Mehmet Emin Resulzade- Azerbaycan Cumhuriyeti

Page 1


BÜTÜN E S E R L E R l: 1 .

MEHMED EMiN RESULZADE

.

.

AZE RBAYCAN CUMH UR i YETi

(Keyfiyet-i teşekkülü ve şimdiki vaziyeti)

"Millet yoludur, Hak yoludur tuttuğumuz yol, Ey Hak yaşa, ey sevgili millet, yaşa, var ol!' Tevfik Fikret

H azırı ay a.n ı ar: Dr. Yavuz Akpınar - İrfan Murat Yıldırım Sabahattin Çağan

lstanbul - 1 990



AZERBAYCAN CUMHURiYETi

ÖN SÖZ Azerbaycan'la ilişkilerimiz yeniden gelişmeğe başladı. Yılların zor ve kapalı ilişkilerinden sonra, dünyada ortaya çıkan gelişme­ ler ve Sovyeıler Birliği'ndeki değişmeler sebebiyle bu ilişkilerin giııikçe daha da ilerleyeceğini ve her iki kardeş toplumu da ıaı­ min edecek bir düzeye çıkacağını ümid ediyoruz. Son feci hadi­ seler de bizim bu ümidimizi yok etmiş değil. Resulzade, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerindeki esas bağlardan biridir. Azerbaycan'ın asrımızın başından bugüne kadarki siyasi ve külıürcl hayatının en önemli safhaları, bu büyük şahsiyetin dü­ şünceleri ve faaliyetleriyle yakından ilgilidir. Azerbaycan'la yakın ilişkiler kurmak istiyorsak, önce bu kar­ deş ülkeyi bütün yönleriyle tanımamız gerekiyor. Bunun için de Azerbaycan'ın yakın tarihini, problemlerini çok iyi öğrenmeliyiz. Bu işte, asrımızın başlarında, hem Azerbaycan'da hem de Türkiye'dc edebi, kültürel ve siyasi faaliyetlerde bulunmuş; düşün­ celeriyle, yazdıklariyle her iki kardeş toplumu da etkilemiş bulu­ nan §ahsiyeıterin eserleri bize kılavuzluk edebilir: Hüseyinzade Ali, Ahmet Ağuoftlu, Mehmed Emin Resulzade, Mehemmed Ha­ di, llüseyn Cavid, Ö.Faik Numanzade, Mehemmedağa Şahtahtlı

vs. gibi sözü edilen kimselerin eserlerinin Türkiye'de yayınlanma­ sı son derecede yararlı olacaktır. Aynı şekilde I. Dünya Savaşı yıllarında ve daha sonra Azer­ baycan'da çeşitli vesilelerle bulunmuş Anadolu Türklerinin ko­ nuyla ilgili eserlerinin ve bilhassa hatıralarının da Azerbaycan'da


VI

MEHMET EMiN RESULZADE

basılması, karşılıklı olarak birbirimizi öğrenmemize ve tanımamı­ za yardım edecektir. Kanaatimizce ancak bu şekilde hareket edersek gelecekte birbirimizi hayal kırıklığına uğratmaktan kur­ tulur, sağlıklı ili§kiler geliştirebiliriz. İşte bu sebeble, Azerbaycan hakkında, eline her kalem alanın allame kesilip senaryolar döktürdüğü bu günlerde elde edebildi­ ğimiz kadariylc Resulzade'nin bütün eserlerini, mümkün oldu­ ğunca kronolojik bir sıra takib ederek yayımlamayı kararlaştırmış bulunuyoruz. Aslında, Resulzade'nin gerçek anlamda tam bir külliyatını yayınlamak, bizim için, şimdilik imkansızdır. Çünkü Resulzade, Azerbaycan'da gazeteci ve yazar olarak bir çok eserler vermiştir. İran'da Farsça yazıları neşredilmiştir. Avrupa'da muhaceret ve mücadele yıllarında bir çok yerde, değişik dillerde (Fransızca, Almanca, Rusça ve Lehçe) eserleri basılmıştır. Bu gibi eserlerinin temini ve tercümesi büyük emekler, farklı çalışma grupları gerek­ tirmektedir. Bu eserlerin hepsinin ayrı ayrı tesbiti bile özel çalışmalar ister. Kısacas� tam bir külliyatın hazırlanabilmesi için çok daha büyük hazırlıklar yapmak ve belki de herşeyden önce Resulzade bibliyografyasını ortaya koymak gerekir. Yapılması gereken ikinci bir çalışma da Resulzade'nin biyografisi üzerinde olmalıdır. Belirttiğimiz bu çalışmaları tamamlayabilmek imkan ve zama­ na bağlıdır. Biz yine de başladığımız bu işi devam ettirmcğe ve tamamlamağa çalışacağız.


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

Vll

Resulzade külliyatının yakında baskıya verilecek olan ikinci cildi İran Türkleri ve Kafkasya Türkleri hakkındaki yazılarından oluşacaktır. Bizim bu teşebbüsümüzü memm_ıniyetle kabul eden ve des­ tekleyen, külliyatın basılmasını üstlenen İstanbul'da yeni kurul­ muş olan Azerbaycan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği'ne, teşekkürlerimizi ve minnettarlığımızı açıklamayı bir borç olarak kabul ediyoruz.

Dr. Yavuz Akpınar İrfan Murat Yıldırım Sabahattin Çağın



AZERBAYCAN CUMHURİYETi

IX

Bayraklaşan Şahsiyet: M E H M ED E M İ N R E S U L Z AD E • Dr. Yavuz AKPINAR

Azerbaycan'ın yakın tarihinde önemli rol oynamış şahsiyet­ lerden biri de hiç şüphesiz ki Mehmed Emin Resul uide dir. Onun hayat hikayesi, Azerbaycan'ın talihini ve talihsizliğini temsil eder. Rcsulzade'nin yetişme tarzı, idealleri -Ahmet Caferoğlu'nun ye­ rinde bir deyimiyle -Baku-Tahran-İstanbul üçgeninde (bunu Mos­ kova ve Varşova ilavesiyle de tamamlamak mümkündür) yaptığı mücadele; Azerbaycan'ın kaderini belirleyen muhitlerin karakte­ rini de açıklar. Katettiği çetin yol, bir bakıma Azerbaycan'ın tarihi gelişimini temsil eder. 3 1 . 1 . 1 884 tarihinde Baku yakınlarındaki Novhanı'da din ada­ mının oğlu olarak gözlerini dünyaya açtı. Babası Hacı Molla Ali Ekber, annesi Zalkızı Ziynet'tir. Küçük yaşlarından itibaren aile muhitinde -bilhassa babasından- tam bir Türk-İslam terbiyesi a­ larak bu hayatın tabii bir neticesi olarak Arapça ve Farsça öğren­ di. Özellikle Fars dili ve edebiyat ına nüfuzu o derecedeydi ki, bu kültürün merkezi Tahran'da gazetedliğe başladığı sırada şark kül­ türüne hakimiyetiyle herkesi şaşkınlığa düşürmüştü. '

0) Resulzade'nin hal tercümesini ve fikir dünyasını bu külliyatın son cildinde vermeyi düşünüyoruz. Elimizdeki işin tabii seyri de bunu gösteriyor. Bu bakımdan, şimdilik, bazı kaynaklardan raydalanarak hu kısa hiyôgrnfiyi hazırladık. Aynca Resulzade Bibliyograryası da hazırlanıp külliyatın �onuna ilave edilecektir.


x

MEHMET EMiN RESULZADE

İlk tahsilinden sonra bir ara Bakırda "Teknikum"a devam etti. Fakat siyasi ve içtimai meselelere karşı duyduğu ilgi sebebiyle tah­ silini yarıda bıraktı. l 90J'te daha 19 yaşında iken Şark-ı Rus gazetesine bir mek­ tup yazarak hasın hayatına atıldı. O zaman bütün Kafkas muhi­ tinde çıkan hu tek Türkçe gazeteyi, tanınmış gazeteci, fikir adamı Mehemmeda�a Şahtahth yönetmekteydi. Resulziide, gençliğin verdiği heyecan ve henüz ruhunda gelişmekte olan milli hislerin çoşkunluğuyla kaleme sarılmış; Bakırda kendi aralarında bozuk bir Rusça ile konuşmayı, Türkçe konuşmaya tercih eden gençlerin feci vaziyetini bir mektupla gazeteye bildirmişti. Çok geçmeden mektubunun "Baku 'danMekıııp" başlığıyla yayımlandığını gördü. İşte o andan itibaren kendini gazetcilik mesleğinin ilk basamak­ larında buldu, gittikçe yükseldi. l 904'te "Rusya Sosyal Demokrat Fehle Partiyası" (Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi)'nin içinde Bakı'.i'da kurulmuş olan llümmet (Himmet) adlı gizli teşkilatın üyeleri arasında M.E. Re­ sulzfide de bulunuyordu. O dönemlerde çarlığın baskıcı yöneti­ mine en fazla karşı olduğu için bu siyasi parti saflarında yer al­ dığını bizzat kendisi açıklamaktadır. Bu teşkilatın kendi adıyla (Hümmet) yayımladığı gizli broşürlerde yazıları neşredildi. 1905 Rus ihtilalinden sonra Azcrbaycan'da da büyük bir ser­ bestlik ve canlılık görülmüş; ardından bir çok süreli yayın çıkar­ ulmış, basılan kitaplar büyük bir artış göstermiştir. Rcsul7. a de de hu sıralarda bir çok gazete ve dergide makale­ lerini yayımlatmış, bir kısım dergilerin ise doğrudan doğruya yö­ neticiliğini yapmıştır.


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

XI

O dönemlerde önemli roller oynamış olan Ahmed Agao!llu, Ilüseyinzade Ali (Turanlı), Celil Memmedguluzade, Ömer Faik Numanzade, Hasan Bey Melikzade gibi tanınmış kalemlerle bir­ likte Azerbaycan fikir hayatını besleyen aydınlar arasında önemli � bir yer tutmuştur. 1905-1908 arasında Resu lzade'ni n yazılarına Hayat, İrşad, Tekamül, Füyuzut, Yoldaş ve Terakki gibi süreli yayınlarda tesa­ düf edilir. Tekamül ve Yoldaş'ı bizzat idare etmiş, 1906'dan itibaren bir ara Terakki'nin redakt ö rlüğünü de yapmıştır. Bu süreli yayınlarda sosyal ve siyasi meseleler hakkındaki yazılarında, bilhassa hürriyet, millet, milliyet, insan hakları, medeniyet gibi kavramları tanım­ lama ve halka benimsetme gayreti dikkati çeker. Nitekim çok geçmeden bu düşüncelerini "insanlara hürriyet, milletlere istik­ lal" §eklinde formüle etmi§tir. Bu sırada M.E.Resulzade'nin edebiyata da ilgi duyduğunu, bazı şiirler kaleme aldığını, Karanlıkta Işıklar (1908), NagehAn Bela ( 1 908) adlı piyesleri yazdığını teshil ediyoruz. Karanlıkta Işıklar ilk defa 5 Aralık 1908'de Bakıi'da sahnelenmiştir. İran meşrutiyet hareketinin gelişmesi üzerine l908'de Güney Azerbaycan'a geçmi§, Tebriz'de hareketin önderi Settar Han ve arkadaşları ile görüştükten sonra Tahran'a giderek Farsça İran-ı Nev ( 1908- 191 1 yılları arasında çıkarıldı) gazetesini yönetmiştir. Tahran'da Seyyid ilan Ta�ızade, I lasanguli ilan Nevvab, Sü­ leyman Mirza, Seyyid Mehemmed Rıza gibi Avrupa'da tahsil gör­ müş açık ve ileri dü§ünceli aydınlarla birlikte çalışmış, hürriyetçi demokrat düşüncenin İran'da kökleşmesine uğraşmışlardır.


Xll

MEHMET EMiN RESULZADE

Resulzade'yi 1920 yılında İran Denıokrm Parıisi ni kuran ay­ d ınlar arasında da görüyoruz. Halla bu partinin merkez komite­ sinde de yer almıştır. Partinin faaliyetlerinden Rus hükumeti de rahatsız oluyordu. Çünkü İran'da emperyalizme yönelmiş müca­ '

delenin, ilk hedeflerinden biri de Rusya idi. Nitekim çok geçme­ den Rusya'nın yardımı ile İran meşrutiyet-demokrat hareketi ka­ na boğuldu. Resulziide İran meşrutiyetçileri içerisinde de en tutarlı ve ·ilerici bir çizgide yer almış; mutedillere karşı mücadeleden çekin­ memiştir. 1910'da Tahran'da Farsça "Tenkid-i Fırka-i İ 'tidaliyyıın" adlı risalesini neşrettirmiştir. Bütün hu faaliyetleri ve ayrıca İran'daki Rus nüfılzuna karşı başlatıığı mücadele çarlık hükumetini rahatsız eder. Resulzade'nin Rus vatandaşı olduğunu ileri sürerek İran hükOmetinden iadesini isterler. Ruslar'ın hu baskısı üzerine iran'dan İstanhul'a geçmek mecburiyetinde kalır. İstanhul'da yine kendisi gibi Rus baskısı sonucunda Azerbay­ can'da ayrılmak zorunda kalmış bulunan hemşehrileri Ahmed Aı:taoı:tlu, l liiseyinzade Ali ile hulu§ur. İstanhul'a Tahran'daki mü­ cadele arkadaşı Seyyid Hasan Taı:tızade ile gelmiştir. Resu lzllde çok geçmeden hu §ehirdeki kültürel faaliyetlere katıl ır, iyi hir çevre edinir. Sıraı-ı Mıistakin ı d e yazıları çıkar. Fa­ kat daha çok Türk Ot:akları'nın çalışmalarına katılır. Tıirk Yıırd11 dergisinde, o zama n geni� hir ilgiyle karşılanan "İran Türkleri" adlı seri makalelerini yazar. Bu makaleler, Osmanlı Türkleri'nin İran'daki soyda§larına hir başka gözle bakmalarına sebep olmuş­ tur. Zaten İran meşrutiyet hareketi o zamanlar İstanbulda da '


AZERBAYCAN CUMHURİYETI

Xlll

sevniçle karşılanmış, hu hadiseyle ilgili bir çok yazı, Anadolu Türklcri'nin İran'ı yeniden: tanımalarına yol açmıştı. Eski mezhep ihtilafları unutulmuş, mü�ıerek idealler aydınları birbirine yaklaş­ tırmıştı. Resulzıide'nin Tıirk Yıırdıı'ndaki diğer bir yazısı da Cenıaled­ din Efgani'den tercüme elliği "Valıdeı-i Cinsiye Fe/sefesi dir Bu makale, o 1. a manlar güçlenmekte olan Türkçülük akımı açısından da önemlidir. lsıanbul'da Ziya Gökalp ba�ıa olmak üzere bir çok Osmanlı aydınının fikirleriyle ıanı�ması Resulzıide'yi bir hayli et­ kilemi§ görülmektedir. Nitekim daha sonraları ba�kanlığını yaptığı Mıısavaı Partisi'­ nin şiarları da bu hususu açıkça göstermektedir. Resulzade'nin İstanbul'da bulunduğu sıralarda edebi tercüme ile uğraştığını ıesbiı ediyoruz; l 912'de Gorki'dcn iki, Tolstoy'dan bir hikaye tercüme ederek Rııs Edebiyatı Nünıııneleri" adıyla ya­ yımlaımışıır. 1913'ıe Romanov hanedanının 300. yılı dolayısıyla çıkartılan umumi aftan yararlanarak Baku'ya döner. Baku'ya döndüğünde siysasi ve kültürel faaliyetlerine bıraktığı yerden devam eder. Halla siyasi faaliyetleri sebebiyle bir ara tu­ tuklanmı§tır da. Ac;keri mahkemeye verilmek üzere iken 1917 ih­ tilalinin patlak vermesi sebebiyle serbest bırakılmıştır. 1 0.10 .19 1 4'ten itibaren İkbal'de yönetici olarak çalı§mı§, daha sonra 2.8. 1 9 1 5'ten itibaren de Açıksöz'ü bizzat yayımlamıştır. Şe­ lale dergisinde zamanın edebi dil münaka�alarına katılmıştır. Bu dergideki bir yazısında Servet-i Ji'ü nun 'un dilini benimseyenlerle katı bir Azerbaycan Türkçesi'nden yana olanlar arasında daha ma'kul ve mutedil bir yolu müdafaa etti. "

"

.


XIV

MEHMET EMiN RESULZADE

Açıksöz gazetesinde artık Rusya veya Kafkasya "müslümanla­ rı"ndan değil, "Türkler"inden süz ediyordu. Bu bile Kafkasya'da bir ilerlemeydi. Zira o zamana kadar Ruslar "müslüman, Tatar" sıfatlarından başka tıirisinin kullanılmasına izin vermiyorlardı. 1914-191 6 arasında Dirilik'te de yazdı. Burada da kendi nı.'.-ııet ve milliyetçilik anlayışını açıklamaya devam etti. Türkçü., Jslamcı ve medeniyetçi düşüncelerini halka yaymaya çalıştı. 1917'de zaten başından beri içinde tıulundıjğu ve artık bir parti şeklini almış olan Müsavat'ın başkanliğına getirilince, dü­ şüncelerini daha da açık ve geniş bi ( şekilde yayma imkanını buldu. Rus ihtilali de artık bütün ı.iyasi fikirlerin açıkça savunul­ masına ve açıklanmasına iml:.an yaratmıştı. 1917 yılının 1-11 Mayıs günleri arl!�.ilıda Moskova'da toplan­ mış bulunan "B(:iiin Dünya A-fü:;iiimanları Şıırası na Azcrbaycan'ı "

temsilen 1.i.aıılanla rdar. biri de Resulzıide idi. Bu kongredeki ko­ nu ;ınalarıyla dikkati çekti. Bir ara Rusça konuşmasını teklif e­ denlere verdiği cevap " Türk dilinden başka bir dille asla konı.ış­ mayacağımr' şeklindedir. Onun düşünce dünyasının temellerini ve Türkiye'deki düşünce hareketleriyle ilgisini açıkça gösteren, yine bu kongrede İslam Türk dünyasının programının ne olması gerektiğini açıklarken kullandığı şiar -çok iyi bilinen- " Türkleş­ mek, islamlaşmak ve nuıasırlaşmak" şiarıdır. O sıralardaki siyasi görüşlerini de yine kongredeki konuşma­ larından öğreniyoruz: "İşte efendiler, lıem insanlık meden�vetinin hatırı, Rıısya 'nın mııtlıılıığıı, lıem de Türk milletinin faydası için Rt.ı!ı}'a 'nın milli-malıalli mı.ılıtariyetler temeli üzerinde kıınılu Birleşik Cı.ımlıı.ıriyetler şeklinde idare olıınması gerektiğine karar verelim" diyerek Rusya Türkleri'nin geleceği hakkındaki düşüncelerini a­ çıkça ortaya koymuştur.


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

xv

N itekim Kongre, Resulz6de'nin bu teklifini kabul etmişti. Bolşeviklerin Rusya'da iktidarı ele geçirmesinden sonra Tiflis'te . Türkler, Gürcüler ve Ermeniler'in katılımıyla Kall<asya'nın idare­ sini eline alan milletvekilleri "Mmwa-yı Kafkas Scymi"ni oluştur­ muşlardı. Buradaki Azerbaycan temsilcilerinin; 28 Mayıs 1918 tarihinde de bı.ı hükumetin dağılmasından sonra "Azerbaycan Milli Şurası" adını alan Azeri milletvekillerinin sözcü_lüğünü, en büyük parti olan Musavat'ın da başkanlığını yapmakta olan Resulzade üstlenmişti. Böylece 28 Mayıs l 918'de Azerbaycan Milli Şurası bağımsızlı­ ğını ilan ederek, kendi cumhuriyetinin yolunu açmış oldu. Bu şura, ResulzAde'nin başkanlığında aldığı "milli misak" kararı ge­ reğince Azerbaycan kurucular meclisinin toplanacağı zamana ka­ dar hükumeti idare edecekti. Resulzıide devlet başkanlığına geti­ rildi, hükllmeti de Iı'ethali ilan Hoyski kurdu. Bakıl işgalde olduğu için devletin merkezi Gence olarak ilan edilmişti. Resulz6de bu yeni, Türk devletinin kuruluşunun her safhasında rol oynamış, sorumluluklar taşımıştır. Azerbaycan hükumetinin kuruluşundan itibaren karşılaştığı bir çok zorluğun çözülmesinde, Resulzade her zaman milli. bir lider olarak üzerine düşeni yaptı. Elinizde olan bu eserinde Resulz6de, Azerbaycan Cunıhııriye­

ti'nin kıHuiuşu ve yıkılışını bütün a ç ıklı�ı !!� �;"ıİattığından biz bu konulara daha fazla girmeden, yazarın hal tercümesine dönmeyi tercih ediyoruz. Haziran 1918'de Resulzade hem Osmanlı devleti yetkilileriyle görüşmek hem de Orta Avrupa devletlerinin katılımlarıyla Kaf­ kasya meselelerinin görüşüleceği düşünülen konferansta Azerbay-


xvı

MEHMET EMiN RESULZADE

can'ı temsil etmek üzere İstanbul'a gelir. Burada yabancı devlet­ lerin ileri gelenleriyle temas ederek BakO'nun işgalden kurtarılma­ sı için çeşitli teşebbüslerde bulunur, ama olumlu bir netice elde edemez. Bu arada BakO üzerine ilerlemekte olan Türk ordusu nihayet 16 Eylül I918'de şehri işgalcilerden kurtarmıştır. Azer­ baycan hükOmeti böylece BakO'ya taşın ır. Resulz.Ade de Azerbay­ can'a dönerek, devlet başkanlığı görevine devam eder. 7 Aralık 1918'de BakO'da Azerbaycan parlamentosunun açılı­ şında yaptığı tarihi konuşmasının sonunda söylediği "Bir defa yük­ selen bayrak bir daha inmez" vecizesi Azerbaycan siyasi tarihinde, günümüze kadar tesirini gösteren milli bir parola halini alır. 1919'da Müsavat Partisi'nin il. Kongresinde oybirliği ile ye­ niden parti başkanlığına seçildi. Bolşeviklerin 27 Nisan 1920 tarihinde Azerbaycan'da idareyi ele geçirmesinden sonra bir müddet arkadaşı Abbaskulu Kazım­ ziide ile birlikte saklandı. Sık sık yer değiştirdikleri bu kaçaklık hayatı sırasında Lahıç'ta Asrımızın S iyavu şu adlı eserini yazdı. Bu eser Azerbaycan'ın talihsiz Önderinin hikıiyesinden başka bir şey değildi. Kötü bir tesadüf neticesinde yakalanan kaçaklar, Bakıl'ya ge­ tirilerek Çeka'nı n idaresindeki "Asobi Atdel" hapishanesine ka­ . patılırlar. Resulzade'nin arkadaşıyla Bolşeviklerin eline geçmesi, şehir­ de büyük bir heyecana sebep olmuş, hadise çıkmasından çekinen Bolşevikler, halka açıklama yapmak zorunda kalmışlardı. Hatta, eski İ ran meşrutiyetçilerinden, Resulziide'nin İran'dan mücadele arkadaşı lleyder Han Emioglu, Bolşevik Dr. Neriman


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

xvıı

Nerimanov'a kar§t "Resu/zfıde 'nin kılına dokunıılıırsa, karışmanı.'"

tarzında tehdidlcrde dahi hulunmu§tur. Resulzfide'nin sorgulanması,-akıheti hakkında alınacak karar, anla§ılan Bol§evikler arasında anla§mazlıklara sehep olmu§tur. O sıralarda Baku'ya gelen Stalin'in doğrudan müdahalesi ile hapisten çıkartıldı. Halla Stalin önce Resul:Wde'yi hapisle ziyaret etmiş sonra kendisiyle hirlikte Moskova'ya götürmüştür (1921) . Resulzade, Stalin ile ili§kilerini, bu diktatörün ölümünden sonra 1954'Le Dünya gazetesinde yayımladığı "Bir Türk Milliyet­ çisinin Swlin 'le Illfila/ Haflraları" adlı yazı serisinde bütün Lcfer­ ruaıı ve samimiyetiyle .açıklamı§llr. Resul:Wde, Stalin'i Çarlık hükumetine kar§t Kafkasya'dan sür­ dürülen mücadele sırasında tanımıştır. Özellikle 1905-1917 yılları arasında çarlığa kar§ı muhtelif gruplar zaman zaman mü§terek cephe olu§Luruyorlar; sonra da herkes kendi yoluna gidiyordu. ݧte bu çerçeve içerisinde Resulzılde, Hı'inınıet Teşkilatı 'nın mcn­ suhu oları.ık zaman zaman Stalin'le gürü§müş, mü§Lerek faaliyet­ lerin içinde yer almışlardır. Bir defasında Stalin'in hapisten kurtarılmasında da Resul­ :Wde'nin rolü olmuştur. Halla Stalin'in hir cami içerisinde, min­ berde bir müddet saklanmasını Resulzade'n i n sağladığı da söy­ lenmektedir. Daha sonraki geli§mcler açıkça gösteriyor ki, Stalin'in, Re­ sulzade'n i n hayatını kurtarmasını (O sıralarda bir çok Müsavatçı türlü ithamlarla kur§una diziliyordu) sadece eski hir arkada§lık ve minnet horcuyla açıklamak inandırıcı olmamaktadır: Nitekim Resulzıide'nin Moskova'da karşıla§Ltğı ve hir kısmına


XVlll

MEHMET EMİN RESULZADE

şahid olduğu siyasi gelişmeler; o sıralarda "milletler komiseri" olan Stalin'in ve hir kısım Bol§eviklerin şarkla ilgili ileriye yöne­ lik planları, İran'da takip edecekleri politika açısından Resulzade, önemli hir koz olarak ellerinde bulunuyordu. Üstel ik Azerbaycan, henüz tam kontrol altına alınamamı§tı. Bu durumda Resulz.Ude'yi Moskova'da göz altında bulundurmak Bol§eviklcriıı yararınaydı. Stalin, Resulzade'ye resmi bir iş kabul etmesi için defalarca tekliflerde bulunur, ama durumun farkında olan Resulzade, Bol­ §eviklerin oyununa gelmez. Moskova'da S talin 'in Resulzade'yi, Bolşevik ihtilalini şarka (bilhassa İran ve Türkiye'ye) yaymak için hazı işlerde görevlendirmek istediği, şarka yönelik propogandada hilgi ve tecrübesinden yararlanmak istediği anlaşılıyor. Resulzade çe§illi mazeret ler ileri sürerek hu gibi i§lere hula§mamıştır. Sa­ dece, geçimini temin edebilmek için Moskova Şarkiyat Ensti tü­ sü'nde Türkçe ve Farsça dersler vermeyi kahul eder. Resulzade, Stalin vasıtasıyla yakın mücadele arkadaşları olan Abbaskulu Kazımzade'yi ve Memmed Ali'yi Moskova'ya getirte­ rek, Azcrbayc<ınlı komünistlerin onlara hir zarar vermesine mani olmuştur: Resulzıide, Stalin'le birlikte aynı trenle Bakı'.l'dan ayrılacağı gün, kısa hir müddei önce hapisten çıkartılmış ve hir iki saat müddetle ailesiyle gürüşmesine izin verilmi§tir. H.esulzade, amcasının kızıyla evli idi. Moskova'ya giderken onunla hirliktc Bakı'.l'da iki oğlu ile hir kızını da hırakıyordu. Re­ sulzfüle, hapisaneden çıktığında küçük oğlu Azer; iki aylık bir çocuktu ve bahası onu ilk defa görüyor ve bir kaç saat sonra da bir daha hiç görmemek üzere bütün ailesinden ayrılıyordu.


AZERBAYCAN CUMHURİYETi

XIX

Bu satırları yazarken BakO'da çıkmakta olan Edebiyyat ve İn­ cesen'et adlı gazetenin 8 Mart 1990 (nr.8/2403) tarihli n üshası elimize geçti. Bu gazetenin ilk sahifesinde Resulzade'nin torunu

(kızının kızı) Firuze Memmedova'nın "İller ve ta/eler; Heyatın ağr.r y:ılu" başlıklı yazısı vardı. Yazıda Resulzıide ailesinin feci talihi kısaca anlatılıyor. Firuze llanım'ın verdiği bilgiye göre, Resul­ zade'nin büyük oğlu, daha 19 yaşına girmeden l937'de kurşuna dizilmiş, 17 yaşındaki küçük oğlu Azer de Kazakistan'a sürgüne gönderilmiştir. Kızı Latife, 1930'da Lahıçlı Damad Müslimzade ile evlenmiş, fakat bu aile de yakasını Stalin teröründen kurta­ ramamıştır. Latife'nin kocası tutuklanmış, aile Jarmine'e (Kaza­ kistan'a) sürgün edilmiştir. Resulzade'nin kızı Latife, orada bir çok müşkilalla karşılaştıktan sonra vefat etmiştir. Resulzade'nin küçük oğlu Azer'in ressam olduğu, il. Dünya Harbi'ne katıldığı ve halen Kazakistan'da Karakanda şehrinde yaşadığı da bilinmek­ tedir. Resulzade, Moskova'da gözaltında bulunduğu bu sürgün sı­ rasında, bir çok siyaset adamıyla görüşmek, fikir alışverişinde bu­ lun�ak ve böylece Sovyet Rusya'yı daha yakından tanı mak im­ kanını elde etmiştir. O sıralarda Azerbaycan'da Bolşeviklerin teşviki ile eski yazıyı kaldırıp Latin harflerini getirmek için bir faaliyet yürütülmektey­ di. Azerbaycan'dan gelen teklifler üzerine bu husustaki görüşle­ rini açıklayan Rusça bir makale kaleme aldı. Yazısında Türk dünyasının kültür bütünlüğünü bozacağı gerekçesiyle eski yazının değiştirilmesine karşı çıkmış, fakat ıslahı gerektiğini de açıklamış­ tır. Bu yazı üzerine bazı Azeri komünistleri de eski yazı lehinde tavır takınmışlardır.


xx

MEHMET EMİN RESULZADE

Resulzıide, Moskova'da eski mücadele arkadaşı A.Kazımzıide ile bir evde kalmış, bu şehrin çeşitli kütüphanelerinde çalışmala­ rını sürdürmüştür. Bakıl'da yeraltı faaliyetini sürdüren Müsavat Partisi'nin almış olduğu kararı uygun bularak Rusya'dan kaçmayı kabul etmiş, Mü­ savatçıların ve bilhassa Tatarların yardımı ile bunu gerçekleştir­ miştir. Önce ilmi araştırmalar yapmak bahanesiyle 1922'de Peters­ burg (Leningrad)'a gitmiş, buradan da deniz yoluyla Finlandiya'ya geçmiştir. Firarında meşhur Tatar fikir adamı Musa Carullah (Bigi) da yardımcı olmuştur. Nitekim Finlandiya'da bir ay kadar Tatar kolonisinin misafiri olarak kalmış, oradan da Türkiye'ye gelmiştir. 1 922 yazından İstanbul'da olan Resulzade Yeni Kafkasya (9 Safer 1341!ı'922) dergisini çıkarmağa başlar. Kasım 1 927'ye kadar, on beş günde bir çıkarılan bu dergi toplam 100 sayı neşredilir. Fakat anlaşılabilecek bazı sebepler yüzünden derginin "sahib-i imtiyaz ve müdir-i mes'ulü Seyyid Tahir'dir. Hatta ilk sayılarda Resulzade'nin açık imzasıyla yazıları çıkmaz. Bu dergide hangi imzaları kullandığı ayrı ve ilerde yapacağımız bir araştırma ko­ nusudur. Açık imzasının ilk görüldüğü yazı "Zaruri Bir izah " baş­ lığı altında "idareye gelmiş bir mektup" olarak 15 Teşrin-i Ewel (Ekim) 1 339/1922 tarihli derginin -4. nüshasında yer alır. Aslında bu dergide çıkan bir çok yazının Resulzade'nin kaleminden çıktığı açıktır. Yeni Kafluısya ile Azerbaycan ve çarlık yönetimi altındaki Türkler'in problemleri, haklı görülen davaları müdafaa edilir; Türkiye kamuoyuna bunlarla alakalı bilgiler verilir. ira� ve Sov­ yet hükumetlerini ve yöneticilerini hedef almış açık ve sert yazılar dikkati çeker. Sovyet ve İran matbuatı da bu yaz�lara cevap vermek mecburiyetinde kalırl�_r� _ _

__ _


AZERBAYCAN CUMHURIYET1

XXI

Resulzilde, Azerbaycan'ın yakın tarihini, içinde büyük rol oy­

nadığı cumhuriyetin kuruluş ve yıkılışını ele alan önemli bir eser yayımlamakta gecikmez. Böylece elinizde olan Azerbaycan Cum­ huriyeti; Keyfiyet-i Teşekkülü ve Şimdiki Vaziyeti adlı eserini İstanbul'da (1339-1341/1922) bastırır. Bu eser Azerbaycan konu­ sunda bugün bile değerini koruyan temel kaynaklardan biridir. İstanbul'da yayımladığı ikinci kitabı Asr1mızm Siyavuşu'­ dür( l 923). Resulzilde bu eseri 1920'de Bolşevikler'den saklandığı Lahıç'ta yazmış, orada dostlarına bırakmıştır. İstanbul'a varışın­ dan sonra eser Azerbaycan'dan gizlice gönderilmiş; sa � ibine ulaş­ mıştır. Bu eser, Resulzilde'nin Azerbaycan'daki heyecanlı günle­ rinin ruh halini yansıtır. Bir yandan da onun derin kültür, bil­ hassa edebiyat zevki ve bilgisi hakkında fikir edinmemizi sağlar. Eser Arasoğlu tarafından yeni harflerle de neşredildi (Ankara 1989). Resulzilde, Türkiye'deki neşriyatla Sovyetler'i bir hayli rahat� sız etmiştir. Onların Türkiye üzerindeki politik baskıları sonucu İstanbul'dan ayrılmaya mecbur olur. Avrupa'ya geçerek muhtelif ülkeler.de Azerbaycan davasını savunmaya, hür dünyaya açıklama­ ya devam eder. Rusya mahkOmu milletlerin oluşturduğu Promete adlı cemiyetin yayın organı olan ve Paris'te yayımlanan aynı adlı Fransızca Promete dergisinde 1928-1939 yıllarında, makaleleri düzenli olarak yayımlanır. 1937'de Bcrlin'de çıkmaya başlayan İstiklal gazetesinde (1934'c kadar),1934'te yine Berlin'de yayımlanan Kurtuluş (19351939)'ta yazıları neşredildi. Ayrıca bu yıllarda Müsavat Partisi'nin organı olarak yine Avrupa'da çıkartılmış olan "Müsavat Bülte­ nl"ndc Resulzade'nin bir çok yazısı bulunmaktadır. Ayrıca Resul-


XXll

MEHMET EMiN RESULZADE

z4de'nin gözetiminde Almanca, Lehçe Azerbaycan davasıyla ala­ kalı bir çok risale ve kitap neşredilmiştir. Kendisinin de Rusça; Çağdaş Azerbaycan Edebiyatı (Varşova 1936), O Panturanizme (Panturanizm Hakkında, Varşova 1936), ve Almanca; Das Prob­ lem Azerbeidschen (Azerbaycan Mes'elesi, Berlin 1938), Fransız­ ca; Azerbeidjan (Azerbaycan, Paris 1936) vb. eserleri yayımlanır. 1934'te Varşova'ya geçerek siyasi faaliyetlerine burada devam eder. Fakat buranın Ruslar tarafından işgali üzerine Polonyal ı doslları ve diğer Sovyet mahkOmu milletlerin anti-komünist lider­ leriyle birlikte Berlin'e gider. Buradan arkadaşlarıyla birlikte Azerbaycan'ın geleceği üzerinde Almanlarla yapılan görüşmelere katılır. Nazilerin, Azerbaycan'ın haklarını tanımak ve istiklalini temin etmek niyetinde olmadıklarını anlayan Resulzade, Alman siyaseti hakkındaki olumsuz düşüncelerini 5 Ağustos 1943 tari­ hinde bir memorandum (muhtıra) ile açıklayarak Berlin'i terk edip BüTcreş'e döner. 1944 Bolşevikler'in Bükre§'e de girmesi üzerine isviçre'ye git­ mek isterse de vize alamaz. Yine de bu ülkeye yakın Freiburg İ/B şehrine yerleşir. 1944 Ekim ayında buranın hava hücumuna uğraması üzerine Almanya'ya sığınmaya mecbur olur. 24 Nisan 1944'te Amerikan işgal bölgesine geçebilir. Sonunda 1947 Ey­ lül'ünde Türkiye'yc dönerek Ankara'da yaşamaya başlar. Resulz4de L922'de İstanbul'a geldiğinde kurulan "Azerbaycan Milli Merkezi "nin başkanlığını yapmıştır. Bu merkezin teşebbüsü ile 1949'da Ankara'da "Azerbaycan Kültür Derneği" kurulur. Re­ sulzôde bu derneğin fahri başkanı olur. Aynı dernek 1 Nisan 1952 tarihinden itibaren Azerbaycan adlı dergiyi çıkarır. bu dergi gü­ nümüzde de aynı derneğin organı olarak yayın hayatını sürdür­ mektedir.


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

xxııı

Resulzôde, Türkiye'de, esasen bu derneğin yayın organı olan bu Azerbaycan dergisinde, Azerbaycan davasının liderliğini sür­ dürür; burada bir çok makaleleri, siyasi ve edebi yazıları neşre"'i lir. 30 Mayıs 1 953'tc İstanbul'da Türk matbuatına 50 yıl hizmet etmiş gazeteciler için Türk Basın Birliği'nce jübile düzenlenir. Bu gczeteciler arasında M.E. Resulzilde de vardır. Bizzat katıldığı merasimde büyük ilgi görür, basında hayat hikayesi, mücadelesi ha kkında makaleler neşredilir. İstanbul Üniversitesi Fen Fakül­ tesi'nin büyük konferans salonunda yapılan jübilede Rusulzade'yi tanınmış gazeteci Hakkı Tarık Us takdim etmiş: hayatı ve faali­ yetleri hakkında bilgi vermiştir. Ayrıca 1 Haziran 1 935'te Emin­ önü Öğrenci Lokali'ndc yine bu jübile dolayısıyla açılan sergide 50. çalışma yılları kutlanan gazetecilerin eserleri arasında Resul­ zllde'nin eserleri de sergilenmiştir. Resulzade için Türkiye'de yapılan ikinci jübile 70. doğum yılı münascbetiyledir. Azerbaycan Kültür Derneği bu jübileyi tertip etmiş ve Azerbaycan dergisinin Ocak-Şubat 1954 tarihli 1ll-1 1 (2223) sayılı nüshasını Resulzade özel sayısı olarak ne§retmi§Lir. Resulzıide 1 947'de Ankara'ya geldikten sonra, önce Milli E­ ğitim Bakanlığı Yayım Müdürlüğü'nde, sonra Milli Kütüphanc'de görevli olarak çalışmışllr. Ankara'daki hayatı konferanslar ver­ mek, ilmi araştırmalar yapmak, Azerbaycan hakkında makale ve kitaplar yazmakla geçmiştir. Resulzade'nin bütün eserlerinin he­ nüz kronolojik bir listesi hazırlanmamıştır. Hayatının bir çok saf­ hası gibi eserleri de ciddi araştırmaları beklemektedir. Azerbay­ can 'la Türkiye arasında çağımızın artık en meşru istekleri arasında bulunan medeni-kültürel ilişkiler daha da geliştirilmek isteniyorsa;


XXIV

MEHMET EMiN RESULZADE

ilk araştırılacak konulardan hiri de hiç şüphesiz Resulzade'nin hayatı, düşünceleri ve faaliyetleri olmalıdır. Milli Kütüphane'dc çalıştığı sırada "Azerbaycan Tarihinin Ge­ lişimi" adlı bir. eser yazdığı hildirilmekte ise de hu esere tesadüf edilememiştir. Aynı şekilde yazma ve hasma eserleri tarayarak hazırladığı söylenen "Azerbaycan bibliyografyası" da ele geçmemiş­ tir. Bu eserlerinin devam e�ecek çalışmalarımız sırasında açığa çıkarılacağını ümid ediyoruz. Resulzade, muzdarip olduğu şeker hastalığından kurtulama­ yarak tedavi edildiği Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastane­ si'mle 6 Mart 1 955'te vefat etmiş ve hu şehirdeki Asri Mezarlığa defnedilmiştir.


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

METNİN TERTİBİ HAKKINDA AÇIKLAMALAR Resulzıide'nin eserlerini neşrederken, Azerbaycan - Cumhuri­ yeti hakkındaki bu kitaptan başlamayı uygun gördük. Zira eser, Azerbaycan problemi hakkında yazılmış ilk elden çıkma kaynak eserlerden biri olmasına rağmen eskiyazıyla neşredildiği için kü­ tüphanelerde kalmış, özellikle günümüzün gençleri tarafından he­ men hiç bilinmemi� veya sadece adı duyulmu�Lur. Halla Sovyel Azerbaycan'ı için "bir sır olarak kalmışur" desek yalan olmaz. Aynı şekilde İran Türkleri arasında da belli sebebler yüzünden pek fazla bilinmemiştir.

Resul:zUde, bu eseri 1922'de ŞovyeLlerden kaçLıkLan so ··ra g�l­ diği İslanbul'da kısa bir zamanda hazirfayıp neşrellirı'ni§Liı. Hayal hikayesinden de anlaşılacağı gibi l 922'nin sonbaharında geldiği İsLanbul'da bir yandan

Yeni Kafkasya dergisini arkadaşlariyle ç_ı­

karnı, bir yandan da "Milli Azerbaycan Neşriyau" adı altında kitaplar yayımladı. Bu serinin ilk kitabı; neş-reLmiş bulunduğu­ muz, elinizdeki bu eserdir. Kitabın Lam künyesi §öyledir:

Resul­

:zUde, Memmed Emin (Sabık Azerbaycan Şura-yı Millisi Reisi), Azerhaycnn Cımılıuriyeti; kc'yfiyeı-i ıeşekkıilfi ve şimdiki vaz�w·ıi. İs­ tanbul, Evkaf-i İslamiye Matbaası,

1.119- 134 1 (1922), 167 s., 17

resim, 1 harita (Milli Azerbaycan Neşriyatı, sayı:

1)

Kitabın baskısına itina edildiği, harflerin seçili§inden, sahife­ lerin Lcrlibi ve resimlerin takdiminden kolayca anla§ılmaktadır. Tecrübeli gazetecinin tashih işine de dikkat elliği, metnin akta­ rılmasında dikkatimizi çekti; yanlış yazılmış veya dizilmiş, kelime­ ler ancak bir kaç tanedir.


XXVI

MEHMET EMiN RESULZADE

Metin eskiyazıdan aktarılırken dili ve imlası değiştirilmemiş, yakın devre ait bir eser olduğu için de transkripsiyona lüzum görülmemiştir. Yine de bazı kelimelerin, anlaşılmasında zorluk olmasın diye eski imlalarını gösterecek bir yol takip edilmiştir:

Hud'a (oyun, hile), Huda (Tanrı) gibi. Eserin dilinde zor anlaşılabilecek bazı ifadeler, eskimiş keli­ meler vardır. Bu bakımdan dili sadeleştirilebilirdi de. Fakat biz bu tip eserlerin herşeyden önce bir vesika olarak kabul edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bunun için de metni olduğu gibi, hiç bir yerine dokunmadan neşrediyoruz. Tabii, ortaya çıkabilecek zor­ lukları giderebilmek için kitabın sonuna "Notlar-açıklamalar" ve bir "Sözlük" kısmı ilave edilmiştir. Resulzade'nin kitapta kullandığı notlar aynen korunm u ş bi­ ,

zim meıne ilaveye lüzum gördüğümüz yerler, dipnotlar "Naş." (Naşirler) kısaltmasiyle, parantez içine alınarak belirtilmiştir. Metinde yer yer görülen, Azerhaycan Türkçesi tesiriyle yazıl­ mış cümleler değiştirilmemiştir. Resulzade'nin verdiği hazı şahıs ve yer isimleri, günümüzde değişik olarak kullanılmaktadır. Bu gibi isimler aynen alınmış; açıklamalar kısmında gerekli düzelt­ meler yapılmıştır: Şahtahtlı,

Şahtahtinski Mehemmed A�a: Mehemmed Ağa

Zakatal; Zakatala gihi. Fakat her yerde "ceneral" şek­

linde geçen kelime, günümüzde kullanıldığı gihi "general" olarak değiştirildi. Aynı şekilde "propagan" kelimesi

"propaganda" şek­

linde yazıldı. İhtiyaç hisseden okuyucunun orijinal metinde aradığı kısmı bulabilmesini kolaylaştırmak amacıyla eski yazılı metnin

s ahife

numaraları, metnin sol kenarına yazılmış; sahife sonunu ve yeni sahifenin başlangıcını göstermek üzere satır içinde (//) işareti kul­ lanılmıştır. Eski harni metinde, bazı sahifelerde resimler ve bun-


XXVll

AZERBAYCAN CUMHURiYETi

lara ait bazı

açıklamalar

olduğu için

sahife numaraları, bizim

metnimizde hazen peşpeşe gelmekte, atlamalar olmaktadır. Me­ sela eski yazılı metinde

56. ve 57. sahifelerde birer resim olduğu

için bu sahifelerde tek kelime hile olsa metne ait kısım yoktur. Dolayısıyla, elinizdeki metinde sahifelerin sol kenarındaki eski metnin sahife numaraları arasında

56 . ve 57. sahifeler görülme­

yecektir. Okuyucuların bu hususa dikkat etmeleri ve metnin eksik olduğunu düşünmemeleri için hu uyarıda bulunuyoruz. İlk baskıdaki resimler aynı sıra ile hu neşre de alınmış ve hangi sahifelerde yer aldıkları ayrıca bildirilmiştir. Bu resimlerin ilk. baskıda da -o zamanın tekniğine bağlı olarak- pek iyi çıkma­ mış olduklarını ayrıca hatırlatmak isteriz. Kitabın sonunda harita ressamı

Fuad (Bey) tarafından çizil­

miş bir Azerbaycan Cumhuriyeti haritası bulunmaktadır. Eski harfli olan hu harita neşrimize aynen alınmıştır. Tarafımızdan günümüz alfabesine çevrilmi� şekli de ilave edilmiştir. Resulzade, kitabının kapağında, siyah zincirli bir çerçeve i­ çinde üç renkli milli Azerbaycan bayrağı bulunduğunu bildiriyor. Biz de hu neşirde orijinal kapağın hu havasını vermeye çalıştık. Elimizde orijinal kapağı gösteren bir nüsha olmadığı için asıl kapağın fotoğrafını ilave edemedik. Bu ne�irde elimizden geldiğince dikkatli olmaya ç�lıştık. Yine de hatalarımızın olabileceği muhakkaktır. Okuyucularımızın hu hususta bizi uyarmalarını, tavsiyelerini hildirmelerini rica ediyo­ ruz. Tenkidler bundan sonraki ciltlerin neşrini daha da mükem­ melleştireccktir. Saygılarımızla...

Naşirler,

Dr. Yavuz AKPINAR i rran Murat YILDIRIM Sabahattin ÇAGIN



MEHMET EMiN RESULZADE

XXIX

Milli Azerbaycan Neşriyatı, Sayı:

1

MEHMED EMİN RESULZADE (S4bık Azerbaycan Şura-yı Millisi Reisi)

AZERBAYCAN CUMH URİYETİ Key fiy et-i

Teşekkü lü ve

Şimdiki

Vaziy eti

"Millet yoludur, Hak yoludur tuttuğumuz yol, Ey Hak yaşa. ey sevgili millet, yaşa, var ol!"

Tevfik Fikret

l s t a nbu l Evkaf-ı İslamiyye Matbaası, 1339-1341

0) Kitabın ilk baskısında iç kapaktıı bulun�n bilgiler ve tertip tarzı aynen verilmi§tir (Naş.).



' "�

...! J'.

; � �- ...;�

j..;,,_ J.: ;-

).J.� ,._

:

.:..ı.�

.

.

J�..,..:.. ...ıL!_�

JI

«:J,ı ;ı,. �� d.. j:l,-.sı ��_r.sl •

;.

.;.,,.u

.

,.,.! ,,, ---��-·----

.SJf' �·

-� .

J

� �,ı; J_,...,

�:>Lı •

.._;9,1 :

..A .)ı,;.r

\"rt \-\'9'("'

..

; 1 ıY



AZERBAYCAN CUMHURiYETi

1

Bİ R MÜT A L A A Azizim, Emin arkadaş! "Azerbaycan Cumhuriyeti" ünvanıyla

vücuda getirdiğiniz eser hakkında fikir ve mütalaamı soruyorsu­ nuz ... Cihan harbine kadar Azerbaycan'ın hayat-ı harsiyye ve iç­ timaiyyesini yakından uzaktan az çok takip edebilmiştim, fakat harp başladıktan sonra buna layıkı vechile devam bittabi! mümkün olmadı. İki kardeş Türk şehri; İstanbul ile Bakil ve alelumum Türkiye ile Azerbaycan arasında sevk-i hadisat ile peyda olan kal ı n sis perdesi bir §ey görmeye, işitmeye, duymaya mani oldu. Bugün perde yavaş yavaş kalkıyor, siz de bu perdeyi kaldıranlar­ dan biri oluyorsunuz. Hakikat, yekdiğere muarız tarafları dinle­ mekle meydana çıkarılabilir. Öteden beri hükümleri vermek için "Andiantr et altera pars" yani "Diğer taraflar da dinlenmeli" kaide­ sine riayeti kendime bir vazife ittihaz etmiş olduğumdan eseriniz hakkında ancak bu nokta-yı nazardan beyan-ı mütalaa edebilirim: Siz Azerbaycan'ın en buhranlı zamanlarında faal bir mücahid sıfatıyla çalıştınız, bir çok mühim vekayi ve hadisatı reyü'l-ayn yakından gördünüz, muhtelif cereyanların içinde bulundunuz ve sergüze§tlerle mali bir hayat yaşadınız! ... Ve zaten mevcut ve mü­ sellem olan ilim ve irfanınıza elbette pek çok kıymetdar ve müfid müşahedat ve malumat ilave ettiniz ve şüphesiz bunları eserinizde kayıt ve tesbite çalıştınız. Lakin siz Azerbaycan'da bir tarafı, bir fırkayı, bir fırka-yı siyasiyyeyi temsil ediyorsunuz: Arzunuza rağ­ men ne derece bi-taraf kalabilirsiniz, bunu şimdiki halde tayinden acizim ... Ma�mafih şüphe yoktur ki eseriniz bir boşluğu dolduru­ yor: Türkiye neşriyatının en büyük kusurlarından biri, komşu memleketler, alelhusus hem-civar Türk ülkeleri hakkında sadre


2

4

MEHMET EMiN RESULZADE

şifa verecek malumatı ihtiva etememcsidir. Bu cihetle eseriniz hadisatı velev// vahidü'l-clnib bir zaviye-i rüyetten görüyor far­ zedilse bile matbuatımızda pek . kıymetli bir hadise olacaktır. Çünkü mevzuu, vaziyet-i iktisadiyye ve siyasiyesi ile alemşümul bir ehemmiyeti haiz olan Bakfi'nun, Azerbaycan'ın ve dolayısıyla bütün Türklüğün mukaddes ve muazzez istiklali, istikbali mese­ lelerine temas ediyor. Bir halkın, bir milletin asude ve müsmir bir hayala, refah ve saadete nail olabilmesi nasıl sumlf-ı içtimaiye beyninde iktisadi bir Lesanüd ve adaletin vücuduna vabeste ise öyle de atemin, bütün b�eriyetin sulh ve asayiş nimetlerinden mütenaim ola,,b ilmesi beynelmilel münasetıette adalet ve insaf mefhumlarının hakim ve cari olmasıyla kabildir. Beynelmilel insaf ve adaletten doğan sulh-ı umumi-i alem ise Azerbaycan'ın dahi h ürriyet ve istiklalini istilzam eder... Ancak bu istiklalin müca­ hidleri, nigehbanları kavi ve mütekayyız olmalıdırlar!.. İzmir İkıi­ sad Kongresi'nde "İktisadi Misak" programında bir de "Kitap Bay­ ramı" ihdasından bahsolunuyor; ümit ederim ki "Azerbaycan Cumhuriyeti" ilk "Kitap Bayramı" ziyafetinde en tatlı, en mugaddi gıda-yı ruhilerden biri olur ve... Türk istiklalinin mücahidlerini, nigehbanlarını besler, takviye eder ve uyandırır!... Ilüseyinzfide Ali


3

AZERBAYCAN CUMHURiYETi

M U KAD D İ M E 5

Şüphesiz ki Şark pek derin bir heyecan içine.le bulunuyor. Harb-i Umumi'nin sarstığı bu alem, asırlardan beri mc'luf olduğu ataletten silkinerek cic.lc.li bir hayat eseri gösteriyor. Bütün dünyayı n'i�ec.lar eden bu hamle-i inkılap bittabii İslam milletlerini dahi istila etti. Milliyet c.lcvr-i tqekküllerini atlayan memlckellerc.le avamil-i içtimaiyyeyi tahrikle içtimai inkılap mef­ kuresini doğuran hu hamle, İslam memlckctlerinc.le diğer hir inkı­ lap mefkuresi c.loğurc.lu: Hakimiyet-i milliye mefkuresi. Anadolu Türklüğünü akılları �a�ırtan tarihi bir mucize ihc.la­ sına sevk eden mefkure-i istiklal, bütün Şark milletlerinin mu­ kaddes mefkuresic.lir. Hakimiyet ve istiklal mefkuresi ile a�ılanan �ark harekat-ı mil­ liyesi henüz ser-mcnzil-i maksuduna doğru reh-sipar oluyor. Gi­ dilecek daha çok yol var. Hatar ve me�akkatlerle dolu olan hu yolu suhCıletlc gidebilmek için hem-rah bulunan �arklılar yek-di­ ğerini bilmek zaruret-i katiyesinc.lec.lirler. Alem-i İslam "Fete';lre­ fu"

*

emr-i Kur'anisine bilhassa bu zamanda riayet eımek zarlıre­

t indedir.// 6

Makam-ı hilMeıi hiiiz bulunan Türkiye. alem-i İslam'ın iıtiiıad merkezidir. Hakimiyet-i milliye esasıyla kurulan yeni Tür­ kiye, Türk akvamının ümit noktasıdır. Milli mclkurenin �anlı zafe­ rini temsil eden büyük Türkiye, �ark milletlerinin emel me�'alic.lir.

/\nlaıııı: Hirhiriııi1.lc taııı�ını1.

( -t'I. Süre. J:l Aycı

Na�r. ). .


4

MEHMET EMiN RESULZADE

Evet! Türkiye ile şark, İslam ve bilhassa Türk alemi arasında mevcut rabıta-yı hissiye, isbata muhtaç bir kaziye değildir. Fakat bu rabıtanın ilmi bir tearüf üzerine müstenid olduğu maa't-tees­ süf isbata pek muhtaçtır. Asr-ı hazırın vasıta-yı tearüfü mah'.im ki, mathuattır. Şark mat­ buatına müracaat edersek, şarklıları yekdiğerine tanıtacak men­ ba-ı tearüf kaç kitap buluruz! .. Halbuki Avrupa'da "Şarkiyat" belli ha�Jı bir ilimdir. Burada

hayatını şarka hasretmiş alimlerle beraber, şarka 3.il ne kadar kitaplar, ne kadar mecmualar bulursunuz! Burada mesail-i şar­ kiyye ile mütevaggıl müessesat yalnız lisaniyat, atikiyyal, tarih ve edebiyat gibi mebahis-i ilmiye ile meşgul olmayıp, şarkta güzeran eden siyasi, içtimai, iktisadi vakayi ve cereyanları dahi günü gününe takip ve memleketlerini daima tenvir ederler. Biz şarklıların hu babdaki malumaıımız ise kırık dökük ga­ zete havadisi ile mütercem makalelere inhisar ediyor. Biz biliyo­ ruz ki, Afganistan ilan-ı istiklal eylemiş; Azerbaycan, cumhuriyeti tesis etmiş; İran, ecnebi askerlerinden temizlenmiş; Irak, Hicaz ve Filistin manda tahtına alınmış; Hindistan'da bir hareket-i mil­ liye varmış; Mısır da dava-yı istikJal ediyormuş. İşte bu kadar. 7

Bundan fazla malumat edinmek için ciddi bir merci

//

ve geniş

mah'.imata haiz bir menha ararsak tek bir kilaba dest-res olacağı­ mız pek müstehildir. Bu hal,"tcarüfü" işkal eden en büyük noksanlardandır. Bu noksanın bütün şark milletlerine ne derece isnad edildiğini cesa­ retle iddia edebilmezsek de İslam alemine ait olan kısmında ısrar edebiliriz. Bu noksan bilhassa alem-i İslam'ın merkezi ve Türk akvamının ümidgahı bulunan Türkiye'de pek müessirdir.


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

8

5

Mesela; mevzuumuz Azerbaycan meselesini alalım: Temas et­ tiğimiz eşhastan bu meselenin Türkiye efkM-ı umumiyesince ne derece muhtac-ı tenvir olduğunu öğrendik. Mesela milli Azerbay­ can ile şimdiki Azerbaycan arasındaki farkı bir çokları idrak _e­ demiyorlar. Azerbaycan'ın müstakil iken gitgide bütün hukuku­ nun Rusya'ya neden terk edildiğini, Azerbaycanlılar'ın buna ne­ den razı olduklarını soranlara rast geldik. Bolşeviklerin Azerbay­ can'a millet tarafından çağrılmış olduklarına inananlar var. Bol­ şeviklere karşı çıkarılan isyanlar nasıl anlaşılmış, nasıl telakki e­ dilmiş?!.. Bu da pek feci bir hikaye. Bolşevik idaresinde bulunan Azerbaycan'ı mes'ud görenler de yok değil. Hülasa cehlden mü­ tevellid bir çok su-i tefehhümler, yanlış tasawurlar ve bundan doğan iğbirar ki, iki kardeş millet arasında arzu olunmayan infial ve dargınlığı mucip oluyor. Biz kendi hesabımıza "Milli Azerbaycan Neşriyatı" ünvan-ı umumisi ile neşredeceğimiz bir silsile-i rcsail ile Azerbaycan ah­ valine ait mevzuları tenvir etmek suretiyle bu babdaki tearüf noksanını anlatmaya say' edeceğiz.// Azerbaycan Cumhuriyeti, alem-i islam'da teşekkül eden ilk cumhuriyettir. Bu cumhuriyet aynı zamanda bir Türk hükumetidir; tabir-i diğerle küçük Türkiye'dir. Küçük Türkiye halkı ile büyük Türkiye halkı arasındaki mü­ nasebat, iki kardeş münilsebatı kadar samimanedir. Bu samimi­ yetin en canlı delili, "Sevr"2 muahedesinin hükm-i idamı altında muztar iken bile Türkiye efkar-ı ı,ımumiyesi Azerbaycan istiklalinin İtilaf devletlerince tasdikini kendi meserreti gibi tes'id eylemesiy­ di; nitekim Azerbaycan halkı dahi Bolşevik istilası altında inle­ mekteyken Türkiye'nin mucize-i zaferini benimsemekle sevinmiş­ tir.


6

9

MEHMET EMiN RESULZADE

Geçirdiğimiz hu istihale günlerinde Osmanlı İmparatorluğu' nun unsur-ı aslisini teşkil eden Anadolu Türklüğü yeni bir hüku­ met-i milliye tesis ediyor. Bu hükumetin harici siyaseti, şarktaki vazifesini hüsn-i ifa etmek isterse, kanaat-i azicanemizce Azer­ baycan Cumhuriyeti'nin mukadderatına lakayd kalmaması icap eder. Bu nokta-yı nazardan Azerbaycan meselesi Türkiye için ciddi düşünülecek bir meseledir. Bu meseleyi ciddi düşünmek, o meseleyi ince tedkik etmek ve öğrenmekle kahil olur. Artık beynelmilel bir şekle haiz olan A­ zerbaycan meselesi, aynı zamanda Türkiye için ehemmiyet-i ha­ yatiyeyi haiz Kafkasya meselesinin de bir cüz'üdür. Halbuki bu meselede dahi Türkiye nokıa-yı nazarından muhtac-ı .tenvir bir çok cihetler vardır. Biz hu husustaki neşriyatımıza iptida "Azerbaycan Cıınıhuriye­ ti 'nin Teşekkilfil ve Şimdiki Vaziyeti"ni izahla başlamayı müreccah bulduk. Harp ve ihtilal günlerinde cereyan eden kaç senelik vukuat ile bu vukuata tekaddüm // eden edebi ve harsi hadiseleri her-vech-i ihtisar telhis etmek suretiyle zat-ı mesele hakkında­ umumi hir fikir vermek cihetini düşündük. Vakayi ve hadi­ satı naklederken vakaların şahıslarından ziyade hadiselerin se­ beplerine ehemmiyet verdik. İleride -tevfik olursa- devam ettireceğimiz neşriyatın bir mu­ kaddimesini teşkil eden bu risalemizle muhterem Türkiye karile­ rinde Azerbaycan meselesi üzerine ciddi bir tcvcccüh-i nazar cel­ bine muvaffak olursak vazifemizi gürmüş addederiz. Neticede; yazılarımızda İstanbul şive-i edebisinden tebaüd gö­ rülürse, Azeri olduğumuz hasebiyle, muhterem karilerimizden ku­ sura bakmamalarını rica eyleriz.


7

AZERBAYCAN CUMHURIYET1

1 AZERBAYCAN HALKI 11

Harb-i Umumiden ewelki coğrafyaya göre Azerbaycan, şimali İran'da vaki Tebriz ile havalisine denilirdi. Harpten ve büyük Rusya ihtilalinden 3 sonra dillerde dolaşan Azerbaycan, salifü'z­ zik.r Azerbaycan'ın şimalinde cenub-i şarki Kafkasya kıtasından ibarettir ki, merkezi Bakii'dur. Azerbaycanlılar milliyet itibarıyla Türk, din itibarıyla İslam, medeniyet-i esasiye itibarıyla şarklıdırlar. Kendi lehçe-i mahsOsası ile Anadolu Türkçesi'ne yakın bir şive ile konuşan Azerbaycan Türk'ü, muhtelif şivelere malik ve olduğu yerlere nisbetle muhtelif isimler taşıyan büyük Türk ağacının bir dalıdır. Azeri Türkleri'nin hal-i hazırda oturdukları yerler mine'l-ka­ dim Türk halkı ile meskOn idi. Gerek Bak(l, Gence, Şamahı, İrevan4 ile Tebriz, Merağa, Erdebil ve saire gibi vilayetler ve gerek Mu­ ğan, Aran, Karabağ ve Karadağ gibi memleketler daima Türk Hin in oturağı ve Türk hanlarının ovlağı olmuştur. Bu yerler ken­ dilerinde, bir çok Türk sülalelerinin irili ufaklı hükümetler kur­ . d uklarını ve yıllarla saltanat sürdüklerini görmilşlerdir.// "Alil" • nehrinin "Kuzgun Deniz"e . . döküldüğü yerinde büyük bir saltanat kuran Hazar Türkleri, Miladi 700 senelerinde Kalmuk sahrası ve Kumuk sahili ile aşağıya doğru inmiş, Muğan çölüne yayılmışlardır. Daha sonra onları diğer Türk akınları takip ·

12

• ( İ dil Naş.): Volga nehrinin Tatarca ismi. Bu ismin At İ li isminden muhaffcf olduğu melhOzdur. .. ) İ sminin mebzO liyetiyle meşhur Bahr-i Hazar'ın bir ismi de "Kuzgun Deniz'"dir ..


8

13

MEHMET EMiN RESULZADE

eylemiş, büyük Cengiz ile Timur'un cengaver göçebeleri Kür neh­ ri boyu ile Aras nehri havzalarını, Ceyhun ile Seyhun'a mümasil bulduklarından, kendil�rine oturak etmişlerdir. Selçuktıer zama­ nında buralar, artık kat'i bir surette Türk memleketi haline ko­ yulmuştur. Selçukilerden sonra bu arazi elden ele geçmiş, muhtelif hü­ kümdar sülaleri idaresinde kalmıştır. Fakat yekdiğerini takip eden bu sülaleler dahi ekseriya Türk olup, büyükleri münkariz oldukta yerlerini, küçük de olsalar yine birer Türk hanlığına terk etmiş­ lerdir. Bunlardan Azerbaycan atabeyleri namıyla ilan-ı istiklal e­ 5 den Şemseddi n İldiniz sülalesi 80 sene hükOmet sürmüştür. Bu vak'a-yı istiklal 541 (M.1 146 Naş.) senesinde Gence'de ilan olun­ muştur. Bundan başka Karakoyunlu ve Akkoyunlu Türkmen süla­ leleri dahi burada hükOmet eylemişlerdir. Bundan yüz sene mul<addcm Rusya çarizmi tarafı ndan istiklal ve mevcudiyetlerine hatime verilen �erbend, Kuba, Lenkeran, Şeki, Şirvan,// Bakıl, Karabağ, Gence, İrevan ve Nahçıvan hanları dahi Azerbaycanlı Türk hükılmdarları idi. Türkler'in buradaki hükümranlıkları Hindistan, Arabistan, İ­ ran ve Mısır'da olduğu gibi, başka cinsten bir halka askeri bir sınıf olarak- hük11met�ürmekten ibaret olmamıştır. Osmanhlar'dan başka ekser Türk göçebeleri hükOmet ettikleri halka temessül et­ mişken Azerbaycan Türkleri -kütle itibarıyla- milliyetin rükn-i mühimmini teşkil eden lisanlarını haliyle ibka etmişlerdir. 1808 senesi ile 1828 seneleri arasında başta kahraman-ı milli Cevad


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

14

9

Han'ın• destani bir müdafaası olmak üzere, muhtelif sahifelere giren mücadele ve muharebesi neticesinde Azerbaycan hanlıkları -kendi benliklerini hakkıyla derk etmeden, kendisini idrak etmiş milli bir sima göstermeden, tamamiyle İran hars ve nüfOz-ı manevisi altında iken-mevkilerini muasır bir ordu ile gelen Rus'un kuwet-i bazusuna terk ve kazaya teslim oluyorlarsa da halk kendine mah­ sus edebiyatı, şairleri, aşık ve dervişleri ile hüzün ve meserretini kendi lisanı ile terennüm ediyor ve kendi idraki ile bir vücud olduğunu sezdiriyordu. Evet! Rahlesi üstünden inmeyen Fuzulisi, Köroğlu ile bağrı yanık Kerem'e ağlayan aşıkları, bu aşıkların yürek dağlayan// saz­ ları ile çobanların ruha sinen türküleri, çocukların seve seve o­ , kudukları manileri, anaların yavrularını uyuturken çağırdıkları ninnileri -havassın düşüncesiyle- kendisini İranlı bilen bu halkın müthiş bir delalette olduğunu gösteriyor: -Hayır, değil, sen Türksün! diyordu.//

•) Cevad Han, Gence'yi Knyaz Çiçiyanora (Sisianov, Naş.) karşı müdafaa eden kahramandır. Bu kahraman kendisine defalarla tekrar olunan teslim tek­ lifini kemal-i cesaretle reddederek son nefesine kadar müdafaa 1..}'lemiş ve kale topu üzerine oturduğu halde parça parça edilinceye kadar düşmanla vuruşmuştur. .


10

MEHMET EMiN RESUL.ZADE

EDEBİ �5

ve

il

MİLLİ İNTİBAH

Bu Türkler Azerbaycan'ı ikiye bölen Aras nehrinin iki tarafında sakin olup ve kısmen İran'a §U veya bu suretle bağlı nim­ müstakil bir halde ya§adıkları zaman mahkum bir millet değil, hakim olarak ya§ıyorlardı. Çünkü asırlardan beri İran'ın hakim sınıfını Türkler te§kil ediyordu. Azerbaycan halkı idarece gördüğü ağırlığı ba§kalarından de­ ğil, öz cinsinden gördüğü için hakiki mahkumiyetini, maneviyatça ba§ka bir harsın mahkumu olduğunu derk etmiyordu. O gitgide farsla§ıyordu. Havass; tahsilini Farsça görüyor, Fars terbiyesi alı­ �or, bir Fars gibi dü§ünüyor ve kendisinin doğrudan d�ruya Iranlı olduğuna kani oluyordu. Halkın hal ve akdini elinde bu­ lunduran bu havass gibi, maneviyatına hakim olan ulema sınıfı dahi aynı ruhta, aynı terbiyede ve aynı zihniyetteydi. Fars edebiyatına Nizamiler, Hakaniler, Mehsetiler gibi üstadlar bah§eden bu toprakta yeti§en Azerbaycan havassı pek tabii idi ki bir zaman Süleyman-ı Kanuni'nin bile az kala kabul eylediği Sadi lisanı// kar§ısında eriyip kendiliğinden geçmi§, Türk ile Türkçe'ye hor bakmı§lardı. İran'ın o parlak ve cihan-bcha edebiyatı ve o edebiyat saye­ sinden terbiyet bulan kuwetli maneviyatı kar§ısında teslim olup da temessül eden Türk havassının bittabii avam üzerine de büyük tesiri olacaktı. Hem olmu§tu. Türkçe, avam ve köylü lisanı addo­ lunmu§, lisan resmi ve edebi olmak üzere Farsça taammüm eyle­ mi§, neticede tuhaf bir millet meydana gclmi§ti: Dili ba§ka, yazısı ba§ka bir millet!


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

18

11

Mavera-yı Aras Azerbaycanı hala bu haldedir. Orada herkes Türkçe söyler, fakat iş yazıya gelince Farsi kesilir. Havass, düştüğü bu yanlış girivenin çıkmaz bir yol olduğunu sezmediği halde, avam pek de lakayd değildi: Halk gayr-i tabii olan hu hale unsuri bir mukabele yapıyordu. Türk halkı, havasstan hiç bir kimsenin ehemmiyet vermediği bu hale, kendi milliyetin­ den iskat edilmesine karşı kıyam etmişti. Bu kıyamın kahraman­ ları, halk hissiyat-ı şairanesinden mülhem ve bu hissiyata tercü­ man olan aşıklar idi. Llcdri müelliflerin yarattığı "Köroğlu", "Aslı ve Kerem" "Aşık Garip" ve sair bu gibi destanlar, yürek yakan aşık sazlarının ruh-nevaz ahengleri altında Azerbaycan Türk kült­ lesinin kalbine öyle siniyor, öyle yerleşiyordu ki, onunla değil Fars'ın "Nfış-arerin"i, "Ferhad ve Şirin"i hatta Firdevsi ile ı rnrız'ı biie rekabet edemezdi. O, öz Firdevsi'sini, öz Hafız'ını, öz Sa­ di'sini, kendinden doğma Türk şairini, ruhundan haber veren Azer­ baycan mugannisini arıyordu.// Bereket versin ki havassın hepsi kendisinden yüz döndermemişti. İşte bu, doğdukları muhite daha ziyade merbut kalan A­ zerbaycan şairleri, halkın zevkini tatmin için Türkçe şiirler yaz­ maya haşladılar. Halk edebiyatı yanında bir de yazı dili vücuda geldi. Bu hususta yalnız Azerbaycan'ın değil, bütün Türklüğün dahi şairlerinden, Azerhaycanlılarca, ehu'ş-şuara künyesini taşıyan Fu­ zuli merhumun derin bir nüfuzu, büyük bir mürşidliği vardır.Fu­ zuli Azerhaycan'da her yerden ziyade maruftur. Azerhaycan'ın en çok okuduğu ve en çok sevdiği şair Fuzuli 'dir. Azerbaycan şiiri son zamanlara kadar adeta Fuzuli'yi tanzirden ibaretti. Fuzuli di-


12

MEHMET EMiN RESULZADE

vanı her yerden ziyade Tebriz'de basılmıştır. Hafız divanı Farslar için neyse, Azerbaycan Türkleri için de Fuzuli divanı odur. Öl sebepten Farsi lafz ile çokdur nazın kim Nazm-ı mbik Türk lafz ile igen düşvar olur Bende tevfik olsa bu düşvarı asan eylerim Nevbahar olgaç dikenden berk-i gül izhar olur.

19

7

diye Türkçe yazmaya başlayan Fuzuli zamanında tasavvur olunan "düşvar"ı hakikaten asan eylemiştir. Fuzuli'ye böyle bir azın telkin eden zamanı, aynı zamanda muasırı bulunan İran şahını bile Türkçe yazmaya sevk eylemiştir. • Bu büyük şair ve d<föininin muvaffakıyyeti ile Türkçe şiir yazmak "sühôleti" keşfedildikten sonra Fuzôli'yi tanzir// ve takdir edenler çoğaldı. Azerbaycan Türk edebiyatı müstakil bir cereyan aldı. Bu edebiyatın hangi hususiyet ve muvaffaL�yyetlerle ilerledi­ ğini ve ne gibi eserler vücuda getirdiğini göstermek kendi başına müstakil bir mevzu teşkil eder. Burada ise biz yalnız bu kadarını söylemek isteriz ki, Azeri edebiyatının tekamülü tabii ki FuzuU­ nin hayat-ı edebisine benzer.Fuzul� ilk önce Farsça yazmış, son­ ra Türkçe'ye başlamış, Türkçe yazarken de iptida Azerbaycan şivesi ile yazmış, Bağdad Osmanlılar'a geçtikten sonra, Fuzuli lisanı gittikçe Osmanlılaşmış, şark şivesinden tebaüdle garp şivesine yaklaşmıştır. •) Safevilerden Şah İsmail Türkçe şiirler yazar ve Hatili nam-ı müstearıyla imza ederdi. Hatai Divanı marOftur..


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

20

13

Azerbaycan edebiyatı da böyledir: Azerbaycanlılar iptida Farsça yazmışlar, sonra sırf Azerbaycan şive-i mahalliyesi ile ya­ zan Fuzuli meşrep şairleri ile kocaman bir devr devam eylemişdir. Bu devirde ewel Kavsi ,8 Nebati 9 sonra Vakıf, 1 0 Seyyid Azim, 1 1 La'li , 1 2 Raci 13 gibi şairler yetişmiştir. Nihayet üçüncü devir gelmiş: Garp hayat ve efkarının tesirine giren Azerbaycan edebi­ yatı Osmanlı-Türk edebiyatından mülhem muasır edebi Türkçe ile yazmaya başlamıştır. Bir taraftan Rus edebiyatı, diğer taraftan da Osmanlı edebiyatı tesirinde bulunan bu devrin şairleri Abdüsse­ limzade Mehemmed Hadi, 14 Sabir, 1 5 Hüseyin Cavid, 1 6 Ahmed 8 Cevad, 17 Sıhhat, 1 Müznib 19 ve sairleridir. Şimali Azerbaycan, Rus taht-ı idaresine geçtikten sonra siyasi hukukunu kamilen yitirmiş, mahkumiyetin acısını tamamiyle tat­ mıştı. Ewelki zamanda o, gördüğü hars mahkumiyetini müşterek bir din ve müşterek bir medeniyet // tesiri ile sezmiyordu. Çünkü o zaman milliyetini ,sözün bugünkü manasıyla daha müdrik de­ ğildi. Gittikçe farslaşan Azerbaycan Türk'ü bu defa ruslaştırılmak siyasetine maruz kalıyordu. Tabiiydi ki bu hal, halkın hassas asaplarına dokunuyor, müdafaa-yı nefs hislerini derinden gıcıklı­ yordu. Bunun için de halk kendisini düşünmeye mecburdu. Çarizm, Azerbaycan'ı ruslaştırmak için iki cepheden geliyor­ du: Bir taraftan halkın hissiyat-ı diniyesini idare eden ulema ve mollaları kendi kontrolüne tabi tutuyor, diğer taraftan da milli terbiyeye meydan verm �yerek halkı Rus mekteplerinde (işkol) okumaya içbar ediyordu. Birinci maksadın temini için, Şii ve Sün­ nilere mahsus ·olmak üzere ayrı ayrı iki idare-i ruhaniye tesis eyle­ miş, bütün molla ve efendileri bu idare vasıtasıyla kendine tabi birer memur gibi kullanmıştı. İkinci maksadı temin için de


MEHMET EMiN RESULZADE

14

21

muayyen Ruslaştırma programıyla işkollar (mektepler) tesis edil­ mişti. Halkta ne bu memurluğu kabul edçn mollalara itimat, ne de mezkur işkollardan çıkan beyzadelere itibar vardı. Hükumet tara­ fından tayin olunan mollalara "Defter mollası": Rus işkolunda okuyan gençlere de "Rus balası" diyen halk, kendi hiss-i fıtrisiyle sezdiği ruslaştırma siyasetine bildiği gihi mukabele etmişti. O, defter mollasına // öz "ahund"unu, hükumet işkoluna da kendi "mektephane"sini karşı koymuştu. Her ne kadar halkın muhkem tuttuğu "ahund" ile "mektep­ hane" tamamiyle kendisinin değil, İran nüfuzunun müesseseleri olsa da, ruhuna yabancı bulunan rusluğa karşı hu müesseseler daha milli, daha doğma idi. Buna göre de o, "ahund"un hürriyeti ve "mektephane"nin istiklali için yaptığı mübarezede pek haklı ve bu mübareze dahi pek makul idi. Çünkü o, siyaseten mağlOp ol­ muşsa da manen berbat olmak istemiyordu. Fakat havass yine yanılmışıı: Vaktiyle Firdevsi'nin romantiz­ mi, Sadi'nin derin hikmeti, l lafız'ın tatlı gazelleri kar§ısında ba­ yılan "mirza", hu defa da Lermantov'un dağlara uçan ruhu, Puş­ kin'in su gihi akan nutku, Tolstoy'un mesihane felsefesine vurul­ muş hir "uçilcl" idi.•• 0) l lükümet

taraFından

tayin olunan inıanıl:ıra (mollalar) vakayi-i ve vdııvııt vakalarını kavd ve te�hit etmek

denilen nikoih. tıılıık. tevel liidat

divani defterler veİ·ilmi�t i . · ·Mimı" ıstılah olarak nıuıı l l i m

hiikiimet tıırafından . .

) Fa risideki

"Uçiter· dahi aynı manayı i fade eder . .

·

erhaa üzere

manası n;ı geldiği gibi. R us�·a


AZERBAYCAN CUMHURIYET1

22

15

Seneler geçti, bir tarafta "mirza", diğer tarafta "uçitel" durdu. Bunlar bir çok zaman anlaşamadılar. Farslaşmış mirza gibi, Rus­ laşmış uçitel dahi halkın hadsen duyduğu matlabı bir çok zaman derk edemedi. Nihayet bir çok kecavecler geçildi. Mekteb ve med­ reselere karşı usulsüz mübarezelerden sonra "uçitel" maksadı an­ ladı; bildi ki: Sadi'yi de, Tolstoy'u da Türk halkına öğretmek, Türk'ü onlarla aşina etmek hem lüzOmlu, hem faidelidir. Fakat bununla beraber Türk'ü kendi Sadi'sinden, Tolstoy'undan mah­ rum etmek olmaz.// Sadi yi, Tolstoy'u ve sair dünya meşahirat-ı edebini anlamak için kendi Fuzuli lerini, Nebatilerini ne kadar küçük de görün­ 20 seler Seyyidlerini, Sabirlerini, Cavidlerini, Cevadlannı öğren­ meliydiler. Bu zeminde Rus mektebi vasıtasıyla medeniyet-i hazırayı az çok derk etmiş urefa ile halk arasında yekdiğerini anlamak devri başladı. Bundan elli altmış sene evvel, muasır Azerbaycan edebiyatı­ nın binası kuruldu. Şark medeniyeti ile mükemmel surette mü­ cehhez ve Rusça vasıtasıyla da Garp medeniyetinin esasatı ile 21 aşina bulunan Mirza Fethali Ahundzade ile başlayan tiyatro 22 23 edebiyatı, Necef Uey Vezirof, Abdürrahim I lakverdiyev, Sul­ '

24 25 tan Mecid Ganizade, Neriman Nerimanov, Celil Memmed 26 Gulizade gibi muharrirler tarafından tanzir ve idame edildi.

Mirza Fetha l i nin komedileri Türk aleminde yazılmış ilk kome­ '

dilerdir. Münekkidlerce "Şark Moliere"i lakabını kazanan Mirza Fethali'nin mecmua-yı asarı Rusça'ya, Almanca'ya, İngilizce'ye kısmen de Fransızca'ya tercüme edilmiştir.


16

23

MEHMET EMiN RESULZADE

Tiyatrodan bahsedince Azerbaycan musıkisinden bahsetme­ mek kabil değildir. Tiyatro sanatı Azerbaycan'da olduğu gibi İslam aleminin hiç bir tarafında ilerlememiştir. Burada Türkçe opera, operet tesis edilmiştir. İlk Azerbaycan bestekarı Ü zeyir 27 Bey tarafından güftesi Fuzuli nin olmak üzere "Leyli-Mecnlln operası bestelenmiş, bundan başka "Aslı ve Kerem", "Aşık Garip", "Şah Abbas ve Hurşit Bunu" gibi diğer operalarla "Arşın Mal Alan" gibi operetler dahi bütün Kafkasya'da İran'da, kısmen de Türkiye'de meşhurdur. "Arşın Mal Alan" opereti// İstanbul sahne­ lerinde amatörler tarafından gösterildiği gibi, Ermenice, Gürcüce ve Rusça'ya dahi tercüme edilmiş ve tiyatro mevsimlerinde defa­ larla tekrar olunmuştur. Tiyatro yazılarını müteakip gazete tesisine başlanmış, 1 875 senesinde merhum Melikzade Hasan Uey Zerdabi 28 tarafı ndan 29 "Ekinçi" gazetesi tesis olunmuş, bundan sonra Ünsizadeler ta­ rafından tesis olunan "Ziya-yı Kafkas"* ile "Keşkül" gazeteleri çıkm ıştır. Birincisi 1877 senesi Rus-Türk muharebesi zamanında­ ki neşriyatından dolayı hükumet tarafından kapatılmış, ikinciler de bir kaç nüsha çıktıktan sonra kendiliklerinden tevakkufa uğra­ mışlardır ( 1880- 1891 ). 1 905 tarihine kadar Azerbaycan edebiyat ve matbılatı, munta­ zaman te'essüs ve terakki edememiştir. Yalnız 1903 ve 1904 se­ nelerinde Tiflis'de intişar eden "Şark-ı Rus" gazetesi bu uzun sükılt devresini bitirmiştir. Şahtahtinski Mehemmed Aga30 tarafı ndan tesis olunan bu gazete bir sene dev.am ettikten sonra Bakı'.l'ya ") Bu gazetenin asıl adı Ziya-yı Kafkasiyyc'dir (Naş.) ..


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

24

17

nakleylemiş ve burada kapanmıştır. Fakat Rusya inkılab-ı sagirini teşkil eden 1 905 senesi, Rusya Türkleri için milli inkişaf devrinin ibtidasını teşkil eylemiştir. Müessesat-ı içtimaiye ile h ürriyet-i matbfüit nokta-yı nazarından bir parça müsaad3t ile netice-pezir olan bu inkılaptan bi'l-istifade bütün Rusya Türkleri'nde olduğu gibi Azerbaycan Türklerinde de süratli bir hareket-i milliye baş­ ladı. Bu hareket bir taraftan milli matbuat tesisi, diğer taraftan da milli mektep ve umur-ı diniyenin milletin kendisi tarafı ndan müntehab eşhas ve müessesat vasıtasıyla idare edilmesi davasın­ dan ibaretti. BakO, bu hareket-i milliyenin merkeziydi. 1914 senesi Harb-i Umumisinin ibtidasında Baku'd3 Türkçe iki yevmi gazete ("İkbAl"3 1 ve "Sadıi-yı Hak") 32 neşrolunuyordu. Müslümanların huku­ 33 kunu müdafaa maksadıyla bir de Rusça "Kaspi" gazetesi çıkı­ yordu. Bundan başka bir kaç adet de Türk matbaası mevcut bulu­ nuyordu. Bu gazeteler, 1 905, senesinde muhterem Aılaogıu Ahmet 34 Bey ile IlüseyinzAde Ali Bey tarafından tesis olunan "Hayat" ve "İrşad"35 gazetelerinin başladıkları mücadele-i milliyeyi devam ettiriyorlardı. Harb-i Umumi esnasında tesis edilen "Açıksöz"• ga­ zetesi dahi bu davayı müdafaa ediyordu. "Açıksöz36 ilk defa olarak o vakte kadar Kafkasya müslümanı veyahud Tatar'ı denilen hal­ kın Türk olduğunu sarahat ve ısrarla meydana koymuş ve bu hususta harp sansürü ile mübareze etmek zaruretinde kalmıştı. Matbılat-ı yevmiyeden başka bir kaç haftalık edebi, siyasi ve mizah gazeteleri dahi ncşrolunuyordu ki bunlar meyanında "M ol*) "Açıksöz"ün müessis ve muharriri bu risalenin rnuharriridir ..


MEHMET EMiN RESULZADE

18

la Nasreddin"

37

mecmuası Azerbaycan mizahının halk ettiği bir

şahaserdir. Edebi mecmualardan en mümtazı muhterem

l lüseyin­

zade Ali Bey'in taht-ı müdiriyetinde çıkan "Fi.iyıizar8 mecmuasıy­ dı.

Füyfızat

mecmuası, Azerbaycan üdebasını, Osmanlı edebiya­

tını taklide sevk eden en büyük amillerden birisi olmuştur. Baku matbuat-ı milliyeye merkez olduğu gibi, o zaman Ce­ m'iyyiit-ı hayriye suretiyle teşekkül edebilen milli müesseselere _ dahi merkez olmuştu. Baku Müslüman Cemiyyet-i Hayriyesinin Harb-i Umumi esnasında Türkiye cephesinden tehcir edilen clvi­ 39 ye-i sclase müslümanlarına teşkil eylediği yardım bütün Rusya

il müslümanlığını tehyiç eyledi; mezkur cemiyetin Türk üsera-yı harbine gösterdiği muavenet dahi ayrıca §ayan-ı kayd ve tezkardır. Bu cemiyete mahsus olarak Baku tüccarlarından merhum Mu­ "'0 1 9 1 8'de Bolşeviklerle Er­

sa NaJ!iyef tarafından yapılan bina,

meniler tarafından yakılmıştır, belki de alemi-i İsJam'da hüyle bir maksatla yapılmış binaların, azamet itibarıyla birincisidir. Bunun yanında d uran diğer bir bina dahi şarkkari tarz-ı mimarisiyle na­ zar-ı dikkati celh ediyor. Bu, Azerbaycan Türkleri arasında bakı­ yat-ı salihatıyla meşhur

ilacı Zeynelabidin Efendi4 1

hazretlerinin

ilk defa olarak tesis eylediği müslüman darülmuallimatıdır. Milli enbiyalardan biri de

"Saadet" Cemiyeti 'nin4 2 mektep olmak üzere

yaptırdığı muhteşem binadır. Bu müesseselerden ba§ka Baku'de ne§r-i maarif maksadıyla

"Necat",

43

"Neşr-i Maarir'

44 ve

"Safa"

45

Cemiyetleri dahi teessüs

etmi§ti. Azerbaycan hayat-ı milliyesindc tcsirat-ı mühimmesi bulunan ikinci merkez Gence'dir. Gence'de tesis edilen

"Medrese-i Ruha­

niye" vaktiyle mil,iyetperverlik ruhunun takviye edilen en mühim


AZERBAYCAN CUMHURİYETi

19

merkeziydi. Buradan Azerbaycan bir çok muallimler, muharrirler ve şairler kazanmıştır. Mezkflr mektebin ehemmiyetini derk eden çarizm, burasını çabuk kapatmakla "tehlike"nin önüne geçmek istemişti. Nasıl ki Bakl1'daki "Neşr-i Maarir Darülmuallimini" ile "Saadet" mekteplerini dahi aynı cezaya uğratmıştı. Telhis ettiğimiz bu edebi intibah, Azerbaycan'ın iktisadi ve içtimai inkişafı ile meşrut idi. Azerbaycan hanlıklar şeklinde Rus­ ya idaresine // geçtiği zaman, iktisatça daha münkeşif değildi . Her hanlık kendi yağında kavrulur kapalı bir istihsal mahalliydi. Bir mahal ile diğer mahal arasındaki münasebat pek mahduttu. Her hanlık kurun-ı vustai feodal bir hayat geçiriyordu. Şehirler küçük kasaba halinde, sanayi el işinden, ticaret basit bir mübadeleden ibaretti. O zamanki içtimai hayat, o zamanki siyasi duygular, bittabi! bu şerait-i maddiye ile meşrut idi. Edebiyat dahi böyle han mahfel­ lerine mahsus küçük bir "saray edebiyatı" halindeydi. Bu edebiyat mahalH zevk ve garazlar tesirinde mahdflt bir şeydi. Bu mahfel-i edebi ile diğer mahfeli edebinin münasebatı, adeta bir şehir ile diğer şehir arasında cereyan ediyordu. Bu cereyan çok da sıkı ve samimi olamazdı. Hatta muhasım bulundukları bile vaki olurdu. Edebi mahfeller arasındaki husumet asrımızın da bildiği bir haki­ kattir. Fakat bu husumet mahal itibariyle değil, zümre, sınır veya tabaka itibarıyladır. Kafkasya'ya inen Rusya, Büyük Petro'nun ıslahatı ile kuvvet bulmuş bir Rusya idi. Asri usulleri tatbik etmekle bu, inkişafa mayii bir devletti. Asrın her büyük devleti gibi bu da emperyalizm idealini takip ediyordu. Bu istikametteki meyil ve i nkişafı ile o, cenuba doğru yayılıyordu ve yolu üstünde İslam devletlerini gö­ rüyordu. Kafkasya onun için bilhassa mühimdi. Kafkasya yollarını


20

28

29

MEHMET EMiN RESULZADE

yapmak, menabi-i servetini işletmek, Bahr-i Haı.ar'da seyr-i sefain vücuda getirmek planları iktiı.asındandı. Bu planların kuvveden fiile geçmesi, bilahere, Batum ile BakO'yu ve Rusya'nın mühim merkezlerine rapteden demiryollarının // inşası ile tetvi ç edildi. Neticede Kafkasya'nın muhit-i coğrafisi değişti. Daima rakip ve muhasım şeklinde yaşayan ı.ayıf hanlıklar yerinde bir idareye tabi iktisadi bir küll vücuda geldi. Bundan gelen faydanın kısm-ı mü­ himmini evvela Rusya'ya, sonra yerli hristiyanlara inhisar etmek Rusya politikasının iclbındandı. Maamafih, Kafkasya'nın Azer­ baycan kısmı dahi ister istemez bundan müstefid oldu: Azerbay­ can şehirleri büyüdü, aralarında münasebat ve mübadele arttı. Hanlıklar ı.amanındaki hususiyetler rer oldu. Memleket iktisat ve ticaretçe inkişaf etti; tekamül yoluna girdi. Bu tekamül, faal bir devr-i istihsal vücuda getirerek taksim-i mesaiyi mucip oldu. Taksim-i mesai sayesinde de içtimai yeni zümreler teşekkül edi­ yordu. Rusya, ne Avrupa gibi Avrupa, ne de Şark gibi Şark idi. Büyük ' Petro "Tanzimat"ından sonra Rus idaresi, feodalizm bakı­ yatıyla burjuva esaslarını tuhaf bir surette meze etmişti. Bunun için de o, diğer Avrupa memleketlerine nisbetle gayet bati adım­ larla terakki ediyordu. Maamafih son rub'-ı asırda Rusya kapita­ lizmi epeyce ilerledi. Neticede hatırı sayılır bir demokrasi teşek­ kül etti. Rusya kapitalizminin inkişafında Bakıl'nün rolü mühimdi. Baka ekser Rusya sanayiinin ve bütün demiryollarının (petrol sa­ yesinde) muharriki olduğu gibi, kendisi de gayet mühim ticaret ve sanayi merkezi haline geldi. Bu hususta o, petrolden başka coğrafi vaziyetine dahi medyundu. Burası Rusya ile İran'ı İran ile Türkistan'ı, Rusya ile Kafkasya'yı ticaretle bağlayan yegane bir limandı. // BakO'nun bu mevkii, şimdiki cemiyetlerde mühim olan


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

30

21

demokrasinin teşekkülü ile de arttı. Burada diğer unsurlarla be­ raber Türk sunOf-ı içtimaiyesi dahi vücOda gelmiş, Türk demokra­ tiyası teessüs etmişti. Evet, hanlıklar ilga edilmiş, yerinde -sevk-i tarihle- vahid bir Türklük vücuda gelmişti. Ayrılığın timsali bulunan hanların ilgası ile kasabalar birer şehre inkılap eylemiş milli vahdeti mucip olan demokrasi doğmuştu. Bu demokrasinin tabakatı içinde fünOn-ı as­ riye ile mücehhez mütehassıslar, münewerler, erbab-ı sanayi, ti­ caret ehli, amele kısmı yetişiyordu. Bu sunOf ibtidada Rus idare­ sine, Rus harsına pek de muhalif değildi. Bilakis her şeyde Rus­ ya'yı taklid etmek bu sınıf piş-revlerinin sıfat-ı farikasını teşkil ediyordu. Bunun için onlara "Rus-meab" denilirdi. Rus-meabların mukabilinde ise "İran-meab"lar duruyordu. İranmeablar, Rus ida­ resinin tesiriyle mevkilerini yeni kuwetlere terk etmek istemeyen eski tabakat-ı içtimaiyenin mefkOrecileriydi. Birinciler yeni teşekkül eden cemiyetin hür-endişleri (liberal), ikinciler ise muhafazakar (konservatör)leriydi. Hür-endişlerle muhafazakarların milbarezesi senelerce devam etti. "uçitel" ile "mirza" muhasım bulunurken muhafazakarlar, hür-endişleri tekfir ediyorlardı. Bilahare bu hal tebeddül etti. Hür-endişler zümresi kavanin-i içtimaiyyeinin sevki ile kendisini hukuken ve iktisaden tazyik eden rusluğa karşı liva-yı isyan aç­ mak mecburiyetinde kaldı. Doğrudur ki, şehirler büyüyor, burada demokrasi teşekkül ediyordu, fakat bununla beraber şehirler ruslaştırılıyor, muhaceret siyaseti yerlilere, yerli // müstahsillere mey­ dan-ı inkişaf vermiyordu. Buna karşı Türk müneweri, Türk tüc­ carı, ale'l-umum Türk müstahsili mübareze edecekti. Bu ağır


22

31

MEHMET EMiN RESULZADE

vazifede o, yalnız mübareze edemezdi: Halk kütlesini de bu cidale sevk etmeliydi. Bunun için ona tesir etmek, ona hitap eylemek lazımdı. İşte bu lüzum hissedildiği anda münevverlerden bir kıs­ mının halka doğru gidişi ba§lamı§llr. Münevveranın bu Le§ebbüsü tüccardan bir kısmının müzaheret ve muavenetiyle kuvvet bul­ mu§tur. Bu hususta matbuat-ı mevkute tesisinin pek mühim rolü olmuştur. Matbuatın tesisi ile Kafkasya'da siyasi, içtimai ve milli bir fikir teşekkül ediyordu. Efk:ir-ı umumiye vücud buluyordu. Hayat-ı mil. liye için pek mühim olan bir takım meseleler müzakere olunu­ yordu. Gazetelerin bugünkü milliyetler teşekkülünde oynadıkları rol mahlmdur. Bu rolünü onlar, Rusya Türklüğü için dahi ifa· ediyorlardı. Onlar halkla hem milli duygular uyandırıyor, hem de maksad-ı milliyeden olan mes'eleleri tenvir ediyorlardı Tü.rkçe matbuatın tervic eylediği mes'eleleri tahlil edersek aşağıdaki me­ vaddı · telhis edebiliriz: 1 ) Usill-i cedide meselesi. Mekteplerde Türkçe'nin usıll-i savti ile tedrisi ve medrese programına fünun-ı cedidenin ithali. 2) Milli mektepler küşad ve tesisi. Evvelce mevcut mahalle, köy ve cami mekteplerindeki Farsi yerine Türkçe okutmak ve asri usılllerle yeni mektepler küşad etmek. 3) Hükılmet mekteplerinde Türkçe'nin tedrisini talep etmek. 4) İdare-i ruhaniyelerde evkaf-ı İslamiye idaresinin ahali-i İsıamiye // tarafından müntehab ulema ve memuri n tarafından


23

AZERBAYCAN CUMHURİYETİ

idaresi fikrini terviç eylemek. · 5) Müslümanların içinde sair milletlerde olduğu gihi ne�r-i maarif ve umur-ı hayriye ile mütcvaggı.1 cemiyetler te�kili . 46 6) Belediye ve Duma (Rusya Meclis-i Mchusanı) intihaha­ tında müslümanlar hakkında reva görülen tekayyüdat-ı kanuniye­ ye karşı mücadele. Baku, Gence ve aletomum Kafkasya helediyele­ rinde müslüman aza meclisin nısfından fazlasını teşkil edemezdi.

7)

Vatandaşlık ve ehliyet hakkının her cihetcc müslümanlara

teşmili ile hukuk-ı siyasiye ve mülkiyede diğer vatandaşlarla müsavi tutulmak. 1905 senesi inkılahından sonra çoğalan mathuat, hu gihi metalihin tervici. ile kuvvetli hir cereyan yaratmıştı. Bu met<ilih yalnız gazete sütunlarında kalmayıp kısmen hayata tathik edilmiş, kısmen dahi muhtelif zamanlarda hükumete verilen istidalara ve J2

içtimcılar tarafından çıkarılan kararlara

// materyal

teşkil eylemiş­

tir. Bu maksadın tervici için aleni ve hafi olmak üzere muhtelif komiteler, cemiyetler ve fırkalar teşekkül eylemiştir. Bazen kuv-

) Rusya müslümanlarının hayaı -ı milliyı."Sinde hu mesele bilhassa mühim hir mevki ihraz eylemiştir. Azerbaycan Türkleri"ndc ise bu mesele yalnız idare-i rOhaniye"nin intihah u�ıılüyle tesisini talep etmekle kalmayıp, aynı zamanda i ı ­ tihad-ı lslam rikrinin tcrvicine dahi vasıtıı olmuştur. J\zerbııycan Türkleri, Rus hükQmeti tarafından Şia ve Sünni namları ile iki müsıakil müessese şeklinde tesis olunan idan:lerin ··islanı idare-i rıılıaniyesi·· namıyla tevhidini dahi ıalep ediyorlardı. Bu talep 1 905 yılında maver:i-yı Kafkas ahali-i İslfimiyesi namına vali-i umumiye verilen _islidada yer bulduğu gihi. Şii ve Sünni ihtilallarının i1.ııll."Si çarelerine ha�rolunan l\lam kongrelerinin mukarrerııtında dahi teshil edilmiştir. Şayan-ı kayddır ki. Şii ve Siınni ihtilalları her yerden evve l Azerbaycan Türk­ leri arasından kalkmıştır ki. vahdet-i milliyesini derk eden hir cemiyet için hu gavct matlulı idi .. "


24

33

MEHMET EMiN RESULZADE

vetli, bazen zayıf bir bünyeye malik olan bu siyasi uzviyetlerin başlıca talebini çarizm usOl-i idaresinin değişmesi teşkil etmiştir. Bu cemiyetlerden ekseri bir çok zaman çarizm aleyhinde olan ihtilal fırkaları ile temasta ve bazen de ittifakta bulunmuşlardır. 1905 inkılabı, inkılapçıların arzusu veçhile inkişaf edemeyip irticanın galebesi ile harekat-ı inkılabiye tevakkufa uğradı. Bunun üzerine şiddetli bir irtica başladı. Bu münasebetle icra olunan takibat neticesinde, diğer Rus fırak-ı siyasiyesi gibi, müslümanla­ rın daha rüşeyme halinde bulunan cemiyetleri dahi perakende bir hale geldi. Rusya cemiyetinde şoven bir siyaset cereyan ı başladı. Bu cereyan Balkan Muharebesi esnasında şiddetli bir sılret aldı. Rus şovenizmi doğrudan doğruya Türk alemine tevcih olunmuştu. Rus üdebasından maruf birisi Balkanlar'a giden Salib-i Ahmer heyetini teşyi' için yazdığı makalede, "Bir İslav, bir Hristiyan var­ ken Türk yaralısına bakmayınız" diyordu. Bu şovenizm, aynı za­ manda gayr-ı Rus olan milletlerdeki cereyan-ı milliyi tegaddiye ediyordu; bilhassa Türk milliyetperverliği kabarıyordu. Rus Da­ rülfünıln'unda okuyan Azerbaycan talebelerinin Kiev'de toplanan içtimaı keşf ve azası tevkif edilmişti. "Hihil-i Ahmer" faydasına yapılan propoganda bu zamanki hissiyatın tervici için en münasip bir vasıta oluyordu. Bakıl kadınlarından küpelerini verenler olmuş­ tu. Genç muallimler ve talebeler derslerini atarak Türk ordusuna gönüllü gidiyorlardı. Bu zamanda ekseri 1905 senesindeki inkılap // cemiyetlerinde tecrübe görmüş gençlerden müteşekkil hafi bir cemiyet-i siyasi vücuda geliyordu. Bu cemiyet, Rusya'da yaşayan Türkler'i her cihetçe Ruslar ile müsavi bir hukuka malik görmek istiyor, aynı zamanda bütün Türk ve İslam aleminin hürriyetini dahi emel ittihaz ediyordu. Cemiyetin mefkuresi milletler arasın­ da tam bir müsavat-ı hukuk tasavvuru idi; bunun için de "Müsa­ vat" namını almıştır.


AZERBAYCAN CUMHURIYET1

25

Mezkur cemiyetin, o zaman ne gibi bir ruhla mütehassis oldu­ ğunu irae etmek için vaktiyle "Sebilürreşed" gazetesine dere olu­ nan beyannamesinden bir kısmını buraya naklediyoruz: "... Biliniz ve agôh olunuz ki yegône çare-i necatımız Türk�ve 'nin isıiklôli ı•e onun terakkisindedir. Eğer biz şimdi de evvelki hissizli­ ğimizden vazgeçmezsek, bu yiizden diinyanın gözü önünde hakk-ı insaniyet ve milliyetimizi kaybedip ağyare ecir, tôbi ' ve adaten esir­ likte kalacağımıza şüphe edilmesin... "Cemi-i ôlem biliyor ki bu maharebeyi hilafet-i İslômiye ye ma­ lik olan Türkiye ye açan Balkan 'ın kaçak ı•e ufak lıükiimetleri de­ ğildir. Zira şir, ne kadar zayıf olsa da çakallar ve tilkiler ona yakın gelmeye cüret edemezler. Bıı işleri işleyen insaniyet ve İslamiyet düş­ manı ve "Jandarm -ı ôlem " lakabı ile miilakkab olan şimal ayısı Rusya hükümet-i müstebidesidir ki, her gün ne kadar levazım-ı sıh­ hiye, etibba, ianeler ve gönüllü adıyla bölük bölük nizami/er (yeni askerler) gönderiyor. "Şu saarte Bulgar, Sırp ve Karadağlılar'ın nizami saflarında had­ siz hesapsız Rus zabitleri ve topçu/an mübareze etmektedir. Osman­ lıların mağlubiyeti hakkında çekilen telgraflar hep mec 'uldiir. Bu su­ retle onlar bir taraftan Rusya 'dan harbe gidenlere cüret vermek, diğer taraftan da nıüshimanları korkııtmak istiyorlar. Alem-i İslôm '­ ın başına gelen be/ôların ekserisine belki de hepsine işbu ... ı•e . • lıükümet-i müstebide sebep olnııışuır. Diğer memleketlerdeki İslôm kardeşlerimiz can ve mal ile nıuaı·enette bıılundukları halde biz Rusya müsliimanları neden bir cemôd gibi donmuşuz! il ..

0)

Bu

kısımlar metinde yazarı tarafından boş lıırakılııııştır. (Naş.).


26

MEHMET EMiN RESULZADE

"E/helfe nıı"islünıan olan kimseler, lıiss-i m illiyeti olan şahıslar,

34

heyza-yı İs/anı 'ı din ve milletini hu kadar duçar-ı sefalet ve giriftar-ı zıllet görıince gayret-i milliye ve lıanı�vet-i diniyesi heyecana gelip Kıır 'a n-ı azinıüşşlinın din -i Alınıedi ve liı·li -_w Mıılıanınıedi 'nin isti­ kamet ve istidanıeti yolıında varid olan "İnnallalı 'eşterfı mine '/-mü­ m inine en füsehüm ve enıwilehıinı bi enne /ehıinııi '/-cennete yııka­ ti/ı1ne fi sebili 'llfıhi feyaktıilı/ne ve yııktelılne ı·a 'den aleyhi hakktın fi 't­ tevrfıti ve '/-incili ı·e '/-Kur 'ani ı·e men eıfe bi 'alıdilıi nıinalllilıi festeb­ şin'1 hi bey 'ikiinıı'i 'llezi bfı '.va 'tüm bilıi ve za/ike lııive '/-fel'Zl'11-azinı " *

aye'i vafi-i hidayesi mefadınca can ve mallarını diriğ etmezler. Edenler hain-i millet ve dü�men-i din ve hi-gayrellirler." * *

0

)

Kura n - ı Kerim,

Sure: 9, /\yet

1 1 1 (Tcvlıe Suresi) "/\ilah §Üplıesiz. /\ilah

yolunda savaşıp. öldüren ve öldürülen müminlerin canlarını ve mallarını Tt.-vrat, lnı:il ve Kur'an'ı.la söz verilmiş bir hakk olarak ccnncıc kal)ılık sa ı ı n almıştır.

Verdiği sözii t\llalı'tan daha çok ıutan kim vardır'!

Öyleyse. yaptığınız alış verişe

sı.-viniıı; bu en lıiiyük başarıdır. "(bak. Kur'fin-ı Kerim ve Türkçe anlamı. t\nkara, 1980. Diyanet işleri llaşkanlığı Yayınları Naş.). 0 0) Sehilii'r-rc§<ıd. t\dcd: 38-220, Sahife: 226, Sene: 1 328.


27

AZERBAYCAN CUMHURİYETi

HARB-İ UMUMİ 35

36

111 ve

İHTİLAL-İ KEBİR

Hakimiyet-i Milliye davasının 1905 senesi Rusya inkilab-ı sagi­ ri neticesinde, milli mektep, milli matbuat ve milli cemiyetler tesi­ sine ait cüz'i müsaadeler gibi kazandığı mahsuller vardı. Doğrudur ki, bu mahsuller kemiyet itibarıyla çok mahdut, keyfiyet itibarıyla pek yeniydi. Maamafih bu müsaadelerden isti­ fade eden Kall<asya Türklüğü büyük muharebe arefesinde ve ih­ tilal-i kebirin patladığı zamanda pek de hazırlıksız değildi. Gerçi vezaif ve mekasıd-ı milliyenin azamet ve müşkUlatı ile mütenasip bir teşkilata daha malik değil idiyse de, artık siyasi idrakten mah­ rum, arzu-yı millisi ta'azzuv etmemi§ şekilsiz bir kütle halinde dahi değildi. Hayatını ihraz edecek vasıtalara malik, diri ve yaşa­ mak istediğini hissettirecek zi-ruh bir vücud halindeydi. On senelik küçük bir fasıla, Azerbaycan Türklüğünü mütead­ did matbuata, muhtelif müesseselere, siyasi mahfellere, hafi cemi­ yetlere, zamandan mekandan anlar münevverlere mfHik, idrak ve şuur sahibi bir cemiyet haline koymuştu. // Bu cemiyet 1914 senesinde patlayan aıem-şümOI muharebenin altüst eylediği mefhum ve kıymetleri hassaslıkla takip ediyor; top­ ların gürültüsü ile beraber kopan "milletlerin hakkı mukaddestir" nidasını dört kulakla dinliyordu. O, muharip bulunan bütün dü­ vel-i muazzama ricali ağzından sık sık işitilen hu şiarın samimi­ yetine değilse de, bu büyük hakikatın ister istemez muzaffer ola­ . cağına iman ediyordu. Harb-i umumi esnasında daha Rusya inkı­ labı zuhur etmeden, muharebenin katı sansürü her yazılanı tıila­ zaman silmekte, bilhassa Türk kelimesi ile Türkçülük mesleğine


MEHMET EMiN RESULZADE

28

karşı hasmane bir alaka gösterdiği ı.amanda, "Açıksöz" gazetesi yukarıda mezkur imana tercüman olarak yazıyordu ki: "Herhangi galip taraf, az çok sürünçlü bir dinçlik vücuda getir­ mek isterse, asrın vicdanları üzerinde en çok tesir icra eden kuvve­ ti-milliyet mefkUresini- ihmal edemez; bunun böyle olacağı arasıra gelecek sulhu hakkında söz söyleyen Avrnpa mütefekkir/erince de tasdik olunmaktadır. Sulhiyyu na mensup sryasilerce millryet esasına riayet etmeyecek, milletlerin huku/aınu gözetmeyecek bir sulh mua­ hadenamesi çok çekmez, yırtılır ve sürünçlü bir dinçlik temin ede­ mez". "Hukıık-ı tabiiyyesi pfıymal olmuş bir millet bfıki kalıncaya ka ­ dar A mıpa muvazene-i düı•eli);esi hakiki ve sürünçla bir sulh yüzü görmekten mahrnm olacağı gibi, kendi vatandaşlan arasında ögey, doğmalık gözeten bir deı•leue hakiki bir kuvvete sökenmeyecek (is­ tinad etmeyecek), müterakki ve kuwetli bir teşkilata malik olmaya­ caktır. "Demek ki muayyen bir mefkureye ve ekser efradınca müşahhas bir gfıye-i fımôle môlik olan milletler, devletler arasındaki münase­ batta ehemmryet kazandıkları gibi, devletlerin dôhili sryasetleri üze­ rine de büyük tesirler icra edeceklerdir. Bu surette ayn ayn milletler bir millet olarak yaşayabilmek için her şeyden evvel kendilerini il bilmeli, muayyen fikir ı•e emeller etrafında birleşerek büyük bir mef­ kureye, gaye-i hayôle hedef olacak o ışıklı yıldıza sahip olmalıdırlar. Çünkil mlltİelıid bir nılı ve müşterek bir gayeye mfılik olmayan milletlerle yeni esaslar üzerine kıırnlacak hayat hesaplaşmayacak ve böyle bir silahtan mahnım kalan cemaatler kimseye söz işi1tireme­ yeceklerdir!. n

37

n


29

AZERBAYCAN CUMHURiYETi

Büyük muharebenin Kafkasya Türklüğünde doğurduğu ümit böyleydi. Milliyet prensibinin galip geleceğine bağlanmış bir ü­ mit! * * *

38

Rusya İmparatorluğunun (1917 senesinde) Karpat dağlarında, Lehistan vadilerinde ve Baltık sahillerindeki o görünmez mağlu­ biyeti, dünyayı sarmış ateşin harp silsilesinin mühim halkaların­ dan birisini kırmış oldu. Rusya'yı pençe-i esaretinde kahreden çarizm dahi bu halka i le beraber devrilmişti. Büyük muharebe, büyük bir inkılab do­ ğurmuştu. · Muhtelif milletlerden yoğrulmuş 180 milyonluk azim bir küt­ leyi idare eden dünyanın en büyük imparatorluğunda zuhura ge­ len ihtilal-i kebir iki türlü netice verecek, iki mühim meseleyi halledecekti. Yoksa, kendi ruhu ve kendi tabiatı ile tezad teşkil edip kendisi ile beraber Rusya'yı kahredecekti. 1 9 1 7 inkılabı maz!Om sınıflara hürriyet, mahkum milletlere de muhtariyet verecekti. İnkılabın ilk günleri Meclis-i Müessisan intizarı ile geçiyordu. Meclis-i Müessisan bir an ewel toplanacak; köylülere toprak, amelelere iş, milletlere de muhtariyet temin edecekti. İşte arzO-yı umumi?!// Meclis-i Müessisandan kim ne bekliyor? İçtimalar, kurultay­ lar, kararlar, muhuralar hep bunu tayin etmekte... Kafkasya dahil olduğu halde bütün Rusya Türkleri dahi bu hususu ihmal etmiyorlardı. Bakıl'da Nisan'ın 1 5'inde, ilk defa ola­ rak "Kurultay" namıyla Kafkasya Müslüman Kongresi toplanıyor. Kurultay her şeyden evwel ve her meseleden daha kızgın suretle


30

MEHMET EMiN RESULZADE

azal Rusya'nın alacağı matlüb §ekl-i idareyi müzakere ettikten son­ ra aşağıdaki kararı çıkarıyordu: 11a) Kajkmya Müslüman Kıınıltayı milli siyasi maksada ait me­ seleyi müzakere ederek nıüslüman kavimlerinin menajiini en ziyade temin eden Rıısya şekl-i idaresinin mahalli fedarasyon esası üzerine kıırıılıı cıımlıııriyet-i müçtemia-i eniinı oldııifun11 kabule karar ıwir.

11

"b) İslam dininde olan bütün km·imlerin nılıani ı·e medeni irti­ batını nazara alarak Kajkmya Müslüman Kıırıılwyı bütün Rmya mı"ishimanları için vaz-ı km 'fınin selalıiyetine mfılik umumi bir idare teşkilini !tlzın ı

�1 9 1

görı'ir.

11

Bu karar günlerce devam eden münakaşat neticesinde bir nevi i'tilaf muhassalası olarak müttehiden kabul edilmi§ti. Müna­ kaşa bir taraftan Türkçüler, diğer taraftan da İslamcılarla Sosya­ listler arasındaydı. Fcdarasyon esasını müdafaa edenler Türkçüler idi ki, bunlar hususi olarak Azerbaycan için dahi mahalli muhta­ riyet talep ediyorlardı. Muaarızlar ise yalnız halk cumhuriyeti ile iktifa edip milliyet meselesinin hallini mahalli değil, medeni muh­ tariyet şeklinde tasavvur ediyorlardı. Nisanı müteakip Mayıs ayında Moskova'da bütün Rusya müs­ lümanlarının umumi kurultayı in'ikad eylcmi§ti. Rusya Türklüğü­ nün bütün // akvamını temsil eden bin murahhaslı bu büyük kurultayda §iddetli mübahase ve münaka§alardan sonra Rusya'nın milli ve mahalli muhtariyetler üzerine kurulu müttehid halk cum­ huriyetinden ibaret olması talep olunmuştu. * Bu talep Rusya

Bu ıalep müellirin şckl-i idare hakkında irad elliği mukahil ma"rOza üzerine vaki nıünaka§a ve nıüdaraalar neı icesinde ıeklif ve kongrenin ek.,eriyeı-i kaıiasınca kahul ve ıeshil edilmiştir..


31

AZERBAYCAN CUMHURİYETi

40

Müslümanlarının büyük inkılaptan bekledikleri siyasi emeli tama­ miyle ayan eylemi§ti. Nihayet � eclis-i Müessisan intihabatı esnasında Mavera-yı Kafkas müslümanları arasında kati bir ekseriyet ihrazından "Mü­ savat Fırkası ve Milli Komiteler" listesi * Rusya fedarasyonu ile beraber Azerbaycan muhtariyetini dahi bir §iar olarak ortaya at­ mı§tı. Baku ahalisinin büyük bir teveccühü altında inikad eden Türk Adem-i Merkeziyet "Müsavat" fırkasının * * ayni aylarda in'ikad eden ilk kongresi Rusya Türklüğünün Rusya §ekl-i idaresi hak­ kında beslediği emeli aydınla�llrarak Azerbaycan, Türkistan, Kır­ gızistan ve Ba§kırdistan gibi halis Türk memleketleri için mahalli muhtariyet, Volga Nehri boyu ile Kırım Tatarları ve Rusya'da ya§ayan diğer Türk // kavimlerine de mahalli mümkün olmadığı takdirde, milli muhtariyet talep ediyordu. ݧte "Açıkst>z'ün 1915. yılda Harb-i Umumiden beklediği ha­ kimiyct-i milliye §iarının galebesinden umduğu üırıidi 19 17. yılda Rusya inkılabından bi'l-istifade ihtifagahından çıkan "Müsavat" Fırkası yukarıdaki veçhile taayyün ediyordu. Bu suretle Azerbaycan Türk'ü Cihan Muharebesi ile Rusya inkılabından kendi hürriyet ve hakimiyet-i milliyesinin teminini teyid eder bir netice bekliyordu. * * *

Rusya"da mütenasip usul-ı intihab sistemi ile ıaıbik olunan inıihablar • •

münıehihin listeleri üzerine icra olunuyordu .. ''MüMvaı" Fırkası'nın Balkan J larhi esnasında BakO'ı.le te!jekkül ettiği

yukarıda kaydedildi. 1917. senede Rusya inkılabı zuhur ettiğinde Gence'de

'Türk t\dem-j Merkczjve! Fırkası" ıees.'>ÜS etti. Bu iki !e§kilaı Kafkasya kurulıayıııdaki bt..-yanaı ve müdafaaları ile halkçı. Türkçü olduklarını " mülek,1 hilcn keşfet mekle ittihad ederek salifü"z-zikr unvanı aldılar..


32

42

MEHMET EMiN RESULZADE

İnkılap, İmparatorluğu içinden tazyik eden iki mühim kuwe­ tin taşmasından zuhur etmişti. Bir taraftan mahrum sınıflar, diğer taraftan da mahkOm milletler haklarını istiyorlardı. Köylü, toprak; amele, iş; Velikorus 47 olmayan milletler dahi muhtariyct-i idare talebindeydiler. İ nkılap bunların hepsine hesap vermek mecburiyetindeydi. Fakat bununla beraber o, bir de bunların fevkinde diğer bir me­ sele ile dahi yüzyüzc gelmiştir. Ortada hallolunacak bir harp me­ selesi vardı. Çar hükumetine tevarüs eden hükOmet-i muvakkate bilhassa Kerenski hiikumeti, inkılabı bir defa başlanmış harbi mu­ vaffakiyetle bitirmek için bir vesile olarak kullandı. Hater-nak bir tecrübe yapıldı. İnkılap ordusu Almanya'ya karşı tecavüze geçti. Bu suretle bütün ciddiyet ve hamasetini "Zafer-i nihai"ye has­ reden inkılap hükOmeti, bittabii diğer esaslı meselelerin hallini, bir zaman, ahire ta'Iik etti. Efkar-ı umumiye inkılabın meydana attığı "ilhaksız ve tazminatsız sulh, // milletlere tayin-i mukadde­ rat hakkı !" şiarı ile beraber toprak ve amele meselelerinin bir an ewel kuvveden fiile getirilmesini talep ediyordu. Halbuki hüku­ met her şeyi Meclis-i Müessisan'a ta'vik ediyordu. Bu ta'vik bir taraftan Bolşevizmi, diğer taraftan da milli ce­ reyanları tagaddiye ediyordu. Bilhassa Kerenski'nin Finland Seynıi 48, Ukrayna Radası 'na 49 karşı aldığı .tavr-ı tchdid, müslü­ man milli alaylar teşkiline ait muhalefet ve Almanya üzerine icra ettiği muvaffakiyetsiz tecavüz artık Bolşevizmin zuhuruna meydan vermişti. Petrograd mühim günler geçiriyordu. Vilayetler gayr-ı kabil-i tasawur bir buhran içinde bulunuyordu. Bir taraftan amele, köylü ve asker şuraları, diğer taraftan da milli şuralar teessüs ediyordu.


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

43

33

Milyonlarca ordu cepheyi terk ile kimseye sormadan gayr-ı mun­ taı.am bir surette ricat ediyordu, Nihayet Teşrin-i ewel ayı geldi. Büyük Rusya Meclis-i Mü­ essisanı toplanmaktayken hükumet-i merkeziyye Kerenski'den Bol­ şeviklere geçti. Meclis-i Müessisan hemen ilk celsesinde Lenin Hükumeti tarafından kovuldu. Bolşeviklerin, hükumeti cebren elde etmeleri üzerine Rusya'nın her tarafında bir anarşi başladı. Ordu, "eve,eve" diyerek cep­ heyi terketti. Müsellah olarak köyüne dönen köylü, asilıAdegana mahsus kaşaneleri yağmaya ve çiftlikleri talana başladı. Bütün Rusya müthiş bir ateş-i ihtilal ile alevlendi. Velikorus'dan gayri olan vilayetler anarşi içinde bulunan merkezden korunmak için kendilerini bizı.at idare etmek sadedine geldiler. Ukrayna, Lehistan, Baltık Cumhuriyetleri ve Finlandiya, // Rusya'dan ayrılmış oldu. Kaı.an'da, Ufa'da, Orenburg'da teşekkül eden milli Tatar ve Başkırd alaylarına istinaden teşkilat-ı milliye vücuda geldi. Pet­ rograd'da bulunan Bolşevik hükumeti ise hiç durmadan dekretler (kanunlar) çıkarıyordu. Bu dekretleri ile o, büyük imparatorluğun başlamış olan inkirazını tesri' ediyordu. Bu kanunlara göre köylü, mülkedar * arazisini, emlakini cebren za ptetmeye ve istediği gibi kullanmaya selahiyet peyda ediyordu. Milletler dahi isterlerse Rusya'dan bile ayrılabilirdi. • • •

Bu esnada Kalkasya'nın vaziyeti neydi?

Volga boyundaki Türkler hizmet-i askeriyede bulundukların-

Mülk-<liir. Toprak ağası, manasına gelen bu kelimeyi Azerf Türkçesi'ndeki alışılmış şekliyle okumayı tercih ettik.(Naş.).


34

44

MEHMET EMiN RESULZADE

dan, Rus ordusunun inhilali zamanında milli alaylar teşkil eyle­ miş, Müslüman şura-yı askerisini vücuda getirmiş ve bu sayede inkılabın ilk günlerinde mühim bir kuwet teşkil ettikleri halde, Kafkasya Müslümanlarının hali pek müşküldü. Kafkasya cephe­ sindeki Rus ordusu dahi inhilal ediyordu. Kemal-i süratle geriye dönen ordu yollarda tesadüf eden ahali-i İslamiye'ye olmaz tahkir ve tecavüzatı icra ediyordu; Türkiye hududuna yakın yerlerde müfsidler tarafından işa'a olunan bedhıihıine haberler üzerine di­ siplinden çıkmış saldatlar (Rus askeri) yerli Türkleri katliamlarla tehdid ediyordu. "Linç" edilen Müslümanlar vakayi-i ruzmerre sırasına geçmişti. Bu hal o derece şiddet peyda etmişti ki, Pet­ rograd'da bulunan Tatar Şura-yı Askerisi milletdaşlarının himaye­ si için Kafkasyaya bir heyet-i mahsusa i'zam etmek mecburiyetin­ de kalmıştı.// Tiflis 'de "Mavera-yı Kafkas Konıitesi"nam bir heyet icra-yı hükm ediyordu ki, bu komite Rusya hükOmet-i muvakkatasının naibi addolunuyordu. Pctrograd'da çarın mevkii "Duma" azasın­ dan teşekkül eden hükümet-i muvakkataya geçtiği gibi, burada da vali-i umumi makamı, yine ayni Duma azasından müteşekkil bu komiteye geçmişti. Bilahare merkezi hükOmet Kerenski'ye geç­ tiği gibi, Mavera-yı Kafkas idaresi de Türk, Gürcü ve Ermeni siyasi teşkilatlarının iştiraki ile teşekkül eden Mavera-yı Kafkas Komisertrği'ne intikal etti. Bolşevik ihtilali zuhur ettikte Rusya Meclis�i Müessisanı'na intihap olunan aza daha Kafl<asya'da bulunuyordu. Bunlar Tifiis'­ de akd-i içtima ederek "Mavera-yı Knfkas Siynıi" namıyla bir mec­ lis vücuda getirdiler. Bu meclis Türk, Ermeni ve Gürcü murah­ hasları ile bir miktar Ruslardan ibaretti. Mavera-yı Kafkas Seymi


AZERBAYCAN CUMHURİYETi

35

hem Rusya'dan baki kalan Türkiye Kafkas cephesine ait hususatı bitirecek, hem de Mavera-yı Kafkas memleketinin hükumet idare­ sini deruhte edecekti. O z.aman Baku ahvali başka bir mecrada devam ediyordu. Bu­ rası bir sanayi merkezi olduğundan, amele sınıfı çok bulunan bir şehirdi. Ahalisinin üçte birini amele teşkil ediyordu. Bu amele ekseriye hariçten gelenlerdendir. Rusya'dan gelenleri bilhassa Bolşevik fikirleri ile meşbu idiler. Bunlara İran cephesinden dönen Rus a�kerleri dahi ilave olunuyordu. Baku limanındaki askeri ve ticari bahriye taifesi dahi - ki ekserisi Rusturlar- ayrıca bir unsur-ı ihtilal idi. Bu gibi // anasıra istinad eden Bolşevikler burada kuv­ vetli bir "Sovyet" teşkil etmişlerdi. Mavera-yı Kafkasya'nın her tarafı Tinis'te teşekkül eden "Seym" hükumetini kabul etmişken, Baku Sovyeti bunu kabul etmi­ yordu. O, Petrograd hükumetini tanıyordu. Aynı 7.a manda Baku'de yeni intihap olunmuş bir belediye var­ dı. Belediye meclisi Sovyet'in aleyhinde, Seym'in lehindeydi. Bu cihetle de şehir iki kısma ayrılmıştı. Amele kısmı "Sovyet"i, diğer kısmı da belediyeyi tanıyordu. Yckdiğcrindcn mütevahhiş bulu­ nan iki kuvvet, ister istemez tesadüm edecekti. Fakat bu 1..amanın hululünü ne bu, ne diğer taraf daha tasri' etmek istemiyorlardı. Bir nev'le idare-i maslahat olunuyordu. "Seym" ile Sovyel'den başka Kafkasya'da bir de milli şuralar vardı: Ermeni, Gürcü ve Türk milli şuraları. Bu müesseselerin sıfat-ı resmiycleri yoksa da, siyaset-i umumiycdeki mevki ve nü­ fuzları pek mühimdi. Mavera-yı Kafkasya Müslüman Şurası'nın Merkez Komitesi Baku'deydi. Vekayi -i siyasi yenin inkişafı ileride milli şuraların birer milli


36

MEHMET EMiN RESULZADE

hükumet şeklini ihraz edeceklerini pek vazıh bir surette gösteri­

46

yordu. Yukarıda söylendiği vcchile Rus ordusu inhilal ediyordu. inhilal eden bu orduyu ivaz edebilmek için Mavera-yı Kafkas Komiserliği'nin emriyle milli alaylar teşekkül ediyordu. Gürcü ve Ermeni alayları ile beraber Müslüman alayının teşekkülü için de emir // verilmişti. Fakat ewelcc de arz ettiğim vechile Mavera-yı Kafkas müslümanları hizmet-i askeriyeden muaf tutulduklarından bu emrin ifası pek müşkül mevanie uğruyordu. Müslüman alayı­ nın teşkili mübahese ve münakaşa halindeyken, Gürcü ve Ermeni alaylarının teşekkülleri hemen tamam olup bitmişti. Ne kadar ki, Bolşevikler merkezde hal-i muhalefetteydiler, vilayetlerdeki Bolşevikler muhtariyet-i milliye efkarını terviç eden teşkilata müzahir görünüyorlardı. Ezcümle Bakıl Bolşevikleri Müs­ lüman Hareket-i Miliyesine, başka Rus fırkalarından daha ziyade temayül ediyorlardı. Mesela "Müsavat" Fırkası burjuva fırkasıdır, diye mutedil Rus Sosyalistleri tarafından "Sovyel'e kabul edildiği halde, Bolşeviklerce, Menşeviklerce S.R.lere tercih olunuyordu. * Petrograd'da hükumeti elde eder etmez Lenin bütün cihan müslümanlarına hitaben bir beyanname neşreyledi. Bu beyanna­ mesinde o, esaret ahında bulunan Şark'a peygamberane bir eda ile h ürriyet ve istiklal vadediyordu. Bu, Bolşeviklerin daha mevkilerini temin etmedikleri ilk gün Men§CVikler Sosyal-Demokrat mesleğine salikdirler ki, Bol§eviklerle aralarındaki farkı. inkılab·ı içtimainin daha sırası gelmediğine kani olmaları ile izah ederler. S.R.ler, Rusya'ya mahsus lıir na1.ariyc-i içtimaiye mahsulü olarak köylüye istinadla sosyalizm inkılabı yapılacağını teemmül eden bir fırkadır ki, hal·i hazırda Bol§eviklere muarızdır. S.R. ismi ise Sosyalist Revolyutsioner'den muhaffefdir..


37

AZERBAYCAN CUMHURiYETi

7

s

)erdeydi. Fakat Bolşevik hakimiyeti takviye buldukça "söz" ile "iş"in // ne derece tevafuk etmediği tıir defa daha tahakkuk etti: "Tayin-i mukadderat hakkı herkesin değil, erbiı b-ı say 'ındır" diye ortaya yeni tefsirler çıktı. "Azerbaycan Muhtariyeti demokrasinin değil, hanların, beylerin, ağa/arındır" diye eda değişti. Lenin mer­ kezde mevkiini muhkemleştirdikçe vilayetlerdeki "havarisi" he­ men birer merkeziyetçi ve büyük rusyacı şekil ve simasını almaya başladılar. Türkistan'daki katliam, Taşkent hadisat-ı hıinini, Kırım faciası, Kiev'deki kanlı vukuat, Kazan'daki dehşet hep tıu yüzden hasıl oluyordu. * Azerbayca n muhtariyeti artık siyasi tıir program şeklinde mey­ dana atılmıştı. "Müsavat" fırkası ile Mavera-yı Kafkas Milli Ko­ mitesi bu programı takip ediyorlardı. Bolşevik fırkasının mürev­ vic-i efkarı tıulunan "Bakinski Raboçi" (Baku Amelesi) gazetesi bizimle yaptığı bir münakaşada: "Azerbaycan muhtariyeti Türk burjumzisinin mııhtariyetidir. Bu muhtariyete ne Rusya burjuı•azisi, ne de Rusya demokraıisi razı olur. Azerbaycan muhtariyetini isteyen Müsavatçı/ar neticede harabe-zilr bulurlar" diyordu . Gariptir ki, "Müsavat" mefkuresine karşı bu suretle tehditkar il bir vaziyet alan Bolşevik hükumeti Mavera-yı Kafkasya M ümes­ sili Şaumyan'ın cebinde Rus işgal ordusundan tahliye edilen Bolşevikler

1917

senesinde

Hokand,

Taşken!,

Kırım,

U krayna

gibi

vilayetlerde muhıariyeı-i idare davasıyla kendi kendilerini idareye kalkan ahaliyi silah kuvvetiyle tenkil eylemişlerdir. Merkezi Kazan"da bulunan Islam Şura-yı Askerisi ile Talar Şura-yı Millisi, Başkırdisıan Cumhuriyet i, Kırını Kurultay hükOnıeıi keza Bolşevik hükOmeti ıararından kanlı bir surette · inhilal ettirilmiştir..


38

49

MEHMET EMiN RESULZADE

Türkiye arazisi üzerinde Ermeni muhtariyetinin ilanına ait Lenin imzasıyla mümzi bir dekret bulunuyordu. Bu dekretle Şa­ umyan, "asırlardanberi mazlum Ermeni milletinin beklediği amal­ i milliyeyi kuweden fiile çıkarmak" için Ermeni müessese ve teş­ kilatına yardım etmekle muvazzaf idi. Şaumyan'daki bu vesikanın tesiriyle olmalıdır ki, bir ay ewel Baku Belediyesinde Rus Meclis-i Müessisan'ını dağılan Bolşevikler'e karşı bombalar, mitralyözler saçan "Taşnaksütyun" Fırkası Baku Sovyeti ile sıkı bir rabıtaya ve askeri bir ittifaka girmiş oldu. Şaumyan'ın taht-ı idaresinden bulunan "Baku Amele ve Asker Sovyeti" Ermeni alayları ve "Taşnaksütyun" Fırkası'nın muavene­ tini temin ile müslüman teşkilatına karşı şedid bir hatt-ı hareket ittihaz eyledi. Gözleri önünde serbestçe_gezen Ermeni alayı ne­ ferlerini gören Müslüman halkı, müslüman alayının teşkili için Tiflis'ten gönderilen zabıtanın "Sovyet" zabıtasınca tevkif edildi­ ğine şahid olunca, bittabii galeyana geliyordu. Bu suretle günden güne çoğalan yandırım (mevadd-ı ihrakiye) nihayet bir fesat kı­ vılcımı ile tutuştu; ve 1 9 1 8 senesi Mart'ının on yedisinden yirmi birine kadar devam eden kanlı Mart hadiselerine sebep oldu. Bu hadise ile Bolşevikler tıir çok vilayetlerde yaptıkları kanlı ameliyatı Baku'de de tatbik ediyorlardı. Amele ve fukara hakimi­ yeti namına "Müsavat" Fırkası ile "Milli Müslüman Şurası"na ilan-ı harb // eden "Baku Sovyeti" Ermeni alayları ile bita-iştirak 10.000'e karib Müslüman katletti. Katledilenler meyanında ekseri amele ve fukara sınıfından olmak üzere binlerce kadın, çocuk ve silah taşımalarına imkan bulunmayan ihtiyarlar vardı.


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

50

39

Bakıl, Türk milliyetperverliğinin me�keziydi. Rus partisi bulu­ nan Bolşevik fırkası bu merkezi dağıtmak istiyordu. Bu hususta o, Rusya'nın Türklere karşı an'anevi bir müttefiki olan Ermenileri buluyordu. Hem hakikaten Mart hadisesi esnasında vukua gelen kıtal, bir sınıf mübarezesine katiyen benzemiyordu. Bu herhangi bir bi -taraf bir müşahit nazarında, silah-ı müdafaadan mahrfln Müslüman halkının amansız bir surette tecziyesinden başka bir şey değildi. Toplar, mitralyözler, Ermeni askerinin yaylı m ateşleri, aeroplanlar ve limandaki bahriye topları hep Müslüman mahal­ _ lesine tevcih edilmişti. Müslüman mahallesinin başına od yağdı­ rılıyor, cehennem püskürtülüyordu. Acaba Müslümanlığın, Türk mahallesinin kabahati neydi? Bu kabahat resmen "Müsavat" Fırkası ile "Milli Komite"ye atfolunuyordu. Halbuki bu iki müessesenin şu fesadın önünü al­ mak için icra eylediği teşebbüsier, ittihaz ettiği tedbirler vesaiki ile müsbettir. Fakat bir millete ilan-ı husılmet etmek Bolşevikliğe yakışmazdı. Bunun için de onlar "Müsavat" ı bahane, "Komite"yi muhatap tutuyorlardı. Fakat netice?... On bin kadar Müslüman amele ve fukarası maktul... "Tazepir" 5 0 mescid-i camiinin minareleri mermi ile si­ linmiş, milli teşkilata mahsus "İsmailiye" halk yurdu ile Türk efkar-ı umumiyesinin // mürevvic-i efkarı bulunan "Açıksöz" ida­ rehanesi ve "Kaspi" matbaası yakılmıştı. Ahali-yi İslamiye sıkı bir tedhişe maruz kalmış, bir çok münevveran tevkif ve hapis edil­ mişlerdi. Bu feci hadiseden sonra Baku tamamiyle Sovyet idaresine geç­ miş, Mavera-yı Kafkasya'dan ayrılmış, Tiflis'e karşı muhasım bir vaziyet almıştı.


40

MEHMET EMiN RESULZADE

Baktl'nün bu suktltu üzerine Mavera-yı Kafl<as Müslümanlarını temsil eden merkez müslüman komitesi de dağılmıştı. Bu hadi­ seden sonra bütün Mavcra-yı Kafl<as Müslümanlarının teveccühü Tiflis'te in'ikad eden "Seym" Meclisine tevcih edildi. "Seym" Meclisinde bulunan Müslüman aza mahsus bir frak­ siyon teşkil etmişlerdi. Bu fraksiyon, ewelce sırf mesail-i teşriiyye ile muvazzaf iken, badehu Müslümanlara ait bilcümle meseleleri deruhte etmek zaruretinde kaldı. "Seym" in Müslüman azanın hizmet edeceği mahallerden uzakta bulunması mevcud müşkülata bir kat daha engeller ilave ediyordu. Bu sırada vukuat bir takım facialar ihdasiyle vaziyeti daha ziyade vahimleştiriyordu. Mavera­ yı Kafl<as'ın ccnub garbında vuku bulan kanlı hadiseler nazar-ı dikkati celbediyordu. Ewelce Rus ordusu tarafından harb zama­ nında işgal olunan Türk arazisi d3hilinde, sonra da Kars ve Eri­ van vilayetlerindeki Müslümanların Ermeniler tarafından katlia­ ma maruz kaldıklarına ait yekdiğerinden daha dehşetli haberler alınıyordu.

51

Bir taraftan BakÔ katliamı, diğer taraftan Erivan ve Kars hai­ lelerine maruz kalan Mavera-yı Katl<as müslümanlığının o gün-' lerde geçirdiği facialar hakkında biraz fikir hasıl ettirmek için, // 15 Nisan 1918 tarihli salifü'z-zikr "Müslüman Fraksiyonu" maz­ batasından müstahreç satırları aşağıya kaydediyoruz: " Tiflis 'e gelen Rum muhacirleri Kars vilayetindeki Müslüman­ lann hallerini böyle tan•ir ediyorlar: Türk ordusu karşısından ricat eden Ermeni askeri kıta/an ve müsellah Emıeni kaçkınları rehgü­ zarlanndaki Müslüman köylerini yeryüzünden silerek her bir şeyi ateş ve kılıçtan geçiriyor ve tasavvurn na-kabil bir dehşet ve felakete düçar ediyorlar. "Galip" Emıeni ordusu harbi ganimetler, yani süngü


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

41

ucuna takı/mi§ sad emer çocuklarla geçtikleri yollar üzerinde Mas­ /aman kadınlannı çıplak soyundurnyorlar... Rum/ann rivayetine gö­ re bu cehennem azabını gömıaş, çıldımıış kadın ve çocuklann yürek parçalayan enin/erini, ihtiyarlann ümitsiz nitlelerini dinlemek için ma-fevka/-beşer bir asaba malik olmalıdır. Seksen iki köyden fazla bir sancak bu tasviri na-kabil felakete duçar olmuştur. * Zengin Kars vilayetinin, Kaptan Mosesyan ile General Are­

şofun ika ettikleri dehşet ve vahşetler yüzünden vaki olan harabisi 1915 senesi Harb-i Umumi zamanında Rus kazakları tarafından yapılan feciyii unutturmuştu. Erivan vilayetinden gelen haberler dehşet itibariyle bundan eksik değildi. "Seym" tarafından Erivan hadisatını tahkik ve fela­ ketzedelere muavenet maksadıyla heyet-i murahhasa reisi vekili İbra him Ağa'nın raporuna nazaran Erivan vilayetinde 2 1 1 Müs­ lüman köyü bak ile yeksan edilip kaçkınların (muhacirlerin) a­ dedi yüz bine varıyordu. Bu hadiselerin tesadüfi değil, müstakil Ermenistan kıtasına milli bir // ekseriyet kazanmak için müretteb bir plan üzerine icra olunduğu tahmin olunuyordu. Şu suretle inkişaf eden vakayiin önüne geçmek, vesail-i icra­ dan mahrum ve askeri bir kuwete istinad etmeyen Müslüman "Seym" fraksiyonunun imkanı Mricindeydi. Yapılan teşebbüsler, bittabii, hadisatın mikyasıyla gayr-ı mütenasib, muvakkat çareler­ den ibaretti.

BakQ"de matbu "istiklal"' mecmuasından muktebestir ..


42

MEHMET EMiN RESULZADE

iV KARDEŞ TÜRKİYE'NİN İMDADI 53

54

Bolşevikler, Azerbaycan Türklüğünün Rusya ihtilal-ı kebiri tarafından dahi ilan olunan "tayin-i mukadderat" hakkından isti­ fadeye kalktığını, Baku sokaklarında akıttıkları kanlarda boğmak, " İsmailiye" binasında yakılan hürriyet meş'alini o muhteşem bi­ nanın enkaz ve remadı altında söndürmek istediler. Böyle müthiş bir cinayet-i tarihiye vuku' bulduğu zaman, mil­ liyet fikir ve idealini temsil eden Müslüman mebuslar Tiflis'dey­ diler. O zaman Tiflis'de in'ikad eden "Seym" meclis-i müştereki, ber-vech-i mezkur, bir taraftan çarizmden tevarüs eden Kafkasya cephesine ait mesailin halli, diğer taraftan da Rusya'dan ebediy­ yen ayrılarak ilan-ı istiklal etmek meselesini tedkik ve müzakere etmekle meşgul idi. Seym'deki Müslüman mebusların bütün himmetleri, gerek cephe mesailinin muslihane bir surette tesviyesi, gerek Kafkasya istiklalinin bir an ewel kuweden fiile çıkarılmasına ma'tuf idi. Çünkü Rusya'dan ayrı, müstakil bir Kafkasya tesisi için bundan daha iyi bir fırsat gelmeyeceğine kani' idiler. Müstakil bir Kafkasya, yalnız Kafkasya Müslümanlarının değil, // daima Rus teh­ didi tahtında bulunan diğer İslam memleketlerinin dahi menafi-i iktizasından idi. Baku faciası zaten Müslümanların bu siyasi "cina­ yetkar" temayüllerine mukabil, Bolşevikler tarafından tertip edi­ len bir cezaydı. Bittabii Baku, Tiflis'in muavenetini bekliyordu. Yalnız Baku de­ ğil, bütün Azerbaycan, Azerbaycanlılar'ın iştiraki ile teşekkül eden "Seym" Meclisi ile Mavera-yı Kafkas hükumetinin bu muave-

·


AZERBAYCAN CUMHURİYETi

55

43

netine intizar ediyordu. Fakat heyhat, Azerbaycanlı "Seym" aza­ sının yüksek seda ile bağırıp çağırması Tiflis hükumetinin hakiki sahipleri olan Gürcü Menşeviklerine lüzumunca tesir edemedi. Gürcistan dahilindeki Bolşevizmi bin şiddet ve kahırlarla bastıran bu efendiler Bakıi'ye karşı kuru ilan-ı harb bile etmek istemediler. Gence Milli Müslüman komitesinin teşkil ettiği istihlas ordusuna milyonlarca fişek, onlarla mitralyöz ve bir kaç top vaad edildiyse de, bu vaadler hakkıyla tutulmadı. Tillis matbuatı ise Bakıl'nün Azerbaycan "başıbozuk" kuvvetiyle istirdadına karşı "vaka-yı irti­ caiye" diye protesto etti. Nihayet, "Türk tehlikesi varken, Bolşe­ viklerle muhasım olamayız" diye aldıkları bu garip vaziyeti acib izah ettiler. Bu sırada Seym'deki Ermeni kısmının hatt-ı hareketini izaha ihtiyaç var mıdır? ... Müslümanların intikamından, Tiflis'in muavenetinden korkan isyankar Bakfı bolşevikleri evvelce tedafüi bir vaziyet almışken, bu defa cesaret peyda edecek taarruz.a geçmişlerdi. Başta Amazasp, Avetisov gibi Ermeni fedaileri // ve Petrov gibi Rus topçuları olduğu halde Gence'ye doğru yürüyen bu mütecaviz kuvvetten evvelemirde Şamahı mutazarrır oldu. Eski Şirvan-şahların hu ka­ dim payitahtı bir hamlede ateşe verilip meşhur tarihi camiye va­ rıncaya kadar yakıldı; yalnız Ermeni mahallesi selamet bırakıldı. Bilahare mukabil tecavüz yapan Gence kuva-yı müdafaasının şeh­ re girip çıkması üzerine selamet kalmış olan bu mahalle de yandı. Yanmadık yalnız iki kilise kalıyordu. Şamahı'nın düçar olduğu tecavüze Lenkeren, Salyan, Kuba, Nevahı ve Kürdemir gibi kaza ve kasabaları dahi ma'rılz kaldı. Bu tecavüzler esnasında yakılan hanümanların, kıyılan ırz ve namus-


44

58

MEHMET EMiN RESULZADE

tarın, kesilen karı kocaların, yağmaya giden mal ve mevaşinin tasviri gayr-i kabil-i tasawur birer facia teşkil eder. Tehlike artık Gence'ye gelmişti. Bir taraftan Gence taht-ı tehditte iken, diğer taraftan da Karabağ ermenileri Baku bolşevik­ leri ile birlqmek üzere bir ptan tertip ediyorlardı: Azerbaycan'ın ateş ile kılıçtan geçirilmesi planı! Malum: a, Şaumyan'ın gazetesi "Muhtariyet değil, harabezar alacaksınız!" diyordu. Böyle bir tehlike karşısında milleti müdafaa edecek yalnız bir Gence kalmıştı. Gence, uhdesine düşen bu ağır vazifeyi tek başına devam ettiremezdi. Müdafaa günleri uzadıkça rişte-i umur elden çıkıyor, Bolşevik eline geçmeyen yerlerde dahi şiddetli bir itaat­ sizlik ve anarşi zuhur ediyordu. Bu suretle hayat-ı tabiiycsini tehdit eden bir tehlikeye karşı, il hakimiyetini kabul eylemiş Tifüs hükumetinden lakaydlık gören Azerbaycan efkar-ı umumiyesinde, pek tabii olarak bir iman do­ ğuyordu. Bu müşkül vaziyetten milleti kurtaracak yegane bir çare vardı: -Türkiye. Ümitler hep oraya matuf idi. "O kardeş millet gelecek, bizi düşman elinden kurtaracak!." Halkın bundan başka bir ümidi kalmamıştı. Halbuki mesele bu kadar da basit değildi. Kendisini Rusya' dan ayrı, fiilen müstakil bir halde idare etmekte olan Mavera-yı Kafkas, Türkiye ile sulh akdetmek istediği halde, maksadına daha muvaffak olamıyordu. Türkiye, Mavera-yı Kafkas hükumeti namına Trabzon'a gelmiş, 1914 senesi harbinden ewelki Kafkasya hudu­ dunun ibkasını isteyen heyet-i murahhasaya "Brest-Litovsk" mu-


AZERBAYCAN CUMHURIYET1

59

45

ahedenamesinin tamamiyle kabulünü teklif ediyordu. Bu teklife göre: Mavera-yı Kafkas hükOmeti vaktiyle Türklerden tazminat-i harbiye mukabili olarak alınan Kars, Ardahan ve Batum elviye-i selasesinden sarf-ı nazar etmeliydi; bu vilayetleri Bolşevik hükO­ meti Brest-Litovsk muahedesi ile terk eylemişti. Vaziyet bu satbaya dökülünce, Trabzon mü�keratı oldukça ciddileşiyordu. Ermenilerle Gürcüler"harp etmeden Tü rkiye'ye teslim olmayız"diyorlardı. Bu taraftan Bolşevizm, diğer taraftan da Ermeni ve Gürcü cenkcOluğu arasında kalan Müslümanlar pek müşkül bir mevkide bulunuyorlardı. Maamafıh, ahvalin ciddiyeti­ ni derk eden Trabzon heyet-i murahhasası Ermeni, Gürcü ve Türk azasının ittihad-ı arasıyla Türkiye ültimatomunu // kabule karar vermişken, "Seym Meclisi" Gürcü Menşeviklerle Ermeni Taşnaklarının ekseriyeti ile harbe karar vermişti. Konferans inkitaa uğramış, harb başlamış, heyet-i murahhasa Tiflis'e avdet etmişti. Fakat heyet Tiflis'e gelinceye kadar harb da adeta bitmiş, Batum sukut eylemiş, Kars muhasaraya alınmıştı. Artık tahammül etmek mümkün değildi. Harb durmalı, sulh akdolunmalı, Mavera-yı Kafkas istiklali resmen ilan edilmelidir; yoksa biz ayrılır, kendi başımızın çaresine bakarız, diye "Seym"de­ ki Müslüman aza son çareye tevessül etmişlerdi. Yanlış maceraya kapıldıklarını ve Mavera-yı Kafkas halkının böyle bir harbe katiyyen müheyya olmadığını derk eden Gürcüler dahi bundan başka bir çare kalmadığına kani oldular. CenkcO "Kakçkuri" hükıinetini iskat edip yerine sulhçu "Çhenkeli" kabinesini getirdiler. Batum'da yeni müzakerat başladı. "Çhenkeli" Trabzon'daki Türk mütalebatının artmayacağına ümit-var iken, hakikat tasav-


46

60

MEHMET EMiN RESULZADE

vur eylediği gibi çıkmadı. Batum ile Kars'da dökülen Türk kanına İstanbul hükümeti, hm-beha olarak, yeni bir takım arazi talep ediyordu. Ahıska, Ahalkelek, Aleksandropol, • Sürmeli ve Nahçı­ van kazaları bu talebi teşkil ediyordu. Mavera-yı Kafkas heyet-i murahhasası ile Türk heyet-i mu­ rahhasası Batum'da meşgul-i müzakere iken, Nuri Paşa ile bera­ ber maiyetinde bulunan birkaç zabit İran ve Karabağ tarikiyle Gence'ye varid olmuşlardı. O zaman müthiş bir anar§iye maruz, diğer taraftan da Bolşevik tecavüzü // ile tehdit olunan Gence, Nuri Paşa'yı gökten inmiş halaskar bir melek gibi telakki etmişti. Halkın kendisine yaptığı istikbal Gence tarihinde görülmemiştir. Batum müzakeratı bir çok müşkilata maruz kalıyordu. Müza­ kerat uzuyordu. Gürcüler artık Mavera-yı Kafkas hükumeti cüzün­ de kalmayı kendi hesaplarına zararlı görüyor, el altından Alman­ ya ile anlaşıyordu. Türkiye ile müllefiki Almanya arasındaki ih­ tilaf, Gürcülere böyle bir hareketin müfid olacağını telkin ediyor­ du. Nihayet emr-i vaki oldu. Mayıs'ın yirmi alıısındı;ı Gürcistan Mavera-yı Kafkas'dan ayrı, kendi ba§ına müstakil bir cumhuriyet teşkil ettiğini ilan eyledi. Gürcülerin Mavera-yı Kafkas federasyonundan çıkmaları üze­ rine hükfımet-i müttehide parçalanmıştı. Bunun üzerine Scym'deki Müslüman aza dahi, Gürcüler gibi kendilerini Azerbaycan Şura­ yı Millisi ilan ettiler. İki gün sonra Mayıs'ın yirmi sekizinde Şu­ ra-yı Milli, Azerbaycan'ın istiklalini ilan ve bu keyfiyeti 30 Mayıs

• )G ü m rü

(şimdi

Ernıcııisıan'da

1 924'e kadar kullanılan ismi (Naş.).

kullanılan

ismiyle;

Leninakan)

şehrinin


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

61

47

tarihli tamimi ile bütün devletlere bildirdi.• Şura-yı Milli, ilan-ı istiklal ile beraber Azerbaycan hükumetini dahi teşkil eyledi. İlk hükılmet Tiflis'te Azerbaycan hareket-i milliyesinin düşmanları tarafından katledilen merhum Feth-Ali Han'ın5 1 taht-ı riyasetinde teşekkül etmişti. Mavera-yı Kafkas hükumetinin inhilali ile Batum'daki heyet-i murahhasa // dahi bittabii inhilal eylemiş, onun mukabilinde A­ zerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan heyetleri münferiden sulh müzakeresini idame ettirmişlerdir. Batum'da 4 Haziran'da Devlet-i Aliyye namına Adliye Nazırı ve birinci murahhas Halil Bey ile Şark Orduları Kumandanı ve ikinci murahhas Vehip Paşa hazretleri, Azerbaycan namına Şu­ ra-yı Milli Reisi Resulzade Mehmed Emin ve Hariciye Nazırı Mehmed Hasan Bey ler tarafından bir muhadenet ahdnamesi im­ za edildi. Bu muahedenin dördüncü maddesine binaen memleke­ tin emniyet ve asayi§ini iade etmek üzere Azerbaycan Cumhuri­ yeti Türkiye'den muavenet-i askeriye istemek hakkını haizdi. Azerbayca n'ın ne gibi müşkOlata maruz kaldığını ve bu tehli­ keli müşkOlattan çıkabilmek için Türkiye'nin muavenetine muhtaç olduğunu, Azerbaycan mümessilleri Trabzon ile Batum'da Türk­ lerle vaki olan temasları esnasında gerek şifahen ve gerekse tah­ riren anlatmışlardı. Bu kere Azerbaycan Şura-yı Millisi namına biz ve Hariciye Nezareti namına da Mehmed Hasan Bey salifü'­ z-zikr muahedenin dördüncü maddesine istinaden Türkiye hüku­ metine müracaatlar kuva-yı imdadiye istedik. '

• ) ··Azerbaycan'ın Teşekkülü" nam risaleye müracaat olunmalı (Söı.ü edilen kitap A(Ayın). M. imzasiyle Ali Merdan Topçubaşı tarafından isıanbul'da 1918"de basıınlmış 46 sahifelik küçük bir risaledir. Naş.).


48

62

MEHMET EMiN RESULZADE

Bütün Azerbaycan halkının çar-çeşmle beklediği ümide ter­ cüman olan bu müracaatımıza TÜrkiye heyet-i murahhasası he­ men muvafakat cevabı verdi. Fakat Gürcistan tariki ile gidecek olan kuva-yı imdadiye, Almanya hükumetinin gösterdiği müşkülat­ tan dolayı istenildiği bir süratle yetişemiyordu. Şerait ve vakayi-i fevkalede içerisinde ilan-ı istiklal eden Şu­ ra-yı Milli Gence'ye nakletti.// Haziran ayının 16'sında akdeylediği tarihi celsesinde Şura-yı Milli Feth-Ali Han'ın ikinci kabinesini teşkil ve bütün ihtiyaratını mezkur hükumete havale ederek, ahval-i fevkalede hasebiyle kendisi tatil-i müzakerat eyledi. Meclisin bu hususta ittihaz eylediği karar ber-vech-i ati idi: "Azerbaycan 'ın geçimıekte olduğu maşkilat-ı dahiliye ve harici­ yeyi nazar-ı itibara alarak, Azerbaycan Şura-yı Millisi, batan hukuk ve selahiyetini Feth-Ali Han Hoyski taht-ı riyasetinde teşekkill eden kabineye havale ı•e mezk:Ur kabineyi ara-yı umumiye üzerine müstenid bilfltehir Meclis-i Müessisan davet oluncaya kadar Azerbaycan hakk-ı hakimiyetini kendi elinde bulundurarak kimseye terk etme­ meye muvazzaf eder. • Azerbaycan Şura-yı Millisi'nin şu suretle tatili o zaman Gen­ ce'de husı11e gelen birtakım siyasi mübarezeler neticesinde basıl olmuştu. Bu mübareze, memleket usı11-ı idaresine ait demokrasi cereyanlarla aristokratik zihniyetler arasında vukua geliyordu. Her taraftan düşman bir kuwetle muhat olan memlekette bu gibi mübarezeleri bir zaman-ı muvakkat için ber-taraf etmek lüzumu vardı. Bu lüzum, selahiyet-i vasia'yı haiz bir hükumet teşekkülü suretiyle temin edilebilmişti.


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

3

49

Azerbaycan tarih-i teşekkülünde vaUyi-i mühimmeden olan bu hadise esnasında Şura-yı Milli'nin ne gibi hissiyat ile mütehas­ sis olduğunu göstermek için reisi olmak sıfatıyla söylediğimiz i htiram nutkunu kısmen buraya dere ediyoruz: "... Eı•et, efendiler, Azerbaycan 'ın muvakkat payitahtı olan Gen­ ce 'de n akıs da olsa, hiıkimiyet-i mi/üyeyi temsil eden bir müessesenin şu suretle meydandan çekilmek mecburiyetinde kalması, hiç şüphesiz demokrasinin bir ricati ı•e kuva-yı mürtecianın bir muvaffakiyetidir. Bu rical ak ve piık kuwetlere mukabil, kara ve niı-piık kuwetleri takviye edecektir. Bu nokta-i nazardan görülilnce ilk bakışta bizim halimiz Ukrayna 'nın il haline pek benziyor gibidir. Bu haller bizde Rusya mekasıd-ı inkilabiyesinin iflasına dair bir akide hasıl ettiriyor. Fakat efendiler! zernlıirle kalmayalım, sathi düşünmeyelim, pek de me yıls olmayalım. Rusya inkı/ab-ı azimi her ne derlerse desinler, katiyyen iflas etmedi. Rwya 'da inkılab ne yapacaku ? Bıı suale "Bü­ yük Rıısya" fikri ile mesmılm olan Rııs inkılapçıları nokta-i nazann­ dan değil, inkılabın kendi tabiatını talı/il ederek cevap vermelidir. Böyle bakılırsa Rusya inkılabı mazlum ve mağdur sınıflarla mahkiım milletleri azat etmelidir. Mağdıır sınıflar takdir edelim ki, istedikle­ rinden fazlasını aldılar. Milletler ise birer birer kesb-i istikliı/ ediyor­ lar. İnkılap, dünyanın altıda birini tutan biiyiik Rıısya yaratmakla mı mu vazzaf idi? Katiyyen değildi. İfrata varan sınıf lıil"iyetleri elbette ki ta!..yid olunacak ve mutedil bir şekle girecektir. Çiinkii lıil"İ_Vetin bu şekli, Jıiç şüphesiz ki, hii"iyet değil afettir. Fakat bıı yolda yapılacak ricat, eminim ki iter halde inkılaptan evvel mevcud olan Jıııdudun ötesinde değil, berisinde tevakkuf edecektir. Demek alıı•a/ evvelkine nisbet/e Jıerlıa/de iyi o/acakur. "Efendiler! Ben sôbık Rusya arazisinde giizerfln etmekte olan


MEHMET EMiN RESULZADE

50

vakayie böyle bakıyonım. Buna göre de hala ümit/erimle beraber yaşıyo111m. Biliyonım efendiler ki Azerbaycan, Rusya inkılabının vaz ' etmiş olduğıı müsbet nazariye/erle ilan euiği ekanim -i hü"iyeuen son derece istifade edecektir. işte mastaki/ bir Azerbaycan: Siyaseten kesb-i hü"iyet ve istiklal edecek Azarbaycan 'da içtimai lıün·iyetler ve lıukıık-ı beşere ait düsturlar her halde miisrebit Rusya zan'uınından daha geniş, daha müsait olacağına şüphe etmem. Haua efendiler söylemek isterim ki, Azerbaycan Kafkasya 'da en lıüıTiyet-pen·er ve inkılapçı tasavvur olunan Gürcistan 'dan daha mes 'üuur. Çünkü bu­ rada, bizim dahili lıii"iyetlerimize icra-yı nüfuz eden ve edeceği mu­ tasavver bulunan ku vvet yabancı bir kuvvet değil, öz kuvvetimizdir (Alkışlar). Buradan istikbal, büyak ve şanlı bir milletin muhtelif şııbe ve budaklarını tevhide doğnı gidecek ki, ayn-ı maksadınuzdır (Alkışlar). içtimai ve hııkııf hii"�vetler de, bil-farz gaib etsek bile, siyaseten kazanacak, telafi-i nıafat edeceğiz. Halbuki Ukrayna veya Gürcistan öyle değildir. Evet efendiler, pek de na-ümid olmayalım. Tarihin, amal-i mil-

64

liyemiz nokta-yı il nazarından müsait bir zamanda oldı.ıı,'ı ımı.ızıı,

Türk iuilıadı için fırsat ele geçtiğini ıınutmayalım. Bütün mesaimizi bu hiiıTiyet-i siyasiyenin ıeshitine sarfedelim. Bunun için lıer türlü fedakarlığa amade bulunalım...

"

Yukarıda muktebes kararname üzerine Şura-yı Milli tarafın­ dan memleketin idaresine müvekkel olan hükumet bir an ewel Baku'yu istirdad edecektir. Nuri Paşa maiyetindeki ordunun muaveneti ile az bir 1.aman içerisfnde Baku vilayetinden maada, bi'l-cümle Azerbaycan'da em­ niyet-i tamam temin edildi. Yalnız Baku ile havalisi Bolşeviklerin elindeydi. Bunlar ara sıra huruç yaparak tecavüzde bile bulunu-


AZERBAYCAN CUMHURIYET1

66

51

yorlardı. 5-6 aylık bir fırsattan bil-istifade Bolşevikler oldukça mühim bir müdafaa kuweti hazırlamışlardı. Hariçten Azerbaycan ve Türkiye' kuva-yı milliyesi tarafından tazyik olurian Bolşevikler- Taşnaksütyun kuweti dahilen sarsılı­ yor, aralarına nifak giriyordu. Bilahare mahsur bulunan Baktl'da Bolşevik diktatoryasına karşı bir ihtilal zuhur ve mevki-i i ktidar, Ermeni alayları ile Baku limanındaki bahriyelilere istinad ederek Ermeniler ve Ruslardan müteşekkil bir "Direktuvar"a intikal edi­ yor. Bu direktuvar, İngilizleri Baku'ya davet ediyor. O zaman İ­ ran'da bulunan İngiliz Kumandanlığı vaki olan bu davet üzerine Baku'ya asker çıkarıyor. Vaziyet bu şekle girince Türkiye'den yeni kuwetler celbine lüzum görülüyor. Almanlar ise yukarıda zikre­ dildiği vechile- Gürcistan tariki ile Baku'ya giden Türkiye kuva-yı imdadiyesini tevakkufa uğratıyorlar. Bunun üzerine Baku'nün is­ tirdadı da Eylül'ün on beşine kadar gecikiyor. Nihayet kanlı bir mukatele ve anud bir mukabeleden sonra kardeş // halasına can atan kahraman Mehmetçiğin Türk vahdeti tarihinde altın harflerle yazılacak bir fedakarlığıyla Azerbaycan kuva-yı milliyesi kendi payitahtına giriyor. Altı ay tamam hiin-ı ciğer yiyen ahali-i İslamiye'nin yüzü gülüyor. Kurban Bayram ı gibi mesud bir günde Baku tekrar kendi sahiplerinin eline geçiyor. O zaman biz İstanbul'daydık. Vusta Avrupa devletlerinin iş­ tiraki ile toplanacak konferansa iştirak için diğer Kafkas cumhu­ riyetleriyle beraber Azerbaycan Cumhuriyeti'ni temsil eden he­ yet-i murahhasa riyasetinde bulunuyorduk. O devrin harbiye na­ zırı ve başkumandan vekili bulunan Enver Paşa hazretleri telefon ediyorlardı: - Emin Bey, Baku alındı.


MEHMET EMiN RESULZADE

52

67

Bu kısa haberin bende tevlid ettiği tesiri kabil değil tasvir edemem ve o tesiri bala unutamıyorum. Bundan birkaç gün evvel Almanya hükOmetinin bir kararını protesto etmiştik. Almanya devleti, Bolşevik hükOmeti ile Brest­ Litovsk muahedesine zeyl olarak yaptığı bir muahede mucibince BakO vilayetinin taa Kür nehrine kadar Ruslara terkine rıza gös­ termiş, mukabilinde kendisine petrol imtiyazını temin eylemişti. Üstadımız Ahmet Bey'in• tabiri vechile bizi bir teneke gaza sat­ mıştı. Bu münasebetle bize müracaat eden gazetecilere "Bakitsuz Azerbaycan başsız bedendir!" demiştik. Kafası meşhur giyotin mengenesinde bulunan bir adamın halası nasıl bir hayat-ı nevin ise, BakO'nıln istirdadı dahi o nisbette icazkar bir vakaydı. Hem hakikaten de öyleydi. Sonra menhus bir ihtilal // neticesinde mezarları mensi kalan Anadolu Mehmetçik­ leri BakO'daki şehadetleri ile Türklüğe yeni bir siyasi vücud ita ediyorlardı. Maddeten mensi, fakat manen bütün kalplerde medfıln bulunan bu kahraman şehitler yalnız BakO'da mıdırlar? Nahçıvan'dan, Ka­ rabağ'dan, Şamahı'dan, Gence'den taa BakO'ya kadar bir yer var mı ki, orada böyle bir fedakar yatmasın?!. Evet, Azerbaycan'ın her cihetinde şairin tasvir ettiği "Sarma­ şıklı bir mezar" bulursunuz ki, "kızlar, gelinler" tarafından ziya­ retgah haline konulan bu mezar, kardeş imdadına koşan "Türk" mezarıdır. 52

') Ahmeı Ağaoğlu (Naş.).


53

AZERBAYCAN CUMHURiYETi

v

MONDROS MÜTAREKESİNİN KAFKASYA'DAKİ NETAYİCİ 68

69

Tarihin daha başka cilveleri varmış. Türkiye, Mondros Mütarekesini akdetmek mecburiyetinde kaldı. Biz de beklediğimiz konferansın in'ikadını görmeden geri dönüyorduk. "Yörük Vapuru" şimalden şiddetle esen muhalif bir rüzgara karşı Boğaz'dan çıkıyor, bizi Batum'a doğru götürüyordu. Teşrin-i ewel sonlarına doğru Baktl'deydik. Henüz sevinen si­ malardan derin bir endişe görünüyordu. Türk ordusunun gidece­ ği, İngiliz ordusunun geleceği haberi herkesi muzdarip ediyordu. Acaba ne olacak? İngilizlerle bCraber Rus ordusu, Ermeni müfrezeleri dahi beraber dönecekler, kimbilir ahaliden ne gibi i ntikam alacaklar? .. Nuri Paşa, Enzeli'de bulunan müttefikin kuva-yı askeriyesi kumandanı General Thomson'dan Mondros Mütarekenamesi mu­ cibince bir haftaya kadar Baktl'nün bir aya kadar da bütün Kaf­ kasya'nın tahliyesini talep ediyordu.• Nuri Paşa, kendisinin Azerbaycan hizmet-i askeriyesine geçtiğini ileri il sürerek, Bakti'da kalmak teşebbüsünde bulunduysa da fayda vermedi. Thomson'un ültimatomu kat'i idi. Başka hiç bir tevil ve tefsire imkan bırak­ mıyordu. O zaman makam-ı sadarette bulunan Tevfik Paşa'nın bir telgrafı gelmişti. Bu telgrafta mütarekenin madde-i mahsusası ahk4mınca Osmanlı askerlerinin Azerbaycan'ı tahliye etmeleri za0) Bu cümlede bir dizgi yanlışlığı olduğu anlaşılıyor: "Thomson, Nuri Paşa"dan BakQ'yu bir hafta içinde terk etmesini istiyordu" şeklinde bir ifade olması gerekiyor. (Naş.).


54

70

MEHMET EMiN RESULZADE

rureti haber veriliyordu. Anavatanı müşkülata sokmak istemeyen zabitan İstanbul'dan gelen emre tebaiyet etmek kararını tercih ediyorlardı. BakO'nün istirdadından sonra Şura-yı Milli tekrar toplanmıştı. (16 Teşrin-i sani). Memleketin bazı aksamı ile Şura-yı M illide bulunmayan milli ekalliyetlere dahi mümessillerini göndermek i­ çin Şura-yı Milli yeni bir kanun vaz'ediyordu. B � kanuna göre 1 20 mebustan müteşekkil bir meclis toplanacak, yeni tahaddüs eden ahvale muvafık, müşterek bir hükumet teşkil edilecekti. Unutulmayacak ağır bir gün. Teşrin-i saninin l 7'si. İngiliz bandırası ile Çar Rusyası'nın bayrağını hamil olan filo BakO lima­ nına yanaşıyordu. Biraz evvel BakO'dan rical ederek Enzeli'de ta­ haşşüd eden bu kuvvetin BakO'da oturmakta olan Azerbaycan hüku­ metine karşı alacağı vaziyet ne olacaktı?-Belli değil. Türk ordusu çekilmi� Azerbaycan kıtaatı dahi yok. Çünkü gelen kumandanlık. Azerbaycan kıtaatı diye asker tanımıyor. A­ zerbaycan askeri na.mına muntazam bir kuvvet zaten yok gibiydi. Kumandan Nuri Paşa'nın o zaman Şura-yı Milli reisi sıfatıyla bana yazdığı bir mektuptan anlaşıldığı veçhile, yekOnu ancak 1500 kişiden ibaret olan Azerbaycan askerinin toplu olarak bir yerde bulunmayıp memleketin muhtelif noktalarında durduğu // anlaşı­ lıyordu. Azerbaycan hükOmelini bugün BakO'da takviye eden kuvvet yalnız 500 kişilik bir milis (polis) neferlerinden ibaretti. Faraza kuvvet olsa bile, Almanya'nın, Türkiye'nin teslim olduğu bir kuvvete karşı Azerbaycan'ın harp açması bittabii akla bile gelmezdi. Binaenaleyh mesele yalnız diplomatik vesilelerle halle­ dilecekti.


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

71

55

Üç gün ewel suret-i mahsılsada gönderilen heyete,• İngiliz kumandanının son sözü bu olmuştu ki: "Bizim bildiğimiz, Azerbay­ can halkının ôrô-yı umumiyesinden doğma bir cumhuriyet yoktur; yalnız Türk kumandanlığının entrikası ile teşekkül etmiş bir hükumet var. Madem ki siz bunun aksini iddia ediyorsunuz, o halde gelir, mahallinde tedkik, ona göre de karar veririz. " Bu "karar"a mütevekkilane intizar eden Azerbaycan hükumeti İ ngiliz kumandanlığına verdiği notada, müttefiklerin şu suretle Azerbaycan toprağına vürıldunun Azerbaycan istiklal ve tamami­ yet-i mülkiyesini muhill olamayacağı ümidini dermiyan ediyordu. 17 Teşrin-i sanide, iki Bakıl vardı: Mahzun Müslüman Bakıl'sü ile memn.,ı,ın hıristiyan Bakıl'sü. Şehir üzerinde Rus Biçerahov kı­ taatına mensup aeroplanlardan beyannameler saçılıyor, bu beyan­ namelerde Rus vatandaşları Bakıl'nün tekrar anavatana iadesi ile tebrik olunuyorlardı. "İhraç" bila-hadise icra edildi. Azerbaycan bayrağı ile müzey­ yen köprüye çıkan Thomson'u, hariciye nazırı muavini selamladı. // Mukabilinde Thomson, kendisini harb-i umuminin hitamı ve sulhun iade etmek üzere bulunduğu ile tebrik etti. İki gün sonra kumandanlığın ahali-i İslamiye'yi me'yus edecek bir beyannamesi neşrolunuyordu. Bu beyannamede Biçerahov be­ yannamesinde olduğu gibi "galip itilaf ordusunun memlekete dön­ meden ewel zafer-i müştereke bunca hizmetleri değen fedakar Rus halkına eda-yı deyn-i şükran, etmek vazifelerinden olduğu ve bu vazifenin ifası için Rusya'dan koparılmı� Kafkasya'nın düş­ mandan tahliyesi için Ufa'da teşekkül eden Rus hükumeti ile bila­ -itilaf buraya gelindiği" anlatılııyordu. " ) Bu heyet Yusufbeyli Nesib, Ağaoğlu Ahmed ve Hacinski Mehdi Beylerden ibareııi ..


56

MEHMET EMiN RESULZADE

Böyle bir beyannamenin tesirine, bir de İngiliz ordusu ile beraber gelmiş Biçerahov kıtaatı Ermeni müfrezelerinin şehirde ihdas etmekte oldukları hadiseler ve ahali-i İslamiye'ye karşı ta­ kındıkları tahkirflmiz hareketler dahi tasavvur edilirse, o zaman ne gibi saatler yaşanmakta olduğu kendi kendine anlaşılır. Türkçe yazılı levhaların kırı ldığına, Azerbaycan bandırasının tahkirata maruz kaldığına, boşuna tüfek atılarak müslümanların her vasıta ile tahkir ve tecavüze maruz kaldıklarına ait vakalar hemen önü­ ne geçilmez bir fesat türetmek üzereydi. Baku böyle bir endiş-nflk günler geçirmekteyken, daha birkaç gün evvel kendisi ile beraber bulunan Türk kumandanlığını, Gen­ ce hazin bir teessürle teşyi' ediyordu.


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

57

VI MECLİS-İ MEB'USAN VE İCRAATI 2

4

Böyle bir müşkül vaziyet içerisinde Azerbaycan Şura-yı Millisi, hükOmetin esaslarını takviye etmekle meşguldü. Kanun-ı ewelin yedisinde Azerbaycan Meclis-i Meb'usanı a­ çılıyordu. Büyük bir cemiyetin huzuru ile açılan mecliste söylenen nutuk iftitahı hitamında Azerbaycan bayrağına hitaben söylenen "Bir kere yükselen bayrak bir dalıa inmez", şiarı heyecanlı ve sü­ rekli alkışlarla karşılanarak yeni bir hayata giriliyordu. Fakat ne vahim ve ne muzlim bir vaziyet içerisinde! ? ... Bir tarafta müttefik kumandanlığın nüfuzuyla k3im müsellah bir kuwet ki, Azerbaycan diye bir mevcudiyet tanımıyor; diğer tarafta da halkın arzu ve iradesinden kuwet alan bir hükOmet ki, muntazam bir askeri kuwete istinad etmiyor. Müttefik kumandan­ l ıkta hem-ahenk bulunan Rus teşkilatı ile, fark-ı siyasiyesi olmaz derecede şımarmış, son derece cesaret almışlardı. Azerbaycanlı­ lar'a "ilan ettiğiniz istiklalden istinkaf ediniz de sizin için şefaat edelim." diyorlar ve muvakkaten teşkil edecekleri hükümet-i ma­ halliyede Azerbaycan lılara bi'n-nisbe daha mühim bir mevki te� min edecekleri // lütfunu da ayrıca ilave ediyorlardı. Ermeni teş­ kilatının husOmet ve inadı ise daha barizdi. Bu kadar müşkülat-ı siyasiye muvacehesinde Azerbaycan ricali için muvazeneyi kaybet­ meyip de istiklal esası üzerinde sabit kalmak ve bu babda metanet göstermek hakikaten de müşkil idi. Bu müşkilat muvacehesinde istikametlerini 360 derece değişenler vardı. Milliyetperverlikleri­ ne şüphe edilmeyen bazı zevat-ı muhterem bile hasıl olan veha­ meti anlamak için "istiklalden istinkaf' teklifini tedkik etmek z.a­ 'afına düştüler, Bereket versin ki, hükumet başında duran Feth-Ali


58

MEHMET EMiN RESULZADE

Han ile Şura-yı Milli ekseriyetini teşkil eden Müsavat Fırkası

75

rüesası ile sol cenah grupları böyle bir panikden mahfuz kaldılar. "Ruslar, Ermeniler Mec/is-i Milli nizamname-i esasiyesine göre lıükü­ mete iştirak edebilirler; bundan fazla şeraiti katiyyen kabul edeme­ yiz" dediler. Muvaffak da oldular. Meclis-i Mebusan teşekkülünü müteakip hükumet teşkili tek­ rar Feth-Ali Ilan'a tevcih edildi. Feth Ali Han kabinesi teşekkül ederek beyannamesini okudu ve meclisçe itimat kazandı. Bunu müteakip düvel-i müttefike kumandanlığı namına General Thom­ son 18 Kanun-ı ewcl 1 9 1 8 tarihiyle neşreylediği beyanatında "Fetlı-Ali Han 'ın wlıt-ı sadaretinde koalisyon Azerbaycan lıiiktımeti teşekkül ettiğinden, mılttefikler kumandanlığının Azerbaycan diilıi­ linde yegane meşm bir lıı"ikiinıet olmak üzere bıı lıiikCımeti tanıyacağını ve ona miizalıeret-i tammede bıılıınacağını" umuma ilan ediyordu. Kumandanlığın ilk beyannamesini muhill olan bu ikinci be­ yannamesi Baku muhitinde büyük bir inkılab-ı efkMı mucib oldu. O vakte kadar // kumandanlığın mediha-Mnı bulunan Rus ve Ermeni matbuatı şimdi bir gün ewel tebcil ettikleri makama şetm ve küfürler yağdırmağa başladılar. Azerbaycan mekasidini müdafaa eden müslüman matbuatı ise, bittabi! kumandanlığın bu hareketini takdir ve sitayişlerle kayd ediyordu. Rus teşkilatları bu vaziyete yalnız gazete neşriyatı ile muka­ bele etmekle iktifa etmediler; müttefik kumandanlığı aleyhine birtakım tcrıibat-ı inkılabiyeye dahi tevessül ettiler. Bunun üze­ rine önayak olanlardan birkaç adam tevkif edildi ve Enzeli'ye sürüldü. Bu vak'a üzerine Baku'da bulunan Rus ve Ermeni amelesi tatil-i işgal etti. Elektrik merkezinin başlıca amelesi hıristiyan olduğundan, bunların tatil-i işgali ile bütün hayat durmuş oluyor­ du. Bu hadise müessir oldu. Mahpuslar iade edildi. İlave olarak


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

76

59

matbuatın kontrolü dahi Rus teşkilatının talebi üzerine Azerbay­ can h ükumetinin selahiyeti haricinde tutuldu. Diğer bir vaka üzerine tekrar ayni teşkilat tarafından i kinci bir tatil-i işg�l teşebbüsü v3ki'oldu. Bu teşebbüs kısmen de Azer­ baycan hükumeti aleyhine tevcih edilmişti. Maksad, hükumetin za­ afını ispatla müşkülat tevlid etmekten ibaretti. Fakat bu defa müslüman amelesi "Müsavat Fırkası" tarafından lüzumu derecede teşkil edilmişti. Müslüman amele bu defa hıristiyan amele ile teşrik-i mesaide bulunmadı. V3ki' olan tatil-i işgal teklifini pro­ testo etti. Diğer taraftan da hükumet ted3bir-i kat'iyye ile elektrik merkezini işletebildi. Düşünülen darbe boşa gitmişti. Bu vakadan sonra hükilmct-i milliyenin siyasi vaziyeti rasanet peyda // ediyordu. Bu hadisenin netayic-i fiiliyesinden birisi, polis müdüriyetindeki ecnebi komiserliğinin ilgası, diğeri de matbuat kontrolüne ait hakkın tekrar hükumete iadesi idi. Hükumet bununla iktifa etmiyordu. Kumandanlığa verdiği no­ tada "Selahiyct-i hukukiyesi kumandanlıkça tanınmış bir Azerbay­ can hükumeti var iken, düvel-i müttefikeden bulunmayan Rus Bi­ çerahov ordusu ile asayiş-i umumiyeyi muhill olmaktan başka bir faydası mutasavver bulunmayan Ermeni müfrezesinin Baku'da bu­ lunmalarına bir sebep olmadığını beyanla mezkur kıtaat-ı askeri­ yenin bir an evvel Azerbaycan'dan uzaklaşmasını talep eyledi. Bu nota üzerine Biçerahov alayı 48 saatlik bir mühlet zarfında Ba­ kü'yü terke mecbur olduğu gibi, Ermeni müfrezelerinin i nhilali dahi tekerrQr etti. İngiliz kumandanlığının ilk vürudunda gördüğü tedbirlerden birisi de, liman idaresi ile müessesat-ı maliye kontrolünü kendi elinde bulundurması idi. Azerbaycan hükumetinin teşebbüsü ile bu iki kayd dahi ref edildi.


MEHMET EMiN RESULZADE

60

77

Hükumetin teşekkülünü müteakip o zaman Versailles'da top­ lanacak olan sulh konferansına iştirak için bir heyet-i murahhasa teşkil edildi. O zaman muhtelif grupların te'lif-i beyn ve hatta nazlanmalarına bile cumhuriyetin yegane kuwetini teşkil eden cephe-i milliye vahdeti namına fevkalade ehemmiyet veriliyordu. Bunun için de heyet-i murahhasa azası hükumet tarafından değil, bütün cereyanları temsil etmek üzere fiilen Meclis-i Mebusan tarafından // intihap ve resmen hükümet tarafından izam edilmiş­ ti. Bu heyet, Azerbaycan mevcudiyetini memalik-i ecnebiyede tanıtmak, hukuk-ı milliye ve istiklalini müdafaa ve sulh konferansında kendisini temsil eylemek vazifeleri ile selahiyetdar edilmiş idi. Heyet, kumandanlık tarafından gösterilen teshilat üzerine A­ zerbaycan istiklalini beynelmilel bir sahada müdafaa etmek mak­ sadıyla Bakil'dan yola çıktı. Muhterem kari görüyor ki, ordusuz bir hükumet kurulmuştur. Hem hakikaten de öyle idi. Vakayiini naklettiğimiz bu demlerde BakO'da Azerbaycan ordusu bulunmuyordu. Çünkü kumandanlık Mondros Mütarekenamesini yalnız Türkiye ordusuna değil, Azer •

• Heyet-i murahhasa bir reis, üç aza, üç de müşavirden ibareııi. Reis, Meclis-i Mebusan reisi Io�ubascv Ali Merdan Bey: aza : Meclis-i Mebusan auısından ACaoClu Ahmed Bey; Seyhü!islam-zade Ekber Ah· Hadnskj Mebnıed Haşan Bey. müşavirler de mebusandan Sc.Jı'.Yid Mehdjzade Mir Yakup Bey ile Muharremıade Mehmed Bey ve muharririnden Hacıbeyli Ceyhun Bey idL Bun­ lar meyanında yalnız birisi "Müsavat" Fırkası'na mensub olup, diğerleri mebu­ sanın diğer cereyanlarını temsil ediyorlardı. "Müsavat"ı temsil eden Mduıli:ıl Haşan Bey cumhuriyetin sükutundan evvel memlekete avdet eylemiş ve orada kalmışıır. Mchmcd Hasan Bey ba'dehu fırkasına ihanetle Bolşevik tarafına geçmiş, mürted olmuştur.


61

AZERBAYCAN CUMHURIYET1

78

baycan kıtaatına da teşmil ediyordu. Bunun için de Harbiye Na­ zırı General Samed Bey Bakıl'de değil, ekseriya Gence'de bulunu­ yor, ilk Azerbaycan alayını teşkil etmekle meşgul bulunuyordu. Nihayet Gence'de teşekkül eden bu alayın Bakıl'ya vüruduna dahi muvaffakiyet hasıl oldu. Hükılmet-i milliye zamanında Bakıl'nün yaşadığı en samimi sevinç günlerinden birisi de bu idil I İngiliz'lerin Bakıl'ya vürud ettikleri gün neşrettikleri beyannameye Rus ve Ermeni teşkilatının cesaret ve fuzullukları zamime olduğunu görünce, ilk cümlede bütün kozları teslim etmek iste­ yenlerin, on gün sonra ne beyhude korkuya düştükleri 1919 se­ nesi 5 Nisan'da (Azerbaycan ordusunun Bakıl'ya vürud ettiği gün) keşfedildi. Faraza bütün Şura-yı Milli, o korkuyla mütehassis o­ laydı, ihtimal ki Azerbaycan Cumhuriyeti hiç teessüs etmeden mahvolup gidecekti. Bittabii İngiliz'lerin bu hareketi, Azerbaycanlılar'ın kara göz­ lerine aşık olduklarından ileri gelmiyordu. z.aten aşkın bir siyaset amili olduğu destani zamanların iptidailiği ile beraber çoktan ef­ saneye karışıp gitmiştir. Burada aşk değil, siyasi ve iktisadi men­ faatler vardı. Bakıl petrolünün müstakil Kafkasyalı bir hükılmet elinde bulunması ve alelumum Kafkasya'nın Rusya'dan ayrılması İngilizler'in işine geliyordu. Azerbaycan da bu keyfiyetten istifade etmeliydi. Hükumet-i milliyenin diplomasi muvaffakiyetleri bunun­ la izah olunuyordu. * * *

Yeniden bir hükOmet kuracak kadar azim ve mes'uliyetli bir iş karşısında kalan Azerbaycan münevveranının iktiham eylediği müşkilatı tamamiyle takdir edebilmek için, Azerbaycan kıtasının diğer Rusya'dan ayrılan kıtalara nisbetle çarizm tarafından ne gibi mahrumiyetlere maruz kaldığı zikredilmezse, kariler ahvali kema­ liyle takdir edemezler.


62

79

so

MEHMET EMiN RESULZADE

Azerbaycan, memalik-i İslamiye ile hem-hudud bir Türk ve Müslüman vilayeti idi. Çarizm bu gibi vilayetlerini daima şüphe altında bulunduruyordu. // Harb-i Umumi'den ewel Kafkasya va­ li-i umumisi, vilayetin hırisliyan ahalisinden emin iken, Müslü­ manlar arasında harekat-ı iflirak-cfiyananın zemin bulacağını tah­ min ediyordu. Çar hükümeti hudutta bulunan Müslüman vilayet­ lerini rüşt ve kemale erdirecek teşebbüsattan bilhassa mahrum bulunduruyordu. Hizmet-i askeriyeye alınmamakla zahirde ken­ disine bir sühulet gösteriliyordu. Fakat batında, sadakati daima şüphe altında olan bu halka silah verilmek istenilmiyordu. Bu vasıta ile askerlik hassesini unutacak millet, her ihtimale karşı, gayr-i muntazam bir kuwe teşkil etmekle, mutasawer bulunan batarın ihtimali azalıyordu. Komşuları Ermenilerle Gürcüler mükellefiyet-i askeriyede bulunduklarından, müdafaa-yı nefs için askerliğin asri usulleri ile aşina bulunuyorlardı. Halbuki Müslümanlar teşkilat-ı askeriyece hanlıklar devrindeki usul-i müdafaalarını bile u nutmuşlardı. Hı­ ristiyan generaller, miralaylar mebzul iken, Azerbaycanlı bulunan zabitleri parmakla saymak kabildi. 2'.abıta memuriyetinde bir kaza kaymakamı türbesini bulmak, Azerbaycanlı bir müslüman için nevadirden addolunuyordu. Mahakim-i adi memurlarına gelince mütercimlikten yukarı bir müslüman memura tesadüf olunmazdı. Ordu teşkili hususunda Azerbaycan, Rusya enkazı üzerinde teşekkül eden cumhuriyetlerin hepsinden gayri müsaid bir vazi­ yetteydi. Rusya Türkleri'nden hizmet-i askeriyeye alınanları yalnız Volga boyundaki Türklerdi. Vaziyet-i coğrafiyeleri itibariyle Rus­ ya'dan ayrılmalarına ihtimal olmadığından bu vazifeye alınmışlar­ dı. Türkistan ile Kafkasya Müslümanlarından ise asker alınmıyordu. Bu yüzden ordu teşkili Azerbaycanlılar için pek // müşkil bir


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

82

63

iş oluyordu. Faraza Rusya'dan ayrılmış Ermenistan ve yahut Gür­ cistan hükumetleri neşreyledikleri bir emirname ile falan senesinde Rus .ordusunda hizmet eylemiş nefer ve zabitanı silah altına davet edince, on gün sonra yeni hükumetin ilk askeri kadrosunu teşkil eden, harb ve darb görmüş, barut kokmuş bir kuvvet vücuda geliyordu. Azerbaycan ise bundan mahrum idi; Malum a, orduyu ordu eden zabitandır. Bu hususta dahi Azerbaycan mahrumiyet-i tamme içindeydi. Rusya ordusunda hizmet eylemiş zabitan pek mahdut idi. Teşkil olunan kıtaat için, değil Azerbaycanlı sade Müslüman alay kumandanı bulmakta sıkı müşkilat çekiliyordu. Baltık sahili hükumetlerinden -yanılmıyorsam-Estonya Cumhuriye­ ti, Bolşeviklere karşı yaptığı istiklal muharebelerinden birinde verdiği bin kadar telefattan yarısı zabitan idi. Bu zabitanın hepsi eskiden Rus hizmetinde bulunup, ekseri erkan-ı harbden neş'et etmiş Estonyalı zahitlerdi. Azerbaycan Cumhuriyeti ise 500 değil, kendi cinsinden 50 zabit bile bulamıyordu. Bunun içinde Azer­ baycan ordusunda beynelmilel bir zabitan heyeti vardı. Ordunun bütün sikleti küçük zabitan uhdesinde idi ki, bunlar da alelacele daha Nuri Paşa zamanında tesis olunan Gence Mekteb-i Harbi­ yesinden yetişme fedakar Azerbaycan gençleriydi. Bunlar şüphesiz vatan ve miliyetperver idiler. Müşkilat yalnız ordu teşkilatı ile kalmıyordu. Hükumetin diğer hususatını idare etmek için dahi Azerbaycanlılar kafi miktarda mütehassıs memurlar bulamıyorlardı. Çarizm kendi hükumet makinesine M üslüman // memur almazdı. Bu hususta komşumuz Gürcülerin mevki'i daha müsaid idi. Vaktiyle Kafkasya'nın ekser telgraf, şimendifer ve posta gibi memuriyetlerinde Gürcüler çok istihdam olunuyordu. Zabıta, umur-ı mülkiye, maliye ve adliye gibi hususatda Müslümanlar hiç derecesinde idiler.


64

MEHMET EMiN RESULZADE

Ermeniler'in kilise mektebleri, Gürcüler'in asilzadeğan teşki­ latına mahsus mekatib-i milliyeleri senelerden beri Ermeni ve Gürcü maarifınini tamim etmekte iken, müslümanlara böyle bir i mtiyaz verilmiyordu. Milli maarif yalnız hususi mekteplerde oku­ nan eski usı11, mescid "mektebhane" !erine münhasır idi.

83

Belediyelerde dahi Müslüman .ahalinin hukuku mahdud idi. Ekseriyeti müslümandan olan Bakıl ve Gence gibi şehirlerde ber­ mucib-i kanun, belediye azasının nısfı hıristiyan olmak zaruri idi. Bütün bunlar, yeni hükumet kurulduğu zaman, bi't-tabi menfi tesirlerle hissolunuyordu. Buna 1918 senesindeki komünizm tec­ rübesiyle berbad bir hale gelmiş kocaman Bakıl petrol ocaklarının tekrar hal-i tabiisine getirilmesi gibi müşkilatı ilave ediniz. Çarizm zamanında vilayet merkezi-i umumisi Tiflis idi. Ma­ vera-yı Kafkas'a ait bütün müessesat-ı merkeziye askeri depo ve çehavizler hep burada idi. Merkezini Bakıl'da kuran Azerbaycan hükumeti bu müessesatı yeniden yapmak mecburiyetinde idi. Bakıl yalnız dünyanın enzarını celbeden petrol menbalarına malik değildir. Kaspi (Hazar) denizinin en mühim bir limanına da malikdir. Burası İran, // Türkistan ve Rusya ile Avrupa'yı rapteden mühim bir ticaret merkezidir. İkinci bir İstanbul'dur. Bakıl limanında vakayi-i ihtilaliyeden dolayı atıl duran mühim bir ticaret filosu var idi. Bu filoyu yarın için muhafaza etmek ve bunun için de taifesini barındırmak, idare etmek lazım idi. Ortada bu kadar teşkilat-ı idari müşkilatı varken, inkılabın içtimai şiarları ile kızgın ve hadd bir raddeye gelmiş arazi mese­ lesi, amele meselesi gibi her zaman işti'al bilecek ve bir an ewel hallini isteyen esaslı ıslahat meseleleri dahi mevcud idi. Bu kadar idari, içtimai, siyasi, askeri ve iktisadi mesail-i dahiliye ile beraber, bir taraftan Ermenilerle münazaün-fıh olan hudud


65

AZERBAYCAN CUMHURiYETi

meselesi, diğer taraf!an da Denikin ordusu gibi bir Rus tehlike­ sinin tehdidi altında bulunan Azerbaycan, hükumet teşkilatına baş­ hyordu. Bu halde Azerbaycan hükumetinin halkının itimadı ve fırkaların ittihadından başka bir zahir ve muavini yok idi. * * *

Bundan sonra cereyan eden vakayiin esbabını sarahaten an­ layabilmek için, Meclis-i Milli'nin ne gibi fırkalardan teşekkül edip de muhtelif vakayi'e karşı ne gibi bir vaziyet aldığını ber­ vech-i iht isar arz etmek zaruretini hissediyoruz: Meclis-i Mebusan 85 mebustan ibaret idi.• Bundan IO'u Er­ meni, // 5'i Rus, 5'i de muhtelif milletlerden olmak üzere 20'si gayrimüslim olup, mütebaki 65 aza kamilen İslam ve birkaç zat­ tan maada, tamamiyle Türk idi. Fırka itibariyle meclis şu suretle inşiab ediyordu: "Müsavat" Fırkası : 27; Müsavat'a iltihak eden bitaraf grup: 6; "İttihad" fırkası : 1 1 ; Sosyalist bloku: 1 1 ; Ahrar Fırkası: 7, Müstakilü'l-ell<ar:3. "Müsavat" Fırkası mefkure itibariyle milliyetperverlikten doğ­ ma, Türkçülük mesleğine kail bir fırkadır. Daha mufassal ismi, Tılrk Adenı-i Merkeziyeı Fırkası'dır. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin alemdarıdır. Bu şiarı ilk defa ortaya atmak ve onu yalnız ecne­ bilere değil, bir kısım Azerbaycanlılar'a karşı dahi müdafaa etmek itibarıyla, Müsavat, birinci Azerbaycan istiklal fırkasıdır. İçtimfü nazariyesine göre, halkçılık mesleğine sadık, radikal-demokrat bir programa malikdir. Heyet-i vükela reisi Nesib Bey bu fırkanın mücssislcrinden idi. Bi-taraf grup, ali tahsil görmüş birkaç müneweran ile burjuva •) Resmen, mehusan fiilen

85

aı.aya millik idi ..

1 20 azadan te§ekkül etmek iktiza ediyor idiyse de,


66

MEHMET EMiN RESULZADE

sınıfına mensup zevattan ibaret olup, fırkaya girmeden grup ha­ linde "Müsavat" fırkası ile siyaset-i umumiye üzerine müttehid bulunuyorlardı. Heyet-i vükela reisi merhum Feth-Ali Han bu gruba mensup idi. "İttihad" Fırkası, evvelce "Rusya 'da Müslümanlık" namıyla te­

{5

essüs etmişti. Resmi mefkOresi ittihad-ı İslam idi. Fırkanın riyase­ tinde Türkiyece de ma'ruf Karabeyov Karabey bulunuyordu. Sosyalist bloku kısmen sosyal-demokrat (Menşevik), // kısmen . de halkçı sosyalist mebuslarından teşekkül ediyordu. Birin­ cilerin reisi Ağamalioğlu Samed Ağa, liderleri Abilov İbrahim Bey;• ikincilerinki Arslan Bey Safi Kürdiski idi. Ahrar fırkas ı nın mefkOresi dahi Türk halkçılığı olup, program itibariyle Müsavat'a yakın i'd i. Reisleri Arslan Bey Kardaşev idi. Şu satırlar ve burada gösterilen parlman (parlamento erkamı) üzerine biraz düşünülürse, efkar-ı umumiyenin tevhidinden başka bir kuvvete istinad edemeyen Azerbaycan hükOmetinin, ister iste­ mez mütemerkiz bir şekilde teşekkül edebileceği aşikar olur. İlk temerküz, bir çok müşkilattan sonra, "İttihad" hariçte kal­ mak suretiyle bütün grupların iştiraki ile hasıl oldu. "İttihad" ın ilk temerküz haricinde kalması bütün fırkalarca şayeste görülen Feth Ali Han'a muarız bulunmasından ileri geliyordu. İlk kabine, fırkaların hükOmet reisinin şahsına ve programına itimad etmek suretiyle teessüs eylemiş, hükumete alınan nazırlarda fırka mensuJiyeti ve aded nisbeti şart edilmemiştir. Birkaç ay sonra fırkaların bu suretle te'min eyledikleri iti­ madlarına rahne gelince, Feth Ali Han kabinesi bil-istifa yerine Yusuf Beyli Nesib Bey kabinesi teşekkül elli ( 1 4 Nisan 1919). 0) Bunlar istiladan sonra irtidı1dle Bolşevik olmuşlardır..


AZERBAYCAN CUMHURIYETt

67

İlk Feth-Ali Han kabinesi, fırka prensipleri haricinde iş a­ damlarından teşekkül etmiş iken, Nesib Bey kabinesi, İttihad Fır­ kası yine hariçte kalmak şartiyle fırka mümessillerinden teşekkül etti. Bu kabine dahi tebeddüle uğrayarak 24 Kanun-i ewelde Nesib Bey in ikinci kabinesi teşekkül eyledi. Bu kabineye "İttihad" // Fırkası ile beraber ilk Feth-Ali Han kabinesinin erkanı da dahil olmuşdu. Bu, Azerbaycan Cumhuriyet-i Milliyesinin son kabinesi idi. Bütün kabine tebeddülatında Meclis-i Mebusan'ın hem aded, hem şahısları itibariyle daha kuwetli bir merkez fırkası olduğun­ dan, bütün sıklet "Müsavat" Fırkası uhdesinde idi. Fakat "Müsa­ vat" merkezi yalnız kendi adedine istinadla ı:nütecanis bir hükumet yapmak iktidarında değildi. Mütemerkiz bir kabine teşkil edince de idrak eylediği siyaseti istediği gibi tatbik edemiyordu. Üç defa tebeddül eden bu kabinelerde aded itibariyle Müsavatçılar sülüs teşkil ettikleri halde hükumetlere Müsavat hükOmeti ve işlerine Müsavat tatbikatı denilmek bir itiyad idi. Miliyetperverlik ve A­ zerbaycan namına ne yapılırsa, onun hariçteki ismi "Müsavat" işi idi. Böyle bir şöhret sebepsiz değildi. Azerbaycan fikri "Müsavat" fırkasının zade-i efkarı idi. Onun için dahi her şeyi ona atfolu­ nuyordu. Mebusandaki nisbi ekseriyeti dahi buna bir sebep teşkil ediyordu. Merkez vaziyetinde bulunan "Müsavat" Fırkası cumhuriyetin ibtidai teşekkülünde, tehlikenin mürteci Rusya'dan geleceği kana­ atıyla hükumet teşkil ederken, sol cenahı teşkil eden Sosyalist fırkalarına daha çok ısınmış ve Denikin tehlikesi zuhur edince bu temayülünün ne derece musib olduğunu görmüştür. Son za­ manlarda Rusya tehlikesi Denikin kisvesinden Bolşevik kıyafete girince sosyalistler temerküzün ümidli istinadgahın teşkil etmek '

86


MEHMET EMiN RESULZADE

68

87

mahiyetini kaybediyordu. Bu halde merkezin ister istemez sağ tarafa meyletmesi zaruret hükmünü alıyordu. Merkezin bu tema­ yülü ise neticede "İttihad" ın da kabineye iştirakını' m ucip olmuştur. // Yalnız bu husustaki nazar-ı ümid fiiliyata gelince başka bir takım avamil tesiri ile me'mulün haricinde bir neticeye vardı­ ğından, cumhuriyetin suklilunu mucib saiklerden birisini teşkil ey­ lemiştir. Fırkalar arasında mevcud teşettüt-i ara ile beraber Meclis-i Mebusan, orduya ait tahsisat, şimal tehlikesine karşı Gürcistan Cumhuriyeti ile akdolunan tedafüi bir muahede-i askeriye, Deni­ k.in istilasına düçar olan Dağıstan Cumhuriyeti'nin istihlas müca­ delesine yardım, ecanibe karşı müdafaa-ı istiklal için yapılan dip­ lomasi teşebbüsatı gibi meselelerde umumi bir cephe vahdeti gös­ terip, yalnız amele harekatı ile Bolşevik tecavüzüne karşı tazım gelen vahdeti kendisinde bulamamıştır. -Acaba niçin? .. * * *

88

Yukarıdaki sualin cevabını kari, aşağıdaki fusfüün kıraatından sonra kendi kendine alır. Biz ise şimdilik Meclis-i milli hükume­ tin'in 17 ay zarfındaki faaliyet ve muvaffakiyetlerini hülasa ede­ lim: Evvelan: Piyade, süvari, topçu, tayyareci, telgrafçı gibi her nev' silah enva'ından müteşekkil on yedi bin mikdarında• bir // ordu hazırlanmış, Mckteb-i Harbiye te'sis olunmuş; küçük bir filo tertip edilmişti. •

Azerbaycan ordusu iki piyade fırkası ile bir süvari fırkadan ibaret idi. Her piyade fırka mitralyözleri ile beraber üç alaydan ve iki de topçu alayından ibaret idi. Süvari fırkası ise mitralyözleri ile beraber üç alaydan ve bir de süvari topçu ;dayından teşekkül ediyordu.


AZERBAYCAN CUMHURIYE11

69

Saniyen: bütün Azerbaycan kıt'asında askeri, mülki ve zabıta

teşkilatı vücuda getirilmiş, memlekette emniyet ve asayiş tesis olunarak Rus asilerinin zir-i esaretinde bulunan Lenkeran kazası anavatana iade edilmiş; Türklerin Kafkasya'da bulundukları · za­ man bile teslim olmayan Karabağ Ermenileri il� itilaf husule gc• lerek Azerbaycan hükumeti kendilerine tanıttırılmış; Baku'dan pek uzakta bulunan Nahçıvan'ın Ermenistan hükumetine karşı müca­ delesi manen, maddeten, siyaseten takviye olunarak oraya vali göndermek suretiyle Azerbaycan'a merbOtiyeti idareten dahi taht-ı te'mine alınmışdı. Salisen mali ve iktisadi ıslahata şürı1 edilmiş, 1918 senesi Mart kırgınından sonra hükumet eden Bolşevikler zamanı nda seyr-i ta­ bi'isinden çıkarak berbat bir hale giren petrol madenlerinin ida­ resi yoluna koyulmuş; ilga olunan devlet bankası yeniden Azer­ baycan Bankası namiyle te'sis edilmiş; köy istihsalatını takviye için köylere mahsus ufak kredi bankaları küşad ve şehirlerde dahi emanet sandıkları yeniden vücuda geıirilmişdL//

Birinci Piyade Fırkası : 1 - Ccvanşir, 2- Zakatala,

3-

Gence alaylarından

müteşekkil olup ikinci piyade rırkası; 4- Kuba, 5- BakO, 6- Şamahı alaylarından ibaret idi. Ü çüncü fırkanın iptidasını te�kil etmek üzere Tinci Lenkeran alayı te§ekkül etnıi§Iİ. Her alayın mevcudu iki tıin süngüden ibaret olup, bir fırkanın nievcudu 6 tıin mikdarında idi. Süvari fırk,1sı: Birinci Tatar, ikinci Karabağ ve üçüncüsü Şcki alaylımndan ibaret idi. Piyade ve süvari fırkalarından müstakil olarak iki obüs tıölüğü dahi nıevcud idi. Bunlara 6 adet zırhlı otomobil ile tıirkaç ııınc de zırhlı katar zanıinıe olunuyordu. Azerbaycan ordusunda 600 kadar zabit vardı ki, !>unlardan yalnız 60'ı crkı1n-r harb kadrosundan ycti§nıc idi. Mevcud zabitanın metinde izıılı edildiği vcclıile, yalnız yüzde ellisi Azerbaycanlı idi ..


70

'JO

'JJ

MEHMET .EMiN RESULZADE

Rabi 'an Azerhaycanlılar'dan ufak memurlar yetiştirmek için

hususi müe�scseler, Türk gençlerine mahsus olmak üzere telgraf, makina ve şimendifer mektepleri açılmış ve ewek:e hiç yok iken, demiryolu hizmetinin yüzde ellisini Türklerden yapahilecek kadar muvaffakiyet gösterilmiştir. ,, Maarife gelince; mektehleri hir an ewcl Türkçeleştirmek için te'sis olunan telif ve tercüme encümeni marifetiyle mekatih-i ih­ tidaiye ve idadiyeye mahsus ders kitapları telif ve tah edilmiş; mevcud idadilcr<Jen hir kısmı millileştirilmiş; memleketin muhtelif yerlerinde yedi darülmuallimin ve bir de darül-muallimat küşad edilmiş; Baku Darül-fününu tesis olunmuş; muhtelif hususatda ali tahsil görmek üzere hükumet hesabına yüze karib talehe muhtelif Avrupa merkezlerine gönderilmiş; Türkiye'den elliye karib mual­ lim ve muallime celholunmuş; köylerde iptidai maarifin tamimi ve maarif-i umumiyenin tevsi'i için muvakkat pedagoji kursları teessüs etmiş; millileştirilmiş ve daha milileştirilmemiş olan meka­ tib-i idadiyede Rus tarihi dersinin yerine umumi Türk tarihi vaz edilerek Türkçenin bütün mekteplerde tedrisi mecburiyet-i kanu­ niye tahtına alınmıştı. Türkçe lisan-ı resmi ilan olunarak, Rusça'nın yalnız istihale devrine mahsus olmak üzere, muvakkat bir zaman için kullanıl­ masına müsaade edilmişti. Vilayetlerde hıikimiyet-i milliye esasını vaz' etmek üzere vi­ layet meclisleri teşkiline ait layiha-i kanuniye ihzar ve meclise tevdi edilmiş idi; bu // kanuna güre vilayetler mahalli işlerini hizzat kendileri rüyet etmek hakkını haiz olup memurin-i zahıtayı bile kendileri tayin ediyorlardı. Ayni zamanda mülkiyet esasını ihka etmek suretiyle arazi meselesinin köylüyü irza edecek bir


AZERBAYCAN CUMHURIYETt

92

71

surette hallini mutasavver bulunan layiha-yı kanuniye dahi Mec­ lis-i Mebusan komisyonun tekkikine vaz' edilmişti.• Anarşi senelerinde müthiş hasara uğrayan münakalat ve ve­ sait-i nakliye yoluna koyulup, Gürcistan ile yapılan mukavele üzerine, Baku Batum demiryolu muntazam surette işliyor; ihtilal esnasında bozulan Baku-Batum petrol borusu eskisi gibi akıyor; Azerbaycan iktisadiyatı üzerinde büyük tesiri olacak Culfa-Alyat demiryolu inşaatına devam edilerek Kür nehri üzerinde yapılan cesim köprünün resm-i iftitahı bekleniyordu. • • O zaman Azerbaycan'ı tedkik için gelen muhtelif Avrupa ve Amerika hey'etlerinin Avrupa gazeteleri ile neşrettikleri teessüra t tedkik olunacak // olursa, Azerbaycan Türkleri'nin az zamanda pek çok eser-i hayat ve imar gösterdiklerine şehadet ettikleri görülür. Hukuk-ı siyasiye ve ehliyet-i vataniyeden mahrum_, umur-ı hükumeti idareye yakın bırakılmayan mahkOm bir şark milletinin, ilk imktindan bütün müşkülata rağmen bu derece medeni bir u­ sul-ı idare kurma kabiliyetini gösterdiği bu istidad sayesinde idi ki, Azerbaycan Cumhuriyeti düvel-i müttefikanın bütun dünyan ı n nazar-ı dikkatini celb ile beynelmilel bir hayata giriyordu. ) "Müsavat .. Fırkası tarafından takdim olunan bu proje hususi ellerde olan büyük araziyi haczettikten sonra topraksız köylü arasında bila-ivaz taksim eylemek esasına müstenid idi. Fakat köylüye veıilecek, yahut mülkiyet-i sagireye ıiayetle, kendisine bıırakılacak arazi üzeıinde mülk sahibinin hakk-ı mülkiyeti tanınıyordu. Köylü malik olduğu arazinin sathında istediği gibi tasarruf edebilirdi. Yalnız arazi tahtında bulunan defain ve madeniyat üzeıinde husui mülkiyet hakkı tanınmayıp hakk-ı mülkiyet tamamiyle devlete veıiliyor idi. Arazi tahtındaki madenin suret-i istifadesine ait hususa! ise layiha-yı mezkOrece, ayrıca tedvin olunacak kanun-ı mahsusla tavazzuh edecekti .. • ) Bu yolun inşası ile BakO bilavasıta ve en kısa bir hatla Tel.ıriz·e vaz olunuyor.. "

"


72

MEHMET EMiN RESULZADE

12 Kanun-ı Sani 1920 tarihinde in'ikad eden düvel-i mütte­ fika şuray-yı alisi Azerbaycan Cumhuriyeti'ni bilfiil tanıdı.• Rusya imparatorluğunun enkaz...-üzerinde vücud bulan cumhuriyetler a­ rasında Azerbaycan, Avrupaca tanınmış yegane bir İslam mevcQdi­ yeti idi. Bu yeni Türk hü �Ometi aynı zamanda bütün alem-i İs­ lam'da ilk defa teşekkül etmiş bir cumhuriyet idi. Türk aleminde ve Türk tarihinde büyük bir vak'a-yı hayr teşkil eden bu hadiseyi yalnız bizzat alakadar olan Azerbaycan tes'id etmiyordu. "Sevr" muahedesinin darbe-i helaki altında kendi yaralarının

Y3

acısıyla sızlayan İstanbul Türklüğü dahi bu vak'ayı benimseyerek tes'id ediyordu. Türk Ocağı'nın DQrülfünQn salonunda bu münase­ betle yaptığı ihtifal, kardeşlik namına en samimi tezahürlere vası­ ta oluyordu. //• • Bu vak'adan daha ewel, 1919 senesi Ağustosunda Azerbay-' can, Mondros Mütarekesi mucibince Kafkasya'ya gelen İngiliz ordusu tarafından tahliye edilmişti. Bu vak'a münasebetiyle hükfi­ met reisi Nesib Bey, mebusana: "Bugünden itibaren tamamiyle müstakil bir lıiildimet halini iktisab etmekle efendiler sizi tebrik l'de­ rim;" diye hitap ediyordu. Şu suretle teessüs eden Azerbaycan Cumhuriyeti artık bey­ nelmilel bir hayat ve münasebata haşlamıştı; bütün komşuları ile hüsn-i münasebat tesisi, arzusunun son derecesini teşkil ediyordu. 0 ) IJolşl•vik istilası vaki ol m aya idi, Gürcistan Cumhuriyeti ile beraber SP A'da t eşe kkiil eden konfcrn nsta (22 Kan u n -ı sani 1 92 1 ) Azerbaycan Cum­ huriyeti dahil hi-hukuk tanınacaktı ki bu hadise, isti l;ıdan birkaç ay sonra vaki oluyordu.. . 5 '\ • 0) Şaya n-ı csdt i r k i . o ı.a man lstanbul mümes.�ili bulunan zat. - fazla bir csere-i ihtiyat gösterım•klc. bu tczahürat<ı karşı laka yd görünmek zmurctinc kail olmu�tur ..


AZERBAYCAN CUMHURIYET1

94

73

H ıristiyan komşularından Gürcü Cumhuriyeti ile olan müna­ sebatı çok dostane idi. Bu iki cumhuriyet, arada mevcut ihtilaflı meselelerin hükm vasıtası ile halline mütekabilen muvafakat ey­ lemiş, Rusya tehlikesini aynı derecede hissettiklerinden, şimale karşı tedafüi bir mukavele-i askeriyye bile akdeylemişlerdi. 7-8 maddeden ibaret bulunan bu mukavele 1920 ibtidalarında imza edilmiş ve tasdiki Azerbaycan Meclis-i Mebusanı ile Gürcistan Meclis-i Mebusanı'nda mütekabil tczahüraı-ı dostaneye bir vesile teşkil eylemiştir. Bu mukaveleye Ermeni hükumetinin dahi vaz-ı imza etmesi tarafeyn-i akidincc teklif olunmu§sa da, mezkur hükumet bu teklifi kabul etmemiştir. Maamafih Ermeni siyasilerinin bütün aksilik­ lerinc rağmen, Azerbaycan Meclis-i Mebusanı, Ermenisıan ile mevcud olan mesailin de sulhen tesviyesini arzu eyliyordu. Bu maksatla o, 25 Nisan 1919 tarihinde Tillis'dc in'ikad eden Mave­ ra-yı Kafkas konferansına iştirak eylediği gibi, 1 920 tarihinde dahi Baku'da Azerbayca n-Ermenistan konferansını davet // eyledi. Bu konferansta Mavera-yı Kafkas Cumhuriyelleri'ni harice karşı mü­ dafaa edebilmek için Azerbaycan hükumeti Mavera-yı Kafkas Kon­ federasyonu'nu teklif ediyordu. Azerbaycan payitahtında diğer §erelli bir konferans dahi içti­ ma eylemi§tir. Bu da Azerbaycan-İran konferansıdır. Bu konfe­ ransta İran ile Azerbaycan Cumhuriyeti'nin hi'l-cümle mesail-i siyasiye, iktisadiye ve ticariyesi tanzim edilmi§ idi. Bu konferansta imza olunan muahede mucih ince, İran hükumeti cumhuriyetin is­ _ tiklalini hi'l-hukuk tanıyor, cumhuriyet dahi İran'a, Avrupa ile münasebat teessüs ediyordu. Tahran'da Azerbaycan sefiri bulun­ duğu gibi, Bakıl'da da İran sefiri bulunuyordu. Bu muahede Mec­ lis-i Mehusan'ın 1920 senesi Mart celselerinden birinde mutantan


74

ıs

MEHMET EMiN RESULZADE

bir surette ıasdike ikıiran etmekle iki dost millet arasındaki vidad ve vifakı hir kal daha tezyid eylemiştir. Meclisin son derece ehem­ miyeıle telakki eylediği meselelerden birisi de Şimali Kafkasya Cumhuriyeti idi. Bu Cumhuriyet (Terski Ohlasl) ile Dağıstan arazisini ihtiva ediyordu. Dağıstan Çarizm zamanında idareten cenubi Kafkasya'ya tabi iken, Rusya ihtilali zamanında Meclis-i Müessisan intihah nizamnamesi mucihince-Dağlılardan hir kısmı­ nın meıalihesi üzerine Şimali Kafkas ile bir mınııkaya ayrıldı. Bu a ndan iıiharen ileride cereyan eden havadis Dağısıan mukadde­ ratını Mavera-yı Kafkas'dan ayırdı. Kafkas viayetleri ayrı ayrı siyasi mevcudiyetl<'.rc inkisam edince, Dağısıan ile Terski Ohlaslı, Şimali Kafkas namiyle, bir cumhuriyet // ıe'sis etti. Muhtelif akvamdan teşekkül eden bu arazi, hükumet teşkilinde bi!hassa düçar-ı müş­ kilat oluyordu. Mezkur cumhuriyetin tesisi Azerbaycan'ın hayati menfaatlerinden idi. Bilhassa Derbend gibi tarihi bir benderi (li­ manı) haiz olan Dağıstan'ı Rus elinden kurtarmazsa, Azerbaycan kendisini emin zannedemezdi. Fakat kendisi daha hal-i teşekkül­ de bulunan Azerbaycan Dağıstan'a yalnız maddi muavenette bu­ lunabiliyordu. Meclis-i Mebusan, Şimali Kafkas hükumetine 50.0<XlJXXJO• ruble ikraz etti. Bu meblağı tahsis ederken Meclis-i Mehusan fırkaları huna bir karz gibi bakmayıp iki kardeş milletin menafi-i müştereklerine sarfolunacak zaruri bir tahsisat gibi bakı­ yorlardı. *) Azerbaycan kaimesi ile tediye edilen bu istikrazın kıymet·i a�liyesi hakkınd;ı sahih bir fikir edinebilmek için söylemeliyi1. ki, o zaman bir Ingiliz pound'u 20 rubleye muk;ıbil idi. Bu suretle islikrnz-ı mezkOr iki buçuk milyon paund eder. 1 9 1 9 senesine mahsus Azerbaycan bütçesi mesarif-i Miyesinin 41S milyon ruble hes;ıp edildiğini naı.ara alırs;ık, Dağıstan hükumetine edilen ikrazın devlet bütçı::J n in sekizde birini tc�kil eylediğini görüyoruz ..


AZERBAYCAN CUMHURIYETt

97

75

Azerbaycan bu meselede yalnız tahsisat-ı nakdi ile kalmamış­ tır. Denikin'e karşı mübariz bulunan Dağıstan'a yardım için Nuri Paşa teşkilatına• her nevi'le yardımda bulunmuştur: Dağıstan hükumetinin Denik.in entrika ve tecavüzü üzerine i nhilali Dağıstanlılar kadar Azerbaycan'ı dahi müıeessi eylemiştir. Dağıstan'ın Denikin istilasına maruz kalması Meclis-i // Mehu­ san'da, efkar-ı umumiyede gayr-i kabil-i tasavvur bir heyecan do­ ğurmu§ ve kardc§ Dağlıların istihlası için zaman ve makanın mü­ saade eylediği tcdabir ittihazına tevessül edilmişti. Zamanın azim buhranları içinde çırpınan Acara, Kars ve Aras boyundaki İslamlar dahi Azerbaycan Cumhuriyeti'ne, onun maddi ve manevi muavenetine, rabt-ı ümid ediyorlardı. Cumhuriyete Bahr-i Hazar'ın karşı tarafında bulunan Türkistanlılardan dahi murahhaslar gelip istimdad ve istianede bulunuyorlardı. Olmadık müşkilat içinde bulunan cumhuriyet, ahval-i siyasiye ve vaziyet-i mevcudenin müsaade ettiği bir vechile, bütün bu müracaatları na­ zar-ı dikkat ve itinaya alarak, mümkün olan muaveneti icra edi­ yordu. Türkistan ile münaschat-ı siyasiyeye girişmek için oraya konsolos sıfatıyla bir mcmur-ı mahsus dahi gönderilmişti. Azerbaycan Cumhuriyeti, kendi mevcudiyet-i siyasiyesini te­ mine hasr-ı evkat eylediği zaman, katiyyen Türk ve Müslüman efkar-ı umumiyesinin mazhar-ı teveccühü olmakla manen kuvvetli olduğunu unutmuyordu. Bu teveccühe değer hir müessese olabil­ mesi için ne mümkünse onu icra etmek istiyor ve ediyordu. Müstakil Azerbaycan hükumetinin usOl-ı idaresi halk Cumhuri*)

O

zaman

m ü l ıcci

olarak

Azcrhaycan"ı.la

bulunan · Nuri

Paşa"nın

kumandasında Dağıstan"ı, Dcnikin istilasına kar.ıı m ü hcrczcsindc, tcyid için Azer­ baycan hükOmetinin ı t t ıla ve muvafakat iyle hir tcşkilat-ı mahsusa vücuda get iril ­ m i ş tir..


MEHMET EMiN RESULZADE

76

yeti esasına m übteni idi. Tam bir parlamenterizm ve mes'u liyet-i vükela usu l ü ne riayet olunuyordu. H ürriyet-i kelam, matbuat ve içtimaat dahi belağen ma belağ temin edilmişti. Bu h ususta bazı m ü nekkidlcr belki haddinden ziyade bir liberalizm gösterildiğin i dahi kaydederler. Bir devre-i teşekkül ve l�azzuvda bulunan bu nevzad siyaseti n 98

şüphesiz şayan-ı // tenkid noksanla rı az deği ldi. Bunların en bü­ yüğü, bu gibi devirlere mahsus muhkem bir idarenin, kavi bir h ü kümetin hakkıyla tesis edilemediğidir. Teşettüt-i ell<arın tevhidi için tatbik olunan i kna usulü ile beraber biraz daha icbar tari kine gidilseydi, ih timal ki nctice-i vukuat başka türlü olurdu. Bunu da unu tmayalım ki, Azerbaycan Cumhuriyetinin felake­ ti dahildeki isyanlardan ziyade, hariçten gelen tecavüzkar bir kuv­ vet üzerine zu hur eylemiştir. Maksad ımız, mufassal bir ıahlil-i vakayi olmadığından, risalcmizin havsalasına sığar bir h ü lasa ile iktifa ediyoruz.//


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

77

Vll HADİSAT-1 MÜHİMME AREFESİNDE 99

100

Azerbaycan, münasebat-ı beynelmileliyeye henüz girmiş ve makinası yeni kurulmuş bir hükumet halinde iken gayet tehlikeli bir devir geçiriyordu. Başı üzerinde daimi bir tehdit suretinde asılı duran Denikin kuvveti vardı. Eski Rusya'yı temsil eden bu kara kuvvet, Azer­ baycan Cumhuriyeti'ni defalarca tehdit eylemişti. Vaktiyle kızıl Moskova'yı bile tehdit etmekte olan bu kuvvet bir hamlede Baku'­ ya inmiyor ve yahut Kaspi denizindeki donanması ile Azerbaycan payitahtını bombardıman etmiyor idiyse, mahza düvel-i müttefika ile merbut olduğu için buna cesaret edemiyordu. Düvel-i mütte­ fika tarafından muavenet-i ciddiyeye mazhar olan bu kuvvet ile cenubi Kafkasya cumhuriyetleri arasında her nevi müsademata meydan vermemek için Karadeniz'den Kaspi sahiline kadar bir "hatt-ı fasıl" tayin edilmiş, Denikin ordusunun bu hat cenubuna in �emesi siyaseten temin olunmuştu. Mart sonlarına doğru Denikin ordusu müthiş bir sukut ile inhilal ediyordu. O zaman Dağıstan'ı taht-ı işgalinde bulundurmakla //Azerbaycan ordusunda endişeler doğuran bu kuvvet (Şi­ mali Kafkasya ile Dağıstan'da) yerini Kızılordu'ya terkediyordu. Denikin'i takip eden Bol§cvik ordusu, bütün milletlerin hu­ kuk ve Mkimiyet-i milliyesini sözde ila n ve tasdik ediyorsa da, Denikin'den daha az muzır bir kuvvet olduğunu işte isbat etme­ mişti. Bolşevikler bir taraftan kuva-yı müsellahaları ile Kafkasya cumhuriyetleri hududuna yaklaşıyor, diğer taraftan da Kafkasya memleketleri dahilindeki fırka teşkilatlarına kuvvet ve faaliyetle­ riyle germi veriyorlardı. Çiçerin, Azerbaycan ve Gürcistan Cum -


78

101

MEHMET EMiN RESULZADE

huriyetlerine telsiz telgrafla gönderdiği notasında bu hükumetleri, ricat eden Denik.in ordusunu tamamiyle mahvetmek için silah arkadaşlığına davet ediyordu. Bu nota, cumhuriyetlerin istiklalini tan ımak ve muhadenet muahedesi akdini istemekten ziyade, aha­ liyi hükumet aleyhine tahrikten ibaret bir propoganda hükmünde bulunuyordu. Azerbaycan Cumhuriyeti (Gürcistan keza), kimseyi kendi u � mur-u dahiliyesine müdahale ettiremediği gibi, Rusya umur-ı dahiliyesine müteallik Denik.in ordusu takibatına dahi müdahale etmek arzusunda bulunmadığını kayd ile, aldığı notaya verdiği cevapta, Bolşevik Rusya ile sulh ve muhadenet tesisine kemal-i memnuniyetle müheyya olduğunu bildiriyor ve Azcrbaycan'ın hakk-ı istiklalini tanımak selahiyet-i kamilesini haiz Rusya mu­ rahhaslarının· intihabım teklif ile, Azerbaycan murahhasları ile vaki olacak telaki mahallinin dahi tayinini istiyordu. Fakat kızıl hariciye nazırı vaz' olunan muayyen mesaile, sarih ve kat'i bir cevap vermekten // ise Azerbaycan umur-ı dahiliyesini tenkid eder "intibahname" kılıklı notaları ile ezhanı teşviş etmeyi daha mü­ nasip buluyordu. Bu notalar teati edildiği sırada Denik.in ordusunun Bolşevik­ lerden kaçan bakıyesi Kaspi filosu ile beraber Baku limanına iltica ediyordu. Biraz evel, 1828 senesinde mün'akid "Türknıençay" mu­ ahedesine istinaden, Azcrbaycan'a müracaatla Kaspi denizinde Rusya bandırasından başka bir bandıraya tahammül edemeyece­ ğini söyleyen kuvvet, şimdi protesto ettiği bayrağın saye-i amanı­ na sığınıyordu. Bu suretle Denik.in filo ve ordusundan bir kısmı hukuk-ı beyneldüvel mevaddınca silahını terkle Azerbaycan hüku­ metine iltica ediyordu.


AZERBAYCAN CUMHURIYETt

102

79

Denik.in ordusunun şu suretle inhilali ve Kafkasya cumhuri­ yetlerine ilticası neticesinde şüphesiz ki Azerbaycan, en müthiş bir tehlikeyi atlatıyordu. Fakat aynı zamanda da "ateşten çıkıp aleve düşüyordu". Denik.in yerine şimdi Lenin kuweti kelim olmuştu. Bu da bir Rus kuweti idi. Hem de bu kuwet öteki gibi değil, ondan daha korkunç bir kuwet idi. Çünkü öteki kuwete bütün tabakat-ı nas muarız ve kendisine karşı müdafi iken, kimsede onun düşman bir kuwet olduğuna şüphe yok iken, beriki öyle değildi; bunun iğ­ falkclr şiarları vardı. Bu, milletlerin hakimiyetinden, istiklalinden, şarkın istihlasından bahsediyordu. Fukaraya cennet va'd ediyordu; emperyalistlere karşı mübariz bulunan Türkiye 'ye muavenet et­ mek için bir an ewel elini mübariz Anadolu eline vereceğini va'd ediyordu. Bu son ki şiar, bilhassa müessir idi. Çünkü Türkiye derdi // ile yanan Azerbaycan kalbinin hassas noktasına basıyordu. Bu şiar, bilhassa Bolşevikleri yalnız sözleri ile tanıyan ve kendileri ile hasapları bulunmayan bazı Türk (Türkiye manasına) rical ve zabitanı üzerinde pek büyük bir tesir icra ediyordu. Hem hakikaten ahval ne merkezde idi? İstanbul'da Misak-ı Milli'yi ilan etmiş Meclis-i Mebusan dü­ vel-i mu'telifc kumandanlığı tarafından dağıtılmış, mebusandan mühim bir kısmı Malta'ya gönderilmişti. Türklüğün şanlı kahra­ manı Gazi Mustara Kemal Paşa, birkaç sadık yaranı ile Erzurum ve Sivas'ı n ücra köşelerinde, Anadolu'nun fedakar elinde, bugün­ kü muhayyirü'lukı11 bir zaferle tamamlanan hareket-i milliyeyi iz­ har ediyordu. Bu hareketi, zuhurunun ibtidasında boğmak mak­ sadıyla her nev' silah-ı müdafaadan tecrid edilmiş kuva-yı milliye üzerine, min-gayri hakkın düvel-i ı:nüttefika tarafından kendisine


80

103

MEHMET EMiN RESULZADE

terk olunan izmir'e çıkan Yunan ordusu, gayr-i kabil-i tasavvur mezalimle, Anadolu'nun bağrına doğru tecavüz ediyordu. Beride dahi Ermeniler, bütün Şarki Anadolu'yu temlik etmek üzere ku­ va-yı milliyenin başı üzerinden Yunanistan'a el uzatıyorlardı. Böyle bir halde, "suya düşen yılana sarılır" fehvasınca Türki­ ye'nin halas ve necatına matuf hareket-i milliye zimam-daranı dünya emperyalistlerine karşı liva-yı isyan açmış bir vaziyette bu­ lunan Rusya semtine bakıyor, oradan bir imdad ümid ediyorlardı. Rusya ihtilalini idare edenler Türkiye'nin bu teveccühünden ve bu ihtiyacından pek kurnazca istifade edeceklerdi. Bu istifade neticesinde, en azı elden gitmiş bulunan Kafkasya, başta Baku petrolleri olmak üzere, tekrar Rusya'ya iade edilecekti. // Ortaya bir şiar atılıyordu; Bolşevik Rusya kapitalin düşmanıdır. Mübariz Türkiye, Avrupa emperyalizmi ile ölüm ve dirim mübarczcsindedir. Ankara mübarizlerine yardım etmek Mosko­ va'nın arzusudur. Bu yardımın temini için Kafkasya'da bize dost hükumetler tesis eylemek ve bir an evvel Kızılordu'yu Anadolu'ya sevketmekle Türklere muavenet eylemek lazımdır. İzmir felaketzedeleri faidesine memleketin her tarafında ia­ neler toplamakla meşgul ve gazeteleri ile Türkiye'nin matemine iştirak eden Azerbaycan halkı üzerinde. böyle propogandanın ne gibi tesirler icra edeceğini ve bu suretle ne gibi vakayi ihzar olunacağını tasavvur ediniz. Bolşevik ağzından işitilen bu sözlere bir de, bu sözün başka maksad-ı mahsusadan ibaret olmadığına kani görünen Azerbaycan'da misafir ve hizmette bulunan Türki­ yeli zi-nüfuz kardeşlerimizin tavır ve hareketlerini ilave ederseniz, o vakit Bolşevik lehinde yapılacak herhangi bir ihtilalin ne sü­ huletle vukua gelebileceğini takdir edersiniz.


81

AZERBAYCAN CUMHURIYET1

ı os

Azerbaycan milliyetperverleri, Bolşeviklerin Rusya dahilinde kaldıkça kat'iyyen muarızları değil idiler. İhtilalci Rusya ile mü­ bariz Türkiye arasında hail olarak Anadolu harekat-ı milliyesine engel teşkil eden bir kuwet dahi · değildiler. Yalnız, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin hakiki istiklalini tanımak şartıyla onlar, Bolşe­ vikler tarafından ilan olunan şiarların samimiyetine inanabilirler­ di. Yoksa "bütün oyunun Hoca Nasrettin'in yorganı üstünde oy­ nanacağına" şüpheleri yok idi. Bir taraftan Türklüğün şanlı alemdarını, bütün Şark tarihini il digergün edecek azim sukuttan kurtarabilecek teşebbüse mani olmak, diğer taraftan da Türklük aleminin belkemiğini teşkil e­ den nevzad bir cumhuriyeti kendi eliyle kırmamak. İşte iki büyük ve mes'uluyetli vazife'! .. Bu iki vazifeyi telif ettirebilmek için mü­ tecanis değil, mütemerkiz bir vaziyette bulunan hükumet, bu gibi hususlarda seri bir karar alamayıp haftalarla devam eden bir buh­ ran-ı vükela devresine girmiş oldu. * * *

Hükumet hal-i tezebzüb ve buhranda iken Karabağ hadisesi zuhur ediyor. Bayram gecesi - Nevruz Bayramı- Şuşa• şehrinin yakınında vaki "Hankendi"•• denilen askeri kasaba bayrama mah­ sus bir zevk içinde, zabitan, mahfel-i askeride geceyi geçirmekle meşgul. A<ikcrler, akşamdan bayram şenliklerine meşgul olduktan sonra istirahaıa dalmış, uyuyor. Bu esnada etraf köylerde meskun Ermeni usaı ı bu geceye mah­ sus ihzar ettikleri süngülerle mücehhez oldukları halde geceleyin bir baskın icra ediyorlar. Ansızın yapılan bu gece baskını müthiş 0) Bu �chir adı metinde "Şişe" olarak geçmektedir. Biz bugünkü telaffuzu ile yazmayı tercih ettik. (Naş.) . ) Sovyetlcr kaynaklarında bu şehir Stepbanakert olarak geçmektedir. (Naş.). . .


82

to6

MEHMET EMiN RESUL.ZADE

bir plan üzerine tertip edilmişti. Bereket amansız düşmanla gırt­ lak gırtlağa geliyor ve hemen kumanda hey'eti hadiseden haber­ dar olarak baskın def olunuyor. Hankendi üzerine yapılan baskın ile beraber, aynı saatte meş­ hur "Askeran Geçidi" dahi Ermeni usatı tarafından işgal olunuyor. Askeran'ın il tutulması ile Karabağ'ın Baku ile olan hatt-ı muvasalası kesiliyordu. Karabağ vali-i umumisi hadiseyi Baku'ya bildiriyor, imdad istiyordu. Kışlanın Ermeniler tarafından muha­ sara edildiğini, imdad kuvveti gelmezse sukOtun muhakkak olaca­ ğını kuvvetli cümlelerle ifade ediyordu. Kışla sukOt ederse bütün Karabağ'ın Ermeniler'in eline geçmesi muhakkak addolunuyordu. Mevcud kuva-yı askeriyenin evvela bir kısm-ı mühimmi he­ men Askeran'a sevkediliyor. Şiddetli bir mukavemetten sonra i­ kinci hücumda Askeran geçidi düşmandan tathir ve Hankendi halas oluyor. Ric'at eden asiler daha yüksek dağlara çekilerek mukavemetlertnde ısrar ediyorlar. Asiler ta'kib olunuyor. "Keşiş Kendi" ne tahassun eden Ermeniler, Azerbaycan askerleri tara­ fındım ihata ediliyor. Karabağ cephesinde hadisat bu suretle inkişaf etmekte iken, Ermenistan hududunda tahşidat-ı askeriye müşahede olunuyor. Aynı zamanda Kazah kazasında da yeni bir cephe açılıyor. Burada da Ermeni kuvveti ile Azerbaycan kuvvetleri arasında müsademe­ ler başlıyor. Böyle ansızın ve caniyane bir surette vaki olan hücum ahali-yi İslamiyeyi son derece igzab ile her tarafta bir takım hadisat zu­ huruna zemin teşkil eyleyerek Şamahı, Şeki ve Gence kazalarında Ermeni-Müslüman hadisat-ı hılnini inkişaf ediyor. Böyle bir zamanda Dağıstan'da külliyetli kuvvetlerle müte-


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

107

83

haşşid Bolşevikler zahiren pek muslihane bir sima göstermekle .. hadisata intizar edip duruyorlar. Aynı zamanda Bolşevik murahhas-ı ticarisi Salaviyov BakO'da // Azerbaycan hükumeti ile petrol mübayaası meselesine ait hususatı müzakere etmekte idi. Karabağ hadisatı üzerine in'ikad eden Meclis-i Mebusan cel­ selerinden birisinde Bolşevik mebus Karayev: • "Karabağ'da zuhur eden bu hadise mütelij1erin bizi boğmak için sardığı zincirlerden bir halkadır. Bu halkayı Azerbaycan kendi kuvveti ile parçalayamaz. Bırakınız, Şark milletlerinin hukukunu müdafaa eden Kızı/ordu gel­ sin de Karabağ isyanını yatırsın; daha sonra Anadolu ya imdada gitsin" diyordu. Karayev bu sözleri söylerken mebusanın misafir­ lere mahsus locasında duran Türkiyeli kardeşlerimizden mes'ul birisini görüyorum ki, ciddi surette tasdik ve takdir alametleri gösteriyordu. Ermeni isyanından biraz eve! diğer bir hadise daha zuhur eylemiştir. Azerbaycan komünist fırkası namı ile toplanan ihtilal komitelerinin, hükumeti devirmek kasdıyla bir isyan yapmak niye­ tinde oldukları hükOmetçe keşfolunmuş, takibata başlanmış, bu teşkilata mensup zevatın hemen kaffesi öğrenilmiş ve avamil-i mühimmesinden birkaçı taht-ı tevkife alınmıştır. Ermeni isyanı ile bu teşkilat arasında sıkı bir münasebet olduğu dahi, Mosko­ va'ya giden Ermeni sosyal demokratlarından Piromov ile Zahar­ yan'ın Moskova'da münteşir Rusça "Hayat-ı Milel" gazetesinde münderic ma'ruzaları ile müsbittir.//

0 ) Karayev, sosyalist blokunun listesi ile mebusana dahil olmuştu. Sonra bolşevik olmuş, ba'dehu Rus istilasının müteakip birkaç gün için kendisine Azerbaycan Harbiye Bahriye komiseri denilmiştir ..


MEHMET EMiN RESULZADE

84

Vlll BOLŞEVİK İSTİLASI 108

Haftalarla devam eden buhran-ı vükela neticesinde bütün füruk-ı siyasiyenin muvafakatiyle yeni kabinenin teşekkülü Hecins­ ki Mehmed Hasen Bey e havale edilmişti. Mehmed Hasan Bey, Bolşevikler'den Azerbaycan'ın istiklal ve tamamiyet-i mülkiyesine ait teininat-ı mühimme almak üzere mübariz Türkiye ile ihtilalci Rusya arasında her iki tarfa dost bir hükumet teşkil edecekti. Bu maksatla, daha yeni kabinenin teşekkülünü beklemeden, mahsus bir hey'eti murahhasa dahi Bolşevikler nezdine izam edilmişdi. Bu heyet Rusya'nın muhtaç olduğu mevadd-ı iktisadiyeyi temin etmek suretiyle Bolşeviklerden istiklal ve tamamiyyet-i mülkiye babında teminat-ı siyasiye almak üzere muahede akdine selahi­ yetdar idi. Vaziyet böyle bir intizar halinde iken ansızın Bolşevik asker­ lerinin hududu tecavüz ettiği haber alınıyor. Nisanın 26'sında geceleyin vaki olan bu hadise 27'sinde, sabahleyin mehafil-i siya­ siyede ayan olunca herkes hayretler içinde mebhut kalıp şaşırıyor. Hudutta bulunan askerler kuva-yı külliyeleri Karabağ ve Kazah cephelerinde meşgul olduğundan, 60 bin mikdarında tecavüz eden düşmana karşı iki saat kadar mukavemet gösterdikten sonra ric'at etmek mecburiyetinde kalıyorlar.// O gün akşama doğru.şehrin muhafazasına mahsus gönüllü ahaliden teşkil olunan ve zabitanı sırf Türklerden teşekkül eden "Yar­ dını Alayı"nın yine Türk zabitan tarafından* idare olunan zırhlı otomobillerin ve filoda hizmet eden Osmanlı zabitlerinden bir '

109

0) Durdaki ""Türk""den nıaksad, Osmanlı Türk"ü demektir.


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

85

kısmının Bolşevik lehinde oldukları, daha teşekkül etmemiş bu­ lunan yeni kabine ile, istifası kabul edildiği halde, umur-ı hükO­ meti daha devir ve teslim etmemiş bulunan eski kabine arasında asılı duran hükumet ve onunla beraber Meclis-i Mebusan, Azer­ baycan Komünist Fırkası'nın ültimatomu karşısinda bulundu. Bu ültimatom, hükumetin Azerbaycan Komünist Fırkası Merkez Ko­ mitesi'ne teslimini talep etmekle beraber Azerbaycan istiklalinin taht-ı emniyette bulunacağını ve hükumetin Ruslar'a terkedilme­ yeceğini temin ediyordu. Meclis-i Mebusan tarafından bütün fır­ kaların mümessillerini cimi olmak suretiyle intihab olunan ko­ misyon ile Komünist Fırkası murahhasları arasında takarrur eden şeraite göre:

ı ıo

1 - Rus ordusu Baku'ya girmeden, demiryolu ile doğru Anadolu imdadına gidecek; 2- Azerbaycan istiklal ve tamamiyeı-i mülkiyesi her nev' ta­ arruz ve kuyuddan masun kalacak; 3- Azerbaycan ordusu olduğu gibi kalıp inhilal ettirilmeyecek; 4- Azerbaycan füruk-ı siyasiyesi hürriyet ve serbestilerini mu­ hafaza edecekler; 5- Sabık rical, aza-yı hükOmet ve mebusandan kimse cürm-i siyasi ile itham edilmeyecek.// 6- Kcmal-i serbesti ile toplanacak Azerbaycan• şuraları hükumetin şekl-i idaresini tayin kılacak idi. Aynı zamanda müsafercten Baku'da bulunan Osmanlı Türkle­ ri'nden bir kısım mes'ul zevat ağzında işa'e olunuyordu ki: ') Mchusan komisyonu hu şeraiti "Müsavat'' mümessilinin rc'yi aleyhinde ek�criycılc kahul cylcniişıir ..


86.

MEHMET EMiN RESULZADE

"Gelen Kızılordu kumandanı Necati Bey namında bir Türk­ tür; bu ordunun kıtaatı meyanında Türk üsera-yı harbinden mü­ teşekkil alaylar var. Bir çok kitaat dahi Volga boyu Türklerinden ibarettir. Bu ordu hayat-memat mübarezesi içinde bulunan Ana­ dolu'nun muavenetine koşuyor; bu kuvvete karşı gösterilecek mu­ kavemet Türkiye'nin halaasını engel edecek bir vak'a olabilir ki, büyük Türklük ve İslamlık nokta-i nazarından bir hıyanettir." Bütün bu şartların ertesi günü yırtılacağı muhakkak idi. Söy­ lenen sözlerin dahi birer siyasi hud'adan başka bir şey olmadığı aşikar idi. Maamafih bu vuzuh bir çokları için meşkuk idi. O anda iğfal olunanlar pek çoktu. Maamafih bütün bu §artlara riayet edilmeyeceğini, hakk ve istiklalimizi tanımak suretiyle Anadolu imdadına gidecek kuvvete yollarımızın açık bulunduğu, fakat bize sormadan serhaddarları- , mızı topraklara sererek memleketimize giren herhangi bir kuvveti dost değil, düşman gibi karşılamak Jazım geldiğini, meclisin kendi kararı ile değil, yalnız düşman süngüsü ile hakkını ahire kadar terkedebileceğini beyanla protesto eden olmuşsa da• ekseriyet mebusan // hadisat-ı malume te'sir ve tehdidi altında salifü'z-zikr şerait dahilinde, hükumeti Azerbaycan Komünist Fırkası'na kap­ tırmak mecburiyetinde kalmıştır (27 Nisan 1920). Nisan'ın 28'inden itibaren üç renkli Azerbaycan bayrağı kıs­ men kızıl Sovyet ve kısm-i azamı da Osmanlı bayrağına ivaz edilmişti. Milis başında, yardım alayında, şehir kumandanlığında ve di­ ğer mes'uliyetli makamlarda bulunan Türk (Osmanlı) nam ve 0 ) Ou nutk-ı it iraz "Müsavat" Fırkası namına, lider sıFatıyla müellif tarafından söylenmiştir..


87

AZERBAYCAN CUMHURiYETi

ı 13

imzası ile çıkan emr-i yevmiler, beyanname ve ilanlar göze çarpı­ yordu. Öyle bir tesir hasıl oluyordu ki, ihtilali yapan tecavüzkar Rus ordusu değil, Osmanlı Türkleridir. "Müsavat" hükumeti dev­ rilmiş, yerine Türkiye hükumeti kurulmuştur. Otomobillerde şeh­ rin muhtelif semtlerine koşan Osmanlı zabitanı hakikaten bu zehabı takviye edecek bir mahiyette idi. Daha ziyadesi ihtilalin akabinde Türk komiserliği namıyla teşekkül eden müessese na­ mına neşrolunan beyannamelerle Türk komünistleri tarafından neşrolunan "Yeni Dünya" gazetesi bu"emr-i hayr"ın kendi teşeb­ büsleri ile vuku bulduğunu yazdıktan sonra "İngilizci Müsavat'ı devirmekle iki maksad takib edildiğini" izah ediyorlardı: 1 - Azcrbaycan'ın haliisı 2- Hayat için mübariz bulunan Türkiyc'nin ihtilaci Rusya'dan muavenetini temin. "Türk murahhaslığı'nın beyanına göre birinci maksad hasıl olmuş; i kinci maksadın husulü için de Halil Paşa Moskova'ya // izam edilmişdi. • Filhakika iki gün evvel Halil PaşaBaku'dan Mos­ kova'ya müteveccihen azimet eylemişti. * * *

0) O zaman müellir BakO"da muhıdi bulunuyordu. Nam-ı müstearla "' Yeni Dünya·· gazetesine bir mektup yazdı. Bu mekıupıa. "Azcrbaycan'da vaki ihtilali siz Türklerin müteaddid bcyanaılanna itimadla bir vaka-yı hayr·· gibi zanneden ahalide son nüshanızda münderic bir fıkra pek mühim endişeyi mucib olmuştur. Halil Paşa"nın Türkiye'ye Rusya'nın muaveneıini ıcymin için, Moskova'ya azimet ettiğini yazıyorsunuz. Halbuki, Azerbaycanlılar, hadise-i ma'lumcyi Türkiye namına temin olunmuş bir raidL'j'i mühimme şanıyla, şayanı kabul görebilmişlerdi. Şimdiye yazdığınızdan anlaşılıyor ki, bu faide hala temin eclilmiş değildir. Farı.an bu menfaat, Paşa'nın Moskova ·ya vürudundan sonra da lemin edilemese, o zaman siz Türkler biz nisbet kardeş halaskıin iken kardeş katili mevkiinde kalmaz mısınız?" diye istihza olunuyordu. Bu mektup dere edilmedi: yalnız birkaç ay sonra "Lahıç" dağlarında elime geçen "Yeni Dünya" nüshalarından birinde bu mckıup sahibinin Türk komiserliğine gelip de bizzaı cevap alması ıavsiye olunuyordu ..


88

ı 14

MEHMET EMiN RESULZADE

Azerhaycan darb-ı meseli, "Yalanın ömrü az olur". der. • Bu "emr-i hayr" yalanının ömrü de bir hafla sürmedi. Rusya Kızılor­ dusu yukarıda mezkür şeraitin mürekkebi bile kurumadan Mayıs'ın '// birinde Baku'ya girdi; ayni zamanda şerait-i mezkure haricinde demiryolu ile doğru Anadolu hududuna gitmeyerek muhtelif yol­ larla memleketin scvkü-1-ceyş nukatını tutmağa başladı. Bakı1'nün Kızılordu tarafından işgalinden iki gün sonra Türk kumandanlar Rus yolda§lara ivaz edildi. Fakat iş bununla da kalmadı. "Emr-i hayr"ı tas'id için ne kadar Osmanlı zabiti varsa hepsini ya hapis veyahut kapı dışarı elliler.•• Şeraitnamenin diğer maddeleri de ayni kazaya uğradı. Ordu­ nun zabitanını hapse ve kendisini muhtelif bahanelerle dağıtmaya başladılar. Eski rical ve sabık mebuslar birer birer tevkif edildi. Bir kısmı da memleketi terkeylemek mecburiyetinde kaldı. Gözde ne kadar münevver varsa hepsi sıkı tarassud ve tevkif altına a­ lındı. Şehrin mu'teberanı ve yüksek memuriyette bulanan zevat sokak süpürmek, çöplük ve saire temizlemek gibi işlerde cehren istihdam edildi. Hükumetin en mes'ul mevkilerini Rus, Ermeni, Gürcü ve Türk olmayan amele ile hariçten gelen yabancılara verdiler. K.ızılordu­ nun le§kilal-ı mahsusasına tabi "Çeka"lar tesis edildi. Mukahil-i ihtilal teşkilat ve şahslara karşı mücadele eden hu kanlı müessese müthiş bir surette idamlara haşladı. Pankratov nam hir celladın

•)

Anadolu �ivesindeki meseline mukabi l . . ..

)

"Yalancının

m u m u yatsıya

kadar yanar" darb-ı

!Ju siyaset. hilhassa Mustafa Suplıi'nin Bakıl'ya vürudundan sonra kesh-i

şiddet eylemişti .


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

ı ıs

89

ismi herkesi titretiyor, idam edilenlerin saya gelmez listeleri her tarafa deh�etler ilka ediyordu. Artık herkes aldandığını görüyord u. Bu hususta aldananlar // yalnız Osmanlı misafirlerimiz değildi. Bol�cvikler de bütün alem-i İslam'ın müncisini gören ve buna göre de bütün kuwetini kendi­ lerine takdim eden "İ11ilıad" Fırkası na Bolşevik gazetesi "nıfiib-i ftr hir nııittefik", diye mukabele etti.• Müsavatçılardan bir kısmı dahi, sol müsavatçı namıyla vaziyete bir derece olsun icra-yı tesir etmek istedilerse de, kendilerine "yılanın akına da, karasına da lanet" dediler. Bir ay ewel Müsavatçı ve sair milliyetperveranın tahmin ey­ ledikleri tehlike bütün üryanlığıyla zuhur ediyordu. Rus Bol�e­ vikleri eski Rusya hududlarını tutuyorlardı. İhtilalden bir ay sonra artık bütün Azerbaycan, memleketin müthi� bir istilaya maruz kaldığını acı bir surette derk eylemişti. Türkiye'ye gidiyor, diye tahammül eylediği Rus ordusunu mem­ lekette fesat ika etmekle her-devam görünce; sevgili ordusunun kendisine her yürüyüşü ile dünyalar kadar ruh ve izzet-i nefs nellı eden hu genç askerlerin mürelleh hir surette dağıldığını. münev­ veranın kendisiyle münasehetten men edildiğini, servet ve samanın yağmaya gi ı ıiğini, adah ve ahlak-ı milliyesinin fena su­ rette tahkire maruz kaldığını duyunca, hillabii halk tahammül edemedi, isyan etti. Bu isyan ihtida Gence'de ha�ladı. Çarizmin gaddar Generali Kinaz Çiçyanov'a parça parça doğranıncaya kadar mukavemet güsteren Cevad I lan'ın şehri hu defa da kendisini gösterdi. '

*) Bııkıl"dıı nıünıqir siyonuna nıiiracaııı..

"Konıüııisı·· gucıc�iniıı

1920

�nesi

Mayıs kollck­


90

1 16

ı ı7

MEHMET EMiN RESULZADE

Milletin tahammül edemediği il tecavüzlere karşı isyankar ruhuy­ la köpürdü. Burada silahlarını teslim etmemiş bulunan Azerbay­ can askerleri isyanın kökünü teşkil ettiler. İsyan bir hafta kadar devam etti. Ruslar burada divizyonlarını kaybettiler. Bakıl'dan ku­ va-yı imdadiye geldi. Diğer taraftan da Gence Ermenileri, kıyami­ leri arkadan vurmağa başlayınca şehir sukut etmek mecburiyetin­ de bulundu. Hatt-ı ric'atleri taşkın nehirle kesilen ahali, müthiş bir katliama maruz kaldı. Şehir yakıldı pazar garet edildi. Hetk edilmedik ırz ve namus bırakılmadı. Gence isya � ıyla beraber Terter, Ağdam, Şuşa kasaba ve şe. hirlerinde bulunan Azerbaycan kıtaat-ı askeriyesi dahi etraftaki ahalinin isyanına birer merkez ve mebde teşkil ediyordu. Terter'­ de Kızılordu'nun bir alayı mahvedildi. Ağdam'da, keza oldukça mühim telefat verdiler Karabağ, Şeki, Zakatala, Lenkeran, Kuba vs. yerler dahi birkaç kere isyan etti. Lcnkeran kazasındaki isyan­ lar aylarla devam eyledi. Zakatala ve Şeki isyanları pek kanlı surette bastırıldı. Biz burada az çok mühim bir mikyasta zuhur eden isyanları kaydediyoruz. Yoksa isyan edilmedik bir yer kal­ mamıştır. Hainane bir surette indirilen darbe-i ani ile kuva-yı te§kiliyeden mahrum ve gayr-i muntazam bir surette zuhur eden bu hadiseler meyanında öyleleri var ki, hakikaten de bir destan-ı hamasettir. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin tarihini yazacak müverrih bu is­ yanları tcdkik ve tafsilatı ile elbette tahrir edecektir. Bu isyanların beyhude olduğunu ve selamet-i umumiyeye zarar getirdiğini iddia edenler var. Fakat bu isyanlar dahi il olmasa idi, Azerbaycan halkı, bilmem hangi vakalarda, kendi namusunu müdafaa etmiş olduğunu isbat edecekti?


AZERBAYCAN CUMHU RiYETi

.s

91

Azerbaycanlı nasıl isyan etmeyeydi ki, Yunan karşısına gidi ­ yor diye vatanına bir dost ve müttefik gibi giren bir orduyu mem­ lekette kardeşi kardeşine saldıran istilakar ve zalim bir kuwet olarak görüyordu?! Genç Azerbaycan askeri nasıl göreydi ki, za­ bitan ve ümerasını hiç bir sebep olmadan hapislere tıkıyor, bi-­ gayr-ı hakkın kurşuna diziyorlardı?! Vicdan-ı nas nasıl tahammül edeydi ki namuskarane hizmet etmekten başka günahı olmayan fedakar memur ve generaller kur�una dizilyor, milliyetine merbu­ tiyetlerinden başka cinayetleri bulunmayan muallimleri, muhar­ rirleri, münewer gençleri hatta muallimeyi bile istisna etmeyerek caniyane bir surette mahvediyorlardı?! Halkın sabrı nasıl taşma­ yaydı ki, vaktiyle Rus çarizmi tarafından Türk üserasına bir mak­ tel teşkil eden Baku limanındaki adaları bu defa Türk dostluğu namına hareket eden hain bir kuwet Azerbaycan gençliğinin me­ zarı haline koyuyordu?• , Azerbaycan halkı nasıl tab ve tahammül göstereydi ki, adat ve an'anatına mugayir bir usUl-ı idare tesisi ile Rus müjiği kendi­ sine tasallut ediyor ve tanımadığı, bilmediği edaniyi başına ha­ kim-i mutlak kestiriyorlardı?!. Kendi hayat-ı milliye ve ıidat-ı di­ n iyyesi ile yaşayan bir Müslüman nasıl reva göreydi ki ailesine, harim-i ismetine // yabancılar giriyor; ismetli bir Müslüman aile­ sinin bulunduğu oda ile komşu -ekseren mcdhalleri de müşterek­ dahili Rusya'nın bilmem hangi köşesinden gelme bir Kızılordu zabiti ikamet ettiriliyor; senelerdenberi teessüs eden itiyad-ı mil­ liyeyc, komünizm teşkilatı namına tasawuru kabil olmayan dar­ beler indiriliyordu?! ... 0 ) Bolşevikler lararından kul)una dizilenlerin hir listesi risalenin sonuna

zamimc ediliyor..


MEHMET EMiN RESULZADE

92

İ �te, dost diye memlekete giren bir kuwetin bir aydan daha az bir tecrübe ile ma'nen ve maddeten müthi� bir k uwe-i istila olduğunu görünce, bi't-tabii uykuda i ken üstüne kabus çöken bir adam gibi Azerbayca n halkı yerinden kemal-i vah�etlc kal k m ı�tı. Art ık millet kıyam etmi�ti. Namus ve milliyet ve hü rriyet maskesi takan Rus kuweti, Neron'a rah met oku t t uracak bir �iddet ve zulüm le bas t ırıyor; her tara fla faaliyete ba�layan Çeka lar, gece gündüz kanlı i�lerine de­ vam ediyorlardı. Vürüdunun ilk günlerinde "ihtilalin kansız olduğuna", teessü f eden bu hunhar kuwet, artık cel ladlık zevkini tatmin için fırsat bulmu�tu. Yal nız isyan zuhur eden yerlerde değil, isyan ile ala­ kadar olmayan yerlerde dahi kur�una dizi lenlerin hadd ü hesabı yok idi. Gence'de isyan zuhur edince, Bakıi'da mevcut mevkulinin ekseri ()!dürüldü. Şehi rlerde, büyük kasabalarda mevcut m u te­ beran "mill iyetperverliğin kökünü bir defalık kesmek için" hemen sorgusuz sualsiz kur�una d izildi. Bu kurbanların kısm-ı m ü h i m m i zabit, m uharrir, muallim, doktor, ta lebe, memur v e s a i r gibi mü­ ı

19

newera ndan idi.// Azerbayca n'ın hakiki di ktatörü, cellat ba�ı Punkntov id i. Punkrutov'un emri fevki nde bir emir yok idi. Çeka memurunun fuzulluğu o den.x:eyi bulmu�tu ki, Azerbaycan komiserleri reisi bulunan Neriman Nerimanov'un kend isini bile tevkif eylemi�ler­ di. Bu takibat üzerine Azerbaycan mill iyetperverliği fi kri nden ay­ rıla mad ıkları için Bol�eviklcrden kaçan ve tekrar fırsat bulup da istikla l leri nin iadesi için mübarezeye hazırlanan evlad-ı vatan, �imdi İ ra n'a, Tü rkiye'ye ve bütün Avrupa memleket lerine iltica


93

AZERBAYCAN CUMHURiYETi

eylemiş, müsaid bir zamanı bekleyip duruyorlar. Yukarıda mezkOr isyanları ve ekseriya da kendileri tarafından bilhassa uydurulan hareketleri bahane ile bolşeviklerin Azerbay­ can bil3d u kasabasına verdikleri tahribat, Yunanistan'ın Anado­ lu'ya verdiği harabiden aşağı kalmadığı gibi ve Gence'de ihdas olunan facia da İzmir faciasının pek dOnunda değildir. Bu hadise­ lere, açlık ve sefalet yüzünden ölenler müstesna, yalnız tenkil ve ceza desteleri tarafından katlolunanların miktarı, on bin miktarını mutlaka geçmektedir. * * *

1 20

"İhtilal", hükOmeti Azerbaycan Komünist Fırkası'na vermişti. Bu hükOmet kurnazca, k3milen müslüman azadan teşekkül etmişti. Hükumet reisi Nerimonov eskiden Azerbaycanca biraz maruf bir sima idiyse de, diğer arkadaşları tamamiyle türedi idiler. Haki­ katte ise asıl siyaset çeviren kuvvet Komünist Fırkası'nın Azerbaycan heyet-i // merkeziyesi k3tibi, Kızılordu kumandanlığı ve Çeka idi, bunlar tamamiyle Ruslarla sair ecnebilerden ibaret idi. İlk günler halkın iğfali için yapılan manevralar yalnız büyük ve askeri memuriyetlerin Osmanlı Türklerine tevcihi ile kalmadı. Malum a, Kızılordu, Ermeni isyanını dahi bir defalık bitirecek, yolunu temizleyerek Anadolu imdadına gidecekti. Buna göre de Karabağ'da daha mukavemet göstermekte olan Ermeni asileri üzerine hücum edildi. Aynı zamanda Gürcistan dahi tchdid edildi. Fakat bu, zahirde Azerbaycan siyaset-i milliyesini müdafaa etmek maskesi, yalnız Ermenistan'ın Bolşevikler tarafından istila edil­ mesine kadar kaldı. Ermenistan'da dahi Bolşevik hükOmeti teessüs eder etmez Rus siyaseti, Neriman Bey'in sehavetk3r ağzıyla, iki gün evvel müdafaa eylediği ZengezOr ile Nahçıvan kazasını mu­ tantan bir suretle Ermenistan'a hediye etti.


94

121 122

123

MEHMET EMiN RESULlADE

Gürcistan ile açılan muharebe dahi sulh ile neticepezir oldu. Gürcistan'ı tehdit eden Azerbaycan - Bolşevik Hükumeti yaptığı bu sulhta "Müsavat" hükumeti ile Gürcistan Menşevik hükumeti arasında evvelce mevcud bulunan itilafa göre kat'i surette halli hükme havale olunacak "Borçalı" arazisini bila-tereddüd Gürcis­ tan'a terkelli ve eskiden Azerbaycan arazisinden olduğu Gürcis­ tanca teslim olunan Zakatala arazisi için hükme müracaat eyle­ mek formülünü kabul eyledi. Azerbaycan'ın siyasi menfaatleri namına harbe başlayan hüku­ met, neticede memieket kıt'alarını hediye etmekle sulh yapıyor; delil olmak üzere amele için hudud farkı olmadığı ileri sürülüyordu. Hem hakikaten de // Rusya için bir kazanın Ermeni'de mi, yoksa Türk'de mi kaldığının ne ehemmiyeti olabilirdi!.. Yetişir ki bunlar hepsi Rusya'da olsun ve ortadaki // ihtilaflar hal­ ledilsin. Bu halde kaybeden Müslüman olursa ne ala. Bolşevik siyasetinin kurnaz manevralarından birisi de ihtilali müteakip Lenin tarafından Azerbaycan'ın istiklalini mübeyyin bir telgrafın neşri ile Azerbaycan hükumeti ve isyan eden amele ve köylüsü namına Kızılordu'nun Azerbaycan'a daveti keyfiyeti idi. Bu davet ekseriya Çiçerin tarafından makam-ı müdafaada zikro­ lunarak öyle tesir hasıl ettiriliyor ki, Kızılordu Azerbaycan'a, A­ zerbaycanlıların davetiyle gelmiştir. Halbuki, davet eden de ken­ dileri, icabet eden de kendileridir. Zahirde böyle süslerle göz kapayan herifler, batında Azerbay­ can ihtilalinden matlub bulunan asıl maksadları tesviye etmek için Şahtahtinski Behbıid ile Azerbaycan Cumhuriyet-i milliyesi tarih-i sukutunun en mesul// faili bulunan Hacinski Mehemmed Ha­ san Moskova'ya gitmişlerdi. Bunların Moskova seferini halk, ar-


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

124

95

zusu veçhile tevil ediyordu: "Gitmişler, Lenin'e söylesinler ki, bu idare Azerbaycan'a yaramaz! "Halbuki onlar daha çok zaman taf­ silatı herkesten, hatta Azerbaycanlı komünistlerden bile, kapalı saklanan birtakım muahedeler akdiyle avdet eylemişlerdi. Yalnız Şahtahtinski imzasını havi bulunan bu muahedelere göre Azer­ baycan, umur-ı askeriye, hariciye, iktisadiye ve i'aşcnin tanzimini tamamiyle Rusya'ya veriyor. Aynı zamanda demiryolları ile petrol müessesatının idaresini dahi ona terkediyordu. Bu muahedelere göre Azerbaycan, iktisadi meselelerde ve hatta iaşeye ait husus­ larda Rusya'da neşrolunan cümle dekretleri aynı ile Azerbaycan'a tatbik etmeli idi. Ta'dad ettiğimiz nezarellerin Azerbaycan komi­ serler hey'etinde birer murahhası bulunacak ve bu murahhasların kendi nezaretlerine ait mesailde re'yleri bütün hey'et azasının re'yleri fevkinde olacak idi. Halbuki Azerbaycan'ın Moskova Hükumetine .hiç bir nev ile iştiraki yok idi. Azerbaycan'ın hakiki serveti olan petrole gelince; bütün petrol Rusya'nın yed-i inhisarına alınıyor, bundan yalnız bir kısmı, A­ zerbaycan dahilindeki sarfiyat ile Türkiye ve İran pazarına ihraç edilmek üzere Azerbaycan hük'Ometinin kendi idaresine bırakılı­ yordu. Bu miktarın tayini dahi Moskova başmahrukat komitesi­ nin rızasıyla tayin olunacaktı. Demek ki Moskova'nın iradesi hasıl olmadan, müstakil Azerbaycan köylüsü kulübesinde yakacak lam­ banın ışığını istediği gibi kullanamazdı. Hem hakikaten, Bakıl ha­ pishanesinde bulunduğum zaman, gazetelerde Bakıl ile hemcivar // kazalardan birisinde köylü için te'sis olunan gece mektepleri­ nin, petrol olmadığından dolayı muattal kaldığını okumakla hay­ ran kalmıştım. Fakat ne yaparsın ki, aynını zir-i perde-i hafıida sakladıkları bu muahedeleri Bakıl'da çıkan komünist matbuatı ve


96

1 25

MEHMET EMiN RESULZADE

o sırada in'ikad eden Azerbaycan Sovyetler Kongresi'nde söz söy­ leyen hayasız hatipler, Azerbaycan istiklalinin takviyesi �eklinde tefsir etmişlerdi. Mesele yalnız memleketin menabi-i iktisadiyesini elde etmekle kalmıyordu. Az çok baki kalan Azerbaycan askeri dahi dağıtılı­ yordu. Bir kısım kıta'atı mukabil inkılapçı diye dağıtmı�. geride kalan mevcudunu da Azerbaycan ihtilalini müteakip Bolşevikler tarafından İran üzerine yapılan tecavüz seferine göndermi�lerdi. Bu suretle Bolşevikler hem Azerbaycan ordusunu itlaf ediyor, hem de Reşt ile Enzeli'de yaptıkları vakayii Azerbaycanlı eliyle icra etmek suretiyle bu iki dindaş millet arasında ebedi hir nifak ve uçurum açmak istiyorlardı. Resmi Bolşevik te'vilatına bakılırsa, bütün bunlar bi't-tabi, Şark inkılabı namına, Şark milletlerini hunhar Avrupa kapitalist­ lerinin esaretinden kurtarmak için yapılıyordu. Bu maksatla Tür­ kiye Komünist Fırkası, İran Komünist Fırkası ve saire teşekkül ediyor, halaskar komünizm fikrinin hu memleketlerde tervici için mecera-cıl adamlardan müteşekkil muhtelif teşkilat vücuda getiri­ liyordu. Yine hu maksatla Bakıl'da, Şark Milletleri Kongresi teşkil olunuyordu. Fakat �ark meselelerinin halletmek için toplanan bu içtimada meseleleri vaz ve halledenler nedense hep garp sosyalistlerinden ibaret // idi. İÇierinde bir tane olsun şarklı yok idi. Mesela Macaristan'da inkılabı kaybeden Helakün gelip de Bakıl'da Afganistan, İran ve Türkiye'de tatbik olunacak arazi meselesini hallediyordu. Her ne kadar bu kongreye iştirak eden Türkiyeli murahhaslardan hir kısmı namına söz söyleyen merhum Bahaed­ din Şakir Bey, "Şarkın halası şarklıların kendi eli ile olmalıdır," diyor ise de, bu hitab "enternasyonal" gürültüsü içinde tesirsiz bir surette kaybolup gidiyordu.


AZERBAYCAN CUMHURIYET1

1 26

97

Neriman, Astrahan'a doğru gönderilen petrol yüklü gemileri top endahlları ile yola salarken, "bu, tarihin kaydedemediği ilk vak'adır ki, petrol pusulasız ve hesabsız olarak Rusya'ya gidiyor" diyordu. Aynı zamanda Sovyet hükumeti ile �burj uva" hükumetleri­ nin farkını anlatırken: "O hükumetlerin gelir ve çıkar defteri var, fakat bizim gelir defterimiz varsa da, çıkar defterimiz yoktur" diyordu. İşte bu asıl servetini bila-ivaz israf ve masrafını deftersiz bir suretle yapan hükumet, Azerbaycan gibi dünyada misli yok zengin t>ir menabi-i servete malik olan memleketi öyle bir hale getirdi ki, kendisinden çok fakir olan Gürcistan'a nisbet bile iti­ barsız bir hale geldi. Baku petrol ocaklarında çalışan müstahsilleri kendi kaimeleri ile doyuran bir hükumet, hasılatını kamilen Rus­ ya'ya verir de, mukabilinde Moskova kağıt parası olsa bile bir şey alamazsa, bi't-tabii pazarı kıymet ve itibarı yok kaimelcrle doldu­ rur ki, neticesi inastan başka bir şey değildir. Garip bir cilve-yi şuun değil mi ki başına konmuş hesap bilmez bir hükumet sayesinde, Baku'nun petrolü ahalisinin fakrını mucip oluyor?// Bu kadar siyasi ve iktisadi hüsranlar neticesinde hiç olma1.sa memleket irfanca olsun kazandı mı ? ... Acaba bu mümkün ola­ bilir miydi'? Siyaseti iktisatlan, iktisadı irfandan ayırmak kabil mi? Bir memleketin iktisadiyatını berbat, siyasiyatını alı üst eden kuv­ vetlen irfan namına imar gözlemek kabil olur mu? İptida, üç ay zarfında bütün Azerbaycan'ın Türkçe okuryazar bir mertebeye isal edileceği ilan olundu. Peki amma kitap yok, muallim yok... Ticaret men'inden dolayı işsiz kalan biraz okuma yazma bilen bazerganları hemen kurslara aldılar. İki üç hafta zarfında muallim oldu diye öğrettikten sonra, kağıd üzerinde, mebzul bir surette açılmış mekteplere ta�in ettiler. Sözde her


MEHMET EMİN RESULZADE

98

nev'iden hir çok irfan müesseseleri tesis olundu. Haııa ha§ka meslek sahihi olup lla kom ünizm tathikatınll:ı n dolayı i�siz kalan hir çok heveskilrları istifade suretiyle köylü ile ameleye ya lnız yazma ve okuma değil. sanayi-i nefiseden lle hir hehre ve rmek istediler. Musiki mektepleri, resim mektepleri, raks mektepleri, hilmem ne mektepleri açmak, ameleyi her cihetle kamil etmek istclliler. Hü lasa isted ile r, isted iler, hep istediler. Fakat aylar değil , yıllar geçt i: İ dareler hala Rusça, kongreler hala Rusça, az çok i n tizamla devam ellen mektepler R usça. Üç haftada muallim olan hazerga nlar §İmdi adama kıllı, elheııc m u­ allim değil, hir Sovyet hazerga nı. Musiki muallimi yine kendi yazıhanesinde ihtikarla me�gul . Eskiden mevcull mektepler hir hal-i peri�anide. Yeni iktisadi siyaset mudhi nee, Nerimunov'un 1 21

nazariyesine rağmen, Sovyet hük umet inin // �imdi gayet hüyük çı­ kar defleri vard ı r ki, hunun maarife aill cellveli, ccdvellerin en küçüğüdür. Eenehi llarülfünun l:ı rına artık talehe günlleri l m iyor. Yaln11 "Müsavat " zaman ını.la günllerilen talepleri geri çağırmak siyaseten m uvafık gürü lmemi�t ir.

Tü rkiye'lle gelen mual l i m ve

mualli mclerse tamamiyle geri diinmü�lerllir. Çünkü §erait-i mcv­ eudc il;crisinlle çal ı§mayı mümkün giirmemi�lerllir. Mathuat ve ellehiyaıın ha lini mi soruyorsun uz? İ §le size n ü ­ mune: "Fııkara

Fıiyiizmı nam ıyl:ı ya lnız i k i nüsha çıkarı lahi len "

"edehi" mecmua nın kom iserlerin foıoğranarını havi nüshasını.la re­ s i m le r all ına yazılan ma nzum s<ıtı rl:ırll:ın hi risi size feyz-i inkıla­ hın ne gihi �ah kar yara ı ı ığını ir:ı'e eller: '

) Mamafih. hunlardan hukuk ça�rılnıı�ı ır.

w

0 içıiıııaiyaı la nıqgul ola n 12 ıalı:h1.· geri


99

AZERBAYCAN CUMHURİYETi

" llıık

su

Kıırıızııde Ali l l e�'der'e

Tıı hre-i �i rvıımı, nıt'lek-nıenzere nııhr-i l l ıızer hıtta-i ı\zerlmycıın ( ; iirnıemi� iimriinde hele hii kiınırıı n."

H e m h a k i k a t e n de hiivle ha\'sivc t s i ı h i r h ü k ü m r:i n ı A1.erha\c;111 r

"

o

h iç h i r za m a n gürme m i� d i r . Bü t ü n ma ·nasıyla k ur ü n - ı vusu t :i i h i r dev i r ya�a rken h i le Azerhaycan h a n ları ndan hangisine h e r h a n g i kaside- h ii n onun

hir

�a i r, medh iye.

ne y a m a n

hii\k h i r

h i r h in' ı ı l d u g u n u

" t u hfe"

la rkede r d i .

ge t i rsl·yd i

Fa ka t " m l' l c k ­

m e n ze r" h a rhiye kom iseri h u n u n fa r k ı n da degi l d i r. İ r la n ve edehiya ı t a r u h - ı m i l liyi t e n ıııiye edecek cereya n l a rda n m ı merak ed iyor s u n u ı ".' Şu kad a r h i l i n i ı . Tll rkçi.i l ü ğ ü n m u h t e re m 1 2"

�a i ri Mehmed

Emin .ıı Hey·crendi' n i n ;b;i r - ı m i l l iye ı paw ranesi

k ü ı ü h - i dela l e ı t e n olmak üıe rl· h ü ı ü n k ü ı ü p h a n l' lerden ı ayyed i l ­ m h ı i r. Eğer s ı r f Türk ya ıısı i le ç ı k a n m a t h u a ı a Tür kçe m a ı h u a ı ı .:•J

' ·'

de n i l i rse. � i m d i k i Azahayc: ı n "da da h u ,·ar. Yok. m a ı h u a ı - ı m i l ­ l iycdc n ma ks;u.l. ya l n ız yaı ı n ı n ıa h i r i değ i l . r u h u , ııı i.i ndcrica t ı d a h i m u rad ise, o h a l de Bııl �l'\ ik Aıe rhayca n ' ı n da m a ı h u a ı - ı m i l l iye yo k ı u r . Va k ı iylc a k pad i�a tı ı a n · hahsl·der d ur u r. "Tiirki'ilıın ' i hı­ yet i n i n gıızet i " q nam m isyı ı n e r As t ra ıı nw,· t a r a fı n ll a n nl·� ro l ıı ı ı a n

Ti.ırkÇl' h i r gaze l e i l e

K111I

Le n i n ıııc n a k ı h ı n d a n w K o m i.i n is i

Fırkası n a za r iya ı ı n d a n ha�k;ı h i r

�l'� h i l nıcycıı Aıc rhawaıı Kom ü ­

n is t T ü r k nıa t h ua ı ı i l e nı ü � t nd h i r �eyi \ a rsa.

ıı

d a ya ı ı .., ı n d a k ı

A ra p h a r flerid i r. Fa k a ı Bı ıl�n i k k r h u fa r k ı <.la ortadan k a l d ı r ı ­ yor l a r. Azcrhayca n h ü k ü nı c ı - i h{ı ı ı rası La ı i n h u rülu n u n t a t h i k i ıı c a i t

' ) (.";ı ı l ı k ı;ıııı;ını ııd;ı l { u,ı a «L ı Tuı l.. l n l\.·h"l u ıı ı : ı r ı l ; ı r ; ı ı·a,ııı<Lı l { ı ı , �-. ı ı ı ıı d . ı ı ı

n·,ın«ıı

· : ı k p:ı ı l , , 1 1 ı · · d 1 1 •· '''"'• l ı l ııı.- 111.-.·hıın1t·ı ı " ı ı d ı .

ı N,ı�. ı


1 00

MEHMET EMİN RESULZADE

karar almı� ve huna ll!�ehhüs eylemi� ı i r. Bu ıe�ehhüs ıamamiyle ıaıhik olunursa o za man Azerhayca n ile d iğer Tü rk maıhua l ı a rasında n e haı ı nen h i r münasl!het kalacak, n e d e zah iren h i r m ü�ahehet!

* * *

Azerhayca n l ı lar, dem inden heri saydığım mahrumiyeı lcrden ka'hına varıl mayacak kadar hüyük felakeı lerden daha acı hir h üs1 10

ra na uğrad ı lar. Ma'ruz oldukları // ıecavüz ve isıila net icesinde ill icaya mechur kaldıkları Türkiye'dl!. hu ka rde§ ml!m lekeııe Bol­ �evi klerin propoga ndası, hu propogandaya inanan ve aldananların ıehl iga ı ve i n ı i�ara ı ı sayesi nde öyle acı hal lere m üsad if oldular ki, a mansız ve hunha r hir dü�mandan kaçt ıklarını kimseye a n la ­ tamad ılar. Bi'l-akis hurada h i r melce a rarken, daima kendi leri n i ıerhiye et mek, mağduriyetlerini soğuk h i r muhite kar§ı isha l ey­ lemek za ruretinde kaldılar. Siyaset ikı izasınca i h t i lalci Rusya ile anla�mak zaruretinde kala n Türkiye, Azerhayca n'da güzcran edl!n havad isin künh ve mahiyet ini daha emin vasıtalardan öğreni nceye kadar, öyle t asav­ vur ediyordu ki. Gem.:e'de vukua gelen isya n, İ ngi liz siyasetine alcı olan zeva t ıara fından ıehiyye ed ilmi�ı ir. Bu fi kir, maa ııeessüf, en hüyü k maka m lara varı ncaya kadar icra-yı tesir cımi�ıir. Azerhaycan hükCımcı-i milliyesinin fecaaı li fela ketinden daha acıklısı hu idi ki milliyet perverlcr Türkiye'ye kar�ı vefasızlı kla i ı h a m olun uyordu; i h t i mal ki hazı ları hala hu kanaa tleri nde hakidi rler. ݧle en çekilml!z facia, hu faciad ı r! Vefasızlığın en hüyük del ili olmak üzere Azerhaycan'ın m ü�­ kil ve m u h ıaç gününde Anadolu'ya kar�ı lakayd kaldığı, lakayd deği l. h a l la d ü�manlarına ıemayül el l iği serdol unuyor. Eğer Bol-


1 01

AZERBAYCAN CUMHURİYETi

�evikler ve alelumum Ruslardan korkarak i�i daha emin hir ka ­ zığa bağlamadan, Azerbaycanlıların Anıan ıaya kar�ı ilan-ı husu­ met etmediği hu "tcmayül"c del il nı

addcd i l i rse, zannederim k i ,

kadar va kayi-i fedayı naklel l i k tcn // sonra anık ca n'ı hu h ususıa Türkiyc'yc kar�ı vefasızlı kla ğe r hususa lla da h i

Azc rhayca n ' ı n

Azerbaycan fi k i r

iken;

i t ha m edemez! D i ­

Türkiye m u kaddera t ına la kayd

ka lmadığı nı, zamanı gelirse vcs:l i ki debiya t ı n ı n t a h t - ı

hu

ki mse Azcrhay­

ile

ishal et mek müm kündür.

ve emelini doğu ra n cercya n-ı milli Türk e ­

t es i ri nde

M c c l i s-i Mehusan'da.

bul unan h i r maı hua t ı n zfıdc-i ıclkina ı ı İ ngil izler daha Ba klı'da i ke n , Mebusan­

ı n e n mes'ul fırkası namına "En·ı. Tı"irkler 'i

/JİZ

dm ·eı ellik. onlar

hizi lıaliis için Keldiler; hıı Jıalaskiırlara payiwlı11mız111 ıı ı Kiihe[iinde ahi<Mcr dikmek mzifenıizdendir!" demekten çe k i n meye n; İ zm i r fa­ ciası üzerine memleketin her ıarafı nda tczahüra t-ı mi lliyeler icra eden; h ü kumeı fırkası "Mılsarnı" ın vasııa-yı nc�r-i cfkfırı "istiklal" mecmuası nda ve h ükumcıin resmi gazetesi "Azerhııyrnn"da m ü ı a rc­ keyi m ü tea kip ıahaddüs eden karanlık gün lerde Türkiye'nin öl­ mez

h i r kuvvcı old uğunu yazan ve Osma nlı i m pa ra ıorluğu çök­

t üyse, yeri nde Türk hükumeti teessüs elli. ü m i d i ile t esci l i bulan; İ ngiliz hapishaneleri nden kaçan muhterem mil lctçilcri isteyenlere

"misafir hıılıındıırnıaya hakkı olmayan hir istiklali isımıeyiz " ceva ­ bıyla mukabele eden; Baku istardadında �ehid dü�en Tü rk asker­ ler i n i n mezarı üstünde ihtifalat-ı azim ile ahidc-i �ü kran rckz et­ tiren bir m u h i l nasıl olur da vefasızla it ham olunur? ... Azerbaycan zimam-ı idaresini ellerine almak za rure t i nde b u ­ lunan mill iyetperverlerin uhdelerine dü�cn mes'u liyet hakikaten

n2

de elim idi. Garip bir t �celli-i ıalih değil

mi ki

Rus fırka ları na·

zarında, Ermeni matbuatı nda, G ü rcü // mchafili nde Türkçü lü kle bellenen ve Türk iyecili kle i t ham olunan hu zeva t, ayn i zama nda


1 02

MEHMET EMİN RESULZADE

ı..l a h i . Türk iye'yc k;.ır�ı hi-vda l ı k l a i t h a m n l u n u yor la r'n . . Aıerhayrn n l ı l a r iı;i n memleke t leri n i n ı.J uı;a r - ı IClakcı o l mas ı n ­ ı.la n . i k i ka rı.le� m i l le t a rası nı.la t a h aı..l ı..l ı..l üs ellen h u s u - i t efeh h ü m d a h a aeıı..l ı r. d a ha kci d i r. Fa ka t ıneı..l a r- ı tl'Se l l i o l a n h i r

�ey \'a rsa,

o ı..l ; ı h ıı ' u - i ı de h h ü m ü n tc\' l i d i h i r t a k ı m c�has ı n h a rc k;i t ı nd a n doğı.J u � u ,!! i h i . icra e t t i ğ i tesi r i n ı.Je ya l n ı ı m uayyen c�has ü ze r i nde h:i k i ııı n l ması i le m a h ı.J u ı

kalaca�ı iı;i n k a n dükcn. rnn veren

An:ı ı.J n l u a rasında k i k a rdl� � l i k ha� ı n ı . ne t a ri h i n � i m ı.J i k i T ü r k - R us m u haı..l enl' l i ,!! i h i t e-.aı..l ü li \'aka s ın

-.

i ya s i hataları ı;ıııenıeı.

ı c piwd ) l a r ı . nl' ı.Je h i r t a k ı m c�ha­


1 03

AZERBAYCAN CUMHURİYETi

IX ŞİMDİKİ' VAZİYET ı :n

" İ h t i lali" m üteakip Azerhayc.:a n isıiklalini ıemin eder gihi gürünen R usya Bol�evi klcri. 29 Te�rin-i Sani 1 920 ıarihinde E rme­

nistan Cu mhuriyet i'ni, 25 Şuha ı 1 92 1 ıari h i ndc de G ü rcistan Cu m h u riyeıi'ni istila eı ı i k ıen sonra, Mavera-yı Kall<as'taki Ülj cumhuriyetin ıevhidi iljin hi'r ıakım ıe�ehhüsata kalkı�tılar,

14 Te�rin-i Sani 1 92 1 tarihinde Mavera-yı Kafkas Federasyo­ nu resmen te�ekkül e ı ı i. Fakat i� bununla da kalmad ı. 10 Te�rin-i Sa ni 1922 tarih inde Moskova'da in'ikad eden Kongre, Rusya sov­ yetlerinin iıt ifakını, C:Cmahir-i müljlemia ıesis elli klerini, ilan ey­ ledi. Şu surelle fii len çokıan kayllc t ı iği isı iklalini Azerhayc.:an , hu defa da resmen kaybed iyordu. Şimd iki �ekliyle Azerhayc.:an Cum­ huriyeti c.:üz'i mahall-i muhıariyeııen ha�ka hir �ey değildir. Kafkasya'nın �u surellc yeniden Moskova merkezine rahıo­ l u nması ne G ü rc.:istan'ın, ne de Azerhaycan'ın arzu-yı umumisi üzerine vaki ol uyor. Arzu veya efkar-ı umumiye ile Bol�evik ida­ resinin hir defa i�i yok ıur. H ü rriyeı-i maıhuat ve serhesti-i içtiı�

maaı olmayan hir yerde // ve üylc h i r yerde k i ahalinin kısm-ı m ü h i m m i e h liycı hakkından mahrumdur, efkar-ı umum iyeden ha hsc ı mek elhc ı ı e gühinlj olur. Faka ı Bol�evik nokıa-i nazarın­ dan mevcud olan cfkar-ı umum iye (mahaldeki komünisllerin reyi) hile hu i t ı i fakın ıı leyh i ndcd ir. Rusya federasyonu. kom ü n isı fırkası merkez komiıesi nin kararı ve Lenin'.i n am irane telgralları il.e ıe­ �ekkül e ı m i�tir. Bu hususıa Tillis Gün:üleri ile Moskova Rusları a rasında teali edi len gizli ıel!!rallar bil hassa ca lih-i dikkatıir. G ü rcü Kon ünist Fırkası heyeı-i Merkeziyesi 1 5 Eylül 1 922 tarihli celsesinde Moskova'dan gekn

teklifi

tedkik ediyord u.


1 04

1 35

MEHMET EMiN RESULZADE

Bu teklif, Rusya Komünist Fırkası heyet-i mcrkeziyesi başkatibi Stalin'in "tez"lerine binaen tertip edilmişti. Bu tezlere göre Ma­ vera-yı Kafkas cumhuriyetleri her nevi şuun-ı istiklalden imtina ederek müttehid bir federasyon vücuda getirmeli, aynı zamanda bu fedarasyon dahi Rusya, Ukrayna ve sair muhtar Sovyet Cum­ huriyetleri ile birlikte Sovycı Cemahir-i Müttefikasını te§kil et­ meliydi. Gürcü Komünistleri, müzakereden sonra, hu teklifi şayan-ı kahul görmediklerine ve Kafkasya cumhuriyetlerinin şuun-ı istik­ lalden mahrum bırakılmak sırasının daha hulUI etmiş olmadığına ait hir karar çıkardılar. Bu karar 19 rey-i muvaffaka karşı 6 rey-i muhalif kazandı. Gürcü Komitesi bu husustaki reyini Moskova'ya bildirdi. 1 7 Teşrin-i Evvel 1 922 tarihinde Moskova'dan şöyle hir cevap alındı: "Yoldaş Urhalaşvili ye" Giircil Merkez Komitesi 'nin birleşmek için daha sıra gelmediffe­ ne; istiklalin ibktısına lıizıımuna ait olan mıUahazasını heyet-i mer­ keziye içtima-yı umumisi ittifak-ı ôrô ile reddetti. Giirciswn mıırah­ hası bıılıınan Midimni, bu hıısuswki ııahdet-i fikri))'l'Yi gördı'i&'ün­ den, Gürcü komitesinin teklifinden imtina etmek mecburiyetinde kaldı. İçtima-yı umıımi, Swlin, Orjenikidze, Miyasnikm• ve Molotov yoldaşlardan teşekkül eden komisyonun Mavera-yı Kafka.5 Federas­ yonıı 'nıın ibkası ve aynı zamanda Rusya, Ukrayna, Belonısya ile birlikte "Sosyalist Cemahir-i Müttefikası" teşkili lı'lzımııına ait kararını bila-wlırif kabul eyledi. Kararın il metni Yoldaş Orjenikidze 'ye gönderiliyor. Rus Komünist Fı�kası heyet-i merkeziyesi işbıı karan­ nın kemal-i memnııniyet ve heyecanla telakki edilecef..'ine şüphe et­ mez. Numara 7643 (Hafi). R.K F.M. U• Katipi Stalin " '

) R.K.F.M.U. Katibi: Ru�ya Komünist Fırkası Mcrkezi-i Umumi Katibi (Na�.)-


1 05

AZERBAYCAN CUMHU RiYETi

Fakat hu telgraf, mürsili n son satırdaki ü midine rağmen Tif­ lis'de memnuniyet-hah� hir heyecan değil, ycis-aver hir h iss-i in­ fial uyandırıyordu. Bu h iss-i infiali Gürcü kom ünistleri nin hir kısm ı hatı-ı müstakim ile hemen Moskova'ya hildi riyor; Rusya em peryalizmi nden lisan-ı �ekva i le hahsediyorlan.lı, Bu §i kayetin Moskova'yı ne derecede igzah elliğini atideki telgraflardan anlı­ yoruz:

"Moskova 3 Teşrin-i Evı·el. Çiııçadze l'l' Malıaradze yoldaşlara. Kopyasını merkez-i umıımi azası Orjenikidze ı·e Marera-yı Kafkas Komitesi katihi Urlıalaşvili :ve vermeli. Sizin Ve/ikorııs milliyetper­ verli[.,"ini e karşı çıkışınız, Gürcii mill�vet-peıwrliğini iltizam e11iremez­ di. Siz hilmeliy<liniz ki içtima-yı ıımııminin Mavera-yı Kafkas 'ın da Rıısya i11iluıdına dıılııllıl hakkındaki kararı aynı ile Wthik edilmel�ı,di; hıı kararı eğer isterse, yalnız içtima-yı ıımıınıi kendisi nakz edehilir. Gönderdi[.,'iniz mıılıtımnın iislııhıı fırka adahını alenen ilılal ed�vor. Bu lııısııstaki tafra-fılriişlıığa intiha ı-erilmesini tm·siye ederiz. İmzalar: Kumenov-Huharin."

Tafra-fürıl�luklarından ve serke�l iklcri nden hahsolunan

Çin­

çadze ile Maharadze G ü rcistan'ın saç ağarımı§ pek eski sosyal ist­ lerindcndirler. Onların a lenen Moskova em peryal izmine kar�ı çı­ kt§ları Lenin'in kend isi ni hile igzah ediyordu. İ �te hu gazahı hika­ ye eden bir telgraf ki, 2 1 Te�rin-i ewcl tarihiyle Moskova'dan çekilmi�t ir:


1 06

MEHMET EMiN RESULlADE

"Gı'ircı'i Merkez komiu•.\·i 11wsından Çin�·adu ı·e Katarmlze )'l': Çinçadu

rt'

diRaleri inıwsıyla giindnilip de merkn-i 11m11nı i

katiplerinden />irisi l'(İsıtası.rla de>,'il, ııeılm.u· 811/wriıı t11rafınılan ha­ mı /l slim ol11ıuı11 mıiukkerenin nıtıga),·ır-ı eclep h11/ı111an nıfi11ıleri­ '

ca11na lıayrc•t l'ffim. Benim lıil- nısıta ı·c• Miılirnııi 'niıı hil-ı·a.ultl iş­

sonra /ıer ihtilafın her1t1ra{ ı•ı/ilmiş o/ı/11>,'ı ına kani idim. Orjı·ııikiılze )'<' k11rşı istimal olı ı 11a11 tefa·ıTtilıa11 tanı11m�vlı• wkhilı eylerim ı ·e kenı /is�rlı· araıımla ı 'iiki 0/1111 lwı/isenin 11111/wknııesini il nıııl 'lıjik-ı edd> hir wrztla ım•rkn-i 1111111111i kitahı•tim• n•m ı rn izi nı11sırriıne teklif l')'/erinı. Hau-ı nıı'i.wakinı ile kı•şiclı• eui.ı.'iniz arz -ı /ıal dalıi mezkıir kiwlıetc ı ·erilmiş­ tir. L eııin mınuıra 7'J'.J.I. " tirak eui_ı,'inıiz içtinw-yı ıınııınıi kararını/an

-

n ı.

,

Bo l�evik l i� i n meııılimini hi'n-n ishe az güren Gürci�ıa n'da hal höyle ol ursa, Azerhaycan'ın ne gihi ha l l er geçirdiği ıasaw u r o l u ­ nah i l i r.

hale kar�ı Türkiye maaı ıeessüf seyirci vaziyetinde kalıyor; cereyan-ı vukuat üzerinl· hir nüfuz ve ıesiri o lam ı yor Bir gün evvel Türkiye'yi Ti nis'ıe ıemsil e<len Muhtar Hey, hir gün sonra Moskova'ya glımck ıarureı inde ka l ıyor . Türkiye. Bo l �ev ik R usyası ik -hizim hildiğim iz- iki muahede ile merllu ı ı ur: Biri Moskova M u a h edes i ki. l Y2 I senesinde imza ­ l anm ı�ı ı r ; d iğe ri de Man-ra-yı Ka lla � nımh u r iyl l l er i ile a kd olu­ mın Kars Muahedesi ki, 1 1 Ey lü l l l>22 ı a r i h i nde im 11ı l a nm ı�ı ır. B i r i nc i M ua hede i l e Türk iye m u ra h hasları Kall;:ısya cumhuriyeı­ le rinin .ntl'\'l'uduye ı i n i ıeshil e ı ı irmckle he rahe r Azerhaycan ko­ m ü n i � ı ı e r i ı a ra fı nd a n E r men i sıan � u ra larına hed iye o l u n a n N a h ­ <,:ıva n vi la�·e ı ı ınıi ın ı a ı tıir \ i laycı ünva n l\·la v e s a l i � h ı r h ü k u me ıe Bu

.

'

.


1 07

AZERBAYCAN CUMHURiYETi

1 .18

hed iye edilmemek �arı ıyla Azerhayean ıaht-ı himayesine vcrilmi� '' il ve hir <.le ıarafeyn-i aki<.leyn Şark milletlerinin istiklal lerine iht iram edeceklerini mü ıekahilen ıcyi<.I cylcmi�lcr<.lir. An·rhaycan'ın �im<.liki �ekl-i idaresi teı.lkik olunursa. hükume­ ı in ı�ı hiri ile h:'i t ını hundan iharcı ıir: Zahirde mcmlckeı hir kumiserler heveıi ile hir ı.Je icra komiıcsi tarafını.lan iı.Jah.' olunuyor. İcra komitesi hütün Aıerhayrnn amele ve kiiyllileri tara fını.lan toplamın �uralar ( sovyetlef) kong­ l'l'sinı.Jc intihap olun uyor. Ru komite ise komiserler he�·c tini in­ t i ha p eı.Jl'f. Komite hir hcyct-i murakahe iken. heyet hir ku\'\'c-i inaiycı.Jir. Fakat Rııl�c,·ik u-.ul-i iı.Jarl·-.inı.Jc tdrik-i kun a l'sa-.ı mevcut olmaı.J ı�ını.Jan kll\'\'e-i icraiyc aynı zamanı.la -.alahiyl' l - i tl·�riiycyi dahi ha izdir. Ka\'anin // ( <.lckrcılcr ıin ekseri zaten komi-.l·r­ ler heye ıi tarafını.lan lll'�rolunur. Bütün Aıcrhayran Şuralar Kongresi yalnız senede hir ı.Jda toplanır. Sovycı ka\'anin-i csasi­ ycsinc giirl'. �uralar kiiylü ile amele murahhaslarını.lan ll'�l'kkül ellerse ı.le. amelenin hakk-ı reyi kiiylüye nisheıle faikı ir. Bir amele reyi nin kıvmct-i ıe�riiyycsi hir kiiylü reyinin kat kat fnkinı.Jl·ı.Jir. • •

.

n•ı

• ) 1 '.rnıl·ni,ı:ııı < ·unıhuriy.:ı ı

l':ıycaıı l lol�l'\"İk h ıi k ıiııll' l ı ' ııııı l · nı,. · 1 1 1, ı ı n ':ı

hnlı\'l' ,·ınıı,ıı.

.

Ilı •I�'" ıkla ıar:ıfınd:ın

l'l'"'

"ıil:ı nlıldıkll'.

!'-krını:ııı NlTİnıano\ .

\'akli\'il'

lııı;il11kık

N:ılı\'l\ :ııı

.'\nıl'l'ı k:ılıl:ır ,ı:ı

:\/l'I' ·

k:ı1:"1111

N:ı h � ı \ ; ı n 'ı

l . nııı:ııı,ı:ııı';ı ı . ı ı •ı �orııll'k i'll'l111,. hu lıtMl'l:ı , ,.,,· hhi" .:yll'nıı,. l:ık:ıl nıll\ : ı ı ı :ı ı.. c 1lanı:ınıı, 1:ını ı .

l ı..ı

'''ll<'lkıı

ıiya<k.

dınJl'

'ilah

ı ıl:ır:ık.

l ' rnı,·ni":ııı';ı

ilh:ık

akylıın<ll' n·l:ı<kl k h.ırh ,·,kıı N:ı h\'l\ :ınlıl:ır hu dd:ı da l'rar l'l l ll<T Nninı:ın·ın h:ıh'ı�i kuru 'ivdl'n ib:ıı ,. , ı ıl u p k:ıl<lı. 1 · rnll·ni,ı:ın ( ' uıııh ııriy<'I i N.ıh�ı\ :ın .. "hl'llİYl' 'ini ı,·,liııı ..ılııı.ık u,:ııı '' l ""'Y<"<' kan dı ıl.. ı ııdıyıli. N:ıl11;1\ :ı11lılar ,,,. ıı,·r ı a raf:ı nıiirarnal l'<krd,; l .rnı<'ll"l :ııı · :ı ıl' l':ı olııı:ık "''·ıııl'ılil..lnıni bilılııw. . rl:ınlı lltı

nll',l'I<' Ttıı"k h<'Y<'l0i nıunıhh:ı,:ı'lnın d:ıhı 11:11:ır-1 ılikk:ıııııı ,·d h ,·y ı,·ııı"ı ı

l l uıı:ı !!•"rnlir ı..ı nıu:ılll'ık. "ili' bır h ııkılııı<'I<' l <Tk ,·.ıiı nı,·ııll'ı.. �:ırı ı\'l:ı N:ılKl\aıı

k:ıı:ı'lııı 111 1 1 1111:11 bır vilay,·ı �,·kliııd,· :\ll·rh:ıy<·aıı hınıay<''llll' \ <Tnıı�ıir..

••)

ilh:ıkı

llu

1,·111 1 11:11

lı.ıl.l.ıııd:ıkı

ik

l{ ıı,ya

"l"lhlıkrı l : ı l-.: d ı r ._., h:�ı nkı

M:ı\lTa ·y ı K:ıll:" l'tııııhııny,·ıkı ınııı l<·kr:ır R u ,\ a'y:ı 1:11\ l ı.. 1 1 1 1 11 ıll' d<.'r<-·ıxık k:ıhıl-ı ıdıl ,,ı,ııı�ıııııı ı.. : ırikr


MEHMET EMİN RESULZADE

1 08

Yüz amele bir murah has verd ikte hin köylü bir m u rahhas çıka­ rabil ir. Şehi rlerdeki amele kısmı n ı n ekseriya Ruslardan tqekkül eylediği nazar-ı i t i naya alınırsa, hunun Azerbayca n haya t-ı s iyasi­ yesinde ne gibi kombi nezonlara (tahavvülata) m ü ncer olacağı an­ laşı l ı r. H ü kumetin emirleri üzeri ne en büyük tesir icra eden müesse­ se-i içti maiye. BakG ameleleri n i n �Orasıd ı r. Bu �Ora, amele, bah riye t a i fesi, asker ve küyl ü m u rahhasla rından tc�ekkül eder. BakG'da bulunan amelenin, bahriye taifesin i n ve Rus i�gal ord usu nefer­ leri n i n ekseriye t i nden tqekkül eden hu müessese adeta bir Rus müessesesid ir. Bu m üessesenin ha�ında

Kri lov

namı nda bir Rus

du ruyor. Demek, Azerbayca n efkar-ı umu miyesini temsil eden zat bir R us't u r. Azerbaycan kuvve-i askeriyesi namına cem'an

J000 - 4000

ka­

dar bir ku\l\'et \'a r ki, hu da memleketin muhtelif merkezlerinde perakende bir halde bul u n uyor. Rus kuvve-i i�galiyesi ise bi rkaç fırkaya malik m ü h i m hir yekun te�ki l etmekted i r. A�keri idare (A­ ıerhaycan kuv\'ası dahi dahil olduğu ha lde) Rus erkan-ı harbine tabidir. Kumanda heyet i de Ruslardandır. Aı.erhaycan ikt isadiya ı ı na hakim olan pet rol ocakları "Nefi ­ kum" denilen hir m üessese tarafı ndan idare olunuyor. Bu m ües­ t .ıo

sese h ü k umet içinde il h ü kGmeı ıir. Tamam iyle m u h tar ve doğrudan doğruya Rusya'ya tahi hir m üessesedir. Ba�ında Rus memurların­ dan

S rohrovski

namında hir Rus du ruyor.

Kom ü n ist idareleri n i n �ekli yal nız za hiri perdelerden ibare t t ir. Bu perdelerin arkasında icra-yı hükume t eden kuvvet daima ve m u t laka fırka kuvvet id i r. Azerhaycan icra komi tesi ile komiserler heye t i n i idare eden kuvve t -i asli dahi hu kuvve ı ı i r; Azerbayca n


1 09

AZERBAYCAN CUMHURiYETİ

Kom ü n ist Fırkası'nın merkez heyeti'dir. Bu merkez, evamirini Moskova merkez-i umumisinden alır. Merkezlerde katib-i umumi­ lcr var. Katib-i umu miler adeta birer diktatörlerdir. Azerbaycan di ktatörü ise Kirov namı nda bir Rustur. ı .ı ı

•ıı

. . . Hakika ı ı e kuva-yı iktisadiye, askeriye, efkar-ı umumiye ve heyet-i icraiyesi birer Rus el inde bul unan bu devletin ya i n ız ko­ miserler heyeti riyaset inde bulunan Musabekov ile icra komitesi riyasetinde bulunan Samed A�ası Türktü rler ki, ikisi de Türkçe adlarını bile yazmaktan aciz, tamam iyle Rus harsına mağl up ve mil liyet nokta-i nazarından pek §ü pheli adamlardır. Harice kar§ı Azerbaycan yalnız iki yerde t emsil olun uyord u: Ankara ile Moskova'da. Moskova'da Azerhaycan'ı bir çok zaman Moskova lı Selaviyev namında bi risi temsil ediyord u. Ankara'da ise Ahilov Hey temsil ediyor. Fakat Türkiye efkar-ı umumiyesini iğfalden ba�ka bir vazifesi olmayan hu yegane m ü messil-i siyasinin acib bir talihi vard ı r. Ehibhadan birisinin pek haklı olarak söyle­ diği gibi, o, d ü n Azerhaycan'ı temsil ediyordu; bugün Mavara-yı *)

Biz. yalnız başlıca müe,sesat -ı içtııııaiye. siyasiye ve ikt isadiyenin Ruslar

elimle olduğunu gösterd ik. Memurin-i devletin ale'l -ekser. kimlerden ibaret ol · d uğu hakkında daha vasi lıir fikir vermek için elimizde lıulunan Tü rkçe "Komii· nist" gazetesi n i n resmi kısmında tesad ü f eylediğimiz im1.alardan lıir kısmını buraya naklediyoruz. l l i r ka�· nüshadan iktibas eyled iğimiz lıu im1.�lar kariine muayyen lıir fikir verir za n n ı ııdayız: Azerneft halk maarif şuhc müdürü Barçov: Azerndt reis muavi n i Barigov: elektrik ista�m müdürü Siwv: Oktabır komisyo n u rei'i Çaykin: Ok.tab ir tenwşalar tali komisyon reisi hlclson: llakü Ş u rası reisi Krilov: llaku Ş u rası katilıi l'alaşkov; Scyf-i safa i n müdiir-i u mumi'i

1 �ıryonov: tas<ırrufa t - ı

içt imaiye ıııüd ürii l'aro�in: erl<ık vergisi müvekkili Bükreyev: lfakO kazası h;.ırhiye komiseri /\nevski : harbi rehber Siçkov: Sderlıcrlik şube miidürü Siçi kov, sigorta şurası reisi İ t k i n : �clı ir sİhh iye müdürü Ey�tat: dahiliye komiser muavini Siver­ dov: inzibat dai resi müdürü Biriyokov: hususi Kafkas ordusu kumanda n ı Yego· rov. siyasi nı;rnrif nıiidürü muavini Tarta k.ov: mesai şulıc müdürü Şalıaıov illı ...


MEHMET EMiN RESULZADE

110

1�2

Kall<as Federasyonu'nu temsil ediyor; yarın iht imal R usya'yı tem­ sil edecek, ühür gün de muhakka k hiç hir �eyi temsil etmeyecek­ tir. • İhtilalin ilk günlerinde, Rus ordusunun kendisine yaptığı mu­ tantan hi r istikhal merasimi ile, Moskova'dan Bak(l"ya vüriid eden Nerimun. "Taze-pir" meydanında, halka hiıahen süylediği nuı­ kunda diyordu ki: "Malı.Hıs hir komisyon teşkil euik. Bıı komi�yon c•ski lııikıimeri11 eı·rakım tetkik ed�r<>r: hirkaç l{ı"in so11ra 11eıiceyi ilan edecek, o rnkiı siz de [.:öreceksiniz ki tll' [.:ihi lıainler sizi idare ediyornııış!" Kaç gün değil, kaç sene geçti, o komisyon hu net iceyi // hala ilan eı memi�tir. Hem edemez d e ! Çünkü memleketi İngi­ lizler'e sa ltı diye i tham olunan hükumetin, hir hahhe olsun hukuk-ı m illetten ecanihe terkettiğini hir Neriman değil, hütün Bol�evik­ ler hir araya gelseler de ishal edemezler; fakaı Nerimanov ve yolda�ları Ruslar'a satmadık hir �ey hırakmadılar. Onlar her �eyi verd iler. Maddi, manevi ne varsa hepsini ıeslim cı ı ilcr. Top en­ dahı lan ile hedava giinderdikleri peırolün yüzde on he� fa izini Azerhaycan'a al ıkoydu rmak için aylarla yalvard ı la r; hisselerine dü�cn petrole serhesı hir pazar lemini için dahi ne derece küçül­ dü ler, ne kadar tezellül gösterdiler. N i hayet hu sureıle h<lsıl olan serveti de memleketi istila eden Kızılordu'nun �erefinc israf el­ tiler. • • •)

Bu_ satırlar

..)

/\t.ilov lky"in vda ı ından

iddiamızı resmivesikaya

Konı i l L'si " ııin

11

Te,ri nisani

1 92 1

isıi nml

L"VW I ya1ı lnıı�ı ır."

e ı ı irıııek

tarihli ve 71

için R u,ya Merkeı

n u ma ra l ı

ıııaıhataMnı

.

km

huraya

kayJL·d iyıırıız: " " Miizakere nlilJi: t\ıerhayca n'a ndt ıııalNı b t ı ,-L·rilmek mL"'L'k,i. Me,l°IL"\'i ki:

vaı ·

l't nıi�tir: f{uwa Komiini't l 'ırkası hl"\'el-i Merkeıiw,i. karar verildi . . .

1 ) Ba�ıııahrııkat komitesine Mavcra-yı

Kııll.:a' dcnıiıyolları ile ı\/.erhaycan

i h t iyact t - ı sanaiye,inc lazım ı>lan petmliin usıılii d:ıircsinde wrilme'i ıl'klil o l u n ­ sıııı.

2)

!hından

ha�ka

ha�mahrukat

konıite,i.

:\/L·rhaycan konıİ,l'lkr heyeti


111

AZERBAYCAN CUMHURiYETi

t-B

Ba ku petrolleri ile �imdi Baku değil. Moskova spekülasyon (ihtikar) yapıyor. Memalik-i ccnehiye ile yapılan tic.:areı mu tlaka Moskova tariki i le icra olunuyor. Kafl<asya mevadd-ı ihtidaiycsi ilihariyla, Rusya'dan daha ziyade mühadelcye müheyya iken, Ba­ tum tarikiyle değil, Moskova yolu ile Avrupa'ya raptedilmek is­ teniliyor. Bu gihi sun'i vasıtalarla Mavera-yı Kafl<as münaschat-ı i h t i ya rı n a J milyon put hanı neft. 2 milyon gazyağı. 1 .5 milyon put nııııot. 0.5 m i lyon put katran ve 100.000 put l'Cn1.in lıı raknıa l ı d ı r . J) Pet ro l mahsula t ı n ı n ı\ze rhayrn n hükumetine itası 1 TL-şrin-i Sani 1 'J22 t a ri h ine kadar icra olunarak her halde hüt ü n petrol istihsala t ı n ı n yüzde l .'i'den fazlasını tl'likil et ıııd idir. 4) n u miktar l 'J2 l - I 1J22 proğramı ınucihi nL·c temin ol una n istihsal miktarına nislıctle rnyin olun mu�t ur. İsti hsal i�hu tahmi nden fili.la nl d uğu takdirde AzL·rhavca n'ın hi,,.,esi dahi teı.avud edel'cktir. 5). ı\zerlı;ıycan hükumeti · h isses ine dü�en neft mahsulatını Mavern -yı Kııfkas'tan ha�ka dahili Rusya pazarında satmak istL·rse. h u hususta merke1.in miisaade-i mahsusasını iMihsal etmek zaruretindedir. ı\.�lı ile nıutahıkt ır. İ cra l lcveti Ka t ihi

Rusya Merke1.i

Yenokidze" ·

(

Bu karar. ı\zerhayl'1lnlılann pek §iddct li müracaat ve istidaları neticesinde vuku hulmu�ıur. llu t ari he kadar Mavera-yı Kafkas denıiryolları. t u haf değ il m i ma hr uka t fıkdfınından d o layı Lltlça r-ı mii�kıilat oluyord u. Bol�·vik ga zetel e ri n yaı.dığına giire Bakıl vilayetindeki köylüler tıir fond (s ü lii s - i hokka) gazyağına J fond tcrL•yağı veriyorlardı. Kür nehri sahili nllc hulunan 1 70 k;ıdar su bo rus u makinaları petrol yokluğu yüzünden m ua t tal kalıyor ve hu ciheti.; a ra z i ziraat cdilemiyonlu. Birçok sene §edid miilıare1.nlen sonra yukarıdaki liil la nail cılaıı ı\/.erhayl'1ln hük(lmcti sonra hu liitfun hL)ınci ıııa d ll esi mlc miiıılleıııic huhınan istilla -yı mahsusu istihsal etmek i�·in Llahi az ah-ı nl Llök ııı c mi �ı i r . -Kı11 lordu'nun iht iyal'a t ı n ı temin için l lol�e,·ik hükılmetinc fahri "�l"­ u sul ü tathi k l'ıi iJmektedir. 1 kr a lay ı n kendine mahsus hir �di varllır. llu �elkr alc'l-umum Sıwyeı müessesa ı ı ile �liralarından iharet oluyor. Şclkr alayın ıalt ifi ve telıvin-i i h t iya cı i�·in ıııulıtdif vasıtalarla ia nede hu l u n ur. hediyder t a kdim ederler. ı\zerhavl'a n nı üessesat-ı mahal l i\'l's i dahi kendisini istila eden l{ uwa Kızılorllusunun · muhtelif al ay l a rın a "Şef; hu l un ııı a k �erdine haiıdirlı.:r. Bittaİ>ii ı\zl•rhaycan kom iserleri nin hu �e rdi onsuz da yağma edilen ı\Zl'fl>ayl'a n haıi· nl'si n i soymakla tl·min olunuyor.

,


MEHMET EMİN RESULZADE

112

145

iktisadiyesinin mecra-yı tahiisini Azerhaycan, Gürcistan nokta-yı nazarından değil, hüyük Rusya mena fii nokta -yı nazarından idare ed iliyorlar. Cehirlc, süngü ile. Çeka ile vücuda // getirilen Rusya federasyonuna hüyle sun'i yollarla hir iktisadi zemin hazırlıyorlar. Mesele hununla da kalmıyor. Azerhaycan'da Türk hars-ı mil­ lisi aleyhine görülen lC§ehhüsler o kadar i lerlem i§ olmalıdır ki, Neriman kendisi hile huna kar§ı gazete sütunla rında makale yaz­ mak mechuriyetinde kaldı. O, Bakırda çıka n Rusça ·• nakinski Ra­ boçi" ve Türkçe " Kommiinist" gazetelerinde ne§rcylediği hir ma­ kalesinde diyordu ki: "Azerbaycan amele ı·e köyliisı'i bazı mı'ilalıauıı ile siyasi hakkın ­ dan, ıamamiyeı-i mülkiseyinden, iktisadi faydasından [.:eçebilir, fakm

• Fakat siyasi hakkına, kendi toprağına ve hayatın üssü'l-esasını tqkil eden iktisadiyatına kar�ı lauhali kalan hir millet, lisan ve hars-ı millisini müdafaa edchilir mi'? Hiç kimse olmasa da, mark­ sistlcr hunun gayr-i mümkün olduğunu hilmelidirler. Mavera-yı Kafkas cumhuriyet lerinin siyasi ,hukuki ve ik tisadi mukadderatı �imdi kendi merkezlerinden ziyade Moskova'ya mer huttur. 1922 senesinin // nihayetinde, Moskova'da ittihaz olunan karara güre Rusya, Ukrayna, Bclorusya ve Mavera-yı Kafkas

öz lisanından kimseye fedaklırlık yapmaz.'

1 4<ı

°) Ta mamiyeı-i mülkiye Nahçıvan'ı ıelmih ediyıma

ı;ıbiri ile yanıl ıyor.

NL'fiman, Ermcnisıan'a hitıc elliği Çünkii Rus Bol§eviklcri zahirde

Neri manların idaresinL' ıerkeıı ikleri araziyi hile eski �·;ı rizmdcn "daha gaddar ve mu;ınniı.l hir sureııe [{usla�ıırnrnkıadırlar. Aldığımız malum;ııa göre Ll;ıkO ile Salyan arnsında yeni yapılan " l liç'' limanının yegane nrnksadı, Muğan sahrasını Rus

kahızedeg;inı

ile iskamfan ihareııir.

Bu miinhil

sahralarda çarizm

dahi

munıaz;ım hir sureııe Rus muhacirlerini iskan ediyordu. Söylendiğine naz;ıran !1ol�L'Viklcr buraya lıir milyona karip muhacir iskanı için karar vermi§lcrdir..


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

113

Cumhuriyetlerinden müteşekkil bir sovyetler cemahir-i müı ıefi­ kası vücuda gelmiştir. Burada bütün Maverayı Kalkas namı na bir m urahhas vardır. Cemahir-i mütıcfika heyet-i idaresi cumhuriyet­ lerin müsavi sureı ıe iz'am eyled ikleri murah haslardan değil, memleket lerin nüfus-ı umumiyelcri nisbctinde, gönderdi kleri mu­ rahhaslardan te�ckkül etmiştir. Şöyle ki, i'men müıtefik heyeti denilen müessese Rusya ve Rus murahhaslarının kat'i bir ekseri­ yet IC§kil etmeleriyle federasyon bir mana ve mahiyeııen çıkarıl­ m ıştır. Her mütıefikin istediği 1.aman bu i ı ıifaktan çı kması na mü­ sait hir madde varsa da, böyle hir haktan kim istifade edebilir'! ...


114

MEHMET EMİN RESULZADE

x

KIZIL EMPERYALİZM ı�7

Bol1evi k l e r i n n e gihi h i r �ark siyasc ı i t a t h i k eyled i k l e r i A ıerhayca ıı m i sa l i n de, h ü t ü n v u z u h v e sa ra h a t iyle meyd a n a ç ı k m ı�­ ı ı r. Şark ın i l le ı l e r i n i n ha lfıs ve neca ı ı na aiı � i a r la rıyla Bol�ev i k le r , si\zde m i l l e t l e r i n h u k u k u na , h ü rriyet i n e ve i s t i k la l i n e h ü rm e t k:1 r­ d ı rlar. i 1 ı e ise d iğer e m p e rya l is t lerden h iı; de fa r k l ı deği l d i rler. B ü t ü n h u a n l a ı ı ı k la r ı m ızı okuyan k a r i , � ü phesiz kend i s i n i ye n i s i s t e m h i r e m perya l i ı.m ka r�ısında h u l m u1 t u r. - K 1 1 1 I e m perya l i z m ! H a r h - i U m u mi net ices i n d e z u h ur e d e n d;1 h i l i i h t i l a l n e t ices i n ­ d e ka ra R usya e m pe rya l i z m i d ü nyayı vclvdeye ve ren h i r t ı ra k ka i l e çii k t ü . B u ı;ii ken a za m e t , 1 80 m i lyon l u k m u h t e l i f c i n s ve m i l ­ l e ı ı cn ya p ı l m a m u a s ı r h i r Sa h i l k u lesiyd i . B u k u l e n i n aksü m - ı m ü re k kehes i n i te1k i l eden m i l let ler, kendi m u kaddera t la r ı n ı n t a ­ yi n i s u re t iyle, vücud - ı m i l l il e r i n i ha l;lsa ça l ı) ıyor v e h u m a ksa t l a ı a a ı.ıu\ ed iyor l a r d ı ; eski R usya ' n ı n gerek ga rhında ve ge rek ce ­ n u h u nda yc ;ı i h ü k li m e ı ler ı e�e k k ü l ed iyord u. R u sya e n k azı üze r i n d e te�e k k ü l eden h ü k fı m e ı l e rd e n Ba l t ı k

ı �.'(

sa h i l i

// i l e !!a rp h ud ud u nda h u l u na n l a r ı ka ra e m pe rya l i z m i l e

k ı ı ı l e m pe rya l izm a rasında gesen i s t i h a l e devrinden i s t i fa d e ede­ rek. ye n i Bol)L'v i k k uvve - i harh iycsi te�e k k ü l ed i nceye kadar, ken­ d i l e r i n i toplayacak hir h a l e ,ı!cld i le r. Fi n l a n d iya, L i t va nya. Le ı o n ­ ya. Esıo nya v e Le h is t a n ,l!ihi devle t le r. e l d e s i l a h o l a ra k k e n d i nH'\cudiye ı l e r i n i ishal e l l i le r. Bol�ev i k tecavü z ü n e m u kave m e t l e, h e m R u sya ' ıı ın , h e m de h ü ı ü n dev l e t l e r i n tasd i k i n e n a i l old u l a r. Kafk asya devlet leri ise hiiyle h i r m uva ffa k iyete mazh a r o l a ­ m a d ı l a r. B u n la r h e r ne kadar h i r h ü k fı m e ı ı e � k i l ederek, Avru pa


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

115

devletleri tarafından kısmen bil-fiil ve kısmen de bil-hukuk tas­ dike nail oldularsa da, mütecaviz Bolşevik k uvvetine karşı uzun m üddet mukavemet gösteremediler. Rusya'nın iki tarafında tahaddüs edip de muhtelif neticelerle hitam-pezir olan tıu vakayiin estıatıını tedkik etmek, şüphesiz fa­

t 4'J

ideden hali değildir. Bu setıepler meyanında gayet mühim birisi vardır ki, onun zikrini tıurada tıilhassa müfid tıul uyoruz. Devletlerin lC�ekkül ve istihale tari hlerine müracaat ederse­ niz, kendi mevcudiyeti için cidala haşlayan tıir milletin kendisi ile menafii müşterek tıul unan tıir takım kuva-yı siyasiyeden istifade eyled iğini görürsünüz. Yunanistan, istiklalini İ ngilizler'e, Balkan'­ daki Islav devlelleri Rusya 'ya medyundurlar. Baltık sahilindeki devletler, istiklalleri için yaptıkları mütıarezede düvel-i müttefika filosu ile mü hi mmaı-ı askeriyesinden pek çok fa ide görmüşlerdir. Finlandiya Cumhuriyeti Bol�evizm helasından Almanya'nın mü­ zaheret-i askeriyesi ile kurtulmuştur. Bolşevizm gartı h udud una doğru tecavüz ederken yalnız Rusya'dan ayrılmı� yeni devletleri değil, onların // arkasında duran m uhalif Avrupa kuvvetini de buluyordu. Bu hal, tıilhassa Lehistan misalinde göze çarpar. Le­ histan mukavemeti aynı zamandada Fransa erkan-ı hartıinin mu­ kavemeti demek idi. Haltıuki Kafkasya cephesi böyle değildi. Rusya'dan halasa can a tan Kafkasya, bu halas ile alakadar olan İ ran i le Türkiye dev­ letlerine istinad edemiyordu. İ ran hadd-i za tı nda kuva-yı müda­ faadan mahrum ve te�kilat-ı askeriyece 7Jıyıf idi. Türkiye ise ken­ d isini boğmak isteyen Avrupa'ya karşı liva-yı isyan açtığından ihti lalci Rusya'nın her ne suretle olursa olsun, bir an evvel kendi h udud una yaklaşmasını istiyordu. Kafkasya'ya doğru inen Bolşe­ vik kuvvetinde o, Avrupa'ya muhalif kuvvet gördüğü için ş imal-


116

ı so

MEHMET EMiN RESULZADE

den uzanan eli, uzun boylu tedkike imkan bulamayarak çabuk sıkıyordu. Kafkasya'nın haşı üzerinde yapılan hu musafaha, şüp­ hesiz ki Kafkasya cumhuriyetlerinin mukadderatı üzerinde kati bir tesir icra eylemiştir. Hayat ve memat müharezesine atılan Türkiye'nin böyle vazi­ yet almak zorunda kalması, şüphesiz ki "ehven-i şerrin hayren" düsturu üzerinde vaki olmuştur. Muhakkak ki Kafkasya'nın tek­ rar Rusya rihka-yı esaretine geçmesi, Tükiye mena fii nokta-yı nazarından büyük bir zarardır. Fakat "Sevr Muahedesi" ile kahi­ liyet-i hayatiyeden mahrum zelil hir derekeye indirilen Türkiye, daha büyük hir zarar idi. Türkiye'yi Bolşeviklerle musafahaya icbar eden sebep "Llyoyd George" ve "Clemanso" Avrupasının - eş'e-i zaferle kör olan siyasetiydi. Bu siyaset var iken, Türkiye'yi, Büyük Millet Meclisi zimamdarlarını Bolşeviklerle anlaştıkları için, ki mse muaheze edemez. // Bolşevik siyasetinin Türkiye için, siyasi sevkü'l-ceyş manevrası olduğunu kabul etmek, dünya mese­ lelerini pek dar bir gözlükle görmek olurdu. Fakat bu böyle olma kla heraher, Bolşevik siyasetinin de emperyalizmin diğer bir şekli olduğunu unutmak, siyasi meseleleri vakayiden ziyade hayal ve arzularımıza göre takdir etmek olur. Avrupa emperyalistleri m üstemlekclerini, kıymet-i fazılayı "Anayurd"a çekmek suretiyle istismar ediyorlar. Halbuki kızıl em­ peryalizm, müstemleke haline koyduğu "müttefi k"lerinden serve­ tin kaffesini çal makla ist ifade ediyor. Nitekim Azerbaycan, bu h ususta en bariz bir misaldir. Avrupa emperyalistlerine karşı müdafaa-yı nefs eden Türki­ ye'ye takviye etmekle Rusya, Türkiye'den daha ziyade istifade etti. Türkiye'ye verdiği muavenet-i maddiye ve askeriyenin ne gibi bir kıymete vardığını bilmiyoruz. Fakat Bolşeviklerin Baku'ya girdik


117

AZERBAYCAN CUMHURiYETi

ısı

leri zaman bankalardan çalınan "talan haftasında" yağma • edilen m ücevherat ile altın, gümüş, tezyinat ve nukfiddan, Astrahan'a ta­ şınan emtia ve muhallefattan başka 300 milyon put (4 milyar 800 milyon kilo) petrol ile 750 bin put (12 milyon kilo) pamu k ve pek çok ipek ve saire aşırmışlardır. Bundan başka petrol menbalarına vaz-ı yed ettikten sonra Lenin hükOmeti, en büyük düşmanı olan İngilizlerle anlaşabilmiş, Türkiye'den daha ewel, Avrupa devletleri ile bil-fiil müzakerata girişmiş ve ticari mukaveleler akdine muvaffak olmuştur. İngiltere ile yaptığı mukavele-i ticariye dolayısiyle // Bolşevikler, şark siya­ setlerini bile ilga etmek taahhüdüne giriyor ve propagandalarını hemen tadil ediyorlardı. * * *

Kızıl emperyalistlere "siz de müstemlekecisiniz" dedikte ida­ relerinde bulunan milletlere hürriyet ve hakimiyet hakkı ita et­ tiklerini, reddiye makamında söylüyorlar. Gelelim Kafkasya Cum­ huriyetlerine: Acaba yüz sene ewel, Çar hükOmeti Kafkasya'ya inerken, silah k uweıiylc mağlup ettiği hanl ıklarla kendi rızası ile Rusya'ya iltihak eden Gürcistan hakkında ne gibi bir siyaset tat­ bik ediyordu: O zaman hanlıklar birdenbire ilga edilmemişti. Gürcistan şahlığı çok zaman nam ve unvanıyla baki kalmıştı. Yal nız ne oluyordu? Rusya aleyhdarı bir han kaldırılıp yerine Rus taraftarı sadık birisi nasb olu nuyordu. Teşkilat-ı mahalliyeye el değilmiyor, yalnız şehi rlerde Rus askeri garnizonu saklanıyordu, mchakim ve divan bile eskisi gibi idare olunuyordu. Hanlıkların

ya··

• llolşcviklcr ıcsis-i hakirniycı t."}'lcdiklcri yeni rnernlekcllcrdc "Kralı Ncdcl ­ namıyla nıe�hur hir ıalan haflası ıcrtip ediyorlardı..


118

ı sı

MEHMET EMiN RESULZADE

tqkilat-ı idarisi ile bunlara mahsus şuunatın kamilen ilgası, istila senelerinin ibtidalarına ait bir mesele değil, tedricen vaki olmuş bir keyfiyetı ir. Çar zamanında Kafkasya'ya salahiyet-i vasiaya mali k, vali-i umumi tayin olunuyordu. Şimdiki Sovyet hük umeti ise Komünist Fırkası'nın vilayet merkez kom i tesini gönderiyor ki, Kafkasya cumhuriyetleri tamamiyle t>u merkeze tabidirler. O zaman za­ degan sınıfına istinad eden Rusya emperyalizmi Kafkasya'daki han, mel ik (Ermeni zadega nı) ve kinaz (Gürcü zadeganı)lardan kendisine münkad olanları kul lanıyor ve o vasıta // ile tesis-i hakimiyet ediyordu. Serkeşlik edenler ise ya mahv veyahud Rus­ ya'ya ncfyolunuyordu. Şimdi de üyle. Amele ve köylü sınıfına isti nad eden Bolşevik diktatoryası. yerli ahal inin ayak takımlarına istinad la, kendi hakimiyetini tesis ve bu sınıf içerisinden hile ken­ dine lalli olmayanları mahv veya ncfyed iyor. Neticede şimdiki cumhuriyetlerin ilgası, o zamanki hanlıkların inh ilalinden daha çabuk t>ir suret le icra edi liyor. Çarlığın mefkuresi, zadegan sınıfı muhitinde inkişaf eden "şo­ venizm" idi. Lcninliğin ideali ise amele "kozmopolitizmi" nam t>ir meslektir. Birincisi, Rusya'dan olmayan m illetleri Ruslaştırmak suretiyle, t>ütün Rusya'yı harsen yek-vücud t>ir hale koymak isti­ yordu. İkincisi de hars-ı m i llisi daha kuvvetli olmayan zayıf mil­ letlerde m illiyet fikrini öldürmek suret iyle, tıüıün Rusya'yı gayr-ı m i lli bir hale koymak (dcnasyonalize etmek) ist iyor ki, neı ice-i fi i l iyesi itit>arıyla yine o demektir. İhtilaller her ne kadar alem-şümıil tıir mah iyeııe olsalar da, neı icede, kendisini i lan etmiş memlekeıin hayat-ı içt i"maiye ve ıeşkila ı - ı siyasi yesini. ıarihin ikı izası ve ikı isat kanunlarının ıa-


119

AZERBAYCAN CUMHURİYETİ

h a m m ü l edeceği h i r çerçeve da h i l i nde. ı e h<.J i l e t m e k t e n ha�ka h i r rrı a hs u l veremez: olsa oha h a k i m iye t . m u ayye n h ı r s ı n ı f w tahaka i n h isarı ndan d a h a m ua s ı r ,.e daha m ü t e ra k k i hir u n ... u ra geı;c ı . Demek i s ı iyonız k i . iı;t i ma i i n k ı laplar h i r m c m l c h· ı i n ... i\'a ... e ı - i h a r i c i ye o.; i n d e n 1.iyade. da h i l i

s i ya ... cı i

ü ı e r i n e icra -\'ı

ı e s i r l'dn.

Fra nsa i n k ı la h ı n ı n harice ka r�ı s iyase ı i . B u rho n la r' ı n a n a nc,·i ... i yase ı i n d e n ha�ka deği l d i . Sm·ye t l c r ' i n ' İ \'ase ı i <..l e ça r b r R u sya ... ı ' n ı n s iyasc ı i n tl e n ha�ka h i r �ey Jeği l tl i r . Da i m a Türk J ii�ma n ı o l a n ı �-ı

R usya ' n ı n Tü rk iye'ye dost çıkma ... ı i s e i/ ı a r i h ı c m i ... l i y o k h i r h a d i s e - i i n k ı l a h iyl· dcğiltl i r. M�hmt"d Ali Pa�a isya n ı n da Sultan M a h m ıı t'a m u a\'e ncı g<is t nen R usya: Ça r R u syası deği l m iyd i '!

Bol�e,· i k le r İ n g i l ı e rc 'yi H i ntl is t a n ' ı n ıcsh i r i i le t e htl id ctl iym l a r : fa kat

h u t e h tl i tl

l >t>li

Pt>tro' n u n me� h ur \·as i yc t n a me ... i nd c J a h i

me1.k u r deği l m i d i r'! . . . E\'e l , l\frhmt>d A l i Pa�ıı \'a k'a ... ı ve h u g ü n k ü had ise l e r t a ri h i n h i rc r c i h·e - i i s ı i s na i\'es i n i te� k i l ctlerlcr. B u n l;ı r h i re r e p i ıı )d t u r. Da i m o la n h i r �ey \'arsa, o tla ce n u ha doğru a ka n R u sya a k ı n ı i l e h u a k ı n a m a r u z ka l a n T ü r k l ü k t ü r. R u s h a n g i tl i ne g i re r... e g i r... i n . y i ne Rus' ı u r. Kara da olsa. k m l da olsa R u s e m pe rya l i z m i e ınperya l i r nıd i r. R u sya'da t c hcd d ü l e ­ tlecck �ey, o n u n usu l - i idares i d i r : is ı i lısa l ,.e i s ı i h l :i k i ntl c k i u s u l ­ l e rd i r. Yoksa R usya rnğrafyası tleği�ınetl i . . * * * K u ı l e m pe rya l 1 1 111 h ü y ü k R usya i h t i l a l i n i n doğ u rtl u ğu h i r s i s ­ ı e mtl i r. B u i h ı i la l . as r ı n ınm.Ja..,ı h ü k m ü nd e o l a n sosya l i zm � i a r l a r ı i le i h t i k:l r �·a parak, koın ü n i 1.m hayrağı a l ı ı nd:ı cerayan l' l l i . D ü nya m ü t h i� h i r h a l k h a reke t i n i n fc,·e ra n ı kar�ısında h u l u ntl u . Bu d e h .. �e l l i h a re k e ı - i ma\er iyc � ü phesiz k i . 1.a m a n ı m ı z ı n en 1aya n - 1 t e tl ­ k i k h i r had ises i tl i r. Fa ka ı h u hatl isetle geçi c i n ii k t e l c r lc. h:i k i k a -


MEHMET EMİN RESULZADE

1 20

lacak hakikat ler var. Tedkik ederken hunları tefrik e t memek ka­ hil değildir. Sosya l izm ve kom ün izm mefh u m ları gihi hüyük mcf­ kfirelerin ilan-ı ta tbiki, hem de Avrupa devlet leri a rası nda en gc-

155

ride kalmı� hir memleket te, // �ü phesiz ki hu hareke t i n geçici menzillerini t e�kil eder. Nası l ki hugün hiz komün izm fırkasının i l a n eylediği kendi prensiplerinden hirer hirer vazgeçt iği n i gürü­ yonız. Dürt he� senelik deh1et l i misal ler ve emsalsiz tedhi�ler net icesinde haki kalan kazanç ise, demokra t i k -sosyalistlerin ta­ h i ri nce burj uva- hir usu l-i idarenin hinasını temin eden cihet lcr­ d i r. B u cihet ler meyanında en mühim olanı, Rusya imparatorlu­ ğunun üssü'!- esasını te�kil eden asi lzı1deg:1n sınıfının imhasıdır. Rusya son ya rım asırdaki ikt isadi in ki�afa t ı ile artık k u rfin-ı vustfü hir ist i hsal mem leketi olmaktan uzakla1mı�tı. Halhuki lC�­ kila t - ı siyasiycsi it iharıyla hu memleket ha)[ı feoda l hir zihniyet ile ida re o l u n uyord u. Bu rada hükumet tamamiyle asil -zadegan sı­ n ı fı e l i nde, devlet i n u m u r-ı mül kiyesi i le t c§kilat-ı askeriyesi çar tara fından tetviç olunan hu m ü m taz tahakanın i n h isarında idi. "Dvorya nstvo" denilen zadegan sınıfı , kend isine mahsus t e§kilatı i le i m t iyaza t - ı h u k u kiye ve siyasiyeye malik m ü m taz hir tahaka idi. B u tahaka, hukuk-ı s iyasiyece hu kadar zi-iktidar i ken, i kı isaden çürü meğe tıa1lamı�. çok zamandan heri mevki i n i yen i te�ekk ü l eden hurj uva sınıfına terk eylcmi�ti. R usya i h t i lal-i kehiri hu hadiseyi ted k i k ede n lerce, memleke­ tin i k t isad iya t ı ile siyase t i arasındaki hu azim tezadın tesa n üdün­ den ha�ka hir �ey de�i ldir. İ ht ilal, asi lı.adegan sınıfı n ı tamam iyle imha e t t i . B u n la r artık mümtaz hir t ahaka hakkını haiz deği l d i r­ ler. Asi lzadegan tahakası ya l n ız siyaseten deği l, i k ı isaden de mah-

ı .� ıı

ved il mi�ı i r.

Büyük

malik:1 nelerlc çift l ikler köy l ü ler // arasında


AZERBAYCAN CUMHURIYETI

1 21

taksim olunmu§, birer "kartal yuvası" le§kil eden ka§aneler hak ile yeksan edilmi§lir. Şimdiki Rusya büyük §ehirlere matik olmakla beraber, geniş arazisi ve no milyona ba liğ nüfusu ile dünyanın en büyük çiftçi memleketidir. Bu memlekette ewelce üç milyona karitı hir amele sınıfı mevcut iken, §İmdi -inkılah senelerinin tahribkar tesiri ile­ hu aded bir milyondan daha az bir rakamla gösteriliyor. Ekseriyet-i azi mesi köylüden teşekkül eden hu memleket, asilzadeganın malikanelerini yağma ve topraklarını gashetmek i­ çin, bir an-ı tarihi içinde, komünist oluvermişti. Fakat şimdi birer küçük emlak sahibinden ibaret olan hu köylü deryası "aç ve be­ ceriksiz" §ehirler hakimiyetinden ibaret olan komünist amele hü­ kümetini çekememeğe haşlıyor. Komünist tecrübeleri net icesinde emellerinin beyhude olduğunu gören amele kısmı dahi "kendi" hükumetine kar§ı la k:ıyd, hatta muarız bir ruh peyda ediyor. Ötede yeni bir "ihtilal burjuvazisi" doğuyor ki, eskisine nisbetle pek ahlaksız ve tam':ıkar olmakla beraber, kendisi ile ihtikar şerikl iği yapan komünist memurlarını fena halde su-i ahlaka sevkediyor. Bütün hu mu halif unsurlar içerisinde isti nadgah-ı içt i maiyesini kaybeden komün izm dikta toryası son gün lerini yaşamak üzere bulunuyor. O, bütün himmetini büyük sanayi ve harici t icareti kendi elinde saklamakla, köylü deryasından gelen dalgalara kar�ı bir set çekmek hülyasıyla id;ime-i hayat etmek istiyorsa da, huna katiyyen muva ffa k olamıyor; çünkü // '.; l ·fe kada r tenezzül eden Rusya sanayii içerisinde en çok ümidsiı. bul unanı küçük sanayi ile harici ticarettir. •

·

1 )7

*

İ l � i laldcn "'ıırnki R usya fcdcra,ynıııı ka'd olunuyor ..


MEHMET EMİN RESULZADE

1 22

R usya ikıisad iya t ı her nevi tasavvurun fevkinde hcrhad hir haldnJ i r. Böyle hir halde, anası r-ı tahiiyyeyc m u halif hir ruh ve idareye malik hulunan komunizm rejimi, sükut etmek mechuri­ yct i ndedir. Bu sükut, yal n ız hugü nkü hakim kuvvet i n ha�ka hir kuvvete ı ehedd ülü ile kalmayacak. Vel ikorus merkezi, sanayi nokıa-yı nazarından müstahsil hir merkez iken, kom ün izm ma nevrası ile tekrar kend isine hağlaya­ hildiği Ka fkasya ve Tü rkistan gihi mem leket ler", mevadd-ı iht ida­ iye hasehiyle müsıahseldirler. Muhareheden evvelki Rusya, vila­ yet lerden aldığı mahsulat mukahili nde ma'mulaı vermekle m uva­ ıene yapıyor. hu sure t le merkez ile vilayetler a rasındaki ikt isadi rahıta temin olun uyordu. Halhuki hugün hüyle değildir. Harh-i U m u m i ile iht ilal-i kehir net icesinde Rusya servet-i m i l l iyesi

1 1

m i lyar a l t ı n ruhleden 4 m i lyar ru hlcye inmi1 ı i r. Bu sükut. hil hassa sanayiye a i ı ı ir. Sanayi itiharıyla Rusya mamulaı-ı milliycsi 5 defa aza l m ı!i iken, mahsulaı-ı zi raiyesi iki defa azalmı1tır. Ziraat i ı iha­ rıyla Velikorus merkezi evvelden de m üstahsil olmaktan ziyade müstehlik idi. Fa kat hu husustaki açığın ı o, mamulat-ı sınaiyesi ile kapıyord u. Fakat �im<.li hu merkez her tıir ı.:i hetçe müstehlik hir vaziyete geçmi�ıir. Kafkasya ile Türkistan mevadd-ı ihtidaiye­ sine m u katıil, Rusya 'nın verecek tıir !ieyi yokı ur ve daha çok za man olmayaca k t ı r. Ba klı'nun pe t rolüne m u kahil Rusya eskiden !ieker, manil:ı ı u ra ve sa ir emtia ithal ediyord u; haltıuki hugün ı sx

m i ktarı erkam-ı fcleki�ye ile sayılan // "SO\yet " kai mesi n i <.le \ e­ re m iyor. Büyle ol unı.:a ıatıiidir ki. müstahsil vilayetlerle müstehlik me rkez a rasındaki m ü nasehet m ü ıekatıil menafi-i ikt isadiye üze­ rine müsıenid ıahii tıir ratıııa ile deği l , Kızılord u n u n süngüleri savesi nde su n'i hağlarla kaimdir.


1 23

AZERBAYCAN CUMHURİYETİ

Moskova'da Sovyet Cumhuriyet leri n i n federasyonunu ıe�kil ede n kongre n i n i n'ikadı, hizim hu idd iam11.1 katiyen cerh edemez. Çünkü hu kongre vilayetlerin a rzusuyla deği l, merkezin emriyle i n'ikad eylemi� t i r. Vilayetlerin arzu -yı hakikisine az çok tercüman olanlar ise hu kongren in in'ikadı esnası nda ve kısmen halii, mah­ heslerde çü rüyor ve memleket lerinden uı.ak la�ı ırılarak Rusya"n ı n e n soğuk hucaklarına ncfy olunuyorlar. Fakat kendi ha�im iye t ini kurtarmak için hugüne kadar kulland ığı vası talarından daha kuv­ ve t l i olacağı tıelli olmayan hu vasııa ile kom ü ni zm fı rkası kendi­ sini kurtarır za n ned il r,rıesi n. Komünizm sükuta mahkumdur. Ko­ m ü n izm sükuta mahkum olduğu gihi, s u n'i vasııalarla merkezi­ yet -i idare vücuda get i rmek isteyen Moskova sistemi de mahkum-ı zevald i r. M ü t h i� tıir terürist olan hu fırka için musli h:inc hir sureııe m u t edil hir h ü kfımet-i asriye �ekline girmek. ruhiya t nok- , ta-yı nazarından gayr-ı mümkündür. İ syan ve ka n la ser-i kara gelen hir kuvvet, isyan ve kanla gidecek. Bugün hu isya nı yapan mun tazam hir kuwet yoksa da, ya rın

o

kuwet, kom ü n iı.m i n kendi

vücuda get irdiği t e�kilat-ı h üceyresinden olsa da � oğuvcrecektir. Kom ü n izm emperyalizminin devril mesi ile kend i ne cehren 1 59

hağlanan m i l li // tc�ki lat-ı siyasiye için dahi yakayı kurtarmak fır­ sat ı tekra r gelmi� olacakt ı r. Bu, hilhas�a Ka fkasya için va ridd ir. Ka fkasya hundan yüz sene ewc lki vaziye t i nde deği ldir. Yüz sene evvel i n ki�af eden Rusya'ya kar�ı mün kqi f hir Avrupa i k t isadıya ı ı i l e mühariz hir Şa rk mill iyet perverl iği yok tu. Bugün o d a , h u da mevcu ı ı ur.


MEHMET EMiN RESULZAOE

1 24

XI İSTİKLAL MEFKURESİ 160

Azerhaycan Mcclis-i Mehusanı'nın ilk celsesini açan natık, meclisi tezyin eden hayrağa hi tahen "bir kere yükselen bayrak bir dalıa inmez!"

demi§ti.

Bayrak eğer yalnız m u h telif renkli

kuma§lardan

iba retse,

Azerhaycan istiklal hayrağı in mi�; Parlman caddesindeki Meclis-i Mehusan hi nası nın üst ü nde mavi, al ve yqil renkli ve hilal-sita­ reli bir kuma§ yoktur. Yok, eğer madde ten alelade bir kuma§tan ba�ka hir §ey olmaya n hayraklar manen bir milletin h ürriyet ve istiklalini t ermiz eden hir. t imsal ise, o halde hal-i hazırda BakO, binalarının üstünde çekiciyle orak alamet i n i gösteren kırm ızı ku­ ma§ Rusya esaretini örtmekten ha§ka hir �ey değild ir. Evet, hu kitahın kahında siyah çerçeve içerisinde gözüken Azerhaycan bayrağı, Azerhaycan h ürriyet ve istiklalinin hu mu­ kaddes timsali, hugün Baku'nun, Gence'nin ve sair Azcrhaycan bilad ı n ı n üst üm.len inmi§; fa kat nereye? .. �k-ı istiklal ile ya nan ve hasret-i h ü rriyetle sızlayan Azeri gençliğinin yüreği yarı lsa, hu hayrağın orada menkus olduğu görül tı t

lür. // Evet, hiç tı i r za man Azerhayca n halkı hu kada r hazin bir hasret d uymamı§ll. Ha ngi köyl üyü; ha ngi ameleyi, hangi m ünev­ ver veya esnafı dinleseniz. "Azerhaycan"dan yana yakıla hahseder. Azcrhaycan dcvr-i i!>t i klaline. ·sol§evi klcr, M üsavat devri derler; fakat halk hu devre Azerhayca n devri der. O şimd iki "rej i m i" Azerhaycan diye kahul edem iyor. Halkın dü�ü ncesinde Azerhay­ can mefhumu coğrali hir manadan ziyade, fi kir ve emel �ekli nde tecessü m ediyor. İ stiklal harici nde onun için bir Azerbayca n yok­ tur.

·


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

125

Bolşevikler tarafından sıkı hir sansür altında neşrolunan ma t ­ huatıan halkın hissiyatını tedkik ve takip etmek kabil değildir. Bilhassa ki hu malhuat, atem-i medeniyyetin hildiği mathuaı gihi değildir. Hakim fırkanın konırolu haricinde hir gazete çıkmadı­ ğından, halkın duygusunu Bolşevi klikte çıkan gazetelerle ölçmek ol maz. Maamafih, arasıra çıkan hir iki nüsha neşrcdild ikten sonra tekrar kapanan mecmualarda görülen bir takım edehi parçaların ruhu tahlil olunursa, şairin ne gihi gayr-i memnun, hasretzede ve

162

muntazır hir muhitten mü lhem olduğunu görürsünüz. Burada va­ ziyetinden memnun, inkılahıyla müftehir hir komünizm ilhamına tesadüf edeme7siniz. Çünkü Azerbaycan komünizmi yoktur. Bu­ radaki komünizm istilakar bir kuwettir. O katiyyen halık hir kuwet olamaz. O, yalnız uçurur, yıkar, idam eder. Zihniyeti, ter­ biyesi ve inkişaf-ı içtimaiyesi itibarıyla milli ve demokrat bir in­ kılap için hazır hulunan bu milliyet münkeri, demokrasi m uharibi bir kuwetin tasallutu, bittabi, nikhin bir ruh-ı inkişaf veremez.// Komünizm ne yaparsa yapsın; Rusya emperyalizmi hangi renge girerse girsin, meydanda bir hakikat var: Milletler kendilerini tanımışlar, Azerbaycan Türk olduğunu idrak eylemiş. Senelerden beri akan kanları ben, bir kıtalden ziyade, vaz-ı hamide akan kan lara l?enzetmek isterim. Zaten dünya, inkılaba! ve muharebe­ lerinde akan kanlar daima yeni mefkOrelerin tevlidine sebep olmuş değil midir? Bütün alam ve ıztırahına tahammül ettiğimiz bu fecayi içerisinde büyük bir fikir doğmuştur: Fikr-i istiklal! Müstakil Azerbaycan, bugün maddeten Rusya kuyudatı ile der-zencir olsa da, manen mevcuttur. Azerbaycan istiklali bir fikir olarak vakidir. Bolşeviklere Kafkasya'da rey-i ammeye mü­ racaat teklif edilse katiyyen razı olmazlar. Çünkü bütün halkın


1 26

MEHMET EMİN RESULZADE

hemen isıiklal-i ida re leh i ne rey verecekleri n i hili rler. Azerhaycan'ın hu kada r felaketler net icesi nde elde ettiği h i r kazanç varsa, o d a hu isti klal fi kri n i n rüs u h ud ur. Şimdi ist i klal ve hakimiyet-i m i l l iye sevdasıyla ya�aya n hir Azerhaycan gençliği vard ır ki, Çeka'nın a mansız idamlarına rağ­ men gecegünd üz ça lı�ıyor, ilk fırsat ve imkanı hekleyip d u ruyor. Bu fırs<ıt gel i nce o, meydana çıkacak ve o z<ıman yan ı k gönl ünde a ı e�in çizgilerle manen men ku� hulu n<ın hayrağı maddeten yüksel­ terek d iyecek ki: ı ı.:\

-En•ı hir kere yiikselcn hayrak hir

daha

inmez!

Evet, hüyük facialar. <ızim sarsıntıla r, m<ı'�eri h<ıreketler // <ısrında ya�ayan Azeri gençliği için m üsta kil ya�am<ık m isak-ı m i llid i r. "M isak-ı M i lli" nin ne gihi m ucizeler ya raııığını o, �ark m i l l iyet­ perverl iğinin alemdarı, hüyük karde1i Türkiyc'n i n gös terdiği h<ı­ ri kad<ı n öğrenmi�tir. H<ı rh-i U m u m i ile ha1layan hadis:lı-ı <1 1em d<ıha neticeye va r­ mam ı�ı ı r. Bu net ice m i llcılerin hakk-ı hakimiyetleri n i Lem i n et­ mek s u ret iyle hasıl olacakt ı r. Bayrağındaki renklerin med l u l ü veç­ hilc , muasır hir Türk ve İslam mevcudiyeı-i siy<ısiyesine tekra r •

kavu�mak ümidiyle, hu mev'ud net iceye çar-çe�mle i n t iza r eden m i l l iyet perver Azerhayca n, hal i hazırda, hi ııahi, pek feci hir d evir geçiriyor. Büyük h i rmanlar ve çekilmez tazyikler içerisi nde güze­ ra n eden hu devirde, Türkiye'nin ist i laka r R usya ile mu'telif hu­ l u n ma k zaru ret i nde kald ığı müddetçe, Azerhaycan pek acı hir * ) A1.crhaycaıı hayrağınılaki mavi m ı k Tiirkliiğii ye�il renk Miisliiıııaıı l ığı. a l rL' n k

ı!c ıeceı.ldiiı.I

\'L'

iııkıbh remzi olmak lıasehiyk ;ısriliği ıernıiı eder ki.

ııı u h l LTl'lll Ziya ( iiikalp lky'iıı "Tiirk ııı i l k ı i nılcııjııı

ıııeı!ı;ııj)'l'linılı:ııjııı''

ıl iisı unıııu i faı!ı; ı:ınıi� olur ..

b(aııı iinınıL'liııı!ı:ııjııı

�arp


1 27

AZERBAYCAN CUMHURiYETi

nasihe tahammül edeceği ni h iss ve takd i r eyler; fakat i�hu za ru ret -i ıarihiyeye m ü ı eve kkilfıne katlanı rken, pek çok a rzu eder ki: "Misak-i Milli"si i le, ya lnız kend i n i n deği l, hütün �a rklıların "hu­ kuk-ı tıe�eriye"sini ilan eden yen i Türkiye, muasır Rusya em per­ ya l izmi n i kızıl sözleri ile kara i�leri ile takdir eyles i n !

SON


MEHMET EMiN RESULZADE

1 28

AZERBAYCAN KURHANLARINDAN 1<>4

BİR LİSTE Kitahımızın met n i nde isimleri zikrolunan şüheda-yı istiklalden maada, Bolşevikler tarafından kurşuna d izilen Azerhaycan kurbanlarının l istesi ni tamamiylc ilan edecek olursak, bu hususta m üstakil bir risale ne�rctmek zaruretinde bulunuruz. Maamafih, bu idamların ne gibi hir maksat ve hedefe tevci h ed i ld iğine bir n ü m u ne olmak üzere, müdafaa-yı

istiklal yol unda feda-yı can

edenlerin esamisini kısmen ihtiva eden bir l isteyi buraya derc­ ediyoruz. ORDU;

ÜMERA ve ZABİTANINDAN:

1) Mirliva Yusuf İ brahim Ağa. 2) Mirl iva Kaytabaşı Hamid Bey 3) Mirl iva Selimov Hebib Bey

4) M irl iva Dilhas Murad Geray 5) 6) 7) 8) 9) 1 0) 1 1) 12)

M i rl iva Şehzade Kası m Mi rza Kacar Mirliva Sülkeviç Süleyman Bey Mira lay Kalacef M i ralay Süleymanov Mira lay Hai'.a n Miralay Cilayev Miralay Koden (Rus) M i ralay Makayev (G ü rcü)

1 3) Kıdem l i Yüzbaşı H üdaverdiycv Hodcş 1 4) Yüzbaşı Konstan t inoviç (Leh)


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

15) 16) 1 7) 18) 19) 20) 21) 22) 23)

1 29

Yüzbaşı Ahmedzade Yakup Bey Kaymakam Alizade Naki Bey Mülazım-ı sani Talışhanlı İ lyas Bey Mülazım-ı ewel Fettahov İ brahim Bey Mülazım-ı ewel Ahudzade Cafer Bey Mülazım-ı ewcl Aklarov Ferhad Bey Mülazım-ı ewel Mirizade Hüseyin Bey Mülazım-ı ewel Mehdizade .... Şehzade Sadreddin Mirza

MECLİS-İ MEBUSAN AZASINDAN:

24) 25) 26) 27) 28)

Rızayev Abuzer Bey (Mühendis) Şeyh Zamanlı Mehemmed Bakır Bey Ahundzade M urtaza Bey Ahicanov Museyyib Bey (Hukuktan mezun) Ziyadhanlı İ smail Han (Sabık Duma mebuslarından)

MUHARRİRİN, ULEMA ve MUALLİMİNDEN:

165

29) Köçerli Feridun Bey. Merhum Kôçerli Azerbaycan Ede­ biyat Tarihini tedkikle yegane meşgul bulunan kıymettar bir mu­ harrir, muallim ve alim idi. 30) Profesör Zimin. Baka Darülfunun'u Tarih ve Edebiyat Şubesi müdürü bulunan bu zat, meşhur müsteşriklerden idi. Azer­ baycan Darülfünunu'nda Şark tarihi ve Arab Lisan ve Edebiyatı kürsüsünü işgal ediyordu. Aynı zamanda dahi Şarkı Tedkik Ce­ miyeti'nin reisiydi. 3 1 ) Mürselzade Piri Bey. "Azerbaycan" gazetesi muharrirlerin­ den. 32) Kabulzade İslam Bey. Zakatala'da hidemat-ı milliyetper­ veranesi ile mütemayiz değerli m uallimlerden.


1 30

MEHMET EMiN RESUL.ZADE

33) Mirza Abbas. Pedagoji sahasında kıymetdar emekleri ile maruf muallimlerden. 34) Muallimlerden Musabekov. 35) Muallimlerden Musabekov Masume Hanım 36) Ticareı Mektebi Alisi talebelerinden Kasımzade Kasım Bey MEMURİN-İ MÜLKİYE ve SAİR SUNUF AHALİSİNDEN

37) Gence Valisi Refibeyov H üdadad Bey (Doktor_Cerrah) 38) Baku Valisi H udiyev 39) Baku Polis Müdürü Mirzazade Rüstem Bey 40) Gence isyanı m übarizlcrinden Kaçak Kanber 41) Nuha Belediyesi Reisi Azak Bey 42) Ağdaşlı M uharrem Efendi 43) Cemal Çavuş. Bolşevik aleminde Cemal Paşa namıyla maruf bulunan bu zat, i htilali n akabinde hapsedilmişti. Hapisten azad edildi kten sonra Lenkeran kazasına kaçmış ve orada ahali­ nin başına geçerek Bolşevikler'e karşı aylarla mukavemet eyle­ miştir. Yusuf Cemal Bey merhum, an-asi, Şarki Anadolu ahalisin­ den olup bütün mevcudiyetiyle Azerbaycan istiklal ve hakimiye­ tine rabt-ı kalb ve bezl-i vücud etmiş bir fedai idi.Hatıra-i ihtiramı Azerilerin kalbinde medfundur. 44) Muzafferov H üseyin - Volga boyu Türklerinden, Bakıl Türk amele birliği katibi 45) z.arif Efendi. Volga boyu Türklerinden. 46) Rüstem Beyli Mustafa Bey - Ağdaş a'yanından


N O T L AR - A Ç I K L A M A L AR



AZERBAYCAN CUMHURiYETi

1 33

NOTLAR - AÇIKLAMALAR 1) Hüseyinz!jde Ali Turanlı (1864-1942). Azerbaycanlı hekim, düşünür ve sanatkar. Rusya'da fizik-matematik fakültesini bitirdikten sonra, 1 890'da Türki­ ye'ye gelmiş, tıp fakültesinden mezunolduktan sonra 1 903'e kadar Türkiye'de hekim olarak çalışmıştır. Azerbaycan'da faal olarak siyasi ve edebi hayatta önemli rol oynamış Türkçülük düşüncesinin yayılmasına çalışmıştır. Azerbaycan'da � )!al. daha sonra Füyuzfit; İrşad, Terakki Kaspi gibi dergi ve gazetelerde yazılar yazdı; muallimlik yaptı. 1910'da Türkiye'ye döndü, İttihad ve Terakki Partisi'nde çalıştı, Türk Ocağı'nın faaliyetlerine katıldı. Siyasi ve edebi kişiliğiyle Türkiye ve Azerbaycan'da etkili olmuş; gençliğin milli idealler altında toplanması için büyük gayret göstermiştir. 2) .Bu antlaşma 10 Ağustos 1920'de İstanbul hükümeti ile İtilaf devletleri arasında imı.alanmıştır. Ankara'daki Büyük Millet Meclisi bu antlaşmayı kabul etmemiş ve geçersiz saymıştır. 3) Sözkonusu harp, 1. Dünya Savaşı (1914-1918) ve Rus ihtilali de 1917 Bolşevik hareketidir. 4) �- Eski bir Türk şehri olan Revan'ın Azeıi Türkçesi'ndeki telaffu­ zudur. �imdi Ermenistan SSC'nin Başşehridir. Ermenice'de Yerevan, Türkiye'de Emıın._olarak bilinir. 5) İldjnjz İldeniz veya bugün Azerbaycan'da kabul edilmiş şekliyle Eldegez. Azerbaycan Atabekleri olarak da bilinirler. Hakimiyetleri 1 146-1225 yıllan ara­ sındadır. 6) Payel Pimitriyeviı; Sisjanoy (1754-1 806): Aslen Gürcü olan Rus generali. Kafkasya'nın istilasına katılmış, gaddarlığıyla tanınmıştır. BakQ'nun muhasarasında Azeıi Türkleri tarafından tuı.ağa düşürülecek öldürülmüştür. 7) Bu kıt'a bazı divanlarda üç beyitten ibarettir. Metindeki beyitlerin arasında olması gereken beyit şöyledir: Lehçe-i Türki kabQl-i nazm-ı terkib etmeyip Ekseren elfazı mt-merbQt u na-hem-var olur Bkz. Mehemmed Füzuli, Eserleri (Tertip eden: Hamid Araslı), _1.c., BakQ: 1958 s.583. Bu beyit de muhtelif eserlerde birbirinden farklıdır. 8) Aliçan Kaysi Tebriz(XVII asır başlan): Farsça ve Azeri Türkçesi ile şiirleri vardır. Devrinin _kudretli şfiirlerindendir.


1 34

MEHMET EMiN RESULZADE

9) Smid Ebu'l-Kiisım Nebatj(1812-1874): Hem klasik tarzda hem de aşık şiiri tarzında (bu tarl şiirlerde Hançobani mahlasını kullanmıştır) şiirler yazmış devrin çok meşhur su!T şilirlerindendir. Farsça ve Türkçe şiirleri birlikte defalarca basılmıştır. 10) Molla Penah Vakıf (1717-1797): Azeri sahasının en tanınmış şfürlerin ­ dendir. Karabağ Hanı'nın sarayında "eşikağa!ığı" yapmış, siyasi sebeplerle öldü­ rülmüştür. Hem klasik tarzda hem de aşık tarzındaki şiirlerinde realizm, sami­ miyet, sade ve akıcı bir dil dikkati çeker. Modern Azeri şiirinin gelişmesinde tesirleri olmuştur. 1 1 ) SCJIYid Azim Sirvani (1835-1888): Klasik Azeri şiirinin son büyük tem­ silcilerindendir. Mükemmel medrese tahsili gönnüş, Farsça ve Türkçe şiirler, çocuklar için manzumeler yazmıştır. Farsça, Türkçe divanlanndan başka, küçük mesnevileri ve bir de tezkiresi vardır. Devrinde büyük bir itibar gönnüş, edebi çevrelerce üstad olarak kabul edilmiştir. Uzun zaman muallimlik etmiş; gazete­ ıere çeşitli konularda yazılar göndenniştir. Kısaca Seyyid diye de tanınır. _ 12) Mirza Ali Hap La'li (1835-1907): Türkçe ve Farsça şiirleriyle tanın­ mıştır. İ stanbu!'da Tıp Fakültesi'nden mezun olmuş, Tebriz'de İ ran şehzadesinin sarayında çalışmıştır. Müretteb olmayan iki dildeki şiirlerden ibaret divanı bir çok kere basılmış ve çok okunmuştur. Sade bir dil kullandığı için, bilhassa dini şiirleri halk tarafından çok sevilmiştir. 13) Ebü'l-Hesep Racf (1835-1875): Klasik ıahsil gönnüş, sade bir dille, -bütün Azerbaycan şairleri gibi: Türkçe ve Farsça şiirler yazmışıır. Samimi, içli, lirik şiirleri, dokunaklı mersiyeleri Azerbaycan'da çok sevilmişıir. Bilhassa dini şiirleri halk arasında rağbet kazanmıştır. 14) Abdüsselimzilde Mehemmed Hadi (1879 - ? ): Çocukluğundan iıibaren maddi ve manevi sıkıntılar çekıi. Klasik şark külıürünü çok iyi biliyordu. Azer­ baycan'da romanıik edebiyatın gelişmesinde büyük rol oynadı. Şiirlerinde Namık Kemal, Hamid ve Fikret'in ıesiri görülür. Azerbaycan'ın hürriyet ve vaıan şairidir. 15) Mirza Aliekber Sabjr (1862-191 1): Modern Azeri şiirinin ilk büyük temsilcilerindendir. Hophopname adı allında ıoplanan mizahi şiirleriyle büyük yankılar uyandınnış, siyasi ve sosyal konulan şiire sokmuş Azerbaycan'ın yeni­ leşmesinde çığır açıcı olmuşıur. Realizm, hürriyet ve demokrasi onun şiirinin temel taşıdır. Azerbaycan Türkü'nün ruhunu onun kadar derinden kavramış ve kendi diliyle ifade etmiş başka bir ş§ir yokıur. Hophopname Prof.Dr.A.Meciı Doğru tarafından Türkiye'de de neşredilmişıir (Ankara: 1975).


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

1 35

16) Hüseyin Cavjd ( 1 882- 194 1 ): Mükemmel bir öğrenim gÖ�dü. 1906-1910 yılları arasında İstanbul'da bulundu. Darülfunun'un edebiyat şubesinden mezun oldu. Azerbaycan"da muallimlik yaptı. Romantik-milli Azeri edebiyatının e� önde gelen temsilcilerindendir. Şiirlerinde Türkiye Türkçesi'ne çok yakın bir dil kul­ landı. İ lk şiirlerinde Rıza Tevfik, lfanıid ve Fikrct'in tesirleri görülür. 17) Ahmed Ceyad (1892-1937): J�omantik-milli Azeri edebiyatının H. Cavid ile birlikte kurucularından biri olmuş; Türkiye'deki milli edebiyat ve hececiler cereyanının tesiriyle hece vezniyle yazmıştır. Milli-vatani şiirleriyle 1915-1920 yılları arasındaki Azerbaycan milli hareketinin bayraktarlığını yapmıştır. Modern şiirin halk diline ve halkın dünyasına yönelmesinde tesirleri olmuştur. 18) Abbas Sıhhat (1874-1918): Romantik şairlerdendir. Medrese tahsili gördükten tıonra Tahran'da Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. Fars ve Fransız edebiyatını çok iyi biliyordu. M.E.Sabir'in yakın dostlarındandır. 1905'ten sonra muallimlik yapmaya başlıyor ve şiirleriyle tanınıyor. Bir yandan da ders kitapları hazırlıyor, çocuklar için tercümeler yapıyordu. Eserleri devrin bir çok gazete ve dergilerinde neşrediliyordu. 1905 Rus, 1906-191 1 İ ran ve 1908 Türkiye meşru­ tiyet harekelleri bütün Azeri şliirleri gibi Sıhhat'i de etkilemiş inkılabı, hürriyeti tebliğ eden şiirler yazmıştır.

19) Alj Abbas Müzpjb ( 1 883-1 938): Şıfü. yazar, gazeteci olarak bilhassa 1905'ten sonra Azeri edebiyatında mizahi şiirleriyle cehalete ve taassuba karşı sert tenkitler getirmiştir. 1915'1erden sonra ortaya çıkan Azerbaycan milli hare­ ketini desteklemiştir. 20) Seyyid Azim Şirvan! kasdediliyor (bkz. 1 1 . not). 21) Mirza feth-A!i Abupdılide (1812-1878): Modern Azeri edebiyatının kurucusu. Bu edebiyatın halk dili üzerinde yükselmesini sağlayan, İslam 41emin­ deki ilk tiyatro yazarı, büyük refornıist, ilerici mütefekkir. Temsj14t adlı (Tif­ lis: l859) komedilerinden başka, şiirleri, makaleleri yanında Kemalüd-deyle Mek ­ l1U21arı adını taşıyan şark dünyasına yöneltilmiş sert tenkitleri de vardır. Azeri muhitinde demokratik düşüncelerin, modern edebiyat anlayışının yerleşmesinde büyük rol oynamıştır. , 22) Necef Bey Yezjrli (Vezirov) (1854-1926): Rus mekteplerinde okuyarak bu halkın tesiriyle yetişen ilk aydınlar neslindendir. Ahundzade'den sonra tiyatro dalında eserler vermiş; onun yolunda yürümüştür. Yeni Azeri cemiyetinin buh­ ranlarını konu alan dramlarıyla tanınmıştır. Muallimlik ve gazetecilik de yap­ mıştır. Modern Azeri edebiyatının oluşumunda eserleri kadar öğrencilerinin de rolü olmu�tur.


MEHMET EMiN RESULlADE

1 36

23)

Abdürrahjm

Bey Hakyerdi!i

(Hakverdiyev) (1870-1933): Dram yazan,

hikayeci ve muharrir. Azerbaycan edebiyatında realist demokratik edebiyatın ilk temsilcilerindendir. Ahundı..Ade, N.Vezirli gibi halk dilini işlemiş, edebi dilin bu temel üzerinde oluşmasına katkıda bulunmuştur.

Molla Nasreddjp ekolünün de

temsilcileri arasında yer almıştır. Satirik hikayeleri ve oyunlarıyla Azeri edebiya­ ıına yön veren şahsiyetlerden biri olmuştur.

24)

Sultan Mecjd Ganjı.3de (1 866 - 1937): Gazeteci, yazar, muallim ve dilci

olarak geniş bir sabada faaliyet gösıermiş, özellikle muallim olarak yetiştirdiği gençler Azerbaycan'ın yükselişinde önemli hizmetler görmüşlerdir.

1918-1919 yıllan arasında İ1l.ilıad. adlı paninin bünyesinde siyasi bayata atıldı. Sovyet devrinde "Azerbaycan Tedkik ve Tetebbu Cemiyeı i"ndc çalıştı, ama Stalin devrindeki temizlik hareketinden kurtulamadı. 25)

Neriman Nerimanov

(1870-1 925); Yazar, gazeteci, doktor ve siyaset

adamı. Sovyet Azerbaycanı'nın ve Azerbaycan Komünist Fırkası'nın ilk başkanı­ dır. 1 905'ten sonraki siyasi hayata aktir olarak katılmıştır. Ruslarla anlaşamadığı için 1 925 yılında Moskova'da zehirlenerek öldürülmüştür. Bir romanı, hikaye ve piyesleri vardır.

26) CeW Memmedı:uluzade

(1866-1932): Gazeteci ve yazar. 1905'ten son­

raki Azerbaycan kültür hayatının gelişmesinde çok büyük rolü olmuş yazar ve

düşünce adamlarından biridir. 1906'da Tiflis'te çıkarmaya başladığı Molla

Nas­

a:Wlin dergisi, bir yandan köhnemiş şark hayatına, bir yandan da Rus emper­ yalizminin zulmüne karşı mücadele yolunu zorlamıştır. Bu derginin yazar 'kad­ rosu, raaliyetleri ve eserleriyle milli Azerbaycan ruhunun gelişmesinde önemli rol oynamışlardır.

ı 920"de Azerbaycan'ın Bolşevikler eline geçmesi üıerine Tebriz'e geçerek

Molla Nasreddin'i orada 8 sayı çıkarmış, fakat Ruslar'ın vaadlerine aldanarak Azerbaycan'a dönmüş. Dergisini istediği gibi çıkarmasına izin verilmediğini gö­

rünce bir köşeye çekilmiştir. 27)

Üzeyir Bey Hacıbeyli (Hacıbeyov) (1885-1948):

Meşhur Azeri bestek4n,

gazeJeci, yazar. Modem Azeri müziğinin temelini atan dahi sanatkar ve nazari­ yecidir. (Daha fazla bilgi için bkz. Kardaş Edebiyatlar, sayı: 17. Üzeyir Hacıbeyli Özel Sayısı):

28) Hasan

Bey Maljkzade Zerdabi (1 842-1907):

Gazeteci, fikir adamı. Rus­

ya'daki Türkler'in ilk gazetesi olan Ekinçi (1875-1877)'nin kurucusu ve başyazarı. Gaspırah'dan önce dil ve külıür problemlerine eğilmiş, Rusya'daki Türk milli uyanışının ilk temsilcileri arasında yer almıştır. Sosyal faaliyetleri ile de Azer­ baycan'da unutulmaz işler yapmıştır.


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

1 37

29) Ünsizfideler: Hacı Said ünsizade ve Cel�I Ünsi:z.ide kardeşler. AZeri gazeteciliğinin gelişmesinde ve milli düşüncenin oluşmasında önemli rol oynamış­ lardır. Bunlar tarafından � (1879-1880), Ziya-i Kallrnsjl/Ye (1880-1884), Keş­ kül (1883-1891) adlı süreli yayınlar neşredilmiştir. Milli ve dini meseleler hak­ kında halkı uyandırdıklan için çar hükümetinin takibin!! uğramışlar; sonunda Türkiye'ye gelip yerleşmeğe mecbur olmuşlardır. 30) Mehemmedda Sahıaııı (1846-1931): Yazar, gazelci, dilci ve devlet adamı. Leipzig Üniversitesi Felsefe Bölümü'nü bitirdi. Paris'ıe şark dilleri okul­ lu. Bazı rus gazetelerinin muhabirliğini yaptı. İstanbul'da bulundu ve "Mehmed Bey" im1..asıyla yazılan neşredildi (1890). Tinis'ıe matbaacılık yaptı ve Kaspi'yi neşreııi. 1 907'de Rus Meşrutiyet Mec!isi'ne seçildi. 1 920'den sonra BakO'da üni­ versite hocalığı yaplı. Latin harflerini hazırlayan komisyonda çalışlı. Halla bu konuda muanzı olan Gaspıralı ile de polemiğe girdi; bu yüzden de itibarı sarsıldı. Ağaoğlu Ahmed ile de ıartışmalan vardır. Hakkında ciddi araşlırına yapılmamış çok yönlü bir şahsiyyeııir. 31) .İk.t!iıl 1 912-19 1 3'ıe S.Aynullayev, 1913-1914 yıllan arasında Seyy id Hüseyn Sadık ve 1914'ün 760. sayısından 1915'e kadar M.E.Resul:z.ide tarafından çıkartılmışıır. Toplam olarak 923 sayı çıkmıştır. 32) Sada-yı Hak· 1912-1915 yıllan arasında S.Tahirov tarafından neşredil­ m.jş; başyazarlığını H.Vezirov yapmıştır. 33) � Bir çok süreli yayın gibi milyoner Hacı Zeynelabidin Tağıyev'in desteği ile 1891-1919 yıllan arasında çıkmıştır. 34) liııyaJ.;. 1905'te 131 ve 1906'da da 194 sayı olmak üzere toplam 225 sayı çıklı. 1905'in 102. sayısına kadar A.Ağaoğlu ve Hüseyin:z.ide Ali Bey birlikte çıkardılar. H.Ali Bey sonraki sayılan tek başına çıkardı. 35) �1905-1907 arasında çıkmıştır. 1906'nın 1 16. sayısına kadar AA­ ğaoğlu, 1907'nin 1 -15. sayılannda H.Vezirov, 1908'de 46-57. sayılarda da geçici olarak M.Emin Resul:z.ide tarafından yönetilmiştir. 36) &ıksöz; Mehmet Emin Rcsul:z.ide tarafından 1915-1918 yıllan arasında çıkartılmış, M.E.Abdülazizoğlu ve Üzeyir Hacıbeyli de Resul:z.ide'ye yardımcı olmuşlardır. 37) Molla Nasre<ldjp: 1906-1931 yıllan arasında C.Memmedgulu:z.ide tara­ fından çıkartılmıştır. Tinis, Tebriz ve BakO şehirlerinde üç ayn devre olarak yayınlanmıştır. 1921 yılından sonra resmen Sovyet hükümeti tarafından çıkartıl­ mıştır.


1 38

MEHMET EMiN RESULZADE

38) fıi)'.Qı.at , J 906'da 6 ve J 907'de 32 sayı olmak üzere toplam 38 sayı neşredilmiştir. 39) Bu yardım Kardeş Kömeği (kardeş yardımı) adıyla tanınmış; Anadolu felaketzedelerine Azerbaycan halkının yapmakta olduğu büyük bir fedakarlık olarak tarihe geçmiştir. Yapılan yardımlar, bu husustaki şiirler ve diğer yazılar aynı adla; KardQ Kömdi (Kars. Ardahan harbzedelerinin nefine çıhan bir defelik edebi. siyasi mecmua. Redaktörü Mehmed Emin Resulz.Ade, Baka: 1917 basılan bir kitapta toplanmıştır. Bu eseri ı.le yakında neşretmeyi kararlaştırmış bulunuyoruz. 40) Bu bina Musa Nağıyl.'V tarafından genç yaşta ölen oğlu İsmail'in adına yapıldığı için İsmailiyye 'adıyla tanınmıştır. Çok büyük ve çok yönlü kullanıma müsaittir. Baka İslam Cemiyet-i Hayriyycsi'nin ve bu cemiyetin tiyatro · grubunun burada bazı faaliyetleri olmuştur. Çok azametli ve şark mimarisinin çizgilerini taşıyan bir yapıdır. 41) Hacı Zeynelabjdjp Ta�ıyey (1823-1924): Meşhur petrol milyoneri ve hayır-hasanat sahibi. Gelirinin büyük bir kısmını hayır işlerine, mekteplere har­ camış fedakar bir yurtsever. 1883'de Baka'da yaptırdığı tiyatro binası, kız öğret­ men okulu, tarih müzesi olarak kullanılmakta olan evi ve daha bir çok hizmetleri bugün bile hayırla anılmaktadır. Azerbaycan matbuatının gelişmesine de çok yardım elmiş, Hayat ve Füyu­ zaı'ın bütün maddi masrafını karşılamıştır. Sayısız öğrenci okutmuş, İslam Ce­ miyet-Hayriyyesi'nin en büyük destekçilerinden biri olmuştur. Bolşevik rejimin­ den kaçmamış, yurdunda şerefi ile yaşamayı tercih etmiştir. 42) Saadet Cemjyefr 1907'de Baka'da kurulmuş klasik tarl öğretim yapan bir çok mekteplerin açılmasına. milli fikirlerin gelişmesine yardımcı olmuş bir hayır cemiyetidir. Bu cemiyetin Medrese-i Saadet, Medrese-i Ruhaniye gibi bazı mektepleri dini karakter taşıyordu. Bu okullarda Türkçe, Ar.ıpça ve Farsça da öğreıilmek­ teydi. 1920'den sonra bu cemiyetin açtığı bütün mektepler kapatılmıştır. 43) Necat (ı\zerbaycap Türk,çsj'pde Njcat) Cemjyeıj: 1906-1907 yılları arasında ı\zerbaycan'da büyük hizmetler görmüş kurumlardan biridir. Mektep­ lerin geliştirilmesi. öğrencilere burs verilmesi, okuma yazma kurslarının açılması gibi kültürel faaliyetleri yanında tiyatro sahasındaki çalışmalarıyla da dikkat çekmiştir. Cemiyetin adını taşıyan ıiyaıro topluluğu. yerli ve yabancı (Türkiye de dahil) bir çok oyunu sadece Azerhaycan'da değil. diğer yörelerde de oyna­ mıştır.


AZERBAYCAN CUMHURIYETt

1 39

NQr-i Maarj[ Cemiyeti ile birlikte çalışmalar da yapılmıştır. Bu iki cemiyet 1906-1917 yıllannda Baka civannda otuza yakın ilkokul açmışıır. İ şçiler için de akşam okullan açılmış, devrin bir çok aydını bu hayır cemiyetlerinin faaliyetle­ rine katılmaktan geri durmamıştır. 44) N�r-j Maarj[ Cemjyeti: X.X. asrın başlarında BakO"da ve Azerhaycan'ın diğer şehirlerinde kurulmuş bir çok hayır cemiyetlerinden biri. 1906'da kurulmuş 1917'ye kadar faaliyetini sürdürmüştür. Kuruculan daha çok petrol zenginleri idi. Mekteplerin açılması, kütüphanelerin kurulması: işçilerin mesleki ve medeni bilgilerinin yükseltilmesi, yoksullara yardım, tiyatro gösterileri vb. geniş bir sahada faaliyet göstermiştir. 45) Safa Cı:mjyeti" 1910-1917 yıllan arasında BakO"da faaliyet göstemıiş cemiyetlerden biridir. Aynı adla anılan bir tiyatro topluluğu da oluşturmuştur. Benzer gayeler için faaliyet göstermiş Nicat Cemiyeti'nin de tiyatro topluluğu vardı. z.anıan zaman tıu iki cemiyetin aktörleri müşterek oyunlar da sergilemiş­ lerdir. 46) D..ıı.oıa;. Rus Devlet Duması olarak da bilinir. 1905 Rus ihtilalinden sonra kurulmuş meşrutiyet meclisi 1906-1917 arasında faaliyet gösterir. Millet­ vekiHeri toprak sahipleri, işçiler, şehirliler, köylüler arasından seçilmiştir. !.Du­ ma'da 448 mebusun içinde Türk ve müslümanlardan da temsilciler vardı. Ali Merdan Topçubaşı, M.Aliyev, E.Muradhanova, İ .Ziyadhanov, E.Hat..-verdiyev A­ zerbaycan'dan seçilmişlerdir. A.M.Topçubaşı, meclisteki bütün Türk-müslüman mebusların oluşturduğu fraksiyonun reisi idi. !.Duma, 9 Haziran 1906'da çar tara[ından dağıtıldı. il. Duma 20 Şubat 1907'de toplandı. Bu mecliste de İ .Tağıyev, Azerbaycan'dan Z.Zeynelov, M.Mahmudov, H.Hasmemmedov, F.Hoyski bulunuyordu. ili. Duma 1 Kasım 1907'den 9 Haziran 1912'ye kadar faaliyet gösterdi. Bu mecliste Müslümanların ve Türkler'in az temsilci gönde.� meleri için hususi kararlar alındı. Azerbaycan'dan sadece H.Hasmemmedov se­ çilebildi. iV. Duma'da da M. CaCerov tek başına Azerbaycan·ı temsil etmişti. Bu meclisler, o zamanlar şehir meclisleri ve belediyeler için yapılan seçimler -çok kısıtlı olsa da- Azerbaycan aydınlannın politik tecrübe kazanmasına yol açtı. 47) Vı:!ikorus· 19. asırdan itibaren Ruslar için kullanılan sı[atlardan biri. Rus ırkından olan. 48) Bnland Seymj· 1809-1917 yıllan arasında Büyük Finlandiya krallığı parlamentosuna Ruslar'ın verdiği isim.


1 40

MEHMET EMİN RESULZADE

49) Ukrayna Radası: 1920'1i yıllarda Ukrayna, Belorusya. Litvanya. Polonya ve Rusya temsilciler meclisinin ve şuralarının tarihi ismi. 17 Mart 1917'de Kiev'de kuruldu. Merkezi Rada olarak da bilinir. İhtilal sırasında Merkezi Rada geçici hükümetin tarafını tutmuştu. 29-31 Ekim 191 7'de Ukrayna'da hakimiyeti ele geçirdi. Bolşeviklerle çarpıştı. 8 Şubat 1918'de Bolşevikler galip gelince Volıın'a çekildi. Brest-Litovsk andlaşmasından sonra yeniden Kiev'e taşındı. Almanlarla çıkan ihtilaf sonunda lağvedildi. 50) Tazepir (veya Tezcpir) Camjj· 1905-1914 yılları arasında BakO'da inşa edilmiştir. 5 1 ) Feth-Ali Han Hoyski ( 1876-1920): Hukukçu; Azerbaycan'ın tanınmış milli liderlerindendir. 1907'de Duma'da Azerbaycan milletvekili idi. 1917-1918 arasında. Mavera-yı Kafkas hükümetinin halk maarif komiserliği"ni yapmış; bu müşterek hükümetin dağılmasından sonra kurulan Azerbaycan Cumhuriyet i'nde başbakanlık ve bakanlık yapmış; Bolşevikler Azerbaycan'a girdikten sonra kaçtığı Tiflis'te Ermeniler tarafından şehit edilmiştir. 52) Bu şiir Azerbaycan milli hareketinin bayraklaşan şairi Ahmed Cevad ( 1892-1937)'ın Dalga (Bak0:1919, s.35) adlı eserinde yer alır. 10 Mayıs 1 919'da yazılmış olan bu şiir "Şehidlere" başlığını taşımaktadır. 53) Burada adı verilmeden zikredilen §ahıs YysyC Yezjr Çemenzemjnli (Yusuf Bek Vezirov 1887-1943) olmalıdır. Zira o tarihte Azerbaycan Cumhu­ riyeti'nin temsil etmek üzere İstanbul'a elçi olarak gönderilmişti. 54) Türkjstap Yilayetjpjp Gazeli' 1 870'te Taşkent'te Rus umumi valisi KauCmann'ın. emri ile çıkartılmağa başlanan, işgalcilerin yararına hizmet etmiş bir gazete. Resmi işler, emirler için kullanılmış halktan ilgi görmemiştir. 1 87Q-1884 arasında Rus memurlarından Şahmerdan İbrahim çıkartmış. 1884'ten sonra Türk-İslam düşmanı misyoner Aştraymov'un eline geçmiş, iyice Rus propogandasının vasıtası olmuştur. 1905 ihtilalinden sonra Türkistanlı aydınlar da bu gazeteden milli gayelerle yararlanma imkı1nını -az da olsa- buldular.


F O T O G R A F L AR•

) Fotoğrar alt yazılarının sonundaki numaralar;/�'iıatıın orijinalindeki sahik : numaralarıdır (Naş.). '

1




-

�. -.

fr

-

�-

!.


Bakô civarmda kain "Bibi-Heybet " ziyaretglihı: Fas l -ı mahsusumuzda Azerbaycun edebiya­ tındaki mevki'-i mahsusu zikr olunan muhterem I l üseyinzı'ide Al i Hey'in tersim ettikleri tablodan kopya edilmiştir (s.25).


Medis-i Mebu san'ın ilk celses i : � ı ı rn -yı M i l l i reisi ve hey'et-i vükeladan bazı zevat

(S. )h).




. J;;ı,

Azerbaycan rical ve mebuslarından bir grup: Cumhuriyetin Avrupa devlt."tlt."rince tasdiki nıiina­ sebetiyle Hariciye Nezaretinde yapılan merasimden çı karken (s.73).


Zerdahi Melikzade Hasan Hey (s. 81).

· · Milli ve edebi intihaıı·· faslınd;ı Azerbaycan maıbuaıındaki rolü mezkOr bulunan bu zat, değil yalnız Azerbaycan'ın, bütün Rusya Türk matlıuat-ı mevkutesinin piridir. 1875 senesinde te'sis ı.")' k'diği "Ekinc;i"gazetesi ile Hasan Bey merhum, Azerbaycan Türklüğünde harı;-ı milliyi tenmiye eden Hasan Bı.")', ekliği ilim ve irfan toh\lmlarının 1905 senesinde inkişaf eden milli mal huatta çiçeklendiğini görmekle bahtiyar olmuştur. Hasım Bey, ıahsil·i illi görmüş tabiat muallimi idi. Hikmet-i tabi'iye ait bir çok makale ve risaleleri vardır. 1 905'nci senede vefat eden Hasan BL")'0in kcyfiyct-i irtihali milli matem şeklini ihraz eylemiştir.



-

., "O

.:: · ı:; Q, it

JQ ., c :::r c



İlk liey'et-i vükela reisi merhum Feth-Ali Han (s. 1 12). Fcıh-Ali Han Azerbaycan ıarilı-i ıqekküliinde mühim bir rol oynamış simala­

rındandır. Mümaileyh Rus Mckıelı-i l l ukuk'undan me'zun meşhur bir avukat iken ikinci Duma'ya Kıı fkasya Müslümanları tarafından mebus inıiha .b olunmuş­ tu. 1 '> 1 7 senesinden itibaren zuhur L'<len ihtilal senelerinde, alıııli-i Islamiye'nin hukukunu müdafaa ile dahi keslı-i temayüz eylemiştir. Müş;ırünileylı ilk Azer­ baycan kalıinelcrimle riyaset eylediği gibi, son zanıarıda dahi Harbiye Veka le­ ıi'nde bulunmuştur. Fı;ılı-Ali 1Ian Antanta Kuvı\-yı lşgaliyesinc kar:ıı Azerbay­ can istiklal-i siyasisini. kurtarmak hususunda bi'llıa�sa ilıraz-ı metanet etmiştir. Cumhuriyetin l lol�vikler ıararından iMilasını müteakip mümaileylı riraren Tir­ lis'c iltica eylemiş. hurada Azerbaycan davasını idame eı ıirmek!e iken. hain bir kur:ıun kıymetd;lr hayatına kci' hir surcııe halime çekmiştir. fçıh-Ali Han'ın �u suretle sahne-i hııyaııan çekilmesi Azerbaycan istiklalinin hasretiyle dağdar olan giinüllerde silinmez bir teessür bırakmışıır. Hüdıt garik-i rahme! eyleye.


Son hey'et-i vükela reisi N esih Hev (� . 1 2 1 )

ıfı

. Yusuf llcylı Nesih ! ley. l<alk•!''"''da Türk m i l l.ivct-p erve�!i ni terviç ed.rn .de�erli · r ıı ıııı lcnlendır. Vakııvlc Kırını da nıııntc§ır . . ' · »ızetesı hev et-ı erka­ nından bulunan 1ıu· zatın (irncc'de tcşekkü c e n . . ·· · • -· ' · ·· · ' · Eırli.ahl:.:.n ın müessisi olnıu § ve tertih evled iı!i progra nıl a usya'da ya§ay;;n · ur ·

ı

ği

�için nıııhtarivet -i idare talc J eyledi gibi. !\zcrhavcan nıuhtarıyeti fikrini dahi lıir nıadde-i niahsusa ile tes ıit cvlenıiştir. Nesjb Ol. ). Azcrhayc;ı n 'da te­ �e kkiil eden hütiin kalıinelcre iştirak L"Vlemiş. son ikı kalııne dahi ke nd i taht-ı riyasetinde IL-ıjekkül etmiştir. Nesih kuwctl i lıir k;ıleme sahip o l duı! u gilıi . fra t lıir hararetli de tiir nıitık idı. Müşarünilcy . kuwet-i iman sahihi ve d em o l adamdı. Vak'a-i isti layı mütcakıp maiyetinde rırka ıırkada§larından bir Müsavatçı olduğu halde. nıü� 1rim i levh Gürcistan'a geçmek üzere BakO'dan mürarek;ıt eyle ­ mişse de ne kcnilisin i n iıe d e yoldaşlarının nerede olduklarına d a i r sahih hir halier alınaınaını�tır. Neşjh katjı olan alaka ve muhalıhct, üç seneye karih lıir gavlıuhettcn sonra dahı \:ndisiııın hala her-havai olduğu hakkında efbir-ı umıınıivedc hir ünıid hmıkıvor.;a da. nıa'attee;., üf liakikatin bu ümid ile muva­ fakat eocccği n i tahmin eyleıiıek üçtür. Azcrlıavcan mdkOrcciliğinin en hararetli ve en s;ımimi erkanından olan . ı , k;i sc-i şehadeti naş etmiş olsa hile bu mdkOrL')'i yaşatan gençliğin mu ayyı 1.-s ı n e o daima zindcdir. Allali, kendi iman ve rahmetındc lıulundura.

UR\.

Bf'c


Meclis-i Meb'usıın Reis-i ·Sunisi merhum Husun Bey (s. 1 28). !ley rcis-i sı'ini sıraııyla intihap olunmu� da, reis-i evvel Ni Merdan .lk)'.'in lıi'l-vazirc Avrupa'da lıulunduklarından, vazife-i riyaseti lıi'l-riil tekeffül etnıi§lcrdi. llils;ın Bı;y. Azerlıayca n'ın gay ret li münevverlerinden olup cumhuriyet tC§kilinden daha evvel hı dem � t- ı milliyesi ile temayüz etmiş simalardandır. Bol�"Vik istilası 7.ilmanında !!asan lky. Tin is'de bulunuyordu. Vak'a-i istilayı müteakip ll;ı:wın BL')' menılckL·tinin h al �sı için mücahcdL�ine devam etmekteyken hain hir kul)unun kurtıanı oldu. �ehid-i mağrur Moskova Tıh fakültesi'ndcn mezun idi. Merhumun h ı fııssıhaya ait halkın anl ayahih:ceği hir tartda yazılmıır Türkçe L�erleri olduğu gihi nıehahis-i siyasiyı..-ye ait risaleleri de vardır. llaMn Bcy'in ııahsında A1.nha ycan Türklüğü samimi ve vefakar hadimlerinden hirini ka y hetmi�t ir. l J l u Tann ruhunu �d ı..;ıkyc. !las;ın


Türk Şühedıl Türbesi (s. 1 37).

B u resim, Hakü'nun iMinladı esnasında ( 1 5 Eylül 1 918) şehid düşen Türk a�­ kerlerinin kan.leli mezan üstünde, rical-i devlet. mebusin ve on binlere baliğ bir cem-i galir muvaceht.-s inde. hükOmeı, mebus.1 n ve furuk-ı siyasiye namına söylenen samimi nuıuklar ve büyük bir iht ifal ile vaz'-ı bina merasimi icra olunan ı ü rbcnin haıırda kalan bir projesini ıemsil eder. Azerbaycan haya ı -ı milliyesindc m ü h i m bir himıeıi sehk eden UakO Cemjyet-j 1-iayrjyesj' nin ıqcbhiis ü ile başlanan bu ı\bide-i şükran 1 920 senesi Eylülünün I S 'ine kadar iımam olunarak, Baka isıila­ sının dt."\T-i sem.-visi mün;ıselıcıiylc muıanıan bir rcsm-i ifıiıahı tasawur olun­ makta iken Bolşt.-vik isıilası üzerine iımam edilememiştir. Rolşt.-vi k iMilası üzerine nli-ıamam kalan ı'ibide-i şükran. yalnız projesini gördüğümüz bu BakO ı ü rbcsi değildir. Gence civarında Hacı Kiind sa yfiyesind e medfun bulunan şüheda me1.an üstünde na-ta mam kalmışıır. Resimde gördüğümüz BakO türbesinin

çeşm eni n dahi

inşası

mutasawer idi.

dahi

bir

libide yapılmak üzert.-yken

nezdinde"ŞühedS Bula�ı''namıyla bir


Taze Pir camiinde ıyd-ı fıtr� Uakfı'da, Ingiliz işgal ordusu kıt'aa­ tında bulunan Hindistanlı lslam sipahileri Azerbaycan neferleri ıyd-ı fıtır namazını edadan sonra siyasi bir vaazı dinlerken

(s. 144).




(C'

jKolur

·O

... . , ,. 1

1 ·, 1

\

·-

a

� Oımiryolu

- · - · -Türkiye sınırı - - _ _ _ - İdari bölge sınırları

- - - Ermınlsl•n41 D�§ıstan .. Gürcistan slf\ln - · - · •İrAn 1ınır1

.:)o Van

?

o

Erçiş Batgiri

G

D l

!

a

n

Harl l a sı

A ı cr b ay c a n Cumh u r i y e l i



S Ö ZLÜ K



AZERBAYCAN CUMHURiYETi

S Ö Z L Ü K çok acaip, tuhaf uçak ağyar: yabancı, el acib:

aeroplan:

haller, durumlar akd: kurma, düzme, sözleşme akd-i içtima: toplantı yapma akvam: kavimler aıam: elemler, acılar ale'l-husus: özellikle ale'l-umum: umumiyetle, genellikle Alem: dünya Alem-i İslAm: İslam dünyası Alem-şümul: atemi, dünyayı saran, kapsayan AmAI: emeller Amil: etken, sebep Anud: inatçı Ara: reyler, oylar asr-ı hıizır: yaşanan asır asri: medeni , modern Asude: rahat atalet: tembell i k atlkJyyat: arkeoloji avam: halk avıimil: etkenler, sebepler avıimil-i içtimaiye: sosyal sebepler azim: büyük ahval:

1 65


MEHMET EMiN RESULZADE

daha sonra, ondan sonra bahr. deniz bahr-ı llozar: Ha7.ar denizi bakıyat: geriye kalanlar bakıyat-ı salihat: hayırlı işler için yapılan şeylerden geriye kalanlar batın: iç, ıçyuz bati: yavaş, ağır hareketli behre: ürün Belagen ma belağ: alabildiğince, mümkün olduğu kadar ber-vech: olduğu gibi ber-vech-1 ihtisar: kısaltıldığı, özetlendiği gibi beşer: insanlık beyan: anlatma, söyleme beyn: ara beyzA: bembeyaz bi-gayr-ı hakkın: haksız yere, haksızca blla-: -sız, -siz bilA-zaman: zamansız bilA-vasıta: aracısız, doğrudan bilAd: beldeler bi'l-istifade: istifade ederek, faydalanarak budak: dal badehu:

cereyan eden yeni cehaviz: cihazlar, techiıAt cebi: cahillik

cari:

cedid:

1 66


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

yiğitlik çağırma, çekme toplama, yığma cem: cem-1 Alem: bütün dünya cemAd: cansız madde cenk-dk cenk, savaş arayan cenub: güney cerh: çürütme, yaralama cesim: büyük, iri cidal: mücadele cihan-baha: cihan değerinde cüz: parça · celadet: celb:

çar-çeşm:

dört göz

kız öğretmen okulu defineler derk: anlama deruhte: üstüne alma, yüklenme dest: el dest-res: el atma deyn: borç dlger-gdn: değişmiş, bozuk, başkalaşmış dlrektuvar: bir memleketin idaresini eline alan kurul dMzyon: tümen dogma: tabii, öz, dogmahk: tabii olma, tabiilik, öz olma. d.-.;ar: uğramış, yakalanmış, tutulmuş darü'l-mualllmat:

defaln:

1 67


MEHMET EMiN RESULZADE

dı.i;ar-ı sefalet:

1 68

sefalete uğramış

dOn: alt, aşağı düşvAr: düvel:

güç, zor devletler

düvel-1 müttenırn

ı lak

Dn

k t lcri

şairh.:rııı habası ecanlb: ecnebiler, yabancılar ecir: ücretle çalışan, gündelikçi eda-yı deyn-1 şükran: borcunu yerine getirmek edani: en alçak, aşağılık efkll r: fikirler efkll r-ı umumiye: kamuoyu ehemmlyet-1 hayatiye: hayati önem ehibba: dostlar ekanim-i hürriyet: hürriyet esasları elviye: livalar, sancaklar elviye-1 selase: üç sancak (Kars, Ardahan, Batum) emel-i meş'al: emel mcşalcsi endaht: atma, atış endiş-nAk: kederli, sıkıntılı enin: inleme enzAr: nazarlar, hakışlar erlWm: rakamlar esasAt: bir şeyin esasları, temcileri eşhas: şahıslar etibba: tabibler, doktorlar evamir: emirler ebu'ş-şuara:


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

ilk (birinci) olarak zihinler ezhan-ı teşviş: zihinleri karıştırma, bulandırma

evvelan: ezhan:

raik:

üstün

rırke:

parti

siyasi parti fasıllar, kısımlar Fuzılli-meşrep: Fuzuli yaradılışlı fiin ıln: fenler fii n ıln-ı asriye: çağdaş fenler, bilimler fii ru k: fı rkalar, partiler rırke-yı siyasiye:

rusfıl:

gAret:

yağma, talan

tasavvuru mümkün olmayan germi ver-: hazırlandırmak, ateşlendirmek gıda-yı ruhi: ruhi gıda, ruhun gıdası giriRar: tutulmuş, yakalanmış giriRar-ı zillet: alçaklığın esiri, aşağılık girive: çıkmaz yol, içinden çıkılması zor durum. güzerAn: geçen, geçici gayr-ı kabil-1 tasavvur:

tane, ufacık şey hadia: hile, aldatmaca hadisAt-ı hOnin: kanlı hadiseler hads: sezgi hadsen: sezgiyle, sezgi yoluyla ham: gizli, saklı habbe:

1 69


MEH MET EM iN RES ULZADE

giz li, sak lı korkunç, deh§etli hı'llle: trajedi, facia haiz: sahi p hAk ile yeksAll et-: yerle bir etmek hakimlyet-i nıllliye: milli hakimiyet halask4r: kurtarıcı

ha fi: hı'lil:

ya raucı yarınına, meyd ana getirme ha nu man: ev, ocak llarb-1 UmlJml: 1. Dünya Sava§ı hareket-1 ma'şeri: halk hareketi, ortakla§a hareket

hAhk: halk:

hars: küttür hasse: dıJygu,

hater-nAk: kork ulu, korkunç hatime: san

havass: saygın olanlar, seçk inler hayat-ı harslye ve içtimaiye: sosyal ve kültürel hayat hayran kal-: §3şırmak, hayretler içinde kalmak

aynı yolun yolcusu, yoldaş parçalama ma, hetk: yırt heyet-i m11rakabe: kontrol heyeti hlrman: mahrumiyet, nasipsizlik hiss-i fırtrıye: doğu§tan gelen his

hem-rah:

hitam:

s0n

hitam-pezi r: sona eren hukuk: haklar hukuk-• 1ıeyne'd-düvel: devİeller arası hukuk (haklar)

1 70


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

çıkış, çıkma husumet: düşmanlık hüsn-i ifü: güzel (iyi) bir şekilde yerine getirme huruç:

ıskat: ıstılah:

düşürülme terim

baki , devamlı zorlama icra-yı teşriiye: kanun çıkarma içtima: toplantı iftirak-cöyAnAn: ayrıılma taraftarları, ayrılık isteyenler iftitah: açılış, açma

ibk4:

icbar:

aldatıcı gazaplandırılma, kızdırma iğbirar: gücenme, kırılma ibda\: hediye gönderme, hediye etme ihnb: kazanma, alma ihtifa-ga\h: gizlenme, saklanma yeri ihtikar: vurgunculuk, stokçuluk ihtilal-i kebir: büyük ihtilal (1917 Ekim devrimi) ihtila\1-i sagir: küçük ihtilal (1905 Rus ihtilali) İhtiram: saygı, hürmet iğfalk4r: lgzab:

hazırlama ikraz: borç verme iktiham: kallanma, göğüs germe iktiran: yaklaşma, yakınlaşma iktisab: kazanma, elde etme ihzar:

1 71


MEHMET EMiN RESULZADE

lüzum, gereklilik gücenme, darılma inhilal: çözülme, dağılma, erime inhisar: tekel inikad: toplanma iktiza: infial:

batma, Çôkme, yıkılma inkısam: kısımlar inkişaf: gelişme inşlab: kollara, dallara ayrılma intizar: bekleme, bekleyiş, gözleme iptida: başlangıç, önce ime: gösterme iskllıt: susturma istida: dilekçe istidame: devam eden, sj.irüp giden istihale: değişme, başkalaşma istihlas: kurtarma istihsal: üretim istihzah: hir işin açıklanmasını isteme istilzam: gerekli görme istirdad: geri alma işaa: duyurma işkal: şekillendiren, şekil veren iştial: parlama, alevlenme ita: verme itiyad: alışkanlık ittihad: birlik ittihaz: kabul etme, sayma inkıraz:

1 72


UERBAYCAN CUMHURiYETi

yollama, gönderme gösterme, belli etme

i'zAm: izhar:

birinin mertebesine erişememek kıtlık, kuraklık

ka'bına varama-: kaht:

kıtlık, kuraklık felaketine uğramış kail: razı olmak, kabul etmek kari: okuyucu karib: yakın kAşane: köşk, malikane kavanin-i esasiye: anayasa kavi : zorlu, dayanıklı kaziye: konu, dava kecaveç: eğri büğrü, dolaşık, dolanbaçlı kıtal: vuruşma, savaş, kırım kıyam: ayağa kalkma, ayaklanma kıyami: ayaklanan, isyan eden Krab Nedelya: (Rusça) Talan Haftası kuvve: kuvvet, güç kurm-ı vusta: orta çağ kuvA: kuvvetler kuvıl-yı müseselleha: silahlanmış kuvvetler künh: öz, içyüz kaht-zade:

küşAd:

açma, açılış

IAedri : isimsiz, anonim

malzemeler, lazım olan şeyler levazım-ı sıhhiye: sıhhi malzemeler

levAzım:

1 73


MEHMET EMiN RESULZADE

kaybolan , elden çıkan şey mahfel: toplanılan yer mahrukat: yakıt, yakacak mahsus: özel mahsusan: özellikle mafat:

maksat, hedef maktel: öldürme yeri mAli: dolu malumat: bilgi maruf: bilinen ma'ruzu: tebliğ, bildiri maslahat: iş, konu matlab: istek, dilek

maksud:

arzu edilen, istenilen şey matuf: eğilmiş, yönelmiş, yönelik meab: sığınalacak yer mebahis: bahis ler mebohis-i ilmiye: ilmi bahisler mebhut: hayrette kalmış, şaşırmış mebzul: bol, çok matlub:

sahte, uydurma mediha-hAn· öven, methiye söyleyen ülkü. mefkure: mekasıd: maks.atlar, gayeler mekatih: mektoepler mekotib-i ibtidaiye: ilkokullar mec'ul:

·

1 74


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

sığınılacak yer melhOz: mülhaı.a edilebilen, dtişünülebilen melce:

alışık, alışmış memurin: memurlar menabi: menbalar, kaynaklar menabi-1 servet: servet kaynakları menabl-i iktisadiye: ekonomik kaynaklar menafi: menfaatler menba: kaynak menhus: iğrenç menköş: nakşolunmuş, işlenmiş mensi: unutulmuş menzil: ulaşılacak yer merbut: bağlı merci: başvurulacak yer meseli: meseleler mesail-1 şarkiye: şark meseleleri meserret: sevinç mesk6n: iskan edilmiş, yerleştirilmiş mesmmı: zehirlenmiş, zehirli meşahir: meşhurlar meluf:

tanınmış, meşhur edebi şahsiyetler. şartlı, şarla bağlı talep olunan, istenilen şeyler maddeler, işler, hususlar maniler, engeller büyük ve küçük baş hayvanlar süreli yayın

meşahlrat-ı edeb: meşrut: metalib: mevadd: mevani: mevaşi: mevkute:

1 75


MEHMET EMiN RESULZADE

vaad olunmuş, söz verilmiş karıştırma mezkur: anılan mine'l-kadim: eskiden beri min-gayn hakkın: haksız olarak misak: antlaşma, sözleşme

mev'ud:' meze:

orta, ara antlaşma muaheze: kınama, ayıplama muallimin: öğretmenler miyAn:

muahede:

çağdaş muavenet: yardım mucip: icap eden, gereken mufassal: tafsilatlı, ayrıntılı mugaddi: besleyen, besleyici muganni: şarkı söyleyen, şarkıcı muhaffef: hafifletilmiş muhadenet: barışma, barışık olma muhallefat: kalanlar, tereke muharrik: tahrik eden, hareket ettiren muhasım: rakip muhassala: elde edilen toplu sonuç muhayyirü'l-ukıll: akıllara durgunluk veren muhill: ihlal eden, bozan muhrib: yıkan, harap eden muhtac-ı tenvir: aydınlatılmaya muhtaç muhtefi: saklanmış, gizlenmiş mukaddem: önce

muasır:

1 76


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

alınyazısı, kacıer önsöz mukatele: vuruşma, savaş mumzi: imzalanmış murahhas: delege, temsilci mukadderat: mukaddime:

el sıkışma musllhAne: aracılık mutantan: tantanalı, gösterişli mutazarnr: zarar gören, zarara uğrayan muvacehe: karşı, ön muvAfakat: uygunluk, rıza muvakkat: geçici muvasala: ulaşım, gidiş geliş muvazene: denge muvazene-i düveliye: devletler dengesi muvazzaf: vazifelendirilmiş muzlim: karanlık muztarr: çaresiz kalmış, ... zorunda kalmış, zorlanmış mübadele: alış veriş mübareze: savaşma, çarpışma, kavga mübteni: kurulmuş, dayanan müçtemi: birleşmiş müdrik: idrak etmiş müessesat: müesseseler müfid: faydalı müfsid: fesatçı, arabozucu müftehir: iftihar eden müheyya: hazır musafaha:

,

1 77


MEHMET EMiN RESULZADE

köylü; Rus köylüsü miilekkah: lakablandırılmı§, adlandırılmı§ mülhem: ilham alan mümasil: benzeyen, benzer münakalat: ta§ıma, ula§tırma i§lcri münasebat: ili§kilcr münazaün-lih: davalı, ihtilaflı münbit: verimli müncer: -e varmak, bir sona ula§mak münevverıin: aydınlar münkariz: tükenmi§, sonu gelmi§ münker: inkar eden münkeşir: meydana çıkını§, açıkça görülen müntehah: seçil mi§ müreccah: tercih edilen, üstün tu tulan müretteh: tertiplcnmi§, düzenlenmi§ mürevvic: ortaya süren, destekleyen mürevvic-i efktlr: fikirleri destekleyen mürted: İslam dinini bırakıp ba§ka bir dini kabul eden müsafereten: misafir olarak müsaidat: müsaadeler, izinler miisavi: e§it miishet: ispatlanmı§ müsellah: silahlanmı§ müsellem: doğruluğu herkesçe teslim edilmi§ olan müsirrane: ısrar ederek müjik:

müsmir: müstahreç:

semereli, verimli çıkarılmı§, bir yerden alınını§

1 78


AZERBAYCAN CUMHURiYETi hür despot, zorba müstelid: faydalı müstehil: kabil ve mümkün olmayan müstehlik: tüketici müstakil:

müstebid:

dayanma müşahed�t: müşahedeler, gözlemler mütalaa: dü§ünce mütebassır: gözü açık, basiretli miitecanis: aynı cinsten olan mütehaşşid: toplanan, yığılan mütemerkiz: merkezileşmiş, bir yere toplanmış mütenaim: varık içinde yaşayan mütenasip: uygun müterakki: gelişmiş, inkişaf etmiş mütercem: tercüme edilmiş müteva�ıl: çok meşgul olan, uğraşan mütevahhiş: ürken, korkan mütevellid: doğan, doğmuş müttehid: birle§en, birleşmiş müvekkel: vekil tayin edilen müstenid:

tarihçi yardım etme, koruma müzaheret-i tomme: tam anlamıyla (heryönden) yardım etme müzeyyen: süslü müverrih:

müzaheret:

-lı, -li (hatır-nak) (hatırlı) nakz: bozma natık: konuşmacı, hatip nôk:

1 79


MEHMET EMiN RESULZADE

bakan necat: kurtuluş nelh: üfleme, esme neşr-i maarif: maarifin yayılması netayic: neticeler

nAzm

faaliyetlerin neticesi sona eren nev': çeşit, cins, tarz, yol, usul nevin: yeni nevzad: yeni doğmuş msf: yarı nigehb4n: gözcü, bekçi nim: yarı, yarım nokta-yı nazar: bakış açısı nukud: paralar, nakitler nutk: konuşma, üsl u p nüfuz: etki, tesir netayic-1 faaliye: netice-pezir:

bir yeri mesken seçmek av yeri

oturak et-: ovlag: ögey: öz:

üvey kendi

ayak altında kalmış, çiğnenmiş parlamento peyda ol-: ortaya çıkmak, meydana gelmek nis-rev: önde giden, klavuz pamal:

parlman:

1 80


AZERBAYCAN CUMHURİYETİ

bağ rabian: dördüncü olarak rahne: zarar, ziyan. bozukluk raht: bağlama robt-ı ümid: ümit bağlama r4şed4r: titreyen ref: lağvetme, hükümsüz bırakma rekz: d ikme, kurma remAd: kül resAnet: sağlamlık, dayanaklılık rey: görüş, görme rabıta:

kendi gözüyle görerek rıbat-yı hissiye: hissi bağ rlbkA: kement, ilmekli iplik rical: ileri gelenler rişte: iplik ruh: çeyrek, dörtte bir (son rub-ı asır: asrın son çeyreği) ruh-nevAz: ruh okşayan ruzmerre: her günkü, gündelik rükn: bir şeyin en önemli yanı re'yü'l-ayn:

sağlam olma rüşeym: tomurcuk, tohum rüyet: görme, bakma rüesa: reisler, başkanlar rüsöh:

sadr: göğüs, yürek sadra şifa vermek: gönüle ferahlık vermek

1 81


MEHMET EMiN RESULZADE

salahiyet-i vasia: sıilib:

geniş yetkiler

haç

siUib-i ahmer: kızıl haç

zikredildiği gibi bir yola giren sıilis: üçüncü salisen: üçüncü olarak saniyen: ikinci olarak sarahat: açıklık savt: ses say: çalışma saya gelmemek: sayılamamak saye: gölge saye-i aman: bağışlanma gölgesi, hoşgörü serd: ileri sürme sergüzeşt: macera sevk-1 hadisat: hadiselerin sevkiyle sevkü'l-ceyş: strateji sevkü'l-ceyş-i nukıit: stratejik noktalar seyr-i sarain: gemi işletmesi silsile: dizi, seri salifü'z-zikr:

sAlik:

silsile-i resail:

Risaleler (küçük kitapçıklar) dizisi

övme kötülük, yanlışlık, fenalık su'-i terehhüm: yanlış anlama sulh-i umumi-i atem: dünya barışı sulhiyyun: barış fikrine sahip olanlar sunfir: sınıflar sitayiş: su':

1 82


AZERBAYCAN CUMHUAi'IETİ sum'.l-ı

içtimaiye:

süd emer çocuk: sühUlet:

sosyal sınınar bebek

kolaylık

sürünçlü:

sürekli, devamlı

şarkkılri:

§arka ma hsus

şayan-ı kayd ve tezkar: şılyeste: şedi d:

layık şiddetli

şerait:

§artlar

şetm: şiar:

hatırlamaya ve kaydetmeye değer

süğüp sayma parola

şimal:

kuzey

şive-i edebi: şura:

edebi �ive

sovyeı

taammüm: U mumi hale gelme ta'azzuv:

�ekillenmc

tahakat-ı nas: ta'dad:

insan tabakaları

sayma

ta�addi:

gıdalanma, beslenme

tagaddiye etmek:

beslenmek

tahaddüs:

meydana ısıkma

tahassun:

bir kale veya §eh re kapanma

tahaşşüd:

birikme, toplan ma

tahavvi.ilat:

deği§iklikler

tahşidat-ı askeriye: taht:

askeri yığılmalar

alı

taht-ı idare:

idare a ltında

1 83


MEHMET EMiN RESULZADE

önce gelme, ileride bulunma takbih: çirkin görme, kınama teksim-1 mesai: işbölümü tekyid: şarta bağlama telek: boşanma te'lik: sonraya bırakma tanzir: benzerini yapmak terassud: gözlemek, göz altına almak tasallut: musallat olma, sataşma tethir: temizleme tetil-i işgal: grev ta'vik: oyalama, geçiktirme teyin-i mukadderat: geleceğini belirleme tayy: kaldırma, yok etme te4rüf: birbirini tanıma, tanışma tebeiyyet: tabi olmak tebeüd: uzaklaşma tebcil: yüceltme tebeddül: değişiklik tebriye: birini temize çıkarma tecziye: cezalandırma, ceza verme tedebir: tedbirler tedebir-i ittihaz: kabul edilen tedbirler tedafüi: kendini koruma, savunma teemmül: düşünme teessürat: intibalar, izlenimler teessüs: kurulma, yerleşme tefevvühet: çirkin sözler takaddüm:

1 84


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

1 85

ayırma, farklandırma göç ettirme tehvin: kolaylaştırma, kolaylaştırılma tehyiç: heyecanlandırma tekamül: gelişme, olgunlaşma tekayyüdıit: birbirine hi le yapmalar tekfir: kafirliğine h ükmetme telhis: kısaltma, özetleme telif-i beyn: ara bulma, uzlaştırma telvin: boyama, renklendirme temerküz: merkez tutma, toplanma temessül: benzeşme temlik: mülk olarak verme tenkil: tepeleme, ceza verme tenmlye: arttırma, arttırılma tenvi r: aydınlatma termiz: remizlendiren, sembolleştiren tesadüm: çarpışma, çatışma tesanüd: dayanışma � teshllat: kolaylıklar teshir: kendine bağlama, ele geçirme tesid: kullama tesri': hızlandırma tesviye: neticeye bağlama, düzeltme teşettüt: ayrılma, dağılma, bölünme teşmil: yaymak teşriiye: kanun yapma teşrik-i mesai: işbirliği teşrln-i evvel: ekim tefrik:

tehcir:

_


MEHMET EMiN RESULZADE

kasım teşyi': uğurlama tetviç: taçlandırma tevaruk: uyma, uygunluk tevakkur: durma, bekleme, eğlenme teıjrln·i sani:

(kendisine) miras kalmak tevdi: verme, bırakma teveccüh: yönelme te\'ellüdat: doğumlar tevessül: başvu rma, girişme tevfik: Allah'ın yardımı tevil: sözü çevirme, söze başka anlam vermeye çalışma tezehzüh: karışıklık, düzensizlik tezelzül: alçalma, yü:t.s uyu dökme tezkılr: anmak, anılmak, yad edilmek. tezyid: arttırma, çoğaltma tevarüs et-:

işi üzerine alma umur-ı diniye: dini işler unsur-ı asli: esas unsur usıit: asiler uhde:

üdehıi: us(j-i ünvan: üserıi: vabeste:

edipler; yazarlar, şairler savti : fonetik metod ad, isim esirler bağlı

1 86


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

(adaletin vücuduna vı\beste:

1 87

adaletin meydana gelmesine hağlı)

tek vakayi': vakalar, olaylar varid : gelen, ulaşan, erişen vasıta-yı tearür: tanınma vasıtası vaziyet-! iktisadiye: ekonomik durum vahid:

vezair: vazifeler vezair ve mekasıd-ı milliye: vidAd: virAk:

sevgi, dostluk harış, iyi geçinme

yevmi:

günlük

milli vazifeler ve gayeler

zahi r: arka çıkan

arttırma, katma zAt-ı mesele: meselenin kendisi zehab: sanma, bir düşünceye sapma zelalet: haki r, hor görme zeli 1: hakir, alçak zevat: kişiler zamime:

muhterem kişiler zillet: alçaklık, bayağılık zimı\mdı\r: yönetici zi-nüruz: nüfuzlu zi r: alt, altta, aşağı zir-i esaret: esaret altında zir-i perde hafa: gizli perde arkasında zevı\t-ı muhterem:



Ä°N D E K S



AZERBAYCAN CUMHURIYET1

1 91

İ N D E KS A.Ağaoğlu bkz. Ağaoğlu, Ahmet A.K3zımz3dc bkz. Abbaskulu Kazımz3de A.Mccid Doğru bkz. Doğru,A.Mccid Abbas Sıhhat 1 3, 1 35 Abbaskulu K3zımzadc XVI, XVIII, XX Abdürrahim Hakvcrdiycv veya Abdürrahim Bey Hakvcrdili bkz. Hakverdili, Abdürrahim Bey Abdüsselimz3de Mehemmed Hadi V, 13, 134 Abilov İbrahim Bey 66, 109, 1 10 Açık Söz (gazete) XIII, XIV, 17, 28, 3 1 , 39, 1 37 Ağamalioğlu Samed Ağa 66, 109 Ağdaşlı Muharrem Efendi 1 30 Ağaoğlu Ahmed V, Xl, XII, 17, 52, 55, 60, 137 Ahmed Cevat 13, 1 5, 135, 140 Ahmcdzade Yakup Bey (Yüzbaşı) 1 29 Ahicanov Müseyyib Bey 1 29 Ahrar Fırkası 65 Ahund1..ade Cafer Bey (Mülazım-ı Evvel) 129 Ahundzade Mirza Feth-Ali 15, 1 35 Ahundzade Murtaz.a Bey 1 29 Aklarov Ferhad Bey (Mülazım-ı Evvel) 1 29 Ali Abbas Müznib bkz. Müznib, Ali Abbas Alican Kavsi Tebrizi bkz. Kavsi Ali Merdan Topçubaşı 60, 139 Alizade Naki Bey (kaymakam) 1 29 Amazasp (Ermeni fedai) 43


1 92

Anevski (halk komiseri) 109 Arasoğlu XXI Araşov (general) 41 Arslan Bey Kardaşev 66 Arslan Bey Safi Kürdiski 66 Arşın Mal Alan ( Üzeyir Hacıbeyli)

MEHMET EMiN RESULZADE

16

Aslı ve Kerem (Halk hikayesi) 1 1 Aslı ve Kerem ( Üzeyir Hacıbeyli) 16 Asrımızın Siyavuşu (M.E.Resulzade) XVI, XXI Asıraumov (misyoner) 99, 140 Aıjık Garib (Halk hikayesi) 1 1 Aıjık Garib (Zülfikar Hacıbeyov) 16 Aveıisov (Ermeni fedaisi) 43 Azad Bey (Nuha Belediyesi reisi) 130 Azer (M.E.Resulzade'nin oğlu) XVIII, XIX Azerbaycan (dergi) XXII, XXIII Azerbaycan (gazete) 101, 1 29 Azerbaycan Bibliyografyası (M.E.Resulzade) XXIV Azerbaycan Cumhuriyeti 5 1 Azerbaycan Cumhuriyeti Keyfiyet-i Teşekkülü ve Şimdiki Vazi­ yeti xv, xxı, 6 Azerbaycan Kültür Derneği XXII, XXIII Azerbaycan'ın Teşekkülü (Ali Merdan Topçubaşı) 47 Azerbaycan Komünist Fırkası 85, 86, 93, 108, 1 36 Azerbaycan Milli Merkezi XXII Azerbaycan Milli Şuras (Veya Şura-yı Millisi) XV, 46-50, 54, 57, 58, 61, 65 Azerbaycan Tarihinin Gelişimi (M.E.Resulzade) XXIV


1 93

AZERBAYCAN CUMHURIYET1

Azerbaycan Tetkik ve Tetebbu Cemiyeti Azerbeidjan (Fransızca, M.E.Resulzade)

136 XXII

Bahaeddin Şakir Bey 96 Babinski Ratıoçi (gazele) 37, 1 1 2 BakO Amele ve Asker Sovyeli 38 BakO Darülfünunu 70 BakO İslam Cemiyct-i Hayriyesi 1 38 Barçov (Azerneft halk maarif şube müdürü) 109 Barigov (Azerneft reis muavini) 109 Belakün (Macar politikacı) 96 Biçcrahov (Rus kumandan) 55, 56 Biriyokov (inzibat dairesi müdürü) 109 Bir Türk Milliyetçisinin Stalinle İhtilal Hatıraları (M.E.Resulza­ de) xvıı Buharin 105, 106 Bükrcycv (Erzak vergisi müvekkili) 109 Büyük pctro bkz. Deli Petro Cafcroğlu, Ahmed IX Cavid, bkz. Hüseyin Cavid Celal Ünsiz.adc 16,137 Celil Mcmmed guluzadc 15, 136, 1 37 Cemal Çavuş 130 Cemaleddin Efgani XIII Cevad Han (Gence hanı) 8, 9, 89 Cevad, bkz. Ahmed Cevad Cilayev (miralay) 1 28


1 94

MEHMET EMiN RESULZADE

Clemanso 1 1 6 Çağdaş Azerbaycan Edebiyatı (Rusça-M.E.Resulzade) XXII Çaykin (Oktabır komisyonu reisi) 109 Çeka (Rus gizli polis teşkilatı) XVI, 88, 92, 93, 1 26 Çhenkeli (Gürcü politikacı) 45 Çiçerin 77, 94 Çiçianov Veya Sisiyanov, (Rus generali) 89, 1 33 Çinçadzc (Gürcü politikacı) 105, 106 Dalga (Ahmed Cevad) 140 Deli Petro 19, 20, 1 19 Denikin (Rus generali) 65, 67, 68, 75, 77, 78, 79 Dilhas Murad Geray (mirliva) 1 28 Dirilik (dergi) XIV Doğru, A Mecid 1 34 Duma (Rus meclisi) 34, 139 Ebu'l-Hcsen Raci bkz. Raci, Ebu'J-Hesen Edebiyat ve İnccsenet (gazete) XIX Edelson (Oktyabr temaşalar tali komisyon üyesi) E . Hakverdiyev bkz. Hakverdili Abdürrahim Bey Ekinçi (gazete) 16, 136 Emin bkz. Resul1.ade Mehmed Emin Emin Bey bkz. Resulzade Mehmed Emin E. Muradhanova (1. Duma vekillerinden) 1 39 Enver Paşa 5 1 Eyştat (şehir sıhhiye müdürü) 109

1 09


AZERBAYCAN CUMHURIYET1

1 95

Ferhad ve Şirin (Halk hikayesi) 1 1 Feth-Ali Han Hoyski XV, 47, 48, 57, 58, 66, 67, 1 39, 1 40 Feuahov İbrahim Bey (mülazım-ı evvel) 1 29 F. Hoyski bkz. Feth-Ali Han Hoyski Fikret (Tevfik Fikret) 134, 1 35 Finland Seymi 32 Firdcvsi 1 1, 14 Firuze Memmcdova (Resulzade'nin torunu) XIX Fuad Bey· (haritacı) XXV Fukara Füyu1.atı (dergi) 98 Fuzuli 9, 1 1, 1 2, 13, 15, 16, 133 Fuzuli Divanı 12 Füyuzat (dergi) V, 18, 133, 1 38 Gaspıralı lsmail Bey 137 Gence Mekteb-i Harbiyesi 63 Gence Milli Müsleman Komitesi Gorki X I I I

43

Hacıbeyli Ceyhun Bey 60 Hacı Molla Ali Ekber (Rcsulzade'nin babası) I X Hacı Zeynelabidin Efendi bkz. Zeynelabidin Tağıyev Hacinski Mehdi Bey 55 Hacinski Mehmed Hasan Bey 47, 60, 84, 94 Hadi bkz. Abdüssclimzade Mehemmcd Hadi Hafız 1 1 , 1 4 Hafız Diva nı 12 Hakani 10


1 96

MEHMET EMiN RESULZADE

Hakverdili, Abdürrahim Bey 15, 136, 139 Halil Bey (Paşa) 47, 87 Hamid bkz. Tarhan, Abdülhak Hamid Hamid Araslı 133 Hasan Bey Melikzade Zc n.labi X, 16, 1 36 Hazan (miralay) 1 28 Hançobani bkz. Nebati, Seyyid Ebu'l-Kasım Hasan Guli Han Nev\;ıh XI Hatai XIll, 1 2 Hatai Divanı 1 2 Hayat (gazete) XI, 1 7, 133, 137, 138 Hayat-ı Milel (Rusça gazete) 83 Heyder Han Emioğlu XVI H. Hasmemmedov (II. Duma vekili) 139 Himmet (teşkilat) X, XVII Himmet (Hümmet, broşür) X Hophopname (Sabir) 134 Hudiyev 1 30 Hüdaverdiyev Hadeş (kıdemli yüzbaşı) 128 Hümmet bkz. Himmet Hüseyin Cavid V, 13, 15, 135 Hüseyinzade Ali bkz. Turanlıı, Hüseyinzade Ali H. Vezirov (Haşimbey Vezirov) 1 37 İbrahim Ağa 41 İkbal (dergi) XIll, 17, 137 İller ve laleler; heyatın ağır yolu (F.Memmedova) İran Demokrat Partisi XII

xıx


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

İran-ı Nev (gazete) XI İra·n Komünist Fırkası 96 İran Türkleri (Resulzade) XII İrşad (dergi) xı. 1 7, 1 33, 1 37 istiklal (dergi-Baku) 4 1 , 101 İstiklal (gazete-Berlin) XXI i. Tağıyev (il. Duma milletvekili) 139 İtkin (sigorta şurası reisi) 1 09 İıtihad Fırkası 65, 68, 88, 89, 1 36 İıtihad ve Terakki Partisi 133 İ.Ziyadhanov (1. Duma milletvekili) 1 39 Kabulzade İslam Bey (muallim) 1 29 Kaçak Kanber 1 30 Kakçkuri (G ürcü politikacı) 45 Kalacef (miralay) 128 Kamenov (Rus pol itikacı) 105 Karabeyov Karabey (İttihad Fırkası reisi) 66 Karanl ıkta Işıklar (M.E.Resulzade) XI Karaycv (Bolşevik mebus) 83 Karazade Ali Heyder (Bolşevik politikacı) 99 'Kardaş Kömeyi (dergi) 1 38 Kasım Mirza (mirliva, Kacar şehzadesi), 1 28 Kasımzade Kasım Bey 130 Kaspi (Rusça gazete) 1 7, 39, 1 33, 137 Kataradze (Gürcü politikacı) 1 06 Kaufmann (Rus u m u m i valisi) 1 40 Kavsi , Alican Kavsi Tebrizi (şair) 1 3, 1 33

197


1 98

MEHMET EMiN RESULZAOE

Kaytaba§ı Hamid Bey (mirliva) 1 28 Kcmalü'd-dcvlc Mcktubları (M.E.Rcsul1..ade) Kerem (Aıjık Kerem) 9 Kercnski 32-34 Keşkül (gazete) 1 6, 1 37 Kirov 1 09 Koden (miralay) 128 Komünist (gazete) 89, 1 09, 1 1 2, 1 18 Konstantinoviç (yüzba§ı) 1 28 Köçerli Feridun Bey 1 29 Köroğlu 9 Köroğlu (halk hikayesi) 1 1 Krilov 108, 109 Kur'an-ı Kerim 3, 26 Kurtuluş (gazetc-Bcrlin) XXI

1 35

Lali , Mirza Ali Han (şair) 1 3, 1 34 Laryanov (scyr-i safain umumi müdürü) 109 Latife ( �esulzadc'nin kızı) XIX Lenin 33, 36, 38, 79, 94, 95, 99, 1 03, 105, 106, 1 1 7 Liyoyd Gcorge ı 16 Lermantov 1 4 Leyli -Mecnun (Üzeyir Hacıheyli) 16 Maharadzc (Gürcü politikacı) 105 Makaycv (miralay) 1 28 M.Aliycv (1. Duma mil letvekili) 1 39 Mavera-yı Kall<as Seymi (veya Komitesi)

XV, 34, 35, 37, 4 1 , 46, 1 06


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

199

M.Caferov (iV. Duma milletvekili) 1 39 M.E. Abdülazizoğlu (Açık Söz gazetesi yazarlarından) 1 37 Medrese-i Ruhani (mektep) 1 38 Mcdrese-i Saadet (mektep) 1 38 Mchdizade (mülazım-ı ewel) 1 29 Mehemmed Ağa Şah tatlı V, X, 1 6, 1 37 Mchemmcd Hadi bkz. Abdüsselimzade Mehemmed Hadi Mehmed Ali Pa�a 1 1 9 Mehmed Emin (Yurdakul) 99 Mehmed Hasan Bey bkz. Hacinski Mehemmed Hasan Bey Mehseti (şaire) 1 0 Mekteb-i Harbiye (Baku) 68 Melikzade Hasanbey Zerdabi bkz. Hasan Bey Melikzade Zerdabi Memmed Ali (Müsavat'ın liderlerinden) XVIII M.E. Resulzade bkz. Resulzade, Mchmed Emin Midivani (Gürcü politikacı) 1 04, 1 06 Milli Azerbaycan N�riyatı XXV, 5 Mirizade Hüseyin Bey (mülazım-ı ewel) 1 29 Mirza Abbas (muallim) 1 30 Mirza Ali Ekber Sabir bkz. Sabir, Mirza Ali Ekber M irza Alihan Lali, hkz. Lali, Mirza Ali Han Mirza Feth-Ali Ahundzadc bkz. Ahundzade Mirza Feth-Ali M irza1.adc Rüstem Bey (Baku Polis müdürü) 130 M iyasnikov (Bolşevik politikacı) 1 04 M . Mahmudov (il. Duma milletvekili) 139 15 Molicre Molla Nasreddin (dergi) 18, 1 37 Molla Penah Vakıf bkz. Vakıf


MEHMET EMiN RESULZADE

200

Molotov (Rus politikacı) 104 Mosesyan (Ermeni yüzbaşı) 41 Moskova Şarkiyat Enstitüsü XVIII Muharremzade Mehmed Bey (milletvekili) 60 Muhtar Bey (Türkiye'nin Tiflis konsolosu) 106 Musabekov (Bolşevik politikacı) 109 Musabekov (muallim) 130 Musabekov Masume Hanım (muallime) 130 Musa Carullah (Bigi) XX Musa Nağıyev (tacir) 18, 1 38 Mustafa Kemal 79 Mustafa Suphi 88 Muzafferov H üseyin (BakO Türk Amele Birliği katibi) 1 30 Mürselzade Piri Bey (gazeteci) 1 29 Müsavat {parti) XIIl-XVI, XVIII, 24, 3 1 , 36-39, 58, 59, 65-67, 7 1 , 85-87, 89, 94, 98, 101 Müsavat Bülteni XXI Müznib, Ali Abbas (şair) 13, 1 35 Nagehan Bela (M.E.Resulzade) Namık Kemal 134

XI

Nebati , Seyyid Ebu'l-Kasım 13, 15, 1 34 1 8, 1 38, 139 Necati Bey (Kızılordu komutanlarından) 86 Necef Bey Yezirov (veya Vezirli) 15, 135, 1 36 Neriman Ncrimanov XVI, 15, 92, 93, 97, 98, 107, 1 10, 1 12, 136 Neron 92 Nesib Bey bkz. Yusuf Beyli Nesib Bey

�ecat Cemiyeti


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

Neşr-i Maarif Cemiyeti 1 8, 1 39 Neşr-i Maarif Darülmuallimini 1 9 Nizami 10 Nuri Paşa 46, 50, 53, 54, 63, 75 N(Ş-aferin (Fars edebi eserlerinden)

201

11

O Panturanizme (Rusça-M.E.Resulzade) Orjenikidze (Gürcü pol itikacı) 1 04- 1 06 Ömer Faik Numanzade (gazeteci)

XXll

V, X I

Palaşkov (Bakıl şurası katibi) 1 09 Pankratov (Çeka yöneticisi) 88, 92 Paroşin (tasarrufat-ı içtimaiye müdürü) 1 09 Petov (topçu) 43 Piromov (Ermeni politikacı) 83 Das Problem Azerbeidschen (M.E.Resulzade) Promete Cem iyeti XXI Promete (dergi-Fransızca) XXI Puşkin 1 4

XXI I

Raci, Ebu'l-hesen (şair) 1 3, 1 34 Refibcyov Hüdadad Bey (doktor, Gence valisi) 1 30 Resulzade Mehmcd Emin V-X, XII-XVIII, XX, XXI, XIX, 1, 47, 5 1 , 1 37, 1 38 Rıza Tevfik 1 33 Rızayev Ebuzcr Bey (mühendis, milletvekili) 1 29


202

MEHMET EMiN RESULZADE

Rus Edehiyatı Nümuneleri (M.E.Resulzade) XIII Rusya'da Müslümanlık (İııihad Fırkası'nın eski adı) bkz. İ ıtihad Fırkası Rusya Komünist Fırkası 1 Hl Rusya Sosyal Demokrat İŞçi Partisi X Rüstemheyli Mustafa Bey (Ağdaş ayanından) 1 30 Saadet Cemiyeti 18, 138 Sahir, M irza Ali Ekher 1 3, 1 5, 134, 1 35 Sada-yı Hak (gazete) 17, 137 Sadi 10, 1 1 , 1 4, 15 Sadreııin Mirza (şehzade) 129 Safa Cemiyeti 18, 139 Said Ünsizade 1 6, 137 Salaviyov (Bolşevik murahhas-ı ticarisi) 83 Samed Ağası bkz. Ağamalioğlu Samed Ağa Samed Bey (general) 6 1 S.Aynullayev (gazeteci) 137 Sebilürreşad (dergi) 25, 26 Sclaviyev (Azerbaycan Moskova temsilcisi) 109 Servet-i Fünun (dergi) XIII Selimov Hebih Bey (mirliva) 128 Scı ıar Han ( İran'ın meşrutiyet kahramanı) XI Seym bkz. Mavera-yı Kafkas Seymi Seyyid hkz. Seyyid Azim Şirvani Seyyid Azim Şirvani 13, 1 5, 134, 135 Seyyid Ebu'l-Kasım Nebati bkz. Nebati, Seyyid Ebu'l-Kasım Seyyid Han Tağıl.ade (İranlı politikacı) XI, XII


AZERBAYCAN CUMHURiYETi

Seyyid Seyyid Seyyid Seyyid Sıhhat

203

1 37 Hüseyin Sadık (yazar ve gazeteci) Mehemmed Rıza (İranlı politikacı) X I Me�dizade Mi r Yakuh Bey (milletvekili) 60 Tahir (Yeni Kafkasya dergisi sahip ve mesut müdürü) 19 hkz. Ahhas Sıhhat

Sırat-ı Müstakim (dergi) X I I Siçkov (subay) I ü9 Siverdov (dahi liye) komiser muavini) 109 Sizov (elekt irik istasyon müdürü) 1 09 Sölkeviç Sü leyman Bey (mirliva) 128 Srohrovski (neftkum yöneticisi) 108 S. Tahirov (gazeteci) 1 37 Stal i n XVII, XVI I I, 104 Sultan Mahmud 1 1 9 Sultan Mecid Ganizade (gazeteci-ya1..ar) 15, 1 36 Süleyman-ı Kanuni 10 Süleyman Miri'..a ( İranlı politikacı) XI Süleymanov (miralay) 1 28 Şah Ahhas ve Hur�id Banu (opera) 16 Şahatov (mesai şuhe müdürü) 130 Şah İsmail hkz. Hatai Şah Merdan İbrahim (Özhek gazeteci) 1 40 Şah tahtinski Mehemmed Ağa hkz. Mehemmed Ağa Şahtahtlı Şah Tahtinski Behhud 94, 95 Şark-ı Rus (gazete) X, 16 • Şaumyan (Ermeni komitacı) 37, 38, 44 Şelale (dergi) x ı ı ı


204

MEHMET EMiN RESULZADE

Şemseddin İldiniz 8 Şeyhülislamzade Ekber Ağa 60 Şeyh Zamanlı Mehmed Bakır Bey 1 29 Şura-yı Milli bkz. Azerbaycan Mİili Şurası Tarhan, Abdülhak Hamid B4, 1 35 Tartakov (siyasi maarif müdürü) 109 Ta�lıhanlı İlyas Bey (mülazım-ı sani) 1 29 Taşnaksütyun Fırkası 38, 5 1 Tekamül (dergi) XI Temsilat (M.F. Ahundzade) 1 35 Tenkid-i Fırka-i İlidaliyyun (M.E.Resulzade) X l l Terakki (gazete) X I , 1 33 Tevfik Pa�a (Sadrazam) 53 Thomson (general) 5.\ 55, 58 Tolstoy X l l I, 1 4, 1 5 Topçubaşı Ali Merdan Bey bkz. Ali Merdan Topçubaşı Turan, Hüscyini'.a dc Ali V, XI, X l l, 2, 1 7, 1 8, 1 33, 1 37 Türk Adem-i Merkeziyet Müsavat Fırkası bkz. Müsavat. Türk Basın Birliği X X l l l Türkistan Vilayetinin Gazeli 99, 1 40 Türkiye Komünist Fırkası 96 Türk Ocağı

B3

Ukrayna Radası 1 40 Urhalasvili (Bolşevik politikacı) 1 04, 105 Us, Hakkı Tarık XXl l l , Ü nsizadclcr bkz. Celal Ünsizadc ve Said Ünsizadc


205

AZERBAYCAN CUMHURIYETt

Ü nsizade Said bkz. Said Ünsizade Üzeyir Bey Hacıbeyli 16, 136, 137 Vahdet-i Cinsiyye Felsefesi (C. Efgani) Vakıf 1 3 , 1 34 Vchip Paşa 47

XIII

Yegorov (Rus subayı) 1 09 Yeni Dünya (gazete) 87 Yeni Kafkasya (dergi) XX, XXV Yenokidze (Rus politikacı) 1 1 1 Yoldaş (dergi) X I Yusuf Bek Vezirov bkz. Yusuf Vezir Çemenzeminli Yusuf Beyli Nesib Bey 55, 65, 66, 67, 72 Yusuf İ brahim Ağa (mirliva) 128 Yusuf Vezir Çemenzeminli 140 Zaharyan (Ermeni politikacı) 83 Zarif Efendi 1 30 Zaruri Bir İzah (M.E.Resulzade) XX Zeynelabidin Tağıyev 18, 1 37, 1 38 Zerdabi bkz. Hasan Bey Melikzade Zerdabi Zimin (müsteşrik) 129 Ziya (gazete) 1 37 Ziyadhanlı İsmail Han (Duma mebusu) 129 Ziya Gökalp X llI, 1 26 Ziya-yı Kafkas (gaicte) 1 6, 1 37 Ziynet (Zal kızı, Resulzade'nin annesi) XIX Z.Zeynelov ( i l. Duma mebusu) 1 39



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.