Necip Hablemitoğlu - Milli Mücadelede Yeşil Ordu Cemiyeti

Page 1



MİLLİ MÜCADELEDE YEŞİL ORDU CEMİYETİ

BİR HARF YAYINLARI


Yayın No: 55

Milli Mücadelede Yeşil Ordu Cemiyeti Necip Hablemitoğlu

İMTİYAZ SAHİBİ! Mehmet Kocabaş GENEL MÜDÜR/ Attila Akdemir YAYIN YÖNETMENİ I Ece Özbaş EDİTÖR / Deniz Negiş İÇ TASARIM/ Müge Tezcanbatır KAPAK I Yunus Karaaslan BASK\ f Kilim Matbaacılık

İstanbul Ocak 2006 ISBN 975-9198-24-X c:ı Birlıarf Yayıncılık Sanayi Ltd.Şti., 2004 Kilim

Maıbaası Ud. ŞH. Sanayi Sil. No.

Utros Yolu Fatih

12/204

Tel: {0212} 612 95 59 Topkapı�slanbul

Genel DaOıtım YENi ÇiZGi VAYIN DAGmM LTD. ŞTI. GUrsel Mah. Alaıhey Sok. No. 7 34400 Kağılhane / 1sıanbuJ Tel: 0212 220 57 70 Faks: 0212 222 61 55

BiR HARF YAYINLARI

Alemdar Mah. Çatalçeşme Sokak. No: 15/1 Ca�loğlu f İSTANBUL Tel. 0212. 511 99 55 - Fax: 0212 511 99 06

www.birharlyayinlari.com


MİLLİ MÜCADELEDE YEŞİL ORDU CEMİYETİ NEClP HABLEMİTOÖLU

@)

Bir harf YAYINLARI


YAZARA DAİR

Dr. Necip HABLEMİTOGLU (28 Kasım 1954 - 18 Aralık 2002) 1954 yılında Ankara'da doğan HABLEMİTOGLU, 1977

yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu'ndan mezun oldu. 1977-1978 yıllarında "Dilde Fikirde İşde Birlik" adlı aylık bir dergi yayınladı. Uzun yıllar çeşitli kuruluşlarda basın müşaviri olarak çalış­ tıktan sonra Ankara Üniversitesi Türk İ!1kılap Tarihi Enstitü­ sü'nde master ve doktora yaptı. Türkiye dışındaki Türk topluluklarının yakın tarihi ile ilgili olarak çalışmalar yapan HABLEMİTOGLU, Orta Avru­ pa ve Balkanlar' da Türk eserleri, Türk azınlıkları ve şehitlik­ lerimiz konusunda alan çalışmaları yürüttü. Bu çalışmalar çeşitli gazetelerde yazı dizisi olarak yayınlandı. 1995-1996 yılları arasında Birleşmiş Milletler Örgütü'nün bir projesinde (UNDP) görev alarak Moldova'da Gagauz Türkleri'nin Latin alfabesine geçişi ile ilgili olarak danışmanlık hizmeti verdi. Buradaki hizmeti sırasında, Cumhuriyet döneminin başında bölgede Atatürk tarafından görevlendirilen öğretmenlerin bulunduğunu belirleyerek, bir sözlü tarih çalışması yaptı. Bu kapsamda dönemin öğretmenlerinin bugün yaşayan öğrenci­ lerinin anılarını derledi ve bir kısmını Kemal' in Öğretmenle­ ri başlığı ile yayınladı. 4


Çalışma alanına ilişkin çok sayıda kitap ve makalesi bu­ lunan HABLEMİTOGLU, üniversitedeki dersinden dön­ dükten sonra evinin önünde şehit edildiği 18 Aralık 2002 ta­ rihine kadar Ankara Üniversitesi'nde Doktor Öğretim Gö­ revlisi olarak binlerce öğrenciye yirmi yıl boyunca Atatürk İlkeleri ve Devrim Tarihi dersl�rini verdi. İlk kitabı, daha 19 yaşında iken yazdığı ve 1974 yılında yayınlanan; Sovyet Rusya'daki komünist rejimin halka yö­ nelik baskılarını, sürgünleri ve etnik soykırımı ele alan usovyet Rusya'da Ölüm Kampları"dır. Bu kitabı 2004 yılın­ da "Sovyet Rusya'da Devlet Terörü" adı altında yeniden ya­ yınlanmıştır. Ayrıca, yine 1 974 yılında, il. Dünya Savaşı sıra­ sında Sovyet Rusya tarafından Kırım Türkleri'nin kendi topraklarından zorunlu göç ettirilişini, bir anlamda Türk­ lere yönelik en önemli soykırımlardan birini anlatan "Türksüz Kmm: Yüzbinlerin Sürgünü" isimli kitabı yayın­ lanmıştır. Diğer kitapları, "Çarlık Rusyası'nda Türk Kong­ releri (1905-1917)", "Şefika Gaspıralı ve Rusya'da Türk Ka­ dın Harekatı (1893-1920), "Aİman Vakıfları ve Bergama Dosyası", "Kırım'da Türk Soykırımı", "Köstebek" ve "Şe­ riatçı Terörün ve Batı'nın Kıskacındaki Ülke Türkiye" isim­ li çalışmalarıdır. HABLEMİTOGLU'nun özellikle Türkiye dışında yaşa­ yan Türk toplulukları ve Kırım Türkleri konusunda yayın­ lanmış tarihi belgelere dayalı çok sayıda makalesi bulunmak­ tadır. Bir Kırım Türkü olan Dr. Necip HABLEMİTOGLU, Kırım Türkleri'nin Türkçü lideri İsmail Gaspıralı ile kızı Şefi­ ka Gaspıralı'ya ait tarihi belgelerden oluşan bir arşive de sa­ hipti. Ayrıca, Türkiye'de ve yurt dışında faaliyet gösteren bö5


lücü ve radikal dinsel terör örgütleri ve Alman Vakıfları ile Avrupa Birliği Uyum Yasa.lan içinde yer alan vakıflar yasası konularında çeşitli araştırmalan bulunan HABLEMİTOG­ LU, suikaste uğradığı 18 Aralık 2002 tarihine kadar durmak­ sızın çalışma alanına ilişkin Türkiye'de ve yabancı ülkelerde sempozyum, panel gibi toplantılara katılarak, sayısız konfe­ ranslar verdi, çeşitli ulusal ve uluslararası televizyon, radyo programlarına katıldı. Kendisi gibi öğretim üyesi olan Prof. Dr. Şengül HAB­ LEMİTOGLU ile evli, Kanije ve Uyvar adında iki kız çocuk babası idi. Bütün çalışmalarına ve yaşamına ilişkin geniş bil­ gi için hem http:/ /www.hablemitoglu.com adresindeki ve hem de http://WW"w.dogrugenclik.org/hablemitoglu/hab­ lemitoglubelgeseli.html adresindeki on-line yayınlardan ya­ rarlanılabilir.

6


İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ SUNUŞ

. .

.

.

.

.. 9

. . .

.

.... . ... . ., . ............................ 13

...................... .. . .............. . .

YAZARIN ÖNSÖZÜ GİRİŞ

.

.......................... .. ......... ....... .............. ........... ......

.

.

15

.

................. ......... ........... ....................

..... .................................................................................

17

BİRİNCİ BÖLÜM MÜTAREKE DÖNEMİ'N DE "YEŞİL ORDU"NUN TANIMI VE MAHİYET İ Anadolu'da Yeşil Ordu Telakkisi

.

.

... ............ ....

..

25

..............

................

. 26

Basındaki Haberlerde Yeşil Ordu ......................................27 Kuvay-ı Milliye İstihbarat Raporlarında Yeşil Ordu

S ovyet Rusya' da Yeşil Ordu Telakkisi ve Vakıası

.

32

......

. 35

. ..... ..

İKİNCİ BÖLÜM YEŞİL ORDU'NUN İL LEGAL CEMİYET OLARAK ORTAYA ÇIKIŞI

. .. .... ..45

.

. .................. .

Yeşil Ordu Cemiyeti'nin İllegalliği

ve Mustafa Kemal Paşa

.

.

. . .............. .50

......... .... ...................... ..

Yeşil Ordu C emiyeti'ndeki Hizipler ..................................54

İttihatçılar

..............

... . ...... . .......... .......................... . ...... . .........

Sovyet Taraftarları - Marksistler (Bolşevikler) Mustafa Kemal Paşa Taraftarlap

.............

56

62

..................

...........................65

Yeşil Ordu - Yeşil Elma Y anılgısı ........................................67

7


u�uNCU_ BOLUM

YEŞİL ORDU CEMİYETİ'NE MARKSİST SIZMALAR 71 Osmanlı İmparatorluğu'nda Sosyalist Cereyanların Mazisi 73 Rumeli'de İlk Sosyalist Faaliyetler 76 İstanbul'da İlk Sosyalist Faaliyetler 79 ..

............................. ............... ............. .......................

..................................

Anadolu'da İlk Sosyalist Faaliyetler

...................... . . . . ......

Osmanlı İmparatorluğu'nda İlk Marksist Teşkilatlar ve Faaliyetleri

103

105

............................

-

Yeşil Ordu Cemiyeti (Hafi) T.K.P. İlişkisinin Çerçevesi

148

..............................................

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM YEŞİL ORDU CEMİYETİ'NİN İDEOLOJİSİ, SİYASİ İKTİDAR MÜCADELESİ VE STRATEJİSİ Yeşil Ordu Cemiyeti'nin İdeolojisi Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Siyasi İktidar Mücadelesi ve Stratejisi

........

153

............... .....................

155

................................... ......... ..............................

1 67

BEŞİNCİ BÖLÜM YEŞİL ORDU CEMİYETİ'NİN KAPATILMASI SONUÇ

................................................................................

DİPNOTLAR

........................................................................

KAYNAKÇA

................................ .......................... ..............

BELGELER

8

1 93

..............

199

205

301

319

..........................................................................


ÖN SÖZ Elimizdeki bu kitap, ulusal mücadele döneminde etkili olmuş "Yeşil Ordu Cemiyeti"ni konu alan bilimsel bir araş­ tırmanın ürünüdür. Mustafa Kemal Paşa'nın örgütlediği ulusal mücadeleyi kırmak üzere padişah yanlıları ve İngi­ lizler çeşitli yöntemlere başvurmuşlardı. Bu bağlamda Ana­ dolu Türk halkı üzerinde olumsuz görüntü yaratmış olan "Bolşeviklik" bir karalama aracı olarak kullanıldı. Yeşil Or­ du Cemiyeti'nin bu konuda halka gerçekleri anlatmak üze­ re oluşturulduğu kabul edilmektedir. İslamcı-Komünist kimlik taşıyan, kimileri Ankara'da milletvekili olan kurucu­ lar arasında Yunus Nadi ve Muhiddin Baha gibi ünlü kişiler de bulunuyordu. Genel Sekreterliğini Tokat mebusu Nazım Bey üstlenmişti. Ankara'da hükümete resmi bir bildirimde bulunmadığı için gizli bir örgüt konumunda olan Yeşil Or­ du Cemiyeti, Çerkez Ethem'in TBMM'ni dışlayan hareketi­ ne katkı vermeye başlayınca Mustafa Kemal Paşa'nın deste­ ğini kaybetti. Türk Ulusal Bağımsızlık Savaşı'nın önderi, TBMM'nde 29 Aralık 1920 ve 8 Ocak 1921 tarihinde yapmış olduğu konuşmalarda bu tür oluşumlara yaklaşımını bü­ yük bir ilerigörüşlülük ile ve çağdaş bir devletin duruş çiz­ gisini belirterek ortaya koymuştur. Bu konuşmalarda, 9


TBMM'nin dışlanarak Eskişehir, Karahisar, Kütahya ve Konya'da kuvvet toplama sırasında izlenen ayrılıkçı yön­ temler sergilendi. Must-afa Kemal Paşa halkıyla bütünleş­ miş, bölünmez devlet olgusunu dile getirirken şöyle demiş­ ti: "Hepimiz Kuva-yı Milliyeyiz. Ordu Kuva-yı Milliyedir . . . . TBMM'nin yasal düzenine saldıranlar hakkında yaptı­ rım uygulayacak gücümüz vardır". Yeşil Ordu Cemiyeti, Türkiye Komünist Partisi ve Gizli Halk İştirakiyı1n Hareketi gibi ulusal mücadele döneminin oluşumları bu sürecin fikir­ sel çeşitliliği içinde düşünülebilir. Bu bağlamda dönemin ko­ şulları içinde değerlendirilmesi elbet yakın tarihimize ışık tu­ tacaktır. Ancak, bağımsızlık hareketinin vazgeçilmez siyasası ve Türk halkının belleğinde oluşmuş kimliği ile ters düşen bu gibi oluşumları bir başka gözle değerlendirmek yararı da yadsınamaz. Mustafa Kemal Paşa bu konuya değinirken Rusya'daki yeni yönetimce yürütülmekte olan siyasete ve Bolşeviklik rejimine karşı alınacak tavrın boyutlarının birlik­ te düşünülmesi gerektiğini belirtmişti. Yeşil Ordu ve benzeri örgütlerin Bolşeviklere Anadolu'da ayaklanmaya uygun bir ortam olduğu, ihtilal yapmak olanağı bulunduğu izleniminin verilmeye çalışıldığını da vurgulamıştır. Böylece tam bağım­ sızlık yanlısı olmayan düşünce ve hareketlerin bu savaşın içinde yaşayamayacağı ortaya konulmuştur. Ayrıca Yunanlı­ larla, padişah yanlılarıyla ve İngilizlerle "farklı renklere bü­ rünerek, çeşitli siyasetler izleyerek" ilişki içinde bulunmaları tam bir işbirlikçi görüntüsü vermekteydi. Yeşil Ordu Cemiyeti, ne yazık ki aramızdan ayrılmış bulunan, Dr. Necip Hablemitoğlu'nun yüksek lisans tezi olarak gerçekleştirdiği araştırmasının ürünüdür. Tam bir 10


Atatürkçü ve tam bağımsızlık olgusunun yılmaz savunucu­ su Hablemitoğlu, küresel emperyalizmin kurbanı olarak şe­ hit edilmiştir. Tez yöneticisi olmaktan onur duyduğum de­ ğerli kardeşim, doktora çalışmaları sırasında da seçtiği ko­ nu ile 20. yüzyıl başlarının Avrasya dünyasını özgün kay­ naklarıyla analiz edecek birikime, bilimsel bakış açısına ve duyarlığa sahipti. İsmail Gaspıralı hareketi ve Çarlık Rusya­ sı'ndaki gelişmeleri Helsinki Arşivi'nin özgün belgeleriyle aydınlatmıştır. Bu çalışmalarının bir bölümü Doktora tezi olarak değerlendirilirken bir bölümü de kitap olarak yayın­ lanmıştır. (HABLEMİTOGLU, Necip, "Çarlık Rusyası'nda Müslü­ man Kongreleri (1905-19 1 7)", Ankara Üni_versitesi Türk İn­ kılap Tarihi Enstitüsü, 1988. Bu doktora tezi "Çarlık Rusya­ sı'nda Türk Kongreleri" başlığı ile yayınlanmıştır. Elimizdeki bu araştırma ise, dönemin gazete ve dergile­ rinin, Askeri Arşiv belgelerinin ve anıların incelenip değer­ lendirilmesi sonucu tamamlanmıştır. Hablemitoğlu, bilimsel uzmanlık alanına giren bu konuyu nesnel ve objektif bir yak­ laşımla incelemeyi başarmıştır. Bu yapıtın, koşullan günü­ müzde de bir bakıma bizleri düşündüren, Türk Bağımsızlık Hareketi'nin bir başka yönünü aydınlatacağını umuyoruz.

Prof. Dr. Yusuf OGUZOGLU

11



SUNUŞ

Milli Mücadele Anadolu'sunun ilk Marksist teşkilatı olan Yeşil Ordu Cemiyeti'nin, Türk siyasi yaşamında özel bir yeri vardır; zira, Milli Mücadele'nin olağanüstü koşulla­ rını çok iyi değerlendiren bu illegal cemiyet, siyasi iktidarı ele geçirme yolunda en fazla mesafe kateden ilk Marksist teşkilat olarak bilinmektedir. Milli Mücadele döneminin ideolojik cephesini ilgilendi­ ren Yeşil Ordu Cemiyeti, öneminin aksine, yakın siyasi tari­ himizin en az bilinen, en az araştırılan, dolayısıyla en ka­ ranlıkta kalmış konuları arasındadır. Marksist niteliğine rağmen günümüz Marksist araştırmacılarının bile ilgi alanı dışında kalan Yeşil Ordu Cemiyeti, dönemin ideolojik mü­ cadeleleri ile ilgili çalışma yapacaklar için el değmemiş bir alan sayılabilir. ideolojik savaşın, en ileri tekniklerin kullanılmasıyla bütün dünyayı etkilediği günümüzde, Milli Mücadele'.nin ideolojik cephesi ile ilgili bilgilerin ve bu arada Atatürk'ün bunlara karşı yürürlüğe koyup muzaffer çıktığı mücadele 13


stratejisinin verilememiş olması, düşünsel yaşamımızın en büyük eksikliğini oluşturmaktadır. Gerçekten de, hemen her olayın, hatta doğa olaylarının bile ideolojik perspektif­ ten değerlendirilip tanımlandığı günümüzde, Milli Müca­ dele'nin ideolojik cephesinin göz ardı edilmiş olması, görü­ lür bir çelişkidir. Bu çelişkinin analizini yaptığımızda, devletimizin 1938'den bu yana içine düştüğü zaafı görürüz. İdeolojik cephede savaş bitmemiştir. İdeolojik savaşın sürekliliği dik­ kate alınmamıştır; devletimiz kendi savunma mekanizması­ nı işletememiştir.Dolayısıyla üç nesilden beri, düşünsel ya­ şamda büyük bir boşluk doğmuş; bu boşluğu da yabancı ideolojiler doldurmaya çalışmıştır. İşte bu noktada, bir Yeşil Ordu Cemiyeti konusunun iyi incelenip kamuoyuna mal edilmesi, Atatürk'ün Marksizme karşı eşsiz mücadelesini gündeme getir�bilecektir.

14


ÖN SÖZ

Milli Mücadele Anadolu'sunun ilk Marksist teşkilatı olan Yeşil Ordu Cemiyeti, Türk siyasi hayatında özel bir ye­ re sal).iptir; zira, Milli Mücadele'nin olağanüstü şartlarını çok iyi değerlendiren bu illegal cemiyet, siyasi iktidarı ele­ geçirme yolunda en fazla mesafe kateden ilk Marksist teşki­ lat olarak bilinmektedir. Milli Mücadele döneminin ideolojik cephesini ilgilendi­ ren Yeşil Ordu Cemiyeti, öneminin aksine, yakın siyasi tari­ himizin en az bilinen, en az araştırılan, dolayısıyla en ka­ ranlıkta kalmış konuları arasındadır. Marksist niteliğine rağmen günümüz Marksist araştırmacılarının bile ilgi alanı dışında kalan Yeşil Ordu Cemiyeti, dönemin ideolojik mü­ cadeleleri ile ilgili çalışma yapacaklar için bakir bir konu sa­ yılabilir. İdeolojik savaşın, en ileri tekniklerin kullanılmasıyla bütün dünyayı tesir sahasına aldığı günümüzde, Milli Mü­ cadele'nin ideolojik cephesi ile ilgili bilgilerin ve bu arada Atatürk'ün bunlara karşı yürürlüğe koyup muzaffer çıktığı 15


mücadele stratejisinin verilememiş olması, fikir hayatımızın . en büyük eksikliğini teşkil etmektedir. Gerçekten de, hemen her olayın, hatta tabiat olaylarının bile ideolojik perspektif­ ten değerlendirilip tanımlandığı günümüzde, Milli Müca­ dele'nin ideolojik cephesinin göz ardı edilmiş olması, görü­ lür bir çelişkidir. Bu çelişkinin tahlilini yaptığımızda, devletimizin 1938' den bu yana içine düştüğü zaafı görürüz: İdeolojik cephede savaş bitmemiştir. İdeolojik savaşın sürekliliği dik­ kate alınmamıştır; devletimiz kendini savunma mekaniz­ masını işletememiştir. Dolayısıyla, üç nesilden beri, fikir ha­ yatımızda büyük bir boşluk doğmuş; bu boşluğu da yaban­ ca ideolojiler doldurmaya çalışmıştır. İşte bu noktada, bir Yeşil Ordu Cemiyeti konusunun iyi incelenip kamuoyuna maledilmesi, Atatürk'ün Marksizme karşı eşsiz mücadelesini gündeme getirebilecektir.

Necip Hablemitoğlu

16


GİRİŞ

Milli Mücadele'nin, sonuçları itibariyle en as askeri cep­ hesi kadar önemli olan ideolojik cephesi, birinci kaynaktan belge zenginliğine rağmen, Türk İnkılap Tarihi'nin en fazla tetkike muhtaç konusunu teşkil etmektedir. Gerçek olan şu ki, Atatürk ve Milli Mücadele hakkında bugüne kadar pek çok kitap ve makale yayımlanmış; radyo ve televizyon programı yapılmıştır. Bütün bunlarda, -ilmi ni­ telikteki araştırmalardan, konuyu istismara ve tahrife yöne­ lik propagandif nitelikli eserlere kadar- büyük önderimizin "asker", "devlet adamı", "diplomat" ve hatta "insancıl-seve­ cen" yönleri ile, Milli Mücadele'nin askeri, siyasi, iktisadi, mali ve hatta sosyal cephesi üzerinde ağırlıklı olarak durul­ muştur. Sadece, Atatürk'ün ideolojik yönü ile Milli Mücade­ le'nin ıdeolojik cephesi unutulmuş, unutturulmuştur. Milli Mücadele'nin askeri cephesiyle birlikte, diğer cep­ helerde zafere ulaşıp da ideolojik cephesinde kaybetseydik 17


ne olurdu, sorusuna NUTUK'un hülasasmda şu hükümle cevap verilmektedir: "-İstiklalimizi yeniden kaybederdik! ..." Yani, başladığı­ mız yere dönerdik; şekli değişik bir esarete!. .. Atatürk'ün ifadesiyle, "istiklal-i tam" prensibinin ta­ mamlayıcı unsuru olan ideolojik istiklalin, ·Milli Mücadele dönemi içinde hangi mücadelelerden geçtikten sonra kaza­ nıldığı hususu, dikkati Çekecek ölçüde araştırmacıların ilgi alanı dışında kalmıştır. Dolayısıyla, devletimizin süreklili­ ği açısından hayati önem taşıyan bu bilgiler, nesillere akta­ rılamamıştır. Milli Mücadele'nin sadece Batılı emperyalist devletlerin işgalci ordularına karşı verilen savaştan ibaret olduğu sanıp da Türk-Sovyet münasebetleri çerçevesinde cereyan eden "ideolojik savaş"ın mahiyetini bile bilmeyen üniversite gençliği, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi" derslerinde bu 11

boşluğu telafi imkanına sahip olmuştur. En çol\ sorulan ve ısrarla cevabı beklenen enteresan sorulardan biri şöyledir: "-Türk halkı, Kurtuluş Savaşı'nda batılı emperyalistle­ re karşı savaşmış, bağımsızlığını kan dökerek kazanmıştır. Sonra, niçin candüşmanı emperyalistlerin safında ve o ka­ ranlık günlerimizde tek dostluk elini uzatan Sovyet Rus­ ya'nın karşısında yeralmıştır?!...

"

Ya da daha açık bir başka soru: "-Niçin Batı Blokundayız?! ..

18

11


Herhangi bir ideolojik saplantısı olmadığını varsaydığı­ nız soru sahibi öğrencilere bu sefer siz sorsanız, "Milli Mü­ cadele'de Türk-Sovyet münasebetleri hakkında ne biliyor­ sunuz?" Ve hepsinden aşağı yukarı aynı cevabı alırsınız: "- Sovyetlerin Anadolu'ya para ve silah yardımları ile Atatürk ve Lenin arasındaki dostluk yazışmaları! . .. "

Atatürk'ü töhmet altında bırakan bu sorular ve cevap­ lar, hiç şüphe yok ki, 1 2 Eylül öncesinde yaşanan ideolojik buhranın, günümüzdeki tezahürü olarak ilgilileri ikaz edici mahiyettedir. Oysa, en azından Milli Mücadele' de bir Yeşil Ordu vakıasını bilen bir gencin, bu sorulara ve cevaplara aynı yaklaşımı göstermesi mümkün değildir ki, problem bu konuların layıkınca işlenememesinden kaynaklanmaktadır. Yeşil Ordu Cemiyeti, Milli Mücadele döneminin ilk Marksist teşkilatı olması sebebiyle, ideolojik cephenin en önemli veçhesini teşkil etmektedir. Aynı zamanda bu cemi­ yet, Türk siyasi hayatında siyasi iktidara en fazla yaklaşa­ bilmiş tek. Marksist teşkilat olma özelliğini de uhdesinde bulundurmaktadır. Yeşil Ordu Cemiyeti, yaklaşık altı aylik faaliyet müdde­ tince, Mustafa Kemal Paşa'yı ve B.M.M. HükU.İneti'ni öylesi­ ne tedirgin ve rahatsız etmiştir ki, cemiyetin yaptığı zararlar, milli bünyemizde açtığı yaralar bugün bile kapanmış değil­ dir. Mesela, Marksistlerin siyasi iktidarı elegeçirrne stratejisi gereği, devletin kilit noktalarına, basına, orduya ve halk ara­ sına sızmaları; bunun için de Sovyet Hükümetinden para al­ maları yolunu ilk olara� Yeşil Ordu Cemiyeti açmıştır. 19


Milli Mücadele Anadolu'sunda Mustafa Kemal Paşa'nın ve B.M.M. Hükümetinin otoritesine başkaldıran; Mehmetçik cephe boylarında can verirken, yayımladıkları Beyanname ve Talimatname ve Nizamname gibi propaganda materyalle­ riyle savaşa, askerliğe ve muntazam orduya karşı çıkarak iş­ çileri ve köylüleri "kızıl bayrak" altında toplanmaya çağıran; Atatürk'ün orijinal tabiriyle ''ecnebi mahfillere casusluk eden" Yeşil Ordu Cemiyeti, aynı zamanda, faaliyetleri kesin­ likle yasaklanmayan Marksist teşkilatların devletin başına ne dertler açabileceğine tipik bir misal teşkil etmektedir. Yeşil Ordu Cemiyeti, şüphesiz olağanüstü şartlarda filiz­ lenmiş; dış destekle serpilip boy atmıştır. Milli Mücadele için hayati önem taşıyan mali ve silah yardımının Sovyet Rus­ ya'dan gelmesini ve bu yardımların sürekliliğini sağlamak endişesi, sözkonusu cemiyete karşı Mustafa Kemal Paşa'nın gösterdiği toleransın kaynağını oluşturmaktadır. Aynı şekil­ de, bu cemiyetin bütün faaliyetlerinin sıkı biçimde kontrolü ile kapatılma merhalelerinde alman tedbirler, Atatürk'ün ko­ münizme karşı devlet mücadelesinin ana stratejisini teşkil et­ mektedir. İdeolojik savaş kavramının henüz bilinmediği, propa­ gandanın tesir gücünün layıkınca değerlendirilemediği o dö­ nemde, Sovyet yöneticilerinin ve Komintern'in kayıtsız şart­ sız desteğine sahip olan Yeşil Ordu Cemiyeti, (Hafi) T.K.P. ve Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası gibi Marksist teşekküllerle mücadelede galip çıkan Atatürk, esaslarını bizzat tespit edip tatbikini gerçekleştirdiği stratejisiyle çığır açan Batı'nın ilk devlet adamı olmuştur. 20


"Milli Mücadele'de Yeşil Ordu Cemiyeti" konu başlıklı tezimde, Milli Mücadele'nin en şiddetli cereyan ettiği dö­ nemde, Mustafa Kemal Paşa'yı ve B.M.M. Hükümeti'ni ar­ kadan vurmaya çalışan; üstelik bunu Rus parasıyla yapan; Anadolu'yu Sovyet devletine bağlama savaşı veren ilk Türk Marksistlerinin ihanetlerini, Yeşil Ordu Cemiyeti'nin ide­ olojisi ve siyasi iktidarı elegeçirme stratejisini ana hatları ile vermeye çalıştım. Y ine bu çerçevede, sosyalist ve Marksist ideolojilerin Anadolu'daki köksüzlüğünü; azınlık mensup­ ları ile· sayıca çok mahdut Türk aydınının dışında hiç taban tutamadığını tarihi seyir içinde ifadeye gayret ettim. Tezimin mümkün olduğu ölçüde orijinal kaynaklara dayanması maksadıyla, başta Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Arşivi olmak üzere, Milli Kütüphane, Türk Tarih Kurumu ve T. B.M.M. Kütüphanelerindeki belgeler üzerinde çalıştım. Bibliyografyada sunmuş olduğum orijinal belgeler, tespit etmiş olduğum belgeler arasındadır. Bu konuyu içine alan diğer araştırmalardan daha farklı olarak, belgelere ve olay­ lara her türlü ideolojik taassubun ve şartlanmışlığın kısır kalıpları dışında, devlet noktai nazarından ve ilmi perspek­ tiften bakmaya, özen gösterdim.

21



BİRİNCİ BÖLÜM



MÜTAREKE DÖNEMİ'NDE "YEŞİL ORDU"NUN TANIMI VE MAHİYETİ

"Yeşil Ordu" adı, Anadolu'da ilk defa, Mondros Müta­ rekesi sonrasında, mevhum bir güç, bir şayia olarak duyul­ muştur. Milli Mücadeleye, dolayısıyla Mustafa Kemal Pa­ şa' nın önderliğindeki Heyet-i Temsiliye'ye ve daha sonra Büyük Millet Meclisi ile onun Hükümetine ve Ordusuna güven duymayan bazı kişilerden ve odaklardan kaynakla­ nan rivayetler, genelde "şimalden gelecek ilahi bir güce sa­ hip Yeşil Ordu'nun Anadolu'yu işgalden kurtaracağı" te­ masında idi. Bu dönemde, Yeşil Ordu adı, yalnızca Anadolu'ya mün­ hasır değildir; Sovyet Rusya'da gerek Ukraynalılar ve ge­ rekse T ürkler arasında birbirinden farklı nitelikte Yeşil Or­ du'lardan bahsolunmaktadır. Milli Mücadele döneminde ortaya çıkan Yeşil Ordu Ce­ miyeti'ni, diğer Yeşil Ordu'lardan ayırdetmek, büyük ölçü­ de aradaki farkları ortaya koymakla mümkündür.

25


A. Anadolu' da Yeşil Ordu Telakkisi Yeşil Ordu hareketinin önce efsane tarafı sözkonusudur. "Yeşil", İslami açıdan kutsal bir renk olarak kabul gördü­ ğünden, Yeşil Ordu adı da, psikolojik çağrışımlarla -kavram olarak- zihinlerde ve halkın muhayyilesinde bazı imajlar şe­ killendiriyordu. Mesela, İslamiyet'te, gazalarda yeşile bü­ rünmüş şehitlerin, meleklerin ya da "yeşil sarıklıların" gök­ yüzünden saf saf savaş meydanına inerek, gazilere yardıma koştukları inancı, Birinci Dünya Savaşı'na kadar yaşamış­ tır. ı İşte bu inançla Yeşil Ordu adı, halk ve aydınlar arasın­ da, Kafkasya ya da meçhul bir "Turan" ülkesinden Anado­ lu'ya doğru yola çıkmış bir kurtarıcı kuvveti ifade maksa­ dıyla kullanılmıştır.2 Mütareke sonrasında Yeşil Ordu ile ilgili rivayetlerin çoğu, Yeşil Ordu-Enver Paşa ilişkisi üzerinedir.3 Buna göre, "at sırtında binlerce Yeşil Ordu askerinin anayurtları Orta Asya'dan hareketle, Enver Paşa'nın komutasında Anado­ lu'ya kurtarıcı olarak gelmeleri" adeta gün meselesidir. Oy­ sa, Enver Paşa, sözkonusu rivayetlerin giderek yaygınlaştı­ ğı 1919 ortalarında henüz Rusya'ya geçmemiştir ama, "Ar­ paçayı'na kadar gelen kuvvetlerin başında Enver Paşa bu­ lunuyormuş" rivayeti Erzurum' a kadar ulaşmıştır.4 Yeşilordu-Enver Paşa ilişkisi üzerine dolaştırılan riva­ yetlerin, Kafkasya' da faaliyet göstermekte olan Nuri Paşa ile ilgisi olduğu önesürülebilir. Enver Paşa'nın üvey karde­ şi olan Nuri Paşa, 1917 Bolşevik İhtilalinin akabinde, 6.000 '

mevcutlu s inci ve 36'ncı Kafkas Fırkalarıyla, sayıları 10-

26


12.000'e varan Azeri gönüllülerinden müteşekkil kuvvetiy­ le, Baku'yu almış, Hazer kıyılarından yukarıya doğru sark­ mıştı.s Bu kuvvetin bayrağı, "yeşil bayrak"tır.6Ne var ki, Suriye Cephesinin çökmesi üzerine, Kafkasya'daki birlikle­ rimiz Batum üzerinden geri çekilmiştir.7 Bölgedeki son du­ rumdan habersiz olan Anadolu Türkleri arasında "yeşil bayraklı" bu kuvvetten medet umulması ve Yeşil Ordu adıyla tesmiye olunması muhtemeldir.

s

Ayrıca, Yeşil Ordu­

Enver Paşa ilişkisini gündeme getirenlerin, aralarında or­ ganik bir bağ olduğu yolunda propaganda yapanların, "İt­ tihat ve Terakkiciler" ile Mustafa Kemal Paşa aleyhtarları olması da ihtimal dahilindedir.9

1.

Basındaki Haberlerde Yeşil Ordu

Yeşil Ordu ile ilgili haberler, Büyük M illet Meclisi açı­ lıncaya kadar geçen süre içinde, Anadolu Basınında yer al­ mıştır. Özellikle, Ankara'da yayınlanmakta olan "Hakimi­ yet-i Milliye"IO gazetesinde, konu ile ilgili dış kaynaklı ha­ berlere daha sık rastlanmaktadır. "Hakimiyet-i Milliye"nin 28 Ocak 1920 tarihli nüshasın­ da yeralan "Bolşevizm ve Avrupa" başlıklı haberde şu bilgi­ ler bulunmaktadır: "Times Gazetesi, Türkistan'da teçhiz edilen bir ordu­ nun Erdebil şehrini zaptettiğini ve Bağdad üzerine yürü­ mekte olduğunu yazıyor. Denikin Ordusu cenup hududun­ da teşekkül eden Yeşil Ordu tarafından tazyik edilerek peri27


şan bir surette ricate mecbur edilmiş ve kendisi onsekiz mil­ yona karip altın parayı hamilen firar etmiştir. Yeşil Ordu, Denikin Ordusunun harekatına devam ederek, Labroyansk, Aleksandrovsk şehirlerini ve Nagarovsk havalisini karnilen ele geçirmiştir. Yeşil Ordu geçen sene (1919) teşekkül etmiş ve o zamandan beri tensikatını ikmal ederek bugüne kadar tezyid-i kuvvet etmiştir. Miktarı ikiyüzbin'e karip olarak tahmin edilmektedir. Yeşil Ordu'nun mühim bir kısmı dahi Batum üzerine yürürnüştür.ıı Aynı gazetenin, 29 Mart 1920 tarihli nüshasında, Yeşil Ordu hakkında şu haber yeralmaktadır:

28


ALEM-İ İSLAM Çiçerin, Sovyet Hükümeti'nin Şarktaki tah­ rikat ve faaliyetinin, başlıca Hindistan'ı İngiliz esaretinden ve Afganistan'ı İngiliz tesirinden kurtarmak maksadına matuf olduğunu alenen bildirmektedir. Gerek Afganistan'a ve gerek Hindistan'a şimdiye kadar çok eslaha, mühim­ mat ve bir hayli ihtilalci gönderilmiştir. Hindis­ tan'ı hedef ittihaz etmek üzere cesim bir ordu­ nun hazırlandığı ve yalnız Türkistan, Afganis­ tan ve havalisinden bu orduya iştirak eden Ye­ şillerin yekunu ikiyüzbin'e yaklaştığı riv'lyet edilmekte, bir taraftan da Hindistan dahilinde, bilhassa merkezi Pencap olmak üzere vasi' teş­ kilat vücuda getirilmektedir.12 Büyük Millet Meclisi açıldıktan sonra Hakimiyet-i Mil­ liye gazetesinde Yeşil Ordu ile ilgili haberlerden sonuncusu 3 Haziran 1920 tarihinde yayınlanmıştır. Paris kaynaklı ha­ . herde şöyle denilmektedir: Paris'ten bildirildiğine göre (Yeşil Ordu) programının ilk safhasını tatbike başlamıştır. Baku'dan hareket eden (Yeşil Ordu)nun Tiflis üzerinden ilerleyeceği tahmin olunuyor. Esna­ yi rahda bu orduya mütemadiyen İslam gönül­ lüler iltihak ettiğinden Batur'a muvasalat edin­ ceye kadar ordunun kuvveti bir misli artacaktır. 29


Kızıl ve Yeşil Bolşevik ordularının Azerbaycan ile anlaşarak bu memlekete dahil olduktan son­ ra Gürcistan ve Ermenistan hudutlarına dayan­ dıkları malumdur. 13 Bu dönemde, Anadolu Basınında, Rusya'daki Yeşil Or­ du haberlerinin son bulmasıyla birlikte, Anadolu'daki -yer­ li- Yeşil Ordu haberlerinin yayını başlamıştır. Hakimiyet-i Milliye gazetesinin 2 Ağustos 1920 tarihli nüshasında yera­ lan "Erzurumlu Kardeşlerimize" başlıklı haberde, Yeşil Bayraklı, Yeşil Ordu Müfrezesi hakkında şu bilgiler veril­ mektedir: Dün Erzurum'dan gelen kırk kişilik bir Ku­ vayı Milliye Süvari Müfrezesi, Ankara caddele­ rinde vatanperverane heyecanı yeniden yeşil bayrağı ile dalgalandırdı. Erzurumlu Cafer Bey'in kumandasında bulunan bu müfreze bir pişdar makamındadır. Müfreze, Meclis-i Milli önünde selam vaziyetini aldı, müfrezenin en başında giden Erzurumlu 1 2 yaşlarında Edib is­ mindeki kahraman müsellah yavrucuğun: - De­ diler ki İngiliz ve Yunan sevgili vatanımıza el atmışlar. Anneme yalvardım beni gönderdi, şe­ hitlerimizin yanında bir de benim cismim bu­ lunsun, mealindeki kısa nutku, Meclis-i Milli azalarını ve hazır bulunan halkı ağlattı. Şeci Er­ zurumlulara hoş amedi!14 Basında adı en az yeralan ve dolayısıyla Erzurua-Anka­ ra güzergahı dışında mevcudiyeti bilinmeyen bu Yeşil Or30


du, askeri gücünden çok propaganda gücü büyük olan, 36 atlıdan mürekkep bir müfrezedir. 15 Bu müfreze, 1920 Nisan ortalarında Kuzeybatı Anadolu'daki isyanlara karşı kulla­ nılmak üzere, 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Pa­ şa'dan yardımcı kuvvet istenildiğinde teşkil olunmuştur. 16 Ankara'nın bu yoldaki talebini, Kazım Karabekir Paşa, Er­ menilere karşı kurduğu mevzileri zayıflatmamak maksa­ dıyla, askeri kuvvet yerine Cafer Bey komutasında Erzu­ rum kabadayılarından müteşekkil bir kuvvet göndererek karşılamayı uygun bulmuştur.17 "Bu küçük müfrezeyi manen büyütmek için, buna Yeşil Ordu ismini verdim. İşte, Ankara'ya hediye edeceğim ... bu atlı müfrezeye bir de büyücek yeşil bayrak verdim"18 diyen Kazım Karabekir Paşa, bu küçük birliğe "firarileri yakala­ ma" ve "Yeşil İslam Ordusu geliyor!" propagandasını yap­ ma görevini de vermiştir. Nitekim, Ebulhindili Cafer Bey19 komutasındaki bu küçük "Yeşil Ordu" ile ilgili olarak, Ha­ kimiyet-i Milliye'nin 5 Ağustos 1920 tarihli nüshasında ye­ ralan en son haberde, sôzkonusu görevlerle ilgili şu bilgiler verilmektedir. Birkaç aydır yolda olan bu müfreze, (Yeni Han) Müfrezesine .iltihak ederek (Yeni Han), (Zile), (Tokat) kazaları dahilinde icra olunan ha­ rekat-ı tedibiyede kemal-i muvaffakiyetle ifa-yı vazife etmiş ve asilerden üç makineli tüfenk ile altmış kadar esir ve bir miktar hayvanat ahzet­ miştir.20

31


Böylece, Kazım Karabekir Paşa'nın şahsi kararı ve teşeb­ büsü sonucu vücut bulan bu "küçük" Yeşil Ordu'nun,14 Ma­ yıs-1 Ağustos 1920 tarihleri arasında cereyan eden macerası, kısa sürede unutulmuştur. Zira, Kazım Karabekir Paşa'nın dediği gibi, Yeşil Ordu Müfrezesi Ankara' ya doğru yola çık­ tığında, Ankara' da bu isimde bir cemiyet kurulmuştur.21

2.

Kuvay-ı Milliye İstihbarat Raporlarında Yeşil Ordu Heyet-i Temsiliye döneminde, yani Büyük Millet Mecli­ si açılıncaya kadar, Anadolu'ya "yaklaşmakta" olan kuzey­ deki Yeşil Ordu, basında olduğundan daha çok Kuvay-ı Milliye'nin askeri istihbarat raporlarında yer almıştır. Söz­ konusu raporlar, genellikle Mustafa Kemal Paşa ile Kazım Karabekir Paşa'nın imzalarını havidir. Üstelik bu raporlar, Yeşil Ordu konusuna Mustafa Kemal Paşa ile Kazım Kara­ bekir Paşa' nın göstermiş olduğu büyük alakayı ortaya koy­ ması açısından da önem arzetmektedir. Mesela, Mustafa Kemal Paşa'nın "Müdafaai Hukuk Ce­ miyeti Sivas Heyet-i Merkeziyesi Riyaseti"ne çektiği 13 Şu­ bat 1 320 tarihli telgrafta, "Yeşil Ordu'nun İ ran'a dahil oldu­ ğu"22 bilgisi yeralmaktadır. Diyarbakır' daki 13'ncü Kolordu Kumandanı tarafından Heyet-i Temsiliye'ye gönderilen 1 8 Şubat 1920 tarihli şifrede, "Yeşil Ordu'nun İ ran'a girmesi" 23 müspet bir haber olarak verilmektedir. Kazım Karabekir Pa­ şa tarafından Oltu'da Yusuf Ziya Bey'e gönderilen 16 Mart 1920 tarihli şifrede, "9 Martda Novrosiski'nin Yeşil Ordu ta­ rafından işgal edildiğinin istihbar kılındığı"24 ve yine aynı 32


tarihte 3'ncü Fırka Kumandanlığına gönderilen ikinci şifre­ de, "Karadeniz'in şimal sahilinde Yeşil Ordu'nun . . . muvaf­ fakiyatı"25 bildirilmektedir. Kazım Karabekir Paşa'nın 16 Mart 1920 tarihli üçüncü şifresi, Batum murahhaslarına gönderilmiş olup, "Batum'dan gelip Hopa' da bekliyen mu­ rahhaslara . . . sahil boyunca Yeşil Ordu ile irtibat husulü"26 tavsiye edilmektedir. Bu defa, yine aynı tarihte, Heyet-i Temsiliye'ye gönderdiği dördüncü şifrede Kazım Karabekir Paşa, " . . . Danikin ordusu . . . Karadeniz sahillerinde büyük başarılar kazanan ve çoğunluğu yerli Müslüman halktan kurulmuş olan Yeşil Ordu karşısında kesin bir yenilgiye uğ­ ramıştır"27 demektedir. Yeşil Ordu ile ilgili askeri istihbarat raporları içinde, en dikkati çeken bilgilere, 3'ncü Fırka Kumandanı Rüştü Bey tarafından Kazım Karabekir Paşa'ya gönderilen 19-25 Mart 1920 tarihleri arasındaki üç ayrı şifrede görmek mümkün­ dür. Rüştü Bey 19 Mart 1920 tarihli şifresinde, "Yeşil Ordu ' ile irtibat husulü (maksadıyla) . . . 7. Alay Kumandanı Rize Beyi Hopa'ya gönderdiğini"28 söylemektedir. Rüştü Beyin, 24 Mart 1920 tarihli ikinci şifresinde, Yeşil Ordu hakkında teferruatlı bilgi verilmektedir: Yeşil Ordu on ay evvel . bolşevik ordusu en­ kazından kalan Karadeniz ordusu tarzında te­ şekkül etmiş ve gittikçe kuvvet bulmuş bir or­ dudur. Ve tamamiyle bolşevik değildir. İngiliz­ ler Yeşil Ordu ile Gürcistan ve Azerbaycan'ı bir­ leştirerek bolşeviklere karşı bir kuvvet vücude getirmeye çok çalıştılar ve çalışmaktadırlar. Fa­ kat buna muvaffak olamamakta ve olamaya33


caklardır. Yeşil Ordu'nun kolbaşısı Novorosis­ ki'ye onbeş kilometre uzaktadır. . . Yeşil Or­ du' nun Lenin tarafından tebliğ edilen bu müş­ terek hareketi kabul eylemesi, her iki ordunun birleştiğine delildir. 29 Rüştü Beyin 25 Mart 1920 tarihli üçüncü şifresinde ise, "Yeşil Ordu Erkan-ı Harbiye Reisinin Voltoviç olduğu"30 kaydedilmektedir. Kazım Karabekir Paşa'nın, Heyet-i Temsiliye'ye, kolor­ dulara, valilere ve fırkalara gönderdiği 28 Mart 1920 ve 3 Nisan 1920 tarihli iki şifre, Yeşil Ordu'dan bahseden bu tür raporların aşağı yukarı sonuncusunu teşkil etmektedir. 28 Mart 1920 tarihli şifrede, "Artık Kafkasya'nın, Bahri Hazer ve Karadeniz sevahili kamilen Kırmızı (Kızıl) ve Yeşil Ordu­ , ların hakimiyetine geçmiştir .'31 denilmektedir. 3 Nisan 1920 tarihli ikinci şifrede ise, şu bilgi verilmektedir: "Kafkas­ ya' nın Karadeniz sahilindeki Yeşil Ordu, Kırmızı (Kızıl) Or­ dunun tahtı idaresine girmiştir" . 32 Kazım Karabekir Paşa'nın yukarıdaki son cümlede ver­ diği bilgi ile Yeşil Ordu'ya askeri açıdan gösterilen ilgi sona ermiştir.

Daha ·sonra, Büyük Millet Meclisi'nin açılışı ve

müteakiJen -yerli- Yeşil Ordu'nun teşekkülüyle, Sovyet Rusya'daki Yeşil Ordu haberleri, aktüalitesini tamamen kaybetmiştir.

34


B. Sovyet Rusya'da Yeşil Ordu Telakkisi ve Vakıası Başlangıçta, Rusya'daki Yeşil Ordu hareketi, doğu Ka­ radeniz kıyılarında Soçi ve Suhumi bölgelerinde çıkan bir Rus-Hristiyan küçük köylü hareketidir. 1 9 1 9 Baharında De­ nikin' e"33 karşı patlayan fakat Bolşeviklere de karşı çıkan bu ayaklanma, 1 920 başlarında radikalleşmiş ve Kuzeyden inen Kızılordu ile birleşrniştir.34 Savaştan sonra Kafkasya' da bulunmuş olan Şevket Sü­ reyya Aydemir, "Yeşil Ordu" sözünün o sıralar Ukrayna' da faaliyet gösteren köylü-anarşist Makhno'nun35 çetelerine verilen ad olduğunu öne sürmekte ve şu toplu bilgiyi ver­ mektedir: 1 9 1 9'da Rus ovası, korkunç ve kanlı bir iç harbe sahne oluyordu. Batı devletlerinin teşvik ve yardımlarını gören eski Rus generalleri, me­ sela General Denikin, Moskova ve Kuzey Rus­ ya'yı ellerine geçiren Bolşeviklere karşı Karade­ niz kıyılarıyle Ukrayna' dan hücum ve mücade­ le halindeydiler. Boğuşma insafsızca ve kıyası­ yaydı. Ama gene Rus ovasında, bu iki kuvvet ve cepheden başka, şu veya bu tarafa karşı çar­ pışan daha nice çeteler, kuruluşlar, liderler, hat­ ta cepheler vardı. Mesela, Ukrayna ve Batı Rus­ ya ormanlarında türeyen, etrafına gittikçe artan asker, Kazak ve köylüleri toplayan Makno is­ minde biri, bir aralık, hem Bolşevikler, hem de beyaz taraf generallerine meydan okuyacak bir 35


güce ulaştı. Asıl sığınağı yeşil ormanlardı. Ama güçlenince ormanlardan taştı. Ukrayna'yı, Kı­ rım'ı zaptetti. Doğuya doğru ilerledi. Doğu Karadeniz' e, Kafkasya' ya doğru aktı. İşte bu Mak­

·

no'nun ordusuna Yeşil Ordu deniliyordu. Bu sözler de onun kaynağı ve sığınağa olan yeşil ve u çsuz, bucaksız ormanlardan geliyordu. Ye­ şil Ordu sözlerinin Rusça karşılığı "Zelonnaya Armıya"ydı. Yeşil Ordu bir aralık böylece ge­ nişledi. Daima basit bir asker kıyafetinde görü­ nen Makno, "Maknoizm" şeklinde bir akımın önderi haline de geldi. Fakat sonra Kızıllar, hem Beyaz generalleri, hem Maknoculuğu tas­ fiye ettiler. 36 Sancağı, kırmızı zemin üzerinde yeşil bir haç olan Makh­ no' nun Yeşil Ordusu ile, ne Anadolu T ürkleri ve ne de Rus­ ya T ürkleri arasında hiçbir münasebet bulunmamakta­ dar.37Makhno'nun Yeşil Ordusunun adının Anadolu T ürk­ leri tarafından "propaganda amacıyla bir İ slam hareketiy­ mişçesine saptırılıp kullanılması"38 iddiası da mesnetsiz­ dir, doğru değildir. Sovyet Rusya' daki Türkleri Bolşevizm safına çekmek ga­ yesiyle Yeşil Ordu kurma teşebbüsleri, gözardı edilemeyecek bir vakıadır. Sovyet kaynaklarında da yeraldığı üzere, önce Yeşil Ordu'nun bayrağı, İ slam dinine inananların "müslü­ man kardeşlik" bayrağa olan yeşil bayrakhr.39 Yeşil Ordu va­ kıası ise, esasını Türk asıllıların teşki l ettiği, Beyaz generalle­ re karşı savaşmak üzere toplanan askeri kuvvetlere dayan-

36


maktadır. Zeki Velidi Togan'a göre, bu kuvvetlere Yeşil Ordu denilmesinin sebebi, "Lenin ve Troçki'nin bir taktiği idi: Kuv­ vetin asıl varlığını, Türk Ana Vatanındaki Müslüman Türkler teşkil ediyordu ve bunlara göre YEŞİL, kutsal renkti."40 Milli Mücadele'de M.M Grubu Başkanı olarak hiznet yapmış olan Hüsameddin Ertürk; hahratında, Bolşeviklerin Yeşil Ordu'su ile Anadolu'da kurulan Yeşil Ordu arasındaki ilişkileri, şu sahrlarla açıklamaktadır: Bolşevik Rusya, kuruluşunu medyun bulun­ duğu Türklere karşı hiçbir minnettarlık duymu­ yordu. Bunun için türlü çarelere başvurmuştu. Kafkasya'da aktedilen ve Azerbaycan Türkleri­ nin iştirak ettiği Şilralar Kongresi, Yeşil Ordu fik­ rini ortaya atmıştı.

Anadolu'da kurulan Milli Hükümet de Yeşil Ordu'ya miktarı kafi kuvvet ayıracaktı. Anado­ lu'daki bozguncular, Mustafa Kemal'in muhalif­ leri ise, Yeşil Ordu'nun Kafkasya'dan inerek ev­ vela Anadolu'yu işgal ·edeceğini ileri sürüyorlar­ dı. Hakikatta bu Yeşil'in altında Kızıl renk sırıtı­ yordu. Bolşeviklerin İslam İttihadı propagandası gülünç bir tertipti. İslam Dünyası, bu takdirde yalnız efendi değiştirecek, İngilizlerin idaresin­ den Bolşeviklerin tahakkümü altına geçecekti. Moskova, her gün talepleriyle Ankara'yı müşkül bir duruma sokmuş bulunuyordu. Mustafa Ke­ mal Paşa, bu fikre şiddetle muhalefet eden Ka37


zım Karabekir ve Cafer Tayyar Paşaların ısrarla­ rına rağmen şöyle bir plan düzenlemişti: Garp Demokrasileri'ni, Türkler Bolşevik olacak diye korkutmak, onların daha ileri gitmesine mani ol­ mak idi.

Fakat Büyük Millet Meclisinde bilhassa İ kinci Grup'un bu oyuna bile tahammülü yok­ tu. Onlar, kelimenin bile ağıza alınmasını iste­ meyecek derecede milli bir taassuba maliktiler. Diğer taraftan aynı oyunla Mustafa Kemal, Moskova'nın sempatisini kazanarak Yeşil Or­ du'nun hudutlarımızdan içeri girmesine, Bol­ şeviklerin Anadolu'yu istila etmesine mani ol­ muştu. Hatta Yeşil Ordu'nun bir modeli de Anadolu' da kurulmuştu. 41 Yeşil Ordu adı, Azerbaycan ve T ürkistan'ın yanısıra Kı­ rım' da da d uyulmuş; diğer Türk bölgelerinden farklı olarak "Yeşiller" Teşkilatı diye bilinen, Denikin, Vrangel gibi Be­ yaz Rus Generallerine karşı silahlı mukavemeti amaçlayan bir kuvveti ortaya çıkarmıştıır.42 Fakat bu teşkilatın mevcu­ diyetini resmi olarak belgeleyen deliller, maalesef elde bu­ lunmamaktadır. Sözkonusu dönemde Kırım' da bulunmuş olanlardan Nurettin Ağat, Yeşiller Teşkilatı ve Yeşil Ordu ilişkisini, Kırım-Azerbaycan-Anadolu üçgeninde şöyle izah etmektedir: Gerçek şudur ki, "YEŞİ LLER" Kızıl Rusla­ rın açık veya kapalı faaliyet gösteremeyecekleri 38


T ürk ve İ slam illerinde, İslam sembolü olan ye­ şil rengi maske yaparak, yerine göre değişik maksadlarla Bolşevik Türklere kurdurdukları, aldatılmış T ürklerden müteşekkil silahlı Bolşe­ vik teşkilatının genel adıdır. Veli İ brahim' in 43 yardımıyle kurulmuş olan Kırım Yeşilleri 19 1 8' de Almanlara ve 1919-1920 yıllarında Denikin ve Vrangel komutasındaki Gönüllü Rus Ordularını iç harplerle, baskın, sa­ botaj gibi hareketlerle yıpratarak, ordu safların­ da panik yaratarak, Bolşeviklerin Kırım'ı kolay­ lıkla istilalarını mümkün kılacak ortamı hazırla­ yacaklardı. 1920'de Nerimanofun44 Azerbay­ can'da hazırladığı YEŞİ L ORDU, Milli Mücade­ le'ye yardım vesilesiyle Anadolu'ya girecek, sonra bir biçimine getirip iktidarı ele alacaktı. Moskova'dan gönderilen Kazanlı Şerif Mana­ tov ve Ziynetullah Nuşirevan45 Ankara ve Eski­ şehir' de yapacakları gizli ve silahlı YEŞİ L OR­ DU teşkilatıyla milli idareyi içinden yıkacaklar, Moskova'da Lenin'in yanında bulunan Mustafa Suphi de Komünist T ürkiye'nin Cumhur Reisi olacaktı. Ve böylelikle Türkiye de Moskova'nın hakimiyeti altına girecekti. Bunlardan yalnız bi­ rincisi, Beyaz Rusların muhit ve zamanın ihti­ yaç ve icaplarına uymayan Çar rejimini aynen, hatta daha da şiddetli olarak tatbike kalkışma­ ları yüzünden başarıya ulaşmaşsa da, ikinci ve üçüncü planlar, Atatürk'ün YEŞİ L ORDU'yu 39


Türkiye'ye sokmaması ve içerdeki gizli faaliye­ te de vaktinde müdahale ederek son verdirme­ si ile akim kalmış, hiçbir başarılı sonuç elde edilmemiştir.46 Sovyet Rusya'daki Yeşil Ordu hakkındaki "bölük-pör­ çük" bilgiler, şu sonuçlara ulaşmamızı sağlamaktadır: 1. Sovyet Rusya'da 19 1 8-1920 yılları arasında, Ukray­

na'daki Makhno Yeşil Ordu'su dışında, Müslüman Türkle­ rin ekseriyette olduğu "Yeşil Ordu"lar mevcuttur. 2. Sözkonusu kuvvetler, Bolşeviklerin ideolojik ve .aske­ ri yayılma politikasının bir taktiği olarak vücut bulmuş, ama bir Türk-İslam İttihadına dönüşme ihtimaline karşı ge­ liştirilmemiştir. 3. Kırım, Azerbaycan ve Kafkasya ile Türkistan' daki Ye­

şil Ordu'lar, "yeşil" renginin Müslüman Türkler arasındaki kutsallığını istismar ederek, hem yerli halkın Bolşevizme cephe almasını önlemek ve hem de Beyaz Rus Generalleri­ ne karşı savaşmalarına sağlamak maksadıyla teşekkül etti­ rilmiş; fonksiyonu sona erdikten sonra da sessiz-sedasız or­ tadan kaldırılmıştır. 4. Yeşil Ordu stratejisi, tıpka U.D.C. (Ulusal Demokra­

tik Cephe) stratejisi gibi, Sovyet ideologlarının ve yönetici­ lerinin imzasını taşımaktadır. Ve esas hedef, Anadolu'dur. Önce, "Yeşil Ordu" adı "kurtarıcı" güçte "semavi bir kuv­ vet" olarak takdim edilmiş, propagandası bu esaslar dahilinde gerçekleştirilmiştir. Sonra, "Yeşil" adını taşıyan 40


ama gerçekte "Kızıl Ordu" dan başka bir şey olmayan aske­ ri kuvvetin Anadolu'ya sokulması merhalesine geçilmiştir. Bu merhalede, Sovyet liderlerinin karşısına dikilen ilk prob­ lem, Enver Paşa olmuştur. Enver Paşa, Türk asıllı askerler­ den teşkil olunacak askeri kuvvetin başına geçmeyi ve bu kuvvetlerle Mustafa Kemal Paşa'nın "yardımına koşmayı" Sovyet yöneticilerine teklif etmiştir.47 Enver Paşa'nın "Türk Birliği" idealinden "Bolşevizm" lehine hiçbir taviz verme­ yeceğinden emin olan Sovyet yöneticileri, sözkonusu teklifi geri çevirmiştir. Ayrıca, Mustafa Kemal Paşa da, başlangıç­ tan beri bir Bolşevik istilası tehlikesini doğurabilecek "asker yardımı" yerine, sadece "mali ve silah-mühimmat yardı­ mı" talep etmektedir. Sovyet yöneticilerinin Yeşil Ordu stra­ tejisinin üçüncü ve son merhalesi, şayet Anadolu'ya askeri kuvvet sokmak mümkün olmazsa, Anadolu'da bir Yeşil Or­ du kurulmasını öngörmektedir.

41



İKİNCİ BÖLÜM



YEŞİL ORDU'NUN İLLEGAL CEMİYET OlARAK ORTAYA ÇIKIŞI Milli Mücadele'nin ideolojik cophesinde adından en çok sözedilen asıl Yeşil Ordu, Mayıs 1920'delAnkara' da "gayrıresmi olarak teşekkül eden" ,2 "komünist ideolojiyi savunan"3 Yeşil Ordu Cemiyeti'dir. Yeşil Ordu'nun bir cemiyet olarak kurulması fikri, ilk defa Sivas Kongresi sırasında ortaya atılmıştır.4 "Sivas Kongresi' ne katılanlar arasında yalnız kendi kuvvetlerimiz­ le milli davayı başaramayacağımızı sananlar, hariçte bir kuvvete istinat etmeyi düşünmüşler"5 ve bu hariçteki kuv­ vetin Sovyet Rusya olması konusunda hemfikir olmuşlar­ dır. Milli Mücadele'nin milli kuvvetlerle kazanılmasını im­ kansız olarak değerlendiren "manda" taraftarları gibi, Sov­ yet Rusya ve "Bolşevizm" taraftarları da, birtakım şekli davranışlarla ortaya çıkmışlardır; Büyük Millet Meclisi Bi­ rinci Dönem Mebusu Damar (Zamir) Arıkoğlu, sözkonusu Bolşevirn taraftarlarının o dönemdeki halet-i ruhiyelerini ve tavırlarını, hatıratında şu cümlelerle açıklamaktadır: Ankara'da komünizm propagandası az de­ ğildi. Bazı mebus arkadaşların komünizmin

45


ilan edilmemesinden ötürü canları sıkılıyordu. "Daha ne bekliyoruz? Niçin komünizmi ilan edip halkamıza yeni bir ruh, yeni bir heyecan aşılamıyoruz? Hangi mal, hangi servet kaldı ki korkalım?" diyorlardı. . . Komünizmin işareti sayılan kızıl renk moda haline gelmişti. Bilerek bilmeyerek bu rengi kalpaklarında taşıyanlar çoktu. Kravatları kırmızı olanlar da az değildi.6 Komünizme yatkın bu davranışlar, "aslında bir çeşit umutsuzluktan kaynaklanmaktadır" .7 Sovyet Rusya'yı ve ide­ olojisini layıkınca bilenlerin hemen hemen mevcut olmadığı bu dönemde, Yeşil Ordu Cemiyeti, gelişmesine imkan sağla­ yacak psikolojik ve siyasi ortam içinde meydana çıkmıştır. Yeşil Ordu Cemiyeti Büyük Millet Meclisi açıldıktan birkaç hafta onra,s Hükümete resmen müracaat edilmeksi­ zin,9 üçü vekil olmak üzere, 14 Mebus tarafından kurulmuş­ tur.ıo Cemiyetin Merkez-i Umumi'sini teşkil eden başlıca kurucu üyeler: Tokat Mebusu Nazım (Öztelli-Resmor, 18681935), İzmir Mebusu Yunus Nadi (Abalıoğlu, 1879-1945), Saruhan Mebusu Reşit (Çerkes Ethem'in ağabeyi, 187719??), Bursa Mebusu Muhittin Baha (Pars, 1885-1954), Bur­ sa Mebusu Şeyh Servet (Akdağ, 1880-1962), İzmit Mebusu Hamdi Namık (Gör, 1881-19??), Saruhan Mebusu İbrahim Süreyya (Yiğit, 1880-1952), Eskişehir Mebusu Hüsrev Sami (Kızıldoğan, 1884-1942), Eskişehir Mebusu Eyüp Sabri (Ak­ göl, 1876-1950), İzmit Mebusu Sırrı (Bellioğlu, 1876-1958), Kozan Mebusu Mustafa (Cantekin, 1878-1955), Maliye Veki46


li Hakkı Behiç (Bayiç, 1882-1943) ve Sıhhiye Vekili Dr. Ad­ nan (Adıvar, lü.32-1955). 11

Yeşil Ordu Cemiyeti'ni kuran bu mebusların yemin me­ rasimi, Şeyh Servet Efendi'nin delaletiyle Hakkı Behiç Bey'in evinde icra edilmiştir.12 Cemiyetin katib-i umumili­ ğine, yaygın fakat yanlış olarak sanıldığı gibi Hakkı Behiçl3 değil, eskiden Harput Valisi olan Tokat Mebusu Nazım Bey getirilmiştir.14 Başlangıç itibariyle, cemiyetin askeri yönü sözkonusu değildirlS ama, kuruluş gayesi itibariyle "milis kuvvetleri oluşturma" hedefi öngörülmektedir.16 Cemiyetin ilk etapta­ ki kuruluş sebebi ise İ stanbul' da, Kuvay-ı Milliye' ye karşı öteden beri muzır faaliyetlerde bulunan Cemiyet-i Ahmedi­ ye'ye karşı mücadele vermek; yıkıcı propagandalara karşı halka gerçekleri anlatarak, onları, Milli Mücadele'nin zaru­ reti konusunda ikna etmektir. 17 Gerçekten de, Cemiyet-i Ahmediye, Tarih-i Salah, Asker-i Nigahban, Kızıl Hançer gibi derneklerle müşterek çalışan İ stanbul Hükı.1rneti'nin ve Milli Mücadele aleyhtarlarının Mustafa Kemal Paşa'ya ve B.M.M Hükümeti' ne karşı tek tutanakları, "Bolşeviklikle di­ nin elden gideceği" teranesidir. l B Yeşil Ordu Cemiyeti' nin kuruluş gerekçesini ve kuruluş safahatını, kuruculardan Kırşehir Mebusu Hakkı Behiç Bey, Ali Fuat Paşa'ya şöyle anlatmaktadır:

47


Sivas Kongresi'ni müteakip Heyet-i Temsi­ liye' de aza bulunduğum zaman harici siyaseti­ mizi birçok cephelerden tetkik ederken, Garbın memleketimizi yok etmek isteyen siyaseti karşı­ sında Şarka ve Rus inkılabına yaklaşmakta memleket için büyük bir ümidi necat görmüş­ tüm. Müslüman aleminde Rus inkılabını, tadi­ len vücuda getirilecek bir sosyalist ittihadı fik­ rine bağlıydım. Bu fikrimi Mustafa Kemal Pa­ şa'ya da açmıştım . . . . Gizli olarak vücuda getir­ diğimiz teşkilatın adı Yeşil Ordu'ydu. Aynı za. manda Türkistan' da, İ ran' da, Azerbaycan' da diğer birçok teşekküllerin bulunduğunu haber almıştık. . . . . Bu suretle bir taraftan yeni kabul edecekleri sosyalist siyaseti ile korumayı, diğer taraftan bizi bütün bu İ slam kütleleri ile birlik­ te hareket eder gibi göstererek kuvvetlendirme­ yi düşündük.19 Cemiyetin kurucularından Yunus Nadi, "Kızılordu'ya tekabül eden Yeşilordu başlı başına mana ifade eden bir ad­ dı" 20 derken, cemiyetin kuruluş gayesi hakkında şu bilgile­ ri vermektedir: Yeşil Ordu Cemiyeti'nin hikmet-i teşekkülü giriştiğimiz istiklal ve kurtuluş mücadelesinde Garp emperyalizmine karşı büyük Şark inkıla­ bıyla daha sıkı, mako.I ve mantıki bir yakınlık te­ mininden ve zaten vaziyetin icabı bu olduğuna 48


göre şayet bir gün Ruslarla hudutlarımızda tah­ ripkar tesirler yapabilecek meçhul inkılaba, mey­ dan vermemekten ibaretti.21 Yeşil Ordu Cemiyeti ile ilgili gelişmeleri, Ordu Komuta­ nı sıfatıyla değerlendiren Ali Fuat Paşa (Cebesoy), "Milli Mücadele Hatıralara"nda cemiyetin kuruluş gerekçelerini anlatmaktadır: Yeşil Ordu'nun kuruluş sebeplerini bize şu şekilde anlatmışlardı: Müessisler, birbirini takip eden, kanlı ve tehlikeli vaziyetlere sebep olan dahili ihtilaflar karşısında yeni zihniyete göre yetiştirilmemiş bir ordu ile iş görülemiyeceğini düşünmüşler, inkılap maksadını daha kolaylık­ la anlayabilecek bir teşkilat kurmayı kararlaştır­ mışlardı. Yapılacak bu teşkilatla isyanlar bastırı­ lacaktı. ... Cemiyetin kuruluş gayesi, dahili is­ yanlara karşı imanlı ve şuurlu bir teşkilatın vü­ cuda getirilmesinden ibaretti. Cemiyetin bu za­ hiri görünüşüydü. Hakikatta ise bambaşkaydı. 22

49


A.Yeşil Ordu Cemiyeti'nin İllegalliği ve Mustafa Kemal Paşa Görüldüğü gibi, Yeşil Ordu Cerniyeti'nin görünürdeki kuruluş gerekçeleri, son derece halisane, vatanperverane­ dir. C�miyetin illegalliği tercih edişinin gerekçeleri, yine gö­ rünürde, son derecede mazur görülebilecek sebeplere da­ yanmaktadır. Cemiyetin kurucularından Tokat Mebusu Na­ zım Bey, daha sonraları Ankara İstiklal Mahkemesi'nde alı­ nan ifadesinde, bu gerekçeleri şöyle ifade etmektedir: . . . iç ve dış vaziyetimiz itibariyle Hükume­ te böyle bir beyanname verip, resmen ortaya çıkmanın Avrupalıların üzerimize pek fena hü­ cumlarını çekeceği düşünüldü. Bu suretle be­ yanname verilmemesi fikrini en çok Umumi Merkezde bulunan bu iki vekil arkadaşımız (Maliye Vekili Hakkı Behiç ve Sıhhiye Vekili Dr. Adnan Bey) izah ve müdafaa ettiler. Biz de bittabi bu düşünceyi akla yakın bulduk. Yalnız şu kadar arzedeyirn ki, bu gizlilik Hü­ kumete karşı değil, sosyal inkılaplardan kuş­ kulandığı bilinen emperyalist Avrupa'ya karşı­ d ır. Biz, Avrupa' nın, şark sosyal inkılabını Anadolu' da boğmağa kalkarak, memleketimi­ ze saldırmasından korkuyorduk. İ şte gizliliğin sebebi budur.23 Yunus Nadi ise, " ... Böyle samimi fikirle kurulmuş olan cemiyet, ilk nazarda belki yanlış telakkilere uğrayabilece­ ğinden bir müddet için aleniyet ve resmiyet peyda etmiye50


rek, kendisine zaman ve zemin hazırlaması muvafık olaca­ ğı düşünülmüştür" 24 demektedir. Yeşil Ordu Cemiyeti, her ne kadar illegal olarak ortaya çıkmışsa da, Mustafa Kemal Paşa' nın d ikkatinden kaça­ mamıştır. 25 Mustafa Kemal Paşa'nın başlangıçtan itibaren bütün gelişmelerden haberi olmaktadır. 26 Hatta cemiyet, "görev taksiminde Hakkı Behiç Bey ile Dr. Adnan Beyi Hükümet Reisi Mustafa Kemal Paşa ile temasa memur et­ miştir." 27 Cemiyet ile Mustafa Kemal Paşa arasındaki dolaylı, gayrıresmi ilişki hakkında Falih Rıfkı Atay, "Mustafa Ke­ mal: 'Faydalı olur,' diye hareketi başlangıçta tuttu. Güven­ diği arkadaşlarından birkaçını da teşkilat içine soktu" 28 de­ mektedir. Sözkonusu dolaylı ilişki hakkında en doğru ve net bilgiyi, Atatürk, NUTUK' da vermektedir: Bazı müphem mesailin kolaylıkla izahına medar olacağını zannettiğim için heyeti aliyeni­ ze, bir "Yeşil Ordu" dan bahsedeceğim: Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve Hükü­ metinin teşebbüsünden sonra Ankara' da, "Yeşil Ordu" nam altında, bir cemiyet teşekkül etti. Bu cemiyetin ilk müessisleri, pek yakın ve malum arkadaşlardı. Maksad-ı teşkili izah için, dahili isyanları ve bu isyanlara karşı gönderilen niza­ miye kuvvetlerinin ve milli müfrezelerin gös­ terdikleri bazı vaziyet ve manzaraları tahattur etnek icap eder. ... Yeşil Ordu teşkilatının ilk 51


müteşebbisleri meyanında bulunan yakın arka­ daşlar, mahza bana yardım maksadiyle ve ayrı­ ca beni yormamak fikriyle, kendileri teşebbüs alarak, faaliyette bulunmayı münasip görmüş­ ler. Bana, yalnız, nafi' bir iş yapacaklarını söyle­ yerek basit bir tarzda bu teşebbüslerinden bah­ setmişlerdi. Ben, cidden çok meşgul olduğum için,arkadaşların bu teşebbüsleriyle uzunca bir zaman alakadar olamadım. Yeşil Ordu teşkilatı, nev' ama hafi bir teşki­ lat mahiyetinde teessüs ve oldukça tevessü et­ miş. Katib-i Umumisi Hakkı Behiç Bey ve An­ kara' daki Heyet-i İ daresi, ciddi ve esaaLı faali­ yet sarf etmişler. Matbu' nizamnameleri ve mu­ vazzaf memurları her tarafa gönderilmişti. Yal­ nız, bir noktayı da işaret etmeliyim ki, Yeşil Or­ du teşkilatı ile iştigal edenler, işin benim malU.­ mat ve muvafakatim ve arzum dahilinde oldu­ ğunu söylediklerinden, her tarafta, benim na­ mıma teşkilatı tevsi ve takviye çalışanlar çoğal­ nuş. Tatbik edilmekte olan Teşkilat, sadece mil­ li müfrezeler vücuda getirmek gibi mahdut bir sahadan çıkmış, çok umumi bir gayeye tevec­ cüh eylemiş. 29 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin illegalliğini, Batılı araştırmacı­ lardan George S. Harris, dönemin iç ve dış şartları içinde mütalaa ederken, oldukça değişik bir neticeye varmaktadır:

52


Türklerin Rusya örneği sosyal bir ihtilal ta­ lebinde samimi olduklarına, Rusları inandırma aracı gözüyle baktıkları Yeşil Ordu'nun Ankara Hükümeti'nin müsamahasiyle kurulmuş oldu­ ğu anlaşılmaktadır. Şu da var ki, Kemalistlerin, hatta Bolşevik olmak ihtimalinden ürken Batılı­ ların bu korkusunu tahrik etmemek için Yeşil Ordu, gizli bir dernek halinde faaliyet gösterip, üyelerini kitle arasından değil de seçkinler sını­ fından derlemekteydi.30 Şu halde Yeşil Ordu Cemiyeti, başlangıçta önesürülen gerekçeler muvacehesinde, bir "telkin müessesesi olarak", Mustafa Kemal Paşa'nın bilgisi dahilinde, Hükumete haber verilmeksizin kurulmuş bir teşkilattır. Kuruluş safahatı v� başlangıçtaki faaliyetleri Hükumet ve dolayısıyla Mustafa Kemal Paşa tarafından bilindiği için ';gizli teşkilat" addedi­ lemez, "muvazaalı" da sayılamaz. Belirgin hususiyeti, "gayrıresmi" oluşudur; faaliyetlerinin neticelerinin dış poli­ tikada Hükumeti bağlamayışıdır.

53


B.Yeşil Ordu Cemiyeti'ndeki Hizipler Yeşil Ordu Cemiyeti, "Bolşevik" niteliğine rağmen, ku­ rucularının inanç ve ideolojileri itibariyle mütecanis bir ya­ pı arzetmemektedir.31 İ ttihatçısı, aşırı milliyetçisi ve Bolşeviğiyle Yeşil Ordu Cemiyeti, renkli bir mozaiği andırmaktadır. Kurucularının farklı inanç ve ideolojiye sahip olması, cemiyetin "Bolşe­ vik" niteliğine engel teşkil etmemiştir. Zira, devrin şartla­ rında, kurucuların tamamının "Doğucu Ülkü" diye vasıf­ landırılan bir ekole mensup olmaları, "mozaikte yapıştırıcı" rolü oynamıştır. 32 Halide Edip Adıvar, "Doğucu Ülkü" için, "Bu, Doğuya uygun gelecek daha da sempatik durum ve şartlara sahip olmak için beslenip önüne geçilen arzulardan doğan şekil­ siz bir fikir birikimiydi. Bu fikirler elbette, Rus İh .t ilalinin pek çok tesiri altında kalmış"33 demektedir. Cemiyetin ku­ rucularının daha iyi tanınması ve değerlendirilmesi maksa­ dıyla Harris, sözkonusu ekolün ortaya çıkışına, zamanın si­ yasi şartları çerçevesinde şu cümlelerle mütalaa etmektedir: Rus İ htilali Türkiye' de, Rusların genişleme gayelerinin sonucu olarak memnunlukla karşı­ landı. Bilhassa Türk Kurtuluş Savaşı'nın başla­ masıyla, Türklerden birçoğu, kendi ihtilalleriy­ le Bolşevik komşularının ihtilali arasında bir çe­ şit hısımlık bulmuştu. Türk aydınları, Rus­ ya' daki tecrübeyi, endişe yerine yalnız dostça bir takdir ve sempati ile karşılamakla kalma54


mış, fakat o aşırı Türk milliyetçileri bile, Sovyet tecrübesinden

Türkiye'ye

uygulanabilecek

dersler alınabileceğine inanmak eğilimine ka­ pılmışlardı. Halk katında ise, komünizmin, in­ sanın malını yoksullarla paylaşmasını emreden İ slam'ın yeni bir ifadesi olduğu sanılmaktaydı re bu yaygın bir şekil almıştı. Birinci Dünya Savaşında uğranılan yenilgi, Batıya karşı bir hoşnutsuzluk dalgası yaratmış­ tı. Avrupa'nın siyasi saldırılarına karşı duyulan tepki, "Doğucu Ü lkü" d iye vasıflandırılagelen bir ekol halinde billurlaştı. Bu görüşün yorum­ cuları, Batı medeniyetinin gerilediğini ve yakın­ da yok edileceğini ileri sürmekteydiler. Buna mukabil, Doğuyu, doğum sancıları çekmekte olan yeni bir medeniyetin merkezi şeklinde yü­ celtmekteydiler. . . . "Doğucular" bu esasa daya­ narak, Türkiye'nin, mahvolmaktan kaçınmak için, belki de Rus İ htilalini örnek alarak, mu­ kadderatını Doğu ile birleştirmesi gerektiğinde ısrar etmekteydiler. Bu ekolün küçük bir nazari Marksist aydınlar grubundan oluşan kahra­ manlarının, Bolşevikliğin Türkiye' de ne ifade edeceği, nasıl bir manada karşılanacağa husu­ sunda hiçbir ameli fikri yoktu. Başlıca düşünce­ leri Batıdan kurtulmaktı. Hepsi değilse bile, bir­ çoğu, Rusya'nın hakimiyetinin istikametini ta­ yinde hür bir Türkiye düşünmekte, kafasında canlandırmaktaydı. 34 55


Cemiyet içindeki "Doğucular" ın dıştan görünüşü, ho­ mojenlik ölçüsünde bir müşterek idealin varlığını ortaya koyuyorsa da, içte durum farkladır. Gerek kurucu üyeler ve gerekse önde gelen üyeler birbirlerinden farklı olarak ya it­ tihatçıdır, ya da o dö�emin yaygın deyimiyle Bolşevik! . . . B u iki ana grubun dışında kalan bir başka grup daha vardır ki bu grubu macera ve ikbal düşkünü fırsatçılarla cahiller teşkil etmektedir.35

1.

İttihatçılar

Yeşil Ordu Cemiyeti'nin 14 kurucu üyesinin tamamına yakını, eski İ ttihat ve Terakki Partisi mensubudur. Fakat aralarında fikri bir birlikten kesinlikle sözedilemez.'. İ ttihat­ çıların "Türkçülüğüne" mukabil, mesela Tokat Mebusu Na­ zım Bey, hızlı bir Bolşeviktir. Yunus Nadi Bey ve Hakkı Be­ hiç Bey, ittihatçıların "sol" kanadında yeralmaktadır. Ayrı­ ca, cemiyet üyesi ittihatçılar, kendi aralarında "Mustafa Ke­ mal Paşa'ya sadık olanlar" ile "Enver Paşa'nın yolunu göz­ lüyenler" şeklinde iki kampa ayrılmışlardır. Yeşil Ordu Ce­ miyeti'nde ittihatçıların rolünün değerlendirilebilmesi için yukarıda adıgeçen tall grupların -farklılıkları ile- bilinmesi gerekmektedir. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin kurucu üyesi ve aynı zamanda Umumi Katibi olan tokat mebusu Nazım bey (Öztelli-Res­ mor, 1868-1935), cemiyet içindeki sol yelpazenin en ucunda yer alan eski ittihatçıdır. 36 Nazım Bey, İstanbul' da İngiliz muhipler Cemiyeti'ne dahil olmuş, İ ngilizler hesabına To­ kat ve Amasya' da "Alevi'leri İ ngilizler hesabına kazan56


mak" yolunda çalışmalarda bulunmuştur.37 Kendisinin bol­ şevizme intisabı, Sivas'da bulunduğu sıralarda olmuştur.38 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin kapatılmasından sonra da Türkiye Halk İ ştirakiyun Fırkası'nı kurarak Bolşevik faaliyetlerini devam ettiren Nazım Bey, Türkiye Büyük Millet Meclisi içindeki Halk Zümresi'nin önde gelen idarecisi olarak, Mil­ li Mücadele döneminin sonuna kadar Mustafa Kemal Pa­ şa'nın muarızı olmuştur.39 Nazım Bey ve yakın arkadaşla­ rınca kaleme alınan Yeşil ordu Nizamnamesi, talimatname­ si ve Beyannamesinden de görüleceği üzere, kendisi, aynı zamanda Enver Paşa'ya ve "Türkçülük" cereyanına da kar­ şıdır.40 Dolayısıyla, Nazım Beyi cemiyet içindeki ittihatçı- · lardan saymak, hatalı bir yaklaşımdır. Türkiye büyük Millet Meclisi'nin Birindi Döneminde Maliye ve Dahiliye Vekili olarak görev yapan Hakkı BehiÇ (Bayiç, 1882-1943), cemiyette sözü geçen ittihatçılar arasın­ dadır. Daha önce Akka Mutasarrıflığı'nda bulunan Hakkı Behiç, Bolşevik cereyana Sivas Kongresi sırasında kapılmış­ tır.41 Samet Ağaoğlu'na göre Hakkı Behiç, "bir çeşit İslami komünizm taraftarıdır."42 Bizzat kendisi, hedefinin "Sosya­ list bir İslam Cumhuriyeti" olduğunu açıkça belirtmekte­ d ir.43 Hakkı Behiç'te Türklük sevgisi, Nazım Beyin aksine, şahsi kanaatlerinde11 ağır basmıştır. Zira, Milli Mücadele dönemi boyunca bu eski ittihaçı, Mustafa Kemal Paşa' ya sa­ clı kalmıştır.44 Yeşil ordu Cemiyeti'nin "sol" kanatta temayüz eden üçüncü önemli kurucusu, Yunus Nadi (Abalıoğlu, 1879-

1945)'dir. Mütareke döneminde gazeteci olarak temayüz 57


eden Yunus Nadi'nin solla ilgilenişinin, 1 9 1 7 Sovyet İ htila­ line kadar geriye gittiği önesürülmektedi r.45 Yunus Na­ di'nin solculuğu, İ stanbul'da sahibi olduğu "Yeni Gün" ga­ zetesinin ikinci ayından itibaren46 "Bolşevizm lehine takın­ dığı tutuma dayandırılırsa da,47 bu ilişkinin daha önceki ta­ rihlere uzandığı bilinen bir gerçektir. Mesela, Yunus Na­ di'nin başyazarı olduğu Tasvir-i Efkar" gazetesi, Lenin'in 1 9 1 7 ilkbaharında Rusya'ya dönüşünü haber veren ilk Türk gazeteci olmuştur.48 Lenin' in ilk resmini yine bu gazete bas­ mıştır. 49 Keza, 1 9 1 6'da İsviçre'de Lenin ile görüşen Aziz Bey adında bir Darülmuallimin-i A liye öğretmeninin hatı­ ralarını, "Tasvir-i Efkar" ın 20 Aralık 1 9 1 7 tarihli nüshasında

görmek mümkündür. Aynı gazetenin 5 Haziran 1 9 1 8 tarih­ li nüshasında, Yunus Nadi'nin "Sosyalizm Nedir?" başlıklı bir başmakalesi yeralmıştır.50 Yunus Nadi'nin Marksist te­ oriyi ve pratiğini ele alan yazıları, özellikle "Anadolu' da Ye­ ni Gün" gazetesinde seri olarak neşredilmiştir.sı Muhtemel­ dir ki, sözkonusu makalelerden ötürü, Milli Mücadele dö­ nemine ait bir İ ngiliz istihbarat raporunda, Yunus Nadi için, "kendisi Rus dostudur" ibaresi geçmektedir.52 Fakat her şe­ ye rağmen, Yunus Nadi, Yeşil Ordu Cemiyeti'nin sol yelpa­ zesinin aşıra ucunda yeralan Tokat Mebusu Nazım Bey gi­ bilerine itibar göstermemiş, Mustafa Kemal Paşa'nın emir ve kontrolünden dışarı çıkmamıştır. 53

·

Yeşil Ordu Cemiyeti'nin kurucu üyelerinden olmaması­ na rağmen, aşırı uçta yeralan Vakkas Ferit de eski bir ittihat­ çıdır.54 En son Alacadağ Kaymakamlığında bulunmuş olan Vakkas Ferit, siyasi görüşleri için, "Siyasi mesleğim sosya­ lizmdir. . . . İ stanbul'da (Mülkiye Mektebinde) iktisat dersi58


l\e meraklı idim. "Kapital"i ve aksini mütalaa ettim . . . . Sos­ yalizmi severdim" 55 demektedir. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin halk arasında propagandasını pervasızca yapan Vakkas Fe­ rit için, Damar Arıkoğlu ha tıratında, "Vakkas bey, ateşli hi­

tabesiyle Meclis'in karşısındaki belediye bahçesinde masa rtta sa dolaşır, mebuslara komünizm lehinde konuşur, kurtu­ luşun tek yolu olduğunu telkin ederdi"56 derken, Halide

Edip Adıvar, bu eski ittihatçının propagandistliğinden şöy­ le bahsetmektedir: . . . Bunların arasında önce Yeşil Ordu'ya gir­ miş olan Diyarbakırlı Vakkas adında pek garip bir adam vardı. Önce anlaşacağımızdan emin gibi görüne­ rek hemen propagandaya başlanıştı. Açıklarda vaaz eden bir hoca gibi yere bağdaş kurup otu­ rur, Rus propagandasını, alfabesini başından sonuna kadar tekrarlardı. En çok ele aldığı so­ run, zenginlik ve yoksulluk sorunlarıydı. Sınıf­ ların kaldırılması üzerinde uzun uzun durur, gayet anlamsız konuştuğu zaman bile, içtenlik­ li görünürdü. Kısaca, Rus propaganda alfabesi­ ni ezberlemişti ve bunu baştan başa her yerde tekrarlar dururdu.57 Anlaşılacağı üzere, Vakkas Ferit, tıpkı Tokat Mebusu Nazım Bey gibi, eskinin ittihatçısı Milli Mücadele dönemi­

nin Marksistidir. Yeşil Ordu Cemiyeti içindeki ittihatçılar

arasında Vakkas Ferit ile Nazım Beyi zikretmek, bu açıdan doğru değildir. 59


Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Umumi Merkezi' nde yeralan diğer ittihatçıların, mesela, Eskişehir Mebusu Eyüp Sabri, Saruhan Mebusu İbrahim Süreyya, Bursa Mebusu Muhittin Baha ile İzmit Mebusu Sırrı Bey, Kozan Mebusu Mustafa Bey ve hatta Çerkez Ethem'in ağabeyi Saruhan Mebusu Re­ şit Beyin Marksist olduklarını söylemek mümkün değildir. Hayatlarının -(legal) T.K.F. hariç- daha sonraki döneminde bu veya şu şekilde Marksist faaliyetlere karışmamış olan sözkonusu ittihatçılar, hiç şüphe yok ki, siyasi Türkçülük gayesini güden samimi "Doğu Ülkücüleri" d ir. Bunların ol­ sa olsa Must(lfa Kemal Paşa'ya mı, yoksa Enver Paşa'ya mı sadık oldukları hususu tartışılabilinir.ss Bu konuda, Yeşil Ordu Cemiyeti içindeki gerçek ittihatçılar arasında kesin bir ayının yapmak mümkün değilse de, "Enver Paşa'yı kurta­ rıcı olarak bekleyenlerin" var olduğunu kabul etmek gere­ kir. Nitekim, Hakkı Behiç, Rauf Bey'e yazmış olduğu 20 Teş­ rinisani 1921 tarihli mektupta, bu hususlara açıklık getir­ mektedir: Hükümet işleri ile alakadar olduğum za­ man ... gizli bir teşkilat vücuda getirdik. Bu teş­ kilatın ismi Yeşil Ordu idi. Aynı zamanda Tür­ kistan' da, İ ran'da, Azerbaycan' da bu isimde te­ şekküller haber alıyorduk. Orada çalışan arka­ daşlarımızla muhabere ederek onların mesa­ isinden istifade etmek, hududumuz haricinde­ ki teşkilatı buraya rapt eylemek, bir taraftan on­ ları Rus istila-ı siyasisinden kurtarıp mutedil bir sisteme irca edeceği için . . . bu teşkilatın fay­ dası olacaktı. Hariçte çalışan arkadaşlarımız bu

60


memleketin hak sahibi evladı idi. Düşmanları­ mızın takibat ve tazyikatından firara mecbur olarak memleketlerine avdet edemedikleri bir zamanda kendilerine az çok muavenet imkanı­ nı bahşedecek ve onları daha büyük bir gayret­ _ le bulundukları muhitlerde çalıştıracaktı.59 Hakkı Behiç'in kastettiği "hariçte çalışanlar", Birinci Dünya Savaşı sonrasında yurt dışına kaçmak mecburiyetin­ de kalan Enver, Talat ve Cemal Paşalar ile diğer ilerigelen it­ tihatçı liderlerdir. Bunların tekrar Anadolu'ya dönmeleri için açık-gizli her türlü çabayı gösteren ittihatçıların, bütü faaliyetlerinin Mustafa Kemal Paşa tarafından yakından ta­ kip edildiği bilinen bir vakıadır.60 Zira, başta Enver Paşa ol­ nak üzere ittihatçı liderlerin Anadolu' ya girmelerine Musta­

fa Kemal Paşa kesinlikle karşıdır. Mustafa Kemal Paşa'nın

bu konudaki kesin tavrını, Enver ve Cemal Paşalarla olan yazışmalarında ve Trabzon' daki "Bozuk Parti" olayında görmek mümkündür. 61

Yeşil Ordu Cemiyeti'nin ittihatçılar tarafından kuruldu­

ğu yolundaki iddialar 62, her ne kadar sınırlı bir gerçeği ifa­

de ediyorsa da, bu cemiyet "eski İ ttihatçı Turancılığının ye­

ni bir kılık aldığı, dönemde"63 kurulmuş olduğu iddiası, ta­

mamiyle mesnetsizdir. Hakkı Behiç'in yukarıda yeralan sözlerinden de anlaşılacağı üzere, Türkistan, İ ran ve Azer­ baycan' daki teşkilatlarla ilişki kurarak bir ittihat oluşturma fikri, Yeşil Ordu Cemiyeti'nin sadece kuruluş gerekçesi ol­ muş, o da nazariyatta kalmıştır. Cemiyet siyasi Türk birliği­

nin gerçekleştirilmesi yolunda ne bir iddiası ve ne de en kü-

61


çük bir gayreti olmuştur. Aksine, cemiyet içindeki kesinlik­ le "sol" olmayan ittihatçılar, Türkçülük ideali ile taban taba­ na zıt olan Marksizme dolayısıyla Marksistlere karşı müca­ dele vermek yerine,. teslimiyetçi bir politika takip etmişler­ dir. Dolayısıyla, Milli Mücadele'nin devam ettiği dönem zarfında, Anadolu'da ortaya çıkan ilk ciddi Marksist örgüt olan Yeşil Ordu'yu, kurucularından 11-12 eski ittihatçının gafletini görmezliğe gelen bütün ittihatçılara maletmek, bir döneme damgasını vurmuş hatalı-hatasız büyük bir vatan­ sever grubunu töhmet altına sokmak anlamına gelmektedir. 2.

Sovyet Taraftarları - Marksistler (Bolşevikler)

Yeşil Ordu Cemiyeti'nin hepsi de mebus olan 14 kurucu üyesi arasına başlangıçta gerçek manada Bolşevizmi benim­ semiş bir tek kişi bile bulunmamaktadır, Tokat Mebusu Na­ zım Bey, Hakkı Behiç ve Yunus Nadi, Sovyet İ htilaline "ümid-i necad" gözüyle bakan birer Marksist ya da döne­ min yaygın terimiyle Bolşevik değil, "sempatizan" dır. An­ cak gelişmeler, Nazım Beyi cemiyet içine sızan Marksistle­ rin lideri pozisyonuna getirmiştir. 64 Sovyet kaynaklarına göre, "muhakkak olan şu idi ki, Anadolu' dakilerin birçoğunun Bolşevik İ htilali hakkında, en hafif tabiri ile, son derece sathinin sathisi bir fikri var­ d ı" . 65 George S. Harris de, Anadolu'daki ilk cereyanları ele alan araştırmasında, bu cereyana kapılanları benzer biçim­ de tavsif etmektedir: Türkiye' de "komünist" adını kendi çıkarları­ na kullanmak isteyenlerin pek azı Rusya' da olup 62


bitenler hakkında doğrudan doğruya bilgi sahi­ biydi. Komünizm ismini tam bir samimiyet!� kul­ lananlar bile, buna her türlü mana vermekte, hatta bazıları komünizmi Müslümanlığın dini esasları ile bir tutacak kadar ileri gitmekteydiler. Diğerleri ise, ya kendi ünlerini yaymak, ya da Türkiye' de oluşan herhangi bir komünist hareketini kontrolle­ ri altında tutma işini garantilemek için, bu ismi sö­ mürmeye bakan oportünistler idi. 66 "Mebuslar Solu" olarak da nitelendirilen Yeşil Ordu ha­ reketinin en renkli simalarından biri olan Bursa Mebusu Şeyh Servet Efendi, cahil ve oportünist Marksistler a rasında "seçkin" bir yer işgal etmektedir.67 Komünizm ideolojisi hakkında en ufak bir bilgisi olmadığı, bu ideoloji ile İ slami­ yeti sentezleştirme iddialarından anlaşılan Şeyh Servet Efendi, cemiyetfo toplantılarının en devamlı üyesi olarak, Ankara' daki Sovyet Sefareti ile ileride temas yolları da arı­ yacaktır. 68 Kurucu üyelerden Saruhan Mebusu Reşit Beyin cemiyete girmesindeki en önemli gayenin, kardeşi Çerkez Ethem' e ve ailesine ikbal sağlamak olduğu, daha sonra or­ taya çıkacaktır.69 Yeşi l Ordu Cemiyeti'nin hakiki marksist kanadını teşkil edenler, cemiyetin Ankara ve Eskişehir Merkez Heyetinde yeralmışlardır.70 Bu grubun başını, Baytar Binbaşı Salih Ha­ cıoğlu çekmektedir.71 Ayrıca, Ziynetullah Nuşirevan, Mus­ tafa Nuri, Arif Oruç ve Ahnet Hilmi' nin adları, sözkonusu grubun ilk üyeleri arasında geçmektedir.72 Aynı zamanda,

1920 Haziranında ortaya çıkan Gizli (illegal) T.K.P.'nin kad63


rosunu oluşturan bu grubun üyeleri, Yeşil Ordu Cemiye­ ti'nin kapatılmasından sonra dahi, Mustafa Kemal Paşa'nın kesin emri hilafına, Türkiye Halk İ ştirakiyun Fırkası' nı ku­ racak ve Komintern ile Sovyet Sefareti ile ilişkilerini Milll Mücadele dönemi boyunca koruyacaklardır. 73 Görüleceği üzere, Yeşil Ordu Cemiyeti'nde ittihatçıların mevcudiyeti, bu cemiyete "Türkçü" ya da "Turancı" bir is­ tikamet vermeye yetmemiştir. Çünkü cemiyetin kuruluşu itibariyle hakim ideolojisi Marksizmdir. Marksist Yeşil Or� du Cemiyeti, Sovyet Rusya'ya bağımlı sol hareketin ilk cid­ di kuruluşudur. Anadolu' daki bütün Marksistler, militanın­ dan sempatizanına, cahilinden fırsatçısına kadar, ilk defa bu cemiyet çatısı altında biraraya gelmişlerdir. Milli Mücade­ le'yi bir komünist ihtilale dönüştürmek gayesiyle, Mustafa Kemal Paşa'ya karşı hakimiyet kavgası veren bu kadro, gü­ nümüze kadar uzanan sol faaliyetlerde görülen bir "gelene­ ğin" başlangıcına da damgasını vurmuştur: O da, müstakil bir sol hareket yerine, Sovyet Rusya'ya kayıtsız şartsız ba­ ğımlı bir sol harekettir. George S. Harris'ın da dediği gibi, "bu dönemde komünist olarak ortaya çıkanlar, komünizm ideolojisi hakkında derinlemesine bilgileri olmasa da, bu ideolojiye mensubiyeti, Sovyet Rusya taraftarlığıyla eşan­ lamlı kabul etmişlerdir."74

64


t.

3. Mustafa Kemal Paşa Taraftarları Yeşil Ordu Cemiyeti içinde, açık olarak "Mustafa Kemal

Paşa taraftarı" denilemese de, Mustafa Kemal Paşa'ya ya­

klnlığı, batı demokrasisine inancı

ve milli duygularıyla te­

arıayüz eden tek kurucu üye, Dr. Adnan (Adıvar, 1 882-1 955)

Bey'dir. Ayrıca, ittihatçı mebuslardan başta Hakkı Behiç ol­ mak üzere, Hamdi Namık, Hüsrev Sami, Muhittin Baha, )'unus Nadi, İbrahim Süreyya, Eyüp Sabri, Mustafa ve Sır­

p Beyler, her ne kadar "doğucu ülkü" çizgisinde olsalar da,

�ustafa Kemal Paşa'nın emir ve direktiflerinin dışına çıkıp

Sovyet taraftarlarının arasına katılmamışlardır.

Dr. Adna n Bey'in, henüz İ stanbul'da iken Milli Türk Fırkası'nın çatısı altında, Kuvay-ı Milliye hareketini destek­

her nitelikteki faaliyetleri ve son Osmanlı Meclisi'ne bu sa­ yede mebus seçilmesi, Mustafa Kemal Paşa nezdinde itibar kazanmasına yolaçmıştır. 75 Dr. Adnan Bey'in Mustafa Ke­ mal Paşa ve Meclisteki diğer gruplarla ilişkilerini, eşi Hali­ de Edip Adıvar, "Türkün Ateşle İ mtihanı"nda şu cümleler­

le anlatmaktadır: Mustafa Kemal Paşa, komünist partiyi (Le­ gal T.K.P.) kurdurduğu zaman, önce Dr. Ad­ nan'ın başa geçmesini istemişti. Fakat, Dr. Ad­ nan, dış siyasete muhalif olmakla birlikte, Batı mefkuresinin sonuna kadar taraflısı olduğu için bunu istemedi.

Bu devirde, Dr. Adnan, Sıhhiye Vekili ol­ makla birlikte, Cami Bey' den boş kalan Dahili65


ye'ye de vekalet ediyordu. Mustafa Kemal Pa­ şa, Dr. Adnan'ın hiçbir şahsi ihtirası olmadığını anlamıştı. . . . Dr. Adnan'ın bu ılımlılığından do­ layı; bir yandan muhalifler eleştirdikleri gibi, öte yandan Mustafa Kemal Paşa'yı muhalefetle­ rine karşı sert politikasından alıkoyduğu için birçokları yine onu eleştirdi. 76 Dr. Adnan Bey, Mustafa Kemal Paşa'nın Yeşil Ordu Ce­ miyeti içinde en mutemet adamı olduğu halde, özellikle dış politika konularında muhaliftir. Cemiyetin Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle kurdurulduğu iddiaları, kurucuların ta­ mamının -ittihatçılar ve Marksistler dahil- şu veya bu ölçü­ de Paşa'ya muhalif oldukları vakıası karşısında mesnetsiz kalmaktadır. 77 Mustafa Kemal Paşa'nın kesinlikle güven duyamıyacağı muhaliflerine, illegal bir cemiyet kurdurmuş olmasının ayrıca mantıki hiçbir izahı bulunmamaktadır.

Şu halde denilebilir ki, Yeşil Ordu Cemiyeti, devrin şartları lüzumlu kıldığı için, Mustafa Kemal Paşa'nın bilgi­ si dahilinde ve ihtimal ki tasvibiyle kurulmuştur. Cemiyetin kurucu üyelerinin, sadece Büyük Millet Meclisi üyeleri ara­ sından seçilmiş olması, kontrol mekanizmasının mevcudi­ yetini göstermektedir ki, bu kontrol mekanizmasının başın­ da Mustafa Kemal Paşa'nın bulunduğunu varsaymak, doğ­ ru bir yaklaşımın ifadesi olacaktır. Kaldı ki, ittihatçısıyla, Marksistiyle, oportünistiyle Yeşil Ordu Cemiyeti, gayrı mü­ tecanis bir görünüm arzetmekte, bu da cemiyetin illegalliği­ nin mahzurlarını dengelemektedir.

66


C. Yeşil Ordu

-

Yeşil Elma Yanılgısı

Batılı araştırmacılardan Walter Z. Laqueur, "Orta Do­ Au' da Komünizm ve Milliyetçilik" adlı eserinde, Komintern idarecilerinden M. Pavlovich'in (Mikhail L. Veltman) Anado­ lu'daki komünist hareketlerle ilgili bir kitabına 78 atfen verdi­ Ai bilgilerde, çeşitli yanlışlıklara ve karışıklıklara rastlanmak­ tadır. 79 Mesela, "Yeşil Elma'nın yalancıktan komünist, Türk­ çü ve İslamcı programının, kendisine dostlarınca (Türk

Marksı) adı verilen Kar Ali Bek -Kara Ali Bey- tarafından ya­ 'zıldığı söylenir" tarzındaki kaydı80, bu tür yanlışlıklara bir örnektir. Kar Ali Bek'i "sabık Nazır muavini Jöntürk" diye vasıflandıran Laqueur, bu adın Enver Paşa tarafından gur­ bette müstear ad olarak kullanıldığını; Enver Paşa'nın "Halk Şftralar Fırkası"nı teşkil ve tanzim ederek İttihat ve Terakki Cemiyeti Merkez-i Umumisi mühürü üzerine bu müstear ad­

la imza attığımsı kaydetmeyerek, bilgi noksanlığına dayalı

bir değerlendirmeye yolaçmıştır. Yeşil Elma konusu da, bu

tür bir bilgi noksanlığı veya karıştırma sonucunda -belki de tercüme hatasından- ortaya atılmış olabilir. Yeşil Ordu Cemiyeti ile ilgili Türkçe kaynaklarda, "Ye­ şil Elma" adı sadece bir yerde geçmektedir: Legal T.K.F'nın yayın organı olan "Yeni Gün" gazetesinde Mahmut Esat Bey'in "Yeşil Elma" başlıklı makalesinde!. .. Mahmut Esat Bey, sözkonusu makalede şu mesajı vermektedir. "Komü­ nizm Türkler için bir ideal değil, bir vasıtadır. Türklerin ide­ ali Türk milletinin birfiğidir, altın elmadır" . 82 Görüleceği gi­ bi, Laqueur'un "Yeşil Elma"sı ile Mahmut Esat Bey'in "Yeşil Elma" makalesinde vermeye çalıştığı mesaj arasında her­ hangi bir bağlantı kurmak mümkün değildir. 67



ÜÇÜNCÜ BÖLÜM



YEŞİL ORDU CEMİYETİ'NE MARKSİST SIZMALAR Yeşil Ordu Cemiyeti'nin başlangıçtaki halisane kuruluş gerekçelerinden biri de, "Rusya örneği sosyal bir ihtilal ta­ lebinde samimi olduğumuzu"l Sovyet yöneticilerine ispat­ lamak suretiyle, Milli Mücadele için lüzumlu silah ve Mü­ himmat ile mali yardımı bu ülkeden temin etmektir. Hiç fÜphesiz, Mustafa Kemal Paşa ve B.M.M. Hükumeti, bu ge­ rekçe çerçevesinde Yeşil Ordu Cemiyeti'nin illegal kurulu­ şuna ve faaliyetlerine müsamaha göstermiştir. Cemiyetin kurucularının tamamının mebus oluşu, Mustafa Kemal Pa­ şa tarafından idare olµnan bir kontrol mekanizmasının mevcudiyetini hatıra getirmektedir.2 Ama bir gerçek ağır basmaktadır, o da Sovyet yöneticilerinin uzaktan ne ölçüde ikna edileceğidir. Zira, Sovyet yöneticilerinin Anadolu top­ rakları üzerine ilgisi, Stalin'in imzasıyla 3 Aralık 1 9 1 7' de yayınlanan "Rusya'nm ve Doğu'nun Bütün Emekçilerine Hitab" ile resmen ortaya çıkmış; 5 Mart 1 9 1 9'da Komin­ tem'in teşekküllüyle bu ilgi, fiiliyat safhasına geçmiştir. Dolayısıyla, Sovyet yöneticilerinin Moskova' dan, Anka­ ra' da ortaya çıkan ve Marksist olduğunu önesüren bir ku­ ruluşa ve dolayısıyla bu kuruluşa izin vermiş B.M.M. Hü71


kumetine sadece "sempati" ile bakıp yardıma karar verme­ si, elbette düşünülemezdL Bu merhalede, Sovyet Hüküme­ , ti adına Komintern'in Yeşil Ordu Cemiyeti ile doğrudan ilişki kurması, cemiyetin gerçekten Marksist olup olmadı­ ğını tahkik etmesi ve gerekir6e elegeçirmesi, beklenen ve Mustafa Kemal Paşa tarafından değerlendirilen ihtimaller arasında yeralmıştır. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Marksist• niteliğinin ve Sovyet Rusya ile olan ilişkilerinin anlaşılabilmesi için, o döneme kadar Osmanlı İmparatorluğu'nda mevcut sosyalist, sparta­ kist ve Marksist grupların faaliyetlerinin bilinmesi gerek­ mektedir. Bu açıdan Yeşil Ordu Cemiyetini, ülkedeki sözko­ nusu gruplardan ayrı mütalaa etmek umumi sol akımların çerçevesine oturtmadan müstakil olarak incelemek, gerçeklere ters düşmek anlamına gelmektedir.

72

ilmi


A. Osmanlı İmp aratorluğu'nda Sosyalist Cereyanların Mazisi Her ne kadar, Osmanlı İmparatorluğu'nda, ilk işçi hare­ ketleri ile sol akımların başlangıcı arasında doğrudan bir il­ gi kurmak mümkün değilse de, sosyalizmi temelde bir işçi hareketi olarak kabul eden bazı araştırmacılar, ülkedeki ilk sol nitelikli faaliyetleri, 1 871 'de İstanbul'da kurulan "Ame­ leperver Cemiyeti" istinat ettirmektedirler. 3 İstanbul' da ilk grevleri gerçekleştiren bu cemiyetin Hükumet tarafından kapatılmasını müteakip, 1 895'te "Osmanlı Amele Cemiyeti" siyasi ve mesleki bir teşkilat olarak çıkmıştır.4 Tophane işçi­ leri tarafından kurulan ve "gizli faaliyetlerde bulunan"S Os­ manlı Amele Cemiyeti'nin komünist manifestosunun esası­ J\a uygun, ihtilalci, Marksist bir teşekkül olduğu yolunda iddialar da mevcuttur. 6 1 886' da Hükumet tarafından kapa­

tılan Osmanlı Amele Cemiyeti' nin kurucuları, 8-1 O yıl ara­

sında değişen hapis cezasına mahkum edilirken, bir kısım üyeleri de çeşitli sürgün cezalarına çarptırılmıştır. Bu kişi­ ler, cezalarını çektikten sonra gizlice İstanbul' a gelerek, iş­

çiler arasında tahrikata başlamışlar, beyannameler dağıt­ mışlar ve ilk fırsatta da "Osmanlı Terakki Sanayi Cemiye­ ti"ni kurmuşlardır.7 Daha sonraları da "Mürettibin-i Osma­ niye Cemiyeti", "Uhuvvet-i Müstahdemin Muhtelife Cemi­ yeti", "Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti" gibi kuruluşlar, bir­ birinin peşisıra, feshedilenin yerini doldurmak üzere ortaya çıkmışlardır. İlk işçi hareketlerinin başlaması ile, I. Meşrutiyet'in ila­

nı ve sonrası yıllar arasında gizli bağlar mevcuttur. Bu ta­ rihler, Avrupa Emperyalizminin geliştiği ve bir kısım mali 73


grupların yerli mümessillerinin aracılığı ile, Osmanlı İmpa­ ratorluğu' nda klasik sömürge üslubu yaratmaya başladık­ ları yıllardır. e Gerçek manada ilk sosyalist-Marksist faaliyetler, ancak

1 908'den yani il. Meşrutiyet'in ilanından sonra görülmeye

başlanmıştır. Şüphesiz, bu faaliyetlerin sonucunda Rume­

li' nin Selanik, Üsküp, Varna, Manastır gibi pek çok şehrin­ de işçi hareketleri başgöstermiş; grevler İstanbul' a, oradan

da Anadolu'ya sıçramıştır.9 il. Meşrutiyet'in geniş hürriyet havasından ve İttihat ve Terakki'nin müsamahasından isti­

fade edilerek gerçekleştirilen bu grevlerin, sadece 1 908 yılı itibariyle toplam sayısı 27'dir.

ıo

Kesin olan şu ki, grevler

dolayısıyla önesürülen gerekçeler ve taleplerde işçiler son derecede haklıdır.

Yabancı işverenler, fahiş kar elde etme uğruna, işçilerimizi acımasızca sömürmüştür. 12 Ne var ki, yabancı sermayeye fazlası ile bel bağlayan İttihat ve Terak­ ki yöneticileri için, bu grev dalgasının giderek yurt sathına n

yayılması ürkütücü olmuştur; zira, Osmanlı sanayii ve eko­ nomisi, bu tür gelişmelere hazırlıklı değildir. 13 Üstelik, Os­ manlı İmparatorluğu'nu sarsacak ölçülere ulaşan bu geliş­ melerin düzenleyicileri arasında, ülkedeki azınlıkların "sos­ yalist" fikirli temsilcilerinin bulunuşu, konunun siyasi yö­ nünün önemini daha da artırmaktadır.14 Nitekim, Meşruti idare, bu gelişmelere daha fazla seyirci kalmamıştır. Önce, grevcilerin üzerine asker ve polis göndermiştir. Sonra da, bu tasarrufuna hukukilik kazandırmak maksadıyla, 25 Ey­ lül 1324 tarihinde "Tatil-i Eşgal Kanun-u Muvakkatı"nı tan­ zim ve ilan etmiştir. 31 Mart olaylarından sonra kurulan sı­ kıyönetim (özellikle, Divan-ı Harb-i örfi sayesinde), olayla74


rm

önü alınmış;

27 Temmuz 1325' de de Meclis-i Mebu­

san' dan muvakkatının ruhuna uygun bir "Tatil-i Eşgal Ka­ nunu" çıkarılmıştır.ıs Bütün bu tedbirlere rağmen, 1 913yılı ortalarına kadar, birtakım işçi hareketleri devam edebilmiş­ tir. 16 Bu tarihten sonra, Dr. George S. Harris'in ifadesiyle, ''Talat, Cemal ve Enver üçlüsünün frenleyici kuvvetli pen­

çesi" t7 başta sosyalist ve Marksist faaliyetler olmak üzere,

devlet aleyhine yönelik her türlü faaliyete ve faaliyet sahip­ lerine kesin darbe vuracaktır. Osmanlı İmparatorluğu'nda sol akımların -şuurlu bi­

çimde- il. Meşrutiyet sonrasında belirmesinin en önemli se­

'bebi, ülkedeki azınlıkların -ayrılıkçı- liderlerinin 'sosyalist ftkirlere ilgi göstermeleri ve mevcut hürriyet ortamından bu

:·fikirler istikametinde istifade etmeleridir. Ülke sınırları da­ hilindeki azınlıklardan, Bulgarlar, Ermeniler, Rumlar ve ·Museviler, yüzyıllar öncesinden beri, kendilerini Osmanlı 1 '.devletiyle özdeşleştirememişler ve dil-din yakınlığından :ıötürü de Batıya açık olmuşlardır. Dolayısıyla, Batıda ortaya f�ıkan sol akımlardan -Türklere nazaran- daha çabuk etki­

�lenmeleri tabii bir gelişmedir ve öyle de olmuştur. �.'.. Sol akımların Osmanlı İmparatorluğu sınırları dahiline

'

ı-üfuzunda ikinci önemli rol, siyasi sebeplerle ya da yüksek

�;tahsil dolayısıyla Avrupa' da bulunan bir kısım Türkler tara­ :1fından oynanmıştır. Bu dönemde, Yeni Osmanlı ya da Genç Türk akımlarının ana teması, "devletin bekasını temin için

'teceddüt" dür. Bir başka ifadeyle, Avrupa' da bulunan Türk­ . .lerin büyük çoğunluğu, yenileşmeden, ilerlemeden "sosya­ lizm" e değil, Meşrutiyete ulaşmayı anlamakta ve amaçla-

75


maktadır. Bu itibarla, Avrupa' da kaldıkları süre içinde sol akımlarla ilgilenen Osmanlı-Türk aydınlarının sayısı, Meş­ rutiyet taraftarlarına nisbetle çok sınırlı kalmıştır.

1.Rumeli' de İlk Sosyalist Faaliyetler Osmanlı İmparatorluğu'nda Rumeli'de yaşayan gayrı­ müslim azınlık mensupları, 1908 İnkılabından birkaç yıl ön­ ce milletlerarası sosyalist harekete karışmış olduklarından, Avrupa_ ile Türklerden çok daha fazla kaynaşmışlardır. 1 8 Rumeli'de gelişme istidadı gösteren sosyalist hareketin, Çarlık Rusyası' ndaki 1905 İhtilalinden ilham aldığını savu­ nan görüşler de mevcuttur. 19 Ne var ki, bu tarihten birkaç yıl önce, Bulgaristan Sosyal Demokrat İşçi Partisi, "İkinci Enternasyonal" e katılmış, sosyalist kışkırtmalara başlamış­ tır.20 Bu partinin 1 903' de "Dar Sosyalistler" ve "Geniş Sos­ yalistler" olarak ikiye ayrılmasından sonra, Dar Sosyalistler Partisinin ileri gelenlerinin önderliğindeki "Makedonya­ Edirne Devrim Komitesi", İmparatorluğun Avrupa kesi­ minde teşkilatlanma çalışmalarına hız vermiştir. Daha çok yerli Bulgar ahali arasında çalışan ve müessir olan bu komi­

te, il. Meşrutiyet'in ilanıyla daha açık çalışma imkanına sa­ hip olmuştur. 21 Aynı şekilde, Ermeni azınlığının "Taşnak­

sutiun lJ;ı.tilalci Partisi", il. Meşrutiyet öncesinde (1907)

Marksist istikamette bir programı kabul ederek İkinci En­ ternasyonal' e girrnişt'ir.22 il. Meşrutiyet ile birlikte Rumeli' de ve hatta bütün Os­

manlı İmparatorluğu sınırlan dahilinde, sosyalist hareketle­ rin en yoğun olduğu şehir, Selanik'tir. Daha önce İttihad ve 76


Terakki Cemiyeti'nin illegal faaliyetleri ile Türkçülük akı­ mının yine bu şehirde filizlenip kökleştiği gözönüne alına­ cak olursa, Selanik'in istisnasız her çeşit fikir cereyanları ve siyasi faaliyetler bakımından elverişli bir merkez olduğu görülür.23 1 Selanik deki sosyalist hareketi "teşkilatlanma" safhası­ na ulaştıran en önemli grup, Yahudi cemaati arasından çık­ mıştır. Selanik Sosyal Demokratlarından anarko-liberal yö­ nelimli Abraam Benaroya'nın önderliğindeki "Yahudi Ente­ lektüel Araştırma Grubu", Bulgar sosyalistleri ile birleşerek "Sosyalist Kulübü'nü kurmuşlardır.24 2 Ekim 1 908'de kuru­ lan bu kulüp, Şubat 1 909'da üyeleri arasındaki görüş ayrı­ lıkları yüzünden fonksiyonunu kaybederekkapanmıştır. 2s Zira, sözkonusu kulüpte Yahudilerin ekseriyette olmaları, Bulgar sosyalistlerini rahatsız etmiştir. Ayrıca, Rumların ve Türklerin Sosyalist Kulübü'ne katılmada ağır davranmaları da bu kararda etkili olmuştur. 26 Bu tarihten sonraki geliş­ meleri, özellikle Selanik' de ortaya çıkan ilk sosyalist parti teşebbüsünü Batılı araştırmacılardan Walter Z. Laqueur, şöyle değerlendirmektedir: 1 908'de Jön Türkler'in ihtilali ve Yeni Ana­ yasa, Türkiye'ye sosyalist partiyi getiren amil­ lerden biri olmuştu. İlk teşebbüs, 1909' da Sela­ nik' te Benaroya'nın başkanlığındaki bir grup tarafından meydana getirilmişti. Üyelerin ekse­ risi Rum, Yahudi ve Bulgar' dı. Bu teşekkül, İkinci Enternasyonal' e bağlanmaya karar verdi. Seçimlere (1908 Kasım-Aralık) katılarak olduk-

77


ça mühim bir başarı sağladı ve Türk Parlamen­ tosu' na temsilci soktu. Bu partinin yaptığı kongrelere yurt dışından gelip katılan yabancı sosyalist partilerin temsilcileri arasında, meş­ hur Alman sosyalisti Parvus da vardı. 1912' de Selanik' de "Türkiye Sosyalist Birliği" kuruldu. İstanbul' a nazaran Selanik' deki iklim ve şartlar, böyle yeni teşekküllerin kurulup gelişmesine daha elverişli idi. 1912'den sonra bu yeni sosya­ list gruplara birçok Türk üyelerin de katılmaya başlamaları, teşkilatın genişlemesini ve Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra bu cereyanın İstan­ bul, İzmir ve diğer Asya yakası Türkiye'nin böl­ ge ve merkezlerine de sıçramasını, yayılmasını kolaylaştırdı.27 Lequeur'un bahsetmiş olduğu, Benaroya başkanlığında

1909 yılı Mart ayı ortalarında kurulan teşekkülün tam adı "Selanik Sosyalist İşçiler Federasyonu"dur. 2s Bu Federas­ yonun 1909 güzünde 9 sayı çıkan haftalık bir yayın organı da olmuştur. İlk dört sayı, Bulgarca (Rabotniçeski Vestnik), Rumca, Türkçe (Amele) ve Yahudice (Lavorador); kalan sa­ yılar ise Bulgarca ve Yahudice olarak yayınlanmıştır.29 Daha sonra Federasyon, sadece Yahudi üyelerine mahsus olarak Ladino30 diliyle "La Solidaridad Ouvradera" (İşçilerin Da­ yanışması) adlı haftalık bir gazete çıkarmakla yetinmiştir.31 Federasyon Başkanı Abraam Benaroya, Sultan Reşat'ın Se­ Ianik' e gidişinden önce, 1911 yazında, padişahı öldürmek için birkaç arkadaşıyla birlikte komplo kurdukları gerekçe­ siyle tutuklanarak Sırbistan'a sürülmüştür.32 Bu olay, Fede78


�asyon'un parçalanma sürecini hızlandırmıştır. Çünkü, 1909 Kasımında Bulgarların hemen tamamı, Federas­ yon'dan ayrılmak suretiyle "Bulgar Sosyal Demokrat İşçi Partisi"ne geçmişlerdir.33 Buna rağmen, Federasyon, faali­ yetlerini Balkan Savaşına kadar sürdürebilmiştir. 34 Rumeli şehirlerindeki sosyalist hareket, Osmanlı Devle­

ti' nin ülkesi ve milletiyle bölünmezliğini tehdit edecek öl­ çülere ulaştığında, iktidardaki İttihad ve Terakki yöneticile­

ri, en sert tedbirleri almaktan geri kalmamıştır. Kaldı ki,

azınlık sosyalistlerinde hakim prensip olması gereken "en­ ternasyonalizm", yerini "milliyetçilik" prensibine bırakmış; far1'lı azınlıklara mensup sosyalistlerin birbirleriyle ya da Türk sosyalistleri ile asgari müşterekte de olsa uzlaşma ih­ timali kalmamıştır.35

2.

İstanbul' da İlk Sosyalist Faaliyetler

İmparatorluğun en geniş aydın ve işçi merkezi İstanbul, çabucak Sosyalistlerin faaliyet mihrakı oldu. Buradaki hare­ ket, başka yerlerde olduğu gibi, önce, Rumlar, Bulgarlar, Ermeniler ve Yahudilerin başçektiği çok cemaatli gruplarda

kök bağladı. Bu sosyalistler, İnkılaptan sonra türeyip, ço­ ğunlukla cemaat ölçüsünde kurulmuş olan küçük işçi der­ nek ve kulüplerinin gösterdiği tezliğe ayak uydurmakta va­ kit kaybetmediler. 36 Gerçekten de, 1871 'de "Ameleperver Cemiyeti" adıyla ortaya çıkan ve ilk işçi teşekkülü olarak kabul olunan kuru­ luştan önce, 1867'de "l'amie du travail" adında bir başka iş79


çi teşekkülünün varlığı, azınlıkların sol akımlara duyduğu ilginin ve hassasiyetin geçmişinin anlaşılması açısından önem taşımaktadır. 37 Bu tür teşekküllerin, İstanbul' daki fa­ aliyetleri ve özellikle grevlerde sağladıkları kısmi başarılar, bu şehirdeki azınlık mensupları üzerinde birleştirici etki yapmış olacak ki, 1 Mayıs 1909' da "Sosyal�st Merkezi" ku­ rulmuştur. 38 İstanbul' daki işçi sınıfını eğitmek iddiasıyla teşekkül eden merkez, görünüşe göre Türk olmayan halk arasında, sosyalist faaliyeti yürütmekle görevli bir nevi Yö­ netim Kurulu vazifesi görmekteydi. "Sosyalist Merkezi"nin tesiriyle, küçük çapta olmakla beraber, hareketli bir sosyalist basın kendini göstermeye başlamıştır. Rum sosyalisti G. Konstantinides'in Türkçe ya­ yınladığı "İşçiler Gazetesi" ile Ermeni Hınçak lideri Konik­ yan' ın yayınladığı "Nor Hossang" (Yeni Akım) gazetesini, "Sosyalist Merkezi" lideri N. Giannios'un "lrgat"ın Rumca baskısı olduğu önesürülen "O Ergatis" gazetesi takip etmiş­ tir.39 Bu gazetelerdeki sosyalist propagandanın, Türk gaze­ teleri uzerindeki etkisi, küçümsenemeyecek kadar büyük olmuştur. 40 Bulgar ve Ermeni partileri, il. Meşrutiyet'in memlekete getirmiş olduğu siyasi hürriyet sayesinde, faaliyetlerini art­ tırmak, bu imkandan faydalanmak fırsatını kaçırmamışlar­ dır. İnkılabın ancak bir iki ay sonrasında, bir grup Ermeni sosyalisti, daha o tarihlerde kurulmamış olan "Türk Seksi­

yonu"nun "Alt Kesimi" olarak il. Enternasyonal'e kabul

edilmişlerdir. İşte, İmparatorluktaki Ermeni ve Bulgar ce­ maatleri, 1 908 yılı Kasım ayında, bu tesirlerle, kendi temsil80


cileri arasından -kendilerinden menkul- küçük bir sosyalist takımını yeniden kurulan Osmanlı Meclisine seçtiler. 41 Meclis-i Mebüsan'ın muhtelif müzakerelerinde, açıkça sosyalist olduklarını ifade etmiş ve sosyalist görüşlerini açıklayıp savunmuş bazı gayr-ı müslim mebuslar vardır ki, bunlar, Türkiye'nin siyasi tarihinde ilk parlamenter sosya­ listlerdir.

42

Bunlar arasında, Erzurum Mebusu Var�ks, Si­

vas Mebusu Dr. Hazret Dagavaryan, İstanbul Mebusu Zöh­ rab ve Kozan Mebusu Muradyan (Hamparsum Boyacıyan), "Hınçak" ve "Taşnaksutyun" gibi Ermeni parti ve komitele­ rinin aktif ihtilalcileri başı çekmektedir.43 Selanik Mebusu Vlahof, Dalçef ve Pavlof Efendiler de sosyalist fikirlerinin yanısıra, aşırı Bulgar milliyetçisi ve komitacısı idiler.44 Bul­ gar mebuslar da, Selanik sendikası ileri gelenleri de, tıpkı Ermeni mebuslar ve bunların bağlı bulunduğu teşkilat gibi, sadece Bulgar mebusu ve yalnız Bulgar sen-dikacısıydı. İki­ sinin de Osmanlılığı sahteydi. Çünkü Ermeni ve Bulgar sos­ yalistleri arasında Osmanlı İmparatorluğu'nun günlerinin o

haliyle- sayılı olduğuna inanmayan kimse yoktu!..45 Bu

mebusların, Osmanlı Sosyalist Fırkası ile dolaylı da olsa ir­ tibat kurmamalarının gerekçesi de bu olsa gerekir.

a.Osmanlı Sosyalist Fırkası Türk politika tarihinde rastlanılan ilk sosyalist siyasi te­ şekkül, Osmanlı Sosyalist Fırkası' dır. Eylül 1910'da kurulu­ şunu tamamlayan Osmanlı Sosyalist Fırkası'nın Başkanı İş­

tirak Gazetesi sahibi Hüseyin Hilmi' dir. 46 Partinin diğer

kurucuları arasında, Sosyalist Gazetesi sahibi Namık Ha-

81


san, Muahede Gazetesi sahibi Pertev Tevfik, İnsaniyet G a­

zetesi sahibi İbn-üt-Tahir İsmail Faik ve Medeniyet Gazete­ si sahibi Hamid Subhi Bey'lerin Hamdi Subhi Bey'lerin adı geçmektedir. 47 Çok sayıda araştırmacı, Hüseyin Hilmi'nin, sosyalizmi layıkınca bilmediği ve "cahil, menfaatçı ve ihtiraslı" bir kişi olduğu yolunda birleş mektedir. 48 Hüseyin Hilmi'nin sos­ . yalizme intisabı hakkında farklı görüşler mevcuttur.49 Bu farklı görüşlere rağmen, yine aşağı yukarı bütün araştırma­ cıların ittifak ettikleri Hüseyin Hilmi'nin sosyalizm uğrun­ da teşkilatçı mücadeleye girişen ve bu işi "meslek" olarak benimseyen ilk Türk olmasıdır.50 Osmanlı Sosyalist Fırkası kurulduktan sonra, yayımla­ nan parti Beyanname ve Programı, Hilmi çevresinin solcu­ luğun anlamını iyice kavrayamamış olduğunu bir kere da­ ha ortaya koymaktad ır. 51 Parti, program itibariyle, sosyalist olmaktan çok, liberal bir kuruluş olarak görünmektedir. Partinin dikkat çeken bir çabası, solculuğu halka yaklaştır­ mak gayesiyle, sosyalizm ile İslamiyeti uzlaştırma konu­ sun-ia görülmektedir.52 Sözkonusu fikri . tutarsızlıklara, "İş­ tirak" daki yazılarda da rastlanılmaktadır.53 Osmanlı Sosyalist Fırkası'nın hiçbir zaman Meclis-i Me­ busan'da temsilcisi olmamıştır. "İştirak"in yazarlarından Mecdi Efendi, İttihat ve Terakki Fırkasının mebusudur. On­ dan başka, Hilmi çevresiyle iyi ilişkileri olan birtakım me­ buslar da Ahali Fırkası ile Ermeni Sosyal Demokrat Partisi (Taşnak) mensubudur.54 Bunların hiçbirisi, Osmanlı Sosya­ list Fırkası ile doğrudan bir ilişkiye girmemiştir. 82


Tunaya, partiye mensup veya müzahir kimseler olarak: Tevfik Nureddin, Hasan Sadi, Seyfettin Arif, Arnavud Veh­ bi ve Bezmi Nusret'i .zikretmekte, Baha Tevfik'i de kurucu­ lar arasında saymaktadır.55 Dimitır Şişrnanov ise, parti men­ suplarını Marksist açıdan şöyle değerlendirmektedir: . . . Osmanlı Sosyalist Fırkası'rtın yönetimin­ de, milliyetçi görüşlerin etkisinden kurtulama­ mış, bilimsel sosyalizme ve Marksist parti ilke­ lerine karşı olan burjuva reformistleri ve opor­ tünistler çoğunluktaydı. Partinin Başkanı Hüse­ yin Hilmi de bu türden, kendi kendini yetiştir­ miş bir küçük burjuva sosyalistiydi. Osmanlı ülkesinde, sosyalist düşüncelerin Türkler ara­ sında yayılmasında ilk öncü olmuşsa da, görüş­ lerinin ilerde sosyalist harekete büyük zararları olmuştur. Birçok kere, küçük burjuva sosyalist­ lerine özgü bir tavır olan kararsızlıklara düşen H. Hilmi, bu tür tutarsızlıklarını işçi sınıfının ve sosyalist hareketin düşmanları ile uyuşup anla­ şacak kadar ileri noktalara vardırmıştır. Batıda­ ki oportünistlerin de etkisinde kalan H. Hilmi ve yandaşları, Türk işçi sınıfının ve sosyalistle­ rinin gerçek devrimci bir sınıf partisinde birleş­ melerine de karşı çıkmışlardır.56 İleri derecede İttihat ve Terakki düşmanı olan Hüseyin Hilmi, yurtdışmdaki sosyalistlerle de temas imkanı aramış­ tır. Bu cümleden, Fransız Sosyalist Partisi lideri vo L'Huma­

nite Gazetesi Başyazarı Jean Jaures ile bağlantı kurulduğu 83


anlaşılmaktadır.57 Ayrıca, Dr. Refik Nevzad58 tarafından, partinin Paris Şubesi açılmıştır. 59 Hüseyin Hilmi, bu devir­ de (1912) Rus sosyalistleri ile de temas kurmuştur. 60 Osmanlı Sosyalist Fırkası'nın yayın organı mesabesin­ deki İştirak dergisi, Hüseyin Hilmi'nin sahipliğinde ve ida­ resinde, parti kurulmadan yaklaşık yedi ay önce, 26 Şubat 1 9 1 0'da yayın hayatına başlamıştır. 61 Haftalık olarak yayın­ lanan İştirak, 1 1 Haziran 1910'daki 1 6' ncı sayısına kadar düzenli olarak çıkmış, fakat 13 Haziran' da yayınlanan Ah­ met Samin özel sayısı (Sayı 1 7) üzerine, Divan-ı Harb-i Örfi tarafından kapatılmıştır.62 Bu olaydan sonra, Hilmi çevresi yedek bir dergi çıkarmaya karar vermiştir: İnsaniyet. L'Hu­ manite'yi taklit modası ile 1 8 Ağustos 1 91 0' da yayımlanan ve ancak iki sayı çıkan İnsaniyet. Divan-ı Harb-i Örfinin İş­

tirak' ın kapanma süresini kafi bularak yayımlanmasına izin vermesi sonucunda, "icabında yeniden çıkmak üzere" kay­ diyle kendiliğinden kapanmıştır. 63 1 Eylül 1910'da 1 8'inci sayısiyle,. Hüseyin Hilmi'nin mes'ul müdürlüğünde yayın hayatına dönen İştirak, bir hafta sonra, Osmanlı Sosyalist Fırkası'nın kuruluşunu haber vermiş, 15 Eylül tarihli 20'nci sayısında Fırka Beyanname ve Programını yayınladıktan sonra, sıkıyönetimce yeniden yasaklanmıştır.64

İştirak'ın ikinci defa kapatılmasının üstünden iki ay geçtikten sonra, 24 Kasım 1910'da Sosyalist gazetesi yayın hayatına girmiştir. Kurucularının "Sosyalist Fırkası Heyet-i idare azaları" olduğu açıkça belirtilen gazetenin görünür­ deki "Sahib-i imtiyaz ve Müdür-Ü Mes'ul"ü Namık Hasan ise de, Hüseyin Hilmi'nin fonksiyonunu ifade etmek üzere, 84


"umur-u idare ve tahririye için Hüseyin Hilmi Bey' e müra­ caat edilmelidir" ibaresi ilave edilmiştir. 65 Haftada iki kere yayımlanan Sosyalist gazetesi ancak iki sayı dayanabilmiş; Osmanlı Sosyalist Fırkası'nın bu yayın organı, "neşriyat-ı müheyyice ve haysiyetşikanesi" yüzünden "duçar-ı tatil" olmuştur. 66 Bir başka ifadeyle, Sosyalist gazetesi Divan-ı Harb-i Örfice kapatılırken, Mes'ul Müdürü Sosyalist Fırka­ sı İdare Meclisi azası Namık Hasan Bey de mahkum edil­ miştir.67 Bilahare, İştirak'ın "yedeği" olarak değerlendirilen

İnsaniyet, 1 Aralık 1910'da yeniden yayın hayatına sokul­ muşsa da, üçüncü sayısından sonra süresiz olarak kapatıl­ mıştır. 68 Hüseyin Hilmi ve çevresi, bir parti yayın organının olmasını mutlaka istedikleri için, Mes'ul Müdürlüğünü İs­ mail Faik'in yaptığı Medeniyet gazetesini, ara vermeksizin 14 Aralık 1910'da yayın hayatına sokmuşlardır. 69 Ancak iki sayı yaşayabilen Medeniyet'i, Hüseyin Hilmi ve Salih Sır­ rı'nın 20 Haziran 1912' de tekrar "dirilttikleri" İştirak takip etmişse de, bu "varakpare" 9 Ekim 1912 tarihine kadar topu topu 20 sayı çıkabilmiştir. Sözkonusu sayılar, akşam gazete­ si niteliğindedir. Yukarıda ifade olunan sosyalist gazete ve dergiler arasın­ da, yine bu dönem itibariyle, Osmanlı Sosyalist Fırkası'nın Paris Şubesi'nin yöneticisi Dr. Refik Nevzad'ın litografya ile , çoğaltıp posta ile dağıtımını yaptığı Beşeriyet gazetesi de zikredilebilinir. 70 Osmanlı Sosyalist Fırkası'nın idaresinde çı­ karılmış bütün bu gazete ve dergilerde, sosyalizmin ilmi öl­ çülerde tahlili yerine, basit tarif ve tefsirlerden öteye gidilme­ diği görülmektedir.71 Özellikle İştirak'da, yalnız sosyalizmin doğru dürüst bilinmemesi değil, Batı kültürünü tanıyışın da 85


iğretiliği göze çarpmaktadır.72 Ayrıca, Balkan Savaşı sırasın­ da Edime'yi geçici olarak kaybettiğimiz dönemde, Türk Mil­ leti matem tutarken, Dr. Refik Nevzad'ın "Edirne'nin Bulgar­ larda kalmasını sosyalizmin ölçülerine göre savunması", Türk toplumuna yabancılaşmanın tipik bir misalini teşkil et­ mektedir. 73 Keza, İnsaniyet'in l'nci sayısında yeralan "Nars­ i iykaz" şiiri74 ve İştirak'in 8'nci sayısında yeralan "Kızıl Sancak" adlı bir parti marşı teklifi75 ile Abdullah Cevdet'in yine İştirak'da "kanla abdest almak"tan sözeden yazıları76

Türk Milletini tanımamanın, halet-i ruhiye�ini bilmemenin, yaratacağı tepkileri idrak edememenin birer nişanesidir. Do­ layısıyla da bütün bu yayınlar, Türk aydını işçisi ve köylüsü arasında "müspet" tesir yapamamış; partiye yeni taraftarlar kazandıramamıştır. Osmanlı Sosyalist Partisi'nin İttihat ve Terakki yönetimi aleyhtarı tutumu yüzünden, Hüseyin Hilmi, İsmail Faik ve Hamit Suphi gibi parti sorumluları Anadolu'nun içlerine sürgün edilmişler, İstanbul' dan uzaklaştırılmışlardır. 77 Ga­ lata Sosyalist Kulübü ile Selanik İşçi Kulüplerinin de yine Hükumet tarafından kapatılmasıyla, Osmanlı Sosyalist Fır­ kası büsbütün metruk kalmıştır. 7s

86


b. "Bağımsız" Sosyalistler (il. Meşrutiyet Devri Sosyalistleri) Meşrutiyet İstanbul' unda, Osmanlı Sosyalist Fırkası'nın dışında, sosyalizmle ilgilenen küçük bir aydın çevresi ol­ muştur. Bir başka ifadeyle, "Hilmi' den önce de, Hilmi' nin faaliyet gösterdiği sıralarda da, solla ilgilenen başka birta­ kım aydınlar vardır."79 Hiçbir siyasi parti ya da cemiyete dahil olmadan, teşkilatlanma düşüncesinden uzak olarak, fikri seviyede yazıları ve eserleri ile temayüz eden bu dev­ rin "bağımsız" sosyalistleri arasında, Ali Namık, Av. Hay­ dar Rıfat (Yorulmaz), Celal Nuri (İleri), Baha Tevfik, Nüzhet Sabit, Rasim Haşmet ve Ahmet Besim Paşa sayılabilir.

ALİ NAMIK: Fransız sosyalizminin ve özellikle Jean Jaures'in etkisi altında kalan Osmanlı sosyalistlerinden biri olan Ali Na­ mık, Osmanlı Sadrazamlarından Küçük Said Paşa'nın oğlu­ dur. Sosyalizmin Osmanlı İrnparatorluğu'na adaptasyonu ile ilgili enteresan görüşleri ve teklifleri bulunan Ali Namık, Marksçı sınıf kavgasına inanmamakta, hatta ülke gerçekle­ rine ters bulmaktadır. 80 Ali Namık, Fransızca yayınladığı

"Verite, Justice, Bonte" adlı eserinde, sınıf savaşı ve grev­ lerin getireceği refahın sağlam olamayacağını, geçici olaca­ ğını savunarak köklü reformların yapılmasını istemekte­

dir.81 Ona göre, emekçi sınıfın kurtuluşu barışçı yollardan sağlanmalıdır. 82 Aclan Sayılgan, Ali Namık' ı devrin diğer sosyalistlerinden ayırarak şöyle değerlendirmektedir:

87


Ali Namık fikirlerini uygulamak için siyasi aksiyona girmedi. Varlıklı bir kişinin imkanları içinde, kitapları arasında, etkilendiği fikirlerin edebiyatını yaptı. Eserinin dahi Fransızca olu­ şu, toplumdan ne derece uzak yaşadığının bir belgesidir. Ali Namık, Türkiye meselelerini Fransızca düşünmüş, Meşrutiyet devrinin bir . . . . "enmüzeç" idir. 83

HAYDAR RIFAT: Asıl mesleği avukatlık olan Haydar Rıfat (Yorulmaz), müellif ve mütercim olarak, sosyalizmi anlatan çok sayıda eserin yayınlanmasına önayak olmuştur. Haydar Rıfat'ın "T. Nadir" müstear adıyla, Fransız tarihçisi Charles Siegno­ bos'u "esas ittihaz" ederek hazırlayıp bastırdığı Beynelmi­ lel İhtilal Fırkaları84 ile George Tournere' den tercüme etti­ ği Sosyalizm85 adlı eserleri, diğerlerine oranla daha önemli­ dir.86

CELAL NURİ: II. Meşrutiyetin sosyalizm konusunda kalem oynatmış

aydınları arasında Celal Nuri'nin özel bir yeri vardır. Celal

Nuri (İleri)87, Tarih-i Tedenniyat-ı Osmaniye eserinin l'nci basımına eklediği "Saltanat-ı İstikbal ve İstikbal-i Saltanat" bölümünün 1 83-9 1 . sayfalarında, sosyalizm meselesini ken­ di deyimiyle, "tarafsız bir şekilde" incelemiş, İttihad-ı İs­ lam eserinde de İslamiyetle sosyali� min ilişkileri üzerinde durmuştur.88

88


BAHA TEVFİK: il. Meşrutiyet devrinin önde gelen sosyalistlerinden bi­

ri olan Baha Tevfik' in esas mesleği gazeteciliktir. 89 Kuvvetli bir polemikçi olan Baha Tevfik, "materyalist" görüşleri ile temayüz etmiştir. 90 Kısa bir sürede ondört kitap yayınla­ yan9ı Baha Tevfik, öncelikle ciddi bir fikir devriminin ger­ çekleştirilmesine inanmış,92 hiçbir siyasi partiye girmemiş­ tir. 93 Ölümüne kadar (6 Mayıs 1914), milliyetçiliğe karşı çıkmış, Tüd tarihini "yeniçeri kavgalarından ibaret san­ mış" ve sadece materyalizmi kendisine bayrak yapmıştır.94

NÜZHET SABİT: Bu dönemin vatanseverliği ve milliyetçiliği ile temayüz eden tek sosyalisti, Nüzhet Sabit'dir. 1833'de San'a da do­ ğan Nüzhet Sabit, Mülkiye'den mezun olduktan sonra Ro­ dos'ta memuriyet yapmış, il. Meşrutiyetten sonra İstan­

bul'a gelerek Vazife Dergisini çıkarmıştır. İttihat ve Terak­ ki' den ayrılarak, "Teavünü İçtimai-Solidarizm" cemiyetini kurmuş; bunu Balkan Harbinden sonra "Neşri Vesaik Cemi­ yeti" takip etmiştir. Birinci Dünya Harbine katılmamıza karşı çıkan Nüzhet Sabit, sürekli olarak Hükumetin takiba­ tına maruz kalmışsa da, Siyaset Yollan, Bugünün Vazife­ si, Vazife-i İsyan adlarını taşıyan ve kitlelere hitap eden ri­ saleler kaleme alarak yayınlamıştır. Nüzhet Sabit, "serbest iktisad sistemine karşı bir devletçi idi. İstihsal vasıtalarının devlet elinde olmasını istiyordu . Fakir halkı korumak, açla­ rı susturmak gerektiğine inanıyordu. Bilhassa son risalele­ rinde sosyalist radikal fikirler yer almaktadır."95 Nüzhet Sa­ bit' in sosyalistliği hiçbir zaman anti-milliyetçi olmamıştır. 89


RASİM HAŞMET: Selanik'deki Sosyalist Federasyon'un Türkçe yayın or­ ganı Amele G azetesi'nin sorumlularından olan Rasim Haş­ met, aynı zamanda tanınmış bir şairdir.96 Rasim Haşmet'in İstanbul' da da sosyalizmle ilgili faaliyetlerini sürdürdüğü­ nü, aylık Resimli Kitap dergisinin 14. sayısında (Teşrinisa­ ni 1325) yayınlanmış "Sosyalizmin Şekl-i Hazırı: lntomati­ onalisme", aynı derginin 15. sayısında (Kanunuevvel 1325) yayınlanmış "Laselle, Marx ve Erfurt Kongresi" ve yine ay­ nı derginin 20. sayısında yayınlanmış "Sendikalizme Dair" başlıklı makalelerinden anlıyoruz.97

AHMET BESİM PAŞA: Bu dönemin ilginç bir "sosyalist"i, Bahriye Feriki Ah­ met Besim Paşa' dır (1850-1928). Ahmet Besim Paşa'nın, İn­ giliz Bağımsız İşçi Partisi önderi J. Keir Hardie'ye 1909-14 yılları arasında yazmış olduğu mektuplarından98 anlaşıldı­ ğına göre, Paşa, İngiliz Bağımsız İşçi Partisi'ne üye olacak kadar kendisini "sosyalist" saymıştır. Fakat, bu çok "safdil­ ce" bir sosyalistliktir: Paşa ne olaylara sınıf açısından bak­ mayı bilmekte, ne de mali emperyalizm kavramından ha­ berli görünmektedir. Gerçekte, Ahmet Paşa hümanist-batıcı bir Osmanlı yurtseveridir; aynı zamanda anti-militaristtir.99 Trablusgarp Savaşı dolayısıyla İngiliz sosyalist kamuoyunu Türklerden yana etkilemeye çalışmıştır.ıoo Bu dönem itibariyle, ciddi olarak "sosyalizm"i benim­ semiş ya da aksiyon safhasına geçmiş partili-partisiz daha başka aydınlardan sözedilememektedir. Osmanlı İmpara90


torluğu'nda sosyalist harekete şu veya bu şekilde karışanla­ rın sayısı, ülkedeki bütün aydınlarla mukayese edildiğinde ortaya manalı bir netice çıkar: Türk toplumu sosyalizme, genel bir ifadeyle sol akımlara itibar etmemiştir.

İttihat Terakki Hakimiyetinde Sosyalist Faaliyetler (Ara Dönem) c.

Sosyalist fikirlerin, Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrıl­ mak isteyen ayrılıkçı unsurlar arasında itibar görmesi; özel­ likle Ermeni, Bulgar ve Rum azınlık liderlerince aksiyona geçirilmesi, İ ttihat ve Terakki yöneticilerinin di,kkatinden kaçmamıştır. 1 01 Balkan Savaşının başarısızlıkları gerekçe gösterilmek suretiyle, ordudaki genç subayların da iştirakiyle ünlü "Ba­ bıali Baskını" düzenlenmiş ve Hareket Ordusu'nun ünlü Komutanı Mahmut Şevket Paşa sadarete getirilmiştir. Fakat

Sadrazamın 1 9 1 5 Haziranında bir suikast sonucu ölümü, başta sosyalistler olmak üzere, bütün muhalif unsurların "susturulması" için fırsat teşkil etmiş; işbaşındaki İ ttihatçı­ lar, bu fırsatı çok iyi değerlendirmek suretiyle iki yüzden fazla muhalifi Divan-ı Harb' de yargılattıktan sonra, "Bahrı­ cedit" vapuru ile Sinop'a sürgüne göndermiştir. 102 Bu ope­ rasyondan Hüseyin Hilmi de nasibini almış, Avrupa dönü­ şünde Sirkeci' de tutuklanarak sürgün kafilesine dahil edil­ miştir.103 Hüseyin Hilrni'nin yakın çevresinden Gümülcine­ li İsmail ve Pertev Terfik ise, gıyaplarında idama mahkum edilmişlerdir.104

91


Suikast vesilesiyle girişilen bu tutuklama operasyonu, gayesine ulaşmış; 1913 yılından 1918' e yani Mondros Müta­ rekesi'ne kadar, İmparatorluk sınırları içinde en küçük bir muhalefet örneğine, dolayısıyla sosyalist faaliyetlere rastla­ nılmamıştır. Sosyalist faaliyetler itibariyle "ara dönemi" ka­ bul edilebilecek bu beş yıllık süre zarfında, solla ilgili iki is­ tisnai olay dikkati çekmektedir. Birincisi, aslen bir Rus Ya­ hudisi olan Parvus'un (Alexander İsrael Elphand), tanınmış bir sosyalist olmasının bilinmesine rağmen faaliyetlerine Hükumetçe müsaade edilmesidir. tos İkinci istisnai olayın değerlendirmesini, Dr. Harris şu cümlelerle yapmaktadır: Talat, Cemal ve Enver Paşa'lar üçlüsü de, sosyalist hareketinin, hiç değilse Türkiye dışın­ daki gücüne saygılarını gösterdiler. Ermeni bö­ lümü savaş bittikten sonra Osmanlı İmparator­ luğu' nun dağıtılması yolunda daha şimdiden şiddetli bir kulis faaliyetine girişmiş bulunan Enternasyonal Sosyalist Büro tarafından yeril­ menin, kınanmanın önüne geçmek ümidiyle canlandırılmış olan "Sosyalist Partisi"ni temsil ettiklerini öne süren birtakım "uysal" profesör­ lerin, 1917' de Stockholm' de toplanan Milletle­ rarası Sosyalist Konferansı'na gitmelerine izin verildi. Konferansın bahardaki ilk toplantıların­ da Tıp Fakültesi profesörlerinden Doktor Hüse­ yinzade Ali, Hukuk Fakültesinden Profesör Ne­ sim Mazlıyah ve Doktor Akil Muhtar, Türki­ ye'yi temsil ettiler. Konferans Ağustosta tekrar açılınca, Nesim Mazlıyah bu sefer, Salah Cim92


coz'la birlikte çalışmalara katıldı ama harcadık­ ları gayret boşa gitti. Konferansa "Petrograd İş­ çileri ve Askerleri Sovyeti" tarafından hazırla­ nıp "ne ilhak ne de tazminat talep edileceği" prensibine dayanan "adil ve sürekli bir barış" isteğini kapsayan bir muhtıra sundularsa da, kongre onların temsilciliklerini kabul etmedi. Toplantıda üstelik bu kötülüğe bir kötülük da­ ha eklenerek, Ermenistan Vilayetleri, Mezopo­ tamya ve Arabistan'ın yeniden Türkiye'nin ida­ resine verilmesi yolunda herhangi bir teşebbüse karşı koyan ve Jön Türkleri Avrupa emperyaliz­ minin bir aleti olarak şiddetle suçlayan bir ka­ rar sureti kabul edildi. 106 Osmanlı İrnparatorluğu'nu ilgilendiren her sahada dev­ letin yüce menfaatleri uğruna ağırlık koyan İttihat ve Terak­ ki yönetiminin, muvazaalı bir parti ile inisiyatifi elde bulun­ durma çabaları, sözkonusu Konferans itibariyle bir sonuç vermemiştir. Ama en azından Avrupa sosyalistlerinin Os­ manlı Devletine karşı peşin hükümlü düşmanlıkları anlaşıl­ rnıştır. 1 07

93


d. Mütareke Dönemi ve Sosyal Demokrat Fırkası 30 Ekim 191 8'de Mondros Mütarekesi'nin imzalanma­ sıyla, Osmanlı İmparatorluğu açısından, dışta Harb-i Umu­ mi, içte İttihat ve Terakki hakimiyeti son bulmuştur. Yeni bir hükumetin kurulması, Medis-i Mebusan' m feshedilmesi, İt­ tihatçı liderlerin yurt dışına kaçması, sürgündeki muhalif­

lerin İstanbul' a dönmeleri gibi birtakım gelişmeler, işgalin acı şartları altında da olsa, Meşrutiyet misali bir hürriyet havasının esmesini sağlamıştır. Bu ortamdan en ziyade isti­ fade edenler, sayıca çok az olsalar da yine sosyalistler ol­ muştur. 1 918-1922 "Mütareke yıllarının ilk legal sosyalist parti­

si, 23 Aralık 1918' de İstanbul' da kurulmuştur.tos "Sosyal Demokrat Fırkası"nın kurucu ve idarecileri, eski ittihatçılar­ dan Dr. Hasan Rıza, Emlak Bankası Umum Müdürü Cemil Arif, Fehim Paşa'nın Yaveri Tahsin, emekli memur Habip, davavekili Vasfi, Tayfur, Hüsnü, İbrahim, Ziynetullah Nuşi­ revan ve Katib-i Umumi Yorgi Zaferaki'den ibarettir. 1 09 Sosyal Demokrat Fırkası'nın 1 9 1 9 yılı başlarında yayım­ ladığı program ve beyanname, Brüksel' deki sosyalistlerin programlarından esinlenerek, parti başkanı Dr. Hasan Rıza ile Cemil Arif Beyler tarafından kaleme alınmıştır.110 Umum işçileri temsil etme ve onların refah seviyesini yükseltme id­ diasında bulunan Sosyal Demokrat Fırkası, İstanbul' dan katıldığı 1919 yılı sonu genel seçimlerinde hiç başarı göste­ rememiştir.111 Parti, dört yıl kadar süren ömrü boyunca ne bir yayın organına sahip olabilmişııı ve ne de bir şube aça94


bilmiştir. 113 Sadece, 11. Enternasyonal' e bağlı olduğu anla­ şılmaktadır. 11 4 Sosyal Demokrat Fırkası' nın, "Milli Ahrar Fırkası" ile bir­ leşeceğine dair basında yeralan haberlere karşı, parti tarafın­ dan yapılan tekzip ve açıklamada, "parti ideolojisi" açıkça or­ taya konulmuştur.115 Ne var ki bu iddialı hedeflere ulaşma yo­ lunda, partinin ''bir arpa yolu mesafe katetmediği" de görül­ rnektedir.116 Nitekim, 1 922 Yazına gelindiğinde, "farmason" Dr. Hasan Rıza'yı önce işçiler terketmişler, sonra da tekaüt pa­ şalar partiden ayrılmışlardır.117 Partinin ikinci ve son kongre­ sinde, Dr. Hasan Rıza'nın başkanlıktan uzaklaştırıldığı bilini­ yorsa da,ııs bu değişikliğin işe yaradığına dair bir delil mevcut değildir119 Neticede, bir "tabela· partisi" haline gelen Sosyal Demokrat Fırkası Milli Mücadele sonrasında, İstanbul'un iş­ galcilerden kurtarılmasını müteakip, diğer sosyalist teşekkül­ ler gibi BMM Hükumetince kesin olarak kapatılmıştır.

e. Türkiye Sosyalist Fırkası Mütarekeden sonra İstanbul'a dönen Hüseyin Hilmi, Osmanlı Sosyalist Fırkasını yeniden -başka bir adla- ihya et­ mek gayesiyle çalışmalarını sürdürmüş; 1919 Şubatında (20

Şubat 1335) "Türkiye Sosyalist Fırkası"nın kurulmasına

önayak olmuştur. 120 Yeni partinin reisi, yine Hüseyin Hilmi

.olmuş; katib-i umumllik ise Mustafa; Fasıl (Çun)' a verilmiş­

tir. 121 Partinin diğer kurucuları arasında, İ sviçre' de hukuk

tahsilini bitirmiş gençlerden Mehmet Ali (Bilgişin) ile Ha­ ıan Sadi (Birkök), üniversite öğrencisi B.

Mercanı (Arna­ vud) vs su gemisi kaptanı Hasan'ın adları geçmektedir. 122 95


Türkiye Sosyalist Fırkası, kuruluşunun ilanından sonra ilk bir ay içinde programını açıklamıştır.123 Bu program, es­ ki Osmanlı Sosyalist Fırkası ve Paris Şubesi programlarının izlerini taşımakla birlikte, "hem daha mufassal, hem daha Marksistcesineydi. 124 Partinin ideolojisini belirlemede hiç şüphesiz Hüseyin Hilmi yalnız değildir; partinin katib-i umumisi Mustafa Fazıl ile arkadaşları (Mehmet Ali ve Ha­ san Sadi), Hilmi çevresine ideolojik mürşitlik etmiştir.1 25 T.S.F. programının yayınlanmasından bir buçuk ay son­ ra, Hüseyin Hilmi mütareke dönemindeki yegane gazetesi­ ni, İdrak'i çıkarmaya başlamıştır. 126 28 Nisan 1335-22 Tem­ muz 1 33S127tarihleri arasında 33 sayı çıkan bu gazetede, Je­ an Jaures, Marz ve Lassale gibi popüler "sol" düşünürlerin tanıtılmasına özel bir önem verilmiştir. 128 Gazetenin başya­ zılarında, "memleketimiz ezeli bir sosyalist memleketidir" diyecek kadar ileri gidilmiş, İslamiyetle sosyalizmi bağdaş­ tırma, hatta özdeşleştirme çabalarına hayli misaller veril­ miştir.129 İdrak, Damat Ferit Paşa Hükumeti'ne karşı muha­ lefet cephesinin bildirisini130 yaylhlayan tek gazete olduğu için şimşekleri üzerine çekmiş ve bunun sonucunda da ka­ patılmıştır. 131 Bu tarihten sonra bir yayın organından mah­ rum kalan T.S.F. işçileri "tenvir" maksadıyla, En Büyük Kuvvet ve Sosyalistlik Nedir? başlıklı iki broşür yayımla­ mış,132 daha başka da bir yayın faaliyeti olmamıştır. T.S.F. İstanbul' da Aksaray, Beşiktaş, Kadıköy ve Ayvan­ saray ile Eskişehir' de Yunan işgali sırasında şube açmıştır. 1 33 Demiryollarında çalışan bir personelin yardımıyla teşek­ kül eden Eskişehir Şubesi, "İşçi" adında bir gazete de çıkar96


mıştır.134 Ayrıca, partinin Edirne Merkez Şubesi'nin mevcu­ diyeti ile Edirne köylerindeki teşkilatlarından da bahsolun­ maktadır. 135 Keza, Osmanlı Sosyalist Fırkası'nın Paris Şube­ sini teşkil eden Dr. Refik Nevzat ve çevresinin, bu defa T.S.F.'nın adına bereket ettikleri, "İdrak" Gazetesinde çıkan yazılardan anlaşılmaktadır.136 Teşkilatlanma sahasında kısa sürede önemli başarılar kaydeden Türkiye Sosyalist Fırkası, 18 Aralık 1919'da yapı­ lan umumi seçimlere önce katılmayacağını bildirmişken,137 daha sonra taktik değişikliği ile, "Galata' da Kalafatyeri'nde sakin Dr. Refik Nevzat Bey ile Erenköyü'de Suadiye'de mu­ kim Sadri Celal Bey'i Parti adayı olarak ileri sürmüştür." 138 Seçimlerde bu adaylardan Dr. Refik Nevzat sadece 7 oy alır­ ken, Sadrettin Celal (Antel) hiç oy alamamıştır.139 İşçi ve iş­ çi temsilcisi olmayan bu "fırsatçı Marksçı" aydınlara İstan­ bul' daki işçilerin iltifat etmeyişleri; T.S.F.'na karşı kurul­ muş Mesai Fırkası'nın listesinde "sosyalist" olduğu bildiri­ len bir adayın, Zeytinburnu Fabrikası ustabaşılarından Nu­ man Usta'nın 1 35 oy alarak İstanbul Mebusu seçilmesi, üze­ rinde dikkatle durulacak bir meseledir. 140 T.S.F.'nin seçim­ lerde uğradığı bu hezimet, partinin "tabanı" hakkında bir kanaat vermektedir. Parti yöneticileri, bu zayıflıklarına rağ­ men, "Milli Kongre"ye iştirak eden Sosyalist Birliği ile Me­ sai Fırkası'na karşı cephe almaktan da geri durmamıştır. 141 Türkiye Sosyalist Fırkası'nın lideri Hüseyin Hilmi, ili. Enternasyonal' e karşı II. Enternasyonal' i desteklemiştir. 142 savaş sonrası hazırlanan barış andlaşmalarını sosyalist ide­ aller açısından değerlendirmek üzere 3 Şubat 1919'da topla97


nan Bern Kongresine, Paris'ten Dr. Refik Nevzat ile Cenev­ re' den Hasan Sadi'yi temsilci olarak göndermiştir.143 Parti­ nin II. Enternasyonal ile münasebetleri hakkında, İdrak' in 1 Temmuz 1335 tarih ve 2 No.lu nüshasının birinci sayfasında yeralan şu haber oldukça önemlidir: Türkiye Sosyalist Fırkası'nın Paris Şubesine gönderdiği tebligat veçhile mezkt1r şube İkinci Beynelmilel ile temasa gelmiş ve mezkı1r Beynel­ milel' e dahil bulunan bilcümle fırkalarla teşrik-i mesai ederek, sosyalizm aleminin kabul ettiği si­ yasi prensiplerin her memlekette samimi tatbiki­ ne sarf-ı mesai edilmesine müteallik aktedilen itilafa dahil olmuştur... Ahiren Paris'ten gelen mezkur fırka Paris Şubesinin murahhas-ı mesu­ lü Mustafa Kazım' dan öğrenildiğine göre, Ams­ terdam'da 5 ilii 10 Ağustosta inikat edecek olan kongreye de Paris Şubesindeki arkadaşlardan ta­ yin edilecek murahhaslar i'zam edilecektir. Hüseyin Hilmi'nin Sovyetlerle temasta olduğu önesü­ rülürken, 144 diğer taraftan, "Yunan Komünist Partisi' nin İs­ tanbul Şubesi olan Pan İrgatikon (Rum Amele Birliği) Reisi Sarafim ile de temasta olduğu kaydedilrnektedir.145 Yine Hüseyin Hilmi tarafından, Sosyalist Enternasyonal'in 1 920 yazında toplanan Cenevre Kongresine "T.S.F. Tarihi" hak­ kında bir rapor sunulduğu bilinmektedir. 146 Türkiye Sosyalist Fırkası'nın kayda değer en önemli ba­ şarısı, işçiler arasındaki faaliyetler ve özellikle organize etti­ ği grevler hususunda olmuştur. Hamallar Kahyası Salih Re98


is, Tramvay Deposu Müdürü Rasim Şakir, Çopur Rıza, Kaptan Hasan gibi destekçilere sahip olan T.S.F., Şirket-i Hayriye, Seyrüsefain, Haliç İdaresi ve Tramvay Kumpanya­ sı'nda çalışan işçileri üye olarak kaydetme başarısını göster­ miştir.147 23 Mayıs-6 Haziran 1 920 tarihindeki Tramvay İşçi­ leri Grevinin gayesine ulaşması, parti lideri Hüseyin Hil­ mi'yi şöhrete kavuşturmuştur. 148 Bu grevi, Debbağhane, Tersane ve diğer grevler izlemiştir. Başarıyla sonuçlanan bu grevlerin etkisiyle, her gün yüzlerce kişi T.S.F.'na yazılmaya başlamıştır. Bu arada,

"gözleri korkan Şirket-i Hayriye,

Tramvay Kumpanyası, Haliç İdaresi gibi kurumların yük­ sek memurları da, cömert bağışlar yaparak partiye girmiş­ lerdir."149 Grevler dolayısıyla İstanbul'un asayişinin bozul­ ması üzerine, "Fransız ve İngiliz İşgal Kuvvetleri kuman­ danları Hilmi ile görüşmüşler ve müzakereler sonunda ken­ disine 'para yardımı' yapılmıştır.150 Böylece toplanan paralarla, T.S.F. merkez-i umumısı için Divanyolu'nda bir konak, reis beye de armalı bir oto­ mobil alınmıştır. 151 Hüseyin Hilmi artık bol paralı, kırmızı otomobili ile dolaşan, kırmızı yelekli bir İngiliz ajanı idi. 152 Sayılgan, Hüseyin Hilmi'nin başarılı olduğu grevlerde İngiliz desteğine sahip olduğunu önesürmektedir. 1 53 Tramvay işçilerinin grevinde İngiliz İşgal Komutanlığı'nın desteğiyle pazarlık yapan Hilmi'ye, şirket yetkilileri mali yardımın yanısıra, bir de maaş bağlamıştır.154 Şirket-i Hayriye'nin 1 920'deki grevlerinde de yine İngiliz İşgal Komutanlığı'nın yardım ve desteği sözkonusu olmuştur. 155 T.S.F.'nın, özel­ : likle Fransız sermayesinin hakim olduğu Tramvay Kum; panyasına karşı mücadelesinde, İngiliz İşgal Komutanlığın.·

99


ca desteklenmesi, muhtemelen İngilizlerin o sıralarda Fran­ sızlarla aralarının bozuk oluşundan ileri gelmektedir. 1 56 İn­ gilizlerin Hüseyin Hilmi'yi kullanmalarındaki sebep, Fran­ sız nüfuzunu kırmak gayesini gözetmektedir. 157 Sonradan, müttefiklerin iç münasebetleri düzelince, Hilmi destekten yoksun kalmıştır. 158 T.S.F.'nın faaliyetleri süresince kayda değen en önemli muvaffakiyeti, haftalık tatil hakkının (1 gün tatil, 9 saatlik işgünü) kazanılması ile 1 Mayıs'ın "bayram" olarak benim­ senmesinde görülür. 1 59 Gerçi, 1 Mayıs'ın "bayram" olarak kutlanması, İstanbul itibariyle 1 911 yılından bu yana sürdü­ rülmekteyse de, 1 921 1 Mayısında T.S.F.'nın önderliğinde yapılan kutlamalar, son derece gösterişli olmuştur: Önce, parti merkezinde bayramlaşılmış ve "resmi kabulün icrası­ nı müteakip mavi amele gömleklerini ve kırmızı kravatları­ nı labis oldukları halde fırka reisi Hilmi Bey'le üç murahhas Babıali'ye azimetle Sadrazam Paşa' yı ziyaret etmiş­ ler" dir. 160 1 921 'in ikinci yarısına gelindiğinde, T.S.F.'nın başarı grafiğinde düşüşler başgösterrneğe başlamıştır. Osmanlı Sosyalist Fırkası'nda da olduğu üzere, Hüseyin Hilmi'nin partiyi diktatörce yönetme azmi karşısında, yakın çevresini teşkil eden aydın kadro kısa sürede çözülmüştür. 1 61 Bu ta­ rihten sonra, Tramvay Kumpanyasına karşı T.S.F. önderli­ ğinde girişilen grev teşebbüslerinde uğranılan başarısızlık­ lar da, partinin çöküşünde önemli sebep teşkil etmiştir. 162 1 922' nin ilk yarısı içinde, çeşitli işletmeler, başlangıçta T.S.F.'na vermek zorunda kaldıkları tavizleri geri almak ve 100


T.S.F.'na üye olan işçilerini atmak için fırsat kaçırmamışlar­ dır. 163 Böylece, kısa sürede işçilerin yüzde doksanı T.S.F.' dan kopmuştur.164 1922 Ağustosunda ise, T.S.F. "is­ men mevcut ise de, reis Hilmi'nin etrafında bir masa ve bir de sandalyeden maada kimse kalmamıştır."165 Hüseyin Hilmi'nin çok geçmeden Bozdoğan Keme­ ri'nde esrarengiz bir biçimde öldürülmesiyle, Türkiye Sos­ yalist Fırkası büsbütün dağılmış ve tarihe karışmıştır. 1 66

f. Mütareke Döneminin Diğer Sosyalist Fırkaları Mütareke İstanbul'unda işçi sınıfına dayanmak isteyen "fırka" adlı kuruluşlar, p"ek siyasi amaçları olmayan, daha çok sendika niteliğinde menfaat gruplarıdır. Bu kuruluşlar­ dan, Türkiye İşçi Sosyalist Fırkası167 ve Müstakil Sosya­ list Fırkasıl68 Hüseyin Hilmi'nin T.S.F.'ndan ayrılan kimse­ ler tarafından kurulmuştur,169 Amele Fırkası, 11 Ağustos 1336 tarihinde 1 10 kömür işçileri tarafından de�il de, kömür müteahhitlerinin bir teşkilatı olarak kurulmuş,1 71 fakat teş­ kilatlanıp faaliyet gösterernemiştir.172 Müstakil Amele Fır­

kası ise, Ethem Ruhi 173 ve arkadaşları tarafından kurulan, milliyete ve dine hürmetkar "avantürist" bir partidir. 174 Yi­ ne bu dönem itibariyle, Tramvay işçilerini T.S.F.'ndan ayır­ mak maksadıyla, Amele S iyanet Cemiyeti 17 5 kurulmuştur. Serbest Amele Sendikaları İttihadı 176 Türkiye Sosyalist Birliği 177 ve Sosyalist Amele Fırkası'nın178 mevcudiyetle­ rinden de ayrıca sözedilmektedir.

101


Bu kuruluşların gayr-i siyasi karakteri hakkındaki ge­ nellememize ayrık düşebilecek bir parti vardır: Osl!"l:�ı_:l_l_! M�ş_�Lf!rl<_C!S_ı. 1 79 Bu parti, 17 Ocak 1919' da bir çeşit siyaset oyunuyla ortaya çıkmaştır. Aslında, solcu bir parti değildir; tersine, solcu partilere karşı "mukabil bir ağırlık teşkil et­ mek üzere," 1 80 İttihat ve Terakki iktidarının devrilmesin­ den sonra, çeşitli yollardan siyasi hayatta tutunmaya çala­ şan ve sosyalist akımın işçiler arasında kazanmaya başladı­ ğı itibardan da faydalanmayı düşünen "eski İttihatçı birkaç meraur ve işçi" tarafından "erbab-ı say ve sanatın hakkını müdafaa" iddiasıyla kurulmuştur. 181 Osmanlı Mesai Fırka­ sı, 1919 yılının sonlarındaki genel seçimlere Zeytinburnu fabrikasından Numan Ustayı aday göstermiş; diğer sosya­ list partilere rağmen, İttihatçı ikinci-seçmenlerin desteği sa­ yesinde 135 oyla İstanbul Mebusu seçilmesini sağlayarak ağırlığını ispatlamıştır. 182 Dr. Harris, "sosyalist hareketine borcunu ifa eden bir başka teşkilat da Milli Türk Fırkası idi" demektedir.1 83 1919 Genel seçimlerinde Dr. Adnan (Adıvar)'ı 235 ikinci­ seçmen oyuyla mebus çıkaran Milli Türk Fırkası da, solcu bir parti olmamakla birlikte, parti programında -özellikle 10 ve 11 'inci maddeler- devletçi prensipleri benimsediğinden, diğer sosyalist partilerle aynı kefede mütalaa edilmektedir ki, bu hatalı bir değerlendirmedir. 1 84

1 02


3.

Anadolu' da İlk Sosyalist Faaliyetler

Milli Mücadele döneminin başlangıcı itibariyle, Anado­ lu' da kayda değer sosyalist faaliyetlerden söz etmek imkan­ sızdır. Gerek Rumeli şehirleri ve İstanbul' daki kültürel ve ekonomik canlılığın Anadolu için sözkonusu olmayışı, ve gerekse Anadolu' da yaşayan azınlıklar arasında sol akımla­ rın henüz revaçta bulunmayışı, -İzmir dışında- sosyalist fa­ aliyetlerin görülmesini önleyen sebeplerin başlıcalarıdır. Sosyalist faaliyetlerle doğrudan münasebeti olmasa da, Anadolu' da da işçi hareketlerinin -grevler şeklinde- tezahü­ rü görülmüştür. 1 908 Ağustos-Ekim grevlerinden, başta Zonguldak olmak üzere, Anadolu şehirleri de nasiplerini almıştır: "İzmir tramvay işçileri, günlük mesailerinin 10 sa­ ate indirilmesi ve ücretlerine zam yapılması için topluca iş­ lerini bırakmıştır, Adana' daki bazı pamuk fabrikalarında çalışanlar da aynı yola gitmişlerdir. Asayişin korunma ge­ rekçesiyle üstlerine yollanan ordu birliklerine rağmen Zon­ guldak madencileri ve Aydın demiryolu işçileri Eylül sonu­ na kadar devam eden uzun grevlerle haklarını kazanmaya çalışmışlardır." 18 5 Osmanlı İmparatorluğu'nun hemen her yerine sirayet eden ve ülke ekonomisini altüst eden grevlere engel olmak üzere, Meclis-i Meb'usan'ca çıkarılan "Tatil-i Eşgal Kanu­ nu"na rağmen, " 1 9 1 0 Ağustosunda Bilecik'te 1 000, Bur­ sa'da 3000 ipek işçisi ve Zonguldak'ta 500 kömür madenci­ si grev yapmışlardır." 186 Gerçek manada sosyalist cereyanların görüldüğü tek Anadolu şehri, İzmir olmuştur. Kısmen azınlıkların yaşadı1 03


ğı İzmir' de, "Meşrutiyefin yeniden kuruluşu ile, ... Mehmet

Mecit ve küçük bir sosyalist grubu, bir sosyalist partisi kur­ mak doğrultusunda ilk adım olarak 'IRGAT' gazetesini Türkçe-Rumca yayınlamaya başladılar. Bununla beraber Mehmet Mecit 1 909 yılında tevkif edildi ve İzmir böyle bir atılım için hiç de elverişli görünmediğinden, gazete, tabi­ atı ile, İstanbul'a nakledildi."187 Mehmet Mecit (Mezdet) ve arkadaşlarının bu denemesinden sonra, İzmir' de, sosyalist faaliyetlerin devam ettiğine dair başkaca bir olaya da rastla­ yamıyoruz.

1 04


B.Osmanlı İmparatorluğu'nda İlk Marksist Teşkilatlar ve Faaliyetleri Osmanlı İmparatorluğu' nun dahiline dört dış merkezdenıss sızan, II. Enternasyonel'e bağlı sosyalist cereyanla­ rın, özellikle İkinci Meşrutiyetten sonra boygösterdiği, ne var ki azınlıklara mensup aydınlarla birlikte sayıca çok az Türk aydınını etkilediği, dolayısıyla Türk toplumuna nüfuz edemediği, araştırmacıların üzerinde ittifak ettikleri husus­ lardır. 189 Bu dönemde, Ermeni sosyalistlerinden -Hınçak Komitesi mensupları- Marksist görüşlere ilk itibar edenler olmuşsa da, 1917 Sovyet İhtilaline kadar, teşkilatlı ve geniş çerçeveli bir Marksist hareketten bahsetmeye imkan bulun­ mamaktadır. Marksizm, ancak Mart 1 91 9 da HL Enternasyonal'in (Ko­ mintern) teşekkülü ile aksiyon kazanmıştır. 190 Zira, bu tarih­ ten sonra, Marksist ideoloji, Sovyet devletinin resmii deoloji­ si olmuştur. Komintern ise, Sovyet devletinin yayılmacı poli­ tikasında, "organizatör"lük görevini üstlenmiştir.191 '

.

Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk Marksist faaliyetler, özellikle Türkler arasında, Mütareke İstanbul'unda başla­ mıştır. Gerek Almanya'da yüksek tahsil yaparken Marksist fikirlere aşılanan bazı Türk gençlerinin İstanbul'a dönüşleri sonrasındaki faaliyetleri; ve gerekse Sovyet Rusya' dan hu­ susi olarak gönderilen gayrıresmi Sovyet temsilcileri ve Ko­ mintern' in ajanlarının faaliyetleri, bu şehrimizdeki Marksist teşkilatlanma sürecini hızlandırmıştır. Marksist teşkilatların Anadolu'ya sızmasında, İstanbul -tabiri caizse- bir sıçrama tahtası vazifesini görmüştür. 105


1.

İstanbul' daki Marksist Faaliyetler

Mütareke İstanbul'unda iki Marksist kuruluş dikkati çekmektedir: Birincisi, Almanya'dan dönen birkısım Türk öğrenci ve işçisinin teşekkül ettirdiği, "Türkiye İşçi ve Çift­ çi Sosyalist Fırkası" dır. İkincisi ise, merkezi Moskova' da bulunan Komintern'in elemanlarınca illegal olarak teşekkül ettirilen T.K.P. ' dir. Legal T.İ.Ç.S.F. ile illegal T.K.P., her ne kadar iki ayn teşkilat gibi görünüyorsa da, tatbikatta, T.K.P., T.İ.Ç.S.F. içinde yuvalanmış; bu partinin legalliğin­ den istifade etmiştir. Gerek Almanya' dan ve gerekse S.ovyet Rusya' dan İstanbul'a sızan Marksistlerin faaliyetlerinin an­ laşılabilmesi için, bu iki teşkilatı ayn başlıklar halinde ele almal< gerekmektedir:

a. Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası İstanbul' da günümüzün anlamı ile kurulan ilk komü­ nist kuruluş, Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası'dır. 1 92 Dr. Tevetoğlu'na göre, T.İ.Ç.S.F., "Türkiye' de 'işçi, çiftçi, sosyalist' adlarını maske olarak kullanan ilk legal, gerçek 'komünist' partisi­ dir."193 Nitekim, Marksist yazarlar da bu gerçeği teyid et­ mektedirler.194 T.İ.Ç.S.F.'nın resmi kuruluş tarihi 22 Eylül 1919'dur.I95 Ancak, parti, fiiliyatta, aynı yılın başında Almanya' da "Tür­ kiye İşçi ve Çiftçi Partisi" adıyla faaliyet gösteren kurulu­ şun bir devamı niteliğindedir.196 Her iki partinin ideolojisi ve kurucuları aynıdır, yalnız mekan -ülke- değişiktir.

1 06


Birinci Dünya Savaşı'nın sona erdiği zaman, Alman­ ya' da pek çok Türk genci ya yüksekokul öğrencisi, ya staj­ yer ya da işçi olarak bulunmaktadır. Özellikle, Bertin' deki Türk Kolonisi, -Türk Ocaklarını andıran- bir kulübe sahip­ tir.197 Ayrıca, yine Bertin' de, -Marksizme temayüllü- "Tür­ kiye İşçi Derneği" 1919 başlarında kurulmuştur.198 Marksist görüşleri paylaşan Türk gençlerinden Mehmet Vehbi (San­ dal), Ethem Nejat, Sadık Ali (Mehmet Eti), Vedat Nedim (Tör), Ali Nizami (Nizamettin Ali Sav), Mustafa Nermi, İs­ mail Hakkı, İlhami Nafiz (Pamir), Mümtaz Fazlı (Taylan), Namık İsmail, Lem'i Nihat ve Nurullah Esat (Sümer) gibile­ ri bir çevre teşkil ederek, Almanya' daki Türk işçileri arasın­ da ideolojik çalışmalarda bulunmuşlardır.199 Almanya' da o sıralarda revaçta olan aşırı sol "Spartakusbund" 200 hareketi ile de ilgilenen bu gençler, "Türkiye İşçi ve Çiftçi Partisi"ni Berlin' de kurup faaliyeti geçirdikten sonra, bir de Kurtuluş adında bir dergi yayımlamışlardır. 201 Mustafa Kemal Pa­ şa'nın Bandırma vapuruyla Samsun'a çıktığı gün, Akdeniz vapuru da Almanya' daki vatandaşlarımızı, bu arada "Kur­ tuluş" çevresini, Haydarpaşa'ya indirmiştir. 202 Bu dönüşün sonuçlarını Dr. Harris şu cümlelerle değerlendirmektedir: ... Gelenlerin birçoğu Birinci Dünya Sava­

' şı nın nihayete ermesinden hemen sonra, Al­

manya' daki sosyal dalgalanmalara şahit olmuş­ tu. Hatta bazıları oradaki radikal sosyalist ve komünist faaliyete de katılmıştı. Bunlara "Türk Spartakistleri" denilmel<teydi ki, gelişigüzel ta­ kılmış olan bu adın haddizatında Alman Spar­ takusbund ile herhangi bir organik ilişkisi yok107


tu. Sözü geçen Spartakistler, İstanbul' a dönün­ ce, ihtilalci tutumlarını yalnız İstanbul' a değil, tomurcuk halindeki partizan mukavemet hare­ ketine katkıda bulunarak sosyalist gruplarının tutuşturmaya çalıştıkları başlıca Anadolu şehir­ lerine de aktardılar. 203 T.İ.Ç.S.F.'nın reisi Mehmet Vehbi (daha sonra Namık İs­ mail), Katib-i Umumisi Dr. Şefik Hüsnü'dür.204 Dr. Şefik Hüsnü, Ahmet Akif, İstanbul Sultanisi Türkçe Muallimi Sa­ fiyettin, Zeytinburnu Fabrikasında Ustabaşı Kamil, Topha­ ne Fabrikası Müstahdemlerinden Faruk, İmalat-ı Harbiye Mektebinden Muallim Ferit, Berlin' deki "Kurtuluş" çevresi­ ne iltihak edip T.İ.Ç.S.F. çatısı altında yeralan Marksistler­ dendir. 2os Parti yöneticilerinin ilk faaliyeti, 20 Eylül 1919 tarihinde "Kurtuluş"u yayımlamak olmuştur. 206 Aylık olarak yayım­ lanan Kurtuluş, 1 9 Şubat 1 920 tarihine kadar, sadece 5 sayı çıkmıştır.201 Parti yöneticilerinin bir diğer önemli teşebbü­ sü, Marksist literatürde "U.D.C." (Ulusal Demokratik Cep­ he) adıyla geçen ünlü taktiğe başvurarak, İstanbul' daki di­ ğer sosyalist partilerle T.İ_ç.S.F. arasında bir CEBHE BİRLİ­ Gİ teşkil etmek olmuştur.ıos Parti yöneticilerinin bu teşeb­ büsü, T.S.F. Lideri Hüseyin Hilmi ile S.D.F. Lideri Dr. Hasan Rıza'nın tepki göstermesiyle, henüz başlangıçta akamete uğramıştır. 209 Önceden T.S.F.'na sızmış olan Sadrettin Ce1a ı210 ve yine önceden S,D,F.'na sızmış olan Ziynetullah Nu­ şirevan'ın211 gayretleri hiçbir sonuç vermemiştir.21 2 Bunun­ la beraber, İntihabat Kanunu'nu protesto etmek için, bütün 108


sol fırkaların işbirliğiyle İstanbul' da bir sosyalist ve amele mitingi düzenlenebilmiştir.213 T.İ.ç.S.F., 24 Ekim 1 9 1 9' da seçimler için aday tespiti ve program meselelerini görüşmek üzere, Şehzadebaşı Ferah Tiyatrosu salonunda büyük bir toplantı düzenlerniştir. 214 1 8 Aralık 1 9 1 9 tarihinde yapılan genel seçimlere T.İ.Ç.S.F., İs­ tanbul, İzmir, Eskişehir ve Niğde' den birer aday göstermiş, Çorum' dan da bir zat Fırka programına dayanarak adaylı­ ğını koymuştur.215 İstanbul adayı Mehmet Vehbi -ikinci seç­ menlerin- sadece 14 oyunu alırken,216 diğer şehirlerdeki adaylar da herhangi bir başarı sağlayamamışlardır. 217 Yu­ nan işgali altındaki İzmit de ise seçimler yapılamadığından, bu şehirdeki T.İ.Ç.S.F.'nın gücü hakkında bir kanaat hasıl olmamıştır. 21s

Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası' nın gözle görülür başarısızlıkları, partinin aktif kurucu üye ve yöneticileri arasında ikiliğe yol açmıştır. Özellikle, Berlin'den gelen grubun bir kısım Anadolu'ya geçerek Milli Mücadeleye ka­ hlmak kararını almıştır. 21 9 T.İ.Ç.S.F.'nın sonu hakkında, T.K.P. Doğuşu, Kuruluşu, Gelişme Yollan adlı broşürde şu bilgi verilmektedir: Mart 1 920' de İngilizler -Ancant Kuvvetleri­ İstanbul'u resmen işgal ettiler. Baskı, yabancı ezgisi ortalığı kasıp kavuruyordu. İşçi-Çiftçi Sosyalist Partisi dağıldı. 1920 yılının sonların­ da, bu partiyi devrimci işçiler, ilerici aydınlar yeniden kurdular. Bu parti 1 925 yılına kadar ya­ şadı. Aydınlık dergisi bu partinin yayın orga109


nıydı. Bu parti çok zayıftı. Kurulduğu günden, ta baştan köylüyle bağlanamadı. İşçi hareketin­ de sönük kaldı. Günden güne önemini kaybetti, söndü gitti. 220 İstanbul' da "Kurtuluş" tan arta kalan grup, işgal şartla­ rının elverişsizliği yüzünden 15 ay herhangi bir yayın faali­

yetinde bulunamamıştır. 221 Daha sonra bu grup, 1 Haziran

1 921 'den 18 Şubat 1925 tarihine kadar, müteaddit kesintiler­ le, aylık Aydınlık dergisini çıkararak Marksizmin propa­ gandası ile Sovyet Rusya'nın methiyesini yapmaya devam etmiştir. 222 Bu arada, Aydınlık dergisinin sadece işçilere hi­ tap eden "Fevkalade Amele Nüshaları" 223 çıkardığını da ilave etmek gerekir. Yine aynı grubun, yayın faaliyetini, 21 Kanunusani 1925-5 Mart 1 925 tarihleri arasında, haftalık

Orak Çekiç 224 gazetesiyle sürdürdüğü de bilinmekte diir. Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Partisi , bünyesindeki TK.P.'nin ön plana çıkması ile, gayr-i faal duruma düşmüş­ tür. 22s Hatta, "Aydınlık" çevresi, T.İ.Ç.S.F.'nı yeniden can­ landırmak yerine, 1 923 başlarında, Türkiye İşçi Sosyalist

Fırkası'na hakim olma teşebbüsüne girişmiştir.226 111. Enter­ nasyonal' e üye olan 227 ve dış kongrelere delege gönde­ ren228 T.İ.Ç.S.F., Başkumandanlık Meydan Muharebesinin kazanılmasından sonra, Saltanatın kaldırılmasını vesile sa­

yarak, T.B.M.M.'ne bir tebrik telgrafı göndermiştir.229 Telg­ rafta, Milli Mücadele'nin kazanılması, "Türk işçi ve köylü ordularının, bütün cihan proleteryasının müzaheretiyle, ci­ han emperyalizmine karşı kazandıkları zafer" olarak ifade edilmektedir. T.İ.Ç.S.F. adına Dr. Şefik Hüsnü'nün imzasını

1 10


::�şıyan telgrafa, "T.B.M.M. Reisi-sani'si Adnan (Adıvar)", 'resmi bir cevapla karşılık vermiştir. 230 T.B.M,M. adına Dr. Adnan (Adıvar)'ın bürokratik esaslar gereği verdiği cevap­ tan cesaret alan T.İ.Ç.S.F., T. B.M.M.'nin 1 Nisan 1923'de kendi kendini feshe ve yeni seçimlere gidilmesini fırsat ka­ bul ederek, yeniden faaliyete geçmiştir.231 15 Nisan 1923'te İstanbul' da çalışmaya başlayan T.İ.Ç.S.F. Muvakkat İdare Heyeti, ilk iş olarak bir beyanname yayınlamış ve "Türkiye İşçi ve Çiftçi ve Orta Halli Halk Kütleleri"ni partiye katıl­ maya çağırmıştır. 232 T.İ.Ç,S.F., teşkilatlanma faaliyetlerini sürdürürken, An­ kara Hükümetinden ilk darbeyi yemiştir: 1 Mayıs 1 923' de dağıtılan ve halkı rejime karşı tahrik mesajlarını kavi beyan­ name dolayısıyla, T.İ.Ç.S.F.'nın reisi, umumi katibi ve bazı üyeleri, yirmi kişiye yakın "suçlu" içinde mütalaa edilerek tutuklanmıştır.233 Bu tutuklamayı, daha sonra 1 925 yılında­

ki geniş çaplı tutuklama operasyonları izlemiştir.234 Bu ta­

rihten sonra da, bir daha Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyal Parti­ si'nin adı duyulmamıştır.

b. Türkiye Komünist Partisi (İstanbul Şubesi) Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası'nın ortada görü­ nen teşekkülünden başka, İstanbul' da teşkil ettiği bir de "gizli komünist grup" mevcuttu. Hilmioğlu Hakkı, Lütfü Necdet ve Edhem Nejat bu teşkilatın d a başında vazifeliy­ diler. Bu gizli grup, bilhassa İstanbul' daki işçileri kışkırtma­

ya çalışıyordu. Aynı zamanda Rusya ile, Odessa ve Kırım

üzerinden münasebetleri devam ettiriyor; Mustafa Sub-

111


hi'nin çıkardığı Yeni Dünya gazetesini gizlice Anadolu'da dağıtıyordu. 235 İstanbul' daki ilk komünist "küme", Mondros Mütare­ kesinin imzalandığı günlerde, Halkalı Ziraat Okulu'nda te­ şekkül etmiştir. 236 Diğer "küme"ler, şehrin Kumkapı-Ka­ dırga, Galata-Yağkapanı ve Haliç-Kasımpaşa semtlerinde teşkilatlanmışlardır. 237 T.K.P. sabık Genel Sekreteri İsmail Bilen, "Parti komite­ leri daha 1 9 1 9 yılında kurulmuştur. Haliç fabrikaları T.K.P.'nin ilk kalelerinden biridir. 1 9 1 9 Ekim ayında 2 binlik tersane işçilerinin grevini Haliç Komitesi yürütmüştür. . . Partinin I. Kongresinin raporunda, M . Suphi yoldaş, b u ko­ mite üzerinde duruyor, çalışmalarını örnek olarak gösteri­ yor." demektedir.238 T.K.P. Doğuşu, Kuruluşu, Gelişme

Yolları, adlı broşürde de, Haliç kümesinden "övgü" ile bah­ sedilmektedir: Haliç kümesine, 1919' da Sovyet Rusya' dan dönen (5 1 6 kişilik) Bolşevikler grubu katıldı. Bolşeviklerin başında "Baba" Mehmet vardı. Bunlar M. Suphi'ye bağlıydı. Bu grup . . . Komü­ nist Yeni Dünya gazetesini dağıtıyordu . . . Bul­ gar, Macar, Fransız Komünistleriyle işbirliği kurmuştu. Sonradan İstanbul Komünist teşkila­ tına bağlandı."239 İstanbul' daki komünist kümelerle Sovyet Rusya arasın­ daki bağlantı, arada gidip gelen Komintern elemanları va­ sıtasıyla sağlanmıştır. 240 Hatta, bunlardan biri olan Shalva 112


Eliava -ki yüksek rütbeli bir Sovyet subayıdır- 1919 kışının başlarında gizlice İstanbul' a gelmek suretiyle, "sol" hare­ ketlerle hiçbir münasebeti bulunmayan ve vatansever İtti­ hatçılar tarafından teşkil edilip idare olurum ünlü "Kara­ kol Cemiyeti" ile temas kurmuştur.241 Hiç şüphesiz bu mü­ nasebet, ideolojik kıstastan çok, Sovyet Rusya'nın Anado­ lu'nun kaderi üzerindeki, siyasi ve stratejik hesapları gere­ ği tesis olunmuştur. 242 Gayrı-resmi Sovyet temsilcilerinin, aynı tarihlerde Mustafa Kemal Paşa ve çevresi ile münase­ bet kurma teşebbüslerini de bu çerçeve içinde mütalaa et­ mek gerekir. Mustafa Suphi, lideri olduğu Türkiye Komünist Parti­ si'nin 1 0 Eylül 1 920'de Baku'da toplanan Birinci Kongre­ si'nde yaptığı konuşmada, partinin Anadolu'daki teşkilat­ lanma faaliyetlerinin yanısıra, "1919 Haziranında 2 kişinin İstanbul şubesi ile temas için gönderildiğini" kaydetmekte­ dir.243 Doğrudan Komintern tarafından kurulan ve dolayı­ sıyla "esas" kabul edilen Bakfı'daki T.K.P.'nin kuruluş tari­ hi 10 Eylül 1920 kabul edildiğine göre, Haziran 1 919' da "İs­

tanbul Şubesi"nin mevcudiyetinden bahsetmek, açıkça tu­

tarsızlıktır. Kaldı ki, Yeşil Ordu Cemiyeti'ni içten ele geçir­ meye çalışan Marksistlerin, Şerif Manatov önderliğinde Es­ kişehir' de teşekkül ettirdikleri T.K.P.'nin kuruluş tarihi (Haziran 1920) bile Baku'daki T.K.P.'nin kuruluşundan ön­ cedir. 244 Bu çelişkiye rağmen, 1919' da İstanbul' da illegal fa­ aliyet gösteren T.K.P. şnbesinden Dr. Şefik Hüsnü de bah­ "setmektedir. 245 Keza, İsmail Bilen de bu tarih üzerinde dur­ maktadır. 246 Şu halde, 1919 itibariyle İstanbul' da -parti şu'"

.

�si vasıflarını taşımayan- hücre teşkilatıyla müessir olma-

,'. .

113


ya çalışan "komünist küme"lerden ya da bir başka ifadeyle "komünist komite"lerden sözetmek, daha gerçekçi bir tarif olacaktır. 247 Hiç şüphe yok ki, bu komiteler ya da kümeler, "şube teşekkül edinceye kadar" Komintern'i merkez kabul etmişler, bu merkezden aldıkları direktifleri yerine getir­ mişlerdir. Nitekim, B.M.M. Hükumeti de bu "trafiğin" farkında­ dır; İşgal altındaki İstanbul' daki konuyla ilgili gelişmeleri yakından takip etmektedir. Mesela, Aydınlık Grubunun 3 Haziran 1923 tarihinde İstanbul' da başlayan mahkemesin­ de, "Bidayet Müddei-Umumisi İsma.il Bey" imzasını taşıyan iddianamede, "Rusya' dan temas temin ve bu mesleğin re­ vacına mütedair olan matbu asan mutasarrıf olduğu motor­ larla İstanbul' a celbettirmekle fer' an zi-medhal bulunan Tüccardan Ahmet Celal Efendi... komünistlik esasatını ihti­ va eden . . . bir şekl-i hükumet ikamesi suretiyle hıyanet-i va­ taniye cürmü mahiyetinde gösterilmekte olduğundan mu­ maileyhe haklarında muhakeme icrası talep ve iddia olu­

nur" denilmektedir.24 8 Mahkemenin adem-i takip karan vermesi üzerine, İstanbul Valiliğinden Dahiliye Vekaletine gönderilen yazıda, " . . . bolşeviklerce sırf Türkiye'ye komü­ nistliği ithal için 1 00 milyon altın ruble tahsis edildiği E. U. Riyasetinin tebligatı ile malUm olduğundan işbu ahvele karşı yeni ve esaslı bir teşkilatla mukabele icap edeceği mü­ talaası ile arzı keyfiyet olunur" kaydı bulunmaktadır.249 Moskova'da Komintern'in Üçüncü Kongresi yapıldığı sıralarda (22 Haziran-12 Temmuz 1921), İstanbul'da Gizli Komünist Partisi teşkil edilmiş bulunuyor "Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Partisi" partinin legal veçhesi, "Aydınlık" 1 14


da legal organı yerine geçiyordu.250 Nitekim, kanundışı T.K.P.'nin günümüzdeki neşriyatında da, T.K.P.'nin kurul­ masına T.İ.Ç.S.F.'nın yardımcı olduğu ifade edilmektedir.251 Anlaşılmaktadır ki, legal T.İ.Ç.S.F. ile illegal T.K.P. birbirin­ den ayrı iki teşkilat değildir. Mustafa Suphi, T.K.P.'nin Ba­ ku' da toplanan Kongresine sunduğu uzun layihasında, İs­ tanbul' daki sözkonusu çevreyi "mutemet" sayarak, "İstan­ bul' da komünist arkadaşlarımız tarafından 'Kurtuluş' is­ minde bir de mecmua neşrine muvaffakiyet hasıl olmuştur" demektedir. 252 "Türkiye Komünist Teşkilatı Merkez Heye­ tinin Faaliyeti Hakkındaki Rapor" başlığını taşıyan sözko­ nusu layihada, Azerbaycan Milli Hükümeti'nin Kızılordu tarafından yıkılışından sonra, 27 Mayıs 1920' da Baku' ya ge­ len birkısım Osmanlı Türkü tarafından T.K.P.'nin Baku Şu­ besinin tesis edildiği kaydedilmektedir.253 Buna göre, T.K.P.'nin merkezinin İstanbul'da olduğu varsayılabilir.254 Oysa, Aclan Sayılgan'ın kaynak gösterdiği Özel Arşiv'deki önemli bir nota göre, T.K.P.'nin merkezi Baku, Şubesi İstan­ bul kabul edilmektedir. Ancak bu şubelik keyfiyeti, Mithat, Alaeddin isimli iki komünistin255 1919 Haziranında teşkil

ettikleri ilk nüvedir ve Dr. Şefik Hüsnü (Değmer)'nün 22 Eylül 1 91 9'da Partiyi teşkil edişinden öncedir.256 T.K.P.'nin "merkez-şube" tartışması, günümüzde hala sürüp gitmek­ tedir. Dr. Şefik Hüsnü, bu tartışmanın dışında, "Komünist Enternasyonal'in Türkiye Şubesi" ibaresini kullanmaktadır ki, kanaatimizce doğrusu da budur.257 Zira, T.K.P.'nin hem

merkezi ve hem de şubeleri, kesinlikle "bağımsız" değildir.

T.K.P. bütün mevcudiyetiyle, Sovyet Rusya Devletinin ya­ yılma politikasında en müessir aracı olan Komintern' e bağ­ lıdır, bu merkezden idare olunmaktadır. 1 15


İstanb�l'daki T.K.P.'nin Sovyet Rusya ve dolayısıyla Komintern ile münasebetleri, bu şehrimizdeki azınlıkları da içine alacak kadar geniş çerçevelidir.258 Dr. Şefik Hüsnü'ye göre, "Türkiye Komünist Partisi, amelenin en şuurlu fertle­ rinden mürekkep inkılapçı ve şuurlu bir teşekküldür. 'Ay­ dınlık' grubunun etrafındaki inkılapçı amele sendikalarının 'en şuurlu efradı' ile Rumlardan mürekkep T.İ.U, amele grubu ve Hınçak Cemiyetinin sol grubu birleşerek Türkiye Komünist Partisi'ni teşkil etmişlerdir."259 Dr. George S. Har­ ris, Marksizmin İstanbul' daki azınlıklar arasında yayılma­ sının ilk safhasını şöyle değerlendirmektedir: Bu gelişmeler zincirinde Türkiye' de hak­ kıyle komünist olarak vasıflandırılabilecek ilk grup, İstanbul'da, 1 9 1 8 yılının Ekim ayında, Türk olmayan halk arasından devşirilip teşki­ latlandırıldı. Bu teşkilatın Ziraat Mektebi öğretmenlerin­ den Gensberg adlı elebaşısı, ileride İstanbul' da­ ki komünist hareketinde faal durumunu birkaç yıl sürdürecekti. Bu çalışmada Serafin Maximos ve Van'lı Kazım gibi ilerinin tanınmış komü­ nistleri Gensberg'le elbirliği etmişlerdi. Maxi­ mos, İstanbul' da ortaya çıkmadan önceki faali­ yeti bir sır perdesine bürülü ve yetişmekte olan bir işçi provokatörü olarak görünmektedir... . . . Polis .. 1 9 1 9 Şubatında Gensberg'i bazı .

arkadaşlarıyla birlikte tevkif etti. Küçük grup, bu tutuklanmalar yüzünden, özellikle İstanbul 1 16


azınlık cemaatlerinin bereketli toprağında bü­ yüyüp filiz sürmeğe devam edecek tohumları ekmiş olarak, dağıldı.260 İstanbul'daki azınlık toplumlarının, "özellikle Rumla­ rın İşgal Kuvvetlerinin koruyuculuğuna sığınarak, bitleri kanlandı. Radikal unsurlar bile yeni faaliyet sahası buldu­ lar." �61 1923 yılında, Sadrettin Celal ile birlikte Türkiye Ko­ münist Partisi'ni -Komintern'in direktiflerine uygun olarak­ illegal biçimde ve aktif şekilde harekete geçirenler arasında, Serafim Maximos (Vasilkopulo) , 262 Ginzberg, 263 Nikola As­ makopulo ve diğerleri bulunmaktadır. 264 Aynı yılın 3 Ha­ ziranında İstanbul İkinci Ağır Ceza Mahkemesinde başla­ yan T.K.P.'lilerin muha-kemesinde, yukarıdaki Marksistle­ rin yanısıra, İstavridis, Karabet, Agop ve Bedros'un 265 da adları "sanık" olarak zikredilmekteair. 266 T.K.P.'nin "müessir" olmaya çalıştığı en önemli kesim, işçi kesimi olmuştur. Dr. Şefik Hüsnü ve Aydınlık grubu, bu maksatla 1 921 Mayısında "Türkiye İşçi Derneği"ni te­ şekkül ettirmiştir. 267 Komintern'in direktifleri gereği kuru­ lan dernek, "hükumet fabrikaları amelelerini kendi içinde toplamış olan 500 üyeli bir kuruluştur."268 İstanbul' daki bü­ tün işçi teşekküllerini kendi kontrolü altında bir konfede­ rasyon halinde birleştirme teşebbüsüne girişen Türkiye İ ş çi Derneği, ilk kongresini 5 Ağustos 1921'de yapmıştır.269 ­

1922 Yazı itibariyle, İstanbul'daki ikinci önemli Marksist iş­ çi kuruluşu, yerli azınlıkların hakim olduğu "Beynelmilel İşçiler İttihadı" dır.270 Her iki işçi kuruluşu da, doğrudan Moskova' daki "Profintern" e bağlıdır. 271 Türkiye İşci Der1 17


neği, İstanbul'daki işçileri aralarında paylaşan çok sayıda­ ki. "sol" ya da "sola yatkın" işçi kuruluşlarını "Tek Cephe" altında birleştirmek gayesiyle, 1 922 Temmuz ayında, yazılı bir çağrıda bulunmuştur.272 Derneğin bu teşebbüsü, ciddi bir sonuca ulaşamamıştır.273 Ha tta, aynı merkeze bağlı ol­ malarına rağmen, Türkiye İşçi Derneği ile Beynelmilel İş­

çiler İttihadı arasındaki ihtilaflar halledilememiş, rekabet sürüp gitmiştir.274 Türkiye' deki

T.K.P.

faaliyetleri

ile

ilgili

olarak

T.B.M.M.'nin 29 Ocak 1 947 Çarşamba günlü oturumunda bilgi veren Recep Peker Kabinesi'nin İçişleri Bakanı Şükrü Sökmensüer, devletin resmi istihbaratına istinad eden açık­ lamasında bu iki Marksist işçi kuruluşu hakkında şu bilgiyi vermektedir: Şefik Hüsnü, Türkiye Komünist Partisi mu­

rahhası olarak, 111. Enternasyonal' e iştirak etmiş ve dönüşünde "İş Derneği" adiyle sendika teş­

kilatının temelini atmıştır... Ayrıca dışarıdan bir takım ihtilalci ve teşkilatçı komünist topluluk­ lar "Beynelmilel İşçiler İttihadı" unvanı altında birleştirilmiştir. Moskova' da Şefik Hüsnü ve Türk Arkadaşları tarafından kurulan "Türkiye Komünist Partisi Harici Bürosu" memleketi­ mizdeki faaliyetleri tanzim ve idare eden bir merci olmuştur.275 Gerek, Türkiye İşçi Derneği ve gerekse Beynelmilel İş­

çiler İttihadı'nın akıbeti hakkında, İstanbul Valiliğinin Da­ hiliye Vekaleti'ne gönderdiği 26 Mayıs 1 923 tarihli resmi y�:

zıda bilgi verilmektedir: 1 18


Teşrinievvel 1338-1 922 Kızıl Enternasyona­ lin muaveneti ile Galata'da teşekkül edip, te­ şekkülü arasına daha bazı cemiyet ve dernekle­ ri almış olan Beynelmilel İşçiler İttihadı idare hey' eti ve nafiz azaları ile işbirliği yaparak ame­ leyi teşvik ve tahrik edici beyannameler hazır­ ladıklarından dolayı Dr. Şefik Hüsnü, Sadrettin Celal ve Cevdet Beylerin idare ettikleri Türkiye İşçi Derneği'nin de kapatılarak faaliyetlerine son verilmiş ve Milli İdarenin İstanbul' da tees­ süsü üzerine bu komünist idarecilerden Genz­ berg Rusya'ya, Serafim Yunanistan'a ve Sadret­ tin Celal Kırım' a firar etmişler, fakat ahvalin sü­ kunet bulması üzerine tekrar İstanbul'a gelerek Üçüncü Enternasyonal' den aldıkları talimat da hilinde faaliyete geçmişlerdir.276 1 923 Yılı itibariyle olayların seyri göstermektedir ki, İs­ tanbul' daki T.K.P.'liler -özellikle yılın ikinci yarısından son­ ra- "derlenme-toparlanma" dönemine girip, illegalliğe çe­ kilmişlerdir. T.K.P.'nin yedi kişilik Merkez Komitesi ile üç kişilik Merkez İcra Komitesi, Dr. Şefik Hüsnü ile Sadrettin ceıal'in liderliğinde, gençlik kesiminde de müessir olabil­ , mek için, "Türkiye Komünist Gençler Birliği"ni -yan teşki­ lat olarak- devreye sokmuştur.277 T.K.P. tarafından, bu teşki­ latın "Umumi Katipliğine Fahri takma adı ile Cevdet (Ali Cevdet),278 azalıklarına Mehmet Ali takma adı ile Galip,279 Nafiz takma adı ile Hasan Ali (Ediz),280 Mustafa takma adı ile Vasıf, Ragıp takma adı ile Samih Efendiler tayin edilmiş­ lerdir. "281 119


Istanbul' daki T.K.P. teşkilatı, bütün imkanlarıyla Askeri Tıbbiye ile Sanayi talebeleri arasında da faaliyet göstermiş­ tir.2s2 Yeraltı faaliyetlerinin başında ise, " ... Memalik-i muh­ telifeyle temas ederek . . . Bulgaristan ve Rusya' dan celbolu­ nan birçok asar ve ceraidi . . . tevzi . . . "283 gelmektedir. Rus­ ya' dan motorlarla getirtilen kitap, dergi ve beyannamelerin İstanbul' da dağıtılması ve Anadolu' ya geçirilmesi; ayrıca, bazı beyannamelerin baskı yeri "Sofya" gösterilmek sure­ tiyle İstanbul' da çoğaltılması, teşkilatın göze çarpan eylem­ leri arasındadır.284 Bu eylemlere misal teşkil etmek üzere, 1 923 komünist tevkifatına gerekçe teşkil eden üç olay göste­ rilebilinir: 21 Nisan 1 923'te Yunan tebaalı istavrit adlı bir Rum Marksisti, "Beynelmilel Bina ve Marangozlar Cemiye­ ti" ne28S 300 kadar beyanname götürürken yakalanmıştır.28 6 1 Mayıs 1 923'te Sovyet tebaası Bedros, Şişli'de tramvay ku­ lübesine "Yaşasın Komünizm" başlıklı ve Rumca yazılı be­ yannameyi yapıştırırken ele geçmiştir. 287 Ayrıca, Beyazıt'ta Bakırcılar Kader Matbaasında basılmış beyannameler işçi­ ler arasında dağıtılırken, polis duruma el koymuştur.288 Türkiye Komünist Partisi'nin İstanbul Şubesi, illegalli­ ğine rağmen, bu şehrimizde -mütareke döneminde- düzen­ lenen "1 Mayıs Amele Bayramı" törenlerinin organizasyo­ nunda müessir olmuştur.289 Hatta, 1 Mayıs 1923'de "İstan­ bul İşçi Teşkilatları Heyet-i Müttehidesi"ni paravan olarak kullanan Dr. Şefik Hüsnü, Sadrettin Celal ve arkadaşları, Ankara Hükumeti'ne ve İzmir İktisa t Kongresi'ne tesirde bulunmak için teşebbüse girişmişlerdir.290

120


Özellikle günümüzün Marksist araştırmacıları, Türkiye Komünist Partisi'nin geçmişteki eylemleri arasında yeraldı­ ğı iddia olunan olayları, propagandif maksatlarla, kaynağa inmeye lüzum görmeden abartarak işlemektedirler. Mev­ sukluğu şüpheli olan bir iddiaya göre, "12 Nisan 1 9 1 8 yılın­ da İstanbul Hamidiye Üniversitesi öğrencilerinin toplantı­ sında Lenin'e Nobel Barış Ödülü verilmesi oybirliği ile is­ tendi. Öğrencilerin bu kararını protesto ederek Alman feld­ mareşali Hindenburg'un adaylığını koyan Alman profesör­ leri salondan ıslıklarla kovuldular. Üniversitenin görülecek yerinde Lenin' in portresi asılmış, altına şu sözler yazılmıştı: 'Yaşasın tüm ezilenlerin atası ve barışçı dünyanın putu, ye­

ni peygamberi, Lenin hazretleri." 291

Yukarıdaki olayı "olmuş gibi" anlatan Türk asıllı Sov­ yet araştırmacısı Hamit Ali(yef), kaynak olarak bir başka Sovyet araştırmacısının (A. Heyfete) yazdığı makaleyi gös­ termektedir.292 Anlaşılan bu tür güvenilir(!) kaynakları Bulgar araştırmacılarından Dimitır Çişmanov ve Paraşkev Paruşev de kullanmaktadır.293 Bir kere, İstanbul' da Hami­ diye Üniversitesi adında bir üniversite hiçbir zaman varol­ mamıştır.294 Ayrıca, saltanat ve hilafet müesseselerinin devlet idaresine hakim olduğu o sıralarda, Türk milletinin dini konulara olan hassasiyetini görmezliğe gelerek, Le­ nin' den "barışçı dünyanın putu, yeni peygamberi, Lenin hazretleri" diye bahsedildiğini, üstelik alenen ilan edildiği­ ni önesüramek, hiç şüphesiz gayrıciddilik ya da safdillik değildir; ilmin ideolojiye, gerçeklerin propagandaya kur­ ban edilmesidir. 295

121


İstanbul Üniversitesi'nin birkısım öğrencilerince Le­ nin'e Nobel Barış Ödülü verilmesinin teklif edilmesine dair görebildiğimiz tek "orijinal" kaynak, Mustafa Suphi'nin Komintern'in Birinci Kongresi'nde yapmış olduğu konuş­ madır: Bugün Türk proleteryası ve intelligentiası­ nın inancını gösterecek ilginç bir örnek verece­ ğim: Ekim devrimi sonrasında İstanbul Üniver­ sitesinde, Türk gençliği Nobel Ödülünün kime verilmesi gerektiği sorunuyla karşılaştıkların­ da, Türk profesörlerin baskısına rağmen, ödü­ lün Yoldaş Lenin' e verilmesini önerdiler. Ve bu bir kere daha Doğu' da toplumsal devrim fikir­ lerinin güç kazandığını ispatlamıştır. Büyük rehber Yoldaş Lenin fikirleriyle, öz-lemleriyle, eylemleriyle bütün devrimci dünyayı temsil ediyordu, ve Türk gençliği yaptığı seçimle bu dünyaya olan içten bağlılığını gösterdi.296 Mustafa Suphi'nin sözkonusu konuşmasında kullanmış olduğu üslUp, Avrupa ve Asya ülkelerindeki Marksist geliş­ melerin sitayişle ortaya konulduğu Komintern'in Birinci Kongresi'nde, Türkiyeli Marksistlere de "paye verilmesini" öngörecek niteliktedir.297 Dr. George S. Harris, İstanbul Üniversitesi öğrencilerinden bazılarının gerçekleştirmiş ol­ duğu bu teşebbüsün, Roland Ginzberg ve takımı tarafından planlanıp yönlendirildiğini -kaynak belirtmeksizin- kaydet­ mektedir.298 Her halükarda, Mustafa Suphi ile Dr. Harris'in iddialarının doğruluğunu -ihtiyat kaydıyla- varsaysak bile,

122


sözkonusu eylem, öyle "bir bardak suda fırtına koparma­ nın" ötesinde "ağırlık" taşımamaktadır. Veya bir başka ifa­ deyle, dönemin olağanüstü gelişmelerinin yanında, bu çok sınırlı ve sonucu olmayan teşebbüsün şişirilip abartılması, T.K.P. İstanbul teşkilatının daha ciddi başkaca faaliyetleri­ nin olmayışı ya da eylem kısırlığı manasında da yorumla­ nabilir. Mütareke döneminde, İstanbul' da illegal faaliyet göste­

ren başka teşekküller de vardır: Karakol Cemiyeti ve M.M.

Grubu, Milll Mücadele'ye unutulmayacak299 hizmetlerde

·bulunurken, yine illegal faaliyet gösteren T.K.P., Mill1 Mü­ cadele ile sadece Komintern'in izin verdiği ölçüde ilgilen­

,miş; Komintern'in direktifleri dışına kesinlikle çıkrnamış­ '

tır.300 T.K.P. yöneticileri, bu dönem boyunca Komintern'in

�ongrelerine,

1

I. Doğu Halkları Kurultayına ve T.K.P. I.

Kongresi'ne temsilci ve delege gönderirken, mesela Erzu­

rum ve Sivas Kongreleri ile hiç ilgilenmernişlerdir.301 Daha­ sı, Sovyet Rusya' da (Moskova ve Baku) yapılan sözkonusu toplantılarında, T.K.P. adına konuşan Sadrettin Celal gibi temsilciler, Milli Mücadele aleyhinde söz sarfetmişlerdir.302

T.K.P.'lilerin, Anadolu' da işgalcilere karşı istiklal savaşı ver­ imekte olan Mehmetçiğe karşı yaklaşımını, Kurtuluş dergi­ �&inde yeralan bir yazıdaki şu satırlar ortaya koymaktadır: Biz bugün mahvolan, dün ne olduğu kat'i surette kimse tarafından bilinmeyen ve yalnız bir hayalden başka bir şey olmayan "tarıihi va­ tan" yerine, atisi muammer ve müreffeh bir iş ve işçi vatanı vücuda getirmeliyiz. Bu ordular

123


iki kütleden teşekkül ediyor: Hayatı para ile sa­ tın alınmış ve küçükten beri vatanperverlik, fe­ tih ve hırs-ı şöhret telkinatı ile büyütülmüş bir hey'et-i zabitan, cebren ölüme sevkedilen za­ vallı va bihaber efrad . . .

Dünyaya hakim olmak isteyen intikam; in­ tikam. . . intikam ... diye haykıran, "Albayrak" yangınlar üzerinde yükselsin, terane-i vahşiye­ si ile yürüyen, dünyalar fetheden ecdadına ben­ zemek isteyen bir kurun-ı vusta kütlesi, istemi­ yoruz.303 "Türkiye İşçilerini Birleşmeye Dayat" başlığını taşıyan, tarihsiz, ve üstunde "Bütün Dünya İşçileri Birleşiniz!" sözü ile Troçki, Lenin ve Zinovyef in resimleri bulunan tek sahi­ felik beyannamede, Marksistlerin "birlik"ten neyi kastetti­ ğini açıklayan şu cümleler bulunmaktadır: Yoldaşlar. Gözlerimizi açıp aramızdan istis­ marcıların ektiği milli tefrikaya söküp atalım. Bir an evvel teşkilatımızı, birliğimizi ikmal ede­ lim. Mukadderatımızı cihan emekçilerinin mu­ kadderatıyle birleştirelim. Beynelmilel İşçiler İt­ tihadı' nın kırmızı bayrağı altında toplanalım.304 Milli Mücadele'nin devam ettiği yıllarda, T.K.P. İstan­ bul yöneticileri arasında, B.M.M. Hükumetini destekleyip desteklememe konusunda ikilik çıkmıştır.305 Dolayısıyla, 124


zayıf da olsa bir destek sözkonusu olmamıştır. Ama buna rağmen, Milli Mücadele kazanıldığında, Dr. Şefik Hüsnü B.M.M.'nin Başkanlığı'na gönderdiği "tebrik" telgrafında, "Türk işçi ve köylü ordularının rnuzafferiyetinden" bahse­ debilrniştir.306 Nitekim, bugün bile T.K.P.'nin profesyonel yazarları Milli Mücadele'nin zaferini T.K.P.'ne rnaletmek ar­ zusuyla, "50 bin gerilla-çete" den, 307 sözde Anadolu' ya si­ lah kaçıran "Osman Kaptan, Kürt Süleyman ve Ardişenli Abdullah. adlı komünist çetecilerin ve reislerin eylemlerin­

den"30S bahsetmektedirler. �içbir ciddi-gayrıciddi kaynak zikredilmeyen bu bilgiler (!) bugün T.K.P. propagandasının ana malzemesi olarak kullanılmaktadır. İstanbul' daki T.K.P. çevresinin, Büyük Zaferden sonra taktik değiştirmesi, yani Ankara Hükı'.imeti'ne yanaşmağa çalışması boşuna olmuştur. Önce 1 923 tevkifatı, müteakiben 1 925 ve 1927 tevkifatları neticesi, İstanbul T.K.P. çevresi çok büyük darbeye maruz kalarak, iyice yeraltına çekilmiştir.309

2.Anadolu' daki Marksist Faaliyetler Sovyet Rusya yöneticilerinin 3 Aralık 1917 tarihinde, Rusya'nın ve Doğu'nun Tüm Müslüman Emekçilerine" hita­ ben yayınladıkları bildiride,

"Tahtından indirilmiş Çar'ın

imzaladığı ve Kerenski Hükumeti'nin onayladığı, İstan­ bul'un ele geçirilmesine ait gizli anlaşmanın yırtıldığını, yok edildiğini bildiririz ... Türkiye'nin parçalanmasına ... ait an­ laşmanın yok edildiğini bildiririz" denilmekte ve bütün ezi­ ' len milletler birleşmeye davet edilrnekted ir.310 Stalin ve Le­ nin tarafından imzalanan bu bildiriyi, 13 Eylül 1 919'da Sov125


yet Dışişleri Bakanı Çiçerin ve Sovyet Dışişleri Bakanlığı "Müslüman Yakın Doğu Dairesi Başkanı" Neriman Nerima­ nov'un imzası ile yayınlanan ve "Türkiye İşçi-Köylülerine" hitabeden ikinci bildiri izlemiştir.311 Hiç şüphe yok ki, bu res­ mi bildiriler, Sovyet yöneticilerinin Anadolu topraklarına olan ilgisini ortaya koymaktan çok bu toprakların üzerinde yaşayan Türk toplumunda Sovyet Rusya ve ideolojisi lehine kamuoyu oluşmasını hedef almıştır.312 Anadolu'ya yönelik

Sovyet politikasının tatbik safhasına geçişi, 5 Mart 1 919' da

Komintern adıyla bilinen Komünist Enternasyonali'nin (Ill. Enternasyonal) teşkilinden sonra olmuştur.313 Bu teşekkülün 1 Mayıs 1 91 9'da ve 3 Temmuz 1920'de yayınlamış olduğu iki ayrı bildiride, Anadolu işçi ve köylülerine özel surette sesle­ nilmiş,

"Kendi Kızılordusu"nu kurmaları ve "işçi, asker ve

köylü Sovyetlerini" teşkil etmeleri istenilmiştir.314 Bu istekle­ rin gerçekleştirilmesinde Türk milletine "rehberlik" yapmak üzere, çoksayıda özel surette yetiştirilmiş Komintern görev­ lisi Anadolu'ya -gizli yollardan- gönderilmiştir.315 Görüleceği üzere, işgal altındaki Mütareke İstanbul'u ile Milli Mücadele Anadolu'sunda, Marksist faaliyetlerin gelişme şartları birbirinden çok farklıdır. İstanbul' da Mark­ sist ideolojiyle daha önce tanışmış bir "çekirdek" grup mev­ cutken,

Anadolu' da yaşayan halk, genel bir ifadeyle sol

akımlara tamamen yabancıdır. Buna karşılık, Komintern adına İstanbul' a gitmeyi başarabilmiş görevliler, burada İti­ laf devletlerinin işgal komutanlıklarının çok sıkı takibatına maruz kalırken,316 en azından Büyük Millet Meclisi açılın­ caya kadar, Anadolu' da nisbeten daha rahat faaliyet imkanı bulmuşlardır. 126


T.K.P.'nin günümüzdeki bir iddiasına göre, Anadolu' da ilk komünist eylem, "Mustafa Kemal Samsun' a çıkmadan, Bandırma' da ... Affan (Hikmet)'ın liman, demiryolu işçile­ rinden kurduğu 30-40 kişilik bir gerilla" tarafından gerçek­ leştirilmiştir.317 Esas Rusya' dan gönderilen Komintern gö­ revlilerin teşkilatlanma çalışmalarını ise, Dimitır Şişmanov şöyle özetlemektedir: . . . Zonguldak ve Ereğli kömür havzasın­ da, Ankara silah fabrikasında (imalat-ı harbi­ ye), Eskişehir demiryolu işçileri arasında, Ada­ na' da çırçır, dokuma fabrikalarında, Bursa ipek fabrikalarında, Trabzon, Samsun İnebo­ lu' da liman işçileri, kayıkçılar ve denizyolları işçileri arasında, Balya madeninde İzmir Hal­ ka Pınar fabrikalarında birçok komünist grup ortaya çıkmıştı.3 18 Türkiye Komünist Partisi doğrultusunda kaleme alın­ mış bütün kitap ve broşürlerde, "T.K.P.'nin Tarihçesi" ile il­ gili bölümlerde verilen yukarıdaki bilgilerin doğruluğu meçhüldür, ciddi tek bir kaynak bile zikredilmemektedir. Kuruluşundan günümüze kadar illegal faaliyet gösteren T.K.P'nin propagandif maksatlı yayınlarından, bazen Batılı araştırmacılar da -ihtiyat kaydı koymaksızın- faydalanmak­ tadırlar. Bunlardan biri olan David Notham, çok sık tekrar­ lanan bir iddiayı, mevsuk bir olaymış gibi takdim etmekte­ dir: "1917'de Türk köylüleri Rus devrimini çok iyi karşıla­ mış ve pek çok yerde yöresel köylü Sovyetleri kurulmuş­ tu."319 Oysa, bu iddia, 191'9'un başlarında varit olmuş, ko-

127


nunun tahkiki de Dahiliye Nezareti tarafından Dokuzuncu Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa'ya tevdi kılınmıştır: . . . Muhtelif mahallerde bir takım Şuralar mevcut olduğu ve bunların asker toplamakta bulunduğu ve gayr-i salim surette ordunun bunları himaye eylediği iddia olunduğundan böyle Şuralar mevcut olup da asker topluyor ve silah tevzi' ediyor ve ordu ile de münasebette bulunuyorlar ise kat'iyen men' ile bu kabil mü­ teşekkil Şuraların da lağvı; bilhassa ahval-i sıh­ hiye hakkındaki icraatın ahaliye de teşmili va­ zaif-i mezkure cümlesinden bulunduğu cihetle müfettişliğin vereceği bilcümle talimalın doğ­ rudan doğruya ifası tebliğ olunur.320 Oysa görülmüştür ki, Anadolu' da bir tek Şuralar Hüku­ meti teşekkül etmiştir. O da, Mondros Mütarekesiyle boşalt­ mak zorunda kaldığımız Elviye-i Sel.ise (Batum, Kars, Ar­ dahan) Sancağında, Kars halkının sırf sahipsiz kalmamak, kendi mukadderatını kendi elinde tutmak maksadıyla teş­ kil ettiği hükumettir. Şura kelimesi, Sovyet kelimesinin Türkçe' de karşılığı olduğundan, yanlış anlaşılmalara sebep olmuştur. Sözkonusu hükumetin "komünistlikle" ve de Sovyet Rusya ile herhangi bir münasebeti yoktur. 321 Mondros Mütarekesinin imzalanmasından, B.M.M.'nin açılmasına kadar geçen süre zarfında, Anadolu' da sistemli bir Marksist faaliyetten bahsetmek mümkün değildir. Mese­ la, Bursa' da 1 9 1 9 yılında -belki daha da önce- Yoldaş adlı bir gazetenin yayımlandığı bilinmektedir.322 Keza, Mustafa 1 28


Suphi'nin idaresinde Kırım'da yayınlanmakta olan Yeni

Dünya gazetesinin, kaçakçı balıkçı kayıklarıyla Anadolu'ya sokulduğu; Karadeniz'in kıyı şehirlerinde bu gazetenin dü­ zenli dağıtımını sağlamak maksadıyla "posta merkezleri" kurulduğu da çeşitli kaynaklarda zikredilmektedir.323 Bu cümleden, "Zonguldak, Ereğli, Trabzon ve Rize' de komü­ nist kümeleri doğmuştur . . . 1 919-1920 yıllarında Eskişehir, Samsun, Sivas, Erzurum örgütleri iyice gelişmiştir."324 1919 yılının sonlarında, Milli Mücadele'ye katılmak üzere İstanbul'dan ayrılan bir grup Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası yöneticisi, Anadolu' daki Marksist faaliyet­ lerde müessir olamamışlardır. Vala Nureddin, bu sparta­ kistlerden Mehmet Vehbi, Nafi Atuf (Kansu), Sadık Ahi, Servet ve arkadaşlarını l920'nin Ocak ayında İnebolu'da gördüğünü söylemektedir.325 "Spartakist" diye nitelendiri­ len bu gruptan özellikle Sadık Ahi, Milli Mücadeleye katıl­ tnak üzere İnebolu'da bekleyen Vala Nureddin ve Nazım .Hikmet'i fikri açıdan iğfal etmiştir.326 Bu grup, Milli Müca­ dele sırasında ve sonrasında İstanbul çevresi ile münasebe­

tini sürdürmüş, "Anadolu'da solculuğun tutunmasına ça­ lışmıştır."327 ! Yeşil Ordu Cemiyeti'nin ortaya çıktığı Mayıs 1920 tari­ '.hine kadar, Anadolu' daki Marksist gruplar arasında kopuk­ luk dikkati çekmektedir. Yeşil Ordu Cemiyeti, birbirinden "bağımsız" faaliyet gösteren ve dolayısıyla müessir olama­

yan bu gruplar için "cazibe merkezi" teşkil edecek, derle­ . nip-toparlanmalarına vesile olacaktır.

129


B. Yeşil Ordu Cemiyeti ve Gizli Türkiye Komünist Partisi Milli Mücadele'nin başlangıcı itibariyle, Anadolu'da birbirinden kopuk faaliyet gösteren Marksist grupların, (Hafi) Türkiye Komünist Partisi çatısı altında toplanmaları­ na ve Yeşil Ordu Cemiyeti'ne sızmak suretiyle müessir ol­ malarına sebep teşkil eden en önemli olay, Şerif Mana­ tov'un Başkır Cumhuriyeti adına Ankara'ya gelmesidir.328 Moskova' da "Milliyetler Komiseri" Stalin' e bağlı olarak kurulan "Müslüman Komiserliği"329 heyetinin üyesi olma sıfatını da üzerinde bulunduran Şerif Manatov, muhteme­ len İstanbul üzerinden330 24 Mayıs 1 920' de Ankara' ya gel­ miştir.331 Manatov, Mustafa Kemal Paşa ile görüşmüş, hatta başlangıçta Hükumetten yardım da görmüştür.332 Şerif Ma­ natov'un Ankara'da görmüş olduğu bu hüsnü kabul Ana­ dolu'ya geçmedeki mükemmel "zamanlama" ile doğrudan ilgilidir. Daha önceki tarihlerde, Sovyet yöneticilerinin "Milli Mücadele liderleri ile temas kurmak üzere, gayrıres­ mi temsilciler gönderdikleri bilinmektedir.333 Ne var ki, ge­ rek mevcut şartların elverişsizliği ve gerekse Sovyet yöneti­ cilerinin henüz Mustafa Kemal Paşa'nın güç ve otoritesini değerlendiremeyişleri yüzünden,

istenilen -münasebetin

tesis edilmesi bir türlü gerçekleşememiştir.334 Şerif Mana­ tov, Mustafa Kemal Paşa'nın 26 Nisan 1 920'de B.M.M. adı­ na Lenin' e göndermiş olduğu mektubun335 cevabının bek­ lendiği bir sırada Ankara'ya geldiği için büyük ilgiye maz­ har olmuştur.336 Dr. Samih Çoruhlu'ya göre, Mustafa Kemal Paşa ile birkaç defa görüşen Şerif Manatov, "Paşa'ya 'Sov­ yet Sistemi' hakkında uzun bir rapor dahi sunmuştur." 337 1 30


Daha önceki yıllarda İstanbul' da bulunan Şerif Manatov'un Türkiye lehçesine vakıf oluşu, Ankara' da ilgililerle kolayca ll'mas edebilmesinde önemli avantaj teşkil etmiştir.338 İdeolojik formasyon eksikliğini339 ajitatörlüğü ile telafi l'tmeğe çalışan Şerif Manatov, Ankara ve Eskişehir' de, "bol­ \'evik devrimi üstüne halk konferansları vermiştir."340 3 Ha­ ziran 1 920 tarihli bir İngiliz istihbarat raporunda, Şerif Ma­ natov'un Eskişehir' de vermiş olduğu konferans hakkında şu bilgiler bulunmaktadır: Türkiye'de Eskişehir'in Bolşevizmin mer­ kezi biçimine geldiği yolunda daha önceki ra­ porlarda söz edilmişti. Son günlerde oradan alınan haberlere göre, Şerif Manatov adlı tanın­ mış İslam Bolşeviği, orada Bolşevizm üzerine bir konferans vererek, Türkiye'nin güvenliği adına B.M.M.'nin Bolşevizm ilkelerine bağlı ol­ duğunu açıklaması gerektiğini öne sürüyor; Er­ zurum' da Rus Bolşevikleriyle Türk Kolordusu­ nun birleştiklerini iddia ediyordu. Bunun üze­ rine konferans sonunda kaleme alınan bir tel­ yazısında, B.M.M. bu biçim bir bildiri yayınla­ maya çağrılıyor, ama bildiri, B.M.M.'nin gizli oturumlarından birinde okununca milletvekil­ leri arasında büyük bir gürültü kopmasına ne­ den oluyordu.341 12 Ağustos 1920 tarihli bir başka İngiliz istihbarat rapo­ runda ise, Şerif Manatov'un ortamına güvendiği, giderek cüretli konuşmalar yaptığı, hatta "Yaşasın yeni peygamber _ 131


Lenin!" diye bağırdığı kaydedilmektedir.342 Bu tarihten çok kısa bir süre sonra Anadolu' daki Marksist hareketin önde gelen liderlerinden biri olarak temayüz edecek olan Salih Hacıoğlu,343 Marksizmi, Şerif Manatov'un Ankara' da Millet Bahçesi'nde verdiği konferanslardan bilgi ve ilham alarak öğrendiğini açıkça zikretmektedir. 344 Manatov'un Yeşil Ordu ile tam ve kesin bağlantısı hiç­ bir zaman aydınlığa kavuşmuş değildir. Böyle olmakla be­ raber, Yeşil Ordu'nun esas gayesinin sahteliğini baştan sez­ miş bulunduğu açıktır.345 Kaldı ki, Şerif Manatov'un Ana­ dolu'ya kendi iradesi ile gelmediği muhakkaktır.346 Mana­ tov'un geleceği haberi, bir "konferans ilanı" biçiminde Eski­ şehir'deki İşçi gazetesinin 28 Nisan 1 920 tarihli nüshasında yayımlanmıştır. 347 Şerif Manatov'un Ankara'ya gelir gel­ mez, T.K.P, İstanbul teşkilatının siv�i isimlerinden olan Ziy­ netullah Huşirevan ile doğrudan bir ilişkiye girmiştir ki, bu karşılaşma bir tesadüf olamaz. 348 Aslen Rusya Türklerin­ den olan Ziynetullah Nuşirevan, İstanbul' daki sol parti

ve

işçi teşekkülleri arasında tesisine çalıştığı "Tek Cephe" (Ulusal Demokratik Cephe - U.D.C.) taktiğinin netice getir­ memesi üzerine, Ankara'ya gelmiş ve Büyük Millet Meclisi Matbuat ve İstihbarat Müdiriyet-i Umumiyesi'nde Rusça mütercimi olarak çalışmaya başlamıştır.349 Manatov-Nuşi­ revan işbirliğini, -Yeşil Ordu Cemiyeti dahil- Komintern'e bağlı illegal (Hafi) T.K.P. faaliyetleri çerçevesinde mütalaa etmek gerekir ki, doğrusu da budur.

132


f.) r

Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Ankara Heyet-i Merkeziyesi Yeşil Ordu Cemiyeti'nin biri Ankara'da, diğeri Eskişe­

�r'de olmak üzere iki şubesi mevcuttur. 350 Ayrıca, Sivas' ta p.a bir şube teşkili için teşebbüste bulunulmuştur.351 Bütün b,u şubeler, Şerif Manatov 'un çevresi tarafından teşkil olun-

,,

muştur ve (Hafi) Türkiye Komünist Partisi teşkilatı ile içiçedir.352 ,;

Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Umumi Merkezi, cemiyetin Ankara teşkilatının kurulması için Hüsrev Sami (Kızıldo­

ğan) Beyi görevlendirmiştir.353 Başlangıçta, Ankara Heyet-i

Merkeziyesi için Büyük Millet Meclisi'nin bazı mebusları düşünülmüştür.354 Eskişehir Meb'usu Hüsrev Sami'nin

�'mesaisinin

kesreti hasebiyle bu işle uğraşamayacak" du­

rumda olması355 yüzünden, Bursa Meb'usu Şeyh Servet Efendi devreye girmiştir. Şeyh Servet Efendi, Sivas Meb'usu Memduh Bey, Karesi Meb'usu Basri Bey ve Afyon Meb'usu Mehmet Şükrü Bey'i önce evinde, sonra Ziyneullah Nuşire­ van'ın evinde yapılan toplantıya dahil etmiştir.356 Ne var ki, Erzurum Meb'usu Asım Bey'in de katıldığı Nuşirevan'ın evindeki toplantıda, -tesettüre riayet etmeyen- Rahime Yol­ daş, Fatma Yoldaş, Halime Yoldaş namıyle anılan üç kadı­ nın mevcudiyeti, toplantının fiyasko ile neticelenmesine se­ bep olmuştur. 357 Bu olay üzerine olacak, Baytar Salih Hacı­ oğlu, Konya Meb'usu Refik (Koraltan) ve arkadaşları ile ce­ miyetin Ankara teşkilatını kurmuşlardır.358 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Ankara Heyet-i Merkeziye­ si'nin kurucu üyelerinin isimleri hakkında farklı bilgiler 133


mevcuttur: Vakkas Ferid, Ankara İstiklal Mahkemesi'nl' verdiği ifadede, Salih Hacıoğlu, Muallim Nuri Efendi vt.• Şeyh Kutbettin Efendi'nin isimlerinden bahsederken,359 Yu­ nus Nadi, sadece Salih Hacıoğlu'nun isminden sözetmekte­ dir.360 Aynı mahkemede Salih Hacıoğlu, askeri baytar Ke­ nan'ın adını vermektedir.361 Fethi Tevetoğlu'na göre Heyet­ i Merkeziye, "Mülkiye kaymakamlarından Vakkas Ferid, Öğretmen Manastırlı Mustafa Nuri, Gazeteci Arif Oruç, Meclis Matbaası Müdürü Feridun (Kandemir) Beylerden müteşekkildi.r."362 Bir başka iddiaya göre ise, Yeşil Ordu Ce­ miyeti'nin Ankara Heyet-i Merkeziyesi beş kişiden ibaret olmak üzere teşekkül etmiştir: "Salih, Şerif Manatov, Feri­ dun, Nuri ve Arif Beyler."363 Cemiyetin Ankara Heyet-i Merkeziyesi, Umumi Mer­ kezden "bağımsız" olarak faaliyet göstermiştir,364 dahası karşı bir vaziyet almıştır.365 Hafi Komünist Partisi'nin çekir­ değini, işte bu teşkilat oluşturmuştur. 366

2. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Eskişehir Heyet-i Merkeziyesi Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Eskişehir Heyet-i Merkeziye­ si'nin teşkiline, Yunus Nadi'nin tavsiyesi ile, öğ:ı;etmen Beh­ ram Lfrtfi ile gazeteci Mustafa Nuri memur edilmiştir.367 Cemiyetin şubesinin gelişmesi için gerekli şartlar, Anka­ ra'ya nisbetle, Eskişehir de daha müsaittir: Türkiye Sosya­ list Fırkası'nm Anadolu'�aki ilk şubesi, bu şehrimizde te­ şekkül etmiş; Marksist İşçi gazetesi, bu şehrimizde yayın hayatını sürdürmüştür.368 Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist 1 34


Fırkası, 1 9 1 9 Umumi Seçimlerinde Ethem Nejat'ı369 Eskişe­ pir' den aday göstermiştir.370 Ethem Nejat, 1 -8 Eylül 1 920 ta­ rihleri arasında toplanan "Doğu Halkları Kurultayı"na 371 ve 10 Eylül 1920' de toplanan Birinci T.K.P. Kongresi' ne372 T.K.P.'nin Eskişehir ve Ankara teşkilatlarının itimatnamele­ rini haiz olarak, iştirak etmiştir.373 Tokat Meb'usu ve Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Katib-i Umumisi Nazım Bey, cemiyetin kapatılmasından sonra An­ kara İstiklal Mahkemesi' ne verdiği ifadede: Eskişehir He­ yet-i Merkeziyesinin teşekkülü hakkında şu açıklamayı yapmıştır: Biz "Yeşil Ordu" Umumi Merkezinin taaz­ zuv etmesini Eskişehir' de tevakkufu hengamın­ da Yunus Nadi Bey, Behrem gidiyorduk. Umu­ mi Merkezden Yunus Nadi, İbrahim Süreyya ve daha hatırlayamadığım bi� iki arkadaş beraber­ dik. Trenin Eskişehir' de tevvakkufu hengamın­

da Yuıus Nadi Bey, Behram Lütfi isminde bir

zatı bendenize getirdi ve dedi ki: "Bu benim emin olduğum bir kimsedir. İbrahim Süreyya ile beraber, bunun Eskişehir teşkilatına memur edilmesini münasip gördük. Yemin ettirelim, çalışsın."

Tabii pekala dedim. Biz Bursa' da iken onlar bu teşkilatı yapmışlar. Behram Li'itfi'den başka kimseyi bilmiyorum. Yalnız Bursa'dan Anka­ ra'ya dönüşümüzde, Eskişehir Merkez Heye­ tinden bir mektupla bir zat geldi. Mektupta: 135


"Eskişehir' de bir Merkez Heyeti vücuda getir­ dik. Bu mektubu getiren Mustafa Nuri Efen­ di' dir. Bura hakkında ondan malumat alırsınız" deniyordu. Bu Mustafa Nuri Efendi meğer Ma­ nastırlı imiş. Faal heyetten olan Eyüp Sabri Bey de Rumelili olduğu için ona sordum, lehinde bulundu.374 Sözkonusu Mahkemede ifade veren Vakkas Ferid'e gö­ re, Eskişehir Heyet-i Merkeziyesi'ni teşkile Şerif Manatov memur edilmiştir.375 Gerçekte, Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Es­ kişehir Heyet-i Merkeziyesi ile bu şehirdeki Gizli T.K.P. teş­ kilatının birbirinden farklı kuruluşlar olmadığını, İstiklal Mahkemesinin dosyaları arasında bulunan bir "Sarı Def­ ter" den, "Gizli Komünist Partisinin Rusya' ya Gönderdiği Rapor"un şu cümlelerinden çıkarmak mümkündür: Eskişehir öted�nberi bu maksat uğrunda çalıştığı için Ankara' da müteşekkil merkez-i umuminin birinci mıntıkası unvanını alıyordu. Bir müddet bu şekilde çalışıldıktan sonra, An­ kara'ya gelen Mustafa Nuri Yoldaş oradan aldı­ ğı cereyanlarla ve yeni programlarla avdet eyle­ di ki bu program doğrudan doğruya Komünist namı altında tanzim edilmiştir ve Eskişehir (de) doğruca namı (nı) 'Komünist" unvanına tahvil ederek teşkilata devam eyledi. Mıntıkanın birinci heyet-i merkeziyesi Beh­ ram LUtfi, Mustafa Nuri, Ahmet Şükrü, Nedim, Hüseyin, Osman Zeki, Cemal, Sıtkı Hoca Fevzi, 1 36


Sosyalistler reisi (Türkiye Sosyalist Fırkası Şube reisi olacak) Bahaeddin, Müftüzade Kazım ar­ kadaşlardan mürekkeptir.376 Sözkonusu belgeden anlaşılacağı üzere Gizli T.K.P. Es­ kişehir teşkilatının kuruluş seyri ve kurucuları ile, Yeşil Or­ du Cemiyeti'nin Eskişehir Heyet-i Merkeziyesi'nih kuruluş seyri ve müteşebbisleri açısından ayniyet görülmekte�ir. Dr. George S. Harris'in, bir rivayete göre 1 920 Haziranında kurulduğunu önesürdüğü "Müslüman Bolşevik Komitesi", hiç şüphe yok ki, içice geçmiş Yeşil Ordu Heyet-i Merkezi­ yesi ile Gizli T.K.P. teşkilatından farklı bir kuruluş değil­ dir.377 Bu arada, Eskişehir'de faaliyet göstermekte olan Dr. Akif Ahmet(ov) adındaki bir bolşevik propagandistinin mevcudiyeti378 gözönünde tutulduğunda, Şerif Mana­ tov'un Marksist teşkilatlanmada hiç de yalnız olmadığı an­ laşılmış olur.

3.

(Hafi) T.K.P.'nin Siyasi Platforma Çıkışı

Türkiye Komünist Partisi, Şerif Manatov'un önderliğin­ de 12 komünist teşkilatın birleşmesiyle, 14 Temmuz 192.0'de, Ankara' da gizli olarak kurulrnuştur.379 Partinin di­

ğer ilerigelen yöneticileri arasında Binbaşı

Salih (Hacıoğlu),

Muallim Mustafa (Nuri); Şeyh Kutbettin, Ziynetullah (Nu­ lirevan), Arif Oruç ve Affan Hikmet bulunmaktadır.3SOAyrı­

i:a, Büyük Millet Meclisi'ndeki "Halk Zümresi" azalarının

bir kısmı -Tokat Meb'usu Nazım, Bursa Meb'usu Şeyh Ser­ ve arkadaşları bu partiye girmişlerdir.381

ret r

!.

1�


Şerif Manatov ve çevresi, Yeşil Ordu Cemiyeti içindeki taraftarları ile Adana, Mersin, Yozgat, Kırşehir, Zonguldak, İnebolu, Trabzon, Rize, Ereğli, Konya, Samsun, Sivas ve Kars vilayetlerimizde birbirinden kopuk faaliyet gösteren komünist grupları T.K.P. çatısı altında toplamak maksadıy­ la, partinin ortaya çıkışından yaklaşık bir ay evvel, Haziran 1 920' de, "Türkiye Komünist Partisi Umumi Nizamname­ si"ni neşretrnişlerdir.382 Sözkonusu nizamnamede, "bolşe­ vik" prensipler ve stratejisi, radikal biçimde ortaya konul­ muştur. 383 "Türkiye Komünist Partisi Merkez-i Umumisi" imzasını taşıyan 25 maddelik nizamname, "1 920 Türki­ ye' sinde gerçekleştirilebilme şansı bakımından son derece ütopik bir niteliktedir."384 Buna göre, "Bütün beşeriyete re­ fah ve saadet temin edecek olan cihan inkılabının Türki­ ye' de bir an evvel husulpezir olmasını temin ve sosyalizmi tesis için Türkiye' de bir komünist yani bolşevik partisi te­ şekkül etmiştir" (m.l) "Usul-Ü idare meselesinde Türkiye Bolşevikleri Rusya şfrra teşkilatının esaslarını kabul eder" (m.3). "Türkiye Bolşevikleri . . . sosyaİizmi yerleştirinceye kadar fıkara-i kasibeden müteşekkil olan bu şuraların dikta­ törlüğünü vaz' eder" (m.4). "Türkiye Bolşevikleri bu müca­ delesinde muvaffak olmak ... için her memleketteki komü­ nist, sosyalist teşkilatlarıyla sıkı bir ittifak akdederek onlar­ la birlikte hareket eder. Ve Üçüncü Enternasyonale merbut­ tur" (m.6). "Türkiye Bolşevikleri harp ve askerliği ve bun­ lardan mütevellit bütün müsavatsızlıkları red ederler" (m.7). "Türkiye Bolşevikleri sosyalistliği kabul eden diğer milletler ile Türkiye arasında alelusul siyasi hudut ve güm­ rük muamelatını Iağv ederler" (m. 1 8).38 5

138


Görüleceği gibi, T.K.P. Umumi Nizamnamesindeki söz­ konusu prensiplerin ve taleplerin bir teki bile, Milli Müca­ dele'nin hareket noktası <;>lan "istiklal-i tam" prensibiyle uzak-yakın bağdaşmamaktadır. Aksine, netice itibariyle Sovyet Rusya ile "bütünleşmeyi" öngörmektedir. Bu nizam­ namede, T.K.P.'nin Baku'ya mutlak bağlılığa da son madde­ de ilan edilmektedir: "Türkiye Komünist Partisi Mosko­ va' da münakit (Üçüncü Enternasyonal)in Baku kongresinin kararları vasıl oluncaya kadar şu mezkur esaslar dahilinde halkı tenvir ve irşat etmeğe deva m eder" (m.25).386 Şerif Manatov ile Bekil' daki Mustafa Suphi grubu ara­ sında sürekli temas olduğunu ispatlayan güvenilir deliller vardır ve devamlı surette akın eden elçilerin Anadolu'ya, "Türkiye Komünist Partisi" adına dağıtılmak üzere bir sürü malzeme taşıdığı bilinmektedfr.387 Baku' daki Türkiye Ko­ münist Fırkası, teşkilatlanma sahasında Baku' dan başka, İs­ tanbul' da, Zonguldak' da, Trabzon ve Rize' de, Nahcivan' da, Kuzey Kafkasya ve Anadolu'nun Karadeniz kıyılarında şu­

beler açmış, buralara partili "yoldaşlar" göndermiştir.388 Mesela, T.K.P. Rusya' dan 1919 Haziranında Zonguldak' a Abdurrahman ve Ahmet isimli iki adamını göndererek par­ tinin Karadeniz Ereğlisi ve Zonguldak şubelerini tesis etti­ ler. Yusuf Kemal isimli bir komünist de Trabzon ve Rize teş­ kilatını kurdu.389 Cemal, Salih Zeki, Hilmi, Hakkı ve Rük­ nettin TKP'nin Anadolu şubesini Nahçıvan'da teşkil ettiler, ki B.M.M Hükumeti, özellikle Anadolu'ya sıçrama tahtası vazifesini gören Nahçıvan'daki şubenin faaliyetlerini hassa­ siyetle takip etmiştir.390 Tebligat ve yayın sahasında, 4.000'i aşan tiraja sahip Yeni Dünya gazetesinin 2.000 nüshası 1 39


muntazaman Anadolu'ya sokulması, sabit postalar vasıta­ sıyla dağıtımının sağlanması gerçekleştirilmiştir.391 Keza, Temmuz 1 920' den itibaren yayımlanan beyannameler de aynı yoldan Anadolu'ya gönderilmiştir. 392 Ayrıca, Baku T.K.F.'sı bünyesinde teşekkül ettirilen Telif ve Tercüme Ko­ misyonu tarafından hazırlanan "Bolşevizm Nedir?", "Şura Hükumeti Nedir ve Nasıl Teşkil Edilir?", "Sa'y ve Sermaye" gibi isimleri havi propaganda kitapları ile bazı ressamlar ta­ rafından yapılmış -işçilerin ve çiftçilerin hayatlarının feca­ atini gösteren- 39 tablo,

muhtelif yerlerde teşhir edilmek

üzere aynı yollarla Anadolu'ya sokulmuştur. 393 İstihbarat sahasında ise, Türkiye'ye gönderilen 34 ajan vasıtasıyla muntazaman haber alınmıştır.394 Yine Baku'da T.K.P.'nin müstakil kadrosunu yetiştirmek maksadıyla 1 7 Haziran 1 920' de faaliyete geçirilen "Siyasi Fırka Mektebi", aynı yılın

Eylül ayında 40 genci mezun etmiştir.395 Bütün bunların ya­ nı sıra, Mustafa Suphi, istikbaldeki Anadolu yolculuğu için Rusya' daki Türk esirlerinden müteşekkil, 1 200 mevcutlu pi­ yade alayı (Türk Kızılordu Birliği) kurmuştur.396 Mustafa Suphi grubunun Anadolu'ya gönderdiği kur­ yelerden en çok tanınanı Süleyman Sami ve Salih Zeki' dir. 397 Mustafa Suphi, B.M.M. Hükumeti ile üst seviyede bağ­ lantı kurmak gayesiyle, Merkezi Heyet üyelerinden, teşkila­ tın siyasi ve harbi komiseri Süleyman Sami'yi Mustafa Ke­ mal Paşa'ya hitaben yazılmış bir mektupla birlikte Türki­ ye'ye göndermiştir.39S 1920 Temmuzunda, Trabzon'a gelen Süleyman Sami, gerekli izni temin elince, Eskişehir üzerin­ den dolambaçlı yol takip ederek Ankara' ya gitmiştir. Süley­ man Sami'nin Yeşil Ordu ve (Hafi) T.K.P. yöneticileri ile te140


ması hakkında mevsuk deliller mevcuttur.399 Süleyman Sa­ mi' den yaklaşık bir ay sonra, yine Merkezi Heyet üyelerin­ den Salih Zeki, Nahçıvan üzerinden Erzurum' a gelmiştir. Burada Kazım Karabekir Paşa ile görüşen Salih Zeki, -yak­ laşan Baku Kurultayına yetişmek için- yoluna devam etme­ yerek Trabzon üzerinden Azerbaycan'a dönmüştür. 400 Salih Zeki'nin bu yolculuğu ile ilgili olarak B.M.M. reisliğine yol­ ladığı, Türk Komünist teşkilatının gayelerini anlatan mek­ tubu, bir "işbirliği davetiyesi" niteliğindedir.401 Bütün bu olup bitene bakarak Manatov takımının ken­ disini Suphi'nin Baku teşkilatının bir kolu saydığı ve Sup. hi'nin Anadolu'ya gelmesine zemin hazırlamak için esaslı bir şekilde çalıştıkları muhtemel görünmektedir.402 O kadar ki, Mustafa Suphi'nin kuryesi Süleyman Sami'nin berabe­ rinde getirdiği "üç parti belgesi"nden birini, '"Türkiye Ko­ münist Partisi Merkez-i Umumisi-Beyanname" başlığı ile 1 4 Temmuz 1 920' d e Ankara'd a yayımlayan Şerif Manatov ve çevresi, (Hafi) Türkiye Komünist Partisi'nin kuruluş tarihi­ ni, sözkonusu bildirinin yayım tarihi olarak ilanla, Mustafa Suphi ve teşkilatına önem atfettiklerini göstermişlerdir: Türkiye Köylü, Amele, Çiftçi, Asker ve Diğer Vatandaşlara! Beynelmilel Proleterya ve Komünistlere! Türkiye' de Merkez-i Umumisi Ankara' da olmak ve sosyalizmi yerleştirmek üzere (Üçün­ cü) Enternasyonal' e merbut bir Komünist Parti­ si teşkil olunmuştur. 141


Türkiye Komünist Partisi vaziyet-i hazıra­ yı tetkik ederken memleketi ve halkı iki cerya­ nın taht-ı tesirinde görmektedir. Bunlardan bi­ ri İstanbul hükumetinin ortaya koyduğu, diğe­ ri de Kuva-yı Milliyenin husule getirdiği vazi­ yetlerdir. İstanbul hükumeti . . . halkı birbirine kırdır­ maktan, memleketi en adi düşmanlara çiğnet­ mekten zevk alan, şerefsiz, haysiyetsiz ve hatta vicdansız bir kütleden başka bir şey olamaz. Mustafa Kemal Paşa tarafından vücuda ge­ tirilen Kuva-yı Milliye hükümetine gelince . . . burjuva elinde olan b u hükumet d e iğfal siyase­ tini elden bırakmadı. Burjuvaların taht-ı tesirin­ de milliyetperverlikten uzaklaşamadığı

gibi

Rusya' daki cereyanı da alkışlamaktan fariğ ol­ madı. Milliyetperverlikten ayrılamadığını ay­ lardanberi eski idareyi muhafaza etmekle ve bilhassa komünizm cereyanlarına fiili mü.daha­ lelerle ispat ettiği gibi iğfal siyasetini elden bı­ rakmadığı da Rusya Sovyet hükumetine ve hat­ ta Üçüncü Beynelmilel Kongreye maskeli milli­ yetperver siyasetçileri murahhas olarak gön­ dermekle ispat etti. Hülasa: Yukarıda zikrolunan hakayike isti­ nat ederek Türkiye Komünist Partisi vaziyet-i 142


hazırada: bir tarafta müstebit diğer tarafta muğfil iki manzume-i siyasiyenin mevcut ve hükümferma olduğuna, daha açık bir tabir ile bir tarafta İngiliz siyasetine alet olan Hürriyet ve İtilafçılar, diğer tarafta halk için onlardan hiç farkı olmayan ve fakat maske ile meydana çı­ kan eski İttihatçılar olduğuna kanaat ve bu ka­ naati resmen ilan ve her iki hükümetle hiçbir alakası olmadığını beyan eder . . . . . Yaşasın bey­ nelmilel içtimai inkılap!403 Yukarıya Kas men iktibas ettiğimiz "Beyanname", Şerif Manatov ve Salih Hacıoğlu marifetiyle Eskişehir' de basıl­ mıştır.404 Anadolu'daki (Hafi) T.K.P. teşkilatının, Mustafa Kemal Paşa ve Milli Mücadele düşmanlığı, Eskişehir' deki işçilere hitaben yayımladıkları bildiri ile iyice aleniyet kes­ betmiştir. 4"tıs Bu bildiride, Eskişehir işçileri mevcut nizama, dolayısıyla B.M.M. Hükumetine karşı açıkça tahrik edil­ mekte, başkaldırmaya davet edilmektedir: Eskişehir İşçilerine Amele.. Köylü: Senelerden beri dünyayı her taraftan saran kapitalizm zincirleri, bugün Rusya fıkara-yı ka­ sibesinin parçalayıcı bir darbesiyle kopup mah­ volurken, Şark ve Garbin bütün mazlum ve ma­ sum, işçi ve köylüleri halk kütleleri yeni bir ha­ yata nail olmağa susamış, kıyam ediyorlar.

143


Ey işçi arkadaşlar. Ey dünyanın daima çalı­ şan ve daima aç ve yoksul kalan namuskar in­ sanları ... Bugün şarkta doğan yeni güneş sizin sara­ ran namuslu alınlarınıza renk ve hayat vermek için çalışıyor, çalışacak, muvaffak olacak. Ey Eskişehir işçileri. . . Dünyanın her tarafında b u güneşin nurun­ dan istifadeye koşan işçi ve köylüye mani ol­ mak isteyen kirli eller vardır. Ve her yerde bu kirli eller daima atıl ve mazarrattan sakıt bir ha­ le getirilmiştir. Bunu yapan sizin Şark ve Garpteki işçi ve köylü arkadaşlarınızdır. Bugün bu ceryanın gayesi şu veya bu mille­ tin istifadesine hadim olmak değildir. Bunun garez ve hedefi dünyayı kendilerine yemlik itti­ haz eden kara devleri ezmek ve dünyayı dünya, insanları insan etmektir. Binaenaleyh bugün size de düşen vazife bu ceryana tabi olmak ve bir an evvel Bolşevizmin nurlu güneşinden solgun ovalarımızı, sararan benizlerimizi, sönmek üzere olan hanümanları­ mızı, tahsilsiz kalan çocuklarımızı kurtarmak ve diriltmek için çalışmaktır. 144


Haydi arkadaşlar haydi, işçi ve köylüler, di­ riliniz ve deyiniz ki biz de Bolşevizmin insani esaslarını memleketimizde görmek istiyoruz. Haydi arkadaşlar haydi.406 Türk işçi ve köylülerine, "kurtuluş"un Rusya' da ve bol­ şevizmde olduğunu anlatan ve bu yolda B.M.M. Hüküme­ ti' ne ve onun meşru otoritesine karşı eyleme davet eden (Hafi) T.K.P. beyannameleri, hedeflerine en uygun zamanla­ ma ile dağıtılmıştır: Anadolu' daki işgalci Yunan birlikleri­ nin Karacabey, Nazilli, İznik ve Bursa'yı; İngiliz birlikleri­ nin Mudanya, Gemlik ve İzmit'i işgal ettiği o karanlık gün­ lerde, Kuva-yı Milliyecilerin cephe boylarında ölüm-kalım mücadelesi vermekte olması, (Hafi) T.K.P. yöneticileri için bir fırsat teşkil etmiş olsa gerektir ki hükumetin kovuştur­ ma açamayacağından emin olarak sözkonusu beyanname­ lerin dağıtımını gerçekleştirmişlerdir. (Hafi) T.K.P. adına Komintem'in kongrelerine iştirak eden delegelerden Mustafa Kemal Paşa ve Milli Mücadele lehine konuşan hiç olmamıştır. Aksine, Mustafa Kemal Paşa ve B.M.M. Hükumeti, "anti-komünist",

"işbirlikçi" ve "burjuva" olmakla ve üstelik en ağır dille suçlanmıştır.407

Hiç şüphe yok ki, bütün bu aleyhte tavır, Sovyet Hükume­ tinin B.M.M. Hükumeti' ne yapacağı mali ve silah yardımla­ rının durdurulmasına, kesilmesine müteveccihtir. Nitekim, "Gizli K<?münist Partisinin Rusya' ya Gönderdiği Rapor" da, Mustafa Kemal Paşa şu cümlelerle "jurnal" edilmektedir:

1 45


... Bugün değilse bile pek yakın bir gelecek­ te ani bir patlayışla halk hükumetinin· vücuda getirilmesi gayrikabil değildir. . . Zannımızca Mustafa Kemal Paşa da şu noktayı biraz gözö­ nünde tutarak bizi desteklemiyor ve resmi şe­ kilde kurulmamıza müsaade etmiyor: . . . Paşa­ nın dayandığı kuvvet burjuvazidir. Milli emel­ leri tatmin edilirse -maazallah- İngilizlerle bir­ likte hareket etme ihtimali de uzak değildir. 408 Kesin olan husus şu ki, (Hafi) T.K.P. yöneticileri, yayım­ lamış oldukları Nizamname, Beyanname dalhil, bütün ey­ lemlerini Komintem'in bilgisi ve direktifleri dahilinde ger­ çekleştirmişler; karşılığında da -teklifsizce- para yardımı is­ temişlerdir.409 Milli Mücadele döneminde Moskova' daki ilk .

Büyükelçimiz olan Ali Fuat Paşa (Cebesoy), edindiği bilgiler çerçevesinde, Komintern'in Türkiye Komünist Partisi' ne tavsiyelerini, "Moskova Hatıraları" adlı eserinde yayınla­ mıştır. Buna göre, altı maddede hülasa edilen tavsiyelerin konunuzla alakası olan maddeleri şunlardır: (3)- Komünizm şartlarını kabul etmemek­

le beraber Sovyet temayülünü gösteren siyasi grup ve partilere her surette müzaheret eylemek.

(4)- Kendilerinden çok kuvvetli olan düş­ man önünde Türk hükumetinin bocalamasının, milli kurtuluş mefkuresinden vazgeçmek şekli­ ne inkılabı ve teslimiyet yolunda atılacak ilk adımın Sovyet Rusya ile münasebetlerin kesil146


mesine sebep olacağının işçi sınıfı ile münev­ verlere etraflıca izahı. (5)- Kemal Türkiyesi harekatını idare eden­ lerin kurtuluş mefkuresin-den açık bjr hıyanet göstermeleri takdirinde Türk milletinin Londra ve Paris' den tamamen müstakil olarak kalması­ nı temin için Sovyet temayülü gösteren unsur­ ların hükümetin idaresi altında teksifi için bü­ tün kuvvetleri kullanmak. (Yani Sovyet tema­ yülü gösteren anasırın hükumeti ele geçirmesi).

(6)- Aynı zamanda işçi ve münevverlerin mevcut olduğu yerlerde proleter kütleleri için de kuvvetli bir Türk komünist partisi nüvesi teşkili ve bunun hararetli bir sınıf muharebesi­ ne ihbarını temin için geniş teşvik ve propagan­ dada bulunmak.410

Sözkonusu Kornintem' in "tavsiyeleri" , daha başlangıç safhasında, B.M.M. Hükumeti tarafından elde edilmiştir. B.M.M. Hükuneti'nin Anadolu'daki komünist hareketleri, (Hafi) T.K.P.'nin faaliyetlerini çok yakından takip ettiğine dair mevsuk belgeler ve olaylar mevcuttur.411 Ve kesin, "darbe" için en kusursuz zamanlamayı, Yeşil Ordu Cemiye­ ti'nin tatil-i faaliyet kararından sonra, Mustafa Kemal Paşa yapacaktır.

147


4.

Yeşil Ordu Cemiyeti (Hafi) T.K.P. İlişkisinin Çerçevesi -

Şerif Manatov'un başçektiği (Hafi) T.K.P. grubu, Ko­ mintern'in direktifleri çerçevesinde, ilk olarak Yeşil Ordu Cemiyeti'ne sızmışlardır. Cemiyetin Umumi Merkez üyele­ rinin -14 kişi- tamamının meb'us olması dolayısıyla, bu sız­ ma eylemi, şubeler seviyesinde gerçekleştirilmiştir. (Hafi) T.K.P. yönetici ve üyeleri, Yeşil Ordu Cemiye­ ti'rin, Ankara ve Eskişehir Heyet-i Merkeziyesinin teşekkü­

lünde doğrudan rol oynamışlar, görev almışlardır. 412 Vak­

kas Ferid' in Ankara İstiklal Mahkemesi'ndeki ifadesine gö­

re, Yeşil Ordu Cerniyeti'nin Ankara Heyet-i Merkeziyesi T.K.P.'ne kaybolmuştur. 413 Tokat Meb'usu Nazım Bey ise, Büyük Millet Medisi'nin 21.3. 1337 tarihli oturumunda yap­ tığı konuşmada, Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Eskişehir Heyet-i Merkeziyesi'nin ayrı bir komünist partisi teşkil ettiklerini ve bundan dolayı cemiyet mühürünü geri istediklerini kay­ detmektedir.414 Şu husus açık bir gerçektir ki, Yeşil Ordu Cemiyeti Umumi Merkezi,

(Hafi) T.K.P.'nin elinde bulunan Ankara

ve Eskişehir şubeleri üzerinde en ufak bir otoriteye, mura­ kabe selahiyetine sahip olmamıştır. Bu durum, cemiyetin tatil-i faaliyet kararına kadar bu şekilde sürmüştür. Bu aciz­ likte, Tokat Meb'usu Nazım Bey ve grubunun rolü büyük olsa gerekir. 41 5 Nitekim, Şerif Manatov'un Baku Kurulta­ yı'nın akabinde, B.M.M. Hükumeti tarafından -yıkıcı faali­ yetlerinden ötürü- sınırdışı edilmesinden 416 sonra, (Hafi) T.K.P.'de lider olarak Salih Hacıoğlu temayüz etmiştir." 41 7 148


Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Katib-i Umumisi olan Nazım Bey'le Salih Hacıoğlu arasındaki rabıta, Türkiye Halk İştira­ kiyun Fırkası' nın 7 Aralık 1920' de teşekkülü esnasında ke­

sin hatlarıyla ortaya çıkmıştır. Fırkanın kuruluşunu ilan

l'den ''T.H.İ.F. Tamimi"nde şu açıklamalar yeralmıştır:

Yeşil Ordu ve Hafi Türkiye Komünist Parti­ si teşkilatlarına! Yoldaşlar, Anadolu'nun geçirmekte olduğu buhranı ve şark inkılabının elyevm müteveccih bulunduğu hedefin ittisa ve kemalini, nazarı dikkate alan Yeşil Ordu ve Türkiye Hafi Komü­ nist Partisi merkez-i umumileri Üçüncü Enter­ nasyonalce kabul edilmiş olan Rusya Komünist "Bolşevik" Fırkası programının düstur-ül amel ve düstur-ül inkılap olmak üzere kabulünü mu­ vafık görmüş ve her ikisi birleşerek memleket dahilindeki bütün içtimai inkılap cereyanlarını tevhit etmeye karar vermiştir. 418 Yukarıda ilk paragrafının bir bölümünü iktibas etmiş olduğumuz tamimin son paragrafının hemen altında "Yeşil Ordu Merkez-i Umumisi" yazısı, Yeşil Ordu resmi müdürü ve imza olarak da "Katib-i Umumi Nazım" ile "Mümessil Salih Hacıoğlu" imzaları bulunmaktadır. 419 Bu işbirliği, 18 Kanunusani 1337 tarihli "Anadolu' da Yeni Gün" gazetesin­ de çıkan Türkiye Komünist Fırkası Katib-i Umumisi Muhit­ tin Baha" imzalı açıklamada şöyle değerlendirilmektedir:

1 49


şil Ordu Cemiyeti' nin Katib-i Umumisi olan Nazım

y'le Salih Hacıoğlu arasındaki rabıta, Türkiye Halk İştira­ 'yun Fırkası'nın 7 Aralık 1920'de teşekkülü esnasında ke­ n hatlarıyla ortaya çıkmıştır. Fırkanın kuruluşunu ilan en "T.H.İ.F. Tamirni"nde şu açıklamalar yeralmıştır: Yeşil Ordu ve Hafi Türkiye Komünist Parti­ si teşkilatlarına! Yoldaşlar, Anadolu'nun geçirmekte olduğu buhranı ve şark inkılabının elyevm müteveccih bulunduğu hedefin ittisa ve kemalini, nazarı dikkate alan Yeşil Ordu ve Türkiye Hafi Komü­ nist Partisi merkez-i umumileri Üçüncü Enter­ nasyonalce kabul edilmiş olan Rusya Komünist ı'

�<

"Bolşevik" Fırkası programının düstur-ül amel ve düstur-ül inkılap olmak üzere kabulünü mu­ vafık görmüş ve her ikisi birleşerek memleket dahilindeki bütün içtimai inkılap cereyanlarını tevhit etmeye karar vermiştir.418

l

Yukarıda ilk paragrafının bir bölümünü iktibas etmiş

�lduğumuz tamimin son paragrafının hemen altında "Yeşil

prdu Merkez-i Umumisi" yazısı, Yeşil Ordu resmi müdürü

ıve imza olarak da "Katib-i Umumi Nazım" ile "Mümessil

Salih Hacıoğlu" imzaları bulunmaktadır. 419 Bu işbirliği, 1 8 l<anunusani 1 337 tarihli "Anadolu'd a Yeni Gün" gazetesin­

de çıkan Türkiye Komünist Fırkası Katib-i Umumisi Muhit­

tin Baha" imzalı açıklamada şöyle değerlendirilmektedir:

149


DÖRDÜNCÜ BÖLÜM



YEŞİL ORDU CEMİYETİ'NİN İDEOLOJİSİ, SİYASİ İKTİDAR MÜCADELESİ VE STRATEJİSİ Türkiye' de siyasi iktidarı elegeçirme mücadelesi veren Marksist teşkilatlardan, gayesine en çok yaklaşanı, Milli Mücadele döneminin olağanüstü şartlarından azami ölçüde istifade eden Yeşil Ordu Cemiyeti olmuştur. "Halk Zümre­ si" dolayısıyla, Büyük Millet Meclisi'nde -Mustafa Kemal Paşa'nın muhalefetine rağmen- Kabineye vekil seçtirecek kadar müessir; Çerkez Ethem'in "Kuva-yı Seyyare"si ile si­ lahlı güce sahip; Ankara'daki Sovyet Elçiliği'nin kayıtsız şartsız maddi-manevi desteğini sağlamış olan Yeşil Ordu Cemiyeti'ne, günümüz Marksist araştırmacıların ilgi alanı dışında kalmıştır. Üstelik, Komintern'in güdümündeki (Ha­

fi) T.K.P.'nin sevk ve idaresinde illegal olarak faaliyet gös­ termiş Yeşil Ordu Cemiyeti'ne, Sovyet araştırmacılarının, "küçük burjuva devrimcilerinin örgütü" yaklaşımıyla bak­ maları da ayrı bir çelişki arzetmektedir. Diğer yandan, Yeşil Ordu Cemiyeti Milli Mücadele'nin başlangıcında Mustafa Kemal Paşa ve Büyük Millet Meclisi açısından çok ciddi bir "gaile" teşkil etmiştir. Bu gailenin bertarafı ise, Mustafa Kemal Paşa'nın inisiyatifiyle gerçek- · 153


leştirilen bir dizi tedbirle olmuştur. Hiç şüphe yok ki, bu tedbirler, Mustafa Kemal Paşa'nın komünizme karşı müca­ delede ortaya koyduğu devlet stratejisinin esaslarını oluş­ turmaktadır. Ne var ki, böylesine önemli bir vakıa, günü­ müzdeki araştırmacıların ilgisi dışında kalmış; kamuoyuna mal edilememiştir. Devletimizin geleceği ve Atatürkçülü­ ğün hakim ideoloji olarak yerleşmesi açısından da söz ko­ nusu ihmal ayrı bir çelişki teşkil etmektedir. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin ideolojisinin, siyasi iktidar mü­ cadelesi ve stratejisinin iyi bilinmesi, sözkonusu çelişkileri aydınlatmaya, bir fikir vermeye yetecektir.

1 54


A. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin İdeolojisi Yeşil Ordu Cemiyeti'nin hakim ideolojisi, Marksizmdir. Daha doğrusu, Anadolu'nun gerçeklerine adapte ettirilmiş, ettirilirken de esasından hayli uzaklaştırılmış, "dejenere" bir Marksizmdir. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin kurucularının Marksizme olan ilgilerini, bu ideolojinin teorisinden çok, pratikte teklif ettiği çözüm yollarının çektiğini, Hakkı Behiç Bey'in şu ifadesinden çıkarmak mümkündür: Garbın memleketimizi yok etmek isteyen siyaseti karşısında Şarka ve Rus inkılabına yak­ laşmakta memleket için büyük bir ümid-i necat görmüştüm. Müslüman aleminde Rus inkılabı­ nı tadilen vücuda getirilecek bir sosyalist ittiha­ dı fikrine bağlıydım.1 Yine Yeşil Ordu Cemiyeti'nin kurucularından İzmit Meb'usu Sırrı Bey, Büyük Millet Meclisi'nin 29 Mayıs 1 920 tarihli hafi celsesinde yaptığı konuşmada, "niçin acilen bol­ şevik olunması gerektiğini" şu gerekçeye bağlamaktadır: . . . Şarkla temasta, şarka teslim-i nefs et­ mekte bir faidei maddiye görüyorsak bunu vaktiyle yapmalıyız. Zira Kafkasya'da bizimle itilafa menafi icabından zıt bir millet vardır. O millet ki; bizi doğramakla zevk alıyor. Bizden evvel bizim menafiimize muhalif olarak bolşe­ viklerle bir mukavele aktederlerse biz ne yapa­ cağız? (Pek doğru sedaları) İcap etmez mi ki biz onlardan evvel davranalım da menafii vatani155


yemiz ve menafii milliyemiz neyi icap ediyorsa onun üzerine bir mukavele aktedelim.2 Cemiyetin Katib-i Umumisi Nazım Bey, Umumi Mer­ kezde (Hafi) T.K.P.'lilerin en "mutemet" adamı olmasına ve Yeşil Ordu ile (Hafi) T.K.P."nin Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası'nda birleşmesinde öncülük etmesine rağmen, Mark­ sizme olan ilgisinin gerekçelerini şu cümlelerle değerlendir­ mektedir: . . . Efendim, Bolşevik harekatının başladığı ve muhitimize doğru geldiğini işittiğimiz za­ manlarda hepimizin nazarı şarka müteveccih idi. Hatta bazıları Ruslardan orduların gelmesi­ ne intizar ediyorlardı. ... Rus tehlikesi mühimdi. Bu selin memleketi yıkmaması için Yeşilordu vü­ cuda getirildi. Yeşilordu teşkilatı, arkadaşlardan bir kısmının dediği gibi, Rus seli önüne haıniyet­ kar bir siper yapmak istedi. Bunlar geldikleri za­ man bu selin önüne onlar geçsin diye.3 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin en "sivri" yöneticilerinden biri de, · (Hafi) T.K.P. ile işbirliğinde Tokat Meb'usu Nazım Bey'in en büyük destekçisi olan Şeyh Servet Efendi'dir. Bur­ sa Meb'usu Şeyh Servet, cemiyetin ideolojisinden ne anladı­ ğını, şu cümleleriyle ortaya koymaktadır. Maksat; memleket içtimaiyatını ıslah için fikri ve ameli teçhizatta bulunmak, terbiye-i ef­ kara çalışmak, şarkta çıkan son hadise-i içtima­ iyeye karşı da İslam dini ve mezhebi an' aneleri 156


dairesinde varlığımızı muhafazaya çalışmaktan ibaretti. Nizamnamenin sarih maddesinin bi­ rincisi: (Asr-ı Saadetin samimiyet-i müştereke­ sine rücu) idi. İkincisi: Hukuk-u aile vesaire ah­ kamına şeriat dairesinde riayetti. 4 Umumi Merkez ile Mustafa Kemal Paşa arasında irtiba­ tı sağlamakla vazifeli olan Yunus Nadi ise, ideolojisi "Mark­ sizm" olan Yeşil Ordu Cemiyeti' nin kuruluş gayesini anla­ tırken, "Gerçekten bu cemiyetle biz, milli hislerde ileri saf­ halar gözlüyorduk. Fakat adından da anlaşılacağı üzere, bütün bu ilerleme safhalarında milletlerarası olmaktan zi­ yade milli olmaya dikkat etmeyi programımızın başına ge­ çirmiş bulunuyorduk" demektedir. 5 Açıkça görüleceği gibi, Yeşil Ordu Cemiyeti'nin kuru­ cularının yukarıda yeralan açıklamalarının Marksizm ide­ olojisi ile uzak-yakın hiçbir münasebeti bulunmamaktadır. Onlara göre, Anadolu'yu yutmağa çalışan Batı emperyaliz­ mi, Rus inkılabından çekinmektedir. O halde, "düşmanımın düşmanı dostumdur" prensibiyle, kurtuluş ümidinin "şark­ ta" olduğu, bunun için de bolşevizmin ithalinin zaruret teş­ kil ettiği varsayımından hareketle, bu işleri organize ede­ cek bir kuruluşa ihtiyaç duyulmaktadır. Yeşil Ordu Cemiye­ ti, bu fonksiyonu icra iddiasıyla ortaya çıkmıştır. Çıkmıştır ama, cemiyetin müessislerinin Marksizm hakkında sathi­ nin sathisi bilgisi bulunmamaktadır. Nitekim, Mustafa Ke­ mal Paşa, Büyük Millet Meclisi'nin 22 Ocak 1 337 tarihli ha­ fi celsesinde yaptığa konuşmada, bu cehalete temas etmek­ tedir: 1 57


. . . memleket dahilinde komünizmin ne ol­ duğunu bilmeyen, fakat bu esasata müsteniden tekevvün etmiş olan, taazzuv etmiş bir Bolşevik kuvvetinin bizim için kuvvei naciye olabileceği­ ni farzeden birtakım insanlar dahi, hatta bu ha­ riçten gelen Komünizm cereyanına temas et­ meksizin, kendiliğinden Komünizm teşkilatı yapmak hevesine düştüler. Bir zaman geldi ki Ankara' da, Eskişehir' de, şurada burada memle­ ketin hemen birçok yerlerinde birçok insanlar, birbiriyle rabıtadar olmaksızın, Komünistlik teşkilatı kurmaya ve aynı zamanda hariçten de birtakım insanlar serseri surette memlekette do­ laşmaya ve aynı zamanda propaganda yapma­ ya başlamışlardır. Daima esasatına muhafazai sadakat etmekte en büyük faideyi gören Heyet­ i Vekileniz bunun için müsmir bir neticeyi dü­ şünmek mecburiyetini hissetti. Herhalde bu memlekette ve bu millet içinde Komünizmin mahalli tatbik bulamayacağına kani idi ve kani­ dir. Komünizmin ne olduğunu bilirse münev­ veran, o zaman memleket dahilinde tatbikine cevaz verebilir. Fakat münevveran dahi dahil olduğu halde Halk, Ordu Komünizmin ne ol­ duğunu bilmiyor. 6 Yeşil Ordu Cemiyeti'nde en kıdemli "sosyalist ittihadı" taraftarı Hakkı Behiç Bey'dir. Samet Ağaoğlu'nun "bir çeşit İslami' komünizm taraftan" diye nitelendirdiği eski İttihatçı Hakkı Behiç, bu düşüncelere ilk olarak Sivas Kongresi sıra1 58


sında kapılmıştır.7 Merkez-i Umumi'yi teşkil eden diğer 13 aza arasında, daha önce sosyalizm ya da umumi bir ifadey­ le "sol" akımlarla ilgilenmiş bir başka kişi bulunmamakta­ dır. Tokat Meb'usu Nazım Bey' e gelince, Yeşil Ordu ile ko­ münist fikirlerle tanışan Nazım Bey'i, olayların seyri önce Yeşil Ordu Katib-i Umumiliğine, daha sonra Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası liderliğine sürüklemiştir. s İstanbul' daki Türkiye Sosyalist Fırkası ile Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası'nın aksine, işin teorisyenliğini yü­ rütecek bir kadro şöyle dursun, bir tek şuurlu sosyalist ya da komünist öndere sahip olmayan Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Merkez-i Umumisi, yayınladıkları Beyanname, Nizamname ve Talimatname ile "acuze" bir proto-Marksizm modeli ya­ ratmıştır. Yeşil Ordu Nizamnamesi, cemiyetin "İslami-Komünist" rengini ortaya koymaktadır:9 "Türkiye Yeşil Ordu Teşkilatı Avrupa emperyalizminin hülUI ve istila siyasetini Asya' dan tard etmek üzere teşekkül etmiş bir mücadele teşkilatıdır" (m. 1 ) . "Yeşil Ordu, cemiyet hayatında halk hükumetini ve tam bir 'iştirak-ı mesai' usulünü ,kabul eder" (m.7). "Yeşil Ordu, İslamiyet'in bütün içtimai esaslarına istinat ederek asr-ı saadetin müşterek samimiyetini iadeye ve Batıdan ge­ len kendini beğenmiş ihtirasları Asya' dan atmağa çalışmak­ ,la yolunu, hak yolu, Allah yolu bilir." (m.13). "Yeşil Ordu­ nun fürik alameti yeşil bayraktır. İslam kardeşliği bu bayrak altında teessüs ve insanlar arasında kızıl ve yeşil bayrakla­

'nn ittihadı, mes'ut inkılaba ve gerçek saadete yönelen çalış­ maları tamamlayacaktır" (m. 20 ) . 10 1 59


Yeşil Ordu Talimatnamesi'nde ise, daha ziyade çelişki­ ler göze çarpmakta; cemiyet yöneticilerinin -tabiri caizsP­ "bulutların üstünde yaşadıkları" anlaşılmaktadır: " . . . Yeşil Ordu'nun bütün safları ve bütün çalışmaları bir noktaya müteveccihtir: Beşerin saadeti ve buna varmak için samimi bir Asya halk ittihadı. .. Yeşil Ordu'nun yeşil cihat bayrağın­ da şu cümleyi aynen nakledilmiş bilmelidir: 'Asya, Asyalı­ larındır. Asya artık kapılarını muharebe, sermaye, ihtikar, sınıflar, ihtiraslar facialarına ebediyen kapamıştır" (m.2) . "Yeşil Ordu, alemde başlayan sosyalist ve bilhassa bolşevik harekatının yanlış olarak bir şekavet ve yağmacılık suretin­ de telakki olunmasından çıkacak karışıklığın önüne geçecek ve bu babdaki efkar ve temayülleri kendi gayesine doğru çekecek ve kendi maksadı dairesinde temerküz ettirecektir" (m.4) "Yeşil Ordu bir 'Beşer Saadeti' teşkilatıdır" (m.8). Ye­ şil Ordu Cemiyeti'nin ideolojisi, Talimatname'deki "Neti­ ce" bölümünde şöyle hülasa edilmektedir: Alem büyük bir inkılap karşısındadır. Av­ rupa' da bir kısım ilim adamları, "Sosyalizm" mesleği dairesinde, garbın medeniyet perdesi altındaki redaet ve cinayetlerini yıkmak, orta­ dan kaldırmak için "Burjuvazi" denilen muhte­ kir ve muhterislerle mücadele ediyor. Bunların en büyük gayesi, çok zenginlerin taşkın sefühet­ leriyle, fukara takımnı yoksulluktan doğan se­ faletine bir had tayin etmektir. "İslamiyet ve Şer'i Muhammedi" bu esasları binüçyüz yıl ev­ vel, Zekat, Fitre ve Kurban gibi vecibelerle koy­ muş ve terviç etmiş olduğundan, müslümanlar 160


bu alemin terviç etmiş olduğu bu sosyal inkı­ laptan zarar görmek değil, aksine faydalana­ caklardır. Bl,lnun içindir ki teşkilatımızın bir umdesi de sosyalizm harekatından istifade et­ mek ve onlara yardım etmektir. Her merkez hey' eti bu umdeyi gözönünde ehemmiyetle tu-:­ tacak ve inkılabın tamamiyle husulüne kadar Zekat, Fitre ve Kurban gibi şeriatın fukara hak­ kı olmak üzere zenginlere yüklediği vecibeleri . münasip surette toplatarak, çalışma gücünü kaybetmiş olanlara dağıtacaktır.ıı Yeşil Ordu Cemiyeti'nin yayımladığı Be­ yannamede, Sovyet Rusya'ya rejiminden ötürü "yeni dünya", bu ülke dışındaki bütün ülkelere "eski dünya" denilmektedir: Eski dünya birkaç zenginin milyonlarca in­ sanları esir gibi çalıştırarak bu milyonlarca in­ sanın açlık ve sefaletine karşı kendi rahatlıkları­ nı temin etmesinden başka bir şey değildir.

Ey köylüler, fukaralar, ey çalışkan çiftçiler, namuslu ırgatlar ve . ameleler gözlerinizi açınız, etrafınıza dikkatle bakınız!. .. Onlar da sizin gibi insandır. Allah indinde aranızda hiçbir fark yoktur. Allah insanları hep eşit yaratmıştır. . .. Rusya' dan gelen haberlerden, Rusya' da çiftçi ve askerin yaptıkları işleri herkes yavaş yavaş 161


öğreniyor. Onlar yeni bir dünya yapıyorlar. Es­ ki idareleri, eski hükumetleri tamamen değiştir­ mişler, yeni idare, yeni hükümetler yapıyorlar. Yeni dünya bambaşka oluyor. Yeni dünya­ da hükumet hep fukaranın eline geçti. Hüku­ met adamlarını fukara intihap ediyor. Valiler, mutasarrıflar, kaymakamlar hep ortadan kalktı. Zengin, fakir, büyük, küçük, bey, ağa hep eşit oldu. Rütbeler hep lağvoldu.

İşte o kadar; .. Vazifesini yapmayan her kim olursa olsun, mutlaka cezalandırılıyor. Mal, mülk sahibi olmak da yasak olduğu için rüşvet, anafor, hırsızlık, yalancılık, dolandırıcılık, ka­ milen ortadan kalkmiştır. Herkes insanlığı anla­ mış, herkes birbirine eşit olmuş... Biz de böyle olacağız, biz de bu yola gidiyoruz.12 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin müessislerinden Hakkı Behiç, Sırrı, Nazım, Şeyh Servet ve Yunus Nadi Beylerin, cemiye­ tin kuruluşuna ilişkin yukarıdaki sözlerinin yanısıra, Ni­ zamname, Talimatname ve Beyannameden yukarıya aldığı­ mız pasajlarda da görqleceği gibi, Marksizm ideolojisine "orijinalden çok uzak yeni bir yorum" getirilmiştir. Bir baş­ ka ifadeyle, cemiyet yöneticileri, geniş kitleleri kazanmak uğruna Marksizm üzerinde "tadilat" yapmışlardır. Bu ara­ da halkın· dini inanç ve duyguları da alabildiğine istismar edilmiştir. ·

162


İslamiyet'le sosyalizmi "özdeşleştirme" taktiği, hiç şüp­ he yok ki, bu görüşleri geniş kitlelere maletme gayesine ma­ tuftur. Bu taktiği ilk olarak Hüseyin Hilmi, önce Osmanlı Sosyalist Fırkası, daha sonra Türkiye Sosyalist Fırka­ sı' nda kullanmıştır.13 Marksist ideolojinin teoride ve pratik­ te dini reddetmesine rağmen, başta Orta Asya ve Anadolu olmak üzere bu topraklarda yaşayan bütün Müslümanlar üzerinde hakimiyet sağlamağa çalışan Sovyet yöneticileri, yarı açık-yarı gizli, bu taktiğe başvurmuştur. 14 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Merkez-i Umumisinden bu taktiğin başarılı olması için en çok çaba sarfedeni ise, Bursa Meb'usu Şeyh Servet Efendi olmuştur. 1 5 Sözkonusu bu taktiği dikkate alan Prof .Dr. Mehmet Eröz, Yeşil Ordu Cemiyeti'ne orijinal bir yaklaşımla, dışı yeşil, içi kırmızı olan bir karpuz misaliy­ le atıfta bulunmaktadır.1 6 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin bu çerçevede niteliği hakkında, Da vid Hotham, "Yeşil Ordu, komünizm, İslamiyet, Batı düşmanlığı ve Pan-Türkçülük akımlarının romantik ve garip bir karışımıy­ dı" 1 7 derken, 12.8. 1920 tarihli bir İngiliz istihbarat raporun­ da, "Yeşil Ordu, Bolşevik-İslamik bir kuruluştur" ibaresi geçmektedir. 1s Dr. Harris ise, cemiyetin ideolojisini, "Yeşil Ordu, İslam ve milliyetçiliğin ahenkli sesiyle daha ziyade radikal sosyalizmin bir bileşiğini temsil etmekteydi" hük­ müyle değerlendirmektedir. 19 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin ideolojisi ve dolayısıyla niteli­ ği hakkında, Marksist araştırmacılar da görüş birliğinde de­ ğillerdir. Şefik Hüsnü, "Bu örgütte yoksul köylülerin bütün . 163


istekleri yankılandı. Sözkonusu olan, birçok çelişmeler ve tutarsızlıklarla dolu bir köylü komünizmi temelinde çok ge­ niş bir demokrasi inşa etmekti" demektedir. 20 Bir başka T.K.P.'li, "Yeşil Ordu, bilindiği gibi, Türkiye'de emperya­ lizmin her türlü egemenliğini, sermayelerin zorbalıklarını yıkmak, kaldırmak için savaşmak üzere kurulmuş bir savaş örgütüydü" hükmüne varmaktadır.21 Dimitır Şişmanov, "Büyük Ekim Sosyalist Devriminin etkisiyle kurulan Yeşil Ordu, komünizm ideolojisine yakın bir ideolojiyi benimse­ miş askeri-siyasi bir örgüttü" derken,22 "A. Noviçev şu so­ nuca varmaktadır: "Yeşil Ordu, Türkiye'nin köy emekçileri­ nin tutarlı sınıf örgütü değildi ve proleter yönetimden yok­ sun olduğu için de olamazdı. Bununla birlikte köylülerin çı­ karını yansıtıyordu ve Kemalistlere düşmandı."23 5.5.C.B. Bilimler Akademisi tarafından hazırlanıp yayımlanan bir başka eserde ise, "Bu örgütün kurucuları küçük burjuva devrimcilerdi. İslam ideolojisinden kopamayan bu kişiler sözde ilk İslam ilkeleriyle komünizm ilkelerinin aynı oldu­ ğu düşüncesini yaydılar. Bu düşünceye göre, Muhammed ve ilk İslam halifeleri zamanında 'eşitlik ve adalet' gerçek­ leştirilmişti. Bununla birlikte bu örgütün programı, pek çok devrimci isteğe yer veriyordu" denilmektedir.24 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin ideolojisi hakkında gerek Batı­ lı ve gerekse Marksist araştırmacıların vardıkları hüküm­ lerde, çeşitli yanlışlıklar, eksik bilgiler ve hatalı değerlen­ dirmeler görülmektedir. Bir kere, Yeşil Ordu Cemiyeti, "köylü örgütü" değildir ve yaklaşık altı ayı geçmeyen faali­ yet süresinde hiçbir şekilde köylüye nüfuz edememiş, köy­ lerde teşkilat kuramamıştır.25 Sonra; Yeşil Ordu'nun ideolo164


ji harcında Pan-Türkçülük katkısından bahsetmek de, mes­ netsiz bir iddiadan öteye gitmemektedir. 26 Ayrıca, Yeşil Ordu Cemiyeti'nden "savaş örgütü" diye bahsedilmesi de gayrıciddi ve propagandif nitelikli bir yaklaşımın sonucu olsa gerekir.27 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin ideolojisi hakkında birbirine taban tabana zıt hükümlerin verilmesinde, hiç şüphe yok ki, cemiyet yöneticilerinin bu konularda bilgisiz, ehliyetsiz ve biraz da fanatik olmalarının rolü büyüktür. Bu açıdan cemi­ yetin ideolojisine, kesin çizgileriyle Marksizmdir demek de

müşküldür. Bu konuda yapılabilecek en iyi açıklamayı, 1. Dönem Büyük Millet Meclisi Erzurum Meb'usu Hüseyin Avni Bey yapmıştır. Hüseyin Avni Bey, BüyÜk Millet Mecli­ si'nin 22 Ocak 1337 tarihl.i hafi celsesinde yaptığı konuşma­ da, görülen tutarsızlıkların temelinde ideolojik cehaletin ol­ duğuna dikkati çekerek şöyle söylemiştir: .. Bizim Komünistler itiraf etmelidirler ki, geçen sene hiç Komünist değillerdi. Ruslar tara­ fından aşılanmıştır. Bu sekiz aylık bir Komü­ nistliktir. Kendilerinin artık bu itikadlarını tak­ dis etmeyeceğim.2s Antiparantez ilave etmek gerekir ki, komünizm hakkın­ da cehaletinden bahsolunan Yeşil Ordu Cemiyeti yöneticile­ ri, hareketin yönünü tayin eden Merkez-i Umumiyi teşkil eden müessislerdir. Şerif Manatov, Ziynetullah Nuşirevan, Vakkas Ferid gibileri, bu konularda gerekli formasyona sa­ hiptirler. Aynı zamanda (Hafi) T.K.P.'nin yöneticisi olan bu "gerçek" Marksistler, cemiyetin Ankara ve Eskişehir Heyet165


i Merkeziyesini kontrolleri altında tutmalarına ve cemiyet adına eylemlerin çoğunu gerçekleştirmelerine rağmen, Yeşil Ordu Nizamnamesi, Talimatnamesi ve Beyannamesinin ha­ zırlanmasında rol oynamışlardır. Kaldı ki, Şerif Manatov ve grubunca kaleme alınan ve Haziran 1 920' de ortaya çıkarılan "Türkiye Komünist Partisi Umumi Nizamname:;i", Marksist ideolojinin temel prensip­ lerine ve Anadolu gerçeklerine pek uymamaktadır.29

1 66


B. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Siyasi İktidar Mücadelesi ve Stratejisi Yeşil Ordu Cemiyeti'nin "hükumet-i milliye-i hazıranın şekil ve idaresini taklip ve tağyir maksadıyla" ,30 giriştiği bü­ tün teşebbüsler, cemiyetin Nizamnamesi ile Talimatname­ si'nde gösterilen ana hedeflere istinat etmektedir. 1920 Hazi­ ran ayı ortalarında (kısmen Nazım Bey tarafından) yazılıp31 Bursa' da tab''.ettirilen32 Nizamname, bazı maddeleri itibariy­ le, Rus Sosyalist Devrimcilerinin kurallarını hatıra getirmek­ tedir: "Yeşil Ordu'nun teşkilatına mensup olup da emperya­ lizm lehinde gayemize ihanet eden derhal idam olunur. İdam hükmü umumi merkezce verilir ve şimdilik gizli ve hususi vasıtalarla icra edilir" (m.26 ve 27). Aynı şekilde Talimatna­ mede, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kurallarına benzer maddeler mevcuttur: Merkez teşekkül eder etmez bütün ar­ kadaşlar gayelerimizde sadık kalacaklarına inkılabın fiilen tahakkukuna kadar teşebbüsat ve icraatda son derece mahre­ miyetine ve son derece samimiyetine merbut ve riayetkar olacaklarına yemin edeceklerdir" (m.13). . nı

Yeşil Ordu Cemiyeti yöneticileri, pratikte işe yarayacağı­ düşündükleri hükümleri, prensipleri ve taktik kararlan,

menşei ne olursa olsun kabul etmekte bir sakınca görmemiş olacaklar ki, Nizamname ve Talimatname'yi enteresan bir "derleme" olarak ortaya çıkarmışlardır. Cemiyet yöneticileri, siyasi iktidarı elegeçirme mücadelesi verirken,

sözkonusu

Nizamname ve Talimatnamede öngörülen hedeflere azami riayet etmişlerdir. Cemiyetin siyasi iktidar stratejisi, işte bu çerçevede, bir dizi ilişkinin düzenli işlemesine dayandınl­ mıştır. Bu strateji, Büyük Millet Meclisi, Basın, Ordu, Halk ve Sovyet Sefareti ile olan ilişkileri ihtiva etmektedir: 167


1.

Yeşil Ordu Cemiyeti ve Büyük Millet Meclisi

Büyük Millet Meclisi'nin açılmasından sonra, Batı Em­ peryalizmine karşı "Şark Me�üresi" tezini ortaya atan bir grup meb'us, "Halk Zümresi'ni teşkil etmişlerdir.33 Yeşil Ordu Cemiye­ ti'nin Merk�z-i Umumi'sini teşkil eden üyeler, en başından itibaren Halk Zümresi'nin içinde yeralmışlardır.34 Halk Zümresi, aslında, Yeşil Ordu' dan ayrı bir kuruluş olmayıp, onun Meclis Grubu niteliğindedir.35 Ekseriyetini eski İttihatçıların teşkil ettiği Halk Zümre­ si'nde 80-100 civarında meb'us bulunmaktadır.36 Büyük Millet Meclisi'ndeki diğer gruplara (Tesanüt Grubu, İstiklal Grubu, Müdafaa-i Hukuk Zümresi, Islahat Grubu vd.)37 na­ zaran daha koordineli faaliyet gösteren Halk Zümresi, İtti­ hat ve Terakki'nin "Mesleki Temsil" fikrinin Büyük Millet Meclisi'nde savunucusu olmuştur.38 Bu grup, aynı zamanda Berlin'de Tal' at Paşa ile de ilişkidedir. 39 B.M.M.'nin açılışıyla birlikte 1 920 Nisan ayında teşek­ kül ettiği önesürülen40 Halk Zümresi, ilk aylarda Meclis' de­ ki Sovyet Rusya lehindeki havanın doğmasında hayli mües­ sir olmuştur. 41 İllegal T.K.P.'nin eski Birinci Sekreteri İsma­ il Bilen (Marat), Halk Zümresi'nin Büyük Millet Meclisi'ne sızan (Hafi) T.K.P.'li meb'usların çabasıyla ortaya çıktığını iddia etmektedir.42 (Hafi) T.K.P.'nin "emperyalizme karşı tek cephe" (Ulusal Demokratik Cephe-U.D.C.) davetine ica­ bet ettiği de söylenen43 Halk Zümresi, 1 8 Eylül 1920' de baş168


f; layan Anayasa (Kanun-u Esasi) tasarısı müzakereleri süre­ .: since "Türkiye Halk Hükumeti", "Mesleki Temsil Usulü" gibi deyim ve kavramların metne girmesi için çaba göster­ . mişse de başarılı olamamıştır. 44 Halk Zümresi, her ne kadar Yeşil Ordu Cemiyeti'nin · Meclisteki uzantısı olarak nitelendirilse de,45 Yeşil Or­ du' dan farklı bir programa sahiptir.46 Halk Zümresi'nin Si­ yasi Programı, Yunus Nadi tarafından kaleme alınmış; Ana­ dolu' da Yeni Gün gazetesinde yayımlanmıştır.47 Halk Züm­ resi'nin açıklanan siyasi görüşleri, "tıpkı Yeşil Ordu gibi, İt­ tihatçı Pan-İslamizmi ile toplumsal içerikli bir ekonomi po­ litikası tasarımının bileşimine dayanmaktadır." 48 Halk Zümresi'nin, dolayısıyla Meclis içindeki Yeşil Or­ ducuların, Mustafa Kemal Paşa'ya karşı ilk ciddi tavırları, 4 Eylül 1 920 tarihinde yapılan Dahiliye Vekili seçimlerinde olmuştur. Mustafa Kemal Paşa, daha önce Dahiliye Vekili olarak görev yapan Cami Bey ile Hakkı Behiç Bey'in "sol" fikirli olmalarından doğan sakıncaları gidermek maksadıy­ la, seçimlere ağırlığını koymuştur.49 Sözkonusu tarihte ya­ pılan seçimlerin ikinci turunda, Yeşil Ordu Cemiyeti Katib­ i Umumisi Nazım Bey, 200 oyun 98'ini alarak vekil seçilmiş­

tir. Mustafa Kemal Paşa'nın adayı olduğu anlaşılan İ zmir Meb'usu Refet Bey (Bele) 65 oyda kalmıştır. so Bunun üzeri­ ne, Mustafa Kemal Paşa çeşitli zorlayıcı tedbirlere başvura­ rak Nazım Beyi bu görevden istifa ettirmiştir. 51 Mustafa Kemal Paşa, her zamanki meşruiyetçi çizgisi­ nin biraz dışında kalma pahasına, almak zorunda kaldığı, zorlayıcı tedbirlerin gerekçelerini, devletin selameti noktai nazarından şu cümlelerle açıklamaktadır: 1 69


İşte, Efendiler, bu Nazım Bey, bizzat ve ar­ kadaşları vasıtasıyla yaptığı mütemadi propa­ ganda sayesinde ve bize muhalefete hazırla­ nanların, menafi-i aliye-i milleti unutarak, yar­ dımlariyle Dahiliye Vekaleti' ne geçirilmişti. Bu suretle Nazım Bey, Hükumetin, bütün dahili idaresi makinasının başında, memleket ve mil­ lete değil, fakat, paralı uşağı olduğu kimsele­ rin arzusuna en büyük hizmeti ifa edebilecek vaziyete gelebilmişti. Bittabi, Efendiler; buna asla razı olamazdım, onun için Dahiliye Vekili Nazım Bey'i kabul etmedim ve istifaya mecbur ettim. 52 Halk Zümresi, 4 Eylül 1920 tarihli Dahiliye Vekilliği se­ çimini kazanmış olmayı önemli bir fırsat kabul ederek, Anadolu' da Yeni Gün gazetesinin 5 Eylül 1 920 tarihli nüs­ hasında, mevcudiyetini kamuoyuna ilan etmiştir. 53 Mustafa Kemal Paşa, dokunulmazlık zırhına bürünerek faaliyet gösteren "mebuslar sol'u"na54 karşı, demokratik esaslar dahilinde ilginç bir politika izlemiştir. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Katib-i Umumisi Nazım Bey'in istifaya zor­ lanmasını müteakip, Halk Zümresi'nin başlıca görüşleri Hükumete maledilmiş; 55 sonra da (resmi) Türkiye Komü­ nist Fırkası kurulmak suretiyle, Halk Zümresi'ndeki vatan­ sever İttihatçılarla Yeşil Orducular arasındaki işbirliği sona erdirilmiş tir. 56

1 70


2. Yeşil ordu Cemiyeti ve Anadolu Basını Yeşil Ordu Cemiyeti'nin bir kısın yönetici ve aktif üye­ sinin gazete sahipleri ve gazeteciler arasından seçilmesi, şüphe yok ki bir rastlantı, sonucu değildir; "Afyonkarahi­ sat dan sonra Ankara' da komünist taraftarı İKAZ gazetesi­ ni çıkaran Mehmet Şlikrü57 ve Konya' da komünistleri tutan p ropaganda yazılan yayımlayan bir matbaa ve basım org·a ­ nını elinde bulunduran Şeyh Servet Akdağ gibi önemli meb'uslar" bu cümleden sayılabiJir.58 Bu gruba, İstanbul'un tanınmış gazetecilerinden olup Ankara' da Anadolu'da Ye­ ni Gün gazetesini çıkaran İzmir Meb'usu Yunus Nadi de dahild�r.59 Aynca, Yeşil Ordu nam-ı he�abına faaliyet göste­ ren Mus.tafa Nuri, Arif Oruç ve Nizamettin Nazif (Tepede­ lenlioğlu) de fiili gazetecidirler.60 ı Şerif Manatov ve grubu, Marksizmin tabanını oluştur­ mak naksadıyla, önce "Tenevvür" merhalesinden geçme­ den "Teşkilat" çalışmalarına hız vermenin mümkün olma. <lığını kestirmiş olacak ki, Yeşil Ordu içindeki gazetecilerin sayısını artırmak gayesiyle, İstanbul'dan Ankara'ya gelen "Sadri Ethem, Arif Oruç ve Ahmet Hakkı Beylerle de temas ediyordu. Bu gençler gazeteci idiler."61 Nitekim, Şerif Ma­ natov ve grubunun bu çabalan, Marksizmin yayılma strate­ jisinin ·tabii bir gereğidir: Önce basın-yayın yoluyla "Kıvıl­ cım" çakılarak "Projektör" tutulmuş; bilahare teşkilatlan­ maya gidilmiştir.62 J91 8'den itibaren gizli yollardan Anado­ lu'ya sokulan "Yeni Dünya" ve diğer propaganda malzeme­ leri, "Tenevvür" devresinin olgunlaşmasına yardımcı ol­ mak gayesine matuf olarak hazırlanmıştır.63 Keza, "Trab­ zon, Erzurum ve Eskişehir gibi şehirlerde komünizmi ale171


nen müdafaa eden İkbal, Albayrak, İşçi gibi muhtelif gaze­ teler"64 bu gaye istikametinde desteklenmiştir.65 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Eskişehir Hey'et-i Merkeziyesi kurucularından Mustafa Nuri, 1 820 Ağustosunun sonuna doğru, görünürde "halkçı" bir yol izleyen "ARKADAŞ" ga­ zetesini çıkarmaya başlamıştır.66 Eylül başlarında Demirci Cephesi'nden Eskişehire dönen Arif Oruç, 67 Mustafa NuJ'i ve çevresi ile teşriki mesaiye girmiş, Arkadaş gazetesine ye­ ni bir metod verme arzusunu izhar etmiştir. Böylece, isim değişikliği ile Seyyare-i Yeni Dünya adlı günlük bir "İslam Bolşevik Gazetesi" yayınlanmaya başlamıştır.68 Çerkez Et­ hem'in himayesi altında69 yayım faaliyetini gösteren Seyya­

re-i Yeni Dünya 'nın "Sahib-i imtiyaz ve başmuharriri Arif Oruç"tur.70 Çevresinde radikal sosyalist olarak temayüz eden Oruç, ilk iş olarak, Anadolu'nun en iyi matbaaların­ dan biri olan Ticaret Matbaası'nı halktan toplanmış olan Müdafaa-i Hukuk parasıyla satın almıştır.71 İlk sayısı 15 Eylül 1 920 tarihinde çıkan72 Seyyare-i Yeni Dünya'nın adı ve üst başlığındaki "Dünyanın Fukara-i Ka­ sibesi Birleşiniz:' ibaresi, gazetenin Şerif Manatov ve dolayı­ sıyla Komintern ile ilişkisi konusunda bir kanaat vermekte­ dir. "Seyyare" kelimesi, Çerkez Ethem'in "Kuva-yı Seyya­ re"sini hatırlatırken, "Yeni Dünya" ise Mustafa Suphi'nin yönetiminde Baku' da çıkarılan Yeni Dünya gazetesinin Anadolu' daki uzantısı olduğu intibamı uyandırmaktadır. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Beyannarnesi'nde73 'Yeni Dünya" olarak Sovyet Rusya'nın övüldüğü dikkate alınırsa, gazete­ nin (Sovyet Dünyası)na bağlılığının ifade edildiği manası 172


da çıkarılabilir. Ayrıca,"Fukara-i Kasibe" tamlaması da, "proleterya"ya karşılık olarak ilk defa Azerbaycan' da kulla­ nılmaya başlanmıştır.74 Milli Kütüphane' de tek sayısı (32'nci sayı) mevcut olan Seyyare-i Yeni Dünya' nın yayın politikası hakkında peşin hüküm vermek pek doğru olmasa da, gazetenin İslami gö­ rüntülü Marksizmi savunduğunu söyleyebiliriz. Gazetenin yayın hayatına girmesiyle birlikte, tahrik unsuru ağır basan yazı ve haberlerinin hayli müessir olduğu, solun her tan­ dansında yazarlara açık olan Anadolu' da Yeni Gün gazete­ sinin 3 Ekim 1920 tarihli sayısında çıkan sert bir tenkit yazı­ sından da anlaşılmaktadır: Eskişehiı' de Yeni Dünya ismiyle yeni bir serseri türedi. Yeni Dünya'yı yeni serserilerin dünyası zanneden, söz yabana bu gazete parça­ sı ... mütecaviz bir lisanla ötekine berikine çata­ rak şöhret kazanmak istiyor. 1920 Sonbaharında Ankara'yı ziyaret etmiş olan bir Sovyet gözlemcisine göre, Seyyare-i Yeni Dünya nın hedef ve tuttuğu yol, "komünizmin ilkel ve bilgisiz, fakat nisbe­ ten dürüst, namuslu yorumu" olarak nitelendirilebilir.75 Yi­ ne 1 920 Kasımında Ankara'ya gelen bir başka Sovyet Tem­ '

silcisi (Ukrayna Sosyalist Cumhuriyeti adına) General M.V. Frunze, bu gazeteyi şu cümlelerle değerlendirmektedir: Eskişehir'de "Ulusal Güçlerin "Yeni Dün­ ya " adında özel bir organı yayınlanıyordu. Bir ara "Ulusal Güçler" örgütünün Türk Komünist Partisi'nin doğmasıyla da ilişkisi bulunmuştu. 173


"Yeni Dünya" gazetesinde türlü makaleler yayınlanıyordu; hatta İran, Ermenistan ve Ana­ dolu emekçilerinin ili. Enternasyonal beyanna­ mesi bile basılmıştı.76 Çerkez Ethem'in kendisi de, bu gazetenin sosyal de­ mokrasi ilkelerine uyarak, halk arasında birlik yaratmak ve inkılaba bir çeşit rehberlik etmekle görevli olduğunu savun­ rnaktadır. 77 Arif Oruç, hatıralarında, gazete rnünderecatın­ da yeralması sakınc<i teşkil eden ya da fazla yer işgal eden cephe ile ilgili haberleri, Ankara' ya Erkan-ı Harbiye'ye gön­ derdiğini ifade etmektedir. 78 Büyük bir ihtimalle, Arif Oruç'un bu teşebbüsleri sonucu,"Kemalist Hükumet, hiç değilse başlarda, 'Seyyare-i Yeni Dünya'ya kağıt dahi sağla­ mıştır."79 Her şeye rağmen Arif Oruç yönetiminde�i bu ga­

B.M.M. Hükurneti'ne sadık olduğunu söylemek mümkün değildir. Mustafa Kemal Paşa, Büyük Millet Mec­ lisi' nde 28 Eylül 1,920 tarihinde yaptığı bir konuşmada, Mat­ buat ve İstihbarat Müdüriyeti Umurniyesinin yaptığı işlerle ilgili sorulara cevap verirken, bu konuya da temas etmiştir: zetenin

. . . Anadolu' da matbuat vardır. Binaenaleyh matbuat ihinal edilmemiştir. Efendiler; bu mat­ buatın vücut bulması için ilk teşebbüsler yapıl­ mış ve vüı;ut bulmuştur. Hayatlarını idame et­ mek için maddi muavenet; fakat ihtimal ki mevzuubahis edilmek lazım gelen en mühim ve hakiki muavenet, fikri muavenet olacaktır ki bu da yapılmıştır. Bütün gazetelere ne yolda idare­ i kalem edeceklerine dair tarafımızdan talimat 174


verilmiştir ve takip olunmuştur ve bütün mat­ buatımız bu dairede ifa-yı vazife etmektedir. Bundan yalnız hulfeden bir gazete olmuştur. İsmi Yenidünya'dır. 80 , 1920 Sonbaharında Yeşil Ordu Cemiyeti kesin olarak fes­ hedilip, Resmi T.K.P'nin kurulması sebebiyle,Bı Mustafa Ke­ mal Paşa Çerkez Ethem' e bir mektup yazarak, hem onu bu legal kuruluşa davet etmiş, hem de Yeni Dünya'nm Anka­ ra'ya taşınmasını istemiştir.82 Arif Oruç'un itirazlarına rağ­ men, Çerkez Ethem'in onayı ile Seyyare-i Yeni Dünya -resmi komünist organı olmak üzere- Ankara' da çıkmaya başlamış­

hr.83 Resmi T.K.F.'nin yayın organı olarak Seyyare-i Dün­ ya'da bazı değişiklikler olmuştur. Mesela, "İslam Bolşevik Gazetesi" ibaresi yerini "Türkiye Komünist Gazetesidir" iba­ resine terkederken, gazetenin "Müdir-i mes'ul ve başmuhar­ riri" Hakkı Behiç Bey olmuştur.84 29 Aralık 1920'de gazetenin başındaki "Seyyare" sözü kaldırılmıştır. 85 2 Ocak 192l 'de ga­ zetenin matbaası tahrip edilince, Yeni Dünya yayınma ara vermiş ve 1921 Kasım başında tekrar çıkmaya başlamiş tır.86 Ama, artık "Türkiye Komünist Gazetesi" değildir.87 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Anadolu basınındaki "en güç­ lü kalesi" Seyyare-i Yeni Dünya'nın kaderini, görüldüğü gibi Mustafa Kemal Paşa tayin etmiştir. Mustafa Kemal Pa­ şa'nm, aldığı tedbirlerde ne ölçüde haklı olduğunu zaman ortaya koymuştur. Arif Oruç, Ankara İstiklal Mahkemesi' ne verdiği ifadede Şerif Manatov ve grubu ile Seyyare-i Yeni Dünya gazetesinin, dolayısıyla, kendisinin irtibatını kabul ile itiraf etmiştir. 88 ·

1 75


3. Yeşil Ordu Cemiyeti ve Ordu İçindeki Faaliyetleri

Mustafa Kemal Paşa'nın Batı Cephesi Kumandanlı­ ğı'nın ihdası ile gelişen düzenli ordu teşkili çalışmaları, Ye­ şil Ordu yöneticilerini ciddi surette tedirgin etmiştir. Zira , cemiyetin Nizamnamesi ve Talimatnamesi, "emperyaliz­ me karşı mücadelede" sadece -Marksist literatürde "parti­ zan" adıyla adlandırılan milis teşkilatını öngörmektedir.89 Yeşil Ordu Nizamnamesi'nin 8. maddesinde, "Yeşil Or­ du harb ve askerlikten ... nefret eder" denilmektedir. Vatan topraklarını yabancı işgalcilerden kurtarmak uğruna cephe boylarında binlerce Mehmetçik can verirken, harb ve asker­ likten nefret eden Yeşil Ordu yöneticilerinin "Yeşil Ordu, kı­ zıl inkılap ordularının samimi bir kardeşlik ile ebediyen bağlısı ve müttefikidir"90 hükmünü açıkça kabul ile ilan et­ meleri, oldukça anlamlı bir çelişkidir. Emperyalizm imha olununcaya kadar savaşı meşru ka­ bul eden Yeşil Ordu Cemiyeti, savaşı sürdürecek kuvvetle­ rin nasıl teşkil olunacağı konusuna Talimatnamede açıklık getirmiştir. Buna göre, "Her merkezin ehemmiyetine göre ikiden ona kadar fedaisi ve icra adamları bulunur. Bunlar doğrudan doğruya merkeze merbutturlar. ... " (m.22). "Fe­ dailer, merkezlerinin ittihat edeceği mukarrerat ile icabında birleşirler. Mesela, köylerin ikişerden ibaret olan fedaileri, köyünün tabi olduğu nahiye fedaileri heyet-i umumiyesiy­ le kasaba, kasaba fedaileriyle, takım, bölük, tabur halinde içtima ederler. Ve kumandanlarını kendileri intihab eder­ ler." (m.23). "Fedailerin gerek münferiden ve gerek takım, 1 76


bölük, tabur ve müştemian icra edecekleri harekatın bütün masrafları merakizce temin ve tesviye olunur." (m.24). "Fe­ dailerden ve fiiliyata iştirak edecek topçu ve mitralyözcü­ lerden maksat uğruna şehit olanların aile ve evladı Yeşil Or­ du'nun pederane sahabet ve velayeti altındadır. . . . " (m.30) Bir "saadet-i beşer" teşkilatı olduğu iddiasındaki Yeşil Or­ du Cemiyeti, milisi bağlayıcı "disiplin" kuralını koymazlıktan edememiştir: "Yemininde hilaf eden, gayelerimize vüsula ait teşebbüsatı işgal suretinde ihaneti merkezinin şahitler ve dela­ ile müstenit tahkikatiyle sabit olan fert idam olunur. İdam ka­ rarını herkes kendi mesuliyeti altında icra eder." (m. 22) Yeşil Ordu Cemiyeti yöneticileri, Nizamname ve Tali­ matname' deki bu amir hükümlere işlerlik kazandırmak ga­ yesiyle, düzenli ordu fikri aleyhine büyük bir kampanya başlatmışlardır.91 Diğer yandan da, Çerkez Ethem'i cemiye­ te dahil etmek suretiyle Kuva-yı Seyyare' den istifade yolu­ na gitmişlerdir.92 Bu durumu Mustafa Kemal Paşa NU­ TUK' da şöyle değerlendirmiştir: . . . Tatbik edilmekte olan teşkilat, sadece milli müfrezeler vücuda getirmek gibi mahdut bir sahadan çıkmış, çok umumi bir gayeye te­ veccüh eylemiş. Teşkilatın müessisleri meyanı­ na, meb'us bulunan Çerkez Reşit Bey ve Anka­ ra üzerinden Yozgat' a gidip gelirken olacak, er­ kez Edhem ve biraderi Tevfik Beyler dahil ol­ muşlar. Bundan başka, Edhem ve Tevfik Bey müfrezelerinin tekmil efradı, Yeşilordu'nun adeta esasını teşkil eylemişler. 177


Muhterem Efendiler: Yeşilordu teşkilatın­ dan bahsederken, izah etmiştim ki, kuvvet teş­ kilinde mütehalif iki noktai nazar müsademeye başlamıştı. Bizim takibettiğimiz; muntazam or­ du teşkili fikrine muarız olarak, "milis" diyebi­ leceğimiz bir teşkilat fikrine, umumi bir cere­ yan vermeğe çalışılıyordu. Reşid, Edhem ve Tevfik biraderler, Kütahya civarında, Kuvayi Seyyare namı altında ellerinde bulunan kuvve­ te istinaden, bu cereyanın başında ve hararetli bir surette çalışıyorlardı.93 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin, Çerkez Ethem ve Kuva-yı Sey­ yaresi dolayısıyla siyasi iktidarı elegeçirme yolunda önemli bir mesafe katetmesi, cemiyetin Umumi Merkezi azaların­ dan çok, Şerif Manatov ve çevresinin yoğun çalışmaları so­ nucu sağlanmıştır.94 Dr. George S. Harris'in bu konudaki değerlendirmesi, son derece ilginçtir: Görünüşe göre, Ethem, ihtimal ki, Diyarba­ kır meb'usu Hacı Şükrü'nün gayretiyle 1920 Haziranında, Yeşil Ordu Merkez Komitesine alınmıştı. Anlaşılan odur ki, Ethem, Şerif Ma­ natov'un o sıralarda Eskişehir etrafında örmek­ te olduğu komünistlik akidesinin çok fazla bü­ yüsüne kapılmıştı. Atatürk' e şahsi bir hasmı ona komünist hareketin hiç şüphesiz düşmanı olarak fakat Kemalist liderliğine karşı bir des­ tek kaynağı gözü ile bakarken, komünizme kar1 78


şı da içten, su katılmadık, belki de safça bir tak­ dir duymakta idi. Hatta, yıllar sonra, ona atfe­ dilen hatıralarında, Sovyetlerin kendisine, Ke­ malist liderlerden daha çok güvenmiş olduğu­ nu ifade ederek övünecekti.95 Gerçekten de, Marksist Yeşil Ordu ile temas edinceye kadar şerefli bir geçmişi ile vatansever bir Türk olarak te­ mayüz eden Çerkez E them, gerek ağabeyi Reşid Bey'in ve gerekse Eskişehir' deki Şerif Manatov, muhtemelen Dr. Akif Ahmetov ve Süleyman Sami gibi bolşevik ajanlarının etki­ si altında, -siyasi iktidar uğruna- ihanet yoluna sapmada tereddüt göstermemiştir. Çerkez Ethem'in Marksist ideolo­ jiye bağlı olup olmadığı konusunda farklı görüşler mevcut olsa da, yalnız kesin olan gerçek şu ki, T.K.P.'liler onu "sa­ mimi Marksist" kabul etmemektedirler.96 Bu yüzden de, Kuva-yı Seyyare'yi kontrol altında bulundurmak maksa­ dıyla olacak, Yüzbaşı İsmail Hakkı gibi Rusya' da ideolojik eğitim görmüş bir Marksist, Çerkez Ethem' e bu çevre tara­ fından lanse edilmiş ve bir ·"Bolşevik Taburu" teşekkül etti­ rilmiş tir. 97 Yeşil Ordu Cemiyeti içindeki T.K.P. hizbinin Kuva-yı Seyyare'yi en azından etkileme teşebbüslerinin yanı sıra, düzenli ordu birliklerimize sızma teşebbüsleri de vaki ol­ muştur.98 Bu konudaki direktif, bizzat Lenin tarafından ve­ rilmiştir.99 Özellikle Doğu Cephesi'nde bu sızma faaliyetle­ ri son derece müessir olmuştur. ı oo Askerlerimiz arasında di­ siplini büsbütün kaldırmayı, maneviyatı çökertmeyi hedef alan bu yıkıcı faaliyetler, daha fazla tahribata sebep olma179


dan, Mustafa Kemal Paşa'nın mükemmel bir zamanlamay­ la verdiği direktiflerin, başta Kazım Karabekir Paşa olmak üzere kumandanlarca dirayetle yerine getirilmesi sonucu akamete uğratılmıştır. 101 Marksist kesimin orduya sızma çabaları, siyasi iktidarı elegeçirmeye olduğu kadar, "sırmalı paşaları" gözden dü­ şürmeye yöneliktir.ıoı "Yeşil Ordu yöneticilerinin ayrıca Ba­ tı emperyalizminin maşası Yunanlılara karşı bir savaş proje­ sine sahip oldukları yolunda hiçbir emare, belge de bulun­ mamaktadır. Dolayısıyla, günümüzde T.K.P. propagandası­ nın tam aksine, cephe boylarında hürriyet ve istiklal için can vermiş değil- canını tehlikeye atmış bir tek Yeşil Or­ du' cu ya da umumi ifadeyle · Marksist sözkonusu değil­ dir.1 03 Yeşil Ordu Cemiyeti yönetici ve üyeleri, hiç şüphesiz müqı.dele vermişlerdir; ama, Batılı emperyalistlere karşı de­ ğil de, Mustafa Kemal Paşa ve Büyük Millet Meclisi' ne kar­ şı olarak. .. Ve Sovyet Rusya Hükümeti ile Komintern' e so­ nuna kadar sadık kalarak. .. 1 04

180


4. Yeşil Ordu Cemiyeti ve Halk İçindeki Faaliyetleri

Yeşil Ordu Cemiyeti'nin halk içinde sempatizan derle­ me faaliyetleri, daha çok Ankara ve Eskişehir Hey' et-i Mer­ keziyesi'ne mensup yöneticilerce organize edilmiş, yürütül­ müştür.ıos Özellikle, Şerif Manatov'un ve Vakkas Ferid'in halka açık konferansları, Marksis.t ideolojinin -en azından adının kitlelere duyurulması açısından- son derece etkili ol­ muştur.106 Yeşil Ordu yöneticileri, halk içinde sempati toplayabil­ mek ve bu suretle daha rahat propaganda yapabilmek ga­ yesiyle kuruluştan itibaren Mustafa Kemal Paşa'nın adını kullanmışlar, istismar etmişlerdir. 107 Mustafa Kemal Pa­ şa'nın bilgisi dahilinde kurulduklarını ve yine Mustafa Ke­ mal Paşa tarafından sevk ve idare edildiklerini önesürerek teşkilatlanma çalışmalarına sürdüren Yeşil Ordu yöneticile­ rinin bu tertibinden, Mustafa Kemal Paşa'nın başlangıçtan itibaren haberi vardır: . . . Yalnız, bir noktayı da işaret etmeliyim ki, Yeşilordu teşkilatı ile iştigal edenler, işin benim malUmat ve muvafakatim ve arzum dahilinde olduğunu söylediklerinden, her tarafta, benim namıma, teşkilatı tevsi ve takviyeye çalışanlar çoğalmış.

Arzetmiştim ki, her yerde, Yeşilordu teşki­ latını, benin namıma yapıyorlardı. Şahsen tanı­ dığın zevattan biri, Erzurumlu Nazım Nazmi 181


Bey'in, memur bulunduğu Malatya'dan gön­ derdiği bir mektupta; Yeşilordu teşkilatınıh mfı­ cib-i memnuniyetim olabilecek tarzda tevsie ça­ lışıldığı bildiriliyordu."108 Mustafa Kemal Paşa'nın siyasi ve askeri mülahazalara dayalı hesaplı hoşgörüsü, Yeşil Ordu yöneticilerinin ve do­ layısıyla (hafi) T.K.P. yöneticilerinin iytce deşifre olmalarını sağlamıştır. Mesela, gizli çalışmaları açığa çıkarmayı özen­ direcek çevre şartlarında değişiklikler yapılmıştır. Bu cüm­ leden "kırmızı şeritli" kalpak giyenlerin mevcudu hayli art­ mıştır.109 Nitekim, daha sonra Sovyet Rusya' ya kaçan Yeşil Ordu' cu Marksistler, bu "kırmızı şeritli kalpak" mizanseni­ nin, Mustafa Kemal Paşa'nın provokasyonundan başka bir şey olmadığını önesüreceklerdir. 110 Hiç şüphe yok ki, Yeşil Ordu yöneticileri, teşkilatlanma ve halkı mevcut düzene karşı isyana sevketme konularında önemsiz de olsa- belli bir ilerleme kaydetmişlerdir. Halkın komünizmin ne olduğunu bilmeyişindenııı istifadeye kalkı­ şan Yeşil Orducular, hususiyle Şeyh Servet Efendi' nin "Asr-ı Saadet" acuzesi broşürüyle, İslamiyet'le komünizmi birbiri­ nin tamamlayıcısı göstermeye, bu suretle geniş halk kitleleri­ ni iğfal ederek taraftar toplamaya büyük çaba sarfetmişler­ dir.112 Sözkonusu yıkıcı propagandaların sonuçlarına dair bir misali, Tokat Meb'usu Mustafa Bey, Meclis'in 22 Ocak 1921 tarihli gizli ce,sesinde yaptığı konuşmada vermiştir: Efendiler geçenlerde Atpazarında tuvana, genç üç dört köylüye tesadüf ettim, konuşuyor­ lardı. Ben de kulak misafiri oldum. Köylüler di182


yorlar ki; burada bir cemiyet teşekkül etmiş, bolca para veriyorlarmış, hem oradan para ala­ cağız, hem de zenginleri soyacağız ve saadeti­ mizi temin edeceğiz. Bütün gün çift ile uğraş­ maya ... para almışlar . . Ben bunları dinledikten sonra aşağı yukarı geldim, tahkikatta bulundum. İş bizim içimizde . . . Karahisar Meb'usu, Şeyh Servet Efendi, bir de Mardin Meb'usu üç. Anlaşıldı mı. Benil işit­ tiği! bunlar ... Bir takım ecnebilerden para al­ mışlar, bilmem ne yapmışlar. Bunlar köylüleri teşvik ediyorlarmış. Biz buraya bunun için top­ lanmadık, düşmanı kovmak, memlekette itti­ had hasıl etmek, istiklalimizi kurtarmak, hu­ dutlarımızı tayin etmek için toplandık. Halbuki bunlar öyle bir bomba bırakıyorlar ki ne mem­ leket ne de halk kalmayacaktır. (Alkışlar)Millet birbirini kıracaktır. . 113 . .

Tokat Meb'usu Mustafa Bey'in naklettiği bu konuşma­ lar gibi, hükumetin takibat açmamasından cesaret alarak, halka açık yerlerde ve duyulacak biçimde -Mustafa Kemal Paşa'yı kastederek- "biri de çıkıp şunu vursa" diyecek ka­ dar pervasızlaşanların sözlü sataşmaları da sözkonusu ol­ muştur. 114 Bu arada, düşündüklerini fiile geçirmek isteyen­ ler de çıkmıştır. Bu tip bir olayı Kazım Karabekir Paşa şöy­ le nakletmektedir: ... Erzurum' da bir Halk Hükumeti tesisi! Bu hususta ... orduda teşebbüsata da başlamışlar. 1 83


Nitekim 8 Ağustosta (1920) yeni Maarif Müdürü Mithat Bey (Albayrak gazetesi sahibi), Darülmu­ allimin Müdürü Cevad Bey, Kolordu Erkan-ı Harbiye Reisi Binbaşı Mustafa Beyler, Hasanka­ le' de nezdime geldiler ve Halk Hükumeti teşkili zaruretini bilhassa Mithat Bey anlattı. Esasen Or­ duma bu hususta emirler vermiştim. Kendileri­ ne de buna kat'iyyen müsaade etmiyeceğimi ve Ankara'da Milli Hükumet kanunlarından hariç her teşebbüsü ezeceğimi anlattım. us Yeşil Ordu Cemiyeti'nin çok kısa faaliyet devresinde görülüyor ki, Ankara ile Eskişehir'in dışında, "Bursa, Kon­ ya, Kayseri, Elaziz"U6 gibi şehirlerimizde de propaganda ve teşkilatlanma çalışmalarına teşebbüs edilmiştir.

5. Yeşil Ordu Cemiyeti ve

Sovyet Sefareti ile ilişkiler Yeşil Ordu Cemiyeti içindeki (hafi) T.K.P. hizbinin faali­ yetlerinde, maddi ve manevi en büyük destekçi, Ankara' da­ ki Sovyet Sefareti olmuştur.U7 Yeşil Ordu Umumi Merkez azası Hakkı Behiç, bu ilişkinin farkında olduğunu, "Rus Se­ faretinin el altından idare ettiği çeşitli zümreler vardı" diye­ rek ifade etmektedir. u s Yeşil Ordu'nun Sovyet Rusya, dolayısıyla Komintern ile ilişkisi, ilk defa Şerif Manatov vasıtasıyla kurulrnuştur. 119 Cemiyetin Ankara ve Eskişehir Heyet-i Merkeziyeleri, Mus­ tafa Suphi'den Mustafa Kemal Paşa'ya mektl\P getiren Sü184


leyman Sami ile temas kurmak suretiyle, acil para yardımı talebinde bulunmuşlardır.1 20 Ayrıca, Yeşil Ordu'nun Eskişe­ hir teşkilatının (dolayısıyla T.K.P. teşkilatının) Rusya'ya gönderdiği, raporda da para yardımı ta.lehini tekrarlamıştır: "Maateessüf, teşkilatımızın yeniliği hasebiyle paramız yok­ tur. . . . Hatta kitaplarımızı, risalelerimizi pek müşkilatla ... basabiliyoruz. Murahhasımızın yol parasını bile borç olarak aldık. . .. Avrupa'nın hunhar kapitalistlerinin ayakları altın­ da çiğnetmemek için her suretle yardımlara muhtacız . . . . 121 Sovyet yöneticileri, icabeden tahkikatı yaptıktan sonra, talep olunan miktardaki yardımın yapılmasına karar ver• mişler; ilk etapta da 1 50.000 altın göndermişlerdir. Bu yardım, harici bir heyet tarafından teşkilata dağıtılmıştır. 122 "Sovyet yardımının tabii bir uzantısı olarak, 1 920 yazının başlarında gayri resmi Sovyet temsilcisi Verbov Ankara'ya gelmiştir.123 Bu sıralarda kaleme alınmış bir İngiliz istihba­ rat raporuna göre, "Verbov, Yeşil Ordu kampanyasının son düzenlemelerini yapmak üzere Sovyet Hükümeti tarafın­ dan gönderilmiş bir denetçidir." 124 Daha önce Harkov' da Halk Komiseri olan Verbov, Ankara' da hükümet çevresine girmeye çalışmıştır. Halide Edip Adıvar, Verbov'un "kendi imanına çevirmek için" açık propaganda konuşmaları yap­ hğını, sayısız Sovyet propaganda broşürü getirdiğini, kay­ detmektedir. 125 Dr. Harris ise, Verbov'un sayesinde, Şerif Manatov'un işinin kolaylaştığını önesürmektedir. 126 Ankara'daki ilk Sovyet resmi temsilcisi Upmal Angars­ ki' dir. 127 Sovyet Sefareti' nin Başkatibi sıfatıyla, Ateşemiliter Oruç Ali, Tercüman Palakof ve iki kadın sekreter ile ne ol185


dukları anlaşılamayan 1 9 kişiden müteşekkil Elçilik heyeti­ nin ilk kademesine başkanlık yapan Upnal Angarski, Mos kova' dan 2 Temmuz 1 920'de hareketle, beraberlerinde Hal i l Paşa v e Legran olduğu halde, 20 Temmuzda Baku'ya gel­ miştir.128 Sovyet heyeti, Beyazıt' da telgraf görevlileri bırak­ mak suretiylel29 27 Ağustosta Karaköse'ye varmıştır.130 2 Eylül' de Hasankale'ye ulaşan Sovyet heyetinin burada "En­

ternasyonal Marşı" okuyarak propagandaya başlaması, Ka-­ zım Karabekir Paşa'nın tepkisini mucip olmuştur.131 Ayrıca, İsmet Bey (İnönü), Sovyet heyetinin davranışlarına çok seri

bir üslUpla temas ederek, Karabekir Paşa' dan Beyazıt' a bı­ rakılan telgraf görevlileri ve rnakinasının derhal geri alın­ masını istemiştir: "Gelen Rus hey' eti bir sefaret heyeti değil, ülkemizde teşkilatlanma ve inkılapla ülkenin idaresini ek _ almaya vazifelendirilmiş bir hey' et manzarası vermekte­ dir."132 Beraberinde B.M.M.'ne Sovyet yardımı olarak 400 kilo altın getiren Angarski, bu durumu bir imtiyaz sayarak, Kazım Karabekir Paşa'ya ideolojik telkinatta ve emrivaki­ lerde bulunmaya kalkışmışsa da cevabını alarak yoluna de­ vam etmiştir.133 Sovyet heyeti Ankara'ya 4 Ekim 1 920 tari­ hinde gelmiştir.134 Upmal Angarski, daha Eylül' de Erzu­ rum'da bulunurken, Doğu Cephesi Kumandanı Karabeki:r'e, Türkiye Komünist Partisi'nin legal bir teşkilat olarak kabulünü arzu ettiğini açıkça belirtmişti. Sovyet heyeti, Ankara'ya gelir gel­ mez, vakit kaybetmeden işe koyuldular. ... Na­ zım ve yoldaşlarının gösterdikleri faaliyetler­ den ötürü herhalde büyük miktarda para almış 1 86


1

�· r

olan Yeşil Ordu' nun tövbe tutmayan, pişmanlık bilmeyen kanadıyla ilişki kurdular. Yeşil Ordu içinde Sovyetlerin yeraltı münasebetlerini per­ çinledikleri kişiler arasında Ethem ve Arif Oruç vardı. Üstelik Ankara Hükümeti'nin protesto­ suna rağmen, Sovyet elçilik heyeti, Oruç'la olan temasını sürdürdü_135

Birinci Dönem B.M.M. azalarından Osmanzade Hamdi ,Bey, "Rusya'nın Elçi vekili ve müsteşarı Opmal yoldaş, An­ kara Hamamönü'ndeki Elçiliğin kapılarını ardına kadar aç­

b. Burası, her çeşit insanların uğrak yeri oldu. Kapıdan çı­

kanlar, ceplerine konan akçanın miktarını yoklamaktan : kendilerini alamıyorlardı" demektedir.136 Gerçekten de, 'B.M.M.'de ve Ethem'in Kuva-yı Seyyaresi'nde teşkilat ku­ ran Upmal Anga:ı;ski, kısa sürede Hükumetin başına dert ol­ muştur. 137

Yeşil Orducuların Ankara İstiklal Mahkemesi'ndeki ifa­ deleri, onların Sovyet sefareti ile ne ölçüde içli-dışlı olduk­ larını ort�ya koymaktadır.138 Sovyet Sefaretindeki yemekli­ iÇkili toplantılara katılan Yeşil Ordu yöneticileri sayesinde, Sovyet yöneticileri, Büyük Millet Meclisi'nin hafi celselerin­ deki konuşmalar ve alına'n kararJar ile ilgili her türlü bilgi­ yi günü gününe elde etmişlerdir.139 Mustafa Kemal Paşa, Tokat Meb'usu Nazım Bey ile ilgili olarak Meclis'in 1 Şubat 1 921 tarihli celsesinde (hafi) yaptığı konuşmada, Çiçerin'in Bekir Sami Bey' e sözlerini kaynak göstermek suretiyle, "ih­ barat maatteessüf içimizden çıkıyor" demiştir.140 Mustafa Kemal Paşa'ya göre, Nazım Bey "ecnebi mehafiline casus187


luk etmektedir."141 Yeşil Orducuların Sovyet Sefareti ik• olan ilişkileri, Meclis' de sık sık gündeme getirilmiştir. Me­ sela, Sinop Meb'usu Şevket Bey, konu ile ilgili uzun konu;;-· masının son kısmında, Yeşil Ordu müessislerinden bazıları­ na şu isnatlarda bulunmuştur: . . . İkincisi; bu, Rus Sefarethanesiyle alaka peyda etmiştir. Bundan dolayı da tevsii tahki­ kata lüzum görmedik. Fakat elimizde delail mevcuttur. Bunlar da bir takım raporlarla ifa­ dattan ibarettir. Nazım Bey ve Mehmet Şükrü Bey ve Şeyh Servet Efendilere isnat olunan bu hafiyelik cürmünü . . . Bittabi kendilerinin Rus Sefarethanesinden maaş alarak Meclisteki mü­ zakereden haberdar etmeleri ve bu sırf Bolşe­ vikliğin memlekette teşkili için yapılan bir hare­

kettir.142 Upmal Angarski'den sonra, Sovyet Rusya'nın Ankarn nezdindeki ilk Büyük Elçisi Budu Mdivani, beraberindl• Mustafa Suphi ve kalabalık bir heyet olduğu halde, 28 Ara­ lık 1920' de Kars' a gelmiştir.143 Derhal ideolojik prop a gand a çalışmala:ına girişen Mdivani ve heyeti, Ankara'ya 1 8 Şuba t 1921'de varabilmiştir.144 Mdivani, kendisinden önce Şerif Manatov'un Sefaret delaletiyle cezasının hafifletilerek sınır­ dışı edilmesi .olayını, Sovyet misyonunun prestijine hamlet­ miş olacak ki, Yeşil Ordu Cemiyeti'nin T.K.P. hizbiyle per­ vasızca ilişki kurmuştur.145 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Ankarc:ı Hey'et-i Merkeziyesi'nden, Meclis Matbaasının Müdürü Fe­ ridun Kandemir, Ankara'nın o günlerini tasvir ederken, " . . .

188


güne kadar hemen hemen yalnız beşibirlik altınlarla, kulplu gümüş mecidiyeler üzerinde köylülerle iş yapan ya­ lwdi sarrafları, artık çil çil altın rublelerin envamı sayar, bo1.ar olmuş!ardı" demektedir. 14 6

o

ne

Hiç şüphe yok ki, Mustafa Kemal Paşa, Sovyet Sefareti­ girip çıkanları başıboş bırakmamıştır. Vala Nureddin,

hatıralarında, bu konularda istihbarat sağlayan Türk görev­ l ilerinden bahsetmektedir.147 İstiklal Mahkemelerinde, delil olarak -kısmen- bu görevlilerin raporlarına atıfta bulunul­ muştur. 148 Yeşil Ordu Cemiyeti, (legal) T.K.F. ve Türkiye Halk İşti­ rakiyun Fırkası' na dönüştükten sonra, T.H.İ.F. yöneticileri, Milli Mücadele'nin sonuna, yani bu partinin kesin olarak kapatıldığı 12 Eylül 1 922 tarihine kadar, Sovyet Sefareti ile bağlarını muhafaza etmişlerdir. Falih Rıfki Atay, Kurtuluş adım taşıyan eserinde, Atatürk'ün herhangi bir komünisti

nasıl değerlendirdiğini şöyle anlatır: Atatürk, böyle birinin mecliste olduğunu bildiği için; - Dikkat ediniz, aramızda komünist var, demezdi de: - Casus var, derdi.149

189



BEŞİNCİ BÖLÜM



YEŞİL ORDU CEMİYETİ'NİN KAPATILMASI Yeşil Ordu Cemiyeti Katib-i Umumisi ve Tokat Meb'usu Nazım Beyin, Mustafa Kemal Paşa'ya rağmen, Halk Zümre­ sini teşkil eden mebusların kenetlenmiş oylarıyla Dahiliye Vekili seçilmesi, Milli Mücadele dönemi Türk siyasi hayatı­ nın en önemli olaylarından biridir. 4 Eylül 1 920 tarihinde yapılan bu seçim, Yeşil Ordu'nun siyasi iktidar üzerindeki .1ğırlığmı ortaya koyarken? İkinci Yozgat isyanını bastırmak üzere Yozgat'a giden Çerkez Ethem'in cemiyete dahil edil­ mesi olayı da bu ağırlığın perçinlenmesine sebep olmuştur.! Arka arkaya cereyan eden bu iki gelişme karşısında Mustafa Kemal Paşa, sadece Nhım Beyi vekillikten istifa l'ttirmekle kalmamış. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin "tatil-i faali­ yet" kararı alarak kapanmasını emretmiştir: . . . Bu cemiyetin, muzır bir şekil ve mahiyet aldığına kani' oldum. Derakap lağvı cihetini düşündüm. Tanıdığım arkadaşları tenvir ettim. Nokta-i nazarımı söyledim, icabını yaptılar. Fa­ kat, ... Hakkı Behiç Bey, Cemiyetin lağvı hak­ kındaki teklifimin gayrikabili is'af ve tatbik ol­ duğunu söyledi. Ben lağvettiririm, dedim. Bu193


nun da gayrikabil olduğunu ve çünkü vaziyetin tahminden daha büyük ve daha kavi olduğunu ve bu Cemiyeti tesis edenlerin nihayete kadar, maksatlarından ayrılmayacaklarına dair yekdi­ ğerine söz vermiş olduklarını, bir vaz'ı mahsus ile ifade etti. Vakayi gösterdi ki, biz bu hafi ce­ miyetin men'i faaliyetine çalıştığımız halde mu­ vaffak olamadık. Cemiyet rüesasının bir kısmı ki, Reşid, Edhem, Tevfik biraderler başta bulu­ nuyorlardı; faaliyetlerine, ve bu defa bittabi, tamamen menfi ve aleyhtarane bir tarzda, de­ vam eylemişlerdi, Eskişehir' de çıkarttıkları (Ye­ ni Dünya) gazetesi ile de, fikir ve maksatlarına, mütecavizane bir surette neşrettiriyorlardı. 2 Mustafa Kemal Paşa'nın bu kesin emri üzerine, Umumi Merkez azaları, muvakkat ta til kararı almışlar, Ankara Ml'r kez Heyetini de Konya Meb'usu Refik Bey marifetiyle b u karardan haberdar etmişlerdir.3 Sadece Nazım Bey, arka daşlarını Mustafa Kemal Paşa'ya "yardakçılık etmekle" i l ham ederek, karara karşı çıkmıştır. 4 Muvakkat tatil kararın dan iki gün sonra, Yunus Nadi ve Nazım Bey, Mustafa KP

mal Paşa'yı ziyaret ederek, faaliyete devam iznini almışlar dır.s Yunus Nadi ise, "Mustafa Kemal Paşa Hazretlerin i ıı Yeşil Ordu hakkında verdikleri emir, faaliyeti tatil emrid i r ve b u emir muvakkat değil, kat'i idi. Öyle d e yapılmıştır" demektedir.6 ·

Yeşil Ordu içindeki (hafi) T.K.P. hizbinin "tatil-i fa <ı l i yet" kararına muhalefeti, "mebuslar solu"nda bölünmen i n 194


başlangıcını teşkil etmiştir. Mustafa Kemal Paşa, bu bölün­ menin üzerine giderek, (legal) Türkiye Komünist Fırka- · sı'nın kurulmasını emretmiş tir. 1 8 Ekim 1 920'de resmen or­ taya çıkan T.K.F'nın kurucuları arasında, Yeşil Ordu Cemi­ yeti'nin Umumi Merkezi'nden şu mebuslar bulunmaktadır: Yunus Nadi (Abalıoğlu), Hakkı Behiç (Bayiç), Refik (Koral­ tan), Eyüp Sabri (Akgöl) ve İbrahim Süreyya (Yiğit) .7 Mustafa Kemal Paşa'nın, "Müteşebbis Hey'eti ve otuz kişiden mürekkep umumi Merkezi" olan Türkiye Komünist Fırkası'nı kurdurmaktan gayesi çok yönlüdür. En önemlisi, "Yeşil Ordu" gailesi tatbikatta bertaraf edilmiş olacak; haki­ ki komünistlerle, onlara destek sağlayanlar arasındaki men­ faate dayalı bağlar kendiliğinden kopacaktır. İ kincisi, Halk Zümresi fonksiyonunu kaybederek dağılacaktır. Ü çüncüsü ise, B.M.M-T.K.F. işbirliğine Sovyet yöneticilerini ikna yolu ile yardımın akışı sağlanacaktır. Büyük Millet Meclisi 'nden 85'e yakın mebusun dahil olduğu önesürülens Türkiye Komünist Fırkası, Mustafa Ke­ mal Paşa'nın komünizme karşı mücadele stratejisinde önemli bir yere sahiptir. Mustafa Kemal Paşa, devlet otori­ tesinin üstünde demoklesin kılıcı aisali duran Çerkez Et­ hem'i, hakiki komünistlerden ayırmak gayesiyle bir mek­ tup yazmış; T.K.F.'na üye olmaya davet ederken, "Seyyare­ i Yeni Dünya" gazetesinin T.K.F.'nin resmi yayın organa ol­ ması için Ankara'ya naklini İstemiştir.9 Çerkez Ethem'in bu davete icabet etmesiyle, Yeşil Ordu'dan artakalan (hafi) T.K.P. yöneticileri, büyük bir darbe yemişlerdir.

1 95


Mustafa Kemal Paşa, T.K.F.'nın Yeşil Ordu modeline dönüşmemesi için lüzumlu bütün tedbirleri almıştır. Komü­ nizme ve komünist teşkilatların mevcudiyetine kesinlikle karşı çıkan Fevzi (Çakmak), Ali Fuad (Cebesoy), Kazım (Özalp) Paşalarla, Rafet (Bele) ve İ smet (İ nönü) Beyler de T.K.F.'na aza kaydedilmiştir.ıo Böylece uçlar arasında bir denge, uzlaşma tesis olunmuştur. Yeşil Ordu'dan arta alan Nazım Bey ve Şeyh Servet Efendi, T.K.F.'nın daveti bir emrivakı kabul ederek, tavır al­ mışlardır. Bu iki Yeşil Ordu yöneticisi, T.K.F. ile ilişkilerinin bulunmadığına dair, Yeni Gün ve Yeni Dünya gazetelerine ilan vermişlerse de, izin alınmadığı gerekçesiyle bu ilanlar yayımlanmamıştır.ıı Bunun üzerine, cemiyetin Ankara Merkez Heyeti'nin de iştirakiyle yapılan bir toplantıda, res­ mi fırka teşkili kararlaştırılmış ve "Türkiye Halk İ ştirakiyun Fırkası"nın kuruluşu bir Beyanname12 ve Tamim13 ile ka­ muoyuna duyurulmuştur. T.H. İ .F.'nin Tamim'inde, "Yeşil Ordu ve Hafi Türkiye Komünist Partisi teşkilatlarına" sesle­ nilmekte, bu iki kuruluşun "Rusya Komünist 'Bolşevik' Fır­ kası programının" esasları dahilde birleştikleri kaydedil­ mektedir. Tamim'in altında ise, Yeşil Ordu'nun mühürü ile, Katib-i Umumi Nazım ve Mümessil Salih Hacı oğlu imzala­ rı bulunmaktadır.14 Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası'nın 7 Aralık 1 920'de le­ gal olarak kuruluşuyla, Yeşil Ordu'nun fiili varlığı sona er­ miştir, özellikle Çerkez E them kuvvetlerinin tenkil edildiği sırada, Yeşil Ordu adı altında bir kuruluştan sözetmek im­ kansız hale gelmiştir. Bu arada, Çerkez Ethem lehine yayın

1 96


yapan Yeni Dünya'nın idarehanesi, Hükumet taraftarların­ ca tahrip edilmiştir (2 Ocak 1 921 ).15 Gazetenin sahibi Arif Oruç ve arkadaşları tutuklanmıştır.16 Operasyonlar devam etmiş; Merkez Ordusu Kumandanı Nureddin Paşa, Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Başkanlığı'na gönderdiği 1 9 . 1 . 1921 ta­ rih ve 647 sayılı şifre ile eski Yeşil Ordu, yeni T.H. İ .F. yöne­ ticileri hakkında suç duyurusunda bulunmuştur.17 Bunu değerlendiren Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Fevzi Paşa, Vekiller Heyeti Reislisine 24.1.1 921 tarihli bir tezkere gönde­ rerek, Bursa Meb'usu Şeyh Servet Efendi ile Tokat Meb'usu Nazım Beyin son faaliyetleri ile ilgili bilgi vermiştir.IS Tür­ kiye Büyük Millet Meclisi Hükumeti Reisi sıfatıyla Mustafa Kemal Paşa, konuyu adalete intikal ettirmiş ve Ankara İ s­ tiklal Mahkemesi Riyaseti'ne bir tezkere göndermiştir.19 Ankara İ stiklal Mahkemesi, gerekli tahkikat dosyasını tamamlayıp prosedürü yerine getirmek üzere, sanıkların teşrii mesuniyetlerinin kaldırılması talebiyle B.M.M' ne mü­ racaat etmiştir. 20 21 Mart 1 921 'de bu meb'usların dokunul­ mazlıkları kaldırılarak İs tiklal Mahkemesine sevkleri yapıl­ mıştır. 21 Ankara İstiklal M ahkemesi' nin 9 Mayıs 1921 tarih­ li kararı ile sanıklar çeşitli cezalara çarptırılmışlardır. 22 Bir daha da Yeşil Ordu'nun adı hiç duyulmamıştır.

197



SONUÇ

Yeşil Ordu Cemiyeti, yaklaşık altı ayı bulmayan faaliyet süresi içinde bir saman alevi gibi parlamış; ama geride iz bı­ rakarak sönüp gitmiştir. Kuruluşundan itibaren illegal faali­ yet gösteren (hafi) T.K.P., Yeşil Ordu Cemiyetini paravan kullanmak suretiyle gelişmiş; Yeşil Ordu'nun izini günü­ müze kadar getirmiştir! 1. Gerek sosyalist ve gerekse Marksist ideolojinin Ana­

dolu' da köklü bir geçmişi bulunmamaktadır.

Sözkonusu

ideolojilere, azınlık mensupları ve bir avuç Türk aydının­ dan başka "sempati" duyan bir Tqrk toplumundan bahset­ mek mümkün değildir. Dolayısıyla, gerek sosyalistler ve ge­ rekse Marksistler halka inmeyi başaramamışlardır. 2. 3 Aralık 1 9 1 7 tarihli "Doğu Halklarına Çağrı" ile baş­

layıp diğer resmi bildirilerle iyice açığa çıkan Sovyet Rus­ ya' nın Anadolu üzerindeki emelleri, başta askeri olmak üzere, siyasi, ideolojik ve ekonomik sebeplere yani "Mark­ sist emperyalizm"e dayanmaktadır.

199


3. Mustafa Kemal Paşa, Yeşil Ordu Cemiyeti'nin kum

luşunun en başından sonuna kadar olup-bitenlerden habl•r dardır, Sovyet Hükumeti ile yakınlık sağlanması ve arada

tek taraflı- ideolojik güven ortamının oluşması için Yeşil Or du Cemiyeti, -tabiri caizse- "yem" vazifesi görmüştür. Böy lece, Sovyet Rusya' dan silah ve mali yardımın başlayaca�ı,

hem de Batılı devletlere karşı kozumuz olacağı düşüncL•si ile Mustafa Kemal Paşa, Yeşil Ordu Cemiyeti'nin gayriresmi kuruluşuna gözyummuştur. 4. Yeşil Ordu Cemiyeti Umumi Merkezi'nin hepsi meb'us

olan 14 kişiden müteşekkil olınası, bu ideolojik akımın üst Sl'­ viyede tecriti içindir. Sözkonusu müteşebbis hey' et, cemiyeti n "tatil-i faaliyet" karan almasına kadar, halktan tamamiyle ko­ puk olarak faaliyetlerini sürdürmüştür. Bunlardan sadece To­ kat Meb'usu Nazım Bey ve Bursa Meb'usu Şeyh Servet Efen­ di, (hafi) T.K.P. ile işbirliği yapmak suretiyle, Umumi Mer­ kez'in tecrit politikasını ihlal etmişlerdir. 5. Yeşil Ordu Cemiyeti Marksist bir teşekküldür; am<ı , kurucuları itibariyle bir renkli mozaik görünümündedir: Garp emperyalizmine karşı şarkta necat gören saf vatanse­ verler, istikbalde geleceğini umdukları yeni rejimden men­ faat umanlar, Rusya'ya geçmiş olan Enver Paşa'yı bekleyen İ ttihatçılar ve kendini Marksist olarak nitelendirenler! . . İ çle­ rinde Marksizmin teorisinden anlayan bir tek kişi olmadığı, cemiyetin Beyannamesinden, Talimatnamesinden ve Ni­ zamnamesinden rahatlıkla anlaşılmaktadır. İslami renge büründürülmüş proto-komünizm, cemiyetin hakim ideolo­ jisidir ve bugünkü Marksistlerin başlıca alay konusudur.

200


6. Yeşil Ordu Cemiyeti, Haziran 1 920' de gayriresmi Sovyet temsilcisi Şerif Manatov'un Ankara'ya gelmesini müteakip, Mustafa Kemal Paşa'nın kontrolünden giderek çıkmaya başlamıştır. Cemiyetin Umumi Merkezi'ne girmesi mümkün olmayan Şerif Manatov, daha önce mevcut olan ama dağınık faaliyet gösteren Marksist grupları (hafi) T.K.P.' de toplayarak, bu kadroyla Yeşil Ordu Ankara ve Es­ kişehir Hey' et-i Merkeziyelerini teşekkül ettirmiştir. Şerif Manatov, bu suretle Yeşil Ordu yöneticilerinin meb'usluk­ tan doğan dokunulmazlık zırhı arkasına gizlenebilmiş; fa­ aliyetleri Yeşil Ordu adına yaparak esas teşkilatına gelişme sağlarken, Hükumet kontrolünden, bir süre uzak kalmayı başarmıştır.

7. Yeşil Ordu Cemiyeti, Mustafa Suphi'nin T.K . P. teşki­ latı, Komintern ve Ankara' daki Sovyet Sefareti ile maddi­ manevi ilişkiyi sonuna kadar muhafaza etmiştir. Yeşil Ord u

Cemiyeti'nin "tatil-i faaliyet" kararından sonra Türkiye Halk İ ştirakiyun Fırkası'nı kuran grup, Milli Mücadele'nin sonuna kadar, Sovyet Sefaretindeki toplantılara katılmış; Komintern'in kongrelerine delege göndermiştir. 8. Milli Mücadele süresince, Yunan birliklerinin ilerledi­ ği sıralarda Marksist faaliyetlerde tırmanış görülmektedir. Aksine, 1. ve il. İ nönü Zaferi sonrasında, yani B.M.M. Hü­ kumeti prestij kazanıp, otoritesini güçlendirdiği sıralarda, Marksist faaliyetler yeraltına çekilmektedir. Bu taktik, gü­ nümüze kadar devam etmiş; güçlü hükumetler döneminde

Marksist faaliyetler asgariye inmiştir.

201


9. Yeşil Ordu Cemiyeti, istiklal savaşımızın bütün şid­ detiyle sürdüğü günlerde, muntazam ordu teşkili çalışma ­ larına şiddetle karşı çıkmış; Kuva-yı Seyyare'nin başkaldır­ masına başlıca sebep olmuştur. Cemiyet yöneticilerinin bozgunculuğu, B.M.M. çalışmalarına da tesir etmiştir. Ana­ dolu Basını, üzerinde hayli müessir olan Yeşil Ordu Cemi­ yeti, birkaç yüzü geçmeyen mevcuduyla, Mustafa Kemal Paşa'ya ve B.M.M. HükCımeti'ni her fırsatta sabote etmek­ ten geri durmamıştır. 1 0 . Mustafa Kemal Paşa, Yeşil Ordu Cemiyeti'nin kapa­ tılmasında ilginç taktiklere başvurmuştur: Önce, Eylül 1 920' de cemiyetin "tatil-i faaliyet" kararı alıp dağılmasını istemiştir. Bu istek tepkiyle karşılaşınca, 18 Ekim 1 920' de (legal) T.KF.'nin kurulması için emir vermiştir. Yeni partide, Yeşil Ordu Umumi Merkezini teşkil eden azaların büyük bölümüne yer verilmiştir. Mustafa Kemal Paşa, T.K.F. üye­ leri arasına, komünizme şiddetle aleyhtarlığı ile tanınan Fevzi (Çakmak) Paşa, Ali Fuat (Cebesoy) Paşaları da dahil ederek parti içi d engeyi sağlamıştır. Mustafa Kemal Paşa, daha sonra Çerkez Ethem' e özel bir mektup yazarak, yeni partiye girmesini sağlamıştır. Böylece, Yeşil Ordu Cemiyeti, en güvendiği silahlı gücünü kaybetmiştir. Bu arada, Çerkez Ethem'in izniyle Seyyare-i Yeni Dünya gazetesi Ankara'ya taşınmıştır (matbaası ileride Hakimiyet-i Milliye gazetesine tahsis ed ilecektir) . T.H. İ .F.'nin 7 Aralık 1 920'de resmen ku­ rulması üzerine, önce B.M.M.'ne isyan eden Çerkez Ethem kuvvetleri tenkil edilmiş; sonra Yeni Dünya'nın yayın ha­ yatına -geçici olarak- son verilmiştir. Bu arada, başlarına ge­ leceklerini anlayan Nazım Bey ve Şeyh Servet Efendi, 202


T. H . İ . F.'nın tatil-i faaliyet ettiğine dair bir ilan yayınlamış1 .ı rsa da netice alamamışlardır. Bu arada Mustafa Suphi ve Pkibi Trabzon' da İ ttihatçılar tarafından öldürülmüş; dolayı­ !'> ıyla devletimiz önemli bir gaileden kurtulmuştur. Sıra Ka­ zım Bey ve arkadaşlarına gelmiştir. Ankara İ stiklal Mahke­ mesi' nin 9 Mayıs 1 920 tarihli kararıyla, bu grup üyeleri, 1 5 yıla kadar olmak üzere çeşitli hapis cezalarına çarptırmış­ la rdır. Batı dünyasının, komünizm ideolojisinin Sovyet Rus­

y a ' nın elinde nasıl dehşetli bir "yayılma" silahı olduğunu

tam olarak idrak edemediği, değerlendiremediği bir dö­ nemde, bu korkunç tehlike ile hiç de elverişli olmayan şart­ la r altında yüzyüze gelen ve ideolojik savaşın gerçekçi stra­ tejisini çizerek başarıyla uygulayan Mustafa Kemal Paşa, zaferinin en çok üç nesil sonra unutulacağını tahmin edebi­ lir miydi? Hatta, hatta gün olup "Atatürk özbeöz solcuydu, Marksistti" denileceğini . . .

203


DİPNOTLAR


BİRİNCİ BÖLÜM'ÜN DİPNOTLAR! 1.

Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam Mustafa Kemal 1919-1922, 2.

Cilt (Sekizinci baskı. İstanbul Remzi Kitabevi, 1 981), s. 345. Yeşil Ordu'nun efsanevi yönünü anlatan daha farklı yorumlar için bkz. Adan Sayılgan,

Türkiye'de Sol Hareketler (1871-1973) (Üçüncü baskı. İstanbul: Otağ Ya­ yınları, 1976), s. 1 67-1 68 1 Mahmut İhsan Özgen, T.K.P. ve Organize Genç­

lik Hareketleri (İstanbul; 14 Mayıs Vakfı Yayınları, 1982), s. 43-44; David Hotham, Türkler (İstanbul: Milliyet Yayınları, 1973), s.136. 2. Anadolu dışında hazır beklemekte olan "kurtarıcı" Yeşil Ordu ile il­ gili olarak birbirini tutmayan rivayetler için bkz. Gen. Ali Fuat Cebesoy.

Milli Mücadele Hatıraları (İstanbul; Vatan Neşriyatı, 1953), s. 451 ; Aclan Sayılgan, Solun 94 Yılı (1871-1965: Türkiye'de Sosyalist-Komünist Hareket­ ler) (Ankara: Mars M ., 1 968) s. 1 26-27; Aydemir, Tek Adam, s. 345. Ayrıca, yabancı dildeki kaynaklar için bkz. Enver Esenkova, "Le Communisme en Turquie", Est et Quest, No. 326 (16-30 Sent. 1964), s. 1 4-21, Lord Kinross,

Atatürk: A Biography of Mustafa Kemal, Father of Modem Turkey (New York: William Morrow, 1965), s. 247. 3. Enver Paşa Kumandasında Kafkaslarda hazırlanan bir süvari kuv­ vetinin de Yeşil Ordu namıyla Türkiye'ye geçip, Anadolu hareketine yar­ dımcı olacağı söyleniyordu, Enver Paşa kumandasındaki bu Yeşil Or­ du'nun İngilizlere karşı harbederek bütün İslam alemini Batı emperyaliz­ minin esaretinden kurtaracağı propagandası da yapılıyordu. "Dr. Fethi Te­ vetoğlu, Türkiye' de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler (1910-1960) (Anka­ ra: Ayyıldız M., 1967), s. 129. "Yeşil Ordu'nun efsane yanı, . . . Kafkasya' da Enver Paşa'nın bir İslam Ordusu kurduğu yollu propagandalar sırasında doğdu." Niyazi Berkes,

Türkiye'de Çağdaşlaşma (Ankara: Bilgi Yayınevi, 1 973), s. 432 Ayrıca, Yeşil Ordu ve Enver Paşa ilişkisini ihtiva eden değişik bilgiler bkz. Cebesoy, a.g.e., 3. 451 -452 1 Naşit Uluğ, Siyasi Yönleriyle Kurtuluş

Savaşı (İstanbul: Milliyet Yayınları, 1 973) s. 269; Prof.Dr. Yılmaz Altuğ, Türk İnkilap Tarihi (Beşinci baskı, İstanbul: Üçdal Neşriyat, 1 983), s.95; Hotham, a.g.e, S.136.

205


4.Kazım Karabekir, İ stiklal Harbimiz, (İstanbul: Türkiye B., 1 96!)) s.53 Mete Tuncay, Türkiye' de Sol Akımlar (1908-1925) (Üçüncü baskı t\ ı ı kara: Bilgi Yayınevi, 1978), s . 132. 5. Charles Hostler, Turkism and the Soviets (London: George Allı·ıı and Unwin, 1957), s. 152-153. Kafkasya'daki İslam Ordusu, Suriye Ceplw sinin çökmesi üzerine dağıtılmıştır. Buradaki birliklerimizin büyük böl i ı mü, Batum Üzerinden deniz yolu ile İstanbul'a geri çekilmiştir. Mondnı·. Mütarekesi'nden sonra 5. Kafkas Tümeni kara yolundan Batum'u terk l'I miştir. Dokuzuncu Ordu ise, "Evliye-i Selase" (Kars, Ardahan ve Batu ııı l kesin olarak 25 Ocak 1919'da çekilmiştir. Daha geniş bilgi için bkz Dr. Sı · lahattin Tansel, Mondros'tan Mudanya'ya Kadar 1. Cilt (Ankara; Ba�b,ı

kanlık Kültür müsteşarlığı Cumhuriyetin 50. Yıldönümü Yayınlan, 1 971), s. 57-60; Fevzi Çakmak, Büyük Harb'de Şark Cephesi Hareketleri (Ank.ı ra: 1956), s. 274; Türk İ stiklal Harbi 1 . Cilt (Ankara: Genel Kurmay Hilır Tarihi Başkanlığı Resmi Yayınları, 1966), s. 1 62-64 W.E.D. Allen ve Paul Muratoff, Nuri Paşa'nın komutasındaki İsliiıı ı Ordusu hakkında şu bilgiyi vermektedirler: " . . . Enver Paşa hiçbir zamilıı bu emellerinden (pan-turanizm) vazgeçmedi ve bunu İslam Ordusu'nuı ı yardımiyle gerçekleştirme ümidine kapıldı. . . . 6000 kişilik nizami Türl-. kuvvetleriyle Tatar gönüllü ve milislerinin meydana getirdiği 10,000 ki�i lik İslam Ordusu'nun kumandasını devralmak üzere Enver Paşa'nın üvı·v kardeşi Nuri Paşa Ganja'ya geldi." W.E.D. Allen ve Paul Muratoff, Kafka,, Harekatı, 1828-1921 Türk-Kafkas Sınırındaki Harplerin Tarihi

(Ankara

Gokur. R., 1966), s. 444-45. 6. Tuncay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 131; Hostler, Turkism and thl·

Soviets, s. 152-155.

7. Tansel, Mondros'tan Mudanya'ya Kadar, s. 57-60 (1. Cilt); Türk İ s­

tiklal Harbi 1. Cilt, s. 162-64. 8. Karabekir, İ stiklal Harbimiz, s. 571 -572.

9. Mustafa Kemal Paşa, Birinci Dünya Savaşı'ndan mağlUp çıkmamı­ zın müsebbiplerinden biri olmasına rağmen Enver Paşa'nın, Anadolu'dil ki etkisini, özellikle eski ittihatçılar üzerindeki etkisini çok iyi bilmektedir. Bu açıdan Milli Mücadele dönemi boyanca, Enver Paşa'nın Anadolu'y.ı

206


girmemesi için her türlü tedbiri aldırmıştır. Hatta, Eylül 1919'da Sivas Kongresi'nde "yemin" metnine "İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin diriltilme­ sine çalışmayacağıma ... " ibaresini eklettirmişse de, Büyük Millet Mecli­ si'ndeki mebuslar, kesinlikle Marksist olmamalarına rağmen, sırf Enver Paşa Sovyet Rusya' da "sol" nitelikli fırka kurdu diye, Yeşil Ordu Cemiye­ ti'ne girmişlerdir ya da "Halk Zümresi"nde yer almışlard ır. Sözkonusu it­

tihatçı mebusların bu konudaki faaliyetleri için bkz, il. Bölüm ye IV. Bö­

lüm. Enver Paşa taraftarı ittihatçıların propaganda faaliyetleri için diğer

önemli kaynaklar: Gen. Sami Sabit Karaman, İstiklal Mücadelesi ve Enver

Paşa - Trabzon ve Kars Hatıraları: 1921-1922 (İzmit: 1949), s. 26-33; Ayde­ mir, Tek Adam Il. Cilt, s. 370 ve 389; Berkes, Türkiye' de çağdaşlaşma, s. 432-34; Tuncay, Türkiye' de Sol Akımlar, s. 1 06-61 . 10. Hakimiyet-i Milliye Gazetesi, Heyet-i Temsiliye'nin yayın organı olarak, 10 Ocak 1920' de Ankara'da neşir hayatına başlamış, Milli Mücade­ le dönemi boyunca Hükumetin sözcülüğünü yapmıştır. Gazetenin Musta­ fa Kemal Paşa'nın özel kontrolü ve ilgisi altında neşir hayatını sürdürdü­ ğü bilinmektedir. Başlangıçta hafta da iki sayı neşredilen gazete, 16 Şubat 1921'den itibaren -Cumartesi hariç- günlük olarak çıkarılmıştır. Dış haber­ lere d'ldukça geniş yer ayıran gazetenin yazı kadrosunda, Ağaoğlu Ahmet, Dr. Adnan (Adıvar), Yusuf Akçura, Dr. Tevfik Rüştü, Ruşen Eşref, Mahmut Saat, Hüseyin Ragıp gibi dönemin popüler şahsiyetleri bulunmaktadır. "Hakimiyet-i Milliye" hakkında daha geniş bilgi için Dr. İzzet Öztop­ rak, Kurtuluş Savaşında Türk, Basını (Mayıs 1919-Temmuz 1921) (Anka­ ra: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1981), s. 1 1 -12. 11. "Bolşevizm ve Avrupa", Hakimiyet-i Milliye Gazetesi (28 Kanu­ nusani 1 336), No. 5, s. 2. 12. "Alem-i İslam", Hakimiyet-i Milliye Gazetesi (29 Mart 1 336), No. 1 8, s. 2. 13. Hakimiyet-i Milliye Gazetesi (3 Haziran 1 336), No 35, s.4. 14. Erzurumlu Kardeşlerimize", Hakimiyet-i Milliye Gazetesi (2 Ağustos 1 336), No, 52, s. 3. 1 5. Karabekir, İstiklal Harbimiz, s. 729. Daha sonra, 30 atlıdan mü­ rekkep ikinci bir birlik daha Ankara'ya gönderilmiştir. Resmi muhaberatta

207


bu birlikler, "Erzurum Kuvayı Milliyesi" diye anılmıştır. Kazım Karabekir Paşa'nın 22 Haziran 1920'de yola çıkan İkinci Erzurum Kuvayı Milliyesiy­ le ilgili olarak Sivas'taki 3. Kolordu Kumandanlığına yolladığa 24 Haziran 1336 (1920) tarihli yazı, Harb Tarihi Belgeleri Dergisi'nin 72'nci sayısında yayınlanmıştır. Bkz. Harb Tarihi belgeleri Dergisi No. 72 (Mart 1975), Bel­ ge No. 1 562 16. Tuncay, Türkiye'de Sol Akımlar. s. 132; Karabekir, İstikl al Har­

bimiz, s. 646-47 1 7. Yeşil Ordu Müfrezesinin kumandanı Cafer Bey, Erzurum'un Ebu­ hindi köyünden olduğu için "Ebülhindili Cafer" adıyla da anılmaktadır. İttihat ve Terakki Partisi döneminde Teşkilat-ı Mahsusa' da önemli görevler alan Cafer Bey, bu teşkilatın kurdurmuş olduğu "Dağlar Alayı"nın başın­ da, özellikle Oltu Şura Hükumeti döneminde büyük hizmetleri görülmüş­ tür. Cafer Beyin Oltu' daki hizmetlerini, T.B.M.M. Birinci Dönem mebusla­ rından Yasin Haşimoğlu, hatıralarında anlatmaktadır: (baz.) Süreyya H, Şehidoğlu (Cumhuriyetin 50. Yıldönümü Armağanı), s. 21-22. Kazım Karabekir Paşa; Mustafa Kemal Paşa'nın Erzurum'a gelişinde Cafer Bey ile temas edip, Ali Galip ile ilgili olarak özel bir vazife verdiğini zikretmektedir: Karabekir, İstikl a l Harbimiz, s. 84. Yeşil Ordu müfrezesinin ya da diğer adıyla Erzurum Kuva-yı Milliye­ si'nin kumandanı, eski ittihatçı Cafer Beyin sonradan "komünistliği ciddi­ ye aldığına" dair bir vesikaya, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Arşivindeki bir mektupta (No. 3072), rastlamaktayız. Muhteme­ len Erzurum Valisi Hamit Bey tarafından kaleme alınan mektupta, "B.M.M. Reisi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine, Mustafa Suphi'nin takar­ rubu ve Ankara' dan Cafer'in hemşehrilerine: 'Serian bolşevik olun, kesi­ niz, kırınız, herkesi sizin seviyenize indiriniz' gibi hezeyanlara muhtevi gönderdiği mektup, Erzurum halkını fevkalade galeyana ve harekete getir­ miştir. . .. " denilmektedir. Söz konusu mektubun !atin harfleri ile yazılmış metni için bkz. Dr. Semi Çoruhlu, "İstiklal Savaşında Komünizm Faaliyeti - Tefrika No: 1 6, "Yeni İstanbul Gazetesi (16 Temmuz 1 966), s. 4. En seçkin vatansever ittihatçıların vazife aldığa Teşkilat-ı Mahsusa'nın güzide men­ suplarından biri olan Cafer Beyin "komünistliği ciddiye aldığına" dair bir

208


başka vesika bulunmamaktadır. Sözkonusu mektup, Anadolu' daki Milli Mücadeleyi bir komünist ihtilale dönüştürmek iddiasıyla gelen Mustafa Suphi'nin ortadan kaldırılmasına "gerekçelerden biri olarak" Cafer Beyin ml•ktubunu öne sürmektedir ki, Cafer Beyin bir tek mektupla Erzurumlu­ ları galeyana getirmesi düşünülemez bile, Kaldı ki, Cafer Bey, Mustafa Kemal Paşa'ya ve B.M.M. Hükümeti'ne sonuna kadar sadık kalmış ve hiz­ met etmiştir.

Ayrıca, Cafer Beyin 1 0 Teşrinisani 1936'da ( ] O Kasım 1 920) Cemal Pe­

şa'ya göndermiş olduğu "bir mektuptan da anlaşalacağı üzere, bu eski it­ tihatçı, basit manada bir "kabadayılar reisi" değildir; "Tarihi Mektuplar", Tanin Gazetesi, ( 1 2-13 Şubat 1 945). Aynı tefrikada, 20 İkinci Teşrin 1944 günlü sayıda basılan bir grup resminin resimaltında, "Teşkila't-ı Mahsusa kumandanlarandan Cafer" ibaresi yer almaktadır. Yine aynı tefrikanın 10 Ocak 1945 tarihli bölümünde, Cafer Bey' in tek başına bir resmi "1 334 sene­ sinde Dağlar Kumandanı Cafer" resimaltı yazısı ile yayınlanmıştır. 1 8. Karabekir, İstiklal Harbimiz, s. 646-47 ve 729. 1 9. Cafer Bey hakkında derli-toplu bilgi için bkz. İhsan Birinci, "Milli Mücadela İçin Kurulan Önemli Cemiyet ve Çeteler", Hayat Tarih Mecmu­

ası. Sayı: 81 (1 Ekim 1 971 ), s. 29. 20. Hakimiyet-i Milliye Gazetesi, (5 Ağustos 1336), No. 53, s. 2. Söz konusu müfreze, 1920 Ağustosunda ((8 Ağustos-23 Eylül 1920) ikinci Düz­ ce İsyanının bastırılmasına karışmıştır: Şerif Güralp, İstiklal Savağmm İç­ yüzii (İstanbul: 1 958), s. 66, ayrıca s. 70 ve 80. 2 1 . Karabekir, "Ne gariptir ki, bizim (Yeşil Ordu) Ankara' ya gittiği sı­ rada, oradaki akıllılar da bu isimde bir cemiyet kurmuşlar . . . " demektir: Karabekir, İstiklal Harbimiz, s. 647. 22. Rasih Nuri İleri, Atatürk ve Komünizm (İstanbul: May Yayınları, 1 972) s. 70. ' 23. Harb Tarihi Vesikalan Dergisi, Sayı: 15 (Mart 1 956) (Vesika No. 392). 24. Harb Tarihi Vesikalan Dergisi. Sayı: 23 (Mart 1 958) (Vesika No. 587). 25. Harb Tarihi Vesikaları Dergisi, Sayı: 23 (Mart 1953) (Vesika No. 586). 26. Harb Tarihi Vesikaları Dergisi, Sayı: 26 (Aralık 1 958) (Vesika No. 666).

209


27. İleri, Atatürk ve Komünizm, s. 81 . 2ı:s. 28"Karabekir, İstiklal Harbimiz, s. 543. 28. Karabekir, İ stikl a l Harbimiz, s. 543. 29. Karabekir, a.g,e., s. 571 -72. 30. Karabekir, a.g,e., s. 573. 31. Karabekir, a.g,e., s. 583 32. Karabekir, a.g,e., s. 596 33. Denikin, Çarlık taraftan Beyaz Rus Generallerinden biridir. Vran­ gel, Yüdeniç, Kolçak gibi Beyaz Rus Generalleri ile birlikte, komutası altın­ daki askerlerle Sovyet Kızılordusu'na karşı savaşmıştır. İngiltere ve Fran­ sa'nın yardımları kesilince, mağlup olarak ülkesinden kaçmıştır. 34. Stefanos Yerasimos, Türk Sovyet İlişkileri - Ekim Devriminden

"Milli Mücadele"ye (İstanbul: Gözlem Yayınları, 1 979), s. 115. Yerasimos, "sancağı kırmızı zemin üzerinde yeşil bir haç olan bu hareketin ne İslam­ lıkla ne Dağıstan'daki hareketle ne de Anadolu ile bir ilgisi vardır. Ancak 1 920 yılının başında Kızılordu ile Karadeniz kıyısında bağlantı kurmak umudunda olan Anadolu bu hareketle yakından ilgilenmiş, ancak bunun niteliğini propaganda amacıyla bir İslam 'hareketi olarak yansıtmıştır" de­ mektedir (s. 1 1 5, dpn. 1 1 3). 35. Makhno hakkında geniş bilgi için bkz. E. H. Carr, The Bolshevik

Revulation 1917-1923 (New York: Macmillan, 1 96 1 ), Vol. 3, s. 302-304. 36. Aydemir, Tek Adam, s. 343-44. Ayrıca bkz. Altuğ, İnkılap Tarihi, s. 95. 37. "Birinci Dünya Savaşı'nda Avusturya-Macaristan ordusu safların­ da savaşırken esir düşen Çekoslavak asker ve subayları 1918 yazında Ural bölgesinde ayaklanıp karşı devrimci güçlerin saflarına geçmişlerdir. İlk olarak bunlara karşı savaşmak için meydana getirilen Müslüman-Türk halktan kurulu Kızıl ordu birlikleri daha sonra Anadolu' da yayılacak olan Müslüman Kızılordu-Yeşilordu efsanesinin bir kaynağını oluştururlar": Yerasimos, Türk Sovyet İlişkileri, s. 1 02, dpn. 2. Niyazi Berkes ise, Rusya'daki Yeşil Ordu hareketini daha farklı bir te­ mele dayandırmaktadır: "O zaman Çarlık Rusya'sını çökertmek için içer­ de ayaklanmalar çıkartma projesinin bir tanesi Ukrayna' da isyan çıkaracak

210


Ukraynalı. ve Kafkaslı gönüllülerden derlenecek bir ordu kurulması proje­ siydi. Yeşil Ordu işte bu gerçekleşmemiş olarak kalan ordunun adıdır". Bu iddianın kaynağını Berkes belirtmemektedir: Berkes, Türkiye'de Çağdaş­

laşma, s. 432. 38. v��'lsimos, Türk Sovyet İlişkileri, s. 1 1 5. 39. S c; C.B. Bilimler Akademisi, Ekim Devrimi Sonrası Türkiye Tari­

hi 1 (İstanb..ıı Bilim Yayınlan, 1978), s. 52. 40. Cemal Kutay, Çerkez Ethem Dosyası 1 (İstanbul: Boğaziçi Yayın­ ları, 1 973) s. 72. 4 1 . Hüsamettin Ertürk (Yazan: Samih Nafiz Tansu), 2 Devrin Perde

Arkası 31 . (İstanbul: Pınar Yayınevi, 1964),

s.

42. Mirza Bala, "Sovyetlerde Nasyonel-Komünizm ve Kızıl Turan Ef­ sanesi", Dergi. Sayı: l O (1 957), s. 12. 43. 1917 Sovyet İhtilalinden sonra Kınm' da kurulan Türk Cumhuriye­ tinin kısa bir istiklal döneminden sonra Kızılordu birliklerinin istilasıyla yıkılması üzerine, milliyetçilerin sol kanadında temayüz eden Veli İbra­ him, Sovyet yöneticilerince, Kırım Sovyet İcra Merkez Komitesi Reisliğine getirilmiştir. Kırım Türklerinin hak ve hukukuna sahip çıktığı ve milleti için şahsiyetli bir politika takip ettiğinden, "burjuva milliyetçisi" olmakla suçlanarak, Mayıs 1928'de kurşuna dizilmek suretiyle idam olunmuştur. Veli İbrahim hakkında geniş bilgi için bkz. Müstecib Ülküsal, Kınm Türk­

Tatarları (İstanbul: 1980), s. 234-35 ve 243-49. Ayraca, Veli İbrahim'in Kı­ rım'm Cumhuriyet döneminde ilerigelen Türk milliyetçileri ile birlikteki resmi ile idam kararının verildiği son duruşmadaki resmi için bkz. Necip Abdülhamitoğlu, Türksüz Kınm-Yüzbinlerin Sürgünü (İstanbul: Boğazi­ çi Yayınları, 1974), s. 32 ve 36. 44. Neriman Nerimanof, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin 27 Nisan 1 920'de Kızılordu istilası ile yıkılması üzerine kurulan Sovyet Cumhuriye­ tin ilk devlet başkanıdır. 45. Ziynetullah Nuşirevan ve Şerif Manatov için bkz. Bölüm IJI. 46. Nurettin Agat, "Kırım Yeşilleri Üzerine 1918-1 920", Emel, Sayı: 114 (Eylül-Ekim 1979), s, 27-28.

211


Agat'ın söz konusu makalesine Aziz Bozgöz tarafından yazılmış olan cevabi yazıda, "Yeşiller" Teşkiliitının kayda değer bir kuvvete sahip bulun­ madığı kaydedilmektedir: Aziz Bozgöz, "Kırım'da Yeşiller Teşkilatı Hak­ kında", �Il1ttl · Sayı: 1 1 6' (Ocak-Şubat 1 979), s. 6-12. 47. Sovyet yöneticileri, Almanya'dan 1 920 başında ayrılarak Mosko­ va'ya geçen Enver Paşa'yı "Ali Bey Misyonu" adayla tesmiye ederek, her türlü diplomatik imtiyazı vermişlerdir. O sıralarda Moskova' da bulunan Büyükelçimiz Ali Fuat Cebesoy, Sovyet yöneticilerinin, Enver Paşa ve ar­ kadaşlarına göstermiş olduğu kolaylıklara ve yardımları şöyle değerlen­ dirmektedir: " . . . Bu zevatın ... Osmanlı hükumetini idare ettikleri vakit Pan İslam ve Turanizm siyasetini güttüklerinden İslam aleminde ve Şark milletleri nezdinde şöhretleri, ve nüfuzları vardı. Sovyet Rusya hükumeti bunlardan iki bakımdan istifadeyi düşümüştü. Biri, mütereddit durumda bulunan İs­ lam alemi ile Şark milletlerine Enver Paşa, ve arkadaşları vasıtasıyla istik­ lal ve hürriyet vereceğini yadederek hem Orta Asya' da ve Hindistan' da İn­ giliz emperyalizmi ile mücadeleyi temin ve hem de Rusya ülkesinde kuru­ lan Bolşevik rejimini takviye eylemekti. Diğeri ise, Enver Paşa ve arkadaş­ larının Türk ordusunu takviye maksadiyle Aradolu'ya götürecekleri Azer­ baycan piyadeleri ile' Kafkas süvarilerinin arkasında Üçüncü Enternasyo­ nale bağlı ve kendilerinin vücude getirdikleri Türk komünist partisinin, teşkilatını Anadoluya sokarak Ankara hükumeti ile Enver Paşa ve taraftar­ ları arasında çıkması muhtemel ihtilaflardan faydalanmak, Anadolu' da da Kafkaslarda ve Ukrayna'da olduğu gibi bir Türk Şuralar hükumeti kur­ maktı. Bu hükumet, tabiatiyle Moskova'nın nüfusu altına girecekti. Bu su­ retle Anadolu'nun milll mukavemetini İngiliz Emperyalizmine ve bütün Avrupalılara karşı kendi kozu gibi kullanacak ve gösterecekti". Gen. Ali Fuat Cebesoy, Moskova Hatıraları (İstanbul: Vatan Neşriyatı, 1 955), s. 1 59. Bu strateji gereği, kuvvetli bir ihtimaldir ki Enver Paşa'nın isteği üze­ rine, Sovyet yöneticileri "asker yardım" vaadinde bulunmuşlardır. Nite­ kim, Enver Paşa, Mustafa Kemal Paşa'ya gönderdiği 26 Ağustos 1920 tarih­ li mektupta, "Harbiye komiser muavini skalanski, Azerbaycan ordusunun teşkiline ve bununla Anadolu'ya yardıma taraftardır" demektedir: Cebe­ soy, a.g.e., s. 1 58.

212


48. Sovyet yöneticileri, gerek Cebesoy vasıtasıyla Must<1fa Kemal Pa­ şa'nın yaptırmış olduğu baskıdan ve gerekse Enver Paşa

ve

arkadaşlarını

"kullanamayacaklarını" anladıklarından, "asker yardıma" projesinden vazgeçmişlerdir. Aynı şekilde Sovyet yöneticilerini kullanamayacağına kestiren Enver Paşa da strateji değişikliği yaparak Türkistan'a geçmiş, Sov­ yet Emperyalizmine karşı soydaşlara ile birlikte savaşırken, 4 Ağustos 1922'de Düşenbe yakınlarında şehit düşmüştür. Enver Paşa'nın Ankara, Moskova merkezleri ile ilişkileri ve diğer ittihatçılarla mesaisi hakkında önemli kaynaklar için bkz. Doç.Dr. Ömer Kürkçüoğlu, Türk-İngiliz İlişki­

leri 1919-1926. (Ankara: S.B.F. Yayınları, 1 978), s. 90-96; Aptülahat Akşin, Atatürk'ün Dış Politika İlkeleri ve Diplomasisi. Birinci Kısım (İstanbul: İnkılfip ve Aka Kitabevleri, 1 964), s. 60-67; Cebesoy, Moskova Hatıraları, s. 1 57-84, 220-38, 274-98 ve 31 3-28; Ord .Prof.Dr. A. Zeki Velidi Togan, Bugün­

kü Türkili Türkistan ve Yakın Tarihi İstanbul: Enderun Kitabevi, 1981), s. 454-55; Şevket Süreyya Aydemir, Suyu Arayan Arayan Adam (İstanbul: Remzi Kitabevi, 1 979), 190-96; Birinci Doğu Halkları Kurultayı

-

Baku

1 920 (İstanbul: Koral yayınları, 1975), s. 11 9-24; Sadi Borak, Öyküleriyle

Atatürk'ün Özel Mektupları (İstanbul: Çağdaş Yayınları, 1980), s. 21 0-42; Kazım Karabekir, İstiklal Harbimizde Enver Paşa ve İttihat Terakki Erka­

nı (İstanbul: Menteş Yayınevi, 1 967), s. 10-41 3; Dr. Fethi Tevetoğlu, Türki­ ye'de Sosyalist ve Komünist_Faaliyetler 1910-1960 (Ankara: Ayyıldız M., 1 967) s. 349-61 ; Doğu Ergi!, Milli Mücadelenin Sosyal Tarihi (Ankara: Tur­ han Kitabevi, 1 981), s. 353-58; Aydemir, Makedonya' dan Ortaasya'ya En­

ver Paşa Cilt:III (İstanbul: Remzi Kitabevi, 1978), s. 51 8-653; Ebubekir Ha­ zım Tepeyran, Belgelerle Kurtuluş Savağı Anılan (İstanbul: Çağdaş Ya­ yınları, 1 982), s. 94-98; Sayılgan, Solun 94 Yılı, s. 152-54 ve 454; Tuncay,

Türkiye'de Sol Akımlar, s. 109-30; Yerasimos, Türk-Sovyet İlişkileri, s. 1 77, 335, 392; Karaman, İstiklal Mücadelesi ve Enver Paşa, s. 43-44 ve 841 46; Sabahattin Selek, Anadolu İhtilali (İstanbul: Örgün Yayınları, 1981), s. 575-79; Tevfik Bıyıklıoğlu, Atatürk Anadolu'da 1919-1921 (İstanbul: Kent B., 1 981), s. 1 54-55; Tarık Zafer Tunaya, Devrim Hareketleri İçinde Ata­

türk ve Atatürkçülük (Ankara: Turhan Kitabevi, 1981), s. 53-58; S.İ. Aralov, (çev.) Hasan Ali Ediz, Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Anıları. (İstanbul:

213


Burçak Yayını, 1 967), s. 22; A. Battal Taymas, Ben Bir Işık Arıyordum (İs­ tanbul: 1 962), s. 79-82; Sir Olaf Caroe, Sovyet İmparatorluğu-Sömürülen

Milletler Cilt:l (İstanbul: 1001 Temel Eser), s. 1 89-94; Michael Rywkin, As­ ya'daki Rusya (İstanbul: Boğaziçi Yayınları, 1 975), s. 58; Harris, Türki­ ye'de Komünizmin Kaynaklan, s. 150; Harb Tarihi Vesikaları Dergisi . Sayı:55 (Ocak 1966) (Vesika No. 1 275); Bilal N. Şimşir, Atatürk ile Yazış­

malar 1 (Ankara: Kültür Bakanlığı Yayını, 1 981), s. 1 29. Müstakil makaleler için bkz. A. Zavgi, "Haçlıların İstiqtal Küraşı

Vl'

Türkistan", Milli Türkistan. Sayı: 22 (1975), s. 1 7-20; Dr. Edige Kırıma !, "Türkistan Ta rihi", Dergi Sayı: 53 (1 968), s. 21-22; Feridun Kandemir, "En­ ver Paşa'nın İttihat ve Terakki'yi İhya Teşebbüsü", Tarih Konuşuyor. C. 6, Sayı: 34 (Kasım 1 966),

s.

2780-84; Kandemir, "Anadolu'ya Geçmek İsteyen

Enver Paşa", Tarih Konuşuyor, C. 6, Sayı: 32 (Eylül 1966),

s.

2641 -45; Ah ­

met Cevat Emre, "1920 Moskovasında Türk Komünistleri", Tarih Dünya­

sı, C. 1, Sayı: 2 (1 Ocak . 1 965) s. 149-50; Yusuf Hikmet Bayur, "Mustafa Sup­ hi ve Milli Mücadeleye El Koymaya Çalışan Başı Dışarda Akınlar", Belle­

ten, Sayı: 140 (Ekim 1971 ), s. 636-53.

214


İKİNCİ BÖLÜMÜN DİPNOTIARI 1 . G. Jaeschke, "Kommunismus und Islam in Türkischen Befreiungsk­ riege," Die Welt des Islams. 1958, Band.20, s. 112; Tuncay, Türkiye' de Sol

Akımlar, s. 133; S.S.C.B. Bilimler Akademisi, Ekim Devrimi Sonrası Tür­ kiye Tarihi l(İstanbul: Bilim Yayınları, 1978), s. 52. Şevket Süreyya Aydemir, cemiyetin 1 920 Haziranında kurulduğunu önesürmektedir. Dr. Fethi Tevetoğlu, sözkonusu tarihin 1920 yılının Hazi­ ran ve Temmuz ayı olabileceği kanaatindedir. George 5. Harris ise, "Yeşil Ordu . . . 1920 baharında şekillendi" demektedir. Haziran 1 920 tarihinde Gizli T.K.P.'nin kurulduğu dikkate alınırsa, Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Mayıs 1920'de teşekkül, ettiği yolundaki görüşler haklılık kazanmaktadır. Farklı görüşler için bkz. Aydemir, Tek Adam, s. 343; Tevetoğlu, Türkiye'de Sos­

yalist ve ... , s. 144-45; Harris, Türkiye' de Komünizmin Kaynakları, s. 97; Doğu Ergi), Milli Mücadele'nin Sosyal Tarihi. (Ankara: Turhan Kitabevi, 198 1 ), s. 360. 2. Altuğ, İnkılap Tarihi, s. 95; Yalçın, Türk Komünizmi Üzerinde Ba­

zı Gözlemler, s. 15; Refik Sönmezsoy, Türkiye'de ve Dünyada İsçi Hare­ ketleri (İstanbul: ı3oğaziçi Yayınları, 1981), s. 49 (dpn. 41). 3. "Büyük Ekim Sosyalist Devriminin etkisiyle kurulan Yeşil Ordu, komünizm ideolojisine yakın bir ideolojiyi benimsemiş askeri-siyasi bir ör­ güttü. Faaliyetinin ilk döneminde yönetici ve taraftarları arasında, komü­ nist eğilimli birçok kimse vardı. Hatta birçok komünist, Yeşil Ordu' da biz­ zat görev almışlardı": Dimitır Şişmanov, Türkiye İşçi ve Sosyalist Hareke­

ti, (İstanbul: Belge Yayınları, 1 978), s. 73. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin "komünist" niteliği hakkında, sol neşriyatta bi­ le bir görüş birliği bulunmaktadır. Sovyet resmi neşriyahnda, cemiyetin ku­ rucuları "küçük burjuva devrimcileri" Olarak tesmiye edilip, cemiyet başarı­ sızlığından dolayı dışlanırken, illegci T.K.P., "Yeni Çağ", "Ürün" gibi neşir or­ ganlarında ve propaganda kitaplarında bu cemiyete sahip çıkmaktadır. " . . . Bu örgütün kurucuları küçük burjuva devrimcilerdi. İslam ideolo­ jisinden kopamayan bu kişiler sözde ilk İslam ilkeleriyle komünizm ilkele­ rinin aynı olduğu düşüncesini yaydılar": S.S.C.B. Bil. Ak., Ekim Devrimi . . . , s. 52, 215


Şişmanov, Yeşil Ordu Cemiyeti'ni kuruluşundan bir müddet

soıır.ı

"Kemalist burjuvazinin temsilcilerinin ele geçirdiğini", yani gerçek komu nistlerin yönetimi kaybettiğini önesürerken, Komitern'in Kongresi'ne ko nuşan Sadrettin Celal (Antet) ise çok daha farklı bir iddiada bulunmuştu r "Varoluşunun ilk döneminde Sovyet Rusya'yı aldatmaya çalışan hükuml' I , Yeşil Ordu adı altında, salt burjuva öğelerden oluşan sözde b i r Bolşevik Partisi kurmuştu" (19 Kasım 1922). Geniş bilgi için bkz. Şişmanov, Türki

­

ye'de İşçi ve . . . , s. 73-74; Tuncay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 281 . Batılı araştırmacılarda ise, cemiyetin ideolojik niteliği hakkında, sırı Sovyet kaynaklarına atıfta bulunmaktan dolayı, açık yanılgılar görülml•k tedir. Mesela, !var Spector, yalnız Rusça kaynaklara dayanarak 1919'd.ı Anadolu'nun birçok yerinde komünizm taraflısı köylü akımları olduğu nu ispatlanmış bir gerçek gibi kabul ederek, 1 920'de B.M.M.'nin kuruluşu n­ dan sonra bu akımların Yeşil Ordu Cemiyeti'nde yoğunlaştığını ileri sür­ mektedir: Jvar Spector, The Soviet Union and the Müslim World 19171958

(Seattle: Univ. of Washington Press, 1 959). Aynı kaynakları kullanmı�

olan E.H. Carr da, bu cemiyetin "toprak" meselesinden kaynaklanan güç­ lü bir köylü akımını temsil ettiğini, dolayısıyla az topraklı ya da topraksı; köylülerin örgütü olduğunu öne sümektedir: E.H Carr, The Bolshevik Re­

vulation 1917-1923 (New York: Macmillan, 1 961), Vol. 3. Ayrıca, sözkonusu araştırmaların mukayesesi için bkz. Berkes, Türkiye'de Çağdaşlaşma.

s.

430-31 . Farklı iddialara ye görüşlere rağmen, Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Mark­ sist niteliği gözardı edilemeyecek kadar kesind ir. Bkz. Bölüm iV / A. 4. Gen., Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları (İstanbul: Vatan Neşriyatı, 1953), s. 451 ve 464-66. 5. Cebesoy, a.g.e, s. 451 ; Tuncay, Ti.irkiye'de Sol Akımlar, s. 482. 6. Damar Arıkoğlu, Milli Mücadele Hatıralarım (İstanbul: Tan M., 1961 ), s. 1 5 1 -52. 7. Harris, Türkiye' de . . . s. 94-96; Cebesoy, Moskova Hatıraları (İstanbul: Vatan Neşriyatı, 1 955), s. 1 4; Tuncay, Türkiye' de ... , s. 96-99; Karabekir,

İstiklal Harbimiz, s. 2 1 , 58 ve 510; İlhan Tekeli - Selim İlkin, "Talat Paşa'nın

216


Mustafa Kemal Paşa ile Mektuplaşması", Milliyet, 1 5-23 Mayıs 1976; Ke­ m;:ıl Atatürk, Nutuk lII (Vesikalar.) (İstanbul: Maarif S., 1 960), s. 929? An­ koğlu, Mücadele Hatıralarım, s.1 52; Yunus Nadi (Abalıoğlu), Çerkez Et­ hem Kuvvetlerinin İhaneti (İstanbul: Sel Y;:ıyınları, 1 955), s. 1 0- 1 1 . 8 . Remzi Balkanlı, Mukayeseli Basın v e Propaganda (Ankara: 1 96 1 ), s. 487-BC. 9. Feridun Kandemir, Atatürk'ün Kurduğu T.K.P. (İstanbul: 1 967), s. 1 38; Falih Rıfkı Atay, Çankaya (İst;:ınbul: 1 980), s. 255; Sayılgan, Türkiye' de ... , s. 1 68; Tevetoğlu, Türkiye' de, s. 1 44; Aydemir, Tek Adam, s. 345. 10. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin kurucu üyeleri hakkında bkz. Tunçay,

Türkiye' de Sol Akımlar, s. 1 36-37; Aydemir, Tek Adam, s. 344; Tevetoğlu, Türkiye'de . , s. 1 46; Kandemir, Atatürk,'ün .

.

...

, s. 1 2; Ertürk, İki Devrin ... ,

s, 541 1 1 . Yukarıda adınd;:ın bahsolunmayan 14'üncü üyenin Mahmut Celal (Bayar) Bey olduğunu, Şevket Süreyya Aydemir "Tek Adam"ın 2. cildinde zikretmektedir. Bkz. Aydemir, a.g.e., s. 344. Buna karşılık, Dr. Fethi Teve­ toğlu, Rahmetli Rıza Nur Beyi şahit göstermek suretiyle, Celal Bayaı'ın Ye­ şil Ordu Cemiyeti ile hiçbir ilişkisi olmadığını söylemekte ve istiklal Mah­ kemesi tutanaklarına atıfta bulunmaktadır? Tevetoğlu, a.g.e, s. 1 46-47. Ger­ çekten de, tutanaklarda yer aldığı üzere, Tokat Mebusu Nazım Bey, kendi­ si dahil 1 3 kişinin adını vermiştir. Tevetoğlu, bu 1 4'"üncü kişinin Afyonka­ rahisar Mebusu Mehmet; Şükrü Bey olduğunu önesürmektedir. Mete Tun­ çay ise, Harb Tarihi Dairesi'nin Türk İstiklal Harbi kitabını (l 'nci cilt, 3'ncü kısım, s. 1 0) kaynak göstererek, Celal Bayaı'ın ve Hacı Şükrü' nün Ye­ şil Ordu merkez-i umumi azası olduğunu; Nazım Beyin, Başlaı ıgıçta top­ lantılara katılıp, sonradan devamsızlık eden Hamdi Namık'ı 14 kişi arasın­ da saymadığını kaydetmektedir, Bkz, Tunçay, a.g.e., s. 1 38, dpn. 79. 12. Tevetoğlu, a.g.e., s. 146, 1 3 . Büyük Millet Meclisi açıldıktan sonra seçilen ilk geçici hükumette Maliye Vekili olan Hakkı Behiç Bey, eski ittihatçılardandır. Daha önce Ak­ ka Mutasarrıflığı görevinde de bulunmuş olan Hakkı Behiç, Sivas Kongre­ sine katılmış ve Heyet-i Tema iliye' ye seçilmiştir, 17 Temmuz 1920' de Cami Bey'in istifası ile boşalan Dahiliye Vekilliğine getirilen Hakkı Behiç, Milli

217


Mücadele boyunca "sol" fikirleriyle temayüz etmişse de, Mustafa Kem.ı l Paşa'ya sadık kalmıştır. Samet Ağaoğlu, Hakka Behiç Bey için: "Bir çeşit İslami komünizm ta­ raftarı idi. Fakat garip ve anlaşılması zor bir şekilde Çerkes Milliyetçiliği yaptığı da göze çarpmaktadır" demektedir: Kuva-yı Milliye Ruhu (Anka­ ra: Kültür Bakanlığı, 1981 ), s. 262. Halide Edip Adıvar ise, "ruhça çok içten­ likli bir insandı, Türklüğe çok bağlı olmakla birlikte, sınıf, servet ve din gi­ bi şeylere karşıydı. Biraz da kafasında anormallik vardı" derken, Hakkı BL'­ hiç Beyi "idealist ittihatçılıkla" tesmiye etmektedir: Türkün Ateşle İmtiha­

nı (İstanbul: Atlas Kitabevi, 1 962), s, 1 29. Bunlara karşılık, Sabahattin Selek Hakkı Behiç'ten "Milli Mücadele kadrosunun en inanmış, en bilgili ve faal sosyalisti" olarak bahsetmektedir: Anadolu İhtilali (İstanbul: Örgün Ya­ yınlar, 1981), s. 581 . Ne var ki, Hakkı Behiç Beyin marksizmi derinlemesi­ ne bildiği yolunda hiçbir ciddi emare bulunmamaktadır. "Anadolu' da Ye­ ni Gün"de yayınlanan seri yazıları ise, ideolojik tahliller yerine, legal T.K.P.' nin günlük politikasını ve fikri konularını ihtiva etmektedir. 14. Yeşil Ordu Cemiyeti katib-i umumisinin Hakkı Behiç Bey olduğu yolundaki yanlış bilgi, Nuhık (cilt il, s, 468)'da yeralmıştır. Aynı yanlış bil­ gi için ayraca bkz. Cebaesoy, Milli Mücadele Hatıraları, s. 465. 15. İngiliz Gizli Haberalma Servisi'ne verilen 1 2.8. 1920 tarihli istihba­ rat raponında da bu husus teyid edilmektedir. Bkz. Bilal N. Şimşir, İngiliz

Belgelerinde Atatürk, 1919-1938. cilt 2: Nisan-Aralık 1 920 (Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 975), s. 252-58; Belge: 92. "Yeşil Ordu, aslında bir askeri örgüt olmayıp, gizli bir siyasi teşekkül­ dür": Yalçın, Türk Komünizmi Üzerinde Bazı Gözlemler, s. 15. Ne var ki, Yeşil Ordu Cemiyeti, "siyasi" özelliği ağır basmasına rağmen, "askeri" gü­ ce sahip olma hedefini de gütmektedir. Marksist literatürde partizan, ya da bir başka ifadeyle milis olarak vasıflandırılan -düzenli orduya karşı- kuv­ vetlerin teşkili konusu, Yeşil Ordu Cemiyeti'nin "Talimatnamesi"nde açık biçimde belirtilmiştir: "Fedailer, merkezlerinin ittihat edeceği mukarrerat ile icabında birle­ şirler. Mesela, köylerin ikişerden ibaret olan fedaileri, köyünün tabi oldu­ ğu nahiye fedaileri heyet-i umumisiyle kasaba, kasaba fedaileriyle, takım,

218


bölük, tabur, halinde içtima ederler. Ve kumandanlarını kendileri intihab ederler" (Madde: 23). "Fedailerin atlı ve piyade olması merkeplerin takdirine bırakılmıştır, ancak takım, bölük, tabur halinde içtima etmeleri lazım gelince, süvariler süvarilerle, piyadeler piyadelerle birleşerek beraber hareket etmek mecbu­ riyetindedirler" (Madde: 28), Yeşil Ordu Ta limatnamesi için bkz . TC.B.M.M. Arşivi, İstiklal Mahkemesi T-2 Dosya: 27-2. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin askeri güce sahip olma hedefi ile ilgili bir başka olay da Çerkez Ethem ve Kuva-yı Seyyare ile olan münasebetlerdir. Çerkez Ethem-Yeşil Ordu münasebetleri için bkz. Bölüm V. Ayrıca, Kuva­ yı Seyyare içindeki "Bolşevik Taburu" hakkında bkz. Bölüm iV /C-3. 16. Dr. Mevlüt Bozdemir, Yeşil Ordu Cemiyetini, Türk Ordusunun ta­ rihi kaynakları arasında "ömekolay" olarak vermektedir. Yeşil Ordu Cemi­ yeti'nin öngördüğü "milis kuvveti", Anadolu'daki Milli Mücadeleyi bir komünist ihtilale dönüştürmekte kullanılacağına göre, bu kuruluşu Türk Ordusunun tarihi kaynakları arasında zikretmek "ilmi" bir yaklaşımın ne­ ticesi olamaz. Olsa olsa ideolojik bir yaklaşımın neticesi olabilir: Türk Or­

dusu'nun, Tarihsel Kaynaklan, (Ankara: Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayını, 1982), s. 1 33-53. 1 7. Cemal Kutay, Türkiye'de İlk Komünistler İstanbul: (İstanbul; Er­ can M., 1 956), s. 1 4; Özgen, T.K.P ve . . . , s. 44; Ali Kemal Meram, Türk-Rus

İlişkileri Tarihi (İstanbul: Kitaş Yayınları, 1 969), s. 280; Bozdemir, Türk Or­ dusu'nun Tarihsel . , s. 1 37; Sayılgan, Türkiye' de . . . , s. 169. Mustafa Ke­ .

.

mal Paşa, Yeşil Ordu'nun kuruluşunu din propagandasının askerler üze­ rindeki tesiri yönünden açıklamıştır: Nutuk, il, s. 467. 1 8. Milli Mücadele döneminin ilk yıllarında, İstanbul Hükumeti'nin gözde mülki idarecilerinden Bolu Mutasarrıfı Osman Kadri, Bolu ve çevre­ sinde dağıttırdığı 19.5.1336 tarihli bildiride, halkı Mustafa Kemal Paşa ve Kuva-yı Milliye aleyhine kışkırtmaktadır: "Ey Padişaha, dine, devlete beş yüz seneden beri sadakati ile dünya­ yı hayrette bırakmış olan hakiki Müslümanlar: Bolşevik namı altında dört yüz senelik din ve devlet düşmanımız olan Moskoflardan çıkmış muhalif-i şer-i şerif ve mugayir-i kanun olan bir ade-

219


te kapılan birtakım eşkiya vatanı kurtaracağız diye Anadolu'nun siz saf vı· namuskar ahalisini aldatarak Padişahına, Halife-i Müslimine isyan bayr.ı ğı çekmişlerdir. ... " : Bnb, Kazım Aras, İstiklal Savaşında Kocaeli Bölge­

sindeki Harekat (102 sayılı Askeri Mecmua'nın Tarih Kısmı, 1 936), s.

lJ .

Kuva-yı Milliye'ye mensup asker ve subayları teslim olmaya, halkı da İs­ tanbul Hükumeti lehinde tavır almaya teşvik ve tahrik eden Bolu Mutasa r­ rıfı, eski Dahiliye Kasırlarından Osman (Kadri) Nuri, Milli Mücadele son· rasında 150' İlklerin içinde (56. sırada) yer almış ve sınırdışı edilmiştir. "Bolşevizm" ideolojisini, Mustafa Kemal Paşa ve taraftarları aleyhiıw koz kullanma çabalarına Teali-i İslam Cemiyeti'nin bildirilerinde de rastl,ı ­ mak mümkündür. Ayrıca, İstanbul Basınında, özellikle Alemdar Gazetl'­ sinde bu konuda, halkı kışkırtıcı nitelikte pek çok yazı ve haber yayınlan­ mıştır. 19. Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, s. 465; Atay, Çankaya, s. 255. Hakkı Behiç Bey, cemiyetin kuruluş gerekçelerini aynı çerçeve içinde, Mal­ ta' dan sürgünden dönen Rauf Beye yazdığı 20 Teşrinisani (1 337) tarihli mektubunda da temas etmektedir. Sözkonusu mektubun tam metni için bkz. Tuncay, Türkiye' de Sol Akımlar, s. 482-85. 20. Yunus Nadi, Çerkes Ethem Kuvvetlerinin İhaneti. İstanbul: Sel Yayınları, 1955), s. 1 1 . 2 1 . Tevetoğlu, Türkiye'd e Sosyalist ve . . ., s , 1 62. Yunus Nadi, cemi­ yetin kuruluş gerekçelerini, Yeşil Ordu mesullerini yargılayan Ankara İs­ tiklal Mahkemesi önünde anlatmıştır. 22. Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, s. 451 -52. 23. Tevetoğlu, a.g,e., s. 1 57. 24. Tevetoğlu, a.g.e., s. 1 62. 25 Atatürk, Nutuk, 11, s. 467-68; Kandemir, Atatürk'ün Kurduğu

T.K.P., s. 1 38; Sayılgan; Solun 94 Yılı, s. 1 32. 26. Sayılgan, a.g.e., s. 1 27; Tevetoğlu, Türkiye'de Sosyalist ve ... , s.157; Selek, Anadolu İhtilali, s. 581 ; Aydemir, Tek Adam, s. 350. Mustafa Kemal Paşanın emriyle geçici bir süre için "tedbir" maksadıyla kurulan legal T.K.P.'nin teşekkül ettiği günlerde, Dahiliye Vekaleti'nin vilayetlere gön­ derdiği tamimde, "Komünist Fırkası resmen teşekkül etti ve Yeşil Ordu

220


Komünist Fırkasına inkılap etti" denilmektedir. Bu tamimden de anlaşıla­ cağı üzere, Yeşil Ordu Cemiyeti, her ne kadar gayrıresmi teşekkül etmiş ol­ sa da, Mustafa Kemal Paşa ve B.M.M. Hükumeti tarafından bilinmektedir. Bkz. Bölüm Vİl/C-2. 27. Sayılgan, Türkiye'de Sol Hareketler, s. 1 75. 28. Atay, Çankaya, s. 255. 29. Atatürk, Nutuk, i l, s. 467-68. 30.

Harris, Türkiye'de Komünizmin Kaynaklan. s. 97.

31 . Yeşil Ordu Cemiyeti'nin kurucu üyesi olan 14 mebus arasında, Marksizmi her yönüyle çok iyi bilen, gerçekten inanmış bir tek Marksist bi­ le göstermek mümkün değildir. "Yeni Dünya", "Emek" ve "Yeni Hayat" gibi Yeşil Ordu ve bilahare kurulan Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası'nın yayın organlarının mevcut nüshalarından da görüldüğü üzere, son derece basit yaklaşımlarla ve basmakalıp sloganlarla Marksizm ideolojisinin yay­ gınlaştırılmasına çalışılmıştır. Özellikle de Sovyet Rusya devletinin propa­ gandası yapılmıştır. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin ve daha sonra da T.H.İ.F. 'nın kapatılmasıyla, Tokat Mebusu Nazım Bey ile Bursa Mebusu Şeyh Servet Efendinin ve diğer kurucu üyelerin Marksist faaliyetlerle ilgilerinin kesil­ mesi, en azından bir daha seslerinin duyulmaması, ittihatçılar için de ge­ çerli olmak üzere, cemiyetin kuruluşundaki "menfaat" saikının güçlülüğü­ nü ortaya koymaktadır. Bkz. Bölüm YIL 32. Atatürk, Türk milliyetçi davası uğrunda çarpışmak üzere Rus­ ya'dan gelen İslami sosyalist akımını işe hazırlamayı uman kurucularının içten 'Doğu taraftarı' olduklarına inandığını ısrarla belirtmekteydi. Ata­ türk'i.in iddiası bir dereceye kadar geçerli görünmekteydi. Hareket hiç de­ ğilse kısmen 'Doğucu Ülkü' nün su katılmadık bir ifadesiydi": Harris, Tür­

kiye' de Komünizmin Kaynaklan s. 97. Ne var ki, George Harris'in Ata­ türk ile ilgili hükümleri son derece müphemdir ve kaynaktan yoksundur. "İslami sosyalist akına"nın Rusya'dan geldiğine dair ciddi hiç bir vesika bulunmamaktadır. Sosyalizm ile İslamiyet'in ayrı pota içinde düşünülme­ si, hatta sentezleştirilraesi, eşyanın tabiatına aykırıdır ki, Sovyet yayınla­ rında bile böylesine akıl dışı bir iddia varit değildir. S.S.CB. Bilimler Aka­ demisi tarafından hazırlanmış olan "Ekim Devrimi Sonrası Türkiye Tari-

221


hi I" kitabında, Yeşil Ordu kurucuları için, "İslam ideolojisinden kopam.ı yan bu kişiler sözde ilk İslam ilkeleriyle komünizm ilkelerinin aynı oldu ­ ğ u düşüncesini yaydılar" denilmektedir (s. 52). İslamiyet'i komünizmle eşanlamlı göstermeye çalışanlardan Burs.ı Meb'usu Şeyh Servet Efendi, cemiyet toplantılarında bu husustaki fikirlt•­ rini arkadaşlarına empoze etmek için büyük gayret sarfetmiştir: " ... Bugii ıı Ruslara Bolşevik diyorlar. Bolşevizm nedir? Bolşevizmin, en kısa ve en Vl'­ ciz tarifi Asr-ı Saadetde yaşanmış olan gıllı-gışsız, müşterek samimi hal;ı l­ tan ibarettir. O asırda eğer Bolşevik tabiri malum olsaydı, Hazreti Ebubt•­ kir Radiyallahüan İslamiyet'i kabul eder etmez bütün servetini, develerini, koyunlarına kadar varını yoğunu dağıttığı fakir ve kimsesizlerle hemh.ı l olmuştu . ... " Sözkonusu konuşmanın geniş metni için bkz. Kandemir, Ata­

türk'ün Kurdurduğu ... , s. 20 - 21 . Keza, Samet Ağaoğlu Bey, Yeşil Ordu Cemiyeti'nin kurucu üyesi Hakkı Behiç Bey için, ''bir çeşit İslami komü­ nizm taraftara idi" demektedir: Kuva-yı Milliye Ruhu, s. 261 . Aynca, T.H.İ.F.'nın yayın organı olan "Yeni Hayat" Gazetesinin 15 Temmuz 1 338 tarihli ve 16 No.lu nüshasında (s. 8), Erzurumlu Nazım Nazmi imzalı ve "Yoldaş Lenin'e" başlıklı bir şiir görüyoruz: "Sizin, diyor büyük Lenin, sizin büyük dininiz On üç asır evvel bize bu dersleri vermiştir; Muhallefat bırakmayan ancak sizin piriniz, Zaman bunu Muhammed'in gül bağından dermiştir". Açıkça da görüldüğü üzere, Sovyet araştırmacılarının bile "hafife" al­ dığı "Doğucu Ülkü" taraftarları arasında en temel konularda dahi fikir bir­ liği bulunmamaktadır. Dolayısıyla, Atatürk'ün bunların Türk milliyetçi davası uğrunda "içten" olacaklarına inandığını öne sürmek, safdillikten başka bir şey olamaz. 33. "Halide Edip, The Turkish Ordeal (New York: 1928), s. 171" (Har­ ris, Türkiye'de komünizmin Kaynaklan, s. 95'deki alıntı). 34. Harris, a.g.e., s. 93-95. 35. Yeşil Ordu Cemiyeti içindeki Marksist ve ittihatçı gruplar arasın­ da yer alan fırsattı ve ikbal düşkünlerinin teşkil ettiği bir başka organize ol-

222


mamış gruptan söz edilebilir. Çerkez Ethem'i iktidara getirmekten başka hiçbir gayesi ve de herhangi bir ideolojik yönü bulunmayan Saruhan Me­ busu Reşit Bey ile siyasi ikbal peşindeki Bursa Mebusu Şeyh Servet Efen­ di, bunlar arasında sayılabilir. 36. Nazım Bey'in Yeşil Ordu Cemiyeti içindeki faaliyetleri "için, An­ kara İstatiklal Mahkemesi'ne vermiş olduğu ifadelerine bkz. Tevetoğlu,

Türkiye'de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler, s. 1 56-67. 37. Sayılgan, Türkiye'de Sol Hareketler, s. 1 78; Ertürk, İki Devrin

Perde Arkası 156-67. 38. Sayılgan, a.g.e., s. 1 78. 39. Atatürk, Nutuk II. ciltte, Nazım Beyi şu cümlelerle anlatmaktadır: "Nazım Bey, bizzat ve bilvasıta ecnebi mefahilinden bazılarıyla temas yo­ lunu bulmuş ve teşvik ve muavenete de mazhariyetini temin etmişti. . . . Bu suretle Nazım Bey, Hükumetin, bütün dahili idaresi makinesinin başında, memleket ve millete değil, fakat, paralı uşağa olduğu kimselerin arzusuna en büyük hizmeti ifa edebilecek vaziyete gelebilmişti" (s. 500-501). Nazım Beyin Atatürk'e ve B.M.M. Hükumeti' ne muhalefeti için bkz. Bölüm IV /C1 ve VII/C-2 40. Ordu Nizamnamesi'nin 19. maddesinde, "Yeşil Ordu, kızıl inkılap ordularının samimi bir kardeşlik ile ebediyen bağlısı ve müttefikidir" de­ nilmektedir. Aynı şekilde, 21 . maddede açık bir biçimde şu ibareye yeral­ maktadır: "Yeşil Ordu Türkiye'de hafi bir Umumi Merkez ile idare olunur. Umumi merkez bütün Yeşil Ordu teşkilatına malik memleketlerle bağlı ol­ duğu gibi Moskova ve kızıl ordulara merkezi ile de münasebettedir" . Yeşil Ordu Nizamnamesi, Beyannamesi ve Talimatnamesi için bkz.

Yakın Tarihimiz I, 3 (15 Mart 1 962); I, 4 (22 Mart 1 962). 41. Selek, Anadolu İhtilali, s. 581; TWlcay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 482 42. Ağaoğlu, Km· <ı�· Mlliye Ruhu, s. 261 43. Hakkı Behiç, Ma lt�

•'

:

dönen Rauf Bey'e gönderdiği 20 Teşrinisa­

ni 1 337 tarihli mektupta, "İtika·.'. !m, imanım değişmemiştir. ... Er geç bir Sosyalist İslam cumhuriyeti tezahür edecek ve eşya vahdetine amil olacak­ tır" demektedir. Mektubun tam metni için bkz. Tunçay, Türkiye'de Sol

Akımlar. s. 482-85.

223


44. Mustafa Kemal Paşa'nın emri üzerine Yeşil Ordu Cemiyeti'ndeıı ayrılarak legal Türkiye Komünist Fırkası'nın kuruculara arasında yeralaıı Hakkı Behiç Bey, bu partinin yine Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle kapa­ tılmasından sonra dahi, T.H . İ . F. içindeki Sovyet taraftarı Marksistlerle i�­ birliğinden kaçınmıştır. Hakkı Behiç Bey, Milli Mücadele'yi müteakip ge­ çirdiği ruhi rahatsızlık neticesi, siyasi hayattan bir daha adı duyulmayacak biçimde çekilmiştir. 45. Tunçay, a.g.e., s. 1 65, dpn, 123. 46. Dr. Uygur Kocabaşoğlu, "Milli Mücadelenin Sözcülerinden: Ana­ dolu' da Yeni Gün", A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi (Atatürk Özel

Sayısı), XXXVI 1 -4 (Ocak-Aralık 1 981), s. 1 80, dpn. 3. 47. Dr. Semih Çoruhlu (Prof. Dr. Akdes Nimet Kurat), "İstiklal Savaşında Komünizm Faaliyeti 7", Yeni İstanbul, (22 Mayıs 1966). 48. Tasvir-i Efkar. (18 Nisan 1333). 49. Tasvir-i Efkar, (24 Kanunuevvel 1 333). 50. Sözkonusu makale için bkz. Çoruhlu, "Türk İstiklal Savaşında Ko­ münizm Faaliyeti 7". Yeni İstanbul. (22 Mayıs 1 966). 51 . Yunus Nadi'nin Marksist teoriyi ve pratiği ele ajan seri yazıları için bkz, G. M Ataç, "Milli Mücadele Basınımızda Lenin ve Sovyet İhtilali"

w

"Anadolu' da Yeni Gün' ün İlk Sayılarındaki Tefrikalar," Proleter Devrimci

Aydınlık. Sayı 4-18 ve 25 (Nisan ve Kasım 1 970), s. 441 -51 ve 71 -73. Yunus Nadi'nin Marksizmle ilgili temel görüşleri ve yorumları için bkz. A. Cerrahoğlu (Kerim Sadi), Türkiye'de Sosyalizmin Tarihine Katkı (İstanbul; May Yayınları, 1975), s. 211-21, 377-85, 392-97 ve 450-34. "Anadolu'da Yeni Gün" de yer alan Sovyet Rusya'nın probagandası­ na yönelik haber ve tefrikaların yanı sıra, Yunus Nadi tarafından yazılmış başyazılardan dikkati çekenler: "Rusya Misali" (10 Eylül 1920); "Esir, Ağ<l ve Efendi" (12 Eylül 1 920); "Halk Hükumeti" (14 Eylül 1920); "Üçüncü En­ ternasyonal Beyannamesi ve Biz" (22 Eylül 1 920); "Dünya İhtilali" (3 Ekim 1920); "Fakirlik Zenginlik" (3 Kasım 1920); "Beynelmilel Komünizm, Milli Komünizm" (23 Aralık 1 920); "Hayat ve Hakikat: Yalnız Tahsildar ve Yal­ nız Jandarma" (21 Ocak 1921 ); "Tehlike Garbdadır" (24 Ocak 121 ]); "İhtilal ve İnkılap" (2 Aralık 1 92 1 ) ve "Lenin'den Sonra" O Şubat 1924).

224


Anadolu'da Yeni Gün'ün sahip ve başyazarı Yunus Nadi'nin yayın politikası istikametinde, " . . . Gazete yayın hayatına geçtikten sonraki ilk birkaç ay, Anadolu'daki sol örgüt ve düşüncelere yakın bir yayın yapmış, en azından sayfalarında bunlara yer vermiştir. Dolayısıyla, Avrupa ve özel­ likle Rusya'daki bolşevik gelişmelere gazetede geniş yer ayrılırken, Ana­ dolu'daki solculara da gazetede geniş söz hakkı, tanınmıştır'': Kocabaşoğ­ lu, a .g.m, s. 1 84. Bu söz hakkından en çok faydalananlardan birisi, gazetenin pek çok başyazısına imzasını atmış olan Muhittin (Birgen)dir. Muhittin'in mühim yazılarından bazıları Katkı dergisinin Mayıs Haziran 1975 tarihli 14-15'in­ ci ve Temmuz-Ağustos 1975 tarihli 16-1 7'inci sayılarında "kısmen sadeleş­ tirilerek" yayınlanmıştır. Ayrıca, gazetenin altıncı sayısında, "Rus Bolşe­ vikleri Tefrikası" (15 Ağustos 1920), "Resmi Bolşevik Tebliğleri", "Üçüncü Enternasyonalin Beyannamesi" (23 ve 26 Ağustos 1 920) ile 6 Eylül 1920 ta­ rihli sayıdan itibaren ise "Rus Sovyet Cumhuriyeti Kanun-u Esasisi" ve "Bolşevik Komünist Kongresi Programı" yazıları ile 8 Eylül 1920 tarihli sa­ yıdan itibaren "Bolşevikliğin Esasatı'' adlı bir tefrikanın yayınına başlan­ mıştır. 16 Eylül 1 920 tarihli sayısında "Üçüncü Enternasyonal Kongresi'nin Tavsiyeleri"ni yayınlayan gazete, 19 Eylül 1 920 tarihli sayısında ise "Enter­ nasyonel" marşının tercümesini vermiştir. 52. Dr. R. Selahi Sonyel, "Kurtuluş Savaşı Günlerinde İngilizlerin Eli­ ne Geçen T.B.M.M. Gizli Tutanakları," Belleten, XLV /2, (1981), s. 289. 53. Yunus Nadi, Mustafa Kemal Paşa'nın Yeşil Ordu Cemiyeti'nin fa­ aliyetlerini tatil emrini geri aldırmak için gayret sarf etmişse de, daha son­ ra legal T.K.F.'nın kurucusu olarak, gazetesi Anadolu' da Yeni Gün'ü Mus­ tafa Kemal Paşa'nın kontrolündeki bu partinin emrine vermiştir. l. İnönü Zaferinden sonra B.M.M. Hüki'ımeti'nin Londra Konferansı'na davet edil­ mesi ile giderek gelişen solun tasfiyesi operasyonundan Yunus Nadi ve ga­ zetesi de etkilenmiş, "sivri" nitelikteki yazı ve haberlerin yayını asgari öl­ çüye inmiştir. 54. 1921'de 41 yaşında olan Vakkas Ferit, aslen Malatyalı olup en son Alacadağ kaymakamlığında bulunmuş eski bir ittihatçıdır. Halide Edip Adıvar, Vakkas Ferit'in Diyarbakırlı olduğunu önesürmektedir. Yeşil Ordu

225


Cemiyeti'nin faal marksistler kanadında yer almasına rağmen, Ankara

vı·

Eskişehir teşkilatlarını ele geçirmiş olan illegal T.K.P. taraftarlarınca " d ı � lanmış" bulunan Vakkas Ferit, cemiyetin "nev-i şahsına münhasır" tipll' rinden biridir. 55. "Yeşil Ordu Cemiyeti-5", Yakın Tarihimiz, Sayı 7, (12 Nisan 1 962), s. 216; Tevetoğlu, Türkiye' de Sosyalist ve . . . , s. 1 72-73. 56. Arıkoğlu, Hatıralarım, s. 1 52. 57. Adıvar, Türkün Ateşle İmtihanı, s. 1 30-51 . Hüsamettin Ertürk, "bolşevik aşığı Vakkas Ferit'e tahsisat-ı mestureden 900 lira verildiğini, önesürmektedir: İki Devrin Perde Arkası, s. 553. Ertürk'ün bu iddiasını, yani Vakkas Ferit'in Yeşil Ordu içindeki "hükumetin adamı" olduğunu, bizzat Vakkas Ferit, Ankara İstiklal Mahkemesi'ndeki ifadesinde açıkla­ maktadır: " . . . Bir gün oraya (Sovyet Sefareti) gittim. Orada Türkçe bilen Ali Oruç Bey vardı. Salih elinde bir zarf, Ali Oruç'a verdi. Ali Oruç beni sosya­ list biliyordu. İyice dikkat ettim. Komünist mühürlü bir nizamname vardı. Bakmak istedim. Salih, Ali Oruç'a 'Bu hükumet hafiyesidir, gösterme' de­ di. O da cebine koydu . . . . Hacı Şükrü ile geldim ve mühürlü bir komünist teşkilatı gördüğümü söyledim. Ayrıca, Paşaya da gördüklerimi resmen bil­ d irecektim. Bu hususta polis dairesinde verilmiş ifadem de vardır" . İfade­ nin metni için bkz. Tevetoğlu, Türkiye'de Sosyalist ve ... , s. 1 74. 58. Siyasi görüşleri itibariyle Türkçü olan ittihatçılar, 1. Dünya Sava­ şı, sonuna, yani iktidardan uzaklaşıncaya kadar, "Ti.irk Birliği" idealinin gerçekleşmesi uğruna mücadele vermişlerdir. Oysa, Milli Mücadele döne­ minin ortalarına kadar B.M.M.'deki ittihatçıların önemli bir bölümü, "sol" görünüm altında Yeşil' Ordu, Halk Zümresi ve T.H.İ.F.'nın gibi "sol" nite­ likteki merkezlerin çatısı altında toplanmışlardır. Türkçülüklerinden, dola­ yısıyla vatanseverliklerinden hayatlarının hiçbir döneminde taviz verme­ miş olan ittihatçıların, inanç ve idealleriyle taban tabana zıt olan Marksiz­ me olan bu ani ilgilerini, ancak Enver Paşa'nın Sovyet Rusya'daki faaliyet­ leri ile izah etmek mümkündür. Sovyet Rusya'daki "Halk Şuraları Fırkası" denemesinin bir netice vermemesi ve dolayısıyla Enver Paşa'nın Türkis­ tan'a geçerek Sovyet Rusya'ya karşı milli mücadele başlatması ve akabin-

226


de 4 Ağustos 1922' de şehit olmasıyla, Anadolu' daki ittihatçıların solculuk­ ları da sona ermiştir. Bu grubun istisnalarına ise Nazım Bey, Vakkas Ferit gibi eski ittihatçılar teşkil etmektedir, 59. Tuncay, Türkiye' de Sol Akımlar, s. 482 60. Karaman, İstiklal Mücadelesi ve Enver Paşa, s. 109; Tevetoğlu, Türkiye'de Sosyalist ve

. . . , s.

356 ve 558-61 ; Cebesoy, Moskova Hatıraları,

s. 227 ve 251 -36; Karabekir, Enver Paşa . . . , s. 311-12, Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele'nin başlangıcından beri ittihat­ çılara ihtiyatla yaklaşmıştır. Mesela, İstanbul' da tutuklu oldukları Bekir Ağa Bölüğü zindanından kaçan Halil Paşa (Kut) ve ünlü ittihatçılardan Küçük Talat (Muşkara), Sivas' da Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle "kim­ likleri ifşa edilmeden", sıkı bir kontrol altında ve kısa bir süre kalmışlar­ dır. Enver Paşa'nın amcası olan Halil Paşa ile Küçük Talat, daha sonra Sovyet Hükumeti ile temasa memur edilerek Anadolu' dan uzaklaştırıl­ mıştır. Bu konuda geniş bilgi için bkz. Mazhar Müfi t Kansu,

Erzu­

rum' dan Ölümüne Kadar Atatürk'le Beraber (Ankara: Türk Tarih Kuru­ mu Yayını, 1 966), s. 340-41 ; Yerasimos, Türk-Sovyet İlişkileri, s. 1 1 1 ; Ce­ besoy, Moskova Hatıraları, s. 1 34; Taylan M, Sorgun, Halil Paşa, İttihat ve Terakki'den Cumhuriyet'e: Bitmeyen Savaş (İstanbul; 1 972), s. 303-

505; Aydemir, Tek Adam il, s. 395-94; Bıyıklıoğlu, Atatürk Anadolu' da, s.

1 45; Tansel, Mondros' tan Mudanya'ya kadar III, s. 235-36; Kandemir, Atatürk'ün Kurdurduğu T.K.P., s. 26. Halil Paşa da, hatıratında, Sivas' da Mustafa Kemal Paşa'nın kendisi­ ne, ittihatçıların Kuva-yı Milliye hareketine karışmalarının doğru olmadı­

ğını uzun uzun izah ettiğini, kendisinin de bu tavsiyeye uyacağına dair söz verdiğini kaydetmektedir: Akşam, 1 3-14 Aralık 1 967. Mazhar Müfit Kansu da, yine İstanbul' dan kaçarak Sivas'a gelen ittihatçılardan Kılıç Ali ve Na­ şit Beyleri, Mustafa Kemal Paşa'nın "soğuk" karşıladığını ve kendilerini Ayıntap ve Maraş cihetlerinde teşkilata memur ettiğini zikretmektedir; Er­ zurum' dan Ölümüne Kadar. . . s. 341-42. İttiha tçılar konusunda, Sivas Kongresi'nde edilen yemine "İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin diriltilişine çalışmayacağıma . . . ibaresini koyduracak kadar hassas olan Mustafa Kemal Paşa hakkında, Yakup Kadri Karaosma-

227


noğlu şu bilgiyi vermektedir: "Mustafa Kemal Paşa'nın . . . sıkıntısı. . . Mil­ li yeni bir ittihatçılık damgasının vurulmasının önüne geçmek endişesin­ den geliyordu ... Bunun için İttihat ve Terakki mensupları ile tanınmış nicv yakın dost ve arkadaşlarını bile uzun müddet yanına yaklaştırmak isteme­ miş ve ilk maarif vekili seçiminde Meclisin bütün reyleri Hamdullah Sup­ hi üzerinde toplanmış olmasına ve Hamdullah Suphi'ye karşı da pek sami­ mi bir sevgi ve itimat beslenmesine rağmen, eski muhalefet erkanından Doktor Rıza Nuı'un adaylığını sağlamaya çalışmıştı. "Mustafa Kemal Paşa, benim Ankara'ya geldiğim sırada gerçi İttihat ve Terakkiye karşı bu karantina rejimini epeyce gevşetmiş ve hatta,

o

ce­

miyette fiili hizmet gören birkaç kişiye de vazife vermişti ama, koyu itti­ hatçıların gönlünde hala yer edememişti. Bahusus ki, bunlar arasında doğ­ rudan doğruya Enver Paşacı olanlar ve o gelip de ordunun başına geçme­ yince İstiklal Savaşının kazanılamayacağını düşünenler vardı." Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Vatan Yolunda, (İstanbul: Selek Tavanlara, 1 958),

s,

1 15-17. Mustafa Kemal Paşa ile Enver Paşa arasındaki yazışmalar için bkz. Cebesoy, Moskova Hatıraları, s. 52-57; Karabekir, Enver Paşa .... s. 35-37; "Tarihi Mektuplar

-

139," Tanin, 26 Şubat 1945.

Enver Paşa'nın M ustafa Kemal Paşa'ya gönderdiği ilk mektup, 1 5 Ağustos 1 920 tarihini taşımaktadır, Mustafa Kemal Paşa ise, 4 Ekim 1 920 tarihli bir mektupla cevap vermiştir: " . . 29.9.1 336 tarihli mevsul mektuba .

cevaben Hariciye Vekaletince yazılıp müşarünileyh (Mustafa Kemal Paşa) tarafından imza edilen tahrirat"ın metni için bkz. Karabekir, Enver Paşa . . . , s, 35-36 Enver Paşa'nın Mustafa Kemal Paşa'ya gönderdiği son mektup, Sa­ karya Zaferinin öncesine, 16 Temmuz 1921 tarihine rastlamaktadır: " . . . Bu­ gün, emin ol ki, bütün vatanını seven herkes, olan biten her şeye rağmen sizin muvaffakiyetinize çalışıyor. Çünkü senin muvaffakiyetin Anado­ lu'nun muvaffakiyeti demektir. . . Fakat bunu da itiraf etmemiz lazım gelir ki hiçbir sebebi kanuni olmayarak memleket haricine nefiy şeklindeki ar­ zunuza ilelebet tahammül bize hakikaten pek ağır ve sefilane gelir . . . Bina­ enaleyh hariçte kalmanın maksada umuminiz olan başta Türkiye olmak

228


üzere kurtarmağa çalıştığımız İslam alemi için faydasız ve belki de tehlike­ li olduğunu hissettiğimiz anda memlekete geleceğiz. İşte o kadar." Mektu­ s.

bun geniş metni için bkz. Cebesoy, Moskova Hatıraları,

231-35.

Mustafa Kemal Paşa'nın hususiyle Büyük Millet Meclisi'ndeki ittihat­ çı milletvekillerinin Enver Paşa'yla olan bağlılıkları konusundaki şüphe ve hassasiyetini haklı çıkaran en önemli iki olay, Ardahan Mebusu Hilmi Bey'in Trabzon'daki Mustafa Kemal Paşa aleyhindeki ileri-geri konuşma­ ları ile, Trabzon Mebusu Hafız Mehmet Efendi'nin Enver Paşa ile Ba­ tum' daki temaslarıdır. Buna göre, Enver Paşa hüviyetini gizleyerek Trab­ zon'dan cepheye sevkedilen gönüllü erler arasına karışacak ve ön saflarda isimsiz bir asker gibi döğüşecektir. Trabzon'daki "Bozuk Parti"nin görevi, Enver Paşa'yı Anadolu'ya geçirmek ve dolayısıyla dağılan eski teşkilatı ye­ niden ihya etmektir. Geniş bilgi için bkz, Karabekir, Enver Paşa , s. 1 58-59 ...

ve 194-95, 223-25; Karaman, İstiklal Mücadelesi... s, 47-48; Cebesoy, Mos­

kova Hatıraları, s, 226-37. 61 . Sözkonusu yazışmalar için tam bilgi, "Tarihi Mektuplar" başlığı altında Tanin gazetesinde yayınlanan 1 76 tefrikada mevcuttur. 15 Birinci Teşrin-2 Nisan 1945 tarihleri arasında adı geçen gazetede yeralan "Tarihi Mektuplar", İzmir Suikastı dolayısıyla 1926'da Ankara İstiklal Mahkeme­ si'nce asılan eski Maliye Nazırı Cavit Bey'in hususi arşivinden, Hüseyin Cahit"Yalçın tarafından derlenerek yayına hazırlanmıştır. Mektuplar, İttihat ve Terakki ileri gelenleri tarafından kaleme alınmış olup, orijinalleri Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi'nde muhafaza olunmaktadır. Mustafa Kemal Paşa, Enver Paşa'nın Anadolu'ya girmesini önlemek maksadıyla, önce Enver Paşa'nın amcası olan Halil Paşa'nın Trabzon'.dan sınırdışı edilmesini sağlamış; 22 Mayıs 1 921 'de ise Kazım Karabekir Pa­ şa'dan Enver Paşa'nın Anadolu'ya girmemesi için tedbir alınmasını iste­ miştir. Fevzi (Çakmak) Paşa da, Genel Kurmay Başkanı sıfatıyla, Karabekir Paşa'ya, Enver Paşa sınırlarımızdan girerse tevkif edilmesini istemiştir: Ce­ besoy, Moskova Hatıraları, s, 167; Karabekir Enver Paşa .. s. 1 32-33 ve 136. .

Oysa, Sakarya Zaferi kazanıldıktan sonra, Mustafa Kemal Paşa'nın ve do­ layısıyla B.M.M.'nin gücünden tamamıyla emin olan Enver Paşa, lüzum­ suz ve manasız ısrarla Anadolu' da ikilik çıkarma yerine, Orta Asya'ya git-

229


meyi, oradaki soydaşlarını. Sovyet Rus emperyalizmine karşı savaşa çağır­ mayı tercih etmiştir. Enver Paşa'nın Orta Asya'daki mücadelesi ve şehade­ ti hakkını-s bkz. Aydemir Enver Paşa 111, s. 589-653. 62. Berkes, Türkiye'de Çağdaşlaşma, s. 431 -33; Aydemir, Tek Adam il,

s. 345. 63. Berkes, a.g.e., s. 432. 64. 1920 Sonbaharında, Mustafa Kemal Paşa'nın Yeşil Ordu Cemiye­

ti'nin faaliyetlerini tatil emrine kesin olarak karşı çıkan Nazım Bey, Büyük Millet Meclisi'nde 4 Eylül 1 920 tarihinde yapılan seçimlerde, Mustafa Ke­ mal Paşa'ya rağmen Dahiliye Vekilliği görevine getirilince, Marksist ke­ simde büyük prestij kazanmıştır. Bu prestijle de, Yeşil Ordu Cemiyeti'nin umumi katibliğinden, Aralık 1 920'de resmen teşekkül edecek "Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası"nın liderliğine kadar yükselmiştir. Nazım Bey'in Dahiliye Vekilliği konusu hakkında bkz. Bölüm iV /C-1 . 65. "V, Turtsii letom 1 920, Zhisu National'nostei, No.38, 1920" (Har­ ris, Türkiye'de Komünizmin Kaynakları, s. 94 dpn. )'deki alıntı). Ayrıca Şişmanov, Türkiye İşçi ve

...

s. 74.

66. Harris, a.g.e., s. 15. 67. Nakşibendi Şeyhi Servet Efendi (Akdağ), Yeşil Ordu Cemiyeti'nin en renkli "nev-i şahsına münhasır" tiplerinin başında gelir. 1 880'de Tos­ ya'da doğan Şeyh Servet Efendi, idadi ve medrese mezunudur. İslamiyeti komünizmle eşanlamlı gösterme gayretleriyle temayüz eden Şeyh Servet Efendi için, S.İ, Aralov, hatıralarında "komünist maskeli bir ajan-provoka­ tör" diye bahsetmektedir: Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Hatıraları, Çev.: Hasan Ali Ediz (İstanbul: Burçak Yay., 1967), s. 1 72-73. Şeyh Servet Efendi, 1 0 Haziran 1 962' de ölmüştür. Şevket Süreyya Aydemir' e göre, haya­ tının son dönemi itibariyle Şeyh Servet Efendinin Marksizmle hiçbir ilgisi kalmamıştır: Tek Adam il, s. 346 dpn. 1 . 68. Ankara'ya gelişimden kısa bir süre sonra idi. Ziyaretime, Bursa Milletvekili Şeyh Servet Efendi geldi. Bu yeşil sarıklı, kır kaba sakallı bir zattı. Şeyh kendisini inanmış bir komünist olarak takdim etti. Aralov, a .g.e., s. 1 72

230


69. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin kurucu üyelerinden, Çerkez Ethem'i� ağabeyi ve Saruhan Mebusu Reşit Bey' in gerçekten Marksist olduğuna da­ ir en ufak bir emare bulunmamaktadır. Reşit Bey, düzenli ordu düşmanlı­ ğı için cemiyeti müessir bir vasıta görmüş olacak ki, toplantılarda bu konu­ yu gündeme getirmiştir: "Bugün düşman karşısında si!aha sarılıp boğuşmaya koşanların he­ men hepsi, pek muhterem arkadaşım Şeyh Servet Efendi Hazretlerinin bu­ yurdukları gibi, Asrı Saadetin müşterek samimiyeti içinde bulunduklarını hissederek, ya gazi, ya şehit diye canlarını feda edercesine dövüşüyorlar. Aralarında bey, efendi, ağa, zengin, fakir farkı görmüyorlar. Ortada mal di­ ye ne varsa, hepsinin müşterek malı. Ve bunun böyle olacağını, böyle gide­ ceğini bilerek bu uğurda mücadele ediyorlar. Nizamiye askerine (muntazam ordu) gelince, gözlerimle gördüm; sis de. pekala biliyorsunuz ki, kaçak sürüleri halinde, dağlarda, ormanlarda dolaşıyorlar. Bu da gösteriyor ki, bugün ordu dediğimiz muntazam kuv­ vetlerle iş görmek artık mümkün değildir... " bkz. Aydemir, Tek Adam il, s. 346-47. 70. Bkz, Bölüm IIl / B-1 ve 2/ Yeşil Ordu Cemiyeti'ne Marksist Sızmalar. 71 . Teretoğlu, Türkiye' de Sosyalist ve , ve 1 46-47. ...

72. İllegal T.K.P. ve T.H.İ.F. hakkında derli-toplu bilgi için bkz. Tunçay Türkiye' de Sol Akımlar, s. 1 77-89; Darendelioğlu, Türkiye' de

Komünist s, 73-84; Tevetoğlu, Türkiye'de Sosyalist ve , s. 1 84-99; Sayıl­ ...

gan, Sol Hareketler, s. 1 78-82 v.d. 73. Bkz. Bölüm III/B/Şerif Manatov ve İllegal T.K.P ile Bölüm Vl/B/ T.H.İ.F. 74. Harris, Türkiye' de Komünizmin Kaynakları, s. 94. 75. Harris, a.g.e., s. 64. 76. Adıvar, Türk'ün Ateşle İmtihanı, s. 1 33. 77. Bozdemir, Türk Ordusunun ... , s.136 Yeşil Ordu Cemiyeti, bizzat Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle ve kendisine kayıtsız şartsız sadık arka­ daşları tarafından kurulmadığına göre, hatıra gelen bir başka ihtimal, bu cemiyetin ortaya çıkmasıyla Mustafa Kemal Paşa'nın "doğu idealine bo-

231


yun eğmek zorunda kaldığıdır". Batılı araştırmacılardan Price'ın bu vars<ı­ yımı da gerçeği yansıtmamaktadır. Zira, Yeşil Ordu Cemiyeti'nin

w

T.H.İ.F.'nın idarecileri, -fonksiyonlarını tamamladıklarında- yani Şuba t 1921 'de adalet önünde hesap vereceklerdir. Bkz. M. Philips Price, (London: George Allen-Unwin Ltd., 1 961), s. 1 24-25. 78. Weltmann Pavlovich, Die revolutionare Türkei in die Türkei im Kampf um die Unabhangigkeit (Moskau: 1 925). 79. Walter Z. Laqueur, Commuism and Nationalism in the Middk• East (London: 1 96 1 ), s. 207- 1 1 . 80. Laqueur, a.g.e., s. 209. 8 1 . Mahmut Esat (Bozkurt), "Yeşil Elma," Yeni Gün, 20 Ekim 1 920.

232


ÜÇÜNCÜ BÖLÜM DİPNOTlARI

1 . Harris, Türkiye'de Komünizmin Kaynakları, s. 97 2. Mustafa Kemal Paşa'nın Yeşil Ordu Cemiyeti Umimi Merkez üye­ leri üzerindeki tesir gücü hakkında bkz. Bölüm ll/ B-3, Abidin Nesimi ha­ tıratında, Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Eskişehir Teşkilatında yuvalanan "Ku­ va-yı Seyyare Komünist Partisi" içindeki, Mustafa Kemal Paşa tarafından görevlendirilmiş iki ajandan sözetmektedir. Bunların biri, Teşkilfıt-ı Mah­ susacı, Haymana Belediye Reisi Çolak Hayri ile tir diğeri Makinist Ah­ met'tir. Bkz. Yılların İçinden (İstanbul: Gözlem Yay., 1 977), s. 13 ve 209-10. 3. Sayılgan, Türkiye'de Sol Hareketler, s. 29; Refik Sönmezsoy, Tür­

kiye'de ve Dünyada İşçi Hareketleri (İstanbul: Boğaziçi Yay., 1 98 1 ), s 28; Dr. Cahit Talas, Sosyal Politika (Ankara: Sevinç M., 1 967), s. 152. Ameleperver Cemiyeti'nden önce de işçi teşekkülünün mevcut oldu­ ğunu, The Levant Herald gazetesinin 11 Mart 1867 tarihli nüshasında yer alan "l'amie du travil" Cemiyeti'nin Kongre ilanından anlıyoruz. Türkçe "sayperver" olarak ifade edebileceğimiz cemiyet, büyük bir ihtimalle İs­ tanbul' daki Rum azınlığa mensup işçilerce teşekkül ettirilmiştir. Cemiyetin Genel Sekreteri de, C. Anthopoulos adında bir Rumdur. Geniş bilgi için bkz. Tuncer Baykara, "Türkiye'de Solun Tarihine Dair İki Not", Türk Kül­

türü, Sayı 76 (Şubat 1 969), s. 295. Dimitır Şişmanov, Amaleperver Cemiyeti'ni Avrupal daki "sel" geliş­ melerin uzantısı olarak değerlendirmektedir: " 1 871 Yılında kurulan 'Ame­ leperver Cemiyeti', Osmanlı İmparatorluğu'nda kurulan ilk işçi örgütü olarak kabul edilir. Komünist Manifesto'nun yayınlanmasının, Birinci En­ ternasyonalin ve başta Fransa olmak üzere diğer Avrupa ülkelerindeki işçi hareketlerinin, bu örgütün kurulmasında etkin rolleri olmuştur." Bkz. Tür­

kiye İşçi ve Sosyalist Hareketi, s. 3 1 . 4. Sayılgan, Türkiye'de Sol Hareketler, s . 30. 5. Sayılgan, a.g.e., s. 30-31 . 6. Sayılgan, Solun 94 Yılı, s. 1 7. 7. Sayılgan, a.g.e., s, 1 7-18.

233


8. Sayılgan, a.g.e., s. 1 7. 9. Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 32 Sönmezsoy, Türkiye'de vı· Dünyada İ şçi Haraketleri, s. 42 dpn, 31; Hüseyin Avni (Şanda), 1908'dı·

Ecnebi Sermayesine Karşı İlk Kalkınmalar, (İstanbul : Akşam M., 1 932), s. 18. 1 908'in sadece üç ayında tespit edilebilen 54 grevin yerleri için bb . Hakkı Onur, "1 908 İşçi Hareketleri ve Jön Türkler", Yurt ve Dünya, Sayı :' (Mart 1 977), s. 277-95. 1 0. Sönmezsoy, a.g.e., s. 39. 1 1 . Sayılgan, Türkiye' de Sol Hareketler, s. 63-64. 12. "İstibdad devrinde, rahatlıkla az paraya çok çalıştırılan Osmanlı işçisi, Meşrutiyet'ten sonra, demiryolu grevleriyle Alman sermayedarla­ rından kendi haklarını istediği gibi, İstanbul Tramvay Şirketi'nin kişiliğin­ de Fransız sermayedarlarına karşı da başkaldırılmıştır": Tunçay, Türkiye'

de Sol Akımlar, s. 33 13. Sayılgan, Türkiye'de Sol Hareketler, s. 71 . 14. Sayılgan, a.g.e., s. 67; Şişmanov, Türkiye İşçi ye Sosyalist Hareke­

ti, s. 38-39; Harris, Türkiye'de Komünizmin Kaynakları, s. 22-24 15. Lütfi Erişçi, Türkiye'de İşçi Sınıfının Tarihi (İstanbul: Kurtulmuş E., 1 951 .), s. 9 dpn. 19; Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar, s, 35. "Tatil-i Eşgal Kanunu"nun 8. Maddesi gereği, "hizmet-i umumiye" anlayışının sınırları geniş tutulmuş bu anlayışın sınırları içinde mütalaa edilen işkollarında ve işyerlerinde sendika teşkili yasaklanmıştır. 1 1 . Mad­ de ile de daha önce teşekkül etmiş sendikalar kapatılmıştır. Bkz. Gündüz Ökçün, Tatil-i Eşgal Kanunu, 1 909 Belgeler-Yorumlar (Ankara: S.B.F. Yay., 1 982) s. 1 33-35. 1 6. 1910 yazında İstanbul' da yeni bir grev dalgası ortaya çıkmış, Reji, tramvay, terzihane, ayakkabı, deri işçileri zaman zaman topluca işlerini bırakmışlardır. Ağustosta Bilecik'te 1 000, Bursa' da 3000 ipek işçisi ve Zon­ guldak'ta 500 kömür madencisi grev yapmışlardır. 1911 Martında da İstan­ bul' da 3000 Reji işçisi greve gitmiştir: Tunçay, a.g.e., s. 35 dpn. 13. Ayrıca bkz, "Bursa'da Tatil-i Eşgal," Sabah, No. 7511 (5 Ağustos 1 326) ve "Reji Grevi," Sabah. No. 7736 (23 Mart 1 327).

234


1 7. Harris, Türkiye'de Komünizmin Kaynakları s. 44. 18. Harris, a.g.e., s. 2 1 19. Şişmanov, Türkiye İşçi ve. Sosyalist Hareketi, s . 43. 20. Harris, a. g. e., s. 2 1 . 2 1 . Şişmanov, a.g.e., s , 43. 22. Harris, s. 22. 23. "Meşrutiyet'ten Önce, siyasi faaliyetler ve fikir cereyanları bakı­ mından Selanik, İstanbul' dan daha elverişli bir merkezdi. Bunun başlıca sebepleri şunlardı; Büyük devletlerin zoru ile Makedonya'daki Osmanlı Jandarma Kuvvetleri, yabancı subayların kumandası altında oldukların­ dan. Sultan Abdülhamid II.'nin adamları burada çok faal değillerdi. Türk­ lerden başka, Selanik sakinlerinin büyük kısmı Yahudi, Rum, Bulgar, Sırp ve bir miktar Avrupalıdan ibaretti. Burada birçok yabancı konsolosluklar, şirket ve ticareth�neler, temsilcilikler açıldığı gibi, Farmasonluk locaları da faaliyet halinde idiler. Böylece, Avrupa ile sıkı münasebetler sağlanması; Yahudi, Rum, Bulgar aydınlarının 'sosyalistlik' ve 'komitacılık' faaliyetle­ rine sahne olması bakımından Selanik, gerçekten çok canlı ve hareketli bir manzara arzediyordu. Esasen Yunanistan, Sırbistan ve Bulgaristan' da sos­ yalist cereyanlar ve işçi hareketleri, daha bir müddet önce başlamış bulu­ nuyordu. Bu vadideki yerli ve yabancı propaganda organı kitap, risale, ga­ zete ve dergiler Selanik'de rahatça satılıyor, okunuyor; Yahudiler, Rumlar ve Bulgarlar tarafından Türkler arasına da yayılıyordu, Selanik'deki aydın arasında Rumca, Sırpça ve Bulgarca bilenler de mevcuttu": Tevetoğlu, Sos­ yalist ve Komünist Faaliyetler, s. 14. 24. Harris, a.g.e., s. 22 dpn. 3; Tunçay, a.g.e., a, 49; A. Cerrahoğlu, Tür­

kiye'de Sosyalizmin Tarihine Katkı (İstanbul: May Yay., 1975), s. 163-67; Laqueur, Communism and Nationalism in the Middle East. s. 207. 25. Tunçay, a.g.e., s. 48 dpn. 44. 26. Harris, a.g.e., s. 23; Laqueur, a.g.e, s. 207. 27. Laqueur, a.g.e., s. 207. Asıl adı Alexander lsrael Kelphand olan Parvus, bir Rus Yahudisidir. Genç yaşında Almanya'ya göç eden Parvus, Alman Sosyal Demokrat akımının sol kanadında temayüz etmiştir. 1905 İhtilali sırasında Rusya'ya dönerek Troçki ile müşterek çalışmalar yapan

235


Parvus, İhtilalin bastırılmasıyla birlikte Sibirya'ya sürülmüştür. Orad<1 ıı Almanya'y<1 kaçmış; 1912 yılından itibaren de bir süre İstanbul' da bulun.ı­ rak İttihatçılara mali müşavirlik yapmıştır. Parvus (1 867-1924) hakkında geniş bilgi için bkz. Z.A.B. Zeman - W.B. Scharlau, The Merchant of Revo­

lution: The Life of Alexander lsrael Helphand (Parvus) 1867-1924. (Loıı­ don: Oxford Univ, Press, 1965). İstanbul'da bulunduğu sıralarda Türkçü muhit içinde yaralan Parvus, Batı emperyalizmi ile ilgili aydınları uyarıcı nitelikte çeşitli yazılar ve ki­ taplar yazarak yayımlamıştır. Yazılarında solcu bir anlayışın izi görülme­ mektedir. 1 914'de yayınlanan, Türkiye'nin Can Damarı; Devlet-i Osma­

niye'nin Borçları, ve Islahı (İstanbul: Şems M., 1330) adlı kitabı ile Umu­ mi Harp Neticelerinden: Almanya Galip Gelirse (İstanbul: Kadir M., 1 330) ve Umumi Harp Neticelerinden: İngiltere Galip Gelirse (İstanbul: Kadir M., 1 330) isimlerini taşıyan risaleleri önem taşımaktad ır. Parvus'un Türkçüler üzerindeki tesiri hakkında bkz. Niyazi Berkes,

The Development of Secularism in Turkey (Montreal: Mc Gill, 1 964),

s.

335-37. Türkçesi: Türkiye'de Çağdaşlaşma. (Ankara: Bilgi Yay., 1 973), s. 411-14. Parvus, Tasvir-i Efkar. Tanin gazeteleri ile Bilgi ve Türkyurdu mec­ mualarında iktisadi konularda yazılar yazmıştır. Iürkyurdu'nda yayınla­ nan yazılarının dökümü için bkz. Tevetoğlu, Türkiye' de Sosyalist ve Ko­

münist Faaliyetler, s. 477 dpn. 290. 28. Selanik'deki sosyalist faaliyetler hakkında geniş bilgi için bkz. G. Haupt ve P. Dumont, Osmanlı İmparatorluğu'nda Sosyalist Hareketler (İstanbul: Gözlem Yay., 1 977). Ayrıca, bu araştırmayı tamamlayıcı bilgi ve değerlendirmeler için bkz. Mete Tunçay, "Osmanlı Yönetiminin Son Yılla­ rında (1909-1 912) Selanik'te Yahudi Sosyalizmi," Toplum ve Bilim, Sayı 2 (Güz 1 977), s. 1 38. 29. Cerrahoğlu, Türkiye'de Sosyalizmin Tarihine Katkı, s. 1 65-66. 30. Ladino dili, kuzeyli Yahudilerden daha esmer olan eski İspanyol ve Portekiz Yahudilerinin torunlarının konuştukları İspanyolca ve İbrani­ ce karışma bir dildir. 3 1 . Harris, Türkiye'de Komünizmin Kaynakları,

236

s.

24.


32. Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 50. Benaroya' nın suikast te­ şebbüsü ile ilgili olarak sürgün edilmesi hakkında, Harris'in adı geçen ese­ rinin İngilizce orijinal metninde bilgi mevcuttur: Origin of Communism

in Turkey (Stanford, California: Hoover Institu tions Pubs., 1 967), s. 27. 33. Harris, a.g.e., s. 24. 34. Sosyalist İşçiler Federasyonu'nun, Hükümetçe kapatılmasına kar­ şı olarak, başta Selanik Mebusu Vlahov olmak üzere, azınlık mensubu me­ busların ve Meclis-i Meb'usan' daki mücadeleleri hakkında geniş bilgi için bkz. Tevetoğlu, Türkiye'de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler, s. 48-50; Tunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler: 1859-1 952 (İstanbul: Doğan Kardeş B., 1 952), s. 306 dpn. 7 ve 8. 35. "Makedonya ve Trakya şehirlerindeki diğer sosyalist grupları, et­ nik düşmanlıklarından arınmakta . . . başarı gösteremediler. Zira Osmanlı İmparatorluğu'nun son günlerindeki milliyetçi bunalımında, sosyalistler için dahi,

rekabetlerini ilanihaye gizlemek hemen hemen imkansız bir

şeydi." Harris, a.g.e. s. 25. 36. Harris, a.g.e., s. 26. 37. Baykara, "Türkiye' de Sol'un Tarihine Dair İki Not, " Türk Kültü­ rü

Sayı 76 (Şubat 1 969), s. 295. 38. Harris, a.g.e., s. 27. 39. Stefan Velikov, "Sur le mouvment ouvrier et socialiste en Turquie

apres la revolution Jeuno-Turque de 1 908," Etudes Balkaniques. No. 1 (1 964) s. 39-40 ve 47. 40. Harris, azınlık gazetelerindeki sosyalist neşriyatın, Sabah ve Ta­

nin gazetelerinde Türk kamuoyuna yansıtıldığını önesürmektedir. Türki­ ye' de Komünizmin Kaynaklan, s. 27-28. 4 1 . Harris, a.g.e., s. 22; Tevetoğlu, a.g.e., s. 34-54. 42. Tevetoğlu, a.g.e., s. 34. 43. Ermenilerin aktif ihtilalcilerinden olan ve Osmanlı Meclis-i Meb'usanında Kozan Meb'usu olarak görev yapan "Muradyan hakkında,

Ermeni Komitelerinin Amal ve Harekat-ı İhtilayesi (İstanbul: Matbaa-i Amire, 1332) adlı kitapta şu kayıt mevcuttur: "1 895'de Samsun Ermeni- İh­ tilali başladı. Mezkur ihtilali en ziyade bilahare Kozan Meb'usu olan Mu-

237


rad (Hamparsum Boyaciyan) ile Damadyan ismindeki sergerdeler idare et­ ti" (s. 29). "Taşnak" ve "Hınçak" adlarını taşıyan Ermeni komite ve partileri hakkında özlü bilgi için bkz. Esat Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Me­

selesi (Ankara: 1950), s. 444-51 . 44 .

Dimitır VIahov ve Meclis-i Meb'usan'daki Bulgar Meb'usları hak­

kında bkz. J. Rothschild, The Communist Party of Bulgaria. - Origins and

Development 1883-1936 (New York: Columbia Univ. Press, 1959), s. 1 72; Fikret Adanır, "Makedonya Sorunu ve Dimitır Vlahofun Anılarında il.

Meşrutiyet," Birikim Sayı 9, (Kasım 1975), s. 21 -23; Kemal Sülker, Dünya­

da ve Türkiye'de İşçi Sınıfının Doğuşu (İstanbul: Meme! Yay., 1966), s. 6367; Cerrahoğlu, Türkiye'de Sosyalizmin Tarihine Katkı, s. 314-24; Teve­ toğlu, Türkiye'de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler s. 38-39, 49-50; Tun­ cay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 51 -53. 45. Münir Süleyman Çapanoğlu, Türkiye'de Sosyalizm Hareketleri

ve Sosyalist Hilmi (İstanbul: Pınar Yay., 1964). s. 50-51 .

46. Hüseyin Hilmi (?-1923) İzmir' de doğmuştur. il. Meşrutiyet'ten bir

yıl önce Serbest İzmir.gazetesini çıkarmaya başlayan Hüseyin Hilmi, dev­ rin "nev-i şahsına münhasır" tiplerinden biridir. Hayatı ve mücadeleleri hakkında geniş bilgi için bkz. İlhan Darendelioğlu, Türkiye'de Komünist

Hareketleri (İstanbul: Toker Yay., 1979), s, 1 26-27; Bezmi Nusret Kaygusuz, Bir Roman Gibi (İzmir: İhsan Gümüşayak M., 1955), s. 25-26; Çapanoğlu, a.g.e., 48-62. Osmanlı Sosyalist Fırkası'nın kuruluş tarihi hakkında, Kaygusuz, a.g.e., s. 77 (15 Eylül 1 91 0); Tunaya, Türkiye' de Siyasi Partiler, s. 303 (Ey­ lül 1 326) tarihlerini belirtirken, Münir Süleyman Çapanoğlu, "Eylül sonla­ rında Hükumete program ve beyanname verildiğini" kaydetmektedir:

Türkiye'de Sosyalizm Hareketleri ve Sosyalist Hilmi, s. 48. Partinin Programı, İştirak gazetesinin 12 Eylül 1 9 1 0 tarihli nüshasında yayınlan­ mıştır. (Sayı 20). 47. Tevetoğlu, a.g.e, s. 18; Tunaya, a.g.e., s. 309. 48. Çapanoğlu, a.g.e, s. 49-50; Darendelioğlu, a.g.e., s. 127; Tunaya, a.g.e., s. 303 dpn. 1 (Hasan Sadi Birkök'den naklen); Tuncay, a.g.e., s. 38

238


dpn. 17 (Zeki Cemal'den iktibas); Sayılgan, Türkiye'de Sol Hareketler, s. 73-75;

" Şişmanov, Türkiye İsçi ve Sosyalist Hareketi,

s.

50; Sönmezsoy,

Türkiye'de ve Dünyada İşçi Hareketleri. s. 56 Hüseyin Hilmi'nin şahsiyeti ve "sosyalistliği" hakkında farklı görüş­ lere sahip olan Dr. George S. Harris, " . . . kişiliği anlaşılamayan ve hayli tar­ tışma konusu olan ... Hüseyin Hilmi'ye hem Sovyet, hem de Türk kaynak­ larında, sırf dikkati çekmek için sosyalist davasına yapışan bir oportünist diye iftira edilmiş, günahına girilmiştir. Bu yorum, muhakkak ki çok su gö­ türür" demektedir; Türkiye'de Komünizmin Kaynakları, s. 28-29. 49. Birinci iddiaya göre, Hüseyin Hilmi solculuğu, gezmek için gittiği Romanya'da bir sosyalist nümayişten etkilenerek benimsemiştir: Zeki Ce­ mal, "Memleketimizde Amele Hareketlerinin Tarihi-1," Meslek, Sayı 21 (5 Mayıs 1 925), s. 1 1 . İkinci iddiaya göre ise, sosyalistliği İstanbul'da Baha Tevfik' ten öğ­ renmiştir: Kaygusuz, a.g.e., s. 78; Çapanoğlu, a.g.e., s. 76-77. 50. Münir Süleyman Çapanoğlu, "Osmanlı Sosyalist Fırkası, bu aca­ yip kurum, ... derbeder Hüseyin Hilmi için sadece bir 'iş'ti: Geçim yolu!" demektedir: Türkiye'de . . . ve Sosyalist Hilmi, s. 49. 5 1 . Osmanlı Sosyalist Fırkası'nın Beyannamesi, İştirak gazetesinin 12 Eylül 1326 (1910) tarih ve 20 No.lu nüshası ile İnsaniyet gazetesinin 18 Teş­ rinisani tarih ve 1 No.lu nüshasında yayınlanmıştır. Türkçe'ye çevrilmiş metni için bkz. Tevetoğlu, a.g.e., s. 27-29. Partinin Programının metni için bkz. Tevetoğlu, a.g.e., s. 29-33; Tema­ ya, a.g.e., s, 309-14. 52 . O.S.F.'nın Beyannamesi'nin başında "zekat" hatırlatılmaktadır: "Ağniyanın servetinin kırkta biri fıkaranın hakkıdır, Ferman-ı İlahi." Hüseyin Hilmi'nin büyük tartışmaya sebep olan "Şfıra-yı Ümmete Cevap" yazısı, İştirak'ın 6 Mart 1 326 tarihli ve 4 No.lu nüshasında yayın­ lanmıştır. Hilmi, bu yazısında sosyalizmi Hazreti İsa ile birlikte ''boşalt­ makta", İslamiyetteki zekat müessesesi ile özdeşleştirmeye çalışmaktadır. 53. Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 42-44. İştirak'te yalnız sosya­ lizmin doğru dürüst bilinmemesi değil, Batı kültürünü tanıyışın da iğreti­ liği göze çarpmaktadır. Örnekler için bkz. s. 42 dpn. 27.

239


54. Tunaya, Türkiye' de Siyasal Partiler, s. 294-302 ve 304-305, Ayrıc.ı

bkz. İştirak, Sayı 7 (27 Mart 1326).

55. Tunaya, a.g.e., s. 309. Türkiye Sosyalist Fırkası'nın yayın organı İd­

r�'5'in yazarlarından, gazeteci Münir Süleyman Çapanoğlu, Dr. Tarık Zafl'r Tunaya'dan farklı olarak, "Baha Tevfik, ömründe hiçbir partiye girmemi�­ tir" demektedir: Türkiye'de ... ve Sosyalist Hilmi, s. 48 dpn. 3 ve 94. 56. Şişmanov, Türkiye' de İşçi ve Sosyalist Hareketi. s. 49-50. 57. Jean Jaures, Hüseyin Hilmi'ye gönderdiği 26 Şubat 1 326 tarihli mektubun son paragrafında, "Metin, gayyur ve sfıbitkadem olunuz; bu meslek daima metanet, daima ciddiyet kabul ve tavsiye eder" demekted i r. Sözkonusu mektup, Türkçeye tercüme edilmiş şekliyle İştirak'in 20 Mart 1326 tarih ve 6 No'lu nüshasında yayınlanmıştır. Mektubun tam metni için ayrıca bkz. Tunaya, Türkiye' de Siyasi Partiler, s. 31 1 . Şişmanov, a.g.e. s. 51 ; Tevetoğlu, a.g.e., s. 21. 0.5.F üzerinde Fransız sosyalistlerinin etkisi hiç şüphesiz büyük ol­ muştur. Partinin yayın organlarında (İştirak, Medeniyet, Sosyalist, ve İn­

saniyet) çıkan Fransız sosyalistlerinin yazılarının dökümü için bkz. Tun­ çay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 48-53 dpn. 45. Kaldı ki, İnsaniyet adı Ja­ ures'in gazetesi l'Humanite'den Sosyalist; ise Fransız Partisinin organı Le

Socialiste'den alındığı kuvvetle tahmin edilebilinir. 58. Dr. Refik Nevzat, eski bir Jön Türk' tür. İttihat ve Terakki düşman­ lığı ile temayüz etmiştir. 0.5.F.'nın Paris Şubesini teşkil etmiş; "Beşeriyet" adını taşıyan bir gazeteyi bu şehirde yayınlayarak posta yoluyla Osmanlı İmparatorluğu' na sokturmuştur. Elle yazılıp litografya ile çoğaltılan bu ip­ tidai baskılı gazete, altı saya çıkabilmiş; sonradan ülkeye sokulması Hüku­ metçe men edilmiştir. Hüseyin Hilmi'ye nisbetle "Marksizm esaslarına da­ ha fazla bağlı" olduğu açıkça müşahede edilen Dr. Refik Nevzat, 1913 Şu­ batında Paris'te "Ahaliye Davet" başlıklı bir risale kaleme alarak bastırmış­ tır. 12 sahifelik bu risalede, Türk kamuoyunun Edirne konusunda en has­ sas olduğu bir dönemde, "Edirne'nin Bulgarlara bırakılması gerektiğini" önesüren Dr. Refik Nevzat, 1919'da İstanbul'a dönerek Genel Seçimlere T.S.F.'ndan İstanbul meb'us adayı olarak katılmışsa da, ikinci seçmenlerin sadece 7 oyunu alarak hayal kırıklığına uğramıştır, 1 960'dan sonra Türki-

240


ye' ye dönen Dr. Refik Nevzat, "İleri Jön Türkler" adlı komünist örgütle il­ gili olduğu gerekçesiyle İstanbul Ağır Ceza Mahkemesinde yargılannaş; kısa bir süre sonra da ölmüştür. Dr. Refik, Nevzat hakkında umumi bilgi için bkz. Tunçay, Türkiye' de

Sol Akımlar, s, 55-58 ve 77; Darendelioğlu, Türkiye'de Komünist Hare­ ketleri, s. 1 27-23; Bezmi Nusret Kaygsuz, Bir Roman gibi; s. 78; Füruzan Hüsrev Tökin, Türk Tarihinde Siyasi Partiler ve Siyasi Düşüncenin Ge­

lişmesi: 1839-1965 (İstanbul: ELif Yay., 1966), s. 49 dpn. 1; Tevetoğlu, Tür­ kiye' de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler,

s.

20-27 ve 79; Dr. Samih Ço­

ruhlu (Prof.Dr. Akdes Nimet Kurat), "İstiklal Savaşında Komünizm Faali­ yeti 7," Yeni İstanbul (22 Mayıs 1966); Cerrahoğlu, Türkiye'de Sosyaliz­

min Tarihine Katkı, s. 1 40-47, 201 -10, 337-46; Tunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler, s. 290 dpn. 22, 292-94, 307 dpn. 20; Sayılgan, Türkiye' de Sol Ha­ reketler,

s.

82-84; Çapanoğlu, Türkiye'de Sosyalizm Hareketleri ve Sos­

yalist Hilmi, s. 58. Dr. Refik Nevzat'ım yayınlanmış eserleri için bkz. Te­ vetoğlu, a.g.e., s. 24 dpn. 30. 59. Tunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler, s. 307; Şişmanov, Türkiye'de

İşçi ve Sosyalist Hareketi, s. 53-54. 60. Sayılgan, Solun 94 Yılı, s. 57. Hilmi ve çevresinin bu dönemde Rum sosyalistleriyle de teması olmuştur. Bu cümleden, Biranko Melcano­ pulos adında bir Rumun İştirak' in üçüncü sayısında "Bir Nakise-i İçtima­ iye" başlıklı yazısı dikkati çekmektedir. Keza, İştirak' in ikinci sayısının ar­ ka kapağında Zaharya Bedestani efendi tarafından Rumcaya çevrilen "iç­ timai karışıklıklar" hakkındaki bir kitap, okuyuculara tavsiye edilmekte­ dir. Teferruatlı bilgi için bkz. Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 59 dpn. 65 ve G. Haupt P. Dumont, Osmanlı İmparatorluğu'nda Sosyalist Hare­ -

ketler, Belge 48, s. 158-60. 61 . İştirak' in, 1 . sayasının kapağında: "İmtiyaz Sahibi ve Mes'ul Mü­ dürü: Serbest İzmir Gazetesi Sahibi Hüseyin Hilmi" kaydından başka, "Sosyalizm Efkarının Mürevvicidir" ibaresi de bulunmaktaydı. Pembe ka­ pak içinde, 16 sahife olarak yayınlanan (sahife numaraları devamlı) İşti­

rak'in tam takımı Milli Kütüphane' de (1 962 SB 55) mevcuttur. Resimli olan derginin fiyatı, kapağında O kuruş) belirtilmiştir.

241


62. İttihat ve Terakki Partisinin muhalifl erinden olan gazeteci Ahmet Samim'in köprü üzerinde İttihatçı fedailerce öldürülmesi üzerine, "İştirak Gazetesi sahipleri .. , fevkalade bir nüsha çıkararak İttihatçılara olan bütün kin ve garazlarını dökülüşlerdi. Fakat İttihad ve Terakki Hükumeti, derhal İşti!aJ5.'i kapatarak, Hilmi Arkadaş'ı da Bilecik'e nefyetmişti" . Bkz. Zeki Ce­ mal, "Memleketimizdeki Amele Hareketlerinin Tarihi," Meslek. Sayı 21 (5 Mayıs 1925), s. 1 1 . Hiç şüphesiz, devletin bütünlüğü açısından İttihat v e Terakki Hüku­ meti, İştirak'i kapattırmada büsbütün haksız değildir. Tarık Zafer Tuna­ ya'nın da belirttiği gibi, "Bu dergi ihtilalcidir. Sütunlarında işçileri ayak­ lanmaya teşvik eden, muhtelif fabrika amelelerinin birleşmelerini isteyen yazılara geniş miktarda yer vermektedir": Türkiye'de Siyasi Partiler, s. 306-307. 63. İnsaniyet' in "Müdür ve Muharriri Bağdadi Abdürrezzak Efendi" olup, Arapça-Türkçe yayınlanmıştır (18 Ağustos 1910-25 Ağustos 1910). Her iki sayısı da resimli olarak ve 8 sahife halinde yayımlanan İnsaniyet'in kapağında, "Sosyalist Efkarına Kadim İnsaniyetperver Haftalık Gazetedir" ibaresi yeralmaktadır. Sahife numaraları devamlı olan ve 1 kuruştan satı­ lan İns'!niyet'in Milli Kütüphanede sadece 2. sayısı mevcuttur (1962 S. 48). 64. İştirak'in ikinci defa kapatılmasının gerekçesi için bkz. Tunçay,

Türkiye' de Sol Akımlar, s. 40 dpn. 22. İştirak bu defa, 19 Ağustos 1 326 2 Eylül 1 326 (1 Eylül 1 9 1 0 - 15 Eylül 1 9 1 0) tarihleri arasında toplam 3 sayı çıkmıştır. Yalnız, sahife adedi 1 6'dan 8'e düşmüştür. Ama, sahife numara­ ları ilk seriden devamlıdır. Sözkonusu 3 sayı -eksiksiz- Milli Kütüphane' de mevcuttur (1 962 SB 55). 65. 1 1 Teşrinisani 1 326 - 1 6 Teşrinisani 1326 (24 Kasım 1910 - 29 Kasım 1910) tarihleri arasında toplam 2 sayı çıkan Sosyalist gazetesinin ilk sayı­ sında, "Osmanlı Sosyalist Fırkasının Naşiri Efkarıdır" kaydı ile başlık al­ tında, "Millettim nev-i beşerdir, vatanım rıly-i zemin" mısraı yeralmakta­ dır. Fiyatı 10 para olan ve 4 sahifeden ibaret olan Sosyalist'in her 2 sayısı da Milli Kütüphane' de mevcut bulunmaktadır (1962 SÇ 234).

66. İnsaniyet (İkinci Seri), Sayı 1, (18 Teşrinisani 1 326), s. 4.

242


67. Sosyalist'in Mes'ul Müdürü Namık Hasan, "ahval-i hazıraya te­ vafuk etmeyen neşriyatı yolunda iki ay hapis ve 25 lira-i Osmani ceza-i nakdiye mahkum edilmiştir." Bkz. Cerrahoğlu, Türkiye'de Sosyalizmin

Tarihine Katkı, s. 1 68-70. 68. İlk sayısı 18 Teşrinisani 1326 tarihinde çıkan İnsaniyet, 25 Teşrini­ sani 1 326 (1 Aralık 1 91 0 - 8 Aralık 191 0) tarihine kadar sadece 3 sayı yayın­ lanabilmiştir. 4 Sahife olarak çıkarılan ve 1 O paraya satılan gazetenin bu de­ fa ki Mes'ul Müdürü İbnüttahir İsmail Faik'tir. "Osmanlı Sosyalist Fırkası­ nın Naşiri Efkarıdır" kaydını ihtiva eden İnsaniyet'in sadece 1 ve 3'üncü sayılan Milli Kütüphane' de mevcuttur (1962 SÇ 48).

İnsaniyet'in l'nci sayısının 4'ncü sahifesinde, Fransa, İtalya ve Avus­ turya' da yayımlanan: L'Eumanite, Le Socialisme, Le Socialiste, La Guerro­ Sociale, La Propaganda, L' Aventi ve Arbeiter Wien gibi sosyalist ve komü­ nist gazetelerin adresleri yeralmıştır. Gazetenim fikri üslubuna ve devlete karşı pervasızlığına tipik bir ör­ nek olarak, l'nci sayının 3'üncü sahifesinde yayınlanan A. Rıfkı imzalı "Nara-i iykaz" şiiri gösterilebilinir. Bu şiir, Fransız sosyalist lideri Jean Ja­ ures'ye ithaf olunmuştur: "Sen ey alamet-i tahlis! Ey kızıl sancak! Görün de kahr-u taaddiyi mahvedip, yık, yak; Kızıl yüzünle görün, ruha eyle sen te'sir; Revay-ı vahşeti yırt, bargah-ı zulmü devir... " 69. 1 Kanunuevvel 1 326 - 6 Kanunuevvel 1 326 tarihleri arasında sade­ ce 2 sayı çıkabilen Medeniyet gazetesinin Mec'ul Müdürü İsmail'dir. "Os­ manlı Sosyalist Fırkasının Naşiri Efkarı" kaydını taşıyan Medeniyet, 4 sa­ hifelik, 1 0 paraya satılan bir "varak-pare"dir. Milli Kütüphane'de her iki

sayısı da mevcut bulunmaktadır (1962 SÇ 73).

70. Dr. Refik Nevzat'ın şahsi gayretiyle, 1 91 1 -1912 yallan arasında 6

sayı yayınladığı Beşeriyet, tam koleksiyon halinde Prof. Dr. Tank Zafer Tu­ naya'nın özel kitaplığında; sadece 6'ncı sayısı ise İstanbul' da Hakkı Tarık Üs Kütüphanesinde bulunmaktadır. 71 Tevetoğlu, Türkiye' de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler, s. 64-65.

243


72 Misalleri için bkz. Tunçay, Türkiye' de Sol Akımlar, s. 42 dpn. :'.'/ 73. Dr. Samih Çoruhlu, "İstikliil Savaşında Komünizm Faaliyt'ti 7," Yeni İ stanbul (22 Mayıs 1 966); Sayılgan, Türkiye'de Sol Hareketler, s, H·I 74. Bkz. Yukarıda, Bölüm J I I dpn. 68.

75. İştirak, Sayı 8 (19 Ağustos 1 328), s. 5. 76. Tevetoğlu, Türkiye'de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler,

s.

61.

77. Sönmezsoy, Türkiye'de ve Dünyada İşçi Hareketleri, s. 58.

78. "Partinin başlangıçta kurucularından müteşekkil bir İdare Hey l'l i

d e vardı; amma bu heyet sonra dağıldı. Ve böylece parti, hemen hemen i l i-. gününden sonuna kadar Hüseyin Hilmi'nin elinde kaldı. Adeta onun ken­ di eseri ve şahsi malı oldu. Öyle yaşadı, öyle öldü." Bkz. Çapanoğlu, Tü r

­

kiye' de Sosyalizm Hareketleri ve Sosyalist Hilmi,

s.

49.

79. Tuncay, Türkiye' de Sol Akımlar, s. 60-69. 80. Sayılgan, Solun 94 yılı, s. 34. 81 . Ali Namık'ın ( 1 885-1953) bu kitabının "Le Socialisme en Turquie" (1 9 1 8) başlıklı bölümünün Türkçeye tercüme edilmiş hali için bkz. Cerra­ hoğlu, Tiirkiye'de Sosyalizmin Tarihine Katkı, s. 9-21 . 82. Sayılgan, Solun 94 Yılı, s, 34. 83. Sayılgan, a .g.e., s. 36. 84. Avukat T. Nadir (Haydar Rıfat Yorulmaz), Beynelmilel İhtilal Fır­

kaları (İstanbul: Matbaa-i Osmaniye, 1 326), 78 s. Bu kitap, Milli Kütüpha­ ne' de mevcuttur ( 1 948 A 441 2 ve 1 954 A 312). 85. Jorj Tumir, (çev.) Haydar Rıfat, Sosyalizm (Dersaadet: Matbaa-i

Hayriye Şirketi, 1 326), 1 24 s. Aynı eserin yeni harflerle ikinci baskısı: J. Lö­ turney, (çev.) Haydar Rıfat, Sosyalizm (İstanbul; Sanayii Nefise M., 1 933).

86. Haydar Rıfat'ın yayınlanmış diğer eserleri için bkz. Tunçay, Tür­

kiye' de Sol Akımlar, s. 60-61 ve dpn. 70-72. 87. Celal Nuri ( 1 877-1 939), Ayan azasından Giritli Nuri Bey'in oğlu­ dur. Profesör Suphi Nuri İleri'nin ağabeyi, "Atatürk ve Komünizm" adlı kitabın yazarı olan. (münfesih T.İ.P. idarecilerinden) Rasih Nuri İleri'nin amcasıdır. 88. Sayılgan, Türkiye' de Sol Hareketler,

244

s.

57.


89. Baha Tevfik, 1884'de İzmir'de doğmuştur. 1 907'de Hüseyin Hil­ mi'nin sahipliğini yaptığı haftalık Serbest İzmir gazetesinin başyazarlığı­ nı

yapmış; il. Meşrutiyet' in ilanına mü teakip İstanbul' a yerleşerek Serbes­

ti gazetesine, İştirak, Eşref, Şehbal dergilerine yazılar yazmıştır. Eşek, Ma­

lı1m, Yuha, Kibar, Alafranga Eşek gibi mizah dergileri çıkaran Baha Tev­ fik'in ayrıca 14 telif ve tercüme eseri bulunmaktadır. Hayatı ve eserleri hakkında toplu bilgi için bkz. M.S. Çapanoğlu, Türkiye' de Sosyalizm Ha­

reketleri ve Sosyalist Hilmi, s. 92-95. 90.

Hilmi Ziya Ülken, Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi, Cilt 1

(Konya: Selçuk Yay., 1 966), s. 365-34. 91 . Sayılgan, Türkiye' de Sol Hareketler, s. 50. 92. Çapanoğlu, Türkiye'de . . . ve Sosyalist Hilmi,

s.

92.

93. Çapanoğlu, a.g.e., s. 48 dpn. 3 ve s. 94; B.N. Kaygusuz, Bir Roman

Gibi, s. 78. Tunaya, Baha Tevfik'i 0.5.F.'nın kurucuları arasında saymakta­ dır: Türkiye' de Siyasi Partiler, s. 309. 94. Sayılgan, Türkiye' de Sol Hareketler, s. 51. 95. 1919'da vefat eden Nüzhet Sabit hakkında bkz. Sayılgan, a.g.e., s. 55-56. 96. Harris, Türkiye'de Komünizmin Kaynakları, s. 24; Tuncay, Tür­

kiye'de Sol Akımlar, s. 62-63. 97. Başyazarlığını Mehmet Rauf un yaptığı Resimli Kitap dergisinde yayınlanan sözkonusu yazılar için bkz, Tunçay, a.g.e., s. 63 dpn. 73. 98. Tunçay, a.g.e., s. 64-65. 99. Tunçay, a.g.e., s. 63. 1 00. Tunçay, a.g.e., s. 63. 1 0 1 . Harris, a.g.e., s. 35 ve 40. 1 02. Ziya Şakir, Mahmu.t Şevket Paşa (İstanbul: Anadolu Türk Kitap Deposu, t.y s. 245. 1 03. Çapanoğlu, a.g.e., s. 82-83. 1 04. Tunçay, a.g.e., s. 66. 1 05. Orijinal bir sosyalist düşünür olduğu kadar, zorlu bir iş adamı ki­ şiliği de taşıyan Parvus'un İttihatçılara maddi çıkar karşılığında mali da­ nışmanlık yaptığı anlaşılmaktadır: Tuncay, a.g.e., s. 67-68.Parvus'un biyog-

245


rafisini yazan Z.A.B. Zeman ve W.B. Scharlau'ya göre, Parvus "iktidara I '· ' rayla ulaşılabileceğini v e siyasi iktidar sayesinde para yapılabileceğini" b tanbul'da öğrenmiştir: The Merchant of Revolution, s, 1 28. 1 06. Harris, a.g.e., s. 4 1 . Sözkonusu konferans hakkında ayrıca bkı Avram Galanti, Türkler ve Yahudiler: Tarihi ve Siyasi Tetkik, (İstanbul Tan M., 1947), s. 97. Stockholm'deki Konferansa İ ttihat ve Terakki Hükumeti tarafınd,ı ıı gönderilen delegelerimize, Mete Tunçay, ideolojik bir garazla "evcil-sol cu"lar demektedir: Tunçay, a.g.e., s. 69. 1 07. İttihat ve Terakki Hükumeti'nin, daha sonra Mustafa Paşa'nııı kurduracağı kısa ömürlü legal T.K.F. gibi, "sahte" bir sosyalist parti kur durma teşebbüsü, içe değil, dış politikada destek sağlamak gayesiyle dı�.ı yönelik bir hareket olmuştur. Başta, Osmanlı İmparatorluğu içinde illeg,ıl faaliyet göstermekte olan sosyalist teşekküller olmak üzere, dıştaki sosya­

listlerin bu muvazaalı parti hakkında kesin ve peşin hüküm sahibi olduk­ larına, olayların seyri göstermiştir. Mesela, Sosyal Demokrat Hınçak Komi­

tesi'nin, 17 Eylül 1 91 3'de Köstence'de toplanan 7. Kongresi'nde alınan ka­

rarlardan biri de bu konuyla ilgilidir:

"İttihad ve Terakki Fırkası'nın tecavüzi bir Türk sosyalizmi ihdasına çalışmakta olduğu ve bunun diğer siyasi fırkalara ve bilhassa anasır-ı muhtelifeye karşı pek mühlik ve muzır bulunduğu nazar-ı itibara alınarak (Sosyal Demokrat ve Hınçakyan Komitesi)'nin Yedinci Murahhaslar Mcc­ lis-i Umumisi, bütün heyet-i fa'alesini mezkur fırka ile teşrik-i mesaiye kat'iyen men'etmeğe ve mezkur cemiyete karşı mücadele ederek onu iskat

ve müzmahil etmek için icabeden hiçbir say-ü gayreti diriğ etmemeğe ka­

rar vermiştir. Kezalik, mezkı1r fırkayı mağlı1p etmek için bilumum komite­ lerin tevhid-i faaliyet eylemeleri iktiza etmekte olduğunu derpiş ederek, idare-i Merkeziye ile Komite Heyetlerine, İttihad ve Terakki Fırkası' na kar­ şı daima muzır ve muazzeb şeraitle ittifaklar akdine müsaade etmeği taht­ ı karara almıştır." Bkz. Ermeni Komitelerinin Amal ve Harekat-ı İhtilali­

yesi, (İstanbul: Matbaa-i Amire, 1 332), s. 63-65. Yine aynı konuda, A. Şnurov, ideolojik bir saldırganlıkla şu iddialar­ da bulunmaktadır: "Bir burjuva-polis 'sosyalist partisi' kuruldu; bu parti-

246


ye kapitalistler, avukatlar, hatta generaller üye oldular. 1 9 1 7 senesinde bu 'sosyalist' burjuvazi ve muhafızları, Stockholm'de düzenlenen Milletlera­ rası Sosyalist Kongresi'ne T.S.P. adına katılmak istedi. Bu olayın şerefine büyük vezir Talat Paşa Emniyet Müdürlüğüne emir vererek Türk Sosya­ list Partisi' ibareli özel bir mühür dahi yaptırımştır." Bkz. "Kemalist Dev­ rim ve Türkiye Proleteryası," Türkiye' de Kapitalistleşme ve Sınıf Kavga­

ları (İstanbul: Ant Yay., 1 970), s. 41 1 08. Tunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler, s. 425. Ne var ki, Tunaya, partinin kuruluş tarihi olan 23 Kanunuevvel 1 334 tarihini, miladi olarak 6 Ocak 1 91 8 gösteriyor ki, yanılmaktadır. Doğrusu, 23 Aralık 1 9 1 8'dir. Karş. Faik Reşit Unat, Hicri Tarihleri Miladı Tarihe Çevirme Kılavuzu, s. xıv-xv. 1 09. Tunaya, a.g.e., s. 423. 1 1 0. Söz, Sayı 87 (8 Şubat 1 335), s. 2. Aynca bkz. Tevetoğlu, Türki­

ye'de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler, s. 66. 1 1 1 . Bu (iki dereceli) seçimde, fırkanın adayları Dr. Hasan Rıza, Yorga­ ki, İbrahim ve Kazım bir tek oy alamamışlardır. Bkz. Kurtuluş. Sayı 4, (Ka­ nunusani 1920), s. 80. Dr. P. Tevetoğlu, S.D.F.'nın 1919 seçimlerine katılma­ dığını önesürmektedir ki, bu doğru değildir: Türkiye' de Sosyalist ve Ko­

münist Faaliyetler, s. 66. 1 1 2 . Tek ciddi yayın faaliyeti, Dr. Hasan Rıza tarafından kaleme alınan 74 küçük sahifeden ibaret bir kitapçıktır. Bkz. Hasan Rıza bin Esat (Sosyal Demokrat Fırkası Müessis ve Reisi, Cemiyet-i Tıbbiye Aza-i Daimesinden Muallim Doktor), Sosyalizm En Mühim ve Herkes İçin Mütalaası Lazım

Bir Mesele-i Hayatiyedir (İstanbul: Evkaf-ı İslamiye M., 1 336). _Bu kitap­ çık, T.B.M.M. Kütüphanesinde (A.Ç. 429) mevcuttur. 1 13. Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Arşivindeki (39 d / 14666), elyazma­ sı "İstanbul İşçi ve Sosyalist Teşkilatları Hal-i Hazır Harekatı" başlığını ta­ şıyan raporda, Sosyal Demokrat Fırkası idarecilerinin "intihap olunup mevki kapmak" isteyen mütekait paşa, kaymakam vb, olmakla birlikte, iş­ çi sınıfından birçok, üye toplamayı başardıkları; bir ara defterlerinde 2000 kişinin kayıtlı bulunduğu ifade edilmektedir. 24 Ağustos 1 538 tarihli söz­ konusu raporun altında "Faruk" imzası okunmaktadır.

247


1 1 4. Alemdar, Sayı 79-1 389 (1 335), s. 2; G. Haupt ve P. Dumont, Os­

manlı İmparatorluğu'nda Sosyalist Hareketler, s. 60-67. 1 15. " ... Demokrat Fırkası sosyalist bir fırka olmasına ve demokr.ı-.ı tatbikiyle muvazzaf olmasına nazaran milliyet prensiplerini takip eden kit çük bir fırka ile temastan ne fayda temin edebilir. Bu mıntıkada muvafıl-. değildir.'' Bkz. Alemdar, Sayı 31 9-2620, (31 Teşrinievvel 1335), s . 1 . 116. Başlangıçta S.D.F. içinde yeralmış olan Ziynetullah Nuşirevan,

daha sonra bu partiyi şu cümlelerle değerlendirecektir: "Sırf siyasi mL•vl-.. ı

ve menfaat için, fırka teşkiline iştirak etmiş olan Doktor Hasan Rıza, Hil lid , Davavekili Vasfi, Tayfur vesaire gibi burjuvaların yamakları, uşakları; vı

küçük burjuva olmağa çalışan yardakçılar, fırkanın emekçileşmesine, i n k ı · Iabcılaşmasına mani olmağa çalışıyorlar." Bkz. Zenon (Ziynetullah Nuşin·­ van), "Ethem Nejad Arkadaş", 28-29 Kanunsani 1 921

-

Karadeniz Kıyıla­

rında Parçalanan Mustafa Suphi ve Yoldaşlarının İkinci Yıldönümleri (Moskova: Kızıl Şark M., 1923), s. 73. 1 1 7. Bkz. Yukarıda Bölüm llI dpn. 1 1 3'de bahse konu olan rapor. Söz­ konusu bu rapor, M.M. grubunun İstanbul Reisi Topkapılı Mehmet Bey'iıı dosyaları arasında bulunmuş olup, bilgi ve üslup yönünden "istihbar!" ni­ telik taşımaktadır. 1 1 8. Tunaya, Türkiye' de Siyasi Partiler, s. 424. 119. Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar, s 89 dpn. 1 38. S.D.F'nın sonu

ve

tekrar dirltme teşebbüsleri hakkında bkz. S. 86 dpn. 130. 1 20. Tunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler, s. 463. Hüseyin Hilmi, sür­ günde ahbap edindiği Mustafa Sabri Hoca gibi Hürriyet ve itilfıfçılardan, himaye görmüştür: Bezmi Nusret Kaygusuz, Bir Roman Gibi, s. 1 55; Zeki Cemal, "Memleketimizde Amele Hareketleri - 1 ", Meslek, Sayı 21, (5 Ma­ yıs 1 925), s. 1 1 . 1 2 1 . Tunaya, a.g.e, s . 465 1 22. M.S. Çapanoğlu, Türkiye' de Sosyalizm Hareketleri ve Sosyalist

Hilmi, s. 61 -62. 123. İdrak, Sayı 1 , (28 Nisan 1335), s. 1-2. T.S.F.'nın Beyannamesi'nin ve Programı'nın yeni harflerle metni için bkz. P. Tevetoğlu, Türkiye'de

Sosyalist ve Komünist Faaliyetler, s. 73-76, T.Z. Tunaya'nın eserinde, sa­ dece Program'ın metni verilmiştir: Türkiye' de Siyasi Partiler, s. 463-67.

248


1 24. Çapanoğlu, a.g.e., s, 61 -62. 1 25. Çapanoğlu, a.g,e., s. 6 1 . 1 26. İdrak'in Sahibi Hüseyin Hilmi, Mes'ul Müdürü ise Mehmet La­ tif dir. Tek yapraklı çıkan İdrak'in fiyatı 2 kuruştur. Milli Kütüphane' de sa­ dece (2, 1 8- 19, 33) numaralı nüshaları, T. B.M.M. Kütüphanesi'nde ise (8-11, 13-17) numaralı nüshaları mevcut bulunmaktadır. 1 27. Miladi ölçüye göre bu tarihler, 11 Mayıs 1919 - 4 Ağustos 1919 arasına tekabül etmektedir. İdrak, sadece 14 Mayıs 1335-1 Temmuz 1335 tarihleri arasında teknik sebeplerle yayınma ara vermiştir. 128. "Amele Teşkilatı," İdrak, Sayı 1 6, (13 Mayıs 1335), s. 1 . Mesela,

İdrak' in 4. sayısı, 1 Mayıs münasebetiyle Jaures'in "ebedi hatırasına" tah­ sis edilmiştir: " . . . Şüphe yok ki Jaures'nin her feryad-ı hakkı yeni bir ha­ dis-i teselli olarak takdir edilecek ve insaniyet Jaures'le beraber kendi fey­ yaz muhitinde bu kadar müstesna bir deha ibda' eden Fransa'ya karşı da sarsılmaz bir cinnet ve şükran hissi perverde eyleyecektir." 1 29. A. Cerrahoğlu, Türkiye'de Sosyalizmin Tarihine Katkı, s. 55. Materyalist bir görüşle İslamiyeti "meslek" kabul eden sosyalist yazar A. Cerrahoğlu (Kerim Sadi), T.S.F.'nın İslamiyet'le sosyalizmi "özdeşleştir­ me" politikasını şu cümlelerle yorumlamaktadır: Görülüyor ki, İslami­ yet'le sosyalizm ayrı ayrı meslekler olmaktan çıkıp iyice kaynaşıyor ve tek bir doktrin haline geliyor. Bu tez orijinal olmaktan uzaktı; ve, Osmanlı Sos­ yalist Fırkası'nın, daha önce İştirak'te ileri sürdüğü tezin tekrarından baş­ ka bir şey değildi. Parti, adını ve programını yenilemiş; fakat, İslaniyet ve sosyalizm meselesindeki görüşünü muhafaza etmişti." 130. "Fırkaların Millete Beyannamesi," İdrak. Sayı 33 (22 Temmuz 1 335), s. 1 . Ferit Paşa Kabinesi'nin gayr-i meşru olduğunu kabul ve ilan eden bu beyannameye imza atan fırka ve teşekküller: Hürriyet ve İtilaf,

Sulh ve Selamet, Milli Ahrar, Türkiye Sosyalist, Sosyal Demokrat, Trab­ zon ve Havalisi Adem-i Merkeziyet, Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye, Milli Kongre, Kürt Millet ve Kürt Kulübü. İdrak'in yine aynı sayısında, "Vah Memleketimize, Vah Milletimize, Vah Bize" başlıklı bir makale yeralmaktadır. Çapanoğlu, Hükumete şid­ detle kafa tutan bu makaleyi Emin Lami'nin yazdığını ve bu iş için de Hü-

249


seyin Hilmi' den 15 lira "pay" aldığını önesürmektedir: Türkiye' de Sosy.ı lizm Hareketleri ve Sosyalist Hilmi, s. 70. İdrak'in bu "son" sayısı, "kola ile sokak başlarına yapıştırılmak üzı· re", afiş biçiminde tek sahife halinde yayımlanmıştır. Gerekçe olarak da y.ı zıh tek yüzünün altına, "hurufat kalıplarının dökülüşü" yazılmıştır, Müııiı Süleyman Çapanoğlu, Hüseyin Hilmi'nin "İdrak' in feda edilmesi mukabi li Gümülcineli İsmail' den 300 lira aldığını" ifade etmektedir (s. 69-70). Gl'r

çekten de, gazete süresiz olarak kapatılmış; Hüseyin Hilmi de Örfi İd<ırl' hudutları dışına sürgün edilmek üzere aranmaya başlamıştır. 1 3 1 . Tuncay, Türkiye' de Sol Akımlar. 3. 76 dpn. 1 09. 1 32. En Büyük Kuvvet_adını taşıyan 16 sahifelik risalenin yeni harf­ lerle transkripsiyonu için bkz. A. Cerrahoğlu, Türkiye'de Sosyalizmin Ta­

rihine Katkı s. 440-45.

Sosyalistlik Nedir? adını taşıyan 32 sahifelik ikinci risale için bkz. Z<ı­

fer Toprak, "Sosyalistlik Nedir?", Toplum ve Bilim, Sayı 1 (Bahar 1 977), s.1 24-39. 1 33. Tunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler, s. 463 1 34. Harris, Türkiye' de Komünizmin Kaynaklan, s. 50. Dr, George S. Harris, T.S.F. Eskişehir Şubesi'nin 1 9 1 9- 1 921 tarihleri arasında faaliyet gös­ terdiğini kaydetmektedir ki, bu doğru değildir. Şube, Yunan işgali boyun­ ca yani kısa bir süre faaliyet göstermiştir. Kaldı ki, Şerif Manatov, Eskişe­ hir'e Haziran 1 920'de gelmiş ve illegal T.K.P. teşkilatını kurmuştur. İllegal T.K.P.'nin faaliyette olduğu Eskişehir' de, Hüseyin Hilmi'nin şubesinin fa­ aliyet gösterdiğini önesürmek, şüphesiz "iyimser bir tahmin" den öteye gi­ demez. Harris, üstelik herhangi bir kaynak da zikretmemektedir. 1 35. Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 77 dpn. 1 1 2 (Kerim Sadi' den naklen). 1 36. İdrak, Sayı 2,(29 Nisan 1 335), s. 1 . 1 37. Alemdar, Sayı 261 8,(29 Teşrinievvel), s. 1 . 1 38. Tevetoğlu, Türkiye'de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler, s. 78. 1 39. Kurtuluş , Sayı 4, (Kanunusani 1 336), s. 20. 140. Tevetoğlu, a.g.e., s. 78.

250


1 4 1 . T.S.F.'nın "Sosyalist Birliği" ile hiçbir aliikasının olmadığına bası­ na verdiği iliin için bkz. Alemdar, Sayı 2627, (7 Teşrinisani 1 335), s. 1 . T.S.F.'nın, Numan Usta'nın İstanbul Meb'usu seçilmesine tepki olarak NumanUsta ve Mesai Fırkası aleyhine neşrettirdiği beyanname için bkz. Alemdar, Sayı 2675, (26 Kanunuevvel 1 335), s. 3. 142. A. Sayılgan, Türkiye' de Sol Hareketler, s. 97. Hüseyin Hilmi sonuna kadar il. Enternasyonal'e sadık kalmıştır. III. Enternasyonal taraftarı olup da "fırkayı dahilden fethetmek" gayesiyle T,S.F.'na sızan Sadrettin Celal gibi Marksistlere, Hüseyin Hilmi hiç fırsat vermemiştir. Bkz. Zenon (Ziynetullah Nuşirevan), "Ethem Nejat Arkadaş,

"28-29 Kanunusani 1921- Karadeniz Kıyılarında Parçalanan Mustafa Suphi ve Yoldaşlarının İkinci Yıldönümleri, s. 73. 1 43. İdrak, Sayı 2, (29 Nisan 1 335), s. 1 . 1 44 İbrahim Topçuoğlu, Neden 2 Sosyalist Parti 1946 T.K.P. Kurulu­

şu ve Mücadelesinin Tarihi, 1914 - 1960 (İstanbul: Eser M., 1 976), s. 1 56-58. 1 45. Tunaya, Türkiye' de Siyasi Partiler, s. 465. 1 46. Mete Tunçay, "Osmanlı Yönetiminin Son Yıllarında ( 1 909-1912) Selanik'te Yahudi Sosyalizmi," Toplum ve Bilim, Sayı 3 (Güz 1 977), s. 1 3940. 147. Sayılgan, Türkiye'de Sol Hareketler, s. 96-97; Zeki Cemal, "Memleketimizde Amele Hareketlerinin Tarihi - 3", Meslek, Sayı 24, (26 Mayıs 1 925), s. 9-1 0. 1 48. İdrak, (1 Temmuz 1 335), s. !'den Tevetoğlu, a.g.e., s. 79. 1 49. Tuncay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 80. 1 50. Tevetoğlu, a.g.e., s. 79. 1 5 1 . Tuncay, a .g.e, s. 80. 1 52. Sayılgan, a.g.e., s, 97. 1 53. Sayılgan, a.g.e., s. 97. 1 54. M.S. Çapanoğlu, Türkiye'de Sosyalizm Hareketleri ve Sosyalist

Hilmi, s. 72. 155. Sayılgan, a.g.e., s. 97. 1 56. "Hilmi'nin son yıllarında durum ve mevkiini şahsi çıkarına alet ettiği ve hatta İngiliz işgal kuvvetleriyle bir çeşit gizli anlaşmaya giriştiği

251


doğrudur. Fakat beri yandan, İstanbul sosyalist hareketinin gelişmesini, büyümesini kolaylaştırmak için İngilizleri kendi çıkarına Fransızlara karşı kullanmayı başarmış, sonuç almasını bilmiştir." Bez. Harris, Türkiye'de

Komünizmin Kaynakları,

s.

26.

1 57. Sayılgan, a.g.e., s. 97. 1 58. Tunçay, a.g.e., s. 82 dpn. 1 22. 159. Zeki Cemal, "Memleketimizde Amele Hareketlerinin Tarihi-4",

Meslek, Sayı 25; (2 Haziran 1925), s. 9. 1 Mayıs ile ilgili olarak bkz. Çapanoğlu, a.g.e., s. 78-79 ve 83; Tevetoğ­ lu, a .g.e., s. 79-80 (Alemdar Gazetesinin 1 ve 4 Mayıs 1 921 tarihli nüshala­ rında haber ve beyanname). 160. Amele Bayramı Tezahüratı, Alemdar, Sayı 36 (2 Mayıs 1 337), s. 1 . 161 . Çapanoğlu, a.g.e., s. 64-65 1 62. Tramvay amelesini T.S.F.'ndan ayırmak maksadıyla bir "Amele Sıyanet Cemiyeti" kurulmuş ve yine Tramvay işçilerinden oluşan "Müsta­ kil Sosyalist Fırkası" ortaya atılmıştır. Bu arada, başta T.İ.Ç.S.F. olmak üze­ re, birtakım Marksist teşekküllerin rekabetleri, T.S.F.'nın giderek küçülme­ sine sebep olmuştur. Bkz, Aşağıda Bölüm ili, dpn. 1 68 ve 1 75. 1 63. Şirket-i Hayriye Grev mi Yapıyor", Alemdar, Sayı 35, (1 Mayıs 1 337), s. 3. Haberde istihza ile şöyle denilmektedir: "Sosyalist Fırkasına da­ hil olmalara sebeb-i töhmet addedilerek altmışı mütecaviz biçareyi şirket­ ten uğrattılar . . . Sosyalist olmanın, hak istemenin bir cürüm, bir töhmet, bir kabahat olduğunu da, elhamdülillah; şimdi öğreniyoruz." 1 64. "Şehrimizde Amele Hareketleri," Aydınlık Sayı 7, (20 Temmuz 1 922), s. 1 99. 1 65. "İstanbul İşçi ve Sosyalist Teşkilatları Hal-i Hazır Harekatı" , M.M. gmbu tarafından elde edilmiş 24 Ağustos 1 338 tarihli elyazısı rapor Bkz. Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Kütüpha nesi, Arşiv No. 39 d / 1 4666. 1 66. Aclan Sayılgan, cinayetin İngilizlerin marifetiyle işlendiği ihtima­ li üzerinde durmaktadır; Türkiye'de Sol Hareketler, s. 98. İngiliz Generali Harrington ise, hatıratında, Hüseyin Hilmi ile yakın ilişkileri olduğunu belirtmekte, Fransız şirketlerinin başına bela olduğu

252


için, Hilmi'nin Fransızlarca öldürtüldüğünü kuvvetle ima etmektedir. Bkz. Tunçay, Türkiye' de Sol Akımlar, s. 82 dpn. 122. 1 67. Türkiye İşçi Sosyalist Fırkası, 1 2 Teşrinievvel 1337 (12 Ekim 1921 ) tarihinde kurulmuştur. Kurucuları arasında terzi patronu Namık Easan ile Hüseyin Sezai'nin bulunduğu fırka, Şirket-i Hayriye amelesi arasında fa­ aliyet göstermişse de başarılı olamamıı;; tır. il. Enternasyonal'e bağlı olduğu söylenen T.İ.S.F. hakkında bkz. Adnan Kınay, Dünya Komünist .Partileri­

nin İçyüzü (Ankara: Em.Gen. Md. Önemli İşler Hüd. Yay., t.y.), s. 76; Oya Sencer, Türkiye'de İsçi Sınıfı - Doğuşu ve Yapısı (İstanbul: Habora Yay., 1 969), s. 276 dpn. 1 ; Tunçay, a.g.e., s. 91 dpn. 1 45. 168. Tunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler. s. 471 'de verilen bilgiye gö­ re, Müstakil Sosyalist Fırkası, 1 2 Haziran 1 558'de, T.S.F.'ndan ayrılan Tramvay işçileri tarafından kurulmuştur. Çoğunluğu Türk, I OOO'e yakın üyesi mevcuttur. 169. Tuncay, a .g.e., s. 91 dpn. 144. 1 70. Tunaya, a.g.e., s. 467 dpn, 3. 1 71 . Sayılgan, a .g.e., s. 93. 1 72. Amele Fırkası, işçi haklarının korunması isteğiyle, (Amiralzade) Cemal Hüsnü, (davaveki!i) Radi, (sabık memur) Mehmet Behçet ve Hay­ dar, (kömür müteahhidi) Mehmet Kamil, (Hüsnü Paşazade) Seyit Bilal, (kömür katibi) Ali Haydar, Vanlı Mehmet Baba, Mehmet Ali Ağa tarafın­ dan ... kurulmuş, fakat teşkilatlanıp faaliyet gösterememiştir: Tunaya, a.g.e., s. 467 dpn. 3. 1 73. E them Ruhi (1 873-1949), Jön Türk hareketinde bulunmuş, sonra­ dan yerleştiği Bulgaristan' da 1 906'da Rumeli ve Balkan gazetelerini çıkar­ mış, 1911 'den itibaren Sobranya'da Batı Trakya Türklerini temsil etmiştir. Bu memlekette giriştiği Türkçülük mücadelesi yüzünden takibata uğraya­ rak 1920'de ana vatana sığınmıştır: Tunçay, a.g.e., s. 92-93 dpn. 146. Ayrıca

bkz. Dr. Şerif Mardin, Hi!I Eid<lerif!._ş_iy<!Şl_fik_i!Jeri l_Ş<;§�l�QŞ_ (Ankara: Ajans-Türk M., 1965), s. 20 dpn., 55.

1 74. Yukarıda Bolüm IlJ dpn. 1 65. 1 75. Yukarıda anılan rapora göre, sosyalist olmayan ve amele menfa­ atlerini korumayan Amele Siyanet Cemiyeti, 2500 Tramvay işçisinden

253


800'ünü içine alabilmiştir. Üyelerinin çoğunluğu Türk olup, Ermeni

w

Rum azınlıklan da vardır.

Alemdar gazetesinin 4 Mayıs 1921 tarih ve 38 No.lu nüshasının 2'nci sahifesinde, Amele Siyanet Cemiyetini "sarı"lıkla itham eden bir haben• yer verilmiştir: "Haber aldığımıza ve ayrıca vuku bulan tahkikatınıza na­ zaran gerek Şirket-i Hayriye ve gerekse ameleyle doğrudan doğruya ala­ kadar olan diğer bazı müessesat-ı tüccariye ... Türkiye Sosyalist Fırkasına muarız bir kuvvet ve mevcudiyet teşkil etmek üzere 'kontr parti' bir (Ame­ le Siyanet Fırkası) teşkil ettiriyorlar." Amele Siyanet Cemiyeti, Soyyet gözüyle şöyle değerlendirilmekte­ dir: "İngilizlerin şımarttığı H. Hilmi, 1921 'de İstanbul çevresine 7.000 işçi toplamış ve başarılı bir tramvay grevi yaptırmıştır. (İstanbul Tramvayları bir Fransız-Belçika şirketinindi.) Fakat 1 922 Şubatında Fransızlar -Türk ka­ mu görevlilerinin yardımıyla- yalnız Müslüman işçilerden bir Amele Siya­ net Cemiyeti kurdurmayı başardılar. Hilmi'nin yerine bir başka sahtekar maceracı Şakir Rasim, İstanbul'daki bu örgütün başına geçti. 1922'de Ams­ terdam'da İstanbul işçilerini o temsil etti. Fakat aynı yıl yapılan tramvay grevi başansızlıkla sonuçlanınca cemiyet dağıldı . ... Amele Siyanet Cemiyeti, bayramlarda kurban kesen, din ve milliyet ilkelerine dayalı bir örgüttü." Bkz. P. Kitaigorodsky, The La­ bour Movement in Turkey," The Communist Intemational, 1 925, Sayı 12, s.85'den Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar, a. 93 dpn. 1 47. 1 76. Tevetoğlu, Türkiye'de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler, s. 1 1 5 177. Tevetoğlu, a.g.e., s. 68-69, 7 7 v e 79. 1 78 Oya Sencer, Türkiye' de İşçi Sınıfı - Doğuşu ve Yapısı (İstanbul: Habora Yay., 1969), s. 258. 1 79. Tuncay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 90. 1 80. Tunaya, Siyasi Partiler, s. 459. 1 81 . L. Eroğlu, "Bizde Siyasi Cemiyet ve Partilerin Tarihçiliği," Aylık

Ansiklopedi. No. 52 (Ağustos 1 958), s. 1 492 1 82. Tunaya, a.g.e., a. 464. Numan Usta hakkında özet bilgi için bkz. Tuncay, a.g.e., s. 90 dpn. 1 42. 1 83. Harris, Türkiye'de Komünizmin Kaynakları, s. 63.

254


184. Milli Türk Fırkası'nın Programı için bkz. Tunaya, a.g.e., s. 441 -44. 185. Hüseyin Avni, 1908'de Ecnebi Sermayesine Karşı İlk Kalkınma­

lar (İstanbul Akşam M., 1932), s. 22. 1 86. Stefan Velikov, "Sur le Mouvement ouvrier et socialiste ... de 1 908", s. 45-46'dan Mete Tuncay, a.g.e., s. 35 dpn. 13. 1 87. Harris, a.g.e., 26 dpn. 7'de, "Mehmet Mecit'in asıl adının ne oldu­ ğu kesin olarak belli değildir. Velikov, Bulgar gazetelerinden naklen Meh­ met Mezdet diye yazar" demektedir. 188. Sayılgan, Türkiye'de Sol Hareketler, s. 1 04'de dış odaklar şu şe­ kilde değerlendirilmektedir: "Türkiye' de sosyalist ve komünist hareketle­

ri 1916-1917 yıllarında Türkiye dışında başladı. il. (ili. olacak) Enternasyo­ nalin kuruluşundan sonra da Türkiye dahiline intikal etti. Dört dış merkez,

Türk sosyalizmine başlangıç oldu. 1 . Fransa' da; 2. Almaya' da; 3. İsviçre' de; 4. Rusya'da başlayan ilk Türk sosyalist-komünist hareketleri, 1919-dan sonra Türkiye' de merkezileşerek günümüze kadar intikal eden sosyalist ve komünist hareketlerin doğuşunu sağladı." 189. Tunçay, a.g.e., s. 22-23; Sayılgan, a.g.e., s. 41 -42; Harris, a.g.e., 21 22; Tevetoğlu, a.g.e., s.

s. 50.

54; Çapanoğlu, Türkiye'de . . . ve Sosyalist Hilmi,

1 90. Prof. Panes Fedenko, "Komünist Enternasyonalinin Elli Yıllığı Üzerine," Dergi, Sayı 57 ( 1959), s. 1 0-1 1 . 1 9 1 . A . Visali Günaydın, Sosyalist ve Radikal Sol Doktorinler - Ko­

münizm Strateji ve Taktikleri (Ankarat Ayyıldız M., 1 974), s. 71 -73; Prof.Dr. Fahir Armaoğlu, 20 .Yüzyıl Siyasi Tarihi 1914-1980 (Ankara: İş Bankası yay., 1 983), s. 308. 1 92. Sönmezsoy, Türkiye'de ve Dünya'da İşçi Hareketleri, s. 73. 1 93.Tevetoğlu, a.g.e., s. 62. 194. Şişmanov, Türkiye İşçi ve Sosyalist Hareketi. s. 70'de, "Türki­ ye'de bilimsel sosyalizmi ideoloji olarak kabul eden ve Marksist-Leninist düşünceleri kitlelere yaymayı amaçlayan ilk siyasi kuruluş, Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkasıdır" demektedir. " ... Memleketin birçok yerlerinde daha birçok bağımsız komünist grupları ve teşkilatları vardı. Bunlardan biri de, o zaman işgal altında bu-

255


lunan İstanbul'daki İşçi-Çiftçi Sosyalist Partisi'dir ki, Halk İştirakiyun Par­ tisi'nden daha önce kurulmuştur." Bkz. "T.K.P.I. Sekreteri Yakup Demir Yoldaş'ın Konuşması," Yeni Çağ, Sayı 9 Eylül 1 965), s. 762, T.İ.Ç.S.F. ve "yasa dışı komünist örgütler" ilişkisi hakkında bkz. S.S.C.B. Bilimler Akademisi. Ekim Devrimi Sonrası Türkiye Tarihi (İ s ta n ­ bul: Bilim Yay., 1 978), s . 55-56. 1 95. Tunaya, Türkiye' de Siyasi Partiler, s. 438; Şişmanov, a.g.e., s. 70; Hüsnü Himmetoğlu, Kurtuluş Savaşında İstanbul ve Yardımları il, s. 5.J. T.İ.Ç.S.F.'nın kuruluş tarihi üzerinde anlaşmazlık için bkz. İçimizdekı Düşman,

s.

3 (20 Eylül 191 9); Tevetoğlu, a.g.e., s. 82 (20 Eylül 1 9 1 9); Dr

Hikmet Kıvılcımlı, Oportünizm Nedir? -Halk Savaşının Planlan- Devrim

Zorlaması Demokratik Zorlama (Ankara: Derleniş Yay., 1 978), s. 230 (20 Eylül 1919).

1 96. Tunçay. a.g.e., s. 294. T.İ.Ç.S,F.'nın hukukiliği tartışma konusu­ dur. Hükumet, fırkasının kuruluşuna (21 Eylül 1919 tarih ve 1 284 sayılı y;ı­ zı ile) izin verilmemiştir: Tevetoğlu, a.g.e., s. 85-86. Bunun üzerine fırkanın kurucuları ikinci müracaatı 22 Eylül 1919'da yapmışlar ve fırkanın kurulu­ şunu bu tarih kabul ederek faaliyete geçmişlerdir: Tunçay, a.g.e., s. 298 197. Çeşitli vesilelerle Almanya'da bulunan Türkler, Berlin'de Türk ocaklarının hatırlatan bir kulüp kurmuşlardır. Kulübün başkanı, ünlü Türkçü Hamdullah Suphi (Tanrıöver), sekreteri ise Mehmet Vehbi (Sarı­ dal)'dır. Sözkonusu kulüpteki Türkçülülerle sosyalistler arasındaki tartışm;ı ve mücadele hakkında bilgi için bkz. Vala Nureddin Va-Nu, Bu Dün­ ya' dan bir Nazım Geçti (İstanbul: Cem yay., 1 980), s. 63. 1 98. Prof. Dr. Hikmet Tanyu, Tarih Boyunca Yahudiler ve Türkler 1 (İstanbul: Yağmur Yay., 1 976), s. 645. 1 99. Sözkonusu gençlerin kısa biyografileri için bkz. Tunçay, aa.g.e.,

s.

295. Adı geçen gurubu sendikal faaliyetleri için bkz. Dr. Samih Çoruhlu, "İstiklal Savaşında Komünizm Faaliyeti - 9 ," Yeni İstanb!!! (24 Mayıs 1 966). 200. Spartakusbund, Alman Sosyal Demokrat Partisinden kopmuş, K. Liebknecht, R. Luxemburg, F. Mahring ve C. Zetkin gibi ünlü önderleri

256


olan aşırı soku bir çevreydi. 1919 yılbaşında bu grup Alman Komünist Par­ tisi adını almış olmakla birlikte, ideolojisi itibariyle Bolşevik görüşten bir çok noktalarda ayrılıyordu. Kurtuluş'u çıkaran çevre ise, genellikle soku yönelimi tutmuş, fakat ince teorik noktalara eğilmek gereğini duymamış­ tı. S.P.D. iktidarının hoş görmesinden yararlanan, eski İmparatorluk ordu­ sunun muhafazakar subayları, 15 Ocak 1919' da Spartakistlerin ileri gelen­ lerini öldürerek bu hareketi bastırmışlardır: Tunçay, a.g.e., s, 298 dpn. 7. Avrupa'daki Marksist Türk gençlerinden bazılarının, Macaristan'da­ ki iç savaşa komünistler safında (Bela Kun'un önderliğindeki Macaristan Sovyetler Cumhuriyeti'nin savunmasına) katılmışlardır. Stefan Yelikov'un

Etudes Balkanique dergisindeki yazısından naklen Tunçay, a.g.e., s. 299. 201 . Berlin'de İlhami Nafiz'in Mes'ul Müdürlüğünde tek sayı (1 ve 2 bir arada) çıkan Kurtuluş, 28 sahifeden ibarettir. 1 Mayıs 1919 tarihinde ya­ yımlanan Kurtuluş'un kırmazı kapağında "Türk.iye İşçi Çiftçi Partisinin Organıdır" ibaresi bulunmaktadır. Bu tek sayı Milli Kütüphanede mevcut­ tur (1 962 SB 61). Kurtuluş dergisinin Berlin ve İstanbul'da yayımlanan nüshalarının yeni harflere çevrilmiş hali için bkz. Kurtuluş. Haz. Dr. Hay­ dar Bulak (İstanbul: Anadolu Yay. 1 975), 297 s. 202. Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 298 dpn. 8. 203. Harris, Türkiye'de Komünizmin Kaynaklan, s. 47. Rasih Nuri İleri de, İstanbul'daki komünist hareketin kökünü, Sparta­ kist hareketi görmüş gençlerin oluşturduğu görüşündedir: Atatürk ve Ko­ münizm (İstanbul: May Yay., 1 970), s.26. 204. Tunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler, s. 438. "Müteşebbisler arasında Dr. Şefik Hüsnü (Değmer)'den başka, Ethem Nejat, Ahmet Akif, Sadrettin Celal, Namık İsmail, Cevat Cevdet, Servet, Nafi Atuf (Kansu), Mehmet Vehbi (Sandal) bulunuyorlardı." Bkz. Sayıl­ gan, (Türkiye' de Sol Hareketler, s. 1 09-10) Şefik Füsnü ( 1887-1959), Se!anik'de doğmuştur. Aslen Yahudi dönme­ sidir Paris' de Fen ve Tıp fakültelerinden mezun olmuştur. Başlangıçta Jön­ Türk hareketi ile ilgilenen Şefik Hüsnü, daha sonra Fransız sosyalisti Jean Jaure's'in etkisi altında kalarak sola kaymıştır. Türkiye' deki Marksist faali­ yetlerin tarihçesinde adından en çok söz edilen kişi olarak Dr. Şefik Hüs-

257


nü, Marksist çizgide ilginç sapmaları ile dikkati çekmektedir. Biyografisi hakkında bkz. Rasih Nuri İleri, "Dr. Şefik Hüsnü Değimer," Aydınlık Sos­

yalist Dergi. Sayı 7 (Mayıs 1969), s. 59-69; Sayılgan, Türkiye' de Sol Hare­

ketler, s. 1 04-1 09; Tanyu, Tarih Boyunca, Yahudiler ve Türkler s. 643-45;

Darendelioğlu, Türkiye'de Komünist Hareketleri, s. 136-138 205. Nejdet Sançar, "Türkiye' de Kızıl Teşekküller - 1 ," Mücadele. Sa­ yı 8 (Ekim 1 964), s. 16; Remzi Balkanlı, Mukayeseli Basın ve Propaganda (Ankara: 1961; s. 496. 206. Mes'ul Müdürü Mehmet Selahattin olan Kurtuluş dergisi, pembe bir kapak içinde 16-24 sahife arasında değişen kalınlıkta yayımlanmıştır. Fiyatı 10 kuruş olan derginin 5 sayısı da Milli Kütüphanede mevcuttur (1962 SA 38). Dergideki yazıların yeni harflere çevrilmiş metinleri için bkz. yukarıda dpn. 201 . 207. Tunçay, a.g.e., 9 . 300. "Kurtuluş"da yeralan başlıca makalelerin başlıkları ve yazarların adları için bkz. Tevetoğlu, Türkiye'de Sosyalist ve

Komünist Faaliyetler, s. 87-88. 208. Zenon (Ziynetullah Nuşirevan), "Ethem Nejat Arkadaş," 28-29

Kanunusani 1921 - Karadeniz Kıyılarında Parçalanan Mustafa Suphi ve Yoldaşlarının İkinci Yıldönümleri (Moskova: Kızılşark M., 1 925), s. 72-75. 209. Zenon, a.g.e., s. 72. 210. Sadrettin Celal ( 1890-1954) İstanbul'da doğmuştur. Milli Müca­ dele dönemi süresince, Komitem'e körü körüne bağlılığı ile temayüz eden Sadrettin Celal, B.M.M. Hükumetinin desteklenmesine karşı çıkan Mark­ sistler arasındadır. Biyografisi hakkında bilgi için bkz. Hilmi Ziya Ülken,

Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi il (Konya: Selçuk Yay., 1 966), s. 759-60; Darendelioğlu, a.g.e. s, 1 39-145. 2 1 1 . Dr. Fethi Tevetoğlu, aslen Rusya Türklerinden olup, İstanbul'da Marksist faaliyetler içindeyken, Milli Mücadele'de Ankara'ya geçerek B.M.M. Matbuat ve İstihbarat Müdiriyet-i Umumiyesinde çalışan Ziyne­ tullah Nuşirevan'ı "Türkiye Komünist Partisi'ni kurmakla vazifeli Mosko­ va ajanlarından biri" olarak tavsif etmektedir: Türkiye' de Sosyalist ve Ko­

münist Faaliyetler, s. 89.

258


212. Komintern'in en "mutemet" iki adamı olan Sadrettin Celiil (An­ tel) ile "Zenon" müstear adını kullanan Ziynetullah Nuşiveran, sözkonusu partilere şüphe yok ki tesadüfen girmişlerdir. Mesela, T.İ.Ç.S.F.'nın yayın organı Kurtuluş'un 4. Sayısında (20 Kanunusani 1920), Sadrettin Celal'in "Devamlı Sulh ve Cemiyet-i Akvam" başlıklı yazısı ile Ziynetullah Nuşire­ van'ın "Türkiye Sosyalizm Meselesi Üzerinde Mütali\alar" başlıklı yazısı yeralmıştır. Nuşirevan'ın "Zenon" müstear adına kullandığı bu yazının so­ nundaki kayıttan, 14 Teşrinisani 1 919'da kaleme alındığı anlaşılmaktadır. Eskişehir' in o dönemde Marksist faaliyetler için cazibe merkezi olduğu dü­ şünülecek olursa, Ziynetullan Nuşirevan Sosyal Demokrat Fırkası'nda an­ cak "özel" bir vazife sonucu bulunduğu kabul edilebilir. 213. Zenon, 28-29 Kanunusani . . ., s. 73-74. 214. Sözkonusu toplantının seyri ve konuşmalar hakkında geniş bilgi için bkz. Prof. M. Tayyib Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken, İkinci Ki­ tap (Ankara: T. İş Bankası Yay., 1965),

s.

1 36-40.

Toplantının basındaki yankısı için bkz. Vakit, 24 Teşrinievvel ı :n5, s. 3'den Tevetoğlu, Türkiye' de Sosyalist ve . . . s. 103. 215. Tunçay, Türkiye' de Sol Akımlar, s. 305. Mete Tuncay, Ethem Nejat'ın Eskişehir adayı olduğunu, Süleyman Usta'nın da Niğde adayı olabileceği ihtimalini önesürerken (s. 305), Tarık Zafer Tuna ya, Alemdar gazetesinden naklen Ethem Nejat ve Tophane Fab­ rikasından Süleyman Usta'nın T.İ.Ç.S.F. İstanbul adayı olduklarını kaydet­ mektedir: Türkiye' de Siyasi Partiler, s. 439 dpn. 8. 216. Kurtuluş, Sayı 4 (20 Kanunusani 1 920), s. 80 ve arka-iç kapak. 217. Alemdar No. 2668 (368) (19 Kanunuevvel 1335)'den Tevetoğlu, a.g.e., s. 1 06. 218. Kurtuluş, Sayı 4 (20 Kanunusani 1 920), s. 80. 219. Hikmet Kıvılcımlı, bir kısım T.İ.Ç.S.F. üye ve idarecisinin Anado­ lu'ya geçmesini, "T.İ,Ç.S.F. İdare Heyetinin 'İstanbul'da mücadeleye de­ vam ile kuvvetlerimizi israf etmektense, faaliyeti sınırlandırmak' taktiğini güttü" cümlesi ile açıklamaktadır. Kıvılcımlı gibi sicilli bir marksistin söz­ lerinin doğruluğu kabul edilecek olursa, Anadolu'ya geçenler (fırka üyele­ ri) mutlak vatanseverlik duygularından değil de, daha rahat faaliyet imka-

259


nına sahip olma umudundan hareket etmişlerdir. Bkz. Kıvılcımlı, Op ortü

­

nizm Nedir? . . . , s. 230. Kendilerini "spartakist" diye nitelendiren bu grubun üyeleri, Anado­ lu' ya geçtikten sonra bile İstanbul'daki Marksist çevre ile büsbütün ilgisi­ ni kesmemiş ve Anadolu'da' sol cereyanların tutunmasına çalışmıştır. Bu kişilerin Cumhuriyet dönemindeki "sol" faaliyetleri için bkz. Tunçay, Tür­ kiye' de Sol Akımlar, s. 307 dpn. 18. Anadolu'ya geçen sözkonusu gruptan, Mehmet Sadık (Ahi) Eti, C.H.P.'ne girmiş ve VIII. ile IX. dönemlerde Malatya' dan milletvekili seçil­ miştir. Mümtaz Fazlı (Taylan), ticaret hayatına atılmış ve büyük işadamı ol­ muştur. Namık İsmail (Yeğenoğlu), ünlü bir ressamdır ve Güzel Sanatlar Akademisi Müdürlüğü yapmıştır. Nizamettin Ali (Sav), üst seviyede bü­ rokratlığa yükselmiş, Etibank Ummu Müdürlüğü grevinde bulunmuştur. Hamit Sadi (Selen), İktisadi Coğrafya Profesörü olarak Mülkiye'de uzun yıllar ders vermiştir. Nurullah Esat (Sümer), Sümerbank Umum Müdürü ve Devlet Bakanı ( 1949-50) olarak görev yapmıştır, Mehmet Vehbi (Sandal) ise, İktisat Profesörü olarak ders vermiş, Ticaret Umum Müdürlüğü göre­ vinde bulunmuştur. 220. T.K.P Doğuşu, . . . s.7. 221 . İstanbul'un 16 Mart 1920'de resmen işgali ile, "Kurtuluş'un ya­ yımlanması ya müttefik sansür heyetince ya da Damat Ferit Hükumetince yasaklanıştır. T.İ.Ç.S.F. Beyannamesinde, " . . . partimiz azaları da Ferit hüku­ metinin takibat ve tazyikatına maruz kalmıştı" denilirken, bu hususa da kısmi açıklık getirilmiştir. Sözkonusu beyanname, Aydınlık dergisinin 15. sayısında (Mayıs 1 923) yayınlanmıştır (s. 405). Propagandif nitelikli bir broşür olan T.K.P. Doğuşu, Kuruluşu, Geliş­

me Yollan, s. 6'da, Kurtuluş'un daha sonraları Kırşehiı'de çıktığı belirtil­ mektedir ki mevsuk değildir. Toplam 31 sayı yayımlanan Aydınlık'ın Müdir-i Mes'ulü Sadrettin Celal'dir. 24-52 Sahife arasında yayımlanan Aydınlık dergisinde yeralan Şefik Hüsnü'nün yazılan için bkz. Seçme Yazılar, Der. Ahmet Çavuşoğlu (Ankara Aydınlık Yay., 1 971).

Aydınlık, Külliyatında yeralan kitapların listesi için bkz. Tunçay, Tür­ kiye'de Sol Akımlar, s. 521 .

260


223. 1924 yazından itibaren sekiz sayı Aydınlık Fevkalade Amele

Nüshası yayımlanmıştır. Yeni harflere çevrilmiştir. Bkz. Aydınlık Fevkala­ de Amele Nüshaları, Der. Ali Ergin Güran (İstanbul: Katkı Yay., 1975), 224. Haftalık Orak Çekiç. Hüseyin Vasıf'ın Müdir-i Mes'ullüğünde toplam 7 sayı yayımlanmıştır. 4 sahife halinde çıkarılan gazetenin başlık al­ tında, "Siyasi Amele ve Köylü Gazetesi" ibaresi yeralmıştır. Ankara Üni­ versitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Arşivi'nde (Behiç Erkin Koleksiyo­ nu) tam takım mevcuttur. 255. T.İ.Ç.S.F.'nın İstanbul'da kalan üye ve yöneticileri, işgal kuvvet­ leri komutanlıklarının sıkı kontrolünden uzak kalmak, Damat Ferit Hüku­ metinin baskılarına hedef olmaktan kurtulmak gayesiyle, bir dergi çevre­ sinde toplanmayı uygun bulmuşlardır ki, Aydınlık'ın yayımı ile partiyi ih­ mal etmişlerdir, üstelik, Mütareke İstanbul'unun olağanüstü kötü şartla­ rında bir derginin propaganda müessiriyetinin büyüklüğünü değrrlendi­ ren Gizli T.K.P. teşkilatı için, T.İ.Ç.S.F.'nın legalliğine lüzum kalmamıştır. 226. Tunçay, Türkiye' de Sol Akımlar, s. 521-22. 227. Remzi Balkanlı, T.İ.Ç.S.F. için, Üçüncü Entemasyonal'e merbut­ tu" demektedir: Mukayeseli Basın ve Propaganda, s. 496. Tarık Zafer Tunaya ise, sözkonusu partinin Üçüncü Enternasyonal ile münasebetini "temayül" olarak nitelendirmektedir: Türkiye'de Siyasi

Partiler s. 458. T.İ.Ç.S.F. ve Üçüncü Enternasyonal ilişkisi hakkında ayrıca bkz. Emekli Hakim General Şevki Mutlugil tarafından kaleme alındığı önesürii­ len, İçimizdeki Düşman (y.y., t.y.), s. 13-14. 54, 59-60. 228. T.i.ç.S.F.'nın 1 920 yılının Aralık ayında Tours'da toplanan Fran­ sız Sosyalist Partisi Kongresi'ne temsilci gönderdiği bilinmektedir. Bu kongreye partisini temsilen Dr. Şefik Hüsnü katılmıştır. George S. Harris, adı geçen kongreye temsilci sıfatıyla Hüseyin Bay­ dur'un gönderildiğini önesürmektedir: Türkiye'de Komünizmin Kaynak­

lan, s. 1 45-46. Mete Tunçay, Harris'ın Hüseyin Baydur ile ilgili olarak yazdıkları­ nı destekleyecek bilgiler vermektedir: Türkiye'de Sol Akımlar, s. 308 dpn. 20.

261


Dr. Şefik Hüsnü, T.İ.Ç.S.F. adına, 1 922 Haziranında Sofya'da toplan.ı ı ı Bulgaristan Komünist Partisi'nin iV, Kongresi'ne katılmış; "Mazhar" mi.is tear" adını kullanarak bu kongrede konuşma yapmıştır. Şefik Hüsnü'n üıı bu seyaha t ile ilgili hatıraları için bkz. Kazım Alöç, "İfşa Ediyorum - VI,"

Yeni Gazete, (17 Nisan 1967), s. 4. "Mazharın Sofya'daki temas ve faaliyetleri hakkında geniş bilgi içiıı bkz. Stefan Velikov, Kemalist İhtilal ve Bulgaristan, 1918-1 922 (İstanbul Kitaş Yay., 1969), s. 1 25-27.

T.İ.Ç.5.F., Üçüncü Enternasyona I'in Kasım 1922'deki iV Kongresi'ıw , üç delege göndermiştir: Sadrettin Celal (Antel), Celal (Yalnız) ve Vedat NL•­ dim (Tör). T.İ.Ç.5.F. Heyetinden Sadrettin Celal'in "Orhan" kod adıyl.ı Moskova'daki sözkonusu kongrede yaptığı -B.M.M. Hükumeti' ne ve Mus­ tafa Kemal Paşa'ya şiddetle saldıran- konuşması için bkz. BulJt>t!ı_l of leh

Ivth Congress of the Communist Intemational, Sayı 17 (25 Kasım 1922, Moskova), s. 27-31 'den Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 280-85. 229. Telgrafın tam metni için bkz. Tevetoğlu, Türkiye' de Sosyalist ve

Komünist Faaliyetler Rasih Nuri İleri, Atatürk ve Komünizm (İstanbul: May Yay., 1 970), s. 310. 230. Tevetoğ!u, Türkiye' de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler,

s.

114.

231 . Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 323-24 dpn. 59. 232. A. Cerrahoğlu, Türkiye' de Sosyalizmin Tarihine Katkı, s. 1 87-9 1 233. "1919 senesinden beri dahil-i memlekette komünizmi neşr-ti ta­ mim için faaliyette bulunan ve bu gayeye vüsul için Türkiye Komünist Partisi ve Türkiye Komünist Gençler Birliği namlariyle hafi cemiyetler vü­ cı1de getirerek 1 Mayıs 559 amele bayrama münasebetiyle . . . binlerce be­ yanname tab ve tevsi' ve bu beyannamelerde hükumetin şekl-i hazırına düşman tabiriyle ... icraat-ı hükiımet aleyhine ameleyi tezahürata teşvik et­ mek ve nihayet komünist rehberlerini zindanlara atan Türkiye burjuvazi­ sinin kahrolması temenni edilmek suretiyle ... hükumet-i haziranın şeklini tebdil ile yerine komünist bir hükumet ikame etmek üst?re ameleyi azm-ü şiddetle mücadeleye sevk ve tahrik eden eşhas hakkında ... takibat-ı kanu­ niye icrası İstanbul Vilayet-i Aliye'sinin 24 Mayıs 339 tarihli tezkeresiyle iş'ar olunmu� ve evrak-ı tahkikiye ve merbutatı takımiyle tevdi' kılanmış

262


olmakla Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükumetini ıskat ve meşruiyetine isyanı tazammun eden harekat-ı vakıadan dolayı maznun-u aleyhim Sad­ rettin Celal, Hasan Ali, Samih, Şefik Hüsnü, Yakub, Cevdd, Kazım, Kenz­ berg, Sarafim Vasilkopulo . . . haklarında Hıyanet-i Vataniye Kanunu'nun 1 , 2 v e 3'üncü maddelerine tevfikan .... Dersaadet İkinci Ceza Makemesi riya­ set-i aliyesine evrak-ı tahkikiye ve on nder maznun mevclıden tevdi kılı­ nır." İstanbul Bidayet Müdde-i Umumiliğinin iddianamesinin tam metni ve ayrıca Müdde-i Umumi Muavini Rıfat Beyin davayı teşrihi için bkz.F. Tevetoğlu, a.g.e., e. 94-96. Sözkonusu tevkifat ve marksist sanıkların mahkemesi hakkında İs­ tanbul gazetelerinde çıkan haber başlıkları için bkz. Tuncay, a.g.e., s. 32628 dpn. 42-43. 234. Komintern'ce verilen bilgilere göre: "T.K.P. 1925'teki tutuklama­ lardan önce Aydınlık adlı yasal bir aylık kuramsal organ (1 .500 tiraj), aynı adla (Fevkalade Amele Nüshaları) bir işçi organı (3.000 tiraj), Orak_Çekiç diye bir haftalık gazete; ayrıca yasa dışı bir organ yayınlamaktaydı. Bun­ lardan başka beş tane yasal risale (toplam tiraj 1 5.000 ve birçok yasa-dışı ri­ saleler çıkarmıştı. Parti, Kemalist özgürlüğün değerini abartarak 1924'te bütün aygıtını yasallaştırmış ve bu yargılama sonucunda geniş ölçüde za­ yıflamış ve çözülmüştür." Bkz. The Communist lntemational: Between the Fitth and the Sixth World Congresses, 1 924-28 (London, 1928), 404'den Tunçay, a.g.c.,

s.

s.

368.

Aydınlık, Heyet-i Vekile kararıyla 12 Mart 1 925'te kapatılmıştır. Bu olay üzerine muhtelif bir tevkifatı bekleyen Dr. Şefik Hüsnü Almanya' ya, Nazım Hikmet ve Hasan Ali Rusya' ya kaçmıştır. 1 Mayıs 1 925'de yayımla­ nan bir beyanname üzerine, T.K.P. teşkilatından (dolayısıyla T.İ.Ç.S.F.) 38 kişi tevkif edilerek mahkemeye sevkedilmişlerdir. İstiklal Mahkemesi sa­ nıkları 7, 1 0 ve 1 5 sene arasında değişen hapis cezalarına çarptırmıştır. 1 925 operasyonları ile T.K.P. büyük ölçüde çökertilirken, yapılan aramalarda sa­ nıkların evlerinde Rusya ve Rus Sefareti ile münasebetleri ortaya koyan pekçok doküman ele geçirilmiştir. Daha geniş bilgi için bkz. Aclan Sayıl­ gan, Türkiye'de Sol Hareketler, s.5. 206-208; İlhan Darendelioğlu, Türki­

ye'de Komünist Hareketleri, s. 1 67-76; Dr. Fethi Tevetoğlu, Türkiye'de

263


Sos yalist ve Komünist Faaliyetler, s. 388-94; Şevket Süreyya Aydemir, 14.•k Adam-Mustafa Kemal, cilt 111 (İstanbul: Remzi Yay., 1 965), s. 402 vd . Nisan 1925!de Almanya'ya kaçan Dr. Şefik Hüsnü, "B. Ferdi" mi.isl ı · a r adıyla Komitern yayın organlarına yazdığı yazıların birinde, ihanet k,ı\' ramının sonsuzluğunu ispatlarcasına, kendine övgü, Ankara HükGmL' l i ııı· hakaret düzmektedir: " . . . En seçkin teorisyenimiz Dr. Şefik Hüsnü Yold.ı·_, ve üç yabancı yoldaşımız on beşer yıl ağar hapis cezasına mahkum ed ildı !er. Bu yoldaşlarımızın dördü de, bir şans eseri olarak Kemalist Cumhuri yetin uşaklarının ellerinin erişemiyeceği bir yerde bulunuyorlar." lnterna­

tionale Presse-Korrespondenz, Sayı 1 29 (1925), s. 1882'den Şefik Hüsnü­ Komintem Organlarındaki Yazı ve Konuşmalar (İstanbul: Aydınlık Ya y. , 1 977), s. 23 235. Tevetoğlu, Türkiye' de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler, s. 102. 236. Bu kümenin önderleri, "Bolşevik İvan" diye tanınan, Rus ordu­ sundan kaçmış bir demirci ustasa ile, Tophane ve Tersane'de çalıştıktan sonra, Almanya' da staj yapmış bir tornacı ustasıdır: T!<.P._Q_Qğ_uş},J, l(uru­ !l!Ş!!,_Ge!işıne )'Qll�ı:ı, s. 4-5, 7-8. Halkalı Ziraat Okulu'nda önder olarak temayüz eden öğretmenin a d ı , Roland Ginzberg'dir. Bkz. A. Sayılgan, Türkiye'de Sol Hareketler, s. 1 1 5; Şişmanov, Türkiye' de İşçi ve Sosyalist Hareketi, s. 90 dpn. 75. 237. Ölümsüz Savaşçı Mustafa Suphi, der. Önder Sağlam İstanbul : Ürün Yay., 1978), s . 5 1 .

'

238. İ, Bilen, Çetin Savaş (İstanbul: Konuk Yay., 1978), s. 26. 239. T.K.P. Doğuşu ..., s. 5. 240. Geniş bilgi için bkz. Tevetoğlu, Türkiye'de Sosyalist ve ... , s. 26872; Harris, Türkiye' de Komünizmin Kaynaklan, s. 64-65; Sayılgan, Türki­

ye'de Sol Hareketler, s. 1 1 3-19; Tanyu, Tarih Boyunca Türkler ve Yahudi­ ler 1, s. 645-46. "Birtakım bolşeviğin sevahil-i Osmaniyeye geçerek, Samsun ve Trabzon tarikiyle Anadolu'ya dahil oldukları anlaşılmaktadır. ... dahil-i mülkte bolşevizm Ehremen'inin intişar ve tevessüünün men'i ... " . Sadrazam Damat Ferit Paşa'nın Trabzon Valisine gönderdiği şifrenin tam metni için bkz. Karabekir, İstiklal Harbimiz., s. 277.

264


241 . Karakol Cemiyeti, Mütareke İstanbul'unda İttihat ve Terakki üyelerini işgalcilerin zararlarından uzak tutmak ve Anadolu'ya adam ile silah kaçırmak gayesiyle, Talat Paşa' dan vatanı terk etmeden önce verdiği bir talimatla kurulmuştur. İllegal olarak kurulan ve gizli faaliyet gösteren Karakol Cemiyeti, Kara Vasıf ve Kara Kemal Beyin sevk ve idaresinde hay­ li müessir olmuştur. Karakol Cemiyeti'nin faaliyetleri için bkz. H. Ertürk,

İki Devrin Perde Arkası, s. 1 1 7 vd. Kafkasya Bolşevik Ordulan Komutanı Shalva Eliava'nın İstanbul'da­ ki temasları neticesi, Karakol Cemiyeti adına Kafkasya'ya giden Baha Sait, R.F.S.S.C, ile 11 Ocak 1 920'de 15 maddelik bir akit taslağı'nı imzalamıştır. Sözkonusu taslak metninde, Türklerin çeşitli doğu ülkelerinde İngilizlere karşı isyanlar çıkarmaları, Türkistan ve Dağıstan'ın Sovyetleştirilmesine yardım etmeleri, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan hükumetlerinin devrilmesinde Sovyetlerle birlikte hareket etmeleri gibi hükümler dikkati çekmektedir. Bütün Maddeleri Sovyet Hükumeti lehine ve tek taraflı dik­ te ettirildiği anlaşılan akit taslağa, Mustafa Kemal Paşa tarafından, hazır­ layanların temsil se!ahiyetsizliği ve bugünden ifası deruhte edilemeyecek hususatı ihtiva etmesi sebepleriyle, anında reddedilmiştir. Akit taslağı ve ilgili temaslar hakkında bkz. Karabekir, İstiklal Harbimiz, s. 625-630 vd. ; Cebesoy, Moskova H.atıralan. s. 60 242. Sovyet Rusya'nın Anadolu üzerindeki siyasi ve stratejik hesapla­ n için en dikkati çeken misal, Y. Steklov'un İzvestia gazetesinde -1919 Ni­ sanı- çıkan bir makalesidir. Sovyet resmi yayın organı olan İzvestia'nın başyazarı, makalesinin bir bölümünde şu neticeye varmaktadır: "Şimdi Türk İhtilali, Çanakkale Boğazını Türk emekçi sınıflarının eli­ ne, bu yoldan, içlerinde Rus'ların da bulunduğu, dünya proleterlerine ver­ mektir. Böylece, Rus emperyalizminin yüzyıllardır çevirdiği entrikalarla başaramadığı şey, olgun bir erik gibi Rus işçi sınıfının avucuna düşüyor." "T� retskaya Revolyutsiya" başlığına taşıyan bu makale için bkz. Ivar Spec­ tor, The Soviet Union and teh Muslim World 1917-1958 (Seattle: 1959), s. 63'den Tarık Zafer Tunaya, Devrim Hareketleri İçinde Atatürk ve Ata­

türkçülük (Ankara: Turhan Kitabevi, 1 981), s. 48. 243. Sayılgan, Türkiye'de Sol Hareketler, s. 1 52.

265


244. Aclan Sayılgan, "Özel Arşiv"i kaynak göstersek suretiyle bu ko­ nuya, kısmi de olsa açıklık getirmektedir: "Özel Arşivdeki önemli nota

gii ·

re T.K.P.'nin merkezi Baku, Şubesi İstanbul kabul ediliyor. Ancak bu şuhl'

lik keyfiyeti, Mithat Alaeddin isimli iki komünist 1919 Haziranda teşkil l'l ­ tikleri ilk nüvedir ve Dr. Şefik Hüsnü (Değmer)' nün 2 2 Eylül 1919'da Pa rti­ yi teşkil edişinden öncedir. Türkiye' de Sol Hareketler,

s.

155 dpn. 42.

Kanaatlinizce, 1919 yılı itibariyle, başta İstanbul ve Anadolu olmak üzere, henüz Sovyet işgaline uğramamış Azerbaycan, Dağıstan, Türkist,ııı gibi Türk ülkelerinde faaliyet gösteren Marksist gruplar, "parti teşkila tı" yapacak güce ve imkana sahip değillerdir. Sözkonusu bu gruplar, "komi­ te", "küme" gibi adlar altında gizli çalışmakta; direktifleri aldıkları Ko­ mintern merkezine ya da Molla Nur Vahid(ov), Alimcan İbrahim(ov)

vt•

Şerif Manat(ov)'un idaresindeki Müsliınanlar Komiserliği'ne bağlı bulun­ maktadırlar. 245. Şefik Hüsnü, Komintem Organlarında . . . , s. 2 1 . 246. 1. Bilen, Çetin Savaş. S . 1 26; Tevetoğlu, Türkiye' de . . . , s . 94. 247. Sayılgan, Türkiye'de Sol Hareketler, s. 115. 248. Tevetoğlu, Türkiye' de Sosyalist ve . . . , s. 96. 249. Darendelioğlu, Türkiye'de Komünist Hareketleri, s. 97. 250. Sayılgan, Türkiye'de Sol Hareketler, s. 112. 251 . "T.İ.Ç.S.F., ... işçi hareketinde sönük kaldı. Günden güne önemi­ ni kaybetti, söndü gitti. Komünist Partisinin kurulmasına bu parti yardım etmiştir." T.K.P. Doğuşu, Kuruluş, Gelişme Yollan, s. 7. 252. Bayur, Milli Mücadele' ye Elkoymaya . . . , " Belleten, s. 628. 253. Sayılgan, Türkiye' de Sol Hareketler, s. 1 55-54. 254. Sayılgan, a.g.e., s. 1 54 dpn. 43. 255. T.İ.İ.K.P. Savunma, s. 538. Ayrıca bkz, Yukarıda Bölüm Ill, dpn. 243. 256. Sayılgan, a.g.e., s. 1 55. 257. Şefik Hüsnü, Komintern Organlarında

. . . , s.

97-98

258. T.İ.İ.K.P.Savunma s. 551 . 259- İçimizdeki Düşman s, 1 3-14. 260: Dr. Harris, Türkiye'de Komünizmin Kaynaklan, s. 47-48. 261 . Maurice Pernot, La Question Turque (Paris 1925), s. 1 2'den Haris, a.g.e., s. 141 .

266


262. Sarafim Vasilkopulo (Maxmos)'nun Beynelmilel İşçiler İttihadı içindeki faaliyetleri hakkında geniş bilgi için bkz. M. Tunçay Türkiye'de

Sol Akımlar s- 313-16; Laqusur, Communism and Nationalisui . . . , s. 208 dpn. 9; Tunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler, s. 465; Haris, Türkiye'de Ko­

münizmin Kaynakları, s. 141 -142 M.S. Çapanoğlu, Türkiye'de Sosyalizm hareketleri ve ... , s. 73 263. Dobruca Yahudilerinden olan Alexander Ginzberg'in hayatı ve faaliyetleri hakkında toplu bilgi için bkz. Vakit, 27 Şubat 1 340 tarihli nüs­ hasından Tunçay, Türkiye' de Sol Akımlar, s. 527. 264. Sayılgan, a.g.e, s. 113. 265. Sovyet vatandaşı olan Bedros hakkında bkz. Darendelioğlu, Tür­

kiye'de Komünist Hareketleri, s. 95. 266. "Ceza Mahkesinde Komünistlerin Muhakemesi," Tanin (4. Hazi­ ran 1923) s. 3, 267. Darendelioğlu, Türkiye' de Komünist Hareketleri, s, 59. 268. Sadrettin Celal, Sendika Meseleleri (İstanbul: Aydınlık Külliyatı, No. 5), s. 8. 269. Darendelioğlu, a.g.e., s. 39; Harris, Türkiye'de Komünizmin

Kaynaklan, s. 1 52. 270. B.İ.İ. hakkında bkz. "İstanbul İşçi ve Sosyalist Teşkilatları Hal-i Hazır Harekatı" M.M Gurubunun reisi Topkapılı Mehmet Bey'in dosyala­ rı arasında bulunan 24 Ağustos 1338 tarihli el yazısı rapor, Ankara Üniver­ sitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Arşivinde (39 d / 14666) bulunmaktadır. 271 . Profintem, Komintern'e dorudan bağlı olan "Kızıl Sendikalar Birliği"dir. Beynelmilel İşçiler İttihadı, Komintern'in İstanbul'daki azınlık­ lar arasında faaliyet gösteren en güçlü teşkilatıdır. 272. Bu işçi kuruluşlara arasında, Osmanlı Mürettipler Cemiyeti, Reji Tütün İşçileri Cemiyeti, Ermeni Sosyal Demokrat Fırkası (Taşnaksutyun) d;ı bulunmaktadır. 273. Türkiye İşçi Demeği'nin çağrısına, "Amele Siyanet Cemiyeti" ve Türkiye Sosyalist Fırkası red cevabı vermiştir, Çağrıya uyan Beynelmilel İşçiler İttihadı (ve üç sendikası), Osmanlı Mürettipler Cemiyeti, Müstakil Sosyalist ve Ermeni Sosyal Demokrat Fırkaları tarafından gönderilen dele-

267


geler, 21 Temmuz 1922'de konferans masasına oturmuşlardır. Ancak, umu­ lan birlik gerçekleştirilememiş ve bu yolda bazı hazırlık çalışmaları y ;ı p ­ mak kararıyla yetinilmiştir. Daha geniş bilgi için bkz. Tunçay, Türkiye'dl'

Sol Akımlar, s, 315. 274. "İşçi Derneği ...

Türk özelliğini kuvvetle korumuştu, M.ıxi­

mos'un Milletlerarası İşçi Birliği'nin hemen hemen müttefiki olmaktan zi­ yade rakibi olmuştur." Harris, Türkiye'de Komünizmin Kaynakları,

s.

1 52. Harris, B.İ.İ'nin Türkiye İşçi Derneği'nden "üye çaldığını" kaynak zik­ rederek önesürmektedir. (s. 154-155 dpn 11 ve 1 2). 275. J.B.M.M Tutanak Dergisi, VIII. Dönem, 37. Birleşim, 29 Oc,ı k 1947 Çarşamba, Cilt 4, s. 66-76. 276. Tevetoğlu, Türkiye' de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler. s. 384. 277. Sayılgan, Türkiye'de Sol Hareketler, s. 1 1 3. 278. Aslen Bosnalı olan Ali Cevdet, Kurtuluş çevresine Berlin'de katıl­ mıştır. Ali Cevdet, "Türkiye Komünist Gençler Birliği'nin kuruluşuna ön­ derlik yapmış ve ilk Katib-i Umumisi olmuştur. Geniş bilgi için bkz, Teve­ toğlu, Türkiye' de . . . s. 384-86; Tunçay, Türkiye' de Sol Akımlar, s. 311 dpn. 24 . 279. Tevetoğlu, Türkiye' de Sosyalist ve ... , s. 386. 280. İllegal T. K.P.'nin Mütarekeden itibaren adından en çok söz ettiren elemanlarından biri olan Hasan Ali (Ediz) hakkında bkz. Tevetoğlu, a.g.e., s. 94-94, 384-88, 392-95, 404-405, 416-17, 441 , 443, 466, 495 ve 615, 281 . İstanbul Valiliği'nin Dahiliye Vekaleti'ne 26 Mayıs 1923 tarihli yazısı. Yazının tam metni için bkz. Tevetoğlu, a.g.e., s 384-85. 282. Tevetoğlu, a.g.e. s. 384. 283. Bkz. Yukarıda Bölün III, dpn. 266. 284. ".:. isyanı tazammun eden beyannameyi matbaasında tab' ve zi­ rine mahalli tab'ını Sofya göstermek suretiyle kezalik muavenet-i taliyeden maznun-u aleyh Matbaacı Agop . . . " Tevetoğlu, Türkiye' de Sosyalist ve . . . s . 96, 285. Beynelmilel Bina İşçileri İttihada, çoğunluğu Rum, 500'ü Türk, 2.000 üyesi olan 9 şubeli bir birliktir. Beynelmilel Sanayi-i Haşebiye İşçile-

268


ri (Marangozlar) İttihadı ise, çoğunluğu Rum 250 üyeye sahiptir. Her iki kuruluş da Beynelmilel İşçiler İttihadı'na bağlıdır. 286. Aclan Sayılgan'ın eserinde zikretmiş olduğu "Özel Arşiv'deki bilgiler için bkz. Türkiye' de Sol Hareketler, s. 1 1 6. 287. Sayılgan, a.g.e., S. 1 1 6. 288. Darendelioğlu, Türkiye' de Komünist Hareketleri, s. 95. 289. Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 81 dpn. 1 1 9; Çapanoğlu, Tür­

kiye' de Sosyalizm Hareketleri ve . . . s. 78-79 ve 83; Harris, Türkiye'de Türkiye' de Komünizmin Kaynakları, s. 1 43. 290. Tunçay, Türkiye' de Sol Akımlar_s. 322 dpn. 37. 291 . Hamdi Aliyef, "Kemal Atatürk'ün Türkiye ile Sovyetler Birliği Arasındaki Dostluğun Kurulmasındaki Rolü," S.B.F. Dergisi, Sayı 1 -4 (Ocak-Aralık 1 981), s. 71 . 292. Aliyef, "Kemal Atatürk' ün ... ," S.B.F. Dergisi, s, 71 . 293. Paruşev, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, s. 1 85; Şişmanov, Türki­

ye'de İ şçi ve . . . , 60. Ayrıca bkz. Hotham, Türkler, s. 135. 294. Yazar, büyük bir ihtimalle, "Hamidiye Zırhlısı" ile üniversitenin adını karıştırıyor olmalıdır. 295. Hüseyin Hilmi'nin Osmanlı Sosyalist Fırkası ile Türkiye Sosyalist Fırkası, dönemin şartları içinde pervasızca sosyalizmin propagandasını yaparken, hiçbir zaman dini inkar ya da dinin yerine sosyalizmin ikamesi­ ni düşünmemişlerdir. T.İ.Ç.S.F., Yeşil Ordu ve hatta Şerif Manatov'un Ana­ dolu' da kurduğu (hafi) T.K.P. bile bu hataya düşmemiştir. 296. Mustafa Suphi'nin Komitem'in 1. Kongresi'nde yapmış olduğu konuşmanın Rusça'dan çevrilmiş tam metni için bkz. Tunçay, Türkiye' de

Sol Akımlar, s, 200-201 . 297. Mustafa Suphi'nin Komintem'in 1. Kongresi'nde yapmış olduğu şu cümleler, tıynetini sergileyecek ölçüdedir: "Rus toplumsal devrim kah­ ramanları ... güvensinler ki, güney güneşi altında Türk proleteryasının bü­ yük kıyamı olgunlaşıyor, güçleniyor, ve Rus yoldaşlarıyla birlikte savaş çağrısını bekliyor." Bkz Tunçay, a.ge., s. 201 298. Harris, Türkiye'de Komünizmin Kaynakları, s. 48

269


299. B.M.M Grubu'nun faaliyetleri ile ilgili olarak, Ankara Üniversite­ si Türk İnkıliip Tarihi Enstitüsü Arşivinde 12 klasör orijinal belge bulu n · maktadır. Karakol Cemiyeti hakkında bkz. Yukarıda Bölüm I I I , dpn. 24 1 . 300. İstanbul Valiliği'nin Dahiliye Veka!eti'ne gönderdiği 26 Mavı� 1923 tarihli yazıda T.K.P. İstanbul teşkilatı ile Komintern arasındaki irtibat konusuna da temas edilmektedir: "Aynı zamanda bunlardan Cevdet Bey, Türkiye OMSKİ noktası, yani Komünist Enternasyonal'in bütün dünyadaki partiler arasında irtibat va­ zifesi ile iştigal eylemiş ve OMSKİ azalıklarına da Cevad ve Galip Efend i· !er ifa ederek bilumum komünist merkezler ile ve Rusya ila muhaberl' te'min edilmiş ve bil' cümle evamir ve talimat bu suretle alınmış ve veri l ­ miştir." Tevetoğlu, Türkiye'de Sosyalist ve . . , s . 385. .

301 . Komintern'in 1., il., III. ve iV. Kongreleri ile Doğu Halkları Ku nı l­

tayı ve T.K.P. Teşkilatları 1. Kongresi'nde Türkiye'den giden delege ya da

müşahit T.K.P.'lilerin nutukları için bkz. Tuncay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 1 99-202, 207-208, 2 18-24, 258 ve 280-85, 350-54. 302. Tunçay, a.g.e., s. 280. 303. Türk-Rus İlişkileri Tarihi, s. 276. 304. ''Türkiye İşçilerini Birleşmeğe Davet". Türk İnkılap Tarihi Ensti­ tüsü Arşivi: 39 d / 1 4679. 305. Sadrettin Celal'in başı çektiği gurup, Milli Mücadele'ye yardım edilmesine kesinlikle karşı çıkarken, Dr. Şefik Hüsnü ve grubu diyalog" ta­ raftandır. A. Sayılgan, Solda Bitmeyen Kavga. s. 4. 306. Tevetoğlu, Türkiye' de Sosyalist ve . . . , s. 114. Milli Mücadele'ye zararından başka hiçbir iştiraki olmayan Aydınlık çevresi adına, Dr. Şefik Hüsnü, Büyük Zaferin sonrasında Türk Milleti'nin kaderi ile ilgili ahkam kesmiştir; "... gazete haberlerinden ve münakaşalarından anlaşıldığına göre, Türkiye'yi hanedansız birer hükümdarlıktan başka bir şey olmayan Avru­ pa ve Amerika'daki mevcut cumhuriyetlere benzetmek mevzu-u bahs olu­ yor. Bu cumhuriyetler malum olduğu üzere, burjuva hakimiyetine en elve­ rişli, sınıf hükumetlerinden başka bir şey değildir.

270


"Zaten Millet Meclisi bile böyle bir teşebbüste bulunmak hakkına ma­

lik değildir.

"Bizce, ayrı bir Cumhuriyet Riyaseti ittihaz olunmamak şartıyle dev­ lete Türkiye Halk Cumhuriyeti namının verilmesinde bir mahsur yoktur." Bkz. Şefik Hüsnü,

"İnkılap Esasatının Tadili," Aydınlık, Sayı 18 (1 Teşri­

nievvel 1925), s. 458-60. 307. İ. Bilen, Çetin Savaş. s. 13, 308. T.K.P'nin Doğuşu, Kuruluşu, Gelişme Yollan,

s.

5; Şişmanov,

Türkiye' de İşçi ve . . . , s. 9 1 ; Üstüngel, Günümüzde T.K.P., s. 40. 309. Tevkifa tlar ve neticeleri hakkında bkz. Tevetoğlu, Türkiye'de

Sosyalist ve ... , s. 385-405 Sayılgan, Türkiye'de Sol Hareketler. s. 1 1 6-19; 205-21 5. 310. Dr. G. von Stackelberg, "Baku' dan Bandung'a Kadar," Dergi, Sa­ yı 2 (1 955; s. 3; Necip Abdülhamitoğlu, Türksüz Kınm-Yüzbinlerin Sür­

günü (İstanbul: Boğaziçi Yay., 1974), s. 1 7-18 Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, s. 310 dpn. 11 . 3 1 1 . Arrnaoğlu, a.g.e., s. 309 dpn. 5; Tunaya, Devrim Hareketleri ... , s. 227 dpn. 49-50 Glanscek, Kemal Atatürk, ... s. 1 55; Selek, Anadolu İhtila­

li, s. 424. 312. Aralık 1917 tarihli "Çağrı", Kazım Karabekir Paşa tarafından el­ de edilerek, çoğaltılmış ve bir tamimle dağıtımı yapılaıştır. Bkz. Karabekir,

İstiklal Harbimiz, s. 708-709. Aynı metin 9 Mayıs 1920'de B.M.M.'de alkış­ larla okunmuştur. 313. Komintern hakkında bkz. Visali Günaydın, Komünizm Strateji

ve Taktikleri (Ankara: Ayyıldız M., 1974), s. 71 -73; Armaoğlu, � O. Yüzyıl Siyasi Tarihi, s. 308 314. Arrnaoğlu, 20. Yüzyıl . . . , s. 308 315. Tunçay, Türkiye' de Sol Akımlar; s.203 dpn. 1 76; Tevetoğlu, Tür­ kiye' de Sosyalist ve . . . , s. 269-70; Karabekir, İstiklal Harbimiz, s. 542, 601602; Bayu"r, "Milli Mücadele'ye El Koymaya ... ," s. 597. 316. "İşgal kuvvetleri, Anadolu'daki milliyetçi hareket sempatizanla­ rına karşı koymada, yahut akın akın gelen Beyaz Rus mültecileri arasına karışmış bulunan komünist ajanlarını kökünden yok etmekte uyanık dav-

271


ranırken, İstanbul'daki işçi hareketine . . . nisbeten az dikkat etmekteyd i­ ler". Harris, Türkiye'de Komünizmin Kaynakları, s. 141 . Mesela, 3. Fırka Kumandanı Rüştü Bey tarafından 15. Kolordu Ku­ mandanlığı'na gönderilen 1 6 / 1 7-5-1 336 tarihli şifrede (8. madde) şu bilgi mevcuttur: "Kuvvayı Milliye ile temasta bulunmak üzere bir ay evvel Moskova'dan gelen ve bu yakınlarda Ankara'ya giden namı müstearı Ha­ cı Şeyh Süleyman, hüviyeti hakikiyesi Kırım emlak ve arazi komiseri Sü­ leyman İdrisof ve refiki Veli İbrahimof Dersaadette İngilizlerin sıkı takiba­ tına maruz kaldıklarından kendilerile görüşmeden Şam vapuru ile İstan­ bul' dan savuşmuşlar, fakat halen nerede olduklarını bilmiyorlar. ... " Veli İbrahim(of) hakkında bkz. Yukarıda Bölüm 1 dpn. 43. 317. İ . Bilen, Çetin Savaş, s. 12 318. Şişmanov, Türkiye' de İsçi ve . . . , s. 92. 319. D. Hotham, Türkler s. 1 35. 320. Mustafa Kemal Paşa'nın Dokuzuncu Ordu Müfettişi olarak aynı zamanda sivil yetkileri bulunduğuna dair Dah. Vek. Şifresi. T.İ.T. Arşivi: 24/3527. 321 . Baykal, Erzurum Kongresi ile İlgili Belgeler s. 4 dpn. 1 . 322. "Bursa' da çıkmakta olan gazetelerle dergiler, nüfusa nisbetle re­ kor teşkil etmektedir. Bu şehirde halen çıkmakta olan gazete ve dergiler şunlardır: Hüdavendigar - Ertuğrul - Kafkas - ... - YOLDAŞ . . . " Bkz. Stam­

boul, Gazetesinin 24 Ekim 1919 tarihli nüshasından Tevetoğlu, Türkiye'de Sosyalist ve ... , s. 1 02. 323. Ölümsüz Savaşçı Mustafa Suphi, s. 38 324. "Teşkilat tarafından İstanbul, Zonguldak, Trabzon, Nahçıvan' da ve Tuabse'de şubeler açılmıştır. . . . " Şubeler ile ilgili bilgiler için bkz. Sayıl­ gan, Türkiye'de Sol Hareketler, s. 1 52; Ölümsüz Savaşçı Mustafa Suphi s. 51; Tanyu, Tarih Boyunca Türkler ve Yahudiler , s. 647 325. Vala Nureddin, Bu Dünyadan bir Nazım Geçti, s. 62. 326. Vala Nureddin, spartakistler tarafından kandırıldıklarını, Rus­ ya' da uğradıkları hayal kırıklıkları ile açıkça itiraf etmektedir: Bu Dünya­

dan bir Nazım Geçti, s. 63, 1 65, 1 93 ve 195. Va-Nü ile Nazım Hikmet'in Rusya'ya iltica ettikten sonra, Anadolu'ya yönelik yıkıcı faaliyetleri için bkz. Belgeler Bölümü.

272


327. Tunçay, Türkiye' de Sol Akımlar, s. 307 dpn. 1 8, 295 (çerçeve). 328. G. Jaeschka, "Neues zur russisch-türkischen Freundschaft von . 1 919-1939," Die Welt des lslams. C. VI, No. 3-4, s. 222. Eski Başkırt Cumhurbaşkanı merhum Prof. Dr. Zeki Velidi Togan, Şerif Manatov'un Başkırt Cumhuriyeti adına Ankara'ya gönderilmesinin kesin­ likle vaki olmadığını; Manatov'un Azerbaycan'a -kendi imkanlan ile- git­ mek üzere ayrıldığını, dolayısıyla resmi bir görev verilmesinin sözkonusu edilemiyecegini kaydetmektedir. Bkz. Togan'ın Tevetoğlu'na gönderdiği mektubun tam metni: Türkiye'de Sosyalist Faaliyetler, s. 477-78 dpn. 292. Şerif Manatov'un hayatı ve faaliyetleri hakkında bkz. R. Pipes, The

Formation of the Soviet Union, s. 1 58; Haris, Türkiye'de Komünizmin Kaynaklan, s. 73; Taymas, Rus İhtilalinden Hatıralar, s. 89-90; Devletin, Sovyet Tataristanı, s. 223-24; Ayaz İshaki ... , s. 231 ; Benningsen, Stepte Ezan Sesleri. s. 1 00; Dr. Samih Çoruhlu, "İstiklal Savaşında Komünizm Fa­ aliyeti," Yeni İstanbul (4, 9 ve 10 Temmuz 1 966), s. 5; Taymas, Kazan Türk­ leri (Ankara: T.K.A.E. Yay., 1 966), s. 202; Togan, Hatıralar. 256-39. 329. A.B. Taymas, Rus İhtilalinden Hatıralar, s. 89-90; Ölümsüz Savaş­

çı Mustafa Suphi. s. 36-37; Sayılgan, Türkiye' de Sol Hareketler, s. 1 25. 330. 12 Mayıs 1 920 tarihini taşıyan bir İngiliz istihbarat raporumda, Eskişehir de çıkan İşçi gazetesinin 28 Nisan 1920 tarihli bir konferans ilanı­ na dikkat çekilmektedir: "Moskova'daki İslam Komiserliği'nin eski üyelerinden Şerif Manatov Rusya'da yer alan büyük değişiklikler ve bunların anlamı üstüne yakınlar­ da bir konferans verecektir. Bu toplantının yeri ve zamanı ayrıca bildirile­ cektir." Bkz. F\O. 371 /5163 E. 5861 /262/44 (British Public Record Offi­ ce)'dan Tunçay, Türkiye' de Sol Akımlar, s. 1 77-78 dpn 1 37. Yine aynı kay­ nakta, Manatov'un 1919 Temmuzunda İstanbul' da Bolşevik propagandası yaptığı haberi yeralmaktadır. 331 . Jaeschke, "Neues zur russisch-Türkischen . .," s. 222 .

332. "T.K.P.'nin Nizamnamesi Eskişehir deki resmi Liva matbaasında basılmış, Manatov'a Dahiliye Vekaleti'nin tahsisat-ı mesturesinden ayda 100 lira maaş bağlanmıştır." Ertürk, İki Devrin Perde Arkası, s. 536, 546 ve 552.

273


Tokat Meb'usu Nazım Bey, Büyük Millet Meclisi'nin 21 .3.1 337 tarihli gizli celsesinde yaptığı savunmada, "Şerif Manatov Hükumetten 450 lira al­ mış, bir komünist partisi teşkil etmiş" demektedir: Zabıt Ceridesi, C. 2, s. 22. Mustafa Kemal Paşa, konu ile ilgili olarak Büyük Millet Meclisi'nde ya­ pılan tenkitlere, 22 Ocak 1 337 tarihli gizli celsede şu cevabı vermiştir: "Ben­ deniz de Heyeti Vekile Reisi sıfatiyle arzediyorum: Maliye Vekaletince değil, hiçbir vekaletçe, hatta tahsisatı mestureden, hiçbir para verilmemiştir." Z-ı ­ bıt Ceridesi, C. 4, s. 342. Aynı yerde, Maliye Vekili Ferit (Tek) Bey' in cevabı da yer almaktadır. Ferit Bey, " ... ne Komünist fırkasına ne de diğer fırkalara bu tarzda Maliye Vekaletince beş para tesviye edilmemiştir" demektedir. 333. Milli Mücadele başlangıcında ve öncesinde, Anadolu ile temas kurmak isteyen gayrıresmi Sovyet temsilcileri hakkında farklı kaynaklar­ da, farklı bilgiler mevcuttur. Buna göre, Rus Albayı İlyaçev, İstanbul'da Mustafa Kemal Paşa ile temas etmiştir: Karabekir, İstiklal Harbimiz, s. 618. Daha sonra, Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıktıktan sonra, Havza' da Rus Albayı Budiyanni Başkanlığında bir Sovyet askeri heyeti ile görüşme­ sinden bahsolunmaktadır: Ertürk, İki Devrin Perde Arkası, s. 338-42; Yera­ simos, Türk-Rus İlişkileri, 108-109; Tansel, Mondros'tan Mudanya'ya ... il, s. 237; Berkes, Türkiye' de Çağdaşlaşma s. 425; Meram, Türk-Rus İlişkileri Tarihi, 235-38; Dinamo, Kutsal İsyan il, s. 386-90; Selek, Anadolu İhtilali, s . 428-29; T İ.İ.K.P Savunma s. 1 79. B u iddianın mevsuk olup olmadığı tartış­ ma konusudur. Böyle bir görüşmenin hiçbir zaman gerçekleşmediği hak­ kında bkz. Mete Tunçay, "Türk-Sovyet İlişkileri Tarihinde: Atatürk'le ilgili olarak uydurulmuş bir hikaye," 1972 Sinan Yıllığı, s. 510-13 ve Aydemir, Tek Adam il, s. 33. Kanaatimizce de, Mustafa Kemal Paşa-Budiyenni gö­ rüşmesini doğrulayan ciddi bir belge bulunmamaktadır. Bu konu, ilk ola­ rak Hüsamettin Ertürk tarafından gündeme getirilmiş (İki Devrin Perde Arkası), daha sonra konunun doğruluğunu araştırmaya lüzum duymayan bazı yazarlarca kullanılmıştır. Sonradan Mareşal olan Budiyenni, Bayburt­ lu bir Türk kızının insana oğludur. 1933'de Mareşal ile Cumhuriyetin 10. Yıl törenlerine katılmak üzere -ilk defa- Türkiye' ye gelmiştir. Budiyenni ve Voroşilofun Türkiye seyahati için bkz. Nuri Berköz, "Atatürk' ten Hatıra­ lar," Hayat Tarih Mecuması Sayı 11 (Kasım 1 973), s. 1 2.

274


Shalva Eliava'nın İstanbul'da Karakol Cemiyeti idarecileri ilt• tema­ sından sonra, (bkz. Yukarıda Bölüm III dpn. 241 ) Balıkesiı'de bulunan Ka­ zım (Özalp)'a bir Rus temsilcisi gelmiştir; Özalp, Milli Mücadele

s.

74;

Tansel, Mondros' tan Mudanya' ya . . . , s. 237-38; Selek, Anadolu İhtilali, s. 428, Bu görüşme, 1919 Haziranında cereyan etmiştir. Shalva Eliava'nın İs­ tanbul'daki temas ve faaliyetleri için ayrıca bkz. Hamdi Aliyef, S.B.F. Der­ gisi (1981), s. 72-73. Bütün bu temas aramalarının yanısıra, 1919 Ağustosunda ve 1920 Şu­ batında birtakım sivil Bolşevikler, kuva-yı milliye ile temas kurmak mak­ sadıyla İstanbul'a gelmişlerdir. Karşılaştırınız. Yusuf Hikmet Bayur, "Milli Mücadeleye El Koymaya Çalışan . . . " s. 597 ve 602; Karabekir, İstiklal Har­

bimiz, s. 74, 539 ve 541, 601 -602, ayrıca 542; Tevotoğlu, Türkiye' de Sosya­ list ve . , s. 268-272. ..

334. Sovyet yöneticilerinin, Sivas Kongresi'nin iki gün sonrasında, 1 3 Eylül 1 9 1 9 tarihinde "Türkiye İşçi v e Köylüleri "ne doğrudan seslenmesi, hiç şüphe yok ki, Mustafa Kemal Paşa'yı ve Heyet-i Temsiliye'yi yok far­ zetme manasına gelmektedir. Sovyet Dışişleri Komiseri Çiçerin ile Neri­ man Nerimanov'un imzasını taşıyan sözkonusu bildiri için bkz. Armaoğ­ lu, Siyasi Tarih. S. 629. . Aynı şekilde, Karakol Cemiyeti ile 11 Ocak 1920'de yapılan muahede tasarısı, Sovyet yöneticilerinin Mustafa Kemal Paşa'ya gösterdikleri umur­ samazlığın ve saygısızlığın bir başka tezahürüdür. Bkz. Yukarıda Bölüm lII dpn. 241 . Sovyet yöneticilerinin Mustafa Kemal Paşa'yı ve B.M.M. Hükumetini muhatap kabul etmeye yanaşmamaları neticesidir ki, 1 -8 Eylül 1 920'de Ba­ kfı'da toplanan Doğu Halkları Kurultayı'na B.M.M. resmen davet edilme­ miştir. Bunun yerine, Komintem'in ajanları ve kuryeleri, Anadolu' da faali­ yet göstermek suretiyle delege tespiti yapmışlar, davetiye tevziinde bulun­ muşlardır, B.M.M. Hükumeti'nin otoritesini hiçe sayan bu eylemler için, Mustafa Kemal Paşa çok sert tepki göstermiştir. Bkz. T.B.M.M. Zabıt Ceri­

desi, cilt 3, (14/8/1336), s. 189. Mustafa Kemal Paşa, tepkisinde son dere­ cede haklıdır. Sözkonusu Kurultay için Komintem İcra Komitesi'nin Tem­ muz 1 920 başında yayımladığı bildiride, Anadolu halkını Mustafa Kemal

275


Paşa ve B.M.M. aleyhine şüpheye sevkedecek tahrik dolu mesajlar da yı· ralmıştır: " ... Anadolu Köylüleri Yabancı istilacılarla döğüşmek üzere, şim diden Kemal Paşanın buyruğu altına çağrıldınız; fakat biz aynı zamand.ı, Paşalar İtilaf yağmacılarıyla barış yapsalar bile, yalnız başınıza savaşa dı·· vam edebilmek için, kendi halkçı ve köylü partinizi, kurmaya çalıştığınızı biliyoruz." Bildirinin tam metni için bkz. Spector, Soviet Union and tlw Müslim World, s, 48-52. 335. İleri, Atatürk ve Komünizm, s. 2666 -70; Yerasimos, Türk Sovyl'I ... , s.232. 336. "Manatov, Eskişehir ve Ankara' da bolşevik devrimi üstüne halk konferansları vermiş; Mustafa Kemal Paşa ile konuşmuş ve başlangıçta hü­ kumetten yardım da görmüştür." M. Tuncay, Türkiye'de Sol Akımlar

s.

1 77-78. 337. Dr. Samih Çoruhlu, "İstiklal Savaşında Komünizm Faaliyeti," Ye­

ni İstanbul (4, 9 ve 10 Temmuz 1966), s. 5. 338. Manatov, Balkan Savaşı sırasında Kazan Türklerinin anavatana gönderdiği bir sağlık ekibiyle İstanbul'a gelmiş ve burada bir müddet ka­ larak Türkiye lehçesine iyice vakıf olmuştur. Bkz. Tevetoğlu, Türkiye'de

Sosyalist ve Komünist Faaliyetler, s. 1 87 ve 478 339. Hüseyin Baydur, "genç Şerif Manatov, ne Marks'tan, ne de işçi hareketinden hiçbir şey bilmez; bir d üziye diline doladığı Lenin'in Mark­ sizmden farklı bir doktrin icadettiğini öne sürer" demekte ve Manatov'u faaliyetini teşkilatlanmış köylü ve işçi kitlelerine dayandırmakla itham et­ mektedir: "Chronique internationale en Turquie," La Revue Communiste, a. No. 10 (Aralık 1 920), s. 374'den Harris, Türkiye'de Komünizmin Kay­

naklan, s. 99 dpn. 6. 340. T.B.M.M. Zabıt Ceridesi, cilt 2, (21 /3/1337), s. 19 (Tokat Meb'usu Nazım Bey' in konuşmasından), Ayrıca bkz. Ertürk, İki Devrin Perde Arka­ sı, s. 536 ve 546; Ergi), Milli Mücadele'nin Sosyal Tarihi, s. 360. 341. Salahi R. Sonyel, 'Kurtuluş Savaşı ..., Belleten XLV /2 (1981), s. 227. 342.Tunçay, Türkiye' de Sol Akımlar, s. 401 . 343. Aşağıda Bölüm IIl d pn. 4 1 7. 344 . Kandemir, Atatürk'ün Kurduğu . . , s. 1 7 1 . .

276


345. Harris, Türkiye' de Komünizmin Kaynaklan, 346. Mustafa Suphi'yi Stalin'e tanıştıran ve lanse eden Şerif Mana­ tov'dur. Dolayısıyla, Mustafa Suphi ile Şerif Manatov arasında kesin ve sı­ kı bir ilişkiden bahsetmek mümkündür. Bkz. Şerif Manatov, "Mustafa Sub­ hi Beş Sene Evvel Moskova'da,'' 27-28 Kanunusani . . . , s. 9-10. Aynca bkz. Harris, a.g.e., s. 103. 347. Yukarıda Bölüm III dpn. 330. 348. Haris, a.g.e., s, 99. 349. Ertürk, İki Devrin Perde Arkası, s. 553-54. 350. Sayılgan, Türkiye' de Sol Hareketler.

s.

1 75.

351 . T.B.M.M. Zabıt Ceridesi, cilt 2, (21 /3/1337), s. 22 (Li\zistan Meb'usu Necati Bey'in hafi celsedeki konuşması). 352. Tevetoğlu, Türkiye'de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler, s. 147; Harris, Türkiye'de Komünizm Kaynaklan, s. 1 09-14. Ayrıca bkz. Aşağıda Bölüm III, dpn. 363, 375 ve 377. 353. Bkz. Tokat Meb'usu Nazım Beyin B.M.M.'nde (hafi celse) yaptığı konuşma: T.B.M.M. Zabıt Ceridesi, cilt 2, (21 /3/1337), s.20) Sayılgan, Tür­

kiye' de Sol Hareketler, s. 1 75. 354. Bkz. Sivas Meb'usu Memduh Bey, cemiyetin Ankara Heyet-i Merkeziyesi için kendisi dahil, Karesi Meb'usu Basri Bey, Mehmet Şükrü ve Erzurum Meb'usu Asım Bey'in düşünüldüğünü, bütün organizasyonu ise Bursa Meb'usu Şeyh Servet Efendi'nin sağladığını söylemektedir: T.B.M.M. Zabıt Ceridesi, cilt 3, ( 1 /2/1337), s. 338-359 355. Nazım Beyin Meclis'deki konuşması için bkz. T.B.M.M. Zabıt

Ceridesi, cilt 2, (21 /3/1337), s. 20. 356. " ... Şeyh Servet Efendi bizi hanesine davet etti. Oradan bize de­ lalet ederek, bir gün sonra olsa gerek, evet bir gün sonra, Ziynetullah Efen­ di' nin hanesine götürdü. Biz yolda giderken, siz heyeti merkeziyeden ola­ caksınız, şöyle böyle olacaksınız, bize payeler vermeye kalkıştılar. ... " Bkz. Sivas meb'usu Memduh Bey'in B.M.M.'deki konuşması. Yukarıda dpn. 354. 357. Şeyh Servet Efendi'nin Ankara İstiklal Mahkemesi'nde verdiği ifade için bkz. Tevetoğlu, Türkiye'de Sosyalist ve . . . , a.g.e., s.172

277


358. "Ankara' da bir Hey'et-i Merkeziye teşkilini, Umumi Merkez k.ı­ rarlaştırdı ve bu işe Hüsrev Sami Bey'i memur ettiler. Sonraları ardadık ki.

Baytar Salih Beyle bazı kimseler bu teşkilatı daha evvel yapmışlardı. .. Zan­ nederim Konya Meb'usu Refik Bey de bu meyanda idi." Nazım Beyin An­ kara İstiklal Mahkemesi'ndeki ifadesi: Tevetoğlu, a.g.e., s, 1 56-57. 359. Tevetoğlu, a.g.e., s. 1 74. 360. Tevetoğlu, a.g.e., s. 1 63. 361 . a.g.e., s. 1 76. 362. Dr. Fethi Tevetoğlu, Şerif Manatov ve Salih Hacı oğlu' ile birlikll'

çalışan Nuri'yi Mustafa Nuri ile karıştırmaktadır. Yeşil Ordu Ankara Hc­ yet-i Merkeziyesi'ndeki Nuri, Nafia Vekaletinde memurluk yapmaktadır. Zaten çok kısa bir süre sonra Yeşil Ordu ile ilgisini büsbütün kesecektir (Tl•­ vetoğlu, a.g.e., s. 1 47). 363. Yüzlerini Örten Siyah Maskeyi Atarsanız Altından Çıkacak Sima Kimindir?," Son Saat_(27 Teşrinisani 1927)'den, Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 142. 364. Yunus Nadi'nin A nkara İstiklal Mahkemesi'ndeki ifadesinden; Tevetoğlu, Türkiye'de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler, s. 1 63. 365. "Ankara Hey'et-i Merkeziyesi, son zamanda Merkez-i Umumi'yc karşı bir vaziyet aldı." Vakkas Ferid'in Ankara İstiklal Mahkemesi'ndeki ifadesinden. Bkz. Tevetoğlu, a.g.e., s. 1 74. 366. Ankara İstiklal Mahkemesi'nde savcının Vakkas Ferit'e tevcih et­ tiği sual için bkz. Tevetoğlu, a.g.e., s. 1 74. 367. Harris, Türkiye'de Komünizmin Kaynakları, s. 1 09-10; Sayıl­ gan, Türkiye'de Sol Hareketler, s. 1 75. 368. Tunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler, s. 463; Harris. a.g.e., s. 50 ve 1 09. Mustafa Suphi, 1 0 Eylül 1 920 tarihinde Bakü'da toplanan l.T.K.P. Teş­ kilatlan Kongresi'nde, İşçi gazetesini, T.K.P. teşkilatlarının faaliyetleri ara­ sında zikretmektedir. Bkz. Sayılgan, a.g.e., s. 1 52. 369. Ethem Nejat (1 887-1921 )'in hayatı, eserleri ve fikirleri hakkında toplu bilgi için bkz. Tunçay. Türkiye'de Sol Akımlar, s. 212-15 dpn. 200. 370. Tunçay, a.g.e., s. 305 dpn. 16.

278


371 . Doğu Halkları Kurultayı hakkında geniş bilgi için bkz. Birinci

Doğu Halkları Kurultayı, çev, Ali Alev (İstanbul: Koral Tay., 1 978). Ayrıca bkz. Spector, Soviet Union and the Muslim World, s. 45-62; Degras, Com­

munist Intemational 1, s. 1 05-1 06; Aydemir, Suyu Arayan Adam, s. 206209; Sayılgan, s. 151 -56; Cebesoy, Moskova Hatıraları, s. 21 -32. 372. l .T.K.P Teşkilatları Kongresi hakkında geniş bilgi için bkz. T.K.P Doğuşu, kuruluşu, Gelişme Yollar, s. 23-37; Bayur, "Mustafa Suphi ve Mil­ li Mücadele'ye elkoymaya Çalışan Başı Dışarıda Akımlar," Belleten, Sayı 140 (Ekim 1 971 ), s. 587-654; Cerrahoğlu, Türkiye'de SosyalizminTarihine Katkı, s. 1 80-82; Çoruhlu, "İstiklal Savaşında Komünizm Faaliyeti

-

10 ve

1 1 ," Yeni İstanbul (10-11 Temmuz 1966), s. 5; Sayılgan, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 1 51 -56. 373. "Yeşil Ordu Cemiyeti - 3,'' Yakın Tarihimiz, Sayı 5 (29 Mart 1962), s.133 374. Tevetoğlu, Türkiye' de Sosyalist ve ... , s. 157. 375. Tevetoğlu, a.g.e, s. 1 73. Mete Tunçay, Gizli Komünist Partisinin Gönderdiği Rapor"a istinaden, "Gizli T.K.P.'nin Eskişehir örgütü, 1 920 Temmuz ayının ortalarına doğru, daha önce bu şehirde bulunmuş olan Şe­ rif Manatov'un hazırladığı zemin üzerinde, İşçi gazetesi çevresi ve Anka­ ra' daki Yeşil Ordu'dan gelen Vakkas tarafından kurulmuştur" demektedir:

Türkiye'de Sol Akımlar, s. 1 79. 376. Sadi Borak, "İlk Türk Komünistleri," Günaydın (31 Temmuz 1976). 377. Haris, Türkiye'de Komünizmin Kaynaklan, s. 109 378. Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 1 78 dpn. 137 (British Public Record Office, F,O. 371 /51 69 E. 6955 /262/44). 379. (Hafi) Türkiye Komünist Partisi'nin kuruluş tarihi hakkında fark­ lı görüşler mevcuttur. Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya, illegal partinin kurulu­ şunu Haziran 1920 olarak kabul etmektedir: Türkiye'de Siyasi Partiler, s. 531 . Haziran 1920 tarihini Batılı araştırmacılardan A. Bennigsen ve C. L. Ouelquejay'da kullanmaktadır: Stepte Ezan Sesleri-Sovyet Rejimi Altın­

daki İslam'ın 400 Yılı (Ankara: Selçuk Yay., 1981 ), s. 1 22

279


Haziran 1920' de T.K.P. Umumi Nizamnamesi'nin yayınlanışını, pMI ı

nin kuruluşu olarak telakki eden bu araştırmacıların yanısıra, günümüz ıl

legal T.K.P.'nin yöneticilerinde de değişik yanılgılara rastlamakta yıı T.K.P.' nin eski yöneticilerinden Zeki Baştımar, Yakup Demir müstear adıv la yaptığı bir konuşmada, tarihi doğru olarak verirken, isim hatasına d iı� mektedir: "14 Temmuz 1 920'de Ankara' da resmen kurulmuş olan Ha lk 1 �­ tirakiyun Partisi ... Anadolu'daki 1 2 komünist teşkilatın birleşmesiyle kıı rulmuştu." "T.K.P. Birinci Sekreteri Yakup Demir Yoldaşın Konuşması,"

Yeni Çağ, Sayı 9 (Eylül 1 965), s. 761-62. 14 Temmuz 1920'de kurulan parti, T.K.P.'dir. Halk İştirakiyun Fırk.ı sı'nın kuruluş tarihi 7 Aralık 1920'dir. (Hafi) T.K.P., illegal faaliyet göstl'r diğinden "resmen" kurulmuş değildir. Aynı yanılgıyı; Bulgar araştırman sı Dimitır Şişmanov'un eserinde de görmekteyiz: Türkiye'de İs çi ve Sos­

yalist Hareketi, s. 95. Milli Mücadele dönemi itibariyle "komünist" adını kullanan ya da lııı ideolojiyi açıkça savunan partilerin kuruluş tarihleri, kronolojik sıraya gii­ re şöyledir: a.

Türkiye Komünist Partisi (illegal), 14 Temimiz 1920.

b.Türkiye Komünist Partisi (Baku' da Mustafa Suphi'nin kurduğu), 10 Eylül1920. c.

Türkiye Komünist Fırkası (legal, Mustafa Kemal Paşa'nın kurdur­

duğu), 18 Ekim 1 920. d .Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası (legal), 7 Aralık 1 920. 380. Darendelioğlu, Türkiye'de Komünist Hareketleri, s. 73-74. Da­ rendelioğlu, kurucular arasında Kırşehir Meb'usu Hakkı Behiç Bey'i de saymaktadır ki yanılmaktadır. Hakkı Behiç Bey, "sol" fikirlere sahip olma­ sına rağmen, Mustafa Kemal Paşa'ya sadık kalmış; Mustafa Kemal Pa­ şa' nın emriyle kurdurulan muvazaalı ''Türkiye Komünist Fırkası"nın ku­ rucuları arasında yeralmıştır. Prof. Dr. Fahir Armaoğlu ise, kurucular arasında Salih Zeki'yi zikret­ mektedir: ''Türk komünistlerinden Baytar Salih Zeki ile Şerif Manatov ise 1 920 Haziranında Türkiye Komünist Partisini kurmuşlardır." 20. Yüzyıl

280


Siyasi Tarihi, s .. 314. Salih Zeki "Baytar" değil, eski Zor Mutasarrıfıdır. Üs­ telik, Bakı1'daki Mustafa Suphi'nin lideri olduğu T.K.P.'nin kurucusu ve Merkez Komitesi üyesidir. Anadolu'ya "kurye" olarak Ağustos 1 920'de gelmiştir. Prof. Dr. Annaoğlu, "Baytar" Binbaşı Salih Hacıoğlu ile Salih Ze­ ki'yi karıştırmış olsa gerekir. (Hafi) T.K.P.'nin kurucuları için aynca bkz. İ. Bilen, Çetin Savaş, s. 1 4;

T.K.P.'nin Doğuşu, Kuruluşu, Gelişme Yolları, s. 1 1 . 381 . Tuncay, Türkiye'd e Sol Akımlar, s . 1 78-79. 382. Toplam 8 sahifeden (1 2x16) ibaret Umumi Hizamname, Türk Ta­ rih Kurumu Arşivi'nde mevcuttur. Yeni harflere transkripsiyonu için bkz. Belgeler Bölümü. 383. " . . . Eskişehiı'de, resmi vilayet matbaasında basıldığı söylenen bu progam, Türk toplumunun topyekun değişmesi, değiştirilmesi yolunda bir seri talepler ileri sürmekteydi. Bu tüzük, memleketi proleterya adına idare etmek için, yalnız, piramit sistemli bir 'Sovyetleı' manzumesinin ka­ bulünü öngörmekle kalmayıp, . . . Kemalist rejime karşı kesinkes meydan okuyan bir tavır takınmış bulunmaktaydı." George S. Harris, Türkiye'de

Komünizmin Kaynakları, s. 102. 384. Tunçay, a.g,e., s. 1 83 385. Bkz. Belgeler Bölümü. Hüsamettin Ertürk'e göre, T.K.P. Umumi Nizamnamesi, Eskişehir' deki resmi Liva matbaasında basılmıştır: İki Dev­

rin Perde Arkası, s. 536. 386. Sovyet araştınnacılanndan Y. Bagirov, (Hafi) T.K.P.'ni müstakil bir parti olarak değil de, "Anadolu Geçici Merkez Komitesi" olar.ık değer­ lendirmektedir. "Türkiye Komünist Partisinin Yaranması Tari hinden,"

Vopsrov İstorii ... , s.76-86'da Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 223. 387. Harris, Türkiye'de Komünizmin Kaynaklan, s. 1 03. 388. Tunçay Türkiye'de Sol Akımlar, s. 204. 389. Sayılgan, Türkiye' de Sol Hareketler, s. 154. 390. Bkz Nahçıvan'daki komünistlerin eşgallerini veren istihbarat ra­ poru: Belgeler Bölümü. (T.İ.T. Ens. Arşivi, K. 24/Y.F. 1993/E.F. 3086). 391 . Sayılgan, a.g.e., s. 154. 392. Tunçay, a.g.e., s, 1 83 dpn. 1 43.

281


393. Sözkonusu Komisyon tarafından hazırlanıp Eylül 1 920'ye kad;ır yayımlanarak Anadolu'ya sokulan dört kitap sözkonusudur. Atatürk'iirı Özel Kütüphanesi'nde mevcut olan bu kitapların adları: Lenin'in Tercü­

me-i Hali, Şuralar Hükümeti Nedir, Komünist (Bolşevik) Programı

ve

Proleterya diktatörlüğü. 394. Mustafa Suphi'nin I.T.K.P. Teşkilatları Kongresi' ne sunduğu Jayi hadan. Bkz. Tunçay, a.g.e., s. 205 395. Tunçay, a.g.e., s. 205. 396. Cebesoy, Moskova Hatıraları, s. 37-38 397. Birinci Dünya Savaşı'nda Ruslara esir düşmüş bir müliizım-ı

ev·

vel (asteğmen) olan Süleyman Sami hakkında bkz. Cebesoy, Moskova Ha­

tıraları, s. 37; Sayılgan Türkiye'de Sol Hareketler, s. 1 80-82. Eski mutasar· rıf Salih Zeki için bkz. Cebesoy, a.g.e., s. 38; Tunçay, a.g.e. s, 207. 398. Sözkonusu mektubun tam metni için bkz. Tunçay, a.g.e., s. 228. 399. Bkz. Harris, Türkiye' de Komünizmin Kaynaklan, s. 84; Tunçay, a.g.e., s. 1 83 dpn. 143. 400. Cebesoy, a.g.e., s. 38; Karabekir, İstiklal Harbimiz, s. 832. 401 . Cebesoy, a.g.e., s. 38-39. 402. Harris a.g.e., s. 1 03-104. 403. Tam metin için bkz. Belgeler Bölümü. T.K.P. Beyannamesi, Cum­

huriyet gazetesinin 28 Temmuz 1 931 tarih ve 2594 No.lu nüshasında (s. 4) Yunus Nadi tarafından yeni harflere çevrilerek yayınlanmıştır. 404. Yunus Nadi, sözkonusu Beyannamenin Eskişehiı'de bastırıldığı­ nı ileri sürüyorsa da, nerede bastırıldığı konusunda başkaca bir bilgi bu­ lunmamaktadır. Bkz. Tuncay, a.g.e., s. 1 83 dpn. 143. 405. Cumhuriyet, 27 Temmuz 1 931, No. 2593, s. 4. 406. Arif Oruç'un yeğeni Nizamettin Nazif (Tepedenlioğlu) tarafın­ dan kaleme alınan bu bildiriyi, Mustafa Kemal Paşa, Büyük Millet Mecli­ si'nde 8 Ocak 1921 tarihinde yaptığı bir konuşmada şöyle değerlendirmiş­ tir: " ... Eskişehiı'de bulunan ameleyi isyan ettirmek istiyorlardı. O amele­ ye hitaben bir beyanname yazdılar, tab ettiler, oraya götürüp tevzi edecek­ lerdi. Tabii müsvettesini yazdılar ve makinede tab ettiler, ancak ondan son­ rasına muvaffak olamadılar. Bunların bu hareketi evvelce bizce malum

282


idiyse de (fait-vak'a) halinde gosterelim dedik." Bkz. T.B.M.M. Zabıt Ce­

ridesi, cilt 3 (8/ 1 / 1 337), s. 227. 407. Süleyman Nuri'nin Ill. Komintern Kongresi'nde, Sadrettin Ce­ Ial'in iV. Komintern Kongresi'nde nutukları için Bkz. Tunçay, Türkiye'de

Sol Akımlar, s. 258 ve 280-85. 408. Bkz. Yukarıda Bölüm IlI dpn. 376. 409. Geniş bilgi için bkz. Sarılgan, Türkiye'de Sol Hareketler, s. 1 7273 ve 1 87; Tunçay, Türkiye' de Sol Akımlar, s. 1 84 dpn. 1 44; Tokat Meb'usu Nazım Beyin Ankara İstiklal Mahkemesi'ndeki itirafa ile Salih Hacıoğ­ lu'nun ifadesi için bkz. Tevetoğlu, Türkiye'de Sosyalist ve Komünist Fa­

aliyetler. s. 1 62, 1 66, 1 75 ve 1 76. T.K.P. Eskişehir teşkiliitının acil para tale­ bi için bkz. yukarıda Bölüm IlI dpn. 376. 4 1 0. Cebesoy, Moskova Hatıraları, s. 46-47. 41 1 . Mustafa Kemal Paşa'nın B.M.M.'nde bu konudaki açıklaması için bkz. T.B.M.M. Zabıt Ceridesi, cilt 3, (8/ 1 / 1 337), s. 227. Mustafa Kemal Paşa, Bakfı'da toplanan "Doğu Halkları Kurultayı" öncesinde Anadolu' da Marksist faaliyetlerin yoğunlaşması üzerine, B.M.M.'nde sert bir konuşma yapmış, kurultayı "gayrıresmi" kabul ettiği­ ni açıklamıştır. Bkz. T. B.M.M. Zabıt Ceridesi, cilt 3, (14/8/1336), s. 1 89. Bu­ na rağmen, kurultaydaki gelişmeleri yakından takip etmek üzere, Dr. İbra­ him Tali (Öngören) Bayi "müşahit" sıfatıyla gönderen Mustafa Kemal Pa­ şa, netice itibariyle lüzumlu istihbaratı sağlarken, B.M.M.'nin propaganda­ sını da yaptırmıştır. Abidin Nesimi (Fatihoğlu), hatıratında, Mustafa Kemal Paşa'nın Ku­ va-yı Seyyare Komünist Partisi içindeki iki ajanından sözetmektedir: Teş­ kiliit-ı Mahsusa'nın elemanlarından Haymana Belediye Reisi Çolak Hayri ve makinist Ahmet. Bkz. Yılların İçinden, s, 13. 4 1 2. Bkz. Yukarıda Bölüm III dpn. 358-363, 367 ve 375. 413. "Yeşil Ordu Cemiyeti

-

6," Yakın Tarihimiz, Sayı 8 ( 1 9 Nisan

1962), s. 234. 414. T.B.M.M. Zabıt Ceridesi, cilt 2, (21 / 3 / 1 337), s. 21 . 4 1 5. Tuncay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 1 79 dpn. 140.

283


416. G. Jaeschke, "Kommunismus und lslam," Die Welt des Is la ms, C. 20, s. lll'den Tunçay, a,g.e., s. 1 84 dpn. 1 47. Hüsamettin Ertürk'ün, M.ı natov'un ayrıca cezalandırılmaması için "Rus sefirinin" tavassut ettiği yo !unda yazdıklara doğru kabul edilecek olursa, Manatov'un sınırdışı ed i l mesi, Upmal Angarski'nin Ankara'ya geldiği 4 Ekim 1 920'den sonra olma lıdır. Ne var ki, Angarski sefir değil, maslahatgüzardır. Ertürk'ün yazd ık­ ları için bkz. İki Devrin Perde Arkası, s. 549 ve 552. Manatov'un kendisi 1920 güz aylarında BakU'da olduğunu, Mustaf.ı Suphi'yi Anadolu yolculuğundan vazgeçirtmeye çalıştığını söylüyor. "Mus­ tafa Suphi Beş Sene Evvel Moskova'da," 27-38 Kaununsani ... , s. 1 1 -1 2. Anlaşılan, Şerif Manatov "Doğu Halkları Kurultayı" için Baku'ya gi­ dip geri döndükten kısa bir süre sonra, yıkıcı faaliyetlerine henüz fırsat ve­ rilmeden, sınırdışı edilmiştir. Şerif Manatov, Aralık 1 920'de Mustafa Suphi'nin kafilesine dahil ol­ mak istemişse de, Anadolu'ya girmesine izin verilmemiştir. Manatov, An­ kara İstiklal Mahkemesi'nin 9 Mayıs 1921 tarihli kararıyla gıyabında 15 yıl kürek cezasına mahkum edilmiştir. 417. Trabzonlu Salih Hacıoğlu (1 880-1 950), 1903 yılında Askeri Baytar Mektebinden birincilikle mezun olmuştur. İsmail Bilen'e göre, Hacıoğlu, İsmet İnönü'nün askeri okuldan sınıf arkadaşıdır (?). Padişahın jurnalcisi (?) İsmet Bey' in yüzünden Basra'ya sürülmüştür (Çetin Sav aş, s. 1 2). Bay­ tar Binbaşısı olarak Ankara Hayvan Hastahanesi'nde görev yaparken, Şe­ rif Manatov ve Vakkas Ferid'in konferanslara yüzünde komünizme ilgi duyduğunu itiraf eden Salih Hacıoğlu, (hafi) T.K.P.'nin mutemet elemanla­ rı arasına kısa sürede girmiştir. Bkz. Salih Hacıoğlu'nun Ankara İstikliil Mahkemesi'ndeki i fadesi: Tevetoğlu, Türkiye'de Sosyalist ve Komünist

Faaliyetler, s. 175. Salih Hacıoğlu'dan, ''bilimsel sosyalistin teorisini Yeşil Ordu'da ya­ yan veteriner doktor" (S,S.C.B. Bil. Ak., Ekim Devrimi Sonrası . . . , s. 54) ola­ rak bahsetmek, pek gerçekçi bir ifade değildir. Şerif Manatov'un olduğu yerde Salih Hacıoğlu'unun "teorisyenliği" şüphesiz sözkosusu bile edile­ mez. Salih Hacıoğlu, daha sonra birkaç defa mahkeme tarafından "komü­ nizm" suçundan mahkum edilmişse de Rusya'ya kaçmıştır. Burada bir sü-

284


re sonra '"Türk ajanı" olmakla suçlanan Salih Hacıoğlu, eşi ile birlikte Al­ taylarda bir ölüm kampına (Mecburi Çalışma Kampı) sürülmüştür. Kamp­ ta felç olarak ölen Salih Hacıoğlu için Nazım Hikmet "acıklı" bir şiir yaza­ rak "vefa" gösterisinde bulunmuştur. Sözkonusu şiirin tam metni için bkz. Tevetoğlu, Türkiye' de Sosyalist ve . . . s. 529. .

418. T.B.M.M. Arşivi, İstiklal Mahkemesi T-2 Dosya 27-2. ° 419. Kurulan partinin (Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası> muvakkat re­ isliğine Tokat meb'usu Nazım Bey, katipliğe Salih Hacıoğlu getirilmiştir. 420. Atatürk'ün emriyle, Yeşil Ordu Cemiyeti'nde (Umumi Merkez) görev almış meb'usların büyük bölümü, 18 Ekim 1 920'de legal olarak ku­ rulan Türkiye Komünist Fırkası'na -kurucu üye olarak- geçmişlerdir. Söz­ konusu açıklamayı kaleme alan "T.K.P. Katib-i Umumisi Muhittin Baha", Yeşil Ordu'nun tatil-i faaliyet kararından önce, bu cemiyetin Umumi Mer­ kez azasıdır.

285



DÖRDÜNCÜ BÖLÜMÜN DİPNOTLAR! 1 . Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, s. 465. 2. T.B.M.M. Zabıt Ceridesi, cilt 3 (29 /5/1336), s. 47. 3. T.B.M.M. Zabıt Ceridesi, cilt 2 (21 /3/1337), s. 21 . 4. Şeyh Servet Efendi'nin Ankara İstiklal Mahkemesi'nde vermiş ol­ duğu ifadeden bkz. Tevetoğlu, Türkiye'de Sosyalist ve Komünist Faali­

yetler, s. 1 71 . 5. Yunus Nadi, Çerkes Ethem Kuvvetlerinin İhaneti, s. 1 1 . 6 . T.B.M.M. Zabıt Ceridesi, cilt 3 (22 / 1 / 1 337), s . 333. 7. Hakkı Behiç Bey'in Hüseyin Rauf (Orbay) Bey'e yazmış olduğu 20 Teşrinisani 1921 tarihli mektup. Tam metni için bkz. Tunçay, Türkiye'de

Sol Akımlar, s. 482. 8. Bkz. Nazım Bey'in Ankara İstiklal Mahkemesi'nde verdiği ifade. Tevetoğlu, Türkiye' de Sosyalist ve . . . , s.1 56-62 ve 1 64-67. 9. Tunçay, Türkiye' de Sol Akımlar. s. 1 39. 10. Bkz. Belgeler Bölümü. 1 1 . Bkz. Belgeler Bölümü. 1 2. Kandemir, Atatürk'ün Kurdurduğu . . ., s. 13-14. 13. Bkz. Yukarıda Bölüm III dpn. 52-53 ve 129. 14. İslamiyet'i komünizmle özdeşleştirme, eşanlamlı gösterme sapık­ lığı, Komintern yöneticileri tarafından özellikle teşvik görmüştür. Bkz. 1. Doğu Halkları Kurultayı'nda (Bakü-1/8/1920), "Toprak Sorunu Raportö­ rü" Staçko'nun " ... Kuı'an'a göre bile, toprak, yalnızca onu işleyene ait ola­

bilir" diyen konuşmasının metni. Birinci Doğu Halkları Kurultayı, s. 207. 15. " ... Ebubekir, İslamiyet'i kabul eder etmez bütün servetini, devele­ rine, koyunlarına kadar varını yoğunu dağıttığı fakir ve kimsesizlerle hem­ hal olmuştu. Binaenaleyh, bir lahza tereddüte yer yoktur. Biz de öyle yapa­ cak, Asr-ı Saadetin müşterek samimiyetini ihya ve hakiki zaferi istihsal edip, bütün musibetlerden, felaketlerden kurtulacağız." Aydemir,

Tek

Adam il, s. 346. Ayrıca diğer konuşmaları için bkz. Aralov, Bir Sovyet Dip­ lomatının ... , s. 1 75; Kandemir, Atatürk'ün Kurdurduğu ... , s. 1 9-21 Tunçay,

287


Türkiye' de Sol Akımlar, s. 400. Şeyh Servet'in Asr-ı Saadet ismini taşıy;ın risalesi, B.M.M.'de Ocak-Mart 1921 tarihleri arasında uzun tartışmalarn

Sl'­

bep olmuştur. 16. Eröz, "Milii Mücadele' de ...," Türk Edebiyatı, Sayı 1 36, s. 24. 1 7. Hotham, Türkler, s. 136. 18. Tunçay, Türkiye' de Sol Akımlar, s. 399-400. 19. Harris, Türkiye'de Komünizmin Kaynaklan, s. 98. 20. Ş.Hüsnü, Komintern Organlarında ... , s. 113. 21 .Mehmet Rıfat Durakoğlu, "Büyük Oktobr Devrimi ve Türkiye," Ürün Sosyalist Dergi, Sayı 41 (Kasım 1977), s. 66. 22. Şişmanov, Türkiye'de İşçi ve Sosyalist Hareketi, s. 73. 23. Yalçın Küçük, Türkiye Üzerine Tezler il. s. 713. 24. S.S.C.B. Bilimler Akademisi, Ekim Devriminden ... , s. 52. 25. Yeşil Ordu Nizamname, Talimatname ve Beyannamesi'nde özel­ likle köylüye hitabedilmesi, B.M.M. Hükumeti'nin kontrolü altındaki va­ tan topraklarında işçi sayısının çok az oluşundan kaynaklanmaktadır. 26. " . . . Aynı zamanda Türkistan'da, İran'da ve Azerbaycan'da bu isimde teşekküller haber alıyorduk. Orada çalışan arkadaşlarımızla muha­ bere ederek onların mesaisinden istifade etmek ... " Bkz. Hakkı Behiç'in Hüseyin Rauf Beye mektubu: Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 482. 27. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin "emperyalizme karşı savaş" niyeti için bkz. Talimatname (m. 23-32). Belgeler Bölümü. 28. T.B.M.M. Zabıt Ceridesi, cilt 3 (22 / 1 / 1 337), s. 331 . 29. Harris, Türkiye' de Komünizmin Kaynakları, s. 103: "Doğrusu, ile­ ri sürülen talepler şaşırtıcıydı ve gerçekte, herhangi bir komünist teşkilat tarafından şimdiye dek savunulagelen taleplerin en radikal olanı idiler. ... Zira bu belge, gerçek dışı niteliğiyle, Yunanlı saldırganlara karşı girişilen askeri harekat gerçeklerini değil de, Rusya'nın savaş zamanı komünizm ruhunu yansıtmaktadır." Aynca bkz. Belgeler Bölümü (tam metin). 30. Bkz. Yeşil Ordu Cemiyeti müessislerinin mahkum edildiği Anka­ ra İstiklal Mahkemesi'nin 9 Mayıs 1921 tarihli gerekçeli karan. Belgeler Bö­ lümü.

288


3 1 . Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar. s. 1 39. Aclan Sayılgan, Nazım Bey tarafından kaleme alındığını önesürmektedir: Türkiye'de Sol Hare­

ketler, s. 1 77. 32. Yeşil Ordu Beyannamesi. Yakın Tarihimiz_ dergisinin 3. sayısında (s.71 ) tam metin halinde yayınlanmıştır. Nizamname ise, aynı derginin 4. sayısında (s .. 1 03) -32 madde halinde (eksik) ve dilce sadeleştirilmiş olarak - yayımlanmıştır. Bursa' da bastırıldığı öne sürülen ("Yüzlerini Örten Siyah Maskeyi ... " Son Saat, 27. 1 1 .1 927) Nizamname'nin orjinalini bulamadık. Bu belgelerin niteliği hakkında bkz. Kandemir, Atatürk'ün Kurdurduğu .

.. , s. 148-57; Aydemir, Tek Adam il,

s.

348-49; Meram, Türk-Rus İlişkile-

ri_ . . . , s. 298-302; Altuğ, İnkılap Tarihi, s. 301 -303; Clasneck, Mustafa Kemal ve . . . , s. 1 29; Tevetoğlu, Türkiye'de Sosyalist ve . .. , s. 1 48-53. 33. Bkz. il. Bölüm dpn. 32-35.

34. Harris, Türkiye' de Komünizmin Kaynaklan, s. 1 05 35. "Yeşil Ordu, Halk Zümresi'nin genel örgütü; Halk Zümresi de, Ye­ şil Ordu'nun Meclisteki temsilcisiyidi." V.A. Gurko-Kriazhin'in Novyi Vostok dergisinde ( 1923, Sayı 3) çıkan "Politiçeskie gruppirovski Turtsii"

başlıklı makalesinden (s. 54) bkz. Tuncay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 1 5253 dpn. 1 02.

36. Halk Zümresi'nin mevcudu hakkında farklı rakamlar için bkz. Harris, Türkiye' de Komünizmin . , s. 1 06 (85 meb'us); S.S.C.B Bilimler . .

Akademisi, Ekim Devriminden ... , s. 53 (85 meb'us); İ. Bilen, Çetin Savaş, s. 16 (80'in üstünde); M. Durakoğlu, "Büyük Oktobr ... ," Ürün, Sayı 41 (Ka­ sım 1 977), s. 69 (80'in üstünde) 37. Nutuk, il, s. 1 88. 38. Mesleki Temsil fikri için bkz. Tuncay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 1 58-62. 39. Yerasimos, Türk-Sovyet İlişkileri, s. 1 77. 40. Harris, Türkiye' de Komünizmin Kaynakları, s. 1 05. 4 1 . Sovyet liderlerince yayınlanan 3 Aralık 1 91 7 tarihli "Doğu Halkla­ nna Hitap", 9 Mayıs 1 920'de B.M.M.'de alkışlar arasında okunmuştur.

T.İ.İ.K.P. Savunma, s. 1 79-80. Ayrıca, B.M.M.'de Sovyet taraftan konuşma­ lar için bkz. Tunçay, Türkiye' de Sol Akımlar, s. 1 49-52.

289


42. İ. Bilen, Devrimci Alternatif. s. 7. 43. Şişmanov, Türkiye' de İşçi ve Sosyalist Hareketi, s. 1 1 3. 44. İleri, Atatürk ve Komün izm, s. 1 88-200 (Meclis' deki müzakerc!L·rl 45. İngiliz istihbarat raporundan bkz. Tuncay, Türkiye'de Sol Akım­

lar, s. 399 46. S.S.C.B. Bilimler Akademisi, Ekim Devriminden ... , s. 53-54. 47. Kandemir, Atatürk'ün Kurdurduğu Komünist Partisi, s. 1 71 (N.ı zım Bey' in Ankara İstiklal Mahkemesi'ndeki ifadesinden). 48. Tuncay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 1 54; Harris, Türkiye'de

.. . ,

1 07 dpn. 1 1 . 49. Seçime büyük önem veren Mustafa Kemal Paşa, cepheden Mecli se gönderdiği bir telgrafla Dahiliye Vekilliği meselesinin kendisi gelmcdı·ıı görüşülmemesini, dönüşüne kadar ertelenmesini istemiştir (T.B.M.M. Z.ı bıt Ceridesi. cilt lll, s. 1 03-104).

50. Seçimin ilk turunda, 200 oy kullanılmış, Yeşil Ordu Katib-i Umıı

misi ve Tokat Mebusu Nazım Bey 66, Refet Bey 65, Yeşil Ordu Umumi Mı·r kez azası ve İzmit Mebusu Sırrı Bey 31 oy almıştır. 23 oy dağılmış, 1 5 nll' bus da çekimser kalmıştır. İkinci turda, oyların Yeşil Ordu lehine toplan masını sağlamak gayesiyle Sırrı Bey -mazeret beyan ederek- adaylıktan ı;ı· kilmiştir (T.B.M.M. Zabıt Ceridesi, cilt III, s. 459-66). 5 1 . Harris, Türkiye'de Komünizmin Kaynakları, s. 1 08-109. Çeşi l l ı kaynaklarda, Mustafa Kemal Paşa'nın Nazım Bey'i istifa ettirtmek için Çerkez Ethem'e aracılık yaptırttığı önesürülmektedir. Çerkez Ethem'iıı Hatıraları'nda da bu iddia teyidedilmektedir (s. 1 03-105). Nazım Bey seçilmesini müteakip, sağlık gerekçesiyle istifa ettiğini bil­ d iren d ilekçesini, Meclis Başkanlığı'na sunmuştur. Meclis'in, 6 Eylül 1920 günkü 60'ıncı içtimaın'da, Nazım Bey'in istifa d ilekçesi okunmuş, yapılan oylama ile kabul edilmiştir. Bkz. T.B.M.M. Zabıt

Ceridesi, cilt

3.(6/9 / 1 336), s- 524

52. Nutuk il. s. 501

53. Halk Zümresi "Büyük Millet Meclisi'nde bir Halk Zümresi Teşek­ kül Etmiştir." Başlıklı haber, Anadolu'da Yeni Gün gazetesinin ilk sayfa ­ sında yeralmıştır.

290


54. İleri, Atatürk ve Komünizm. s. 26. 55. "Halkçılık Programı "nda Halk Zümresi Programının tesirleri için bkz. Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 1 56 dpn. 1 07. 56. Geniş bilgi için bkz. iV. Bölüm dpn. 81 . 57. Afyon Meb'usu Mehmet Şükrü, Türkiye Halk İştirakiyun Fırka­ sı'nın kunıluşundan sonra Nazım Bey'le daha yakın teşriki mesai içine gir­ miştir. Mehmet Şükri.i'nün Rusya ile ilişkisi hakkında, Maliye Vekili Ahmet Ferit (Tek) Beyin Meclisteki konuşması son derece enteresandır. Bkz. Selek,

Anadolu İhtilali, s. 525-26. 58. Harris, Türkiye' de Komünizmin Kaynakları ... , s. 106. 59. Anadolu'da Yeni Gi.in gazetesinde çıkan, marksist propagandaya yönelik haber, yazı ve tefrikalar için bkz. Bölüm 11 dpn. 51 . 60. Harris, Türkiye'de

...

, s. 1 1 1 - 1 2 : Tuncay, Türkiye'de . . . , s. 1 44

d pn. 9 1 . 6 1 . Son Saat gazetesinin 27 Teşrinisani 1927 tarihli nüshasında başlayan

ve

iki gün süren tefrikadaki özet bilgiler için bkz. Tunçay, a.g.e., s. 142. Bura­ da gazeteci olarak takdim olunan Sadri Ethem, muhtemelen, "mitralyöz zabiti Sadri" olabilir. Bkz. Arif Oruç' un ifadesine atıfta bulunan Ankara İs­ tiklal Mahkemesi Reisinin Baytar Salih'e tevcih ettiği soru. Tevetoğlu, Tür­

kiye'de Sosyalist ve

...

, s. 1 76.

62. Tevetoğlu, a.g.e., s. 381 . 63. Rusya' dan Anadolu'ya gizlice gönderilen Yeni Dünya gazetesi ve diğer propaganda malzemelerinin muhtevası, miktarı ve Anadolu' ya geçiş yolları hakkında bkz. Sayılgan, Türkiye'de Sol Hareketler, s. 1 15-16 ve 152; Harris, Türkiye' de Komünizmin Kaynaklan, s. 81; Şişmanov, Türki­

ye'de İşçi ve

...

, s. 60 ve 97. Ayrıca bkz. Yukarıda Bölüm III, dpn. 323.

64. Mustafa Suphi'nin Baku' da 10 Eylül 1 920'de toplanan I.T.K.P. Teş­ kilatları Kongresi' ne sunduğu layihadan. Sayılgan, a.g.e., s. 1 52. 65. Mete Tunçay, "Albayrak" gazetesini "bağımsız sol" olarak nitelen­ dirmektedir (sahibi Mithat Bey dolayısıyla) Doğru olması gerekir. Ayrıca sözkonusu gazete çevresi için bkz. Ahmet Cevat Emre, "1 920 Moskovasın­ da Türk Komünistleri," Tarih Dünyası, Sayı 2 (Ocak 1 965), s. 148.

291


66. Harris, Türkiye'de Komünizmin Kaynakları, 1 1 2. 67. Arif Oruç, Ankara İstiklal Mahkemesi'ndeki ifadesinde, Demirn Cephesinden Eskişehiı'e 6 Eylülde 1920) döndüğünü söylemektedir. Kan demir, Atatürk'ün Kurdurduğu ... , s. 1 76. 68. Seyyare-i Yeni Dünya, Eskişehiı'de haftada 6 sayı olmak üzere, 1 1 Teşrinievvel 1 336 (1 920) tarihine kadar toplam 32 sayı yayımlanmıştır. M i l ·

li Kütüphane'd e sadece 32'nci sayısı mevcuttur (1962 s.95). 69. Arif Oruç, Seyyare-i Yeni Dünya'yı Çerkez Ethem' den aldıkları borç para ile çıkardıklarını ifade etmektedir. Bkz. Kutay, Çerkez Ethem

Dosyası II, s. 337-40. 70. 1 894'de Batı Trakya'da doğan Arif Oruç'un kısa biyografisi için bkz. Tunçay, Türkiye' de Sol Akımlar, s. 144 dpn. 91 . 71 . Coşar, Milli Mücadele Basını, s. 1 27. 72. Gotthard Jaeschke, Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi 1, s. 1 20 . Doğru tarih bu olsa gerekir. Farklı tarihler için bkz. Tunçay, Türkiye' de Sol

Akımlar, s. 1 44 dpn. 91 (30 Ağustos 1920 Pazartesi) derken, Coşar, Milli Mücadele Basını, s. 1 28 (Eylül 1920) tarihini önesürmektedir. 73. Bkz. Yukanda Bölüm lV dpn. 12. 74. Tunçay, Türkiye' de Sol Akımlar, s. 146 dpn. 92. 75. Harris, Türkiye'de Komünizmin Kaynaklan, s. 1 1 2. 76. Frunze'nin Türkiye Anıları (İstanbul, Cem Yay., 1 978), s. 100. 77. Çerkez Ethem'in Hatıraları, s. 110. 78. Kutay, Çerkes Ethem Dosyası il. s. 338: Arif Oruç, Mustafa Kemal Paşa'nın kendisini Ankara'ya çağırdığını, haberlerin kaynağını sorduğunu ve memmuniyet bildirdiğini söylemektedir. 79. Harris, Türkiye'de ... , s. 1 13. 80. Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri (Ankara: Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yay. 1 981), s. 1 26. 81 . Resmi Türkiye Komünist Fırkası, 18 Ekim 1 920'de kurulmuştur. Partinin ileri gelenleri arasında Tevfik Rüştü (Aras), Mahmut Esat (Boz­ kurt), Yunus Nadi (Abalıoğlu), Kılıç Ali, Hakkı Behiç (Bayiç), Topçu İhsan (Eryavuz), Refik (Koraltan), Eyüp Sabri (Akgöl), Süreyya (Yiğit) gibi çoğu Yeşil Ordu Umumi Merkez azası olan eski İttihatçılar bulunmaktadır.

292


82. "Muhterem Ethem Beyefendi, ... Üçüncü Enternasyonal'e bağlı olarak Ankara' da bir umumi merkez kuruldu. Bu cemiyet-i merkeziyeye, ben, sen ve Refet Bey de alındık. Yeni Dünya gazetesi işte bu cemiyetin fi­ kirlerini yayacaktır." Çerkes Ethem'in Hatıraları, s. 108-109. Ayrıca bkz. Kutay, Çerkes Ethem Dosyası cilt !, s. 354-55. 83. Çerkes Ethem Dosyası, cilt il, s. 341 . 84. Ankara'da çıkan gazetenin yalnızca ilk sayısında Hakkı Behiç'in

başmakalesi çıkmıştır. Diğer sayılardaki başmakaleleri "sahib-i imtiyaz" Arif Oruç yazmıştır. 85. Çerkez Ethem'e bağlı Kuva-yı Seyyare, o sıralarda B.M.M.'ne bağ­ lı..d.üzenli ordu birliklerince tenkil edilmeye çalışılmaktadır. Kuva-yı Sey­ yare'nin adının çağrışım yapmaması için olacak, "seyyare" kelimesi başlık­ tan çıkarılmıştır. 86. Tuncay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 1 50 dpn. 99. 87. Çünkü, B.M.M. Hükumeti, gerek askeri ve gerek siyasi sahada otoritesini kabul ettirmiştir. Dolayısıyla, Marksistlere karşı başlangıçtan iti­ baren sürdürülen tavizci politikaya da son verilmiştir. Daha sonra, Sovyet silah yardımının gelişi ve ihtiyaçlarımız ayrı ayrı değerlendirilerek, gerek­ tiğinde kısmi taviz uygulanmıştır. Mesela, 9 Mayıs 1 820'de çeşitli hapis ce­ zalarına çarptırılan Nazım Bey ve arkadaşları, aynı yılın Eylül ayında özel bir af kanunu ile salıverilmişlerdir. Aynı Marksist kadro, Büyük Zaferden sonra tekrar tutuklanıp mahkeye sevkedilmiştir. 88. Arif Oruç' un Mustafa Kemal Paşa'nın adamı olduğu yolundaki id­ dia için bkz. Sayılgan, Türkiye'de Sol Hareketler, s. 1 89-90. Arif Oruç, Ankara İstiklal Mahkemesi' ne verdiği ifade ile (hafi) T.K.P. yöneticilerinden Salih Hacıoğlu'nu perişan etmiş; mahkum olmasında önemli rol oynamıştır. Bkz. Tevetoğlu, Türkiye'de Sosyalist ve ... , s. 1 76. Harris'e göre Arif Oruç, "tıpkı Ethem gibi, muhtemelen Moskova'nın kontrolü atındaki (Yani Suphi'nin Baku'daki) Komünist Partisinin hiçbir zaman üyesi olmamıştır. Gerçekten Oruç, ihtimal ki, Moskova'nın sadık bir taraftarı olmaktan ziyade Sovyet oyununa gelmiş bir kimsedir." Tür­

kiye'de Komünizmin Kaynaklan, s. 1 1 5 dpn. 1 7. 89. Glasneck, Kemal Atatürk ... , s. 1 29; Bkz. Belgeler Bolümü.

293


90. Yeşil Ordu Nizammamesi, madde 19. 91 . Tuncay, T_iirl<iYe'd_e_ S0L��ın1lııs, s 143-44.

92. Harris, Ii.i!kiy�d_e J<::cıınüniz:.rı:ün_ K<!Y!1_3l<!_a_r_ı, s. 1 1 0-1 1 . 93. Nl!!1J_k, s . 495. 94. Harris, Ii!!kiy�'_de ..., s. 1 1 0-12. .

95. Harris, a.g.e., s. 1 1 0, 96. Şişmanov, Jü ı:.Js.�' delıçi � ..., s. 80; Fru!!_z_e'11iıı Türkiy_e ... , s. 1 O 1 . 97. Harris, Türkiy_e'.Qe_ . . ., s. 1 1 1 ; İ . Bilen, �!in_fuı\.:'�, s. 1 3; Qlil_m süı

Ş���ş_ç_ı_Ml!Ş!_�(a Su_rb_i, s. 1 1 -1 2; Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 142-4:1 d pn. 88; is_t!!<l�LHarbjll}jzde_ A_y_akla_!ll!l_alar, s. 248; Selek, Anado_!yJhti lfı 1 i, s.

373; Sayılgan, Ii.irkiye'dg SoLHa!eke_!l_er, s. 1 48; Küçük, Türhly_e__Q_ı;eriıw

Tezler il. s. 713. ----

-

98. Bkz. Adana ve Havalisi Kumandan Vekili Miralay Hasan Beyin Kazım Karabekir Paşa'ya Kafkasyalı Komünist Partisi reisi Mehmet Bey' in

zabitanla teşriki mesaisi hakkında 1 5/6/ 1 337 tarihli raporu: Karabekir, İs­

tiklal Ji�l:>irrı_!ı;, s. 974; Konya' da Kolordu Kumandanı Fahrettin (Altay) Bey'e teklif: "Bolşevik olacak mısınız?" Q_n .Y!! S'!_'{_a�e_ Sonrası, s. 277 vd.; Erzurum'da Albayr� gazetesinin "Halk Ordusu" tezi: İ. Bilen, Ç�i11_ �a­ y_a_ş,

s. 1 5; Doğu Cephesi'nde Kızıl Ordu'daki gibi sırma ve apoletlerin kal­

dırılması yolunda tahrikat: Karabekir, İs!_i!c;�l Harbimiz, s. 834 ve 861

w

aynı konuda, bkz. Kandemir, A_t ati!_rk'fulj(urd_!Irduğu ..., s. 1 73-74; Garp Cephesi Kumandanı Ali Fuat (Cebesoy) Paşa'nın Mustafa Kemal Paşa' dan komünist hareketlerle ilgili acele bilgi isteyen 14 Eylül 1 336 (1920) tarihli mektubu ile Mustafa Kemal Paşa'nın cevabi mektubu: Tevetoğlu, Iü_r_l<._i� ye'de_So�_afüt__y� ... , s. 1 1 9-23; Lazistan Meb'usu Necati Beyin Sivas' ta mu­ allim Ruşen Efendi'nin zabitan arasında Yeşil Ordu'ya efrad kaydettiği yo­

lundaki şikayetamiz konuşması: IJ30M_._M._ _Z:.<!_b ıt_.Çeridesi, cilt 2,

(21 /3 / 1 337), s. 22; Bursa Meb'usu Şeyh Servet Efendi'nin yıkıcı propagan­ daları hakkında Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reis Vekili Fevzi Paşa'nın B.M.M.'ne açıklaması (Ahmet Cemil Beyin raporuna istinaden): 1B.M.?v!­ ?'.a'2!!_Çe_!_iQ_e_şi, cilt 3, (22 / 1 / 1 337), s. 326; Ermenistan üzerine yürüyen Do­ ğu Cephesindeki askerlerimiz arasında bolşevik propagandasının tahriba­ tı propagandasının, Erzurum Meb'usu Hüseyin Avni Beyin B.M.M. hafi

294


celsede konuşması: T.B.M_,_MLZab!LÇ�ri4_e_si, cilt 3, (22/1 / 1 337),

s. 33;

Mustafa Kemal Paşa'nın ordunun komünizmin ne olduğunu bilmediği yo­ lundaki sözleri: IJL_M.M.:�i!l=:ı!t_Ç�I�c:i_e!;i, cilt 3; (22/ 1 / 1 337), 3. 333. 99. "Türkiye' de özellikle Mustafa Kemal'in ordusunda Sovyet propa­ gandası yapılması için çok ısrar edilmeli ve Kemalistlerin iki yüzlü subay­ larının içyüzünü ortaya koymalısınız. Türk Komünistleri Antanta'ya karşı bir Rus-Türk bağlaşması için geniş çaplı bir kampanya açsınlar." Foreign Office 371 /6342 302 s. 26' dan Tunçay,

lji_ıj<jy_t{de �A_k!_ll!l;:ı!, s. 234 dpn.

21 6. Lenin' in sözkonusu telgrafa 14 Aralık 1 920 tarihini taşımaktadır. 1 00. Cebesoy, Milli Mjicadele lfül!raları, s. 472-74; Karabekir, İstiklal !-f�rb!miz, s. 861 . 1 0 1 . Karabekir, a.g.e., s . 834.

1 02. Tunçay, Jürhlye'de �! A�!l}lar. s. 257 dpn. 240

103. İ. Bilen, �fut Savaş, s. 13-15 ve diğer T.K.P. istikametindeki ya­

yınlarda emperyalistlere karşı savaşan(!) 50 bin çe�eden bahsetmektedir ki, mübalağanın çok ötesinde, hakiki bir yalandır, propaganda gayesine ma­ tuftur. 104. Rusya'ya kaçan Salih Hacıoğlu ve arkadaşlarının büyük bölümü Rusya' da hayatlarına kaybetmişlerdir. Bkz. Bölüm III dpn. 417. 105. Bkz. Yukarıda III. Bölüm dpn. 350-78. 106. Tevetoğlu, Türkiye'de Sosyalist ve . . . , s. 1 75; Kandemir, Ata­ türk'ün Kurdurduğu ... , s. 21; Arıkoğlu, Hatl!alarım, s, 152; Harris, Türki­

' y� de

Komünizl!_l_irı_ .. , s. 96.

107. Tevetoğlu, Türkiye'de Sosyalist ve ... , s. 1 54; Kandemir, Ata­ !iir k'ün Kurdurduğu ..., s. 9-11 . 108. Nutuk, s . 470-71 . 109. Bıyıklıoğlu, Natürl<__!ınadolu'�, s. 151; Himmetoğlu, Kurtuluş

Sav�__şı_!lda ... , Cilt il, s. 410-71

T.H.İ.F. Bildirisi için bkz. Tevetoğlu, Türkiye' de Sosyalist ve ... , s. 374. 1 10. Tevetoğlu, a.g.e., s. 374 1 1 1 . T.B.M.M. Zabıt Ceridesi, cilt 3, (22/ 1 / 1 337). s. 331 . 1 12. Aydemir, Tuk Adam il, s.374.

295


113. JB._M .M.. _?.a_�!!_Ç�ri�e�i, cilt 3, (22 / 1 / 1 337), s. 326. 114. Kandemir, Atil��rk'i,lıı. Kurd�l"duğ!ı ... , s. 74-75; Tevetoğlu, Türki

y�'cl� �sy<ıli�L\'� ... , s. 229.

1 1 5. Tevetoğlu, a.g.e., s. 1 54.

1 1 6. Tevetoğlu, a.g.e., s. 1 46.

1 1 7. Bkz. Aşağıda iV. Bölüm dpn. 1 35.

1 1 8. Tunçay, Tü.ı:_kjy�'c!� Sol ôl<!fl1l<!!, s. 483.

1 1 9. Tevetoğlu, a,g.e., s. 1 87-88.

1 20. Bkz. Sayılgan, TürJ<iye'd� So!Jj_are�etler, s. 156. 1 2 1 . Sadi Borak, "İlk Türk Komünistleri İstiklal Mahkemesinde," Gi.i !l_ay_c:!!I ! , (31 Temmuz 1 976). 1 22. Sayılgan, a.g.e., s. 187; Harris, a.g-e., s. 1 08-109 dpn. 12. 1 23. Harris, a.g.e., s. 1 04; Tunçay, a.g.e., s. 144. 1 24. Tuncay, a.g.e., s. 400. 1 25. Halide Edip Adıvar, Iiiı:kün P,teşle lr11!i_h an_ı, s. 131-32; Harris, a.g.e. s. 1 04. 1 26. haris, a.g.e., s. 1 04; Turçay, a.ge., s. 141 ve 1 71 1 27. Halide Adıvar, a.g.e., s. 1 32 1 28: Jaeschke,Türk K!.!tuluş . . . , s. 1 1 3 {cilt I); Kandemir, a_g.e., s.127. 1 29. Kandemir, a.g.e., s. 95. 1 30. Jaeschke, a.g.e., s. 1 1 8 131 . Karabekir, İstiklal Harbimiz, s. 864 v e 871 . 1 32. Karabekir, a.g.e., s. 815-17; Yerasimos, Türk Sovyet İlişkileri,. S.250. 1 33. Angarski'nin Erzurum'daki ilk nutku: "Yaşasın Türkiye'nin Kızıl Ordusu !" Albayrak (8 Eylül 1 920), s. 1 . Ayrıca bkz. Karabekir, a.g.e., s. 88384; Tevetoğlu, a.g.e., s. 298.

134. İleri, Atatürk ve Komünizm, s. 1 70-71; Jaeschke, a.g.e., s. 1 23. 1 35. Harris, a.g.e., s. 114. 136. Kandemir, a.g.e., s. 190. 1 37. Bıyıklıoğlu, Atatürk Anadolu' da, s. 151-52. 1 38. Tevetoğlu, a.g.e., s. 1 56-77; Kandemir, a.g.e,. s. 1 70-82. 1 39. İleri, a.g.e., s. 151.

296


140. T.B.M.M. Zabıt Ceridesi, cilt 1 , 0/2/1337), s. 356. 1 4 1 . Nutuk, s. 501 142. T.B.M.M. Zabıt Ceridesi, cilt 2, (21 /3/1337), s. 24. T.B.M.M. Zabıt Ceridesi, cilt 1 ( 1 /2/ 1337), s. 359, 361 , 363. 1 43. Karabekir, a.g.e., 910; Kandemir, a.g.e., s. 1 02-103. 144. Jaeschke, a.g.e., s. 1 4 1 . 145. Harris, a.g.e., s. 121-22. 146. Kandemir, a.g.e., s. 1 28. Ayrıca bkz. Arıkoğlu, Hatıralarım, s, 205. 1 47. Va-Nı1, Bu Dünyadan

... , s.

96-97 ve 99.

148. T.B.M.M. Zabıt Ceridesi, cilt 2, (21 / 3 / 1 337), s. 24. 149. Falih Rıfkı Atay, Kurtuluş (İstanbul: Bateş, 1981 ), s. 18.

297



BEŞİNCİ BÖLÜMÜ� DİPNOTLAR! 1 . İkinci Yozgat İsyanını bastırmak üzere Eskişehir' de bulunan 2. Ku­ va-yı Seyyare (Çolak İbrahim Müfrezesi) 19 Eylül 1 920'de Yozgat'a gelerek 73 günde bölgeyi isyancılardan temizlemiştir. Bkz. Altuğ, jnkıla_p_J'!.ri_hi,

s.

72. Ayrıca bkz. )'.J_utt!_�, s. 471 . 2. Nutuk, s. 469-70. 3. Tevetoğlu, a.g.e., s. 1 58. 4 Tevetoğlu, a.g.e., s. 1 58. 5. Tevetoğlu, a.g.e., s. 1 60. 6. Tevetoğlu, a.g.e., s. 1 63. 7 Tunçay, a.g.e., s. 1 63; Tevetoğlu, a.g.e., s. 3 1 3. 8. Ertürk, İki Devrin . . ., s. 551 . 9 Tunçay, a.g.e., s. 98; Kutay, Çerkes Ethem Dosyası 1, 354-55. 10. Tevetoğlu, a.g.e., s. 3 1 3. 1 1 . Tevetoğlu, a.g.e., 1 64. 1 2. Bkz. Tunçay, Belgeler Bölümü. 1 3. Bkz. Tunçay, Belgeler Bölümü. 14. Tevetoğlu, a.g.e., s. 1 90. 1 5. Jaeschke, a.g.e., s.1 15. 1 6. Tuncay, a.g.e., s. 246 dpn. 226. 1 7. Nurettin Paşa'nın suç duyurusu için bkz. Tevetoğlu, a.g.e., s. 1 55. 1 8. Tevetoğlu, a.g.e., s. 1 1 5. 19. Tuncay, a.g.e., s. 247. 20. Kandemir, Atatürk'ün ... , s. 1 34-36; Ertürk, a.g.e., s. 539-41 . 2 1 . Arıkoğlu, H�!!r11larım, s. 221 . 22. Bkz. Belgeler Bölümü . Ayrıca bkz. T.B.M.M. Zabıt Ceridesi, cilt 1 0 (12/5/ 1 337), s . 285-86.

299



KAYNAKÇA

1 KİTAPLAR -

Abalıoğlu, Yunus Nadi. Birinci B. M. M . .'nin açılışı ve isyanlar. İstan­ bul: Hisar Matbaası, 1955. Abalıoğlu, Yunus Nadi.Çerkes Ethem kuvvetlerinin ihaneti. İstanbul: Hisar Matb., 1955. Adıvar, Halide Edib. Türk'ün ateşle imtahanı (Kurtuluş Savaşı anıla­ n.; İstanbul: Doyuran Matb., 1 982. Ağaoğlu, Samet, Kuvayı Milliye·ruhu. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay., No.18, 1 981 . Akgüç, Atıf. Eski ve yeni sosyalist partiler. Ankara: 1960. Altay, Fahreddin. On yıl savaş (1912 - 1922) ve sonrası. İstanbul: İnsel Yay., 1 970. Altuğ, Yılmaz. Türk İnkılap tarihi, 5. Bas. İstanbul: Tasvir Hstb., 1 983. Aralov, S. İ. Bir sovyet diplomatının Türkiye hatıralan. Çsv.: Hasan Ali Ediz. İstanbul: İstanbul Matb., 1 967. Arıkoğlu, Damar. Milli Mücadele hatıraların. İstanbul: Tan Matb., 1960 301


Armaoğlu, Fahir. 20. Yüzyıl siyasi tarihi (1914 - 1980). Ankara: T İsa; Matb., 1983. Atatürk, Mustafa Kemal. Nutuk. c. l. İstanbul: Milli Eğitim Bas., 1 97Atatürk, Mustafa Kemal. Nutuk. c. 1. İstanbul: Milli Eğitim Bas., 1 98 Atatürk, Mustafa Kemal. Nutuk. c.ll, 1 .Baskı. İstanbul: Milli Eğitim Bas., 1 975. Atatürk, M. Kemal. Nutuk. c. III (Vesikalar). İstanbul: Maarif Bas., 1 960. Atatürk, M. Kemal.. Söylev ve demeçleri. 1

-

III. c. (1 906-1983). 3. Bas.

Ankara: A. Ü. Dil ve Tarih Coğrafya Fak. Bas., 1 98 1 . Atatürk diyor k i . İstsnbul: Milli Eğitim Bas., 1 980. Atatürk'ün Milli dış politikası (Milli Mücadele dönemine ait 100 bel­ ge) 1919 - 1923. c. 1. Ankara:Eroğlu Matb., 1 981 . Atay, Falih Rıfkı. Çankaya -Atatürk'ün doğumundan ölümüne ka­ dar- İstanbul: Bateş Yay., 1980. Atay, Falih Rıfkı. Kurtuluş. İstanbul: Er-tu Matb., 1 98 1 . Avcıoğlu, Doğan. Milli Kurtuluş tarihi (1938'den 1995'e). İstanbul: Yaylacık Matb., 1979. Avcıoğlu , Doğan . Türkiye'nin düzeni - Dün-bugün-yarın - c. I. İstan­ bul Doyuran Matb., 1982. Aybars, Ergun. İstikıat Mahkemeleri. Ankara: Bilgi Yay., 1969.

302


Aydemir, Şevket Süreyya. Enver Paşa, Makedonya' dan Orta Asya' ya. c. III. İstanbul: Remzi Kitabevi, 1970 - 1972. Aydemir, Şevket Süreyya. Suyu arayan adam. İstanbul: Remzi Kitabe­ vi, 1979. Aydemir, Şevket Süreyya. Tek adam. il. c. (191 9 - 1 922) İstanbul: Rem­

zi Kitabevi, 1981 .

Bala, Mirza. Sovyetlerde nasyonal-komünizm ve Kızıl Turan efsanesi. Dergi. ·ıo (1 957) 3 - 13. Balkanlı, Remzi. Mukayeseli basın ve propaganda. Ankara: 1 961 . Başbakanlık Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı. Atatürk ile ilgili Arşiv belgeleri (1911 - 1 921 tarihleri arasına ait 106 belge) Ankara: 1 982. Bayar, Celal. Ben de yazdım. c. I. -Milli Mücadeleye giriş- İstanbul; Ba­ ha Matb., 1 965. Baykal, Bekir Sıtkı. Erzurum Kongresi ile ilgili belgeler. Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yay., No.14. Bennigsen, Alexandre - Quelquejay, Chantal. Sultan Galiyev ve Rusya · Müslümanları. Çev.: Nezih Uzel. İstanbul, Hür Yay., 198 1 . Bennigsen, Alexandre - Quelquejay, Chantal Lemercier. Step'de ezan sesleri. Sovyet rejimi altındaki İslam'ın 400 yılı. Çev.: Nezih Uzel. İstanbul: Kent Bas., 198 1 . Berkes, Niyazi. Türkiye'd e çağdaşlaşma. Ankara; Bilgi Yay., 1973.

303


Bıyıklıoğlu, Tevfik. 1919 - 1 921, Atatürk Anadolu'da. İstanbul: Kent

Bas., 1 981.

Bilen, İ . Çetin Savaş. İstanbul: Er-tu Matb., 1978. Birinci Doğu Halkları Kurultayı. Bakü 1 -8 Eylül 1 920 (Stenoyla tutul­ muş tutanak). Çev.: Ali Alev. İstanbul: Yelken Matb., 1975. Borak, Sadi. Öyküleriyle Atatürk'ün özel mektupları. İstanbul: Çağ­ daş Yay., 1 980. Bozdağ, İsmet. Kemal Tahir'in sohbetleri. Ankara: Bilgi Yay., 1 980. Bozdemir, Mevlüt. Türk ordusunun tarihsel kaynakları. A. Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Yay. , No.489,1982. Caroe, Sir Olaf. Sovyet İmparatorluğu. c.I. Sömürülen topraklar. Ter­ cüman 1001 temel eser, No. 66. c.11. Sömürülen Milletler. Tercüman 1 00 Tl'­ mel eser, No.67. Carr, Edward. H. A History of Soviet Russia. The Bolshevik Revolu ti­ on 1917 - 1 923. Yol. I l l, New York: 1 961 . Carr, Edward H. The Bolshevik Revolution 1 9 1 7 - 1923. New York Mac Millan, 1 96 1 . Cebesoy, Ali Fuat. Mil li Mücadele hahralan. İstanbul: Vatan Neşr., 1953. Cebesoy, Ali Fuat. Moskova hatıraları (21 . 1 1 . 1920 - 2. 6. 1922). İstan­ bul: Vatan Neşr., 1 955. Cerrahoğlu, A. Türkiye' de Sosyalizmin tarihine katkı. İstanbul: May Yay., 1 975.

304


Coşar, Ömer Sami. Milli Mücadele Basını, İstanbul, Milliyet, Gazete­ ciler Cemiyeti Yay., No.5. Çağatay, Tahir - Akış, Ali - Çağatay, saadet - Agay, Hasan. Muhammed Ayaz İshaki hayatı ve faaliyeti -100. doğum yılı dolayısıyla- Ankara: Ayyıldız Matb., 1 979. Çapanoğlu, Münir Süleyman. Türkiye'de sosyalizm hareketleri ve Sosyalist Hilmi. İstanbul: Sinan Matb., 1964 . Çerkez Ethem'in hatıraları. İstanbul: Dünya Matb., 1 962. Çıladır, Sina. Zonguldak havzasında işçi hareketlerinin tarihi. 1 8481 940. 1. c. Ankara: Çağ Matb., 1 977. Darendelioğlu, İlhan. Türk.iye'de komünist hareketleri. İstanbul: To­ ker Yay., 1 979. Devletsin, Timurbek. Sovyet Tataristanlı. Çev.: Mehmet Emircan. An­ kara: Sevinç Matb., 1 981 . Dinamo, Hasan İzzettin. Kutsal İsyan. İstanbul: May Yay., 1 966. Ekim Devrimi sonrası Türkiye Tarihi.

c.

1.

Çev. :A. Hasanoğlu.

İstanbul: Bilim Yay., 1 978. Emre, Ahmet Cevat. 1 920 Moskova' smda Türk komünistleri. Ta­ rih dünyası 2 (Ocak 1 965) 146 - 1 52. Erdeha, Kamil. Milli Mücadelede vilayetler ve valiler. İstanbul: Yük­ selen Matb., 1 975.

305


Ergil, Doğu. Milli Mücadelenin sosyal tarihi. Ankara: Turhan Kitabl' vi, 198 1 . Eröz, Mehmet. Marxizm, Leninizm v e tenkidi. İstanbul: İrfan Matb., 1 971-i Fatinoğlu, Abidin Nesimi. Yılların içinden. İstanbul: Gözlem Yay., 1977. Frunze, M. V. Türkiye anıları. Çev. : Ahmet Ateş. İstanbul: Üçlı·ı Matb., 1978. General Harbord'un Anadolu gezisi ve (Ermeni meselesine dair)

r,ı ·

poru. Kurtuluş Savaşı başlangıcında. Haz.: Seçil Akgün. İstanbul: Terni man Tarih Yay. No: 5, 1981 . Georges-Gaulis, Berthe. Kurtuluş Savaşı sırasında Türk Milliyetçiliği . Çev. : Cenap Yazançay. İstanbul: Rado Yay., 198 1 . Genelkurmay Başkanlığı Askeri Tarih Stratejik Etüd Dairesi Başkanlı­ ğı . Atatürk. Ankara: Gnl. Krm. Bas., 1 979. Gnl. Krm. ATAŞE Bşk. Atatürk Özel Arşivinden seçmeler. Ankara: Kültür Bak. Yay., No. 1 7., 1981 . Gnl. Krm. Bşk, ATAŞE Bşk. Türk İstiklal Harbi. c. il. Batı cephesi.,

c.

VI. Ayaklanmalar., c. v ı ı . İdari faaliyetler. Goloğlu, Mahmut. Erzurum Kongresi - Sivas Kongresi - Üçüncü Meş­ rutiyet Cumhuriyete doğru. Ankara: Nüve - Başnur Matb., 1 968 - 1 971 . Gökbilgin, Tayyar. Milli Mücadele başlarken. c.11. Ankara: Türk Tarih Kurumu Bas., 1959 - 1 965. Günaydın, A. Visali. Sosyalist ve radikal sol doktrinler, komünizm strateji ve taktikleri. Ankara: 1 974.

306


Harris, George S. Türkiye' de komünizmin kaynakları. 3. Baskı, Çev.: En Yedek. İstanbul: Boğaziçi Yay., 1979. Haupt, George - Dumont, Paul. Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyalist hareketler. Çev.: Tuğrul Artunkal. İstanbul: Gözlem Yay., 1 977. Hayit, Baymirza. Türk dünyasında Rus emperyalizminin izleri. İstan­ bul Haşmet Matb., 1978. Hızal, Ahmet Hazar. Kuzey Kafkasya hürriyet ve istiklal davası. An­ kara : Orkun Matb., 1 961 . Himmetoğlu, Hüsnü. Kurtuluş Savaşında İstanbul ve yardımları. il c. Hostler, Charles Warren. Türkler ve Sovyetler. Türklerin, bu günün dünyasında tarihsel durumu ve politik önemi. Çev,: Mithat San. Ankara Şanal Matb., 1976. Hotham, David. Türkler. Çev. : Mehmet Ali Kayabaİ. İstanbul; Hilal Matb., 1 973. İçimizdeki düşman. İstanbul: 1966. İleri, Rasih Nuri. Atatürk ve Komünizm, İstanbul: May Yay., 1 970. Jaeschke, Gotthard. Kommunismus und Islam im Türkischen Befre­ iungskriege Die Welt des Islams 1 938 Band 20. s. 110 - 137, Jaeschke, Gotthard. Kurtuluş Savaşı ile ilgili İngiliz belgeleri.Çev.: Ce­ mal Köprülü. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basm., 1 971 . Jaeschke, Gotthard. Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi. c . 1. Mond­ ros'tan Mudanya'ya kadar (30 Ekim 1918 - 11 Ekim 1922). Ankara: T. T. K. Basm,-, 1970; c. il. Mudanya Mütarekesinden 1 923 sonuna kadar ( 11 Ekim 1 922 - 3 1 Aralık 1923) Ankara: T. T. K. Basm, 1 973.

307


Karabekir, Kazım. İstiklal Harbimiz. İstanbul: Türkiye Basm ., 1960. Karabekir, Kazım.

İstiklal Harbimizde Enver Paşa ve İttihad

ve

Tl'

rakki Erkanı. İstanbul: 1 967, Kansu , Mazhar Müfid. Erzurum'dan ölümüne kadar ATATÜRK' lı·

beraber.c. Ankara: 1 966.

Kandemir, Feridun. Atatürk'ün kurdurduğu TKP. İstanbul; 1 967. Karaman, Şami Sabit. İstiklal Müdidelesi ve Enver Paşa - Trabzon vı· Kars hatıraları. 1 921 - 1 922. İzmit: Selaloz Bas., 1 949. Kaygusuz, Bezmi N�sret. Bir roman gibi. İzmir: İhsan Gümüşayak Matb., 1 955. Karaman, Zeynep. Belçika temsilciliği vesikalarına göre Milli Müca­ dele. İstanbul: Dergah Yay., 1 982. Kılıç Ali hatıralarını anlatıyor. İstanbul: Hisar Matb., 1955. Kınay, Adnan. Dünya komünist partilerinin içyüzü. Ankara: Emniyet Gnl . Mdr., 1968. Kinross, Lord. Atatürk, The Rebith of a Nation. Widenfeld and Nic­ holson. London: 1965. Kıvılcımlı, Hikmet. Oportünizm nedir ? Halk savaşının planları. An­ kara Derleniş Yay., 1 978. Kitsikis, Dimitri. Yunan propagandası. İstanbul: Meydan Neşr., 1 968. Komünizme ve Komünistlere karşı Türk basını. 9 fas., İstanbul: 1965; 1966.

308


Kuran, Ahmet Bedevi. Osmanlı İmparatorluğu'nda İnkılap hareketle­ ri ve Milli Mücadele. İstanbul: Baha Matb., 1956. Kuran, Ahmet Bedevi. Osmanlı İmparatorluğu' nda ve Türkiye Cum­ huriyeti' nde İnkılap hareketleri. İstanbul: Çeltüt Matb., 1959. Kurat, Akdes Nimet. Türkiye ve Rusya. XVII. yüzyıl sonundan Kur­ tuluş Savaşına kadar Türk-Rus ilişkileri (1798 - 1919). Ankara: A. Ü. Bas., 1 970. Kurdakul, Necdet. Osmanlı İmparatorluğu'ndan Ortadoğu'ya. "Bel­ gelerle Şark meselesi". İstanbul; Dergah Yay., 1976. Kut, Halil. İttihad ve Terakki'den Cumhuriyet'e. Bitmeyen Savaş. Der. Taylan Sorgun. İstanbul: Yenigün Yay,, 1 973. Kut ay , Cemal. Atatürk, Enver Paşa, hadiseleri. İstanbul: Ercan Matb., 1 956.

1 973.

Kutay, Cemal. Çerkez Ethem dosyası. il c. İstanbul: Boğaziçi Yay.,

Kutay, Cemal. Milli Mücadelede Yeşil Ordu efsanesi. İstanbul: Ercan Matb., 1956. Kutay, Cemal. Türkiye' de ilk komünistler. İstanbul: Ercan Matb., 1 956 Kutay, Cemal. Türk Milli Mücadelesinde Amerika. İstanbul: Özal Matb.,1979. Küçük, Yalçın. Türkiye üzerine tezler (1908 - 1978). c. il. İstanbul: Te­

kin Yay., 1 979.

309


Kürkçüoğlu, Ömer. Türk - İngiliz ilişkileri (191 9 - 1926). A Ü. S. B. F Yay. No. 412, 1 978. Laquer, Walter Z. Communism and Nationalism in the Middle East. London Routledge and Kegan Paul, 1 957. Laquer, Walter Z. The Soviet Union and the Middle East. New York: 1 959 Marx, Kari. Türkiye üzerine (şark meselesi). 2. Bas. Çev. : Selahattin Hilav - Atilla Tokatlı. İstanbul: Gerçek Yay., 1 974. Meram, Ali Kemal. Türk - Rus ilişkileri tarihi. İstanbul: Yaylacık Matb., 1969. Mikusch, D. V.

Gazi Mustafa Kemal, Avrupa ile Asya arasındaki

adam. Çev.: Esat Nermi Erendor. İstanbul: Remzi Kitabevi, 1 981, Muallimoğlu, Nejat. Bütün yönleri ile komünizm. İstanbul: Serme! Matb., 1 976. Müderrisoğlu, Alptekin. Kurtuluş Savaşının mali kaynakları. Ankar­ sa: Maliye Bak. Tetkik Kur. Yay., 1 974. Nelson, C. R. Kemalist Turkey and The Soviet Union 1920 - 1 926. Stan­ ford: 1 949. Nı1şirvan. Mustafa Subhi yoldaş ve Anadolu komünistleri. 28 / 29 Kanunsani 192 1 . Moskova: 1923. Ökçün, Gündüz. Ta'til-i eşgal kanunu, 1 909. Belgeler - yorumlar. An­ kara: A.Ü.Siyasal Bilgiler Fak. Bas., 1 982.

310


Özgen, Mahmut İhsan. TKP ve Organize gençlik hareketleri. İstanbul: Kardeşler Matb., 1 982. Öztoprak, İzzet. Kurtuluş Savaşında Türk basıru. Ankara: Tısa Matb., 1981 . Peruşev, P Atatürk. Çev.: Naime Yılmaer. İstanbul: Başaran Matb., 1981. Sağlam, Önder. Devrimci alternatif. İstanbul: Ürün Yay., 1979. Sağlara, Önder. Ölümsüz savaşçı Mustafa Subhi. İstanbul: Başaran Matb., 1 978. Sançar, Nejdet. Gizli komünist belgeleri. Ankara: Ayyıldız Matb., 1 966 Sayılgan, Aclan. S.S.C.B. ve Sultan Galiyev. Ankara: Mars Matb., 1 966, Sayılgan, Aclan. Türkiye' de sol hareketler. İstanbul: Otağ Matb., 1 976. Selek,Sabahattin. Anadolu İhtilali. 5. Baskı. İstanbul: Doyuran Matb., 1981 Sertel, Zekeriya. Nazım Hikrnet'in son yıllan. İstanbul: Milliyet Yay. 1978. Sherill, Charles M. Bir elçiden Gazi Mustafa Kemal. Çev.: Alp Ilgaz. Tercüman 1 001 Temel eser. No.23. Spector, !var. The Soviet Union and ehe Muslim world, 1917 - 1958. Seattle: University of Washington Press, 1 959. Sülker, Kemal. Dünyada ve Türkiye' de işçi sınıfının doğuşu. İstanbul: Memet Yay. , 1 966. Şanda, Hüseyin Avni. Türkiye'de 54 yıl önceki işçi hareketleri, İstan­ bul: Tan Matb., 1 962.

311


Şehidoğlu, Süreyya, Eylül 1 920 - Bakü Kurultayı ve Milli mücadelcyı· sağdan soldan el koyma çabaları. İstanbul: Ofset 75, 1975. Şimşir, Bilal. Atatürk ile yazışmalar -1- (1 920 - 1923). Ankara: Başba

kanlık Basm., 198 1 .

Şimşir, Bilal. İngiliz belgelerinde Atatürk, 1 9 1 9 - 1 938. Ankara : T. T. K. Basm. , 1 975. Şişmanov, Dimitri. Türkiye işçi ve sosyalist hareketi. Kısa tarih (1908

·

1 965). Haz.: A. P. Zarakolu. İstanbul: Belge Yay., 1978. Tansel, Selahattin. Mondros'tan Mudanya'ya kadar. c. il. Ankara; Baş­ bakanlık Basm., 1973. Tansel, Selahattin. Mondros'tan Mudanya'ya kadar. iV. c. Ankar;ı : Başbakanlık Basm., 1 974. Tansu, Samih Nafiz. İki devrin perde arkası (Alb. Hüsamettin Er­ türk'ün hatıraları). İstanbul: Batur Matb., 1 964. Tanyu, Hikmet. Tarih boyunca Yahudiler ve Türkler. il c. İstanbul: Ah­ met Sait Matb., 1 977. Taymas, Abdullah Battal. Ben bir ışık arıyorum. İstanbul: Tan Matb., 1 962. Tayaas, Abdullah Battal. Kazan Türkleri - Türk tarihinin hazin yap­ rakları - Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay. No. 1 5., 1 966. Taymas, Abdullah Battal. Rus ihtilalinden hatıralar (1917 - 1 91 9). - İs­ tanbul: ÖtükenYay., 1 968.

312


Tengirşek, Yusuf Kemal. Vatan hizmetinde. Ankara: Eroğlu Matb., 1981 . Tepeyran, Ebubekir Hazım. Belgelerle Kurtuluş Savaşı anıları. İstan­ bul . Çağdaş Yay., 1982. Tevetoğlu, Fethi. Türkiye'de sosyalist ve komünist faaliyetler (19101 960). Ankara: 1967. Tımur, Taner.Türk devrimi ve sonrası, 1913 - 1946. Ankara: Doğar Yay. 1971 . TKP Birinci sekreteri Yakub Demir Yoldaş'ın (asıl adı Zeki Baştımar) konuşması. Yeni Çağ Prag, Eylül 1 965. Sayı. 9. TKP doğuşu, kuruluşu, gelişme yolları. 40 sh . •

Togan, A. Zeki Velidi. Bugünkü Türkili, Türkistan ve yakın tarihi. İs­

tanbul; Aksiseda Matb., 1 98 1 . Togan, Z. Velidi. Hatıralar. Türkistan ve diğer müslüman Doğu Türk­ lerinin milli varlık ve kültür mücadeleleri. İstanbul: Tan Matb., 1969. Topçuoğlu, İbrahim. Neden 2 Sosvalist parti 1 946 TKP Kuruluşu ve -

mücadelesinin tarihi. 1914 - 1960. İstanbul; Eser Matb., 1976. Tökin, Fürüzan Hüsrev, Türk tarihinde siyasi partiler ve si: ·asi Dü­ şüncenin gelişmesi. 1 839 - 1 965. İstanbul: Ekim Basm., 1 966. Tuğaç, Hüsamettin. Bir neslin dramı, İstanbul: Çağdaş Yay., 1 975. Tunaya, Tank Zafer. Türkiye'de siyasi partiler: 1 859 - 1 952. İstanbul Doğan Kardeş Basm .. 1952.

313


Tuncay, Mete. Osmanlı yönetiminin son yıllarında (1 909 - 1 91 2) Sd.ı nik' te Yahudi sosyalismi. Toplum ve Bilim 3 (Güz 1 977) 1 29 - 1 42. Tuncay, Mete. Türkiye'de sol akımlar (1908 - 1925). 3. Baskı. Ankar.ı Bilgi Yay.. 1978. Ulubelen, Erol. İngiliz gizli belgelerinde Türk.iye. İstanbul: Çağda)' Yay., Eylül 1 982. Uluğ, Naşit. Siyasi yönleriyle Kurtuluş Savaşı. İstanbul: Sümer Matb., 197.l Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Kütahya şehri. İstanbul: Maarif Yek. Neşr., 1932. Ülken, Hilmi Ziya. Türkiye'de çağdaş düşünce tarihi. c.l, II, Konya : Ahmed Sait Matb., 1 966. Üstüngel, S. Günümüzde TKP. İstanbul: Ürün Yay., 1 979. Ünüvar, Veysel. İstiklal Harbinde Bolşeviklerle sekiz ay. 1 920 - 192 1 . İstanbul: Şirket-i Mürettibiye Matb., 1 948. Vala Nureddin (Va-nı1). Bu dünyadan Nazım geçti. İstanbul: Özal Matb., 1 98.0. Velikov, Stefan. Kemalist ihtilal ve Bulgaristan. 1918 - 1 922. Çev.: Na­ ima Yılmaer. İstanbul: Kitap Yay., 1969. Yerasimos, Stefanos. Türk - Sovyet ilişkileri. "Ekim devriminden Mil­ li Mücadele'ye". İstanbul: Gözlem Yay., 1 979Zenkovsky, Serge A. Rusya'da Pan-Türkizm ve Müslümanlık. Çev.: İzzet Kantemir. Ankara: İpek Matb., 1 971 .

314


2

- MAKALELER

Adanır, Fikret. Makedonya sorunu ve Dimitar Vlahofun anılarında il. Meşrutiyet. Birikim 9 (Kasım 1975) 14 - 26. Aliyef,

Hamit. Kemal Atatürk'ün Türkiye ile Sovyetler Birliği ara­

sındaki dostluğun kurulması ve sağlamlaşhnlmasındaki rolü. A. Ü. Siya­ sal Bilgiler Fakültesi Dergisi XXXVI / 1 - 4 (Ocak-Aralık 1981 ) 63-86. Alöç,

Kazım.

lık. Yeni Gazete

İfşa

ediyorum:

Türkiye'de Komünizm ve

Irkçı­

1 2 Nisan 1967.

Aral, Namık Zeki. Atatürk Sosyalist mi idi ? Türk Kültürü 121

(Kasım ., 1 972)

15 - 20.

Aral, Namık Zeki. Memlekette sosyalist cereyan. Türkiye İkti­ sa t Gazetesi

18 Nisan 1 963. No. 5 1 3.

Aybars, Ergün. Mustafa Subhi'nin Anadolu'ya gelişi, öldürülüşüyle ilgili görüşler ve Erzurum'dan Trabzon'a rih Araştırma Dergisi

gidişiyle ilgili belgeler Ta­

XIIl/24 (1 979 - 1 980) 89-105.

Banoğlu, Niyazi Ahmet. Bir tarihçi (?) 'nin hezeyanları. Şeytan taş­ layıcı Senatör Tevetoğlu

cenaplarına

cevabımız. Tarih Dünyası

2/7

(Haziran 1965) 235 - 238. Bayur, Hikmet. Mustafa Suphi ve Milli Mücadeleye; el koymaya ça­ lışan başı dışarda akımlar. Belleten 1 40 (Ekim: 197 1 ) 587 - 654. Beğdeşmen, Zeki Cemal, Memleketimizde amele hareketleri tarihi. Meslek 21 - 22, 24 - 25 (5, 1 2, 16 Mayıs, 2 Haziran 1 965) 1 1 , 14 - 1 5, 9 -10, 9.

315


Birinci, İhsan. Milli Mücadele için kurulan önemli Cemiyet ve çetell'r

Hayat Tarih Mecmuası 2/9 (Mart 1 971 ) 29 - 36; Vatan bizim canımız. 2/ l l l (Kasım 1971 l 55 - 62.

Borak, Sadi. İlk Türk Komünistleri İstiklal Mahkemesinde. Gürıayd ııı 25 Temmuz - 14 Ağustos 1976. Çoruhlu, Samih. İstiklal Savaşında komünizm faaliyeti. Yeni İstanbu l tefr. 1-10 (16 - 25 Mayıs 1 966), 1 - 1 7 (1 - 1 7 Temmuz 1 966). Dumont, Paul. Bolşevizm ve doğu. Birikim 61 (Mart 1 980) 38 -60. Dumont, Paul. 20. Yüzyıl başları Osmanlı İmparatorluğu ve sosyalist akımlar tarihi üzerine yayınlan-mamış kaynaklar. Çev.: Zafer Toprak. Top !um ve Bilim 3 (1977) 31 - 50. Durakoğlu, M. Rıfat. Büyük sosyalist ekim devriminin 60. yılı. Üri.iıı 7 / 41 (Kasını 1 977) 59 - 77. Emre, Ahmet Cevat. 1920 Moskovasında Türk komünistleri. Tarih Dünyası 1 - 3 (1 Aralık 1964 - 1 Şubat 1 965) 88 - 93, 1 46 - 151, 278 - 285 Erdal, H. Ulusal sorun üzerine bir söyleşi. Ürün 52 (Ekim 1978) 32 -36. Eröz, Mehmet. Atatürk ve sosyalizm. Türk Kültürü dergisi 217 (Ka­ sım Aralık 1 980) 34-40. Kandemir, Feridun. A nadolu'ya geçmek isteyen Enver Paşa ne yapa­ caktı, ne yapabilirdi, ne yapmak istiyordu ? Tarih Dünyası 6/32 (1966) 2641 - 2645; 6/33 (Ekim 1 966) 2707 - 2712. Kandemir, Feridun. Enver Paşa'run İttihad ve Terakki'yi ihya teşebbüs. Tarih Konuşuyor 6/34 (Kasım 1 966) 2780 - 2785.

316


Tepedelenlioğlu, N. Nazif. Ahmet Cevat Emre'nin Moskova hatıra­ ları dolayısıyla N. Nazif Tepedelenlioğlu cevab veriyor. Tarih Dünyası 4 (Mart 1 965) 478 - 482; 72 - 74, 1 67 - 168/ 1 76, 225 - 259. Türkiye İşçi sınıfı tarihinden sayfalar, Ürün 9/54 (Aralık 1978) 17 26, 8/48 (Haziran 1978) 43 - 54. Türkiye Komünist Partisi 58 yaşında. Ürün 9/51 (Eylül 1 978) 29 - 33. Yaşin, Hidayet. Halkımın mürebbisi.(s. 41 - 45), Milli Mücahit ve mil­ li edib Ayaz İshaki. İdil Ural Mecmuadı Sa.l'den aynbasım. s. 1 -47. Yeşil Ordu Cemiyeti. Yakın Tarihimiz 3 - 10 (15 Mart 1 962 - 3 Mayıs 1962) 69 - 72, 101 - 104, 1 33 - 1 35, 1 72 - 1 74, 215 - 216, 233 -235, 281 - 283, 297 - 298.

317


3

-

SÜRELİ YAYIN KOLLEKSİYONLARI

Açıksöz Alemdar Aydınlık Cumhuriyet Dilde, fikirde, işde Birlik Hayat Tarih Mecmuası Hakimiyet-i Milliye Harb Tarihi Belgeleri Dergisi Katkı Meslek Muahede Resimli kitap Sabah Söz Tanin Türk Kültürü Vakit Yeni Çağ Yön T.B.M.M. Zabıt Ceridesi (Tutanak Dergisi) ve Düstfır

318


4 - BELGELER "Türkiye Komünist Partisi Umumi Nizamnamesi" Türk Tarih Kuru­ mu Dokümantasyon kısmı. Türkiye Komünist Fırkası (Merkez-i Umumi­ si), "İstanbul' da bir icra Komitesi üyeliği belgesi". Türk İnkılap Tarihi Ens­ titüsü Arşivi, Klasör. 39 d, F. 1462 1 . "İstanbul İşçi ve Sosyalist teşkilatları

hal-i hazır harekatı" . T. i. T. Enst. Arş. K.39 d, F. 14666.

"Umum işçi ve fakirlere hitap". T. İ. T. Enst. Arş. K. 39 d, F. 14666. 'Türkiye işçilerini birleşmeye davet". T.İ.T.

Enst. Arş. K.39 d,

P.

14679. "Bila-tefrik-i din ve mezheb İstanbul amele ve işçilerine" .T.İ.T. Enst. Arş. K. 39 d, F. 14669. "İttihad ve Terakki murahhaslarının tevkifi hakkında" T. İ.T. Enst. Arş. K.24,F. 2233. "Batum'daki Türk komünistlerinin Erzurum valiliğine sunuluş yazı­ sı" T. İ. T. Enst.Arş. K. 24, F. 1993. "Bahım'da bulunan Türk komünistlerinin eşgalini bildirir rapor". T. İ. T. Enst.Arş. K. 24, F. 1 993 b. "İttihad ve Terakki tarafından kurulabilecek fırka ve cemiyetlere kar­ şı alınması gereken tedbirler hakkında". T.İ.T. Enst. Arş. K. 24, F. 2235. "Ba­ ku' den gelecek olan Mustafa Subhi ve arkadaşlarına karşı alınması gere­ ken tedbir hakkında rapor" . T.İ.T. Enst. Arş. K. 24, F. 1 978. "Rusya'daki komünistler ve bunların Türkiye uzantılarının faaliyetle­ ri hakkında rapor" . T.İ.T. Enst. Arş. K. 24, F. 1 999. "Mustafa Subhi ve arkadaşlarına karşı alınacak tedbirler" . T.İ.T. Enst. Arş. K. 24; F. 221 3. Rusya'ya ve komünistlere karşı uygulanacak politikanın, diğer dev­ letlerle olan ilişkilerdeki rolüne dair rapor". T. İ. T. Enst. Arş, K. 24. F. 2242. "Mustafa Subhi ve arkadaşlarının Erzurum'da tahkir ve tard edildi­

ğine dair" T.İ. T. Enst. Arş. K. 24, F. 1981 ...

319



Harb Tarihi Vesikaları Dergisi'nden faydalanılan belgeler:

No. 9

Ves. No.

1 99 200 201

No. 11

262 264 265 276 277 278 285

No. 1 7

444 447

32 1


...� ·

�-- c <,.. \/{\ .:.ı.

-:�-.. ;;.:,;,- !

-"'""hl ". .�; .>-

<;:.::-7.k''� , . ...�·· ;._! -�-·

... ... _

.

. ._.: ,;.." ;

....; :

T.İ.T. Enst. Arşivi. K. 24, F, (3366) 2233 T.İ.T. Enst. Arşivi. K. 24, F, (3087) 1993

.... /�

\ "\,·

4 ....J ' '{t.:;1

.

322

� . ; ....... :


Cevab Dahiliyye Nezaret-i Celilesinin 2 1 . 4. 35 tarihli şifresinin hallidir. İkiyüz onbir 'umum: Numero iki: İttihad ve Terakki murahha­ sı ve a'zası hakkında / yanlış mu'ameleler yapıldığı anlaşılmasına mebni ber-ch-i ati ta' mimen tavzih olunur. / İttihad ve Terakki mu­ rahhasları bi' t-tevkif li-ecli ' 1 -munakeme İstanbul'a i ' zam oluna­ caktır. / Cem'iyyetin mensı1bin-i sa'iresinde müstelzim-i mücazat halleri var ise haklarında / tahkikat-! evveliyye yapılarak bunlar da evrakıyla birlikde İstanbul' a gönder ilecek / ve erbab-ı namusa do­ kunulmayacakdı. Ta'mim . . . . Müdde-i 'Umumiliğe Polis ve jandarmaya tebliğ 23. 4. 35 (Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Arşivi. K. 24, F. (3366) 2233). Erzurum Mevki' -i Müstahkem/ Kumandanlığı aded 19 5. 12. 37 Erzurum Vilayet-i Celilesine, Batum' da bulunan Türk komünistlerinin Şark Cebhesi / Ku­ mandanlığından varid olan esami ve eşgal cedvelinin bil sureti be­ ray-ı ma'lı1mat leffen takdim kılınmış olduğunu 'arz eylerim / efendim. Erzurum Mevki' -i Müstahkem Kolordu Kumandanı kaymakam Emin (Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Arşivi. K. 24, F.(3087) 1993).

323


324


Karagah/ 20. 1 1 . 37 Şark Cebhesi Kumandanlığı Sayı 8/ numara 1 667 Erzurum Mevki' -i müstahkem Kumandanlığına, Batum'da bulunan komünistlere a'id esami ve eşgal cedveli zırdedir. Şark Cebhesi Kumandanı Ferik Kazım Karabekir Baha Ali - Sivaslıdır. Zabıta vekilidir. 27 ve 28 yaşlarındadır. Üseradandır. Orta boylu/ za'ifce kara saç ve kaş gözü si­ yah, siyah ve kesik bıyıklıdır. Sivas'da mukaddema sivil me'mfir imiş/ sivil elbise ve yakalı gömlek giyer. Mekteb-i hukfikdan me'zfindur. / Ali Rıza bin Mustafa - Konyalıdır. Zabıta vekilidir. 25, 26 yaşın­ dadır. Arabistan'da İngilizlere/ esir düşmüş, kısa boylu, tıknazca kumral saçlı ela gözlü, bıyıkları kumral ve kesik, beyaz benizli/ sağ yanağında .siyah beni var. Sivil elbise ve yakalı gömlek giyer. Ali Mehmedü'd-din - Kazan tatarıdır. Otuz yaşındadır. Türkçe ve ... ce de görüşebilir ve yazar/ kısa boylu, küçük gözlü, siyah saçlı, siyah ve kesik bıyıklı, esmer benizlidir. Rusi tertibli gömlek giyer,/ Nureddin Cemil Kadir oğlu - İstanbul' da Sultan Ahmed civa­ rında ikamet eder. Zabıt vekilidir. Elektrik/ me'mfiru. Üseradandır. Kısa boylu zayıf vücudlu esmer benizli siyah saç ve küçük gözlü, bıyıkları/ kesikdir. Sivil elbise ve yakalı gömlek giyer. Yirmi beş, yırrni altı yaşındadır, . . . Mustafa - İstanbul'da şöförlük edermiş, Tifüs Mümessili Abdülkerim Paşa'nın şoförü olub/ İstanbul' dan hey' etle beraber gel-mişdir. Nam-ı diğeri "Vasadzedir" kısa boylu tıknazca aplak çehre-li, / siyah ve uzun saçlı, bıyıkları siyah ve kesikdir. Başına 325


kısa kalpak giyer. Sivil elbise ve büyük/ . . . kravat takar 29, l l J yaşlarındadır. . . . Mehmed (Hayati) - Kısa boylu, sarı benizli, kumral saçlı, h ı yıklı, ela gözlüdür. 28, 30 yaşlarındadır. Sivil elbise giyer. Ve ya k.ı takar. Üsküdarhdır./ karısı rusdur. Mülazım-ı evveldir.Ü-seradan dır. İstanbul'dan firaren gelerek Ankara'da iş/bulamadığınd a ı ı Kars mekteblerinde mu'allimlik etmek üzere vesikalarıyla Trab zon'a gelüb parasızlıklarından Batum/ tarikiyle yola çıkan Nured

din ve Nazım Hikmet namında iki genç Kars'a hareketden sarf- ı nazarla Türk komünistleri tarafından/ avlandıkları ve Batum' d .ı teşkilata idhalen İştirak Gazetesine muharrirlik etmekde oldukları haber alınmışdır.Birincisi halen Nureddin namıyla İstanbul mat­ bu'atına şi'ir yazardı. Esmer, zayıf, kısa boyludur. Diğeri Bahriyt· Mektebinin/ son sınıflarından açıkda kalmış 20 yaşlarında uzun boylu, mavi gözlü, gürbüz bir genç olub/Harb-i 'Umumide matbu' at müdir-i 'umumisi Hikmet Bey' in oğludur. Erzurum Mevki' -i Müstahkem Kumandanı Aslına mutabıkdır

326


YEŞİL ORDU TALİMATNAMESİ 1- Asya'nın saf ve nezih ahlak ve rna' işetini emperyalist, kapi­ talist namları.altındaki medeni gasb ve gareti Avrupai reda'et ve safahatla ihlal etmek için her vakitten ziyade şerefe ta' arruz eden ve hulfıl-i rnüslihane ile de bu ifsat ve tahakkümü zavallı Asya hal­ kına infaz ve teşmile çalışan bugünkü asker ve tüccar ve politikacı­ Avrupa'nın bu yoldaki rnesa.'isine karşı durarak Asya'daki ahlaki ve insani bir rna'işet ve şarkta da şarkın kendisine mahsus olan ne­ zahat ve saffeti ahlakı tesbit ve siyanet edecek bir ittihad vücuda getirmek gayesiyle çalışan eshab-ı efkarın vücuda getirecekleri sil­ sile-i rnesa'i ve saffet-i ictihada Yeşil Ordu namı verilmiştir. Yeşil or­ du, ihtikar ve hırsızlık dernek olan sermayeyi, İbadullah arasında­ ki ağır ve elim fakr ü servet ihdas eden ternellükleri, insanların sal­ tanat, tahakküm, nüfuz-i hudud ve iktisadi gayeleriyle birbirlerini kırmasından ve tüccar Avrupa'nın rnuhtakir ve sarraf diplomatları elinde halk-ı cihanın birer oyuncak ve birer esir olmasını istilzarn­ dan başka neticeler vermeyen, her muharebe ve askerliği nefretle karşılar ve bunlarla mücadele eder.

2- Yeşil Ordu'nun bütün safları ve bütün rnesa'isi bir noktaya müteveccihdir: sa'adet-i beşer ve buna mevsul olmak üzere gayet samimi bir Asya halk ittihadı. Yeşil Ordu'nun yeşil cihad bayrağın­ da şu cümleyi aynen menkuş bilmelidir: Asya, Asya' lılarındır. As­ ya artık kapılarını muharebe, sermaye, ihtikar, sunuf, ihtirasat fe­ ca' atlerine ebediyen kapamıştır. 3- Yeşil Ordu, bir merkez-i 'Umumi ile vilayet, liva merkezi

olan şehirlerde, kaza merakizi olan kasabalarda, nahiye ve köyler­ de müteşekkil hey'et-i merkeziyyelerle idare olunur. 4- Merkez-i 'Umumi 25 ve şehirler ve kasabalardaki rnerakiz

1 1 , nahiye ve köy merkezleri azami yedişer arkadaştan teşekkül eder. 327


5- Bütün merakizde re' is yokdur. Aza, mütesavi hukuka malik arkadaşlar müzakeratı idare için her müzakereye mahsus olmak üzerearalarından birini lüzum görürlerse re'is intihab ederler.

6- Merkez-i 'Umumi, üç ayda bir Hey'et-i 'U-mumiyye mukar­ reratını tatbik ve ta'kib ve mutazarrı'atı idare için aralarından dört zatı intihab eder. Bunlara Hey'et-i fa'ale denir. Hey'et-i 'Umumiy­ ye Hey' et-i fa' alenin göstereceği lüzuma göre ictima eder.

7 - Şehir, kasaba, nahiye ve köy merkezleri de üçer arkadaştan mürekkeb bir Hey'et-i fa'ale teşkil edebilirler.

8 - 'Umumi merkezde muhaberat için bir katib-i 'Umumi ile bir

katib, bir de veznedar intihab olunur. Evrakı, katib-i 'umumi imza eder. Kararlar, ekseriyyetle verilir ve imza edilir. 9

-

Her Hey' et-i Merkeziyye kendi mıntıkası dahilindedir. Şu

kadar ki, teşebbüsat ve harekatın vahdet ve sür' a tını inkılabın mevzi'i kalmak gibi mahzurlardan masayyetini te'min için mıntı­ ka! bir-tesanüd kabul edilmişdir. Her mıntıka coğrafi ve içtimai münasebetine göre merkez-i 'umumice tasvib olunmak lazım gelir.

1 0 - Merkez-i 'Umuminin nizamname-ı esaside rnu'ayyen me­ vad hakkında nezaret ve murakabası ve 'umumi teşebbüsat ve fi' ili icra' at hakkında karar vermek selahiyyeti mahfuzdur.

1 1 - 'Umum merkezler, halkın sa' adetini, beşeriyyetin kemal-i refah ve tegavisini kendisi için 'umde ve iman ittihaz etmiş insan­ lardan teşekkül eder. Bunların arasında sermaye sahiblerinden, fa­ izcilerden, büyük akar eshabından ve bi' l -hassa şehirlerde ve kasa­ balarda oturub köylerde köylüleri çalıştırarak arazi ve değirmen iş­ leten ve bu suretle köylüyü ortakçılık ve muraba' cılık namları altında ezmeye alışmış . . . . . . . . . . . . . . bulunmaz. Büyük tüccardan komisyonculuk, dellallık, sarraflık gibi müstahsillerle, müstehlikler ara­ sında ihtikara alışmış gayri insani kazançlar peşinde koşmuş adamların da merakis teşkilatında mevki'leri yokdur.

328


12 - Merakizde çalışacak arkadaşlar , beşer arasında sunuf ve fakr ü servet farkları gözeten kavanin ile meşbu' olmamış ve sa'adet-i hakikiyyeyi beşeri hakikati hayat ve hakayık-ı eşya nokta­ sından görecek derecelerde ruhen ve fikren yükselmiş me'murlar , doktorlar, mekteb mu' allimleri , sanatkarlar, rençberler, hizmetçiler , yazıcılar ve'! -hasıl aylık ve yevmiyye , ücretle çalışan ve yaşayan fıkri ve iffetli mesa'iyle meşgul insanlardan intihab olunurlar ve bunlar merkezde inkılabın nüvesini teşkil ederler. 13 - Merkez teşekkül eder etmez bütün arkadaşlar gayeleri­ mizde sadık kalacaklarına inkılabın fiilen tahakkukuna kadar te­ şebbüsat ve icra' atta son derece mahremiyetine ve son derece sami­ miyyetine merbut ve ri'ay�kar olacaklarına yemin edeceklerdir. 14 - Yeşil Ordu, alemde başlayan Sosyalist ve bilhassa Bolşevik harekatının yanlış olarak bir şekavet ve bir yağmagirlik suretinde telakki olunmasından neş'et edecek teşettütün önüne geçecek ve bu babdaki efkar ve temayülatı kendi gayesine çekecek ve kendi maksadı da'iresinde temerküz ettirecektir. Bilhassa Rusya'dan bi­ zim tarafa geçecek herhangi bir adam ehemmiyyetle nazar-ı tedkik altında tutulacak ve haline göre el altında bulundurulacaktır. 15 - Merkezler haricinde arkadaş bulub fikir ve teşebbüs ordu­ sunu çoğaltmak en mühim bir işdir. Namusuna, fikrine emniyet olunacak herkes Madde (ll )de tasrih olunan sunuf içinde de bu­ lunsa gayelerimize sadık kalacağına hey'et-i merkeziyyece kana' at­ i tamme bulumak şartiyle efrat reyanına alınırlar.

16- Alınacak her ferdin efraddan birer rehberi iki şahidi bulunur.

Onlar başkasını tanımaz. Efrad hin-i duhı1lünde tahlif olunurlar. 1 7- Kayıt için numara usulü vaz'edilmişdir. Mıntıkalara göre numaralar şu yolda tertib olunur. 1 - 2 /3, 2- 4 / 7, 3- 7 /9 tek olan adet-i sahihler mıntıka numarasını, çizginin üstündeki rakam mer­ kezlerin, altındaki rakam merkezlere göre duhı1l sırasıyla ferdlerin numaralarını gösterir. Mesela 5 / 40 altıncı mıntıkaya merbı1t beşin329


ci merkezin kırkıncı ferdi demekdir. Mıntıka numaraları teşkilatta­ ki takaddüm ve taahhür sırasıyla merkez-i 'umumice, merkezlere verilecek numaralar mıntıkalarınca ta'yin olur. 1 8- Ferdlerin birbirlerini anlamaları için parola usUlü vardır. Yeşil Ordu' ya mensub her ferd parola ile kendisine verilecek numa­ rayı mukaddesatından bilecektir. (Parola) merkez-i 'umumice ta'yin icabında tebdil ve ta'mim olunur. 1 9- Yeşil Ordu'ya giren her ferd tahlifi dakikasından itibaren kendisi için üç büyük vazife teveccüh ettiğini bilecektir. (1) Emniyet ettiği bir arkadaş fikrini, ruhunu tahlile ihzar ettik­ ten sonra ve onu da bizim gayelerimize aşk ve iman-ı sahin hasıl et­ tikten sonra rehberler vasıtasiyle orduya yatırmak, (2) Rehber ve şahidleriyle da' ima temasda bulunarak mevki'le­ re ve muhatapların halet-i ruhiyyesine göre ale't-tevali propagan­ dada ve irşadda bulunmak. (3) Maksadımıza, çıkması mahsus fikir ve fiili men' e çalışmak, buna kadir olamadığı suretde rehberi vasıtasiye merkezlerini ha­ berdar etmek. 20- Efrad merkezlerden verilecek talimatı harfi harfine ifa'ederler. Mamafih verilecek evamire a'id mütala'alarnıı rehberle­ rine beyan etmek hakkı da efrad için müsellemdir. 21 - Yemininde hilaf eden, gayelerimize vüsfıla a'id teşebbüsa­ tı işgal suretinde ihaneti merkezinin şahidler ve dela'ile müstehid tahrikatiyle sabit olsun ferd idam olunur. İdam kararını herkes ken­ di mes'fıliyyeti altında icra eder. 22-

Her merkezin ehemmiyetine göre ikiden ona kadar feda'isi

ve icra adamları bulunur. Bunlar doğrudan doğruya merkeze mer­ bfıtturlar. Vazifeleri, madde (2l)de zikrolunan surette ihaneti tebey­ yün edenler ve Yeşil Ordu'nun piş-i azmine dikilecek engelleri ceb­ ren-ve terhiben istihsali zaruri görülen maksadlar hakkında merkez­ lerden verilen kararlan hafiyyen ve bila-ta' allül icradan ibarettir. 330


23- Feda'iler, merkezlerinin ittihad edeceği mukarrerat ile ica­ bında birleşirler. Mesela, köylerin ikişerden ibaret olan feda'ileri köyünün tabi olduğu nahiye feda' ileri hey'et-i 'umfımiyyesiyle ka­ saba, kasaba fedaileriyle, takım, bölük, tabur, halinde içtima eder­ ler ve kumandanlarını kendileri intihab ederler. 24- Feda'ilerin gerek münferiden ve gerek takım, bölük, tabur, müştami olan icra edecekleri harekatın bütün masrafları merakizce te'min ve tesviyye olunur. 25- Bölük, tabur, takım sancakları yeşil olacakdır. 26- Feda'ilerin, askerlik etmiş pişkin babayiğitlerden olması tercih olunur. 27- Feda'i yazıldığı günden itibaren yanında bir mavzerle la­ akall 300 fişek bulundurur. 28- Feda'ilerin atlı ve piyade olması merkezlerin takdirine bı­ rakılmışdır. Ancak, takım, bölük, tabur halinde içtima' etmeleri la­ zım gelince süvariler süvarilerle piyadeler piyadelerle birleşerek beraber hareket etmek rnecbfıriyyetindedirler. 29- Efrad arasında topçu ve Mitralyöz kullanmasını bilen arka­ daşlar merkezlerince tahkik ve numaraları hizasına işaret oluna­ caktır. Bu gibi efrad fedailerin tabur halinde fi'iliyyat ve icra'ata geçmeleri icab eden ahval ve mevki'de topçu ve mitralyözcü olarak istihdam olunurlar. 30- Feda'ilerden ve fi'iliyyata iştirak edecek topçu ve mitral­ yözcülerden maksad uğruna şehid olanların a'ile ve evladı Yeşil Ordu'nun pederane sahabet ve velayeti altındadır. Ma'lfılin dahi da'imi ve tamam mu'avenete mazhar olurlar. 31- Yeşil Ordu, bir sa'adet-i beşer Teşkilatıdır, Onun nazarında kan dökerek, kadınları dul ve sefil, evlatları bikes ve yetim bırak­ mak dünyanın en büyük fenalığıdır. Ancak halkı 'askerlik gibi be­ liyat-ı siyasiden, fakirlik, sermayedar olarak gibi sefahat-ı icti­ ma'iyyeden kurtarmak, bu yoldaki te'sisatı yıkmakla kabil olabile331


ceğinden gayemizin husı1lune kadar mate'essüf bu yolda ba'zı ic­ ra' atta muzdar kalacağız. Gayelerimize fikren muhalif olanlar ken­ disinden fiili zararlar hadis olmadıkça ıslah ve idaresi kabil anasır­ dan sayılır ve bunların fikri muhalefetlerine, fikri müdafa'a ve te­ şebbüslerle mukabele edilir. Fiilen muhalefette bulunduğu yerin hey'et-i merkeziyyesini makasıd uğrunda müşkülata düşürecek derecelere varanlar birinci defa kendisini yola getirebilecek veya hiç olmazsa sindirecek bir hareketle ıslah olunur. Islahından kat'-ı ümid olunan ve fiili cüı'etlerle makasıd-ı inkılabiyyeyi ihlal eden­ ler naçar imha olunurlar. Suret-i imha mıntık hey' et-i merkeziyye­ sinin ekseriyet-i arasıyla karar ittihaz etmesine mu'allaktır. icrası tabi olduğu merkezin fedai teşebbüsatına tevci' olunur. 32 - Ehl-i servet ve ashab-ı sermayeden, büyük akar erbabın­

dan olub da fikrindeki 'ulviyyet ve ruhundaki necabet sa'ikasiyle gayel rimizi kendisi için de bir mefkure ittihaz edenlerin Orduya duhı1l ve teşebbüsündeki ciddiyeti servet ve sermayesinden Or­ du'ya edeceği fedakarlıkla başlar. 33- Hey'et-i Merkeziyye masrafları için efradın a'idat ve teber­

ru' atına istinad ederler. 34-

Bu nizamname-i dahili esas olmakla beraber ihzaridir. Ve

Yeşil Ordu icra'at ve inkılab? başlayacak derecelere varınca 'umu­ mi harekat ve icra' at için merkez-i 'umumi aynca bir nizamname tertib ve müzakere ile tamim edecektir. 35- Her merkez 15 günde bir efradın miktarını mübeyyin, ih­

za-i efkarın cereyanını musavver mahalli bir rapor tanzim eder. Ra­ porlar köyden nahiyeye, nahiyeden kasabaya, kasabadan şehre gönderilir

ve

her mıntıka bu raporlan tevhiden merkez-i 'umumiyi her ay niha­ yetinde kuvve-i 'umumiyyesiyle efkar-ı dahiliyyesinden haberdar eder.

332


36- Merkez-i 'umuminin muhaberat ve tebligatı da bu tarikler­ le cereyan eder. 37- Muhaberatın mahrerniyyeti için ittihaz olunacak usaller merkezlerin reylerine muallaktır. 38 - inkılaba başlamak zamanı gelinceye kadar hükumetlerin teşkilat-! hazırasını muhafaza lazım geleceğinden ve adi şekvetten ibaret olan her nev'i hırsızlık ve yağmagirlik kat'iyyen menfllr ve memnu' olduğundan merkezler hükumetleri meşru' ve kanuni her türlü mesa'isine müzahir olacak, şekavetin önüne geçebilmek için elden gelen mesayi'i ifade kusfü etmeyecekdir. Her merkez bulun­ duğu memleketin en Jlafiz ve en münevver hükumet me'mfülarını elde ederek gayemize hadim kılmağa çalışacaktır. Şu kadar var ki, bunun için biraz fazladikkat ve ihtiyat lazımdır. 39- Merkez-i 'umumi, nezaret ve "Murakabasını mahsus mu­ rahhaslar vasıtasıyla da ifa eder. Murahhaslar teftiş edecekleri hey' et-i merkeziyyelere ita' at-ı tamme ira'esine mecbfüdurlar. 40- Yeşil Ordunun efkannı neşre mahsus bir gazetesi olacakdır. Merkezler bu gazeteyi neşir ve ta' mim etmeyi iltizam ederler.

NETİCE Alem büyük bir inkılab karşısındadır. Avrupa' da bir kısım efü­ dıl "Sosyslizim" mesleki da'iresinde garbın medeniyyet perdesi al­ tındaki reda' et ve cinayetleri yıkmak, ortadan kaldırmak için "Bur­ juvazi" denilen nuhtekir ve muhterislerle mücadele ediyor. Bunla­ rın en büyük gayesi çok zenginlerin taşkın safahatlarıyla fıkara ta­ kımının yoksulluktan mütevellid safahatlarına bir hadd ta'yin et­ mektir. İslamiyyet ve şer-i Muhammedi bu esası-ta 1 300 sene evvel zekat, fitre, kurban gibi vecibat ile vaz've tervic etmiş olduğundan Müslümanlar bu alemin tervic etmiş olduğu bu inkılab-ı içti­ ma'iden mutazarrır değil müstefid olacaklardır. Bunun içindir ki, 333


teşkilatımızın bir 'umdesi de Sosyalizm harekatından istifade et­ mek ve onlara mu'avenet etmekdir. Her Hey'et-i merkeziyyede bu 'umdeyi nazar-ı ehemmiyetde tutacak ve inkılabın tamamiyle vu­ sülüne kadar zekat, fitre, kurban gibi şeri'atın hakk-ı fakr olmak üzere zenginlere tahmil ettiği vecibatı suret-i mukayesede cem' ederek say' ü amelini kaybetmiş olanlara tevzi' edilecektir. Aslına mutabıkdır 26 / 1 / 1 337

Müdür Hayati (?)

•••

Erzurum Vilayetinin iki numaralı Tamimi İttihat ve Terekki murahhası ve azası hakkında yanlış muame­ leler yapıldığı anlaşılmış olduğundan aşağıdaki tamim yapılmıştı. İttihak ve Terekki Murahhasları tefkif edilerek mahkeme edil­ mek üzere İstanbul' a gönderilecektir. Cemiyetin diğer mensupları­ nın cezayi icabettirecek hallari varsa hakk haklarında ilk tahkikat yapılarak bunlarda evrakiyle birlikte İstanbul'a gönderilecek ve na­ muslu kimselelere dokunulmayacaktır. Dahiliye Nezaretinin 21 .1 .34 tarihli şifre

334


Erzurumda İttihat ve Terakki Fırkasına karşı Hükumetin İcralı

Erzurum Vilayetinin' bütün Erzuru m mülhakatına polis mü­ dürlüğüne ve jandarma alay kumandanlığına ve defdardarlık Ve­ kaletine yaptığı bir tamim 1 2 Mayıs 1 335 . Teceddüt ve Hürriyet perver avam fırkasının iadere meclisin teşkil eden azanın isim ve hüvveyetleri tetkik ederek hemen hepsi­ nin fe . . . edilmiş İttihat ve Terekki erkanından ve eski azasından ol­ makla beraber bir kısmının bugün suçlu olarak tevkif edilmiş oldu­ ğu anlaşıldığından fırkaların kendileri İttihak ve Terakkiden çevril­ miş ve şahısları hemen olduğu halde yalnız unvanlarının değişme­ sinden örtülü bir şekil aldığı anlaşıldığından İstanbul ve taşrada bulunanlarda merkez ve şubelerin derhal hapsedilmesi ve kapan­ ması fesh edilen İttihak ve Terekki malları ve emlaki hakkında alın­ mış kararı bunlar hakkında da tatbik ve icrası ve kayıtlarının silin­ mesi bundan sonrada böyle İttihat ve Terakki Cevrilmesi olmak üzere diğer unvanlarla teşekkül etmek isteyecek fırka ve cemiyetle­ re ilm ü haber verilmelisi sedaretin teskeresiyle bildirilmiş oldu­ ğundan ona göre icabının hemen yapılması ve neticede bilgi veril­ mesi dahiye Nezatenin işarı üzerine taminen tebliğ olunur.

Erzurum Valisi Ahmet Münür

335


T.İ .T.Enst. Arşivi.

K. 24, F. (3369) 2235

<4'/

,.

..,. : . 1

v-:

\ .� .. �

._,,,,.,.;... r 1t '- '- ··

.. (-' f --t /> ' , �·1 .� . . <�/, .. ...r �,---�/(/-J � -:�,1-f: .

.

ı

l

. )!:,,��,_:v�;,� M��;J'J_)-Y__;� f W ': ... c.;.;�,'., t;ı: v// V/(J!ı ,���;J..ı>_, '.,..,_:.� -��_,.,_;,.;,,, v1J�;._./J;/;� /,:;'-f_;fip�.;.J/ .t

..,.:;..

...

t?.1.:i�

. �/ $�.-J->" ' �.,;. � �I, , ....�:.;, ..:. . ;: , . /'' · . ı · . 1 •

..

4 1.,,/ ı-!,/1,1 1'� �.. �...

,.

,,

1

.

ti . ... _../ ....e... _..ı... _.. ı .J.... �i ' • il' "' .. • .. ,, • ,. ....�j-!,/

�---· -"-\�";.�! .."*/.d �'�/�..J "1"�'.J �/.J r_:4.-ı�· ;)_.!;Jı ...,, •

..

.;

�� /.,/1-'!1 .J/i J/ ,;ı../ /.-'.

• •,.

/

. 1

l

.

,

..

, ,.

ı

ı .;4-"'-tr''/4 l' NJ ,....J.r -�..l/.J ,.; IJ' �.,_., ,/-'l

.

/ıı ,.ı_,;.,..; :_�J.".' � � ,.,; ·_.., ı.-; �!ı _..e./�,_; �?� �I��� ;).s(p;ıt, i/' ;_,�_,�

....,.J.,7:.. �� lf.J .

''*

il'

..

.

33 6

i� �� � � �· � ıl

f .1S��-ı �, .?�

., ..

· "" �

� _""'�u � ·r�"'

"���\t>

·�

..

t

iL

..

#

.

� '- &.

.

•. 1 . :,_�-,-'······,...------,...:; , .

\

�:

� 'L (. �


4856 / No. 394

Polis-Müdiriyeti Canib-i valasına, 'İzzetlu efendim, Teceddüd ve Hürriyet-perver 'avam fırkasında meclis idare­ lerini teşkil eden / a'zanın isim ve hüvviyetleri lede't-tedkik he­ man kafresinin mefsuhı lttihad ve Terakki / erkanından ve azay­ ı sabıkasından olmakla beraber bir kısmının el-yevm müttehinen mevkuf / bulunduğu anlaşılmasına mebni mezkilr fırkaların ken­ dileri İttihad ve Terakki' den maklub / ve eşhası heman aynı oldu­ ğu halde yalnız 'ünvanlarının tebdiliyle bir şekl-i muvaza'a / -ka­ ri ahz edildiği tebeyyün eylediğinden ders-sa'adet ve taşrada bu­ lunanlar da merkez / ve şu'ebatın derhal habs ve seddi münfesih İttihad ve Terakki emval ve emlaki hakkında / muttehiz kararın bunlar hakkında dahi tatbik ve icrası ve kaydlarının ibtali ve bun­ dan / sonra da böyle İttihad ve Terakki maklubu olmak üzere di­ ğer ünvanlarla teşekkül / etsek isteyecek fırka ve cem'iyyetlere 'ilm ü haber i' ta olunmamış ba-tezkire-i / samiyye izhar buyurul­ muş olmağla ona göre icabının heman icra ve neticeden / ma'lu­ mat i'tası Dahiliyye Nezaret-i Celilesinin iş'arı üzerine ta' mimen / tebliğ' olunur Efendim. 1 2 / 5 / 35

Erzurum Valisi (Mühür okunamadı) 2444

(Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Arşivi. K. 24, F. (3369)(2235).

337


BEYANNAME Türkiye Köylü, Amele, Çiftçi, 'asker ve diğer vatandaşlara, Beynelmilel Proletarya ve Komünistlere. 'Türkiye'de Merkez-i 'Umumisi Ankara' da olmak ve sosyaliz­ mi yerleştirmek üzere (Üçüncü) Enternasyonal'e merbut bir Komü­ nist Partisi teşkil olunmuşdur. Rusya' da başgösteren büyük içtimai inkılab göz karartıcı bir süı'atle üç sene zarfında yerli ve ecnebi bütün kapitalist hükumet­ lerin bu mu'azzam inkılabı söndürmek için, bütün kuvvetlerini sevketmiş olmalarına rağmen şarkdan V!adivostok, garbdan Lehis­ tan, Şimalden buz denizi, cenubdan Orta Asya ve İran içlerine ka­ dar yayılmışdır. Böyle az zamanda büyük bir muvaffakiyyet kaza­ nan Rus inkılabının mahiyyeti tedkik olununca bütün dünyadaki mazlum milletlerin kapitalist esaretinden tahlisine ma'tuf oldu­ ğundan şek ve şübhe kalmıyor. Kapitalistlerin zulüm ve tahakkü­ müne uğramış olan milletlerin en bedbahtı Türk milleti olduğunda şübhe yoktur. Bir tarafdan milyonlarca ecnebi borçlar altında ezilen ve kapitülasyonların zincirleri içinde kıvranan, diğer tarafdan bi'z­ zat kendi vatandaşlarından yetişen sergüzeştçi ve fırkacı ricalin ve bunların istinad ettiği yerli burjuva ve mütegallibenin zulüm ve is­ tibdadı altında inleyen ve bütün manasıyla her türlü terakkiyya t-ı medeniyyeden mahrum kalan bizlerin halas çareleri ancak ve an­ cak bir cihan-şümul ictima'i inkı!ab mefkuresini kabul ve bu 'aki­ deler üzerinde bina edilen bir idareyi te'sis etmekden ibarettir. İşte bu sebeblerdendir ki, Türkiye' de Komünist Partisi doğmuşdur. Türkiye Komünist Partisi komünizm esasatından ibaret olan nizamname- i 'umumisi dahilinde halkı irşad ve bu büyük mefku­ re etrafında vatandaşları toplayarak eski zihniyet ve eski akidaler 338


üzerine bina edilen hal-i hazır tarz-ı idaresini yıkmak ve içtimai in­ kılabı meydana getirmek maksadıyla teşekkül etmişdir. Rusya şüraları (Sovyet) esasları üzerine aray-ı 'umfıiyye ve nisbiyye ile halk hükumetlerini teşkil ve ilk inlihablarda mütegalli­ be ve burjuvayı hakk-ı intihabdan mahrum ve fıkaray-ı kasibenin diktatörlüğünü vaz' ve ilan ederek şahsi ve hususi mülkiyetleri ilga ve vesa' it-i istihsaliyye ile alat-ı say'

Ü

'amel ve her nevi' kabil-i is­

ti'mal ve istihlak eşyayı millileştirerek mecburi say' ile istihsa!atı tan­ zim ve müsavi hisselerle ihtiyacat ve istihlakatı tavzin, refah ve sa'adet-i 'mumiyyeyi te'min etmek; ibtidai ve tali tahsili mecbüri ve meccani kılarak pek geri kalmış olan ma'arifi az zamanda hadd-i ga­ yeye i'sale çalışmak (Türkiye Komünist Partisi)nin esas 'umdelerini teşkil eder. Türkiye Komüni�t Partisi vaziyet-i hazırayı tetkik ederken memleketi ve halkı iki cereyanın taht-ı tesirinde görmektedir. Bun­ lardan biri İstanbul hükumetinin ortaya koyduğu, diğeri de kuvay­ ı milliyyenin husüle getirdiği vaziyetlerdir. İstanbul hükumeti esas i'tibariyle eski mutlakiyyetperver re aristokratik bir idareden, yani eski sultanlık devrinin ihyasına çalı­ şan bir heyetten başka bir şey değildir. İstanbul hükumeti bu esas­ ları yerleştirmeğe muvaffak olmak için bütün mazlum beşeriyyetin düşmanları olan kapitalist müttefik devletlerle birleşmek, bütün mevcudiyetiyle onlara istinad etmekten çekinmeyen ve halkı birbi­ rine kırdırmaktan memleketi en adi düşmanlara çiğnetmekten zevk alan şerefsiz, haysiyetsiz ve hatta vicdansız bir kütleden baş­ ka bir şey olamaz. Mustafa Kemal Paşa tarafından vücuda getirilen kuvay-ı milliy­ ye hükumetine gelince: saray hükumetinin aldığı bu korkunç vaz'iy­ yed üzerine memleket dahilindeki milliyetperverler memleketin de­ mokratik burjuva sınıfına istinaden müsarün-ileyhin etrafına topla339


narak Anadolu'nun İstanbul hükumetine karşı olan milli kıyamını

ve

fevka' l -ade bir hükumet teşkili maksadıyla milletin bütün işlerine vaz'i'l-yed Büyük Millet Meclisi'ni meydana getirdiler. Uzun ve ezici bir harbden çıkan Anadolu bu vaz' iyed karşısın­ da ne yapacağını şaşırmış ve bitab bir halde bulunmuş olduğundan bu yorgun halkı canlandırmak ve onlara yeni bir ruh vermek ve bi'lhassa istinad noktası ira'e ederek kuvve-i maneviyyeyi yükselt­ mek kab ediyordu. Kuvay-ı Milliyye hükumeti bunu da bulmakta güçlük çekmedi. Beynel-milel kapitale düşman olduğunu, kapitalist hükumet­ leri yıkmağa ve bütün dünyada içtimai inkılabı yapmağa 'azmetti­ ğini her tarafa i'lan eden ve alem-i İslama da müzahereti va' ad ey­ leyen Rus Sovyet hükumetini bir istinadgah olarak halka gösterdi­ ler. Hatta bir müddet sonra resmi beyannamelerle Rus Sovyet hü­ kumetiyle ittifak olunduğunu ve bunlardan para, top, silah ve hat­ ta asker geleceğini bile i'lan ettiler. Fakat burjuva elinde bulunan bu hükumet de iğfal siyasetini elden bırakmadı. Burjuvaların taht-ı te' slrinde milliyetperverlikten uzaklaşamadığı gibi Rusya' daki cere­ yanı da alkışlamaktan fariğ olamadı. Milliyetperverlikten ayrıla­ madığını aylardan beri eski idareyi muhafaza etmekle ve bi' l -has­ sa komünizm cereyanlarına fiili müdahalelerle isbat ettiği gibi iğfal siyasetini elden bırakmadığı da Rusya Sovyet hükumetine ve hatta Üçüncü Beyne'l-milel Kongreye maskeli milliyetperver siyasetçile­ ri murahhas olarak göndermekle isbat etti. Hülasa: Yukarıda zikrolunan hakayıka ictinad ederek Türkiye Komünist Partisi vaziyet-i hazırada: bir tarafa müstebit diğer taraf­ ta muğfil iki manzume-i siyasiyyenin mevcut ve hüküm-ferma ol­ duğuna, daha açık bir tabir ile bir tarafta İngiliz siyasetine alet olan Hürriyet ve İtilafçılar, diğer tarafta halk için onlardan hiç farkı ol­ mayan ve fakat maske ile meydana çıkan eski İttihatçılar olduğuna 340


kana' at ve bu kana' ati resmen i'lan ve her iki hükumetle hiçbir ala­ kası olmadığını beyan eder. Cihan inkılabının bir ordusu olarak kı­ zıl bayrak altında bütün dünyadaki komünist arkadaşlarıyla bera­ ber çalışmayı en mukaddes bir vecibe-i zimmet sayan Türkiye Ko­ münist Paritisi meslektaşlarını hürmet ve samimiyetle selamlama­ yı bir şeref addeylar ve onların muvaffakiyyetlerini kendi muvffa­ kiyyeti olarak telakki eyler. Yaşasın beyne' l -milel içtimai inkıl'ab. Türkiye Komünist Parti si Merkez- i 'Umumi

341


71) 1 978. T.İ. T.E nst . Arşivi. K. 24, F. (30

.. ...

� .. .

342

. ··--�. .

... �

..·.:.•

:·.· t

J" _..

·


Baku' de müteşekkil Türkiye Komünist Fırkası Hey'et-i / Mer­ keziyyesi . . . . vazifeye fi'ilen icray-ı fa'aliyet / etmek üzere Mustafa Subhi yoldaş ile Edhem Nejad / ve diğer üç refikleri elyevm

Kars'da bulunmakda ve bu hey'ete ! a'id ikinci bir kafile de Ba­

kfı' dan Kars' a / gelmekdedir. Trabzon' da sahillerimize on üç / ki­

şinin gelmek üzere bulunduğu haber alındı. Mustafa Subhi / ve rü­ fekasının Ankara'ya gönderilmemesi arzusu / Büyük Millet Mecli­

si İstifa (?) ve Hariciye Vekaleti'nin makam-ı / tenavür-i 'alisine

tebliğ buyurulmuşdur. Hükumeti sizin arzusu dahilinde / ef" al-i

icabına tevessül edileceği tabii bulunmakla beraber Mustafa / Sub­ hi ve teşkilatın . . . Memleket dahilinde deniz / önündeki bir mıntı­ kada bulundurulması veya büsbütün haric / gönderilmesi ve bu iki hale nazaran mezkur teşkilat hakkında ne yolda hareket olun­ ması muvaffak olacağına da'ir "mütala'at-ı kıymetd'aruneyi / istif­ sar etmek ve bi' l -vesile Albayrak gazetesinin / bi'lhassa son neşri­ yatı halkcılığa (?) karşı Erzurum ahvalindeki / cereyan-ı efkarın

derece ve mahiyyeti hakkındaki ma'luınat-ı / 'alileri rica eylemeyi münasib gördüm. .. , / iş'arı ricasıyla te'yid-i ... eylerim. (Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Arşivi. K. 24, F. (3071) 1 978).

343


T.İ.T.Enst. Arşivi. K. 24, F. (3094) 1 999

:

.:: �� )..t_ �� _;<; �_;� f(' J� -.;'· i· '-""' ��-� r

.(j.j

�-;-- ��'

ti.. ,y:: \Ji-t�: ,,:j... :.�f_ -:·

-._#��i:=:a fu�\.-:�..; ., .,

... �

. ... .-:.. _ .:.

. . . ..... . . - - -··-·· · ·· · · ·.····

344

_,.......,_


No. 8

Karargah 23. 1 1 . 37

Erzurum Vilayetine, 1 - Savet memaiikinde ve Türkiye' deki Türk komünistleri teşkilatı ve fa'aliyetleri / hakkındaki istihbarat aşağıdadır. Sıhhati tahkim ediliyor. / A - Türkiyeli Süleyman Nuri kendi riyasetinde olarak Moskova'da / Türk Komünist Partisi teşkil etmiştir. Batura' da bulunan. / Kayserili İsmail Hak­ kı ve Baku'deki Tatar 'Alimof, Süleyman Nuri'nin re'is / olmasına muha­ lifdirler ... / B - Baku, Nehcivan ve Gümrü'de birer Türk Komünist bürola­ rı te'sis / etmişlerdir. Kırım'da, Odessa'da da te'sis edeceklerdir. / Bu bü­ rolar Türkiye' de komünist teşkilatını takviye ve bu teşkilat ile / irtibat ve muhabere vücuda getirmeğe çalışacaklardıir. / C - Trabzon, Sivas, Kayse­ ri, Erzurum' da ve henüz öğrenilmeyen / diğer bir mahallde komünist teş­ kilatı yapmağa ve bu teşkilat ile Batum ve / Tiflis arasında muhabereye ça­ lışmakdadırlar. / H- Türkiye'ye yeniden altmış kadar komünist göndere­ ceklerdir. / Hı -Resmi, ve gayriresmi surette gönderdikleri eşhas ile Trab­ zon partisini (?) / ta'yin etmişlerdir. / D - Kayserili İsmail Hakkı 18.1 0.37'de Batum'dan Tiflis'e gelerek Rus Mihali / Legran ve Kafkas ko­ münist bürosuyla gorüşdükden sonra 'avdet etmişler / bu görüşmelerde İsmail Hakkı Legran'a, Komünist büroyla Süleyman Nuri'nin / Salih Ze­ ki'nin ancak Baku' de Merkez bürolar teşkil ve idare ile iktifa / ederek ken­ di hareketlerine karışmamalarını ve kendisi Batın' da müstakil / çalışmak istediğini ve Türkiye'de çalışmak ancak müsa'ade ... bulunduğunu / bil­ dirmiştir. / 2 - Koaünistlerin Türkiye dahilinde ... meydan vermemek / üzere üzere müyakkız bulunulması ve her hareketlerinden haberdar olunarak cebheye ma'!Umat i' tasının rica ederim. 3- Cebhe mıntıkısasına ve beray-ı ma'lumat Erkan-ı Harbiye-i 'Umu­ miyye riyabetine . . . 20. 1 1 . tarihli ve . . . Şark Cebhesi Kumandam Kazım Karabekir (Türk İnkılab Tarihi Enstitüsü Arşivi. K. 24, F. 1999 (3094)) 345


TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ UMUMI NİZAMNAMESİ 1-

Bütün beşeriyete refah ve saadet temin edecek olan

cihan inkılabının Türkiye' de bir an evvel husfıl-pezir olması­ nı te' min ve sosyalizmi te'sis için Türkiye'de bir komünist yani Bolşevik partisi teşekkül etmişdir. 2-

TKP kapitalizm ve emperyalizm tegallübünden bü­

tün mazlum milletlerin ve sınıfların kurtulması için bütün kuvvetiyle mücadele edecektir.

3-

Usfıl-i idare meselesinde Türkiye Bolşevikleri Rusya

şura teşkilatının esaslarını kabfıl eder. 4-

Türkiye Bolşevikleri köy, nahiye, kaza, sancak ve

merkez şilraları vasıtasıyla cemiyet hayatında hakiki bir halk hükumet-i cumhuriyyesini vücuda getirecek ve sosyalizmi yerleştirinceye kadar fıkara-ı kasibeden müteşekkil olan bu şilraların diktatörlüğünü vaz' eder. 5-

Türkiye Bolşevikleri şura hükumetlerinin intihabatın­

da şimdilik burjuva ve mütegallibe sınıfını hakk-ı intiabeden mahrum eder. 6- Türkiye Bolşevikleri bu mücadelesinde muvaffak ol­ mak ve bütün beşeriyete hizmet etmek için her memlekette­ ki komünist sosyalist teşkilatlarıyla sıkı bir ittifak akd ederek onlarla birlikte hareket eder ve Ü çüncü Enternasyonale mer­ buttur. 7-

Türkiye Bolşevikleri harp ve askerliği ve bunlardan

mütevellid bütün müsavatsızlıkları ve haksızlıkları redd ederler. Muharebe ve mücadeleyi ancak militarizm ve em­ peryalizmi imha edinceye kadar meşru görebilirler. 8- İctimai inkılab neticesinde dünyada sosyalizm yerle­ şinceye kadar muvakkat bir inkılab ordusu teşkil olunur. 346


9-

Türkiye Bolşevikleri arazi, bankalar, fabrika lar, tica­

rethaneler, mebani, demiryollar, vapurlar ve'l-hasıl bütün servet ve sanayi' menba'larını kamilen millileştirir ve yani milletin müşterek malı bilir. Bina' en- 'aleyh temellük-i şahsiy­ yeyi ilga eder. Ve hasılat ve servet-i 'umumiyyeden' umum halk maddi ve manevi kabiliyetlerine göre çalışmak şartıyla seyyanen müstefid olur. 1 0- Harici ticaret ve mübadele kamilen hükumetin yedd­ i inhisarındadır. Dahilde ise kooperatifler tamamen teşekkül etdikden derhal serbeti-i ticaret lagv olunur. 1 1 - Müvellid-i servet olmayan ziynet ve istihlakat eşya­ sından herkeste mevcudiyeti zaruri olan miktardan fazlasına vaz'iyyed olunur. 1 2- Aceze, ihtiyar, ma'lt11 ve hasta olanlar servet-i 'umu­ miyyeden seyyanen müstefid olurlar. 1 3- Türkiye Komünistleri sinn-i bült1ğa erişen her ferd için yevmiye-i vasati sekiz saat çalışmayı mecburiyyet altına alır. Şerh: (Elif) Hamile kadınlar vaz ü hamiden altı ha fta ev­ velden altı hafta sonraya kadar çalışmazlar (Be) Küçük çocuklar imkan hasıl oldukça süt nine ve mü­ rebbiyeler altında bakılacağı gibi (4'ten 8'e) kadar olanlar da yuvalarda, çocuk bahçelerinde terbiye göreceklerdir. (Cim) Şimdilik 8 yaşından 14 yaşına kadar olan bütün ço­ cuklar meccani ve imkan dahilinde leyll olarak mecburi tah­ sil görmeleri ve ileride bunun 6-1 6 yaşına kadar olanlara teş­ milini ve ma'arif-i 'umumiyye için gaye ittihaz eder. (Dal) 1 4'ten 1 8 yaşına kadar olan gençler ve ma'den ocak­ larında ve diğer hidenat-ı şek'adı olanlar yevmiye altı sa'at ve hafif hizmetlerde olanlar yevmiye azami on sa' at çalışırlar. (Ha) A li tahsil mecburi olmamakla beraber herkes için meccanidir. Bundan ma'ada boş sa'atlerde okuyup yazmak 347


öğrenmek için büyüklere mahsus gece mektebleri, umumi kütüphaneler, sinema ve müzehaneler vücuda getirilecektir. 14. Türkiye Komünistleri dini hükfımetden ayırır ve di­ nin serbestiyet-i kamilesini tanır ve hiç kimsenin vicdanına ta' arruz etmez. Serbest-i vicdan ilan eder. 15. Türkiye Komünistleri milletlerin serbesti-i inkişafını tanır ve her milletin mukadderatını ta'yin meselesini o mille­ te tevdi' eder. 1 6. Türkiye Bolşevikleri eski mahkemeleri lağv eder. Yal­ nız muvakkat bir zaman için inkılab mahkemeleri te'sis eder. İ leride telif-i beyn mahkemeleriyle iktifa eder. 1 7- İdam cezasını ancak irtica' taraftarlarına karşı meşru' bir mukabele olarak tatbik ederler. Diğer hususlarda idam ce­ zası mülgadır. 18. Türkiye Bolşevikleri sosyalistliği kabı'.'ıl eden diğer milletler ile Türkiye arasında 'ale'l-usı'.'ıl siyasi hudud ve gümrük mu'amelatını lağv ederler. 1 9- Türkiye Bolşevikleri memlekete yükletilen bi' l­ 'umum borçları ve bütün 'uhud ve şürı'.'ıtu ke'en-lem yekun' add ederler. Ve Türkiye toprağında hiçbir mıntıka-ı nüfı'.'ız ta­ nımazlar. 20- Bidayet-i inkılabda bi'l-vasıta vergiler mülgadır. Di­ ğerleri de kazanç vergisi olarak tenasüb-i hendesi-i müteza­ yide usı'.'ılünce alınır. İcabında tazminat namı altında burjuva sınıfından yeniden bir vergi de alınabilir. Bü tün bu tedabir bi't-tabi'i paranın kalktığı güne kadar devam eder. 21- Etıbba' hükumetin me'murları olub hastalan mecca­ nen mu'3ayene ve tedaviye mecburdurlar. Bütün hastaneler ve eczaneler herkes için meccanen hizmet görecekdir. 22- Türkiye Bolşevikleri yalnız elinin veya fikrinin emeği olarak yaşayan köylü, rençber, 'amele, me'mur ve hademe gi348


bi beşeriyetin hakiki fıkara-ı kasibesini partinin en sağlam ta­ rafdar ve 'anasırı olarak tanır. 23- Türkiye Bolşevikleri uslıl-i idare ve ictima'i teşkilatta yıkılması zaruri olacak olan eski zihniyyetlerin, i'tikadat-ı ba­ tılanın 'aleyhinde yapılacak fikri münakaşalarda açıktan açı­ ğa kemal-i cesaretle hareket etmeyi vecibeden bilir. İ dari ve siyasi her türlü gizli saklı ve entrikalı işlerden ve . . . . . . hareket etmekten nefret eder. Ve halka hakikatları açıktan açığa söylemekden kat'iyyen çekinmez. 24- Sosyalist Bolşevik Partisine hizmet maksadıyla irşa­ dat yapan arkadaşlar hakkında herhangi bir tarzda yapılacak takibat ve tecavüzata karşı bütün mensubin müdafa'a ve mu­ kabelede bulunmayı kendisine bir vecibe-i zati bilir . . . 25- Türkiye Komünist Partisi Moskova' da mün' akid Ü ( çüncü Enternasyonal)in Baku kongresinin kararları vasıl oluncaya kadar şu mezkur esaslar dahilinde halkı tenvir ve irşad etmeğe devam eder. Türkiye Komünist Partisi Merkez-i 'Umumisi Ankara, Haziran 1 920

349


T.İ.T.Enst. Arşivi. K. 24, F. (3344) 221 3

�f�li1131 ��J1 ·::�ıj�j,j�:;�-;; ;'S� : .. ..:...»� W�.. .i> /� �- �J /� ,..:,.-...;· � � \; #.?_�A·:(� .... �f �...·t:..,: .,..;. ı; ,,.,......... �;; ,,,>$'.:o �';,_j �

;.i)?., ;__� ���:i» �� ��� ;�·� .;;.; J�.·

._,.; .$ � �,;.. �.. ;� J�·.J.p: :;,; v .,.,.F � � ( • ,, .. . , � •• . lı.. ..: 'it .. � ', ' .. • , .. ., ,,. · J "'=AA-')( � ..... v..- •. .�� �- �-�� ._,,, ;JP � L� · .� �·J"r, :;.. ("'!:/� �'i' ��t \..i �.:..-.v-·�- ıl';j.�

��:;J:· ���:,,_ .� �<� � ,u_.1- � w.;;,

....

:.

.

.

.:

/.

. ),-f.. d�v··.

;t,; -r-...� . ·:0 �;.,;.. :.,.;..f,ı,;.µ;,,�,, ....:... �,,;;...;.

f!��g;ı�.� ' .11,.;.,,.;,>->-�.F=.' ,.�/11,.J.�,,;.�.

350

� .�.. A: •_:.-�;>:'.-: · : -: :.


3 . . 337

Numara /331

Erzurum Valisi Hamdi Beyendiye, c.2 . . 337 şifreye Mustafa Subhi ve teşkilatı hakkında ka­

na'a time mutabık olan/mütala'at-ı 'ali (1, v, r, h, h, c, h, l, k, r, v, t, n, c, l, d, h, k, r, ') bu slıretle numa-ileyhin memleketde hiçbir kıymet ve nüffıza / malik olmadığı kana' atini Ruslara vermek fırsatı da elde edilmiş ve haricde / devam-ı mesa'isi hakkında dahi kadr ve kıymeti büsbütün tenzil ve ıskat edil­ miş olacakdır. / Ancak yapılacak teşebbüsat ve icraatın ko­ münist 'alemi ile bir temas ve münasebet / te'sis etmiş olan Mustafa Subhi ve rüfekasının hudud haricine çıkarılmasında / bi'l-hassa Ruslar nezdinde bir su-i te'sir ve te'vile imkan hasıl edememesi için / memleketdeki halk cereyan ve efkarı­ nın doğrudan doğruya memleket inkılabına muzır telakki / edilen Mustafa Subhi ve refükatindekilerin şahsiyetleri üze­ rinde gösterilmesini ve bu / hususdaki tezahürat ve teşebbü­ satın komünizm inkılab 'alemini okşayacak / bir tarzda ida­ resine imtina olunmasını ha'iz-i ehemmiyet görüyorum. Bu­ na nazaran Mustafa / Subhi ve rüfekasının hudud haricine çıkarılmasında ber-vech-i ati bir tertibin icrası / münasib gö­ rülmekdedir. Muma-ileyh ve rüfekasının Erzurum' a muvasaletleri gü­ nünden i'tibaren gerek gazete neşriyatı ve gerekse / halkın münasib tezahürat ve tazyikat ile daha içerilere seyahatin ve memleketde / kalmak ve çalışmaklığın kabil olmayacağı hakkından kendilerine de lazım gelen te'sirat / hasıl ediliyor. Bu vaz'iyyetde halkı tatmin ve memleketdeki vahdet ve sü­ kuneti / muhafaza için hudud haricine çıkması lüzumuna da'ir münasib tebligat icab ederse / resmi ta'kibat ifa olunur. Hudud haricine çıkarılmaları için arzu ederlerse / Trab351


zon' dan dahi gidebilirler. Şu halde yoldaki mevaki' de ve Trabzon'da da / 'aynı tezahüratın yapılması Erzurumun ha­ reketini takviye ve tevhid edilmesi muvafıkdır. / Bi'l-hassa Trabzon'da Bolşeviklerin gözü önünde tezahürat-ı mezkfıre­ den / matlub vechle idare edilmesi ve Bolşeviklik 'aleyhin­ den ziyade işbu şahısların / hakkında olduğunun izharını münasib buluyorum. Ü çüncü Enternasyonale / tabi'iyyet (n,

1, s, a, la, n) imiş bir komünist olan Mustafa / Subhi ve rüfe­

kasının memleketden ihrac vesilesinin haric komünizm 'ale­ minde / mucib-i inkisar ve tenkid olmaması için de ihrac te­ şebbüsatını müte'akib / Mustafa Subhi ve rüfekasının halk nazarında şahsen maznuniyyetlerine ve memleketde / sü­ kun ve vahdetin lüzum-ı muhafazasına mebni halkın muta­ lebetini ifa / hususundaki mecburiyyetden bahs-i resmi bir beyannamenin de neşr ve i'lanı musib / bir tedbir olacağını ' arz eylerim. Şark Cebhesi Kumandanı Kazım Karabekir ba-emr-i vilayet-penahi hıfz edilmişdir. (Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Arşivi. K. 24. F. (3344). 2213)

352


ASİ ETEM VE KARDEŞLERİYLE AYAKLANMAYA KATILANLAR HAKKINDA ANKARA İSTİKLA.L MAH­ KESİNCE VERİLEN KARAR (T.C.B.M.M Arşivi. İ stiklal Mahkemesi, T-2 Dosya 27-4) Karar No. 576 Tefsilatı sonradan tanzim edilecek i'Ianda mufasalan gösterileceği vechile Türkiye Büyük Millet Meclisi Hüküme­ ti'ni devirerek milleti arzusu hilafına bir hükumet te'sisine sa'yi olarak cürümden maznun-ı 'aleyhim künyeleri balada mufassalan muharrer meznunlardan sabık Kuvay-ı Seyyare sabıkı Reşid ve mezkur biraderi Tevfik ve kaza biraderi Saru­ han Meb'us-ı sabıkı Reşid ve mezkur Kuvay-ı Seyyare'den İzmirli Yüzbaşı Etem, Jandarma Yüzbaşısı Sami, Erkan-ı Harb Yüzbaşısı Halil, Kütahya polis me'murlarından Artvin, Kuvay-ı Seyyare müfreze kumandanlarından Manyas'lı Şev­ ket ve Çerkez Ahmed Ağa ve İ htiyat Mülazımı Reşad, Kütah­ ya mıntıka kumandan-ı sabıkı Binbaşı Abdullah ve Mülkiye kaymakamlarından Ömer Lütfi'nin müsellehan taklib-i hü­ kumet cürmümü irtikab ile düşman tarafına firarları anlaşıl­ masına bina' en cümlesinin gıyaben idamlarına ve emval-ı menkı1le ve gayri menkı1lelerinin canib-i hükumetten haciz ve idaresine, hafi komünist partisi teşkili suretiyle yine tak­ lib-i hükumet cürmünü irtikab teşebüsünde bulundukları anlaşılan Tokat mebusu Nazım Bey'in mebde' -i tevkifi olan 12 Nisan 337 tarihinden; Baytar Binbaşı Hacıoğlu Salih Efen­ di'nin mebde' -i tevkifi olan 353


11 Kanun-ı sanı 337 tarihinden ve Matbu'at ve İstihbarat Müdüriyeti memurlarından Ziynetullah Nevşirvan'ın meb­ de'-i tevkifi olan 27 Kanun-ı sani 37'den bi'l-i' tibar Kanun-i ceza-i Umuminin 46'ncı maddesinin delaletiyle Hıyanet-i Va­ taniyye Kanunun ikinci maddesi mucibince on beşer sene müddetle küreğe vaz'larına ve Salih Efendi'nin meslek-i ase­ riyyeden tardına ve hudud harici bulunan Şerif Mana tov'un da keza gıyaben 15 sene müddetle küreğe vaz'ına kavli ve tahriri surette hıyanet-i vataniyye cürmünü irtikab eden 23 Kanun-ı sani 337 tarihinden beri mevklıf Yeni Dünya· Gazete­ si muharriri Nizameddin ve 15 Kanun-ı sani tarihinden beri mevkuf Berham Lütfi ve 8 Kanun-ı sani tarihinden beri mev­ kuf Mustafa Nlıri Abdülkadir, Hilmi ve Ahmet' in beşer, Beh­ ram Lütfi, Mustafa Nuri'nin üçer, Nizameddin'in 8 sene müddetle Hıyanet-i Va taniyye Kanununun üçüncü maddesi­ ne tevfikan küreğe vaz'larına ve Baytar Yüzbaşı Affan ile Ke­ nan Efendilerin hafi cem'iyyete intisab eyledikleri cürmün­ den dolayı meslek-i askeriyyeden tard ile mevklıf kaldıkları müddet kafi görülerek tahliyelerine ve maksad-ı millinin is­ tihsaline değin hükumetin tensib edeceği bir halde ikametle­ rine, Yeni Dünya Gazetesi'nin sahib-i imtiyazıyla ser muhar­ riri Arif Oruç Efendi'nin keza mevkuf kaldığı müddet kafi görülerek hükumetin tensib edeceği bir mahalde ikametine ve d iğer mazmun-ı aleyhim Bursa mebusu Şeyh Servet Efen­ di ve Afyonkarahisar mebusu Mehmed Şükre Bey ile Kadı Ferit, Katip Nuri, Kemaleddin, hüsnü Vahid, Hizmetçi Meh­ met, Halid, Mustafa, Şükrü ve Sıtkı, Hüseyin, Nedim, Bahad­ din, Hoca Fevzi, Kazım, Osman Zeki ve Cemal Efendilerin adem-i mes'Uliyyetlerine ve sabık kuvay-ı Seyyare efradın­ dan Kayri'nin bera'atine, Nazım Bey'in cezasının Kayseri Hapishanesinde ve diğerlerinden Salih'in Kırşehir, Ziynetul354


lah'aın Niğde, Abdülkadir'in Çankırı, Bakkalı Ahmet'in Bo­ lu, Hilmi'nin Yozgat, Nizameddin'in Diyarbakır hapishane­ lerinde infaz-ı cezalarına ve işbu kararın Ankara Kumandan­ lığı ile İstinaf Müdde-i Umumiliğine, Kayseri, Kırşehir, Niğ­ de, Çankırı, Bolu, Yozgat, Diyarbakır, Müdde-i Umumilikle­ rine tebliğine, Arif Oruç ve Nizameddin hakkında ekseriyet­ le diğerleri hakkında, ittifakla karar verildi. 9 Mayıs 337. İmzalar İ hsan Kılıç Ali İ smail "Nizameddin ile Arif Oruç hakkındaki ceza azdır. Bunla­ rın on sene hapis edilmeleari (reyindeyim). Diğerleri hakkın­ da hüküm ve karara müşterekim. Elaziz Mebusu Hüseyin

355


,,,,

� ·�'

..

-

t

.

.

. ... �

t. ,,. ,Pv" /.''

... YJJ_,,>�-" .,/.

-

.•

,_.. ı,.. ->'

r .-;.),,v'(���...,...r�,.,�,,�� �;;1

� --�-'�''

v().1')

. J')j ;�� /�� r -'{ rljİ),;_ . l:'� .;.:;• < .,>> ' .;/71.1",�. ��./..>.- ,.,(ı . / .J,,. ••�...:: vı _.,;.ı,.. .,, .r: .. . .1-'J��.J(� J,/:h ./':/:.>• /; Y � .>'9..> :.V'� P.h. ;;.;.;, � . . �.:i.�).)/��?�7� /n �;, �/.)j./i, � �· �} � � :.),,• ·' :· � - : -=� -,1 ;J_,,; ,,) ,:.,:.. �;,� �.t .;� , ıJ ,;.ı.::, ,, ;.ı,, .,. /;,_, � _; ı.:?u .,. 4;�� \;�/. . . - .. . ... ....-:-/ : ,,,l):) tı.., �,.; /•/.1 ,.,.,; .J,.... v>vj• i·; � �w > J//.-İJ• � .. . . : ::_: . :1 .,._ . :. ,.,, � .:.._. ., .; # }���..;), "".! ,/» ,ı-V /gı J./J;,..;; ı ../J? �,1/.;, ; :J� -,,� .

.

·

,

....

\.)

.

-

..

. .· .

..

#

....,. J

.

,

..

.

·.·'!' . . : · ..

·

.

·· .

;

.

..

..,

.

·:. > . .

-

,,

.

.

a

.

...

. ,

.

• .

.

. ,.

t

.. '

...

:

·

.

4

:

.

:-. . ::_. ·

i: .,., ,;.

.

..

. .. •;

.

.:

'

. . · .

.

• :-·

:

...

· ·.

.

-� - : ·

'!''�};�> �'-j)K'.;J.�:i>z:_0! .şS./ ,�, ;�;�!, c:'>)ı��� �:�".'.:'Y•t•-";'' , ,;)� �'.J>?/..J,.v .;,Y/. ��� � .J?;.w � . wv ./.�:-1,;.k"S'� :(?P� ;.�).Ai.lc/-J"",.(':?'/ .��·v � � �ı .. \�i

356

/.

. ..

-;#'

/

.

.., \

�\

.

,,,

. .....

,,..,

• ..,

ı,..o

· .·


Ankara'dan / 2

.337.

Numara / 448

Erzurum valisi Hamid Beyefendiye, Erzurum' da icra-ı muhafaza-i mukaddesat ve Müdafa' a­ i Hukuk Cem'iyyeti namıyla yeniden bir cem'iyyet teşekkül etdiği ve cem'iyyetin maksad-ı teşekkül/ komünizm 'aleyhi­ ne propaganda yapılmakta olduğu her tarafa çekilen telgraf­ namelerden anlaşılmışdır. Bu telgrafnamelerin mütala'sıyla/ memleketde vasi' bir komünizm propagandası ve teşkilatı olduğu zehabı hasıl oluyor. Halbuki ne millet/ ve ne meclis ve ne hükümet böy­ le bir cereyana tarafdar olmamışdır. Ancak Rusya Sovyet Cumhuriyetiyle dostane/ ve hatta müttefik bir politika ta' kib etmek vaz'ıyyet-i hazıra-ı siyasiyyemize en muvafık ve en hayırlı bir yol olduğuna kana'at/ ederek meclis ve hükümet karar vermiş olduğundan Ruslar hakkında dost bir millet muamelesi icrası takarrür etmişdir. / bu mu' amele-i cemile­ karaneden gerek haricden ve gerek dahilden istifade ederek bu propagandaya kalkışanlar / olduğu muhakakdır. Milletin metin ve sebatlı evsaf-ı esasiyyesi böyle bir cereyana kapıl­ mağa mani' olduğu muhakkak ise de / son zamanlarda teş­ viş-i efkarı mucib olacağı mülahazasıyla böyle bed propa­ gandalara suret-i kat'iyyede/ mani' olacak tedabir ittihaz edilmişdir. Ancak Türkiye komünist ve halk iştirakıyyun na­ mıyle teşekkül eden fırkalar kendiliklerinden/

ta' til-i

mu'amelat etmişlerdir. Binaen-aleyh halkın bu cereyana kar. şı cem'iyyetler teşkili ile her tarafda ilka-ı telaş ve heyecan/ edecek mahiyetde telgraflar keşide etmesi doğru olamaz. Çünki her 'amel bir 'aksi 'amel ihzar ederken mutlaka / bir 357


sarsıntıyı mucib olu. Her tarafdan hükumetin aldığı istihba­ rat-ı mevsukaya nazaran bizi konferansa da'vet/ etmeğe İ n­ gilizlerin razı olması Şark politikamızın mü' essir inkişafının dahl-i 'azimi olduğu tahakkuk etmiş olmasına nazaran/ şim­ di dolayısıyla şark politikası 'aleyhine tevcih edebilecek böy­ le bir cereyanın pek muzır olacağı azade-i iştibahdır. / Bina­ en-aleyh zat-ı 'alilerince bu hususat nazar,ı dikkate alınarak cem'iyet-i mezkurenin bu slıretle neşriyyat ve teşvikatının/ ehemmiyet ve heyecanla tebliğine meydan verilmemesini hey' et-i vekile kararıyla rica ederim. Dahiliyye vekili namına 'Adnan

358


T.İ.T.Enst. Arşivi. K. 24, F. (3099) 2004

· ,,. � � /' .\ . 'ı; . .

.- _.:,.;:,._;__,

-� . - :

/.,

•'

�:: t....;:... � .,,.,

.i:,·j..

.. • ...�.,,• .......

· �·

��..�···:ji-r":-;:�:, . •.

<?{

Şark Cebhesi Kumandanlığından . . . olan 9 / 1 1 Ağustos 37 tarih ve 2023 numaralı şifre mahlUlüdür: C. 7 /8/37 ve 255 şifreye : "Sovyet"lerle mübadele edil­ mek üzere/ Vilayet-i 'alilerinden takriben hangi cinslerden ve ne kadar zahire sevki mümkün / görülmekdedir. Bu hu­ susdaki arzu tekalifiyle hakkındaki mukarreratın/ tatbikin­ den sonra da devam edebileceğinden yapılacak teşkilata esas/ olmak üzere iş'arbuyurulmasını rica ederim efendim. Şark Cebhesi Kumandanı Ferik Kazım Karabekir

(Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Arşivi. K. 24, F. (3099) 2004).

359


T.İ.T.Enst. Arşivi. K. 24, F. (3342) 2211

-� ' �;:�� ��-'t :·�-t._: .. .

....i

..

V

·

- -

··

;. ---"'-' - ; (�./'; -�

.

.;

_. ı

._

..,;. ; � --

..

'

.

'.

,

'

� 1

_.,.

. .. . ··-· . . •··

'

t

-.

-

. _t- ..

�t� ,;.:, ;:,. �•,.Ji �-�� �./ -J.;- �·- !· ·w·� :, /. ..:�� .... . ... -

, .·

, ·· -

�)1.J-" .,._

-> ,· _ ·

..

,;..

.

; ........ ·. �

···· · · :

-�

�· ·-

_:

..

., ;

'

.i.,>b- .., ,..:... : � --,- � ...; ·-· ,,) 'J·::�r·.-.:.;,;.,.'.; �):>.),.._,� v � � !,1.; j( �::.,.e_ ,•( ;i/_ı . � �� µ> �/j,#- � · ei- ,.1.i .t'v� - �r . ;.,�. ; : · i:;;,: ·_ )}--� ;� � .!.- � �l 4 ·_:. -�. �-� ::.,;, · �-> -�:_, . Y�.,w·�.w� � - ,>�� . -i}� . · . . .--. ·_ .f.=.?- ;:.;.J_"·,ı . / &; - ; :,..,; · ı.:.. \ ıt;;'· -_,).11 -;� --:si"�- �)>;--x . . . �: -� ����·.;"y� . ,. >; ��::;�.i�� �:�� ; ·_ ı .. ; � • • .

1

;

--;.. ·_ ..

.

.

.

.

..�

.

·-·

.

:

.

1

.

.

.

·

�: . . ·� ü . '. .$.,, �-• �..... 1 V:.; ' ..... • · :--..... . > �- •

. .. J

- . - -·

·

�...

..... ı

· - ..

-

�..-

. "/'

. .

. .;

.

.

.,

.

...

-.· .

.

-

·

< : ·ı:ı

_ ___ ,

.

·

_. --�_

.t.- : ,,4..V .....,, :-y,..,c. : �- : . ..· ; , , ; :.�-'··. . : . : .. � . .J . ..i !.. �,.,- � -"";,,,;, . < ,._'-J . . . :· . : ,.----: (" . .;t L ..; . . : ",,.., ., . : ' ..:,, ı . • _; :�-: . �. . : L .,. . . �. . .: ;Jı - .� ..; I· ı

360

,

..

1

"'

__

..

• --

ı ...

..

. .. _

.

· ·

;

.

·. ,· · · � _ · , ::.,p L-' , ., ./ .

. .. .

___

� .

:

_, . _


Kars / 14. 1 337 Erzurum Vilayetine, Mustafa Subhi ve rüfekasına fazla bir tecavüze mahall ve­ rilmeyeceği hakkındaki / iş'ar-ı 'alllerinin tebliği üzerine muma-ileyh tertib etdiği yoldaşlarına / sekiz kişilik iki kafi­ leyi 14 . . . . 1337 sabahı Kars'dan Erzurum'a / müteveccihen tahrik ediyor. Bu kafilenin Erzurum'a muvasaleti haberinin / alınd ığını müte'akib kendisi de . . . arkadaşlarıyla Kars'dan Erzurum'a/ hareket edecektir. Mustafa Subhi birinci kademe ile Erzurum' da / hakkındaki cereyan ve tezahüratı yokla­ mak istediğinden ikinci/kademenin hareketine mani' esba­ bın tahaddüsüne meydan verelmemesi hususunu/ beray-ı hatıra 'arz ve muvasaletlerinin iş'arını rica ederim. Şark Cebhesi Kumandanı Kazım Karabekir

(Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Arşivi. K.24, P. (3342) 221 1 ).

361


T. İ.T.Enst. Arşivi. K. 24, F. (3106) 2009

-��

. (.\J / \ I . .. ..

> .

-

\"\

..

:

<!...V,ı . \ ) \.\,j

362

' -�

....

.

. .

.,;r..� : "-V .

.


Kars/ 1 6 . 1 .37 / 1 7. 1 37

Numara: 47

Erzurum Vilayetine, C. 16 Kanfın-ı sanı 337 ve 149 numaralı şifreye: Rusya pa­ rasıyla / memleketinize girerek menfa'at mukabilince çalış­ mak isteyen eşhasa karşı tabi'atiyle halkın hayatını / izhana ibraza muhalefet olunmaz. Fakat ahaliyle tarafınızdan vu­ ku'bulacak / tezahüratın komünistlik 'aleyhinde tecelli et­ memesi hükümetimizin . . . etdiği / siyaset ve menafi' -i milliy­ yemiz iktizasından olduğunu beray-ı hatıra arz ederim. Şark Cephesi Kumandanı Kazım Karabekir

(Türk-İnkılap Tarihi Enstitüsü Arşivi. K.24, F. (3106) 2009).

363


F. (3343) 221 2 T.İ.T.Enst. Arşivi. K. 24, .

__L. ..s "'-"" ) \,/ \\ �V / • / \�

364

\ J.�_,


Kars/ 1 1 . 1 . 37 / 12. 1 . 37 / Numara 12. Erzurum Vilayetine, Kars ve Erzurum' a gelecek olan Türk komünist fırkası Hey'eti' nin oraya muvaseletinde / halk tarafından merke­ be ters bindirilmek suretiyle dfıçar-ı mu'amele olacakları hakkında burada / bir şayi'a deveran etmektedir. Bugün Mustafa Subhi' de müraca' tla Erzurum tarikiyle / giderse ha­ karete uğrayacağından Tifüs tarikiyle gitmek arzusu göster­ di. / Muvaffak olmadığını, ve Erzurum tarikiyle giderek aha­ linin hayatını gözüyle görmesi/ veyahud büsbütün 'avdet etmesi ca'iz olmadığını söyledim. Halk doğrudan doğruya/ pek ziyade 'alakadar olmadığı böyle b i r hey'ete karşı izhar ve ibraz edeceği / hayat ve tarz-ı kabfılde bi't-tabi' serbest ol­ makla beraber beyne' l-milel bir hakkı ha'iz olan / mezkfır hey'etin merkebe bindirilmesi suretiyle bir hakarete ma'rfız kalması menafi' -i milliyyemize / muvafık olmayacağından efkar ve haya . . . . . memleketin mülayimane ve nazikane bir tarzda / kendilerine iblağını münasib görmekdeyim. Musta­ fa Subhi ba' zı arkadaşlarını yola / çıkarıyor, su-i kasde ma'rfız ve hakarete uğramayacağı hakkında zat-ı 'A linisden / te'minat gelmezse 'avdete karar veriyor. Şark Cebhesi Kumandanı cevab yazılmışdır / Kazım Karabekir

(Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Arşivi. K. 24, F. (3343) 221 2 365


. .

T.İ.T.Enst. Arşıvı. K. 24' F. (3075) 1 982

.

,.

,,. ,�

-

tV

.

::::;< �

<c. .

.. .

366

f '


Erzurum Valisi Hamdi Beyefendiye, c.

"

337 şifreye: Mustafa Subhi Efendi'nin / refakatin de

kaç kişi olduğunun onlarında / kendisiyle birlikde gön­ derilib gönderilmediğinin iş' arını / rica ederim. Tü rkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal

(Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Arşivi. K. 24, F. (3075) 1 982)

367



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.