KlRlM'DAKI SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
Hazırlayan
SABRİ ARIKAN
1994
-ANKARA
Bu Kitap Kırım KafkasyaAraştırmaları Ensütüsü, Polatlı Kırım Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği ile SabriArıkan ve Nurettin MahirAltuğ'un maddi destekleriyle kültür hizmeti olarak yayınlanmıştır.
Bedelsizdir.
Birinci Baskı 3.000Adet
KAPAK MustafaASLAN
Ofsete Hazırlık FONAJANS
Strazburg Cad. 26/7 Sılılıiye 1 ANKARA Tel: 230 44 51 - 230 44 61
Baskı Yeni Doğuş Matbaası
Bu Eseri Çarlık Rusyası Tarafindan Katledilen, Komünizm Rusyası Tarafından Uygulanan Soykırımlarda Yokedilen Aziz Şehitlerimize ltbaf Ediyoruz.
BÜ TÜN KOMŞULARIMIZI BOGDUK, ONLARA DAYAK AT TIK, BÖ YLECE GENİŞLEDİK. VATANIMIZIN HALKI "ÖNEMLİ OLAN SONUÇTUR" DiY ORDU. (x) Soljenitsin
(x) Soljenitsin- Gulag Takım Adaları Selim Taygan'ın Türkçe tercümesi Cilt III-IV, Sahife 531
İÇİNDEKİLER Kitap Hakkında . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7 Dr. Edige Kınına!.. ............................................................... , ........................... 9 Önsöz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..... . .. . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11
TOPYEKUN SÜRGÜN VE KATLİAM
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . ...... . . . . . . .
Kırım'da Topyekun Tehcir ve Katliam ı - Pr. Edige Kınmal
..... . . . . . . . . . . . . . .
17 ı9
Kırım Türklerinin Mazisi ve 1921-194 I Kırım Hadiselerinin Tarihi Sebepleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..... 19 Kırım'da 20 Yıllık Bolşevik Hakimiyeti ve Kırım Türklerinin Sovyet Hükümeti Tarafından Sistematik imhası. . . . . ....... . . . . . ..................... 23 Kırım'da Topyekun Tehcir ve Katliam .................... . . . . .... . . .. . ..... . . . . . . . . . . . . . . . 37
TOPYEKUN SÜRGÜN NASIL UYGULANDI HATIRALAR
........................................
47
............................................... .......... . . . . .. . . . . ........... . . . . . . . . . . . . . . . . .
48
Haksızlığın İtirafı - Af ve Sonrası
. . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . ..... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
64
Af Kararnamesi . . . . . . . . . . . . . . ...... . . . . . . . . . . . . . . .... . . . ...... . . . . . . . .. . . . . . . . . . ...... . . . . . . . .. . . . . . .... 65 Kırım'a Dönmekle Olan Kırım Türklerinin Durumu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . .. . . . 66 Musa Mahmut . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 91
ı<IRIM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
7
KİTAP HAKKINDA 1994 yılı, Rusların Kırım'ı i�gal ettikleri günden itibaren milli siya setlerinin icabı olarak uyguladıkları etnik arındırmanın son halkası, 1944 yılında yaptıkları topyekun sürgünün 50. yılıdır. Elli yıl zarfında, maruz kalınan sıkıntılar, imha ve rusla�tırma poli tikaları Kırım Türklerini yok edememi�, bilakis milli duygularını, dia mizmini ve vatan toprağına bağlılığını daha fazla güçlendirmi�tir. Elinizdeki eserde, Kırım Türklerinin yok edilme faciasının son de virlerine, 1920 yılından son yıllara kadar olan hadiselerin bir kısmına yer verilmi�tir. Kitaba, rahmetli Dr. Edige Mustafa Kınmal'ın iyi bir ara�tırması olan ve Münich'te, Sovyetler Birliği'ni Öğrenme Enstitüsü'nün ne�ir organı "DERGİ"nin 1956 yılı 5. sayısında yayımlanan (Kırım'da Top yekun Tehcir ve Katliam) yazısı aynen alınmı�tır. Sürgünü bizzat ya�ayan insanların, "EMEL" dergisinin muhtelif sayılarında yayımlanan hatıraları, hiçbir deği�iklik yapılmadan aynen alınmı�tır. Sürgünün haksız yapıldığının bir i\i.rafı olan, Sovyetler Birliği Yüksek Sovyet Prezidyumu Ba�kanlığı'nın Af Karamarnesi'ne de tarihi bir belge olarak kitapta yer verilrni�tir. Af Kararnamesi'nin verdiği hakka dayanarak ana yurdu Kırım'a dönenierin maruz kaldıkları haksızlıkların, kanunsuzlukların, zulümlerin birer belgesi olan, Birle�mi� Milletler Te�kilatına, İnsan Haklarını Koruma Komite lerine ve bütün dünya kamuoyuna yaptıkları �ahsi müracatların bazıları da kitaba alınmı�tır. Arzumuz, Kırım Türkleri'nin maruz kaldığı, insanlığın yüzkarası etnik yokedilme faciasının bir kısım belgelerini bir araya getirerek kısa da olsa bilgi vermek, dergi sahifelerinde dağınık �ekilde yeralan bel geleri, gelecek nesillerin de ula�abileceği kitap halinde bir arada topla maktır. 07 Nisan 1994 Sabri Arıkan
8
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNOTMAYINIZ
KIRIM'DAI(i SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
9
Dr. Edige Kınmal 1911 yılında Kırım'ın Bahçesaray �ehrind� dünyaya geldi. Polanya Türklerinden Mustafa Şinkieviç'in oğludur. Ilk ve orta tahsilini Yalta �ehri civarındaki Dereköy'de, lise tahsilini de Yalta'daki Rus okulunda tamamladıktan sonra Akmescit Pedegoji Yüksek Enstitüsü'ne girdi. 1928 yılında, Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Ba�kanı Veli İbrahim'in idamından sonra Kırım'daki münevverler üzerine çöken baskı ve tutuklama terörü genç talebelere kadar uzanmı�tı. Bu durum kar�ısında milliyetçi hareketin ön safhalarında yeralan Dr. Edige Kınmal Azerbaycan'a, oradan da Azerbaycanlı karde�lerin yardımı ile İran'a gitti. Pek çok sıkıntı ve me�akkate maruz kalan Dr. Edige Kırımal, 1932 yılında İstanbul'a geldi. 1934 yılında da Polan ya'nın Vilno �ehrindeki amcası Yakup Şi:rıkieviç'in yanına gitti, orada 1939 yılında mezun olduğu Vilno Vniversitesi Siyasi Bilgiler Fakültesi'ne devam etti. Edige Kınmal bu tahsil devresinde de milli meselelerle uğra�tı. Bir taraftan Polanya'daki Türkler arasında bulunan genç arkada�larıyla kurduğu demekler vasıtasiyle, diğer taraftan dergi ve gazetelere yazdığı yazılada Kırım İstikHU davasının tanıhiması için gayretle çalı�tı. 1939 yılında, Polanya'nın Alman Orduları tarafından i�gali üzerine 1940 yılında Berlin'e geçti. Oradan da İstanbul'a gelen Dr. Edige Kınmal 1941 Haziran ayında, Alman Rus sava�ınm _ba�laması ve Al manların süratle ilerlemesi üzerine Av. Müstecip Ulküsal'la birlikte Berlin'e gitti. Berlin'de muhtelif bakanlıklardaki yetkililerle yaptıkları temaslarda : "Kırım'daki karde�leriyle birlikte ilmi, kültürel, dini ve sosyal sahalarda çalı�mak istediklerini, bu mevzularda Alman Devle ti'nin hak ve imkan sağlamasını" talep ettiler. Almanlar bu meselelerin zaferden sonra halledileceği cevabını verdiler. Dokuz ay devam eden gayretleri bir netice vermedi. Ancak 1942 yılı Kasım ayında Dr. Edige Kırımal Halim Baliç ile beraber bir aylık müsade ile Kırım'a gidebildi, orada Müslüman Komiteleri üyeleri ile görü�üp döndü. Almanlar sava�ı kaybedip geri çekilirken, pek çok Kırımlı da yur dunu terkediyordu. Bunların nakli, kamplarda barındırılması, ve sair i�lerinde Kırımal'ın büyük yardımları oldu. Sava�tan sonra, Almanya'nın Münster �ehrindeki üniversitede fel sefe doktorası yaptı. Doktora tezi olan (Der Nastionale Kamph der Kırımtürken) Kırım Türkleri'nin milli mücadeleleri eserini 1952 yılında kitap halinde ne�retti. Dr. Edige Kınmal Bundan sonraki faaliyetlerinde, Münich'deki
10
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYINft
(Sovyetler Birliği'ni Araştırma ve Öğrenme Enstitüsü) ve (Paris Bloku) nda Kırım Milli Merkezi'nin temsilcisi olarak devam etti. Enstitünün çıkardığı Türkçe "Dergi" nin 1972 yılına kadar sorumlu müdürlüğünü yaptı. Dergide Kırım ve diğer Türk topluluklarıyla ilgi li pek çok yazısı ve haberleri yayınlandı. 22 Haziran 1980 günü yakalandığı mide kanserinden kurtulamaya rak Münich'te vefat etti. Yurduna ve milletine kar�ı ·vazifesini �artlar ne olursa olsun ölünceye kadar yılınadan devam ettiren Kırım'ın unutulmayacak ev latlarından birisi idi. Nur içinde yatsın. 07 Nisan 1994
dUM'DAK�SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
11
ÖN SÖZ Altın Ordu Devleti'nin dağılması üzerine 1441'de Hacı Giray Kırım'da bağımsız Kırım Hanlığı Devletini kuruyor. Bu devletin top rakları, Kırım Yarımadası, Kırım dı�ında Kıpçak bozkırları, Taman, Kabartay İlleri, Azak Denizi'nden Dinyester Nehri'ne kadar uzanan saha, Don-Özü ve Dinyeper nehirleri arasındaki toprakları içine alıyor ve civar memleketlere kadar uzanıyordu. Kırım Hanlığı Devleti'nin bu toprakları üzerindeki halkının kahir ekseriyetini Kıpçak Türkleri'nin muhtelif kabile, boy ve oymakları te�kil ediyordu. Bir devletin varlığının temel unsuru olan hakimiyeti ise Kırım han ları temsil ediyordu. Hanlar tam bir istiklal içinde diğer devletlerle münasebata giriyor, anla�malar yapıyor, harp ilan ediyor, para basıyor, dahili idaresini bağımsız olarak idare ediyor ve te�kilatlandırıyordu. Yani Kırım Hanlığı, kendine ait milletiyle kendi ne ait topraklarda hükümran olan bir devletti. Kahir ekseriyeti müslüman olan bu devlet kendi idari sistemini monar�ik sisteme göre kurmu�, bir islam devleti olması sebebiyle dini bakımdan Halife olan Osmanlı Pad�ahı'na tabi olmu�tur. Bu müstakil devletin iki büyük kom�usu olan Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasındaki devamlı çatı�maların ortaya çıkardığı oynak siyasi dengede Kırım Hanlığı daima Osmanlı İmparatorluğu'nun yanında yeralmı�tır. Rusların bu durumu kendi lehine çevirme ve Kırım ile münasebetlerinde fiilen daha serbest kalma politikası neticesi 17 Tem muz 1 774 de Osmanlı Hükümeti ile yaptığı Küçük Kaynarca Andla�ması'nın birinci maddesi ile : (Kırım, Kuban, Yedisan, Bucak ve bazı kabHelerin tamamen hür ve bağımsızlıkları, Kırımlıların din i�lerinde Halifelik makamına bağlı kalacakları, Osmanlı Devleti ile Rusya'nın bu ülkelerin iç i�lerine karı�mayacakları) kararla�tırılmı�tı. Bu siyasi belgenin bazı maddelerine açıklık getirmek ve düzeltmek üzere, her iki devlet arasında, 10 Mart 1779 da yapılan "Aynalıkavak
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNlıTMAYINIZ
12
Tahkimnamesi"nde (Aynalıkavak düzenlemesi) şu esaslar üzerinde te yiden mutabakat sağlanmıştı : 1- Kırım Bağımsız bir devlettir. 2- Hanlar, Kırımlılar tarafından ve kendi aralarından seçilir. 3- Osmanlı Padişahı, Halife olduğu için, bu hanları ancak dini bakımdan takdis eder. 4- Seçilen herhangi bir hanı, Osmanlı Devleti Kırım Hanı olarak tanır. 5- Osmanlı Devleti Kırım üzerindeki siyasi haklarını elde etmek için tekrar herhangi bir teşebbüste bulunamaz. 6- Kırım'da fevkalade bir hal ortaya çıkarsa, önce her iki taraf, kendi aralarında anlaşır, sonra Kırım'ın meselelerini halleder. 7- Ruslar, Kırım'da bulunan askerlerini geri çekecektir. Bu andlaşmalara rağmen Rusya, Kırım'ın iç işlerine muhtelif vesi leler ile karışmış, halk ayaklanmalarının üzerine Rus Generali Potem kin'in orduları yürümüş ve isyanları bahane ederek halkı kırmıştır. İkinci Katerina'nın desteklediği son Kırım Ham Şahin Giray, halk tarafından istenmiyordu. Bunun değiştirilmesi, yerine kardeşi Bahadır Giray'ın Kırım Ham olması için Padişahın yardımını sağlamak üzere İstanbul'a heyet gönderiyordu. Buna karşılık Kırım'daki Rus Elçisi ise Kırım beylerine, mirza ve mollalarına mektuplar göndererek Şahin Giray'a itaat etmelerini istiyordu. Halk ise bu mektuplara cevap ver mek şöyle dursun, Bahadır Giray'ı han olarak tanımak ve yer yer is yanlara devam etmek suretiyle tepkisini gösteriyordu. Kırım'ın bu dahili karışıklığından İstifadeyi düşünen General Po temkin, Çariçe'ye gönderdiği bir mektupla : (Diğer devletler ne derlerse desinler, Kırım'ın Rusya'ya ilhakının zamanı gelmiştir ve bu işi yapmak zaruri olmuştur.) teklifini yapıyor, bunu tahakkuk ettirmek için de muhtelif yalan ve hi lelerle Şahin Giray'a istifa etmesini telkin ediyordu. Rusların bu oyunları muvaffak oldu. Şahin Giray istifa etti. İkinci Katerina ise, Potemkin'e, Kırım'ı istila emrini verdi.
KIRIM'DAKi'SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
13
1782 de Rus Orduları Kırım'ı i�gal etti. isyan halindeki halkı kılıçtan geçirdi. 30 bin ki�iyi �ehit etti. İ�galin son perdesi olarak 1783 yılının 8 Nisan'ında Potemkin, zorla topladığı halka, Çariçe'nin beyan namesini okudu. Bu beyanname ile : (Küçükkaynarca Andla�ması ile Kırım Tatariarına tanınmı� olan bağımsızlığa son verildiği, Kırım Hanlığı'nın kaldırıldığı ve toprak larının Rusya'ya katıldığı) bildiriliyordu. Rusların tek taraflı olarak ve askeri bir tecavüz neticesinde tahak kuk ettirdikleri bu fiili durum bir işgaldi. Devletler hukuku bakımından bu i�galin ve Kırım topraklarının Rus topraklarına ilhakının hiç bir hukuki dayanağı yoktur. Bu siyasi bir fiildir. Bu i�gali Kırımlılar tanımadığı gibi Osmanlı Divanı Hümayunu da, Ayrıalıkavak Tahkimnamesi'nin tarafı olarak, İstanbul'daki Rus Elçisi Bulgakov'a, Rusya'nın Kırım'ı bırakıp gitmesi için bir ultimatom vermiş ve bu ilhakı tanımadığını beyan etmi�tir. Kırım Hanlığı Devleti'nin, Rusların bu i�gal ve ilhak te�ebbüsünde hiçbir kı�kırtması ve askeri bir müdahaleye sebep te�kil edecek hare keti olmamı�tır. Bu bakımdan Rusya, bu i�galde haksız ve hiçbir mucip sebebe dayanmayan mütecaviz durumdadır; devletler arası normlara aykırı bir tutum içine girm�tir. Bundan ba�ka Rusya, askeri güç kullanarak i�gal ettiği Kırım Hanlığı Devleti ile bir sulh anla�ması da yapmamı�tır. Her sava�ın so nunda bir sulh anla�ması yapılır. Bu anla�ma galip devlet tarafından en ağır �ekilde dikte edilecek (kayıtsız �artsız) �ekilde olsa bile devlet ler arası hukuk teamülüne göre bir sulh anla�ması gereklidir. Rusya ile Kırım Hanlığı arasında böyle bir anla�ma yoktur. Bunun hukuki neticesi olarak Kırım ile Rusya arasında harp hali devam etmektedir. Ruslar Kırım'da i�galci bir devlet durumunda idi. Rus i�galinin, Çarlık devrinde, Kırım'da takip ettiği politika, toprak yağmaları, çe�itli suçlamalarla tatbik edilen katliamlar, iktisadi ve dini baskılarla halkı göçe zorlayarak Kırım'ı öz sahibinden ayırma politika ları olmuştur. İ�galden 100 sene sonra Kırım'da Türk köylülerinin % 47 si top raksız kalmı�, 300.000 hektarlık vakıf toprağından yalnız 83.000 hek-
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
14
tan kalrnı�tı. 200.000 ki�i Kırırn'ı terketrnek rnecburiyeti kar�ısında kaldı. 1805'de 1356 cami mevcut iken bu sayı 1914 de 942'ye indi. Rusya'daki 1917 Bol�evik ihtilalinden sonra, 1921 den itibaren idari deği�iklikler vukua geldi. Yeni sisteme göre bir takım müesseseler ku ruldu. İktisadi hayata yeni bir sistem uygulandı. Mülkiyet hakkı kaldırıldı. Devlet te�kilatı yeniden organize edildi. Eski Rusya Çarlığı, 15 cumhuriyetten olu�an Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği hali ne geldi. Kırım'da ise, 1917-1918 yıllarında Kırım Türkleri'nin Kurul tay'ının kararı ile ilan edilen yeni devlet, Bol�evikler tarafından orta dan kaldırıldı. 18 Ekim 1921 de Kırun Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adıyla Rusya Sovyet Federal Sosyalist Cumhuriyeti'ne (yine Moskova'ya) bağlı bir cumhuriyet kuruldu. Halkın rızası alınmadan, ihtilal metotları ile, adil ve demokratik olmayan seçim yasası ile yapılan seçim sonucu, Moskova'nın onayı, yani kararıyla ku rulan bu cumhuriyetin dayandığı hukuki temel tartı�rnalıdır. Bu se beple Kırun'ın siyasi yapısı, Rusya'da ihtilalle i� ba�ına gelen yeni ikti darın, Kırım'da yaptığı idari değ�iklikten ba�ka bir �ey değildir. Milletler arası hukuka göre, i�gal bir gerçek, bir fiili durumdur. İ�galci i�gal ettiği dü�rnan toprağı üzerinde bazı icraatı yapabilir, bazılarını yapamaz. İ�galci idareyi kurar, te�kilatlandırır. İ�gal edilen devletin, elinden alınan toprağının üzerindeki hukuki ünvanı devarn eder. Yalnız kendi hükümranlığını yürüternez. Bu sebeple yöneticinin i�gal edilen toprak üzerinde hükümranlık hakkı ve tek ba�ına o toprağın rnukadderatı üzerinde söz hakkı yoktur. Kanunları kaldıramaz, ancak uygulanmasını durdurabilir. Kendi mahkemelerini te�kilatlandırarnaz. Yönetim için yalnız emimarneler çıkarabilir. Yani i�galci, i�gal ettiği toprak üzerindeki politik iktidarı ortadan kaldırarak, teknik iktidarı yerine getirebilir. Milletlerarası hukukun bu normlarına uymayan devletler suç i�lerni� sayılırlar ve harp suçlusu olarak milletler arası mahkemelerde yargılanırlar. Kırun Devleti'ni i�gal eden Rus Devleti de harp suçlusudur. Hükümranlık hakkı bulunmayan toprak üzerindeki bütün tasarrufları hukuk dı�ıdır, geçersizdir. 195-l yılında
Rusya'da Yüksek Sovyetin kabul ettiği bir
kanunla
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
15
Kırım, Rusya Sovyet Federalist Sosyalist Cumhuriyetinden çıkarılarak, Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlanıyor. Bu suretle ı 783 de ba�larnı� olan fiili Rus i�gali Kırım topraklarından kaldırılrnı� oluyor. Kırım'ın Ukrayna'ya bağlanması, Milletler Arası Hukuk bakırnından Ukrayna'ya yükümlülükler getirmektedir. ı783'den beri yok edilmeye çalı�ılan bir millete ait olan bu toprakların Ukrayna ile tarihi etnik, teritoryal, iktisadi ve kültürel bakırndan hiç bir ili�iği bu lunmamaktadır. Ayrı bir toprak bütünlüğüne sahip olan Kırım'ın Uk rayna ile rnünasebeti yalnız korn�uluk rnünasebetidir. Bu sebeple Ukrayna bazı tarihi, hukuki ve siyasi sorumluluk kar�ısında bulurun aktadır. Kırım üzerinde bir i�galci devlet statüsü tatbik etmemesi zaruridir. Kırım'ın asıl sahibi olan milletin, insanlık suçu i�lenerek, dini, kültürel, iktisadi ve idari baskılarla göçe zor landığını, muhtelif tarihlerdeki katliamlarla, sürgünlerle yok edilmeye çal�ıldığını, en son olarak ı 944 yılında toplu halde topraklarından sürüldüğünü dü�ünrnesi, bu milletin çok büyük haksızlıklara maruz kaldığını kabul etmesi lazımdır. Beklenilen, Ukrayna'nın, Kırım Türkleri'nin yaralarını sarmada göstereceği anlayı�, her türlü varlığı ortadan kaldırılan bu millete göstereceği dostluk, her bakırndan Ukrayna'nın da menfaatine ola caktır. Gerek Kırım'ın gerekse Ukrayna'nın jeopolitik durumu, siyasi hadiselerin almakta olduğu istikamet, bu mesele üzerinde ciddi ve acil olarak durulmasını zaruri kılmaktadır. Bir devletin toprağından, hatta toprağının bir kısmından bile vazgeçmesi için hukuki bir dayanak olması lazımdır. O dayanak da o toprakların asıl sahibinin toplu olarak tercihini beyan etmesidir. İ�gal edilmi� topraklar hiç bir zaman i�galci devletin topraklarına katılamaz. Milletler arası tearnüle göre bu, ancak o toprakların sahibi olan halkın toplu rızası ile mümkündür. Kırım Türkleri'nin gerek Hanlık Devleti, gerekse ı917-ı9ı8 de ihya edilen ve kısa bir müddet ayakta durabilen devletinin i�gal edilen top rakları, sahibi olan halk tarafından hiç bir zaman i�galci devletin top raklarına katılması kabul edilmerni�, daima red ve protesto edilnü�tir. Bugün milletler arası hukukun temel ilkesi, bütün milletierin kendi
16
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNlfTMAYINIZ
mukadderatlarını kendilerinin tayin etmesidir. K�i haklarının korun ması ve bu haklara saygı gösterilmesi Milletler Arası Hukukun temel taıılarından birisidir. Bugün milletler arası münasebetlerde 18. asır müstemlekecilik zihniyeti değil, bilgi çağının milli ve ııahsi haklara karııılıklı saygı ve anlayı� dü�üncesi hakimdir. Kırım Türkleri'nin kitapta okuyacağınız ızdıraplarının dinmesi, ya ralarının sarılması, yok edilen değerlerinin meydana çıkarılması, medeni milletler topluluğu arasında �erefli yerini alması ve ebediyen var olması ancak kendi devletine tekrar sahip olması ile mümkündür. Bu da çağırnızın ilkesi olan her milletin kendi mukadderatına kendisi nin sahip olması ilkesi gereğidir. 07 Nisan 1994 Sabri Arıkan
-
..
..
TOPYEKUN SURGUN VE KATLiAM
KIRIM'DAK1 SOYKIRIMI UNUTMAYINIZ
19
Kırımda topyekun tehcir ve katliam DR.EDİGE KIRIMAL
Kırım Türklerinin mazisi ve 1921-1941 Kırım hadiselerinin tarihi sebepleri
Ecdatları binlerce yıl boyunca Kırım yarımadasında yaşamış olan Kırım Türkleri, 1944 yılına kadar, Kırımın yegane yerli halkını teşkil ediyordu.1 XIII-XVIII. asırlarda Kırım Türklerinin devletçiliği Altınordunun Kırım ulusu (XIII-XIV. asırlarda) ve Kırım Hanlığı (XV XVIII. asırlarda) - Kırımdan başka Taman, Kuban ve Nogay bozkırları ile Bucak bölgesini de içine alıyordu. Kırım Hanlığının nüfusu 3.000.000-5.000.000 kadardı, 2 bu cümleden olarak, bizzat Kırımda 800 bin3 ila 1,5 milyon4 insan yaşıyordu. Tarafsız tarih ilmi, Altınordu ile Kırım Hanlığı devrinin, gerek siyasi kudret, gerekse kültür ve medeniyet bakımından Kırımın en parlak bir devri olduğunu yazmaktadır.s Sovyet tarihçileri, son yıllarda, tarihi açıkça tahrif ederek bunun tamamile aksini ispata kalkışıyar ve Kırım Hanlığını "Kırım haydutlarının yatağı" şeklinde taktim etmeğe çalışıyorlar.6 Diğer taraftan, Sovyet tarih "ilmi", Kırımın Rusya tarafından istilasını "Kırım halklarının tarihinde büyük progressif bir hadise"7 olarak gösterrneğe yelteniyor ve bu istilaya Kırımın Rusya ile
2 3
4
S
6
Bachmakoff, Alexandre : Ciqnuante siecles d'evolution etlınique autour de la Mer Noire, fasıl V, Les Cimmeriens (Circassiens) et les Scythes (Iraniens) ou ""Scolotes"", fasıl VI, L'origine des Kha zares, fasıl VII, Les Caraites et les Pseudo-Tatars de Yalta demiers descendants des aborigenes de la Crirnee prehistorique, Paris 1937; Soysal, Abdullah: Kınnun ilk Türk sakinleri, Yeni Türk mecmuası, İstanbulı94ı, cilt IX, s. 584-586, 611-6ı3. Baron de Tott : Memoires sur les Turcs et les Tartars, v. IV, Amsterdam 1875; Özenb�lı. Ahmed: Kınm tatar tarihine ait bazı kayıtlar, Ana yurt mecmuası, Akmesçit 1943, No ı, s. 2-3. Zihni, Abdullah: Bir Leh kolonelinin Kınm habralan, Emel Mecmuası, 1934, No 6, s. 3. Gözaydın, Ethem Feyzi: Kınm. Kınm Türklerinin yerle�me ve göçmeleri, İstanbul ı948, s. 28; Soysal, Abdullah Zihni: Z dziejôw Krymu, Warszawa ı938, s. 76. Spuler, Bertold: Die Goldene Horde. Die Mongolen in Russland. 1223-ıS02, Leipzig ı943; Soy sal, Abdullah : Hanlık devrinde Kınm Türk kültürü, İstanbul 1941; Giraybay, Hamdi: Türk Mo�ol imparatorlu�un müstakil bir ülkesi olan Altin Ordu devletinin tarihçesi ve bu devletin bir ülkesi olan Kınm. (İstanbul Üniversitesinde verilen diploma tezi. El yazması aynı üniversitenin kütüphanesinde hıfzedilmektedir); Bodaninskiy, Usein : Arheologiçeskoye i et nografiçeskoye znaçeniye tatar v Krımu, Simferopol ı930; Borozdin, İlya: Novıye dannıye po zolotoordınskoy kulture v Knmu, N ov ıy Vostok dergisi, Moskova 1927, cilt XVI-XVII, s. 256274; Stolitsa Zolotoy ordı. Solhat-Starıy Krım. Tatarskaya kultura XIII-XIV v., 30 dney dergi si, ı9ı7, No ı. Büyük Sovyet Ansiklopedisi ' nin yeni ikinci tabı (ı953) XXIII. cildinin Kınm Hanlığı maddesinde (s. 56ı-562), Kırım Hanl ığ ı sovyet ta ri hçil eri tarafından ""Kınm yanmadası, Kuban, Azak ve Şimali Karadeniz istepleri arazisinde kain feodal parazil devleti"" ve ""Türk-Tatar tecavüzünün
ocağı"" olarak \'asıflandırılmaktadır. Aynı maddede Kırım Türkleri Kınnun ""ziraat kültürü"" ve "ticari merkezlerinin t ahripkarlar ı"" ve ""komşu memleketlerin soygunculan"" gibi taktim edilmek tedirler. Yine aynı cilıle Kırım Bölgesi, Tarihi taslaklar (s. 552) bölümünde, Kırım Hanlığı dev rinde, ""Kırım Türklerinin esas meşguliyelinin harpler ve yağma ve !alan maksadile haydutça baskınlar olduğundan"" bahsedilmektedir. Büyük Sovyet Ansiklopedisi. ikinci tabı, 1953, cilt XXIIl, s. 562.
20
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNtJTMAYINIZ
"yeniden birle�mesi" adını veriyor.B Sovyet tarihçilerinin, Sovyet hükumetinin Kınmda icra etmi� olduğu topyekı1n tehcir ve katliamı "tarihen temize çıkarmak" maksadile 1952 de alelacele uydurdukları bu iddiaların hakikatle taban tabana zıt olduğunu ispata kalkı�mağa lüzum bile hissetmiyoruz. Bu hususu, aynı Sovyet tarihçilerinin, 1949 yılına kadar ne�retmi� oldukları bir çok eserleri de teyit etmektedir.9 Bilindiği gibi, Rusyanın Kırımı istila.sı (1783) neticeleri Kırım Türkleri için progressif olmak �öyle dursun, bilakis onların ilerideki mukadderatları için gayet me�um olmu�tur. Tarafsız ilmin kabul ettiğine göre, geçen asrın 70 inci yıllarına kadar, Çarlık hükumeti Kınmda müstemleke siyaseti güdüyordu.1 0 Rusya Kırımı istila ettikten sonra, yerli idari, adli ve maarif organları lağvedilmi� ve Kırım Türklerinin maddi medeniyeti gerıi� mikyasta tahribata uğramı�tı.11 Bunu müteakip, yerli müslüman halkı için, sos yal ve dini tahditler konmu�,12 yüzbinlerce hektar mü�terek ve hususi arazi müsadere edilmi� veya çarlık zadeganının mülkiyetine veril mi�ti.l3 Bu siyaset, Kırım Türklerinin 1 785 de ba�layan ve muayyen fasılalada 1902 yılına kadar devam eden Türkiye'ye kitle halinde hic retlerine sebebiyet vermi�14 ve neticede Kırımın yerli Türk nüfusu, bir 8
9
10
11
12 13
14
Tarihçi N.A. Smimov'un, Simferopol"de, Mayıs ı952 de, ''Sovyetler Brrli!ti İlimler Akademisi Kınm filiyalının Tarıh ve Felsefe �ubelerinin birle�ik toplantısında"" Kınm tarihi meselelerine dau okumu� oldu� Kırımın Rusya ile birle�mesi ve bunun progresif ehemmiyeti mevzuulu ra poru; Grekov, B.D.: O neketorıh voprosah istorii Knma, lzvestiya gazetesi, 4.6.ı952; Sel ük, 5.: Za glubokoye izuçeniye istorii rodiru, Pravda gazetesi, 4.6.1952. Yakubovskiy A. ve Grekov, B.: Zolotaya Orda, Lening rad ı937; Be� sayılı kaynakta kaydedilen sovyet ;llimlerinin eserleri; �kUov, A.: lstoriçesko·arheologiçeskiy oçerk Krıma, KnmPutevoditel, Simferopol ı928, s. 156-283; Novoselskiy., A.A.: Borba Moskovskogo gosudarstva s tataranti v pervoy polovine XVII-go veka, Sovyetler Birli!ti Ilimler Akademisi N�riyabndan, 1948 (Eser Moskova devlet a�ivi vesikalarından faydalanarak yazı.lırwjbr); Nikolskiy, P.: Ot Knmskogo banstva do n�ıh dney, Knm-Putevoditel, 1928, s. 193-230; Büyük Sovyet Ansiklope disi, birinci tabı, XXXV. cilt, s. 279-324 de kayıtlı Kınrn muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti maddesi ve bir çok digerleri. Clarke, Edouard Daniel: Voyage en Russie, en Tartarie et en Turquie, Paris 1912, Il, pp. 284-338; Sumarokov, Pavel: Dosugi knrnskogo sudyi ili vtoroye pute�stviye v Tavridu, Petersburg, 1803, cilt I, s. 193?·206, 1805 cilt Il, s. 76-95, ı22-ı23; Kriçinskiy, Arslan: Oçerki russkoy politiki na okrainab, cilt 1: K istorii religioznıh pritesneniy knmskih tatar, Bakü ı9ı9, cilt II: Borba s prosviişçeniyem i kulturoy knrnskih tatar, Bakü ı920 (Her iki cilt, müellifin mukaddeme mahi yetindeki makalesi ile beraber, Kırım ar�iv vesikalannın külliyabndan ibarettir); Levitskiy, G.P.: Emigratsiya knrnskih tatar v Turtsiyu, Vesbıik Europ a'dan iktisap edi�tu ve bir çok digerleri Kriçinskiy, Arslan: aynı eser, cilt I, s. ı-288; Sumarokov, Pavel: ayru eser, cilt I, s. 193·206, cilt Il, s. 76-95, 1 22-123; Seidamet, Djafer: La Crimee, Lausarıne 192ı, pp. 36-38, 40-42; Clarke; aynı eser, s. 284-338. Seidamet: aynı eser, s. 43-45; Kriçinskiy: ayni yerde; llave: gizli vesikalar, 24 Nisan 1784 tarihli Çar kararnamesi, Rusya imparatorlu� kanunlar külliyatı No 15.988. 28.8.1783, 17.9.1796, 7.4.1802 ve 19.5.1802 tarihli Çar kararnameleri ve 9.1 1 .1794 ve 25.6.1797 ta rihli Senato karamameleri, Rusya imparatorlu� kanunlar külliyatı No 18.019, 20.219, 20.276 ve b�kaları; Seydahmet, Cafer: Kınm ve Kırım Türkleri, Türk Yılı mecmuası, Istanbul 1928, s. 566; Boçagov, A.K.: Milli Fırka, Natsionalnaya kontrrevohitsiya v Knmu Simferop ol 1930, s. 15; Özenba�lı, Ahmet:: Çarlık hakimiyetinde Kınm faciası yahut Tatar hicretleri, Akmescit (Simfe ropol) 1925 (Eser bir çok Kırım ar�iv vesikalan istifade edilerek yazılıru�tır). Özenba�lı, Ahmet: Çarlık hakimiyetinde Kırım faciası yahut Tatar hicretleri, Akmesçit 1925; Ni kolskiy: Ot Knmskogo banst\'a do na�ıb dney, Krım·Putevoditel, 1928, s. 193·230; Boçagov, aynı eser, s. 1 6
KrRIM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
21
asır zarfında, geçen asrın 80 inci yıllarının ba�larında 280.000 e inmi�tir.15 Bu meseleyi ara�tıran tarihçilerin kanaatına göre, XX. asrın ba�ına doğru, 1.000.000 ila 1.500.000 Kırun Türkü vatanlarını terket mi� bulwmyorlardı.16 Bunların ahfadı bugün Kırun dı�ında ya�amakta ve sayıları takriben 2.000.000'u bulmaktadır.17 Kırun mu hacirlerinin bırakml!j oldukları topraklara hariçten gelen Rus, Alman, Bulgar, Yunan ve diğer yabancılar yerle�iyorlardı. Buna rağmen 1917
2 3 Şubat 1918 de bolşevikler tarafından vahşice katledilen Kırım Millf Hükumetinin reisi Müfti Nurnan Çelebi Cihan ıs
16 17
Roskoschny, H.: Russland. Land und Leute, Band 1, Leipzig o.)., s. 3ıo. Gasprinski, !smail: Muhacereti muntazama, Türk Yurdu mecmuası, Istanbul, cilt n, s. 706-713; Gözaydın: aynı eser, s. 63-100; Firde\•s/Kınmcan/: Kınm hicretleri, Yanı Dünya, Akmesçit (Sim feropol) 1924, No 1 18. Kırımal. Edige: Der nationale Kampf der Krimtürken, Ernsdetten 1 Wesıf 1 1952, s. 3, Quelle 13.
22
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UN�TMAYINIZ
ihtiliUinin arifesinde Kırım Türkleri bütün Kırım nüfusunun nisbi ek seriyetini teıjkil ediyorlardı. lS Geçen asrın 80 inci yıllarında Kırım Türkleri, meıjhur ıslahatçı İsmail Bey Gaspıralı'nın idaresinde, kültür ve teceddüt yolunda büyük hamlelere giriıjtiler. Yeni tip milli mektepler açılıyor, matbuat ve edebiyat doğuyordu.19 Buna müvazi olarak da, 1917 yılına doğru, hemen hemen bütün Türk nüfusunun geniıj tabakalarını sarmııj olan Krrım Türklerinin milli-kurtuluıj hareketi baıjladı.20 Rusyadaki 1917 ihtilali Kırım Türklerinin bu milli-kurtuluıj hareke tini hızlandırdı. 7 Nisan 1917 de Kırım Türklerinin milli-kültür muhta riyeti ilan edildi.21 Aynı yılın 9 Aralık gününde toplanan Kurultay (Müessesan Meclisi) 13 Aralık 1917 de müstakil Krrım Demokratik Cumhuriyetini ilan ve Kuım milli hükumetini intihap etti.22 Bu milli hükı1met, Kırımı iıjgal etmeğe muvaffak olan bolıjeviklerin silahlı hücumuna uğradı.23 Nisan 1918 de Alman ordusu bolıjevikleri Krrımdan tardetti. Aynı yılın Mayıs ayında Krrım Demokratik Cumhuriyeti yeniden ihya edil di. Krrımın muhtelif halklarından teıjekkül eden hükumet, idari ve adli organlarını kurduktan sonra, Kırım istiklalini Türkiye ve Alman yaya resmen tamtınağa muvaffak oldu.24 Kasım 1918 de Kırım evvela itilaf devletlerinin askeri-deniz kuv vetlerinin, bunun akabinde de general Denikin'in gönüllü beyaz rus ordusunun iıjgaline uğradı. 2 yıl sonra da, Kasım 1920 de, Kırım üçüncü defa olarak bolıjevikler tarafından iıjgal ve cebren Sovyet Rus yay!'l ilhak edildi.ıs 18
ı9
20
2ı 22 23 24 25
İhtilalden evvelki resmi rus istatistikine göre, cari asnn ba�lannda Kınrnın nüfusu 564.592 idi. Türk nüfusu Yalta'nın %58,7, Gözleve'nin % 42, Akmesçit'in % 41,8, Kefe'nin % 37,2 ve Pere kop'un %23,5 ruspetini �kil ediyordu ki, bütün Kınm nüfusunun % 35,1 ruspetine müsavi idi; Semenov, Tyan-Şanskiy: Pelneye opisaniye n�go oıeçestva, cilt XIV, Novorossiya-Knm, Pe tersburg 1910, s. 675, 686, 711, 716, 732, 786, 8ı6. Seydatmeı, C.: Gaspıralı İsmail Bey, İstanbul 1934; von Mende, G.: Der nalianale Kampf der Russlandtürken, Berlin 1936, s. 44-57: Va.ınbery, H.: Die Kulturbestrebungen der ıaıaren, Deuıs che Rundschau, Berlin, CXXXII, s. 74-76. Kırırnal: aynı eser 2. Kapitel: Die neuen nalianalen Strömungen unter den Krimtürken in den Jahren ı900-1916, s. 13-32. Keza aynı eserde (s. 331-341) Kınm Türklerinin kültür ihyasuıa ve milli-kurtulu� hareketine dair hususi bibliyografya toplan�hr. Aynı eser, 3. Kapitel: Die nalianale Bewegung der Krimtürken in der Revolulionsepoche der Jahre 1917-1918, I. Die Zeit der Kulturautonomie, s. 35-48. Aynı eser, 3. Kapitel: III. Die Zeit der nalianalen Unabhöngigkeit, s. 75-164. Aynı eser, 3. Kapitel: N. Die nalianale Widerstandsbewegung der Krimtürken wahrend der bolschewislischen Herrschaft Ganuar-April 1918), s. 164-193. Aynı eser, 3. Kapitel: VI. Die Unabhöngigkeit der Krim wiihrend der deutschen Besatzungszeit (25. Jtuı.i bis 16. November 1918), s. 193-277. Aynı eser, 4. Kapitel: Die nalianalen Bestrebungen der Krimtürken unter der Besatzung der, Weissen Freivilligen Armee" (ll. November 19ı8 bis 16. November 1920), s. 278-285.
k'IRIM'DA� SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
23
Kınmda 20 yıllık bolşevik hakimiyeti ve Kırım Türklerinin Sovyet hükumeti tarafından sistematik imhası
Daha ikinci dünya harbinden evvel Kınmda 20 yıllık bol�evik hakimiyeti zarfında (Kasım 1920-Kasım 1941) Sovyet hükumetinin Kırım Türklerini tedricen yoketme siyasetini güttüğünü, 1944 yılı top yekun katliamının ise bu imha siyasetinin yalnız son perdesini te�kil ettiğini bir çok vesika, materyal ve ara�tırmalar açıkça göstermektedir. Fakat bunu daha fazla esasiandırmak için tarihi olaylara müracaat etmek lazımdır. Bol�eviklerin Kırırru, 1920 yılının Kasım ayında, istila etmeleri üzerine, kitle halinde vah�ice tethi� siyaseti tatbik etmeğe ba�layan me�hur Macar komünisti Bela Khun iktidara getirildi. Bu tethi� esnasınqa 60 ila 70 bin Kırım vatand�ı kur�una dizildL 26 Bu tethi�e, bolşevikler tarafından Kırım Türklerine karşı tatbik edilen imha siyasetinin ilk merhalesi ismi verilebilir. Sovyet hükiitnetine kar�ı silahlı mukave met göstermek suretile27 bu tethi�e cevap veren Kırım Türkleri arasında Bela Khun ismi bir felaket timsali haline gelmi�ti.2B
Bir taraftan halkın mukavemeti, diğer taraftan Müslüman Şarkın sempatisini kazanmak arzusu, Sovyet hükiirnetini Kırım Türklerine muvakkaten tavizde bulurırnağa, teth�i kesrneğe ve 18 Ekim 1921 de Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cwnhuriyetine tabi Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetini ilan etmeğe mecbur etti.29 Fakat, aynı yılda, Sovyet hükumetinin soyguncu iktisat siyaseti, Kırımda, Kasım 1921 den Haziran 1922 yılına kadar devarn eden kor kunç bir açlık doğurdu. Bu meseleyi etraflı bir surette tetkik etmi�
26 27
28 29
Spuler, Bertold: Die Krim unter nıssischer Herrschaft, Blick in die Wissenschaft, Berlin 1948, No 8, s. 364: Sejdamet, Dzafar: Krym, Warszawa 1930, s. 128-129; Falkenhorst, A.: Massenmord atıf der Krim, Dona u Zeitung, Belgrad, 23. Februar 1943. Kırımın da�lık ve ormanlık bölgelerinde '"Ye�iller" ismi verilen partizan müfrezeleri te�ekkiil etmi�ti. Hadiselere i�tirak etmi� olan İsmail Mazal'ın ifadesiı1e göre, bu müfrezelerde 3.000 kadar Kırım Türkü mevcut idi. Bu cümleden olarak Mustafa Emir Hüseyin'in müfrezesi Yalta
bölgesinde, Gjik Abbasınki Alu�ta'da, İsmail Mazal'ınki Nikita bölgesinde, Akim Müslim'in Küçük Uzen bölgesinde ve di�erleri b�ka bölgelerde faaliyette bulunuyorlardı. Mazal, İsmail: Hatıraları, Anısturya 1948, el yazması müellifiı1 ar�ivindedir, s. 5-6. Sejdamet, Dzafar: Krym, Warszawa 1930, s. 129. Büyük Sovyet Ansiklopedisi, 1937, cilt 35, s. 317.
24
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
olan Tatrnanlı, Cafer Seydahmet Kırımer ve doktor Ahmet Özenba�lı, açlığın, yerli köylülerden külliyetli miktarda gıda maddeleri müsadere ve 1921 mahsulünün büyük bir kısmını Kırımdan ihrac etrni� olan bol�evikler tarafından, sun'i olarak, çıkarıldığını vesikalara istinaden ispat etrni�lerdir. Tatmanlı, ihrac edilmi� mahsulün, ancak Kırım vatanda�larının beslenmesine yetebileceğini kaydetrnektedir.30 Yukarıda adı geçen müelliflerin, keza, ispat ettiklerine göre, Sovyet hükumeti yalnız bu açlığın müsebbibi olarak kalmamı�, fakat aynı za manda, İtalyan Kızılhaçının aç Kırıma vaki yardım teklifini de, bile bile, reddetmi�tir. Yine aynı Sovyet hükumeti, açlığı önlemek için hiç bir tedbir almadığı gibi, Türkiyenin Kırım halkına, yardım maksadile, göndermi� olduğu hububatı da ba�ka maksatlara sarfetmi�tir.31 Cafer Seydahmet Kırımer, bununla ilgili olarak, �ağıdaki ibretamiz misali serdetrnektedir: açlık dolayısiyle bol�eviklerin kalesi addolunan Sivas topal (Akyar) nüfusunun yalnız %11 nispeti ölmü� olduğu halde, Si vastopol'den 2 saatlık mesafede bulunan Bahçesaray'ın Türk ahalisi nin yarısından fazlası (%55 nispeti) telef olmu�tur.32 G. Aleksandrov da, korkunç açlık yılında (1921) Kırımda kurban vermeyen bir tek Türk ailesinin kalmadığını yazmaktadır.33 Açlık neticesinde, 50.000 ki�i Kırımdan hicret etrni�, 100.000 ki�i ölmü� ve bu suretle Kırımın nüfusu % 21 nispetinde azalmı�tır. Telef olanların %60 nispetini, yani 60.000 ki�iyi, Kırım Türkleri te�kil edi yordu.34 Yukarıda verilen izahata dayanarak, Kırımda 1921-1922 yıllarında çıkarılan sun'i açlığın, bolşeviklerin Kırım Türklerine karşı tatbik ettikleri imha siyasetinin ikinci merhalesini teşkil ettiğini söyleyebiliriz.
30 31
32 33 34
Tatmanlı: Kınmda açlık felaketinin hakiki arnilleri, Emel Mecmuası 1933, No 3, s. 9-17, No 4, s. 6-13, No 7, s. 7-14. Sejdamet, aynı eser, s. 131-132; Emel Mecmuası, 1933, No 9, s. 1-40 ba�tan ba�a Kınmda 19211922 yılı açlık meselesine hasredilrni�tir; Ozenba�lı, Ahmet: Emel ve maksadımız, Azat Kırım, Akmesçit, 28.1 1. ve 1 . 1 2 . 1942, No 89-90. Sejdamet, ayru eser, s. 132. Aleksandrov, Grigoriy : lstrebleniye krırnskib tatar, Sotsialistiçeskiy Vestnik, New York- Paris 1950, No 3, s. sı. Ta ımanlı: aynı yerde; Bütün Kırım, Akmesçit 1925 (Sovyet Kırım hükümetinin türkçe ve rusça tabettirdi!ıi resmi ne�riyatı).
f<IRIM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
25
Mayıs 1928 de bolşevikler tarafından kurşuna dizilen Kırım Muhtar Sovyet Cumhuriyetinin reisi Veli Ihrahim
Bunu takip eden 5 yıl (1923-1927), Kırım Türklerinin, Lenin'in tat bik etmiıj olduğu Yeni İktisadi Siyaset (NEP) ıjartları dahilinde, nispe ten normal yaıjadıkları kısa bir devredir. Bu yıllarda Kırımın "Tatar laştırılması" siyaseti yürütülüyordu. Kırım muhtar hükumetinin ekseriyeti de Kırım Türklerinden müteıjekkildi. Bu devrede milli mek tepler, ilim müesseseleri, müzeler, kütüphaneler ve tiyatrolar açılmııj, genç milli münevver kadrosu yetiıjtirilmiş, milli matbuat ve milli ede biyat süratle gelişmişti. Nisbi bir din hürriyeti mevcut idi. Rus dilinin yanı başında Kınının Türk lehçesi dahi Kırım devlet dili olarak kabul edilmişti. 35 35
Kırımal; aynı eser, 5. Kapitel: Die Krim unter bolschewistischer Herrschafts (1920-1941), s. 287289; Spuler: Die Krim unter russischer Herrschaft, Blick in die Wissenschaft, Berlin 1948, No 8, s. 363; Şu makalelere bakılsın: Kınmda Sovyetleri din siyaseti (DERGI, No 1, 1955, s. 55-67) l'e 1947 ihtilalinden sonra Kırım-Türk ailesile kadınının durumu (DERGI, No 3, 1955, s. 13- 30).
26
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUJMAYINIZ
Fakat Kırım Türklerinin bu milli muhtariyeti kısa örnürlü oldu ve Stalin'in iktidara geldiği 1928 yılında fiilen tasfiye edildi. "Tatar la�tınlrna"nın yerine, Kırım Türklerinin kültürünü ve ya�ayı� tarzını rusla�tıran ve sözde "yerli burjuva milliyetçiliğine" kar�ı takibata geçen "sovyetle�tirilrne" kairn oluyordu. Bu tebeddülat esnasında (1928) Sovyet hükumeti, Kınının rnuhtariyet haklarını korumak mak sadile harekete geçen 3500 den fazla Kırım Türkünü kur�una dizrni� ve sürgün etmi�tir.36 Kırımlı Türk münevverlerinin orta ve yüksek ya�lı nesiinin büyük bir kısmının kurban olduğu bu �iddet ve tazyik siyaseti Sovyet hükumeti tarafından Kırım Türklerine karşı tatbik edilen imha siyasetinin üçüncü merhalesini te�kil ediyordu. Bu imha siyasetinin dördüncü merhalesi, 1929-1930 yıllarında Kırımda köy iktisadiyatının cebren kollektifle�tirilmesi zamanına tesadüf eder. Kollektifle�tirilme esnasında 35.000-40.000 Kırım Türkü "kulak" (köy burjuvazisine verilen isirndir) ve kulak yardakçıları sınıfına ithal edile rek, Ural ve Sibirya ternerküz kamplarına sürgün edilmi� ve bunların büyük bir kısmı orada telef olmu�tur.37 Hadiselere vakıf olan Alek sandrov bu münasebetle �öyle yazıyor:
Kırım köylülerini köy köy tasfiye ediyorlardı. Binlerce aileyi yolla ma kamplarının dikenli tellerinin arkasına topluyorlardı. Yurnu�ak cenup ikliminde büyüyen ve öz dağları ile deniz kıyılarını hiç bir zaman terketmern� olan insanlar tayga ve tundra'lara göç ettiriliyar ve daha ilk rnerhalelerde can veriyorlardı. Bu, her hangi umumi bir tedbir olmayıp, topyekfın bir imha, bütün bir halkın arnansız ve rnanasız imhası idi.38 Alman müellifi Spuler'in kaydettiğine göre, Sovyetlerin bu imha si yaseti, Aralık 1929 da, Kınının cenup sahili bölgesindeki Alakat ismiy le rnaruf ayaklanmada39 ifadesini bulan, Kınının Türklerinin mukave metini doğurdu.40 isyan Sovyetler tarafından vah�ice hastınldı ve aralarından bir çokları kur�una dizilmi� veya Sovyetler Birliğinin te rnerküz kamplarına sürülmü� olan binlerce Kırım Türkü zindanlara atıldı.41 36 37 38 39 40 41
Sejdamet: aynı eser, s. 134; Spuler: aynı eser, s. 363; Azerbaycanlı Abdülvahap: Hapis ve sürgünde Kınmlılar, Emel Mecmuası, 1938, s 17; Kırımal, aynı eser, s. 290-292: Aleksandrov: avnı eser, s. 51; Veli İbrahimo\' davasınm kararı, lzvestiva, 1. 5. 1928. · Kırımal: avnı eser, s. 292-293. r Aleksand ov : avnı eser, s. 51. Kırımal: aynı eser, 293-294. Spuler : aynı eser, s. 363. Mezkür hadiselere i�tirak edenlerin �ehadet ve ifadelerine dayanan Cafer Seydahmet Kırımer'in 26.9.1951 (Istanbul) tarihli yazılı ifadesi.
f<IRIM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
27
Hadiseleri bizzat ya�amı� olan Ömer Mustafa Oğlunun �ehadetine göre, bol�evikler 18 Ocak 1930 da isyan bölgesine külliyetli miktarda kara ve deniz kuvvetleri sevketmek mecburiyetinde kalmı�lardı. Bu arada yalnız Uskut isimli bir köyde takriben 350 aile reisi tevkif edil mi�ti. Bütün Kınmda tevkif edilenlerin sayısı ise binlere yükselmi�ti. Ömer Mustafa Oğlu, bol�evikler tarafından 24 Mart 1930 tarihinde, Akmesçit (Simferopol) de, kur�una dizilmi� olan Uskut ahalisinden 42 ki�inin a�ağıdaki listesini vermektedir :42 İsmi Ya�ı İsmi Ya�ı İsmail Hoca ................. . ... . ..... 79 İbrahim Hoca . .. . . .... ...... ... . . .. 60 .
.
...
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Çerkez Bekir . ................. ... ..... . 75 Mangu� İbrahim ......................... 75 .
.
.
.
.
Kom�u Mustafa .. . .. . ..... . .. .. 30 Mangu� Mmtaza . . . .... .. .... .. 20 .
.
...
.
.
.
..
.
..
.
.
.
.
.
.
O.Muzaffer ...................... .. .. . . 31 Bayram Ebubekir ......... ..... .... . 21 ..
Hatip ............ ......... . .
..
....
..
.
.
.
.
.
.
..... .. . ... 32 Çubar İsmail .. .. .. .. . ...... .. .. .
..
.
..
.
.
.
.
.
.
.
.....
43
O.Mustafa ....................... .. ... . . 19 Pamukçu İbrahim ................ ..... .40 .
.
..
.
.
.
Hatip Aziz ... ... . ...... .............. 57 Hoca Ahmet. .. . . . .. . ...........45 .
.
.
...
..
..
..
..
..
.
..
..
Mazin Ebuleyis�'························· 31 Abdurrezak Cebbar ..... . ........... 80 ..
Mazin Fahri ... .. . .... .. . . . . .
.
.
...
..
..
.
....
.
.. 25 Tütün İbrahim . . . .... .. . .. . . .. 50 .
..
.
.
.
.
..
.
.
..
Şaban İbrahim ............................. 45 Hüseyin Çoban Bekir ... .......... .. 51 .
Hamza Hakim ...... .. .. . .. .
...
.
...
....
.
... 40 Sofu Halil .. . . .. . ... ...... . . . . .. . 60 ..
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Dudak Mustafa ........... .. ....... . . 35 Arif Çoban Ali. .. ... .............. .... 30 .
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Dudak Muhterem ....... .. ........ . . 28 Kuku Cemaleddin ..... ........ . ..... 30 .
.
.
.
.
.
.
Dudak Kurtömer ..... ............. .... 50 Karammza Halil ...... .. ............... 28 .
.
.
.
Mazin İbrahim ....................... .... 60 Ka�ka Hüseyin ............................ 22 .
Kurtahmet Hasan .. .. . .. . ... .. . 65 Hacı Ahmet İsmail... .. ...... ........ 20 .
.
.
.
.
.
...
.
.
.
Abdülcelil Ali .. ... .. . . .. . . .... 45 Saidullah Hüseyin ....... .. ... . . . 29 .
.
..
.
.
.
...
..
.
.
.
.
..
..
Voma Ali ..................................... 65 Feyzullah Hüseyin ..................... .40 Karammza Kurtömer ...... ....... 65 Dağlı Hüseyin ....................... ..... 61 .
42
.
.
.
Mustafa Oglıı Ö mer: Alakat faciası, Neu-Ulm, 1948, el yazması müellifin ilr�i,·indedir s . 1-2.
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNIR"MAYINıi
. 28
Kirez Ali .. ....... .. ....................... 26 Abdurrahman Bekir .. ........ . ..... 30 .
.
.
.
.
.
.
Kafadar Muzaffer ......... .. ... ...... 55 Kaytaz İbrahim .... .... . . . ........ .43 .
.
.
.
.
..
.
.
.
Cebri kollektifle�tirme ve Kırım hububatı ile hayvanlarının harice sevki neticesinde Kırım halkı, Sovyet hükUmetinin Kırım Türklerine karşı tatbik ettiği kitle halinde imha siyasetinin beşinci merhalesini te�kil eden 1931-1933 açlık yıllarını geçirdi. Aleksandrov bu açlık yıllarını �öyle tasvir etmektedir. Korkunç 1931-1933 açlık yıllarında, cesetler, �ehir ve köy so kaklarını kaplarken, en iyi cins buğday Kırım limanlarında, de vamlı bir surette, yabancı vapurlara yükleniyor, taze �arap bo rular vasıtasiyle gemilerin anbarlarına akt�rılıyordu ... Korkunç açlık henüz sağ kalmı� olanları biçiyordu. Kendi mahsulünden mahrum edilen bu ülkeye, gıda maddeleri, �uurlu olarak, sev kedilmiyordu.43 Bu soyguncu siyasete kar�ı, 1931 yılında, Kırım Cumhuriyeti Mer kezi İcra Komitesi reisi ve yerli komünist partisi azası Mehmet Kubay �iddetle protestoda bulundu. Mehmet Kubay Sovyet hükumetini �öyle suçlandırıyordu: "Moskova Kırım Cumhuriyetini yağma ve bütün tabii servetini ihrac ediyor ve buna mukabil açlıktan kırılan ahaliye yiyecek bile vermiyor".44 Bittabi Mehmet Kubay derhal sürgün edildi, onun protestosuna cevaben de Moskova Kırımın "sov yetle�tirilmesine" daha fazla hız verdi. Kırımın 1931-1936 yıllarındaki "sovyetle�tirilme" ameliyesine,
Sov
yet hükumetinin Kırım Türklerine karşı tatbik ettiği maddf ve manevf imha
.denilebilir. Bu yıllarda müslüman din adamlarının büyük çoğunluğu yurttan sürülmü� veya katledilmi�, Kırımın camileri ile medreseleri kapatılmı�tır.45 "Burjuva milliyetçilik", "aksi-inkılapçılık", "troçkizm" ve saire ile suçlandırılan Kırımlı Türk münevverlerinin büyük bir kısmı, sistematik bir surette, takibata uğruyor, sürülüyor ve kur�una diziliyordu.46 ihtilalden ev velki hemen hemen bütün Kırım milli edebiyatı ortadan kaldırıldı; siyasetinin altıncı merhalesi
43 44 45 46
Aleksandrov : aynı eser, s. 51. Emel Mecmuası, 1932, N o 4, s. 33·34, 1939, No 1, s. 36. Tafsilat için bak: Kınmal, Edige : Kınmda Sovyetlerin din siyaseti, DERGI, ı955, No 1, s. 55-67. Bol�evik uyanıkh�ı yükselteyik, Yanı D unya, 22.8.1936; Aksi inkılapçı trotskizme kar�ı küre�irniz, Yanı Dunya, 16.9.1936, No 4416; Kırımlı: Sınıf mücadelesi ve fırka temizligi, Emel • Mecmuası 1937, No 2, s. 1·12, No 3, s. 15·21.
KlRlM'DA'ki SOYKIRIMI UNUTMAYI NIZ
1930 yılında
29
bolşevikler tarafından idam olunan Kın m şair ve tarihçisi Harndi Giraybay
"burjuva" damgası vurulan Arap, Fars ve Türk kelimelerinin kul lanılması yasak edilerek, yerine Rus kelime ve gramer kaideleri vaz olundu. Bu suretle Kırım Türklerinin dil ve yazısının, geni� çapta, rusl�tırılmasına gir�ildi. Bu rusla�brrn a, Kırım Türklerinin yazısına, Türk dilinin ifadesine katiyen uymayan, rus alfabesinin cebren tatbiki ile tamamlarunı� oldu.47 Bu arada, köylerde de, yeni "sovyet" hayat tarzı ile deği�tirilen milli ya�ay� ve aile adetlerinin "kökünü kurut mak maksadile" takibata geçildi.48 Bütün bu olayların biHinçosunu yapan 47
48
Kırım
müellifi
Caref Seydahmet,
tamamile
haklı
olarak,
Kınrnlı Yigit (Kınrnal, Edigel : Rus elifbası Moskovanın Kınmda yeni rusla�tırma aletidir, Emel Mecmuası, 1939, No 136, s. 6-8; Soysal, A.: Promete milletlerinin dil kongresi, Emel Mecmuası, 1936, No 7, s. 25-32; Tan: Dilimizin rusla�tırma siyaseti, Emel Mecmuası, 1939, No 12, s. 9-17. Tafsilat için bak: Kınrnal, Edige: 1917 ihtilalinden sonra Kırım-Türk ailesile kadınının durumu, DERGI, 1955, No 3, s. 13-30.
KlRlM'DAKI SOYKIRIMI UNU'fMAYINIZ
30
1937-1938 de bolşevikler tarafından mahvedilen tanınmış Türk gazetecisi ve Kırımın Istanbul seftri profesör Hasan Sabri Ayvaz
Kırunın "sovyetle�tirilrnesini" Kırım Türklerinin milli varlık, milli kültür
ve
diline kar�ı
tatbik edilen
bir
imha siyaseti �eklinde
vasıflandırmaktadır. 49 Kırımda 1937-1938 de hüküm süren ve "ejov�çina" tesmiye edilen kanlı tasfiye yılları, Sovyet hii}cftmeti tarafından Kırım Türklerine karşı girişilen imha siyasetinin yedinci kanlı merhalesi idi. Kırım Türklerinin bütün sosyal taba!_<aları, kelimenin tam manasiyle, bu tethi�in kurbanı oldular.
Henüz
(münevverlerin
hayatta ve
din
kalan
"milliyetçi"
adamlarının
orta
ve
ve
"burjuvalarla"
ya�lı
nesli,
sabık
mülkdarlar ve orta halli köylülerle) beraber, ba�ta Kırım Cumhuriyeti Merkezi İcra Komitesi reisi İlyas Tarhan ile Halk Komiserleri Heyeti �9
Kızıltaşlı/ Kırımer, Cafer Seydahınet / : Kınmda dil meselesi, Emel Mecmuası,
l'J35, No 1,
s.
29.
KlRlM'DAki SOYKIRIMI UNUTMAYI NIZ
31
Ba�kanı (Ba�vekil) Sameddin olmak üzere bir çok milliyetçi komünistler, Kırım hükumetinin bütün azaları ve sovyet rejimi �artları dahilinde yeti�tirilerek Kırımın "sovyetle�tirilmesine" bilfiil i�tirak etmi� olan yeni "sovyet" münevverlerinin (profesörler, doktor lar, öğretmenler, gazeteciler, edipler, �airler, artistler, ressamlar ve diğerlerinin) büyük bir kısmı tevkit sürgün ve idam edildiler. Kırım Türk köylüleri bile bu tethi�ten yakalarını kurtaramadılar. Binlerce köylü NKVD (Dahiliye vekaleti) organları tarafından yakalanarak zin danlara atıldı. Bu hadiselerin �ahidi olan kimselerin ifadesine göre, bu kanlı tasfiye yıllarında tevkif edilenlerin kahir ekseriyeti bir daha va tanlarına dönmediler_so Bu tüyler ürpertici hadiselere i�tirak edenlerin vermi� oldukları ifadelerden bazıları �unlardır: Kırımın cenup sahili sakinlerinden Mustafa Dozay'ın anlattığına göre, "bu yıllarda Kırımda kimse kendisini emniyette hissetmiyordu. Halkımızın %90 nispeti, deh�et içinde, her gece tevkif edileceğini bek liyordu".51 Karasuhazar sakinlerinden Sadrettin Tamalı �u malfunatı veriyor: 1937 yılının aralık ayında, Kırımın Karasuhazar �ehrinde bir gecede 60 ki�i tevkif edildi. Bunların arasında ben de vardım.
Bu sırada Karasuhazar hapishanesinde bu �ehrin hayatta kalmı� olan bütün müslüman din uleması ve bunların arasında Kırımın en tanınmı� din alimlerinden ve terbiyecilerinden 70 ya�ındaki Şeyh Mehmet Kocaahmet Vecdi, 75 ya�ındaki Şeyh Şeyhzade Abdülmecit, 80 ya�ındaki Kafadar Hacı Muzaffer, 90 lık ihtiyar Seyithalil Çelebi Oğlu Efendi ve ba�kaları bulunuyorlardı.52 Kırımın cenup sahilinde yapılan kitle halinde tevkifler hakkında malı1mat veren Yalta sakinlerinden Cemil Hacı Oğlunun ifadesine göre, "1937 yılında Ayvasil ve Dereköy ismindeki Türk köylerinde yalnız bir gecede 1 71 ki�i tevkif edilmi� ve bunların büyük çoğunluğu sovyet hapishanelerinden geri dönmemi�tir".53 SO 51 52 53
Kırımal, Edige: Der nationale Kaınpf der Krimlürken, Emsdetten 1 Westf /, 1952, 5. Kapitel, s. 300-302; Murtaza, T.: Iftira mı yoksa hakikat mı?, Azat Krım, Akmesçit, 22.6.19-B, No 50 (146). Dozay, Mustafa: Kınmda 1927-1943 yıllarmda cereyan eden hadiselerin hatıraları, Neu-Ulm, 1948, el yazması müellifin arşivinde hıfzedilmektedir. Tamalı, Sadrettin: Hatıralar, Fischen/ Allgau, 1948, el vazması miiellifin ar�ivinde bulunmak tadır, s. 14-15. Hacı Oğlu, Cemi!: Kınmda 1937-1938 yıllarmda cereran eden hadiselere dair ra por, Fischen / .\llgiiu, 1948, el yazması miiellifin ar�i,·inde bulunmaktadır.
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUfMAYINIZ
32
İsmail Muhtar şöyle yazıyor : içki bölgesinin '4S Türk ve 4S Rus haneli Kılçor köyünde, ı 937 de
ı 7 Türk tevkif edildi. Bunların içinden yalnız iki kişi ı94ı yılında köylerine döndüler. Diğerleri hapishanelerde telef oldular.54 Abdülhakim Kara şunu anlatıyor: Ben S Mayıs ı 938 de tevkif edilerek Kerç hapishanesine atıldım. Mahbusların büyük ekseriyetini SOO kişi kadar olan bizim Türkler teşkil ediyordu. Bizden başka orada ıso kadar da Bulgar vardı. Bizi eli kelepçeli olarak hapishane avlusunda ıs dakikalık
gezintiye
çıkarıyorlardı.
Mahpuslara
işkence
yapılıyordu. Kan fışkırıncaya kadar başlarına ve gözlerine vuru yorlardı.
Bir
çokları
sorgudan tamarnile bitkin bir
halde
dönüyorlardı. Bazı mahpuslar, ayakları şişinceye ve hiç bir zaman ika etnıedikleri cinayeti itiraf edinceye kadar ayakta dur mak mecburiyetinde kalıyorlardı. 55 Akmesçit sakinlerinden Abdülaziz İsapov da şöyle diyor : Ben 6 Kasım ı938 de tevkif edildim ve 2S Mayıs ı940 yılına
kadar hapishanede kaldım. Akmesçit hapishanesinde benimle beraber bir çok Türk vardı. Bize işkence yapılıyor ve günde iki saatten fazla uyumak imkanı verilmiyordu. Ayrıca bizi saatler ce bodrumlarda su içinde tutuyorlardı.56 icabında buna benzer bir çok misaller daha verilebilir. . Kırun müellifi Kırunlı Hanefi'nin tahmin ettiğine göre, "Kırımda Sovyet hakimiyetinin yalnız ilk devresinde, Kırım Türkleri, asgari bir hesapla, yüz binden fazla kurban vermişlerdir"_57 Diğer
müellif Kemal Ortaylı'ya
göre,
yalnız
ı922-ı923 açlık
yıllarında ve 1929-1930 da tatbik edilen kollektifleştirilme esnasında Kırım Türkleri ı40.000 zayiat vermişlerdir.58
Her iki müellif, ancak, bolşevikterin Kırımdaki 54 55 56 57 58
ilk
ıo yıllık
Muhtar, İsmail: Kırunda 1927-1942 yıllan hadiselerinin raporu, Immenstadt/ Allgau, 1948, el yazması müellifin ar�ivindedir. Kara, Abdulhakim: Kınmda 1927 den 1937 ye kadar cereyan eden hadiseler hakkında haberler, Immenstadt/ AUgau, 1948, el yazması müellifin arşivinde hıfzedilmektedir. lsapov, Abdülaziz: Hahralar, Hindelang/ Allgiiu, 1948, el yazması müellifin ar�ivindedir, s. 3. Kınınlı, Anefi: Sovyetlerin milli siyaseti, Krım gazetesi (Berlin), 13.12.1944, No 2, s. 6. Ortaylı, Kemal: bol�vizmnen mücadelemiz, Knm gazetesi (Berlin), 20. 12. 1944, No 3, s. 4.
KIJIIM'DA!<LSOYKIRIMI UNUTMAYI NIZ
33
1 939 da bolşevikler tarafından yok edilmiş olan tanınmış Tiirk Jıattatı ve Kırım tari/ıçisi profesör Osman Akçoraklı
hakimeyetleri devresindeki zayiattan bahsediyorlar. Kuım Türklerinin yukarıda zikredilen imha merhalesinde vermiş oldukları zayiata bir yekıln vurulacak olursa, bolşeviklerin Kırımı işgal ettikleri 20 yıl zarfında {1921-1941) 1 60 ila 1 70 bin Kırım Türkü imlıa edilmiş veya sürülmüştiir, ki bu da Kınının 1917 yılındaki Türk nüfusunun hemen hemen yarısına tekabül eder. Bu sebepledir ki, cari asrın 20 ve 30 uncu yıllarında Kırım Türkleri arasında doğum nispeti epeyi yüksek olduğu halde, nüfus artmak şöyle dursun, biHihs, Sovyet rejimi şartları dahilinde, sistematik bir surette azalmıştır. Bundan dolayı, daha Alman-Sovyet harbi başlamadan evvel, yani Kırım Türklerini sovyet iktidarına karşı "ihanet" ve "sadakatsızlıkla" suçlandırmak için ortada henüz hiç bir sebep yokken, Sovyet hükumetinin Kırını Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhu riyeti Türk
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYI�
34
nüfusunun
lıenıeıı
hemen
yarısını
imha
etmiş
olduğunu
cesaretle
söyleyebiliriz. Yukarıda verilen mah1mat neticesinde, 1941
yılına kadar sağ
kalmı� olan Kırım Türklerinin vaziyeti �öyle hulasa edilebilir : Kırım Türkleri yarı yarıya imha edilmi�ler ve Sovyet hükumeti tarafından sistematik bir surette imha ediliyorlardı; en iptidai insan haklarından, milli kültür, dil ve yazılarından mahrum edilerek siste matik bir tarzda rusla�tırılıyorlardı; din hürriyetinden ve en seçkin milli münevverlerinden mahrum bırakılmı�lardır; topraklarından ve hususi mülkiyetlerinden mahrum edilmi�ler ve kolhoz ile sovhozlar da merhametsizce sömürülüyorlardı; iki türlü istipdadın - milli ve sos yal istipdadın altında ümitsizliğin en son raddesine gelmi�lerdi.
1941 yılı Alman-Sovyet harbinin arifesinde Kırımdaki korkunç,
fakat gerçek vaziyet i�te böyle bir manzara arzediyordu. Vardığımız bu netice, hadiseleri bizzat ya�amı� olanların ifadeleriyle de teyit edil mektedir.59 Alman-Sovyet harbini ve Alman ordusunun Kırıma yakla�masını vesile ittihaz eden Sovyet hükumeti, bol�eviklerin Kınmda bulunduk ları son günlerde (Ekim-Kasım 1941), Kırım Türklerine tatbik edilen imha siyasetinin sekizinci merhalesi diyebileceğimiz kitle halinde bir ci nayet daha �ledi. Akrnesçit sakinlerinden İlyas Mirasbay'ın �ehadetine göre, Kırım tahliye edildiği günlerde, "geceyi gündüze katan NKVD idaresi dur madan sivil halkı tevkif ve idam ediyordu".60 31 Ekim 1941 de, yani Akrnesçidin tahliye edildiği günün arifesinde, "NKVD binasının bad rumlarında kur�una
ve
�ehir hapishanesinde bulunan
dizildi".61
İsmail Akın
ismindeki
bütün
mahpuslar
diğer bir �ahidin
de
yazdığına göre, "bol�evikler çekildikten sonra, Akrnesçidin NKVD badrumiarında meydana çıkarılan bir çok cesetler arasında kadınlara
ve süt emen çocuklara ait olanlar da vardı".62 Aynı günlerde bütün
59
60 fı1 62
19�8,
Tikici, Ahmet: Cep defterimden hatıralar, Alberschwende/Österreich, el yazması nıüellifin ar�ivinde bultınuyor, s. 3; Tohtar, Kerim: Hahralar, Alberschwende/Osterreich, el yazması müellifin ar�ivindedir, s. Çorgunlu, Abdullah: yılı hadiselerinin günü gününe zaptı, el yazması, s. M irasbav, İlyas: Kınının ve 1�llarındaki Alman i�gali, Alberschwende/ Osterrei i:h, 1948, el vazması mücllifin arşivindedi r, s. 6. Çorgunl u : aynı el yit zması, s. 28. :\ kın, İsmail: Bol�c\'izın felaketi 1·e Kırını halk mücadelesi, Iınmenstadt (Bihlendorf), 1'147, el yilzm�sı mliellifin ar�i,· indedir, s. 8.
1. 191R
17;
1941-1'142
1941-1946
1948,
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
35
Kırım ahalisini titreten misli görülmemiıj hunharca bir cinayet daha iıjlendi :
29 Ekim 1941 de Akmesçit hastahanesinde yatan ağır yaralı ve hasta sovyet askerleri, Sivastopol'e nakledilmek üzere, ıjehir garında vagonlara bindirildiler. Fakat tren hareket etmedi ve bolıjevikler 31 Ekim sabahı saat 9 da vagonları ateıje verdiler. Diri diri yanan hasta ve yaralı sovyet askerlerinin canhıraıj fer yatları ile iniltileri sivil halk tarafından duyulmasın diye, korni serler vagonların kapılarını alelacele kapatıyorlardı. 1 Kasun sabahı tamamile yanml!j olan katarın ancak külleri kalmııjtı.63 Buna benzer bir hadise de Karasuhazar ıjehrinde cereyan etmiıjti: "Şehir Şurasının reisi Spai'nin kumandasındaki bolıjevikler, 29 Ekim
1941 de, gece saat 12 de, Lunarçarskiy caddesindeki ıjehir hastahanesi ni yaktılar." Şehrin yerlilerinden Tamalı'nın ifadesine göre, "220 yatağı olan bu hastahanede,
36
hasta diri diri yanmııjtır".64 Karasubazardan
çekilen NKVD kıt'aları sokaklarda rastladıkları herkese derhal ateıj ediyorlardı. Yaltada mahalli NKVD idaresi, 4 Kasun 1941 de, ıjehri tahliye
ederken,
hapishanelerdeki
bütün
mahpusları
kurıjuna
dizmiıjtir.65 Ricat eden NKVD mensupları, Kırun yollarında dahi yerli halka karıjı ateıj açıyorlardı. Mesela, Aluıjta ve Yalta arasındaki ıjOsede, harp içinde açılan hendekler öldürülenlerin cesetleri ile dolu idi.66 Bu tethiıj, bol!jevikler tekrar Kıruna döndükleri taktirde, Kırun halkının daha fazla takibata ve imhaya maruz kalacağını açıkça gösteriyordu. Kırım Türklerinin hukuksuz ağır vaziyeti ve bolıjevikler tarafından imhaya maruz bulunmaları keyfiyeti, sovyet ordusunun Kasun 1941 ve Ocak 1942 de Kıruna vaki çıkarmaları esnasında,67 Kırunın cenup salıilindeki
bazı
köy
ahalisinin,
kendi
zalim
müstebidi
olan
bol�evizmin Kıruna tekrar gelmesine mani olmaları için Alman ve Romen kıt'alarının yardımına, içten gelme bir korunma hissiyle,
63 64 65 66
67
Aynı yerde; Çorgunlu: aynı el ı-azması, s. 1 1· 1 2; Mirasbay: aynı el vazması, larında bu hadise �ahitlerinin bir sıra iladeleri \'ardır). Tamah: aynı yerde; Akın: aynı el yazması, s. 8. Çorgunlu : aynı el ı-azması, s. 15-16. Akın: anu verde. "So\'inlorınhüro" nun haberi, Pra1·da, 3 1 . 1 2.194 1 .
s . h.
(Fl \'iiZllla-
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUfMAYINIİ
36
koşmasına yegane gerçek sebep teşkil ediyordu.68 Bu silahlı mukave
met Sovyet hükumetine karşı, kimse tarafından teşkilatlandırılmamış olan halkın protestosundan başka bir şey değildi.
Kırım Türkleri bu mücadelede iki esas hedef güdüyorlardı :
1.
Bolşeviklerin Kırıma dönmelerine mani olmak,
2. Milli devlet istiklallerini yeniden ihya etmek.69 Bu iki hedef, bir sıra objektif sebeplerden dolayı tahakkuk ettirile
medi.70
Kırımdaki Alman siyaseti, bir müddet sonra, halkı inkisarı hayale
uğrattı.
Fakat
bolşeviklerin
Kırıma
dönmeleri
tehlikesi,
Kırım
Türklerinin ekseriyetini Almanlan desteklemeye mecbur ediyordu.
Harpten sonra harekete geçen sovyet propagandası Kırımda
yapılan topyekı1n tehcir ve katlifunı haklı göstermek için, "Alman
işgali zamanında Kırımın Rus ahalisinden bir kısmının Kırım Türkleri
tarafından imha edildiğini" iddia ediyordu, ki bunun hakikatle hiç bir
alakası yoktur. Bilinen ber şey varsa, o da, Kırımın gönüllü Türk ta
burları ile köy müfrezelerinin, milliyeti ne olursa olsun, Kırımın bütün
yerli ahalisini kızılların şerrinden koruyarak, yalnız sovyet çetelerine
karşı mücadele etmeleridir.71 Malı1m olduğu vechile, sovyet çetecileri
yerli halkı zorla ormanıara kaçınyar ve türlü provokasyonlara baş vu
rarak Kırım ahalisi ile Alman ordusu arasında sun'i bir ihtilaf yarat
mağa çalUlıyorlardı. Bu tahrikler neticesinde, 1943-1944 yıllarında
Kırımın dağlık bölgesindeki 128 köy hak ile yeksan edilmişti. Bunun da, bir numaralı suçlusu Sovyet hükumetinden başkası değildir.72
Krim und Krimtataren. Von der Krimtatarischen Leitstelle in Frankfurt/Ocler ı944 als Manusk ript gedruckte Broschüre, s. 4; Azat Knm, 21.2.1942; K.ınrnal: aynı eser, s. 304; Tikici : aynı el yazması, s. 2; Tohtar : aynı el yazrnası, s. 17; Ortaylı: aynı makale, s. 4; Akın: aynı el yazrnası, s. 3; Çorgunlu: aynı el yazması, s. ll, 18-22, 24, 26-27; Dervi� Nuri: 1941-1943 yıllan hadiseleri, Hindelang/ Allgau, 1948, el yazması müellifin ar�ivindedir, s. 3-32. 69 Beriinde Alman hükumetine verilen (Aralık 1941) Kırım delegasyonunun memorandumu, müellifin ar�ivi, s. 23; "Simferopol Tatar Komitesi Şurası toplanhsı protokolwıwı" kop)•ası, 16.12.1942, müellifin a�ivi; Ozenb�lı: aynı yerde; Krım gazetesi, (Berlin), 1944-1945 (ba� maka leler). 70 Alman harp muhabiri Franz Riedl, Almanların Kırınu Ocak 1944 de tahliyelerinden üç ay evvel, Kırım Tiirklerinin bol�eviklerle münasebetine dair �unu vazmı�tı: "Sovyetlerin devrinde o kadar fena idi ki, onlar sm·yet zamanına ait ne bir �y dinlemek •ıe de nakletmek istiyorlar ... Onlar hiç bir suretle bunu tekrar ya�amak istemiyorlar ve geçirmi� oldukları ıztıraplan yeniden çekmektense ölmeyi tercih etmege hazırdırlar ( Bes u ch bei den Krimlataren, Beriiner Börsen Zeitung, 16.1 .1944). 7 1 Ortaylı, Kemal: Sa\'lıklaşul' (Vedala�ma). Krım g aze tesi (Berlin), 1 9. 1 . 1945, No.3 (6); Den·i�: aynı el yaz mas ı , s. 1-32; M i rasbay: aynı el yazması, s. 9, 11, 1 5; Kriegsberichıer Werner Tamıns: Tata ren helfen den deutschen Waffen. Freiwilligen- Polizeikompanie gegen bolschewistische Ban den. Durch Mili tarzensur nicht zur Veröffentlichııng z ugelassencs Manuskript, 1 0 . 7 . 1 9n, A uf baustab K. Diensıstelle Gohdes (Signatur 3719). 72 Den·i�: aynı el yazn1etsı, s. 31-31; Çorgunlu: ıı ynı Pl �'azına�ı. s. 8�-89; Tikici: a ynı el yazması, s - S 68
h.
KlRlM'DAki SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
37
Kınmda topyekun tehcir ve katliam
Almanlar çekildikten ve bol�evikler Kırımı 10-25 Nisan 1944 de tekrar i�gal ettikten sonra, Kınının Türk halkını topyekun tehcir ve katietmek suretile, Sovyet lıiikiinıetinin Kırını Tiir�leriııe tatbik ettiği inılıa siyasetiııiıı son perdesi oynanmı� oldu. Bu topyekun tehcir keyfiyetini yalnız Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinin tasfiyesi ve Kırım Türklerinin kitle halinde yurtlarından sürülmeleri �eklinde ta savvur etmek dala.lete dü�mek demektir. Bu mesele hakkında elde mevcut materyaliere ve �ahitlerin ifadesine göre, Kırım Türkleri top yekun tehcirden evvel kitle halinde vah�ice katledilmi�lerdir. Bu katli am 1944 yılı nisanından hazirana kadar iki ay devam etmi�tir. Bol�evik i�galinin ilk iki haftası en �iddetli tethi� zamanları idi. Müelliflerden biri bu hadiseleri �öyle tasvir ediyor: Sovyet orduları Kırıma girdikten sonra, kumandanlığın husus! bir emriyle bütün Tatar ahatisi iki hafta müddetle NKVD kıt'alarının keyfi muamelesine terkedilmi�ti. Azgın askerler kadınların, kızların ve küçük çocukların ırzına geçiyorlardı. Müdafaasız insanlar yağma ediliyor, öldürülüyor ve rastgele asılıyorlardı. İki hafta müddetle Kırımda, tecavüze uğrayan, i�kence edilen ve öldürülen insanların canhıra� feryatları duyuluyordu.73 1944 yılının ikinci yarısında Almanlara esir dü�en ve 1945 de al manların mağlubiyeti üzerine Kırıma dönen kimselerin anlattıklarına göre, Kırımın �ehir ve köylerinde, Kırım Türkleri güpegündüz kitle halinde katlediliyorlardı. İki ki�inin ihbarı ve ifadesi, her hangi bir kimseyi Almanlada i�birliğiyle suçlandırmağa ve ölüme mahkum etmeğe kafi geliyordu. Akmesçit caddelerinin ağaçlarında sovyet cellatlarının asılmı� kurbanları sallanıyordu. Hadiseleri bizzat görenlerin ifadesine göre, en fazla tevkif ve katliama maruz kalanlar, Kınının bilhassa yalıboyunda ya�ayan Türk köylüleri idi.74
Lüzumlu vesikaların ademi mevcudiyeti, topyekun tehcirden evvel katledilen Kırım Türklerinin sayısını tayin etmeğe �imdilik 73 74
lvl usa, A.: bol�e\'iklerin Kırım Tatariarına kar�ı Münih, Haziran 1 952, No -1. Çorgunlu: aynı
i�lcdi kleri ciı,.,·ctleri, .-\zat Vatan m<-cınuası,
el ,·azması, s . 90; Kırım Haberleri, Krım, Berlin, 1 9 . 1 . 1945, No �.
\·azi,·et !ı,ıkkında, Krım, Berlin 1 1. 12.1944, Nı> 2,
s . -1 .
s . S; Kırımdaki
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNIJfMAYlNlZ
38
imkan vermiyor. Maamafih bu kurbanlarm binlere baliğ olduğu tah min edilebilir. Kırım Türklerinin sürülmesinde vazifeli bulunan ve 1953 yılı hazi ranmda hürriyeti seçerek Batıya iltica etmi!j olan sabık NKVD yarbayı Grigoriy Stepanoviç Burlutskiy'in açıkladığına göre, Kırım Türklerinin topyekun tehcir edilmesi hadisesi 1944 yılı haziranmda/S yfuü sovyet ordusu Kırıma girdikten iki ay sonra vukubulmu!jtur. Burlutskiy açıklamalarma devam ederek, Kırım Türklerinin tehciri esnasında kullanılan metotların, Şimali Kafkasyanın "Çeçen-İngw� Cumhuriyetinde tatbik edilmiıı olan metotların aynı olduğunu", yani sürgünün, Kırıma bu maksatla sevkedilen NKVD kıt'aları tarafından bilaistisna bütün Türk halkının aynı zamanda ve ansızın tevkif edile rek yapıldığını söylemiııtir. Mevkuflar kapalı yük vagonlarma bindiril mill ve Kırım dıııma sevkedilmiıılerdir?6 Burlutskiy'in anlattığma göre, Kırım Türkleri "gafil avianarak ansızın yakalandıkları" için "mukave met etmeğe imkan bulamamııılardır". 77 Sürgün edilen Kırım Türklerinin mukadderatı ve onların halen bu lundukları mahal Sovyet hükumeti tarafından ısrarla gizli tutulmak tadır. Burlutskiy diyor ki, sürülenler "hayvan nakline mahsus, hiç bir iptidai tertibatı olmayan vagonlara doldurulmuıılardı". "Vagonlar balık istifi dolduruluyor, kilitleniyor, mühürleniyor ve askeri kıt'alar tarafından muhafazaya alınıyordu". "Sürgün mahalli bildirilmemi�ti". Burlutskiy'in tahminine göre, sürgün edilenlerin "büyük kısmı" daha yolda iken "telef olmu!jtur"?B Sovyet Birliğinden gelen veya dola�ık yollardan sızan haberler, Burlutskiy'in bu tahminini teyit eder mahiyettedir. Kırım Türklerinin kahir ekseriyetinin Uralm (Sverdlovsk bölgesinin) temerküz kamp larına sürüldükleri ve bir çoklarının orada açlıktan, soğuktan ve ta hammülfersa köle emeğinden mahvaldukları tespit edilmi�tir. Keza bir kısım Kırım Türkünün, Almanyadan dönmüıı i�çilerle beraber, Özbekİstanın Ta�kent bölgesine ve Vıborg'm 25 kilometre cenubunda, 75
Burlu tskiy"nin 28 Temmuz lanhsı, bobin No 4 .
76
Aı �u
77
Anu
78
ı954
yerde.
verde.
A \•nı )•erde, bobin No 3 ,.e No �-
de hususi komisyon kar�ısında �eride alınan ifadesi, sabah top·
KIRIM'DAK't SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
39
Karelya berzahına sürüldükleri anla�ılmı�tır.79 Alman, Pakistan, Uk
rayna matbuatının, 50 bin Kırım Türkünün, Ekim 1950 de, Vilno
Grodno bölgesine iskan edildiklerine dair verdiği haberler80 henüz teyit olunmamı�tır.
"Sovyetler Birliğindeki tehcir ve katliam siyasetine kar�ı dava
açmı� olan Komitenin" aldığı habere göre (Münih 1951), "tevkif ve teh
cir esnasında ve sürgün mahallinde
200.000 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Çeçen-İngu� 150.000 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Karaçay-Balkar 80.000 .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Kırım Türkü 70.000 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. Yahudi ve Yunanlı telef olmu�tur". 81 "Çeçenlerin
ve
Kırım
Tatarlarının
Sovyetler
Birliğinin
diğer
bölgelerine sürüldüklerinden, Çeçen-İngu� Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinin lağvından ve Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhu riyetinin Kırım eyaletine inkılap ettiğinden" bahseden Rusya Sovyet
Federatif Sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Şurasının kararnamesi, 25 Ha ziran 1946 da,82 yani Kırım Türklerinin süri.Vmesinden iki yıl ve Kırım Muhtar
Sovyet
Sosyalist
Cumhuriyetinin
çevrilmesinden bir yıl sonra ne�redilmi�tir.83
Kırım
eyaletine
Bu keyfiyet, Komünist partisi ile Sovyet hükfımetinin, Lenin ve
Stalin tarafından imzalanmı� olan ve "Rusyanın bütün halklarına" ve
"Rusya ile Şarkın müslümanlarına" "hür ve müstakil ya�ama" hakkını
temin eden herkesçe malum 2 (15) Kasım ve 24 Kasım (7 Aralık) 1917 "deklarasyonunu"
79
80 81 82 Rl
84
ihlal
ettiklerine
delalet
eder.84
Hala
Sovyet
Çorgunlu : aynı el yazması, s. 90; Fantastiçeskoye peresenleniye narodov (Halklann inanılmaz muhacereti), Obozreniye, haftalık gazete, Münih, 27.X.1947, No 6 (Makale, 13.X.1947 tarihli New Leader ismindeki Amerikan haftalık mecmuasında çıkan ve Sovyetler Birli�nden dönmü� Alman harp esirlerinin ifadeleriyle de teyit edilen materyaliara is ti naden yazılmı�tır); Dogu Al manyadan 1946 da Batıya iltica etıni� olan O.C. isimli Kırım Türkünün yazılı ifadesi (El yaz ma s ı müellifin ar�ivindedir); Sovyetler Birliginden dönmü� olan Alman harp esiri W.P. nin 20.X.194R de Hannaver'de tespit edilen ifadesi (Kopya müellifin ar�ivindedir). Rheinischer Merkur, Koblenz, 12.6.1948, No 24, �. 4; Katholisches Kirchenhaltt fiir d" Ilistum Hildesheim, 18.6.1948; Spuler : aynı eser, s. 363. Svobodnıy Kavkaz mecmuası, Münih, Ekim 1951, No 1, s. 32. B u kanunun tam metni için bak: 28.6.1946 ta rih li Pra1·da ve lzvestiya gaze teler i . Sm· yc t matbuatından anla�ıldığına göre, Rusya Sm·yet federatif Sos y a l is t Cuınhuri�·eıi Yüksek Şurasının Riyaset Divanı Mart 1945 (bu tarihte Kırıma henüz muhtar cumhurivet deniliyordu) ile E y l ü l 1945 (bu tarihte sovyet matbuatı Kırım eyale ti tabirin i k u llan ıyo rd u) arasıııd.ı ııe�rctliğı hususi bir kararname ile Kırım Muhtar Savvet Sosyalist Cumlıuri1·etıııi Kırını ,.,·,ıletinc · · ' çe1·irmi�tir, 4.3.1945 ve 21.9.1945 tarihli izvestiya gazetele ri. Declaration des droits des peuples de Russie et ses effe ts, Renıc du 1\!ıındc Musulnı,ııı, l'.ırıs 1922, ,.. U, pp. 5-6, 7-9.
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNtiTMAYINIZ
40
hükumetinin vaitlerine, taahhüt ve yukarıdaki satırları ibretle okusunlar.
teminatıarına
inananlar
Neticede, Kınmda yapılan tehcir ve katiiiimm gerçek sebeplerinin tahliline geçelim : Sovyet hükumetinin direktiflerine uyan sovyet propagandası ile sovyet ilmi, Kınmda yapılan tehcir ve katliamı, harpten sonra, haklı çıkarınağa ve bu menfur hadiseyi ikinci dünya sava�ı esnasında, "Sov yet devletine kar�ı yapılmı� ihanet" dolayısiyle "hak edilmi� bir ceza" gibi gösterrneğe yeltendiler. Eylül 1948 de Akmesçit'de "Kırım tarihine hasredilen toplantıda", sovyet tarihçisi P.N. Nadinskiy, "ilmi" bir tarz da, "Sovyet Kınının tarihindeki bu karı�ık meselenin" sebebini, "Kırım Tatarlarının �uurunda sağlam olarak yerle�en kapitalizm kalıntılariyle" izaha kalkı�tı.BS 1921-1941 yıllarında Kınmda vukubu lan hadiselerin objektif tahlili, bu "ilmi" mütalaanın uydurma ve haksız olduğunu meydana çıkarmaktadır. Şurasını da ilave etmek lazımdır ki, Sovyet liderlerinin ve onların sadık u�akları Nadinskiy, akademisyen B. Grekov ve doktor N.A. Smimov tipindeki rus alimierin dimağında sağlam surette yerle�mi� olan emperyalizm ve �ovenizm kalıntılarına dair söz söylemek için çok daha esaslı deliller mevcuttur. Şu kadar var ki, son yıllarda, sovyet propagandası ile sovyet ilmi nin, Kırım Türklerinin topyekun tehcir ve katliam hadisesini "haklı göstermek" te�ebbüsünden kaçınmakta ve Kırımın uzak ve yakın ma zisi �öyle dursun, fakat aynızamanda, "Büyük Sovyet Ansiklopedisi nin" ikinci tabı dahil, sovyet matbuatının ve sovyet ilmi ne�riyatının sahifelerinden tamamile kaybolmu� olan Kırım Türklerinin ismini bile sükutla geçmeyi tercih etmekte olduğu nazardan kaçmamı�tır. Tarih ve insanlık Romadaki Spartak isyanını ve Birle�ik Amerika devletlerinin istiklal mücadelesini nasıl takbih etmediyse, insan ve millet haklarına hürmet gösteren ve Sovyet Kınının gerçek feci vaziye tine vakıf olan herkes de, gı1ya Sovyet hükumetine ihanet etmi� olan Kırım Türklerini takbih etmeyecektir. 85
Altman, R.: Scssiya po ist<.--ı rii Krın1r1, VPp rosı İsıorii mecmuası, f\ l osko\·a, . ..\r<1lık ı�
14-lH, No 1 2 , ...:
KlRlM'DitKi SOYKIRIMI UNUTMAV IN IZ
BiHikis,
"Rusya
halklarının
41
hürriyet
ve
istiklali"
hakkındaki
taahhüdü ve ezcümle 23 Eylul 1921 de "Bitaraf Kırım Türklerinin Bütün Kırım Kongresine" yaptığı vaitleri mükerrer defa ihlal eden Sovyet hükumeti, daha esaslı bir �ekilde, ihanetle suçlandırılabilir.86 Bu makalede, kaynaklara istinaden, verilen malumat yeter derece de ispat ediyor ki, topyekun tehcir ve katliam hadisesi, Sovyet hükumeti tarafından 20 yıl boyunca Kırım Türklerine sistematik bir surette tatbik olunan imha siyasetinin son perdesini te�kil etmi�tir. "Sovyet devletine ihanetle" suçlandırma keyfiyeti, Kırım Türklerinin imhasını
tamamlamak için uydurulan bahaneden ba�ka bir �ey
değildi. Hadiseleri bizzat ya�amı� olan İsmail Akın'ın �ehadetine göre, Alman ordusu Kırıma girdikten sonra, bol�eviklerin bırakmı� olduk ları bir evrak dolabında, Alman-Sovyet harbinin ilk aylarında Kırımın Alman ahalisi sürüldüğü gibi,87 Sovyet hükumetinin daha 1941 yılı sonbaharında Kırım Türklerini Kazakİstana sürmek tasavvurunda olduğunu gösteren gizli vesikalar bulunmu�tur.88 Bol�eviklerin Kırımı alelacele tahliye etmeleri bu tasavvurun tahakkuk safhasına girmesine mani olmu�tu. Bu da, K.ırımın Türk halkını vatanlarından topyekun sürme planının henüz Kırım Türklerinin Sovyet hükumetine kar�ı her hangi bir "ihaneti" mevzubahs olamayacağı bir zamanda, yani daha
1941 de mevcut olduğunu açıkça ispat etmektedir. Tehcir ve katliamın hakiki sebebi, Sovyet hükumetinin, gayrı emin yerli Türk unsurunu Kırımdan uzakla�tırmak ve K!rımı sağlam bir ka leye ve sovyet tecavüzünün stratejik üssüne çevirmek arzusu idi. Hür dünya matbuatı dahi bu kanaatı teyit eder mahiyette ne�riyatta bulun mu�tur.89 Bu kanaat keza harbin ba�ında orduya alınarak bütün harbi sovyet ordusu saflarında geçirmi� olanlar da dahil, Sovyet hükumetinin istis86 87
88 S9
Kırı m Tatar Bitaraf Konferensiyasuun kararları, Yanı Dunya, 4 . 1 0.1921, No 86. :\kııı: aynı el y az m ası, s. 2; Kınnun biitiin A l man ahali5i karı�ık evlenenler de d.ılıil, i l t.. till<"<' Kafkasyayil, biliihMe de Sibirya,·a siirgiin cdilnti�lerdir (Çorgunlu: el �·a zm ;ı sı , s. �) Akın: et �rnı cl yrtzmcısı, s. 3; Jlu key fi �· e t , dolayısiyle, 1942 yılı ya z ın d rı KrclSnndıı ( d ,l h u h ı ıı.Hl Kırım Türklerinin cebren bilhassa Kazakisıana iskan edi l me le ri nlavı ile dl' h ··v ı l l'dılnwktcdir · (Ço rg un l u : ; ıy n ı el y;ızınası, s. 4 2 ) . Die idcologische Bergündung für die Sl)Wjetischcn Völkcrmode, ihr Zid, ihn• fvll'!hndpıı uııd Rl· sul tcıte . "l:hılll'tin'' dcr PrnnıclhPischen Uga dcr Atlantik-Charte, n. Frsclw i n ı ın�;sort, Septl'mhcr l9-l9, No 2, �- l h; � J i rz .ı 1\,ı la: İngiHeredcki c1ntikl)mlinist milletler kt'n�n.·�i . ( ' u m l ı u rin·ı ��,1/l'll' � i . İ:-·L"lnbul. �:!.7. 1 LJ:;n, \!1.) cıı.2:i.
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
42
nasız bütün Kırım Türklerini vatan haricine sürmesiyle de teyit edil mektedir. Sürgün edilenlerden bazıları vaktiyle nişanlarla taltif edil miş ve "Sovyetler Birliği kahramanı" unvanını kazanmışlardı. Buna rağmen onların aileleri dahi sürgünden kurtulamamışlardır.90 Aynı akıbete, daha
1941
yılı sonbaharında bolşevikler tarafından Kırımdan
çıkarılarak Kafkasyada iskan edilen ve Kınmda cereyan eden
1944 hadiseleriyle hiç bir
1942-
alakası bulunmayan bir kaç bin Kırım Türkü
de uğramıştır. Nihayet, başta Kırım Merkezi İcra Komitesi reisi Menli barı Abd ülcelil Hayrullah olmak üzere,
1941-1944
yıllarında Almanla
ra karşı sovyet çeteleriyle aynı safta mücadele etmiş olan ve
1944
yılı
nisanına kadar Kırım Türklerinden silahlarını Alman ordusuna tevcih etmelerini ısrarla talep eden bütün yerli komünistlerle aileleri dahi sürgün edilmişlerdir. Bunların arasında, Kırımda, Türk dilinde Alman aleyhtarı beyanname ve gazeteler yayıniayan SO kadar faal komünist, gazeteci
ve
muharrir
de
vardı. diğerlerinin akıbetine uğradılar.9 1
Bunlar
da
aileleriyle
beraber
Yine bu kanaat, nihayet, ikinci dünya savaşına kadar Kırım
yarımadasında yaşayan bütün Yunanlıların92 ve diğer gayrı-rus "akal liyetlerin", harpten sonra Sovyet hükumeti tarafından sürgün edildik leri şayanı dikkat olayı ile de teyit edilmektedir. Bunu, harpten evvel ki sözde idari-mülki "milli bölgelerin", o cümleden olarak, Yahudi
Larindorf ve Ukrayna İşun milli bölgelerinin lağvedilmiş olması keyfi yeti de ispat etmektedir.
1950
yılında neşredilmiş olan "Sovyetler
Birliği Atlası"ndaki93 "Sovyetler Birliği" başlıklı etnografik haritadan anlaşılıyor ki, Kırım Muhtar Cumhuriyeti Kırım eyaletine çevrildikten sonra, orada
1950
yılına doğru yalnız su katılmamış Rus ahalisi
kalmıştır. Kınının harpten sonraki ahalisinin mühim kısmını, "Sovyet ler Birliğinin merkezi bölgelerinden94, yani Moskova, Yaroslav,95 Kursk,
Penza
ve
Rostov96
eyaletlerinden
getirilerek,
1944-1945
yıllarında Kınının sürülmüş, hakiki sahiplerinin topraklarına iskan edilmiş Rus muhacirleri teşkil etmektedir. 90 91 92 93 94 95 %
Çorgunlu : aynı el razması, s. 5, 50, 80·84. Çorgunlu: aynı el yazması, s. 81·82. Rosja deportuje turceka z Besarabii. "Narodowiec", Lens (Pas de Calais), 19.9.1951, s. 2. Sm·yetler Birliği Nazırlar Heyetine baglı Geodezi 1·e Kartograf ba� idaresinin neşriyatı, harita No 14. llurlu tski�.- : aynı y·erde, bobin No 3; 16.3. ı945 tarihli Pravda gazetesi. Tülyae1·, P.: Krım nakanune uborki urojaya, 20.6.1944 tarihli Iz1·estiya gazetesi. Büviik s,"·yet Ansikl,,pcdisi, 1953, cilt XXIII, s . 5 5 1 .
KIRIM'DA"i SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
43
Bütün bu olayların bilançosundan, Sovyet liderleri tarafından 27 Şubat 1954 de Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlerine taktim olu nan "Kırım hediyesinin" hakiki manası anla�ılmı� oluyor. Ba�tan ba�a Ruslada iskan edilmi� olan Kırım eyaletini Ukrayna Cumhuriyetine ithal etmekle, Sovyet hükumeti i�lediği cinayetin suçunu Ukraynaya yüklerneğe çalı�ıyor. Fakat, 12 Mayıs 1954 de Batı Almanyada aktedi len "Ukrayna Milli Radası (Meclisi) nın üçüncü içtima devresinin deklarasyonu", haricteki Ukrayna efkan umumiyesinin �uurlu kısmının bu provokasyonun manasını anlamı� olduğunu ispat etmek tedir. Ukrayna Milli Radası'nın deklarasyonunda ezcümle �öyle denil mektedir : Evvela Kınının mukadderatı hakkında karar vermek hakkı, Moskovaya değil, yalnız Kırım ahalisinin kendisine aittir. Kınmda cebri sürgünden evvel ya�ayan Kırımlı bütün yerli aha lisinin ancak serbest iradesi Kırımın mukadderatı ve daha iyi is tikbali hakkında karar verecektir. Saniyen, Kremlinin kurnazlık ve sahtekarlığı �ununla da belirmi� oluyor ki, Moskova hükumeti, Kırım meselesini hallederken Kırımdan cebren sürülmü� olan bir kısım ahalinin - Tatarların tekrar vatana dönmeleri meselesini aklına bile getirmemi�tir.97 Kırım siyasi muhaceretinin ba�ında duran sabık Kırım Kurultayı (Müessesan Meclisi) reisi, Kırım milli hükumetinin hariciye nazırı ve Kırım Milli Meclisinin Milletler Cemiyetindeki tam selahiyetli mümessili Cafer Seydahmet Kırımer, Kırım eyaletinin Ukrayna Cum huriyetine ilhakı ile ilgili olarak Hür dünya efkan umumiyesine a�ağıdaki deklarasyonla müracaat etmi�tir : Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği Yüksek Şurası Riyaset Divanı, Kırım'ın, Rusya Federatif Sosyalist Cumhuriyeti'nden ayrılması ve territoryal, ekonomik ve kültürel bağları bulunduğu mucip sebebi ile Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne ilhakı hususunda, Rusya ve Ukrayna Cumhuriyetle ri taraftarlarından i ttihaz olunan kararları, 27 Şubat 1 954 tarihinde ne�rettiği kararname ile tastik ve yürürlüğe vazeylemi�tir.
97 Treıra sesiya
U krninskoy Nalsionalnor Radi (6-12 bcreznya 195-l), l'vl,ıtl'm .tlı çujbini, 1 954, Ukrayna Enforn1os)·on Bürosunun ne�ri�·atı, 1\ l ü nih.
ı ıhıkunwnli,
Na
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNtiTMAYINIZ
44
Bu karar Kırım'ın: 1. Rusyadan ayrılması,
2. Ukrayna ya ilhak edilmesi şeklinde iki esası ihtiva etmektedir. Bu münasebetle aşağıdaki hususları belirtiriz: ı. Asırlardan beri bir Türk ülkesi olan ve istiklal ve hususiyetini daima
muhafaza edegelen Kırım, 1774 Küçük Kaynarca muahedesinin üçüncü mad desinde, Il. Katerina tarafından istiklalinin tanındığı yeminle taahhüt edilmiş bulunulmasına rağmen, her hangi bir tarihi hakka dayanılmaksızın, sırf em peryalist siyasetinin neticesi olarak, 1 783 de, Rusya'nın istilasına maruz kalmıştır. II. Katerina'nın, "kendisinin ve bütün haleflerinin, Kırım'nın Türk halkının
dinine, malına, canına tamamile riayetkar ve hürmetkar olacaklarını" taahhüt ve ilan eden 8 Nisan 1 783 tarihli beyannamesine rağmen, müstevli Rusya, bu tarihten itibaren Kırım Türklerinin bütün kültür eserlerini mahva çalışmış, topraklarını yağma ve müsadere etmiş ve devir devir yüzbinlerce Türkü yurt larından hicrete icbar eylemiştir. Bu istilayı tanımayan ve bütün iktisadi ve idari tazyik ve imhaya rağmen, milli varlıklarını muhafaza eden Kırım Türklerinin, 1917 ihtilali esnasında, en demokratik esaslarla seçilmiş millet vekillerinden müteşekkil Kurultayı (Ku rucular Meclisi), demokrasiyi ve her milletin kendi mukadderatına sahip olması esasını muhtevi olarak tanzim ettiği anayasayı, 26 Aralık 1917 de, kabul ve ilan etmiştir. Aynı emperyalist zihniyeti taşıyan komünist Rusya, 1 920 yılı Ekim ayında tekrar işgal ettiği Kırım'ın bir Türk ülkesi bulunması realitesi karşısında, 18 Ekim 1921 de, hiç olmazsa muhtar bir Kırım Cumhuriyeti kurmak mecburiye tinde kalarak, bunu, Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlamıştır. Komünistler, Kırım Türklerine karşı çarlık Rusyası tarafından tatbik edilen idari ve iktisadi tazyik, tehcir ve ruslaştırmayı da az bularak, sun'i açlık ve kitle halinde sürgün ile, Kırım Türklerini imha ya devam etmişlerdir. İkinci Dünya Harbinin sonlarına doğru, Kırım'ı yeniden işgal eden Kızıl Rusya, bu harp esnasında hitlerci müste\'lilerin, Kırım Türklerine değil siyasi, hatta idari \'e dini hakları bile tanımamış olmalarına rağmen, bunlarla
KiRIM'DAMi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
45
işbirliğinde bulundukları bahanesiyle ve zulüm makineleri olan mahkemeleri nin kararını bile alınağa lüzum görmeksizin, bütün Kırım Türklerini öz yurt larından binlerce kilometre uzaklara sürmüş ve 25 Haziran 1946 tarihli karar name ile Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ni feshetmiştir. Bu defa, Rusya, Kırım'ın hukuken kendi hükümranlığından ayrılması kararı ile, Kırım Türkleri tarafından Kırım'ın Rusya ile hiç bir rabıtası olmadığı hususunda öte,Pen beri ileri sürülen iddianın hakikate uygunluğunu nihayet kabul etmiş ve Kırım Türklerinin Rusya'dan ayrılma haklarının meşruiyetini ikrar ve takviye eylemiş bulunmaktadır.
2. Kırı.m'ın Ukrayna'ya ilhakı keyfiyetine gelince: Kırım Türkleri anayasasının "Kırım Türkleri Parlamentosunun selahiyetli mümessili bulunmaksızın Kırım mukadderatı hakkında verilecek kararların tanınmayacağı" hususundaki 12 ila 15 inci maddelerinde mevcut hükümler, ve Parlamentomuzun, Kırım Türklerinin haklarını ve Kırım'ın istiklalini müdafaa hususunda tarafıma verdiği 10 Şubat 1919 tarihli ve 6 sayılı selahiyetnameye müsteniden ve mezkur parlamentonun selahiyettar murah hası sıfatiyle, Kırım haricinde muhacerette bulunan ve yurtlarının istiladan kurtulması, İstikialine kavuşması için savaşan Kırım Türklerinin dileklerine tevfikan, Kırım'ın Ukrayna'ya ilhakını: Bu kararın tek taraflı olarak verilmiş bulunması, Ukrayna'nın Kırım üzerinde: Kırım'ın ayrı bir toprak bütünlüğüne sahip bulunması hasebiyle territoryal, Kırım'ın ayrı bir iktisadi varlığa sahip olması sebebiyle ekonomik, Kırım Türklerinin Türk kültürüne sahip bulunmaları hasebiyle
de
k ü lt ü re l
hiç bir rabıtası olmadığı gibi, tarihi her hangi bir hakkı da bulunmaması, bu ka rarın Insan Hakları Beyannamesi ile Birleşmi� Milletler
ve
Tl'� k i l :ı t ı
statüsü hükümlerine tamamile aykırı olması sebepleriyle tanınıMiığını ı 1 ı , b u i l hak kararının hiç bi r devlet için muktesep b i r )1ak ve
tL•!j k i l l'lnıeyL'<"l' ğ i ı ı i ,
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNYTMAYINIZ
46
Kırım Türklerinin yurtları üzerindeki tarihi istiklal haklarının devam et mekte bulunduğunu beyan eder, ve bütün, zulüm, tethiş ve tehcirlere rağmen, emperyalist kızıl Rusya'nın mahkumu bulunan milletierin kurtulacağına ve bütün dünyada emperyaliz me son verileceğine imanla, bu ilhak kararını Birleşmiş Milletler Teşkilatı nez dinde ve dünya efkan umumiyesi önünde en kat'! bir şekilde red ve protesto ederiz. Sabık Kırım Kurultayı (Kurucular Meclisi) başkanı, Harici ye ve Harbiye vekili ve Kırım Parlamentosu murahası. CAFER SEYDAHMET KIRIMER Neticede �urasını da kaydetmek gerektir ki, Sovyet hükumeti tarafından Kırım Türklerinin barbarca tehcir ve katledilmesi keyfiyeti, bol�eviklerin i�lemi� oldukları kitle halindeki cinayet zincirinin yalnız bir halkasını te�kil etmektedir. İngermanland tarafından
halkı,
lağvedilen
1941
1921-1923
yıllarında
yılında Kırımın ve
Volgaboyu
400.000
Sovyet
nüfuslu
hükumeti
Alman Sovyet Cumhuriyetinin
bütün Alman ahalisi ve harpten sonra Kınmda ya�ayan Yunanlılada diğer
"milli
akalliyetler"
de
aynı
akıbete
uğradılar.
1943-1944
yıllarında Kırım Türkleri ile aynı zamanda Kalınıklar ve Şimali - Kaf kasyanın Karaçay, Balkar, Çeçen ve İngu� halkları topyekun tehcir ve imha edildiler. Türkistan, idil-Ural ve Kafkasya Türkleri ve Sovyetler Birliğinin bir çok diğer halkları kısmen imha edildiler ve halen de de vamlı surette imha ediliyorlar. Ayrı ayrı bütün halkları topyekun tehcir ve imha etme metodu, köle emeğinin (temerküz kampları) ve sun'i açlığın tatbiki ile beraber, bol�evikler tarafından müstehziyane bir surette "dünyanın en ileri sos yalist devleti" olarak adlandırılan Sovyet devlet sisteminin ayrılmaz parçasını te�kil etmektedir. Bu sistem, kendisine has gaddarlık ve hunharlıkta esaret ve barbarlık devrinin en korkunç zamanlarını bile gölgede bırakmıştır.
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
47
TOPYEKÜN SÜRGÜN NASIL UYGULANDI? <*>
(*) Bu kısımda k i hiHıralar, Ankara'da yavınlanan i k i avlık fi k i r- k Li l t [i r ı l l ' ı');lsi "EM EL"in 1 993 yılında ne�redilen ·194, 1 95, 1 96, 197. sa y ı b rı ıı d ,ı ı ı ; ı y ı w ı ı a l ınmıştır.
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUlMAYlNlZ
48
HAT IRALAR ('t:'i') Anlatan: Anife İBRAHiM ( ..) Derleyen: Enver ÖZENBAŞLI Hazırlayan: Necla Atagün KALKAY
1936
senesinde
kocarnla
Değirmenköy'e gönderildik.
1941
(26
beraber Nisan
eczanede
1936
çalı�mak
ıçın
senesinde evlenmi�tik.)
senesine kadar orada çalı�tık. Kocam partide
idi. Sava�ın
ba�ladığını radyodan öğrendikten sonra kocarnı Yalta
rayonuna
çağırarak parti cüzdanını aldılar. Daha sonra pek çok i�i yapmak için onu
görevlendirerek
Kikineiz
köyüne
gönderdiler.
Çünkü
Değirmenköy'de onun parti üyesi olduğunu biliyorlardı. Kikineiz köyünde iki-üç ay çalı�tık. Birkaç ay sonra da Akyar'dan Yalta'ya doğru Kızılordu askerleri geliyordu. Onlarda otomatik silah ve ağır makinalı tüfekler vardı. Bu arada iki Alman askeri ke�if uçağı bizim bölgemizi tespit etti. Bunun arkasından bir çok askeri uçak geldi ve Kikineiz köyünü bombaladılar. Köyde bir adam ve bir kaç asker öldü. Köyümüzün insanları ise çoluk çocuklarıyla birlikte dağa kaçtılar. Çok geçmeden de biz iki çocuğumuzu (Lemar ve Şevket) alıp sahil boyunca yürüyerek Yalta'ya geldik. Yalta'da Alman askeri karn yonları köyümüze doğru gidiyorlardı. Karnyonlara bir metre boyunda ekmekleri odun gibi yüklemi�lerdi. Canköy'e ula�ınca Mustafa arncanın evine geldik ve e�yalarımızı onlara bıraktık. İki çocuğumuzu alarak Leyla boyu yürüyerek kendi köyümüz olan Büyük Özenba�·a geldik. Çocukları baharnlara bıraktık ve babamdan iki at alarak Dereköy'e gittik. Dereköy'den e�yalarımızı aldık ve atlara yükledik Dereköy'den, Büyük Özenba�·a gelirken Leyla Boytında fırtınaya tutulduk. Yollar karlıydı
(l l
ve 12. aylar).
Ayvasıl boğazında atımızın ayağı kaydı ve dereye yuvarlandı ve dere-
(*) Bu hatıranın sa.hibi olan yengem Anife lbrahim 7.11 .1917 senesinde Kırım'ın Büyük üzenbaş köyü�de doğd u. Kırım'da eczanede kalfa olarak çalıştı. Sürgüne gönderildiği Ozbekistan'da önce eczacı kalfası sonrada kre� müdürü olarak çalı�tı. O �imdi Semerkant Lunaçarskaya Sokağı 38 n u nıara d a yaşıyor. Bu hat mı 1 0.8. 1 985 t arihindP kaleme alındı.
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
49
deki kara saplanıp kaldı. Sonra kocarn a�ağı inip atı yukarı çıkardı. Yolumuza devarn ederek ak�arna doğru köyümüze ula�tık. Bir kaç ay sonra Alman askerleri köyürnüzü uzak rnenzilli toplada Akyar tarafından bornbaladılar. Partizanlar dağa çekildikten sonra Alman as kerleri köye girdiler. Köyü aldılar, fakat köyde kalmadılar. Çünkü gamizonları köyümüze yakındı. Köye Bubo Bilal'ı rnuhtar, Toktar Akay'ı da yardırncı olarak görevlendirdiler. Bilal'ın �ikayeti üzerine (benim bildiğim kadarıyla) 36 kornünisti köyden attılar. Kısa bir zaman sonra da Alman askerleri köye gelip halkı toplayarak meclis toplantısı yaptılar. Bu mecliste kocarn da vardı. Bubo Bilal'in kendisini görmesini istemediği için arka sıralarda oturrnu�tu. Bubo Bilal onu kürsüden görüp; -
"Ey
Rüst�m,
niçin
saklanıp
oturuyorsun,
yoksa
korkuyor
musun?" dedi. Toplantı bittikten sonra kocarn eve döndü.
O
gün öğleden sonra
kocarnı tekrar meclise çağırdılar. Alman askerleri . adam ba�ına
rn2.
400
toprak vererek tütün yet�tirrnernizi istediler.
Partizanlar
da
Alman
askerlerine
zarar
verınemizi
istediler.
Böylelikle bize verilen topraklarda yet�tirdiğimiz tütünleri Alman as kerlerine teslim etmek zorunda kaldık. Rüstern, Kurtrnollayev Emir Asan, Akrnescit'den dağdaki partizan ların yanına gitmesi için yardım etti. Alman askerleri köyürnüzde kalmıyorlardı.
Çünkü
p artizanlardan
korkuyorlardı.
Köyde
biz
kayınvalidernin evinde oturuyorduk. Bir kaç parça e�yarnızı ve giysi mizi kocarn Yalta'ya gidip �arap ile deği�tiriyor, sonra da yol tarafına gidip bunları yiyecek ile deği�-toku� ediyordu. Yolda Alman askerleri kocarnı
gördükleri
takdirde
elindeki
yiyecekleri
alıyorlardı.
Bu
yüzden aç kaldığırnız zamanlar da oluyordu. Eğer buğday getirirse bunu öğüterek, kuyudan su çekerek unla ornaç çorbası ve bılarnık yemeği pi�irirdik. Partizanlar arada sırada geceleri köye inerler ve halktan un, bal, yağ isterler ve bunları alarak tekrar dağa dönerlerdi. Partizanlar y iyc• cekleri olmadığı zamanlarda dağda ölen atlarını kesip yeried i ( Ebazer amca söylerdi). Alman askerlerinden bir kaç yıl eziyet çektik. Büyük Özenba� köyünde "Lanet olası Almanlar" denildiği için kö y
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUlMAYI Nit
so
Almanlar tarafından yakıldı. Yakmadan önce bütün halkı köyden çıkarıp arabalara bindirdiler. Biz de bundan sonra Fotisala köyünde İsmail Akay'ın evinde oturduk. Halk toprak altına sakladığı yiyecek lerle karnını doyuruyordu.
18
Mayıs
1944
sabahı tan vaktinde ku�ların huzursuz sesiyle
uyandık İsmail Akay
70
ya�ındaydı ve torunları vardı. NKVD asker
leri İsmail Akay'ın bahçe kapısını çaldılar. Kapıyı açan İsmail Akay'a bütün ailesini emir
verdiler.
15
dakika içerisinde köy meydanında toplanması için Sonra
bizim
evimizin
kapısını
çaldılar.
Kapıyı
açtığımızda gördüğümüz Kızılordu askerleri, - "Size
15
dakika müsaade, sizleri ba�ka yerlere göçettiriyoruz" de
diler. Bunun üzerine kocarn sinirlenerek; - "Ben Almanlara yardım etmedim. Bir �eye katılrnadırn. Ben Parti üyesiyim, cephe gerisinde dü�rnana kar�ı görevlendirildim" dediği zaman Kızılordu askeri; - "Parti i�i değil bu, benim gibi asker olanları da gönderiyoruz. Vardığınız yerde rneselenizle ilgilenirler" dedi. Nereye gideceğimiz belli değildi. Bizleri
18
Mayıs'da Fotisala'dan arabalara bindirerek Süren'e getir
diler. Süren'de arabadan e�yalarırnızı almanuza izin vermeyen atlı bir Rus askeri e�yalarırnızı tekrneleyerek a!jağı attı. Vagonlara hayvan gibi yüklediler. Yola iki kilo bakla ve iki kilo unla çıktık. Bunları yol boyu deği�erek yedik. Su bulunca unu harnur yaptık. Trenler durunca ate� yakarak hazırladığırnız harnurları pidecikler yaparak tenekelere dolduruyorduk. Pidelerin bir tarafı pi�iyor bir tarafı pi�rneden tren hareket ediyordu. Her vagona bizim aramızdan bir temsilci seçtiler. Bizim vagonda temsilci kocarn olrnu�tu. Yolda hepimiz bitlendik. Her kes ka�ınıyordu. Bitlenip kurtlanıp
22
gün ve
22
gece süren yolcu
luğumuz boyunca hamile gelinler doğurdu, ölen insanlar oldu. Ölüleri istasyonlarda bırakarak Özbekistan'a geldik. Özbekistan'da Melon Rayonundaki Stalin Kolhazuna yerle�tirildik. Halkımız tan vaktinde orakla buğday biçmeye i�e gidiyordu. Kocamın temsilciliği devarn ettiği için ben i�e gitrniyordurn. Bir gün kolhaz reisi Haydarova atma binip, kamçısını alarak bana geldi. O zamanda benim üç çocuğurnun gözlerinden irinler akıyordu. Haydarova beni çağırarak :
I'<IRIM'DAli SOYKIRIMI UNUTMAYINIZ
51
- "Niçin i�e gitmiyorsun?" diye sordu. - "Benim çocuklarım hasta yatıyor" dedim. - "Ah seni Almanlara satılmıf dedi ve kamçısını bana vurmak için kaldırdı. Ben ise ondan korkmadım ve sırtımı dönerek, - "Hadi vurun" dedim. Haydarova vurmadan çekip gitti. Ben eve gitmedim. Hemen bölgenin NKVD merkezine gittim ve kolhoz reisinin bana hakaret ederek vurmaya kalktığını söyledim. Sonra da evime döndüm. İlk yıllarda halkımız sıcak iklime dayanamadı. Halkın çoğu sıhnadan, sıcilktan ve açlıktan ölüyordu. Mesela rayona gelen 800 ki�iden 200300 ki�i kaldık. Bir çok insanı da enjeksiyonla öldürdüklerini duymu�tum. Ayda bir kere bölge komutanlığına giderek imza atıyorduk. 1945'te Stalin kolhozundan, Zirebulak köyüne ta�ındık. Oradaki eczanede üç yıl çal�trk. Sonra Langar yönündeki madeniere gittik. Orada kocamın Komünist Partisi üyesi olduğunu öğrendiler. Bir kaç gece NKVD askerleri onu çağırıp bizim köyün antikomünist adamları hakkında ayrı ayrı bilgi istediler. Kocam; - "Ben bilmiyorum, böyle �eylerle uğra�mıyorum" dedi. - "Eğer söylemezsen seni eczanedeki i�inden çıkarırız" dediler. Kocam, - "Çıkarırsanız çıkarın, benim bir suçum yok" dedi. Kocamın dedik lerine inarırnadıkları için NKVD askerleri kocarnı eczanedekıl i�inden çıkardılar. Kocam buna çok üzüldü ve çocuk gibi ağladı. Üzüntüsü so nucunda kalp hastalığına yakalandı. Bu hastalık yüzünden de kara toprağa girdi.
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNIR'MAYINıi
52
HATIRALAR (*) Anlatan : Zekiye SETIAROVA Derleyen : Enver ÖZENBAŞLI ( ....) Hazırlayan : Fatma MERTOG UL
Ben, Settar kızı Zekiye Settarova, 1 � 15 yılında İskele Köyünde (Ba laklava Kazası) doğdum. Köyde 7 yıllık okulu bitirip ilkokulda öğretmenliğe ba�ladım. 1941 yılında Alman askerleri geldikleri zaman herkes canını kur tarmaya çalı�tı, sıçan deliği bin altındı. Önce jandarmalar geldiler. Yüzleri çirkin, kanları soğuk �eyler. Boyunlarında zincirle asılı, görevlerini gösteren madeni plakalar vardı. Daha sonra askeri araçlar gelmeye b�ladı. Bahçelere girip kiminin tavuğunu, kiminin hay vanını almaya b�ladılar. -"Sahibi ağlar, tavuk ağlar" diyorlardı.- Gel dikçe geldiler, doldular. Herkesin evine dolu�tular. Bizim evimizin halüne de 15-20 �i yerle�ti, kapıdan çıkmanın imkanı yoktu. Sonra partizan aramaya b�ladılar. Kahve kutusunun içinde bile partizan aradılar. Herkesin e�yalarını toplamaya ba�ladılar. Arkad�ım olan öğretmen Veli Aliyev'i kalp hastalİğından dolayı çürük raporu verip, Kızıl Ordu'ya almamı�lardı. Rus Partizanlar okul dan kap-kacağı, mobilyayı alıp gittiler. Alman askerleri geldikten sonra arkad�ımdan bu e�yaları istediler. "Nerede bu e�yalar, kim aldı?" diye sordular. bazı e�yaları Savatka Köyünün insanları almı�lardı. Ben Komsomol kimliğimi, "Voro�ilovskiy Strelok (En iyi atıcı)" ro zetimi mu�ambaya sarıp sakladım. Sonra biz Kani köyüne göçtük Arkamızdan gene Alman askerleri gelip "Öğretmen Aliyev nerede?" diye sordular. Kani'da bir müddet rahatsız edilmeden oturduk. (*) Bu hatıranın sahibi Zekiye Settarova savaştan sonraki yıllarda çocuk yuvasında aşçı olarak çalıştı. Kırım'a 12 Temmuz 1988 yılında göçtü. Şimdi Eski Kırım şehrinde Krasnoarmeyskaya sokağı 67 numaralı evde y;:ışıyor. kocası Seyitveli Aliye\· 1 946 yılında Tula'dan geri dönüp okulda öğretmenlik yaptı. � 976 yılında öld ü. ( ' ' ) B u lıa tıravı, Em·er Ozenbaslı, Zekive Settarova'dan 12.12. 1988 yılında derll·d i .
.
.
-
KlRlM'DAki SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
53
Alman askerleri burada hiç kalmadılar. 24 Nisan 1944 yılında Kızılordu askerleri geldiklerinde, Akyar daha i!igal edilmemi!iti. Erkekleri topladılar, önce Akm�scit'e sonra Tula'ya yolladılar. Ben Nar kompros'a (Milli Eğitim Bakanlığı'na) gidip öğretmenim için rapor almak istedim, "Okullar açılacağı için art�k kimseye rapor vermiyo ruz" dediler. Öğretmenimi köyümüze geri götürecektim. •
18 Mayıs 1944 günü bir rüya gördüm: Bütün halkı toplayıp herkese birer parça ekmek vermi!ilerdi. Gece uyandığım zaman kom!ium Anife'ye rüyamı anlattım. "Allah hayırlara tebdil etsin, yavrum" dedi. Daha hava aydınlanmadan Kızıl Ordu askerleri gelip kapıyı çaldılar "Baltan, bıçakların nerede?" diye sordular. Onları alıp bahçeye athlar. "En gerekli e!iyalarınızı alıp çıkın" dediler. Biz daha evden ayrılmadan evi aramaya ba!iladılar. "Ba!ika ülkelerin parası var mı? Döviziniz var mı?" diye sordular. Ne aradıklarını bilmiyordum. Evlerimizin arasında bir yol olmasına rağmen, Kaynanamın, Kaynatamın yanına gitmeme izin vermediler. "Annemin, Babamın yaruna gideyim" dedim, göndermediler. Hazırlandık, bir çuvala kazan, tabak, makas, giyecek doldurduk. Sonra Kazan tatarı bir teğmen geldi: "Abla ağlamayın, en kıymetli e!iyalarınızı yanınıza alın" dedi. "Bizi vuracak lar mı?" diye sordum. "Yok ağlamayın, vurmazlar, Bu rrie!iin çantayı alın, çocuklarınıza ayakkabı dikersiniz" dedi. Bereket versin aldım, içinde belgelerimiz vardı. Mutfaktaki yağı ve uiıu görünce "Bunları da alın" dedi. Ne kadar !iey truııyabilirsin ki! Bizim bütün mahalleyi çe!ime ba!iına topladılar. Makinalı tüfekli askerler etrafımızı çevirdiler. Ben ve biri dört diğeri yedi ya!iında iki kızım da oradaydık. Onları yanıma aldım. Eğer üzerimize ate!i açarlarsa, çocuklarımın üstlerine kapanıp onları ölümden kurtanrım diye dü!iünüyordum. Sonra bizi arabalara yükleyip Süren'e götürdüler. Vagonlara yüklediler. Arabayla getirdikleri sırada bazılarının bohçalarını araba dan attılar (Mesela, Bediy Hocanın ewalarını). Vagonlara girdikten sonra halkı bit tuttu. Bu hayvan ta!iınan vagonlarda bizden önce Çeçenleri sürmü!ilerdi. Bitler bakla kadar büyüktü. Adamları tıklım tıklım doldurdular, herkes çuvallar üstünde oturuyordu. Söylediğim !ieylerde herhangi bir ekleme yada abartma yok. Hatta olanların hepsi ni de anlatmıyorum. Sonra vagonun kapılarını kapattılar ve kilitledi-
54
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNU'i"MAYlN lZ
ler. Bir müddet sonra çocuklar vagonun içinde "Susadım, su!" diye bağırmaya ba�ladılar. Kapıyı vurmaya ba�ladık, açtılar, gidip çocuklara su getirdik. Su almaya gittiğimiz yer biraz uzakta idi, "Şimdi vagon hareket edecek" dediler. Ağla�arak ellerimizdeki çaydanlıklarla, ibriklerle ko�maya ba�ladık. Zor yeti�ip bindik ama tren hareket etmedi. Gene kapıları kapattılar. Zamanla herkesin tuva let ihtiyacı geliyordu, küçük çocukların tuvalet ihtiyaçlarını onları va gonun arasındaki bo�luklardan tutarak gideriyorduk. A�am üstü tren hareket etti, gittik. Ben yolda hastalandım. Melitopol'de beni has taneye götürdüler. Çocuklarum annem almı�. O ba�ka katarda gidi yordu. Sora sora bulmu�, Gadarda vagonların kapılarını açıyorlardı, adamlar gidip su alıyor, ekmek bulsalar ekmek alıyorlardı. Çocukları annemin aldığından haberim yoktu. Hafızam yerinde değildi. Hafızam yerinde olsaydı çocuklarımı bırakır mıydım? istasyonda dok torlar gelip, hasta var mı, yok mu? diye bakıyorlardı. Hafızam yerine geldikten sonra hastaneden çıktım, bir kız (Rumdu ama bizim dilimizi biliyordu), yanıma geldi: "Siz burada kalın, iyile�tikten sonra çocuklarınızı bulursunuz" dedi. Ayakkabılarım vagonda kalrn�tı, ayaklarım çıplaktı ve yağJl1ur yağıyordu. Dizierime kadar çamur içindeydim. Ukrayna'da Mayıs ayı soğuk olur. Çocuklarım annemle beraber gitmi�lerdi, berıse onların yanına nasıl gideceğimi bilemiyor dum. Çocuklarıının Orta �sya'ya gittiğini söylediler. Nereden bileyim ben bu Orta Asya'nın nerede olduğunu. Sonra bir demiryolu bekçisi: "Melitopol'den tren gelecek, ona bin. Yoslovakiya Uzlovaya istasyonu na gelince inersin" dedi. Orta Asya'ya giden trenler bu istasyondan geçer. Bir mar�andiz treninin açık yerine oturarak gittim. Yoslovakiya istasyonuna gelince indim. Polislerden NKVD binasının nerede olduğunu sorup, oraya gittim. Oradaki yetkili bana "Kırımlı mısınız?" diye sorup "Biraz bekleyin" dedi. Telefonla konu�tuktan sonra beni dinledi. "Ben sizi Orta Asya'ya gönderirim" dedi. "Siz galiba acıktınız" diye ekledi. Üzerimde sadece e�imin giysisi vardı, ayakkabım bile yoktu. Beni ye�khaneye götürdü. Ben utanıyordum, utancımdan yer yarılsa yerin dibine girecektim. Bana iki kap yemek getirtti. Ona "Niçin böyle 'yaptılar?" diye sordum. "Bunu �imdi anlayamayız, sava�tan sonra her�ey açığa çıkacaktır." diye cevap verdi. Bana ekmek, balık verdi. "Kırım Karadeniz'in kilit noktasıdır. Sizi yeniden eğitmek için götürüyorlar, sizden daha eğitimli olanları ise oraya
KIRIM'DA'1<i SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
55
yerleştire�ekler" dedi. Tren gelince, beni Orta Asya'ya gönderecekti. İkinci gün yanımıza iki oğlan çocuğu geldi (Onları da yetkiliyle görüşmeleri için göndermişlerdi). 1 1-13 yaşlarında Ulu Özenli çocuklardı. Onlar da su almak için inmişler, suyu alıp getirene kadar trenleri hareket etmiş. Kovalarını ekmekle değiştirip Melitopol'den bu istasyona gelrnişler. İkinci gecede orada kaldık. Saat on civarında bir tren geldi, yetkili gelip çocuklara: "Gidin bakın, belki tanıdıklarınızı bulursunuz." dedi. Çocuklar trende annelerini buldular. Bu katar yanlışlıkla Ural'a gitmiş, sonra onu geri döndürrnüşler. "Abla, bizimle gelin." dedi çocuklar. Yetkili beni vagon sorumlusuna getirip: "Bu kadının bulaşıcı hastalığı yok, herkese yemek verdiğiniz zaman ona da verin" dedi. Vagonda her milletten insan vardı, Kırım Tatarı yoktu. Romen ve Alman askerleriyle yatmış fahişeler vardı. Bizim katarda Çingeneler vardı. Stalingrad'ı geçtikten sonra üç Çingene kaçtı. Sonra dan işittiğimize göre Özbekistan'a gitmişler. Yolda ağlamaktan başka bir şey yapamıyordum, ne yemek yiyebiliyor ne de su içebiliyordum. Benim çocuklarım acaba şimdi nerelerdedir diye kovalarca gözyaşı döküyordum. Sonra güneş doğduğu sıralarda Taşkent'e geldik. Bohçamı aldığım sırada vagon sorumlusu beni gördü. O kadına çok yalvardım, ama git meme izin vermedi. Taşkent'e Balaklava kasabasının halkının geldiğini öğrendim. Ondan sonra yola çıktık, Andican'a gittik. Sonra herkesi banyo yapmaya götürdüler. Giysileri dezenfekte edip, temizleyip geri verdiler. Bizim grup hanyaya gittiğinde Na mangan tarafından boş vagonlar geldi. Çocuklar vagonların üstlerine isimlerini tebeşirle yazarlardı. Ben Kırım'dan çıkarıldığımız vagonu bu yazılardan tanıdım. Vagon sorumlusu: "Niçin burada dolaşıyorsun?" diye sordu. "Bu vagonlar nerede boşaltıldı?" dedim. "Yarısı Namangan şehrinde, yarısı ise Çardak İstasyonunda" dedi. Çocuklarımı önce Namangan'da aramaya başlamalıyım, diye düşündüm. Banyodan sonra bizleri kolhaziara ve sovhozlara dağıttılar. Bir araba bir yere, bir iki araba bir yere. Ben sovhozda çalışmaya başlayacaktım, ama çalışmaya halim yoktu. Gene 20 gün hastaneye yattım. Hastahaneden çıktıktan sonra traktörkrin rad. 1 yatörleri için arıktan su getirme işini yaptım. Kırım Tatar ya�lıları bana tütün ve kağıt parçacıkları getirip "Al bunları, sigara iç yüreğinin
56
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMA YINIZ
üzüntüsü eksilir biraz" derlerdi. İ�te sarma sigara içmeyi burada öğrendim. Bizim bölgemizden sorumlu kwnandan "Ağlama, çocuklarını çocuk yuvasına vermi�lerdir" diyerek ayrılınama izin vermiyordu. Sonra, çaresiz kaldığı için beni bir kadınla Baytok İstasyonuna gönderdi. Oradan sorumlu kwnandan bir müddet için kumandanlık merkezinden ayrılını�. Onu beklerken bir pazara girdik. Pazarda hoca Muhtarov'a rastladık. Ben tamarniyle insanlıktan çıkrnı�tun, üzüntü, hastalık hepsi üstüste eklenmi�ti, insana benzemiyordum. Muhtarov "Vay Zekiye sana ne oldu" dedi. Sonra b�undan geçenleri anlattun. "Haydi bize gidelim" dedi "Yok ben gidip kwnandanla görü�eyim, yarın gelirim" dedim. Muhtarov'un b�ına da bin türlü �ey gelrni�. Pa zarda eskiden e�imin öğrencisi Kuddüs adlı genci gördüm. Kızıl Ordu mensuplarının giydiği üniformayı giym�ti. "Zekiye abla, siz misiniz, size ne oldu böyle?" dedi. "Annemi ve çocuklarunı arıyorum" diye cevap verdim. Çocuklarunı üç buçuk ayda bulabildim. Annem ölrnü�tü, küçük kızun sıtma hastalığına yakalanrnı�tı. Onlar Ta�kent'in dl'lındaki 84. Uçak Fabrikası sovhozuna yerle�tirilrni�lerdi. Temmuz'un sonlarında erik, kavun, karpuz olgunla�tı, ishalden pek çok k�i ölmeye ba�ladı. Bu sovhozda her gün on, on iki ki�i ölüyordu. 2. hidroelektrik santral de bir hanunın bir günde üç çocuğu ölrnü�tü. Kimsenin yürümeye hali kalmamı�tı. Ölülerin akrabaları yoksa, öküz arabasına koyup, götürüp gömüyorlardı. O Temmuz'da babam, ağabeyimin hanunı, yengem de hastalanarak ölrnü�lerdi. Bir ay zarfında babamın üç ağabeyi de ölrnü�lerdi.
KIRIM'DAfci SOYKIRIMI UNUTMAYlN lZ
57
HATIRALAR J.*) Anlatan : Hatice OSMANOVA (TAYMAZ) Derleyen : En:ver ÖZENBAŞLI ( **) Hazırlayan : Fatma MERTOGUL
Sava�ın ba�ladığı gün, 22 Haziran 1941'de, kapı kapı dola�ıp halkı toplantı binasına çağırdılar. Gece vakitsiz gürültüler i�itilmi�ti, halk artık sava�ın ba�ladığını anlamı�tı. Köy sovyeti ba�kanı Bila.l Katiti, "Yeni ye�eren hükümetimize Alman öncü birlikleri gelip saldırdılar", dedi. (Bilal Katiti, Rüstem Çagan, Asan Ta�çı ve Osman Kalyak Alman askerleri tarafından vuruldular).
ll Mayıs 1942 gününün ak�am üstü uçaklar köyümüzü bomba ladılar. Sonbahara kadar halk, evlerine girmedi, badrumlarda yattılar. Bombardıman sırasında 20 ki�i ölmü�, bazılarının ayakları, kolları kopmu� 20 ki�i de yaralanmı�tı. İnekler köye dönerken bir bomba or talarına dü�mü�, ortalık et parçalarıyla dolmu�tu. Selvi ağaçları teste re ile kesilm� gibiydiler. Bir bomba da mezarlığın üstüne dü�mü�tü. Sabaha yaralıları Fotisala Hastanesine arabalada alıp gittiler. Ölülerin hepsini bir mezara gömdüler (sorıradan buranın adı �ehitler mezarlığı oldu). Alman askerleri köyümüzde kalmayıp çe�itli yiyecekler alıp gidi yorlardı. 1942 yılı yazında köyümüzün gençlerini Almanya'ya götürdüler (Saide'nin kızını, Öksüz Bekir'in kızı Hatice'yi, Kambur Seyitömer'in kızı Gülzade'yi Osman Efendi'nin kızını, oğlanların hep sini zorla gönüllü yazdırdılar). Köye partizanlar geliyorlardı. Halk partizanlara yardım ediyordu. Alman askerleri köyümüze gündüz gelip yiyecek aldıkları için, geceleri de partizanlar geliyordu. Halk on lara yiyecek içecek verip gördüklerini anlatıyorlardı.· Bir gün Alman (*) Bu hatıralar H�tice Osmanova (Taymaz)'dan yazılıp alındı. O, 1 925 yılında Büyük üzenbaş köyünde doğdu. Savaştan önce okulda okudu. Savaştan sonra ise işçi olarak çalıştı. Halen Hişrau Hidro Elektrik Santra linde Vostoçnaya SC?.kağı 21 numaralı evde yaşıyor. (*') Bu hatırayı, Enver Ozenbaşlı, Hatice Osmanova'dan 22.7.1987 yılında der ledi.
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNutMAYlNlZ
SB
askerleri Gavr'den Özenba�·ı top ate�ine tuttular ve 1943 yılı Aralık ayında "partizanlara yardım ediyorsunuz" diye köyürnüzü yaktılar. Halkı gece arabalara yükleyip Gavr, Fotisala, Kokköz ve Yancu köylerine sürrnü�lerdi. Bu köylerin halkı bizlere çok yardım etti. Evle rine aldılar, yiyecek verdiler ve bahara kadar orada kaldık. Baharda son Alman askerleri de kaçtılar. Kızıllar Kırırn'a yeniden döndüler. Halk sevinçle Kızılları kar�ıladı. Yakılıp yıkılan köylerin halkları tek rar evlerine döndüler. Kızılhıı:, toprağı kazın-ekin dediler. Bir ay bile geçmeden bütün halkı Orta Asya'ya sürgün ettiler. Göç etmek zorun da kaldıkları sırada bütün yük arabaları Gavr'e, Tatar Osrnan'a gelip durdular. Sabaha kar�ı Kızıllar kapıları vurdular. - Kırım'dan çıkıyorsunuz! On be� dakikada e�yalarınızı alıp araba lara binin, dediler. Bir evden ba�ka eve gitmemize izin vermediler. Bizim iki minderi miz ve bir avuç baklarnız vardı. Onları aldık, yolda baklayı satıp tahta bir çanak ve bir tencere aldık. Bu çanaktan hem çorba içiyorduk, hem de harnur yoğuruyorduk. Ba�ka bir e�yarnız yoktu. Giyeceklerimizin hepsi üstürnüzdeydi. Bizim gibileri Ural'a dü�seydi, ölüp giderdi. Arabalara oturup Süren istasyonuna geldik, orada katarlar duruyor lardı. Süren'e gittiğimiz arabada bizimle beraber olan Gavrlı Seyitgazi Ağa (70 ya�larında) ağlayıp, bağırıp, ağıtlar yakıp: - Bizler nasıl günler ya�ıyoruz, atalarımızın görmedikleri �eyleri gördük. Nereye gittiğimizi Allah biliyor, cehenneme mi gidiyoruz? diye ağlıyordu. Onun ağlarnaları hala aklımda. 'Süren'de pek çok insan vardı. Trenle 21 gün yolculuk yaptık. İstasyonlarda bize kovayla çorba getirip veriyorlardı (arpa, bulgur, makama çorbası). Ara istasyonlarda insanlar su aramak için iniyor lardı. İstasyonlarda halkı indirrniyor, kapıları açrnıyorlardı. Gelirken bir ara istasyonda bir kadını kar�ıdan gelen tren bir parça sürükleyip ezerek geçti. Kadıncağız yayılıp, kapkara toprak gibi oldu. Yolda gelirken bir istasyonda üç gün durrnu�tuk. Halk: - Bizi yanlı�lıkla çıkardıklarını anladılar, artık geri gönderecekler diyordu. Buna hepimiz inandık
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
59
Sürgün yerine geldikten sonra bile halk birbirine "Bizi ne zaman geri gönderecekler?" diye soruyordu. Bizi 67. Kurapatkin ara istasyonunda buğday sovhozuna yerle�tirdiler. Yiyecek ve içecekten yana pek zahmet çekmed ik İlk 15 gün bize sınırlı miktarda bedava çorba ve ekmek veriyorlardı. Özbeklerin bir kısmı bize acıyor, bir kısmı da "Kırımlılar kırılıp gidin" diyorlardı. O zamanlar pek çok insan sıtma hastalığına yakalanmı�tı.
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNutMAYI NIZ
60
HATIRALAR ("") Anlatan : Mernet ABDULLA Derleyen : Enver ÖZENBAŞLI Hazırlayan : Necla Atagün KALKAY
1944 senesinin ilk aylarını Krımsk !jehrinin yanındaki köyde (Golu binka'da) geçirdik O zaman Novorossiysk'te, Anapa'da, Ternrük'de haberle!jrneyi sağlıyorduk. (O tarihte GAZ-AA arabasında !jOförlük yapıyordurn. 780. Tek ağır in!jaat irtibat bölüğü 9. Ordu). Nisan ayında bölüğürnüz Prirnorskaya ordusuna katıldı. Komutanı General Yerernenko idi. Kerç boğazından botlarla geçtik. Bir kaç gün Eski Kırım'da dinlendik. Gerekli yerlerde gerekli i!jleri yaptık. Son gücümüzle Bahçesaray'a bölüğürnüzle ula!jtık. Bir kaç gün sonra da bizleri Albat'a gönderdiler. Alman askerleri kaçarken Büyük Özenba!j Köyü'nü benzinle yakrnı!jlardı. Köyün halkı civar köylere dağılrnı!jh. Annem, Zemine teyze ve çocuğu, Şefika abla ve Şaziye abla da Gavur köyündeki Dernirci Kurtseyit'in evine gitrni!jlerdi (Enver dayımın kay natası). Bir zaman sonra da arınem ve ablalarım Fotisela köyünde otu ran babaannemin yanına yerle!jtiler. Çünkü babaarınem onları yanına çağırrn�tı. Ben bölük kornutanırnız Şepel'den izin alarak araba ile Özenba!j köyüne gidip ailerni görecektirn. Kornutanım 24 saat izin verdi. Hazırlığırnı yaptığım sırada yanıma Özenba!jlı Seyit Ömer geldi ve dedi ki, - Topçu köyünde senin karının karde!ji Eftade abla çocuklarıyla ya!jıyor (Kocası Appaz Marnudov komünist ve kolhoz reisi idi. Alman askerleri tarafından hapise atılrnı!jtı}. Ben, Topçu köyüne de uğradım ve onları yanıma alarak Özenba!ja gittik. Fakat ailern Fotisala köyünde idi. Sonra Fotisala köyüne gittik ve orada ailerni buldum. Şefika ve Şaziye abiarn benden kaçıyorlardı. (•) Bu hatıra rahmetli babam . Memet Abdulla'dan yazılıp alındı. Babam 1908 yılında Kırım'ın Büyük üzenbaş Köyü'nde doğdu. 1941 -42 senelerinde savaşa katıldı. 9. 9rdu 780. İnşaat Bölüğünde şoför olarak hizmet etti . 8 madalyası Yar (E.O.).
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
61
Çünkü beni tanımıyorlardı. Ailemi oradan aldım ve tekrar Özenba� köyüne döndük. Köyde 700 evden sadece 10-15 tanesi yanmadan kalmı�tı. Kalanları ise kapkara yanmı�tı. Köyün halkından bazıları geri dönüp geldiler ve patates ekmeye ba�ladılar. Bundan sonra köyden uzakta oturan akrabalarımı araba ile Özenba� köyüne ta�ıdım (Cevayire abla Karalez köyünde oturuyordu). Halk sürgün edilmeden 2 gün önce bölük komutarumız toplantıda Alman askerlerine yardım edenleri sürgün edecekler diye söylemi�ti. O günü ak!jam ailemin yanına gittim ve bu haberi onlara söyledim. Ailemin yanından dönerken Küçük Süyrende devriye askerleri beni tutukladılar ve kurmaylığa getirdiler. Evraklarımı ve y_ol listemi asker lere gösterdiğimde çok �a�ırdılar. Tatarlarda mı askerlik yapıyor diye. O gece sabaha yakın halkı sürgün etmeye ba�ladılar. Köyün adarn larını topladılar ve arabalara bindirdiler. Bunu gören bölük komutanım; Sen Akmescit'deki tahliye kur mayına git, belki aileni burada bırakırlar dedi ve Akmescit'e beni yol ladı. Üç askeri de yanıma verdi. Akmescit'de tahliye kurmayının ko mutanı olan Albay'ın yanına girdik. Albay - Hepiniz sürgün edileceksiniz, sabahleyin yanıma sava� kahramanları ve vatanperverler de geldi, biz hiç bir sebebi kabul etmi yoruz dedi. Fotisala"ya geri dönüp geldim. Fakat ailezni bulamadım. Arabayı Büyük Süyren'e doğru sürdüm. Duvanköy ve Bahçesaray arasında (15-16 km) vagorılar dizilmi� bekliyorlardı. Ailemin bulunduğu vagon hareket etm�ti. Vagonların kapıları ·açıkh. Vagonlardan birinde Osman amca ve kansını gördüm (Ay�e ve Hatice abianın babası). Va gona atlayıp bindim ve sarılarak öpü�tük, ağla�tık. Halkımızdan bazıları bizleri denize atacaklar diye ağla�ıyorlardı. Vagonların önü bo�aldıkça hareket etmeye ba�ladılar. Bölüğüme dönüp geldim. Arabadan inmedim ve ba�ımı kollarıının arasına alıp dü�ünrneye ba�ladım. Halk sürgün edildikten sonra kara bir durnan her tarafı kapladı. Korniserimiz Kogan (Odesa'lı Yahudi) yanıma geldi. - "Bu güzel yaz gününde güne� bile görünmüyor, suçs uz çok insan cezalandırıldı" dedi. Bu kara duman bir hafta kadar durd u .
62
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUlMAYlNlZ
Bundan sonra Karasuhazar'ın Baku� Eli Köyü'ne, daha sonra da Or talan Köyü'ne gönderdiler. Köye geldiğimizde yalnızca hayvanlar bizi kar�ıladı (kediler, atlar, tavuklar, sığırlar ... ). Ahırlara yakla�tığımızda içeride bulunan aç hayvanlar böğürerek kapıyı zorluyorlardı. Tavuk lar, horozlar omuzlarımıza çıkıyorlardı. Hiç bir insanın olmadığı köyde sadece hayvanlar vardı. 18 Mayıs'dan sonra 2 ay daha Kırım'da oturduk. "Kara Hasan" Sanatoryumuna gerekli malzemeleri ta�ıyorduk. Günlerden birgün beni kurmaylığa çağırdılar ve bana; Bugün emir geldi; senin soyadını yahudi soyadı yapalım, yakında zaferimiz olacak, harpten sonra Odesa'da kalırsın dedi. Harbin ba�ından beri onlarla birlikte idim. Çok dü�ünmeden cevabıını verdim: "Annem, çocuklarım, karım, akrabalarım ve milleti min nerede olduğunu bilmiyorum, sizin isteğinizi kabul edemem ve alnıma ne yazılı ise onu göreceğim" dedim. Bana yeni ayakkabı ve elbise verdiler. Emire göre iki silahlı askerin nezareti altında Be�terek'teki alaya teslim edilmem gerekiyordu. Fakat komutanımız "Biz onun görev kağıdına Be�terek'e odun için gittiğini yazar iki silahlı askeri de kamyonun arkasına oturturuz" dedi. Vedala�tığımızda bütün askerler beni omuzlarda ta�ıdılar. "Sen pekçok defa canımızı kurtardın ve bize yardım ettin, sana yürekten �ükran borçluyuz" dediler. Öğle vakti Be�terek'e gitmek üzere karargahtan ayrıldık Oraya vardığımızda halk toplanmaya ba�larımı�tı. Erler, çavu�lar, başçavu�lar olarak hepimiz 93 kişi idik. Aradan bir kaç gün geçtikten sonra kamyonlada beton direkleri getirip döktüler. Bize verdikleri küreklerle çukurlar kazıp direkleri diktik, aralarına dikenli tel çektik, böylece kendimizi dikenli tellerle kapatmı� olduk. Geceleri kalkıp baktığımda dikenli tellerin arkasında 2 metre ile silahlı askerlerin nöbet tuttuğunu görüyorduk. Bizde ise hiç bir silah yoktu. Gündüzleri alayın etrafında otomatik silahlı askerler bizim kaçmamamız için nöbet tutuyordu. Günlerden bir gün "Stude-Baker" marka 4 tane kamyon geldi. Komutan emir vererek e�yalarınızı alıp kamyonlara binin dedi. Bizleri banyoya götürdüler. Yıkandık ve bize verilen elbiseleri giydik Yine kamyonlara bindirilerek Akmescit'deki Kantamaya sokağındaki büyük bir binaya yerle�tirildik. Orada pek
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
63
çok insan toplanmıfjtı. Avluya 10-12 kifjilik gruplar halinde silahlı as kerler nezaretinde çıkarıyorlardı. Orada bulunduğumuz bir gece kimse uyumadı. Çaldılar, oynadılar, lafladılar. Sabahleyin yine komutandan emir geldi; efjyalarmızla çıkın ve dörder kifjilik sıra olun dediler. Önümüzde, arkamızda ve yanımızda silahlı askerler bulunuyordu. Bizde yırlamaya (Savlukrnan kal sevgili vatanım türküsünü) bafjladık. Gara geldiğimizde bizleri vagonlara yüklediler. Vagonlarda 2 katlı ranzalar vardı. Vagonların kapılarını kapattılar. Çavufjtan izin alıp Be riya'nm vekili olan General'in yanma gittim ve "Bütün askerler adına söz veriyorum ve onlara inanıyorum, bize izin verin kapılarırnız açık dursun" diye rica ettim. General de izin verdi. Aynı vagonda Yu nanlılar, Bulgar, Almanlar ve Türk vatandafjları da sürgün ediliyor lardı. 18 günde Hokand fjehrine ulafjtık ve orada aileınİ arafjtırıp bul dum.
64
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUlMAYINIZ
HAKSIZLIGil'l İTİRAFI - AF VE SONRASI 30 Haziran 1945 tarihli, "Çeçenler'in ve Kırım Tatarları'nın Sovyet ler Birliği'nin diğer bölgelerine sürülmesinin, Çeçen-İngu� Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin lağvının ve Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin, Kırım Eyaleti'ne dönü�türülmesinin "resmi ve hukuki dayanağı olan, Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuri yeti Yüksek Şurası'nın Kararnamesi, bir yıl gizli tutulduktan sonra, 25/06/1946 tarihli Pravda ve İzvestiya gazetelerinde yayımlanmı�tır. Bu kararname ile sürgüne tabi tutulan Kırım Tatarları'na isnat edi len "Toptan suçlama hakkındaki devlet makamları tarafından veri len karar", Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Yüksek Sovyet Pre zidyumu Ba�kanlığı tarafından alınan OS Eylül 1967 tarihli karar ile kaldırılmı�tır. Aynı karar, sürgüne tabi tutulan "Kırım Tatarları'nın Sovyet vatandaşlarının mazhar olduklan her türlü sosyal ve siyasi haklardan faydalanacağını" kabul etmi�tir.
Bundan sonraki sahifelerde, Af Karamarnesi'nin metni ile uygula ma �eklini ve "Sovyetler Birliği'nin bütün bölgelerinde çalışma ve yerleşme haklarından" nasıl faydalandıklarını göreceğiz. Karamame nin tavsiye ettiği "Yardımın" neler olduğunu gözler önüne seren bel gelerle tan�acağız. (+)
( + ) Bu belgeler, Dr. Edirge Mustafa Kınmal'ın mesul müdürlüğünü yaptığı, Sovyetler Birliği'ni Oğrenme Enstitüsü tarafından Münich'te Türkçe y.ı y ı m lanan "DERGİ"nin 1 971 tarihli 63. sayısından a lınmı�tır.
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
65
AF KARARNAMESi (1) Kırım Tatarlarından bir kısmının Alman Nazi yağmacıları ile i�birliği yapması, 1944 yılında haksız yere, bütün Kırım Tatariarına te�mili gereken bir suç sayılmıştır. Tatar halkına mensup vatan da�ların tümüne birden yükletilen bu suçun topluluk ve bilhassa sos yal ve siyasi hayata yeni katılan gençlik üzerinden kaldırılması gerek mektedir. Bu sebeple, SSCB Yüksek Sovyet Prezidyumu şu kararı vermi�tir: 1- Kınmda yaşamış olan Tatar halkına mensup vatandaşları toptan suçlama hakkında Devlet makamları tarafından verilen karar hükümsüz ilan edilmiştir. 2- Özbekistan ve diğer Sovyet Cumhuriyetlerinde yerleşen Kırım Tatarları, Sovyet vatandaşlarının mazhar oldukları her türlü sosyal ve siyasi haklardan faydalanabilirler. Mahalli, bölge ve daha yukarı Sov yet meclislerine, milletvekilliklerine seçilebilirler. Mahalli idarelerin sorumlu organlarında vazife alabilirler. Radyolarda yayın yapabilir ler. Anadillerinde gazete çıkarabilirler. Bütün medeni ve kültür işlerinde görev alabilirler. Kırım Tatarlarının yaşadıkları bölgelerin daha iyi kalkındırılması için Sovyetler Birliği Bakanlar Kurulu, Kırım Tatarlarının milli menfa at ve özelliklerini göz önünde tutarak, kendilerine yardım edilmesini tavsiye eder. SSCB Yüksek Sovyet Prezidyumu Başkanı : N.Podgorni. SSCB Yüksek Sovyet Prezidyum Sekreteri : M.Georgadze. *
*
*
SSCB Yüksek Sovyet Prezidyumunun 28 Nisan 1956 tarihli karar namesinin 2. maddesinin tatbiki hakkında kararnamesi : Tatar milletine mensup olup evvelce Kırım'da yaşamış
olan vatan-
---·-·--· =-:---:-
( 1 ) Bu kararname Ta� kent'te Kırım Türk leri ta rafından yay ı m l ;ı n,ı n " LL•niıı Bayrağı" gazelesinin 9 Eylül 1 967 tarihli 1 07 ( 1 1 97) N u . l u say ı sı nd,ı ne�red i l ın i::ıtir. Kararname metni, bu gcı zeteden i s t i f,ıdl• l'dl'rt'k vavıın la\·,ı n DviEL Dergisi'nin 1 968 T emınuz-Ağ u,.tos, 47. n i'ı slı,ısıııd,ı ıı iı l ıiınıı*ti r.
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUfMAYINIZ
66
daşlar ve aileler de, diğer Sovyetler Birliği vatandaşları gibi, iş ve pa saport rejimleri hususlarında yürürlükte olan kanunlar gereğince Sov yetler Birliğinin bütün bölgelerinde çalışma ve yerleııme haklarından faydalanıdar. SSCB Yüksek Sovyet Prezidyumu Baııkanı : N.Podgorni. SSCB Yüksek Sovyet Prezidyum Sekreteri : M.Georgadze. Moskova, Kremlin 1967 yılı, Eylul s.
Kırıma dönmekle olan Kınm Türklerinin durumu DERGİ'mizin geçen 62. sayısında (s. 65-73) ve 61 ve 62 sayılarının '"Muhte lif haberler'" bölümünde, Sovyetler Birliğinde '"Samizdat'" adlı gizli yayında Kırım Türklerinin 1968-1969 yıllarındaki durumuna ait materyaller yayınlanmıştı. Bu yazıda, '"Samizdat"ın geçenlerde Batıya sızan ve başlıca ola rak anayurt Kırıma dönrneğe çalışan Kırım Türklerinin kaderi konusunda 9 ayrı haber yayınlanmaktadır. Dergimizin sınırlı ölçüleri sebebiyle bu haberler bir parça kısaltılmıştır. "Samizdat"ın bu haberleri kısmen Münihin "Hürriyet" radyosu yayınlarında yorumlanmış, kısmen de Batı Almanyada Rus dilinde çıkan Posev dergisinin Şubat 1971 tarihli 6. özel sayısında yayınlanmıştır. Dik kate değer bir noktadır ki bu dergi, Sovyet makamlarının Kırıma dönrneğe çalışan Kırım Türkleri hususundaki siyaseti, Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafından özel bir sözleşme ile 9 Aralık 1948 de yasaklanarak 12 Ocak 1951 de yürürlüğe giren ve 3 Mayıs 1954 de Sovyetler Birliği tarafından da tasdik edi len yeni "genocide" olayı diye adlandırmaktadır. Posev, Kırıma dönmekte olan Kırım Türklerine uygulanan "'genocide" olayı suçlularının adlarını ve işgal ettikleri mevkileri de kaydetmektedir: "Kırım Eyalet İcra Komi tesi Başkanı Trofim Nikolayeviç Çemodurov; yardımcısı Nikolay Andreyeviç Mo iseyev; Ukrayna Içişleri Bakanlığı Kırım Eyalet Idaresi Müdürü Zaharov; yardımcısı Gaydamaka; Kırımın Belogor (eski Karasubazar) bölgesi halk yargıcı Kurdyukov; Belogor Polis Müdürü Novikov; yardımcısı Pcneneyev; Kırım savcı yardımcısı Tsıgankov; Belogor bölge savcısı Belyayev; Belogor Bölge !cra Komitesi Ba�kanı Miroşniçenko" ve başkaları. Ad ıgeçen Sovyet me murlarının 1 969 da Kırım Türklerine uygulanmış olan yeni "'genocide"' olayına katılmış
oldukları,
"'Samizdat"'ın
aşağıda
yayınlanan
ına teryellerindcn
anlaşılmaktadır. DERGi Yazı Ku ru l u
KIRIM'DAiti SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
67
Sovyetler Birliği K.P. Merkez Komitesi Politbiirosuna ve Sovyet Kamuoyuna:
Tamamile esassız bir ihanetle suçlanan Kırım Tatarları 18 Mayıs 1944 tarihinde Kırım'dan barbarca sürülmü�lerdi. Muhafaza altındaki suçsuz insanlar sımsıkı kapalı vagonlarda Orta Asya, Ural ve Sibir yanın çe�itli bölgelerine sevkedilmi�lerdi. Sürülenlerin a�ağı yukarı % 90'ını kadınlar ve çocuklar, geriye kalanlarını da ihtiyarlar, malfıller ve gerillalar te�kil etmekte idi. Gerçek hainler ise bu zamana doğru askeri mahkemelerce ya mahkum edilmi� ya da fa�istlerle birlikte kaçmı�lardı; Özel iskan yerlerinde yaratılan gayri insani hayat �artları, a�ağsama hareketleri, açlık ve hastalık bütün Kırım Tatarlarından % 46'sının canına malolmu�, Özbekistan'ın ayrı ayrı bölgelerinde ise ölüm oranının yüksekliği %70-%80'i bulmu�tu. Bunun üzerinden 25 yıl geçmi� bulunmaktadır. Bu süre içinde halk, durumunu oldukça hafifletrneğe muvaffak olmu�tur. Sovyet Hükumeti 5 Eylül 1967 tarihinde Kırım Tatarları'nın siyasi itibarını iade eden bir kararname yayınladı. Nevar ki kararname topyekun iha net suçunu kaldırınakla beraber, Tatariara anayurt Kırım'a dönme imkanını vermemi�tir. Halen her millete mensup vatanda�, kaydını yaparak Kınmda serbestçe ya�ayabilir. Sadece Kırım Tatarları bunun dı�ında bırakılmı�lardır. Kırım Tatarları, onlardan gasbedilen medeni hakların iadesi için yaptıkları bugünkü hareket, ilerici Sovyet ve dünya kamuoyu arasında büyük bir destek görmektedir. İtalyan K.P. Merkez Komitesi Genel Sekreteri Luigi Longo, bir hafta önce, İtalyan K.P. Merkez Ko mitesi'nin, Sovyetler Birliği'ndeki anti-demokratik olayları ara�tırmak maksadiyle bir komisyon te�kil etmek niyetinde olduğunu söylemi�tir. Bu arada, Kırım Tatarları'nın hor görülmesi meselesi bi rinci plana alınmı�tır. Biz, çe�itli milletiere mensup gençler, size ba�vurarak, Kırım Tatar la rı'na kar�ı yapılan baskı ve �iddet hareketlerine son verilmesini V L' onlardan gasbedilen bütün medeni hakların iadesini talep etnıektL•yiz! Kırım Tatarlarının Hareketine Enternasyonal Gençlik Yardım Komi tesi, faş kent, 1 5 Mayıs 1969.
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNll'rMAYINIZ
68
Birleşmiş Milletler Teşkilatı insan Haklarını Konıma Komitesine ve Dünya Kamııoyıına :
Bu mektupla biz, çaresiz kaldığımız için size müracaat etmekteyiz. Hükumetimiz, yerli makamların bize kar�ı reva gördükleri a�ağsama ve insan haklarımızı çiğneme hareketleri hakkında yaptığımız mükerrer �ikayetlerimizi ineelemernekte ve bunlara kar�ı hiçbir tepki göstermemektedir. Biz, herhangi bir tabiiyete, vatana sahip olmayan ve kanun dı�ı ilan edilen insanlar gibi, tamamile keyfi hareketlere ter kedilmi� bulunmaktayız. Ailemiz 9 ki�iden ibarettir: İsmail Dugu (Aile reisi-40 ya�ında), Zülfinar Ka�ka (anne-34), Müline Dugu (14), Halil (12), Gülistan (10), İbrahim (8), Zülfiye (6), Ömer (4) ve Mustafa (2). Biz, Sovyetler Birliği Yüksek Şura Prezidyumunun, Kırım Tatar halkı üzerinden guya topyekı1n suçlamayı kaldıran 5 Eylfıl 1967 tarihli kararname ile ilgili olarak 1967 eylulünde anayurdumuz Kırım'a döndük. Nevar ki, Kırım idarecilerinin bize kar�ı gösterdikleri dü�manlık ve besledikleri nefret hissi, bizi, Sovyet Hükumeti kararna mesinin, ancak kamuoyunu aldatmaktan ve Kırım Tatadariyle alay et mekten ba�ka bir �ey olmadığına inandırdı. Bize eziyet ederek, vatanımızı terketmek zorunda bıraktılar. Büyük bir me�akkatla ve maddi zarariara uğrayarak Krasnodar EyaJetine göç ettik. 1969 �ubatında tekrar Kırım'a döndük. Karasuha zar (�imdiki Belogor) bölgesinin Cemrik (Kizilovka) köyünün ••Çapayev>> kolhozunda bayan Anna Fedorovna Krovyakova'dan 350 ruhieye bir evcik (zaten bu evcik 1944 sürgününde yurtta�larımızdan müsadere edilmi�ti) satın aldık. Alım-satım mukavelesi kanunun em rettiği �ekilde düzenlenmi�ti. Nevar ki Köy Sovyeti (Muhtarlık) bu mukaveleyi onaylamayı kasden reddetti. Bu arada polis, satın aldığımız evi bo�altmamızı ve Kırım'ı terketmemizi talep ederek, bize eziyet etmeğe ve �antaj yapınağa ba�ladı. Bizim evin satım-alım mu kavelesi ve i kamet kaydı muamelelerinin yapılması hususundaki kanuni ricalarımız, ne Karasuhazar Bölgesi İcra Komitesi, ne bölge sa\·cısı, ne de Kı rım EyaJe t İcra Komitesi ile diğer Kırım makamları tarafından, sırf milliyetiıniz yüzünden, yerine gelirilmiyordu. Bölge
İcra Komitesi Ba�kanı l'vliro�niçenko \"e Polis l\tl üd ü r ü No,· i ko\' bize in,;,ın değiL hay\·an muam e les i y apıyorlard ı. Biz m ü tcma d i yen baka-
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
69
rete uğramakta idik. Bizi hergün polise, idari komisyona, savcılığa götürüyor ve vatanımızı gönül rizasiyle bırakıp gitmediğimiz takdir de cezalandırmakla tehdit ediyorlardı. Buloh bölgesi savcısının talebi üzerine 3 Haziran 1 969'da hakkımızda bir muhakeme komedisi düzenlendi. Halk yargıcı Kurd yukov, Sovyet kanunlarının ve haklarımızın gerçek bozucuları olan noteri ve polis müdürü Novikov'u, alım-satım ve ikamet muameleleri ni derhal yapmalarını zorlayacak yerde, alım-satım mukavelesinin noter tarafından tasdik edilmediği gerekçesiyle, mukavelenin muteber olmadığını kabul ederek evin bo�altılması kararını verdi. Birkaç gün sonra biz, yargıç Kurdyukov'dan ve icradan kendi evimizi bo�altma emrini aldık. 26 Haziran 1969'da, gece saat 12'de evimiz 35-40 ki�ilik bir çetenin baskınına uğradı. Evi saran gece haydutları kapıyı vurmağa ba�ladılar. Biz kapıyı açınca 15-20 kadar polis ve komando odanın içine daldı. Sovyet polis ve komando üniformasındaki haydutlar, çıplak ve uykulu çocuklarımızı dı�arıya ta�ıdılar. İlkönce 14 ya�ındaki kızımızı götürdüler. Sonra ellerimi bükerek beni, arkarndan da, üstünde bir tek kolsuz faniladan ba�ka bir �eyi bulunmayan ve göz ya�ı döken 12 ya�ındaki erkek çocuğumuzu dı�arıya çıkardılar. Daha sonra sıra, çıplak ve yarı uykulu iki yavru olan Ömer ile Mustafaya geldi. En sonunda 10 ya�ındaki kız çocuğumla e�imi yerde sürükleyerek otobüse kadar getirdiler. Bu deh�etli olay bir gerçek olup XX. yüzyılda Sovyet Sosyalist memleketinde meydana geliyordu. Biz kimseye fenalık etmi� değiliz, kimseden bir�ey çalmadık ve bozguncu hareketlerde bulunmadık Bu gayri insani vah�ice muamele bize, suf Kırım Tatarları olduğumuz ve vatanımızda ya�amak istediğimiz için yapılm�tı. Biz hergün Sovyetler Birliğinde radyo yayın ve gazetelerde emper yalizmin memleketimiz dı�ında i�lediği cinayetleri duyuyor ve okuyo ruz. Amerika'da, Güney Afrika Cumhuriyeti'nde ve diğer memleket lerde ırk ayrımlarından bahsedilmektedir. Fakat, Sovyetler Birliği'ndl' insana karşı yapılan vah�ice hareketler hakkında, dünya sa kinlPrin den % 99'umın hiçbir bilgisi yoktur. Bizim yardım feryatlarımızı, Sov ye t adamları bile duyamıyorlar. Çektiğimiz ıstırabı, uğradığımız ha ka retleri insanlara duyurmak için ne radyoya sahibiz, ne de basına. Bize,
70
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNlJirMAYINIZ
elimizi, kolumuzu bağlayarak ve ağzımızı paçavra ile tıkıyarak, gizli ce, hırsızlık yapar gibi i�kence ediyorlar. Bizi 15-20 polis rekafatında ve sağanak altında otobüse yükleyerek, iki saat sonra Cankoy-Kerç demiryolu hattının 50. evilman'ına getirdi
ler. Sabahın dördünde bizi zorla <<Simferopol-Bakıl» trenine bindirdi ler ve ıslak e�yamızı arkamızdan vagona fırlattılar. Biz, yiyecek ve içecek olmadan, bitkin bir halde ve muhafaza altında yol alıyorduk. Bizi nereye ve niçin götürdükleri belli değildi. Ben, bir ana olarak erkek evlatlarıma �öyle hitap ediyordum: «Çocuklar iyice gözünüzü açın ve bu korkunç olayları unutmayın. Size i�kence yapan bu soy guncuların yüzlerini iyice hatırınızda tutun. Siz bir zamanlar, polis üniformasındaki haydutların bu vah�et ve yolsuzluklarının hikayesini yazacak ve Sovyet iktidarının ne olduğunu ve komünistlerin güttükleri gerçek hedefleri yer yüzündeki insanlara anlatacaksınız. Bu cinayetleri açıklayın.>> Polisler bizi Krasnodar Eyaleti'ndeki Tarnan istasyonuna kadar ge tirdiler ve orada bıraktılar. Böylece biz parasız, açıkta ve yiyeceksiz tekrar gurbet ellerine dü�tük. Bizi evden ve anayurttan çıkarırken, ev için ödediğimiz parayı bile iade etmediler. Yiyeceğimizi elimizden aldılar. Üç torba buğday ve bir torba unumuzu kolhoz deposuna tes lim ettiler. Evde bulunan 78 rubleyi dahi bize vermediler. Anayurda dönü�ümüz böyle bir facia ile neticelenmi�tir. Bizi evsiz barksız fuka ra serseriler haline getirdiler. Şimdi biz, çocuklarımızın ve kendimizin geçimini sağlamak için dilencilik yapmak zorundayız. Bütün dünya, Sovyet komünistlerinin, Sovyetler Birliği halklarının karde�lik ve e�itliği, onların enternasyonal dostluğu, parti ve hükfımetin kendi vatanda�larına gösterdiği ihtimam hakkındaki iki yüzlü propagandayı dinlemektedir. Nevar ki, bu söylenenlerden çoğu uydurmadan ba�ka bir �ey değildir. inanmayın bu yalana insanlar! Kırım Tatarları'nın faciası ve bizim bugünkü korkunç durumu muz, bütün insanlığın yüzkarası olabilir. Bu ağır günlerimizde biz size, insan haysiyet ve hürriyetine ve onun ya�ama haklarına değer veren herkese müracaat ediyoruz. Bize elinizi uzatınız, bizi destekleyi niz! İ�itilmemi� cinayetlere kar�ı protesto seslerinizi yükseltiniz! Bizi ve çocuklarımızı, kendi memleketimizde, ana topraklarımızda yapılan keyfi ve kanunsuz hareketlerden koruyunuz!
KlRlM'DAıKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
71
Biz İnsan Haklarını Koruma Komitesi'ne ba�vuruyor ve bu �ikayetnamemizin, bize yardım etmek maksadiyle, Birle�mi� Milletler Te�kilatı'nın gündemine alınmasını rica ediyoruz. Bir tek isteğimiz var, o da anayurtta ya�amak ve çalı�maktır. Zülfinar Kaşka, İsmail Dugu, Kırım Eyaleti, Belogor Bölgesi, Kizilovka Köyü, 25.7.1969
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNU,MAYINIZ
72
Birleşmiş Milletler Teşkilatı İtısan Hakiarım Konıma Komitesi'ne ve Dünya Kamuo yuna:
Ben Şevket Beytullayev, Sovyetler Birliği Yüksek Şura Prezidyu rnunun 5 Eylul 1967 tarihli kararnarnesine(ıı dayanarak, Özbekistan'ın Taşkent bölgesindeki Sekabad şehrinden anayurda yerleşrnek maksa diyle Kırım'a hareket ettim. 9 Şubat 1969 tarihinde Kırırn'a geldim ve i� sağlamak ve ikarnet kaydıını yaptırmak üzere uzun süre çe�itli teııekküllere baııvurdurn. Belogor Bölgesi İcra Kornitesi'nde, İcra Kornitesi Ba�kanı Miroşniçenko ile polis müdürü Novikov, Belogor bölgesinde ikarnet kaydıını yaptırmak için, bir rneskene sahip olmarn lazımgeldiğini bil dirdiler. Bunun üzerine ben Belogor bölgesinin Sennoye köyünde bir ev satın aldım. Ev sahibi Fedor Adarnoviç Luçinski ile birlikte, ev alım-satım mukavelesini tasdik ettirrnek maksadiyle Belogor bölge noterliğine müracaat ettik. Orada bize, alım-satım mukavelesinin ancak ikarnet kaydı yapıldıktan sonra tasdik edilebileceğini söylediler. İkarnet kaydı konusunda polise müracaat ettiğim zaman ise, bana ilkönce ev muamelesinin bitirilrnesi lazımgeldiği cevabını verdiler. Bu konuda ben bir çok defalar Belogor Bölge İcra Kornitesi Baııkanı Miroııniçenko'ya da baııvurdum ama, o beni rnüternadiyen polis müdürü Novikov'a gönderiyordu. 5 Nisan'da, komünist emek hamleeisi unvanını taıııyan karım Hali me Ketyanova ile kızım, beııinci sınıf öğrencisi Rahile Ketyanova da geldiler. Biz, ev iıjini halletmek ve satın aldığımız evde ikarnet kaydını yaptırmak ricasiyle gerek bölge organlarına ve gerek daha üst merciie re baııvurmaktan geri kalrnıyorduk. Nevak ki, Belogor bölgesi polis müdüründen biz, ancak ııunları duyuyorduk: «Geldiğiniz yere dönün ve Belogor bölgesini terkedin. Kendiniz gitmediğiniz takdirde, sizi bu radan atmasını biliriz. Hiçbir Tatar ailesinin ikarnet kaydını yapmaya cağım>>. Hakaretlerin sonu gelrniyordu. Polis müdürü Novikov'un sosyalist kanunları ihal ettiği ve hakaretler savurduğu hakkındaki bütün ııikayetlerirniz dikkate alınrnıyordu. Bölge mahkemesi 3 Haziran 1969'da evimizin alım-satım rnukave(1) Kararnamenin resmi adı şudur: «Kırım'da yaşamış olan Tatar milliyetine mensup \'atandaşlar hakkında>>, Vcdıımosti Sm·eta SSSR, No 36, 1967. s. 493.
KIRIM'DM<i SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
73
lesinin muteber olmadığı kararını verdi. 28 Hazıran'ı 29 Haziran 1969'a bağlayan gecede (saat 01.30'da) pen cereye vurolduğunu ve <<Beytullayev kapıyı aç>> bağırtısını duyduk. Biz evimize kimin saldırdığını anlamayarak, korkudan kıpırdamıyor ve kapıyı açmıyorduk. Bunun üzerine saldıranlar pencereyi kırarak içeri girdiler. Bu arada biz, bu alçakça hareketi idare eden Belogor Bölge Polis Müdürü Novikov'un sesini tanıdık. Onunla birlikte odaya 16 komando ve polis üniformasında 5 kadınla 4 erkek girdi. Kadınlardan biri, sürülmemiz hakkında bir tek kelimenin bulun madığı mahkeme kararını okudu. <<Mahkemenin kararını neden ihlal ediyorsunuz» sorusuna Novi kov bağırarak, <<4 ay ya�adınız, yeter artık, hemen �imdi evi bo�altacaksınız» cevabını verdi ve e�imin elini tutarak onu itti. E�im �iddetle bir yere çarptı. Bu arada 4 içkili komando beni diğer odaya götürdüler. Novikov'un kumandası üzerine 3 içkili zebella e�imi sürüklediler, ikisi de, kom�uları yardıma çağırmasın diye ağzını kapadılar. E�imin arkasından kızımı aldılar. Korkudan titreyen kızım sokak kapısında anne, anne diye bağırıyordu. Bunun üzerine koman dolar onun ellerini bükerek susturdular. Beni öteki odadan çıkarınca, <<ailem nerededir» soruma kar�ılık ola rak sert bir cisimle ba�ıma vurulduğunu hissettim. Beni, ellerimi arka ya bükerek ve tekmeleyerek, sokağa otobüse doğru sürüklediler. Dı�arıda �iddetli yağmur yağıyordu. Sonra otobüse elleri bükülü kızımı, en sonda da, yine elleri bükülü karımı bindirdiler. Kızım bir tek entaride, karım ise yalınayak ve sırsıklam idi. Otobüsün içi ka ranlıktı. Otobüste yer alan 7 komandodan biri sigarasını yakınca karım, yüzümün bere içinde olduğun.u ve kan sızdığını farketti. Otobüse iki polis daha bindi. Otobüs meçhul bir istikamete doğru yol alınağa ba�ladı. Yolculuğumuzun sonuna kadar ı�ıklar yakılmadı. İki saat kadar sonra demiryoluna vardık. İki saat daha otobüste bekledik ten sonra bir tren gelerek yanımızda durdu. Bizi süratla trene yüklediler. Bu arada ikinci bir kapıdan ba�kalarını da bindiriyorlardı. Vagonda be� aile olduğu anla�ıldı. Oturacak yer yoktu. Ayak altında ezilen e�yamızı vagonun bir kö1jesine attılar. Krasnodar istasyonunu geçtikten sonra, bize refakat eden polislerin ortadan kaybolduklarının farkına vardık. Tren memuru, polislerin ona, bizi gelecek istasyonda
74
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUlMAYlNlZ
indirmesini emrettiklerini söyledi. Böylece 29 Haziran a�amı saat 9'da kendimizi Ust-Labinskaya istasyonunda bulduk. Bize bekleme salonuna girmeyi yasak ettikleri için, bütün geceyi peronda geçirmek zorunda kaldık. Yerli polisin tavsiyesi üzerine ertesi gün savcıya müracaat ettik. Bizi kabul eden ve dinleyen savcı, bizi, anla�ılan, baba evlerimizi talep ettiğimiz için sürdüklerini söyledi. Gerçek durumu ona anlattıktan sonra savcı böyle bir �eyin olamayacağını, buna benzer bir olayla �imdiye kadar kar�ıla�madığını ve duymadığını söyleyerek, bize her hangi bir yardımda bulunamayacağını ve bir avukata ba�vurmamız gerektiğini bildirdi. Avukat yazıhanesinde, böyle bir i�le ba�larını belaya sokmak istemediklerini ileri sürerek, istediğimiz �ikayetnameyi yazmayı reddettiler. Bunun üzerine biz, Sovyetler Birliği Yüksek Şura Prezidyumu Ba�kanı Podgornı'ya bir telgraf çekrneğe karar verdik. Nevar ki telgrafın cevabını beklemeden, rast ladığımız müsait araçlarla tekrar Kırım istikametine yönelmek zorun da kaldık. Yağmı� olan �iddetli yağmur, peronda açıkta bulunan e�yamızı bir daha adamakıllı islattı. Bu ıslak e�yalarla hiçbir kimse bizi ne trene, ne de otomobile almak istemediğinden, 5 ailenin ewasını bir romörke doldurmak mecburiyetinde kaldık. İki grupa ayrılarak otobüse bindik ve Krasnodar'a kadar vardık. Oradan da aynı suretle Krımskaya istasyonuna geldik. Bu istasyondan Simferopol'e doğru yol alırken, arandığımızın farkına vardık. Bu yüzden ana dilimizi kullanmaktan vazgeçtik Simferopol'e varınca bu rada milliyeti tanınan İslam Musayev ailesi durduruldu; biz ise tanınmadan yolumuza devam etmeğe muvaffak olduk. Sennoye köyüne geldiğimiz zaman evimizin mühürlenmi� olduğunu öğrendik. Gene burada, Belogor bölgesinde ya�ayan 6 ailenin daha bizim akıbetimize uğradığını anladık. Hepimiz bir araya toplanarak Kırım Eyalet İcra Komitesi'ne ba�vurduk. Bizi Eyalet İcra Komitesi ba�kanı veya yardımcısının yanına sakınayan Emekçilerin Şikayet ve Müracaat Şubesi Müdürü Zubenko, bize kar�ı i�lenen haksızlığı tasvip ederek �öyle dedi: «Gitmezseniz bir daha süreriz veya hapse atarız>>. Biz aynı zamanda Kırım eyalet savcısına da müracaat ettik. O dahi i�lenen suçları tasvip
KIRIM'D.-Ki SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
ederek, bize yardım edemeyeceğini bildirdi başvurmamızı tavsiye etti.
75
ve
Moskova'ya
21 Temmuz 1969'da Belogor Bölge Polis Müdürü Novikov, hepimi zi yanına çağırdı. Hepimiz için pasaport kanununu ihlal ettiğimizi ileri sürerek ayrı ayrı zabıtlar tuttu ve üç gün içerisinde Belogor bölgesinden ayrılmamız gerektiğini ihtar etti. Aksi takdirde ya bizi bir daha sürecegı, ya da hapse atacağı tehdidinde bulundu. < <Biriktirdiğimiz bütün paraya malolan evi ne yapacağız>> sorusuna da, bunun onu ilgilendirmediğini söyledi. İşte, hiçbir yorumlamayı gerektirmeyen akıbetimiz. Bundan ötürü sizin yardımınıza ba�vuruyoruz. Sizden 1944'de bütün insan hak larından yoksun bırakılan ve topyekun suçlamaları kaldıran kararna menin ilanından sonra dahi hakları iade edilmeyen Kırım Tatarları'nın içinde bulundukları durumu herkese duyurmanızı rica etmekteyiz. Şevket Beytullayev ve Kelyanova, Kırım, Belogor Bölgesi, Sennoye Köyü, 25.7.1969.
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
76
Birleşmiş Milletler Teşkilatı İnsan Haklanııı Koruma Konıitesi 'ne, Kırım Tatarları 'na ve Beııim Azeı·baycan Halkıma:
Sovyetler Birliği Yüksek Şura Prezidyumunun, «Kırım Tatar milli yetine mensup vatanda�ların itibarını iade eden ve onun üzerinden tüm suçlamayı kaldıran» 5 Eylul 1967 tarihli kararnamesi, Kırım'a gel meme sebep oldu. Ben 1953 doğumlu İslam Musayev, 26 Mart 1969 ta rihinde Özbekistan'ın Namangan �ehrinden Kırım'a geldim. Kırım'a gelir gelmez ikamet kaydı meselesini halletmek üzere derhal Eyalet Polis Müdürlüğünde Zaharov'a ba�vurdum. Herhangi bir millet için guya hiçbir tahdidin bulunmadığı hakkında izahat aldıktan sonra Be logor bölgesinin, Muromsk Köy Sovyeti'nin Rodnoye köyünde bir ev buldum. Evin alım-satım mukavelesini tasdik ettirmek maksadiyle ev sal1ibi Korenkova ile beraber köy sovyetine �üracaat ettik. Nevar ki, taraflardan biri Kırım Tatar milliyetine mensup bir vatanda� olduğu için, adı geçen mukaveleyi tasdikten imtina ettiler. Ben kendim Azer baycanlıyım, e�im ise Kırım Tatarı'dır. Bölge İcra Komitesi, evin mua melesini tamamlamak için bizi noterliğe gönderdi. Fakat noterlikte alım-satım mukavelesini, ilkönce ikamet kaydını yaptırmak lazundır gerekçesiyle tasdik etmediler. Bu arada bana, satın almak istediğim evde ikamet müsaadesini bir türlü vermiyorlardı. Ben durumu bir defa daha Eyalet Polis Müdürlüğü'nde Gaydamaka'ya �ikayet edince, o bana, <<Özbekistan'a dönün ve orada sıranızı bekleyin>> cevabını verdi. Sırası bir türlü gelmeyen on ve yüzbinlerce Kırım Tatar ailesi mevcut iken, benim ne kadar bekleyeceğim meselesiyle kar�ı kar�ıya bulunuyordum. Gerek Kırım'ın bölge ve gerekse eyalet idarelerine yaptığun bir çok müracaatlardan sonra evi, noter tasdikinden geçirmeden satın almak zorunda kaldım. Eqim Hasene Halilova'dan, ihtiyar annemden ve büyüğü 6, küçüğü 2 ya�ında bulunan üç çocuktan ibaret ailemi 28 Nisan 1969'da Kırım'a getirdim. İkarnet ve evin alım-satım mukavelesi meselelerini yoluna koymak için ilgili idarelere başvurmaktan geri kalmıyordum. Belogor Bölge polis müdür muavini Paneneyev'den �u cevabı aldım: <<Sizin için ikamet müsaadesi diye bir �ey bahis konusu değildir. Sizinle komı�mak bile istemiyorum». Beni ve
evin eski sahibini mahkemeye çağırd ı l ar. E\' alım-satım
KIRIM'D.c\<i SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
77
mukavelesinin noterlikçe tasdik edilmediğini ileri süren savcı Belya yev ile mahkeme, adı geçen mukavelenin muteber olmadığını bildirdi ler. 25 Haziran'da bize Belogor Bölge Mahkemesinden �u tebligatta bulundular: «5 gün içinde evi bo�altacak ve bölge topraklarını terke deceksiziniz. Aksi takdirde cebren çıkarılacaksınız>>. Be� gün bile geçmeden 28 Haziran gecesi saat 12'de, ba�larında Belogor Bölge polis müdürü Novikov ile muavini Paneneyev'in bulunduğu 40 ki�i kadar polis, sağlık memuru ve komandolar, içkili bir halde evimi.ze da yandılar. Biz daha yarı uykulu bir durumda iken 2 komando kapıyı zorlayarak odaya girdiler ve hemen bana saldırdılar. Çocuklar korku dan ağlıyor, ben de mukavemet ediyordum. Ba�ıma sert bir cisimle vurarak beni bayılttılar ve apar topar otobüse soktular. Çocuklar gece haydutlarının ayaklarına kapanarak, babalarını dövmemeleri için yal varıyorlardı. Bundan sonra çocuklarımı, karımı ve annemi dahi otobüse ta�ıdılar. Daha sonra kom�um Settar İsmailov'un evine girdi ler. Onları da ellerini bükerek ve kırarak otobüse yüklediler. Settarın karısı Stepanida İsmailova'nın ağzı tıkalı ve elleri bağlı idi. Gece saat 2'de bizi demiryolu kav�ağına getirdiler ve Sennoye Köyü'nden getirilen bir aile ile Nijnegorsk'dan getirilen 2 aileyi de bize kattılar. Daha sonra hepimizi gelen <<Simferopol-Baku>> treninin bir vagonuna bindirdiler. Vagonda yer bulunmadığı için, çocuklarla birlikte sahanlıkta ayakta kaldık. 4 polis Krasnodar �ehrine kadar bize refakat etti. Nihayet Ust-Labinskaya istasyonunda trenden indik ve iki geceyi e�yamızın ba�ında istasyon peronunda geçirdik Gelip geçenler bizim göçebe çingeneler olduğumuzu zanediyorlardı, fakat gerçek du rumu öğrendikten sonra bize sempati gösteriyor ve haydutluk ve ka nunsuz hareketler yapanlara kar�ı infial hislerini belirtmekten geri kalmıyorlardı. Ba�vurduğumuz savcı, bizi dinledikten sonra, hiçbir yardımda bulunamayacağını söyledi. Biz iki grupa ayrılarak Krasnodar üzerinden tekrar Kırım'a Simfe ropol'e döndük. Simferopol'de bizi konuşmamızdan tanıyarak nezaret altına aldılar. A i lemi ve diğer Kırım Tatar ailelerini Melitopol istika metine s e v kett iler, beni ise Belogor'a, evime götürdüler, bir kısım eşyanıı k am y o na yüklediler, sonra beni de otobüse bindirerek, a i lemin ve d iğer Tatar ailelerin bekledikleri Akimovka is t a s yo n u n a ge t i rd i l e r. istas y onda tren bekleyen, Tatar milliyetine rnc·nsup üç \·atand a�ı d a h a
78
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
yakalayarak, iki polis ve üç komando rdakatında hepimizi Melito pol'e getirdiler. Biz �imdi tekrar Kırım'da bulunuyoruz. Kırım köylerinde serseriler gibi avare dola�ıyor, bize acıyarak evlerine alan kimselerde geeelernek zorunda kalıyor ve insanların verdikleri sadaka ile ya�ıyoruz. Evimiz ise mühürlenmi�tir. Size ba�vuruyor ve adaleti yeniden tesis etmenizi ve benim 1944'de gaspedilen medeni haklarıının iade edilmesi için yardımda bulun manızı rica ediyorum. Lenin Kararnamesinin yeniden yürürlüğe ko nulması için halkıma yardım ediniz. İslam Musayev, Kırım, Belogor Bölgesi, Rodnoye Köyü (ihtimal 1969'un Temmuz sonunda veya Ağustos başında yazılmıştır.)
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
79
Sovyetler Birliği vatandaşı Mustafa Sahat'tan Birleşmiş Milletler Teşkilatı İnsan Haklarını Koruma Komitesi'ne:
Bütün imkanları tükettikten ve Sovyetler Birliğinde insan haklarını koruyan bütün merciiere başvurduktan ve herhangi bir olumlu cevap almadıktan sonra, İnsan Haklarını Koruma Komitesi'ne müracaat edi yorum. Dünya kamuoyunun, 24 saat içinde halkımızın Kuzeye, Ural, Kaza kistan ve Orta Asya'ya sürüldüğü 18 Mayıs 1944'de elimizden zorla alınan vatanda, kendi topraklarında yaşamak isteyen Kırım Tatar ları'na Sovyetler Birliği'nde nasıl merhametsizce muamele yapıldığını tasavvur ehnesine imkan yoktur. Bu, Kırım Tatar halkımızın tamamile ortadan kaldırılmasına yöneltilmiş, gerçekten örneği bulunmayan «genocide>> olayından başka bir şey değildir. Ailemiz 1956 yılına kadar devam eden gıdasızlıktan ve sıkı rejimin ağır şartları altında 5 kişi kaybetmiş, bundan başka cephede de iki kurban vermiştir. Kırım Tatar halkının hemen yarısı daha 1944-1946 yıllarında mahvalup gitmiştir. Fakat hayatta kalanlar, Sovyetler Birliği Yüksek Şura Prezidyumunun 28 Nisan 1956 tarihli karariyle sıkı reji me son verildikten hemen sonra, Sovyet kanunlarının ve Sovyetler Birliği Anayasasının çerçevesi içinde, anayurt Kırım'a dönmek uğrunda mücadeleye başladılar. 1 1 yıllık mücadele sonucunda niha yet Sovyetler Birliği Yüksek Şura Prezidyumunun, Kırım'da yaşamak hakkı ile birlikte siyasi itibarımızın iade edildiği «eskiden Kırım'da yaşamış olan Tatar milliyetine mensup vatandaşlar hakkındaki>> 5 Eylul 1967 tarihli karamamesi yayınlandı. Nevar ki adı geçen kararna me, aynı zamanda, Sovyetler Birliği'nde, diğer küçük halklar hususun da da başariyle uygulanan, kapalı bölgelerde halkımızı bundan sonra da, kanunlaştırılmış milliyetten tecrit etmeğe ve alçaltınağa yöneltilmiştir. Ben, 1937 doğumlu Mustafa Sahat2 5 Eylul 1967 tarihli kararname ye dayanarak bütün aile efradımla (karım ve en büyüğü 9 yaşında (2) 1 966 yılında Tacikistan'da mühendis olarak çalışan Kırım Türkü Mustafa Saha t, Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin 45. yıldönümü münasebetiyle Kırım Türklerinin düzenledikleri gösteriye katıldığ ından aynı yılın ekim ayında Bekabad şehrinde tu tuklanmış \ ' e 1 966 Kasım'ında Ta1kent Sovyet Bölge Mahkemesi tarafından 2 yıl ağı r ha p is cezasına çarp tırılmı!jtı.
BO
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUl'MAYINIZ
olmak üzere 5 çocuk) anayurt Kırım'a ta!jındım. Kırım'a geldikten sonra, işçi gücüne en fazla ihtiyaç hissedilen ve birçok boş meskenin bulunduğu Belogor, Nijnegor ve Lenin bölgeleri devlet idarelerine başvurdum. Bu bölgeler icra komitelerinde bana, Kırım Tatarları'na ikamet müsaadesinin verilmediği bildirildi. <<Novojilovka» sovhoz müdürü Boradavko, sovhozda yeteri kadar i!j olduğunu, fakat ilkönce ikamet müsaadesinin alınması gerektiğini söyledi. Halbuki, Rus ve Ukraynalılar herhangi bir kayda tabi olmadan işe alınmakta, mesken leri sağlanmakta, ondan sonra sovhoz idaresi gerekli muameleyi ken disi yapmaktadır. Aynı şeyi Belogor (eski Karasubazar) Bölge İcra Ko mitesi Ba!jkanı Miro!jniçenko da tekrarladı. Kırım EyaJet İcra Komitesi Çalı!jma Şubesi Müdürü Zubenko ise, bana kabaca küfür ederek «nereden geldiysen oraya dön» diye bağırdı. İçi!jleri Bakanlığı Mahalli İdare Müdürü general Zaharov beni kabul ederek, ilkönce mesken bulmamı, ondan sonra ikamet müsaadesini vermezlerse, tekrar ona müracaat etmemi söyledi. O, bana özel şahıslardan almak şartiyle bir ev aramak ve satın almak iz nini de verdi. Ben !JUraya buraya ko!jarken dört defa, Kırım'ı üç gün içinde terketmeınİ öngören zabıtların düzenlediği polise çağrılmı!J ve her seferinde 10 ruble para cezasına çarptırılmı!jtım. Ben, Belogot bölgesi, Novojilovka köyü, Zareçnaya sokağı No 40'da, 2700 rubleye bir ev satın aldım ve 12 Nisan 1969 tarihinden iti baren alım-satım mukavelesinin tasdiki için köy sovyetine ve Belogot noterliğine ba!jvurmağa başladım. Nevar ki her yerde, ikamet kaydırnın bulunmadığı ileri sürülerek, red cevabı alıyorum. Satın aldığım evde ikamet müsaadesi isterneğe gittiğim zaman ise, bana ilkönce alım-satım muamelesini tamamlamam gerektiğini söylüyorlardı. Böylece fasit bir daire içerisinde kaldım. Sebebi de mil liyetim. Beni 29 Nisan 1969'da mahkemeye çağırarak, guya kanunsuz bir şekilde ev satın aldığım için muhakeme ettiler. Bu tarihten itibaren hemen hemen hergün polisler bize şantaj yapıyor ve her türlü hakaret \'e tehditler sa\'Lırarak Kırım ' ı bırakıp gitmemizi emrediyorlardı. Bumın ü ze rine Sovyetler Birliği K. P. Merkez Komitesine, Bakanlar Kuruluna, Ba�sa\' cıya yazılar gönderdim, Kırım makamlarının kanun ;;uz hareke tlerine son verilmesini, Kırım'da satın aldığım evde
KIRIM'DM<i SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
81
ya�amam için yardımda bulunmalarını rica ettim. Nevar ki, bütün �ikayetlerim tetkik edilmeden şikayet ettiğim Belogor Bölge İcra Ko mitesine ve bölge polisine iade ediliyordu. Bu durum 25 Haziran 1969 tarihine kadar devam etti. Gece saat 2'de kapı ve pencere camları vurulmağa ba�landı. Uyandun, fakat bir kötülük hissederek susmağa karar verdim. Uyanan çocuklar da kor kudan ses çıkarmıyorlardı. Ba�larında binba�ı Paneneyev'in bulun duğu polisler bir kaç saat evin etrafında dola�tılar, evde kimsenin bu lunmadığını dü�ünerek sabaha kar�ı çekip gittiler. Ertesi gün geceyi evde değil, çocuklarımla birlikte kom�ularda geçirdim. Bundan sonra Belogor mahkemesinden posta ile bir ihbarname aldım. ihbarnarnede evi 30 Haziran'a kadar bo�altmam talep ediliyor, aksi takdirde zorla atılacağım bildiriliyordu. Bana i� verilmiyor, bütün biriktirdiğim parayı ise köhne bir eve yatırmı�tım. Rus ve Ukraynalı kom�uların yardımıyla geçinrnek zorunda kalıyoruz. Ev ve e�yamız mevcut iken ailece muhtelif yerlerde barınmaktayız. Kanun d�ı ilan edilmi� bir durumda bulunuyoruz. Anayurt Kırım'da hiçbir ya�ama garantisine sahip değiliz. Mustafa Sahat (Herhalde 1969 Haziranının sonunda yazılmıştır). Birleşmiş Milletler Teşkilatı İnsan Haklarını Koruma Komitesine ve Dünya Kamuoyuna :
Suçsuz olarak sürgünde çekilen 25 yıllık ıstırap, hukuksuzluk ve özellikle son zamanlarda aile efradıma yapılan gayri insani muamele beni, memleketimin de i�birliği yaptığı insan haklarını korumakla mükellef milletlerarası te�ekküle ba�vurmak zorunda bıraktı. Ben, 1925 doğumlu bayan Sebiye İlyasova, milliyet itibarile, Kırım Tatarıyım. Sovyetler Birliği Yüksek Şura Prezidyumunun 5 Eylul 1967 tarihli karamamesi ilan edildikten sonra ailece anayurt Kırıma dönrneğe karar verdik ve 4 Ocak 1969 da Simferopole gelerek Eyalet İcra Komitesine müracaat ettik. Orada bize, mesken bulduktan sonra, gelin ikamet kaydınızı yapalım dediler. Bunun üzerine biz, 6 Mayıs 1969 da Belogor bölgesinin Novojilovka köyünde, gerekli alım-satım mukavelesini yaparak 3500 rubleye bir ev satın aldık. Sonra Belogor �ehri noterliğine ba�vurduk. Bu alım-satun mukavelesinin tasdiki için kanunun talep ettiği bütün belgelere sahip olmamıza rağmen noter,
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUfMAYINIZ
82
ikamet tezkeremizi göstermediğimize dayanarak görevini yapmaktan kaçındı. Nereye ba�vurduysak �u sert insafsız emirle kar�ıla�tık: Nere den geldinizse oraya, yani sürgün mahalline, dönün. Aynı yılın 5 Haziramnda bizi Belogor mahkemesine çağırarak, satın aldığımız eve ait mukavelenin muteber olmadığını bildirdiler. Nevar ki mahkemenin bu manasız kararında bile bizim e,·den çıkarılmamız hakkında hiç bir kayıt yoktu. Buna rağmen 26 Haziran 1969 da, gece saat 2 de, sivil ve polis üniformasında 25-30 ki�i zorla bahçemize girdiler. Birkaç ki�i bahçede kocamın üzerine atılarak elle rini büktüler. Bu sırada oğlumuz Enver eve dönmekte idi. Haydutlar onun da ellerini bükerek, baba ve oğulu köy sovyetine götürdüler. Köy sovyetinde kocarnı ve oğlumu, gece baskınının eleba�ısı olan Be logor Polis Müdürü Novikov'un huzuruna çıkardılar. Kocarnı ve oğlumu ayrı ayrı hücrelere kapattılar. Bu arada Novikov'un çetesi eve saldırıyordu. İlkönce beni yere yıkarak elimi ve ayaklarımı bağladılar ve ağzıma bir paçavra soktular, sonra da köpek sürükler gibi otobüse kadar getirerek içine attılar. Aynı �ey 15 ya�ındaki kızıma da uygu landı. Bizi Nijnegorsk köyündeki demiryolu istasyonuna getirdiler ve orada kuvvetli polis muhafazasında 88/87 No lu "Simferopol-Bakı1" treninin l l No lu vagonuna yükteyerek Kırım dı�ına çıkardılar. İki günlük yolculuktan sonra Bakliye geldik. Bakı1de bizi indirmek istedi ler ama, orada kabul edilmediğimizden bizi aynı trenle tekrar Simfe ropole getirdiler. Simferopolde bizi 50 ki�ilik bir polis müfrezesi kar�ıladı. Bizi gar polis �ubesine götürerek, küfürler ve hakaretler sa vurdular. hakkımızda zabıt tuttular, tekrar otobüse bindirdiler ve Kırım dı�ına çıkararak Ukraynanın Zaporoj bölgesindeki Akimovka istasyonuna bıraktılar. Buranın yerli polisi de bizi arzu edilmeyen kimseler olmak üzere kendi bölgelerinden dışarı attı. Çaresiz tekrar Kırıma, emlakımızın b u lunduğu Belogor bölgesine dönmek zcaın da kaldık. Evimize geldik, fakat evin, ayyaşlık yüzünden E u p a tory a bölgesinden sürülen Niko lay Andreyeviç Verhorubov adlı bir Rus kanun bozucusu tarafından i�gal e dil d i ğini gördük. 13u çapu lcu, elimizden gasbe d i len mal ve mü l kü rn üzü, Novikm· (polis m i."ı düri."ı ), Koryakov (köy sovyeti b a �k an ı ) 13orodavko (sm·hoz m ü d ü rü ) gibi kimselerin müsaades iyle,
,
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
83
kendi malı imiş gibi idare ediyordu. Evin möblesi de bu arada kayıplara karışmıştı. Biz yardım talebiyle Kırım eyalet savcısına başv_urduk, fakat o, anlaşılan bizim maruz kaldığımız keyfi hareket teş\•ikçilerinden biri olduğu için, kanuni haklarımızı savunmayı reddetti. Gece baskınına ve evimizi yağma hareketine katılmış bulunan sovhoz müdürü N.H. Borodavko ile köy sovyeti başkanı N.A. Koryakov, Novojilovka'da herhangi bir emlakımızın bulunmadığını ileri sürerek bizi köyden attılar. Bölge polis müdürü Novikov, 21 Temmuz 1969 da bizi tekrar yanına çağırdı. Bize zulmeden bu adam, bizi tevkif ve diğer cezalarla tehdit ederek, sırf Kırım Tatarları olduğumuz için, Belogor bölgesini bırakıp gitmemizi emretti. Böylece Sovyetler Birliğinde, herhangi parti veya devlet makamını işgal eden bir kimse, kölelik zamanlarında olduğu gibi, Kırım Tatar vatandaşlarının yalnız mal ve mülkleri ile değil, aynı zamanda hürriyeti ve hatta canl�rı ile de istediği gibi oyna yabilir. Bu arada Novikov şöyle atıp tutuyordu: "Ben bu masa başında oturdukça hiçbir Kırım Tatarı dönemez ve Belogor bölgesinde iskan izni alamaz. Bunu bana yaptırmak için kimse emir veremez, ne Mos kova, ne Kiyev, ne de Simferopol. Buranın patronu benim". Belogor polis müdürünün bu davranışını şikayet etmek üzere İçişleri Ba kanlığı Eyalet İdaresine müracaat ettik. Ne var ki Kırım siyasi polis komiseri bizim Kırım Tatarları olduğumuzu öğrenince, bizi kabul et meyi ve dinlemeyi reddetti. Bunun üzerine biz, Kırım Eyalet İcra Ko mttesine gittik, fakat bizi oradan da geri çevirdiler. Bize karşı Ukrayna K.P. Kırım Eyalet Komitesinde de aynı şekilde davrandılar. İşitilrnemiş keyfi ve kanun dışı hareketler hakkında Sovyetler Birliği K.P. Merkez Komitesine, Bakanlar Kurulu, Başsavcı, Sovyetler Birliği Yüksek Şurası, Ukrayna cumhuriyet idarecileri ve saireye yaptığımız şikayetler, Kırım Tatariarına gaddarca muamele eden aynı Nevikova gönderiliyordu. Biz bir ay oluyor ki Belogor bölgesinde yabancı kim selerde geeelernek \'e onlardan geçinmek suretile, serseriyane bir hayat sürüyoruz. Ev için ödediğimiz 3500 ruble, evde kalan yiyecek ve zati eqyamız bize iade edilmedi. Hükümete yaptığımız bütün müracaatlar neticesiz kalmıştır. Bu, içinden çıkılınayan d urum bizi, d ünya kamuoyuna ve Birle�miş !'vii!-
84
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUfMAYINIZ
letler teşkilatma başvurmak ve ondan, emrindeki bütün manevi tesir vasıtalarını, İnsan Haklarını Koruma Beyannamesini imzalamış olan Sovyetler Birliği Hükumetine karşı kullanarak, insan haklarımızın ko runmasını rica etmek zorunda bırakmaktadır. İnsan Haklarını Koru ma Komitesinden bu beyanımızı, resmi bir .şikayet gibi incelenmesini rica etmekteyiz. Sebiye İlyasova (anne, memur), Refet Ahmetov (aile reisi), Enver Ahme tov (1949 doğull'llu erkek evladı), Gülşerfe Ahmetova (1954 doğumlu kız çocuğu), Kırım Eyaleti, Belogor Bölgesi, Novojilovka köyü (Ihtimal hemen 21 Temmuz 1969 dan sonra yazılmıştır). Birleşmiş Milletler Teşkilatı İnsan Haklarını Koruma Komitesine ve çok ıstırap çeken Kırım Tatar Halkına :
Küçük Kafkas halklarının ve Kırım Tatarlarının ana ocaklarından sürgün edilmeleri gibi bütün insanlığın gözü önünde işlenen cinayet ten bu yana bir çeyrek asır geçmiştir. Halk, Sovyet iktidarı ve leninist milli siyaset düşmanlarının işlediği bu cinayeti unutmamıştır ve hiçbir zaman unutmayacaktir. Halkımız Sovyet iktidarının 50. yıldönümünden ve Sovyetler Birliği Yüksek Şurasının Tatar milliyeti ne mensup vatandaşlar hakkındaki 5 Eylül 1967 tarihli karamamesin den sonra, böyle bir .şeyin 1970 lerde de tekrarlanabileceğini tabii önceden kestiremezdi. Nevar ki böyle olmakla beraber bu facia, daha büyük bir yüzsüzlük ve daha çok mükemmelle.ştirilmi.ş metotlarla bugün de devam etmektedir. Kırıma dönen Kırım Tatarlarının ana topraklarında avare dola.şmaları, özellikle de benim ve aile efradıının başına gelenler buna en iyi bir misal teşkil edebilir. Milliyet itibariyle Kırım Tatarı olan ben, Settar İsmailov, 15.4.1969 tarihinde aile efradımla birlikte Özbekistandan anayurt Krrımın, Belo gor bölgesinde "Novojilovka" sovhozuna geldim ve orada bir ev satın alarak 6 kişilik ailemle oraya yerle.ştim. İkarnet kaydını yaptırmak üzere pasaport dairesine müracaat ettim. Orada ev alım-satım muka velesinin tasdik edilmediğini ileri sürerek, kaydıını yapmadılar. Bu sefer noterliğe gittim, buradan da ikamet tezkereınİ ibraz etmeden ev alım-satım mukavelesinin tasdik edilerneyeceği cevabını aldım. 28 Haziran 1969 gecesinde şiddetle vurulan kapı ve pencere gürültüsünden uyandık Pencereyi kıran bir takım kimseler odaya gir diler. Bunlar, Belogor bölgesi polis müdürü Novikov ile muavini Pa-
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
85
neneyev kumandasındaki polis ve komandolardan ba!jkaları değildi. Hepsi de içkili idi. Ellerimi bağlayarak ve ağzımı tıkayarak beni pen cereden dı!jarı çıkardılar ve otobüse soktular, daha sonra uykulu çocukları da ta�ıdılar. Bizi Sovyetski bölgesinin demiryolu istasyonu na getirdiler ve e!jyamızın bir kısmı ile beraber vagona bindirdiler. Ewamızın üst tarafı sokakta, bir kısmı da evde kaldı. Bizi be� parasız, 4 çocukla birlikte Krasnodar Eyaletinin tanımadığımız Ust-Labinskaya istasyonunda indirdiler. Nereye gideceğimizi ve ne yapacağımızı bil meden üç gün ortada kaldık. Bereket, bize maddi yardımda bulunan iyi yürekli insanlara rastladık. Tekrar Kırıma geldik. Belogor Bölge İcra Komitesinde G.A. İlin adlı birisine !jikayette bulunduk. Bize, bizi onun çıkarmadığını, polisin çıkardığını, oraya ba!jvurmamızı söyledi. Bu sefer Simferopole eyalet savcısına gittik. Onun cevabı da !jU oldu: "Benim hiçbir !jeyden haberim yok, sizi kim çıkarmı!jsa ona ba!jvurun". Biz ona, Sovyetler Birliği Yüksek Şura Prezidyumunun "Kırımda ya!jamı!j olan Tatar milliyetine mensup vatanda!jlar" hakkındaki 5 Eylül 1967 tarihli kararnamenin !jöyle dediğini hatırlattık "Eskiden Kırımda ya!jamı!j olan Tatar milliyetine mensup vatanda!jlar ve onların aile efradı bütün Sovyetler Birliği vatanda!jları gibi, i!je yerle!jme ve pasaport hakkında yürürlükte bulunan kanuna uygun olarak Sovyetler Birliğinin bütün bölgelerinde ya!jayabilir". Savcı bu kararnamenin eskimi!j olduğunu ve hükmü kalmarlığını söyledi. Neden hükümsüzdür? Ne gibi deği!jiklikler meydana gelmi!jtir? Biz dördüncü aydır i!jsiziz ve dilenci hayatı ya!jıyoruz. Acele müdahale etmenizi rica ediyorum. İnsan haklarının ı:ıeden çiğnendiğini ara!jtırmanızı rica ediyorum. Gelecek ku!jağımız olan çocuklarımızın hatırı için adaleti yeniden hakim kılınız. S.A. İ smailov, Kırım, Belogor Bölgesi, Novojilovka köyü, 1.8.1969. Birleşmiş Millitler Teşkilatı İnsan Haklarını Koruma Komitesine ve Dünya Kamuoyuna :
Sovyetler Birliği Yüksek Şura Prezidyumunun 5 Eylül 1967 tarihli kararnamesi, Kırım Tatar halkı üzerindeki tüyler ürpertici suçlamayı yalnız kaldırınarnakla kalmamı!j, aynı zamanda ona alaycı bir yön vermi� ve kararnamenin müphem cümlelerini tamami_le kontrolsuz olarak istedikleri gibi hayata tatbik eden bürokrat . ve cellat ordtlsuna
86
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMA YINIZ
hareket serbestisini de tanımıştır. Ben bu sonuca hemen değil, bir çok eziyet çektikten 've trajik sarsıntılar geçirdikten sonra vardım. Şimdi anladım ki anayurt Kırıma dönmekte olan her Kırım Tatarının yolu üzerindeki suni "engeller hattı" özel bir surette meydana getirilmiştir. 1969'un ilkbaharında karım ve en büyüğü 12, en küçüğü de 2 yaşında olan 5 çocuğumla birlikte Kırımın, Belogor bölgesinin Kizilov ka köyüne geldik ve orada bayan M.F. Kravçenko'dan SOO rubleye bir evcik satın alarak 1969 nisanının başında bu eve taşındık Bu andan itibaren bütün ailemiz çeşitli "resmi şahsiyetler" tarafından sonu bit meyen hakareHere uğramağa başladı. Noterlik, ev alım-satım mukavelesini tasdik etmek için ikamet kaydının gösterilmesini talep etti, polis ise ev muamelesi noterlikçe te kemmül ettirilmediğinden ikamet tezkeresini vermeyi reddetti. Böylece ailemiz, bir mercinin diğer merciye attığı bir futbol topuna döndü. Ve merci yükseldikçe, bizim çok çocuklu emekçi Sovyet ailesi ne indirilen darbelerin şiddeti o nispette arhyordu. Sovyetler Birliğinin en yüksek makamları şikayetnamelerimizi tekrar, kanunsuz hareketl�rini şikayet ettiğimiz müesseselere gönderiyorlardı. Belogor BölgE!Si Idari Komisyonu, "meskenimiz olmadığını" ileri sürerek bize para cezası kesiyordu. Belogor polis müdürü bizi hapse atmakla teh dit etmekte idi. Bu zat açık bir şovenlikle diyordu ki "Ben burada otur dukça, Tatarların ikamet kaydı yapılmayacaktır". Oysa böyle bir halk lar arasında husumeti körükleme hareketlerinin, Sovyetler Birliği Anayasası tarafından cezalandırılması gerekirdi. Nevar ki Novikov bu sözlerle, herhangi bir kimsenin gizli direktifini ifade etmekte idi. 1935 doğumluyum. Çocuklarım Sovyet iktidarı zamanında doğmuşlar ve Sovyet eğitimi görmektedirler. Ben, nasıl bir suçluyum? Yoksa memlekete beş müdafi yetiştiernekte olduğum ve bu maksatla durup dinlenmeden çalıştığım için mi? Belogor Bölge İcra Komitesi Başkanı Miroşniçenku benim, hiçbir suçu bulurunayan çok ıstırap çekmiş bütün Kırım Tatar halkıma haka ret etti. Bu ırkçı şu "asil gaye" peşindedir: "Tatarsız Kırım". "Tatar" ke limesi i!ie onda "cani" kelimesini ifade etmektedir. Gerçekte ise asıl cani, şahsen bana, bütün halkıma ve Sovyetler Birliği Anayasasına ha karet eden odur. 4 Haziran 1969 da, Novikov ve Miroşniçenko'nun idaresi altında, evimizin alım-satım mukavelesinin muteber olmadığı kararını veren muhakeme yapıldı. Böylece evimizi ve onunla birlikte anayurdumuzu ve medeni haklarımızı gasbettiler. Bu, tekrarlanan sürgünden başka bir şey değildi. 1969'un 26 Haziranını 27 Haziranına bağlayan gecede başlarında köy sovyeti başkanı Muhin ile iki polis subayının bulunduğu 30-40 kişi evimizin etrafını sardılar. Eve zorla girerek "acele toplanınız, sizi göndere�eğiz" emrini verdiler. Bu arada benim ve karımın üzerine
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
87
atılan polisler bağırmamamız için ağzımızı tıkarnağa ve boğazımızı sıkmaya çalı�arak bizi otobüse sürüklediler. Korkudan titreyen çocuklar ağla�ıyorlardı. İçkili alçak herifler, 2 ya�ındaki kızımı uyandırmak için, üzerine soğuk su döktüler. Daha önce banyo yapmı� olan çocukları, yarı uykulu bir durumda otobüse attılar. Bizi bir ma halle getirdiler ve zorla bir kaç saat sonra gelen trene bindirdiler. Bizi, Krasnodar Eyaletinin, iki gün yağmur altında kaldığımız "Sennoye" is tasyonuna indirdiler. Yeriiierin yardımı sayesinde tekrar Kırıma döndük. Evimizin çivilenmi� olduğunu gördük. E�yamız bir depoya ta�ınmı�, 8 koyun,9 tavuk ve 16 civciv kayıplara kar�mı�tı. Eve ödediğimiz para bize iade edilmedi ve böylece tasarruf ettiğimiz para dan 1350 ruble zarara uğradık. Kucakta be� küçük çocuk, geçim vasıtalarından mahrum Sovyet toprağında, vatanımız Kınmda çingene hayatı ya�amak zorunda kalıyoruz: Yüksek bölge ve eyalet makamiarına yaptığımız mükerrer müracaatlar hiçbir netice vermedi. Durumumuz fecidir. Bürokratik makine tekerlekleri bizi sefalete sürüklemi� ve alçaltmı�tır. Biz yardım ve destek için bütün Sovyet adamlarına ve ilerici dünya kamuoyuna ba�vuruyoruz. Bekir Kaşka (Anlaşılan Kırımın Belogor bölgesi Kizilovka köyünden, 1969'un haziran sonu veya temmuz başında yazılmıştır). Birleşmiş Milletler Teşkilatı İnsan Haklarını Koruma Komitesine, Bütün Dünya komünistlerine ve Dünya kamuoyuna :
Ben Kırımın Sudak bölgesi, Arpa köyünden Regber Ahtemov, aile efradı ile birlikte 1944 de Kırımdan sürgün edilm�tim. Babam Kon�u Ahtem 22 Haziran 1941 de cepheye sevkedilmi� ve vatanı savunurken can vermi�tir. 5 Eylül 1967 de Sovyetler Birliği Yüksek Şurası tarafından yayınlanan kararname ile üzerimizdeki topyekı1n suçlama kaldırılmı� ve bize Sovyetler Birliğinin bütün bölgelerinde ya�ama müsaadesi ve rilmi�tir. Bu kararnameye göre, tamamile itibarım iade edilmi� bir du rumda ve mükemmel bir i� sicili ile, temelli olarak yerle�mek üzere, Kırıma geldim. Tefrik edilmeden suçlanan ve 25 yıhnı sürgünde geçiren, 16 yıl dürüst olarak vatanına hizmet eden, bir kaç takdirname ile taltif edilen ve Sovyet iktidarının 50. yıldönümü münasebetiyle Çimkent Eyaleti Kültür İdaresinin "Altın �eref defterine" ve Kazakis tan Kültür Bakanlığının "Jüpile �eref defterine" kaydı yapılan, cephede ölmü� bir asker eviadı olarak benim, sırf milliyetim yüzünden bir yıldan fazla ikamet tezkeresiz ve i�siz sürüneceğim hiçbir zaman aklımdan geçmemi�ti. Kırıma gelince mesken buldum ve kaydıını yaptırmak üzere polis organlarına müracaat ettim. 1968'in 3 mayısından kasımın sonuna kadar, bütün ilgili daireler arasında
BB
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
mekik dakuyarak ailemin ikamet kaydının yapılması ricasında bulu nuyordum. 1969 ağustosunda Belogor Bölge İcra Komitesi ba�kanı Miro�niçenko ve polis müdürü Novikov'un bürosunda, bizim de hu zurumuzda, ailemin ikamet kaydının yapılmasına ve "Pamya İliça" kolhozunda ev satın almamıza müsade edildi. Nevar ki Novikov bir çok bahaneler ileri sürerek ve son defa evlenme cüzdanımızın yokluğuna i�aret ederek ikamet kaydını yapmadı. "Evlenme cüzdanımızı ibraz ettiğimiz takdirde kaydımızı yapacak mısınız" soru suna ise müspet cevap verdi. Bu i�i Kırımda, yine ikamet kaydı yüzünden yapamayacağımızı dü�ünerek Kırım dı�ına çıktık ve evlenme cüzdanını temin ederek tek rar Kırıma döndük. 14 Nisan 1969 da Belogor bölgesinin Melihovo köyünde bir ev satın aldım. Fakat köy sovyeti, ikamet tezkeremizi ibraz etmeden ev alım-satım mukavelesini tasdik edemeyeceğini bil dirdi. İkarnet kaydını yaptırmak üzere ba�vurduğumuz poliste, ilkönce alım-satım mukavelesini elimden aldılar ve i�i mahkemeye in tikal ettirdiler. 30 Nisan 1969 da Belogor �ehrinde yapılan mahkemede alım-satım mukavelesinin muteber olmadığı ilan edildi. Satın aldığımız evden ailece çıkarılmamız hakkındaki mahkeme kararından infial duyarak bir çok yazılı �ikayetlerde bulundum ama, bütün bu �ikayetler cevapsız bırakıldı. 5 Haziran 1969 da bizi kabul eden İçi�leri Bakanlığı Eyalet İdaresi müdürü general Zaharov'a polis organlarının kanunsuz hareketlerini �ikayet ettik ve satın aldığımız evde ikamet müsaadesinin verilmesi ricasında bulunduk. Belgelerimizi tetkik eden Zaharov, ikamet mua melesini yapmamıza izin vererek eve dönmemizi ve yazılı müsaadeyi beklernemizi emretti. Ne var ki 26 Haziran 1969 da gece saat 12 de polis organları tarafından gerçek bir saldırı düzenlendi. Bütün ailece Russkoye köyünde oturan kız karde�imde misafir idik. Oraya bir çok motorlu vasıtalar geldi. "Evi ve bahçeyi ku�atın" kumandası duyuldu. Sarho� komandolar beni itekalka otobüse soktular, arkarndan da karımı getirdiler. Otobüs içkili komandolada dolu idi. Bizi Melihovo köyüne getirdiler, evimizin etrafını sardılar, bana zorla kapıyı açtırdılar ve mahkemenin, satın aldığımız evi bo�altma kararını oku dulur. Ben öfkelenerek �öyle haykırdım: "Eğer mahkemenin kararı kanuni ise, neden gece sarho� unsurlada icra ediliyor?" Bu gece hay dutlarına, Sovyetler Birliği Yüksek Şura Prezidyumunun itibarımızı iade eden bir kararname yayınladığını ve general Zaharov'un bizim ikamet kaydımızın yapılmasına izin verdiğini aniatmağa çalı�tım. On lara ayrıca sava�ta ölen babamın kızıl asker üniformasında duvarda asılı resmini gösterdim. Fakat hepsi nafile. Sarho� barbarlar babamın resmini duvardan kopararak kirli çama�ırın bulundpğu bohçaya attılar. Kanun dı�ı harekete son verilmesini talep ettim. Bunun üzerine
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
89
ellerimi bükerek beni, arkarndan da karımı otobüse sürüklediler. Bir çok eşyanın kaldığı evimizin kapısı açık bırakıldı. Karım yolda hastalandı. Sarhoş komandoların hırpalamaları sonucunda, karımın eski hastalığı başlamıştı. Bizi arka bir yoldan 50 No lu evitman'm bu lunduğu noktaya getirdiler. Burada insan ve eşya ile dolu başka vasıtalar da vardı. Bizi "Simferopol Baku" treninin bir yolcu vagonuna bindirdiler. Gelişigüzel atılan eşyamız ezilmiş, kırılmış ve işe yaramaz hale gelmişti. Vagona bizimle birlikte İsmail Dugu'nun 9 kişilik ailesi ni de bindirdiler. Onun küçük yaştakı çocuklarının hepsi yarı çıplak ve yalınayak idiler. Çocukların 2 adet 2 dereceli ve 1 adet 1 dereceli analık madalyalarına sahip bulunan annesi, hırpalanmış bir durumda, çürük ve bereler içinde, yırtılmış iç çamaşırı ile getirilmişti. Bekir Kaşka'nın beşi çocuk olmak üzere 7 kişilik ailesi de vagonda idi. Onun, kan içinde bulunan karısı da fena halde dövülmüştü. Hiçbir yi yecek maddesi vermediler, para yok, çocuklar aç ve soğuktan tirtir tit riyorlar. Bu vahşice muameleden hiddetlenen yolcular, Sovyetler Birliği hükumet ve savcılığına mektup gönderdiler. Yol boyunca biz kuvvetli muhafaza altında bulunuyor ve vagon dan çıkmamıza müsaade edilmiyordu. Bizi Kuzey-Kafkasya Demiryo lunun Tarnan istasyonunda indirdiler. Açıkta kaldık. Yağmur başladı. Çocuklar aç, yağmur altında. Eşyamız büsbütün, işe yaramaz hale geldi. Bu arada Leningrad'dan turistik bir tren geldi. Yolcular arasında bulunan foto muhabirleri, durumumuzu fotoğrafla tespit etmişlerdir. istasyonda açıkta bulunduğumuz bir kaç gün içinde bir kaç kanun dışı harekete tekrar tanık olduk. Aynı "Simferopol-Baku" treninde, Kırımdan kuvvetli muhafaza altında, keyfi hareket kurban ları şu Tatar ailelerini de götürüyariardı : 1. Şevket Beyti.ıllayev, 3 kişilik aile, Belogor bölgesi, Sennoye köyünden. 2. Settar İsmailov, 6 kişilik aile, Belogor bölgesi, Rodnoye köyünden. 3. İslam Musayev, 6 kişilik aile, Belogor bölgesi, Rodnoye köyünden. 4. Fevzi Paska, 8 kişilik aile ( altısı küçük çocuk). 5. Fatma Hüseyinova, 6 kişilik aile, Belogor bölgesi, Litvinenko köyünden. 6. Cevat Abdurrahimov, 6 kişilik aile, Belogor bölgesi, Vladimirov:.. ka köyünden. 7. Sebiye İlyasova, 4 kişilik aile Belogor bölgesi, Novojilovka köyünden. Şimdi biz tekrar Kırıma dönmüş bulunuyoruz, fakat bir türlü evi mize kavuşamadık. Eşyamız, paramız ve yiyeceğimiz çivilenmiş evde kaldığından, geçinmemize hemen hemen imkan yoktur. Kırıma
90
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
döndükten sonra, eyalet savcılığına fiika.yet etmek üzere Simferopol'e hareket ettik. Yukarıda adıgeçen aileler de orada bulunuyorlardı. Bun ların çoğu son sürgünden döndükten sonra, kuvvetli muhafaza altında tekrar Kırımdan çıkarılmıfi ve Ukraynanın Akimovka bölgesinde ıssız bir mahalle bırakılmıfilardı. Hepimiz fiikayet etmek üzere eyalet savcılığına müracaat ettik. Bizi savcı yardımcısı Tsıgankov kabul etti. Bizi dinlemek istemeyen Tsıgankov, sık sık sözlerimizi kesiyor ve polis organlarıyle bölge mahkemelerinin güya kanunları ihlal etme diklerine bizi inandırmak istiyordu. Biz kendisine 25 yıllık sürgünden ve üzerimizdeki topyekun suçlamayı kaldıran ve bütün Sovyetler Birliği topraklarında yafiamak müsaadesini veren Sovyetler Birliği Yüksek Şura Prezidyumunun kararnamesinden sonra anayurda geldiğimizi aniatmağa çalıfihk. Kırıma gelince tasarruf ettiğimiz para lada evler satın aldığımızı, fakat noterlikler ile köy sovyetleri, sırf Kırım Tatarları olduğumuz için alım-satım mukavelelerini tasdikten kaçındıklarını ve bölge mahkemelerinin bizi mahkum ettiklerini söyledikten sonra, savcılığın bu durumda müdahale etmesi, keyfi ha reketlere mani olması ve leninist milli siyaset prensiplerini bozan suçluları cezalandırması gerektiğini hatırlattık Bizim bu beyanımıza cevaben savcı, kararnamenin bize serbestçe Kırıma gelmek hakkını vermediğini söyledi. Kararnarneyi çekmeceden çıkarıp okumağa bafilayan savcı bize, Kırım Tatar milletinin mevcut olmadığını, eski den Kırımda yafiamıfi Tatarların söz konusu olduğun� söyleyerek, ka rarnamenin, eskiden Kınmda yafiamıfi olan Tatarlar Ozbekistanda ve diğer cumhuriyetlerde köklefiiDifilerdir, ibaresini özellikle belirtmek ten geri kalmadı. Bizim "demek Sovyet Birliği Yüksek Şura Prezidyu mu, bizi Sovyetler Birliği halkları listesinden silmifi ve ebediyen sürgün yerine bağlamıfitır" sorumuza "evet" diye cevap veren savcı, bu konuda eyalet savcılığına bafivurmakta hiçbir mana olmadığını, Moskovaya müracaat etmek lazımgeldiğini ekleyerek, bize yardım edemeyeceğini bildirdi ve kendisine mani olmamamızı rica etti. Niha yet, Kınmda Kırım Tatariarına reva görülen bütün kanunsuz hareket lerin Kırım eyalet savcılığı tarafından bilindiğini ve ancak kamuoyun dan gizli tutulduğunu anladık. Ve bütün bunlar, bütün dünyada demokrasi örneği olması gereken Sovyet iktidarının mevcudiyetinin 52. yılında cereyan etmekte idi. Insanlar! Felaketimiz karfiısında tepki göstermenizi, bizi koru manızı, insanlığa karfiı yapılan bu keyfi hareketleri ve ifilenen cinayet leri durdurmak için elinizden gelen herfieyi yapmanızı rica ediyoruz. Biz, gece baskın ve efikiyalığı düzenleyen ve icra edenler hakkında dava açılmasını hükumetimizden talep etmenizi diliyoruz. Bu beyan larımızı dünya kamuoyuna duyurmanızı rica etmekteyiz. Regber Ahtemov, 1938 doğumlu Ayşe Ahtemova, Kırım, Belogor bölgesi, Melihovo köyü (İhtiınal 1969 temmuzunun sonunda kaleme. alınmıştır).
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
91
MUSA MAHMUT MUSA MAHMUT kimdir? 1944 topyekün sürgün yılında, 12 yaşında Kırım'dan ayrılan Musa Mahmut, I Y75 yılında, 46 yaşında ailesiyle birlikte döndüğü vatanının Başterek köyünde, o güne kadar alın teriyle kazandığı para ile bir evcik almıştı. 3 çocuk babası idi. 1976 yılı baharında, "Pasaport Kanunu" nu ihlalden dolayı, Bölge Mahkemesi
Musa Mahmut'u ve eşini ikişer y ıl hapse mahklım etmişti. Eşi, 3 çocuk anası olduğu için, şartlı serbest bırakıldı.
1978 yılında mahkumiyetini bitirip Kırım'a dönen Musa Mahmut, ailesinin maddi sıkıntı çekmesi dolayısiyle, oğlunu Taşkent'teki akrabalarının yanlarına
aldıklarını, 16 yaşını dolduran kızının "Pasaport Kanunu" nu ihlalden dolayı taki bata maruz kalarak Kırım'dan sürüldüğünü öğrendi. İkarnet müsadesi için yaptığı nıüracaata, işgalcilerin yargıcından : "Kırım'ı terketmezseniz, sizin hapishanede çürümeniz için herşeyi yaparız." cevabını aldı. Musa Mahmut'un buna verdiği cevap şu oldu: "Kırım benim vatanımdır. Ben Kırım'da yaşamak, burada ölmek için geri döndüm." Bu cevapdan üç gün sonra motosikletli bir milis kendisini tevkife geldiği zaman, üstünü değiştirme bahanesiyle, odunluğa girdi, üzerine benzin dökerek geri döndü, milise doğru yaklaşırken kendisini ateşe verdi. Taşkent' ten, tatil dolayısıyla annesinin yanında bulunan 11 yaşındaki oğlunun: "Yapma babacığım . . yapma. " feryatları bile onu durduramamıştı. Milisin yaptığı iş ise, yalnız motosikletini bile almadan kaçmak olmuştu.
1\ J US . \ !\ l A H \ lUT \'a l an ı n l.ıu parç,ısında ydl ınır. H atırası kalpleriınizde yaşıyor. (Resmin arka kısmındaki görüntü Rus ınezarlığıdır.)
92
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
Sürüldükleri öz topraklarına dönebilenlerin büyük zorluklarla yaptıkları e\·cikler. İ�galciler bunları bile görmeve tahammül edemiyorlar. Yıl
1991
KIRIM'D�i SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
93
ÜMiDiMiZ, iSTiKBALiMiZ. GENÇLİK.
2 3 H,ı;.ira:1 1 '191 ı.;ünıı. Kırıın'd;ı ;\�ıne":it \ .ıkınl.ı rınd.1 bir Kurban Bayra mı'nın kullanınası . .
nıo·\
Jaıı,la, tuı'lu l u lcil'
94
KlRlM'DAKi SOYKIRIMI UNUTMAYlNlZ
VATAN TOPRAGINA DÖNÜNCE BU ÇADlRLARDA YAŞANDI.