyleyen gençler, Kırkpınar Tören yerinde, büıün dinleyenleri coşıurmuşlardı. '

1 7-1


-III-

ISTIKLAL MARŞI 2 Ya lstildil , ya ölüm! Ya lstikW, ya ölüm! Vatanım, Milletim, Sancağım, Evim; lstiklalsiz, yoktur yerim. •

Zincir vurulur mu Türkler boynuna? Varlığım, fedadır Vatan yoluna. Biz, tarihin Türk dediği yılmaz Milletiz; Hür yaşar, hür ölür, nQrlu ümmetiz. (Sanlcamış, Haziran 1922, "Şarkılı ibret", il. Baskı, s. 26) -lV­ ÜLKÜ MARŞI

1 Tir:ih bize, Türle dedi; -

Baş-ülkü, güven dedi.

Dört bucağı taradık, Bu tilii aradık.

2- Bazen, büyük hız aldık; Bazen, yenildik, kaldık;

Fakat, asi! yılmadık; Ülkümüze kıymadık.

3- Büküp, en kavi kolu; Tir:ihimiz, şan dolu. Sağlam bir Vatan oldu Sonunda, Anadolu.

�������

2) lH. s. 1 1 25-1 128 de bu Marşı yazıp, bestelemesinin sebepleri anlaıılmıştır.

1 75


4- Salabetli, sağlamız;

Çok samimi insanız; Sadakatle, sabırla Sarılırız, her işe. 5- Her güçlüğü yeneriz; Haldca boyun eğeriz. Ölüm bile, vız-gelir, Bize, yılmaz Türle denir. 6-Dünya varsa, biz varız; İstiklille yaşarız; Son dağ-başı, son kal'a Son ordu, son Aile!.. (Ankara, 1 924).

-

V

-

RIYA ve GURUR I-Altlarda riya, üstlerde gurur Arasında halk, bilmem ne olur?!

Haksızca yaşa, haksızca ezil; Yetişir mi, bu gidişle nesil? 2- Bulunuyor, her işin kolayı:

Bir hiç herşey, oluyor bayağı. Ne bilgisi var, ne de emeği; Yalnız, biliyor "yaşa" derneği!

1 76


3-Bu kahr-olası tarz ile gidiş, Bitirdi Türk'ü yıllarca müthiş. Türkler, eskiden canlı, çelikti;

Bu iki ateş, onu eritti. 4- Ey Türkotlu:

Her yerde, çoktan öldürülen bu İki ifrite, sen de karşı ko;

Riyayı öldür, gururu söndür; Yoksa, hep birden çöktüğün gündür! .. Biri kanserdir, biri kangren, Ruhunu emen, seni kemiren! -VI-

IKI DAMLA YAŞ 3 1) Yetmiş lira ile Mütekaid bir adam İken, ikiz-Kızım doğdu, olduk tamam!

Evet, �

...

Çünki, herkes kaçıyor, benden;

Ve ben de, sabahlan erken Yavruların, hazırlıyorum sütlerini.

Kaçıp gitti, evdekiler; Parasız kim, kimi bekler?!. 2) Tam bu sırada, hastalık saldırdı bize; iki Yavrum'la Anneleri, diz-dize, Sancılar içinde, kıvranıyorlardı; Hayaumın kalmamışb, aruk tadı. 3) Cemal ANADOL, "Ölüm Yıldönümünde Kazım Karabe/cir PIJ§a" BlZlM ANADOLU Gazetesi, İstanbul, 26. 1 . 1 975, s. 3, 5 de, birkaç diı.gi yanlışı ile ve bir mısraı eksik yayınlanmışur.

1 77


Kalmamıştı elimde, hiç sırlacak. Pekiy ... Ya, bu hastalara, kim bakacak?! Vejetalin eritmek-çin, sanlmışum kepçeye; Fakat, doktor parası, hiç sığmıyordu bütçeye. Satmıştım, elimde olanı; Yemiştik, maziden kalanı ... 3) Düşünüyordum, ilci elimde başım; Dalmışım, bunalmışım ... Seslendi Refikam: "-Paşam, Paşam!..

Nedir bu ye'sin? Nerde, her günkü neş'en? Hastalığım artar, seni böyle görürsem! ... Bu günler de geçer, üzülme sakın; Nerdeyse gelir Doktorlar, vakıt yakın." "-Doktorlar mı gelecek, dedin? Acı, pek acı birşeyler, söyledin! Söylemeğe bulamıyorum oıe.cil: Verecek vizita param yok, /clal! .. " 4) Borç, bir felfilcettir şuna, buna; Giremem, bu tehlilceli oyuna. Yanıyordu, ellerimde başım. Cevap verdi, Yüksek-Arkadaşım: "-Dedelerimden kalma, yadigar: Bir Pırlanta ile bir Saatim var. Gönderin Be<ksten'e, sattınn; Bu ağır yükü, benden attınn! " Bu, yüksek ruhlu bir Tıük Kızı ydı, Türk varlığının, bir yıldızıydı. -

1 78

'


'Taş'1a Saaı'i, uzattı bana;

Ben de, gönderdim, "Saı-Salonu"na. Birkaç yüz lira, geldi geriye; Sıkınuyı atuk, biz ileriye! . .. 5) Fakat, Refikam,

Döndürürken, duvara başını, Gördüm, ilci damla gözyaşını. .. Dedim: -Lanet olsun, böyle geçime!.. Artık, düştüm ben de, kendi içime: Kulaklanm,içimi dinliyor; Her yerim, inliyor! Gözlerim, içime bakıyor; Ve, gördüğü yeri, yakıyor!. .. Kalbimi deldi, o iki damla yaş; Haksız yereydi, bu çetin savaş! 6) Bu düş��elerim, pek kısa sürdü; Çünki, vicdanım, tamamen hürdü. Arkadaşımla, bakıştık ve gülüştük. Hemen, topladık kendimizi. Ve, düşündük, "Köylü Efendimiz"i: "Neler çekiyor? Asi-olan, onlar? Yaşamıyor mu, şerefiyle milyonlar? .. " Dedik; ve, Karım'la el-ele verdik; Ve, bu acı günleri, pek a'IA yendik! Erenköy 4 15.1.1928

4) (Feridun) KANDEMİR,

"Kazım Karabekir" kitabında (İstanbul 1948, s. 185-186), ilk "Kanlıca" diye gösıenniştir.

olarak bu şiiri yayınlamış ve yazıldığı yeri,

179


-VII­

BABA NASiHATi "Çocuklarımın Ninnisi"nden: Can-kulağıyla nasihatimi, dinle yavrum, Hayatın tecrübelerini anlauyorum:

1- İlle aşkın, kendi istikbalin olsun; Dimağın, bu kudsi hayalle dolsun. Gücün yettiği kadar çalış, öğren; Adam ol... Kendi varlığına, güven ... Büyüdükçe, gevşemesin seciyen; Seciyesizsen, büyüktür tehliken ..

2-Vatan sana teslim olunacak, ey Delikanlı! Açık alınla, "Büyük Huzfır"a çıkmak, ne şanlı ! . "Büyük Huzur", hayata atıldığın zamanki sensin; Mazide kalan seni, hürmetle yiidedeceksin. Ey şan ve şerefiyle, ilk aşkına kavuşan Genç! Artık emellerine, sırasıyla ereceksin, er-geç.

3- Arkadaşlarını, iyi tanı .. Arkadaşur, tanıtan insanı! Kitabın gibi, arkadaşın da, Değişip gider, hayat boyunca; Her ikisini, iyi seçmeli; Yertutacakur, çünkü izleri! . .

4- Düşman kazanma, sakı n fenalıktan. . Bin dosttan, kuvvetlidir b ir düşman!


Yardımları , sev; acize, acı; Yalnız dikkal el, aşma�ın haddi. Seni yıkmasın; o, şımarmasın; l yiliklen, fenalık çıkmasın . .

5- Dalkavukluktan, daim

nefrel el;

Hak, hakikale, pek çok hizmet et. Kibr

ü gururdan,

dfüma sakın;

Vazifeni sev, ye'isten kaçın. Çökmesin fikrin, yılmasın ruhun; Neş'en, sıhhatin yerinde olsun.

6-Bir iş tutunca, aruk geç kalma; Meşru olmayan zevklere, dalma. Sevmek fi'linden, çok yalan çıkar; Bunu destekler borç, alkol, kumar. Sevmek, koklayıp, atmak değildir; Bir aileyi ytkmak, değildir.

7- Söze, va'ade sakın inanma; Nikahlanmadan, nişana kanma. Namus-avcısı, hastalık saçar; Sen kıvranırken, o, güler,

kaçar.

Tehlikelidir, aşk macerası; Her yaşta üzer, bir yüzkarası!.. 8-Herkese borçtur, fille kurmak; Fakat, lazımdır arayıp.sormak. lçyüzü berbat, belki de menhus; Hayat çökertir, ağır bir kabus!

181


Dengi-dengine olursa, çiftler; Neş'e, sa'adel onları bekler. 9- Başka bir taddır, aile zevki; Çoğaldıkça ak saçların, rengi, Ruhunda, yüksek duygu çoğalır; Her yıldönümü, büyük bayramdır. "Bir Milleti yaşatacak, Meşru yuvalardır, ancak!" (Ankara, 1929)

-VIII­ S/F/R

1-İsler, bin'den bin çıkar; ister, bir'den bir; Geriye lcalır, bir veya birkaç sıfır. Ah! Bu Şarklılar'ın bedbaht hesabı, Asırlar dolduran kara-kitab'ı .. İşbaşına geldi mi bir z.aı. İlle sözü:"Heyhal!.. Her şey, berbat. Hiçbir şey yapılmamış, benden evvel! " Der; ve işi, evvela, sıfıra irca eder... 2-"Tarh" ameliyesi yapıldı demek:

Yandı, kül oldu, bir sürü emek. Gelen de, birtakım işler yapar; Zamana uyar, ters-yola sapar. Halk'ın, sükfil ve istiğnası,

Ve programsızlık belası:

182


Çılcb mı bir'den bir? Kaldı mı, geriye sıfır? .. 3-Gidemezsin ey Şarklı!

Böyle, ayaklan bağlı. Bir ileri, bir geri; Bunun yoktur değeri. Çalış, bir'e sen de, bir ekle; Var'ı yıkma, onu besle; Bir, bir daha iki'yse bugün, Binbir olur, elbette bir gün ... Medeniyyet denilen yüce ileme, beşer, '7arh'1a değil, "cem"1e çıku üçer, beşer. (Tarh, ariunetik'te "çıkarma"; cem' ise, "toplama". lstignô, al­ dırış eunemek, neme-lazımcılık).

-IX­ MIUİ YEMIN

Yok... Yok... Yok... Aruk, keyfi işler yok! "Hakimiyet milletindir" namına, rey verme yok.

Kontroldan men'edip de, re'yine eldeğme yok. Siyasi ve ictitıadi bahaneler icadile: Keyfi tevkif, keyfi hüküm, keyfi aramalar yok! Hakaaret. işkence yok. Gizli, kızıl pençe yok.

183


Çalma yok, çırpma yok. iş kapatıp, yağma yok. Namusa elauna yok. Diyar diyar süründüren, Şahsi kazancı söndüren, Entrikalar döndüren Gizli, gizli eller yok. Kanunlardan başka tarzda Emredecek diller yok. Bilgi ile emek, haktır; İltimas yok, rüşvet yok. Adfilet ve Hak'tan başka, Emredecek kuvvet yok. Yok-olması lazımgelen şeyi, eğer yaparsam: Şerefsizim, namussuzum; Bilir, görür, susarsam : Vatan sevmez bir hissizim. Yok.. Yok.. Yok.. Ölü gibi susmak, yok; Hürriyeti kısmak, yok. Erenköy, 19 Haziran 1933 ("Kemalist Atılım" Dergisi, Ankara, Ocak 1987, s. 3 1).

184


-

X

-

ECILMEYEN BAŞLAR

Bunlar da bir fasiledir: Nemrud ve Firavunlar ile başlar; Müstabid ruhlar, zavklariyçin, bir silindir gibi çiğnerken; Ve mazlum ruhlar da, işkenceler alunda inlerken: Riya başlar, iftira başlar; işkillenir baba, evlAdından; Bahs-olunmaz hakikatten, faziletten ve hakka hürmetten. Eğer eğibneyen başlar çıkmazsa, o milletin varlığı, gürler! Zulmüyle bir mülkü yakar, mukavemet görmiyen arzular. Beşeriyyetin tarihi doluysa Nemrutlar, Firavunlar1a; Her Firavun'a da bir Mı2sa gebniş; uğraşıp, durmuş onlarla. Hakikat kuvvetiyle, fazilet ehlinden ordular kurmuş; İntikam heykeli gibi, karşılanna dikilip, durmuş ... KMidir eğibneyen bir baş, bir zllimi kahretmek içün; Çünkü, zllimler, görmek isterler kendini, herkesten üstün. İşte bununçün, mazlumların Ahını, bu başlar alırlar; Yansa, yıkılsalar da, ad,lan kalblerde yaşar, kalırlar... Eğilıneyen başlar, milleti içün lliiıi bir taçdır, Müstebid ruhların üstünde duran, ebedi bir lcııbaçdır... Erenköy, 3 Haziran 1934 ("Kemalist Aulun" dergisi, Ankara, Ocak 1987, s. 18). -XI­ DOKUNMAYIN TÜRK'E!

(1939 İkinci Cihan Savaşı koparken) Küre'nin en emekdarı olan Ye, bugünkü medeniyeti kuran Türk'e, dokunmayın. 185


Dokunmayın Türk.'e... Çünkü, ondan çıkan ülke, Kunulamıyor kandan;

Ve, yanıyor, dört yandan. Onu kaybedenler, O'nu arıyor; Onsuz kalanları, matem sarıyor. Sa'ldet gelmiyor, başka ellerden; İbret almalıdır bu gidenlerden; Ve, Türk.'e fenalık edenlerden . .. Rusya, Avusturya tarihlerine bakın: Hep, Türk.ltr'le uzak, yakın

Müthiş düşmanlıklarla dolu;

Şimdi kırık kanadı, kolu.

Ne Çar'ı kaldı, ne lmparaıor'u. Sonnalı, onlara: -Neye yaradı, dökülen milyonlarca kanlar? Ve, ne oldu, istediğiniz Balkanlar? Zararla oturdu, öfkeyle kallcanlar.

Sonra da, biz çıkınca aradan,

Biribirini yedi, Balkan. Ve, daha da yiyecek, Birçok insan, ölecek. •

Neyse, olan oldu artık,

Geri kaJan müstakil rroa Ve biz, aradan çıktık.

Ne toptan ve ne de hurda,

186


Dokunmasın artık. kimsenin eli; Uzananların, kınlır beli! ... Ve, ateş sarar, bütün cihanı; Kimse durduramaz, bu yeni kanı.

Umumi Harp'te, akuydı birçok kan; Netice ne oldu?: Müthiş bir hicran! Yazıktır, böyle kazanç, Cihan kaldı, birden aç. Olan oldu, her neyse; Artık, TOrk'e saldırmasın kimse. Yeni bir harp isteyenler, Kendini mahvolmuş, bilsinler. Çünkü, hazırdır kanlı bir tufan:

Ve, çok çekecektir, medeni cihan! •

Bogazlar elinde kaldıkça TOrk'ün; Nizamı bozulmaz, yer ile gökün.

Anadolu, Trakyası'nda. Sulh ve sükunla çalışmasında, Rahat bırakın TOrk Milletfni;

Tasdik eyliyecek, o hizmetini.

Evet, o hizmetini, ki her millete hocalık etmiştir, Dünyanın her tarafına. medeniyet çırağıyla gitmiştir. Dokunmayın artık, Ulu Tiirk'e; Bitaraf kalsın, bu güzel ülke

...

1 87


-XllBIR MEZAR.TAŞ/ Yolcu! Gel.. Birkaç dakika, yolundan kal Bir Fatiha sun .. Büyük sevAb al

..

..

Mağrur olarak, haddini aşma; Salcın yalandan, doğrudan şaşma. Ben sağlığımda, sırf Hakk'a tapum;

TAkatırn kadar, hayırlar yapbm.

Herbir işimde, nmnusu andım; Alınteriyle, hayat kazandım.

Ah taşıyorsan, girme mezara; Ceza büyüktür zfilim, gaddara. Korkma sen... Eğer, açıksa alnın; Toprağın alu, üstünden aydın!

İki Marş Bestesi için, sondaki klişelere balcınız.

1 88


V I I. B Ö L Ü M

BELGELER

"Önsöz"de de belirttiğimiz gibi, Kozun Karabekir Paşa'ya ait resmi belgeler, bugün Ankara'da şu üç Arşivimiz'de bulunuyor: a) Kara Kuvvetleri Kumandanlığı "K. Karabekir Dosyası"nda; b) Eski "Harp Tarihi Dairesi", yeni ATASE (Askeri Tarih ve Stratejik Etüt) Başkanlığı Arşivi, Buradaki birkaç belge, bu Başkanlığın Yayını "Harp Tarihi Vesikaları Dergisi", Eylül 1964 "Kars Özel Sayısı"nda çıkmıştır, c) Büyük Millet Meclisi Arşivfnde "lstanbul Milletvekili KKarabekir Dosyası". Biz, bunların kısaltmasını a-(KKK-D.), b­ (HTVD), c- (BMM-D.) diye belirterek, Rahmetli'nin başarılarını, kendi elyazısıyla haltercU,melerini, onun hayaundalci dönüm noktalan ve bazı düşüncelerini belirten belgelerden birkaçını tanıtacağız. -1- (KKK-D.)

Kurmay Yarbay iken de, "Musa-Kdzun" adını kullandığını gösteren iki belge: "Osmanlı Orduy-i HümılyWıu Başkumandanvekıileti-1.Şube Mildiriyeti" (basılı başlık) Mahremdir/8216 İstanbul, 29 KinunisAni 330 (1 1 Şubat 1915) Birinci Kuvvei-Seferiye Kumandanı, Erkôniharp Kaaimmı­ıka atm Musa-Kdzun Befin, Karargahı ile beraber Bağdad'a azimeti, Baş­ kumandanvekili (Enver) Paşa tarafından, MUına-ileyh Kazım Bele emir buyurulmuş; ve, Kazım Beğ de, Bağdad'a muvisalat etmiş idi.

189


Emir'de: (Gelibolu Cephesi'ne gönderile.cek) Diğer bir Nizamiye Fırkası Kumandanlığı'na tayin edilmek üzere, ma'iyetinizle beraber 1stanbufa avdet ediniz", buyurulmuştur. (Resmi Mühür) (İmza) ismet {İNÖNÜ).

-Il- (KKK D ) -

.

"Bôb-i-'Ali Dtiire-i Sadaret- UmW--i Mahimme KalemJ°'' (basılı başhk). lrôde-i Seniyye (P"'adişah Fermanı) Sureti Ondördilnca Fırka Kumandanlıtı'na, sabık Birinci Kuvve-i Se­ feriye Kumandanı, Kaaimmııkaam MU.Sa-Kazım Bet. tayin kılınmış­ dır. İşbu lrôde-i Seniyye'nin icrasına, Harbiye Nazırı memurdur. fi 19 RebiülAhir Sene 333/Fi 21 Şubat sene 330(6 Mart 1915). (Sultan) Mehmed REŞAD

Sadria'zaın

Başkumandanvekili ve Harbiye Nazın

Mehmed Sa'id

Enver.

-m- (HTVD, Vesika Nu. 1 132, basılı belge)

ilk Si-yasi Vazife'ye Tayini "Grup Kumandanlığı Erlcôniharbiyesi-Şube r {basılı başlık)1 509 Grup Karargahı {Olw) 24-4-34 (1918) Kars'm (Tiflis'teki, Azerbaycan-Giln::istan-Ermenistan'dan ku­ rulu Üçlü "Seyim/Mlverayi-Kafkas" Hilkiimeti tarafından) tahliyesini mil7Akere içün, Osmanlı Ordusu'yla Kafkas Ordusu ammda tayin olu­ nacak Murahhaslar Heyetine, Osmanlı Kolordusu'ndan, (Fransızca­ Almanca ve Rusça bilen) Kolordu Kumandanı (Erklniharp) Mirialay Kazım Bet, Osmanlı Birinci A'zası; ve Topçu Koaimmokaıam Sdlih Bet, İkinci; ve ErluJniharp Yüzbaşı (Küçük lakaplı) Tal'aı EfenıJj, Üçilncil A'za tayin edilmiş olduklarını mübeyyin vesikadır.

Grup Kumandanı Mirilivi (Tümgeneral) {İm7.a) Şevld (SUBAŞI) 190


(Elyazısıyla. K.Karabekir'in nobl) "26 (Nisan 1918) akşamı aldım. )'.'ani, Kars'ın lşgali'nden bir gün ve bir rubu' (1/4) gün sonra. (İmza) Kazım Karabekir."

-IV-(HTVD, Vesika Nu. 1 133) 3. Ordu Kumandanımıza Kars'ın ilk-Kurtuluşu Miljdesi: "Birinci Kafkas Ordusu Er/c/iniharbiyesi Şube" (basılı başlık) Telsiz1e. Bismillah. Benliahmed (Kararglh yeri) 25 Nisan Sene 34 (1918) (Trabzon'da, Tiflis HilkQmeti Murahhasları ile mü.z1kere'ye kaulan)

Üçüncil Ordu Kumandanı Ferik (Orgeneral, Mehmed) Vehib Paşa Hazretleri'ne, Kars'ın, Kolorduyi acizi (benim kolordum) cephe­ sinde bulunan bütün (güney, ve batı ile kuzeydeki) Tabyaları ve biz7.3t Kars Kasabası, tahb işgale alınmışdır. (Yenilen Enneniler'den, Rus­ lar'dan kalma) sağlam olarak, yüz altmış top ve külliyetli mühimmat, elde edilmiştir. Arizi-i mağslibemi'zin istirdadı emrindeki muvaffakıyAt-i Ku­ mandanilerinin, Kars Kal'ası'nda dalıi bu suretle mütecelli olmasını, Birinci Kafkas Kolordusu, pek büyük meserretle idrAk eder. Ve, Sevgi­ li Kumandanları'na. hissiyAt-i ta'zimicaıinelerini arzeyler. Birinci Kafkas K.Kumandanı Mirialay (lm7.3) KAzım KARABEKlR (Telsiz'in verildiği kimse) "Sankamış'da Rilşdi Efendı�ye fi minhu" (aynı tarihte). "Saat 8.25 sonra (20.25) Ali Şükri'' (alıp, Trab­ zon'a ya7.30) ,

191


-V/a- (İH., S;98) "Hararet Erzurum'da (30 Temmuz 1919'da) gölgede +29 dere­ ceye kadar çıku. Kongre, (23 Temmuzdan beri) faaliyetine devamda Ben de geceleri, M.Kemal Paşa ve Rauf Bey in nezdinde, Kongre faa­ liyetini takip ve günün havadislerini retkik ediyoruz. Vali Münir (AK­ KAYA) Bey'in (Vali Vekfiletini, Kaadı, Rize-Hemşinli Numanoğlu Hici Hurşid Bey"e vererek, lstanbul'a) gitmesiyle boşalan, (Aşağı­ mumcu Mahallesi'nin Çaykara semtinde, "Emvali Metrllke'den "Pas­ dunnacı Hamamı" sahiplerinin, üç katlı Icargir yapısı olup, 1981'de T. İş Bankası tarafından restore ettirilen ve 1924're gelişlerinde Gazi'ye Belediye'ce tapusuyla armağan verilmiş olan şimdiki "Atatürk Evi"nden ibaret ve, Mart 1918'de Eızurum'un Kurtuluşu'ndan beri Vali Konağı/Lojmanı işini gören) Alman Konsoloshanestni (9 Tem­ muzdan beri) Kemal Paşa ve Rauf Bey ile (KAzım DİRİK, Dr. Refik SAYDAM, Hüsrev GEREDE, Eski Bitlis Valisi M. Müfit KANSU, YAverlerden Cevat Abbas, Muzaffer ve daha birkaçı kalıyordu; ye­ mekleri, XV. Kolordu Mutfağından özel hazırlaularak getiriliyordu) Arlcadaşları'na tahsis ettim. Ferah, rahat ve müsrerih çalışıyoruz. 3 1 Temmuz'da (Perşembe), Harbiye Nezarettnden, sersemce bir Emir geldi (sureti, şöyle): '

Bizzat açılacalcbr (zAta mahsus, Şifre Telgraf) Harbiye (lstanbul) 30 Temmuz 1 335 (1919) Erzurum'da XV. Kolordu Kumandanlıgı'na MKemal Paşa ile (H.) Rauf (ORBAY) Bey'in, Mulcarreriili Hülcfimet'e m uhalif erat ve hareldtlanndan dolayı, hemen derdestleri ile Derisaôdet'e i'dınlan (hemen yakalanarak lstanbul'a gönderilmele­ ri), Biibiôlt'ce (HillcQmet tarafından} bitlensib (uygun görülerek), Ma­ halli MemıUin'e (bölge Vali ve Emniyet Müdürlüğüne) Eviimiri lizıme (gereken Emirler) verildiğinden, Kolordu'ca da (bu hususta) ciddi muavenette bulunulm�ı; ve neticeden malumat i'tası (bilgi veril­ mesi), rica olunur. 30 Temmuz 1335 (1919)

192


Merkez Dairesi 2733 (Nu.) Harbiye Nazırı (İmza) NAZJM "Şu cevibı yazdım ve (Sadriazam lık/Başbakanlık Makamı İle) Kolordular'a ve (3. Ordu Müfettişvekili olarak) Mıntıkamın Valileri'ne (de) tamim ettim:

-V/b- (İH.,s. 98- 10 1; AÖAS,.s. 96-98) Erzunun

l/Ağustos/1335 (1919)

Harbiye Nezareti'ne

1

C(evap): 30n/1 335, Merkez Dairesi 2733 Şifre'ye

Mustafa Kemôl Paşa ile (H.) Rauf (ORBAY) Bey in, Mulcar­ rerati Hü1cUnıet'e Muhfil.if effil ve harekitlarından dolayı, derdestlerile Derisaôdet'e i'zamları hakkında, Mahalli Memürin'e Emir verildiği ci­ hetle, Kolordu'ca da ciddi muavenette bulunulması, emir buyuruluyor. '

Hü1cUnıet'in mukarrerati siyasiyesinin ne olduğunu bilemiyor­ sam da, Erzurum'da bQl �nan Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey in efal ve harekitında, Vatan ve Millet'in maksat ve menafiine" ve yürürlük­ teki Kanunlara aykırı sayılacak, hiçbir hal ve davranışı olmadığını gö­ rüyorum. Bu Zatlar, ülke ve Milletin, mutluluk ve selameti ile ilgili her yurtseven kişi gibi yaşamaktadırlar. '

"Pontos HülcUnıeti teşkili hulyası ile, Trabzon ve Samsun havalisine, (Bolşevik idaresinde, artık ticaret yapamayan Kırım ve Ka­ radeniz kıyıları şehir ve kasabalarındaki Rus tabaası olup) Muhilcir sı­ fatiyle akın-akın silahlı Rum Çeteleri çıktığı; ve Ermeniler'in, Büyüle"Atatürk Öıtl Arşivi'1UUn Sı!!ÇIPM!lı!!r"deki, "malıalli nvl'flJUİyı!!tİnı!! "I Mahalli Mumiirin'e gibi okuma yanhılannı dü:ıelıe�k ve yer-yer sidelqti��k. naklediyo­ ruz. Eski -Yanınızı iyi okuyamayanlann, bu gibi değerli belge ve eserleri yanlışlarla yayınlamalarının önüne geçmek üı.ıe�. bir "Enstitü" tarafından yayınlanmasının sağ­ lanması için, daha çok beklenmemelidir (ATATÜRK'iin "NUTUK" kitabında bile, kişi ve yer adlarında birçok yanlış okıunalarla yayın yapılmıştır: "K. Karabdir" (K. Kara Bekir) Erzurumlu 'Tıusıuıbı!!yzlide" (Dununbeyl.ide), Trabzon Rınn Milletve­ kili "Kokidi" (Kofidi) Bardiz (Bardız) ve daha birçokları gibi.

1 ) lH. ve

193


Erml!nisıan (kurma) hayatini besledikleri ve (işgalleri alundaki Kars Vilayetimiz'den) Hududumuz'a kadar her türlü fecaat ve şenaeti yap­ makta; ve Sivas'a (kadar gidip alacağız) diye feryada devam eyledikle:

ri; ve (İngiltere, Fransa, İtalya, Amerika gibi) /'ıilôf (Devletleri) men­ suplarının da, bunlara (Rum'a ve Ermeni'ye) gizli ve açıktan her türlü yardım ve arkaçıkmakta bulunduk.Jan, herkesçe biliniyor. Ve bu durum, lsıanbul Gazeıeleri'nin bile yayınlarıyla belli olduğu halde; Hükiuneıimiz'in, varlığımız aleyhine hazırlanan bu korkunç tehlikeden habersiz durumda kalarak, hiçbir umut ve tatmin üflemeyişi; tersine, en aydın ve değerli kimseler ile kumandanları, birer yol ve bahane ile Milletin arasından ayınp, hapis ve tutuklanması; bir yandan da (Mondros Mütarekesi'ne uyularak, elimizdeki) silahlar ile öteberinin alınması; özellikle tehlikeyi pek yakın gören ve Namusunu koruma ve yaşama kaygısıyla çırpınan bu Bölge (Doğu) Halkı'nda, pek haklı ola­ rak, Ermeni ve Rumlar'ın, ( 1 5 Mayıs 1919'da yapılan) lzmir gibi, ansı­ zın buraları da işgal edeceği ve bütün Müslimumlar'ın, ayaklar alunda çiğneneceği kanfuıtini doğurmuştur. Bu yüzden Millet, kendi gücüne dayanarak bu duygularını, Yüce llükumeıimiz'e duyurmağa ve bu uğurda her fed3karlığı yapma­ ğa; ve her umuttan yoksun bir durumda, namussuzca Erml!ni ve Rum­

lar'ın süngü ve baltalan altında ölmektense, namusluca savunmaya karar vermiş olduklarını, önceleri anetmiştim. Geçenlerde (26 Temmuz 1919'da, Erzurum'dan Dekovil Va­ gonları ile dolu olarak Kars'a götürülmekte iken ve Pasın'da Teşkesen lstasyonu'ndan Halk Çetelerimizin, trenin önünü keserek, geri aldığı) vukuagelen (tüfeklerin) sürgükolu ve {toplara ait) kamaların gönderil­ mesini engelleyen durumlar da. böyle bir azim ve kararın sonucu ol­ duğunda, kuşku yoktur. Üçüncü Tümen Kumandanı (Eyyublu, "Deli"/Yiğit lakaplı) Yarbay Halid Bey'in bile, (yakalanarak İstanbul'a) mahfuzen gönderil­ mesinin, halk eflcin üzerinde çok kötü tesirler yapacağını,; ve belki de, Tümeni'nin direniş gösterip, ayaklanmasıyla sonuçlanacağını, ar­

zetmiştim.

194


Mustafa Kemal Paşa gibi

ülkemizde ıWnusuyla, seçkin askeri

hizmetleriyle, yurtseverliğiyle taıqnmış, ve bütün askerlerin de pek çok özel saygısını kazanmış ve hele, daha

yinni

gün

önce (3.0rdu

Müfettişi iken), Memleketin yansına kumanda etmiş olan; ve halinde,

Milletin yararına aykırı birşey d uy ul up, gö­ bir .lat'ın tutuklanmasına, bir kanuni sebep olmıyacağı; ve yukanda arzettiğim haller yüzünden, Halk ve Ordu 'nu n görüşünde de,

davranışında Vatanın ve rülmeyen

iyi bir davranış olarak sayılmayacağından, bu .l.at'ın tutuklanmasına ve Kolordu'ca bunun için yardımda bulunulmasına, hal ve durumun kesinlikle uygun olmadığını, Hele, ülkeyi yıkım

arzeylerim.

ve yokolma tehlikesinden kurtaracak biricik

çarenin Tevekkül (işi, Tann'ya bırakma) değil, ancak Milletin Hak ve Ru­

hunu dünyaya karşı gösterip pekiştirme düşüncesinde olan Dogu­ lllerimiz'de, daha Ermeni süngü ve baltalannın namuskıncı acılarını unutmuş bir tek insan ve bir tek ev bulunmayan bu çevrede, böyle bir gi­

rişimin yapılması değil, duyurulması bile, büyük kötülüklerle sonuçlanır. işin doğrusu, günden güne daha açık ve pek geniş bir biçim al­ makta olan Milli Kaygı 'yı giderecek, özlü ve tutarlı tedbirlerin alınma­ sı; ve buna, Yüce-.latınız gibi dindar ve pek namuslu tanınmış bir Dev­ leı-E,.i'nin sözünü geçirip,, aydınlatmada bulunması, pek yüce ve tarihe malolur. Herhalde

buradaki

durumun,

lsıanbufda,

tersine

anlaşıldığını

sanıyorum. HülcWrıet'in en sadık ve saygılı bir adamı olduğuna kesin­ likle kuşku duyulmayan bendeniz yanlış ve

hatalı

Anodolu'ya, lstanbul'dan

bakışlarla bakılmamasını dilerim. Çünkü,

bu kadar

bu bakışın

sonuçlannın pek acı ve pişmanlıkverici olacağı inancını, yerigelmiş­ ken, yeniden aızetmeği, bir milli şeref ve namus borcu sayanın. Bugün benciğez bile, kuşku ve bilmezlik içinde bulunduğumdan, umumi siyasetimizden, HuJr.Wrıet'in güttüğü maksatlar ve kararlardan haberli kıhnmamı, saygı ile dilerim. (3.0rdu Müfettiş-Vekili ve)

XV.Kolordu Ku.mandanı Miriliva (Tümgeneral)

Kazım KARABEKIR

195


-VI-

(lH.,s. 103- 104; AUAB.,s.60-61 sadeleştinne, 1 7 1 . K.lişe'de: İs­ tanbul'a varış ıarihi "fi 6 Ağustos" iken, 16 Ağustos yazılarak, on gün sonra gösterilmesi, "Ağustos"un "elif' harfi, 1 rakamı sanılmasından­ dır, "BELGE 62")

Kazım KARABEKIR diyor ki: (Başkent)"/stanbufun bir, Padi­ şah'la Mustafa Kemal Paşa Meselesi ihdisiyle, birçok emek ve fedakarlıkla hazırlanan (Sivas, Trabzon, Erzurum, Bitlis ve Van gibi Vilayet Murahhaslan'nın katıldığı, Elaziz ve Diyarbekir Vilayetleri Mu­ rahhasları da seçilip, gelmekte iken, lstanbul Hüklımetine çok bağlı Valilerinin engel olduğu, "Erzwum Kongresi"nde kurulmuş olan) Milli­ Birligi kırmağı" gözeten (ve Erzwum'da, "Hüklımet'in mahklım" saydı­ ğı M.Kemal Paşa ve Rauf Bey'in başkanlık edip kauldığı "Kongre"nin geçerli olmayacağı yolunda çıkarılan sözler gibi) şeytanca oyuna karşı, aşağıdaki "Mutalearnı, Sadria'zam ve Harbiye Nazırı na yazdım; Vilayetler ile Kıtaat'a (Kolordular'a da) tamim ettim: '

Ef7urum 5 Ağustos 1 335 ( 1 9 19)

MAKAAMI SADARETi 'U7.MA'YA (ve) Harbiye Nezareti'ne "Erzurum Kongresi hakkındaki son manizatımla, ahval ve vazi­ yeti, acizane tenvire müsaraat; ve bununla, büyük bir vazife ifa etmiş olduğumu, zannediyorum. Bu münasebetle tekrar arzediyorum ki:

"Vitayati Şarkıye Erzurum Kongresı"ni, Şarki Eyalaı'ın Milleti (Ahalisi, Rum-Pontos Cumhuriyeti ve Büyük-Ermenistan kurulması tehlikelerine karşı, ata-dede yurtlarını korumak tedbirleri almak için) toplamıştır." Bugün yetmiş kadar Milli Üyesi 'yle 2 Erzur,um'da toplan2) Paşa'nın "Erzunım Kongresi"ne "ye� Mümasil" katıldı demesi, çok doğrudur. Ne yazık ki rahmeıli Cevaı DURSUNOGLU ve listeyi ondan alan M. Müfit KANSU'nun yudıklanna göre, Enıuwm'da 1953 ıe yapunlan "Klongre Anııı "nda, biricaçının adı ve soyadı yanlış, 53 Murahhasın adı bir pirinç levhaya yaı.ıl ıp, Gazi hariç, hepsi hayali olan 52 kişinin de tunç levha üzerinde hayali kabanmalan yapunlm ışur. 1 lal­ buki Kongre 'nin henüz basılmayan ve mikrofilr.ıleri tarafımdan (resmi mii<aadc ile) aldırtılan "Zabıtlan"ndaki imzalardan, fi1en 63 kişinin katıldıKı, seç i l i p adl arı ıcl�ral

196


b hfilinde bulunan Kongre, Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey, henüz 1stanbul'da iken ve hatta buraca isimleri bile işitilmemiş iken, ( 1 9 1 8 deki Kurtuluş öncesi ve arifesindeki gibi) büyük ve kanlı tehlikelerin olacağını muhalclcak sayan Şarki Eydldt'ın Halkı nın (2 Aralık 1 9 1 8 ve 1 2 Şubat 1919'da kurduktan Milli Cemiyetler'in) karar ve teşebbüsle­ ri'yle vukua gelmiştir". Bu Top/anışta, siyasi veya şahsi hiçbir tesirin olmadığı, kat'iyetle anlaşılrnışur." '

Uyanışını kesin olarak fetaketten alan, Millet'in ruhundan kopan bir heyecan ve kuvveti, Yabancılar, bir-iki kişiye bağlamakla, Millet'in ruh ve varlığını örtme ve inkar yolunu tutmakla, kendi mille­ tini kandırmak ve böylece, menfaatlerini genişletme ve sağlamaya ça­ lışıyor. Vatan ve Milletimiz için, giderilmesi imkansız ı.ararlar verecek olan böyle bir anlayışın, Hülcümetimiz'ce bile bilinmiyerek benimseme ve ısran· ile, Yabancı isteklerine kolaylık sağlandığını görmek, herkesi üzüp, içini yakmaktadır.

Şark Vildyet/eri'nde yaşama kaygısından doğmuş olan bu Milli Akımın gelişmesine ve şimdiki haline, Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey'in, zerre kadar tesirleri olmadığı; ve sonradan (30 Mayıs 1 9 19'da "Trabron Muhafaz.ai Hukuk" ve Erzurum "Vilayati Şarkıye Müdafaai Hukuk" Cemiyetlerinin telgrafla biribirlerine haber verdikleri "Karar"ı ile, 10 Temmuz'da toplanma8ı gereken bu) Kongre'ye herkes (Murah­ haslar) tarafından, bir saygı ve ta'zimla kabul edilen bu iki. Zdt'ın, siyasi mevkiimizi daha çok bilmiş olmalarından; tersine, Hükümetimiz'in d urum unu düşünerek, eldeki Milli Kuvvetleri, daha oturaklı ve tedbirli bir biçime sokarak iyi idare ettikleri, açıkça görül­ mektedir. Buna göre gerek Kongre Umum Heyeti, gerekse Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey için, içişleri Balcanlıjı'nca Vdliliklere yazı­ lan genelgeler, kamu oyunda iyi karşılanmamışbr. Namus(u koruma) ve yaşama kaygısından doğan Milli Cereyan kabarmakta olup, yabşh­ nlrnası ve fikirlerin tatmini için tek çarenin, ancak ( 1 9 1 8 Aralık ayı ve mekıuplar ile bildirilen (Mardin ve Sive�k dahil) nDiyorbelcirn ve (Malatya, Adı­ yaman dahil) Elaziz!Mamweıilaziz Vilôyetleri Miimusilleri ile, sayının "Yeınıiş "i bulduğu görülüyor. Bu iki Vilayetin Vilileri, Murahhaslann, Seçim Mazbalalarını ellerinden alıp, Erzurum'a gelmelerine, ıwsmeıı ve fi1en engel olmuşlardır.

1 97


başında Padişah tarafından kapaulmıŞ bulunan) Milli Meclis'in, hemen ve doğruca toplanmasının sağlanması olduğu. Yavaş davranıldığı tak­ dinle, Milli Vak'alar'ın, kendiliğinden bu amaca varacağını, Yüce­ Görüşleriniz'e arzeuneği, vazifemin gereği sayarım.

Çünkü, burada görülüp, sezilen umumi fikirleri, (Meşrutiyeti kabul euniş bulunan Ülkemizde) Milletvekilleri nin kanaat ve tasdikini '

belirtmeyecek herhangi bir siyaset ve kararın, geçerli ve sürekli olamı­ yacağı; ve koca tarihi sorumluluğun, (Meclis'in seçmemiş olduğu) sa­ yılı birkaç zaun hamiyetli omuzlarına yüklenmesinden ise; Milli fikir­ ler ve isteğe dayandırılması doğrultusundadır. Aynca, eğer, şimdiki şartlar içinde Milli Meclis'in lstanbufda (fi'len işgalci) Yabancı Kuv­ vetler karşısında toplanması sakıncalı görülmek yüzünden, bu Meşru­ tiyet gereği, şimdiye kadar ertelenmiş ise, Anadolu'nun, Hük.Wrıet'çe uygun görülecek ve Yüce Padişah Katı 'nc a da irade buyurulacak bir yerinde toplanması sözlerinin bile söylenmekte olduğunu, sırf yurtse­ verlik ve Mevkiimin Vazifesi dolayısıyla arzeyliyorum. (lsıanbul'da Sadarete varışı) Fi 6 Ağustos sene 335 ( l 9 l 9)".

Üçüncü Ordu Miifeııiş-Vekili

Miriliva (Tümgeneral) Kazım KARABEKIR -Yii- (HTVD, Nu. 1 1 36)

29 Eylül 1920'de Sarıkamış'uı Kurtuluşu'nu tebrik eden M.Kemal Paşa, bundan sonra Şark Cephesi'nde Kars ın Kurtuluşu ile Ermeniler in ezilmesi sonunda, kazanacağımız siyasi üstünlüğe de işa­ ret ederek, "Vekiller Heyeti mizin , Harelciun uzaulmasına izin verişi­ ni bildiriyor (Vekiller Heyetimi zden lO lm7.81ı belge): '

'

"

Şifre: Harp Telgrafı

,Ankara. 7/10/36(1920)

Şark Cephesi Kumandanlığı'na (Artık, Kars'a taarruz'a müsaade isteyen) C(evap):2/l0/36

( 1 920) tarihli şifre(ye) 1 98


! -Ermeniler a leyhine kazanılan Sarılcıımış Muzafferiyeti, temin e lliği menafi-i askeriye ve iktisadiye 'de başka , Şark'daki vaziyeti siya­ siyeyi de, le himize inkişaf eUirece k mahiyeldedir. Hareka l-i vaJcı'anın sür'al ve inlizamı ile muvaffalcıyeti, şükran ve laledir ile yad olunur. 2-Kars önünde lecemmu' elmiş olan, Ermeni kuvay-i asliyesi a leyhine kazanı lacak ka l'i bir muzafferiyel ile, Ermeni kuvayi müsel­ lehahasının , kısm-i aslisi, imha olunabilir. Bu neticenin istihsali ile ,

Kars'ın işgali, va ziyeti askeriyemizi esaslı olarak ıslah; ve, yalnı z ba­ şına kalacak olan Gürcüler'i, a tiyen harekelden men'edecek bir tesir icra ede bilir.

Vaziyeti Siyasiye'ye Gelince: (Kars'la vurulacak ) Bu kat'i darbe, (Bolşevik Dışişleri Bakan Çiçerin'in bağışladığı: Van ve Bitlis Vilayetlerimizi isteyen ) Enneniler'le aramızdaki mutıasemaun, doğru­ dan doğruya ve gerekse Bolşevikler'in (Rusya'nın ) lavassutu'yla , sul­ hen halli imkanını hazırlayabileceği cihetle, bu noktai-nazardan da ffiideli olacakur. Esasen hedef-i siy asi, Ermeni Mese/esı"nin halli içün, Ruslar'ı ve Ermeniler'i ciddi müzakereye sevk-elmekden ibaret olup; bu neticenin ise , tarafımı zdan faaliyet ve tazyik ile istihsal edilebilece­ ği, biuecrübe tahakkuk etmiştir. Ancak, Kars'ta Ermeniler'in tahşid et­ tikleri kuvvetlerle , harekatımız müşkil, insan ve malzemece ziy ade fed3karlığa mfil olabilmek, ihtimfil dahilindedir. Askeri ve siy asi vazi­ yeti umumiyemi z ise, müşkil ve meşkı'.ik netayice, hfilen mütehammil değildir. 3-Binaenaleyh, Vekiller Heyeti, Şark Cephesi Kumandanı'nın , vaziyet-i askeriyenin arzedebileceği fırsatlardan istifade smetiyle, harelcQ11 temdide mezu.n olması'na Karar vermiştir. (İmzalar'dan oku­ nabilenler )

_/smıiil Fazıl. Salih. Fehmi (Umôri-Şeriye V.). M. Kemal lsmeı {tNÖNÜ). HmruJJdlah Suphi (TANJtlÖVER). Fevzi

(ÇAKMAK) Dr. Adllan (ADIVAR).

199


-VIII-(IITVD, Nu. 1 1 38) Kazım Karabekir Paşa nın , bir an önce Kars'a taarruz eune izni için, "Erkılniharbiye Riyaseti"ne yazdığı telgrafın, ertesi gün gelen ce­ vabı: '

Zata mahsus Harp Telgrafı. Bismillah Şark Cephesi Kumandanlığı'na - Şifre

C.20 Teşrinievvel (1920): Reis (M.Kemal) Paşa ve (Müdafaai Milliye Vekili) Fevzi Paşa ile, vaziyet bugün tedkik olunmuş ve mutaleamız arzedilmiş idi. Telgrafnamei alileri, Reis Paşa ile, tekrar mutalea ve tedkik edildi. Harekılti kat'iyenin, derhal icrası hakkındaki mutalea ve kararınız, pek mu.sib görülmüştür. Gürcülerin müdahelfıuna vakit kalmadan, ne­

ticei kat'iye ihrazı, fevkalade mühim bir muvaffakıyet olur. Tertibaun t.atbikında, Aras (ınnağı) boyunda bulunan bütün Müfrezeler'le, vasi mıkyasda faaliyete geçilmesi, hatıra kabilinden ar­ zolunur. Harekıltımız'ın hedefi, Ermeni Ordusu'nun Kars içinde veya, Kars'ı müteakıp takip ile, imhası olduğundan, bu netice istihsal edilin­ ceye kadar, Şark (Cephesi) Ordu.su'nun, serbest ve kat'i hareket eunesi lazımdır. Şark Cephesi, lüzumu kadar efradı, (Van-Bayazıl/Ağn­ Erzurum-Erzincan bölgelerinden) sil3.h aluna davet edebilür. Beyanat ve neşriyati münasibe, yapılacakur. fi 21 Teşrinievvel sene 36 (2 1 Ekim 1920) saat 3 evvelde (sabahın saat 3'ünde) yazılmışdır. VüsUlü, (ulaşuğı) bildirilecektir. Erkılniharbiye Reisi ismet (İNÔNÜ) .

Hulaseten, Heyet-i Vekile'ye malumat verildi; ı.asvib olundu. fi � minhu (aynı gün) Fevzi (ÇAKMAK). Yaverlik numrosu, 67. (imza) Sabri . 200


-IX- (HTVD, Nu. 1 1 39) Kars'm, 30 Ekim 1920 deki Son-Kurtuluşu ile, Yeni-Türkiye'nin "ilk Askeri "Zaferi" kazanılmışu. O akşam 1 8,30 da Ank.ara ya gönder­ diği bu Kurtuluşu müjdeliyen şifre-telgraflı Rapor: '

Karargah Bila (numro) Erlcanıharbiyei Umumiye Riyaseti'ne 1 -Ermeni Ordusu (biri Kars'ta, öteki Gümrü'de olmak üzere) ikiye bölünerek, büyük bir hezimete uğradılmış; ve Kars, kıtaatımız tarafından işgal edilmiştir. Biri Nazır (Bakan) olmak üzere, Erivan Hükiımetı"nin Ekabir-i Memurininden bazdan ve Kars Hükıimeti Mül­ kiyesi ile, Mevkiimüstahkem Kumandanı Ceneral Primof dahil olduğu halde, üç Ceneral; ve şimdilik tesbit edilen elli kadar Ümera ve liibitan, beşyüz Nefer, esir alınmıştır. Üsera ve ganaimin mıkdari hakikisi, bilahire arzedilec ektir .

Kars'tan şimalişarki istikametine

ri Alayımız

tarafından

takib

çekilen düşman kuvveti, Süva­

edilmektedir. Düşmanın zayiatı, henüz

kat'i olarak teshil olunamamıştır.

Demiryolunun (Kars doğusundan yapılan çevirme hareketi ile) kesilmesi dolayısıyla, Kars'f1! ve civarında bir sağlam lokomotif; ve henüz muayene edilemeyen ve adedi tayin olunmayan ziyade mıkdar­ da vagon, ele geçirilmiştir. Taarruz eden Fedakar Kıtaatımızın azm-i

celadeti, o kadar şedid

oldu ki, savletleri önünde Ermeni Ordusu, Müstahkem Mevazide

masına rağmen, üç

bulun­

saat zarfında perişan ve münhezim edi lmi ş; ve zayiatımız, beş-altı nefer şehid ile, on kadar yaralı vukubulmuştur.

2-Bu Rapor, 30- 10-36 ( 1 920) saat 6,30 sonra (1 8,30) da, Erlcaniharbiyei Umumiye Riyasetı'ne yazılmak üzere, Kars Telgraf Merkezi ne verildi. fi 30 Teşrinievvel sene 36 (1920). '

Şark Cephesi K. Kazım KARABEKIR

201


(Ankara'ya gelişi) Saat 9 evvel (ertesi gün 31 Ekim sabah 9 da). -X- (HTVD, Nu. 1 142) "TiJrkiya Büyük Milleı Meclisi Reisi M. Kemal Paşa'nm, 3 1 Ekim 1920 gün ü Kars'a gönderdiği telgrafla, K. Karabekir Paşa'yı ve Şark Cephesi Ordumuzu Tebriki: ,

3 1/10!36 (1920)

Harp Telgrafı'dar. Bismillah.

Kars'ıa Şark Cephesi Kumandanı Kazım Karabekir Paşa Haz­ reıleri'ne Şark Ordumuzu'un, 'Avn-i Hak'la, Kars Kal'ası'nı Zabıeımege mJlVaj/akıyeli, büıün Milleıimizin, en samimi minneı ve takdirlerini, Şark Cephemizin Kumandanları'na ve Askerlerine ıevcih etmiştir.

Dört günden beri, arazinin mena'ati (sarplığı) ve düşmenin, bütün vesaitile mukavameti, mevsimin müstesna şedfildi içinde ıktihama çalışan Askerlerimizi, Büyük Milleı Meclisimiz, kalben büyük bir heyecan ile ıakib elli. Kars gibi bir Kal'anın zabıı, her milletin hayalında nadir olan fevkalade mefahiri askeriyedendir. Fakaı, bugün asıl ehemmiyeti, dahil ve hiiric her ıarafıan maruz bulunduğumuz insafsız muhiicemaıi imhiik/irane karşısında, haldc-ı hayaıını ishal vazifesine düşen necib ve mazlıim Millelimiz'in, bu kaı'i semere-i mllva/fakıyet ile, büyük bir hiss-i tesliyeı (avunma duygusu) ve emniyet duymasıdır. zaı-i Devletleri ve Kumandan ve Asker, bütün şanlı arkadaşla­ rımızı, kemal-i ifıihiir ve i'timad ile ıakdir ve tebrik ediyoruz. Kars Muvaffakıyeti'ni, Milleıimiz'in se/ameı ve necaıı içün, inayet-i Hak'la, mühim bir mukaddime-i hayr addeıdiğimizi, Şark Cephesi'nin bütün Kumandan ve Askerleri'ne, iblağ buyurmanuı rica eyleriz. Büyük Millet Meclisi Reisi (imza) M. KEMAL Sivas'da (Telgrafçı) Nazmi E/endi'ye fi 3 1 minhu (ayni gün). ,

202


-XI- {HTVD, Haziran 1964, Nu. l 1 30; KKK-D de, Sureti)

Türkiya Büyük Millet Meclisi Riyaseti Kalemi Mahsus Aded:301

Ankara, 311101336 (1920)

Bismillih Kararname

1 - Ermeni Ordwu'nu mağlub ederek, 30/10/36 ( 1920) da Kars Mevkii Müstahlcemi'ni zabtetmeğe muvaffak olan, Şark Cephesi Ku­ mandanı Kazım Karabekir Paşa'nm, rütbesi Feri/clit'e (Korgeneral) terfi olunmuşdur. 2- İşbu Kararname, Büyüle Millet Meclisi Vekiller Heyeti'nin, 3 1/l 0/36 ( l 920) tarihindeki ictimaında takarrur etmişdir. İcrasına, Müdafaai Milliye Vekili memurdur. 3 1 Teşrinievvel 36 (1920). Büyüle Millet Meclisi Reisi M. KEMAL

Adliye Vekili Namına Ahmed Muhtar Dahiliye V. Namına Doktor

Müdafai Milliye Vekili Fevzi (ÇAKMAK)

Şer'iye Vekili Mustafa Fehmi

Hariciye Velcfileti Vekili

Erkaniharbiyei

Ahmed Muhtar

Umumiye Reisi 1smeı (İNÖNÜ)

Adnan (ADIV AR)

Sıhhiye Vekili

İktisad Vekili Namına

Doktor Adnan

Bulunamamışur.

Nafia Vekili Bulunamamıştır

(ADIVAR) Maarif Vekili Eski şehirde.

Maliye Vekili Hasan

20.�


XJI (KKK-D)

-

-

(Erkaniharbiyei Umumiye Riyaseti)

Telgraf/Müsta'celdir

Müteferrika 7/5975 Bismillah Ankara

3 1/10(36 (1920) Şark Cephesi Kumandanı Kazım Paşa Hazretleri'ne Vatan'ın istiklali ve Milli Gayemiz'in kaabiliyeti tahakkukuna; ve Ordumuz'un vazife ugrundaki kudret ve besaletine, şanlı bir misal teşkil eden Kars Mevkii Müstahkemi'nin liıbt ve lstirdiidından müte­ vellid, en saı.ıimi talcdirat ve tebrikatımı beyan eder. Ve Şark Ordu­ su'nun Kahraman Kumandan ve Askerleri'ne, Millet'in şükrane-i selamını ibtaga tavassut ederek, gözlerinizden öperim, Efendim. Fevzi (ÇAKMAK) -Xlll(Erkakniharbiye Reisi Kurmay Albay ismet INÖNÜ tarafından da, yuk-;ndakilere benzer, bir tebrik telgrafı yazıldığını, Belgemizden anlıyoruz. Ancak, bunun aslı, ATASE tarafından henüz yayınlanma­ mışur) Aşağıdaki Belge, Aziz Yurdumuz'cla: lngiliz, Fransız, ltalyan, Yunan ve (Ardahan ile Artvin Sancaklarımızda) Gürcü işgali devam ederken, yalnız, 6. işgalci düşmanımız olan Ermeniler'den Kars San­ cagımız'm kurtanlışı'nın, Milli Mücadelemiz'de "ilk-Askeri Zafe­ ri"mizin, lstanbul'da Meclissiz "HükUnıet"in varlığına rağmen, Anka­ ra'daki Yeni-Hük lmetimiz'in kudret ve güvenini arttırmadaki tesirini belirtmek üzere, Erkaniharbiyemiz'in aşağıdaki Umumi Tamimi (ge­ nelgesi), o zamanki coşkun Milli-Sevincimizi gösteriyor:

BÜYÜK MİLLET MECLİSİ Erkaniharbiyei Umumiye Riyaseti (basılı başlık) 204


Şube-1 Aded-2220. K 326/300

Ankara 3 1/10/336 ( 1 920)

(Köyler'e Varınca Ta'mim/ Genelge) Vilciyet/er'e: Dahiliye Vekti/eti'nce. Şark, Garb, Adana, Elcezire (Diyarbekir) ve 12. Kolordu vasıtasıyla Dahiliye Vekili ReJet Beyefendi'ye

1- Ermeniler'/e, adalet ve insôfa müstenid bir sulh içinde yaşa­ mak içün, yedi aydan beri tevessül ettitimiz tedbir ve tahammül etme­ digimiz tecavüz kalmadı. Büyük Milleller'in ve Hayırhah Komşulan­ mız'ın tavassullannı, daima hüsni-telfilcki ettiğimiz gibi; doğrudan doğruya (Revan/Erivan'daki) Ermeni Hük ı2meti 'ne de, müracaat eyle­ dik. Gayet samimi hissiyati müsfilemetperveraneye müstenid olan bu hani-hareketimiz, Taşnak Ermeniler'i aleyhimize teşci' etmekden başka bir netice vermemiş; ve Memleketimizi istila hırsıyla tutuşan Taşnak Rüesası, Milletdaşlarımız'ı imhaya ve Kıtaatımız'ın emniyetini ihlale, musırren devam e"!"şlerdir. Bizim içün bu harekata mukabele etmek, bir mecburiyeti hayatiye şekline girdi. Bugün, mukabil harekaumızın mühim bir semerci muvaffakıy­ etini, Kars Mevkümü.stahlcemi'nin, 30/Teşrinievvel / 36 (30 Ekim 1 920) da Ordumuz tarafından 7.abt ve işgalini, tebşir ve ilan ediyoruz. Kars'ın işgali

Ermımi Ordusu ikiye bölünerek, büyük Nôzır olmak üzere, Erivan Hü/Wmeti'nin Ekibir-i Memurininden bazıları ve Kars Hülu2meıi Mülkiyesi 1e, Mevkii­ müstahlcl!m Kumandanı General Primof dahil olduğu halde, üç CeMral; ve şimdilik tesbit edilen elli /cadar Ümera (Binbaşı ve yukarısı) ve zabitan (Yüzbaşı ve aşağısı), beşyüz Nefer, esir alınmışdır. esnasında,

bir hezimete uğradılmış. Ve, biri

Demiryolu'nun (doğudan) kesilmesi dolayısıyla Kars'ta va civannda: Bir sağlam lokomotif ve henüz muayene edilemeyen ve

205


adedi tayin olunmayan ziyade mikdarda vagon, ele geçirilmiştir. Taarruz eden FedôJcijr Kıta'atımu'ın azm ü celadeti, o kadar şedid oldu ki, savletleri önünde Ermeni Ordusu, Müstahkem Mevazide bulunmasına rağmen, üç saat zarfında perişan ve münhezim edilmiş. Ve, zayiatımız, beş-altı şehid ile, on kadar yaralıdan ibaret kalmışdır. 2- Köyler'e varıncaya kadar, bütün Memleketimiz'e ve her Cep­ hedeki bütün Askerlerimiz'e iblağını rica ederim.

Erktiniharbiyei Umumiye Reisi ismet (İNÖNÜ)

(Bu Telgrafı, gerekli yerlere yazdırtmalan için) Ankara'da Vehbi E/endi 'ye , minhu 3 1 (Ekimde) bila (numro). Ve, Eskişehir'de Es'ad E/endi'ye , 3 1 minhu dikkatle (yazdırıldı). -XIV- (HTVD, Nu. 1 140) Şark Ordusu Kumandanı Kazım Karabekir Paşa, kendisini An­ kara'dan kutlayanlara, yazdığı teşekkür telgraflanndan, aşağıdaki ikisi yayınlanmış; Fevzi Paşa'ya teşekkürü ise, henüz tanıulmadı sanıyoruz.

Numro 57 1 Şube 1 (Harelcit) K(ısım) 1 Tel(graf) (Müsvedde, yani asıldır) Bismillfilı

(Kars) Karargah'dan 3 1/10/36 (1 920)

Büyük Millet Meclisi Riyaseti'ne Kars'ın sukuy,tu ve tarafımızdan işgali münasebeti ile, izhar buyurulan teveccüh ve (rütbemin Ferik1iğe yükseltilmesi gibi) takdire, kendim ve Ordum zabitan ve Efradı namına, Z.iit-i Samileri (Reis M. Kemal Paşa) ve Büyük Millet Meclisi Heyeti Muhteremesi'ne şükranımızı arz ve takdim eylerim.

206


lstiA:lcil ve lstihlcis-i Millk il Millet yolunda, metin bir azm il iman besleyen Millet'e istinôden Şark Ordusu, vazife-i Vataniye ve Milliyesi'ni ifa uturunda, hiçbir fedcikcirlıkdan çekinmiy!cek. Ve inşciollcih, her tarafda lcazanılacaJ: muvaffakıyet ve zaferlerle, halcJ:-ı ha-yat ve azamet-i milliyemiz, bütibı cihana gösteri/ecele; ve Millet'e büyük bir refah ve saadet bahş-o/ıuıacalctır.

{imza) Fahri . {İmza, okunmuyor)

{İmza) Kcizım KARABEKIR

(Ankara'ya yazdırması için) Erzurum'da Murad Efendi'ye, Fi 3 1 minhu, Saat 7.45 Evvel {Sabah) -XV- (HTVD, Haziran 1964 , Nu. 1 129) K. Karabekir Paşa'nın, Ankara'da Gene/kurmaybaşkam Albay ismet (INÖNÜ) Bey'e teşekkür telgrafı: Erkciniharbiye-i Umumiye Reisi isme t Beğefendi'ye

Mahreci: Kars. Numrosu: Bila. Kelime: 100 Milletimiz'in azm ü. müzaharetinin {Kars'ta) kazandığı kıymet­ dar 'Zaferden dolayı, tebrikcit··ve takdircit-i mahsusa/arına mazhar olan Ordum'/a birlikte, izhcir-i şiikrcin ve minnetdari eylerim.

Hakkın kudret ve inayetine, Millelimiz'in büyük kuvvetine isti­ nad eden Ordu'nun, Vatan'ın saadet ve selameti uğurunda, her fedakarlığı ifaya amade bulunduğunu te'yid ederek, hissiyat-i ta'zimkaranemizin kabulü; ve mesa'i-i filiyelerinde, muvaffalcıyat-i devletlerini, niyaz ve istirham ederiz. 31- 10-36 (1920) Şark Cephesi Kumandanı (

Kazım KARABEKlR

(Mavi kurukalemle) 1 (Şubeye) 'İ(smet) 2 (Kasım 1920)

(Kaydi) 4347/ 2-1 1-36 (1920).

207


-XVI- (HfVD, Nu. 1 144)

Baıı Cephemiz'e gönderilmek üzere, Dolu Ordumuz un "aksam-i milhimmesi'nin" bir an evvel serbest kalması" ve "Ermeni­ ler'den (ganimet) alınacak silfilılar ile cephaneye Baıı'da pek şiddetli ihtiyacunız yüzünden, Kars'tan sonra Ermeniler'e yapacağı harekat için tasarılarını bildirmek üzere, Genelkurmaybaşkanurıız'ın, K. Kara­ bekir Paşa'ya yazdığı şifre-telgraf. '

Şifre

Ankara 3 1/10/36 ( 1 920)

Harp Telgrafı

Şark Cephesi Kumandanlığı'na 1 - (Kars'ta) Kazanılan Muzafferiyet'den, netice-i kat'iye istihsal etmek zaruretindeyiz. Bunun içün harekatı, Ermenileri sitahdan tecrid

ve mümkin olursa, bir sulha icbar edinceye kadar, bilfıfasıla idame etmek lazımdır. Vaziyet-i umJmiye itibariyle Şark Ordumuz'un aksami mühimmesinin, bir an evvel serbest kalması; ve bilhassa Erme­ niler'den alınacak (Ruslar'dan kalma) esliha ve cephaneye, Garb'da eşeddi ihtiyacurıız, bu 'YOida hareketi mübrem kılmaktadır.

Binaenaleyh, vaziyeti esaslı surette mutalea etmek içün, Kars'ın Zabtı'ndan sonra, umum Ermeni Kuvvetleri ve vaziyeti hak­ kında, mümkin olduğu kadar mufassal malumat ile, arzolunan şekilde bir hareketin icrası içün, Tasavvurat-i Devletleri'nin (sizin tasanlannı­ zın), sür'at-i iş'annı rica ederim. 2- Hariciye Vekaleti, vasıta-i Devletleriyle (sizin aracılığınız­ la), doğrudan doğruya Ermeniler'e bir sulh içün, müracaat edecektir. 2223 Numroludur.

(Erkiniharbiyei Umumiye Reisi)

(İmza) Muhyiddin (İmza) Salih

(İmza) ismet (İNÔNÜ)

Kapadım, fi 3 1 minhu. (3 1 Ekim 1920) -XVII- (HfVD, Nu. 1 147)

5 Kasım 1 920 de Kars'tan Karargahı'nı Şahnalar köyüne nak208


leden K. Karabekir Paşa, Arpaçayı 'nı aşan kuvvetlerimiz ile Ermeni­ ler'i, "Gümrü (1924 ten beri yeni adı, Leninakan) bau sırtlarına kadar" kovmuştu. Ertesi gün erkenden Ermeniler, 3 Kasım tarihli Barış Tekli­ fimizi. ilk kabul ile, 7 Kasım'da Gümrü Kalesi'ni teslim edince de, yine askeri malzeme ve silahlar, ganimet alınmıştı. lsmeı Bey, henüz Gümrü'den kazanılan ganimetlerden önce, Kars'tan aldıklarımızı, 8 Kasım 1 920 tarihli şu "Harp Raporu" ile, bütün cephelerimize bildiri­ yordu: (Erkaniharbiyei Umumiye Riyaseti) ı.

Ankara

8/1 1/36 ( 1 920)

(Şube/Harekat)

Harp Raporu Şark Cephesi: 1- SükWıeı vardır Hava sisli olduğundan, Ermeni Kııaaıı nın çekildiği istikamet, tarassud edilmektedir. Kafkas Ermenileri'nin, (baş­ kent) Erivan istikametine ve (Doğu-Anadolu'da hiyanet ederek, silah­ sız Türkleri katliama uğratarak kaçmış bulunan) Osmanlı Ermenile­ ri'nin de (kendilerini çok suçlu görüp, Türk ordusunun gazabından kork<.rak, Gökçegölün kuzeybatısı ötesinde ve Penbek doğusundaki) Dilican istikametine çeki İdiği, istihbar edilmiştir. '

2- Kars'ıa iğtinam edilip, şimdiye kadar tesbit edilebilen malze­ mei harbiye mikdarı, bervech-i alidir: iki Rus sahra topu ile, çok mikdarda cephanesiyle altıyüz kadar adi ateşli kale ve muhasara lopu. On makinelitüfek; bin kadar muh­ ıac-i tamir rus tüfengi; ondokuz bin Rus seri sahra, cebel ve obüs mer­ misi. 4. 700 sandık muhtelifülcins piyade mermisi. Onbin roket. Muhte­ lifülcins bomba ve mevaddi infılcikıye, dumanlı ve dumansız barut depoları'dır. (İmza) ismet (İNÖNÜ) • •

209


K. Karabekir Paşa (ili, s. 902), yukanlci belgenin yazılışından on gün sonrası için, şöyle diyor. 18 Kasım'da, ErrMni Dahiliye Nazırı, bir Kurmay Yüzbaşısı ile (Gümrü'deki) Karargahım'a geldi. (İkinci defa) Barış Şarturuz'ı kabul ettiklerini bildirdi. "MiUdreu şartı olarak, Ankara'nm istediği: Biner mermisi ile 2000 tiJfe/c, 3 batarya ( 12 adet) seri ateşli /coşulu (katırlarıyla) dattopu, yine /coşulu 40 makinelitiJfen­ gi, Ermeniler'den alara/c, Şar/c Cephesi'nin ille zafer hedjyesi olara/c, Garp Cephemiz'e yola çıkardım (trenle Sankamış'a. dekoville Erzu­ rum'a. oradan Batı'ya). XV/11 (IH, s. 903, Klişesi, s. 1 189)

-

-

Garp Cephesi Kumandanı Ali Fuad (CEBESOY) Paşa, iyi Fransızca bildiğinden, Mos/cova'ya BayüJcelçi olarak gOnderilince, Kurmay Albay ismet (İNÖNÜ), Batı Cephesi Kumandanı tayin edil­ mişti. işte bu sırada. onun Karargahı'nm bulunduğu Eslcişehir'den gönderdiği, samimi ve Şark Cephesi başanlanmız'ın, Ankara'da ve bütün yurtta, nasıl bir bayram havası doturara/c, umut ve gaveni sat­ ladıtını belirten Mektub'un ille sahifesinden: Eskişehir-28 Teşrinislni Sene 336 (28.XI.1920)

(KKarabekir Paşa'nm kurşunkalemle kaydı) "Kars, 21 Kinunievvel Sene 36"(21 .XIl. 1920) de alındı. Bismillah

Sevgili Kardaşun, Pek Sevgili Kardaşun Kazımcıtım 3 (Moskova Elçiliğimizde, Ataşemiliter olacak, Erzincanlı Kur� may Binbaşı) Safvet (ARIKAN), bugün gidiyor. Fuad (CEBESOY) Paşa ile, (Kars'tan geniş demiryolu ile Baku üzerinden Moskova'ya 3) Dilimizdeki "büyük-ses uyıunu kuralı"na göre, /sıanbul-Agzımız'daki "Kardeş" deyi­ mini yanlış sayarak, Anado/ıı'daki gibi, "Kardaş" demenin daha doğN olduğu görü­ şü, 1 908 //cinci-Mqruıiyeıimiz'i müteakıp, yaygınlaşmışu. Bu yüutcn. M. Kem41'in Sofya 'da.n 1 9 1 4 Oc:ak ayı başlarında, Kazım Karbek.ir'e yautığı mektup ile, Gazi ol­ duktan sonra da, Ankara'dan, Moskova "Sefır-i Kebiri Fwad Paşa "ya, 2.XI. 1921 ta­ rihli mektubunda. da, "Kardaşım" diye yazmışur (General Sabit KARAMAN "is­ tiklal Mücadelesi ve Enver Paşa" lzmiı 1 949, s. 40, Mektup Klişesi). ismet

(INÔNÜ) de, bu akımı benimsemiş.

210


gibnek için) beraber yanınıza uğrayacaklar. Ne mutlu onlara. Senin ile görii.şmek, ne saadettir. O kadar sana mütehassirim, o /cadar müştalcım ki, tasavvur edemezsin. Şimdi gaye-i emel benim içün, senin muhitinde on-onbeş gün mezun kalabilmektir. Şimdilik, hayfil-i muhal..

Şark Harekıitı, bizi ve davamuı ihya etti. O kadar sıkılmış idile, o kadar daralmış idik ki, vaziyetin, nefes alacak bir menfeze ihtiyac-ı kat'isi vardı. Al/ahın inayetiyle, bunu sen, kemdl-i muvaffakıyet ve inti­ zam ile açdın. Milletimize, tarihimize daha büyük hizmetler, senin içün mukadder ve mev'Uddur. Allah, seni Milletimiz'e bağışlasın. Bil­ hassa, (Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi) Mustafa Kemdi, şükranı­ nı izhdr ve ifade içün, ne yapacağını bilmiyordu. Herkes, böyle idi. Maahiiza, Şark, (Bolşevik Rusya'nın, Azerbaycan'ı işgali ve Er­ menistan ile Gürcistan'ı elegeçirmek istemesi ile) nazik bir safhaya girmiştir. Mümkin olur da, bu cihet bir neticeye ererse, (Türkiye için) necat yolu, fi'/en açılmış olur. Nasıl, ne suretle olacak? Burada müna­ kaşasına yer yok; zaten iş, yörüyüp gitmektedir. Garb (Cephemiz)de, sıkıntıdayız Kazım: Malzeme (yokluğu), anarşi, entrika sıkıntıları. En mühimmi, tabii, malzemedir... XIX ! a(İ H,s. 903) Garp Cephesi Kumandanı Albay ismet Bey, onbir gün sonra (Gümrü Muahedesi'in imzasının haftasında) gönderdiği resmi numrolu Mektubu'nda da, şunları yazmışu: NuJ619

Garp Cephesi

9 / 1 2 / 1 336 ( 1 920) Şark Cephesi Kumandanı Kazım Karabekir Paşa Hazretleri'ne Sıhhatim, iyidir. Milletimiz'e, Tarihimiz'e (2 / 3 Aralık 1920'de Başmurahhasımız olarak imzaladığınız, "İlle-Siyasi Zaferimiz" saydan Gümrt,i �uahcdesi ile taçlanan) hediye ettiğin Muzafferiyet ile, is­ tikbalimizi açtın. Herkesin sıhhatine ve ümidine verdiğin nur ve kuv-

211


vet, bende on kat fazladır. Nasıl iftihar ve nasıl tebrik edeceğimi, bil­ mem. A llah, seni Vatanımız'a bağışlasun. Bu tarafa, ne vakit gelecek­ sin? Ne kadar (askeri) malzeme göndereceksin? Gözlerinden, müte­ hassirine öperim ... Ben, her ı.amandan daha meşgul ve bilhassa dalgın bir hatdeyim. Beni, daima ara, Sevgili Kardaşım. Garp Cephesi Kumandanı 1smet (İNÖNÜ) -XX- (HTVD, N u . l 1 52)

Kazım Karabekir Paşa, Kars Zaferimiz den sonra, barış yoluyla Minşevik Gürcistan'dan, 20 Nisan 1919 dan beri işgallerindeki Arda­ han ve 20 Temmuz 1920 den beri de Artvin Sancaklarımız'ın geri alın­ masını sağlarnışu. Onun ilk müjdesini, Ankara'ya, şöyle bildirmişti: '

(Şark Cephesi Kumandanlığı Harekal Şubesi) 80 (Şifre-Telgraf)

Kars

23 / 2 (1337 / 1921 ) Harp Raporu

ErkıJniharbiye-i Umumiye Riyaseti'ne 23 Şubat Sene 37 ( 1 92 1 ) sabahı, Ardahan'a Osmanlı Sancağı

çekildi. Ardahan Ahiihisi, Askerimiz'i uzak mesafelerden (Göle­ Türkeşen Boğazı ve Hoçuvan Yolu'ndan), merasimle karşulamış; ve jıerbirerlerinin alınlarından öperek, bağırlarına basmışlar; ve sevinç­ li gözyaşları dökmüşler, Meclis-i Millimiz'e Hükimıetimiz'e, hayırlu dualar etmişlerdir. Milli Birliğimiz'in neticesi olan, bu yeni Muvaffakıyetden dola­ yı, Şark Cephesi namına, Muhterem Meclis-i Millimiz'i, kemiil-i hür­ metle tebrik ederim. Da'vay-i Mi/limiz'in, muvaffakıyat-i kat'iye ve klımile ile tetevvüc edeceğinden emin olarak, Ordum'un, irade-i milli-

212


yeyi icraya heman muntazır bulu.ndujunu da, ta'zim.titla te'yid eylerim. 23/ 2 / 37(1921)

Şark Cephesi K .

Kazım KARABEKIR -XXl-(HTVD,Nu. 1 1 53)

Erklıniharbiye-i Umumiye Reisi Fevzi

(ÇAKMAK)

Paşa'nm,

teşekkür telgrafı:

Harp Telgrafı

(Ankara)

23 / 2 37(1921)

Bismillah (Haretcat)

596/50

Şark Cephesi Kumandanlıjı'na Ardahan ve Artvin'i lstihlas eden, Şark Ordumuz'un Kahraman Kumandanı'na, ?.abitan ve Efradı'na en büyük şükranlarımı takdim; ve, temadi-i muvaffakıyatını temenni eylerim. Fevzi

Salih Ankara'da,

(Telgraf Memuru)

(ÇAKMAK)

Mahmud Kemal Efendtye, H.

Basri. -

XXII (17 Ekim 1922, Gazi'nin, K. Karabekir'i Takdirleri) -

"NUTUK"ıa

(1938 İstanbul, s. 488)

ve "İH'de (s.

104, dipnotu)

Batı-Cephemiz'de 1922 de işgalci Yunanlıların yeni­ lip, bütün Anadolu onlardan kurtulduktan sonra, 1 1 Ekim 1922 de Mu­ danya Mütarekesi imzalanmıştı. Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi (ÇAKMAK) ve Batı-Cephesi K umandanı ismet (İNÖNÜ), Paşalar, B ursa ya gelmişlerdi. Şark Cephesi Kumandanı da, Ankara'ya geldi­ ğinden Gazi Hazretleri, onu da yanına alarak, B ursa'ya gelmişti. Yeni Mütareke'ye göre, bir ayda Yunanlılar'ın boşaltacağı Doju-Trakya'yı devir alacak askerimize Olajanüstü Komiser tayin edilecek Refet (BELE) Paşa bile, oraya çağnlmışu. Türk ve yabancı gazeteciler de, anlauldığı gibi,

'

213


gelmişti. Yabancılardan Fransız Yazarı Madmn Georges Berthe GAU­ USin bile bulunduğu 1 7 Ekimde Bursa'daki akşam yemeğinde, Gazi Paşa'nın Kumandanlarımız ve Zaferimiz halckındalci konuşmasının ya­ zdı metni, tercüme edilerek, adıgeçen Madam'a da verilmişti . Bu ye­ mekteki konuşmasında Gazi Hazretleri, Kazım Karabekir için, sofra­ daki arkadaşlarına şunları söylemişti:

"Ttlrkiye'nin, son derece cesur ve değerli Generalleri vardır. Hepsi de, biribirine (samimiyetle) bağlıdır, ismet Paşa n ın en büyük fazileti, hepimizin en iyi arkadaşı olmasıdır. En büyüle dostları, Kazım Karabekir Paşa ile, ben'im. Milli Savaş'ın başlangıcından önce, buluş­ mamızdan evvel de, bu iki kuvvet'in, Türk Milleti'ne ve Türkiye'ye saa­ det getireceğine inanıyordum. Bu inancımdan ötürü de, güvenim ve gayretim artrnışu." '

"Milli Hükümet (Mayıs 1920 başında Ankara'da) kurulunca, çok kimse kararsızlık içinde bocalarken, Kazım Karabekir Paşa. (An­ kara'dan gelecek) geçiken Emirler'i beklemeden, Ermenileri Kars'ıa yenerek, silahının gücü ile, Yurdumuz'un Doğu-Sınırları'nı tesbit ett i . Zekası, cür'eti ve askeri değeri sayesinde, bütün engelleri aştı. S iyaset anlayışı ve teşkilatlandırma kabiliyeti sayesinde, kurduğu Ordu'nun başına geçerek, Doğu'da ilerledi; böylece bize, Kars Zaferi'n i kazan­ dırdı, 30 Ekim 1 920. Düşmandan aldığı topların sayısı, (30 Ağustos 1 922'deki Büyüle-) Zafer' den sonra elimizde kalan top sayısından fazla idi."

"Yurdun o ilcra köşesinde, sağlam bir düzenin kurulduğunu, O, bize müjdeledi. Bu müjde, Milli Hükümet'in kudretini gösteren ilk işa­ rettir...

"O zaman Anadolu'da herkes, Türk Milleti'nin hala, yaşama gü­ cünü muhafaza ettiğini anladı. Kazım Karabekir'in, Memleket'e ve Milli HüJ:Uwıeı'e yapbğı bu hizmeti, en çok takdir eden, ismet Paşa oldu. Hali şüphe besliyenleri; (İstanbul Hüleumeti'ııe bağlılıktan kopa­ np) kendi safımıza çek� ... n

(Madam Georges Benh GAULIS'in, 1924'te Paris'te basılan

214


"La Tıuquie Nouvelle" I Yeni Türkiye kitabından lereüme, Naşid ULUG , "50. Yılında SarıJ:mruş Zaferi ve Kazım Karabeldr", haftalık HAYAT Dergisi, İstanbul, 30 Eylül 197 1 , Sayı 40, s. 12).

-}(}(111-{l(I{J(-[))

"Milli-Mücidelemiz"i sona erdiren 24 Temmuz 1 923 Lozan Barışı ile.. aruk "Cephe Kımıandanlıkları" lağvedilerek, "Ordu Müfet­ tişlikleri kurulmasına sua geliyordu. Bu işin başlangıcında yazılan belge, şudur: "

TÜRJ(İYE BÜYÜK MllıET MECLİSİ HÜJ(ÜMETİ Müdafaa-i Milliye VeWeti MuimeJat-i zatiye Vekileti Şube (buraya kadarı hep, basılı başlık) Ankara Erk8n ve Erk8niharbiye

23,9/339/( 1923)

23 10

Zita Mahsustur. Bismillah lcraveldlleri (Bakaıi1ar J(urulu) Heyet-i Riyaseıi'ne

Derdest-i teşkil, Birinci Ordu Müfettişliği'ne, Ferik Kazım Ka­ rabekir, lkinci Ordu Müfettişliği'ne, Büyüle Millet Meclisi Reis-i-San'isi Mirliva Ali Fuad (CEBESOY),Üçüncü Ordu Müfettişliği'ne, Ferik Cevad (ÇOB ANLOPaşalar Hazeraunın tayinleri, tensib edilmektedir. Müş8rünileyhüm, Büyüle Millet Meclisi A 'zası'nclan bulunmaları hasebile, Meclis'in muvafakatinin istihsali; ve Heyet-i Vekile'ce tasdik­ i Rlemuriyetlerine, müsaade buyurulması maruzdur. Müdafaai Milliye Velcili Kazım (ÖZALP)

Vekiller Riyaseti: 3/5004. lcravekilleri Heyeti'ne, fi 25 minhü. (25.9. 1923) 215


-

XXIV (KKK D) -

-

Merkezi Ankara olan "Birinci Ordu Müfetıişi Kazım Karabekir Paşa"nın, onbir ay sonraki bir resmi yazısı:

TÜRKiYE CUMHURiYETi Birinci Ordu Müfettişliği lzmir

Şube

10 / Eylül / 340( 1924)

Aded(basılı başlık)

Miidafaa-i Milliye Velcalet-i Celilesi'ne 1 1 / Eylül / 340 günü, Hızır-Reis Gambotu'yla, berayi teftiş Ay­ valığ'a hareket ediyorum. Oradaki teftişi müteakıp, henüz teftiş eUne­ diğim Çanakkale'yi de teftiş ederek, lstanbul üı:erinden Ankara'ya haBirinci Ordu Müfeuişi reket edeceğimi, arzeylerim. (İmza) Kawn KARABEKIR Vürudu: 14 / 9 / 340 (1924) / 19144. Erkan / 17 / 9 / 340 (17.9. 1924). -XXV-(KKK-D)

Birinci Ordu Müfetıişliği nden , Ordumuzu çağdaş usullerde ye­ tiştirmek için verdiği "Layihaları"run, "nazar-i itibare alınmaması" yü­ zünden istifası ile, Milli Müdafaa Velcaleti ve Erlcaniharbiye-i Umumi­ yemiz ile, arası açılmışu. Bunun ilk belgesi, Harbiye ve Kurmay Akademisi'nden sınıf arkadaşı Kazım (ÖZALP) ile olan anlaşmazlığı­ na aittir: '

1/1 1/340(1924) Bismillah

Müdôfaa-i Milliye Vekili Kazım Paşa Hazretleri'ne 3 1/10/340(1 924) tarihli bir tezkirenize nazaran, devir ve teslim vesilesilc, gayrimuayyen bir müddet içün, Vazife-i Teşri'iyeme (Mil216


letvekilliği'ne) devam eunemekliğim, tebliğ buyunıluyor. 26/10/340 ( 1924) de, Ordu Müfettişligi nden istifamı vererek, keyfiyeti Uiti­ A lileri ne ve Erkaniharbiye Riyôsetı"ne bildinniş idim. O vakit. böyle birşeye lüzum görülmediği gibi, Erlulniharbiye Reisi (Fevzi ÇAK­ MAK Paşa) ile görüştüğüm zaman, (Ordu Müfettişliğine gelecek) asıl'a intizar etmek bahsi, ileri sürülmemişti. Beş gün sonra, bilmem neden böyle bir vesile ihdas buyunıldu? '

'

Vazife-i Askeriye kabul etmiş olduğum müddetçe, askeri kanun­ lanna tabi olmak lüzumu, tabiidir. Fakat oradan, kabul edilen istifaname ile ayrıldıktan ve Meclis'e iltihak ettikten sonra, velev mu­ .

vakkat bir surette olsun, tekrar bir vazife kabul, hem arzuma, hem de

Büyük Millet Meclisfnin Kararı'na mü tevakkı f olduğundan, keyfiyeti mezkur Meclis Riyasetı"ne yazdığımı arzeylerim, Efendim. lstanbul Meb'usu

(İmza) Kazım KARABEKIR Muamelat-i l.atiye'ye (parafe) Kazım (ÖZALP) 2 (Kasım 1 924).

-XXVl-(KKK-D) Cumhuriyet çağımızda "ilk muhalefet partisi" sayılan 'Teraklci­ perver Cumhuriyet Fırkası"na katılmış göreceğimiz, sicilleri belirtilen dört Paşa'nın, askerlikten istifalannın kabulünü belirten "Ka­ rarname nin aslı: "

TÜRKİYE CUMHURİYETi Müdfil"aai Milliye Vekfileti Muamelati atiye Dairesi Erkaniharbiye Şubesi 2273

1/1 1/340 ( 1 924) Kararname

Birinci Ordu Müfettişi ve lstanbul Meb'usu, Ferik Kazım Kara-

21 7


belcir Paşa Hazretleri / 3 18- 1 Piya(de), Ordu Müfettişliği nden istifası­ nın kabulü. ikinci Ordu Müfettişi ve Ankara Meb'usu, Ferik Ali Fuat Paşa Hazretleri / 3 1 7-28 Piya(de), Ordu Müfettişliği'nden istifasının kabulü. '

Üçüncü. Ordu Müfettişi ve Eltiziz Meb'usu, Ferik Cevad (ÇO­ BANLI) Paşa Hazretleri / 307-4 Piya(de), ordudaki vazifesine hitam verilmesi. 7. K(olordu) Kumandanı ve Edirne Meb'usu Mirliva Cafer Tay­ yar (EÔİLMEZ)Paşa Hazretleri / 316-4 Süva(ri), ordudaki vazifesine hitam verilmesi.

Bfilada esimisi muharrer Müş8ıiln-ileyhümün, 3 1 Teşrinievvel 340 (3 1 Ekim 1924) tarihinden itibaren, kabul-i istifaları ve ordudaki vazifelerine hitim verilmesi, tensib kıhnmışur. İşbu Kararnôme'nin icrayi ahkAmına, Mü.dôfaa-i Milliye Vekaleti memurdur. 5/1 1/340 (1924). 13- 1 1 -340 (1924) Türkiya Reisicumhuru (İm7.a) Gazi M. KEMAL Müdafaa-i Milliye Vekili

Başvekil

(İmza) Kazım (ÖZALP)

(İmza) ismet (İNÔNÜ)

-XXVII- (KKK-D) "Ordu açığından" emekliye ayrılmasını belirten "Kararnôme" sureti (metin, eski - yazımızla daktilo ile yazılı): TÜRKİYE CUMHURİYETİ MüdMaa-i Milliye Vekfil.eti Muamelat-i zatiye Dairesi Erkaniharbiye Şubesi 2561 Numrosu

Kararname numrosu 642

218


1 - Ordu Açığında, Ferik Kazım Karabekir (3 18-l/ ve - Ali FULJd /3 17 - 28/ Paşalar'm icray-i tekaaildleri, tensib kılınmışdır. 2- işbu Kararname'nin icray-i ahklmına, Müdôfaa-i Milliye Vekili memurdur. Türkiya Reisicumhuru

5/12/l<J27

{İmza) Gazi Mustafa KEMAL MüdMa-i Milliye Vekili (İmza) Mustafa AbdillhDlik (RENDA)

Başvekil

ismet (İNÔNÜ)

Aslına mutabılcdır (Resmi mühür) (İmza) Meluned Riza. -XXVIIl- (BMM-D)

V. Dönem Meclis'e, lstanbul Milletvekili seçilince, !.B.M.M. Üyeleri için Tercılmei hal" adlı, basılı 3 tabakaya, Ocak 1939 da elya­ zısıyla yazdıklan (basılı sorular italik olarak gösterildi): Seçim Dairesi İstanbul. Adı General Kazım. Soyadı Karabekir. Babasının ve anasının adı,Mehmet Emin Paşa, Havva Hanım. Dotdu­ tu yer İstanbul, Küçilknnistafapaşa. Oturdutu yer Ankara-Yenişehir. Dotum tarihi 1882/1298. Tahsili Erkaniharbiye/ Harp Akademisi. Bil­ diti diller Fransızca, Almanca, Rusça. Nede ihıisası oldugu Askerlik, Maarif, lctimaiyal Eserleri Askeri, terbiyevi bazı eserlerimden başka: ltalya-Habeş-lngiltere, Cihan Harbine Neden Girdik? Nasıl Girdik? Meslek ve Meşguliyeti Serbest ilmi etüdlerle meşgulüm. Evli olup ol­ madıtı ve kaç çocutu.bulundutu Evliyim, iki kız çocuğum var. Se­ çimden evvelki son memuriyeti Emekli General. Seçim Mazbatasının tarihi 3 1 - 12-1938. Kaç reyle saylavlıta seçilditi (lkinci Seçmen sayı­ sı) 1 374. Mazbatasının Meclis Genel Heyetince tasdiki tarihi 6- 11939. Kısa Tercümeihal

219


190S, Erkiniharbiye Melctebi'nden/ Harp Atademisi'nden bi­

rincililde Yüzbaşı olarak diploma aldım. Srajımı, iki yıl Manasbr'da yapbm. Bir mühim (kalabalık) Bulgar Çetesi'nin imhası dolayısıyla, terli euirn; ve lsranbul Harbiye Okulu'na Ta'biye (Strateji) Muallim Muavinliği'ne nalclolundum. (1908 de) Meşrutiyetin llam'ndan sonra, Edirne'de 3'üncü Fırlca Erkaniharpliği'ne rayin olundum. lsranbul'da

3 1 Mart lrticaı.m basbran Hareket Ordusu'nun, Mürettep 2. Fırkası Erkaniharbiye Reisliğini yaptım.

1910

Arnavutluk

lsyam'nda,

Mürettep

Kolordu

Erkaniharbiyesi'nde vazife gördüm. Balkan Harbi'nde, Edirne Kale­ si'nde Fırka Erkaniharbi idim. /Binbaşı olarak/. Harpten sonra, Alman Heyeti Islahiyesi arasında, Erkaniharbiyei Umumiye istihbarat Şubesi­ ni idare ettim. 1914 Cihan Harbi'ne Yarbay olarak, Fırlca Kumandanlı­ ğı ile girdim. Çanakkale Muharebeleri'nde, Albay oldum. Mareşal Golç'un Erkaniharbiye Reisi olarak, lrak'a gittim. Mareşal'in vefaun­ da, 18. Kolordu Kumandanı oldum. Kutülemare'nin Sukutundan Bağ­ dad Muharebeleri'nin ertesine kadar, bu vazifede kaldım.

1917 başlarında, Diyarbekir mınulcasındaki 2. K.K.lığı'na nak­ lolundum. Bu arada, 2. Ordu Komuranlık Vekfiletinde dahi bulundum.

1918 başında, Erzincan karşısındaki 1. Kafkas K.O.K.hğına nakl­ olundum. Erzincan ve Erzurum'u, kışın Kolordumla kurtardım. Sarıka­ mış, Kars ve Gilmrü Kaleleri'nin ı.apundaki hizmetime karşılık, Gene­ ralliğe terfi olundum. Bundan sonra, Tebriz'e harekede, lran-Azerbaycanı'ndan İngi­ liz Kuvvetlerini

çıkardık.

Osmanlı Hllkumeti'nden birçok harp nişan

ve madalyaları aldığım gibi, Almanlar'dan 1 . , 2. Demir Salib ve Harp, Meziyet Madalya ve Nişanlarını; Avusturya'dan da, ayni seviyedeki

Askeri Nişanları aldım.

Mütareke'de (Kasım 1918 de), ErtcAniharbiyei Umumiye Reisli­

ği'ne (layin edilmek üzere, Tebriz'den) lsranbul'a çağrıldım. Vaziyetin

vahameti karşısında, tekrar Şark'taki Ordum'a geri gönderilmekliğimi,

temin euim. önce, Tekirdağ'daki 14. K.K.hğına,

soma

da, Erzu­

rum'dalı:i IS. K. K.hğına nakil olundum. Erzurum Kongresi'ni ihzar ve

220


himiye ettim. Şark Cephesi Komutanı olaralc, İstiklal Savaşı'na işti­ ralcle, Elviyei-Selase'nin kurtulmasını temin euim. Kars'ın Zabu'na mükafat olarak, Ferik oldum ve İstiklal Ma­ dalyasıyla taltif olundum. Gümrü ve Kars Muahedeleri'nin akdinde, Hey'eti Murahhasa Reisi idim. 1. Büyük Millet Meclisi'nde Edime, i l . de, İstanbul Mebusu idim. İzmir İlk İktisat Kongrası'na da, Riyaset et­ miştim. il. Büyük Millet Meclisi'ndeki vazifemin sonunda, Tekaud edildim. O zamandan beri evimde, ilmi sahada tctcbbularımla ve bazı eserler yazmakla meşgul oldum. 1 938 sonunda, münhal İstanbul Me­ busluğu'na seçildim.

Adres Ankara'da:

flıA/lCde :

Yenişehir, K.Özalp Caddesi N.28.

İstanbul : l::.renköy'de

(imza) Kazım KARABEKİR. -XXIX- (BMM-D) Yine aynı "Dosya"sında, kendi elyazısıyla doldurduğu "Kayıt, Sicil No. l - ı 3" yazılı başka bir Haltercümesi Kağıdı ilk sahifesinin, askerliğe ait "Nasıp Tarihleri" yerine, şunları yazmış ki, sonunda, ken­ disini haklı olarak "Org. (Orgeneral) göstermedeki şerhi, yerinde olsa gerektir: Üığme (Üsteğmen) S.6 1903/1 3 1 9. Yzb.S5 1905/132 1 . Ö. Yzb.

(Önyüzbaşı / eski Kolağası) S.4 1907/1 323. Binb.S.3 1912/ 1328. Yb.S.2 1914/1 330. Alb.S.l 19 15/133 1 . (Tğğ= Tuğgeneral'i, o zaman olmadığından atlamış) Tümg. 1918/1334. Korg. Zamanımızda rütbesi değil, makamı vardı, Kolordu Komutanı 1916/1332. Org. 1920/1336. Yukarıdaki yazısında belirttiği son rütbesinin, Orgeneral oluşu­ nu, "TBMM-D"ndaki '7.C. An/cara Askerlik Şubesi Reisliti" (mühür /

l2 1


kaşe bublı) nin. gOnderdili şu mmi yazıda da belirtilmiş gOrOyoruz: Ankara, 13.6.939

K.2 ısn

BM.M. Stlcreterliti'ne lstanbul Saylavı Emeldi Orgeneral Kazım Karabekir'"ın, 939 yoklaması, Şubemizde yapdmıştır. Şubemizin, 25/5999 Defter Sıra­ sında kayıtlı olduğunun, tebliğine müsaadelerini arzederim. Ankara As. Ş. Rs.

M.E.

Yb. Hamit KOÇAK (İmza) Bu '7ezkirt", 'T.B.M.M. "nin "Katibiumıuni"liğince, " 1 7.Vl. 1939" gün ve "6<ı6" sayı * kaydedilerek, Dosyasına konmuştur.

(Ancalc, ATASE'de çalışan yetkili Emekli Subaylarımız, resmi yazı ve "Kazım Karabe/cU'i Anma Sempozyumları"nda, şimdiki "Or­ general" rütbesinin, eski "Birillci-Ferilc" karşılığı Qlduğunu belirtmede devam ediyorlar. Bu durum u, şi�diki TBMM'miz bile, bir resmi açık­ lama ile, eski "Şar/c CepMsi Kumandanı Kazım Karabelcir"in, Milli­ MücMelemiz'in o parlak /lk Zaferi"ni ve Ardahıuı ile Artvin Sancak­ larımu'ın da kansız kurtuluşunu sağlamasını, M. Kemal Atatürk ve ismet ln6nü'nün o heyecanlı takdir ve övgülerini de göz(lnünde tuta­ rak, O'na "Orgeneral:,' rütbesini verebilir... "

-

XXX

-

-

Aşağıya suretini aldığımız Mektup, Türlc Tarih Kurıunu'nwı üç aylık olarak yayınlanan "BELLE1EW dergisinde (C.XLvııı, Sayı: 189-190, Ocak-Nisan 1984, s. 1 10-165) çıkaıı,"CihıuıgirotlM lb222


rahim Aydın (1874-1948)'dtW Milli Mücadek'de Kars vt Atalilrk ile ilgili Belgekr" adlı yazmıwn kaynaklan arasında. elimize geçti ve f�

tokopisini aldık:

E.renkOy, İslanbul 30.8.1942 -

MıUıltrtm lbrahim Aydın Cihangirollu

21.8.1942

tarihli samimi mektubwıuzu aJdım. Haksever sözle­

rinize, reşeldı:Or ederim. Şark'dan (Kars ve Gümrü'den) Garb'a (Ban-Cephemize), yal­

nız Rıular'dan kalma top mennisi değil;

Ermeni Ordusu hezimere uğ­ raularalc, elinden alınan milyonla menni ve birçok muhrelif silih ile beraber, aç tam Tümen (gidiş sırasıyla 3., 12., 1 1 . Tümenler) ve bazı topçu teşelcJ:wleri de gönderilmişti.4 Türk Milleti'nin Kurıuluşu'nu remin eden asıl mühim Türk Tarihi, yirmi yıldu, yalnız Garp Cephe­ si'ne ait bazı safhaları arayan, yazan ve söyleyen Mii.sbet ilim Müesse­ selerimizi ve bu arada Üniversitelerimizi ve vazife sahibi kimseleri, pek yaman tenJcid edecek ve pek de fena hırpalayacaktır. Çünkü, onla­ rın herhangi bir düşünce ile, böyle kısır çahşmalan neticesi, lstilclal Harbi Tarihimjz, cıhz kalmış; ve Türk Milleti, (o) ölüm-dirim günle­ Fakat,

işler, b�bütün başkadır.

rinde fedakarlık edenlerle, 'kalpazanlık edenleri tanıyamamış; ve her

devrin fırsat kollayıcıları, yine maskelenmiştir. Milli mesainizden dolayı sizi rebrik eder, gözlerinizden samimi duygularımla öperim. (İmza)

K. KARABEKIR s. 994, 1058 deki bilgilere göre: J. ve 12. Tıimcllkr,1921 Temmumnda yola çıbı· nlıp, Sakarya MulıllTebeleri'ne, KolordM Topçusu'ııdan 10..S '!Dk obüı ı.ıaıyuı ile 11. Tüme11 de 1922 illdıahaıuıda gönderilip, Biiyiik. Tam?Mı'a k.ablmqlanhr. Bmıla­ nn çoiu Karı ve Ardalıa11 ile Artviıl gibi, Çarlık ı.aınmmda Miill�'dm uker alımna)'lfmdm, genç erkekleri çıok b61gelerimimen alımn ederin, bunluuı Asker­ lik Şubelerinde küııllderindeki. sayılannuı çoklulu, bu yil7.dendir. Çoiu, YllllOll Harbi'nde Gazi olarak dönmilf ve bili uA ofanıar, lıaııralaımı c:ıuılı oıu.k mubafa· 1.1 ediyorlar.

4) lll.

223


-

XXXI

-

(29 Ocak 1948, Perşembe, ULUS Gazetesi, l .s. İl.le İki Sütun)

28 Ocak 1948, Yazarı:(Cumhurbaşlcanı) ismet INÖNÜ "Kazım Karabekir'in Aziz Hatırası" "Türk Milleti'nin büyük bir evlAdını, şükran duygularımızla sa­ rarak, ebedi karargiluna yerleştirdik. Derin teessürlerirniz içinde, onun kahraman menkıbelerini, yürekten saygılarımızla anıyoruz." "Karabekir, son kırk senenin askeri ve siyasi en ehemmiyetli hadiselerinde, faaliyetli ve değerli bir yer tutmuştur. Şahsi vasıflan, temiz bir ruhun ve cesur bir karakterin bütün faziletlerini göstenniş; fikir ve hükümlerinde, daima kendine güvenir ve sebatlı olmuştur. Kuvvetli bir iradenin muvaffakıyetlerini hakkettiği gibi, güçlüklerini de, hayaumn her devrinde, metanetle karşılamışbr.

"Tarihimiz, Kazım Karabekir'in Milli Mücadele'deki hizmetle­ rini, vefalı sahifelerinde daima iftihar ile yddedecelctir. Şark Cephesi Komutanı sıfatı ile, Milli Kurtwuşunua'ıuı tehlikeli bir seferini, başın­ dan sonuna le.adar, gerçek bir meharet ile idare ederek, kat'i Zafere götiJrmüştür. Tarihimiz içinde, Büyük TiJrlc Komutanları'ndan biri ola­ rak, yüce bir ihtiram yerinde yaşayacaktır." "Şark Cephesi Komutanı'nın, lstilclal Savaşı'ndalci Siyasi hiz­ metleri, herhangi bir Askeri harekette olandan daha ziyade tesirli idi. Birinci Cihan Harbi'nin /eldketli neticesinin ille gününden başlıyarak, hiç sarsılmryan bir iman ile meydana atılmış olan, pelc kıymetli vatan­ perverlerden biri idi. Onun lcomutasındaki geniş bölgeler, bütün dert­ lerini, savaş miidtde ince susturarak, iç Ayaklanmalara karşı, bir azim ve huzur örneji olmuşlardır. " "Kazım Karabelcir'in zaferleri, Garp ve CefUl/J sınırlarunızda ve içeride, türlü şekilde Saltanat Hareketleri'ne karşı, gerçekten bu­ nalmış oldujumuz bir zamanda yetişmiştir. Orduda ve Memlekette hasıl olan şavk ve sevinç, bütün Kurtuluş Hareketlerimiz'e yepyeni bir

224


hamlenin, billıüa ıurıw ufuJclaruu açmlŞ; yüreklerimn, taşlcuı bir min­ netin heyecanı ile dolmuş idi Karabekir adı, istiklal Savaşı'nın bayilk abidelerinden biri olarak, Milletin takdirinde, ebedi bir şeref yeri tu­ tacaktır." "Karabekir, si.,asetin billıüa (lcöta) tecellilerini gormilştür; ve kırk.seneyi geçen vazife ve si.,aset hayatuıın her safhasında, yüksek vatansever/ilin, en on safında bulunmuştur." "BayüJc Millet Meclisi Başkan111Uz Kazım Karabekir'in vekarlı ve tecrabeli varlılı. bizim için bir kuvvet kaynalı idi. Onu kaybebniş olmalcla. yürelimizin içinde pek sert bir acı duyuyoruz. Aziz bir eminet olan Şerefli Ailesi ile beraber, Büyük Milletimiz'e de, sabır ve teselli niyaz ederiz." "Büyük komutan, devlet ve siyaset adamı ve kemal sahibi bir insan olarak, yüksek vasıflan; ve hiçbir güçlük karşısında yılmayan iman ve iradesi, hlfızamızda canlı olarak yaşayacakur."

225


V I I I. B Ö L Ü M

"ŞARK CEPHESİ KUMANDANI" İKEN ALDIÔI ARMAÔANLAR Paşa, "Şark CepMsi Kumandam" iken, kendisine verilen "ar­ ma.fan'1arı, "/stiklôl Harbimiz" kitabında, anlanyor. Biz de, hem orada anlablanlan biraz iı.ahlar ile aktaracağız, hem de bugün nereler­ de oldukJanm belirteceğiz.

1. SOVYET ORDUSU'NUN LÜKS TREN SALONU

Rahmetli bunu, şöyle anlabyor: (Müstakil Azerbaycatı ve Gür­ cistan Cumhuriyetleri ülkelerini istilA eden, Sovyet Rusya'nın) "Kaf­ kas Kuıl Onbirinci Ordu Kumandanı Keur, (Gümril Kalesi ve doğu­ su henüz bizim işgalimizde iken), benimle görüşmek arzu etmiş. Gümra doğusunda (bir köy olan) Alcbula/c'ta görüşeceğiz. . (192 1 yılı) 2 Nisanda, trenle Kars'tan hareket enim. Erzurum'dan (4- 1 l Eylül 1919 Sivas Kongresi Kararına göre yeni adıyla, "Anadolu ve Rumeın Mildô.fai Hukuk (Cemiyeti Erzurum Merkez idare) Heyeti de (Kars'a) gelmişti; bunları da, beraberime aldım ... (Kars'tan) Trenle Gümra'ye, 4,5 saaue geldik. Gece, trende yattık. 3 Nisanda Alcbula.f'a trenle gel­ dim. 4 Nisan akşamüstü, OnbiTinci Kızılordu Kumandanı Ke/cer de, trenle geldi... Burası (Akbulak köyü istasyonu), benim (Gilmril doğu­ sunda ve Tiflis demiryolu boyunda) ileri Kıtadıun'ın bulunduğu yerdi..." .

"Bolşevik Treni Kumandan VagonM, pek mükemmeldi ... Bizim, (Çarlık'tan kalma olup, Ermeniler'den ganimet olarak aldığımız) va-

226


gonJanmız, bumm yanında. hiçti. Bana (Keker), güzel bir vagon gOn­ deıeceklerini �-etti. Kendisine, antika bir b�alc- kAğıt kesmek için de, biraz ı.arif saplı- hediye ettim. O da bana, alıun-kösıelcli bir sa.al hediye etti . Saat, on (alton) lira kıymetinde." "Bilahire, Salonlu Gilzel bir Vagon geldi. Üzerine (her iki yanı­ na) yaldızla (Türkçe ve Rusça olarak) ismimi de yazmışlar. Ben de Keur e, bir arab-atı gönderdim. 6 Nisanda Kars'a (armağan Salonlu Vagonla) avdet ettim" (İH., s. 950-952). '

Sovyet Rusya ile 16 Mart 192 l 'de imzaladığımız (ve, 3 Mart 1918 deki ilk Barış Antlaşmamız sayılan "Brest-Litowslc Muahede­ si'ne göre, Batum-Acara gibi "Milli-Misôlcımız"a dahil Anavatan kesi­ mini dışarıda bırakmakla, aleyhimize olan) "Moslcova Muahedesi"ne uyarak, Giimrü Kalesi ve çevresindeki birliklerimiz, 23 Nisan 192l'de saat 15'te geri çekilerek, buraları Rwya'nm Onbirinci Kuıl Ordusu'na bıraktı. Bundan sonra, artık Kars ve Sarıkamış isıasyonlarmda kalan ve bölge halkımızca bugün de, "Kazım Karabelcir Paşa Tren-Salonu" denilen çağın en lüks vagonu, Kolordu merkezimizin Sarılcamış'a alın­ masıyla, (buradan sonra, Sarıkamış - Eızurum dar-hat / dekovil yolu oldJJğundan) hep orada kaldı. Rahmelli Paşa, bu "Salonlu­ Vagonu'nu", Ekim 1922 liaşlarında, Sarıkamış'tan "Şarlc Cephesi Ku­ mandanlıtı'na Velcil" buakarak, Erzurum Trabzon - Samsun yoluyla Anlcara'ya gidişine kadar, birbuçulc yıl kadar Sarıkamış - Kars - Kızıl­ çalcçalc (Hudut) arasındaki seyahallerinde kullandı; sonra Kolordu Ku­ mandanlarımu (1929'da 9. !�olordu'nun Erzurum'a nakline kadar), Kars'a gelişlerinde, arasıq lcullandılar. -

Sonra Sarıkamış lstasyonu'nda, içinden hat geçen bir hangarda TCDD İdaresince muhafaza edilen Salon-Vagon, 1970' ten beri Kars'a getirilerek, Şehir Müzesi yanında döşenen kısa ray üzerinde ve üstü örtmeli bir yerde MüzeliJc olarak bulunmaktadır. 8'er pencereli, 17 m. uzunluğunda, yataklı, banyolu, büfeli ve yazı/çalışma masası, kitaplığı da bulunan "Kazım Karabelcir Paşa Tren Salonu", meraklılarca ziya­ ret edilmektedir. Her iki yanında, biri Türkçe, öteki Rusça yazılar, bi­ ribirinin tercümesi olarak yazılmış. Türkçe yüzünde, karşılıklı olarak:

227


Solda Ay-Yıldu, sağda, içinde Oralc-Çelciç işareti bulunan Beş-Kollu Yıldız ve bu Yıldız kollan arasındaki boşlukta şu 5 rus harfi R (espilb­ lik), S(ovyet), F(ederatif),S(osyalist) R(usya) ve bozuk bir eski yazı­ mızla Türkçe dört satırlık yazı: 1) R.S.F.SF (R olacak) 2) Kuıl Rus Ordusu 3) Türlciya Büyük Millet Meclisi Şark Cephesi Umum Kwnan­ danı 4)Kazım Karabelcir Paşa. Sağda Ay-Yıldız(ımız) ve sol karşısın­ da, yukanda belirtilen içi Oralc-Çelciç resimli Beş-Kollu Yıldız ve 5 harf bulunan Sovyeı arması, yan yüzde 7 saurlı Rusça yazılar: _I) R.SF.S.R 2) Rus Kızıl 3) Ordusu 4) Tilrkiya Şark Cebhesi 5) Umum 6) Büyük Millet Meclisinin Kumandanı 7) Kazım Karabekir Paşa. Bugün Salon-Vagon, eşyasız ve çıplakUr. il. AZERBAYCAN HÜKÜMEnNlN GÜMÜŞ YEMEK TA­ KIMLARI Daha 1919'da XV. Kolordu Kumandanı iken, Temmuz başların­ da Dofubayazıt'ıan - sözde kaçak / firar etmiş gösterilen - ve Kasım 1918'den beri "Nahçıvanlı" olarak orada kalan "Yüzbaşı Halil Efendi" ve "Çetesi", Ermeni saldın ve katliamına karşı, Na�ıvan Eşrafı, ıle birlikte Aras boyunda, "Aras Twk Hükümeıi "ni geçici olarak kunnuş; ve Yerli TiJrkleri siWılandınp, teşkilatına öncü olmuştu (Bakınız, Doktora Tezi, Dr. A. Ender OÖKDEMİR, "CenUb-i Garbi Kaflcas HüJcWrıeti". TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ YA­ YINI, Ankara 1989, s.62). Böylece el altından Paşa'nm yapurdığı yar­ dımlar sayesinde Na�ıvan bölgesi, milli varlığını koruyabilmiş ve 16 Mart 1921 Moskova Muahedesi'yle, Sovyeı Azerbaycan CumJıuriye­ ti'ne bağlanma imkanını bulmuştu. İşte bu eşsiz milli hizmetine, küçük bir hltııa olarak, Nisan 1921 başlarında Azerbaycan HülcWrıeti, Şark Cephesi Kumandanı Kôzım Karabelcir Paşa ya ve bu arada, TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa'ya. Rus işi 800 ayar gümüşten, 24'er ki­ şilik ve 279'ar parçadan oluşan Yemek SerVis Talcımı'nı armağan gön­ dermiştir. '

Rahmetli Paşa bu hususta, şu bilgileri veriyor: "Karargahım, Gılmrü'de (iken, Nisan 1921 başlarında), Azerbaycan HülcUmeti tariı­ fından, biri Mustafa Kemal Paşa'ya , diferi de bana olmak üzere, yir­ mid/Jrder lcişilik birer Yemek Takımı - 219 parça gilmilş, mükemmel 228


bir çekmece içinde - hediye etmişlerdi. Hôrici bir HüJWmet'in böyle kıymetli bir hediyesini, Meclisi Mil/ice (Anlcara'da TBMM'nce) görül­ meden, kabulünü münasıp görmediğimden, Mustafa Kemal Paşanın­ ki'yle birlikte benimki'ni de, Büyüle Millet Meclisi'ne göndermiştim. Umud ediyordum ki , görüldükten sonra bu bağışı -Meclis'çe lüzumu olmıyacağından- tekrar bana hediye ederler. Halbuki, alelade bir mak­ buz (ahnu) gelerek, Takım alıkonuldu. Bunun üzerine, hiç olmazsa Meclis'e teberru' ettiğime dair bir vesikanın. hiura olarak gönderilme­ sini yazmışum. Buna cevap, geldi. İmz.alı olan aslını, (İstanbul­ Erenköy Hatboyu 2 Nu.daki Ev'de) Müzem'e koydum ki, aynen şudur: (lH., s. 991) (Biz, Müze'deki aslının fotokopisini aldık. ondan nakle­ delim): TÜRKİYA BÜYÜK MİLLET MECLİSİ RİYASETI

BAŞ KITABETI Ankara 3-8-337 ( 1 92 1 )

Evrik ve Tahrirat Kalemi Adet 1 1 50

Şark Cephesi Kumandanlığı'na Azerbaycan HüJcU.meti tarafından Ztitidevletleri'ne hibe; ve tara­ fı Kumandanileri'nden de Meclis namına teberru' buyurulan (Yemek Takımı) Servislerin, tesellüm edildiğini mübeyyin, Meclis Hey'eti lddresi nin Mazbatası, arzu buyurulduğu şekilde tashih edilmiş; ve sfıreti musaddakası, leffen (ekli olarak) takdim olunmuştur, Efendim '

.

TÜRKİYA

BÜYÜK MİLLET MECLiSi REiSi (imza) M. KEMAL (im, s. 992 de de) Cephe Evrak Kalemi 4-9 (4 Eylül 1337/1921)

229


3/9273 Kaydine ve Dosyası'na şerh verilmiştir. 10.9.337 (1921) (EKLERİ, her ikisi de, ayni başlık yazısı basılı kağıtla)

(I. Ek)

Evrikın nev'i Müfredat Puslasa

Parça Adet

19 Yemek taksimine mahsus (kaşık) 12 Bıçak

48 Yemek ve tatlı kaşığı 12 Çalal

8 Taksimat parçasa

24 Çalal 24 Bıçak 12 Fincan 12 Ayak 12 Yumurta kaşığı

36 Bıçak

}

}

}

(Çekmedeki) Birinci gOz

ikinci göz

ÜçüncO gOz

48 Çatal ±12.. Taılı kaşığı

279 Yalnız ikiyüz yetmiş dokuz parçadır. Aslına mulAbıktır. 3/8(37 (1921) (Mühür, imza) Recep (PEKER)

Bu UAıdın sağ baş yanında, yukarıdan aşağıya doğru rek sam­ daki basılı yazı: 'Tilrlciya BiJyUJc Millet Meclisi'nden, Makaamlti Siire'ye lebliğ olunacak musaddak siiretlerin lebliğine mahsfis varaka­ dır". Bu satırın sağından sola doğru basılı ibareler ve altlannda dört imza: "Mübeyyizin imzası (okunmuyor), Mulcaabele edenlerin imzası (iki imza, okunmuyor). Kalem Mildirinin imzası (Şiir) Necmeddin SAHiR. Ankara, 3181337 (1921) (il. Ek)

Evrikın Nev'i Mazbata (Tutanak)

230


Azerbaycan ŞW-alar (Sovyetler) Cumhuriyeti tarafından, Şark Cephesi Kumandanı Kazım KARABEKIR Paşa'ya hediye edilip; Müşarünilelyh Hazretleri tarafından da, Meclis'e teberru' buyurulan Gümüş Servis'i muhtevi sanduk, huzurumuzda açunlarak, muhteviyatı ta'did edildi. Sanduk, beş gözden ibaret olup, bir gözü boştur. Diğer dört göz derununda, gümüşten ma'miil, m üfreditı merbut puslada mu­ harrer, muhtelifülcins ve ildyüz yetmiş dokuz parçadan ibaret Yemek Servisleri zuhur etmiş. Ve mezklir sanduk, muhteviyatile hıfzettirilmiş olduğunu mü­ beyyen, işbu Mezbata tanzim kılındı. Fi 1 Haziran 337 (1921). Büyük Millet Meclisi

Büyük Millet Meclisi

Büyük Millet Meclisi

Heyeti İdaresi'nden

Heyeti İdaresi'nden

Heyeti İdaresi'nden

Konya Mebusu

Sivas Mebusu

Sivas Mebusu Mehmed RASIM

Haci BEKiR

EMİR

Aslına mutabıkdır. 3/8(37 ( 1 92 1) (Mühür, İmza) Receb (PEKER)

Rahmetli Paşa, bu Mazbaıa'nın suretini verdikten sonra, "Müf­ redat Pusulası, 279 parçanın nelerden olduğunu tafsil ediyor", diye­ rek, indiği dipnotunda, şunları yazıyor (İ H., s. 992): "ikinci Millet Meclisi (Ağustos 1923 te) toplandığı zaman Gazi - Bu takımları, neden alıkoymadın da, gönderdin? Meclis Anbarı'nda duruyor. Meclis Katibi Receb (PEKER) Bey'le görüş, aldır dedi. " "Receb Bey'e söyledim. Şayani hayret bir şekle döndü: - Kara­ bekir, ikinci Meclis'i betenmedi de, geri aldırıyor, diye Gazi, Receb'e söylemiş. Benim, aklımda bile yoktu. Lüzumsuz bir dedi-koduya se­ bebiyet vereceğini görerek, ben sustum. Ses de, çıkmadı. Bilmem, bu

23 1


Tokun nerdedir?" (Paşa. 1938'den önce İH. Kitabını yazıp bitirdiğin­ den, böyle demiş). Bugün vlrislerinden (İlciz-Kızlan'nın Büyüğü) Muhterem Hayat FErzlOCLU Hanımefendi, bu konuyu sorduğumuzda, aynen şunu habrladılar: "Rahmetli Babam, (23 Temmuz 1946'da) Bayülr. Millet Meclisi Reisi seçildikten az sonra, Azerbaycanldar'ın Hediyesi Gümüş Yemelc Takunları'nın, nerede olduğunu, Meclisin ilgili Memurları'ndan sordu. Onlar da kayitlerden çıkararak: - Eski Meclis Başkanı Mustafa Abdallulü/c RENDA 'nın evine götürtmilş olduğunu, söylediler. Bunun üzerine Babam, ona bir tezkire yazarak, Takunlar'ı bütünüyle aldırtıp, Meclis Anbarı'na koydurttu."

Bunlan, Meclis Anbarı ve başka yerlerinde hatta, demirbaş ka­ yıderinde çok arattırdık. Ancak, 1989 Haziranında sevinerek, hepsinin ille Meclis binasında (Ulus'ta) kurulan, "KÜLTÜR BAKANUCI KUR­ TULUŞ SAVAŞ/ ve CUMHURİYET MÜZELERi MÜDÜRLÜ­ ÔÜ"nde, 800-900 Envanter numaralarında kayıtlı ve tamam olduğunu öğrenip, gördük. III. ERZURUMLULAR'IN YAZMA KUR'ANİ-KERİM'I Şark Cephesi Kumandanımız, bölgesinde "Seferberlik İlinı" yaparak, ihtiyatlardan ilci kur'ayı da sil.Mı altına almışu. lngilizler'in hile ile şehri işgal edip "Cenubigarbi Kafkas Hiilr.limeti Parlamento" binasını basarak, Hükumet Erlclnını tutuklayıp Malta'ya sürmesini müteakıp, Nisan 1919 sonunda Kars Kalesi ve lli'ni işgal etmiş bulu­ nan Ermeniler'den kurtarmaya, Ankara'dan müsaade almışu. Onun, XV. Kolordu Karargahı ile Erzurıun'dan aynlıp Hudud'a doğru gitme­ sinden bir gün önce, " 1 1 Haziran 36 (1920) günü, "Erzurum (Anadolu ve Rumeli) Madôfai Hukuk Cemiyeti Heyeti Merkeziyesi"nin, şehirde­ ki "Albayrak Matbaası"nda basunp, elden ve posta ile etrafa dağıtuğı "BEYANNAME "de, şöyle yazılmışu (Klişesi için, bakınız: Dr. Zeki BAŞAR, "MiJdafaai Hukuk ve Sonrası", ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ

232


YAYINI,

50 Yıl Armağanı", Cilt i l ,

"

.

Erzurum

1974, s. 72):

"Fedakar Erzurumlular! " "Umut ve halecanla beklenen .

Şerefli Gün geldi. Başında, Aziz ve Fedakar Kumandanımız olduğu halde Muhıerem Ordumuz bizi, va­ zifeye davet ediyor. Bu yurd'da Anneler kesen, Yavrular dograyan . Mabed/er yakan, Şark'ın eli ve vicdanı kanlı Ermeni/eri 'ne Hudud Ka­ puları'nı kapamak ve ta Büyük-Turan'ın en uzak bucağından gelerek, Ermenistan 'da intikamımız ı alan Din ve Kan- Kardeşlerim iz'e el uzat­ mak üzere , Hudud'da bekleyen m ize

Ordumuz'un Vatan-Borcu, Allah Borc udur -

saflarını doldunnak, hepi­

. "

"Dünün Şehid-Anneleri, bugünün

Ma 'sWrı Yetim/eri bizden , bu -

Şerefli vazife'nin irasını bekliyor." "Binaen-aleyh,

Muhterem Kumandanımız ın , '

HAYDI

BAŞINA! diyen Da'veti'ne, bir an evvel icabet edelim .

Hak,

SiLAH rehberi­

m iz; Tanrı, yardımcımızdır". Bu "Beyanname"nin basılıp yayılışının ertesi günü, K. Karabe­ kir Paşa, Kars'ı kurtannak üzere Erzurum'dan ayrılışını ve Milli Mücadelemiz'in '.ilk Askeri 'Zaferi"ni kaz.anıp Kars //i'ni kurtardıktan sonra, yine Erzurum'a dön_üşünde, Erzurumlu/ardan ne büyük bir ar­ mağan aldığını, kendi kalemiyle anlauyor: " 1 2 Haziran 1920 (Cuma) '

saat (0 zaman, Cuma-Namazı kılındıktan sonraya rastlayan, İstanbul

Ayasofya Camii kubbesinden geçen meridyene göre)

1 l ,30'da Kolor­

du Karargah ı 'yla birlikte Erzurum"dan yola çıku. Kendisi, otomobi­ "Karskapısı haricinde: Büıün Halk, Sivil, Asker Memurlar, (Şehid-Yavrularından) Çoculclar Ordusu, renk-renk Bayraklar, Esna/­ Levhaları ile mehib (görkemli) bir manzara teşkil ediyordu. Kurban­ lindeydi.

lar, kesildi " (Fetih-Slıresi ve Dufilar okundu). Ve, karşılıklı, duygulan­ dırıcı sözler söylendi (l.H., s.

783).

Bundan sonraki aradan geçen ilci yıl içinde, Ermeni işgalinden: Sarıkamış, Kars, 'Zarşat (Arpaçay), Göle, Kagızman ve Kulp I Tuzluca ile Aralık dahil, "Sürmeliçukuru" da denilen Iğdır bölgeleri , savaşla kurtanlmışu. Sonra da, Gürcüler'Uı işgalindeki Çıldır, Hanak ve Posof

23 3


ile Merlcez'den oluşan "Ardahan Sancağı" ile; Şavşat, Ardanuç, Borç­ ka ve Merkez llçesi ni içine alan "Artvin Sancağı ", siyasi ve askeri ted­ birlerle hiç kan dökülmeden, barış yoluyla 23 Şubat 1921 'de, Anava­ tan'a kavuşmuştu. 16 Mart 1921 'de Sovyet Rusya ile Moskova Muahedesi yapı lm ış, 1 3 Ekim 1921 Kars Muahedesi'yle de, bugünkü Kuzeydoğu hudutlarımız kesildiğinden, artık bütün bu konulardaki üstün hizmet ve başarılarıyla " Şark Cephesi Kumandanırnız"ın, "Seferi" durumu sona ermişti Bütün bunlardan başka Rahmetli Paşa, 4 Tümenlik Kolordusu'ndan, yeni kurtardığı Kars, Ardahan ve Artvin bölgeleri Yerli-Türlderi'nden de alıp, usta Er ettiği kimselerle kadrosu­ nu genişlettiği Üç Tümeni'ni, ganimet aldığı topları, makineli ve sade tüfeklerle, bunların sayısız mermilerini, bol askeri malzemeyi , Batı­ Cephemiz'e adım-adım göndermekle, buradaki işgalci Yunan Ordusu­ nun da, ezilip aulmasına, yardımcı olmuştu. '

.

(Kolordu ve Şark Cephesi Karargahı olan) Sarıkamış'ta açtığı ve verdiği Konferansları ile öğretici olduğu "Erkaniharbiye Kursu", 8 Haziran 1922 günü bitecekti. "Erzurum'dan gelen He yet in, (kendisini oraya) davetine icabeL.le, Erzurum Seyahiti'ni" de, Haziran ortasında yapmayı tasarladı. Aynca, (Sankamış'taki) Şehid-Yavruları'ndan dahi bir grubu, (dar-hat treniyle Erzurum'a, oradan da) Trabzon'a göndere­ rek, oradan (3 Öğ reun cn Subay ve 75 Yavru ile) birlikte, Ankara'ya giuneği ı.a-;avvur" eı ti ( İ H ,s. 1 1 26). '

-

Ş

" ark Harekall için, ( 1 2 .

VJ.

1 920 'de) Erzurum'dan çıktıktan

beri ", oraya gidemem i ş t i . "Erzurumlular'ın göreceği geldiğinden, davet

edi yorlardı .

Memn un i ye t le ic a bcı " eııi . 9 Haziran'cla saat

7'

de, otomo­

bille Sarıkam ı �'ıan hareketle, yollardan incelemeler yaparak, saat 1 6' da Hasan k a l esi 'ne ge l i nce onu gece konukladıl ır. Oradan 10 Haziran saat

7

de yola çıkıp, 1 ! 'de Erzurwn'a varınca, "Halk ve Mektepler", yine Kars­

büyük bir iştiyak ve samimiyetle karşı l ad ı lar" "biraz yağmur" serpiştirmesini, "Halk, büyük bir uğur sayıyor"du. Bundan sonrasını, yine kendi kaleminden okuyalım: kapısı dış ında, "daha

.

Şehre girerken,

ctıklar

234

" 1 1 Haziran'da Erzurumlular, Karskapısı içinde V!lktiyle Ço­ Ordusu Talimhanesi yapurdığırn yerde, şerefime büyük bir zi-


yafet ve oyunlar verdiler; bir

at-yarışı yapular. Bu oyunlara, bizim

(Sankamış'tan getirtilen) Mekıepliler'den bir grubu, iştirak ettirdim.

görmemişlerdi; hayran oldular. Onüç yaşındaki bir çocuğun, endaht (tüfek-auşı) daki muvaf­ fakiyetini görerek, hayret ettiler. Bu Çocuklar'ın akraba ve tanıdıkları, gözyaşlarıyla bunları , bağrına bastı. Bugünkü manzarayı, Erzurum'un daha evvel görmediğini, herkes itiraf ediyordu. Hakikaten, pek ulvi idi. Erzurum/ular'ın, zaten birçoğunu tanırdım; bugün, binlercesi ile musafaha ettik (el-sıkışuk). Ben de, pek mütehassis oldum (duygulan­ Erzurumlular, bu evtadlarını, bir seneden beri

dım)."

"Erzurum'dan 1 9 Haziran'da ayrıldım; on gün kadar kalmış Askeri Müesseselerimiz'i teftiş ettiğim gibi, Hükümet Müesse­ sc /cri'ni de , ziyaret ettim . .. "

oldum.

" 1 9'da, Sarıkam ış 'a hareket edecektim. Erzurumlular bana, Be ­ lediye 'de -eski Karargahım olan- bir ziyafet daha verdiler; ve , Erzu­ rum /faikı namına, El- Yazısı bir Kur'an-ı - Kerim hediye ettiler. Mu­ kabil nutuklar ile, samim iyetimizi tcyid ve tezyid ettik. Kalami-Kadim hediyesine, şu cevabı yazdım: " Erzurum ,

18

Haziran

1 338 ( 1 922)"

"Erzurum Müdôfa-i Hukuk Heyeti Merkeziyesi Riyaseti A liyesi'ne " "Hazret-i Peygamber'in

imdad-i ruhanisi ve Milletimiz'in her

Şark Orduru'nun , Kars'ın bir vesika- i t.arihiyye olmak üzere, Erzurum Muhafaza -i Hukuk Heyeti tarafından, Kuman­ dası uhdemde bulunan Şark Ordusu'na hediye buyurulan Kelamullah'ı, Ordum namına, büyük teşekkürle kabul eyledim" surellc masruf fedakarlıklarına mazhar olan

Fethi

(doğrusu, Kurtuluşu) haurasına, mübeccel

"Muayyen sene-i devriyelerinde (yıldönümlerinde): Erzurum'un istirdadı ( 1 2 Mart 1 9 1 8), Kars'ın Anavatan'a ilhakı (30 Ekim 1 920) uğruna bezlican eden (canlarını veren) Şehid-Kardeş/erimiz'in mukaddes ruhlarını tatyiben (şad/hoş-ederek), işbu Kitabullfıh ile Hatim edilecektir" . .

235


"Ordum'a, Erzurum AJıali-i Muhteremesi'nin hediyesi olan hL• Kelamullah, arzuları vechile, Şark Ordusu nun mütevali (gelecek) Ku­ mandanları'na devren ve terken (devredilip, bırakılarak) teslim edil­ mek üzere, Karargiihım'm en mu'tena (özenilen) bir mahallinde, muhafaza olunacaktır. Bu vesile ile, arz-i sam imiyet eylerim" '

"Şark Cephesi Kumandanı" "Kazım KARABEKIR" ( İ H, s. 1 129- 1 1 30, 1 1 38-1340). * *

*

Bugün bu Yazma Kur'ani-Kerim, Ankara'da Genelkurmaybaş­ kanlığı Kütüphanesi nde, 1 Numrolu ki(ap olarak bulunmaktadır. Bunun Mahfaza Kutusu üzerinde, gerçek inciler dizilmiş kapağı ve ilk sahifesinin fotoğrafını, 1968'de aldırtmıştık. incili Kutu Kapağı nın klişesini, Erzurum Atatürk Üniversitesi'nin, Cumhuriyetimizin "50 Yıl Armağanı" /. Cildi'nde, Erzurum Merkez Vaızlarından dostumuz Lütfullah BiNGÖL Hoca'nın makalesine dercettik. '

'

Mahfazası, 130 x 190 mm. boyunda, iyi yapılmış karton kutu­ ya, açıkyeşil atlas kaplanmıştır. Köşeleri, beyaz örgü dokuma ve üs­ tünde penbe bir çerçeve gibi su vardır. İçine, beyaz ibrişimle verevine Ay-Yıldız yapılmış ve Hilal ile Beşkollu-Yıldız'ın içi ve dışı, beşyüzden çok ufak-inci ile süslenmiş olup; Yıldız'ın içine san-ibrişimle "Kelamullah" "Hilal'in içine, harekeli olarak: "Kars Fatihi Şark­ Ordusu'na, Erzurum'un Hediyyesi", altına da, üç saurda - alttan yukarı okunur- "1 7 L (Şevval) Sene 1340" (= 13 Haziran 1922, Salı) yazıları işlenmiştir. Kitabın cildi, vişneçürüğü renginde meşin kaplama, üzeri yaldızlı çapraz yapraklarla süslüdür. İçi, 1 5 saurlı, 303 varaktır, son v. 302b-303:ı da, Hatun-Duası yazılı. Kalınlığı 32 mm' dir. İ ri-nesih hatu ile, "Derviş Hüseyin Mazhar" tarafından yazımı, "29 Cumiidis­ sıini Sene 1318" (= 13 Ekim 1900, Pazar) günü biuniş. İlk yaprağın boş olan a-yilzilnde, yeşil mürekkeple Ay-Yıldız

236


yapılmış ve içine, siyah çini-mürekkeple, Mahfaza Kapağı ndaki yazı­ lar ile, aluna, aynı tarih yazılmışur. Fatiha ve Bakara Süreleri'nin kar­ şılıklı sahifeleri , çok enfıs yaldızlı ve rllnıi-süslerle donatılmış olup, yanlarına, birerden dört pembe gül şekilleri yapılmışur. Kalan bütün sahifeler, yaldız çerçevelidir. '

iV. ENVER PAŞA'DAN YURTDIŞINDAN "MURASSA'­

KILIÇ Devletimizi, 1908'de resmen iian edilen lkinci "Meşrutiyet" idaresine rağmen, Hükumet'e, Meclis'e ve Padişah'a haber vermeden, Birinci-Cihan Savaşı na sokan "Üçler"den, Harbiye Nazın ve Başku­ mandanvekili Enver Paşa, (ötekiler, Dahiliye Nazın Tal'at ve Bahriye Nazın Cemal Paşalar), yenilmemiz üzerine lttihadçılann ileri gelenle­ riyle Berlin 'e kaçmışu . Anadolu'da Milli-Mücadele başlayınca, oradan Moskova'ya, sonra Baku ve Batum'a gelmişti. "Damfld-i Şehriyar!" (Padişahın Güveğisi) olduğundan, çok değerli eşyayı da, yanında gö­ türmüştü. Enver Paşa. Ağustos 1 920'den itibaren, hem TBMM Başka­ nı Mustafa Kemal Paşa, hem de "Şark Cephesi Kumandanı " Kazım Karabekir Paşa ile mektuplaşıp; bunlardan yüz bulursa, yeniden ülke­ mize gelmek istiyordu. Bu uğurdaki bilgi ve mektuplaşmalar, K. Ka­ rabekir'in, "istiklal Harbimizdı: Enver Paşa ve ittihat Terakki Erkanı" ( İ stanbul 1967) kitabında, yetki ile tanıtılmıştır. '

Enver Paşa, Anadolu'ya gelme isteğine kavuşmak için, her iki kahramanımızla mektuplaşırken, Amucası Halil (KUT) Paşa'nın Yaveri Muhyiddin Bey ile armağan olarak, Ankara'ya iki "Murassa' (elmasla süslü) -Kılıç" göndermiş: Birisi Mustafa Kemal Paşa ya, öteki de, Kazım Karabekir Paşa'ya ait Bu hususta, " İ H " de (s.992), kısaca bilgi verilmiştir. Her iki kılıcın da, bugün "Atatürk'ün Terekesi" arasında bulunması gerekir. '

23 7


,,

yl.L. MAZ

-rtll< K

el

J. j

f !

BAiı ili

ı' • r· ::

C' 4.

N//11

11.4N

f' :

c:ı VA

N/K

T A

NA

//

//

711�

etı

A.r

Kf!

ZJAN

� .Al.4K

c:ı ı J. � J. a ı J. J J. ! GTİR lJİ

-;r;; y LJJ

lf

])IJ! H,4.AI

J. j ı f1 J. j 1 J5j

..

Tt.!/l'< ;ile. YI

UU.

riİRK

. lf.,fl

Y&

NA 2

ı � F ci/IMJ

ı& ·· 9

>

YI

KIL

esr

.s.4

J

--

-n7.tv<

ve

Ll

µ4 :z.

:b

!

· S'

1


İSTi l<LAL .z.

�iı:: L)L ,,. .

vtı İS

"l:::E. .

YA

.

-r}K Mı..

MAR$1 Ö l UM .

):tı

SAN CA

GIM

is

.

,,. .

YA

.

o LtJM

.

� F r ı u f ı tr F r ı EJ p , ı $

vA.

,,..@ Üı..

J 1Q

'612

Vol<

•r r �N C.A

MİL Hi

�rıM

ır 6rM

€'

,,VİM

ciıt

WTl. j)U

� ıpt F t t VAR

.:.. ı

i,ı

;"

DA

viM

ı;-

TİK

·, 5

J 1 ctl'r{IF i JE 'r

Ü ıJ

7Ufl.

' cor0rJ r F ;.<.İN

TİM

""

� 1

i5

-..IA

LAL

Ti.-.

.siz

TA

Nl.'-1

Y•K TVrı.

M;L

LE

MU

ı r r VA

Tİİııc

J..Ff 8oY

tt t r.M.ı

'{O

..L l l

TİM

ıp J ı -ıı;;

ıVM

e�r 1 r F 1 E E:t 1 E

fi.ti"-

?>il<

ı ı.,.litJ

llİM

'(&

1

.'il!

,

#Vlı.

t t ı r· v tı

,1 ,

ı

NA

U t H ı r F j U t lr'ilfitlj ei:Z

&t r iP

TA

r

r

ı<İ

MA Z ,vırı.. !.fi

ı "İ..Z.

r ı EJ r e� ı J 3 J J ı r Hı"r.ı

TÜIV'

CE' .rıi

ei

.J

'{iL.

ı


Yiverlcriyle, sağında Halid, solunda Kemal Beyler.

! . 1 9 1 8 Mayıs ayı onasında Gümrü'de, 1. KafKas Kolordusu K. Kurmay Albay Kizım KARABEKİR,


2. 24 Mayıs ! 9 1 8'de Üç Türk Kumandanı, Yivcrleriylc Gümrü'de: a. Heli kamalı 3. Ordu K.Vehib (Mchmed KAÇ) Paşa, onada II. KalKas Kolordusu K. Yakup Şevki (SUBAŞI) Pa,a, onun solunda L KalKas Kolordusu K . Kazım KARA BEKiR Bey, solda beli kamalı Kurmay Binbaşı Husrev (GEREDE) Bey.


3 . Şark Cephesi Kumandanı Ferik (Korgenenıl) Khım KARABEKIR l'aşa. (Elyansıyla, !. Dönem Baıum Meb'usu ve Kars Konreransı'nda "Gürcistan işleri Müşavin, Artvınli) " \'teb'us Edib (DiNÇ) Bey'e, ft 24 Kinunievvel Sene 37 (24.Xll. 1 9 2 1 ) Sarıkamış Şark Cephesi Kumandanı {lmı..i) Kazım

KARABEKİR.


4. " Kars Fitihi Şark Ordusuna t:rzuruın 'un Hedlyyesl" y12ılı ve Ay- Yıldız'ı, gerçek ıncılerle süslü, Kur'fınl· Kerlm'in Mahfazası üsıü.


5. Şark Or<lumu1.a Armağır n yazma Kur':ini-Kerim ·ın ıç kapağı yazılan: Yıldız içinde .. Kellimull:ih'', flı lal içinde ··Kars Htihi Şark Ordusu'na Erzurum'un f üdiyycsi"', altında 17 L (Şevval) Sene 1 340 ( 1 3 . VI . 1 922).



7. Sovyet Sosyalist

Kızıl Rus Ordusu'nun, Şark Cephesi Kumandanı Kazım Karabeklr Pap'ya annığanı Salonlu Tren Vagoou dışındaki, annalar ve türkçe yalllar.

l'ederalif Rusya Cumhuriyeti Lüks

.

����� s'ıfi'j � fe> Jf!;,r jyft: J' Ü

.

--..:> .f' . ._;, ,_,..: ..__si )_,\ v--" ./ J ;.::>


OHAlıltOrD

[0 8 PAHllSI

8. Ayni Lüks Salonlu Tren Vagonu dışındaki, nısça yazılar ve annalu.

M?lnfl �APA Bl\\fl P OAillA

'f J'ırA!l!TUliı l!ıFXDBHHOfD HA

b1HlYPff Kt1 M CHY BOCT0Hll UI Y!O All OM DK /JıABM p ı: !ıı! T l'! M

A �PArttA� .R A P M tı

'

{(ifı r.c :rc.


c 2


10. 1946'da,

Türkiye Büyük Millet MecllsJ Bqkanı Kizım KARABEKİR P:ıfa.


1o

i

;

1 !• hl 0 1

:j[: •

- .--�! .

1o "'

i'

i: ı[� cl�l� ·ı h ı: :1=! 't! :-1- 1 • �1 �; : [i d

l

1 ! �

o

• •

.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.