ORHAN SEYFİ ORHON .
.
-ıııı '
MAARlf V[k'ILI
IASAN AU yjLJıCl[f il
SATIŞ MERKEZi: ISTANBUL, ANKARACADDESi No. 47 ÇINARALTi YAYINEVI Olkü
Ba11mevl.
lstanbul
- 1944
MAARiF VEKiLi HASAN Ali VÜCEL'E AÇIK MEKTUP
· ..
MAARiF VEKiLi Hasan Ali Yücel'e Açık Mektup Sayın Hasan
Ali
Ylicel,
Dört ayı geçiyor, Ankara'daki müessif nümayiş hôdisesinden sonra beni Veknlet emrine almr§tınız. Benim bu nümayişle ne alôkam vardı? lrkçı mıyim? Turancı mıyım? Gizli bir cemiyet mi kurmu§um? Hükumet aleyhtarı mıyım? anlıyamamıştım. li� kö§ede sinsi bir mücrim yakaladığınızi zannettiren bu kararıniz bütün gazetelere aksetti. Ecnebi matbuatına kadar g:tti. İstiyerek veya istemiyerek, fakat binnetice beni te§hir ettiniz. Hattô tevkif edildiğim §Oyiaları çıktı. Bazı dostlarım selômı bile kestJer. İşte, dört aydanberi beni
bu türlü şüpheler altında bulunduruyorsunu. İlkönce bunu, aleyhimdeki bazı isnatlara atfetmiştim. Hayretimi ancak bununla bir derece giderebildtın. Kirnbilir, neler söylım:ş olacaklar, ne ifti ralara
uğramr�ım? diyordum. Elbette, benim de dostlarım ve dii1monlanm
vardı. Hattô sizin gibi beni çok esk:den tanıyanların zihnini çelebilecek dü§ monlarım !. fa.kat ne çıkar? Ankara'daki nümayişle hiç bir alôkam olmadığı için bu isnatların bir kaç gün iç:nde bertaraf olacağına emindim. Üstelik teveccühünüze de güveniyordum. Öğünmek gibi olmasın, Vekil oluncıya kadar İdarelıanemiı:e uğramak nezaketini esirgemezdiniz.
Maarifçe veya Part,:ce
bir ı icamız �lursa yardım etmek arzusunu gösterirdiniz. lnkôr edecek değilim ya, Vekil olduktan sonra da Çınaraltı'nı himaye ett:niz. Bir müddet tahkika
tın ilerlemes_ini bekledim. Faka bundan hiç bir netice çıkmadı. Kalktım, kabahattmi araştırmak için Ankara'ya gittim. Partice beğe n lmiyen bir hareketim mi olmuştu? Hükumetçe bir suizan altında mıydım? Hayır, biiıtün mesele bir yazımın sizin tarafınızdan suitefsir edilmesinden ge liyordu. ( Çınaraltı) nın ilkbahar s°"ısındaki «İlkbahar ve gençlik» yazısının. Okum[Janların merokınt defetmek iç�n bu yazıyı buraya aynen alıyorum:
3
ilkbahar ve Gençlik ilkbaharla genç l iğ in arasında ne kadar yakınlık
ve benzerlik vardır.
He� ikisi de havaidir, heyecanlıdır, Kırıp 'Qi)kücüdür Bir hiç yüzünden kıya�
metler k oparan gençlerle, bir sağanağı karşılaştırın: Gök g ürlem eleri , şim şekler, fırtınalar, savrulan yaproklor , kırılan dallar, uçan ki rem i t l e r, yağmur,
dolu, sel Nihayet, toprağın üzerine fe yzini s aç an p orl ok b'r güneş ve bere ket l i bir balçık tabakası. Gençler de birrlenbire c oşar, bağ ı rır, her �eyi al t üst •..
etmek ister gibi g örünür.ler. Sonra·· yürekleri daha sof, doho temiz, daha
olgunlaşmış, ideallerini: ·doho çok sevmiş ve kav ra mış bir halde sükılnet bu lurlar. ilkbahar, görünüşü sever. Renkler, kokular, sesler.
.
Her ç içek tabiatte
bir 11ürnayişçidir. Asıl meyvosını verinceye kadar tü r lü renklere , kıy a fe tl ere; bürünür. Mese l ô
Bir elma veya portakal çiçeğinden o bol vitaminli, faydalı
mahsulü ümit e deb ıli r mis i n iz;ı Ger.ç ler de böyledir, Kah bobstil olurlar, kah
oşko tutulurlar, kah saçma bir ideoloj inin cazibesine takılırlar. Fakat bütün l
bu zikzaklardan sonra neticede temkini�, vakarlı, ciddi bir insan ortaya çıkar. Gençler i n durgunluğu, sins�i ği, se ssizliği ilkbaharın kurak gitmesi kadar teh
l ik elidir . · Ben, ne rüzgôr�ız, soğanaksız, g ök g ü rü ltüsüz b aha rı , ı�e c!e uysal, oportünist, polit i kac ı, sinsı gençliği severim. Genç b i raz dikbaşlı. biraz ôs
olmalıdır. Dağların hür havasına alışmış; boynuna tasma taktirrnak istemiyen bi r bozkurt gibi asil bir ruh. taşıyan gençlik... Çarçabuk heyecanlanan bir kalb. Dimdik durmak istiyeiı b�r baş. Şimşeklenen gözler,
. gerilmiye hazır
sinirler. Fakat bir ilkbaharın nasıl bir bereket ve olgunluk mevsim'rıe ulaşmasr şartsa, gençlerin
heyecanı,
dikb:ış!ı!ığı ve asil iği de böyledir.
seyrini değ'ıştiren büyük bahar fırtınaları, kasırgaları,
Mevsi m lerin
seylôpları bir kıtlık
tehlikesinden başka bir şey getirmez. Gençliğin di kbaşlılığ ı, ôsiliğ i de h akka, nizama, hürriyete, adalete, yurdun mım m�faotler�ne karş\ olmamalıdır.� Tam ters: ne
.
•
Bu yüksek, asil, güze l ş;eytere karşı duyulan ·fazla hassasiyet
0ı;ıu doğurmalıdır. Haksızlığın en küçüğüne bile tahammül edememek coşkun luğu. Milli menfaatlerimize karşı hiç bir mü sama h a göstermemek duygusu Sonsuz bir m1 11iyet aşkı...
..•
Benim dikboşlı. ôsi gençten kasdettiğim budur.
Yôni biz i m yapmak istediğimiz holde ya pa mad ığımız şeyler .. Boğlandığ:ıTıız o bin türlü kayıtlara, bin ç eşi t düş ü nc elere, bizden istenen haklara, hôc:ılı esiri ol duğ umuz zincirlere. karşı isyan,..
insan, bu serkeş ve ôsi tavırla haklı ve güzel olabilmek ıçiıı ,-<e, haya tının i�kboharındo, yani genç o!malı 1
Orh.an Seyfi ORHON .
4
Zo nnederim ki bu ya:z:ı, sade Türkiye gibi geniş bir hkir hürriyeti verilen b-ır memlekette değil, dünyanın +ıiç b«r yerinde, hürriyeti en çok tahdit eden
rejinılerin tıükü� sürdüğü yerlerde bile bir cürüm sayJama:z:. Bu yo:z:ı ne ah ôka, ne siyasete, ne rejime, ne de devletin yübek menfaatlerine ayk ır ı de
ğildir. öu yazıda Parti .prens'.plerinden h'ç birile, İnkılôpçılıkla, Cumhuriyet ç!likle, Hal�çıhkla, Devletçilikle, Lôi,klikle bir tezat görülemez.
Fakat yine hayır. ! Ben sizden çok da·ha insaflı davranacağım. Eğer bu ya.zıya dair size i.za+ıat verememiş olsaydım ve bununla sizi ikna edemeseydim, hassasiyetinizin son haddine ulaştığı o gün1erde bu satırlardaki bazı kelime ve tôbirlerden
tevehhuş ederek sinirlenmi� olmanızı kabul edecektim.
Bu se
beple, pek merhametsizce de olsa beni cezalanıdırmağa kalkmanızı büsbütün haksız bulmıyacaktım. Bu düşünceyle h.emen ziyaretinize koştum. Beni kabı.ıl etmek lıltfunda bulundunuz. Bentmle bir saate yakın konuşmak nezaket ve tahammülünü gösterdiniz. Sözlerime tamamen inanmış göııiindünü:z:.
Hattô
daha fazla bir şey yaphnı:z:: Ahlôkıriıdan, iyi niyetimden emin olduğunuzu söylediniz. Hatta daha fazla bir şey yaptınız: Teveccüh ve mu:habbetini:z:den de bahsettiniz. Hattô daha fa:z:la bir �ey yaptınız: Büyük bir ıstırap içinde beklediğim Çın.arattı abanelr'ni iki hafta sonra göndereceğinizi katiyen vô dettini:z:. Memnun, müsterih, mutmain, kı:ı:z:_ara uğradığım haksı:z:l:ğı fazilet ve ulüvvücenabınızın ne suretle telôfi ·edeceğini tasörlamaktan mahcup ay nldım. Günler, haftalar, aylar geçti, fakat yine hiç bir netice çıkmadı. Müsaadenizle, kendimi teıbriye edebilmem
için
bu i :z:o h at • �imdi bu,.oda
kısaca tekrarlıyacağım. Size demiştim ki: - Çınaraltı'nın yazılarını bir •hafta on gün tvVel hazırladiğımı:z:ı belki bilmiyorsunuz. An·kara'daki nümayişe da'r ilk gelen haberler, bazı genelerin hükumdi de memnun eder zannile milliyetpet"Verane bir takım taşkınlıklar yap tığı ıeklindeydi. Memleke.tin huzur ve sükuna muhtaç olduğu bir s:rada ben, bu monada da bu hareketi hoş bulmamıştım.
Onun için bu yazıda sarahaten
«mevs·mıerin seyrini değiştiren büyük bahar fırtınaları» nın «bir kıtlık tehJ.
kesinden ba�ka bir �ey getirmiyeceği» nden ıbahsetmi�tim. O nun içi•ı
<'gen<:
lerin dikba�lıhğı» nın «hakka, nizama, hürriy . ete, adalete, yurdun mılt � en faatlerine karşı -olmaması» nı söylem.§tim. Bence, bu hareket hükfıı11eti merr. nun edecek tarzda bile olsa lüzumsuzdu. Nerede kaldı ki tam bunun ak5ı !. Bu sayıdan sonraki
(Çınaraltıl n!n baş yazısını görüp görmediğinizi
sordum. Evet, gördüm. .., Dediniz. Fakat hakikaten bu yazıyı görmü� ve okumu�sanız benim hüsnü-·-
5
niyetimden nasıl ıüphe edebikliğini:zi bala onhyamıyorum. Onu lutfen bir daha göz-den geçirmenizi rica ediyorum:
19
Mayıs �utku ,;j
Bir milletin iyi talihini he r z aman yü ksek şahsında bulduğuınuz İsmet l rıônü, eşsiz b:ır furkip ve tahlil kudreti taşıyan hitabesile gençleıe' tutacağı yolu aydınlattı. Hiç kimsenin, onun kadar bu millete yol g ös term i ; e hakkı y9ktur. Vatansever ismet Jnönü, dipl.omat İsmet l nön ü, asker ve kurnandoP ismet İnönü, mütefekkir ve hat'ip ismet l nönü, devlet adamı ve Milli Şet ismet lnönü birbirinden daha üstün vasıflar taşıyor. Ona inanır ken, Türk millet:nin iç ferahlığını duyuyoruz, Disiplinli bir cemiyet olan Türkle r, f2� çocukça taşkınlıklar yapanlardan utanarak, o gün, bir babanın oğlu na vere bileceği öğütlerin en doğ rusun u ve en güzel i n i dinlediler. Türk gençliğin;.·ı vat'anseverliğine inanıyorum. Müvazenesiz lerin, de l i ler i n, şahsi ih t i ras sahip lerinin ne tesiri olabilir? En korkunç tehlike ve nifaklar içinde· b41e rloqr , yolu seçmek kabiliyet:nden mahrum ormıyan gençlik, kendisine en büyü:jünür apaydınlık gösterdiği i stikame tte yürüyecektir. Sanki bir harp ortasında d.c ğilmişiz gibi yurdumuzda emn iye t içinde yaşamamızı ancak o en büyüği.im\j_:.� bağlıl:ğımıza borçlu değil m:yiz? Milli bir devlet'e sahip olmak bahtiyarlığırı tat tığ ım ı z şu sırada, milli birliğimizi bozacak şahsi bir pol i t i ka takip eden lerin fi k irlerin i, ne şek i lde olursa olsu:: bir hiyane\ s11yorı?. Ben, zcnnediyorunı ki, bu kıratta adamlar aramızda ·.ciddi· taraftarlar bulamazlar.· Onlôıo kapılanlar da bu şahsi fikirlere değil, Anayasamızın pren�ip!eri11 r·c�rıre>t!ı: müdafaa ediyor sand:kları sözlere kapılm ı şlardı r . Bu nutkun a teşli ve ışıklı kelimeleri artık hiç kimsenin zıh-ı>ı:j� 'c'ei düde sevkedebi l ecek bir gölge bırakmamış!ır. Açıklık ve kat i y et i n ifadesi clocı bu hitabeden sonra hepimiz ne yapacağımız ı her zamankinden daha iyi on1ı yarak tam bir e mn iyet ve huzur içinde vazifelerimizle uğraşocağ:z. Birbirine karışacak fiki rl er V/i pren s i ple r kalıııamıştır. Bu nutkun yeniden ızalı ve tefsire muhtaç cümlesi yok t ur, Sınırlar kot�yetle çizilmiş, hedefler gösterilmiştir. Bu n ut k u n d:şında kalan taşkınlıklara a r tı k sadece h';:anet adı veri!sbil:r. Tü::... m i lliye tç i liğin i birbirine uymıvon bir kaç türlü mônada anlıyan!or tereddütle Hiç kimse bu aç:k ri n i bununla 'g iderdile r. Münakı:-.�o mevzuları bitm'şt'ir. ;xeıı�ip!P.rin üzer i nde i)tekini red ve-.. a itham eriern e z. 8ence, bu n utu kta asıl i .:; :nizi clolrlwan ferah da
bıırarl"w
rJel'yorf
Orhan Seyfi ORHON 6
Hemen llHtU ilôve edeyim ki ben, bunu yazdığım :zaman, ne (İlkbahar
ve
gençlik) yazısını suitelakki ettiğinj:zi duymuş, ne de Vekalet emrine alacağı
nızdan haberdar olmuştum. Bunu tamamile vicdanımın, kanaatimin sevkile yazdım. Şimdi bir dakika insafınıza müracaat edece'ğim: Beni vazifemdeki
kusurumdan dolayı cezalandı·rmadınız. Hayır! Aleyhimde hrç bir şikôyet veya bir müfett.'ş raporu yoktur. ( Çınaraltı) nı çıkard:ğım için de değil. Bu mec m�a milli kültürümüze 11izmet ediyor. Kolleksiyonları meydanda. Bütün. gayesi milli şuurumuzu uyand:rm(lktan ibaret. Böyle bir mecmua ç ;ka ra b ildiğ im için ift.har ederim.
Vekaletini:z de zaten bunun için bu m ecmua ya senelerden
beri �bonedir. Şu halde?. Evet, şu halde?. Sinirlerinizin bozulduğu bir
:z
amanda
bir yazımı nedense ters anladığınız için!. Meşh1r Defterdar hikayesini b:tirsiniz: Vaktile valinin biri maiyetine çok
sert, çok merhametsiz davranrr, kimse ile geçinemezmiş.
Pek id are11 , pek
uysol bir zatı maiyetine defterdar tayin etmişler. - Bu adamla ancak sen geç:nebilirsin! Demişler. Kalkıp gitırıiş. Vilciyete vardığının ertesi günü sabahleyin bir
.de bakmış ki, vali, birisini vilayet kapısına sallandırmış_ Sebebin.; sormuş: - Neye astırdınız? Katil miydi? Hı,rsız m ıydı? Haydut muydu? Neydi? Demiş. Vali, cevap verm.:ş:
- Hiç biri... Herif, gece rüyama girdi, beni korkuttu;
onun için astırdım!
Defterdar, ertesi günü erkenden pılıyı pırtıyı toplayıp lstanbulG kendini daratmış. Gelnce sorm u §lar : - - Yazık, bu işi sende m i yapamadın? Adamcağız: - Her işi yapabilirim amma, demiş,
rüyasına girmemek
elimden gelmez. Ben de memleketimin menfaatlerine, hükiimetim.:n arzularına,
Partinin
pııensiplerine göre her �eyi yapabilirdim amma, sinirlerinizin kıvamını tôyin edemezdim. Eski bir tôbirle: Keyfniz mütenahni mi, yoksa
mütenahna mı
nereden bileyim?. Bir adam, kendisine atfedilen bir cürmü yapmamış, onu yapmoğa teşeb büs
ve
t em ayü l de e�memiş,
t(lm tersine başkalarını 1bundon menetmeğe
çalı§m:ş .olur da y i n e o cü rümle cezalandırılırsa artık bundan kaçın'lama:ı:. Arnavudunki gibi «More, taksirat!» deyip geçmeli. Demek ki' b u da beni�
ka:ı:a ve kaderimmiş, Ba�ka türlü iza·ha imkôn var mıdır? . am edebilirsiniz? lrkçı mıy:m Beni neyle :tıfı · ? Asl a ! ( Çınaroltı) nın 6 Mart
1943 tarihli sayısında bunu ko�koca bir başlıkla ilôn ettim:
( Hayır, ırkçı
değilim! Olmadım ve olmam dci"H Bundan ötesi, bu cümleyi
merutiyetteki
7
ltürriyet fedaileri g bi §Dpkama y a :zdı r ; p sokak so k ak dolaşmaktı. Fakat i� ko%a ve kadere kalınca: Bir muhalif rüzg a r eser, §apkayı başımdan uçurur, yine ırkçı diye cezalanabilirdim. Benim ırkçı olmayışım bu fikrin
t.ari!ılerde beğenilrney:ıinden değildi.
o
O nada ırkçı m:?cmualar çıkıyordu. Bunu';'J>ir milliyetçilik tezahürü §ekl in de gör e nl e r de vardı. Benim ırkçılık aleyhtarlığım, bu fikrin Türk cemiyet:nin
ltünyesine, Türk milletinin birliğine aykırı oluıundandı. Irk nazariyesinin ilmi tarafın; dQşünmüyordum. Varsın, bu :ş le uğraıanlar lôb or atu arlard a araştır malarına devam etsinler. Irk, neleri intikal ettirir? Kandaki Kromozonların, jenlerin vazifeleri nedir? Bu nanriye bugün bu türlü, yarınki ke§iflerle de baıka türlü olabil r. Fakat millet bir realitedir, bunun mevcudiyetinden asl:ı
�üph e edilemez. Bence, yaşamak ve geli�mek istiyen bir millet ırkçı olamaz. Çünkü, o t erk tp edici bir kuvvettir. Bo�kalorını da kendisinden yapacaktır. lüyük bir millet olmak için oda tavşanları gibi hep kendimiz.den artmıyacağı:z. Türk diline, Türk kültürüne, Türk harsına, Türk vicdanına, yôni türk milliye tine intiba1c. eden herkes Türk olacaktır. Bu kabiliyetimiz.: kaybetmişsek yazık
çok yazık!. Bence, ancak milli terkibe girmemek istiyen küçük, mutaassıp azlıklar, küçük, mutaassıp kabileler ırkçılık yapabilir. mağa ça1balarlar, Bizimle� karışmak istemezler;
Kanlarını temir. tut
bizden kız alıp vermezrer.
Cemaat teşkilôtı yaparlar, mekteplerini, hastanelerini, ticarethanelerin·, m':;! :ıarl:klarını, yardım cemiyetlerini .ayırırlar. Topyekun bizim mutavassıt hayat seviyemiz'n dışında kalrlar. Servetleri kabileden kabileye geçer. lktısadi ha yatlarında bizi istismar etmeyi vicdanlarına aykırı bulmazlar. Bir gün, devlet 11kıntıya
ve tefılikeye
dü§er.
Bu cemaatlerin
servet
ve r e fah ına
�o
re yine pek hafif sayıkıcak bir varlık vergis: alınır. Bunu affe tm ezler. Kin
duyarlar. 1-lattô yabancı devletlerin müdahalesini isterler, tehditlere kadar varırlar. Kısacası, ırkçı olan hakikatte Türkçüler değil, bir türlü Türk olmak istemiyenlerdir.
Bu f.kirlerimi yalnız burada size kar§ı söylemiyorum. Ş im diy e kadar kac
clefa yazdım. lsıterseniz bir ikisini tekrarlayım:
«Milli hükômetin t'eşekkülünden sonra Türkiyede bir ırk rneseles. kolrno
mıştır,
Türkçüler, siyasi ı rkç ı l ı ğ ı son derece tehlikeli görürler ve onda miW
birli ği bozan bir nifak kokusu d uya rl a r
Bizimle ayn: dilden, ayni hars�c. Hic oyni dinden olan ve kendini Türk soyan herkes tereddütsüz Tür}tür. kimse kon soyarak, şecere yoklıyorak içi m izden birini «Türk değildir ı» diye .
bizden ayıramaz.»
«Türklerde hiç bir .
8
( Çınaroltı - 30 lkincikônun
zaman
ırk taassubu olmodıqırn
1943)
�öv!cr:'�'OI".
!Li::' '"
mıdır;
<Esa:ıueıüıı1Li::.c: gırenıerııı ıçerısirkieı ı bı, uu�uı ıce ı le :; ııı: O/ırrııışz;ı Ai ! e ,.:c::c�ı !L �ıı1ycruz. Çünkü her Tü�k ,yj dir. [>iz;ı(> ıçin İ)İr :;· kendisine Türk ciecir mı c!ver·ir, ,ınu bizden sayarız_»
var
Mıl ;i
• .
«Bı:: v.
:r::•.:
oyı·ıı dılci.,;;n, u;rıı
( Çınara lt ı
-- 11 Bir, nc:ikônun
J9.i:\ ı
dindeıı olonlor:ıı Tür�· o'ıYKF-ı �o.:':ı:· _:c:: ,.- :
ıubıi biı- :;.eı tosm vu: edeı•ıem.»
13 Şuba t 1943)
(Çınaraltı -
«Kendin: Çarıakkolede,
az b'zını �;o(a: Türk SO/Orok, bu ,-nıllet iÇ'11. cıaha ciüı• İ nönünde, Sokar:, cıda canını verıneğe ko�onlurı vücutlornıdokı
eıı
şehamet nişanlmile koilarnıdon tutup Türklükt\:-:n cJışarıva alınoğo
:k
fı&
kımt7 var;l» (Çınaraltı «Ben,
ırkçılığı ancak ılır:İ
bır ret'kık
fi
mevzuu olarak
Ma r t
19-Bl
to:ı.yll!"l;:ıı.
Gcı
:ı:.
du: ıçinde kaldıkça her ilim mese!esi g i bı ona karşı da saygı gosterırinı, Fokuı syasi bir şümule alınca ı r kç ı lığa bütün kuvvetım!e oleyhtar:nı. C:i"ı::Lij :ı:i!'c· min bugün icirı ondan onok
zarar
göreceğine
inanıyorum.» ( Çınaral t ı
--- 6
Mart
UJ4:P
«Türkler gibi asırlarca yabancılarla ihtilôt' etmiş bir millette soy ıernızliğı
a ramak, korumağa çalıştığımız milli birl iği bozan bir nifak mevzuu olur. Aile şeceresi tutmak ôde t imi z değildir. İçmizde üç batın ilerisini bilen yüzde koç
kişi çıkar::>» (Maskeler a�ğı l İnsaf ediniz; ben, bu Udrlerle nasıl ırkçı o'4bilirtnı? Turancı mıyım? Ne münasebet? ·tir defa, meırutiyetten bugüne kadar
başka barka �kle giren, bu sözden ne kastedildiğini pek de iyi anlıyamıyorum. Turancılık nedir? Turani asıldan olan milletleri bir bayrak altında, b"r devlet halinde birl�tirmek midir? Yôni, Türkleri, Finleri, Moğolları, Macarları, Bulgarları, hattô Esıkimoları, japonlarıı?. Bu sadece bir fantezidir. Üzerinde ciddiyetle konuıulmağ.a değmez. YokH «Pantürkizmı denen şey mi? Türk ulusuna dahil olan bütün Türk boylarını birleıtirmek midir? Güzel amma. nasıl olacak1 Mademki onlar, bize gelmiyor, gelemiyor; ıu halde gKlip
a
bu
Türk:y,
ıyerleri mi zaıptedecek? Şüphesiz pratlk usul budur. Oe.ıizden balık
avlar gibi bu Turancılıkla o�arı birer birer yakalayıp
Türkiyeye getirecek
değiliz ya ... Böyle bir fikrin tatbikatına girişmek için bir üçüne� dünya harbi açmal·yız. Ordıılarımızı
Orta Asyaya, Kafkasyaya, lrana, lraka _
_
Suriyeye,
lolkanlara, Tuna boyuna sevketmeliy�. Parlak bir dünya zaferi kazandıktan "sonra da bu fikrin tohakkuk edeceği ok ıüphelidir_ Çünkü btr çoklar�n·a
Ç
isimlerini bile doğru dürüst bi!med:ğimiz bu Türk boylarile; Yakutlarla, Kır gızlorla, Ö:zbeklerle, Baıkırtlarla, Nogaylorla, Kumuklarla... lbtr devlet halinde birleımek için aradaki coğrafi bolluklan, dil, ôdet, mi:zaç farklarını, bunlar dan bir kısmının ·h·ç bir :zaman bi:zimle bfrleımemiş, müstakil yaşamış olma. lanndon doğan ayrılıkları da ortadan 1'ald:rmanın
bir çaresini bulmaltyı:z.
Evvelce de söylediğim gibi «b:z Türkçültır, bu derece tmkansı:z olan şeyleri iıtiyecek kadar budala mıyı:z? ( 1) .» Hakikaten böyle bir fikrin tatıbikatına girişmek istiyen ,�nsanın ya samimi bir mec:zup, yahut da Türkiyenin hayatına lcasdetmek istiyen bir hain olması icabeder. Hele, bu :zamanda?. Ben, Türkçülüğün siyasi bir parti değil, ilmi, bedii, felsefi b'.r mektep olduğunu söylerken de, onun met (2)» im'ze
siyasi cephesini dam bir itimat ile milli hüku
bıraktığım!zı anlatırken de yine Turanciiık mı etmiş oluyo
:rum?. Allah suizannın bu derecesinden hepimi:zi muhafaza etsin!. Fakat, Türkçülüğün bir de Türk tarihine, Türk sanat ve medeniyetine, Türk it·m ve felsefesine, Türk diline, Tiirk edebiyatına dair bir anlayıı tar:zı vardır. Eğer buna «Turancılık� deniyorsa, Türkiye Cumhuriyeti Maarif Vekili ııfatile buna si:z cevaıp vermelisiniz. Çünkü, kabul ettiğin:z kitaplarla; .müf redat programlarile bunlar mekteplerd okutuluyor. Çocuklarımız, bi:zim Os manlı milleti değil, Anadoluda yerleşen
Oğuz Türkleri olduğumu:zu oradan
öğreniyorlar. Türk tar:h tezini bin ortaya atmadım.
Konuştuğumuz lisanın
osmanlıca değil, Türk dilinin Anadolu lehçesi o�duğunu da yine oradan öğre. niyorlar. Edebiyat tarihlerini de ben yazmadım. Türk milletinin, Türk medeni yetinin eskiliği, büyüklüğü, Türk sanat ve ôlbidelerin"n
güzelliği ve kıymeti de
benim şa·hsi fikrim değildir. Uluğ Beyinı Ali Kuşçunun büyük bir Türk r:yazi yecisi olduğu, Türk tasavvuf edebiyatının A:hmet kitaplarda vardır. Hattô toplu
bir bakış)
isimli
Yesevi ıle başlad[ğı yıne o
bizzat, sizin lcalem'nizden çıkan (Türk edebiyatına eseriniz de tıpatıp bu görüşü anlahyor. Şımdi,
bunların modası geçti, kaymağı al:ndı da tortusunun humarını çekmek bana
«ôleme verir kendi yutar salkımı!» derler. Fakat ben, böyle demiyeceğim. Sizi de ken dimle beraber müdafaa ederek; bunların siyasi Turancılıkla ·hiç bir alôkosı olmad:ğını, ( Tıürkçü!ük) dediğimiz ilm i, bedii, felsefi b:r mektebin sınırlorı içine girdiğini söyliyeceğim. işte, benim- anladığım Türkçülük de budur. Beni bugün ancak bununla muahaze edeb lirsiniz. Fakat, ne yapayım, ben bir defa
mı dü§tü? Bil'rsiniz. Türkçede biraz kabaca bir ata sözü vardır: talkını,
i 1)
Maskeler aşağı. S, 25.
121 (ıncrolt: 30 İ�irıc 10
ı.r�nı_,r' 194.�
samimiyetle inumııtm, dönemiyorum. Bu kanaatte Türk kültürünün her t.arafc. yayılmasını, yazı dilimizin bütün Türkler için bir edebi dit h.aline gelmesini, aramızdakt his ve fikir bağlarının da:ha kuvvetlenmesini istemek bana hiç aykırı gelmiyor. Belki, bir gün, Türk milliyetinin ba�ka bir sentezi yap!lır. Daha �imdtden, !bazılarının iddia ettikler: gibi, bizim Anadoluda te§ekkül eden ayrı bir millet olduğumuz ortaya konulur. Türk milli tarrhinin ( 1071) Malaz. gird zaferile b.a§ladığı, Türk dil ve edeb"yatının, yalnız Anadoluda konu§ulan Türk dil ve edebiyatı olduğu meydan::ı çıkardır. •Türk sanat eserlerinin, Türk mimarisinin Anadolu Türklerine hasredilmesi :calııedeceği isbot edilir. O za man dü§ünürüm, inanır ve milletime <!. faydalı bulursam bu fikirleri ıniidofoa etmeğe, neıretmeğe çalışırım. Amma, bunun da modası ge;ebil r, o sefer de başka bir maarif vekili beni bu yüzden kolumdan tutu,p atabilir. Yalnız, avamfiribône Turancılık polittkası yap!.yorsun diye itham edemez. Çünkü ·
bunun hiç sırası olmadığını, sadece hükumet:me güçlükler çıkaracağini, mil. !etime zarar getireceğini bilirim. Bu fikirlerimi de burada yalnız s1ze karşı söylemiyorum. Ş.imd:ye kadar kaç defa yazdım. isterseniz bir ikisini tekrarlayım: !. Tü rkç
«
ğ�: IC;::u
l\lcıs1!
•
b[i'.i
ül e
r
) Pantürkistmişler ı
Bunun
ham b'.r hayal olduğunu söyleme
.ar mı? Biz, as : bi� ::-,i!!et mônasile daha Türkiyede birle5errem:c;;z_
r
n
dlinvcc
T(jrt..,'e··
'.;ide�'?Ceğiz;ı»
(Çınaraltı --- No. 95; «Türkçül e r emperyolst '>lyasi h·ç bir ihtiras be s !
çül_üğüdür.
m ez : er
e
G ayesi hars birliğini
Bizim anladığımız Türkçülük bir hars
Türk
millettne yaymaktır. Siyasi
gelince· Türkçüler, onu tam bir iiimat'ile
:_ıc;leck işa rete
1943>
u zaktı r .. Türkçüler ne şahsi, ne
düşüncelerden m
Türk cephesine
W hük:'mete b1rnkırlar ve oradan
uymayı '�illi bir \'azife sayarlar.»
( Çınaraltı, 30 İlkkônun 1943)
«Bugün bize bütün Türkleriı1 yaşad ı ğı yerleri bağışlasalar anlarla
te .. iet hali nde birleşıTK:';::
feleri,
ttısovvu:
bır
edebilir miyiz! /\rc!"'lızdaki coğrafi me3a
kısmının hi� bir ;:"r.1crı T'..irkiye o!du(ıunu düşünm ez miyiz! Biz Tü· '.·. �;İ1('� Lııı
mizaç ve dil tar:�ıarını, bunlardan bir
ile birleşmemiş ayrı hükCmet!er derece imkônsız olan
şeyleri
;ı ist;vecd. kadar budala mıy:z »
(Maskeler G§ağıl
insaf ediniz, bu fikirlerle beni nasıl Turancılıkla itham edebilirsiniz? HükOmet aleyhtarı mıyım? Asla, asla!. Yalnız şunu da söyleyim ki benim hükumet aleyhtarı oJmayış:m, ne §İmdiye kadar .görclüğüm bunca lutuflar ve n"metlerden mahrum kahrım endi� ;İlldendir, ne de küçük bir öğretmen par11
psı sa y ı ldı ğım için kudret ve sclôhiyetinizden k o r k umdan. Zaten
s
ı k ı ntil ı,
mütevazı bir hayata alı§tım. Hatta, gariptir, bundan
bir nevi Hvk bile du yuy orum. lsted iği.m g·.bi dü§Ünmek ve yazmak ta kendimi tama·mile serbest saymaktayım. Eğer bir muhalefet fikri ta§ıSaydım, bunu meydana koymaktan en az ben korkardım. Çünkü yüzüme v urulacak ay ıplarım olmadığı gibi kay.. bedilecek .mü,him bir �e yi m de y ok ! . Bu tüzumsuz sözleri niçni mi söylüyorum? diyeceksiniz. Çünkü siz be n i a�ikôr bir töhmet altınd� b:r:ıktın:z. Menfi ruhlu bir adam, §Üpheli :bir ş :ı h ıs, bir <ifôsiki mahrum» yerine koydunuz. Kendimi lebriye edebilmem için vicdan ma k a da.r her �eyi ttp.:ıçık göste�meliyim. Hayır, hiç menfi ru:hlu bir insan değilim. tlenim neslim idadi sıralarında Namık Kemali gizli
ok
uya n son nesildir. Me�rutiyete bu heyecanla girdim .
Merkezi umumi ile hiç bir ili§iğim yokke n ittihat ve Terakki benim oldu. Ali Kemalle, Hüseyin Cahit arasındaki münakaşalarda nasıl Hüseyin Cahit taraf tarı kesildiğimi dü§ündük çe gülüyorum. Türkçenin tasfiyesi d ô vası ort�ya çıktı. Ben, bu dehada Türk m:lletinin büyük varlığının bir ışıgın: gördüm. Ziya. Gökalpe a§ıktım. Am.ma, tam mônasile plôtonik bir aşk. .Yeni Mecmuaya, haft alarca , ayla rca çolı§arak iki buçuk liraya hece viznile ş'irler yazıyo rdum . Çok sonraları bir gün tesadüfen bu mecmuanrn hesap pusulası gözüme ili�ti . Oradan kimlerin ne aldığın ı göre rek parmağım ağzımda "'.'kaldı. Ha rbi kayb et tik. Hayranlarım ortadan s !indiler. Meclisteki küçük k ôt ipliğ imi n açık maa�ile sürtmeğe bo§ladım� O s ıra da Ankoradaki bazı dostlarım beni hatırlayıp ça ğırd ılar. Fakat l sta nbulda sıkıntılar çeken bir ailenin bütün yükü üzerimde olduğu için gidemedim . Ailem bır:rkmadı. Anadoluya geçenle ri S irkeciye kadar tew. edip dönüyordum. Bir taraftan !Anadolu toprağı) nı yazıyordum:
Bir
gün olup kucağına ulaşsam,
Gözlerimden döks".!m sevinç yaşını. Sancağının gölgesinde dolaşsam,
Öpsem öoserrı tcorağını, Bir taraftan söğüyordum :
taşını
1
do elime geçirdiğim bir mecmua parças ında _/
Ali Kemale
Hain, beni söylei rne derununda neler var 1
istiklôl mücadelesin: nefes nefese takibettim. Milli za fe r kazanıldı. İs tanbula gi ren Refet P a§ay ı alkışlamaktan avuçlarım patladı . Lazan muahedesi. Sulh. Cumhuriyetin ilanı. l ntulô p ·hareketleri ... Hep ayni hey ecan, hep ayni plôtonik a§k !. Atotürkün ölümÜ• ne en sam imi mısralarla göz ya şlar ımı dök tüm. Milli Şefin Cum.tıurreis: seçili ş inde en sevinçli bayramımı y aptı m .. Bu sıra. do bi risi gelip bono deseydi ki: 12
- A, sakallı bebek, biraz: da etrafına bak, yanında seAden en o:z: iki nesil küçük olmıyan kimse kaldı mı? Hepsi b:r iş buldular, bir mevki sahibi oldular, maişetluini yoluna koydular. Sen, cebinde bir yüksek tahsil şahadet namesi sürtüp duruyorsun ! Bu gidişle halin ne olacak?
Bilmem, ne cevap verebil:rdim amma, yine şikôyetçi değildim. Pek sıkışık bir :z:amanımda (bir iş buluncıyo kadar... ) diye ilk memur maoşile öğretmen . olmuştum. Elimde sermayesiz külüstür bir kale.rn, memlekete bir hizmet san dığım (Çınaraltı) nı Ç!kormağa çabolıyarok did.şip duruyordum. işte, siz bu sırada ıbeni 'kolumdan tutup attınız! Hayır! Bu kadehi taşıran son damla değildir. Elimde kalan son ıey, o tertemiz: mazimi de olmak istediğin"z için bu satırları yazıyorum. Yoksa ben, her zaman, herkese, hatta size ka111 bile hayırho,hlıkla, itimat ile do. luyum!. Şimdi, niçin hükumet aleyhtarı olmadığımı söylyeyim: Çünkü ben, Türk milletinin hürriyet ve istiklôlini, Milli Şefin etrafında kuvvetli b"r hükumete bağlı görüyorum: Bu sırada hükumetin :z:a.afından kimlerin, ne şekilde :stifade edeceklerini az: çok tahmin edeb:lirim. Bu rejimin dayandığ1 hükumet diişr�rse, onun yerine benim dileklerimi ,gerçekleştiren bir başkası gelmiye c.ektir. Evet, Ankaradaki talebe nümayişi müess'.f bir hôdise §eklini aldı. Doğru! Fakat bir de bunun yerine solcuların ayaklanmasını tasavvur edin. O z:aman bunu mektep çocuklarınl a:z:arlıyorak yatıştırabilir miydiniz:? Her sami mi Türkçü gibi ben de, hükumetin muvaffakiyetlerini övmeyi, hükumeti koru. mayı, hükumetin nüfuz: ve itibarını arttırmayı milli bir vo:z:ife s-oyarım. Amma bunu samimiyetle, menfaatsiz, inanarak, hatta, ayni gayeye çevrilen samimi tenk'.dlerle yapmayı ... Yoksa guguklu saatteki !bebek gibi muayyen zamanlar da kutumdan çıkıp şarkımı söyliyerek değil!. Türk milletinin hôkimiyetini temsil eden, hürriyet ve istiklôlini koruyan, gelişmesine çalı§an, üstelik «Türkçüyüz!» diyen milli bir hükumete açık veya kapalı aleyhtarlık etmek benim ne aklımın alacağı, ne de vkdanımin kabul edeceği bir . şeydir. Bunu yuln!:z: size kar�ı söylemiyoıum. Kaç defo yazdım. İsterseniz bir ikisini burada tekrarlayım: «Düşününüz tıq
,
�·cır
Türk
Osmanlı İmparatorluğu yıkılıyor
Toprakloıını:z. ıst-lôyu
milleti esir edilmek isteniyor. Bu mil!eti kurtarmak istiyen bir
,__ahr.,rpan o··�cıyo �ık:vor. Mil!� rr'ücock'e l:<ı5lı.;o;-. ı:k ço'< kanlı savoşlcırcicm
sonra Türk milleh kurtuluyoc·. Bu ı.:.uruluyor.
$'"�in
e!)edi başkanlığında bir Halk "Portısı
Yenı de'llet, bu Partiye davonıvor. BııgCır1 bu devletin başında .llAıiJi· 13
Şefimiz
var. Hük ; meti n bcış:ncc ,�c: «Türküz, fürk;üyüz, her gün biraz doho
fazla T ürkçü olacağız.» di yen merd, cesur, Türkoğlu Türk bir Başvekil ! Nasıl,
halis bir Türkçü, siyasi faalıyetini bu Partinin dışına çıka m:ı Siyasi kud reti , ou Parti elinden alnıağa savos:r,
c.wı
pd
�ölamak,
dağıtmak ister;ı»
(Maskeler· a�ağri «Türk milleti uzun asırlardanberi bir yeni yıla bu kcdc!· isob�tii adım
larl a, bu derece güze! ümitlerle girmem:ştir.»
(Çınaraltı -«Devleti kuvvetlendirmek,
2
lkincikônıın 1943 ı
hük•}mete yardım etmek
n;d;i
vazif&ıı�iz
vıcdani borcu m uzken ona güçllik!er çı ka racak bir }'Ola nasıi sapabi!iriz;ı»
(Çınaraltı - 6 Mart 1943) «Saracoğlu hüki.:meti, Mılli Şefin direktifi altında
en
doğru, en şeretli
yolu seçmiş bulunuyor. Devlet gem isini mahirane manevralarla
en
telılikeii
mıntakadan zara rsız geçiren idealist ve yiğit Başveki lirrf.ze tereddütsüz, riy·asız kucak kucak t'eşekkürlerimizi, sevgilerimizi sunabiliriz.»
tÇınaraltı
�
19 Haziran 19431
«Türk mill e t i en tehlikeli bir zamanda kcndis.ne bir başbuğ s2çnıesirıi, onun etrafında sadakatle birleşmesini ve 'aldığı emirleri tereddütsüz yerine getirmesini her zaman b ':l m işt i r. »
(Çınaraltı - 28 Ağustos 1943) «Ben, Cum hu riyetli Türk rnilletiııin ümidi halinde tasavvur ederim. Ç ünkü bütün dilekler im iz i ona bağladık.»
'
(Çtnaraltı - 30 Birincite§rin 1943) •Cumhuriyettenberi her sahada ne kadar ilerlediğimizi görmemek iç n
kotümserlik illetine tutulmuş bir ruh hastası ol'mak l ôzım .»
( Çınaraltı - 20 Şubat 19441
«Bütün samimiyetimle söylüyorum ki, Türkiye uzun asırlardanber! bu günkü kadar ideal bir hükumete kavuşmadı. Kaç ba h t iya r millet , devlet reisine karş ı tehditsiz, riyasız bizim duydu ğu muz sevgi ve bağlılığı duyar?»
(Çın<ıraltı
�
4 Mart 1944)
«Türk m!llel'inin her güçl üğ ü yenmeğt kabiliyetli büyük ve asil bir millet
olduğuna inanıyorum. Onu idare edenlerin de
o'duğuna koniim.»
bu mem leketin en iyi
taliht
(Çınarakı - 11Mart1944) IDSGf ediniz, ben bu fikirlerle 1tC1sıl hükumet aleyhta'rı olabilirim?
Şu �ide, ot$CI ol$CI, beni Türkçülükle itham edebilirsinıx! Evet, doğru dur, Türkçüyüm. Bunu kabul ve tasdik ederim. O zaman, benim de pek fazla hay ret edeceğim bir �y vardır: Nas:I olup da sizin Türkçü olmayı§ınız?. Siz nesiniz öyleyse? Cumhuriyetçi mi? Fakat !bunun için de Türkçü olmanız lôzım! lrrkılôpçı mı? Fakat bunun için de Türkçü olmanız lôzım! Milliyetçi, devletçi, halkçı, lô:k ... hepsi için Türkçü oJmanız lôzım. Çünkü bütün bu um deler, dağılan bir imparatorluktan bir Türk vatanı çı ka rmak ve bir Türk
devleti kurmak, bu milleti hür ve müstakil ya§Otmak için konulmuıtur. Bir gün, bu harp biter, milli tehlike kalmazsa, kend:mizi Jıer suretle emniyette hissedersek, o zaman belki de daha baıka, daha demokratik esaslara gtderiı:_ Aramızda siyasi prtiler qkil eder, siyasi münoka§G ve mücadelelere gireriz . Fakat § İmdi böyle mi? Milletçe, hükumetçe Mil li bir Şefin etrafında toplanı ıımızın sebebini siz ben-den daha iyi b:Jmelisiniz. Türkiye Cumhuriyetinde Türkçülitk siyasi bir zümrenin programı değil, vatanseverliğin tô kendisidir. Hepsin· bir tarafa ıbırakınız: Türkiyede yarat ıc ı bir fikir olarak Türkçü lli.kten baıka ne bulabilirsiniz? Sosyalist düıünceler n•tuıyet bir sınıf mücade lesi doğurmaktadır. Biz, güzidesi kıt ve bir dereceye kadar kozmopolitle�m iı fak:r bir milletiz. Milli bir ruhla birbirimize dayanarak çalıımoğa muhtacız. Milli Mücadelede bu ruhun ne hôrikalar yarattığını gördünüz. Hiç bir millet, gururuna dokunulduğu zaman kendisini Türkiye gibi müdafaa edememiıtir.
Bununla daha neler yapılamaz! Anadolu-da uyuşmağa boşlamış bir Selçuk cleYleti bak:yesini, dört yüz çadırlık bir aşiretin getirdiği taze enerjinin nas:I muazzam bir imparatorluğa kalbettiğini biliyorsunuz. Asırlarca koç milleti . larımızda b:le kimden ne a�ın•şsok onu mutlaka idare etmişiz. En iptidai zoman biraz dafıo güzelleştirmekten, ona ş ahsiyet imizin damgasını vurm akta n geri kolmamı�ız. Ayosofyonın karıısında Sultonahmedi, Süleymaniyeyi yapan_ b:r ııil!erten ne be�clenmez? Ken dim i:ı: c her gün bira:z da h<:ı �evk verecek, ümit vere. :ek vesileler bula cakk en «uydurma mefahir» diye !Pu ruhu öldürmeğe çalı� ra k ._izi bir daha iç'nden çıkamıyacağım::z bir uçuruma sürükliyenlere mi meydanı bırakacağız? Hem, bir §ey uydurmağa ne ihtiyacım ı:z var? Yeniden bir millet yaratılmak istense bizim tarihim'zden do,ha mükemmeli icade-dilebilir mi? Renk, ihti�o m,· sanat, zarafet, yiğitlik, destan, ôbide, ne eksik? Bu millet; bu şevk ile kendi yolunda tekômül bildiğ i şeyleri yap · masın?
ett'rilmek istendiği :zamon niçin vaktile Y-�-ı:ıc
Türkçülük bu değil midir? Si:z, Türkiye Cumhuriyeti Maarif nasıl Türkçü olduğum için sui:zan alti'nda bırakabili ..Si ııi :z ? Buna mıdır?
Vekil', beni imkôn var
ıs
Sayın Hasan Ali Yücel, beni bu satırları yazmağa mecbur ettiğiaiz i;in büyük bir esef duymaktayım. Fakat bana dü§en vazifeyi yaptım sanırım. Şah sınızda ta§ıdığınız 'hükumet otoritesine kaf'§İ en büyük saygıyı gösterdim. Dört aydan fazla bir zamandanberi ·hiç sesi�i çıkarmadım. sabır ve tahammülün, masum·yetimi izah
\ıe
Sözünüze itimadın,
isba·tın, içinde bulunduğum maddi
ve manevi ıstırabımı bilvasıta, bilôvasıta i.tharın her tarzini kullandım. Beni dört aydaılberi sadece atlattınız. Hattô ·benimle alay ettiniz. Çünkü, birbirinı nakz . eden sözlerinizden sonra bana ihsas edilen son kararınız:
Benim bu
vaziyetimin, halled lmesi sizin salôhiyetinizin dı§ında siyasi bir ıtıesele olu§u dur. Ya, çok güzel! Demek ki, ben bunun için §İmdilik muallôkta duruyorum. Peki, bu acayip vaziyetim ne zamana kadar devam edecek? Az çok sar- ahat ve katiyetl anlatmak ist'yorsunuz ki: Turancılar hakkında verilecek karara kadar. Yine peki amma, ben, bu dôvaya dahil değilim. Zarar yok, maddeten değilse bile, manen dahif bulunuyorum.
O zamana kadar benim, hovadaki
sineklerle taayyüş eden kuılar gibi musaffa b:r hayat geçirmemi istiyorsunuz ve beni böylece şefkat kanatlarınızın altında sıyanet ettiğiniz için size bir hayli te§e'kkür de borçlanıyorum. Adaletin bu komik şekli bana şu fıkrayı hatırlatıyor: Bekta§ nin !biri dünya gürültüsünden uzak, kendi başına bir kö§ede demlenmek için bir ırmağın k enarına postunu sermiş. Orada ,halince ne§elen meğe çalıpmı§. Bir kadıncağız peyda olmuş. Kucağında altı aylık bir çocuk, bir tanesi de elinde. - Efendi baba, demi§, karşıya geçeceğim. Şu kucağımdakini biraz tutar mısın? Öbürünü geçi.reyim, sonra gelir, bunu alırım. Bektaşi, ne yapsın, peki, diye küçüğü bağrına bosmı§. Kadın öbürünü karşıya geçirmiş.
Fakat dönerken, kaza ve kader bu ya, ıbirdenbire sular
kabarmı§, kadıncağızı alıp götürmܧ. Çocuğun biri ırmağ"n kal'§i tarafinda
y
feryat eder, biri de Bekta§inin kucağında vi ak viyak viyaklarmış. Erenler, bu iKiii bir müddet tema§a ettikten sonra ellerini göğe kaldırmı§: - Hey Yaraibbi, dem:ş,
s.unu senin yerine ben ya•psaydım,
canıma
okurdun ya!. Affedersiniz onuna, adale t ve şefkatin bu §eklini bir ba§kası size, hıtbik etseydi, siz de herhalde o güzel sesinizle ona rahmet okumazdınız!. Sayın Hasan Ali Yücel, Bu satırlarımla affınızı dilem:yorum.
Ulüvvücenabnızin
beklemek lüzumsuz olur. fakat bunca zamandanberi ıbeni
bu
kadarini
bu derece ağır
bir sııiıan altında bırakmanıza karşılık şunu sorabilir miyim: Kabahatim nedir? Beni ne ile itham ediyorsunuz?.
14 a;rinciteşrin 1944 Orhan Seyfi ORHON