4 minute read

Milletin Hukuku, Yine Millet Tarafından Korunmalıdır!. ........................................ I

tespit edilmesi gerektiği kanısındayız.

Türkiye, kuvvetler ayrımını benimseyen bir hukuk devleti olduğu halde, adamlar, bağımsız yargı organının tutukladığı eşkıyanın, icra organı tarafından serbest bırakılmasını isteyebildiler, sinirlenen olmadı. "Bölücüleri Meclis'ten atamazsınız" tehdidinde bulun

dular, sinirlenen olmadı.

Kültürel çözüm, siyasi çözüm gibi eveleyip gevelemelerden sonra bağımsız Kürdistan haritaları çizdiler, sinirlenen olmadı.

fh,tta Amerikan Dışişleri B akanı olacak o sfenks suratlı adamın Türkiye ' ye verilecek askeri krediyi, G üneydoğu'daki eşkıyaya karşı yumuşama ve Kıbrıs 'ta taviz şartına bağlaması bile sinirlendinnedi bizimkileri.

Daha, önce "şarta bağlanırsa bu yardımı almam" diyen

Çiller' i bile yumuşattılar.

Ama m üfettiş, teftiş, keşif kolu benzetmeleri herkesin

tansiyonı.mu yükseltti. Oysa benim yaptığım iş, sadece Türkiye'nin sürüklendiği yüzkızartıcı durumu tespit etmekten, yani zilletin adını koymaktan ibaretti.

Eğer DEP duruşması nedeniyle, Türk adliyesini teftiş etmek ve hakimleri baskı altına almakla görevlendirilen ve araları n a b i r Yun a n l ı parlamenterin de sokulması i hmal edilmeyen Avrupa Parlamentosu' nu n m ü fettişleriyle özel Amerikan timini kulaklarından tutup, geldikleri yere fırlatabilirseniz, zilleten kurtulmuş olursunuz. Aksi halde elin oğ

lu yarın harem-i ismetimizi bile denetlemeye kalkışacaktır!

Bayrak gibi yükseklerde dolaşan birer mağrur baş olmak

da, ayaklar altında izmarit gibi ezilmek de sizin iradenize bağlıdır.

Siz ancak birer müstemleke milliyetçisi olabilirsiniz!

İşte o kadar!

İŞGAL ALTINDAYIZ

Böylesine bir zilleti yaşamadık biz . . . B ayrağımızın altında böylesine eğilmedi başımız. Şerefimiz, onurumuz, haysiyetimiz böylesine iki paralık edilmedi. Mukaddes bildiğimiz değerleri böylesine çiğnetmedik. Böylesine ezilmedik ayaklar altında . . . İşgal İstanbul 'undaki çaresizliğimiz hariç. böylesine itilip kakılmadık. Düşmana böylesine uşaklık etmedik hiçbir zaman . . . Böylesine dalkavuk, böylesine umursamaz, böylesine tepkisiz ve teslimiyetçi olmadık.

Vatana ihanet suçuyla yargılanan DEP ' lilere destek vermek amacıyla Türk başkentindeki Alman büyükelçiliğinde kokteyl düzenleyerek Batı' nın Keşif Kolu ' y l a birlikte eşkıyanın avukatlarını da eğitip taktik veren Alman diplomata şu ana kadar haddini bildiren çıkmadı. Çıkacağını da sanmıyorum. Sanmıyorum, çünkü Türk devletini içeriden kundaklayanları himaye etmek için yurdumuza gelen Alman milletvekilinin küstahça suçlamalarına alçakça başeğildiğine göre, artık büyük Türk Milleti'ni temsil makamında oturanların katlanamayacakları zillet yoktur!

Adının Siggi Martsch olduğunu öğrendiğimiz bu serseri Alman milletve k i l i . sanki Almanya'nın bir sömürgesindeymiş gibi diyor ki:

- Seçilmiş milletvekillerini tutuklamakla aptallık etti-

niz?

Kim etmiş bu aptallığı?

DEP'lilerin dokunulmazlığını Türkiye Büyük Millet Meclisi kaldırdığına göre, aptallık eden de Türk Parlamentosu' dur.

Ya cevap?

Bu küstaha cevap vermek önce parlamento başkanı Hüsamettin Cindoruk'a düşerdi.

Fakat kendisini asla ilgilendirmeyen konularda sık sık görüş beyan eden Cindoruk, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni hedef alan bu ağır itham karşısında şu ana kadar ağzını açmadı.

Başbakan da açmadı.

Cumhurbaşkanı da açmadı.

Ama geçen gün şalvarı, poturlu resimini yayınladığımız bir adam yani şu Azimet Köylüoğlu açtı ağzını.

Diyor ki:

"DGM'de başlayacak DEP davasına, Bakanlık olarak gözlemci göndereceğiz. Davayı Başbakanhk'ta görevli b i r yargıç izeleyecek. Mahkeme süresince insan hakları v e hukukla bağdaşmayan durumları bir rapor halinde bana sunacak. Bu arkadaşımız olayı bir gözlemci gibi izleyecek. Hukuka aykırı tutumlar, mahkeme yargıçlarının hukuk d ışı davranışları, kaygı ve kuşku uyandıracak bir şey olduğu zaman bizi uyaracak" ..

B u adamın Türkiye C umhuriyeti 'nin bir bakanı olduğunu ve bağımsız yargıyı denetlemekten söz edecek kadar biril e r i n e y a r a n m a k istediğini hatırlatırsak Türkiye ' nin Sevr ortamından daha da zül verici bir badireye sürüklendiğini söyleyebiliriz.

ve hiç kimseye asla ve kat'iyyen güvenmediğimizi daha önce yazmıştık.

Şimdi ilave ediyoruz:

Türkiye, göklerimizde dalgalanan bayrağa, kudretli orduya ve varolduğu iddia edilen hükumet ve parlamentoya rağmen işgale uğramıştır.

Hepsi işbirlikçidir bunların ...

TEFTİŞ VE MÜFETTİŞ

6 Eylül 1 994

Adam, Hüsamettin Cindoruk'un makamında, Diyarbakır gece kulüplerinde artist simsarlığı yapan pala bıyıklı, altın dişli deyyuslar gibi oturuyordu. Öyle saygısız ve öyle küstahtı ki, tabanını, Meclis Başkakanı olması sebebiyle büyük Türk Milleti'nin Cumhurbaşkanı'ndan sonra bir numaralı temsilcisi olan Cindoruk' un suratına çevirmiş, aşağılayan, hor gören, hakir gören, suçlayan bakışlarla sorguya çekiyordu onu:

- DEP milletvekillerini serbest bırakmalı ve onlara yeni haklar vermelisiniz. Bana saf bir çocuk muamelesi yapamazsınız!

Batı 'nın üst düzey müfettişi olarak Türkiye'ye gelen Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclis Başkanı Miguel Angel Martinez adındaki bu küstaha, Hüsamettin Cindoruk'un verdiği cevap "DEP'le ilgili kararın adil olacağını" belirtmekten ibaret

tir.

Martinez denen korsan sakalli bu Portekiz soytarısı, Hüsamettin Cindoruk'tan önce Başbakan Çiller, Başbakan Yardımcısı Karayalçın, Adalet Bakanı Moğultay ve Dışişler Bakanı Soysal'a "DEP konusundaki endişelerini' izhar etmiş ve onlardan

Yani başka hiçbir makama değil, bir ecnebiye hiç değil, yalnız ve sadece büyük Türk Milleti' ne hesap vermek zorunda olan bu idareci takımı, şerefli bir milletin temsilcileri ve bağımsız bir devletin sorumluları olarak, terbiyeden nasibini almamış bir hödük tarafından teftiş edilip, sorguya çekilmişlerdir!

Gerekçesi her ne olursa olsun, bir ecnebinin karşısında hesap vermek, o ecnebiyi kabul etmek, hatta Türk sınırlarından içeri girmesine göz yummak dahi, Batı'nın genel valisi olarak görülmeyi hazmetmek demektir!

Bizimkiler, hür ve müstakil bir devletin Meclis Başkam olmaya, Başkan ' ı olmaya, B aşbakan Yardımcısı ve Bakanı olmaya kendilerini layık görmüyor olacaklar ki Martinez'in isteklerine baş eğmişlerdir.

Eğer önümüzdeki günlerde, eşkıyanın Türk ekonomisini çökertmek için ormanları ateşe vermesini, fabrikaları kundaklamasını, turistik tesisleri bombalamasın ı veya cephanelikleri berhava etmesini övmenin suç olmaktan çıkarılmasın ı isteyen bir kanun tasarısıyla karşılaşırsak, beni hatırlayın lütfen ...

Anayasa, Ceza Kanunu, Siyasi Partiler Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu için değişiklik önergesi verilirse de hatırlayın beni.

Çünkü Martinez tarafından talep edilen bütün bu değişiklik isteklerini bizimkiler bir sömürge idaresinin yönetim kurulu

üyelerinin uysallığı ile kabul etmişlerdir.

Demek ki Türkiye, Türk Milleti ' nin isteklerine göre değil, Batı' n ı n taleplerine göre yönetilmektedir.

Türk Milleti, gerçek temsilcilerine ruhsat vermediği takdirde dominyon valiliği ve emperyalizm icra vekilleri için seçim yapmış olacaktır.

This article is from: