Yaşar Kalafat - Bakü-Ceyhan Kültür Hattı

Page 1



AVRASYA - BiR VAKFI ASAM YAYINLARI: 5 KAFKASYA ARASTIRMALARI DiZiSi: 1

BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATii

Dr. Yaşar KALAFAT

ASAM AVRASYA STRATEJiK ARAŞTIRMALAR MERKEZi YAYINLARI


ASAM AVRASYA - BiR VAKFI ASAM YAYINLARI: 5 KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi: 1

AVRASYA STRATEJiK ARAŞTIRMALAR MERKEZi YAYINLARI Ankara / 2000

BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATii Dr. Yaşar KALAFAT

ISBN 975-6693-03-7

isteme Adresi Konrad Adenauer Caddesi No. 61 06550 Yıldız - Çankaya/ ANKARA Tel: 0.312. 491 60 70 (Pbx) Belgegeçer : 0.312. 491 60 99

E-posta:

asam@avsam.org Web Sitesi: http://www.asam.org/ Kapak Tasanm ve Grafik Düzenleme

GRAFIKER

0.312. 417 63 93 -417 42 61 Baskı

GRAFIKER Ofset 0.312. 384 00 18

Aksi belirtilmedikçe, ASAM yayınlarından çıkan yayınlarda belirtilen görüşler, ASAM'ın resmi görüşü niteliğini taşımamaktadır. Sadece yazarını bağlar.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

iÇiNDEKiLER Sayfa No: SUNUŞ

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

ÖNSÖZ . . . . . . .. .. . .

.

METiN

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

YAZARIN ÖNSÖZÜ GiRiŞ

.

.

. .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

Dede Korkut Jübilesinin Yankıları Bakü Türk Şehitliğinin Açılışı .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

DiZiN

.

.

.

.

.

RESiMLER

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. .

.

.

.V-VI

.

.

-

.

.

.

.

IX-X

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. .. .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

Vl l Vl l l

. . . . . .

.

.

..

Gürcistan ve Azerbaycan'da Türk Halk Kültürü . .

.

.

.

Azerbaycan Aydınının Kafkasya'ya Bakışı

.

.

.

Gürcistan Yolculuğu ve Keşali Köyü

SONUÇ

.

.

.

.

.

.

.

. . .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. .

. .

1

2 2

16 18 32

.95

. 1 40 1 42 151



BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

SUNUŞ 20. yüzyılın son on yılı, Avrasya'daki yeniden yapılanma çerçevesinde bu coğrafyayı ön plana çıkarmıştır. Türkiye, Avrasya coğrafyasının büyük bir bölümüne ait olan soğuk savaş döneminde dünya hegemonyası için küresel bir mücadele veren SSCB nin ve sosyalist dünya sisteminin yıkılışından sonra ortaya çıkan bölgesel ve küresel gelişmelere ve yeni yapılanmalara hazırlıksız yakalanmıştır.

Gelişmelerin ülkemizi merkeze koyduğu ve ortaya çıkan güç boşluğunun Türkiye'yi bölgenin önderliğe doğru ittiği bu ortamda, bu hazırlıksızlığın, bilgi eksikliğinin ağır sonuçlan ortaya çıkmıştır. Hala soğuk savaş dönemini yaşayan ülkemiz açısından, Yeni Dünya Düzeni ve onun temel ekseni olan artan ekonomik, sosyal, kültürel küreselleşme olgusuna her şeyden önce entelektüel ve yapısal dönüşü gerçekleştirdiğimiz söylenemez. 21. y.y' a girerken en büyük eksiğimizin bilgi olduğuna inanan Avrasya Bir Vakfı, kurulduğu günden bu yana ülkemiz kamu oyunun dünya ve özellikle de Avrasya coğrafyasındaki gelişmeler konusunda bilgilendirilmesi amacıyla etkinlik/erde bulunmuş, yayınlar yapmıştır. Ülkemizin en önemli uluslararası ilişkiler ve strateji dergisi "Avrasya Dosyası" ve Türkiye'de alanının ilk ve tek örneği olan uluslararası ekonomi dergisi "Jeoekonomi" bunların en önem/ileridir.

Bilginin en önemli güç olduğu günümüzde, dünya çapında 5.500 stratejik araştırma kurumu (think - thank); uluslar arası ilişkiler, iktisat, güvenlik, çare, toplumsa/ sorunlar vb. alanlarda çalışıp bilgi üretmektedir. Ne yazık ki bu tür konular sadece devletin sorumluluk alanında görüldüğü gibi, ülkemizde tek gerçek bir stratejik araştırmalar kurumu olan ASAM'ı bu temel eksikliği gidermek amacı ile kurulmuştur. Sekiz bölgesel ve dört işlevsel araştırma çerçevesinde örgütlenen ASAM, 13 ayrı dizide stratejik


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

araştırmalann neticesi olan yayınlan toplumumuzun istifadesine sunmak­ tadır. Bu yayınlann entelektüel bir fırtına yaratacağını umuyoruz. ilgili Türk kamuoyunu doğru ve gerçekçi bilgilerle donatmayı amaçlayan Avrasya - Bir Vakfı ve ASAM, bu yayın dizisi ile çok önemli görev ve hizmeti yerine getirmiş olmanın haklı gururu içindedir.

Şaban Gülbahar Avrasya-Bir Vakfı Başkanı


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

ÖNSÖZ Saha araştırma/an bilginin oluşturulmasında en önemli kaynaklardan birisini teşkil etmekle beraber Türkiye'de ne yazık ki çok sık gerçekleştirilen bir araştırma biçimi değildir. Hele Türkiye dışındaki coğrafyalarda Türk bilim adamlannın saha araştırma/an yapmalarına nadiren rastlanır. Oysa, bir çok konuda birinci elden saha araştırması yapmadan sağlıklı bilgi edinile­ meyeceği çok açık bir durumdur. Sağlıklı bilgi olmadan analizlerin yapılması, sağlıklı stratejilerin geliştir­ ilmesi ve doğru politikaların uygulanması mümkün değildir. Diğer bir ifade ile, doğru bir strateji - politika ikilisinin temel dayanağı yeterli bilgidir. Bilgiyi değerlendirmeyi ise stratejik araştırma merkezleri önemli bir işlev üstlenirler. Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin (ASAM) bilgi edinmede başvurduğu önemli yollardan birisi de araştırmacılarını saha araştırması için değişik coğrafya/ara yollayarak araştırmalar yaptırmasıdır. ASAM, komşu coğrafyalarda bir süreden beri bir çok saha araştırması gerçekleştirmiştir. Bu saha araştırma/an kapsamında ASAM Kafkasya Araştırma/an Masası Başkanı Dr. Yaşar Kalafat'ı komşu coğrafyalardaki halk inançlarını da araştırdığı ve Türk halk inançları ile karşılaştırdığı eserini sun­ maktan kıvanç duyanm. Bu araştırmalar, ASAM yayınları çerçevesinde yayınlanacaktır. Kültürel kimliği oluşturan başlıca unsurlardan birisi halk bilimidir. Halk inançlarının halk bilimi içinde özel bir konumu vardır. Bu araştırma serisi, halen yapılmak­ ta olan ve gelecekte yapılacak olan araştırmalar ile Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu, Türkmenistan, Rusya ve Ukrayna'yı kapsayacak, dil tarih, sanat gibi kültürel yapı taşlan, anılan coğrafyalann anlaşılması için temel teşkil edecektir.


KAFKASYA ARAŞT/RMALARI DiZiSi Dr. Yaşar Kalafat'a bu çalışması için teşekkür ediyor, okurlarımızın bu çalışmayı ilgi ile okuyacağını umuyoruz.

Doç.Or. Ümit ÖZDAG ASAM Başkanı


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

YAZARIN ÖNSÖZÜ "Bakü - Ceyhan Kültür Hattı" isimli bu denememizde de, benzeri çalışmalarımızdaki metodumuzu izledik. Katıldığımız toplantı/ar, görüştüğümüz şahıslar, gittiğimiz ve gezdiğimiz tiyatro, müze türünden kültür ortamlarındaki gözlem ve düşüncelerimizi aktarmaya çalıştık. Azerbaycan'da daha önce bulunup tespitlerimizi aktarmıştık. Bu defa yeni tespitlerimizle birlikte Gürcistan'dan aldığımız notları da ekledik. Yaptığımız halk inancı tespitlerimiz daha ziyade Gürcistan'ın Barçalı Türk bölgesine dair oldu. Bu bölgeden ise, halk kültürü içerikli evvelce yaptığımız aktarmalar, literatürden ve uzmanlardan alınmıştı. Bu defa alandan ve bizzat derleme imkanı bulduk, çok mutluyuz. Seyahat notlarımızı "Türk Devlet Başkanları Toplantısı" izlenimleri itibariyle zenginleştirmeye çalıştık. Bu vesile ile Bakü Türk Şehitliği açılışı münasebeti ile de tespitlerimiz oldu. Uluslararası Dede Korkut Sempozyumu'nun bildirili katılımcısı olmam da bir şanstı. Kitabımıza bu konuları da aldık. 7 8 Nisan 2000 tarihleri arasında Dede Korkut'un 1300.yıl Kültür Şenlikleri sadece sempozyum yapılması ile kalmamış, tiyatro, sinema, resim gibi etkinlikler de yapılmıştı. Bu vasatlardan da notlar aldık, resimler çektik. -

Seyahatimiz boyunca, bizi en fazla etkileyen Barçalı Türklüğü oldu. Bir milletin, halk kültürünü yaşatarak milli varlığını nasıl sürdürebildiğini, Gürcistan Türklüğü kadar sağlıklı yansıtabilen bir /aboratuar daha yoktur. Bir Anadolu Türkü olarak üzerine düşen görevlerin yapılmasında geç kaldığım için Keşeli'de mahçup oldum. Bana bir gözlem yapma fırsatını veren Al/ah'ıma şükrediyorum. Ermeni konusuna Türkiye'nin uzaydan baktığını, gelişmeleri 100 yıl geriden takip ettiğini biliyordum. Bu seyahat münasebeti ile bu teşhisimde


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi yanılmadığımı, yerinde görme imkanı buldum. Kafkasya'ya yönelik bilgi açlığımızın sadece Ermeni konusunda duyulan bir açlık olmadığını da biliyordum. Kuzey ve Güney Kafkasya'nın iç ve dış siyasi ekonomik, sosyal, kültürel gelişmeleri konusunda 1 O yıl öncesi itibariyle alınan birinci elden enformasyonun bugün de zenginleşmediğini gördüm. Kitabımın hazırlanmasında Azerbaycan ve Gürcistan'dan der/eye bildiğim bilgilerin temini itibariyle bana imkan sağlayan resmi ve özel herkese teşekkür ediyorum. Kitabımın basımını sağlayan ASAM Başkanlığına da teşekkür ediyorum.

12 MAYIS 2000 Dr. Yaşar KALAFAT ASAM KAFKASYA ARASTIRMALARI BASKANI


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTJ

GiRiŞ Bu yazımız büyük ölçüde gözleme dayanan, Bakü - Borçalı - Tiflis seyahatimiz münasebetiyle yaptığımız gözlemlere dayanmaktadır. Benzeri diğer izlenim, yazılarımızda olduğu gibi seyahat notlarımızdan meydana gelmiştir. Yazımızda verdiğimiz bilgiler, Türk aydınının gündeminde olan Kafkasya konulu hususların yerinde, imkan nispetinde irdelenmesinden oluşmuştur. Bunlar kısmen ewelce yap ıp yayımladığımız hususlar, yeni tespitler ve zamanla tekamül ettirilebilecek hususlardır. Bölgeye dair Türk iye'de tartış ı lan bahislerin yerinde yapılmış tesp itlerle tekamülü mah iyetindeki konulardır. Yaz ımızın bir bölümünü d avetlisi bulunduğumuz "Türk D illi Devletlerin Başcılarının Zirve Görüşü" ve "Kitabı D ede Korkud'un 1300 yılına Hasr Olunmuş Jübile" de yaptığımız tespitler oluşturmaktadır. Bu bölümde daha ziyade; Türk devletleri Başkanlarının açıklamalarına, sempozyumda verilen bildirilere, bu alanda izlenilen metot, üretilen literatür ve çalışma yapan araştırmacılar ile onların uyguladıkları metotlara yer verdik. Tiyatro, resim ve müzik alanında yapılan etkinlik leri anlattık. RF'nunun Putin dönemi ile başlayan Yeni Kafkasya Politikası münasebeti ile RF bağımlısı çeşitli Kafkas yönetimlerinin, RF'nu kapsamındaki diğer yerel yönetimlerin, Kafkasya Bölgesinin Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan gibi diğer devletlerin, Slav soylu bağımsız devletlerin, lran gibi lslam ülkelerinin, batı aleminin konuya nasıl baktıklarına, yaklaşım tarzlarını etkileyen olayları ve Türkiye'ye, bu arada Bakü - Ceyhan Boru Hattına yansıyış biçimlerine dair farklı görüşlerin neler oldukları hakkındaki tespitlerimizede yer verdik. Bu münasebetle; Azerbaycan'da siyaset bilimci olan akademisyenler, köşe yazarları , politikacı .J e gazetelerin gözlemlerini vaktin elverd iği nispetle yansıtmaya çalıştık. Kafkasya da bulunmuş olma imkanından istifade ile Gürcistan'a geçtik . Burada Borçalı ve Karaçöp bölgesinde sosyal hayata dair alanda çalışmalarda bulunduk . Evvelce baş lattığımız, Gürcistan Türk halk


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi inançlarını daha da derinleştirdik. Türk halkın aralarındaki, Ermeniler ve Gürcüler gibi diğer halklarla ve yönetimle olan ilişkilerine dair tespitler yaptık. Halkın demokratik, kültürel ve ekonomik hayatına dair gözlemler­ imiz oldu. Azerbaycan'ın bölge ile bu konular itibariyle ilişkilerinin neler olduğunu ve Türkiye olarak neler yapılabileceğini tespite çal ıştık. Temasa geçtiğimiz Borçalı Gürcü Üniversitesi, Tiflis Türk Üniversitesi ve TI KA'dan edindiğimiz intibaları aktarmaya çalıştık. Bu tür bilgi birikimlerinin Türkiye'ye taşınmasının, Kafkasya'yı daha yakı ndan tanımak itibariyle yararlı olabileceğinden h areketle tespitini yapabil diğimiz diğer ayrıntıya da yazımızda yer verdik. Her zaman olduğu gibi tespitlerimizi çektiğimiz resimler ve taşıdığımız yayınlarla dokümante etmeye çalıştık. T ürk Şehitliğinin açılışı münasebetiyle yaptığımız tespitlerin yeni nesillerin fikri kişilikleri itibariyle önemli olduklarına inanıyoruz.

METiN: Dede Korkud Jubilesinin Yankılan: Dede Korkud'un 1300 yıl Jübilesi münasebeti ile Azerbaycan hakikaten büyük etkinlikler gösterdi. ifade edildiğine göre bu konuda 84 yeni eser bastırılmıştır. Bir o kadar eserde bastırılmak üzere beklemektedir. Bunlardan katılımcılara da hediye edilenler; Anar' ın "Dedem Korkut Dünyası " , B.B Bartold'un "Dede Korkut"u, Sefereti Babayev'in "Nahçıvan'­ da Kitabı-Dede Korkud Toponimleri" , " Kitabı-Dede Korkud", l.M Ceferzade " Kobustan Kayaüstü Resimleri" , " Kitabı-Dede Korkud Ensiklopediyası 1 i l " , "Kitabi Dede Çongud Aliliyi" , "Ustad Muhammed Hüseyin Şehriyar" , Hikmet Memmedzade'nin " Kitabı-Dede Korkud ve Soy Kö kümüzü n Kaynakları " , " Kitabi Dede Korkud", Behlül Abdullala'nın "Kitabı-Dede Korkud ve lslam Dini" , " Kitabı-Dede Korkud'un izahlı Lügatı " , Oruç Aliyev'in Kitabı-Dede Korkud ve Azerbaycan Folkloru " , Rüstem Kamal'ın " Kitabı­ Dede Korkud Arhaik Ritual Semantikası", Kama! Abdullah'nın "Sir içinde Destan ve Yahut Gizli Dede Korkud 2 " , Eli Sultanlı'nın " Kitabı-Dede Kokud ve Kadim Yunan Destanları" Nizami Ceferov'un " Kitabı-Dede Korkud'da lslam'a geçidin Politikası" ,Tefik Hacıyev'in "Dede Korkud: -

-


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI Dilimiz, Düşüncemiz" "Kitabı-Dede Korkud", E. Demirçizade "Kitabı- Dede Korkud Destanlarını Dili", "Kitabı-Dede Korkud 1 300", Refik Turabhanoğlu Sabah'ın " Dedem Korkud kimdir"i Şamil Camsidov'un " Kitabı-Dede Korkud"u, Mehemmed iracoğlu'nun " Dede Korkud Şe'ri", " Kitabı-Dede Korkud- Makaleler Toplusu ", Bekir Nabıyev-Yaskar Garayev'in "The Mırror of National Noralıty"si: Ceferguku Rüstemov'un " Kobastan Azerbaycanın Kedim Medeniyet Ocağı" Ramazan Kafarli'nin Mif ve Nağıl - Epik En'enede Jonrlararası Elaga"sı gibi eserler hediye edildi. R. Kafarli bize ayrıca sahasıyla ilgili 20 kadar yayına hazır makale verdi. Bunları Türkiye'de, Milli Folklor, Milli Kültür, Türk Kültürü, Erciyes, Türk Dünyası Tarihi Dergisi gibi dergilerde yayınlatmaya çal ışacağız. Böyle halk kültürü çalışmalarında dayanışmaya katkımız olduğunu düşünüyoruz. Dr. Zümrüd Kuluzade hoca hanım bize "Şark Felsefesi Problemleri " 1 . 1 996" isimli dergiden bir adet vererek halk inançlarındaki felsefi yapıya dair yazı talebinde bulundu. Türkiye'den S.H. Balay'ın, T. Dürali'nin, M . Küyel'in, N ecati Ö mer'in de yayınlarının yer aldığı dergi için, Türk felsefecilerinden yazı beklenilmektedir. Eski dostumuz Mürsel Hekimov, yeni çalışmalar hazırlamış. Bize hediye ettiği bu yayınlar arasında; "Azerbaycan Halk Destanları, Efsane - Esatır ve Nağıl Deyimleri" , "Azerbaycan Aşık Şe'r Şekilleri ve Kaynakları ", " Milli hükümetin Fedai ve Kızılbaş Halk Koşunlan", "Düşünce" isimli eserlerini hediye etti. Folklor muhtevalı çal ışmalardan; P . M . Eliyev'in "Azerbaycan Nağıllarında M ifik Görüşler" , Agayaz Şükürov 'un " Dede Korkud Mifolokiyası", Feride Leman Sonubar l lyas kızının "Folklor Fedaisi" isimli eserlerini temin ettik. Dostumuz Hüseyin lsmailov "Azerbaycan Folklor Ansiklopedisi 1-11" ciltlerini bize hediye etti. Anadolu tasavvufunu incelediğini belirtti. Biz de O'na Hacı Bayram Veli ve Mevlana konularında Türkiye'den kitap yollayacağız. lran'dan Sempozyuma katılanlardan halk bilimc i H.M. Savalan, " Hebibi"


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi isimli eserini, Eli Şamil "Tanıdığım insanlar" isimli kitabını yadigar ettiler. Yavuz Akpınar "Kardeş Edebiyat"ın 45 sayısını verdi. Burada, Hüseyin Feyzullahi Vahit'in "Azerbaycan'da Yağış isteme Merasimi" isimli alanımıza giren önemli bir yazı vardı. Ayrıca Eli Şamil'in kitaplığından aldığımız iki Rusça arkeoloji kitabında, Azerbaycan'dan yap ılmış tespitlerdeki Kap-Kaçak da Kabartma Koç- Koyun heykellerini gözledik. Siyasi muhtevalı eserlerden Cemil Hecenli" Güney Azerbaycan Tehran­ Bakü - Moskova Arasında (1 939- 1 945) " , Arif Hekimoğlu "Siyasi Tebliğzatın Esasları " , Fazıl Gazenferoğlu "Ölümden Sonra Diriliş" isimli eserlerini hediye ettiler. F. Gazenferoğlu'na "Azerbaycan Gezi N otları"isimli yazımızı göndereceğiz. Şamil Veliyev ise, " Fuzuyad Edebi Mektebi" isimli eserleri armağan ettiler. ASAM için temin ettiğimiz diğer kitap lar ise; " Ermenistan Azerbaycanlılarının Tarihi Coğrafyası", Budag Budagov' un "Avrasya Türk Toponomisi" B.E . Budakov, G.E. Gesullayev'in "Ermenistan da Azerbaycan Menşeli Toponimlerin izahlı Lugatı'', Nebib Rekimoğlu'nun "Silinmez Adlar Sağalmaz Yaralar" , B.E . Bugarov'un "Türk Uluslarının Yer Yaddası", N esip Nesipli'nin "Azerbaycan'ın Geop olitikası ve Neft", E li Eliyev'in " Elince Yaddası N ahçıvan 1 914-1992", Firudin Kilarbeyli'nin "Azer Allah' ının Tarihi", Mehiman Süleymanov'un "Azerbaycan Ordusu (1 91 8-20)", "Kafkas lslam Ordusu ve Azerbaycan" Musa Kasımov' un " Harici Devletler ve Azerbaycan" , E liçin' in "Şahsiyet ve lstidad" Haydar Aliyev'in "Edebiyatın Yüksek Barcu ve Amalı " , "Nahçıvan Statiska Güzgüsünde Tarihi istatistik Mecmua", Rehim Eliyev ' in " Edebiyatımız Dilimiz Tarihimiz ", Cemil Hesenli'nin "Sayuk Müharibenin Başlandığı Yer Güney Azerbaycan"dır. Edebi eserler ise; Rehim Elimyev'in "Edebiyatımız , Dilimiz, Tarihimiz " , Hemid Araslı'nın "Azerbaycan Edebiyat Tarihi ve Problemleri", Turan Hasanzade'nin "C . Memmedguluzade'nin Cenup Seferi ve Molla Nasreddin Jumalı 'nın Tebris'de Neşri", Celil Memmedguluzade "f=elyotonlar 19061 908", Elyar Ceferli - Helil Yusuflu' nun "Ged im ve Orta Asırlarda Azerbaycan Edebiyatı", " Dirceliş XXI asr" temin ettik.


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI "Deportasıya, Azerbaycanlıları n Ermenistan Arazisindeki Tarihi - Etnik Topograflarından Deportasiyası ", İsa Mustafayeva'nın "Çenubi Azerbaycan H anlıkları", "Azerbaycan T arihi " , B.I. H üseyinov "ikinci Dünya Muharebesi Arifesinde Tür kiye Cumhuriyetinin Yakın ve Orta Şarkta Siyaseti" (19231 939) Şahnezer Hüseyinov'un " Ehmedbey Agaoğlu'nun Dünya Görüşü", Kemal Talipzade'nin "Azerbaycan'ın E lm ve Medeniyetten Hadimleri Bibliografiyası"nı temin ettik. Borçalı'dan Osman Ahmetoğlu bize Baleh Nacı'nın "Karapapağ Mehreli Bey" ve Surettin Memmedli'nin " Parçalanmış Borçalı" isimli eserini armağan etti . Karap apakların Türk K urtuluş Savaşındaki rolleri ve Mehreli Bey'in mücadelesine biz " Doğu ve Güneydoğu Anadolu' da Kuvve-i Milliye Hareketleri" isimli kitabımızda geniş yer vermiştik. Cengiz Örün bey de bize "Gürcüce Türkçe Sözlük" isimli kitabı verdi. "Kitabı-Dede Korkut ve Dünya Epos Eneneleri Mevzusunda Beynelhalk Sempozyumu" üç bölüm halinde 7 Nisan 2000 tarihinde başlayıp 9.Nisan 2000 tarihinde bitti. Benzeri diğer sempozyumlarda olduğu gibi, bu sempozyumda da bazı bildiriler verilemedi ve bazı ilave bildiri ler verildi. T ür kiye' den Prof. Dr. Dursun Yıldırım'ın katılmı ş olması teori arayışında olan uzmanlar itibariyle hakikaten bir şanstı. Biz, Azerbaycan - Türkiye Türk halk kültürü çalışmalarına katkısı olacağı düşüncesinden hareketle, bazı bildiri sahibi ve konulanna dair bilgi vermenin yararına inanıyoruz. Biz, 7 Nisan günü ikinci bölme de "Anadolu Dedem Korkut Coğrafyasında Türk Uluları ve Mesajları " başlıklı bir bildiri verdik. Bekir Nebiyev'in "Manevi ve Ahlaki Servetler Hazinesi", Prof. Dr. 0 . F. Sertkaya' nın "Kitabı-Dede Korkud'un Tekstoloji Problemleri" , Dr. Mehemmedeli Ferzane'nin "Kitabı-Dede Korkud ve Cenubda Folklor Ananesi" , Eli Eşger Şerdust'un "Kitabı-Dede K orkud' da Kuranı-Kerim ayet ve surelerinin İnikası" , Prof. Dr. Sadık Tural'ın "Kitabı-Dede Korkud'da Etnopsikoloji Sistemi ", Prof. Dr. Nizami Caferov'un "Kitabı-Dede Korkut'da Oğuz Etnocoğrafyası", Prof . Dr. T evfik Hacıyev'in "Kitabı-Dede Korku d da Türk tayfa Demokratiyasının tezahürleri", Tevfik Melikli'nin "Kitabı-Dede Korkud Eposu ve Türk Edebi Estetik Fikrinin Formlaşması " , Prof. Dr. '


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi Elmeddin Elibeyzade'nin " Kitabı-Dede Korkud ve Sümer Medeniyyeti" , Muharrem Kasımlı'nın " Kitabı-Dede Korkud v e Ozan Seneti" , P rof. Dr. Mürsel Hekimov'un " Kitabı-Dede Korkud ve Aşık Destanları" , Hüseyi n lsmailov'un " Kitabı-Dede Korkud ve Göyçe Edebi Muhiti" , Kazanfer Paşayev'in " Kitabı-Dede Korkud ve Irak-Türkmen Folkloru Süleyman Eliyovlu' nun " Epos Etnosunun Yaddaşı Kimi Kitab ı-Dede Korkud ve Etnik Kimlik Problemi", Prof. Dr. Nureddin Rızayev'in " Prototürk Ertadan Evvelki İzleri Kitabı-Dede Korkud'daki Coğrafi Arazide", Seyfettin Rızasoy'un "Türk Mitoloji Dünya Modelinin Berpasına Dair", Ahad Kurbonov'un " Kitabı-Dede Korkud'da Türk Başkanlığı ve Onun Felsefi Gavram ı " , Gülnaz Abdullazade'nin " Kitabı-Dede Korkud da Estetik İdeal" , Rukiye Kanberkızı'nın " Kitabı-Dede Korkud'un Yaşandığı Ve Yazıya Alındığı Tarihi Durum ve Muhit", Prof. Dr. Penale Helilov'un "Kitabı-Dede Korkud'da Oğuz Kimliği Problemi" isimli bildiriler; içerik, alan ve mesaj itibariyle ilgi sahamıza giriyorlardı. Bunlardan Dostum O .F . Sertkaya " Cebe" kelimesine ve dair karşılaştırmalı açıklamalar yaparlarken; Miğfer için de, cübbe için de "cebe" kelimesinin farklı kullanış sebebi bildirisinde irdelediler. Bize göre cebe kelimesi metinde "don" karşılığında kullanılmıştı. Kurt'un başta, miğferde veya sırtta, kaftanda oluşu onun genel anlamda "don" karşılığında kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Anılan şahıs, böylece o dona bürün­ müş olmaktadır. Nitekim Kırım Tatar Türklerinde, insan ismi olarak Kurtnezir vardır. Bu Kurda Kurban, Kurdun Kurbanı demektir. Afganistan'da Hazara Türklerinde Muhammednezir adı vardır. Bu da Muhammede Kurban veya Muhammed Kurbanı demektedir. Kurdun kutsal olduğu dönemdeki bir ifade biçimi İslamiyetle içeriğini yitirmeden sürmüştür. Yine Kırım'da Seyit Börü, Seyit Kurtov ve Kurt Seyitov gibi insan isimleri vardır. "Seyit" bilindiği gibi Hz. Muhammedin soyundan gelenlere verilen bir isimdir. Bu nedenlerle b ize göre cebe, don karşılığı kullanılmış olmalı. Türk Devlet Başkanları VI. Zirve ve Kitabı Dede Korkut'un 1300 yılı Jübilesi 8 Nisan 2000 'de başladı. Türkiye'den Sayın Cumhurbaşkanı


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI Süleyman Demirel, Azerbaycan'dan Sayın Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, Kazakistan'dan Sayın Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Kırkızistan'­ dan, Askar Akayev kat ıldılar . Özbekistan ve Türkmenistan t emsilci düzeyinde katılmışlardı. Türk Cumhurbaşkanlarından Nazarbayev ve Askarov Rusça konuştular. Ancak Nazarbayev'in konuşması Avrupa'dan toplantıya katılan Türkler tarafından daha fazla önemsendi. Konuşmasında, Dede Korkud anma toplantıları münasebetiyle yapılan çalışmalarda Dede Korkud'dan hareketle; eğitim, estetik, çağdaş değerlere katkı üzerinde durulması gerektiğini belirtti. Sayın Süleyman Demirel yaptıkları konuşmada; m üşterek medeniyetimizin ulu mimarlar ından ulu Dede Korkud gününde sizler e Anadolu'daki kardeşlerinizden selam getirdim . .. .. Birliğimiz herşeyden önce kültür birliğidir. Arap ve Fars kültüründen kurtulma olayıdır. D ünya kültürüne katkıda bulunma olayıdır. Dede Korkud hep imizin ortak atası, tüm Türk boy­ larının ortak atası Orta Asya - Kafkasya, Anadolu, Balkanlar Türk boylarının kimlik belgesidir. Dede Korkud, Büyük Türk dünyası bu destanla onur duyar . ...... kimse rahatsızlık duymasın Türk dünyası dostluk, bu kardeşlik dayanışması için bir arayıştır. Sizler, bizler hepimiz aynı ulu çınarın dallarıyız, köklerimiz birdir. Kültürlerimizi araştırarak, bularak bu gerçeği ortaya koya­ cağız. Boy verip yeşermek insanlığa hizmet bu yolla olur. Ortak değerlerim­ ize sahip çıkmada birleşmeliyiz. Yalnız geçmişi bilmek için değil gücümüzü değerlendirebilmek itibariyle de araştırma yapılması gereklid ir. Geçmişimizin araştınlmasını geleceğimizin inşaası için yapmalıyız. 1 300 yıl yaşayabilmiş olmanın hikmetini iyi düşünmek gerekir. Bu ·mirası i ki binlerce yıl yaşatmamız lazım. Öz benliğimizin kazanılması için destanlarımız ortak hafızamız, ortak aklımızdırlar. Destanlarımız bizi; Azeri, Türkmen, Özbek, Kırgız, Kazak olarak birleştiren faktörlerdir. Bundan daha iyi birleşme olur mu? Biz ezelden geliyoruz. Ebede gidiyoruz. Yeni bir süreç başlıyor. Çok önemli bir fırsat yakaladık. Kendimizi daha doğru değerlendireceğiz. Ortak kültürümüzü yaşatacağız, dediler.


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Demirel konuşmasında diplomatik bir dille Cumhurbaşkanı sev iyesinden mesajlar veriyordu. Bu mesajlar O'nun "Türk"ü anlayışının yansıması idi. Bu mesajlar sadece Türk olmayan lara değildi. Bu mesajlar aynı zamanda herkese idi. Çerçev esi çizilen Türklük, anlatılması gereken şekilde anlatılıyordu. UNESCO temsilcisinin Rusça ve İngilizce verilen konuşması doğal olarak milli olamazdı. O daha ziyade hümanist terminoloji ile yaptığı konuşma da insanlığın ortak değerleri üzerinde duruyordu. Türkmenistan adına Meclis başkanı olduğu ifade edilen bir diplomat konuştu. Türkmen istan' da resmi lisan· olarak Rusça konuşmanın yasak­ lanmış olduğu ifade edilirken konuşmacı, konuşmasını Rusça yaptı. Konuşmalar bitince yanımdaki Azerbaycan Türkü dostum içinde bulun­ duğumuz durumu izah eden çok veciz iki söz söyledi. "Daldan atılan daş topuğa değer" " Ele geleni ere vererler" Türk devletleri cumhurbaşkan larının katıldığı Dede Korkut Jübilesinde; "130 yıl bundan önce Hz. Muhammed dönemine yakın Oğuz'un Bayat boyundan çıkmış Korkut Ata namlı bilici, aksakal, müdrik kişinin kopuz çalıp oğuz boylarına söz söyleyip, Oğuznameler düzerdi. Boy boylar destanlar koşardı. Bu destan lardan birisi de Şöklü Melik Qazan Han 'ın av destanı" idi. Bu destanın giriş bölümünde verilen kesitte; Hasan Memmedov, Besti Caferova, i lhan Esgerov , Metlep Abdullayev , Zemfira Nerimanova, Ramiz Melikov sahnelenen rolleri paylaşmışlardı . Eserin diğer bölümleri Türk Kültür tarihinden alınmış kesitlerden oluşuyordu . Bu bölümleri; Azad Şükürov (Genceli Nizami), Halide Şerifova (Mehseti Gencevi), Sadık lbrahimov (Manas), Hacı lsmailov (Yunus Emre) , Elman Guliyev (Alişir Nevai), Nureddin Guluyev (Şah lsrnail Hatai), Ramiz Novruzov (Fuzuli) , Mehriban Zeki (ilham Perisi) , Eli Abbas Gedirov (Molla PenahVagiD, Perv iz Bağı rov (Malı Dumgulu), Firengiz Mütellimova (Netevan) , Ali Nurzade (Abay Kunonbayev) , Sabir Memmedov (Mirze Elekber Sabır) , Meleyke Esedova (Şaire) , Sadık Zerbeliyev (ritimci) , Aşık Peri Azer (Ferzalı Panayev) , canlandırdılar. Türk dünyasından Kazakista n, Kırgızistan, Özbekistan, Anadolu v e


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI Azerbaycan' dan seçilmiş şairlerle dönemleri sahneye yansıtılmıştır. Bu esnada ilginç bir olay gelişti. Dağıfılan programda" ...... bu destan Azerbaycan h alkının şah eseri, An a kitabı k imi tarihe düştü" ifadesi vardı. Bu ifade bazı kimselerce "Azericilik" olarak yorum landı. Ancak Azerbaycan Türklerinden birçok yetkili ağız tarafından bu destanı n Türk Halkının ortak malı olduğu ifade edilmişti. Bu gerçeğin belirtilmesi, çıkarılmak istenilen ihtilafı önledi. 7 Nisan 2000 de, Azerbaycan Medeniyyet Nazirli'yi Akademik Milli Dram Teatri'nin sahneye koyduğu Nebi Hezri'nin, i ki perdelik epik eseri olan "Surla Hatun"u izledik. Eserin rejisörlüğünü Vagif Esedov ve Esger Esgerov yapmıştı. Adil Azay'ın ressam l ığını yaptığ ı esere Cavansi r Quliyev bestekarlık yapmıştı . Bedii rehberliği ise Hesenağa Turabov yürütmüştü. Eserde; Rafığ Ezimov, Senüber lsgenderova, Sabir Memmedov, Metanet Atakişiyeva, Şelale Ş ahveledgızı, Fidan Ahundova, Nesme Aslangızı, Gonçe A�abeyli, Vefa Zeynalova, Abbas Gehremanov, Mehri ban Hanlarova, Almaz Amanova, Ejder Hemidov, Kazım Hesen Guliyev, Rövşen K erimduht paylaşmıştı. Oyunu, Necif Hesenzade idare etti. Ayrıca; edebi hisse müdür­ lüğünü, ilhan Rehimli, Truppa müdürlüğünü Gurbet Gurbanov, Bedii Müdürlüğünü Guliyev, Redaktörlüğünü Vefa Kazımova üstlenmiştir. Teknik donanım görevlileri Kamil Şıhaliyev , Hüseyin Melikov, Rasime Memmedova, Telman Yunusov , Yusif Memm edov , Cabbar Cabbarov, Ağakerim Atakişioğlu, Eldar Memmedov, Aygün Mahmudova ve Arif M emmedov üstlenmiştir. "Türk Dilli Devletlerin Başçılarının VI. Zirve Görüşü" toplantısında Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan devlet başk anı ve ülke temsilcilerinin Rusça konuşmaları büyük yankılara yol açtı. Bu konuda görüşlerini açıklayan Abbas Abdullah Hacaloğlu geleceğe yönelik çok ciddi tahliller yaptı. Abbas Abdullah Hacaloğlu "Şiirler" isimli eserini de bize hediye etti. "Kara" motifini bu derece iyi işleyen başka şiir görmedik . Tapmacal ı Garagalpag Nağılı isimli b u şiirde:


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi Bu, Garagalpag Bu, Garagapapag Bu, Garappag Bu, Garabağ Bu, Suhara Bahıram Galpaglara Papaglara Sulara Dağlara Bağlara Hamısı gapgara Gara, gara.gara... B u gara ne demek? Gara; böyük demek. Böyük galpag, Böyük papag, Böyük bağ, Böyük su, Böyük dağ ... Böyük, böyük, böyük ... Böyüklük de bir yük. Gara daha ne demek? Gara hırslı demek, acıglı demek. Hırslı adam, Acıglı baş Dumanlı dağ, Saralıp solan bağ, Delisu . . . Ele bu? Yoh. Gara - yuhu,


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI Gara - gorhu, Gara - yara, Gara - daş . . . B i r de Neçe neçe Bakılı Gazahlı Nukuslu Barçalı gara daş Bir de eyni atadan anadan töreyen Neçe neçe Oğuz, Gıpcag gardaş. Türk D evlet leri liderleri top lantısında ev sahibi sıfatıyla ikinci konuşmasını yapan Azerbaycan Devlet Başkanı sayın Haydar Aliyev " ... Biz aynı köke, aynı tarihe, aynı kültüre sahip bir Atanın evlatlarıyız " diyordu. Biz sayın H. Aliyev'in çok daha f� rklı mesaj lar veren konuşmalarına da şahit olmuşt uk. Farklı mahiyetli konuşmalara değişen zaman mı sebeb oluyor yoksa ortam mı? Bunu anlamak pek kolay değil. Ancak bize düşen bir yıl . kadar ewel televizyonda izleyip yazımıza aldığımız tespitlerimizi şimdi de yazımıza almaktı ve biz onu yaptık. Bakü Kalesinde Şirvanşahlar Sarayı önünde halk sanatçılarının yaptığı gösteri çok nefisti. Burada ilkin Dede Korkud'dan bazı bölümler özel dekor ve kostümler içinde seslendirildi. Sonra müzik ve folklor sunuldu. Burada Celbezerli Aşık Meşedi Nebiyev ve 80 yaşına rağmen bütün davetlilerin ayakta alkışlayıp elini öptüğümüz Hanım Hacıyeva'yı dinledik. Bakü'de D ede Korkut'un havası her tarafta estirirdi . Duvarlar afişlerle süslendi. Azerbaycan'ın yazılı basını sempozyumu yakından izledi . Tv . ve Rd. Kanalları çeşitli programlar yaptı. Dergi muhabirleri türkologlarla röportaj yaptılar . Bu vesile ile Bakü'ye gelen bilim adamları, Bakü üniver­ sitelerinde toplantılara alındı. Bol miktarda kitap değiş tokuşu yap ıldı.


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi Sayın cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in davetli türkologlara Gülistan sarayında verdiği akşam yemeği de nezihdi. Yemek masaları , türkologların geldikleri ülkeler esas alınmayarak karışık düzenlenmişti. Ben Azerbaycan kabinesinden bakanlar ve RF Türkologları ile birlikte idim. Gecede, çok seviyeli Azerbaycan Türk musikisi de vardı. Bir hayli maytap atıldı. Parklarda ve alanlarda çocuklar için eğlence düzenlenmişti . M uharemlikle de birleşen halk evin de yaptıkları yiyecekleri ikram ediyorlardı. Yer yer ateşler yakılmıştı. Şehirde bir eğlence - bayram havası hakimdi. Özel giysili bayan süvariler gösteri yapıyorlardı . Köylerden eğlence için deve getirilip bezenilmişti. Bir çok özel yer gibi "Samet Vurgun Adına Azerbaycan Devlet Rus Dram Teatrı " da özel ışıklandınlmıştı. Hazar Gölü kenarında Türkiye'nin Azerbaycan Büyükelçiliği tarafından verdilen 3 saat süreli öyle yemeği hakikaten şahane idi. ikramda adeta kuş sütü eksikti. Büyük Elçimiz Ecvet Tezcan ve eşleri hanımefendi davetlilere çok samimi bir ev sahipliği yaptılar. Prof. Dr. Dursun Yıldırım hocamız burada Hazar'a sacı yaptılar. Büyükelçiliğimizde bu bayrama doğal olarak katı ldılar. Türkolog dostum Abbas Abdullah'nın ziyaretine gittik. Türk Devletleri Cumhurbaşkanlarının zirve toplantısında, liderlerin Rusça konuşmaları ve Türk konuşmacıların da "Türk" yerine "Türk Dilli halklar" tabiri kullanmış olmaları yankılarını sürdürüyordu. Basın Abbas Abdullah'dan görüş alıyordu. Bu vesile ile Rusça'da bay anlamına gelen Tavarişin başlangıçta zengin anlamına geldiğini davarı olan , mal davar bakan anlamında Türkçe ve Türkler için kullanılan bir kelime olduğunu öğrendim. Bu arada Azerbaycan aydını Türkiye'nin Azerbaycan'da Rusça kitap basmasından rahatsızlık duyuyor, izahları bize makul geldi. Abbas Abdullah anlatıyor, "Bir Arap , Arap aleminden bahsederken (Arap dilli) demiyor. (Arap devletleri) diyor. Neden biz Türk dilli devletler diyoruz, anlamak mümkün değil. . . . . Dil insanlar arasında birbirilerin i anlamak için


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

vardır.... Devlet ihtiyacı, vatandaşın ihtiyacını karşılamak içindir .... Bir millet Tür k ise, anlaşıp ihtiyaçlarını karşılanabilmesi için konuşulan dilin Türkçe olması gerekir.... (Burada güzel bir tabir öğreniyorum.) "Alçak gönü llülük alçaklığa varmamalı", "Azerbaycanlı benim kardeşim anlamında mıdır? Bu anlamda kullanamazsın. Zira Gürcistan'da yaşayan Türk'e de Azerbaycanlı kardeşim demek gerekir ki, o senin Gürcistan'daki Türk kardeşindir. " Hakikaten Gürcistan'da Gürcistanlı olur. Gürcistan'daki Gürcü olmayan kimse Gürcü değil ise o Gürcistanlı mesala Türk'dür. Abbas Abdullah'ın ASAM'da bir seri konferans vermek üzere Ankara' da olmasını ne kadar çok isterdim. Bize 27 Nisan 1 997 günlü Nokta dergisini gösterdi. lstanbul'da Azerbaycan Konsolosu iken, Rusların Ermenilere verdiği silahların dökümünü Nokta'ya vermişti. Azerbaycan Yazarlar Birliği Başkanı Anar konuşmasında, bu günün maneviyat Bayramı olduğunu, Türk destanı Dede Korkud'un Yunan medeniyetinden eski olduğunu, Dede Korkut'un Türk halkları edebiyatının temel ortak eseri olduğunu, Dede K orkut Akademisinin kurulması gerektiğini, Dede Korkut'un manevi düşüncenin taşıyıcısı olduğunu belirtip sözlerini " Dede Korkut'un ruhu yanınızda olsun" ifadesi ile bitirdi. Azerbaycan'da gözleyebildiğimiz bir husus da, Haydar Aliyev ' in Türkçü lü k itibariyle yerinin henüz iyi tespit edilemediğidir. Sayın H. Aliyev ' in Türkçülüğe yakl aşımı zamana ve zemine göre çok değişiyor. Onun Türkçülüğe yaklaşım tarzındaki farklılığa şartlar mı zorluyor. iç ve dış siyasetin onun Türkçü yapılanmaya yaklaşımında etkisi nedir? Yapılan eleştirileri tam olarak hak ediyor mu? Ben hiçbir liderin gölgesi veya düşmanı olmadım. Ölçüm Türk kültür milliyetçiliğidir. H. Aliyev itibariyle şunun farkındayım ki, o istemese Azerbaycan'da milli arayış ve şuurlaşma bu denli yol alamaz. Rotasının değişik olduğunun farkındayım. Katılmadığım yönleri de çoktur. Ancak yeterince anlaşılabildiğini de sanmıyorum. Haydar Aliyev ikinci konuşmasında; bu bizim milli azatlık bayramımızdır. Dede Korkud halklarımızın 1 300 yıllık malıdır. Türk dilli halkların halk


KAFKASYA ARAŞTIRMALARJ DiZiSi kültürünün azametini gösterir. Türk Dilli Devlet Birliği dün yapıldı. Birlik halk­ larımız için zaruri idi. ... Milli, medeni, tarihi hisler imizi berk ediniz. Dede Korkut bizim ulu babamızdır . Ulu ecdadımızdır . Dede K orkut halkı sulha barışa davet eder. . . . .. Ermeniler toprağımızın % 20'sini işgal etti. 1 m ilyondan fazla insanımız evsiz, yurtsuz kaldı. Biz meseleyi sulh yolu ile halletmeyi seçtik. Dede Korkut prensiplerine bağlılığımızı bu vesile ile de açıklıyoruz. Neticeler büyük Türk milletine çattırılacaktır.... Bu saraya Dede Korkut evlat­ larının kurmuş olduklar ı devletlerin Başkanları gelmiştir. Türkiye'de uzun süre bulunmuş diplomat Türkolog dostum Abbas Abdullah " Hakikat Limited Şirketi " , yayınlarindan " lngiliz Casusunun itirafları ve lngilizlerin lslam Düşmanlığı " isimli M. Sıddık Gümüş tarafından hazırlanmış bir eserin iç kapağını bize gösterdi. Kitap lstanbul' da 1 999 yılında basılmıştı. Kitap'da; "Bugün yeryüzündeki insanlar üç kısımdır." denildikten sonra açıklamasının 3 . maddesinde 11Münafıklar Müslüman olduklannı söylerler. imanları ve bazı ibadetleri Ehl-i Sünnete benze­ mez. Hakiki Müslüman değildirler.11 denilmekteydi. Bu satırları buraya olayı açıklayabilmek için dahi olsa, aktarmaktan hicap duyuyorum. Bilindiği gibi Azerbaycan Türkü islam'ın faklı iki mezhebini yaşamaktadır . isminde "Casus" ifadesi geçen bir eserinin bu tür açıklamalara yer verdiğini anlamak bize zor geldi. Bu tür tespitleri yaptıkça, polemiğe yol vermeksizin teşhir etmenin yararına inanıyoruz. Benzeri bir olayı da Rusça veya Kiri! harfli bir duvar takviminde yaşadım. Kiril harflerinden kopmanın kolay olmayacağı açıktır. Bazı hallerde mesajı Rus dili ile vermek zorunda kalınabilir. N itekim dilde , fikirde , işte birlik pren­ siplerinin dilde sağlanabilmesi için Anadolu Türkçesi, yerel Türk dili ve Rusça'nın bir arada kullanılması doğal karşılanabilinir. Fakat Saatli Maarif takvimi tarzında Rusça takvim basmayı anlamak pek kolay değil doğrusu. Bu tür tespitleri tartışmak ilişkiyi daha iyi kılmak itibariyle zaruridir . Tekrar sempozyuma dönelim. Sempozyuma lran lslam Cumhuriyetinden "Kitabı Dede Korkut'ta Kuran-i Kerim Ayet ve Sureler inin


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI lnkası" isimli bildirisi ile katılan Dr. Eli Eser Zerdüşt, Deli Dumru l'un Allah'a yakarışını besmele ile başlayarak okuyunca salonda hava değişti. "Yucalardan Yucasan, Kimse bilmez necesen. Görklü Tenri, Nece cahiller seni Gökde arar, Yerde ister . Sen hud mümünler gönlün desen. Daim turan cebbar tenri Bagi kalan settar tenri Menim canımı alur olsan, sen algıl! Ezrayıle almağa goyma gıl" Adeta herkes; Dedem duasını dinlemek istiyordu. Bazılarına göre Tenrinin burada açıklanan "Görklü", "Daim", "Cebbar", "Baki", 11Settar11 gibi sıfatları destan lslamileştirildiği için sonradan katılmadır. Bize göre ise, Türklüğün lslam'dan evvelki inanç istemlerindeki Tenri de tek Tanrı anlayışının bir tezahürü idi. Ayrıca biz Deli Dumrul'un bir veli kişi olduğu kanaatindeyiz. Nitekim Borçah yöresinde hak aşıklarına "halk delisi" denilmektedir. Dede Korkut Sempozyumu sadece tarihten ortak bir sahife olarak Türk halklarının birleşmesinde etkili olmakla kalmamış, adeta her Türk kesim kendisini Dede Korkut atmosferine taşımıştır. Aynı gün Bakü'de dostumuz Doç. Dr. Yunus Nesipli ile görüştük. Kendisi ASAM Kafkasya Masası Gürcistan sektörünü bir dönem yönet­ miştir. Bize; Necef Guliyev'in "Vatan ve Halk Namına" Bakü 1 981 , Mehdihan Vekilov'un "Ömür Dedikleri Bir Kervan Yol" , Bakü .... , Merkezi Asya ve Kafkas Dergisi 7. sayısı; V.0 . Klyuzevskiy'nin "9 ciltlik Külliyatı" Bakü, 1 990; "Tıflis Üniversitesi" Bakü, 1 998, B.M. Dancik, "Yakın Doğu", Moskova, 1 976, isimli eserlerini ASAM kitaplığı için hediye etti.


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Bakü-Türk Şehitliğinin Açılışı: 8 N isan 2000 tarihlinde "Bakü Türk Şehitliği" açıldı. Biz, resmi açı lıştan bir gün evvel şehitliği z iyaret etmiştik. Burası Anadolu ve Azerbaycan Türk şehitlerinin Ermenilere karşı 16 Eylül 1 918 tarihinde Nuri P aşa (Killigil) komutanlığında savaşta verd iği şehitlerin anısına d ikilmişti. Şehitlik Azerbaycan'ın en büyük şehitliği olan Bakü Şehitler Hiyabanı 'nda Türkiye ve Azerbaycan devletleri tarafından yapılmış. Anıt Mezar ve şehitlerin mezarları ile isimlerini içeren plaketten oluşmuştu. Burada Anadolu Tür klüğünü temsilen Anadolu'nun doğu ve güney doğusu dahil her kesiminden memleket evladı vatan ve soydaşları için canlarını vennişlerdi. 28 Mayıs 1 91 8 tarihinde Bağımsız Azerbaycan Devleti kurulmuş. Kafkasya'da otorite boşluğundan istifade eden Ermeniler, ülkeyi işgale v e halkı katletmeye başlamışlardır. 4 Haziran 1 91 8 tarihinde Osmanlı impara­ torluğu ile Azerbaycan Cumhuriyeti arasında imzalanan destek anlaşması ile Nuri Paşa komutanlığındaki lslam Kafkas Ordusu 28 Haziran 1 91 8' de taarruza geçerek Göyçay ve Salyan muharebeleri ile 16 Eylül 1 91 8'de Bakü'nün düşman işgalinden kurtuluşunu sağlamıştır. Savaş Şamahı, Karabağ v e çevresinde devam etmiştir. Ermenilerin oluşturduğu Kızıl Orduya karşı savaşan Anadolu Türk ordusu yaklaşık olarak 1 1 30 şehit venniştir. Açılışta, Anıt Mezarın sağ ve sol taraflarında Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyetlerinin dörder bayrağı dalgalanırken karşı yönde yeni caminin minareleri arasında her iki Türk devletinin bayrakları keza dalgalanıyordu. Merasime her iki ülkenin Cumhurbaşkanları , askeri birlikler eşiğinde katılarak günün önemini belirten konuşmalar yapıyorlardı. Azerbaycan'da tespit ed ilen Türk Şehitlikleri, Bakü'nün Merdekan ve Fatmayi Bölgelerinde ikişer; Novhanı v e Şamahı bölgelerinde birer v e Göyçay kasabasında ü ç şehitlik olup, ayrıca 1 840-1 850 yıllarında Gence'de şehit düşen 1 00-1 20 kahramanımız vardır.


BAKÜ- CEYHAN KÜLTÜR HATTI Bakü Türk Şehitliğinde ay - yıldızlı abide taşta; "25 Mayıs 1 7 Kasım 1918 tarihleri arasında cereyan eden Kafkas Harekatında, Nuri Paşa komutasındaki Türk Kafkas ordusu Gence, Gökçay, Aksu, Kürdemir ve Şamahı istikametinde taarruzlanna devamla, 1 6 Eylül 1 91 8 tarihinde Bakü'ye girerek Azerbaycan'ı; müteakiben devam eden muharebeler sonucunda Karabağ ve Dağıstan'ı düşman işgalinden kurtarmıştır. -

Bu harekatta Kahraman Mehmetçik, Azerbaycan'ın bağımsızlığı uğrunda Azeri Kardeşleri ile omuz omuza savaşmış ve 1 1 30 şehit vermiştir. Onlar Azerbaycan'ın her yerinde, birçok isimsiz mezarında, ikinci vatanlarında yatmaktadırlar. işte bu anıt, kardeşlik uğrunda canlarının seve seve feda edip "Ayrılır mı gönül candan, Türkiye Azerbaycan'dan" "Düsturunu yürek­ lerimize perçinleyen o muhteşem askerlerin, şehit Mehmetçiklerin Anısına dikilmiştir. Ruhları şad olsun. 15 Eylül 1999" denilmektedir. Bakü Tür k şehitliği merasiminde; Bakü icra Hakimi Başı Rafael Allahverdiev, Yarbay Ulvi 'den sonra T.C.'nin Sayın Cumhurbaşkanı S. Demirel konuştular . Konuşmasında;

"Toprak uğrunda ölen varsa vatan, bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.... en aziz şey candır, şehit canını vatan için verebilen kimsedir ... Bizim şehitlerin yakınları bu şehitliği görünce, çocuklarının bu kardeş ülkenin bağımsızlığı için şehit düştüklerinin unutulmadığını hatırlayacaklar ... çekilen bayrak bir daha inmeyecektir.... " demiştir. A.C'nin Sayın Cumhurbaşkanı H . Aliyev yaptığı konuşmada .. "Biz bir millet iki devletiz. Bizim dinimiz şehitleri ulu kabul eder. Peygamberimiz bir daha dünyaya gelsem şehit olmak için gelirim, buyurmuşlar. Bu şehitliğin eski yeri mezarlıktı. Şehit mezarları yok edilip SSCB döneminde burası park yapıldı. Buraya Azerbaycanlı olmayan Kirov isimli bir şahsın heykeli yapılıp, parka da onun ismi verilmişti. Son dönemde şehitlik yaptığımız bu mekanda Türk askeri ile Azerbaycan kahramanları bir arada yaşıyorlar" demişti.


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi 1 920' 1erde Bakü Türk Hükümeti burada şehitler için bir anıt yapılması için karar alır. Sonra araya SSCB dönemi girer. İngilizler 1 994-1 995'de Azerbaycan yönetimine müracaat ederek burada askerlerinin öldüğünden bahisle bir heykel yapmak isterler. Yönetim bu talebi olumlu cevaplamıştır. Azerbaycan aydını lngilizlerin Ermenilere destek olduklarından hareketle karara tepki gösterirler ve aydınlar muvaffak olurlar . Bakü-Şamahi güzergahından Bakü çıkışına 1 2 km. mesafede bir Türk şehitliği daha vard ır. Türkiye'nin Bakü Büyükelçisi bu şehitliği sık sık ziyaret etmektedir. ifade edildiğine göre rahmetli hocamız Prof. Dr. Ayhan Songar'ın kızları olan Sefire hanımefendi de burad a bir hayır işlemiştir. Bölgenin halkı, diğer şehitliklere olduğu gibi burasını da geleneklerine göre ziyaret etmekte burada da adak adamaktadır.

Gürcistan Yolculuğu ve Keşali Köyü: Tiflis yolculuğumuz Bakü'den başladı. Akşam treni ile yola düştük (çıktık). Bakü-Ahstafa aras ın ı trenle kat ettik. Saat 2 1 .00'de trene bindik v e sabahleyin 06.00'da Ahstafa'ya vardık. Sonra minibüsle Kazak'a gittik. Samet Vurgun'un köyü Yukarı Salahlı'nın yanından geçtik. Yol arkadaşları Seyfettin Altaylı ve Eli Şamil ile Samet Vurgun'un ruhuna fatiha hediye ettik. Köyler temiz ve bakımlı idi. Hayv ancılık ve tarla ziraatı yapılıyordu. Her tür meyvenin yetiştirildiği mümbit toprağı ve uygun iklimi vardı. Uzak'tan "Göyezan Dağı" görünüyordu. Vurgun'un bu dağa yazdığı şiiri okuduk; "Göylere baş çekir Göyezan dağı Akşam açık olur Ayın gabağı" Karayolunun her iki tarafı sağlı sollu kilometrelerce ağaçlandır ılmıştı. Bu uygulamayı dağılmış Sovyet topraklarında çok sık görebiliyorsunuz . Bir ara Anadolu'da da denenmişti. Bu kış çok çetin geçmiş, doğal gaz olmayınca halk ağaçların bir kısmını keserek ısınmak zorunda kalmış.


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI Eğetinden geçmekte olduğumuz Avey Dajda yapılan arkeoloji çalışmaları ile M.Ö . 4000'1i yıllara ait olduğu ifade edilen, lskitlere ait buluntular tespit edilmiş. Artık seyahatimiz Gazah'tan başlayarak Kür çayı boyunca devam edecek. Osmanlı dönemine ait köprü ve kervansarayı resimledik. içinden geçtiğimiz köylerde h ayvanlar dışarıya çıkarılıyordu. Rutin bir yaşam için söylenen "sabahtan giyiniyoruz akşamdan soyunuyoruz" veya "sabah nahıra akşam ahıra" sözü burada da kullanılıyor. Daş Salahlı köyünden geçiyoruz. 1 8. yüzyıl şairlerimizden Molla Veli Vidadi de Yukarı Salahlı'lıdır. Ayrıca Adalet N esipov'da bu köydendir. Karayolunun kuzeyindeki yolun adı Karayazı. Kuzey ve kara bana Türklükte renk ve yön bağlantısını hatırlatıyor. içlerinden geçtiğimiz köylerin şahsi malı olan bahçeleri bakımlı ve muntazam. Bütün evler çatılı ve çatılar saç kaplı. Hiçbir evin üstü toprak dam değil. Ev duvar larına tezek yapıştırılmamış. Bölge, Karapapak Türk bölgesi olarak biliniyor. Y olumuzun ilerisinde Hiram çayı var. Kür nehri ile birleşecek. Kenarında Hiram Köprüsü ve Hiram köyü var. Gürcistan sınırına girdikten sonra Borçalı bölgesi başladı. ilk köy Kosalı idi. Sonra Alget çayı, Borçalı yolunun solunda 200 km mesafede Türkiye Ardahan'ın Posof ilçesi var. Borçalı Posof arası bölge Türk bölgesi idi. Karayazı bölgesi de Türk bölgesi. Burada Gürcü yok. Karayazı ve Karaçöp arası 80 km. Burası da Türk bölgesi. Gürcistan' da başka Türk bölgeleri de var. Bu arada, Kepenekçi, llmerzel, Keçeli; Keçeli ile Türkiye- Kars- Çıldır ar ası 1 50 km. Gideceğimiz köy için tekrar taşıt değiştirip taksiye biniyoruz. Hava hayli soğuk. "Camış kıran soğukları" başlamış, 3-4 gün süreceği ifade ediliyor. Ev sahibimiz Derviş Osman'la sohbet ediyoruz. Anlatıyor, "Bizde Gaga baba veya ağabey anlamında kullanılır". Gürcüden nadiren kız alırız. Gürcüye kız vermeyiz. Sovyetler d öneminde şeh ir merkezlerinde Ermenilerden kız alan Türkler olmuştu. Şimdi yoktur. Türk köyüne Ermeni köyünden gelin getirilmez, o erkeyi köylü köyden kovar" . Gaga kelimesi bana Posof yöresinde e ş anlamda kullanılan "dada"yı hatırlattı. Borçalı bölgesinde dede anlamında dada kelimesinin kullanıldığını gördüm. Ancak burada Dede ile Baba hiyerarşisi yer değiştirmiş.


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi Büyükbabaya değil babaya dede deniliyor. Dadaloğlunu hatırladım, muhtemelen orijinali Dadaoğlu idi. Yani kardeş ağabey anlamına geliyordu. Erzurum'daki dadaş kelimesinin anlamı da aynı mantıkla izah edilebilir. Derviş Osman, anlatmaya devam ediyor. Cigirtgeni (ısırgan otu) bizde derman sayılır. Sovyet döneminde her hanenin 1 -2 dönüm arazisi olurdu. O dönemdeki hayet (ev in önündeki bahçe) herkesin kendi elinde kaldı. Köy dışındaki arazileri Stalin'den evvel halk rahatlıkla kullanıyordu . Stalin ağır vergiler koydu . Vergisini ödeyemeyenin elinden zirai arazi alındı. Kolhoz ekmeye başladı.... Babam rahmetli komünizmi bir türlü benimseyemedi, bana "siz komünistler yalancısınız, yalancısınız, yalancısınız, talancısınız, talancısınız, talancısınız, ahırda da /sonunda dilencisiniz, dilencisiniz, dilencisiniz" derdi, demektedir. Köyde halkın morali çok yüksek. Kür suyundan köy hidroelektri kle aydınlanıyor. Kür üzerinden kurulmuş santrallerden elektrik alınıyor. Ekonomik hayatın zorluğu yeni kuşakların Bakü'ye göçmelerine neden olmuş. Ancak aile reisleri milli konularda çok şuurlu. Hiç kimse köyünü tamamen boşaltmayı düşünmüyor. Yeni kuşaklarla ebeveynler arasında saygıya dayalı, sevgiye dayalı çok seviyeli bir anlayış ortamı var. Köylerin içerisinde komşuluk duygusu çok yüksek. Komşu köyler içinde fevkalade ahenk var. Köy halkı köye gelmiş yabancıya çok müşfik. Köyün hanımlarında kaç - göç yok, aşırı bir tesettür de yok. Köylerde sosyal hayatı planlayan aksakallar var. Derv iş Osman bunlardan birisi. Türk köylerinden gitmek isteyen 1 000 ailenin göçünü iknacı ko nuşmaları ile engellemiş. Keşali köyü ormanın ve Kür nehrinin kenarında halk ormanda ve nehrin kenarında avlanıyor. Çöl horozu (Gir göl) ve sülün çok oluyor. Bir çok av hikayesi dinledik. Gürcü yönetimi bölgeye Gürcü yerleştirmek istemiş. Ayrıntılı planlar yapılmış, yeni köy yerleri belirlenmiş ve Gürcüler için bedava evler yapılmış, kendilerine arazi verilip maaş bağlanmış. Bir kısım evler Gürcü göçmenlerle şenlendiri lmiş. Ancak yapılan mesela 500 ev den 50'si kullanılmaktadır.


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

Gürcüler bölgeye uyum sağlayamamışlar . Bu tür yerleşim yerleri büyük ölçüde boştur. Bir iddiaya göre Gürcü yönetimi, bir dönem Kıpçak Türk bölgesine Oğuz Türklerini iskan etmeyi deneyerek, Türk kavimleri arasında ihtilaf çıkarılmasını amaçlamıştır. Ancak bu bilgiyi teyit edecek kaynağa rastla­ madık. Ayrıca Gürcistan Türk halkının Kıpçaklık, Oğuzluk gibi bir sorunu da yoktur. . Onlar milliyetlerini Türk di nlerini İslam bilmektedirler. Derv iş Osman dört gün bize hizmet eden eşine sesleniyor. "Ay öy üyesi" (Ay ev sahibi) Evin sahibi, Evin hanımı sabah namazı ile kalkıyor, kapıyı bacayı süpürüp hayvanlarla ilgilendikten sonra samavar kalıyor , çayın suyunu salıyordu (semavire su koyup onu yakıyordu). Aydınımız Anadolu'da da eşlere ".evin sahibi" şeklinde hitap edilmesinin iltifat olduğunu, bu tabirin derinliklerinde eski inançlarının izleri olduğunu hala bilememiştir. Ev yiyesi evin hatunu, hanımı anlamındadır. Türk halkı, bir yönetici devlet başkanına " Han " , " Hanım" ve bir de eşine " Hanım " demiştir. Borçalı Türk bölgesi aşık muhitidir. Kars yöresinin meşhur ozan lslam Erdener bu köydendir. Çıldır - Kars'ın meşhur Aşık Şenliği halk aşığı Hasta Hasan bu köyd endir . Köyde ism i , Pir Sultan Abdal olan insan var . Ayr ıca insan ismi olarak "Ana Kız " muhtemelen çocuğu yaşamayan ailelerin bir buluşudur . Ana Hanım isimli şairin şu dörtlüğü ilgimi çekti: "Hayat hayat Halların hayat hayat Gezersen ömrün artar Gezmesen hayat hayat" Belki çok gezdiğimiz için bu dörtlük çok hoşumuza gitti. Seyahat edenin felah bulacağı anlamındaki had isi andırıyor. Halk ozanlarında ele alınan konular ya bir ayet, ya da hadis oluyorlar. Çevrede, bilhassa dağ köylerinin mezarlıklarında bir dönem çok sayıda koç koyun heykelli mezar taşı varmış. Gürcü yönetimi , ifade edildiğine göre


KAFKASYA ARAŞTJRMALARJ DiZiSi bunları toplatmış. Muhtemelen yok olmamaları için müzelere alınmışlardır. Başgeçit nahiyesinin Hamamlı köyünde hala koç heykelleri bulunmaktadır. Barçalı yöresi Türklerinde, Kars'tan tanış olduğum "Ay Atam anam" tabiri çok sık kullanılıyor. Bu kalıp bazen "Ay Atam" bazen de "Ay Anam " şeklinde kullanılır. Esasen "A" veya "Ay" öneki kelimelerin başına gelir mesela "Ay babam" "Ay oğul" gibi. Yakınlık ve sevgi ifadesidir. itibar edilen kimsenin "ata" ve "ana" ile bir tutulması, atanın itibarlı kabul edilmiş olma zihniyetinin bir ürünü olmalı. "Ata Kültü" ile izah edilebilir. "A" veya "Ay" hitap şekline gelince kelimenin orjinali Ay ise, Aya gök tengri inanç sistemi döneminde Onun kutsal kabul edilmesinden de olabilir. Türkiye televizyon kanallan Azerbaycan ve Gürcistan'da büyük ölçüde izlenebiliyor ve izleyici buluyor. Özellikle Azerbaycan'da Anadolu Türkçe'si Azerbaycan Türkçe'si ile etkileşime girmiştir. Gürcistan Türkleri Türk Tv. kanallarından özel programlar yapmalarını bekliyorlar. Türk kanallarında kendilerini ve sorunlarını izlemek istiyorlar. TRT Dış Haberler'in yayınları Gürcistan Türklerinde izlenilmektedir. Bize sokulan bir Karapapa Türkü "Azerbaycan ve Türkiye'den TI R ' larla Ermenistan'a gıda maddesi gidiyor. Türk hükümetinin bundan haberi var mı? TRT dış yayınlara yazsak olur mu? Türkiye'nin Ermenistan'a gıda satması bizi çok üzüyor" , demişti. Hakikaten bu tür duyumlar halkın üzerinde moral bozucu olmaktadır. Türkiye'nin radyo ve televizyon kanallarının l ran'da İran T ürkleri tarafından çok ısrarlı takip edildiği bilhassa müzik kasetlerinin çok rağbet gördüğünü öğrendik. Bir arkadaşımızın ifadesine göre, İran 'ın resmi ve özel Tv. kanalları da Türkiye Türk musikisine yer veriyormuş. TRT, haber programlarında ise, mahiyeti RF yanlı h aberler verilirken; onların Rusya kaynaklı olduğunu zikretmeden vermesi Türk izleyiciler üzerinde hayal kırıklığı yapmaktadır. STV ve TGRT 'nin yayınlarında ahlak kurallarına daha fazla dikkat eden yayınlar oldukları kanaati hakimdir.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Bu durum beğeniye yol açmaktadır. Gürcistan ve Azerbaycan'da beni duygulandıran bir husus da Galatasaray futbol takımımızın gösterdiği başarının bu yörenin Türklüğünde yarattığı gurur oldu. Halk büyük tezah ürat göstermiş, Bakü'nün, büyük mitingler dahil son 1 O yıl içerisinde başka hiçbir olayda bu denli coşku göstermediği, halkın televizyonların başından ayrılmadıkları anlatıldı. Rustavi, Gürcistan'ın Azerbaycan istikametinden gelinirken T iflis'den önceki ilk büyük şehridir. Nüfusu 200-300. 000 iken enerji, hammadde, piyasa ve işletme yokluğu kapanan zavotlar sonucu ölü bir şehir durumuna düşmüş. Hala devam etmekte olan büyük göç dalgaları şehri bitirmiş. işsiz ve aç halk binaları kap ı-pencere söküp talan ediyor. Yakın zamanlara kadar Bakü ve Kazak v ilayetlerinin halkı bu şehrin nüfusunun % 50'sini oluşturuyordu. Buraya Tiflis'in kap ısı gözü ile bakılıyor. Akkehle, Kavakhele, Borçalı bölgesi, Soganlık gibi Türk yerleşim yerlerinin Türk halkının Rustavi ve Bakü'de evleri vardı. Buralara, gençler vurmağa (rakı içmek, kadeh tokuşturmak) gel irlerdi. Tiflis Gürcistan'ın Gürcü şehri ama, aynı zamanda bir az da Türk şehri. Bu şeh rin eski ticaret merkezlerinden birisi hala Türklerin yaşamakta bulunduğu "Şeytan Pazarı" dır. Kür nehri burada Deli Kür ismini almış. T iflis büyük ölçüde Amasya'yı andırıyor. Kür'ün bir yakası dik yamaçlı derin kayalık vadiden oluşuyor. Kür' ün üzerindeki eski bir Osmanlı camisini yıkmış taşlarından köprü yap mışlar. Gürcüler resim, mimari ve h eykelcilikleri ile övünüyorlar ki, hakları da var. Şehirde çok kilise var. Gürcülerin çok dindar olduğu söyleniyor. Esasen, alfabelerine dokundurmayan Gürcülerin mimari ve dinlerine de dokundurmadıklarını görünce, SSCB döneminde ne olmuş ise bizim Türklerimize olmuş. Osman Osmanoğlu (Derv iş Osman) benim fazla duygulanmış olmandan etkilenmiş olmalı. Bir bayatı okudu:


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi " Bende vur Apar meni bende vur Zülfünle kemende vur E lli yara yar vurup Esirgeme sen de vur" Gürcü kızları çoğunlukla uzun boylu. Keza kısa boylu Gürcü kızları minyon tipli oluyorlar. Bu tiplerin çoğunlukla gözleri yeşil ve yüz hatları çok muntazam. Çok ağır, hanım Hanımefendi; alımlı kızları var. Gürcistan'da T iflis Kalesine çıktık. Restore değil de kayaların kale yamacındaki ev lerin üzerine düşmemesi için ted birler alınıyordu. Kalenin eteğindeki XIV.y.y. ait Cuma Mescidini bütün yönleri ile resimledik. Gençler öğle namazına giriyorlardı. Sayın Prof. Dr. Kırz ıoğlu, Tıflis'teki tarihi bir camiyi resimlememizi bizden istemişti. Yanılmıyorsam resmi çekilmesi istenilen cami , yıkılarak taşından köprü yapılan cami idi . Kalenin eteğinde oymalı d ı ş kapı motifleri , yeraltı hamamı ve kaplıcaların resmini çektik. Milliyeti konusunda Gürcülerle Türklerin ihtilaf halinde oldukları ünlü ressam Pir Osman heykelinin resmini de çektik. Kalenin eteğinde Gürcistan Türk Halk Artisti lbrahim lsfahanlı'nın maskının önünde toplu resim çektirdik. Gürcistan Büyükelçimizi, Tiflis'deki makamında, Gürcistan'da fırıncılık yapan Batı Anadolu'dan bir hemşehrimiz, Derviş Osman, Eli Şamil, Seyfettin Altaylı ile birlikte ziyaret ettik. Elçilik binası eskiden tiyatro binası imiş. Bu binayı bizimle birlikte üç ülkenin büyükelçileri kullanıyor. Binaya girebilmek için ilk polis kontrolü dış kapıda oluyor. Sonra polis kontrolünde pasaport ve çanta araması kısmına geçiliyor. Daha sonra 3. veya 4. kattaki Türk Büyükelçiliğinin kapısına refakatçi alarak giriliyor. Refakatçi misafirlerin büyükelçilik binasına girişini sağlıyor. Bu binanın iç koridoruna açılan bir odayı Atatürk Araştırma Merkezi'miz, Gürcistan bağlantılı olarak hizmete açmış. Gürcistan'daki Türk ve Gürcülerin Atatürk'ü tanımak isterlerse, kitap olabilmeleri için burası hazırlanmış.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HA TTI

Gürcistan Büyükelçimiz T.C.'nin Gürcistan'daki prestijinin çok düşük olduğunu itibarımızın Ermenilerden dahi sonra geldiğini söylüyor ve kendince sebepleri sıralıyor. Biz, Sayın Büyükelçimize Azerbaycan Folklor Enstitüsü, Borçalı Yöresi Halk Ozanları Birliği ve ASAM olarak bir kültürel etkinlik gösterebil eceğimizi teklif ediyoruz . Tiflis TIKA Başkanı Cengiz örün bey görüşümüze prensip olarak katılıyor. Hangi ay yapılacağı, kaç kişinin katılacağı, kaç kişinin nerelerden katılacağı takribi maliyeti üzerinde duruluyor. Gelişmeler olurken ASAM'ın 2000 yılı itibariyle programının dolu olduğu görülüyor. Türkiye'den Karadeniz Teknik Üniversitesi ile bazı üniversitelerin TÖMER B aşkanlığı konuya sıcak bakıyorlar. Tiflis'te Karadeniz Üniversitesine gittik. Rektörü Prof. Dr. Mustafa Akdağ hocaları ile tanıştık. Bize üniversiteyi gezdirdiler. Sınıfları kantini, bilgi işlem merkezlerini konferans salonlarını gördük. Burada lsmail Özsoy'a Hasan Kanbolat'dan selam götürmüştük. Kendisini yerinde ziyaret ettik.

ve

Tiflis Karadeniz Ün iversitesi iki yeni fakülte daha açmak istiyor. Bunlardan birisi uluslar arası ilişkiler olacak. Bize, ASAM, kendileri v e Trabzon Karadeniz T eknik Ü niversitesi Tiflis'teki Gürcü üniversitelerinden b irinin iştirakı ile bölge ü lkelerinin ilişkilerini güçlendirebilecek bir sempozyum için işbirliğini teklif ettiler. Görüşlerine biz de katılarak teklifi paylaştık. Ancak ASAM 'ın 2000 yılı programı dolu olunca Karadeniz Teknik Üniversitesi bu dayanışmaya olumlu yaklaştı, ancak sonuç alamadık. ,

Gürcistan dönüşünde Akstafa'da Bakü trenine binmeden evvel Eli Şamil, beni ve Seyfettin Altayh'yı Hüseyin Arifi n mezarına götürdü. Oğlu ile birlikte yatıyorlar. Güneş batmadan, güne şer karışmadan yetişmek için koşturduk. Fatiha okuyup rahmet diledik. O semtte Eli Şamil'in dostu Firdovsi Hasanov'un evine gittik. Zaten Azerbaycan, Eli Şamil'in Gürcistan, Derviş Osman'ın dostları ile dopdolu. Bu evde bize ikramda bul unuldu. Sohbet ettik. F. Hasanov un hukukçu oğlu arabası ile biz i trene saatine yetiştirdi. '


KAFKASYA ARAŞT/RMALARI DiZiSi Azerbaycan'da tren yolculuğu; sıvı (iki kişilik yataklı vagon), kupe (yataklı) biz bunula gidip-geldik, plaskart ve nihayet umumi vagonlarla yapılıyor. Türkiye Demiryollarının 50 yıl evvelki seviyesinde idiler. Dönüşümde beni Bakü Tren istasyonunda Cafer Cabbarlı heykelinin önünde Rauf ismailov karşıladı. Bir hayli zahmetimi çekti ve hava alanından da o yolcu etti. Bakü'den Gürcistan'a giderken tren yolu güzergahımızda; Bileceri, Karadağ, Elet, Hacıkabul, Lek, Uçar, Yevlağ, Göran, Zaralı, Gence, Delimemmedli, Şamhor, Deliler, Alabaşlı, Tavuz, tren istasyonlarını geçip Akstafa istasyonunda indik. Tabiat cennet gibi idi. Derviş Osman bize Gürcistan' da Türk kültürel hayatının anlattı." . . . . . Gürcistan Aşıkları H ubeyş Tiflisi'den b u yana (o dönemden günümüze kadar) Tiflis Medeniyet Merkezi olmuşlar. Azerbaycan ve Türkiye'den bir çok ziyalı (aydın) göçüp buraya gelmiştir. Bunlardan Mehemmed Ağa Şahtahtılı, 1 9 yaşında iken Kuran-ı Kerimi Almanca'ya çevirmiştir. Tiflis'te "Şarkı Rus" isimli gazeteyi çıkarmıştır. Erivan'dan seçilerek Duma'ya katılmıştır. . .. Mirze Fethali Ahundov, Abbas Gulu Ağa Bakıhanlı, Celil Memmed Guluzade, Mirze Şefi Vazi'nin Gabirleri Tiflis'tedir. . .. Tiflis canişinlik (Eyalet Merkezi) idi. Canişin bölgeyi Rusya adına idare eden demekti. ... Tiflis çok sayıda şair ve yazar yetiştirmiştir. Bunlardan bazıları Abdullah Şaik Talıpzade, Neriman Nerimanov, Ayvaz Barçalı, Abbas Abdullah Hacaloğlu, lsa lsmailzade, Habir Hüseyinov, Vilayet Rüstemzade, Zelimhan Yakup, Sabir Eliyev, bunların hepsi Borçalı'dan yetişmiştir. Gürcistan'dan ise Alihan Binnetoğlu, Arif Mustafazade, Valih Hacıyev, Behram Mehti, Tanyel Garibli, Surettin Memmedli yetişmiştir. Bunların arasında halen hayatta olan Osman Ahmetoğlu veya Osman Osmanlı yakından tanıma imkanı bulduk. Derviş Osman diye bilinen Osman Ahmetoğlu'nun evinin salonundan Türk bayrağı asılıdır. Bizde onun bizi misafir eden eşi hanımefendi ile resmini çektik. Şurası muhakkak ki, Derviş Osman olmasa idi, biz ne Borçalı'da ne Tiflis'de o verimli temaslarımızı yapabilir ve ne de hayal dolu olsa da tasarılarımız olamazdı . Emekli öğretmen olan Derviş


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI Osman, Azerbaycan ve Gürcistan Resmi Uzvi-Gürcistan Aşıklar Birliğinin sedri, Azerbaycan Aşıklar Birliğinin Sedr Muavini'dir. Dini hayatı tam yaşayan, yobazlığa karşı, Türklük şuuru yüksek Nigariliğin saygın temsilci­ lerindendir. Bir hayli şiiri vardır. Aynı zamanda mahalli milletvekilidir. Şevardnadze Borçalı'ya gelince halkı temsilen onunla görüşmüş ve kendisine bir Türk sazı hediye etmiştir. Mert bir terekemedir. Çocuklarına babasının koyduğu İsrafil, Cebrail gibi islami isimlere ilaveten o da beherine Savalan gibi bir Türkçü ismi koymuştur. Gürcistan'ın yetiştirdiği diğer Türk edip ve şairleri Medet Çoşkun, Seyfettin Seyfelidir. Borçalı aydınları, Anadolu'da halk ozanı olarak bilinen yeteneklere; söz şairi veya el şairi demektedirler. Bunların isimleri ise; Şair Ağacan;

" Bölgeye Türkiye'den gelmiş, sonra Sibirya'ya sürülmüş, oradan kemikleri gizli-saklı yöntemlerle tekrar Borçalı'ya getirilmiş SSCB döneminde rejimin baskısından çekinildiği için kemikleri 8 yıl evin­ de bir sandıkta muhafıza edilme zorunda kalınınmış. Daha sonra evin sahibi olan kız kardeşi ölünce, Şair Ağacan Borçalı'da tekrar defn edilmesi sağlanmıştır. Bize göre Şair Ağacan ve benzerleri mil­ letimizin gerçek kahramanlandırlar. Bunların tespit edilerek gün ışığına çıkarılması bizim borcumuzdur. Yeni nesillere vatan sevgisi başka nasıl anlatılabilir? Türkün Anadolu'da, Azerbaycan'da, Gürcistan'da aynı kaderi paylaştığını çocuklarımıza nasıl anlata bil­ iriz. Şair Ağacan gibiler hayatları ile destan yazmışlar, bizler o destanları kaleme alamıyoruz." Borçalı'nın diğer el şairleri; Tehteli Novruz, Fahralı Şair Nebi, Karaçöplü Aşık Musa, Şair Medet, Yetim Mahmut, Cemile Borçalı, Eli Fahralı , Hınlı Memmed, Aşık Emrah (95 yaşında ölen Emrah Dede, Türk Ozan Emrahlar zincirine bir halka daha eklemiş İmkan bulup mezarının resmini çekmek isterdim.) Aşık Hüseyin Saraçlı, Aşık Kemandar Efendi, Aşık Mehemmed Sadaklı, Aşık Ahmet Sadaklı, Aşık Nurettin Kasımlı, Aşık Gülabi Hınhım Memmedoğlu, Aşık Termeyhan, Aşık Heveskar, Aşık Sayat, Aşık Elşat, Aşık


KAFKASYA ARAŞTIRMALAR/ DiZiSi Hıdır, Aşık Aslan, Aşık Alhan Karayazılı (90 yaşında ölen Ozan, Lenin'in heykeline 1 O kurşun atıp, 1 O yıl hapis yatmıştı) Borçalı mahalı Aşıklar yurdu. Sağ olsunlar, Bakü'de ilgili uzmanlar imkanları nispetinde bölge ile ilgileniyorlar. Türkiye'deki ilgililerin yüzü ağ olsun! Bu vesile ile Erbil Kerkük Türk Kültürü mühiti ile yakından ilgilenen Azerbaycan 'daki dava arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum. Türklüğün beka meselesi bir kültür meselesidir.Türk kültürüne başlangıçta Fars ve Arap kültürü musallat edilmişti. Şimdi de Ermeni ve Türklükten koparılmak istenen Kürtlük eklenildi. Türkün hasmı coğrafya tanımıyor ise, Türkler de siyasi sınırlan aşıp kültür sınırları içerisinde mücadele alanları seçmelidirler. Halk ozanları ve el şairleri kültür emperyalizminin bölemediği, inkar edemediği, dejenere edemediği bir alandır. Türk dünyasında bu gerçeği en ewel anlayan Başkurt Türkleri olmuş, halk-el ozanlarını okul müfredatına alman ın yollarını araştırmışlardır. Borçalı Ozanları şuurlu bir gelenek geliştiriyorlar. El aşıklarının ismini eli ile birlikte anıyorlar. Bu toponomi ile onomastiği birleştirerek milli bekanın hizmetine sokmaktır. 1 890'1arın Borçalı kazası dört büyük nahiyeden oluşuyordu. 1 00 yıl eweli itibariyle bunlar; Lori, Borçalı, Trialet ve Yekaterinin Felt nahiyesi idi. Bunlardan Lori; şimdi Ermenilerin elindeki Tummonyan, Noyemberyan, Stepanavan ve Tasır rayonlarından meydana gelmişti. 1 9 yy. da Borçalı; Lüksemburg, Borçalı, Başgeçit, Türkoba Xl-Xlll yüzyıllar da Gürcülerden Türklerin eline geçmiştir. Bu yöreye XIX yy. da Tatar-Türk bölgesi deniyordu. Lori, 1 91 8-1 920'de Borçalı 'dan ayrılıp Ermenistan'ın eline geçti. 1 91 8 yılında Ahıska Türkleri Türkiye Cumhuriyetine müracaat ederek Türkiye ile birleşmek istediğini açıkladı . 1 7 Aralık 1 91 8'de Ermeni-Gürcü Savaşı oldu. 31 Aralık 1 91 8'de Ermeni ve Gürcü birliklerinin bulunduğu yerler Ermeni-Gürcü sınırı oldu. .

Borçalı'nın; Eğrikar dağı, Yırgançayı'ın üstündeki sıradağlar, Uludaş, Saatli Kenti, Candar, Ağköprü, Opret, Hocormı, Bertazar, Sadaklı, Sadaklı istasyonu, Tepe Dağı, Hankaya, Palutlu, Blaş Dağı, Celalaoğlu ihtilaflı arazi olarak kabul edildi. Burası Türk bölgesi iken sonradan Ermenilerin eline geçmiştir. Bu ihtilaflı bölgeyi Ermenilere SSC B vermiştir.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI 1 4- 1 8 Kasım 1 944 de Stalin' in Türklerden boşaltıp Ermeni ve Gürcülerin yerleştirildiği bölge; Aspinze, Ahırkelek, Ahıska, Bagdonofka, Adıgun isimli 5 ilçe idi.. Bu bölgenin güneyi ve güney batısı Türkiye Cumhuriyetinin toprakları ile birleşik idi. Buranın batısında Acarya, Kuzeyinde Gürcistan, doğusunda Errnenistan vardı. Şubat-Mart 1 988'de ise SSCB nezaretinde Ermenistan'a ayrılmış bölgedeki; Agbaba, Şüreyil, Calaoğlu, Dağılnazlı, Serdarap, Hamamlı, Zengibasar, Verdibasar, Eşderek, Dereleyeş, Zengezur, Göyce, Devecik, Karakoyunlu, Lori, Pempeh, Şemsettin bölgelerindeki Türk-Kürt Müslüman yerli halk boşaltıldı. Bunların % 95'i Azerbaycan'a, % S'i de AF ve Gürcistan'a gönderildi. Bari bunlar Gürcistan'da kalabilselerdi. Bulgaristan Türklerinin Türkiye'ye şuursuzca kabulünde Türkiye'nin gösterdiği bize göre isabetsiz politikayı, bu göç itibariyle de Azerbaycan gösterdi. Bütün bu felaketleri daha sonra nüksedecek olan Karabağ olayları izleyecektir. ilkin Dağlık Karabağ ve sonra Aran Karabağ Azerbaycan Türklerinin elinden Ermenilerce gasp edilecektir. Borçalı'ya bu adı, XN. yüzyılda buraya gelmiş Barçalı isimli bir Türkmen taifesi veriyor. Buranın vilayet olması 1 604'de Şah Abbas zamanında oluyor. 1 8. yüzyıldan evvel " Barçalı Mahalı " Gence Beylerbeyliğinin terkibinde idi. Çok daha evvel M.S 200 yıllarında Barçalı ve Kazak çayları boyunca Hazara'da, Kuman atlı göçebe kabilelerinin izleri tespit ediliyor. Bölgedeki Türk varlığında esasen bir kesinti yok. 1 064'de Selçuklu Sultanı Alparslan'ı burada görüyoruz. 1 886 yapılan ahali sayımına göre 33.770 nefer Borçalı'da Türk vardı. Bizim muradımız Barçalı tarihini anlatmak değil. Ancak yazımıza aldığımız Borçalı'yı tarih, nüfus ve yönetim olarak tanıtmak istedik. Daha geniş bilgi için "Şurettin Memmedli, Parçalanmış Barçalı. 1 9 1 8 Ermenistan-Gürcistan Muharebelerin Acı Rehberi, Bakü, 1 991 " künyeli esere bakılabilir. Dostumuz Derviş Osman'ın kitaplığından temin ettiğimiz bu eseri ASAM yayını olarak Anadolu Türk okuruna kazandırmak istiyoruz.


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi Türk kolejinin Türkistan'da oldukça cazibesi var. Ancak .Borçalı bölgesi Türkleri "bu okulları Gürcistan Türkleri hak ediyorlar, fakat bu okullar maalesef Tiflis'te açıldı" demektedirler. Gürcistan yönetimi ise, "Türkiye' de bir Gürcü hangi dille konuşur ve nereye gider, Türkçe konuşur ve camiye gider değil mi? Gürcistan' da da Gürcüce konuşulur ve kilisiye gidilir. " Şeklinde düşüncelerini açıklamaktadırlar. Borçalı bölgesi Türklerinde büyük aile tipine de rastlanabilmektedir. Evli Türk çocuğu ve torunları ile birlikte aynı evde yaşayan aileler var. Evlerin büyük çoğunluğu iki katlı oluyor. Duvar çeper içerisine alınmış bahçelerde meyve ve sebze bahçeleri hayvancılann barınak ve yem depoları var. 7 köyün bir muhtarı oluyor. Muhtarın bulunduğu köyde doktorluk da bulunuyor. Muhtarın başlıca görevi vergi toplamak. Her köyün 8 yıl olan okulları var. Devlete ait bir çok bina gibi okullar da bakımsız Tamamen boşalmış harabeye dönmüş okullar gördük. Köylerden şehirlere, şehirlerden yurtdışına yaygın bir göç var. Birkaç köy evinde 5-6 yüksek tahsilli kimseyi görmek mümkün. Köylerin % 50-60'1 yüksek tahsillidir. Zirai hayatın her türlü bedeni işlerini de bizzat bu insanlar yapıyorlar. Borçalı'nın Kepenek ve Keşeli köyleri halkı da diğer Türk köyleri gibi şakacı, güler yüzlü, Türkçe'yi bütün incelikleri ile kullanan, edep-adap, töre bilen, çevre ile ilişkileri düzeyli, gözü tok, sabırlı, hamdlı, toleranslı, evleri eşikleri üstleri başları temiz insanlar. Köyün doğal gaz şebekesi var, ancak parasızlıktan atıl halde 6 okulları var. Bir kısmı yıkılmaya yüz tutmuş hastahanelerinin durumu da aynı. Derviş Osman'ın evinde ve misafir olarak alan çalışması için gittiğimiz 1 0-1 2 evde bize hep doğal, leziz, temiz, taze gıdalar ikram ettiler. Günlük yumurta, günlük süt, ev yapımı reçel, pekmez, bal yedirdiler. Tabiattaki otlardan çok iyi yaralanmasını biliyorlar. Buralarda; Pişikotu, Ebem gömeci, kuş yemişi, kuş ekmeyi, çoban ekmeyi, türbek, gamgal, kuşkonmaz, gıcırdiken (ısırgan) toplanıp çeşitli şekilde besin maddesi olarak tüketiliyor.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI Bu gün Gürcistan Cumhuriyeti'nin sınırları içerisinde bulunan Ahıska bölgesinin Türkleri Stalin zamanında Tacikistan, Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan Rusya'nın muhtelif yerlerine hiçbir makul sebep olmadan siyasi amaçlarla sürgün edilmiş, yerlerine Enıı e niler iskan edilmiştir. Muhtelif vesilelerle değindiğimiz bu konu Kafkasya Türklerinin ızdırabıdır. 1 989 yılında cereyan eden Kokant olaylarından sonra Ahıska Türkleri yurtlarına dönmeye başlamıştır. Her ay 1 -2 aile de olsa göçler devam etmektedir. Gürcistan'ın Avrupa Konseyi girmesi konusu görüşülürken Ahıska Türklerinin yurtlarına dönmeleri kendilerine şart olarak koşulmuştur. Ahıska Türklerinin yurtlarına dönmelerinin sağlanabilmesi için Gürcistan'a 5 yıllık bir süre tanınmıştır. Enııe nilerin Güney ve Kuzey Karabağ 'da gösterdikleri vahşet sonucu bir milyonu aşkın kaçkını Azerbaycan yerine Borçalı Karaçöp ağırlıklı bölgeye iskan etmiş olsa idik, bize göre daha isabetli olurdu. Biz " Ulug Türkistan Notları" isimli kitapçığımızda Ahıska Türkleri konusuna yerinde yaptığımız tespitlerden hareketle geniş yer verdik. Ayrıca, Ahıska Türklerinin halk inançlarını oldukça muhtevalı bir makalemizde ele aldık. Ahıska Türkleri konusu bize göre Azerbaycan ve Türkiye'nin Kafkasya politikasının özünü teşkil etmelidir. Azerbaycan Türklüğünden bazı aydınların Gürcistan Türklerini Azerbaycan'ın dış politikası kapsamında görme gayreti var. Bu tutum Borçalı aydınlarından bazı kimselerce uygun bulunmuyor. Gürcistan Türklerinin çekiştirilmesini değil, problemlerinin çözümlenmesini istiyorlar. Bize göre Gürcistan Türklerinin sorunları ile Azerbaycan, Türkiye ve bütün Türk Dünyası ilgilenmeli. Ne kadar destek verilir ise o kadar iyi olur. Bölgeyi değil, sorunları sahiplenmek durumundayız. ihtilaf değil, ittifak zamanıdır. Yarış Türkiye veya Azerbaycan adına değil, Türklük adına yapılmalı. Yükseltilecek bayrak Türklüğün bayrağıdır hasım tavrını Türk kesimlerinden birine karşı değil, Türklüğe karşı koymaktadır.


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Azerbaycan Aydınının Kafkasya'ya Bakışı: Azerbaycan'ın bazı aydınlarında züğürt tesellisi denilebilecek bir haleti ruhiye var. Bu hali Anadolu Türklerinde de görüyoruz. Yapılan değerlendirmelerde; efendim Ermenilerde nüfus artışı azmış, Ermenilerde göç varmış Ermeni bölgesi Türk kesimlerce coğrafi olarak sarılmış. Bize göre gerçek çok farklıdır. Ermenilerin güney ve kuzey Karabağ'ı, yani dağlık Karabağ ile Azerbaycan Cumhuriyetinin diğer topraklarını gaspetmiştir. Stalinin Ahıska'dan sürdüğü Türklerin yerini fiilen işgal ederek Gürcistan'ın içerisinde Ermenistan'a arka bahçe oluşturmuştur. Çıldır - Posof yöresine coğrafi bağıntısı olan Ermenistan'daki Türk köylerini boşaltarak Türkiye' den bağıntıyı kesmişlerdir. Böylece Azerbaycan ile Anadolu arasındaki Gürcistan Türk bölgesini kaldırmışladır. Ermenilerin Gürcistan içerisinde oluşturdukları Ermeni bölgesinde bugün 500 bin Ermeni yaşamaktadır. Nisan ayı içerisindeki Gürcistan Devlet Başkanının bölgeyi ziyaretinde başına Ermeniler tarafından yumurta atılmıştır. Bölgeye Gürcü Polisi girememekte bölgede Gürcü parası geçmemektedir. Bölgenin idareci valileri tamamen Ermenidir. İddiaya göre bölgeye batıdan dolar yardımı da gelmektedir. Diğer taraftan bir Ermeni gazetesi anket yaparak okuyucusuna; Nahçıvan 'da yaşamak ister misin? Nahçıvan için nelere katlanırsın, Nahçıvan senin için ne derece önemli gibi sorularla tahrik yapmakta kamu oyu oluşturmaktadır. Gürcistan da bulunduğum Türk köylerinde Ermenilerin 24 Nisan'ı dünyaya "Ermeni Kırgın Günü olarak subut etmeleri" çok üzüntüye yol açıyor. Neden gerçeği anlatamadığımıza hayıflanıyorlar. Bana;

"Türkiye Devletinin iki uydusu var. Televizyon kanallarınız buralardan seyrediliyor. Türk aydınına ne oldu. Bu imkanlar başka bir milletin elinde alsa bütün gerçekleri çıplaklığı ile anlatırlar. Türk aksakallılarından yeni uşaklar (Kuşaklar) bunun vebalini sorarlar. Türk aksakallıları Türk devletinin verdiği imkanları kullanamıyor" diyorlardı.


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI Gürcistan'da "Gürcistan Avrupa Konseyi'ne girdi, giriyor" diye yaygın şaiyalar var. Başka bir yerden teyidi yapılamayan bu bilgilerin kaynağını da bulamadık. İfade edildiğine göre AB'ne girecek olan Gürcistan'a insan hak­ ları konusunda daha duyarlı olması için baskı yapılmış ve Ahıska Türklerinin yerlerine dönebilmelerini sağlamaları için de 5 yıllık bir süre verilmiştir. Bu baskı Avrupa konseyinden gelmiş olabilir. Ermenilerin Muhtar vilayet olan Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ vilayeti­ ni istila etmelerinden daha sonra Aran Karabağ'ını istila ettiğini; böylece Kelbeser, Laçin, Kubatlı, Zengezur, Fuzuli ve Ağdam'ı çevreleri ile birlikte Rus desteğinde işgal ettikleri bilinmektedir. Bölgenin Ermeni halkı geçmişte yapılan bir oylama da % 70 ile Ermenistan'dan yana tavrını koymuştu . Bugün ise %30 Ermeni halk Ermenistan dan yana, % 70'i ise, Ermeni yönetimine karşıdır. Türk aydını Ermenistan'daki gelişmeleri yetirince yakından takip edememektedir. Ermenistan yönetimine talip dört Ermeni mafyası arasındaki çelişki bölgedeki gelişmeler itibariyle fevkalade önemlidir.

" Kafkasya'da sulhun sağlanabilmesi için; Azerbaycan, Ermenistan arasındaki gerginliğin kaldırılması Gürcülerin kendi iç direnişlerinin giderilmesi gerekir. Bunlardan sonra iktisadi, medeni ve siyasi dayanışma başlayabilir. Geçmişte Dağıstan'la Çeçe'nistan'da bu prosese giriyordu. RF'nda Çeçenistan savaşından sonra dayanışma durdu. Özellikle basın alanında iyi bir dayanışma vardı. Bu amaçla konferanslar düzenliyor, randıman da alıyorduk. Beynelhak teşkilatları bizi anlıyor, ancak proseselere yanaşmıyorlar. Beynelhak teşkilatları engellemelerden bekleneni veremiyor. Balkan deneyimi bekleneni vermiyor. Balkan sorunu ciddi çözüme kavuşmaz ise, Kafkasya da çözüm çok zor olur... Kendini Muharremlik'de zincir ile, vuran lran Türkü bu oto dinamizmden yola çıkarak Azerbaycan iç siyasetine dair dinlediğimiz bir değerlendirmeye göre: Azerbaycan da en güçlü muhalefet Musavat Partisidir. Musavat, Cephe'den kuvvetlidir. Azerbaycanda Cephe (AHCP)'si kitleye hakimdir. Musavat ise,


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSİ

aydın kesimde güçlüdür. Ancak Musavat Partisi'nde aydınlar sosyalistler grubu, liberaller grubu ve komünistler grubu olarak ayrılmıştır. lran faktörü Azerbaycan aydını itibariyle ayrı bir husus­ tur. Biz çözümü AHC gibi demokratikleşme de bulunuyoruz. Azerbaycan'da RF ve lran yanlısı kesimler de etkilidir. Biz Kafkas Evi tasarısında ısrarlıyız. Bu görüşümüz Gürcistan'da taraftar bul­ maktadır. Ermenistan bu dayanışmayı bozdu. iktidardakiler bu siyaseti önlediler. Kafkas Evi dayanışması Gürcistan kesimi dahil Kafkasya'da Faaldir. Ermenistan henüz devreye girmedi. Basın mensupları gidip gelmektedir. Azerbaycan ve Türkiye Türküne de vuracak ..... RF lslam Türk halkı lran yanlı olanlar ve lran yanlı olmayanlar olarak ele almakta ihtilafa sokmaya çalışmaktadır. .... . Avrasyacılık fikri esasen RF'nun fikridir. Göstermelik bir yaklaşımdır. Avrupa'dan destek almış olsa da ciddiye alınmamalıdır. ......RF ve lran dinci kesimlere yardım verdi. T.C milli güçlere destek vermedi... Güneyi ve kuzeyi ile Azerbaycan Kafkasya'nın en büyük devletidir. Azerbaycan petrolden evvel de vardı, petrolden sonra da· olacaktır. Petrol biter halk kalır." Büyük bir kısmı lbrahim lbrahimli beye ait olan bu açıklamaları tema tema tartışma imkanı bulamadık. Bu eksiklik diğer mülakatlarımızda da oldu. Ancak yine de Türk okuru itibariyle paylaşılacak kesitler olduğu kanaatindeyim. Bir diplomat dostumun değerlendirmesine göre;

"T.C nin ambargo adına Ermenistan kapısını kapaması nafiledir. S.Demirel'in beyanatları afakidir. T.C Ermenistan'a resmen hava koridoru vermiştir. ABD ve Avrupa buraya istedikleri malı sokuyorlar. T.C Ermenistan'a kara ve deniz yolunu da açıp Ermenistan'dan Nahçıvan - Azerbaycan kapısının geçişini isteme­ lidir..... T.C'nin - Ermenistan'a kapı verirsem Azerbaycan darılır sözü de boştur. lran Ermenistan'ı besleyip mal satıyor. Azerbaycan yönetimi lran'a tepki göstermiyor ki ..... Esasen Türkiye'den


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

Gürcistan'a giden otobüsler Ermenistan'a da yolcu taşımaktadır. ...... Bir iddiaya göre, görünürde Gürcistan olmakla beraber Ermenistan'a Azerbaycan'dan yapılan petrol sevkiyatı H. Aliyev adına yapılmaktadır Karabağ Ermenilerinin hiçbirisi Ermenistan'a bağlanmış olmaktan memnun değillerdir. Hepsi gergindir, hepsi bu gelişmeden pişmandırlar.... Gürcistan ve Karabağ Ermenileri ve Ermenistan'a sonradan katılan Ermeniler diğer Ermenilere nazaran daha refah içinde yaşamaktadırlar. Bunlara adeta bilinmeyen bir yerlerden mali kaynak gelmektedir. Bunlara "Sınır Ermenileri" deniliyor... Bazı çevrelere göre Gürcistan Ermenistan'ından yani Ahıska bölgesi Ermenilerinden göç başlamıştır." . •..

" ......... 1 920'1erde Lenin (Rusya milletlerin hapisanesidir) diyordu. Azerbaycan'ın kurtuluşunu kutlarken Neriman Nerimanov'a telgraf çekiyordu. Bağımsızlık haberleri yaygınlaşınca bu defa Lenin, (ulusal bir dayanışma çevresi kuralım) dedi. Bu daha ziyade, usulen oluşturulmuş bağımsızlığını yeni kazanmış ülkelerin bağımsız bağlantılan görünümünde idi. Öyle bir intiba bırakılmıştı. Gerçeğin çok farklı olduğunun anlaşılabilmesi için, o dönemin yeni Rus Emperyalizminden kurtulabilmek için 70 yıl beklenilmesi gerek­ ti ..... bugün de RF'nun yaptığı aynı şeydir. SSCB dağılma döneminde kaçınılmaz olan hareketleri karşısında fazla direnmedi. Sonra BDT kuruldu...... ve nihayet başa dönüldü. Bağımsızlıklarını ilan etmiş olan milletlerin hepsi teker teker RF'nun ekonomik ve siyasi boyun­ duru altına giriyorlar. Ermeni ile lran ve Gürcistan ile Türkiye sınır güvenliği bu gün ikili anlaşmalarla RF tarafından sağlanıyor." Çeçenistan yönetimi bir anlamda ihanet içerisindedir. Uygulanılan politika Çeçenlerin topyekün mafhına yol açmıştır. Bugün Çeçenistan'ın direnen güçleri arasında sadece samimi Çeçenler mi var sanılıyor. Onların arasında Rus, Rus lngiliz yanlıları ve komünist Çeçenler de var ... Kafkasya da imha edilmek üzere bir halk seçilmeli idi. Çeçenler bu duruma birçok bakımdan uygun­ durlar ... Direniş temayülü olan diğer halklara bir ders verilmiş oldu. 11 • • • • • • • • • • •


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DİZ/Si

Dudayev zafere koştuğu gün ölüme hak kazanmıştı ve öyle oldu ... Elçibey ve SSCB'ne ve karşı bağımsızlık mücadeleleri veren lider­ lerinde sonu aynı oldu. Hatta slav olanların akıbeti de öyle olmuştur. Bu hususun tahlili RF'nun politikasını ortaya koyabilmek için yeter­ lidir." RF bölgede yeniden Emperyasını canlandırıyor. Ruslann Kafkasya da bu güçleri var. Ancak RF nun ekonomik, feo­ dal sorunları var. Reformlarını realize etmesi lazım. RF ekonomik krizini Çeçen savaşını araya sokarak kapatmak istiyor. Amacı büyük devlet intibası bırakmaktı... Çeçenistan yarı bağımız iken acele etti. Vahabilik ve Fundamantalizm intibası bırakınca ala­ bileceği yardımlardan ciddi şekilde yoksun kaldı... RF ise, Dağıstan'da lslami devlet kurulmasını istemeyişini müdahalesine vesile yaptı... RF'nu Ermenistan'ı kullanarak Azerbaycan ve Gürcistan'ı da tehdit ediyor. RF Ermenistan faktöründen hareketle Avrupa ve Amerika'da prestij anyor. Ermenistan RF tarafından kul­ lanıldığının farkındadır. ..lran ile RF arasındaki dayanışma adeta gizli bir pakt şeklindedir. Rusya bu dayanışma da Ennenistan'ı da yanına aldı... Bölge ülkelerinde ekonomik faktör siyasi faktörün önüne geçmiştir ... Ekonomik girdiler halka inemiyor. Gürcistan'da petrol boru hattı konusu bir sürpriz yapabilir... Türk ekonomisi bölgede beklenileni vermedi... Trans Kafkas tasansının pek uygula­ ma şansı yok. Zıddıyetler, ihtilaf unsurları giderek artmıştır... lran'ın tehdit unsuru olmaktan çıkarılması lran'ın iç sorunları ile mümkündür. Güney Azerbaycan konusu önem kazanmaktadır. Karabağ konusu ve Ermenistan'ın RF'ndan destek görmesi itibariyle pek şanslı bir proje olarak görünmüyor... T.C nin ilgili Türk Devletleri ile olan münasebeti şahıslar bazında olmuştur. Cemiyetler bazında temas yeterince sağlanamamıştır. Bu da iplerin çabuk kopmasına yol açtı." 11 • • • • • • • • • • • • •

Kafkasya'da çok dolaşan gazeteci bir dostumu sohbette gün­ deme getirdiği konuları da yazıma almak istiyorum. "Rusya


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HA TT:

Federasyonu, Çeçenistan savaşı cephesine asker sevkedebilmek için 1 yıl ewel Karabağ'dan askerini çekti" "Azerbaycan yönetiminde üst seviyede bir grubun RF ile Çeçenistan savaşından çıkarı vardır. Zira savaş devam ettikçe satılan petrolün kayıtları kontrol edilebilmektedir." "Afganistan'dan Çeçenistan'a para ve silahlı güç yardımı olmuştur. RF nunu Çeçenler Kafkasya da oyalarken, Taliban kendi üzerindeki Rus baskısından kurtulmuş olmaktadır." "Karaçay - Çerkezki'nin Çerkez bölümü Karaçaylar'dan ayrılıp Stavropalla birleşip, Stavropal içerisinde özerk statü istiyorlardı. Ancak olmadı." "Dünya Çerkez Kongresinin başkanı Karaçay - Çerkezki'deki Abaza ve Çerkez halklarını birleştirmek niyetinde idi. Adık Hose Teşkilatı Başkanı, Karaçay Çerkezki'nin milletvekili Boris Akbaşev bu hareketin başında idi. Ancak muvaffak olamadı. Hareket tutmadı. SSCB döneminde Karaçay - Çerkezki'de bütün devlet organları Çerkezlerin elinde idi. 1944'de Karaçay'lar Sibirya'ya sürülünce bütün güçler ortak Cumhuriyetin Kafkasya'da kalan Çerkez kesimin eline geçmişti. Bu hal 1 990'a kadar böyle devam etti. Çerkez - Karaçay ihtilafı son dönemde Suriye'den körüklendi." " Sıtanıslav Muhammedoğlu Şemyenof, SSCB döneminde Savunma Bakanlığı'nın üst düzey görevlisi olmuş, Genelkurmay Başkanlığı yapmış, emekli bir general iken; son seçimlerde Karaçay - Çerkezki'nin Cumhurbaşkanı olarak seçilmesi, Cumhuriyetin Çerkezki bölümünde büyük korku yarattı. Bu şahsı Karaçay milliyetçileri desteklediler. Seçim merkezi Cubudi idi. Burası aynı zamanda Karaçay milliyetçilerinin karargahı idi. Çerkezler görevden alınmaktan korkuyorlardı. Bu gelişmeler sonucu Çerkezler (Cumhuriyetten ayrılırız, veya taleplerimizin karşılan-


KAFKASYA ARAŞT/RMALARI DiZiSi

masını istiyoruz) dediler. istekleri arasında; Başbakanın Çerkezlerden olması vardı. Seçimlerde ise, Başbakanlığa bir Nagay seçilmişti. Meclis başkanı bir Rusdu." "S. Muhammedoğlu Semyerof, Çerkesski diye sonradan isim verdirilmiş olan şehrin tarihi adı olan Botalpaşa adının almasını istedi: Çerkezler bu öneriyi, kendi teklifleri taraftar bulması halinde kabul edeceklerdi." Ağustos 1 999 da Kabartay Balkar'da Balkar Milli Kongresi yapıldı. Bu Kongrede {Çerkezler Karaçay'd1m ayrılırlar ise kararı desteklenir. Biz de Kabartay'lardan ayrılıp Karaçaylarla birleşip Karaçay - Balkar Cumhuriyetinin) kurarız, karan alındı. Eylül 1 999'da tüm gelişmelere karşı tepki gösterildi. T arattarın talepleri hala devam ediyor, her an gündeme gelebilir.

"Suriye'den Karaçay'a gelen Muhammed Buday (RF Karaçay ve Çerkezlerden bilim adamı bulup bölge halklarının birbirine düşürüyor. Meydanı boş bulan Rusya bölgede kendi politikasını uyguluyor. Karaçay ve Çerkezlerin menfaati ihtilafa düşmek değil, menfaatleri etrafında da Ruslarla karşı birlik olmaktadır) diyordu." B u seyahatimizde ilk defa not alırken teknolojiye başvurup teyp kullandık. Üç dostumla yaptığım sohbette cihazım mızıkçılık yaptı. Kendilerinden özür diliyorum. Bütün tersliklere rağmen tespitimi yapabildiğim bilgilerden memnunum. Temas kurmak istediğim her arkadaşımla temasım mümkün olmadı. Görüşebildiklerim itibarı ile de, doğrusu ortam yeterince müsait değildi. Esasen görüşme konularım itibariyle ciddi bir hazırlık yapmamıştım . Eli Şamil beye, ulaşabileceğimiz akademisyen, gazeteci ve siyaset adamı aydınların bölgesel olaylara dair kanaatini öğrenmek istediğimi, söyledim. Tiflis'ten yorgun dönmüştük. Cumartesi - Pazar ve Muharremlikti. Sağ olsun Eli Şamil önüme düştü, yardımcı oldu. üzerinde durduğumuz konular Türk okurunun ilgi alanına giren konulardı.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI Arif Rehimov ile kalmakta olduğumuz otelde görüştük, verdiği bilgilerde;

Rusya'nın global politikada belirlemeğe çalıştığı iki çizgi vardır. Bunlar, Avrasyacılık ve Atlantik Bloğudur. Kafkasların geleceği de bu tercihin yapılmasına bağlıdır.Kafkasya'nın bir Avrasya mekanı olmasından yola çıkarak burada Avrasyacılığı yaymağa çalışıyorlar. Söz konusu Avrasya'da etkin güç Rusya'nın kendisidir. Rusya Avrupa'dan da bazı güçlerin buraya katılmasıyla razılaşmak zorundadır. Ama Avrasyacılık kuşkusuz bir örtüdür.Bu örtünün arkasında Rusya'nın kendi çıkarları duruyor. Ruslar Türk Slavyan birliği adıyla daha çok Türk cumhuriyet­ lerinde propaganda yapıyorlar. Türklerin Slavyanlarla geçmişten bir yerde olması, aynı medeniyetten olmaları hatta Hıristiyanlığın Ruslara Türkler tarafından kabul ettirilmiş olması yönünde geniş propagandalar başlatılmıştır. Şimdiye kadar gerçek Avrasyacılığın bir eserinin bile yayınlan­ masına izin verilmemiştir. Ne ünlü Sartinski'nin, ne Lev Gumilyov'un, ne de başkalarının eserleri yayınlatılmamıştır. Ama şimdi Avrasyacıların her birinin eserleri neredeyse her ay yayınlanıyor. Komünist ideolojinin çöküşünü takiben oluşan düşünsel boşluğu Avrasyacılık düşünceleriyle doldurmak istiyorlar. Genel olarak baktığımızda Avrasyacılığa karşı Atlantik bloğu karşı koyabilir. Atlantik bloğunun Kafkaslara gelmesi ise çok geç kalıyor. Bu sebeple de şimdiki durumda Rusya'nın belli üstünlüğü vardır. - Gelişmeler sizce hangi yönde olacak?

Gelişmelerin geleceğini büyük ölçüde Çeçenistan'da, Gürcistan'da ve Azerbaycan'da Rusya'ya direnmenin derecesi belirleyecek. Eğer Rusya Çeçenistan meselesini çözerse Gürcistan'a daha sonra ise, Azerbaycan'a girebilir. Bu


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

kaçınılmazdır. Dünya Çeçenistan'a sahip çıkmazsa, Atlantik bloku Çeçenistan'a sahip çıkmazsa Rusya'nın Gürcistan'da tam oluşmasına ve Azerbaycan hudutlarına yaklaşmasına ciddi biçimde engel olmazsa, Kafkasların Rusya'nın nüfuz alanında kalması olasıdır. - Arif bey, sizce yanlış nerede yapıldı?

Dünya Çeçenistan'ı büyük oyun için küçük saydı ve kurban verdi. Çeçenistan'ı Rusya'nın iç işi saydı. Oysaki, burada insan hakları ihlalleri var. Burada bütün bir millet soykırıma uğruyor. Bu hiçbir zaman hiçbir milletin iç işi olamaz. Bu dünyanın meselesidir. Dünya bu işe dur demedi. Rusya da bundan yararlanarak Kafkaslar'da kendi konumunu güçlendirmeğe çalışıyor. - Azerbaycan Türkü itibariyle yapılması gereken ama yapılmayan şeyler nelerdir?

Çok şey vardı.Her şeyden önce, Azerbaycan totaliter rejimden çıkıp demokratik değerleri henüz benimsememiş. Değişik ideoloji arayışlan geniş tartışmalara sebep oldu. Azerbaycan'ın ister devlet ister millet çıkarlannı korumak için milli güçler üzerinden hesap yapılmalıydı. Oysa milli güçlere Türkiye'den çok az, olabildiğince az destek verildi. 1 993'ten bugüne hiçbir destek yok. Buna karşılık Rusya'dan, lran'dan dinci, irticai güçlere, eski sol güçlere çok ciddi destek veriliyor. Azerbaycan'da ne demokratik güçlerin ne de milli demokratik güçlerin ciddi bir desteği yok. Sanki, kaderin umuduna bırakılmışlar. Daha çok insan hakları adı ile Batı devletleri bir şeyler yapmağa çalışır. Ama insan hakları onlar için bir perdedir. Azerbaycan'da mevcut otoriter rejim­ le yaptıkları işbirliği hiçbir şekilde insan hakları kavramıyla bir araya sığmaz. insan haklarının çiğneyen, demokrasiyi hiçe sayan dik­ tatörle yapılan işbirliği ister istemez olumsuz etkiler doğuracaktır. H.Aliyevin yürüttüğü politika istikrarlı değil. Zaman zaman lranla


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

zaman zaman Rusya ile oynadı, zaman zaman Batıyla oynadı. Herbiriyle ilişkisinde değişik yükümlülükler üslendi. Herbiriyle ilişkide yalnız kendi çıkarını gözetdi. Kendi çıkarı için çalışan bu insana bu kadar destek verilmesi ister istemez Azerbaycan'ı çok olumsuz sonuçlara getirip çıkardı. Arif Rahimov'un açıklamalarında iki farklı Avrasyacılık fikrinin olduğu ortaya çıkıyordu. Sahnedeki batılı bazı Avrasyacılar, bu kavramı farklı siyasi amaçlara alet ediyorlardı. Bu tezin gerçek ustaları maksatlı olarak ihmal ediliyordu. O'na göre Rusya Çeçenistan'da başarılı olur ise Gürcistan ve Azerbaycan da tehdit altında olabilecektir. Batı alemi Çeçenistan'ı gözden çıkarmıştır. Azerbaycan'da lran ve Rusya politikaları doğrultusunda etkinlik gösrerirken batı ve Türkiye Cumhuriyeti Azerbaycan'daki demokratik milliyetçi kesime gerekli ilgiyi gösterememiştir. Görüşlerini aldığımız dostların arasında Cemil Hasanlı bey de vardı.

" ...orada Hazreti Masume'nin anıtı var. Benim gittiğim gün bir matem günü idi. Ziyarete gelenlerin, ağlayarak o günü ananların içinde Türkçe mersiye duymak çok ilginçti. Duyar duymaz yaklaştım ve Azerbaycan Türkçe'si olduğunu anladım. Bunlar Azerbaycan'dan illegal yollarla çıkartılıp lran'ın değişik okullarında okutulan gençlerdi. lranlılar acılarını sözle, sesle dile getirirken biz­ imkiler kendilerine zincir vuruyorlardı. Kanımca bu korkulu gelişmedir. Bugün kendilerine zincir vuranlar, yarın o zincirleri bizlere çok kolaylıkla vuracaklar. Eğer ortam oluşursa çok rahat bir şekilde hiç bir şeyden çekinmeden onu bize vuracaklar. lran'ın şanssızlığı bölgeye medeniyetle gelmemesindedir. lran bölgeye dinle gelmek istiyor. Buna karşı ise toplumun karşı koyma duygusu var. Azerbaycan yirminci yüzyılın başlarında irticaya karşı büyük mücadele vermiştir. Azerbaycan aydınları fanatizmin Azerbaycan Türkünün hayatından silinmesi için büyük işler yaptı. Bugün o kendi ürününü veriyor. lran bu kadar büyük tebligata,


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

akçal desteğe, çeşitli özel hizmet birimlerine, sanayi ve ticaret ilişkilerine

rağmen

istediklerini

gerçekleştiremiyor.

Bu

da

Azerbaycan'ın kültür düzeyi, düşünce dünyası itibariyle lran'dan yüksek düzeyde olduğunu gösterir. Bu sebeple de kökten dinciliği Azerbaycan'a ihraç edemiyor. Diğer taraftan lran için çok ciddi problemlerden birini Güney Azerbaycan oluşturuyor. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin varlığı lran için her zaman ciddi problemdir. Güney Azerbaycan problemi daha yüzyılın başında, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti zamanında bile

günceldi. 1 91 9 'da yani cumhuriyet bir yaşında iken, daha yeni

devletken Güney Azerbaycan'ın tüm şehirlerinde ya konsolosu ya konsolosluk ajansı ya da temsilcisi vardı. Ama bugün Güney Azerbaycan'ın hiçbir şehrinde, Tebriz'de dahil Azerbaycan'ın diplomatik temsilciliği yoktur. Ben arşivde çalışırken o dönem konsoloslannın Güney Azerbaycan'da halk arasında ulusal uyanışın belirginleştiğini ve bir Türk mefkuresi bunların

öz

devletleri

olduğu

ve kuzeyde olan devletin

yönünde

fikirlerin

oluşmağa

başladığını içeren yazılarını okudum. Bunun devamında Hiyabani Harekatı oldu. Bundan önce ise Settarhan Harekatı olmuştu. Ama Güney Kuzey Azerbaycan'ın birbirine en yakın olduğu zaman 1 94546 yıllarıdır. Bu birleşmenin bir adımı idi. Türkiye'de de Batıda da bunu bir komünist işi olarak değerlendiriyorlar. Politika itibariyle belki de doğru olan budur. Ama düşünün ki, 1 939'da Beyaz Rusya birleşti, Ukrayna birleşti. Şimdi kim bunun farkındadır ki bunu Sovyetler Birliği, Stalin birleştirmiş. Önemlisi odur ki, halk birleşmiş. Bu

sebeple

de

Güney Azerbaycan'daki

Moskova'dan, özellikle

Bakü'den

gelişmeler elbette

yönetiliyordu. Ama Güney

Azerbaycan'ın içinde ulusal bağımsızlık eğilimleri çok güçlü idi. Dönemin Azerbaycan Başkanı Mircefer Bağırov'un

aralık ayının

son günü Pişeveri'ye bir mektubu var. "Hakimiyeti aldınız. Bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz: lran'ın içinde özerklik mi, bağımsızlık mı?" deniliyordu. Yanıtı çok ilginçtir. " lran içinde


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HA ITI

Azerbaycan'ın özerkliğinin geleceği yoktur. Belki bu gün lran yöneticileri buna izin verecekler ama uygun ortam oluşur oluşmaz Azerbaycan'ın özerkliğine son verecekler. Biz Azerbaycan'da milli demokratik cumhuriyet oluşturulması gerekliliğini düşünüyoruz. Bu cumhuriyet bir müddet bağımsız yaşadıktan sonra sonuç itibariyle Kuzey Azerbaycan'la yani Sovyet Azerbaycan'ıyla birleşmelidir". Aslında geleceğe bakış olarak doğru bir yaklaşım idi. Hiçbir impara­ torluk ebedi olmadığı gibi Sovyetler imparatorluğu da ebedi olmadı ve dağıldı. 1 945'te o adım atılmış olsaydı bugün Azerbaycan birleşik idi.

20.

yy'da bu Azerbaycan'ın birleşmeğe en yakın şansı idi. Bu

şans maalesef kaybedildi. Bir komünist işi olsa dahi o adım atılsaydı, Azerbaycan'ın birleşmesi gerçekleşseydi bu tarih için müterekki, olumlu, adil bir adım olabilirdi.

- Kuzey - Güney Azerbaycan birleşseydi, zamanında komünist de olsaydılar şimdi bugünkü Azerbaycan azad olanda Vahit Azerbaycan azad olmuş olacaktı. Bu kadar basit. Teşekkür ederim. Cemil Hasanlı'nın en çarpıcı tespiti lran'ın lslam anlayışı ve yansıtışının Azerbaycan Türklüğüne siyasi bir normla sokulmak üzere olduğudur. Hasanlı bunu bir tehdit olarak algılıyordu ki, bize göre bu tespit sağlıklı idi. Bu tespit, uzun zamandan beri Türkiye de yaşamaktadır. işin garibi Türk aydını lran lslamını bu yönü ile yorumlayamamıştır. Tespit bizim için çok yeni değildi. Bu tahlili ewelce de yine Kuzey Azerbaycanda dinlemiştim. Ben Hasanlı'nın vahit Azerbaycan fikrinin Sovyet döneminde kaçırılmış fırsat boyutuna da katılıyorum. Haydar Oğuz, Hürriyet Gazetesi yazarlarından, onun da görüşlerini aldık. Bence lstanbul zirvesinden sonra Kafkas iki etki alanına girdi. Güney Kafkas ABD ve Türkiye'nin, Kuzey Kafkas ise Rusya'nın etkisindedir. Kafkasya'nın geleceği bakımından Türkiye'ye çok şey düşüyor. Türkiye bu bölgede ağabeyi rolünü oynayacak durumda.


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Zaten Türk siyaseti de ona indekslenmiş durumda. Ama Türkiye'nin siyasetinde belirsizlikler var. Bazen batıya doğru can atmalar var.Bazen doğuya doğru yönelmeler var. Azerbaycan'ın Kafkasya'da rolü çok önemli. Azerbaycan Kafkasya'nın en büyük devletidir. Ama bölgenin bütün devletleri ile münakaşa ortamı var. Hem de din ayrılığı var. Kafkas devletlerinin hepsi Hıristiyan, biz ise Müslüman'ız. Her şey yaptırabilirler. Azerbaycan'ın içinde de din karışık. Şii var, Sünni var. lran'ın bura­ da etkisi güçlü olabilir. Bu anlamda Azerbaycan bir çok devletin işine gelebilir. Her bir devlet kendi konumunu gösterebilecek durumdadır. Şimdi Türkiye nasıl hareket edecekse, Azerbaycan'ın kaderi de onunla bağlı. Türkiye burada etkili olabilecek mi? Şimdi­ lik Azerbaycan kamuoyu Türkiye'ye daha sıcak yaklaşıyor. Çoğunlukla şii olmamıza bakmayarak Türkiye'ye daha yakın. Türkiye Aliyev rejimini desteklemekle buradaki politikasında yanlışlıklar yapıyor. Tabii ki,ekonomik çıkarlar da var. Ama bazı şeyler

var

ki,

ekonomik

çıkarlardan

daha

önemli.

Şimdi,

Azerbaycan petrolü yarın biter. Ama Azerbaycan halkı bitmez. Azerbaycan jeopolitik açıdan çok önemli. Ekonomiden başka şeyler hakkında düşünmek lazım. Kafkasya'nın kaderi Türkiye'nin bölgede yürüttüğü siyasete bağlı. Ermenistan'la aramızdaki müna­ kaşalar bitmeden Kafkasya'da durumun iyileşmesi imkansız. Ekonomik ilişkiler bakımından kanşık bir bölge.

- Putin'in gelecekteki politikası ne olabilir? Rusya'ya Güney Kafkasya ile ilgili izin vermeyecekler. lstanbul Zirvesi sonrasında gelişen olaylar onu gösteriyor. Ben bir tehlike zannetmiyorum. Ama Türkiye'nin, ABD'nin bölgede yürüttüğü siyasete bağlı. Şimdi

Rusya'ya

Kuzey Kafkasya'yı

verdiler.

Çeçenlerin katliamı da onu gösteriyor. Dünya seyrediyor.Yeri gelince Rusya'nın karşısına belli şeyler de koyuyorlar.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTJ Haydar Oğuz, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin liderlerin dostluğu veya geçici ekonomik çıkarlara değil her iki ülkenin Türk halkı arasındaki soydaşlık sevgisine dayalı olması gerektiği kanaatindedir. Ona göre batı, Çeçenistan'da verdiği ödünün rövanşını alacaktır ,

.

Görüştüğümüz kimseler arasına bir de sendikacı aldık. Böylece Azerbaycan Sendikalar Konfederasyonu Başkanı Kazım Timurlu beyle tanışmak imkanı bulduk. Bir vesile ile yeni bir dost kazandık; SSCB'nin çökmesi ile ve Azerbaycan'ın bağımsızlığını kazan­ ması ile sendikacılıkta da önemli değişiklikler oldu. Biz kendimizi dünya sendikal harekatının terkip hissesi olarak görüyoruz. Kurultay toplandı ve Azerbaycan Sendikaları Konfederasyonu kuruldu. Bir takım çalışmalar var. Daha çok dünya sendikal harekatını öğrenmeye çalışıyoruz. ABD'de sendikal harekat kendi en yüksek zirvesine ulaşıp şimdi düşüş yaşarken Türkiye'de sendikal harekat yükselir. Avrupa'da olgunlaşıp, bizde ise gelişememişti. Bu da eski Sovyet dönemi ile ilgilidir. Bütün alanlarda olduğu gibi insanların sendikal mücadele ile ilgili zihniyetlerinde değişiklik olmalıdır. Ondan sonra yalnız gelişme bekliyoruz. Biz bu yıl Dünya Sendikalar Konfederasyonuna

üye olmak aşamasındayız. Aralık ayında

yapılan konferansta eski Sovyet cumhuriyetlerinden Moldova ve Baltık yanı ülkeler üye oldu. Biz de mutlaka üye olacağız. Bir de ola­ bilsin ki, Gürcistan'ı üye kabul etsinler. Geçenlerde Dünya Sendika Konfederasyonuna

üye

dokuz

ülkenin

sendika

başkanları

Azerbaycan'a geldiler. Eskiden irtibatımız vardı, bu gelişlerinde gelişmeleri değerlendirdiler. Eski SSCB'nin diğer ülkelerine oranla bizde

ilerleyiş

olduğunu

gördüler.

Bu

da

bizde

sendika

başkanlarının çoğunun genç olmasından kaynaklanıyor. Yeni cemiyeti yeni zihniyetli olanlar kurabilir yalnız. Sendikal harekatın başlıca gücü ekonomidir. Bizde ise bildiğiniz gibi bu konuda durum


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

iyi değil. Bu sebeple de sendikal hareket güçlü değil. Ama bunun için temel var. Gelişeceğimize inanıyorum. Her ayın sonunda sendika olarak ülkede asgari geçim düzeyi­ ni ölçüyoruz. Yani bir adamın yiyeceğine ne kadar para gerekir, çalışan adamın yiyecek giderleri ne kadardır, bunu belirliyoruz ve basın kuruluşlarına veriyoruz. Bugün çalışan her bir kişi ailesinin asgari giderlerinin yalnız % 1 8'ni sağlayabilir. işsizlik en büyük problemlerden biridir. Bizde

20-55 yaş

arası insanlann bir milyon­

dan fazlası yurt dışındadır. Ailesi ise Azerbaycan'dadır. Bunlar da özelleştirme

ile

bağlıdır.

Özelleştirme

çok

ağrılı

geçiyor.

Sendikalann ise özelleştirmelere müdahale edecek gücü yoktur. Ayakkabı fabrikası alınmış ama adam çalıştırmak istemiyor. Fabrikayı restoran olarak kullanmak istiyorlar. Sendikanın gücü yoktur, ayrıcada yasayla da düzenlenmemiş ki adama baskı yapıp çalıştırtasın. Veya

5-6 ay çalıştırmadı geri alasın.

Ama gelecekten umutluyum. Gelecek iyi olacak. Ekonomi dibe vurdu, bundan sonra yükselmek zorundadır. Jeopolitik Durum Rusya'nın Kafkaslarda çıkarı vardı, var ve olacak. Her zaman da olacaktır. Putin'in iktidara gelmesi ile de Kafkas'ta önceki gibi iktidarını sağlaması mümkün değil. Bu güçsüz olmasından ileri gelir. Bu sebeple de çok fazla zorlamayacak. Olabilsin ki, bize karşı sert davransın. Bu da Rus askerinin olmadığı yegane cumhuriyet olmamızdan ileri gelir. Yakın Doğu ile iktisadi ilişkiler Azerbaycan üzerinden daha kolaydır. Diğer komşumuz lran'dır. Azerbaycan hep Rus ve Fars devletlerinin baskısı altındaydı. inanır mısınız iktisadi gelişmemizin de önünde bunlardır. Bunların ikisi de başlıca engellerdendir. Rusya'daki iktidar değişikliğinin ciddi etkisi olmay­ acak. Çünkü Rusya'nın karşı karşıya olduğu çok ciddi problemler


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI var. Rusya'nın kendisi dağılma tehlikesi ile karşı karşıyadır, muhtemelen de dağılacak.

- Kazım bey, Türkiye'ye dönen büyük işadamlarından bahsedilmektedir, ne dersiniz? Bu konuda bilgim var. Geçen yılkı kesin rakam 1 57'dir. 1 57'nin tamamını ciddi işadamı saymıyorum. Bunun belki de 57'si ciddi idi.1 00'ü küçük çaplı işadamları idi. Geldi iş yaptı bir miktar kazandı geri döndü. Ama 57'ye üzülüyorum. Bizde yolsuzluk var ve bunu kimse saklamıyor. Dünyada

3. veya 4. yerde

olmamız lazım. Bizim

memurumuz rüşvet alır. Biz bunu saklamıyoruz. Bununla mücadele etmeğe de kimsenin gücü yetmiyor. Ağrıtıcı, üzücü meseledir. Yerli işadamlarını da "öldürüyorlar". Benzeri şekilde lngiliz'e de, ABD'liye de imkan tanımıyorlar.

Azerbaycan 'da, başlangıç döneminde olmasına rağmen ciddi bir sendikal hayat var. Azerbaycan demokrasisi için bu faaliyet olumlu meyvelerini verecektir. .. Azerbaycan'ı Rus ve lran tehdidi altında gören K.Timurlu'ya göre Rusya Federasyonu muhtemelen dağılacaktır. Türkiye' nin büyük işadamlarının Azerbaycan'dan ciddi şekilde çekilmiş olmalarını Azerbaycan sendikacıları da üzüntüyle karşılıyorlar. lbrahim lbrahimli Müsavat Partisi'nin genç teorisyenlerindendir. Bize vakit ayırmak için toplantıdan çıkarak bizimle görüştüler: Müsavat Partisinin Kafkasya'daki durumla bağlı, Kafkaslarda güvenliğin sağlanmasıyla ilgili, Kafkasya'da işbirliğiyle ilgili, ister siyasi, ister iktisadi yakınlaşmalarla ilgili

programında özel bir

bölüm var. Bu bölüm Kafkas Evinin oluşturulmasıyla ilgilidir. Aslına bakılırsa

bu fikir ilk olarak yüzyılın başlannda öne sürülmüştür.

Yüzyılın başlarında bu fikri Müsavat Partisinin Başkanı M.E. Resulzade ileri sürüyor. Şimdi bunu varis olarak Müsavat Partisi biraz daha genişlendirerek, bir kadar güncelleştirerek, bir kadar sivilleştirerek, dünyadaki gelişmelere uygunlaştırarak proje haline


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

getirip. Aynı zamanda Azerbaycan'da Azerbaycan Halk Cephesinin de Kafkasya'daki durumla bağlı kendine özgü görüşleri var. Tabiatıyla onların görüşleriyle Müsavatın görüşleri tamamen örtüşüyor. Yüzyılın başlannda öne sürülmüş Kafkas Evi fikrinin genişlendirilmesi demokrasinin yerleşmesini isteyen partilerin gün­ demlerini oluşturan başlıca meselelerden biridir. Biz Kafkas böl­ gesinin önemini anlıyoruz. Milli demokratik güçleri rahatsız eden meselelerden biri olaylara çifte standart uygulanmasıdır. AGIT de BM de olaylara çifte standart uyguluyor. Kafkas'ta Kafkas Evinin oluşumuna engel olan Rusya'dır. _Rusya'nın bu bölgede özel çıkar­ lan var. Rusya Ermenistan'ı bu meselede doğrudan doğruya kul­ lanır. Yüzyılın başlannda da Ermenistan Rusya için maşa idi ,şimdi de aynı rolü oynuyor. Ermenistan'ı Rusya'nın nüfuz alanından çıkar­ mak için AGIT bazı hallerde manevra etmek zorunda kalır. Biz bunu kabul ediyoruz. Sadece olarak çifte standart uygulanması buradaki gelişmelere, Kafkas Evinin oluşturulmasına, Kafkas devletlerinin bütünleşme sürecine bu veya diğer şekilde etkiliyor. Durumun bu halde olmasında başlıca sebeplerden biri genel olarak Kafkas böl­ gesindeki bağımsız devletlerin devlet başkanlarının, aynı zamanda onların iktidar takımlannın zihniyetiyle ilgilidir. Örneğin Gürcistan bağımsızdır, Başkanı ise E.Şevardnadze'dir. Ama Şevardnadze değişmez

komünist

zihniyetinin

sahibidir.

H .Aliyev'de

aynı

düşüncenin sahibidir. Aynı zamanda Orta Asya'da da aynı düşünce tarzına sahip olan takımlar iktidan eline almış durumda. Kafkas Evinin oluşturulmasında olumsuz etkileri olan faktörlerdir bunlar. Bugün

artık Rusya'da durum

değiştikçe,tabii

ki

gelişmeler

doğrudan doğruya buraya kendi etkisini gösterir. Çeçenistana'da yaşananlar milli bağımsızlık mücadelesidir. Yüzyılın başlarından başlamış Çeçen halkının milli bağımsızlık harekatını bastırmağa çalışır. Değişik faktörlerin etkisi olabilir örneğin dinin etkisi ve s.,ama bütün olarak alığımızda Çeçenistan halkı, milleti kendisinin bağımsızlık mücadelesini yürütüyor. Tabii ki, bu da Rusya'nın işine gelmiyor.Sovyetlerin dağılmasının ardından sıra Rusya'ya geldi.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HA TT/ Şimdi Rusya kendini modem,sivil gelişmelere uygun imparatorluğa dönüştürme çabasındadır. Ama Sovyetlerin çöküşünün ardından sıra Rusya'ya gelmiştir. Rusya içindeki halkların istekleri, arzuları milli bağımsızlık harekatının bağımsızlığı ile ilgilidir. lran faktörü de önemli rol oynuyor. Kafkas'ta çıkarlar çatışıyor. Yani biz çatışan çıkarların odak noktasındayız ve bunu açık olarak his ediyoruz. Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum ki, Kafkas Evi fikri oldukça aktüel.

ilk başlarda bu fikrin destekleyicileri

milli

demokratik güçler idiyse {AHC, Müsavat v.s.) şimdi bu fikir toplum­ sallaşmaya

başlamıştır.

Azerbaycan

aydınlarını

Ben

Azerbaycan

genelde

bu

için

söylüyorum.

fikir kapsıyor.

Bu

fikir

tartışılmış,toplumsal tartışmalara konu olmuş bir fikir olarak taraftarları, onu kabul edenler çoktur. Şimdi burada Rusya eğilimli güçler, lran eğilimli güçler de faaliyet gösteriyor. Ama biz bu kanıdayız ki, bu fikir lokomotiftir. Yalnız şimdiki siyasi durum değişir, biz bunu devlet politikası haline getirirsek o zaman bunun gerçekleşmesini sağlayabiliriz. Şimdi bizim Gürcistan'dan haber­ lerimiz var. Onlar da bu fikri savunuyorlar. Bildiğiniz gibi yüzyılın başlarında Azerbaycan bu konuda Gürcistan'la görüşmeler yaptı ve anlaşma imzalaya bildi. Ama Ermenistan yüzyılın başında da uzlaşmayı bozdu. Şimdi de bozuculuk etmeğe devam ediyor. Kafkas Evi'nin oluşmasına, orada siyasi, iktisadi, kültürel bütün­ leşmenin sağlanmasına engel oluyor.

- Kafkas Evi'nin karakteristiğini söyler misiniz? Kuruluş amacı nedir? Hangi organları var, hangi ihtiyacı karşılayacak? Onlar bizde bahsettiğim programda var. Ben o alanın uzmanı değilim.detaylı bilgi veremeyeceğim. Bizim yapmağa çalıştığımız şey yüzyılın başlarında demokratik, milli güçler tarafından ortaya atılmış bir fikri gelenekselleştirelim istiyoruz, varisliği kabul ederek


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi zamanında

belirlenmiş,

uzlaşılmış

ilkeleri

değişen

gunun

koşullarına uygunlaştırmak istiyoruz. Eğer Kafkas Evi gerçekleşirse tabii ki, biz onun detaylarına kadar gideceğiz, onun ilkeleri belir­ lenecektir. Ama şimdi bütün geçirilen konferanslara, Kafkasya'daki bölgesel durumla ilgili olarak bizim temsilciler aydınlar veya siyasiler katılıyorlar. Gürcistan'dan da katılımcılar oluyor. Bu konu­ larla ilgili ciddi tartışmalar yapılıyor. Onlar aslında bu konuyu Kafkas Evi - kabul ediyorlar. Burada kabul edilmeyecek hiçbir şey yoktur. Sadece bütünleşmede zorluklar var. Ermenilerle bu konu daha çok gazeteciler düzeyinde görüşülüyor. Onlardan bize bizden onlara gazeteciler gelip gidiyor. Biliyoruz ki, Kafkasya'da mevcut olan etnik anlaşmazlıklar - hem Gürcistan içinde, hem de Azerbaycan'la Ermenistan arasında olan-çözülmedikçe bu fikrin gerçekleşmesi zor olacak. Bu fikrin gerçekleşmesi için birkaç aşamaya ihtiyaç var. Ermenistan - Azerbaycan arasında yaşanan savaş çok önemlidir. Uluslararası kuruluşlar bunu çözüme kavuşturmak için ciddi çaba sarf ediyorlar ama henüz çözülmüş bir şey yok. Sonra Gürcistan içinde yaşanan etnik anlaşmazlıklar ciddi şekilde Gürcüleri rahatsız ediyor. ilk aşamada bunlar kaldınlmalıdır. Bu aşamadan sonra iktisadi bütünleşme, kültürel bütünleşme süre­ ci başlar. Sonda ise hem kültürel hem ekonomik hem de siyasi ilkeleri belirlemek mümkün olur. Şimdilik bununla bağlı detaylar bizde var ama anlaşmazlıklar Kafkas'ta olan devletlerin geniş otu­ rumlar düzenlemesine manidir. Çeçenistan'da savaş yokken bu yönde gelişmeler vardı. Ama müdahaleden sonra bu gelişmeler tamamen durdu. Eskiden bu yönde dergi çıkıyordu. Dergide ciddi analitik yazılar yer alıyordu. Hem Çeçenistan'daki durum, hem Dağıstan'daki, Gürcistan'daki durum, Azerbaycan - Ermenistan arasında yaşanan savaş bu yönde işlerin yürütülmesine engeldir. U luslar arası kuruluşlar bu veya diğer şekilde konferanslar geçirmeğe, oturumlar düzenlemeğe çalışıyorlar. Kimi başarılar da kazanıyorlar. Ama dediğim faktörler gelişmelerin dinamizmini


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI düşürüyor. Uluslar arası kuruluşlar kimi çabalarda bulunuyorlar. Gerçi biz onları da anlayışla karşılıyoruz, bölgede Rusya'nın, lran'ın, Batının çıkarlarını göz önünde bulundurmak zorundalar, aktif yanaşma yok. Biraz daha

aktif yaklaşırsak

Balkanlardaki

gelişmelerin arkasından Kafkasya'daki durum uluslararası örgüt­ lerin gündemine alınabilir ve bunun çözümü ile ilgilenmeğe başlar­ lar. Bu yönde gelişmeler zayıf da olsa devam ediyor. Rusya'da durumun değişmesine bağlı Rusya'daki gelişmeler, lran'daki durum uluslararası kuruluşların aktif müdahalesinin dışında kalıyor. Ama, daha aktif davranarak Balkanlardan sonra Kafkasya meselesi ulus­ lar arası örgütlerin gündemine getirilebilir. Meseleyle ilgili ciddi şekilde çaba sarf edilmelidir.

- Çok teşekkür ederim 1. İ brahimli'nin izahına göre gazeteciler seviyesinde de olsa Ermeni

aydını Kafkas Evi çevresi ile diyalogunu sürdürmektedir. Daha ciddi gelişmeler için Balkanlarda olduğu gibi bir örgütlenmenin üzerinde durulmalıdır. Uluslar arası Kuruluşlann konuya müdahalesine Rusya ve lran'ın sorunları mani teşkil etmektedir. Kafkasya'ya Uluslararası Kuruluşlar muhakkak ilgi duyacaktır. Bu konudaki engeller de bir şekilde aşılacaktır. Bu yapılanmanın ilk temaslarının yapıldığını izleyebiliyoruz. Türkiye daha aktif olmalı ve kadrolarını yetiştirmelidir. 1. l brahimli'nin bazı açıklamalarında biz kendi fikirlerimizi bulduk. O Kafkasya problemlerinin çözümünü Kafkas Evi projesinde bulmaktadır. Faal bir Kafkas Evi'ni bizzat görme imkanı bulamadık. Arkadaşım Hasan Kanbolat Tiflis'tekini inceleme imkanı bulmuştu. Oradaki dostlarının adres­ lerini bize vermiş olmasına rağmen, biz Tiflis'te çok az kalınca onlarla maalesef temasa geçemedik. i. l brahimli' nin kanaatine göre AG IT ve BM olaylara çifte standart uygulamaktadır. l brahimli böyle düşünmekte haksız da sayılmaz. Ona göre Çeçenistan'da Rusya bir milli bağımsızlık harekatını


KAFKASYA ARAŞTIRMALAR/ DiZiSi bastırmaktadır. Zira dağılan SSCB süreci, dağılacak Rusya Federasyonu dönemini getirecektir. Rusya bunun farkındadır. Ramız Asker yaptığı açıklamalar ile bizi yeni ufuklara taşıdı Türkiye'de Rus ordusunun çöktüğü yönünde yanlış bir düşünce var. Türkiye rahatlamıştır. Bunu ben yanlış buluyorum. Şimdi ordusu zaafa uğramıştır. Disiplin yoktur v.s. Ama stratejik boruları ayaktadır, füzeleri ayaktadır. Nükleer başlıkları aynen duruyor. Çıkarma (desant) birlikleri kuvvetlidir. Komandoları kuvvetlidir. Yani Türkiye için her zaman tehdit o luşturacak düzeydedir. Bir de onları Rus olarak da anlamak lazım. Birazda kırgınlıklan var. Dünyaya küsmüşler. Eski imparatorluktan, süper güçten daha aşağı bir düzeye inmişlerdi. Ruslar savaş türü bir şeylerin çıkmasını istiyorlar. Bu durumda Rus milleti şahlanacaktır. Her hangi bir anlaşmazlık olursa ve politikacılar da bilinçli olarak durumu ona kanal ize ederlerse savaş çıkarırlar. işte bakın Çeçenistan'ı gördünüz. Herkes Putin'i seviyor. Neden seviyor? Çeçenleri kırıyor diye. Eski egemenliğini Çeçenistan üzerinde kuruyor diye. Şimdi herkes milliyetçi, Rusya'da Ruslar milliyetçi kesildi. M oskova Üniversitesini bitirmiş bir kişi olarak, hocalarını gördüm, çocuklannı gördüm, akranlarını gördüm. Yaşlı genç hepsi çok milliyetçi. Şimdi öyle bir şey yakalayıp da dünya bizi aşağıladı falan oldu, filan oldu diye hıncını çıkarmak istiyor. Böyle bir şeye çok hazırlar.

- Peki ,ekonomik olarak destekleye bilir mi ? Bu meselenin duygusal tarafı. Putin de bunu sömürüyor. Eski çarlık Rusya yıkıldıktan sonra Lenin 1 91 4 sınırlarına döneceğiz dedi ve genelde döndü de. Putin de öyle felsefe içerisindedir. Eski Sovyet sınırlarına konmak, fiilen konma ve kendini bir daha eski SSCB cumhuriyetlerini ayrılmayacak şekilde bağlama. Böyle bir hava var. Türkiye'nin de soruna bu açıdan bakması lazım.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI - Diğer Slavlar destek vermedi. Beyaz Rusya ile neredeyse konfederasyona gidiyor. Ukrayna bu işi biraz çekemiyor. Ukrayna'nın daha belli sorunları var. Rusya ile enerji sorunu var. Birkaç milyar borcu var. Rusya arasıra bu para için sıkıştırıyor. Kırım sorunu var. Rusya Kırımı 1 954'te Ukrayna'nın egemenliğine terk etti. Şimdi bunu yanlış yaptığını söylüyor. Çünkü Karadeniz'de Rus filosu kalmıyor. Filonun bölünmesi meselesinde kimi pürüzler çıktı. Bir de Ukrayna'nın geleneksel milliyetçilik akımı bu işe sıcak bakmıyor. Ama ben Beyaz Rusya ile değil Ukrayna ile Rusya arasında Slavlıktan dolayı eğer büyük bir gerginlik yoksa bir dayanışma olacağını sanmıyorum.

- Peki Rusya içindeki diğer federe cumhuriyetler 1 . Çeçen Savaşında göstererek Çeçenistan'a destek verdiler.

tepki

Evet, Tataristan, hatta Bosna meselesinde bile tepki gösterdi. Şaymiyev dedi ki, gönüllü falan topluyorsunuz, ama, Boşnaklar da Müslüman. O zaman biz de Rusya Müslümanlan olarak karşı taraf için mi gönüllü toplayalım. Tataristan sert çıktı. Biraz bakarsanız yüzdeleri nüfus olarak çok düşük. Tatarların veya Başkurtların kendi

cumhuriyetleri

içinde

nüfus

oranları

düşük.

Diğer

cumhuriyetlerin de Müslüman veya gayri-Müslim hıristiyan olmayan yerel halklann yüzdeleri çok düşük. Bir bakıma zor.

- Putin Tataristan'a gitti, döndü. Federe devletle Merkezin yetkilerinin tekrar bel irlenmesiyle ilgili Tataristan 'la yeniden anlaşma yapılması gündemdedir. Şimdi onlar, diyor ki, biz

Merkeze az vergi vereceğiz.

Kendimize çok para lazım. Biz de kalkınmak istiyoruz. Bilmem her şey perişandır, fabrika çalışmıyor, falan-filan. Rusya bu politik düz­ eye kalkmasın diye ekonomik şeyi de bastırıyor. Tamamdır kardeşim, al Allah aşkına paranın bir kısmını kendine sakla, biraz da ver. Şimdi bazı bölgelerin ekonomisi çökmüştür. Durum çok


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi kötüdür. Şudur, budur. Sosyal problemleri vardır. Rusya bu durum­ da ister-istemez parayı veriyor. Adamlar az direnince, Rusya parayı vermek zorunda kalıyor. Çeçenistana da bu son kampanyaya kadar her türlü parayı veriyordu. Emeklilik maaşını veriyor, memurların maaşını veriyor, bir sürü para akıtıyordu. Önceki savaştan kalma şeylerin onarımını da Rusya üstlendi: elektriktir, enerjidir, şudur, budur. Hepsini Rusya veriyordu. Rusya vermek zorundaydı.

- Kafkas halkları da pek Çeçenlerden yana olmadı. Aslın da doğrudan- doğruya bir miting yaparak tepki göster­ ilmedi. Ama, her kes kalben Çeçenlerle beraber. Kalp yakında, ama adamlar resmiyette bir şey yapamıyorlar. Ne diye yapsınlar. Bu olmuyor. Bir de bu göz dağını bize de verebilir ve her yerde böyle şeyler var yani. Potansiyel ocaklar var. Körükler ise alevlendirir. Bunu anladılar ve bir şey yapamadılar. Aslında Çeçenlerin yaptığı son şey de avantüre idi. Provokasyon dışında bir şey değildi. Kardeşim, Rusya sana demiş

5

sene daha moratoryum koy. Sen

ben bağımsızım de. Ama Rusya da 5 sene dokunmayacağız diye bir şey yapılmıştı. Adam çıkmış Dağıstan'a saldırıyor. Vahabi şeyhleri çıkmış ortaya. Tabii ki, Rusya bunları kabul edemez ve koz olarak kullanır. Avrupa'ya baktı. Provokasyona hiç gerek yoktu.

- Kafkasya'nın geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Diyalektik adlı bilim var. inan istese de istemese de kurallar ve kavramlar devam ediyor. Yani, Türkiye nasıl çadır aşiretinden Osmanlı imparatorluğuna dönüşmüş üç kıtaya egemen olmuş daha sonra zayıflamış küçülerek Türkiye Cumhuriyeti olmuşsa Rusya da öyle kendi asıl sınırları içine dönmesi lazım. Böyle de olacak. Yani bir az ileride Kuzey Kafkaslar da kopacak, belki Rusya'dan sonraki Rusya'yı da beklememiz lazım. Ural cumhuriyeti olacak, Uzak Doğu Cumhuriyeti olacak vs.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

- Rusya Federasyonu birkaç Rus Cumhuriyetine bölünmesi Rusların hayırına mı olur? ilk önce hayırına olmaz. Siyasi birliği sağlayamaz. Üstüne üstelik taşradaki yönetimler yerli silahlara en tehlikelisi nükleer silahlara sahip olabilir. Bu kötü olacak bunun önlenmesi lazım. Bu sebeple de ABD, Rusya'nın parçalanmasını istemiyor. Nükleer işini bitirdikten sonra ,yani ejderhanın dişini çektikten sonra bu konuya dönmek istiyor. Yerel paralar basılacak. Başka türlü olamaz. Ama sonradan biraz kendini toplayıp - ulusçuluk falan - yeniden fed­ erasyon şeklinde birleşecekler.

- Ural, Altay, Sibirya bölgesinin de parçalanıp birleşmesi Rusya'nın lehine mi olur? Azerbaycan'ın üç - dört parçaya aynlması lehimize mi olur? Tabii ki, hayır. Onlar da öyle düşünecekler. Yerel çok dar ekonomik güç odakları bunu istemiş olabilirler. Örneğin Ural Cumhuriyeti olalım gibi. Çok da iyi yaşayabilirler veya Uzak Doğu Cumhuriyeti olalım ormanları işletelim satalım gibi. Olabilir. Ama ileride akıllan başlarına gelince yeniden bir araya konfederasyon olarak gelecek­ ler. Çünkü bu kadar şeyi idare etmenin imkanı yok. SSCB döne­ minde katı merkeziyetçilik döneminde dahi idare edemediler.

de

- Şimdi Kafkasya'daki halkların sayısı çok. Hepsinin de dili farklı. Hiç biri kendi başına bir varlık gösteremiyor. i leriyi nasıl görüyorsunuz? Onların cazibe merkezi Azerbaycan. Bir Sovyet potasında yoğrulmuş topluluklar olarak hepsi Azerbaycan'a daha sıcak bakıyor. lslam memleketi olarak Türkiye'den daha yakın görüyorlar. Beraber yaşamış olmanın verdiği psikoloji var. Aynı okulu bitirmişiz. Aynı okulda okumuşuz, aynı ekonomik sıkıntıları geçirmişiz gibi. ileride Dağıstan ve Kuzey Kafkasya'nın Azerbaycan'la bir federasy­ onunun olması lazım. 1 920'de Dağıstan Sovyet Komünist Partisi, Dağıstan ülke yönetimi resmi dil olarak Azerbaycan Türkçe'sini


KAFKASYA ARAŞTJRMALARJ DiZiSi

kabul etmiştir. Ruslar da bunu susarak kabul etmişler. Türk soylu Nogaylar, Kumuklar, Karaçaylar, Balkarlar var. işte bunların da etk­ isiyle en doğal, cazibe merkezi Azerbaycan. Çünkü onların kendi başlarına devlet kuracak şeyleri yok. Bir kere ekonomik güçleri yok. insan gücü yok. Sonra da ne yapacaklar 3-5 köy bir devlet mi ola­ cak?

- Kafkasya demek sadece Kumuk, Nogay, Balkar değil ki. Osetin'i var, Çerkez'i var, Lezgi'si var. Bunlar niçin Azerbaycan' la birleşsin? Neden kendi dilinden vazgeçsin? Azerbaycan'ın yüksek teknolojisi yok bir şeyi yok. Dillerinden vazgeçmesinler. Azerbaycan'ın ekonomik potan­ siyeli var. Petrolü var, doğal gazı var. Bu projeler gerçekleşirse dolar akacak. Onlar da bunu değerlendirecekler. Rusların içinde yaşayıp dilini geliştirir de Azerbaycan'da geliştiremeyecek mi?

- Kafkasya'nın hepsi Müslüman değil. Çok da azınlık var. Azerbaycan Şii onlar Vahabi, Nakşibendi, artı din kardeşliği her zaman ve tamamen pek de tutarlı olmayabiliyor. Azerbaycan ve Kafkas toplumlarında mezhep anlayışı kabarık değil. Engel oluşturmaz. Diğerlerine gelince, Müslüman olmayan­ lara, düşünmeleri lazım, bakmaları lazım. Azerbaycan'la bağlılıkları daha iyi. 30 prenslik kuramazsın.

- Errnenistan bir faktör, Gürcistan bir faktör, Azerbaycan bir faktör. Şimdi Rusya'yı bölgeden çıkaranlar Türkiye' nin yanında neden yer alsınlar? Eğer biriyle yaşaması gerekirse zaten Rusya ile yaşıyor. Türkiye'nin çok- çok, olağanüstü imkanları olmalı ki, bir şey vaat etmeli ki, Türkiye'yle yaşamayı seçsin. Kafkaslarda Türkiye' nin egemen olması m ü m kün değil. Azerbaycan'a daha yakın.

- Olabilir. Ben Türkiye'nin egemen olmasının hesabını yapmıyorum. Benim üzerinde durduğum gelecekte neler olabilir. Küçükler kendi başlarını kurtaramıyorlar. Onların birleşmesinin bir yolunu bulmak lazım.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

17 - 18.yy'da Kınm Tatarları'nın aracılığı ile Osmanlı'nın etkisi

çok güçlü idi. Şimdi Kırım yoktur. Şimdi Türkiye bu etkisini Azerbaycan aracılığı ile sağlayabilir.

Ramız Asker, Rus insanının ruh halinin çok iyi incelemektedir. Biz Özbekistan ve Türkmenistan'da bu ülkelerin dili ile eğitim almak zorunda kalan Rus çocukların ve ailelerinin psikolojisine şahit olmuştuk. Kahroluyor çocuklarını okula göndermek istemiyorlardı. Daha sonra Kazakistan'da, Kazak milliyetçilerinin Komünist Rusları nasıl Rus ırkçısı yaptığına şahit olmuştuk. R. Asker bu psikolojinin Rus devlet yönetimine, silahlı kuvvetler­ ine yansıyışını ve diğer Slav halkları bu ruh halini etkileyişini ele alıyor. Aynı zamanda bu gelişmenin Slav olmayan bilhassa Müslüman halka yansıyışı üzerinde duruyor. Bütün bunların Anadolu Türk'ünün gündemine geldiğini sanmıyorum. R. Asker'in RF'nin yeniden yapılanmaya gideceği ve toparlanacağına dair değerlendirmesi kendisi ile yaptığımız görüşmeden 1 5-20 gün sonra gerçekleşmeye başladı. R. Asker, bu toparlanmanın Kafkasya'daki karşı yapılanmasının Azerbaycan şemsiyesi altında olacağı kanaatindedir. Kafkasya'nın geleceği için bu değerlendirmeyi yapan başka aydınları da dinledik. Bu görüş yeni değildir. Olmaması için de bir sebep yoktur. Kuzey Kafkasya' nın milli demokratik toparlanması sürecinde Türk soylu halkların sosyal ve hukuki haklarının tanınması fikri de, bize göre hem çağdaş ve hem de gerçekçi bir zihniyettir. Sabit Bağırov hocamız sağ olsunlar bize istirahat gününde vakit ayırıp bizi misafir ettiler. Petrol - doğalgaz konusunu dünya geneli itibariyle takip edebilen bu uzman beyinden Türk okuru, bize göre daha fazla yararlan­ abilmeli. Putin muhtemelen şimdi seçildikten sonra Rusya'mn eskiden sahip olduklannın bir kısmına burada sağlamaya çalışacak. Elbette tamamını sağlayamaz. Azerbaycan artık bağımsız devlettir. Ama olabildiğince Azerbaycan'ı yeniden daha güçlü şekilde Rusya'ya


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

bağlamak isterler. Bakü - Ceyhan konusuna gelince, şimdi Rusya Çeçenistan etrafından yeni hat hazırlıyor. Şu onda inşası bitmekte­ dir. Bu ay, yani Nisan ayı tüm işler bitecek. Rusya'nın bu hat üzre birinci konsorsiyum tarafından çıkarılan petrolün büyük kısmının oradan taşınması için Azerbaycan'a tepkilerinin artacağını bekliyo­ rum. Rusya ile Azerbaycan Cumhuriyeti arasındaki son anlaşmaya göre 2002'de Rusya üzerinden taşınan petrolün hacmi beş milyon tona çıkartılacak. Yani Çeçenistan etrafından geçen hat işe başlarsa Rusya hükümeti çalışacak ki, yeni bir anlaşma imzalansın ve Azerbaycan bu hatla yılda 1 5-1.7 milyon ton petrol taşınmasına razılaşsın. Birinci konsorsiyumun yöneticileri buna evet derler. Onlar zaten Bakü-Ceyhan'a

sıcak

bakmıyorlar. Azerbaycan

hükümeti biraz boş davranırsa, zayıf olursa o zaman Bakü-Ceyhan projesi kapatılabilir. Yakın da iki üç ay içinde bu konuda çok ciddi gelişmeler bekleniyor. Bu nedenle de Bakü

Ceyhan üzre tüm işleri

Azerbaycan da, Türkiye de, Amerika da öyle duruma getirmelidirler ki, iş işten geçmiş olsun. iş işten geçmesin sonra Rusya'nın da tep­ kisi o kadar güçlü olmaz. Rusya da anlasın ki Bakü - Ceyhan'ı kap­ atmak artık mümkün değil. Bir örnek vereyim. Bir ay önce bizim Cumhurbaşkanımız Tiflis'te oldu ve tarifeler konusunda taviz veren kendi karannı açıkladı. Bu taviz Azerbaycan için ekonomik açıdan ciddi bir etkidir. Ama Bakü - Ceyhan'ın önündeki engelleri yakın zamanda kaldırmazsak Rusya tepkisine devam edecek ve biz bu projeyi tamamen kapatmak zorunda kalabiliriz. Bu sebeple de bu işleri hızla devam ettirmeliyiz. Ben Cumhurbaşkanının bu kararını muhalefetteki arkadaşlarımdan farklı olarak destekledim ... Putin'in iktidara gelmesiyle Rusya'nın Azerbaycan'a ve Gürcistan'a baskıları artacak. Azerbaycan'da buna dayanabilen bir hükümet olmalıdır. 1 993'ten sonra Rusya'nın çıkarları bir miktar sağlandı. Bildiğiniz gibi Azerbaycan BDT'ye katıldı, birinci konsor­ siyumda Azerbaycan kendi payından %1 0'nu Rusya'nın Lukoyl şirketine verdi. % 1 O küçük rakam değ i l . incelemeler % 1 ' i n


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATT/ arkasında yüz milyon dolar menfaat olduğunu gösterir. Bu durum­ da %10 yaklaşık bir milyar dolardır. Şimdide Rusya çalışacak ki, Bakü - Ceyhan olmasın. Biz de gerek buna dayanak. Bakü - Ceyhan konusunda yanlışlıklar çok oldu. Hem Azerbaycan tarafının hem de Türkiye tarafının. Ben bunları açıkça söylemiştim. Maalesef, Türkiye Dışişleri Bakanlığı bunlarla razılaşmıyordu. Örneğin Türkiye Ukrayna ile bir anlaşma imzaladı. Türkiye üzerinden, Samsundan tankerlerle Odessa şehrinin yakınındaki Yujnı terminaline oradan ise yeni kurulan Yujnı - Brodı - Appis'den 30 km'lik boru hattıyla Ukrayna'ya petrol taşınacak. Demek ki Akdeniz Türkiye üzerinden

Samsuna petrol taşıyacak. Oradan Ukrayna'ya petrol götürecek. Anlaşılıyor ki, Karadeniz'de petrol piyasası var. Azerbaycan'a söylüyoruz ki, Karadeniz'de petrol piyasası yok. Gel bunu Bakü­ Ceyhan'la Akdeniz'e çıkar. Kendiniz ise gidip Ukrayna ile ... Bunu Azerbaycan da edebilir. Ukrayna'ya satabilir. Bir yandan Bakü Ceyhan üzerinde duruyor, diğer taraftan Ukrayna ile anlaşma imza­ lanıyor. Benzer şeyler çok oldu. Bu aynı zamanda Rusya'nın eline koz vermektir. Bir taraftan Türkiye Rusya'nın Karadeniz'den petrol taşımakla kirleteceğini iddi ederken diğer taraftan aksini yapıyor. Aynı şeyler doğal gaz konusunda da yapıldı. Türkiye'nin çıkar­ lannı anlamak mümkün. Şu anda Türkiye'nin Cezayir'le anlaşması var,

N ijerya

ile

var,

Mısır'la

var,

lran'la

var,

Rusya'yla

var,Türkmenistan'la var, Azerbaycan'la var. Kardeşim bu kadar gazı ne yapacaksınız? Kendi piyasasında gazın fiyatının düşük olması için bu gereklidir. Ama bakın Türkmenistan'la Azerbaycan arasında gaz konusunda kavga var. Şu anda Türkiye Rusya'dan yılda

6

milyar metre küp gaz ithal

14

milyar

metre

küp.

ediyor. Mavi akım boru kemeri de inşa edilse bu iki yılda metre

küp

de

oradan

gelecek.

20

milyar

Türkmenistan'dan 30 milyar metre küpü aldın. Varsayalım 10 mil-


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

yarını Avrupa'ya verdin. 20 milyarını hangi parayla ödeyeceksin. Türkiye'nin bu kadar parası var mı? Bu büyüklükte tutuma imkanın var mı? Azerbaycan gazı ne etsin? işte böyle gerçeklerimiz var. - Türkiye'nin aldığı gazın ihtiyacının yalnız 2001 'den sonra karşılayacağı söyleniyor. Diğer taraftan alternatifli olsun istiyorlar.

Alternatifli oluşunun fiyat konusunda avantajları var. Diğer taraftan da biz Türk devletlerinin birbirine bağlı olmasını arzuluyor­ sak ilk önce Türkmenistan'la, Azerbaycan'la anlaşmalar yapılmalı. Şimdi Hazar'ın Azerbaycan'a ait kısmında büyük gaz kaynağı bulundu. Yalnız o kaynağı çalıştıracak şirket bunun ne kadarını satabileceğini bilmelidir. Şimdi Azerbaycan'la Türkiye arasında anlaşma imzalanmalıdır. Türkiye açıkça Azerbaycan'dan yılda şu kadar gaz almaya hazırım demelidir. Çünkü dünyada gaz pazarı anlayışı yok. Petrol piyasası var: New-York'ta, Londra'da, Singapur'da, Türkiye'de vs. Gaz piyasası yok. Nereye boru çekilirse piyasa orasıdır. Gazı çıkarmadan önce de boruyu çekmek lazım. Yeni gaz yataklarını işletecek olan BP Amoco, önceden müşterisinin olduğunu bilerek yalnız yatırım yapmağa başlar. Bu sebeple de Türkiye 2003'ten itibaren (2002'nin sonuna o kaynaktan gaz çıkartılabilinir) şu kadar Azerbaycan'dan gaz alacağım, deme­ lidir. - Çok yararlı oldu. Teşekkürler. Rusya'da demokratikleşme bekliyor musunuz?

Şu anda ben demokratikleşme beklemiyorum. Demokratikleş­ me ihtimali çok az. Rusya'nın çok büyük kaynakları var, çok büyük imkanları var. Yalnız bakın, Rusya'nın yıllık bütçesi yirmi milyar dolar. Yalnız New - York'un bütçesi kırk milyar dolar. iki defa Rusya'nın bütçesinden fazla. Neden böyle olmuş? Çünkü hırsızlık çok . Rusya'nın federal vergi sistemi öyle kurulmuş ki, merkeze az gidiyor, yerlerde kalıyor. Bu nedenle de devlet bütçesi yirmi milyar


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HA TT/

dolar. Kocaman, süper devlet ama maliye bakımından merkezin imkanları az. Şimdi Putin'in önündeki mesele bu. Eğer Rusya'nın gelişmesini istiyorsa, eğer Rusya'nın yeniden kuvvetli devlete çevrilmesini istiyorsa önce Moskova'da bütün siyasi kavgaları dur­ durmalıdır. Toparlanmış hakimiyeti ayakta tutmalıdır. Diğer taraftan maliye bakımından hırsızlıklar yapılmaktadır. Vergilerin bölgeler arasında paylaşılması vs. yani merkezin maliye bakımından güçlendirilmesi için gerekli reformlar yürütülmelidir. Bu iki konuda Putin başarılı olursa çok güçlenir. - Çeçenistan olayında olduğu gibi başka gelişmeler olabilir mi?

Benzeri gelişme düşünmüyorum. - Teşekkürler! S. Bağırov'u dinlerken, Sabir'in bizim başımızın en büyük belasının yine biz Türkler olduğumuzu anlatan ünlü şiirini hatırladım. Dilim varmıyor ama milletçe zafiyetlerimiz, Türk coğrafyasının her kesiminde aynıdır. Biz Türkler özellikle Azerbaycan ve Türkiye'de milli meselelerimizi üç ayrı binada sürdürüyoruz. Bu binalardan birisinde özel adı ne olursa olsun Klasik Türkçülük yapılıyor. Büyük ölçüde hamaset, estetik ve tarih içerikli bir icraat olanı. i kinci oda da diplomatlar, bürokratlar, siyasiler var. Bunlar siyasi iktidarın yönlendirmesi ile içerde ve dışarıda devleti yönetiyorlar. Üçüncü binada ekmek parası peşinde koşan sade vatandaş var. Bunlar bavul ticareti yapan gittikleri ülkede okullar açan kesim. Bunlar kuwetli Türk aile tipinin eğitim ve ticaretteki tezahürüdür. Toplumu ayakta tutan da bu kesimdir. Bu üç binanın duvarları ses geçirmez. Ancak kokusu felaketlere yol açabilir. Bize göre çözüm Klasik Türkiyat'ın kapsamını genişletip, içerisine milli iktisat, milli teknoloji gibi sorunların da çözümünü almakla mümkündür. TÜDEV faaliyet alanının konularını, bu noktadan yola çıkarak bel iriem işti. Aydın Kerimov dostumuz ile günün konularına göz attık. Kendisinin Tifüse giderken ve dönerken de misafiri olduk.


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi -Kafkasya'nın geleceğini nasıl değerlendiriyor sunuz? Bu değerlendirmeyi gerek Rus Kafkas halkaları itibariyle, gerek Putin sonrası gelişmeler itibariyle, gerek ABD ve Batının Rusya ile olan ilişkisi itibariyle, Çeçen harekatının demokratik boyutları ile Rusya Federasyonu' nun yeni siyasi hareketleri ne olabilir? Rusya içindeki halkların bu gelişmeye tavrı ne olabilir? Bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyim?

Kuzey Kafkasya Rusya'nın terkibindedir. Dolayısıyla Kuzey Kafkasya'yı değerlendirebilmek için Rusya'nın geleceği ile ilgili bir bakış olmalıdır. Rusya bugün öyle bir aşamasına gelmiş ki, bir devlet olarak yaşaması uzun müddet mümkün gözükmüyor. Yani yaşaması uzun süre mümkün değil. ister Putin gelsin ister Stalin dirilip gelsin hiçbir halde bunun karşısını almak mümkün değil. Tam tersi etki tepki meselesi var. Putin'in bu halklara karşı Kafkasya'daki siyasetinde sertlik arttıkça bu halklarında Putin hükümetine ve Moskova'ya karşı mukavemeti ortaya çıkacak. Bugün Rusya çok garip durumdadır. Rusya'da yirmi kadar Başkan var, bir de baş Başkan var. Böyle bir şey nerede görülmüştür? Yani bugün artık egemenliğini kaybetmenin son noktasını yaşıyordu ki, Putin ve etrafı, Moskova yönetimi bütün Rusya'yı kaybedeceği korkusu ile onları korkutmak için bu tür yollara baş vurdu. Çünkü Kafkasların ardınca Volga boyunun, Yakın Doğunun, Uzak Doğunun kopacağı tehlikesi var. Ruslann Çeçenlere baskısı ve diğer halklara baskısı aynı zamanda tepkiyi de doğuracak. Belki ilk başlarda kork­ ma, çekilme gibi haller olacak, ama, yeni aşama için, barış aşaması için hazırlık devri olacak. Diğer halkların mukavemetini şiddetlendi­ recek. Hamin halklar daha keskin daha radikal mücadele edecek­ ler. Diğer taraftan, Çeçenistan'a karşı Rusya'nın bu hareketi Rusya'da yaşayan Rus olmayan halkları biraz tedbirli olmaya itti. Onlar Rusya'nın kendilerine yönelik de benzeri saldırıda bulu­ nacağı, onları da Çeçenlerin gününe salabileceği tedirginliğine itti. Bu ise çok ciddi psikolojik meseledir. Yani onlar artık Moskova'yı kendi hükümetleri olarak görmüyorlar. Bugün lnguşlar da,


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Karaçaylar da diğer Kuzey Kafkasya halkları da aynı psikolojiyi yaşıyorlar. Çeçen meselesine gelindiğinde ise, biraz farklı düşünüyorum. Çeçenlerin bir halk olarak, bir insan olarak mücadelesini destekliy­ orum. Mücadeleci ve kahraman halktır. Ama kahramanlık siyasette başarılı olmak için yeterli değil. Çok kahraman var ki, canlarını kur­ ban vermelerine rağmen halklarına daha az fayda verdiler. Bu bakımdan onların o cesareti, o fedakarlığı kendi milletlerine hayırdan çok zarar verdi. Aşamalı olarak gelişebilirdiler. Auşev'in lnguşetya'daki, Şaymiyev'in Tataristan'daki apardığı siyaset gibi zamanla bağımsızlıklarına gidebilirdiler. Tam tersi Rusya bugün Çeçen olayından diğer halklara karşı tehdit aracı olarak yararlanıyor. Bu Çeçen halkının hem kendisine zarar verdi hem de diğer halkların demokratik mücadelesinde korku yarattı. Birinci savaş sonrası kendi kişisel çıkarının peşinde koşan gruplar oluştu. Bunlar komşu halklar için tehlike kaynağına çevrildiler. Örneğin Azerbaycan'dan giden tren durduruluyor, haraç alıyorlardı. Dağıstan tehlike altındaydı. Her an Çeçenler saldıracak diye bin korku vardı. Kuzey Kafkas'ın diğer halkları da öyle. Bu sebeple de bu savaşta Çeçenleri faal şekilde desteklemediler. Kafkasların geleceği meselesine gelince, bugün bizim hakkında en az konuştuğumuz konulardan biridir. Oysa Türk halkları için, özellikle bölgede yaşadığına göre Azerbaycan için çok önemli meseledir. Kafkasya'da 80 kadar küçük millet, halk yaşıyor. Varsayalım Rusya çekildi gitti. Rusya artık döneminin sonunu yaşıyor. Bu şekilde daha fazla yaşayamaz. Tabii ki, çekip gidecek. Peki Kafkasların geleceği ne olacak? Sadece Dağıstan'da 30'a kadar küçük millet, 5-10 kadar da büyük millet ebedi savaş yaşayacak değiller. Bugün Dağıstan'da Lezgiler, Avarlar, Darginler, Tabasaranlar vs. yaşıyor. Bu ülkede genel iletişim dili ne olmalıdır. Lokomotif millet hangisi olacak. Bu anlamda tüm Kafkas'ın hem tarihsel geleneklerine baktığımızda, hem de bugün burada yaşayan milletlerin etnik terkibine bakarsak


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DİZİSi

Türkçe genel iletişim diline, Türkler ise aparıcı etnosa (yönlendirici kesim) çevrilmelidir. Bu bizim az konuştuğumuz meseledir. 1 990-93 yılları arasında Azerbaycan'dan ayrılmak isteyen Lezgiler vardı. Bunların çoğuyla yaptığımız görüşmelerde alınan mesafeden sonra şimdi ters mekanizmanın çalıştığını görüyorum. Eskiden Azerbaycan'dan ayrılıp Rusya içinde Lezgiler olarak bir araya gelmeği planlıyordularsa, şimdi Rusya'dan ayrılıp Azerbaycan içinde bir araya gelip özerk cumhuriyet kurmayı dile getiriyorlar. Kafkasya'daki halklar arasındaki anlaşmazlığın ortadan kaldırılması için dışardan bir gücün, örneğin hepsini içine alacak federasyon şeklinde örgütlenmiş bir devlet oluşturulmalıdır. Orada aparıcı etnos gibi herhangi bir milletin lokomotifliği kabul edilme­ lidir. Bu da çok önemli olan meselelerden biridir. Çünkü ne Kafkas devletleri ne de dünya devletleri Rusya bölgeden gittiği taktirde nelerin olacağını bilmiyor. Bugün Lezgiler güçlüdür Dağıstan'ı eze­ cek, Lezgiler güçlüdür Darginleri ezecek, D argin l er güçlüdür Avarları, Avarlar güçlüdür... Aynca bu milletler kendileri de impara­ torluğun esaretinden kurtulmuş oldukları için milli kururu aşacak şekilde yetişmemişler. Milliyet oluşma aşamasındadırlar. Bu sebe­ ple de bunlar birbirleriyle devamlı çatışma içerisindedirler. Dolayısıyla Kafkas yüzyıllarca sürecek kan çanağına çevrilebilir. Bunu önlemek için biz şimdiden orada aparıcı etnos meselesini çok ciddi şekilde düşünmeliyiz. - Bu toplumlar Rusya'ya karşı milli mücadele veriyor. Bu şu demektir, ben Rusla yaşamak istemiyorum. Biz ona sen gel Türk'le yaşa diyoruz. Biz ona Rus'un vermediği neyi vereceğiz ki, o Rusa karşı mücadele etsin, sonra da gelip sizinle yaşayacağım desin?

Birincisi milletlerin bir araya toplanması için belli bağlar var. Kafkas halkları ile bizi tarihi geleneklerimiz birleştirir. Biz onlarla bin yıllarca beraber olmuşuz. Birbirimizi ezmemişiz.onların milli haysiyetini taptamamışız, aşağılamamışız. ikincisi, 1 7- 1 8. yy'da


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

V.Hugo Türkçe'yi bilmekle Kafkas'ın tamamının dolaşılabileceğini yazıyordu. Üçüncüsü, Rusya ile bizi birleştiren çok az şey var. Burada din meselesi var, dil meselesi var, etnik kimlik meselesi var. Bizim geleneklerimiz, giyim kuşamımız, hayat tarzımız daha yakındır. Rusya bizim için iki şeyi ifade ediyor. Halklar hapishanesi­ ni ve Sovyet modelini. Biz şimdilik birinden kurtuluyoruz. Sovyet'den çıkmağa çalıştık, sonra ikinci aşamada halklar hapis­ hanesinden çıkmak uğrunda mücadele devam etmektedir. Bu çerçevede neler vereceğimiz meselesine gelince çoğu kökümüzde var. Onlar kendileri alacaklar bunu. Bugün ben Kumuk'la görüşüp sohbet ediyorsam, o beni özü olarak görüyor. Eskiden Gürcü knya­ zları (hanlıkları) ile, Gürcülerle Kafkas halklarının temasları çok olmuştur. Bizim Karabağ hanının kızı, şaire Natavan'ın eşi Lezgi idi. Milli özelliklerini koruyup saklayarak kaynayıp karışmışlardı. Hem lslam dininin hem de ortak dilin etkisiyle, geleneklerin yakınlığıyla bu halklar bir arada güvenli bir şekilde yaşayabiliyorlardı. Rusya'nın aldığının ne olduğunu göz önünde tutalım ki biz onları almayalım. Onlar nasılsalar öyle de yaşayacaklar. Biz onların hiçbir şeyini almayalım ilkesi ile yaklaşıp yaşamalıyız. Rusya onların çok şeyini alıyordu. En azından dilini aldı. Bugün örneğin Lezgi dilinde okul yok. Ama, biz Lezgiye o hakkı verebiliriz. Lezgi kardeş buyur git kendi okulunu kur, ders de okut, gazete de yayınla. Elçibey'in milli azınlıkların hakları kararnamesi vardı. Bu Kararname etnik azınlıkların kendi dillerinde gazete yayınlamaya ve radyoda pro­ gram yapmaya izin veriyordu. Bu mekanizma çalışıyordu. Bu da Dağıstan'da yaşayan halkların Azerbaycan'a ilgisini bir hayli artırmıştı. Buyurun, özerklik verelim, siyasi özerklik de verelim, hatta federasyonda oluşturabiliriz, isterlerse Kuzey Kafkasya halk­ ları ile. Birlikte yapılsın, bunlar da müzakere olunabilir. Ben Türkçe dediğimde bunu Azerbaycanlı oluşumdan ileri geldiği düşünülme­ sin. Tarihi gerçeklik bu yöndedir. Bugün Türkçe'nin, Türk insanının burada apancı etnos gibi formalaşması gittikçe daha zaruri hal alı­ yor.


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

- Bunun adı ne olmalı? Çeçenistan, lnguşetya, Osetya ve diğerleri var. Bunların parlamentosu, Ü niversitesi vesair kurumları var. Ona gidip ne deyeceğim? Onun beni dinlemesine sebep ne?

O faktör devlet olacak. Her biri kendi devletini devam ettirmek için, etnik çatişmaların olmaması için belli bir aşamada, bir süre geçtikten sonra AB benzeri bir birlik oluşturula bilinir: Kafkasya Birliği. Tabii ki, bunlar daha müzakere edilmelidir. Benim veya bir Lezgi'nin söylemesi ile olmuyor. Bunun birlikte müzakere edilmesi gerekir. Kendimizi savunma açısı�dan bu gereklidir. Kendini koru­ ma güdüsü anlan böyle bir yapılanmaya gelmeğe zorlayacak. O güdü onlann bir arenaya gelmeleri için zorlayacak. Bu ortam Kafkas Evi anlayışı olabilir. Zamanla hangi etnos güçlü ise, hangi devlet nüfuzlu ise, ekonomisi güçlü ise, kültürel bakımdan öne çıkmış ise o aparıcı ebıos haline gelecek. Bu uzun süreli meseledir. Müzakere etmeğe değer. Ama şimdilik Kafkas'ta başlıca mesele Kafkas halklannın bir araya gelerek değişik adlar altında olabilir (Kafkasya Evi, Kafkasya Halkları Konfederasyonu, Kafkas Halklan Birliği), bir belge imzalasınlar ki, biz bölgedeki münakaşaları barış yoluyla çözüme kavuşturmağa taraftanz. Zorla bu münakaşalar çözülmeyecek. - Ermenistan Karabağ'ı fiilen işgal etmiş durumda. Gürcistan içinde Ermeni bölgesi etkinleşti. Diğer taraftan bir Nahçıvan - Azerbaycan koridoruna bile tahammül etmiyorlar. Ermeni genişlemesini nasıl değerlendiriyorsunuz.

Ben bu yakınlarda Tiflis'te bir konferansa katıldım. Bir de sunuş yaptım. Sunuşumda da söyledim, Kafkaslardaki problemlerin %50-%60'1 Rusya kaynaklıdır. Yani Ermenilerin buraya göçmesi, gelmesi, yerleştirilmesi önceden kurulmuş plan esasında gidiyor. Rusya bunlara burada her zaman destek verdi. Kafkaslardan Ruslar çekilip giderse Ermeni sorunu olmayacak. Azerbaycan için Ermeni sorunu olmayacak, Gürcistan için Ermeni sorunu olmayacak.


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

Benim sunuşumu takiben Polonyalı bir araştırmacı yaptığı sunuşta Ermenilerin ne yapmak istediklerini anlamadığını söyledi. Dedi ki, ben Ermenilerin ne düşündüklerini anlamıyorum. Bunlar bir taraftan Gürcülerle uyuşmazlık içerisinde, diğer taraftan Azerbaycanlılarla çatışma halinde, diğer taraftan Türkiye ile. lran'da da Türklerin ulusal uyanışı başlamış durumda. Zamanla tamamen tecrit olu­ nacaklar. Neyi umut ediyorlar? Umut ettikleri bir tek Moskova var. Moskova'da yavaş - yavaş çekilip gidecek. Bölgede kalmasına imkan yok. Yani Moskova Çeçen savaşından sonra Kafkas'ta hiçbir şekilde kalamaz. Ya tüm Çeçenlerin kökü kesilmelidir, ya da çekip gitmelidir. Rus - Çeçen bir arada yaşayamaz. Tabii ki, sadece Çeçen değil lnguş'ta öyle, Osetin'de öyle, diğerleri de öyle. Bu anlamda Kafkas'tan Rusya gidince Ermeni meselesi çok asan (güzel) çözülebilecek. Ermeniler, Ruslar buradan çekip gittikten sonra ya gerek önceki gibi sudan duru olmalılar yada buradan çekip gitmeliler. - Teşekkür ederim. Ağzınıza sağlık. A.Kerimov, RF'de idari yapılanmanın çok başlılık itibariyle sorunları olduğu üzerinde dururken, RF'da yeni idari yapılanma geliştirildi. Bu gelişme artan baş sayısının problemi artırma veya idareyi disipline etme yönünde mi etkili olacak, bunu zaman gösterecektir. Baskı merkezi otoriteyi güçlendirecek mi, tepki ile mi karşılanacak? A. Kerimov, Kafkasya'da lokomotif gücün Azerbaycan olabileceği kanaatini taşıyanlardandır. Bu konuda bir hayli fikir eksersisi de var. Kendinden şahsen çok yararlandım. A. Kerimov'un Ermenilerin tahrik ve desteklenmesinden vazgeçilmesi halinde Kafkasya'da huzurun sağlan­ abileceği tezindeki görüşüne biz de katılıyoruz. Ancak bu nasıl sağlanabilir? Rusya Kafkasya'daki tarihi politikasını Ermeniler üzerine inşa etmiş iken, Rusya'nın Kafkasya üzerindeki iddialarından vazgeçmesi nasıl sağlanabile­ cektir?


KAFKASYA ARAŞT/RMALARI DiZiSi

Enver Börüsoy, Kafkasya'da en fazla dolaşan, RF'nin diğer halkları ile aydınlar seviyesinde temasları olan, ve uluslar arası ilişkileri yakından takip edebilen bir gazeteci dostumuzdur. Onunla da görüştük.

Kuzey Kafkaslarda olan mesele Hazar ve Karadeniz arasındaki bölgelerin Rusya'nın denetiminden çıkması problemidir. Stavropol vilayetinin dört milyon iki yüz bin olan nüfusunun %52'sini gayri - Ruslar oluşturmaktadır. Bunlar Kuzey Kafkas asıllı milletlerdir. Krasnadar, Astrahan, Molguburat vilayetlerinde de gayri - Rus nüfus artmaktadır. Gayri - Rus nüfusun buralara yönelmesinin altında yatan sebep bu topraklann tarihten bu Kuzey Kafkasya kökenli milletlerin olmasıdır. iki yüz seneden beridir ki Ruslar, bu halklan dağlara doğru çekilmeye zorlamış ve düzlüklere Ruslan yerleştirmişler. Rusların gelmesi ile Ruslaştırma siyaseti gütmüşler. Ruslaştırma ile beraber Hıristiyanlaştırma da yapılmıştır. Kuzey Kafkasya'nın tüm cumhuriyetlerinde, Dağıstan'da, Adıge'de, Kabardin - Balkar'da, Karaçay - Çerkes'te, lnguşetiya'da, Çeçenis-tan'da, Kuzey Osetya'da toplumun nüfusu hızla artmak­ tadır. Nüfusun hızlı artışında iki sebep var. Birincisi milletlerin milli düşünceye sahip olması, diğeri ise lslam dininin güçlenmesidir. lslam dininin güçlenmesi kendisini insanların alkolden uzaklaşmasında yani sarhoşluk hallarının azalmasında, Rus kültüründen uzaklaşmada yani etnik bilinçlerinin güçlenmesinde ve nüfusun artmasında kendini gösteriyor. Bu paralel olarak kendi cumhuriyetleri içinde ciddi sosyo - ekonomik problemlerle karşı karşıdırlar. Bunun da iki sebebi var. Her şeyden önce Rusya Federasyonunun merkezi bütçesinden bu cumhuriyetlere veya fed­ eral bakanlıkların bu cumhuriyetlerdeki teşkilatlarına ayrılan ödeneklerin oldukça az olması, diğer taraftan ise eski SSCB'den kalan bürokrasinin kurduğu rüşvet ve yolsuzluk düzenidir. Örneğin Dağıstan'ın devlet bütçesinin en az %50'si Dağıstan Devlet Şurasının Başkanı Ali Magemedov'un oğlu Ruslan'ın Moskova'daki özel bankasındaki hesaba kendi harcamaları için yatırılıyor. Diğer


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

cumhuriyetlerde de benzeri gündem var. Bu halklar da yaşaya bilmek için komşu bölgelere gitmek zorunda kalıyorlar. Krasnadar'ın nüfusu üç milyondur. Bunun %48'ni Müslüman halklar oluşturuyor. Stavropol ve Krasnadar gibi bölgelerde artık yüzlerle Müslüman köyleri oluşmuştur. Rusya Federasyonu Göçmen ldare­ si'nin ve Rusya Federasyonu Milletlerle iş Bakanlığının verdiği bil­ giye göre sadece Stavropol Vilayetinde 1 991 -1999 arasında 1 27 camii inşa edilip. Bu sayı her sene gittikçe artmaktadır. Aynı durum Krasnadar için de geçerlidir. Diğer taraftan Kafkasya halkları arasında birlik ve bütünlük anlayışı yerleşmektedir. Eskiden Rusya Federasyonu (RF) Gizli Servisi aşırı milliyetçilik işini gündeme getirmekle Çerkeslerle Karaçaylar arasında, lnguşlarla Çeçenler arasında, Dağıstan'daki Kumuklarla Avarlar arasında, Avarlarla Lezgiler arasında, Lezgilerle Darginler arasında, Darginlerle Laklar arasında bölücü siyaset uyguluyordu. Ama son zamanlarda RF daha çok Kafkasya milleti adlandırmasını kullanıyor. RF'nin, özel­ likle Moskova'da ve diğer vilayetlerinde yaşayan Kafkasya kökenlilerin özel olarak memurluktan, ekonomiden, bankacılıktan, fabrikalardan dışlanması bunların kendi memleketlerine dönmesini sağlıyor. Bunlar yüksek eğitim görmüş insanlardır. Geri gelenler Kafkasya adlı ortak bir anlayışta bir araya gelmektedirler. Örneğin, Adıge Cumhuriyetinde Adıgeler toplumun %22'ni oluşturuyor. % 78 diğer halklardır. Diğerlerin içinde en fazla Ruslar olup, yaklaşık genel nüfusun %60'nı oluşturmaktadır. Ama tüm devlet düzeni, polis, güvenlik,savunma işleri tamamen Adıgelerin elindedir. Son Çeçen savaşında Adıge Cumhuriyeti Çeçenlere göçmen statüsü verdi. Ama Çeçenistan'dan göçen Ruslara aynı hakkı tanımayarak, açıkça "sizin kendi vatanınız var, topraklarınız var, kendi toprak­ larınıza gidin. Burası Kafkasyadır.11 dediler. Çeçenistan Cumhurbaşkanı Aslan Meşedovun Adıge Cumhuriyeti özel temsil­ cisini Cumhurbaşkanlığında Milletlerle iş Bölüm Müdürü görevine getirdiler. Adıge Cumhurbaşkanı Aslan Carimov kendi köyünde Şamil Basayev'in özel temsilcisine üzerinde Çeçenistan'ın


KAFKASYA ARAŞTIRMALARJ DiZİSİ

bayrağının dalgalandığı üç katlı bir büro verdi. Rus basını da bu sebeple Aslan Carimovu hedef alan yazılar yayınlamağa başladı. Yüksek okullardan Rusları dışlamışlar. Artık öğretmenler, görevliler adı gelir. Kuzey Kafkasya konusunda Rusya'nın korktuğu nedir? Karadeniz'in kuzeyi Ukrayna adıyla Rusun denetiminden çıkmış. Karadeniz'in doğusunun bir kısmı Gürcistan adıyla Rusya'nın dene­ timinden çıkmış. Kalmış küçük toprak alanı: Novorosisk Adler, Soçi. Soçi ve Adler liman işleri için verimli değil. Denizin altı tama­ men kayalıklardır. Küçük bir Novorosiysk kalıyor. Dünyaya açılması için diğer yolu Kuzey denizidir ve Japon sınınndadır. Bu sebeple de Karadeniz'i elinde tutmak için Çeçen Savaşını gündeme getirdi. A.Mashadov bir buçuk yıl önce dünya devletlerine, dünya birlikler­ ine RF'nin savaş hazırlıkları yaptığı yönünde çağrıda bulunmuş. Bu vilayetlerde asker sayısı şu kadar, silah sayısı şu kadar diye. Savaşı başlatmak için de Vahabiliği kullandılar. Kendim tanık olduğum için söylüyorum, Vahabiliğin iki kolu var. Biri lngiliz Vahabiliği, diğeri ise Rus Vahabiliği. Rus Vahabiliği eskiden SSCB'de çalışan Arapların oluşturduğu bir sistemdir. Neden? Bunlar kimlerdir? Eskiden SSCB'de eğitim almış ve KGB'ye çalışan Araplardır. SSCB'nin dağılmasıyla işsiz kalmışlar. Arap Vahabiliği adıyla Kafkaslara, Orta Asya'ya, Volga boyuna, idil Boyuna getirip yerleştiriyorlar. 1 999 Ağustos ve Eylülünde Dağıstan'da Vahabiliği gündeme getirmekle lslam anlayışının ikiye bölünmesi sağlandı. Biri Dağıstan'da lslamiyet'e hizmet eden geleneksel, tarihsel lslam anlayışı, bir diğeri ise yeni yapılanmakta olan Vahabilik. Vahabiliğe RF daha fazla destek vermekle Dağıstan'la Çeçenistan arasında büyük bir savaşı gündeme getirdi. Bunun arkasında ileride Çeçenistan'la yapacağı savaşta Dağıstan halkının Çeçenistana destek vermeme­ si yatıyordu. 1994-96 savaşında Çeçen halkına en fazla desteği Dağıstan halklan vennişti. ikinci savaşta ise artık Kuzey Kafkasya halkları, özellikle Çerkesler, Karaçaylar, rahmetli Zviad


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Gamsahurdiya'nı destekleyen askeri birlikler, {eski Gürcistan Başkam Zviad Gamsahurdiya'nm başkanhk döneminin özel bir alayı var. Gamsahurdiyacılar olarak tanımlanıyorlar. Çok iyi savaşıyorlar), sonra Volga boyu Tatarlar, Orta Asya'dan, özellikle Özbekler ve Kazaklar (şu anda Rusya aleyhine en fazla savaşı bunlar veriyor) destek verdiler. Ukrayna halkı ile Ruslar arasında tarihten gelen bir tartışma var. Ukrayna'nın batısında Ukrayna Milliyetçi Gizli Ordusu var. O ordunun da desteği var. Profesyonel askerlerden oluşan bir ordudur. Hatta Ukrayna'nın başkenti Kiev'de, Lıvov ve Odessa şehirlerinde halktan Çeçenistan'a destek verilmesi adına ajanslar, araştırma merkezleri ve bir ay önce U krayna - Çeçenistan Birlik Partisi kuruldu. idil - Ural tarafından da savaşanlar var. Hattab'la, Şamil Basayev'le ve Ruslan Gilayev'le beraberdirler {savaşı bu üç komutan yürütüyor). - Moskova'nın merkezi idareyi güçlendirme gibi yeni bir politikası var mı? Var ise o nası! yansıdı Rusya halklarına .

Cumhuriyet ve vilayetlerin AF Anayasasına uygun birtakım haklan var. Özel fabrikalar kurabilmek gibi, toprağın halka verilme­ si gibi, halktan yığılan vergilerin özel bankalar aracılığı ile diğer faaliyetlere yöneltilmesi, diş ülkelerle ve yabancı işadamlanyla doğrudan doğruya ilişki kurulması gibi. Putin iktidara gelince bu haklarını ellerinden almak için bir proje hazırlayıp Federasyon Şurasına sundu. Bu 1 999 Mayısında oldu. Federasyon Şurasında Tatarstan'ın Cumhurbaşkanı Şaymiyev ve Başkurdstan'ın Cumhurbaşkanı Murtaza Rahimov bu projeye karşı çıktılar. Daha sonra Eylül ayında lnguşetiya'nın Cumhurbaşkanı Ruslan Auşev, daha sonra Ekim ayında Kuzey Osetya'nın Cumhurbaşkanı Aleksandr bu öneriye karşı olduğunu belirtti. 2000 Mart seçim­ lerinden sonra iki kez bu meseleni gündeme getirmiş. Vilayet ve cumhuriyetlerin sahip olduktan hakların %50'sinin merkeze geri verilmesini istiyor. Geçen hafta Altay Cumhuriyeti parlamentosu yeni bir karar kabul etmiş. Bu karara göre federal kurum ve kuru-


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

luşlann Altay Cumhuriyetine herhangi düzeyde olursa olsun memur atama yetkisi yoktur. ister savcı olsun ister hakim. Altay'da mevzu­ at Altay yetkili organlarının çıkardıkları tüzel metinlerden oluşur. AF Devlet Cuması, Federasyon Şurası buna itiraz etti. Hakasya Cumhuriyetinde de yeni bir fikir gelişmektedir. Bu yılın Eylül veya Kasım ayında Hakas halkının yeni ulusal kongresi olacaktır. Bu kongrede görüşülecek başlıca mesele Hakas halkının lslam dinini resmi olarak kabul etmesidir. SSCB dağıldıktan sonra Hakasya'ya Çin'den Budizm'in yaygınlaştırılması için önemli baskılar var. Diğer taraftan RF Kiliseler idaresinin halkın Hıristiyan­ laştırılması için baskıları var. ·Bundan kurtulmak için lslam'a geçmeğe karar verecekler. Bu konuda Kazakistan'ın dini yönetici­ leri, Tatarstan'ın dini yöneticileri, Başkurdistan'ın dini yöneticileri aktif olarak çalışmaktadırlar. Tanrı nasip ederse ben de katılacağım söz konusu toplantıya. Orada altı makalem yayınlandı. Dünya Türklerinin %90'ı Müslümandır. Hepimiz Türk olmakla beraber aynı dine hizmet ebneliyiz. Zaman değişir. Zamanın talepleri var. Bu taleplerin gerçekleşmesine ihtiyaç var. Hiç kimse bize gün ağlamayacak. RF'nin diğer vilayetlerinde de durum pek iyi değil. Her vilayetin valisi bir mafya demek. Her mafyanın liderinin sadece valilik değil bölgede bulunan tüm kamu kurum ve kuruluşları (savcılık, polis, banka, vergi dairesi, gümrük birimi ve s.), yargı birimleri de kon­ trolündedir. Bu mafyanın iki gücü var. Birincisi yasal devlet birim­ lerinin (memurların, polisin) gücü, diğeri ise rahatlıkla cinayet yapacak güçlerdir. Bu sebeple de ister Moskova'dan olsun, ister diğer cumhuriyetlerden olsun hiçbir şey yaptıramıyorlar. RF'nin önemli petrol kaynakları var. Her yıl 135 milyon tondan fazla petrol ihraç edilir. Özellikle Japon sınırına doğru olan bölgelerde, Beyaz Rusya ve Ukrayna ile olan sınır bölgelerinde. Bu petrolün üzerinde büyük bir çekişme var. Bu çekişmede cumhurbaşkanının, valilerin özel paylan var. Eğer payını almazsa o petrolü ihraç etmeye kims-


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HA TT/

enin gücü yetmez. Putin Çeçenistan savaşını başlatmakla RF'ni ağır şartlar altına sokmuştur. 27 Temmuz'dan (genellikle bunun tarihi yanlışlıkla Eylül 1 999 olarak gösterilir) Çeçen savaşı ikinci kez başlatıldığından bugüne kadar RF'nin savaş uçaklan bombalama yapmak için BOOO'den fazla uçuş yapmışlar. Bir uçağın bir defa bu amaçla sefer etmesinin maliyeti ABD'de 800.000 ABD dolarıdır. Ama RF'de 300.000 ABD dolandır. 8000 defadan fazla uçuş yaptığını düşündüğümüzde bunun Rusya için maliyeti 2.400.000.000. ABD doları eder. Daha sonra, Çeçnistan'ın yüzölçümü 1 7000 km2'dir. Bu alana BOOO 'den fazla bombalama yapmak üzere uçuş yapılıyor, 1 60.000 asker sürülüyor ve sınır boyunca 140.000 asker yerleştir­ iliyor ama bütün bunlara rağmen Rusya ciddi kayıplar veriyor. Aslan Mashadov sivil halktan kaybı azaltmak için savaş başlar başlamaz ülkeden çıkmalarını sağladı. Yalnız askerler kaldı. Çeçen askeri ile Rus askeri yüz yüze geldi. Amaç dalga dalga dağlara çek­ ilerek Ruslara kayıplar verdirmekti. Çeçenlerin hedefi Ruslann can ve mal kaybın artınnaktı. - Ama Çeçenler de sıfıra iniyor. Ü lkede genç kalmadı

Halk bağımsızlığı için mücadele eder. - Bağımsızlığı yaşayacak adam kalmadı ki!?

Savaşanlann %50'si Çeçenlere destek için gelmiş diğer mil­ letlerdir. Savaşın süresini uzatarak RF'nin parasal açıdan sıkıntıya girmesi isteniyordu. Şimdi RF'nin bütçesi bomboş. Uluslar arası kuruluşların Rusya'ya verilecek kredilerin durdurulması yönünde kararları var. Putin son bir ay içinde kendi temsilcilerini barışma isteği ile Çeçenistan'a gönderiyor. Banş görüşmeleri ile RF'nin hedeflediği iki şey var. Birincisi zaman kazanmak ve dünya finans kuruluşlarından kredi alabilmek. Diğeri ise Afganistan formülünü uygulamak. 1979'dan 1 989'a kadar on yıl SSCB Afganistan'la savaş yaptı. 1 989'dan sonra Afganistan'dan çıktıktan sonra Afganistan'da


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

on yıldan fazladır iç savaş sürüyor. işte Çeçen halkının içinde iki siyasi akım vardır: Mashadov liderliğinde laik devlet kurmak iste­ yenler, Zelimhan Yandarbiyev'in lideri olduğu şeriatçı devlet kurmak isteyenler. Z.Yandarbiyev Kafkasya Halkları Konfederasyo­ nu Partisinin başkanlığını yürütüyor. Fikir ayrılıklan olsa da Çeçen halkı mücadelede birdir. Mücadele konusunda ayrılıklar yoktur. - Çeçenistan'a Vahabiliğin girdiği iddiası ne derecede doğrudur?

Ruslar yaklaşık 500 yıldır Çeçen halkını Ruslaştıramamış. iki günün içinde {tarih açısından . iki gündür) Araplar nasıl onları Vahabileştirsin? Böyle bir şey yok sadece Vahabilerden alınan maddi destekler var. Maddi desteğin arkasında petrolle ilgili oyun var. Kafkaslarda uzun sürecek savaş Hazar denizi boyunca strate­ jik enerji kaynaklannı kullanımını engelleyecek. Kazakistan'ın petrolü, Türkmenistan'ın petrolü, Azerbaycan'ın petrolü dünya pazanna çıkamayacak ve böylece Arap petrolü işleyecek, para ede­ cek. Suudi Arabistan ve diğer zengin vahabi şeyhleri destek veriy­ or. - Az. önce Vahabileri ikiye ayırdınız. KGB' nin elinde olan ve gerçek Vahabiler diye, bu konuyu biraz açar mısınız?

Rusya lslam aleyhine faaliyetini güçlendirmek istediği zaman bu Vahabi ajanları kendi lehine kullanır. Örneğin, Nadirşah Haçalayev adında birisi var. Dağıstan'da kötü davranışlarda bulun­ du. Kendisi RF Müslümanlan Birliği Teşkilatı'nın lideri idi. Aynı zamanda RF ona destek veriyordu ve Duma'nın üyesi idi.1996-97 yılları arasında Çeçenistan'a sığındı. Çeçenlerin içine bir lslam lid­ eri gibi gelmişti. Ama Çeçenlerin içinde olup bitenleri RF'ye aktarıyormuş. Dağıstan'dakı savaşı başlatan oydu. Çeçenistan halkıyla Dağıstan halklarının arasını açtı. Daha sonra Moskova'ya kaçtı ve halen bugüne kimi saklanıyor.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

- Çeçenlerin Dağıstan'a girdiği doğru değil mi?

Hayır. Orada savaşan Dağıstan lslam Ordusu Teşkilatıdır. Peki, neden yapıyor? 33 aile Dağıstan'ı yönetiyor. RF orada hiçbir şey yönetmiyor. Dağıstan'da 33 millet var. Her milletten biri RF istihbaratına çalışıyor. Devlet göz yummuş bunlarda zenginleşmiş­ ler. Zenginleşmekle beraber durumları kendi milletinin yöneticisi olmaya çevrilmiş. Halkın ise yaşam koşullan çok kötüdür. Bu durumdaki halk ne yapmalıdır? lslam'a yöneliyor. lslam da farklı dilleri konuşan halktan birleştiren ideoloji haline geliyor. Eskiden komünizm vardı. Bugün komünist sistem yok. Ne yapılabilirse yalnız lslam dini yapabilir. - Orada gayri - rnüslimler de var.

Hayır, yoktur. Çok az var. - Osetlerin bir kısmı ...

Osetler Dağıstan'a bağlı değiller. Kuzey Osetya'da toplam nüfusun %30'u müslümandır. % 70'i Hiristiyan'dır. Ama nasıl Hiristiyan'dır? Yalnız şehirlerde Hiristiyan'dır, köylerde ise halk inançlarına dayanan inançlar taşıyorlar. Şaman inancı gibi. Kuzey Osetya'nın başkenti Vladikavkaz şehrinde bir camii var. Kuzey Kafkas'ın en güzel camicisidir. 1902'de Azerbaycanlı zenginlerden Şemsi Esedullayev tarafından yaptırılmıştır. SSCB zamanında dahi dokunmamışlar. Çok güzel mimari bir abidedir. - Ermeniler Kafkasya'daki bu gelişmeye nasıl bakıyor?

Ermenilerin yaptıkları RF ile işbirliğinden yararlanmaktır. Ermenistan'da durum çok ağırdır. Nisan'ın sonu M ayısın ortalarına kadar Ermenistan'da iktidar değişikliği beklenir. Ermenistan Sosyal Araştırma Merkezinin verdiği bilgidir. Son yıllar Ermenistan'dan resmi olarak 900 bin yurttaş ülkesine bir daha dönmemek üzere


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

terk etmiştir. Özellikle gittikleri devletler sırasıyla Arjantin, Bolivya, Nikaragua, Şili, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu'dur. Yakın zaman içinde daha 500- 700 bin arasında yurttaşın ülkesini terk edeceği bekleniyor. Diğer taraftan Ermenistan'da birbiriyle mücadele eden dört güç merkezi var: cumhurbaşkanlığı, buna karşı olan parlamento ve başbakanlık, eski cumhurbaşkanı L.Terpetrosyan'ın sahip olduğu kuvvetler, askeri birlikler ve Karabağ savaşına katılanlar. Bu dört güç birbiri ile mücadele halindedir. - Karabağ'daki Ermeniler ve Gürcistan'ın güneyindeki Ermenilerden göç olmuyormuş, diğerlerinden oluyormuş? ne dersiniz.

Hayır, yanlış. Gürcistan'da 9 Nisan'da cumhurbaşkanlığı seçimleri oldu. Gürcistan'da yaşayan Ermeniler hiçbir adaya oy ver­ mediler. Gürcüler Ermeniler aleyhinde düşünmeğe başlamışlar. ister Gürcü muhalefeti ister Gürcü iktidarı, ister solcu olsun ister sağcı ister merkezci olsun bu durumdan rahatsızlar. Ama Azerbaycan Türkleri %100 cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılıp oy kullandılar. %80'i Eduard Şevardnadze'ye oy verdi. Seçim sonuçları ile ilgilendim elde ettiğim bilgi budur. - Ermeni bölgesine Gürcistan Cumhurbaşkanı dahi giremiyormuş?

Rusya - Gürcistan anlaşması gereğince bu yılın sonuna kadar Gürcistan'da bulunan Rus askeri üsleri boşaltılacak. Bundan sonra girebilecek. - Gürcistan Ermenilerine dışardan çok para giriyormuş.

Evet dışardan para giriyor. Özellikle Acanstan'dan. Cavah bölgesinde Rus askeri üssü var. Onlar Acarıstan'ın Başkanı A.Abaşidze'ye istihbarat, silah, mafya, asker gibi değişik konular­ da destek veriyorlar. Abaşidze de onların ekonomik faaliyetine


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

olanak tanıyor. Böylece Ermeniler karlı çıkıyor. Ermeniler kara bor­ sada silah ticareti yapıyorlar. - Avrupa' dan da gelen paralar varmış?

Zürih'te Dünya Kiliseleri Birliği var. Kafkasya ve Ortadoğu bölüm başkanı Arikyan soyadlı Ermenidir. Onun oluşturduğu bir sıra kuruluş var. Bu kuruluşlardan 38'i Azerbaycan'da halkı Hıristiyan­ laştırmak adına çalışıyor. Milliyetileri lsveç, lngiliz, Alman vs. ama Hıristiyan. Para kazanmak isteyen bir Alman yurttaşı proje hazırla­ yarak Kiliseler Şurasına baş vuruyor. Onlar onayladıktan sonra para veriyorlar. Eğer %50'si kişisel harcamalarına gidiyorsa da yeni pro­ jeler alabilmek için diğer %50'nin hesabını vermelidir. - Ahıska Türkleri'nin yerine yerleştirilen Ermenilerden göçler başlamış. Orayı boşaltıyorlarmış.

2000 sonuna kadar Gürcistan'dan RF askeri birlikleri çıkmalıdır. Artık Vaziyana'dan çıkmış. Gürcistan'daki en büyük askeri üs bu idi. Tiflis yakınlığındaki Vaziyana şehrindeydi. Cavah bölgesinden de çıkmaya hazırlanıyorlar. Şunu söyleye bilirim ki, Rus ordusu tamamen çıkarsa Gürcistan tamamen Türkleşecek. - SSCB dağıldı, peşinden savaş yaşandı. Bunlar Rusya'da halkın ruh haline nasıl yansıdı.? İzleyebildiğim kadarıyla birtakım problemler ortaya çıkıyor.

200 bini subay olmak kaydıyla bir milyon SSCB askeri Almanya'dan çıkarıldı. Geri gelen subay hiçbir şeyinin olmadığını anladı. Devlet ev vereceğini söyledi. Ama bugüne kadar kimseye ev verilmiş değil. Diğer bir konu RF'nin resmi bildirisinde yer alan rakam var. 500 bin Rus kızı kapitalist devletlerinde (Türkiye'de, Avrupa'da, Arap devletlerinde) çalışmak üzere bulunuyor. Kız mil­ letin doğar karnıdır. Rusya'da bu yoktur. Diğer taraftan Rusya içişleri Bakanlığının yayınladığı bildiriye göre RF'de hapishane!-


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

erdeki insan sayısı beş milyondur. Bunlann %50'si alkolik ve alkol­ lü iken suç işlemiş kişilerdir. Bir diğer problem halkın ekonomik durumunun çok kötü olmasıdır. Evlilik yapamıyorlar. En zengin olanlan Moskova ve S.Peretsburg'ta oturuyorlar. Diğer vilayetlerde halkın durumu çok kötüdür. - Slav cumhuriyetleri Rusya ile gelecek ilişkilerini nasıl görüyorlar

Beyaz Rusya'nın Devlet Başkanı yalnız kendi geleceğini garantilemek için zorunlu olarak Slav birliğine önem verir. Ama bir şey daha var. Örneğin dünyada . dört lngiliz devleti var: lngiltere, ABD, Yeni Zelanda, Avusturalya. Ama bunlar hiçbir zaman dördümüz bir devlet olalım demiyorlar. Birbirlerine ister kültürel, ister ekonomik destekleri var. Dünyanın yeni koşulları var. Yugoslavya nasıl gelip RF ile bir devlet olabilir? Yalnız birlik ve beraberlik içinde faaliyetleri olabilir. Ama bir devlet şeklinde birleşmeleri ihtimali doğru değildir. Ukrayna neden birleşmiyor? Ruslar O rtodoks kilisesine bağlıdır. Ama Ukraynalıların %60'1 Katolik kilisesine bağlıdır. Kiliseler arasında yıllardan beri süregelen tartışmalar vardır. Kazakistan yönetimi Kazakistan'ın kuzeyinde Rus devleti kur­ mak isteyen parti başkanını hapis ettirdi. Sen devletin içinde bölücülük yapıyorsun, senin tüm haklarını vermişim, Rusça oku­ lunuz var, Rusça tiyatronuz var, Rusça kitaplannız basılıyor, Rusça gazeteleriniz yayınlanıyor, Rusça televizyonunuz var. Nursultan Nazarbayev bunu yaptı. Ben Kazakistan'da Nazarbayev'e destek olan, 1 991 'de bir makale yayınladım: Nursultan Nazarbayev Gerçekten Kazakistan'ın Sultanıdır. RF alb vilayetin kendisine bağlamasını istiyordu. Her bir vilayetin yüzölçümü bizim Kuzey Azerbaycan'dan dört defa büyüktür. Nazarbayev'in bugün bir göre­ vi var; "Kazakistan'ın toprak bütünlüğünü korumak". Nazarbayev bunu bin tür oyunla çok iyi yapıyor. Toprak bütünlüğünü korumak


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HAITI

adına kim karşısına çıkarsa hapis ediyor, terör ediyor, ne ederse eder bunu engeller. Nazarbayeve Rus yanlısı diyorlar. Değil. Kazakistan'ın petrollerini dünya pazarlanna çıkarmak için iki yolu var. Rusya üzerinden ve Çin üzerinden. Bu durumdan kurtarmak için zirve toplantısından bir gün önce Azerbaycan'a gelip H.Aliyev'le anlaşma imzaladı. "Ben petrolümü Kafkaslardan geçirmek istiyo­ rum". On tane anlaşma imzalandı. - Bu gelişmeler ışığında ABD'yi nasıl değerlendiriyorsunuz ?

ABD her zaman bize sevgi gösterse de arkasında hıyanet var. ABD için önemli olan buradan parasını nasıl kazanacağıdır. Onun için demokrasi mi var, diktatörlük mü var fark etmez. Solcu mu, sağcı mı, dinci mi, merkezci mi oturmuş iktidarda onun için fark ebnez. ABD'nin tek ilgili olduğu parasını nasıl kazanacağıdır. - Peki lran'ı nasıl değerlendiriyorsunuz.

Bizim lran'a yönelik faaliyetimizde kendi milli stratejimizi henüz belirlememişiz. Siyasal, kültürel, ekonomik, dinsel konularda hedef-lerimizi belirlemeliyiz. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin hiçbir konuda devlet stratejisi, enstitülerin, partilerin, siyasi güçlerin hiçbirinin stratejik programı yoktur. Azerbaycan'ın temel problemi budur. Önce bilimsel olarak öğrenmeli, öğrendiklerimizi, yaptıklanmızı, araştırmalarımızı halkın düşüncesine getirmeli. Buranın problemi budur. - Kafkasya'daki gelişmeler Rus Kafkas ilişkileri l ran'a nasıl yansıyor?

lslam Devletleri Konferansı'nın bugün lideri lran'dır. lran Moskova'ya Çeçenistan konusunda destek verdi. "Çeçenistan Rusya'nın iç problemidir" dedi. Açıklamalannda, Kafkasya'daki Ruslaştırma politikalarına, lslamiyet adına yapılan siyasi faaliyetlere, Rusların halklar arası ihtilaf politikalarına,


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi Kafkas halkları arası etnik dayanışmaya, etnik kimliklerin pekişmesine yönelik girişimlere, Arap ve KGB Vahabiliğinin amaç ve mahiyetine, U krayna, Rusya ihtilafına, RF'de oluşturulan yedi bölgeli yönetimin geçmişine, Altay ve Hakasya bölgesindeki gelişmelere, Mafya ile RF devletinin idari kademeleri arasmdaki ilişkilere, Çeçen savaşının RF'ye maliyetine, Batı finans kaynaklarının RF'ye yaptıkları mali desteğe, Çeçenistan'daki ileriye matuf gelişmelere, Arap Vahabiliğinin bölgedeki ekonomik çıkarlarına, Çeçenistan'ın Dağıstan'a müdahalesinin iç yüzüne, Komünist ideolojiden boşalan yerin lslam ideoloji tarafından doldurulmak istenildiğine, Kuzey Kafkasya'daki dini dağılmaya, Ermenistan'da beklenen yönetim değişikliği ve yaşanmakta olan göçe, Ermenistan devlet yönetimin­ deki ihtilaflı kesimlere, Gürcistan'daki " Gürcü-Ermeni " ihtilafına, Gürcistan'dan çekilmekte olan Rus askeri birliklerine, Acara Ermeni ilişkilerine, Rus aile yapısında çöküntü - sosyal ve ekonomik bunalıma, Slav ittifakının gerçek yüzüne, Kuzey Kazakistan'da kurulmak istenilen Rus devletine dair bilgi vermektedir. Bu açıklamalardan bir kısmının üzerinde durmak istiyorum. Uluslar arası kuruluşlar AF ve Putin'e maddi yardım yapmıyor mu? Kimler hangi amaçla yapıyorlar? AB'nin yaptığı yardım, RF'nu ciddi bir muhatapla görmek istiyor, şeklinde yansıtılıyor. Almanya'nın AB ile AF arasındaki dayanışmaya özel bir tavrı ne zaman olacak, diye tartışılıyor. ABD'nin RF konusunda ekonomik desteği olacak ise yeni bir Marşa! yardımı dönemi mi yaşanacak? deniliyor. Neresinden bakılırsa bakılsın Türkiye Cumhuriyeti'nin bu ihalede taşeronluğu dahi yapamadığı ortaya çıkıyor. Bize göre, Türkiye Cumhuriyeti, ABD'nin Kafkasya öncelikli yeni ihalelerine kendini hazırlamalıdır. Diğer taraftan bölgedeki muhtemelen islam inisiyatifinde ise, R.F ve bu arada Putin'in desteklendiğini de söylenilmektedir. Buna bağlı olarak abartılı bir tehdidi varmış intibasının bırakılmasında da kasıt aranmaktadır. RF hakikaten, Çeçenistan'da Afganistan formülünü mü uygulamıştır? Sonuçları aynıyı andıran bu iki olayın planlanarak bu noktaya getirildiklerini


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

sanmıyoruz. Zira SSCB Afganistan'a, kendisi çekildikten sonra Afganistan'da iç savaş başlasın diye girmemişti. RF'de Çeçenistan'ı bitmeyen bir iç savaşa sokmakla hangi stratejik hedefine varmış olabilir ki? Arap Vahabiliğinin lslam adına Kuzey Kafkasya'ya getirip Çeçenistan'da bunalım yaratıp dünya petrol piyasasına hakimiyet itibariyle ekonomik çıkarlar planlamış olabileceğine de fazla katılmak mümkün değildir. Zira Rus -Çeçen savaşının sonucunu ve RF'deki yönetim değişikliğini, Vahabiliğin Kafkasya'ya girmeye başladığı dönemde tahmin etmiş olması mümkün değildi. Vahabi merkezlerin bu bölgedeki petrole dayalı ekonomik çıkarlarının izahı yapılabilir. Ancak Çeçen Savaşının devamı ile bu çıkarların izahı bize göre çok zordur. Kuzey Osetya'daki %70'i bulan Hıristiyanlığın Şaman/Kam/Göktengri inanç sisteminin üzerine inşa edilmiş olması tespiti bizim için çok önemlidir. Hıristiyan misyonerliğinin kol gezdiği çağımızda, İslam'ı Vahabi olan olmayan diye bölen Arapların kulakları çınlasın. Rejim ihraç etmek için yola çıkan lran'ın da öyle. Ya Tokyo'ya cami yaptırmaya kalkan Türkiye Cumhuriyeti'ne ne demeli. Halk inançları ile ilgilenen bir halk bilimci olarak biz misyonumuzu oynamaya daima hazırız. Gürcistan Ermenileri ve Gürcüleri ile Türkiye aydınının Azerbaycan aydını ile dayanışmaya girerek derhal bir diyalog kurmalıdır. Aksi halde bölgede yerleşmeye başlayan batı emperyalizmi Ruslardan boşalacak yeri doldurunca biz Türklere yine slogan atmak kalacak. E. Börüsoy'un Acaralar ile ilgili tespiti bizim için çok anlamlı olmuştur. Hıristiyan Gürcüler, Hıristiyan Ermenilere rağmen Müslüman Türklerle işbirliğini seçerken, Müslüman Acaralar, Hıristiyan Gürcülerle ihtilaf ve Müslüman Türklerle ittifak halinde iken, Acara - Ermeni ittifakı iddiası bizim için sürpriz olmuştur. Türk Dünyasında özellikle Azerbaycan'da ciddi bir Hıristiyan misyoner ligi vardır. Ancak bu faaliyetin arkasında Ermeni organizasyonlarının Ermeni çıkarları için yer almış olmaları da çok önemli bir tespittir.


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

"Rus ordularının G ürcistan' dan çıkmalarından sonra, Gürcistan'ın tamamen Türkleşeceği" fikri ve rüyası benim şahsen şiarım değildir. Rusların Türkleri Slavlaştırma girişimlerine tepki gösterirken Gürcülerin Türkleşmelerini savunursam kendime saygım kalmaz. Neden Türkleşsinler ki, bu kime ne kazandırır? Türklüğün buna ihtiyacı yoktur. Sayın E . Börüsoy'un kastettiği, bir milletin asimilasyonu değil, bölge halklarının daha demokratik katılımı ile hayata geçirilen bir yönetimdir. Ona biz de varız. Türk halklarının inanç yapılarına fazla müdahale edilmesi, Türklüğü lslam ortak paydasında toplama fikri ise çok iyi düşünülmesi, hesabının iyi yapılması gereken bir meseledir. Karapapak Türkleri arasında l ran'ın pek cazibesinin olmadığını gözledim. " 1 992 yılında lran bölgeden 1 4.000 genç götürüp Kum da din adamı olarak yetiştirmiş Gürcistan'ın en güçlü mallan lran'da yetiştirmiş. Bölge din görevlisi ihtiyacını Bakü'deki ilahiyat Fakültesi ve Gürcistan'daki medreselerde yetiştiriyor." Tarzındaki açıklamaları da pek anlayamadım. Gürcistan'daki müslüman köyü 1 00 civarındadır. Belki Acaristan'da din görevlilerini lran'dan temin ediyordur. Aynca Karapapaklar kendi ifadelerine göre Sunni Müslümanlardır. Kum ise Şii din eğitim merkezi olarak bilinir. Herşeye rağmen 1 4.000 rakam bize göre çok abartılıdır. Aynca Türkiye' den cemaat faaliyetlerinin bir uzantısı olarak "dershane­ ler" açılmış. Tanıştığım bir genç bu okullarda ilk dini bilgileri almış, sonra kendisine yüksek tahsil imkanı sağlanılmış. Bana bilgi veren gencin ifadele­ rine göre "medrese" çevresinin sağladığı muhit ve bu muhitin imkanları ile istememiz halinde bütün Kafkasya'yı dolaşmak mümkündür. Bu arada, kendi okullarında eğitim alabilen Türklere verilen imkanlar tamamen Ermenilere de tanınmıştır. Buna göre Gürcistan da miktarları 700.000 olduğu ve bu miktardan 500.000'inin Ermenistan sınır bölgede yaşadığı ifade edilen Ermeniler, Gürcistan da Ermeni kimliklerini geliştirmek için her imkana sahiptirler.


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

Gürcistan'da Gülen Cemaatine yakın okullardaki Türk-l slam sentezci yaklaşımı Gürcistan yönetimi hoş karşılamamış ve bir dizi tedbirlere yönel­ miştir. Ancak bu tedbirlere Gürcü Müslümanlardan tepki gelmiştir. Öğrenciler Tiflis yönetimine karşı yürüyüş ve miting düzenlemişlerdir. Bunun üzerine Tiflis geri adım atarak aldığı kararları yürürlükten kaldırmıştır. Hatta bir adım daha atarak? cemaate yakın olan Karadeniz Ü niversitesi'nin halen kullandığı binayı bir ermeni kurumundan alarak Karadeniz Ü niversitesi yönetimine vermiştir. Söylentilere göre Ermenilerinde Fettullahçılardan okul talebi vardır. Gürcistan da etnik kesimlerin ne zaman, kimden yana tavır alacaklannı önceden kestirmek pek kolay değildir. Abhazya - Gürcistan savaşında Ermeniler Abhazlar'dan yana tavır koymuştur. Bunda pek de şaşılacak bir taraf yoktur. Ermeniler Ahıska bölgesine, her an Ermenistan'a bağlanacak bir yöre olarak bakmaktadırlar. Cavahat - Mesketya ve Ahıska olarak bilinen bu bölge yakından muhtariyet talebinde bulunmak üzere hazırlanmaktadır. Ermenilerin bu yöntemi artık çok rastlanır oldu. Dağlık Karabağı da aynı yöntemle ele geçirdiler. ilkin muhtariyet, sonra Ermenistan'a bağlanma yöntemi. Bu alışkanlığın bir tezahürün de de 2000'in 24 Nisan taşkınlıklarına Ermeniler Doğu Anadolu dan toprak talebinin de eklediler. Çeçen - Rus Savaşında Ermeniler Ruslara destek çıktılar. Bunda da şaşılacak bir husus yok. Zira; Ermenistan'ın ilk oluşumunu sağlayan ilkin Çarlık ve sonra da Sovyet Rusya değil mi? Stalin döneminde boşaltılan Ahıska Türk eyaletine Ermenileri Ruslar iskan etmedi mi? SSCB dağıldıktan sonra Ermenistan'ı destekleyerek Dağlık ve Aran Karabağ'ı Ermenilere kim bağışladı! Ruslar değil mi! Şimdi Ermenistan Rusya'yı da yanına alarak yeniden hazırlanıyor. Bu tezgaha göre; Türkiye Cumhuriyeti sözde Soykırım için Ermenilerden özür diler ise, Ermenistan Azerbaycan Cumhuriyeti Karabağ konusunu görüşebilecekmiş. Bu tezgah, iki kardeş Cumhuriyeti, birbirine düşürme uygulamasıdır. T.C nin bu tür bir haksız itirafta bulunmaya zorlanması, Ermenilerin T.C'nden


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DİZiSi

ileride toprak talebinde bulunmasının ise, Azerbaycan Türkünün isnadı yapılacaktır. A. Cumhuriyetine yapılan vaad başka bir şey değildir. Zira görüşülmesi gündeme getirilen topraklardır. Azerbaycan'dan gasb edilmiştir. ilahi kader Azerbaycan ve Anadolu Türkünü, ortak düşmana karşı birleştirmiştir. ihtilaf nifakına karşı sıkı durulması gerektiği inancındayız. Ermenilerin sergilediği zihniyeti biz Türkler İslam alemine, ne de Türk dünyasına maalesef taşıtamadık. Ermeninin misyonu Hıristiyanlıkta değil. Gürcistan'daki Ermeni bölgesinde, az da olsa Gürcülerde yaşatmakta ve burada Hıristiyan Gürcülerin de doğal olarak kiliseleri bulunmaktadır. Bu bölgedeki Gürcülerin hiçbir vatandaşlık hakları verilmemiş iken, Ermeniler sırf Gürcüsüz bir Ermeni bölgesi oluşturmak için, Gürcülerin kiliselerini olmadık hakaretler yapmaktadırlar. Hiçbir Ermeni toplumu, içerisinde Ermeni olmayan toplumu yaşatmamıştır. Ermenilik itibariyle azınlık kabul etmezler. Gregon'yan Türkleri bu zihniyetle asimile ettiler. Müslüman Türkleri kaçkın durumuna sokarken, her inançtan Kürtleri de sürdüler. Dostumuz Türkolog Abbas Abdullah Ermenilerin geçirmekte oldukları psikolojik evrelere dair bilgi verirken, bize V.L.Velicko isimli Rus yazarın" Kafkas" isimli eserinden bahsetti. 1 900-1 904 Bakü basılı olan Kitabın 1 48. sahifesinden bize sohbetini yaptığımız konunun belgeleri alarak okudu. Bu kitabı Türkiye Türk okuruna kazandırmak isterdik. Günümüzden 1 00 yıl evvel Rus yazar şunları yazıyordu. " Ermeniler genellikle ticaretle uğraşırlar. Hanların kamçısı karşısında titremiş, beylerin karşısında diz çöküp sürünmüşlerdir. Belinde hançerli insan görünce renkleri uçardı. Bunların en rahat yaşayıp hareket etme imkanı buldukları yerler Müslüman ülke ve Müslüman yönetimlerdir. Yalnız, yanlış olarak Ermeni ismi ile adlandırılan Karabağ ahalisi müstesna teşkil eder. Albanya ve Ağbanya da yaşayan Gregoryan inancından olan dağlı Türk soyundan gelen 3- 400 yıl önce isimleri Ermeni olmayan halk bundan müstesnadır. Bunlara Haçperest Karabağlı'lar denilirdi. Bunlar çok kere savaşçılıkları ile seçilmiştirler ve diğer haçlılar onlarla daima ihtilaf ve savaş halinde olmuşlardır."


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HAITI Türk Tarih kültürü son yıllarda din ve mezhep taassubunu bir hayli yenmişti. Gregoryan Türklerin zamanla diğer Gregoryan halk arasında eriyerek Ermeni milli kimliğini meydana getirdiği iyice anlaşılıp anlatılabilir ise, Ennenilerin yayılmacı politikalannın izahı da kolaylaşacaktır. Şuşa üniversitesi Rektörü filoloğ, şair Enver Ahmet Ermeni, psikolojisini anlatırken "Ermeniler 15 20 yıl evvelki korkaklıklannı yendiler. Zira bu nesil Ermenilerin babaları Türktür. .... Ermeni anası doğurgan değildir. Zafer Türklüğündür.....Ermeniler Karadeniz'e doğru yol almak istiyor­ lar. Ceviz kurdunun hikayesine göre, cevizin içindeki kurt cevizin içini yiyerek büyür, büyür cevizin içi bitip kurt büyürken cevizin kabuğu da kalınlaşır. Kalın kabuğu kıramayan kurt ölüme mahkumdur." -

Enver Ahmet Hoca bize bir şiirini okudu. "Hara gaçırsan geyretsiz Oğul Tökülen Ganlara heyretsiz Oğul Arkada vetendi önde vetendi A namerd, bu veten dünya ile tendi Ağ saçlı ananın sütresi gandı Yurdu viran galdı, evi talandı Bu halgın taleyi ram etsin seni Sene Türk deyirler, Ona Ermeni" Bu şiiri E. Ahmet'den dinlerken, localar şeklindeki bir lokantada akşam yemeği yiyorduk. Hemen önümüzde havuz, sunni şelale ve yüzmekte olan ördekler vardı. Karşıdan lokanta salonundan müzik sesi geliyordu. Otağımıza def ve tar çalan iki sanatçı geldi. Karabağ parçaları dinledik. Bakü'de Azerbaycan Türk Milliyetçiliğinin şuurlu mensuplarından avukat dostum Aydın Kerimoğlu ile kendisine ait olan Hukuk merkezinde görüştük. Bizi Borçalı'ya giderken ve Tiflis'den dönerken uğurladı. Gürcistan intibalarımızı tartıştık. Kendisi ile evvelce Nahçıvan, Nalçık, Dombey, Ankara gibi değişik Türk illerinde bulunmuştuk.


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Aydın Kerimov, "Kırım Kafkasya" isimli kitabımızı inceleyerek okumuş, kitabımızda tesbiti yaptığı şu yanlışları kendisine teşekkür ederek açıklıyorum. Dombay'da asambleye katılan Haydar, Başkurdıstan'ı değil Tataristan' ı temsil ediyordu. Gagauz eli Moldovya kapsamındadır. Evvelce de Makedonya'da bir türbenin ismini yanlış yazmış ve Özbekistan'dan Alimcan ile ilgili verdiğim bilgi lerde, bazı Özbek Aydınları ile ters düşmüştüm. Aydın Kerimoğlu dostumuz, Azerbaycan'daki milli etnoloji ile ilgili bir olan çalışması yapılması halinde yardımcı olabileceğini belirtip bize şu kısa malümatları aktardı.

lngilay; bunların, Strabon'un eserinde ismini zikrettiği 26 halktan birisi olabileceği üzerinde duruluyor. Dilleri Gürcüce'ye yakın olan bu topluluğun dinleri lslamdır. Adet ve Ananeleri, Gürcü - Türk karışımıdır. Azerbaycan' ın; Gah, Zakatale, ilçelerinde yaşamaktadırlar. Gürcistan'daki kendilerini Gürcü, Azerbaycan'dakiler ise, Azerbaycan Türkü hissederler. Dillerini zamanla yitirmiş Türkler olduklarını söylerler. Kimliklerini saklarlar. Gürcüler bunları Gürcülüğe mal etmek istemelerine rağmen başarılı olamamışlardır. Türklerle aralarında evlenmeler olabilmektedir. Hapıtlı; dilleri kendilerine özeldir. Dilleri bilinen bölge dillerinden farlılık gösterir. Azerbaycan'ın lsmailli ve Gebela bölgelerinde yaşarlar. Kendilerini Türk hissetmelerine rağmen gizlerler. Miktarlarının 5.000 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Dinleri lslamiyet'tir. Gelenekleri Türk halkınkinden farklı değildir. Bakü'den başka yerde Hapıtlı yoktur. Hınalık; Hınalık bölgesinde yaşadıkları için bu ismi almışlardır. Kendilerini Kelt diye bilirler. Dilleri özel olan bu halkın yurtlarına da yol muhalefetinden 7-8 ay taşıt ulaşmamaktadır. Dilleri özel olup Dağıstan dil grubuna mensuptur. Müslüman halktan ananeleri oldukça farklıdır. Başka bir ülkede Kelt yoktur. Türklerle kız alıp verirler, miktarları 5.000 civarındadır. Kınzlılar; Kafkasya'nın iki kentinde yaşamaktadırlar. İ bere Kafkas dil grubuna giren bir lisanları vardır. Diğer Kafkas dilleri ile anlaşamazlar.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI Müslüman soydaşları yaşamaktadırlar.

yoktur.

Azerbaycan'da

Guba

şehrinde

Buduh; Miktarları 1 -2000 civanndadır. Müslümandırlar. Dilleri ! bere Kafkas dil grubuna girer. Türklerle kız alıp verirler. Buduk'lardan başka ülkelerde yaşayan kimse yoktur. Guba'da yaşamaktadırlar. Üdin; Gregoryan, Hıristiyandırlar. Bir boyları da Gürcistan da yaşamak­ tadır. Ermenilerle ilgileri yoktur. Dilleri tamamen ayndır. Azerbaycan'da Gebela'da yaşamaktadırlar. Gelenekleri Türklere pek fazla benzer. Aydın Kerimov'un Azerbaycan'ın etnik yapısına dair verdiği bilgi konusunda Eli Şamil, Ansiklopedi Merkezinin hazırladığı Çocuk Ansiklopedisi'nde geniş bilgi verildiğini belirlemiştir. Bu arada Kars'da aynı mahallede birlikte yaşadığımız Malakanların domuz eti yemediklerini, rakı içmeyi Haram saydıklarını ben Aydın Kerimov'dan öğrendim. Prof. Dr. Orhan Türkdoğan'ın Malakanlar konulu incelemesini iyi okuyamamış olmalıyım. Azerbaycan gibi diğer Türk ellerimizde milli kimliği savunurken, birlikte yaşanılan diğer hakların mevcudiyetlerinin de dikkate alınmaları, milli kimlik belirlenme sürecinin yaşanılması gerekli olan aşamalarıdır. Bu gibi sebepler itibariyle Genel Türk milli Kimliğinin inşaası döneminde dengeli bir Azerbaycan Milliyetçiliği tabii karşılanabilir görüşündeyiz. Bakü de bir şeyi daha üzüntü ile gözledim. Bütün firma, şirket ve ticari işyerlerinin ismi lngilizce. Bu çirkinlik itibariyle Bakü, lstanbul'u ve Ankara'yı aratmaz. Rus dilli tabelalar kalkmış yerlerini Türkçe dönem yaşanmadan lngilizce'ye bırakmışlar. Bereket versin Azerbaycan basının meydanı boş bırakmamış mücadelelerini sürdürüyor. Azerbaycan'da Türkiye imajına gölge düşüren tespitlerimiz de old!J. Teşhiste yanılıyor olabilirim. Azerbaycan d aki dostların bana sohbet arasında yansıttılar ben de yazıma alıyorum. Bakü'de çok nefis bir mimari '


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

doku var. Tarihi binalar, çok güzel heykeller ve meydanlar var. SSCB nin hangi döneminde bilmiyorum, yapılmış çok çirkin binalar bu güzelliğin içerisinde sıntıy<?r. Ancak bu binalar çirkin de olsalar, şehire yerleştirilir­ lerken şehrin genel havası göz önünde tutulmuş. Biz Reşit Bey Butov küçesin (sokağı) deki Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Bankası'nı gördük. Hakikaten bütün güzelliğine rağmen meydanı bölmüş. N erimanov Meydanındaki Neriman Nerimanov'un heykelinin önünü kapatan apartman binası da ne kadar modem olursa olsun oraya yakışmamış. Heykeli görebilmek için artık yanına kadar gitmek gerekir. Fewareler Bağındaki ISR Plaza ve Beynelhalk Bankası da lran'ıtı yapmış olduğu iş merkezinin yeri kadar iyi seçilmemiş. Gürcistan'da son üç yılda üzüm bağları büyük ölçüde elden çıkanlmış. i laç q,uıunamadığı için bağlar ilaçlanamamış, şarap fabrikalannın bir kısmı çalışmayınca üzümler para etmez olmuş. Bağ tesisleri bozulup araziye tarla mahsulleri ve yem bitkileri ekilmeye başlanmış. Barçalı yöresinde bağ ziraatı yerini yılda beş - altı defa biçilen yoncaya bırakmış. Kepenekçi köyünde üçü de ağma olan üç kardeşin bulunduğu bir aile ile tanıştık. Bunlar Dünya ve Gürcistan olaylannı yakından takip edebilen edebiyat, siyaset ve sosyal olayları yakından izleyebilen, Mehmet Akif Ersoy ve Necip Fazıl'dan şiirler okuyabilen gençler. Bunlardan Vasıf, çok yetenekli Asıf, öğretmen üçüncü kardeş kız. Vasıf olan kardeş 95 kasetlik bilgiyi ezbere bilmektedir. Kendisine hak aşığı anlamında Pir Delisi denilmektedir. Gürcistan'da halk eskiden mazotla ısınıyordu. RF yaşanılan siyasi gerginlik mazotun fiyatını yükseltince şimdi halk odun ve tezekle ısınmak­ tadır. Kesilen ağacın yerine hemen yenisini dikmeyi ihmal etmiyorlar. Barçalı Türklerinde "lstanbu l" , " İ zmir" , "Türkiye" gibi insan isimleri var. Bunlar Türklüğe, Türkiye'ye duyulan sevginin, hasretin ve verilen değerin ifadeleridir. Bu isimler daha ziyade 1 990 dan sonra verilmeye başlanmıştır.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HAIT/ Türklerin üzerindeki baskı kalkıp, Türkiye'ye gidip gelmeler sıklaşınca ve Türk Rd. Tv. Kanalları bölgede izlenebilir hale gelince bu tür gelişmeler olmaya başlamıştır. Benden Türkiye ve Türk tarihi kitaplarının istenildiği Borçalı'da, biz ismi lstanbul olan çember çeviren bir çocuğun resmini çektik. Gürcistan Türkleri arasında kesif bir mahalli enformasyon var. Nerede bir Türk öldü, kim, ne zaman, nasıl öldü. Kim Azerbaycan'a gitti. Kim Türkiye'den döndü gibi, hususlarda sözlü iletişim, mekanizması oldukça güçlüdür. Türkiye Tv. Kanalları Azerbaycan ve Gürcistan Türklüğü tarafından o derece yakından takip ediliyor ki, RTÜ K'un hangi kanalı ne zaman kapattığı ve neden kapattığı çok iyi biliniyor. Ahlak dışı yayınlar nedeniyle yapılan kapatmaları ise bölgenin Türk seyircisi alkışlıyor. Azerbaycan'dan Türk şirketlerinin çekilmesi Bakü'de günün konularından birisi. Bu gelişmeyi muhalefet iç siyaset için kullanıyor. Türkiye'yi suçlayan aydınlar da var. Bazı aydınlara göre ise, bu gelişme doğaldır, zira 1 998 yılına kadar Azerbaycan'a petrol gelirlerine dayalı lüzumundan fazla şirket girdi. Bu dönemde Ortadoğu ve onu takip eden dönemde AF krizi patlak verdi. Azerbaycan'da çok sayıda petrol sondajı boş çıktı. Nihayet bütün bunlar Azerbaycan'da krize ve bazı şirketlerin geriye dönmelerine yol açtı. Gürcistan'da en fazla hayıflandığım olay Mirze Fethali Ahundov'un evinin resmini çekemeyişim oldu. Burasını bir ara müze yapacaklardı. Duvarında bir kitabe ve M.F. Ahundov'un kabartma maskı vardı. Tiflis'de kaçırdığımız fırsatlardan birisi de Tiflis Azerbaycan Medeniyet Merkezi'ne uğrayamamamızdır. Yakınından geçtik ancak, vakit çok azdı. Güzel olan herşeyi dinlemek, temin etmek, tespitlemek, dar zamanda kolay olmuyor. TAM Merkezi' ndeki arkadaşlarla konuşmak, faaliyetlerini, problemlerini ve Türkiye' den beklentilerini Türk okuruna aktarmak isterdim. Şimdilik böyle bir merkez ve onun Türklük adına faaliyetlerinin olduğunu aktarmış olayım.


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Türkün yüreği her zaman ve her yerde " sevgi" dolu. Azerbaycan'da genç bir arkadaşımla Rus - Çeçen savaşını konuşuyoruz. Türkçü dostum bu konuda: "Çeçenlerin d ili başka da olsa, Çeçenlerin mağduriyetini düşününce yüreyimin başı ağrıyor" diyordu. Azerbaycan Türklüğünü görüşürken, düşünürken lran Türklüğünü; Azerbaycan Türkü ve onun dışında kalan Türk kesim gibi düşünmek, bu kesimi terminoloji de dahi olsa, farklı tanımlamak, bazı Azerbaycanlılara göre ihanettir. Bir kısım yayınlar ve bu arada Kaşgailerden bazı aydınların, Kaşgailiğin lran Türklüğü içerisinde farklı mütaala edilme girişimleri onay bulmamaktadır. Bir dönem Güney Azerbaycan Türklüğüne lran Türklüğü genelinde öncülük verilmesinin zarureti anlatılırken, daha fazla olgunlaşma, subjektif ve objektif şartlar itibariyle belirli bir noktaya gelmiş oluşu ileri sürülüyordu. Bizim kanaatimize göre, Türkçü kültürel hareket yerel şartlardan bir dönem için güç alabilir, ancak Türk kültürel bütünlüğünü, bölgecilik ve yörecilik hastalığına karşı hassasiyetle korumamız gerekir. Sayın Haydar Aliyev'in Azerbaycan'daki muhaliflerinin bir kısmı maalesef çok duygusal davranıyorlar. Aydın, milli konularda güncel siyaset ve politik ilişkileri uzun vadeli milli çıkarlarla karıştırmamalı. Konunun beni ilgilendiren kısmı milli dayanışmaya etkisi itibariyle psikolojik tespitlerin yapılmasıdır. Bakü'de birkaç aksakal dostum bana" Sayın Demirel havahıt ki {kardeşim Haydar) değir, Azerbaycan'da Demirel ve Türkiye sempatisi yitiriliyor." diyoyorlardı. Bu tespitimize bağlı olarak üzerinde durulacak bir tespitte de bazı Azerbaycan'lı Türkçü dostların bana " Ermenilerin Azerbaycan karşısında başarılı olmaları Azerbaycarı'da Azerbaycan Türkünün 6-7 ihtilaflı gruba ayrılmış olmaları etkili olmuştur", demişlerdi. Bir tarafta birlik ararken diğer tarafta bazı takıntılarımızı aşmak zorundayız. Eli Şamil ile Hüseyin lsmailov'un başkanlığını yaptığı Azerbaycan i limler Akademisi Nizami Adına Edebiyat Enstitüsü Folklor ilmi - Medeni Merkezine


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI gittik. Azerbaycan Folklor Ansiklopedisi il. (Irak - Türkmen cildi) ve Azerbaycan Folklor Ansiklopedisi 111 (Gence Folkloru)'u çıkarmışlardır. Sağ olsunlar bana da hediye ettiler. Azerbaycan sosyal bilimcileri faaliyet alanlarına lrak'ı da alıyorlar ve pek de iyi ediyorlar. lran'da Fars kültür baskısı ve Irak' da Arap Kültür Emperyalizmine karşı Azerbaycan ve Türkiye halk bilimcileri d ayanışma içinde olmak zorundadırlar. Hüseyin lsmailov Folklor konulu güzel laflar etmeye başlıyor. " Biz Göyceli'de sade toprağı yok (Sadece toprağı değil), toprağın üzerinde kaybolduğu zaman tekrar elde edemeyeceğmiz tabakayı da kaybetmişiz" . Başka halklarla birlikte yaşayan Türk halklan folklor türünden milli manevi değerlerine daha çok sahip çıkıyorlar. Bu değerler elden çıkınca bizim olmayı daha çok hak ediyorlar. -

Antolojinin 111. Cildi'nin iç kapağında " Göyçe - Karakoyunlu" haritası var. Enstitünün duvarında ise Ak Koyunlu - Kara Koyunlu Türk coğrafyasını yansıtan güzel bir harita var. Dedem Korkut Türk coğrafyası adeta Akkoyunlu - Karakoyunlu coğrafyasına tekabül ediyor. Ben Türkiyede Ak ve Kara koyunlu devletlerinin her nedense ihmal edildiği kanaatindeydim. Bu iki büyük Türk devletinin araştırılıp ihya edilmiş olması gerekirdi. Kürt Türkleri bugün karşımıza ayrı bir milli kimlikle çıkarılamayacaktı. Dede Korkut coğrafyası, 1 300 yılı münasebeti ile birçok yerde haritaya dönüştürülmüştür. " Elm" dergisi de böyle bir harita yayımladı. Hüseyin lsmailov, şimdiler de Anadolu Türk sofizmini inceliyor. Bizden Fuat Köprülü'nün, Türk Mutasawıfları'nı ve Hacı Bayram Veli, Hacı Bektaş Veli gibi Anadolu ulularına ait eserler istediler. Kendisi için Diyanet işleri Başkanlığı yayınlarından bir set yaptık. Türk tasavvufunun giderek araştırıcısı artmaya yüz tuttu. Ennenilerin, Azerbaycan ve Anadolu ayrıcalığı gözetmeksizin hepsinin aynı kefeye koyup muarız kabul etmiş Olması, her iki kesimden Türklerin ortak düşmana karşı birleşmeleri itibariyle , şuurlaşmamıza katkıda


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

bulunmuştur. Bu noktada Anadolu ve Azerbaycan Türk mistisizminin ortak tabanının bulunması, geliştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Folklor ve ilim M edeni Merkezinde H .lsmailov ile Borçalı için tasarladığımız halk bilimci kültür şölenini konuşuyoruz. O da bize katılıyor. Azerbaycan'dan ve Anadolu'dan katılacaklardan isim belirliyoruz. Kitabın nerede nasıl basılabileceğine kadar konuşuyoruz. l ran Türklüğünün demokratik haklarının oluşabilmesine yönelik Azerbaycan'da oldukça yoğun gayret var. Ancak bu girişimler daha ziyade, tarih, edebiyat, homaset ve biraz da dil alanın da. B u teşhisim sağlıklı değil ise, ciddi girişimler herkesin görebileceği gibi açıktan yürütülemediği için ben fazla planlı bir girişim gözleyemedim. Almanya gibi doğusu ve batısı ile birleştiği yıl, işsizlik maaşı bağlayabilen ve aynı yıl kalkınmasını % 1 00 artırabilecek bir Azerbaycan göremedim. Halk Güney Azerbaycanlı esnafın kuzey Azerbaycan'da yediği ticari kazığın, lran Türklerinin Ermeni - Azeri savaşındaki tavrını etkilediğine dair olaylar anlatıyor. Bununla beraber duygusal zeminde de olsa temaslar sürmektedir. Dostumuz rahmetli Eli Kemali'nin lran'daki köyünde yapılan 40 yasına 1 2 Eylül 1 996 günü Azerbaycan'dan katılan Türkler cemaatının 3-4000'e çıkmasının sağlanışı bir destandır. Bakü'den bugüne, Azerbaycan Yağcılar Birliği, Azerbaycan ilimler Akademisi Nizami Edebiyat Enstitüsü, Karabağ Halkına Yardım Komitesi, Azerbaycan Sendikalar Birliği, Azerbaycan Ansiklopedisi Tertip Merkezi, Azerbaycan Halk Cephesi, Bakü Devlet Ü niversitesi adına katılım olmuştu. Dr. Visale lbrahim kızı, dünya tatlısı genç bir tıp doktorumuz, Türk Tıp Tarihi üzerinde çalışıyor. Bakü ilimler Akademisi arşivinde konusunda çalışmış, ihtisasını Türkiye'de yapmayı düşünüyor ve Rusça biliyor. Türkiye'deki müracaatını yerine ulaştırdık. Lisans ve lisansüstü çalışmaları Azerbaycan - Anadolu arasında ne kadar yoğunlaşır ise, o derece isabetli olur kanaatindeyiz. Tanıdığımız Bakü'lü diğer Dr. kızımız Ruziye Habib kızı Ramazanova idi. Eli Şamil'in bürosu açık üniversite gibi, orada sosyal


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI bilimci Vefa Salih ve Ruziye'yi tanıdım. ikisi de Azerbaycan'da Milli Tehlikesizlik Bakanlığında çalışırken birisi kadrosuzluk sonucu aynlmak zorunda kalmış. Her ikisi de mastır yapmışlar. Dr. Visale l brahim kızı'da Anadolu Türk Tasawufuna merak salmış. Bizden Mevlana ve Hacı Bektaş Veli'nin kitaplarını istedi. Temin edip göndereceğiz. Bu maksat için Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi ile temasa geçtik, yayınlarını temin ettik. Aydın Kerimoğlu ile Türk Halkları Asamblesi'nin mevcut ve gelecekte faaliyetlerini konuşuyoruz. Asamblenin ikinci başkanı olan dostumuz yeni bir faaliyetin olmadığını, Dombay Liderler Toplantısında alınan karar gereğince, Asamble Tüzüğüne Hukuki bir veche verip Asamble Başkanı Dr. Ömer Hilmi'ye gönderdiğini söylüyor. Asamble münasebetiyle, lzmir'de yapılan THA Olağan kurultayında okunan raporların neşredilip Türk okuruna çattırılmamış oluşuna hala üzülüyorum. Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan'a yazıp raporlann yayına hazırlanmasını üstlenebileceğimi belirtim. Azerbaycan da Azerbaycan - lsveç Kültür Demeği'nden Kasım Kadım ile tanıştık. Kendisinden Çuveşistan'da Çuvaş - Azeri Kültür Demeği'nin ve daha bunun gibi Azerbaycan Türklerinin kurdukları derneklerin olduğunu sevinerek öğrendik. Biz Türkleri, Ermeni ve Kürt teröristler karşısında haksız duruma düşüren amil, organize olmayışımız .ve bilgi iletişimi ağımızı kuramayışımızdır. Bu konu TÜ DEV: toplantılarında çok kere gündeme getirilmiş, kısmen mesafe alına bilmiştir. Bu çevreden Kasım Kadım'ının ifadesine göre Çuvaş Türkleri Kuran-ı Kerimi Türkçe'ye çevirmişler, Ankara Türk Ocaklarına göndermişler. Ödenek Yokluğundan basılmayan eseri Çuvaş Azerbaycan Dostluk Cemiyeti Başkanı Agil Aliyev ve Yuhma Mikayil Kalayeviç tercüme etmişlerdir.

·


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi Çuvaşistan Türk halk inançlarına göre, Çuvaşların ataları Dağıstan'ın Gök - kuşağını yol olarak takip etmek suretiyle bugünkü Çuvaşistan'a uçarak gelmişlerdi. Azerbaycan'da bir "Terekeme" havasıdır gidiyor. Tv. Programlarında Terekemeler konuşturuluyor, yaşamları inceleniyor. Buralarda Terekeme, yarı göçebe hayvancılıkla uğraşan Türk karşılığınd.a kullanılıyor. Türkiye'de Tereke ile Karapapağ eş anlamdadır. Neden lüzum görülmüş bilmiyorum, sade vatandaşın kafasına birtakım aydınlar bazı vesveseler sokmuşlar. Mesala Karapakla- Karakalpak aynıdır veya ayrıdır. Karapapaglar sunnidir veya şiidir, gibi halkı ilgilendirmeyen meseleler güncel hale getirilmek istenilmiş. Halk bu durumdan gerçek anlamda rahatsız oluyor ve rahatsızlığını açıkça dile getirirken " biz komşularla böyle konuları hiç düşünmedik ve tartışmadık, elhamdülillah hamımız müslümanız hemi de Türküz. Bu nifakları şehirliler çıkarıyor" demektedirler. Azerbaycan aydının, bilhassa akademik çevrelerin gündeminde yoğun bir "Şah lsmail" teması var. Mesala; "Şah lsmail döneminde devletin 28 hariciyecisi Ermeni imiş" "SSCB dağıldıktan sonra Bakü'de yapılan Şah lsmail heykelinin sarık - taç kısmı büyük olmuş" "Haydar Aliyev talimat vermiş 2001 yılında uluslar arası Şah lsmail sempozyumu ve büyük bir Şah lsmail heykeli yapılacak, Şah lsmail ruhu Azerbaycan'da her eve, hazırlanacak yayınlarla girecek" gibi. Şah lsmail dönemi Türk tarihi aydınlatabilir ise, Fars kültür sömürüsüne böylece bir tampon oluşturulabilir ise, Vahit Azerbaycan idealine katkısı olur ise, Azerbaycan Türklüğüne, Rus ve Ermeni karşıtı ruh verilmesine katkıda bulunur ise kanaatimizde hayırlara vesile olur. Ancak, Şah lsmail vesile edilerek 5-6 asır ewelinin hatası işlenir ise, tarih bunu vebalini Azerbaycan ve Anadolu Türk aydınından sorar. Bu konu dış güçlerin istismarı itibariyle fevkalade hassastır. Öyle sanıyorum ki bu konu daha çok kere gündeme gelecektir. lran, Şah l smail'e "lran coğrafyasının bir ürünüdür" diyerek sahip çıkar ise, umulan gelişmeler, ters istikamette de olabilir.


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI Kars'dan torun karşıtı olarak bildiğimiz "Neve" kelimesi, Borçalı'da torunu takip eden her yeni nesilde ayrı bir ad alıyor. Bunlar süresiyle "Netice" "Kötüce" "Yadıca" "itice"dir. Aile kültüründeki terminoloji zengin­ liği itibariyle dikkatimizi çekti. Hayattaki bir şahıs için, o şahıs çok zayıflamış, daimi suretle o hasta ise, işi bitmiş anlamında bazen şaka ile takılmak için" Kırkı çıkmış" denilmektedir. Böylece o şahıs ölmüş ve ölümünün üzerinden kırk gün geçmiş, denilmiş oluyor. i nanca göre, herkesin bir taşı vardır. Bu taş ağırlaşıp kişinin başına düşebilir. Bu ifade ile her şahıs da özel bir gücün, l<uwet'ın varlığı kabul edilmiş olur. Bu inancın şiire yansımış örneğini yazdık: " Bir yolun yolcusu olursan naşı (acemi) Taptar (ayakla ezmek) tuz çöreği her addım başı Yaman ağır olur kananın (anlıyanın) daşı Günde bir Gammaz (ebleh) in başına düşer"

Gürcistan ve Azerbaycan'da Türk Kültürü Tesbitleri: 1 5 Nisan, Muharremlikteyiz. Bugün Bakü'de "Aşure günü" olarak da biliniyor. Bugün şehir içi otolar ve metro bedavadır. Ankara'da Kurban ve Ramazan Bayramları ve arife günlerinde otobüsler ücretsizdir. Muharrem günü Eli Şamil dostumla birkaç camii dolaştık. Camilerin hepsinde özel merasim yapılmıyordu. Bazı camilerde Muharremlik merasi­ mi kısa sürmüş caminin dışına taşmamıştı. Bazılarında ise caminin içi, bahçesi, hatta camiye giden ara sokaklarda bile günün manevi havası hakimdi. Sık sık, ehli beyt amblemi olarak edilen " alem " parmakları açık madeni el, 2 metre kadar uzunlukta bir sopaya takılmış oluyor. Bu sopaya çeşitli adak bezleri bağlanmaktadır. Biz bu sahneyi daha ziyade türbe mezarlarından hatırlıyoruz. Bu merasimler gece yarılarına kadar devam edebilmektedir. " Kafkas Müslümanlar idaresi" binası önünde, zincirle dövülerek yas yaşayan halkın durumunu konuşan bir grup Azerbaycanlının sohbetine


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi katıldık. Muharremliğin bu şekilde yaşatılmasının Azerbaycan 'a yeni girdiğini, bu tarz zincirle yasın Azerbaycan'da yakın zamana kadar olmadığını, hatta lran'da dahi, her yerde görülen bir uygulama olmadığını anlatıyordu. Bu kuruluşun amblemi, kırmızı boya ile çizilmiş sekiz köşeli yıldızın üzerinde yeşil Azerbaycan bayrağı ve ortasında ay ve beş köşeli yıldız şeklinde idi. Camilerin etraflanna uygun yerlere " Nezir Kutusu" yerleştirilmişti. Bunlar bana lran ve Kırım'daki benzerlerini hatırlattı. Anadolu'daki "Camiye Yardım" kutuları gibi. Tiflis'de Kale caminin arka kapısında · siyah madeni zemin üzerine san ile, eski harflerle ortaya Allah, sağına Muhammed, soluna Ali yazılmıştı. Kale caminin ön kapısında ise, " aziz Müslümanlar Kerbala Şehitlerine tuttuğunuz Azadarhğı Allah kabul elesin" yazısı vardı. Azerbaycan'da Muharremlikte Hedik yapılıp ikram ediliyor. Eli Şamil'in dostu Ali Penah Bayramlı'nın evine hedik yemeğe davet edildik. Ali bey, kızları, oğlu ve orada tanıştığım Ganire Ateşin isimli Tv. Yapımcısı kızımız çok sıcak insanlardı. Evin sahibi de çok zahmetimizi çekti. Bizi kapıda karşılayan evin kızları " Hoş geldiniz hemeşe bize gelesen" diye içeriye buyur ediyorlar. G.Ateşin sormamız üzerine anlatıyor: " hedik buğday, lobiye, mercimek, kargıdalı {Mısır), bakla, tuz kaynatılarak yapılır. Pişirilme işi bitince üzerine kızdırılmış soğan konur. Daha sonrada üzerine fındık ve ceviz serpilir. Hedik, Muharremliğin 1 0. günüde ve uşağların {çocukların) dişi çıkınca yapılır. Aksakallar hedik yapılan da kurban bayram da bıçağa okurlar. Besmele çekerek başlarlar". Hedik Yedi Komşuya dağıtılır. Hediğin ve komşuya sair zamanlarda gönderilen yiyeceğin kabı hiçbir zaman geriye boş gönderilmez. Hediği yiyen kimse "Allah kabul etsin" der. Aşure'nin yapılması da şöyledir. "Mescite gidilir, nezir paylaşılır, camide mersiye okunur. Karaçadra {çarşaf) evin küncünde (boş köşesinde) yukandan yere kadar indirilir. O tayı (a tarafı) görünmez. Arkasına teşt konur.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HAITI Bu teşt misten almalıdır. içerisinde misten fincan gülnaz (gülsuyu) olur. Perdenin dalında (ortasında) üst kısmında imamların şekli ve göyle (daha yukarıda) tesbihleri asılı olur. Güllap kabının yanında kara ipler olur. Herkes ellerinde nezirleri ile gelir ve burada niyetlenirler. Sonra perdenin arkasına geçerler. Nezirlerini (pul-para, çörek, un, şeker, teşte koyarlar) bunlar daha sonra imkansızlara ( fakir-fukara) verilir. Burada Allah'a dua edilir. Mesela Allah kömey ol (yardım eyle) Özün bacar bir enstitüye gireyim. Savaşlar muharebeler kutulsun. (insanlar ölmesin) denir. Teştin yanında diz çökülür. Yüzler tesbih ve resimlere çevrilir. Niyet edilir. Ölenlere rahmet okunur, sonra güllap sağ el ile alınır ele dökülür. Sonra iki elle birden yüz sıvazlanır. Bu esnada "Allahım meselli ala Muhammeden ve Ali M uhammed­ Bismillahirahmanirahim Eşhedü enna lailahe illallah ve eşhedü anna Muhammeden resulluhllah eşhedü enne eminel mümininen aliyen Veliyullah" denir, daha sonra " Hamınya eyle bize sonunda (her kese ver sonunda bize de ver)" denilir. Ber, "Allah'a bizi yarattığı için hamd edilir, ölmüşlerimize, imamlara, Resullah'a dua ederim. Her zaman M.Emin Resulzade'nin ruhuna fatiha çevircem, (okurum) ayrıca Fethalı Han Hayıs'ın, Nuri Paşa'nın ruhuna fatiha yollarım. Allah'dan kasıplara (fakirlere), elsiz-ayaksızlara kömek (yardım) isterim. Kalbimde gezdirdiğim bir arzumu niyet eyleyip oradaki kara saplardan {siyah ipliklerden) birini koluma bağlarım. Sağ - solun dehli yoktur (sağ-sol fark etmez). Oraya başı bağlı ve pak gidilmeli. Oraya diz üstü gidilir ve arka - arka diz üstü kayıtılır (geri dönülür). Sonra 40 gün içinde arzumuza çatacak isek, o " kara" kolumuzdan açılır düşer. O'nu pak bir yere ağacın dalına pak toprağa, gül ağacının dibine asar veya gömeriz. Sonra hedikler yenir. Bu uygulama 7 gün sürer. O teşt herkesin ailesinde olmaz. Hususi evlerde olur. O evde ihsan yemekleri verilir. Bu uygulamaya 11Teştüstü11 denir. Ewelce niyetlenilerek yapılır. Ocaklarda teşüstü yığılan pul (para) muhtaçlara verilir. Aynca yağmurun yağması için Allah'a yalvarılır. Yere ağaç bastırılır." iman herşeyi aparar" "iman her müşkülü halleder" Nevruz'da yüz karalanar, (yüze kömür sürülür) elbiseler ters giydirilir. Kızlar erkek paltan (elbisesij giyerler.


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi Halk inançlannda herşeyi ters yapan bir kara iyenin · varlığına inanır. O'na "dur" dersen yürü. Elbiseler ters giyilerek ters giden işlerin düzelmesi istenilmiş olunur. Yüzün karalanması bu iyeden korunmak içindir. Hıdrellez' de tandıra yumurta konulur. Ayrıca bir kara diğeri kırmızı iki de kalem konur. Eğer niyet olacak ise yumurtanın kırmızı kalemle çizilmiş olacağına inanılır. Bakü 'de Şem-i Gariban = gecesinde dövme merasimlerini izledik. Bu uygulamaya 11Şahsey11 denilmektedir. Açık şekli Şah Hüseyin (Vah Hüseyin) dir. Dövünürken "Şah şey-Vah şey" Hasan Hüseyin Ya Allah denir. " Barçalı Karapapağ Türklerinde cenaze evine taziyeye giden kimseye ev sahibi kapı eşiğinin dışında karşılar. Baş sağlığına gelenler orada meftanın ruhuna bir fatiha okuyup içeriye girerler. Azerbaycan da gençlerin kısmetlerini tesbit itibariyle; Yenilen bir elmanın 1 O tane tum / tohum / çekirdeği toplanır. Bunlar Ahır Çarşamba günü niyetli tarafından yastığın altına konularak " kesmetim kimdir". diye niyet edilir. O kimsenin rüyaya gireceğine inanılır. Kadir geceleri, ihya geceleri sehere kadar uyak (uyanık ) kalınır. Sonuncu ihya gecesinde mescidde Başta Kur'an saklama Merasimi yapılır. Kur'an okunulur bu yerde Kur'an baş üstüne konur. Molla eşliğinde dua edilir. Bu merasim 30 dakika kadar sürer. iyi kalpli insanın başındaki Kur'an bir müddet deprenmez ..... Kadir gecesinde de niyet edilir. Niyet çıkacak ise rüyada kişiye ayan olur. Böylece 3 kandil gecesi yatmadan namaz kılıp dua edilir. Kadir gecesi de bu uygulama yapılmış olur. Borçalı'da rüya yorumu (yu hu yazması) olarak bilinmektedir. Rüya da elma görülmesi kız evladının olacağı anlamına geliyor. Ahır Çarşamba günü, genç kızlar kaç yaşında evleneceklerini öğrenmek için bazı uygulamalar yaparlar. Niyetli kız saçından bir kıl alır, buna


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI yüzüğünü bağlar içerisi su dolu bir bardağa sarkıtır. Bunu üç defa yapar. Yüzük istikanın (bardağın) sağına soluna kaç defa değer ise, o yaşta evleneceğine inanılır. Borçalı'da gelinin eşikten girmeden ewel tabağı sındırması (kırması) evdeki şer ve hatanın dağılması içindir. Geline su dağıtılır zira suyun aydınlık olduğu inancı vardır. Bakü çevresi Türk yemeklerinden tesbitini yapabildiklerimiz;

Küfte Bozbaş: koyun kıyması, çekilmiş soğan, havuç, düğü (pirinç), tuz, ıssıot (biber), sarıkök, nane, reyhan kavrulur, karıştırılır. Bunlara yumurta çalınır. Soğan yağda kavrulur. Ü zerine su dökülür. Küfte (köfte) !erin içine tüzlü kokulu yumrular; kartof (patates) konulur. Azeri Türkçesinde yemek karşılığı horek kelimesi kullanılıyor. Horeklerimizden birisi de dovga'dır. Dovga; katığ (yoğurt), su karışımının içine yumurta çalınarak yapılır. içerisine un, düğe (pirinç), kanştınlır. Tuz atılıp göy et (kırmızı et), doğranır. ıspanak, kişniş, dağ kişnişi, süyüt, yazpuz konur. Nohut aynca kaynatılarak eklenir. Dovganın türleri; etli dovga, yazpuz dovgası, suyut dovgası'dır. Diğer yemekler; Balık buğulaması, kelem ( lahana dolması), yaprak dolması, arzuman köftesi (bunun yapılması için 3 kilo kıyma gerekir. içine tam tavuk konur). Borçalı Karapapağ Türklerinde, adak sahibi kimse, adağını pire veya seyide getirince adağı alan kimse alıp kabullendikten sonra tekrar geriye vererek "bunu filancaya ver onun durumu daha uygun fakirdir. inşallah Allah adağını kabul etmiştir" diyerek adak sahibine yön verilir. Borçalı, Türklerinde Pir ziyaretine giden kimse yol boyunda bildiği ayetleri okur ve "Allah Allah Allah" diyerek gitmelidir. Bir köyden başka köye Pir ziyaretine okuyarak giden şahıs yolun nasıl bittiğini fark etmez. Pire gidilirken Allah adının ağızdan düşürülmemiş olması bize göre, Pir deki hikmetin de Allah' dan kaynaklandığına inanmanın bir tezahürüdür.


KAFKASYA ARAŞT/RMALAR/ DiZiSi Borçalı'da Pir Delisi tanımı ile halk aşığı kastediyor. Bunlara halk bir niyet tutarak gelir. Birisi test yapmak için bunlara gelirken niyetinin değiştirir. işte bunlar o şahısın zihniyetini sezgi yolu ile anlayabilirler, inancı vardır. Bunlar kızgın peçin (ocağın) üzerine oturabilirler. Nesip Baba (Deli Nesip) Borçalı'nın Keşeli köyünden olup bu tip bir kimse idi. Yine bu tipler kaynar suyu başlarından dökmelerine rağmen yanmaz, haşlanmazlar, suyun kaynar oluşundan etkilenmezler. Bunların mezarlarının bulunduğu yere sel suları gelince yolunu değiştirir, sular mezara dokunmazlar. Bu inanç Anadolu'da vardır. Sel sulanna yangın alevine, heyelan sonucu yuvarlanan kayalara mani olabilen ulu mezarların varlığına inanılır. Borçalı Türklerinden ölen kimse için 3, 7, 40, 52 sevgi devriyesi yapılır. Duyulan acıyı anlatmak için ölünün yakınlarınca yüzlerinin yırtılması (çırılması) uygulaması da vardır. Ü züntünün çok olduğunu anlatma anlamında yüze toprak atma uygulanması yapılmaktadır. Yaslı yakınları özel olarak Küllüye gider başlarına kül atarlar. Kuzeydoğu Anadolu da "toprak başına, kül başına" tabiri vardır. Bu sen ölesin anlamındadır. "Toprak benim başıma" diyen kederli anne " ölen ben olaydım, biçareyim" demiş olur. Borçalı cenaze evlerinde özel ağıtçı olmaz. Yaslı alile şık ve şuh elbise giyinmez. Ölme olayı "rahmete gitmek" olarak tanımlanır. Yası olan aileye el-aba şerik olur yaslı aile 40 gün traş olmaz. Bazeh de 3 günden sonra yakınlan yaslı kimseyi traşa götürürler. Bu yörede dul kadın tekrar evlen­ mez. Dul kalmış kadının çocuğu yok ise, evlenebilir. Meftanın mezanna bazı yörelerde bir şey konulmaz bazı yörelerde ise "hatime kağıdı" konulur. Bu üzerinde hatim yazılmış bir kağıttır. Bazı yörelerde ise kefene hatim yazıldığı olur. Meftanın yuyulduğu (yıkandığı) yerde üç gün Şem (mum) yakılır. Borçalı yöresi Türklerinde ölünün elbiseleri fakire verilir. Ancak, papahı kemeri ve ayakkabısı verilmez. i lginç olan Anadolu'da meftanın ayakkabıları kapının önüne konularak o evde cenaze olduğu anlatılmış


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

olunur. Ayakkabıları kapının önünden bir fakir alıp gider. Birkaç takım ayakkabısı olan bir ölünün diğer papuçları mürdeşir'e (ölüyü yıkamaya) verilir. Biz, halk inançlarında ayak - ayakkabı ile ilgili bir araştırma yapmıştık. Ayakkabının saklandığına ilk defa rastlıyoruz. Papak, başlık, şapka ve benzeri giysilerle ilgi derlemelerimizde de baş ve başlığın halk inançlarında özel yerinin olduğunu tesbit ettik, ancak yukarıda ki tesbit bizim için yeni oldu. (Ancak Anadolu ve Türkmenistan'da at satılırken gem satıcı vermeyip kendinde saklar.) Anadolu'daki ölen bir kimseye ait eşyaların zaman zaman sandıktan veya bohçadan çıkarılıp onların başında ağıtla ağlama geleneği Borçalı Türklerinde de var. Bu uygulama daha ziyade genç önlen civan delikanlılar için, anneleri ve dul eşleri tarafından yapılır. Bu uygulamaya Borçalı Türklerinde 11Patlar Dökmek11 denilmektedir. Borçalı Türklerinde Toy evi (damatın evij gelin getirmeye gittiği yoldan geri dönmez. Başka bir yoldan dönülür. Bu oğlan evinin yol değiştirmesi olarak bilinir. Amaç " gelin yolunu yerini iyi bilsin yeni ocağında ağır olsun" dur. Anadolu' da bazı kimseler cenazeyi kapıdan değil pencereden dışarıya çıkarırlar. Cenazeyi mezarlığa götürürken sokaklarda dolaştırırlar. Cemaat cenazeden dönerken başka bir yolu izler. Cenazeden dönen cemaat muhakkak ellerini yıkar. inanca göre bunun yapılmasındaki amaç, ölünün ruhu yerinde, kabirde kalsın, gözü evinde eşiğinde kalmasın, hortlama diye tabir edilen olay yaşanmasın, ölünün ruhu geriye dönmek isterse evinin yolunu bulamasın, ev halkının korkmasının önlenmesidir. Borçalı'nın şirin bir köyü. Halkı Karapapağ Türklerinden. deyince, hatırıma Karakalpakistan'da katıldığım Kırkkızlar Folklor Sempozyumu geldi. Ben evvelce karakalpak ile Karapapağı aynı Türk kesimin, farklı isimleri olduğunu sanıyordum. Arkadaşım Eli Şamil hala aynı kanaatte. Ben yerinde gördüm ki, Karakalpaklar daha ziyarde Kazak­ Kırgız variyantlı Şimal Türkleri'nin dil özelliklerini taşırlarken Karapapağlar Oğuz Türklüğünün bir tezahürüdür. Keşeli köyü Derviş Osman'ın Derviş Keşeli

-

Karapapağ


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi Osman rahmetli Ahmet'in oğlu Ahmet'in babası tarihi bir şahsiyet olup "Cındır Osman" lakablı bir kimse imiş. Kuvva-i Milliye'nin bölgedeki isimsiz kahramanlarından. Cındır (eski ve yırtık elbise) giyer Paltarının (giysisinin) altına sakladığı altınları Türkiye'ye taşırmış. Derviş Osman'ın oğulları; Savalan - Cebrail, Kaşgar - Mikail, Altay - lsrafil. Bu çift isimlere gençlere birinci simlerini başka bir vesile ile de belirteceğimiz üzere babası Osman koymuş. Bunlar, Türk coğrafyasından dağ isimleri, ikinci isimleri ise dede Ahmet koymuş. Bunlar malum dini karakterli isimler. Köyümüz Nakşibendi köyü. Eli Şamil'e göre Karapapağlar'ın bir kısım Şii inançlı müslümanlardır. Karapapağ'ın şii inançlı olanını ben ilk defa burada duydum. Derviş Osman, Eli Şamil'e katılmıyor. Yavuz Akpınar da benim fikrim de, bu açıklamayı, halk inançlarına dair bilgi vereceğim, Borçalı'nın bu yöresini tanıtabilmek için yaptım. Nakşi Ahmet Efendi, Bölge Sovyetleşince Türkiye'ye Amasya'ya geçmiş. Aile geçmişte ve günümüzde lslamcı Türkçü hareketin içerisinde yer almış. Savalan hukuk tahsili yapmış, yakında Bakü'de branşında çalışacak. Adaklı (Nişanlı) baba Osman köyden kopmaya hiç niyetli değil. Yemek masasına oturuyoruz. Zevde (kök veya havuç) yiyen Osman'a Eli, "hart hart yiyor" (iştahla yiyor) diyor. Burada ev sahibi misafiri için sofra açınca beklerki, misafir ev sahibini yemek masasına buyur etsin. Ev sahibi misafir tarafından yemeğe davet edilmez ise, küsebilir. Bize göre bu uygulamanın mistik derinliği vardır. Ev sahibi bu uygulaması ile, ikramın evin sahibi artık sensin. Sen rızkınla geldin. Sen kendini yabancı hissetme, benim sana yaptığım bir lütuf değildir. Beni buyur etmekle ikramı yapan sen olursun, demiş oluyor. Soframızda yumurta da var. Derviş Osman açıklama yapıyor: "yumurta dövüştürülerek yenilmez. Zira o yumurta bahis, kumar ürünü olur. Kumar haramdır" diyor. Bu izah şeklinin ben Kars'dan ailemden de hatırlıyorum . Derviş Osman esasen öyle taassup içinde yobaz bir kimse değil. Konuşmasına ilave yapıyor. Özüm hay huy içinde deyirem (şaka yapıyorum)


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

her yemekten sonra çay içiyoruz. Burada Pekmeze doşab deniyor. Çok nefis ve çeşitli doşablar tattık. Köyde her meyve yetişiyor. Karapapağ'ların Terekeme kesimi göçer olup hayvancılıkla uğraşırlar. Son dönemlerde tarla ziraatına başlamışlar. Eyrikar, Yassıkar, Ağlayan, Oyderesi, Naldöken, Armutlu, Başgeçit, Terekeme Türklerinin yaylaları olmuştur. Bunların bir kısmı maalesef, bugün Ermenilerin işgali altındadır. Dostumuz ve ünlü Göç romanının yazarı Mevlüt Süleymanlı'nın köyü olan Cüceyurt bunlardan biridir. Eli Şamil, Kaşgar'ın dağ adı olduğunu açıkladıktan sonra, Savalan Güney Azerbaycan'da Erdebil yakınlarında bir dağ adıdır. Burada bir peygamberin, muhtemelen Yakup Peygamberin yaşadığı anlatılır. Güney Azerbaycan'lı Hasan Mescitzade'nin "apardı Sular Savalan' ı" şiiri buralarda çok okunur, diyor. Bölgede Türklük konusunda düşünsel bağda şuurlaşma da daha ziyade edebiyat alanında, sözlü edebiyat yazı lı edebiyata dönüşmüş edebi ürünler verilmiş ancak siyasi, iktisadi, askeri alana henüz yansımamıştır. Uluslar arası boyuta taşınmamış. 1 000 haneli köyün hepsi Terekeme, Eli Şamil'e göre Terekemelerin bir kısmı Kuma - Kıpçak, Derviş Osman'a göre ise böyle bir tesbit yapmak imkansız. Kür çayı çevreye hayat vermiş ancak heyelan, toprak kayması çok fazla. Meyvecilikle ilgili birçok hikaye, tekerleme, efsane anlatılıyor. Bölgede erik, kayısı, ceviz, üzüm bahçe ve bağları var. En iyi üzüm "tebris üzümü" çok sizin safralık olarak kullanılıyor. Kolhozlar dağılınca herhane 5-1 O dönüm üzüm bağı almış. Hala üzüm bağı almak mümkün, bölge iskana, Türk yerleşimine çok müsait. Rejim deyişince yüzlerce binlerce hane boşalmış bağlar bahçeler yeni Türk sakinlerini bekliyor. Gürcü yönetiminin bu bölgeye Gürcü iskanı için yaptığı evler, mahalleler, köyler halinde bomboş. Ermenilerin Güney Gürcistan'ı Türkiye sınırına yakın köyleri boşaltmaları üzerine Borçalı bölgesi halkı onlara köylerini açmış, maalesef, RF'nun taziki ile bunlar da Azerbaycan'ın diğer kaçgınları gibi, Azerbaycan' da iskan edilmiş Ahıska Türklerini yurtlarına dönme döneminde Borçalı halkı tekrar heyecanlanmış, hala da beklentileri sürüyor ve yardıma hazırlar.


KAFKASYA ARAŞT/RMALARI DiZiSi Bölgedeki milli bilincin artmasında ve Türkiye sevgisinin yayılmasında Fettullahçı yapılanmasının kurduğu okulların etkili olduğu gözleniyor. Cemaatlerin Tiflis ve Batun'da iki okulları ve bir üniversiteleri var. Sosyal hayata dair bilgi verirken, Derviş Osman: "Anbılotarya (Sağlık Ocağı) mız var" . ilk ve orta okul bizde bir arada 70 civarında öğretmen 700 civarında öğrencimiz okuyor. Camimiz yok, namaz evimiz var. Burada Kurban ve Ramazan bayramlannda Kuran-ı Kerim okunur. Cami inşaatı konusunda şimdi bir tertip içindeyiz" demektedir. Aras Vadisi Türk düğünlerinden tanıdığımız " Bey Şah" Kür boyu Türklerinde de yaşamaktadır. Bey şahı burada da dokuz dallı olmakta ve her ağaçtan yapılabilmesine rağmen, daha ziyade çam ağacından yapılır. Soyulan çam ağacından bazen dal sayısı 30' a kadar çıkabilir. Bey Şahını iki kişi taşır. Bey Şahı sağdıcın evinde gece bezenir. Beyin adamları Şahı korurlar. Şahın dalından gençler bir elma uğurlasa (çalsa, kaçırsa) bey o elmayı satın alır. Sağdıç subay (bekar) olmalı. Bey sağdıçlık için evliyi çağırmaz. Bize göre sağdıcın bekar olması, kısır gecesi, kızlar gecesi gibi sadece bekarlara hasredilen gece ve günlerin eski inançlardaki "kişi oğlu" kültü ile yakın iygisi vardır. Zira Altay samanizm'de sadece evli kad ınların katılabildiği toplantılar var. Bekarlar veya evlendikten sonraki kişi oğlunda kuvvelerce bir değişme mi oluyor? Acaba bu nişanlı, evli, başı bağlı, başı boş, sahiplenme, sahipsizlik kavramları ile mi ilgili? Borçalı yöresi Türklerinde 11Honça11 uygulaması var. Buna göre bir tepsinin içine kına ve kınanın üzerine mum konur. Bu tepside çeşitli tatlılar da olur. Ayrıca ziynet (takı) Kızıl (altın) olur. Bu tepsi ağacın olmadığı yer de Bey Şahı'nın yerini alır. Oğlan evinden kız evine gönderilir. Anadolu da bunun büyük ölçüde benzeri "sini" olarak bilinir. Nişanlı kıza sini gelir. Hatta Erzurum yöresinde oyunu vardır. " Deli kız Sinin Geliyor" diye karşılıklı manilerin okunuşu ile oynanılan bir oyundur.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI Borçalı yöresi Türklerinde düğün merasiminin son gecesinde "kına bent" yapılır. Erkekler ayrı kadınlar ayrı yerde olurlar. Erkeğin eline yenge kına yakar. Beyin (damadın) bir adamı kızın evinden bir koyun veya tavuk getirir, dostlar davet edilir. Beyin yemek meclisinde büyükler olmaz. Sofrada bey elini çöreğe (ekmeğe) uzatmadan kimse elini ekmeğe uzatmaz. Uzatana çerme verilir. Çerme, verilen ceza cezalıya çok yemek yedirme veya onu aç bırakma şeklinde olur. Aras vadisinde "yetim" den sağdıç veya soldıç olmaz. Bu konu da bizce çok önemlidir. Uluğ Türkistan'ın güneyinde yağmur duası için hazırlanan çocuk bilhassa kız çocuk yetim olmalıdır. Buna "fakirek" denir. Birçok yerde fala bakılma veya define aranmasında analı babalı olma veya olmama kuralı aranır. Yetim kişi sahipsiz kişidir. Sahiplenilmeye uygun kişidir. Halk inançlarında yetimin özel bir konumu var. Türklerde kişioğlu adeta doğuştan beydir veya onun kişiliğindeki kuvvede bir beylik vardır. Evlendiği zaman bu beylik unsuru açığa, gün ışığına çıkar. O'nun yeni bir ocağı ateşlemesi onun beyliğinin başlamasıdır. Yeni binalara çatı safhasında bayrak asılması, düğün bayrağı, bu anlamda o beyin kendi ocağında egemenliğidir. Bunun için damat "Bey"dir. Bey, beylik zenginlik ise, yetimden sağdıç veya saldıç olmayışı da doğaldır. Kızın evine geldiği akşam gelin bey ile oynatılır. Gelinin başında kırmızı sarp olur. Gelinin yüzünü kimse görmez. Gelinin elinden tutarak oğlanların oynamaları uygun değildir. Bu gece bey kesinlikle gülmeyip kesinlikle ciddi olmalıdır. Bey güldürülmeye çalışılır, gülen beye çerme verilir. Gülmenin cermesini çeker. Eylencede erkekler kadın veya polis kılığına sokulur bezenilir. Buna "keçebörd" denir. Bu gece oğlanın anası da oynatılır. Kız evi bir yıl kızını evine gitmez kız da bir yıl atasının evine gitmez. Kız atası kızının toyunda oynamaz. Borçah Türk evlerinde "Yaşmak" olur. Gelin yaşmaklanır, kaynanası ve kayın babasının yanında danışmaz (konuşmaz), yemez, içmez, onların adını çekmez (söylemez). Erkek, atasının yanında uşağın adını çekmez. Yaşmak,


KAFKASYA ARAŞTIRMALAR/ DiZiSi hömıet demektir. Gelin ile oğlanın anası arasında perde vardır. Gelin, kaynanası kaynatası, kaynının dediğine cevap kaytamıaz (cevap vermez), cevap ayıptır. Yaşmak olunca cevap verememiş olur. Bu bilgileri aldığımız 53 yaşındaki Bakü'de yüksek tahsil yapmış Derviş Osman (Ahmet oğlu Osman Osmanlı) gibi ikinci bilgi kaynağımız olan Enver İ slamoğlu da ali tahsilli (yüksek tahsilli), 61 yaşında ve o da Keşeli köyünden. O da bizi evinde kabul edip, bilgi verip, ikramda bulundu. Diğer kaynaklar gibi onun da resmini çektik. Borçalı'da gelin eşine ismi ile hitap etmez, kaynanası hitaben evde konuşurken "oğlum" der. Eşi de ona "Aykız" veya babasının ismi ile "Yusuf'un kızı" veya memleketinden hareketle "Ay Kars'lı" veya "Ay tembel" der. Bu hitap şeklinde kesinlikle aşağılama horlama yoktur. Bu doğal ve yaygın bir uygulamadır ve hiç yadırganmaz. Türk Dünyasının her kesiminde bilhassa kutsal kesimde görülür. Anadolu'da bu uygulaya "Ses saklama" denir. Uygulamanın inanç derinliklerinde incelik insanların seslerini görünmeyenlerin zararından korumaktır. Kars'da güzel erkek çocukları nazardan korumak için pasaklı, fırtıklı gibi çirkin isimler koyarlar. Bu uygulama Barçalı yöresinde de var. Ayrı inancın başka bir tezahür biçimi olmalı. Enver l slamoğlu anlatıyor. Şah muhakkak gece gitmeli, hükmen Bey Şah'ı gece götürülmeli Şah, sağdıcın evinde bezenir. Taşınırken tezeklere gaz yağı dökülürek şamdan yapılır. Bey Şah ' ı sağlı- sollu olarak aydınlatılır. Bu meşaleler şahın önünde kara zurna eşliğinde götürülür. Neden buradaki zurna kara'dır. Neden kara zurna eşlik yapmaktadır. Zurnalar tasnif edilirken neden bir kısmı "kara" dır. Bize öre düğün içerisinde ince - derin bir sızı içeren mutluluktur. " Hem ağlanm, hem giderim" Sözünde bu sır açıklanmamıştır. Evinden ayrılmak yeni bir dünyaya girmek adete parlak bir karanlıktır. Yörenin Karapapağlarında balaya adını babası koyar. Babasının babası da koyabilir. Dedenin ismi toruna konularak, neslin yaşatı lması


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI amaçlanmıştır. Sovyetler döneminde Gürcistan' da Türkler, Orhon, Altay gibi isimleri çocuklarına koyamazlardı, yasaktı. Çocuğa ad konulduğu gün

çocuk kız veya erkek olsun fark etmez, kurbanı kesilir. Kurbanlık hayvan, çocuğa ad koyan verir. Çocuğun, kulağına 3 defa ezan okunur. Doğduğu gün, ay ile veya dini içerikli bir isim koyulur. i kiz çocuklara Ömer-Osman veya Hasan - Hüseyin adları koyulur. " Bazen de Köhne (eski) ad yaşasın diye babasının dedesinin ismi de konulur. Dişi çıkan çocuğa 11Hedik11 yapılır. Hedik; buğday, kargıdalı (mısır) , kozlepesi (ceviz içi), maş, (küçük taneli fasülye) ile yapılır. Hedikten konu komşuya pay verilir. Hedik gönderilmiş kap boş iade edilmez.

lobiya,

çıkıp düşen dişi "halvet yer" e atılır. Bu esnada "ay sıçan inci 1 yaşında kırkılır (traş ed il ir) , o saç terazide çekil ir (tartı lır) . Ağırlığınca delleye (be rbere) pul (para) verilir. Çocuğun ilk traşı sağd an başlanarak yapılır. Çocuğun

dişimi sana verirem, balta dişin i bana ver" denir. Çocuğun ilk saçı

Kadınların düşen, dökülen saçları uygun bir yer kazılarak yere bastırılır (gömülür), veyahut böyle saçlar bir şeye bükülür (sarı l ı r) ve duvarın taşlığına

yerde taranmaz. Dökülen saçların (cadı kün) (cadı yer) (cadı) gibi büyü yapanların eline geçip büyü yapmasından çekinilir. Anlatılan bir hikayeye göre büyücü kadın büyü yapacağı kadının saç kı l ı n ı aşık olan zattan ister. O da bulamayınca bir camuşun derisinden büyücüye kıl getirir. Büyücü büyüsünü bu kıla yapınca hayvanın derisi sürünerek aşık adamın eline g el i r.

(oyuğuna) konulur. Saç ulu orta

tırnağına cadı yazıp büyü yaparlar ki çok mahsurlu gündüz kesilmeli. " Gece tırnak kesenin kül başına" denir. Tırnak yakılır, daha ziyade g ömü lür Tırnak kesildikten sonra el muhakkak yuyulmalı (yıkanmalı) , el yıkanmaz ise, o elle tutulan yiyecek içecek haramdır. O tırnağı kesen bıçakta haram kabul ed ilir. Şer karışan vakitte

görülür. Kesilen tırnak

.

Barçalı Türklerinde bebek day duracağı zaman; "day dur dayın gelsin, çörnçede payın gelsin" denir. O esnada çocuğun dayısı çocuğa hediye


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSİ verir. Bu uygulama doğu Anadolu'da da vard ır. Bebeğe ad verme gibi uygulamalarda, baba tarafının söz hakkı daha fazla iken, çocuğun saç traşı ve day durması gibi hallerde anne tarafının etkinliği görülmektedir. Esasen bu gibi tespitler, irdelenilerek bazı önemli sosyolojik sonuçların çıkarılması mümkündür. Bey sağdıç olarak tayin edeceği kimseye önceden bir hediye verir. Gelini kızın atası evine çağırınca, akrabaları da çağıdrıp yemek verir. Geline (kızlarına) hediye alır. Buna " ayak açma" denir. Gelini damatın akrabaları evine çağırıp ona hediye verir, onu yemeğe alırlar. Buna "toy görmesi" denir. Borçalı yöresi Türklerinde "kirve" çok önemlidir. Kirve kutsal kabul edilir. Onun adeta dokunulmazlığı vardır. Kirvelik kurumu nesilden nesile geçer. Kirvenin oğlu, onun oğlu o ailenin kirvesi sayılır. Ve kirve ile aynı itibarı görürler. Kirve olacak kimseye elçi gider "razılık" alır. Sonra konaklık (ziyafet) verir. " Kirvenin damının üstünden geçme, içeriye toprak elense kıyamete kadar kirvenin sende hakkı kalır". Diye bin inanç vardır. Kirveden kız alıp verilerek akrabalık yapılamaz. Kirvenin nesilden nesile geçen mirası bölününce atadan gelen kirveler ararsında da bölünür. Bu hep devam eder. O aile için başka kirve tutulmaz. Bölge Türklerinde okçuluk (avcılık) çok gelişmiştir. Kara hava - su her türlü avcılık yapılmaktadır. Bilhassa balıkçılık çok yaygındır. Köyden Enver lslamoğlu ünlü bir avcıdır. Kür'ün en kıymetli balığı Göygavıt'dır. Göygavıt kış ve sonbahar aylarında tutulan kılçıklı bir balıktır. En ağırı bir kilo gelir. Bu balığın haşlaması ve soğutması güzel olur. 1 O litre suya bir kilo tuz konur. Su kaynayınca içerisine 5 kilo balık dökülür. Temizlenmiş balıklar pişince suyun yüzüne çıkarlar. Bölgede, Anadolu'da olduğu gibi meral (maral) pek vurulmaz inancı vardır. Maral avına gidenler onların çiftleşme zamanında nara atacaklarını bildiği için nara sesini takip ederler. Marallar çiftleşme zamanı rakip erkek maralla dövüşür ve bu düello %50 ölümle biter. Yenilenin sürüsü yenenin


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI sürüsüne katılır. Yenilen yalnızlığa terk edilir, o yıl artık aşk dövüşü olmaz. Maral boynuzu nazara iyi gelir inancı burada da vardır. Borçalı yöresinin diğer balıklarından birisi de Kızıl Bal ıktır. 1 0 - 1 2 kilo kadar olabilen bu balık kılçıksızdır. Az rastlanır, yağda, unda kızartılarak hazırlanır. Şah mahi (Şamayi) 300 400 gramlık bir balıktır. Haşlama, kızartma ve kurutması olur. Kılçıklıdır. Murza; kılçıklı bir balıktır. 400-500 gr kadar olur. Kıza�ma ve soğutması yapılır. Akçalı (pullu balık) bu balığın Anadolu da Kars yöresinde ki ismi Sazan'dır. Kelimenin aslı Rusca sozan dan gelmekte olup, ifade edildiğine göre manası kamış, saz yiyen demektir. Laho, diğer isim yayın balığıdır. Buna naha'da denir. Kars'daki isim lokka dır Çanar ( bığlı balık) bıyıklı olan bu balığın 1 0 kiloya kadar çıkanları vardır. Turna balığı pulsuz dişli bir balıktır. 20-/25 kilo kadar olur. Şimdilerde pek çıkmamaktadır. Çapak balığı, bir kilo kadar olur. Kılçıklı yassı bir balıktır. Pulludur. Kurutulur ve kızartılarak tüketilir. Sudak, kılçıksız bir balıktır. '

.

Bölgede birçoğu av hayvanı olan bir kuş varlığı mevcuttur. Bunlar; vırgavul 1 -1 ,5 kilo eti olur. Eti çok lezzetli ve tatlıdır. Yağda soğanla kızartılarak hazırlanır. Pilav üstüne konur. Bu kuş Anadolu d a sülün olarak _ bilinir. Keklik, bıldırcın, güvercin (müslüman Türk halk tarafından pek vurulmaz. Gürcüler avlar ve etini yerler) ördek, gu kuşu Anadolu' da kuğu kuşu olarak da bilinir, sultan tavuğu bataklık yerlerin su kuşlanndandır. Kara batak, yaban kaz'ı kara kaz olarak da bilinir. ismindeki kara haşin vahşi anlamına gelen karadan gelmektedir. Yörede ayrıca tavşan, gavan (yabani domuz) oldukça yoğundur. Karapapağ Türklerinde halk takvimi de oldukça gelişmiştir. Ü nlü bir ifadeye göre "eser Gence biter yonca eser Tiflis eyler müflis" rüzgarın Gence veya Tiflis yönünden esmesi halk tarafından denenmiş ve manalandırılmıştır. Tekrar aile hayatı ile ilgili inançlara geçelim. Gelin evin eşiğinden içeriye girmeden ayağının kabağına (önüne) kurban kesilir. Eşikte ayağının altına


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi bir çini kap konulur. Ayağı ile sındırması istenir. Gelin ayağı ile bastığı bu tabağı kırar. Gelin atasının evinden çıkınca ardı sıra su dökerler. Bahtı aydın olsun şeker serperler, yeni ocağında şirin olsun diye. Gelin ayağına kurban kesmek, tabak kırmak, arkasından su serpmek, Anadolu'da da vardır. Kırılan tabakla çıkarılan sesin kötü ruhları, cinleri korkutup kaçıracağına inanılır. Nitekim tahtaya vurulup şeytan kulağına kurşun denilmesi de, aynı inancın tezahürüdür. Anadolu da evin kapısına bal sürülerek, gelinin tatlı dilli olması dilenilmiş olunur. Borçalı yöresi Türklerinde gelin arabadan düşende (inince) arabacılar hürmet (bahşiş) isterler. Yolda çocuklar arabanın kabağını (önünü) keserler. Görüşmek ister beyden veya görevlisinden elam (hediye) alırlar. Gelin bezedilince (süslenince) başını yengesi hazırlar. Kemerini erkek kardeşi takar. Bu esnada bir inek veya gebe verir. Gelinin sandığına bir kasip balası (fakir çocuk) oturtulur. Onun kalkması içinde ona bir hediye veya para verilir. Buna "kemer bağlamak" denilir.

"Kazan açması" oğlanın adamaları kızın evinden gelenlere yemek veririler. Bu esnada "kazanın kapağı açılmıyor" denilir. Kapak açılsın diye pul hediye verilir. Mahsul alınca adağı olanlar nezir verip kurban keserler. Keşeli köyü sunni olduğu için Muharremlik ayında Şii inançlı müslümanlarda olduğu gibi çok özel uygulamalar olmaz. Ancak bu ayda Sunnilerde de toy düğün eğlence yapılmaz. Nevruz ayında nevruz pilavı, baca baca gibi uygulaması ve diğer uygulamalar daha ziyade Şii inançlı Türkler arasında yapılır. Sunni köylerde kurban bayramı daha coşkulu kutlanır. Kavut hazırlama ise hıdrellez de yapılır. Borçalı bölgesinde halkın saygı ile ziyaretinde bulunduğu birçok ulu mezar vardır. Müslüman Türk halk bunların etrafında Türk dünyasının birçok


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI yerinde olduğu gibi, bir inanç geliştirmiştir. Tespitlerimizin arasına bu konuları da aldık. Hacı Mehmet Efendi, Kazak'da Aslanbeyli köyünde (ince Deresi) dir. Buraya halk her zaman ve daha ziyade Cuma günleri ziyarete gelir. Burası Nakşi Piri olarak bilinir. Burada kurban kesilir. Sadaka paylanır. Kabir taşı öpülür. Türbenin yanında camii vardır. Burada gece kalındığı da olur. Seyit Nigari 'nin burada gazelleri okunur. Meyhaneler geçilir. 11Nigari semahlan11 yaşanır. Türbenin onarımı yapılır. Burası devlet koruması altındadır.

Hacı Halil Ocağı, Kazak'da Oy Deresin'dedir. Burası maalesef, şimdi Ermenilerin işgal ettikleri bölgenin kapsamında kalmıştır. Hacı Halil Baba'nın mezarı bir dağın üzerindedir. Burada büyük bir Türk kabristanı vardır. Yaylada ölen Türkler burada bastırılır (defnedilir). Burası Türkiye'ye 30 - 40 km mesafededir. Buranın toprağından alınarak, hasret ölenlerin kabrine serpilir. Burası daha ziyade, Cuma günleri ziyaret edilir. Pir Sultan Kazak'ta yaylıca kışlağının eteğindedir. Buraya Seyfettin Altaylı, Derviş Osman ve Mahmut Hacı Halil ile birlikte gidip ziyaret ettik. Pir Sultan Baba yedi kardeşten birisidir. "lslam davası Şehidi" olarak bilinmektedir. Diğer kardeşleri Ağ Baba, Sarı Baba, Hacı Halil Baba, Abdal Dede'dir. Buraya ziyarete gelen halk burada kurban keser. Dilek diler. Sovyet döneminde türbe sürülüp düzlenmiştir. Bir dönem burada mezarlık varmış. "Beni Pir Sultan Baba'nın ayağının altına defnedin" diyen bir zat tarafından son dönemde temsili onarım görmüştür. Yel dağı (yel ocağı) Kazak'ın Kepenekçi köyündedir. Ziyarete gelenler, yolun ağzına nezir koyarlar. Ocağın yel hastalığına şifalı olduğuna inanılır. Buradaki (adak taşı) nın altına para konulur. Bunları fakirler alırlar. Niyet edenler bu parayı alıp niyetlerinde kullanırlar. Bu uygulama şekli özel inanç gizleri saklar. Erbil'de niyetli anne "çocuğum olsun onun için konuşmadan dileneceğim" şeklinde, Anadolu da çocuğu yaşamayan anne "kırk kapıdan kırk yama toplayıp kundak bezi yapacağım " , diye Ankara da Hacı Bayram' da adak şekerinden alan kimseler kendi adakları için şeker adarlar.


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Şeyh Senan Dağı, Tiflis'dedir. Kutsal bir dağdır. Efsanesi meşhurdur. Hıristiyan kızına aşık olan bir Dervişin Şeyhinden beddua alışı ve sonra nadim olup Şeyh' inin affına uğrayışını anlatır. Biz bu menkıbeyi Erbil'de de dinlemiş ve yayınlamıştık. Uzaktan gelip geçenler bu dağa "baş indirirler", "onu selamlarlar". Sait - Nursi'nin hayatını anlatan eserde bu dağın da ismi geçmektedir. Dağın efsanesinin Kadim Türklerle ilgili boyutu da vardır. Türkiye'den gelen Nur Cemaati'nin şimdi burada bir medrese yaptırmakta olduğu söylenmektedir. Ulu kabirlerin uzaktan da olsa selamlandıklarını l ran ve Türkiye'den de biliyoruz. Ulu dağlara mevsiminde ziyaret için gidildiği zaman bu dağlara yalın ayak tırmanıldığı inancı Türkiye'de de vardır. Borçalı'daki yağmur duası Kars yöresinde yapılan ile tamamen aynıdır; "godu godu'yu gördünmü godu godu'ya selam verdinmi godu burdan geçende

kırmızı don giydinmi yağ yağ yağmur" Ayrıca; "gün baba gün çık Kızıl atı bin çık Keçel kızı burda koy Saçlı kızı al çık" Borçalı'da dolu yağdığı zaman durması için ezan çekilir (ezan okunur). Doğum ve evlilikten sonra hayatın son safhası olan ölüm konusunda da bazı tespitlerimiz oldu. Bu konuya da kaynaklar değiştikçe kısa açıklamalar getirmek istiyoruz. Bölgedeki inanca göre ölecek kimse rüyasında bir kara kuşun kendisini alıp götürdüğünü görür. Bu tespite göre ölüm meleği karadır veya bazı kimseler için böyledir. "Ölüm teri" ölümden ewelki ter olup bir çok kişi bu tere şahit olmuştur. " Dualı adam" ulu kişiden vergili adam demektir. Bu tür rüyalar dualı adamlara anlatılıp onlardan yorum istenir.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HAITI Keşeli köyünde Türk mezarlıklanna gittik. Halk inançlarına dair maalesef, bir tespit yapamadık. Bunlar müslüman Türk mezarlıkları idi. Türk dünyasında Aşkabat gibi yerlerde müslüman ve Hıristiyan mezarlarını bir arada gördük. M imari de etkilenme vardı. ifadeye göre "Şah Abbas11 bir bina diktirmiş (yaptırmış) bir odası camii, diğer odası kilise imiş böylesi bir yer de Gürcü kralı 4. Davut yaptırmış bu kralın annesi Kıpçak Türklerinden imiş, onun döneminde müslümanlık korunmuş. Müslümanların yaşadıkları yerlerde domuz beslenmesi yasaklanmış" Barçalı yöresinde de çocuklara verilen isimlerle yaşamaları kız veya erkek olmaları veya yeni kardeş istemediklerine dair mesajlar verilir. Mesela; Tamam, Sesti, Yeter, Kifayet, Kız Tamam, Kız Yeter gibi isimler konulur. Erkek isimlerinin başına çok kere " gül" gelir. Gül Mehmet, Gül Ali gibi.

Sıvanlar Türkiye sınırına yakın dağlık bölgelerin orman Gürcüleridir. Gürcü yönetimim muhtelif meselelerle değindiğimiz gibi, Karayazı bölgesinde yaptırdığı bedava evlere Sıvanları iskan etmek suretiyle, Türklerin yerleşim yörelerinde Gürcü nüfusu oluşturmak istenilmiştir. Bu münasebetle; Borçalı (Mameuli) ve onun kentlerinde (köylerinde) Bomisi reyonunda, onun köylerinde ve Saraçlı kentinde, Dıvanisi (Baş Geçit) de yüzlerce ev yaptırdılar. Maddi yardım, ev eşyası, zirai destek iki dönümlük bedava toprak vergisiz yaşam vaad ettiler. Ancak yapılan evlerin %99'u boş kaldı. Bu evlerin 25 yıl alınıp satılması yasaklanmıştır. Gürcülerin bu projesini menfi etkileyen bir faktör de Türk aile yapısını sağlamlığı idi. Türklerde erkekler 20-22, kızlar 1 8 yaşlarında evleniyorlardı. Halen her ailenin asgari üç çocuğu olmaktadır. Özellikle Sovyet döneminde bir Türk ailesinin 1 0- 1 2 çocuğu olabiliyordu. Ailesi felakete uğramış bir genç daima ebeveynlerin yanında yer alabilmektedir. Müslüman Türklerde alkol aileyi çürütememiştir. Halen Türklerde çok evlilik yapılmamaktadır. Gürcülere kız verilmemekte, ancak Gürcülerden kız alınabilmektedir. Bu arada ifade edildiğine göre Kafkasya da l nguşlar ve Türkmenlere çok eşli evlilik hakkı verilmiştir. Eskiden sunni Türkler şii Türklere kız alıp vermezler iken, şimdi bu tür evlilikler olmaktadır. Aynca eskiden Ermeni ve Ruslardan


KAFKASYA ARAŞT/RMALARI DiZiSi nadiren kız alınırken şimdiler de hiç kız alınmamaktadır. "Haşa huzurdan bugün bir Enneni bana selam verdi" denilmektedir. Karapapağ'lar da aile reisi evereceği kızının kanaatinin sorar. Bu konuda baba, anneyi araya sokar. Kız kaçırma yoluyla evlilik vardır. Kan davası ise, çok nadir görülür. Berdel usulü evlenmeye Borçalı'da "al değişik" veya "iki başlı kohum" deniyor. iki kız kardeşi alan iki erkek kardeşe de çok sık rastlanılmamaktadır. Mahmut Hacı Halil aynı zamanda bir halk bilimci. Ondan da yöredeki halk kültürüne dair Mahmut topladık; Gürcistan da Türklerinde geline baba evinden çıkarken "Ocak Taşı" verilir. Gelin yeni evinde " ağır" olsun bereketi bol olsun diye. Makedonya Türklerinde yeni geline, ilk geldiği gün "ocak Taşı " öptürülür. Bereketi celbetmesi için. Anadolu ve diğer bazı yörelerde gelinin cebine taş konur. Yeni evinde ağır olması, aklı baba evinde kalmasın, sık sık kaçıp eski evine gelmesin diye. Borçalı'nın bazı Türk kesimlerinde gelin için kesilen kurbana molla nezaret eder. Gelinin ayağının altında nelbeki (çay tabağı) kırılır. Gelinin başına şirni (şeker) dökülür. Şirniye düğü (buğday) katılır. Gelin eşikten içeri girince bir kapda kor halinde od (ateş) getirilir. Yanında demir şiş olur. Gelin od'un etrafında 5 defa sağdan başlayarak üç defa dolaşır. Gelinin kucağına körpe oğlan uşağı konur. Aynca gelinin çorabının içine baba evinden pul (para) koyarlar. Bu parayı gelinin çorabını çıkaran alır. Gelinin atası evinde beline 3 defa kırmızı lent (kurdele) bağlanıp açılır. Gelin sonra ere verilir. Gelin, bey evine gelince bey tüfeng atar. Bey şahında muhakkak "alma" olur. Bey'in beyliği "bey şahı" kızın evine gidince biter, arkadaşları da onu dostça döverler. Bazı görevli arkadaşları da onu korurlar. Bölgede ölüsü olan 40 gün yasin okutulur. 41 yasinden sonra bunlar mevtanın ruhuna bağışlanır. Mevtanın ölümünün 51 . günü duası okunur. Toplanmak gerekmez 52. gün "et kemikten ayrılır, mevta acı çekmesin" diye duası yapılır. Cemaatin ardından ölümün atını kendiliğinden gabristan'a


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI gittiği görülmüştür. Cenaze kabire konulurken tabut üç defa yukan kaldırılıp indirilir. Gürcistan müslümanlarının, Türk bölgesinde Türk Tv. Kanalları seyredilmeye başlamadan ewel, Türkiye' de dini hayata dair hiç malumatları yokmuş, Türkiye 'de din adamları malların olabileceğini dahi düşünemiyor­ muş\ar. Geçmişte çok yoğun bir propaganda yapılmış.

Gürcistan'da müslüman halk Anadolu ve Azerbaycan'da olduğu gibi rüyasında ölmüş bir yakınını görür ise, onun ruhu için hayır işler. Gürcistan'ın Sadaklı yakınlarındaki Köhne (eski) kiliseye giden halk burada kurban kesmektedir. Ansiklopedi Araştırma Merkezi başkanı arkadaşımız, dostumuza göre, Türkçe konuşan şimdi müslüman olan yöre halkı bir dönemin Hıristiyan Türklerindendi. Maalesef bölgeye gidip araştırma yapamadık, ancak konuya dair bazı bilgiler edinebildik. Buraya daha ziyade Şamnabad bölgesinin müslüman halkı gitmektedir. Türk olan bu kimselerin hurafe ve cincilik gibi konularla bir ilişkisi yoktur. Bölge aydınlannın teşhisine göre bunların bir kısmı geçmişte hıristiyan iken, şimdi müslüman olmuşlardır. Zira Bünyatov'un "7-9. Asırlarda Azerbaycan Tarihi" ve Doç. Dr. Feride Memmedova'nın "Albanlar" isimli eserinde bu konuda geniş bilgi olduğu ifade edildi. Halk, bölgedeki Hıristiyan Türklere veya Hıristiyan Türk iken müslüman olanlara Rum Türkleri, Berzen veya Berzan demektedir. Kelimenin anlamı Kam veya Şaman gibi bir şey. Berzan önceden bilen keşif sahibi ve Berzan ise, yol gösteren anlamlarına geliyormuş. Bu toplum geçmişte Zalga'nın köylerinde yaşıyorlardı. Yörenin %90 halkı bunlardan meydana gelmiştir. llçe merkezinde geçmişte miktarları 7.000 iken halen 3.500 kalmıştır. Bulundukları köyler; Başköy, Merdiven, Yeddi Kilise, Avranlı, Ağbulak, reyonu, Tiflis'in merkezi, Marneol ilçesinde Titseli ve Sigora'dır. Türkçe konuşurlar göçleri SSCB döneminden sonra başladı. Hala devam ediyor. Göç Yunanistan'a yapılmaktadır. Yunanistan bunlara Rumca eğitim veren okullar açtı. Ewelce eğitim dilleri Rusça idi. Göç edenlerin geriye


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi dönmelerini Gürcistan hükümeti bunlardan istedi. Evleri halen büyük ölçüde boştur. i lk göçleri münferit de olsa 1 956 yılında olmuştur. Bunlardan Azerbaycan'da da vardır. Ancak çok dağınıktırlar. Şu anda göç edemeyen­ ler %40 olup yaşlılarıdır. Ortaks Türkler Anadolu daki kaderlerini 1 00 yıl sonra Kafkasya da yaşamaktadırlar. Borçalı'nın Marnovi / Sarvan ilçesinin Candar, Kızılhaçlı, Sarvan, Mamgeli, Mescidli, Görarhı, Tazekent, Hacılar, Yuvanalı, Alget, Amborofya, Karakeçeli, Akkeçeli, İlmezli, Kepenekçi, Birinci Kösalı, ikinci Kösalı, Boydor, Kürtler, Kaşmaganlı, Lejbeddin, Daştepe, Şülöyür, Araplı, Kuşçu, Ağmemmedli, Kocagan, Tekel i, Hancagazlı, Kireçmeganlı, Kasımlı, Beytarafcı, Baytallı, Ulaşlı, Yukarı Gullar, Aşağı Gullar, Kırhılı, Aşagı Saral, yukarı Saral, Demye Görarhı, Ahıllele, Ahıl Mahmutlu, Mamayı, Mollaoğlu, Sadaklı, lmir, Hallavar, lmizcala, Büyük Beyler, Küçük Beyler köyleri tamamen Türk halktan oluşmuştur. Güllübağ (fürk ve Ermeni) Zop, (fürk ve Ermeni) Opret, (fürkçe konuşan ortodoks/ Rum) Hocomu (fürk ve Ermeni) halktan oluşmuştur. Borhosi ilçesinin Aşağı Koşakilise, Yukarı Koşakilise, Molla Ahmetli, imiz Hasan, Koçulu, Fahralı, Saraçlı, Balaboğanlı, Kölayır, Arhılı, Hasan Hocalı, Taşlı gullar, Esmerler, Ceferli, Deller, Karadiken, Siskala, Arakel, Beyteker, Aşağı Gülever, Yukarı Gülever, Zorgöyeç, Babakişiller, Sarımemmetli, Darvoz, Abdallı, Bolus Kepenekçi, Sorollar, lnceoğlu halkı tamamen Türktür. Halkı karışık olan köyler; Şemsöy (fürk- Ermeni) Çatak (fürk- Ermeni) dir. Başgeçit ilçesinin; Seferli, Deller, Sukala, Dunus, Mahmutlu, Hamamlı, Armutlu, Memişli, Memişliler, Kızılkilise, Şindiler, Azgeyliyen, Dagarhılı, Kızılhacılı, Saca, Hüsöyünçay, Çopuralılaz, Yırgançay, Aşağı Karabulak, Yukarı Karabulak, Lökcandar, Yavıklı, Şamdarlı, Gödekdağ, Sağatlı , Muganlı (Bu son iki köy Ermenine sınırına çok yakın oldukları için can güvenliği sebebiyle maalesef boşaltılmıştır.) Aşağı Orzuman, Yukarı Orzuman, Ormeşen tamamen Türk halkı köyleridir. Kırovisi (fürk ve Gürcü) dür. Karayazı ilçesinin; Soğanlık, Karacalar, Ahtehle, Karatehle, Sorca,


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Muganlı, Birlik, Tazekent, Kösalı, Nazarlı, Aşağı Kenenekçi, (Ulu kişili- Caferli) Candar, zenger, Ulyanafga, Karatepe köyleri Türk köyleridir. Karaçöp Bölgesinde; Sagarevcov, Keşali, Tüller, Kazılar, Karabağlar, Yarmuganlı, Düzeyram, Lebbeli köylerinin halkı tamamen Türktür. Lagodehi İ lçesinin; Kabal, Uzuntolo, Genceli, Karacalar köyleri, Lelavi ilçesinin; Karacalar köyü, Ağbulak ilçesinin Kösalar ve Şıhlı köyleri, Zalga ilçesinin; Encıvan, Tecir, Culuhluve Tecis köyleri, Kabci ilçesinin; Muhran, Tatuşağı, Ferma köyleri ve Musteha ilçesinin hepsinin muhtarları Türktür. il ve ilçe amirleri ise Gürcüdür. Gürcistan'daki Kürtlerin Ermenileşmesi konusu da oldukça ciddi bir meseledir. Tiflis'te kent (köy) lerde Kürtler için özel Okul yok. Bunlar Gürcü kültürü içinde Gürcü eğitimi alarak yetişiyor ve zamanla Gürcüleşiyorlar. Ermenilerin Gürcüleşmeleri iddiası ise, tamamen farklı bir yapılanmadır. Gürcistan'da Ermeniler mal-mülk sahibi olmada ve özel görevlerde prestijli yerlere gelebilmek için, isimlerini bu tür maksatlarla değiştirip Gürcü ismi olmaktadırlar. Bunlar gerçek Ermeni kimliğinden vazgeçmezler. Gürcistan Kürtleri yezidi inançlıdırlar. Bunlar Ermeniler tarafından toprakları Ermeniler sürülerek Gürcistan'a gönderilmiş Kürt - Türkleridirler. Miktarları 40.50.000 kadardır.Ermeniler Ermeni olmayan ve Ermenileştire­ meyecekleri toplumları aralarında istememektedirler. Ermenistan'da 2000 yılı itibariyle Yezidi ve müslüman Kürt Türkü miktarı 1 00.000 civarındadır. Ermeni yönetimi bu insanlar dağınık bir yerleşim şekli sergilediklerinden kendilerini Ermenistan 'ın homojenliği itibariyle bir tehdit unsuru olarak görmemektedir. Yezidi inançlı olan Kürt - Türklerinin kaderi iki katlı hazindir. Bir taraftan dini baskı diğer taraftan ırkı baskı. Kürtçü Ermenici ittifakı yapanların yüzü ağ olsun! Gürcülerin eline geçmiş Türk topraklarının zamanla nasıl Ermeniler lehine el değiştirdiğini göremeyen bazı sözde teorisyenlere bu tespitlerimiz ithaf olunur. Ermenistan Kürtlerinde müslüman olanların hepsi Azerbaycan'a göçe zorlandı. Erivan ve Serdarabat'da müslüman Kürt kalmadı . Bazı toplumların hafızası zayıf


KAFKASYA ARAŞT/RMALARI DiZiSi oluyor. Buruki (kardeşlik) aşiretini Erivan havalisinden katliamla süren Ermenilere, Anadolu Türkü kardeşliğini göstermiş onların Van bölgesi yöresine yerleştirmiş aşiret liderleri Kımyas Kartal'ı TBBM başkanı dahi yapmıştı. Ne var ki, bu aşiretten yeni nesiller ASALA ile işbirliği yapabilen PKK'ya destek verebilmiştir. Azerbaycan'ın kucağını açtığı Kürt - Türkleri yeni yerleşim yerlerinde de maalesef, bazı tahriklere kapılabilmekte iskanlarının toplu değil dağınık olmasına, bir bölümü tepki göstermektedir. Gürcistan Kürtleri de dağınık olmakla birlikte bir kısmı Tiflis'tedirler. Tiflis pazarının hamal esnafı tamamen Kürtlerden meydana gelir. Ayrıca şehrin temizlik işlemlerini de bunlar yürütüyorlar. Gürcistan'daki Ermenilerin yoğun olduğu bölgeye Zovohet deniliyor. Buradaki Ermeni taşkınlıklarına dair hergün bir haber alınmaktadır. 1 2- Nisan-2000 tarihinde kalmakta olduğumuz köyde bir haber çalkalandı. " Ermeniler bayrak kaldırmışlar, muhtariyet istiyorlar" . Gürcistan' da ifade edildiğine göre 300.000 Ermeni ve Gürcüler arasında akrabalık kurulmuş. Bir çok Ermeni, nüfus kayıtlarına kendisini Gürcü olarak yazdırmış, Gürcü Meclis Başkanı Jivanye'nin Ermeni asıllı olduğu iddia ediliyor. Bunları dinlerken doğu Anadolu' da Kürt davası adına hareket ettiğini ileri süren gizli Ermenileri hatırladım. Ermenilerin yoğun oldukları ilçelerde kasten yakılan nüfus daireleri hatırıma geldi. Bu arada bulunduğumuz köyün öğretmeni güzel bir haber getirdi. "5000 nefer Ahıska Türkü Gürcistan 'a dönmüş" her çok azdan başlar. Gürcistan Millet Meclisinde 4 Türk Milletvekili var ve bunların miktarı 5'e çıkmak üzeredir. Bunlar: Mehemmed Mehemmedov (Kardabani) " Karayazi bölgesi", Azer Sülyeymanov ve Zümrüt Kurbanof (Marlooni) " Barçalı bölgesi", Remiz Bekirof (Bomisi bölgesi)'dir. 3. Dünya Olimpiyat Şampiyonasında Dünya Güreş Şampiyonu Kemandar Mecidof Borçah'nın Hamamlı köyündedir. Budakov 3. ve 4. Dünya Güreş Şampiyonasında 40 kızıl Madal (40 altın madalya) almıştır.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HA TTJ

SSCB dönemi pehlivanlarından 3. Dünya olimpiyatlarına katılan güreşçi Reşit Pehlivan ve Kardeşi Cimşit Pehlivan Borçalı'nın Görarhı köyünden olup Dünya şampiyonudurlar. Salıdor Mursagulov, Alpenist olup Everest dağının tepesine Azerbaycan bayrağını dikmiştir. Borçalı' nın Kızılhaç köyündendir. Möhsin Senoni (Azerbaycan Halk sanatçısı) 1 947 yılına kadar Tiflis'de Türk Devlet Tiyatrosu vardı. Burası evvelce 1 940'1ara kadar Türk Tiyatrosu adını taşırken daha sonra Azerbaycan Tiyatrosu adını almıştır. lbrahim Isfahanlı (Tiflis'te Türk Rejisördü, 1 998 yılında ismi Tiflis'de 1 00. yılı münasebeti ile bir caddeye verildi}. Tanrıyel Aliyev (Ressam, Karayazı Türklerindendir} Zahit Karaçöplü (Ressamdır, Karaçöp Türklerindendir}. Ömer Koçulu (Mimar}, Cimşit l brahimli (Heykeltıraş Nizami ve Köroğlu'­ nun heykellerini yapan sanatçı}dır. Zahit Halilov (Azerbaycan ilimler Akademisinin SSCB dönemindeki Prizidenti, Başkanı) Prof. Dr. Abdullah Şaik'in oğlu Kemal Talipzade, Prof. Dr. Ferah Halilov, Prof. Dr. Şamil Kurbanov, Riyasiyatçı (Matematikçi} Latif Veliyev, Feylezof Cemal Mustafayev, Prof. Dr.Hamlet !sahanlı (Hazer Ü niversitesi Rektörü} dür. 2000 yılı itibariyle Tiflis'de 1 0 ve Bakü'de 1 0 olmak üzere 20 Gürcistanlı bu konuda talimat vermiştir. Bu çocuklar geleceğin Gürcistan Türk Tiyatrosunun yeniden nüvesini oluşturacaklar. Tiflis Türk Tiyatrosu 1 947 yılında kapatılmıştı. 1 998 yılında Devlet Bakanı'nın verdiği talimat ile derviş Osman'ın Müdürlüğünü yapacağı kuruluş yeniden açılacaktır. Mamevuli'deki Devlet Tiyatrasi, Türk Tiyatrosu olarak faaliyet gösterecektir. Marnovuli'deki bu Gürcü Tiyatrosunda Derviş Osman halen bazı eserleri Türkçe sahneye koymak­ tadır. Gürcistan'da şehir aydınları kırsal kesimde çiftçilik yapmaktadırlar.

Türk çocuğu tiyatro eğitimi görmektedir. Şevardnadze


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Valah Hacıyeli: Tifüs Üniversitesi Filoloji bölüm başkanı, Türk şair ve yazar dır. Borçalı'da Tiflis Devlet Ü niversitesinin her fakülte ve bölümünün bir nüvesi vardır. Buranın başında Prof.Dr. Rektör Mahmut Hacıhalil'dir. Gürcistan'daki diğer üniversitelerin de Türkçe bölümler vardır. Gürcistan'da devlet sektöründe görev alabilmek için Gürcüce bilme şartı vardır. Gürcistan' daki Türklerin nüfus kağıtlarında milliyet sütununa "Azerbaycan " yazılmaktadır. Gürcistan Türkleri bu sütuna " Türk" yazılmasını istiyorlardı. Bu uygulama başka bir ülkedeki Türkün nüfus cüzdanının milliyet sütununa "Anadolu" yazmaya benziyor. Gürcistan'daki Türklerin; iskan, siyasi teşvik, eğitim, meslek seçme, seyahat, haberleşme gibi her türlü hakları verilmiştir. Parlamentoya hangi etnik kesimden seçilmiş olması bir şey ifade etmez. Etnik kimliğin değil, Gürcistan' ın milletvekilidir. Gürcistan siyasi hayatında halen eski bir milletvekili olan ! sak Nevrozov, Petrol Nazırı (bakanı) nın 1 . muavinidir. Siyasi seçimler döneminde Türkler %90 aralarında temas halindedirler. Bu arada Gürcistan'ın sadece Gor bölgesi Türklerinin soy isimlerinde "ov" ve "of" ekleri yoktur. Bu husus Türklere bir övünç kaynağı olmaktadır. Gürcistan Türk milli kültürel bayramlarından birisi de "Türk Saz Bayramı"dır. Bu bayram Gürcistan' ın her yıl bir Türk bölgesinde yapılır. Organizasyonun sedri (başkanı) Derviş Osman'dır. Gürcistan da doğum günü yerine "ad günü" yapılıyor. Aydınların bu günüde basında haklarında yazı yazılıyor. Saz şairleri toplanıp kutlamaya renk katıyorlar. Keçeli köyünü halk bilimi kaynaklarından birisi de Novat Mollakızı, köyün eski bir ailesinden olan Novat ana 90 yaşında ve hiç okula gitmemiş. Bizi evinde kabul etti ve sağ olsun sorularımıza cevap verdi. Karapapağlar'da kız istemeye aç karnına gitmelidir. Ev sahibi konuklara "açmısınız" der. Görücüler de "size bir teklifimiz var. Bize şirin bir söz söylemezseniz, ikramınızı yemeyiz"derler.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

U şağı (çocuğu) gelini, atı, malı, davarı nazardan korumak için, molladan nazar duası alınır. Dağdağan ağacı üç kulak {üçgen) biçiminde kesilir. Çocuğun sağ çiyniye dikilir. Büyükler sağa "nasihat görürler (uygun bulurlar) ayrıca göy (mavi) göz boncuğu, gelinin omuzuna yakasına dikilir. Atın sinesine ve geriyanına dağdoğan'dan yapılmış üç kulak takılır. Bu ağacın üstü şişle yandırılır (yakılır). Ev diktirende de evin anlına at nalı çakılır.

"Nezar Kesen" için, malın nazardan korunması için nazar duası okunarak 11tuz11 yakılır. Nazardan kurtulması istenilen hayvanın alnına nazardan hemen sonra yumurta vurularak kırılır. Tuz Türk halk inançlarında önemli bir motiftir. Sadece nazardan değil, dostlukta, berekette, yeminde v.s de yeri vardır. Yumurtanın inanç alanındaki yeri de geniştir. Binalarda ve beşiklere nazarlık yapılırken yumurta da nazarlığın içerisine konulur. Anadolu' nun bazı yörelerinde gelin eve getirilince duvarına yumurta vurularak kırılır.

Navat Ana ilginç bir dua yaptı. Bölge Türklüğünün Türkiye'ye Bakışı ve Türkiye' den beklentileri itibariyle manidar bir dua idi. Navat ana sık sık bize "Yaşlandım, hükümet aylığımı vermedi. Allah Türkiye'nin kömeyi {yardımcısı, koruyucusu) olsun. Ayakta dursun. Buraların dayağı (dayandığı güç) odur" dedi . " Nevruz da, ahır çerşembe günü herkes evinde olmalı. Gırakda (kenarda, dışarda} heç ne (hiçbirşey) olmamalı, kalmamalı, komşuda bir şey bırakılmarnall, b orcunu, alacağını ödemelisin üç gün sonra evde yahşi (güzel) sufre düzeltiriz (hazırlarız), kimin üzerinde ne iş var ise, evine gidilir. O' na nevruzluk apanlar (götürülür). Hayır işe, taze (yeni) kız alıp vermeye, elçiliye bu dönemde gidilir. Kurban ve Ramazan bayramlarında bayram namazından sonra mezarlığa gidilir, ölüler ziyaret edilir." Nevruz da "bıçak kesmeyen şeyler"den sütlaç pişirilir. Pilav ve sütlaç bıçak işlemeyen yiyeceklerdir. Cevan uşaklar {genç çocuklar) kapı kapı gezer birbirine pay verirler.


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Karapapak' larda "Hal apardı" inanç vardır. Uşağ üstü olanda, uşağa yatanda doğum vakti gelen arvatı hal basar. Korunmak için; sarımsak, soğan arvadın anlına çekerler (koyarlar) yatağının etrafı dört tarafından suresi okunarak dönülür. Demir döver ses ederler. Dövme işi sağdan dönmeye başlanılarak yapılır. "Al arvadı" "Al karısı " inaneı bütün Türk dünyasında yaygındır. Anadolu ve Uluğ Türkistan'da da sarımsak, soğan ve demirin koruyucu gücünden yararlanılır. "Ses etme" uygulaması Kara iyiler sesten rahatsız oldukları için kullanılır.

" Başına herrenmek" bir yalvarış, yakarış biçimidir. Başına dolayıp (dolaştırıp) nezir-sadaka gibi şeyleri verme biçimidir. "Başına dönmek" sana gelen gada-bela bana gelsin, demektir. Borçalı yöresi Türklerinin ecelin vakti konusundaki inancı "Yukarı ki kişi bilir" şeklindedir. Yukarı ki kişiden kastedilen Allah' dır. " Kimin vakti olsa o bilir" şeklinde ifade edilmek­ tedir. Karapapak'lardaki yemin şekline dair evvelce tespitlerimiz olmuştu. Bu defa onları teyit edip zenginleştirdik. Mesela, "o günün ışığı hakkı" "ayın nuru hakkı" "ayın nuruna and olsun" denir. Ay kutsaldır. Gece eline ahtaba (ıbrık) alıp su üstü gidende (tuvalete gidince) kişi aya karşı durmaz (aya dönülmez) teze ay çıkanda Mehemmed peygamberin adına 3 defa selavat getirilir, yüzüne çevrilir, dolanmamız namına (geçimimizin sağlanması için) yağış istenir dua edilir. Karapapak bedduaları onların dini nasıl anladıkları anlattıklarını takip itibarıyla önemlidir. "Zülfükara rast gelesen" " Kuran sana ganim olsun" "göze görünmez (Allah) sana kısmet versin baht vermesin " "sen de oğul uşağlıların cergesine (katarına) garışma" "yer hakkı ", "göy hakkı " , " uldız (yıldız) hakkı " , " toprak hakkı" , " toprağa and olsun" . Karapapak'larda dut ve ceviz ağaçlan ocak sayılır. " Dut hakkı" " ceviz hakkı" " bereket hakkı" "ocak hakkı " yemin şekilleridir. Biz birçok yerde melekler ve cinler için görülmeyen tabiri kullandığı görmüş iken, inanç sisteminin en tepesindeki güç için "görünmeyen" denilmesi bizim için ilginç olmuştur. Ayrıca yer ve gök iyelerine and içilmesi ağacın eski inanç sisteminde bir kült oluşturan ocak olarak algılanması da ilginçtir.


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HA TT/

Karapapakistan da Anadolu daki gibi bir çok Türk elinde olduğu gibi ateşin su ile söndürülme, söndürülmesi doğru bulunmaz. Ölüsünü rüyada gören kimse diğer Türk kesimlerinde olduğu gibi ruhuna kuran okutur. Navat anadan yazımıza çeşni olmak üzere Karapapak Türklerinden insan isimleri tespiti de yaptık. Bunlardan bazıları; Bastafa (Bağdısabah), Elirıza, Valih, Fergiye, Saibe, Elyana, Navat (şiriniyet tatlılık), Aga, Hürzet, Dursun, Vağıf, Terman, Arif, Gülnara,Tahir, Nizam, Yusuf.Kemal, Musa, lsa, Halettin, Ayşe, Bayram, Gülsafa, Bahtısafa, Nenehanım, Mustafa, Bahtiyar, Feridun, Şöhret, M inaraks, Fatma, Telli, Hasan, Hüseyin, Veli, Ali, Eset, Nağı'dır. Kara iyelerle ilgili tespitlerimiz arasında; adamın biri gece ıssız yolda atla giderken yolda bir çepiş keçi yavrusu görüp atına alır. Çepiş'in ayakları uzamaya ve yere değemeye yaklaşır. Adam korkak ve Çepiş'i yere atar, kaçmaya başlar. Çepiş de onun ardından koşarak " ayağım yere değmeden beni attan indirdin ayağım yere değse idi, bak ben sana neler yapardım" diye bağırır. Bu iyenin tezahür biçimi çeşitli anlatım tarzları ile Anadolu da yaşamaktadır. Karapapak Türk halk inançlarındaki di�er bir kara iye de "hamzet"dir. Bu cin hastalık verici bir güce sahiptir. inanca göre bazı kimseler bu cin veya gücü ruhunda taşırlar. Böyle kimseler 40'ı çıkmamış çocuğun yanına gitmezler. Çocuğun ailesi de hamzetli kişiyi çocuğunun yanına sokmazlar. Hamzet o kişinin "can"ındadır. inancı vardır. Bu tür kimseyi mal davar doğum yapınca da yakın koymazlar. Hamzetli kişi kasıtlı olarak fenalık yapmak niyetiyle gelmişse ona mani olunamaz. Sefhen gelip amacı fenalık olmayan hamzetli kişinin zararı dua ile önlenebilir. Gayıptan bir ses gelebilir. Bu ses bazen insan uyurken onu çağırabilir. Çağrılan kişi çağrıya itibar etmemeli dönüp bakmamalı kalkıp gitmemeli sese riyayet eden adam zarar tapar (görür). Ayrıca sesin sahibi cin; keçi, at vs. donunda görülebilir. Amacı hof (korku) yaratmaktır. Bazı Karapapak duaları da şunlardır; "Allah yarayanın olsun, gelinin


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

hayırlı olsun, yaradana şükür" bir kimsenin yaşı öğrenilse o kişinin çabuk öleceği inancı vardır. Hakikaten birçok yöre de kırsal yerde insanlar yaşlarını saklarlar. Muhtemelen bu da bir nazardan korunma şeklindir. Ayrıca çalışmak da olan bir kimseye kolay gelsin anlamında "yorulmayasan" denir. Kaynaklarımızdan Esat Ağaoğlu, orta tahsilli 60 yaşlarında bir çiftçi idi. Bize verdiği halk inançları ilginçti. "Süt nazarı keser. Bunun için ananın nazarı balaya değmez. Adamın özünün de özüne nazarı değer. Nazardan korunmak ve kurtulmak için en iyi çare Kuran'daki ilgili suredir. Akşamları ruhlar öz evlerini ziyarete gelirler. Onun için Kuran okunur. Cuma günü Kuran'ın okunmasının sebebi Kuran Cuma günü gelmiştir. . . Gözü o ocakta olan ruhların ihsanına belirli günlerde helva kavrulur." Karapapak Türklerinde Atanın yeri çok itibarlıdır. "Atanın Goru hakkı " "Atamın Goru hakkı" en büyük yemindir. isimlerin başına "ay" önekinin gelmesi sadece şahıs isimlerinde " ay Eset.. .ay Eli" gibi deyi\ statü belirten hallerde de kullanılır. Mesela "Ay hanım çay süz" çay doldur çay koy gibi. Resime yönelmek haramdır. Namaz kılınca Kuran okuyunca resimler ters çevrilir. Kıble yönünde resim varsa kaldırılır. Gece aynaya bakılmaz günahtır. Rüyada kınk ayna görmek yahşi (iyi) değildir. gelinin sandığına ayna konulur. Gelin beyin evine gidende kabağına (önüne) ayna tutulur. Ayrıca gerdeğe girince de geline ayna tutulur. Bu esnada kırmızı büyük bir çarşafın arkasında gelinin başı kırmızı ipek tüllerle örtülür. Bu örtünün üzerinde kırmızı goncalar olur. Örtü erkeklerin olduğu kısmı böler. Amaç yad erkeklerin (yabancıların) gelini görmemesidir. Bilgi kaynaklarımızdan Bilare Abdurrahimoğul (Osmanov) 64 yaşında ev hanımı 1 O yıllık bir okul hayatı olan bir kimsedir. Dilara hanım kızlık soyadı münasebetiyle yaptığı açıklama da evlen­ meden ewel anlamında " bu bir hayta geçmezden ewel" tabirini kullandı.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI Türk halk inançlarında evlilik, sünnet olma ve benzeri gibi haller hayatın önemli dönemleri, alem değiştirme farklı hayata geçme gibi önemsenirler. Karapapak'larda çocuk olsun diye dua edilir, mollaya dua yazdırılır. " Hamsından baş duaya inanmaktır (en önemlisi duaya inanmaktır)" inancı vardır. Çocuk dileğiyle ziyaretlere mesela Hacı Mahmut Efendi ye götürülür. Buraya halk her türlü ihtiyacı için Cuma akşamı "adına" pazarte­ si günü ağzı oruç olarak gider. " Hacı Mahmut babamızın kabrini ziyaret edince evvelce Allah'a bağlanır, tebarek Allah' dan bize Kömek olsun ... Hacı Mahmut Allah'ın en yakın adamıdır. Bizim bu işimiz düzelsin ağzı oruç bir kurban kesecem"denir. işimiz olsa da olmasa da madem buraya sığınmışız, şeytan yol kapmasın diye kurbanımızı keseriz ..... oraya zil zibil dökülmez. Kurban mübarekin üstüne kesilir. Aynı oyun (diğer ihtiyaçlar) komşular tarafından karşılanır. Türbeden toprak alındığı olur. Ancak ayak altına dökülür, çiğnenebilir diye büyüklerimiz toprak alınmasını onaylamazlar. Bu toprağı şifa niyetine sulandırıp içen dertli olan yerine merhem niyetine sürenler olur. Baba'ya inananın mezarına öldüğü zaman bu topraktan atıldığı da olur. Türbenin etrafında herrenilir (dolaşılır). Tavvaf sayısı niyete göre 3 veya 7 defa olabilir. Niyetlilerin büyük çoğunluğu (ahiret) leri için dua ederler. Dünya işi için ondan talepte bulunmak ona baş ağrısı vermek olur, inancı vardır. Türbedeki dağdağan ve nar ağacına "niyet bezi" bağlayan­ lar olur. Türbe Kazak bölgesindedir.

Veysel Karani, Aldaştaki bu türbeye Karapapak Türkleri her türlü ihtiyaçları için giderler. Türbe ziyaretindeki uygulama tamamn aynıdır. Yemen ellerindeki Veysel Karani'nin peygamber efendimizin ziyareti münasebetiyle anlatılan 32 diş ve tesbihin 33 taneli oluşunun bu diş sayısı ile ilgili oluşuna dair hikaye burada yatmakta Veysel Karani için de anlatılmaktadır. Seyit Nigari Hazretleri, Karapirim\i kentinde (köyünde) yatmaktadır. Karapir'de Seyit Nigari'nin yanındadır. Ziyaretlerdeki uygulama ve inançlar diğerleri ile tamamen aynıdır. Mir Hamza Bulağı, Seyit Nigari'nin mürididir. Türbesi Cebrailli ilçesindedir. Buradaki suya adak yapılır. Türbenin suyunu


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi şifa ve hayır işlemiş olmak için içenler vardır. Çocuk olması için niyet tutanlar kız ve erkek evlatları olunca niyetleri gereği "paltarlarını burada yuyarlar" (giysilerini burada yıkarlar). Anadolu'daki Arap Baba, Karadonlu Can Baba'dan sonra burada da Karapir'i görüyoruz. Bu ziyaretlere çocuğu yaşamayanlar yaşamaları için, genç kızlar bahtları açı lması için, ruhi hastalıkların tedavisi için gidilir. " i nandıktan sonra kişiye bir dostan da sade insandan da çare gelebilir" inancı vardır. Dilara ana'nın atası rahmetli i dris, Mir Nigari hazretlerinin mürididir. İ dris Baba'nın istifini yaptığı çok güzel bir hat örneğini bize gösterdi. Biz de onu resimledik. Seyit Nigari nin gazellerini· okuyan Dilara ana, " Meyhana da" tertip ediyor. Bize gazellerinden bir parça okudu. Kaynaklarımızdan sadece Dilara ana resminin çekilmesini uygun bulmadı. '

Rüya tabirleri konusunda bize şu bilgileri verdi. Rüyada koyun görmek konaklıktır, yahşidir. At murat arzuya çatmaktır (muradın olmasıdır), su aydınlıktır. Kara pisdir (iyi değil anlamında). Ağ (ak, beyaz) kefen'dir, ölümdür. Güzgün (ayna) aydınlık, hoş bahtlıktır. Para pul sestir, haberdir. Yılan pistir (fenalıktır). Köpek (polis, söz horata'dır) Dilara ana, üstünde durduğumuz konular için "hırda - huruç sözler" (boş sözlerdir)" diyordu. lslam'la din ile ilgili bulmuyordu. Biz, Samsun ve Amasya' da da Nigariyi Pir kabul eden kimselerle görüşmüştük .. Onlar da bize gösterişi, alayışı onaylamadıklarını yapılacak işin hayır işleyip saklı tutmak olduğunu söylemişlerdi. Meyhane (semahhane) ye gitmek için boy abdesti alınır. Balaca gede olgun yaşa gelmemiş erkek çocuk) Meyhane giremez. Bir meyhane meclisinde 50-60 nefer (şahıs) olur. Meyhaneler akşam düzenlenir. Cuma akşamları tercih edilir. Bunlar bir veya iki saat sürebilirler. Meyhanede çay içilir, çörek yenilir. Sonra da yönetici kadın Nigari'den bir gazel okur. Eskiden iki üç okuyan kimse olurdu. Cemaat sadece dinler. O okudukça dinleyenler oynarlar. Okuyan oynamaz. Aşka gelen her mürid kendi kendine oynar (here özüne oynayar). Dıngır-teneke kutu çalınır. Meyhane'nin özel bir


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI çalgısı yoktur. Meyhane Meclisleri hala devam etmektedir. Bu uygulama Sovyet döneminde de yaşatılmıştır. Dilara ana köyde Kuran okutup bir hayli genç yetiştirmiştir. Deriş Osman ve biraz da oğlu Savaran da bunların arasındadır. Meyhane'yi Kiril harfli metinlerden okuyarak yapanlar da var. Daha ziyade Kef'rali'deki Osmanlı Hurufatından Nigarnarneyi ve Nigarinin Divanını takip ediyorlar. Ayrıca Aslanbeyli köyünde ve Kür nehrinin üstündeki köylerde Meyhane uygulaması var. Dilara Ana ya göre Kuran'a inanan meyhaneye katılır. Meyhane'nin hususi paltarı (özel giysisi) yoktur. Günlük kıyafetle katılabilinir. Saygılı olmak için kara ve yeşil giysiler seçilir. Dilara ana kıyafet konusunu özetliyor. " Baş döş düzeltilir,bir arada uzun geyinerik çünkü biz Fatirnai Zehrayız". '

Erkeklerin Meyhanesi ayrı olur. Eski yazı olmayan metinlerden de rneyhana okunur. Erkekler de yeşil ve kara giyerler. Bütün meyhane oyunları bir tek türdür. Oynanan oyunun hızını gazelin türü tayin eder. Meyhanenin şeriat bağlantısı yoruma göre değişmektedir. Dilara ana bizden Osmanlı hurafetli Mevlüdi Şerifi, Kuran-ı Kerirn'den seçme sureleri içeren küçük ve büyük boy kitaplar istiyor ve ilave ediyor. "lran ve Arap çapından (baskısından) çetinlik çekiyorum. Türk Tabından eyi okunur", diyor. Görüşmemize dayanamayıp Derviş Osman katılıyor. Osman ilkin TRT Dış haberlerin yayınını güney ve kuzey Azerbaycan'a farklı seslendirilme­ si gerektiğini belirttikten sonra; " Dağların Atamdır Düzlerin Anam Lil parlı bulaklar Gülyüzlü sonarn Men senin eşginle Alaşarn yananı Adına vetemin yazanı Borçalı " diyor ve hızını alamayıp,


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi "Gence bizim Tebris bizim kür bizim Sevincimiz Şelaleden Gür bizim inan Billah bugün sabah sur bizim Gel menden müjdeni al anam atam Ay Osman Tebris de titren bedeni Kes kalbini o gövneden zedeni Veteni milleti satan gedeni Kılınç ol yarıya böl atam anamı" diye ilave ediyor. Sonra devam ediyor; Meyhane konuşu dönemince cezbe'ye biz de ceviz deniyor. Meyhana da baylı bayanlı ceviz/cezbe'ye girilebilir ancak katılımcılar 60 yaşını aşmış olmalıdır. "Gezbeye Gelen" kafasını taşa duvara vurabilir, birisi ona sahip çıkıp o'nu korumalıdır... Hacı Halil Baba Dağına kızlar ilahiler okuyarak çıkarlar. Bu da bir tür cezbe halidir. Bu ilahilere son dönemde Yunus Emre nin ilahileri de katılmıştır. Borçalı'ların ayrıca " Karadonlu'nun Ağırı "diye bilinen bir oyun havaları vardır. lğdır'da nefesi, şerri dokunan ve görünmeyen bir güce 11Karadonlu11 denilmektedir. Kara iyelere tekrar dönmek istemiyoruz ancak, Borçalı ve Azerbaycan' da Ardoy diye bilinen bir kara iye daha ziyade, abdestsiz, kimselere görünen Kuran okunan yerlerde gözükmeyen şer bir kuvve vardır. '

Naz Anadan da halk inançları bilgisi aldık. Naz Kazımova Kepenekçi köyünde yaşayan 80 yaşında tahsilsiz bir ev hanımıdır. Verdiği bilgilere göre: Kırklama, hem anaya hem de balaya yapılır. Kırk kaşık su bir kovaya "Allahım Meselli okunarak dökülür. Anne ve çocuğu bu su ile kırklanır. Su başlarından dökülürken "Allahım Meselli Ala Muhammedi, Seni Kırklayanın kırkından çık"denir. Kırklamayı koca avradlar yapar. ilkin anası sonra balası kırklanır. Ayrıca 1 O. ve 20. günlerinde de çeyrek ve yarı kırkları yapılır. Ayrıca kırmızı, sarı ve mavi üç taş muhtemelen akik taşı kırk içinde hastalanan çocuğun suyuna konur. Bu su ile koca arvadlar çocuğu yuyarlar, yuyarken "Allahım meselli Ala Muhammed" denilir.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI Ana kırklanmadan çocuğuna süt verir. Kırklanacağı gün çocuğa süt verilmez. Kırklandıktan sonra ana balasına döşünü (göysünü, memesini) verir. İlkin sağ döşünden balasını emzirirler. Kırklama suyu pinhan yere (el-ayak değmeyen yere ) dökülür. Anayı Hal Aparmasından kurtarmak için, bir hayvan (inek, koyun gibi) yüreyi suya atılır. Al Avradı onu yer. Ananın yüreğini salar. Ayrıca al Anasından korunmak için tüfek de atılır. Bu uygulamada ki suya atılan yürek, kara iye olan Al karısına verilen bir sacıdır. Böylece onun fenalık yapmasından kurtulmuş olunur. i nanca göre Al Anasının mekanı su başları ve değirmen arkıdır. Ayrıca tüfek atılarak çıkarılan ses, kara iyeleri kovmak içindir. Al avradı gelmesin diye kabakca (önceden) bıçak, tüfenk, gaycı (makas) Kur'an, kadının odasına konuluru. Doğum Hasant (iyi) olsun diye anne adayına efsunlu su içilir. Doğum kolay olsun diye gelinin kulağı çekilir ve ona sopa atılır. Uşağı olmayan kadına maliki (derman) yapılır. Kabak ve bal pişirilir. Ana adayının kamına belenir. O yakı iki gün orada kalır. Ayrıca Camış gübresi pişirilir gelin ana belenir. i çi ağır kadın deriye çekilir. Bir başka uygulamada da, peteklibal, darçın, gülümcan, zencefil, hil, nuheyl, ıstot( biber) 4 adet yel cevizi el makinasın da çekilir. 1 kilo petekli bala karıştırılır. Gelin aç karnına bir yemek kaşığı yer. Sonra çörek yiyebilir. Geline kartal (patates) pirinç verilmez. Düzelir ise, beline yakı sarılır, kamına küpe yapılır, beli çekilir, tekrar beli çekilir. 3 yumurtanın sarısına alçı karıştırılır. 1 metrelik bir bezle yakı yapılır. Bu yakı 3 gün belde kalır. Çocuğu sürekli ölen anne, meyve ağacının dibine gider, ve " ben hamı zatımı sana verirem sende varını bana ver"der. Ü ç defa ağacın dibine "tu tu tu" der. Bu uygulama bir defa yapılır. Sonra ayrıca ocaklara ziyarete gidilir. Gezgincilere sadaka verilir. Bu uygulamada da görüldüğü üzere "Ağaç" " meyve ağacı" ocak olarak algılanmıştır. Karapapağlar da gelin "ellendirilir" bunun için gelinin başına bir şiş ve ekmek dolandırılır. "Ayağın sayalı, başın devletli olsun, 7 oğlanla bir sofraya


KAFKASYA ARAŞT/RMALARI DiZiSi el uzatsın" denir. Sonra gelin sağ taraftan perdenin arkasından gerdeye girer. Gelin, kaynana ve kaynatası ile bir müddet konuşmaz_. Bu bir hürmet ifadesidir. Geline ve çocuğuna dua edilirken "Allah gelinini ve çocuğuna başacan (başına deyin, başına kadar) versin hoşbaht eylesin, Allah hoşbaht eylesin, oğullu kızlı olsun, hoşbaht yaşasın. Allah rızkını bol eyle özüne can sağlığı ver" denir. " Karapapaglarda Dili ağız eylemek" başsağlığı dilemek demektir. Örnek­ ler "ahırın hayır olsun, oğlun kızın sağ olsun " , "Allah seni yarı yolda koymasın" denir. Yemin ederken de, "Allah hakkı " , "Allah adı hakkı" , "balaların başı için" " Kuran hakkı" denir. Cuma akşamlan, dua edilir. "cümle aleme içinde de benim balalarıma ..... " denir. yemek yapılır. Bunları çoluk çocuk yer. " Bu gece ölüler geler, onların bumuna yemek kokusu gitsin" inancı vardır. Karapapağ'lar da yeriklemek veya aşermek karşılığı "ağzı tatsız1111ağzı pis" tabirleri kullanılır. Bu durumda olan kadınlara yemeleri için her arzuladıkları şey verilmeli. Bunların " nefsi körlenmeli" aksi takdirde pis (fena) olur. Uşak (bebek) içerde (ana rahminde) hasta olur. Uşak içerden anayı emdiği için, onun arzusu yerine getirilmemiş olur. Karapapağ Türklerine göre; "Dünya Kızıl Öküzün üstünde durur. Yer ter­ penen de Öküz boynuzluyur" Zelzeleye kızıl öküzün boynuzunu oynatması yol açıyor.

Göy kuşağı (Gök kuşağı) nın altından geçilmez, geçmek isteyeni o vurur. Ölen şahsın canı ağzından çıkar, tamahkar adam geç ve zor can verir. Ölen herkezin canı cennete gider. Narahat ölü (rahatsız ölü) hortlayabilir. Hortlamasının önlemek için ruhu için helva çalınır. (kavrulur) kurban kesilir, hayrat verilir. Evin dört tarafı efsunlanır. Ölecek kişiyi yakınları da ölecek­ lerini anlayabilecekleri tarzda rüyalan görürler. Mesela evinin bir tarafını rüyada uçmuş olarak gören kadının eşi ölmüştür.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI Yemin edilirken diğer tesbitlerimiz de görüldüğü gibi suyun ve ayın hakkı için yemin edilebildiği gibi "bu ağ (ak) yol hakkı" tarzındaki "ak" dikkat çekicidir. Zira "karayol" gidişi olup dönüşü olmayan yas yoludur. Ayrıca " Bu suyun akarı hakkı, antolsun bu suyun aydınlığına" tarzındaki antlarla suyun akması ve durgun olması önem arzetmektedir. "Aktar su pislik tutmaz" "Durgun su tekin değildir." "Suyun durgun akanı adamın yere bakanı" "Su cennet didarın görmüştür. " Keza suyun aydınlığına ant içilmesindeki aydınlık da önemlidir. Rüya da su görmek aydınlıktır. Yolcunun ardından su serpmek, yolunun aydın olmasını sağlar, inancı vardır. Karapapaklarda "gelinin sonu, (bebeğin rahimdeki eşi) temiz yere bastırılır. Eğer dünyaya gelen çocuk kız ise" , "Allah bunun dalınca oğul ver, kız verme" denilerek temiz toprağa gömülür. Göbeyin parçasını saklayanlar da olur. Kişinin göbeyinin bastırıldığı (gömüldüğü) yerden zor ayrıldığına inanılırı." Göbeyimi oraya mı bastırıplar (gömmüşler) oradan ayrılamırsan" denir. Bu inanç ve söyleyiş Anadolu'da da vardır. Karapapaklar da "tırnak tutulmaz (saklanmaz) yere bastırılır (gömülür) saç da yere bastırılar. Saç yakılmaz. "yakanın ığbalı (ikbali) yanar" inancı vardır. Sünnetin kesilmişi evin yukarısına, damına atılır.

Kına yakılınca " iki ay sonra vaht (vakit) kesirem { vaad ediyorum), iki ay sonra bir de yahıram (tekrar yakacağım)" denir. Bu bir nevi adaktır. Düğüne aranmaya bir kimse sitem ederken "Ağ sakallınızı kara sakallınızı yığıp halvet oldunuz, Allah mübarek etsin" (genç yaşlı kendi aranızda eylendiniz . . . . . . . .) der. Erkek bilgi kaynaklarımızdan birisi de Karakişi idi. Lakabı Kıllıgözlü Kara olan bu şahıs 5 yıl eğitim görmüş Keşeli'den rahmetli Halil'in oğlu 73 yaşında bir ağsakaldı. Verdiği bilgilere göre; "Karapapak'larda eskiden evlenecek kız oğlanı, o�lan da kızı görmezdi. Baba-ana gözaltıhyarlardı. (gözaltı yapıyorlardı),


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Büyüklerin sözünden çıkılmazdı. Şimdi evlilikte gençler karar veriyorlar. 1 8-22 yaşlarında evleniyorlar" , "Allah'ı aldatabilmem (Yalan söyleyemem) kız istemeye gidince 2-3 ağsakal kişi bir toğlu - koç götürür - Allah'ın emri peygamberin şeraatinle senin kızını . . . . . . . . oğluna diliyirem, der. Kız babası da - o ki Allah yazıp kimse bozamaz, başına dönüm senin der. " Holabel bir bereket, bolluk, işlerde kolaylık dilemek duasıdır. " Holabel holabel Kılıç keser Hop dön dürer Hanım bize yağlı gönderer Holabel holabel Elinde boyda gelin Seni gördüm çayda gelin Holabel holabel Katan baştan gelir Zincir kaşdan gelir Holabel çekmeyenin Bacısı oynaşdan gelir Horabel horabel. " Hacı adaylarını hacca gönderme konusunda, " El var hacıyı bizim gibi tantana ile yola koyar. Hacdan gelende de O'nu ziyaret eder orada olanlar­ dan sohbet ederiz" denilmektedir. Askerlik konusunda: " Kocak olan delikanlı askere geder. Geden de büyüklerin elini öper. Sazla sözle cemaatla yola salınar, gelende de toy yapılar. Askerliğe gitmeden ata mezarına zeyarete giden de olur". Konuyla ilgili bir de menkibe anlatıldı. Dünya şampiyonu Canpolat babasından nasihat alıyor. "Ölsen de kalsan da sırtın yere gelmeyecek ve bana hesap vereceksin Canpolat, her şampiyonadan sonra atasının mezarına gidip ona hesap verir. Bir şampiyonadan sonra atanın mezarını ziyarete gecikince, atasını rüyasında görür. lntizaren hemen mezarlığa koşar. "


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI Karapapağlar da yağmur yağmaz havalar kurak gider ise, yağmurun yağması için kurban kesilir, godu - godu gezdirilir. "Yenidoğmuş ay görülünce yönler aya çevrilir, şükür Allah ay tazedir, der selavat getirir" . "Köhne hesaba göre (eski zihniyete bakılır ise) dünya Kızıl Öküzün üstündedir. Onu goven dişliyende kuyruğunu sallar boynuzunu oynatır, yer sallanır, zelzele olur."

Urfu (ruhu) kimse göremez. Bir Allah bilir. Ruh ağızdan burundan çıkar, çünkü nefes oradan alınır. Azrail başının üzerine keser can, ayağından itibaren çıkmaya başlar. " "Toya giden de ayn yoldan, toydan dönende ayrı yoldan gedilir. Bey tutulmuş (bağlanmış) ise, mollaya gidilir. Beyin anası, nişan paltarından cırar özü beyi baştan bağlıyar, gelinin gelende açar böylece başkaları bağlayamaz. " Karapapak'larda kız çıkmayan geline "üzü kara" geri gönderirler. Böyle gelinin saçı kesilir. Yenge ve gelin reddedilir. Babasının evine gönderirken eşeğe ters bindirilir.

Ay tutulunca kurtulması için Allah'a yalvarılır, kazanın dibi dövülerek gürültü yapılır. Ağabeyi ölen kardeş, yenge ile evlendirilir, (balaları var) denir. Gelinin ille çocuğu oğlan olsun diye bir balaca oğlanı yatağa koyarlar, bu çocuğu gelinin yengesi bir çift çorap verir. Karapapaklarda eskiden kebin (nikah) gizli kesilirdi. Nikahsız (dini nikah olmadan) gelinin yaptığı ekmek yiyilmez, verdiği su içilmezdi. (Nikahın gizli kesilmesi muhtemelen yapılması ihtimali olan büyüye mani olmak içindir. Burada nedense nikah için kıyma veya kesilme tabirleri kullanılır. Bizce üzerinde durulmalı kelimenin batını anlamı irdelenmelidir. Nikahsız kadının elinin değeceği şey haram sayılır. Zira o cünüp insan ile eş tutulur. Eşi ile


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi birleşmesi zina sayılır. Hatta cünüpten de onun durumu daha ötedir. Kırklanması gerektiği inancı vardır. "Ardoy deyirler bir şey var. Köhne vakitte bir Süleyman Ağa vardı. Şer vaktı değiımene un götürür mezarlıktan geçende aklından ardoy geçir, korkur. Şeyhoğlu Bayram bundan birini tutup, (geç gel) deyende tez gelirmiş tez gel deyende tez gelirmiş. Buna hamur yoğurtturuyorlarmış, kurtulmuyormuş (çok bereketli imiş bitip tükenmiyormuş) Kız - gelin yağışır suya gedir. Hamısı özünü suya verir. Kızlara ben de (yıkanım) deyir, paltarını çıkarırlar. Paltarında iğne variymiş, o'nu o iğne tuturmuş, iğne çıkanda suya girir kayıp olur. " Karapapağlarda hal karısından korumak için, Hal karısı tutmuş olan kimsenin bir eşyası, korunması istenilen kadına götürülür. Kanaatimizce Hal karısını tutan kadın Hal karısından bir kuvvet almış oluyor. Bu kuvvet eşyalarına sirayet ediyor. Bu eşyaları yanında bulunduran ve korunmak isteyen kadın Hal karısına karşı bu eşyayı referans veya karşı güç olarak kullanabiliyor. Karapapağ halk inançlarında insan kılığına giren iyelerin olduğuna da inanılır. Bu iyeye "ruh" diyenler de vardır. Hüseyin Ağa Sarı dere mevkiinde çayda, suyun kenarın da bir uşağı oynuyorken görüyor. Çocuğun elinden tutunca insan evladı olmadığını anlayıp korkup kaçıyor. Karapapağ Türklerinde üzerine Kar, Yağmur yağmış koyunun sırtına süpürge vurulmaz. Bereketi kaçar. " bereketi olan yere süpürge çekilmez. Ev süpürgesi ile koyunun sırtı şer karışan vakitten sonra süpürülmez. Avrat ile kişi ayak-baş yatmaz (birinin başı diğerinin ayağına gelecek tarzda yatmazlar). Arabaya süpürge konulmaz. İki er (erkek) ayak baş yatabilir. Süpürge ile ilgili inançlar Anadolu'da da vardır. Akşamdan sonra ev süpürülmez, süpürge insana dokunmamalı, iftiraya uğranılır. Böyle hallerde süpürgeye tükürür gibi (tu tu tu) yapılır. Gürcistan Türkleri okulda eğitimi Türkçe yapmaktadırlar. Okullarında


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI hafta da iki saat Gürcüce okunur. Gürcistan Türklerinde Gürcüce eğitim SSCB döneminde de vardı. SSCB döneminde Rusça bütün okullarda okutuluyordu. lngilizce, Fransızca, Almanca ise, seçmeli derslerdi. Bu uygulama

1 955 yılından sonra konulmuş SSCB döneminden sonra da

Türkçe yüksek tahsil imkanı verilmiştir. Gürcü televizyon kanallarında Türkçe yayın yoktur. Radyo yayınlarında her gün

30 dakika Türkçe yayın yapılır. SSCB döneminde ilk defa Al Bayrak

sonra Şarkın Şafağı, Sovyet Gürcistan'ı, Gürcistan gibi aynı yayın değişik isimlerle yayınlanmış Türk gazetesidir. Gürcistan gazetesinde Süleyman Süleymanlı isimli bir Türk isim baş yazar olmuştur. Seyahatimiz boyunca halk inançları içerikli bir hayli tanım ve tabir tespiti yaptık. Bunlardan bazıları; balıkla (keçiboynuzu), günahımı götürürem (itiraf ediyorum), yüzünü turşutmak (yüzünü ekşitmek, asmak, surat etmek), gözünüze su verin (öğrenin), Allah rahmet eylesin mehite (meftaya Allah rahmet etsin), başında karanlık olmak (başının sıkıntıda olması), üst tutmak (yönelemek yüzünü çevirmek), Kıbrıs dalaşı (Kıbrıs savaşı), Allah iş rahatlığı versin (işin kolaylığı gelsin), Allah her vakit seni kızıl kalemli etsin (daima iyi ve güzel yazasın), dost seni görsün hoştbaht olsun, düşman seni görsün bedbaht olsun, (mutlu ol dostun sevindir, düşmanın üzülsün), arayı katmak, (maraza çıkarmak ihtilafa yol açmak), Kurbansız azatlık olmaz, şehit verme­ den istiklal kazanılmaz; kanı kararmak, asabı bozulmak, lab yahşi (çok güzel), lele (lala, öğretmen eğiten bilgili büyük), gelbine deymek (namazlı niyazlı kimsenin gıyabında yapılan fenalığı hissetmesi), abır vermek, bi abır eylemek (hatasının çirkin hareketini yüzüne vurmak), yaşam binası (ev), idare binası (işyeri), Karapapağ Türkçesinden tesbitini yaptığım isimleri de aktarıyorum. Kaşgo (işaretli alın, alnı gaşga, alnında işaret olan), kere (koyunun küçük kulağı) küre veya çepne (koyunun orta kulağı), sine (gögüs, sin), döş (meme), çiğin (omuz), dal (sırt arka) , . gıca (oyluk), kürek (sırt), omba (kalça), el parmaklarının isimleri (başparmak, şehadet parmağı, orta parmak, adsız, çeçele), emlik (yenilme çağı gelmiş kuzu), tohlu (altı aydan sonraki kurbanlık


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

olabilir kuzu), şişek (iki yaşında koyun), ögeç (üç yaşında koyun), buluka (3-5 günlük buzağı), cönge (erkek dana), buruk (burulmuş sığır), gulun (yeni doğmuş tay), daylak (biraz daha büyük tay), gulan (dişi tay), ürge (erkek tay), aygır - madyon, kısrak (çiftleşmemiş madyan). Adaklı nişanlı kız veya erkek, deyikli (sözlü kız veya erkek), göy (güvey), küreken, (damat), günü (kuma), kayınnene (kaynananın anası), sözümün canı (sözümün özü), hündür gaşank kızlar (uzun boylu poslu güzel kızlar), subay (bekar), şad oldum (memnun oldum), Allah beni nazardan salamat eylesin (Allah beni nazardan korusun), kanı kararmak (müthiş canı sıkılmak) Özüm hay - huy içinde deyirem (şaka yapıyorum) Boğursak (ineyin buzağıya geldiyi vakit) Beni Bağışla (bana müsaade et) dirseklenmek (dirseğine dayanıp dinlemek), çay süzmek (bardağa çay koymak), gözün kamı yok ki doysun (Aç gözlülük için söylenir), göyerti (yeşillik, sebze) üstü bezek altı tezek ( dış görünüşü güzel ve fakat içi çok çirkin) ardı var (arkası var, devam edecek). Bakü'de Azerbaycan Türkçe' sin den kelimeleri not alırken Yavuz Bülent Baküler hocamız., hocam Prof. Dr. F. Kırzıoğlu'nun Diyarbakır'dan tesbitini yaptığı bir Kerkük hoyratı okudu, biz de onun ünlü Azerbaycan ses sanatçısı Hanlarova ile bir resmini çektik; "Dünya'ya yayah geldim Yatmadım Oyah geldim Ömür der yüz yıl geçti Gönül der bayah geldim" Azerbaycan Türkçe'sinden ilgimi çeken diğer kelimelere gelince; yükünü yere koymak (doğurmak, bebeğini dünyaya getirmek), Anadolu da hamile hanıma yüklü denildiğini biliyoruz, nemliyip (nemlenmiş), Türkçe Allah'ın dilidir (Türkçe ilahi bir lisandır), tutu (ebe, doğum esnasında bebeği tutan anlamında Anadolu da ben seni tuttum, elime doğdun denir), bir de günüz heyır (tekrar günaydın), ne güzel gelip gelip çatmışığ bir yerde (ne güzel bir


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI araya gelip buluştuk), şükür yeri var (şükretmek lazım), uçuk sökük (kırık dökük), cenap (hürmetli), malı karası (varlığı yokluğu, karanın yokluk anlamında kullanılması bizim karar kelimesinde istenmeyende olsa bir kuwenin olduğu izahımızı doğruluyor. Zira varlığı da yokluğu da veren güç nihayet güçtür ve yokluğa da ham edilebilmelidir), ala yılan soksun (acaba ata geyik, boz kurt , kırat gibi bir gargış türümü), kuru (fakir), kurubey (cıbılın kabadayısı), birce (bir tanecik, biricik), soruşuram (soruyorum), onurluk (plaket), maruza (bildiri), adını çekmek (ismini söylemek), dua (alkış), heyyif (ne yazık), nezerde tutmak (dikkate almak), öğ (ana) öğsüz (anasız), garibe (tuha�. karayara (amansız tedavisi çetin olan yara, diğer adı yaman hastalığı veya çor hastalığı biz bu konuyu lstanbul Türkoloji kongresinde 2000 yılında verdiğimiz bir bildiri de tartışmıştık), üreyi kuş pişirmek (kalbi pır pır etmek, hasret çekmek), sufle çekmek (sofra açmak yemek ikramında bulunmak), kulak asmak (dinlemek), muayyen etmek (belirlemek), here bir (her biri) göze değmek (dikkati çekmek), inam (inanç), yuhu görmek (rüya görmek), erkek eşşek sıpatı dolaşmaz (çocuğunu her yere götüren babalar için söylenilmiş söz) ay ana gabrine kurban olam men derdim özümden gabah doğmusan (annelerimizi onlar hayatta iken üzeriz öldükten sonra hepimiz her yerde sızlanırız). Enver Ahmet Hoca'nın Ağ göldeki o güzel gece de okuduğu o güzel şiirin daha geniş şeklinde şair; "Ağardı saçım kız fikirden den den Ötüm yaşamaktan asammış asam Ay ana kabrine kurban olum men Derdimi özümden gabah dogmuşsan" bizim için okudu.

09 Nisan'da Türkiye'ye dönecek ekip Bakü'den ayrılınca dostum Yavuz Akpınar ile kitap toplama derdine düştük. Satın aldık, Bilimler Akademisinden ve yazarlarından hediye olarak aldık. Derken Aierbaycan i limler Akademisi Nizami adına edebiyat Enstitüsünde Prof. Dr. Yaşar Karayev'in başkanlığındaki toplantıya katıldık. Azerbaycan'da güzel bir gelenek var. Sempozyumun resmi kapanış konuşmasından sonra belirli


KAFKASYA ARAŞT/RMALARI DiZiSi akademisyenler 1 -2 sa atlik bir topla ntı yap ıp , daha öze dönük değerlendirmeler yapıyor ve gelecekteki çalışmaların rotasını tayin ediyorlar. Bu toplantıda da 30 kadar bilim a damı vardı. Dış a rıdan katılanlara k a na at­ leri soruluyor ve onlarda muhtelif sorulara cevap veriyorlardı. Burada dinlediğim konuşmala rd a n uluslar ar ası Ş a h lsmail Sempozyumunun yapılması için " başlasın" emrinin verildiğini öğrendim. Ne mutlu o sempozyuma katılacak araştırmalara. Sonra lrina Melikof hoca hanımı dinledik. Anadolu'da heteredoks diye bilinen k esimini kimlik karakteri üzerinde duruyordu. Bir ark adaşım bana :"bu hocanın Anadolu' da alevi kimliği fikrini ilk ortaya atan değil mi?" dedi. Moskova'dan Alla hoca hanım arkaik diller, ile yanılmıyorsam Dede Korkut a rasında ilişki kura bilen bir projeden bahsediyordu ... Y avuz beyle, Anar beye gidecektik fazla oturamadan müsa a de aldık. Bu toplantıda lütfedip bana da konuşma imkanı verildi. Çalışmalarından kısaca bahsettim. Muhtelif v�silelerle yazımda yer vermeye çalıştığım Azerbaycan fikriyatının ilmen oluşturulması çalışmalarını burada gördüm. M esele irdelenirken konulardan birisi, "Sizin ülkenizde Azerbaycan konusunda yeni çalışmalar var mı, hangi çalışmaları yapıldı? ... ...... Azerbaycan da çalışan bilim adam var mı? Azerbaycan'ı derslerinizde işliyor musunuz? Siz sadece Kuzey Azerbaycan'ımı öğretiyorsunuz . . ... Azerbaycan'ı çalışan gençlerimize burs sağlayabilir misiniz? " . Burada hayretle k a rşılanacak bir ş ey yok. Türkiye'den birisi de aynı soruları Türkiye için sorar. Hassasiyet bize göre mahalli milliyetçiliğin genel Türk milliyetçiliğini gölgede bırakma masıdır. Zira biz, Türk milliyetçiliğin genel Türk milliyetçiliğini gölge de bırakmamasıdır. Zira biz biliyoruz ki , Türkiye Türklerini Türk dünyasına k a rşı ilgisiz bırakan­ lar, Türkiye Türkleri veya başka bir Türk kesimi değildi . Azerbaycan üniversitesinden de davet almıştık. Buradaki toplantıda Azerbaycan Yer Adları konusunda ilkin Tv. Konuşmasını, sonra bildirisini dinlediğim Prof . Dr. Budak Budakoğlu'nu tanıdım. Ermeni iddi alarına akademik cevaplar veren eserini temin etmiştik . D ede korkut sempozyumu


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HAITI yer adları bilimi itibarıyla Ermeni ve Gürcü iddialarına cevap vermiş olmak bakımından da önemli idi. Azerbaycan Üniversitesindeki

25 30 bilim adamının katıldığı toplantıda -

da güzel açıklamalar dinledik. Türk Dünyası ortak Üniversitesinin açılması, Türk Dünyası araştırma merkezlerinin arasında koordinasyonunun sağlan­ ması, Türkiye'nin bu oluşuma destek sağlaması türünden fikirler üretildi. Ayrıca Türk kültürüne hizmet vermiş Türkolog'ların eserlerinin yeniden basılması heykellerinin yapılması istenildi. Geçmişteki Türk yönetimlerinin gayri müslimlerin vergi ve askerlikten muaf tutması sonucu Türk kesimlerin Hıristiyanlaşmalarının bu günümüze tesirleri üzerinde duruldu. Bu yıl ikincisinin yapılması tartışılan Türk meseleleri Sempozyumunda ortak Türk dilinin oluşturulması konusunun ele alınması vurgulandı. Toplantımızda tanıdıklarımdan Prof. Reşat Genç, Bahtiyar Vahabzade, Doç. Dr. Yavuz Akpınar, Alla hocahanım, Dr. Cevat Heyet, Prof. Budak Budakoğlu, Prof. Tevfik Melikof isimli uzmanlar katılmıştı. Burada fazla kalamayıp Gürcistan'a gitmek üzere yola çıktık. Bakü'de Amerikan Üniversitesi kurulmuş gitmeyi görmeyi çok istedik, olmadı vakit çok azdı.


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

SONUÇ Konuya girerken de belirttiğimiz gibi bu çalışma fırsatların değerlendirilmesi zihniyetinden hareketle yapılamaya çalışılan bir gözlem aktarma işi idi. Ewela bu uygulamanın yararına inandığımı, ne kadar sık ve ne kadar çok kimse tarafından bu tür çalışmalar yapılır ise, o kadar faydasının artacağına emin olduğumu belirtmek istiyorum. Azerbaycan'ın siyasi ve ideolojik fikir anlayışında yeni arayışların olduğunu gözledim. Bu, tamamen yeni olmayan ve fakat yeni boyutlar içeren tespit, Türkiye'yi ve doğal olarak Türk Dünyasının yakından ilgilendirmektedir. Türk aydını bu gelişmenin fikri egzersizinin dışında kal mamak zorundadır. Gürcistan Türklüğü, potansiyeli, sorunları, ona yönelik muhtelif politikalar ve Türkiye'den beklentileri itibariyle maalesef, Türk aydını tarafından bilinmemektedir. Bu hal yapılması gereken işlemlerin ihmali sonucunu doğururken fırsatların da kaçmasına yol açmaktadır. Olayın sadece Kafkasya'daki bir bölüm Türk'le ilgilenmek olayı olmadığını, Türkiye'nin Kafkasya politikasını tayin edecek asil unsurlardan birisi olduğunu, Türk politika oluşturucusu ve ona yön veren aydının yeterince anlamamış olduğunu gözledik. Türkiye - Azerbaycan Türk aydını dayanışmasını büyük ölçüde Türkoloji alanında sürdürmektedir. Aydınımız Türkoloji'yi hala dar anlamda yani Türk tarihi Türk edebiyatı anlamında anlamaktadır. Bu kısır çemberi yarıp Türkoloji'ye; Türk siyasi bilimi, Türk teori bilimi, Türk ekonomik hayatı, Türk ideolojik bilgi birikiminin de eklenilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Bürokratla akademisyen arasındaki dayanışma protokol nezaketi sınırlarına sıkışmışlıktan kurtarılmalıdır. Yapılan tarihi çalışmaların sonuçlan günümüze taşınabilmeli, edebi çalışmalar sadece bir estetik olma noktasından çıkarılıp düşünce ve sanat toplumunun sorunlarına yöneltilebilmelidir.



KAFKASYA ARAŞT/RMALARI DiZiSi

GENEL DiZiN A

-

-

Aç karın: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 20 Ad g.ünü: . . ... . . .. .. . . . .... . ..... . ... 1 20 Ad verme: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 08 Ağ (Ak): . .. . .. .. .. . . ... .. . .... 1 26, 1 31 Ağıtçı: . . . ... . . . . . ... .. . 1 00 Ağzı Pis: . . . . .. . . . . .. . . 1 30 . Ağzı tatsız: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 30 Aldeyişlik: . . . . . . .. . . ....... . . 114 Arap Baba: . .. . . .. . ... . . . ... 126 Ardoy: . . . . . . . . .. . . . .. 1 28 Aş ermek: . .. . . . . ...... . . 1 30 At: 1 26 At nalı: . . . 1 21 Ateş: . . .. . . 1 23 Ay: . . 1 24, 1 33 Ay babam: . . . . . ... . . . .. ... 22 Ayak Açma: . . . . . . . ... . . . ... .. . 1 08 Ayak-Baş Yatmaz: . . .. ..... . . . ... . . 1 34 Ayakkabı: . . . .. . . .. . . . ... . . . 1 00 Ayna: . . . . ... .. .. . . . ... . 1 24 .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

·.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

... ... ... ...

.

.

.

.. . .. ..

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

-B-

Baca-baca: .... Baş indirmek: . . Başına dönmek: . Başına Herrenmek: Berzen, Berzan: . .

.

.

.

.

.... . . .... . . .

.

.

.

.

.

.

.

........... . . ... ........... . . . . . . .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

... . ... . ... .

.

.

.

.. . .. .. .

.

.

.... ... .... .;. ... .

.

.

.

.

.

.

.... . .... .... . .

.

.

.

.

.

. . . . . . . . .1 1 O 112 . . . . . . . . . 1 22 . . . . . . . . . 1 22 . . 1 22 .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI Bey şahı: Sıcak: Buduh: .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

106, 1 1 4 1 07 87 .

.

.

.

.

.

.

.

.

-C-

Cad ı: Cadı kün: Cadı yer: Can: Cezbe: Ceviz: Cünüp: .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

1 07 1 07 1 07 1 23 1 28 1 22, 1 28 1 33 .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

-ÇÇam: Çenne: Çorab:

.

.

.

.

.

.

.

.

.

-

Dada: Dadaloğlu: Dadaş: Dağdoğan ağacı Day Durmak: Dede: Demir Demir şiş Dilara Ana: . Diş: Dualı Adam: Dul: .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

D

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

-

.

.

.

1 04 1 05 1 1 4, 1 33 .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

19 19 19 121 ,1 25 1 07 19 1 22 114 1 27 1 07 112 100

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi -H·

Hacı Halil Ocağı: . . . . . 111 Hacı Mahmut Efendi: . . . 1 25 Hak Aşığı: . . . . 88 Hat apardı: . . . .. ... . . ... . 1 22, 1 23 Hamzet: . . . . . . . 1 23 Hapıtlı: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 86 Haram: .. 1 24, 1 33 Hatime Kağıdı: . 1 00 Hedik: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 07 Helva: . . . 1 24, 1 30 Helvet Yer: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 07 Hıdrellez: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 1 O Hınalık: . . 86 Honça: . . . . 1 04 Hortlama: . . 1 01 .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

-G· Gaga: Godu godu: . Göy: Göya Botu Gavut: Göy kuşağı: Güzgün: .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

19 1 33 121 1 08 1 30 1 26 .

·F· Fakirek: .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

1 05

·E· Ekmek: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 29 Elma: . . . . . 98, 1 04, 1 1 4 .

11441

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

-

lki başlı kahum: . İlahi: . . . lngilay: . İslam Davası Şehidi: .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

i

-

. . . .. ... . . . . ..

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.. ..

.

.

. .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

114 . 1 28 86 111

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

-K-

Kabirtaşı: . . . 111 Kara: . . 1 06, 1 26, 1 33 Kırmızı: . . 10, 20, 1 1 2, 1 1 4, 1 24, 1 28 Kara Donlu Can Baba: . . . . . 1 26 Kara Pir: . . . . 1 25 Kara Zurna: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 06 Kara yol: . . .. . .. . . . . 1 31 Kara kaz: . . . . .. . . . .. . . . 1 09, 1 1 2 Kavut Hazırlama: . . . . . . . . . 110 Kazan Açması: . . . . . . . . .... . . .11 O Kebin (Nikah): . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 1 2,1 33 Keçebörd: . . .. . . . . . .. . . . . 1 05 . . 100 Kemeri: . . . . . . . . . . . . . . Kemer Bağlamak: .. .. .. . . . . 1 1O . . . . . . . . . . 108 Kirve: Kişi oğlu: . . . 1 04 Kına bent: . . . . 105 Kırık ayna: . . . . . 1 24 Kırızlılar: . . . 86 Kırmızı . 1 05,1 1 2, 1 1 4,1 24, 1 28 Kırklama Suyu: . 1 29 Kızıl 112 Koyun: . . . . . . . 1 26 Köpek: . . . . . . . .. . . . 1 26 .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

·.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. ..

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi Kuran: . . .. 1 24 Kurban: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 07, 1 1 0, 1 1 1 , 1 1 4, 1 33 Kül: 1 00 .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

·M·

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 87 Maliki: . . . 1 27 Maral: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 08 Maral Boynuzu: . . . . ... . . . . . . .. . . 1 09 Mavi: . . 1 28 Meyve ağacı: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 29 Mir Hamza Bulaği: . . .. . . . .. ... . . . . 1 25 Malakan: .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

-N·

. . . . ............... Nazar duası: . . . . . . . . . . . . . . Nazar kesen: . Nesip Baba: . . Nevruz Pilavı: . . . '. . . . . . . . . . Nigari: .. . . . .. Nigari semahları: .. .. Niyet Bezi: .

Nakşi Piri:

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

Nar ağacı:

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. .. .. . . .. .

. .... .... . . . .... . .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. . .

.

.

.

.

.

.

. . ... ......... ......... .. . . ......... . . . . .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. . . . ............ ............ ... .. ... . ............ . .. . .. . . . .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. ... ... .

. 111 . . . 1 25 . . . 121 . .1 2 1 1 00 . . . . . .1 1 O . . . 1 26 . 111 1 25 .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

._.

.

.

.

.

0

-

0cak:

.

.

.

Ocaktaşı:

Od:

.

. . .

Ôlüm Teri:

.

.

.

.

. .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. . .

......

.

.

.

. .

.

.

.

. .

.

.

.

.

.. . .

.

. .

. . . .

.

.. . .. . ....

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

-

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

-ö.... . .

.

. . . . .. . .. . .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.... .. . .

.

.

.

.

1 29 . . 114 . . . 1 14 .

.

.

.

.

.

.

..

.

.

.

.

.

.1 1 2


BAKÜ - CEYHAN KÜLTOR HATTI

Papah: Para, pul: Patlar Dökmek: Pir: Pir Delisi: Pir Ocağı: .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.p.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

1 00 1 08 1 24, 1 34 1 15

.

.

.

·

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

·

S

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

·

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

R

.

.

.

.

.

1 00 1 26 1 01 99 88, 1 00 111

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

Şahsey: Şem:

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

Saç: Saçı: Sağ: Sarı: Sarımsak: Ses Etme: Seyit Nigari: Sini: Sıvanlar: Soğan: Sünnet: Süpürge: .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

Rahmete Gitmek: Razılık: Ruh: Rum Türkleri: .

.

.

.

·

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

1 31 98 1 1 4, 1 2 1 , 1 29 1 29 1 22 1 22 111 1 04 1 13 1 22 1 31 1 34 .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

·Ş· .

.

.

.

98 1 00 .

1 1471


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi Şeyh Nigarı Hazretleri: Seyh Senan Dağı: . . . Şeytan: . . . . . . . . Şiş: . . . .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

............. . . .. .. .. ................................... . .......... . .. .... .. . ........ . . . ........ .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. . . . 1 25 . . . . .1 1 2 . . . . 1 25 . 1 2 1 , 1 29

.

.

-T-

Ters: ... . ...... .... .. . . Teştüstü: . . . . . . . . . . . . . . . .. Tırnak: . . . . . . . . .... . ... Toprak: . . Toy Görmesi: . Traş: Tu tu tu: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Tuz: Tüfenk: . . . . .. ... . .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. 1 33 . 97 1 07 1 25 108 100 . . . . . . 1 29, 134 121 . . 1 1 4, 1 29

.

.

.

.

.

.

.. ... .. . . . . . .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

-

Urfu (ruh): . . .

.. . ... . .

.

.

U .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

-

.

.

.

.

.

.

.

.

1 33

-ÜÜdin: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 87 Üç kulak: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . 121 .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

-V-

Veysel Karani:

.

.

.

.

.

.

........ . .... .

.

. . . . . . . . . . . . . . . . 1 25 .

.

.

.

.

.

-Y-

Yalın Ayak: Yaşmak: Yer: Yeriklemek: .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. . . .. . . .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

... . . .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

..

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

112 1 05 1 31 . . . . . . 1 30

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. . .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HA TT/ Yeşil: Yetim: Yılan: Yukarı: Yumurta: Yunus Emre: .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

Z

-

Zina:

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

1 27 105 1 26 115 1 2 1 , 1 29 1 28 .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

-

.

1 34



BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

"Miffiyet tfavdsı şuursuz ve öfçüsüz bir dava şekfinrfe müta(aa eaifoıemefüfir. Mi{[iyet advası siyasi bir miicaaefe k.çnusu ofoıaaan önce, şuur{ıı bir ii[kJi. mesefesiair. 'Türf:jye ıiışıntfa !(almış ofon 'Tür{(fer, iff:jn fji[tür mesefeferiyfe ifgiferıme[iıfir{er. 'Jı{jtef:jm biz 'Türk{ük, davdsım böyfe bir müsbet ö{çüıie efe afmış bu[unuyoruz.

11

jiff�TÜ!!('!(


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

"'.Bir /(g,re yüf(şefen 6ayraf( 'Bir aafıa inmez " Muhammed Emin Resulzade

lncesened Müzesi - Bakü - Azerbaycan, Nisan 2000


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Naz KaZJmova, Keşali - Borçalı - Gürcistan, Nisan 2000

Kara kişi (Kıllı gözlü Kara) Hali/oğlu, Keşali - Borçalı - Gürcistan, Nisan 2000


KAFKASYA ARAŞTIRMAJ-ARI DiZiSi

Navat Molla kızı, Keşali - Barçalı - Gürcistan, Nisan 2000

Derviş Osman Ahmetoğ/u, Keşali - Barçalı - Gürcistan, Nisan 2000


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Bakü-Türk Şehitliğinin Açılışı, 9 Nisan 2000

Türk Şehitliği Bakü - Azerbaycan, 9 Nisan 2000


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Dedem Korkut'dan bir sahne, Han Buyruk Verirken, Şirvansahlar Sarayı Bakü Kalesi, 7 Nisan 2000

Dedem Korkut'dan bir sahne, Korkut A ta Han 'a nasihat ederken, Şırvan Sah/ar Sarayı, Bakü Kalesi, 7 Nisan 2000


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

Halk Bilimi Uzmanı Prof. Dr. Dursun Yıldırım, 80 yaşındaki halk bülbülü Hanım Hacıyeve Ana ile, Dede Korkut Açıkhava konserinde Baku Kalesi, 7 Nisan 2000

Emekli Öğretmen Derviş Osman Ahmet, Enver islamoğ/u ve eşi, Keşali Köyü - Barçalı - Gürcistan, 2 Nisan 2000


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DİZ/Si

Kale Camii Minaresi, Tiflis - Gürcistan,

1 4 Nisan 2000

"Allah-Muhammed-Ali" yazılı cami kapısı, Kale Camii, Tiflis - Gürcistan, 1 4 Nisan 2000


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HA 7TI

Derviş Osman Ahmet, Seyfettin Altaylı, Dr. Yaşar Kalafat, Doç. Dr. Mahmut Hacıha/il, Keşa/i - Barçalı - Gürcistan, 1 O Nisan 2000

. .

r/fi· 7

I

/

t" \•'

Keçali Köyünden bir sokak, Barçalı - Gürcistan, 1 O Nisan 2000


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

-- .

..

.

_.;ı

Dede Korkut Haritası Vl-X. Asırlar Azerbaycan Folklor Araştırma/an Merkezi Bakü, 1 O Nisan 2000

Pir Sultan Abdal Türbesi'nde S. Altaylı, D. Osma� Ahmet, M. Hacıhalil, 1 1 Nisan 2000


BAKÜ CEYHAN KÜLTÜR HATTI -

Hayvan figürlü Antika Halı, ince Sanatlar Müzesi, Bakü - Azerbaycan

Maral Boynuzu, Eli Şamil'in evi, Bakü - Azerbaycan


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Sine döven cemaat Muharrem Ayı, 2000

-

Bakü - Azerbaycan

Kafkas Müslümanlar idaresi, Bakü - Azerbaycan, Nisan 2000


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Muharremlikte konuğu olduğumuz Ali Pena! Bayram/J 'nın ailesi, 1 0 Nisan 2000 Bakü

Prof. Dr. Bahtiyar Vahapzade ve Prof. Dr. Dursun Yıldmm,

6. Dede Korkut Sempozyum Değerlendirmesinde 9 Nisan 2000


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZİSİ

Tiflis Kalesi Güney Cephesi - Tiflis - Gürcistan

Kür ırmağı, Keşali - Borçalı - Gürcistan


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

Kale Camii kapısı, Tiflis - Gürcistan Nisan 2000

Dilaver Abdurrahmanoğlu 'nun babası tarafından 1900 '1erde hazırlanmış bir istif


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Muharremlik, Büyük Cami Bakü ­ Azerbaycan

Oymalı Kapı, Kale eteği Tiflis Gürcistan


Or. YAŞAR KALAFAT Orta tahsilini 1 939 yılında dünyaya geldiği Kars'ta, yüksek tahsilini 1 961 -1962 yıllarında mezun olduğu Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakülte­ si'nde yaptı. 1 986· 1 987 Güz Döne­ mınde Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölü­ münden fark dersleri vererek mezun oldu. 1 989 yılında Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde Halk Edebiya­ tından ve Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Entitüsü Dinler Tarihinden Mastır yaptı. 1 992 yılında Hacettepe Ünıversitesi Atatürk ilkeleri ve inkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk ilkeleri ve in­ kılap Tarihi Ana Bilim Dalı'ndan Bilim Doktoru ünvanını aldı. Irak. lran, Türkmenistan, Afganistan, Özbekistan. Karakalpakistan, Kırgı­ zistan, Kazakistan, Nahçıvan. Azer­ baycan. Gürcistan. Karaçay­ Çerkez. Kabartay-Balkar, Dağıstan, Kırım, Çuvaşistan. Tataristan. Baş­ kurdistan. Makedonya, Bulgaristan. Gagauzeli, Kıbrıs. Dağlık Altay gibi Türk Bölgelerinde. Suudi Arabis­ tan'da bulundu, ve bu aralarda ala­ nında yaptığı çalışmaları sürdürmek­ tedir. Başbakanlıktan emekli olan Yaşar Kalafat halen ASAM'da Kafkasya Araştırmaları Masası Başkanı ve ASAM Yönetim Kurulu Üyesi olarak çalışmaktadır.



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.