Necdet Sevinç - Gaziantep'te Türk Boyları

Page 1

Gaziantel)te Türk Boyları



Necdet Sevinç

Gaziantep'te Türk Boylan

Turan Yayıncılık Uncular Caddesi Ekşioğlu İşhanı Nu: 30/16 Üsküdar-İSTANBUL Tlf: (O 216) 310 89 05 - 333 22 98


Dizgi Baskı Hazırlık Kapak Baskı ISBN

: Halil Ermiş : Göksu Grafik : Erol Kaymak : Kaptan Ofset : 975-7171-13-1


İÇİNDEKİLER Gaziantep'te Türk Boylan.................................... : 5 Selçuklular'dan Önce Anadolu'da Türkler........... : 5 Gaziantep Çevresinde Türkler............................. : 20 Osmanlı Devrinde Yapılan İskanlar.................... : 25 Gaziantep'te Türk Boylan .................................... : 29 Beğdili Boyu........................................................ : 29 Bozgeyikli Boyu.................................................. : 32 Bayat Boyu.......................................................... : 49 Gaziantep'te Bayındır Obaları .............................. : 58 Kızık Boyu........................................................... : 59 Gaziantep'te Kızık Köyleri.................................. : 60 Yer Adlan ............................................................ : 62 Döğer Boyu.......................................................... : 63 Yazır Boyu........................................................... : 65 Çepni Boyu.......................................................... : 67 Gaziantep'te Çepni Köyleri........................•......... : 69 Çepni Tekkesi...................................................... : 69 Büğdüz Boyu....................................................... : 76 Diğer Oğuz Boylan .............................................. : 78 Avşar Boyu........................................................... : 78 Karkın Boyu......................................................... : 80 Eymir Boyu.......................................................... : 81


Alayuntlu Boyu.................................................... : 83 Yüreğir Boyu....................................................... : 83 Gaziantep'te Türk Aşiretleri ................................. : 84 Barak Aşireti ........................................................ : 84 Baraklar'ın Gaziantep Bölgesine İskanı...............: 88 Gaziantep'te Barak Oymakları ............................. : 90 Gaziantep'te Barak Köyleri .................................. : 91 Elbeyli Aşireti...................................................... : 93 Gaziantep'te Elbeyli Köyleri................................ : 96 Suriye'de Elbeyli Köyledi... ................................. : 98 Cerit Aşireti......................................................... : 98 Gaziantep'te Cerit Köyleri ................................... : 99 Sav cılı Aşireti ...................................................... : 101 Gaziantep'te Dağınık Türkmen Obaları .............. : 103 Ağcak oyunlu Obası. ............................................ : 103 Gözübüyük Obası................................................ : 104 Çakallı Obası....................................................... : 105 Dündarlı Obası..................................................... : 106 Karakeçili Obası.................................................. : I 07 Karakoyunlu Obası.............................................. : 108 Tohtemirli Obası.................................................. : 108 Ufacıklı Obası...................................................... : 109 Ormanlı ve Bereketli Obası ................................. : 110 Türk Oymak ve Obaları ile İlgili Yer Adlan ....... : 111 Kaynakça............................................................. : 171



6

geçen Göker'in4 oğullan zamanında (M.Ö. 662) Asur ülke­ lerine tecavüz etmiş. Göker'in torunu ise bütün Anadolu, Suriye ve Filistin'i fethetmiştir 5. Yon Der Osten'in iddialan kaale alınmasa bile, şu şart­ lar altında incelediğimiz bölge olan Gaziantep ve yöresine Türklerin ilk kez zamanımızdan iki bin yıl önce geldikleri­ ni söyleyebiliriz. Anadolu'yu vatanlaştırmak amacındaki bu ilk Türk akınlannı-tesbit edebildiğimiz kadanyla-Banturki ve Kıp­ çak isimli iki Türk kavminin M.Ö. 4. asırda Kür boyuna yerleşmeleri takip etmiş6 , M.Ö. 250 yılından itibaren de İran ve Önasya Partlar tarafından istitıi edilmiştir. Kısa 4. Togan, bu ismin Gökcr veya Gök olması lazım geldiği kanaatinde­ dir. Bakınız, Umumi Türk, s 167. 5. lbid, s 167. 6. Gürcü vak'anüvisleri M.Ô. 4. asırda Bunturki ve Kıpçak isimli ilci Türk kavminden bahsetmişler ve bu iki Türk kavminin bu tarihte Kür boyuna yerleşmeleri ile ilgili rivayetleri nakletmişlerdir. Bunlardan Bun­ turki'nin "lbtidai Türk" demek olduğu ileri sürülüyor. İhtimal Sakalar'la birlilcte, yahut onlardan sonra Türle ismini taşıyan bir kavim buraya gel­ miştir. Kıpçakların da o kadar eski zamanda mevcudiyeti imkan dahilin­ dedir. Ortaçağ'da gelip orta Kür'ün güneyine yerleşen ve hristiyanlığı ka­ bul eden Kıpçaklar, daha 1208'de kuvvetli bir oturak kavim sıfatıyla köy ve kasabalarda yaşıyordu. Ani'nin doğusunda, Elegez Dağı eteğinde bunların Kıpçak-Avank isminde manastırları vardır. Abaka Han zama­ nında Ahıska bölgesinde ortaya çıkan hristiyan Türk Çıldır Atabeğleri ile bu Kıpçaklar'ın İslamlaşması başladı. Eski Yunan müelliflerince Kolchi tesmiye olunan kavmin bakiyesi telakki olunan şimdiki Acarlar, ancak M.S. 7. asırda gürcüleştiler. Bunlara Acari ismini verenler de bu­ raya gelip hükümranlık etmiş ve sonra aralarında erimiş olan Ağaçeri zümrelerinden olabilirler. Çünkü Anadolu'da, Fars vilayetinde ve Azer­ baycan'da Türkmenlerin bir oymak ismi olan "Acarlu" kelimesi kaynak­ larımızda Ağaçerili şeklinde de yaıılıyor. (Togan. Umumi Türk s 258.)


7

,.amanda İndus'tan Kafkaslar'a, Sırdeya'dan Fırat'a kadar uzayan ülkeleri hükümranlıkları altına alan Partlar, yani Arsaklılar da menşe itibariyle Türk'tür. Böylece Saka­ lar'dan sonra yeni bir Türk dalgası Anadolu'yu kaplıyor, Anadolu'nun Türkleşmesinde yeni bir devir açılıyordu. İslamiyetten önce Türkler, daha ziyade Hazar Deni­ zi'nin kuzeyinden Anadolu'ya gelmişlerdir; güneyden ge­ lenlerle ilgili kayıtlar pek mahduttur. Ahlat ve Muş tarafla­ rını idare eden Mamikonlar, belki de Horasan'dan Anado­ lu'ya gelen ilk Türklerdir. Mamikonlar, Konak ve Mamik adındaki iki başbuğun idaresinde Cenastan'dan, yani Orta Asya'dan gelmiş, Arsaklılar tarafından Roma devletinin doğu sınırına sfpehbed olarak yerleştirilmişlerdir. Sasani­ lcr'den Naşirvan da Yazar ve Sul ve Türkleri'nden bir züm­ reyi, Horasan'dan Azerbaycan'a getirip yerleştirmiştir 9. 7. M. Fahrettin Kırzıoğlu, Kars Tarihi, c 1, s 137, İst. 1953. 8. Bazı Ermeni tarihçilerinin iddia ettikleri gibi, Partlarla Ermeniler arasında hiçbir surette ırki bir karabet yoktur. Ermeni tarihçilerinin Er­ meni olduğunu iddia ettikleri Büyük Dikran da Ermeni değildi, Partlı ka­ nı taşıyordu. (Esat Uraz, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, s 91, Ank. 1950). Orhun ve Yenisey Yazıtlan'nın menşei meselesini esaslı şe­ kilde tetkik etmiş olmakla meşhur Finlandiyalı Donner, Part sikkelerin­ deki yazılarla Orhun yazıları arasında bir karabet tesbit etmiştir. (İsmail Hami Danişmend, Türk Kahramanlarına Ermenilik İsnadı Münasebetiyle Türk Taı::ih Kurumu'na Açık Mektup, s 54, 55 İst. 1945) Part İmparator­ luğu'nun kurucusu Arsay, Sakalar'ın Parn, muhtemelen Baran kabilesin­ dendir. (Togan, Umumi Türk... s 47) Kaldı ki Part kelimesi de Türkçe­ dir. Saint Martin, bu kelimenin Sakaca olduğunu ve "Dışarı atılmış" an­ lamına geldiğini yazmıştır. (Saint Martin, Histoire Des Arsacides, p 28, zik. Hilmi Göktürk, Anadolu'nun Dağında Ovasında Türk Mührü, c 1, s 26, Erzurum, 1974) Kaşgarlı Mahmut bart sözünü "Su içilen bardak" şeklinde izah etmektedir. (Divanü Lügat-it Türk, c 1, s 341). 9. Zeki Velidi Togan, age, s 112.


8

Partlar'ı, M.Ö. 149-127 yıllan arasında Edil havzasın­ dan kalkıp, Derbent yolu ile Azerbaycan'a geçerek şimdiki Kars ve Pasin ovalarına gelip yerleşen Bulgarlar ve Va­ nandlar izlemiştir 10. Sakalarla başlayıp, Partlar, Bulgarlar, Vanandlarla de­ vam eden Türle istilfilanna, daha sonraki yüzyıllarda Hun­ lar, Sabirler, Hazarlar, Peçenekler, Avarlar, Oğurlar, Ağa­ çeriler, Kumanlar, Çiğiller, Kençekler de katılmış 11 ve bü-. tün bu Türk boylan Anadolu'nun muhtelif bôlgelerine yer­ leşmişlerdir. Elimizdeki kaynaklara göre Hunlar'ın Anadolu'ya ilk girişleri miHidf 350 yıllarına rastlamaktadır. M.S. 350'de Alanlar'ın yurdunu işgal eden Hunlar, Hazar Denizi'ne ulaşmış ve Alanlar'ın tazyiki ile Kuban-Terek arasın�aki bozkırları ele geçirmişlerdir. Hunlar, buradan, Derbent ve Daryol geçitlerinden Anadolu'ya akınlara başlamışlar, 359 ve 373 tarihlerindeki akınlarında ise Urfa'ya kadar uzanmışlardır 12, O tarihlerde Edessa adını taşıyan: Urfa Pis­ koposu Efraim, bu Hun akınlarını "Yecüc, mecüc süvarile­ ridir, bunlar atlarının üzerinde fırtına gibi uçarlar, onlara hiç kimse karşı koyamaz" 13 cümlesiyle tasvir etmiştir. Hunların Anadolu'ya gelişleri yalnız bu tarihlere münhasır kalmamıştır. Atilla hayatta iken Doğu Avrupa'daki Hun­ lar'ın bir kısmı 445'te Kafkasları geçerek Azerbaycan'ın Mugan taraflarına14 yerleşmişlerdir. VIII. asrın ikinci ya10. lbid, s 168.

11. Hilmi Göktürk, age, s 30. 1 2. Akdes Nimet Kural, IV-XVIII, Yüzyıllarda Karadeniz'in Kuze­ yindeki Türk Kavimleri ve Devletleri, s 17, Ank. 1972. 13. Laszlo Rasonyı, Tarihte Türklük, s 17, Ank. 1972. 14. Zeki Velidi Togan, age, s 170.


9

, ,�ıııda Doğu Anadolu'ya gelip yerleşen Hazar Türkleri ara­ '4ıııda da Hunlar mevcuttur 15. El-Biruni 1029 senesinde vaı.dığı eserinde Kay ve Kını isimli iki Türle kabilesinden si\ı. etmiş ve bunları merkezi Moğolistan'da yaşayan Kır­ ı•.ıılar'ın iki kab�lesi olarak göstermiştir. Sözü edilen bu Kay ve Kun kabilelerinin daha ziyade İlhanlılar zamanında Anadolu'ya gelip yerleşmiş olmalan ihtimfil dahilindedir. Ancak bugün Anadolu'nun muhtelif kesimlerinde gördüğü­ ıııiiz Kun ve Hun isimli yerlerin Anadolu'ya hangi devirde ycrlc�cn Hunlar'ın hatıraları olduğu muhakkakki biline­ mez. Hun ismi, Anadolu'daki Türk oymaklan arasında uzun müddet yaşamış, varlığım yakın zamanlara kadar mu­ hafaza etmiştir. Osmanlı İmparatorluğu devrinde, H. 1104 tarihli bir hükümle Hama ve Humus sancaklanna iskan edilmeleri istenen aşiretler arasında Hun ismi Dokuz Hon şeklinde geçmektedir 1 6. MiHidi 305 yılında, Sibirya'ya adlannı veren Sabir Türklerinin, Katkasya'mn kuzeyinden güneyine geçtikleri­ ni görüyoruz. Sabirler, 515-516 yıllannda Anadolu'ya sar­ karak Ankara, Kapadokya ve Konya'yı fethetmişlerdir 17. Anadolu'ya yapılan bu ilk Türk muhaceretleri daha sonraki yüzyıllarda da devam etmiştir. Selçuklular'dan çok önceleri Edil Bulgarları ile Hazar Türklerinin mühim bir boyu olarak zikredilen Borcoğlu boyu Diyarbakır tarafları­ na yerleşmiş, buralan yurt tutmuştur 18 - Mes'udi, Malazgirt 15 . Hilmi Göktürk, age, s 65 . 1 6. Ahmet Refik, Anadolu'da Türk Aşiretleri, (966-1200) s 1 07 , 1st 1930. 17 . Zeki Velidi Togan, Azerbaycan Mad. 1. A. c 2, s 92, aynı müellif, Umumi Türk, Hl s 17 1 , Hüseyin Namık Orkun, Türk Tarihi, c 2. 18 . Zeki Velidi Togan, Umumi Türk ... s 17 2.


10

Savaşı'ndan iki asır önce bir kısım Volga Türkleri'nin ge­ milerle Tarsus kıyılarına çıkarak o taraflarda yerleştiklerin­ den bahseder 19 • Esasen Türkler, Önasya'yı, özellikle Ana­ dolu'yu çok daha eskiden tanıyan ve bu bölgelerde yerleşen milletlerdendir; bütün bunlar V. Ramsay ve E. Hongı­ man'ın, Küçükasya'nın tarihi coğrafyasına ait verdikleri ka­ yıtlarla da sabittir20. Anadolu'ya yapılan Türk muhaceret ve iskanları, İslamiyetin doğuşundan sonra da yoğunlaşarak devam et­ miştir. Türkistan'a Arap ordularının hakim olduğu zaman­ larda Kun, Gur. Oğuz, Karluk ve Kalaç Türk uruklanna ait bir kısım zümreler Önasya'ya, hatta Küçükasya'ya kadar uzanmışlardır 2 1. VI. asırdan itibaren Hazar Türkleri'nin Anadolu'ya akınlar yaptıklarını görürüz. Bu akınlarla gelenlerden ayn olarak Bizans kayserleri de bir kısım Hazar Türkleri'ni Anadolu'nun muhtelif bölgelerine yerleştirerek, savaş za­ manlarında bu Türk gücünden istifade etmek yoluna gitmişlerdir 22. VIII. asrın ikinci yansında, Hazarlar'ın Arap ordularını bozguna uğratmalarını takip eden yıllarda da Hazar Türkleri kesif kitleler halinde Aııadolu'da yurt tut­ muşlardır. Bu Hazar yerleşmesini onbin haneli� hristiyan Kuman-Kıpçak Türklerinin Bizans idaresi tarafından 19. H. Fehmi Turgal, Mülga Şer'iye Mahkemeleri Sicilleri Üzerinde İncelemeler, İkinci Türk Tarih Kongresi Zabıblameleri, s 949. 20. Bakınız, V. M. Ramsey, Anadolu Tarihi Coğrafyası, çeviren: Mihri Pektaş, zikreden H. Göktürk, Anadolu'da Oğuz Boylan, s 1 7, 1st. 19 79 . 2 1. Zeki Velidi Togan, Bugünkü Türkili Türkistan ve Yakın Tarihi, s. 74, 1st. 19 81. 22. Hilmi Göktürk, age, s 69.

.

.


11

ı\nadolu'ya iskfuı edilmesi izlemiş 23, Malazgirt Sava­ �ı'ndan az önce ise Selçuklular'dan Ersigni (?) İvaiye Oğuzlanyla birlikte, Romen Diyojcn tarafına geçmişlerdir. istanbul'a kadar gittiklerini bildiğimiz bu Oğuzlar, 1072'de Bizanslılardan ayrılarak Suriye'ye geçmişlerdir 24. Hicri 590'da ise Ağaçeriler'den bir zümreyi Güney Anadolu'da, Elbistan taraflarında görmekteyiz25. Fakat Ağaçeriler Gü­ ney Anadolu'ya yerleşen yegane Türle. boyu değildir. Daha Küçük Ermenistan Krallığı'nın yıkılmasından önce kuzey Suriye ve Kilikya havalisi gayet kesif Türkmen kitleleriyle kaplanmış bulunuyordu ki, bunların büyük bir kısmı henüz o sahada Ermeni devleti teşekkül etmeden, hatta Ermeniler oraya ayak basmadan önce gelip yerleşmişlerdir 26. Gaziantep yöresindeki Türk boylarını, Türk aşiretleri­ ni, Türk uruk ve oymaklarını tesbit etmeye çalışan toponi­ mik bir araştırmada Anadolu'ya yapılan Türle. muhacerat ve iskanları ile ilgili bazı tafsilat tabii karşılanmalıdır. Çünkü Anadolu topraklan yüzyıllar boyunca Türle. boylarının gelip yerleştiği bir saha olmuş, her göç dalgası ve özellikle Sel­ çuklu muhacereti ve Moğol istilası daha önce gelip yerle­ şenlerin, Batı, Güney ve Güneydoğu bölgelerine itilmeleri­ ne yol açmıştır. Bu tazyik, Abbasi-Bizans mücadeleleri sı­ rasında ise kimi zaman güneyden kuzeye, kimi zaman da aksi yönde tesir ederek aşiretlerin yer değiştirmelerine 23. P. Vittek, Das Furstentum Mentesche, 1934 , p 13. zik: Hilmi Gök­ türk, age, s 30, Kuman-Kıpçaklar arasında evlatlarını zaruret zamanların­ da köle olarak satmak adeti yaygındı. Bu yüzden Kıpçak esirleri XIII­ XN. yüzyıllarda bütün önasyaya, hatta Mısır'a kadar yayıldılar. (Togan, Umumi Türk ... s 1 66.) 24. Zeki Velidi Togan, Umumi Türk ... s 19 2. 2 5. lbid, s 170. 2 6. Fuat Köprülü, Edebiyat Araştırmaları, s 256 , not: 25, Arık. 1966


12

sebep olmuştur. Güneydoğu Anadolu bölgesindeki Türk. iskfulı, Abbasi-Bizans mücadeleleri sırasında ilgi çekici bir safhaya dönüşmüş, Abbasiler bu bölgeye güneyden Müslü­ man Türkleri iskful ederken, Bizanslılar da Balkanlar'daki hristiyan Türkleri getirerek aynı bölgeye yerleştirmişlerdir. İsUm orduları Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer devirlerinde Suriye ve Elcezire bölgelerini fethederek hemen hemen Toros Dağları'na dayanmışlardı. Fakat Müslümanlarla Bi­ zanslılar arasındaki mücadeleler daha ziyade Şugur el şamiye ve Şugur el Ceziriye denilen Tarsus, Adana, Ma­ raş, Malatya hattı üzerinde cereyan ediyordu. Suriye'yi kaybeden imparator Horaklios hudut bölgeleri ahalisini iç kısımlara çekerek, Müslümanların ilerlemesini önlemek maksadıyla geniş bir bölgeyi boş bıraktı. Bu boş hudut böl­ gesindeki Bizans garnizonları, İslam ülkelerine saldırıyor, yağma ve katliamlarda bulunuyorlardı. Müslümanlar da bu akınlafi karşılamak ve katliamları önlemek için bu bölgeye küçük birlikler yerleştirdiler. Emeviler devrinde ise bu böl­ ge Müslümanlar tarafından işgale başlandı. Tarsus, Adana, Misis, Maraş ve Malatya'da müstahkem mevkiler kuruldu27. Bugün Gaziantep vilayet hudutları dahilinde bu­ lunan Merziban Kalesi de bu müstahke,n mevkiler arasındaydı28. Abbasi halifelerinin, özellikle Mutasım'la başlayarak ordularında çok sayıda Türk askeri bulundurduklarını biliyoruz29. 756-757 yılında Elcezire valisi olan Abdullah 27 .

Fuat Köprülü, Edebiyat Araştırmaları, s 256, not: 25, Ank. 1966. Merzimen, Gaziantep Kültür Dergisi, sayı: 90, s 10, Gaziantep, Haziran 1965. 29. Richard "N. Frye ve Aydın Sayılı, Selçuklular'dan Evvel Orta Şark'ta Türkler, Belleten, c 10, sayı: 3 7 , s 112, Ank. 1946. 28. Cemil Cahit Güzelbey,


13

bin İbrahim, Mansur'un emriyle Malatya'ya, 758-760 yılla­ rında ise Adana'ya Horasan birlikleri yerleştirildi 3o. Hora­ san'dan getirilen bu birliklerin kahir ekseriyetini Türkler oluşturuyordu. Nitekim aynı yıl, yani 760'da Abbasiler'in Ermenistan Valisi'nin ordusu umumiyetle Türklerden mü­ rekkepti. 772'de Ermenistan'da çıkan bir ihtilfili bastırmak için Suriye'den gönderilen 30 bin kişilik ordu da Türk'tü 31. Abbasi sultanlarından Mutasım zamanında gerek AmuriyOm ve gerekse Ankara üzerine gönderilen ordunun tamamı da Türklerden meydana gelmişti 32. İslarrı kaynak­ lan Vasıf et-Turki, Ferec et-Türki gibi emirlerin Tarsus'tan hareketle hemen her sene Anadolu'ya girerek birçok gaza­ larda bulunduklarını bildirmektedir 33. Abbasi-Bizans mücadeleleri uzun yıllar devam ettiği için hudut bölgelerindeki Türk birliklerinin sayısı da gide­ rek yoğunlaşıyordu. Bu devirde Kilikya'da kesif bir kitle teşkil eden Türkler, milli an'anelerine riayetle Sarus ve Pi­ ramus'a Türkistan'daki Seyhun ve Ceyhun adlarım verdiler. İslarrı sınırının bekçiliği vazifesini gören ve Tarsus'u mer­ kez ittihaz eden İslfun emirleri arasında Ebu Süleyman Al Turki gibi bir takım Türkler de yetişmiş, hatta içlerinde sikke bastıranlar bile olmuştur. Selçuklu istiHisı buralara tekrar kuvvetli Türk kitlelerinin gelmesini ve kuzey Suriye ile beraber bu sahanın son derece gelişmesini sağlamıştır 34 . 30. Hakkı Dursun Yıldız, age, s 58. 3 1. Fuat Köprülü, Azeri Maddesi, 1. A. c 2, s 122, 1st. 1970. 32. Fuat Köprülü, Edebiyat Araştırmaları, s 251, not: 16, Hilmi Gök­ türk, age, s 31. 33. Şehabeddin Tekindağ, Anadolu'da Türk Tarih ve Kültürü, s 1, Trabzon 1967. 3 4. Fuat Köprülü, age, s 252, not: 18.


14

Hudut bölgelerine Horasan askerleri yerleştiıme faali­ yeti siyasf zaruretler icabı Harun Reşid zamanında da de­ vam etmiştir. 796-797'de Harun Reşid Ayn Zarba (bugün­ kü Anavarsa)nın tahkimini emretmiş, imardan sonra şehre Horasan askerleri yerleştiımiştir. 808-809 yıllarında Adana tekrar imar edildiğinde bu kente bir kısım Horasan birlikle­ ri gönderilmiş, onun ölümünden sonra yerine geçen Halife Emin'in emri ile Horasan'dan yeniden asker getirilerek Adana'daki kuvvetler takviye edilmiştir35 _ Bu Horasan askerlerinin kahir ekseriyetinin Türk ol­ ması lazım gelir. Çünkü Cahiz o devir Horasan'ını anlatır­ ken "Türk ile Horasanlı arasındaki fark Mekkeli ile Medi­ neli, bedevf ile köylü ve ovalı ile dağlı arasındaki fark gibi­ dir" demektedir36. Bu Horasan askerlerinin daha ziyade Kayı, Kıpçak, Karluk, Yıva, Hazar, Kalaç gibi Türk boyla­ rına mensup oldukları, halifenin ordularında görev alanla­ rın isimlerinden anlaşılmaktadır37 _ Yukarıda özetlediğimiz gibi hudut bölgelerine Türkle­ ri yerleştirmek Abbasilerin nasıl vazgeçilmez bir siyaseti hfiline ·gelmişse, aynı siyaseti çok eski devirlerden beri uy­ gulamakta olan Bizans da yeniden tatbike başlamış, böyle­ ce Abbasi-Bizans hududunun güneyinde Müslüman, kuze­ yinde ise şamanist ve hristiyan Türklçr çoğunluğu teşkil et­ mişlerdir. Arap-Bizans çatışmaları sık sık cereyan ettiği için de her iki tar:f sınır boylarına devamlı olarak "Savaşçı Türkleri" sevk etmeğe kendilerini mecbur hissetmiş35 . 3 6.

Hakkı Dursun Yıldız, age, s 5 9. Richard N. Erye ve Aydın Sayı, agm, Belleten, c 10, sayı: 37, s

37.

Zeki Velidi Togan, Umumi Türk ... s 177 .

130.


15

lcrdir.38 Bizans İmpatorluğu X. asırda hilafet ülkelerine karşı müdafaadan taarruza geçtiği zaman, İslam hudut teşkilatı da çökmüş, Erzurum, Malatya, Tarsus gibi büyük cihad üs ve şehirleri işgal edilip ahalisi kılıçtan geçirilmiştir. Bu du­ rumda, nüfusu boşalan şehirlere başka halklar ve mesela Balkanlar'dan şamanı Türkler, Peçenekler, Rumlar naklcdilmiştir 39 . Nakledilen bu Türkler arasında Bulgarlar, Hazarlar, Kumanlar ve Uzlarda vardıı-40. Türklerle meskun buldular4 1. Selçuklu Sultanları za­ manında Bizans serhadlerine gelen Oğuzlar, Suriye'de, Irak'ta, Doğu Anadolu hudutlarında kendilerinden asırlarca evvel gelmiş muhtelif Türk kitlelerine rastladıkları gibi, Anadolu'da da Bizanslılar tarafından Rumeli'den nakledil­ miş bazı hristiyan Türk zümreleri ile karşılaştılar. Bizanslı­ ların takip ettikleri siyaset icabı olarak Anadolu'ya ve hatta Suriye'ye sevk ve tehcir ettikleri muhtelif unsurlar arasında Selçuklularla kavmi karabeti olan Peçenekler ve Uzlar'ın bulunduğu muhakkaktır42. Çok eski zamanlardan beri Anadolu'ya yerleşmiş bulunan bu hristiyan Türkler vaktiy­ le Anadolu'da Bizans hizmetine girmiş olan veya Bizans idaresi tarafından Tuna Boyu'ndan Anadolu'ya nakil ve tehcir edilerek kalabalık kitleler hfilinde muhtelif mıntıka­ lara iskan edilmiş şamanilikten doğrudan doğruya hris38. H. Fehmi Turgal, agm, Ikinci Türk Tarih Kongresi Zabıtnameleri,

s 949 .

39. Osman Turan, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, s 232, 1st. 1973. 40. Hilmi Göktürk, age, s 30. 41. H. Fehmi Turgal, agm, s 949. 42. Fuat Köprülü, Anadolu'da lsHimiyet, Edebiyat Fakültesi Mecmua­ sı, sayı 4, s 289.


16

tiyanlığa geçmişlerdi43. Ancak, Anadolu'daki yer isimle­ rinden anladığımıza göre bunl�r ·arasında eski Türle dinine bağlı kalanlar olduğu gibi hristiyan dinini kabullenmelerine rağmen milliyetlerini unutmayan Türkler de vardır. Fakat Selçuklular, hristiyanlığı kabullenmelerine rağmen milli­ yetlerini unutmayan Türkleri de dini ayrılık sebebiyle soy­ larından saymadıkları için asırlarca önce Anadolu'ya gelip yerleşen bu Türlcler Ermeni azınlığı ile birlikte Güney Ana­ dolu'ya göç ettiler. Bunların bir kısmı muhakkak ki kader birliği ettikleri Ermenilerin inançlarını benimseyerek gre­ goryen mezhebine geçmişlerdir. Nitekim Halep Salnamele­ rinde Antakya Müslümanları ile Antakya Ermenilerinin TQrlcçe konuştuğuna dair bir kayıt vardır44. Antep'te de du­ rum farlclı değildi. Antep'teki Ermeniler XIX. asrın ilk ya­ rısına kadar Antep şivesiyle Türkçe konuşurlardı. Hiçbir Ermeni Ermenice bilmezdi. Kiliselerde bile ibadetlerini, iyinlerini, vaazlarını Türkçe yaparlardı45 . Aynı devirde dillerini unutmayan, iyinlerini, ibadetlerini Ermenice ya­ pan ve Ermeni dil ve kültürünü hassasiyetle muhafaza eden toplumların da varlığı malum olduğuna göre, acaba Türlcçe konuşan gregoryenlerin Türk olduğu düşünülemez mi? Kaldı ki gregoriyen mezhebinin kurucusu olan Kirlcor Lu­ savoriç de bir iddiaya göre Part'lı kanı taşımaktadır, yani Türk'tür. Kirkor Lusavoriç'in, Büyük Arsaklılar'dan tahta geçemeyen Suren Bahlav ailesinden, aslen Horasanlı Anak Bey'in oğlu olduğunu o devirde yaşayan il. Tridat'ın sekre­ teri Romalı Agathangelos açıkça yazmaktadır4 6 . Şu şartlar 43. ömer Lütfi Barkan, Osmanlı lmparatorluğu'nda Bir İskan ve Kolo­ nizasyon Metodu Olarak Sürgünler, İktisat Fakültesi Mecmuası, c Il, no: 1-4 s 5 34, 1st. Ekim 19 49, Temmuz 19 5 0. 44. H. Fehme Turgal, agm, s 949. 45 . Ali Nadi Ünler, Gaziantep Savunması, s 12, not: 7, 1st. 1969. 46. Esat Uras, age, s 92.


17

altında biz gene de ihtiyatlı bir lisan kullanarak diyebiliriz ki. Kirkoryen=Gregoryen mezhebinin kurucusu Türle ise yukarıda sözünü ettiğimiz Türleçe konuşan gregoryen top1 uluğu da Türle olmalıdır. Selçuklular'dan çok önceleri özellikle Balkanlar, Tuna Boyu ve Kafkaslardan hristiyan ve şamanist olarak Anado­ lu'ya gelen Türle boylarının mühim bir kısmı Anadolu'daki Rumlar arasında eriyip gitmiştir. Fakat bpkı Ermeni toplu­ luğu arasında olduğu gibi, Ortodoks Rum camiası arasında bulunmalarına ve Ortodoksluğu benimsemelerine rağmen milliyetlerini muhafaza eden Türkler de vardır. Önceleri, belki de eski Türle dinine mensubiyetleri devam ederleen Selçuk, Yağmur. Aydın, Karagöz, Yahşi, Doğan, Dursun, Kaya, Çiçek, Çağla, Sırma, Kumru, Akça, Kutlu gibi halis Türk isimlerini alan 47 bu Türkler, giderek hristiyanlaşmış ve dinlerinin değişmesiyle birlikte dil ve milliyetlerini de kaybetmişler ve kendilerini Rum olarak görmeğe başlamış­ lardır. Esasen Anadolu Ermeniliği yukarıda izah etmeğe çalıştığımız gibi, nasıl din üzerine bina edilmiş bir milliyet­ se. aynı şekilde Anadolu Rumluğu da ortodoks kilisesi et­ rafında bir araya toplanmış bir camiadır. Ve Anadolu'da millet ve milliyet mfuıfilannda bir Rumluk da yoktur. Nite­ kim Osmanlı arşivleri ve kadı sicilleri bu iddiayı teyid ede­ cek belgelerle doludur. İstanbul Başvekfilet Arşiv Umum Müdürlüğü'ndeki XVI. yüzyıla ait umumi nüfus tahrir def­ terleri üzerinde yapılan araştırmalar bizleri mühim netice­ lere götürmüştür. 68 ve 7 numaralı defterlerin muhtelif sayfalarında adlan Türkçe olan, soyca da Türk olan, fakat hristiyan, Ermeni veya Rum olarak kaydedilen Türkler vardır. Aynı şekilde Şer'i Mahkeme Sicilleri de bu konuda 47. Ömer Lütfi Barkan, agm, s 534.


18

bol örneklerle doludur. Kayseri Mahkemesi'nin 3 Recep H. 946 tarih ve Kadıyulkudat Aksekili Cafer Tayyar imzalı bir hükmünde, aslen İran'ın Karakeçili Aşireti'nden Kalaş ve Mardiros Develioğlu'nun Müslümanlığı kabul ettikleri belirtilmektedir48• Bilindiği gibi Develioğlu ismi Türkçe olduğu gibi, Karakeçili Aşireti de 24 Oğuz boyundan Kayı­ lar'ın Osmanlı imparatorluğu'nu kuran şubesidir. Gene Kayseri sicilleri arasında rastlanan Ramazan 98 l tarihli bir belgede "Karye-i Çukur'dan Saya bin Şehri ve Bali bin Ayayorgi ve Timur bin Sevindik" adınd�i üç zımminin emr-ü hümayun gereğince acemi oğlanlar ocağına devşiril­ diği belirtilmekte, Erekil'in Meclis-i Şer'e gelip Müslüman olduğu, kendisine Yusuf, küçük oğlu Kaplan'a Ali, büyük oğlu Arslan'a Veli isminin verildiği kayıtlıdır. Bu vesika­ larda geçen Timur, Sevindik, Bali, Erekil, Arslan, Kaplan adları bilindiği gibi Türk has isimleri arasındadır. Osman Gazi'nin fütuhatında mühim roller oynayan ve iptida ettik­ ten sonra Abdullah Mihal adım alan49 Gazi Mihal Bey'in, daha eski tarihlerde Suriye'den kesif kitleler halinde gelip 48. ... Medine-i Kayseriye'ye muzaf ve tabi Muncunuslu kariyesinde tavattun ve temekkün eden, aslen lran'ın Karakeçili Aşireti'nden ve kabi­ lesi yosunundan Kalaş ve Mardiros Develioğlu nam zimmiler maaile şe­ ref-i İslam ile müşerref olup din-i hakkı kabul ettiğinden karısı Ehzabet bilavelet vefat ettiğinden işbu nur-u hidayete mazhar olan Mardiros De­ velioğlu'nun karısı bindi Düz'ün malına zilyed olup, hala küfür ile melüf Kirkor Mardiros'un verasetini reddederek muhalefet ettikte, karısının kardeşi bulunan Kirkor Mardiros'un verasetinin men'ini talep eylemesine dava kıldıkta meclis-i makudat şer'ide merkuman Mardiros ve Kalaş De­ velioğulları halen nur-u hidayet ile münevver- eslahi nasdan ve züht-ü takva ile maruf bulundukları dahi indeşşer sabit bulunmağın merhum Mirdiros Ehzabet'in varisi olamayacağına ihtilaf-i diyneyin buna mani ol­ duğuna mavaka ketbolunduğu. Recep 3. sene 946. 49. İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, c 1, s 8, 1st. 1971.


19

Anadolu'nun muhtelif bölgelerine yerleşen Türklerden ol­ duğuna dair iddialar mevcuttur 50. Aynı şekilde Evrenos Bey'in de XIII. yüzyılda Anadolu'ya yerleştirilen Kuman­ lar'qan olabileceğine dair ciddi rivayetler vardır5 1. Anado­ lu'ya çok önceleri gelen Saka, Peçenek, Kuman, Hun vs. gibi Türk boylan ortodoksluğu kabul etmeleri sebebiyle gerçi fiitih Türkler arasına katılamamışlardır ama, Anado­ lu'nun Türkleşmesinde pek mühim roller oynamışlardır. Ankara Keçiören'de bir zamanlar oturduğu evin Bozyörük adında bir ortodoksa ait olduğunu ifade eden Hamdullah Suphi Tanrıöver, Hizekyos adında bir Yunanlı'nın Anado­ lu'ya ait olup da Grek olmayan özel isimlerin bir lügatını yayınladığından bahisle, bu lügatta ova ve bayındır kelime­ lerine rastlanıldığını yazmaktadır 52 ki her iki kelime de Türkçedir. Bugün de öteden beri anlatageldiğimiz eski Türk kavimlerinin isimlerine Anadolu'nun muhtelif bölge­ lerinde· rastlamaktayız. Ancak biz sadece Gaziantep bölge­ sindeki isimleri kaydetmekte iktifa edeceğiz.

50. M. R., Gazi Mihal Bey Suriye'den Göçmüş Bir Türktür, Varlık Dergisi, sayı: 194, s 29, 31, 1st. 1941. Daha geniş bilgi için bakınız, aynı müellif, Gazi Mihal'in Babası ve Asrı, Varlık Dergisi, sayı 198, sayfa, 130, 133. 51. Laszlo Rasonyı, age, s 51. 5 2. Hamdullah Suphi Tanrıöver, Dağyolu ve Günebakandan Seçme­ ler, s 158, 159, 1st. 1971.


20

GAZİANTEP ÇEVRESİNDE TÜRKLER

Selçuklular'dan önce kuzey Suriye ve Gaziantep yöre­ sine bazı Türk kavimleri gelmiş olmakla beraber, bunların sayıca az olmaları ve bölgenin muhtelif kuvvetlerin ilgi sa­ hası içinde bulunması sebebiyle burada uzun süre tutuna­ madıkları anlaşılıyor. Tabiidir ki Aıiadolu'yu bir vatan hfiline getiren Türk göçleri Selçuklu istiHi ve iskfuı hareket­ leriyle birlikte başlamıştır. Bunu, Celfilettin Harzemşah'la Anadolu'da gelen ve onun şehadetinden sonra muhtelif böl­ gelere dağılan Salur, Kalaç, Karapapak, Karaman, Sabır, Kınık, Kayı, Kürttürkü vs. gibi Türk boylarının muhacereti takip etmiş, onu da Moğol tazyikinin sebeb olduğu büyük Türk göçü izlemiştir 1 ki, bu üç büyük göç dalgası hem 24 Oğuz boyunun, hem de Oğuz olmayan Türk kavimlerinin Anadolu'ya temsil edilmesini sağlamıştır. Anadolu'nun Selçuklular tarafından fethine 1040'1 ta­ kip eden yıllarda başlanmıştır. Selçuklu hakan, prens ve komutanlarının buyruğunda yapılan bu seferlerle Türkler XI. yüzyılın ikinci yansından itibaren Suriye'de kısmi hiikimiyet kurmuş, bölgedeki siyasi ve askeri faaliyetlerde müessir olmuşlardır. Bu devirde Suriye'ye ilk Türk girişini Han oğlu Harun adında bir Türk emiri temsil etmiştir 2 · 1063'te Diyarbakır bölgesine yerleşen Harun Bizans top­ raklarına akınlar yaparken3, Karategin'le Afşın, Antakya ve 1 . Ziya Gökalp, Türkiye Türklerinin Etnografik Tasnifi, Gazi Sancak Gazetesi s 1 , Gaziantep, 2 Nisan 1 923. 2. Harun, büyük bir ihtimalle Karahanlı prenstir. 3. Ali Sevim, Suriye'de İlk Türkler, Türk Kültürü Dergisi, sayı 34, s 548, Ank. 1 965.


21

Halep civarında fütuhatta bulunuyorlardı4. Selçuklu komu­ tanlarından Afşm, Ahmet Şah ve Gümüştekin'in Malatya, Ergani, Diyarbakır, Ahlat, Silvan, Siverek, Urfa, Haran, Antakya ve Nizip yörelerini fethetmesiyle bölgenin Türk­ leşmesi başlamış5 , Süleyman Şah ise l 077'de, yani Malaz­ girt Savaşı'ndan altı yıl sonra fethedilen Antep'e Türkistan ve Horasan'dan kitleler Mlinde gelen Türkleri isk!n etmiştir 6• Selçuklu idaresinin, Selçuklu orduları ile birlikte gelen kesif Oğuz aşiretlerini, özellikle hudut bölgelerine yerleştirdiği ve buraları muhafazaya memur ettiği şüphesizdir7 . Kürttürkleri Türk soyundan gelme bir takım aşiretlerin günümüzdeki genel adı olmuştur. Tarihimizde Göktürkler dönemine kadar uzanan yazılı hatıraları mevcuttur. Bu soy­ daşlarımızın sosyal yapımızdaki yerine dair Prof. Dr. Meh­ met Eröz'ün incelemeleri ve Ş. K. Seferoğlu'nun derlemele­ ri mevcuttur. 1070, 1071 yıllarında Suriye'ye Navekkiyye Türkmen­ lcri'nin geldiğini görürüz. Navekiyyeler, Erbasganla birlik­ te Bizans'a iltihak eden, daha sonra da Bizans'tan ayrılıp Suriye'ye gelen Türkmenlerdir8. Navekkiyye Türkmenleri­ nin başbuğu olan Kızlı (?) Fatimfier'in Akka Valisi Bedr ul-Cemali'nin isteği üzerine yağmacı Arap aşiretlerini Su4. Zeki Velidi Togan, Umumi Türk ... s 192. 5. Şehabeddin Tekindağ, age, s 4. 6. Hulusi Yetkin, Türk Anadolu'nun Güneydoğu Kalesi: Gaziantep, Gaziantep Kültür Dergisi, c 13, sayı 149, s 3, Gaziantep 197 1. 7 . Fuat Köprülü, Avşar Mad. 1. A. c 2, s 36, 1st. 197 0. 8. Bu Türkmenlerin Oğuzların hangi boyuna mensup oldukları bugü­ ne kadar açıklığa kavuşturulamamışbr. Bir kısım tarihçilere göre Navek­ kiyycler, Yıvalara mensuptur, fakat bazı otoriteler buna ihtimal vermi­ yorlar.


22

riye'den kovmuştur. Bunların Suriye'de hemen yerleşik ha­ yata geçtikleri anlaşılıyor, çünkü Navekkiyyelerin toprak­ lan işlediklerini ve zeytin mahsulünden 300 bin dinar gelir sağladıklarını kaynaklarımız kaydetmektedir9. Navelpdy­ yeler, Kızlı'dan sonra başbuğ olan Atsız devrinde de siyasi ve askeri faaliyetlerini yoğunlaştırarak devam ettirmişler, başta Şam ve Kudüs olmak üzere diğer bazı yöreleri fethe­ derek Suriye'deki Türk hfildmiyetinin hudutlarını genişlet­ mişlerdir. Türklerin Gaziantep bölgesine XI. asrın ortalarına doğru esaslı ve devamlı olarak yerleşmeğe başladıklarını biliyoruz 10 . Halep Atabeği Nurettin Zengi, 1065 yılında bugün Gaziantep'in bir ilçe merkezi olan Kilis'i almış 11, ancak bu bölge bir ara haçlıların eline geçmiş ise de Suriye Atabeği ve Sultan Mes'ut'un damadı Nurettin Malimut, haçlılarla savaşarak Jocelin'in elinde bulunan Antep'le bu­ gün Antep'in bir köyü olan Tılbaşar (Tel Başer) bölgesini l l49'da kurtarmıştır. Haçlılarla Türkler arasında sık sık el değiştiren bölge Besni, Dülük ve bugün sorumsuzca Ara­ ban denilen Raban'la birlikte yeniden Türk egemenliği altı­ na alınmıştır l2 : XI. yüzyıldan başlayarak bilhassa Nurettin Zengi aile­ sinin saltanatı esnasında büyük mücadelelere sahne olan Suriye ve Halep'e birçok Türk aşiretleri yerleştirilmişti. Bu aşiretlerin, gerek onların maiyyetlerinde, gerekse vfuisleri olan Eyyubiler ve Memluklar zamanında orduların kuvvet 9. Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri -Boy Teşkilatı- Des­ tanları, s 133, 3. baskı, 1st. 1980. 10. T.H. Ayıntab Mad. 1. A. c 2, s 65, 1st. 1970. 1 1. Mustafa Hulusi Özalp, Tarihte Kilis, Gaziantep Kültür Dergisi sa­ yı: 97, s 8, Gaziantep, Ocak 1966. 12. Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s 187, 1st. 1971.


23

kaynağını teşkil ettiklerini biliyoruz. Suriye Türkleri, haçlı­ lara, küçük Ermeni krallıklarına ve kalabalık Moğol birlik­ lerine karşı sahibi oldukları topraklan asırlarca muhafaza cımişlcrdir 13. Şchrizor ve Erbil Yıvalarının mühim bir kısmını Suri­ ye sınırına yerleştirilen14 İmadeddin Zengi, bunlara hudut hülgcsinde didikler vererek bir nevi uç teşkilatı kurmuştu. Bu Yıvalar'a, başbuğları Yaruk'a nisbetle Yarukiye, Yaruk­ lu Yıvalan denilmiştir. 1168'de Bahaeddin Yaruk'un ölümü Uzerine yerine geçen Bedreddin Doldurum, Tel-Başer ve Tel- Halid emiri olmuştu. Yıvalar'ın, o zamanların mühim hir kalesi ve yerleşme merkezi olan Tel-Başer emirliği, Bedreddin'in oğlu Fethuddin devrinde de devam etmiş, ni­ hayet Tel - Başer 12 lS'de İzzettin Keykavus'un ordusu ta­ rafından Selçuklu topraklarına katılmıştır 15. Halep ve kazaları Atabeğler zamanında kesif Türkmen kitleleri ile dolmuştu. İbn Şeddad, yalnız Halep şehir ve mahallelerinde 150 bin Türkmenin yerleştiğini yazmıştır ki, bu rakam o devir için çok büyük bir nüfus kesafetini ifade etmektedir. Halep'in büyük ve mamur Yarukiyye Ma­ hallesi, Yaruklu Türkmenleri tarafından kurulmuş ve iskan edilmişti. Bu mahallede Türk \)eylerine ait cami, medrese, hastahane ve zaviye gibi pek çok hayır eseri vardı. Sadece Türkmen adını taşıyan 15 mescidin bulunduğu Halep'e tabi bazı kazalar yalnız Türklerle meskundu 16. İbn Şeddad Ha­ lep'te, Yarukiyye Mahallesi'nde, Yarukiyye Türkmenlerin­ ce yaptırılan şu mescidleri saymaktadır: İzzettin Yaruki, 13. Fuat Köprülü, agm, s 36. 14 . Fuat Köprülü, Edebiyat Araştırmaları, s 251 , not: 16. 15. Faruk Sümer, age, s 134. 1 6. Osman Turan, age, s 51 0, 5 1 1 .


24

Yusuf bin Sunkur Yaruki', Şuayıb Yaruki', Ahmet Türkmani', Süleyman Yaruki', Şeyh Ali Tünnani ve Halil Yaruki'. Türkmen Pazan'nda, Baı:_ak, Kınİk, Avşar, Yağıba­ san ve Hacı Ahmet Yaruki' mescidleri... Halep'te ilk medre­ se olan Züccaciye Medresesini Artukoğlu Süleyman kur­ muştu. Avşariye Medresesi de Yaruk Türkmenlerinden İz­ zettin Avşar tarafından kurulmuştu. Bu Türkmenlerin ha­ mam ve başka eserleri de kaydedilmiştir 17 . 1185 yılında Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kalaba­ lık bir Türkmen kitlesi zuhur etti. Genellikle Musul, Ker­ kük, Urfa dolaylarında kışlayan bu Türkmenlerin Harizm Şahlar'dan, Sultan Şah'ın 1173'te Serahs'ı ele geçinnesi üzerine etrafa dağılan Oğuzlar oldukları tahmin edilmekte­ dir_. 1185 yılı hadiselerinden anlaşıldığına göre, bunlar. Cizre'den, Musul, Suriye, Diyarbakır, Ahlat, Malatya ve Azerbaycan'a kadar fevkalade müessirdiler 1 8. XII. yüzyılın başlarında Artuklular bölgeye hakim olduklarında Halep ve Musul vilayetleri çok kesif Türkmen kitleleri ile meskun bulunuyordu. Hatta bu vilayetlerin, Antakya, Antep, Tel­ Başer, Suruç ve Kerkük gibi kasabalarının tamamiyle Türkleştiğini kaynaklarımız bildinnektedir 19 . Şu şartlar altında Gaziantep bölgesinin XII. yüzyılın ilk yansında Türkleştiğini söyleyebiliriz. Haçlı seferleri sı­ rasında Antep'te 9 cami ve 12 mescidin bulunması20 bu17 . lbid, s 5 1 0. 1 8. Faruk Sümer, age, s 13 7 . 1 9. Osman Turan, Doğu Anadolu Türk...

s 232. 20. Cemil Cahit Güzelbey, Gaziantep Camileri, Gaziantep Kültür Dergisi, c 8, sayı 96, s 5, Gaziantep, Aralık 1 965, Aynı müellif, Gazian­ tep bölgesinin en az Harun Reşid devrinden beri Türkçe konuştuğunu yazmaktadır. Bakınız: Ayni, Kültür Dergisi, sayı 1 0 1 , s 9, Gaziantep. Mayıs 1 966.


25

rada ne kadar yoğun bir Türk nüfusunun yaşadığına işaret etmektedir. Daha önce de belirttiğimiz gibi Anadolu'ya büyük öl­ çüde bir muhaceret dalgası da Celalettin Harzemşah'la bir­ likte gelmiş, XIII. asnn ilk çeyreğindeki Moğol istilası ise, Türkistan, Horasan ve Anado�u'dan yüzbinlerce Türk aile­ sinin incelediğimiz bölgeye yerleşmesine ebep olmuştur. Moğol istilası sırasında Antep çevresi MemlOk devleti sı­ nırlan içinde bulunduğu için saldırılardan masun kalmış ve cazip bir yerleşme bölgesi olarak ilgi çekmiştir. İbn Şeddad, Sultan Baybars zamanında yalnız Anadolu'dan 40 hin aileden fazla Türkmenin Gazze'den Kozan'a kadar uza­ yan topraklara yerleştirildiğini yazmaktadır. Öteden beri anlatageldiğimiz, yüzyıllar boyunca de­ vam eden bütün bu göç ve iskanların sonucu olarak Beğdi­ li, Kızık, Çepni, Bayındır, Bayat, Yazır, Alayuntlu vs. gibi Oğuz boylan Gaziantep'te kendi isimlerini taşıyan bazı köyler kurdukları gibi, bölgenin daha önceki s!kinlerinin terkettikleri köylere de yerleşmişlerdir. OSMANLI DEVRİNDE YAPILAN İSKANLAR Osmanlı İmparatorluğu, Mercid!bık Zaferi ile başla­ yan Suriye'deki ilk hakimiyet devrinde, memleketin asayi­ �ini temin edebilmek için kuvvetli Arap aşiretlerini tutu­ yordu. Fad ve Mevali adındaki bu aşiretler hükumete sadık oldukları gibi, yerleşik halkla ahenk içinde yaşıyorlardı. Fakat XVII. yüzyılın ikinci yansında Kuzey Suriye'deki bu a�iretler dengesi, güneyden gelen kalabalık ve yağmacı iki hüyük Arap aşireti yüzünden bozuldu. İsimleri Şammar ve ı\neze ·olan bu Arap aşiretleri Necid çölünden kuzeye doğ­ nı sarkmış ve Doğu Suriye'yi kontrolleri altına almışlardı.


26 Tabii bu kontrol altına alışın yerli halka pek pahalıya mal olduğunu söylemeye gerek yoktur. Bu aşiretlerin teca­ vüzleri sebebiyle birçok köy ve oba halkı oturdukları yeri terketmek zorunda kaldıkları gibi, çalınan sürüleri ve yayı­ lan tarlaları sebebiyle de zaruret içine düşmüşlerdi. Bu Arap tecavüzünün kuzeye doğru ilerlemesi Osmanlı Hükilmeti'ni bazı ciddi tedbirler almağa sevketmişti ki, bu Şammar ve Aneze baskısı ve Osmanlı mukabil tedbiri Ga­ ziantep ve çevresindeki Türk aşiretlerinin sayılarını. arttır­ mış, zaten XII. yüzyılda Türkleşen bu şehrin bir Türkmen kalesi halini almasını sağlamıştır. Osmanlı Hükumeti'nin güneyden gelen Arap bakısına karşı başvurduğu önleyici tedbir, söz konusu bölgeye bazı Türkmen aşiretlerini ve Türkmen oymaklarını iskan etmek­ ten ibaret olmuştur ki. esasen daha önce de bu bölgelere Türk aşiretleri yerleştirilerek Arap tecavüzlerini önlemek yoluna gidilmiştir 21 . Fakat asıl iskan, XVII. yüzyılın sonunda, 1690'lı yıl­ larda yapıldı. Osmanlı idari taksimatında Yeni-İl denilen Sivas, Kangal, Alacahan, Mancınık civarındaki Türkmen aşiretleri, Bozulus Türkmenleri ve Halep Türkmenlerinin o zamana kadar yerleşmemiş olanları, Halep, Rakka, Hama, Humus, Urfa ve Antep'in muhtelif bölgelerine yerleştirildi­ ler. 1691'de iskan edilen bu aşiretlerin bir kısmı 1692'de yeniden Anadolu'ya kaçtılarsa da bu işte muvaffak olmak kararındaki devlet, onları yeniden iskan yerlerine getirip yerleştirdi 22. Tabii iskan edilen aşiretler arasında "Kendi halinde olmayanlar, rahat durmayanlar" yani sürgün 21. Cengiz Orhonlu, Osmanlı lmparatorluğu'nda Aşiretleri İskan Te­ şebbüs.Ü (1691-1696), s 3 2, İstanbul, 1 963. 22. Faruk Sümer, age, s 1 93-1 94.


edilenler de vardı. Aşiretlerin iskanı ile ilgili emir, talimat, arz, hüccet ve fennanlardan anlaşıldığına göre, Türkmen boylan güney bölgesinde Arap aşiretlerine karşı bir sed olarak düşünül­ müştür. Devlet bu aşiretlere mesken ve ziraat için topraklar venniş ve onlardan bulundukları bölgeyi hertıangi bir istila ve tecavüze karşı muhafaza etmelerini beklemiştir23 . Os­ manlı Devleti'nin kuzey Suriye'ye iskan ettiği aşiretleri, imdad-ı seferiye, imdad-ı hazeriye, avinz, bedel-i nüzül, peksimet baha, zahire baha vs. gibi vergilerden muaf tut­ ması da aynca bu hedefe hizmet eden milf bir politika ol­ muştur. Devlet bu politika il_e Kuzey Suriye'de, özellikle Halep-Rakka bölgesindeki aşiretlerin toprağa bağlanması amacını güttüğü gibi, herhalde dirliği düzeni bozulan oy-· maklann, o sıralarda hemen hemen bütün Anadolu'ya yayı­ lan Saruca Sekban aşkiyaları arasında katılmalarını da ön­ lemek istemiştir 24 _ Bu büyük iskan hareketi ile ilgili hatıralar, Gaziantep· Türkmenleri arasında canlılığını muhafaza etmektedir. Bu­ gün ha!A Gaziantep'te okunan yanık halk türküleri, Türk aşiretlerinin, iskanın ilk yıllarında yeni yurtlarını benimse­ mediklerini ve Türkistan'a karşı duydukları hisleri anlat­ maktadır: Beyler binsin Arap abn beline,. Def tutalım Nuş-u Revan yoluna, Dedem yurdu Türkistan'ın çölüne, 23 . 24 .

Cengiz Orhonlu, age, s 47.

lbid, s 5.


28

Gergiler kurduğum günler olur mu? 25 Bir başka türküde ise Türkistan'a duyulan özlem şöyle terennüm edilmektedir: Kalk seninle gidelim, Gün doğmadan Türkistan'a, Yeten mevyeyi batırdak, İnanmam bağa bostana 26 Gene bir başka halk türküsünde geçen: İsfahan'dır bizim aslı elimiz, Ördek uçtu viran kaldı gölümüz 27. mısraları İsfahan'a duyulan hasreti ifade ettiği gibi, Antep'e iskan edilen Türkmenlerin de asırlarca önce İsfa­ han'dan geldiklerini belirlemektedir. Çıkbk Horasan'dan sökün eyledik, Düşürdüler bize tozlu yollara 28_ mısraları ile başlayan bir başka türkü ise güneyli Türkmenlerin Anadolu'ya Horasan'dan geldiklerini bir kez daha anlatmaktadır. Hacı İnal Oğlu'nun, Urfa'da paşa'ya karşı söylediği rivayet edilen şu iskan türküsünden ise bir kısım Türkmenlerin Horasan'dan Yozgat'a, Yozgat'tan An-. tep yöresine geldikleri anlaşılmaktadır ki, bu durum tarihi 25. (İmzasız) Gaziantep Halk Müziği, Gaziantep Kültür Dergisi, sayı 137, s 18, Gaziantep, Mayıs 1969. 26 . Ali Rıza Yalgın, Cenupta Türkmen Oymakları, c 1, s 3, Ank. 1977. 27 . Erol Güneyligil, Gaziantep Türkülerinden Derlemeler, C.K.D. c 12, s 135, s 13, Gaziantep, Mayıs 1969.


29

gerçeklere tamamen uygundur: Ben evimi şol Yozgat'tan getirdim, Çirke kurdum şol Rakka'da oturdum, Efendimsin hizmetini yetirdim, Hangi işimde kusur koydum paşa ben?29 Fakat bütün bu memnuniyetsizliklere rağmen muhtelif boy ve aşiretlere mensup Türkmenler bilahare yeni yurtla­ rını benimsemiş, yoğun olarak iskan edildikleri Colap'tan ayrılmamak için de Osmanlı kuvvetleriyle savaşa tutuş­ muşlardır. Abbas Paşa'ya karşı çetin bir çatışmaya giren Türkmen aşiretlerinin Türklüğü bir şuur olarak yaşadıkları­ nı hadise ile ilgili şu destandan öğrenmekteyiz: Yedi yular küheylana soy eder, Kendi nefsin arslanlara pay eder, Mısır'dan gelmiş de Türk'ü zay eder, Dağıttın Colap'ı sen Abbas Paşa 30 GAZİANTEP'TE TÜRK BOYLARI BEGDİLİ BOYU Beğdili'ler. Reşideddin Oğuznftmesine göre hükümdar yetiştiren beş Oğuz boyundan biridir. Kaşgarlı Mahmut Beğdili boyunu 22 Oğuz boyu arasında yedinci, Reşi28. Ömer Özbaş, Gaziantep Türkmenler ve Baraklar, s 4, Gaziantep,

1958.

29. lbid, s 5. 30 . Colab'ın dağıtılmasıyla ilgili uzun destanın bu kılasım rahmetli

Ali Rıza Yalgın, Üçkubbe köyünden, Hasan Efendi'den almıştır. (Yalgın, Cenup'ta Türkmen Oymakları, c 1, s 104.)


30

deddin ve Y azıcıoğlu ise 24 Oğuz boyu arasında onbirinci sırada göstennişlerdir 31 . Reşideddin'in Oğuz soy kütüğüne göre Beğdililer Oğuzlar'ın en şerefli kolu olan Bozok kolu­ na mensupturlar. Beğdili boyunun atası, gene 24 Oğuz bo­ yundan olan Kızık, Avşar ve Karimi boylarının atalan ile kardeş olup, dördü birden Oğuz Han'ın oğlu Yıldız Han'a bağlanmaktadır. Beğdililerin tarihi inceleme konumuzun dışında kalı­ yor, o bakımdan bu kısa malumatla yetinerek bu büyük Türle teşekkülünün Gaziantep yöresindeki tarihf macerasını konumuzun çerçevesi içinde özetlemek istiyoruz. Birçok Oğuz boylan gibi Beğdililer'in de Selçuklu fü­ tuhatına katıldıklarını gösteren tarihi kaynaklara sahip de­ ğiliz. Fakat bu mühim Türk boyunun Horasan üzerine yü­ rüyen Sultan Sancar'ı mağlup ederek, Selçuklu İmparator­ luğu'nu tarih sahnesinden silen Oğuzlar arasında bulundu­ ğunu biliyoruz 3 2. Ancak Türle-Moğol tazyiki, diğer birçok Türlemen boylarıyla beraber Beğdililerin de kesif kitleler halinde Suriye'ye gelip yerleşmelerine sebep olmuş, bu ta­ rihi hadise de kuzey Suriye, Halep, Antep, Urfa yöresinin Türlcleşmesinde yeni bir safhanın başlangıcını teşkil etmiş­ tir. Anadolu'daki Moğol hakimiyetinin sarsılması üzerine harekete geçen bu Türlemenlerin bir kısmı Suriye'den Gü­ ney ve Doğu Anadolu'ya, daha sonra da İran'a giderek Ra­ mazanoğulları, Akkoyunlular ve Safevi devletlerinin kurul­ masında önemli roller oynamışlardır 33. 31. Kaşgarlı Mahmut'un Oğuz boyları ile ilgili listesinde Kızık ve Karkın boyu yoktur. 32. Beğdili Maddesi, T.A. c 6, s 28 3, Ank. 1968. 33 . Geniş bi1gi için bakınız, Faruk Sümer, Safavi Devleti'nin Kuruluş ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü, Ank. 1976.


31

Arşiv kaynaklarından anlaşıldığına göre Osmanlı dev­ rinde genel olarak Halep Türkmenleri denilen Türle unıkla­ rı topluluğu içindeki en mühim kolu Beğdililer teşkil et­ mektedir. Beğdililer aynca Bozok Türlcmenleri'nin de en kalabalık kısmını oluştururlar 34 _ Kanuni Sultan Süleyman'ın saltanatının ilk yıllarında kuzey Suriye'deki Türk boylan arasında 40 oymak halinde yaşayan Beğdili boyunu3 5 tarihçi Nfilma, "Halep, Rakka, Di yarbakır arasında yurt tutan Türk aşiretlerinden Beğdili taifesi ki, sayılan hesapsız olup, kasaplık hayvanları ve at­ lan ve mallan nihayetsizdi" cümlesiyle anlatmaktadır36 • Nafma'nın bu ifadesinden Beğdililerin incelediğimiz bölgede çok müreffeh bir hayat yaşadıkları anlaşılmakta­ dır. Fakat bir önceki bahiste sözünü ettiğimiz Arap aşiretle­ rinin Necid Çölleri'nden kuzeye doğru ilerlemesiyle başla­ yan ve uzun yıllar Antep, Halep, Rakka yöresini ciddi şe­ kilde rahatsız eden olaylar zinciri, Beğdililerin de huzurunu kaçırmıştır. Bu devirde, Sivas-Kangal yöresindeki bazı Beğdili oymak.lan bölgeye iskan edildiği gibi, Antep çevre­ sindeki Beğdili'lerin birkısmı da Rakka civarında iskana mecbur tutulmuştur. Beğdili boyu da diğer Türk aşiretleri gibi iskandan memnun olmamış, bir yandan çevredeki, Arap aşiretleriyle savaşırlcen, bir yandan da Osmanlı bitliklerine karşı diren­ mek zorunda kalmıştır. Osmanlı arşivlerindeki kayıtlardan anlaşıldığına göre, Beğdili'ye tabi Bozkoyunlu ve Kara­ şeyhli oymakları, iskandan 7-8 sene sonra, 1698'de El34 . Ziya Gökalp, agm, s 1. \,5. Beğdili Mad, T.A., c 283, İstanbul 1968. 36. Naima Tarihi, c 3 s 1059, Zuhuri Danışman Tercümesi, İstanbul 1968.


32

bistan üzerine yürüyerek koca şehri 40 gün süre ile kuşatmışlardır37 • Tesbit edebildiğimiz kadarı ile Osmanlı devletinin ge­ rek iskan ve gerekse aşiretleri dağıtma siyasetinin icabı olarak Antep, Halep, Rakka, Hama, Humus civarında yer­ leşmeğe mecbur ettiği Beğdili oymakları şunlardır: Yadigarlı, Mirza, Perdel Tacirlisi (Tecerli, Ulaşlı, De­ nizli (Diğer adı 'Karaboğa), Burak, Ceceli, Dimlekli, Ka­ mışlı, Bozkoyunlu, Karakocalı (Diğer adı Emene), Çağır­ dak, Kasımlar, Gündeşli, Kadirli, Ceceli Hasanoğlu, Ka­ yaslı, Kazlı, Kılıçbeğli, Kırgını, Kızılkoyunlu, Hayırbeğli, Kömeçli, Karaşeyhli, Araplı, Cırıklı, Beğmişli, Bozgeyikli 38_ 2. 1. BOZGEYİKLİ OBASI Beğdili Boyu'nun nüfusça pek önemli olmasa bile tarihf fonksiyonu itibariyle en mühim obası kanaatımızca Bozgeyikli Obası'dır. Naklf bilgilere göre Bozgeyikli Dede: Arap tecavüzle­ rine karşı Türle aşiretlerinin birliğini sağlamış, muhtelif Oğuz boylarına mensup aşiret ve oymaklar arasındaki ihti­ lafları çözümletmiş, böylece kuzey Suriye Türkmenlerinin birliğini temin etmiştir. Halen güneydeki Türkmenlerin 37. Ahmet Refik,

age, s 79. 38. Bu Arap Oymağı'nın bir Arap oymağı olduğu zannedilebilir; aksi­ ne bu oymak Türk'tür ve Beğdililer'in en şöhretli oymaklarından biridir. Ankara ve Kangın kadılarına yollanan H. 1141 tarihli bir fermanda "Ha­ lep Türkmenlerine tabi Beğdili taifinden Araplı Cemaatı" ifadesi, bulun­ maktadır. (Bakınız, Ahmet Refik, age, s 180) Diğer kaynaklar da Araplı oymağının Türklüğünde müttefiktirler. Bu isim, herhalde Türk ad verme geleneği ile ilgili olarak "Takılmış isim" olmalıdır.


33

biricik velisi olan ve türbesi her yıl ziyaret edilen Bozge­ yikli Dede ile ilgili bir rivayette bu Türkmen ulu'su şöyle anlatılmaktadır: "Elbeyli'den çıkan Deli Ahmet'in sanına Bozgeyikli derlermiş. Bozgeyikli bir gün Urum'a, Hacı Bektaş'a git­ miş, bektaşi olmuş, keramet göstermiş, veli olmuş. Orada iken bir gün elindeki çövenini (asasını) güneye fırlatmış. Çöven, şimdi türbesinin bulunduğu yere düşmüş. Çobanlar bu çöveni almak istemişler ama kimse yerinden kaldırama­ mış. Mavalı Aşireti (Arap Mevali aşireti olm�sı lazım) kal­ dırırız demişler, develere bağlamışlar, develerin hepsinin beli kırılmış. Sonunda Bozgcyikli kendi gelmiş, çövenini almış, böylece aşirette ulu olmuş. Hacı Bektaşı Veli, yanın­ daki adamlarına mertebeler vermiş. Bozgeyikli buraya gel­ diği için her nasılsa ona mertebe vem1eyi unutmuş. Bozge­ yikli asasını Hacı Bektaş'a doğru fırlatmış, asa, (Hacı Bek­ taş'a doğru) gelirken Hacı Bektaş Nurhak dağı'na "Tut ya Nurhak" demiş. Asa, Nurhak Dağı'nı yarmış. Sonunda Ha­ cı Bektaş mertebe vem1iş ve Bozgeyikli'yi Bişiri'yi doğru yola getirmekle görevlendinniş 39 ". Rahmetli Ali Rıza Yalgın'ın Kara Hasan Efendi'den dinleyip neşrettiği bu rivayet, bizim tesbit ettiğimiz rivayetlerden pek farklı değildir. Fakat Bozgeyikli De­ de'nin Elbeyli aşiretine değil, Beğdili boyuna mensup oldu­ ğu da tarihen sabittir. Bozgeyikli Dede'yi, Kanuni devrine ait tahrir defterlerinde Bozgeyikli Obası'nın başkanı olarak görmekteyiz40 . Kaldı ki Elbeyli aşireti ile ilgili bölümde inceleyeceğimiz gibi Bozgeyikli Dede'nin ölümünden çok sonra Gaziantep yöresine iskan edilmiştir. Ancak Boz39 . Ali Rıza Yalgın, age, c 1, s 34. 40 . Faruk Sümer, age, s 298.


34

geyikli, güneydeki bütün Türkmen aşiretlerince sayılıp se­ vildiği için mensubiyeti konusunda muhtelif rivayetler ya­ yılmış. Her aşiret onu kendi boyunun ulusu olarak kabul­ lenmiştir . . Bozgeyikli Dede'nin Hoca Ahmet Yesevi soyundan olduğu ve gene Bozgeyikli'nin Ahmet Yesevrnin müritleri arasında bulunduğuna dair başka rivayetler de vardır ki, herhalde bu rivayetler, Hoca Ahmet Yesevi'nin halifelerin­ den olan Geyikli Baba ile isim benurliğinden kaynaklan­ mış olsa gerektir. Ahmet Yesevi'nin ha).ifesi olan Geyikli Baba, Bursa'da medfun olduğu gibi41 , Yesevi ile Bozge­ yikli arasında aynı ırka mensup ohnanın dışında herhangi bir rabıta da mevcut değildir. Bozgeyikli Dede'nin Hacı Bektaşı Veli ile görüşmesi ve onun halifeleri arasına girmesi de yaşadığı çağ itibariyle mümkün olamaz. Tabii halk muhayyelesinin yarattığı bu rivayet ve menkıbeler Bozgeyekli'nin umumi vicdandaki makamının tesbit edilmesi bakımından fevkalade mühim önemi haiz olduğu gibi, hadisenin tarihi mahiyetinin tayini konusunda da gene aynı derecede önemli malzemeleri oluşturmaktadır. Bozgeyikli hakkındaki muhtelif rivayetler, onun bir Türkmen ulusu, bir Türkmen velisi olduğu noktasında itti­ fak halindedir ki, bütün mensuplarının da şeyh olduğunu bildiğimiz Bozgeyikli Obası için Osmanlı kaynaklarında "Kadimden vkib kimesneler oldukları, evlerine kurban, çı­ rak gelür dervişler idikleri, Beğdili boyunun uluları olduk­ lan söylenir" denilmektedir42• Gene Beğdili Boyu'na 4 1. Fuat Köprülü, Türk Edebiyatında tık Mutasavvıflar, s 46, Ank. 1976. 42. Faruk Sümer, age, s 299.


35

mensup olan ve tıpkı Bozgeyikli Obası gibi şeyhlerden te­ şekkül eden Hoca Ali Şeyh Obası için de "Bu şeyhlerin ka­ dimden er ocağı olup, bir senede üç kelaınullah hatmedüp, sevabını hazreti hudivendigara (Kanuni'ye) eda ettikleri, duaları makbul kimesneler oldukları" kaydedilmiştir43. Görüldüğü gibi Hacı Bektaşı Veli ve Ahmet Yesevfye mensubiyeti ile alfilcalı ayrıntılar dikkate alınmazsa, kamu vicdanında yaşayan Bozgeyikli Dede ile Bozgeyikli'nin tarihf şahsiyeti arasında bariz bir fark yoktur. Bozgeyikli hakkında bilinen gerçekler ve anlatılan rivayetler bize, Os­ manlı İmparatorluğu'nun kuruluşu ve yayılışında önemli hizmetleri olan savaşçı Türk dervişlerini hatırlatmaktadır. Aşıkpaşaoğlu tarihinde giziyfuı-ı n1m, diğer kaynaklarda Alplar, Alperenler, Horasan Pirleri isimleri ile anılan bu sa­ vaşçı Türk dervişleri yeni fethedilen topraklara yerleşip Türk dilini ve islamiyeti yayarak bulundukları muhitin Türkleşmesinde birinci derecede amil olmuşlardır ki, batı­ nın şövalye rahiplerine benzetilen44 bu Türk dervişlerine yalnız imparatorluğun uç bölgelerinde değil, ezici bir ço­ ğunluğu müslüman olan Bursa, Kütahya, Ankara, Menteşe, Saruhan, Aydın, Sivas, Bozok, Erzurum ve hatta Konya gi­ bi şehirlerde de rastlamaktayız45 . O halde Anadolu sathına yayılan ve islamlaştırma 43. lbid, s 288. Semavi Eyice, tik Osmanlı Devrinin Dini, İçtimai Bir Müessesesi: Zaviyeler ve Zaviyeli Camiler, 1FM, c 23, nu: 1-2, s 25, İstanbul Ekim 1962, -Şubat 1963. 45 . Bakınız, Ömer Lütfi Barkan, Osmanlı lmparatorluğu'nda _Bir İskan ve Kolonizasyon Metodu Olarak Vakıflar ve Temlikler: 1- İstila Devirlerinin Kolonizatör Türk Dervişleri ve Zaviyeler, Vakıflar Dergisi sayı 2, s 279-386, İstanbul l 942. 44 .


36

faaliyeti de bölgenin islantlaşmas_ı ile kendiliğinden sona eren bu kolonilerin belirli bir devreden sonra başka görev­ leri üstlenmiş olmaları gerekir ki, heıhalde ünü hıiHi yaşa­ yan Bozgeyikli Dede bu sonuncular arasındadır. Bozgeyikli Dede'nin yaşadığı çağda Halep-Antep böl­ gesinde islAmlaştırma faaliyetine ihtiyaç duyulmayacağı kesindir. Ama bu bölge çeşitli Oğuz boylarına mensup Türkmen aşiretlerinin birbirleriyle ve aynı zamanda Arap aşiretleriyle devamlı olarak mücadele halinde bulundukları bir saha olmuştur. Gene bu bölge imparatorluğun adeta im­ tiyazlı bir tebaası olan Araplarla Türklerin yanyana yaşadı­ ğı ve bazı Türle oynaklannın kendilerini koyu taassup sebe­ biyle kavm-i necip'ten saymaya özenerek araplaşnğı bölge­ dir ki, Bozgeyikli Dede böyle bir ortamda meydana çıkmış, araplaşmayı önlemeye çalışmış ve araplara karşı da Türk oymaklarının ittifakını temin etmiş olabilir. Bizim, Bozge­ yikli Obası'nı savaşçı dervişlere benzetmemizin sebebi, fevkalade itibarlı mevkiye sahip "kadimden vkib kimesne­ ler" oldukları halde Araplara karşı bizzat savaşmaları ve Türkleştirdikleri topraklan velev ki aynı imparatorluğun halkı ve müslüman olsa bile heıhangi bir yabancıya kaptır­ mamak için cansiperane vuruşmalandır... Günümüze kadar intikal eden bir Türlcmen destanında, mensuplarının tümü de şeyh olan Bozgeyikli Obası'nın Araplara karşı savaştığı ve 7 atlı ile 500 çadırlı bir Arap oymağını haraca bağladığı şöyle anlanlmaktadır: Münbiç derler Bozgeyikli durağı, Arap atlar yakın eder yırağı (*) (*) Yırak; ırak, uzak.


37 · Tanımazdık beşyüi evli arabı, Yedi atlı ile huva (**) aldığımız günler var. 2. 1. 2. Beğdili Konalgalan 300 yıldan beri Gaziantepli Türkmenlerce söylenen bir destan, Colap deresi boyuna iskan edilen Beğdili oy­ maklarını tarif etmesi sebebiyle ayn bir değer taşımaktadır. Anlaşıldığına göre Türkmenler Colap'a yerleştiğinde Colap Deresi üzerinde oniki kent yapılmış ve her bent sulama ve su ihtiyacı bir oymağa tahsis edilmiştir. Osmanlı Hük0meti'nin böyle bir tedbire başvurarak aşiretler arasın­ da bir su kavgasının çıkmasını önlemek istediği aşikftrdır. Destanda Beğdili'ye ttibi bazı oymakların bentleri şöyle an­ latılmaktadır: Toplandık aşiret geldik Colap'a, Firuz Beğ'in yurdu başbent değil mi? Emir oldu beğler kondu yanyana Hacı Ali'nin yurdu Seylan değil mi? Hacı Ali'den aşağı Budak dizildi, Bent sahibi ismi ile yazıldı, Orada Berk Ağa'mn keyfi bozuldu, Torunlar'ın bendi Şiıvan değil mi?

(**) Huva; haraç.


38 Yer verildi Ulaşlı'nın Beğine, O da kondu Berk Ağa'nın sağına, Firkat geldi Akçakale Dağı'na, Bayındır'ın bendi Goncan değil mi? Dedemoğlu Hayırların kurulsun, Dövülsün kahveler, harbi çağrılsın, Açılsın bayraklar mehter vurulsun, Yiğitlerin yeri tarih değil mi46? XVII. yüzyılın sonundaki iskAn hareketleriyle dirliği düzeni bozulan Beğdililer'in hayatı kimi zaman Arap aşi­ retleriyle, kimi zaman da Osmanlı birlikleri ile savaşmakla geçmiştir. Bir destanda: Davullar dövülüp çekildi sancak, Koçyiğit atına takıldı ponçak, Sultan Murat bu işi tutmazdı ancak, Tozunu dumana kattı Beğdili mısraları ile Osmanlı'ya sitem edilirken Arap Tay ve Muvali aşiretlerinin kovulduğu şöyle anlatılmaktadır:

46 .

Ali Şahin, Güney Anadolu'da Beğdili Türkmenleri ve Baraklar,

25. Ank. 1961.


39

Kadıoğlu Yusuf Paşa gelende, Yalan dünya benim derdi Beğdili, 80 bin evle Rakka'ya iskan olanda Tay'ı Muvali'yi kovdu Beğdfü 47_ Beğdililer, gerek Şavi ve Şimşek adlı Arap aşiretleri­ nin iskanı ite görevli Hüseyin Abbas Paşa'nın faaliyetinden 48, gerek sürülerini yayacak mera yokluğun­ dan ve gerekse Osmanlı Hükümeti'nden umduklarını bula­ mayışlarından Rakka yöresinde huzursuz olmuş ve iskan başı olduğu tahmin edilen Firuz Beğ ile birlikte bir kısım oymaklar İran'a geçmiştir. Firuz Beğ'den Muslu Beğ'e bir selam, Gelin bu ellerden göçelim dedi, Ali Osmanoğluna karşı durulmaz, Vakitten arayı açalım dedi 49 _ şeklinde başlayan destan Beğdililerin memnuniyetsiz­ liğini ifade eden destanlardan sadece biridir. Beğdililerin iran'a gitmesinde, İran Türk devletlerinin, Türk aşiret teşkilatına dayanmasının da büyük rolü vardır. Bilindiği gibi Osmanlı Hük0meti bir iç siyaset zarureti ola­ rak Türkleri idareci sınıfına almamış, dolayısıyla Türk asıl­ lıların devlet kademelerinde yükselmelerini büyük ölçüde önlemiştir. 47. 48 . 49.

lbid, s 39. Cengiz Orhonlu, age, s 51. Barak'tan İbrahim Çakır'dan alınmıştır.


40

Nitekim Firuz Beğ'den sonra da Osmanlı yönetimi ile Beğdililer'in yıldızı barışmamıştır. XIX. yüzyılda Halep Valisi Abbas Paşa bir keıvan soygunu gerekçesiyle Beğdi­ liler'in üzerine yürümüş bu hadise sebebiyle de Halep, Ha­ ma, Humus hatta Şanı civarındaki beğdililer'in büyük ço­ ğunluğu kuzeye göç ederek, bugünkü Urfa ve Gaziantep topraklarına yerleşmişlerdir. Seyyah Niebuhr XVIII. yüzyı­ lın ortalarında Urfa eyaletindeki Beğdililer'in sayısını 12 bin çadır o_larak göstermektedir50_ 2. 1. 3. Gaziantep'te Beğdili Obaları Beğdililer oturak hayata geçtikleri için aşiret, oymak, oba teşkilfttı tabif olarak dağılmıştır. Fakat buna rağmen Gaziantep'teki Beğdili Türkmenleri, zamanında hangi oba­ ya mensup olduklarını bilmektedirler. Tesbit edebildiğimiz kadarı ile Gaziantep'teki Beğdili obaları şunlardır. Karaşeyhli, Ciditli, Delferli, Yiderli, İseli, Hacı Musa­ lı, Ravilli, Ceke, Asımlı, Celep Uşağı, Deli Ahmetli, Arap­ lı. Düzen Uşağı, Bozgeyikli, Ferhan-dinli, Tirkenli, Şar­ kevli, Ulaşlı, Bayındırlı, Yağmurlu, Mürselli, Karakeçili, Karakoyunlu, Encürlü, Büyük Karacalar, Küçük Karacalar, Bozkoyunlu, Bozlu, Şamlı, İnallı, Beğmişli, Birelli. a) Arablı Oymağı Obaları: Türkmen Torunu, Hacı Mahli, Mabetli, Ebuzeytli, Ba­ lioğlu, Kabaalioğlu, Hametoğlu, Cumaoğlu, Çözenoğlu, Urumluoğlu, Polatloğlu. b) Şark.evli Oymağı Obaları: Bedirli, Budaklı, Hacı Hıdırlı, Ali Beyli. 50.

Bakınız, Faruk Sümer, age, s 624.


41. c) Mürselli Oym_ağı Obaları: Reyhanlı, Tacirli (Tecer, Tecerli) Sancalı. ç) Beğmişli Oymağı Obaları: Hacı Alioğlu, Veleçti, Kasımlı, Haliloğlu. d) Birelli Oymağı Obaları: Zeynelli, Eminli, Karabasanlı, Harmandalı, Mahmutlu, Beğmişli Oymağı, Haydarlı ve Çelebioğlu obaları ile birlikte Suriye'de kalmıştır. Bu oymak, Suriye'nin Belve ve Kerpiçli köyünde meskundur. Suriye'de kalan diğer Beğdili obalarından Kazlı (veya Şahrnanlı) Çeke köyünde, Kadirli Oymağı Cübbin köyünde, Hacı Mahli Oymağı Tıleyli kö­ yünde yerleşmişlerdir 51 . 2. 1. 4. Gaziantep'te Beğdili Köyleri Beğdililer uzun yıllardan beri yerleşik hayata geçtikle­ ri ve artık bölgede devamlı olarak mücadele etmek zorunda oldukları, boy tesanüdünü sağlayıcı herhangi bir Arap oba­ sı dahi bulunmadığı için çoğunlukla mensup oldukları bo­ yu unutmuşlardır. Bugün, Beğdili'nin yerine Türkmenlik kaim oluştur. Biz, bölgede yaptığımız incelemeler sırasında "Hangi boya mensupsunuz" şeklindeki sorularımıza hep 51. Abdülkadir lnan, Gaziantep hinde Türkmenler, Halk Bilgisi Ha­ berleri Dergisi, sayı 102, s 137, Nisan 1 940, Ali Rıza Yalgın, age, c 1, s 137, Ali Şahin, age, s 22, Ömer Özbaş, age, muhtelif sayfalar ve bölgede aldığımız notlar.


42

"Biz Türkmeniz" cevabını aldık, görüştüğümüz Türkmen­ lerin pek azı mensup oldukları boyun adını söyleyebiliyor­ lardı. Gaziantep bölgesi, asırlar boyunca Beğdililer'le bir­ likte Döger, Bayat, Bayındır, Çepni, Yazır, Alayuntlu, Büğdüz, Afşar gibi 24 Oğuz boyuna mensup Türkmenlerle bu boylardan ayrılıp müstakil isimlerle zikredilmeğe başla­ nan Barak, Savcılı, Elbeyli, Cerit Reyhanlı, Karakeçili vs. gibi aşiretler tarafından iskan edildiği için boyların ve Aşi­ retlerin yerleştiği köyleri kesinlikle tesbit etmek imkansızdır. Kaldı ki özellikle Osmanlı İmparatorluğu dev­ rinde mesela Bayındır boyuna mensup bir oymak, Beğdi­ li'ye t&bi oymaklar arasına girmekte, bil&hare bu oymağın boy değil de kişi adıyla anılan obaları başka Türkmen te­ şekkülerinin arasına karışmakta ve yeni iltihak ettiği boy, aşiret veya oymağın adını taşır hale gelmektedir. Aynca Halep-Antep Türkmenleri'nin yazın Sivas, Uzunyayla yö­ resine kadar yaylamak maksadıyla çıktıkları, sonbaharla birlikte ise yeniden Halep-Antep yöresine muhtemelen bazı oymakları da aralarına alarak döndükleri de bilinmektedir. O bakımdan biz burada Beğdili Boyu'na mensup olduğunu kesinlikle tesbit ettiğimiz köylerin isimlerini vermek duru­ mundayız. Biraz evvel de belirttiğimiz gibi, Gaziantep'in güneyindeki hemen hemen bütün köylerde Beğdililer'le, Baraklar, Elbeyliler ve diğer Türkmen aşiretleri karışmış ve kaynaşmış olarak yaşamaktadırlar. Diğer taraftan yüz­ yıllar öncesinden beri şehir içine yerleşen Beğdililer Türk­ menliği kafi görmüş ve boy isimlerini unutmuşlardır ki bu göç hfilen devam etmektedir.


43 a) Kafesarı Köyü Gaziantep'in Oğuzeli ilçesine bağlı olan bu köy, Beğ­ dililcr'le meskun olan köylerden biridir. Ünlü Nüveyran Oğuz, yakın zamanda iki Türkmen aşiretinin anlaşmazlığı sebebiyle öldürüldüğünde Beğdililer'in reisi idi ve bu köy ona aitti. Köyün ismi İçişleri Bakanlığı tarafından Kuruçay olarak değiştirilmiştir. b) Kazıklı Köyü Gaziantep merkez ilçeye bağlı olan bu köy, köy sakinlerinin ifadelerine göre 130-140 yıl önce Beğdili'nin Şarkcvli Oymağı mensuplarınca kurulmuştur. Köyün kuru­ cusu Şarkevli'nin nüfuzlu bir şahsiyeti olduğunu sandığı­ mız Veli Kiya'dır. Köy halkının anlattığına göre, Veli Kiya bir pınarın başına ilk kazığı çakıp, ilk çadırı kurmuş, diğer oymak mensupları da onu takip etmişlerdir. Veli Kiya'nın ilk çadırı kurduğu Pınarbaşına da bugün Kazıklı Pınarı denilmektedir 52 _ c) İnkıUip Köyü İnkiUip köyü halkının ekseriyetini Beğdili Boyu'nun Araplı oymağı mensupları meydana getirmektir. Beğdi­ li'nin en eski ve en ünlü oymakları arasında bulunan Araplı Oymağı'nın, Araplara karşı yapılan savaşlarda büyük mu­ vaffakiyetler gösterdiği anlaşılıyor. Bir destanda Araplı Oymağı'nın akınları karlı dağ seline benzetilmektedir: "Araplı, Haydarlı karlı dağ seli, Kel Koca'yı dersen isbatı belli, 52. Nurten Ak.kirpik, Kazıklı Köyü, Gaziantep Kültür Dergisi, sayı 113, s 23, Gaziantep, Mayıs 1967.


44

Firuz Bey oğlum, gel iki tuğlu, Alalım hayfıni* Bediroğlu'nun 53 " Gaziantep'in Oğuzeli ilçesine bağlı olan _İnkılap Kö­ yü'nde Araplı Oymağı'nın ünlü kahramanı Ahmet Tirken Polat'ın torunları otumıaktadır. Güneyli Türkmenlerinin bir destanında Ahmet Tirken Polat şöyle anlablmaktadır: Kasım Ağa der ki haddin bildirdi, Tirken Polat hazineni kaldırdı, Onyedi yiğidini öldürdü, Şimdi bednam oldun cümle cihana54_ Köyde- Beğdili'nin Araplı Oymağı mensuplarından başka Elbeyli Aşireti'nin İnkılaplı Oymağı mensupları da otumıaktadırlar. Öyle anlaşılıyor ki bu köyü İnkılaplı Oy• mağı kumıuştur. ç) Vasıli Köyü XVI. yüzyıla ait tahrir defterlerinde adı Vasıliye ola­ rak geçen Vasılt Gaziantep'in en eski köylerinden biridir. Cumhuriyet devrinde adı Diberik olarak değiştirilen bu köy, Beğdili'nin Karaşıhlı (Karaşeyhlü) Oymağınca mes­ kundur. Karaşeyhlü Oymağı'nın bu köye çok önceleri yer­ leşmiş olduğu anlaşılıyor. Çünkü Arap Aneze Aşireti ile Beğdili'nin bir savaşını anlatan destanda bu köyün adı "Ka­ raşıhlı'nın konalgası" olarak geçmektedir. Karaşıhlı'nın konalgası Vasılı (*) Hayf: İntikam

53. Ali Şahin, age, s 47. 54. lbid, s 54.


45

Şimdi seninle hurda kurduk fasılı. Yüz atlıya karşı koydun Hassunu Bilirim harp yolunu, göller benimdir 55 _ Kimbilir, belki de Karaşıhlı Oymağı'nın konup, vasıl olduğu yer manasına bu köye Vasılı denilmiştir. d) Orul Köyü Orul, ileriki bölümlerde izah edileceği gibi çok eski ılcvirlerden beri kullandığımız Türkçe kelimelerden biridir. Bugün Gaziantep'in en büyük köylerinden biri olan Orul kliyü halkının ekseriyetini Karaşıhlı oymağı mensupları ıc�kil etmektedir, ancak köy Karaşıhlılarca mı kurulmuştur hilcmiyoruz. e) Gemrik, Zanbur, Vartanoz Köyleri Beğdili'nin Karaşıhlı Oymağı'nın Delferli Obası bu üç kliye yerleşmiştir. Ünlü bir Türkmen kahramanı olan Del­ fer ve gene ünlü bir Türkmen kahramanı olan oğlu Ebu Seyf in torunları Zanbur köyünde, Şidoğlu Mehmet Ağa'nın torunları ise Gemrik ve Vartanoz köylerinde oturmaktadırlar 56. Delfer ve Türkçe Kılıçbabası demek olan Ebuseyf, Araplara karşı büyük başarılar kazanmışlar­ dır. Bir Türkmen destanında Baba-oğul bu iki Beğdili kah­ ramanının Arap Aneze ve Muvali aşiretlerini Suriye çölle­ rinden kovdukları şöyle anlatılmaktadır: Kırata binerse ırganır beli, Sağdım cidayı sallanır kolu, 55. tbid, s 51.

56. tbid, s 60.


46

Açıldı Aneze, Muvali yolu, Çöller ıssız kaldı koç Delferoğlu57 . Delferoğlu Ebu Seyfin yiğitlerine herhalde Araplar da hayran olmuş olacaklar ki; onu çöllerin arslanı manasına gelen Sübüül Beşir ünvamyla anmışlardır. f) Uruş, Sibib, Güneyse, Devehüyülc-Köyleri XVI. yüzyıldan beri Beğdili Boyu'nun bilinen ve bi­ zim alperenlere, savaşçı dervişlere benzettiğimiz Bozge­ yikli obası Oğuzeli'nin bu dört köyüne yerleşmiştir. Bozge­ yikli ahfadının bir kısmı ise Suriye'de kalmıştır. Bu dört köyden Uruş ve Güneyse'nin isimlerine XVI. asra ait tahrir defterlerinde rastladığımıza göre, bunların çok eski köyler olması lhım gelir. g) Diğer Köyler Oğuzeli ilçesinin bir bucak merkezi olan Elbeyli, daha ziyade Elbeyli Aşireti'nce meskundur. Ancak Elbeyli buca­ ğına ve Suriye sınırındaki Çobanbey köyüne Beğdili'nin Birelli oymağı mensupları da yerleşmişlerdir. Beşdeli köyü stikinleri, kendilerinin Beydili boyuna mensup olduklarım söylemektedirler. Köy halkına göre Araplar bu köye Beğdiltivi derlermiş. Beğdiltivi ismi za­ manla değişerek Beşdeli hfiline gelmiş. Aynca adı Yenideğiımen olarak değiştirilen Yazlıbe­ cer'de de Beğdililer bulunmaktadır. Ancak bunlar, Beğdi­ li'ye mensup olduklarım ifade etmelerine rağmen, verdikle­ ri oymak isimleri birbirini tutmamaktadır, herhfilde mensup oldukları oymağın adını unutmuş olacaklardır. 57 . Ali Şahin, age, s 51.


47

< ia:ı.iantcp'in Kilis ilçesine bağlı Polateli bucağında ise ıılılıık�:a kalabalık bir nüfusa sahip olan Dımışkılı Oymağı v,·ılı-şmiştir. Fakat biz kaynaklarda böyle bir oymağa rast­ lnvıııııadık. Bu Dımışkılı Oymağı, herhfilde, Haİep-Antep ı,ııall:ırında kışlayan, Sivas-Uzunyayla yöresinde yaylayan v,· inallı. Harbendelü gibi oymakların kollarından meydana l•.ı·kıı Şamlı Oymağı'dır 58 . Nitekim rahmetli Ali Rıza Yal­ ııııı'ııı teshil ettiği nakli bilgiler de bunu teyid etmektedir. 1 ıııııışkılı Aşireti mensupları Sivas yöresinden Şam civarı­ ıın /00 çadır olarak geldiklerini, bu sebeple de kendilerine ı ıııııışkılı dendiğini söylemişlerdir. Dımışkıhlar, Şam, An­ k ili il ve Konya'da akrabaları olduklarına inanmaktadırıar 59. l in iki kelime de aynı anlamı ifade ettiğine göre oymak 1 ıııııışkılı adını tercih etmiş veya ona Dımışkılı denmiştir. 1 >iğer Beğdili obaları Nizip ve Oğuzeli ilçelerine bağlı kllyll'rde Baraklarla, Kilis köylerinde de Elbeylilerle karı­ •1 ık olarak yaşamaktadırlar. Beğdililer'e Gaziantep'in kuze­ \'lııdcki Araban ilçesi köylerinde de rastlanmaktadır. Ara­ lıaıı'a hağlı Cecehöyüğü köyü, herhalde, XVII. yüzyıldaki lh·�<lili oymaklarından Ceceli'lerce kurulmuş olmalıdır. ı\rnhan Beğdili köyünün ise bu Oğuz boyu tarafından ku­ ııılduğu şüphesizdir. Türkiye'nin diğer yörelerindeki Beğdililer konumuzu alllkadar etmiyor. Bu Türk boyu da diğer boylar gibi çok gl'IIİŞ hir sahaya yerleşmiştir. Bugün Trablusşam'dan Azer­ lıaycan'a kadar muhtelif Beğdili oymaklarına rastlamak ıııilınkündür. Merhum Togan'dan öğrendiğimize göre ı\ıcrbaycan'da 3 bin h§ne Beğdili vardıı-60. 'iK. Faruk Sümer, age, s 1 53. 'ilJ. Ali Rıza Yalgın, age, c 1, s 105. CıO. '.l..eki Velidi Togan, Azerbaycan Mad. l.A. c 2, s 93.


48

Gaziantep'in Nizip ilçesi ve Barak bucağındaki Badıllı Aşireti de Beğdili boyuna mensuptur. Bu aşiret mensupları kendilerine Badıllı demelerine rağmen Beğdili olduklarını bilmektedirler. Aslında da Badıllı kelimesi, Beğdili kelime­ sinden muharreftir6 1. Nitekim tıpkı Nizip ve Barak'taki Beğdili aşiretleri gibi Urfa'daki Beğdili aşiretlerinin bir kıs­ mı da Badıllı adını taşımaktadırlar. Urfa'nın Hilvan ilçesi ve Akziyaret bucağı halkının hemen hemen tamamını mey­ dana getiren Badıllı Aşireti aslında Beğdili'dir. Keza gene Urfa'da Türkmen Colap'ındaki Badıllı Aşireti de aynı şekil­ de bir Beydili Aşiretidir. Ziya Gökalp'in verdiği bilgilere göre, Diyarbakır'ın Karacadağı'nda yaşayan Türk.art Aşireti, Türkçeyi unutmuş olmasına rağmen Beğdili mensubiyetini hfüi unutmamıştır. Aynca Suruç'taki Barazan ve Mar­ din'deki dahilcan aşiretleri arasında da Badıllı adını taşıyan oymaklar mevcuttur62. 2. 1. 5. Yer Adları Gaziantep'in Beğdili Türkmenleri ile meskun birçok köy olmasına rağmen bunlardan sadece biri Beğdili adı ile anılmaktadır. Türkiye'de bu Oğuz boyunun adını taşıyan köyler şunlardır: BOY ADI Yazıbeydili Beydili Beydili Beydili Asmabeydili Beydili

VASFI Köy

" "

İLÇESİ Besni Nallıhan Çerkeş Merkez İskilip Çivril

İLİ Adıyaman Ankara Çankırı Çorum Çorum Denizli

61. Bakınız, 1927 Urfa Salnamesi. Bu salnamede Urfa'daki aşiretlerle ilgili geniş bilgi vardır. 62. Ziya Gökalp, agm, s 1.


49

ı\ ı ııhanbeydili llı'ydili llı'ydili lh·ydili

"

,,.

"

Araban Gülnar Sütlüce Karaman

Gaziantep içel Isparta Konya*

Bu yer adlarından başka, Kars'ın Tuzluca ilçesi Perva­ Bucağı'na bağlı bir köy, aynı bucağa bağlı bir mahalle, gt·ııc Kars'ın Tuzluca ilçesi Karanlık köy muhtarlığına bağ­ ı, hir başka mahalle ile Ağrı'nın Eleşkirt ilçesine bağlı bir Wy Bediili, Siirt'in Kurtalan ilçesi Hüsevnf bucağına bağlı lıir köyün adı da Beyti'dir ki bu isimlerin Beğdili'nden boz111:ı oldukları açıktır. Bingöl'ün Solhan, Bitlis'in Mutki, M:ırdin'in Kızıltepe ilçelerinde Badınan adını taşıyan köy­ kr de Badılı adının Farsça çoğul hfilidir. Bunlardan başka llrfa'nın Payamlı bucağına bağlı bir köyün adı Beydin, �·ankın'nın Çerkeş ilçesine bağlı bir köy ve bir mahallenin adı da Beydini'dir. Bu isimler Beğdili'nin değişmiş şekli midir bilemiyoruz. ııuı

2. 2. Bayat Boyu

Bayatlar da Beğdililer gibi Oğuzların Bozok koluna mensup boylardan biridir. Efsanevf Oğuz tarihine göre Ba­ yatlar, cihan fatihi Oğuz Han'ın altı oğlundan biri olan Günhan'ın oğlu Bayat'tan türemişlerdir. Oğuz töresine göre Bayat Beği, Han'ın sağ yanındaki ilk sıraya oturmak ve Oğuz ordusunun Bozoklardan teşekkül eden sağ cenahına kumanda etmek yetkisini haizdi. Selçuklu İmparatorluğu'nun kurulmasından önce Sır­ Derya havzasında ve bu havzanın kuzeyindeki bozkırlarda yaşayan Bayatlar, bilfilıare Kınık boyuna mensup Selçuklu (*) T.M.Y.K. c l, s 61, 75, 141, 155, c 2, s 1128, Ankara 1946


50

ailesinin idaresi altındaki diğer Oğuz kitleleriy_le birlikte büyük Türk fütuhat�na katılarak Sır-Derya'dan Ege Deni­ zi'ne kadar uzayan ülkelerin Türkleştirilmesinde mühim roller oynamışlardır63• Bayatlar'ın bir kısmının ise göçe ka­ tılmadıkları ve 1153'te Selçuklu İmparatorluğu'na başkaldı­ rarak Sultan Sancar'ı esir eden Oğuzlar arasında bulunduk­ lan bilinmektedir. Ancak, Bayatlar'ın büyük Türk fütuhatı­ na katılmayan kısmı XIII. yüzyılda Moğolların Maver4rünnehr'i ve Horasan'ı fethetmeleri üzerine kesif kitleler hfilinde Anadolu ve Suriye'ye gelerek yerleşmişler­ dir ki, bugün Anadolu'da rastladığımız Bayat adını taşıyan köyler, bu iki muhaceret dalgası ile Önasya'ya gelen Bayat­ lar'ın tarihi hatıralarını aksettinnektedir. Kaşgarlı Mahmud'un 9. Yazıcıoğlu ve Reşideddin'in 2. sırada gösterdiği Bayatlar hükümdar çıkaran boylar ara­ sında sayılmamakla beraber, Dede Korkut ve Fuzulf gibi iki Türk dehasını yetiştinniştir. Aynca Türk musikisindeki Bayati, Araban, Bayati Araban Buselik, Bayati Araban Kürdi, Bayati Aşidn, Bayati Buselik, Bayati Kaçar, Bayati Acem, Bayati İsfahan, Bayati Kürdi, Bayati Şiraz, Bayati Hisar, Bayati Sultani makamları da Bayatlar tarafından icad edilmiştir 64. Bayati makamların Sultan IV. Murat'ın Bağdat seferinden dönerken İstanbul'a getirdiği Bayat bo­ yuna mensup oniki bestekar tarafından yayıldığı s.ö,ylenmektedir 64. 63. Hamdullah Kazvıni XII. yüzyıl sonundaki hadiseleri anlatırken Bağdat'ın güneydoğusundaki Tib Çayı'nın kaynağına yakın bir yerde Ba­ yat adını taşıyan bir kaleden bahseder. Ayrıca Selçuklu emirlerinden Ak Sunkur il Buhari'nin 1119 yılında Basra'daki naibinin Sunkur el-Bayati nisbesini taşıdığını görüyoruz. (Faruk Sümer, Oğuzlar, s 222). 64. Bayat Mad. T. A. c 5, c 441, İstanbul 1967.


51

XIV. asırda yazılmış bir Memluk kaynağında Suriye ve Güney Anadolu'da yaşayan türle boylan arasında Bayat­ lar da zikredilmektedir ki, bu Bayatlara, Maraş yöresindeki Dulkadiroğullan Beğliği'ni kuran ve Yozgat bölgesine yer­ leşen boydaşlanndaıi ayırmak için genellikle Şam Bayadı adı verilmiştir65. Doç. Dr. Bedri NOYAN Türk boylarının makamları­ mıza isim verişlerini anlatırleen; "Bir çeşit birleşik makam­ da: Kürdi dörtlüğü veya kürdi dizisi eklenerek yapılanlar­ dır ki bunlar; Rast kürdi, Hüseyni kürdi, Muhayyer kürdi, Nevi kürdi, Tahir kürdi, Saba kürdi ve diğerleridir" de­ mektedir. XV. yüzyıl başlarında kuzey Suriye'de Halep-Antep arasında yaşayan Bayatlar, bölgedeki diğer bazı Türle boy­ lan, özellikle Avşarlarla birlikte Akkoyunlu faaliyetine ka­ tılmışlar, o yörede müstakil bir beylik kurmak isteyen Memluk.emiri Çekem'le ve Akkoyunlular'ın müttefiki ola­ rak Karakoyunlular'la mücadelelere girişmişlerdir. Ancak, Akkoyunlular, Karakoyunluları mağlup edip İran, Irak ve Doğu Anadolu'ya hakim olunca, Suriye Bayatlan'nın mü­ him bir kısmı İran'a geçmişlerdir. Bu Bayatlar, Akkoyunlu­ lar'dan sonra İran'a hakim olan Türle hanedanlarından Safa­ v iler ve Kaçarlar devrinde de mühim mevkilerde bulunmuşlardır 66. 6 5. Adıyaman'ın Şambayadı köyünden Tahir Efendi diyor ki: «Bu köyde 90 yaşında vefat eden bir Muhammed Emmi vardı. Bize derdi ki, bu köyün ahalisi Şam'da Araplarla geçinememiş, kendi aşireti arasına göçmüş ve Besni'ye gelmiş, buraları hep Bayat'mış. (Ali Rıza Yalgın, Anadolu'da Bozkurt, H.B.H.D. c 2, sayı 18, s 130, Nisan 1931). 66 . Oğuz Kınıklı, Bayatlarla ilgili olarak Türkistan'da 4, Azerbay­ can'da 9, Batı lran'da !O yer adı teshil etmiştir. Bakınız. Bayatlar ve ilgili yer adları, Mim Eğitim ve Kültür, sayı 16.


52

İran'a yapılan bu göçler sebebiyle kuzey Suriye'deki Bayatlar. nüfusları ile birlikte siyasi ehemmiyetlerini de kaybetmişlerdir. Kuzey Suriye, Halep-Antep bölgesini Os­ manlı İmparatorluğu topraklarına katan Mercidabık Sava­ şı'ndan hemen sonra, 1520'lerde yazılan Halep tahrir defte­ rinde Bayatlar, Halep Türkmenleri'nin üçüncü boyu olarak anılmaktadırlar. Bu devirde 20 obadan müteşekkil olduğu bilinen Ba­ yatlar'ın en mühim oymakları Bozcalı, Pehlivanlı ve Rey­ hanlı oymaklanydı67. Diğer Bayat oymakları Hızırlı, Ha­ sancılı, Kesmezli, Şeyhli, Kızıldonlu ve Karacakoyunlu isimleri ile anılıyorlardı. Aynca Şam ve Trablus yöresinde de bayat oymakları vardı. XVI. yüzyılda Halep Türkmenleri denilen Türk boy birliğinde nüfus bakımından pek önemli bir yer işgal etme­ yen Bayatlar, daha sonra yapılan iskanlarla yeniden ehem­ miyet kazanmışlardır. Bu devirde Bayatlann Pehlivanlı oy­ mağı Halep, Rakka, Kilis, Urfa yöresine iskan edilmiştir ki, bu oymağın X:VII. yüzyılda artık Halep'te değil, Sivas böl­ gesinde yaşadığını _biliyoruz6 8_ Bayatlar'ın Halep Türkmenleri boybirliği içindeki en mühim aşireti olan Reyhanlılar'ın Bahadırlı oymağı Antep, Rumkale ve Rakaka'ya, Sanca Oymağı Halep. Rakka ve Elbistan'a, Salalı, Tokelli. Karaahmetli, Tokarlı, Kurallı ve Tonlu oymakları Halep'e, Canıslı Oymağı da Rakka'da iskan edilmiştir. Reyhanlı Aşireti'nin Sarıcalar. Kabaklarcı, Okçular oymakları ise Kilis, Rakka, Halep ve Elbistan'a 67 . 6 8.

Faruk Sümer, age, s 22 6 ,227. lbid, s 227 .


53

vcrlcşmişlerdir69. Maraş Beylerbeyi İbrahim Paşa'ya gönderilen ve Rey­ hanlı Aşireti'nin onbeş yıldan beri yaylak ve kışlaklarına gidiş gelişlerinde Antep ve Maraş'ın bağ ve bahçelerine za­ rar verdiklerini belirten 1777 tarihli bir fermandan anladı­ �ımıza göre bu devirde Reyhanlı Aşireti'nin nüfusu iki bin \'..tdır kadardır 7°. Devamlı şikayet konusu olan Reyhanlı Aşireti'nin, Amik Ovası'na iskan edildiği Antep kadı sicillerindeki ka­ yıllardan anlaşılmaktadır 71 . Fakat Halep ve Maraş valileri­ ne gönderilen Haziran 1 779 tarihli bir fermanla Reyhanlı Aşireti'nin yeniden Rakka'ya iskan edilmeleri istenmiştir 72. Ama devlet bir süre sonra bu kararından vazgeçmiş ve Cevdet Paşa'nın teklifi ile Bayat boyunun bu ünlü aşireti yeniden Amik Ovası'na iskan edilmiştir. Bugün, Hatay'a hağlı bir iiçe merkezi olan Reyhanlı, adını bu aşiretten al­ mıştır. XVII. yüzyıldan itibaren bölgeye iskan edilen diğer Bayat oymakları ise Toganlı Bayadı, Şanı Bayadı, Bölük Bayadı, Çakal Bayadı, Kızkapanlı Bayadı vs. gibi isimler taşımaktadır. Biz Gaziantep'te Bayatlar'la ilgili olarak iki yer adı tcsbit edebildik. Bunlardan biri Ba yatlı adını taşımaktadır. 69. Cevdet Türkay,Başbakanlık Arşiv belgelerine Göre Osmanlı lm­ paratorluğu'nda Oymak,Aşiret ve Cemaatler,s 140,220,282,457,554, 642,648,727,734,İstanbul 1979. 70.° Antep Şer'i Mahkeme Sicilleri,c 120,s 81. 71 . Halep Valisi Ahmet Paşa'nın Antep kadısı,müftüsü ve kaza ileri gelenlerine yazdığı 6 r. 1191 (1777) tarihli bir emirnamede Reyhanlı Aşi­ reti'nin Antep ve Elbistan civarında tahribatta bulunduğundan bahsedil­ mektedir. Bakınız,Antep Şer'i Mahkeme Sicilleri,c 120,s 110. 72. Antep Şer'i Mahkeme Sicilleri,c 130,s 24.


54

Öteki Pehlivan Çukuru köyüdür ki, bu köyü Antep, Kilis, Halep civarında iskan edildiklerini gördüğümüz Pehlivanlı Aşireti'nin kurduğunu sanıyoruz.

2. 1. Yer Adları BOYUN ADI VASFI Şambayadı Şambayadı Bayat Bayatak Bayat Bayatatik Bayat Bayat Karabayat Çakalbayat Bayat Bayat Bayat Bayat Bayat Bayatlar Bayat Bayat Bayatlı Bayatlı Gemenbayat Bayatdoğanşalı Bayat Bayat Bayat Bayatca

Köy il

"

Muhtarlık Köy il il

" " "

il

Bucak Köy Kom. Köy il il il il il

" il

" "

il

İLÇESİ

İLİ

Besni Merkez Emirdağ Merkez Ayaş Bala Merzifon Merkez Korkuteli Kaş Korkuteli Elmalı Elmalı Merkez Gemlik Yenice Merkez Çivril Merkez Merkez Yalvaç Iğdır Tosya Azdavay Kargı Araç

Adıyaman Adıyaman Afyonkarahisar Afyonkarahisar Ankara Ankara Amasya Amasya Antalya Antalya Antalya Antalya Antalya Balıkesir Bursa Çanakkale Çorum Denizli Gaziantep Isparta Isparta Kars Kastamonu Kastamonu Kastamonu Kastamonu


55

llnyat llnyat Bayat \' n�lıhayat l ·:�ruhayat llayat llayat Bnyat Bayat llayat Bayat Bayadı Bayadı Bayat Yukanbayat A�ağıbayat Bayat Bayat Kalınbayat Bayatveren Bayat

" " " " " " " "

" "

" "

Geyve Kocaeli Beyşehir Konya Merkez Konya Merkez Konya Merkez Konya Mer. (Sab.B.) Kütahya Mer. (Asl.B.) Kütahya Manisa Gördes Manisa Soma Muğla Fethiye Niğde Boy Ordu Perşembe Ordu Merkez Sinop Boyabat Sinop Boyabat Sinop Boyabat Sivas Yıldızeli Trabzon Sürmene Urfa Hilvan Yozgat Merkez Zonguldak 73 Ereğli

2. 3. Bayındır Boyu Gaziantep'teki Türk boylan arasında Oğuzların Üçok kolunu temsil eden oymaklardan biri olan Bayındırlar, Oğuz menkıbesine göre Oğuz Han'm oğlu Gökhan'ın bü­ yük oğlunun çocukları ve torunlarıdır. Gerdizi'nin bir riva­ yetine göre İrtiş boylarındaki Kimekler'in bir oymağı da Bayındır adını taşımaktadır. Herhalde bu oymak XI. yüz­ yıldan önce Oğuzlardan ayrılıp Kimek zümresine karışan 73. T.M.Y.K. c 1, s 135, 154, 401, c 2, s 78, 580, 595, ·1010, 1112, Köylerimiz, s 92, Dahiliye Vekaleti Yayınları, İstanbul 1943.


56

Bayındırlar'ın bir kolu olmalıdır 74. XII. yüzyılda birçok kollara ayrılan Bayındırlar'ın ekseriyeti boy adını unutmuş olmalarına rağmen, Akkoyunlu kolu Bayındır adını muha­ faza etmiş, hatta Akkoyunlu Devleti'ne Bayındıriyye Dev­ leti de denilmiştir 7 5. Dede Korkut Oğuznameleri'nde İçoğuz-Dışoğuz veya Üçok-Bozok şeklinde isimlendirilen Oğuz beylerinin başı efsanevi Bayındır Han'dır. Bayındır Han, Dede Korkut Ki­ tabı'nda Hanlar hanı Han Bayındır76 ve Kamgan oğlu Han Bayındır 7 7 ünvanlarıyla anılmaktadır ki, bu Kamgan'ın efsanevi kimliği açıklığa kavuşturulabilmiş değildir. De­ min de söz konusu ettiğimiz gibi, Bayındır Han, efsanevi Oğuz tarihine göre Kamgan'ın değil, Gökhan'ın oğludur. Kaşgarlı Mahmut'un Oğuz boylarıyla ilgili listesinde üçüncü sırada gösterilen Bayındır Boyu'na Reşideddin ve Y azıcıoğlu 13. sırada yer vennişlerdir. Bayındır Boyu'na mensup aşiret ve oymaklar XIII. yüzyılda muhtelif Türk zümrelerinin arasına katıldıkları ve boy isimlerini unuttukları için onları daha ziyade Akko­ yunlular'ın faaliyetleri çerçevesinde incelemek gerekiyor ki, bu konu bizim araştınna sahamızın dışında kalmaktadır. Ancak Akkoyunlular'dan başka, isimlerini muhafaza eden bir Bayındır Oymağı'na XVI. yüzyılda Halep Türkmenleri arasında rastlıyoruz. Sultan il. Selim devrinde Hüseyin Kethüda'nın idaresi altında Antep bölgesinde yaşadığını 74. Bayındır Mad. T. A., c 5, s 4 53. 75. Mükrimin Halil Yınanç, Akkoyunlular Mad. 1. A., c 1, s 251, İs­ tanbul 1965, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyun­ lu, Karakoyunlu Devletleri, s 188. Ankara 1969, Hüseyin Namık Orkun, Türk Tarihi, c 3, s 231, Ankara 1946. 7 6. Orhan Şaik Gökyay, Dedem Korkut Kitabı, s 8, İstanbul 197 3. 77. İbid, s 4, 98, 115.


57

hi ldiğimiz 78 bu Bayındır Oymağı 'nın nüfusu, 1691 yılında hc:stgeye yeni Bayındır oymaklarının iskan edilmesiyle art­ mıştır. 169l'de Halep, Rakka, Şam, Hama, Humus yörele­ rine iskiin edilen 79 Bayındır oymakları XIX. yüzyılda sö­ zünü ettiğimiz bölgedeki diğer Türkmen aşiret ve oymakla­ rı yla birlikte Antep'e yerleşmişlerdir 80. XVII. yüzyılda Halep-Rakka bölgesine iskan edilen ve hugün Gaziantep'teki Bayındırlar'ın atalan olan Bayındır Oymağının Araplara karşı çetin mücadelelere giriştikleri ve ünü günümüze kadar ulaşan Bayındır Halit adında bir kah­ raman yetiştirdikleri anlaşılmaktadır. Gaziantep Türkmen­ lerinin bir destanında bu Bayındır Halit'in şehadeti şöyle anlatılmaktadır: Cerit Bekir öldü ise kırıldı kilit, Yolumuza çöktü bir kara bulut Kürdülü Kerim'lr_Bayındır Halit Kolu bağlı cellatlara vardı mı 8 ı?

78. Faruk Sümer, age, s 316. 79. Cevdet Türkay, age, s 230. 80. XIX. yüzyıl ortalarında Bayındırlar Gürgen ırmağı kıyılarındaki Gökler'in Dudurga bölümünde 200 hanelik bir oymak halinde görülmüş­ lerdir. (f. A. Bayındır Mad. c 5, s 453) Ayrıca Maraş yöresinde Kara Ba­ yındır adında bir Bayındır Oymağı vardır. (Cevdet Türkay, age, s 459) 81. Ali Şahin, age, s 19.


58 2. 3. 1. Gaziantep'te Bayındır Obaları

Cumhuriyet Türkiyesi'nin sınırlan çizilinceye kadar Beğdili'ye tAbi oymaklar arasında yaşayan Bayındır Oymağı'nın bazı obaları Suriye'de kalmıştır. Halitli, Ballı, Bektaşlı, Baharlı ve Saitli obaları ise Gaziantep'te yaşamaktadırlar. Bunlardan Halitli Obası Oğuzeli ilçesinin TürkiyeSuriye hudut çizgisindeki Çobanbeyli kôyüne, Ballı obası Nizip'in Bayındır köyüne yerleşmişlerdir. Öteki Bayındır obaları ise Kilis, Oğuzeli ve Nizip ilçelerinin muhtelif köylerine dağılmışlardır. Yer Adlan BOYUN ADI VASFI

İLÇESİ

İLİ

Bayındırlı Bayındır Bayındır Bayındır Bayındır Bayındır Bayındır Ovabayındır Bayındır Bayındır Bayındır Bayındır Bayındır Bayındır Bayındır Bayındır Bayındır Derebayıiıdır

Haruniye Tutak Çankaya Kızılcahamam Elmalı Kaş Nazilli Merkez Merkez Göynük Merkez Yeşilova Ortıaneli Merkez Çerkeş Çerkeş Çerkeş Şabanözü

Adana Ağn Ankara Ankara Antalya Antalya Aydın Balıkesir Balıkesir Bolu Burdur Burdur Bursa Çankırı Çankırı Çankırı Çankırı Çankırı

Köy

il il il il il il il il

il

il il il


59 c ııtahayındır llayındır llııyındıran llayındıran llayındır Bayındır Yukanbayındır ı\�ağıbayındır Bayındır Bayındır Bayındır Bayındır Bayındır Bayındır Bayındır Bayındır Bayındır Bayındır Bayındır Bayındır

it

" it

Mahalle Köy it

" it it it it

Mahalle Köy it

it

Mahalle Köy Mahalle Mezra Köy

Şabanözü Mecitözü Eğil Eğil Keban Hınıs Nizip Nizip Bulancak Silifke Merkez Merkez Kaman Beyşehir Gediz Merkez Kavak Kavak Şarkışla Kangal

Çankırı Çorum Diyarbakır Diyarbakır Elazığ Erzurum Gaziantep Gaziantep_ Giresun İçel Kastamonu Kastamonu Kırşehir Konya Kütahya Manisa Samsun Samsun Sivas Sivas82

2. 4. Kızık Boyu 24 Oğuz boyundan biri olan Kızık'lar, Kaşgarlı Mah­ ınut'un Oğuz boylan sıralamasında yer almamakla beraber, Rcşideddin ve Yazıcıoğlu'nun listelerinde onuncu sırada gösterilmişlerdir. Kızıklar'ın hayatına ait bilgilerimiz pek mahduttur. XVI. yüzyılda Anadolu'da yalnız bir Kızık oymağına rast­ gelinmiştir ki bu oymak da Halep Türkmenleri boy birliği­ ne mensup teşekküller arasında bulunmaktadıı:8 3. Zamanla 82. T.M.Y.K.,c 1,s 136,312,c 2, s 8 76, 886,887, 1152. Faruk Sümer, age, s 295

83.


60

nüfusu artan bu Kızık oymağı, muhtelif obalar halinde Ha­ lep, Antep, Rakka, Rumkale, Şam, Hama, Humus yörele­ rinde yaşamış. XVII. yüzyılın ilk yansında, Sultan İbrahim devrinde (1639-1648) ise Antep bölgesine yerleşmiştir. Gaziantep'in Oğurca, Damlaluca/Çaykuyu, Sakal, Karadi­ nek, Yalangöz, Üçkilise ve Taşlıca adlı köyleriyle, şehir merkezi ve öteki köy ve kasabalarda yurt tutani4 kızık­ lar'ın bu saydığımız yerlerde yerleşik hayata geçen obaları şunlardır: Kızıklı, Kızık Kenanoğlu, Kahramanlı -Kızığı, Kethüdalı Kızık 85. Bu obalardan başka bir de Mamalı Aşi­ reti'ne tabi bir Kızık obası vardır ki 86 bu obanın Kethüdalı Kızık Obası ile birlikte Gaziantep'in kuzey doğusundaki Rumkale'de yurt tuttukları anlaşılmaktadır. Antep bölgesindeki diğer birçok Türk boyları gibi Kı­ zıklar da 1690 Avusturya Seferi'ne çağrılmışlardır. Divan-ı Hümayun Mühimme Defterleri'ndeki hükümlere göre, K.ı­ zıklar'ın, Hacı Zekeriya oğlu Asaf Bey, Karakethüdaoğlu Bekir Bey ve Kızık Mehmet oğlu Terbus adındaki boybeyi ve kethüdaların idaresinde sefere gitmeleri ferman olunmuştur 8 7. 2. 4. 1. Gaziantep'te Kızık Köyleri

Kızık boyuna mensup oymaklar, genellikle Gazian­ tep'in (merkez ilçenin) kuzeyindeki ve doğusundaki köyle­ re y�rleşmişlerdir. Yukarıda Kızıklar'ın XVII. yüzyılın ilk yansında Oğurca, Damlaluca, Çaykuru, Sakal, Karadinek, Yalangöz, Üçkilise ve Taşlıca köylerini yurt tuttuklarını belirtmiştik. Fakat bugün bu köylere ilaveten Tekirsin, Ha84. lbid,s 295. 85. Cevdet Türkay,age, s 107,451,510. 8 6. lbid, s 552. 8 7. Ahmet Refik,age, s 8 3.


61

ıııurkcsen, Koçlu ve Akçaburç köyleri de Kızık boyuna mensup Türkmenlerce meskundur. Her halde XVII. yüzyı­ lın ilk yansında yerleşik hayata geçmeyen Kızık obaları hilfihare bu köylere yerleşmiş olmalılardır. Yukarıda isimlerini verdiğimiz köyler, Kızık boyuna mensubiyeti kesinlikle bilinen köylerdir, ancak bu köylerin ı;cvresindeki bazı köylerin de Kızıklarca iskan edilmiş ol­ ması kuvvetle muhtemeldir. Çünkü Gaziantep'te o yöreye llteden beri Kızık bölgesi denilmektedir. Antep Şer'i Sicilleri'nde rastladığımız bazı kayıtlardan anlaşıldığına göre, XVII. yüzyılda henüz oturak hayata geçmeyen göçer Kızık oymaklarının bir kısmı Gaziantep'in Araban ve Merzuban bölgelerine yerleşmişlerdir. 30 Nisan 1738 tarihli bir sicil kaydında Araban ve Merziban bölgele­ rinde oturan Kızık ve Bahadırlı oymaklanndan 87 bahsedil­ mekte, bir fermanda ise Rumkale'nin idari bakımdan Kızık köylerine müdahale etmemesi istenmektedir88. 1734 tarihli hir başka kayıttan da gene "Oturak Kethüdalı Kızığı'nın Merzuban bölgesinde yerleştiği"89 anlaşılmaktadır. Bu belgelerde adı geçen Merziban bölgesi, herhalde hugün Merzimen dediğimiz akarsu boyu olmalıdır. Merzi­ men çayı, Gaziantep'in kuzey doğusundaki Rumkalc yakın­ larında Fırat'a döküldüğüne ve Rumkale'nin Kızık köyleri­ ne müdahale etmemesi istendiğine göre, Kızıklar'ın Rum­ kale yakınlarındaki Merzimen köylerine yerleşmiş olmaları Uizımdır 90_ Aynca Yeni-İl voyvodalığından oymaklara gönderilen mal-ı Haremeyn'in tahsili ile ilgili bir yazıda91 8 8. Antep Şer'i Mahkeme Sicilleri, c 92, s 14. 8 9. Antep Şer'i Mahkeme Sicilleri, c 142, s 54. 90. Antep Şer'i Mahkeme Sicilleri, s 8 7, s 265. 91. Antep Şer'i Mahkeme Sicilleri, c 87, s 265.


62 Merzimen bölgesindeki oturak Kethüdalı Kızık'ı ile birlik­ te, gene 24 Oğuz boyundan olan oturak Çepni ve oturak Karlan oymaklarından da bahsedilmektedir. Bu Karlan oy­ mağının hangi köye veya köylere yerleştiğini tesbit edeme­ dik. Ancak Antep'teki Çepni oymaklarının Merzimen Ça­ yı'nın Fırat'a yaklaştığı bölgeyi yurt tuttuklarını biliyoruz. Bu bilgilere dayanarak araştırdığımız Kızık oymağının da Yavuzeli ilçesinin doğusunda, Rumkale yöresinde oturak hayata geçtiklerini tahmin edebiliriz. Gene bir sicil kaydından92, Kılıçoğlu Camii olarak bilinen caminin asıl adının Kızıklı Molla Haliloğlu Camii olduğu öğrenilmekte­ dir. O halde bir veya birkaç Kızık oymağı da şehir merke­ zine yerleşmiş ve belki de Kılıçoğlu mahallesi Kızık boyu tarafından kurulmuştur. 2. 4. 2. Yer Adları

BOYUN ADI VASFI Kızıklı Kızıklıbucağı Kızık Kösrelikızığı Kızık Kızık Kızık Cumalıkızık Fidyekızık Değirmenlikızık Derekızık Kızık K.ha01urkesen

Köy Çiftlik Köy " n

Mahalle Köy

" "

İLÇESİ

İLİ

Saimbeyli Merkez Sandıklı Çubuk Gümüşhacıköy Merkez Merkez Merkez Merkez Merkez Merkez Çerkeş Merkez

Adana Adana Afyonkarahisar Ankara Amasya Bolu Bolu Bursa Bursa Bursa Bursa Çankırı Gaziantep

92. Antep Şer'i Mahkeme Sicilleri, c 153, s 218.


63 K.karacaviran

K.karadinek Kızık

Kızık Kızık Kızık Kızık Kızıklı Büyükkızık Kızık

Merkez

" " " " " " " "

Merkez

Ş. Karahisar Develi Merkez Erguvan Andınn Gerze Gerze Merkez

Gaziantep Gaziantep Giresun Kayseri Kayseri Malatya Maraş Sinop Sinop Tuncefi 93

Bu yer isimlerinden başka Adıyaman'ın Samsat ilçesi­ ne bağlı bir köy Küzik, Elazığ'ın Baskil ilçesi Berete büyük köyünde bir mezra Küzük ve Muş'un Varto ilçesine bağlı bir köy de Kuzük Mını taşımaktadır. Bu köy ve mezra isimleri Kızık adından mı muharreftir, bilemiyoruz. 2. 4. 3. Döğer Boyu

24 Oğuz boyunun Bozok koluna mensup olan Döğer­ ler Oğuzhan'ın efsanevı tarihinde yer alan Türk kavimleri arasındadır. Oğuz Han'ın torunu Dik Yabgu Han zamanın­ da ileri gelen devlet adamlarından Daş Bey ve Bilgü Bey Döğer boyuna mensupturlar94. Kaşgarlı Mahmut'un Oğuz boylan listesinde 18. sırada bulunan Döğerler, Reşideddin ve Yazıcıoğlu'nun eserlerin­ de altıncı sırada kaydedilmiştir. Türklerin Önasya'ya yerleşmeleri ve Anadolu'nun Türkleşmesi devrinde Döğerler'e daha ziyade Suriye ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde rastlanmaktadır. Hatta 93. 94.

T.M.Y.K., c 1, s 216,2 9 8,314, c 2, s 694, 745. lsmet Parmaksızoğlu, Döğer Mad. T. A., c 14, s 34, Ankara 19 66.


64

bazı iddialara göre Güneydoğu Anadolu'da büyük bir bey­ lik kuran Artukoğulları, Kayı boyuna değil, Döğer boyuna mensupturlar95 . Moğol hfildmiyetinin sona ermesi ve Memlfik emirle­ rinin birbirleri ile mücadeleye başlamaları üzerine faaliyete geçen Döğerler, özellikle Sultan Berkuk zamanında Suri­ ye'de önemli roller oynamışlardır. Bu devirde 20 bin ev gi­ bi o devir için oldukça kalabalık bir nüfusa sahip olan Dö­ ğerler, daha ziyade Urfa, Siverek, Suruç, Caber ve Rakka civarında yaşıyorlardı. Hatta Timur istilasından sonra Dö­ ğerler'in başına geçen Dımışık Hoca, bütün bu şehirlerin hakimi olmuştu. Ancak, Akkoyunlu, Karakoyunlu mücade­ lelerine, Karakoyunlular'ın müttefiki olarak katılmaları ve bu mücadelelerden Akkoyunlular'ın galip çıkması Döğer­ ler'in dağılmalarına sebep olmuştur. Bölge Osmanlılar'ın egemenliğine geçtiğinde Döğerler artık önemli bir kuvvet ifade etmiyorlardı. Kanuni devrinde Halep Döğeri ve Hama Döğeri olarak iki kısma ayrılan9 6 Döğerler'in başlıca teşekkülleri Kamer Uşağ, Döğeroğlan, Karadöğer, Akdöğer oymaklarıydı ki, bunların büyük bir kısmı Urfa'ya yerleşmişlerdir. Divan-ı Hümayun Mühimme Defterindeki kayıtlardan anladığımıza göre Halep Türkmenleri arasındaki Döğerler, Beğdili boyuna tabi olarak yaşamışlardır9 7. Bugün, Gazi­ antep'teki Yağdöğer Köyü'nün XIX. yüzyılda Beğdililerle beraber kuzeye doğru çekilen bir Döğer oymağı tarafından kurulmuş olması lazımdır. 95. İsmet Pannaksızoğlu, agm, s 34. Bu konuda ayrıca bakınız: Faruk Sümer, Döğerlere Dair, Türkiyat Mecmuası, c 10, s 139-158, İstanbul. 96. Faruk Sümer, Oğuzlar ... s 254. 97. Ahmet Refik, age, s 203.


65

YER ADLARI HOYUN ADI

VASFI

İLÇESİ

İLİ

Düğer

Köy

Merkez

Afyonkarahisar

Yağdöğer

il

Merkez

Gaziantep

Düğer

il

Fethiye

Muğla98

Bu isimlerden başka Urfa'nın Akziyaret, Kayseri'nin llimmetdede, Burdur'un Yeşilova ve Çavdır bucaklarına hağlı birer köyün adı Düger, Bolu'nun Gerede ilçesine bağ­ lı hir köyün adı da Yukandüger'dir. Bu yer adlan, Döğer adının bozulmuş şekli olsa gerektir. 2. 6. Yazır Boyu

Anadolu'nun Türkleşmesinde oldukça mühim roller oynayan Yazırlar, 24 Oğuz boyunun Bozok koluna men­ suptur. Kaşgarlı Mahmut'un ·Oğuz boylan listesinde onun­ cu sırada yer alan Yazırlar, Reşideddin ve Yazıcıoğlu'nun 1 istclerinde beşinci sırayı işgal ebnişlerdir. Diğer Oğuz boylarına göre oldukça yakın zamanda, l 160'da Horasan'da gözüken Yazırlar, Harizm Şahlar'la mücadelelere girişmiş ve bu mücadeleleri kaybederek Ana­ dolu'ya sığınmışlardır99. Yazırlar'a, incelediğimiz bölgede, hele Halep Türkleri arasında pek rastlıyamıyo�. onlar daha ziyade Dul kadirli ulusu arasında Bozok, Hamid, Teke ve Ankara sancakla­ rında yaşamışlardır. Dulkadirli ulusu arasındaki Yazır oy­ mağının Birecik çevresinde kışladığını ve Elbistan ova98. T.M.Y.K., c 1, s 336. 99. Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti, s 204, 1st. 1969


66

lannda yayladığını biliyoruz 100. Osmanlı arşiv kaynakla­ rında bir de Gaziantep'in kuzey doğusundaki Rumkale'ye iskAn edilen bir Yazır oymağından bahsedilmektedir 101 . Fakat bütün bu bilgiler Gaziantep'in Nizip ilçesine bağlı ve Suriye hududuna oldukça yakın bir yerde kurulan Yazır Köyü'nü izfilı etmemize kafi gelmiyor. Kimbilir, ya Birecik veya Rumkale yörelerinde rastladığımız Yazır oymakların­ dan biri daha sonra güneye doğru sarkıp bu köyü kurmuş­ tur ya da Halep Türkmenleri boybirliği arasında bizim tes­ bit edemediğimiz bir Yazır Oymağı varclır. 2. 6. 1. Yer Adları BOYUN ADI

VASFI

İLÇESİ

İLİ

Yazır Yazır Yazır Yazır Yazır Yazır Yazır Yazır Yazır Yazır Yazır Yazır Yazır Yazır Yazır

Köy

Çubuk Korkuteli Finike Nazilli Merkez Yeşilova Merkez Sungurlu Çal Acıpayam Keşan Sivrihisar Mihalıççık Nizip Merkez

Ankara Antalya Antalya Aydın Aydın Burdur Burdur Çorum Denizli Denizli Edime Eskişehir Eskişehir Gaziantep Kayseri

il

il il il il il il il il il il il

100. Faruk Sümer, Bozoklu Oğuz Boylarına Dair. DTCFD, c, XI, s 68, Ank. 1953, aynı müellif, Oğuzlar..., s 243. 10 1. Bakınız, Cevdet Türkay, age, s 1 65.


67

, ııı.ır Yııı.ır Y ııı.ır

" " "

Akşehir Merkez Merkez

Konya Konya Tekirdağ*

2. 7. ÇEPNİ BOYU Çepniler, Oğuzların Üçok kolunu temsil eden Türk ı..avimlerinden biridir. Kaşgarlı Mahrnut'un Oğuz boylan ıırasında 21. sırada gösterdiği bu mühim Türk boyu, Reşi­ ılcddin ve Yazıcıoğlu'nun listelerinde 10. sırada yer alrnış­ ıır. Diğer birçok Türk kavmi gibi Çepniler'in de Kınık bo­ yu ile birlikte Anadolu'nun fethi hareketine katılıp kablrna­ ılı kları kesinlikle bilinmemekle beraber, Anadolu fütuhatına iştirak ettiklerine dair kuvvetli tahminler vardır 102 • Çepniler'le ilgili ilk tarihi bilgilere İbni Bibi'nin ese­ rinde rastlamaktayız. İbni Bibi, 1277'de ·sinop'a saldıran Trabzon Rum İmparatorluğu kuvvetlerini bozguna uğratan Çepniler'in daha sonra Sarnsun'dan Trabzon'a kadar olan bölgeyi hakimiyetleri altına aldıklarını yazmaktadır 103• Anadolu'nun Türkleşmesi tarihinde olduğu gibi, Ana­ dolu'nun dini tarihinde de fevkalade aktif rolleri olan Çep­ niler, Kanuni Sultan Süleyman'ın hükümdarlığının ilk yıl­ larında Halep Türkmenleri boybirliği arasında üç oymak halinde yaşıyorlardı ki, bunlardan ancak Rumkale yöresin­ deki Çepni Oymağı bizi alakadar etmektedir. Çünkü diğer iki Çepni oymağından biri Antakya'da öteki ise daha doğu­ da bulunuyordu. Kanunrnin saltanatının ilk yıllarında 52 (*) T. M. Y. K., c 2, s 1129, 1130. 102. Çepni Mad. T. A., c 11, s 453, Ankara 1963. 103. İbid, s 453.


68

vergi evlik bir nüfusa sahip olan Rumkale yöresindeki Çepniler 1570'de 397 vergi evlik bir nüfusa ulaşmışlardır. Nüfusları gittikçe artan bu Antep Çepnileri Sultan İbrahim devrinde Deniz Kethüda tarafından idare edilen Kasabalar, Koıkmazlu, Sanlu, Karalar ve Köseler Şuayıblı obalarına aynlmışlardır 104. Divan-ı Hümayun Mühimme Defterlerin­ deki kayıtlardan anlaşıldığına göre Rakka, Halep, Birecik, Urfa, Di yarbakır ve Rumkale yöresinde Kantemir Çepnisi adı verilen bir göçer Çepni boyu daha vardı105. Aynca Ha­ lep'te bu iki Çepni oymağından ayn olarak yaşayan bir otu­ rak Çepni oymağı bulunuyordu 106. Halep-Antep yöresinde Beğdili'ye tabi olarak yaşayan ve Beğdililerle beraber çeşitli eylemlere katılan107 Rakka ve Halep Çepnileri'nin bir kısmı Halep'in kuzey-batısına yerleşmişlerdir 108 . Fakat biz bu Çepnilerin akibetleri hak­ kında herhangi bir bilgiye sahip değiliz. Onlar, belki de tabi olduktan Beğdili boyu ile birlikte XIX. yüzyılın so­ nunda Gaziantep veya Urfa'ya yerleşmiş, belki de sınırlan­ mızın dışında kalmışlardır. Fakat Hacı Mahmut, Radif, Ali Paşaoğlu ve Sami 1 04- Faruk Sümer, Oğuzlar... , s 330. 1O�. Ahmet Refik, age, s 171. 1 06. Cevdet Türkay, age, s 6 1 7. 1 07. ... Rakka Beğlerbeği Hüseyin Paş a'ya ve Maraş Beğlerbeğisi Mehmet Paşa'ya Halep Mütesellimine ve zikrolunan eyaletlerde olan ka­ dılara ve ayan-ı vilayet ve işerlerine hüküm ki, Türkmen taifesinden olup, Beğmişli ve Araplı ve Karaşeyhli ve Döğerli ve Kadirli ve Simre ve Bozkoyonlu ve Dimlik ve Çepni ve Mamalı kabilelerinden defterde masturül esami olan eşkiya... 29 r. 1 109. 108. Faruk Sümer, Osmanlı Devrinde Anadolu'da Y aş ayan Bazı Üçoklu Oğuz Boylarına Mensup Teşekküller, 'FM, c il, nu: 1-4 s 445, İstanbul Ekim 1949-Temmuz 1950


69

kelhüdalann önderliğinde 1690'daki Türkiye-Avusturya Savaşına katılan 1 09 Rumkale Çepnileri, Gaziantep'in Yavu­ zeli, Araban ve Nizip ilçelerine bağlı köylere yerleşmişler­ dir. Rakka Muhafızı Hüseyin Paşa'run Antep naip, mütesel­ lim ve yeniçeri serdarına yolladığı 23 Şubat 1731 (15 Şa­ han 1143) tarihli bir emimiimesinden anlıyoruz ki, Çepni oymağı, diğer bazı Türkmen oymakları ile birlikte Okçu lzzeddinli Aşireti'nin bölgedeki yağma ve tahribatını önle­ meye memur edilmiş 110. Avusturya seferinde olduğu gibi, hu anarşi hadisesinin önlenmesinde de devlete yardımcı ol­ muştur. 2. 7.1. Gaziantep'te Çepni Köyleri

Bugün Nizip'in büyük köyleri arasında olan Köseler Köyü'nü Çepniler'in XVII. yüzyıldaki Köseler Obası, Ya­ vuzeli'nin en büyük köyü olan Sanlar köyünü Sanlı Obası kurmuş ve obalarının isimlerini de köylerine vermişlerdir. Aynca Yavu1.cli ilçesine bağlı Aşağı Yeniköy, Yukarı Ye­ niköy, Aşağı Kayabaşı, Yukarı Kayabaşı, Kör ve o civar­ daki Alevi-Türkmen köyleri hep Çepniler'le mesk0ndur. Araban ilçesindeki Dipçepni ve civarındaki Alevi-Türk­ men köylerinin sakinleri de sözünü ettiğimiz bu Oğuz bo­ yuna mensupturlar. 2. 7. 2. Çepni Tekkesi

Yakın zamana kadar Gaziantep'te bir Çepni Tekke­ si'nin mevcudiyetinden anlıyoruz ki Çepniler köylere oldu­ ğu gibi şehir merkezine de yerleşmişlerdir. Tekke ve zaviyelerin kapatılması ile ilgili kanun 109. Ahmet Refik, age, s 85. 1 10 . Antep Şer'i Mahkeme Sicilleri, c 82, s 3 l.


70

hükümleri gereğince kapatılan bu Çepni Tekkesi, Gazian­ tep'in en eski semtlerinden biri olan Kalealtı'nda bulunu­ yordu. Rivayete göre Musa-yı Kazım'ın Horasan'dan attığı kısmen yanmış bir odunun parçalan Kalealtı'na düşmüş ve toprağa saplanıp ağaçlar haline geldiğini gören halk, orada hemen bir tekke yapmış bu tekkeye de Kazımı Tekkesi denmiştir. Anlaşıldığına göre bu tekke yalnız bölgedeki Çepnil­ ler'in değil, Gaziantep ve çevresindeki bütün Alevi Türk­ menlerin birlik ve beraberliğini sağlayan bir merkez hfiline gelmişti. Yılın belirli günlerinde bu tekkede toplanır, kur­ banlar kesilir, mukaddes ağaçların gölgesi altında oturulur­ du. Aynı günlerde tekkeye gelen Çepni Dedesi'nin eli öpü­ lür, hediyeler verilir, eğlenceler tertip edilirdi. Bu törenlere Barak köylerinden Sakçagöz'den, İslahiye, hatta Besni ve Maraş'tan gelen Alevi Türkmenler katılır, tekkenin kuyu­ sundan çıkan su, zemzem suyu gibi kutsal sayılıp hediye olarak götürülürdü. Bu tekkenin kurulmasına vesile olan ağaçlar gibi, ağaçların yere düşen çöpleri de kutsal sayılırdı. Yere düşen çöpler kat'iyyen yakılmaz, süpürülmez, ya hediye olarak alınıp götürülür, ya da ağacın yapraklan arasına sokularak basılıp çiğnenmesi önlenirdi 111 ki ağaca ve hatta ağacın kuruyup düşmüş çöplerine bile gösterilen bu saygı, Türk ağaç kültürünün Çepniler arasında hfila yaşadığını göster­ mesi bakımından son derece ilgi çekicidir. Bilindiği gibi, ağaç İslam öncesi Türk toplumlarınca daima mukaddes sa­ yılmış, Türk destan ve mitolojisinin temel motiflerinden bi­ rini oluşturmuştur. Türk destanlarında tann, insanlığa ile111. Mustafa Güzelhan, Kazımı Tekkesi, GKD, sayı: 100, s 21, 22, Gaziantep, Nisan 1966.


71

tcceği mesajları ağaç vasıtasıyla göndermektedir ki, bu, ağacın adeta peygamber teUikki edilmesi demektir! Eski Türklere göre, tıpkı Gaziantep Çepni Tekkesi mensupları­ nın telfilddleri gibi ağacın yalnız gövdesi veya yalnız yap­ raklan değil, kökleri de kutsaldır. Çünkü ağacın kökleri dipsizdir, yani yeraltı aleminin derinliklerine kadar uzana­ rak, oralardan haber getirmektedir112 . Bu dipsiz ağaç moti­ fine Dede Korkut Oğuznaınelerinde de rastlamaktayız. bu­ rada Han Uruz ağaçla Adeta dertleşmekte, ağaca iltifat et­ mekte ve hatta "Beni sana asarlar, götürme" şeklinde yal­ varmaktadır: "Ağaç ağaç derisem sana arlanma ağaç Mekke ile Medine'nin kapısı ağaç, Musa Kelimün asbı ağaç Büyük büyük suların köprüsü ağaç Şah-ı Merdan Ali'nin Düldülü'nün eğeri ağaç Zülfekarun kınıyılan kabzası ağaç Şah Hasanıla Hüseyinün beşiği ağaç Eğer erdür, eğer avratdur kortıusu ağaç Başun ala bakar olsam· başsuz ağaç Dibin ala bakar olsam dipsiz ağaç Meni sana asarlar götürmegil ağaç 1 13

11

Ağacın kutsallığı ile ilgili bu telAkkiye hemen hemen bütün Türk kavimlerinde rastlanmaktadır. Bilindiği gibi 112. Bahaeddin Ôgel, Türk Mitolojisi, c l, s 95, Ankara 1971. 113. Orhan Saik Gökyay, Dedem Korkut Kitabı, s 25.


72

Uygurlar'ın türeyişini anlatan destanda, Böğü Han'ı bir ağaç doğunnakta, hiçbir yabancı kültürün nüfuz edemediği Yakut Türkleri'nin bir efsanesinde ise müşküller ağaca da­ nışılarak çözümlenmektedir: "Gitmiş sonnuş ağaca benim anam kim diye? Elbet bir atam vardır benim babam kim diye Ağaç da dile gelmiş soyunu sayıp dökmüş Er - Sogotoh adlı er, saygı ile diz çökmüş11411 Gaziantep'teki Çepni Tekkesi ile aııtkalı olarak anlatılan rivayetlerde dikkati çekmesi gereken bir konu da "Ho­ rasan" motifidir. Biraz önce özetle naklettiğimiz bu rivaye­ te göre Musa�yı K!zım'ın Horasan'dan attığı ucu yanmış odun, Gaziantep'in Kalealtı semtine düşmekte ve düşer düşmez de şeyhin kerameti ile derhal yeşerip ulu c!ğaçlar haline gelmektedir ki, bu türlü rivayetlerle Anadolu fethi­ nin ve Anadolu'da yurt tutmanın teşvik edildiği kesindir. Nitekim Hacı Bektaşı Veli Vilayetn!mesi'nde de bu rivaye­ tin hemen hemen aynı olan bu hadise anlatılmaktadır: "Hacı aektaşı Veli ertesi gün, gün doğarken H!ce Ah­ med-i Yesevrden izin alıp yola düştü. Orada bulunan eren­ lerden biri ortada yanan ateşten bir odun alıp Rum ülkesine (Anadolu'ya) doğru attı. Rum'daki erenlerden biri bu odunu tutsun ve Türkistan erenlerinin Rum'a er gönderdikleri erenlere malum olsun, dedi. O odun dut ağacıydı, Konya'da Emir Cem Sultan'ın halifesi Hak Ahmet Sultan, dutu, Hacı Bektaş Tekkesi'nin önüne dikti. O ağaç hfil! durur, yukarı ucu yanıktır." 115 114. Bahaeddin Ôgel, age, s 95. 115. ViHiyetname, Menakıb-ı Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli, Hazırlayan: Abdülbaki Gölpınarlı, s 16, İstanbul 1958.


73

Hacı Bektaşı Veli Vilayetn!mesi, Battal Gazi Destanı. Danişment Gazi Destanı, Satıkn!me, Müslimn!me ve hatta Dede Korkut Oğuznınneleri gibi epik edebiyatımızın İslimi tesirlerle meydana getirilmiş eserleri arasındadır. Dede Korkut Oğuzn!meleri müstesna tutulmak kaydı ile, bütün bu eserlerde zaman ve mekan yoktur. Birbirlerinden yüz­ lerce yıl önce yaşayan kahramanların oturup konuştukları, haberleştikleri, haşir neşir oldukları görülür. Gene Dede Korkut Oğuzn!meleri hariç, saydığımız epik edebiyat ürünlerinin tümünde de kahramanlar olağanüstü insanlar­ dır. Erenler, namazı K!be'de kılıp, göz açıp kapayıncaya kadar Horasan'a, Türkistan'a ve R0m denilen Anadolu'ya dönerler. Deniz üstüne serdikleri post veya seccadelerin üzerine oturarak ıslanmadan karşıya geçerler. Bir bakışta vahşi hayvanları taş eder, bir narada yüzlerce kafiri öldü­ rürler. Kaynar suya atılır ölmez, taşa basar iz bırakırlar. Şa­ hin, doğan, güvercin donuna girerler. Abdal Musa, Hacı Bektaşı Velrnin Anadolu'ya gelişini: Güvercin donuyla urum'a uçan İmamlar evinün kapısın açan" mısraları ile anlatmaktadır ki, kendisi geyik donuna. Ahmet Yesevi ise turna donuna bürünmüştür. Destani ma­ hiyetteki bütün bu eserler dini tesirle meydana getirilmiş olmalarına rağmen, devamlı olarak savaş. kahramanlık, yi­ ğitlik, yani cihad fikrini işlemiş. Türkistan ve Horasan Türklerine Anadolu'nun mutlaka fetih ve irşad edilmesi l!zım geldiği devamlı olarak telkin edilmiştir: Şu fena mülküne çok geldim gittim Yağmur olup yağdım, ot olup bittim


74

Urum diyarını ben irşad ettim Horasan'dan gelen Bektaş idim· ben.116 Moğol istilasıyla birlikte tasavvufun bir meskenet ma­ hiyetini aldığını ve ümitsizliğe düşen Anadolu halkının tekke ve zaviyelere intisap ederek şahsi kurtuluş amacına yöneldiklerini de, bu psikoloji ile tarikata girenlerin dünya ile ilgilerini kesip cemiyet hayatını felce uğrattıklarını da biliyoruz. Fakat Bizans'a karşı yeni Türk hamleleri başla­ yınca tasavvufi cereyanlar da şahsi kurtuluş hedefi yerine milli kurtuluş amacına hizmet eder hfile gelmiştir ki, gerek Selçukluların ve gerekse Osmanlılar'ın ilk zamanlarında Giziyin-ı R-Om Horasan erenleri, alp-erenler sıfatlarıyla anılan bu dini askeri zümre, bir bakıma Anadolu fütuhatının ideologu olmuştur. İşte Gaziantep'teki çepni Tekkesi ile ilgili rivayetler de bu fütuhatı teşvik etmesi, odunun düştüğü yerin kutsallığına inanılarak o topraklara s�p çıkılması, korunması, düşman tesir ve tecavüzlerine karşı muhafaza edilmesi fikrini yayması bakımından fevkalade mühimdir. Çünkü bütün bu rivayetler Anado­ lu'nun fethi inancına dayanmakta, bu inanç ise muhtelif ri­ vayetlerin doğmasına ve cazip hfile gelmesine hizmet et­ mektedir. Anlaşılıyor ki Gaziantep Çepnileri bu tekkenin etrafında birleşmiş ve tabii diğer Türk boylan ile beraber Antep'in Türk yurdu olmasını ve Türk yurdu olarak kalma­ sını sağlamışlardır.

116. Abdülbaki Gölpınarlı, Alevi-Bektaşi Nefesleri, s 77, lstanbul 1963.


75

2. 7. 3. YER ADLARI BOYUN ADI

VASFI

İLÇESİ

İLİ

Çepni Çepnişabanlı Çepni Yukarı Çetmi* Dipçepni K.kavakçetmi Gövemçetmi Çerkesçepni Yürükçepni Çepni Çepni Çepni Kucakçetmi Çepni .Çepniyan Çepi Çepniler Çepni Çepni Çepni Çepniköy Çepni Aşağıçetmi Çepni Çepniönü Çepni Çepni Çepnibektaş

Köy

Sandıklı Ş. Koçhisar Bandınna Bigadiç Merkez Merkez Bozüyük Bozüyük Mudurnu Merkez Mudanya Ayvacık Merkez Çınar Karayazı Araban Tirebolu Tire Taşköprü Tosya Tosya Merkez Merkez Turgutlu Turgutlu Merkez Merkez

Afyonkarahisar

"

"

" "

"

Mahalle Köy " "

Mahalle Köy

" "

" il il

Andırın

Ankara

Balıkesir Balıkesir Balıkesir Balıkesir Bilecik Bilecik Bolu Bolu Bursa Çanakkale Çorum Diyarbakır Erzurum Gaziantep Giresun İzmir Kastamonu Kastamonu Kastamonu Kırşehir Kocaeli Manisa Manisa Manisa Manisa Maraş


76

Çepnidere Ç. hannandalı Çepnimuradiye Çepniler Çepni Yazıçepni Kötüçepni

" " " " " "

Bafra Ayancık Gerze Şarkışla Akdağmadeni Boğazlıyan Boğazlıyan

Samsun Sinop Sinop Sivas Yozgat Yozgat Yozgat117

2. 8. BÜGDÜZ BOYU

İsimlerine Gaziantep'te bir köy adı olarak rastladığı­ mız 24 Oğuz boyunun biri de Büğdüzler'dir. Oğuzların Üçok koluna mensup olan Büğdüz boyu, ef-sanevi tarihe göre Deniz Han'ın oğlu Büğdüz'den türe­ mişlerdir. Hakkında yeteri kadar tarihi malumata sahip ol­ madığımız bu boyun adı Dede Korkut Oğuznaıneleri'nde Büğdüz ve Büğdüz Emen şeklinde geçmekte ve Büğdüz Emen'in Hz. Peygamber'in yüzünü gprdüğü şöyle anlatıl­ maktadır: "Varuban peygamberün yüzünü gören, gelüben Oğuz­ da suMbesi olan acığı tutanda (öfkesi tutanda) bıyıkların­ dan kan taman bıyığı kanlu Büğdüz Emen"118 Büğdüz boyunun da Selçuklular'la beraber Anado­ lu'nun fethine katılıp katılmadıklarını bilmiyoruz. Fakat XVI. yüzyılda Anadolu'da 22 kadar yerin Büğdüz adını taşıdığı119 dikkate alınırsa, bu Oğuz boyunun Anadolu'nun (*) Bu Türk boyunun adı,yer isimlerine de intikal ettiği gibi Anado­ lu'nun bazı kesimlerinde Çetmi ve Çepi şekillerinde telaffuz edilmekte­ dir. 117.-T. M. Y. K.,c 1,s 253,254,255,328,427,c 2, s 587 ,746,773, 1129,1166,1170. 118. Orhan Şaik Gökyay,age, s 28. 119. Faruk Sümer,Oğuzlar,s 359.


77

Türkleşmesinde müessir bir rol oynadığını tahmin edebili­ riz. XVI. yüzyılda Anadolu'da ancak bir Büğdüz oymağı­ na rast gelinmektedir ki, bu oymak da Halep Türkmenleri boybirliğine dahil teşekküller arasında bulunmaktadır 120 Bugün Gaziantep'in merkez ilçeye bağlı Büğdüz köyünü heıtıfilde bu oymak kunnuş olmalıdır.

BOYUN ADI VASFI Büğdüz Büğdüz Büğdüz Büğdüz Büğdüz Büğdüz

Köy

" " " " "

İLÇESİ

İLİ

Çubuk

Ankara

Merkez

Burdur

Şabanözü

Çankırı

Merkez

Çorum

Merkez

Gaziantep

Araç

· Kastamonu 12 1

Büğdüz Boyu'nun adını taşıyan bu yer isimlerinden başka, Eskişehir'in Alpu Bucağı'na bağlı bir köy ile gene Eskişehir'in Sivrihisar ilçesinde bir çiftliğin adı Büğü­ düz'dür. Biz bu ismin Büğdüz'den muharref olduğunu sanı­ yoruz. Boğdüz konusunu işlerken Prof. Dr. M. F. Kırzıoğlu bu konuda "Kürtler" İsHimiyetten önce, Türkistan'ın ulu ha­ kanlarından İç Oğuz-Han'lılar soyundan geldikleri cihetle onlara tabi idiler. 622-632 yıllan arasında Oğuz-Han'lılar İslamiyeti kabul ettiklerini arz eylemek üzere Hz. Muham­ med'e Boğdüz-Aman isimli bir beği elçi olarak gönder1 20. 1 21.

Faruk Sümer, age, s 359. Türkiye'de Meskun Yerler Kılavuzu, c 1 , s 179.


78 mişlerdi. Bir Kürt beği olan Boğdüz-Aman, Oğuzlar'ın Üçoklar kolunun Dengiz Hanlı boylarından birine mensup bulunan ve Kirmançlar'ın İlbeğleri olan Boğd-uz/Boht-an'lı Amanuan sülalesi'nin temsilcisi idi demektedir. m. DİGER OGUZ BOYLARI Buraya kadar Bayat, Beğdili, Büğdüz, Döğer, Çepni, Kızık ve Yazır gibi Türk-Oğuz boylarının, bugünkü Gazi­ antep topraklarına yerleştiklerini ve kurdukları köylerin bir kısmına mensup oldukları boy, oymak veya obanın isimle­ rini verdiklerini görmüş bulunuyoruz. Fakat gerek Türk, gerek Asya tarihinde fevkalade olaylara bizzat konu olan bu Oğuz boylarından başka Afşar, Karlan, Eymir, Yüreğir ve Alanyuntlu boylan da Gaziantep topraklarında yurt tut­ muşlardır. Bunlardan ilk üçünün meskun oldukları köylere boy isimlerini vermediklerini görüyoruz. Son iki boyun is­ mini taşıyan Alayuntlu ve Yüreğir köyleri ise zamanla ad değiştirerek başka isimlerle anılır olmuşlardır. 3. 1. AVŞAR BOYU Osmanlı İmparatorluğu devrinde, Halep Türkmenleri arasında oldukça kalabalık Avşar oymaklarına tesadüf edil­ mektedir. Kuzey Suriye, Halep-Antep bölgesindeki Avşar­ lar başlıca üç aile tarafından idare olunmuşlardır ki bu ailelerden Köpekoğulları Antep bölgesinde, Gündüzoğulları Amik Ovası'nda, Kut Beyi oğullan da Halep civarında yaşamışlardır 122. Kanuni devrinde yazılmış en eski defter­ den Antep yöresinde yaşayan Köpekli Avşan'nın, başta Kuçekli, Sülü Beğli ve Sekiz oymakları olmak üzere 15 oymaktan meydana geldiğini, Sekiz Oymağı'ndan ayrılan 122. Faruk Sümer, age, s 226.


79 bir obanın Suruç'a bağlı Şeyh Çoban köyüne yerleştiğini öğreniyoruz 123 . XVII. yüzyılda nüfusları artan Avşar lilyınakları otlak darlığı sebebiyle dağılmış ve yeni yeni Avşar oymakları te­ şekkül etmiştir ki bunların.en önemlileri şüphesiz Recepli Avşarı Oymağı'dır. Osmanlı arşivlerinde "Bin h!neyi mü­ tecaviz külliyetli bir aşiret" oldukları kaydedilen 124 Recep­ li Avşan, Mahmutoğlu, Sofular, Bedinaavşan, Beğdenizli, Karabulaklı, Saruhanlı, Torunlar, Sansinsili, Tatlıuşağı, Hobalı, Çöplü, Dodurlu, vs. gibi obalara ayrılmıştır. 1692 _" tarihli bir fennandan anlaşıldığına göre, Kara Avşar adında bir oymak da Hama, Humus yörelerine isk!n edilmiştir 125 . Bizim görememiş olabileceğimiz köy, mezrea, sağ, tepe, ova, vadi, gedik, mahalle vs. gibi yer isimlerinin, özellikle gayrimeskun bölgelerin tesbiti bakımından faydalı olacağı, için, Halep-Antep bölgesinde kışlayan, Maraş, Kadirli yö­ resinde yaylayan diğer Avşar teşekküllerinin isimlerini · kaydetmek istiyoruz. Bu teşekküller şunlardır: Köse Davut Avşan, Kucur Avşan, Tecerli Avşan, Taygı Avşan, Sanhacılı Avşan Av­ şar Delek, Bahrili Avşarı, Karagündüzlü Avşarı, Gökçe Avşan, Faydalı Avşarı, Ekber Avşan 126. Aynca gene Ha­ lep, Antep, Maraş Kadirli bölgesinde yaylayıp kışlayan ve Yamanlı, Olmuslu, Yıvacıklı, Bekmezlü, Döneklü obala­ rından teşekkül eden bir de Gündüzlü A vşarı oymağı 123.

Faruk Sümer,Avşarlara Dair, Köprülü Armağanı,s 455, İstanbul

1 953. 1 24. Cevdet Türkay,age, s 13 9. 1 25. Ahmet Refik,age, s 1 00. 1 26. Cevdet Türkay, age, s 2 12,22 1,344,364,377,47 1,543,547, 654,7 17.


80 vardırl27_ Kaynaklarda, Halep. Rakka, Maraş, Antep, Mardin, Diyarbakır, Malatya yöresinde rastlanan bu Avşar oymak­ larından başka bir de Gaziantep'in kuzeydoğusundaki Rumkale yöresine iskan edilen Kazıklı Avşan'ndan bahse-· dilmektedir ki, biz bu Avşar oymağının hangi köye veya köylere yerleştiklerini tesbit edebilmiş değiliz. Aynı şekil­ de XVI. yüzyılın ilk yansında 27 obadan oluşan İmanlı Avşan Oymağı'mn bazı obalarının 1563-1564 yıllarında Antep'in bazı köylerine yerleştikleri Maraş Sancağı defte­ rinde kaydedilmesine rağmen 128 , bu köylerin de hangileri olduğunu bilemiyoruz. Kanaatımızca bu köylerin, Gazian­ tep'in kuzeyindeki ve batısındaki köyler olması lazım gelir. Köpekli Avşan'nın izleri ise Nizip, Oğuzeli, Kilis ve İslahiye ilçelerinin güney köylerinde aranmalıdır. Bugün Sacur Suyu'nun Fırat'a döküldüğü yere kadar uzayan ovaya halli Avşar Bucağı denmektedir ki bu ovanın büyük bir kıs­ mı hudutlarımızın dışında kalmıştır. Kıttip Çelebi'nin Caber civarında oturduklarım söylediği Avşarlar, herhalde bunlar olmalıdır. 3. 2. KARKIN BOYU XVI. yüzyıla Karkın Boyu'na mensup oymakların baş­ lıcaları Halep Türkmenleri boybirliği ile Dulkadirli Ulusu arasında yaşıyordu. Kaynaklarda Karkın, Kangın, Dede Karkın, Karkın Türkmanı, Karkınlı, Taklı (veya Tağlı) Karkını şeklinde ifade edilen bu oymaklar Rakka, Halep, Antep, Rumkale, Maraş, Malatya yörelerini yaylak ve kış­ lak olarak kullanıyorlardı 129. 127. Faruk Sümer, agm, s 459. 128 . Faruk Sümer, Oğuzlar, s 276. 1-29. Cevdet Türkay, age, s 33,3 13,491,492, 6 17, 700.


81

Halep Türkmenleri arasındaki Karkın Oymağı'nın bü­ yük kolu 1570'de Antep ve Rumkale bölgesinde hulunuyordu130. Kızık Boyu'nu incelerken bahsettiğimiz hu Karkın oymaklarının Gaziantep'in hangi köylerine yer­ lc�tiklcrini tesbit edemedik. 1691 iskanında Beğdili oymakları ile birlikte bölgeye hir Karkın Obası'nın daha yerleştiğini biliyoruz. Fakat bu obanın da §kibeti hakkında malumatımız yoktur131. Gö­ kalp'tan öğrendiğimize göre 1923'lerde Carabulus'ta hala Karkın adında bir oymak vardı 132. Bugün Kilis'in 20 km. güneybatısında Küçük Karkın adını taşıyan bir köy vardır ki133 bu köy sınırlarımızın dışında kalmıştır. Seyyah Nie­ bur'un 1764 yılı itibariyle verdiği rakamlara göre Antep'te Karkın Boyu'nun, yalnız Dede Karkın Oymağı 100 çadırdır134• Bu bilgilere dayanarak Karkın oymaklarının Gaziantep'in güney ve özellikle doğu ve kuzeydoğu bölge­ lerine yerleştiklerini söyleyebiliriz. 3. 3. EYMİR BOYU Kanunr devrinin ilk yıllarında Halep Türkmenleri ara­ sındaki Eymürler başlıca dört kola ayrılmışlardı. Birinci kolu Affan Kethüda idare ediyor, ikinci kol Karagözlü adı­ nı taşıyordu. Üçüncü Eymir kolu Çankoğlu Ahmet Kethü­ da'nın emrinde idi. Son Eymir kolu ise İlyas adını taşıyordu 135 . 1690 Avusturya seferine elhac Kadir Bey, 130. Faruk Sümer, age, s 312. 131. Cengiz Orhonlu, age, s 56. 132. Ziya Gökalp, agm, s 1. 133. H. Nihal, Ahmet Naci, Anadolu'da Türklere ait Yer İsimleri, Türkiyat Mecmuası, c 2, 251, 1st. 1928. 134. Bu liste için bakınız: Faruk Sümer, Oğuzlar, s 625. 135. lbid, s 345.


82

Meş'al Bez oklu Müşerref Beğ ve Asaf Kethüda'nın idaresi altında katılan 136 Halep Türkmenleri arasındaki Eymirler, bu devirde başlıca, Bunsuzlu Eymiri, Dündarlı Eymiri, To­ sun Eymiri, Karag6zlü Eymiri, Çarık Eymiri, Affan Eymi­ ri, Sancaklı Eymiri, Yusuf Eymiri, Hacı Bayram Eymiri, Afşarlı Eymiri oymakları halinde yaşıyorlardı 137_ Bu Ey­ mir oymaklarından başka İymir Fakihli 138 adında bir Ey­ mir oymağı daha vardır. 48 obadan meydana gelen Dulka­ dir Ulusu içindeki Eymirler ise Halep Türkmenleri boybir­ liğine dahil Eymirlerden daha kalabalıktılar. Bu sonuncu­ lar, XVI. yüzyılın ikinci yansından itibaren Maraş ve An­ tep sancaklarına yerleşmeğe başlamışlardır 1 39. Eymirlerin Gaziantep'in hangi k6ylerine yerleştiklerini tesbit edebilmiş değiliz. Ancak bugün Gaziantep'in İslahiye ilçesine bağlı iki köy Emirleri adını taşımaktadır. Bu k6y­ lerden biri İslfilıiye'nin kuzeyindeki Emirler köyü, diğeri ise batıdaki Emirler mezreasıdır. Eymir adının, zaman için­ de Emir, Emirli şeklini alabileceği düşünülürse bu iki k6yün Eymirler'le sakin olduğu tahmin edilebilir. Türkiye'nin muhtelif bölgelerinde Emirler adını taşıyan köylerin dikka­ ti çekecek kadar fazla oluşu bu yoldaki tahminleri kuvvet­ lendirmektedir. Kaldı ki bu Türk boyunun adı öteden beri Eymir, Eğmir, İğmir, Emir imlfilan ile de telaffuz edilmek­ tedir. Fakat bütün bunlara rağmen Gaziantep'in bu iki köy halkının mensup olduğu boy konusunda kesin bir fikre. sa­ hip değiliz. Kesin olan bir şey varsa o da Eymir'lcrin mer­ kez ilçeye ve İslfilıiye'nin kuzeyine yerleşmiş olduklarıdır. 1 36. Ahmet Refik, age, s 82. 1 3 7. Faruk Sümer, age, s 346 . 1 38. Cevdet Türkay, age, s 432,433. 13 9. Faruk Sümer, age, s 346.


83

3. 4. ALAYUNTLU BOYU Tarihi incelemeler ve toponimik araştırmalar Avşarlar, Karkınlar, Eymirler; Yüreğir'ler gibi 24 Oğuz boyundan olan Alayuntlular'ın da Gaziantep'e yerleştiklerini göster­ mektedir. XVI. yüzyıla ait tahrir defterlerinde Antep'in gü­ neyinde Alayunllu adını taşıyan bir köye rastlamaktayız ki, herhalde bu Alayunllu'lu köyü Halep Türkmenleri arasında rastladığımız Alayuntlu Oymağı tarafından kurulmuştur. Aynca, Sultan Üçüncü Murat devrine ait kayıtlardan "Ce­ maat-ı Alayuntlu"nun Revandan Nahiyesi'nin bazı köyleri­ ne yerleştiklerini öğrenmekteyiz 140. Bu Revandan Nahiyesi, bugün Kilis'in Polateli Buca­ ğı'na bağlı Beğenözü köyüdür. Beğenözü'nün yakın çevre­ sinde ise Yeşiloba, Gökmu�a. Karakıl Ürünlü, Bektaşoğlu, Gözlüce ve Fericek köyleri bulunmaktadır. Alanyuntlular Sultan Üçüncü Murat devrinde muhtemelen bu köylere yerleşmiş, hatta bu köyleri bizzat kurmuş olabilirler. Çün­ kü XVI. yüzyıla ilgili kayıtlarda Antep'te yukarıda saydığı­ mız köyler arasında gördüğümüz Alayuntlu köyünün ise bugün nerede olduğu ve hangi isimle anıldığı bilinemiyor. 3. S. YÜREGİR BOYU XVI. yüzyıla ait Antep Livası tahrir defterlerinde Tel­ Başer nahiyesine bağlı köylerden birinin Yüreğir adını taşı­ dığını görmekteyiz. Bu Yüreğir köyü, kanaatimizca Halep Türkmenleri boybirliği adasında bulunan Yüreğir Oymağı tarafından kurulmuştur. Sultan İbrahim devrinde de bir başka Yüreğir Oymağı'nın Azez'e bağlı Karaköprü köyüne yerleştiği görülmektedir141 . Bu Karaköprü köyünün, bugün 140. Faruk Sümer, age, s 352. 141. Faruk Sümer, Oğuzlar, s 355.


84

Kilis'in doğusunda bulunan Karaköprü köyü olduğunu sa­ nıyoruz. XVI. yüzyılda Yüreğir adını taşıyan köy ise bir süre sonra Büyük Karacaören ismiyle anılır olmuştur. Bü­ yük Karacaören köyü bugün Gaziantep'in Oğuzeli ilçe merkezine bağlı köylerden biridir.

IV. GAZİANTEP'TE TÜRK AŞİRETLERİ � 1. BARAK AŞİRETİ Barak, pek eski devirlerden, destanlar çağından beri bilinen bir Türle şahıs ve kabile adıdır. Oğuz Destanı'nda Kıl Barak, it Barak, Kara Barak şeklinde rastladığımız Ba­ rak ismi, hem şahıs, hem kavim, hem de ülke ismi olarak kullanılmaktadır 1 . Destana göre it Baraklar Oğuz Han'la savaşır ve ilk savaşta Oğuz Han'ı mağlup ederler. Şecere-i Terakime'de it Barak Han, it Barak 2 şeklinde geçen Barak adına XIII-XIV. yüzyıllarda meydana getiril­ miş olan Battal Gazi Destanı'nda Kıl Barak olarak rastlıyo­ ruz. Kaşgarlı Mahmut, Barak kelimesinin "Çok tüylü bir köpek" mınasına geldiğini yazarken "Kuzgun kocayınca iki yumurta yapar, bu yumurtaların birinden Barak denilen köpek çıkar" demektedir 3 . Bu kuzgun motifine, Başkırtlar arasında yaygın bir efsanede de rastlamaktayız. Efsaneye göre kuzgun kocayınca iki yumurta yapmakta, bu yumurta­ ların birinden itbarak çıkmaktadır. Radlofa göre Barak, 1. Oğuz Destanı, Reşidcddin Oğuznamesi, Tercüme ve Tahlil, Zeki Velidi Togan. s 24, 25. 26, 28, 49, 1st. 1972. 2. Ebul Gazi Bahadır Han. Şecere-i Terakime, Hazırlayan: Muharrem Ergin, s 31. Tercüman 1001 Temel Eser Serisi, 1st. (Tarihsiz). 3. Kaşgarlı Mahmut. Divanü Lügat-it Türk, c 1. s 377. Besim Atalay neşri Ank. 1943.


85

Kırgız ve garp şivelerinde bir cins köpek için kullanılmak­ la, uzun ve koyu tüylü köpeğe barak denmektedir, kara ba­ rak ise cins av köpeğidir4. Bu Kıl Barak, it Barak isimleri muhakkak ki Türk ad­ venne inanç ve gelenekleriyle ilgili isimlerdir. Nitekim bir­ çok Türk kavmi, İslamiyetin kabulünden sonra ibi, öküz, kuş, geyik, kurt, at, keçi, koyun, yılan, sıçan vs. gibi isim­ ler taşımışlardır ki 12 hayvanlı Türk takviminde de rastla­ dığımız bütün bu isimlerin totemik izler taşıdığı kesin ol­ duğu gibi, bu hayvanlar da takdis edilmiş birer totemdirler. Kazak-Kırgızlar'ın ortayüzüne mensup Kıpçak kabile­ sinin bir oymağının adı Ton Aygur (Aygır)dır. Gene Ka­ zak-Kırgızlar'ın ong şubesine mensup Bogu boyunun Tur­ gay adında bir oymağı vardır. Başkırtlar'ın Katay katibesi­ ne mensup bir oymağın adı kuzgun (karga), Kara-Kırgız­ lar'ın ong şubesine mensup bir kabilenin adı Boğu (geyik), Başkırtlann Tamyan kabilesin,in bir oymağının ismi kuya­ nay (tavşan) gene bir Başkırt kabilesinin adı ilan, yani yı­ landır. Aynca Kazak-Kırgızlar'ın orta yüzüne mensup bir kabile Tana Bağa (dana boğa). Yomut Türkleri'nin bir oy­ mağı Öküz, bir başka Başkırt kabilesi Külebek (kelebek) adını taşımaktadır ki 5 bu listeyi sayfalarca uzatmak müm­ kündür. Bugün bile Altay Türkleri ile Kazak-Kırgızlar'da ço­ cuğu yaşamayan babalar, yeni doğan evlatlarına it, itbaba, itbarak, itbey, itkulu, italmaz, yılan, şeytankulu gibi birer kötü isim verirler. Başkırt Türkleri'nin de benzer Adetleri vardır. Çocuğu yaşamayan bir Başkırt babası, yeni doğan 4. W. Radloff, Sibirya'dan, tercüme: Ahmet Teınir, c 4, s 1477.

5. Hüseyin Namık Orkun, Türk Dünyası, s 51, 52, İstanbul 1932.


86

çocuğunu ağırlığınca demir vererek satın alır. Çuvaşlar'da, aynı durumdaki bir ailenin yeni bir çocuğu doğunca ebe, çocuğu alıp kapı dışında beklemekte olan şamana verir. Şa­ man, çocuğu babasına getirerek "Çöplükte bir çocuk bul­ duğunu ve bu çocuğu satmak istediğini" söyler, Baba, şa­ mandan çocuğu alır ve süprüntü manasına gelen Süppü adını koyaı:6. Aynı şekilde çocuğu olan, fakat yaşamayan eski Türk aileleri çocuklarına Köpek, İtköden, Murdar, İtbok vs. gibi isimler vermişlerdir 7 . Doğu Türkistan'dan gelip istanbul'a yerleşen Kazak Türkleri'nden dinlediğimize göre, aynı du­ rumda olan Kazak· aileleri çocuklarına, hfili değeri ödenen manasına Tölegen, Tölevken, değeri ödenmiş manasına Tölemiş adlarını vermektedirler ki bu inanç ve gelenekler Anadolu Türkleri arasında· da hfil! yaşamaktadır. Anado­ lu'nun muhtelif bölgelerinde çocuğu yaşamayan ailenin ye­ ni doğan çocuğu, ebe tarafından babasına satılmakta, çocuk kız ise Satı, erkek ise Satılmış adım almaktadı�. Ad koyma ile ilgili bütün bu inanç ve geleneklere bü­ tün Türk dünyasında olduğu gibi .Gaziantep'te de rastla­ maktayız. Abdülkadir İnan'ın, zamanımızdan 65 yıl önce yaptığı tesbitlere göre, çocuğu yaşamayan bir Gaziantepli, çocuğunu hemen bir ziyarete satmaktadır9. Bütün Türk dünyasına yayılan çocuğun usulen satılması veya çocuğa kötü isimler verilmesiyle ilgili bu !detin temelinde, kötü ruhları yanıltmak, yani doğan çocuğa değer verilmediğini, 6. M. Şakir Ülkütaşır, Türklerde Ad Verme ile ngili Adet ve İnanmalar, Türk Kültürü Dergisi, sayı 10, s 9, Ankara 1963. 7. Laszlo Rasonyi, Tarihte Türklük, s 23, Ank. 1971. 8. M. Şakir Ülkütaşır, agm, s 9. 9. Ali Rıza Yalgın, Anadolu'da Bozkurt, Halk Bilgisi Haberleri Der­ gisi, c 1, sayı 12. 12 Teşrinievvel (Ekim) 1930.


87

�m:uğun ana ve babası tarafından sevilmediğini, it, köpek yerine konulduğunu, murdar addedildiğini göstermek gibi hir inanç yatmaktadır ki, eski Türkler kötü ruhlann bu isimlere aldanarak çocuğun canını almayacağına inanıyor­ lardı. İşte Kıl Barak, İt Barak şeklinde rastladığımız isim­ ler. kaynağını bu eski Türk inancından almaktadır. Barak, bir kabile ismi olduğu gibi, yakın zamanlara kadar şahıs ismi olarak da kullanılmıştır. Efsanelerde geçen isimlerden başka 1266-1271 yıllan arasında hüküm süren Çağatay Hanı'nın adı Barak Han'dır10. Kirman'da yeni bir hanedanın kurucusu olan Bey, Barak Hacip adını taşımaktadır11 . Maveraünnehir'de, Timur'un torunu Uluğ Muhammed Han'la mücadele ederek Saray şehrine hakim olan bir başka Türk Beyi'nin adı da Barak Han'dır12 . Barak adına, Ortaasya, Maveraünnehir, Doğu Avrupa ve İran'dan başka Orta Avrupa'ya yerleşen Türkler arasında da rastlanmaktadır. Barak'ın, Macaristan'dan Romanya'ya kadar bilinen bir Türk ismi olduğunu yazan Rasonyı13, Ro­ manya'yı yöneten Türkler arasında Akbaş, Akkuş, Aslan, Azgır, Balaban, Bulak vs. gibi isimler arasında Barak'ı da zikretrnektedir14 . Bilindiği gibi meşhur Türkmen dervişi San Saltık'm halifeleri arasında da bir Barak Baba vardır ki15 tabif olarak bütün bu isimler konumuzun dışına kal­ maktadır. Biz sadece Barak adının birçoklannın sandığı gi­ bi asla bir hakaret manası ihtiva etmediğini belirtmek için bu isimlerden ve Türk adverme gelenek ve inançlarından 10. Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihi'ne Giriş, s 63. 11. Barthold, Barak Hacip Maddesi, 1. A., c 2, s 307. 12. Zeki Velidi Togan, age, s 352. 13. Laszlo Rasonyı, age, s 146. 14. lbid. s 151. 15. 'Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s 581.


88

bahsetmek zaruretini duyduk. 4. 1. 1. BARAKLAR'IN GAZİANTEP BÖLGESİNE İSKANI Baraklar'ın Anadolu'ya hangi göç devresinde geldikle­ ri ve 24 Oğuz boyundan hangisine mensup oldukları konu­ sunda kesin bilgilere sahip değiliz. Hatta Baraklar'ın Ana­ dolu'ya nereden geldikleri de münakaşa edilmelidir. Bu bü­ yük Türk aşireti bugünkü Türkiye topraklarına Türkistan­ Horasan yolu ile gelmiş olabileceği gibi, Balkanlar'dan da göçmüş olabilir. Çünkü 1327'de vefat eden Arap müverrih Dımışki, Kıpçak oymakları arasında Baraklar'ı da saymaktadır 16 , demin de belirtildiği gibi, o çağda Barak Macaristan'dan Romanya'ya kadar bilinen Türk adıdır. Bu ismin Avrupa'da böylesine geniş bir sahaya yayılması ise, ancak Orta Avrupa'da kalabalık bir Barak kitlesinin varlığı ile izfilı edilebilir. Nitekim ileriki bahislerde göreceğimiz gibi, Gaziantep'teki bazı köy isimleri ile Orta ve Doğu Av­ rupa'daki Kuman-Kıpçak oymaklarının isimleri arasında samimi benzerlikler vardır. XVII. yüzyılda Orta Anadolu'da Cerit Aşireti'ne t!bi olarak yaşayan 1 7 Baraklar, 1691 'de Belih Irmağı boyuna ve Harran'ın güneyindeki Akçakale'den Rakka'ya kadar uza­ nan topraklara isk!n edilen Türk oymaklarıyla beraber Ga­ ziantep çevresine gelmişlerdir. Baraklar'ın da diğer Türk­ men aşiretleri gibi Rakka bölgesinde su ve otlak darlığı gi­ bi mühim sebeplerden dolayı huzursuz oldukları anlaşıl­ maktadır. Antep şer'iye sicillerindeki kayıtlardan öğrendi­ ğimize göre, Baraklar, Rakka'yı sık sık terkederek hay16 - Laszio Rasonyı, age, s 1 45. 1 7. Faruk Sümer, age, s 193, 194.


89

vanlanru otlatmak maksadıyla Antep bölgesine gelmişler­ dir. 24 Ekim 1733 tari� bir kayıtta Burç ve Tel-Başer bu­ cak.lan halkının mahkemeye başvurarak, ekili arazilerine hayvan sokulması sebebiyle Baraklar'ı şik!yet ettikleri görülmektedir 18. 11 Mart 1767 tarihli bir belgede ise "Rak­ ka'ya isk!n edilen Barak Aşireti'nin 5-6 yıldan beri Rakka valilerine itaatsizlik ettikleri, izinsiz olarak yaylaklanna gi­ dip geldikleri, bu gidiş gelişlerin bir defasında ise Adana Valisi Abdi Paşa'run 40-50 adamını öldürdükleri ve Sivas çevresinde büyük zara r l a ra yol açtıkları" kaydedilmektedir l9. Bu kayıtlardan, Baraklar'ın XVIII. yüzyılın son yarı­ sında çok kalabalık bir nüfusa sahip oldukları anlaşılmak­ tadır. Çünkü Adana Valisi'nin birliklerini bozguna uğrata� rak Rakka'dan Sivas'a kadar gidip gelmek küçük aşiretler için bahis konusu olamaz. Kaldı ki, sicil kayıtlarında Sivas çev·resinin yağmalandığından bahsedilmekdedir ki, bu tak­ dirde Baraklar'ın Seyyah Niebuhr 1764 yılı itibariyle Ba­ raklar'ı 1000 çadır olarak göstermektedi ki, biz bu rakamın çok daha büyük olması gerektiği kanaatindeyiz. Baraklar, zaman zaman hük0met kuvvetleriyle çarpı­ şırken, bölgedeki diğer Türkmen oymaklanyla birlikte Arap aşiretleriyle savaşmaktan da geri kalmamışlardır. Türk-Arap savaşlarını anlatan bir destanda Baraklar, her­ halde savaş kabiliyetleri ve savaşçı karakterlerinden dolayı olacak "Koca Barak" olarak vasıflandırılmışlardır: Binbirin yetirdim, bin daha gerek, Bele (*) kara günde koç yiğit gerek 18. Antep Şer'i Mahkeme Sicilleri, c 85, s 128. 19. Antep Şer'i Mahkeme Sicilleri, c 123, s 172. (*) Böyle.


90

Orada bir iyilik etti Koca Boz Barak Tay'ı, Muvali'yi kovdl! Beğdili Bu "Boz Barak" motifi bir başka destanda: Kul Saidim der ki artar firakını, Kılıç kuşanıp zırtı giymektir merakım, Vurun arslanlarım, benim Boz Barak'ım20" şeklinde işlenmektedir. Osmanlı arşivlerinden, Rakka'dan başka Halep ve Rumkale'ye de iskiin edildiklerini öğrendiğimiz Baraklar, XIX. yüzyılda Antep topraklarına yerleşmişlerdir. Bugün Urfa'nın güneybatısından Kilis'e kadar uzayan köylerin ço­ ğu Baraklar'la meskun olmakla beraber, bu Türk aşiretinin mensuplarına Gaziantep'in kuzeyindeki Araban ve Yavuze­ li köylerinde de dağınık olarak rastlamak mümkündür. 4. 1. 2. GAZİANTEP'TE BARAK OYMAKLARI Tesbit edebildiğimiz kadarıyla Barak Aşireti'nin oy­ makları şunlardır: Tiryakili, Torun, İsalı, (Eseli de deniyor) Aldınzlı, Kıyan, Kırgız, Meherremli, Çokşuruklu, Kasımlı, Kahramanlı, Mahmutlu Abdürrezzaklı, Taburlu, İnallı, Ka­ rakozaklı, Göğebakanlı, Ali İdrisli, Mercanlı, Kürdülü, Merzibalı. Bu oymaklardan Abdürrezzaklı'nın Yağmurlu ve Çay­ razlı adında iki obası bulunmaktadır22. 20. H. 1Ihan Yazgan, Barak Türkmenleri, Gaziantep Kültür Dergisi, c 3, sayı 35, s 13, Ekim-Kasım 1960 Gaziantep 21- Bakınız: Cevdet Türkay age s 54, 225. 22. Ali Rıza Yalgın, Cenupta Türkmen Oymakları, c 1, s 67, H. tıhan Yazgan, agm, s 12, Cahit Tanyol, Elifoğlu Köyü, Sosyoloji Dergisi, sayı: 17-18, s 179. lst.1962-1963.


91

4. 1. 3. GAZİANTEP'TE BARAK KÖYLERİ Gaziantep'in Nizip ilçesine bağlı Elifoğlu Köyü'nü Abdürrezzaklı Oymağı'nın Yağmurlu ve Çayrazlı obaları kunnuştur. Çokşuruklu Obası, Nizip'in güneyinde kendi adını verdiği Çokşuruk köyünde yaşamaktadır. Köyün adı son zamanlarda değiştirilerek Yolağzı hfiline getirilmiştir. Mercanlı Oymağı kendi adıyla anılan iki köy kunnuştur. Mercanlı köyünün biri Nizip'e, diğeri Oğuzeli ilçesine bağ­ lıdır. Kürdülü Oymağı, Kürdülü Kersantaş köyünü kunnuş­ tur. Aynca 24 Oğuz boyundan ikisinin adını taşıyan Yazır, Aşağı Bayındır ve Yukarı Bayındır köylerinde de Kürdülü oymağı mensupları vardır. Torun Oymağı, Çakmaktepe kö­ yüne, Kırgız Oymağı, kendi adıyla anılan Kırgız köyüne yerleşmiştir. Diğer Barak oymakları ise genellikle Gazian­ tep'in güneyindeki Tilkeri, Çiftlikköy, Seydimen, Nohu, Hülümen, Yukarı Hülümen, İkizce, Mülk, Dutluca, Tüzel, Kılcan, Geçili, Düynük köylerinde yaşamaktadırlar. Ve tabiı bu büyük Türk aşiretinin adını taşıyan Barak bucağı ile il ve güneydeki ilçe merkezlerinde de çok sayıda Barak vardır. Sadece bazı aşiretlerimizin ismi olmaktan öteye git­ meyen Kürd, Kürdı, Kürdlü, Kürdıler, Kürdler gibi isimle­ rin Osmanlı tahrir defterlerinde Türkmen ile eş anlamda kullanıldıklarını Cevdet Türkay, Oymak Aşiret ve Cemaat­ ler isimli eserinde belgeleri ile açıklamıştır. Baraklar'la mesk0n Cemili, Kırk.mağara, Ameme, Av­ şarbucağı, Taşatan ve Akpınar köyleri ise Suriye'de kal­ mıştır. Gene Suriye sınırlan içinde kalan Carabulus'ta ol­ dukça kalabalık Barak obaları vardır. İlhan Yazgan'dan öğ­ rendiğimize göre Trablusşam taraflarında da birkaç Barak


92 köyü bulunmaktadır23 .

YER ADLARI AŞİRETİN ADI

VASFI

İLÇESİ

lLi

Barakdağı Baraklı Barak Barakobası Barakbil Baraklar Barak.fakı Baraklı Barak Barağı Barak Barak Barak Barak Baraklı Aşağı Barak Belbarak Barakmuslu Aşağıbaraklı Yukarıbarakh Berağı Baraklı Baraklı

K öy

Karaisalı Dinar Keskin Keskin Yusufeli Gerede Merkez Merkez İskilip Keşan Nizip Nizip Nizip Nizip Çiçekdağı Avanos Avanos Ilgın Erbaa Erbaa Emet Boğazlıyan Merkez

Adana Myonkarahisar Ankara Ankara Artvin Bolu Bursa Bursa Çorum Edime Gaziantep Gaziantep Gaziantep Gaziantep Kırşehir Kırşehir Kırşehir Konya Tokat Tokat Kütahya Yozgat Y ozgat 24

" " il

" "

"

"

Bucak Muhtarlık Ova Dağ K öy

" " "

Türkiye'deki bu yer isimlerinden başka Türkistan'da 23 . H. 1. Yazgan, agm, s 12. 24. Türkiye'de Meskun Yerler Kılavuzu, c 1, s 78, 127, 149, c 2, s 1152.


93

Pamir çevresinde bir yer ve Kırım'da bir bozkır Barağan adını taşımaktadır ki, bu yer isimlerinin Btraklarla ilgili ol­ duğu şüphesizdir. 4. 2. ELBEYLİ AŞİRETİ . Türkmen Elbeyli Aşireti'ne, Rakka'ya iskfuı edilmeden önce Yozgat, Tokat, Sivas yöresiyle Kızılırmak boyunda rastlıyoruz. Divan-ı Hümayun Mühimme defterlerindeki 14 z 1022 tarihli bir kayıtta; Elbeyli Aşireti ile Kabasakallı, Tuğlu, Demircili ve Karacalı aşiretlerinin Kık Savat'tan, Kızılırmak'a kadar uzayan yerleri eskiden beri yaylak ve kışlak olarak tasarruf ettikleri ifade edilmektedir25 . 1683 yılında Elbeyliler'in Rakka eyaleti topraklarına iskan edilmeleri emredilmiştir. Fakat iskfuı bölgesini ince� lemek için bölgeye gelen müfettişin, su arklarının harap ol­ duğunu, arklar tamir edilse bile suyu!} bulunamayacağını bildirmesi üzerine Elbeyli Aşireti'nin Menbiç bölgesine yerleştirilmesine karar verilmiştir. Kaynaklarda, Rakka Va­ lisi Kadızade Hüseyin Paşa'nın, Elbeyli Aşireti'nin Menbiç bölgesine yerleştirilmeden Halep, Antep ve Kilis'in ayan ve eşrafı ile görüştüğü 19 Haziran 1693'te de Elbeyliler'in söz konusu bölgeye iskan edilmeleri için emir verildiği belirtilmektedir26 . Elbeyliler'in, Rakka'ya değil de Menbiç bölgesine iskan edilmeleri fikrini tabif olarak İstanbul'un onaylaması üzerine, bu aşirete bağlı oymakların Halep, Antep, Menbiç civarındaki köy ve arazilere yerleştirilmele­ rine başlanmıştır. 25. Ahmet Refik, age, s 71;-H 1100 tarihli bir fermanda ise Tokat ahkamına tabi İlbeğli (Elbeğli) Aşireti'nin diğer bazı aşiretlerle birlikte Gedik nam sergerdenin izalesi için emir verildiği belirtilmektedir. 26. Cengiz Orhonlu, age, s 6 1.


94 Bu devirde iskıin edilen Elbeyli oymakları şunlardır: İlbeyli Torunlan, Gavurili, Firuzlu, Tarikli, Karataşlı, Tufanlı, Adillu Hacı Fakılı, Hüseyin Fakılı, Doğanlı, İnkı­ laplı. Bu oymaklardan, Elbeyli Boy Beyi olan ve İlbeyli To­ runları Oymağı'nın da başkanı olduğu sanılan Halil Bey'e, Merc-i Amr, Sungur (Karacaviran), Dive, Gölpınar (Abdi Şeyh) mezrealan çiftlik olarak verilmiştir. Firuzlu Oyma­ ğı'na Ebu Kalak köyü ve mezrealar ile Sacur Suyu üzerin­ deki Beşiktepe (Kantara), Deve Mağarası (Kışla), Filon (Feylon?) mezrealan, Gavurili Oymağı'na Büyük Vakf (Vukuf), Cunbut, Hınta Bükü, Kalecik, Kaabviran, Çördük, Umran, Mağaracık, Kesik ve Karacaviran köyleri iskan ye­ ri olarak tahsis edilmiştir. Karataşlı Oymağı, Kersentaş, Abid, Delifer, Urumiye ve Ebu Şıtta köylerine yerleştiril­ miştir. Sacur Suyu'nun güneyindeki Büyük Şürce, Küçük Şürce, Canbay, Kızıl Mağara ve Naimoğlu mezrealan da Karataşlı Oymağı'na mezrea olarak tayin edilmiştir. Hüseyin Fakılı Oymağı, İkizce, Taşlıbük ve Halil Bey Viranı köylerine iskıin edilmiş, Karataş, Alabaş ve Gannıirne mezrealan dağ Adillu ve İnkılaplı oymaklanyla birlikte kullanılmak üzere kendilerine verilmiştir. Adillu Oymağı Beşcevze, Tel-Fahri, Tel-Ayşe köyle­ rine, Hacı Fakılı Oymağı, Şidar, Şüveyha, Tileyli köylerine yerleştirilmiş, Sacur'un güneyindeki Ebu Mürce ve Tebulu (?) mezrealan da adı geçen oymağı mezrea olarak verilmiş­ tir . İnkılaplı Oymağı Hindf (?) ve Hemran köylerine, Ta­ rikli Oymağı Bab-ı Leylim, Tel-Kova(?), Tel-Mukdi, Kör­ hüyük, Zelüf (Zülüf, Sülüf), Porsuk Çeşmecik, Taşkapı


95

Ebu Derya köylerine iskan edilmiş, Yosunbükü Mezreası da Tarikli Oymağı'na otlak olarak tayin olunmuştur. Defter harici olarak İlbeyli Torunları Oymağı'na Apa­ rus Beylerbeyi, Burçhan, Mihriban, Haruniye, köyleri ve­ rilmiştir. Firuzlu Oymağı, gene defter harici olarak Halsa, Sad, Köllü, Akpınar, Yusufbey Viranı, Kebenekbükü, Çu­ kurviran, Ayyaşe, Sayene, Penecik, Sayaca, Değecek, Ker­ tişi, Zavkara köylerine yerleştirilmişlerdir. Adillu Oymağı, Düveyri, Tel-Ayşe, Kebeoğlu, Karacaviran, SüleynH, Mel­ heme köylerine, Hacıfakılı Oymağı. Lülücck, Tarifi, Bab­ cığaz, Doğanlıca, Güneşviranı köylerine, İnkıHiplı Oymağı, Kobun veya Koyun mezrası ile Aziz köyüne, Gavurili Oy­ mağı. Baycı. Kalkum, Fetahna (?), Kurubacük, Benefşe. Baltacık, Kuyumen, Çakn, Buran, Balume, Ebu Halta köy­ lerine, Doğanlı Oymağı Telemen (Çobanbükü), Kefr-i Sa­ le. Karacaviran, Kandvar, Höyük. Öküzöldüren (Tel-Har­ man) köylerine iskan edilmişlerdir27. Yukarıda isimlerini zikrettiklerimiz, Elbeyli Aşire­ ti'nin XVII. yüzyılın sonunda iskan edildiği köylerdir. Fa­ kat bir kısım Elbeyli oymakları uzun süre bu bölgede kala­ mamış, su ve otlak darlığı ve bölgede asayişin bir türlü sağlanamayışı gibi sebeplerle muhtelif bölgelere, özellikle Maraş yöresine göç etmişlerdir. Ancak, Halep-Rakka böl­ gesinin iskanı meselesinde başarılı olmağa azmettiği anla­ şılan Osmanlı idaresi, Maraş yöresine kaçan Elbeyli oy­ maklarını ceza olarak Rakka'ya sürgün etmiştir. Maraş Beylerbeyine gönderilen C 1141 tarihli bir fermanda. Ha­ lep'in şark tarafına iskan edilen, Maraş topraklarına kaçan Elbeyli cemaatinin Rakka'ya iskan edilmeleri 27. Cengiz Orhonlu, age, s 61, 62. Aynca bakınız: Tapu Defteri ts. nu: 835, s 51. 53, Maliye Defteri, ts. nu: 534, s 7 0, 77 .


emredilmektedir28. Rakka Valisi Ahmet Paşa'nm Antep Naib'ine gönder­ diği bir yazıdan da Elbeyliler'in Antep il merkezine yerleş­ mek istedikleri anlaşılmakta, ancak vali, Elbeyliler'in Rak­ ka'ya iskfuılan emredildiği için bunların şehirde barındırıl­ mamasını istemektedir29_ Fakat bütün bu tedbirlere rağmen bir kısım Elbeyli oymakları Rakka'ya gitmemekte direnmiş ve devletin amansız takibinden kurtularak Birecik, Rumka­ le ve Antep'e yerleşmişlerdir 30 _ Halep-Antep yöresindeki Elbeyliler'ip de Araplarla çe­ tin savaşlara giriştikleri ve kuzeye doğru yayılmak istida­ dındaki Arap tecavüzlerine mukavemet ettikleri anlaşılıyor. Nakli' bilgilere göre Basra taraflarından gelen Direi isimli Arap aşiretleriyle Elbeyliler kıyasıya savaşlara girişmişler ve Arap tecavüzlerini püskürtmüşlerdir. Bu savaşlarla ilgili destanlar, Gaziantep yöresinde, özellikle Elbeyli köylerin­ de hfilıl okunmaktadır. Seyyah Niebuhr'un verdiği bilgilere göre XVIII. yüzyılın ortalarında Elbeyli Aşireti'nin toplam nüfusu 2 bin çadırdı, bu nüfusun yansı Halep bölgesinde, diğer yansı ise Sivas yöresinde yaşıyordu 31 _ 4. 2. 1. GAZİANTEP'TE ELBEYLİ KÖYLERİ Gaziantep'teki Elbeyli köylerinden tesbit edebildikle­ rimiz şunlardır:

..

,

Çıldıroba, Çankallı, Uçkubbe, Küçükkaracaören, Büyük Şekep (Turanlı), Küçük Şekep (Sağlıcak), Beylerbeyi, Kemuntepe. Acer, Kersentaş, Kandevir, Hacıfakılı, Ço28 . Ahmet Refik, age, s 170. 29. Antep Şer'i Mahkeme Sicilleri, c 92, sil, 5.12.1737. 30 . Bakınız: Cevdet Türkay, age, s 21, 93 ,347. 31. Bu liste için bakınız. Faruk Sümer, age, s 626.


97

hanbey, Mağaracık, Zabaran. Bu köylerden, adı Bozcayazı olarak değiştirilen Zabaran Kilis'e, diğerleri Oğuzeli ilçesi­ ne bağlıdır. Aynca Oğuzeli'nde Elbeyli adını taşıyan bir de hucak merkezi var<lır. Kilis ilçe merkezinde bir Tırıklı Ma­ hallcsi'ne rastlıyoruz ki, bu mahallenin Elbeyli Aşireti'nin Tırıklı Oymağı tarafından kurulduğu ve bu oymağın adını aldığı şüphesizdir. Oğuzeli'ne bağlı bir köy ve Gaziantep­ Kilis yolu üzerinde bir mevki adı olan Karataş'ın, Elbey­ li 'nin Karataşlı Oymağı'na nisbetle bu adı aldığı tahmin edilebilir, ancak biz bu konuda kesin bir şey söyleyem·iyoruz. YER ADLARI AŞİRETİN ADIV ASFI

İLÇESİ

İLİ

Elbeyli

Köy

Bahçe

Adana

İlbeyli

Mezrea

Kahta

Adıyaman

Elbeyli

Kö y

İznik

Bursa

Elbeyli

Bucak

Oğuzeli

Gaziantep

Elbeyli

Köy

Mut

İçel

Elbeyli

il

Silifke

İçel

İlbeyli

il

Sorgun

Yozgat32

Elbeyli adını taşıyan bu yer adlarından başka Bin­ göl'ün Kiğı ilçesinde iki, Or<lu'nun Gölköy ilçesinde bir kö­ yün adı Elbeyli'dir. Güney Azerbaycan'da da İlbekli = İl­ beğli adında bir Türk Aşireti var<lır 33 _ Fakat köy isimleri­ nin ve Güney Azerbaycan'daki aşiretin incelemekte ol32. Türlciye'de Meskun Yerler Kılavuzu, c 1, s 354. 33. Zeki Veliöı Togan, Azerbaycan maddesi, 1. A., c 2 , s 93.


98 duğumuz Elbeyli Aşireti ile hertıangi bir ilgileri var mıdır bilemiyoruz. 4. 2. 2. SURİYE'DE ELBEYLİ KÖYLERİ Elbeyli köylerinin büyük bir kısmı siyasi sınırlarımı­ zın dışında kalmıştır. Suriye'deki -tesbit edebildiğimiz- El­ beyli köyleri şunlardır: Sipahi, Arapazcı, Kadılar, Haydarpaşa. Eşekçi, Balta­ cık. Memiri. Çörtenhüyük. Öküzöldürcn, Babıleylim, Ziya­ ret. Taşkapı, Kacalı, Zülüf, Sandı, Arapçevirdin, Kalkım, Sekizler Haliloğlu, Silsile, Kersenli, Ayaşa, Mollaarap, Al­ çı. Tel-Ayşe, Zihi, Duyran, Hasan Muhammed, Üçkaya Bablimon 34. 4. 3. CERİT AŞİRETİ Aslında Dulkadir eline bağlı aşiretlerden olan Cerit­ ler'e Bozulus arasında da rastlamaktayız35 . XVII. yüzyılın başında Orta Anadolu'ya geldiklerini gördüğümüz büyük Cerit Aşireti'nin bir kısım obaları yüzyılın sonunda başlatı­ lan iskıin hareketleriyle Rakka'ya yerleştirilmişlerdir. Fakat Cerit Aşireti de diğer Türkmen aşiretleri gibi Rakka çölle­ rinde kalmak istememiş, devletin bütün tedbir ve zorlama­ larına rağmen çevreye dağılmıştır. Çevreye dağılan Cerit Aşireti'nin, Kuşçu Ceridi, Karalar Ceridi, Has Cerit, Saçlı Ceridi, Şeyhler Ceridi, Silsüpür Ceridi, Sakallı Ceridi, Yağlı Ceridi, Köklü Ceridi, Kıllı Ceridi, Karahüseyinli Ce­ ridi, Karabasanlı Ceridi, Çakallı Ceridi, İnallı Ccridi ve Reyhanlı Aşireti'ne tıibi olarak da Kabaklı Ceridi gibi 34. Abdülkadir lnan, Gaziantep Vilayeti'nde Elbeyliler, Makaleler ve lncelemeler, s 15. Ankara 1968, Ali Rıza Yalgın, age, c 1, s 20, 21. 35 . Faruk Sümer, age, s 606.


99 obaları Halep, yerleşmişlerdir36 •

Kilis, Antep, Maraş bölgesine

Rakka'ya iskan edilen Ceritler'in büyük ekseriyeti bu· bölgeden Anadolu'ya kaçtık.lan halde, Rakka'ya yerleşip kalan Cerit oymakları Arap aşiretleriyle yapılan mücadele­ lerde büyük yararlıklar göstermişler, hatta Cerit Bekir adın­ da bir de kahraman yetiştirmişlerdir. Bayındır Boyu'nu an­ latırken bir kıtasından bahsettiğimiz güneyli Türkmenlerin bir destanında Cerit Bekir'in adı şöyle yad edilmektedir: Rakka çöllerinden gelen gaziler, Rakka'nın da gonca gülü soldu mu? Yenile* bir haber duydum oradan, Cerit Bekir öldü derler, öldü mü? Destanın diğer kıtasında Cerit Bekir'in ölümü kilitin, yani mukavemetin kırılması olarak yorumlanmaktadır ki, bu onun mühim bir kahraman olduğuna işaret eder. Seyyah Niebuhr, 1764 yılında tanzim ettiği listede Antep yöresin­ deki Ceritler'i 500 çadır olarak göstermiştir37. 4. 3. 1. GAZİANTEP'TE CERİT KÖYLERİ

Bugün Gaziantep'te Cerit adını taşıyan iki köy vardır. Şehrin batısındaki Sof Dağlan arasında dağ köylerinin sıra­ landığı büyük bir vadi de halen Cerit Arası adı ile anılmak­ tadır. Herhalde bu vadideki köylerin çoğu, Cerit köyleridir. Aynca, Gaziantep-Maraş yol ayrımından sonra, Gaziantep36.CevdetTürkay, 37,285,433,445,446,47 3,474,480,516,5 39, 641,655,675,702,714,759.

(*) Yeni. 3 7.

Faruk Sümer, age,s 6 24.


100

Adana asfaltının kuzeyindeki köyler Cerit köyleri olarak bilinmekte, bu bölgedeki köylüler de kendilerinin Cerit ol­ duklannı söylemektedirler. Antep Şer'iye Sicilleri arasında rastladığımız bir şikayetnamede ise38 Kuşçu Ceridi Kö­ yü'nden bahsedilmektedir. Fakat bugün Gaziantep'in Kuşçu Ceridi adında bir köyü yoktur. İslatıiye ilçesinin Fevzipaşa bucağı yakınlarında bir Kuşcu Mustafa köyü var ise de, bu bölge o devirde Antep'e bağlı olmadığı için belgede söz konusu edilen köyün burası ile ilgisi olmadığını kesinlikle söyleyebiliriz. Kaldı ki Kuşcu Ceridi Obası'nın XVIII. yüz­ yılın ilk yansında Antep topraklarına yerleştiğini de biliyo­ ruz. Aynca Ahmet Cevdet Paşa, Fırka-i İslfilıiye ile birlikte bugünkü İslahiye ilçesini kurduğunda bir Cerit oymağının kethüdası olan ve Kının savaşlarına da katıldığı anlaşılan Kara Fatma'ya iskan için İslfilıiye bölgesinde yer gösterdi­ ğini yazmaktadır 39. İslfilıiye civarına yerleşmiş olması ge­ reken bu oymağın kurduğu köy veya köyler de bugün için meçhulümüzdür. İl merkezinde oldukça kalabalık bir nüfus teşkil eden Ceritler ise ancak XVIII. asrın başında şehre yerleşmiş olabilirler. 4. 3. 2. YER ADLARI AŞİRETİN ADI VASFI

İLÇESİ

İLİ

Ceritler Cerityaylası Ceritkale Ceritobası Cerit Mü'minli

Karaisalı Dinar Keskin Keskin Keskin

Adana Afyonkarahisar Ankara Ankara Ankara

Köy il il il

38. Antep Şer'i Mahkeme Sicilleri, c 101, s 246, 3 Zilhicce 1157 (7 Ocak 1745). 39. Ahmet Cevdet Paşa, Maruzat, Hazırlayan: Yusuf Halacoğlu, 1st. 1980.


t'

1 !,

101

Cerit Şıhlıcerit Cerityeniyapan Ceritarası Ceritler Cerit · Ceritler Cerit Ceritbelen Küçükcerit Yumaklıcerit Çağlayancerit Cerit Cerit Cerdo (Cerito)

il il il

Vıldi Köy

" il il

il il il il il il il

Merkez Merkez Merkez Merkez Gülnar Merkez Ödemiş Karaman Darende Pazarcık Pazarcık Merkez Aksaray Zara Suruç

Çorum

Gaziantep Gaziantep Gaziantep İçel İçel İzmir Konya Malatya Maraş Maraş Maraş Niğde Sivas Urfa40

4. 4. SAVCILI AŞİRETİ

Savcılı Aşireti, Gaziantep'teki büyük Türkmen teşek­ küllerinden biri olmasına rağmen, bu aşiret hakkında Os­ manlı kaynaklarında önemli sayılabilecek heıhangi bir kay­ da rastlayamıyoruz. Dolayısıyla diğer Türkmen aşiretleri gibi, Savcılı Aşireti'nin de 24 Oğuz boyundan hangisine mensup olduğuna dair kesin bir bilgiye de sahip değiliz. XV. yüzyılın ortalarında, bölge henüz Osmanlı idare­ sine ginneden kuzey Suriye'de cereyan eden siyasi müca­ delelerde Türkmen Savcıbeğ oğullarından bahsedildiği gi­ bi, XVI. yüzyılda Antep yöresindeki Bayındır oymağını idare eden Hüseyin Kethüda'nın oğlunun adı da Savcı 40. Türkiye'de Meskun Yerler Kılavuzu, c 1,s 207,220,c 2,s 1023, 1166. 41. Faruk Sümer, age,s 252,316.


102 idi41 . Eğer tahmin edildiği gibi Savcılı Aşireti, adını bu oymak reisinin oğlundan aldı ise Savcılılar'ın Bayındır bo­ yuna mensup olmaları gerekir. Osmanlı kaynaklan, Savcılar'ı Danişmentli Aşireti'ne bağlı teşekküller arasında zikrettnektedir. Antep, Kilis, Ha­ lep, Rakka yöresinde kışlayan 42 ve Maraş yöresini yaylak olarak kullandığı anlaşılan Savcılı Oymağı ile yukanda sö­ zünü ettiğimiz Savcıbeğ Oğullan ve Bayındır Oymağı'nın reisi Hüseyin Kethüda'nın oğlu Savcı arasında herhangi bir yakınlık var mıdır, bilemiyoruz. Keza Kadirli yöresinde rastladığımız Savcı Hacılı Oymağı'nın adının menşei hak­ kında da herhangi bir malumatımız yoktur. Öyle anlaşılıyor ki Savcılı Aşireti XVII. yüzyılın sonu, hatta XVIII. yüzyı­ lın başına kadar mühim bir teşekkül değildi. Gaziantep yö­ resine Orta Anadolu'dan geldiğini tahmin ettiğimiz bu aşi­ ret, XVIII. asırda oldukça büyümüş olmalıdır. Kadınlarının yaman birer savaşçı oluşuyla ayn bir şöhret kazanan Gazi­ antep yöresindeki Savcılılann çoğunluğu il merkezine yer­ leşerek koca bir mahalleye isimlerini vermişlerdir ki bugün bile o mahalle sakinlerinin çoğu Savcılı Aşireti'ne mensup­ tur. Şehre yerleşmeyen Savcılılar ise Gaziantep'in bazı köylerine dağılmışlardır. Bugün Anadolu'da oniki köy ve bir mahalle bu Türlcmen Aşireti'nin adını taşımaktadır. YER ADLARI AŞİRETİNİN ADI VASFI Savcılı Savcıbey Savcılı Savcılı 42.

Köy il il

Mahalle

Cevdet Türkay, age, s 663.

İLÇESİ Nazilli · Söğüt Sarayköy Merkez

İLİ Aydın Bilecik Denizli Gaziantep


103

Savcılar S. meryemkaş S. kurullu S.bayit S.dokuz S.büyükoba S. bağbaşı S. ağzıboz Savcılar

Köy il il il il il il il il

Azdavay Kaman Kaman Kaman Kaman Kaman Kaman Kaman Simav

Kastamonu Kırşehir Kırşehir Kırşehir Kırşehir Kırşehir Kırşehir Kırşehir Kütahya 43

V. GAZİANTEP'TE DAGINIK TÜRKMEN OBALARI İnceleyegeldiğimiz Türk boy ve aşiretlerinden başka, Gaziantep'te bağlı olduğu boy ve aşireti _yerleşik hayata geçmiş olması sebebiyle çoktan unutan bazı Türkmen oba­ larına da rastlamaktayız. Bu obaların belli başlıları şunlar­ dır:

5. 1. AGCAKOYUNLU OBASI Gaziantep'teki küçük ve dağınık Türkmen obalarından biri Ağcakoyunludur. Osmanlı kaynaklarında, Tokat taraf­ larında, Elbeyli Aşireti'ne bağlı teşekküller arasında Ağca­ koyunlu adını taşıyan bir oymak olduğu gibi 44, XVII. yüz­ yılda Halep Türkmenleri arasında da Musacalı Aşireti'ne tabi bir Ağcakoyunlu Oymağı'na rastlanmaktadır45• Tokat taraflarındaki Ağcakoyuncu Oymağı, Elbeyli Aşireti ile birlikte Gaziantep yöresine gelmiş midir, gelmişse, Musa­ calı Aşireti'ne tabi Ağcakoyunlu Oymağı ile bu oymak ay43 - Türkiye'..de Meskun Yerler Kılavuzu, c 2, s 956 44. Cengiz Orhonlu, age, s 3 5. 45. Faruk Sümer, age, s 193 , Cevdet Türkay, age, s 4 6.


104

ru oymak mıdır bilemiyoruz. Ancak. Gaziantep'in Oğuzeli ilçesine bağlı Ağcakoyunlu köyü bu iki oymaktan biri tara­ fından kurulmuş olabilir46. Ağcakoyunlu Köyü'nün güne­ yinde, bir de Ağcakoyunlu istasyonu bulunmaktadır ki bu istasyon da adını söz konusu Türle obasından almıştır. S. 2. GÖZÜBÜYÜK OBASI

Antep Şer'i Mahkeme Sicilleri arasında rastladığımız 30 Nisan 1738 tarihli bir kayıttan, şehrin kuzey doğusunda­ ki Merzimen ve kuzeyindeki Araban bölgelerine bazı Ba­ hadırlı obalarının yerleştiği anlaşılmaktadıı:47. Bu Bahadırlı obalarının Halep Türlcmenleri boybirliğine bağlı olarak ay­ nca Rumkale, Birecek ve Rakka'ya isk&n edildiklerini de biliyoruz48 . Divan-ı Hümayun mühimme defterlerindeki hükümlerden ise Merz.imen bölgesindeki Bahadırlı Oyma­ ğının Gözübüyük adında bir obası olduğunu öğrenmekte­ yiz. Hatta bu Gözübüyük Obası, Gözübüyükoğlu ile Kör Hacı Mehmet Kethüda'nın idaresinde 20 neferli 1690 yılın­ daki Türle-Avusturya savaşına da kablmıştu49.

46. Seyyah Niebuhr XVIll. asrın ortalarında Sivas-Ankara arasındaki Ağcakoyunluların 500 çadır olduğunu yazmıştır. 47. Antep Şer'i Mahkeme Sicilleri, c 92, s 143. 48. Cevdet Türkay, age, s 52, Faruk Sümer, age, s 175. 49. Ahmet Refik, age, s 85.


105

S. 2. ÇAKALLI OBASI Osmanlı kaynaklarında, Bozulus'a t4bi teşekküller ara­ sında Çakal, Çakallar, Çakal Türkmanı, Çakal Tokuzu gibi totemik isimler taşıyan oymaklara rastlıyoruz. Bunlardan Çakal Tokuzu'nun Diyarbakır, diğer oymakların ise Halep, Antep, Urfa ve Adıyaman'a yerleştiklerini biliyoruz 50_ Bir de Nasuh Paşa'ya gönderilen 1113 tarihli bir hükümde ko­ nar-göçer, Yeni-İl Türkm4nı arasında bulunan Çakallı Aşi­ reti'nden söz edilmektedir ki Antep civarındaki Çakallı Oy­ mağı'nın herhalde Yeni İl'e bağlı bu Çakallı Aşireti ile ilgi­ si yoktur. Çünkü söz konusu hükümde Çakallı Aşireti'nin Afyon, Şuhut civarına göçünden bahsedilmektedir51 . Gaziantep'in Kilis ilçesine bağlı Çakal ve Çakallıpınar köylerini. kaynaklarda Çakal, Çakallar, Çakal Türkm4nı gibi isimler taşıyan oymağın kurduğu anlaşılıyor. Köy hal­ kının rivayetine göre bunlar Adıyaman'ın Besni ilçesinden gelip yerleşmişlerdir. Ve gene köy s4kinlerinin söylediğine göre Çakal köyünün ismi Türkistan'dan alınmıştır52• Çakal, İslim öncesinde bir Türk totemi olduğu için, halkın, köyün adının Türkistan'dan alınmasıyla ilgili rivayetinin doğru ol­ ması Hizım gelir. Çünkü bu totemin adını taşıyan birçok Türk aşireti olduğu gibi, hfilen Kazak uruklanndan birinin adı da Çakalbaylı'dır53 _ Gene Gaziantep'te bir köy adı ola­ rak rastladığımız Çakallı adı ise Çakallı sözünden muharref olmalıdır. Gaziantep ve civarında bu Türk toteminin adını taşıyan köyler şunlardır: 50. Cevdet Türkay, age, s 284, 622. 51 . Ahmet Refik, age, s 1 29. 52. Mehmet Savaşçıhabeş, Çakallı Köyü, Gaziantep Kültür Dergisi, Sayı 1 15, s 20, Gaziantep, Temmuz 1 967. 53 . Zeki Velidi Togan, Bugünkü Türkili Türkistan ve Yakın Tarihi, s 18.


106

Obanın Adı

Vasfı

İlçesi

İli

Çakal Çakallı Çakallıtorunlar Çakallı Çakal Çakal Çakallıpınar Çakallı Çakallıçullu Çallıhasanağa Çakallı

Köy

Meıkez Besni Besni Bismil Kilis Meıkez Kilis Kilis Türkoğlu Türkoğlu Halfeti

Adıyaman Adıyaman Adıyaman Diyarbakır Gaziantep Gaziantep Gaziantep Gaziantep Maraş Maraş Urfa54

" " " "

il

"

il il il

"

S. 4. DÜNDARLI OBASI

Osmanlı kaynaklannda Dündarlı adını taşıyan muhte­ lif Türk oymaklarına rastlamaktayız. Yavuz Sultan Selim devrinde Niğde taraflarında yaşayan bir Dündarlı Oymağı olduğu gibi, Adana'nın kuzeyini yurt tutan bir başka Dün­ darlı Oymağı'nın varlığı da bilinmektedir55. Fakat biz Ga­ ziantep'teki Dündarlı köy ile bu Dündarlı oymakları arasın­ da bir münasebet kuramıyoruz. Öyle tahmin ederiz ki, bu Dündarlı köyü Halep Tüıkmenleri arasındaki 24 Oğuz bo­ yundan Eymirlilerin Dündarlı Oymağı tarafından kurul­ muştur. 1690'da Halep Türkmenleri arasında rastladığımız 5 6 Dündarlı Eymiri Oymağı'nın, diğer Eymir oymakları il� birlikte ve bölgede uzun yıllar devam eden anarşi sebebiyle Antep'in kuzeyine çekilmiş olabileceği uzak bir ihtimal değildir. Kaldı ki Eymir Boyu'nu inceler54. Tiirkiye'de Meskun Yerler Kılavuzu, c 1, s 220.

55. Faruk Sümer, age, s 259, 314.

56. Cengiz Orhonlu, age, s 68, 82 numaralı not.


107

ken de belirttiğimiz gibi, Dündarlı köyünün yakınlarında Emirli adını taşıyan köyler mevcuttur. 5. 5. KARAKEÇİLİ OBASI 'Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşunda en büyük hisseye sahip olan Karakeçili Aşireti'ne Güneydoğu'da da­ ha çok Diyarbakır, Siverek, Mardin, Urfa, Arapkir, Rakka, Trablusşam ve Musul bölgelerinde rastlıyoruz57. Tesbit edebildiğimiz kadarıyla yakın zamanlara kadar Gaziantep yöresinde Karakeçili Aşireti'ne mensup herhangi bir oy­ mak yahut oba mevcut değildi. Bugün Gaziantep'teki Kara­ keçililer, 200-250 yıl önce Karacadağ'dan göç ederek Gazi­ antep'in Yüreğir köyüne yerleşmişlerdir. Oymak başkanı Hacı Hasan Ağa ile oğlu Abik'in, bölgeyi işgal eden Kava­ lalı Mehmet Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa'nın adamları tarafından öldürülmeleri üzerine Yüreğir'den göçen Kara­ keçili Oymağı Oğuzeli ilçesine bağlı Hanmrkesen, Kem­ nun, Bereke, Keçebaş ve Pancarlı köylerine yerleşmişlerdir58. İsimlerini zikrettiğimiz köyleri yurt tutan Karakeçili oymağı Ali Bayramoğullan adını taşımaktadır. Ali Şahin'in bahsettiği 59 Karatekeli ve Santekeli oymakla­ rının izlerini bulamadık. Belki de bu oymaklar Barak köy­ leri ile Körkün'e yerleşmişlerdir, çünkü Körkün'de· Karake­ çililerin mevcut olduğu bilinmektedir60. 57. Cevdet Türkay, age, s 32, 100,312,476. 58. Cemil Cahil Güzelbey, Hacı Bayram Oğullan, Gaziantep Kültür Dergisi, sayı 101, s 22, Gaziantep, Mayıs 1966. 59. Ali Şahin, age, s 23. 60. Mehmet Eröz, Doğu Anadolu'nun Türklüğü, 1st. 1982, s 80, Meh­ met Eröz. Gaziantep'in Hacıbayram Köyü'nü Karakeçililer'in kurduğunu yazmaktadır. Gaziantep'te böyle bir köy mevcut değildir. Hacı Bayramo­ ğullan ise yukarıda da değindiğimiz gibi bir Karakeçili oymağının adıdır.


108

5. 6. KARAKOYUNLU OBASI Devlet kurmuş Türk aşiretlerinden Karakoyunlular'ın hatırası olan Karakoyunlu Oymağı'nın, XVII. yüzyılda Ha­ lep Türkmenlerini meydana getiren oymaklar arasında adı geçmektedir 61 • Gaziantep'teki Karakoyunlular, yakın za­ manlara kadar il merkezinin güneyindeki Paşa Sokağı'nda oturur, yazın yaylaya çıkar, kış gelince şehre dönerlerdi. Fakat Antep harbinde bu mahalle Fransız topçusu tarafın• dan tahrip edildiği için, o devirde 40 hane kadar olan Kara­ koyunlular şehrin çeşitli semtlerine dağılmak zorunda kalmışlardır62• Bugün Kilis ilçesine bağlı olan Karakoyun­ lu köyünü, öyle tahmin ediyoruz ki XVII. yüzyılda Halep Türkmenleri arasında bulunduklarını zikrettiğimiz Karako­ yunlu Oymağı kurmuştur. 5. 7. TOHTEMİRLİ OBASI Bir Türk şahıs adı olan Tohtemir, bilfilıare oymak ve oba adı olarak kullanılmağa başlanmıştır63. Osmanlı kaynaklarında Halep Türkmenleri arasında Tohtemir, Kızılali Tohtemirli ve Kara Tohtemirli adında oymaklara rastlanmaktadır. Bu oymaklardan Hama, Hu­ mus, Rakka ve Halep taraflarında tesbit edilmiştir64. Bun­ lar hertıalde, 1691 yılında Humus'a iskan edildiklerini bil­ diğimiz oymaklar olmalıdır. Osmanlı Devleti, 2� Ocak 1691 'de Trablusşam eyaletine bağlı Hama ve Humus san6 1 . Bakınız,Cengiz Orhonlu, age,s 67,Ahmet Refik,age,s 69. 62. Abdülkadir İnan, Gaziantep İlinde Türkmenler, Halk Bilgisi Ha­ berleri Dergisi, c 9, sayı 102, s 1 40, Nisan 1 940. 63. Tohtemir, güçlü demir demektir. Basarabya'da bir Türk prensinin ve Altınordu hanlarından birinin adı da Tohtemir'dir. Bakınız, 1. Rasonyı, age,s 1 5 1 ,220. 64. Cevdet Türkay,age,s 523, 717.


109

cakları arasındaki boş arazi ve harap köylere bazı Türkmen oymaklarının yerleştirilmesine karar vemıiştirki, bu bölge­ de iskina mecbur edilen Türk oymak.lan arasında Kara Tohtemirli ve Kızıl Ali Tohtemirli oymakları da vardır 65. Fakat herhalde Tohtemirliler Hama ve Humus'un kurak topraklarına yerleşmek istememiş olacaklardır ki, bu tarih­ ten iki sene sonra Hama Mutasarrıfı ile Hama ve Humus kadılarına gönderilen bir hükümde Kızıl Ali Tohtemirli Oymağı'nın Hama ve Humus'a iskanları emredilmekte. 66 dır. Seyyah Niebuhr'un 1764 yılı itibariyle 500 çadır ol­ duklarını kaydettiği67 Tohtemirli oymakları daha sonraki yıllarda kuzeye çekilmişlerdir. Kuzeye çekilen Tohtemirli­ ler bugün Gaziantep'in merkez ilçesine bağlı Tohtemir Kö­ yü'nü kumıuş ve bu köye yerleşmişlerdir. 5. 8. UFACIKLI OBASI

Gaziantep'in merkez ilçeye bağlı köylerinden biri Ufa­ cıklı adını taşımaktadır. Kanaatimizce bu köy, Osmanlı devrinde Dulkadirli'nc bağlı oymaklar arasında bulunan Ufacıklılar tarafından kurulmuştur. 1 Ocak 1691 tanhli bir hükümden Dulkadirli'ne bağlı bazı oymakların ve bu arada Ufacıklı Oymağı'nın Ayas civarına yerleşebileceklerine da­ ir emir verildiğini anlıyoruz. Fakat daha sonraki yıllarda Ayas yöresine yerleşen oymaklar arasında Ufacıklılar'a rastlanmamaktadır. Öyle anlaşılıyor ki Ufacıklı Oymağı Ayas'a gitmemiş, Antep topraklarını yurt tutmayı tercih et­ miştir. Çünkü Antep-Kilis yöresinde Ufacıklı, Rumkale'de de Ufacık Pehlivanlı oymaklarının mevcudiyetini kesinlik65 . Cengiz Orhonlu, age, s 64. 66 . Ahmet Refik, age, s 107. 6 7. Liste için bakınız. Faruk Sümer, age, s 62 6.


110

le biliyoruz68. Fakat Ufacık köyü halkının rivayeti böyle değildir. Köy sakinlerinin ifadesine göre Konya dolayların­ dan göç eden Karakeçili, Kartal, İncekaya, Kız, Koçyiğit ve Kahraman oymaklarına mensup bazı aileler 100-150 yıl kadar önce bugün Ufacık köyünün bulunduğu topraklara gelerek söz konusu köyü kurmuşlardır 69. Ancak bu rivayet Ufacık adını izfilı etmeye kati gelmiyor. Kaldı ki köyün ku­ ruluş tarihi ile ilgili rivayet de yanlıştır. Çünkü Antep Şer'iye sicilleri arasında rastladığımız 12 Şubat I 730 tarih­ li, Elbeyli Aşireti ile ilgili bir şikayetnamede Ufacık köyü­ nün adı geçmektedir70. Şu şartlar altında Ufacık Köyü'nün en az 260 yıllık bir mazisinin bulunması gerekir. Biz o ka­ naatteyiz ki, yukarıda isimlerini ,zikrettiğimiz oymaklara mensup aileler Ufacık Köyü kurulduktan sonra köye gelip yerleşmiş olabilirler. Kartal oymağı ise, muhtemelen İsUihiye ilçesine bağlı Kartal köyünü kurup, bu köye adını vermiştir. 5. 9. ORMANLI VE BEREKETLİ OBASI Baklannda bilgi bulamadığımız Bereketli Obası ile Rakka'ya iskan edildiğini bildiğimiz Ormanlı Obası, nakli bilgilere göre adı Polateli olarak değiştirilen Kilis'in Ispa­ nak Köyü'ne yerleşmişlerdir. Bereketli Obasının 1873'te kıtlık sebebiyle Yozgat'tan geldiği rivayet edilmektedir71 . 5. 10. DİGER OBALAR Bu saydıklarımızın dışında Dımışkılı Obası Kilis'in Is­ panak Köyü'ne, Ağcabekirli Obası ise Yazlıbecer köyüne 68. Cevdet Türkay, agc, s 744. 69. Öznur Sunar, Ufacık Köyü, Gaziantep Kültür Dergisi, c 6 , sayı 69, s 11, Gaziantep, Eylül 196 3. 70. Antep Şer'i Mahkeme Sicilleri, c 8 1, s 82. 71. Ali Rıza Yalgın, age, c 1, s 105.


111

yerleşmişlerdir. Gaziantep yöresinde bir de; Ben seni severim çoktan, Kaşlar kalem, kirpik oktan, Dost keıvanı gelir şarktan Aslı Homatlı Homatlı mısraları ile başlayan bir halk türküsünde adı geçen Homatlı Obası bulunmaktadır. Gaziantep'in Mülk Köyü'ne yerleşen bu oba ile Hotan Türkleri'nin bir ilişkisi var mıdır bilemiyoruz. Bilindiği gibi Hotan Türkleri, Moğol istiliisı üzerine Kafkasya'dan Anadolu'ya geçerek muhtelif yerlere yerleşmişlerdir72 . Acaba birçok örnekte rastladığımız gibi, zaman içinde Hotan adı Homat şekline mi dönüşmüştür? VI. GAZİANTEP'TE TÜRK OYMAK VE OBALARI İLE İLGİLİ YER ADLARI

Buraya kadar Türk boy, aşiret oymak ve obalarının Gaziantep'te hangi köyleri kurduklarını ve hangi köylere yerleştiklerini anlatmağa çalıştık. Bu bölümde, kesin bir ifade kullanacak kadar yeterli bilgiye sahip olmadığımız bazı yer isimleriyle Türk oymak, aşiret ve oba isimlerinin benzerliğine işaret edeceğiz. Öyle tahmin ediyoruz ki, sö­ zünü edeceğimiz köyleri, zikredeceğimiz oymaklar kur­ muşlardır. Çünkü her ikisinin de aynı ismi taşıması başka türlü iziih edilemez. ACAR

Acar bir Türkmen oymağının ismidir73 _ Divan-ı Hü72.

Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti, s

411. 7 3.

Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine, s 258.


112 mayun Mühimme Defterleri'ndeki s. ı 102 tarihli bir hü­ kümden anlaşıldığına göre Acarlu Oymağı, diğer bazı Türkmen teşekkülleriyle birlikte Rakka'ya iskan edilmiştir74. Bu hükümde Bozulus'a tabi Türkmenlerden olduğu kaydedilen Acarlu Oymağı'nın bilfilıare kuzeye, Ur­ fa ve Antep'e doğru çekildiği anlaşılıyor. Bugün Urfa'run Yaylak Bucağı'na bağlı bir köy Acar adını taşıdığı gibi, Gaziantep'in Kilis ilçesine bağlı bir köyün ismi Acar, mer­ kez ilçeye bağlı bir başka köyün adı da Acarobadır75 . ACER Acerlü, Güney Azerbaycan'da yaşayan bir Türk aşiretidir76. Gaziantep'te Acer adım taşıyan iki yer adı bu­ lunmaktadır. Bunlardan biri Şark.aya köyü yakınlanndaki · Aceroba Mezreası, öteki ise Acerköy'dür77. AKÇALAR, AGCALAR Akçalar, Akcalar şekillerinde teiıiffuz edilen bu Türk­ men teşekkülü Mamalı78 Aşireti'ne tAbi oymaklar arasında­ dır. Halep, Rakka, Maraş ve Malatya dolaylarında Aktekin­ li, Akmeşe, Akçaatlı, Akbeğli, Akçaali, Akkuzulu, Ağcaas­ malı, Ağcaahmetli, Ağcayörüklü ve Ağcakan Yörüğü gibi küçük obalara rastlıyoruz7 9. Gaziantep'in çeşitli ilçelerinde Akçamezrea, Akçakoyunlu, Akçaköy, Akçaburç, Akça74. Ahmet Refik, age, s 100. 75 . Türk.iye'de Meskun Yerler Kılavuzu, c 1, s 5. 76. Zeki Velidi Togan, Azerbaycan Mad. 1. A., c

2, s 93. 77. Türkiye'de Meskur Yerler Kılavuzu, c 1, s 5. 78. Mama kelimesi Uygur lehçesinde kadın anlamına geliyor. Kaş­ garlı Mahmut kelimeyi "Harman döverken ortada bulunan öküz" şeklinde izah etmiştir. (c 3, s 235). 7 9. Halep Mütesellimi'ne 1146 tarihli hüküm. Ahmet Refik, age, s 193, Cevdet Türkay, age, s 181, 182, 187.


113

kent. Akkuyu, Akpınar, Akçınar ve Ağcakent köyleri var­ dır. Bir de İl · merkezinde Akyol Mahallesi bulunmaktadır 80. Bu yer adlarının bir kısmının Akkoyonlu Türkmenleri ile alakalı olduğu muhakkaktır. Diğer bir kısmı ise yukarıda. bölgede varlığına işaret ettiğimiz Ma­ malı Aşireti'nin Akçalar. Ağcalar Oymağı ile ilgili olabilir. ALAHACI

Osmanli İmparatorluğu devrinde Anadolu'da yaşayan bir Türkmen Oymağı Alahacılı adını taşımaktadır81• XVII. yüzyılda Maraş civarında yayladığını bildiğimiz bu oymağın. kışı. Antep, Halep, Urfa yöresinde geçirdiğini zannediyoruz. Gaziantep'in Nizip ilçesindeki Alahacı köyü bu gidiş-gelişler esnasında kurulmuş olabilir. ALCI

Antep, Kilis. Halep, Rakka yöresindeki Kılıçlı Aşireti'ne tabi oymaklardan biri Alcı Türkmanı adını taşımaktadır 82. Gaziantep köylerinden birinin adı Kirlialıcı (Kirlialcı'!)dır. ARAP, ARAPLI - ARAPTAR - ARABAN

Bazı Türk oymak ve obalarının muhtelif sebeplerle Arap, Çerkes, Gürcü ve hatta gavur, gavurilili vs. gibi isimler aldıklarını veya onlara bu isimlerin verildiğini gö­ rüyoruz. Tabir ki bu konu ayn bir inceleme mevzuudur. Bu türlü yer adlarına bakıp, oraların Türklükle ilgisiz oldukla­ rını söylemek de insanı yanıltacaktır. 80. T. M. Y. K. c 1, s 12, 24, 25, 26, 2 8 , 32, 33, 3 8. 81. Cevdet Türkay, age, s 194. 8 2. lbid, s 196.


114

Bir Türk Aşireti Arapcı adını taşımaktadıı-83• Daha ön­ ce de gördüğümüz gibi Beğdili Boyu'nun, Araplara karşı büyük mücadelelere giren oymaklarından birinin adı Araplı idi 84. Karaman Valisi'ne gönderilen 1147 tarihli bir hü­ kümde "Çimli Arap Türkmfuu"ndan bahsedilmektedir. Ke­ za, Antep sicilleri arasında rastladığımız bir belgede "Araplı Türk.mm Aşireti" ifadesi bulunmaktadır ki 85 bu ör­ nekler sayılamayacak kadar çoktur. Gaziantep'te Araplıkla hiçbir alfilc.ası bulunmadığı hal­ de Arap adını taşıyan beş yer mevcuttur. Bunlardan Arap Büyüğü, Kilis'in Polateli, Arapuşağı, İsııihiye'nin Fevzipa­ şa bucağında muhtarlıktır. Büyük ve Küçük Araplar köyle­ ri ise merkez ilçeye bağlıdır. Farsça Araplar demek olan Araban ilçe merkezinin adı ise eski metinlerde Raban ola­ rak kaydedilmiştir. Raban kelimesi herhalde teııiffuz kolay­ lığı sebebiyle zaman içinde Araban hfiline gelmiştir ki bü­ tün bu yer adlarının Arap kavmi ile isim benzerliğinden başka hiçbir münasebeti yoktur. AZEZLİ Azez, Suriye topraklarında kalmış eski bir Türk kasa­ basıdır. Osmanlı kaynaklarında Halep Türkmenleri arasın­ da "Azaz Türkm4nı" adında bir Türk oymağına rastlamaktayız86. Bugün Araban ilçesine bağlı köylerden biri Azezli adını taşımaktadır. Kanaatımızca, Azaz Türkm4nı'na t4bi oymak veya obalardan biri gelip bu köyü kurmuştur. 83. 84.

Hüseyin Namık Orkun, Türk Dünyası, s 11O. Bakınız. Rakka Beylerbeyi Hüseyin Paşa, Maraş Beylerbeyi Meh­ . met Paşa ve Halep Mütesellimi'ne yazılan 20 ra 1102 tarihli hüküm, A. Refik, age, s 93. 85. Antep Şer'i Mahkeme Sicilleri, c 142, s 2 86 . 86 . Cevdet Türkay, age, s 51.


115 BADEMLİ Osmanlı İmparatorluğu devrinde Bozulus'a tabi oy­ maklardan biri Bademli adını taşımaktadır87. Gaziantep topraklarında Kilis ilçesine bağlı iki köy Aşağıbademli, Yukarıbademli adını taşımaktadır. Araban'da ise Araban­ bademce adında bir köy vardır88. BAGLICA Maraş yöresindeki Türkmen oymaklarından birinin adı Bağlı'dır 89. Gaziantep'in Yavuzeli ilçesinde Bağlıca adında bir köy vardır90 _ BAKIDA Manıalı Aşireti'nin oymaklarından biri Bakı, Bakılı adını taşımaktadır 91. Gaziantep'te Bakıda adında bir köy vardır 9 2. BAKIRCA, BAKIRCAN Maraş yöresini yaylak olarak kullanan bir Türk oyma­ ğının adı Bakır, Bakırlı'dır93. Gaziantep'in İslfilıiye ilçesin­ de Bakırcan, Yavuzeli ilçesinde de Bakırca adında bir köy vardır. BALABAN Gaziantep'te. merkez ilçeye bağlı Mazmahor köyü ya87. lbid, s 21 8 . 8 8. T. M. Y. K., c 1 s 78 . 89. Cevdet Türkay, age, s 51. 90 . Cevdet Türkay, age, s 51. 9 1. Cevdet Türkay, age, s 221. 9 2. T. M. Y. K., c 1, s 119. 9 3. Cevdet Türkay, age, s 222.


ll6

kınlarındaki bir ovanın ismi Balaban Yazısı'dır94 • Bir yer de Balaban Boğazı adını taşımaktadır. Osmanlı İmparator­ luğu devrinde Halep Türkmenleri arasındaki Beğdili Bo­ yu'nun oymaklarından biri Balabanlu adını taşıdığı gibi95 . gene Halep Türkmenleri'nden Bozkoyunlu'ya tibi oymak­ lardan birinin adı da Balabanlu'dur96• Beğdili'nin Balabanlu Oymağı'nın bilihare İran'a ge­ çerek Safavi Türk devletinin hizmetine girdiği bilinmekle beraber, Bozkoyunlu'ya tabi Balabanlulann akibetleri hak­ kında kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanamamakta­ dır. Gaziantep'teki Balaban Yazısı ve Balaban Boğazı adla­ n, bu oymak isimleriyle ilgili olabilir97 _ BOYNOOBASI

Gaziantep'te merkez ilçeye bağlı köylerden birinin adı Boyno Obası'dır 98. Osmanlı İmparatorluğu devrinde An­ tep'e iskan edilen Türk oymaklarından biri Boyno Obası adını taşımaktardır99. Herhalde bu köyü adı geçen oymak kurmuş olmalıdır. BOZALİOGLU

Nizip ilçesinde bağlı köylerden birinin adı Bozalioğ94. Yazı da ova gibi boşluk, açıklık alan manalarına gelen Türkçe bir kelimedir. (Kaşgarlı Mahmut Divanü Lügat it-Türk. c 3, s 25). 95. Faruk Sümer, Oğuzlar ... s 29 8, 301, Cengiz Orhonlu, age, s 56. 96. Cengiz Orhonlu, age, s 56. 97 . Balaban, genellikle şahıs ismi olarak kullanılmıştır. Hatta Hindis­ tan'da Delhi Türk Sultanı ve Balabanı sülalesinin kurucusunun adı da Ba­ laban'dır. İbrahim Kafesoğlu, Delhi Türk Sultanlığı, Türle Kültürü El Ki­ tabı. s 865, Ank. 1976. 9 8. T. M. Y. K., c 1 s 171. 99. Cevdet Türkay, age, s 63.


ll7

lu'dur 100. Merkez ilçeye bağlı bir başka köy de Bazonun Obası adını taşımaktadır. Halep Türkmenleri arasında, Kıllı Aşireti'ne bağlı bir Bozlu Obası olduğu gibi, gene Halep Türkmenleri arasında Bozhamutlu, Bozbeği, Bozcalı, Bozdoğan Yörükaıtı gibi küçük obalara da rastlanmaktadır 101 • Bozalioğlu ve Bozo­ nun Obası adındaki köyler, bu oymaklardan biri tarafından kurulmuş olabilir. BURHAN Oğuzeli ilçe merkezine bağlı köylerden birinin adı Buıtıan'dır. Biz, Halep Türkmenleri boybirliği içinde Bur­ han veya Buıtıanlı vs. gibi herhangi bir oymağa rastlaya­ madık. Fakat Batı Anadolu'da Buıtıan adında bir Yörük oy­ mağının mevcudiyetini biliyoruz 102 • Acaba bu oymak, An­ tep yöresine geçip söz konusu köyü mü kunnuştur, bilemi­ yoruz. CAGIT Cağıt, Gaziantep'in Nizip ilçesine bağlı bir köydür 103 . Rakka'ya iskan edilen Türk oymaklarından birinin adı da Cağıt'tır 1 04• Ancak XVI. yüzyıla ait Antep tahrir defter­ lerinde Cağıt Oymağı, Cağıt Köyü'nü kunnuş olamaz. Çünkü, önceki bölümlerde izih ettiğimiz gibi, Rakka iskanı, XVII. yüzyılın sonunda b?�lamıştır. Öyle tahmin ediyoruz ki bu Cağıt Oymağı'nı, Cağıt köyünden Rakka'ya •

100. T. M. Y. K., c 1 s 1 72. 10 1. Ahmet Refik, age, s 54, Cevdet Türkay, age, s 201 , 252, 253, 255. 102. Hüseyin Namık Orkun, Türle Dünyası, s 1 97. 103. T.M.Y.K., c 1 , s 1 93. 1 04. Cevdet Türkay, age, s 70.


118

sürgün veya iskan edilenler oluştunnuşlardır.

CECEHÜYÜGÜ Cece Höyüğü, Gaziantep'in Araban ilçesine bağlı köy­ lerden biridir. Halep Türkmenleri arasında Antakya yöresi­ ne iskAD edildiğini bildiğimiz bir oymak Ceceli TürkmAnı adını taşıdığı gibi, Halep-Rakka dolaylarında da Karaceceli Oymağı yerleştirilmiştir 105. Bu Ceceli oymakları, Beğdili Boyunu incelerken gördüğümüz Beğdili'nin Ceceli Oyma­ ğına bağlı teşekküller olmalıdır. Araban'a bazı Beğdili oy­ maklarının yerleştiği bilindiğine göre, öyle tahmin ediyo­ ruz ki Ceceli Höyüğü köyünü, Beğdili'nin Ceceli Oymağı kunnuş olmalıdır. ÇAMURLU OBASI Gaziantep'in merkez ilçeye bağlı köylerinden biri Ça­ murlu Obası adını taşımaktadır. Çamurlu, Osmanlı İmpara­ torluğu devrinde Malatya yöresine yerleşen bir Türkmen oymağının adıdır 106_ ÇANAKÇI Çanakçı, Nizip ilçesine bağlı köylerden biridir. Os­ manlı İmparatorluğu devrinde Bozulus'a tAbi Türkmen oy­ maklarından biri de Çanakçı adını taşımaktadır 107 . Ancak Çanakçı köyü XVI. asırda mevcut olduğu için Rakka, Ma­ latya, Halep, Diyarbakır ve Kilis yöresinde rastlanan Ça­ nakçı Oymağı, adını bu köyden almış olabilir. ÇARDAK 1 05. 106.

lbid, s 67,465. lbid, s 289.

107. Ahmet Refik, age, s 88.


119

Nizip'te Aşağıçardak ve Yukançardak adında iki köy vardır108. Osmanlı devrinde Kerkük yöresinde rastladığı­ mız Çardak Oymağı l 09 ile bu köyler arasında hertıangi bir ilgi var mıdır bilemiyoruz.

ÇERÇİLİ Kilis civarına iskan edilen Halep Türtanenleri boybir­ liğine bağlı oymaklardan birinin adı Çerçili'dir110 . Bugün Gaziantep'in Kilis ve İslfilıiye ilçelerine bağlı birer köy Çerçili adını taşımaktadır l l l .

ÇOBANBEGLİ Çobanbeğli, Kilis yöresine iskan edilen Türk oymak­ larından biridir l 12. Bugün, Oğuzeli ilçe merkezine bağlı, Türk-Suriye hudut çizgisi üzerinde bir köyün adı Çoban­ beğli'dir 113.

DANBURALI Danburalı Kilis ilçesine bağlı bir köydür l 14 . Halep Türkmenleri Boybirliği içindeki Musacah Aşireti'nin oy108. T.K.Y.K., c 1, s 81. 109. Cevdet Türkay, age, s 292. 110. lbid, s 297. lll. T.M.Y.K., c 1, s 254. 112. Cevdet Türkay, age, s 3 02. 1 13. Azerbaycan'da Kayı Boyu'nun bir kabilesi de Çoban adını taşı­ maktadır. (H. Namık Orkun, age, s 69. Çoban adına Türk has isimleri ara­ sında rastlıyoruz, ünlü Bağdat Hatun'un babasının adı Çoban Noyan'dı. (Abdülkadir lnan, Türk Halle Edebiyatında Kadın, Makaleler ve İncele­ meler, s 279. 280 ). ll4. T.M.Y.K., c l, s 28 8.


120 maklanndan birinin adı da Tanbıracılı'dır115. Rakka'ya iskan edilen ve bilfilıare Rakka'dan kaçan oymaklar arasın­ da bulunan Tanbıracılılar, heıtıalde daha sonra Kilis yöresi­ ni yurt tutup, bu köyü kunnuş olmalılardır. DEMİRCİLER

Demirciler, Kilis ilçesine bağlı bir köyün adıdır. Di­ van-ı Hümayun mühimme defterlerinde rastlanılan 1022 tarihli bir hükümden öğrendiğimize göre bir Türkmen oy­ mağının adı da Demircili'dir116. Bu Demircili Oymağı'nin, Rakka'da iskana mecbur edilerek güneye gönderildiği anla­ şılıyor. Çünkü Halep Türkmenleri arasında da Demircili adında bir obaya rastlanmaktadır117. Öyle tahmin ederiz ki, Demircili Obası, bugünkü Demirciler Köyü'nün kurucusu­ dur. DUMANLAR OBASI

Dumanlar Obası, Gaziantep'in Nizip ilçesine bağlı köylerden biridir. Rakka'da iskana mecbur edilen Türk oy­ maklarından biri de Dumanlı adım taşımaktadır l 18. Du­ manlı Obası Köyü, bu Dumanlar Obası tarafından kurul­ muş olabilir. DÜNBÜLLÜ

Gaziantep'in Kilis ilçesine bağlı köylerden biri Dünolan Musacalı ve Kösü Yakub'a tabi Kara Ha­ cılı ve Musa�alı'ya tabi Kantemir Çepnili ve lncilü ve yine mezbra tabi Halepli ve Musacalı'ya tabi Afşar ve Kaçarlı ve Ca'ber'lü ve Hacı Fakihlu ve Tanburacılı ve Dokuz cemaatleri ... c 11 41 tarihli ferman. Ahmet Re­ fik, age, s 17 1. 116 . "ll Beğlü ve Kabasakallu ve Tuğlu ve Demircili ve Karacalı namyürük tarifesini... 14 z 1022" Ahmet Refik, age, s 71 . 117 . Cevdet Türkay, age, s 3 19. 118. lbid, s 338. 115. Rakka iskanından


121

büllü adını taşır 119• Pünbüllü aynca Kilis'e iskan edildiğini bildiğimiz bir Türkmen oymağının da adıdır 120. Herhalde bu köy, Dünbüllü Oymağı tarafından kurulmuş olmalıdır.

ELMALI Elmalı, Gaziantep'te merkez ilçeye bağlı bir köyün, bir akarsuyun ve Gaziantep-Kilis karayolunda ünlü Şahin Bey'in şehit olduğu köprünün adıdır. Halep Türkmenleri Boybirliğine dahil oymaklardan biri de Elmalı adını taşımaktadır 121•

EMİRLER Gaziantep'te Emirler adında üç köy vardır. Bunlardan ikisi Araban ve İslfiluye ilçelerinin kuzeyinde, diğeri ise İslahiye ilçe merkezinin batısında bulunmaktadır 122. Emir, Emirli, Emirler şekillerindeki yer adlarının 24 Oğuz boyundan Eymirlerle ilgili olabileceğini, Eymir bo­ yunu incelerken ifade etmiştik. Burada aynı şüphemizi tek­ rar belirtmek durumundayız. Çünkü Eymir boyuna mensup birçok teşekkülün Gaziantep, Halep, Rakka bölgesinde iskana mecbur edildiklerini kesinlikle biliyoruz 123. Aynca Halep, Rakka, Hama, Humus, Nizip ve Diyarbakır tarafla­ rında rastladığımız Emir Tosun, Emir Sancarlı, Emirli, Emirhanlı, Avcı Emir vs. gibi Türk oymaklarının da124 Ey-, mir boyu ile yakınlıkları hakkında sağlıklı bir malumatımız yoktur. Fakat bu oymaklarla Eymirler arasındaki münase11 9. T.M.Y.K.,

c 1, s 344. age, s 341. 121. lbid, s 348. 122 . T.M.Y.K., c 1, s 36 1. 1 23. Tafsilat için Eymir Boyu bahsine bakınız. 1 24. Cevdet Türkay, age, s 211 , 351, 352 .

120. Cevdet Türkay,


122

bet ne olursa olsun, adı geçen köyler Eymirler tarafından kurulmadı ise Emir adım taşıyan Türk oymakları tarafın­ dan kurulmuş olmalıdır.

FAKILI Gaziantep'te Fakılı adını taşıyan iki köy vardır. Bun­ lardan biri Araban ilçesine bağlı Fakılı. diğeri de Kilis'e bağlı Delifakılı köyüdür 125 . Fakı, maıt4 itibariyle fakih, yani din bilgini demektir. Sultan Üçüncü Murat devrinde (1574-1595) Halep Türkmenleri boybirliğinin en kalabalık teşekkülü olan Beğ­ dililer'in bir oymağı F!kuhlu (Fakılı) adını taşıyordu 126 . Sonraki yıllarda bu Fakuhlu Oymağı ile birlikte bir de Ali Fakılı Oymağı'na rastlıyoruz l27 . Gaziantep'teki Fakılı köy­ leri büyük bir ihtim!lle bu oymaklar tarafından kurulmuş­ tur.

GENEYİK Merkez ilçeye bağlı Geneyik köyü halkı, Gazneli İm­ paratorluğu'na bağlı Türklerden olduklarım söylemektedir­ ler. Bu köy halkından olan ve Efkan Didaıi mahlası ile şiir­ ler yazan Ökkeş Adil'in verdiği bilgiye göre, şairin ecdadı Ayaz Dacik Dana, Gazneli Mahmut'un önce özel k4tibi. sonra da başveziri olmuştur. Ayaz Dacik Dana'dan sonra Ayazoğullan adı ile anılan oğullan Moğol istil4sı üzerine Küçük Menbiç bucağına bağlı Emirhaç köyüne gelmişler, fakat Hacı Ömeroğlu adında bir derebcyinin ortaya çıkması üzerine buradan Geneyik Köyü'ne göçüp 125. T.M.Y.K., c l, s 300,382. 126. Faruk Sümer, Oğuzlar... s 300. 127. Cevdet Türkay, age, s 198.


123

yerleşmişlerdir 128 .

GÜRENİZ Muhtemelen XVII. yüzyılın sonları ile XVIII. yüzyılın başında Kilis yöresine isk4n edilen bir Türk oymağının adı Güremizli'dir l29. Bu oymak herhalde Gaziantep'in Güreniz köyü sakinlerince kurulmuş olmalıdır. Güreniz, bölge Os­ manlı egemenliğine geçmeden kurulan bir köy olduğu için Güremizli Oymağı'nın bu köye isim vermesi söz konusu edilemez.

HACAR Hacar, Gaziantep bölgesinin Osmanlı egemenliği al­ tına girmesinden önce kurulan köylerden biridir. Kesin bir hüküm vermemizi sağlayacak belgelerden yoksun olmakla beraber, Hacar köyünü Ağaçeri Türkmenleri'nin kurduğu­ nu sanıyoruz. Önceki bölümlerde de izfilı ettiğimiz gibi, Ağaçeriler eski bir Türk boyudur. 460 yılında Güney Kaf­ kasya'ya geldiklerini bildiğimiz Ağaçeriler 488'de Sasani­ lcr'le mücadeleye başlamışlar ve bu mücadeleler sırasında Anadolu'ya kadar uzanmışlardır. Bu tarihten 1195 yılına kadar Ağaçerilerle ilgili h�rhangi bir kayda rastlanmıyor. I 195'te Elbistan'da ortaya çıkan Ağaçeriler, 1246'da Bayat ve Afşarlar'la birlikte Baycu Noyan'a karşı Maraş dağların­ da savaşmışlardır. Daha XV. yüzyılda Deşti Kıpçak'ta Altı­ nordu hanlarına tıibi aşiret reisleri arasında Haçeıi adlarına rastlanmaktadır ki bunlar Ağaçerili demektir 130. Anado­ lu'da bu Türk boyunun ismine daha ziyade Acara, Hacara, 128. Cemil Cahit Güzelbey, Efkan Didari, Gaziantep Kültür Dergisi, sayı 100, s 8 1, Gaziantep, Nisan 1966. 129. Cevdet Türkay, age., s 3 81. 1 30 . Zeki Velidi Togan, Azerbaycan Maddesi, l. A., c 2, s 98 , 100, Aynı müellif, Umumi Türk... s 170.


124

Haceri Hacir, Hacirye vs. şekillerinde tesadüf edilmektedir131. Bugün Maraş Elbistan arasındaki Alişar köyü halkına Acaralı denmektedir ki, bunlar Ağaçeriler'i� hatıralandır l32 . Bu gerçeklere rağmen bir Ağaçeriler'in Gaziantep yö­ resine gelişlerini izfilı edecek belgelerden yoksunuz. Ka­ rakoyunlular'ın ortaya çıkmasıyla o�ara tabi olan Ağaçeri­ ler, Karakoyunlularla birlikte Antep yöresine gelmiş ve gü­ ney Suriye'deki Akkoyunlu-Karakoyunlu mücadelelerin­ den rahatsız olarak kuzeye çekilip bugünkü Hacar Köyü'nü kunnuş olabilirler l33.

HACILAR Gaziantep'in Kilis ve İslahiye ilçelerinde birer köyün adı Hacılar'dır. Hacıköprü, Hacıköy, Hacıarslan köyleri merkez ilçeye, Hacıağa köyü ise Oğuzeli ilçesine bağlıdır 134 . Halep Türkmenleri arasında, Hama, Humus, Rakka, Halep, Birecik dolaylarında, Hacılı, Hamzahacılar, Hüseyin Hacılı, Hacıahmetler, Hacı Abdülkerim, Hacı Bayram, Hacı Mustafa Uşak.lan, Hacı Musa, Hacı Hasan, Hacı Balili, Hacı Bozan, Hacı Ayvadoğlu13 5 ve Hacılar13 6 adında Türk teşekküllerine rastlıyoruz. Son olarak zikretti­ ğimiz Hacılar Oymağı'nın bölgeye çok önceleri, muhteme­ len Osmanlılardan önce gelip yerleşmiş olduğu anlaşılıyor. 131 .

Hilmi Göktürk,age, s 12 5. Velidi Togan,agm,s 98.99. 133 . Karakoyunlularla Ağaçeriler arasında yakın bir akrabalık da ku­ rulmuştur. Karakoyunlu Devleti'nin kurucusu olan üç kardeşten Bayram Hocanın kızı Ağaçerilerin Beyi ile evlenmiştir. (Türk Ansiklopedisi,c 2 1, s 295,Ank. 1 974.) 1 34. T.M.Y.K.,c 1 ,s 455. 13 5. Cevdet Türkay,age,s 3 89,3 90,3 91 ,3 92,395,404,42 5. 136. Cengiz Orhonlu,age,s 56. 132 . Zeki


125

Ötekiler (belki de zamanla büyüyen bu oymaktan ayrılıp, müstakil birer teşekkül haline gelmişlerdir. Kilis ve İslahi­ ye'deki köylerin Hacılar Oymağı tarafından kurulduğu şüp­ hesizdir, diğer köyler için kesin bir şey söyleyemiyoruz. HACIFAKILI Hacıfakılı Gaziantep'in Oğuzeli ilçesine bağlı bir köydür 137. XVII. yüzyılın sonunda Halep eyaletinin Müm­ biç nahiyesine iskıin edilen oymaklardan biri de Hacıfakılı adını taşımaktadır 138 . Hacıfakılı Köyü'nü herhalde bu Ha­ cıfakılı Oymağı kurmuştur. HAYDARLAR,HAYDARAR Haydarlar ve Haydarar, Kilis ilçesine bağlı iki köydür. Bu iki köy adının Halep Türkmenleri arasındaki Haydar Kethüda Oymağı ile isim benzerliğinin ötesinde bir yakın­ lığı var mıdır, bilemiyoruz. İBRAHİMLİ,İBRAHİMŞEHİR Gaziantep'te merkez ilçeye bağlı bir köyün adı İbra­ himli, Nizip'e bağlı bir başka köyün adı da İbrahim­ şehir'dir. Merkez ilçeye bağlı İbrahimli köyünün, bölge, Osmanlı idaresi altına girmeden önce kurulduğunu biliyo­ ruz. İbrahimşehir'in ise ne zaman lı;.urulduğu konusunda bilgimiz yoktur. Göçebe Maraş Türkmenleri arasında İbra­ himli, Halep Türkmenleri camiasında da İbrahim Hacılı, İbrahim Kethüda, İbrahim Bey gibi oymaklara rastlıyoruz 139. Acaba bu İbrahimşehir köyü bu oymaklar­ dan biri tarafından mı kurulmuştur, bilemiyoruz. 137. T.M.Y.K., c l, s450. 138. Cengiz Orhonlu, age, s 61. 139. Cevdet Türkay, age, s 426,427.


126 İNCİLİ PINAR

Gaziantep'te şehir içinden akan Alleben Deresi'nin kı­ yısında İncili Pınar adında bir pınar vardı. Yakın zamanlara kadar halkın önemli mesirelerinden olan bu pınar bugün kurumuştur. XVII. yüzyılda Bozulus'a tabi oymaklardan biri İncili, Musacalı Aşireti'ne t�bi bir başka oymak da İn­ cili Obası adını taşımaktadır140. Acaba İncili Pınar'a bu oy­ maklardan biri mi ad vermiştir? KABAKLAR

Kabaklar, Gaziantep'in İslahiye ilçesine bağlı bir köy­ dür. Türle şahıs ismi olan Kabak141 , daha sonra oymak ismi olarak da kullanılmağa başlanmıştır. Halep ve Antep vali­ leri ile Maraş Mütesellim'ine yaşıyan bir hükümden, Ma­ raş-Antep yöresine konar göçer bir Türkmen oymağının Kabaklar adını taşıdığını öğreniyoruz14 2. İslahiye'deki Ka­ baklar köyü bu Kabaklı Oymağı tarafından kurulmuş olabi­ lir. Halep'in kuzeyine isk�nı emredilen fakat bölgenin ku­ raklığı ile ilgili itiraz üzerine isUnlanndan vazgeçilen Kahaklı Oymağı'nın bu köye yerleşmiş olabileceğini zanrıedi­ yoruz. KALOOBASI

Yavuzeli ilçesine bağlı köylerden birinin adı Kalo 140. lbid, s 94 , 4 35. 1 41. Besim Atalay, Türk Adları veya Türk Büyükleri, s 68, 1st. 1935. 142. Halep Valisine ve Ayıntab Valisine ve Maraş Mütesellimi'ne ve Rışvan voyvodasına ve boy beğine hüküm ki: Meraş sakinlerinden De­ deşlü ve Selmanlu ceınaatı mukataasının senevi bin sekiz yüz elli beş bu­ çuk guruş mali v,e zemanı zabtı muharrem ibtidasından olub Elhac Hasan Ağa'nın uhdesinde olduğu mukayyed olmağa zikrolunan Dedeşyü cemaa­ ti Türkmanı ve Kabaklar ve kılluler ... fi evasıtır 1139, Ahmet Refik, age, s 4 53.


127

Obası'dır. Osmanlı İmparatorluğu devrinde Nizip yöresin­ de Kalo Obası adında bir Türkmen Obası'na rastlanmakta­ dır ki 143 hertıalde bu göçer oba daha sonraki yıllarda yerle­ şerek Kalo Obası köyünü kurmuştur. KAMIŞLI Kamışlı, Gaziantep'in Nizip ilçesine bağlı bir köydür. Divan-ı Hümayun mühimme defterlerinde kayıtlı bir hü­ kümde Halep Türkmenleri arasında Kamışlı Cemaatı adın­ d a bir Türkmen o y m a ğ ı n ı n v a r l ı ğ ı n d an bahsedilmektedir 144 . Kanaatimizce Kamışlı köyü bu Ka­ mışlı Oymağı'nca kurulmuştur. KARABIYIKLI Maraş-Gaziantep arasındaki bir dağın adı Karabıyık­ lı'dır. Halep-Antep Türkmenleri arasında da Karabıyıklı adında bir oymak vardır 145 . Bir kısım Halep Türkmenleri­ nin yaz mevsimini Maraş'ın yaylaklarında geçirdiği'bilindi­ ğine göre Karabıyıklı Oymağı da bu dağa yerleşmiş, dağa ve aynı adı taşıyan köye kendi ismini vermiş olabilir. KARACABURÇ Gaziantep köylerinden birinin adı Karacaburç'tur. Köy halkının rivayetine göre, uzun süre ıssız kalan Karaca­ burç'a 200 yıl kadar önce Pazarcık yöresindeki Telbizek Köyü'nden Halil adında bir Türk gelip yerleşmiştir. Daha sonra Araban köylerinden Bekir Kahya, İbiş Kahya, Ufa143. Cevdet Türkay, age, s 453. 144 .... Meraş'ta Sultan Şeyhlü Cemaatı, Roha'da Döğerli Cemaatı, Türkmanı Halep'te, Türkman taifesinden Kamışlu ve Dengizli cemaatleri ile... 13 ra 1025 , Ahmet Refik, age, s 76, 77. 145 . Cevdet Türkay, age, s 4 60.


128

cıklı'dan Hasırcı Mehmet, Reyhanlı Aşireti'nden Hamey Mehmet, Kabasakal İsmail, Topal Fakı, Kıllı Obası'ndan Kel Hüseyin, Balcı Yusuf, Kara Ahmet, Aliman gibi aile reisleri, yakınları ile birlikte Karacaburç'a gelip yerleşmişlerdir 146 .

KARAÇOMAK

Karaçomak, Gaziantep merkez ilçeye bağlı köylerden biridir. Şehrin en eski ziyaretlerinden biri de Karaçomak adını taşımaktadır. Kuman özel isimleri arasında rastladığı­ mız Çomak kelimesi 14 7 bilindiği gibi Türkçe bir sözdür ve asa, değnek maııasına gelmektedir. KaşgarJı Mahmut ise çomak kelimesini "Uygurlarca ve bütün müslüman olma­ yan halkça müslümanlara verilen ad" şeklinde idh etmiştir 148. Karaçomak köyü'nün adı, muhtemelen Karaço­ mak Ziyareti'nde yatan Türk ulusu ile ilgilidir.

KARADEDE

--

Karadede, Gaziantep'te merkez ilçeye bağlı bir köy­ dür. XVII. yüzyılın sonunda Dulkadir ili'ne bağlı konar gö­ çer oymaklardan biri de Karadedeli adını taşımaktadır 149. Herhalde bu Karadedeli köyü, adı geçen oymak tarafından kurulmuştur.

KARAGÖZ

Karagöz, Gaziantep'in eski semtlerinden birinin adıdır, bu semtteki bir cami de Karagöz Camii adını taşımaktadır. 146. Ökkeş Aslan, Karacaburç, Gaziantep Kültür Dergisi, c 7, sayı 83, s 15, Gaziantep, Kasım 1964. 14 7. L. Rasonyı, Kuman Özel Adları, Türle Kultürü Araştırmaları, s 101, Yıl: III, IV, V, VI, Ank. 1973. 148. Kaşgarlı Mahmut, Divanü Lügat-it Türk, c 1, s 381. 1 49. Cengiz Orhonlu, age, s 75.


129

Kazak-Kırgızlar'ın bir boyunun .adı Karagöz'dür150. İran'da da oldukça kalabalık bir Karagözlü Türkmen Aşire­ ti vardır ki, bunlar aslen Safaviler devrinin ünlü Şamlu bo­ yuna bağlıdırlar151. Ancak, Gaziantep'teki bu yer adının yukarıdaki boylarla alAkalı olabileceğini zannetmiyoruz. Bu semt, eğer adını bir oymaktan aldı ise, bu oymak Halep Türkmenleri arasındaki Eymir teşekkülüne bağlı Karagöz Oymağı olmalıdır152. KARAMAN MEZREASI Karaman Mezreası, Gaziantep'in Oğuzeli ilçesine bağ­ lı bir köydür. Karamanlar'ı, 24 Oğuz boyundan Salurlann bir şubesi olarak tanıyoruz153 _ Aynca Kazak-Kırgızlar'ın Kiçi-Yüz kabilesinin Beyoğlu boyunun Tana şubesine bağlı bir oy­ makla, Argın Türkmenleri'nin bir oymağı da Karaman adı­ m taşımaktadır 154 . XVII. yüzyılda Erzurum ve Orta Ana­ dolu'da Karaman. Karamanlu adlarında oymaklara rastge­ lindiği gibi, Halep Türkmenleri boybirliği içinde Karaman­ lı isminde bir oymak vardır15 5. Fakat bütün bu adlar, Kara­ man Mezreası Köyü'nün ismini izah etmemize kafi gelmi­ yor. Belki de bu köy, adım, bölge Osmanlı idaresine girme­ den önce varolduğunu bildiğimiz Karamancık Köyü'nden almıştır. KARASAKAL 150. Hüseyin Namık Orkun, age, s 101. 151. Faruk Sümer, age, 63 8. 152. Cengiz Orhonlu, age, s 68. 153 . Abdülkadir inan, Karaman isminin İntişar Sahasına Dair, Halk Bilgisi Haberleri Dergisi, sayı: 6, s 96; 1st. 1930. · 154. lbid. 155 . Cevdet Türkay, age, s 481.


130

G�iantep'te merkez ilçeye bağlı köylerden biri Kara­ sakal'dır. Osmanlı devrinde. Rakka Türkmenleri arasında da bir Karasakal Oymağı vardır ki 156 bu oymak sonraki yıllar­ da kuzeye doğru çekilip, söz konusu köyü kurmuş olabilir. KARATAŞ Gaziantep'te Karataş adında iki yer vardır. Bunlardan biri Oğuzeli ilçe merkezine bağlı Karataş köyü, diğeri de Gaziantep-Kilis yolu üzerinde meskun olmayan bir mevki­ dir. Elbeyli Aşireti'ni incelerken de gördüğümüz gibi, bu aşirete bağlı oymaklardan biri Karataşlı adını taşımaktadır 157. XVII. yüzyılın sonlarında Rakka, Hama ve Kilis'te rastladığımız Karataşlı Oymağı 158 , eğer Elbeyli Aşireti'ne bağlı söz konusu oymak ise, bu yer isimleri onla­ ra nisbetle verilmiş olabilir. Elbeyli'ye bağlı Karataşlı Oy­ mağı'nın yerleştirildiği köyler arasında Karataş Köyü'nün bulunmaması bu ihtimali kuvvetlendirmektedir. Karataş­ lı'ya bağlı bir kısım obalar, daha sonra bugün Karataş Köyü'nün bulunduğu topraklara yerleşerek bu köyü kur­ muş olabilirler. KARAYUSUFLU Gaziantep'te merkez ilçeye bağlı köylerden biri Kara­ yusuflu adını taşımaktadır. Osmanlı İmparatorluğu devrin­ de, Gaziantep'in kuzey doğusundaki Rumkalc yöresinde Karayusuflu adında bir oymağa rastlanmaktadır 159. Fakat daha önce Halep yöresinde otururken, bilfilıare Anadolu'ya iskanları emredilen bir de Karalu Oymağı vardır 160 . Ancak 15 6. 15 7. 158 . 159. 16 0.

lbid, s 485 . Elbeyli Aşireti ile ilgili bölüme bakınız. Cevdet Türkay, age, s 101. lbid, s 48 9. Cengiz Orhonlu, age, s 68 .


131

bütün bu isimler Karayusuflu Köyü'nün adını nereden aldı­ ğını açıklamamıza yetmiyor. Acaba Rumkale yöresindeki Karayusuflu Oymağı bilahare güneye mi inmiştir, bilemi­ yoruz. KARAKENDİ Bu köy aşağıda, Kızılcakent bahsinde izah edilecektir. KEÇİLİ Keçili, Gaziantep'in Oğuzeli ilçesine bağlı bir köydür. Halep Türkmenleri boybirliği içinde Keçibeğli, Keçialcı ve Keçili gibi oymaklara 161 rastlamaktayız ki, bu köyü Daniş­ mentli Aşireti'ne bağlı Keçili Oymağı'nın kurmuş olabile­ ceğini tahmin ediyoruz. Köye daha sonra Baraklar yerleş­ mişlerdir. KEFERDİZ Cumhuriyet devrine kadar Maraş'a bağlı bir derbent olan Keferdiz, yeni Türk Devleti'nin kuruluşunu takip eden yıllarda Gaziantep'e bağlanmış, adı da Sakçagöz olarak de­ ğiştirilmiştir. Mühimme defterleri arasında rastlanan bir hükümde Keferdiz'in "Şenlendirilmesine" karar verildiği görülmekle162 beraber, bu kararın uygulanıp uygulanmadı­ ğını, uygulandı ise Keferdiz'e hangi oymakların yerleştiril­ diğini bilemiyoruz. Ancak, İslahiye Fırkası'nın bölgeye gelmesi ve İslahiye'nin iskanı sırasında Konya'dan Kara­ man Oğullan'nın akrabaları olan Kösebekir ve İncioğullan Keferdiz'e yerleştirilmişlerdir 163. Keferdiz (Sakçagöz) bu161. Cevdet Türkay, age, s 503. 162. Cengiz Orhonlu, Osmanlı lmparatorluğu'nda Derbent Teşkilatı, s 97, İstanbul 1967.' 163. Haluk Atalar, lslahiye'nin Coğrafya ve Tarihçesi, Gaziantep Kültür Dergisi, sayı 32, s 23, Gaziantep, Ağustos 1960.


132

gün Gaziantep'in bir bucak merkezidir. KULAGUZ

Kulağuz, Antep bölgesi Osmanlı idaresine geçmeden önce kurulan köylerden biridir. Türkçe bir kelime olan ku­ lağuz, bazı eski metinlerde yazdığımız şekli ile kaydedilmiştir 164 öncü, rehber, delil, kılavuz manalarına gelmektedir 165 _ Osmanlı devrinde Maraş yöresinde rastla­ dığımız Kulağuz Oymağı'nı 166 muhtemelen bu köy halkı meydana getirmiştir. KIRGIZ-KIRKIZ

Kırgız, Gaziantep'in Nizip ilçesine bağlı köylerden bi­ ridir. Bilindiği gibi Kırgızlar, Orhun Yazıtları'nda adı ge­ çen mühim bir Türk boyudur 167- Ebul Gazi Bahadır Han Kırgızlar'ı Oğuz Han'ın torunları arasında kaydetmiştir 16 8 , ancak Kırgızlar'ın Oğuz Türkleri'ne mensup olmadıkları kesinlikle bilinmektedir. Anadolu'nun muhtelif kesimlerin­ de Kazak, Tatar, Hun vs. gibi Oğuzlara mensup olmayan Türk kavimlerinin adını taşıyan bir çok köy bulunmasına rağmen Gaziantep'teki Kırgız köyü'nden başka Kırgızlarla ilgili herhangi bir yer ismine rastlanmamıştır. Yalnız Tun­ celi yöresinde Kırgızan adında bir aşiretin yaşadığını, büyük Türk destan şairi sayın Niyazi Yıldırım Genços­ manoğlu'ndan dinlemiş bulunuyoruz. Kırgızan, bilindi­ ği gibi Kırgızlar demektir. 1 64. Orhon Şaik Gökyay, Dedem Korkut Kitabı, s 25 3. 1 6 5. Kaşgarlı Mahmut, age,c 1,s 487. 166. Cevdet Türkay,age,s 548. 16 7. Kaşgarlı Mahmut, age,c 1,s 29, 30,45 8. 168. Bakınız. Şecere-i Terakime, Tercüman gazetesi 100 1 Temel Eser Serisi, İstanbul (Tarihsiz).


133

Kırgızlar'ın Gaziantep yöresine gelişlerini izfill etmeğe kaynaklar kiifi gelmiyor. Ancak Nizip'teki bu Kırgız Kö­ yü'nün Barak Aşiretinin Kırgız Oymağı tarafından kurul­ duğunu kesinlikle biliyoruz 169. Nizip'e bağlı Elif köyü de Kırgız Oymağı tarafından kurulmuştur ki bu iki köy halkı diğer Barak köylerinden farklı olarak Kırgız tipindedir. Baraklar'ın Gaziantep yöresine Orta Anadolu'dan gel­ dikleri, ilgili bahiste izah edilmişti. Kırgız Oymağı'nın Ga­ ziantep bölgesine onlarla birlikte geldiği şüphesiz olmakla birlikte, Orta Anadolu'ya nereden geldikleri meçhuldür. Tunceli civarında hfilen varlığını devam ettiren Kırgızan Aşireti'nden ayrılan bir Kırgız oymağı Baraklar'a iltihak ederek Antep bölgesine gelmiş olabilir. KOZANLI Kozanlı Gaziantep'te bir semtin adıdır. Halep Türk­ menleri arasında Kozanlı adında bir oymağa rastlıyoruz 170. Bu oymağın Adana'nın Kozan kasabasından Halep-Antep bölgesine sürgün veya iskiin edildiği şüphesizdir. Muhte­ melen bu Kozanlı Oymağı'nın şehir içine yerleşenlerine nisbetle bu semte Kozanlı denilmiştir 171. KÖRHACI OBASI Körhacı Obası Araban ilçesine bağlı köylerden biridir. Osmanlı kaynaklarında Nizip yöresinde bir Körhacı Oba­ sı'na rastlamaktayız l 72. Zannederiz bu oba, biliihare kuze169. 170. 17 1 .

Barak Aşireti ile ilgili bölüme bakınız. Cevdet Türkay, age, s 538. Bu semte halk Kuzanlı demektedir. Bu Kuzanlı adı ile 1486 Kaf­ kas Yıllığında rastlanan Türk aşiretlerinden Kuzanlı Terakime arasında isim benzerliğinin dışında bir yakınlık bulamadık. 172. Cevdet Türkay, age, s 54 1.


134 ye göçüp, bugün Körhacı Obası Köyü'nün bulunduğu top­ raklara yerleşmiştir. MEHMET OBASI Mehmet Obası, Gaziantep'in Nizip ilçesine bağlı bir köydür. Osmanlı İmparatorluğu devrinde Nizip yöresinde Mehmet Obası adında bir Türkmen Obası'na rastlıyoruz ı 73. Herhalde Mehmet Obası Köyü'nü bu oba kuımuş olmalı­ dır. MORCALI Gaziantep'te merkez ilçeye bağlı köylerden biri Mor­ calı adını taşımaktadır 174. XVIII. yüzyılda Halep yöresinde kışlayan ve Maraş dağlarında yaylayan bir Morcalı Oba­ sı'na rastlıyoruz 175 . Kanaatimizce bu köy, Morcalı Oba­ sı'nca kurulmuştur. NARLICA Gaziantep'te Narlıca adında iki köy vardır. Bunlardan biri Kilis ilçesine, diğeri de merkez ilçeye bağlıdır. Merkez ilçeye bağlı Narlıca köyü'ne XVI. yüzyıla ait tahrir defter­ lerinde rastladığımıza göre bu köy bölge Osmanlı egemen­ liği altına girmeden önce kurulmuştur. Kilis'e bağlı Narlıca Köyü'nü ise Siverek yöresindeki Narlıca Obası 176 kuımuş olabilir. Bu obanın aşiret kavgaları sebebiyle güneye doğu göçebileceğini tahmin ediyoruz. NOGAYLAR Nogaylar, Gaziantep'in İslahiye ilçesine bağlı bir köy173. İbid, s 580. 174. T.M.Y.K., c il, s 835. 175. Cevdet Türkay, age, s 591. 176.

lbid, s 602.


135

dür. Nogay, Cengiz Han'ın büyük torununun adıdır. Altı­ nordu'nun bir kısmına kumanda eden Nogay Han'ın idaresi altında yaşayanlara Nogay denmiş, böylece Nogay bir ka­ vim adı haline gelmiştir l77 . Kırım Savaşı'ndan sonra Rus­ ya'dan hicret ettiklerini bildiğimiz Nogaylar. üç bin hane olarak Hemite Kalesi'nden Misis'e kadar, Ceyhan Nehri'nin iki yakasına yerleştirilmişle.rdir 178 . Gaziantep'tcki Nogay­ lar Köyü, o tarihlerde kurulmuştur. Bu köyün yakınındaki Çakmak Köyü halkı da Nogay'dır. SARAYMAGARA Saraymağara Gaziantep'in Yavuzeli ilçesine bağlı köylerden biridir. Özbek Türklerine bağlı bir boy ve bir Kırgız oymağı da Saray adını taşımaktadır l7 9 . Gaziantep yöresinde Özbekler'in varlığını biliyoruz. Hatta yakın zamanlara kadar, bugünkü Ticaret Sarayı'run yerinde Özbekler'i himıi.ye etmek amacıyla kurulduğu anla­ şılan b�r Nakşibendi Tekkesi vardı. Tekke'yi Osman Ağa oğlu, Antep Mütesellimi Uşaklı Mehmet Ağa yaptırmıştır. Aslı Dr. Nizamettin Özgül'de saklı bulunan 12 Ran1azan, 1235 (23 Haziran 1819) tarihini taşıyan vakfıyeye göre tek­ kenin gelirleriyle Özbekler tercih edilmek suretiyle fakirler doyurulacaktır. Meşihata da evlattan evlata geçmek sure­ tiyle Buharalı Şeyh Hüseyin Efendi oturtulmuştur 1 80. l77 . Ahmet Caferoğlu, Katkasya Türkleri, Türk Kültürü Dergisi, sayı 38, s 17 3, Ankara. 178 . Ahmet Cevdet Paşa, Maruzat. hazırlayan: Yusuf Halaçoğlu, S 125. 1 79. Radlof, Sibirya'dan, c l, s.229. lst. 1 95 7, Hüseyin Namık Orkun. age, s 106, Abdülkadir lnan, Türk Kabile isimlerine Dair, Makaleler ve incelemeler, s 7 . 180. Cemil Cahil Güzelbey, Antep'te Nakşibendi Tekkesi, Gaziantep kültür Dergisi, sayı 49, s 7, Gaziantep, Ocak 1962.


136

İleriki bahislerde Bıykır Köyü'nü anlatırken de göre­ ceğimiz gibi Özbekler Bey'e bek derler. Gaziantep'te Esen­ bek Pınarı, Esenbek Kasteli, Esenbek Camii, Esenbek Su­ yu, Etebek Vadisi, Etebek Köyü, Etebek Pınarı gibi yer isimlerine sıkça rastlıyoruz ki, bütün bunlar Gaziantep Öz­ beklerinin oldukça kalabalık bir kitle teşkil ettiklerini gös­ tennektedir. Şu şartlar altında bu Saraymağara Köyü, Öz­ bek Saray boyuna mensup bir oba, yahut oymak tarafından kurulmuş olabilir, aynı şekilde bu köyü Antep yöresinde varlıklarını bildiğimiz Kırgızlar da kunnuş olabilirler. SARILAR, SARIKAYA

Gaziantep'te Sanlar adında iki, Sarıkaya adında da bir köy vardır. Sanlar köyünden biri Yavuzeli ilçesine bağlı bulunmaktadır ve Çepni boyunu anlatırken gördüğümüz gi­ bi, bugün Gaziantep'in en büyük köylerinden olan bu köyü Çepniler'in Sanlı Obası kunnuştur. O bakımdan bu köy ko­ numuzun dışında kalmaktadır. XVIII. yüzyılın başlarında Halep Türkmenleri arasın­

daki Karahasanlı-Ceridi'ne tabi Sakallı Oymağı'nın bir oba­ sının adı Sanlı'dır 181. Bir de Kıcıllı Aşireti'ne tabi bir San­ lı Oymağı vardır ki, bu oymak Arap aşiretlerinin baskıları sonucu iskan bölgesini terk ederek diğer bazı oymaklarla birlikte Halep, Şam, hatta Trablus yörelerine kadar kaçmış­ tır. Ancak, 21 Eylül 1720'de, kaçak aşiretlerin eski yerleri­ ne yerleştirilmeleri için şiddetli emirler verildiğini görüyoruz182 . Maraş civarında da aynca Sanlar adında bir oymağa rastlıyoruz183. Fakat bu oymağın bilahare Yozgat'ın Sor18 1. Cengiz Orhonlu, Osmanlı lmparatorluğu'nda Aşiretler ... s 76. 182. Cevdet Türkay, age, s 658 . 183. Cevdet Türkay, age, s 65 8.


137

gun kazasına bağlı Küçük Kırımlı ve isafakılı köylerine iskan edildikleri anlaşılıyor. Danişmentli Türkmenlerine bağlı bir başka oymak ise Sancalı adını taşımaktadır 184 . Sancalılar'a bugün Kilis'te kalabalık bir aile olarak rastla­ mamıza rağmen bu bilgilerle Sanlar ve Sarıkaya köyleri­ nin isimlerini izfilı edemiyoruz. SİNAN

Sinan, Gaziantep'in merkez ilçeye bağlı köylerindendi. XVI. yüzyıla ait tahrir defterlerinde bu köye Sinani adı ile rastlıyoruz. Bir de Malatya yöresinde Sinanlı adında bir oymak vardır ki 185 bu oymakla, söz konusu köyün irtibatı konusunda hertıangi bir bilgiye sahip değiliz.

SÖGÜTLÜ,ÖGÜMSÖGÜTLÜ Kilis ilçesine bağlı bir köy ve Nizip'te bir köy Söğütlü adını taşımaktadır 186 . Maraş, Ergani, Diyarbakır yöresinde Söğütlü adında konar göçer bir Türkmen oymağına rastla­ mamıza rağmen 187 bu oymağın Antep bölgesinde yerleşti­ ğine <lair herhangi bir kayıt bulamadık. Diyarbakır'da Sö­ ğütlü adında bir köy olduğuna göre Söğütlü Oymağı muh­ temelen bu köyü kurmuştur. Öğümsöğüt ise XVI. yüzyıl­ daki Antep köylerinden biridir.

SÜPÜRGÜÇ Süpürgüç, Gaziantep'in Araban ilçesine bağlı bir köy­ dür. Köyde Kürtçe konuşanlar bulunmakla birlikte, bunlar 1 84. Cengiz Orhonlu, age, s 6 9. Kırgızlar'ın Çerik şubı!sine bağlı bir boyun adı Sarıca olduğu gibi, Rumeli bölgesinde de Sarıcalı adında bir Türkmen oymağı vardır. 185. Cevdet Türkay, age, s 147. 186 . T.M.Y.K., c II, s 992,993. 1 87. Cevdet Türkay, age, s 682.


138

"Biz Bazikiyiz. Baziki Aşiretine mensubuz, Bozok Türk­ meniyiz" demektedirler 1 88. Gerçekten de Bazıki. Bozok kelimesinin bozulmuş şeklidir. Nitekim Uıfarun Suruç ilçe­ sindeki Türkmen aşiretlerinden biri de Baziki adını taşı­ maktadır. Bu aşiret, Kürkanlı, Acarlı, Salarlı, Ekinci, Koş­ yanlı gibi oymaklara ayrılmıştır. Kürkanlı Oymağı men­ supları Timur'un akrabaları olmakla iftihar ederler. Gerçek­ ten de Timur Kürkanlıdır 1 89 . Bunlar herhalde Timur'la be­ raber gelmiş olmalılardır. Kürkanlılar'ın bir kısmı Urfa'nın kuzeybatısında yerleşmişlerdir1 90. Divan-Ü Lugat-it Türk'te, süpürge demek olan süpürgü şeklinde bir kelimeye rastlıyoruz 191. Süpürgüç adı acaba bu kelime ile ilgili ola­ bilir mi? Yoksa ünlü Silsüpür Ceridi ile mi alfilc.alıdır, bile­ miyoruz. Günümüzde Kürtçe diye karşımıza çıkan dil, gerçekte müstakil bir dil olmayıp Arapça ve Farsça kelime nispeti fazla olan proto-Türkçedir. Bu konuda Kazım Mirşan ve Prof. Dr. Tuncer Gülensoy'un başlattığı çalışmalar iler­ ledikçe doğu ve güneydoğu Anadolu'daki bazı aşiretlerimi­ zin kullandığı bu dilin üzerindeki sisperdesi kalkmakta ve çok eski bir Türkçe olduğu görüşü ağırlık kazanmaktadır. 1 88. Cemil Cahit Güzelbey, Araban Tarih ve Folklorundan Bir De-­ met, Gaziantep Kültür Dergisi, s 1 2 1 , s 21 , Gaziantep Ocak 1968. 1 89. Mustafa Kafalı, Timur Maddesi, l. A., c 12, s 336. Abdülkadir inan, Timur ve Ahfadının Mezar Kitabeleri, Makaleler ve incelemeler, s 591 . 190. Suruç'taki Barazi Aşireti'nin Alaeddinli Oymağı mensupları da kendilerinin Konya'dan geldiklerini ve Selçuklulardan olduklarını söyle­ mektedirler. Oymağın taşıdığı ünvan da bu iddianın doğruluğunu göster­ mektedir. 191 . Kaşgarlı Mahmut, age, c 1, s 490.


139 UZUNLU, UZUN ALİ

Uzunlu, Kilis, Uzunali, Oğuzeli ilçe merlc.ezlerine bağ­ lı birer köydür. Halep Türkmenleri arasında Uzuncalı ve Uzun Osmanlı adında iki oymağa rastlıyoruz 192 . Fakat bu köyleri bu oymakların kurduğuna dair tutarlı bir bilgiye sa­ hip değiliz. YAYCI

Yaycı, Gaziantep'in merlc.ez ilçeye bağlı köylerinden biridir. Osmanlı İmparatorluğu devrinde Halep Türkmenle­ ri arasında Yaycı adında bir oymağın yaşadığını biliyoruz 193 • Yaycı Köyü, herhalde Yaycı adındaki bu Türle.men oymağı tarafından kurulmuştur. ÖREN-VİRAN

Türkler, sahip oldukları ülkelerin isimlerini değiştir­ medikleri gibi, eski kavimlerden kalma köy veya kent ha­ rabelerinin yakınlarına yerleştikleri zaman da bu harabelere ören 194 veya viran adını vennişler, buna, ya mensup olduk­ lan aşiret, oymak ya da obanın ismini, yahut toprağın ren­ gine göre ak, kara kızıl gibi sıfatlar ekleyerek yeni isimler yapmışlardır. Eğer bu türlü harabeler veya yeni inşa edilen köyler bir tepe üzerinde veya civarında ise, genellikle köy adı üyük, öyük, höyük, büyük şekillerinde telaffuz edilen bir kelime ile anılmıştır 195. Gaziantep'te ören-viran ve hü. yük-üyük ekleriyle anılan köyler şunlardır: 192. Cevdet Türkay, age, s 752. 193 . .lbid, s 767. 194. ören, her nesnenin kötüsü manasına gelen Türkçe bir kelimedir. Bakınız, Kaşgarlı Mahmut, age, c 1, s 76. 195. üyük, tepe gibi yüksek yer demektir. Bakınız Kaşgarlı, age, c l, s 85.


140

Karacaören, Küçük Karacaören, (Bu isimde aynı ilçe­ de, Oğuzeli'nde iki köy vardır, bunlardan biri iç kısımlarda. diğeri Suriye hududu yakınlarındadır). Büyük Karacaören, Karacaviran, Karacaören (İsHihiye). Karacaören (Kilis), Eskiviran, Dazhöyük, Kurucahöyük, Akçahöyük, Devehö­ yüğü, Karahöyük, Elbistanhöyüğü, Başkenthöyüğü, Cingi­ fehöyüğü, Körahmethöyüğü, Tılsümenhöyüğü, Şehzadehö­ yüğü, Cecehöyüğü, Araphöyüğü, Mesthöyük, Şatırtıöyüğü, Telhöyük, Karahöyük, Maltepehöyüğü, Mertmenhöyüğü. OBA SÖZÜ İLE ANILAN KÖYLER İsimlerinin sonuna Türkçe oba sözünü alan köyler de şunlardır: Acaoba, Azeroba, Yamaçoba, Bozonun Obası, Kara­ sakız Obası, Hamo Obası. Dumanlar Obası, Şıhhasan Oba­ sı. Simo Obası. Mehmet Obası, Güro Obası, Yelbüken Obası, Silo (Süleyman) Obası. Keşre Obası, Körtıacı Oba­ sı, Meci Ali Obası, Zirar Obası. Çıldıroba, Çukuroba, Öte­ kioba, Ortaoba, Kötüoba, Ağalarobası. TÜRK, OGUZ, YURT ADINI TAŞIYAN YERLER Türkyurdu (Nizip'in kuzeyinde), Türkyurdu (Suriye sınırında), Türkbahçe. Yeniyurt (Kilis), Yeniyurt (Araban). Alanyurt, Oğuzları. (Oğuzpınan, XVI. yüzyıldan önce ku­ rulan köylerden Isbatırın'da bulunmaktadır.) Şimdi bu pı­ nar kurumuş ve adı unutulmuş mudur bilemiyoruz. Biz Oğuz Pınar ismine Antep Şer'i Mahkeme Sicillerinde rast­ ladık (C. 143, s 82).


141

TÜRK KÜLTÜRÜ İLE İLGİLİ YER ADLARI ALADAN Alahan, Oğuzeli ilçe merkezine bağlı bir köydür. Bu köyün hemen civarında ve Suriye'nin sınırı yakınlarındaki bir başka köy de Salhan adını taşımaktadır. Biz Atahan ve Salhan adında hertıangi bir oymağa rastlamadık. Fakat bu köylerin Türkçe tarafından kurulduklarının delilidir. Bilin­ diği gibi Han, çok eski ve yaygın bir Türk ünvanıdır. Belki de bu köyler bizim tesbit edemediğimiz veya kaynaklarda adlarından söz edilmeyen oymak başkanlarının veya Türk kahramanlarının isimlerinin hauralarıdırlar. ALTIN'{AŞ Gaziantep'in Araban ilçesindeki bir köy, bir ova ve bir kale Altıntaş adını taşımaktadır. Türkçe bir kelime olan al­ Un, şahıs. boy ve yer adı olarak Türk efsanelerinin, Türk destanlarının, Türk mitolojisinin adeta temel motiflerinden birini oluşturmuş, bütün Türk Dünyası'nca. bilinen ve hala yaşayan bir isim haline gelmiştir. Türk mitolojisinde bir meleğin adı Altınay'dır 1 • Orhun Yazıtlan'nda Altın Yış, Altın Tamgan Tarkan şeklinde yer ve şahıs ismi olarak rastladığımız altınla türetilmiş isimleri, destan kahramanla­ rı arasında da görüyoruz. Bir Türk destan kahramanı ve Cengizname'ye göre Cengiz Han'ın babasının adı Altın Han'dır 2. Aynı şekilde Sagaylar'ın Ay Möke Destanı'nın kahramanı Alp Ay Möke'nin babasının ismi Altın Er­ gin'dir 3. Özbek Han'ı Şeybanf Muhammed'in bir muamma1. Bahaeddin Ôğel, Türk Mitolojisi, c 1, s 519. 2. Abdülkadir İnan, Türk Destanları, Türk Kültürü El 3 81. 3 . İbid, s 3 85.

Kitabı,

s 378,


142

sında Alun Kağan adı geçtiği gibi 4, Gazneli Türk İnıpara­ torluğu'nun kurucusu Gazneli Mahmut'un komutanlarından birinin adı da Aluntaş'ur5 .. Bu gerçek ve destani mahiyetteki şahıs isimlerinden başka altın adı ile anılan Türk oymakları da vardır. Kara­ Kırgızlar'ın 6 ve Kıpçaklar'ın birer oymağının adı Altın'dır7 . Altaylar'daki Telös-Teles Gölü'ne Altay Türkleri Altın Göl adını vermişlerdir 8. Kaşgarlı Mahmut, Altın Kan adında bir yerden bahsetmektedir. Türkistan'daki bir sıradağ ise Alun­ dağ adını taşımaktadır. Bilindiği gibi büyük bir Türk devle­ tinin adı da Altınordu idi. Altın'ı yer ve şahıs adı olarak kullanma geleneğinin, Türkler Önasya'ya gelince de devam ettiği anlaşılıyor. Irak'taki Altınköprü şehri Gaziantep'teki AlUntaş Ovası, Altıntaş Köyü, Altıntaş Kalesi ve Anadolu'daki diğer yer isimleri de muhakkak ki bu geleneğe uyularak verilen isim­ lerdir. ARDIL, ARTIL Araban ilçesine bağlı köylerden birinin adı Artıl'dır. Ancak bu kelime zamanla değişerek Ardıl haline gelmiştir. Bugün maalesef kullanılmayan ve ölü bir kelime haline ge­ len Artıl'ı, Kaşgarlı Mahmut, Divan-ü Lügat-it Türk'te "Yüklemek, binmek, ardılmak, bir binit üzerine başı bir ta­ rafa, ayaklan bir tarafa gelmek üzere heybe gibi ardılmak, 6. Hüseyin Namık Orkun, Türk Dünyası, s 69. 7. Abdülkadir lnan, Türk Kabile İsimlerine Dair, Makaleler ve İnce­ lemeler, s 5. 8. Abdülkadrir lnan, Altay-Yenisey Türkleri, Makaleler ve İnceleme­ ler, s 35. Aynı müellif Sagay Türkleri, Makaleler ve İncelemeler, s 50.


143

erişilmek" şeklinde izah etmektedir 9. Kelime, Türkçede sık sık rastladığımız T-D değişmesiyle ardıl Mline gelmiştir ve bugün Gaziantep'te ardıl imlisıyla telaffuz edilmektedir. Oıtıun Yazıtlan'nda ve Kaşgarlı'nın eserinde rastladı­ ğımız öztürkçe kelimeleri Gaziantep'te yer isimleri olarak görmemiz, Gaziantep Türklüğü konusunda fikir verdiği gi­ bi, şehrin eski tarihlerde Türldeştiğinin de en büyük delille­ ridir. ARIL

Gaziantep'te merkez ilçeye bağlı köylerden birinin adı Anl'dır. Ani da, tıpkı ardıl gibi, asırlardan beri kullanılma­ yan Türkçe bir kelimedir. Oıtıun Yazıtlan'nda "Türk budun tokurkak sen. Açsık tosık ömez sen. Bir todsar açsık ömez sen. Antagıngın üçün igidmiş kağanıngın sabın almatın yir sayu bardıg. kop anda alkıntıg, anltığ" 10 şeklinde geçen ani kelimesi "Temizlenmek, mahvolmak, yokolmak, harap olmak manaıannı ifade etmektedir 11 . Kaşgarlı Mahmut ise ani kelimesini "Yerinmek, kaygılanmak, kendine kızıl­ mak" şeklinde izah etmiştir l2 _ ARKIK

Arlc.ık, Antep Halep bölgesi Osmanlı idaresi altına gir­ meden, belki de Selçuklular devrinde kurulan köylerden bi9. Kaşgarlı Mahmut. Divanil Lügat-it Türk, c 1, s 244. 10. Türk Milleti tokluğun kıymetini bilmezsin. Açlık, tokluk düşün­

mezsin. Bir doysan açlığı düşünmezsin. Öyle olduğu için, beslemiş olan Kağanının sözünü almadan her yere gittin. Hep orada mahvoldun, yok edildin. (Kültegin abidesi, güney cephesi) Muharrem Ergin, Orgun Abi­ deleri, s 50. l 1. Bakınız, Muharrem Ergin, Orhun Abideleri, s 88, 1st. 1970. 1 2. Kaşgarlı Mahmut, age, c 1, s 294.


144

ridir. Arlok kelimesi de, ardıl ve anı kelimeleri gibi Türkçe bir kelime olduğuna göre, köyün bir Türk oymağı tarafın­ dan kurulduğu kesindir, ancak ne zaman ve hangi oymak veya obaca kurulduğuna dair herhangi bir kayda rastlaya­ madık. Arkık kelimesini Kaşgarlı Mahmut "Aykın, iki du­ var ve iki direk arasına çapraz olarak konulmuş ağaç, inatçı kimse"l3 mfuıfilanyla izfilı etmektedir. BALIK Türk kültürünü yaratan ve Türklerin yerleşik hayata sanıldığından çok önce geçtiğini bildiren kelimelerden biri balıktır. Destanlar devrinden beri bildiğimiz bu kelime, bazı Türk oymaklarına ad olmakla beraber, şehir, kale, saray, balçık, çamur, mfuıalanna gelmektedir. Uygurlar'ın türeyiş destanında Arkun Nehri kenarında Ordu Balıg adında bir şehirden bahsedildiği gibi 14, Orhun Yazıtlan'nda da Togu Balık ve Beş-Balık kentlerinden söz edilmektedir. "Dokuz Oğuz milleti kendi milletim idi. Gök, yer bu­ landığı için düşman oldu. Bir yılda beş defa savaştık. En önce Togu Balık'ta savaştık." 15 "... Otuz yaşımda Beş Balık'a doğru ordu sevkettim. Altı defa savaştım. Beş Balık onun için kuruldu."16 Türk destanlarında ve Orhun Yazıtlan'nda geçen balık sözünü, Kaşgarlı Mahmut şöyle izah etmektedir: "Balık sözü İslamlıktan önce, Türklerce, sığınak, kale _ ve şehir 13. İbid, C 1, S 1()(). 14. Bahaeddin Öge!, age, s 75. 15. Muharrem Ergin, age, s 13. Hı. lbid, s 25.


145

manasına söylenen bir söz idi. Uygur lehçesinde de böyle­ dir. Uygurların en büyük şehirlerinden birisine Beş-Balık adı veriliyordu. Burası Uygurlar'ın en büyük şehridir. Beş şehir demektir. Bundan başka diğer bir şehirlerine de Yen­ gi Balık adı verilir, yeni şehir demektir."17 Kaşgarlı Mah­ mut, Balıklığ=Balıklı kelimesinin ise. "Çamurlu yer" anla­ mına geldiğini bildirmektedir l8 _ Türk Dünyası'nda, yukarıda zikredilen isimlerden baş­ ka Kuz Balık, Beş Balık Vadisi, Beş Balık Yaylası, Çanba­ lık, Hanbalık, Baybalık, Yanıbalık, İlibalık vs. gibi şehirle­ re rastlıyoruz ki 19 bµtün bunlar kelimenin çok geniş bir sa­ haya yayıldığını ifade etmektedir. Bugün, Başkurdistan'ın İsterlitamak kantonuna bağlı Meleviz nahiyesinde Balıklı adında bir köy bulunmaktadır 20. Balık kelimesine sonraki asırlarda oymak ve boy ismi olarak rastlıyoruz. Kara-Kırgızlar'ın Ong Şubesi'ne bağlı bir boyun adı Balık, Kazak-Kırgızlar'da da bir oymağın adı Karabalık'tır 21 _ Bir Kıpçak oymağı da aynı şekilde Karaba­ lık adını taşımaktadır 22 _ Destanlar devrinden beri varlığını ve yaşadığını gör­ düğümüz Balık kelimesine Gaziantep'te dört yerde rastlan­ maktadır. Bunlar dan ikisi Balıklı, ötekiler de Balıkalanı ve 17. Kaşgarlı Mahmut, age, c III, s 356. 18. İbid, C 1, S 379, 489. 19. Reşit Rahmetı Arat, Balık Maddesi, 1. A., c il, s 275, Kaşgarlı, 1, s 1 03, 317, Bahaeddin Öge!, Türk Kültür Tarihi'ne Giriş, c 1, s 50, 193, ank. 197 8. 20. Akdes Nimet Kurat, Rusya'da Türklük ve İslamiyet, Türk Kültürü El Kitabı, s 1 292. 21. Hüseyin Namık Orkun, age, s 101, 69. 22. Abdülkadir İnan, Türk Kabile İsimlerine Dair, Makaleler ve İn­ celemeler, s 4.


146

Balık şeklindedir. Çocukluğumda çamurlu bir yer olduğu­ nu hatırladığım, bugünkü hükümet konağı civarındaki bir semtin adı Balıklı'dır. Halk bu semte Balıkağan derdi ki herhalde bu kelime, balıklığ=çamurlu sözünden muharref­ tir. Aynı şekilde Kilis ilçesinin Musabeyli Bucağı'na bağlı bir köy Balıklı, İslfilıiye ilçesine bağlı bir köy de Balıkalanı adını taşımaktadır. Bu son iki yer adı, zannederim sığınak, sığınılan yer manalarına kullanılmaktadır. Bir dere adı olan Balık Suyu ise belki de sığınak suyu anlamına gelmektedir. BIYKIR

Bıykır, Oğuzeli ilçe merkezine bağlı bir köydür. Bey kelimesini Özbek ve Kazak Türkleri Bek, Kırgız Türkleri ise Bıy şeklinde yazar ve telaffuz ederler. Kır ise, bildiği­ miz kır manasını ifade etmektedir. Şu şartlar altında bu Bıykır köyünün anlamı Kırbeyi demek oluyor. ÇAPALI

Gaziantep köylerinden biri Çapalı adını taşımaktadır. Kelimenin kökü olan Çapa sözünü Bahaeddin Ögel şöyle izfilı ediyor: "Yaba, yapa sözleri Anadolu ve Çağatay Türk lehçelerinde aynı manada kullanılan harman fil.etleridir. Kırgız Türkçesinde ünsüz Capa şekline girmiştir. Kanaati­ mize göre Anadolu'daki Çapa sözü de buradan gelmektedir 23." XVI. yüzyıla ait tahrir defterlerinde adına Çapalu ola­ rak rastladığımız bu köy, Gaziantep'in en eski köyleri ara­ sında bulunmaktadır. Köyün Türkçe isim taşıması, bir Türk yerleşme bölgesi olduğunu açıklamasına rağmen, ne zaman ve hangi oymakça kurulduğuna dair elimizde herhangi bir kayıt yoktur. 23. Bahaeddin Öge!, age, c II, s 45.


147

DOKURCUN,TOKURCUN Dokurcun, tıpkı bir önceki bahiste gördüğümüz Çapa kelimesi gibi Türk tanın kültürüne yerleşmiş kelimeler ara­ sındadır. XVI. yüzyıla ait vergi tahrir defterlerinde adına rastlamadığımız Dokurcun Köyü'nün, oldukça geç devir­ lerde kurulmuş olmasına rağmen Türkçe bir isim taşıması Antep bölgesi Türklerinin dil ve ona bağlı olarak milli kül­ türlerini korumak konusundaki hassasiyetlerini izfilı etmek bakımından büyük önem taşımaktadır. T-D değişmesiyle Dokurcun haline gelen bu kelime "Çeşitli sayılardaki ekin demetlerinden yapılmış yığın" manfuıını ifade etmektedir 24. Kent kelimesi, şehir ve köy mıinıilarına gelen Türkçe bir kelimedir. Kaşgarlı Mahmut, bu sözcüğün "Şehir, Oğuzlara ve Oğuzlara uyanlara göre de köy" anlamına geldiğini yazmaktadır 25 . Türkistan'da Taşkent, Çimkent, Hokent, Özkent. Yarkent, Yengikent vs. gibi çok eski ta­ rihlerde inşa edilmiş şehirlerin bulunuşundan bu kelimeyi doğu Türklüğünün şehir mıinfuıına kullandığı anlaşılmakta­ dır. Batı Türklüğü ise kelimeyi daha ziyade köy anlamında kullanmıştır. XVI. yüzyıla ait vergi tahrir defterlerinde, Antep'te, Sazlıkendi, Kıirtkendi, Kızılcakent, Akçakent, Bedirkendi, Belankendi, Kayakendi, Başkendi gibi kôylere rastlıyoruz ki, bu köylerin tümü de Osmanlı egemenliğin­ den önce kurulmuşlardır ve bölgenin çok eski tarihlerden beri bir Türk beldesi olduğunu izah bakımından büyük de­ ğere sahiptirler.

KÖRKÜN Merkez ilçeye bağlı Körkün Köyü, XVI. yüzyıldan 24. İbid,C il, S 37. 25. Kaşgarlı Mahmut, age,c 1,s 343,344.


148

önce kurulan köylerden biridir. Kör, gönnek, bakmak. 26, Kün de gün demek olduğuna göre 27 Körkün, Güngör manasını ifade etmektedir. İslam öncesi Türk kültüründen mesajlar veren kör ve kün kelimelerine Omun Yazıtlan'nda ve destanlarda rastlamak mümkündür. SAZGIN

Gaziantep merkez ilçeye bağlı Sazgın Köyü, bölgenin Osmanlı idaresine ginnesinden önce kurulan köylerdendir. Kaynakların fevkalade kısırlığı sebebiyle köyün tarihçesi ve sazgın sözünün manası hakkında herlıangi bir malQmata sahip değiliz. Divan-ü Lügat-it Türk'te "rengi kara, dikenli bir dağ ağacına Süzgıln" denildiği kayıtlıdır28. Acaba bu sazgın kelimesi Süzgün sözcüğünün bozulmuş şekli midir, bilemiyoruz. SİNLER

Gaziantep'te, bugünkü fuar sahasının bulunduğu semte halk öteden beri Sinler demektedir. Öztürkçe bir kelime olan sin, mezar manasına gelmektedir29_ Yaşlılar, Sinler denen bu semtte, vaktiyle halkın ziyaret ettiği birkaç meza­ rın bulunduğunu hatırlamaktadıı-30. 28 . lbid, c I, s 443. 29. lbid, c III, s 138 .

30. Antepliler asırlar boyunca Araplarla yanyana hatta içiçe yaşama­ larına rağmen dil ve törelerini hassasiyetle muhafaza etmişlerdir. Ömer Asım Al_(soy'dan öğrendiğimize göre 1 885 yılında Antep'e Türkçe bilme­ yen Arap bir kadı tayin edilince halk tepki gösterir. Şair Hasırcıoğlu da bu tepkilere tercüman olarak meşihat makamına şöyle bir dilekçe gönde­ rir: Antep, bütün halkı Türkçe konuşan bir Türk şehridir. Gönderilen ha­ kim Türkçe bilmez bir Araptır. Allah Kur'lin-ı Kerim'de her kavme kendi diliyle konuşan bir peygamber gönderildiğini buyurmaktadır. Bize Türk­ çe konuşan bir hakim gönderilmesini bütün ahali adına dilerim. Ömer Asım Aksoy, Antep'te Dil lhtilfilinin Kökü, Gaziantep Kültür Dergisi, sa­ yı 33, s 5. Gaziantep, Eylül 1960.


149 ŞARAKÜSTÜ, ŞARKA YA

Şaraküstü, Gaziantep'in en eski semtlerinden biridir. Rivayete göre bir zat, asıl şehir kale civarında iken şehre küsüp, buraya yerleşmiş, o sebeple de bu semte Şaraküstü denilmiştir. Semtin adı resmen Şehreküstü olduğu ve Şeh­ reküstü ismi aydınlarca da benimsendiği halde, halk ısrarla Şaraküstü adını muhafaza etmektedir. Bu semtte oturanıv da "Şehreküstülüyüm" demezler, "Şaraküstülüyüm" veya "Şaraküstü'de oturuyorum" derler. Bu semtten başka Gazi­ antep'te Şarkaya ve Diğerşaıkaya adında iki köy vardır. Şar, bilindiği gibi Türkçe bir kelimedir ve şehir manasına gelmektedir. Doğu Türkleri arasında pek rastla­ madığımız bu kelime, Batı Türkleri, genellikle de Kıpçak Türk kültür çevrelerine ait kaynaklarda sık sık kullanılmaktadır3 1. Birçok halk şairi, eserlerinde şehir yeri­ ne şar sözünü tercih ettiği gibi32, Anadolu'daki Türkmen oymak ve obaları da kurdukları bir kısım köylere şar adını vermişlerdir. TATAN

Tatan, Gaziantep'in Oğuzeli ilçe merkezine bağlı bir köydür. Kelimenin kökü olduğunu sandığımız Tat Türle şi­ velerinde muhtelif manalara gelmektedir. Uygur şivesinde yabancı, acem, gayrimüslim demek olan Tat, Orhun Ya­ zıtları'nda da aynı anlamda kullanılmıştır33 _ Dede Korkut OğuznAmeleri'nde Tateri şeklinde geçen 34 sözcüğü, Kaş­ garlı Mahmut çeşitli mAnfilarıyla açıklamakta ve "Şehirde 31. Bahaeddin Öge!, age, c 1, s 241. 3 2. Var imdi gez şardan şara/Şöyle garip bencileyin (Yunus) 33. Bakınız, Orhun Abideleri, Haz. Muharrem Ergin, sözlük kısmı. 34. Bakınız, O. Şaik Gökyay, Dedem Korkut Kitabı, muhtelif sayfa­ lar.


150 yaşamayıp esir olmayan tebaa" şeklinde izfilı etmektedir 35 . Hüseyin Namık Orkun ise Batı Anadolu'da Tatlar adında bir Türk oymağından bahsetmektedir 36. Biz o kanaatteyiz ki Gaziantep'teki bu köy, Farsça an ekiyle çoğul hfile geti­ rilmiş ve şehirde yaşamayanlar mfulisına bu adı almıştır. Çünkü köy halkının Farslıkla ve Farsça ile hiçbir münase­ beti yoktur.

TERKEN Gaziantep'in İslihiye ilçesine bağlı bir köy olan Ter­ ken, eski bir Türk ünvanıdır. Terken kelimesini Kaşgarlı Mahmut, "Viliyet üzerine vali olan kimseye karşı hakan­ lıklann aytasıdır, kendisine itaat edilen demektir, Hakanlık makamında oturmayanlara bu söz söylenmez" şeklinde izfilı etmektedir 37. Kaşgarlı Mahmut aynca Şaş şehrinin bir başka isminin de Terken olduğunu belirtmektedir 38.

TİNGÖNÜ Gaziantep'te şimdi park Mline gelen bir yere halk Tin­ gönü derdi. Yaşlılardan öğrendiğimize göre yakın zaman­ lara kadar bu semtte bir devlip, yani beygir gücü ile bulgur döven bir değirmen ve bu değirmenin önünde de büyükçe bir soku vardı. Bulgur serip kurutmakta kullanılan bu mey­ danın, kışın çamur deryası hfiline geleceği tabii olduğuna 35. Kelimenin diğer manalan için bakınız, K aşgarlı Mahmut, age, c 1,S 36,454,486,C il,S 3, 216, 280. 36. Hüseyin Namık Orkun, age, s 197. 37. Kaşgarlı Mahmut,age,c 1, s 441, Terken katun kutınga tegür mendin koşuğ Aygıt sizing tapugı ötnür yengitapuğ (Sultan Hatun'un huzuruna benden koşma sun/sizin hizmetçi yeni hiz­ metler umuyor de. Kaşgarlı, age,c 1, s 376. 3 8. İbid,C 1, S 44 3 .


151

göre, halle buraya çamur önü manasına teng önü demiş ola­ bilir, çünkü teng, Türk dilinde çamur demektir39. Ancak bir de soku m§n!sına gelen ting kelimesi vardır4°. Şu şart­ lar altında eğer bu Tingönü ·çamur anlamına gelen teng ke­ limesinden muharref değilse, mutlaka soku önü manasına kullanılmıştır.

ÖKSÜRÜK DELİGİ Türk taş kültü ile ilgili Met ve inanmalara Gaziantep yöresinde sıkça rastlanmaktadır. Halk öksüren çocukların, öksüıiik deliğinden geçince tedavi olacağına inanmaktadır. Tesbit edebildiğimiz kadarıyla Gaziantep'te dört öksüıiik deliği vardır. Bunlardan biri şehir içinde Bahçelievler-Hoş­ gör yolu üzerindeki mağarada, ötekiler ise Cünüd'ün Dağı, Humanız ve Araban-Besni arasında, Ziyaret Çayı civarın­ daki tepede bulunmaktadır 41 _

ZİYARETLER Bütün Anadolu'da olduğu gibi Gaziantep'te de genellikle kadınların çeşitli dileklerde bulundukları birçok ziya39. lbid, C l, S 528. 40. Bahaeddin Öge!, age, c IV, s 153. 41. Taşla ilgili inançların bir hayli yaygın olduğu Gaziantep'te, bazı kimselerin parmaklannda kantaş ı ile yapılmış yüzükler vardır. Bu yüzük­ ler burnu kanayan bir adamın alnına temas ettirilirse kanın derhal duraca­ ğına inanılmaktadır. Korkutaşı denilen kırmızı renkli bir taş da tedavide kullanılmaktadır. Bu kırmızı taşı, beyaz bir taşa sürerler ve bazı yerleri kızaran beyaz taşı su ile yıkayarak bu suyu korkan kimseye içirirler. Ağ­ nyan dişleri ise çakmak taşlarının iyi edeceğine inanılmaktadır. Çakmak taşları ya bir cezvede kaynatılıp suyu içilmekte, ya da yedi gün süre ile bir çakmak taşı dişe hafifçe dokundurulmaktadır. Bu tedaviyi yapanlar dişlerinin ömür boyu ağrımadığını söylemektedirler (Ali Rıza Yalgın, Anadolu'da Sihirli T aş lar, Halk Bilgisi Haberleri Dergisi, c III, sayı 28, s 97, 15 Eylül 1933.


152

ret vardır. Dağ köylerine kadar bütün Gaziantep'e yayılan bu ziyaretlerin bir kısmı sadece ziyaret adını taşımakta, bir kısmı ise Aydın B_aba, Şıhbaba, Loğbaba, İmam Gazali, Karataş, Çatalkabir, Damlataş, Karaçomak vs. gibi isimler­ le anılmaktadır. Bazı ziyaretlere yılın muayyen günlerinde gidilip kurbanlar kesilmekte, ziyaret buğday saplarından yapılmış süslerle süslenmekte ve bez parçalan bağlanarak dua edilmektedir. Nizip'in Kamışlı köyündeki Damlataş zi­ yaretinde kurban ceylan tercih edilmektedir42. Halk, ziya­ retlerin duvarlarına küçük taşlan yapıştırır ve bez parçala­ rını bağlarken, kendine, köyüne veya hayvanlarına arız olan hastalıklardan kurtulacağına inanmaktadır43. DİGERLERİ Bu saydığımız yer isimlerinden başka Gaziantep'te es­ ki Türk kültürü ile ilgili olarak Orul, Sant ve Uruş adında köyler vardır. Bunlardan Orul, biçilmek44, Sant, sannak 45, Dede Korkut Oğuznfunelerinde sık sık geçen uruş ise uğ­ raşmak, savaşmak demektir46. TOTEMİK İZLER TAŞIYAN YER ADLARI Gaziantep'te eski Türk totemlerinin adlarını taşıyan onbeş yer adı tesbit etmiş bulunuyoruz. Bu yerlerden dördü 42.

Uğurol Barlas, Kamışlı Köyü, Gaziantep Kültür Dergisi, c V, sayı s 22, Gaziantep Ekim 1962. 4 3. Cemil Cahit Güzelbey, Ali Bayram Oğulları, Gaziantep Kültür Dergisi, sayı 101, s 23, Gaziantep, Mayıs 1966, aynı müellif, Karaçomak, Gaziantep Kültür Dergisi, sayı 31. s 22, Gaziantep, Temmuz 1960, Ali Rıza Yalgın, Anadolu'da Sihirli T aşlar, Halk Bilgisi Haberleri Dergisi, c III, sayı 28, s 97, IS Eylül 1933. 44. Tanğ oruldı = ekin biçildi, Kaş garlı, age, c I, s 94 . 45. Kaşgarh Mahmut, age, c il, s 304. 4 6. lbid, el, s 12, 61. 5 8,


153

kurt, dördü çakal, ikisi yılan adı ile anılmaktadır. Ötekile­ rin adı ise Çakır, Doğan, Kartal, Sanca ve Tuma'dır. ÇAKAL (Bu Türk toteminin adını taşıyan köy, obalarla ilgili bahiste anlatılmıştır). ÇAKIR Adı, Ekinveren olarak değiştirilen Telsaved köyüne XVI. yüzyıla ait kayıtlarda "Tel Saved nam-ı diğer Çakır" şeklinde rastlıyoruz. Herhalde Türkler, Tel Saved'e yerle­ şince adını Çakır olarak değiştinnişlerdir. Çakır, gözü pek manasını ifade eden Türkçe bir kelimedir47. Doğan cinsin­ den bir kuşun adı olan Çakır, efsanevi Türk tarihine göre Oğuz Han'ın oğlu Deniz Han özünün de ongunu, yani totemidir 48 . Gaziantep yöresine Deniz Han'ın torunlarının yerleştiğini bildiğimize göre, Oğuzeli ilçe merkezine bağlı bu köy, bu boylardan herhangi biri veya onlara bağlı bir oymak tarafından kurulmuş olabilir. DOGAN 24 Oğuz boyundan İğdirler'in totemi Doğan, Avşarla­ rınki ise Beyaz Doğan'dır. Gaziantep'teki Doğanca köyüne Avşarların ad vermiş olması kanaatimizce daha büyük bir ihtimaldir. Çünkü Antep yöresinde İğdirlere pek rastlan­ mamaktadır. Avşarların totemi olan Beyaz Doğan'ın za­ manla Bozdoğan şeklinde söylendiği anlaşılıyor. Ferruh Arsunar'ın derlediği bir Antep türküsünden anlaşıldığına göre Bozdoğan bir kısım Türkmenlerce ata olarak kabul edilmektedir. 47. İbid, c IV. s 131. 48 . Ziya Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi, s 63, İstanbul 1976.


154

Aslım sorarsan Bozdoğan soyumdur Ayn düştüm ben yurdumdan elimden, Arkamızda duran beş bölük evden. Çıkıp meydanlara can koyan benim49 _ KARTAL Türk mitolojisinin temel ıµotiflerinden biri olan kartal, Oğuz Han'ın oğlu Ayhan özünün totemidir50 . 24 Oğuz bo­ yundan Çavuldurlar, Salurlar ve Büğdüzler'in de totemi olan Kartal, Türle türeyiş destanlarına girmiş, kutsal sayılan hayvanlar arasında yer almıştır. Kartal-Ata, Türle mitoloji­ sinde hayvan atalan temsil eden bir kuştur. Çin kaynakla­ rında adı Li Ko-Yung olarak geçen Şato Türkleri'nin hü­ kümdarı telakkiye göre kartal yuvasında doğmuştur. Şato Türkleri de kendilerinin kartaldan türemiş olduklarına inanırlar5 1. Bu inanç, Yakut ve Altay Türkleri arasında da yaygındır, efsaneye göre bu Türk boylan da kartaldan türemişlerdir52. Yakutlar'ın en soylu boylan Kartal Ata'ya bağlı boylardır53. Eski Türklerin totemleri mukaddes saydıklarını, bu se­ beple de onları öldürmediklerini biliyoruz. Kimbilir, belki de bu inancı yaşatan bir Türle oymağı Gaziantep'in İslahiye ilçesindeki Kartal köyünü kurmuştur54. Ferruh Arsunar, Gaziantep FoUclörü, s 135, İstanbul 19 62. Ziya Gökalp, age, s 6 3 . Bahaeddin Ôgel, Türk Mitolojisi, c I, s 58 5 . lbid, s 595. lbid, s 34. Eski Türklerde kuşlarla ilgili inançlar için bakınız, Halil Ersoylu Türk Dünyasının Düşünce, Dil ve Edebiyatındaki Bazı Kuşlar, Türk Dün­ yası Araştırmaları Dergisi, sayı 11, s 76-1125, 1St. 1 9 81, aynı müellif, Türk Dünyasının İnanç ve Yaşayışındaki Bazı Kuşlar, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, sayı 17, s 167-192, l�t. 19 82. 49. 50. 51. 52. 5 3. 54.


155

KURTGÖZÜ, KURTAGASI, KURTBABA TEPESİ, KURTKENDİ Kurtgözü Gaziantep merkez ilçede bir sokak, Kurtağa­ sı Kilis'te çeşme, Kurtbaba Nizip'te bir tepe adıdır. XVI. yüzyıla ait vergi tahrir defterlerinde rastladığımız Kurtken­ di köyü ise bugün mevcut değildir. Anadolu Beylerbeyi'ne yazılan 13 za 1022 tarihli bir hükümden, Suriye'deki Türkmen oymaklarından birinin adının Kurt olduğunu öğreniyoruz55. Aynca Halep'te Kurt­ lar, Göksun'da ise Kurtinli isimli Türkmen oymaklarına rastlanmaktadır56 . Kanaatimizce Antep yöresindeki yer adlan, zikrettiği­ miz oymakların hAtıralanndan ziyade kurtla alakalı inan­ malarla ilgilidir. Çünkü Gaziantep yöresinde kurt, bir mü­ barek yaratıktır57.

55. Ahmet Refik, age, s 69.

56. Cevdet Türkay, age, s 552, 553. Zeki Velidi Togan. lran'da Kaz­ vin'in güneyinde Kurtbeyli Oymağı'nın varlığına işaret etmektedir. (A7.erbaycan Mad. 1. A. c 11, s 93). 57. Türk mitolojisine, Türk efsane ve destanlarına konu olan kurtla il­ gili inanmalar, Gaziantep Türkleri arasında hala yaşamaktadır. Ardıl kö­ yünden Şıho, "Bir adam kurdun aşık kemiğini saklarsa, o keseden hiç be­ reket eksik olmaz derler" demektedir. (Ali Rıza Yalgın, Anadolu'da Boz­ kurt, Halk Bilgisi Haberleri Dergisi, c il, sayı 18, s 138, 1 Nisan 1931) Ticaret Odası eski başkatibi Yılmaz Dokuzoğuz, 12 Şubat 1931 tarihinde Ali Rıza Yalgın'a Bozkurtla ilgili olarak şunları anlatmıştır: "Mağayn mağara çıktı, Evim idi, ehlim idi bozkurt Cumhuriyet evrak-ı nakdiyesı (parası) ye­ ni çıktığı zaman, Gaziantep köylerinden Beylerbeyi'nde ihtiyar bir kadın paranın üzerindeki kurt resmine bakarak "Bu nedir?" deyince "Bozkurt" cevabı verilmişti. Kadın biraz düşündükten sonra yukarıdaki darbımeseli söyledi ve bu darbımeseli eski zamanlarda köyde herkesin kullandığını


156 ifade etti. (Ali Rıza Yalgın, agm.) Kızılin köyü sahibi Mustafa Bey nak­ lediyor: "Benim tanıdığım bir ihtiyar vardı. Okumuş bir adamdı. Hikaye ederdi ki Türkçede halasın manasını kurdun yiğitliğinden almışlar da adı­ na kurtuluş demişler, bu kelimeye daha eski zamanlarda kurt olmak der­ lermiş. Köseceli köyünden Mustafa Dayı naklediyor: Vaktiyle herifin biri dağda altı tane kurda rastlamış, hemen kılıcını çekmiş, kurdun beşini bir hamlede kesmiş. Birini kaçırmış. Kılıcını kınına sokmuş uyuz kurt geri dönmüş, herife hücum etmiş, fakat kılıç kınından çıkmadığı için kurt, adamı parçalamış. Sarıl köyünden Ali D ede naklediyor: "Mübarek kurdun rızkını Allah verir. Bir gece çobanın biri ağıla ekmek getirirken karşısına ilci azılı kurt çıkar. Biçare çoban korkarak bir ağaca çıkar. Kurtlar ağacın altına gelerek çobanı beklerken gökten beyaz bir şey düşer. Kurtlar, düşerken üç parça olan bu şeyin iki parçasını yiyip savuşurlar." Nizip'in Orul köyünden Türkmen Aşireti'nin Karaşıhlı bölü­ ğünden köy muhtarı Hacı Efendi dedi ki: "Ben küçük ilcen anam bana kurdun böbreği ile yüreğini yedirmiş, onun için ben şimdi memesi şişen davarın memelerine elimi sürünce davarın memesi hemen geçer, yani şiş hemen iner." (Ali Rıza Yalgın, Anadolu'da Bozkurt, il, Halk Bilgisi Ha­ berleri Dergisi, c I, Sayı 14, s 32, I Kanunuevvel 1930) Muallim İsmail Hakkı Ôztürk dediki kurt derisi bulundurmak adettir. 2 - Nizip'in batı­ sında bir çıplak tepe vardır. Buna Kurtbaba Tepesi ismi verilmiştir. 18 Ekim 1930 tarihinde Akçakent köyü bekçisi İbrahim ile bu tepenin altın­ dan geçiyorduk. Bekçi İbrahim dedi ki: "Bu dağa Kurtbaba Dağı derler. Bu dağda kırk in vardır ve her inde bir kurt vardır. Ama kurtların bir ba­ bası varmış senede bir dav_ar yermiş, Kurtbabaya kimse kurşun atamaz, o kurtların evliyasıdır. Atan çarpılır, küküm kalır. (Yetim kalır)". Şar­ kevli'den Hasan Bey ile Barak'tan Yıldırım Muhammed anlatıyor: "Ço­ cuğu yaşamayan kadınlar bir kurt derisinin ağzını keserler ve bunun içinden çocuğu üç defa geçirirler. Kurdun ağzından geçen çocuk artık yaş�. Fazla uyku uyuyanlar bir kurdun gözlerini ceplerinde taşırlarsa uykuları hafifleşir. Her yerde kıymetli olmak isteyen adam kurdun ma­ kadını cebinde bulundurmalıdır. Buna malik olanları herkes sever. Ço­ cuğu yaşamayanlar bir parça kurt bıyığını bir hameyli içine koyup, ço­ cuğun boynuna asarsa artık çocuk yaşar. Kurdun aşık kemiği delinerek çocukların beşiğine asılır. Aşirette bir kurt ölürse, kadınlar onun başına üşüşürler ve adeta dövüşerek onun dişini, kulağını vs. paylaşırlar. Ebe kadınların çoğunda birer kurt kafası bulunur. Ebeler kırk basan çocukları veyahut zayıf kalan yavruları hamamda, kurdun kafasını hamam tası


157

TURNALIK Eski Türk telakkisine göre Turna, Yakut Türkl_erinin 1ürk atalan arasındadır58 . Gaziantep'teki Turnalık köyü toteminin adını taşımaktadır.

bu

YILAN, YILANCA Eski Türk totemlerinden olan _yılan, daha sonra şahıs yaparak yıkarlar. Bununla yıkanan çocukların hiçbir şeyi kalmaz. Kor­ kak insanlara kurdun yüreği kebap ettirilip yedirilirse o adamın cesareti tekrar avdet ettiği gibi, korkak ise de cesur olur. Çocuğu olmayanlar ye­ ni doğan çocuklarını bir ziyarete satmalı ve ondan sonra çocuğunu ilci sene bir kurt derisi üzerinde oturtmalıdır. Bir adam, üzerinde kurdun herhangi bir işaretini bulundurursa o adam gayet heybetli görünür. Maa­ rif Kaleminden Mehmet Muhtar ôztekin diyor ki: "Bizim evde bir kurt derisi vardı, komşu kadınlar kese kese deriyi bitirdiler. A§iret kurt dişini gümüşletir, süsler ve çocuğun yahut gelinin başına takar hala kadınların taçlan üzerinde gümüşlü kurt dişleri taşınır. Bu, nazara ve herşeye fay­ dalıdır. Allah karataşta karakarıncayı görür, kurt, kara tarladaki kara ku­ zuyu görür. (Ali Rıza Yalgın, Anadolu'da Bozkurt, Halle Bilgisi Haber­ leri Dergisi, c 1, sayı 12, s 12, 12 Teşrinievvel 1930) Ali Muhtar köyün­ den Hanefi Ağa naklediyor: "Bizim aslımız gurttur, gaygımız yurttur." (Ali Rıza Yalgın, Anadolu'da Bozkurt Halk Bilgisi Haberleri Dergisi, c il, sayı 20, s 166, 25 Nisan 1933) Rahmetli Ali Rıza Yalgın'ın bundan elli yıl önce tesbit ettiği kurtla ilgili bu adet ve inanmalar Gaziantep'te hala yaşamaktadır. Ev, dükkan, han vs. gibi yerlerin kapı, çatı veya uy­ gun bir yerine at, deve, kurt kafası, kurt derisi veya geyik boynuzu asıl­ maktadır ki bunların en makbulü kurt kafasıdır. Aynı şekilde çocuklara nazar değmemesi için boyunlarİna kurt dişi veya kurt derisi asılmakta­ dır. (Cemil Cahil Güzelbey, Gaziantep Folkloründen Notlar, s 68 , 69, Gaziantep, 1959). Bugün Gaziantep'te kurda tüfek alışmaz, çakal eniği kurt olmaz, kurdun tüyü azrail tüyüdür, kurt kesen kılıç kınından çık­ maz, aslı kurt olanın gaygısı yurt olur, aslan kurdu görünce korkusundan işer, tillcivar baş keser, kurdun adı yamandır vs. gibi kurtla ilgili birçok atasözü vardır. 58 .

Bahaeddin Öge), Türk Mitolojisi, s 34.


158 ve kabile ismi olarak kullanılmağa başlanmıştır. Kuman ve Başkırt Türkleri'nde bir kabile' adı olan Yılan 59 kelimesini özellikle Kumanlar kişi adı olarak yaşatmışlardır 00 . Bilin­ diği gibi oniki hayvanlı Türk Takvimi'nde bir yıl yılan adı­ m taşımaktadır. Millf Mücadelede Antep direnişinin sem­ bollerinden olan Molla Mehmet'e halkın Karayılan adını verişi, Kumanlar'ın yaşattığı bu gelenekle ilgili olabilir. Bugün Gaziantep'in Oğuzeli ilçesinde Yılanlı, Kilis ilçesin­ de de Yılanca köyleri bulunmaktadır ki bütün bu isimlerin totemik izler taşıdığı muhakkaktır.

TÜRK DÜNYASI İLE İLGİLİ YER ADLARI ALAGÖZ Türk dünyasının büyük bir Türk teşekkülü Alagöz adı­ nı taşımaktadır. Vambery'nin 1863'te yayınladığı Türk aşi­ retleri ile ilgili listede Alagöz Aşireti'ne de rastlanmaktadır. Zeki Velidf Togan, "Çoruh havzasına İlhanlılar zamanında Tatar ve Naymanlann yerleştirilmiş olduğu bunlara ait coğrafi isimlerden anlaşılıyor\1" diye yazmaktadır. Anado­ lu'nun muhtelif kesimlerinde rastladığımız Alagöz yer adı­ nın tümünü de Tatar ve Naymanlar mı vermiştir, bilemiyo­ ruz. Keza Alagöz'lerin Gaziantep yöresine ne zaman gel­ diklerine dair hertıangi bir kayıt da mevcut değildir. Bugün Gaziantep'in Nizip ve İslfilıiye ilçelerinde birer köy Alagöz adım taşımaktadır. Anadolu'daki yer isimlerin­ den başka Kafkasya'da Alagöz adında bir dağ vardır.

AKABE 59 . Hüseyin Namık Orkun, Türk Dünyası, s 166. 60. Rasonyı, Tarihte Türklük, s 143. 61. Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine... s 258.


159

Akabe, Gaziantep'in Kilis ilçesine bağlı, Suriye sının yakınlarında bir köydür. Akabe, bilindiği gibi, Mısır, Suri­ ye, Irak ve Anadolu'da kurulmuş Türk devletlerinin asırlar boyunca egemen olduğu tarihf bir şehrin de adıdır. Strate­ jik konumu sebebiyle içinde bulunduğumuz asrın ilk yılla­ rında Osmanlı Devleti'nin başına büyük gaileler açılmasına yol açan bu şehir, bugün Ürdün sınırlan içinde kalmıştır. Kızıldeniz'in kuzey ucunda kuzey doğuya doğru uzanan bir deniz girintisi de Akabe Körfezi adını taşımaktadır. Aynca Mekke civarında sarp bir tepenin adı da Akabe'dir. HEN GİRMEN Hengirmen, son yıllarda adı Taşyazı olarak değiştiri­ len, Oğuzeli ilçe merkezine bağlı bir köydür. XVI. yüzyıla ait vergi tahrir defterlerinde bu köyün adının Han-ı Kirman olduğunu öğreniyoruz. Han-ı Kirman adı, zamanla deği­ şerek Hengirmen hfiline gelmiştir. Adından anlaşıldığına göre bu köyü, eskiden Türk dünyasının bir parçası olan Kirman'dan gelen Türkler belki de Kinnan Selçuklulan'na tabi bir Türk oymağı kurmuştur. Yukarıda da değindiğimiz gibi, Kinnan eski bir Türk şehrinin adı olduğu gibi, Kir­ man Selçuklulan'nın da merkezi idi. Kinnan bugün, İran'ın güneyinde bir bölge ve bir şehrin adıdır. Gaziantep'in Araban ilçesi sınırlarında, Ardıl köyü ya­ kınlarındaki bir yazı, Timurkulı Yazısı adını taşımaktadır. Rivayete göre, büyük Türk hükümdarı Timur, adı geçen ovaya ordugah kunnuş, o günden beri de bu yazıya Timur­ kulı Yazısı denilmiştir. İDİLLİ Muhtelif kaynaklarda Etil, İdil, Edil, şeklinde rastladı­ ğımız bu yer adını Kaşgarlı Mahmut Etil imlasıyla kaydet-


160

miştir. Etil suwı turur Kaya tübi kaka turur Balık telim baka turur Tölüng takı küşerür62 İdil adına. Güneydoğu Anadolu'dan, Doğu Türkis­ tan'a, Hazar Denizi sahillerinden Sibirya'ya kadar uzanan çok geniş bir coğrafya parçasında ırmak, boy, şehir, kasaba ve köy adı olarak, Etil, İdil, Edil şekillerinde rastlamakta­ yız. İdil: Avrupa'nın en büyük akarsularından birini'adıdır. İdil boylarına asırlarca egemen olan Türkler, Volga nehrine İdil adını vermişlerdir. Akidil: İdil nehrinin kuzeyden, Sibirya yakınlarından doğan kollarından birinin adı Akidil'dir. Karaidil: İdil nehrine dökülen bir diğer akarsu Kar�i­ dil adını taşımaktadır. Aynca İdil. Boyu, İdil Havzası, Ka­ ma-İdil, Yayık İdil havza ve sahaları halen kullandığımız yer isimleridir63 . Doğu Avrupa'da Hazar Hakanlığı'na tAbi olarak yaşayan ve tarihte mühim roller oynayan bir Türk kavmi de İdil Bulgarları adını taşımaktadır64. Edil: Doğu Türkistan'daki Hami Türkleri'nin bir kabi62. Kaşgarlı Mahmut, age, c I, s 73 (İdil suyu akar durur/Kaya dibi döğer durur/ Bol balıklar bakar durur/Gölcük dahi taşar. 63. Bakınız, Akdes Nimet Kural, IV-XVIII. Yüzyıllarda Karadenizin Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Türk Devletleri, s 65, 72, Zeki Velidi Togan. Age, s 160. 64. Zeki Velidi Togan, age, s 60.


161

lesinin adı Edil'dir. Aynca İdil-İlan, İdil Kaylı, İdil Katay ve İdil Kirey adlarında Türk oymakları vardır65 İdil: Hazar Hakanlığı'nın İdil nehri deltasında ve Ha­ zar Denizi sahillerine yakın bir mevkide bulunan en önemli şehirlerinden birini adı İdil'dir 66 _ İdil: Mardin'de bir ilçe merkezi İdil adını taşımaktadır. İdilli: Gaziantep'in İslfilıiye ilçesine bağlı bir köyün adı İdilli'dir67. Aynca Sinop'un Boyabat ilçesine bağlı bir köy ile, Giresun'un Görele ilçesine bağlı bir köy Edil, Si­ nop'un Gerze've Boyabat, Samsun'un Kavak, Bolu'nun Ak­ çakoca ilçelerinde birer köy Edilli, Zonguldak'ın Safranbo­ lu ilçesine bağlı bir köy Edilpınar, Sinop'un Gerze ilçesine bağlı bir köy Edillikışlası ve Artvin'in Yusufeli ilçesine bağlı bir mezrea İtil adını taşımaktadır68. KAMAN

Kaman, Gaziantep'in Kilis ilçesi, Musabeyli Bucağı'na bağlı bir köydür. İlk bakışta kelimenin es�ı olduğunu tah­ min ettiğimiz Kam, Divan-ü Lügat-it Türk'te "Şaman, kfilıin" manasına gelmektedir 69. Türkler, İslamiyetten önce din adamlarına kam veya şaman adını verdikleri gibi, has­ talıkları tedavi edenlere ve falcılara da şaman veya kam derlerdi. Eğer bu kam kelimesi yüzlerce örnekte �ördüğü­ müz gibi Farsça bir ek olan an'la çoğul hfile getirilmiş ve köye kamlar köyü manasına bu ismin verildiği tahmin ve 65. Hüseyin Namık Orkun,age,s 65, 105, 165. 66 . Zeki Velidi Togan,age,s 57 .. 6 7. VV. Barthold,İdil adının Çuvaşça olduğunu

bildirmektedir. Bakı­ nız,Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler,s 350,Ank. 1975. 68. T. M. Y. K., c ı: s 348,556. 69 . Kaşgarlı Mahmut,age,c I,s 283.


162

Anadolu'da İslfun öncesi Türk kültürü ve İslfunın intişarın­ dan evvel yaşamış Türk boylarına ait yer isimlerinin dik­ kati çekecek kadar çok olması da bu ihtimalin kuvvetli bir delili olarak kabul edilebilir. Nitekim bizim tesbitlerimize göre Anadolu'da Hun, Huhan, Hunu, Hunlar vs. gibi 26 köy Hun Türklerinin, 13 köy Sakalar'ın, 8 köy de Sibir­ ya'ya adını veren Sabir Türkleri�in adlan ile anılmaktadır. Aynca Anadolu'da da 3 köy şaman, bir köy Şamani, bir köy de Şamanlı adını taşımaktadır. Kars'ın Göle ilçesine bağlı bir bucak merkezinin adı da Okam'dır70• Şu halde Kaman köyü birkaç ünlü Kam tarafından lll,l kurulmuştur veya bu kanılara nisbetle mi o köye Kaman denmiştir, bu­ nu kesinlikle bilemiyoruz. Ancak XVI. asra ait vergi tahrir defterlerinde Gaziantep yöresinde Kaman adında bir köye rastlanmayışına dayanarak böyle bir ihtimalin varit olama­ yacağını söyleyebiliriz. Çünkü XVI. yüzyıldan sonra Ana­ dolu'da herhangi bir kama rastlamak mümkün olamayacağı gibi, Altaylar'dan şamanist bir kitlenin Antep bölgesine gö­ çüp iskan edilmediği de bilinmektedir. Kaman kelimesi Derleme Sözlüğü'nde "Dağların tepe­ lerine yakın olan yer, çiftlik" m�n�larıyla idh edilmektedir 71. Kaman aynca şahıs ismi olarak da kullanıl­ maktadır. Maıias destanı'nda Kaman ve Közkaman şeklin­ de şahıs ismi olarak geçen kelimeyi 72, Kumanlar Kaman, Başkırtlar Kamaney, Kazaklar ise Erkaman im!Alarıyla yazmaktadırlar73. 1478'de Macaristan'da Szöreny 70. 71. 7 2. 73 .

Bakınız, T.M.Y.K., ilgili bahisler. Derleme Sözlüğü, c 8, s 2611. Bahaeddin Öge!, Türk Mitolojisi, s 517 . L. Rasonyı, Kuman Özel Adlan, Türk Kültürü Araştırmaları, Yıl III, IV, V, VI, s 109.


163

viHlyetinde yaşayan Kenez ailesinin adı da kamandır74. Aynca Amuderya havzasında Kam adında bir Türk boyunun bulunduğunu da Zeki Velidi'den öğreniyoruz 75 . Kaz;ık-Kırgızlar'ın bir kabilesi de Kal Kaman adını taşımaktadır 76. Şu şartlar altında Gaziantep ve Türkiye'nin · diğer bazı yörelerinde rastladığımız Kaman adını taşıyan köyler, ya Türkistan'dan Anadolu'ya geçen bu eski Türk boylarının, ya Kaman adında bir boybeyi veya oymak baş­ kanının adını taşımaktadır, ya da kelimenin Derleme Söz­ lüğü'ndeki manasına uygun düşen yörelerde kurulan köyle­ re Kaman, Kamanlı vs. gibi isimler verilmiştir. Gazian­ tep'teki söz konusu olmasa bile, Kaman adını taşıyan bazı köylerin, yukarıda iziih ettiğimiz gibi, Kam'lar tarafından kurulmuş olabileceği de uzak bir ihtimal değildir. Gazian­ tep'teki köy ise XVII. yüzyılın sonlarına doğru, Orta Ana­ dolu' dan, Halep, Rakka, Antep bölgesine iskan edilen Türkmenler tarafından kurulmuş olabilir. Çünkü Orta Ana­ dolu'daki Kaman ilçesinin kuruluşu daha eski tarihlere rast­ lamaktadır. Bugün, Ukrayna'da eski bir kale Kamaniçe77 . Maca­ ristan'da bir köy Kamand, Macaristan'da bir başka köy Ka­ mond adını taşımaktadır 78. Aynca Kırşehir'in bir ilçe mer­ kezi, aynı ilçenin bir köyü, Adana'nın Bahçe, Sivas'ın Yıl­ dızeli, Zonguldak'ın Bartın, Kayseri'nın Pınarbaşı ilçelerine bağlı birer köyün adı Koman, Ankara'nın Ayaş, Çankın'nın 74. lbid, s 109. 7 5. Zeki Velidi, age, s 160. 76. Hüseyin Namık Orkun, age, s 100. 7 7. L. Rasonyı, Tarihte Türklük, s 366. 7 8. Bu iki isim, muhtemelen Peçenek kişi adlarından, Macarcada kü­ çültme eki ile meydana getirilmiştir. Bakımz. Rasonyı, Kuman Özel Ad­ ları, s 109.


164

Çerleeş, ilçesine bağlı birer köyün adı Kamanlar, Kastamo­ nu'nun Azdavay ilçesine bağlı bir köyün adı Kamo. Tun­ celi'nin Mazgirt ilçesine bağlı bir köyün adı Berikaman, Malatya'nın Pötürge ilçesine bağlı bir köyün adı da Misti­ kaman'dır79. KARADAG Renklerin, Türk kabile hayabnda önemli bir yer tuttu­ ğu anlaşılıyor. Birçok Türle kavmi kara, kızıl, ala, sarı, boz renkleri ile anıldığı gibi, akarsu, dağ, çöl, köy, şehir vs. gi­ bi yerlere de ·renklerle ilgili isimlerin verildiğini görüyoruz. Hiung-nu hükümdarlarının, ordularını atların renklerine göre kısımlara ayırdıklarını ve 24 Oğuz boyundan birinin Alayuntlu, yani Alaatlı adını aldığını bildiğimize ve gene birçok Türk boy ve aşiretinin Karatekeli, Sarıtekeli, Kızıl­ keçili, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Bozkoyunlu vs. gibi isim­ lerle anıldıkları malum olduğuna göre hemen hemen bütün Türk dünyasında rastladığımız, kara, karaca, al, kızıl, boz gibi yer adları acaba toprağın rengi ile mi, yoksa bu boylar­ la mı ilgilidir? Bu konu muhakkak ki ayn bir inceleme mevzuu yapılacak kadar mühim ve teferruatlıdır. Ancak se­ bep ne olursa olsun Antep yöresinin de bu Türle geleneği­ nin dışında kalmadığını görüyoruz. Akçakoyunlu, Karako­ yunlu, Karataş, Karacaviran, Akçekent, Kızılcakent, Kızıl­ hisar vs. gibi yer adlan muhakkak ki bu geleneğe uyularak verilmiş isimlerdir. Gaziantep'in Araban ilçesi hudutlarında uzanan bir da­ ğın adı Karadağ'dır. Hakldiri'nin kuzeyinde, Karaman'da, Güney Azerbaycan ve Türleistan'da da birer dağ Karadağ adını taşır. Bugünkü Yugoslavya'yı meydana getiren cum79. T.M.Y.K.,

c Is 150, c II, s 581,582,583, 834.


165

huriyetlerden birinin de adı Karadağ'dır.

KARAGÖL Gaziantep il merkezi ile Yavuzeli ilçe merkezi arasın­ da bulunan küçük bir gölün adı Karagöl'dür. Ankara'da Çu­ buk ile Kızılcahamam arasında da aynı adı taşıyan bir göl olduğu gibi, Türkistan'da, Omun Yazıtlan'nda da zikredi­ len Karagöl adında bir göl vardır.

KARASU Gaziantep'in İslfilıiye ilçesinde bir dere ve Araban'da Karadağ eteklerinden akan bir çayın adı Karasu'dur. Fırat nehrinin iki ana kolundan biri, Sakarya'da bir ilçe, Bulga­ ristan'ın güneybatısı ve Yunanistan'in kuzeybatısından akan bir ırmak Karasu adım taşıdığı gibi, Türkistan'da da bir nehrin adı Karasu'dur.

- KIRGIZ Kırgız, önceki bölümlerde incelendiği gibi Gazian­ tep'in Nizip ilçesine bağlı bir köydür. Türkistan'da, Altay Dağlanmn tepelerinden biri 80 ve Türkistan'da bir Türk cumhuriyeti Kırgız adım taşımaktadır.

KIZILDAG Gaziantep'in Araban ilçesindeki ulu bir dağın adı Kı­ zıldağ'dır. Oğuzeli ilçesinde de Kızıldağ adında bir köy vardır. Türkistan'ın ulu dağlarından biri de Kızıldağ adını taşır81. 80. Abdülkadir-lnan, Sagay Türkleri, (Abalcanlar), Makaleler ve İnce­ lemeler, s 50. 81.lbid. s 50.


166· KIZILKAYA Gaziantep'in Araban ilçesinde, Aluntaş ile Besni ara­ sındaki bir dağ Kızılkaya adını taşımaktadır. Türkistan'da da Kızılkaya adında bir dağ vardır82• Aynca Altay Türkle­ ri'nin bir oymağının adı da Kızılkaya'dır83. Kızıl, yer adı olarak kullanıldığı gibi, şahıs ve kabile ismi olarak da kullanılan Türkçe bir kelimedir. Yenisey nehri kıyılarında yaşayan bir Türle boyu, bir Kırgız oymağı, Sibirya Türkleri'nin bir kabilesi, Horasan Türkmenlerinin bir boyu, Yomut Türkleri'nin bir oymağı ve Altaylar'da ya­ şayan bir Türle boyu Kızıl84, Altay Türkleri'nin bir oymağı Kızıllar, Sarık Türlcleri'nin bir oymağı Kocalı Kızıl, Kazak­ Kırgızlar'ın bir oymağı Kızılkurt, Kara-Kırgızlar'ın bir oy­ mağın Kızıl Tukım, Kazak-Kırgızlar'ın bir oymağı Kızıl­ taz, Güney Azerbaycan'da bir Türk aşireti de Kızılkeçili85 adlarını taşımaktadır. Türkistan'da Kızılcar, Kızı lordu, Irak'ta Kızıl Ribat adında şehirler bulunduğu gibi, Türkis­ tan'da bir sahranın adı Kızıl Takır, bir çölün adı Kızılkum, Yenisey ırmağı boyunda bir yer adı da Kızılcir'dır86. Kaş­ garlı Mahmut ise Kaşgar civannki bir derenin Kızıl, gene 8 2. lbid, s 5 0. 83. Hüseyin Namık Orkun, ag e, s 81. 84. Radlof, Sibirya'dan, c I, s 211, Bahaeddin lg el, Türk Mitolojisi, c I, s 32, Hüseyin Namık Orkun, age, s 60, 92, 111. 85 . Hüseyin Namık Orkun, age, s 60, 82, 100, 101, 112, Zeki Velidi,

Azerbaycan mad. İ.A., c 11, s 93. 8 6. Abdülkadir İnan Türk Etnolojisini ilg ilendiren Birkaç Terim. Ma­ kaleler ve İncelemeler, s 634, aynı müellif, Kazak-Kırgızlar'da Yeğenlik Hakkı, Makaleler ve İncelemeler, s 284, Hüseyin Namık Orkun, age, s 88, 102, lll, Ahmet Ardel, Talip Yücel, Balkan Yarımadası, Suriye ve lrak'taki Türk Sahaları ile Kıbrıs'ın Beşeri ve İktisadi Coğrafyası, Türk Kültürü El Kitabı, s 105 .


167

Kaşgar yöresindeki bir kışlağın adının da Kızılöz olduğunu bildinnektedir87. Yukarıda söz konusu ettiğimiz Kızıldağ ve Kızılka­ ya'd_an başka Gaziantep'te Kızılcakent, Kızılkent, Kızılin, Kızılgöl, Kızılburun, Kızılhisar adında köyler vardır. Karadağ maddesini incelerken gördüğümüz gibi renk­ ler Türk kabile hayatında önemli yer tutmakta, birçok Türk boy, oymak, su, dere, dağ, kent, köy vs. adlan renklerle isimlendirilmektedir. Bu isimlerin takılmasında veya alın­ masında, oymakların sahip olduğu at ve davar sürülerinin renklerinden esinlenilmiş olabileceği gibi, yaylak veya kış­ lakların yönünü tayin veya hangi mevsimde nerelere ko­ nulduğunu belirtmek bakımından da renklerle ilgili isimler alınmış veya takılmış olabilir. Biliyoruz ki eski Türkler ku­ zeyi kara, güneyi kızıl, doğuyu gök, batıyı ak renkleriyle sembolize etmişler, kışı kara, yazı kızıl, sonbaharı ak, ilk­ baharı da gök renkleri ile vasıflandınnışlardır88. Gaziantep'teki bu yer isimleri mevsim, mevki veya hayvan renkleri ile mi alfilcalıdır bilemiyoruz. XVI. yüzyı­ lın sonlarında başlatılan iskan hareketiyle Maraş, Antep, Halep bölgesine Kızıllı, Kızılkoyunlu, Kızıl Ahmet, Kızıl Ali Tohtemirlisi, Kızılviranlı, Kızılmurat, Kızılcaşarlı, Kı­ zılcain, Kızılkocalı gibi oymaklar yerleştirildiğine göre89 bu köylerin bir kısmı, adlarını bu oymaklardan da almış olabilir. 87.

Kaşgarlı Mahmut, age, c I, s 80,394. 88. Ziya Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi, s 134, 185. 89. Ahmet Refik, age, s 63, 117, 146, Cengiz Orhonlu, Osmanlı im­ paratorluğunda Aşiretlerin .. s 40, 57, 80, Cevdet Türkay age, s 525, 527, 528.


168 LOHAN

Gaziantep'in merkez ilçeye bağlı Lohan !cöyünün ol­ dukça eski tarihlerde kurulmuş olduğunu anlaşılıyor. Kö­ yün adı son yıllarda Cevizli olarak değiştirilmiştir. Oysa han eki bu köyün adının Türkçe olduğuna işaret ve Türkler tarafından kurulduğuna delalet etmektedir. Nitekim Dış Moğolistan'la Mançurya'yı birbirinden ayıran büyük Kin­ gan Dağlan'nın doğu eteklerinde Lohan adında bir ırmak vardır90 MISIRCIK, ESKİMISIRCIK

Mısır, Tulunoğullan, İhşidoğullan, MemlOk ve Os­ manlı Mnedanlan devrinde asırlar boyunca Türle egemenli­ ği altında kalmış bir ülkedir. Bugün Gaziantep'te Mısır'dan gelmiş birçok Türk aile bulundğu gibi, Kilis ilçesine bağlı iki köy de Mısırcık ve Eskimısırcık adlarını taşımaktadır. Bu köyleri Halep Türkleri boybirliği arasında rastladığınız Mısır Obası mı kurmuştur bilemiyoruz91 . Fakat bu oba herhalde Halep-Antep yöresine Mısır'dan gelmiş olmalıdır. SARIMSAKTEPE

Sanmsaktepe, Gaziantep'in üzerine kurulduğu tepeler­ den biridir. İstikHU Savaşı.'nda çetin muharebelere sahne olarak tarihe geçen bu tepenin adına Türkistan'da rastlıyo­ ruz. Güney Altay dağlarının bir tepesi Sanmsaktepe adını taşımaktadır 92_ 90. Ömer Ôzbaş, Değiştirilen Köy Adlan, G. K. D. sayı 42, s 22, Ga­ ziantep, Haziran 1961. 91. Cevdet Türkay, age, s 578. 92. Abdülkadir İnan, Altay, Yenisey Türkleri, Makaleler ve İncele­ meler, s 34.


169 ŞİRVAN

Şirvan, Gaziantep'te kale civarındaki bir caminin adı­ dır. Azerbaycan'da Selçuklular devrinde tamamen Türkle­ şen bir şehir de Şirvan adını taşımak.tadır. Barthold'tan öğ­ rendiğimize göre, Türkistan'da Buhara yakınlarında da Şir­ van adında bir Türk şehri vardır93 _ Siirt'te bir ilçe merkezi­ nin adı da bilindiği gibi Şirvan'dır.

93 . V.V.

Barthold, Moğol İstilasına Kadar Türkistan, çeviren: Hakkı 1st. 1981.

Dursun Yıldız s 170,


170


171

KAYNAKÇA Kısaltmalar: tü.E.F.M.: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Mecmuası. D.T.C.F.D.: Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi. H.B.H.D.: Halle Bilgisi Haberleri Dergisi. T.D.A.D.: Türle Dünyası Araştımıalan Dergisi. T.K.E.K.: Türle Kültürü El Kitabı. İ.F.M.: İktisat Fakültesi Mecmuası. T.K.D.: Türle Kültürü Dergisi. G.K.D.: Gaziantep Kültür Dergisi. V.D.: Vakıflar Dergisi. İ.A.: İslaın Aksiklopedisi. T.A.: Türk Ansiklopedisi.


172

Ahmet Cevdet Paşa, Ma'ruzat, hazırlayan; Halaçoğlu, Yusuf, İst. 1980 Ahmet Refik, Anadolu'da Türk Aşiretleri (966 - 1200), ist. 1930 Akkirpik, Nurten, Gaziantep Köylerinden Kazıklı, G.K.D., c: 10, sayı: 113, Gaziantep, Mart 1967. Akkoyunlu, Ümit, Irak Türklüğünün Meseleleri, T.K.D., sayı: 65, Ank. 1968. Aksoy, Ömer, Gaziantep'te Dil İhtilalinin Kökü, G.K.D. sayı: 33, Gaziantep, Eylül 1960. Antep Şer'i Mahkeme Sicilleri (Cemil Cahit Güzelbey ve Hulusi Yetkin tarafından bugünkü Türkçeye çevrilen kı­ sım, Gaziantep Şehitler Kütüphanesinde mahfuzdur, basıl­ mamışbr.) Arat, Reşit Rahmeti, Balık Maddesi, İ.A. c: 2, İst. 1970 Ardcl, Ahmet-Yücel. Talip, Balkan Yarımadası, Suri­ ye ve Irak'taki Türk Sahaları ile Kıbrıs'ın Beşeri ve İkti­ sadi Coğrafyası, T.K.E.K., Ank. 1976. Arpacıoğlu, Ömer, Gaziantep ve Kurtuluş, G.K.D., sa­ yı: 101, Gaziantep, Mayıs 1966. Arsunar, Ferruh, Gaziantep Folklorü. İst. 1962. Aslan, Ökkaş, Karacaburç, G.K.D., c: 7, sayı: 83, Gazi­ antep, Kasım 1964 Atalar, Haluk, İslahiye'nin Coğrafya ve Tarihçesi, G.K.D. sayı: 32, Gaziantep, Ağustos 1960 Atalay, Besim, Türk Adları veya Türk Büyükleri, İst.


173

1935 Azmun, Yusuf, İran'da Yaşayan Türkmenler, Otur­ dukları Yerler ve Kabile Ayrımları. T.K.D., sayı: 33, Ank. 1965 Barkan, Ömer Lütfi, Osmanlı İmparatorluğu'nda Bir İskan ve Kolonizasyon Metodu Olarak Sürgünler, İ.F.M., c: il, Nu: 1-4 Ekim 1949-Temmuz 1950 -------- Osmanlı İmparatorluğu'nda Bir İskan ve Ko­ lonizasyon Metodu Olarak Vakıflar ve Temlikler: 1İstila Devirlerinin Kolonizatör Türk Dervişleri ve Zavi­ yeler, V.D. sayı: 2, İst. 1942 Barlas, Uğurol, Kamışlı Köyü, G.K.D., c: 5, sayı: 58, Gaziantep, Ekim 1962 Barthold, V. V., Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler, Ank. 1975 -------- Moğol İstilasına Kadar Türkistan, çeviren: Hakkı Dursun Yıldız, İst. 1981 -------- Barak Hacib Maddesi, İ.A., c: 2 İst. 1970 Bay-Pars Tarihi, çeviren: Şerafettin Yaltkaya, İst. 1941. Bayat Maddesi, T.A., c: 5, İst. 1967. Bayındır Maddesi, T.A., c: 5, İst. 1967 Beğdili Maddesi, T.A., c: 6. İst. 1968 Caferoğlu, Ahmet, Kafkasya Türkleri, T.K.D., s: 38, Ankara 1965 -------- Uygur Sözlüğü, İst: 1934


174 Çepni Maddesi, T.A.,c: il, Ank. 1963 Çetintürk, Selahattin, Osmanlı İmparatorluğu'nda Yö­ rük Sınıfı ve Hukuki Statüsü. D.T.C.F.D., c: il. Ank. 1943 Dağlıoğlu, Hikmet, Turhan, Gaziantep Meşahiri, Gazi­ antep Halk.evi Neşriyatı, sayı: 28, Gaziantep, 1939. -------- Miladi XVI., Hicri X. Asırda Antep, Gaziantep Halkevi, Dil, Tarih, Edebiyat Şubesi Yayınlarından, Gazian­ tep, 1939 Danişment, İsmail Hınıi, İzahlı Osmanlı Tarihi Kro­ nolojisi, c: I, İst. 1971. -------- Türk· Kahramanlarına Ermenilik İsnadı Mü­ nasebetiyle Türk Tarih Kurumu'na Açık Mektup, İst. 1945. Ebul Gazi Bahadır Han, Secere-i Terakime, hazırlayan: Muharrem Ergin, İst. (Tarihsiz) Ergin, Muharrem, Orhun Abideleri,_İst. 1970 Eröz, Mehmet, Doğu Anadolu'nun Türklüğü, İst. 1982 Ersoylu, Halil, Türk Dünyasının Düşünce, Dil ve Edebiyatındaki Bazı Kuşlar, T.D.A.D._ sayı: il, İst. 1981 -------- Türk Dünyasının İnanç ve Yaşayışındaki Bazı Kuşlar, T.D.A.D., sayı: 17, İst. 1982. Esin, Necmettin, Tarihi Bir Türk Şehri; Kerkük, T.K.D. sayı: 125, Ank. 1974. Eyice, Semavi, İlk Osmanlı Devrinin Dini, İçtimai Bir Müessesesi: Zaviyeler ve Zaviyeli Camiler, İ.F.M., c: 23, nu: 1-2, İst. Ekim 1962-Şubat 1963.


175 Frye. Richard ve Sayılı Aydın, Selçuklulardan Evvel Orta Şarkta Türkler, Belleten, c: 10, sayı: 37, Ank. 1946

Gaziantep Hal}( Müziği, G.K.D. sayı: 137, Gaziantep, Mayıs 1969 (İmzasız) Gölpmarlı, Abdülbaki, Alevi-Bektaşi Nefesleri, İst. 1963 Gökalp, Ziya. Türkiye Türklerinin Etnografik Tasni­ fi, Gazi Sancak Gazetesi, Gaziantep, 2 Nisan 1923 -------- Türk Medeniyeti Tarihi, Kültür Bakanlığı Ya­ yınları, İst. 1976 Gökbilgin, Tayyib, Rumeli'nin İskanında ve Türkleş­ mesinde Yörükler, 3. Türk Tarih Kurumu Kongresi, Ank. 1948. -------- Rumeli'de Yörükler, Tatarlar ve Evlad-ı Fati­ han, İst. 1957 Gökçen, İbrahim, Saruhan'da Yörük ve Türkmenler, İst. 1946 Göktürk , Hilmi, Anadolu'nun Dağında, Ovasında Türk Mührü, Erzurum, 1974 -------- Anadolu'da Oğuz Boyları, İst. 1979 Gökyay, Orhan Şaik, Dedem Korkut Kitabı, İst. 1973 Güçyetmez. Cemil, Gaziantep'te Derlenen Türküler ve Maniler, Gaziantep, 1958 -------- İskan Türküleri, G.K.D. c: 2, sayı 16, Gazian­ tep. Şubat 1959 -------- İskana Dair, G.K.D. sayı: 17, Gaziantep, Mart


176 1959 Gülensoy, Tuncer, Kürmançi ve Zaza Türkçeleri Üze­ rine Bir Araştırma, Ankara 1983. Güneyligil, Erol, Gaziantep Türkülerinden Derleme­ ler, G.K.D. c. il. sayı: 132, Gaziantep, Aralık 1968, c: 12, sayı: 135, Gaziantep, Mart 1969 Güngör, Kemal, Cenubi Anadolu Yörüklerinin Etno­ Antropolojik Tetkiki, Ank. 1941. - Güzelbey, Cemil Cahit, Merzimen, G.K.D., sayı: 90, Gaziantep, Haziran 1965 -------- Et'kan Didari, G.K.D. sayı: 100, Gaziantep, Ni­ san 1966 -------- Hacı Bayram Oğulları, G.K.D., sayı: 101, Gazi­ antep, Mayıs 1966 -------- _Suriye Türklerinin Durumu, G.K.D., c: 2, sayı: 14, Gaziantep, Aralık 1958 -------- Gaziantep Büyükleri, G.K.D., c: 10, sayı: 112, Gaziantep, Nisan 1967 -------- Karaçoıiıak, G.K.D., sayı: 31, Gaziantep, Tem­ muz 1960 -------- Ömeriye Camiinin Asıl Adı Nedir? G.K.D., c: 13, sayı: 2, Gaziantep, Şubat, 1971 -------- Karakeçili Türkmen Oymağı'nın Yeri,G.K.D., c: 10. sayı: 112, Gaziantep, Nisan 1967 -------- Araban Tarih ve Folklorundan Bir Demet, G.K.D., c: 11, sayı: 121. Gaziantep, Oçak 1968


177

-------- Araban Tarihi Konusunda Bir Deneme, G.K.D., c: 8, Sll)'ı: 86, Gaziantep, Ocak 1965 -------- Antep'te Nakşibendi Tekkesi, G.K.D., sayı: 49, Gaziantep, Ocak 1962 -------- Gaziantep Camileri, G.K.D., c: 8, sayı: 96, Ga­ ziantep, Aralık 1965 -------- Ayni, G.K.D., sayı: 101, Gaziantep, Mayıs 1966 -------- Gaziantep Folklorundan Notlar, Gaziantep, 1959 -------- Yavuzeli, G.K.D., c: 10, sayı: 12, Gaziantep, Ni­ san 1967 Güzelhan, Mustafa, Kazirni Tekkesi, G.K.D., sayı: 100, Gaziantep, Nisan 1966 H. Nihal - Ahmet Naci, Anadolu'da Türklere Ait· Yer İsimleri, Türkiyat Mecmuası, c: 2, 1st. 1928 Işıltan, Fikret, Bizans Devletinin Doğu Sınırı, İst., 1970 İnan, Abdülkadir, Gaziantep Köyleri ve Barak Oyun­ ları, H.B.H.D., c: 10, sayı: 122, İst. 1941 -------- Gaziantep Vilayetinde Türkmenler, H.B.H.D., c: 9, ist. 1940 -------- Türk Destanları, T.K.E.K., Ank. 1976 -------- Karaman İsminin İntişar Sahasına Dair, H.B.H.D., sayı: 6, İst. 1930 -------- Halk Edebiyatında Kadın, Makaleler ve İncele­ meler, Ank, 1968


178

-------- Sagay Türkleri (Abakanlar), Makaleler ve İn­ celemeler, Arık. 1968 -------- Türk Etnolojisini İlgilendiren Birkaç Terim, Makaleler ve İncelemeler, Arık. 1968 -------- Kazak - Kırgızlarda Yeğenlik Hakkı, Makaleler ve İncelemeler, Arık. 1968 -------- Altay - Yenisey Türkleri, Makaleler ve İncele- meler, Arık. 1968 -------- Yakut Şamanizrninde İja Kul, Makaleler ve İncelemeler, Arık. 1968 -------- Dede Korkut Kitabındaki Bazı Motifler ve Kelimelere Ait Notlar, Makaleler ve İncelemeler, Arık. 1968 -------- Timur ve Ahfadının Mezar Kitabeleri, Maka­ leler ve İncelemeler, Arık. 1968 -------- Türk Kabile İsimlerine Dair, Makaleler ve İn­ celemeler, Arık. 1968. -------- Gaziantep Vilayetinde Elbeyliler, Makaleler ve İncelemeler, Arık. 1968 İskitler Maddesi, T.A. c: 20, Arık. 197 Kafalı, Mustafa, Timur Maddesi, İ.A., c: 12, İst. 1974 Kafesoğlu, İbrahim, Melikşah Devrinde Büyük Selçuklu İmparatorluğu, İst. 1953 -------- Delhi Türk Sultanlığı, T.K.E.K., Arık. 1976 Karakoyunlular Maddesi, T.A., c: 21, Arık. 1974


179

Kaşgarlı Mahmut, Divanü I:..ügat it-Türk, Besim Atalay Neşri, Ank. 1943 Kınıklı, Oğuz, Bayatlar ve İlgili Yer Adları, Milli Eği­ tim ve Kültür Dergisi, sayı: 16, Ank. 1982 Kırzıoğlu, M. Fahrettin, Kars Tarihi, c: I, İst 1953 Köprülü, M. Fuad. Anadolu'da İsİimiyet, İ.Ü.E.F., sayı: 4 -------- Azeri Maddesi, İ.A., c: 2, İst. 1970 -------- Edebiyat Araştırmalan, Ank. 1966 -------- Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar ,. Ank. 1976 -------- Avşar Maddesi, İ.A., c: 2, 1st. 1970 -------- Baybars Maddesi, İ.A. c: 2, ist. 1970 Köylerimiz, İçişleri Bakanlığı Yayınlan, İst. 1933 Kurat, Akdes Nimet, IV-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz'in Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Türk Devletleri, Ank. 1972 -------- Rusya'da Türklük ve İslimiyet, T.K.E.K., Ank. 1976 Mirşan, Khım, Kürtçe "Kırmanç" sözü ve Türkçe'deki Yeri, T.D.A.D. İstanbul Haziran 1983 M.R., Gazi Mial'in Babası ve Asrı, Varlık Dergisi, sa­ yı: 198, ist. 1941 -------- Gazi Mihal Bey Suriye'den Göçmüş Bir Türk­ tür, Varlık Dergisi, sayı: 194, İst. 1941


180 Naima Tarihi, tercüme: Zuhuri Danışman, c: 3, İst. 1968 Noyan, Bedri, Ata Armağanı Türk Klasik Musikisin­ de Türklerle İlgili Makam Adları ve Hususiyle (Kürdi) ile Bunun Birleşik Makamları, Türk Kültürü Ankara Ağustos 1983. Oberling, Pierre, Karacadağ Boyları, Kısa Bir Türkçe, Türk Kültürü Araştırmaları, sayı: 1-2. Ank. 1965 Oıhonlu, Cengiz, Osmanlı İmparatorluğu'nda Aşiret.­ leri İskan Teşebbüsü (1691 - 1696), ist. 1963 -------- Osmanlı İmparatorluğu'nda Derbent. Teşkilatı, ist. 1967 Orkun, Hüseyin Namık, Türk Tarihi, c: 2, 3, Ank. 1946 -------- '.fürk Dünyası, İst. 1932 üsten, H. Von Der. Anadolu'da M.Ö. Üçüncü Bin Yıl, İkinci Türk Tarih Kongresi Zabıtnameleri, İst. 1943 Ögel, Bahaeddin, Türk Mitolojisi, c: I, Ank. 1971 -------- Türk Kültür Tarihine Giriş, c: 1-2, Ank. 1978 Özalp, Mustafa Hulusi, Tarihte Kilis, G.K.D., sayı: 97, Gaziantep. Ocak 1966 Özbaş, Ömer, İlbeyli Türkmenleri Arasında, Gazi­ antep Halkevi Yayınlan, Gaziantep, 1940 -------- Gaziantep Dolaylarında Türkmenler ve Ba­ raklar, Gaziantep, 1953 -------- Değiştirilen Köy Adları, G.K.D., sayı: 49, Gazi-


181

antep, Haziran 1961 Öztuna, Yılmaz, Türk Musikisi Ansiklopedisi, c: 1, İst. 1969 Radloff, W., Sibirya'dan, tercüme: Ahmet Temir, c: 12, ist. 1957 Rasonyı, Laszio, Tarihtf: Türklük, Ank. 1971 -------- Kuman Özel Adları, Türk Kültürü Araşbrmala­ n, Yıl: III, IV, V, VI, Ank. 1973 Savaşçı Habeş, Çakallı Köyü, G.K.D., sayı: 115, Gazi­ antep, Temmuz 1967 Seferoğlu, Şükrü Kaya, Anadolu'nun İlk Türk Sakinleri Kürtler, Ankara 1982 Sevim, Ali, Suriye'de İlk Türbeler, T.K.D., sayı: 32, Ank. 1965 Solmaz, Mehmet, Kuzey Suriyeli Türkler Arasında Sekiz Gün, G.K.D., c: il, sayı: 122, Gaziantep, Şubat 1968 Su, KAmil, Balıkesir Civarında Yörük ve Türkmen­ ler, İst. 1938 Suna r, Öznur, Ufacık Köyü, G.K.D., c: 6, sayı: 69, Ga­ ziantep, Eylül 1963 Sümer, Faruk, XVI. Asırda Anadolu ve Irak'ta Yaşa­ yan Türk Aşiretlerine Umumi Bir Bakış, İ.F.M., c: il, İst. 1952 -------- Yıva Oğuz Boyuna Dair, Türkiyat Mecmuası, c: 9, ist. 1951 -------- Avşarlara Dair, Fuat Köprülü Armağanı, İst.


182 1953 -------- Bozoklu Oğuz Boylarına Dair, DTCFD , c: 11, Ank. 1953 -------- Osmanlı Devrinde Anadolu'da Yaşayan Bazı Üçoklu Oğuz Boylarına Mensup Teşekküller. İ.F.M., c: 11, u: 1- 4, Ekim 1949-Temmuz 1950 -------- Döğerlere Dair, Türkiyat Mecmuası, c: 10, İst. 1953 -------- Safavi Devleti'nin Kuruluş ve Gelişmesinde Anadolu Türkleri 'nin Rolü, Ank. 197 6 -------- Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri - Boy Teşkilatı- Destanları, 3. baskı, ist. 1980 Şahin, Ali, Güney Anadolu'da Beğdili Türkmenleri ve Baraklar, Ank. 1961 Turan, Osman, Selçuklular Tarihi ve Türk - İslam Medeniy� 1969 ---�elçuklular Zamanında Türkiye. İst., 1971 ------- Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi. İst. 1973 � Turgal, H. Fehmi, Mülga Şer'iye Mahkemeleri Sicille­ ri Üzerinde İncelemeler, İkinci Türk Tarih Kongresi Zabıtnfuneleri, İst. 1943 T.H., Ayıntab Maddesi, İ.A., c: 2, İst. 1970 Tanoğlu, Ali, İskan Coğrafyası, Esas Fikirler, Prob­ lemler ve Metod, Türkiyat Mecmuası, c: 11, İst. 1954 Tanyol, Cahit, Elifoğlu Köyü, Sosyoloji Dergisi, sayı:·


183 17-18, ist. 1962 - 1963 -------- Baraklarda Örf ve Adet Araştırmaları, Sosyo­ loji Dergisi, sayı: 7, İst. 1952. Tannöver, Hamdullah Suphi, Dağyolu ve Güneba­ kan'dan Seçmeler, İst. 1971 Tekindağ, Şehabeddin, Anadolu'da Türk Tarih ve Kültürü. Trabzon, 1967 Togan, A. Zeki Velidf, Bugünkü Türkili Türkistan ve Yakın Tarihi, İst. 1981 -------- Umumi Türk Tarihine Giriş, İst. 1981 -------- Azerbaycan Maddesi, İ.A., c: 2, İst. 1970 -------- Oğuz Destanı, Reşideddin Oğuznamesi, Tercüme ve Tahlil, İst. 1972 Türkay. Cevdet. Başbakanlık Arşiv Belgelerine Göre Osmanlı imparatorluğu'nda Oymak, Aşiret ve Cemaat­ lar, İst. 1979 Türkiye'de Meskun Yerler Kılavuzu, İçişleri Bakanlı­ ğı Yayınlan, Ank. 1946 Uluçay, Çağatay, XVIII ve XIX. Yozyıllarda Saru­ han'da Eşkıyalık ve Halk Hareketleri, İst. 1955 Uras, Esat, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Ank. 1950 Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Anadolu Beylikleri ve Ak­ koyunlu, Karakoyunlu Devletleri Ank. 1969 Ülkütaşır, M. Şakir, Türklerde Ad Verme ile İlgili Adet ve İnanmalar, T.K.D. sayı: 10, Ank. 1963


184

Ünler, Ali Nadi, Gaziantep Savunması, İst. 1969 Vilayetnfune, Mana.kıb-ı Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli, Hazırlayan: Abdülbaki Gölpınarlı, İst. 1958 Yalgın, Ali Rıza Anadolu'da Bozkurt, H.B.H.D., sayı: 12, 14, 18, 20, 1st. 1930, 1931, 1933. -------- Anadolu'da Sihirli Taşlar, H.B.H.D., c: 3, sayı: 28, 1st. 1933 -------- Cenupta Türkmen Oymakları, Ank. 1977 -------- Cenupta Bozdoğanhlar, Ülkü, c: 3. Ank. 1934. Yazgan, Hüseyin İlhan, Barak Türkmenleri, G.K.D., sayı? 34-35, Gaziantep. 1960 Yener, Şakir Sabri, Gaziantep Büyükleri, Halkevi Ya• yınlan, Gaziantep. 1943 -------- Halk Bilgisi Haberleri Dergisinde Gaziantep Folklorü, G.K.D.• c: 8. sayı: 85, Gaziantep, Ocak 1965 -------- Eski Allı Ben Pınar ve Piknik Yerleri, G.K.D., c: 13, sayı: 4. Gaziantep, Ağustos 1971 Yetkin, Hulusi, Türk Anadolu'nun Güneydoğu Kale­ si; Gaziantep, G.K.D., c: 13, sayı: 149, Gaziantep, 1971 -------- Gaziantep İlinin Coğrafi.Durumu, G.K.D., c: . i 1, sayı: 129-130, Gaziantep, 1968 Yıldız, Hakkı Dursun, İslamiyet ve Türkler, İst. 1976 Yınanç, Akkoyunlular Maddesi, İ.A., c: 1, İst. 1965



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.