Bu Kitap, modıern manada prıe111sipli, sistemli ve memlehtimJ.Jn bünyesi'11e uygun p;Jrticilik çığırrnın açılmas ılll Mt•yınlıe.r.e ,#haf olunur.
R. O. T.
Müellifin Diğer Eserleri - Türkçülüğe Gi';,riş, 1940, B ozkurtçu Y ay ın ı ( tü ken di) ·- Mıilliyetçilik Yolunda, 1944, Müftüoğlu Yayını - Irk Muhite Tabi midıir? 1939,
Bozkurtç u Yayını
(tü
kendi)
Racisme est-<ij justifie? 1943-44 (La Republique ıazetesinde tefrika edilmiş, kitap haline konmamış
- Le
tır)
Kızıllar (Avrupada ıKomünizm), 1943, Bozkurtçu Yayın ı (tükend i) , - Kızıl Fa;ıJIJ,yet (Türkiyede Komü!lizm) , 1943, Boz kurtçu Yayını (tükendi). - Kuyruk Acısr, 1943, Bozkurtçu Yayını (satılmıyor). - Solcular ve
- Ergerıekon ve Bozkurt Kolekıiyonlarının mevcudu. kalmamııtır. , '·
- Ollk ·Bara XoleJıılyonu (uyı 1.13) : 250 kuruş (mü racaat: Oluz TU�kkan, BUyilk Ada, Made.n. , 97 İstan-= bul)
Çıkacak kitapları Antıol1ojiı,si (25 Cilt). Step: J. Kessel'den tercüme (roman)
- Umumi Kültür - Kızıl
..
On Söz Demokrasi _güne§iniln memleıJretimi.ızde Y,eni yeni ışrl.
dama,ğa yiiz tut.tuğu günl"e"ıTdeydi.. FikirlerJ."ımiz bazr kim
seleriın hoşuna gitmediği, cüreıt ettiğimiz tenkitler, açık sozlülük ve açık yazış c ina yeıt sayıldığı halde ıbu yolda is ra,r ettiğimiz için feiakete
ıığra . mış,
111asalvari birtakım
suçlarla yüklü olarak bir buçuk yıldır cezaevinde ,ya.şryı>r duk. . işte burada, "Suçlu,, der gibi bir edayla "Türkçü,, diye anılan
bizler,
gazeteJe•rde ba.şhyan ıı1'emoktasi fısılda
malarınr hürriyet ınırrltılannı
menıkla takip ediyotduk.
,
tık k aqı parti kıpırdanm•J.arı ba.şf.adığ r srr)a!larda da mıev. '
ku ft um ve i.şte or'aıla, bu gUn akuyucul:aırıma s unduğ um bu '
kitabın ana h aıtla rrnı Yfl.Zl11i;J!ğa başladım. ,ijun.u, adil Askeri Y argı ta yın üç d:efa
tekrarlana n kesf.n kt11VJJT1
sayesinde,
demir parmaklıksız ve· kaprsı nöbetçisfa eW1mde' taımflmla
mak nasip oldu.
, Bizde paırtıiciliğin şahıslar etrafrnda toplanmak yoluna
gı ttiği daima görülmüştü. Bu sefer o,lsun, '
ler veya sınıf menfaatfan
Hkı1rlıer,
prensip
çevtıesı1nde birleşilip partile-r
kwrulması bekI.enıiırken, ge·�e ·eski yola sapılma.sı üzülm,eğe değer bı'r haldi. Yeni pa'ıTifNe�iııı, deımolrrlasiyi kokle�irmek vazifesi.ni
yurd'umuzda
hakkiyle yapt ık l aırr inkar kabul
etmez. A ne.ak bu i�. daha ziyade bir ce,reyan maMyetill:J." ta şrma,ktaJdır. Kı-,rgınlık/'ıa·rın, hrrslarm yahut d'a, v,atanper. verliği Vıe hüsnıüniyeti' söz götilrmıez ferdi isimlerin birleş
ti!ıidiği .şahıslar paırti olarak ortaya
alfr)makta, bir dyas1
partinin her�yd-e:n evvel fik.iır, pre. n sip v,e sistem if,ade et tiğh1i düşünmemektedirler. Gerçi bazı prensipler ,iJan edi
.
Jiyor, fakat, i/ıe'ri.cle göreceğimiz gibi, bunlıaır pek vuzuh suz, hatta birbirine zr-t şeylerin alta dıfziln:esinden ibar.e_t
-
sistemsiz bir sırayla, alt
kaJmaktadır. Her' p art i memle.
keti kalkındırmayı ve işlen' düzehmeği en büyük pr.eınsibi olar::ı.ık ileri süı·mektedir. Hangi parti bu fı�kinie de1�il'dir
-4-
ki? Ve bu kalkınma, bu "düzeltme,, i.şlleriıtıe, hangıi esaslar, ha1ngi ana - preıısıiplıer gereğiı11ce girişilecek ve ba�r.rJ.a caktır? B.u preı11sip vuz,uhsuzJuğuna· karşrlık, saJcu . sıos yaliıst partilerimiz pek mutantan ve pek taıstamam pr:en,. sipler ilan ıetnıi.şlerdiır. Dördü buJ.a.n bu ,Sosyalist par.tiler, ba.şka memleketlerdeki sosYf1.Jis·t si'Stemleri ve preı nsipleri aynen v<e kelimesi kelıı1mesiı11e tercüme ederek kenıdilıerine program ediı11mek yoıPıund'c1dırla>r. A.na hadarıyJıa Demok rasi, SosyıaJizm, Nasyorializm gibi sistemler h'erı memleket te aynı ise de, tıefe:.rrua;tları oı memlı.eketlerin iç ve hususi bünyelerine göre değiştı1ği de unrwtulmamalıdrr. Onun için, hazır .ilaç alır gibi, teferruatı.na kadar hazır d.oktrin ve ideıoloji alıp bunlaJ'.dan parti progr:aml:arı biçmek, mem leketimizı'.n bünyesine v.e ihtiyıaçla.rın� cevtı.p vermiyecek te:jebbüslere girişmek demektir. Bazı partilerimiz ise, bu günkü .mede·ni dünya ve denenmiş yoJ1aır kaırşrsrndıa. irtica teşkil ed.ebilec.ek gerti pr:ensipl'eri programlarına gelişi gü. zel srkı§tM'm�t·;l.'dırJ:;ı.r.. iJh.. Bütün bu geUı.şi güzelli:k maınzaıııası pa;na b.u kiıt,abı yaız mak fikrini ilham etti. Ve bh "lJıeri Türkçülük Par. tisi,, tasavvur ettim. Bu ufak es.er, kurma·ğ.@ hazırlandı ğım bir partiıııin progtam.r değildiır. Bu.n,u, miJJ��etçi, Türkçü münevver gençlerim kendJ•kendı'lerine yapmaları çok daha doğru olacaktrr: Bu gençlıer, po1ı1tikaJJ.ın kirli, çamurlru, iftiıralı .h,a.vra.srridan bezmemi'§ 'Dlinaının vereceği tazıe enerji ve imanlıa_, Ukirlıeri ı'\ş halıi.n� soıkmamn çetin ve bataklrklı yolıun.a atılacaklıB!tıdır. Lüzumsuz ka:vg;ıla'rla va.kit kaybet·meY,ecek, il·tiral;ua karşr yalnız enıerji değil, sabır da göstermesini bilecek :şekilde politik oJgunfuğu ol.an gençler b u İ-:ji u.saınmadıan yürütıe ' bil-ecekf.e'J'dİT. Cessur ve (ideı.aılist insanın pek nadıiır bulunur bir mahluk olduğu nu bilmekle beraber, eın güv<eniJir, e·n yiğit, en idealist di. ye bildı"ği seçkin kimsekiJ.n bir'e, bir;ız fazl.a bir korku veya menfa,a.t ka·rşrsmda, yüzde1 2-J kada)I pek az biır iıstis nayla nekadar adile!iivereoekJ:erifni gözleriyle· he·nüz gör memi§ olacakJ.a.�·ından, bu gençlerde haırekıe'rt:e geçmek v�
- 5toplu çaJJşmalarda bul�nabilııtıek içi.n ş�ırt oJia11 biraz daha
hayal ye ins'a!nla�ı bi�·az dahı 1 a .a'Sil biıfmek gibj, faıydalJ ku
surklr bulunacaktır. Bu hamlelerlın en büyük eng�eli olan 'biıJrsinm, o'Jıkı.ırın ruhuna henüz sıızmam:ış o:/lacıaktr.r.
B<U gençletin kuracaklıar) p;ı'l'1#� mıiıJJeıt yofluındıal hür
kOllU§ma çığrı.nda şanlı bir maziyle ÖvÜnıebiJecektir. Çün.
kü herkesin ve bugün aırtık korkulacak bir !jey kaılma.yınc a,
cayır , cayır yazan muhalHkrln bile sindikled, iktldardaki
hükümeite k,a�l:er yazdıkları yılla!Ida, hoşa gi;:miy�n fi
kir ileri sürme'nÜ1 ve tenkiıtte
bulunmaımn pek tehlilk.e/i
bulunduğu gü.nlerd 1 e, birbiriıni kovaılayan tehdiıtlere ve be
lilu•
rafn»a. biidiiirri
yrlmaytBn1-,
söylıemekten şa.şmayanl;ır, yazmak
mukk&ıaılc ki bazı ırkçı pamürkı1st. Tü.rk çülerıdJ. Mecmıuıahi-rJmlan Mfalarca. kaJJatt.Jlm:ası, kitapla. tan
r.ımızm topJl;ıJtıJması,
Em� MiJdiJrJUjiJn.
türülmeJe,rimiz, uğradığımrz
sık sık gö·
t6hd/tl.-r, tBVkiller, myısını Vllrlldiğı'miz mahke
haıtırlıyamıyacağımız kadal' çok ker,e
mekr, idama kada,r götür.en suçların isnadı altında 1,5 yı l ağ_ır hapis hayatrmız, büitün bu eziıy,etli. gayret�r vıe yrpra
tıcı emekler, kur,ulacıak Türkçülük pMtisüıin mazisi'ınde,
muhakkıaJc ki kendi ufak ça'PJ,,a..rind'a da olsa, biırer kurucu taş
'oJartıık
bulunacaktır.
* ileri Türkçülük P.a�·,tisılni
der�çatma kims,el,er
ku·racak olanJıaır, herhalde
oJmryacaktrr. Her
önüne gelenin
kendinde b.u kahiliyeti tevehhüm eıtme�si ı�çin, bir insan.
d.a toplu bul.zınması epey z,or olan şa:rtları ve vasıfları ha tırlamak faydasız olın<ız. Birkaç ı ıınr
sayabiJ"�kiz: Burada
yazılı .esaslara imı�nmI§ olma·k (§Üphe'Siz bu �1k �art); Türk
olmak (Türkçülük partisin.l Türk
olmayanJıaırın kut'ması
dü§üni i lemez bile); kültürlü ve bi-lgili <ilmak (bilhassa u.
mumi kültür ve az çok hukuki bilgü.er) da etı-aflı bilgi sahibi oılmak (gerek
,·
part,ı1cilik haıkkın
dünyadaki, ger.ekse
Türklyıed,eki paitioiJi:k); Makul ve muvazeneli insan ol
mak (muvazeneshlıik kadar siyasi gidi§i bozacak bir şey
-6-
tasavvur edilemez. ôrne kl'erini gö rdük ve görüyoruz); SI
wsi olgu nluğ-a ,eri§miş olma.Jc (bu, en
b elN başlr bir :ıart tır \Ve çeşiıtfu' ı'cabatı vard ır : i,cabında· yıımuşaımas ı nıı , .elas tiki (s ouple) olmı,a.smı bil'II1ıek; a:kıJla, diıraye'fle takti;Jc kul lana.bilmek; lazım gt:Jdiği zaıma:n susmak, icabeıttiıği za man fısılda:mıa.k vıeya bağırmak; sıoğ·ukkanlı, hazımlı ol mak; insan ta,rtmasınr vıe kul}rfl.nmasrm bilmek; nabzıa gö re şerb�t vermek; tar.aftarlarınr ahlaksızl�r'dan t�plam a.
makia b erabe:r, pazı n okSfJ-'IlkJ.1a da göz ynmmasını bilmek ; n,e hElyalpe,rest, n e dı'e bedbin
olm,amak; d;ost kazanmp.nın bilmek; ya söz· , ya da ya zıyla i.namdıırma, s ü r ükleme kabi!iyeıtfnıi taşımak; en fe na anlarda bi1e ümitsizlıeş111emek ve ümitsizle�nl erin mane viyatını yükseltebilmek; kendi'IJi seıvdiırıebilm ek; emre dei· g ö r ü nm eden emretmesini becermek; kibir v e azamet göstermemek... i!h. lş.t,e :;i"yıa.si olg u nluk deınen şey bu . ka dar karıli,,rktrr. Çok kimSıe'1'ıerde bu mühim kabiJiy,etin p e k çok kısımları yo k t ul'. Bunlar kendilerini aldatmamalıdır. lar); Ayrıc:a, partiyi kura aak ofıanJa.r:a med e'ni icesaret de lazımdır. (Çünkü zaman ıoJ.ur ki, hürriye;tıe hakikaten "§al örtmek,, j,steyenleır buJu·nabilfr. Ceısaıreti'ın iıse s at rn alınır ve düşma.n tepeknııenitn sıırrım
veya
bu
öğrenilir
�y/.erden olma dığı
lar. Enerjileri noksansa,
maJUmdur ). Nihayet
ve karakter salıi'bi
kurucular, biJhassa e ne-rji
ya p ar.ti
miicadıelesini
olmalıdır
sonuna ka
dar vardıoramazlaır, ya d.a, iktidar nıevkiıine Hl:aşacnk ol·ur. 1.arsa., programlarını taıtbik ed<emezlıer; seciyf!sfasele.r, o za man daha feci :
on · ları satın .alma·k. ülküyü p�ç e t mek , p11,r. bile de'R;i:ldir. Bu memlelk:etin ba§ına bela a çanların çoğu, bu vıc ' dansız po1i-tikac ılar i'.Jlm.uştur. VatanpeTverlik şartım s.aymry o r'u m bile. O. her parti iiyJ mahvetmek işten
ı
ku.rı.ucusunda bulunması en ki,
memlelr!eti,n,
blrinci şart olan §ıeydir. öyle
,milletin ve vartaını,n mıenfaatl'annı, daima
parti me n faaı tlarmm
üstünde tu.tabiıJsin.
Bu s eçkin Tür k aıt dınları acaba kıiımMrdfr? Nerede
dirler? Oııf:'aya çık!ş!arı nı görmem ba na ıtasip ıolacaksa, bir
bu1;uk
yıldır
bu
TÜTk 'ülkesinde, Tü rk v e Türkçü olarak
-
�ktiğiım
müthiş
- bu
7
keJim,eyi
-
mübalağa etmed(Jn. yaz.
drm - ve maddi - manevi· acrlarrmin boşa gitmediğini gör menin sa.adıe:tine varacağrm.
Benim 0ınlarıa yapabiJe·"oeğim na çiz yardım, kendıi kö
şemden, Büyük ülküyü işlemek ve
ideo./'ojiyi yoğurmak
olacaktır.
* Yeni h ürriyet hava:sı ese!ı"denberi yapıfan parti mü
racaa.tlıatınr v.e kurulan par;fıi progtamfarını dikkatle takip
ettim. Bu seyrin verdiği
üzüntü, bu kJiıtapçığıı11 yazrlma
sı ndakd sebeplerden biri old'uğuna daha başfan gı ç ta işa·ret
etmiışt.im.
Parti,
ya bir srnrfrın mlenfaa ı rt:lannı koru mak ; ya da
muay�en prensiplerin tatbikiyle meml,e1ketı' kalkrndırmak amaciyle .kurulur. Birinci' şıkka göre partiler, ya burjuva.
ıhn rfrn, ya
- sı'nıf
d'Jyemeseık de_ memu r
zümr.e-si)nin, ya
i§çiJe·rin , ya da köylülerin meİıfa;JJtlıarı için kurru lmuş olur.
ikinci şıkta, smıf menf.Claiti gözertilmemiş olabilir; muay
yen bir duny a görüşü olan kimseler , memleketi kalkındır
mak ve ilerletmek için bazı prensipl.eriın ta:tbiıkini zaruri görür, anca1k bu içtimai - sı�y:aısi - iktisadi sistıeım!e �m ba §'lrr beklenebiI.eceğinıe iınanır laır. Bunf:arrn
fo.s sa.J v·e· bir
mu
birini tutar, b�rbiônıiı tamamlar iktisadi, hukuki, içtimai.
idari, siyasi prensipleri vardır. Sadece (Memle1keti kal
kındı.ra.cağız, .ş,u ş.u dıertl:eri' düz.eltecek, şu daval-arıı hal
lede ceğiz) cfeım:,ekle kalma,z, v.aidler!ıe, kiımbilfr h!l,ngi mu. cizevi çarı,e!Jerle
düzelt,e·cekleıri mNli yar ala rın
vermeklıe yetiınmezrer. Fiun�arı hangi bir kah'ıre
listesini
niha�et heırk�sten, her.
müdavimi.etinden bile dinJemek müm
kündür. Anpirı'k çar.eler v.e beylik d·eval-ar da buracl'a. du
yulabilir. PartJ.. pro·grp.mımın bu isme layrk ofiaıbilm�si için, herkesin az ç.ok bl!diği bu deırtleri ıv,e davalaırr. hangi sis
tem ve görüş dahilinde, Hmi değ.eri o:Jan haıngi eseslarla ,
hangi prensiplerle d üz elt e ceğüri doğru düriist bı'Jdirmesi �rttır. idarede
d0emokuısi
tar,a.ftarıysa,
hangi çeşidini
- 8memJieketimizde
(Fransa, İngilterıe· ve
tatbik edece,Jrrtiır?
Am:e.rika demokrasiJerı� aıncak aına hatl":arında birdiır) .
lktisatta sosyalizm m�� efa.'tizm mi, liberalizm mi, hi
mayecilik mi güdecektir? Sosyıa!ıistse, iki yüz çeşMi s ayı. lan bu sistemı:n hangi cinsini? Milliyetçiys.e, mi'/le ı t · i na.
srl an · lıyoI", nasıl tarif edı1yoır? Ge!enıekçi midi.r, gdenıe'k
�zlik t.aı;aftarı mı? EmpıeryıaıJist mi, pasifist
sua1Jeır:in
sayısı birhayli
mi?· . . ilh. Bu
arttıırıJabi1ir. Halbuki bizde gö
r'ülP.n nedh? Maıalesef, eski kötü
srn ıffar e.trafmd.a d.eğil, şahıslar
lidiet
üzerine, fikiırler ve
çevrıesind-e toplaııı ldığı
partidliğin ba�aırsızlı ğrmn •ası.J sıeb,ebini bunda aramaık ger·e>ktir. lttiha,t ve Te.. rakki olsun, İtilaf ve Hü rriyet olsun, gelip geçmiş parti. lerimi'zin hangisi Mır sis�em s a hibiydi,? Brınlar ın, sırf ik
göze
çarpıyor. Belki de bfac:l'e
Y,
tıMaırı ele almak vıe güın ün icaple.ırrna göre· si aıSet yürüt
mekten başka ne gibi
ramkırı, sistem lıe ri,
siijlas1, içtimai .ve i kti sadi birr prog ı'deoJdjı�ri, dünyıa• görüşleri vıa.ırdı? •
Hiç, d.aha do ğrusu, çoırıb19 gibi! K111tt;u'f.uş Sava:pnın z�ıru
retı'nden dogan
Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Ce.
miyetJ ve onu:n çocuğu ok.'n
Cumhuriyet HaJk Partisi,
sulh çağı nda da devam ;e'dinde, ,kutıuJıuşuırun sebe bini kay-
betmiş gibi oldu; de"ırh'aJ bir pr'ogr:aım ha.izırİıa.n'dı. Fakat ki
partı'.lıeıi}n
eıs
programsızJ.rğına karşılrk, bu sefer de aşırı
zenginUkte 1bir program ·o�a�a atrlmıştııı, Onım bir veçhesi
- çümkü, Hfot mitoldjisinıı'ın
ianrr!ıa:r:ı
giıbi, C. H. P. nıin de
çeşı1t çeşit veçh elıeri v.ıe tecıeNıilıeri· vaırdır A na yasayı ha. zırlryıaın par . ti olmak sıfatJİJ'e, ha.Jis demoktıasi· ve Fra nsa tipi parlömantadzmdi,r. Fakat g,enıe bu pıa·rtinin hazırla _
dığı ce'z.a, se·çiı,m, m;ıhbua.t, ae1mı"yıet ve polis vazife ve sa
lahiyıe·t kanu.nlıarile de, hıalis tofo;1Jıi.te"ır, oıtoriter ve doğrusu.
faşizmi pek andırır bir veçhe ta'.!jır. Taıtbi ka:t da bu mahi yeıttedi:r. FakaJt, gene şu son
z.amaınla::td·aki t adillı.eri'rı ve
kanu1n1.arın yapıcrsıı olmak hasebiyle de, Halk Paırtisi va..
sat bir demokrat veçhe·lMJ.r. NNıay.et, aısıJ paiTti programı.. na ve Altı Oku n a bakacak CJ.Jıutsak, bu
l'eceğimizi şaşırırı z . Sentez, telif
ve
ve·çhe'Sin.e
nıe ad
v'e'
terk ip imkanl.a.rınr da
-9kapatan bu preıısip aburc.uburl'uğu; herbir pr.eınsibin Ja.klığı, müphemliği ve deır:ecesi11in belir ı sizl'l.lği
tün içinden çrkılmaı,z bir haıJ
il'e
muğ.
büsbü
almıştır. Bul1l!un; içi,ndir
ki
Parti pnogramı her isteyen tar.af.ıınıcfan ist,enlflen ı yoldfJ tei
alafrm: Paırıt:.,l tüzüğü-
sı"r edilmiştu'u·. Milliyetçilik okun ı ru nün müphem cüml:ei/ıerine·
götıe, rrkı redded-en ve kültür
esa:sma daya·wan bir miJlıe,t tarifi kabul ediliyor gibi. Hal buki Atatürk .ofı.su:n, P.aırti B:a:şk.aın V,ekili dlan Ba1şbakan
Saracoğlu olsun, Türklüğü kana' da
Ir
da
h'aşJı,amışl'ardı. Sonra
k ç ılık, gene bu pa·ı·ti mens.uplıaırı
tarıafrndaın,
lfınıet
Jendi. Cumhuriyretçiliği ala:J1m. İyi, fakat bunda ' deımokra•
sinin nisMti ne iJ.e tayin edilecektir? Meç hul. D�vlet , çilik
okunu alalım. M.ecJJs
kürsüsündeu (Şirketi
H.ayriyıenin
satın alınması s111asz..ntlaı) Partı'li miıl'f:etvı.ekııilJ.eri bile sını.
l.uşu yüzU,nt!•n 16rüleın aına.r.şiy'e i.şar,et ettiler ve yanılıp yakıldı:far. SOSJl'8.Jıfzm ,mJ, devlet kaphalı�zmi mi,, hatrtfı yer yer liberalizm mi.. Hiçbir lNıİIJ hüküm ver�mez. si.niz. . Her p r.ensıpt e m ü ph emiye t, �zat .. ôy:MkJ Ht1Jk Pa'I'
rın b·e.Jiırsiz
o
tis i, hem .sağdır, hem sol. Muayy.en bir sınıfı dıa temsil et
tiği söylıen1emez. "Sı:nıfsIZ millet,, prensibini
gütmıekte istt
de, tatbikatta memur srnıfrım korumağa ça.Jiştığı da· göze Çarpmaktadır (mesela, ayni yard.ıımlıarda). Bun' a "buhran
dan. en çok sıkmtI çeke111 sfinıf mıemu'rlaır oPdu.ğu içiın,, de. nemei, çünkü daır gelıirf.i ol,an, falkaıt hükümet m-emuru ol. mayan vatandaş!ıa.r, memu rM1r için yap ı lıan o bfr iki ufa cık yard ımlard-a.·n
maıhrum v,e ayrı tut.ulmu.şl';ı'l:ıdrr.
Nihayet,
altı ok Ana Yasanın 2. nci maddesin e ,
1937 tadiJjyle, altı
umd·e :jekNnıde geçtlğiındre.nbe•ri, pa,rt'f
prensibi ıolmaktan
çıkmış, devlete malıedi'Jmişle.rdfr.
Şuhzld.e
C. H. P., diğer,
pattııVeroen ayrılık prensip/ıeriymiş gibi a:rtıık altı okunu
ileri sül'emez� Bu suretle C. H. P. si de, pek bol oklu pren�
siplerine r.ağmen, memlek.etimı'zdeki tıamsız pa·rti geJe'll,egi.ni
d,evam
prensılpsiz ve
prog
etti.r;nekt.en başka. biır şey
y.apa mamıştrr. (Onun asıl vashnr tıeş kil eden, fak,at prog
rammda yeT almryan h:usuısiyetlel"inıe oeğiz).
i'Jeride ıişar.et ede�
-10 Muhalefet de bizde Jıcp böyle olmuştur. Daima, iktı.. partiden - çeşitli sebepleri� hükümeıtten veya
dardaki
memnu·n olma.yan şa.hrs�a<T, iktidara geçmek isti�n poli �ikacılar, 1nenfiler, iıdealı"ıstler,
va'tanperverler.. ilh., hep
aynı muhalefet b,a,yra ğının a.ltrrtı a t'oplanmış�a:t ' dır. Halbu.
ki çoğunı:.n muayye,n bir fikiıı· ve kana'.8.ıti
·
olmadığı gibi,
ol,ankıJrın da biı'biriııe· uymaJT'.8.n prıensipler pe'Ş'ıllnd;eıD. koş tukları ·görülüyordu. Bu gelişigüzel muhalefet çok..za�arlı
blmuştur. Serbest Fırka İfte böyle hüvi:yetsizdi
bey günlük bir
ve Fethi
siirü vaitl'eırle pe.·rti kurıuJıaımıyacağmı an
!Iyamamıştır. Şimdiki muhalı'f partiJıerd!e de az çok bu hü. viJl"eti görmek
kabı'Jd"J'ır,
Pre:ns1p ve sistemleri pek belli olan soku p artNe ri
miz ise doktrinlerini A vr.upa sıosyaHs.t i·de..olojisi,nden ay. nen terc'üm.e eıtıtiklerinden, memleket bünyesinin Icabatına yabancı kaimışlaroır. Mamahh :Demokrat Paı11ti gibi, MiNi Kalkmma Par.,
tisi gibi te�ekküller, gökteki n'eh ' üJözlere benzetilebilirler. llk amaçlan, nıemleketimi.zde ke:yfi idareye son vermek,
bun Ün içi;ı mücadele etmektir. Bu. prens ipleı:'i sarihtir.. VI!
bununla da memlekete çoik büyük b�'ır tari'hi hizmet etmiş
Bu gaye el'cl� e'dı'JdikıttJn so..nra bu paırtil:eTin pııensipleri'nin de viz1hJİJ.1acaığı1 tahmin ediJ�biJir. Hull.sa, şimdilik A vrup;s m&nasile parti oh1uı.1ğa layık
ol.s.oaklardır. diğ.e.r
.bir parti lnıruJaniadığı aşN!aı:<dı-r. Muayyıen ve v.a,zıh bir
sistemi ve ideoJo.jisi olıan, yahut da sınıf menfaa i tlannı k hak ıyla temsil �den büyük ve hakiifd partileıı ·, yani mem
leketin beklediği suni olmayan, ş,ahsi
olmayan partiJer
henüz Jdo/fmamışt.rı'. Doğmuş olanlar henüz nebülöz halin
dedir. Nele�e r;eb.e oldu·klarr tıaım mizin bütün
sınıffar.ınr bJ'...,d,en
bir sistem
. lo jisi ola:n, .mıiJJi idea
siplerle ve
v.e
esaslarla ha1f!etmeğe
kestirilem�z. MN!eti
kavra'.van,
tam ve
rih
sa
davalıarı hangi pren. kalkışacağını bilen ve
ilan eden bir parti mutl.a.lc.a ku<rulmalı ve bu parti, XX
r
;i
01ısrın en gerç.ek krymet hüküm'l� rüı i, millıittimizin en ha.
K:ikJ ihtiyaçlarını temsiJ etmeliydi. Bu parti, belki de şim-
-11 -
dj me vcız t olan partilerd'e n birinin gelişmesiyle veya bö lünmesiyle, belki de yepyeni bir şe1kilcJ'e kurularak dıoğa caktu. Bu !doğumun nasıl olması gerektiğini, şahsi düşün.
celeı·.im ol'a'rak, bu ufak k i tapta tte'Sbite çalrştıın. istifade edilmesi ü mi diyle ok_uyucufarara sunuyorum.
* Bu kitapçık şu srra üzeri11e tertip
edi:lmi'ŞtÜ: Gi riş
kısmmcJıa, evvıela asrım ızın sem merh alıeleİi. v.e ana kı ymet .
leri üzedne bjr göz aıtılmış, bu prensipleırin tesbitiyJ.e i.şe başlanrnı�tır. Sonra, diğe.r memlıeket/ıeırdıeki başlıca siya.si fırkaı'arrn
oJar.a.k,
doğu$]aırı,
tari:h çele-ri ve mah iye t lıeri, çok krsa
in.ce/;enml(tı°'l". (1)
·Daha sonra mesele, kei!ldi milli a çerç.eV<emizde müt lia edilerek, Türk fiıkir ve fiil tarihinde görülen başlıca lstikam-l'thtr ve bizdeki siyasi partilıe.r göz den geçiırlJmiş, neşriya t
.tJ'ğim pr ensipfeır
ve
yaptığım
ıtJnde.n beri ıpıüdaf,a!a et
besled1iğim kaıısıtlar kısaca hatır/atı.
ıdtra·k, bugün verdiğim esaslarJ.a mukayese edilmiş ve fa.rk
lı tarafları açı:kça
beJirtilmi.ştir. Bu son ı"/ci bahsin da ha
mufassal deJiJlerle takviyesi, akışı bozmamak için, eseı·in
sdn kısrm'1la brrakrlmı.ştrr. Nih;aıyet Giıu"ş kısmı, (Tenkidi Mülahazalar) bahs inde , güdülen prensiplerjn kabul edile. miY_ecek çeşit lerin in
t.enkidi yapı lmak
s u re tiyle bitioril
miştfr .
Ki t ab ın esas 1. ncJ bölümünde, İJ.eri T ürk çülük Parti sinin Prensiplıeri az çok -mufassa.J bir şekilde izah ve mü
•
.dafaa ed ilmiş , 2 incj bölümünde ise bu pre n sip�e r program
halinde kısaca sayılmış, milli meseJe'lıer de gözden geçiril miştir. Nihayet eser, bahisleri fazlıa y ükJeımemelc fçi.n .so'
na brrakılnırş olan (de liHer) bölümüyle bı\tlı1r.f.fmiştir.
8.VII.946
Reha Oğuz TVRKKAN
Büyük Ad.a
(1) Kitap fazla büyüdüğü için bu bahis son dakikada çıkarılmış ve e serin ikinci baskıs ı na bırakılmıştır.
Giriş 1)
Asrımızın Son Merhaleleri
İnsanlık, uzun bocalamal a\- dan v e denemelerden sonra� gerçek kıymetini isbat 'etmiş ve kesin zaruretini hisset tirmiş olan dört prensibe sarılmıştır: Milliyetçi l i k, hür riyetçilik, cemi yetçilik ve barışçılık. Asrımız , bütün dün yayı saran savaş ateşleri içinıcle kıvrana kıvrana, bu dört prensibi doğurmuş, geliştirmiş, o lgunlaştırmış v e kıymet. leri hususunda uyanan şüpheler i s ilmiştir. Asrımızın şu son merhalesinde, dünyanın neresine bakacak olsak, milli.. yet meselelerin in, iç timai a dalet
davasının, hürriyet v e
nihayet barış istekle rinin galip bir c ereyan halind e göz e çarptığı görülür. B u dört isti kamet, i deolojik bir mahiyet alarak, Nasyonalizm, Demokrasi, Sosyalizm ve anti
-
em
peryalizm olmuştur.
1.
Milliyetçitik
Mı.1Jiyet duygusu, her kavimde, en eski çağlardanberi mevcuttur. Bu prensip, mensup
o lunan milleti sevmek�
hususiyetlerine yakınlık ve bağlılık duymak, diğer mil l e tlere kend i mill etini tercih
etmek, öteki mil letle �den
daha i leri, daha kuvvetli, daha parlak
olmasını istemek,
bunun çarelerini a ramak, bunun iç1n çalışmak ve nihayet, kendi milletini hü r v e müstaki l yaşatmak, bağımsızlığına el konması na boyun eğmektense, ölmeğ i tercih etmiş bu. . lunmak ·demektir. Milliyetçilik, kısaca, işte budur. Mill i yetçilik, a sırlar boyunca gitgide daha vuzuh kaza narak kuvvetlenmiş,
XVIII
yandan M illiyetler prensibi
ve
XIX.
ncu yüzyıllarda, bir
(Principe des Nationalites),
diğe r yandan da mi lliyetç i l i k (Nasyonalizm) şekillerinde sistemleşmiş ve gerek siyasette, gerekse hukuk, içtimai yat, iktisa t v e felsefede esas temeJ olmuştur. Bugün mil l i y e tçilik, en büyük bir gerçektir. inkar edenler bile sO n und a ona dönmüşlerdir. Evvıe l a kozmopolitler ve ebedi
-13 barışçılar ondan şüphe ettiler, milliyetin bulunmıyacağı bir dünya kardeşliğ i arzuladılar. Bugünün realist barış. çılan, ( Dünya Devleti) tezin i i şlerken, milli hususiyet.. 1ere dokunulmadan bir Dünya Federasyıe>nunun ,kurulmasr şekline daha çok taraftar buluyorlar. Sonra sosyalistler milliyetçiliğe karşı cephe aldılar. lkinci Dünya Savaşın da, hepsi ikinci Enternasyonale dahil oldukları halde, her milletin kend i Sosyal - Demokrat (Sosyalist) partisi, kar §ı taraftaki millet aleyhinde ve harp lehinde rey verdi. Zannedersem Almanyan·ın 1914 de en kuvvetli partisi o lan Sosyal - Demokratlar, mecliste, ittifak la sava§a rey lerini ve rmişlerdi! Fransız sosyalistler i de milliyetçilik te - kendi tabirlerince vatanperverlikte - geri kalmadılar. Her i ki tarafın cephelerinde, beynelmilelci Sosyalistler kahramanca ölmesini bildiler! Vicki Baum'un (Marion)u , azılı milliyet düşman ı bir Alman Sosyal-_ Demokratının nasıl harp arifesind e tedricen ruh ve fikir değiştirdiğini ne güze l tahli l ed· e r! Birinci D ünya Savaşının sonunda, Rus yada İkinci Enternasyonalin en müfrit u cu olan Bolşevik· ler, Almanyada da, aynı Enternasyonale dahil Sosyal - De mokratlar iktidarı ele almışlardı. Alman Sosyal - Demo.k ratl<ı.rı, Hitlerin ve Nazilerin i ftiralarına rağmen, tam Al. man milliyetçisi olarak hareket etmiş, Alman kalkınış·ını v e yeni bir harp için gizli silahlanışını sağlamışlardı (1). Nihayet, Nasyonal - Sosyalistlerin işbaşına geçiş sıraların . Sosyal - Demokrat onhra oy vermiş ve da, milyonlarca H itler bu sayede ezici bir çoğunlukla şansölye olmuştur. Rusyada durum da tipik bir inkişaf geçirmiştir: Bilindi ğ i üzere, 2. nci Enternasyonalin ;n müfrit ucu o lan Bolşevikler, Sosyal - Demokratlarla uyuşamamış, Le nin çevresinde toplanarak ayrılmışlardı. Bu at ı lgan gru p Rus yada bir hüküm et darbesiyle. 1 9 17 d e i ktidarı ele aldı.
(1) And'1'e
Denoel ed.
Prof. A.
Fribourg: La
Riwı,ud:
A rmand Collin ed·.
Victoir.e des Vaincus, 1938,
Le Relevemen t de l' Allemagne, 1939,
- 14 -
ihtilali yapanlann çoğunluğ u Yahudiyd i ve bu bakımdan,.. Komünüzmin beynelmilellik prensibine iyice bağlanmış.. 1ardr. Rus olan Lenin gibiler de ilk sırada koyu milliyet düşmanıydılar. Bütün bu Yahud i ve Rus bolşevikleri Marksın iddialarına inanıyor, bütün dünyadaki ameleleri farksız kardeşler olarak biliyorlarciı. Onlara göre Rusya, sırf ilk ayak basılan v e dünyanın komünistleşmesi için. işe yarayacak, sıçrama tahtası vazifesin i görecek bir yer di. Fakat milliyet realitesi gitgide tesirin i gösterd i ve ağır bastı. Leninin yavaş yavaş Rusçu olduğu görüldü. Esk i Rusyaya dahil ülkelerin komünistlerine Leninin da.. ha çok Rusyadan gönderdiğ i Rus komünistlerin i tercih ettiği göze çarpıyordu . Sovyet ülkesinde v e Rus koml! nist partisinde Rusçu. l uk yavaş yavaş dirilmeğe başlad·ı . Hem de b u milliyetçilik, müfrit yolu tuttu ve emperyaliz me kadar vcrrıverdi : istiklal i lan etmiş olan bütün gayri Rus ülkeler - Azerbaycan) Türkistan.. gibi Türk ülkele rı de dahil - Rus ordu s u tarafından basbayağı işgal ve Sov.. yetlere i l hak edildi. Rus bolşeviklerinin yayınında ırkçı lık ve panslavizm "Slav Birliği,, prıensipleri d e gari p bir şekil de komünist "Cihadı mukaddesi,, fikriyl e mezcedil diği görüldü (1). Bu arada, Rusyada teşk i l edilen kızılor. duyla, bir a n evvel Avrupayı komünistleştirmek için Le histana yapılan saldırı başarısızlıkla bitmiş, Kızılordu ko vulup atılmıştı. Bundan ders alan Rus soylu bolşevikler, Rusyada ağır harp sanayii ve kuvvetii bir ordu yaratma dan yeni maceralara girişilmemesin i i stiyorlar, Tro· ç ki gi. bi Yahudi so�lı,ı olan Bolşevikler ise (Revolution perma.. . nente) teziyle, saldırganlığa a.ra verilmemesinde israr e di y orlardı. Lenin öldükten sonra, iki tez taraftarları arasın daki ihtilaf şiddetlendi. Troçki � in Ç'evresinde toplanan Kamenev, Zinoviyev, Radek:. v. s. gibi Yahudiler, Ru s soy(1) Revue Univetselle, 1922, sah. 459 - Zikreden: T. Simar: Etude critiqu e sur la formation de la doctrim· des races et son expansion au xx siecle, 1922, Academie Raya.. le d e Belgique, sah. 359, Bruxelles.
15 -
lu Bolşeviklerin ve bu tarafı tutan Stalinin, Rus mill iye t.. çiliği yapmalarrnda:ıı memnun olmuyorlardı. Şiddetl i bir başaramayan Troçkiciler yenildi, Rusçu .Komü nistle r Sovyetlerin riıut lak hakimi oldular. T;:·)çki kaç tı, Yahudi ta ra fta rlar ı muh telif zamp.nlarda ve muhte l if vesilelerl e öldürüldüler. Ar tık Rus bolşe vizmi, Çarlnda'1. de vraldı ğı Rusyayı büyüt mekten ve cihanda Rus •eğemeıtl iğini kurmaktan başka bir şey düşünmüyordu. "Fransız çağı geçt iği gibi, A nglıo .. Sakson çağı da nıhayct lJUlmuştur. Bu asır, dünyaya y::ni bir din götürecek olan Slav ırkının çağıdır ve bu, bir ırk gerçegidir,, d iye yazmaktan çek inmiyorlardı. (1) Bolşevik şe fler hummalı bir faaliyetle memlekette ağır harp sanayii kuruyor, Kız r lorduy u kuvvetlendiriyorlardı. B ir yandan da, ileride ele geçirmek isteyecekler i memleketleri için den çürütmek için propaganda ve faal iyetler ine devam ediyorlardı: kend ilerind e me vcut olan sosyal izm daha d a çatışma ol �u, Jarhe i hükümet de nemesinde
..
koyu renklere bo ya narak komü nist bayrağı hal ine konul muştu: bütün dünyayı �omü nist yap maktan, m illet farkı tanımadan bütün dünya amelelerini "kurtarıp,, bakim s ı nıf yapacaklarından, dünya (proleterlerin i) birleştirme k ten başka gaye gütmediklerinde n bahsed iyorlardı. Buna
kanan amele kütl e ler ini, o memleketlere gö nderdikl eri Rus ajanları vasıtasil e ayaklandırıyor, üst sınıfları tepe letmek ve vatan bciğlarını çürütmek, m illet i ve milletleri birbirlerine düşürmek istiyor.l ardı. Bu amaçla kurdukları 3. cü Enternasyonal (Komintern) mükemmel surette iş liyor ve bütün dünya m illetlerinde mevcu t -o la n gizl i - aşi..· kiir komünist partilerin i idare ediyordu. B il indiği ü zere, 2. ııcj Düny a Savaşı, Nazi Almanyasile Bolşevik Rusya nın o a nda birleşen ihtirasları sayesind e d o ı ğ · du. Dünya ede 1elbirliği nlar.la Alma hirlıirine girdi. tık başta Ruslar , rrk B al tık devle tlerin i, Pol o nya:ın yarısını - hem de, Molo tofun ağzile, ırk sebepleri ileri sürerek - ve Rumanyaıiın ..
(1) Zikr. eser.
- 16bir parçasını kaparak aldılar. Finlandiy.a:dan da harpl e ara zi aldılar. Sonra talih onlara taraf değiştirtti ve galipler arasında harbi bitirdiler. Sonunda Ruslar, şdle· r inin um duğu şekilde, kurtarıcı olarak Avrupaya girmeğe başla.. d ılar. Avrupanın yarısı "demir perdeyle,, ayrıldı vıe· Kızı lordunun girdiği bu memleketlerde Rus nüfuzµ mutlak olarak kuruldu. Rus emelleri bugün Trablustan Koraya kadar, Danimarkadan Basraya ve Hindistana kadar uzam. yor. Dünyadan itiraz s•esleri yükselip de, Sovyet Rusya nın apaçık emperyalist Rus milliyetçiliği yaptığı ortaya konunca, bütün dünya komünistleri milliyetçilik i ddiasını reddettiler ve - samimi münakaşalarda - şu tevilli tez i i leri sürmeğe başladılar (Cezaevinde, benim gibi mevkuf .elli kadar münevver komünisqe yaptığım ve geceyarılarına kadar sür·en münakaşalarımızda, onlar da bu tezi ileri sürmekten çekinmezlerdi): "Rusyanın yaptığı, emperyalizm ve milliyetçilik de. ğildir. Kıomünistlerin gayesi, bütün dünyayı Rusyadaki gib i komünist bir rej i m altında yaşar görmektir. B u rju \l'alar ise kuvvetlidir, mahalli ihtilaller veya seçimler fay da verm i y ec ekt i r. Bu rej im( dünyaya, ancak kızılordu gö .türebilir. Bu ordu Rusların değil, Dünya ihtilalinin em. rindedir. B unu mümkün kılmak i çin ise, Kızılordu ve onu idare eden, ilk komünist merkez Moskova, gereken tedbir ler i alacak, bu muazzam i ş için üsler ve stratoej ik noktalar, bölgeler temin edecek, genişleyecektir. Bunu, Rus ege menliğin i kurmak i çin atılan adımlar olarak görmek yan .lıştır.,, B u zavallılarm az bir kısmı samimi idiyseler de , çoğu samimi olmadan tevile sapıyorlardı. Bu teze karşı, Slav birliği i deallerinin ve gitgid e daha koyulaşan Rus kültürü baskısının manası s o rulabili r ve cevap alınamaz. Hele Sos. yalist idarel i memleketlere bile Rusyanrn düşmanlı ğı, bu zaviye den, izahsız kalır. Or· t ada. besbell i Rus • e g e menli ğini cihanda tesis i çin girişilmiş mu a z z a m bir teşebbüs vardır ve bunun, komünist ideali uğ r unda yapdıyor gibi göste-
- 17 -
rilmesi müthiş ve muvaffak olmuş bir kurnazlıktır: bu tevil sayesinde, birçok memleketlerdeki samimi kıomünist ler Sovyet ajanı olmakta devam edebiliyorlar. Bizim bu izahatla belirtme · k istediğimiz nokta, milli yetçili ğe en düşman görÜnen B olşevikJ.erde bile Milliyet çiliğin kesin z.aferidir. (') Değişmez bir seyir olara k gö. rünen şudur: iktidarı ele almadıkları zaman hayalperest \Te beynelmilelci o. l anlar, işbaşına gelip de gerçe ği görün ce, milliyetçi olmuşlardır. Briand'lar, Makdonald'J.ar, Mil.. lerand'lar, Vandervelde'ler (2. ncı. Enternasyonalin rei. s;: ;, - Pilsudski'ler e). Streseman'lar, Ebert'ler işbaşına t'."eçtikleri zaman, herbiri nasıl kendi memlekttluinin mil li menfaatlarını en hasis bir titizlikl e güden ve milliyetçi . olarak hareke t eden devle t adamlar ı olmuşlarsa, Rus ko münist şefleri p e böyle olmuşlar<lır. Hatta onlar, daha da koyu milliyetçi, ırkçı ve emperyalist olmuşlardır! Birinci Dünya SavaŞ'mdan sonra. ortaya çık.an Sağ Faşist c ereyanların milliyetçilik tarafları gizlenmediği ve herkesçe d e bilindiği için, bunun ayrıca belirtilmesin e lü. zum yoktur. B u mil l iyetçilik de - Sol - Faşis t Bolşevikle rinki gibi-, tatmin edilmemiş milletlerde görüldüğü şe. kilde, müsamahasız, mütecaviz ve emperyalist hususiyet liydı. Milliyetçiliği yalnız kendileri için kabul ediyor, başka milletlerin hür yaşamak isteklerin i hiçe sayıyorlar dı. İtalyan l_i'aşizmi, Alman Nazizmi bu cereyanın müfrit örnekleridir. İspanya Falanjizmi ve h ele Portekizin Sala. _ zar rejimi çok dah a mutedil olduğundan, bunları normal
(1) Son ç ıkan bir Amerikan e serind e birhayli entere-
11aıı tafsilat vardır (mesela Rusların, Enternasyonal marş ı verine yeni kacul ettikleri R1:Js milli marşının metni): linıy.">on Kfrk Nationalism, internalionalism and th e War: ( Tlıc Science of Man in t he World Crisis. sah. 496-520,
Nrw-York. 1945) e) Bunlar ı bir arada tasvir sdep ve karşılaşmalarile .ı l:ı y eden hoş hoş hikaye le rde nakledilir (bk. Histoires ı•nllı iques, sah. 50, Coll. Anas, 1926.
- 18mi.lliyetçilikler şeklind e görebiliriz. Kemalist milliyetçi.. lik de bu no ·rmal çerçeve içindedir. Harp yıllar ı içinde Romanyada ve daha bi r iki memlekette beliren Faşist ce reyanlar sırf Alman ajanlığı çerç, e vesind e kaldığından, bunları milli cereyanlar meyanında saymak çok büyük bir yan hştır i bilakis, kendi mi-ll e tlerini başka bir milletin em ri ne verdiklerine göre, milliyet�iliğin tam zıddı bir hiya net modası olarak telakki etmek daha doğrudur. Peten Fransası muhakkak ki bunlardan değildi ve bedbin, fa kat halis bir Fransız milliyetçiliğin e bağlanıyordu. Şu son harp, milliyetçiliğin büsbütün kabarmasına ve gerçek kıymetini isbat etmesine yaramıştır. Alman sal.. dırganlığı ka•şısında yenilen v e işgale uğrayan irili ufak lı milletle r, Nazizmin korkunç baskısına ve tethiş reji mıne rağmen, her yerde gizli mukavemetler ter tiplemiş, yeralt·ı orduları hazırlamış, su ikastlerle, ayak lanmalarla, çete harpleriyle, milli varlıklarını kurtarmak için müthiş bi. r çarpışmaya girişmişl- e rdir. Bizim ilk olarak geçen Kurtuluş Savaşında Avrupaya verdiğimiz bu milli heyecan örnegi, bu seferki savaşta, ilk olarak Yugoslavya. da, Mihayloviçin kahramanlığıyla tekrar edilmiştir. On dan sonra, bir yandan De Gaulle'ün mukavemetçi Fransız ları , diğer yandan da bütün işgal altındaki. milletler canla başla savaşmışlar ve Kurtuluş günü toptan ayaklanmışlar dır. Bu ayaklanmaların en müthişi, muhakkak ki General B o r - Komorowsk i idaresindeki, Varşova . halkının 1944 Eylül isyanıdır. Bu ikinci dünya harbinin sonunda mil liyetçilik her yerde dipdiridir. Almanlardan sonra bu se fer Rusların işgaline u ğrayan Doğu Avrupada da, tethişe rağmen, gen e bu ruh kaynıyor. Yer ye . r patlak verişle· r i ajanslarda işitiliyor ve muhakkak ki bu milli ruhun isya nını daha da geniş çapta duyacağız. Milli duygu, Yahudi lerden Araplara kadar, heryerde şiıddetle yaşamaktadır. Arap B i rliği fii!oen k � rulmuştur. Yahudiler Filistinde, ŞL şılacak cüretkarlıklar göstererek, milli bir vatan edinmek için çarpışıp duruyorlar. Hindistan, umulmadık b i r olgun-
- 19 l ukla, tam milli istiklal için harekete geçmiş bul un u yor.
Batı Avrupada, Ruslar Almanların dostuyken, gizli milli mücaddel er1e iştirak etmeyen komünistler, A lmanların Sovyetlere sal dırmasından sonra derhal mukaveırietçiiere 0 katıimışlar ve bu partizanların yardımları, mesela ı<'ran.. sada, onlar lehine bir sempat i yaratmıştı ; fakat harp bi.. tip de, komünistlerin milli menfaatla.ra aldırmadan s ırf Moskovaya bağlanıdı klar ı iyice anlaşılınca, gizli mücade l elerin i lk sırasındaki pasif duruşlarını halkın hatırlama masına imkan yoktu. Her yerde yapılan serbest seçimler kc.münistkr i müthiş bir mağ.lubiyete uğratmıştı (işgal al tındaki Macarist.anda bile ancak 3-4 komünist mebus se ç ilebild'i ! ) . Fransada da yenilenen seçimde halk güvenini, miliiyetçi olmayan komünistlerden alarak, De Gaulle'cü mukavemet hareketinin ruhu ve milliyetçi olan Cumhu.. riyetç i Halk Hareketi partisine verdi. Tanzim edilen Ana Yasayı da - Sosyalis t partisi genel sekreteri Danie.l Ma yerin de, gazeteci Roman Fajansa Haziran 946 tarihli mü.. lak.ıı.tta açığa vurdu ğu veçhHe . sırf bu sebeple reddetti, ç ünkü bu Ana Yasa .sayesinde, milliyetç i olmayan komü n istlerin hakim mevkie geçeceklerinden korktu. Harp son rası Avrupasmd a hıristiyan - demokratların pek çok yer. !erd e kazanmış olmalarının sebehi de budur : muhakkak ki sosyalistliğe susayan Avrup a halkı, bunu, milliyetç i olma.. yan komünist partisi, yahut da milli duyguları şj.ipheli olan sosyalist partis i v.asıtasil e yaptıracağına, solcu, fakat sa rih milliyetçi olan hıristiyan -demokrat partilerine gü ven göstermiş ve çoğ unlukla oy vermiştir (Fransada, Bel ç i kada, Holandada, İtalya da, Avusturyada olduğu gibi) . l n giliz seç;imleri de aşağ ı yukarı bu mahiyettedir. İngiliz Sosyalist partis i (yan i işç i Partisi) gayet koyu milliyetçi v � İngilizc idir. Ancak 2 milletvekili çıkarabilen komünist par tisiyl e birleşme' teklifin i her yılk i kongrelerinde mun t a zaman reddeden işçi Partisinin bu kongrelerde yayınla ' l ı it ı demeçlerini okumak kafidir : komünist partis i c'!aim2. ı:a yrımilli olmakla ve İngiliz menfaatların ı gütmemekle _
.
...
- 20 -
i tham edilmektedir. İngiliz işç i Sendikaları da koyu İngi liz zihniyetlerile meşhur olmuşlardır. (1) Başka çeşit bir enternasyonalin bay �-ağın : sal lar gö rünen Amerika B irlesik Devletkrinin en acele bi r tetkiki bile, buradaki koyu Amerikancılığı ve Amerikan milliyet. ç ili ğini ıneyıdana koyar. Bu milliyetçilik, birçok seçkin Amerikan şahsiyetlerind e pek insanileşmiş ve yükselmiş tir ama, Amerikan ruhu hepsinde i stisnasız bir şekilde ga liptir. Milliyetçiliğin türlü te lakkileri üzerinde· burada dur.. mak istemiyorum: kimi mill iyet i yalnız dild.e veya kültür de. arar, kimi yalnız kan beraberliğinde, kimi de bunların hepsinde b irden. Kim i milletini siyasi sınırlarla mahdut sanar, kimi de siyasi değil, etnik sınırlara önem verir. KL ·mi vardır, milli gelen; klere bağlanmadan da milliyetçilik güder, kimi od,e· gelen e ği şart kop.r. . ilh. Hıülasa, Mil l iyetçilik, istet müfritleşmiş, i ster makul şekliyle, asr'ı mızın en baş .kıymetleri arasındadir. Milliyet çilik hiçbir zaman yenilmemiştir ve hiçbir zaman yenil miyecektir. Bu prens i p gitgide daha berrak <? larak insan larc a anlaşılmakta, gönüllerinde ve kafalarında gitgid e da ha derin kökler salmaktadır. Normal milliyetçiliğin ha yırl ı bir duygu ve insanları mesut .e den, teşvik eden zen gin hislerden bir i olduğunda şüphe ed ilemez. .
2.
.
Demokrasi
Hürriyet fikir v� duygusu da yeni değildir. Eski Türk lcrd-e, sonra da Yunan çağında, siyasi mücadelesiz mevcut olan, insanın tabii bir hakkı olaraic görünüyordu. Fakat isti bdat, dünyanın her tarafında olduğu gibi, bu hür ülke-
(1) Türkiyeye gelen sosyalist bir İngiliz mühe-ndisi nin şu sözleri tipikti r : "Ben sol bir adamım. Yarın dah a d a sola kayabilirim. _Fakat İngilterenin menfaatleri bahis mevzuu oldu muydu, sağ sol tanımam. En muhafazakar, en emperyalist hükümetlerle birleşir, milletimin selameti uğ runa gerekirse, dünyanın bütün sosyal nazariyelerini rafa kaldırırım.,, (Cumhuriyet, 1 .8.945, başyazı)
- 21 -
!eri d e kap l amıştı. insanlık, bin küsur yıl, ·en koyu bi r mü. 1Jamahasızl ık ve hürriyetsizlik içinde boğulara� yaşadı. tık olarak İngiltere, i mrenilecek o lgunlu ğuyla, bu h ürri. yet mücadelesini başardı ve ( Magna - Charta) ile tesbit etti. Yen.iden i stibdat V•e keyfi idare çağları olmadı değil, ' fakat 1 nci Şarl bunların hepsini, baltayla kesilen kafasıy la ödedi. İsvi!:re de ideal bir demokrasi kurmuş, sessiz sa dasız köşesinde yaşıyordu. Sonra, Fransızların da yardı.. miyle, hürriyet Amerikada kuruldu ve Washington'Ja h ey kelleşti. Arkasından Fransızlar, kendi memleketlerinde de bu hürriyet mücadelesine giriştiler. Bu hürriyet, fransız ihtilalinin kanlı sarsıntıları arasında doğdu ; gerçi bir hay. l i kusurlu do·ğmuştu, fakat parlaklığı pek fazlaydı , hey e canı pek şiddetliydi, onun için bütün Avrupa milletlerini sardı, adeta sarhoş etti. Yankıları, Osmanlı imparatorl u ğuna kadar geldi. V.e. Mitha t Paşalar, Namık Kemaller, Ali Süaviler şahlandılar. 1 848 ihtilalleri Avrupanın pek çok yerlerinde, 89 fikirle.rinin daha ç ok yayılmasına ya.. radı.. Artık batı dünyasında, Hlürriyet şuurlu bir fikir ve siyasi bir prensi p olmuştu. Ona Demokrasi dendi. Söz söy lemek hürriyeti, düşünce ve vicdan hürriy·eti, parti ku r. ınak, hükümeti seçmek, .k ontrol etmek ve icabında devir mek hakkı, Demokrasinin kısaca sayılan ana hususiyet1eri olmuştu. Amerikanın en meşhur Cumhur Başkan ı olan Abraham Lincoln onu şöyle tarif ediyordu : "Halkın Halk tarafından v·e Halk için idaresi,, (The government of the people, by the people and fo r peıople). Bu formül asrımıza ka dar •eskimeden gelmiştir. XIX n cu yüzyılın batı Dünyasında, Del'llokrasiyle ida re edilmeyen memleket yok gibiydi. O smanlı imparator l u ğu da meşruti bir idareye kavuşmuştu. Yalnız Almanya ıl;ı ve bi lhassa Çarlık Rusy.asında, istibdat rej iminin bir lınyl i bol kalıntıları görülüyordu. Birinci Dünya Savaşının sonun•da, Demokrasiye a çı k. •. a düşman c1e reyanlar baş gösterdi. B u cereyanların bir ı ı rıı solda ve kızıl renkte, diğer ucu da sağda ve kara renk-
22 teyd i . Anti - Demokra t sol ucun kökü XIX. nc u y üzyıia varıyorclu : Karı Marks, Komünist ihtilalini istemiş ve bu ihtilal başarrldıkıtan sonrası için amele (proleterya) dikta. toryası esasını koymuştu. Artık bir ferdin veya bir haneda. nın değil, bir sın ıfın istibdad ı altı11da cemiyet e şekil verile
cektir ! Marksist olan sosyalistler ( Sosyal - Demokratlar) pek buna yanaşmıyorlar , gene Marksist olan komünistler ise bu yolda müfrit bulunuyorlarpı. Rus kömünisüeri (Bol şevikler) 1 9 1 7 d e Rusyada, iktiıdarı ele al ınca, derhal dik tatörlük r e j imini kurmuş ve Demokrasiyi ortadan kaldır mışlard ı . Hem bu diktatörlük, .amele . sınıfınk i olmayıp , sadece komün ist partisinin, daha doğrusu parti merke z kom ites'inin diktatörlüğü idi ! Lenin öldükte n s onra, Sta l i n b u istibda t çemberin i büsbütün daralttı ve diktatörlü. gü � ahsileştirdi. Artık dünyanın bu tarafında Demokrasi ve Hürriy.et boğulmuş, yen(bi r rej im, POLİS-REJİMİ ku rulmuştu. Diktatörlük polis kuvvetiyle tutunuyor, şahsi hürriyetler polis kuvvetiyle boğultiyor ve bastırılıyordu. Pol i o: vicdanlar a kadar gözetliyordu. O rta çağ istibdadının modern şe·killerde hortlamasın dan ibaret olan bu Polis - Devlet rej iminin ana hususiyet l erini iyice bell iyelim, çünkü pek çok yerlerde onu bu hu. susivetleriyle teşhis edebilece ğiz : Polis - Devlet (Sol - Krzıl veya Sağ - Kar:a Fa.şist) re jı"mı'nin başJırca hususiyetleri :
1 ) Zihniyet : " Devle t ve Hükümct Halk içil) deji;il, Halk Devle t v e Hükümet için yaratılmıştır,, : 2) Halk i daresinin aşağıdan yukarıya doğru kurulu. şuna karşılık, yukarıdan aşağıya doğru kurul uş : 3) Bir diktatörün veya şeflerin: mutlak salahiyetle ve kanu n üstü. bi r kuvvetle iş görmeleri ; 4) Seçim usulünün fiilen ka.J dırılmas·ı, ist•er bir dere.. celi, jster iki dereceii olsun, bir komedya veya gösteriş kabilinden yap ılma&ı ; seçim yerine, fiilen, .tayin usulüne gidiş : i -
.
�· .
- 23 -
ve
5) Meclisin - dolayıs ile. h alkın - hükümeti tenkit e tme icabında devirme hakkının fiilen bulunmayışı ;
6) Hi.i.kümetin yukarısı (diktatör veya şefler) tarafın dan tayin edilip, onların direktifiyle· iş görme!ıi v e icabın. d.a a zledilmesi ; 7 M eclisin fiilen beşrii bir tasvip makines i haline girmesi ve otomatik olarak kalkan elferl e binlerce - çok kere de birbirine zıt - kanunların ve anti - demokratik kararların bir anda, hemen hemen de daima ittifakla ka bu l e di l ivermesi ; d alkavukluğnn son haddine varması ; -
8) Polis ve idare uzuvlarının, fiilen, kazai (mahke. meler) ve teşrii (meclis) kuvvetlerind,en üstün rol sahibi olmaları ; gizli siyasi Polisin tethişi. . 9) Can ve şahıs masuniyetinin yokluğu, (idare uzvu nun keyfine göre fertlerin tevkif ve haps,eıd ilebilmeleri, yahu t da sürülmeleri, öldürülmeleri ) . İcabında bunu meş ru goı:.teren kanunl�rın .kabul edilmesi ; Sibiryalar veya toplama kampla; J gibi vahşetler ; 1 0) Muhaber.a tın polisç e kontrol edilmesi ve· herçeşit sansür ; ;
1 1 ) iş hürriyetinin bulunmaması (fertlerin dilediklerı işt_e çalı şmakta, istifa e tmekte, başka bir tarafta. i ş ara makta hür olmamaları) ; 1 2 ) Me cburi iş mükellefiyetler i ve angaryeler ; 13) Grev hakkının tanınmaması ; 1 4) Söz hürriyetinin bulunmaması ;
1 5) Matbuat hürriyetinin, ister kanun yoluyla, i ster fiilen, yok ed1lmi'ş olınas·r (direktifle idare ı: dilen matbu at, gazetelerin bin bir S'ebeple kapatılması - çok kere d e sebep gösterilmeden ! ., tenkide yahut d a baştakilerce be ğenilmeyen fikirler i ler i sürme ğe kalkışan muharrirlerin , ya ma hkemeler yol uyla, ya da idareten v e polis marifetiyle \.ır liih ra uğratılması, matbuat hürriyetini fiilen yokeden k a n u n mad dekrinin, otomatik :olarak ittifakla kaldırılan e l l e r c e kabul ettirilmesi) ;
- 24 16) Her türlü tenkide karşı müsamahasızlık ;
1 7 ) Toplanma hürriyetinin tanınmaması ;
18) C emiyet kurma hakkının tanınmaması veya fev kalade. sıkı ·kayıtlara bağlanması ; mesleki sendikalara izin ver i l memesi ; 19) Azlıkta kalan fikir ve menfaatların koru nması hakkının tanınmarnası ; 20) Neşriya t yapacak veya Cemiyet kuracak kimse lere binbir engel çıkarılması ve bu şekilde kanunlar. ya pılması ; 2 1 ) Şu veya bu zümreye, ya kanunla, ya da idareten, çoğunluğun isteği hilafına imtiyazlar tamnması ; 22) iktidardaki Partiden . başka siyasi part i kurmak hakkının, ya kanunla, ya da fii len, tanınmaması. B enim, polis - devlıet rejimini vasıflandıran ana husu siyetler olarak gÖ rdüklerim bunlardır. Daha da düşünü lürse bulunabilir. İster kara, ister kızıl faşist olan devlet l e r d e bu hususiyetlerin pek büyük bir kısmı mevcuttur. Memle ketten memlekete ancak isımler ve pek hafif nil ans!ar ıd e ğişir. Sovye t Rusyada diktatör Stalin, şefler, ko münist partisinin Po i itbüro mensuplar ı v e siyasi komiser. lerd i r ; italyada Musolini , avenesi ve faşist partisi ileri: gelenleridir ; Almanyada Hitler vıe. Naz i şeflerdir .. ilh. Gizli siyasi polis (EnteHcens Servis şeklinde casuslukla mücadel e veya casusluk işlerini gören pol i s değil, doğru dan doğruya memleket için de fikir hürriyetin e .k arşı ha reket e geçen gizli siyasi polis servisi) Rusyada Gepeu (dah a e;.,velki ismi Çeka i di, şimd i N. K. V. D.) , Almanya da Gestapo, ttalyada Orna( ?), Tito Yugo slavyasında Ozna, adını alır ; işçi ihtilalinin ülkes i geçinıen S1ovyet Rusyada grevler, Almanyadaki gib i yasaktı r ; hiçbir i,şç i bir fabri kadan veya bir şehir.d en ayrılıp başka bir tarafta i ş aramak hakkını haiz değildi r : orta çağın toprak köleleri - serfler gibi, fabrikanın demirbaşıdır ! Bunun içindir ki İngiliz i şçi sendikalarının şefi Sir Walter Citrine, bundan 10 yıl k;:ıdar evvel Rusyayı gezdiğinqe, dehşetten boğulur hale
- 25 -
gıelmiş ve "Russia in Chains,, (Z incirler içinde Rusya) adlı eserini yazmıştır. Bu saydı ğım hususiyeüerin h epsi Sovyet Rusyada mevcuttur ve hepsine yakin bir ·kısmı da Naz i Almanyasm da, faşist italyasında Falanj ist ispanyasında ve mukal litlerinde vardır (ispanyadan gayrısı için "Vardı,, demek daha doğrudur) . Yıkılan ispanyada ve son değişmelerden evvelk i Türkiyede - Şef rütbelerile, tek partisiyle, 1 nci şubesiyle, 18 inc i ve 50 nc: i madde1eriy.le .. v. s. bu husu siyetlerin çoğu mevcuttu, fakat Alman veya Rus faşizm leri kadar gaddar bi r yol tutmadığı ve daima ( orta şiddet te) olduğu muhakkaktır. Faşist - tip rejimin en mutedil örnekleri, Salazar Portekiziyle, değişmiş olan Peten Fran:.. sası vıe. Vargas Brezilyasıdır (Arjantindek i Peron rej imi hakkında sarih ve tarafsız bir fikir edinmek şimdilik tnümkün olmuyor) . Polis - Devlet r ej imlerinin ·tarihçesin e dönecek olur· sak, bunların daha çok ik i ucunun çarpışmas·ından kuvvet kazandıklarını görebiliriz : :Kızıl Faşizm 1917 de Rusyada kurulduktan sonra, Avrupaİun her tarafın da dalbudak sar rnak istidadını gösterdi. Şuursuzlaşan kütlderin taşıgı karşısında kanuni rejimler çatır çatır çatlıy!o·r , bunlan te· pelemek ve bastırmak kuvvetin i kendinde. bulamıyordu. Demokrat rejimler, ihtilalci kütlelerin taşkınlığı karşısın da aciz .k aldılar. Bu sırada, ttalyada, memleketin siyasi i daresi hususunda kızxl faşisj:: l er gibi düşünen, fakat ikti satta ve milliyetçilikte ayrıian kara faşistler ortaya çık mıştı. Bu faşistler, eski · sosyalist M usolininin çevresinde toplanmışlardı. Koyu mil liyetçiliği ve İtalyanın tatmin edilmemiş emperyalist iştahlarını bayrak edindiği i çin, İtalyan gençl i ğ i peşindeydi. Demokratlar, bu iki tip fa. şizmi karşıkarşıya bırakarak kurnazlık yapmak istediler. "Dinsizin hakkı"n dan imansız gelir,, formülü doğru çıktı ama. mücadeleyi kazanan kara - faşistler son de r e ce kuv vetl i vıe prestij sahib i olmuşlardı. Roma üzerine yürüyen Muso1ini iktidarı ele aldı. Yalnız komünistle ri değil, de_
..
.
- 26 mokratları da temizledi ve italyada,
1 . n ci �arp sonunun
ikinc i Polis - Devlet r e j imini kurdu. Doğrusu ene ·r jik bir adamdı ve e traimdaki l e r i çalı ştırmasını biliyıo·rdu. Az za.. manda italyc.yı
kalkı ndırdı ve' i lerletti. ilk defa olarak
d ünyada, Demokras i n i n kıym e ti hakkında bir tereddüt ve
şüphe uyandı : Demokrasi, kızıl i htilali ö n l iyemiyecek ve yabancı bir devletin i dare ettiği faaliyetleri durduramıya. cak kadar zayıf çıkmışt ı ; Demokrasi, m emleketi Faşizm kadar çabuk kalkındı ramamıştı ; vatandaşlar part i .kavga larile parçalanmış, asıl vaz i f e l e rini v e memleket m e nfaa tını unutmuşlardı ... Demokrasinin,
köhne
bir
sistem
G l du ğu
yetçi Faşizmin bu asrın rej imi olacağı lıe ndi. Musoiin i de e s e rler yazıyor ,
ve milli
.kanaati kuvvet
nutuklar veriyor, bıi
tezi müdaiaa e diyordu. Fr:ı.kat bu tezin asıl kuvvetli müda fil e ri, sağ c ı bazı Fransı.z muharrirleriydi. B unların başın da, fransız akademisi azası, A ction - Frar;ı.çais e gaz·etesinin başmuharrirlerinden v e milliyetçi
kralcı p artisinin şefi
Charles IVfa u r r.as'la, a r kadaŞ'ı ve aynı gazdenin başmuhar rirlerinden Leon
Daudet'yi (meşhur
Daude t'nin oğlu)
saymak icabeder. Bunlar
romancı Alphonse M usolininin
taklitç i l e r i değildiler, çünkü Charles Maurras, daha Mu solini ufacık çocukken , prıensipleri
gaze t e l e r d e
sonradan ıonun bayrak edindiği ve ki taplarında
müdafaa etmiş,
parlak bir sistem yaratmıştı. Musolininin bu prensiplerle muvaffak o lması, ona sadece müthiş bir m i sal v e isbat delili oluyordu. Action - Françaiseciler mokrattılar. O n lara göre
sarih
surette anti - de
D emokrasinin asıl manası, ac iz
demekti. v, e sonra, mantıksızlık ve haksızlıkt ı : h i çbir in san diğerin e e ş i t olmadı ğ ı na v e o iarnıyacağrna göre· eşitsizl iği
ister
doğuşta, ister
terbiyede, i ster
(bu
ikisinde
birden b u ! u n ) , reylerini müsavi ·tutmak yan l ı ş bir usuldü.
Ve reylerin yekununa dayam;m D emokrasi temelinden çü rüktü. Kemiyet keyfi yeti eziyordu. M'emleketi en d-') ğ ru yola, şu v e ya bu entrikayla, yahut da
pr 6 pıo·gand.ayla en
fazla r e y toplıyacak olanlar götüre·mezlerdi.. V e hel e par-
- 2i -
lömantariz.m, memleke ti felakete sürüklemekten baska bir şey değildi.. Hele istikrarsız ve meclisin her an d·.:. ğişen kapr islerine tabi .olan, sık sık da değişen hükümetlerin hiçbir müsbet ve devamlı iş görmelerine imkan yoktu .. i l h. . Eski den ancak Action - Française'c i le r i n ve çevrele rindeki bir grup okuyucunun şüphe ettikleri Demokrasi, Musolini misalinden sonra, artık pek çok kimselerce t e reddütle karşılanıyordu. B u arada, Demokrasinin refor mu c: dı altında girişil e n çok mühim teşebbüsler, layık o!. dukları ilgiyi toplayamamışlardı . (1) 1 933 de Hitler Al manyada müthiş bi r rey çoğunluğuyla i şbaşma geldi. O da enerjik ve faal bir i nsandı, memleketi kalkındırdı, i şs iz l i ğ i düzeltti, büyük işler gördü. Hoyratlığ ı ve ·Gestapo. hun, t talyadaki meslekdaşlarınınkini pek çok aşan zulmü nün uyandırdığı isyan duygularına rağmen, kalkınma yo lundaki başar.ısı Demokrasi cephesinde yeni yeni gedik ler açtı. Hem şimdi, muazzam Alman tefekkürü, Polis Devlet rejimini i şliyor, dört başı mamur bir sistem haline getiriyordu . Maiırras'·ın fikirlerini devam e ttiriyor, man. tıki neticelerini çıkarı yorlardı : evet, d iyorlardı, mem ie ket hayrına �n d oğru kararları verecek olanlar, şu veya bu şekilde en fazla rey toplayabilmiş olan politika cam bazları değildir. Rakamdan başka bir şey olmayan reyl erin yığını da doğru yolu gösteremez. B u dio ğru yolu, ancak bir Führer, b1r şe { hissedebilir. Ona adeta bir i lham vaki olur, o, ha lkın hakiki ihtiyaçlarını, hatta hal kta n daha iyi h i sseder v e anlar, v e buna gör e k ararını verir. Kararı m u kaddesti r ve doğrudur. O yanı lmaz .. .�
Ve böylece tanrılaştırılan, pe ygamberleştirilen ida r r c i le re mutlak salahiyetler tanımasının doğruluğu meşru. l a �t ı r ıima ğa, felsefeleştirilmeğe çalışıldı. Polis - Dev( 1 ) "L a Reforme d'e rEtıat,, adlı seriler, eski Başba Ta rdiıeu'nün ve Bı@rd�ux'nun eserleri.. v. s. ( bk. Ta1· tl İP11 : La Revolutiona Refaire, L'epreuve du Pouvoir. 936. Bardaux: Le drame F{ançais, 1 934 ve L'Ordre Nouveau, ı rı ın ) . lrn n
- 28 le t rej iminde, mistik, bir · " Führıer - Şef sistemi" dalbudak saldı. B u sırada Fransa v e ispanya, D emokrasiyi mümkün olduğu kadar kötü tatbik ederek, gitgide tereddiy e ve tefrikaya yuvarlanıyorlardı. Her i'ki memlekette de Rus ajanları mikrop gibi ürüyor, komünist ihtilalleri hazırla nıyordu. İlk kıvılcım İspanyada çaktı ve millet 4 y ı l bir birini boğazladı. Fransa en adicesine bir particiliğe düş müş, artan Alman t ehdid i karşısında bir türlü toparlana. mıyordu. Bu örnekler, Demokrasiye karşı olan şüphele r i büsbütün a rttırdı. Dünyada, belirli bir şekilde sağ Faşiz.. me kayış görüldü. Muhakkak tam demokrat bir ruhla bes l enmiş olan Atatürk'ün Türkiyesi ve 1.nci, 2.nci devr e -Mil le t M,e clislerinin Türkiyesi bil e bu cert!91mdan kurtu lamadı. O da muhtelif kanunlarla ve daha çıok, kanunsuz i dari yol larla ve fiilen, sağ faşist bir mahiyet almağa başladı. Ger... çi Kurtuluş Harbini takip eden yıilarda girişilen büyük inkilap hareketleri için muvakkat bir müddetle hürriye .. tin kısılması tabii bir şey olurdu ; fakat bunun için ger e ken müddeti pek çok aşması ve gitgid e hafifliyeceğine� sebep çoktan sona ermişken daha da müstebitleşmesi, h ele inkilapl� alak�lı olmayan pek çok sahalara keyfi olarak dalbudak salrnasr mazeret bulamazdı. İkinci Dünya Sava _ şı, normal rejimin teessüsü ger·eken zamandan e pey sonra patlak verdi ; bu sefer de harp bir mazeret oldu ve totali t er idare tarzı, devletin emniyetiyl e ilgili olmayan pek çok şeylere karıştı ve hürriyete de, demokratik usullere de meydan ve rme di. . tkincı Dünya Savaşı, iki ucun birleşmesind e n s o n ra patlak verdi : uzun zaman düşman cephelerde birbirlerine hırlayan iki köpek gibi duran Sağ Faşizmle Sol Faşi zm, 1 939 Eylül ünde birdenbire anlaştılar. Nazi Alma.oyası Bol şevik Ru s yayla dos tluk paktı imzalad ıktan s onra Po.. lonvaya s.:!�dırdı ve muazzam çarpışma başladı. Fransanın birkaç hafta i çinde yıkılıvermes i dünyayı yeniden düşün dürdü : bu k o ca memleketin, i çinden çürQmüş k o f b i r a-
- 29 -
ğaç gib i devrilivermesiriin baş sebebinin, sulh sırasındaki i da r e tarzının berbatlığı olduğu aşikardr. Bii. idare t arzı i se Demokrasiydi. Acele hüküm verenler çok oldu ve De mokrasi toptan kötülenerek, Polis - Devlet ·rejim i " göklere çıkarrldı. Vişi Fransası da ilk iş olarak Demokrasiyi top tan boşadı. Öte yanda İngi lterede Çörçil, savaştan sonra, alınan derslerl e Demokraside bi rçok i slahat yapılması zar.ure.ti ni kabul etmekle beraber, Demokrasiyi övüy:o·r ve ona olan imanını dünyaya ilan ediyordu. Ve Demokrat İngiltere, z•<: r r c kadar zaaf göstermeden ve tefrikaya düşmed·en, hat ta hürriyetlerinin çoğunu muvakkaten bile kı smadan, düş man saldıı ı sına göğüs geriyordu. 1 4/VI I l/194 1 tarihinde, Çörçille Ruzv.e lt, i mzaladık ları meşhur Atlantik beyennamesini dünyaya bildirdiler. Bu beyanname Demokras i tarihinde pek mühim olacak ve ideolojinin e n öz tariflerinden birin i teşkil edecektir.
Atlan tik beyannamesinin 4 hürriyeti şunlardı : 1) Söz ve vicdan hürriyeti ; 2 ) Matbuat hürriyeti ; 3) Korkudan azad e olmak ; . . . 4) Ihtıyaçtan azade olmak. (1)
Harbin sonucu, Demokra;siye inananlara hak verdirdi. M usolini, keyfi kararil e _ ve herhalde ttalyanların çoğun luğunun arzusu dışında - milletini savaşa attı ve perişan. e tti. Yanılmazlı ğına A lmanların gerç·ekten iman ettikleri Führer, pek kötü i lhamlı olduğunu çeşi t çeşit zararlı ka rarlaril.e isbat etti. "En doğru yolu çoğunl uktan daha iyi o larak görecek,, deni.len bu yanılmaz şef, Stalingrat ha tasını işledi ve üstelik i nat etmek suretile A lman ordusunu pe rişan etti. Herşeye karıştı, harbi bizzat idareye kalkışt ı v e evvela orduyu, sonra da Alman milletin i eşi görülme. d i k felaketlere sürükledi. Şüphesiz bir tarafın mağllıbi-
(1)
26 Haziran 1 945 tar ihl i Birleşmiş Mil bu hürriyetleri teyit etmiştir . da l r t l c r A na Yasası 2 5 Nisan
-
- 30 yetinde, Polis - Devle t reJ ırnının zararlarından başka se bc pler, diğer tarafın galibiyetind e Demokrasinin fayda. larmdan daha başka amiller de vardır. Ana ve yegane se bep, rejim mesele si olsaydı, yenilenler iç inde Demokrat Fransa, yenenler içinde d e kızıl Faşist Rusya bulunmazdı. Fakat neticeye rejim mes e les i muhakkak ki çok tesir et miştir. üstelik di ktatörlük rej imlerinin Şahsiyetleri ezen ve ;ıncak dalkav.uklara hayat hakkı veren havası, buhranlı anlarda a yrıca meş'um olmuştur. Hülasa, hir yandan felaket li " Ş ef,, rej imleri, diğer yandan da di ğer çeşitli tesirlerin' sebebiyle, Mihver dev. Jetler i tek.er te k e r yenildiler. Savaşa olanca kudretiyle atılmı ş olan Demokrat Amerika bu neti cede büyük rol oy. nadı . 2. ci Dünya Savaşı, Polis - Devlet rej imli milletler�n çoğunun kesin yen ilgisiyle kapandı. Haki - Faşist Alman yanın yarıyolda dostluğu bırakıp , kışkırtıcısı Kızı l - Fa- şist Rusya ya sald ı rması bu memlekete hayırlı olmuş, bu suretle ma ğllıplar Jeğil, galiple r arasında yer almıştır. Savaş bitince, A lman - İtalyan - J ap ::ı n ve diğe r peyk M ih ver memle ketlerinin işgale u ğrad ıkiarı ve p olis - devle t r e. jiminin kökünün kazındığı görülqü. Savaşa katılmayan ispa nyayla Portekiz , Sağ - Faşizmd etii. arta kalan yegane meml e ketler olarak kaldılar. Türkiye, Ana Yasasmı n esa- serı tam demokrcı.tik oluşundan bilistifade, e nerj ik ve t ez bir kararia Polis Devle t hususiyetlerini silmeğ e girişti ; gerçi iktidardaki parti imtiyazlarınr kolay kolay bırak. mağa razı olamıyor ve attı ğı a dımları mümkün olduğu k� dar noksan ve i steksiz atıyorsa da, katedilen mesafenin birhayl i olduğ'u nu dürüstÇ e itiraf etmek gerekir: İspan-· yada d a d emokrasiy e doğru yönelme hareketler i hissedi l misse de, Franko bir t ürlü kesin karar verememiş ve esaslı bir adım a tamamıştır. Kızıl Faşis t S ovyet Rusyaya ve Doğu Avrupadaki peyklerine gelince :· bu me mleketlerde Po lis Devl e t rejimi ve t erör hiç değişmeden, hatta eskis in den daha şiddetle· hüküm sürmeğe devam etti. Yalnız i sim de bi r de ğişiklik yapmağa lüzum gördüler ve Demokrasi _
'
.
_
31 düşmanlığını bağırmaktan vazgeçip, bilakis kendilerini oldum olası Demokrat ilan e ttiler. Hem öyle Demokrat ki, e n birinci ! Hatta Angfo - Saksonlann de mokratlı � ın.. dan şüphe ettiklerini bar bar bağırdılar. B i r "Batı tipi, , bir de "Doğu tipi,, D emokras i varm;ş ve hakiki Demokra si. kendilerinkiymiş ! Fakat bu laflar batı dünyasında ol.. olsa menfi yankı uyandırdı. Daha harp biter bitmez Çörçil, Avrupanın Doğu yarısına işaret ederek "bizim sa
görmek istedi ğimiz ve uğrunda kan d öktüğümüz hür dün ya bu değildir !,, demiş, kızıl memleketlerin polis devlet hususiyderin e hücum etmişti. Aynı şeyi ·.işbaşına geçen lşç i hükümeti, hatta koyu Rus dostu Prof. Laski de tek.. rar e tmiş, Amerika da bu hürriyetsizli� . rej imlerine esef lerini enerj ik bir lisanla bildirmiştir. Sonu ç olarak diyeceğimiz şudur ki dünya milletle.ri, Faşizm, Diktatörlük ve Totaliterlik r ej imlerinden bıkmı ş , halk hürriyete, hür d üşünüşe ve hür yaşayışa susamıştır. Musolininin, G. Sore l'in " Şiddet,, üzerindeki e serin i çan tasından ayirmayışı, Bitle rin Niçenin merhame tsizlik fel.. sefesini son haddine vardırışı, Bolşeviklerin "sınıf müca delesi,, parolasi l e müsamaha bilmeyişleri, dünyay ı boğucu bir· karanlığa ve kabusa sokmuştur. Nazizmin vahşetleri, işkence alçaklıkları, korkunç tazyikleri insanlığı nefretle ürpertirken, gözünü açmış ve hürriyetin eşsiz kıymetini tam anlamasına sebep o.l muştur. Nazilerin bu y oldaki ha.. lefi ve selefi Bolşeviklerin, o ölmüş rejimi de a şan kork kunçluğu, hürriyet aşkını miştir.
halkta daha fazla
kökleştir
Mamafih "Batı - tip i Demokrasi,, d e bazı inkişaflar gösteriy.or. Esk..id enbe ri Demokrasinin reform görmesi tezini müdafaa e denler haklı ç ıkıyor, Çörçili n harp sıra
sında bahsettiğ i "derslerden istifad e etmek,, isteğ i yerine
geliyor. Kurtulan Fransa, 89 Ana Yasasını ve Cumhu.. riyeti kal dırma kla i tham et tiği Vişicileri mahkum etmesi-
- 32 ne rağmen, ilk iş o larak eskl Ana Yasayı değiştirmek işine koyuldu. Yapılan referandum, Fransız halkının kesin ola rak bir de ğişme istediğini gösteriyordu. Bu suretle, Fran sız· felaketinin baş sebep lerinde n
biri olarak, sakat doğ
muş ve kötü tatbik e d i Lniş bir Demokrasi ıolduğu anlaşıl.. mrş oluyordu. Kurucu Meclis
teşekkü l e tti, fakat komü
nistierin kendi taraflarrna fazla yonttukları birin ci Ana
Yasa tasarısınr Fransız milleti kabu l etmedi. Yeni bir ku rucu meclis seçildi ve yeni bir
Ana
Yasa tanzimine koyul.
du. Amerikada da birçok t e şebbüsler göz e çarpryor. Bu arada, grev hakkın r tahdit eden kanunun kongrece kabulü şayanı d ikkattir. Demokrasi dünyasında
islahatın devam
edeceğinde ve hele eski Fransız t ipi demokrasinin bırakı lacağmda şüphe yoktur. Harp sonu Avrupa seçimlerinin bir manası da, halkın,
ister
kızıl, ister kara,
yahut
da, i ster sağ, ister s o l faşizm.
lerden nefretini göstermesidir. Polis - Devlet rej imi hür memleketlerin hiçbirind e istenmemiş ve hürriyeti kısacak olan komünist partileri - hatta kısacak diy!e' şüphe edilen Sosyalist partileri bile _ seçimler i kazanamamış, kesin hür
riyet ve Demokrasi taraftarları güven toplamışlardır. Bu
tehlike karşısında Fransız sosyalist parti si, hürriyet e ;olan bağlılı ğını derhal ilan etmek v e komünist partis i t ipinde diktatörlüğü tasvip
etmediğini
bildirmek zorunda kal
tnıştır. İngiliz sosyalist·er i ise her vesileyle, kendi demok rat sosyalizm anlayışlarını
Ruslarrn anti - demokrat sos
yaiizm anlayışlarile esefl e muka.yes e Sosyal i stlerinin
halis Demokrat
e tmişlerdir. İngiliz
olduklarında kimsenin
tereddüdü olmadığı iç in. seçim mücade l e s i sı rasınd3. Çör çilin nutukl.a1'ının birind e izhar ettiği şüphe i yi karşılan mamıştı. Bu sııretle, yalnız dünya değil, sosyal ist alem de hür r i y e t bahsinde i k i y e ay ..-ılmıştrr : Radikal, milli veya dinci
ııoı.y:ırli..stleTle Sosya l
;.
Demokratlar (Sosyal istler) tam hür�
- 33 riyet ve Demokras i
prensipleri güderlerken,
komünist
sosyalistler (gerek Rusçu, gerekse Tm>çkis t komünistler), sınıf di ktatorası perdesi altında bir grup diktatörün 'em. rinde polis - devlet rej imi kurmak istiyorlar ve kuruyor lar. B itiri rken, p e k Ç<eşitli t e fsirlereı u ğrayan "Demokrasi,, nin değişmeyen v'e. bulunması şart o lan ana vas ı f larını kı saca saymak doğru olur :
1 ) Polis - Devlet rej imi kısmında edildi ğin i belirttiğimiz bütün
kısıldığını ve yok
hürriyetleri n (söz, vicdan,
matbuat, toplanma, sendika . cemiyet - parti kurma hürri yetlerinin), ancak asgari ve zaruri sınırlar içinde kanun larla tahdit e dilmiş olarak geniş bir sure tte kabulü, gerek Ana Yasayla, gerek diğer kanunlarla teminat altına alın mış olması ;
2) Devletin ve Hükümetin halk için olduğunun kabulü :
3) Teşrii kuvvetin tayine benzer ş·ekillerle yukarıdan aşağıya de ğil, fakat,
teferruatta başka çeşitler de olsa,
mutlaka seçimle ve gizli s•e ·çimle, aşağıdan yukarıy a doğ ru
teşekkül etmiş olması ;
4)
Teşrii kuvvetin i crai kuvveti
kontr ol etmesi ve
icabında ıonu de ğiştirebilmes i ;
5) idar e uzuvlarının ve polisin, ancak kanunla belli olan yetkileri bulunması ve bunu, şu ve bu kaçamak yol. !arla aşamaması ; kanunun memlekett e hakim olması ;
_6) Fertlerin ca n, mal, ırz masuniyetleri teminat altın da bul unması ;
7) Mı'Ilet içi nde hiçbir gruba imtiyaz
tanınmaması.
Ka nuni şartları haiz olan fertlerin eşit olması. Bu hürriyet v e hakları her rej im, kend i milletin 7 n ı r.
O
ta
memlekette yaşayan azlıklara, devlet makanizma.
ıı ı n da v e orduda yer vermemek ve bu gibi bazı hakları kıs rıu k ,
hazan Demokrasiye zıt gib i telakk i edilmişse de, bu
- 34 kanaatin yanlış oldu ğunda şüph e yoktur. B ir millet, ken d i memleketind e muayyen bazı vazife ler i kendine hasret mek isteyebilir ve bunu emniye t i i cabı sayabilir. Azlık larm diğer haklarına saygı gösterıyor ve kötü muamele l e re yol vermiyorsa, Demokrasiden şaşmamış <;lemektir. İşte h ürriyet cereyanı n ı n oluşu ve bugünkü durumu da bu şekildedir. Asrımızın son merha l e lerinden ve tec rübelerin inbiğinden geçmiş kıymetleri nd e n bir i olan
De.
nıokrasi, bugünkü Dünyad a her zamankinden daha galip ve parlak bir durumdadır. O n u
büsbütün kusursuz yap
mak için girişilen teşebbüsler semere verir, sağ - sol, kara k ı z ı l Faşizm artı klar ı ve Polis - Devle t kalıntıları dünya dan silini rse,
XX
nci yüzyıl tarihin en
seçkin asırların.
dan biri ıolacaktxr.
3.
Sosyalizm
Bu cer e yan, Cemiye t kaygısından doğduğu için, Ce
miyetçilik manasını almıştır. Eskidenberi mevcut o lmakla beraber, bilhassa son yüzyıl larda, sanayiin inkişafiyle ge l i şmiş ve muazzam bir dava, hatta din halin i a l mıştır. M emleketin servet membalarını, m i l l etin bütün küt les i namın a işle tecek yerde, azlık olan birtakım k i msele veiev şahsi zeka ve faal iyetler i sonund a da olsa - bun l ara sahip çıkarak .k endi m e n faatlar ı i ç i n i şletmeler i ve ' alabi l di ğ i n e zengin olmaları , geniş bir i çtimai Adalet za rin
•
viyesinden bak ı l ınca, haksızlık telakki e d i lmiştir. Bundan başka, işl etenler,
mevcut milyonlarına
durmadan yeni
milyonlar katarJarken, o işletmelerde ücretle çalışan işçi. ler bir türlü sefaletten
kurtarılamamış , devloe.tin yaptığ�
yardımlar büyük kütl e l e r i n
ihtiyaçlarını tam olarak bir
türlü giderememiştir. Bun u n neticesind e işçiler arasında, ist i smar edildikleri fikri yayı lmış, "istismar edenler,, diye belledikleri z engin sını fa karş ı kin
duyguları .artmıştır.
B i r ara, h ü snüniye t sahibi "ütopist,, filozoflar çı kmış, bu
n a çare olarak , bütün mallarda tam müsava t dahlinde müş tereken pay edilmesini te k l i f
etmiş, böyle komünist bir
- 35 -•
r ı ı ı i y c tin cenne t olacağını i ddi a etmişl erdi. B unlar ı n ek..
"' ı
i�i
m i l l iyet i yoketmekten
lı 1 1 1. u n c u
bahsetmemişlerdir. O n do
asırda ise, Yahudi - yani yurtsuz soylu · _ olan
Marks ç ıkmış, haki ka t olan bu i çtimai a daletsizl i ği
l\ , 1 r i
' " i l t lıaşı mamur büyük bir felsefe sistem i hal inde işleye '
ı- 1< . b u nu y e ni bir din hali n e
sokacak şekilde esaslarını
v . 1 1. c lmiş, b u dinin kitabı da "Kapi tal,, olmuştur. Marksist lwrn iinis t dininin peygamberi Karl Marks, bugün yanlıŞ l 1 �: 1 isbat edilmiş birçok mant ı k
oyunlarından sonra bir
1 1 . 1 1. a r i ye k u rmuş, bir gün gelip tam müsavat üzerine ' � ıı c �
m:ü
bir dünyanın nasıl o lsa vücut bulacağını, riyazi ka
ı ı y c tte bir al ı n yazısı şeklind e ilan etmiş, öyle bir d ünya.
, l ;ı
kimsenin
şahsi malı
o lmıyacağını, aile,
Marksa gör e . zengin sınıfın l ı ı ı l unmıyacağını, herkesin
ah lak gibi
i cadettiğ i şeylerin artı k
herşey e i şti rak e d eceğini ve
l 1 ii tün dünya işçileri b i rleşeceği için, millet ve vatan di . Y« bir şeyin kalmıyacağını i ddia e.tmişti. B i r d e bir tarih
ı ı· l s c fesi ortaya atmış, tarih hadiselerinin hep, s-ebepleri ı y i c ş e l e n e c e k olursa, mide kavgası ve iktisadi menfaat ol
d ı ı g u nu i l e ri sürmüştü. B u gün bütün bu nazariyeler, Avru ı • ; ı l ı ve Ame rikalı alimler
tarafından
. 1 d amları n dan bahsediyorum - en ince
•
tabii bitaraf ilim
t e fe rruatına kadar
ı d k i k ve tahlil edilmiş ve büyük bir kısmının yan l ı şlığı 1 1 ı l aş ı l m ı ş t ı r. Esasen bir ası r l ı k yakın tarih de · Marksist lı 1 ımün izmi hep t ekzip etmekle adeta zevk almıştır. ;M�ma1i
lı Marksizmin tarihi izah tarz ı - yani tarihi maddecilik
-
lı ı s men do ğrudur ve tarihi ami l l e r meyanı n da iktisadi se.
l ı r p l e r mühimce bir yer tutar. Fakat bütün tarihi bununla
ı nı h etmenin yanl ı ş o l d u ğu artık bugün kesin olarak an l ; ı ı:; ı lmrştır.
* Marksın vatan ve m i lliyeti inkar eden
nazariyele ri,
v a n l ı şl r ğı isba t edilmiş olmasına rağm e n , bilhassa Yahu
,ı;ı .
r.
Mascnlar ve herçeşi t beynelmi lelciler tarafı n d a n b i r
, ı ; ı ı h a l i n d e propaganda e d i l d i ğ i içi n ,
XX i n c i a s ı rda kor.
- 36 -
kunç bir din taassubu halinde dünyanın her tarafına ya yılmıştır. Adaletsiz bir alemde gerçekten ezilen işç i ve fakir kiitlesi bu yeni dinden mede t ummuş, vatan, milli. yet gibi mefhumları, "burjuvaların,, (yani or ta v·e üst ta bakanın, "karnı t-0k, sırtr pek sınıfın,,) bir icad ı olarak be Uemiştir. xrx ncu yüzyılın 2.<:i yarısında büsbütün kuvvetlenen s osyalizm siyasi parti olarak hemen her taraf.ta teşekkül et ti. 1 . nci Enternasyona l dağıtıldıktan sonra, ikinci Enter nasyonal kuruldu. Be l kemiğini Sosyal-Demokratlar teşkil etmekle beraber, pek çok çeşit s osyalist partileri bu Enter nasyonalin çevresind e toplanmışlardır. 1 .ci Dünya Savaşı nın sonlarında Enternasyonalde ihtilaf çıktı : Sosyal-De. mokratlar (ki sonraları Sosyalist adını alacaklardır), sos yalist i nkılabı!l ihtilalle değil, meşru mücadele ve seçim yoluyla işbaşına geçmek suretile yapılmasını ve devrimle rin ani dreğil, tedrici olmasını istiyorlardı. Komünistler ise ihti lal taraftarıydı ; ve bu suretl e i şbaşına geçtikten sonra da, diktatörlük kurarak, cemiyeti toptan ve ani olarak de ğiştirmek i ddiasındaydılar. Sosyalist - Komünist ihtilafı o tarihten başlar. XX nci asrın başında sosyalizm, artık iyiden iyiye iş lenmiş muazz.am bir sistem olmuştu. Fakat s·osyalizm i an1.ayış çeşitler i pek çoktu. Sosyalist ve Komünist - Sosya list görüşlerinden ayrıca , iki yüze yakın Sosyalizm tarifi \re doktrini sayılabiliyordu. Bir kere., Marksist Sıosyalist lerin -yani hem Sosyal Dtemokratların, hem d e Komü nistlerin _ karşısında, Marksçı ve maddeci olmayan, bila kis dindar sosyalistler dikilmişti. Bunlar, materyalizmin tnoda .olduğu o i lk başlangı ç çağlarında Sosyalist alemde fazla öir rol sahibi olamamışlarsa da, ikinci Dünya Sava şının s-onund.a birdenbire önem kazanacaklardır. İngiltere. de, Webb'l erin kurduğu Fabian Society'nin Sosyalizmi de kaba maddeci sosyalizmden birhayli a yrılıyordu ; bu c e tniyet sonraları siyasi par t i haline girmiş, İşçi S e:ndika lariyle zenginleşerek kuvvet bulmuş ve İngilterenin meş- 1 •
- 37 Partisi (Labour Party) .o,lmuştur. Bilhassa Rus l' •ıda kuvvetli ve yaygın olan Sosyal - Revol'üsyonerler ise
l ı ı ı r işçi
mücadeleyi amaç e di nmiş, ı ı ı i lliyetçi · sosyalistlerdi. Fransada kuvvet bulan Radikal . S o s y a l ist l e ri n sosyalistliği ise bambaşkaydı ve çok kere ı . ı l hassa araz i d ereb eyliğiyl e
ıwldan çıok, orta partilerden sayıldıkları olmu ştu r . Bu par. ı i l e r i n - dışında, doktrin ve i d eo.l o j i olarak mevcut olan sosyalizm anlayışları pek daha kalabalıktır. Fakat bütün bu çeşitliliğe rağ.m en, sosyalizmin müşterek vasıflarını k ı saca şöyle sayabiliriz :
1
-
Fakir ve emekçi sınıfın sefaletten kurtarılması,
emeğine karşılık haklı bir menfaat bu l ması, iktisa di ba. k ı mdan kendisi ve ailesi, g en çl i ğ in d e ve sıhhatli hal i n d e ;ol duğu gibi, hastalığında v e ihti yarl ı ğı nda da emn iye t te bulunması
;
2 - Emekç i sınıfın, ister bir .grup zengin, iskr bir şirket, isterse devlet tarafından sömürülmemesi ; 3 - Büyük servet farklarının kaldırılması veya azal. trlması, mi lli servetin fazla fahiş olmayan farklarla fert ler elinde dağılmış bulunması ; 4 - Az çok büyük çapta olan servet ve istihsal kay.. ııaklarınıh fertl er ve şirketler e linden alınarak , devlete,
dolayısile millete maledilmes i ve bundan hasıl olacak ki . r ın b ir k aç kişiye değil, umuma ait olması ; ı
5 - Bu işletmelerin d e az bir karla yetinip halkın i y aç lar ı nı kar ş ı lama k üzere ça l ışma s ı . 6 - istihsalin istihlake göre ayarlanması .
ih
•
Çok kere sosyalizmin ana vasıflarından gibi telakki sınıf mücadeles i prensibi, daha çok Marksist So s.
"l ı ı nan
,.ı J i zmin
1
asfıd ı r . B u p r e n sibi kabul
v
etmiyen s o sy a l izm
r ·; i tl e ri çoktur.
*
Ç ar lı k Ru syasın da, ·ehemmiyet
I "" ı i : S o syal
sırasına göre üç sol
Revolüsyonerler, Sosyla H . · ı ı ı i i ı ı i st l e r ( Bo l şev ikler ) bir ihtilalle _
-
Demokratlar ve
çar l ık rej ]mirti
- 38 -
yıkmışlardı. İhtilali asıl yapmış olp.n Sosyal - Revolüsyo nerlerle Sosyal - Demokratlar (Menşevikl,er) memlekette demokrat bir idare kurmuş, tedrici inkilap yoluna girmiş. lerdi . Faka t komünistler (Bolşevikl e r) ani bir hükümet darhesiyle bu rej imi yıkarak, i ktidarı de almıŞlardı·r. Dik tatörlük ve t erör üzerine dayanan bir idar e tarzı ku ran komünistler, müfrit bir komünist program takibe koyul dular. Miil kiyet hakkı kaldırıldı, istihsal istisnasız dev1,e tlıeştirildi, i stihlak dahi, komünist prensipler gere ğince, müşterekleşti. Bu program köylerde de tatbik edilmiş ve topraklar köylünün elinden alınarak , müşterek "Kolkoz,, yahu t da Devlet "Sovkoz,,u haline konulmuştu. Koca Sov yet ülkesinde 1 50 milyondan. fazla insan, herhangi bir şe y e malik v e sahip olmak hakkından mahrum bırakılmış , he rkes farksız tutulmuştu. Aileler müşterek odalara dev l e tin keyfince istif e diliyor, i §çiler , ancak devletin gös tereceği fabrikalarda, hem d e köleler gibi çalıştırılıyordu. Milii tarih ve milli gelenekler yıkılmış, ahlak lanet edil miş, kadınlarda da i ştirak prensibinin yerl eşmes i için fa_ aliyete geçilmiş, a i l e müessesesi kökünden baltalanmış, evli lik kaldırılmak istenmiş, din yasak edilmişti. Faka t bu gayri tabii rejimin müthiş bir tepk i yapma masına imkan yoktu. Köylüler mahsuller i yaktılar, çalış ma randımanı heryerde - bütün tazyiklere rağmen . düştü. Korkunç bir kıtlık Rusyayı kırd ı geçi rdi V·e milyonlarca halk açlık�an v e hastalıktan öldü. Hadiseler , Bolşevik ih tilalinin hayalperes t nazariyecilerini hakikate dönme ğe mecbur ettilıeT. Ve Lenin, 1 92 1 de, N. E. P. (Yen i iktisa di S iyaset) çağını ilan zorunda kaldı. Bu nazariyecilerin iddialarına göre N. E. P. geçici bir devirden i baret olacak ve te krar ilerde tam komünizme dönülecekti. Fakat ricat başlc.m ıştır . Ufak tefek mülkiyet hakkından başka, bazı pek ufak hususi işletmelere d e izin verilmişti. Bu kısmi dönüşün muvakkat olmad ığı, ricatın gitgide derecesini arttı rmasile a nlaşıldı. tstihsald e e sas itibar.il e devlet işle t. ınesi muhafaza edilmekle beraber, istihlakte iştirak pek
- 39 ı. o k a lanlarda kaldırıldı. Farklar başladı. Siyasi komis e r l r r ve parti ileri g e l enleri, eski aristokra tlar gibi ade t a l li k s i çinde ömür sürer, mühıendisler, devlet memuru ga_
ı c t c c i l e r, muharrirler, memurlar ıı
t·eknisyenler,
y üksek
doktorlar,
eski burj uvalar gibi refah i çinde yaşarlarken,
lc i a d e işçiler ve ufak memurlar onlardan ayrı apartman
larda, ayrı katlarda, ayrı l o kantalarda ve p e k düşük bir ııcviyed e yaşadılar.
Sovyetlerin
h u "realist leşme" kanunlaştı.
1 936 yen i Ana Yasasile
Stalin, aileyi
korumak lü
z umunu hissetti ve sık sık boşanmaları "ihtilale hiyanet,, e tmekle i tham eden bir nutuk söyledi. " Burj uva,, denilen .ahlak gelenekleri, milli inançlar ,
milli
e d ebiyat,
milll
tarih yavaş yavaş esk i yerlerine kondu. Bu harp içinde dini n bile gfiya hortlat ı l d ı ğına şahit olduk. B ununla be raber, Sovyetlerin "burj uva,, bir memleket haline g.el diği
aanılmama l ı dır. İstihsal
-hinde bir ufak çaptaki istisna
ları hariç _ devlet e l indedir. Hemen her yerde köylü top ra ksızdır ve toprak müştereken işletilir. istisnai
i l e ri gelenleri,, hariç,
yoktur ve
servet yapmak imkanı
kazanılan, ancak zaruri i htiyaçla ra yetecek
"parti
derecededir.
Herkes çalışmak mecburiyetindedir, fakat çalışacağı ye ri ve şekl i devlet tayin eder. İstifa etmek, 'bir fabrikadan veya şehirden çıkıp
başkasında iş aramak hakkını
haiz
değildir. ihtilalin üst zümrele ri hariç, diğerleri müşterek bi nalarda Komünist usul üzerine ve ade ta üst üste yaşar
la r. Okullar, hastahane l e r, umumi e ğlenc e y e rler i parasız
dır. Giyiniş d e çoğunl u k i ç i n müşterek bi r şekil almış ve
e n zaruri ihtiyaçları karşılamaktan ibare t kalmıştı � . Fert
lerin ve şirketl erin
emekçi sınıfı sömürmeleri kal dırıl.
mış, bunun ye rine emekçiler devletin çok daha acımak ve
dert
dinlemek bilmez köleleri olmuşlardır.
Sosyalist bir
n i zamda ilk .şart, istihsalin istih!ake göre ayarlanmansı y k e n , bu yapılmamış,
müthiş bir harp sanayii
i ç i n halkın e n zaruri ihtiyaçları bile ı ;ı k ı lmr�rır.
yaratmak
karşılanmadan bı
- 40 halkının sefa l<e tin e asıl sebep, şef... projeleri olmuştuı . Dünyayı Komü
Gerçekten de Sovyet !erinin
emperyalist
ni s tleşti rme k p e rdesi arkasında cıvar kıtaları fethetmek ve ahalisini e n g e r i bir emperyalist zihniyetiyle sömür mek hülyac;; ı na kapılan Rus li .:l e ı l eıi, yığın yığın Rus halk kütlele rini köle .ı;, � bi kulianarak ve · ı.ı t. ı e rbe r ,ederek kor kunç bir siiahlamra ı ş in e koyulmuş!.ü dır. Mazeret ola rak da, evvela - 1 920 -30 sıralarınıla . Ingiliz - Fransız tecavüzünden korunmak bahanesini, sonra Jap.on korku sunu, daha so n r a da Alman tehlikesin i iler i sürmüşler dir (1). Halbuki bağımsızlığını ilan etmiş olan Asya mil. !etlerinin istilasının da daha başlangıçta bell i ettiği veç hile, bu si lahlanmanın derece s i ve şekli, müdafaadan çok taaruza hazırlandı ğını bell i ediyorfardı. Netice şu oldu ki, müfr i t şekliyl e dahi Rus halkını rahata kavuşturabi lecek olan Sosyalizm, 'Komünistlerin elinde daha beteı bir sefalet e ve yoksulluğa sebep olmuş.tur. B ununla be raber, birçok barışçı faaliyet alanlarında iyi neticeler alı ndığını da söylemek doğru olur. Ne çare ki diğer faa l iyet alanı rejim için daimi bir ç·elme o lmuştur. Hulasa , Rus Sosyalizmi, savaşçı ve emperyalist amaç.. ' lara yönelmes i bir yana bırakılsa bile, ferde hiçbir hür. riyet ve hak tanımayan, tadill i şekliyl e dahi zararlı i frat,. lar gösteren bir Cemiyetçiliktir. Dünyanın her tarafında bulunan ve Moskovaya bağ.. lanan komünist partilerinin i de o lojisine gelince, bunlar üz.e rinde durmağa d e ğmez. Çünkü koyu sosyalist prog ramlarla ortaya çıkmalarına rağmen, a slında Rusyanın harici siyasetin i ve kudretini hakim kılmaktan başka bir
(1) Köylere kadar asılan prop.aganda afişlerind e Rus yayı bombalı yacak diye göst·erilen uçaklarda • e vvela in, giliz - Fransız armaları resme dilmişk.en, daha sonra sade. ce bu armaların boyaları deği ştirilip Japon vıe• Alman renkleri şekline koymakl a yetinilmiştir ! (M. Percheron : L'U.R.S.S .. Puissance d' Asie, Sah. 28, Le I?ocument, 1934)
- 41 amaçları yoktur ve bütün p rogramları, ideoloj i sahibi ve davacı olarak görünmek i çindir. Sovyet Rusya cİ an kaçan Troçki'nin dünya üzerindeki daha samimi mahiyettedir.
Milliyetçilik düşmanı
ve müfrit komünis t olan Tr.o çki,
tesiri
daimi ihtilal taraftarı
dır.
O,
Sovyetlerdeki ricatları , hem sosya:l istlik hem de
beynelmilellik noktasından
ihtilale bir ihanet
sayıyor.
Troçkizm, en ufak derecıede dahi milli olmamak, tedrici gi.. dişle d e ğil, ihtilalle işç i sınıfını başa geçirmek , e n m üfrit �ekildek i Sosyalizmi diktatörlükl e ve zorla tatbik etmek prensipleriyle
Sosyalizmden ;
Rusyaya tabi olmamaz lık
bakımından da komünizmden ayrılmaktadır. Fakat para.. dan ve geniş teşkilattan mahrum olduğu için - hele Troç
�
kin n ölümünden sonra Rusya kanlar içinde
fazla
genişlemeden
kalmıştır.
çırpınırken , Kuzeyde, isveçt e,
Sosyal - Demokratlar sakin sakin inkılaplarını yapıyor.. lardı. Isveç S:osyalizmi, cidden örnek alınacak olgunluk ta bir Cemiyetçiliktir. Daha
1926 da, esk i yıkıcı ve müf...
rit Sosyalist edebiyatm terkedildiğ i anlaşılıyordu. Sosyal - Demokrat
muharrirlerinden ve Isveç Sosyaliz
minin ide ologlarından Nils Karleby, toptan
Genç
tenki t ·ederken, r·e aliteye
Marksist edebiyatı
uymazlığına da işaret
e d iyordu. "Bu esk i sosyalist sistemleri, işç i sınıfının ço cukluk çağlarına aittir.
O
zaman işçi sınıfı resmi cemiye
tin dışındaydı ve o dışardan birtakım iddialar ileri sürü. yor, taraftar yazıcılar ı
da bunları prensipleştiriyorlardı.
Bugün Işçi sını fı resmi cemiyetin meşru bir uzvudur ve içtimai hayata doğru dan do ğruya ve faa l bir şekil·de ka.. t ı lmaktadır. M esele lere a rtık bambaşka zaviyeden ve i ç ten bakmak lazımd ır." diye yazıyordu Sosyalist olan Isveç,
(1) . 1 920 denberi 1 939 a k adar çıo ğu aynı olan hükft
mct adamları tarafından idare e dilmiştfr . Paul Planus'ün. l ııveç So syalizmi hakkında
1 939 da yayınlad ı ğı eserde (2),
(1) 1. Oljelund: Un nouveau Socialisme 15.5.1926, sayı 10, sah. 94)
(Revu e B leue,
(2)
en
S uede
Paul Plaınus: Patrons et Ouvri ers en Suede, 1 939y
Plon ed.
- 42 makul ve olgün S cı;; yalizmin nas ı l kuru labi l d i ğini tafsila til e görüyoruz. P lanus, Isveçlilerin " S ı n ıflar mücadelesi,, çağın ı geçip, " S ı n ı f lar ı n işbirl iği,, merhalesine ulaştıkla.. rınr, patronlar send i kasiyl e i şçi sendikalarının
menfaat
ları n ı karş ı l r kl r ol arak ve iş .a dam l ar ı z i hniyetiyl.e m üza kere edip hallettiklerini anlatıyor. İsveçte p e k çok i ş let meler m i llile ştirilmiş, kalanlar da işçilerin r e fah v e e mni yetlerini garanti etmişlerdir. Ayrı ca, işçiler hesabına dan
kar.
% 1 0 hisse tahsisine de \Jaşlanmrştır (mesela, S.K.F.
srnai m ü e sses e s i nde ) . Tür k i y e d e iktisadi alanda miş v e
Kemalizm,
Cemiyetçiliğ i te rcih e t.
"Devletçilik"
prensibini
benimsemiş
tir. Sosyal izmin ik i yüz c; e şit anlayrşı i çindıe, Devletçilik d e şüphes i z bir anlayış tarzrdrr. Fakat bizim Devletçili ğimiz, g e r e k s i s t e m i n izahsrz kalması, yüzün d e n , :ı. l e !acayip bir şeydir.
gerekse tatbikatı
Büyük hususi i şletme
lerin birç :: ğunu devletleşt i r d i ğ i ve bu istihsal kaynakları nı bi r grup ferdi n e l i nd e bırakmadrğı için, Sosyalizmeı yö
nıeldi ği aşikardrr ; fakat devlet l eştirile n bu müessesel e rin. tıpkı fertler gibi _hatta, rakipsiz kaldrkları için, onlardan fazla- fahiş ka r peşinde koşuşu, beceriksizlik ve kırtasiye c i l i k yüzünden zaten pahalıya ma � etti ğ i mamullerin i bir de işitilmedik kar hadleri i lav·esi l e satışa ç ı karrşr, devletçi
liği düpedüz bir "DevJe.t Kapitalizmi,, haline koyuyor. Ve
halkın en zaruri ihtiyaç larını karşılayan i şletm e l e r dev letleşti r i l d i ği için, bu pahal ı l ıktan zarar gören, dar gelir_ 1i halk o l uyor. gel i r l i l e r l e
Z engin bu pahal ı şeyleri alabi l i yor, dar
faki rlıer is·e ya h i ç alamıyor, ya da elin deki
avucundakini buraya verip s c: fi l
per işan oluyor. Böyle
likle D e v l e t çilik v e H a l kç ı l ı k Ok'ları kendi z ıtla r ı ha1ine giriyor. B u· bakımdan Türkiyedeki deneme, başarılamamrş bir Sosyalizm örneğidir. İşçi l e r i n
sigortalanması
daha
yen i y e n i düşün ü lm e kte, s e ndika kurmaların a yeni y e:ıi i z i n ve ri lmektedir. Mamafih T'oprak Kanunu, pek r:rnte
d i l çap ta, Sosyalis t bir adrm sayılabilir.
- 43 Pek uzakta olduğu ı ç ı n
dikkati p e k ç e kmemiş olan
Uruguay devl eti cemiyetç i l i kte p e k i l e r i gi tmiş ve olgun inkıl J.plar yaratmıştır. Daha 1 923 denberi toprak i ş ç i l e r i asgari' ücret ıKanunuyl a kor unmuş, büyük topraklar tahdide
u ğramış, muhtaçla rın
y e d i ri lmek,
•
giyindirilmek ve
�rındırılmak hakları kanunun teminatı altına alınmış ve - sosyalizmi i lgilendi rmeyen - daha bir sürü p e k i l e r i görüş.. lü prensi pl e r tatbi. k mevkiine
�onmuştu r
(1).
demokr a t . liberal izmi d e t e
İtalyada Komünizm i de
peleyen Faşizm, ortaya yepyeni bir doktrin atarken, cemi yetçiliğ i de kavrıyordu. Faşizm muayyen bir sınıfın men . faatlannı gütmüyor ve gütmeği suç sayıyordu. Ve b e l k i de faşizmin en be ğ e n i l e c e k ta rafı buydu. B u i deoloj i m i l l e t rnenfaatını .esas tutuyor ve Devle ti bu menfaat ı n ye gane garantisi
sayıyordu.
Faka t "Devlet, , müessesesine
v e rd i ği bu fazla önem, sistemin bir başka yönden i fratla Hakatlanrnasma ve vücutta
beliren u r l ar gibi anormal b i r
h a l .a lmasına sebep olmuştu. B u a y r ı bahis. Faşizmin S o s yalizm Karşısındaki durumuna dönecek olursak ş u n u gö r ü rüz : D evlet, sınıf
menfa atlarrnın m i l l i men faat ölçü.
süy l e u z laştırıcısı v e hakemi vaziyetinde d i r.
Ve Korporas
yonlar, bu ·maksatlarla kurulmuştur. Eski bir Sosyal ist o lan Musolini, Kapi talizmi muhakkak ki s e mpatiyle karşı lamıyor ve i c abında d evle t yoluyla sermayedarlara müda hal e l e r d e bulnnuyordu. Faka t asıl düşman olan komüniz me karşı y ap ı lan mücade l e d e Kapitalizmin faşizme - onda enerj ik bir kurtarıcı görerek - yar dım
etmesi ve rejime
faydalar temin etmesi , Faşizmin sola kaymas ına engel ol muştur. Ancak bu savaş içinde, Musolin i devri l i p de güç bela esaretten kurtulduktan sonra partisini yeniden teşki l a t landırınca, kapitalizmin rej ime olan i hane tin i doktrine tam �ol bir cephe vermekle mukab e le e tmek istedi. " Y e n i Fa ş i z m , , Cumhuriyetçi ve koyu sosyalis t olarak ilan ::: d i l. d i ysc d e , ömrü p e k kısa oldu.
(1) J. G. Fleury : Sud - Ameriq.ue, Amerika edition.
1943,
sah . 1 42 .
.
emf
- 44 Alman Faşizmi
M u s;olininkinden çok daha cemiyet
çiydi. Partinin a dı "Alman Nasyonal S osyali.st işçi Parti. si,, (National Sozialistische Deutshe Arbeiter Partei) idi.
V e kuru cuları arasında bulunan Gregor S trasser, ol dukça kuvveN i bir sosyalistti. Partinin ilk programında da bu milli solculuk açı kça göze çarpar. Nasyonal - Sosyalizmin sistemi, Faşizminkinden farksızdı : o da sınıf zaviyesin den d e ği l , milli menfaat zaviyesinden sını f menfaatlarmın temin e dici
bakıyor,
Devleti,.
kuvve ti, sını f tezatları
nın milli menfaat ölçülerile uzlaştırıcısı sayıyordu. Par tinin iktidar mücadelesi Faşizminkine pek benzer bir se yir takip e tti ve kapitalist alem bu partiyi, komünist teh l ikesine karşı en birinci si lah olarak
k u llanmak istedi.
A lman Kapitalizminin Nazizme yardımları , H i tlerin daha kesin sosyalist olarak hareke t etmesini kısmen önleyebil miş ve doktrine tesir 1etmiştir. Faka t gene d e Nazi l er, hiç olmazsa prıogramlarında ve gençl i ğ e yaptıkları telkinler d e , kapitalizmi antipatiyle karşılıyorlardı. D evlet (Reich), milli menfaat ölçüleri i ddasıyla, sık sık A lman sermaye darlarına karışmış, onları dire ktifle iş görür hale sokmuş, i ktisadi hürriyetlerin i fiilen ellerinden almıştı.
işçil e r in
r e fahı hususunda da sermaye sahipleri üzerinde daimi bir baskı da bulunduğu ve pek çok müsbet neticeler elde ettiği d e malllmdur. Ancak,
Nasyonal - S o syalizm i
Sosyalizm
saymakta hakl ı olarak tereddü t ·e debiliriz, çünkü Sosya-. l i zmin ana vasfından mahrumdu : istihsal kaynakları - is tihsal h1e d· e fleri istediği kadar devletin
di.r ektifine tabi
olsun - hususi şahıslar el.indeydi v.e istihsalin .karı devle
te d e ğ i l bu hususi şahısların cebin e gid iyordu. Faşizme v e Nasyon a l - Sosyalizm e
güdümlü ekonom i
( economi e
dirigee) rejimi diyebiriliz, fakat sosyalizm demek z:ordur. Birinci D ünya Savaşından i kincisine kada r geçe n za. man içinde Fransada sosyalizmin gelişmesi pek inişli çı k ı ş l ı dır. Orada, i çtimai - i ktisadi bir dava g'ütmekt• e n çok, bu maske altında siyasi davalar peşinde koşan ve M o sko van ın harici poli tikasını desteklemeğe memur olan Komü-
,_
45 -
n i stler pek faal rol oynamışlardır. Kaynağı meçhul daha doğrusu besbelli - büyük paralarla i ş gören Komünist partisi, sosyalistleri ikinc i p.lana atmıştır. ikinci Enter nasyonalin Sosyal Demokratları oian Fransız Sosya l i s t partisi, Leon Blumun şefliğ i a l t ın da komünistleri des teklemek ve o nların ıelinde alet olmak gibi çok büyük bir hata · i şlemiştir. Gerçi bu tehlikeli oyun · sayesinde, bütün Sol - Sosyalist partiler(Radikal - Sosyalistler de dahil) bir ara i şbirliği yapmış ve "Front Populaire,, (Halk Cephesi) adı al t ında fransız mukadderatını ele alabilmişlerdir ; fa kat müsbet sahada pek az iş yapabilmiş, buna karşılık haf talık çalışmayı Alman tehlikesine rağmen - 40 saate in dirmek, si!ahlanmamak, grevler i önlememek gibi Fransa nın mahvını hazırlayan menfi işler görmüşlerdir. Fransa kof bir ağaç gibi yıkıldıktan sonra, mukavemet hareketi başladı. Her partiden vatanperver Fransızlar bu harekete katıldılar. Fakat De GaulJ.e 'cü Fransızların çoğunluğu, Hı r i stiyan - Sosyalistlerdi. Bu parti, maddeci - Marksist sos. valistlerin Halk Cephes i azgınlığına katılmamış, mutedil 11ıosyalist programlı, mUliyetperver, gelıenekçi, ve demok rattı : dinıe bağlılıklar ı ve sosyalizmi. anlayışların ı Mark Mizmde dıeğil, hıristiyanlık akidesinden çıkarışları bu ad x ;ı l ınalarına sebep olmuştu. Bidault'nun başkanlık ettiği l ı ı ı mukavemetçi Hıristiyan Sosyalist veya Hıristiyan Demokrat partisi, "Cumhuriyetç i _Halk Hareketi,, (M.R. I ' ) �eklinde y e n i bir isim almış ve son iki yıldır bu isimle ııırşhur olmuştur. Fransız Sosyalist (Sosyal . Demokrat ) 1 ı . ı ı t i si de hatalardan ders almış görünmüş v e daha mil i ı i ti r hu s u s i ye tle gör'ünmüştür. Artık e skisi gib i komü " ı � ı l n l e i şbirliği etmekten sakındığ ı da .göze çarpma�ta ,l ı ı /\ iman ya Rusyaya saldı rdıktan sonra Fransız Komü. i . ı ı r ı i de Almanlarla çarpışmağa başlayınca, Thorez'in � ı ı ı ı ı " ı ef e mukavemetçilre arasına kabul e dildi. Nihayet ı " " n , 1 k u r t u l du ve seçimler yapıldı. Genel netice, Fran " '" ı ı ı ı ı l .ı öteki memleketler gibi vıe belki de daha fazla . . . " ' . ı l ı n ı ı ı- kaymış olduğunu gösterdi. Komünistler biraz •
•
•
_
ı ı
·
ı
•
·
- 46 daha fazl a olarak, Komünist, Sosyalist ve Hıristiyan - Sos yal i s t parti l er i birbi r l e r i n e e ş diyebi l e c e ğimiz kadar y a k ı n n i�be tlerd e r ey t:)pladı lar v e bu üç sosya l i s t parti e z i ci bir çoğunluk kazandı . Fakat aradan geç·en birkaç ayl ı k zamanda komünistlerin. i fratı ve gayri ha:kı t � rafından an laşı lmağa
mill i l i ğ i Fransız
başlandığından, onların zo.
ruyla t erti p l en e n Ana Yasa tasarısını halk reddetti ve yen i
seçimde e n büyük güveni
r e f e randumla H ı r istiyan .
Sosya l i s t ( Cumhuriyetç i Haik Harek e t i ) partisin e verdi. Peşinden g e l en parti l e r gene Komünistlerle Sosyalistler olmakla, Fransa sosyal izme Fransa,
iyic e karar vıermi ş demektir.
an ti - demokra t, maddeci veya
gayrı m i l l i Sos
y a l izm değil, demokrat, g e l e n ekç i ve milli sosyalizm anla. y ı ş ı n ı tercih ed iyor. B u asrın en entere san cereyanlarından olan M. R. P. sosya l i zminin ınahiy.et i n edir, sın ırı n e r·esidi r ? Bu husus .. ta maa l e s e f e traflı b i l gi kadar, bütün
veremiyece ğim , çünkü bugüne
a ramalarıma rağmen,
yenil eşmiş olarak or
taya ç ı kan H ı r i stiyan - Sosya l i s t M. R. P. partisinin. prog ramın ı tam olarak izah eden bir ki tap veya derg i bul ama. dım. Fransız gazet e ve dergilerind e . şurada burada da ğı. nı.k b u l u nan mal Umattan umumi .o.Iarak
çıkarabilece ğimiz
n e t i ce şudur ki, M . R. P . sosya l i z m i birhayli mutedildir. Bunu n la b e raber Radikal - Sosyalistlıe rden daha i nkı lapçı olduğu da muhakkaktır. H ü lasa, Fransız milletinin çoğun l u ğuyla birlikte
Cumhuriyet çi milli gelıerIJ.·ekçi, dı'nci ve mute
De Gaullıe'ün de tuttuğu
Halk lla1nek,eti, dem okr aıt
,
dil bir Sosyalizmdir. Aynı cereyanın, u fak tefek farklarla, italyada,
B e l çikada, H olandada,
Avusturyada ve Maca
ristanda da son zamanlarda kesin zaferl e r kazand ığını aşa. ğıki bahislerd e görece ğiz.
(1)
(1) Viş i - Petain rejiminde de Sosya l i st temayüller vardı v e Prou dhon'u bayrak yapan "Milli ihtilal,, i deolo j i s i , hatta kralc ı la r bile, kapitalizme düşmandılar. M'uka. veme t grupları i çinde , M . R. P. den ayrıca, Amerikadak i Fransızların kurduklar ı " Peguy'cüler birliği,, de sosya-
- 47 ingilteredc Sosyalis t işç i sonu olayı bütün dünyanın
Partis i kaza n d ı . B u harp
d i kkati n i çekti. Liberalizmin
anası ve kalesi olan İngi lte re, Sosya lizm i görülmemiş bir çoğu nlukla benimsemiş ve iş ç i Partisini işbaşına geçirmiş ti. İngiliz İşçi - daha doğru bir tercümey)e, Çal ışma bo ur)
_
(La
par tisi, ingiltereniq. en büyük Sosyalis t partisi dir.
II nci Enternasyonale dahil Sosyal - Demok rat iar dan sa y ı lma k la berabe r, i deolojis i Mar k i si zmden birhayl i ayrı d ı r. İşçi Partisinin
sosyal izmi, bu partinin i lk çekirdeği
say ı l an Fabian Society'y i kurmuş olan Webb'lerin ve daha birkaç gel enekçi nazariyecinin işledikieri ( Bernard Shaw, H.
G.
We!ls ..
de duran
bir
v.
s.) hususi ve belediyeci s o syalizm
üzerin
i d eoloj i d ir. işçi sen dikalarının toptan bu par.
tiyi benimseme l eri, ona
büyük bir siyasi kudret
kazan.,.
dırmıştır. B i rd enbi re büyüyen bu part i , çok ç'e şitli sosya l i st görüşlerini b i r a raya get: i ı miştir. Onun için partinın muht e l i f kanatları vardır.
K<ıiabalık ,olmayan en sol uç,
maddeci vı� hatta Mıarksist, müfrit bir
sosyalizm tarafta
rıüır ; bununla beraber ingi lt,e rede Demokras i gel e n e ği o derece kuvvet l i d i r k i , bu
müfrit sol kanat b i l e demokra..
siden şaşmaz: Aslen Yahud i olan Prof. Harold Laski, işçi Partisinin e n sol ucun a m e nsuptur. Partin i n çoğunluğunu teşk i l eden işç i s e n di ka la r ı mensupları ve eski Fabian Ce .
miyet i kalın t ı la r ı ,
partinin orta ve sağ
kanadını teşkil
ederler. B ewin orta, Hıerbert M or issıon sağdır. Bunlar, ted
rici
gidişli ve hususi mülkiyet ve u fak
ları sını r ında duracak olan bir Sosyalizm
istihs a l .kaynak isterl'er. G ele
n ekçi, demokrat ve koyu millidirler. M illiyetçilik ve ingi.
lizcilik,
işçi Partisinin bariz vasfıdır. işçi Partisinin
bir
Peguy'ün mil l i yıetç i vıeı sosya.l i s t akidelerini be nimsiyordu. Bu milli v e demokrat Sosyalizm c ere ya n ını n izlerini mazi de a rarsak, Almanyada F i ch te ve Lassalle'i, Fransada da Jaures'i görürüz. Jaures ayrıca, milletlere d a yan an bir "Dünya Cumhuriyeti,, tasarlamış olmak bakı mı ndan da anılmağa layıktır. J istti ve
- 48 de
"
Müsta kil İşç i Partisi,. nin eski mensupları vardır. Es
ki Başbakan Makdonald ve şimdiki Başbakan A ttlee bun.
lardandır. Bunlar epey sağdırlar ve dinciliğe kadar varır " lar. Makdonald, işçi Partisinin çoğunluğu tarafından tas vip ıedilmemeğ e başlayınca, Müstakil işç i Partisini kur.. muştu. Attlee de bir ara bunlar a rasında bulunmuş, fakat sonra Ana - partiy,e .katılmıştır. Bugün Müstakil iş.çi Par tisi p e k önemsiz bir teşekküldür ve Ana - Partiy,e toptan katılmak için geçenlerde müracaatte bulunmuştu . işç i Par tisi Bi r inc i Dünya Savaşının sonunda da çoğunluk kazan.. mış, fakat çoğunluğu pe k az olduğundan, karma ( Koalis. yon) hükümet i kurmağa mecbur olmuş ve programını tat bik edememişti. B u seferki zaferi, kesin bir çoğunlukladır ve bütün ötek i partiler muha:lif kaisalar da, s;osyalist prog :ramını tatbik edecek kudrettedir. İcraata ·da başlamıştır. Dünya vaziyet i bukadar karışık olmasaydı, muhakkak ki İngiliz Sosyalistleri iç inkılaplarile daha çok u ğr aşabile cekler ve daha kati a dımlar atabileceklerdir. Dünya durul duğu zaman bu olacaktır. İngiliz komünist partis i ise, her zamank i gibi ancak 1.2 milletv.e kili çıkarabi lmekte ve Bü yük Britanyada hiçbir ilg i toplayamamaktadır . İngiliz misal i de bize, dünyanın gelenekçi, milliyetçi, demokrat ve mutedil bir sosyalizme doğru gittiğin i ve bu olgun şeklin asrın son merhalesini teşkil ettiğini gösteri yor. Harp sonu dünyas ı kesin olarak bu manzarayı göste riyor. İtalya, birhayli bocaladıktan sonra, bu yolu tutmuş bulunuyor. De Gasperi'nin son se çimlerde ç·c ğunluğu ka zanan Cu mhu r iyetçi hıristiyan - demokratları, B i dault'nun M. R. P. sinden farksızdır (B idault'nun buna telmih ederek De Gasperi'ye bir t ebrik telgr af ı çektiği hatırlardadır. (1) (1) -italyada Sosyalisder de oldukça mühim rey kazan mışlardı. Fakat İtalyan sosyali st partisi birlik gözükmü. yor ; bir kanad ı komünistlerle i şbirliğ i isterken (Nenni grubu}, di-ğıe·r kanadı da bu işbirliğini reddediyo r (Saragat grubu ) .
- 49 Bclç ikada ve Holandada da ayn ı sonuçlar e l d.e edilmiştir. Avusturyada Halk - S osyalist (Volk . Sozialistich e) ,par tisi, demokrat, milliyetçi, gelenekçi ve mutedil sosyaliz. min diğer kesin bir örne ğidir. Macaristanda kazanan "U fak araz i sahipleri,, parti si de biraz b u cereyanlarla akra badır. Amerikaya bakacak olursak, liberalizmin son kalesi halinde kalan bu memlekett e d e sosyalizmin gdişmesi gö. ze çarpar. Roosewelt'in eski muavını ve şimdiki Ti caret Bakanı Henry Walface, New.Deal'i en sosyal ist bir görüşle t elilkki eden ve onu bu yola götürmek isteyen kud re tli bir adamdır. S osyalist partisi pek önemsiz kalmakta devam e diyorsa da, Demokrat Partinin içind e gelişen sos yal ist temayüllü grup bu cereyanın temsilciliğini üzerin e alacağa benzemek te ve H enry Wallace'in bu grubun ön derliğin i aiacağı ihtimal dahilinde bulunmaktadır. Ro mancı Upton S inclair'l e John Steinbeck de bir taraftan bu tezi işkme ktedirler. ·
Maddeci - Marksist Sosyalizmin moda olmaktan çıka rak, yeni ve makul bir sosyalizmin i şlendiğ i ve başarı ka zandı ğı şu sıraua, Liberal izmin yeni bir dirilişine de şahit olmaktayız. İngil terede Von Hayek ve Von Mises gibi ta. h ınmış iktisatçıların işledikleri bu Neo - Liberalizm, i lgi çekici araştırmala r yapmaktaysa da, meselenin e sasında haklı çı kamamaktadır. İngiliz Liberal Partisi, içtimai ada lets i ziiği düzeltme ği amaç e dinerek ve içtimai sigortalar planıyla son seçime gir·diği sırada, oldukça mühim başarı kazanacağı tahmin edilmişti. Fakat neticede , bu planın mucidi William Beweridge bile güç halle seçilebilmiş, Li beral partisi esk i sinden de a z oy topl ıyabilmişti. Ha.Ikın, rski sistemin yamanması gibi telakki ettiği te. dbirleri. de �i I , köklü bir sosya� ;,d a l et iste diği bu s•eçiml erde iyice l ıc ili oldu. Soııuç ola rak, asrımızııı bu üç üncü merhalesini de şöy. F:
4
50 -
l e hülasa edebiliriz : ifrata kaçmayan, tedrici inkılaplar " yolı.ıyla giden, maddeci olmayan, gelenekçi, demokrat ve içtimai adaleti kurmağa azmetmiş bir sosyalizm. 4.
Emperyalizm Düşmanhğı ve Barışçı hk
Emperyalizm düşmanlığının i ki kökü vardır : biri mil liyetçilik, d i ğeri de barışçılık. IM illiyetçiliğin, bir yandan emperyalizme, diğer yandan da emperyalizm düşmanlı ğına sebep oluşu, insanı şaşırtabilir. Gerçekten de milliyetçi.. lik, kend i milletini. hakim kılmak veya başka milletleri kendi milleti hesabına sömürme k gibi emellerle , emperya list harplere, emperyalist fetihlere sebep olduğu olmug.. tur. Fakat milliyetçilik, ilk şart olarak milli istiklal i tanı . dığından, kendi milleti üzerin e emperyalizme gelenlere karş ı İstiklal bayra.ğına sarılmış ve .emperyalizm düşmanı olarak dikilmiştir. Ve emperyalist fetihlerin pençesını 3 Şmdıran, dişini kıran, azgınlığını boğan tek kuvvet, em peryalizme uğrayan milletlerin milliyetçilik gayretleri o·lmuştur. Ama emperyalisti kovduktan sonra, {ırsat bu.. lunca, kendis i d e daima emperyalist olmuş, ·eski emperya lizm düşmanlığım unutmuştur. öyle ıo•l muştur ki milletler, kendilerine karşı olunca .emperyalist düşmanı, başkaları için olunca da emperyalist kesilmişlerdir. Kendisi için mubah görmediğini. başkas ı i çin de mubah görmemek pren,. s ibi, şu keşmekeş içindeki dünyada kabul edilmemiş, bunu düşünenler bile, anarşik hal devam ettikçe bu yolda yürü meği doğru bulmamışlardır. Emperyalizm düşmanı olan diğer bir sistem de, barı� çılıktır. Milli istikia.Ilere hörme t göstermemenin ve . em peryalizme kalkışmanın ·daima savaşlara sehep olduğunu gören harışçılar, ·emperyalizme karşı kıe sin bir cephe al mışlardır. Dünyada tam baı:ışın kurulmas ı için· emperya.. lizmin kaldırılması lüzuıiıunda birl·e şen Barışçı l.ar, birta kım yollar düşünmüşlerdir. Bıeynelmilef fikirl�r besleyen l e r, milliyet farklarının .kaldırılmasını i stemişler � ir. Fa kat bu, milli i stiklallere d e dokunduğundan, harplere da. ·
.- 51 h a be ter s1ebep olacağı aşikardı ; tarihte bazı hükümdarlar, kendi devletleri vası ta s i l e ve icabında ordu kuvv.etleriyle
bir "Dünya Devleti,, kurarak sür�kli barışı temin e t meği: d üşünmüş, bu sakat
düşünüş, istiklallerine
mill etlerin ş ahlanmasiyle tarihin l e r i n e kap ı açmışt ı r . Sosyali stler re
v•e· Komünistler, harple,.
kap italizmin sebe p oldu ğunu,
dü n yada komünizm
ha kim
dokun.ulan
e n kanlı ve uzun harp
o l u rsa,
kapitalizm kaldırıiır da emperyalizm ve
harp
olmıyacağ111r iler i s ürmüşlerdi. Bu d a sakat bir faraziye dir : Harbin, kapıtalis t iktisadi bünyelerin mutla ka ve z a ,
r uri bir neticesi olmadr ğı meydandadır. Türklerin ve i s. lamiyetten so n raki Arapların emperya li s t yay ılmaların.. da da kap i ta l izm m i müessir olmuştu ? Buna karşılık, Ha..
tay ı Hataylılara bırakmak istemi y e n ve bu güz1el Ü lkeyi n Fra s ı z sömürgesinden ayırmamak için kepazece didinen Fransız h ükümeti, · sosyali s t Halk C e phes i hükümeti de ğ i l miyd i ? Başbakanı da , Sosyalist P artis i Başkanı Leon Blum d e ğ i l miydi ? B ugün, koyu sosya l i st bünyeli oldu
ğunda şüphe olmayan Sovyet Rusya, eski .liberal i s t İngil.
t e r e den ve ka ıı ita l i st Amerikadan çok daha müfrit bir em
P'eryalizm gütmüyor mu ? Liberalist Brezilya i se, komşu,. lan kendinden çok daha ufak old u ğ u halde, emperyalizm peşinden koşmuyor.. B u örnekler
ç o ğa ltılabil i r. Liberal
Kap italizmin zaman zaman savaşlara ve ·emP'eryalizmlere
sebep olduğu bir gerçektir, fakat her zaman b � böyle
ol
madığı gibi, Sosyalist devletler de Ç'Ok ker1e savaşla ra sı>
bep olmuş, müfrit bir emperyalizm gütmüşlerdir. B'ütün
dünya hep birden sosyal is t .olmadığ ı i çin sosyalis t devlet. !erin d e emperyalizm güttükle rini i l e ri sürmek, aksi hal _ de harbin ve emperyalizmin ortadan kalkacağını sanmak da boş bir faraziyedir. M i.I liyetçiliği, "başka milletı.er zara.. kend i milletin e fayda,, şeklind:e tela k k i eden zihniyet
r ına
de ğişmedikçe, harp de, emperyalizm de d evam e d ecektir. H ütün dünya devletler i sosyalistleşse de, b u tarzda mil l i y·etçi bir zihniyet taşıyan sosyal i st devl e t l e r d.en b i r i - ya
- 5 2 ..:_ hükümetinin tahriki, Ya da böyle .düşünen milletin taz yikiyle - komşu sosya li st devletin halkmi kendi halkının refahın ı �rttı rmak .emeliyle SÖIIJ.Ürmek isteye cek, sömü recek ve savaşlar kopacaktır. Müsbet kafa l ı kims,e ler �areyi başka yolda aradılar. Lazım olan, m i l le tl e rin üstünde v-: arasında bir kanuna, bir hakem - te şekküle bütün mi lletlerin saygı gösterme siydi. Hükümetlerin katiy.en yanaşmiyaca:kları böyle bir k�sin barış yoluna girmeğe onları r�zı 'etmek için kurnaz. ca ve akıllıca harek et e tmek gerekti. Milletleri, •emperya lizmle elde ettikleri kazançlardan ve emperyalist fetih le rden kendi rizalari l e vazgeçirmek imkansızdı. Statüko' yu, mevcut durumu aynen kabul edip, bundan sonrası içi n
emperyalizmi yasak e tmek .e n realist çareydi. Birinci Dün ya Savaşının sonunda müsait fırsat doğdu : milletler harp ten ürkmüş ve bezmişlerdi. Bu realist çar e teklif edildi. Neti cede Milletler Cemiyeti do·ğdu. Fakat konulan pren sip yasaklarına uymayanlara karşı uygulanacak müeyyi deler konmadığı, konamadığı için, bu ilk adım iflasa mah kumdu . Keyfi emperyalizm isteyen ve kendinde bu gücü gör e n mill et zorbalı k la dilediğin i yaptı ve M illetler Ce nıiyetinin yasakları çiğnendi. Bu zavall ı kurulda "pro. testo,,dan başka silah yoktu. Esasen evveld;e.n mevcut em peryalistliklere dokunulmamış olması, yeni emperyalistler karşısında barışçı tezi mantıksız hal1e düşürüyordu : " Siz, doyn�uş, tatmin edi lmiş devletlerin tezini müdafaa e di. yorsunuz. Onlar kapacakların ı kaptıklarından, başkaların bir şey almasını, mevcut hal e el uzatmasını istemiyor ve tabiatile barış istiyorlar. Biz de doyalım, barış isteriz,, diyorlardı. Fakat onlar doyunca, bu sefer ötekiler veya başkaları bu davaya kalkışacak, emperyalizmin sonu gel nıiyecekti. Ve böyle haksız, böyl1e kanunsuz - daha doğ. rusu, sırf kuvvetin kanun olduğu - bir dünyada kendi milletine tok gözlül ük, isteklerden vazgeçiş v e barışçılık ruhu tavsiye etmek, milli ihanetten başka bir şey o lamaz d ı . Y ırt ıc ı, kanunsuz bir dünyada silahsızlanmak hülya"'.' !
- 53 l.arına tek başına dalmak, halkı barışçılık telkinleriy]e u.. yuşt urmak, affe dilmez bir cinaye t olurdu. Milli i stiklalin t ek garantisi, o milletin kendi kuvvet i oldu ğuna göre, he r kesten daha kuvve tli, daha atılgan, daha yırtıcı ve daha iyi durumda bulunabilmek i çin, daha emperyalist olmağa çalışmak, milli bir vazifeydi. Daha zayıf, daha isteksiz, daha uysal olmak, barışı kurtarmaz, bilakis, saldırganlara ce sar.et vere ceğinden, savaşa sebe p olurdu. Nitekim oldu: İngiltereyl e Fransanın zaafı ve harb i göze almadıklarını belli e dişleri, Hitleri azdırd ı , Japonları, İtalyanları, Rus. lan çılgına ç1evirdi. Topar lanmağa çalıştı klarında, iş işten geçmiş, ok yaydan fırlamıştı. Ve ikinci Dünya Savaşı denilen altı yıllık korkunç felaket yeryüzünü allak bullak et. ti. Bu dehşetli tecrübeden çok dersler alındı. Müttefikle rin belki de politika icabı ve zayıfken ilan ettikleri "her millet in istiklal e hakkı,, prensibi ve Atlantik beyanname. si, mazlum milletlerin dayanmakta gösterdikleri cesaret, enerji ve bu prensibi bayrak edişler i sayesinde, tatbik yo
luna girdi. Yen i bir harp korkusu psikozu bu i şi kolay laştırdı. V e Dumbarton Oaks'la San.Fransikoda hamile liğin son günlerin i yaşayan medeni dünya, B irleşmiş Mil · letler Derneğini doğurdu. Fakat realist olmak zarureti, bu ikinci adımı da sakatlamıştı . Aıncak bu seferki sakat lık, Milletler C emiyetinki gibi giderilmez cinsten değil dir. Eğ.er i şe aziml e sarılmakta kusur edilmez, hüsnüniyet sahibi milletler v e şahsiyetler cesaretlerin i kaybetmiyıe cekleri gibi, icabında enıe rjik olmasını da bilirler ve aklı.. selim vaziyetin vahametini bütün insanfara hissettirebi. lirse, Birleşmiş Milletler Ana Yasasındaki pürüzler ve ö ltım tohumları t emizlenıebilir. Barış bu sefe r garan ti al tına alınabilir. ,Kusurlardan biri, Büyük Devletler e - be§ li, dörtlü1 üçlü ! . tanınan imtiyazlar ve hele o Veto hak kıdır. Emp·e ryalizm, saldırganlık ve başka bir milletin iç işlerine müdahale yasak edilmiş v e bu sderk i yasağın em · rine, Derneğin icra komitesi olan Güvenlik Kurulunun
- 54 Güvı;: n l i k Ordusu ve ri l miştir. Fakat bu yasaklardan bi r i n i
.
üç büyükl erden bir i çiğner de, o nun da iştirak ettiği Gü venlik Kurulunda
enerj i k bir karar verilmek
istenirse,
dıe rhal Veto hakkını kullanacak ve karar verilmiyecektir!
Mi scı l ini gördük. Bu suretle bu yasaklar, büyük olmayan milletl.er içindir. Fakat asıl emperyalizm i yapanlar ve sa
vaşları açanlar büyük devl•e tler -olduğuna göre, meseleye
çare b u l u nmamıştı r demektir. Sonra, Güvenlik Ordusunun teşkilinde_ orta v e küçük milletlerin payı da kusurlu tu t u lmuştu r Nihayet B i rleşmiş M i l letler, eski realist yolu .
takiben, statükoyu olduğu gibi bırakmış, mevcu t durum. dak i haksızlıkları, emperyalistliklerj ve istiklaller i çalın " mış ufak milletler meselesini bir ta rafa b ı rakmış, b undan sonrası i ç i n te dbirler düş'ünmüştür. Fakat bütün milletle rin halkında istek büyüktür. A.
tom bo m ba s ı v.e diğe r yeni silahlar m ü thiştir. Çoık olgun şahs iyetl e r bu emperyalizm
hay<!.t r nı işlemektedirler.
d üşman ı ve b ar ışç ı kuruiun kusurların a
Güv e n l i k Kurulu,
rağmen, şa ş ı l acak neticeler ·elde etmiştir. Gitgide, millet
lerarası ihtilaflarda si laha vıe z o ra değil, milli hükümetle rin de ü st ü nd e ve hiçbir mil!etten olmayan tarafsı z bir teşek'kiil e başvurmak gel eneği teşekkül
etmektedir. Bu
gelenek, yavaş yavaş, müeyyide l i bir Yasa (Kanun) şekli
ni alacak ve m illetlerarası münasebetlerde Yasalı (ıKa nunlu) çağ başlıyacaktır. öy l e ki, haklı çıkmayan taraf, hakkı
zann·ettiği şeyi silahla
koparmağa kalkışmıyacak
\re tıpk ı f.ertler gibi , mahkeme hükmüne boyun e ğe cektir. M.e s c l en i n daha kökünden hall ed i lmesi i ç in, Einstei n gibi
alimlerden, Th.omas Mann gibi mütefekkirlerden, Pe pp er
gibi ayan azalarından mürekkep bir grup, Em e ry Reves ad l ı tanınmış Amerikan yazarı nın son eserinde (Anatomy
of Peace : Barışın Teşrihi) ileri sürülmüş olan Dünya Hü kümeti fikrin i el e alar ak bir beyanname yayınlamışlardır
(1 1 .10.1945). B u beyannameye gö re ,
B irlıe-şmiş Milletler
Dern e ğ i yerine, h e r memleketin hükümeperini i.dare et
mek hakkını haiz olan .daha ü st yetkili bir Dünya hükü.;
55 -
meti kurulmalı, her millet, iri - ufak farkı gözetilmeden, hu Dünya Devletinin tabii Üy1=si bulunmalı vıe Ordu bes lemek hakkı' yalnız Dünya Hükümetine münhasır olma lıdır. Her ihtilaf bu Dünya Hükümeti tarafınd an halledi lecektir .. ilh. · Dünya· Devleti tezi, barışçılık ve emperya lizm düşmanlığı yolunda insanlığın üçüncü adımıdır. Bu adımların gitgi de daha olgunlaştıkları göze çarpmakta ve insanların, her alanda Kanunlu bir hayata olan hasretleri ni ifade etmektoedir. Dünya Devle'ti tezi, işbaşına geçtiği gündenberi İngiliz İşçi Partisinin de tez i olmuştur. Ge rek Attlee, ge;.· ck Bewin, gerekse Stadford Cripps · nutuk lar ında, atom bombas ı devrinde bu fikrin tahakkukunun zarudli ğini beli rtmişlerdir. Bu tez uğrunda ası l çalışan ve didinen ise R. Lee Hum ber adında bir Amerikan idealistidir. 1 940 danberi sarfet tiğ i gayretlıer semere vermeğe başiamış, kanunlar çıkarıl mıştır. Daha realist görüşlü kimseler, B irleşmiş MiUetler Demeğinin yava§ yavaş islah edilerek Dünya Devleti ha line k'onulmasını, Güvenlik Konseyinin ıDünya Hükümeti, Güvenlik Ordusunun da Dünya O rdusu olmasını _ istemiş ler ve bunun mümkün · olduğunu izah etmişlerdir. Fakat Dünya Devletine gi,d en yolun, milliyet fark.larını s ilmek isteyen Kozmopolitizmden değil, milliyetlere saygı göste. 11en ve böylec e var olmalarını, gelişmelerin i i steyen milli yetçi , barışçılık yolundan gitmesini isteyenler daha çok �araftar kazanmaktadırlar. (1) Gerek Birleşmiş Milletler Derneğinin 'emperyalizme meyda n vermiyrnek olan müeyyideli varlığı, gerekse Dün ya Devleti tasavvurları kuvvet buluncaya ve güven vere cek şekilde işleyinceye kadar, her milletin baş ödevinin, bu fikirler e s-enıpati besler v,e tahakkuku için -elinden ge. len yardımı yaparken, diğer yandan da kuvvetli olmak, gençliğini uyuşturmamak, orduca, silahça ve ruhça savaşa (1) Bk : Kadıoğl,u : B irleşmiş Milletlerden Devle tine do,ğru, . (Tasvir, 20 Şubat 1946)
Dünya
- 56 -
hazır bulunmak ol duğunda bugün herkes birleşiktir. He . nüz Yasasız Çağ devam e diyor. Henüz saldırganlık ve em peryalizm azgın haldedir. İlk çağların katliamlı, vahşetli emp·eryaliım usulleri, İngilterenin yavaş yavaş yeni bir yol tutr.ç4'asile yum�mağa yüz tutmuşken, Rus, Alınan, Japon ve İtalyan emperyalizmleri, bu ortaçağvar i barbar em_pe.ryalizmi ho·rtlatmışlardı. B u şekilde e mperyalist o lan Almanlar, Japonlar ve İtalyanlar, şahlanan milli vic danlar karşısında ve dünyanın e lelıe vermesiylıe· tepelendi ler. Fakat Bolşevik Rusya kaldı v e a srımızda, Orta ça ğvari bir emperyalizm güd e n memleket yalnız odur. Fakat in� gilterenin, usulleri pek yumuşam�ş da olsa, emperyalizmi nin v e sömürgeciliğinin devam ettiği de bir gerçektir. Fransa da, tırnaklar1 birhayl i ·dökülmüş olduğu halde, sö,.. mürgeciliğin i sürdürmeğe çabalıyor. Çi� Mançuryayı bir hak olarak alıyor. Asrın en miltedil ve "ekonomik emper yalizmini,, teşkil e den Amerikan mali sömürgeciliğ i de yaşamakta, hatta kuvvetlenmektedir. Onun için dünyada asrımızda çok kuvvetli v.e .olgun olan emperyalizm düş- manlığ ı ve barışçılık isteği, bugün hayalperest .hülyalar ve inançlar halinde değil, fakat milli istiklalin e ve kuv. vetine ti tizlik le ön·em veI"en, uyanık v e realist hamleler şeklinde gelişmekte, müsbet adımlar atılmaktadır. Asrımızın dördüncü merhalesinin durumu ve tarih çesi de i şte bu şekildedir.
il)
Dört Prensibin Karşıhkh Durumları
Milliyetçilikle Sosyalizmin münasebetlerine bir göz atalım : XIX ncu yüzyılın, milli.yeti ve vatanı inkar e derek ortaya atılan Marksizmi, m i lliyetçileri tabiatile derhal Sosyalizme dü�man kılmıştı. Bu Sosyalizmin, i çtimai A,.. dal � t çerçevesini d e aşarak, her şeyde Müsavat ve İştirak prensiplerini gütmesi, milli terakkiyi durdurucu .b ir va· ziyet doğuracağından ve esasen bu şekliyle kabil i tatbik olmadı ğından, Milliyetçiler büsbütün Sosyalizme düşman
- 57 -
ke sildiler ve Muhafazakar iktisat sistemini tuttular. An� cak sonraları, beynelmilelcilik l e Sosyalizmin "lazımı gay. rımufarik,, şeyler olmadığ ı anlaşılınca, vaziyet değişti. Milliyetçilerin bir kısmı, içtimai a·daletsiği yıokedecek bir rej imin mille tin büyük kütlesinin hakkını koruyaca ğını, milliyetçilik ınillıetin menfaatını düşünmek demek ol duğuna göre, Sosyalizmi kapitalizme tercih etmek gerek ti ğine inandılar. Komünizme kaçmayan Sosyalist bir Ni� zam ayn ı zama'nd a memleketin kalkınmasını daha k·uvvet.. le ba�racak bir vasıta olduğu için de kapitalizme tercihi icabediyordu. Bu mülahazalarla Milliyetç i hükümetlerin, partilerin veya mütıefekkirlerin, -gitgide Sosyalist p ren ıiplet e dindikleri görüldü. Az veya çok farklarla, İngiliz ve İsveç işç i Sosyalistleri, Hıristiyan - Sosyalistler, Halk Sosyalistleri ve M. R. P. bunun örnekleridir. Ziya Gökalp, Kemalizm, Atsız mecmuasının 1 7 maddelik programı ve Bozkurtçu Türkgülük, milliyetçi sosyalizmin Türkiye misalleridir. Ayrıca, beynelmilelci Sosyalistken, koyu . mi lliyetçi Sosyalis t ·ofan Alman v·e Rus sosyali stlıerini de hu listeye katmak icabeder. �
Bu suretle, ilk önceler i birbirine zıt ve uzlaşmaz düş ıııan iki prensipmiş gib i görünen Milliyetçilikl e Sosya l l ım, bugün a rtık ekseriya birbirinin mütemmimi halinde Kftrünmektedir. Bugün daha ziyade kapitalizm Milliyet- ı. l l lkten boşanır vaziyeUe v e düşman prensip haline gir ııırktedir. (1) Demokrasiyl e M illiyetçili ğin münasebetin e gelince : ır ıııokrasinin bir anlamı da "milli hakimiyet,, demek ol· ı l ı ı ı: 1 1 na göre, bunun, Milliyetçiliğin billurlaşmış bir di '" ' '" ı ı l du ğu a nlaşılır. İngiliz Parlamenter tnkılabile Fran. " ' ı l l ı t i !ati tamamen mil l e t için yapılmış milli prensiplerı
( 1 ) Bugün kapitalizmin ve Liberalizmin gitgide daha ım rette enternasyonal ve kozmopoli t olduğu bes ı .. l l i ı l l ı Zatrn evv eldenberidir, bir Sosyalist enternasyo1 1 ,ı l l n ı ı olıl u ğu gibi, bir Liberalist Enternasyonalizmin dt 1 . . , ı ı ı ı ı ı l ı ı ı'. 1 1 t e R b i t edilmişti.
ii r; l lı ll ı
- 58 dir� B ütün d ünyaya yayılan Demokrasi inkılapları da hep nıiili çapta ve milli idealli hareketler olmuştur. Faşistler .\re Naziler Demokrasiyi inkar e derlıerken, Milliyetçilik adına söz söyler vaziyet takmmışlarsa da, milli hakimiye tin inkarının ve diktatörlüğün milliyetçilikle bir mahiyet birliği taşımadığı aşikardır. Sosyalist Rusya da diktatör lük kurarken, sosyalizmin adın a yapıyordu. Halbuki Sos yalist oldukları halde Demokratik i dare tarzin ı benimse. tniş memleketler de bulunmaktadır. Mi lliyetçilikle Bıaıışçılık ve anti - emperyalizm prıen siplerini karşılaştırırsak, mesele bira� Çatallaşır gibi olur. Çünkü mil liyetçilik aleyhtarları, harplerin sebebini hep tnilliyetçiliğe bağlamakla, milliyetçiliğin muhakkak barı!J düşmanlığı manasına ge leceği kanaatini uyandırmışlar .dır. Halbuki milliyetçi olduklar ı halde halis barışçı olan ,İsveç, Danimarka, İsviçre, Brezilya, hatta Türkiye gibi ör hekl1er meydandadır. Emperyalizm i çin d e aynı yanlış ka.. .naatin varlığına işare t etmiştik. Emperyalist Mil�iyetçi Jikler olduğu gibi, .e mperyalist düşman ı · milliyetçilikler de .\>ardır ve bun lar daha çoktur. Hatta emperyalizmin pen çesini kıran tek kuvve t de, milliyetçilikle vatanperverlik tir. Şimdi, dünyada barışı tam olarak kurmak ve emperya lizmi büsbütün ka ldırmak için, "Dünya Devl1eti,, tezine önem v�riliyor, faaliyet sarfediliyor. Zanna göre, bu bü. yük proj eye karşı en ,şi ddetli muhalef et milliyetç il erden gelecektir. Çünkü bu fikir, milli . hiikümranlı kların ve iç işler,e kar'.şrlmazlık prensiplerinin takyidini gerektirmek tedir. Evet, buna itiraz edecek, isyan edecek dar görüşlü milliyetçiler bulunacaktır. Fakat atom bombalarının, fos forlu bombaların Ve uçan bombaların iş gördüğü bugünkü ve yarınki harpte, dünyanın kanunsuz yaşamakta devam etmesini i stemek kadar tehlikeli bir fikir olamaz. Çünkü bu hal, sonunda yeni harpler doğuracak ve bu felaket, o dar g'örüşlü milliyetçinin milletinin büyük bir 'kısmı'.n .nıahvedecek, vatanını harabe haline sokacaktır. Hele harbi ancak dev çapında devletlerin yürütebildiği pu asırda, çok
- 59 lıı ı v ü k 111 1 1 1.
olmayan milletlere mensup milliyetçilerin kanun-
c:ağrn devamına razı olmaları, milletleri hesabına çok
bir şeydir. B üyüklerin 'emperyai izmini durdura c:ıı k merkezi ve m i lletlerin üstünde tarafsız bir idare v e kc.ı ıı u n kurulmadıkça, hiçbir millet kendini güv,e nde his ıırdemiyecektir. Onun i çin, "kaz gelece k · yerden tavuk esirgenmez,, ata sözüne uyarak, icabında milll hükümran. 1 ik hakla rına sınır çizecek, büyük - küçük, hiçbir millete ordu beslemek hakkını tanımayacak, hiçbir fark gözetme d e n her millete, her ı rka ve milletlerin her grubuna istik lal ve bağımsızlık hakkı tanıyacak, birinin ötekini sömür mesine izin vermiyecek tarafsız bir Dünya Devletinin ve Dünya Ordusunun kurulması için candan dua etmel i ve canla başla bu işe yardım etmelidir. Dünya Devletinde her millet milli hüviyetin i muhafaza e derek yaşıyacağı, Dün ya Parlamentosuna mebus seçip gönderebi J.e c,e ğine gör e, makul milliyetçilerin Dünya Devlet i projesin e muarız ol maları için sebep kalmaz. Esasen aklı başında milliyetçi ]('rin bu tez i derhal benimsedikleri göze çarpmaktadır. Demokrasinin Sosyalizm karşısrndaki durumuna ge lince : müfrit Sosyalizm, sınıf diktatorası .kurmak esasını güttüğünden, Demokratlarla bağdaşamamaktadır. Komü. nistler en birinci Demokrasi düşmanıdırlar. Fakat makul Sosyalizm Demokrasiyle birleşmekte, hatta onu iktisadi alanda tamamlamaktadır. Gerçekten de yalnız siyasi mci. nada Demokrasi, burjuva sınıfının imtiyazlarına -d'e stek oldu ğundan, eksik bir Demokrasi sayılmaktadır. Sıooya lizm iktisadi D-eriıokrasiy i temin e tti ğine · göre, Sosyalizm ve Demokrasi sentezi mükemmel bir terkip olmaktadır. Sosyal - Demokratların çoğu , İngiliz ve İsve ç · sosyalist l r r i , Avrupanın Hıristiyan - Sosyalistleri, Hıristiyan - De . mokratları, Halk - Sosyalistleri ve Cumhuriyetç i Halk Hareketleri (M. R. P.) , hep bu şekilde, demokrat sosyaliz min örnekleridir. Demokrasinin Barışçıl* ve anti - emper. v a l i zm prensipleri karşısındaki durumu bitz raftır. Savaşçı v e emperyalist Demokratla r olduğu gibi, bunun aksi olanı r lı 1 i keli
- 60 lar da vardır . Herhalde bu p ren si p le r birbirinin zıttı de ği ldirler ; telif e dilebilirler ve e dilmişlerdir.
Sosyalizmin Milliyetçilik ve Demoıkrasi karşısındaki durumunu yukarda incelemiş bulunuyoruz. Barışçılığa karşı vaziyetin e gelince, enternasyonal sosyalizml e r i ha tırlatmak kafi gelecektir. Mütecaviz ve emperyalist sosya. l ist memleketler olmakla beraber, Sosyalizm daha. çok emperyalizm düşmanlığı ve barış temayülü gösteri r ·
.
* Hülasa, Milliyetçilik, Demokrasi, Sosyalizm, Barış ç ı l ı k v e anti - emperyalizm, yani m i l l e t ini sevmek, tercih etmek ; siyasi hürriyet ve halk hakımiyeti idaresi kurmak, i ç timai ve iktisadi adalet istemek, bütün milletler için is
tiklal, ba rış ve sömü rülm e me k taraftarı o lmak cereyanları, bugünün dünyasının gal ip t emayülleridir.·
En gii.zel bi r siyasi, içt im ai ve iktisa,di terkip d e bu n
la r dan doğacaktır :
Mı"ıJlıet:lıer aJ-asrnda Yasa, Ba.rı§ vıe isrti'Jrlal isteyen,
Sos-
ya/ist ve Demokrat biT MilliyetçiıJ'i-k !
* işte, XX nci yüzyılın ikinc i yarısına ayak basmakta olan d ü n yamız da hakim olan cereyanlar, fikirle r ve iste� ler bunlardır. Milletler bunları arzuluyorlar ve bunlar mu hakkak ki asırla.rın süzge cinden ve ·en olgun kafaların imbi ğinden geçmiş prensiplerdir. Fa yda l ı d ı rla r birbirle ,
rini tamamlayıcı mahiyettedirler. M o de rn r:.ej im, bunların dördün ü de naraza almak, hiç olmazsa bunlar karşı51nda vaziyetini tayin etmek mecbu riy e t i n d edi r Türkçülük, ancak bu şekilde asrımızın ve memleketimizin ihtiyacına cevap verebilir. .
işte bu sebeple, böyle bir Türkçülüğ e yakışan bir tek
i sim vardır : lleri TfrrkçüJük!
- 61 l f I)
Bugünkü Türkiyede Parti ler ve Gazeteler
Cumhuriyet: Halk Partiısi (C. H. P.) : 1 Benim gibi, hükümetten vıe ıioılayısUe Halk Partisin ı l c n ş i kay et t e haklı olan bir vatandaştan, C. H. P. hakkın. da lehte söz beklenmiyebilir. Fakat ben tarafsız olmağa çalışarak, bu partinin aleyhinde olduğu kadar, lehinde o lan hususlar� da bel ir t e c eğim . Ve bunu, hiçbir partiye bağlı olmayan müstakil bir muharrir olarak yapacağım. Kemalizm adını taşıyan ve Atatürkün yarattığı inkı lap hareketi, muhakkak ki hiçbir part iye hasredilemiyecek genişlikte v.e derinlikt e bir Milli ihtilaldir. Onun içindir ki me rhum Prof. Mafımut Esat Bozkurt, inkılap dersleri. ne v e kitabına "Atatürk ihtilali,, adını koymakta çok isa bet etmiştir. (1) Kemalizmi ben, a sırlardanberi devam eden Türkçülüğün, yani Türk mi ll i yet çiliğ in i n yeni bir safhası olarak telakki etmekte musirim. (') Kemalist inkı,labın, milliyetçilik, devletçilik, halkçılık gibi başlıca umd el e r i ve harf kıyafet, türkçe ezan . v. s. gibi başar ıla rı milli dil , ,
.
,
milli tar ih gibi temayülleri, meşrutiyettenberi Türkçüler tarafından istenmiş, i ş l e nmi ş v e müdafaa 1edilmiş fikir. !erdi. Bunların çoğunu Ziya Gökalpın eserlerinde bulmak kabildir. Atatürk, bu "Gökalp Türkçülüğü,, nden sonra, Kemalizm adıyla yeni bir Türkçülük safhası açmıştır. Bu , yeni merhalede, Cumhuriyetçilik, inkılapçılık ve layiklik gibi y e n i prensipler görüldüğü gibi, eskidenberi fikir ola rak kalmış milli istekler ve meselıeler, o dah inin muazzam enerj i s i sayesinde, fiil haline girmiş ve tatbik görmüştür. (1) Başbakan Saraçoğlu, 9 Temmuz 946 tarihli seçim nutkunda, "yapılan inkılaplar, vücuda g.e tirilen eserler·· tamamen Türk milletinin malıdır,, demekle, parti hırsla.. ·rını a şan vatanperverliğini ve Türkçülüğünü bir kere da. ha isbat e tm iş tir (2) "Türkçülüğe ·Giriş,, te olsun ( 1 940), Gök-Görü'd e (5.Xl.942, sayı 1, sah. 3) olsun, Ke mal izmi Türkçülüğün bir m erhal e s i olarak saymış ve bazı itirazlara uğramıştık. Mahkemede de bu görüşte israr e t m işt im _
.
.
- 62 İ şte Kemalizm, böyle milli bir inkılabin adıdır ve gerek
İnkıi.a p, gerekse Atatürk, bütün Türk milletinin malıdır. Bununla beraber, Kemalizm i a ynen benimseyıen ve umde. lerini kendisine program edinen C. H. P., gerek bu . bakım dan, gerekse Kemalizmi tatbik eden parti olmak sıfatile, . miJl etimizin taı'ihinde şerefli ve büyük bi r yer sahibidir. C. H. P. p e k büyük çapta işler başarmış, .padişahlığın kaldırılması, dini ir'ticam t epelenmesi, es�arfl erin de ğiştirilmes i gibi ihtilai mahiyetinde bir rejim değişikliği yaratmıştır. Çok demo,krati.k olan Ana Yasanın tanzim ve kabulü d e bu partinin lehine kaydoıunacak hususlardan dır. inkılap zaruretiy le bir müdde t ıçın hürriyetlerin kı sılması, başka partilere . müsaade edilmemesi, hükümetin. kanun - üstü kudretJ,erle iş görmesi tabii ve mazur görü l e bilir. Ancak bu tedbirlerin, inkılabın korunmasile ilgil � olmayan sahalara da taşması, keyfi, şahsi mesC ielerde de tethiş yoluna gidilmesi ve bilhassa. bu totalit� rlik zaru re t i a.r tık kalmadı ğı halde d'evam ettirilmesi, çok çirkin bir dalkavukluk geleneğinin kurulması, C. H. P. sinin. a leyhine geç·ecek noktalardır. Ve i şte burada, C. H. P. sinin asıl yaraşma parmağı basmış bulunuyoruz : bu p arti, yavaş, yavaş, bir sürü seciyesiz, prensipsiz, dalkavuk, zorba ruhlu ve sakM zihniyetli insanlarıa dolmuş, gitgid e bunlar par tiyi temsil edu gib i tavırlar takınmışlar ve işleri idare etmişlerdir. N e Kurtuluş Savaşında, ne de Büyük Hamle ler sırasında ortalıkta gözükmeyen bu e ntrikacı poHtika cılar, iş mevk i kapmak sırasına gelince şuradan buradan türeyivermişler ve dalkavuklukta, hulilskarlıkta eşleri ol madığı için, yavaş yav,aş ön plana geçmişlerdir. Bugün. . d ürüst muhaliflerıp onda dokuzu; Halk Partisinin ken di sine değil, Halk Partisini temsil eden bu adamlara mu hali ftirler. C. H. P. Halktan a rtık güven ve sevgi göremi-. yorsa, bunun •en büyük sebebi, o antipatik mümessilleri dir. Nihayet, her şeye rağme� bu adamlara temsi l yetkileri vermekten kurtulamıyan ve vazgeçemiyen bir partiden de •.
63 -
i ster isteme z halk soğumuş, müsbe t hizm e tl e r i n i bile u n u ı acak hale gelmiştir. Halk Partisinin birç·o'k hayırlı inkı laplarının yarı yol ıla sapıtmış, manasız i fratlara va rm ı ş v'e tatbikatın niyet lr.re nazaran pek kötü çıkmış olmasının sebeb i de gene bu ııevimsiz kimselerdir. i n k ı l ap çılık muhakkak ki bi z e çok faydas ı dqkunacak bir prensipti ; fakat bunu milli gele neklerden kopup ayr ı lmadan da yapmak pekala mümkün dü. Halbuki inkrlapçıyız diye, bütün maziy i toptan red detmek, milli gelenekl,eri boşayıvermek, fayda.lı pek ç ok cı;ki görenekleri kırıp a tmak gibi sakat b i r yol tutturul muştur. Garp ç ı lık adı · altında da, Bat ın ın en pis, en zıp çıkt ı adetlerine varıncaya kadar kopya etmek modasına çı ğ ı r açılmıştır. Devletçilik, daha evvel de belirttiğimiz veçhile, çok kötü bir devlet kapitalizmi halinde dejenere olmuştur. Laiklik de i y i anla şılamam ı ş zaman zaman bu prensip din düşmanlığ ı şekline girmiştir. Milli Tarih ve M illi Dil inkılapları, çok mukaddes gayelerl e Atatürk ta.. ra fı n dan başlatılmı_ştır. Tarih tezinin e s a s r a.çıkça belir tildiğ i veçhile, Türk soyunun üstünlüğünü ve medeniyet tek i kabiliyetini .isbat etme.k, Türkierin yalnız Türkiyede yaşamadıklarım hatırlatmak gibi asil milli gayeler taşı yordu ; milli dil inkılabil e de, hem millileşm�k, hem de hUtün dünya Türklerincıe! anlaşılır bir orta - türkçe vücu. ela getirmek istenmişti. N e çare ki kimi kozmopolit, ki mi de şar latan olan a damlar ortaya atıldılar, meseleyi ka s ılcn denebilec!ek kadar korkunç d ereoede karma karışık rıttiler. Ders kitaplarında, tarihte adı g'eçen her kavme Türklüğü kalıptan "Türk,, adı yapıştırılmak suretiyle mahrum, insan manasına gelir bir şey yaptılar, üstelik hakiki Türk topluluklarına ve Türk eseri ıo•lan medeniyet.. l r re karşı gençl i kte şüphe uyandırdılar. Dil İnkılabını da ' "ııçma sapan Güneş - Di.l ·teorisiy.l e alay mevzuu yaptılar, arapça - farsça kelimeleri atarken f ra ns ı z c aları aldılar, an ı m, 1 1 l ı r dili bile anlaşılmaz hale soktular. �
.
,
,
..
- 64 Kemalist Türkçülükte soy hassasiyeti ve bilhassa p an türkist emeller başlangıç ta pek
kuvvetli v.e belirliyken. _gitgide sönüklcştirilmiş, hatta Kemalizmin zıddı gibi gös terilmek istenmişti. B ununla beraber, antipatik şahısların bütün gayretleri ne rağmen, C. H.
yası sınırlarla çerçeve lenmiyen
P. s i hükümetleri, si.
milliyetçiliğ i daima tut
muşlardı. 1 942 de Başbakan Saraçoğlunun, · Türkçülüğü ' alenen ilan edişi ve program e dinişi, Başkan Vekili bu lunduğu partinin lehine kaydolunacak noktalardandır.
C. H. P.
rejiminin en dokunulur tarafı, i.craatındaki
başarısızlık, ahlak meselesin i öneml e karşılamayış ve yol
suzlukların önüne geçemeyiştir. Köy
davasını,
ikti_sadi
ve sınai büyük kalkınmamız ı başaramamış olmas ı mem
leke t hesabına bir zarar olmuştur. ·�Köylü -efendimizdir., şiarı sadece lafta kalmış, bu yolda .. Köy Enstitüleri ha riç - h i ç bir müsbet iş görülmemiştir. Balkan memleketler i bile kuvvetli birer sanay i meml•eke ti haline girmişlerken, bizde ,ancak bir ik i fabrika kurulmuş, onların da verimsiz ve gayri iktisadi oldukları meydana çıkmıştır. iktisadi dii z.ensizlik bir türlü ha.lledilememiş, harpten felaketle çıkan ınemleketlerd e bile görülmeyen derecel·eri bulan ve halkı mızın belin i büken pahalılığa çare bulunamamıştır. Niha
yet, rejimin ilk yılları müstesna, totaliter gidişten ve ten..
kit yasağından bilistifade, memleke t içinde bir "yüksek
memur aristokrasisi,, kurulmuş, bunların keyfi hareketl e
ri, servetleri, apartmanları, lüksü . v. s. , milleti C. H. P. sinden soğutan başlıca sebepler olmuştur.
Muhakkak ki karşı parti ler bugün bu hatalardan aza..
mi i stifade etmekte ve kend i lehlerine p rıo-pag·anda mevzuu yapmaktadırlar. C. H. P. sinin 1937 Ana Yasa tadilatiyl�, altı oklu prensiplerini Ana Yasaya . ge çirtmiş o lması, bu
partiy i prerrsipsiz ha le
mal edil d i kt e n sonra, kalkmış gibi bir
sokmuştur. Bu umdeler devlete
C. H. P.
sin i n mevcudiyetinin sebebi
hal olmuştur !
Bununl a beraber,
Türkiyenin
Demokratlaşmasında,
gıe•ç de o ls:ı, m üsamaha göste ren, kendi eliyle ,eksik te ol-
-
65
-
kanunlar çıkaran ve kanunlar değiştiren C. H. P. si miUetin sevgisini toplayabilir. D ı ş siyasette başa r ı lı bir maziye sahip ·Olma.sı, Rus emelleri ·karşısında, zer.. re kadar tereddüt göstermeden - ve i cabında, İngiliz ve A merikan yardımlarına da güvenmeden - harbe hazıdan ması, Türk menfaatlarını Türk e yaraşır bir enerj i i le mü.. dafaa e tmesi ; bugün, hem sosyalizme, hem de m i l l iyetçiliğe t araftar t e k partimiz olması gibi hususiyetleri, C. H. P. ıini milleti daha çok temsi l e der bir hale sokmuştur. Hal k ı n nefretini kazanan entrikacı politikacılarını tasf iye eder, pahalılığa ·çare bul ur, Demokras i yol unda engel o l u r gibi tav ı r lar t akınmaktan vazgeçerse, kurulmuş . teşki latiyle, devlet i şl•erindek i tecrübesiyle bir hayli üstünlüğü o lan bir Parti haline girebilir ve bu civanmer t millet, mi. zideki yanlışlara bir süng.e r çekebilir. sa,
t e k ra r
MıVIi Kalkınma
P.arttisi )�M. K. P.) :
tık kurulan karşı .parti olmak bakımından, tarihi bir hüviyeti vard1r. Toplu olarak söylemek gerekirsıe', koyu milliyetçi, demokrat, liberal ve muhafazakar bir parti ola.. rak görülür. M i l l iyetçiliği, sarihtir ve tereddüt götürmez. M i ll i yetçiliği gdenekç i dir. Muhafazakar olup, . ahlak ı ön p lana geçirmeği, sınai olduğu kadar manevi bir kalkınma ıla yapma y ı amaç edinmiştir. Köy kalkınması hususunda· Narih plan sahibi olmakla, particilik hayatında hayırlı bir ç ığır açabileceklerdir. Memleketimizde keyfi gidiş'i önh mek, tam demokras i çığrını a çmak gibi tarihi vazife s ah i hi olan büyük karşı partilerden biridir. Bu yolda' şubele rinin merkezl-:! elek ver•er e k çok müsbet i şler gördüğü, yo lsuzl uklarla - çok ker e i şi siyasi alana bile dökmeğe lü1.ll m görmeden _ savaştığı göze çarpmaktadır. Ancak, ilk programında bazı tezatlı prensipler insan ı müphemlik için ılc bırakmaktadır. Kesin liberalist olduğunu itan e den ve ırnsyalizmin her çe ş i di'n· e , devletin i ktisadi müdahaleleri n i n her türlüsüne cephe alır 'görünen bu p.attinin 37 nci maddesi , servetler i prensip i tibarile millet malı saymakta,
- 66 icabında. m i llet yolunda kul lanı lmak üzer.e bunlara müda..
·epey k uv bazı önemliı
hale edilebileceğin i kabul etmekte, böylelikle \Tet l i bir sosyalist renk
taşımaktadır.
mevki sahibi şahısların sosyalist
Partide
temayüllü olduklarr da
bir hakikattir. Bu parti, sınıf e sas ına gör e değil, bütün millet i bir. den temsi l etmek üzer e kurulmuştur. gib i oluş halindedir. Yarın
Henüz
"nebülöz,,ler
vuzuhlıaştıkç a kesin olarak
hangi yıolu tu tacağ ı tam tahmin ·edilemez. Mamafih, poli tik tecrübeleri ve olgunlukları pek az olmakla beraber, iyi
niyet sa.b ibi olduklarına inanılmak icıabeden M. K. P. ida r ecileri, partilerin i da ha çok, iyi n i yet sahibi vatandaşl arın derneği yapmak
gibi
bir
başar ı
kazanmışlardır (1) . S i ya st
ihtiras i yi niyetlıe ri boğmaz, münasebetsiz elemanlar - şim d iye kadar ya pıldığı gibi - daima tasfiye e d i l i rse, _M. K. P.
sini yarın daha tezatsız, daha olgun, memlekete çok hayır lı yol lara kesin olar<ık girişmiş
görürsek,
buna şaşmayız. .
H erhalde bu "ikinci doğuş,,, demokras i
mücade le'lerinin
başarılmasından v e durulmasınd3.n
olabil e cektir. ('..! )
Demokrat P.aırti (D. P.) :
sonra
büyük karşı (mu h a.. demokratlaşm a müca..
Şimdiki halde mem l e ketimizi n . en lif) partisi olan D. P., Türkiyeni n
delesinde en büyük mesuliyet i omuzlarına almış vaziyet tedir. Bu partinin prensipleri, Halk Partisinin programı na pek benzediğ i gibi, vuzuhsuzlukta da ona eş olmakta
dır. A ğırlık noktası, tatbikatta talara sapmamak şeklindçki
C. H.
vaitlerdir.
P. sinin düştüğü ha iktisadi prensipleri
(1) Partid e tanınmış v e o lgun şahsiyetlerin az olması, ·kalabalı ğ ı içinde ep�y dermeçatma · e lemanlarının bulunu şu, M.K.P. idarecil.erinin önemle üzerinde durmaları ge11eken bir meseledir. (2) M.K.P. nin köy meselesine verdiğ i önem, onun ya rın Milli bir Köylü 'Partisi yoluna gidebileceğini düşün dürebilir. Gazetel�re de bildirilen ve ayr ı broşür halinde basılan köy kalkınması projeleri, bu prensibin lafta kal mıyacağının ve müsbet hal yıoıllarına gi rişileceğinin temi natı gibi gözüküyor.
- 67 -
büsbütün müphemdir ve ancak tahmin ve i stidlallerle, C. H . P. sine nazaran daha liberalist olduğu anlaşılmaktadır. Devl•etin iktisadi alana müdahalesine aleyhtar ve hususi teşebbüse taraf ta r görünmektedir. D. P. niri en beHrli: prensibi, ismine uygun olarak, Demokrasi taraftarlığıdır. En koyu manada demokr.a.t ve hürriyet taraftan olan D. P . , memleket i keyfi ve totaliter gidişten büsl;!ütün sıyı r. mak için, çok olgun bir şekilde mücadeley.e girişmiştir. ik. tidar mücadelesindı;: eski zorbalık geleneklerine başvur mak temayülün ü gösteren C. H. P. s i karşısında D. P., millet nazarında büsbütün sempat i kazanmakta ve siyasi kavgası, partiler üstünde ve millet çapında bir dava halini almaktadır. Yalnız D. P. sin,e katılan şahsiyetle,r, bu partinin ide oloj ik vuzuhsuzluğunu gidermeğe yaramıyor, bilakis ar� tı rıyorlar. Her çeşit temayülde ve fikird e ki. vatandaşlar, "muhalif,, oldukları i çin, bu partiye girmiş bulunuyorlar. içlerinde kozmopolitler var, milliyetçHe r var, ırkçılar var, ı rkçılık ve Türkçülük düşmanlar ı var, sosyalistler var, li l ıc ral istler var, her çeşidinden Türkçüler var .. Bunları bir.. lcştiren bağ, suf muhalefet ve tam demo•krasi ta ra ft ar l ı ğ ı d ır. O halde bu partinin, tarihi v e milli ö d evi meydanda dır : Tü r ki yede mutlak demokrasinin kurul�sı ve kök.. ! eşmesi yolunda, mücadelıe ıetmek, çığır açmak, yarının particiliğine en müsait zemini hazırlamak .. D. P., diğer k a r�ı pa r t i ler de yanında ve peşinde olduğu halde, ilk ola.. ı ak bu m illi d�vanın başarılması yolundadır. D. P. nin en lılıriz vasfı ve meziyeti, idarecilerinin politik olgunluğu vc tecrübesidir. Bu siya.si mücadeleyi h içbi r partinin, Ce lal Bayarın partisi kadar kuvvetle başaramıyacağı bir ger ı; t· ktir. Gerek iiderih, gerekse arkadaşlarının siyasi olgun1 ıı k ları, demokrasi davamızın bir garantisi mah iy e tind e.. ı l ir. Partiy·e katılan Kenan Öner, Yusuf. Kemal T.e ngir. ıtcnk gib i , ve D. P. tarafından müstaki l a daylığının konul masını kabul eden Mareşal Fevzi Çakmak gibi çok kuvvet: 1 i şahsiye tler de bu mü c adeley·e ayrı bir güzellik vermek
- 68 -
tedirier. B u ilk adıni - yani Demokrasi mücadelesi _ başa rıldıktan sonra, D. P. nin daha vazıh i de olojik bir bünye sahibi olacağına ve herhalde. i çinden muhtelif gruplar çı kacağına inanmak lazımdır.
Libeı'.al
-
Demokmt P.arti:
Programı bakımından, daha kesin surette liberalist ve milli ideolojil i ,ofan bu parti, ne yazık ki pe� sönük kal makta V·:: kuruluşu eski olduğu halde, fazla bir faaliyet gösterememektedir. Çiftçi Partisi : B ursada kurulduğu haber verilen bu parti hakkında yen i haberler gelmemiştir. Daha çok büyük ve orta çiftçi lerin partisi olaca� gibi görünüyor. · l§çi - Çiftçl Pa•rtisi (l. Ç. P.) : Avukat Ruhi Balkan'ın .kurduğu bu parti, daha çok, siyasi mahiyett·e işçiler ve köylüler sendikası gibi görü- ı nüyor. Sosyalist prensipleri bellidir. Komünist olup ol-j mamanın miyarı bugün bilhassa Rusyaya karşı olan sem patiyle ölçülebildiğind•en, İ. Ç. P. nin dış siyasetteki temaı yü!ünü bilmek icabeder. Henüz bu yolda niyetl.eri belli olmamıştır. Rivayetler muhtelif : kimine göre, bu partinin kurucuları komünisttir ; avukat Rtıhi Balkan'ın, iki yıı' evvel tevkif edilip yargılanan mühim bi r gizl i komünist şebekesinin avukatlığını üzerine aldığını şahsen biliyo r.uı:n. Fak.a.t bundan, kurucunun mutlaka .komünist ıo·l'duğu manasını çıkarmak icab etmez. Bir i::ıa şka rivayet e göre ise, Ruh i Balkan, Meşrutiyet sırasında Selanikte, ş iddetli Rus düşmanlığıyla maruf gazei:der çıkarmış, vatanperver b ir zatmış. Kati hüküm, vaziyetin gelişmesinden sonra veri lebilir. (1) Türk Sosyal D.enıok.r.at P;utiısi (S. D. P..) : Eski Sosyal. - Demokrat partis i lideri Cemil Al payı -
(1) Kitap ba.skıdayken, muharrir Necmeddin Deliormanın t Ç. P. nin idar e heyetinde bulunduğunu öğrendim Şiddıe·tli Rus düşman ı olan bu zatın partisinin vatanper� verliğinden şüphe edilemez dıemektir.
- 69 haşkanlrğında kurulan bn
partinin p r e nsipleri bellidir.
Dünyanın bütün Sosyal - Demokratları gib i te dricilik ta ra ftan koyu sosyalist ve zayı f milliyetçi,
..
hatta beynelmi
l c lcidir. Bu basmakalıp ve hazır aktarılma sosyalist ideo. l oj inin memleket e uy �unluk derecesi bir tarafa, müteşeb kimsder olmadıklar ı da meydandadır.
bisl erin p e k faal
Kökü dışarda olduğu iddiasiyle bir ara hükümetçe kapa
t ı l ı p tasfiyeye tabi tutulan, fakat
2- 3
ay sonra faal iyetine
yeniden izin verilen bu sosyalist parti bugün için siyasi hayatımızda faal bir .rol sahibi değildir. " S osyal - D emokrat,, adiyle bir parti yapıldığını vakti.le
müracaatı daha
gazetel,erde ıoıkumuştuk ;
ı e s sed a çıkmadı.
işçi Erge'nekon
bundan bir
Partisi:
Milli bir ismi, sosyal ist bir sıfatla b i rleştiren bu par
tinin faaliyet i de henüz başlangıç ve
halindedir. ide.olojisi
p rogramı hakkında tafsilat sahibi değilim.
Türk Sosyali'st lşçiı Par.ti-si :
(1)
Eski mülkiye müfettişlerinden Bay S. Şevki Ş ener'in ku rdu ğu bu parti, beyannamesinde, hükümet taraftarl ığı �makta, i ktidarı almak niyetini
o
ayıplayıp, sadece bit
k ntrol partisi olarak kalmak isteğini belirtmektedir. Sırf
kurucularından ibaret kalmağa mahkum gibi görünen bu Parti, programında fazla bir sosyalizm emaresi gösterme
mekte, daha çok i çtimai adal•e t v·e teminat noktasında dur. maktadır.
Türkiye Sosyalist Partisi (T, S. P.) :
·
Siyasi particilik geleneğinde,"Sosyal-Demokrat,, Sos yalist · demek o'1 duğu halde, yeniden bir parti kurulmak istenmiştir.
"Sosyalist,, namile
Kurucusunun Esat Adil
Müstecaplıoğlu (Adiloğlu) olduğunu öğrenenler, bu "Sos yalist,, etiketinin paravan olduğunu ve "Komünist,,
""a
�eli.
mesini gizle diğin i -t hmin edebilmişlerdi. Henüz resmen
(1) Kurucusunun adr Arif Hikmet Adsız olduğundan, yanlış o larak Türkçü Nihal Atsızı n partisi zannedenler olmaktadır.
- 70 olan bu par t i n in program ı da n eşrolun madı ğ ı iç i.n , komünist prensipleri n.e d e rıe ce ye kadar açığa vura. cakları kestirilemez. Gerek hükümet, gerekse büyük kar şı partiler, kökü d ı şa r da komünist pa rt i s iyl e irticaa alet o la ca k klerikal partiy e Demokrasi h ürr iyeti nd en isti fade hakkını tanımayacaklarını ve kanunen t eşe kkü lle r ine i z i n ve ril e m i y e c eğin i i lan ettiklerin e gö r e , " Sosyalist,, a d ı y la maskdıenen bu teşebbüsün meşrui:Yet e kavuşacağ ı şüphe lidir. Bununla be r abe r, gaflet ·e dilebilir ve Tür ki y e d e bir k o müni s t part i resmen ortaya ç ı kabil i r Bu bak ım d an memleketimizdek i Komünis t p ar t i c i l iği geleneğine bir göz a tma k fayda:l ıd rr. Kurtuluş Sava§ı sırasında, Atatürkün emriyle, Anka. rada Yunus N ad i , T ev f i k Rü şt ü , M ah m u t Esat ve Şükrü Kaya gibi kimseler tara.fından kurulan Türk Komünist par ti s ini bahsımızın d ı ş ın da bırakacağız, çünkü bu sadec e lVLoskovaya karşı bir •oyundu ve e s as e n oy un un d a da mu vaffrı k olamam ı şt ı Türkiyenin a sıl komünist partileri U ç taneydi. Bir i gen e Ku rtu luş Savaşı sırasında - İstanbulda kurulan "İşçi . Çiftç i Sosyalis t Fırkası,, (kurucusu Sosya list Hüsnü Be y, me cmuas ı A y dı n l ı k) ; ikincisi , Anadoluda kurulan "Halk İ ş t i raki y un Fırkası,, (kurucusu Hil rpi ) ; üçüncüsü de Moskovada, bi r tak ı m " G ü ya T ür k , , mülte ciler tarafından kurulan ve sonra A n a d o lu y a a yak basan T ü r k iy e Komünist F ı r kas ı d ır (Kurucusu Mustafa S u ph i ) B;unlar, , kuruc.ularından gayri pek t araftar bulamadan An kara hükümeti tara fın dan gal iba 1925 sırasında - dağ ı t ı l d ılaı·. Moskovadan gelen M ustafa Suph i ve a rkadaşları ise daha evvel T r abz o n da , halk tarafından ii n ç e d i l m i ş le r d i Atatürk, bu komünist te ş e kkü l i e re yumruğu indirdik ten sonra, mahut gizli '9'e gayrı meşru komünist faaliyeti başlad ı. Moskova dan direktif alan k;omünistı.e r, gizli giz li h üc re l er ( cellule) kurdular, i htilal günü için çalışmağa koy u l d u lar . :Mie ş ru faaliy e t i ise, muhtelif maskeler.l e, mu harrirleri yürütüyordu. B inbir isimle mecmualar ç ı kar d ı lar, br o ş ü rl er, ki tap l a r yay ın lad ı lar Tan gazetesi, kurnaz k ur u l ma m ı ş
-
.
,
.
-
-
.
_
.
.
.
.
- 71 b i r şe ki l d e bu y ol da ç a l ı ş ı y or , v2.z i f e sini g ö r üy o r d u . Neş
riyatı ş idde tlen dirdiler, üniversit e ve lise öğretim kadro
larına doldular, g e nç l i ğ i sinsi sinsi zehirlemeğe koyuldu lar. Bunlarla ancak Türkçü me cm ua lar ve ya y ı n lar çarpı. şryor, p olis ise ga yr ı m e ş r u faa l i y e tl e ri ön l e m e ğe çalı ş ı yordu. Nazım H i kme tten sonra Fuat Reşatın lid er l i ğ i al t ında koskoca bir te ş e kk ü l , daha son ra da onun dal budak salmı ş kollan meydana çı kar ıl d ı . C . H. P . .kesin surette ko münist düşman ıydı ; fakat onun an t i pa t i k e l.emanları, şahsi mevki e n d i ş e s iy l e komünistlerden evvel Türkçüler le uğra ş tıla r v.e C. H. P., 9 Mayıs 1944 d e , Tü rkçüle re kar. Şl kati olarak c eph e aldı, kütle halinde tevkifler ya p t ır d ı . Bundan komünistler çok i st i fad e ·ettikr ve azdılar. Fakat Rus te h l ik e s i göze batar bir ş e k il almıştı ; ne ti c ede C. H. P., komünistle r e kar ş ı s e r t dav ranma ğa mecbur oldu, 'L'an ka pat r i d ı , birçok gi zl i komün \ st grupları tevk i f o lundu. Savaşın bi tm e s iy l e C. H. P. sinde baş la yan müsamahakar hktan v e demokrat çl avranmak i ç i n gösterilen iyi niyetten i l k i sti fa de edenler komünistler oldu. Çok k urnaz ve kor':' kunç bir man e vra yla , C. H. P. sine ve hükümetine karş ı olan hoşnutsuzl uğu, komünizm ( daha d oğrusu, Rus yaya bağlılık ve kölelik siyaseıti, l eh i n e i stismar e tmek iste dilier. Ve halk ı n nekadar haklı ş ikaye t l eri varsa, nekadar memle ket da va sı v e d emokras i meselesi" varsa, hepsini Tan cı 'la� daha sonra da " Gö r üşl e r ,, .. v. s. sayfalarında bay rak yap ı p ıalladtlar. K'omün ist olarak değil, sırf mu hal i f olarak ya. p ı lan bu p r opaga n da tes i r l e r u y an d ı r ı y or v e komünistleri, memleketin haklı şikayetlerinin i l k vıe ·en kuvvetli mü mes!'ıili hal i ne sokuyo r du. Bu sırada Rusl.arm vatanımızı J>a r ça la ma k istedikler i ve Ermeniler, Gürc'iil e r namına ile ri sü rdü kl e ri istekler belli olmuştu. Ve Allahtan ki Türk çü n·eşr iyat , y ıl l ar d ı r Tıan gaz e te s i n in v e d i ğ·e rl e r i n i n hü v i ye ti n i m e y d ana vurmuş, maskderin i s ı y ı rm ı ş , i ç y üzl e r i n i G e n_s; l iğ e tereddüde yer bıraicmıyacak şe k i l de öğret mişti. 1 944 Ankara n ümayişin d en bir bu ç uk y ıl sonra, tstan l ı u l G e nç l iği aynı şekilde komünist ale yh ta r ı bir n ümayi �
- 72 yaptı ve bu sefer, Tan matbaasını ve d i ğ e r komünist pro., paganda merkezl erini tuzla buz .etti, yık tı gaçirdi. Millıet en dinamik parçasının bu haklı t epk is i bu sefer C. H. P.ı tarafından iy i karşılandı ve "milli reaksiyo n ,, olarak ka bul edildi. Gerek gençliğin, gereks-e C. H. P. sinin bu har e k et tarzları memleket için çok hayırlı olmu ş, milli dertle
�
rin Rusçu komünistler tarafından istismarı durdurulmu
partiler.e· vaktinde izin verme kle C. H P., derhal ileri atılmakla da muhalif partiler, memleket 1 hesabına ç o k faydalı ve qoğru · iş yapmı şlar, halktak i hoş-. nutsuzluğun kör bir i f rat la, sahte mümessiller peşind e git-j mes ine,' vatana zararlı olmasına m e y d an vermemişlerdir.' Bugün halkın dertler i ve milli dayalar, komünistlerin de-, ğil, Demokrat v e M i l li Kalkınma par t ile r i n i n ba yrağı nı dadrr ve hal k da, muhal efetini bu y o llar da yürütmektedir�: Ma reşal Fevz i Çakmak gibi su katılmamış bir vatanper verin ve kahramanlık abidesinin, mü stak i l aday olarak göste rilme teklifini kabul e tt_i ğ i Demokrat Parti'y i komü� nistlikle, Rusçulukla itham dme ğ·e cüret eden ağ ı z lar,j milletin ancak nefretin i kazanabilmişlıerdir. : tur. Diğer muhalif
Aylarca s e ssiz ve hareketsiz durduktan sonra, k omü·: nistler yenide n faali y e t e geçmişler ve "Sosyalist,, maskC..: s i yl e bir parti kurmağa kalkmışlardır. izin alabilecekler� şüpheli olduğu gibi, alabilseler de, halkın gözü açılmıştı� ve Komünistkrin istismar yolları yeni gidiş sayesindıeı tı1 kanmış gibi dir. Demokrat ve milliyetçi olduğu kadar da sosyalist o lacak bir par t i , komünistlerin h er t ürlü entrJ kasına büsbütün mani olabilir.
j
Müstakiller ve Gazeteler
1
Sayı n Mareşalin de d ediği gibi, parti ihtiraslarına bi� fren vazifesi görecek ve i stikrar amili olacak olan müst�� killer büyük önem sahibidirler. B unların başında Mareşal Fevzi Çakmağı , aralarında da Hikmet Bayuru görmekle halka bir ferahlık gelmiştir. Gazeteler de Demokraside Partilıer kadar büy ük rol
- 73 sah i bi dirler. Sıon günlerin manzarasına bulda, halk tarafından pek
.bakarsak, istan.
okunmayan bir iki gazeteyle
Tanin hariç, diğer gazetelerin h ep muhalefet safına geç. tiklerini ve geçmekte geciken1erin de, okuyucularını kay.. bettiklerini a nlar anlamaz bu yana saptıklarını görmekte yiz, içlerind e Tasvir, diğer gazetelere nazaran daha müs takil bir vaziyette bulunmakta ve her iki tarafın da haklı
taraflarını kabul e tmekle itidal göstermekt•edir. Fakat t.en. kitçil ikte bir hayl i kıdemli bulunan Tasvir, memleket me . selelerin i c e saretle müdaf.a.a etmek gelene ğine devam et. mekten başka bi r ş·ey yapmamaktadır. Karakter sahibi ga zetecilik için bu çı ğrın iyice açı lmas ı şart olmaktadır. B ü
tün muha l i f gazetelerin vazifelerini hakkile yaptıklarını
da kabul etmek lazımdır. Muhalefotfe en ileri giden "Va
tan,, v e "Yeni Sabah,,, hakl ı davalar ı temsi l -ettikl1eT i için,. halkın büyük sevgi ve ilgisin i kazanmışlardır.
Kurulması Gereken . Partiler ğı
1) Köylü Paır,tisi•: Birçok çiftçi partileri lafı dolaştı.. halde, milletin % 80 ini tutan köylü sınıfını yalnız ba
şına temsil etme k üzer e . bir partinin
kurulmamış olması
şaşılacak v e üziintü duyulacak bir şeydir. Köyl üleri İşçi... lerle bir arada el e alan "işçi - Çiftçi,, partileri i deal köy
lü partileri sayılamaz, çünkü meml ekette pek az tutan işçi sınıfının _ esasen başka mahiyette olan - menfa.atları kay... gusu, köylü menfaatlarının gere.ldi şekilde ele ahnmala· rına e nge l olacaktır. O rta Avrupada ve Balkan memleket l•erinde en Öneml i rolü oynayan köylü Partileri, Türkiye..
de çok daha büyük önemi haiz olacaktır. En kalabalık sı
nıfın ve bu millet i n hakiki sahiplerinin partisi o l acak o...
lan
Milli Köylü Partisini, denenmiş veya denenmemiş kıt
vfodanlı politikacıların değil de, gerçe kten bu sınıfı tem
sile layık, vatanperver ve münevver köylüler tarafından·
kurulmasın ı dileyelim. Eskidıen "Anadolucu,, s.ıfatile mrş olanlar belki de bu
"
i ş için
en hazırlıklı
2) Geınçlik Ha.rıe ke'ti Partisi : Böyle
anıl•
olanlardır.
bir
parti, sınıf
- 74 -
esasına değil de "topyekun m illet,, telakkisi ne dayanan \re sınıf kayguları bilmeyen bir temele kurulabilir. Çünkü gençlik, sınıf şuurundan çok milli şuuru kuvvetle duyar. Ve bu parti, gençliğe daha büy ü k mesuliyetler verilmesi prensibiyle birlikte, milliyetçi, demokrat, sosyali st esas. lar güdebi lir. Belki d e en son .olarakı bahsedeceğimiz "Türkçü ?" >;�iler,, bunları t emsil edecek lerdir, çünkü ta { raftarlarını• e sa s kütlesini Gençlik teŞkil etmektedir. 3) Türkçülük Partisi :
Türkçü oiarak tanınmış bir iki arkadaşın bir Türkçü part i kurmak yolundak i teşebbüslerin e hayır ve başarı dilemek c1üşer. Fakat bunların, fazla işlenmiş bir ideolo.. jiden z i yade, s ı r f mil liyetçilik (g�lenekçi, icabında Tu rancı, ırkçı milliyetçilik) prensiplerine dayanacaklarını tahmin e derim. Benim burada incelediğim "tleri T ürkçü lük Partisi,, ya mevcut partilerin gelişmesi ve gruplaş masik, ya da münevver genç lerin yepyen i bir teşebbüsüy le meydana gelebi lir. İnşallah bunu yapmağa muktedir ve baş tarafta saydığım vasıfları haiz gençlere bu kitap naciz bir teşvik yerine geçer de, bu partinin kurul duğunu gör mek, yo l u n da kal emiml e çalışmak bana nasib ol u r. Mu hakkak ki böyle bir parti, milletimizin asırlardır beklediği büyük kal k ı nmay ı ve yüzyıllardır halledilmeden duran meml•eket meselelerini başaracak şekilde teçhizatlı bulu nacaktır. Bu teçhiz,a t, asırların imbiğinden geçmiş pren siple rdir.
iV) 4 Prensibin benimsemed iğ i m iz çeşitleri Dünyanın son merhalelerini teşkil eden dört prensi bin bir tek tipte olmadığı malfımdur. Hangi çeşidini be nimsiy·e ceğimiz i bilmemiz g.erekir. Sonra bu prensipleri
aynen almayıp, bünyemize uygun değişikİ iklerle kabul edeceğimiz·e göre, u ygun gelmiyecek ç·e şitlerine de dikka ti çekmek icabeder . .MıilliyetçiJik : Milliyetçiliğin şu çeşitleri, bizim milli yetçilik anlayışımızın dışında olacaktır :
- 75 a) Başka milletleri köleleştirmek, d e k i Nazi ve B olş e vi k milliyetçilik ;
sömürmek şeklin
b) Dahilde, kendi milletinin kanını taşımayan vatan
daşlara zulüm yapan, i şk ence ve imha eden, hiçbir hak t.ınımayan Alman ve Rus tipi ı rkçı l ı k ; c) Soyunda a z bir şey yaban cı kan taşryan l ar ı Türk saymayan müfrit manada rrkçrlık ; ç) Ve bunların aksi o la ra k , soyu toptan inkar eden kültürcü Fransız milli y etçiliği ; d) O milliy,et e tam teme ssül etmemiş unsurlara karş ı gafil bulunan milliyetçilik ; c) Kan verasetiyle i ntikal e den milli hususiyetleri i n ka r e di p alabild i ğ ine karrşmalarla milli hüviyet i piçl,eş. me ğe götü r e n fazla gevşek milliyetçilik ; f) tık iş olarak Turan davasın a kal k r ş ı lma sı n ı isteyen Turancı milliyetçilik ( n e şr i yat rm da, drş Türklerin d e varl ı ğ rn1 yeni n'e sle V·e halka öğretmek, onlarm da müstakil ve ileride hep B ir} i k olmalarını isteyen pantürkist Türkçü lükle, bu işe\·h,emcn girişilmesini ve siyasi dava olarak mü cade lcsin e ba ş la n m 3. s ı n ı i steyen a c ele c i "Turancılrğı., dai ma ayırmış ve bu son ş e k l i tenkit etmiştim) ; g) X en ophob e yani kendi milli k ültüründen b aşka kültürlerin lafını işitmek istemey.en, başka milletlere ve dünya k ü l t ü r ün e düşman, "sekter,, milliyetçilik ; t''.) Hep geleneklere (ana:ı el e re ) sap lanrp, asra uygun de ği�me l � ı v e inkılaplar istemiyen, kötü manada muha fa zakar şark milliyetçiliği ; h) Bunların aksi bir ifrat gidış olarak da, doğru ve canlı gelenekleri tep,en, köıii k örüne garp taklitçiliğine sapan. milli şahsiyeti kaybetmeğe yönelen son çağ milli� yetçi liğimiz, Bu prensibin he.p taraf t ar olamıyacağımrz çe ş itle r i d ir Demokrasi : Fransayr ha rap eden bir demokrasi tipi vardır : anarşiye kaçan hürriyet, hükümeti müstakar iş görmekten alrkoyan, faaliyetini çelmeleyen parlamento· e n trikaları, yurt menfaatlarınrn üstünde. tutulan parti men,
__
,
.
- 76 faatları,
i crai kuvve t in istikrarsızlığı, bunun başlıca vasıf.
landır. Anglo-Sakson tip i demokrasi ise bu prensibin en ol
gun örneğidir. Ancak bundaki
kabul e tmiyeceğimiz cihıe�
.kıcmiyete veri l en birinci derecedeki roldür : her vatan daşın
oyu eşittir ve t eker teker sayrİdıktan s onra, en fazla rakam (meşela
Halbuki
1 fazlasıyla) hang i taraftaysa, o yol tutulmaktadır. bu, en
doğru
d e ğ i l, ' çoğunluğun i ste
yolu
d i ği yol� göstermektedir. · Çoğunluk ise her zaman haklı
olmıyabil i r. B una karşılık o larak çıkan Faşist sistemlerin Führer - Şef sistemleri ise aksi i frata kaçmakta, tek bir ferdi bütün m i l letin
mukadderatına hakim k ılmaktadır.
B u tek insan, nekadar kabiliyetl i olsa, mutlaka dpğru yo
lu görecek değildir ; he l e
o
kabiliyet vehimden i baretse, o
milletin akibeti felakettir. Şu halde, kemiyete birinci de recede rol veren tipteki demokrasiy e karşı , keyfiyete bu
şekild e kıymet vermeğ.e kalkışmak meseley i hiç de hallet. memektedir. · Çarenin n e şekilde düşünüldüğünün anlatıl masını ileri bırakıyor· ve burada
sadece, oy veriliş sma.
sında - fertler arasındaki kültür, kavrayış ve anlayış fark
l arına rağmen _ herkesin bir tutulmasındaki yanlışa önem
vermeyen d·emokrasi
de•tmekle yetiniyoruz.
çeşidini kabul etmiyeceğimizi kay Hülasa,
kemiyetl e keyfiyeti ·t e l if '
e d ebilen bir Demokrasi çeşidine taraftarı�.
Sonra, bozguncu ve besbelli vatana ihanet teşkil eden
fikirlere
d e hürriyetten istifade hakkını tanıyan Demo
krasi çeşidini benimsemiyor ve bunu, bilfarz eroin satışını serbest ve vatandaşların izanına bı rakmaktan farksız bir
hürriyet telakkis i sayıyoruz. Tabiati l e bu mahdu t a lanlar
da hürriyete kısıntı koyarken, bunun takdirini hükümete
bırakan total iter temayüllü demokrasilere de tarafta :- d e ğiliz.
Sosyalizm : Sosyalizmin iki yüze yakın çeşidi sayılır
B•e ynelmilelc i ve milJ.e ti.
..
vatanı inkar eden Sosyalizm,
hayalci olduğu kadar, zararlıdır da. Milli olsa dahi, ihti... lilci ve merha1eci sosyalistlikleri de kabul edemeyiz : bun
lar aslında k·omünizmden başka· bir şey değildir. Esasen
- 77 ihtilalc i sosyalistlerdir. Merhale ci Sosyaliıst komünizmi ihtilalle değil de, meşru yollarla ve tedri cen kurmak i sterler. öyle ki, hükümet başına geçtikten ıonra, evvel a büyük işletmele•ri devletleştirirler, sonra lıli y ük servetlere el koyarlar, ondan sonra orta ve küçük ı t letmeler fertlerin elinden alınır, nihayet herkesin e lin <l c ki evlere, arsalara, tarlalara, paralara ,ve her türlü mala r 1 konarak, rntisava t üzerine taksime kalkışı lır ki, . artık t am komünizme varılmış demektir. Böyle bir müsavat ta tbiki imkansız lıir hayal olduğu gibi, cemiyetler i gerile tici v·e insanlık bakımından haksız bir fikirdir. Komüniz. m ( varan Sosyalizm nevilerin i tleri Türkçülük asla kabul edemez. Küçük İşletmelere de müdahale e d·e n ve bütün mille ti memurlaştıran, her türlü şahsi teşebbüsü yokeden 1.. ıımünistler, kr,
müfr it · sosyalizm şekil leri de bizc.e doğr u d•e ğildir .Bizce So syalizm, ancak büyük işletmelerin ve nihayet bazı orta i şletmelerin devletleşmesi, çok büyük çiftliklerin t oprak ıı ı z köylülere dağıtılması , büyük s·e rvetlere v e b_ü yük mi. ı·aslara çok kuvvetli müterakki vıe:rgiler konması olmalıdır. Fakat bu çeşit sosyalizme, hatta en mutedil devletçiliğe !Jile Liberalistlerin yaptıkları en önemli tenkit, işletme ler de memuriyet zihniyeti hakim oldu ğundan ve şahsi ka lanç olmadığından.. istihsalin düşük ve mal iyeti yüksek olaca ğıdır. Buna karş ı tasarlanan çarelerin izahını i leriki bahislere bırakıyorum. Barışçılık ve a:nti - emper yalizm : B unun da çeşitleri
çoktur. Henüz millt tlerarası güven ve yasanın kurulama. dığı şu sıralarda, ·safçasına sulha inanıp si lahsızlanmak, ya h u t da, herşeyi başka devletlerin veya Birleşmiş Millet ler in· yardımından bekliy·erek ve umarak gevşemek, kabul ctmiyıe-ceğimiz bir barışç ı · zih'niyettir. Dünya barışını kur tarmak i çin, başka milletler f.e dakarlık yapmazken, kendi milli menfaatlerimizden ·zerre kadar f edakarlrk yapmağa da taraftar olamayız. Dünya Devlet i projesi tatbik yoluna gi recek _ olursa, milli hususiyeHe·r in kal dırılmasını isteyen kozmopolit barışçıl ı ğı hiçbir zaman bmimseyemeyiz.
- i8 •
İşte, bu dört pr ensibin saydığımız tipler i v e çeşi tleri�
İleri Türkçülü ğün dört prensibince kabul edilmiyecektir.
B u bakılJldan ileri Türkçülük, tamamile hususi bir mahi ye t taşımakta, kopye ideolojilerden epey uzakta bulun maktadır.
V)
·
Türk Fi.kir ve Fiil Tarihinde ileri TU -ı- kçülük Prensipleri
A dettir, bir millete h e rhangi bir fiki.r kabul ettiril mek ist·endi mi, onun "yerli,, olduğu, tarihte kökleri bu lunduğu isbata çalışılır. Bu ade t büsbütün yanlış da de ği l d ir, çünkü tatbik edilme si istenen fikirler v e hele si yasi program, yabancı diyarlardan kopy e ve meml ekete tamamen yabancı şeyler olursa, milli bünyeye uymaz, ha ya ti ihtiyaçlara cevap vermez , suni kalır. Onun için , mo.. dem temayülle rden al ınmış dahi olsalar, bunların milli ih tiyaçlarımıza uyup uymadıkları, milli temayüll erimize benzerlik ve· yakı nlık gösterip gösterme dikleri araştırıl mak, mfüfuet cevap alınırsa tatbikini i stemek, yoksa vaz . geçme � icabed e r. Şunu d erhal söyliycyim ki Mi lliyetçilik, Demokras i ve Sosyalizm, esas mahiyetleri i tibari le, tari himizin belki en bariz hususiyetlerini t eşkil etmekte, bin lerce yıllık fikriyatımızda ve yaptıklarım1zda kalın izleri görülmektedir. Bu üç prensip i çin tamamen yerlidir ve . millidir dersek, hiçbir safsata yapmadı ğımıza, peşin fi.. kirlere• kapılmadı ğımıza ve milli gururla muba!ağa etme� diğimize inanmakta haklıyız. Bunun birkaç önemli deli... lini daha ileriki bahislerde vereceğim için, burada sadece beyanla yetiniyorum. (Deliller ve tafsi13.t, son bölümde dir). Küçük ve Orta milletlerdeki Barışçılık prensibine gelin · ce, muhakkak ki bu, Türkçülüğe tamamen yabancı bir şey dir. Tarihte bizim kadar s·avaşçı ve istilac� millet bulmak zordur. Fakat bu savaşçılığımız iyi araştırılırsa, sömürge cili k gibi sebeplere dayanmadı ğı , daha çok şeref ve şan gibi psikolojik amillerden hız aldığ ı görülür. Onun için bu-
- 79 gün Türk, şan v e, şe r e f i başka alanlardak i mücadelderde
arar ve bulab i i i rse, kolaylıkla Barışçı olabilir. Sonra, bi zim teklif edeceğimiz B ar ı şç ı l ık,
miskin ve hayalperest
bir sulhçuluk olmayıp, milli haklar
uğrunda savaşmağı
mukaddes sayan maku l bir prensip :ı l duğuna göre, T ü rk ruhuna aykırı bir taraf ı olmıyacaktır. Nihayet .e n tipik ka
rakterimiz, sonsuz bir merhamet duygusu oldu ğuna gö,. re, başka milletleri. ezmemeği kabu l .eden bi r barışç ı l ı ğı
benimsemekte zorluk çekmeyiz.
VI)
Eski Kanaatlerim ve i leri Türkçülük
P rogramın ı çizeceğim İleri Türkçülüğün ekseri pren
sipleri, e1ime kalem aldığım gündenberi imanla müdafaa e ttiğim, işlediğim V•e u ğ.runda felaket lere u ğradığım eS.
ki fikirlerimdir. Fakat bunlardan bir kısmı i çin, eski den.
beri müdafaa ettiğim fikirlerdir diyemem. Her insan hayatı boyunca, değişen
dünyaya uymak
ve evvelce farketme diği yeni haki ka t l e r i farkedip olgun
laşmak için, -eski görüşlerini az ç_ok değiştirebilir vıeı te... lramül ·ettirebi lir. Bu tabiidir. Fakat olgunlaşıyorum di
ye, Andre· Gid e gibi, her 3.5 yılda bir kanaat değiştiri verme·k şahsiyetsizlik, dünya değişiyor diye, bazı politi kacılar gibi, o günün gali p fikrin e uyuvermek ve _ gömlek de ğiştir ircesin e
fikir değiştirmek
karaktersizliktir. tn
un, hayatında, b i r vıeya iki de fo, samimi olarak eski ka
naatleri�i yeni gördüğü hakikatlıe-re gör e tadil e debilir ve
bu suretle, devrini anlıyamayan, yaşayan bir ces·et haline girmekten k u rtulur. Ancak, kanaaa lerini
miye
değiştirdiği halde,
e fkarıumu
unutmuştur zihniyetiyle, sanki e ıakidenber i bu fi.
kirdeymiş gibi davranmak ve yazmak, en t ik s int i duydu
ğum fikri ve vicdani sahtıekarlıklardandır. Vicdanına kıy
met veren insan, "ben eskiden şu huıuıta şünüyordum.
Sonra hatamı
-
veya
başka
bu fikre vardım,, diye itiraftan çekinmemelidir. M i l l iyetçi l i ğ e
eskidenberi
türlü dü
.ckli limi - farkettim
i nanırım.
ve
tık yazı mdan,
-
80
-
tevkifim gunune kadar, bütün yazı, mecmua, k itap ve sözl,erimde bu fikri müdafaa ettim. B u ülkü için mücade le ettim v e felakete u ğrad·ı m. Fikrim değişmemiştir ve bugün çizdiğim programın birinci maddesi gene' Milli.. yetçiliktir. Sosy;;Jizme de en genç yaşımdanberi iman ederin Cereyan ed.en mahkemedeki ifadelerden de sabi t olduğu veçhile, daha Lisedeyken kurduğum Güremin ideolıoj isi ni yaparken , �Turanizm,, adlı defterlerimd e koyu dev. !e t çi esasla r yazıyordum. Sonra çıkardığım koyu ı rkçı Ergenekon mecmuası n da da bu prensibi müdafaa: etmiş, daha sonı a da Bozkurt me'Cmuasında bu yolda yazdığım (Türk Köylüsü) başlıklı yazım yüzünden mahkemey e ve rilmiş ve mecmuamız da bu sebepten kapatılmıştı. "Türk çülüğe Giriş,, adlı ·eserimde d e bu prensibi e sas tuttuğu.. mu yazmış, 1942 d,e· çıkan Bozkurtun 1 . inci sayısında (cilt I I ) , (Mil liyetçilik) başlıkl ı bir etüd neşretmiş ve Milliyetçiliğin "Cemiyetçi - Devletçi,, olması icabedece. gini, kapitalist l ibe�alizme düşman olduğumu yazmıştım. ..Kızıl Faaliy e t,, ad l ı eserde - (Bizim H ükmüm üz) bah sinoe , sonra da Gö k - BörÜ d e ( sayı 7 : "Rus Mucize s. inden alınacak ders,,) - hep milli bir sosyalizmi müdafaa e t miş, Milliyetçili k Yolunda adlı kitabımda, "Milliyetçilik,, bahsinde, "aşırı zen ginlikle, lüksle ve i stismarcı vey.a: ve rimsiz sermayeyle mücadele,, e sasını koymuş (sah. 33) \7e "Türkçülük Nedir ?,, adlı yazıda ise, gene bu a şırı veya v-e rimsiz sermayeyle mücadel e esas'ını koymuş , fakir haL kın . hayat s eviyesin i yükseltmek davasını Türkçülüğün başl ıca mevzularından saymıştım (sah. 1 0 ) . Şun u da belirtmeliyim k i bu sosyal i s t p r e n s i p l e r i , en koyu milliyetç i v e ırkçı prensiplerle bi r arada müdafaa etmekte ve "Bozkurtçu Türkçülük,, diye ıortaya atmak.. taydım. Bu hususta yazdıklarımdan d aha çoğu bende he nüz hazırlık halindeydi ve "işçilerin de k ara iştirak e de s istemimi "Bozkurt c: C" k l e r i d e v l e t işletmel i sosyalizm, , T ii r l�r iili.i�·i.i etiketini taşıyan 50 zarfımdan 42 incisini -
..
-
81
-
t e ş kil eden za r f ta, dosyalar ve m alzem e halinde topluyor
dum.
( B ugün bu malzemeler e
ia de etmemiş vaziyettedir) . Gene
eski denberi
polis el k ? ym u ş v,e, hala
diktatörlüğ e ve
tota l ite r
nizama
ııl eyh tardım. 1 940 da ç ı kan " Türk ç ülüğe Giriş,, a dlı ana -
prngram k itabımda, hü r riyeti boğan
diktatörlük rej im
le ri ne , tek şef sistemin.e şiddetle hücum etmiştim (sah.
J l-35
ve sah. 229) . Ayn ı şekilde, totaliter
cemiye tç il i ğ i
Jc tenkit etmiş, Tiirkçülüğün bu metotları prensip edine
ı n iyeceğini
yazmıştım. Türkçülüğün idare alanında pren
ııi bi, benc e r eform görmüş bir Demokrasi olmalıydı.
" D isiplinli Demokrasi,, a dını ve
ı i ş,
disipl in li
sah. 229)
v,e r iyordum.
Buna
"Hürri yetç i
devlet,, tabirini de' kullan ı yo r dum
(T.
Gi.
Ancak, bu Demokrasinin tefe rruatında ayn�n bugün
O zaman , tek ç ok f'a?:la yetkiler vermenin doğru olduğu kanaatini taş ı yor rl um. Fakat tıenkı1t vre söz s.eırbeSıtisiın e mutlak surettıe ina rııyordum. (Türkçülüğ e Giriş, sah. 3 1-35, M il liyetçilik Yo l unda, sah. 1 0) Bugün sunduğum program, o zamanki kü
gibi
düşün medi ğim i
i tira f e tmeliyim.
partili bir Demokra s iy i tercih ediyor, Devl·e t Reisine
Demokras i anl.amımdan - Hürriyet yönünden - biraz fark
l ı dır. Mamafih
bugün de İngiliz ve. Amerikan ve hele Fransız demokrasisin i aynen kabul ediyor değilim.
Barışçılığa bir
e p ey k·esin
gelince :
işt e bu prensipte, fikirlerimde,
d e ğ i şme olmuştur. Evvelce Savaşın mut
l a k fayda:s ma inanıyordum.
"Haz'Ir olmadan ve sık sı k
ha rbetmek zararlıdır,, ·kaydını
koymakla beraber,
Türk
B i rl iği tahakkuk ettikten sonra, kuvvet l i i seler, Türkle
rin
Asya ve Avru pada, esk i atalarımiz gibi, cihangirliğe
l{ İ rişme l e rini haklı ve lüzumlu buluyor, emperyalist ,harp l e ri önlemenin boş ıolduğunu, kuvvetli olan devletin is ti
l ılya kalkışacağını v e bu harek e t inde o milletin "hak;sı z ,, • a yı lamıya ca ğı n ı yazıyordum. Kuvvetliye · kuvvetle daya1 1 1 I ı r diyo,r, Alman
emperyalizmine maruz kalırsak, An-
F: 6
- 82 glo-Sakson devletlerle bir olup kendimizi kurtara bileceğimizi, 40-50 yıl sonra Türk B irliğin i yapı p koca bir imparatorluk olunca da, her yolun açık olduğuna ina.. nıyordum. Fakat hapse girip, orada .eziyetler i çinde benim gi b; - kıvrananları , iztirap çeken .i nsanları gördükten, baş.. kasının ac ı duyuşunu ta etimde ve sinirimde hissettik.. ten sonra, ve delik deşik o larak ebe!diyen ayrılan mi lyon larca insanın kayıplarile sevdiklerine verdikleri tüyler ürpertici iç acısını tasavvur ·e dip bu ayrılık acısını kendim d e hissettikten sonra, eski inançlarımdaki hata v e eksiği m ı anlamamama imkan yoktu. Hapse girmeyım veya ç ok büyük acılar çekmeyen i nsanla,rın tam olgunlaşamıyacak"' lannı boş yere söylememişler .. •
Ben, bu zamana kadar, hep kafamla düşünmüştüm : Tarih ve so syoloji, emperyalist harpkrin bile ne tice itibarile Me deniyete faydalı olduklarını söylüyorlardı ; mantık, kuvve·tlinin "haksız,. sayılamıyacağın ı besbelli gö�teriyordu. Çalışkan v•e faal bir milletin, daha az ça lışkan bir millete nazaran daha fazla hak sahibi olmak ve kend i miHetdaşlarını onunkilerden &aha iyi yaşatmak için yayı lmak istemesi haklı değil miydi ? Talih ve tarih neticesi, ufak, fakat çalışkan olan milletler için de, . "eh, ne yapalım, z.eki doğmayan talebey i. sınıfta bırakırken, ken di kabahat i de·ğ il ki diyerek cayabilir miyiz ? Bu da böy. le,, diye düşünüyordum .. B ütün bunlar, hep mantık ve ilim tetkikler i gibi soğukkanlıydı !. Sanki gökteki yı ld ız ların seyir kanunlarını takip ediyor gibiydim. Halbuki işin bir başk·a cephesi, bir başka hakikatı vardı : Tetkik e tti ğim mille tlerin canlı insanlardan mürekkep oldukları ve böyle olaylarda fışkıran muazzam insan İzti rabı. İşte hatam, .e ksiğim buradaydı ve ıztırab ı tam duy duğum ve tanı gördüğüm an, gözlerimdek � bağ . dü�tü ve hakikatın tamamını görebildim. Me deniyet ve mantıki · h a k kadar, milyonlarca insan ın ıztırabı da bir gerçekti.
- 83 H e m de ötekinden daha canlı ,
daha müthiş bir
gerçek.
İnsanlar bu felakett e n kurtulmak i:çin Çar e l er düşünme,. 1 l e ri manasız, zararlı bir şey değil, derin ve mukaddes bir ihtiyaçtı. t l e r i Türkçülük, bu yolda m erhame t ve insan lığı mutlaka presip e dinmeliydi. Savaşın ebediy e n kaldı. rı lamıyacağı belk i
bir
gerçekti . Fakat
gayret sarfedip,
I·riç ıo·lmazsa fevkalade seyrek bir afet - hem de o zaman faydalı, zaruri bir afet olurdu - haline getirmek lazımdı. Sonra onu cihan mikyasını
a lıveren b i r yangın şekline
girmek istidadından tedavi
gerekti ;
V•e
nihayet, azgın
tahripçiliğine, sömürm e l e r e set çekme liydi . Hem bu, milliyetçilik icabıydı ve korkunç tah rip
da : a tom bombasının
silahlarının icad edildiğ i şu günde,
bunlara malik olmayan, olsa da yarışamıyacak olan
Türk
milletini, mahvına s ebep olabilecek harp lerden korumak, bunun i çin d e mil le t l e rarası bir Nizamın, adil ve tarafsız bir kurulun teşekkülünü Ancak bu a rzulamak şarttı.
o iuncaya kadar da kuvvetli bulunmak, milli menfaatlarr ç i ğneyecek en ufak bir teşebbüsü harpl e karşılamak za.. ruretin e h e r zamanki kadar inanıyorum. Nihayet, milletlerarası münas ebetlerde İsti klal ve
ti - emp eryalizm
an
prensipleri g ütmekle, esir Türk ülkele
rin kurtulması davasını beynelmile.1 bir dava haline koya. ca ğız ki, bu da eski kanaatl erim e yeni bir yol da t ahakkuk imkanı açar.
* Hi.ıHisa, burada inceliyece ğim p r ensiplerin çoğu, be nim e skidenberi müdafaasını yaptı ğım prensiplerdir ( De.. l i l l er ve tafs i lat, kitabın
<>
•
•
son bölümündedı r ) . Demokrası
bahsinde sadece u fak çapta ve bir iki yerde, fikir l erimin e k s i k oldu ğunu anlamış ve · bunları daha geliştirmiş
bulu
nuyorum. Nihayet Savaş ve Barış bahsinde, tamam e n ye. ni
b i r görüş sahibi oldum.
Giriş'i', Kaparken '·
B uraya kadar y.apmrş olduğumuz tahlil v e te n k itle r , v.e sistemimizi kendiliğinden ıo·rtaya çı karıy or . Pürüzle r ayıklandıktan, sınırlar çizildikten son· ra, "tkr i Tür.kç üıük,, diye isim ve r di ğimiz ve sınıf te. melin e değil, . bütün sınıfları kavrayan millet temeline pr e nsipl e rimizi
dayanan mutasavver partinin programı belirmiş ıoluyor.
B ununla beraber, bu prensipleri kısaca ele alıp
mek
ve
saymak da faydalı olacaktır.
izah ef
B�R!NCİ BöLOM
PRENSiPLER 1
-
Milliyetçilik Prensibi
ve kesin olarak milliyetçidir. Bütün öteki prensipleri, ·en evvela Türk milldinin hayrı ve faydası için güder : Türke fayda. Mill iye tçi olan "İl e ri Türkçüler,,, şu mi lli y etçi prensiplere inanırlar : ileri
Türkç ülük peşin
1) Türkün tarifi : Millet, ne yalnız kan beraberliği, ne de: sırf iktisadi menfaatl�ri veya dilleri. bir olanların topluluğudur. Bu bakımdan, Marksist millet t�rifini red. dettiğimiz gib i , tek un s u r lu kültür tariflerin i de kabu·l e tmi yoruz . Her · memlekete uyacak tek bi.r millet tarifi yoktur ; her bi r i ayrıc a doğru olan 3.:.4 grup mille t tarifi vardır : Türk mille t inin bünyesine uygun olan millet til r if i şudur : dil, tarih, soy, gelenek, din, kültür, iktisat,, vatan ve dı'J.ek 'birliği ba.ğ)arik birbir�Yle kıe�tlenmi§ insaın topluJıuğuna. miı/Jıeıt d�mlr. Türk mi lle t ini n diğer
milletlerden ayrı bir diH, kendine has bir tarihi, başka benzemeyen bir ırki hüviyeti, tarihi i çin de yoğrulmu ş hususi bir ge lenek ve kültürij, coğrafi du rumundan doğma V•e, kendin e mahsus iktisadi menfaat. leri, tarihinin ya digarı bir vatanı, kültürüyle yı<>ğrulmU§ muayyen bir dini Ve· dileği vardır. İşte Tıilrk millet i bu dur ve bu bakımdan başka milletlerden ayrı bir varlık arzede.r. Türk olan insan da, bu bağl arın ekseriyetini hais ola.n insandır : türkçe konuşan, Türk tarihinde kendini bu lan, soyca: Türk ırkından gelen veya kanca bilahare Türkleşmiş olan, diğer Türklede· aynı ge lenek , k ültür, din, ikt i sat ve vatan birliği bağlarile bağlı olduğ u nu his seden -ve birlikte yaşamak isteyen, birlikte milli felaket lere üzülen ve miUi zaferler.e sevinen insandır. Tabii. bu:. tün bu .şartları birden haiz i nsan bulmak her zaman mum. kün değildir. Türk soyundan olduğu, Türklüğü içinde
milletlerinkine
- 86 hisse ttiği halde ana di li türkç e olmayan veya hıristiyan olan insan gene Türktür. Soyca Türk olmayan, fakat kan ca Türkleşmekte olup, Türklüğe bağlanan, türkçe konu şan, diğer . milli şartları haiz olan kimse de Türktür. Hat ta, Türk soy � mdan olduğu, türkçe konuştuğu, Türk ge l eneklerin i taşıdığı ve Türk vatanında oturduğu halde, Türk olmad ı ğını ayrı bir grup halinde yaşama k istedi.. ğini söyleyen veya bir yabancı devletin idaresinde ya� mağı tercih .eden mesela bir Nıogay, bi r Azeri, bir Trak yalı gene Tü r k tür Çünkü bunlar, bir m illette n daha doğru bir deyimle, bir milliyetten - olmanın e kser şart larını haiz bulunuyorlar. Mil liyetçi, böyl·e bir iki şartı noksan bul unan milletdaşlarının bu ş ar tlar ı da ka zana Tak, daha koyu Türk olmasını arzular. �esela, yukarı ki misa ! imizdek i tipin türkçe ogrenmesını, diğerinin, biı: Türk kızıyla evlenerek yabancı kanını öte k i nesilde büs bütün tasfiye etmesini, sonuncusunun da, Türklüğünü · ş idrak edip, İ:nilletda larile bir arada yaşamak ist eğin i ta .şımasını arzular ve bunun için ÇS.lışı.r. Bu m ü nasebetle bir iki noktayı daha belirtmek ge 'rekir : milleti, siyasi sınırlarla . t�rif e tmed i k. Millet, yu karıki unsurlarile bir likt� , tarihin yarattığı bir var lık ol duğu i çin, geçici v e ço k ker e surii siyase t icaplarının çi.. zeceği devlet sınırlarile' çerçevelenemez. Vaktiyle Hatay siyasi sınırlarımıza dahil değildi d i ye Hatayda yaşayan Türklerin Türklüklerini kims e inkar etmemişt ir. B ugün B ulgaristand a yaşayan yüzbinlerce Türk de , siyasi sı nfrlanmı zın ötesinde oldukları halde, bizim milletimiz dendir . Aze rbaycan Türkkri için de bu böyle dir , Tür ki stan Türkleri için · de . Türk milleti v.e Türk deyince, batıda Bal kan iardan ve Adafardan, Doğuda, Doğu Tür kistana kadar ; Kuzeyde Kazan dan, Güneyde I rak ve S u.. riyey e kadar uzanan engin sahada yaşayan 60 m ilyo nu mütecaviz insan anlaşılır. B u koca millet, bir ç ok lehçe ler e ayrılmış bir tek dil konuşur : türkçe. Ta Sakala rdan ve Hunlardan b aşlayan şanlı bir tari hin yoğur d u ğu, müşte ,
•
-
.
•
..
.
,
-
87 rekcn felaketlere uğramış, müştereken zafe rlere erişmiş, Türk tarihinin malı olan bir kütled i r ; ancak son 6 asırdır, batıya gidenleri, Doğuda kalanlarından ayrı bir tarih yaşa mışlardır, fakat g.e çen müddet, bu i ki grubu iki ayrı mil let hal i ne sokacak kadar değildir. Bu 60 milyonluk in san grubu, tarih i çin de muhtelif nisbette karışmalar so. nunda, müstakar bir ırki b.enl i ğe malik olmuştur. Türk mille tinin nasıl kendine has bir di l i varsa, aynı şe.kilde de kendine has bir ırkı vardı r . Yani, insanlığın bu par çasında, Verase t kanunları mucibince , dada ç o k şu tipte insanla r doğmaktadı r : buğday tenii, - orta V·e ortadan az uzun boylu, düz veya: pek hafif .çekik gözlü, kestane saç lı, e la - kestane gözlü, yuvarlak başlı (bracyce·p hale ve occip ital arrondi ) , dar burunlu, a zıcık belirl i e lmacık ke. mikli, kuvvetli yapılı, dayanıklı ; geç, fakat şiddetl i öf. k e l i . cessur, çok büyük askeri kabiliyetli, benci, geçimsiz fakat kuvvetli bir otorit e altında örnek disiplinl i ; te·şeb büs kabiliyeti az ; sanat zevki ve sanat kabi l iyeti vasatın üstünde, çok zeki, ka v rayış kudreti çok derin, sentetik, . pratik d e halı , hükmetmek meyli k uvvetli, i radeli, başka larının hüviyetini benimseyip onların sahasında da ken.. dini s.ivriltmek hevesi11e maii;lfip, bi r sahada ıayn·ı enerj i yi uzun zaman gösteremey.e n, i tiyat edindiği işlerde çok çalışkan, Y.oksa tembel : fakat birdenbire, müthiş haml e li faaliyet gösterebilen ve o zaman çok dinamik olan, top. tan iyi görüşlü, tefe rr'uatta ihmalci ; .zaruret halinde mer · hametsiz, fakat mümkün . c:ıldukça çok merhametli, müsa � ha.k ar, gösteriş i sevmeyen , vakur, fakat guru rlu, ve ol d u k Ça kıskanç, h aysiyet ve şe refine çok düşkün, asi l zih · niye�l i , ddsJi, fakat melankolik olmayan insanlar (1).
(1) A zami bitarafl ı ğa gayret e ttiğim ve real ist · o lma ğa Çalıştığım · meydandadı r : ne kendimizi aldatalım, ne de _a,şağrlık duygusuna kapılalım. Neysek oyuz ve öylece iyiyiz . .ı\iienfi. hususiyeüerin ço ğunu, m i lle�imizin mariız · kaldrğı k an kanşmalarımn besfrine a tfetmek yan l ış o lma. sa �erek.
- 88 Şüphesiz başka t i pt.e Türkler · de doğmakta, yahut da bir ayrılarak vücut bulmaktadır .
ıki noktası bu orta tipten
Bunlara Türk değildir diyemeyiz. Ancak Türk kütlesin de (tabi öz Türklerde) veraset, ekseriyetle yukariki hu susiye tleri te kerrür
ettirmektedir
ki, işt e buna "Türk
lerin ırki hüviyeti,, diyoruz. Öztürk Soyundan olup ta, orta tipten ayrılarak doğ a n tipten
çocuklar hasıl
Türkier dahi ç·ok k:ere, orta
etmektedirler.
Bu suretle , bütün
Türkler i birbi r�erine bağlayan bir de müşterek ka'11 vera
seti vardır. Bu 60 milyonluk Türk kütle·sinin, çoğu canlı v e g ii zel ge lenekleri, re forma muhtaç, fakat aslı kuvvetli bir İslam dini vardır V:e böylece de
birbirlerin e bağlıd'ırlar.
Bu koca milletin, her karış •toprağ ı şehit kanile sulanarak mukaddes!eşmiş, a sı rlarca Türk emeği. ve eseriyle işlene rek Türkün si l inme z damgasın ı larfü:,
Kızılırmakları,
taşıyan,
madenleriyle,
şeQirlerilıe., dağları ve orman
denizleriyle, topraklarile,
Sakaryaları, lrtişleri v e
yalarile muazzam bir vatan ı
Amuder
vardı r. Ve bu topraklarla
icaplanan iktisadi hususiyetleri
vardır. Tarihte olduğu
gibi, bugün de bir arada yaşamak, beraber sevinmek, be raber d ertlenmek i steyen bu koca insan küHesine, Türk milleti deniyor.
Görülüyor ki millet, siyasi
b bir
tahditlenemiyen, ta i i
sın·ırlarla
varlıktır.
Buna karşılık, siyasi sınır i çinde herkesin Türk mil. l iyetinden olmas ı şart değildir. Esasen bu·na maddi im
kan da yoktur. Olsa olsa, Türk tabiiyeti.nde, Türk vatan.. daşları olurlar. Türk vatandaşı
i olurlar.
ı0olmak sıfat yle , kanun
ların kendilerine bahşettiklıeri hakları
haiz
Fa
kat tab iatın v e· tarihin bir eseri olan Türk milliyetini- on..
�
tara hiçbir yasa, hi bir nüfus kağıdı bahşed�mez.
Türkçe
konuşmayan, bizimle müşterek tarihi , müşterek ırkı mayan, bizim
kültürümüzü
geleneklerimizle yaşamayan
ol
benimsememiş olan, bizim kimseleri,
Türkiyede yaşa•
d'ıklarını ve Türk vatandaş ı olduklarım ileri sürerek, kim
"Tiirk milli yetind endir., diyebili r ?
- 89 Hülasa ileri Türkçülük, Türkü bu
şekPde anlayan.
bir M i lliyetçilik güder.
2) MiJJeıti'ni sevmek :
ler gibi, ileri Türkçülük
Dünyadaki bütün Milliyetçilik..
Milliyetçiliğ i de, kendi mille.. .
tini sevmeği esas şart tanır. Fakat bu, gene l bi r kelime dir. Sevmek derken, şunları kasdetti ğ imizi anlamal ı yız :
a)
Türk milletini, bir bütün halinde hissedip sevmek.
.Türk milletini, sadecıe! brakisefal o lduğu, cessur ve zeki olduğu, çok iztirap çektiği, şanlı bi.r tarihi bulunduğu için. değil, ona mensup bir insan olduğum i çin severim. Onun. bir parçası, o gruba mensup bir insan olduğum için seve
rim. B u milleti ayrı varlı k yapan
hususiyetlerini kendi
i çimde ve ç,evııemde hissettiğim için severim. Hulasa, Türk
M i lletini, büyük
mikyasta ".k endimiz,, olduğu
için sev
mek. lnsanın babasını,· anasını sevdiği gibi. Bu baba ve ana çirkin, hasta, hırçın,
kötü, haksız olabili r ; dejenere
olmayan ·evlat, tam bir hissedişle bu ana ve babayı herşe. ye rağmen sever. S·evi len bir kadının
mesela saçları kı
zıldır ; burnu hafif kemerlid ir .. O bj ektif bir tetkikle, ka..
ra saçlı, düz ç.ekme burunlu b i r başka kadın daha güzel dir dene'b ilir. Fakat 3.şık �e·n di sevgilisin i sever ve saç
larmın rengini, burnunun şeklini bütün, öteki renk ve şe.
killere tercih eder. Sevgilisi ona vefasızlık ed ebili r. On dan uzak yaşar, ,ona yanaşmaz,
fakat onu daima sever
.•
Çünkü sevg i şar ta bağlanamaz� İşte insanın kendi milleti
ve vatanı da böyledir
(1) :
başka milletlerin hakkın ı çiğne
yebilir, zayıf, geri olabilir, kendi içinde adal:etsiz, geçim siz, ekse r i ·· insanl�rı kara derili, basık burunlu zenciler,
ülkes i de çöller �e kayalar .olabilir.
Bütün bunlara rağ
men, milliyetç i insan milletini ve vatanını sever. M il l e tim
benim çalışmalarımın kadrin i
l
bilmiyebilir , bana hakaret
(1) Çok güzel bir İn gi i z sözü vardır : "My coumry, :rjght ıor wtong .,, (Haklı veya haksız, gene de vatanım . . . ) Eric Knight'ın "Thi·s A bove A li,, adlı ro man ı nd a <b, 1� giltıe:rey i sevgilisine kötüliyen sosyalist genç, •onıı nd• ·�Gene de tngilizden başka bir şey olmak iıtemrm., ılrı .
- 90 -
edebilir, t:zi:y � t e d t:. Li l ir, m.:: m leke tten k ovab i l ir yahut da, doğru bu lmadı ğ ım bir yola, toptan sürüklenip gide _bilir.. Ben bu 1!1 emLkett e oturamam, vatanımdan ve mil letdaşlarırndan uzakta yaşarım.. Fakat gen e de milletimi severim, t'"hl ikeye düşse, koşar, sını rlar ında can verebi lirim .. İşt e milletin i sevmek budur. ,
b) üçüzlü s evgi : milli hususiyetleri sevmek, koru mak, geliştirmek : !M illetini sev.en milliyetçi, milletin i o mu�yyen miile t yapan bütün hususiyetlerini de sever. Bu "milli hususi ye tleri,. k o r u r v � ınkişafına çalışır. Mil. liyetçi Türk, türkçeyi sever ; belki de i fade kabiliye t i türkçeden daha k uvvetl i ,ofan başka d ille r vardır ; fakat milliyetçi Türk, türkçe konuşmaktan zevk duyar. Türk çenin yabancı kelimeler l e bozulmamasını, özl eşmesini, iyi yazı l arak kuvve tlenmesini, zenginleşmesini ister ; bütün Türklerin " edebi dil,, bilecekleri kuvvetli bir Türkiyıe ı:ürkçesinin .te e"S Süsünü arz-ular.(1) Türk milliyetçisi Türk 1arihin i sever, onun şanlı sa.
hifelerinden gurur, felaketlerinden teessür, i hanete uğ rayışlarmdan kin �uyar. Bundan sonraki tarihimizin de şerefli v e parlak olmasını istıer, bunun için kendi payına düşeni yapar. Türk milliyetçisi, Türk milletinin ırki hususiyetleri
ni sever. Bir sevgilinin hususiyetlıe rine aşık nasıl aşıksa, Türkün beyaz ten lrıi, y uvar l a k başın'r, ela badem gözle. tini, endamını, t ipin i öyle severiz ; yiğitliği ni, ani dina mizmini, aşırı gururunu, müthiş zekasını, disiıı linli ruhu nu, mertli ğini öyl e b e'ğeniriz. B u maddi v·e ınanevi husu si yetl e r kan verasetiyle nesilden nesile intikal e ttiğinden Ve yabancı ı rklarla karışmalar, bunları bozacağından, ha fi fleteceğinden, Türk milliyetçisi, sevdiği bu hususiyet.. !eri korumak ödevini de benimser. Nihay.et, beden terbi yesiyle vii:ut husu siyetleri, kafa ve ruh te rbiy e s iy l e ma.. nevi hususiyetler daha iyiy e' doğru gelişecekle r in de n ve '
. ·
.
( 1 ) Tedrici bir öz türkçeciliğe tarafta:riz;
.
.
- 91 -
azami kudretlerini bu lacak ların d,an, Türk mil l iyetçisi b u i n k iş a f ödevini de benimser. Türk milliyetçisi, Türkün milli geleneklerini s�ver. Ya§ayış, .<;ğleniş , üzülüş hayatıİn rzda şekilleşmiş gelenek lerden - tabii geriletici ve zararlı p l anlar müstesna _ zevk ahr, milletç e bu gele n eklere uygun yaşanmasmı, bunla. rm, a şırı garp modasıyla ölmemesini, bilakis, modern çağa uygun olab i l e cek şekilde tekamül e tmelerini i ster. Mese la, bugünün i caplarına ·· d a uyacak şekild e tekamül e tti r ilm iş eski Türk geleneklerin e uygun bir ev döşeyiş, düğün yapış, giyiniş, matem tutuş, eğleniş, çocuk yetiştiriş.. v. s. gi bi . Türk milliyetçisi, Türk kültürünü (harsınr), Türk e stetiğin i sever. Milli geleneklere uygun Türk sanatrn ı (edebiyatınr, musikisini, .. ilh) sever, zevk ahr. (1) Ha l k türkülerini, halk oyunlarını aşkla sever,. Fakat Türk mil liyetçisi, sırf gelenekler e bağlı bir "mürteci muhafaza.. kar,, değildir. O ayn ı zamanda da, sevdiği şey l e r in teka mül etmesini ister. Bu ba k ı md a� da tekamülcü gelenek çidir. B u Türk kültürünün , milli ' hususiyetleri bozulup kaybolmadan, mazi'den bağı kopmadan, asrın ihtiyaç larına uygun hale gelm esini, hatta daha da ileri merha.. l e lere varrp çrğır açmasmı i ster. Korur ve i nkişafına ça lrşır. Esas şudur : zararlr olan her g·e lenek de ğiştirilecek, fakat f ayda l r faydalı olmasa da zararsrz bü tün milli geJ.e.. neklere y a p rş ı la ca kt ı r. -
-
,
T ü r k m i ll i ye tç isi T ü r k ahlak geleneğin i sever, bun ların bozulmadan devam etmesinı, daha da incelmesini v e p ı: k l e şm es in i iste r, çalr§ır. Türk ınql iyetçisi, Türk o lan i n sanl a rr sever, korur ve o n ia r r n her bakrmdan yükselmesine ç a l ı şı r. .
(1) Ecnebi kültür ve sanatlardan zevk almamayı şar.t koşan Xen:ophobe (ecnebi düşmanı) pir milliyetçilik, ge ri ve iptidaidir. Bizim aradığımız, h ep s i n d e n zevk al ma k la beraber, :k,endi milletininkiı.e ri daha çok araması ve s e v mes'i dir. B.u da mim bir i tiyat mes e l e sidi r
.
.
- 92 Türk milliyetçisi, Türk vatanını, Türk toprağını se ver. Yani
vatanperverdir.
Yurdunun taşına toprağına,
göğüne suyuna aşıktır. Onların bütünlüğünü korur, düş.. manlari le savaşır,
tehlikelerini savar, en iyi bir şekilde
işlenmesin i Vre imar edilmesini ister. Türk Milliyetçi, İslam
dinini de, bütün
Türklerin
dini olduğu için, sever, korur ve tekamül etmesini, dev rimize uygun, a ydın
insanları da tatmin edebil ecek bir
din haline gelmesini i ster. (1)_ Hülasa, Türk Milliyetçisi, Türkün olan her şeyi se ver, korur ve geliŞmesine çalışır. Milletini sevmekle iş te bunları kastediyoruz
3) Mll1Jfotı1ni tercih etmek :
Milliyo.'tçi bir
aşık oldu
ğundan, milletini lıütün öteki milletlere ·tercih ,eder. Türk milliyetçisi,
hüküme ti
beğenmese,
milletin i cahil,
şe
hirlerini pis, i klimini kötü bulsa bile, gene de bu milleti ve hu memleket i sevecek ve ötekilerin e tercih edece!ktir. Kültürüne hayran olduğu bi r başka millete de, rejimine. devlete d e kendi milletini tercih e decek ve kend i milletinin menf�tlerini öte·kile taraftar bul unduğu bir başka
rinkinden ayrı tutup müdafaa edecektir. Bu, insanın en tabii, en köklü, en "insan,, duygusu dur : mensu p olduğu grubu tutmak, tercih etmek, iyi ve güzel bulmak, ötekilerin i
aşmasını istemek, bundan bir
gurur ve saad·t t duymak.. Fenerbahçe - Galatasaray klüp çülük duygusu ufak çapta neyse, mil liyetçiliğin b u ceı}.. hesi de büyük ça.pta aynı mahiyette bi.r duygudur : insa nın mensup olduğu millet i iyi vıe• güzel bulması, tutması, tercih etmesi, ötekile�in i aşmas-ını istemesi ve bundan gu rur, şeref, zevk ve saade t duyması .
.
Beyne•lmilelciler, "bu.
duyguyu kazıyalım, yokedelim,, diyı0rlar. Halbuki, mede niyet alanında te rakki sebeple-rinin en mühimi bu duyguı oldu ğu gibi, bu zengin heyecan, gurur, şeref, zevk ve sa-
kabul
(1) Tıerbiye sistemimizde onu bir .unsur olarak etmekle beraber, din ve devlet işlerinin bütün d i ğe r sa halarda ayrı tutulmasına, yani laikliğe taraftarız. .
-
93
-
adet kaynağını ruhiyat ımızdan söküp atacak olursak ki esasen imkansız ya ! - insanlığımız n e re de kalacak ? Sa adet kaynaklarını azaltmağa ve kısırlaştırmağa kalkarsak, bu hayat yaşanmağa pek az değer bir şey, kıt ve ba.eit z evkli, yeknasak bir yük olur. Esasen bu duyguyu, asırlar, dinler V·e mezhepler bile •
sökememiş, her türlü tethiş, işkence ve terbiye yolları bi lıe silememiştir. Çünkü insan ruhunun en bariz hususiye. tidir. İnsanlar daima kendi zümrelerini tercih e tmişler ve bundan gurur ve şeref duymuşlardır. Her insan, milleti.. nin büyüklüğünden ve şanından kendine manevi bir pa ye ayırmıştır ve ayıracaktır. Biz de Türk mill etini her millete tercih ·ederiz. Sev ·di ğimiz hu susiyetl eriyle, bu milletin öteki milletı.ere na.. zaran daha iyi v e güz.el olduğuna inanırız. Ama geriliği mizi de öteki _milletlerin ileriliğine tercih ·eden karanlık kafalı, mürtec i milliyetçilerden değiliz. Gttiliğimizi bi liriz ve bunun bir kötülük olduğunu itiraf e de riz. Ancak bi.z1ce. Türk mi lletinin gerili ği, Avrupalıların iddia et
tikleri gibi, kabiliyetsizliğinin bir neticesi değil, sadece t e rs ve muvakkat bir talihsizli ğin, yakın tarihimizdeki feci felaket ve ihanetlerin bir eseridir. Yoksa Türk mil l eti, bu talihsizliğe uğramadan evve l, nekadar ileri ve kuvvetli ol duğunu isbat etmiştir. Demek k i .kabiliye.tli d ir. Ancak, ·kültür milliyetçiler i kolayca bedbin olabili.. yorlar : çünkü bu talihsizlik neticesi, asırlarca geri kal dığımız bir gerçektir ; onlarca artık bu farkı alamayız,
ileri milletler e yetişemeyiz. Halbuki biz, Türk milleti rtin ırki bi'\" kabiliyet i .olduğuna ve veraset yoluyla bu ka biliyetin bugün d e· milletimizin kanında mevcut olduğu. na �nanıyoruz. Sonra, fevkalad e süratli hamleler yapa. · bilmek hususiyetini haiz, çok zeki ve dinamik bir mille t
o_i duğumuza da inanıyoruz ; işt·e bunun için, milletimiz hesabına bedbin olmuyoruz. Bu milletin ·ergeç kendine en müsai t bir. rej im yaratacağına ve şaşırtıcı hamlelerle yetişece ğin.e, milletler seviyesine mesafeyi aşıp, ileri
- 94 . -
ha. tr.il bir gün tekrar en başa geçeceğine inanıyoruz. B u. işe başlamıştı r bile. Bu inancımız , Türk milletinin ırki. cevherine, içtimai şartlarla sinen, fakat siJinmeden, ne silden n esile kan veraseti yoluyla intikal eden büyük r uhi. hususiyetlerin e i nanmaktan ileri geliyor. İşte bu -fı tri - yani yaradılıştan var olan - hususiyetleri dolayısile de milletimizi ötek i milletler e tercih .e diyor ve üstün tutu yoruz. Atatürkle beraber, "Türk, her milletten ve her ı rktan üstündür,, derken, işte bu ırki cevher ve kabili. yetine olan inancımızı ifad e e diyoruz. Yoksa, Alman ırk çılarının yaptıkları gibi, "bütün öteki milletler i ve ırk ları ezmek, onlara tahakküm -etmek, sömürmek ha"kkımız dır !,, gibi manalar çıkarmıyoruz. Bizimki sadece kendine güvenin ve milletini tercihin bir i fadesidir ki, Patagonlar dan İngilizlere ve Fransızlara varıncaya kadar, isti sna sız her millette ve milletlerin hemen her ferdinde bulu nan tabi i bir duygudur. öteki milletler kendilerini ter-· cih etmekte - objektif bakımdan _ haklı mıdırlar ve ha-· kikaten üstün kabiliyetli midirler ? Bunu tayin biz e düş mez. Fakat Türk, obj e ktif olarak da, tercihimizi haklı çıkaracak kadar kabiliyetli, cevherli vıe güzel hususiyetli bir millettir. Bunlar kanında vardır. Milletimizi üstün tutarken, gene kanındaki fıtri hu su�iyetlerin bir kısmının güzel ve iyi olmad ığını da açı k ça itiraf etmeli ve körce kendini beğenmişliğe düşme. meliyiz. Mesela, ihmalcilik, başlanan bir işi aynı ener.. j iyle devam ett irmeyiş, teşebbüs kabiliyeti kıtlığı, çeke _ memezlik, başkasının hüviyetini takl it e tmeğe meyil gi b i hususiyetler, kötü şartların birer yadigarı olmaktan ziyade, yaradılıştan bizde, kanımızda var ofan hususiyet ler gibi görünüyor. Fert için iyi bir terbiye, onun vera. seti, ve fıtrat ı üzerinde nasıl rol oynarsa, iyi içtimai şartla r da milletlere öylece müessir olur ve bu kötü husu siyetleri törpüler, inkişaflarını durdurur, iy i olan taraf larımızı azami bir geliştirmey e tabi tutar: Kötü şartlar ise, bu menfi hususiyet lerimizin alabildiğine gel işmele-
- 95 rine ve gerili ğimiz e sebep olmaktadır. B u sebepten, mil l etimizin ırki hususiyetlerini beğenir ve tercih ederken, bunların azami gelişmelerini temin � decek bir f.e rt ter biyes i ve içtimai nizamı kuracak, kötü hususiyetlerimize ise inkişaf i mkanı vermey,e cek şartlar tc;:sis edeceğiz. Nihayet, milletini tercih etmenin diğer veçhes i de, ancak kendi milletinden olanlara itimat etmek ve tercih etmektir . 4) istiklal ve BirlıiJc : Türk .milliyetçisi, Türk mille tinin istikialin i kaybetmemesini ve parçalanmamasını is ter. Türk milletinin daima müstakil kalması, hiçbir par çasının esir yaşamaması ve Milli Birliği tam manasile te. min etmeleri, Türk milliyetçisinin başlıca ülkülerinden dir. Ancak bu işe vakitsiz girişmemek ve' mev.simsiz ha reketler yapmamak şart olabilir. ( 1 ) Fikir i se, mevsim ve zamanla mukayyet oılmadan daima prensip şeklinde ve kesin olarak ilan edilmeli ve İstiklalle Milli B irliğin, Türk milliy,etçiliğinin değişmez şartı olduğu bilinmeli dir. ·
5) Millet işlerind'e dürüstlük, çalirşkanlık ve feda.kar
. Türk M;illiyetçiliği, devlet ve millet . işlerinde mu taassıp, hassas, titiz bir dürüstlük prensibin e i nanır. He r türlü yolsuzluk, milliy,e tçiliğe aykmdır. Miskinlik ve uyuşukluk yıe rine tam verimli bir çalışkanlık, "nemela zımcılık,, yerine d e cemiyet işleril e ilgilenmek, uyanı k bulunmak, nefsi menfaatlerinden fedakarlık yapabilmeği prensip edinme.k, milliyetçilik icabındandır. Hülasa, es kilerın "vatanperverlik,, de dikleri şey, Milliyetçiliğ·e da hil bir prensiptir. 6) Doğru v,e iyi yol: Milliyetçilik, milleti yükse l t-
lık :
(1) Nitekim ben şahsen, bütün makalelerimde w · k İ taplarımda, aceleci ve mevsimsiz Turancılığa şiddc t l r hii cum etmiş, vakitsiz maceraların tehlikesine i şaret t' I m i ş tim. Talihin garip bir cilvesi. olarak, "Turancı,, H l fsı t i l e tevkif edildim ve yargılandım !
- 96 ....- 7"" ,.,,
meği, kalkındırmayı ve
lerini temin etmeğ i amaç
'
Gll'
mil le tdaşlann rdah v e saadet bi ldi ği ne göre, ancak millete
·faydalı olabilecek fikir vıe; ak i d ele rin benimsenmesine, millet hayatında faydalı yollar tutulmasına taraftar ola. bilir. Türk Milliyetçisi, zararl ı prensipler ve sistemler gü de mez . Mesela, . ahlaksızlığı
teşvi k
naklarınm mahdut kimselerin el inde olamaz,
irticaa sapılmasını , medeni
fon ve te.k n i ğ e b iga ne kalıp,
te·k
başımıza
e de me z ,_ servet kay. kalmasına taraftar
dünyaya uymamayı,
softalıkla vaki t geçirmeğİ.y i s te y eme z, k omün i zmi ,
siiahsızlaİıniamızı
ge l e n e k l e r imi z i tepip başkaların ı taklit etmemizi, alabil diğine
te s lim
akibetini diktatörler e
melezleşmemizi, milletin
etmemizi siyasi
hürriyetten vazgeçmemizi, başta
kilere dalkavukluk etmemizi teklif
leri be n i m s ey e mez, bu yola
e demez, bu kanaat
gi.re m e z . Ç ü-nk ü bunlar, mil
letin tekamül v.e• refahı için zararlı f ikir v e pr•ensiple.r dir. Türk m il l iyetç i s i , ancak ahlak, tekamülc'ü - ge lene;k ç i l i k,
tam m i l li ye tç i i i k, cemiyetçilik (Sıosyalizm) v e demok rasi gib i faydal ı fikir ve kanaatların müdafili ğini yapma lıdır.
7) Milli davalar :
Türk milliyetçisi, milletimizi n rın ı da b ilmeli ve benimsemelidir.
büyük milli davala
B irçok
alanlarda ce
mi y e t i mi z büyük buhranla r geçirmekte, d e r i n yara la r ve ge r il i k le r göstermektedir. Fıtri cevherimiz i
vasr ,
milli
şahsiyet davası, .ahlak
koruma dii
dava sı , milli kültür da
birlik davası, Te.k nik ve Eğitim davası, Sa nayi davas ı , Zihniy e t davası, köy davası, idare davası, .. gibi bü yük i n kı l ap l a r bekl ey.m davalarımızı Türk mill iyeti!li ği önemle el .� alır. vası , Milli
* i şt· ;· İleri
Türkçülük
i d e olo j i s i n i n
prensibi bu noktalan ihtiva ·e tm e k t e dir.
"Milliyetçilik,.
- 97 -
il - Demokrasi Preıı"isibi ileri Türkçülüğün
D emokrasi anlamı,
Fransanınki
gibi sad�ce Hürriye t üzerine dayanm ı ya ookt ı r . Nası l h ü r riyet hak la r ı m ı z ,
baş kasm ın
haklar i yle
smırlanıyorsa ve
nasıl mutlak hürr i y e ti ancak hayalperest ıa;narşistle.re ter.
m ünas ebe t l er i nd e. de', mi l le t i bal tal ı ya eıa k hareketlere hürriyetten istifade hakkı tanın mı yaca k ve bir sını r ç iz i lec ek1' r. Bu s ın ma: vaktile " D i sipl i n ,, adını ve rm iş ve " D i sip l i n l i . Denı-0krasi,, tab ir i ni orta ya atm ı ş t ı m . Fa ka t d i sip l i n , d e r hal Faşist - Bolşevist o t orit e r l i ğ in i hat ı ra ge t ir d i ğ i n den , o ku y u c u yu ir k i l tiy o r . Onun için "sınır,, tabiri daha uygun olacaktır. - B undan başka, " şahsiy et . k·e yf i ye t , , meselesi üzerin de d e öneml e d urulmuş ve bu demokrasi, " fe rt - kem iy e t,, k edi yo r sak, devle t . fert
·
demokrasiyle karşılaştırılmışt ır.
Demek .ki Ueri Türkçülüğün üç vıe çhe vardır : Hürriye t, sınır, rı göz de n geçirelim :
Demokras i görüşünde
keyfiyet: Kısaca bunl a
1 ) Hürriyet veçhesi:
Halk hüküme t i çin değil, h ükümet halk i çi n yara t ı l mıştır ve varlığının sebebi budur. Bu bak ı m d an, halk menfıaat ları mukaddestir. İdare hiçbir sınıfın veya im tiya z l ı grubun d.e ği l, s e çim le r le beliren halkın elinde o. la caktı r . V.t· kanuni şartları haiz olan hı:r Türk, a yn i şart ları taşıyan diğer Türkün önünde eşittir. Memleket te anca k .kanun hakimdir ve bu kanunu, milletin vekilleri ya p a r la r . İdare uzvu (ic rai kuvvet) , ancak kanunla haiz o lduğu ye t k i l e r i k u llanabilir, bunlar ı hiçbir veçhile a ş a maz. Polis ve emniyet kuvvetleri de ancak kanunun em rin d e d i r J.e r v·e s i ya si sebeplerle halkı rahatsız etmek üze re de ğil, b i la k i s korumak v e siyanet .e tmek için vaziklen. d i rilm iş le rdir . S i yasi hür r i y etler al-anında en ileri gi tm i ş demokrat memleketlerde tatbik edi len hürriyetçilik ka bul edilecek ve i l e r de anlatılacak müesse selerle sağlanaF: 7
- 98 cak, kağ ı t üzerin
�
bırakılmıyacaktır
(matbuat,
tenkit,
v icdan, söz, din, · roplanma, cemiyet - parti - sendika k u r. ma hürriyetleri) .
B unlara sınırı ancak kanun çizer
(sı
n ı r ı aşağıda gör-et:eğiz) . Halk iradesini, gizli ve tek de.. receli, fakat özel mahiyette k i seçimlerdıe. oyunu kullan. mak suretil e bell i e de r (tafsilat ilerde). idare, yukarıdan aşağıya doğru değil, aşağıdan yukarıya doğru kurulur ve
hükümet M eclisle r · önünde mesul olur. Suç zanlılar ı an cak çok kuvvetl i karinelerle v·e kanun
edilebilirler ; mevkuflar, ancak takyidata tabi mayan hiç
tutu labi l i r ve
kimseye
dahilinde tevki f
kaçmıyacaklar ı
kati surefte
şekilde
mahkum ol
suçlu muameles i yap ı lamaz. işkenc e
tarzında c.ezalar ve i şkence l i · tahkikatlar şiddetJ.e yasak t ı r v e buna k<ılkışan
memurlar, idama kadar varan ceza
mal, vicdan ve fiki r
(propaganda
larla cezalandırılabileceklerin i bilmelidirler. Hulasa, can,
tam
mahiyetini bile alsa)
hürdür ve emniyet altındadır.
2) Sınr.r veçhesi :
a) Adi suçların (Ceza Kanunundaki suçların) matbu at yoluyla işlenmesi a ncak şiddetJ.endirici sebep olabilir. b) Yabancı bir devletin menfaatların ı güdere k yapı lacak her t ürlü hareket, ne şriyat ve propaganda yasaktır. Bun u tayin hüküme te değH, Meclisin özel bir kuruluna aittir .. Heyeti
umumiye rı in
tasdik i şarttır.
Hükümet
müddei olabilir. c ) Türk milletini, kozmopolit prensip ger·e ğince, mil let o l arak insanlık içinde e ritmek ve yoketme k yolunda. k i hareket ve propagandalar da yasaktır.
ç)
Halk ı Kanunlara ve hükümetin
kanunlara uygun
kararlarına i taatsizliğ e teşvik veya silahl ı isyana kışkırt
mak yasaktır. Fakat bu kanunlar dah i tenkit e dilebilir.
d) Halkı ahlaksızlığa, irticaa, hiçbir v.e çhile harbet memıeğ e teşvik, di ktatörlük lehinde hareket ve neşriyat, ask.e"rlikten soğ:utmağı hedef tutan , Türklük du yğusu ve �ile ba ğı aleyhinde olan propagandalar yasaktır. Faka t bütün bu sınırların aşıiıp aşılmadığını
tayin,
- 99 mahkemelere ve - eğer neşriyatla istifade,
yapılmışsa _ Meclisin
hükümet e kalsa, bundan bil.
özel kuruluna aittir. Yoksa
hoşlanmadığı kimsıderi ve gazeteleri
damgalayıp tethişe kalkışabilir.
3) Şahsıiyet
•
·
bununla
.
.
K·eyfiyet veçhesi :
Gerek yaratılış, gerekse tahsil ve bilgi, daha doğrusu
dünya ufku gibi farklar hiç·e sayılarak fertlerin oylarını
eşit s·ayış, sadec e _ bir ·kemiy·et demokrasisidir ve ferdiyet
ç i l i ğ e dayanır. Biz, ferde ve kemiye te saygı göstermekle
beraber, keyfiyetin ve şahsiyetin bu derece ihmal edili. şini doğru bulmuyor ve şahsiy•ete de, keyfiyet e de kıy
met veren bi r D eınokrasi
tipi
arzuluyoruz. ilhamımız,
bir ara d·emo.kratlaşmağa heveslenen
Çarl�k Rusyasının
ç i ftlik
yüzlerce
Sens (Z.c:mstvo) usulü değildir. Bu sın ı fi usulde, büyük s·ahipleri,
bankerler, zenginler
oy
sahi
bi oluycr ve halkın o yu ekalliyette kalıyordu. Bu mürte.
ci usuUe r
düşüncemizden uzaktır. B iz,
refomu,, adı
altında Avrupa
"demokrasinin
m'utefekkideri nin
birkaç
y ı l d ı r işl e d i k l e r i mevzulardan az çok ilham almış bulu nuyoruz. V e Ş i ller'in
"Reykr sayılmama.J'ı, tartılmaolıdır,,
sözün e
Usulümüze
bağlanıyoruz.
göre, memleketin
esas
kütles i b irer oy sahibi ve ·eşit sayılacaktır. Ancak daha ufak n isbe tte istisnai vaziyıetl.er kabu l edilec·ek ve bun lara fazl a oy hakk ı tanınacaktır.
Bunlar, fazla oy larile
birlikte, hiçbir zaman tek oylu kütlenin yarısı nisbetin de bile
olamıyacaklarmdan, fazla oy kullanmak sureti.le,
arzusu hi lafına leri i d d i a ğildir.
çoğunluğu başka yollara
edilemez.
Çoğunluk •ekalliyette
Olsa olsa, reyler çok
dağıldığı
sürükleyecek kalacak de
zaman, bu
fazla
oyların t·eraziyi . şu veya bu tarafa ağır bastırmak sureti
le tesir i görülebilir. Ve kararsızlık, e n doğru i st ikamet
te halledilmi.ş olacaktır. Bu suretle kemiyet ve fert u su
lü .esas tutulur.ken, şahsiyet ve keyfiyet cihet i de ihmal e d ilmemiş .olacaktır.
Usulü pek kısa olarak anlatal ım :
- 100 a) Tamamen tahsilsiz bulunan ve okuma ,yazma bil. meyen vatandaşlar 1 oy sahibidir ; 2) Tahsilsiz, fakat okuyup yazma bilenler 2 oy, ilk tahsilliler ise 3 oy sahibidir (Gerek 1 .nci maddedekiler, gerekse buradakiler, köylerinin i lkokuluna günün muay. yen saatl erinde Q.ainıa uğrayabilir ve ilk okul öğretmeni tarafından . daima imtihan e dilmek . takbinde bulunabilir le.r ; bu imtihan, tamamen basit umumi bilgilerden ve yurt meselelerinde' gösterdiği alakanın sıhhat dereces ini ölçmekten ibarettir. Başarıan lar, bir daha üst mertebe li oy
sahiple ri arasına geç·erler. öğretmen, dikkatini çekecek köylüleri bizzat bu imtihana davet edebileceğ i gibi, mu vaffak olmıyanlar da kaza okuluna: i tirazda bulunabilif ler. Herkesin oy derecesi nüfus tezkeresine kaydolunıfr. öğr,etmenlerin particilik gayretiyle vazifeLexini suiistimal etmemekri için te dbir alınır ) . 3) Ortadan Liseye kadar her kademe tahsil sahipleri dört oya sahiptirler. 4) Yükse k tahsilliler 8 oy sahib i olurlar. profesörler, 5) öğretmenler, asistanlar, -doçentler, milletvek i lli ği, Umum Müdürlük, müsteşarlık, bakanlık, başbakıan'iık, general lik, elçilik, gazetecilik, muharrirlik, yargıçlık, danıştay üye li ği. vazifelerin i görenler vıeya gör. müş olanlar 10 ıo'Y sahibi olurlar. üniversitede kurulacak özel bir enstitü, bu oy merte belerine - tahsil veya mevk i şartın ı haiz olmadıkları hal de _ liyakat iddiıa ·e decek_lerin �üracaatlarını kabul e der ve buna göre bir imtihandan ge�ırir (icabında o vatandaşın bulunduğu yere bir heye t gönü.erir v.eya o vilayetteki öğ
r<:tme.nkr grubunu tavzif eder) . Bu suretl e her vatandaş, dünya ve yurt görüşü yeter derec·ede genişse ve layıksa, tahsilinin verdiği haktan daha fazla oy sahibi olabilir. Şunu da ilave edelim ki yukardaki rakamlar kati d e ğilöir ; daha çok bir fiki r vermek içindir. ıMülahazalar : a) Bu suretle, keyfiyetin
ve
şahsi kıymetlerin, rak-
- 1 01 kam yığınları altında boğulmasının onune geçilmiş o lur. Bu farklı oylann, eskiy e naza r an n eticeyi fazla değişti ı emiyeceğini i ddia etmiştik. Ufacı k bir misal (rakamlar tamamen farazidir, fakat nisbet d?ğruya p e k yakındır) : Türkiye d e seçmen ade d i 8 milyonsa, bunun 3 mi l yonu okuyup yazma bilmiyenlerden ibaretti r : etti, tek reyler den 3 milyon oy. Okuyup yazma bilen tahsilsizler de 2 milyon tutar : etti, i kişer oydan, 4 milyon ıoıy : ilk tahsilli 2 m i l yıon seçmeni d e buraya katalım, üçer oydan etti 6 milyon ; h ü Hlsa, memleketin çoğunluğunu teşkil e den ve okuyup yazma bilnıiy.enl�rl e pek ·az tahsilli ler, yani asıl halk kütles i , cem'an y ekun 1 3 milyon oya sahiptir. Buna karşılık yüksek tahsil li seçmenler yarım milyonsalar, sıe
kizer oydan
ya.. 5 milyon oy eder ki, münev
4 milyon oy, diğer fıkradakiler de azami
rım milyonsalar, onar oydan,
ver kütlesi bu suretle
9 milyon oy sahibi olur. Şu halde, 13 m i ly on, o l dukça tah silli zümre i se 9 m i l y on oy sahibi dir ki, bu rakamlar, faz la ıoy hakkı tanınanların. teker v·e ikişer oy sahibi olan sebebile ekalliyette larr hiçbi r zaman o y imtiyazları
memleketin kal!'-bal rk halk kütlesi
_
_
bırakamıyacaklarım
göste rir.
Olsa
olsa,
dedi ğimiz
gibi,
oylar faz la dağı l d ı ğı zaman bu keyfiyet unsuru bir
rol
oynıyacaktır ve bu da memleketiiı faydasına olacaktır. Bu
oy farkındaki imtiyaz, sınıflara, ailel!e r e v.eya şuna buna değil, sırf
tahsilleriyle, şahsi
kabiliyetleriyle
buna lL
yık olanlara tanın d ı ğına göre, anti - demokratik de ğildir.
Çünkü hakiki Demcıkrasınin tam münevverler i ç in ideal rejim oldu ğ u da·ima söylenmiştir. B u rada liyakate, kii l türe imtiyaz tanınmıştır v e bu l i yakate malik olan h e r.. kes
_
arab;ıc ı olsun, köylü olsun - o derecedeki hakkı
lanmağa mezundur.
Denilecektir
k i , ' "doğru ve
ku!
sıhhatli
görme kabiliyetini tahsil e bağlamak yanlıştır. Nice tah siili olup dar görüşlü , tahsilsiz olup geniş düşünüşlü va.. tandaşlar vard ı r . .,, . B una iki kesin cevap vereceğim : bi.r kıer e. her kai d e de istisn-:ı. vardır. isti sna kafdey i b ozm az
v e h e rh al de kabul etmel . y!z ıd, umum i y e tre , tahsilli kim-
- 102 s e le r cahillerden daha gen i ş u ruklu ve gerek dış , gereks e
a n l amağa daha
iç · meseiele rirnizi diploması
ehildirler. Sonra, tahsil
t1ir şan o;.:; rak dikilmemiştir : köylere
aşılmaz
varıncaya kadar her yerde aç ık
bulunacak imtihan kapıları, -0lanlara fazla oy hakk ını tanıya tahsi i h e r !<eo:c a çıktı r v.e hak kapısı ki.
tahsi l i olmay · r i iya ka t ı caktır. Nihay."! t,
litli değildir. Ayrıca şunu da h � l i r tmek faydalı olacak
tır ki bu çeşit bir seç i m . i k_i <l : ·,· ı: c :�den çok daha demoK.. ..
ratiktir. Tek dereceli ve kemiyetli seçim
daha haklı, da ha .d o ğrudur.
tarzından ise
Şahsiyete v e keyfiyete kıy
met ve rdiği gil.ıi, nisbetleri dolayısil e - daima azlıkta kal
mağa ve kanaatleri s ı f ı r olmağa mahkum bulunan mün·ev.
ver zümre sinin nisbetsizli ğine kısme n çare bulmak sure tile de, diğer usul e nazaran daha adil,
daha demokratiktir.
·
S·eçimle.r, modern
· daha haklı
demokrat meml eketlerde
şekilde, halkın doğrudan doğruya oyunu
ve çod:
olduğu
kullanacağı tek
dereceli ve gizli rey usulile yapı lacaktır.
Müesseseler:
(1)
.a ) K a m u t a y : M i ! l.et,
çim şekliyle,
(Millet Meclisini) tam bir hürriye t gibidir.
Ancak
yukarıda
milletvıc·kili
300
teşkil
bahsetti ğimiz
seçer ; bunlar
ederler.
Kamutayın iş
havas ı içinde , Ana
se
Kamutayı görüşü ,
Ya samı z da yazıldığı
kararlarda ve kanunlarda r e y t.oplanırken,
bakaniara ikişer, Başbakana da 1 5 oy hakkı ta n ı n ı r. Bu us,ul haklıdır, ç ünkü kıyme ti takdir ·edilerek işbaşına ge çirilen bir kimsenin düşüncelerinde V·e reyiride
bir değer aramak mantıki, aksi mantıksızlıktı r ;
başka, hükümet başında
bulunanların,
gör'üp fikir e dinebi-leceklerin i
de
vaziyeti
de ayrı
bundan
daha iyi
mümkün görmek gere
kir. Nihayet bu esas, doğru gören, leri muarızlarrnki kadar
rın
fakat hitabet kuvvet olamıyacak olan. bazı bakanla
ve ya hükümet reislerini n bu yüzden mağlfip o lmama-
(1) Bu bagis , kitap fazla bilyüdüğü için, son dakika da hulasa edilmiştir. Tafsilatı eserin ikinci baskısına bı :-a!:!::k.
- 1 03 larrnı
sağlıyacak t ı r . B u usul, memleket i her an
değişen
hükümetlerin istikrarsrzlı ğından kurtarır ve kuvv·e tli hü. kümet fikrini mümkün kılar. Esasen çoğunluk g·ene m i l letveki llerindedir v.e icra kuvvetinin y ı f bir
b)
fazla oyu, sırf za..
çoğunl ukla proj e lerin baltalanmasını Yüce
kişi.iiktir.
Kuru 1:
?nl.er.
Ayan meclislerine benzer
Memle.ketin en seçkin ve tarafsız
ve 40
kimseleri
arasından, on y ı l için seçilirler. On üyıe ·sini hükümet, be şini C umhur Başkanı, yirmi beşini de Kamutay seçer. Ay rıca
kararlaştırı laca k bir miyar geregince, "mühim,, sa.
y ı lan Kanunlar ancak Yüce Kurul'dan da geçtikt·en sonra yürür lüğe gire.der. Yüce Kurul, Ana Yasaya aykırı gö receği he r kanunu, yürürlükteyken bile, müzakereye ala. bilir. Yüce Kurulun, sırf matbuat ve hürriyet davalarında mahkeırie vazifesini görecek özel bir
komisyonu vardır
ve bu kararların t emyizi, Yüce Kurulun Umumi Heyeti dir. Yi.ke Kurulun 4 seçkin üyıesi "Millet Müfettişi,,dir.
Sık sık ve ani olarak memleketin her tarafını, her çe§it
faaliyet i teftiş eder, halkın şikaye t l e rin i dinler, raporla bulunacak 1 0.15 kişilik
r ı n ı verirler. B unların emrinde
özel bir m emur kadrosu, bu şikayetlerin hakl ılı ğını a raş tı rmak ve haval e edil d ikleri yerle rde ne olduklarını tL kip e tmekle vazifelidir.
c) K u r u 1 t a y : Ge r:ek Yasalar İ: n tasdiki, ger·ekse Aria
Yasaya muhalefet i şlerinde Yüce Kurulla Kamutay birleşe rek
Kıongre
halinde içtima eder : buna Kurultay d iyoruz.
üç yüze karş ı kırk gibi bir n i sb e ts izliği kemiyet alanında giderme·k maksadile, Yüte Kuru'1
üyderine bu nisbettıe
oy fazlal ı ğı hakkı tanınır. Kararlar Cumhur Başkanını da
çoğunlukla verilir.
5 yı l için Kurultay seçer ( C umhur
Başkanı bir partiy·e mensup olabilir. Fakat tarafsızlığını sarsmamak için, bu partinin icrai herhangi bir vazifesini üzerine alamaz) .
ç) D e v 1 e
t
m e m u r i y !!
".
m
e kanizmas ı:
Her
işe, layık olan alınır. Az memur, dolgun maaş ve kırtasi yecilik düş �anlığı prensipleri güdül ür. B.areme rağmen,
- 1 04 -
sarih başarı göstıerenler süratle terfi ·e ttirilir. öğretmen lik ve kadınlara uygun diğe r meslekl.er hariç , memuriye. te evvela erkek memurlar, yer kalırsa da, zaruret sıraları göz önünde tutularak kadınlar alınır. S iyasi i şlerde taraf sızlığı bozucn hare ketler, d·evlet işinde tenbellik, neme. lazımcılık v e her türlü yolsuzluk şiddetle cezalandırılı r. Türk soyundan olmayanlar, ancak Türklerden sonra v e Türk şuurunu taşıdıklarım iyice isbat e ttikten sonra devlet memuru olabilirler.
111
-
Sosya lizm Prensibi
Çok k.e re büyük kapitalistler, ancak kendi menfaat larına uyduğu müddetçe milliyetç i olmuşlar, menfaatla rını başka yerd e görünce , tereddüt etmeden millet düş manlaril e işbi rliğ i yapmış, yabancı devletlere yanaşmış lardır. Sonra bu kapitalistler, yığınlarca i şçiy i (1) kendi menfa.atları için kullanmakta olduklarından ve bu asırda insanın insan tarafından �endi menfaati yolunda kullanıl.. ması a ğır geldiğinden, istismar ediliyor hissi uyanmakta ve sınıf kin i doğmaktadır. B u kapitalistle r ancak devle t zoruyla işçilerin vazi yetini islaha yana·şmakta, bunlarda bile kanunda kaça mak yerlıe'r bulup yan çizmekte:·dirler . . Nihayet para, mu. hakkak ki ahlakı bozmakta ve .e � ser zenginlerde, hele ser mayedar zenginlerde, paralaril e h erşey i yapmağa mukte. dir oldukları hiss i bulunmakta . bu hissin verdiği gurur ve ahlaki kayıtsızlık cemiyette yara açmaktadır. Filha kika rüşve t ve yolsuzluğun müsebbipleri muhakkak ki bu zenginlerdir. Paralarını cemiy.etin hayrına kullanan pek az zengin vardır ve bunlar istisna olduğundan, istis na üzerine kaide kurulamaz. Cemiyetin servet membala rmın mahdut ·eUerde bulunarak, paranın h ep bunların ce bine akması, hep mahdut kimsel.erin, milyone rken, daha çok milyon sahib i veya milyarder olmasr, paranın dar bir .
.
(1) İşçi kelimesi bütUh bu kitap boyunca, ücret mu. kah i l i iş gören her çıe şit emekçi karşılığı ıolarak kullanıl ııı ı ş t 1 1' .
- 1 05 sadaha birikip yığılması, muhakkak k i bir i ç t imai a ıl;ı l r t- sizliktir ve bu zenginliğin zeka ve dirayet mahsulü o l ıno sı, vaziyet i değiştirmemektedir . . Sonra, hususi mamu l le r. müstahsi1den halkın eline geçincey e kadar, birçok elden geçip her eld e
bir kar hissesi ahkonduğundan, mal lar ·
pahalılaşmaktadır.
Halbuki işletmeler devletleşince : B ir keı�e' bu servet membaları, birkaç kişinin menfaatın a de ğil, onu işleten işç i ve memurlardan başlayıp, bütün mille t menfaatına işleyecek ve para getirecektir. Sonra, "ferde,, memur ol maktan
kurtulup devle te memur
haysiyetinin
kırılmadığını
vaziyetin e
•.
giren i şçi:,
hissedecektir. Sınıf
kinleri
kalkacak, yekpare bir miUet olmak kolaylaşacaktır. Düş man istilası karşısında halk, şunun bunun menfaat i i çin istismar edildiği hal de, kimbilir ne için dövüş1üyor vazi yett e değil, kendisinin 'de
·
iktisaden
istifade .ettiği, be
n imsediği, faa l rol 'o·ynadığı adil bir vatanı ve nizamı mü durumda olacağından,: dafaa ettiğini kuvvetle hisseder en büyük bir inatla savaşacaktır. Devl·et bütçes i ise, bilhassa bu servet
kaynaklarile
dolacağından, hem zenginleşe cek, hem d e amme hizmet lerini hep halkın sırtınd an alınma vıe·rgilerle temin etmek mecburiyetind.en kurtulmak kabil olacak, vergiler hafif letil·ebilec·ektir.
Nihayet, böyle bir sosyalist
inkılabın
yapıldığı ve yapılmak ta olduğu memleketlerd e komünizm gibi müfrit
fikirler yayılamamakta,
nrn kışkırtmaları ise Y3:nkı
B olşevik
Rusya
halk arasında zerre kadar ilgi ve
uyandırmamaktadır.
iler i Türkçülüğü n Sosyalizmi : a)
Beynelmilel d eğil, millidir . S ırf Türk milletiiıin
fayd:a sı iç indir. b)
ihtilalc i
değil - tekamülcü v e tedricidir.
c) Nihai gayesi, büyiik işletmeler ve ıen çok orta lıoy işle·tmel erin bazılarının
devletleşt irilmesi
ol 11 p, m il f r i t
sosyalistler ve komünistl e r gibi, u fak mil l k l v r t i işletmeler i
devletleşt irme ğ i kabtı l
rtmn.
vr:
ıı fıık
- 106 ç) Devletleştirile n iktisadi müesseselerJ memuriyet zihniye tiyle işl.e tilmiyecek, istihsalden b'ü tün işçilıeor il gilendirilecektir . . d) Devle t .e liyle işletilen müesseselere hususi şahıs.. lar muayyen nisbetlerd e hisse senetleriyle iştirak edebi lirle r. e) Devlet bu i şletme mahsıll ve mamulatını, halkın refahını güçleştirmiyecck ve hayatı pahalılaştırmıyacak şekild e bir karla hal ka satacaktır ( tabii lüks maddeler ve içkiler bundan hariçtir) . 1 ) Devletleştfril.e cek, millile§ti.cilecek şeyler : B unun te ferruatı şimdiden tesbit ·e dilemez. Memle ketin iktisadi V e mali bünyesinin i nce V e derin tahlil ve tetkikinden sonra bu hususta cetveller yapılabilir ve bir ·tasarı düşünülıebilir. Şimdilik ancak ana çizgileri kona. bilir. a) B i r kere, büyük s·e rvetl.ere ve büyük ıniraslara kuvvetli mütera.kki vergiler konmalıdır ; buna karşılık ufak mirıaslardan, i kramiye ve t ekaüdiyelerden · pek cüzi v·e rgi a lınmalı, zaten ufak olan bu meblağlar, bugün yapıldığı gibi, işe yara� az hale getirilmemelidir . b) B üyük bina sahiplerinden de, fazla i rat tesbit ed il diği takdiı:-de, ayn ı şekilde vergi almalıdır . c) Büyük araziler devletleştirilmeli ve sonra bunlar, topraksız köylüyıe· dağıtılmalıdır. Bugün Toprak Kanu nu ile bu hayırlı i şe başlanmıştır. Buna hız vermeli, fa.. kat topraklandmlan köylül·e.re de ufak bir işletme se:r ma yes i ve vasıtaları avans .olarak mutlaka verilmelidir. ç) Miktarı çok fazla olmasa bil e , muayyen bir zaman boyunca verimsiz bırakıldığ ı anlaşılan hususi servetlere ve lükste, s :Jahatte kullanılmakta israr edilen servetlere - kendi hadleri fazla vergiler·e, tabi tutulmamış olsa bile devlet tarafından e l konulur v e bankalar vasıtasile o fort ler hesabına işletilir. d) B ilyUk servet kaynakları, madenler, taşıt vasıta lar ı, büyük sanay i işletme'ler i istisnasız olarak milletleş'
- 107 tirilir ve }şletilecek olanlar da ancak devlet eliyle işle. tilir. e) Fazla işç i kullanan bütün orta işl e tme l er de de v. letleştiri lir. f) Fe rt teşebbüsi e rine +erkedilenlıe r 1se, kullandık ları her türlü .i şçilerin emniyet ve refahlarını Beveriç .
planına benzer bir sistem dahilinde i çtimai s i gort al a rla garanti e tme ğ e mecbur tutulurlar. g)
Devlet dahi işlettiği
bütün memur
ve işçi lerini
ayni sistem dahilinde koru•nağa m;ecbur olur. h) Fakir halkın yaşama seviyesi yüks e l t i l ecek, sefa let önle necektir.
i ) Z engin fakir, bütün Türkler, yeter derecede kon �
forlu, fakat s e rt sıhhi v.e spor l u ,
ğa a l ı ş t ı r ı lacak, lüksle rehavete
bi r hayattan zevk _ alma ka ça n yaşa y ı ş l a mücade
l·e edilecektir. 2) Devfot işlıetnıesinde iktisadi esaslar :
Muayyen bir istihsali olan her devlet iş l e tmes i en ufak i şçi s i n d e n , en büyük idareci memuruna kadar, her ,
ay maaş almakla beraber, ayrıca istihsalin neticıe!siyle de ilgilendirilirJ.er. öyle ki, mesda filan fabrikanın malları
piya sada satıldıkça, iıunların hasılatından onu hasıl eden
lere pay çıkarılır. Bu hisse
(mesela
% 10) , işçisinden
i dar e müciürüne kadar pek a7. farklı o lar a k ya her ay, ya da h e r 3 ayda bir, tevz i · ed i l i r . D evlet satış bü rolarınd a l<i ,
işçi ve memurlar için de aynı usul caridir. konulur. Ayrı ca, bi r r.e kor müsabakas ı beti
Çap
n is
t a b ii nazara alınmak şarti le , ayni cins işletmeler ara
. rekorları tesis arttın. nisbetleri hisse edilir v-e• bu rekorları kıranların kıramıyan veya ba�ka bir ]ır. Ke n d ik en d inin rekorunu işletm e tara f ı n da n rekoru aş ı lan işletmenin hisse nisbeti sında isti h sa l veya rağbet edilen kalit e .
eski haddine iner.
Nthayet, 4 y ı llık kalkınma planları y ap ı l ır ve h e r iş
l etme için o dör t yıl i ç inde e rişilecek asgari seviye t e fe r
ruat ına kadar
teshi+ edil i r. Bu planiarın başarılıp başa-
- 1 08 r ı Jamayışina göre d·evle t mükafat veya mücazatta bulunur� Sosyalist bir meml ekette başarı
kazanan usul gereğince
"hamle ekipleri,, teşkil olunur ve aksaklığı görül en işl e t m eye bunlar muvakkaten sev kedi l i r ; bu ekip ora işçileri n e,. gecikme düzeltilincey e kadar yardımda bulunur. işletme
idarecileri, ihtiyaçları hakkında merkezden haksızl ı k ve ya l akaydi görürlerse, Yüc e Kuruiun Mille t müfettiş l e rine şikayet ederler ve tahkika1; a ç ı l ı r. Hükümet lakaydi den rnesul tutulur. . Bütün bu hararetl i çalışma, plan l ı ve teşkilatlı olaca ğ ı ndan, işçilerin fazla yorulmasına meydan verilmiyec e k ve mecburi çalışma saati dışında bırakılacak bir iki saat l i k ihtiyara kalmış bi r paydan başka daha fazla çalışmak yasa k .
olacak,
e ğ l·e nceleri,
işçilerin
devlet tarafından çok
gezm e
seyahatleri
ucuza temin edilecektir. işçinin
Rusyadaki gibi öldüresiye ça lıştırılması me nfur sayı lacak,. bilakis memur ve i şçilerin maddi r e fahla birlikte, eğlen celer i ve kültür edinmeleri' d e temin e d iJ.ecektir. Millil eştirilen büyük devle t tarafından
ç iftliklıer ancak
i şletilecek, k::ı.ide,
bunların dağıtı lması olacaktır.
muvakkaten
topraksız köylüye
Toprak i şlerinde, küçük
ve orta mülkiyeti n şahsi teşebbüsl e 1şletilmes i v e gelişti rilmesi. kabul e d i l ecektir.
Devl etin henüz el atmadığı alanların boş kalmamasr
Ç
v e teşebbüsün teşvik i i b d e kanuni garantil er ve hak lar tanınır : hususi müteşebbi s l e r, r i nin
işl e tmelı�rinde işçil e
hakkı n ı yememek şartile, kardan tam istifade e der
l e r . Devlet bu işletmeler i s atın alacağı zaman ise, müte ş e bbislere tazminat verdikten başka istihsal den daima ·a müteşebbislere ve ya varisleri için muayyen bir hisse hak kı tanır.
Devl etin
d i ğ.er memuriyetlerinde,
memur kullanılacak ve
dolgun maaşlı az
k ı r tasiyecilik asgari haddine in • dirilerek. bu hususta " Am e r ikan,, si stemi esas tut ulacak. tır.
- 109 -
iV
-
Barışçıhk ve Anti - Emperyalizm Prensibi
Atom çağının ileri Türkçülüğü, şu esaslar içinde Ba rışçı ve Emperyalizm düşmanıdır : 1 ) M iUetlerarasındaki kanunsuz çağ, kuvvet çağı ve B i rleŞmiş MilleUer gibi teşekküllerin henüz tam gü ven veremedikleri çağ devam ettikçe, Türkiye silahlandı. cılacak, bir silah sanayii yaratılacak, ordu kuvvetli, gen� l i k atılgan, halk uyanık bulundurulacaktır. 2 ) Herhangi bir tecavüz veya işlerimize müdahale, yahut insanlık adına ga olsa, milli varlığımızı kald ırmak, eritme k 'teşebbüsler i karşısmda, bir an bile te reddüt edil meden harbedilecektir. 3 ) Milli hak ve menfaatlarımız evvel§. miUetleraras ı teşe.kküllerde, sonra da kuvvetimizle müdafaa edilecek tir. 4) B irleşmiş Milletler Ku rul.unun başarısı için azami gayretle çalışılacak ve yardımlarda bulunulacaktır. 5 ) İster Birleşmiş Milletler Kurulunun gelişmesi, sur.etile, isters e yepyeni bir adım şeklinde tatbikinıe' kal kışılacak "Dünya Devleti,, projesin e azami bir iyiniyet Ve enerj iyle yardım 'edil ecektir. Bu Dünya Devletinin, milli varlıklara dokunmaması, milli hususiyetler e ilişme mesi esasına dayanması ve iri, ufak, yen i sömürge, eski sömürge gibi farklar gözetmeden, bütün miletlerin hür riyet ve istiklali prensibini ön plana alması istıenecektir . Tab i atile bütün dünya Türklüğünün bu prensipten isti fade etmesi tezi en evvela müdafaa edilecektir. Fazla nü fuslar için, çok az nüfuslu geniş yederde (Afrika, Avus tralya, Güney Amerika gibi) ve yerli halkın sömürülme. mes i şartile yurt e dinebilmeleri meselesi hakkaniyetl e kabul e dil ecektir. Yurtsuz milletlerin (mesıda Yahudi lerin ) , kimseye ait olmayan veya az nüfuslu kıtalarda yuut edinme hakları tanınacaktır. 6) H e r n e ad ve şekil altında olursa olsun, emp,e rya l izm yasak sayılacaktır. ·
iKiN C i · BÖJ.. Ü M
KISA
PROGRAM
1) Milliyetçiyiz : Türk milletini bir değil, birçok bağlarla birbi r i ne· bağ
..
lı 60
mi lyonluk bir millet o larak bilir, mill etimizi ve va
tanımızı a şkla sever, milletimizin
bütün milli hususiyet..
l e r ini be ğenir, korur v·e gelişmelerine veya faydalı
gelene klerimize candan
çalışırız. Zararsız b�ğlıyız.
Bu nların
gelişip asrın ihtiyaçlarına uygun olmasına çal ı şırız, fakat en ufak zararı görülen gelene ğimizi de terk.e decek kadar inkılapçıyız. Kendi kültürümüzü ön p l ana alır, fakat dün ya kültürünü d e ihmal etmeyiz. Türk milletin i hıer miUe te tercih eder, yaradılıştan onda var olan cevher v.e kabil i..
yet e i nanır, bütün öteki mille t ve soylara üstün biliriz. tercih sebebiyle, kanımızın
Bu
karışmasın ı da, milletin esas
işlerinin bizden daha a z e h i l olan soylara
bırakılmasını
da istemeyiz. Türk milletinin daima müstakil ve milli bir l i k haiinde bulunmasın ı prensip ıo·larak kabu l eder ve bti prensibi gençli ğ e ve halka
a şılarız. M inet işlerinde va..
tanperver!ik, dürüstlük ve çalışkanlık şartlarına önem ve ririz. Mille t için faydalı prensipler güdülmesini, zararl ı yollara sapı lmamasını ister ve bunun için çalışİrız. Büyük milli ve içtimai davalarımı zı i yi bilme ğe,
benimseme ğe,
tam il gilenmeğ e ve bunların halline çalışırız. Davalarımızdan birkaçı buhran ı geçirmektedir.
(1) :
C emiyetimiz bir A hlak
Ahlak İnkılabı şarttır.
Kuvvetli
b i r ferdi vicdan, olgun şahsiye t v e cemiyet duygusu vere cek olan Ahlak t erbiyesi, muhakkak ki mekteplerd e başla..
(1) Bu
kısımlar son dakikada zaruri olarak çok kısal
t ı l ı p e traflı izahat ikinci baskıya bırakıldığından, şimdilik
1 944 de yayınlanan "'Miladl ı k i tabımın i l k bahsine müracaat r t nı r l t r i n i rica e derim.
hu hususta t afsilat isteyenl erin, 1 i y e t ç ili k Yolunda,,
- 111 -
nacak, yayınlar' v e hatta sinemalarla devam edilece kt i r . Lüks, kumar, içki; ahlaksızlık ve yolsuzluk gibi yaralara karşı çok şiddetli davranmak da bunu aynca sağlıyacak tır. Okullarda spora birinci derecede önem veri lmesi, ya l nız vücutları değil, ahlakları da koruyacak, gençliği milli davalarla ilgi l'e ndirmek, başıboş duran enerj isinden bu yolda (mesela köy kalkınması işlerinde) istifade etmek, nihayet genç evlenmeleri teşvik ve bunları mümkün kıı:la. cak şekilde devletçe yardımlarda bulunmak, bu davanın kökten hal li i·çin gidilecek başlıca yollardır. MilJi Eğitim davası : Gerek terbiye, gerekse tedrisat sistemimiz, kökten değişi.k likl.e, modern ihtiyaçlara daha uygun müsbet bir yola sevkıedilecek, hem de ahlak ve mil liyet noktalarından yeniden gözden geçirilecektir. Genç. lik d avası başlıbaş ına bir meS"e le olarak e le alınacaktır. Ni hayet devlet yayınlaı:ında , milli e serler meselesi , hümaniz madan daha ön plana geçirilecektir. Teknik ve Sanayi davası : Med.eniyet v e fen a lanınd� ki büyük geriliğimizi süratle düzeltmek için hiçbir fıeda karlıktan ç·ekinilmiyecek ve azami enerj i sarfolunacaktır. "On yılda on asırlık iş yaptık,, gibi bo� övünmelerle avun. mamıza bir son verilecek, Türkiyenin tabi i servetlerinin işletilmesi, bo l teknik eleman v e mühendis yetiştirilmesi, enstitüler kurulması, yüzlerce fabrika yapılması, Türki yenin bir sanay i memleketi haline getirilmesi için bilgiyl e, enerj iyle, devemla ve sebatla çalışılacaktır. Tahsil mese lesi, istikraz meselesi, Gençlikten istifade meselesi, pro gramlı ve planlı çalışma meselesi, Sosyalizm, Haml e e kip leri, rekor müsabakaları, müstahsillere istihsalden hiss e verme!k e sasları. dürüst , bilgili, çalışkan ve faal hükümet adamları, bu davanın · hall i için gereken şartlardır. Köy davası : Yepyeni 25.000 köy inşası, topraksız köylüye toprak verilmesi, ağır yüklerden ve vergilerden kurtarılması (Hazinıenin bu vergi açığı fazla zenginlerden alınacak müterakki v·e rgilerle kapatılacaktır), refaha ka. vu§masını sağlamak, sıhhat ve bilgiyi köyler e kadar gö·
- 1 12 -
türmek, kooperatif usulleriyle, köy �razilerin i modern ziraat makineleriyle (memlekıette ilk o larak ziraat sana y i i kurulacaktır) toptan sürmek ve biçmek, tohumları, .hayvan nesillerini, gübreciliği, ziraatçiliği islah etmek, sulama meselesini halletmek, köylüleri muayyen mev . simlerde devlet vasıtalarile pek ucuza yurt içinde gez dirmek, uyanı1J: olmalarını, e ğlenmelerini sağlamak .. ilh. Ne güzel, ne büyük işler, d e ğil mi ? Yapılaca� bunca -muazzam işi ol duğunu idrak edecek olan Gençlik, caza, eğl.enceğe , sefahata ve başıboşluğa dalabil ir mi? Asıl sa. .aıdetin, bu ülküler ve davalar yolunda ça lı şmak olduğunu Gençliğin toptan hissettiği gün, memleket davaları hal led i lme yoluna gireoe.k tir. Daha çok davalarımız var : zihniyet, dil, din, fıtri cev herimizin korıınması, milli birlik, idare, kırtasiyeci l i k ilh gibi, inkı lap ve çare bekleyen nice nic e muazzam .milli davalar... işte milliyetçilik, bu davaların bilinmesini v e halle .dilmesini de ami rdir. Milliyetçilik bunun için büyük ve ı:azizdir. Bunun için faydalıdır. 2) Şahsiyetçi DemokratJz : Modem Demokrasilerin bütün hürriyetlerine· taraf tarız ve bunların kağıt üzerinde kalmaması, tatbik ediL mesi ve zorlanıp sapıtılmaması için gerekli te dbirler sağ lanmış, müesseseler tasarlanmıştır. Ancak yabanc ı bir devletin menfaatların ı gütmek, milliyet v e aile düşman lığı, isyana, diktatörlüğe, irticaa, dini taassuba teşvik, hiçbir veçhile ha�betmeme_k için p r o pa ganda gibi, milletin emniyetine karşı işlenen a ğ ı r suçlar hürriyetten isti fade edemezler. Fakat bu ta hd i d i hükümet değil, Yi.ic e Kurul yapar v e ya r g ı lar S eçimler tek d er_e c e l i ve gizl i oyla ya pılır, tahsil ve liyakate görıc· her . vatan daşın oy adedi bir grup tasnifin e tabi tutulmuştur. Fazla oyluların ye kunu h i çbi r zaman t c'.( n vhları aşamaz, sadec e reyler da ğıldığı z a T. 'l n t esiri görülür. F az l a oy sahibi olmak tahsil slzlt r i ç ! n bi1 � mUmktindür. Seçilen 300 milletve'.dli Ka-
•
-
..
.
ı· · · --�·:
- 113 -
mutay ı tEşkil eder. Yüce Kurul 40 kişilik bir Ayan Mec l i sidir. İk i Meclis arasındaki ihtiHi.f, kongre halinde top lanan iki Meclisç e (Kurultayca) hallolunur.
3) Mu.f,ed1'ı] Sosyalistiz : Milli, tekamülc'ü, tedrici gidişl i V e makul sınırlı bir Sosyalizm güderiz. B üyük servetlerden müterakki vergi ler alınmasını, aşırı ve istismarcı sermayeler in önlenme sini isteriz. Büyük s·ervet .kaynakları ve büyük i şletme ler, fazla işç i kullanan orta boy i şl,etmeler fıep devletleş tiri�ir. Hususi teşebbüsün makul bir hissesi mahfuz tutu lur. işlıetmelerde çalışan her emekçiye, istihsal karından hiss e hakkı tanınır. Planl ı ve rekor müsabakal ı çalışma sistemi kabu l e dilir. Devlet işletmeleri - lüks v,e i çki mad deleri hariç _ fazla karla satış yapmaz ve hayatı ucuzlat mağa, halkın ihtiyaçlarını karşılamağa, sanayi i nşası sı rasm ı buna gör e düzenlemeğe bakarlar. Ger·ek devlet iş letmelerindeki, g·er.ekse hususi işletmelerdeki bütün iş görenlerin ve i şçilerin asgari maaşları, ııdah v·e emniyet leri, iş, hastahk ve ihtiyarlık tekaüdiye sigortaları, Be veriç planından mülhem bir pHin gereğince garanti altı na alınır. Halkın sefaletten kurtarılması esas tutulur. Lüks, se fahat ve rehavetl e mücadele edilir. Toprak sos. yalizmimiz, b'üyük arazilerin bir kısmının topraksız köy lüy·e dağıtılmasından i barettir. 4) Ba.nşçı vıe Anti - EmperyaJiıstiz : M illetlerarası güven sağlanıncaya kadar milletç e kuv veti i ve silahlı bulunmayı, ·en ufak bir tecavüz e silahla karşı koymayı esas b iliriz. Ancak Birleşmiş Milletler Kuruluna ve Dünya Devleti proj esine, ıMilletler aras ı münasebetlerde istiklal, Kanun ve Barış çağının doğması için,azami yardımı insani ve milli borç biliriz. Ber. çeşit emperyal izm e düşman v e bütün dünya milletleri i çin is tiklal taraftarıyız. Dünya .Devletinin, milli varlıklara say gı göste rer·ek kurulabilec·eğine inanırız. Ve esir Türk ülkeF: 8
- 1 14 ]erinin de bağımsızlığa kavuşması davasını, bu miJletlera... rası kuru 11arda enerjiyle ve sebatla müdafaa ·e deriz.
üÇüNCü BÖLÜM D E L i L L E R A) Bu Prensiplerin Türklerin Fikir ve Fiil Tari h i nde Yeri 1) Türklerde Milliyetçilik :
Türklerde milli duygu okadar malum bir şeydi r ki .. bu alanda fazla bir şey yazmak fuzuH olur. "Türkçülüğe Giriş,, adlı kitabımın 44 üncü sahifesinden 92 inci sahi fesine kadar olan kısmında bir hayli izahat verdiğim için, bu hususta etraflı malUmat isteyenlere bu eser i tavsiye etmekle mazur görülmemi dilerim. Kısaca, Yuye'nin, Bil ge Kağanın, Tonyukukun , Ziya Göka1pın gıelenekçi mil liyetçiliğini ; Orhun Yazıtlarının, destanlarımızın, Kaş.. gar!ı Mahmudun, O ğuz Türkleri masal larının, Vani Meh h1et e fendinin, üveysinin,, Namık Kemalin, Mehmet Emi nin, Atatürkün, azçok farklarla milletin i üstün bilen, ter cih, eden, ancak Türke güvenen milliyetçiliklerini ; Me t.:·n in, Gök Türk bahadırlarmın, Çingizin, Gökalpm, Ata türkün tam istiklal ve milli B irlik Türkçülüklerini ve Atatürkün İnkılapçı milliyetçiliğini işaret etmek ve ha tırlatmak kafidir. B ir iki örnek de verıelim : Yuye : ...
"Metenıiın oğlu Gıyüy Yabgu�nuın da.:nışmanı (müşavi
..
ri) Yu·yıe , Türklerin adet, kültür ve ahlakça Çıinli�şm11-
me:;i için bütü'n ./c,uvvetleriylıe ç,alışmış
ö!ii'nceye kadar gayri milli tesirlerdeın Tü·rklüğü kuııtarmak içı'n rh'1in. mlş bir Türkçüdür,, (Türkç.üJüğe Giriş, sah. 51) vıe
Orht!.n Yazıtlar ı : "Türk beyi.eri, Türk
adlarını
bı.r.akmrşkı:rdr
..
Fakat
- 1 15 -
Türk Tan.rrsı, Türk mi/1e ti yok olmasrn, tekraır millet ol sun diye ... Türk tür.esi (örfüadeti, geleneği) bozulm Uf oJa.n mirlleti, ecdadımın türesince yar.atmış. . . Ey Türk mıı.;. Jeti! Kıeındin:e dön ! .. ,, (Eski Türk YazıtJıarr, H. Namık Orkun ıte·r cümesl, C. I, sah . 34, 35, 40, 1936), O rhun Yaz ı t ları :
"Türkleri başka ül'keJerden daha iyi
T. Yazıtları, S'ah.
kıldım.,, ( Eskı'
43)
Kaşgarlı Mahmut :
Tü rk adınr verdi.. Orıl'arı herkes.e ü$. tün eyledi. .. Ulu/:uk ancak Türke yaraşır.,, (Divanü La ga•t.ılt- Tiirk, Besı�m A talıay tere. C. I) " Tanrı· onlara
Ded e 'Korku t :
"Eline girmişken, bfre kafir, öldür beni, işkence et ben·i! Sal krlı cmı, kes başımı,
Kılıcından kaçtığım yok ! (fakat) Kendi aslımı, kendi kökümü kötülemem ! Oğuz erlıerj. d ururken seni öğmem !,, (Orhan Şaik Gökyay, Dede Korkut nakUnden>) Türk
-
O ğ uz soyunun müthj.ş
apoloj isini yapıp gök..
lere çıkaran eski bir O ğuz vesikasında şunlar da yazılıdır :
"A slıın, kökin bilmediği yerde n kız a:lmasa, uruğun tur uğı n tanıma dığı soya kız vermese. .,, (Oğuznimeı el me!ihur bi - A tal'ar . sö.zı', O . .Şa:i'k Gökyay basması, 1938) Gene Dede Kor.kutta :
"A slan e niği . yine aslandır,,
Anadolu ata• sözü :
"Çakal eniği kurt olmaz,,
Namık Kemal :
"Bu ka.n yiııe o kandır!,, · Mıe hmet Emin : "Ben Mır
TÜ'rküm, dinim, ciınsjım. uludur!,,
A tatürk :
"Bir Türk dü nyaya bedeldir !,,
- 116 Muhta ç olduğun kudret, damarla.rJndaki asil kanda
"
mevcu.ttur.,,
lnönü :
"Biızim milletimiz, MiJlıetleıriın en :ıerefUsİdı1r.,, 2)
Türklerde Hürriyetçı'lik (Demokrasi) :
En esk i Türklıe'rden, yeni zamanlar tarihinin mutla. kiye t sistemlerinin · başlarına kadar, Türkl.erde mükemmel bir Kurultay sistemi görülür. B u Kurultay, hükümdarın bas i t bir "İstişare Meclisi,, değildir. Hakları, yetkileri bulunan öyle bir kuruldur ki, aşağ ı yukarı onun benzeri olan en eski İngiliz Parlamentosu nasıl fert hürriyetle ri
nin ve modern demokrasinin senbolü haline gelmişse, Türk Kurultayı da, yabancı tesirlerle son zamanlarda tas fiyeye uğramasaydı , aynı modern demokrasi şeklini ken di tekamülüylıe· ihraz edebilecek mahiyeti bünyesinde ta gıyordu. Mialfim olduğu üzere, eski Türk cemiy.etinde bir Hakan, prenslel', aşiret ve boy beyler i bulunur ve, asil olsun olmasın, milletin seçkin kimselerinden seçilen Tar. hanlar vazife görürler. Kurultay işte milletin bu ileri ge lenler inden, hakanın llltfu:Yla değil, bir hak olarak terek küp e der. Bütün d.evle t işleri burada görüşülür, hüküm dar en şiddıetl i bir dille tenkit edilir v e Çingiz gibi, Ti
gibi kudretli hakanlar bile bunların hür konuşuşun. dan dolayı onları mesul tutamazlar. Bilakis, fikrini açık söylemeyenle r ve çekinenler hoş görülmemiştir. Bu mü nakaşalar sonunda hakan, ekseriyetin hangi taraf.aı mey lettiğini gö.r ür ve bunlar i çinden 6-7 kişil ik bir "Cankı,, ayırır, müzakereyi onlarla devam eder. Neticede, bu gru bn;ı ekseriyetinin benimsediği fikr e göre karar verir. A s. kai ha·r·ekat mesdeleri hariç, (1) hükümdar ekseriyetin fi krin e muhalif bir karar alamaz. Alacak olursa, hemen o anda iskat olunur. Çünkü fiili kuvvet d e ordu ümerası mur
(1) Hatta askeri harekatı bakan çok kere danışma su retile dahi kimseye açmadan kendi başına kararlaştırmış. tır.
- 117 olan ve ekseriyet ·olan bu beylerin ve tarhanların elinde dir. Nadiren, ekseriyete rağmen tek kaldığı fikrinde ka ğanın isra r -e dip bunu tatbike kalktığı halde iskat edilme.
mi ş olanlar da mevcuttur : Mete gibi. Bu halde Kurultay, Şefin fevkalade kıymetini hesaıba katmış ve fevkalade bir
kararla kendi fikrini icraya
başlamasından mesel e çıkar..
mak i stememiştir. B•e.yler ve tarhanlar, halkın
e kseriyetinin meylettiği
fikri bilir ve kurultayda onu müdafaa e derler. Yahut da, tuttuklar ı yol halk - yani aşiretlerinin çoğunluğu _ tarafın dan benimsendikçe be y kalabilirler. Yoksa halk, " S eni is temiyoruz !,, diye onu a tar v e "bizım beyimiz şudur !,, de yip kendilerine yeni bir bey, yan i mümessil seçeder. Hat.. ta bu hazan, herşeyin t am ittifakla kararlaştırılmasını za ruri kılan vet o şekline kadar vardı ğı olmuştur. işte bu su retle kurultayda beyler ve
tarhanlar - aristokrat olanlar
bile - ancak ve ancak milletin ekseriyetin i temsil etmekte ve milletin itimadını kaybe d·er kaybetmez bir daha Kurul taya girememektedirle r. B i r nevi "presidium,, olan 6-7 kir
şilik " Cankı,, da kurul tayın ekseriyetin i temsil etmekte.. tedir. Hakan da bu ·ekseriyete uyarak hareket etti ğine gö re, o da milleti tam d:emokratça idare e diyor demektir. Türklerde
hakan, o
çağlarda _ hatta
XVII� inci a sıra kadar - başka hükümdarların
Avrupada tl iddia ettik
leri gibi, kudretini Tanrıdan aldığını ve keyfi i stıediği gi. bi saltanat sürmek hakkı olduğunu hiçbir zaman iddia et memiştir. B ilakis, hükümranlık hakkını halktan ve halkın i yili ğine, milletin yüceliğine, fakirle rin kalkındırılmasına
çalışmak için Gök
-
aldı ğını ilan etmekt·en geri kalmamı şlaxdır.
Türklerde kağan
kati yen
kale
yapamazdı. Daima
halkın elinde olması, adaletsizlik yapar, veya muvaffaki yetsizliğ e saplanırsa derhal mesi v e
s ığınacak,
halk tarafından öldürürıe·bil'
mukavemet t ertip ıı:'decek yer bulama..
ması şarttı. Milli orduya karşı moyabilecek derecede kuv vetli bir muhafız kıtaat ı da bulunduramazdı. Türk hüküm dar ı ekseriya basit ve herkes kadar bir
servetle yaşardı.
- 1 18 Beyle rin halkı �zen feodal a ristokratlar olmasına ne halk meydan vermiş, ne de hakanlar müsaade, e tmişlerdir. Çi� giz Kağan her girdiği yerde kaleleri yıkmış, feodalittyi ezmiş, "kale olan yerd e adale t olmaz !,, demiştir. (Bunlar hakkında prof. Zek i Velidi Toğanın "ibn Fadlan Reise bericht,, adile almanca basılmış dünyaca meşhur e s·erinde etraflı bilgi mevcuttur ) . Ancak, eski T ürk demokrasisi, halkın -0 anlık keyfine ve hissiyatına gör e devle tin şu tarafa bu tarafa sürüklen mesi şeklinde olmamıştır. B eylerin aristokratizmi, keyfi yıet yönüne bir' unsur olmuş, Kurultay müzakerelerinde de " ekseriyet,, çok defalar, rakam fazlalığı bakımından ekseriyet olarak anlaşılmamış, reyler toplanmamış, e n kıy. metli mümessiller heyeti umumiyenin yarısına yakın bir nisbette bir tarafa meyledince, Kurultaya riyaset ·e den hakanca "ekse riye t şu fikirde,, .kanaatına varılmıştır. Fi i liyatta da milletin ekseriyeti bu şekil e kseriyetin karar larım kabul etmiştir. Bundan ba·şka, hükümdarın şahsiy.e ti de büyük rol oynamış, Mete gibi, Çingiz ve Timur gibi fevkalade şahsiyetlere, Iiyakatları nisbetinde y.e tk i veril miş, nizam değişmemekle beraber, fiil.e n onun sözü esas tutulmuş ve güveni lmiştir. A tatürkün durumu da azço k ' b una benzer. Ancak bunlar istisn.a·i vaziyetler ıo•lmuş ve bu hallerde dahi Kurultay, güvenini kaybettiği an sözünü din letmek veya iskat etmek hakkını muhafaza e tmi�tir Kurultay sonunda çı karılan "Yasa,, ların (kanun) tat. bikatr, "kuvvetli v e otoriter hükümet,, şeklini tam olarak göst.e rir. Demokratik rejimli esk i Türk d.evle tinpe icrai kuvvet, hiçbir zaman zayıf otorit·el i olmamıştır. Yasaya itaatsizlik derhal ölüml e cezalandırılırdı. Bu bakımdan millette örnek bir disiplin vardı. Hülasa, Türkler "Kaın unlu,, v e "Ka:nunu sayar,, bir milletti. Kanun , disiplin, hürriyet v·e halkı temsil. Olgun bir Demokrasinin b ütün gerekl i şartları esk i Türklerde mevcuttur. Ne yazık k i Arap, İran v e B izans tesirleriyle
- 1 19 gitgi de mutlakiy<ete kayıldı ve kurultay müessese si kay
boldu.
Namık Kemal, i stibdatla savaşan büyük bir siyaset ve fik ir kahramanımız olmuştur. Hürriyeti en güzel o ter. rennüm ·etmiş ve Türklere hatırlatmıştır. Dadaloğlu'nun "Ferman
padişahın, da ğ lar bizimdir !,, haykırışı da bunun
halk ağzı ndan en epik bir şekilde ifadıeı edilişidir. Köroğ.
lu, Sepetçic;>ğlu .. gibi halk kahramanlar ı da, istibdatl a hür riyet için dövüşen, hürriyet aşıkı e,zeli Türk ruhunu tem sil ·eden bahadı rlardır. M i that Paşa ile Ali Süavi'ye ge lince, onlar, Demokra. si yolunda büy ük şehitlerimizdirler (1) : Bizim burada teklif etti ğ imiz Demokrasi, bu Türk rejiminin modern icap lara uygun bir şekilde ihyasın dan başka bir şey değ·ildir.
3) Türklerd'e Cemiyetçilik (SosyaJ:izm) : Gök Türkler :
"Gök Türklerde hükümdıaxm asııl vazif.es1., mı111eıtini çalışmaktır. (Eski Türk yaz ı tları, H. Namuk Orkun, 1936, C. I, sah. 14) refah ve �aade·t içinde yaşatmıaığa
Orhun Yazıtları : "Türk -Milleti! Sen tıok ola caksın ! A çsan tokJ,uk � dir bilmezsfo ; bir dıe doyaı· isen a çlık nedı'T liıVm'ıezsin ... Amcam hakaın t,ahta ort.ura-ra k, Tüırk mi.Jletı'ni yüce etti,
doğrulıttu. Fakil'i zeııgin kı.Jdı, azı çok eyl�di... Türk mil leti için gece
1 Küçük kar uyumadım. G ü n'düz oııt uT111adım.
deşim v:e ı'kci şad ile ölesiye ça'fı:ştrm.. Ben Me·n,dim ha.kan oldu ğumda e uaftaki yerlere v.a:rmış olaın kavim ölü ve bi tik bir halde, yayıan ve ÇJ'pki.Jrtr... Ondan sonta Tanrı bu� yurduğu ve talihim oldu ğu için, ölecek olan milleıti diril
fakir kavmıi zengin, kavm i çok kıldrııı.. . . Türkleırime, milJıetim,e i'ylliği için
tip doğrulttum, çıplak kavmi elbiıs.eıli, az
(1) Atsız'ın yakında Ali Süavi hakkında bir eseri ya yınlanacaktır. İstifadeyl e okunacağı muhakkaktır.
- 120 gayret ettim, tok ettim. . . ilh.,, (Eski Türk Yeız rtları, sah.
26, 37, 43, 70) Dede K,orkut : Aç
" Tepe ş'bi et yığdırdtm. Göl gibi kımız sağdırdım. olanları doyurdum, çıpkıık ı�llaınıla�ı giydıirdim . .,, (Dede
Korkut, Orhan Sait Gi>kray
tere.
si)
Salur Kazanın "yağma ziyaf.etleri,, çok daha müthişti : Bu ziyafetlerde · beylerl e halk tamamile yiyip içtikten sonra S:ılur K.ıazan eşiyle birlikte evinden çıkar varı yoğu her ne varsa yağma edilmesin i rica e d·e,rdi. Eski Türklerde, tıe·k servet kaynağı olan harpt e elde edilen ganimet fertlerin şahsi malı olamaz, hepsi kağana teslim edilirdi. Kağan da bunları içtimai b�r adalet esası üzerinden herkese dağıtırdı. Tabii yararlık göstermiş olanlara fazla verilirdi, fakat kimse "ben şukadar ganimet el de etmiştim,, diye bir hak iddia edemezdi. Eski Türkler ve Ziya Gökalp : Hem Eski Türklerdeki sosyalizm anlayışından, hem de Z iya Gökalpın bu husustaki kendi fikirlerindıen örnek verebilmek için, "Türkçülüğün Esasları,, adl ı eserinden bir parça naHedelim :
"Türkler, ma zide najJ oldukl;m. ikti'Sadi refaha istik ba1de de mıazha'l' olmaJıdırJar. Hem de 'kazan'I'.Jla.cak servet İer Sa/ıu,r Kazaıı1ıl1n zengiı111.ı'1ği gibi, umuma a1:t olmalıdır. Türkler, hürdyet vıe i'st.ılklali sevdı1kleri ı'çin, iştirakçi (komünist) olama zl;ı'l'. FaJtat müsavatpe·rver oldukl'arm. dan dolay:ı� ferdci de kala.in1ı8.�lar. Türk ha.rsrn'ıa: en' uygu.a ola n sistem so!idarıiızm, yani tesıanütçülüktür. Fer di mül kiyet, içtimai tesaınüde hadi.in bulunmak şaırtik mıe�rudur. Sosyalistlıeırin :V.e komünistlerin ferdi m ülki.yetıi ilgaya te şebbüs etmeleri doğru dıeğNdfr. Yalnız, İçthnai tesanüde hadiıın ol:maya n feırdi mülkiyetler vaırsa , buınila:r meşru sa yılamaz... "Demek ki Türkllerin içtı'mai mefkuresi, ferdi mülki-. .vı> ti kaldırmaksızın içtimai Servetleri fortJıe� gasbettir--
- 121 memek, umumıU'n menfaatine sa.'l'f'tertmek üzere, muhafaza ve tıenmiyesüıe
sah.
çaiı:ımaktJr.,, (Z. Gökalp, adr
geçeıı eser,
137, 138)
Ziya Gökalp bu Cemiyetçilikte çok daha ileri gitmiır "Ben, sen, o y ok, Biz var.ız !,, v'e "Göğde senin, can onun" gibi p rensipler vazetmiştir. Kıemalizm inkılabının iki okuna da, hiç olmazsa niye tin nişanesi olarak, işaret edelim: : IJ evl�tçifik, llalkçrlrk .
Atsız'ın ve Borkutçuların Sosyalltti.
Türkçülük
anlayışları da.
4) Baırrşçrlık : Bunun izlerini t arihimizde ve fikriyatımızda bulup gösteremeyiz, çünkü hakikaten bize yabancı, sırf bu asrın bir zarureti olan bir prensiptir. Barış felse fesini tarihimiz de bulamazsak da, onu doğuran Merhamet duygusuna. bol bol rastlarız. Bartold'un da "Orta Asya Tür,k Tarihi
üzerınde konferanstlar,, adlı es·erinde, adeta istemiye i�· temiye itiraf e ttiği gibi, Türkler katiyen kan dökmekten hoşlanmayan, bundan zevk v e neşe duymayan bir millettir. Türk, hakim olmak duygusunu tatmin için giriştiğ i sa vaşlarda, zaruret i cabı savaşırken öldürmüş, f2kat halka. dokunmamış, hel e harp bitince, bu müthiş savaşçılar şaşı· lacak dereced e yumuşak kalpl i ve merhametli olmuşlar dır. Çok kere düşmanları, Türkün gaflet derecesine varan bu acıma ve aHetID,e duygusundan istifade ederek onun kuyusunu kazmışlar, zaruri haller dışında, o gene acımıt ve affetmiştir. Türkün bu ezeli karakterini en güzel ifade edebilen· İtalyan şair i Tasso'dan bir parça nakletmekle yetinece
ğim :
"Deviren, kırıp dökM, sNip süp üren yaman bi'l' kasır·
gayı seher y:eJi gibi yum ıışa.klaştrrmak mümkün müdüri*
Korkunç dalgafarınr k.a.'barfa kabarta yür'Üyen bir denizi birdeın �aıkinlıeştirm'ek kaıbil mıfd.'ir? Yıldırıım ı güle çevir�
mek im'k§nı var mrdır? tns.aınlar v.e haltta tıabiıat b u soru-
- 122 -
/ara : "Hayır, h ayu hayır,, demıek.te ter'eddü t etm f'!z, de. ,
ğil mi? .. Halbuki be.n nizin sevimli bir giile, düm !,,
ka'Sirgaınm
seıher yeli:n'e, coşmuş de
yıldırım.rn güle
inkılab
et.tiğin:ı.'
gör
"Türkten ba:hsed.ı"yorıum. Düşmanına sal'dırırken a mansız bir kasırgaya, kork u nç bir de nize ve· i\nsafsız bir yıldırııma benziyıen Türk, dost yan.rnda ve silahsız kalını§
düşman ka rşrsında bir sehıer yıeildh, berrak bir göldür. Gö. nül aça,n bu yeli kasırgaya, göz kamaştrrani bu gölü coŞ: kun bir denize, itrında asal/e t uç a n bu gülü yıldırıma çe
virmek tabfati de inciten bılr
gaflet oJu>r!,,
(Tassa, ]erusalem deiivre, çev. Turha n Tan, Türkler içfo söylenen büyük sözler, 1936, sah . . 6)
. B) Bu Prensiplerin Kendi Neşriyatamda Yeri Bu bahsi, kitabın tesbit e dilen hacmi aşması üzerine kısaltmak ve tafsilatı ikinci baskıya bırakmak mecburi. yetind·e kaldığımdan, Milliyetçilik hususundaki neşriya.. tımdan parça nakletmiyeceğim. Esase.n buna yer dıeı ye t mezdi : Ergenekon, Bozkurt, Gök - Börü dergilerinde ve gazetelerd e yazdığım makalelerin ve kitaplarımın konu sunun beşte üçü bu mevzua aittir. B arışçılık prensibini esasen ıe.v v:dce müdafaa ettiğim iddiasında olmadığıma gö re, bu mevzu üzerinde durmağa imkan da yoktur. Sosya lizm pr.ensibin i ise, bu kitabın "Giriş,, bahsi.nde de bil dir . diğim veçhile, Ergenekon, Bozkurt ve Gök - Börü'deki birkaç makalemde müdafaa etmiş, "Türkçülüğe Giriş,, (1940 ) , "Kızıl FaaJiyet,, ( 1 943) , ve "Mill iyetçilik Yolunda,, (1 944) kitaplarımd3. kısaca işlem iştim. Polis tarafından el konulan evrakım i çindeki 50 zarflı dosyalarımın 42. incisi Sıosyalizme ait olduğu ve bu bahsin notlarını v e işlenme sini tafsiiatile burada biriktirmekte olduğum, 1 No. lu Sıkı Yönetim mahkemesinde de habis mevzuu olmuştu. Nihayet, "Mi ll i yetçilik Yolunda,, adlı kitabımın (1 94'1 ) ,
gerek 10. ;1 c u , gerekse 3 3 .neli sahif.e sinde, büyük servet kaynaklarının hususi dlerle işletilmesin e, ve i stismarcı,
- 12 3 verimsiz sermayeye karşı mücadeleyi şart k o şmu ş, libe ral iktisadı tenkit etmiştim. B u raya, Gök - Börünün 4. ncü sayısında ( 1 . 1 .943), "Milliyetçilerin C evab ı,, diyerek ya y ı nl a d ı ğ ım bir yazıdan parça almak i sterim : "Kapı�talist
milliyetçilı�k, sadece ferdi menfa;atlerin ve "milliy.etçiyim,, demek.ten ibaret tir. Böyle hiır davanın a1rdısıra koşmak, bugün sadece gü lünç 'bi:r ha reke t olur. Ça.lı:;an!ara paylıarını ve rmek, mo dern millıiyet �·i devle.tin en başta geıJen ödevi olmak .gerek· tir. . Geniş a',11/amile işin ve işçiını·'Il hakkı gözıetilmeyen bir ye.rı.de, mNJıiyeı.tçilik de yoktur. işi:n hakkı ve payı çalın drğı yerde, "mil/i varI:ıık,, istismar ediliyor de�kti�. .. . iş çiyi de dü ş ünmek, omın yükselişüıi temin etmek, haıJcik1 milliy.etçiliktiır. Çünkü milJ.eı.tin uzuvlaırının yükselme'Siy l'e mil/.et ve- ırk yükselir. . .,, (sah. 12). tatmininı� d üşü nme k
1 939 da B o zkur tta ( C. I, sa yı 2) yazdığım "Türk Köy lüsü,, adlı yazı sebebiyl e (bu ra d a "k öyl ü e fıendimizdir,, p re ns i bi n i n lafta kalışına v·e köylünün dertlerine i şaret e diy o r dum) mahkemeye verildiğimizi v.e mecmuamızın kapatıldı ğını h at ı rlat tıktan sonra , bir buçuk yıl sonra ge· ne Bozkurtta, Tevetin bir yazı sını v e iktibas ettiği şi iri bas ı yo rd um ( T ür k çülü k t e B o rç ve Alacak, Biri0nci Kanun 1 940, sayı 9, sah. 205) .
Şi i r de n bir iki parça : Zavaıll'ınm y0erden bı1tm.e damı var.
Kaır.a haber dıuymak için camı var, A ğz ımızd.a Efendimiz namı var, Milktimin Efondisi işte bu.
* Kuru tarla , a.ğıaç, sapa.n . kör e�e k O.nu,n için bil'rtün' servert b u demek,
'FazJasrıta giicii neide·n
Milletimin
yetecek,
Ef.endı�si işte
bu.
- 124 -
Yağ çıkarır, bal çıkarır yiyremez, Bayramda da yenı1 bh şey giyemez, O derdini kimselerıe. diJ'!f!'meZ,
Milletimin
Efeıridi'ısi İ!jte bu.
*
Vergi veri�, asker verir, yoJ verir, Kazancını saklıamadan bol verir,
gider göğdıe, bacak, koJ veriT,
Harbe
Mil�timin , ._ _..
.
.. .
Eforidiıs.i i� bu.
* Sevinç g unu bırakılır en
geri,
Kara gü nde sürülür en ileri,
Şehit yataır, beıJ/ıi
değildlır yeru\
Mıı'.JJıe timin Efe'rl1di'Si . işte bu. Köylümüzün derdini istismara
ç al ı şan .k omünistler, en
koyu ırk ç ı ve i ddialarına göre "mürte ci , bu rj uva ,, diye ilan e tti kl e r i Bozkurt mecmuasında işte böyle yazılar çı
kıyordu . Romantik Türkçülük değil, mak basan, halle çalışan Türkçülük.
milli
d.ertler e
par.
yayımımdaki yerine d e çok kı sa olarak i şare t edece ğim. Bütün makale ve kit aplarımda bu mevzu ge l di kç e , demokrasiye inancımı a çıkça belirt miş, nihaye t , hür ko nu şma ktak i israrım sonunda ben de Burada yal nı z "Türkçüluğe 1944 d e tevkif ıe d ilmi şti m . Giriş,, ten parça alacağım. 1 940 de yayınlanan bu eserim,. prog ra m kit ab ı m mahi y e tin d e o l d u ğ un dan, deli l t eş k i l et mesi bakımından önem i takdir edilir. Tll rkçülüğü Faşizm şeklinde göstermeğe ç a ba laya n lara cevap verdiğim sahife ) erden : "Türkçülüğün Faşist ideıolıajilerden ayrıldığı nokta lar çok m ühim ve esaslıdır. Onlı,arın "dikt.atör . şef,, pre.11-· ı;İbi ile bizim "hiirriyetçi ve disiplhıJıi devlet,, pnnsilJı"'.. mİ7 arasında tam bir ayrılıış vardır. Faşist ı'deo1ojflerf Demokrasi prensibinin
·
•.
- 125 esas oJa�ak şefin yamlmazlığı,nI kabul ederleI. Bu
tek,,in
"
emiırlerı'ıııfı körükörüııe itaat ederler. En delice teıebbüs Jerde bile, hiç bir danışma, İıti-taz ve tenkit mercii yoktp.r. Diktatörün istibdadı önünde devleti idar-eyle mükeJJei o
lanlar bNıe dalkavu'klaşu .. Fikir k.ıarşıl<ı§,tırmala:rına ve iti. ra zlıara hiç müsaade edilmediği içiın, her şey bu "tek,,iıı
çok kere yaınhş yer1e saplıa:n;ı.bileceği 6ir oJacaktrr. Meclis vıardıır. Faka.t d�lktatör, i§lt!ri
kafasına göre
-
fikre göre yaptık tan sonra gelir iza·hıat verir ve kendini a·lkışl;ıtır I Halbuki Türkçülükte vaziyet bambaşkadır .. ,, (sah. 31, 32). -
Ve Türkçiilüğün demokratik esasları tekrar e dildik ten sonra : "Yaptıktan sonra değil, yapmadan Meclise müracaat ! .. İşt,e, Faşist diktatörlüğü olduğu kadar, demokrasinin par. tici prensibine ve ekseriyetin ruhımz ra.kkamlarına da kıy met vermiyen bu öz Türk rej imin e "disiplinli demokrasi,, diy.oruz (1).,, Şu parçada da, Polis - Devler rej imlerinin başka bir cephe.si tıenki t edilmiştir : "Faşist, Nazist, Bolşevik diktatörlükler (2) , ('Milli B irlik) , (ülkü ve Fikir Birliği) mazeretleriyle, fikri sa hada da yeknasaklığı zorla teessüs ettirir, kabiliyıetleri ve
(1) O sıralarda fırkacılığa aleyhtardım. Parti hırsla yanılttığı ve parti menfaatin i millet menfaatından önce düşündürttüğü bir hakikattır. Ayrıca fırkacılı ğın millet leri tefrikaya düşürdüğü ve düşür,eceğ i d e bir g�rçıe•ktir. işte bu mahzurları d olayısile, ve Balk.an Harbinin rezaleti hatırasile, particiliğe muarız bulunuyor, hürriyete ve se çimlere dayanan, fakat partilere bölünmeyen bir Demok rasi tipini tercih ediy·ordum. Ancak bugün, particili ğin, zararından daha çok faydası olduğuna inanmış . ve yanlı. ı;ıım ı kabul etmiş bulunuyorum. Parti murakabesinin, hat ta Parti mücadelelerinin, zararl ı. tarafların a rağme.n, mil lete daha çok faydalı oldtıklan anlaşılıyor. (2) Bu kitapta, B olşevizmi de Faşizmin bir nevi - ya. ni Krzıl Faşizm - ol duğuna ilk olarak işaret ıe·tmiş bulunu yordum. rı
- 126
-
kıymetli fiki r l eri öldürürler.. Tefekkürü de "kaz adımı,� yürütmek istemişlerdir. Bu ise bir mil letin istikbali i çin çok zararl ıdır... Bundan başka, Faşizmin - ve Nasyonal Sosyalizmin - Türkiyede tatbikin i düşünmek adeta cina ye ttir. Faşist ve Nazi devletler, :v.urdumuzda gözü olan devlıetlerdendir. Bekliyorlar. Yabanc ı bir devl etin rej imi ni kıopye e tmek, ona q:ıüdahaleye teşebbüs v,e silesi v·e rmek. demektir ... ,, (sah. 34, 35). Sah. 36.37 de, seçimlerde keyfiye t ve liy.akate göre oy farkı tanınması lüzumunu müdafaa ediyordum. " Türk fikriyat v e fiiliyatı,,nı incele rken, sah. 97-100 d e Demokras i ve Hürriyet prensiplerinin mazimizdeki iz-' lerin i bel irtiyor ve Demokrasinin milli bir prensip oldu ğunu isbat •ediyordum. Sah. 206 da, (Milletleri çökerten amiller a rasında Diktatörlük rejimini ve her çeşit i stib dadı saymı ş ( 1 3. cü madde ) , Yükseliş amilleri meyanında da (7. nci madde) rnakı11 bir Demokras i rejimini kaydet- · m iştim. Nihayet Son Sqzde, Polis - Devlet rejimlerinin tehlikesine tekrar di kkati çekmiştim (sah. 228-229).
-·
Son Söz Milliyetçi, Hürriyetçi Demokrat, C emiy e tç i - Sos yalist, Barışç ı - Anti - Emperyalist bir ileri Türkçülük _
Partisi Kozmopolitliğe,
Komünist İ iğe,
Kapitalizme, Dikta
törlüğe, İrticaa düşman bir İleri Türkçülük Partisi, M illi davaları tam benimsemiş, muayyen prensiplerle bunları halletmeğe
azmetmiş, bayrağında
"Türkçülük,
Hürriyet, Adalet, Halkın refahı ve Adalet,, yazılı cilan, milletin bütün sınıfların ı birden kucaklıyan bir ileri Türk. çülük Partisi... Milletlerarası münasebetlerde istiklal ve barış arayan, sosyalist ve demokrat milliyıe'tÇ i parti. .. İşte mill.etimizin kaç asırdır ve halkımızın içten içe nekadar zamandır beklediği Parti budur. Tarihimizin bek lediği büyük, derin, köklü inkılapları ancak bu Parti ya pabH� cektir. Ve a srımıza da, memleketimiz e de uygun o
lan Parti budur. ' Bu partiyi kuracak olan idealist kimseler , emin ol. sunlar ki vatana en büyük hizmeti yapmış olacaklardır. Bu yolda biz, az çok e skimiş bütün Türkçüler, kale mimizle ve olanca gücümüzle yardıma hazırız. Fakat te reddüt etmeden ve tereddüde düşülmesine meydan verme den açıkça söyliyelim k i bu yolda n e bir mevki, ne bir
rütbe, ne de adaylık, milletvekilliği gibi herhangi bir kar şılık ne bekliyoruz, ne edebilirim..
istiyoruz,
ne
<k
-
şahsen -, kabul
·Biz bu ülkünün ancak neferler i olmakla şeref duya cağız. Yol açacak olanlar, teşebbüs edecek, rütbeler alacak olanlar,
şöhretler i taptaz·e, ruhları
gençlerdir. Tanr ı başarı versin.
tiksintiyi tatmamış
Tü rkçü A rkadaş, Oyunu daima milli ölçüJe;e göre ve parti
hırsrnda<rJ uzak OJ;ırak ver. Mesela müstakil
bi,r Bayur, Cihat Baban ve A tsız, MiJıli KJalkınma'd'aın bir N ured di:ıı A r dıçoğlu, DıemoknartJıardan' Celfıl Bayar, Kenan ôneır, Yus,uf E.ema'/, Samet Ağa oğlu , A dnan 'Menderes, Rıefik Koİaltan, Dr. Mustafa Kentli, Halk Partisiıiden lnönü, Hamdullah S u phi, Sa MaııeşaJ Çakını.ak, Hiıkme't
'·
'
raçoğlu., Şe:vket Raşiıt Ha:tiboğJ.u, Behçet Uz
.•
ilh, listendıe ya.ny.wııa
yer al,abilmelidiır. Mem lekete hizme t NyıakJaıtii ö lçü m ü z olmalıdır. Şah· si sevgiye düşmaınliklar;ın üzerine çııkabi1meli# Titrkçü parti henüz
kuırulmadığr·na gör,e, öteki
parriJeri ta;assup su z . kıaırşıf'amalıyız.
Fakat ilk
dav<a.ntın da, m;eımlekette hür rejfmi yerleştir. mt!'k oldıu.ğumı , şu seçim sıra:sında, göz önünde1n uzak tu·tmamah, rey
nı"sbet�rıimizi buına göre R.
ayarlamalıyız.
SİNAN MATBAASI VE NEŞRİYAT 1 S T AN B U L
1 9 4 6
O. T.
EVj